Atefl k›v›lc›mdan ç›kar 4 ... F›rt›nalar içinde geçen bir yaflamd› zulme karfl› ç›kan. Yüreklerde f›rlayan bir mermiydi sömürüye dur diyen. Nas›rl› elleriyle eme¤i iflleyip insanl›¤›n sofras›na sundular. Yoktu içlerinde insanl›¤a ters düflen davran›fllar›. Sevmifllerdi kendi d›fl›ndakileri, açl›¤›n dilinden paylaflmay›, fedakarl›¤›… Kendi yaflamlar›n›n bir parças› bilip kucak açm›fllard›.
‹nsani olan de¤erlerle yok olufllarla yüz yüze kalm›fll›klar› da çoktu. Kendileri gibi olmalar›n› isteyenlere karfl› tav›r koyduklar› için sürgünlere, iflkencelere maruz kalm›fl, çocuklar› zindanlara at›lm›flt›. Bu yaflananlar yeni de¤ildi onlara, belleklerden silinmemifl çok derin izleri olan tarihten geliyorlard›. Bu tarihi ac›lar›n sonu elbet gelecekti, bir güç
olup öncülerini yaratt›klar›nda halk›n ac›lar› da son bulacakt›. Belki bir zemheri ay›nda belki de bir bahar›n tomurcukland›¤›, ac›lar›n› bal eyleyip büyütecekleri kavgan›n günüydü bekledikleri. dan yi¤itlerin mavzerine ifllenen halk sevgisini onlar da daha yak›ndan yaflayacaklard›. Sayfa 14-15
işçi-köylü DEMOKRAT‹K HALK ‹KT‹DARI ‹Ç‹N
www.iscikoylu.org umutyayimcilik@ttmail.com
Say›: 24
*Y›l:4 *22 A¤ustos-4 Eylül 2008 *Fiyat›: 1 YTL *ISSN:1307-878X
S›n›f dayan›flflm mas› zaman› ✘ Unilever’den E-Kart’a, Tega’ya; Desa’dan Ambarl› iflçilerine, Çapa T›p Fakültesine kadar birçok iflyerinde baflta örgütlenme hakk› ve insanca yaflayacak ve çal›flacak koflullar için iflçiler direnifllerini sürdürüyor.
✘ Belediye-‹fl ve Genel-‹fl öncü-
Dursun Karatafl yafl fl››yor!
lü¤ünde belediyelerde sürmekte olan Toplu ‹fl Sözleflmelerindeki t›kanma üzerine grev kararlar› as›lm›fl durumda. ‹flçiler neden greve ç›kmak zorunda kald›klar›na dair halk› ayd›nlatmaya çal›fl›yor ve destek istiyorlar. ✘ Bunun yan› s›ra uzunca bir süredir yaflanan iflçi katliamlar›yla gündeme gelen Tersanelerde iflçiler her gün bir iflçi arkadafllar›n›n yanlar›ndan ayr›lmas›na öfkeli ve tepkili. Yapt›klar› eylemlerle bu öfkelerini d›fla vuruyorlar.
✘ Bu direnifller gösteriyor ki, hiç38 y›ll›k devrimci yaflam›n ard›ndan kanser hastal›¤› nedeniyle aram›zdan ayr›lan DHKP-C’nin Genel Sekreteri Dursun Karatafl’›n an›s› önünde sayg›yla e¤iliyoruz.
PART‹ZAN
bir koflul öne sürmeksizin, hiçbir gerekçenin ard›na s›¤›nmaks›z›n s›n›f dayan›flmas›n›n yaflama geçirilmesi, dayan›flman›n pratikte gösterilmesi s›n›f mücadelesini yükseltme aç›s›ndan vazgeçilmez önemdedir.
İşçi-köylü 2
22 Ağustos-4 Eylül 2008
işçi-köylü’den Devrimci müdahale flart! Egemenler cephesinde gündemi en çok iflgal eden konular›n bafl›nda Türk egemen s›n›f klikleri aras›nda süren çat›flmalar gelmektedir. Bu çat›flmalar farkl› sorunlar üzerinde kamuoyuna yans›sa da, bunun arka plan›nda yatan gerçek, klikler aras›nda süren iktidar savafl›d›r. Özcesi pastadan kimin daha çok pay kapaca¤› mücadelesidir. Kald› ki bu çat›flmalar yeni de de¤ildir. Kimi dönem fliddetlenen kimi dönem sönümlenen ancak flu ya da bu flekilde TC’nin kuruluflundan beri devam eden bir seyri vard›r. Burada hemen belirtmeliyiz ki, burjuva siyasetinin temel ilkesi kendi ç›karlar›n› korumakt›r. Bunun için her türlü ikiyüzlü politikan›n izlenmesi, ittifak güçlerinin de¤iflmesi kendi içinde anlafl›lmaz de¤il, anlafl›l›r bir durumdur. Onlar için de¤iflmeyen tek fley, emperyalizme uflakl›k ve halka düflmanl›k siyasetidir. Nitekim bunu en somut haliyle son süreçte görmekteyiz. Daha düne kadar Genelkurmay ve AKP’nin temsil etti¤i klikler aras›ndaki kap›flma büyürken, CHP ise ordunun savunuculu¤unu yapar hatta bunu Ergenekon avukatl›¤›na kadar götürürken ittifaklar de¤iflmifl ancak halka düflmanl›k üzerine kurulu politikalarda hiçbir fley de¤iflmemifltir. Dikkat edilirse; aralar›ndaki ça-
t›flman›n en fliddetli an›nda dahi, Kürt ulusuna karfl› tutumda, iflçi ve emekçi, ilerici ve devrimci güçlere karfl› tutumda hepsi ayn› kap›da yan yana nöbete durmaktad›r. Çünkü; hepsi efendilerinin sözcüleridir. Ayn› batakl›kta ürüyorlar ve ayn› çöplükte besleniyorlar. Bu, gerçe¤in bir yan›d›r; di¤er yan› ise egemen s›n›flar aras›ndaki iktidar savafl›n›n süreklili¤idir. Dolay›s›yla pastada daha fazla pay kapma mücadelesi yo¤un çat›flmalara neden olmaktad›r. Bu çat›flmalar, bitmeyen tükenmeyen karfl›l›kl› komplolar›, tasfiyeleri ve hatta darbeleri içermektedir. Egemenleri yekpare olarak görmek, onlar aras›ndaki ç›kar çat›flmas›n› hafife almak veya su yüzüne ç›kan çat›flmalar› görünce flafl›rmak devrimci ve komünistlerin ifli de¤il, sol maskeli, ayd›n bozuntusu liberallerin iflidir. Devrimci ve komünistlerin görevi tam aksine böylesi süreçlerde çat›flman›n arka plan›ndaki gerçeklere ayna tutmak, genifl y›¤›nlar› bu çat›flmalarda taraf olmamas› konusunda uyarmak, ayd›nlatmakt›r. Son operasyonlarla a盤a ç›km›fl bir avuç Ergenekoncuyu tasfiye ederek demokrasi flampiyonlu¤unu yapanlar ayn› zamanda bu Ergenekonculara ait oldu¤unu söyledikleri belgelerle de her gün korku senaryola-
‹LAN GAZETEM‹Z‹N ANKARA ‹RT‹BAT BÜROSU TAfiINMIfiTIR. YEN‹ ADRES: SIHHIYE MAH. SÜLEYMAN SIRRI SOK. YUNT AP. NO: 19/7 ÇANKAYA TEL NO: 430 67 65 Selma fiahin Ziraat Bankas› Aksaray fiube Euro hesap numaras›: 48209849-5001 Vak›flar Bankas› Aksaray fiube Euro hesap numaras›: 00158048000527074 ‹fl Bankas› Parmakkap› fiube Euro hesap numaras›: 1042 0175785
r›n› yay›nlamaktad›rlar. Burada yap›lmak istenen gayet aç›kt›r. Birincisi; sistemin tüm kirli ifllerini bir avuç tetikçi ve ›rkç›ya yüklemek. ‹kincisi; bu ›rkç› tetikçilere ait oldu¤unu söyledikleri belgelerle korku senaryolar›n› yaymak. K›sacas› y›¤›nlar› s›tmaya raz› etmeye çal›fl›yorlar. Oysa tekrar ediyoruz, tüm bunlar ayn› çöplü¤ün ürünüdürler. Farkl› cephelerde de¤il, ayn› cephededirler. Ama aralar›nda süren bir iktidar savafl› vard›r. Emekçilerin-ezilenlerin hiçbir kesime yedeklenmemesi, kendi cephesinde saf tutup mücadeleyi yükseltmesi için bugün devrimci iradi bir müdahaleye ihtiyaç vard›r. Yo¤un bir ayd›nlatma, tüm bu demagoji ve çarp›tmalara karfl› gerçekleri kararl›ca y›¤›nlara tafl›ma diye bir görev vard›r. Bu görev hiçbir gerekçeyle ertelenemez. Elbette ki görevin en iyi flekilde yerine getirilmesi için yaflananlar›n do¤ru analizi flartt›r. Sonuç olarak; egemen klikler aras›nda süren bu çat›flmada taraf olmamak ad›na geliflmelere seyirci kalmak devrimci bir tutum de¤ildir. Devrimci tutum, süren bu iç iktidar savafl›n›n perde arkas›n› emekçi y›¤›nlara anlatmak için teflhir faaliyetlerine h›z vermek ve bu sorun üzerinde somut bir faaliyet yürütmektir. Yani, söylemleri pratiklefltirmektir. S›kça sözünü etti¤imiz güncel geliflmelere karfl› tutumdaki yetersizli¤i, yeterli hale getirmek için ortaya ç›kan bu f›rsat› iyi de¤erlendirmek gerekir. Yine a盤a ç›km›fl katil sürülerinin evlerinde bulundu¤u iddia
edilen belgelerde Sivas vb. katliamlara, gözalt›nda kaybedenlere dair hiçbir kan›t›n bulunmamas› veya bulunduysa bunun kamuoyuyla paylafl›lmamas›n›n alt›nda yatan gerçekleri gündemimize al›p bunun üzerinde çal›flmalar›m›z› yo¤unlaflt›rmal›y›z. Di¤er bir gerçek ve de tehlike ise; mevcut hükümeti hedef alan ya da devletin bizzat yapt›¤› tüm faaliyetlerin art›k “Ergenekoncu” çal›flmalar olarak yorumlanmas›d›r. Güngören’deki patlamadan Selimiye K›fllas›na yönelik havanl› sald›r›ya kadar her fleyi (PKK denilmiyorsa) Ergenekon’la aç›klamak burjuva liberallerin ortak korosundan yükselmeye devam etmekte. Bu kesimler d›fl›nda özellikle AKP yanl›s› medya bunu bilinçli olarak çarp›tmaktad›r. Bu durumu tersine çevirmek için alternatif devrimci bir duruflla, daha aktif pratik bir tutum gelifltirmek bir zorunluluktur. Bugün egemen s›n›f klikleri aras›nda süren iç çat›flmadan yararlanman›n somut karfl›l›¤›; baflta kontrgerilla faaliyetleri olmak üzere a盤a ç›kan ve ç›kmayan tüm karfl› devrimci icraatlar›, devlet denilen bu ayg›t›n ç›karlar›n› korumakla yükümlü oldu¤u gerçeklerini en genifl emekçi y›¤›nlara tafl›ma faaliyetinde yo¤unlaflmakt›r. Tüm darbecilerin ve katil sürülerinin yarg›lanmas› için Ajitasyon/Propaganda çal›flmalar›na daha bir a¤›rl›k vermektir. Yine bu karfl› devrimci odaklar›n icraatlar›na tepkisi olan kesimlerin, AKP’nin yürüttü¤ü bu ikiyüzlü politikalardan etkilenmesini önlemek için de yo¤un bir çabaya ihtiyaç oldu¤u aç›kt›r.
UMUT YAYIMCILIK’TAN 5 YEN‹ K‹TAP
İşçi-köylü 3
22 Ağustos-4 Eylül 2008 Radikal gazetesi yazarlar›ndan Murat Yetkin, 8 A¤ustos tarihli yaz›s›n›n bafll›¤›nda “ABD’den Erdo¤an’a mesaj var” diyordu. Yetkin kapatma davas›n›n hemen akabinde gitti¤i ABD’de “bir yetkili” ile görüflmüfltü ve mesaj da bu “yetkili” arac›l›¤› ile iletiliyordu. Bir ülkenin hayati önemdeki konular›na iliflkin mesajlar›n neden, sonraki günlerde de benzer mesajlar iletmeye devam eden Murat Yetkin ve benzerleri gibi “gazeteci-yazar” tayfas› arac›l›¤› ile iletildi¤i, bunlar›n bu iliflkilere nas›l ulaflt›¤›, iliflkilerinin hangi boyutta oldu¤u vb. durumlar›, ayr› bir inceleme konusu olarak, yeri geldi¤inde daha ayr›n-
Çat›flmalar›n fitilini atefllemeye devam Sonraki günlerde TSK ile hükümet aras›ndan “su s›zmad›¤›n›” gösteren görüntülerin ortaya ç›kmas› da, emperyalist efendilerinin “kulak çekme” olarak da anlafl›lmas› gereken bu vb. mesajlar›n›n akabinde gerçekleflmifltir. TSK ile hükümet aras›ndaki mutabakat, YAfi atamalar›na ve de yine ayn› günlerde gerçekleflen ve de tamam›na yak›n› AKP’ye yak›n kiflilerin atanmas›yla sonuçlanan, rektörlük atamalar›na da damgas›n› vuracakt›. Rektörlük atamalar›na dönük tart›flmalar, AKP’nin kadrolaflma hevesi eksenli devam ederken, YAfi atamalar›na yönelik (Kemalist ke-
mosferin de, giderek yak›c› bir s›cakl›¤a sürüklendi¤ini söyleyebiliriz.
Ergenekon çöktü... Ülke egemen s›n›flar› aras›nda, kapatma davas› sonras›nda iyice belirginleflen mutabakat›n, Ergenekon davas›na da tafl›nd›¤› görülmekte. Kontrgerillan›n dönemin ihtiyac›na göre yeniden yap›land›r›lmas›n›n ve bu kapsamda da teflhir olmufl, kimi yerde de denetimden ç›km›fl “uçlar›n” temizlenmesi ola-
Politika gündem TC egemen s›n›flar›na on y›llard›r üstlendikleri “Truva at›” rolünü daha aktif oynamalar› hat›rlat›lm›fl olmal› ki, ayn› günlerde Suriye ve ‹ran ile bir dizi diplomasi trafi¤i iflletilmesi gündeme geldi. Yine geçti¤imiz günlerde patlak veren Gürcistan-Rusya savafl›nda da, faflist TC’nin temsilcileri, “etkin bir biçimde” (ve tabii ki emperyalistlerin ç›karlar› do¤rultusunda), “arabuluculuk” rolü üstlendiler. Yine efendilerinin istemleri do¤rultusunda, Afganistan ve Irak iflgal-
Tehlike büyüyor! Bu operasyonla illa bir fleyler yap›ld› denmesi gerekiyorsa, bu da, ABD öncülü¤ündeki emperyalist blo¤un, ülkedeki uflaklar› arac›l›¤›yla, bu dönemdeki bölgesel ihtiyaçlar›na cevap olamad›¤› düflünülen “ulusalc›” kesime gözda¤› vermesidir. t›l› ele almak üzere bir kenara b›rak›p, verilen mesaj›n ne oldu¤una geçelim. Yetkin’in yazd›¤›na göre, ABD özetle diyormufl ki: “Bu (partinin kapat›lmamas› karar›) bir f›rsat olarak görülmeli. Erdo¤an ve hükümeti bundan böyle AB reformlar›na, ekonomiye, bölge sorunlar›na yo¤unlaflmal› ve Erdo¤an sonu daha fazla gerilim yaratacak olan giriflimlerden (türban vb. konular kast ediliyor) uzak durmal›.” Baflka kanallar üzerinden de do¤rudan verildi¤i kesin olan bu “mesaj” ise yerine ulaflmakta gecikmedi. Çünkü kapatma davas›n›n hemen akabinde ortaya ç›kan tablonun, aç›k ve net biçimde ülke egemen s›n›flar› aras›ndaki bir uzlaflmaya iflaret etmesi de bunun göstergesidir. ABD’nin verdi¤i “mesaj›n” nas›l okunmas› gerekti¤ine gelince, bunun cevab› kuflkuya yer b›rakmayacak kadar nettir. ABD “kendi aran›zdaki dalafl bizim bölgesel ç›karlar›m›za zarar vermeye bafllad›. Suni çat›flmalar› bir kenara b›rak›p, bizim bölgesel politikalar›m›z›n hayata geçirilmesini kolaylaflt›racak ad›mlar› s›klaflt›r›n” demeye getirmekte. Daha da açarsak, AB reformlar›na ve ekonomiye yo¤unlaflma derken, iflçiemekçi y›¤›nlara dönük sosyal y›k›m sald›r›lar›na h›z verme, bölgesel politikalara yo¤unlaflma derken de, emperyalistlerin BOP vb. projeleri kapsam›nda, bölgenin emperyalistler taraf›ndan ya¤ma ve talan edilmesinde, bu ba¤lamda da bölge halklar›na dönük sald›r›larda daha aktif rol oynama anlafl›lmal›d›r.
sim taraf›ndan verilen) ilk tepki, bu y›l YAfi’tan irticai faaliyetlerden dolay› ordudan uzaklaflt›rmalar›n gündeme gelmemesine dönük verilecek, ancak tepkiler geldi¤i gibi sönecekti. Çünkü TSK uzunca zamand›r oldu¤u gibi, bu konuda da “suskunlu¤unu” koruyacakt›. Bu konunun gündemde fazlaca yer bulmamas›n›n (Kemalistleri fazlas›yla rahatlatan) önemli bir nedeni ise, Dolmabahçe ve daha bir dizi gizli görüflmenin akabinde “garip” bir sessizli¤e bürünen (ya da büründürülen) Büyükan›t’›n yerini, Kürt sorunu konusunda flahin olarak bilinen Baflbu¤’un atanm›fl olmas›yd›. Bunun anlam› Kürt sorununa dönük imha-inkar sald›r›lar›n›n daha da boyutlanarak sürmesiydi. Ve nitekim Kürt Ulusal Hareketine dönük a¤›r silahlarla gerçeklefltirilen operasyonlar›n son günlerde artmas›, bu operasyonlar›n s›n›r ötesini de kapsamay› sürdürmesi, hükümet ve ordunun, ABD’nin de onay›yla, bir yandan Kürtlere dönük katliamlar›n› art›rarak sürdürece¤inin, di¤er yandan ise ›rkç›floven dalgay› yükselterek, Türk-Kürt çat›flmas›n›n fitilini atefllemeye devam edece¤inin göstergesidir. Son dönemde artan kontra nitelikteki bombalama faaliyetlerine (hem ülkede hem de Irak Kürdistan’›nda) ve yine hem ordu hem de hükümet taraf›ndan yap›lan: “bombalamalar devam edecek” türünden aç›klamalara bak›ld›¤›nda, bölgeyle birlikte ülkedeki at-
rak özetlenebilecek bu operasyonda ortaya ç›kan son tablo ise, en fazla Ergenekon’dan beklenti içine girmifl olan kimi çevreleri hayal k›r›kl›¤›na u¤ratm›fl olmal›. Hala yer yer yap›lan operasyonlarla (kimilerinde) kafa bulan›kl›¤› yaratma ifllevini yerine getirmeyi sürdüren Ergenekon davas›n›n, gerek dosyalar›ndaki “iddialara” gerekse “yakalanan” kiflilerin polis nezaretinde “s›r›tan” “Ogün Samast pozlar›na” bak›ld›¤›nda, bir dan›fl›kl› dövüflün varl›¤›n› da bu davan›n nitelikleri aras›nda sayabiliriz. Bafl›ndan beri de koydu¤umuz gibi, ayn› zamanda kapatma davas›na “misilleme” olarak bafllat›lan ve sistem içi hegemonya çat›flmalar›n›n ürünü olan Ergenekon davas›ndan bir fley ç›kmayaca¤›n›, davan›n daha flimdiden (“birilerinin” hayallerini de beraberinde çökerterek) çöktü¤ünü söyleyebiliriz. Bu operasyonla illa bir fleyler yap›ld› denmesi gerekiyorsa, bu da, ABD öncülü¤ündeki emperyalist blo¤un, ülkedeki uflaklar› arac›l›¤›yla, bu dönemdeki bölgesel ihtiyaçlar›na cevap olamad›¤› düflünülen “ulusalc›” kesime gözda¤› vermesidir. Ülke egemen s›n›flar› aras›ndaki mutabakat›n gerçek “mimar›” ABD’nin ve de di¤er bat›l› emperyalist güçlerin, bu süreçten en kârl› ç›kanlar oldu¤unu da söylemek gerekiyor.
Truva atlar› yine sahnede “Ortal›¤›n durulmas›” ile birlikte,
lerinin sürdürülmesine dönük, yeni görevlere talip oldular. Tüm bu geliflmeler ise, emperyalistkapitalist sistemin giderek derinleflen ve de tüm dünyada oldu¤u gibi, ülkede de giderek daha yak›c› bir biçimde hissedilen krizine paralel olarak yaflanmakta. Ülke egemen s›n›flar›n›n, aralar›ndaki çat›flmalar› bir kenara b›rakarak, mutabakat yapmalar›n›n nedeni de budur. Bu çat›flma flu süreçte hem kendi ç›karlar›na hem de hizmetinde olduklar› emperyalist efendilerinin ç›karlar›na zarar vermektedir. Özellikle de emperyalistler, bölgesel jeo-stratejik ç›karlar›n› tehlikeye atmak istememekteler. Esas tehlikenin ise, sistemin krizi ile birlikte sisteme karfl› hoflnutsuzlu¤u artan emekçi y›¤›nlar›n, bu hoflnutsuzlu¤un d›fla vurumu olan grev ve her türden eylemleri oldu¤unu çok iyi görmekteler. Bu eylemlerin her geçen gün artmas›, kitlesel grev ve gösterilere dönüflmesi, hele de son dönemde vurufllar› artan silahl› mücadelenin, giderek daha genifl kesimler aç›s›ndan, sistemi yerle bir etmenin yegane alternatifi haline gelmesi, onlar aç›s›ndan “tehlikenin” ciddiyetinin ve boyutunun ne kadar büyük oldu¤unu göstermektedir. Devrimci-komünist güçlere düflen görev ise, yaflam›n her alan›nda, ortaklafla bir mücadele hatt› örerek, bu mücadeleyi s›n›fsal zemine kanalize etmek ve böylelikle “tehlikeyi” büyütmektir!
İşçi-köylü 4
Sınıfsal Yaklaşım
S › n › f s a l Y a k l a flfl›› m DEVR‹M ‹Ç‹N DEVR‹MC‹L‹K Önce ’68 kufla¤› ard›ndan Ergenekon operasyonu vesilesiyle gündemlefltirilen solculuk, devrimcilik ve Marksizm etraf›ndaki tart›flmalar, çeflitli çevrelerin yönlendirme amaçlar›ndan ba¤›ms›z biçimde, konuya iliflkin ciddi bir krizin yafland›¤›n› da kan›tlam›fl olmaktad›r. Bu kriz elbette ki, bir çok kesim ve kiflinin alt›n› çizdi¤i üzere, gerek dünya ölçe¤inde gerekse de Türkiye özgülünde s›n›f mücadelesine önderlik bak›m›ndan yaflanan sorunlar› kapsamaktad›r. Bunlar›n bir k›sm› bugünün sorunlar› olmayacak kadar köklü olmakla beraber kimisi bak›m›ndan da sadece ülkemize ait özgünlükten söz etmek gerekecektir. “S›n›f mücadelesine önderlik”ten anlafl›lmas› gereken, bilimsel sosyalist ideolojiyle kurulan iliflki ve bu çerçevede ülkedeki toplumsal geliflim sürecine müdahale bak›m›ndan ortaya konulacak programda karfl›l›k bulmaktad›r. Burada, bilimsel sosyalizmle vedalaflanlar bir yana, ayn› düzlemde kal›nd›¤› takdirde ise ilk önce “devrim program›”ndan elini çekenlerle yollar ayr›lmaktad›r. “Devrim ama nas›l bir devrim?” sorusu, ülkenin tafl›topra¤› her fleyiyle tarifini gerektirdi¤inden, bir di¤er ayr›m da burada yaflanmaktad›r… Afla¤› yukar› belli bir hat tutturanlar bak›m›ndan s›ra devrimin yoluna geldi¤inde ise önceki ayr›mlar kadar ciddi bir sorun bafl göstermekte, esas/tali mücadele biçimlerinden esas/tali mücadele alanlar›nda farkl›laflmaya kayan bir tarzda yollar ayr›labilmektedir. Bu durum, devrimin di¤er temel meselelerine bak›fltaki sorunlarla be-
raber yar›lma noktalar›n› derinlefltirebilmektedir. Bu konular›n bafl›nda gelen ulusal sorunun rolü küçümsenmemelidir… Devrimci olarak kodlanan, illegal platformda yol alan kimi örgüt ve ak›mlar, ulusal sorundan devrimin örgütlenme tarz›na kadar bir dizi meselede öyle bir konumlanma ve saf tutufl içerisine girmektedir ki, bunlarla reformistler aras›nda, yaln›zca “illegal” formlar›ndan ötürü ayr›mda bulunmak gerçekçi bir tutum de¤ildir. Bunlar›n “geçici illegallik” durumunu do¤ru biçimde gözlemlemek ve ona göre belirlemelerde bulunmak gerekir. Tasfiyecili¤e prim vermek de, belkemi¤i olmayan bu tür yap›lanmalara mahsustur… Çeliflkilerin derinleflti¤i ve keskinleflti¤i, s›n›f mücadelesinin giderek sertleflece¤ine dair belirlemeler “klifle” halinde tekrarlana dursun; iflçi s›n›f› ya da köylü y›¤›nlar›ndan hareket beklemekten ibaret bir “devrimci” pusu üzerinden siyaset yapma modas›n› terk etmeyenler, devrimci hareketin krizini yüz y›l da geçse tart›flmaya devam edeceklerdir. Oysa Türkiye devriminin yolu 36 sene önce çizilmiflti. Bugünün çok ötesinde, ülkenin dört bir köflesinde iflçi ve köylülerin, iflgal, direnifl, grev, eylemler (15-16 Haziran da dahil) gelifltirdi¤i 70’li y›llarda; ‹brahim yoldafl›n önderli¤indeki komünistler, “bir k›v›lc›m ile bozk›r› tutuflturmak” için silahl› mücadeleye at›lmak üzere k›r›n yolunu tutmufltu. Bu yolu takip edememek, bu rotada istikrarl› bir pratik sergileyememek komünist hareketin te-
AKP politikalar› bebek öldürüyor! KESK’e ba¤l› birçok sendika ve siyasi partiler “AKP politikalar› bebekleri öldürüyor” fliar›yla 8 A¤ustos günü Sa¤l›k Bakanl›¤›’na yürüdü. Yürüyüflün ard›ndan Sa¤l›k Bakanl›¤› önünde aç›klama yapan KESK Ankara fiubeler Platformu Sözcüsü ve E¤itim-Sen 1 Nolu fiube Baflkan› Hasan Karakaya, uzun süredir Türkiye’nin gündeminin
hükümet ile muhalefet aras›nda yaflanan polemiklerle meflgul edildi¤ini belirtti. “Siyasi gündemde bunlar varken halk›n gündeminde ise Konya’da çöken Kur-an Kursu ve Ankara’da meydana gelen bebek ölümleri var” diyen Karakaya, Dr. Zekai Tahir Burak Hastanesi’nde yaflananlar› “skandal” olarak nitelendirdi ve performansa dayal› döner
22 Ağustos-4 Eylül 2008
mel sorunudur. Bu soruna iliflkin açmaz ve zaaflar›na müdahale noktas›nda 8. Parti Konferans›nda çözümlemeler sunan Proletarya Partisi, yeni yönelimi do¤rultusunda bafllatt›¤› çok yönlü ar›nma, yenilenme, güçlenme ve savafla yo¤unlaflma faaliyetini sürdürmektedir. MLM’ler önderli¤indeki Halk Savafl›, Türkiye’nin gerçe¤i ve ana gündemi olmak zorundad›r. Türkiye devrimine ulaflman›n yegane yolu budur! Bu ülkede devrimin Halk Savafl› yoluyla gerçekleflece¤ini, kendine “komünist”, “sosyalist”, “devrimci” vb. s›fatlar takan çeflitli grup ve hareketler de er geç kabul edecektir. Silahl› mücadelenin esas oldu¤u, savafl›n k›rlarda örgütlenerek/gelifltirilerek k›rlardan flehirlere yönelik bir hatta geliflim seyri izleyece¤i gerçe¤i, son çeyrek as›rda Ulusal Hareket’in yürüttü¤ü savafl prati¤inin verileriyle de kan›tlanm›flt›r. Bunu görmek istemeyenler için kendi kurduklar› dünya çerçevesinde “devrimcilik” yapmay› “sonsuza” kadar sürdürebilmenin koflullar› elbette vard›r ama bu s›fat›n önüne bir zaman sonra “karfl›” ibaresi eklenecektir… Bilmem kaç tane fraksiyon, parti ve grup diye devrimcilerle alay etme, marjinallikten dem vurma vb. sald›r›larda her fleye karfl›n belli bir gerçeklik pay› oldu¤u yads›nmamal›d›r. Durgun suyun pislik tutmas›, hareketsizli¤in kireçlenme yaratmas› misali, savafl›n ve devrimci eylemin olmad›¤› yerde devrimci hareketi dejenere edecek her türlü hastal›k üreyecek, tekkecilik, grupçuluk, tasfiyecilik zirve yapacakt›r… Her dönem ve her zaman, ama illa ki flimdi, bugünü konufluyorsak flimdi, mücadele etmenin zaman›d›r. Hem de difle difl mücadele etmenin. Öyle uzaktan ahkam keserek de¤il, öyle ö¤üt verip, telkinde bulunarak hiç de¤il. Komü-
nistler 8. Parti Konferans› ile ald›klar› kararlar› yerine getirme do¤rultusunda canla baflla çal›fl›yor; her alanda, her cephede savafl›yorlar. Yönelim neyi emrediyorsa, onun gere¤ini yerine getirecek ad›mlar› büyük bir özveriyle at›yor, kavgay› büyütmenin yollar›n› emin ad›mlarla döflüyorlar… Emperyalizme, faflizme ve her türden gericili¤e karfl› dünya ölçe¤inde yürütülen mücadelelerin küçümsenmeyecek baflar›lar elde etti¤i tarihsel bir süreçten geçiyoruz. Dünya halklar› ve ezilen uluslar, iflgal, ilhak ve zulme karfl› direnifllerini sürdürüyor, çeflitli ülkelerdeki Halk Savafl› yürüyüflleri yeni mevziler kazan›yor. Nerede zulüm varsa orada devrim olacakt›r gerçe¤ine uygun biçimde, silahl› mücadelenin yürütüldü¤ü bütün alanlarda ezilen kitlelerin isyan› büyüyüp serpiliyor. Ülkemizde de mücadeleyi daha ileri boyutlara tafl›man›n, kitleleri devrim mücadelesine seferber etmenin yolu savafl› gelifltirmekten geçmektedir. Bu gerçeklik günümüzde kendisini devrim-reformizm ikileminde daha s›k› biçimde dayatmaktad›r. 71’e öykünerek, silahl› mücadele ve devrim gelene¤ini sömürerek yaflayanlar yol ayr›m›na gelmifllerdir. Egemenlerin giderek azg›nlaflan sald›r›lar› ile atbafl› giden çürütme ve ö¤ütme mekanizmalar› süreci h›zland›rm›flt›r. Devrimcili¤i, düzenle bar›fl›k bir düzlemde ilelebet sürdüreceklerini sananlar fena halde yan›lm›fllard›r. S›n›f mücadelesi, “ne yaz›k ki” bizimki gibi ülkelerde çok fazla seçenek b›rakmamaktad›r. Tarihi do¤ru okumayanlar, 71 sürecinden gerekli dersleri ç›karamam›fllard›r. Tercihlerini yapacak ve ya bafltan beri tuttuklar› yolu deflifre edecek ya da devrim cephesine asil üye olarak kaydolmay› hak edecek bir yol tutturacaklard›r.
sermaye uygulamas› ile hastanelerin ticari iflletmelere dönüfltürüldü¤ünü kaydetti. Karakaya, hastanedeki bebek ölümlerinin bir küveze 2-3 bebe¤in yat›r›lmas›, 2 bebe¤e bir hemflirenin düflmesi gerekirken bu say›n›n 20-30 bebe¤e ç›kmas› ve hastanelerde dezenfeksiyon yerine s›radan temizlik anlay›fl›n›n sebep oldu¤unu ifade etti. Konya’da göçük alt›nda kalan çocuklar ve Ankara’da ölen bebeklerin “sosyal ve siya-
sal” cinayetlerin kurban› oldu¤unu kaydeden Karakaya, “IMF ve Dünya Bankas› dayatmas› olarak uygulanan, sa¤l›¤› piyasalaflt›ran, hastalar› müflteri olarak gören sa¤l›kta dönüflüm program›n›n eflitsizlik, salg›nlar ve bebek ölümleri getiriyor” dedi. Aç›klama “Bebek katili, halk düflman› AKP”, “Sa¤l›kta dönüflüm ölüm demektir” ve “Bebek katili hükümet istifa” sloganlar› at›larak sona erdi. (Ankara)
İşçi-köylü 5
22 Ağustos-4 Eylül 2008
Türk-‹fl örgütlenmenin önünü kesiyor Türk-‹fl, Örgütlenme Fonundaki paralar›, sendikaya üye olduklar› için iflten at›lan ve direniflte olan iflçilere vermiyor. Deri-‹fl Sendikas›’na üye olduklar› için iflten at›lan ve 100 günü aflk›n bir süredir fabrika önünde direniflte olan iflçiler, Türk-‹fl’ten ekonomik yard›m talebinde bulununca aidat borcu olduklar› gerekçesiyle yard›m talepleri reddedildi. Deri-‹fl Genel Teflkilatlanma Sekreteri Gürsel Mentefle, 100 günü aflk›nd›r Desa Deri’de direniflte ol-
duklar›n› belirterek, “Bir ay›n ard›ndan Türk-‹fl’e bir yaz› yazd›k. Yaz›da, direniflin kaç›nc› günü oldu¤unu belirterek yard›m edilmesini istemifltik. 15 gün sonra bize gelen yaz›da ‘Siz Deri-‹fl olarak aidat›n›z› ödemedi¤iniz için yönetim kurulu karar›yla size bu fondan yard›m edilmeyecek’ deniyor. Ayn› fley TÜMT‹S’e de söyleniyor. Peki biz neden aidat veremedik? Biz 2005 y›l›ndan beri büyük direnifller yap›yoruz Gönen’de, Çorlu’da bir y›la varan
direnifller yapt›k. Bütün kaynaklar›m›z› bu direnifllere aktard›k ve aidat ödeyemedik” dedi. Aidat ödemeleri için bu direniflin bir an önce bitmesi gerekti¤ini, bunun için de Türk-‹fl’in tüm gücüyle desteklemesini isteyen Mentefle, aidat ödemeyle örgütlenme fonundaki paralar›n iflçilere verilmesinin karfl›laflt›rmas›n›n dahi do¤ru olmad›¤›n› kaydetti. Ayr›ca yaklafl›k iki ayd›r E-Kart’ta grevde olan Bas›n-‹fl ‹stanbul fiube Baflkan› Levent Dinçer, Türk-‹fl’ten kendilerinin de böyle bir talepte bulunmay› planlad›¤›n›, ancak Deri-‹fl’e verilen yan›t› ö¤renince flafl›rd›klar›n› söyledi. (Ankara)
ATV’de çal›flanlara “iflten atma” bask›s› Türkiye Gazeteciler Sendikas› (TGS) ile Toplu ‹fl Sözleflmesi görüflmelerini sürdürmekte olan ATV’de, A¤ustos ay› bafl›ndan itibaren sendikal› çal›flanlara, sendikadan istifa etmeleri konusunda a¤›r bask› uygulanmaya baflland›. T‹S görüflmelerini ATV ad›na yürüten Hakan Karadere ile fiefik Çal›k, sendika yetkilileri ile masada pazarl›¤› sürdürürken, bir yandan da ATV binas› içinde sendikal› çal›flanlar› “sendikadan istifa etmezlerse iflten atmakla” tehdit ediliyorlar. Bu nedenle TGS yöneticilerinin, patron temsilcilerini ciddi bir flekilde uyard›¤›, ATV yetkililerine, görüflmelerin bir an önce sonuçland›r›lmas›, ATV çal›flanlar›na da birlik ve beraberliklerini korumalar› yönünde ça¤r›da bulunduklar› ö¤renildi. Ancak ATV ve Sabah gazete-
si yöneticilerinin çal›flanlar üzerinde uygulad›klar› bask›lar› her geçen gün art›rmalar› üzerine 12 A¤ustos 2008 tarihinde TGS, ATV binas› önünde dört saat süren bir oturma eylemi gerçeklefltirdi. D‹SK, Türk-‹fl ve KESK’e ba¤l› sendika temsilcilerinin de destek verdi¤i eylemde, bas›n aç›klamas› yapan TGS Genel Baflkan› Ercan Sad›k ‹pekçi, sözlerine eylem yapma nedeninin huzursuzluk yaratmak de¤il, tam tersine Sabah ve ATV binas›nda yarat›lan huzursuzlu¤u, gerginli¤i sona erdirmek oldu¤unu vurgulayarak bafllad›. Sabah ve ATV grubunun ba¤l› oldu¤u Turkuvaz iflletmelerinde 2007 y›l›ndan bu yana yapt›klar› sendikal mücadelenin sonunda süreci tamamlad›klar›n› ve toplu sözleflme masas›na oturduklar›n› belirten
Emekçinin Gündemi S›n›fa yönelik sald›r›lar›n arka plan› ve görevlerimiz Egemenler iflçi ve emekçileri daha da yoksullaflt›rmak ve örgütsüzlefltirmek için sald›r›lar›n› her geçen gün giderek art›rmaktad›r. Bu sald›r›lar›n kilit noktas› ekonomiktir. Bu nedenle de içerisinde bulundu¤umuz dönem sald›r›lar›n giderek artaca¤›n› göstermektedir. 11 Eylül sonras› yeni dönem olarak ortaya ç›kan bu sürecin bir aya¤› Irak iflgali ile bafllayan Büyük Ortado¤u Projesi olarak bilinen projenin hayata geçirilmesi iken, di¤er aya¤› baflta Avrupa olmak üzere iflçi ve emekçilerin mevcut sosyal haklar›n›n k›s›tlanmas›d›r. Bir yandan bunlar olurken di¤er yandan bunlara karfl› Almanya, Fransa, ‹spanya, Yunanistan gibi Avrupa ülkelerde süren ve artarak devam eden iflçi direniflleri yay›lmaktad›r. Di¤er yandan özellikle yar›-sömürge yar›-feodal
ülkelerde (Nepal, Filipinler ve Hindistan gibi) sosyal kurtulufl mücadeleleri de yükselerek sürmektedir. Tüm bunlar bugün içerisinden geçti¤imiz süreci elbette yaln›z bafl›na tarif etmemektedir. Sadece yaflanan sürecin sat›rbafllar› ile ifadesidir. Esas olarak bugünkü ekonomik sald›r›lar›n ülkemizdeki yans›mas› üzerinde durularak, sald›r›n›n arka plan›n› a盤a ç›karmal›y›z. Örne¤in bizim ülkemizde de bu sald›r›lar›n benzerleri yaflanmaktad›r. Hatta s›n›f›n da¤›n›k ve örgütsüz olmas›ndan dolay› sonuçlar› daha da a¤›r olarak yans›maktad›r. Bu süreçte Belediyeler Yasas›’ndan Kamu Reform Yasas›’na, SSGSS yasas›ndan ‹stihdam Paketi gibi yasalara kadar bir dizi sald›r› paketi ile kazan›lm›fl haklar kaybedilmifltir. Önümüzdeki süreçte de K›dem Tazminat Fonu, Sendika-
‹pekçi, 4 görüflme yapt›klar›n› belirtti. Görüflmelerde üzerinde anlaflma sa¤lanamayan maddelerin ço¤unlukla parasal maddeler oldu¤una de¤inerek, bu maddelere dair teklif beklerken, çal›flanlara sendikadan ayr›lmalar› için yo¤un bask› yap›lmaya baflland›¤›n› anlatt›. Petrol-‹fl Genel Baflkan› Mustafa Öztaflk›n da yapt›¤› konuflmada, sermayenin, siyasetin ve tarikatlar›n bas›n üzerinde bask› kurdu¤unu belirterek, “Bugün ATV ve Sabah’taki örgütlenme bas›n›n özgürleflmesi aç›s›ndan çok önemlidir. Buradaki sendikalaflma, buradaki bas›n üzerindeki bask›lar› k›racakt›r. Burada çal›flanlar kalemini daha özgür bir flekilde, do¤rudan yana, halktan yana ve toplumsal yarardan yana kullanacakt›r. Buradaki sendikalaflman›n baflar›ya ulaflmas›, bunun için çok önemlidir” dedi. (H. Merkezi)
lar Yasas› gibi yasalarla elimizde olan kazan›mlar da ortadan kald›r›lmak istenmekte. Öncelikle iflçi ve emekçilere yönelik sald›r›lar›n esas nedeninin ekonomik oldu¤unu söyleyebiliriz. Ancak sadece ekonomik olarak alg›lamak oldukça yan›lt›c› olacakt›r. Çünkü sald›r›lar›n arka plan›nda esas olarak ideolojik ve kültürel olarak yaflanan bir sald›r› bulunmaktad›r. ‹deolojik olarak bilinçlerde yaflanan k›r›lma ile kültürel olarak kimlikte yaflanan yozlaflmad›r... Bunun esas nedeni ise s›n›fa yönelik sald›r›n›n esas yan›n› manipüle etmektir. Bu durum elbet ki dönemseldir. Ancak yaflanan sald›r›n›n boyutu do¤ru alg›lanmazsa, uzun vadede daha onar›lmaz sonuçlarla karfl›laflabiliriz. Bugün s›n›f kimli¤i ve bilincindeki yaflanan bu sald›r› f›rt›nas› s›n›f›n örgütlenme ve eylem birli¤ine ve gücüne de yans›maktad›r. Bu nedenle s›n›f harekat›n›n k›p›rdanma ya da hareketlilik süreçleri bizim aç›m›zdan bu sald›r›lar›n ters yüz edilece¤i zamanlar olarak alg›lamal›d›r. Bu dönemler s›n›f›n bilinç ve eylem gücünün a盤a ç›kaca¤› süreçlerdir. Bu ayn› zamanda s›n›f mücadelesinde
İşçi/köylü
Kurals›z çal›flmaya iki can da Pendik Tersanesi’nden Tuzla Tersaneleri’ndeki kurals›z ve yasad›fl› çal›flma koflullar›na ba¤l› ifl cinayetlerinin sürdü¤ü günlerde, baflka bir tersaneden daha iflçi ölümleri haberi geldi. “Kurallara ve ifl güvenli¤ine uyma” konusunda, Tuzla Tersaneleri’nden daha iyi koflullara sahip oldu¤u kanaatinde olunan, Pendik Tersanesi’nden geliyordu ölüm haberleri bu defa. Harb-‹fl Sendikas›’n›n örgütlü oldu¤u bu tersanede 5 ve 6 A¤ustos günleri iki iflçi pefl pefle yaflam›n› yitirdi. Tuzla Tersaneleri’ndeki ifl cinayetlerini aratmayan bu ölümler de yine özde insan yaflam›n› hiçe sayan kurals›zl›klar›n bir ürünü olarak yaflan›yordu. Pendik Liman›’nda çal›flan Yaflar Recep Rumen adl› iflçi, 6 A¤ustos günü, ö¤le saatlerinde gemiden yük boflalt›m› s›ras›nda damar› kesilmiflti. Pendik Devlet Hastanesi’ne kald›r›lan Rumen hayat›n› kaybetti. Pendik Askeri Tersanesi’nde kadrolu çal›flan Yusuf Aksungur ise, Rumen’den iki gün önce, tersanede ç›kan bir yang›nda a¤›r yaralan›yor ve ertesi gün, 5 A¤ustos’ta, yaflam›n› yitiriyordu. Türk-‹fl’e ba¤l› Harb‹fl Sendikas› üyesi Yusuf Aksungur’un, 4 A¤ustos günü Tersanede ç›kan küçük çapl› bir yang›n› aya¤›yla söndürmek istemesi üzerine vücudunu saran alevler nedeniyle a¤›r yaraland›¤› bildiriliyor. GATA Askeri Hastanesi’ne sevk edilen Aksungur 5 A¤ustos’ta yaflam›n› yitirdi. Harb-‹fl yetkilileri, Aksungur’un askeri tersanede kadrolu çal›flt›¤›n› aç›klad›lar. Aksungur’un cenazesi topra¤a verilmek üzere, memleketi Sivas Suflehri’ne gönderildi. (Kartal)
kendisini ar›tacak, kendisi için s›n›f olma sürecini de yaratacakt›r. Bizler, s›n›f içinde mücadele yürüten her DDSB’li grev, direnifl ve mücadele yürütülen alanlar ile s›n›f›n tüm yaflamsal alanlar›na müdahale etmek için daha çok çaba harcamal›d›r. Bunu yapabilmek için ise dünkü al›flkanl›klardan kurtulmal›y›z. Görevimiz, bugün önümüzdeki temel problem s›n›f›n kimli¤i ve bilincini yeniden infla etmektir. Bunu yapmak ancak s›n›f›n 24 saatine müdahale edilmesiyle, gündelik hayat›n her boyutunun örgütlenmesiyle ve alternatif toplumsal iliflkilerin yarat›labilmesiyle mümkündür. Bugün bunun için olanaklar bulunmaktad›r. Koflullar düne göre daha avantajl›d›r. ‹çerisinde geçti¤imiz bu süreçte grev, direnifl ve eylemselliklerin parça parça da olsa artt›¤›n› görmekteyiz. Bizler de buralardan bafllayarak sald›r›lar karfl›s›nda s›n›f›n direnifllerden kazan›mlarla ç›kmas›n› sa¤lamal›y›z.. Bu kazan›mlar s›n›f›n kendisine güvenini, bu güven onun ideolojik olarak kazanma bilincini gelifltirdi¤i gibi, kendisinin kimli¤indeki s›n›f bilincini gelifltirecektir.
İşçi/köylü
İşçi-köylü 6
Bu sefer de “kum çuval›” oldular, bo¤ularak öldürüldüler!
Tuzla Tersaneleri’nde, art›k kangrene dönüflen ve bir türlü neflter vurulamad›¤› için artarak süren ifl cinayetlerine yenileri eklenmeye devam ediyor. Ancak 11 A¤ustos günü yaflanan son ifl cinayetinin en yürek yakanlardan biri oldu¤u kesin. ‹flçilerin “denek” olarak kullan›lmas›, üç tersane iflçisinin vahflice can vermesiyle sonuçland›. Çünkü insan yaflam›n›n hiçe say›ld›¤› tersanelerde, iflçilere, “kum çuval›” muamelesi yap›lm›flt› bu defa! Patronlar›n gözünde insan›n de¤eri ancak bir kum çuval› kadard›! Tersane iflçilerinin, neredeyse toplu halde ifl cinayetine kurban gitmelerine neden olan geliflme ise, Tuzla Tersaneler bölgesinde tamiratta olan bir geminin filikas›n›n düflmesi sonucu gerçeklefliyordu. Bu düflüfl s›ras›nda 3 iflçi yaflam›n› yitirirken, biri a¤›r olmak üzere, 12 iflçi de yaraland›. G‹SAN Tersanesi’nde, deneme amaçl› suya indirilmeye çal›fl›lan söz konusu filikan›n, daha ucuza mal etme kayg›s›yla, en ucuzundan, kalitesiz Çin mal› oldu¤u ve de normalde k›r›lmamas› gereken camlar›n, suya düflme esnas›nda tuzla-buz oldu¤u söyleniyor. Filikan›n içinde kemerlerle ba¤l› olan iflçilerden üçü, suya düflme esnas›nda kemerlerini çözemedikleri için, bo¤ularak can veriyorlar. Görgü tan›klar›, yard›m ekiplerinin, olaydan ancak yar›m saat kadar sonra geldi¤ini söylüyorlar. Ancak daha önemli ve de iflçilerin yaflam›na mal olan as›l mesele, filikaya normalde iflçilerin de¤il, kum çuvallar›n›n konmas› gerekti¤i! Yüzün üzerindeki iflçi ölümleriyle, insan yaflam›na zerre kadar de¤er vermedikleri zaten bilinen tersane patronlar›, iflçilerin de¤erini bu defa kum çuvallar›yla ölçmüfllerdi! Tersane iflçilerini kum çuval› olarak görüp, kobay olarak kullanan tersane patronlar›na öfke ya¤mas› ise gecikmedi.
‹flçilerin bo¤ularak yaflamlar›n› yitirdi¤i haberinin duyulmas›yla birlikte, bölgeye ak›n eden çok say›da kifli, olay›n gerçekleflti¤i saatlerden itibaren yaflanan vahfleti protesto etti. G‹SAN Tersanesi ise, olaydan sonra “inceleme” yap›lmas› gerekçesiyle, bir gün kapal› kald›. G‹SAN patronu bu süre içinde “suçsuz” oldu¤unu “ispatlama” gayretine düflerek, kendi d›fl›nda herkesi suçlayan aç›klamalar yapt›. Ancak kimseyi inand›ramad›!
“Bu sefer de bo¤ularak öldürüldük...” ‹flçileri denek olarak gören anlay›fla kitlesel öfkenin d›fla vurumu ise, 13 A¤ustos sabah› G‹SAN Tersanesi önünde yap›lan bir bas›n aç›klamas›yla gerçekleflti. Limter-‹fl Sendikas› taraf›ndan örgütlenen aç›klamada, iflçilerin kobay olarak kullan›lmas› sonucu ölüme gönderilmeleri k›nand›, sorumlular›n yarg›lanmas› istendi. Eyleme Partizan’›n da aralar›nda bulundu¤u çok say›da sendika ve kitle örgütü de kat›larak, destek verdi. Eylemde, “Sorumlular yarg›lans›n. Çal›flma Bakan› istifa”, “Bu se-
fer de bo¤ularak öldürüldük. Kaza de¤il resmen cinayet” yaz›l› pankartlar ve çok say›da döviz tafl›n›rken, Limter-‹fl Sendikas› Genel Baflkan› Cem Dinç, DTP Milletvekili Sabahat Tuncel ve KESK Genel Baflkan› Sami Evren birer konuflma yapt›lar. Limter-‹fl ad›na yap›lan konuflmada “Bazen birer birer bazen üçer üçer, yanarak, elektri¤e çarp›larak, gemi saclar›na çak›larak can veriyoruz. Bazen de ak›llara durgunluk verircesine kobay gibi kullan›larak, 11 A¤ustos’ta G‹SAN Tersanesi’nde oldu¤u gibi denize saç›larak öldürülüyoruz” denildi. Aç›klamada, yük gemilerinde hayat kurtarma botlar› olan serbest düflmeli filika ile yap›lan talimlerin, hangi koflullarda yap›lmas› gerekti¤ine de yer verilerek, “‹lk denemede ald›¤› mürettebat say›s› en az 75 kg ile çarp›larak kum çuval› gibi a¤›rl›klar doldurulan filika, halatlarla su seviyesine kayd›r›larak yap›l›r” denildi.
Tersane kapatmak çözüm de¤il Eylemde konuflan DTP ‹stanbul Milletvekili Sabahat Tuncel de yaflanan›n bir vahflet oldu¤unu vurgulayarak, bir an önce önlem al›nmas›n› istedi. KESK Genel Baflkan› Sami Evren ise, ödünç iflçi demek olan tafleronluk sisteminin kald›r›lmas› ve Çal›flma Bakan›’n›n istifa etmesi gerekti¤ini belirtti. Hemen sonraki günlerde ise, Çal›flma Bakan› Faruk Çelik bölgeye gelerek, sözde “inceleme” yapt›. Çelik al›fl›ld›k ve de beklendik flekilde, patronlar› suçlamaktan kaç›nd›. Olay›n “mühendis hatas›” oldu¤unu söyleyerek, bir kez daha, hem kendilerinin hem de patronun sorumlulu¤unu inkar etme yolunu seçti. Onlar inkar etse de, iflçi s›n›f› ve ezilen emekçi y›¤›nlar, gerçek katilleri çok iyi biliyor, tan›yor! (Kartal)
22 Ağustos-4 Eylül 2008
‹fl cinayetlerine tepkiler sürüyor
14 A¤ustos 2008 tarihinde Ankara Bölge Temsilcili¤i önünde bir bas›n aç›klamas› yapan D‹SK, Tuzla Tersaneleri’nde yaflanan ifl cinayetlerine karfl› tepkisini dile getirdi. D‹SK temsilcisi Kani Beko okudu¤u aç›klamada, “Ölümlerin nedeni kaza de¤il, kurals›zl›k, yasa d›fl›l›k, esnek çal›flma, örgütsüzlük ve tafleronluk sistemidir. Ve bu sisteme kamu denetim mekanizmas›n›n göz yummas›d›r” dedi. 11 A¤ustos’ta meydana gelen olayda iflçilerin kobay olarak kullan›ld›¤›n› belirten Beko “bunlar kaza de¤il cinayettir” dedi. D‹SK olarak taleplerini, “Tersanelerde, a¤›r ve tehlikeli ifl kolu yönetmeli¤i uygulanmal›d›r. Günlük çal›flma saati 7.5 saat olarak acilen hayata geçirilmeli, mola, dinlenme ve tatiller uygulanmal›d›r. Sigortalar, ücretlerin ödenmesi, ana firma taraf›ndan güvence edilmeli. Sa¤l›kl› bar›nma evleri, soyunma dolaplar›, iflkoluna uygun kaliteli yemekler verilmeli, revir, doktor ve ambulans gibi sa¤l›k hizmetleri sa¤lanmal›d›r. Tüm tersanelerde temsilcilik açma olana¤› sa¤lanmal›d›r. Sendikal bask›lara son verilmeli, sendikas›zlaflman›n önündeki tüm engeller ivedi olarak kald›r›lmal›d›r. Tafleronluk sistemi kald›r›lmal›d›r” fleklinde s›ralad›. Aç›klamada “‹malat›mda kaç iflçi çocu¤u yetim kald›? Say›s›n› unuttum” yaz›l› bir gemi maketi kullan›ld›. Aç›klama at›lan sloganlar›n ard›ndan son buldu. (Ankara)
Sa¤l›k emekçileri ücretli yemek uygulamas›n› protesto etti Maliye Bakanl›¤›’n›n karar› do¤rultusunda üniversite hastaneleri ve Sa¤l›k Bakanl›¤›’na ba¤l› baz› hastanelerde sa¤l›k personelinin ücretli yemek yemesini öngören yasaya karfl› SES üyeleri 8 A¤ustos 2008 tarihinde “Paras›z yemek istiyoruz”, “Ekmek yoksa bar›fl da yok” yaz›l› pankartlarla Maliye Bakanl›¤› önünde topland›. SES Genel Sekreteri Kemal Y›lmaz yapt›¤› aç›klamada, Maliye Bakanl›¤›’n›n sa¤l›k çal›flanlar›ndan yemek ücreti al›nmas›na iliflkin karar›n› dava et-
tiklerini ve hukuki sürecin devam etti¤ini belirtti. Bakanl›¤›n karar› do¤rultusunda üniversite hastaneleri ve Sa¤l›k Bakanl›¤›’na ba¤l› baz› hastanelerde ücret uygulamas›n›n bafllat›ld›¤›n› kaydeden Y›lmaz, “Maliye Bakanl›¤›, nöbetli çal›fl›lan ve nöbetlerin 16–24 saat oldu¤u, yemek saatinin bile dönüflümlü uyguland›¤›, hatta eleman eksikli¤inden dolay› nöbet izninin dahi kullan›lamad›¤› sa¤l›k alan›nda bu fedakârl›kla çal›flan emekçilerin yedikleri yemekten elde edece¤i gelire göz dikmifltir” dedi.
Y›lmaz, uygulaman›n iptali için imza kampanyas› bafllatt›klar›n›, ayr›ca Bakanl›k yetkilileri ile görüflme talep ettiklerini ancak randevu verilmedi¤ini söyledi. Aç›klaman›n ard›ndan “Ekmek yoksa bar›fl da yok”, “Yaflas›n ifl, ekmek, özgürlük mücadelemiz” sloganlar›n› atan kitle, sa¤l›k emekçilerinin bir ö¤ün yeme¤ine dahi göz dikenleri affetmeyece¤ini söyleyerek kampanyada toplanan imzalar› Maliye Bakanl›¤›’na teslim etti. (Ankara)
22 Ağustos-4 Eylül 2008
İşçi-köylü 7
İşçi/köylü
Bergamal›lar: “Alt›nc›lar› köylerimize sokmayaca¤›z!”
‹zmir’in Bergama ilçesinde Kaplanköy, Edremitli ve Afla¤›bey köylerinde Koza Alt›n Madencilik taraf›ndan kurulacak alt›n madenini yasal hale getirmek için almaya çal›flt›¤› Çevre Etüd De¤erleri (ÇED) bilgilendirme toplant›s›na kat›lan bini aflk›n köylü, “Alt›na ihtiyac›m›z yok, çam f›st›¤›m›z bize yeter, alt›n bize nefes ald›rmaz, oksijene ihtiyac›m›z var” diyerek madene karfl› tek ses oldu. Y›llard›r hem alt›nc› flirketlere karfl› hem de devletin kendi yasalar›na dahi uymamas›na karfl› direnifllerine devam eden Bergama köylüleri di¤er bölgelere de örnek olmufl, benzer direnifller örgütlenmiflti. ÇED bilgilendirme toplant›s› Kaplanköy Kahvesi’nde yap›ld›. Toplant›ya
Koza Alt›n Madencilik ad›na SRF Dan›flmanl›k fiirketi yetkilileri, Dikili Belediye Baflkan› Osman Özgüven, EGEÇEP, Bergama El Ele Hareketi üyeleri, köy muhtarlar› ve bini aflk›n köylü kat›ld›. SRF’nin yetkililerinin aç›lacak olan alt›n madeninin çevreye zarar vermeyece¤ini ileri sürdü¤ü slayt gösterimi ile bafllayan toplant›da, köylülerin müdahalesi ile tansiyon zaman zaman yükseldi. fiirket yetkililerinin konuflmalar›n›n ard›ndan söz olan EGEÇEP üyesi Avukat Arif Ali Cang›, bölgede alt›n madeninin faaliyete geçmesi halinde binlerce hektarl›k alanda bulunan k›z›lçam ve f›st›k çamlar›n›n yok olaca¤›n› söyledi. Alt›n madeninin tahribat›n›n sadece 3 köyle s›n›rl› kalmayaca¤›n› ve bütün bölgenin bitki örtüsünün büyük tahribat görece¤ini de belirten Cang›, madenin ortaya ç›karaca¤› a¤›r metaller sonucu bölgenin can damar› olan Mandra Çay›, Kozlu Çay› ve Sümrü Deresi’nin kirlenece¤ine ve bu akarsulardan yararlanacak olan canl›lar için yaflamsal riskler ortaya ç›kaca¤›na dikkat çekti. Cang› ayr›ca Bergama’n›n birinci derecede deprem bölgesi olmas›ndan kaynakl›, olas› depremde madenin çevredeki yaflam› tümden yok edece¤ini belirterek, “‹flletmenin sadece ihtiyac› olan suyun verilmesi halinde bölgenin tüm do¤al dengesi bozulacakt›r” dedi. Toplant›da söz alan Edremitli Köyü
Muhtar› ‹lhan Çak›r da 3 köyün ortas›na kurulacak olan alt›n madeninin bulundu¤u bölgeden her y›l 200 ton çam f›st›¤› ihraç edildi¤ine dikkat çekti. Madenin faaliyetlerine izin verilmesiyle birlikte bu alandaki bütün f›st›k a¤açlar›n›n yok olaca¤›n› aktaran Çak›r, “Madeni bize istihdam yaratmak için açacaklar›n› söylüyorlar, bu yaland›r. Çam f›st›¤› bize yeter, alt›na ihtiyac›m›z yok. F›st›k bizim için zaten alt›n de¤erindedir. Kültür ve Turizm Bakanl›¤› Bergama’n›n turizme aç›laca¤›n› söylüyor. Bu alt›n madeni aç›l›rsa ve tüm do¤a tahrip olursa turistler bizim mezarlar›m›z› m› ziyarete gelecek? Bizim alt›na de¤il oksijene ihtiyac›m›z var” fleklinde konufltu. Toplant›ya köylülere destek vermek için kat›lan Dikili Belediye Baflkan› Osman Özgüven ise köylülerin ve çevrecilerin ortak mücadelesi sonucu alt›nc›lar›n geri püskürtülece¤ini belirterek, “Alt›n ç›karmak için kulland›klar› siyanür, çocuklar›m›z› de¤il torunlar›m›z› bile zehirliyor. Bunun örneklerini Ovac›k Köyü’nde gördük. Burada kimsenin alt›na ihtiyac› yok. Örgütlü bir mücadele ile bu köylere alt›nc›lar› sokmayaca¤›z” dedi. Söz alan Çevre Mühendisleri Odas› yetkilileri ve köylülerin de alt›n madenini istemediklerini dile getirdi¤i toplant› sonunda alt›n madenine karfl› toplanan 700 imza ÇED raporu haz›rlayan yetkililere iletildi. (H. Merkezi)
‹kizdere köylüleri santral istemiyor! Rize’ye ba¤l› ‹kizdere ilçesi Rüzgârl› köyünde yap›lmas› planlanan Rüzgârl› 1 ve Rüzgârl› 2 Nehir Tipi Hidroelektrik Santrali’nin çevreye verece¤i zararlar konusunda Rüzgârl› Köyü Derne¤i ile birlikte bir araflt›rma yapt›ran ve merkezi ‹stanbul’da bulunan Rüzgârl› Köyü Kalk›nd›rma ve Güzellefltirme Derne¤i araflt›rma sonucunda dikkat çekici projeleri tespit etti. Yap›lacak olan 10.13 Megawatt gücündeki Rüzgârl› 1 Santrali’nde 1500 metre 80 cm çap›nda iletim kanal› yer alacak. Rüzgârl› 2 Santrali’nde ise 1600 metre iletim kanal› yer alacak. Köyde yeni 5 km’lik bir yol a¤› yap›lacak. 10 km boyunca dere yata¤›nda çal›flma yap›lacak. Regülâtör sahalar›nda tüneller yap›lacak. 2460 çeflit flora bitkinin yer ald›¤› Rüzgârl› vadisinde K›z›la¤aç, Ladin, Kestane, Gürgen ve Çam a¤ac› olmak üzere 20.677 a¤aç kesilecek. Deredeki canl› yaflam› tamamen yok olacak. Edinilen bu bilgiler karfl›s›nda ‹kizdere ilçesinin 1000 rak›ml› Rüzgârl› köyündeki Rüzgârl› vadisinde yer alan ve yaklafl›k 40 km’lik bir uzunlu¤a sahip olan Çaml› Deresi üzerinde Atabey Enerji Üretim firmas› taraf›ndan yap›lmas› planlanan 10.13 Megawatt gücündeki Rüzgârl› 1 ve Rüzgârl› 2 Nehir Tipi
Hidroelektrik santralini yapt›rmak istemeyen köylüler 31 Temmuz 2008 tarihinde ‹kizdere ilçesinde eylem yapt›. ‹stanbul, Ankara, ‹zmir ve Adana baflta olmak üzere Türkiye’nin çeflitli bölgelerinde yaflayan Rüzgârl› köylülerinin de ‹kizdere’ye gelerek destek verdi¤i eyleme yaklafl›k 600 kifli kat›ld›. Üzerlerinde “Deremize dokunma” yaz›l› tiflörtler giyen ço¤u kad›n olan kitle “Do¤am›z›n Bekçisiyiz” yaz›l› dövizlerle eyleme kat›ld›. “Santrale hay›r” sloganlar› atan kitle ad›na Rüzgârl› Giriflimcileri sözcüsü Makbule Polat yapt›¤› bas›n aç›klamas›nda Rüzgârl› Vadisinin ya¤malanmas›na asla izin vermeyeceklerini söyledi. Polat “Rüzgârl› Vadisini tan›nmayacak hale getirecek bu projeye karfl› ç›kmak üzere yollara düfltük. Bugün tüm Do¤u Karadeniz’de dereler elektrik santrali ç›lg›nl›¤› içinde kapan›n elinde kalm›fl, tüm vadiler hoyratça ya¤malanmaya bafllanm›flt›r. Tüm Karadeniz yaflanan olumsuzluklara tan›kl›k etmektedirler. Rüzgârl› köylüleri olarak bizler bir arma¤an olarak gördü¤ümüz, göllerinde yüzdü¤ümüz, bal›k avlad›¤›m›z, piknik yapt›¤›m›z ve kiflili¤imizin, karakterimizin, köyümüzün ayr›lmaz bir parças› olarak kabul etti¤imiz deremizin ya¤malanmas›na asla izin vermeyece¤iz”
dedi. Rüzgârl› köyü muhtar› Halil Demircan ise yapt›¤› aç›klamada; “Rüzgârl› Vadisi gerçekten görülmeye de¤er bir vadi. Bir sit alan› özelli¤i tafl›yor. Burada iki santral yap›lmas› halinde do¤a, çevre ve deredeki canl› yaflam› tamamen yok olacak. Buras› tamamen bir ölüm sessizli¤ine bürünecek. Ülkede elektrik kaça¤› varken, toplumun 3’te biri elektrik kaça¤› kullan›rken, iletim hatlar›nda kay›p varken Rüzgarl› Vadisi’nin flirketler taraf›ndan rant amac›yla, para kazanmak amac›yla yok edilmesine biz karfl›y›z. Yüzy›llard›r yaflad›¤›m›z topraklarda söz ve karar merciinde olmam›z gerekir. fiirketler burada sadece kendi kârlar›n› düflünüyorlar. Biz ülkemizdeki enerji a盤›n›n tamamlanmas›n› istiyoruz. Ama alternatif enerji kaynaklar› var, bu a盤›n bu yollardan kapat›lmas›n› istiyoruz. Rüzgârl› köyü halk› santralleri istemiyor. Çünkü bu vadinin kendine özgü bir güzelli¤i vard›r. Bu güzellik tamamen yok olacakt›r, bozulacakt›r. fiirket kazanacakt›r. Köylü kaybedecektir” dedi. Bas›n aç›klamas›n›n ard›ndan köylüler tulum eflli¤inde hep birlikte horon oynad›. Ard›ndan alk›fllar eflli¤inde Rüzgârl› köyüne do¤ru yürüyüfle geçtiler. (H. Merkezi)
F›st›k üreticisi kurakl›k ma¤duru T. Kürdistan›’nda uzun süredir yaflanan ve tar›mda büyük tahribatlara neden olan kurakl›¤a karfl› AKP hükümetinin herhangi bir önlem almay›fl›, Kürt köylüsünü gün geçtikçe ma¤dur ediyor. Kurakl›¤a karfl› önlem al›nmamas› halk› ve bölgeyi her geçen gün biraz daha yoksullaflt›r›yor. fianl›urfa’da yaflanan kurakl›k, yüzlerce dönüm f›st›¤›n kurumas›na neden olurken, kendi imkanlar›yla f›st›klar›n› sulay›p, kurumas›n› engelleyen köylülerin ise bu kez meyveleri kuruyor. Ürünün hasad›nda geçti¤imiz y›la oranla yar›dan fazla düflüflün yafland›¤›na dikkat çeken f›st›k üreticileri, ancak masraflar›n› karfl›layabildiklerini belirtti. F›st›¤›n kurakl›¤a dayan›kl› bir bitki oldu¤unu belirten Ramazan Ar›c›, bu y›l kurakl›¤›n had safhada oldu¤una dikkat çekti. A¤açlar› ve meyveleri kurtarmak için bu y›l ilk defa f›st›klar› sulad›klar›n› ifade eden Ar›c›, sulaman›n ard›ndan bu kez de afl›r› s›ca¤›n meyveleri yakt›¤›n› belirtti. Ya¤›fllar›n çok az olmas›ndan kaynakl› meyvenin yüzde 50’sinin içini dolduramad›¤›n› söyleyen Ar›c›, “Zaten kurakl›k meyvenin çok kötü yetiflmesine neden oldu. Onu da kendi imkanlar›m›zla su getirerek sulad›k, ama s›cakl›klar o kadar fazla ki meyve dayanamay›p dal›nda yan›yor. Bu seneki hasad›n sadece yüzde 30’u bize kâr kalacak. Durum bunu gösteriyor. Önümüzdeki y›l ise f›st›k a¤açlar› çok az ürün verecek. F›st›k art›k eskisi gibi kendini finanse edemiyor” dedi. (H. Merkezi)
Kurakl›k Bismilli üreticileri periflan etti! Bismil’de her y›l yüz binlerce ton bu¤day, arpa ve mercimek üretimi gerçeklefltirilirken, bu y›l kurakl›k nedeniyle hububat ürünleri tarlada kald›. Bismilliler kurakl›k nedeniyle hükümetin dönüm bafl›na verdi¤i 22 YTL’lik deste¤in köylüyü iflastan kurtaramayaca¤›n› belirtti. Hububat üreticisi Mehmet Burak, kurakl›¤›n köylüleri zor durumda b›rakt›¤›n› ifade ederek “Bu y›l ekili tarlamdan neredeyse hiç mahsul alamad›m. Kendi ürünlerimi kendi ifl yerimden piyasaya sürüyordum. Fakat bu y›l ne topraktan mahsul alabildim ne de farkl› üreticilerden” dedi. Üretici Aziz Deniz de bölgenin tah›l ambar› olmas›na ra¤men kurakl›ktan dolay› siftah bile yapamad›klar›n› ifade etti ve flunlar› söyledi: “Her y›l kendim Malatya Un Fabrikas›’na 3 bin ton bu¤day veriyordum. Bu y›l ise hiç gönderemedim. Biz hububatç›lar gelecek y›la kadar ifl yerlerimizi aç›k tutmakta zorlanaca¤›z. Kiralar›m›z› veremeyecek kadar periflan›z.” Hububatç› Yusuf Kaptan da hububatç›lar›n kepenk kapatma noktas›na geldi¤ini belirterek, “Bu y›l kurakl›k nedeniyle yo¤un göç yafland›. Bismil’de sanayileflme yok ve halk topraktan gelen mahsul ile geçimini sa¤l›yor. Ancak kurakl›k hem köylüyü hem hububatç›lar› hem de esnaf› vurdu” diye konufltu. (H. Merkezi)
Dengê azadi
İşçi-köylü 8
22 Ağustos-4 Eylül 2008
Yoksullu¤umuz sonunuzu getirecek! Sistem her koldan, her suretle, AKP suretiyle gizlenmeye çal›fl›rken kendini teflhir olmaktan kurtulam›yor. Yine de sistemi her yan›yla teflhir etmek bizlerin önünde daimi bir görev. Yoksullu¤umuzdan nemalanmaya çal›flanlar, yoksullu¤umuz yaflamay› ertelemek için u¤raflt›¤›n›z o kâbusu yaflatacak sizlere. Siz ancak bunu erteleyebilirsiniz. Engelleyemezsiniz!
Al›nak’la dayan›flma eylemi
‹zmir fiubesi “suçu ve suçluyu övdü¤ü” gerekçesiyle 50 gün hapis cezas›na çarpt›r›lan eski Kars DTP ‹l Baflkan› Mahmut Al›nak’a destek eylemi gerçeklefltirdi. 12 A¤ustos 2008 Sal› günü Konak Postanesi önünde biraraya gelen ‹HD üyeleri Deniz Gezmifl, Musa Anter, Vedat Ayd›n, Kemal Akbulut ve Oruç Korkmaz’›n isimlerinin caddelere verilmesini talep eden ve bu nedenle “suçu ve suçluyu övdü¤ü” gerekçesiyle 50 gün hapis cezas›na çarpt›r›lan Mahmut Al›nak’la dayan›flma eylemi yapt›. ‹HD ‹zmir fiubesi ad›na bas›n metnini okuyan Ahmet Alagöz “Biz insan haklar› savunucular› fikir ve ifade özgürlü¤ü ve demokratik taleplerin cezaland›r›lmas› uygulamalar›na son verilmesi ça¤r›m›z› bir kez daha yineliyoruz” diye konufltu. Eylem, ‹HD’nin bu “suça” ortak olduklar›n› deklare ettikleri mektuplar› Adalet Bakanl›¤› ve Baflbakanl›¤a göndermesinin ard›ndan sona erdi. (‹zmir)
‹HD
22 Temmuz genel seçimlerinde Diyarbak›r’dan ald›¤› yüksek oy oran› (Karfl›laflt›ral›m: 3 Kas›m 2002’de % 15, 22 Temmuz 2007’de % 41) AKP’yi Diyarbak›r için oldukça heveslendirmifl durumda. Bu heves flimdilik AKP’nin kursa¤›nda kalacakt›r, ancak bölgede alttan alta ciddi bir çal›flmas›n›n oldu¤u gözard› edilmemelidir. AKP’nin Diyarbak›r’da bu kadar oy almas› flafl›rt›c› olmamakla beraber önlem al›nmas› gerek bir konu olarak öne ç›k›yor. Elbette bu yükseliflte DTP ve di¤er ilerici güçlerin yetmezliklerinin pay› vard›r. Ancak daha da önemlisi devletin bütün resmi, gayri-resmi güçleriyle, dolayl› ve dolays›z yollardan AKP için seferber olmas›d›r. Yurtsever hareketin ifade etti¤i, “AKP bölgede devlet partisidir” esprisi de esasen bu gerçe¤in bir ifadesidir. Özellikle bölgede konumlanan dinci yap› ve cemaatlerin geçmiflten beri devlet taraf›ndan kullan›lma özelli¤inin süre¤enli¤i AKP’nin elini güçlendirmektedir. Bu cemaatler aras›ndan AKP’yi desteklemedi¤ini söyleyen varsa, bunlar halk› kand›rm›yorlarsa da kendilerini kand›r›yorlard›r. Ki ortaya att›klar› bilgi kirlili¤i ve yaratt›klar› bilinç bulan›kl›¤› karfl›s›nda düflük bir ihtimaldir bu. Yani onlar aç›ktan halk› kand›rmaya çal›flmaktad›r. Bismil, Ç›nar, Batman, Ceylanp›nar ve çevre yerleflim yerlerini sel vurdu¤unda halka hiçbir fley götürmeyen devlet, bugün Van’da da ayn› fleyi sergilemektedir. Halka yönelik olmas› gereken her fley bürokrasi koridorlar›nda gecikirken Gürcistan için K›z›lay an›nda seferber olmufl, s›n›r noktas›na t›rlar çekilebilmifltir. Ancak söz konusu T. Kürdistan› olunca selde ma¤dur olan Kürtler askerin gecikmifl “insaf›na” terk edilmifltir. Kürtler nezdinde en çok güvenilmeyen kurum olan TSK’n›n “insaf›” ise yaflan›lan ac›lardan gayet iyi bilinmektedir. Avrupa ülkelerinde ad› yolsuzluklara, doland›r›c›l›¤a kar›flan bir Deniz Feneri Derne¤i var ki, k›fl günü selde aç ve aç›kta kalm›fl Kürtlere, “yüzy›l›n yard›m hareketi” olarak yazl›k giyecek göndermekte bir beis görmemifltir.
fiimdilerde Diyarbak›r’da yine Deniz Feneri misali, ince b›y›kl›lar, yüzlerine tak›flt›rd›klar› sahte tebessümle yoksullara g›da yard›m›na gitmektedirler. Valilikten geldi¤ini söyleyen bu zatlar yoksul haneleri gezerek yard›ma muhtaçlar› kay›t alt›na almakta, daha sonra yard›m için geleceklerini belirterek ayr›lmaktad›rlar. ‹flte AKP’nin seçim yat›r›m›! Açl›kla terbiye edilmeye çal›fl›lan halk› iki kilo makarna, bir kilo pirinçle aldatmaya çal›flan sahtekâr AKP’nin al›fl›ld›k oyunu. Oysa ayn› Valilik, Diyarbak›r’da örgütlü bir yard›m derne¤i olan Sarmafl›k Derne¤i’nin “El Açt›rmayal›m, El Ele Verelim” ad›yla yoksullukla mücadele için düzenledi¤i kampanyaya engel olmaya çal›fl›yor. Diyarbak›r ‹l Genel Meclisi’nin Sarmafl›k Derne¤i’ne vermeyi kararlaflt›rd›¤› 100.000 liral›k ödenek, Valinin Bölge ‹dare Mahkemesi’ne yürütmeyi durdurma karar› için baflvurmas›yla engellenmifl oluyor. (Sarmafl›k Derne¤i her ay düzenli olarak 1.100 aileye g›da yard›m› yapmakta ve 5.000 aileyi hedeflemektedir.) Yine ayn› valilik AKP taraf›ndan kurulan Türkiye ‹sraf› Önleme Vakf› (T‹ÖV) için Sa¤l›k Bakanl›¤› depolar›n› tahsis ediyor. Vakf›n kurucusu AKP’nin Diyarbak›r eski milletvekili Aziz Akgül, di¤er üyeler Akgül ailesinden ve AKP milletvekili Nedim Öztürk ve D›fl Ticaret Müsteflar yard›mc›s› Ülker Güzel vb. K›sacas› tamamen bir AKP vakf›. G›da ve giysi yard›mlar›n›n yan›nda “mikro kredi” deste¤i de sunan vakf›n 2003 y›l›ndan bu yana kredi deste¤i on-iki milyon liray› buluyor. Açl›kla terbiye etmenin baflka bir yolu daha: Onlar isterse verir, olanak oldukça verecek yan›lsamas› için bir dizi pratik. Oysa gerçeklik de¤iflmiyor, Diyarbak›r iflsizlik oran›nda (takriben % 70) flampiyonlu¤a oynuyor her sezon. Mikro krediler geçici bir doygunluk hissinden öte anlam tafl›m›yor. Çünkü Diyarbak›r da do¤al olarak ülke kaderini paylafl›yor. Köylüler kurakl›ktan dert yanarken AKP’nin GAP suyu, ‹srail flirketlerine sat›lan Harran’a gidiyor yaln›zca. Ayn› hükümet ve kollar› mikro kredi
Y›k›mlar› durdurun! Ankara’da sendikalar, odalar ve ilerici kitle örgütlerinin oluflturdu¤u Kentsel Dönüflüm Karfl›t› Platform 13 A¤ustos 2008 Çarflamba günü ö¤le saatlerinde K›z›lay Güvenpark’ta bulunan Büyükflehir Belediyesi önünde buluflarak, Dikmen Vadisi’nde gündemde olan y›k›mlara karfl› ortak bir bas›n aç›klamas› gerçeklefltirdi. Çok say›da dernek, meslek örgütü ve sendikan›n kat›ld›¤› aç›klamada, y›k›m ve fliddetin bir çözüm olamayaca¤›, Dikmen Vadisi halk›n›n bar›nma talebinin karfl›lanmas› ça¤r›s› dile getirildi. Kurumlar ad›na TMMOB Peyzaj Mimarlar› Odas› Baflkan› Ayflegül Oruçkaplan taraf›ndan okunan ortak bas›n aç›klamas› metninde; “Y›k›m ve fliddet bir çözüm de¤ildir. Halk›n taleplerine kucak açarak, bölgeyi kamu yarar›na, kent yarar›na bir kentsel dönüflüm projesine konu etmek yerine, yeni ve daha da büyük toplumsal gerilim ve ma¤duriyetleri do¤uracak, tüm Ankara’n›n aleyhine olacak bir süreç geliflmektedir” denildi. Yap›lan aç›klamada s›k s›k “Dikmen halk› yaln›z de¤ildir”, “Y›k›mlara karfl› omuz omuza” vb. sloganlar at›ld›. Eylem alk›fl ve sloganlarla son buldu. (Ankara) verirken s›rf sendikal› olduklar› için iflten ç›kar›lan Aky›l Tekstil iflçilerini görmezden geliyor, patronun s›rt›n› s›vazl›yor durmadan. Ne de olsa patronun devletinin, patron hükümeti olur. Yoksullar›n evlerini bafl›na y›kanlar bu defa gözlerini Diyarbak›r Suriçi’ne dikmifl durumda. Tarihi Suriçi y›k›larak yerine TOK‹ evleri dikilmek isteniyor. Göçzedeler bir kez daha göçün zorlu yollar›na at›lmak isteniyor. Sadece bu de¤il tabi ki: Bölge ziyaretlerinde demokrasi soslu konuflmalar yaparak mide buland›ran Erdo¤an, imha ve inkâr siyasetinde bir ad›m dahi geri kalmamak için çal›fl›yor. “Kürt sorunu benim sorunum” derken bunun s›n›r içi, s›n›r d›fl› operasyon anlam›na geldi¤ini utanmazca gizlemeye çal›fl›yor. Kendince gerekeni yap›yor o, onlar. Sistem her koldan, her suretle, AKP suretiyle gizlenmeye çal›fl›rken kendini teflhir olmaktan kurtulam›yor. Yine de sistemi her yan›yla teflhir etmek bizlerin önünde daimi bir görev. Yoksullu¤umuzdan nemalanmaya çal›flanlar, yoksullu¤umuz yaflamay› ertelemek için u¤raflt›¤›n›z o kâbusu yaflatacak sizlere. Siz ancak bunu erteleyebilirsiniz. Engelleyemezsiniz!
22 Ağustos-4 Eylül 2008
İşçi-köylü 9
Dengê azadi
Operasyonlar ve savaflflllar hak ihlallerini art›r›yor TC’nin Türkiye Kürdistan›’nda yürüttü¤ü operasyonlara tepkiler büyüyor. Diyarbak›r’daki demokratik kitle örgütleri ile siyasi parti temsilcileri, operasyonlar›n ülkeyi kaosa sürükleyece¤i uyar›s›nda bulundu. Operasyonlar›n bölge halk›na verdi¤i zararlar› de¤erlendiren ‹HD Diyarbak›r fiube Yöneticisi M. Racip Bilici, son 6 ay içerisinde Türkiye Kürdistan›’nda yaflam, çevre, ekonomik, sosyal, siyasal haklar gibi temel haklarda meydana gelen ihlallerde ciddi art›fl oldu¤unu ifade etti. ‹nsan haklar›nda geriye do¤ru bir gidiflin oldu¤unu hat›rlatan Bilici, operasyonlarla birlikte halk aras›n-
DTP’lilere biber gazl› sald›r› DTP, TUAD ve çeflitli demokratik kitle örgütleri Abdullah Öcalan üzerindeki bask›lara dikkat çekmek ve “E¤er Say›n diye hitap etmek suç ise, ben de Say›n Abdullah Öcalan diyorum ve bu suçu iflleyerek kendimi ihbar ediyorum” demek amac›yla Galatasaray Lisesi önünde 10 A¤ustos 2008 tarihinde bas›n aç›klamas› düzenledi. DTP ‹l ve ‹lçe yöneticileriyle birlikte aç›klamaya kat›lan yüzlerce kifli s›k s›k “Biji serok Apo”, “Gençlik Apo’nun fedaisidir”, “Katil Erdo¤an”, “Da¤larda arama Apocular Taksim’de” vb. sloganlar att›. Aç›klama öncesinde DTP ‹stanbul ‹l Baflkan› Halil Aksoy ile polis aras›nda yaflanan tart›flmada polisin “Suç unsuru sloganlar›n at›lmas› halinde müdahale edilece¤i” tehdidine Aksoy “Biz ‘Say›n’ kelimesini suç olarak görmüyoruz” diyerek cevap verdi. Tart›flman›n ard›ndan aç›klamay› okuyan TUAD ‹stanbul fiube Baflkan› Mahmut Dafldan, yaklafl›k 9 y›ld›r tecrit ve izolasyon alt›nda tutulan Öcalan’›n yasalar taraf›ndan tan›nan haklardan mahrum b›rak›ld›¤›n› belirterek, Öcalan üzerindeki bask›lara dikkat çekti. Son dönemde yaflanan geliflmelerin kayg› verici oldu¤una de¤inen Dafldan, Kürtlerin hassasiyetleri söz konusu oldu¤unda devlet ve medyan›n üç maymunlar› oynad›¤›na vurgu yapt›. Aç›klamalar›n ard›ndan alk›fllarla DTP ‹stanbul ‹l Baflkanl›¤›’na do¤ru yürüyen kitleye polis panzerler ve biber gaz›yla sald›rd›. Sald›r› sonras›nda TUAD ‹stanbul fiube Baflkan› Mahmut Dafldan, çal›flan Hasibe Mengikan ve 19 kifli gözalt›na al›nd›. (‹stanbul)
da rahats›zl›¤›n da artt›¤›n› söyledi. Bilici “operasyonlar›n bilânçosu hiç de iç aç›c› de¤il. AKP hükümeti elini vicdan›na koyup temel insani de¤erlere ba¤l› kalarak Kürt halk›n›n kimli¤ini kültürünü anayasal güvenceye al›p demokratik ve bar›flç›l bir çözüm getirme yolunu seçmeli” dedi. Göç-Der Diyarbak›r fiube Yöneticisi Abbas Çelik ise, operasyonlar›n bölgedeki can ve mal kay›plar›yla s›n›rl› olmad›¤›na, s›n›r ötesi zararlara da yol açt›¤›na vurgu yapt›. Çelik, “operasyonlar tekrar insanca yaflam koflullar›n› ortadan kald›r›yor. Do¤al olarak Türkiye’ye yans›mas› olacakt›r. Yaflanan ekonomik ve siyasi kriz Kürt sorununa paraleldir. Bu sorun çözülmedikçe Türkiye bir ç›kmaz›n içine girecektir. Hem ekonomik anlamda hem de siyasal anlamda bir zorluk yaflayacakt›r. Operasyonlar bölge halk›n› ma¤dur ediyor” diye konufltu. Operasyonlara paralel olarak bölgede göçün artt›¤›na dikkat çeken Çelik, flunlar› ifade etti: “Operasyonlardan dolay› yeni askeri bölgeler ilan ediliyor. ‹n-
sanlar ikinci göçle karfl› karfl›ya kalabiliyor. fiu an yasak bölgelere insanlar gidemiyor. Yasak bölgelerde ne olup ne bitti¤ini de kimse bilmiyor. Kulp, Lice, Hani üçgeninde tekrar köy boflaltmalar gündeme geldi. Koruculuk sisteminin dayat›lmas› gündemde. Oysa göç olay›n›n durdurulmas› gerekiyor. ‹nsanlar›n yaflad›klar› yerlerde kendi haklar›, insanca duygular›, kendi kültürleri ve kendi kimlikleriyle yaflamas›na olanak sa¤lanmal›d›r.” DTP Diyarbak›r ‹l Baflkan Yard›mc›s› Ali fiimflek, baz› çevrelerin siyasal, ekonomik ve sosyal alandaki iktidars›zl›ktan rant elde etti¤ini söyledi. fiimflek, “Operasyonlar co¤rafyam›z›n dört bir taraf›na yay›ld›. Bunun sonucu olarak da can ve mal kay›plar› her geçen gün daha da art›yor. Her gün neredeyse say›s› onlarla ifade edilen insanlar yaflam›n› yitiriyor, ormanlar yak›l›yor. Özellikle savaflta kullan›lan malzemelerin çat›flma ortam› içerisinde sa¤a sola at›lmas› ne yaz›k ki çocuklar›n bile can kayb›na yol açacak
düzeye ulaflm›flt›r. Operasyonlardan dolay› artan çocuk ölümleri de art›k rutin bir hal almaya bafllad›” dedi. Uluslararas› Af Örgütü de 6 A¤ustos’ta yapt›¤› bir aç›klamayla operasyonlar›n ve savafllar›n temel hak ve özgürlükleri ciddi oranda ihlal etti¤ini bildirdi. Irak’taki savafl›n, di¤er ülkelerdeki insan haklar› ihlallerini de art›rd›¤›na dikkat çekilen “Savafl›n ‹nsan Haklar› Üzerindeki Yan Etkileri” bafll›kl› bir rapor haz›rlayan Af Örgütü, emperyalist ülkelerin savafllar›, haklar›n k›s›tlanmas› ve ihlali için bir bahane olarak kulland›klar›n› ifade etti. ‹lk etapta, askeri operasyonlar›n bafllamas›ndan bu yana savafl›n 14 ülkedeki etkilerinin araflt›r›ld›¤› raporda “Çeflitli ülkelerin yetkilileri kiflilerin gösteri yapmalar›n› engellemeye çal›flm›fl ve gösteri yapanlara sald›rm›fl ve keyfi gözalt›na alm›flt›r. Baz› olaylarda bu ihlalleri desteklemek için ‘anti terör’ yasalar›na baflvurulmufltur” denildi. (H. Merkezi)
Linç giriflimine ödül gibi ceza Denizli’nin Çivril ‹lçesi’nin Özdemirci Beldesi’nde Do¤ubeyaz›tl› 22 kiflilik ‹rez ailesinin Kürt oldu¤u için linç giriflimine maruz kalmas›n›n ard›ndan aç›lan dava sonuçland›. 2007 May›s›’nda MHP Belde Teflkilat› Baflkan› Mustafa Çak›r ile Merkez Mahallesi Muhtar› ‹brahim Dündar’›n “Bunlar Kürt, PKK’li. 2 kifli geldiler, 20 kifli oldular. Bunlar› köyden koval›m. Hiç kimse bunlara mal satmas›n, ifl vermesin. Biz kovmazsak köyü Kürtler ele geçirecek” diyerek belde insanlar›n› k›flk›rtmas› sonucu bir hafta ekmek dahi alamayan ve aç kalan ‹rez ailesi daha sonra 200–300 kiflilik bir kalabal›¤›n linç giriflimine maruz kalarak beldeyi terk etmek zorunda kalm›flt›. Aile bireylerinin bir k›sm› Ayd›n’da derme çatma barakalarda yaflamaya bafllarken, bir k›sm› da Denizli’ye yerleflmek zorunda b›rak›lm›flt›. ‹rez ailesinin flikâyeti üzerine Çivril Cumhuriyet Savc›s›, MHP Belde Teflkilat› Baflkan› ve muhtarla birlikte 16 kifliye dava açm›flt›. Çivril Asliye Ceza Mahkemesi’nde yaklafl›k bir y›l süren dava sonucu mahkeme 2 kifliye TCK’n›n 216. Maddesi gere¤ince “halk› kin ve düflmanl›¤a sevk etmekten” bir y›l ceza verirken bunu da paraya çevirerek, 7 bin 200 YTL ödemeye mahkûm etti. 1 san›¤a ise TCK’n›n 106. Maddesi gere¤ince “baflkalar›na eziyet etmekten” 4 bin 300 YTL ceza verildi. Dava sürecinde
ifadelerine baflvurulan Özdemirci Beldesi Belediye Baflkan› Ramazan Bayram, Çivril Kaymakam› Mustafa K›l›ç, ‹lçe Jandarma Komutan›, Ç›tak Belde Jandarma Komutan›’n›n beyanlar› ‹rez ailesine yönelik planl› gelifltirilen linçin ilçe mülki erkân› taraf›ndan da kabul edildi¤ini ortaya koyuyor. Belde Belediye Baflkan› ifadesinde “MHP Belde Teflkilat› Baflkan› Mustafa Çak›r ve
Merkez Mahallesi Muhtar› ‹brahim Dündar’›n halk› ‹rez ailesine karfl› Kürt olduklar› ve köyü terk etmeleri gerekti¤i yönünde k›flk›rtt›¤›, bunun için çeflitli kahvehane toplant›lar› düzenlediklerini duydum. ‹rez ailesi ‘can güvenli¤imiz yok’ diyerek’ bize baflvurdu” itiraf›nda bulunmufltu. Bu itirafta devletin Kürtlere karfl› tutumunu bir kez daha ortaya ç›karken ‹rez ailesi verilen karara tepki gösterdi. Sadece Kürt olmalar›ndan kaynakl› yaflad›klar› evi, çal›flt›klar› topra¤› bir gece yar›s› hakaretlerle zorla terk etmek durumunda kalan bir ailenin maddi ve manevi zarar›n›n 7.200 lira olarak be-
lirlenmesi linç girifliminde bulunanlar›n cezaland›r›lmas› yerine ödüllendirilmesi anlam›na gelmektedir. Milliyetçi k›flk›rtmalarla linç giriflimlerine maruz kalan birçok aile gözalt›na al›narak ikinci bir ma¤duriyete maruz kal›rken linç edenlerin ellerini kollar›n› sallayarak gezdi¤i bir ülkede Çivril’de aç›lan davada ilk defa linç etmek isteyenlerin faflist olarak yarg›lanmas›n› önemli bulduklar›n› ve umutland›klar›n› ifade eden ‹rez Ailesinin avukat› Canan Uçar, aç›lan dava ile adaletin yerini bulaca¤› yönünde oldukça umutlu olduklar›n› ancak verilen cezan›n azl›¤›n›n umutlar›n› zay›flatt›¤›n› söyledi. Dava sürecinde ortaya ç›kan en önemli sonucun kamu görevlilerinin “bu aileyi koruyamad›k” itiraf› oldu¤unu ve bu nedenle davay› A‹HM’e tafl›yacaklar›n› belirten Uçar; “Bu olayda devlet sorumluluklar›n› yerine getirmemifltir. Bu nedenle bu davada iç hukuk yollar› tükendikten sonra aile A‹HM’e gidecek. Bu ailenin sadece Kürt olduklar› için yaflad›klar› yerden at›lmas›n›n sorumlulu¤unu beldede yaflayan 2–3 gözü dönmüflün üzerine atmak çok indirgemeci bir mant›k olur. Jandarma, Kaymakam ve belediye baflkan›n›n defalarca yapt›¤› toplant›lar ve kibar ricalarla bu ifli ciddiye almamalar› ve engel olmamalar›ndan devlet sorumludur ve bu A‹HM’de de¤erlendirilecek bir husustur” dedi. (H. Merkezi)
İşçi-köylü 10
Halkın gündemi
Dursun Karatafl
1953’te Elaz›¤’›n Cevizdere (Kürdemlik) köyünde emekçi Sünni Kürt bir ailenin çocu¤u olarak dünyaya geldi. Devrimci düflüncelere 1970 öncesinde sempati duymaya bafllad›. 1970’te ‹stanbul Üniversitesi Orman Fakültesi’ni kazanarak ‹stanbul’a geldi. 1974’te, Elaz›¤’da, K›br›s’a yap›lan harekât› protesto etmek için duvarlara "Ba¤›ms›z K›br›s" slogan›n› yazarken ilk kez gözalt›na al›nd›. ‹stanbul Yüksek Ö¤renim Kültür
22 Ağustos-4 Eylül 2008
Derne¤i’nin (‹YÖKD) kurulufl sürecinde yer ald›. Mahir Çayan ve yoldafllar›n›n 30 Mart 1972’de Tokat’›n K›z›ldere köyünde flehit düflmesinin ard›ndan 1977’de Devrimci Yol’un kurulufl sürecinde yer ald›. Bir süre sonra okulu terk etti. 1978’de Dev–Yol’la yaflanan görüfl ayr›l›¤› sonucunda bir grup arkadafl› ile ayr›larak Devrimci-Sol’u kurdu. 12 Eylül Cuntas›’ndan sonra 30 Eylül 1980 tarihinde yakaland›, 3 Kas›m
1980’de tutukland› ve idama mahkûm edildi ancak cezas› müebbete çevrildi. 1984 y›l›nda tek tip elbiseye karfl› gerçeklefltirilen Ölüm Orucu direniflinin içinde yer ald›. 9 y›l hapishanede kalan Karatafl, 25 Ekim 1989’da Bayrampafla Cezaevi’nden firar etti. 9 Eylül 1994’te Fransa’da yakaland› ve 4 ay hapishanede kald›ktan sonra 26 Ocak 1995 tarihinde serbest b›rak›ld›. Dursun Karatafl 13 y›ld›r illegal yafl›yordu.
Dursun Karatafl topra¤a verildi Karatafl yap›lan anma töreniyle u¤urland› Avrupa’n›n dört bir yan›ndan gelen yüzlerce kifli, BredaZuylen Morgu’nda bulunan Dursun Karatafl’›n naafl›n›, 12 A¤ustos Sal› günü saat 11.30’da teslim alarak, Rotterdam’da bulunan morga getirdi. 13 A¤ustos Çarflamba günü de Rotterdam’da bir anma etkinli¤i yap›ld›. Anma, morgun önünde bekleyen kitlenin salona al›nmas›yla birlikte bafllad›. Bir dakikal›k sayg› duruflundan sonra Karatafl’›n mücadele hayat›ndan kesitler anlat›ld›. Daha sonra DHKP/C’nin yay›mlad›¤› aç›klama okunarak, sinevizyon gösterimi yap›ld›. Anma sloganlar eflli¤inde sona erdi. Birçok devrimci kurumun destek verdi¤i anmaya, bizler de Partizan okurlar› olarak kat›ld›k. (Hollanda ‹K okurlar›)
Sincan’da keyfi uygulamalar
Devrimci Halk Kurtulufl Parti Cephesi Genel Sekreteri Dursun Karatafl 15 A¤ustos günü Gazi Mahallesi’nde düzenlenen bir törenle topra¤a verildi. 13 A¤ustos günü Hollanda’da tedavi gördü¤ü klinikte yaflam›n› yitiren Dursun Karatafl, Hollanda’da gerçeklefltirilen törenin ard›ndan ailesi taraf›ndan Türkiye’ye getirildi. Karatafl’›n cenazesi 14 A¤ustos’ta Atatürk Havaalan›’nda yap›lan parmak izi kontrolünün ard›ndan Gazi Cemevi’ne götürüldü. 15 A¤ustos günü Gazi Cemevi önünde toplanan kitle “Önder yoldafl Dursun Karatafl”, “Kahrolsun Faflizm yaflas›n mücadelemiz” sloganlar›n› hayk›rd›. DHKP/C pankart›n›n aç›ld›¤› Cemevi önünde bekleyen kitle, saat 12.30’da Eski Karakol önüne do¤ru yürüyüfle geçti. En önde Dursun Karatafl’›n resminin tafl›nd›¤› yürüyüflte “Kahramanlar ölmez, halk yenilmez”, “Dursun Karatafl ölümsüzdür” ve “TAYAD’l› aileler” pankartlar› aç›ld›. Sloganlarla Eski Karakol önüne gelen kitle burada bir süre cenazenin gelmesini bekledi. Saat 14.00’te Yeflil Cami’de k›l›nan cenaze namaz›n›n ard›ndan Karatafl’›n cenazesi Eski Karakol önüne getirildi. Burada Halk Cephesi ad›na bir bas›n aç›klamas› yap›ld›. Aç›klamada Dursun Karatafl’›n yaflam›na dair bilgilere yer verilirken 12 Eylül Cuntas› s›ras›nda tutsak düfltü¤ü,
Sincan 1 No’lu F Tipi’nde devam eden keyfi, hukuksuz uygulamalar ve bask›lar son birkaç ay içerisinde daha da yo¤unlaflt›. Tutsaklar›n ekonomik katk› sa¤lamak amac›yla yapt›klar› tak›lar için kullan›lan boncuklar tutsak ailelerine “getirin” denilerek onlarca kiloluk yükler tafl›t›l›yor ancak hapishane kap›s›nda içeri al›nmas›n›n yasak oldu¤u söylenerek aileler geri gönderiliyor. Tutsaklar›n hapishane idaresiyle görüflmeleri sonras› ayn› uygulama yeniden ve yeniden yaflan›yor. Yaz›n gelmesiyle birlikte hapishanelerde
1984’te gerçeklefltirilen Ölüm Orucu direnifli ve de Gazi Mahallesi’nde yaflanan direniflin içinde yer ald›¤› ifade edildi. Dursun Karatafl’›n yaflam›n› ba¤›ms›zl›k, sosyalizm ve devrim mücadelesine adad›¤›, inanc›n› ve umudunu hiç yitirmedi¤i dile getirildi. Konuflma s›ras›nda s›k s›k “Öndere selam, savafla devam” sloganlar› hayk›r›ld›. Okunan fliirlerin ard›ndan kitle Gazi Mezarl›¤›’na do¤ru yürüyüfle geçti. Yürüyüfl kolunun en önünde geçti¤imiz y›l Yürüyüfl dergisi da¤›t›rken polis kurflunu ile felç olan Ferhat Gerçek, Ölüm Orucu gazileri ve TAYAD’l› analar yer ald›. Karatafl’›n cenazesi k›z›l bayraklara sar›larak topra¤a verilirken kitle “Dursun
gittikçe a¤›rlaflan su sorunu tutsaklar›n bütün çabalar›na ra¤men çözümlenmiyor. Belediyenin kavflak çal›flmas› gerekçe gösterilerek hapishanede su 1 Temmuz 2008’de 3 günde 3 defa yar›m saat olmak üzere depodan su verilece¤i söylenmifl ancak su verilmeyip tutsaklar susuzlu¤a terkedilmifltir. Yine keyfi uygulamalardan biri olarak tutsaklar›n mektuplar›n› “kaybetme”, gerekçesiz olarak yasaklama, karalama son dönemlerde artm›flt›r. ‹dare ve gardiyanlar hakk›nda suç duyurusunda bulunmak isteyen tutsaklar›n suç
Karatafl ölümsüzdür” sloganlar›n› hayk›rd›. Ard›ndan bir dakikal›k sayg› duruflu gerçeklefltirildi. TAYAD ad›na Mehmet Güven k›sa bir konuflma yapt›. Konuflmada, devrim mücadelesinde topra¤a düflenlerin halk›n ba¤r›nda yaflayaca¤› dile getirildi. Ahmet Kulaks›z da mezar bafl›nda duygu yüklü bir konuflma yapt›. PKK Parti Meclisi, Mücadele Birli¤i, D‹P Giriflimi’nin gönderdi¤i mesajlar›n okunmas›n›n ard›ndan Grup Yorum marfllar›n› kitle ile birlikte seslendirdi. Aralar›nda Partizan, ESP, BDSP, DTP’nin de bulundu¤u birçok devrimci kurumun destek verdi¤i cenazede Gazi esnaf›n›n kepenk kapatt›¤› da dikkat çekti. (‹stanbul)
duyurular› gönderilmedi¤i gibi ayn› tutsaklar›n mektuplar›n›n da ailelerine bilinçli olarak ulaflt›r›lmad›¤› tutsaklar taraf›ndan iletilen sald›r›lar aras›nda. Hapishane idaresinin, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlü¤ü ve Meclis ‹nsan Haklar› Komisyonu’na bildirilen keyfi uygulamalar› ve haks›zl›klar› karfl›s›nda hiçbir müdahalenin olmamas› tutsaklar›n “Sincan’da keyfi yönetime son”, “Tutsaklar susuz b›rak›lamaz”, “Bask›lar bizi y›ld›ramaz” sloganlar› at›larak kap› dövme eylemleriyle protesto ediliyor.
22 Ağustos-4 Eylül 2008
İşçi-köylü 11
Halkın gündemi
Ali Çekin’in tutuklu efli de hasta Eflini 77 yafl›nda hapishanede tedavisi yap›lmad›¤› için kaybeden 72 yafl›ndaki Hediye Çekin’in de tansiyon ve mide hastal›¤› bulunuyor. Siirt E Tipi Kapal› Hapishanesi’nde karaci¤er kanseri teflhisi konulmas›na ra¤men tahliye edilmeyen 77 yafl›ndaki Ali Çekin 29 Temmuz’da yaflam›n› yitirmiflti. Ali Çekin’in birlikte tutukland›¤› 72 yafl›ndaki efli Hediye Çekin de kald›¤› hapishanede sa¤l›k sorunlar› yafl›yor. Mücadele dolu bir yaflama sahip olan yafll› çiftten Hediye Çekin Siirt’te 2004 y›l›nda Çakmak Mahallesi’nde bulunan evlerine yap›lan bask›n sonra-
s› gözalt›na al›narak tutukland› ve 3 ay Siirt Hapishanesi’nde kald›. Ali Çekin, evde olmad›¤› için gözalt›na al›nmad›. Bu dönem, Ali Çekin eflini hapishanede yaln›z b›rakmad›, sürekli ziyaretlerine giderek, destek oldu. Efli 3 ay hapishanede kald›ktan sonra tutuksuz yarg›lanmak üzere serbest b›rak›ld›. Daha sonra mahkeme, Hediye Çekin ile efli Ali Çekin hakk›nda “Yasad›fl› örgüte yard›m ve yatakl›k etmek” gerekçesiyle 3 y›l hapis cezas› verdi. 23 Ha-
ziran 2006 tarihinde Ali-Hediye Çekin çifti tutuklanarak Siirt E Tipi Kapal› Hapishanesi’ne konuldu. Hapishane koflullar› karfl›s›nda gün geçtikçe sa¤l›k durumu kötüleflen Ali Çekin’e, karaci¤er kanseri teflhisi konuldu. Sa¤l›k durumunun a¤›rlaflmas› üzerine ‹stanbul Üniversitesi Cerrahpafla T›p Fakültesi’ne kald›r›lan Ali Çekin, 29 Temmuz’da tedavi gördü¤ü hastanede yaflam›n› yitirdi. Eflini 77 yafl›nda hapishanede tedavisi yap›lmad›¤› için kaybeden 72 yafl›ndaki Hediye Çekin’in de tansiyon ve mide hastal›¤› bulunuyor. Daha önce yay›nlanan raporlarda da bu durumun belirtilmesine ra¤men, serbest b›rak›lm›yor. T›pk› efli Ali Çekin gibi hapishanede tedavisi yap›lmayarak adeta ölümü bekleniyor.
Hapishanelerde yasaklar sürüyor... Tekirda¤ 1 Nolu F Tipi Hapishanesi’nden tutsaklar Temmuz ay› içinde yaflad›klar› hak ihlallerini bas›na ulaflt›rd›lar. ‹flte bu hak ihlallerinden baz›lar› flunlar; * Ziyaretçilerimize getirdikleri eflyalar için dilekçe verme flart› getirildi. Dilekçe vermeyen ya da dilekçesi olmayanlar›n ad›na yat›r›lan eflyalar içeriye verilmedi. * Telefonda Kürtçe konuflma yasa¤› hala devam etmektedir. Ayn› zamanda Kürtçe gazete, kitap vb. üzerinde de yasak devam etmektedir. * 17-07-2008 tarihi, 2008/94 say›l› di-
‹HD’den kan kanseri tutsa¤a dayan›flma mektubu ‹HD her ay hapishanede bulunan bir hasta tutsa¤a yönelik olarak bafllatt›¤› mektup gönderme kampanyas› kapsam›nda Türkiye’nin birçok yerinden ‹zmir K›r›klar 2 Nolu F Tipi Hapishanesi’nde bulunan kan kanseri A. Samet Çelik’e dayan›flma mektubu gönderdi. ‹HD ‹stanbul, Ankara, ‹zmir, Mersin, Diyarbak›r ve Batman fiube üyeleri, Çelik’e gönderdikleri kartlarla dayan›flmalar›n› ifade ederken, yapt›klar› aç›klamalarla hasta tutsaklar›n serbest b›rak›lmas›n› istediler.
siplin kurulu karar› ile “56 yurtsever arkadafl›m›za 11ve 15 gün aras›nda de¤iflen hücre cezas›” verildi. “Say›n” dilekçelerinde suç ve suçlunun övüldü¤ü bu karar gerekçe yap›ld›. * Üst üste gelen hücre cezalar› ayn› zamanda infaz yakmaya yöneliktir. Caner Yurtsever adl› arkadafl›m›z›n bu y›l içinde üçüncü 10 gün üzeri hücre cezas› ald›¤›ndan ve hükümlü olmas› nedeniyle infaz› yak›ld›. * De¤iflik adreslere gönderilen yirmi civar›nda kart›n E¤itim Kurulu taraf›ndan yasaklanmas›na iliflkin ‹nfaz Hakimli¤i’ne
yap›lan itiraza 26-06-2008 tarih ve 2008/436 nolu karar›yla ret gelmifltir. * E¤itim Kurulu’nun 23-06-2008 tarih, 2008/128 no’lu karar› ile Agos Gazetesinin 635. say›s›n›n 4 sayfal›k Ermenice bölümüne el konularak Nihat Konak’a verilmedi. *E¤itim Kurulu 07-07-2008 tarihi 2008/141 nolu kararla “Özgür bir dünya yaratma mücadelesinde yeni kad›n” adl› yay›na “ölüm orucunu desteklemek ve övmek” iddias›yla el koyarak Nihat Konak ve F. O¤uz Arslan’a vermedi. (H. Merkezi)
Ölümlerden devlet sorumludur! TUHAD-DER, Türkiye’de bulunan hapishanelerde tutsaklara yönelik keyfi uygulamalar ve hak ihlallerine dikkat çekmek için Diyarbak›r’da dernek binas›nda 10
A¤ustos 2008 tarihinde bir bas›n aç›klamas› yapt›. Aç›klamaya dernek yöneticilerinin yan› s›ra Bar›fl Anneleri ‹nisiyatifi, DTP Kad›n Meclisi ve Özgür Yurttafl Meclisi aktivistleri kat›ld›. Aç›klamay› yapan TUHAD-DER Bafl-
kan› Mahmut Okan, hapishanelerdeki anti-demokratik uygulamalara her gün bir yenisinin eklendi¤ini ifade ederek, “Son günlerde Türkiye’deki cezaevlerinde keyfi ve bask›c› uygulamalar kayg› verici bir düzeye ulaflm›flt›r. 12 Eylül askeri darbesi döneminde uygulanan vahflet ve katliamc› politikalar, aradan 28 y›l geçmesine ra¤men bugün tekrar ayn› düzeyde uygulanmaya çal›fl›lmaktad›r” dedi. Hapishanelerde tecrit uyguland›¤›n› ve hasta tutsaklar›n tedavi edilmedi¤ini belirten Okan, “Siirt Cezaevi’nde kanser hastal›¤›ndan dolay› yaflam›n› yitiren 77 yafl›ndaki Ali Çekin bilinçli bir flekilde tedavi edilmedi. Ayr›ca Tekirda¤ Cezaevi’nde tutuklu bulunan Abdullah Ekinci’nin vücudunda morluklar ve yaralar olmas›na ra¤men intihar etti¤i söylendi” fleklinde konufltu. (H. Merkezi)
Yay›nlar›m›z Tutsak Partizanlara verilmiyor Hapishanelerde çeflitli yöntemlerle devrimci tutsaklar› izole etmeyi hedefleyen devletin önemli sald›r›lar›ndan biri de devrimci yay›nlar› tutsaklara vermemek. Örne¤in gazetemiz ‹flçi Köylü’nün 21. say›s› “Dersim’in yi¤it o¤ullar› ve k›zlar›”, “Atefl k›v›lc›mdan ç›kar”, “Suriye’den Dersim’e uzanan bir soluk” bafll›kl› yaz›larda yasad›fl› örgüt propagandas› yap›ld›¤› ve örgüt üyelerini övücü bölümler içermesi nedeniyle Tutsak Partizanlara verilmemifltir. Yine yay›nevimiz taraf›ndan Haziran ay›nda yay›mlanan Gorki’nin Gitar› isimli kitap da yasak engeline tak›lm›flt›r. Sunu bölümünde Ölüm Oruçlar›n› destekleyici ve övücü ifadelerin yer almas› ve kitab›n genelinde yasad›fl› örgüt propagandas› yap›ld›¤›, TC devletini ve kurumlar›n› küçük düflürücü ifadelere yer verildi¤i iddia edilerek kitab›m›z yasaklanm›flt›r. Ayn› yasak Devrimci E¤itim ve Çal›flma Üzerine isimli kitab›m›z için de geçerlidir. Yine YDG’nin iki say›s› ve Partizan dergisinin 64 ve 65. say›lar› benzer gerekçelerle tutsaklara verilmemifltir. (H. Merkezi)
İşçi-köylü 12
Dünya
Olimpiyatlar›n gerçek talepleri... 8 A¤ustos 2008’de Çin’in Baflkenti Pekin’de bafllayan Olimpiyat Oyunlar› daha günler öncesinden protesto gösterilerine sahne oldu. Dünya bas›n› a¤›rl›kl› olarak bat› emperyalizminin k›flk›rtt›¤› Tibet sorunu özgülünde yap›lan protestolara yer verdi. Ancak olimpiyatlardan birkaç gün önce yap›lan eylemlerden biri de, Pekin’in merkezindeki Tianenmen Meydan›’n›n güneyindeki tarihi Qi- Olimpiyatlar, faflizme de alet edildi. anmen bölgesinde gerçeklefliyordu. Almanya, 1936 Eylemciler, “Pekin Olimpiyatlayordu. Çünkü Çin’in giderek palazlanan r› mutlulu¤unun kendi ac›lar› üzerisermaye s›n›f›n›n bu olimpiyatlardan ne kuruldu¤unu” söylüyor, yetkililerin bekledi¤i kâr oran› hayli yüksekti. bölgeye dönük projeleri çerçevesinde, evÇok kesin olmamakla birlikte, olimlerinden tahliye edildiklerini hayk›r›yorlarpiyatlar›n MÖ XIV. yüzy›lda Yunanisd›. Sorunun özünde, bölgenin Nike, Startan’›n Olympia bölgesinde ortaya ç›kt›¤› bucks ve Rolex gibi firmalar›n oldu¤u tifikri hakimdir. Özünde “bar›fl”, “karcari bir bölgeye dönüfltürülmesi için yenidefllik” ve de “amatörlük” gibi vurguladen infla edilmesi yat›yor. Yani emperyar›n yatt›¤› söylenen olimpiyat oyunlar›, yüz list tekellerin daha fazla kâr h›rs› için yoky›llar boyu yap›lmas›na karfl›n, istisnalar sullar›n evleri ellerinden al›n›yor. d›fl›nda bu vurgulara uygun bir özle ele Olimpiyatlar öncesi yap›lan bir dizi al›nmam›flt›r. Antik Yunan’da olimpiyat imaj yenileme çal›flmalar› kapsam›nda, bu oyunlar› s›ras›nda savafllar›n durdurulmas› eyleme de polis sald›rd› ve polisle eylemilkesi ise, zaten olimpiyat komiteleri taraciler aras›nda çat›flma yafland›. f›ndan uzunca y›llar önce rafa kald›r›lm›fl Söz konusu yoksullar›n isyan› olunca bulunmakta. tahammülsüzlük daha da boyutlan›yordu. Bunun içindir ki, emperyalistlerin dünÇin yönetimi olimpiyatlara “gölge” düflüyan›n zenginliklerini ele geçirme amaçl› recek herhangi bir geliflmeye izin vermek›flk›rtt›klar› savafllar›n ve de bizzat geryece¤ini uzunca zamand›r ilan ediyordu çeklefltirdikleri iflgallerin dünyan›n dört zaten. Giderek büyüyen yeni emperyalist bir yan›n› sard›¤› günlerde yap›lan bu son güç Çin, özellikle de sokaklardaki yoksulolimpiyatlara da yine emperyalistlerin kâr lu¤un, sefaletin görünmemesi için makyajh›rs› damgas›n› vurdu. Ya¤ma ve talana lar yap›yor, hatta nüfusun büyük bölümüdönük iflgallere ve savafllara ise, ayn› günnü oluflturan k›rsal kökenin, yani halk›n lerde yenileri eklendi. köylülü¤ünün göze batmamas› için genelAlt›n madalyalar› hangi sporcular›n alageler yay›nl›yordu. Hangi renklerin ve kaç ca¤› daha belli de¤ilken, oyunlardan kimlerengin giyilebilece¤ini ilan ederek, insanlarin kazançl› ç›kaca¤› daha bafltan belli olr›n sokaklarda neyi nas›l giyece¤inden, samufltu bile. Kazançl› ç›kacak olanlar elbetr›msak vb. g›dalar› yasaklayarak, yeme-içte ki, 1 milyar Euro’yu geçen sponsor pame al›flkanl›klar›na kadar akla hayale geleras›, reklam geliri ve telif haklar› sat›fl›yla, bilecek, Çin halk›n›n günlük yaflam›n›n Olimpiyat Komitesi ve de Siemens, VW, parças› olan bir dizi fleye s›n›rlama getiriGeneral Elektrik, Mc Donalds, Coca Co-
Nepal Federal Cumhuriyeti’nin ilk baflbakan› Prachanda oldu Kurucu Meclis’te temsil edilen 20 partinin ve 577 milletvekilinden 464’ünün deste¤ini alan Parchanda, Nepal Federal Cumhuriyeti’nin ilk baflbakan› oldu. Nepal Kongre Partisi aday›n›n sadece 113 oy alabildi¤i baflbakanl›k seçimlerinin ard›ndan, bakanl›klar üzerinde görüflmeler yap›l›yor. Çünkü Bakanlar Kurulu’nun bileflimi henüz netleflmifl de¤il. Maoistlerden ve BML ile Madhefli Halklar› Forumu’ndan oluflan ittifak, Ortak Mini-
mum Program konusunda anlaflmaya varamad›. Üzerinde durulan iki seçeneklerden biri, Ekonomi ve Savunma Bakanl›klar›n›n Maoistlere, Turizm ve ‹çiflleri Bakanl›klar›n›n BML’ye, E¤itim ve ‹letiflim Bakanl›klar›n›n ise MHF’ye verilmesi yönünde. Di¤er seçenek ise, 9 bakanl›¤›n Maoistlere, 6 bakanl›¤›n BML’ye, dört bakanl›¤›n ise MHF ve di¤er küçük partilere verilmesi. Görüflmeler önümüzdeki günlerde de devam edecek.
1968’de madalya töreninde s›k›lm›fl yumruklar...
22 Ağustos-4 Eylül 2008 ❏ GÜNEY KORE Kas›m ay›nda yap›lacak olan seçimlerle birlikte baflkanl›k görevi sona erecek olan Bush, ç›kt›¤› Güney Asya turunun Güney Kore aya¤›nda binlerce kifli taraf›ndan protesto edildi. 20 binden fazla kiflinin kat›ld›¤› protesto eylemlerinde polisle eylemciler aras›nda çat›flmalar yafland›. Eylemcileri da¤›tmak için tazyikli su kullanan polis, 70 kifliyi de gözalt›na ald›. Ülkede ABD karfl›t› eylemlerin en sonuncusu, metal iflçilerinin öncülü¤ünde ve ABD’den ithal et almaya karfl› gerçeklefltirilmiflti.
❏ KOLOMB‹YA
la, Adidas, Çin Bankas› gibi tekellerdi. Bunlardan örne¤in, Coca Cola 1986’dan bu yana olimpiyat oyunlar›n›n sponsorlu¤unu yaparken, yine VW de 50100 milyon Euro’luk yat›r›mla oyunlar›n sponsorlu¤unu üstleniyor. Çin’de yap›lan bu olimpiyatlardan en kârl› ç›kan ise Simens. Çünkü Siemens ayr›ca Olimpiyatlar için yap›lan metro, havaalan›na ek bina inflaat›, tadilat vb. bir dizi yüksek mebla¤l› ifli Çinli firmalarla birlikte gerçeklefltiriyor ve bu ifllerden 9.2 milyar ciro bekliyor. Oyunlarda kullan›lan araç-gereçlerin büyük bölümü de yine, oyunlardan sonra geri götürülmek üzere Çin d›fl›ndan getiriliyor ve sadece bunlar›n transport ücreti bile birkaç milyar› buluyor. Tabii bu tonlarca yükün tekrar geri transport edilmesi de var. Emperyalist tekellerin kâr pastas›n› aralar›nda paylaflmas›n›n, amatörlük yerine, ayn› sponsorlar›n flike, doping ve çeflitli ayak oyunlar›yla oyunlara soktu¤u profesyonel sporcular›n bir etkinli¤i olman›n ötesinde bir anlam tafl›mayan olimpiyatlar›n elbette gerçek galipleri de oldu. Bunlardan biri, emperyalizmin krizinin derinleflmesinin ve bu krizden ç›k›fl yolu aray›fl›n›n ürünü olan Nazi Almanya’s›n›n, 1936’da Berlin’de yap›lan olimpiyatlarda “üstün ›rk›” dünyaya kan›tlama çabas›n›, ç›plak ayaklarla koflarak rekorlar k›r›p, alt›n madalya alarak bofla ç›karan, siyahi sporcu Jesse Owens’di. Olimpiyatlar›n gerçek galipleri daha sonraki y›llarda, 1968’de Meksika’da yap›lan olimpiyat oyunlar›nda ortaya ç›kacakt›. ABD’deki siyah ayr›mc›l›¤›n› protesto eden iki siyahi atlet, madalya töreninde ABD milli marfl› okunurken, siyah eldivenli ellerini yumruk fleklinde havaya kald›rarak, ›rkç› politikalar› protesto edecekti. ‹ki oyuncu daha sonra milli tak›mdan ç›kar›lacaklard›, ancak onlar›n insanl›k onuru için gerçeklefltirdikleri bu eylemin görüntüleri y›llar geçse de haf›zalardaki yerini koruyacakt›.
Kolombiyal› TIR floförleri greve ç›kt›. Grevle birlikte, baflta Pasifik’teki Buinaventura ve Karibik’teki Cartagena limanlar› olmak üzere, çok say›da limandan yap›lan kahve nakliye ifllemleri felce u¤rad›. fioförlerin grevi baflkent Bogota’ya kadar yay›ld›. fioförler artan yak›t fiyatlar›na ve gümrük vergilerine karfl›, daha yüksek ücret talep etmekteler.
❏ ‹RAN Temmuz ay›nda ‹ran’›n en büyük lastik fabrikas› Kiyan’da 1200 iflçi ücretlerinin ödenmemesini protesto etmek için greve gitti. ‹flçiler sorunlar›na dikkat çekmek için Tahran ile Islamshahr aras›ndaki anayolu lastikler yakarak kestiler ve hükümet politikalar›n› protesto eden sloganlar att›lar. ‹flçilerin eyleminden korkan gerici ‹ran rejimi, hükümet polis gücünü devreye soktu. Grevci iflçiler ise polisin sald›r›s›na karfl› tafl ve sopalarla karfl›l›k verdiler. ‹flçilere gençler ve halk da destek verdi. Kiyan Lastik Fabrikas› iflçileri bu y›l 13 Nisan’da da, ücretlerinin befl ay boyunca ödenmemesi üzerine greve gitmifller ve Tahran ile Bat›s› aras›ndaki yollar› lastik yakarak kapatm›fllard›. Yine bu grev s›ras›nda da polis iflçilere sald›rm›fl ve bin kadar iflçi polisler taraf›ndan dövülerek kaç›r›lm›flt›. Belli bir süre kendilerinden haber al›namayan iflçilerin bir bölümü ayn› günlerde tutuklanm›flt›. Ayn› sald›r› s›ras›nda bölgede bulunan itfaiyeciler iflçilere sald›rmay› ret edince, polis taraf›ndan gözalt›na al›nm›fllard›.
❏ F‹L‹P‹NLER Filipinler’in Muntinlupa flehrinde bulunan Bluestar adl› ayakkab› fabrikas›n›n iflçileri, a¤›r çal›flma koflullar›n› protesto etmek için, kendilerini fabrikaya kilitlediler. ‹flçiler, fabrikan›n içinde bulundu¤u RMT Endüstri bölgesinin kap›lar›nda birbirlerine kenetlenerek etten duvar ördüler. ‹fl yerinde örgütlü olan Bluestar ‹flçi Sendikas› ise bir aç›klama yaparak, fabrika yönetiminin dayan›lmaz çal›flma koflullar›na en k›sa sürede son vermesi gerekti¤ini vurgulad›. Eylemdeki sendikal› iflçiler, ayr›ca fabrikada cinsel taciz olaylar› yafland›¤›n› da söylemekteler. ‹flçiler yapt›klar› bu eylemle birlikte, flirket yönetiminin sendikalaflmaya karfl› tavr›n› protesto etmenin yan› s›ra, taciz olaylar›n›n son bulmas›n›, keyfi olarak iflten at›lan 43 sendika üyesinin de yeniden ifle al›nmas›n› talep etmekteler.
İşçi-köylü 13
22 Ağustos-4 Eylül 2008
Unilever her yerde ayn›... Emperyalist güdümlü yöneticilerin hayata geçirdi¤i ekonomik-siyasal politikalarla birlikte yoksulluk, sefalet, iflsizlik koflullar› her geçen gün artan Pakistanl› emekçiler, eylemlerini giderek yükseltiyorlar. Son dönemde gerçeklefltirilen iflçi eylemlerinden biri de tekstil iflçilerinin gerçeklefltirdi¤i grev oldu. Daha yüksek ücret talebiyle greve ç›kan iflçiler, önce çeflitli fabrika-
Londra *Son dönemlerde ‹ran gerici yönetiminin Kürtlere ve devrimci ve demokratlara yönelik bask› ve iflkencelerin bir devam› olarak son 1 ay içerisinde 7’si PKK faaliyetçisi 29 kifli ve ‹ranl› çeflitli devrimci ve demokrat muhalif insanlar olmak üzere 36 kifli idam edildi. Bu yaflananlar› k›namak amac›yla 9 A¤ustos’ta ‹ran Konsoloslu¤u önünde Londra’da bulunan Gik-der, Tohum Kültür Merkezi, Kürdifl, YÇKM, Devrimci Hareket, Yaflanacak Dünya, ‹ran Halk›n›n Fedaileri, ‹ran Demokrat AntiEmperyalist Organizasyonu ve AT‹K Londra Komitesi biraraya geldi.
lar önünde eylem yapt›lar, ard›ndan da caddeleri saatlerce bloke ettiler. Polisle çat›flmalar›n yafland›¤› bu eylemler s›ras›nda, bölgedeki fabrikalardan ikisinin yand›¤› bildiriliyor. Dünya çap›nda 54 iflletmeye sahip olan Unilever, g›da ve kozmetik sektörlerinde her geçen gün büyüme gösterirken, iflçilerin gerçeklefltirdikleri direnifllerle dünyadaki prestjini de yitiriyor. Türkiye’deki Unilever
iflçilerinin verdi¤i direniflin bir benzerini de Pakistanl› Unilever iflçileri veriyor. Buradaki iflçileri de tafleronlar üzerinden çal›flt›ran Unilever, yine ayn› flekilde iflçilerin örgütlenme hakk›n› elinden almaya çal›fl›yor. Son aylarda çok say›da iflçi sendikal› olduklar› için iflten at›ld›. ‹flten at›lan iflçiler ba¤l› olduklar› sendika öncülü¤ünde direnifle geçtiler ve hemen fabrikan›n karfl›s›na kurduklar› çad›rda direnifli sürdürmekteler.
Yap›lan protestoya 200 civar›nda kitle kat›ld›. Eyleme kat›lan kitle özellikle ‹ran’›n gerici ‹slami rejimi ve ‹ran’daki halka yönelik estirilen terörü ‹ngilizce, Farsça ve Türkçe at›lan sloganlarla teflhir ve protesto etti. Protesto eyleminin sonlar›na do¤ru ortak yap›lan aç›klamada, tüm kat›l›mc›lara bu tür ortak eylemlerin süreklilefltirilmesi, enternasyonal dayan›flman›n ve antiemperyalist mücadelenin önemine iliflkin vurgu yap›ld›. * 16 A¤ustos’ta At›l›m, Devrimci Demokrasi, Devrimci Hareket, Partizan ve Yaflan›lacak Dünya taraf›ndan, Türkiye ve Kürdistan›’ndaki son siyasal geliflmeler ve görevlerimiz bafll›kl› panel düzenlendi.
Ortak düzenlenen panel DHKP-C önderi Dursun Karatafl flahs›nda tüm devrim flehitleri için 1 dakikal›k sayg› durufluyla bafllad›. Ortak seçilen divan kat›lan sosyalist ve devrimci bas›n temsilcilerine söz hakk› vermeden önce eylem platformu içerisinde imzas› bulunan Yaflan›lacak Dünya gazetesinin hiçbir gerekçe göstermeden toplant›ya kat›lmad›¤›n› aç›klad›. Ayr›ca, Kürt Dernekleri Federasyonu’nun kendi iç etkinliklerinin olmas›ndan kaynakl›, kat›lamayacaklar›n› daha önceden bildirdiklerini belirtildi. Yap›lan aç›klaman›n ard›ndan 4 kurum temsilcisi 15’fler dakika gündeme iliflkin sunum yapt›. (Londra ‹K okurlar›)
Evrensel Bak›fl Müdahaleyi büyütme vakti! Emperyalist güçler, dünya ölçe¤inde hissedilen ve sars›nt›lar› her geçen gün büyüyen ekonomik-siyasal krizden en az zararla ç›kma hesab› içinde, kendi aralar›ndaki çat›flmalar› da t›rmand›rmaktalar. Rusya ile ABD emperyalizmi aras›ndaki ezeli rekabet, Kafkaslar› kana bulama provalar›na dönüflürken, AB emperyalizmi de süreci kendi lehine çevirmeye dönük bir dizi giriflimi yine bu süreçte hayata geçirmeyi sürdürüyor. ABD’nin eski do¤u blo¤u ülkelerinden Çek Cumhuriyeti ve Polonya’ya füze kalkan› yerlefltirme projesi ile uzunca süredir t›rman›fla geçen gerginlik, Kosova’n›n bat›l› emperyalistlerin gayretiyle ayr›lmas›ndan sonra, karfl›l›kl› restleflmeye dönüflmüfltü. Resmi rakamlara göre 2000‘den fazla insan›n yaflam›n› yitirdi¤i, on binlerce insan›n da göç etmek zorunda kald›¤› bu savafltan kârl› ç›kan ise görüldü¤ü kadar›yla (ya da en az›ndan flimdilik) Rusya oldu. Rus emperyalizmi bölgedeki hakimiyetinden ve de bu hakimiyeti geniflletme projelerinden öyle kolay kolay vazgeçmeyece¤ini aç›k ve net bir biçimde sergilemenin yan› s›ra, karfl› ç›kt›¤› bat› emperyalizmi destekli Kosova ayr›l›¤›na da misilleme yapma f›rsat›n› bulmufl oldu. ABD emperyalizmi aç›s›ndan bak›ld›¤›nda ise, bu giriflim Rusya’n›n etraf›n› kuflatarak, bir yandan bölgedeki zengin-
Dünya
liklerin ele geçirmeyi di¤er yandan ise yine bölgenin yeralt›-yerüstü zenginliklerini büyük bölümün elinde bulunduran ve bu nedenle de hedefte olan ‹ran’› s›k›flt›rmay› da hedefliyordu. Ancak bu kanl› giriflim flimdilik baflar›s›zl›kla sonuçlanm›fl gibi görünüyor. Emperyalist güçler, gerçekte sorumlusu olduklar› bu savafl s›ras›nda da yine timsah gözyafllar› dökerek, iki yüzlülüklerini sergilediler. Ortado¤u’daki iflgallerin mimar› ABD emperyalizmi, Gürcistan’›n bu hamlesine karfl›, Rusya’n›n da askeri sald›r›ya geçmesini “dramatik ve vahfli” sözleriyle karfl›l›yor, “demokratik yolla seçilmifl” olan, ABD yanl›s› Saakaflvili hükümetini devirmeye çal›flmakla suçluyordu. AB emperyalistlerine gelince; Fransa ve Almanya baflta olmak üzere, sözde “bölgede bar›fl› tesis etmeye”, özde ise bölgedeki ç›karlar›n›n tehlikeye düflmesinin önüne geçmeye çal›fl›yorlar. Kafkasya sorununun tarihsel kökeni ve de gelinen aflamada yaflananlar tabii ki daha ayr›nt›l› olarak, baflka bir yaz›da ele al›nmay› gerektiriyor. Ancak flunu söylemek gerekiyor ki, Kafkasya’da sular öyle kolay durulacak gibi görünmüyor. Sular›n bulan›klaflmaya, bu paralelde de s›n›f çeliflkilerinin keskinleflmeye bafllad›¤› bir di¤er co¤rafya ise, Latin Amerika. Latin Amerika’n›n “halkç›”
liderlerini oldukça “zor durumda” b›rakan geliflmeler birbirini izlemeyi sürdürüyor. Zorlanma s›ras› ise bu defa Bolivya’n›n “solcu” lideri Morales’te. “Anti-Amerikanc›” (kimilerine göre ayn› zamanda “anti-emperyalist”), “sosyalist” Morales daha iktidara geldi¤i günlerin hemen akabinde, Rice ile kol kola verdi¤i pozlarla asl›nda izleyece¤i politikan›n da ipuçlar›n› vermiflti. Morales seçim propagandas› boyunca “karfl› ç›kt›¤›” neo-liberal politikalar› ve de bir bütün olarak IMF politikalar›n› uygulamay› sürdürecekti. Ant-sosyalizmini infla etme iddias›n›n ise asl›nda Ant-kapitalizmini infla etmek oldu¤u da ortaya ç›kacak, bu süre içinde halk›n yoksullu¤u, kitlesel eylem ve grevlerle de d›fla vurdu¤u biçimiyle, artarak sürerken, sermaye s›n›f› eskisinden daha güçlü bir pozisyona geçecekti. Morales de bu süreçte, t›pk› Chavez gibi ömür boyu baflkanl›k baflta olmak üzere, bir dizi iflçi-emekçi düflman› maddeyi içeren yeni bir anayasa derdine düflmüfltü. Morales’in MAS hükümetinin haz›rlad›¤› yeni anayasa tasla¤›, mülkiyetin tüm biçimlerinin geçerlili¤ini, köylülerin ve küçük üreticilerin yoksullu¤unun kayna¤› olan devasa büyüklükteki latifundiya üretiminin korunmas›n›, Bolivya’y› sömürmeye devam eden yabanc› ve çok uluslu flirketlere dokunulmamas›n› güvence alt›na al›yordu. Morales’in izledi¤i politikalar hem emekçi y›¤›nlar›n›n hem de iktidar› Morales’le paylaflmak istemeyen sermaye gruplar›n›n muhalefetinde yükselifli getirdi. Bu geliflmeler ›fl›¤›nda, 10 A¤ustos’ta “Geri Ça¤›rma Referandumu”na gidildi. Referandum Morales’in “zaferi”
ALMANYA Pilotlar›n grevi 360 uçuflu iptal ettirdi Maafl art›fl› talebiyle 36 saat grev yapan pilotlar, bu grevle birlikte maafl art›fl›na dönük görüflmelerin t›kanmas›n› protesto ettiler. Grev nedeniyle Frankfurt, Düsseldorf, Hamburg, Münih, Berlin gibi flehirlerde iç hat seferleri ve de bunun yan› s›ra, Avrupa’n›n çeflitli bölgelerine yap›lacak olan, toplam 360 uçufl iptal edildi. City Line ve ba¤l› oldu¤u Eurowings flirketi pilotlar›, Lufthansa’da çal›flan pilotlardan ortalama çeyrek oranda daha az maafl ald›klar› için zam talep ediyorlar. Geçti¤imiz aylarda da CityLine ve Eurowings’e ba¤l› çal›flan 1000 kadar pilot birkaç kez greve gitmifl ve bu grevler nedeniyle toplam 1600 uçufl iptal edilmiflti.
ile sonuçlanm›fl gibi görünse de, Bolivya’da da sular durulacak gibi de¤il. Bir yanda ba¤›ms›zl›k talebine kadar varan tavr›yla sermayenin bir kesimi di¤er tarafta önlenemez bir yükselifl gösteren kitle hareketleri, tüm Latin Amerika’y› da saracak geliflmelerin yak›n oldu¤una iflaret etmektedir. Gerek Latin Amerika’daki bu geliflmelere, gerek Ortado¤u’da süren iflgallere ve de Asya ve Afrika’n›n birçok bölgesinde giderek t›rmanan, emperyalist müdahale veya k›flk›rtmalara ba¤l› çat›flmalara, gerekse Kafkaslar’daki son duruma da bakarak, dünya ölçe¤inde yaflanan bu geliflmelerin ve de artan bu çat›flmalar›n, 21. yüzy›l›n çat›flmalar yüzy›l› olaca¤› öngörüsünü do¤rular nitelikte oldu¤u söylenebilir. Sistemin derinleflen krizi ve içinden ç›kman›n giderek imkans›zlaflmas›, çat›flmalar›n yak›n gelecekte daha da t›rmanaca¤›na iflaret etmektedir. T›rmanan bu çat›flmalar ise, s›n›f çeliflkilerini de art›k gizlenemez biçimde keskinlefltirmekte ve ezilen s›n›f güçlerinin bu sürece müdahaleleri de gözle görülür biçimde artmaktad›r. ‹çinde bulundu¤umuz yüzy›la, daha flimdiden “çat›flmalar yüzy›l›” damgas›n› vurmaya bafllayan da esas olarak, ezilen s›n›f güçlerinin, keskinleflen s›n›f çeliflkileri paralelinde gerçeklefltirdikleri bu müdahaleleridir. Emperyalist k›flk›rtmalar veya iflgal vb. do¤rudan müdahaleler sonucu t›rmanan emperyalist paylafl›ma dönük çat›flmalara, ezilen halklar›n lehine son verecek olan da, dünyan›n ezilenlerinin bu müdahaleleri olacakt›r. Vakit, bu müdahaleleri ortaklaflt›rman›n ve de büyütmenin vaktidir!
İşçi-köylü 14
Gerilladan
22 Ağustos-4 Eylül 2008
TKP/ML T‹KKO gerillalar›yla söylefli...
Atefl k›v›lc›mdan ç›kar... -4-
ATEfi KIVILCIMDAN ÇIKAR...-4Aç›klama; Elimize e-posta kanal›yla gelen yaz›y› güncelli¤inden ve haber de¤eri tafl›d›¤›ndan dolay› yaz› dizisi halinde yay›ml›yoruz.
- 90’l› y›llarda gerilla mücadelesi içerisinde yer alm›fl ve gelinen aflamada yine gerilla mücadelesi içerisinde olan biri olarak bize o dönemi anlat›r m›s›n›z? Rojda: Mücadelemizin esas alan› gerilla faaliyetidir. Gerilla mücadelesi ile hedeflenen fley, kitlelerin örgütlenmesi ve savaflt›r›lmas›d›r. Bu dönem gerilla mücadelesinin de ülkemizde ivmelendi¤i y›llara denk gelmektedir. Ama ayn› zamanda 90’l› y›llarda mücadelemizin temel eksikliklerinden biri kitlelere yaklafl›m ve ele al›flt›. Eksiklerimizden birincisi Dersim halk›n› do¤al devrimci görüp ileriye haz›rlamamakt›. Kitleleri örgütlü bir güce dönüfltürme yerine tek tek bireyler üzerinden faaliyetimize destek sunmalar›n› bekledik. Partiye hizmet yerine bireyin öne ç›kmas›n›n yaratt›¤› yaklafl›ma hizmet vard›. Öne ç›kan kimi bireyler vard›. Faaliyetler de Partiye de¤il o bireylere
mal ediliyordu. Bir bütün böyle olmasa da genele yans›yan buydu. Parti çat›s› alt›nda benmerkezci yaklafl›mlar halka yans›t›l›yordu. O dönem kitle sorunlar›na e¤ilmek, bunlar üzerinde yo¤unlaflmak zay›ft›. Parçal› bir tarz vard›. Hareket tarz›m›z rahat olmas›na ra¤men düflman yönelimi bu derece yo¤un de¤ildi. Bunu iyi de¤erlendirmifl olsayd›k köy komiteleri vb. örgütlülükler yarat›lm›fl olurdu. ‹brahim yoldafl›n da önemle üzerinde durdu¤u köy komitelerini yaflama geçirmifl olurduk. ’87 DABK hizbi ayr›l›¤› ve sonras› yaflanan sorunlar kitleye yans›t›l›yordu. Parti Dersimliler içinde örgütlüydü, ancak halk›n geri yanlar› olan afliretçilik örgüt iliflkilerine, örgüt içindeki gerilikler de halka yans›yordu. Düflünün DABK hizbinin ayr›l›¤› kitleleri bile parçal› hale getirmiflti. Bunu yaratan da bizlerdik. DABK hizbiyle aram›zdaki ayr›flmay› politik düzeyde ele almak
yerine bölgecilik yaparak kitleyi kazanmaya çal›fl›yorduk. Buna ra¤men Dersim’de ciddi taban›m›z vard›. Bilinçli ve bilinçsiz. Tarihi süreç onlar› egemenlerle çoktan tan›flt›rm›flt›. Düflman›n yo¤un bask›lar›na ra¤men her zaman gerillaya kap›s›n› açm›flt›r Dersim halk›. Ambargo döneminde en büyük fedakarl›klar› sergilemifltir. Ancak biz karfl›l›¤›nda onlar› örgütleyemedik. Onlara borcumuz var. K›r›lm›fll›klar›, incinmifllikleri var bize. Bunlar› tamir etme yolunday›z, kitlelerin ac›lar›yla yeniden buluflursak gerisi gelir. Mücadelemizi büyütmek kitlelere do¤ru yaklafl›m ve do¤ru yönlendirmeyle gerçekleflecektir. fiunu bir kez daha belirtmek istiyorum. ‘90’l› y›llar› iyi de¤erlendirmifl olsayd›k bugün daha iyi bir noktada olacakt›k. Süreç ve koflullar bizden yanayd›. O süreci iyi de¤erlendirmek için o y›llar›n muhasebesini iyi yapmak, yeniden dönüp bakmak bize neleri kazan›p neleri kaybetti¤imizi gösterebilir. Do¤ru bir önderlikle, çal›flma tarz›m›z› düzelterek, örgütleme araçlar›m›z› do¤ru yerlerde yaratarak halk›n ihtiyaçlar›na cevap olabiliriz. Onlar›n güvensizli¤ini güvene çevirmek acil bir görevdir. Bu halk yaflad›¤› onca fleye ra¤men bizi kabul ediyor, ba¤r›na bas›yor. ‹nan›yorum ki daha güçlü ve sa¤lam ba¤lar gelifltirece¤iz. Yeniyi yaratmak sanc›l› olacak. Do¤ru ele al›nd›¤›nda y›k›lmas› zor ama h›zl› olacakt›r. Bir kez daha vurgulamak gerekirse elimizde do¤ru bir politika oldu¤u sürece yaratamayaca¤›m›z hiçbir fley yoktur. - Siz ayr›ca bir anne gerillas›n›z. Sistemin anneli¤e yükledi¤i misyon biliniyor ama siz özgürleflmenin yolunu gerillada bularak buralara geldiniz. Bu sizin için nas›l bir duygu? - Özgürlük mücadelesi yürütmek bedel ödemeyi, zorluklarla savaflmay› zorunlu k›l›yor. Bunun bilincinde olmak sorunlar› çözmeyi kolaylaflt›r›r. Sevdiklerimizden ayr›lmak elbette zordur. Anne olmak bizim yaflad›¤›m›z koflullarda hem güzel hem de zor. Bir anne için çocu¤undan ayr›lmak ayr›l›klar›n en zorudur. Anadan, kardafltan, yardan ayr›l›rs›n al›fl›rs›n, evlattan ayr›l›r
ama al›flamazs›n der halk›m›z. Biz de al›flmad›k ayr›l›¤a sadece yüre¤imizde tafl›may› biliyoruz. Tercih etti¤imiz yaflam, ideallerimiz her ac›y› katlan›l›r k›l›yor. Devrimci mücadele içerisinde olmak tek bafl›na yetmiyor. Ne zaman neyi tercih edece¤in, günün ihtiyaçlar›na cevap olup olmayaca¤›n, sorunlar›n merkezine “ben” duygusunu koyup koymayaca¤›n önemlidir. Sonuçta biz bu yaflam› güzellefltirme hedefi tafl›yoruz. Yarataca¤›m›z her bir de¤er insanl›¤a hizmet edecektir. Ben gerçekten bunlar› yapabiliyorsam kendi çocu¤umu ve birçok çocu¤u mutlu etmifl olaca¤›m. Bunu öylesine söylemiyorum. Çocu¤umu özlüyorum. Yaflad›¤› koflullar›n onun üzerinde yaratt›¤› etkileri biliyorum. Benim yoklu¤um onun üzerinde derin izler de b›rak›yor, bunun da fark›nday›m. K›sacas› bunlar› yaflamas›n›n nedenleri d›flardan benmiflim gibi görünebilir ama de¤il. Bu kahrolas› sistem olmasayd› daha mutlu bir yaflam sürebilirdi. Ama kendimde bu toplumun sorumlulu¤unu hissettim. Mutlu oldu¤um fley ise s›k›nt›l› fleyler yaflamas›na ra¤men bana ve bize tepkisi yok. Devrimcileri seviyor. Çok duygulu ve sevgi dolu bir çocuk. Ben inan›yorum ki onun yüre¤inde de yatan tek fley bizim hedeflerimizle ayn›d›r. Bu yüzden geride b›rakt›¤›m çocu¤um için bir kayg› tafl›m›yorum. Annelik duygusu insan sevgisiyle bütünlefltirildi¤inde güzel ve anlaml›d›r. Sevgimi yaln›z onunla s›n›rl› tutmuyorum. Yoldafllar›ma, halk›ma olan ba¤l›l›¤›mla bütünlefltiriyorum. Ben ve benim gibi anneler böyle düflündü¤ünde bizlerin özgürlük mücadelesi büyüyecek ve güçlenecek. Bize düflen budur. E¤er insanl›¤›n ac›s›n› yan›bafl›m›zda hissediyor ve yak›c›l›¤›n› görebiliyorsam anne olabilmenin gereklerini yerine getirmifl olaca¤›m. Burada olmak beni ona daha yak›nlaflt›r›yor. Dedi¤im gibi sevgiyi dolu dolu yaflamak bilinçli do¤ru ele almaktan kaynakl› onu kucaklayan o büyük sevgimi yoldafllarla büyütüyorum. ‹flte o yüzden diyorum ki bireysel sevgi ne bize ne de insanl›¤a bir fley katmaz. Di¤er bir iste¤im ise onunla bir gün ayn› alanda birlikte mücadele yürütmek. Onu koruma, zarar gelmemesi için geri çekme diye bir yaklafl›m tafl›-
İşçi-köylü 15
22 Ağustos-4 Eylül 2008 m›yorum. Bu geri ve bencilce bir düflünce tarz›d›r. Tarihte bunun binlerce örne¤i vard›r. Halk› için çocu¤uyla savaflan. Bu bilinci verebilirsem gerçekten kendimi huzurlu ve mutlu hissedece¤im. Toplumda anne olman›n gerekleri çocu¤una karfl› yapt›¤› fedakarl›k, özveri, emek ve çaba yaln›zca kendine ait olan sevgisiyle s›n›rl›d›r. Beklentisi ise verdi¤i eme¤in karfl›l›¤›n› almakt›r. Bizi onlardan ay›ran toplumsal düflünce tarz›m›z›n toplam›nda yatan insanl›¤a adanm›fl sevdal› yüre¤imizde büyüyenlerdir. Ufukta gözleri insanl›¤› ayd›nlatan yürektir Leyla Göçer yoldafl. Anne olman›n gereklerini yerine getirmifl, kavgam›z›n en s›cak alan› olan gerillada yerini alm›flt›r. Bencil bireysel sevgi ve eme¤in bizim yaflam›m›zda yeri yoktur diyerek sevmifltir insanl›¤›. ‹nsanl›¤a zulüm edenlere, yok sayanlara inat verebilmeliyiz yan›t›m›z›. Ben de cevab›m› savaflarak verece¤im ve arkamda kalan masum çocuklar›ma güzel günleri arma¤an edece¤im. Tüm zorluklara karfl› bu yaflam› yaratmal›y›m. Böyle mutlu olacak benim çocuklar›m. Yanl›fla dur demektir çocu¤uma besledi¤im sevgim. Analar›n gözyafllar› dinsin diyedir.
Bir gerilla an›s›.... Kaybolan, yok say›lan halkt›lar... F›rt›nalar içinde geçen bir yaflamd› zulme karfl› ç›kan. Yüreklerde f›rlayan bir mermiydi sömürüye dur diyen. Nas›rl› elleriyle eme¤i iflleyip insanl›¤›n sofras›na sundular. Yoktu içlerinde insanl›¤a ters düflen davran›fllar›. Sevmifllerdi kendi d›fl›ndakileri, açl›¤›n dilinden paylaflmay›, fedakarl›¤›… Kendi yaflamlar›n›n bir parças› bilip kucak açm›fllard›. ‹nsani olan de¤erlerle yok olufllarla yüz yüze kalm›fll›klar› da çoktu. Kendileri gibi olmalar›n› isteyenlere karfl› tav›r koyduklar› için sürgünlere, iflkencelere maruz kalm›fl, çocuklar› zindanlara at›lm›flt›. Bu yaflananlar yeni de¤ildi onlara, belleklerden silinmemifl çok derin izleri olan tarihten geliyorlard›. Bu tarihi ac›lar›n sonu elbet gelecekti, bir güç olup öncülerini yaratt›klar›nda halk›n ac›lar› da son bulacakt›. Belki bir zemheri ay›nda belki de bir bahar›n tomurcukland›¤›, ac›lar›n› bal eyleyip büyütecekleri kavgan›n günüydü bekledikleri. Bu da¤lardan yi¤itlerin mavzerine ifllenen halk sevgisini onlar da daha
yak›ndan yaflayacaklard›. Bir akflam çalm›flt› kap›lar›n› mavzerli gerillalar, sanki y›llard›r tan›yorlarm›fl gibi s›cak bir gülüflle ve flaflk›nl›kla karfl›lam›fllard› onlar›. Gençtiler, yaflamlar›n› ortaya koymufllard› diye sayg› duymufllard› onlara, içten davran›fllar› bak›fllar›na ifllemiflti. Nedenleri, niçinleri bir kenara b›rak›p önce insani görevlerini yerine getirmifllerdi. Saatlerin ilerlemesi utangaç ve çekingen yaklafl›mlar› gizleyemiyordu. Korkular›n› ifade edemiyorlard› ama anlamaya, inceden inceye süzmeye çal›fl›yorlard›. Ayr›l›k saati geldi¤inde kafalar›nda oluflan binlerce soruyla kald›lar geride. Yine geleceklerdi elbet ama tam anlayamaman›n verdi¤i kayg›larla ayr›lm›fllard›. Tabi bu gizli kalmayacakt›, dosta düflmana bir flekilde ulaflacakt›. Dost düflman bilecekti da¤lar gerillay› a¤›rl›yor, birileri de onlar› destekliyordu. Belki çok fark›nda de¤illerdi ileride neleri yaflayacaklar›n›n, ama devletin neler yapaca¤›n› tahmin ediyorlard›. Çokça tan›k olduklar› bask›lardan tan›yorlard› devleti. Herkes taraf›ndan konuflulan f›s›lt›lar arac›l›¤›yla yay›lm›flt› tüm çevre köylere da¤da gezen gençler. Halk onlar›n ne amaçlar› oldu¤unu bilmese de zulme, sömürüye dur diyenler oldu¤unu az çok biliyorlard›. Cesur olufllar› cesaret vermiflti onlara, kendilerinde olan cesareti güçlendir-
Gerilladan
Gün geçtikçe paylafl›mlar büyüyordu miflti. Ayn› ac›lar› paylaflmalar›yd› birve onlar çözümü onlarda aramay› ö¤birlerine yak›nlaflt›ran. Art›k onlar›n renmifllerdi. Hangi kap›y› çalacaklar›n› çocuklar›yd›lar. Saflar›n netleflmesi biliyorlard› art›k. Bu güçlü deste¤i egegerekiyordu, düflmanlar› kimdir, menler kabul etmiyor yeni bir zulmün dostlar› kimdir? Do¤ru bir karar verhaberini veriyorlarmek onlar›n gelece¤ini belirled›. Tehditler had yecekti. Kendi ç›gerillan›n çocuklar için safhada, s›k› kontkarlar›n› ortaklafl- (Anne bir fliir) ›¤› zd ya roller alt›nda gelifl t›rmak öncelikle gidifller denetlenibirli¤i oluflturlk yavrum Ka yordu. Her türlü iflmaktan geçiyordu. kald›r bafl›n› yukar› Bu bilinci vermek ra karfl› kence yöntemleri e¤ini kirletmeye çal›flanla yür deneniyordu. Bungerillalara düflülar karfl›s›nda halyordu. Kendi ko- dur. lere verme seni çalmak isteyen izin k›n kayg›lar› art›flullar› çerçevesinboyun e¤me ac›lara de halk› anlamaya, lk›n sesine yordu. Çünkü tarül gürül ak›p gelen ha gü n›k olduklar› ve çözüm olmaya çal›ver. fl›yorlard›. Bu hal- kulak özlemin yaflad›klar› onca ki annene duydu¤un ver iflkence yöntemlek›n bir baflkald›r› üp ço¤als›n. gelene¤i vard›, is- büyüy ini duy, riyle karfl›laflm›fltsuz barks›z çocuklar›n ses yur lard›. Yaflamla yan etmek onlar›n duymasan, duymasak kültüründe vard›. ne de in- ölüm aras›ndaki senin ac›lar›n dinecek ne çizgi çok yak›nYani sistemle bar›sanl›¤›n fl›k de¤illerdi. kurtulsun in- dan yakalam›flt› cesaretli ol ki, sar›l ki onlar›. Sadece Halk›n çocuklasanl›k… kendi yaflad›klar› diye tabir ettikleri r› de¤ildi görgençleri sahiplenme dükleri. Devrimcilerin diri diri yak›lad›mlar›n› atm›fllard›. mas›na, gerillan›n öldürüldükten sonra Bu sahiplenme büyüdükçe egemenler bedenine iflkence yap›larak tan›nmayakorkmaya ve önüne geçmek için tüm cak hale getirildiklerine tan›k olmuflaraçlar› devreye sokmaya çal›fl›yordu. lard›. Bunlar› yaparak ayn› zamanda Taraf olanlara gözda¤› veriyor, tarafs›z halka gözda¤› verdiler. Tüm bunlar kiolanlara ödüller vererek ajan iflbirlikçi mine cesaret verirken, kiminde de kora¤›n› gelifltirmeye çal›fl›yordu. K›sacaku yaratm›flt›r. Bu yi¤itlerin kan› aks› “y›lan”› bafltan ezm›flt› onlar›n eteklerine; böyle süreçmek gerekti¤ini söyleri yaflam›flt› bu halk. Kendi elleriyle ledi devlet a¤z› ve büyüttükleri çocuklar›n›n kayb› onlarbunu yapmak için geç da büyük ac› yaratm›flt›. Tereddüt etkalmad›. Gerillay› sameden kucak açmay› bilmifl, devrimcihiplenme güçlenmiflti. lerden ald›klar› güvenle korkular›n›n Bu sahiplenme karfl›üzerine gitmeyi, düflmana karfl› asla s›nda yeni yöntemler teslim olmamay› pekifltirmifllerdi. Zularac›l›¤›yla halk› sinmün sonu gelmiyordu. Her süreçte dirmeye çal›fl›yordu. farkl› bir y›ld›rma politikas› uygulayaÖdüller vererek ajanrak kendi kültürünü empoze ederek, iflbirlikçi a¤›n› oluflturyozlaflt›rarak, devrimci de¤erlerden maya çal›fl›yordu. K›uzaklaflt›rmaya çal›fl›yorlard›. Bunu sacas› bir yok oluflla, tam anlam›yla baflaramasa da belli bir yak›l›p y›k›lmayla karfl› kesim etkileniyordu. Dur diyenler, karkarfl›yayd›. Halk bunun fl› koyanlar devrimci saflarda kalm›flt›. fark›ndayd›. KaybedeBoyun e¤memeye çal›fl›yorlard›, bunun cek hiçbir fleyleri yoktu. bedelini de çok a¤›r ödüyorlard›. OnlaBunu da biliyorlard›. ra güç getirmek, gö¤üslemek halk›n Yolu yok diyorlard›; ya kendi gerçekli¤i düflünüldü¤ünde kolay direnece¤iz ya direnecede¤ildi. Mücadele zay›fken, devrimci ¤iz! Biz tarihimize ihaotorite tam olarak hakim de¤ilken, halnet etmedik etmeyece¤iz. k›n örgütlülü¤ü zay›fken kayg›lar tafl›Bu bilinç vard› kendilemalar›, korkular yaflamalar› do¤al bir rinde. Ambargolar iflkenfleydi. Onlar›n kendini arad›¤›, bulducenin bir devam›yd›. ‹fl¤u, mutlu oldu¤u yer, topraklar›yd›. kenceden geçirilenlerin Kendi kültürüyle yaflamak, yaflam biçisay›s› artm›flt›. Hapishamiyle var olmak, istedikleri buydu ama nelere at›lanlar›n say›s› da bu da yasakt›. Onlardan kopar›lmak isbelirsizdi. Buna ra¤men tenen sadece bugünü de¤il dünü ve yatay›nla verilen yiyecekler›nlar›yd›. rini gerillalarla paylafl›yor, binlercesini koruyorlard›.
Devam edecek..
Politik gündem
İşçi-köylü 16
22 Ağustos-4 Eylül 2008
Tüm önlemlere ra¤men kriz yay›l›yor ve derinleflerek devam ediyor! 1970’li y›llarda yaflanan ekonomik krizden ç›k›fl yolu olarak görülen “finansallaflma”n›n yaratt›¤› köpüklerden biri geçen y›l bu zamanlarda patlad›. Kapitalist üretimin amac› sermayenin de¤erini sürekli art›rmakt›r. Bunun yolu ya mutlak de¤eri (ifl gücünün uzat›lmas›) ya da nispi art› de¤eri (eme¤in yo¤unlaflt›r›lmas›) art›rmakt›r. Sermaye birikiminin eme¤e bu flekilde zorunlu ba¤l›l›¤› kapitalist üretimin ç›kmaz›d›r. Rekabette en öne geçmek için teknolojinin sürekli ve h›zl› bir flekilde geliflmesi zorunludur. Teknoloji gelifltikçe de, art›-de¤erin yarat›c›s› canl› emek kullan›m› aza-
ve sorumsuzca davranmalar›na ba¤lad›lar. Y›llard›r düzenbazl›¤›n, doland›r›c›l›¤›n en iyisini yapt›klar› için çeflitli kurumlar›n bir numaras› olup, bafl tac› yap›lanlar “duracaklar› yeri iyi bilemedikleri için” azarland›lar, görevlerinden al›nd›lar vs. Oysa yukar›da da vurgulad›¤›m›z gibi “genel ortalamadan ba¤›ms›z ve bu ortalamay› aflan fazladan bir kâr koparma amac›na dayal› yeni üretim yöntemleri, yeni sermaye yat›r›mlar›, yeni serüvenler ile gözü dönmüflçesine giriflimler yoluyla bir kapkaçç›l›k ve bu kapkaçç›l›¤› yayg›n hale getiren ve isteklendiren bir ortam” (1) kapitalizmin bireylerden ba¤›ms›z bir özelli¤idir.
bilgilendirmeyi kendine düstur edinen IMF’nin bu beyanatlar› art›k gerçekten krizin tam ortas›na düflüldü¤ünün gözlerden saklanamayacak hale geldi¤i dönemde olmufltur.
Kriz; yeni bat›klar ve iflten ç›kartmalarla devam ediyor! K›sa bir süreli¤ine bat›k haberi gelmeyince “krizin sonu mu geldi?” sorular›n› soranlara yan›t yine yeni bat›klarla, iflas ve iflten ç›karmalarla geliyor. Geçen ay önce “Mortgage kreditörü” denilen IndyMacBancop’a ABD’nin bankac›l›k düzenleme ve denetleme kurulu olan Federal Mevduat Sigorta TABLO
Dünya ABD Japonya Bat› Avrupa Geliflmekte olan ülkeler
2007 * 3.8 2.2 2.1 2.6 7.3
2008 ** (%) 1.8 -0.2 0.8 1.1 5
tahmini * Gerçekleflme ** BM’nin
l›r. Bu, kâr oran›n›n sürekli düflmesi demektir. Kâr oran›n›n düflüflünü azaltmak için baflvurulmayan yol kalmaz. Sermayenin gitgide daha h›zl› bir flekilde birikmesi için her türlü düzenbazl›¤›n, doland›r›c›l›¤›n, sahtekarl›¤›n mübah oldu¤u borsa-faiz-döviz kuru dünyas› devreye girer. Sermaye maddi üretime gitgide daha az oranda dönmeye bafllar. Ve kendisini yaratan kaynaktan uzaklaflt›kça reel ekonomi ile ilgisi olmayan bir “ekonomi” ortaya ç›kar. Faizlerin, enflasyonun, döviz kurunun düflmesi-ç›kmas›; üretimden kopuk bir flekilde çeflitli sermaye gruplar›n›n-devletlerinin ç›kar›na göre olur. Fakat bu durumun da bir sonu vard›r. ‹flte geçen y›l ABD’de patlayan Mortgage balonu bu sonun bafllang›c› oldu. Birçok araç gelifltirildi¤i ve teknolojinin geliflimiyle dünyan›n her yerindeki mali geliflmeler an›nda takip edilip-pozisyon al›nabildi¤inden “bu sefer kriz olmaz! Para nereye gidece¤ini bilir” diyenler için bu kriz ciddi bir flok oldu. Fakat hemen toparlan›p sanki kapitalistlerin kâr h›rs› yeniymifl gibi, kapitalizmin temel olgular›ndan biri rekabet de¤ilmifl gibi “suçu” baz› flirket yöneticilerinin kendilerine hakim olamamalar›na, dikkatsizce
Yay›nlar›m›zda yeterince ifllendi¤i için burada ayr›nt›ya girmiyoruz. Ama tasfiyecilerin, liberallerin “devletin s›n›flar üstü oldu¤u”, “piyasalar›n kendini düzenledi¤i”, “her fleyin özellefltirilmesi gerekti¤i” savlar›n› en yüksek sesle ç›kard›klar› dönemde devletin yüz milyonlarca dolarl›k müdahalelerini flaflk›n bak›fllar ve hayal k›r›kl›¤› içinde izlediklerini vurgulamam›z gerekiyor. Ki gelinen aflamada bu müdahalenin krizi engelleyemedi¤i, sadece birden patlama yapmas›n› engelleyip-sürece yayd›¤› aç›kça görülmektedir. IMF’nin 2007 y›l› Dünya Ekonomisi Görünümü Raporu’nda “Küresel Ekonomi 2007 ve 2008’de güçlü büyüme e¤ilimi sürdürecektir. Hatta mevcut koflullardan en son 2006 y›l› için yapm›fl oldu¤umuz risk uyar›lar›n›n art›k önemini yitirdi¤i söylenebilir” (2) demiflken 2008 raporunda “Amerikan ekonomisindeki durgunlu¤un 2008’in ilk yar›s›yla s›n›rl› kalmayaca¤›, 2009’un da en az›ndan ilk yar›s›n› kapsayaca¤› ve A¤ustos 2007’de bafl gösteren finansal krizin (1930’lardaki) Büyük Buhran’dan bu yana karfl›lafl›lan en büyük finansal flok oldu¤u de¤erlendirmesini yapm›flt›r.” (3) Yalan yanl›fl verilerle-bilgilerle halklar›
Kuruluflu taraf›ndan el konuldu. “Abart›lacak bir fley yok” denilirken ABD’de konut piyasas›n›n temel direkleri olarak görülen Faniye Mac ve Freddie Mac’in hisselerinin y›lbafl›ndan bu yana s›ras›yla % 74 ve % 77 de¤er kaybetti¤i aç›kland›. Büyüklükleri ve Mortgage sistemindeki önemleri nedeniyle “batmalar›na izin verilmeyecek” flirketlerdi bunlar. Bu nedenle kendisinden beklenmeyen bir atakl›kla George Bush devreye girdi ve önlemlerin acilen al›nmas›n› istedi. fiimdiye kadar ABD Hazinesindeki kredi limitleri 2.25 trilyon dolarken gerekti¤i kadar art›r›lmas› izni ç›kt›. “Mali piyasalardaki zararlar› toplumsallaflt›r›rken, kârlar› az say›daki kiflinin ceplerine aktarmaya devam ediyorsunuz!” fleklindeki tamamen politik amaçl› c›l›z bir iki ses d›fl›nda burjuva ekonomi çevreleri olmas› gerekenin bu oldu¤una çoktan kanaat getirmifllerdi. Fakat “kötü haberler” her taraftan gelmeye devam ediyor; Ford Motor, son bir y›lda ç›kard›¤› 13 bin iflçiden sonra flimdi 2 bin iflçi daha ç›kartacak. Alman fiirketler Grubu Simens dünya genelinde 17 bin 200 iflçinin ifline son verecek! Dünyan›n en büyük motor üreticisi General Motors, 15 Milyar Dolarl›k sermaye ihtiyac› karfl›lanmazsa iflas edece¤ini aç›klad›. 10 bin iflçisini iflten ç›kard›, ç›karmaya devam ediyor. The Newyork Times’e göre ABD’de 12 ile 18 ay içinde 150 banka batacak… Bu listeyi daha da uzatmak mümkün.
Türkiye en riskli ülkeler aras›nda! Gözler ABD’ye çevrilmiflken; Danimar-
ka’n›n “teknik olarak” resesyona girdi¤i aç›kland›. Danimarka’n›n yan› s›ra baflta ‹spanya, ‹ngiltere ve ‹rlanda olmak üzere Euro bölgesinde büyük bir ekonomik yavafllama yaflanaca¤›na dair artan say›da veri aç›klan›yor. (Veriler için; 03.07.2008-Dünya) Birleflmifl Milletler’in “Dünyada Ekonomik durum ve 2008 Geliflmeleri” raporuna göre büyümenin flöyle olmas› bekleniyor; Hat›rlan›rsa bu kriz sürecinde en çok tart›fl›lan konulardan biri de bir “ayr›flma” olup olmayaca¤›yd›. Uluslararas› ticaretin hacmi, sermayenin art› de¤erin k›r›nt›s›n› bile alabilece¤i her yere dizginsizce girip, talan edip ç›kabildi¤i düflünüldü¤ünde ve üstüne üstlük “dünya ekonomisinin motoru” denilen ülke krize girmiflken bu ayr›flma tezinin öne sürülüp, tart›flt›r›lmaya çal›fl›lmas› özellikle bizimki gibi yar›-sömürge, yar›-feodal ülkelerde manipülasyon d›fl›nda bir amaç tafl›mamaktad›r. Bizim ülkemizde bu çok daha aç›k ortadad›r. 2002’deki ekonomik krizin “anayasa kitap盤›n›n f›rlat›lmas›yla ç›kt›¤›” aldatmacas›n›n nas›l kullan›ld›¤› düflünüldü¤ünde neden “manipülasyon” dedi¤imiz daha net ortaya ç›kar. BM’nin, OECD’nin, IMF’nin ve çeflitli yat›r›m kurulufllar›n›n raporlar›nda Türkiye hep “en riskli” ülkeler aras›nda yer almaktad›r. “Geliflmekte olan ülke” statüsünde de¤erlendirilen Türkiye 2007’de ortalaman›n alt›nda % 4.5 büyüdü. 2008 için ise en iyi olas›l›kla % 3.8 tahmini yap›l›yor. Cari aç›k, bütçe a盤› bir türlü düflürülememekte; faiz ve enflasyon birlikte artmakta, iflsizlik 盤 gibi büyümektedir. Tüm bu sayd›klar›m›z hem dünyada hem de Türkiye’de emekçileri çok zor günlerin bekledi¤ini göstermektedir. Krizlerin faturas› her zaman emekçilerden ç›kar›l›r. Art›-de¤erin sömürüsünü art›rmak tek ç›kar yoldur. 1980’lerden sonra ucuz ifl gücü, tafleronlaflt›rma zaten had safhaya varm›flt›r. Sendikalar dünya genelinde etkisiz hale gelmifltir. Bunlar düflünüldü¤ünde sald›r›n›n boyutlar›n›n tahmin edilenden büyük olaca¤› ortaya ç›kmaktad›r. Dünya genelinde yükselen enflasyon için uzmanlar›n yapt›¤› yorum, sermaye kesiminin bir parça da olsa zararlar›n› bu yolla karfl›lamaya çal›flmas›d›r. Yani önümüzde stagflasyon denilen durgunlu¤un ve enflasyonun birlikte geliflti¤i bir sürecin olmas› büyük olas›l›kt›r. (4) Bunlar›n fark›nda olarak tüm çal›flmalar›m›za daha fazla sar›lmal›, emekçiler içindeki çal›flmalar› daha da yo¤unlaflt›rmal›y›z. Gelen kriz dalgas›n› ancak devrimci ve komünistler halklar›n lehine çevirebilirler. Kaynaklar; 1-) Kapital, C:3, Sf. 229 2-3-) 16.04.08, Cumhuriyet, Erinç Yeldan 4-) E. Y›ld›zo¤lu, 19.05.08 ve 21.07.08 tarihli Cumhuriyet gazetesindeki yaz›lar›
22 Ağustos-4 Eylül 2008
İşçi-köylü 17
Politik gündem
Birkaç banka, bir anatomi Kapitalist dünyan›n de¤iflmez formülü, matematikçilerin ilgilenecekleri ka¤›t üzeri yap›lan hesap de¤il, tamamen insanl›k tarihinin günümüz özgülünde geldi¤i ve halktan herkesin do¤rudan figüranl›¤› yapt›¤› sosyal gerçe¤in ta kendisi oldu¤u, finans sektöründe derinleflmekte olan krizden ç›kmak için burjuvazinin izledi¤i yöntemler kan›tlamaktad›r. “Subprime” krizi diye nitelendirilen “riskli hipotekli gayrimenkuller kredi” krizi, kapitalist ekonomistlerin bafl belas› olmaktan ç›km›fl de¤il. Amerikan Merkez Bankas› (FED), 4 A¤ustos’ta yapt›¤› görüflmede bunun alt›n› bir kez daha çizdi. Financial Times’›n sorular›n› yan›tlayan kuruluflun eski baflkan› Alan Greenspan, flu anda, iflas kayg›lar›n›n henüz giderilmedi¤ini, bu sebeple de iflas s›n›r›na yaklaflan ve bu yüzden hükümetleri taraf›ndan kurtar›lmas› gereken yeni bankalar ve di¤er finans kurulufllar›n›n olabilece¤ini belirtti. Nedir ki finans sektörüne ak›t›lan tüm paralara ra¤men etkisi sürmektedir. Zira Avrupal› bankalar›n bundan nasibini almad›klar› düflünülemez. Belçika ve Hollanda “ortakl›¤›”n›n oldu¤u banka ve sigorta grubu Fortis, 4 A¤ustos günü son üç ayl›k döneminde genel olarak elde etti¤i kâr›n ikiye bölündü¤ünü aç›klad›. Yine o ana kadar etkilenmemifl bankalar aras›nda yer alan Avrupa’n›n birinci banka grubu niteli¤indeki ‹ngiliz bankas› HSBC, ayn› gün yapt›¤› aç›klamada, son iki ayl›k dönemde elde etti¤i kâr›n yüzde 29 gibi bir düflüfl yaflad›¤›n› bildiri arac›l›¤›yla aç›klad›. Bildiriyi kaleme alan bankan›n grup baflkan› Stéphane Green, finans pazar›n›n 2008’in ilk iki ayl›k döneminde tan›d›¤› flartlar›n onlarca y›l boyunca hiç görülmemifl flartlar oldu¤unu ifade etti. Nitekim ayn› bildirideki “k›sa vadeli perspektifler ola¤anüstü bir flekilde belirsizliklere yol açmaktad›r” ifadesi, finans sektörünün pani¤ini gözler önüne sermektedir. “Standard and Poor’s”un (S&P) Mart 2008’de yay›nlad›¤› araflt›rmas›na göre, “subprime” krizinden en çok etkilenen bankalar aras›nda Fransa’n›n önde gelen alt› bankas› vard›r. Araflt›rmaya göre, kriz olmasayd›, bu bankalar›n toplam geliri, ciro olarak yüzde 36 artacakt›. “En çok etkilenen bankalar listesi” içinde yine de en arkada olmalar›na ra¤men, üstelik “subprime” krizinin boyutunun bir bütün olarak Fransa’da “yaflanmayaca¤›” “güvencesi”ne ra¤men bir-iki bankan›n tahribat çizelgesi, finans sektöründeki kargaflay› ve ona dayanarak yürütülen politik atmosferin tedirginli¤ini anlamaya yetmektedir.
Mutluluk maskesinin rengi... Frans›z Société Générale (SG) bankas›n›n geçen y›l elde etti¤i 1.744 Milyar Euro kâr› bu y›l›n ikinci üç ayl›¤›nda 644 Milyon Euro’ya kadar eridi. (Yüzde 63 düflüfl.) 5 A¤ustos’ta 2008’in ikinci üç ayl›¤›n›n bilançosunu bas›n aç›klamas›yla de¤erlendiren banka müdürü Frédéric Oudéa durumu “belirsizlikleri -ne olaca¤› belli de¤il ya! yn- içinde bar›nd›ran ciddi makro-ekonomik kriz” olarak aç›klayarak “her fleye ra¤men” krize “gö¤üs gerebilmenin mutlulu¤unu” tatt›klar›n› söylüyor. Mutluluk maskesinin SG’e özgü renkleri aras›nda, birincisi; ABD ve Bat› Avrupa’n›n belli ülkeleri gibi en çok riskli ekonomiye sahip olanlarla do¤rudan temasta olmad›klar› için bu ülkelerde görülen gayrimenkuller kredi krizinin ayn› derecedeki zorluklar›n› Fransa’n›n tan›yamayabilece¤i görüflü vard›r. ‹kincisi; “finansyal hizmetler faaliyetleri” dedikleri, kiflileri borç bata¤›na saplaman›n çal›flma alanlar›n›n (tüketim kredisi, sigorta vs.) gerek Fransa’da, gerekse yurt d›fl›nda ‘henüz’ etkilenmedi¤idir. Mutluluk maskesinin üçüncü rengi; ikinci üç ayl›k döneminde “detay bankas› faaliyetleri” diye adland›rd›klar›, esasta ise sermayenin ihrac›na vesile olan yurt d›fl›ndaki (özellikle Do¤u Avrupa ve Rusya’da) “özel müflteri”, küçük ve orta flirketler (PME) vs. üzerinden elde ettikleri kâr›n yüzde 40 artmas› vard›r. (Bunda SG’in Rosbank’› sat›n almas›n›n -yutmas›n›n- pay› büyüktür). Nihayet dördüncüsü; kriz bafllang›c›nda (Mart 2007’de) 4.9 Milyar Euro olan zarar›n 575 Milyon Eurosunun son üç ayl›kta karfl›land›¤›ndan yola ç›karak “subprime”lar krizinin darald›¤› e¤ilimidir. (Bu paran›n büyük bir bölümü, ABD devletinin finans sektörünü “kurtarma” operasyonunun sonucu olarak ak›tt›¤› para oldu¤u bilinmektedir.) Nedir ki banka müdürü, buna karfl›l›k olarak büyük kay›plar ald›klar›n› da gizleyemedi. Öyle ki, banka grubun en çok kâr getiren flirketi SG CIB, finans pazar›ndaki sallant›lar›n sonucu olarak 2008’in ikinci üç ayl›¤›nda 186 Milyon Euro kaybetti; oysa geçen y›l ayn› dönemde 721 Milyon Euro kâr elde etmifl-
ti. Bunun sadece “ola¤anüstü büyüklükteki krizin etkisi” oldu¤una dikkat çeken Oudéa, flunu da ekledi: “Önümüzdeki üç ayl›klarda ortam son y›llardan daha zor olacak. Bunun nedeni bizi en çok tedirgin eden kriz de¤il, onun bir sonucu olarak geliflmekte olan ekonomik yavafllamad›r” cümlesiyle aç›klamaktad›r. Fransa’n›n bir di¤er bankas› olarak BNP Paribas grubunun Genel Müdürü Baudouin Prot ise 6 A¤ustos’ta yapt›¤› aç›klamada, 2008’in ikinci üç ayl›k döneminde kârda yüzde 34 gerileme oldu¤unu söyleyerek Frans›z bankalar› aras›nda en az zarar görüp “en çok direngen” banka ünvan›n› ald›. Bunun anlam›, konu ile ilgili dönemde “subprime” krizinin yans›mas› olarak 542 Milyon Euro kaybeden bankan›n “herfleye ra¤men” iyi oldu¤udur. Nitekim Prot, “krize çok iyi gö¤üs gerebiliyoruz, bu yüzden ola¤anüstü önlemler almam›za ‘flu anl›k’ gerek yok” vurgusunu yapman›n rahatl›¤›yla hareket etmektedir. T›pk› SG için oldu¤u gibi, BNP Paribas’n›n en çok hoflnut oldu¤u alan, meselenin sermaye ihrac› boyutunu içeren “detay bankas› faaliyetleri”dir. Yaflanan krizin güven bunal›m› yaratt›¤› ve bu anlamda tahribat gören, bankalar için ise büyük bir öneme sahip “finansman ve yat›r›m bankas› faaliyetleri” sorunu, kaç›n›lmaz olarak finans pazar›nda bozulmaya yol açmaktad›r. ‹flte SG müdürünün de¤indi¤i ekonomik yavafllama felaketi bunun bir sonucudur. Az kâr elde eden bankalar az ödünç vermek durumunda kalarak kapitalist büyümenin temel sac ayaklar›ndan olan tüketimin yavafllamas›na vesile olmaktad›rlar. Bu da zaten çürümüfl olan kapitalizme verilen serumun azalt›lmas›d›r. Sermayenin bu tür durumlarda ne yap›p edip tüketici bulmak için dünya seferlerine daha fazla kafa yorarak uygulamaya geçmelerinin sebebi budur. Bankalar›n “detay bankas› faaliyetleri”ndeki göreceli baflar›lar› onlara güç kayna¤› olarak sald›rgan içgüdülerini te-
tiklemektedir. Bunun yans›mas› olarak kimi emperyalist kapitalist ülkelerde güçlü olan burjuvazinin tamamen denetleyebildi¤i ekonomik-sosyal alan› yasalarla manipüle etmesini (s›k›flt›¤› zaman da anti-terör yasalar›n› uygulamaktan çekinmedi¤i), kimi yar›-sömürge ülkelerde yasalaflt›r›larak uygulanan, karfl›l›k gördü¤ü anda ise (iktidardaki burjuvazinin komprador nitelikte olmas›n›n sonucu olarak ekonomik-politik zay›fl›¤›ndan kaynakl› baflka bir yöntemi bilmedi¤i için -ve emperyalist boyunduruk alt›nda bil(diril)emeyece¤i için-) ortam› kana bulamaktan çekinmeyen ekonomik-politik zulüm paketleri, yine kimi sömürge, yar›-sömürge ülkelerde ise do¤rudan savafl arac›l›¤›yla izlenen politikalar› görünmektedir. Amaç, elbette ki bo¤ulma tehlikesi yaflayan finans pazar›na yeni sömürü alanlar› açarak nefes ald›rmakt›r. ‹flte; kapitalist dünyan›n de¤iflmez [kontrol d›fl›na ç›kma yönünde e¤ilim gösteren ekonomik kriz + pazar darl›¤› = meselede hiçbir kâr› olmayan ve her defas›nda zarar gören halk›n yeni savafllara, katliamlara, soyk›r›mlara tan›kl›k edece¤i günün arifesi] formülü, matematikçilerin ilgilenecekleri ka¤›t üzeri yap›lan hesap de¤il, tamamen insanl›k tarihinin günümüz özgülünde geldi¤i ve halktan herkesin do¤rudan figüranl›k yapt›¤› sosyal gerçe¤in ta kendisi oldu¤u, finans sektöründe derinleflmekte olan krizden ç›kmak için burjuvazinin izledi¤i yöntemler kan›tlamaktad›r. Zira ayn› formülün gere¤i, ekonomik krizin kontrol d›fl› bir e¤ilim gösterdi¤i dönemlerde en çok bafl› dertte olan bankalar de¤il, onlardan çok mevcut zarar›n önüne geçmek için emperyalistlerin yönlendirecekleri kanl›kans›z politik araçlardan zarar görecek dünya halklar›n›n bafl› dertte. Nedir ki bu da görecelidir; çünkü halklar›n denetimindeki mahfler günü, ezilenler emperyalizmin ve uflaklar›n›n bafllar›n› derde koymakla yetinmeyecek, onlar› tarihin çöplü¤üne yollayacaklar.
İşçi-köylü 18
Politik gündem
22 Ağustos-4 Eylül 2008
Emperyalistler Kafkaslar’da difllerini gösteriyor Dünya kamuoyu geçti¤imiz günlerde Rusya ile Gürcistan aras›nda yaflanan savaflla sars›ld›. Rus güçleri Gürcistan’›n Güney Osetya ve Abhazya’ya dönük askeri sald›r›s›n›, a¤›r silahlarla gerçeklefltirdikleri, yo¤un bir sald›r›yla cevaplad›lar. Binlerce insan karfl›l›kl› olarak gerçeklefltirilen bombard›manlar›n yaratt›¤› y›k›nt›lar aras›nda, can verdi, binlercesi yaraland›, on binlerce kifli de yerlerini terk etmek zorunda kald›. Kafkaslar’daki bu savafl gerçekte Rusya, ABD ve AB’den oluflan emperyalist blo¤un ateflle oyunuydu. Emperyalistler birbirlerine difllerini gösteriyordu. Gürcistan ile Rusya aras›nda yaflan›yormufl gibi görünen bu savafl, aylar öncesinden bafllayan kulis faaliyetlerinin ve bu faaliyetlerde k›z›flt›r›lan düflmanl›¤›n ürünüydü. Bu sürecin sonucu olarak, Gürcü güçleri olimpiyat oyunlar›n›n bafllad›¤› gün Siflanvali’yi a¤›r silahlarla dövmeye bafllayacaklard›. Ancak Gürcü güçlerinin bu “y›ld›r›m harekat›” Rusya’n›n üstünlü¤ü tart›fl›lamaz askeri güçlerinin çok sert biçimde gerçeklefltirdi¤i müdahale ile daha bafl›nda yenilgiye u¤rayacakt›. Gürcistan’›n askeri sald›r›s› karfl›s›nda sessiz kalan ABD öncülü¤ündeki bat›l› emperyalist güçler ise, Rusya’n›n sald›r›lar› karfl›s›nda, öfke nöbetine tutulacaklard›.
meye bafllayan kin tohumlar› ile birlikte, bölge halklar› k›sa sürede karfl› karfl›ya geldi. 1991-1992 y›l›nda Gürcüler ile Osetler aras›nda ç›kan savaflta binlerce insan yaflam›n› yitirdi. Savafl 1992 y›l›nda yap›lan ve bugünkü s›n›rlar› çizen ateflkesle sona erdi.
Gürcistan silahland›r›l›yor Ancak bat› emperyalizminin tam deste¤ini arkas›na alan Gürcistan’›n bölge halklar›na dönük sald›r›lar›, yenilgilere ra¤men sürdü. 1993 y›l›nda Rusya ve Kuzey Kafkasya halklar›n›n destekledi¤i Abhazya karfl›s›nda a¤›r bir yenilgi ald›. ABD emperyalizmi, bu tarihlerden itibaren Gürcistan’›n silahland›r›lmas›na
tek verdi¤i Gürcistan ve Ukrayna’n›n NATO’ya üyelik sorunu, Rusya ile iliflkilerini (henüz) bozmak istemeyen AB empeyalistlerinin engeline tak›lacakt›. Bu geliflmeler ayn› zamanda ABD emperyalizminin Çek Cumhuriyeti’ne ve de Polonya’ya füze kalkan› konuflland›rma tart›flmalar›n›n da sürdü¤ü günlerde gerçeklefliyordu. ABD’nin, füze kalkan› projesinde ve Gürcistan’›n NATO üyeli¤i noktas›ndaki ›srarc› tutumunun nedeni çok aç›kt› ki, Rusya etraf›ndaki askeri kuflatmay› daraltmak istemesiydi. Bu iki eski cumhuriyetin NATO üyesi olmas› durumunda, NATO’ya üye tüm ülkelerin hukuki olarak da, Gürcistan’› askeri olarak destekleme sorumlulu¤u ortaya
AB emperyalistlerinin (ve de TC’nin) ç›karlar›n› koruma telafl›yla “arabulucu” rolü üstlenmesi de bölgeye dönük emperyalist hedeflerde bir de¤ifliklik yaratmayacakt›r.
Sorunun tarihsel kökeni ’90’lar›n bafl›nda Rus Sosyal Emperyalizmi’nin çöküflüyle birlikte, Gürcistan ba¤›ms›zlaflt›¤›nda, çok geçmeden, çok say›da etnik az›nl›¤›n yaflad›¤› Abhazya ve Osetya da, 1992 y›l›nda Gürcistan’dan ayr›l›klar›n› ilan etmifllerdi. Ancak bu ayr›l›k gerçekte, Gürcistan’›n Sovyetler Birli¤i’nden ayr›lmas›ndan çok önce, daha 1989’da gerçekleflmiflti. 6. yüzy›lda bölgeye yerleflmifl olan ve geçmiflte göçebe olarak yaflayan Osetler, 18. yüzy›lda kendi istekleriyle Rus ‹mparatorlu¤u’na ba¤lan›r. 19. yüzy›l›n ilk çeyre¤inde, bölgenin güneyindeki Osetler Gürcü bölgesine dahil olurken, Kuzeydeki Osetler Kuzey Kafkaslar’›n orta kesimlerinde kald›lar. Bu bölünme tüm Sovyetler sürecinde korundu. Gürcistan-Güney Osetya sorunu ise, kestirmeden söylemek gerekirse, emperyalistlerin RSE’nin çöküflünden sonra ortaya ç›kan yeni ya¤ma ve talan alanlar› üzerinde hakimiyet kurma çabalar›n›n ürünüdür. Çöküflle birlikte ba¤›ms›zl›¤›n› ilan eden Gürcistan, daha bafl›ndan itibaren bat› emperyalizmine yak›nlaflt›. Bölgede ortaya ç›kan yeni ya¤ma ve talan alanlar›na, Ukrayna, Gürcistan gibi eski Sovyet cumhuriyetleri arac›l›¤› ile hakim olmaya çal›flan bat› emperyalizminin k›flk›rtmalar› sonucu ekil-
(Irak, Afganistan) s›cak savafl›n içindeyken ayr›ca ‹ran gündemi ile ilgiliyken Kafkaslar’da (üstelik Rusya gibi bir rakibe karfl›) cephe açmak için zaman henüz erkendi. Oysa Saakaflvili yine de Bat› emperyalistlerinin deste¤ini her koflulda arkas›na alaca¤› yan›lsamas› ve Rusya’n›n h›zl› ve sert yan›t›n› öngörememesinin kurban› olacakt›. Ama en büyük ac›y› ise Gürcü ve Oset halklar›na yaflatarak. Waflington’un Kafkaslar’daki bafll›ca müttefiklerinden birini Rusya ile do¤rudan karfl› karfl›ya getirecek olan ilk ad›m› destekleyip, ikinci ad›mda Gürcü lideri neden yaln›z b›rakt›klar›n›n cevab›n› önümüzdeki süreçte yaflanacak olan geliflmelerde daha net görece¤iz.
a¤›rl›k verdi. Ancak ABD bunu do¤rudan de¤il, bölgedeki ufla¤› TC’nin ordusu, TSK arac›l›¤› ile gerçeklefltirme yoluna gitti. Böylece faflist TC taraf›ndan Gürcistan’a 1996 y›l›nda 2 milyon 478 bin dolarl›k askeri yard›m yap›ld›. Ayr›ca 1997 y›l›nda “Askeri E¤itim ‹flbirli¤i” imzalanarak, Gürcü askerlerinin e¤itimini TSK üstlendi. Bu kapsamda, Gürcistan ordusunu yönetecek olan subaylar›n yetifltirildi¤i Gürcistan Müflterek Harp Okulu’nun ad›, Gürcistan Savunma Akademisi olarak de¤ifltirildi. Gürcü askerlerin bu okulda hala Türk subaylar› taraf›ndan e¤itildi¤i biliniyor. Ayr›ca yap›lan anlaflmalar kapsam›nda, Gürcü ö¤renciler karfl›l›kl› ö¤renci de¤iflimi kapsam›nda Türkiye’ye getirilerek, Harp Okullar›nda e¤itiliyor, askeri k›yafetler bile Türkiye taraf›ndan hibe olarak veriliyordu. ABD emperyalizmi ayn› süreçte bölgede bir dizi “devrim”in gerçekleflmesini sa¤lad›. Soros taraf›ndan finanse edildi¤i bilinen bu sözde ve pembe, turuncu gibi çeflitli renklerdeki “devrimlerden” biriyle, “Gül Devrimi” ile ifl bafl›na getirilen Saakaflvili de, benzerleri gibi, ateflli bir ABD ufla¤›yd›. Ancak ABD emperyalizminin tam des-
ç›k›yordu. Bölgedeki hakimiyet alanlar›n›n bat›l› emperyalistler taraf›ndan daralt›lmas›, bölge zenginliklerinin bunlar›n denetimine geçme riskinin artmas› kayg›s›, Rusya’y› bu hamleler karfl›s›nda daha da sert ç›k›fllar yapmaya itiyordu. Özellikle de Gürcistan’›n petrol ve do¤algaz hatt›n›n tam ortas›nda bulunmas›, burada bulunan do¤al zenginliklerin yan› s›ra, Gürcistan’› hem Rus hem de ABD öncülü¤ündeki bat› emperyalistleri aç›s›ndan önemli k›lan bir faktörü oluflturuyordu. Her iki emperyalist kamp da bölgeyi kendi ya¤ma ve talan alanlar›na dahil etmenin gayretiyle hareket ediyordu. Emperyalizmin büyüyen krizi ise bu yönlü gayretlere h›z verilmesini de beraberinde getiriyordu. Bu gayretlerde en büyük destek ise bir kez daha bölgedeki TC, ‹srail gibi, uflak-iflbirlikçi rejimlerden geliyordu. Saakaflvili, daha önceki onlarca örne¤i gözden ›rak tutarak, uflakl›¤›n sonucunda nas›l deli¤e süpürüldü¤ünü unuttu¤u için de¤il ama kendisini yaratanlara karfl› gelmesi düflünülemezdi. Ancak ortada bir zamanlama hatas› oldu¤u aç›kt›. Zira sald›r›dan k›sa bir süre önce Gürcistan’› ziyaret eden ABD D›fliflleri Bakan› Rice de sab›rl› olmas›n› telkin etmiflti kendisine. ‹ki cephede
Binlerce masum insan›n can›na mal olan bu manevra, ABD emperyalizminin, öteden beri bölgedeki jeo stratejik hedefleri önünde en ciddi engel olarak gördü¤ü Rusya’y› s›k›flt›rma hamlelerinden birisidir. Bu yönlü hamlelerin devam edece¤i ise, bu savaflla birlikte eli güçlenmifl gibi görünen Rusya’n›n “amaca ulaflt›k” aç›klamas›n›n akabinde askeri sald›r›lar›n› durdurmas›n›n hemen ard›ndan, Rice’›n Gürcistan’a yapt›¤› ziyarette ve bu ziyaret s›ras›nda k›flk›rt›c› aç›klamalar› sürdürmesinde görülmektedir. AB emperyalistlerinin (ve de TC’nin) ç›karlar›n› koruma telafl›yla “arabulucu” rolü üstlenmesi de bölgeye dönük emperyalist hedeflerde bir de¤ifliklik yaratmayacakt›r. Bu savafltan ak›llarda kalan ise bir yanda kan revan içinde oradan oraya kofluflan insanlar, yerlerde yatan cesetler, di¤er yanda ise, bölgeye yapt›¤› ziyaret s›ras›nda “sald›r› ihtimali” ortaya ç›kt›¤›nda, korkudan kendini kaybederek sa¤a-sola kofluflturan Saakaflvili’nin görüntüleri olacakt›r. Bu görüntü ayn› zamanda, halklar›n bafl›na bombalar ya¤d›rarak ya da ya¤d›r›lmas›n›n önünü açarak, halklar› katleden-katlettiren uflak-faflist kifliliklerin, gerçekte ne kadar yüreksiz olduklar›n›n da kan›t› olarak haf›zalara kaz›nacakt›r!
22 Ağustos-4 Eylül 2008
İşçi-köylü 19
Politik gündem
Kurakl›k Kürt halk›n› yak›yor, AKP ateflle oynuyor! Halk›m›z›n sa¤l›k sorunu oldu¤unda genel olarak, hastal›k iyice ilerledikten sonra doktora baflvurur. AKP hükümetinin tar›msal sorunlara karfl› ve son olarak T. Kürdistan›’ndaki kurakl›¤a karfl› “hele bir afet olsun” yaklafl›m› ayn› özellikte görünse de flöyle bir farkl›l›¤› tafl›r. Halk›m›z yaflad›¤› soruna sahip ç›karken, AKP afet oldu¤u halde, T. Kürdistan›’ndaki kurakl›¤› afet olarak dahi kabul etmiyor. Tüm oda ve derneklerin bölgede yaflanan kurakl›k sorununun ciddiyetini aç›klamalar› karfl›s›nda AKP hükümeti bir komisyon kurdu¤unu ve köylülerin borcunun 1 y›l ertelendi¤ini aç›klamak zorunda kald›. Bu tam da halk›m›z›n da¤ fare do¤urdu deyiminin somut ifadesi oldu. 4-5 y›ld›r az ya¤›fl alan bölgede tehlike çanlar› çalmaya bafllam›fl, fakat AKP hükümetinin kulaklar›n›n pas›n› açamam›flt›. Bölge halk› kendi imkanlar› ile 300-400 metre derinlikte kuyu açarak sulu tar›m yap›p, ayakta durmaya çal›fl›yordu. Bugün bir kuyu açman›n maliyetinin 50 bin YTL oldu¤u belirtiliyor. Haliyle yaflanan kurakl›k karfl›s›nda kuyu dahi açamayan yoksul köylü sefaletle karfl› karfl›ya b›rak›lm›flt›r. ‹klimsel do¤a olaylar› üzerine, teknolojinin bu kadar ileri olmad›¤› ça¤larda dahi bir önceki y›la ve gökyüzüne bak›larak, tahminler yürütülüp önlem al›nmaya çal›fl›l›rken, ya¤mur bulutlar›n› da¤›tacak veya ya¤mur ya¤d›racak teknolojik geliflmeye, meteoroloji biliminin gelmifl oldu¤u noktaya ra¤men bugün Kürt co¤rafyas›ndaki kurakl›k afet haline gelmifltir. Kurakl›k iklimsel bir özellik olmas› nedeni ile izlenebilir ve önlemleri al›narak etkileri azalt›labilir bir do¤a olay›d›r. Tüm su kaynaklar› ve seviyeleri, bölgenin alm›fl oldu¤u ya¤›fl, topra¤›n durumu, topraktaki nem durumu ve bitkilerin geliflme durumu incelerek izlenebilir, izlenmesi de gerekiyor. Fakat günümüzde meteoroloji uzmanlar›n›n yapmas› gereken bu ifli Devlet Su ‹flleri yaparken, sadece barajlara bakarak kurakl›k tahmini yapabiliyor. Do¤ald›r ki bu da bir ifle yaram›yor. 15 milyon dekar alan›n kurakl›ktan etkilendi¤i belirtilen T. Kürdistan›’nda tam bir afet yaflan›rken, 7269 say›l› Umumi Afetler Kanunu’nda kurakl›¤›n ad› bile an›lm›yor. Afet ‹flleri Genel Müdürlü¤ü’nün web sitesinde kurakl›kla ilgili bir istatistik dahi bulunmad›¤› dillendiriliyor. 2007 y›l›nda yaflanan kurakl›¤›n faturas›n›n 5 milyar YTL olmas›na ra¤men Afet ‹flleri’ni ilgilendirmemesi oldukça çarp›c›d›r. Bölgede yaflanan kurakl›¤›n boyutu Tar›m Bakanl›¤›’n›n ilgisini çekmezken, bölgedeki tüm ticaret odalar›, ziraat odalar› ve dernekler aç›klama üstüne aç›klama yapt›lar. Bunun sonucu olarak kurakl›k Tar›m Bakanl›¤›’n›n ilgisini çekebildi ve 23 May›s’ta M. Eker her fleye deva olacakm›fl edas›yla “Çiftçinin borcunun 1 y›l ertelendi¤i-
ni” aç›klad›. Fakat sadece Ziraat Bankas›’ndan kredi alan köylülerin borçlar› ertelendi. Ve ard›ndan da tepkiler gelmeye bafllad›. ‹lk tepkiler bölgedeki köylülerden ve Ziraat Odalar›ndan geldi. M. Eker’in aç›klamas›ndan 1 ay sonra Bankac›l›k Düzenleme ve Denetleme Kurulu (BDDK) “Di¤er kredilere örnek olur, ödemeleri etkiler” diyerek borçlar›n bir y›ll›k ertelenmesini kabul etmedi. Böylece yalanc›n›n mumu yats›ya kadar yan›p sönmüfl oldu. Tar›m Bakanl›¤›, flimdi ise 9 ili kapsayan, borçlar›n bir y›l ertelenmesini içeren bir kararname haz›rlama “çabas›” içinde. Bu “çaban›n” ne zaman sonuçlanaca¤› bilinmiyor! Kurakl›¤›n getirdi¤i susuzluk ve açl›k d›fl›nda bölgede salg›n hastal›klar›n yayg›nlaflmas› durumun vahametini gösteriyor. Ancak yine de kurakl›¤a ödenek bulunam›yor fakat Kürt co¤rafyas›n› bombalamak, Kürt Ulusal Hareketine sald›rmak için taarruz helikopterler dâhil her türlü askeri arac›n temini için fazlas›yla ödenek bulunabiliyor.
Kurakl›kta da T. Kürdistan›’na ayr›mc›l›k T. Kürdistan›’nda a¤›rl›kla tarlalar ve meralar ilkbaharda kururlar. Bu, tar›m› olumsuz etkiledi¤i gibi hayvanlar› otlatacak mera bulunamamas› sonucunu do¤urur. Yayla yasaklar›n› ve di¤er bask›lar› belirtmeye dahi gerek yok. Sonuçta borç alt›nda ezilen yoksul Kürt köylüsü, her geçen gün daha da üretemez hale gelir, arazilerini ve hayvanlar›n› satmak zorunda kal›r. Ya da köyünü terk edip göç etmeye yönelir. Ancak bunlar›n nedeni ne küresel ›s›nmad›r ne de afet boyutuna gelen kurakl›kt›r. Kürt co¤rafyas›nda yaflanan yoksulluk ve felaketin kayna¤› devletin öteden beri uygulad›¤› ayr›mc› politikalard›r. Devletin kurakl›¤a yaklafl›m› T. Kürdistan›’na yaklafl›m›ndan ba¤›ms›z de¤ildir. Her koflulda Kürtlere; inkar ve imha politikas›n›n hayata geçirildi¤i bölgede, kurakl›k da “›rkç›-floven” zihniyetin elinde bir araç halini almaktad›r. Esas olarak kurakl›¤›n yaratt›¤› sorunlar› dolay›s› ile bölgenin ekonomik sorunlar›n› çözmek de¤ildir amaç.
fiu an as›l amaç kurakl›¤›n daha da derinlefltirece¤i ekonomik ve s›n›fsal çeliflkilerin PKK’ye deste¤e dönüflmesini engellemektir. Bununla ba¤lant›l› olarak da yerel seçimler arifesinde AKP hükümetinin Kürt halk› nezdinde teflhir olmamas›d›r. S›n›r d›fl› s›n›r içi operasyonlardaki rolü ve tutumu kaynakl› teflhir olan hükümet aç›s›ndan kurakl›¤›n zamanlama olarak böyle bir önemi de vard›r. Ancak Türk hakim s›n›flar›n›n ciddi hiçbir kaynak aktar›m›na yönelmemeleri, söz konusu T. Kürdistan› ve Kürtler olunca nelerin gözden ç›kar›labildi¤ini de ortaya koyuyor. Son dönemde hortlat›lan çeflitli yat›r›mlar ve GAP’› bitirmedeki sahte kararl›l›k, bölge halk›ndan çok emperyalist tar›m flirketlerinin ve toprak a¤alar›n›n ç›karlar›na hizmet edecektir. Bu ad›mlar da bölgenin ekonomik sorunlar›n› çözmekten çok yerel seçimler öncesi AKP’nin yoksul halk› ve kendisine oy verenleri elde tutma çabas›d›r. Kürt co¤rafyas›na dönük hemen hemen tüm ekonomik-sosyal ad›mlar›n temelinde “terörle mücadele” ad› alt›nda PKK’ye karfl› mücadele vard›r. Bir baflka deyiflle de Kürt ulusunu ekonomik ve siyasi boyunduruk alt›nda tutma çabas› vard›r.
Tar›mda d›fla ba¤›ml›l›k yükseliyor Devlet önlem almad›¤› Kürt co¤rafyas›ndaki kurakl›¤›n; Türkiye bu¤day rekoltesinde 2.5 milyon ton, arpada 1,4 milyon ton, mercimekte 250 bin ton, Türkiye tah›l üretiminin yüzde 22’sini karfl›layan Mardin’de yüzde 100 düflüfl yaflanaca¤›n› görmek istemiyor. Daha do¤rusu kurakl›¤›n sonuçlar› ekonomiyi zay›flatacak olsa da Kürt co¤rafyas›na ciddi bir kaynak aktarmak istemiyor. Bunun di¤er anlam› d›flar›ya ekonomik ba¤›ml›l›¤›n artmas›, tar›m ürünlerinde ithalat (d›fl al›m) rakamlar›n›n daha da yükselmesidir. Bu, Tar›m Bakanl›¤›’n›n tar›ma yönelik tasfiye stratejisiyle de tam olarak uyuflmaktad›r. Sonuçta sadece yoksul Kürt
halk› de¤il, çeflitli milliyetlerden tüm halk, Türk egemen s›n›flar›n›n “vatan-millet-Sakarya” sevdas›n›n (!) kurban› olmaktad›r. Ülkedeki tar›msal üretimi emperyalistlerin talepleri do¤rultusunda düzenleyen AKP hükümeti, Kürt co¤rafyas›ndaki kurakl›k afetini küresel ›s›nma ile maskelemeye çal›flmaktad›r. Küresel ›s›nma kapitalist-emperyalist sistemin plans›z üretim ve afl›r› kâr h›rs›n›n bir sonucu olarak ortaya ç›kan, deyim yerindeyse do¤an›n bir tepkisidir. Bu tepkiden en çok etkilenen –emperyalist ülkelerden çok- bizim gibi yar›-sömürge ülkelerdir. Bugün Kürt co¤rafyas›nda yaflananlar›n, küresel ›s›nman›n etkilerinden daha çok tar›m›n tasfiyesi kapsam›nda ödün verilmeyen emperyalist politikalar›n sonuçlar› oldu¤u ortadad›r. Harran Ovas› afl›r› sulanmaktan tuzlan›p çoraklafl›rken, Suruç Ovas› susuzluktan çatlamaktad›r. Bölgede yap›lan barajlar›n ço¤u sulama için de¤il elektrik üretimi için yap›lm›fl, emperyalist tekellerin ve yerli uflaklar›n›n hizmetine sunulmufltur. Tar›msal alanda yaflanan birçok sorunda oldu¤u gibi, T. Kürdistan›’ndaki kurakl›k afetinin ve etkilerinin giderilmesi genel anlamda halka dönük bir tar›m politikas›n›n izlenmesi ile gerçeklefltirilebilir. Ancak TC devletinin emperyalizme göbekten ba¤›ml› oluflu nedeniyle tar›mda halka dönük bir tar›m politikas›n›n izlenmesi mümkün de¤ildir. “Irkç›-floven” zihniyeti nedeni ile de Kürt co¤rafyas›ndaki ekonomik, sosyal, siyasi sorunlar› çözmek gibi bir yaklafl›m› yoktur. Tarihten bu yana inkar ve imha politikas›n›n bir ürünü olarak geri b›rak›lan Kürt co¤rafyas› bugün de ayn› politikalar›n bir devam› olarak kurakl›k alt›nda yoksulluk ve açl›¤›n kollar›na b›rak›l›yor. Sadece kendi s›n›fsal ç›karlar›n› düflünen Türk hakim s›nflar›ndan baflka bir tutum da beklenemezdi. Onlar›n s›n›fsal ç›karlar›n›n T. Kürdistan›’n›n ekonomik ve siyasi ilhak› oldu¤u aç›kt›r. fiu an net olan fludur ki, kurakl›k ve onun da etkisiyle artacak çeliflkiler kendini en çok Kürt Ulusal Hareketi nezdinde ortaya koyacakt›r. Kürt halk›n›n s›n›fsal çeliflkileri daha da derinleflecektir ki Kürt ulusal hareketinin ulusal-demokratik mücadelesini besleyen temel unsur da budur. Çünkü Kürt co¤rafyas›ndaki mücadelelerini yo¤unlaflt›rmakla yükümlüdürler. Bu yap›l›rken s›n›fsal ve ulusal çeliflkilerin birbirleriyle kopmaz iliflkisi kesinlikle göz önünde tutulmal›d›r. S›n›fsal mücadelenin önünü açmak amac›yla, Kürt ulusal hareketinin ulusal-demokratik mücadelesindeki görevler aksat›lmadan yerine getirilmelidir. Unutulmamal›d›r ki, komünistlerin s›n›fsal mücadelesi ulusal-demokratik mücadelelerin karfl›s›nda de¤il tersine onunla stratejik bir iliflki içerisindedir.
‹flflççi-köylü 20
Gö¤ün yar›s›
22 Ağustos-4 Eylül 2008
Bitlis Hapishanesi’nde kad›n tutsaklara taciz Van TUYAD-DER, yapt›¤› bir aç›klama ile Bitlis E Tipi, Van F Tipi ve Erzurum H Tipi hapishanelerinde tutsaklara yap›lan bask›lar›n artt›¤›na dikkat çekti ve Bitlis E Tipi Hapishanesi’nde kad›n tutsaklar›n erkek gardiyanlar taraf›ndan taciz edildi¤ini ifade etti. Dernek Baflkan› Adil Kotay yapt›¤› aç›klamada, Bitlis E Tipi Hapishanesi’nin a¤›rl›kl› olarak itirafç›lar›n götürüldü¤ü
bir hapishane olarak bilindi¤ini belirtti. Burada bulunan siyasi tutsaklara sindirme ve teslim alma ad› alt›nda psikolojik bask› ve açl›kla terbiye etme mant›¤› ile yaklafl›ld›¤›n› belirten Kotay, bugüne kadar birçok hapishanede ayn› yöntemlerin uyguland›¤›na, ancak hiçbir zaman baflar›ya ulafl›lamad›¤›na dikkat çekti. Kotay, ayr›ca Bitlis E Tipi Hapishane idaresinin özellikle kad›n tutsaklara yönelik
uygulamalar›n›n ahlak kurallar›n› zorlad›¤›n› belirtti. Kad›n tutsaklar›n aileleri Hapishanede kad›n ko¤ufllar›n›n olmas›na ra¤men kad›n gardiyanlar›n görevlendirilmedi¤ini söyleyerek, erkek gardiyanlar›n her 2 saate bir kad›n ko¤ufllar›n›n kap›lar›n› ans›z›n açt›klar›n›, tutsaklar› daha giyinmeden s›raya dizdiklerini, d›flar› ç›kartt›klar›n› ve hakaret ettiklerini söylediler.
Kumal›k yayg›nlafl›yor... Art›k sen yaflfllland›n gidecek yerin varsa git, yoksa “A otur oturdu¤un yerde ben baflflkkas›yla evleniyorum”
Egemenler taraf›ndan her alanda yaflanan önemli geliflmelerden bahsedilirken örnek verilen konulardan biri de kad›n haklar›d›r. Ancak bu söylemlere ra¤men yaflananlar, örne¤in kumal›k sistemindeki art›fl gerçekleri görmemizi sa¤lamaktad›r. Son dönemlerde yap›lan istatistiklere göre ülkemizde kad›nlar›n yüzde 5’i hala ailesi taraf›ndan kuma olarak veriliyor. Hakkari’de bulunan ve 3 bin üyesi olan Göz Nuru Kad›n Evi’nin bu konu ile ilgili yapt›¤› araflt›rma da bu anlamda önemli. Kad›n Evi sorumlusu Ayfer Koparan, yapt›¤› yaz›l› aç›klamada, bölgede kad›nlar›n ekonomik gücü olmad›¤› için, fliddet ve üzerlerine kuma getirilmesini kabul etmek zorunda kald›klar›n› belirterek bu sistemde yaflanan art›fla dikkat çekti. Koparan, “Bizler Do¤u ve Güneydo¤u Anadolu Bölgesi’ndeki çifte evliliklere karfl› ç›k›yoruz. Özellikle bölgemizde çift evlilik oran›nda art›fllar var. Kad›nlar›m›z ekonomik güçleri olmad›¤› için bu evlilikleri kabul etmek zorunda kal›yorlar. Biz kad›nlar›m›z›n kendi ayaklar› üzerinde durmalar› ve haklar›n› arayabilmeleri için kendilerini bilgilendiriyor ve meslek sahibi yapmaya çal›fl›yoruz” dedi. Bölgede kad›nlar›n afliret sistemi nedeniyle üstüne kuma geldikten sonra boflanamad›¤›n› da vurgulayan Koparan, ekonomik özgürlü¤ün elde edilmesinin,
kad›n›n boflanabilmesine olanak sa¤lad›¤›n› belirtti. Koparan, flunlar› kaydetti: “Kad›n daha fazla çal›flmaya bafllad›ktan sonra kendi ayaklar› üzerinde durabiliyor ve yaflad›¤› fliddete karfl› ç›k›p boflanabiliyor. Biz kad›nlar çal›flarak bu zihniyetle mücadele edebiliriz. Erkekler 8 çocu¤un üzerine, 16 yafl›ndaki bilinçsiz k›z çocuklar›n› sat›n alarak kendilerine efl ediyorlar. Erkek, çocu¤u olmuyorsa bunu kad›na mal ederek baflka bir evlilik yap›yor. Bölgede genç kad›nlar okumad›klar› için yafll› erkeklerle evleniyorlar. Biz kad›nlar›n bilinçlenmesi ve ifl sahibi olmas› için onlara destek sunmaya devam edece¤iz. fiu anda 3 bin kad›n üyemiz bulunuyor. Bunlar›n ço¤u, açt›¤›m›z ifl yerlerinde çal›flarak kendi ayaklar› üzerinde duruyor. Çal›flmalar›m›z› kararl› bir flekilde sürdürece¤iz.”
Kad›nlar›n 盤l›¤›... Konu ile ilgili ‹zmir’de yaflayan kad›nlardan görüfl alan D‹HA’n›n yapt›¤› araflt›rma da onlarca kad›n›n 盤l›¤›n› buluflturuyor. Örne¤in kuma ve berdeli birarada yaflayan binlerce kad›ndan biri olan 46 yafl›ndaki Hatice Söyler, hem üzerine kuma getirilmesine hem de 12 yafl›ndaki k›z›n›n eflinin yeni efline karfl›l›k berdel verilmesine katlanmak zorunda kalm›fl. 55 yafl›ndaki Nure Akan ise, 31 y›ll›k eflinin fliddetine ve üzerine kuma ge-
tirmesine dayanamayarak mal› mülkü b›rakarak ‹zmir’e kaçm›fl. 31 y›ll›k evli oldu¤u efli Ramazan Akan’›n 5 y›l önce “Art›k sen yaflland›n gidecek yerin varsa git, yoksa otur oturdu¤un yerde ben baflkas›yla evleniyorum” dedi¤ini ve bir hafta sonra baflka bir kad›n getirdi¤ini söyleyen Nure Akan, çocuklar›n› da alarak ‹zmir’in Kadifekale semtine tafl›nd›. Eflinin üzerine kuma getirmesi ve uygulad›¤› fiziki, sözlü fliddetten kaçarcas›na Mardin’i terk etmek zorunda kald›¤›n› anlatan Akan “31 senenin ard›ndan üzerime kuma getirip ‘baban›n evine git’ diyor, fiziki, sözlü fliddet uyguluyor. Ben bunca sene emek verdim, y›llarca bütün ailesine bakt›m, saçlar›m› a¤artt›m. Onun için yapmad›¤›m fedakarl›k kalmad›. Bu çoluk çocukla nereye giderim, babam›n evine nas›l dönerim? Ne yapaca¤›m› düflünüyordum, çaresiz 4 çocu¤umla Kadifekale’ye geldim” diye konufltu. Yetkililerin kad›n erkek eflitli¤i var söylemlerine inanmad›¤›n› ve kendi yaflad›¤› yaflam›n kad›nlar›n ezilmesine bir örnek oldu¤unu söyleyen Akan, yaflad›klar›n› flöyle anlatt›: “Bu sözler bana samimi gelmiyor. Ben ve çevremdeki kad›nlar›n yaflad›klar›n› biliyorum, görüyorum. Kuma kad›na da k›zam›yorum. Ailesi vermiflse yapmak zorunda, baflka seçene¤i yok. E¤itimin u¤ramad›¤› köylerde kad›nlar bilinçten yoksun. Ben kuma olmay› kabul etmedim ve çocuklar›mla köyümü terk edip kaçt›m” diyen Akan, binlerce kad›n›n ayn› durumda oldu¤unu söyledi. ‹zmir Menemen’de oturan Hatice Söyler ise hem üzerine kuma geti-
rilmesine hem de 12 yafl›ndaki k›z›n›n eflinin yeni efline karfl›l›k berdel verilmesine katlanmak zorunda kald›¤›n› anlatt›. Gidecek yeri olmad›¤› için k›z› yafl›ndaki kumas› ile 11 y›ld›r ayn› evde yaflamak zorunda kald›¤›n› dile getiren Söyler, yaflad›klar›n› flu flekilde anlatt›: “Evlili¤im süresince sürekli fliddet gördüm. En sonunda dayanamad›m ve bir gün babam›n evine kaçt›m. Babam›n evindeyken eflim üzerime kuma getirmifl, ailemi arayarak ‘k›z›n›z› ne yap›yorsan›z yap›n’ dedi. Ben bunu ö¤renince çocuklar›m› almaya gittim, art›k o evde kalamam dedim. Ancak eflimin ailesi çocuklar›m› vermedi. Ailem de ‘kocand›r art›k bizim yan›m›za gelemezsin katlanmak zorundas›n’ dedi. Polise gittim, çeflitli derneklere baflvurdum kimse yard›mc› olmad›. Çocuklar›m için mecburen o adam›n yan›na dönmek zorunda kald›m.” Hatice Söyler’in efli taraf›ndan berdel karfl›l›¤› kuma getirilen Sezen Ak›n’›n hayat› da ayr› bir dram. Anne ve babas› küçük yaflta ölen ve kardeflleri taraf›ndan büyütülen Ak›n, 14 yafl›ndayken berdel karfl›l›¤› kuma olarak verildi. Abileri taraf›ndan babas› yafl›ndaki evli 5 çocuklu Necmettin Söyler’e sorgusuz sualsiz verilen Ak›n, flunlar› dile getirdi: “Nikah›m olmad›¤› için çocuklar› Hatice ablan›n üzerine kay›t ettik. Çocuklar›m bana abla diyor. Yaflad›klar›m bununla da s›n›rl› de¤il. Eflim benim üzerime de üçüncü kumay› getirdi. Böyle bir yaflam› biz seçmedik. Sadece yaflamak zorunda kald›k.” (H. Merkezi)
22 Ağustos-4 Eylül 2008 KESK Kurucu Üyesi ve KESK Eski Genel Sekreteri Figen Sevil Erol 15 ayd›r mücadele etti¤i pankreas kanserine yenik düflerek 8 A¤ustos 2008 tarihinde memleketi olun Siverek’te yaflam›n› yitirdi. 1968 y›l›nda fianl›urfa’n›n Siverek ‹lçesi’nde dünyaya gelen Erol, ilkö¤retimi Siverek’te, Sa¤l›k Meslek Lisesi’ni ise fianl›urfa’da okudu. 1986 y›l›nda hemflire olarak ‹stanbul’da göreve bafllad›. 1990 y›l›ndan itibaren kamu emekçilerinin örgütlü mücadelesinde aktif olarak görev ald›. 1993–1996 y›llar› aras›nda 3 dönem KESK MYK ve GYK üyeli¤i görevinde bulundu. 1999 y›l›nda tutuklanarak, 4 ay hapishanede kald›. Defalarca gözalt›na al›nan, çeflitli bask›lara ve sürgün uygulamalar›na maruz kalan Erol, 3 Kas›m 2002 seçimlerinde DEHAP’tan Adana 1. s›ra milletvekilli aday› oldu. 22 Temmuz 2008 seçimlerinde de “Bin Umut” aday›yd›. Ancak adayl›¤› kesinleflti¤i günlerde pankreas kanserine yakaland›¤› için çekildi. 15 ayd›r çeflitli hastanelerde kanser tedavisi gören Erol mücadelelerle dolu olan örnek yaflam›n› hastal›¤›na yenik düflerek yitirdi. Siyasal ve kamusal alanda erke¤in ge-
‹flflççi-köylü 21 KESK eski Genel Sekreteri
Sevil Erol yafl fla am›n› yitirdi
risinde b›rak›lan kad›n kimli¤ini kabullenmeyerek kamu emekçilerinin s›n›f mücadelesinde ve Kürt özgürlük mücadelesinde önemli görevler üstlenerek önderleflen Erol’un zamans›z ölümü herkesi derinden üzdü. Sevil Erol için memleketi fianl›urfa’n›n Siverek ‹lçesi’nde 10 A¤ustos gü-
nü düzenlenen cenaze töreni’ne baflta Türkiye Kürdistan› olmak üzere Türkiye’nin birçok ilinden kat›l›m gerçekleflti. Sevil Erol’un yeflil, sar›, k›rm›z› renklerle bezenen tabutu Siverek Sulu Camii’ne getirildi. Erol’un cenazesi ö¤len saatlerinde k›l›nan namaz›n ard›ndan Siverek Asri Mezarl›¤›’na binlerce kiflinin kat›ld›-
Bu kad›n ölümü hakediyor! Zihnet Mersin… Efli taraf›ndan s›k s›k dövülen, iflkence yap›lan ve eflinden boflanmak istemesinin “cezas›n›” yaflam› ile ödeyen yani ölümü “hak eden” onlarca kad›ndan sadece biri. Boflanma taleplerinden aile büyüklerinin araya girmesiyle 4 kez vazgeçirilen 24 yafl›ndaki Zihnet, 3 çocu¤unun gözleri önünde tabancayla vurularak öldürülmüfltü. Ailesi-
nin geçimini sa¤lamak için evlere temizli¤e giden Zihnet, kendisi istememesine ra¤men 17 yafl›ndayken Alaattin Mersin’le ailesinin zoruyla evlendirilmifl. Ve aralar›ndaki sorunlar sürekli büyümüfl. Alaattin Mersin efline sadece dayak atmakla kalmam›fl aç b›rakma dahil çeflitli iflkenceler de yapm›fl. En sonunda da onu tek kurflunla gö¤sünden vurarak öldürmüfl. Zihnet’in katledilmesi ile ilgili davan›n duruflmas›nda sadece eflinin de-
¤il, eflinin ailesinin de katliamda parma¤› oldu¤u a盤a ç›kt›. Alaattin Mersin’in “kasten adam öldürme” suçlamas›yla yarg›land›¤› davan›n dördüncü duruflmas› ‹zmir 1. A¤›r Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Duruflmaya tutuklu san›k Alaattin Mersin, Zihnet Mersin’in ailesi ÇHD Kad›n Çal›flma Grubu avukatlar›ndan Canan
Uçar, Züleyha K›l›ç, ‹HD ‹zmir fiubesi avukatlar›ndan Günefl K›rm›z›gül müdahil olarak kat›ld›. Bir önceki celsede mahkeme müdahil avukatlar taraf›ndan mahkemeye getirilmesi istenen Zihnet Mersin’in ‹zmir 13. Aile Mahkemesi’ne açt›¤› boflanma davas›n›n dilekçesi ve Diyarbak›r Cumhuriyet Savc›l›¤›’na eflinin ailesi taraf›ndan iflkence gördü¤ü ve eflinin kendisini öldürmesi yönünde telkinleri oldu¤u yönündeki
verdi¤i ifadeler avukatlara verildi. Duruflmada söz alan müdahil avukatlardan Canan Uçar, Zihnet Mersin’in ölmeden önce Diyarbak›r Cumhuriyet Savc›l›¤›’na verdi¤i ifadede ve ‹zmir 13. Aile Mahkemesi’ne açt›¤› boflanma davas› dilekçesindeki beyanlar›nda kay›npederi ve kaynanas› ve kay›nlar›n›n efline kendisini öldürmesi yönünde telkinlerde bulundu¤unun aç›kça görüldü¤ünü belirtti. Uçar, “Kad›n› ailenin mülkiyeti gibi gören anlay›fl onun üzerinde yaflay›p yaflamayaca¤›na karar verme yetkisini de kendinde görüyor. Zihnet Mersin’in verdi¤i kendi el yaz›s› ile verdi¤i ifadelerde kay›npederi taraf›ndan ‘vajinas›n› yak›n, kimseye yar olmas›n, ölüm var boflanmak yok, bu kad›n ölümü hak ediyor’ fleklinde telkinlerde bulundu¤u görülüyor. Yine Alaattin Mersin’in annesinin o¤luna ‘Bizim komflumuz da kar›s›n› öldürdü, flimdi sokakta geziyor. Sen de bu kad›n› öldür hiçbir fley olmaz’ fleklinde sözler sarf etti¤i görülüyor” dedi. Beyanlarda ortaya ç›kt›¤› üzere cinayetin töre sahiki ile aile bireylerinin ortak karar›yla gerçeklefltirildi¤ini belirten Uçar, Alaatin Mersin’in babas›, annesi ve kardeflinin de azmettirici olarak davaya dahil edilmesini istedi. Mahkeme heyeti gerekli tan›klar›n dinlenmesi ve delillerin toplanarak müdahil avukatlar›n taleplerinin ondan sonra de¤erlendirilmesine karar vererek, duruflmay› Eylül ay›na erteledi. (H. Merkezi)
Gö¤ün yar›s› ¤› yürüyüfl ile götürüldü. Cenazenin tafl›nd›¤› arac›n önünde Erol’un posteri kad›nlar taraf›ndan tafl›nd›. Cenaze defin ifllemlerinin ard›ndan DTP Eflbaflkan› Emine Ayna, Erol’un mezar› bafl›nda yapt›¤› konuflmada, Erol’un Kürt özgürlük mücadelesi, sendikal mücadele ve cins mücadelesi verdi¤ini belirtti. Ayna “Bu yoldafl›m›z› bugün topra¤a vermenin ac›s›n› ve üzüntüsünü yafl›yoruz. Erol’un mücadelesinin sonucunda bugün Siverek’te binlerce insan›n kat›ld›¤› onurlu ve görkemli cenazesi mücadelemize ›fl›k tutacakt›r” dedi. KESK Genel Baflkan› Sami Evren ise Erol’un sendikal mücadelede militan bir kiflili¤e sahip oldu¤unu belirterek, “Kürt özgürlük mücadelesinde de direniflçi bir yönü vard›. Erol, bugün yine bir beyaz güvercin olarak Siverek’e uçtu. Sendikal mücadelede ve Kürt özgürlük hareketi için verdi¤i emek bugün halk›n onu sahiplenmesi ile ortaya ç›km›flt›r” diye konufltu. DÖKH Merkez yöneticisi Zeynep Kaflan ise “Sevil arkadafl›m›z uzun y›llard›r sendikal mücadele içerisinde özgür kad›n ideolojisini yaymak için mücadele eden bir yoldafl›m›zd›” dedi. (H. Merkezi).
Yorumsuz...
* ‹zmir Buca’da Mümine Gider (24) isimli kad›n›n, birlikte yaflad›¤› Turgut Halil Silahç›’n›n (24) silah›yla kendini vurarak intihar etti¤i iddia edildi. Edinilen bilgiye göre, Buca’da Mümine Gider isimli kad›n ruhsatl› tabanca ile bafl›ndan vuruldu. Olay›n tek görgü tan›¤› olan Gider’in yaklafl›k 2 y›ld›r birlikte yaflad›¤› Turgut Halil Silahç›, banyoda oldu¤u s›rada Gider’in tabanca ile kendisini bafl›ndan vurdu¤unu öne sürdü. Silah sesinin ard›ndan banyodan ç›kan Silahç›, Gider’i yerde kanlar içinde bulunca olay› sa¤l›k ekipleri ve polise haber verdi. Olay›n intihar m›, yoksa cinayet mi oldu¤u ise araflt›r›l›yor.
İşçi-köylü 23
Kültür Sanat
22 Ağustos-4 Eylül 2008
Filistin halk›, direnifl fliin gür sesini yitirdi (…) Sak›n›n hey kayalar› döve döve flark›m› koparan flimflekten! Benim gençli¤in yüre¤i! Benim beyaz kanatl› atl›! Benim y›kan putlar›! Kartallar› tepeleyen fliirleri benim eken tüm s›n›rlar›na Suriye’nin! Zalim düflmana ba¤›rd›m, ey Filistin, senin ad›na: “Ölürsem, ey böcekler, vücudumu didik didik edin!” Kar›nca yumurtas›ndan kartal ç›kmaz hiçbir vakit, yaln›z y›lan ç›kar zehirli y›lanlardan! Ben barbarlar›n atlar›n› iyi bilirim. Bir ben dururum onlar›n karfl›s›nda, bir ben, gençli¤in yüre¤iyim her daim, yüre¤iyim beyaz kanatl› atl›lar›n. (Mahmud Dervifl’in, “Filistinli Sevgili” fliirinden)
Filistin halk›n›n ac›lar›n›, kavgas›n› ve onlarca y›ld›r süregiden Siyonist sald›r›lar›, fliirlerinde ilmek ilmek dokuyan dünya çap›nda ün yapm›fl Filistinli flair Mahmud Dervifl 9 A¤ustos 2008’de yaflam›n› yitirdi. Dervifl’in, Filistin halk›n› yasa bo¤an bu ölümü, Filistin halk›n›n ac›lar›na yenilerinin eklendi¤i günlerde gerçekleflti. Onun yaflama veda etti¤i günlerde Gazze fieridi’nde 6 Filistinli uygulanan ambargo nedeniyle tedavileri yap›lamad›¤› için yaflam›n› yitiriyor ve böylece son dönemde tedavisi yap›lamad›¤› için yaflam›n› yitirenlerin say›s› 200’ü geçiyordu. 67 yafl›nda, geçirdi¤i bir kalp ameliyat› sonras› hayata gözlerini yuman flair, ard›nda, her biri 20’den fazla dile çevrilmifl olan, yüzlerce fliir b›rakt›. Mahmud Dervifl, 1941 y›l›nda, ‹srail s›n›rlar› içinde bulunan Akko kentinin köylerinden El-Berva’da do¤du. Akko ve Dervifl’in do¤du¤u El-Berva köyü hala ‹srail s›n›rlar› içinde bulunuyor. Dervifl’in köyü, Filistin halk› taraf›ndan El-Nakba, yani “felaket” olarak adland›r›lan Siyonist devletin kurulmas›na paralel olarak yaflanan, 1948 Arap‹srail savafl› s›ras›nda sald›r›ya u¤ray›nca, ailesi ile birlikte köyünü terk etmek zorunda kal›rlar. Bu zorunlu göç, Dervifl’in çocuk yaflta yazmaya bafllad›¤› fliirlerle sürecektir. fiiirlerinde a¤›rl›kl› olarak Filistin halk›n›n yaflad›¤› zorluklara ve u¤rad›¤› zulme yer veren Dervifl’in fliirleri daha genç yafllar›ndayken
yay›nlanmaya bafllar. Ancak Dervifl Filistin halk›n›n mücadelesine sadece edebi alanda de¤il, fiili faaliyetlerle de kat›l›r. Böylece ilk gençlik y›llar›nda El-Ard (Toprak) hareketine kat›l›r. Takip eden y›llarda El ‹ttihad gazetesinin ve de El Cedid dergisinin yaz› iflleri müdürlüklerini de yapan Dervifl, fliirleri ve yaz›lar› nedeniyle Siyonist ordu taraf›ndan tutuklan›r, ard›ndan ise, 1970 y›l›nda ‹srail’den sürgün edilir. Sürgünün ilk iki y›l›nda birçok Arap ülkesini gezen Dervifl, ‹srail ordusu taraf›ndan tutuklanm›fl, 1970 y›l›nda ‹srail’den sürgün edilmifl, 2 y›l birçok Arap ülkesinde dolaflm›flt›. Daha gençlik y›llar›nda ‹srail Komünist Partisi’ne üye olan Dervifl, 19831987 y›llar› aras›nda K›br›s Rum Kesimi’nde yaflad›, 1984 y›l›nda ise, 1982 Eylül’ünde, Sabra-fiatila katliamlar› sonras› yazd›¤› “Beyrut Kasidesi” fliiri ile Lenin Ödülü’nü kazand›. 2002 y›l›nda da Uluslararas› Naz›m Hikmet fiiir Ödülü’nü ald›. Filistin halk›n›n Siyonist iflgale karfl› yürüttü¤ü intifadan›n dünyadaki sesi olan Mahmud Dervifl’in Türkiye’de bas›lan fliir kitaplar› aras›nda Zeytin Yapraklar› (1964), Filistinli Sevgili (1971), Gecenin Sonu, Uzak Bir Sonbahar’›n Hafif Ya¤muru, Celile’de Kufllar Ölür, Dü¤ünler, Uykudan Uyan›yor Sevgilim, Yedinci Deneme bulunuyor. Çok say›da Arap ezgisinin dünya ça-
p›nda tan›nmas› da yine Mahmud Dervifl’in kaleminden ç›kan fliirlerin, Marcel Halife taraf›ndan yorumlanmas›yla gerçekleflti. Filistin ulusal marfl› Neflid el-intifada’n›n sözleri de yine flairin önemli fliirlerinden biridir. fiiirlerinin büyük bölümün hapiste yazan Dervifl, Arafat’›n öncülü¤ünde geliflen 1993 Oslo sürecini de, Filistin davas›na ihanet olarak adland›r›p, FKÖ’den istifa etti. Filistin’de son dönemde artarak süren HAMAS ve El Fetih aras›ndaki çat›flmalara da karfl› ç›kan ve son fliirlerinde de bunu iflleyen Mahmut Dervifl, yaflam›n› yitirmeden önce Beyrut’ta ikamet ediyor ve Beyrut merkezli “fiuuru Filistiniye” dergisini ç›kar›yordu.
fiiirlerinin büyük bölümün hapiste yazan Dervifl, Arafat’›n öncülü¤ünde geliflen 1993 Oslo sürecini de, Filistin davas›na ihanet olarak adland›r›p, FKÖ’den istifa etti. Filistin’de son dönemde artarak süren HAMAS ve El Fetih aras›ndaki çat›flmalara da karfl› ç›kan ve son fliirlerinde de bunu iflleyen Mahmut Dervifl, yaflam›n› yitirmeden önce Beyrut’ta ikamet ediyor ve Beyrut merkezli “fiuuru Filistiniye” dergisini ç›kar›yordu.
Mamak’ta yozlaflmaya karfl› gençlik flöleni Mamakl› gençler; Pir Sultan Abdal Derne¤i Mamak fiubesi Gençlik Komisyonu taraf›ndan düzenlenen yozlaflt›rmaya karfl› gençlik flöleninde bir araya geldi. 17 A¤ustos’ta Hac› Bektafl-› Veli (Tek Mezar) Park›’nda gerçeklefltirilen flölende halk ozanlar›, semah ekibi, PSAKD müzik toplulu¤u, fliir dinletisi, Grup K›z›l Türkü solisti yer ald›. Halk›n ve gençlerin yo¤un ilgisinin oldu¤u etkinlikte aç›lan kermes de ilgi gördü. fiölen, aç›l›fl konuflmas›n›n ard›ndan yap›lan devrim flehitleri için sayg› duruflu ile bafllad›. PSAKD baflkan›n›n yapt›¤› konuflman›n ard›ndan halk ozanlar› ve semah ekibi sahne ald›. fiiir dinletisinin ard›ndan Erol Zavar ve di¤er hasta tutsaklar için 29 A¤ustos’ta yap›lacak olan eylemin ça¤r›s› yap›ld›. Yap›lan ça¤r›n›n ard›ndan “Devrimci tutsaklar onurumuzdur” slogan› at›ld›. Halaylarla devam eden flölende Partizan olarak açt›¤›m›z standla ve etkinli¤e yollad›¤›m›z dayan›flma mesaj› ile yerimizi ald›k. Stand›m›z›n yo¤un ilgi gördü¤ü flölen “Yaflas›n devrimci dayan›flma”, “Faflizme karfl› omuz omuza” sloganlar›yla son buldu. (Ankara)
22 Ağustos-4 Eylül 2008
İşçi-köylü 23
Kültür Sanat
Sanata bak›flfl››m›z, sanat›n iflflllevi ya da devrimci bir eleflflttiri olarak sanat -3Anlamal›y›z. Bireyi toplumu anlamal›y›z. Onlar›n içinde, onlarla birlikte mücadeleyi anlamal›y›z. Sömürenler ve sömürülenleri, gerici iktidar› ve özlemini çekti¤imiz ilerici iktidar›, eskiyi ve yeniyi anlamal›y›z. Anlamak yapmakla özdefl de¤ildir ama yapabilmek istiyorsak anlamak flart. Sanat›m›z kime nas›l hizmet edecek, kime nas›l sald›racak? Kimi övecek, kimi yerecek? Neyi isteyecek, neyi reddedecek? Bütün bunlar için anlamam›z flart. Marks’› da Lenin’i de Mao’yu da ve baflar› sa¤lam›fl pek çok önderi yetifltirmifl, onlara ö¤retmen olmufl bir büyük deniz olan halka gitmeliyiz. O, bu talebimize mutlaka cevap verecektir. Bizi reddetmeyecektir. Yeter ki biz, prati¤imizle, onlara götürdüklerimizle onlar› reddetmifl olmayal›m. Yeniyi isterken geçmiflin bütününü göz ard› ya da reddetmeyelim. Bize s›çrama tahtas› oluflturabilecek zengin bir kültür co¤rafyas›n›n üzerinde bulunuyoruz. Hitit, Frigya, Lidya, Sümer, Yunan, Roma, Bizans, Osmanl› gibi pek çok uygarl›¤›n üzerinde yükselen ve onlarla ve di¤er medeniyetlerle etkileflerek, bugüne kadar gelmifl, kendine özgü yaflay›fl biçimi oluflturmufl bir co¤rafyada yafl›yoruz. Kuflkusuz bu yaflay›fl (düflünüfl ve davran›fl) biçimlerinin toplam› bir kültür oluflturmakta ve bu kültürün içinde bulunan ilerici ö¤eler de varl›¤›n› korumaktad›r. ‹ktidarlar›n gericili¤ine tezat halk›n sahip ç›k›p devam ettirdi¤i bu ilerici ö¤eler, bizim mücadelemizle daha ileri tafl›nmay› beklemektedir. Bu nas›l olacakt›r? Öncelikle biz Marksist’iz. Karfl›m›za ç›kan her olguyu sahip oldu¤umuz doktrinin süzgecinden geçiririz, elefltirici tarzda özümleriz. Sanat ve edebiyatta iyi ve do¤ru olan› al›r, yorumlar ve estetik düzeyde prati¤e uygulayarak ileri tafl›r›z. “Demek ki feodal ya da burjuva s›n›flar›n eserleri de olsalar eskilerinin ya da yabanc›lar›n miras›n› bir yana atmamal› ve ondan ö¤renmeyi reddetmemeliyiz. Ne var ki, bu miras› devralmak, örnek olarak kullanmak, hiçbir zaman, kendi yarat›c› çal›flmam›z›n yerini tutamaz”. (Mao) Bu ikisi birbirini reddedecek flekilde karfl› karfl›ya konulmamal›d›r. Yeniye ulaflmak için, her ikisinden de yararlanacak yarat›c› eserler ortaya konulmal›d›r. Bizler bunu yaparken, yani eski kültürü elefltiricili¤imizle iyi ya da kötü ö¤elerine ay›r›rken, ne sadece idealistlerin yapt›¤› gibi amac› gözetip sonucu göz ard› ederiz ne de mekanik materyalistlerin yapt›¤› gibi sonuca a¤›rl›k verip ama-
c› göz ard› ederiz. Biz amaç ve sonuç aras›ndaki diyalektik ba¤a-birli¤e a¤›rl›k veririz. “Kitlelere hizmet etme amac› ile kitlelerin onay›n› kazanma sonucu birbirine ayr›lmaz bir biçimde ba¤l›d›r; bu ikisi birlefltirilmelidir.” (Mao) Bizler bu diyalektik ba¤› kurarak eserlerimizi yaflat›r›z. Ve burada as›l olan, bizim öznel niyetimiz de¤il yaratt›¤›m›z eserin (prati¤imizin) kitlelerde yaratt›¤› etkidir. Mesele pratiktir, sonuçtur. Kitlelerin talebi do¤ru anlafl›lmal›d›r. Kitleler, kendine yabanc›, kendi kültürünü toptan reddeden bir dayatmay› asla kabul etmeyecektir. Biz kitlelere yeninin tarifini yaparken kitleler bize kendi yarat›mlar› olan kültürün ilerici ö¤elerini sunmaktad›r. Biz bunu neden reddedelim? Örne¤in araflt›rmalar göstermifltir ki ve pratik gözlemlerimizden de ç›karabilece¤imiz üzere, fiili iflgal alt›ndaki ülke halklar›n› bir kenara koyarsak iflgalci ABD emperyalizmine karfl› öfkesi en kabar›k halk bu topraklardad›r. Halk›m›zd›r. Bu bir kültürdür. Anti-emperyalist bir kültürdür. Geçmifli Osmanl›’n›n son dönemlerine kadar uzanan ve o günden bu yana artarak devam eden bir kültürdür. Emperyalistlerin askeri (‹ncirlik Üssü, di¤er ülkelerin askeri iflgali vb.) ekonomik ve siyasi iflgalleri (IMF, Dünya Bankas› vb.) kitlelerde anti-emperyalist kültürü gelifltirmifltir. Bu kültür ilericidir. Filistin’in, Bosna’n›n, Irak’›n, Afganistan’›n iflgali bu kültürü kal›c›laflt›r›rken bir yandan da halklar aras›ndaki dayan›flma duygusu geliflmifl, gerici iktidarlara duyulan öfke artm›flt›r. Bu bir kültürdür ve ilericidir. Ormanlar›n yok edilmesine, akarsular›n ve göllerin kirletilmesine, yaban hayvanlar›n›n k›y›m›na, flirketlerin do¤aya verdi¤i ar›t›lmam›fl at›klara vs. karfl› duyarl›l›k artm›fl kendili¤inden eylemler geliflmifltir. Bu bir kültürdür ve ilericidir. Yerel sanatlar›n, iletiflim ayg›tlar›n›n geliflimiyle çok genifl kesimlere ulafl›m› mümkün olmufl, sadece Türkiye’de de¤il dünyan›n uzak ülke halklar›nca da be¤eni kazanm›flt›r. Bu sanatlar›n içerisinde emperyalist kültüre karfl› halk›n kendi yaflam›ndan yans›tt›¤› ilerici ö¤eler bulunmaktad›r. Bu ilerici bir kültürdür. Sinemam›zda Y›lmaz Güney’in açt›¤› 盤›r hala yolumuza ›fl›k tutmaktad›r. Hala halk›m›z›n genifl kesimi taraf›ndan Y›lmaz Güney’in seviliyor oluflu kitlelerde bizim devrimci sanat›m›za duyulan açl›¤›n varl›¤›n› gösterir.
Fazla örne¤e ne hacet; biz halka giderken onu toptan reddeden bir anlay›flta olmayaca¤›z. Bu konudaki fenerimiz Mao’dur; “Milli biçim enternasyonal öz.” Bu flu demektir; Bizler Yeni Demokratik Kültürü oluflturmaya çal›fl›rken devrimci sanat›m›z Marksizm-LeninizmMaoizm’in evrensel geçerlili¤iyle devrimci faaliyetimizin “prati¤ini eksiksiz ve do¤ru bir biçimde birlefltirmeliyiz.” (Mao) Ya da, baflka bir anlat›mla Marksizm-Leninizm-Maoizm’in evrensel geçerlili¤iyle halk›m›z› kendine özgü milli özelliklerini birlefltirmeliyiz. Bu, kaba formüllerle, flematik olarak uygulanabilecek bir fley de¤ildir-olmayacakt›r. Halk›m›z› di¤er halklardan ay›ran duygu ve düflünüfl biçimleri, dil biçimleri, farkl› ve çok çeflitli folklorik özellikleri vard›r. Ezilen Kürt ulusunun ve çeflitli milliyetlerden az›nl›klar›n mevcut oluflu bu çeflitlili¤i art›rmaktad›r. Bu haliyle yeryüzündeki pek çok ülkeden daha zengin bir kültür özelli¤indedir. Biz bu farkl›l›¤› birlefltirmek, tek bir kal›ba döküp ayn›laflt›rmak istemiyoruz. Bu çok çeflitlili¤e bir zenginlik olarak bak›yoruz ve bu zenginli¤in bize de, yaratmak istedi¤imiz kültür için genifl imkânlar sa¤layaca¤›na inan›yoruz. Fakat onu bir bütün olarak almak yerine, ilerici olan yan›n› sahipleniyoruz. Onu Marksizm-Leninizm-Maoizm’in evrensel geçerlili¤e sahip özüyle yo¤urup yeni bir kültür yaratmak istiyoruz. Farkl› uluslar›n kültürleriyle, ulusumuzun ve Kürt ulusunun kültürleri bir ve ayn› de¤ildir. Tarihsel etkileflimden dolay› baz› benzerlikler baz› ilerici-demokratik taleplerin benzeflmesi farkl› uluslar›n kültürlerini ayn›laflt›rmaz. Marksizm-Leninizm-Maoizm’in evrensel geçerlili¤inden bahsederken de bunu, bütün kültürleri ayn›laflt›rmak olarak ele alamay›z. Fakat enternasyonal proletaryan›n bir parças› olarak Türkiye’de Yeni Demokratik Devrim yürüyüflümüzde devrimci sanat›m›z, yarataca¤›m›z Yeni Demokratik Kültür sayesinde halklar›m›z›n eski kültür biçimlerini enternasyonal proletaryan›n görüflüyle yeni bir öze kavuflturur ve onun –enternasyonal proletaryan›n- bir parças› yapar. Bizler farkl› kültürlerle etkileflimde bulunman›n kötü bir fley oldu¤unu söyleyemeyiz. Çünkü nitelik bak›mdan, farkl› ülkelerde güçlü sanat eserleri de mevcuttur. Bunlardan yararlanmay› reddedemeyiz. Bunlarla birlikte co¤rafyam›z›n eski tarihini bilmeli ve oralardan da yararlanmal›y›z. Bizler toplumsal diyalektik ba-
¤›n, ilerici ö¤elerin gerici ö¤elerin ba¤r›nda olufltu¤unu ve oralardan yararlanman›n bizi güçlendirece¤ini biliriz. Toplumsal yaflam›n insan kafas›ndaki yans›mas› olarak sanat›n gelifliminde toplumsal geliflimin uygunluk sa¤lad›¤›n› biliriz. Bu bak›mdan farkl› kültürlerden, tarihten de ö¤renebiliriz, ö¤rendi¤imizi Marksizm-Leninizm-Maoizm’in elefltirel süzgecinden geçirip yeniye ulaflabiliriz. Bütün bunlar› düflünürken, prati¤e uygularken hat›rda tutmaktan bir an bile vazgeçece¤imiz fley, genel mücadelenin ihtiyaçlar›n›n bir parças› olarak pratik sergileyece¤imizdir. Genel faaliyeti bir makine gibi düflünürken sanat çal›flmalar›m›z›n da bu makinenin bir parças› oldu¤u yönünde bir benzetmeyle bu konuya daha önce k›saca de¤inmifltik ama konunun önemine dair bir kere daha vurgu yapmakta fayda var. Çünkü Proletarya Partisi’nin strateji ve takti¤ini genel ve dönemsel teorik, pratik yönelimini dikkate almadan sanatç›lar›m›z›n kendi bafl›na çaba sarf etmeleri hem sanatç›ya, onun eserine, kitlelere bir faydas› olmayaca¤› gibi (geçici baflar›lar› olsa da) Proletarya Partisi’nin bir parças› olma sorumlulu¤unu yerine getirmedi¤i için de bir katk› sa¤lamayacakt›r. Bu noktada Proletarya Partisi ile proleter sanatç› aras›nda son derece aç›k-belirgin bir diyalektik ba¤ vard›r-olmal›d›r. Genel olarak söylersek; Proletarya Partisi, sanatç›n›n geliflimi ve yeteneklerini kullanabilmesi için onu teflvik eder, imkân ve olanaklar›n› sunar, ideolojik olarak e¤itir, enternasyonal yolu gösterir. Sanatç› ise, sunulanlar› kendisini ve sanat›n› gelifltirmek üzere kullan›r ve üretimlerini hem partiye -kadro, üye, sempatizanlara- hem de kitlelere sunar. Böylece genel yönelimle örtüflecek biçimde devrimci kültür düzeyini ileri tafl›mak için halka hizmet etmifl olur. Bu ikisi –parti ve sanatç›- aras›ndaki karfl›l›kl› iliflki biçimi birbirini destekleyip gelifltiren bir diyalektik iliflki biçimidir. “Partinin sanat ve edebiyat alan›ndaki çal›flmas›n›n, partinin çal›flmalar›n›n tümü içinde kesin ve belirli bir yeri vard›r ve bu çal›flma partinin belirli bir dönem için saptad›¤› devrimci görevlere ba¤l›d›r.” (Mao) E¤er sanat s›n›flar üstü de¤ilse, siyasete ba¤›ml›d›r da. Öte yandan siyasete de önemli etki yapar. Böyle düflünürsek bütünü alg›layabiliriz. Devrimci faaliyetimizin her birini tek tek ele al›r da di¤er faaliyet biçimleriyle ba¤›n› kuramazsak bir bir ilerleme kaydedemeyiz. (Devam edecek)
Kavga okulu
İşçi-köylü 24
22 Ağustos-4 Eylül 2008
Bizim tanr›m›z halk kitleleridir!
26 Aral›k 1893 tarihinde Hunan eyaletinde fiaofla Çung”ta dünyaya gelen Mao Zedung, 1911 y›l›nda Yeni Cumhuriyetçi Ordu’da 6 ay askerlik yapt›.1911–1918 y›llar› aras›nda Hunan bölgesinin baflkenti olan Changsa’da ö¤retmen okuluna gitti. Bütün bu süre boyunca oluflan ö¤renci hareketinin önderli¤i içinde yer alan Mao Zedung, 1918 y›l›nda Marksist düflüncelerle tan›flt›. 1921 y›l›nda 12 delege ile birlikte Çin Komünist Partisi’nin kurulufluna önderlik etti. Gericilerin ö¤renci ve köylü hareketine yönelik katliamlar›n›n ard›ndan küçük bir grupla da¤lara çekildi. Böylece ileride büyüyüp geliflecek ve Çin Devrimi’nin en önemli gücü haline gelecek halk ordusunun ilk çekirde¤ini oluflturdu. 800 milyonluk bir ülkede küçük bir grupla yola ç›karak tüm karalamalara karfl›n “küçük gruplar büyük cüretler” anlay›fl› ile yüz binlere ulaflan ve milyonlarca insan›n deste¤ini kazanan halk ordusunun kurulmas›na düflünceleri ve prati¤i ile önderlik edenlerden oldu. Çan Kay fiek’in sald›r›lar›na karfl› Çin köylüleri içinde örgütlenerek düflman›na a¤›r darbeler indirdi. Japon iflgaline karfl› gelifltirdi¤i taktik politikalar ile genifl halk kitlelerinin deste¤ini almay› baflard›. Çan Kay fiek’in ordular›ndan kaçarken ald›¤› büyük kay›plara ra¤men harekât›n büyük bir zafere ve tarihe “uzun yürüyüfl” olarak kaz›nacak bir destana dönüflmesine önderlik etti. On binlerce savaflç›n›n yaflam›n› yitirdi¤i ve büyük bir yenilginin yafland›¤› bir süreci K›z›l Ordunun Çin halk› ile bütünleflti¤i, büyük bir ajitasyon, propaganda ve örgütlenme faaliyetine dönüfltürdü. En zor koflullarda bile Çin halk›n›n temel sorunlar› ile ilgilenmekten vazgeçmedi, siyasi çal›flmay› ertelemedi. Çin Komünist Partisi’nin milyonlarca köylünün bilincinde yer edinmesinde, iflçi s›n›f›n›n savafl›m›na önderlik etmesinde ortaya koydu¤u politikalar ile çok önemli bir pozisyonda yer ald›. Mao Zedung, Hunan eyaletinde kömür madenlerinde iflçilerin içinde faaliyet yürüterek Çin Komünist Partisi’nin buradaki örgütlenmesinin temellerini att›. Bu bölge iflçi s›n›f› mücadelesinin en dinamik gücü haline geldi. ‹ddia edilenin aksine Mao Zedung sadece bir köylü önderi de¤il ayn› zamanda iflçi s›n›f›n›n içinde zengin bir örgüt-
lenme tecrübesine sahip bir önderdi. Mao yoldafl, tüm yaflam›n› kitleleri anlamak, onlar›n ruhuna inmek ve sosyalizm yolunda savafla seferber etmek için harcad›. Bunun için tüm enerjisi ile çal›flt›. Mütevaz›, sade yaflam› ve halk y›¤›nlar› ile kurdu¤u iliflkide onlar›n insiyatifini, yarat›c›l›¤›n› a盤a ç›karan yaklafl›m› milyonlarca emekçinin gönlünde yer edinmesine neden oldu. Daha genç yafllarda Çin’in birçok bölgesini gezerek Çin toplumuna dair düflüncelerini flekillendirdi. Mao Zedung yoldafl gerilla savafl›n› Çin koflullar›na yarat›c› bir flekilde uyarlayarak gericilerin ordusunu yenilgiye u¤ratmay› baflard›. Mao yoldafl›n halktan ö¤renme, tüm karar süreçlerine dâhil etme ve inceleme-araflt›rma yapma tarz› ÇPK’nin çal›flma kültürü haline geldi. Savafl sanat›n› büyük bir ustal›kla uygulayarak bunu savafl içinde derinlefltiren Mao yoldafl Halk Savafl› teorisini gelifltirdi.
“Burjuva karargâhlar› bombalay›n” Parti içinde ortaya ç›kan fikir ayr›l›klar›nda “birlik-mücadele ve daha üst düzeyde birlik” ilkesini uygulayarak birli¤in gelifltirilmesine öncülük etti. Mao Zedung yoldafl›n savundu¤u görüfller ÇKP içerisinde uzun süre az›nl›kta kalmas›na ra¤men büyük bir sab›rla iki çizgi mücadelesi yürüterek ÇKP’ye do¤ru çizgiyi gösterdi. O tüm bunlar› savafl›n içinde yer alarak savafl içinde kadrolar› e¤iterek yapt›. Toplu ayaklanma teorilerine, köylülü¤ü küçümseyen anlay›fllara karfl› iflçi s›n›f›n›n önderli¤inde köylülerin temel gücü oluflturdu¤u ve iktidar›n k›rlardan flehirlere parça parça ele geçirildi¤i Halk Savafl› teorisini savundu. Mao Zedung yoldafl›n yaflam› savafl›n savaflarak ö¤renilece¤i ilkesinin Çin Devrimi ve Çin halk› özgülünde somut bir örne¤idir. Çin Devrimi’ne dair tüm düflünceleri, gerilla ordular›n›n bafl›nda da¤lar›n dondurucu so¤u¤unda, vadilerin uçsuz bucaks›z bozk›r›nda gelifltirdi. ÇKP’nin önderlik etti¤i Halk Savafl›,
Parti içinde ortaya ç›kan fikir ayr›klar›nda “birlik-mücadele ve daha üst düzeyde birlik” ilkesini uygulayarak birli¤in gelifltirilmesine öncülük etti. Mao Zedung yoldafl›n savundu¤u görüfller ÇKP içerisinde uzun süre az›nl›kta kalmas›na ra¤men büyük bir sab›rla iki çizgi mücadelesi yürüterek ÇKP’ ye do¤ru çizgiyi gösterdi.
1949 y›l›nda zafere ulaflarak Çin Halk Cumhuriyeti ilan edildi. Ancak Mao Zedung Çin’de sosyalizme yürüyüflün yeni bafllad›¤›na dikkat çekti. Rus Devrimi’nin deneyimlerinden ö¤renerek Çin’de sosyalizmin inflas›na at›ld›. Çin’de devrimin gerçekleflmesi ile burjuvazinin ortadan kalkmad›¤›n›, binlerce y›ll›k geleneklerin insan ruhunda derin izler b›rakt›¤›n›, bunun yap›lacak say›s›z devrimle afl›labilece¤ini söyledi. ÇKP’nin önderlik etti¤i ve modern Çin’in yarat›lmas›nda temel çizgileri belirledi. ÇKP önderli¤inde Çin Halk Cumhuriyeti mucizeler yaratarak sanayide ve üretimde büyük at›l›mlar gerçeklefltirdi.1950’lerden itibaren ortaya ç›kan burjuva fikirlere karfl› “Çin’in sosyalist yolu mu kapitalist yolu mu tutaca¤› henüz netleflmemifltir” diyerek geri dönüfllere dikkat çekti. Mao Zedung felsefe alan›nda çeliflki yasas›na dair ortaya koydu¤u görüfller ile Marksizm-Leninizm’e önemli katk›larda bulundu. Felsefe, ekonomi ve bilimsel sosyalizme katk›lar› ile Maoizm’i yaratt›. Mao Zedung, tüm yaflam› boyunca burjuva fikirlere karfl› büyük bir savafl verdi. ÇKP önderli¤inde yürüttü¤ü Büyük Proleter Kültür Devrimi ile Çin halk›n› bu savafl›m›n merkezine koydu. “Burjuva karargâhlar› bombalay›n” fliar› ile ÇKP içindeki burjuva fikirlere karfl› savafl›m›n fitilini ateflledi. Bu, tarihte ilk defa yaflanan bir olayd›. Tarihte ilk defa iktidar› elinde tutan bir parti kendini halk y›¤›nlar›n›n denetimine, elefltirisine ve müdahalesine aç›yordu. 9 Eylül 1976’da sonsuzlu¤a yelken açt›¤›nda sosyalizmin ve komünizme giden yolun sigortas› durumunda olan Büyük Proleter Kültür Devrimini dünya halklar›na miras olarak b›rakt›. Yüz milyonlarca insan›n soka¤a ç›kmas›ndan, ortaya ç›kan kargaflal›ktan çekinmeyen Mao Zedung Çin halk›na karfl› güvenini de gösteriyordu. Mao Zedung iktidar›n ele geçirilmesinden sonra s›n›f savafl›m›n daha derinden ve keskin yaflanaca¤›n›, bunun için halk y›¤›nla-
r›n›n bilincinin dönüfltürülmesi gerekti¤ini söyledi. Gerekli olan bir de¤il say›s›z kültür devrimiydi. Mao Zedung “Proletarya diktatörlü¤ü alt›nda devrimin sürdürülmesi” konusunda oldukça zengin teorik görüfller ve yarat›c› pratikler ortaya koymufltur. Sovyetler Birli¤i’nde Stalin’in ölümünün ard›ndan iktidar› ele geçiren burjuvaziye ve onlar›n modern revizyonist düflüncelerine karfl› amans›z bir savafl›m yürütmüfltür. Modern revizyonizmin devlet ve devrim, proletarya diktatörlü¤ü ve kapitalist yol ile sosyalist yol mücadelesi konusunda büyük bir ideolojik mücadele vererek halk y›¤›nlar›n› bu düflmana karfl› uyarm›flt›r. Mao Zedung yoldafl büyük yenilgiler yaflamas›na ve birçok kez muhalefette kalmas›na ra¤men halk kitlelerine olan güvenini asla yitirmedi. Onlara karfl› duydu¤u sonsuz güveni onlar›n gücü ile her türlü mucizenin yarat›laca¤›na dair besledi¤i inanc› tüm yaflam› boyunca canl› tuttu. Çin halk›, Mao yoldafl› yüre¤ine alarak onun bu inanc›n› karfl›l›ks›z b›rakmad›. Tarihi yaratan›n kitleler oldu¤u bilincini daima diri tuttu. Halk kendisini anlayan, kendi ç›karlar› için onlarla beraber dövüflenleri asla yaln›z b›rakmamakta. Ülkemizde yaflanan toplumsal geliflmeler de bunun böyle oldu¤unu do¤rulamaktad›r. Emekçiler, ezilenler daha iyi bir yaflam, ba¤›ms›zl›k ve sosyalizm için büyük bedeller ödeyerek nice de¤erler yaratmas›n› bilmifllerdir. Deniz Gezmifller, Mahir Çayanlar ve ‹brahim Kaypakkayalar aradan 40 y›l geçmifl olmas›na ra¤men y›¤›nlar›n gönlünde, yüre¤inde yaflamaya devam etmektedir. Ülkemiz iflçi s›n›f› zengin bir tarihi tecrübeye sahiptir. Kürt halk› ulusal bask›ya, imha ve inkâra karfl› serhildanlar yaratarak de¤erlerini savunmufltur. Halk y›¤›nlar›n›n kahredici gücünü a盤a ç›karmak ve örgütlemek bizim yetene¤imize ve çabam›za ba¤l›d›r. Emekçiler, ezilenler kendisi için ödenen hiçbiri bedeli karfl›l›ks›z b›rakmam›flt›r. Yeter ki bizde onlar›n sesi yank›lans›n. Bizim sesimizin yank›lanmas› uzun sürmeyecektir!
İşçi-köylü 25
22 Ağustos-4 Eylül 2008 Kavgada ölümsüzleflenler! 2 Eylül günü iflkenceci polis Fikret Çetin’in cezaland›r›lmas› eyleminden 1.5 saat sonra ‹zmir’in Hatay semtinde Arap Deresi mevkiinde arama yapan polis ekipleri ile karfl›laflt›lar. Burada polisle girdikleri çat›flmada ‹brahim Kara olay yerinde flehit düflerken Ali Geçgel sa¤ olarak yakaland›ktan sonra polis taraf›ndan katledildi. Olaydan sonra abisi Ali Geçgel’in ölüm haberini duyup cenazeyi almak için ‹zmir’e giden Munzur Geçgel gözalt›na al›n›r. U¤rad›¤› iflkenceler sonucu flehit düfler. ‹brahim Kara; Erzincan’›n Refahiye ilçesi Resulo¤lu köyünde dünyaya geldi. Yoksulluktan kaynak-
l› ancak ilkokulu bitirmifl, sonras›nda çal›flmak zorunda kalm›flt›. ‹nflaatlarda ve fabrikalarda çal›flt›¤› s›rada Proletarya Partisi’nin düflünceleri ile tan›flt›.1980 y›l›nda parti üyesi olan ‹brahim Kara ayn› zamanda ‹stanbul Anadolu yakas› T‹KKO komutanlar›ndand›. Daha sonra faaliyet yürüttü¤ü ‹zmir’de 2 Eylül 1980’de devletin kolluk güçleri ile girdikleri çat›flmada Ali Geçgel’le birlikte flehit düfltüler. Ali Geçgel; Tunceli’nin Mazgirt ilçesinin Göktepe köyünde yoksul bir köylü ailesinin çocu¤u olarak dünyaya geldi. 1975’te mücadeleye bafllayarak Proletarya Partisi’nin I.
PUSULA Devrimci savafl bilinçli öznelerle kazan›l›r! Kadro ve militanlar›n ideolojik-teorik ve politik bak›mdan yetersizliklerle dolu olmas›› gündemimizdeki meselelerin bafl›nda gelmektedir. Bu sorunla karfl› karfl›ya kalmak do¤ald›r ki, faaliyetin bütününü etkilemektedir. S›n›f mücadelesi özü itibariyle politik bir mücadeledir. Ezilenlerin egemen s›n›flara karfl› komünist parti önderli¤inde yürüttükleri politik iktidar› alma savafl›d›r. Bu savaflta parti, kadro ve militanlar› arac›l›¤›yla kitlelere ulafl›r, kitleleri örgütler ve onlara yol gösterir. Kadro ve militanlar kitlelerle parti aras›ndaki iletken tel görevini görmektedirler. Bunun içindir ki, kadro ve militanlar›n ideolojik durufllar›, teorik birikimleri, politik seviyeleri, örgütleme yetenekleri belirleyici önemdedir. Bu noktada politikaya ilgisizlik, bahsini etti¤imiz sorunun ana halkas›n› oluflturmaktad›r. Çünkü asgari ölçülerde bir kadro ve militan tipi yaratman›n ilk dura¤› politikaya gösterilen ilgidir. Bu ilgi olmad›¤› sürece ideolojik-teorik-örgütsel bak›mdan geliflme yoluna girilemez. Politikaya neden ilgi göstermek gerekiyor? Çünkü s›n›f savafl›n›n kendisi politiktir. Ezilenlerin ezen s›n›flara karfl› bafllatt›¤› hareketin, kendili¤inden kalk›flmalar›n, öfke patlamalar›n›n, komünist parti önderli¤inde belli bir plan ve program etraf›nda bilinçli bir eyleme dönüflmesidir ve bafllang›c›ndan sonuna kadar politik bir süreç yaflanmaktad›r. Bu politik süreci yöneten, yönlendiren politik özneler olmadan süreç ilerleyebilir mi? Komünist parti ve bilinçli kadrolar› olmadan kitlelerin öfke patlamalar›n›n bilinçli ve iktidar hedefli bir mücadeleye
dönüflemeyece¤ini s›n›f mücadelesinin tarihsel sürecinden ö¤rendik ve bugün de ö¤renmeye devam ediyoruz. Demek oluyor ki politik süreç ancak ve ancak bu sürecin bilincinde olan politik özneler üzerinden flekillenir. Politik sürecin fark›nda olan, s›n›f savafl›n›n yasalar›n› kavrayan, MLM’yi eylem k›lavuzu olarak kavrayabilen bilinçli unsurlarla bu süreç örülebilir. Nihayetinde politikaya ilgisizlik, politik özne olma bilincinden uzakl›k, kitlelere yabanc›l›k bir sonuçtur. Bu sonucun da bir sürecin ürünü oldu¤u aç›kt›r. S›n›f savafl›n›n uzun süredir devam eden dura¤an seyri bu durumun as›l kayna¤›d›r. Kitle hareketlerinin dibe vurdu¤u, kazan›lan mevzilerin kaybedildi¤i, devrimci komünist örgütlenmelerin kan kaybetti¤i bir ortamda kadro ve militan yap›s›nda bozulma ve dejenerasyon kaç›n›lmaz olarak yaflanmaktad›r. Kadro ve militanlardaki bozulma s›n›f savafl›n›n sorunlar›na, politik-teorik meselelere ilgisizlik, kitlelere güvensizlik, kitlelerden uzaklaflmak, parti iflleyifline uymayarak bu iflleyifli bozmak, mücadelenin baflar›s› için partinin zorunlu oldu¤una kuflkuyla yaklaflmak, yoldafll›k iliflkilerinde yozlaflmak olarak kendini göstermektedir. Bu noktadan sonra devrim ve sosyalizm davas›na inançs›zl›k, kitlelere güvensizlik, partiye kuflkuyla yaklaflmak sürece damgas›n› vurmaya bafllar. Dolay›s›yla da kitleleri örgütlemek, devrim mücadelesini baflar›ya ulaflt›rmak hedefi soyut bir projeye dönüflür. Nitelikli kadrolar›n kayb›n› telafi edecek, yeni kadrolar ortaya ç›karacak, bofllu¤u dolduracak bir dalgan›n olmay›fl›yla birlikte sorun kangren halini almaya bafllar. S›n›f savafl›n›n gerilemesine paralel
Konferans›ndan sonra parti üyesi olan Ali Geçgel flehit düfltü¤ü 1980 y›l›na kadar bu görevini lay›k›yla yürüttü. Munzur Geçgel; Proletarya Partisi’nin taraftar› olan Munzur Geçgel üzerine at›lmak istenen suçlar› kabul etmez. Onun bu direngenli¤ini sindiremeyen iflkenceciler onu katleder. Pir Hasan Kulaç 1981’in Eylül ay›nda Dersim’de “ Savafl var savafla gidiyoruz” diyen Bolu ve Kayseri hava indirme tugaylar› da dâhil özel yetifltirilmifl elemanlar› ile 20 bini aflk›n askeri gücünü Dersim’e y›¤an devlet bölgenin dört bir yan›n› kuflatt›. 5 Eylül 1981’de Ovac›k Mer-
artan toplumsal çürüme ve yozlaflmadan kaynakl› oldukça sorunlu ve deforme olmufl kiflilikler, faaliyetçi profilleri mücadele saflar›na dolmaya bafllar. Bu faaliyetçileri flekillendirip yeniden kal›ba dökecek politik atmosferin ve bununla eflgüdümlü uygulanan bir e¤itim politikas›n›n olmamas›ndan dolay› sorun büyümektedir. Sonuç itibariyle s›n›f mücadelesindeki gerilemenin ve artan toplumsal çürümenin objektif bir sonucuyla karfl› karfl›yay›z. Tablonun k›sa sürede de¤iflmesi mümkün de¤ildir. S›n›f savafl›n›n keskinleflmesine, kitle hareketlenmelerinin geliflmesine, partinin bu süreci yakalama yetene¤ine ba¤l›d›r her fley. Süreç yakaland›¤›, parti, kitleleri kucaklayacak taktik politikalar belirledi¤i ve uygulanmas› için kadrolar›n› seferber etti¤i taktirde çözüm yoluna da girilmifl demektir. Bu anlamda da politikaya ilgisizli¤in yakalanacak ilk halka oldu¤unu belirttik. Devrimcili¤in k›stas›n› oluflturan temel bir sorundur bu. Bir devrimci “politik bir öznedir ya da hiçbir fleydir” mesele gayet aç›kt›r. Bugünün faaliyetçileri politik bir s›fatla kitlelerin karfl›s›na ç›kmakta, çeflitli görev ve sorumluluklar tafl›maktad›rlar. Buna karfl›n bu faaliyetçilerin ço¤u ald›klar› görev ve sorumluluklar›n alt›nda ezilmektedir. Birço¤u kitleler taraf›ndan politik s›fatla tan›nmaktan çok gazete da¤›tan, afifl yapan, bildiri, bilet da¤›tan, eylemden eyleme koflan gençler olarak tan›nmaktad›rlar. Bu kitlelerin suçu veya yanl›fl› de¤il, onlarla kurulan iliflkinin do¤al sonucudur. Onlar bizi nas›l görüyorlarsa öyle tan›ml›yorlar. Onlar bizi sadece gazete da¤›t›rken, bilet satarken, eylemden eyleme kofltururken görüyorlar. Bizi sorunlar›yla ilgilenirken görmüyorlar, içinde bulunduklar› duruma dair araflt›rma inceleme yaparken görmüyorlar, ülke ve dünya sorunlar› üzerine tart›fl›rken görmüyorlar, s›n›f mücadelesinin gündemlerine iliflkin tutum, tav›r gelifltirirken görmüyorlar… Yani k›sacas› onlar bizi iyi izliyorlar, nas›l görüyorlarsa
Kavga okulu
canlar mevkiinde kendi köylerine yak›n bir ormanda bulunan Pir Hasan Kulaç ve yoldafllar› çembere al›nd›. Helikopterlerle gerillalar› kuflatan devlet güçleri ile yaflanan çat›flma sonucu parti üyesi Pir Hasan Kulaç flehit düflerken di¤er gerillalar tutsak düfltü. Dersim Ovac›k ilçesi Yaz›ören köyünde dünyaya gelen Pir Hasan Kulaç ailesinin ekonomik durumunun kötü olmas› nedeni ile okuluna devam edememifl ‹stanbul’a göç ederek burada iflçi olarak çal›flm›flt›r. Bu s›rada Proletarya Partisi’nin düflünceleri ile tan›flan Pir Hasan Kulaç, direnifli ve kararl›l›¤›n› miras b›rakm›flt›r.
öyle adland›r›yorlar. Ve flunu unutmayal›m kitleler iyi gözlemlerler! O zaman flu sorular› sormak gerekir; kitlelerin sorunlar›yla ilgilenmeyen, nas›l bir örgütlenme yürütece¤ine kafa yormayan bir devrimci olabilir mi? Egemen s›n›flar›n ezilenlere karfl› gelifltirdi¤i politikalar›n fark›nda olmayan bir devrimci olabilir mi? MLM’yi ö¤renip kavrama çabas› göstermeyen bunun için araflt›rma ve inceleme yapmayan bir devrimci olabilir mi? Kitlelerin yaflamlar›na, sorunlar›na yabanc›, kitle hareketlerinden uzak duran bir devrimci olabilir mi? Mesele gayet aç›kt›r; devrimci olup olmad›¤›m›z meselesidir. Kitleleri örgütleme ifli bir politika, kitleleri savaflt›rmak bir politika oldu¤una göre, politikay› uygulamaya çal›flan›n bu politikan›n bilincinde etkin bir özne olmas› flartt›r. Kitlelerin sorunlar›n›n fark›nda olan, egemen s›n›f›n sald›r›lar›na karfl› tav›r alan ve kitlelerin de bu tavr› almas› için örgütleme çal›flmas› yürüten, devrim davas›n› yaflam ve iliflkilerinin merkezine oturtan bilinçli öznelere ihtiyaç vard›r. Bu yarat›lam›yorsa e¤er bir özneden çok edilgen bir nesneden bahsedilebilir. Edilgen olan, nesneleflmifl bireylerle de devrimci faaliyet örülemez. Böylesi faaliyetçilerin kitleler karfl›s›nda sayg›nl›¤›, otoritesi ve ikna gücü olmaz. Bu özellikleri tafl›mayanlara kitleler güven duymaz. Bu tablo kolektif ve bireysel müdahalelerle de¤iflir ancak. S›n›f mücadelesinin gittikçe ›s›nan atmosferi, h›zland›r›c› bir etki yaratacakt›r. Faaliyetçiler bu atmosfer içerisinde flekillenecek, de¤iflip dönüfleceklerdir. Bu sürece uyum sa¤layanlar kal›plar› parçalayarak geliflme yoluna girecek, sürecin gerisinde kalanlar ise eleneceklerdir. Bu her zaman böyle olmufltur. Faaliyetçiler s›n›f mücadelesinin sorunlar›na ilgi göstermeye bafllad›kça, kitlelerle iliflkilerini gelifltirdikçe özne olma bilincini de kazanmaya bafllayacaklard›r. Kitlelerin ve pratik sürecin ihtiyaçlar›na yan›t olma zorunlulu¤u bunu dayatacakt›r.
İşçi-köylü 26
22 Ağustos-4 Eylül 2008
Baflar›n›n yolu ayn› hedefe kilitlenmekten geçer S›n›f mücadelesi aç›s›ndan zorlu bir süreçten geçiyoruz. Sürecin zorlu¤u bize yaln›z büyük sorumluluklar yüklemiyor, ayn› zamanda mücadele aç›s›ndan ortaya ç›kan olanaklar› en verimli tarzda de¤erlendirmek için ileri düzeyde kolektif bir çaban›n zorunlulu¤unu da iflaret ediyor. Asl›nda bu partili çal›flma tarz›n›n bir gere¤idir de. Ve partili yaflam bugün bize flunu emrediyor: Hepimiz iradenin bize gösterdi¤i hedefe do¤ru yönelmeliyiz. Tüm gücümüzü-enerjimizi s›n›f mücadelesinin ve partinin sorunlar›n›n çözümü noktas›nda yo¤unlaflt›rmal›y›z. Ayn› hedeflerde yo¤unlaflmak, bire bir ayn› düflünmek anlam›na gelmez. Tabi ki farkl›l›klar›m›z olacakt›r ama tüm bu farkl›l›klar›m›z pratik görevlerimizi yerine getirmenin önünde engel olmamal›d›r. Yani biz farkl›l›klar›m›zla birlikte yoldafl ve kolektif çal›flman›n da birer öznesiyiz. E¤er farkl›l›klar›m›z yürüyüfl tempomuzu sakatl›yorsa, biz örgütlü olman›n bize yükle-
ra¤men hala kendisinde hiç bir kusur görmeyen, her fleyi di¤erlerinde arayan epeyce yaman militana tan›k olmufluzdur. Burada öylesine kendisine sevdalanm›fl bir kiflilik gerçe¤i var ki; bir militan›n, bir yöneticinin de¤ifltirme ve dönüfltürme gücünü yok say›yor. Oysa insanlar› de¤ifltirme, hatalar›n› düzeltme, do¤rular› kavratma vb. meziyetler orta yerde yoksa o militan›n, yöneticinin militanl›¤› ve yöneticili¤i tart›fl›lmaya muhtaçt›r. Elbette ki herkes mutlaka olumlu yönde de¤iflir anlay›fl›na sahip de¤iliz. Ama hiç kimseyi de¤ifltirme gücüne sahip olmayan militan›n militanl›¤›n› da tart›flmal›y›z-tart›flmak zorunday›z. Her fleyden önce bir militan ideolojik olarak net olmal›d›r. ‹deolojide netlik, çal›flma tarz›nda plan ve proje, beraberinde baflar›y› getirir. Çünkü, ideolojik netlik, her türlü olumsuzlukla savaflma gücü verir. "Her sorunun mutlaka bir çözüm yolu vard›r" anlay›fl›n› kazand›r›r. Di¤er bir ifadeyle, bu zor koflullarda dahi mutlaka bir ç›-
noktas›na gelinecek devrimci hareketin tümü, eskiden oldu¤u gibi, birdenbire yeni ve daha yüksek bir aflamaya yükselecektir." (Kitle içinde parti çal›flmas›) Bunu yenilgi ve durgunluk döneminden yeniden bir ç›k›fl olarak yorumlayabiliriz. Ve böylesi dönemler yeni taze güçlerin a盤a ç›kmas›n› da sa¤l›yor. Yani hem militan düzeyi bak›m›ndan bir geliflme ve hem de kitlesel anlamda bir geniflleme olur. Kitlesel ve militan düzeyindeki geliflim ayn› zamanda mücadelenin ihtiyac› olan imkan ve olanaklar›n da ço¤almas› demektir. Bugün aç›s›ndan bakt›¤›m›zda dünyada ve bölgemizde s›n›f mücadelesi aç›s›ndan ortaya ç›kan belli olumlu iflaretleri görmek mümkündür. E¤er bu süreci karfl›lama konusunda gereken haz›rl›klar› yaparsak, bugün bizim için sorun olan birçok meselenin asgari düzeyde bir çözümünü de bulmufl olaca¤›z. Ama bu öngörüden, bu haz›rl›klardan yoksun olursak, ortaya ç›kan yeni taze güç-
di¤i görev ve sorumluluklar› tam olarak kavramam›fl›z demektir. Demokratik merkeziyetçilik, iki çizgi mücadelesi vb. konulardaki kavray›fl düzeyimiz yüzeyseldir. Prati¤imiz söylemlerimizin teminat› de¤il, inkâr›d›r. Böylesi bir kavray›fl ve flekillenifl tart›flmalarda tutuk, iradenin alm›fl oldu¤u kararlar› uygulamada kendili¤indenci ve mekanik olur. Mekanik düflünüflün, kayg›lar›n, heyecan yitiminin oldu¤u yerde yarat›c›l›k olmaz, tereddütsüzlük yerini tereddüte, kiflisel kayg›lara b›rak›r. ‹flte hoflnutsuzluk, güvensizlik vb. Militanca duruflu sakatlayan tüm yaklafl›mlar böylesi süreçlerde boy verir. Giderilmesi yönünde do¤ru yöntemler devreye sokulmazsa, bireyde çözülme süreci bafllar. Peki do¤ru yöntem nedir? Do¤ru yöntem bireyi, kendisinde bafl gösteren ideolojik zay›fl›klarla yüzlefltirmeyi baflarmakt›r. Yani onu sorgulayacak, hatalar›n karfl› elefltirel bir tutum tak›nacak bir noktaya getirmeyi sa¤lamakt›r. Bunun kolay olmad›¤› aç›kt›r. Ama baflka bir yol ve yöntem de yoktur. Örne¤in birço¤umuz mücadele prati¤imizde, çal›flt›¤› alandaki örgütlülü¤ü da¤›tmas›na
k›fl yolunun oldu¤u ve bu yolu bulmak için bitmeyen bir enerjiyle çal›flma flevkini-›srar›n› kazand›r›r. Ve tüm bu çal›flmalar› mutlaka bir plan dahilinde yapar. Plans›zl›¤› öngörüsüzlü¤ü yads›r. Elbette ki engelleri aflma mücadelesinde, zorluklar yaflanacakt›r. Yenilgiler al›nacakt›r. Al›nan baz› yenilgiler, objektif koflullar›n ürünü de olabilir. Ama s›n›f mücadelesi aç›s›ndan tüm bunlar geçici süreçleridir. Mutlaka s›n›f savafl›m› ad›na nesnel koflullar daha iyi ve elveriflli bir duruma gelecektir. Devrimin militanlar›, ortaya ç›kan bu nesnel koflullardan en iyi flekilde yararlanmak için ideolojik, örgütsel, askeri bak›mdan her daima haz›rl›kl› olmak zorundalar. Bu öngörüye sahip olmayanlar ortaya ç›kan f›rsatlar› iyi de¤erlendiremezler. Bu demektir ki; s›n›f mücadelesinin durgun dönemlerinde, s›n›f mücadelesinin geliflimi noktas›nda ortaya iflaretler ç›kt›¤› anda bu f›rsatlar› do¤ru de¤erlendirmemiz için bu süreçlere haz›rl›kl› olmam›z gerekir. Bu konuda Lenin yoldafl›n flu sözlerine kulak vermeliyiz: "‹flte bu anda bir dönüm
leri örgütlemede harekete geçirmede, yönlendirmede zaafl› bir pratik içine düflmemiz kaç›n›lmaz hale gelir. Demek ki, sorun olanaklar›n ortaya ç›kmas›yla bitmiyor. Daha da önemlisi ortaya ç›kan bu olanaklar›n nas›l de¤erlendirilece¤idir. Yani, bu f›rsatlardan yararlanacak bir önderli¤e, kadrosal düzeye ve örgütlülü¤e sahip de¤ilsek, yaflanan tüm geliflmeler ard›ndan methiyeler dizmekten öteye bir fley yapamay›z. Bu gerçe¤i görmek, olmas› gereken haz›rl›klar noktas›nda daha bir yo¤unlaflmak anlam›na gelir. Ve bu konuda sa¤lanacak her geliflmenin o s›kça dile getirdi¤imiz kitle faaliyetlerimize sunaca¤› katk›larda bir s›r de¤ildir. Ve kitle çal›flmas› önderli¤in belirleyece¤i somut sorunlar üzerinde yürütülmelidir. Ve bugün bu çal›flma için e¤itilmifl, söz ve eylemin uyumunu yakalam›fl, ikna kabiliyetine sahip olan kadrolara duyulan ihtiyaç aç›kça ortadad›r. ‹stisnas›z bütün çal›flma alanlar›nda bu ihtiyac› hissetmekteyiz. Bunu aflman›n yolu belli özgün çal›flmalar›n yan› s›ra, esas olarak baflta kitle faaliyeti olmak üzere kapsaml› bir pratik çal›flma içine gir-
mekten geçer. Pratik çal›flmalardan soyut bir kadro politikas› olmaz. Kitle çal›flmas›na s›rt›n› dönen bir militan, örgütlü mücadeleye s›rt›n› dönmekten kendini kurtaramaz. Çal›flmalar›m›zda Lenin yoldafl›n flu saptamalar›n› bize yol gösteren ›fl›k olarak alg›lamal›y›z: "Kitleler içindeki çal›flmalar›m›z› ve etki alan›m›z› daima geniflletmek ve iliflkimizi daha organik hale getirmek görevimizdir. Bunu yapmayan bir sosyal-demokrat, sosyaldemokrat de¤ildir. Bu sonuca ulaflmak için düzenli ve devaml› bir flekilde çal›flmayan hiçbir grup, çevre veya organ bir sosyal-demokratik örgüt olarak nitelenemez" Her fley gayet aç›k ve nettir. Örgütlü olan tüm güçlerimiz bu anlay›fl do¤rultusunda kendi muhasebesini yapma gerçe¤iyle yüz yüzedir. E¤er her birimiz gerçekli¤imizi görerek, MLM bir muhasebe yöntemiyle öncelikle sorgulamay› kendimizden bafllat›rsak, eksikliklerimizi giderme bak›m›ndan daha olumlu bir noktada olaca¤›m›z aç›kt›r Kendi kendimize cesaretlice su sorular› sormal›y›z: "Devrim kitlelerin eseri" ise, ben bu çal›flman›n neresindeyim? Kitlelerle ba¤ somut sorunlar üzerinde kurulur. Peki ben bu somut sorunlar› ne kadar biliyorum? Ve bildiklerimi sade ve anlafl›l›r bir dille anlatma düzeyim nedir? Veya örgütlü bir yaflam›n neresindeyim? Yine bulundu¤um ortam›n örgütlülük düzeyine katk›m nedir? Bu sorular› daha da ço¤altmak mümkündür. Bu sorular›n asgari düzeyde gereklerini yerine getiren her militan›n kitle ba¤lar› daha ileri düzeyde olaca¤› muhakkakt›r. Elbetteki bugün aç›s›ndan örgüt ve örgütlülük daha bir önem kazanm›flt›r. Yani baflar›, örgütle, örgütlülükle gelir. E¤er bir çal›flma alan›nda örgüt, örgütlülük yoksa oradaki tüm kazan›mlar süreç içinde etkisizleflip yok olmaya mahkumdur. Çünkü örgütlülük kendili¤indencili¤in panzehiridir. Örgüt, pland›r, projedir. Örgüt denetimdir. Hesap sorma hesap verme eylemidir. Örgüt, kitleleri harekete geçiren s›n›f bilinçli kolektif öncü bir iradedir. Bu irade gücünü kitlelerden almak zorundad›r. Kitlelerin gücünden soyutlanm›fl bir örgüt, hedefinden uzaklaflmaktan kendisini kurtaramaz. Art›k flu gerçe¤i hepimiz kabul etmeliyiz: ‹çinden geçti¤imiz zorlu sürecin sorunlar›n› incelemeden kavramadan ortaya kararl›, ›srarl› bir irade koymadan çözemeyiz. Karanl›klara ›fl›k tutmak için önce o ›fl›¤a sahip olmak gerekir. O ›fl›¤a sahip olman›n yolu, ideolojik, siyasal ve örgütsel tecrübelerden-birikimden geçiyor. ‹deolojik-siyasal anlamda sürekli beslenmeyen bir militan bu karmafl›k süreçte yürümesi gereken yolda yürüyemez. Karfl›s›na ç›kan engelleri aflma iradesini ortaya koyamaz. Tüm bunlar› aflman›n yolu, süren ezen ve ezilenler savafl›m›nda ezilenlerin kurtuluflunu sa¤layacak olan s›n›f bilinçli proletaryan›n bilinçli bir militan› olmaktan geçiyor.
İşçi-köylü 27
22 Ağustos-4 Eylül 2008
Yaflama ›fl›k tutan sözler... Düzeltilmesi gereken bir yanl›fll›k, do¤ruluktan daha a¤›r bir yüktür. Dag Hammarskjölk Az fley bilirsek bir fleyin do¤rulu¤una emin olabiliriz, bilgi art›nca kuflku da artar. Goethe Ölçümler bekledi¤im gibi ç›kmazsa ne mi hissederim? Tanr› için üzülürüm, çünkü kuram do¤ru. Albert Einstein
Sözcükler bir adam›n zekâs›n› gösterebilir, ama amac›n› gösteren eylemlerdir. Benjamin Franklin Kendini tan›mak, flu anda oldu¤umuz noktayla olmak istedi¤imiz nokta aras›ndaki yoldur. Sokrates Koca selleri meydana getirenler küçük dereciklerdir. Shakspeare
Okur
Oyun bitti mi flah da piyon da ayn› kutuya girer. ‹talyan atasözü Sen izin vermedi¤in sürece hiç kimse seni afla¤› göremez. E. Roosevelt Uçurtmalar, rüzgar kuvvetiyle de¤il, bu kuvvete karfl› uçtuklar› için yükselirler. W. Churchill Yerinde sayanlar, yürüyenlerden fazla ayak pat›rt›s› yaparlar. Cenap fiahabettin
Polis bir genci daha öldürdü Bahçelievler’de 22 yafl›ndaki Cem ‹nci polis taraf›ndan kurflunlanarak öldürüldü. Bahçelievler’de oturan Cem ‹nci arkadafl› ile birlikte 8 A¤ustos günü sokakta yürürken üzerine dökülen meyve suyuna sinirlenerek kendi kendine söylenirken söylediklerini üzerine al›nan polis memuru Mustafa Atasoy taraf›ndan sokak ortas›nda öldürüldü. ‹nci’yi kurflunlayarak a¤›r yaralayan Mustafa Atasoy “bizim sokakta birini vurdum, kalabal›k gelin” diyerek arkadafllar›n› ça¤›rd›. K›sa süre içinde 100’e yak›n polis olay yerine gelirken yerde kanlar içinde yatan ‹nci’ye ancak di¤er polisler geldikten sonra ambulans ça¤r›ld›. Çevrede toplanan insanlar›n müdahale etmesine izin vermeyen polis, ‹nci’yi herkesin gözü önünde katletti. ‹nci’nin yan›nda yürüyen arkadafl›n›n müdahale etmek istemesi üzerine kafas›na silah dayayarak tehdit eden polis terör estirdi. Cem ‹nci kald›r›ld›¤› hastanede kan kayb›ndan yaflam›n› yitirirken polis de arkadafllar›na sar›larak kelepçesiz bir flekilde gözalt›na ald› ve Bak›rköy Adliyesi’ne sevk edildi. Polis cinayetlerini münferit olaylar fleklinde de¤erlendirmesine al›fl›k oldu¤umuz emniyet müdürlü¤ü yine bu gelene¤ini bozmad› ve polisi aklayarak Cem ‹nci’nin bo¤uflma s›ras›nda yaraland›¤›n› aç›klad›. Ülkemizde gün geçmiyor ki bir polis cinayeti yaflanmas›n. “Polis Vazife ve Salahiyetleri Kanunu” ile adam öldür-
me hakk› resmen tan›nan polis terör estiriyor. ‹nsanlar› gözalt›na al›yor, sorguluyor ve cezas›n›n ne olaca¤›na an›nda karar veriyor. T›pk› Beyo¤lu Polis Karakolu’nda öldürülen Festus Okey, ‹zmir’de arac› ile seyahat ederken bafl›ndan kurflunlanan Baran Tursun, Avc›lar’da parkta otururken polis tekmesi ile yaflam›n› kaybeden Feyzullah Ete gibi... Ergenekon’la birlikte kamuoyuna çarflaf çarflaf dökülen belgelerle halk düflmanl›¤› kitlelere kan›ksat›l›yor. Birçok katliam›n bilinmesine ra¤men hesap sorulmad›¤› ifllenerek “yap›lanlar›n yapanlar›n yan›na kâr olarak kald›¤›” mesaj› veriliyor. Kuflkusuz bunu en çabuk polisler “alg›l›yor” ve “yaflama geçiriyor”. Toplumun önemli bir kesimi ise bunu “aya¤›n› denk almak” fleklinde yorumluyor. fiiddet ve terör devletin genifl kitleleri bask› alt›nda tutmas›n›n vazgeçilmez ö¤eleri. Toplumun korku ikliminde yaflamas› ve her bireyin her an bafl›na bir fleylerin gelebilece¤i endiflesi tafl›mas› iktidar›n kitlelerin ruhundaki bask› gücünü oluflturur. fiiddet devletin tüm organlar›ndan karakteristik bir özellik tafl›makla birlikte görünüflü farkl›l›k içeriyor. Polis, iktidar›n fliddetini, terörünü en aç›k hali toplumun önünde sahneledi¤i alanlardan birini oluflturur. Bu yüzden polis fliddeti münferit de¤il aksine son derece bilinçli, planl› ilerleyen bir hat izler. (‹stanbul’dan bir ‹K okuru)
Tarsus fiahin Mahallesi’nde 10 A¤ustos 2008 Pazar günü akflam gazete da¤›t›m› ve ev ziyaretlerine ç›kt›k. Saat 20.20 s›ralar›nda gazetemizin okuru bir ailenin evine girdi¤imiz s›rada ihbar üzerine geldi¤i anlafl›lan polis (direkt girdi¤imiz eve gelmesi ihbar edildi¤imizi do¤ruluyor) kimlik kontrolü yapmak istedi. Gerekçesini sordu¤umuzda “mahalleden olmad›¤›m›z›, orada ne yapt›¤›m›z›” sordular. Ev halk›n› tedirgin etmemek için kimliklerimizi verdik. GBT kontrolünden sonra elimizdeki gazeteleri almak istediler. Vermeyece¤imizi söyledik. Toplatmas› olup olmad›¤›n› sordular. Olmad›¤›n› söyledik. Bu arada baflka bir polis, ev sahibini di¤er köfleye çekmifl sorguluyordu. Yanlar›na gitmek istedi¤imizde, di¤er polisler araya girerek engel olmaya çal›flt›. Polislerden biri “Bu gazeteyi parayla m› sat›yorsunuz, da¤›tma yetkiniz var m›, kimlere veriyorsunuz, gazete size nas›l ulafl›yor, gazete okumak isteyen gider bayiden al›r size ne, bu iflten ne ç›kar›n›z var?” gibi sorularla üzerimizde bask› kurmaya çal›fl›yordu. Bu arada ev sahibinin yan›ndaki polis yan›m›za geldi. Özellikle yan›m›zdaki genç arkadafla yüklenmeye çal›fl›yorlard›. Duruflumuzdaki
netlik üzerine cayd›rma politikas›ndan vazgeçerek, “sizi bir daha buralarda görmeyelim, hemen terk edin bu mahalleyi” gibi sözlerle tehdit etmeye bafllad›lar. “Ne zaman istersek, o zaman gideriz” diyerek karfl›l›k verdik. Önce polisin ç›kmas›n› bekledik, sonra biz de tekrar gelece¤imizi söyleyip evden ayr›ld›k. Polisler tahmin etti¤imiz gibi birkaç metre ilerde bizi bekliyorlard›. Baflka bir eve girip girmeme konusunda tereddüt ettik, çünkü girece¤imiz eve de bask› yapacaklar›n› biliyorduk, bu yüzden da¤›t›ma son verme karar› ald›k. Geriye dönerken de sürekli bizi taciz ediyorlard›. Arac› bir kaç kez arkam›zdan üzerimize do¤ru sürdüler. Arkam›zdaki ekibin yaln›z olmad›¤›n› daha sonra anlad›k. Çünkü biz iki gruba ayr›lm›flt›k ve her grubun pefline bir araba tak›lm›flt›. Belli bir süre sonra peflimizi b›rakt›lar. Daha sonra bölgedeki okurlar›m›zla bir toplant› yapt›k. Toplant› sonucunda hafta sonu daha kalabal›k bir grupla ayn› mahallede da¤›t›ma ç›kmaya karar verdik. Bu tip bask› ve y›ld›rma politikalar›na karfl› gazetemizi halk›m›za ulaflt›raca¤›m›z›, onlar›n sesi olmaya devam edece¤imizi herkesin bilmesini istiyoruz. (fiahin Mahallesi’nden ‹K okurlar›)
Merhaba; Bizler Tafldelen ‹K okurlar› olarak, bu y›l 8. düzenlenen Munzur Kültür ve Do¤a Festivali’ne kat›ld›k. Aram›zda Dersimli olmayan veya Dersimli olup da, ilk defa giden arkadafllar vard›. Dersim’e gitti¤imizde, neden Dersim diye ›srar edildi¤ini de anlam›fl olduk. Çünkü Dersim, gerek insanlar›n›n ayd›n ve cana yak›n oluflu, gerek co¤rafi olarak harika bir yer. Dersim’de daha ilk günden ‹K, Partizan ve YDG olarak açt›¤›m›z stand›m›za, Dersim halk›n›n ilgisi çok büyüktü. Gerek çat kap›, gerek halk içinde, gerekse esnaf aras›nda insanlar›n ilgisi çok güzeldi. Her yerde çok s›cak karfl›land›k. Festivalin düzenlendi¤i ilçelerde, festival alan›na Partizan flamala-
r› ve ‹K gazeteleri ile girdi¤imizde, insanlar›n bizleri alk›fllarla karfl›lamalar› çok güzeldi. Bu bize insanlar›n bizlerden neler bekledi¤inin bir göstergesiydi. Festivalin ilk günü merkezde gerçekleflti ve iyi bir atmosferde devam etti. 2. günü gidilen Pertek’te, polisin halk üzerindeki bask›s›n› yak›ndan gördük ve ‹K okurlar› olarak biz de fazlas› ile yaflad›k. Partizan fiehit Tutsak Aileleri’nin bafllatm›fl oldu¤u, flehitlerimizin mezarlar›n›n yap›m› için, Pertek’ten baz› arkadafllar›m›z mezar› Hozat’ta bulunan Suna Y›ld›r›m’›n mezar yap›m› için Hozat’a geçtiler ve mezar yap›m›nda bulundular. 3. gün Hozat’ta yap›lan festival büyük bir coflku ile geçti. Özellikle Hozat halk›n›n ilgisi çok güzeldi. Gitti-
¤imiz her yerde çok güzel karfl›lad›lar. 4. ve son gün Ovac›k’ta yap›lan festivalde bizler Partizan olarak tam kat›l›m sa¤lad›k. Ovac›k’ta festivale giderken flehit mezarlar›m›z› da ziyaret edip, kitlesel anmalar yapt›k. Munzur’da yap›lmak istenen barajlara karfl›, saat 15.30’da merkezde gerçeklefltirilecek olan, mitinge kitlesel kat›lmak için, Ovac›k’tan erken ayr›ld›k. Saat 18.00 sular›nda Dersim merkezde bafllayan yürüyüfle kat›l›m oldukça yo¤undu. Mitingin sonunda yap›lan bas›n aç›klamas› ile miting bitirildi. Bizler de stand›m›z›n bafl›na geçip, toparlanmaya bafllad›k. Akflam saat 23.00’te otobüslere binip, ‹stanbul’a hareket ettik. Festivalin yap›ld›¤› ilçelere giderken ve dönerken oldu¤u gibi, otobüste türküler,
marfllar söyleyerek, yolculu¤u daha zevkli hale getirdik. ‹stanbul’a indi¤imizde üzerimizde tatl› bir yorgunluk ve Dersim halk›yla kucaklaflm›fl olman›n mutlulu¤u vard›. Bizler Tafldelen ‹K okurlar› olarak sesleniyoruz: Dersim’de yap›lmak istenen barajlara, siyanürlü alt›n aramalar›na, Dersim halk›na dayat›lmak istenen koruculuk sistemine, çeteleflmeye, yozlaflmaya karfl›, Dersim halk›n›n geçit vermeyece¤ini biliyoruz. Çünkü Dersim Onurdur ve Dersimliler ve Dersim dostlar› onurlar›na sahip ç›kacaklard›r! DERS‹M ONURDUR, ONURUNA SAH‹P ÇIK! (Tafldelen ‹K okurlar›)
Tarsus’ta okurlar›m›za bask›
İşçi-köylü 28
Okur
22 Ağustos-4 Eylül 2008 Merhaba
Sevgili ‹K çal›flanlar›, merhaba Sizlere bu mektubu yazmam›n amac› bulundu¤umuz hapishanede yaflad›¤›m›z hak ihlallerinden küçük bir kesiti paylaflmak ve sizler arac›l›¤›yla kamuoyuna duyurmak. Öncelikle kendimi tan›tay›m. Tutuklanma sebebim, devletin deyimiyle “suçum” insan olman›n gere¤i oldu¤unu düflündü¤üm hapishanelerde tutsaklar›n katledilmesini protesto etmek. Evet, 26 Eylül 1999’da F tiplerine, hücrelere geçiflin provas› olarak de¤erlendirilen ve 10 devrimci tutsa¤›n katledildi¤i Ulucanlar Hapishanesi’nde flehit düflen Ümit Alt›ntafl’›n cenaze törenine kat›lmaktan yarg›land›m. 40 kiflinin yarg›land›¤› dava, Yarg›tay’da zamanafl›m›na u¤rad›¤› için düfltü¤ü halde hukuksuz bir flekilde tek tutuklama karar› kesinleflen ben oldu¤umu 2007 Aral›k ay›nda ziyarete geldi¤im Sincan Kad›n Kapal› Hapishanesi’nde “aramam oldu¤u” gerekçesiyle gözalt›na al›nd›¤›mda ö¤rendim. Traji-komik bir flekilde ziyarete geldi¤im hapishaneye tutsak olarak girmifl bulundum. fiu an Mahkeme’nin verdi¤i süre doldu¤u ve tahliye olmam gerekti¤i halde hapishane idaresince “iyi halli olmad›¤›ma” karar verilerek tahliyem engelleniyor. Gerekçe ise verilen disiplin cezas›… ... Burada yaflanan bir dizi hak ihlali, tutsaklar üzerinde tecrit içinde tecrit yaflatarak, her hak talebini iflkenceye çeviriyor. Sa¤l›k sorunlar› ve tedavi hakk›m›z›n engellenmesi, keyfi disiplin cezalar› en temel yaflad›¤›m›z sorunlar. Hapishane idarelerine verilen yetkinin yaratt›¤› keyfilikle yaflad›¤›m›z hak ihlalleri, disiplin cezalar›n›n boyutunun, fleklinin belirlenmesinde daha net ortaya ç›k›yor. En ufak bir hak talebimizi, hakk›m›z› savunmam›z üst boyutta disiplin cezalar› ile karfl›l›k buluyor. “Disiplin cezas›” verilme nedeni ise 11 Nisan 2008 tarihinde aç›k olmas› gereken saatte havaland›rma
kap›m›z›n kilitlenmesini, havaland›rma hakk›m›z›n gaspedilmesine karfl› ç›kmam›z. Kap›m›z›n kilitlenmesine istemememiz üzerine darp edilerek zorla hücrelerimize kapat›ld›k. Ve ard›ndan hakk›m›zda “aramaya engel olmaktan” disiplin soruflturmas› aç›larak “iki ay ziyaret yasa¤›” ile “cezaland›r›ld›k”. Bu da yetmiyormufl gibi darp edildi¤imiz doktor raporu ile belgelendi¤i halde ayr›ca “görevli memuru darp etti¤imiz” iddia edilerek hakk›m›zda dava aç›ld›. Benim yaflad›¤›m, disiplin cezalar›n›n keyfili¤i ve sonuçlar› itibariyle birçok tutsa¤›n maruz kald›¤› çarp›c› uygulamalardan yaln›zca biri. Halihaz›rda hapishanelerde uygulanan 2005 y›l›nda yürürlü¤e giren Ceza ‹nfaz Kanunu (C‹K) hapishane idarelerine yoruma aç›k birçok yetki vermifl durumda. Bunlardan biri de hükümlünün infaz›n› yakma yetkisi. Yani mahkemenin verdi¤i cezaya göre normal tahliye olmas› gereken tarihte, kal-
d›r›lmam›fl disiplin cezas› varsa hükümlünün tahliyesi hapishane idaresi taraf›ndan engelleniyor. Ve idare de bu yetkisini kullanmaktan asla imtina etmiyor! Yasaya göre yarg›lama sonucu, al›nan ceza süresini dolduran hükümlülere tahliye olabilmesi için iyi hal koflulu getiriliyor.
‘‹yi hal’in tespit edilmesi de hapishane idaresinin insaf›na b›rak›lm›fl durumda. K›sacas› bana verilen bu “ceza” nedeniyle 17 Temmuz’da tahliye olmam gerekirken hapishane idaresi kendisine verilen mahkemeler üstü yetkiye göre “iyi halli olmad›¤›ma” karar vererek infaz›m› yak›p, “disiplin cezas›” 8 Temmuz’da doldu¤u halde bir de üç ay kald›r›lma tarihini ekleyerek 6 Ekim’e kadar tahliyemi engellemifl oldu. Tabi bu arada yeni bir disiplin cezas› daha vermeye gerek duymazlarsa! Ulucanlar Katliam›’n›n üzerinden 9 y›l geçti. 9 y›ld›r katledenler de¤il katledilenler, protesto edenler yarg›land›. Ve katliam›n sorumlular› cezaland›r›lmad›. 10 tutsa¤›n “devlet görevlilerince” öldürüldü¤ü TBMM taraf›ndan da belgelendi¤i halde sorumlular cezaland›r›lmak yerine terfi ettirilerek ödüllendirildiler. Ulucanlar Katliam›’n›n ard›ndan terfi ettirilen katliam› yönlendirenlerden Albay Ali Öz’ün ad› flu anda Hrant Dink’in katledilmesinde “ihmali” oldu¤u gerekçesiyle s›k s›k geçiyor. Her ne kadar Ali Öz’ün haf›za problemi olsa da bizler bu suçlar›n› hiçbir zaman unutmad›k/unutmayaca¤›z! Yolsuzluklarla devleti doland›ranlar, onlarca, yüzlerce insan› katledenler ellerini kollar›n› sallayarak yeni katliamlar›n yolsuzluklar›n planlar›n› yaparken, bizler, insanl›k görevimizi yerine getirerek bu katliamlara sesimizi her zaman yükseltti¤imiz için tecrit hücrelerindeyiz. Ulucanlar Katliam›’n›n 9. y›ldönümü yaklafl›rken tüm duyarl› insanlar› katliam› protesto etme “suçunu” ifllemeye, 10 devrimci tutsa¤› anmaya ça¤›r›yorum. Sincan Kad›n Kapal› Hapishanesi’nde bedenen tuksak ama yüre¤i, beyni özgür olan tüm devrimci kad›nlardan kucak dolusu selamlar›m›z› gönderiyor, çal›flmalar›n›zda baflar›lar diliyoruz. Sema Gül 27.07.2008
Deri sektörüne ba¤l› DESA Deri’de çal›flanlar, Deri-‹fl Sendikas›’na üye olduklar›ndan dolay› iflten at›ld›lar. DESA’n›n Düzce’deki fabrikas›nda çal›flan 41 iflçi 29 Nisan 2008’de, DESA’n›n Sefaköy’deki fabrikas›nda ise, 3 Temmuz’da 1 kad›n iflçi sendikal faaliyet yürüttü¤ünden dolay› patron taraf›ndan iflten at›ld›. ‹flten at›lan iflçiler, gerek Düzce’de gerek Sefaköy’de, onurlu bir flekilde direniyorlar. Bu süre içerisinde Düzce’de defalarca sendika yöneticileri ve iflçiler gözalt›na al›nm›fl, Sefaköy’de ise, sendika yöneticileri ve kad›n iflçi patronun suç duyurusuyla gözalt›na al›nm›flt›r. DESA deyip geçmeyin. Çünkü Türkiye’deki deri markalar›n›n en büyüklerinden biridir. DESA patronu ayn› zamanda Baflbakan’›n dan›flman›d›r. S›n›f dayan›flmas›n› büyütmek amac›yla, biz bir grup liseli ‹flçi köylü okurlar› olarak, DESA iflçilerinin sürdürmüfl olduklar› onurlu mücadelelerine katk› sunmak ve daha fazla kitlelere ulaflt›rmak ve de DESA ürünlerini kitlelere boykot ettirmek amac›yla, bu sene 6. s› düzenlenen “Bar›flarock” festivalinde, Deri-‹fl Sendikas›’n›n DESA ürünlerini boykot amaçl› ç›karm›fl oldu¤u bildirilerin da¤›t›m›n› gerçeklefltirdik. Önceki senelere göre kat›l›m›n az oldu¤u ve asl›nda s›n›fsal zeminden kopuk olan festivalde, birçok belgesel gösterildi ve söyleyifliler yap›ld›. Bizler bildiri da¤›t›m›na, kurumlar›n açm›fl oldu¤u stantlara vererek bafllad›k. Bir stantta da YÖRSAN direnifliyle ilgili bildiriler vard›. Bizim bildirilerimizi yöneltti¤imizde gayet s›cak karfl›l›yorlar ve direniflle ilgili sorular soruyorlard›. 2 gün boyu süren festivalde yaklafl›k 1.500 tane bildiri da¤›t›m› yapt›k. Bizleri mutlu eden ise verdi¤imiz bildirilerin gerçekten ilgi görmesi ve okunmas›yd›. Bizler aç›s›ndan gayet verimli bir çal›flmayd›. Buradan bir kez daha onlar›n (DESA iflçilerinin) onurlu mücadelelerinde yanlar›nda oldu¤umuzu bildirmek istiyoruz. (Liseli ‹K okurlar›)
ÖSS duvar›na protesto! 16 A¤ustos Cumartesi günü saat 14.00’te Beyo¤lu Galatasaray Lisesi önünde aralar›nda YDG’nin de devrimci gençlik örgütlerinin ortak düzenledi¤i, ÖSS karfl›t› bir bas›n aç›klamas› yap›ld›. Yerlefltirme sonuçlar›n›n aç›klanmas›yla birlikte s›nav›n her aflamas›nda oldu¤u gibi bu aflamas›nda da sorunlar yaflayan ve bir kere daha ÖSS nezdinde e¤itim sisteminin çarp›kl›¤›n› protesto eden ÖSS ma¤duru gençler bir kere daha alanlara ç›kt›lar. Ortak bas›n aç›klamas›n›n okundu¤u eylemde s›k s›k, “Eflit, paras›z, bilimsel, anadilde e¤itim”, “ÖSS’ye inat yaflas›n hayat” vb. sloganlar› at›ld›. Kitle ad›na bas›n aç›klamas›n› okuyan Gülçin Çiftçi, 1.5 milyon ö¤renciyi ve ailelerini ilgilendiren s›nav›n 9 milyar dolar aktar›larak gerçeklefltirildi¤ini hat›rlatarak, “bu sene de s›nav›n kazananlar› de¤iflmedi” dedi. Ve “Dershaneler, dolarla özel ders veren etüt merkezleri, çaresiz ö¤rencileri ekmek kap›s› belleyen s›nav dergileri de bu senenin kazananlar› aras›ndayd›lar” fleklinde aç›klamas›n› sürdürdü. S›nav› kazananlar›n özellikle Anadolu, Fen ya da özel lise mezunu olduklar› da ayr›ca belirtilerek s›nav› kazananlar›n(ciddi bir k›sm›n›n) imkân ve ayr›cal›klara sahip olduklar› özellikle vurguland›. (Bir YDG okuru)
İşçi-köylü 29
22 Ağustos-4 Eylül 2008
Yaşamın içinden
21. yüzy›l›n modern köleleri; Mevsimlik iflçiler Sadece trafik kazalar› ile gündeme gelen mevsimlik tar›m iflçileri her y›l ülkenin çeflitli bölgelerine çapalama, ürün toplama, hasat için yüzlerce kilometrelik yol katediyorlar. Bu y›l da f›nd›k toplamak için Karadeniz yollar›na düflen iflçileri Ordu Valisi Ali Kaban ›rkç› aç›klamalar›yla karfl›lad›. “Teyakkuzda olduklar›n›” dile getiren Kaban mevsimlik iflçileri potansiyel suçlu ilan ederek her y›l gelen iflçiler için bu y›l bar›nma ve konaklama imkan› sa¤lanmayaca¤›n› da aç›klad›. Mevsimlik iflçilerin zorunlu göçü bahar aylar›nda bafllay›p sonbahara dek sürüyor. Üç befl kurufl kazanma umuduyla yollara düflen iflçiler kamyon kasalar›nda çal›flacaklar› alana tafl›n›yor. Nitekim üç befl kurufl kazanma umuduyla ç›k›lan kimi yolculuklar feci trafik kazalar› ve ölümler ile sona erebiliyor. Her y›l ayn› çileli yolculu¤u yaflamak zorunda b›rak›lan mevsimlik iflçiler, burjuva-feodal bas›nda yaflam kavgalar› bir kenara itilerek “bal›k istifi”ne benzetiliyor, trafik kazalar› oldu¤unda da kurallar›n çi¤nendi¤i gündeme tafl›n›yor. Oysa ki, 4857 say›l› yasaya göre iflçilerin ifl yerine ulaflmas› ve ifl yerinden evine ulaflmas› çal›flma zaman› olarak kabul ediliyor. Bu nedenle tafl›ma ifllemi ço¤u kez ifl sahibinin sorumlulu¤u alt›nda oluyor. Fakat mevsimlik iflçilerin büyük ço¤unlu¤u bu yasadan yararlanam›yor. Çünkü 50’den fazla iflçi çal›flt›ran iflyerleri bu yasa kapsam›na giriyor. Böylece ifl sahibinin tafl›ma sorumlulu¤u ortadan kalkm›fl oluyor. Ço¤unlukla Kürt yoksullar›ndan oluflan tar›m iflçileri, mecburen en ucuz tafl›ma sistemini yani kamyon kasalar›n› tercih etmek zorunda kal›yor.
Her geçen gün say›lar› art›yor Kendi iflleyecek topra¤› olmay›p, bir y›ll›k geçimini baflkalar›n›n topraklar›nda mevsimlik iflçi olarak çal›flarak sa¤layan, hiçbir soysal güvencesi olmayan, asgari ücretin bile alt›nda çal›flan bu kesime mevsimlik tar›m iflçileri deniyor. Ülkemizde mevsimlik iflçilerin say›s›ndaki art›fl›n nedeni emperyalist tar›m politikalar›d›r. Her ne kadar ülkemiz bir “tar›m ülkesi” olarak nitelendirilse de bu misyonun dahi emperyalist politikalardan ba¤›ms›z olmad›¤› bilinmektedir. 70’li y›llara kadar bu politikalar ekseninde görece art›r›lan tar›msal üretim, 80’li y›llarla birlikte makineleflmenin artmas› sonucu farkl›lafl›m yaflam›flt›r. Makineleflme daha çok yar›-feodal üretim tarz›n›n ve toprak a¤al›¤›n›n halen yayg›n oldu¤u Kürt co¤rafyas›nda daha etkili olmufltur. Topraks›z ve az toprakl› köylü-
yü di¤er kesimlere oranla daha çok etkilemifltir. Ayn› dönemlerde Ulusal Hareketin gerilla savafl› karfl›s›nda s›k›flan egemenler, binlerce Kürt köylüsünü bölgeden zorla uzaklaflt›rm›flt›r. Neo-liberal politikalar sonucu tar›m›n tasfiyesi yavafl yavafl gerçeklefltirilirken ülkenin birçok yerinde de köylüler topraklar›ndan zorla kopar›lm›flt›r. Buna bir de Türkiye Kürdistan›’ndaki devlet zulmü eklenmifltir. Bu durum topraks›z ya da az toprakl› köylülerin ve mevsimlik tar›m iflçilerinin say›s›n› her geçen gün art›rm›flt›r. Mevsimlik tar›m iflçilerinin say›s› bugün 300 bin ile 500 bin aras›nda de¤iflmektedir. ‹flçilerin ailece çal›flt›klar› ve kay›td›fl›l›¤›n yüksekli¤i de hesaba kat›larak bu rakam›n gerçekte 1 milyona yaklaflt›¤› söylenebilir.
Mevsimlik iflçiler yok say›l›yor! Mevsimlik iflçilerin yaflamlar›n› sür-
dürecek baflka imkanlar›n›n olmay›fl› onlar› ucuz ifl gücü haline getiriyor. Y›lda birkaç ay ifl bulabilmek için en düflük ücretlere hatta kimi zaman kar›n toklu¤una çal›flmak zorunda kal›yorlar. Mevsimlik iflçilerin yevmiyeleri bulunduklar› bölgedeki Tar›m Komisyonu, zengin köylüler ve toprak a¤alar› taraf›ndan belirleniyor. Bu belirlemede iflçilerin herhangi bir söz hakk› olmuyor. Fiyatlar›n düflüklü¤üne itiraz edenlere ise “d›flar›da senin gibi yüzlerce var” denilerek iflten atma tehditlerinde bulunuluyor. Günde 17-18 YTL yevmiye ile 1516 saat çal›flan mevsimlik iflçiler ancak ö¤len yeme¤i için bir iki saat dinlenebiliyor. Kad›nlarla erkekler ayn› koflullarda çal›flmalar›na ra¤men kad›nlara daha düflük ücret veriliyor. Ço¤u zaman ücretler geç ödenirken baz› durumlarda hiç ücret al›namad›¤› da oluyor. Ald›klar› ücretin 1-2 YTL’sine onlar ad›na ifl bu-
lan elçi-çavufl el koyarken, iflçilerin ço¤unun Kürt olmas› Ordu örne¤indeki gibi ›rkç› yaklafl›mlar› da gündeme getiriyor. Örne¤in Karadeniz’de yerli f›nd›k iflçilerine 40-50 YTL verilirken Kürt f›nd›k iflçilerine 17-18 YTL yevmiye verilmektedir. Mevsimlik iflçilerin büyük ço¤unlu¤u ‹fl Yasas› kapsam› d›fl›nda kalmalar› nedeniyle hiçbir sosyal hak ve güvenceden yararlanam›yor. Uluslararas› Çal›flma Örgütü’nün 184 say›l› sözleflmesi tar›mda ifl sa¤l›¤› ve güvencesine iliflkin olmas›na ra¤men Türkiye henüz bu sözleflmeyi imzalamad›¤› için mevsimlik iflçiler bu haklardan yararlanam›yor. Yasal olarak varl›klar› dahi kabul edilmeyen iflçiler yok say›l›yor. Bunun en iyi örneklerinden birisi de TÜ‹K’in mevsimlik iflçileri ifl gücü olarak kabul etmemesidir. Kay›td›fl› olmalar› nedeniyle ifl sahibi hiçbir sorumluluk üstlenmemektedir. Tüm giderleri (bar›nma, yemek, korunma vb.) kendi ceplerinden ç›kmaktad›r. Ça-
l›flacaklar› alana vard›klar›nda ifl sahibi kalacak yer sorununu çözmedi¤i için ya ›rmak kenarlar›nda ya da kanal kenarlar›na yerlefliyorlar. Banyo ve tuvaletleri genelde olmuyor. ‹çme sular›n› kilometrelerce uzaktan getiriyorlar. Baz› durumlarda içme suyu sorunu büyük oranda yafland›¤› için kanal suyu ile idare etmek durumunda kal›yorlar. Bu durum özellikle çocuklar›n ve yafll›lar›n yaflad›¤› sa¤l›k sorunlar›n› da art›r›yor.
Irkç› sald›r›lara maruz kal›yorlar Mevsimlik iflçilerin yaflad›klar› sorunlar sadece bunlarla da s›n›rl› kalm›yor. Gittikleri her bölgede Kürt olmalar›ndan dolay› d›fllan›yorlar. Hemen suçlu ilan edilerek GBT kontrolünden geçiriliyor, yanlar›nda getirdikleri hayvanlar bile sa¤l›k taramas›ndan geçirilerek afla¤›lan›yorlar. Bu durumun son örne¤i
Trabzon ve Ordu Valiliklerinin yay›nlad›klar› genelge ve Giresun Görele ‹lçe Emniyet Müdürlü¤ü’nün Muhtarlar Toplant›s› oldu. Valiliklerden yay›nlanan genelgede “teyakkuzda olduklar›, gelecek iflçilerin ‹l Tar›m Müdürlü¤ü ve Ziraat Odalar› Baflkanl›¤›ndan çal›flma karnesi almalar› gerekti¤i, kent merkezine girmelerinin yasak oldu¤u, bir arada toplanma ve konaklamalar›na izin verilmeyece¤i, aç›k kimlik bilgilerinin güvenlik güçlerine bildirilmesinin zorunlu oldu¤u” gibi aç›klamalara yer verildi. Bu aç›klaman›n ard›ndan ‹zmit’ten gelen 150 kiflilik iflçi grubu yerlefltikleri Ordu Melet Irma¤› kenar›ndan uzaklaflt›r›larak, il s›n›r› d›fl›na ç›kart›ld›. Gelen tepkiler üzerine bir aç›klama yapan Ordu Valisi Ali Kaban “bu y›l kene vakalar›n›n çok görüldü¤ünü” belirterek insanl›k d›fl› uygulamalar› bu duruma ba¤lad›. Fakat aç›k kimlik bilgileri isteyerek Kürt iflçileri fiflleyen, kent merkezlerine girmelerine izin vermeyerek onlar› d›fllayan, afla¤›layan, konaklamalar›na dahi izin vermeyerek hastal›klara kap› aralayan bir genelgenin alt›na imza atan Valiliklerin bu halk sa¤l›¤›n› dikkate alan aç›klamalar› onlar›n Kürt düflman› yüzünü bir kez daha aç›k etmifltir. Trabzon ve Ordu Valiliklerinin bu aç›klama ve pratikleri aç›kt›r ki, kendi acizliklerinden kaynaklanmaktad›r. Ayn› tabloyu Kemal Yaz›c›o¤lu Ordu Valisi oldu¤u dönemde de görmüfltük. Y›ll›k 2 Milyar Dolar döviz getirisi sa¤layan f›nd›¤›n büyük ço¤unlu¤unu toplayan Kürt iflçilere yap›lan bu uygulamalar onlar› “terörist” olarak damgalamaya kadar var›yor. Bunun sonucunda ifl bulamama gibi korkular yaflat›larak iflçilerin yevmiyelerinin düflük olmas› da sa¤lanm›fl oluyor.
Örgütlü mücadele zorunludur! Mevsimlik tar›m iflçilerinin a¤›r yaflam koflullar›na ve yo¤un emek sömürüsüne bir de d›fllanma, horlanma ve ›rkç› sald›r›lar ekleniyor. Bu sald›r›lar alt›nda iyice ezilen iflçilerin talepleri öne ç›kart›lmal›d›r. Ülkemizde “en alttakilere” dahil olan mevsimlik iflçiler, kendi talepleri do¤rultusunda harekete geçirilmeli ve örgütlenmelidir. Nitekim geçti¤imiz y›l Çukurova’da 50 bin, Ankara’da 30 bin mevsimlik iflçi grev yapm›fl ve taleplerinin kabul edilmesini sa¤lam›flt›. Bu grevler, birlikte hareket edildi¤inde elde edilen kazan›mlar›n boyutlar›n› da göstermektedir.
Yaşamın içinden
İşçi-köylü 30
22 Ağustos-4 Eylül 2008
Mevsimlik iflçilerin sessiz 盤l›¤› duyulmuyor Karadeniz Bölgesi’nin yan› s›ra Çukurova’da da baflta Adana, Mersin, Tarsus, Kazanl›, Erdemli, Gülnar, Silifke ve Anamur gibi yerlerde Türkiye Kürdistan›’ndan göç etmifl tar›m iflçileri bulunmaktad›r. Kürt iflçiler yerleflim yerlerindeki yaflam koflullar›ndan ve zorluklar›ndan buraya gelerek, burada çad›rlarda yaflamlar›n› sürdürmektedirler. Tüm bu yaflanan zorluklara karfl›n tek dertleri biraz ekmek ve geçinecek kadar bir pa-
✘
Kürt ulusuna mensup Mehmet Emmi bize dertlerini anlatt›. Diyarbak›r’dan 10 y›l önce göç etti¤ini ve ilk geldi¤inde çal›flt›¤› tarlada bir çad›rda yaflamaya bafllad›¤›n› anlatt›. Elektrik ve evin olmamas›ndan kaynakl› zor anlar yaflayan, sadece yevmiye karfl›l›¤› çal›flmak zorunda oldu¤unu ve sa¤l›k güvencesi olmad›¤›ndan kaynakl› ald›¤› yevmiye ücretini ilaç almak için kulland›¤›n› ve yeri geldi¤inde toprak sahibinden borç alarak çal›flmadan avans alarak ifl sezonunda ücretsiz çal›flt›¤› dönemlerin de oldu¤unu aç›klad›. Buraya geleli 10 y›l olmas›na karfl›n elinde hiç birikmifl paras› olmayan, sadece ev alabilen ve sosyal güvence için SGK’ya baflvuran Mehmet emmi sadece bunlar› kazanm›fl oldu¤unu söylüyor. Çocuklar›n› okula gönderemedi¤ini nedeninin ise tarlada çal›flacak kimsenin olmad›¤›n› biraz da e¤itim sistemine dem vurarak anlat›yor.
ra kazanmak olan Kürt iflçileri, yaflamlar›n› ya¤mur-çamur, s›cak-so¤uk demeden ya tarlada ayl›kç› denilen bekçilik fleklinde ya da çad›rlarda geçirmek zorundalar. Y›l›n sadece 3 ay›nda evlerinde kalabilen tar›m iflçileri, çeflitli sebze ve meyve fideleri dikmek için Çukurova’ya gelirler. fianl›urfa, fi›rnak, Diyarbak›r, Ad›yaman, Hatay, Gaziantep ve Mardin’den gelen tar›m iflçileri, Adana ve Mersin’de ya tarlada toprak sahibinin yan›nda ya da çad›rlarda yaflamaktad›rlar. Tarla sahipleriyle iflçiler aras›nda elçilik yapan iflçiler önceden bu bölgeleri bildikleri için tar›m iflçilerini kendileri bulup getirmektedir. Çukurova’ya özellikle Nisan, May›s ve Haziran aylar›nda kitle halinde mevsimlik tar›m iflçileri gelir. Mevsimlik tar›m iflçilerinin büyük ço¤unlu¤u k›rsal alan kökenlidir. Çukurova’ya gelen iflçilerin kesin bir say›m› yap›lmay›p, ortaya sürülen rakamlar tahminlere dayanmaktad›r. Yap›lan son araflt›rmalarda, Çukurova’n›n 200 bin çapa iflçisine gereksiniminin oldu¤u ve bunun 140 bininin mevsimlik tar›m iflçisi oldu¤u söylenmektedir. Elçiler; önceden köylülerle anlaflma yaparak, onlara belli say›da iflçi sa¤lamay› üstlenir ve mevsim öncesinde iflyeri olan tarlalar› gezerler. Mevsimlik iflçiler ad›na, toprak sahibi ile sözleflme yaparlar. Elçiler, iflçiye ifl, iflverene iflçi bulmak, iflçilerin ifl yöresine gelme ve gitmelerinde ulafl›m› sa¤lamak, çapa ve toplama ifllerini yönetmek ve denetlemek, iflçilerin ücretlerini iflverenden al›p iflçilere da¤›tmak, iflçilerin g›da vb. ge-
reksinimlerini sat›n almak gibi görevleri yürütürler. Elçi, iflverene karfl› nas›l iflçinin sözcüsü durumunda ise, iflçiye karfl› da iflvereninin vekili durumundad›r. Bu durum toprak sahibi aç›s›ndan asl›nda çok önemli bir yerde durmaktad›r. Elçiye istedi¤ini söylettirme gibi bir durumda aynen yaflanan gerçek olaylarda oldu¤u gibi; ço¤u zaman tar›msal ürünlerden çiftçilerin zarar etti¤i gerekçesiyle iflçilere yevmiyelerini vermedikleri gözlemlenebilir. Ülkenin çeflitli yerlerinden her y›l Çukurova’ya gelerek, sebze ve meyve ekim, dikim, çapalama ve toplama ile narenciye hasad›nda çal›flan tar›m iflçileri, 40 derece s›ca¤›n alt›nda günlük 15 YTL ücret karfl›l›¤›nda çal›flmalar›na ra¤men emeklerinin karfl›l›¤›n› alamaman›n üzüntüsünü yaflamalar›na karfl›n bu duruma raz› olmaktad›rlar. (Mersin)
✘
Mersin’de yaflayan Arap ulusundan olan Güney Delil kendisine ait Karaduvar’da 5 dönümlük bir tarlas›n›n oldu¤unu, ailesiyle birlikte çiftçilikle u¤raflt›¤›n› ve biber yetifltirdi¤ini söyledi. Her ifl döneminde yevmiyeci tuttu¤unu ve onlar›n yevmiyeleri yan› s›ra yemek ve sigara verdi¤ini anlatt›. Tarlas›nda Kürt iflçileri ayl›kç› olarak çal›flt›rd›¤›n› ve onlar›n bar›nma, yiyecek ve ihtiyaçlar›n› karfl›lad›¤›n› ve asgari ücret verdi¤ini söyledi.
31
22 Ağustos-4 Eylül 2008
DESA iflflççileri: “‹nad›na sendika, inad›na direniflfl”” tavr›nda ›srarl› Sendikaya üye olduklar› için, önce Düzce’de sonra da Sefaköy’de bulunan DESA fabrikalar›ndan at›lan iflçilerin, iki fabrika önünde gerçeklefltirdikleri direnifller sürerken, patronun direnifli bofla ç›karma giriflimleri de devam ediyor. Düzce’deki direnifl 3 ay› geride b›rak›rken, sendikan›n içerde çal›flan iflçileri üye yapma giriflimleri de devam ediyor. 600’ün üzerinde iflçinin çal›flt›¤› fabrikada, sendikal› iflçilerin say›s› 300’ü aflm›fl bulunmakta. Ancak yetki için gerekli olan en az % 51 oran›na henüz ulafl›lm›fl de¤il. DESA’daki son geliflmeleri ö¤renmek için görüfltü¤ümüz Deri-‹fl Genel Baflkan› Musa Servi, bu say›y› art›rma çabalar›n›n, patron engelinin yan› s›ra, “noter engeline” tak›ld›¤›n› söylemekte. “Noter engeli” derken kastetti¤i ise, mesai saatlerinin bitiminde yap›lan üye-
likler için, noter bulmakta zorlanmalar›. Çünkü noterlerin mesai saatinin de iflçilerle ayn› saatlerde bitti¤ini, noterleri, o saatlerin d›fl›nda üyelik ifllemi için getirmenin zor oldu¤unu söylüyor.
DESA patronu hile yap›yor! DESA patronu ise, ifl ortakl›¤› olan uluslararas› markalar›n, alt›na imza att›¤› normlara uygun hareket etmeme noktas›ndaki tavr›n› sürdürüyor. Kendilerinin de bu markalar›n Türkiye’deki temsilcileriyle görüfltüklerini ve bunlara, DESA patronu üzerindeki bask›lar›n› art›rmalar›n›, yoksa eylemlerini bu markalar›n iflyerlerinin önüne tafl›yacaklar›n› söylediklerini belirten Servi, ayr›ca DESA patronunun, direnifli bofla ç›karmak için her türden hileye baflvurdu¤unu vurguluyor.
Örne¤in, mahkeme dosyas›ndaki üye kay›t listesi, patronun avukat› taraf›ndan kopyalanarak, patrona verilmifl. Patron ise bu listeyi üye iflçilere göstererek “sendikan›z benimle anlaflt›” diyor ve iflçileri sendikaya karfl› k›flk›rtmaya çal›fl›yormufl.
Partizan tutsaklardan DESA iflçilerine dayan›flma kart› Gerek Düzce’de 41 iflçinin, gerekse Sefaköy’de Emine Arslan adl› kad›n iflçinin sürdürdü¤ü DESA direniflleriyle dayan›flma da giderek büyüyor. Özellikle de Emine Arslan’›n ailesi ile
Sendika olarak direnifli kamuoyuna duyurmak için bir dizi faaliyet sürdürdüklerini de söyleyen Servi, son olarak DESA ürünlerinin boykot edilmesine dönük bir bildiri ç›kard›klar›n› ve bunu da genifl biçimde da¤›tt›klar›n› belirtiyor. (Kartal)
birlikte fabrika önünde gerçeklefltirdi¤i direnifle çok say›da dayan›flma ziyareti gerçeklefltiriliyor. Direniflteki DESA iflçilerine bir destek de, Tekirda¤ 1 Nolu F Tipi Hapishanesi’nde bulunan Partizan tutsaklardan geldi. Partizan tutsaklar, biri “Merhaba de¤erli Desa iflçileri” di¤eri ise “De¤erli Emine Arslan” bafll›kl›, iki kart göndererek, DESA iflçilerinin direniflini selamlad›lar.
Ambarl› iflflççileri kararl›: “Ölmek var dönmek yok” Arkas Holding’e ba¤l› Marport Liman›’nda çal›flan iflçiler a¤›r çal›flma koflullar›na karfl› örgütlenerek sendikaya üye oldu. ‹nsanca çal›flma koflullar› ve ücret için sendikaya üye olan 406 liman iflçisi, patronun sendikay› haber almas› ile iflten at›ld›. ‹flçilerin anayasal bir hak olan sendika hakk›na sald›ran patron, sendikal örgütlenmeyi engellemek için her türlü yolu deniyor. ‹flçileri h›rs›zl›k, gasp gibi iddialarla iflten ç›karan, çal›flmayan iflçinin bile ç›k›fl›n› veren patron bununla yetinmeyerek iflçilere sald›rd›. Patronun adamlar› taraf›ndan kalas ve sopalarla sald›r›ya u¤rayan iki iflçi hastanelik oldu. Direnifl ise tüm engellemelere ra¤men sürüyor. Liman-‹fl Sendikas›’n›n Ambarlar temsilcili¤inde direniflte olan iflçilerle görüflerek sürece dair düflüncelerini ald›k. - Kaç y›ld›r limanda çal›fl›yorsunuz? Sendikaya üye olma sürecinizi anlat›r m›s›n›z? Kas›m Köseo¤lu; 9.5 y›ld›r burada vinç operatörü olarak çal›fl›yorum. Gemiden konteyn›r tahliye ediyorum. Biz bu iflin e¤itimini ald›¤›m›z için kazalar en düflük seviyeye inmiflti. fiu anda iki günde bir ifl kazas› yaflan›yor. Büyük flirketlerle ve çok yo¤un çal›fl›yorduk. Neredeyse izin yapm›yorduk. Baz› arkadafllar var, efli ameliyat olacak komflusu-abisi götürüyor hastaneye. Arkadafllar›m›z izin al›p gidemiyor. Nedenini personel eksikli¤i olarak aç›kl›yorlar. Eksikse bunun eksi¤ini gidereceksin. 2–3 seneye kadar 12 saat çal›fl›yorduk. Sonra 3 vardiyaya geçtik. 20–25 gün gece vardiyas›nda çal›fl›yorduk. Bu
da insanlar› bunalt›yor. Yapt›¤›m›z ifl çok a¤›r. Biz de kendi aram›zda karar verdik. Daha düzenli, daha verimli çal›flmam›z gerekiyordu. Hiçbir personelin sosyal hayat› yoktu. Telefonla iflten at›ld›k. Oysa patron bizi yasal olarak sendikaya üye oldu¤umuz için iflten atamaz. Bu yüzden h›rs›zl›k, gasp, tecavüz ne varsa hepsini iflten atma gerekçesi yapm›fl. - Sendikaya üye olduktan sonra neler yafland›? - ‹ki gün liman›n önünde durduk. Ya¤murun alt›nda bekledik. Liman›n içine alm›yorlar zaten. Kaymakam süre doldu dedi. Baflkan da ifli kanuni yoldan halledebilece¤iz dedi. Sonra buraya geldik. fiiflli’de bir bas›n aç›klamas› yapt›k. Yaklafl›k bir ayd›r direniflteyiz. Bizi çok çeflitli fleylerle suçlad›lar. ‹fl yavafllat›yorsunuz dediler, iflçilere zorluk ç›kard›lar. Makineleri de¤ifltirdiler. Birçok arkadafl buna fliddetle karfl› ç›kt›. Marport yönetimi çayc›dan operatör yapt›. Çok yak›nda oras› Tuzla’y› geçecek. Ölümlerin artaca¤›n› düflünüyoruz. Bizim ilk ö¤rendi¤imiz fley her fleyden önemli olan can güvenli¤idir. Sendikal faaliyetten dolay› arkadafllar› operatörlükten al›p ehliyeti olmamas›na ra¤men TIR kullanmas›n› istiyor. Patron gelin diyor açt›k kuca¤›m›z›. 12 saat çal›flaca¤›z, sendikas›z gelin bana arac› vermeyin. Oysa sendika biziz, biz varsak sendika vard›r. Patronlar›n sendikas› var. ‹flçi sendikaya üye olunca h›rs›z oluyor, tacizci oluyor. ‹ki tane arkadafl›m›z› hastanelik ettiler. Demirlerle sald›rd›lar. - Sendikaya üye olurken amac›n›z neydi?
‹lhan Aktekin; Sendikalaflmam›z›n en önemli amac› burada kanunsuz keyfi uygulamalar›n b›rak›l›p ifl güvencesinin sa¤lanmas›. Yar›n ne olaca¤›m›z belli de¤il. Onun için sendika diye bast›r›yoruz. Ayr›ca ücretlerimizde problem var. ‹zinlerimiz de öyle. Biz bunlar›n iyilefltirilmesini istiyoruz. Patrona biz gelip çal›flal›m, sendikadan dolay› bize bask› yapma, yasal süreç ifllesin dedik, fakat olumlu bir yan›t alamad›k. ‹fle bafllay›n ama sendikal haklar›mdan feragat ediyorum diye bir dilekçe yazacaks›n›z diyor. Kendi oluflturduklar› disiplin kurulunda e¤er onaylan›rsak o zaman çal›flabiliyoruz. ‹fl garantisi de vermiyor. Bizim derdimiz ifl garantisi. Sendikalaflmadaki en önemli amac›m›z ifl garantisi. 6.5 y›ld›r buraday›m. Elektrik teknisyeniyim. Keyfi uygulamalar vard›. Çal›flma flartlar›m›z a¤›rd›. Yönetime defalarca kez baflvuruda bulunduk, ikaz da ettik. Düzeltilmesini istedik. Yap›c› bir çözüm gelmedi. Bu yaflananlar› önlemenin tek yolu vard›. Sendika. Sendika ile konufltuk ve 406 arkadafl›m›zla birlikte Liman-‹fl Sendikas›na üye olduk. Biz bu iflyerinde sendikal› olarak çal›flmak istiyoruz. Biz 406 arkadafl sendikal› olarak ifl güvencesi ile insanca koflullarda çal›flmak istiyoruz. Amac›m›z bu. fiu anda Türkiye’nin birçok yerinde sendikal süreç bafllam›fl, insanlar sendika için direniflteler. Bunun tek bir nedeni var; daha çal›fl›labilir koflullar ve ifl güvencesi. - Sendika hakk›n›z için bir süredir mücadele ediyorsunuz. Aileniz bu direnifle nas›l bak›yor?
Erol fiahin; Ailem bana destek verdi. Kimse ailesini göremiyordu. Herkeste ayn› sorunlar var. Kimse çocu¤u ile do¤ru dürüst sohbet edemiyordu. Komflunun dü¤ününe gidemiyorsun, sohbet edemiyorsun. Cenazeye gitmek istedi¤ine senden ölüm raporu istiyor. Komflumun cenazesi olmufl ondan ölüm raporu istenir mi? Böyle bir fley olur mu? Birinci dereceden akraban olacak, sadece anne ile baban›n cenazesine gidiyorsun. Eflinin anne veya babas› vefat etmifl gidemezsin, izin yok. Biz bunlarla da karfl›laflt›k. 7 y›ld›r burada çal›fl›yorum. Sendikal mücadele konusunda daha önce tecrübemiz vard›. Toplumsal hareketlerden bir tecrübem var. Herhangi bir korkumuz, kayg›m›z yok, yolumuza devam edece¤iz. Bizim bir sözümüz var; ölmek var dönmek yok. Bu yolda devam edece¤iz. Geri dönmek yok. Biz buna inand›k. - Direnifle dair ne söylemek istersiniz? Abdullah Taflar: Sendikal örgütlemede ilk olan kiflilerdenim. Bunun mükâfat›n› iflten ç›kar›larak ald›m. Sendikal örgütlenmeye bafllad›¤›n›zda önünüze ç›kacak ilk fley iflten at›lmak. Di¤er sektörlerde örgütlenmeyi yapm›fl olan kifliler de yaflam›fllard›r. Biz de ayn› süreçten geçiyoruz. Gerek iflveren gerekse yandafllar› taraf›ndan maruz kald›¤›m›z sald›r›lar oldu. Bu tip fleyler bizi y›ld›ramayacak. Sonunda örgütlenmeyi baflar›p geri dönmeyi hedefliyoruz. Hedeflerimizin tutaca¤›ndan eminiz. Bugüne kadar dik durduk bu saatten sonra da dik duraca¤›z. (‹stanbul)
Demokratik Halk ‹ktidar› ‹çin
işçi-köylü B‹Z HALKIZ GELECEK ELLER‹M‹ZDED‹R
UMUT YAYIMCILIK VE BASIM SANAY‹ LTD. fiT‹ Yönetim yeri: Gureba Hüseyin A¤a Mah. ‹mam Murat Sok. No:8/1 Aksaray-Fatih/‹STANBUL. Tel: (0212) 521 34 30 FAKS: (0212) 621 61 33 Sahibi ve Yaz›iflleri Müdürü: Çilem ÖNSEL Bask›: Gün Matbaac›l›k Beflyol Mah. Telsizler Mevkii Akasya Sk. No:23/A K.Çekmece/‹stanbul Tel: 0212 426 63 30-580 63 80 e-mail: umutyayimcilik@ttmail.com
BÜROLAR ➧ KARTAL: ‹STASYON CADDES‹. DÖRTLER APARTMANI NO: 4/2 KARTAL, TELEFAKS: (0216) 306 16 02 ➧ ANKARA: SIHHIYE MAH. SÜLEYMAN SIRRI SOK. YUNT AP. NO: 19/7 ÇANKAYA TEL: (0312) 430 67 65 Cep: 0 535 562 33 72 ➧ ‹ZM‹R: 856 SOKAK, NO:48/203 KEMERALTI KONAK, TELEFAKS: (0232) 446 78 07 ➧ MALATYA: DABAKHANE MAH. TURGUT TEMELL‹ CADDES‹ BARIfi ‹fiHANI KAT: 3 NO: 94 ➧ ERZ‹NCAN: ORDU CAD. ORDU ‹fiHANI KAT:3 TEL: 0 446 223 67 18 Cep: 0 536 697 94 19 ➧ BURSA: SELÇUK HATUN MAH. ÜNLÜ CAD. SÖNMEZ ‹fi SARAYI KAT: 2 NO: 185 HEYKEL, TEL: (0224) 224 09 98 Cep: 0 536 613 81 98 ➧ MERS‹N: S‹L‹FKE CADDES‹ ÇAVDARO⁄LU ‹fiHANI KAT:3 NO:118 MERS‹N Cep: 0 545 685 25 27 ➧ AVRUPA MERKEZ BÜRO: WESELERSTR. 93, 47169 DU‹SBURG, TEL: 0049-203-40 60 958, FAX: 0049-203-40 60 959
Belediye iflflççileri toplu sözleflflm mede kararl› E-Kart ve Unilever direnifllerine kararl›l›k hakim Emperyalist neo-liberal politikalar›n parças› olarak hayata geçirilen sosyal y›k›m sald›r›lar›n›n tetikledi¤i direnifller kararl›l›kla sürüyor. Büyük bölümü, sosyal y›k›m sald›r›lar›n›n bafl›nda gelen örgütsüzlefltirme sald›r›s›na ba¤l› olarak yaflanan bu direnifllerin yo¤unlaflt›¤› bölgelerden biri olan Gebze havzas›, adeta direnifl havzas›na dönüflüyor. Her biri aylar süren bu direnifllerden Unilever ve E-kart direniflleri de, ilk günkü kararl›l›kla devam ediyor.
Unilever’de bekleyifl sürüyor
Biz Türkiye emekçilerini yan›m›za alarak hakk›m›z› söke söke alaca¤›m›za inan›yo ruz. Bunun ad›mlar›n› att›k. Bugünlere geldik. Kendi eme¤imizin karfl fl››l›¤›n› alman›n yollar›n› ar›yoruz. Belediye-‹fl Sendikas› ile Büyükflehir Belediyesi aras›nda devam eden görüflmelerin t›kanmas› üzerine iflçiler eyleme geçti. 13 A¤ustos günü Saraçhane’de bulunan Belediye-‹fl Sendikas› önünde biraraya gelen iflçiler “Zafer direnen emekçinin olacak”, “Belediye iflçisi köle de¤ildir” sloganlar› ile Büyükflehir Belediyesi önüne kadar yürüdü. Burada yap›lan bas›n aç›klamas›nda elektri¤e, do¤algaza zam yap›ld›¤› ve iflçi ücretlerinin yaflanan enflasyon karfl›s›nda eridi¤i dile getirilerek kayb›n karfl›lanmas› istendi. Hat›rlanaca¤› üzere Belediye-‹fl Sendikas›n›n 17 Temmuz’da yapmak istedi¤i eyleme polis sald›rm›flt›. Grev karar›n› bask›lara ra¤men asan iflçiler geçen süre içinde Büyükflehir Belediyesi’nin uzlaflmaz tutumu ile karfl›laflt›. Büyükflehir ücretlere yüzde 14 zam yaparken iflçilerin talebi enflasyon oran›n›n üstünde, ilçe belediyelere verilen oran kadar yani yüzde 20’nin üzerinde bir zam. Görüflmelerin t›kanmas› üzerine yeni eylem takvimini aç›klayan sendika 14 A¤ustos günü Belediye’nin önünde yar›m saatlik oturma eylemi gerçeklefltirdi.
‹flçilerin oldukça öfkeli oldu¤u eylemde konuflan Belediye ‹fl 2 Nolu fiube Baflkan› Hasan Gülüm; grevden Belediye’nin sorumlu olaca¤›n› söyledi ve iflçinin enflasyonun alt›nda ezildi¤ine dikkat çekti. Belediye‹fl Sendikas›n›n aç›klad›¤› takvime göre birçok ilçede yap›lacak bildiri da¤›t›mlar› ve eylemlerin ard›ndan 26 A¤ustos’ta Zeytinburnu Belediyesi’nde grev gerçeklefltirilecek. ‹flçi-köylü gazetesi olarak eyleme kat›lan iflçilere sürece dair düflüncelerini sorduk; - Grev karar›n›n as›lmas›n›n üzerinden yaklafl›k 1 ay geçti. Görüflmelerin geldi¤i aflamaya iliflkin neler söyleyeceksiniz? Cengiz Irmak; Görüflmeler t›kanm›fl durumda. Bizim fiubat ay›ndan beri talebimiz 60 milyon taban yüzde 5 zam, iflveren yüzde 8 ile geldi bu yüzden görüflmeler t›kand›. Grev aflamas›na geldik. ‹stanbul gibi bir flehirde imzalanan toplu görüflmeler var. ‹mzalanan sözleflmelerin en düflü¤ünü bize uygulasalar biz kabul etmeye raz›y›z. ‹lçeler 60 milyonun üzerinde sözleflme imzalamas›na ra¤men Büyükflehir Belediyesi bunu iflçisine fazla görüyor.
- Siz kaç y›ld›r çal›fl›yorsunuz, geliflmelerle ilgili neler düflünüyorsunuz? Ali Haydar Özcan; 32 y›ll›k bir iflçiyim. 1 Mart 2008’den itibaren toplu sözleflme görüflmeleri devam ediyor. O günden bugüne iflveren cephesinden bize göre hiçbir geliflme olmad›. Bugüne kadar iyi bir ortam yakalar›z diye bekledik. Sabrettik, bugünlere geldik, sabr›n da bir s›n›r› var. Biz Türkiye emekçilerini yan›m›za alarak hakk›m›z› söke söke alaca¤›m›za inan›yoruz. Bunun ad›mlar›n› att›k. Bugünlere geldik. Kendi eme¤imizin karfl›l›¤›n› alman›n yollar›n› ar›yoruz. - Siz görüflmeleri nas›l yorumluyorsunuz? Mansur Y›lmaz: ‹nsanca yaflamak ve ekme¤imizi kazanmak için buraday›z. ‹flveren ad›m atm›yor, ama biz direnmeye devam edece¤iz. ‹flçi olarak moralimiz çok iyi. Belediye yaflanan zamlar› görmüyor. Zamlara karfl› periflan olmufluz. Bu yüzden maafllar›m›z›n da yükselmesini istiyoruz. fiu an ald›¤›m›z maaflla hiç geçinemiyoruz. 2 tane çocu¤um var ilerde nas›l okutucam diye düflünüyorum. (‹stanbul)
Dünyan›n birçok ülkesinde faaliyette olan Uniliver flirketinin sendikaya tahammülsüzlü¤ü sonucu iflten at›lan, TÜMT‹S üyesi iflçiler, fabrikan›n karfl›s›na kurduklar› çad›rda gerçeklefltirdikleri grevde, 80’li günleri geride b›rakm›fl bulunmaktalar. Grevin 80. gününde görüfltü¤ümüz TÜMT‹S ‹stanbul fiube Sekreteri Ali R›za Atik, patronun hala görüflmeye yanaflmad›¤›n› ve grevci iflçilerin bekleyifllerini aral›ks›z sürdürdü¤ünü söylüyor. ‹flçilerde herhangi bir y›lg›nl›¤›n söz konusu olmad›¤›n›, ilk günkü kararl›l›klar›n›n devam etti¤ini söyleyen Atik, önümüzdeki aylarda (11 Eylül ve 16 Ekim) görülecek olan itiraz davalar›n›n gidiflat›n› beklediklerini de sözlerine ekliyor.
E-Kart direnifliyle uluslararas› dayan›flma Gebze Havzas›’nda bulunan ve Gebze Organize Sanayi Bölgesi’nde faaliyet sürdüren E-Kart fabrikas› iflçilerinin direnifli de, patronun ›srarla görüflmeye yanaflmamas› nedeniyle, 70’li günleri geride b›rakt›. Çok say›da ziyaretin gerçekleflti¤i direnifle, en büyük desteklerden biri de UNI’dan (Union Network ‹nternational- Uluslar aras› Sendika A¤›) geldi. Direniflteki E-Kart iflçilerinin ba¤l› bulundu¤u Bas›n-‹fl Sendikas›’n›n da aralar›nda bulundu¤u, toplam 900 sendika ve 15 milyon çal›flan› üye olarak bünyesinde toplayan sendika, E-Kart iflçileriyle dayan›flma kampanyas› bafllatm›fl bulunmakta. Dünyan›n birçok bölgesinde yürütülen kampanyaya internet üzerinden de ulaflmak mümkün. (Kartal)