Atefl k›v›lc›mdan ç›kar 6 ... ‹nsanlar›n yaflad›¤› koflullar baz› al›flkanl›klar kazand›r›r ya da mevcut koflullar birçok fleye uymaya zorlar. Yaflam koflullar› da gerillay› di¤er insanlardan farkl› k›lar. Gerilla, savaflta, do¤an›n zorluklar›na karfl› da mücadele yürütmek zorundad›r. Zorluklara karfl› mücadelesi ve sahip oldu¤u ideoloji gerillay›
zoru baflarman›n kiflili¤i haline getirir. Savafla bak›fl›, savafl›n en k›zg›n alan›nda olmas› da onun mevcut koflullara uyumunu güçlendirir. Asl›nda do¤an›n ac›mas›zl›¤› onun için bir güç kayna¤›d›r. Çünkü orada gerillan›n iradesi ve bilinci s›nan›r. Burjuva-feodal düzen bencil, bireyci, rahat›na düflkün, zora gelmeyen
kiflilikler yaratmay› hedeflemektedir. Bunun tersine devrimciler, özellikle de gerilla, bilinçli ve kararl›, kendini zorlayan fedakar özelliklere sahip olmal›d›r. Gerillada yaflam›n gere¤i böyledir. Bu bilinçle hareket eder. O yüzden gerilla daha net ifade ile “zoru baflarman›n kiflili¤idir”. ❐ Sayfa 14-15
işçi-köylü DEMOKRAT‹K HALK ‹KT‹DARI ‹Ç‹N
www.iscikoylu.org umutyayimcilik@ttmail.com
Say›: 26
*Y›l:4 *19 Eylül-2 Ekim 2008 *Fiyat›: 1 YTL *ISSN:1307-878X
‹mha ve inkar sürecek, direnifl de... 30 A¤ustos’taki devir teslim töreniyle Genelkurmay’›n bafl›na geçen ‹lker Baflbu¤ ve beraberindeki komuta kademesinin, devletin Kürt ulusuna yönelik imha ve inkar politikalar›n›n sürdürücüsü olaca¤›, devlet-ordu örgütlenmesini kavrayanlar aç›s›ndan aç›kt›r.
✘
Devrim için nesnel fl fla artlar müsait, öznel fl fla artlar yetersiz Nepal’de hükümetin haz›rlad›¤› program 14 Eylül günü Kurucu Meclis taraf›ndan onayland›. Muhalefetin sundu¤u 17 maddelik öneri ise reddedildi. Program› savunan Baflbakan Prachanda yoldafl, meclisteki partilerin farkl› ideolojileri savundu¤unu ancak mümkün oldu¤unca ortak yönleri ön plana ç›kard›klar›n› vurgulad›. Prachanda ayr›ca Halk Kurtulufl Ordusu’nun isminin de¤ifltirilmesi üzerine muhalefetin yapt›¤› öneriyi de net bir flekilde reddetti.. ❐ Sayfa 12
Genelkurmay Baflkan› olmadan önce de özellikle Kürt ulusuna yönelik sald›r›larda etkin bir aktör olan Baflbu¤’un, ilk ziyaretini Malatya, Diyarbak›r, Van ekseninde gerçeklefltirmesi ve iflbirlikçilerini güçlendirme planlar›n› aç›klamas› flafl›rt›c› olmam›flt›r. Van’da kendisini alk›fllayanlar için “temiz vatandafllar” tan›mlamas›n› yaparak “sözde vatandafllar” söylemine yeni bir soluk getiren Baflbu¤, y›llard›r dinledi¤imiz “son terörist kalana kadar mücadele devam edecektir” kararl›l›¤›n› da ortaya koymufltur. Ancak tüm söylenenler mezarda ›sl›k çalmak ya da “PKK’nin k›r›lma noktas›” hayali belirlemesi yapmaktan öte bir anlam ifade etmemektedir. ‹mha ve inkar sald›r›lar› nas›l devam ediyor ve edecekse, direnifl hatt› da ayn› flekilde devam edecektir. Kürt halk›n›n yan›nda olmak da daha bir önemli olacakt›r bu süreçte!
İşçi-köylü 2
19 Eylül-2 Ekim 2008
işçi-köylü’den Gerçekleri y›¤›nlara tafl›mada ›srarl› olmal›y›z! Türk hakim s›n›flar› aras›nda yaflanan çat›flman›n k›sa sürede bir duraksama içine girebilece¤i yönünde iflaretler görülmemektedir. Laiklik fleriat tart›flmas›yla bafllayan süreç bugün yolsuzluklar noktas›nda dü¤ümlenmifl durumdad›r. Bu çat›flmalar›n temelinde ç›kar iliflkileri yatt›¤› bir gerçektir. Elbette ki bu ç›kar çat›flmas› Türk hakim s›n›f kliklerinin yan› s›ra emperyalistlerin ç›karlar›n› da içeriyor. TC’nin komflular›yla ve bölgenin di¤er ülkeleriyle son dönemde sürdürdü¤ü politikalar›n emperyalist efendilerinin bölgeye iliflkin haz›rlam›fl olduklar› reçetelerde ba¤›ms›z oldu¤unu düflünmek, efendiuflak aras›ndaki iliflkiyi yeteri kadar kavramamak anlam›na gelir. Egemen s›n›f klikleri aras›ndaki çat›flma devletin çeflitli kurumlar aras›nda da kendini hissettirdi¤ine her f›rsatta dikkat çekmifltik. Özellikle bugünkü dalaflta medya gruplar› tam bir silahflor görevi görmektedirler. Kitleleri aldatmak, gerçekleri tersyüz etmek için her türlü ahlaks›zl›¤a baflvurmakta tereddüt etmemektedirler. Sermayenin kiral›k kalemflorlar› tan›mlamas›, hükümet yanl›s› medya ile Do¤an Grubu aras›nda yaflanan son çat›flmada bir kez daha a盤a ç›kt›. Hiç flüphesiz tüm bu iç çat›flmalar, genifl y›¤›nlar nezdinde gerçeklerin
daha net olarak görülmesi sürecine hizmet ediyor. Bu anlam›yla da iyidir. Böylesi dönemler, hem perde arkas›ndaki gerçeklere ayna tutma ve hem de bu iç çat›flmalar neticesinde ortaya ç›kan sonuçlardan hareketle gerçekleri daha yal›n bir biçimde y›¤›nlara tafl›mak için bize daha iyi f›rsatlar sunmaktad›r. Örne¤in, uflak Tayyip’in flu söylemleri: “Bundan sonra Say›n Do¤an yazd›kça ben de aç›klayaca¤›m. Çünkü, bu hamur su kald›racak. Daha çok vaktimiz var. O yazacak, biz aç›klayaca¤›z.Ve bunlar›n bütün o kara kapl› defterleri ortaya ç›kacak. Bunu bilmeniz laz›m…” Bu AKP’nin ve sözcülü¤ünü yapt›¤› sermaye kesimleri ile di¤er rakiplerin kirli iliflkilerinin itiraf› niteli¤indedir. Uflak Erdo¤an’›n öz olarak ifade etti¤i h›rs›zl›klar›m›z›, ahlaks›zl›klar›m›z› aç›klamaya devam ederseniz, biz de sizinkileri aç›klar›z. Di¤er bir ifadeyle; dokunmay›n bize yoksa dokunuruz size diyor. Kuflkusuz yolsuzlukta, h›rs›zl›kta bunlar›n birbirinden fark› yoktur. Ama bu gerçe¤i sadece duyarl› ilerici güçlerin görmesi yetmez. Önemli olan bu gerçekleri y›¤›nlara tafl›may› baflarmakt›r. Bunun için de somut meseleler üzerinde yo¤un bir teflhir faaliyetine h›z vermek gerekir. Her f›rsatta “yetimin” hakk›nda söz eden AKP’nin nas›l emek h›rs›z›, halk
‹LAN GAZETEM‹Z‹N ANKARA ‹RT‹BAT BÜROSU TAfiINMIfiTIR. YEN‹ ADRES: SIHHIYE MAH. SÜLEYMAN SIRRI SOK. YUNT AP. NO: 19/7 ÇANKAYA TEL NO: 430 67 65
Selma fiahin Ziraat Bankas› Aksaray fiube Euro hesap numaras›: 48209849-5001 Vak›flar Bankas› Aksaray fiube Euro hesap numaras›: 00158048000527074 ‹fl Bankas› Parmakkap› fiube Euro hesap numaras›: 1042 0175785
düflman› bir nitelikte oldu¤unu yaflanan bu tür somut meseleler üzerinden ortaya koymay› baflarabilmektir. Somuta dayal› propagandalar›n ikna edici ve etki gücü daha da güçlüdür. Türk egemen s›n›f klikleri aras›ndaki bu çat›flmalar varolan ekonomik krizin daha da derinleflmesine yol açacakt›r. Üretimden giderek kopan, yolsuzluk ve h›rs›zl›kta s›n›r tan›mayan bir ekonominin içine düfltü¤ü krizin yarataca¤› sonuçlar da a¤›r olur. AKP bu krizin a¤›r faturas›n› dün oldu¤u gibi bugün de emekçilere ç›karmaktad›r. Peflpefle gelen zamlar, ücretlerin düflüklü¤ü, iflsizlik emekçiler için yaflam› daha çekilmez k›lmaktad›r. Tabi ki egemen s›n›flar›n içine düfltükleri krizin derinleflmesini tetikleyen di¤er önemli nedenlerden biri de Kürt sorunudur. Kürt sorununa yaklafl›mda “imha” ve “inkar” politikas›nda Türk ordusuyla yar›flan AKP, özellikle önümüzdeki yerel seçimlerde Kürt illerinde DTP adaylar›na karfl› egemenlerin tüm kliklerinin deste¤ini almak için de yo¤un bir çaba içindedir. Ve bir çok Kürt ilinde bu ›rkç›-inkarc› güçlerin objektif olarak böylesi ortak bir tutum içine girmeleri pekala mümkündür. Erdo¤an’›n baz› Kürt illerini flimdiden iflaret etmesi, öngörülen projenin ürünüdür. Hedeflenen fley, sözü edilen illerde yerel yönetimleri al›p, “Kürt sorunu yoktur. Terör sorunu vard›r” karfl›-devrimci icraatlar›na meflruluk kazand›rmakt›r. Bu konuda egemen s›n›flar kurumlar›yla birlikte hiçbir f›rsat› kaç›rmamaktad›rlar. Yürüttükleri tüm ça-
balar›n temelinde Kürt Ulusal Hareketi’ni tasfiye etmek, silahl› savafl›mla hak elde edilmez bilincini genifl y›¤›nlara empoze etmektir. Bunun için de fliddet ve sahte reform silahlar›na baflvurmaktad›rlar. Örne¤in, burjuva medyas› yeni Genelkurmay Baflkan› Baflbu¤’un baz› Kürt illerine yapt›¤› geziye dahi olmad›k misyonlar yüklemeye bafllad›lar. ‹lker Baflbu¤’un baz› “sivil toplum” örgütleriyle görüflmesi yeni olabilir. Ama Kürt ulusal sorununa yaklafl›m konusundaki zihniyet ayn› zihniyettir. Baflta ‹HD olmak üzere di¤er demokratik kurum ve partilerle görüflmeyi kapsam d›fl›nda b›rakan bir anlay›fl›n bu soruna do¤ru bir tarzda yaklaflmas› düflünülemez. Bu pratik, ›rkç› ve floven bir anlay›fl›n ürünüdür. Özet olarak; Baflbu¤ da egemen s›n›f sözcüleri gibi, sivil toplum dedikleri baz› güçleri yanlar›na çekme çabas› içindedir. Peki bununla ne yap›lmak isteniliyor? Yap›lmak istenen flu; Hareketin geliflimini engelleyemiyorsan, böl, sisteme entegre etmeye çal›fl. Çözüme dönük beklentiler yarat ve reformizm mikrobunu her tarafa yayma çabas› içine gir. Bu ve di¤er sorunlarda oldu¤u gibi, ideolojik planda net bir tutum sergilemek, egemen s›n›f klikleri aras›nda yaflanan çat›flman›n nedenlerini do¤ru okuyup, genifl emekçi y›¤›nlara tafl›mak için devrimci pratik bir çizgi izlemek, güncel bir görevdir. Bu güncel görevleri yerine getirdi¤imiz oranda, kitlelerle ba¤ kurabiliriz. Her faaliyetçi çal›flmalar›nda bu gerçe¤i hesaba katmak zorundad›r.
UMUT YAYIMCILIK’TAN 5 YEN‹ K‹TAP
19 Eylül-2 Ekim 2008
İşçi-köylü 3
Politika gündem
Devlet terörü planlama “zirvesi” yap›ld›
Hat›rlanaca¤› gibi, AKP hükümete geldi¤i y›llar›n bafl›nda Kürt ulusal sorununa yaklafl›m konusunda Genelkurmay’dan farkl› politikalara sahip oldu¤u propagandas›yla T. Kürdistan›’nda oy avc›l›¤›na soyunmufl ancak çok geçmeden bu politikan›n bildik/tan›d›k imha, inkar ve katliam politikas›ndan baflka da bir fley olmad›¤› ortaya ç›km›flt›. Ancak Maoistler, AKP’nin di¤erlerinden bir fark› olmad›¤›n›/olamayaca¤›n› söylemifl ve her f›rsatta tekrarlad›klar› (tekrarlamak zorunda kald›klar›) flekilde devletin niteli¤i, hükümetlerin iç ve d›fl politikalar› belirlemedeki verileri/s›n›rlar›, ordunun sistem içindeki yeri vb. konularda MLM do¤rular› dile getirmifllerdi. Süreç içinde yaflananlar AKP ve Türk ordusunun aralar›ndaki çeliflkilere karfl›n burjuva-feodal egemenlik sistemin ç›karlar›n› korumak için oldukça uyumlu çal›flt›klar›n› gösterdi. Egemen s›n›flar›n kendi aralar›nda çeliflkileri/iktidar kavgalar› oldu¤u ne kadar do¤ruysa, baflta Kürt halk› olmak üzere tüm emekçilerin, devrimcilerin hakl› ve meflru mücadelelerine karfl› düflmanl›kta da ayn› noktada bulufltuklar› da o kadar do¤rudur. Devlet terörü uygulay›c›lar›n›n son yapt›¤› “Terör Zirvesi”nde de baz› yeni yaklafl›mlar›n iflaretleri görülmeye baflland›. Bir k›s›m burjuva medya “s›n›r ötesi” operasyonlar için varolan tezkere süresinin bitmek üzere oldu¤unu hat›rlatarak, TSK’n›n yeni bir tezkere talebine karfl› AKP’nin isteksiz oldu¤unu belirtiyor ve bunun nedenini ise yaklaflan yerel seçimlerden dolay› bölgede üzerine tepki çekecek pratik tutumlardan uzak durma çabas› olarak aç›kl›yor. Dün Kürt ulusal sorununun çözümü için “aç›l›m” adresi olarak gösterilen AKP, bugün yerel seçimlerden dolay› “s›n›r ötesi” operasyonlara s›cak bakmayan bir AKP olarak gösteriliyor. Öncelikle herkesin flu gerçe¤i görmesi gerekir. Kürt ulusal mücadelesini bo¤mak, kitle deste¤ini zay›flatmak flu veya bu partinin de¤il, sistemin sorunudur. Dolay›s›yla yerel seçimlerde yurtsever Kürt adaylara karfl› izlenen politikada, sistemin tüm kurumlar›n›n hedefi ayn›d›r. Bu ayn›l›k ço¤u zaman, bu bölgede güçlü olan burjuva partisinin aday›n› destekleme konusunda ortak hareket etme tutumuna götürecek kadar güçlüdür. Bugün aç›s›ndan bakt›¤›m›zda TC önümüzdeki yerel seçimlerde yurtsever adaylar›n kazanmamas› için, bölgede daha güçlü olan rakip adaylara aç›ktan olmasa da dolayl› olarak destek
sunmaktad›r. Yani devlet tüm kurumlar›yla ve partileriyle birlikte bölgede AKP’nin önünü açmak için yo¤un bir çaba içerisindedir. Evet, AKP düne göre teflhir olmufltur. Ama hala Kürt illerinde din tüccarl›¤› sayesinde en güçlü olan düzen partisidir. Ve AKP’nin kapat›lmamas›nda, bu bölgede oynam›fl oldu¤u misyonun da bir etkisi oldu¤u gerçe¤i asla göz ard› edilmemelidir. Bundan dolay› Kürt iflbirlikçileri baflta olmak üzere; Kürt halk›n›n tüm düflmanlar› bu süreçte kader birli¤i yapacaklard›r. Genelkurmay’›n “PKK’nin k›r›lma noktas›” hayali belirlemesinin karfl›l›¤›, her cephede sald›r›d›r. “Referandum” niteli¤inde olan yerel seçimlerde bu hayali belirlemeleri destekleyebilecek en ufak geliflmenin karfl›-devrimcilerin elinde nas›l bir sald›r› silah›na dönüflece¤ini ön görmek zor olmasa gerek. Durum böyle olunca egemenlerin her türlü hile ve ahlaks›zl›¤a baflvuracaklar› da aç›kt›r. “Zirvenin” di¤er sonuçlar›na gelince; gerçek olan flu ki: Devlet terörünün planland›¤› “zirvede”, özünde yeni bir fley
yoktur. Sözünü ettikleri “sosyo-ekonomik, psikolojik-kültürel, hukuki” veya bölgeye “teflvik primi” vb. söylemler yeni fleyler de¤ildir. Ama tüm bunlara ra¤men, bu söylenenlerin bugün ne anlam ifade etti¤ine ve bu söylemlerin alt›nda yatan baz› gerçeklere ›fl›k tutmak gerekir. Her fleyden önce Türk egemen s›n›flar›n›n önümüzdeki süreçte Kürt ulusal sorununa yaklafl›m›n› Ifl›k Koflaner’in yapt›¤› aç›klamalarda okumufl ve imha ve inkar oldu¤unu görmüfltük. Baflbu¤’un “son terörist kalana kadar mücadele devam edecektir”, “Da¤a ç›kmay› nas›l engelleriz?” vb. tüm söylemleri mücadeleyi bo¤maya dönük söylemlerdir. Bu yaklafl›mlarda tabi ki ulusal demokratik taleplerin k›r›nt›s› bile yoktur. Hal böyle olunca; önerilen tüm tedbirlerin bu politikaya hizmet eden tedbirler oldu¤unun peflinen kabul edilmesi gerekir. Örne¤in; sözü edilen “hukuki” tedbirler daha çok yetki talebini içeriyor. Bu, uygulanan tüm karfl›-devrimci icraatlara yasal k›l›f›n haz›rlanmas›d›r. Di¤er bir ifadeyle; yasal olarak varolan baz› boflluklardan dolay› zaman zaman s›k›nt› yafl›yorlar. ‹flte tüm dertleri o boflluklar›n betonlanmas›n› sa¤lamakt›r. Da¤a ç›k›fl› “sosyo-ekonomik” tedbirlerle aflmay› düflünenler hayal görüyorlar. “Teflvik Primiyle” bir halk›n anadilde e¤itim talebinden, kültürel istemlerinden vazgeçmesini düflünmek ancak ›rkç›-faflist bir sistemin ve sözcülerinin ifli olabilir. Elbette ki, bölge illerine yap›lacak yeni “teflvik primleriyle” burjuva-feodal egemen sistem, kendi iflbirlikçilerini daha da
Ergenekon, TSK’n›n kanatlar› alt›nda Gündemin uzun süredir merkezinde yer alan Ergenekon meselesindeki geliflmelere bakt›¤›m›zda asl›nda sürpriz olmayan, hatta neden gecikti¤i merak konusu olan TSK’nin Ergenekon san›klar› Hurflit Tolon ve fiener Eruygur’un hapishanede ziyaretini görüyoruz. Sicili oldukça kabar›k Korgeneral Galip Mendi’nin ziyareti Genelkurmay’›n sitesinde flu sözlerle aç›kland›: “Türk Silahl› Kuvvetlerine uzun süre hizmet veren iki emekli komutana yap›lan bu ziyaret, Türk Silahl› Kuvvetleri ad›na gerçeklefltirilmifltir. Bilindi¤i üzere, dün oldu¤u gibi bugün de Türk Silahl› Kuvvetlerinin yarg›ya olan sayg›s› ve güveni tamd›r.” fiemdinli’de san›klar› “iyi çocuklard›r, tan›r›m” diyerek sahiplenen ve ard›ndan soruflturmay› yürüten savc›n›n görevden al›nmas›n› sa¤layan, sivil mahkemenin verdi¤i 39 y›ll›k cezaya karfl›n, davay› askeri mahkemeye ald›rarak beraat ettiren Genelkurmay’›n Baflkan› Y. Büyükan›t’tan görevi devralan ‹lker Baflbu¤ da Büyükan›t’› aratmad› ve “çocuklar›n›” sahiplenmekten geri kalmad›. Ayn› senaryoyu fiemdinli’de de bize okuttuklar› için bu ziyaret
de flafl›rt›c› olmad›. Hele ard›ndan Ergenekon savc›lar›n› soruflturmak için komisyon kuruldu¤unu ö¤renmek ise hiç flafl›rtmad› bizi. Ancak ne zaman flafl›rabildik(!); Adalet Bakanl›¤›’n›n savc›lar›n soruflturulmas›na izin vermedi¤i zaman. Ama bu da küçük bir rötufltan baflka bir fley olmad›¤›na göre rahat yerimizde oturmaya devam edebilirdik. Devlet için silah s›kan pek flerefli, iyi çocuklar hala görevlerinin bafl›nda
güçlendirecek ve yeni iflbirlikçiler yaratabilecektir. Bunu, baz› kesimlerin de ifade etti¤i gibi, flehirlerde “koruculaflt›rmay›” yayg›nlaflt›r›p derinlefltirme politikas› olarak da de¤erlendirebiliriz. Yap›lan ve yap›lmak istenen budur. Elbette ki bu planlar talan politikalar› için elveriflli bir zemin de yarat›yor. Ama bununla iflsizli¤i önleyece¤ini, “terörü” yok edece¤ini düflünenler gerçe¤in tokad›n› yemekte gecikmeyeceklerdir. Örne¤in; Avrupa ülkelerinde Kürt Hareketi’ne destek sunan on binlerin iflsizlik sorunu mu vard›r? Ya da “k›r›lma noktas›ndan” söz edenler, flehit gerilla cenazelerini sahiplenen on binlerin eylemlerini nas›l aç›klayabilirler? “Anadilde e¤itim talebi” vb. birçok eylem karfl›s›nda ortaya konulan durufla ne yan›tlar› olacakt›r? Sonuç olarak; PKK’nin yapm›fl oldu¤u 10. Kongrede de ifade edildi¤i gibi; pratik hatt›nda esasta bir de¤iflim yoktur. Bu hatt›n ne oldu¤u konusundaki düflüncelerimizi daha önce defalarca ortaya koydu¤umuz için yeniden üzerinde durmayaca¤›z. Ama buna karfl›n, faflist Kemalist diktatörlü¤ün imha ve inkar çizgisindeki ›srar› da pratik olarak sürmektedir. Bu demektir ki; önümüzdeki süreçte de Kürt halk›n›n hakl› ve meflru eylemleri artacakt›r. Bunun iflaretleri hem gerilla cephesinde hem de di¤er alanlarda düne göre daha güçlü bir flekilde ortaya ç›kmaktad›r. Bizler aç›s›ndan ise bu sürecin içinde olmak, prati¤e dönük ad›mlar atmak, binlerce sat›r yaz›dan daha de¤erlidir. Çünkü; hayat›n söylemden çok pratik icraatlara ihtiyac› vard›r.
milletin menfaati için çal›flmalar›n› sürdürüyorlar!!! Yine de bu ziyarete yak›ndan bakt›¤›m›zda en bafla dönüyoruz. Zira, Genelkurmay bu ziyaretiyle bir kez daha Ergenekon’un devletin kendisi oldu¤unu ve devletin de kendi kendini yarg›layamayaca¤›n› aç›ktan ortaya koyarak bizi hakl› ç›kartt›. Bir merak konusu da, ziyaret edilenler aras›nda neden Veli Küçük’ün ad›n›n geçmemesiydi… Yoksa, sürecin keçisi Veli Küçük mü?
Galip Mendi’nin sicilinden bir örnek Korgeneral Galip Mendi, Özel Kuvvetler’de uzun y›llar görev yapt›. 1996’da KKTC’de Sivil Savunma Teflkilat Baflkanl›¤›’na atand›. K›br›sl› gazeteci Kutlu Adal›, 23 Mart 1996’da yazd›¤› bir yaz›da “St. Barnabas bask›n›n› gerçeklefltirenlerin kulland›¤› beyaz Renault Toros’un Sivil Savunma Teflkilat›’na ait oldu¤u do¤ru mudur?” sorusunu yöneltti. Sivil Savunma Teflkilat›’na elefltirilerini sürdüren Adal›, 6 Temmuz 1996’da Lefkofla’da evinin önünde öldürüldü. Bu cinayetle ilgili suçlamalar yöneltilen Mendi, Türkiye’ye döndükten sonra 1997’de Özel Kuvvetler Komutan yard›mc›l›¤› yapt›. Mendi, 2000’de K›br›s’a bu kez K›br›s Güvenlik Kuvvetleri Komutan› olarak dönünce protestolarla karfl›laflt›, parti liderleri karfl›lamaya gitmedi. Mendi, 2003 y›l›nda Avrupa ‹nsan Haklar› Mahkemesi’nden (A‹HM) bir heyetin Kutlu Adal› cinayeti ile ilgili sorular›n› yan›tlad›. 2002’de Türkiye’ye dönen Mendi, sürekli terfi alarak korgeneralli¤e yükseldi. A‹HM Türkiye’yi, “Kutlu Adal› cinayetini yeterli ve etkin biçimde soruflturmad›¤›” gerekçesiyle 95 bin Euro ödemeye mahkûm etti.
İşçi-köylü 4
Sınıfsal Yaklaşım
S › n › f s a l Y a k l a flfl›› m ULUSAL SORUN=TEMEL SORUN? Bir k›s›m ilerici, ayd›n, demokrat çevreler ve bu arada kimi devrimci dostlar›m›z da Ergenekon davas›/dosyas›n› eflelemeyi sürdüre dursun, faflist diktatörlük kendi dalafl› ve iç hesaplaflmas›ndaki sürece çoktan noktal› virgül koyarak yeni sald›r› döneminde h›zla mesafe almaya çal›fl›yor. Hala kontr-gerillan›n çözülmesi, katillerden hesap sorulmas›, 12 Eylül’ün yarg›lanmas› gibi “taleplerle” sistemin kap›lar›n› afl›nd›ranlara diyecek bir söz elbette bulunamaz ama giderek yo¤unlaflan sald›r›lar karfl›s›nda neler yap›lmas› gerekti¤ine dair söylenecek/yap›lacak çok fley olmal›d›r. Yeni süreci Genelkurmay’daki görev de¤iflimine ba¤lamak son derece hatal›d›r. Baflbu¤ ve beraberindeki komuta kademesinin Büyükan›t’a göre belli yöntem ve yaklafl›m farkl›l›klar› olabilecektir ama bunlar›n esasa yönelik de¤ifliklik gösterece¤ini düflünmek, devletordu örgütlenmesinden bihaber olmak, hiçbir fley anlamamakt›r. Nitekim bu konuda da bir dizi senaryo ve yorum havada uçuflmaya bafllam›fl, Baflbu¤’a olmad›k misyon ve konumlar atfedilmifl, iliflki ve çeliflkiler türlü tarzlara sokulup ç›kar›lm›flt›r. Her fleyden önce Baflbu¤, önceki sürecin pasif/yetkisiz bir aktörü de¤ildir. Hatta en az flimdiki kadar önde duran bir konum almakta, en dikkat çekici “aç›klama”lar› yapan, “durum” tespitlerinde bulunan, kritik görüflme ve toplant›lara kat›lan kimli¤i olarak ad›ndan söz ettirmekteydi. Tam yetkili olarak iflbafl› yapar yapmaz, “iç hesaplaflma” sürecinde viraj›n dönülmesiyle beraber, Kand›ra ziyaretini yapt›rmas›, kendi teflkilat›na “dirlik ve düzenlik” mesaj› olarak okunmal›d›r. Bu mesaj elbetteki AKP ile yürüyen iflbirli¤inde gelinen noktaya iflaret fifle¤i göndermifl ve “adalet” uykusundakilerin adresine de yollanm›fl olmaktad›r. Baflbu¤ ve beraberindeki kadrolar›n ayr›nt›da ya da tali nokta-
larda kalan kimi özelliklerine tak›lmadan sorgulamam›z gereken, iflbafl›na geldikleri flu süreçteki hareket tarzlar› ve öne ç›kard›klar› hususlar olmal›d›r. Malatya (2. Ordu), Diyarbak›r, Van ekseninde gerçekleflen ilk ziyaret flafl›rt›c› de¤ildir. Hatta “bölücü terörle” mücadelede Diyarbak›r’›n merkezi önemine dikkati çekmesi de ola¤an karfl›lanmal›d›r. Yaln›zca bunun için Tayyip’in bile aç›ktan yapmaktan imtina etti¤i bir tarzda, “STK” toplant›s› düzenleyip DKÖ’leri özenle ay›klamas› ve di¤erlerine aleni biçimde (daha fazla/aktif) iflbirli¤i dayatmas›, al›fl›lagelmifl bir durum olarak görülmeyebilir. Esas›nda bu bile sürpriz bir tav›r olarak de¤erlendirilmemelidir. Yandafl ve ortayolcu davranan kurum ve kiflilere de yöneleceklerini “bizzat” tebli¤ eden Baflbu¤, ertesi gün Van’da halk›n aras›na kar›flma flovuna giriflmekle mezarl›kta ›sl›k çalm›flt›r. Van’da kendisine alk›fl tutanlar için kulland›¤› “temiz vatandafllar” söylemi (Hilmi Özkök’ün “sözde vatandafllar” nitelemesindeki yaklafl›m›n benzeri), imhac›-katliamc› faflist bir anlay›fl›n aç›k kan›t›n› oluflturmaktad›r. Baflbu¤ kapsaml› bir program› uygulamaya çal›flmaktad›r. Devirteslim törenlerindeki sözlerinden itibaren bunda ›srarl› olduklar›na dair vurgular›, gelinen aflaman›n kendileri aç›s›ndan hiç de parlak olmad›¤›n›n itiraf›d›r. Gençlerin üzerinde hassasiyetle durmufltur. Özel politikalara ihtiyaç oldu¤unun alt›n› çizmifltir. Okullaflmalar› ve modernizmin al›flkanl›klar›ndan yararlanmalar› gerekti¤ine dikkat çekmifltir. Ekonomik tedbirler ise “sorunun” can damar› olarak görülmektedir. Hükümeti iflsizlikle mücadelede göreve ça¤›r›rken GAP projesinin önemine de¤inmeyi ihmal etmemifltir. Di¤er yandan, bölgeyi aflan ölçekte 90’l› y›llardakine eflde¤er biçimde operasyonlar yürütülmekte, büyük çapta askeri y›¤›nak yap›lmaktad›r. Kitle katliamlar›, büyük provokasyonlar, köy yakmalar,
Irak Kürdistan›’na yönelik yeni harekatlar›n yap›lmas› da gündeme gelebilecek, savafl›n ivmesi yükseltilecektir. KKK’na yeni getirilen Ifl›k Koflaner’in, “münferit olaylar TSK’ya mal edilemez” ve “belli bölgelerde uygulamaya konulacak ek tedbirler”den (27.08.08) söz etmesi, gidiflata “›fl›k” tutmaktad›r. Sürecin AKP ile birlikte örüldü¤ü aç›k biçimde görülebilmekte, gösterilmektedir. Bunun k›sa vadede de¤iflmesini gerektirecek uluslararas›, bölgesel ve ülke içi dengelerde herhangi bir de¤iflim de söz konusu de¤ildir. Yerel yönetim seçimleri de bu do¤rultuda, AKP’nin hedeflerine uygun tarzda sonuçland›r›lmaya çal›fl›lacakt›r. Baflbu¤’un Diyarbak›r’daki temas ve konuflmalar›, bununla ba¤lant›l› Kerkük’e iliflkin aç›klamalar› (özel statü) da tereddütlere yer b›rakmayacak aç›kl›ktad›r. Ama daha çarp›c› ve çevreleyici olan, ABD ile olan iliflkilerin, “mükemmel” olarak tan›mlanmas›d›r. Faflist-Kemalist diktatörlü¤ü bu eksende tam tekmil savafla koflulland›ran, Oramar/Da¤l›ca bask›n› ve devam›ndaki Zap direnifliyle beraber Türkiye Kürdistan›’nda silahl› ve kitlesel çat›flma sürecinde “korkuyu” büyüten geliflmelerin yaflanm›fl olmas›d›r. Edi Bes e’den, TZP Kürdi öncülü¤ünde gerçeklefltirilen “anadilde e¤itim hakk›”na kadar son süreçte gelifltirilen kampanyalar, gerilla cenazelerindeki kitlesel gösterilerden Öcalan için düzenlenen destek eylemlerine (saç kestirme, “say›n” deme) ciddi boyutlarda yayg›nl›k ve etkinlik kazanm›flt›r. Bunlar›n Türk ordusuna önemli darbeler indiren “aktif savunma” çizgisindeki gerilla eylemleriyle birlikte sürmesi (HPG’nin aç›klamas›na göre, “A¤ustos ay› boyunca TSK’n›n 51 operasyonuna karfl›l›k HPG 57 eylem düzenledi; 66 temas gerçekleflti ve 202 asker ile 22 gerilla yaflam›n› yitirdi.”) egemen s›n›flar› zora sokmufltur. Defalarca denedikleri yöntemler, ayn› taktik ve argümanlarla, dozu kah azalt›p kah art›rarak yüklenmeyi sürdürmekten baflka ellerinden bir fley gelmemektedir. Baflbu¤ ve di¤erlerinin söyledikleri ve yapmaya çal›flt›klar›nda da öz olarak geçmifltekilerden farkl› hiçbir
19 Eylül-2 Ekim 2008
yön bulunmamaktad›r. “Umut k›rmak”tan her söz edifllerinde kendi çaresizliklerine göndermede bulunmufl oluyorlar. Kaç›n›lmaz biçimde yenilgiye u¤rayacak ve nöbeti baflkalar›na devrederek “hürgeneral” tribününde yerlerini alacaklar›n› herkesten daha iyi biliyorlar. Ancak açmazlar hiç kuflkusuz farkl› boyut ve platformda “ulusal sorun”un ilerici ve demokratik güçleri aç›s›ndan çeyrek as›rl›k zaman dilimine yay›lan sürecin son dönemlerinde de hükmünü do¤urmaya devam etmektedir. Savafl ve direnifl bu aflaman›n taktik politikas› ilan edilmekle beraber, Ulusal Hareket’in stratejik yönelimi egemen s›n›flar›n inisiyatifini k›rmada istikrarl› bir süreç yarat›lmas›na engel olmaktad›r. Bununla beraber komünist, devrimci, demokratik bütün güçlere düflen görev, egemen s›n›flar›n “temel sorun” olarak öncelik verdi¤i bu husustaki yönelimine uygun bir mevzilenifl içerisine girmektir. Devrim cephesinde bu durumun yeterince kavrand›¤› ve bilince ç›kar›ld›¤› söylenemez. Ulusal sorun hala bölgesel, tali bir mesele olarak ele al›nmakta ve/veya Ulusal Hareket’e havale edilebilmektedir. Ulusal Hareket’e destek verilmesi, ulusal demokratik talepli eylem ve kampanyalar›n desteklenmesi veya birlikte örülmesi, eylem ve güç birli¤i yap›lmas› vb. baflka bir fley; “sorun”dan soyutlanan bir politik hat izlenmesi (sa¤ ya da sol, floven ya da ba¤›ml›) baflka bir fleydir. Türkiye ve bölgedeki “Kürt Sorunu’nun son çeyrek yüzy›la vurdu¤u damgay› do¤ru biçimde tahlil edemeyenler, bundan sonraki sürece vuraca¤› damgan›n da fark›nda de¤illerdir. Türkiye devriminin “ulusal sorun”a ait parametrelerle geliflen iliflki ve çeliflkilerini hesaba katmadan yol alman›n olanaks›zl›¤› görülmek zorundad›r. Bu ba¤lamda, ezilen Kürt ulusuna mensup yoksul köylü kitlelerinin bulundu¤u Türkiye Kürdistan›, Demokratik Halk Devrimi yolunda Halk Savafl› mücadelesini tafl›yabilmenin koflullar›n› daha fazla biriktirmifltir. Savafl› büyütmeden bu birikimi de¤erlendirebilmenin yolu olmad›¤› aç›kt›r…
İşçi-köylü 5
19 Eylül-2 Ekim 2008
İşçi/köylü
Deri iflçilerinin DESA eylemleri sürüyor
Sendikal› olma hakk›n› kulland›klar› için iflten at›lan DESA deri iflçilerinin mücadelesi aylard›r sürüyor. Geçmiflten
gelen direnifl gelene¤i ve mücadele ruhu Deri-‹fl Sendikas›’n›n kazan›m elde etme olas›l›¤›n› güçlendiriyor. ‹flçilerin kararl› tutumlar› da bunu gösteriyor. Deri-‹fl Sendikas›, iflçilerin sendikalaflma mücadelesine tahammülsüz davranan DESA Deri Fabrikas› patronunun tavr›n› protesto etmek için, 6 Eylül Cumartesi günü ‹stiklal Caddesi’ndeki DESA Ma¤a-
UNO iflçisi yine direniflte! Yaklafl›k iki y›l önce örgütsüzlefltirme sald›r›lar›n›n bir parças› olarak iflten at›lan UNO iflçileri, uzun soluklu bir direnifl gerçeklefltirmifllerdi. UNO patronunun iflçilere dönük örgütsüzlefltirme sald›r›lar›, aradan geçen süre içinde de aral›ks›z sürdü. 12 y›l gibi bir sürede h›zla büyüyerek, piyasan›n % 79’una hakim hale gelen UNO büyürken, iflçilerin haklar› giderek küçüldü. Kuruldu¤u günden beri, iflçilerin örgütlenme çabalar›n› bask› ve iflten atmalarla cevaplayan UNO, geçti¤imiz günlerde yine sendikalaflma faaliyetinden dolay› 11 iflçiyi iflten att›. Patron iflten atma gerekçesini “düflük performans” olarak gösterse de, gerçek nedenin sendikalaflma faaliyeti oldu¤u kesin. ‹flten at›lan iflçiler ise, daha önceki dönemlerde de oldu¤u gibi,
fabrika önünde direnifle geçtiler. Direniflin 11. gününde görüfltü¤ümüz iflçiler, konuflmalar›na, UNO’da son süreçte yaflanan geliflmeleri aktararak bafllad›lar. UNO’nun % 51’lik pay› k›sa bir süre önce Ülker taraf›ndan sat›n al›nm›fl. Bu oran 12 ay sonra % 70 olacakm›fl. Ülker, fabrikan›n hisselerini almas›n›n hemen ard›ndan, Hak-‹fl’e ba¤l› Öz G›da-‹fl’i getirmeye çal›flm›fl iflyerine. ‹flçiler müdürlerin zoruyla Öz G›da-‹fl’e üye yap›lmaya çal›fl›l›yormufl. Kabul etmeyenlere ise türlü bas-
Emekçinin Gündemi Yar›n› bugünden görerek örgütlenmek! Emperyalist-kapitalistler ve onlar›n iflbirlikçi ve uflaklar› için kâr elde etmek, insan yaflam›ndan çok daha önemlidir. Onlar için iflçilerin yaflamlar› hiçe say›larak kâr elde etmek tek kurald›r. Bunun örneklerini her gün tersanelerde yaflanan ifl kazalar›nda görmek mümkündür. ‹flçilerin kum torbas› niyetine denek olarak kullan›ld›¤› örnek hala hepimizin haf›zalar›ndad›r. Bunlar bir flekilde kamuoyuna yans›yanlar. Ancak bir de duymad›klar›m›z var. Örne¤in inflaat, tekstil, metal sektöründe de ifl kazalar› oldukça fazla yaflan›yor. Son dönemde kamuoyuna yans›yan konulardan biri de tekstil iflkolunda kot y›kama iflinde çal›flan iflçilerin durumu. Slikozis hastal›¤›na yakalanan ve bunun fark›na bile varma-
d›klar› için tedavi olma flans›n› bile yakalayamayan yüzlerce iflçiden bahsediliyor. Hem de patronlar çok basit önlemleri almad›klar› için. Bu ifl kolunda çal›flan milyona yak›n iflçi bulunmaktad›r. ‹fl güvenli¤i olmad›¤› gibi çok kötü koflullarda çal›flan bu ve buna benzer ifl yerlerinde çal›flan iflçilerden yavafl yavafl yeter sesleri duyulmaya baflland›. Bizler s›n›f bilinçil iflçiler olarak bu seslere kulak vermeli ve yönümüzü buralara dönmeliyiz. S›n›f hareketini k›p›rdatacak alanlar buralard›r. Bu alanlar bugün en çok örgütlenmeye ihtiyaç duyulan alanlard›r. 2007 y›l›na kadar neredeyse bütün sendikal örgütlenmeler sendikalar›n yönelimi ile yap›lm›flt›r. Ancak 2008 y›l›n›n bir özelli¤i özellikle May›s sonras›
zas› önünde bir bas›n aç›klamas› yapt›. ‹flçiler, Galatasaray Lisesi’nden ma¤aza önünü kadar bildiriler da¤›tarak yürüdü. Düzce ve Sefaköy’de devam eden iflçi direnifllerine dikkat çekilen yürüyüflte, patronun sendika düflmanl›¤›n› teflhir eden ajitasyon konuflmalar› yap›ld›. Eylemde aç›klama yapan Deri-‹fl Genel Baflkan› Musa Servi Düzce’de 42 sendika üyesinin, iflten at›ld›ktan sonra bafllatt›klar› direnifllerinin polis ve jandarma bask›s›na ve kesilen cezalara ra¤men devam etti¤ini belirtti. Sendikan›n Anayasal bir hak oldu¤unu vurgulayan Servi “DE-
SA, çal›flanlar›n haklar›na sayg› göstermeyen, onlar› insanl›k d›fl› çal›flma koflullar›nda sabahlara kadar aral›ks›z çal›flmay› dayatan ve sendikalaflt›¤› için iflten atan bir firmad›r. Hepimiz sat›n ald›¤›m›z mal›n üzerindeki eme¤i, bu eme¤in hangi koflullarda iflçilerden al›nd›¤›n› ve karfl›l›¤›n›n nas›l verildi¤ini bilince ç›kartmal›y›z” dedi. Selvi, halk› DESA ürünlerini boykot etmeye davet etti ve DESA patronuna seslenerek iflçilerin yasal haklar›na sayg› göstermesini, suç ifllemekten vazgeçmesini ve at›lan iflçilerin ifle geri al›nmas› n› istedi. (‹stanbul)
k› ve tehditler yap›l›yormufl. Nihayetinde ise iflten ç›karmalar olarak gündeme gelen bu bask› ve tehditler kapsam›nda listeler haz›rlanm›fl. ‹flten ç›kar›lan bu 11 iflçi ise, ayn› dönemde Tek G›da-‹fl’te örgütlenme çal›fl-
malar›n› h›zland›rm›fllar. Bunun için de ilk iflten at›lanlar dnlar olmufl. UNO önünde bekleyifllerini sürdüren iflçiler, üyesi olduklar› Tek G›da‹fl’in ise, kendilerine sahip ç›kmamas›ndan yak›n›yorlar. Sendikay› arad›klar›nda “baflka bölgelerde örgütlenme çal›flmalar› var, vaktimiz yok” cevab› al›yorlarm›fl. UNO iflçileri kendi çabalar›yla da olsa, direnifllerini sonuna kadar sürdüreceklerini söylüyorlar. ‹flçiler, direnifllerini genifl kamuoyuna duyurmak için 12 Eylül Cuma günü saat 15.30’da bir bas›n aç›klamas› örgütlediler. Yaklafl›k 50 kiflinin kat›ld›¤› bas›n aç›klamas›nda, güçlü bir dayan›flma ça¤r›s› yapt›lar ve bu dayan›flman›n ise tüm iflçi eylemlerini kapsamas› gerekti¤ini vurgulad›lar. (Kartal)
örgütsüz iflçilerin kendilerinin sendikalara ulaflmas› olmufltur. Di¤er bir örnek olarak neredeyse tüm direnifllerin sendikal› olma talebi üzerine oturmas› önemlidir. Ünilever, DESA, Çapa Temizlik, e-Kart, Yörsan, Burgaz Tekel, Konya’da g›da, tekstilde kot iflçilerinin eylemleri ile Metal’de yaflanan eylemlikleri görmekteyiz. Tüm bunlar son zamanlarda s›n›f hareketindeki k›p›rdan›fl›n yaratt›¤› etkinin bir sonucudur. Tekstil sektöründe günde 12 saat çal›flan, asgari ücretin üzerinde ücretle geçinmeye u¤raflan, çal›flma koflullar› çok kötü olan, önemli bir k›sm›n› kad›nlar›n oluflturdu¤u bu alanlar bizim de örgütlenme çal›flmalar›m›z› örmemiz gereken yerlerdir. Elbette bu koflullar yaln›zca buras› için var de¤ildir. Bugün için bu koflullar nerede ise birçok sektör için geçerlidir. Bizler bu geliflmeleri, eylem ve direniflleri kamuoyuna tafl›yabildi¤imiz, dayan›flmay› sa¤layabildi¤imiz oranda baflar› sa¤layabiliriz. Bütün ülkede ayn›
koflullar›n oldu¤unu düflünürsek yapt›¤›m›z›n küçük bir damla oldu¤unu bilerek bu damlalar›n süreklili¤i ile mücadeleyi yükseltmeliyiz. Ayr›ca bugün s›n›f hareketindeki temel sorunlar›ndan bir tanesi de s›n›f›n bütününü oluflturan parçalar›n birlefltirilmemesidir. Bu nedenle as›l gövde asla görülmemektedir. S›n›f›n kendisi için s›n›f olma bilincindeki bu bulan›kl›k sorunlar karfl›s›ndaki örgütlenmeden mücadele etmeye kadar iflleri zorlaflt›rmaktad›r. Mesele bizim oluflan bu koflullar› do¤ru anlamam›z ve buna uygun konumlanmam›zd›r. Bugün buralarda do¤ru konumlanarak yar›n oluflacak bir hareketlilikte bu sürecin içinde olunacakt›r. Biz DDSB’liler de bugünden bunu yapabilmeliyiz. Kot tafllama iflçilerinin durumu oldukça önemli bir yerde durmaktad›r. ‹nsan yaflam›n›n hiçe say›ld›¤› bu alan, asl›nda büyük foto¤raf›n küçük bir resmidir. Bizler bu nedenle buralar› önemsemeliyiz.
İşçi-köylü 6
İşçi/köylü
19 Eylül-2 Ekim 2008
“S›n›f mücadelesi zor, ancak mücadele etmek ve kazanmak zorunday›z” “Bugüne kadar maalesef hep ücret sendikac›l›¤› yap›lm›fl. Bunu k›rmak biraz zor olacak, ama k›rmak için yo¤un bir çaba içindeyiz. Zaten sendikac›l›kta sadece bu boyutuyla ele al›namaz. Ekonomik taleplerin yan› s›ra, sosyal talepleri, demokratik talepleri de kapsamal›. Bunu flu süreçte hep söylüyoruz.” Kamu iflkollar›nda süren T‹S görüflmelerinin t›kanmas›, birçok iflkolunda grev koflullar›n› da oluflturmaya bafllad›. Koflullar›n olgunlaflt›¤› alanlardan biri de belediyelerdi. Gerek Belediye-‹fl’e gerekse Genel-‹fl’e ba¤l› belediyelerde yaflanan T‹S t›kan›kl›¤›, bir dizi eylem ve direniflle afl›ld› denebilir. Grev karar›n› asmak için eylem yapan Belediye-‹fl üyelerine dönük azg›nca bir polis sald›r›s› gerçekleflmesi, belediye iflçilerinin kararl›l›¤›n› ortadan kald›ramam›fl ve greve ramak kala anlaflma yap›lm›flt›. D‹SK’e ba¤l› Genel-‹fl Sendikas› da ayn› günlerde ç›kmaza giren T‹S görüflmelerini eylemlerle karfl›layacak ve de gerçeklefltirilen bu eylemlerle Kartal ve Kad›köy Belediyelerine grev karar›n› asacakt›. S›n›f sendikac›l›¤›ndan söz etmenin neredeyse imkans›z hale geldi¤i, sar›reformist sendika yönetimlerinin, iflçilerin hak alma mücadelesini pasifize ederek, iflçinin de¤il, aç›kça sermayenin yan›nda bir tutum sergiledi¤i böylesi bir süreçte grev karar› alan belediye iflçilerinin, bu karar› hayata geçirip geçiremeyecekleri de merakla beklenen bir durumdu. Ancak belediye iflçileri, özellikle de Belediye-‹fl 2 Nolu fiube ve de Genel-‹fl 1 Nolu fiube yöneticilerinin kararl› tutumunun etkisiyle, grev noktas›ndaki kararl›l›klar›n› her f›rsatta ortaya koymay› sürdürdüler. ‹flte al›nan grev karar›n› hayata geçirmeye k›sa süreler kala, T‹S görüflmelerinde anlaflma sa¤lanmas›n› getiren de, gerçekte bu kararl› tutum oldu.
Hedef en iyi koflullarda bir anlaflma T‹S görüflmelerinde anlaflma sa¤lanan belediyelerden biri de Kartal Belediyesi’ydi. Burada örgütlü olan sendika ise, Genel-‹fl 1 Nolu fiube. Kartal Belediyesi’ndeki T‹S sonuçlar›n›, Genel-‹fl 1 Nolu fiube Baflkan› fiahan ‹lseven ile görüfltük. ‹lseven, anlaflma olmamas› koflulunda 12 Eylül günü greve gideceklerini, ancak greve birkaç gün kala belediye baflkan›n›n kendilerini ›srarla görüflmeye ça¤›rd›¤›n› söyleyerek bafllad› sohbete. Kartal Belediye Baflkan›’n›n ça¤r›s› üzerine, 7 Eylül günü belediyedeki AKP grup odas›nda bir toplant› gerçeklefltirilmifl. Saatler süren görüflme
oldukça çetin tart›flmalara sahne olmufl. ‹lseven, “1 Nolu fiube olarak di¤er yerlerde yap›lan T‹S anlaflmalar›n› dikkate alarak, T‹S’i en iyi koflullarda yapma hedefiyle yürüttük tart›flmalar›” diyor. Bu tart›flmalar sonucu, ücret taban› günlük 57 milyondan, 60 milyona ç›kar›lm›fl. Ayr›ca maafllarda % 13 zam, k›demde ise 16 kurufl üzerinden anlaflmaya var›lm›fl. Yaklafl›k 8 saat süren bu görüflmede taviz vermeme noktas›ndaki kararl›l›klar›n› koruduklar›n› söylüyor ‹lseven.
S›n›f›n ortak hareket etmesi önemli Anlaflmayla sonuçlanan 8 saatlik toplant› boyunca kap› önünde bekleyen iflçilerin, bu süreçte bir bilinç s›çramas› yaflad›¤›n› da söylüyor ‹lseven. Bilinç s›çramas›ndan söz aç›l›nca, bu bilinç s›çramas›n›n sadece ekonomik talepler özgülünde mi yoksa genel hak alma mücadelesine iliflkin mi oldu¤unu soruyoruz. ‹lseven “Bugüne kadar maalesef hep ücret sendikac›l›¤› yap›lm›fl. Bunu k›rmak biraz zor olacak, ama k›rmak için yo¤un bir çaba içindeyiz. Zaten sendikac›l›k sadece bu boyutuyla ele al›namaz. Ekonomik taleplerin yan› s›ra, sosyal talepleri, demokratik talepleri de kapsamal›. Bunu flu süreçte hep söylüyoruz” diyor. Ayr›ca s›n›f sendikac›l›¤›n›n zorunlulu¤una da de¤inen ‹lseven, bunun süreç içinde oturaca¤›na, s›n›f sendikac›l›¤›n›n süreç içinde yarat›labilece¤ine inan›yor. Ve “ancak biraz zamana ihtiyaç var” diyor. ‹flçilerdeki s›n›f bilincini yükseltmek için bundan böyle nas›l bir pratik izleye-
cekleri sorumuzu ise, “T‹S bittikten sonra iflçilerle gerek birim birim gerekse genel toplant›lar ve e¤itim çal›flmalar› yapaca¤›z. Bunu ise tüm iflyerlerine yaymaya çal›flaca¤›z. Bunlar› yaparken de daha ileri ve aktif olanlar üzerine daha öncelikli e¤ilece¤iz. Böylesi bir yönelim, ileriki mücadeleler aç›s›ndan iyi olacak, iflçiyi ileri tafl›yacak” sözleriyle cevapl›yor. ‹flçilerle bundan böyle yapacaklar› çal›flmalarda ayr›ca nas›l birliktelikler yarat›labilece¤ini de tart›flacaklar›n› söylüyor ve “s›n›f›n ortak hareket etmesinin koflullar›n› yaratmak önemlidir” diyor. Belediye çal›flanlar› içinde, özellikle de bir kesiminin çal›flma koflullar›na ba¤l› olarak, proleter bilinci oturtman›n zor olup olmayaca¤›n› konufluyoruz. Bu bilincin oturmas› ba¤lam›nda, büroda çal›flan iflçiyle d›flar›da kazma kürek çal›flan iflçi aras›nda ciddi bir fark oldu¤unu söylüyor ‹lseven. Masa bafl›ndakilerin, çal›flma koflullar›n›n, di¤er çal›flanlara oranla daha rahat olmas›ndan kaynakl›, giderek üretimden gelen güçten uzaklaflt›klar› tespitinde bulunuyor. “‹flçinin al›nterinden baflka bir fleyi yok denmesine karfl›n, masa bafl›ndakilerin rahat koflullar› mücadeleden geri durmas›n› da beraberinde getirebiliyor” diye de ekliyor. ‹flçi ve emekçi y›¤›nlara dönük sald›r›lar›n had safhada seyretti¤i günümüzde mücadele koflullar› da a¤›rlafl›yor elbette. Bunu gördüklerini söylüyor ‹lseven ve sohbete son noktay›: “S›n›f mücadelesi zor, ancak mücadele etmek ve kazanmak zorunday›z” sözleriyle koyuyor. (Kartal)
Cerrahpafla iflçileri eylemde! errahpafla, ‹stanbul Üniversitesi T›p Fakültesi, Difl Hekimli¤i, Onkoloji ve Kardiyoloji Enstitüsü’nde çal›flan temizlik iflçileri, iflten atmalar› protesto etmek için ‹stiklal Caddesi’nde yürüyüfl yapt›. 10 Eylül günü Çapa T›p Fakültesi bahçesinde eylem yapan iflçiler, ard›ndan Beyo¤lu Tünel’e geldi. Buradan Galatasaray Lisesi’ne yürümek isteyen iflçiler polis barikat› ile karfl›laflt›. Yürüyüfle izin verilmemesi üzerine pankartlar›n› kapatarak Lise önüne kadar gelen temizlik iflçileri, burada bir bas›n aç›klamas› gerçeklefltirdi. Cerrahpafla T›p Fakültesi’nden iflten at›lan iflçiler uzun bir süredir hastane bahçesinde bekliyor. Yafl ortalamas› oldukça yüksek olan iflçiler yaz boyunca s›ca¤a ra¤men direnifllerine devam ettiler. ‹flçiler bu mücadelede sendikadan bekledikleri ilgiyi görmemekten ve sendikan›n kamuoyu yaratmak için çaba sarf etmemesinden flikayetçiler. (‹stanbul)
C
fioförlerin direnifli 100. gününde! mperyalistler ve yerli uflaklar› daha fazla kâr için sömürü yasalar›yla özellefltirme, esnek çal›flma ve tafleronlaflt›rma sistemiyle emekçilere iflsizli¤i, yoksullu¤u, açl›¤› ve örgütsüzlü¤ü dayatmaktad›r. Bunun bir örne¤i de 100 gündür Bursa Büyükflehir Belediyesi’nde yaflanmakta. Belediye’nin kendi bünyesinde olan sar› otobüsleri Evin Tafl›mac›l›k ad›nda bir tafleron firmaya vermesi sonucunda floförlere kölece bir sözleflme dayat›lm›flt›. Bu kölece sözleflmeyi kabul etmeyip sadece daha iyi bir ücretle insanca koflullarda çal›flmak isteyen ve bunun için de örgütlenerek TÜMT‹S’e üye olan 123 floför iflten at›lm›flt›. 100 gündür sorunun çözülmesi için floförler, efl ve çocuklar›yla birlikte sendika öncülü¤ünde direnifllerini sürdürüyorlar. ‹lk ve orta ö¤renim y›l›n›n bafllad›¤› 8 Eylül günü floförler yine efl ve çocuklar›yla direniflin 100. gününde eylem alan›ndayd›. Çünkü 100 gündür iflsiz olan floförlerin çocuklar›n›n okul masraflar›n› karfl›layacak güçleri yoktu. Buna karfl› floförler ve ba¤l› bulunduklar› sendika iflten at›lanlar geri ifle al›n›ncaya kadar direniflten, mücadelelerinden vazgeçmeyeceklerini söylüyorlar. Eylemde konuflan TÜMT‹S Genel Sekreteri Gürel Y›lmaz da bu kararl›l›¤› ifade ederek “100 gün de¤il, bin gün de geçse mücadele edece¤iz” dedi. Eyleme D‹SK, KESK, Türk-‹fl yöneticileri de destek verdi. (Bursa)
E
İşçi-köylü 7
19 Eylül-2 Ekim 2008
İşçi/köylü
F›nd›k kabu¤unu bile doldurmuyor art›k! 2007 seçimleri öncesinde aç›klad›¤› f›nd›k taban fiyat› ile üreticiden yana görünerek flov yapan AKP hükümeti bu “karar›ndan” vazgeçmifl olacak ki 2008’de maliyeti bile zor kurtaran düflük bir taban fiyat› aç›klad›. Önceki y›l f›nd›k üreticisine “jest” yapan AKP hükümeti, hem al›m fiyatlar›n› erken hem de Tar›m Bakan› Mehdi Eker’in deyimi ile “Karadenizlilerin memnun oldu¤u” bir fiyat aç›klam›flt›. Fakat oylar al›nd›ktan bir y›l sonra f›nd›kta durum tam tersine döndü. F›nd›¤›n bu y›l bereketli olmas› üreticini yüzünü güldürmüfl fakat üreticinin bu sevinci daha hasat bafllamadan kursa¤›nda kalm›flt›r. Aç›klanan 4 TL’lik al›m fiyat› üreticinin hayal k›r›kl›¤›na u¤ramas›na neden olmufltur. Ülkemiz dünya f›nd›k üretiminin yüzde 75’ini tek bafl›na karfl›lamas›na ra¤men f›nd›k taban fiyat›nda Hamburg Borsas› belirleyicidir. Di¤er bir deyiflle çok uluslu flirketler belirleyicidir. Daha f›nd›k dalda iken ülkemizdeki yerli iflbirlikçileriyle f›nd›k al›m fiyatlar›nda büyük oranda kendi ç›karlar› do¤rultusunda anlafl›r. (Buna alivre de deniliyor). Bu anlaflma paralelinde çok
uluslu flirketlerin ve alivrecilerin kâr edece¤i bir taban fiyat belirlenir. Geriye, belirlenen fiyat›n f›nd›k üreticisine kabul ettirilmesi kal›r. Son bir ayd›r f›nd›kta yafla-
ticiye kan›ksat›lmaya çal›fl›ld›. Stok var, rekolte yüksek, arz fazlas› var gibi söylemler oda baflkanlar› ve tüccarlar›n aç›klamalar› ve fiyat›n aç›klanmamas› gibi
nan tart›flmalar da bunun somut örne¤idir. Bu kapsamda 2008–2009 f›nd›k sezonunda da her zaman oldu¤u gibi fiyat üre-
oyunlarla f›nd›k üreticisi emperyalist ç›karlara kurban edildi. AKP hükümeti bunu sürece yayarak bir yandan piyasan›n tepkisini ölçmüfl di¤er yandan da eli darda ve borcu olan yoksul köylüyü ürününü satmaya yönlendirmifltir. F›nd›k hasat›n› bitiren kimi küçük köylüler taban fiyat›n›n aç›klanmas›n› beklemeden ürününü pazara indirmifl ve 2–3 YTL’den satmak zorunda kalm›flt›r.
F›nd›k bahçeleri atefl fle e verildi Düzce’nin Akçakoca ilçesi Hasançavufl köyünde toplanan f›nd›k üreticileri f›nd›k al›m fiyat›n› protesto etmek amac›yla bahçelerini yakt›. Protestoya kat›lanlardan biri olan Selver Kar isimli f›nd›k üreticisi, Fiskobirlik’ten geçmifl dönemlere ait 30 bin YTL alaca¤› oldu¤unu belirtti ve tüm giriflimlerine ra¤men paras›n›n ödenmedi¤ini söyledi. Fiskobirlik “Rekolte yüksek, bu
yüzden düflük fiyat verdik” aç›klamas› yaparken yaz aylar›nda yaflanan kurakl›k sonucu f›nd›k üretiminin yüzde 30 oran›nda düfltü¤ü kaydediliyor. 6 ton f›nd›k toplanan bir bahçede ortalama 2 ton f›nd›k yand›. Bu anlamda Fiskobirlik’in aç›klamas› gerçekleri yans›tm›yor. F›nd›ktan kazanacaklar› ile gelece¤e yat›r›m yapan üreticiler birçok kez oldu¤u gibi bu y›l da hüzünlü ve öfkeli! (‹stanbul)
F›nd›k üreticileri eylemde F›nd›k al›m fiyatlar›n›n 4 YTL olarak belirlenmesini protesto eden f›nd›k üreticileri eylem yapt›. 3 Eylül günü Kocaeli’nde f›nd›k üreticisi yaklafl›k bin kifli Zafer Meydan›’nda biraraya gelerek AKP hükümetinin aç›klad›¤› taban fiyat›n› protesto ederek yürüdü. Kocaeli Ziraat Odas›’na kadar yürüyen kitle binan›n camlar›n› tafllad›. Yürüyüfle devam eden ve oldukça öfkeli olan kitle Fiskobirlik Genel Baflkan› Lütfü Bayraktar’›n bürosu ile Cüneyt Zapsu’ya ait bir ma¤azay› da tafllad›. Polisin gaz bombalarl› ile sald›rmas› ile kitle da¤›ld›.
F›nd›k üreticisi yoksullu¤a sürükleniyor Ulusal F›nd›k Konseyi Tar›m Bakanl›¤›’na f›nd›k maliyetinin 2 YTL oldu¤u ve f›nd›¤›n 3.5 veya 4 TL’den al›nmas›n›n hükümete 1.5-2 milyar YTL yük getirece¤ini
Kand›ra’da f›nd›k üreticilerinden eylem 5 Eylül günü Kand›ra Merkez Erikli köyünde toplanan f›nd›k üreticileri buradan f›nd›k bahçelerine yürüyerek f›nd›k taban fiyat›n› protesto etmek amac›yla bahçedeki f›nd›k dallar›n› kestiler. Ard›ndan kestikleri dallar› atefle veren köylüler, kurumufl f›nd›klar› da çuvallarla atefle att›. “Kahrolsun AKP”, “Hükümet istifa” sloganlar›n› hayk›ran köylüler bafllad›klar› yere yürüyerek eylemi sona erdirdi. Eylemde konuflan f›nd›k üreticisi Saffet Aksoy, f›nd›k fiyatlar›n›n AB ve ABD taraf›ndan kontrol edildi¤ini dile getirerek f›nd›k al›m fiyatlar›n›n 6 y›l önceki oranda oldu¤unu söyledi.
belirten f›nd›k dosyas› göz önünde bulundurularak aç›klanan kademeli taban fiyat (Eylül-Ekim 4, Kas›m’da 4.5 Aral›k’ta 5 Yl) üreticiye “daldan toplay›p pazara götürmeye de¤mez” dedirtmifltir. Bakan M. Eker “Üretici acele etmesin, ürününü Aral›k’ta sats›n” diyerek kendince soruna çözüm bulmufltur. Bilinmektedir ki ülkemizde hemen hemen her bölgede tar›msal alanda ekonomik planlar, borçlar hasata göre yap›l›r. Bu, devlet ve tüccar taraf›ndan bilinçli bir politika olarak uygulan›r. Böylece üretici hasat döneminde düflük tutulan taban fiyat›na ürününü satmak zorunda b›rak›l›r. Son y›llarda emperyalistler tar›msal alanda tekelleflme sürecini daha h›zland›rm›flt›r. Bu süreci sorunsuz tamamlamak için bizimki gibi yar› sömürge, yar›-feodal ülkelerde tar›msal üretimi kendi tekeline alabilecekleri politikalar› dayat›yorlar. Amerika, badem üretimini her geçen y›l art›r›rken bademin dünya piyasalar›ndaki tek rakibi olan f›nd›k üretimi bu politikalar sonucunda ülkemizde geriletiyor. Bu kapsamda 8 y›l önce DB finansmanl› “Alternatif Ürün Projesi” f›nd›k üreticilerine dayat›lm›fl ve f›nd›k bahçelerini sökmeleri istenmiflti. Daha sonraki y›llarda aç›klanan düflük taban fiyat› ile üretici üretemez hale getirilmifltir. F›nd›k üretiminde izlenen emperyalist politikalar oynanan oyunlar bir yandan üretimi geriletirken di¤er yandan üreticiyi daha da yoksullaflt›r›yor. Ülke tar›m›n›n en önemli ürünlerini emperyalist tekellerin denetimine b›rakan AKP hükümeti f›nd›kta da ayn› politikalar› izleyerek f›nd›k üreticisini yoksullu¤a iflsizli¤e sürüklüyor. Y›llard›r ekonomik gelir kap›s› yerine oy kap›s› olarak görünen f›nd›k her geçen y›l aç›klanan düflük taban fiyatlar›yla kabu¤unu doldurmuyor art›k.
Bulancak’ta f›nd›k mitingi! F›nd›k üreticileri Giresun Bulancak’ta da bir miting gerçeklefltirdi. 9 Eylül günü F›nd›k-Sen taraf›ndan “Eme¤imize ve f›nd›¤›m›za” sahip ç›kal›m slogan› ile gerçeklefltirilen miting için çevre il ve ilçelerden f›nd›k üreticisi köylüler Otogar meydan›nda biraraya geldiler. Giresun Halk Tiyatrosunun haz›rlad›¤› “F›nd›k kurdu AKP” isimli tiyatro oyununun sahnelendi¤i mitingde köylüler söz alarak sorunlar›n› dile getirdi. F›nd›k üreticileri kendilerini ma¤dur eden AKP hükümetinin bakanlar›n› Karadeniz’e sokmayacaklar›n› ve yerel seçimlerde AKP’yi sand›¤a gömeceklerini söyledi. (H. Merkezi)
İşçi-köylü 8
Dengê azadi
19 Eylül-2 Ekim 2008
Anlatmay›n kendinizi biz sizi Lice’den sorduk! Kad›nlar da kazan›lmal›yd›. Özellikle kad›nlar›n e¤itime dahil edilmesine önem verilmeliydi. Önem verilmelidir tabi, bak›n ne diyordu, M‹T eski müsteflar› fienkal Atasagun, “Türkiye Cumhuriyeti orada analar› kazanamad›. Anadili sorun. Analar› kazanacak sistemi kuramad›k. Analara hitap etmesini bu devlet bilemedi. Analar› kazanabilseydik mesele zaten bugüne kalmazd›.” Halka karfl› savaflta her fleyin mübah say›ld›¤› ülkemizde görev devir-teslim törenlerinde topyekün savafl gereklili¤inin alt›n› çizeren ‹lker Baflbu¤ yasal prosedürün olabildi¤ince kendi lehlerine geniflletilmesi ihtiyac›ndan dem vuruyordu. Böylesi bir ihtiyaçtan söz etmek, askerin s›n›rs›z, illegal dokunulmazl›k z›rh› varken abes olmas›n›n yan›nda aç›klay›c›d›r da. Aç›klay›c›d›r, çünkü bir nevi tekrard›r, süreklili¤in devam›na iflarettir. Ergenekon soruflturmas›yla dünya d›fl› hayallere kap›lan liberal solculara, reformistlere bir tokat fazladand›r. Daha bir kabarm›fl apoletleriyle yeni kuvvet komutanlar› ve Genelkurmay baflkan› T. Kürdistan›’nda ald›lar solu¤u. Malum, topyekün savafl esasen burada hayata geçirilmeye devam edilecekti. Diyarbak›r dura¤›nda, ‹lker Baflbu¤ “Fahri Diyarbak›rl› kabul edilmeliyiz. Birço¤umuz iki y›ldan fazla görev ald›k bu bölgede…” derken atefl alt›ndaki Lice’de al›yorduk solu¤u biz. Yan›yordu Lice. Üç yüz seksen can vermifltik Lice’de. Tafl üstünde tafl kalmamacas›na y›k›l›p yak›l›yordu evler, bir hüzünlü göç yolu daha bafll›yordu Lice’den. “Diyarbak›r’› ve tüm Diyarbak›r’l›lar› seviyoruz” diyordu. Oysa, görev yapt›¤› zamandan beri kay›p olan yak›nlar›m›z›n kemiklerini Kulp’ta bir toplu mezarda buluflumuzun üzerinden birkaç y›l geçmiflti sadece. Ve içimiz ac›yordu, alçakl›¤›n yans›d›¤› bu sözleri dinlemek katlan›las› gibi de¤ildi.
Hedef gençlik ve kad›nlar Söylem ve pratik, özü itibariyle de¤iflmifl de¤il. Dün Kürd’ü tamamen inkar edenler, belki bugün Kürd’ün varl›¤›n› kabul edebiliyorlar. Ancak, ulusu ulus yapan temel unsurlar›ndan kopararak tan›mlamaya çal›flmak, onun bir ulus olarak varl›¤›na tahammül etmemek inkar›n apaç›k sürdürülmesinden baflka bir fley olmuyor. Nedir bu unsurlar? Ortak dil, ortak co¤rafya, ortak tarih ve bu tarihe dayanarak flekillenen ruhsal birlik ve birlikte yaflama arzusu. Egemenlerin yapt›¤›ysa, dün Kürt
diye bir fley yoktur. Varsa da o Türk’tür. Bugün Kürt vard›r ama ulus de¤ildir. Hatta ulus ve Kürt kelimelerinin bir tamlama oluflturacak flekilde yan yana getirilmesi tehlikeli ve sak›ncal›d›r, d›fl mihrakl› bir bölücülüktür. Kürd’ün da¤a ç›kmas› da cahilli¤inden ileri gelmektedir. Lakin, yine de ilerlemesi engellenmelidir. Egemen s›n›flar›n ç›karlar› gere¤i oluflan bu inkar anlay›fl›, bir imha konseptini dayat›yor. Diyor ki Baflbu¤ bu konsept için: “Savafl sadece askeri olarak yürütülemez. Bunun sosyal, ekonomik, psikolojik boyutlar› önemlidir…” Yine Diyarbak›r’da daha çok patron çevresinden ve devlete yak›n bir tak›m sivil toplum örgütüyle toplant› yapan Baflbu¤, Kürt Ulusal Hareketine sempatiyle yaklaflan kesimin daha çok 14-18 yafl grubuna dahil gençler oldu¤unu belirtiyor. Bu gençlerin kazan›lmas›yla örgütün daha çabuk çökertilebilece¤ini, flayet “terör” olaylar› yaflanmasaym›fl devletin bölgeye ciddi yat›r›mlar yapaca¤›n› ifade etmekle kalm›yor. Erdo¤an’›n vaat etti¤i, Baykal’›n alk›fllad›¤› GAP’›n bitirilmesi sözünü tekrar ediyordu. Kürt Ulusal Hareketine karfl› bu STÖ’lerin daha aktif rol almas› gerekti¤ini emrediyordu. Diyarbak›r’daki ifl çevrelerine bir teflvik primi, bir rüflvet öneriyordu. “Daha aktif olun, daha çok kazan›n.” Kad›nlar da kazan›lmal›yd›. Özellikle kad›nlar›n e¤itime dahil edilmesine önem verilmeliydi. Önem verilmelidir tabi, bak›n ne diyordu, M‹T eski müsteflar› fienkal Atasagun, “Türkiye Cumhuriyeti orada analar› kazanamad›. Anadili sorun. Analar› kazanacak sistemi kuramad›k. Analara hitap etmesini bu devlet bilemedi. Analar› kazanabilseydik mesele zaten bugüne kalmazd›.” (Fikret Bila, Milliyet-28 Kas›m 2000, M‹T Müsteflar›n›n Aç›klamalar›) Elbette sorun bununla s›n›rland›r›lamaz, yine de meselenin bu yönüne de¤inmesi aç›s›ndan çarp›c›d›r. “Haydi k›zlar okula!” denilmelidir ki, bu Türkçe bilmeyen cahil k›zlar büyüyüp anne olduklar›nda Kürtçe
ö¤retmesin çocuklar›na. Sonra büyüyüp fark etmesin çocuklar, Kürt oldu¤unu… Önümüzdeki ay Anayasa Mahkemesi DTP hakk›nda açm›fl oldu¤u kapatma davas› için karar verecek. Baflbu¤’un aç›klamalar›yla, geliflen siyasi gündemi birlefltirdi¤imiz zaman, karfl›m›za ç›kan tablo hiç de yabanc› olmad›¤›m›z bir tablodur. Geçici AKP-TSK ittifak› nedeniyledir ki, devlet bölgede AKP’nin tek güç olarak desteklenmesini istemektedir. Ne var ki süreç h›zl› ifllemektedir ve güç dengelerinin h›zla de¤iflmesi kuvvetle muhtemeldir. Yine T. Kürdistan›’nda askerin her türlü fliddeti devam edecektir. Devam etmesinin önünde kendileri aç›s›ndan bir engel yoktur. Yine de AKP ordu ile ayn› kulvarda olmad›¤› yan›lsamas›n› yaratmak için bölgeye özgü demokrasi nutuklar› atmay› sürdürmeyi elden b›rakmayacakt›r. Bölgede DTP’ye karfl› ittifaka girilebilecek her güçle ittifak kurman›n gerekleri yerine getirilmeye çal›fl›lacakt›r. Baflbu¤’un gençli¤i kazanmas›ndan neyi kastetti¤i ise yaflam›n genel deneyimleri sonucu oldukça aç›kt›r. Yozlaflm›fl, üretmeyen, sorgulamayan bir gençli¤in yarat›lmas›. K›sacas› gelece¤inin karart›lmas›na sessiz kalacak bir gençli¤in yarat›lmas›d›r hedeflenen. Son söz: Baflbu¤’un bahsetti¤i, PKK’ye sempati duyan kesimin daha çok 14-18 yafl aras› gençlerden oluflmas› gençli¤in genel karakterinin bir sonucudur. Peki Baflbu¤ özel olarak fluna da dikkat etmiyor mu? T. Kürdistan›’nda görev ald›¤› y›llarda, mesela bizzat komutas›nda yer ald›¤› ’93 Lice Katliam›’nda, veya ’95 s›n›rötesi operasyonunda henüz yeni do¤mufl bebekler, en fazla birkaç yafl›nda olan çocuklar flimdi tam da bahsetti¤i yafl grubuna dahil de¤iller mi? Bunu hesaplayam›yor mu, Baflbu¤?
Kürt iflçilere yönelik sald›r› Bölgedeki çat›flma ve ekonomik sorunlar nedeniyle ço¤u zaman ailelerini b›rakarak yaz aylar›nda çal›flmak için bat› illerine gelen Kürt iflçilere yönelik linç giriflimlerine bir örnek de Ankara’n›n K›z›lcahamam ilçesinde yafland›. A¤r›’n›n Patnos ilçesinden inflaat ifllerinde çal›flmak için 5 ay önce Ankara’ya gelen Hüseyin Gezer ve Cemal K›l›ç, çal›flt›klar› müteahhidin adamlar› taraf›ndan kalaslarla dövüldü. Gezer dövüldükten sonra ikinci kattan at›ld›. Durumu a¤›r olan Gezer daha sonra Ankara Numune E¤itim ve Araflt›rma Hastanesi’ne sevk edildi. Olay› anlatan Gezer “param›z› vermeyen müteahhitle tart›flt›k. Müteahhit bize ‘öyleyse ifli b›rak›n gidin’ dedi. Biz de param›z› almadan gitmeyece¤imizi söyledik. Sonra ‘akflam görüflürüz’ deyip bizi tehdit etti ve çekip gitti. Akflam olunca bizim kald›¤›m›z inflaatta iki araç dolusu yaklafl›k 8-10 kifli kap›m›z› çald›. Kim diye sordu¤umuzda, onlar da arabalar›n›n hararet yapt›¤›n› söylediler ve su istediler. Biz de suyu vermek için kap›y› açt›¤›m›zda sopalarla üzerimize sald›rd›lar ve dövmeye bafllad›lar. Daha sonra beni balkona ç›kar›p oradan afla¤› att›lar. Afla¤›ya da inip beni kalaslarla, sopalarla ve tekmelerle dövmeye devam ettiler. Bende gözümü hastanede açt›m. Akflam saat 21.00 gibi hastaneye yat›r›ld›m” dedi. (Ankara)
19 Eylül-2 Ekim 2008
İşçi-köylü 9
Dengê azadi
AKP’den ›rkç› anket Erdo¤an’›n yerel seçimlerde baz› Kürt illerini istedi¤ini söylemesi üzerine harekete geçen AKP yanl›s› Ankethane adl› araflt›rma flirketi yerel seçimler öncesi Türkiye Kürdistan›’nda yönlendirmeye dayal›, DTP’nin bölgedeki bugünkü gücünü görmek için ›rkç› bir anket araflt›rmas› yapt›rd›. 1–10 A¤ustos 2008 tarihleri aras›nda yap›lan “Kürt Raporu” adl› anketin sonucu Kürtlerin varl›¤›n› tart›flt›rmaya, inkâr›n› farkl› bir dille sürdürmeye, DTP’ye dönük önyarg›lar› derinlefltirerek yaklaflan yerel seçimlerde AKP’nin “baflar›l›” olabilmesi için nas›l bir yol izlemesi gerekti¤ine dair veri elde etmek amac›n› tafl›d›¤› hemen göze çarp›yor. fiirket taraf›ndan yay›nlanan anket çal›flmas›nda “DTP’nin güçlü oldu¤u
il ve ilçe sonuçlar›”, “DTP’nin güçlü olmad›¤› Do¤u ve Güneydo¤u illerinin sonuçlar›” ve “Bat› illeri sonuçlar›” gibi DTP eksenli ölçüler kullan›ld›. “Sizce Kürt sorunu var m›d›r?”, “Sizce Kürtçe Türkçe’den ayr› bir dil midir?”, “Kürtler ve Türkler iki ayr› halk m›d›r?”, “Sizce PKK terör örgütü müdür?”, “Anadilde e¤itimi destekliyor musunuz?”, “Kürtçe’nin e¤itim dili olmas›n› destekliyor musunuz?”, “Sizce DTP bölücü bir parti mi?” gibi sorulara cevap aranan anket sonuçlar› üzerinden AKP’lilerin vard›¤› sonuçlar, ilginç belirlemeler yer al›yor. “Sizce DTP bölücü bir parti midir?” sorusuna verilen cevaplar› yorumlayan araflt›rma dan›flman› Prof. Dr. Do¤u
Ergil Kürt kimli¤ini siyasete tafl›yan bir partinin ne oranda “bölücü” görüldü¤ünü tespit etmenin önemli oldu¤unu savundu. “Sizce Kürtler ve Türkler iki ayr› halk m›d›r?” sorusundan ç›kart›lan sonuç DTP’nin Kürt illerinde Kürt ve Türk olarak bir ay›r›ma gitti¤i biçiminde yans›t›l›yor. Sorulan sorulardan elde edilen verilere getirilen yorumlarda Kürt illerinde DTP ve halk aras›nda bir ayr›flma oldu¤u konusunda ›srar ediliyor. “Sizce Kürtçe Türkçe’nin bir lehçesi midir?” sorusu da bu gerçe¤i ortaya koyuyor. Ergil, AKP’nin yoksul Kürt insan›n›n yoksunluklar›n› kullanarak, çald›¤› umutlar›n›n üzerinden bölgeye kök salmaya çal›flt›¤›n› söylemiyor nedense. Ya da Kürt sorunun çö-
zümü konusunda alternatif olarak göstermeye çal›flt›¤› AKP’nin bu amaçla Kürtleri sözde vatandafl görüp kad›n çocuk fark etmeden öldürülmeyi lay›k gördü¤ünü de elbette söylemeyecektir. Zira yerel seçim kap›dayken AKP’ye kan tafl›mak laz›m. Bu “zorunlu” ihtiyac› gören Do¤u Ergil de kendi ad›na AKP’nin Türkiye Kürdistan›’ndaki elini güçlendirmek için yapt›¤› tarafl› de¤erlendirmelerle Kürtlerin ulusal bilinci üzerine oynayarak görevini baflar›yla yerine getirmenin derdine düflmüfl durumda. Ancak Kürt ulusu da her yerel/genel seçim öncesi sunulan Kürt sorununun demokratik çözümü gibi vaatlerle seçim sonras› yap›lan imha ve inkar sald›r›lar›na verece¤i cevab› haz›rlam›fl durumda.
“Em perwerdehiya kurdi d›xwaz›n” TZP Kürdi’nin anadilde e¤itim hakk›na iliflkin düzenledi¤i kampanya Türkiye Kürdistan›’n›n birçok ilinde yap›lan eylemlerle devam ediyor. Bölgede yaflayan çocuklar›n yüzde 70’inin Türkçe bilmedi¤ini, okula bafllad›klar›nda farkl› bir dille karfl›laflan Kürt çocuklar›n›n kendi kültürüyle kendi diliyle e¤itim almas›n› isteyen TZP Kürdi, imha ve inkar sald›r›lar›n›n
karfl›s›nda daha güçlü durabilmenin, gelece¤ine sahip ç›kabilmenin gere¤i olarak kampanyaya okullar›n aç›laca¤› tarih olan 8 Eylül’de start verdi. Yaflad›klar› yerlerin Kürtçe isimleri de¤ifltirilen, ülkeyi “bölen” isimleri nüfus cüzdanlar›ndan silinen, kültürü ve tarihi inkâr edilen yani yo¤un bir asimilasyon politikas›na maruz b›rak›lan Kürt çocuklar›n›n anadilde e¤itim hak-
Yahya Menekfl fle e’yi panzer ezdi! Abdullah Öcalan’›n Türkiye’ye getirildi¤i 15 fiubat’›n y›ldönümünde fi›rnak’›n Cizre ilçesinde yap›lan eylemde panzer taraf›ndan ezilen Yahya Menekfle davas›nda somut delil “bulunamad›¤›” için san›klar serbest b›rak›ld›. 15 fiubat günü yap›lan eyleme polis gaz bombalar› ile sald›rm›fl ve Yahya Menekfle isimli genç panzer alt›nda kalarak can vermiflti. Cizre Kaymakaml›¤› Cizre Cumhuriyet Baflsavc›l›¤›’n›n “Olay Yeri Keflfi ve Ölü Muayene tutana¤›” raporunda geçen “Menekflenin sert bir cismin üzerinden geçmesi sonucu kan kayb›ndan öldü¤ü” ve Malatya Adli T›p Kurumu’nun “Ölümün araç alt›nda kalmas›na ba¤l› olarak oluflabilecek nitelikte oldu¤u” raporuna ra¤men soruflturmaya gerek görmedi! Kaymakaml›k Yahya Menekfle’nin ölümünden sorumlu tutulan yedi polisten üçünün olay yerine gitmedi¤i dördünün bu suçu iflledi¤ine dair somut bir delilin olmad›¤›na karar vererek soruflturma aç›lmas›na izin vermedi.
Kaymakaml›k binlerce insan›n kat›ld›¤› ve herkesin gözü önünde yaflanan olay›n gerçekleflmedi¤ini söylüyor. Biraz daha ileri gidersek, böyle bir panzer de yoktu zaten. Veya Yahya Menekfle önce kendini öldürdü, ard›ndan arkadafllar› onu suçu polise atmak için panzerin alt›na att›… E¤er inand›r›c› olmak gibi bir sorununuz yoksa söylediklerinizin bir anlam› olmas›na da gerek kalm›yor! Kitlenin tan›kl›¤› ise zaten düflman propagandas› komplosu oldu¤u için geçerli say›lm›yor. Bu iflte tereya¤›ndan k›l çeker gibi “çözülüyor”. Yine de insafl› bir aç›klama yap›l›yor. Yahya Menekfle’nin kendini panzerini alt›na att›¤›n›n iddia edilmesini ne engelleyebilirdi ki? Belli ki buna gerek kalmam›fl. Ancak flu bir gerçekçi fliddet ve inkâr üzerine kurulu bu yaflam biçimi kendi yok oluflunu haz›rl›yor. Arkas›nda say›s›z Yahya Menekfle’ler b›rakarak…
k› talebi birçok demokratik kitle örgütü taraf›ndan da sahiplenildi ve desteklendi. * Bahar Kültür Sanat Merkezi’nde faaliyet yürüten çocuk korosu, yeni e¤itim ve ö¤retim y›l›nda Kürtçe’nin serbestçe kullan›lmas› talebiyle 6 Eylül günü arbane eflli¤inde Batman Milli E¤itim Müdürlü¤ü’ne yürüdü. Çocuklar, “Yeni e¤itim ve ö¤retim y›l› tekrar bafll›yor ve ben yine anadilimi evde b›rak›p okula gidece¤im. Ö¤retmenim yine benimle bilmedi¤im bir dille konuflacak. Ben kendi anadilimi istiyorum” dedi. * Diyarbak›r’da bulunan Dicle F›rat Kültür ve Sanat Merkezi bünyesinde sanatsal atölyelerde e¤itim gören çocuklar, aileleri ile birlikte 7 Eylül günü “Zimane me çanda me ye rumetameye stranê me ye (Dilimiz kültürümüz, onurumuz, müzi¤imizdir)” slogan›yla Diyarbak›r ‹l Milli E¤itim Müdürlü¤ü’ne do¤ru yürüdü. DTP’li milletvekillerinin de kat›ld›¤› yürüyüflte polis çocuklar›n Milli E¤itim önünde bas›n aç›klamas› yapmas›na izin vermedi. Çocuklar aç›klamalar›n› Güneydo¤u Gazeteciler Cemiyeti önünde yapt›. * Batman’›n Yavuz Selim Mahallesi’nde bulunan Vali Zeki fienal ‹lkö¤retim Okulu ö¤rencilerinin bir bölümü, okullar›n aç›ld›¤› ilk gün olan 8 Eylül’de anadilde e¤itim talebiyle okula gitmeyerek, boykot etti. Yaklafl›k 50 ö¤renci aileleriyle birlikte okul önünde bas›n aç›klamas› yapt›. Kürtçe aç›klama yapan ö¤renci Rezan Bilir, e¤itim-ö¤retimin bugün itibariyle bafllad›¤›n› söyleyerek, “Ben yine anadilimi evde b›rak›p okula gidece¤im. Ö¤retmenlerimiz yine bizimle yabanc› dille konuflacak. Herkes kendi dilini konuflsun ve e¤itim görsün. B›raks›nlar biz de her çocuk gibi çocuklu¤umuzu yaflayal›m” dedi. * DTP fi›rnak Silopi ‹lçe binas› önünde
toplanan yüzlerce ilkö¤retim ö¤rencisi 8 Eylül’de Silopi Lisesi’ne yürüdü. * DTP Nusaybin ‹lçe Örgütü önünde bir araya gelen yaklafl›k 100 ö¤renci Bar›fl Park›’na yürüdü. Yürüyüfle baz› ö¤renciler okul k›yafetleri ile kat›l›rken yo¤un y›¤›nak yapan polis “Em perwerdehiya kurdi d›xwaz›n” (Ana dilde e¤itim istiyoruz) dövizinin tafl›nmas›na engel olmak isterken k›sa süreli gerginlik yafland›. * Van’da birçok kifli çocuklar›n› okulla göndermezken, birçok mahallede de yürüyüfl düzenlendi. Yüniplik Mahallesi’nde sabah saatlerinde okullar›n aç›l›fl›yla okulla gitmeyen ö¤renciler velileriyle beraber kitlesel bir yürüyüfl düzenledi. Ö¤renci ve veliler, Hacibekir Mahallesi’nde bulunan Dumlup›nar ile Mustafa Cengiz ‹lkö¤retim Okullar› önünde de anadilde e¤itim talepleriyle yürüyüfller yapt›. Her iki okulun önünde yüzlerce ö¤renci protestoya kat›l›rken, ö¤renciler anadilde e¤itim talep eden sloganlar att›. Ö¤renciler yapt›klar› yürüyüflten sonra derslere girmeden da¤›ld›. * Mufl’un Bulan›k ‹lçesi’nde çok say›da ilkokul ö¤rencisinin kat›l›m›yla Bulan›k Büyük Camii önünde bas›n aç›klamas› yap›ld›. Aç›klamadan sonra ilçe merkezinde Kürtçe sloganlarla yürüyüfl düzenlendi. *Hatay’›n Dörtyol, Erzin ve ‹skenderun ilçelerinde çok say›da ö¤renci 8 Eylül’de kampanya kapsam›nda okulu boykot etti.
İşçi-köylü 10
Halkın Gündemi
19 Eylül-2 Ekim 2008
Tecrit ve tredman artarak devam ediyor Temmuz 2008 tarihinde tahliye olmas› gereken Sema Gül’ün disiplin cezas› oldu¤u gerekçesi ile tahliyesinin idare taraf›ndan engellendi¤ine dikkat çeken Zavar, bu örne¤in tutsaklara verilen disiplin cezalar›nda ne kadar keyfi davran›ld›¤›n› gösterdi¤ini söyledi.
17
‹HD Ankara fiubesi Cezaevi Komisyonu 5 Eylül 2008 tarihinde Adalet Bakanl›¤› Ek Bina önünde bas›n aç›klamas› yaparak, May›s-A¤ustos aylar›nda hapishanelerde yaflanan hak gasplar›n› aç›klad›. Komisyon ad›na aç›klama yapan Elif Zavar, “Tutsaklar›n baflta yaflam hakk› olmak üzere bütün insani haklar›n› kullanabilmesini sa¤lamakla yükümlü olan Adalet Bakanl›¤›, bu görevlerini yapmak bir yana, birçok hak ihlalini görmezden geliyor” dedi. Zavar ‹HD’ye yap›lan say›s›z hak ihlali baflvurusunun, gizli genelgelerle hapishane idarelerinin s›n›rs›z yetki sahibi yap›ld›¤›n›n göstergesi oldu¤unu vurgulad›. 17 Temmuz 2008 tarihinde tahliye olmas› gereken Sema Gül’ün disiplin cezas› oldu¤u gerekçesi ile tahliyesinin idare taraf›ndan engellendi¤ine dikkat çeken Zavar, bu örne¤in tutsaklara verilen disiplin cezalar›nda ne kadar keyfi davran›ld›¤›n› gösterdi¤ini söyledi. Hasta tutsaklar›n durumuna dikkat çeken Zavar, “Adalet Bakanl›¤› ve cezaevi idaresi hasta tutuklu ve hükümlülerin d›flar›da tedavileri için yap›lan baflvurular› reddederek ölüme terk et-
mifltir” dedi. “Baz› hasta tutsaklar›n tedavilerinin uygun koflullarda gerçeklefltirilmesiyle ilgili yap›lan tahliye baflvurular› reddedilirken, Necmettin Erbakan ve Ergenekon davas› tutuklular› ayn› gerekçeyle tahliye edilmifllerdir” diyen Zavar, “Yaflam hakk›n›n tüm tutsaklar için eflit oldu¤unu buradan bir kez daha belirtmek istiyoruz. Adalet Bakanl›¤›’n›n çifte standart uygulamas›na derhal son vermesini talep ediyoruz” vurgusunda bulundu. Zavar daha sonra ‹HD Ankara fiube ve Cezaevi Komisyonu’na yap›lan May›s-A¤ustos 2008 tarihlerini kapsayan baflvurulardan oluflturduklar› rapordan bafll›klar sundu. ‹nsan haklar› savunucular› hak gasplar›na karfl› duyarl›l›k ve mücadele ça¤r›s› yapt›. Raporda dikkat çekilen hak ihlallerinden baz›lar› flunlar; * Kand›ra F Tipi Hapishanesi’nden Bolu F Tipi Hapishanesi’ne sevk edilen tutuklu ve hükümlüler hapishane giriflinde ç›r›lç›plak soyularak, kalas ve coplarla iflkenceye maruz kalm›fllard›r. * Kürtçe yaz›lan mektuplar “kontrol edecek memur yok” gerekçesiyle, postaya verilmemekte, paras› tutuklular ve hükümlüler taraf›ndan ödenmek kayd› ile
tercüman tutulabilece¤i söylenmektedir. * Tutsaklar hapishanelerde sohbet, spor vs. ortak kullan›m alanlar›ndan yararlanamamaktad›r. * Havaland›rmada kene görülmüfl, bu durum hapishane idaresine bildirildi¤i halde tedbir al›nmam›flt›r. * Ziyaretçilere onur k›r›c› flekilde davran›lmakta, kad›n ziyaretçiler iç çamafl›rlar›na hatta petlerine kadar aranmaktad›r. Erkek ziyaretçilere “pantolonunun fermuar› x-ray cihaz›nda alarm verdi” diyerek etek giydirilmektedir. * 21.06.2008 tarihinde tekli hücrelerde kalan Didem Akman’›n hücresine 22.30 gibi girilmifl, duvarda as›l› olan pano bahane edilerek sald›r›lm›fl ve bo¤az› s›k›larak iflkence yap›lm›flt›r. * 11.04.2008 tarihinde yap›lan genel hücre aramas›ndan sonra gardiyanlar çat›lara ç›karak, çat›lardaki gazete, not vb gibi fleyleri havaland›rmaya atm›fllar, de-
vam›nda toplayacaklar› bahanesi ile gündüz aç›k olmas› gereken bir saatte havaland›rma kap›lar›n› tutuklu ve hükümlülerin üzerlerine kilitleyerek havaland›rma haklar› gasp edilmifltir. Sincan F tipi Hapishanesi’nde yaflanan birçok hak gasp›n›n da bulundu¤u raporda, aramalardaki hukuksuzlu¤a dikkat çekiliyor. Sincan Hapishanesi’ndeki kad›n tutsaklar duruflma sonralar›nda iflkenceye maruz kal›yor. Birçok kad›n tutsa¤›n maruz kald›¤› iflkence flöyle gerçeklefliyor; jandarman›n merdiven bafl›nda koridor oluflturuyor, “as›l s›rat köprüsü buras›” diyerek, tutsaklar elleri kelepçeli oldu¤u halde, yumruk ve tekmelerle vajinal bölgesinden, s›rt›ndan ve bafl›ndan darp ediliyor. Tutsaklar a¤›r küfür ve hakaretlere maruz kal›yor. Aç›klama bas›na hasta tutsaklar›n isimlerinin bulundu¤u raporun da¤›t›lmas›yla son buldu. (Ankara)
Tekirda¤ F Tipi Hapishanesi’nde hak ihlalleri Tekirda¤ F Tipi Hapishanesi’ndeki devrimci tutsaklar yapt›klar› aç›klama ile yaflad›klar› hak gasplar›n› kamuoyuna duyurdular. Söz konusu gasplardan baz›lar› flunlar; * Telefonda Kürtçe konuflma yasa¤› devam etti¤inden PKK’li tutsaklar telefona ç›kart›lm›yorlar. *PKK davas›ndan tutuklu Ali Demir kronik flizofrendir. Ceza-i ehliyeti olmamas›na ra¤men hala hapishanede tutuluyor. * ‹flçi-Köylü gazetesinin 21 ve 22. say›lar›nda yer alan “Atefl K›v›lc›mdan Ç›kar 1-2” bafll›kl› yaz›larda ve gazetenin genelinde “yasa d›fl› örgüt propagandas› yap›lmas› ve örgüt üyelerini övücü ve destekleyici yaz›lar içermesi nedeniyle” Ziya Ulusoy, Nihat Konak, Ayhan Güngör, Murat Özçelik, Murat Karayel, ‹smail Y›lmaz,
Turgut Kaya, Erkan Altun ve Muzaffer Öztürk’e verilmedi. * Yürüyüfl dergisinin 155. say›s›na el konularak Sinan Gülüm, Hüseyin Uzunda¤ ve Ziya Ulusoy’a verilmedi. * Tiroj dergisi “Türkçe d›fl›nda farkl› dil ve lehçede yaz›l-
m›fl olmas›” nedeniyle Hasan Polat ve Ziya Ulusoy’a verilmedi. * Agos gazetesinin Ermenice sayfalar›na el konularak 637-635. say›lar› Nihat Konak’a -640-641-642-643. say›lar› Menderes Leyla’ya, 620621. say›lar› Turaç Solak’a verilmedi. * A¤ustos ay› içerisinde al›nan Kürtçe Azadiye Welat gazetelerine el konuldu. * “Gorki’nin Gitar›” isimli kitap, ‹smail Y›lmaz ve Nihat Konak’a “ölüm oruçlar›n› destekleyici ve özendirici yaz›lar bulunmas›, kitab›n genelinde yasa d›fl› örgüt propagandas› yap›lmas›, TC devletini ve kurumlar› ile kurum çal›flanlar›n› afla¤›lay›c›, küçük düflürücü yaz›lar içermesi” nedeniyle verilmedi. * Alternatif gazetesi Fesih Hardan’a verilmedi. (H. Merkezi)
Kürtçe konuflmaya tahammülsüzlük! Sincan 2 Nolu F Tipi Hapishanesi’nde tutsak olan o¤lu ‹dris Nakçi’nin ziyaretine gelen ve Türkçe bilmeyen 43 yafl›ndaki anne Saliha Nakçi, o¤luyla Kürtçe konuflmak isteyince gardiyanlar taraf›ndan zorla d›flar› ç›kar›ld›. Anne Nakçi, gardiyanlar taraf›ndan kendisine, “Burada ‹ngilizce, Frans›zca, Arapça konuflabilirsin ama Kürtçe konuflamazs›n” dedi¤ini belirtti. Türkiye’de bulunan hapishanelerde Kürtçeye yönelik uygulamalara her gün bir yenisi ekleniyor. Sincan 2 Nolu F Tipi’nde Kürtçe telefon görüflmelerinin hapishane yönetimi taraf›ndan engellendi¤i ve aileleriyle görüflen siyasi tutsaklara Kürtçe görüfl yasa¤› getirildi¤i bildirildi. Anne Nakçi, “Ben Türkçe bilmiyorum. Türkçe konuflam›yorum. Bu tür uygulamalar devam etse bile ben Türkçe ö¤renmeyece¤im. Gerekirse o¤lumla hiç görüfltürmesinler ben Kürtçe konuflmaya devam edece¤im” diye tepki gösterdi. (Ankara)
İşçi-köylü 11
19 Eylül-2 Ekim 2008
Hapishanede organize tecavüz Daha önce de gardiyan ve adli erkek tutuklular›n kad›n tutsaklar› taciz etmesiyle gündeme gelen Bitlis Hapishanesi’nde 22 yafl›ndaki Y.Y isimli erkek tutukluya gardiyan ve tutuklular›n tecavüz etti¤i ortaya ç›kt›. Bitlis Hapishanesi’nde bulunan adli tutsak Y.Y’nin ailesi, çocuklar›n›n gardiyan ve mahkûmlar›n tecavüzüne u¤rad›¤›n› belirterek ‹HD’ye baflvurdu. Geçti¤imiz aylarda çocuklar›n› ziyarete giden aile, Y.Y’nin anlatt›klar› sonras› ‹HD’ye baflvurdu. Yeme¤ine uyku ilac› konulan ve sonras›nda 2–3 gün kendini bilmez bir halde dolaflan, uyand›¤›nda ise üzerini ›slak bulan Y.Y Mart ay›nda zehirlenerek, hastaneye kald›r›ld›. Elaz›¤ Devlet Hastanesi’ne götürülen Y.Y.’nin ailesi doktordan tutanak tutmas›n› isteyince, gardiyanlar›n tehdidiyle karfl› karfl›ya kald›. Aile bu olaylar üzeri-
ne, Y.Y’nin yeme¤ine ilaç at›ld›¤›n› ve kendisine iflkence yap›ld›¤›n› söyleyerek suç duyurusunda bulundu. Bitlis Cumhuriyet Baflsavc›l›¤›’na baflvuran aile, flikâyetten sonra hapishaneye gittiklerinde çocuklar›yla görüfltürülmedi. Aile son çare olarak ‹HD’ye baflvurarak, hukuki yard›m talebinde bulundu. Y.Y’nin ablas› ‹HD’ye yapt›¤› baflvuruda “Kardeflimle 7 Nisan 2008 tarihinde telefonla yapt›¤›m›z görüflmede kendisine mahkûmlar taraf›ndan tecavüz edildi¤ini söyledi. Kimin tecavüz etti¤ini ›srarla sormam üzerine B.O. ad›ndaki mahkûmun ismini verdi. Ancak konuflmas›ndan sadece bir kifliyle kalmad›¤›n› sezdim” dedi. Y.Y’nin ablas› “Bu olaylardan sonra tek kiflilik hücreye konulan kardeflim hep sersem dolaflt›¤›n› bu s›rada insanlar›n yan›na geldi¤ini,
Gazetemiz çal›flan›na b›çakl› sald›r›
üzerinin ›sland›¤›n› anlat›yor. Gardiyanlar›n da bu olaya dâhil oldu¤unu düflünüyorum” diye konufltu. Baflvurusunda, kardefliyle görüflmeye gitti¤inde elinin 3 farkl› bölgesinde sigara yan›¤› izi gördü¤ünü de anlatan Y.Y’nin ablas› “Kardeflim yemek yiyemiyor. Nefes almakta zorlan›yor, vücudu a¤›rlafl›yor ve kan kusuyor” dedi. Kendi zoruyla kardeflini hastaneye kald›rd›klar›n› belirten ablas› kardeflinin hastaneye götürülmeden önce gardiyanlar›n difllerini f›rçalamas›n› istediklerini, macunun içine tiner at›p zorla onunla a¤z›n› y›kad›klar›n› söyledi. Doktora gitti¤inde “difllerim a¤r›yor çok a¤›rlafl›yor” d›fl›nda herhangi bir fley anlatamad›¤›n› söyleyen Y.Y’nin ablas› kardefline yönelik muamelenin hem gardiyanlar hem mahkûmlar taraf›ndan yap›ld›¤›n› yineledi. (H. Merkezi)
TTB’den hasta tutsaklar›n serbest b›rak›lmas› ça¤r›s› Türk Tabipler Birli¤i (TTB) bir bas›n aç›klamas› yaparak hasta tutsaklar›n serbest b›rak›lmas›n› istedi. Konu ile ilgili bir araflt›rma yapan ve sonuçlar›n› kamuoyuna aç›klayan TTB ad›na aç›k-
Çeteleflmenin, yozlaflman›n devlet eliyle yayg›nlaflt›r›ld›¤› ve desteklendi¤i ülkemiz gerçekli¤inde sokaklara hakim olan fliddetin bu kez hedefi gazetemiz çal›flan› To¤ay Okay oldu. Merkez büromuzun bulundu¤u Aksaray semtinde bir süredir gazetemizin kad›n çal›flan›na yönelik sözlü tacizde bulunan bu çete elemanlar›ndan birini uyarmak isteyen çal›flanlar›m›za yönelik yap›lan sald›r›da Okay, boynundan ald›¤› b›çak darbesiyle yaraland›. Okay, bir gün önce de 12 Eylül mitingine giderken gözalt›na al›nm›fl, karakola götürülürken polisin fliddetine maruz kalm›flt›. Gazetemizin yay›na haz›rland›¤› s›rada meydana gelen olay›n ard›ndan hastaneye kald›r›lan çal›flan›m›z›n hayati tehlikesi bulunmazken, olay› duyan okurlar›m›z gazete büromuza gelerek bizleri yaln›z b›rakmad›. Sokaklar› çetelere b›rakmayaca¤›m›z› ve yozlaflmaya, çeteleflmeye karfl› mücadelemizi sürdürece¤imizi bu olay vesilesiyle bir kez daha ilan ediyoruz.
lamay› Gençay Gürsoy yapt›. Kuddusi Okk›r olay› ile gündeme gelen “cezaevi ve sa¤l›k” konusunun önemli bir sorun olmaya devam etti¤ini belirten Gürsoy, “Bizim TTB olarak ç›k›fl noktam›z, insan›n temel haklar›ndan biri olan sa¤l›k hakk›d›r. Sa¤l›k hizmeti, eflitlik çerçevesinde sunulmak durumundad›r. Yaln›z, toplam 96 bin tutuklu ve hükümlünün bulundu¤u ülkemizde çeflitli insan haklar› kurulufllar›n›n verilerine göre 87 tutuklu ve hükümlünün ciddi sa¤l›k sorunlar› nedeni ile yaflam savafl› verdi¤i anlafl›lmaktad›r” dedi. Gürsoy, haz›rlad›klar› raporun resmi bir yapt›r›m›n›n bulunmad›¤›n› ancak vicdani duyarl›l›k yaratmak çabas›nda olduklar›n› ifade etti. Haz›rlad›klar› rapora iliflkin bilgi veren Dr. Ali Çerkezo¤lu ise a¤›r sa¤l›k sorunlar› bulunan hastalar›n F tipi hapishanelerde kalmaya uygun olmad›¤›n› vurgulayarak, “‹nsan iliflkilerinin bulunmamas› hastal›klara ortam haz›rlar. Yapt›¤›m›z araflt›rmada vard›¤›m›z temel sonuç; bir insan›n ölümünden befl gün öncesine kadar tutukluluk halinin devam etmesi a¤›r bir insan haklar› ihlalidir” dedi. (‹stanbul)
Sincan’da devrimci tutsaklara provokatif sald›r› Aç›ld›klar› günden bu yana F tipi hücrelerde tecrit ve tretman iflkencesine maruz kalan ve çeflitli flekillerde bu sald›r›lara karfl› direnifl içinde olan tutsaklara Sincan F Tipi Hapishanesi’nde devletin beslemesi faflist tutuklular taraf›ndan sald›r›l›yor. Uyuflturucu davalar›ndan hapishanede bulunan bu faflistler, kendilerine yak›flt›rd›klar› “Ergenekon’un Türk ‹ntikam Tugay›” imzas›yla devrimci tutsaklara tehdit ve küfür içerikli “Kürtlere ölüm” gibi mesajlar göndermekle kalm›yor, tutsaklar›n kald›klar› hücrelere kaynar su, k›r›k cam parçalar› vs. de at›yorlar. Tutsaklar bu sorun ile ilgili idare ile görüflmeler yapm›fl ancak hapishane idaresi var olan durumu görmezlikten gelerek ›rkç›-flovenist
sald›r›lar› destekledi¤ini göstermifltir. Yaflanan bu sürece dair bir aç›klama yapan TKP/ML, MLKP, MKP, Direnifl Hareketi ve T‹KB tutsaklar› yaflad›klar› süreci flöyle anlatmaktalar: “A¤ustos ay›n›n bafl›ndan bu yana bu sald›r› ve zorbal›klara bir yenisi daha eklendi. ‹darenin örgütledi¤inden art›k hiçbir flüphe duymad›¤›m›z üç befl uyuflturucu ba¤›ml›s›, insan müsveddesi unsur harekete geçirilerek biz devrimci ve komünist tutsaklar›n üzerine sald›rt›lmakta, bu uyuflturucu ba¤›ml›lar› a¤za al›nmayacak a¤›r küfürler savurmakta, insani de¤erlerimize küfürler etmektedirler.” ‹darenin bu düflkünleflmifl insan müsveddelerine uyuflturucu sa¤lad›klar›n› tahmin eden tutsaklar bu unsurlar›n özel olarak teflvik edildiklerini ifade ettiler. Haklar›n› arad›klar›nda ve
zorbal›¤a karfl› durduklar› en küçük olayda “disiplin soruflturmas›”, aç›k görüfl-iletiflim-hücre cezas› vermekten geri kalmayan, zaman zaman sald›r›p kendilerini hücreye kapatan idarenin bu sald›r›lardan haberdar olmas›na karfl›n hiçbir fley yapmayarak sald›r›lar› cesaretlendirdiklerinin alt›n› çizen tutsaklar yapt›klar› aç›klamay› flu flekilde sonland›r›yorlar: “Son olarak 1 No’lu F Tipi idaresi yeni ve baflkaca sonuçlar› olacak bir provokasyon devreye sokmufltur. Olanlardan ve olacaklardan birinci derecede hapishane idaresi sorumludur. Yetkili kurum ve kiflilere ça¤r›m›z 1 Nolu F tipinde yaflanan provokasyonu h›zla araflt›r›p a盤a ç›kar›p sorumlular hakk›nda gerekli cezai ifllemeleri yapmakt›r.” (H. Merkezi)
Halkın Gündemi
Yine arama iflkencesi! Hapishanelerde yaflanan hak ihlalleri, görüfl yasaklar›, tedavi engelleri, disiplin cezalar›, bask› ve sald›r›lar ile devam ederken, tutsak yak›nlar› da benzer bask›lara maruz kal›yor. Temmuz ay› içerisinde Tire B Tipi Kapal› Hapishanesi’nde yaflanan arama iflkencesine bir yenisi de Torbal› Kapal› Hapishanesi’nde eklendi. K›r›klar 1 Nolu F Tipi Hapishanesi’nde hükümlü bulunan o¤lunu ziyarete giden Gülnaz Türkmen, o¤lunun Torbal› Kapal› Hapishanesi’ne sevk edildi¤ini burada ö¤renmifl ve ayn› gün görüfl yapmak için Torbal› Hapishanesi’ne gitmifltir. Kad›n görevli olmad›¤› bahane edilerek görüfl yapt›r›lmayan Gülnaz Türkmen, 4 Eylül 2008’de tekrar görüfle gitmifl ve bir kad›n polis taraf›ndan “arama iflkencesi” fleklinde bir üst aramas›na maruz kalm›flt›r. Arama yöntemine itiraz eden Türkmen “O¤lun ile görüflmek istiyorsan arama yapt›racaks›n, bizim arama biçimimiz böyle, aramaya izin vermezsen görüfle giremezsin!” cevab›n› alm›flt›r. Gülnaz Türkmen, 8 Eylül’de yaflad›¤› bu olay ile ilgili ‹HD ‹zmir fiubesinde bir bas›n aç›klamas› yapt›. Y›llard›r o¤lunun görüflüne gitti¤ini, F tipi hapishanelerde bile bu tür onursuz bir uygulama ile bugüne kadar karfl›laflmad›¤›n› söyleyen Türkmen, o¤lunun sa¤l›¤›ndan endifle etti¤i için o gün görüfle girdi¤ini ancak bu arama iflkencesinin devam etmesi halinde bir daha o¤lunun görüflüne girmeyece¤ini belirtti. Gülnaz Türkmen, görüfl ç›k›fl›nda di¤er tutuklu yak›nlar›yla etti¤i sohbette aramalar›n hep bu flekilde yap›ld›¤›n› ö¤rendi¤ini söyledi. Türkmen konu ile ilgili Torbal› Savc›l›¤›’na giderek suç duyurusunda bulundu¤unda ise kendisine sorulan sorunun “fiahidin var m›?” oldu¤unu söyledi. Aç›klamada Devrim Türkmen’in avukat› Bahattin Özdemir de söz alarak Tire Savc›s›’n›n onursuz arama iflkencesi gündeme geldikten sonra “ben s›k› arama emri verdim” diyerek uygulamay› savundu¤unu hat›rlatt› ve savc›n›n bu pervas›zl›¤›n›n iflkencenin devlet erkinde nas›l bir meflrulu¤a sahip olundu¤unu gösterdi¤ine dikkat çekti. (‹zmir)
Dünya
İşçi-köylü 12
19 Eylül-2 Ekim 2008
Devrim için nesnel fl fla artlar müsait, öznel fl fla artlar yetersiz Kiran yoldafl devrimci de¤iflim için nesnel koflullar›n çok müsait oldu¤unu ancak bu çeliflkileri do¤ru ele alabilecek öznel güçlerin yeterli güce sahip olmad›¤›n› vurgulad›. Bunun için halk› birlefltirmenin ve statükocu güçlere karfl› ilerici güçlerin bir araya gelmesinin önemi üzerinde durdu.
Nepal’de hükümetin haz›rlad›¤› program 14 Eylül günü Kurucu Meclis taraf›ndan onayland›. Muhalefetin sundu¤u 17 maddelik öneri ise reddedildi. Program› savunan Baflbakan Prachanda yoldafl, meclisteki partilerin farkl› ideolojileri savundu¤unu ancak mümkün oldu¤unca ortak yönleri ön plana ç›kard›klar›n› vurgulad›. Prachanda ayr›ca Halk Kurtulufl Ordusu’nun isminin de¤ifltirilmesi üzerine muhalefetin yapt›¤› öneriyi de net bir flekilde reddetti. Kongre Partisi baflkan yard›mc›s› hükümet program›na yönelik elefltirisinde hükümetin çok partili demokrasi ad› alt›nda ülkeyi totaliter bir düzene götürmeye çal›flt›¤›n› iddia etti, Maoistlerin savafl s›ras›nda kamulaflt›rd›¤› topraklar› geri vermedi¤ini söyledi. Hükümet bütçeyi 19 Eylül’de aç›klayaca¤›n› belirtirken Finans Bakan› Bhattarai yoldafl tüm kesimleri memnun edecek bir bütçe haz›rlad›klar›n›, sonuç odakl› ve kalk›nma amaçl› bir politika sunacaklar›n› vurgulad›. Kamu-özel sektör iflbirli¤ine öncelik verece¤ini aç›klayan hükümet kooperatifleflmeye önem vereceklerini ilan etti. Bu do¤rultuda baflbakanl›¤a ba¤l› olarak Kooperatifler Kurumu kuruldu. Yine hükümet Yeni Sanayi Politikas›, Sosyal Güvenlik Sistemi vb. politikalar haz›rlayacak. Bilimsel Toprak Reformu Komisyonu’nun da yak›n zamanda kurulaca¤› aç›kland›. Yine yurtd›fl›ndaki Nepalli emekçilerin ülkeye geri dönüflü için de özel bir çal›flma planland›. 12 Eylül tarihinde biraraya gelen NKP(Maoist) Merkez Komitesi parti
içinde görev de¤iflimlerini yerine getirdi. Buna göre Pasang Yoldafl Halk Kurtulufl Ordusu’nun komutan› olarak atand›. Vaidya yoldafl parti örgütü ifllerinden, Bogati yoldafl ise partinin parlamenter ifllerinden sorumlu olacak. K›z›l Y›ld›z dergisine röportaj veren NKP(Maoist) önderlerinden Mohan Baidya Kiran yoldafl ülkenin siyasi durumunu analiz ederken ülkenin halen yar›-feodal yar›-sömürge sosyo-ekonomik yap›ya sahip oldu¤unu, feodal bürokrat ve komprador burjuvazinin varl›¤›n› sürdürdü¤ünü, siyasi-ekonomik-kültürel de¤iflim için bu geçifl döneminde önderliklerinde kurulan hükümetin önemli olanaklara sahip oldu¤unu ancak halen siyasi geliflimin ileriye do¤ru nas›l gidece¤inin net olmad›¤›n›, bu nedenle Halk Cumhuriyeti stratejisine ulaflmak için uygun taktiklere ihtiyaç oldu¤unu aç›klad›. Kiran yoldafl devrimci de¤iflim için nesnel koflullar›n çok müsait oldu¤unu ancak bu çeliflkileri do¤ru ele alabilecek öznel güçlerin yeterli güce sahip olmad›¤›n› vurgulad›. Bunun için halk› birlefltirmenin ve statükocu güçlere karfl› ilerici güçlerin bir araya gelmesinin önemi üzerinde durdu. Nepal siyasetinin geleneklerine ayk›r› olarak yeni baflbakan olan Prachanda yoldafl›n ilk yurtd›fl› ziyaretini Hindistan’a de¤il de Çin’e yapmas›na yönelik elefltiriler konusunda da Kiran yoldafl kendilerinin d›fl politikada eflitlik ve iyi komfluluk ilkelerine öncelik verdiklerini, tüm haks›z
anlaflmalar› yeniden ele alacaklar›n› belirtti. Partinin son dönemde yay›nlad›¤› “21. Yüzy›lda Demokrasi” bafll›kl› yaz›da hükümetin tüm yönetiminin partinin denetiminde olmas› gerekti¤inin belirtildi¤i, ancak bugünkü durumun belgeye uygun olmad›¤›n›n sorulmas› üzerine Kiran yoldafl söz konusu belgenin ancak Halk Cumhuriyeti kurulduktan sonra yaflam bulaca¤›n›, bu koflullarda uygulanamayaca¤›n› aç›klad›. Belgede partinin hükümeti denetlemesi, yönlendirmesi gerekti¤inin, hükümetin parti üzerinde bu yönlü bir hakk›n›n olmad›¤›n›n vurguland›¤› üzerinde durdu. Prachanda yoldafl ise baflbakan seçilmesinin ard›ndan 23 A¤ustos’ta halka yönelik yapt›¤› ilk aç›klamada Büyük Halk Savafl›, Halk Hareketi ve Madhesi Hareketi sonucunda kurulan Federal Demokratik Cumhuriyetin ilk baflbakan› olmaktan onur duydu¤unu belirterek flehitlerin u¤runda mücadele etti¤i nihai hedefe kadar mücadeleyi sürdüreceklerini vurgulad› ve yeni Nepal’i infla etmek için büyük bir kampanya için birleflme ça¤r›s›nda bulundu. Öncelikle Nepal’in egemenli¤ine, ulusal birli¤ine, ba¤›ms›zl›¤›na, toprak bütünlü¤ünün korunmas›na önem vereceklerini aç›klad›. Yoksullu¤u, iflsizli¤i, eflitsizli¤i, ba¤›ml›l›¤› aflmak için feodal kal›nt›lara kesinlikle son verilip modern sanayinin kurulmas› gerekti¤ini, buna paralel uzun dönemli bar›fl› sa¤lamak için çal›flacaklar›n›, ekonomiyi planl› flekilde yönlendireceklerini belirtti.
Boeing çal›flanlar› grevde Ekonomik-siyasal krizden en çok etkilenen kesimler olan iflçi-emekçi y›¤›nlar›n eylem, grev vb. direniflleri, tüm dünyada oldu¤u gibi, ABD’de de giderek yayg›nlafl›yor. En son 6 Eylül’de Boeing-Uçak atölyelerindeki 27 bin çal›flan›n gerçeklefltirdi¤i grev de bunlardan biri. Ba¤l› olduklar› sendikada yap›lan oylamayla grev karar› alan çal›flanlar›n greve ç›kmas›yla birlikte atölyelerdeki tüm uçak üretimi durdu. Grevin bafll›ca nedeni ise, T‹S görüflmelerinde anlaflma sa¤lanamamas›.
Sendikal› çal›flan say›s› art›yor Di¤er taraftan yap›lan bir araflt›rmaya göre, ABD’deki sendikal› iflçi say›s›nda son y›llarda bir yükselifl var. Araflt›rmada, ABD’deki özel sektör çal›flanlar›n›n sendikal› olma oran›n›n son bir y›lda % 0.5 oran›nda art›fl göstererek, %12.6’ya ç›kt›¤› belirtiliyor. Ayn› araflt›rman verilerine göre, Kaliforniya’da sanayi dal›nda çal›flanlar aras›ndaki sendikal› olma oran› % 10.1, e¤itim alan›nda % 49 ve kamuda ise % 55.3.
Binler iflgal savafllar›n› protesto etti ‹flçi-emekçi y›¤›nlar›n örgütlenme çabalar›na ve de geliflen eylem ve direnifllerine paralel olarak, iflgal karfl›t› hareket de yükseliflini sürdürüyor. Bu yükseliflin ürünü olarak, y›l›n en büyük savafl karfl›t› eylemi,1 Eylül’de St. Paul’de gerçeklefltirildi. Eylemde “Irak Irakl›lara b›rak›ls›n, Askerler derhal çekilsin!” gibi sloganlar hayk›r›l›rken, polis eylemcilere vahflice sald›rarak, 300 savafl karfl›t›n› gözalt›na ald›.
Dört günde dört sendikac› katledildi güdümlü Kolombiya hükümetinin iflçi-emekçi y›¤›nlar›n mücadelesini bo¤ma ad›na gerçeklefltirdi¤i sald›r›lar kapsam›nda, dört gün içinde dört sendikac› katledildi. Böylece sadece 2008 y›l›nda katledilen sendikac› say›s› 41 oldu. Üç sendikac›, 24 ve 26 A¤ustos günleri aras›nda katledilirken, 23 A¤ustos günü
ABD
de, CUT’a ba¤l› Piyango ‹flçileri Sendikas› FECOLOC’un baflkan› ve muhalif “Demokratik Kutup Partisi” aktivisti Jose Omar Galeano katledilmiflti. Katledilen sendikac›lardan, Pablo Florez Barrera ve Jesus Escorcia Cortes maden ve enerji iflçileri sendikas› SINTRAMIENERGETICA üyesiyken, Alexander Blanco Rodriguez
ise petrol iflçileri sendikas› USO’nun yöneticilerindendi. Katliamlar›n ard›ndan USO (‹sçi Sendikas› Birli¤i) ve CUT (Birleflik ‹sçi Sendikas›) taraf›ndan yap›lan ortak aç›klamada: “Ulusal çapta, özellikle petrol endüstrisinin aktif oldu¤u bölgelerde bir devlet politikas› olarak, paramiliter gruplar›n kat›l›-
m›yla gerçeklefltirilen bu katliamlara dört tane daha eklendi. Ülkede var olan çat›flman›n bir parças› olarak paramiliter gruplar›n kat›l›m›yla gerçeklefltirilen bu katliamlar, fliddet manifestosunun devam etti¤ini gösteriyor ki, istatistiklere göre öldürülen sendikac› say›s› 3000´i geçti” denmekte.
İşçi-köylü 13
19 Eylül-2 Ekim 2008
Dünya
Hükümetin ekonomi program› protesto edildi er y›l düzenlenen Uluslararas› Selanik Fuar› (DET)’n›n 73.sü bu y›l da protestolara sahne oldu. Fuarda her y›l, hükümet ekonomi program›n› sermaye çevrelerine aç›klayarak bir anlamda sermayenin isteklerini ne ölçüde yerine getirece¤ini aç›klar. Bu y›lki ekonomik programda da geçen y›llardan farkl› olmayarak, merkezinde yine emekçilere yönelik sald›r› program› vard›. Programda öne ç›kan bafll›klar, yeni vergi paketi, Olimpik Hava Yollar›’n›n ve kimi havaalan› iflletmelerinin özellefltirilmesi, Demir Yollar› ‹flletmesi’nde yap›sal de¤ifliklik, Kamu ‹ktisadi Teflebbüsleri’nde sosyal güvenlik de¤iflikli¤i ve çal›flma koflullar›n›n düzenlenmesi idi. Yeni vergi paketi ile gayrimenkulden, tafl›ta, sigara içki, benzin olmak üzere pek çok kalemde al›nan vergilerin artt›r›lmas› amaçlanmakta. Olimpik Hava Yolu’nun ise zarar ediyor denilerek ve tabii AB Komisyo-
H
nu’nun da bask›s›yla özellefltirilmesi sonucu binlerce iflçinin “iste¤i do¤rultusunda ayr›lma” denilerek iflinden olmas› ve bu alan›n yabanc› sermayeye servis edilmesi bu y›l›n sonuna kadar gerçeklefltirilmesi gereken en önemli “görev” olarak belirlendi. Ülkenin önde gelen büyük havaalanlar›n›n iflletmesinin özel sektöre devredilmesi ise bu ifl kolundaki di¤er bir sald›r›. Yine ülkenin di¤er önemli bir iflletmesi olan Demiryollar› ‹flletmesi’nin ise yap›sal de¤ifliklik denilerek küçültülmesi ve yaklafl›k 2 bin çal›flan›n ifline son verilmesi hükümetin ikinci önemli hedefi. Keza K‹T’lerdeki yeni düzenlemelerle, sosyal güvenlik ve çal›flma koflullar›ndaki sald›r› dalgas›n›n bu alanda uygulanarak büyük ölçüde tamamlanmas› ise hükümet için olmazsa olmaz konulardan biri. K‹T’lerdeki sald›r›n›n di¤er önemli bir amac› ise, buralardaki örgütlülüklerin güçlü oluflu ve verdikleri mücadelenin hükü-
metin bafl›n› fazlas›yla a¤r›tmas›. Bu sald›r› ile örgütlülük parçalanarak, s›n›f hareketinde önemli bir güç kayb› hedeflenmekte. Geçen y›llarda oldu¤u gibi bu y›l da yap›lan gösterilerde program protesto edildi. Konfederasyonlar, devrimci örgütler ve PAME (YKP’nin sendikal örgütlenmesi) taraf›ndan üç ayr› noktada gerçeklefltirilen miting ve yürüyüfllerde, özellefltirmelere, iflsizli¤e ve pahal›l›¤a hay›r denilerek önümüzdeki sürecin, hükümet için hiç de kolay olmayaca¤› mesaj› verildi. Yap›lan konuflmalarda, bunun bir bafllang›ç oldu¤u önümüzdeki aylarda da eylemlerin artarak devam edece¤i belirtildi. Eylemlere en canl› kat›l›m› Olimpik Havayollar› çal›flanlar› olufltururken, bu y›lki gösterilere kat›l›m›n geçen y›la oranla daha fazla oldu¤u gözlendi. Eylemler s›ras›nda polisle çat›flan anarflist gruplardan 12 kifli de gözalt›na al›nd›. (Yunanistan’dan bir ‹K okuru)
Evrensel Bak›fl Maskeler ç›kar›ld›! Emperyalist patentli neo-liberal politikalar›n yoksullaflt›rd›¤› kitlelerin 2000’li y›llar›n bafl›nda gerçeklefltirdi¤i ayaklanmalar›, takt›klar› “sosyalist”, “devrimci” maskelerle lehlerine kullanarak iktidara gelen Latin Amerikal› liderler, maskelerini birer birer ç›kar›yor. Verdikleri “Anti-Amerikanc›” görüntüye aldananlar›n, daha da ileri giderek “anti-emperyalist” ilan etti¤i bu liderlerin ne kadar “halkç›” ne kadar “anti-emperyalist” olduklar› ise, emperyalist güçlerle iliflkilerinde ve de halk hareketlerine karfl› ald›klar› tutumla iyice netleflti. Ekim 2003 ve May›s 2005’te yaflanan halk ayaklanmalar›nda hiçbir rolü olmamas›na, hatta ayaklanmalar› pasifize etmek için büyük bir çaba sarf etmesine karfl›n, bu ayaklanmalar›n rüzgar›n› arkas›na almay› baflaran Bolivya lideri Evo Morales’in, iktidara gelmesinden hemen sonra, ABD D›fliflleri Bakan› Rice ile kol kola verdi¤i pozlar, sonraki dönemde izleyece¤i politikalar›n da göstergesi oluyordu asl›nda. ‹ktidar›n› korumak için zorunlu olarak yapt›¤› reformlarla kitlelerin bilincini buland›ran Morales, yine bu süreçte halk›n mücadelesini sokaklardan uzaklaflt›rd› ve yeni geliflmeye bafllayan halk kurullar›n› da¤›tarak, halk› var olan burjuva kurumlar›na yöneltti. Kriz anlar›nda halk›n ço¤unlu¤unun denetledi¤i yeni bir meclis istemine karfl› ç›karak, liberallerle
çal›flmay› ye¤leyerek, iktidar›n› halkla de¤il, burjuvazinin bir kesimi ile paylaflmay› sürdürdü. Ayn› süreçte uluslararas› sermayenin sömürü ve talan›n› azaltmak bir yana, bunlar›n korunmas›na dönük bir dizi yasan›n ç›kmas›na da ön ayak olan Morales’in izledi¤i politikalar, ülkedeki s›n›f çeliflkilerinin had safhaya ç›kmas›n› da beraberinde getirdi. Eskisinden daha güçlü hale gelen ve iktidar› Morales’le paylaflmak istemeyen Bolivya burjuvazisinin bir kesimi ise, bu s›n›f çeliflkilerini kendi lehine çevirmenin gayretine düfltü. Bunun içindir ki, bugün kimi kesimlerin, Bolivya’daki geliflmelere bakarak yapt›klar›: “‹ki Bolivya var. Bir tanesi geleneksel, muhafazakar, sa¤ hükümetlerin Bolivya’s›. Di¤eri ise y›llard›r boyun e¤mifl köylünün, yoksulun, yerlinin Bolivya’s›. fiu anda iktidarda ikinci Bolivya’n›n olmas› ‘hizmetçileri’ taraf›ndan yönetilmeyi hazmedemeyen patronlar›n sert tepkisini çekiyor” tespiti, do¤ru bir tespit de¤ildir. Bu yaklafl›m, bugün Bolivya sokaklar›n› yang›n yerine çeviren ayaklanmalar› “Bolivya burjuvazisinin iktidar› ele geçirmeye dönük k›flk›rtmalar›” olarak de¤erlendirmekte, Morales’in neo-liberal politikalar›n takipçili¤ini yapmakta ve gerçekleflen ayaklanmalarda yoksullar›n dile getirdi¤i talepleri görmezden gelmektedir. Bolivya’daki halk ayaklanmalar›, Morales’in devlet baflkanl›¤›n› pekifltirmek ad›na yapt›¤› referandumdan sonra da
dinmedi. Morales’in halka dönük gerçek bak›fl› da iflte bugünlerde iyice a盤a ç›kt›. Morales ayaklanmalara karfl› orduyu devreye sokma giriflimlerini bafllatt›. Devreye sokulmaya çal›fl›lan ordunun, ABD taraf›ndan e¤itilen bir ordu olmas› gerçekli¤i ise ayr› bir konu. T›pk› Morales gibi, maskeye art›k ihtiyaç duymad›¤›n›n sinyallerini uzunca zamand›r veren Latin Amerika liderlerden biri de, Chavez. Emperyalist güçler aras› hegemonya çat›flmalar›n›n t›rman›fl›n› sürdürdü¤ü, bu çat›flmalar›n en son, olanca keskinli¤iyle Kafkaslarda d›fla vurdu¤u flu süreçte, çat›flman›n taraflar› çeflitli misillemeler ve ittifaklarla, konumlar›n› güçlendirmeye çal›fl›yor, bu yönlü yap›lan karfl›l›kl› ziyaretler birbirini izliyor. Bu ziyaretlerden biri de geçti¤imiz günlerde Venezüela Devlet Baflkan› Chavez taraf›ndan gerçeklefltirildi. Bu ziyaretle birlikte, Venezüela’n›n Rusya’dan oldukça yüklü miktarlarda silah sat›n almas› gündeme geldi. Ancak Venezüela’n›n Rusya’dan ilk silah al›m› de¤ildi bu. Venezüela’n›n, sadece 20052007 y›llar› aras›nda Rusya ve Çin’den en az 4 milyar dolarl›k silah ald›¤› biliniyor. Bunun içindir ki kamuoyu bu silah al›m›ndan ziyade, ziyaretle birlikte ortaya ç›kan baflka bir durumu konuflmaya-tart›flmaya bafllad›. Çünkü ayn› günlerde yap›lan aç›klamalarda, Rusya’n›n Karayipler’de Venezüela ile birlikte ortak bir tatbikat yapaca¤› söyleniyordu. Chavez, bu ortak tatbikata iliflkin “ABD taraf›ndan tehdit edilen Venezüela’n›n egemenli¤ini garanti alt›na alabiliriz” diyor. Yani Chavez Venezüela’n›n egemenli¤ini garanti alt›na alman›n, ABD emperyalizmine karfl› durman›n çözümünü, bir
‹RAN ‹ran’daki Kiyan Lastik Fabrikas› iflçileri bir ay süreyle greve gitmifllerdi. Anlaflmayla sonuçlanan grev sonras›nda verilen sözlerin yerine getirilmemesi üzerine iflçiler 31 A¤ustos günü ifl b›rakt›lar. Birikmifl ücretlerini ve ek ödeneklerini alamayan iflçiler, Tahran-Saveh kara yolu üzerinde bulunan fabrikan›n bahçesinde lastik yakarak, yoldan geçenlerin dikkatini çekmeye çal›flt›lar. ‹flçilerin bu eylemine azg›nca sald›ran polis, çok say›da iflçiyi yaralarken, birçok iflçiyi de gözalt›na ald›. Di¤er taraftan, ‹ran’›n kuzeybat›s›ndaki bir tekstil fabrikas›n›n iflçileri 5 ayd›r maafllar›n› alamad›klar› için greve ç›kt›lar. Hükümet binas› önünde eylem yapan iflçiler güvenlik güçleri taraf›ndan ablukaya al›nd› ve alana, gazeteciler dahil kimsenin girifline izin verilmedi. Ablukay› protesto eden iflçiler, grevi aileleriyle birlikte sürdürmekte kararl› olduklar›n›
baflka emperyalist güç olan Rusya ile ittifak› gelifltirmede görüyor. ‹ktidara geldi¤inden bu yana, Rusya’n›n yan› s›ra, AB ve Çin gibi emperyalist güçlerle de s›k› bir iflbirli¤i- ittifak gelifltiren Chavez’in, ittifak gelifltirmek bir yana ortadan kald›rmak-etkisizlefltirmek için çaba gösterdi¤i güçlerin, gerek kendi ülkesindeki gerekse Latin Amerika’n›n di¤er bölgelerindeki halk güçleri oldu¤u ise bilinmekte. Bunun son örnekleri ise, Ekvator’daki halk ayaklanmalar›na karfl› duruflunda, özellikle de Kolombiya’da FARC’›n büyük darbeler almas›na yol açan süreçte görülmüfltü. Chavez, Ekvador’daki halk ayaklanmas›n› elefltirmifl, Chavez’in ça¤r›s›yla ellerindeki rehineleri sal›veren FARC liderleri tuza¤a düflürüldükten sonra da FARC’a sahip ç›kmak yerine silahl› mücadeleyi hedefe koymufltur. Gerek Morales’in halka karfl› orduyu devreye sokma çabalar› gerekse Chavez’in emperyalist güçlerle gelifltirdi¤i iliflkiler, her iki liderin de halkla aralar›na giderek kal›n bir çizgi çektiklerini, halklar›n›n ve ülkelerinin gelece¤ini, halk›n örgütlü gücüne dayanarak de¤il, halk düflman› güçlere yaslanmada gördüklerinin kan›t›d›r. Ayn› zamanda emperyalizme ba¤›ml›l›¤› da pekifltiren bu pratikleri ise Latin Amerika halklar› giderek daha fazla görmektedir. Bunun içindir ki, buralardaki halk ayaklanmalar› önlenemez bir yükselifle sahne olacakt›r. Latin Amerika burjuvazisinin bir kesimi her ne kadar bu ayaklanmalar› kendi lehine çevirmeye çal›flsa da, bu ayaklanmalar›n ba¤r›ndan gerçek devrimci dinamiklerin ç›kmas› ve bunlar› s›n›fsal bir rotaya sokmas› kaç›n›lmazd›r.
İşçi-köylü 14
Gerilladan
19 Eylül-2 Ekim 2008
TKP/ML T‹KKO gerillalar›yla söylefli...
Atefl k›v›lc›mdan ç›kar... -6-
ATEfi KIVILCIMDAN ÇIKAR...-6Aç›klama; Elimize e-posta kanal›yla gelen yaz›y› güncelli¤inden ve haber de¤eri tafl›d›¤›ndan dolay› yaz› dizisi halinde yay›ml›yoruz.
Zorluklara karfl› mücadelesi ve sahip oldu¤u ideoloji gerillay› zoru baflarman›n kiflili¤i haline getirir. Savafla bak›fl›, savafl›n en k›zg›n alan›nda olmas› da onun mevcut koflullara uyumunu güçlendirir. Asl›nda do¤an›n ac›mas›zl›¤› onun için bir güç kayna¤›d›r. Çünkü orada gerillan›n iradesi ve bilinci s›nan›r. Burjuva-feodal düzen bencil, bireyci, rahat›na düflkün, zora gelmeyen kiflilikler yaratmay› hedeflemektedir. Bunun tersine devrimciler, özellikle de gerilla, bilinçli ve kararl›, kendini zorlayan fedakar özelliklere sahip olmal›d›r. Gerillada yaflam›n gere¤i böyledir.
“Gerilla kitle içinde partiyi infla etmelidir!” - Siz eski bir gerillas›n›z, bize gerillay› anlat›r m›s›n›z? Emel; ‹nsanlar›n yaflad›¤› koflullar baz› al›flkanl›klar kazand›r›r ya da mevcut koflullar birçok fleye uymaya zorlar. Yaflam koflullar› da gerillay› di¤er insanlardan farkl› k›lar. Gerilla, savaflta, do¤an›n zorluklar›na karfl› da mücadele yürütmek zorundad›r. Zorluklara karfl› mücadelesi ve sahip oldu¤u ideoloji gerillay› zoru baflarman›n kiflili¤i haline getirir. Savafla bak›fl›, savafl›n en k›zg›n alan›nda olmas› da onun mevcut koflullara uyumunu güçlendirir. Asl›nda do¤an›n ac›mas›zl›¤› onun için bir güç kayna¤›d›r. Çünkü orada gerillan›n iradesi ve bilinci s›nan›r. Burjuva-feodal düzen bencil, bireyci, rahat›na düflkün, zora gelmeyen kiflilikler yaratmay› hedeflemektedir. Bunun tersine devrimciler, özellikle de gerilla, bilinçli ve kararl›, kendini zorlayan fedakar özelliklere sahip olmal›d›r. Gerillada yaflam›n gere¤i böyledir. Bu bilinçle hareket eder. O yüzden gerilla daha net ifade ile “zoru baflarman›n kiflili¤idir”. Bunlar bir boyut, bununla birlikte savafl›n yasalar› gere¤i gerillay› üstün k›lan baz› özellikleri vard›r; Hareketli olmas›, h›zl›l›¤›, gizlili¤i, esnekli¤i, inisiyatifi gibi... Gerilla de¤iflken ve hareketli olmal›d›r. Uzun süre bir yerde sabit kalmamas› gerekir. Hem dü-
flünsel hem de pratik olarak h›zl› olmal›d›r. Bunlar› yaparken de gizli olmal›d›r. Gerilla bunlara uymad›¤› zaman kendini koruyamaz, kendini koruyamad›¤› zaman yerine getirmesi gereken görevlerini de yerine getiremez. Hem askeri olarak hem de politik olarak. Çünkü gerilla sadece düflmana vurmakla görevli de¤ildir, ayn› zamanda kitleler içerisinde partiyi infla etmekle de yükümlüdür. Demokratik Halk Devrimi’mizin bu zorlu yürüyüflünde Halk Savafl› stratejimizin bir parças› olan gerilla savafl› ve gerilla önemli bir yerde durmaktad›r. Bu nedenle de hem ideolojik-politik olarak hem de askeri olarak yaflam›n gereklerine, savafl›n yasalar›na uymak zorunday›z. Bunlara uymak ayn› zamanda bizim öz disiplinimizdir. Bunun yan›nda gerillan›n günlük yaflam› da zorluklarla doludur. Örne¤in afla¤›da yar›m saatlik bir yerden tafl›d›¤›n 10 kiloluk bir yük sana 20-30 kilo gelebiliyor. Ama burada s›rt›nda saatlerce 2530 kilo yükle yürümek yaflam›n do¤al bir parças› durumuna geliyor. ‹lk zamanlarda fiziksel olarak zorlan›yorsun. Tafl›yamayaca¤›n›, yapamayaca¤›n› düflünüyorsun. Fakat bilincinle ona yön veriyorsun; her fley kafada bitiyor. Bütün bu zorluklara karfl›n gerilla, bilinciyle yön veriyor yaflama. Gerillan›n yaflam›n› idame ettirebilmesi için girdi¤i tüm pratiklerde eme¤in en üst boyutunu görmek mümkündür. Üst boyutta bir emekle yaflam koflullar›n› oluflturabiliyorsun. Örne¤in ekmek yaparken suyu ›s›tmak için odun toplamak gerekiyor, devam›nda ocak yapmak, suyu ›s›tt›ktan sonra hamuru yapmak, hamur olduktan sonra da ekmek haline getirmek için ekmek sac›n› kurmak için bir ocak yapmak, atefli yakmak, hamurdan yumaklar almak, yumaklar› açmak, piflirmek, k›zartmak, ekmek yemek için yap›lan ifller ve verilen emekler. Yani emek vermeden yap›lan hiçbir ifl yoktur gerillada. Yük tafl›rken de böyledir, yer de¤ifltirirken de böyledir. Ve yap›lan bütün ifllerin bir
haz›rl›k aflamas› vard›r. Hepsi de yo¤un bir emek istiyor. - Hem Karadeniz’de hem de Dersim’de faaliyet yürütmüfl bir gerillas›n›z. Bize Karadeniz’i ve Dersim’i anlat›r m›s›n›z? Farkl›laflan ve ayn›laflan yönleri neler? - Karadeniz Bölgesi’nde Türk ve Kürt halk›n›n yan› s›ra farkl› milliyetlere mensup halk›m›z da yafl›yor. Lazlar, Çerkezler, Gürcüler; buradan bakt›¤›m›zda Karadeniz Bölgesi’ndeki kitlede devrimcilere ve gerillaya karfl› bir yabanc›l›ktan bahsedebiliriz. ’80’li y›llarda da bölgede devrimci faaliyetler olmufl. Fakat devrimci hareketlerin yaflad›¤› s›k›nt› ve yetmezliklerden kaynakl› halk üzerinde önemli bir etkilerinin oldu¤unu söyleyemeyiz. Uzun süredir yürütülen gerilla mücadelesinin hem Partimiz aç›s›ndan hem de di¤er devrimci örgütler aç›s›ndan kitle üzerinde bir bilinç s›çramas› yaratabildi¤ini söyleyemeyiz. Bu da yine gerek kendi içinde yaflad›¤› s›k›nt›lardan-yetmezliklerden gerekse de düflman›n bölgeye dönük politikalar›ndan kaynakl›. Gelinen aflamada ise halk, devletle çeliflkilerinin olmas›na ra¤men gerillay› çözüm gücü olarak görmemektedir. Halk üzerinde devletin; gerillaya, devrimcilere yönelik yapm›fl oldu¤u yalanla, demagojiyle dolu ajitasyon propagandan›n etkisi büyüktür. Karadeniz halk›n›n büyük bir bölümünde bunlar› görebiliyoruz. Süreklileflen bir faaliyet elbette bu tepkileri, ön yarg›lar› k›rabilir. Köylü gerillay› tan›d›kça, onunla konuflma f›rsat› buldukça yak›nlaflmaktad›r. Tek kayg›s› devlet bask›s›d›r. Düflman da flunu çok iyi biliyor ki halk›n deste¤ini alamayan bir güç gerçek anlamda güç de¤ildir. Bunu bildi¤i için gerillay› halktan uzaklaflt›rmak istemektedir. Köylere gidip sövüp dövmekte, gözalt›na almakta, zorla göç ettirmekte, koruculuk sistemini gelifltirmektedir. Bir yandan halka bask› ve zulüm uygularken bir yandan da sa¤l›k taramalar› yapmakta, iki kilo çay fleker al›p köyleri ziyaret etmekte, ö¤rencilere kitap da¤›t›m› yapmakta; gezilere, müzelere götürmekteler. Amaçlar› “bak›n biz sizin yan›n›zday›z, sizi düflünüyoruz” sahtekarl›¤›yla mesaj
19 Eylül-2 Ekim 2008 vermektir. Karadeniz’de devlet halk üzerinde “papaz-cellat” politikas›n› uygulamaktad›r. Böyle olunca halk da devrimcilere, Partimize sempatiyle bakm›yor. Öte yandan gerillan›n gitti¤i halkla ba¤ kurdu¤u yerlerde ise durum biraz daha farkl›d›r. Birincinin tersine Partimizin siyasal bir etkisi vard›r ve gerillay› sahiplenme, de¤er verme, düflüncelerimizi ö¤renme yönünde ilgileri oluyordu. Bununla birlikte yeterli olmasa da geçmiflte yarat›lan de¤erlerin etkisi de vard›r. Biz halka gitti¤imizde onlara devrim bilincini verdi¤imizde dost ve düflman kim bunlar› anlatt›¤›m›zda yani politik iliflkiler gelifltirdi¤imizde sempatiyle bakmalar›n›n önünde bir engel kalm›yor. Nitekim böyle gidildi¤i süreçte bölgeden gerillaya kat›lan yoldafllar›m›z olmufltur. Dilek Konuk, Bahattin Günel, Zeynel Çalpar, Kemal Tutufl, Duran Salman, Sinan Günel, Aflk›n Günel yoldafllar buna örnektir. Baflka bir örnekte geçmiflte yaral› yakalan›p düflman karfl›s›ndaki tavr› net olan, çözülmeyen, halk› koruyan, halka zarar gelmesine neden olmayan yoldafllar›m›z halk üzerinde Partimize ve gerillaya bak›fllar›nda önemli etkiler b›rakm›fllard›r. Y›llar sonra gitti¤imizde bundan kaynakl›; “Neredesiniz, neden gelmiyorsunuz?” biçiminde ifadeleri olmufltur. Yani kendi çocuklar› olarak de¤erlendirmeleri, sahiplenmeleri söz konusudur. Burada flunu görmek gerekiyor; devrimciler halka gitti¤inde, halkla bütünleflti¤i oranda bizden yard›m›n› sak›nmaz, sahiplenir, destekler ve savafl›n
İşçi-köylü 15 sürdürücüleri olurlar. Partimiz aç›s›ndan, bölgede kitleyi örgütleme, savafla katmada önemli bir yetersizli¤in oldu¤undan bahsedilebilir. Yine bununla birlikte gerillan›n savafl› kavray›fl›, savafla bak›fl› en önemlisi de kitlelerin devrimdeki rolünü kavramadaki yetersizlikten kaynakl›, bölgede maddi bir güç yaratmam›z›n önüne geçmifltir. Bunlar d›fl›nda, Karadeniz’in co¤rafik yap›s›, gerilla savafl› yürütmeye uygundur. Ba¤lant›l› ormanlar›, hem gerillan›n üslenimi için hem kitleye ulaflma aç›s›ndan hem de düflmana vurma aç›s›ndan uygundur. Dersim’de ise ileri olarak nitelendirebilece¤imiz bir kitle gerçekli¤i mevcuttur. Devrimcileri, gerillay› çözüm gücü ve insanl›¤›n kurtar›c›s› olarak gören, bizlere her daim kap›s›n› açan, destek sunan bir kitle gerçekli¤i; Dersim kitlesi… Osmanl›’dan günümüze de¤in sürekli bask›ya, zulme, katliamlara maruz kalm›fl, bunlara karfl› direnmifl, bafl e¤memifltir. ‹syanc› bir gelene¤e sahiptir. Bununla birlikte bölgede yoksul köylülük hakimdir. Devletle hem ekonomik hem sosyal çeliflkileri hem de ulusal çeliflkileri vard›r. Bölgede ulus olarak Kürtler ço¤unluktad›r. Devletin Kürt ulusu üzerindeki asimilasyonu, ezme ve yok sayma politikas›ndan kaynakl› yaflad›¤› sorunlar vard›r. Ve yetmifllerden bugüne, devrimci mücadele kesintiye u¤ramadan devam etmifl, Dersim kitlesi kim dost kim düflman anlam›flt›r. Tüm bu özelliklerinden kaynakl›, ilk örgütlenebilecek kitle de buradad›r.
Gerilladan
Fakat hem devrimci hareketlerin hem Partimizin hatalar›ndan, yanl›fl yaklafl›mlar›ndan, yetmezliklerinden kaynakl›, hem de düflman›n özel yo¤unlaflmas›ndan, politikalar›ndan kaynakl›, devrimcilere karfl› kitlede bir güvensizlik geliflmifltir. Gerilla gitti¤inde kap›s›n› açar, birey olarak destekler, sahiplenir ama örgütlülü¤e gelmez. Örgütlü hareket etmek istememesinin nedeni ise devrimcilere olan güvensizli¤in yan›nda birbirlerine olan güvensizlikleridir. Kitlenin genel durumu böyle iken gençlik alan›nda ise yabanc›laflma, bireycileflme mevcuttur. Devrimcilerle iliflkileri duygusal ba¤l›l›ktan öteye geçmemektedir. Fakat gençli¤in dinamizminden ve ö¤renmeye aç›k olmas›ndan kaynakl› aray›fl halinde olmas›ndan söz etmeliyiz. Do¤ru yaklafl›mlar›m›zla, Partimizin do¤ru yönlendiricili¤i ile önümüze koymufl oldu¤u perspektifle onlar›n do¤ruya yak›nlaflacaklar›n›, devrimcilefleceklerini ve savafl›n birer neferi olacaklar›n› söylemek hiç de zor de¤il. - Gerilla birli¤inin sa¤l›kç›s› olarak bize gerilla alan›ndaki sa¤l›k anlay›fl›n› anlat›r m›s›n›z? - Umut il yoldafl gerillada sa¤l›kç›l›k anlay›fl›n›n nas›l olmas› gerekti¤ini flöyle ifade ediyordu; “Gerilla ortam›nda genifl tan›-tedavi yöntemleri yoktur. Olan imkanlara ise pratikte rahat ulaflmak mümkün olmayabilir. Bu nedenle gerilla hekimi-sa¤l›kç›s› iyi bir gözlemci olmal›d›r, kendimizi yetifltirirken gözlemleme imkanlar›n› en iyi flekilde kul-
lanmal›y›z. Bilgilenme için kullanaca¤›m›z bir di¤er ortamsa bizzat halkt›r. Gerilla hekimi, hastal›klar›n yaln›zca tan›s›n›-tedavisini de¤il esasta oluflum zeminlerini, bulaflma-yay›lma ve korunma yollar›n› bilmelidir.” Biz de bu anlay›flla hareket etmeye çal›fl›rken, sa¤l›k ifllerini yaparken tek tek bireyler üzerinden de¤il kurumsal bir yap› oluflturma, haleflerini yetifltirme anlay›fl›n› gelifltirdik ve bunu oturtmaya çal›fl›yoruz. Ayr›ca gerilla birli¤inin üyelerine vermek istedi¤imiz bilinç “her gerilla kendi sa¤l›¤›ndan sorumludur.” Çünkü bir yoldafl›n rahats›zl›¤› tüm birli¤i etkileyebiliyor. Yine sa¤l›kç›l›k anlay›fl›m›zda, sa¤l›k kurumunun bir eczane gibi görülmemesini savunuyoruz ve yoldafllar›m›za bunu anlat›yoruz. Halk sa¤l›¤› anlay›fl›n› ele al›fl›m›zda uygulamaya çal›fl›yoruz. Örne¤in bunu yaparken yoldafllara difl a¤r›lar›n›n önüne geçmek için difllerini f›rçalamaya özen göstermelerini ve günlük kulland›¤›m›z malzemelerin temizli¤ine dikkat edilmesi gerekti¤ini kavratmaya çal›fl›yoruz. Rahats›zl›klar›na karfl› da rahats›zl›¤›n nedenlerini netlefltirdikten sonra ona göre bir yaklafl›mda bulunmaya çal›fl›yoruz. A¤r› kesici mi verece¤iz, yoksa ideolojik, psikolojik bir etki var m›? Varsa ona göre yaklafl›m sergiliyoruz. Yani burjuva sa¤l›k anlay›fl›nda oldu¤u gibi hastal›k olufltuktan sonra ilaç vb. yöntemlerle tedavi anlay›fl›n› benimsemiyoruz. Halk sa¤l›¤› anlay›fl›n› benimsiyoruz; çünkü hastal›k kaynaklar›n›n ortadan kald›r›lmas› en do¤ru tedavi yöntemidir. Devam edecek
“Daha iyi bir savafl için daha çok okumal›y›z!” - Birli¤in k›rtasiye, kitap iflleriyle siz ilgileniyorsunuz. Gözlemledi¤im kadar›yla her gerillan›n elinde bir kitap var “har›l har›l” okuyorlar. K›fl üslenim sürecinde kitaba yönelim daha fazla oluyor san›r›m? Kitapç›; Bu görevi yeni alan biri olarak cevap vermeye çal›flaca¤›m. Senin de dedi¤in gibi elden geldi¤ince kitap okunmaya çal›fl›yor gerilla bar›nakta. Okunan kitaplar genelde ihtiyaç üzerinden oluyor diyebilirim. K›fl üslenmesi sürecinde çok kitap okunmas› konusuna gelince; elbette kitle faaliyeti ve arazi koflullar›nda flimdiki kadar okuma f›rsat› bulunam›yor. Fakat bar›nakta pratik yo¤unluktan uzaklaflt›¤›m›z ve e¤itim çal›flmalar›na yo¤unlafl›lan bir süreç geçiriyoruz. Ek olarak flunu söyleyebilirim; biz politik bir partinin örgütlü militanlar›y›z. Halk›m›z›n ac›lar›na son
verecek bir mücadelenin savaflç›lar›y›z. Ve karfl›m›zda tam donan›ml›, deneyimli bir düflman bulunuyor. Bizler de böylesi süreçleri politik anlamda geliflmek, daha donan›ml› hale gelmek için önemli bir f›rsat olarak ele al›yor ve de¤erlendiriyoruz. Egemen s›n›flara ve onun temsilcilerine karfl› daha örgütlü mücadele vermek için okumal›, araflt›rmal› ve incelemeliyiz. Kime karfl› savaflt›¤›m›z› bilmek kadar ne için savaflt›¤›m›z› bilmek de önemlidir. Savafl duygularla yürümez, bilinç ve bilgi olmazsa olmazd›r. ‹flte okumak ve okuma faaliyeti bizim için bu nedenle önemlidir. 8. Konferans›n bize bir kez daha gösterdi¤i üzere “teori ile prati¤i birlefltirebilmek” amac›m›z bu. Devrimci teori olmadan devrimci pratik olmaz perspektifinden hareketle sürecimizi iyi de¤erlendirmeye çal›yoruz.
avafl duygularla yürümez, bilinç ve bilgi olmazsa olmazd›r. ‹flte okumak ve okuma faaliyeti bizim için bu nedenle önemlidir.
S
İşçi-köylü 16
Politik gündem
19 Eylül-2 Ekim 2008
Medya-Para-Siyaset Denklemi’nde DO⁄AN ve ERDO⁄AN KAVGASI Do¤an, Çal›k ve Çukurova Gruplar›’n›n kendi aralar›nda ne kadar “kavgal›” olsalar da esas kavgal› olduklar› konunun sendikal› çal›flanlar ve bas›n emekçileri oldu¤u aç›kt›r. Gülben Ergen, ‹brahim Tatl›ses gibi flark›c›lara milyonlarca para ak›tan ATV kendi çal›flanlar›na geldi¤inde üç kuruflu çok görmektedir. Yine ayn› flekilde en çok satan gazetelerin sahibi olan Do¤an Yay›n Holding ise gazetelerinin zarar etti¤ini söyleyerek yazarlar›n ifline son verebilmektedir. Gerçeklik flunu gösteriyor ki dizginlenmeye çal›fl›lan s›n›f mücadelesidir. ‹flçilerin, çal›flanlar›n örgütlenmesi patronlar›n korkmas›na yol açmakta onlar›n çeflitli y›ld›rma politikalar›n› devreye sokmas›na yol açmaktad›r.
daha çok su kald›r›r!
“Medya-Para-Siyaset” iliflkisinin ülkemizdeki en önemli oyuncusu olan Ayd›n Do¤an ile Baflbakan R. Tayyip Erdo¤an aras›nda bir haftadan fazlad›r süre giden karfl›l›kl› ithamlar›n ve pefli s›ra iki medya grubunun (Do¤an ve Çal›k) kendi yay›n organlar›nda birbirlerine karfl› çarflaf çarflaf yaz›lar dizmelerinin, karfl›l›kl› karalama kampanyas› açmalar›n›n ard›ndan geriye bak›ld›¤›nda, bu iki rakibin “paylaflamama” sorunu oldu¤u aç›kça görülecektir. Keza, Do¤an Grubu bir di¤er ezeli rakibi Çukurova Grubu ile s›k s›k benzer sorunlar nedeniyle karfl› karfl›ya gelmifltir. Ve orada paylafl›lamayan›n da “Pamukbank” oldu¤u bilinmektedir. Uzlafl›n›n, ç›kar hesaplar›n›n sekteye u¤rad›¤› dönemlerde medyaya yans›mayan iliflki a¤›n›n bir bir ortaya serilmesi, arka plandaki rant kavgas›na ›fl›k tutmaktad›r. AKP ile Do¤an Grubu’nun temsiliyetleri gere¤i birbirlerine ihtiyaç duyduklar› ve bugüne kadar iyi bir yol arkadafll›¤› yapt›klar› söylenebilir. “Al gülüm, ver gülüm” fleklinde tezahür edilen iliflkiyi göstermesi aç›s›ndan bir dönemki Emin Çölaflan örne¤ine dikkat çekmek yerinde olacakt›r. Emin
Çölaflan’›n gazeteden gönderilmesine neden olan konu hakk›nda, gazeteci Alper Görmüfl flöyle söylemektedir: “Emin Çölaflan, Hürriyet’ten ç›kart›ld›ktan sonra yazd›¤› kitapta anlatt›. ‘Petrol Ofisi s›k›fl›kl›¤›’ günlerinde, Ertu¤rul Özkök’ün kendisine ‘hükümetle ifllerinin oldu¤unu, kendisinden onlar› k›zd›racak fleyleri yazmamas›n› rica etti¤ini’ art›k hepimiz biliyoruz.” (Taraf,12/09/2008) “Medya-siyaset” a¤›ndaki iliflkinin nas›l yürüdü¤üne iliflkin bu sadece küçük bir örnektir. Di¤er tüm ifl çevrelerinin, büyük patronlar›n devletle muhatap olmalar› gereklili¤i sonucunda ülkemizdeki ifl-siyaset alan›nda dengeler önemli bir yerde durmaktad›r. Bu denge öylesine hassast›r ki, terazinin bir kefesi ne kadar dolarsa di¤er kefesi de o kadar dolmal›d›r. Bu denge Baflbakan Tayyip Erdo¤an ve onun temsili klik ile, Do¤an Holding aras›nda süregelen bir rekabette okun ucu AKP temsili kli¤in taraf›na yönelmektedir. Ayd›n Do¤an nezdinde ise, ifl koparabilmek için devletin çeflitli bürokratik kademelerinden geçmesi gerekti¤i ve hükümetin burada önemli bir rol oynad›¤› aflikard›r.
Bu hamur
fiimdilerde yaflanan Almanya’daki Deniz Feneri e.V. davas› üzerinden AKP’ye uzanan yollar›n Tayyip Erdo¤an’a kadar ulaflmas›, iliflkilerin ortaya ç›kmas›, Erdo¤an’a dernekten para transfer edilmesinin Alman Mahkemeleri’nin iddianamesinde yer almas› üzerine medyan›n yar›s›na sahip konumdaki Do¤an Yay›n Grubu’nun bu davay› her gün gündeme tafl›mas› ve daha öncesinde AKP Genel Baflkan Yard›mc›s› fiaban Diflli’nin yolsuzluk haberleri sonras› istifa etmesi, yine Batman ve Gaziantep AKP yöneticilerinin ayn› yolsuzluk haberleriyle gündeme tafl›nmas› Tayyip Erdo¤an’›n Ayd›n Do¤an’a “hesaplaflaca¤›z” yönlü veryans›nlar›na neden oldu. Ve Erdo¤an, perde arkas›nda Hilton, CNNTürk karasal yay›n frekans› ve Ceyhan Rafinerisi’nin oldu¤una de¤indi. Ve tüm yaflananlar›n ard›ndan ekledi: “Bu hamur daha çok su kald›r›r”. ‹ki taraf› da düflündü¤ümüzde, evet bizce de! Öyle görülüyor ki, eski defterler bu noktada oldukça kabar›k. Bugüne kadar sessizce yürütülen kirli iliflkiler, ç›karlar›n uyuflmad›¤› oranda her iki taraf›n kirli çamafl›rlar›n›n ortaya serilmesine yol aç›yor. Yaln›z, burada Do¤an Grubu’nun sözcüsü Ertu¤rul Özkök’ün Hürriyet Gazetesi’ndeki köflesindeki aç›klamalar› dikkate al›nd›¤›nda “cemaatleflmenin” ön plana ç›kar›ld›¤› görülmektedir. Geçti¤imiz günlerde
Genelkurmay Baflkan› ‹lker Baflbu¤’la görüflen Ertu¤rul Özkök’e Baflbu¤, “cemaatleflmeden” bahsetmifl ve bas›n›n gerekli görevi yapmad›¤›na dikkat çekmiflti. Söz konusu olan Deniz Feneri davas› üzerine oldukça e¤ilen Do¤an Grubu’nun, çeflitli AKP kadrolar›, AKP ile iliflkilendirilmesi mevzusuna s›kça de¤inmesi bu konuya iflaret etmektedir. Do¤an Grubu’nun arkas›n› güçlendirenin TSK oldu¤u gözlerden kaçmamaktad›r.
Kurtlar sofras›nda kavga büyüyor Meseleyi biraz daha iyi anlayabilmek için Türkiye Petrol Kimya Lastik ‹flçileri Sendikas› (Petrol-‹fl) araflt›rma uzman› Aflk›n Süzük’ün Bianet’e (11/09/2008) yapt›¤› aç›klamaya de¤inmekte oldukça yarar var. Ceyhan Rafinerisi iki grup, Çal›k ve Do¤an Grubu’nun kap›flmas›na sahne olmas› nedeniyle esas sorunun “paylaflamamazl›k” sorunu oldu¤unu ortaya koyuyor. Süzük: “Çal›k, Indian Oil’le birlikte kuraca¤› rafineri projesine TPAO’yu katmaya çal›fl›yor. Genel müdürlük düzeyindeki yetkililer de zaman zaman yapt›klar› aç›klamalarla bu projeye girebileceklerini ifade ediyorlar. Devlet flirketi olan TPAO bu projeye girer ve Çal›k’la birlikte hareket ederse o zaman devlet do¤rudan meseleye müdahil olacak demektir. TPAO’nun müdahil olmas› demek sürecin asl›nda do¤rudan hüküme-
İşçi-köylü 17
19 Eylül-2 Ekim 2008 te ba¤l› oldu¤unu gösterecek.” Ceyhan Rafinerisi kurulduktan sonra Türkiye’nin flu anda ihtiyaç duydu¤u yüzde 40 ithalatla giderilen akaryak›t ihtiyac›n›n tamamen karfl›lanmas› hatta ithal edilebilir ürün elde edilmesi düflünülüyor. Rafineri kurmak için çok genifl arazilere sahip olunmas› gerekti¤i ve bu düzeyde genifl arazilerin sadece TPAO’nun elinde oluflu nedeniyle Çal›k Grubu ortakl›k kurmak istiyor. Devlet arazilerinin verilmesinin de hükümetin elinde olmas› ise Çal›k Grubu’nun elini güçlendiriyor. Çünkü Tayyip Erdo¤an’›n damad› Çal›k Grubu’nda çal›fl›yor. Yurtiçi ve yurtd›fl›nda özellikle enerji alan›nda faaliyet gösteren Çal›k Grubu AKP döneminde hiç olmad›¤› kadar sermaye birikimine sahip oldu. AKP ile uluslararas› anlaflmalarda hep boy gösterdi. Aflk›n Süzük bu konuyla ilgili: “Çal›k e¤er bu ortakl›¤a TPAO’yu katabilirse devlete ait olan bir araziye bedavaya konacak. Bu bir anlamda da Çal›k Grubu’na hükümetin bir k›ya¤›. Bu ihtimal de Do¤an’la hükümet aras›ndaki ‘ricalar›n’ nedeni.” Do¤an Grubu ve Çal›k Grubu ayn› alanda (medya ve enerji) faaliyet gösteren iki büyük flirket konumunda. Hükümet ile Çal›k aras›nda paslaflman›n daha s›k olmas›, h›s›ml›¤›n bulunmas› devletin kayma¤›n› götürenin Çal›k oldu¤unu gösteriyor. “Kurtlar sofras›ndaki” kavga bir yana bu iki grubun yanyana gelebildi¤i, elbirli¤i içerisinde oldu¤u, ayn› derecede has›m olduklar› konu ise iflyerlerinde çal›flanlar›n›n sendikalaflma çabalar› oldu¤u görülmektedir. Düne kadar en iyi anlaflt›klar› konu da budur. Her iki grubun da bu konuda sicillerini incelemeye almakta fayda var. ATVSabah TMSF bünyesindeyken sendikalaflma çabalar› devam ediyordu. 10 May›s 2007 tarihinde Türkiye Gazeteciler Sendikas› (TGS) Çal›flma Ve Sosyal Güvenlik Bakanl›¤›’na ço¤unluk tespiti için baflvuru yapt›. ATV patronu bunu kabul etmeyerek 16 Temmuz’da itiraz etti. ‹stanbul Dördüncü ‹fl Mahkemesi 4 Aral›k 2007’de itiraz› reddederek, TGS’nin iflyerlerinde ço¤unlu¤a sahip oldu¤unu kararlaflt›rd›. ‹flte tam bir gün sonra 5 Aral›k 2007’de ATV-Sabah Çal›k Grubuna ihale ile verildi. Çal›k’a ait ATV’nin yönetimi bu karara tekrar itiraz etti. Yarg›tay Dokuzuncu Hu-
kuk Dairesi ise ‹stanbul Dördüncü ‹fl Mahkemesi’nin verdi¤i karar› onayarak TGS’nin ATV iflyerlerinde yetkili sendika oldu¤unu karara ba¤lad›. Bundan sonra ise ATV yönetiminin sendikal› olanlara yönelik bask›s› gündeme geldi. ATV yönetimi sendikal› çal›flanlar›na “hiç bir medya kuruluflunda çal›flamazs›n›z” tehdidini savuruyordu. fiimdi ise tüm bu bask›lara yönelik sendika çal›flanlar› her Pazartesi Balmumcu’daki ATV binas› önünde oturma eylemi yap›yor. TGS Genel Baflkan› ‹pekçi: “Toplam 59 maddemiz var. Bunlar›n ço¤u kabul edildi. Kalan maddelerin büyük ço¤unlu¤u da parasal maddeler. Biz iflverenden bununla ilgili teklif beklerken, geçen hafta içinde patron ad›na hareket etti¤ini öne süren insan kaynaklar›ndan sorumlu kifliler taraf›ndan üyelerimize yönelik çok ciddi bask›lar bafllad›. ‹nsanlar, görevlerini yapamaz, çal›flamaz hale geldiler.” ATV TMSF elindeyken bile sendikalaflma çabalar› TMSF yönetimi taraf›ndan baltalanmaya çal›fl›l›yordu. Bu dönemde baz› gazetecilerin ifllerine son verilmesine ra¤men örgütlenme mücadelesi bugüne kadar kararl›l›kla devam etti. Bask›lar›n doruk noktas›na ulaflt›¤› sendikan›n masaya oturaca¤› günlerde, ATV-Sabah ‹nsan Kaynaklar› Müdürü fiefik Çal›k TGS’nin ATV iflyeri temsilci Adnan Orun’u bürosuna ça¤›rm›fl ve Orun’a sendikadan istifa etmesi gerekti¤i, etmedi¤i takdirde iflten at›laca¤› tehditlerini savurmufltu. Bunun üzerine Orun yüksek tansiyon nedeniyle hastaneye kald›r›ld›. Orun daha sonras›nda kendisine yap›lan tehditlere yönelik flu çarp›c› aç›klamay› yap›yordu: “‹flten ç›kar›l›rsan bir daha Do¤an, Çukurova ve di¤er medya gruplar›nda ifl bulamazs›n. Anlaflt›k ve de biz kararl›y›z’ diyorlar”. Do¤an Grubu’nda da Milliyet ve Radikal’den onlarca çal›flan ve yazar iflten ç›kar›lm›flt›. 11 Eylül’de Yarg›tay 9. Hukuk Dairesi, Milliyet ve Radikal’de, gazetecilerin “gazeteler ekonomik zararda” gerekçesiyle iflten ç›kar›lmas›n› haks›z buldu; ifle iadelerine karar verdi.
nlar aç›s›ndan kendi aralar›ndaki kavga geçicidir. Ve masumanedir. Yar›n Türkiye’yi nas›l paylaflacaklar›n›n hesab› için yine masaya oturacaklard›r.
O
Gazetecilerin avukat› Rana Y›lmaz’›n yapt›¤› aç›klamada Do¤an Yay›n Holding’in büyük oranda kâr elde etti¤ine de¤indi. “Yarg›tay, gazetecilerin ifl sözleflmelerinin ‘iflyerinin zarar etmesi’ nedeniyle feshedildi¤ini, ama ‘herkese malum oldu¤u üzere DYH bünyesinde birçok gazete, dergi, TV ve radyo bulundu¤unu, holdingin zarar de¤il bilakis büyük oranda kâr etti¤inin’ anlafl›ld›¤›n› yaz›yor”. Dava sonucunda bu gazeteler ya yazarlar› 30 gün içerisinde ifle alacak ya da tazminat ödeyecek. Görüldü¤ü gibi Do¤an, Çal›k ve Çukurova Gruplar›’n›n kendi aralar›nda ne kadar “kavgal›” olsalar da esas kavgal› olduklar› konunun sendikal› çal›flanlar ve bas›n emekçileri oldu¤u aç›kt›r. Gülben Ergen, ‹brahim Tatl›ses gibi flark›c›lara milyonlarca para ak›tan ATV kendi çal›flanlar›na geldi¤inde üç kuruflu çok görmektedir. Yine ayn› flekilde en çok satan gazetelerin sahibi olan Do¤an Yay›n Holding ise gazetelerinin zarar etti¤ini söyleyerek yazarlar›n ifline son verebilmektedir. Gerçeklik flunu gösteriyor ki dizginlenmeye çal›fl›lan s›n›f mücadelesidir. ‹flçilerin, çal›flanlar›n örgütlenmesi patronlar›n korkmas›na yol açmakta onlar›n çeflitli y›ld›rma politikalar›n› devreye sokmas›na yol açmaktad›r. Onlar aç›s›ndan kendi aralar›ndaki kavga geçicidir. Yar›n Türkiye’yi nas›l paylaflacaklar›n›n hesab› için yine masaya oturacaklard›r. Geçici olmayan ise, s›n›f düflmanlar› olan sendikal mücadele, emek örgütlenmesidir. Bu nedenle en ufak bir örgütlenmeden korkmakta ve bafltan buna izin vermemeye çal›flmaktad›rlar. S›ra emek örgütlenmesine gelindi¤inde bir set gibi dikildiklerini aç›kça görüyoruz.
Politik gündem
fiimdilerde yaflanan Almanya’daki Deniz Feneri e.V. davas› üzerinden AKP’ye uzanan yollar›n Tayyip Erdo¤an’a kadar ulaflmas›, iliflkilerin ortaya ç›kmas›, Erdo¤an’a dernekten para transfer edilmesinin Alman Mahkemeleri’nin iddianamesinde yer almas› üzerine medyan›n yar›s›na sahip konumdaki Do¤an Yay›n Grubu’nun bu davay› her gün gündeme tafl›mas› ve daha öncesinde AKP Genel Baflkan Yard›mc›s› fiaban Diflli’nin yolsuzluk haberleri sonras› istifa etmesi, yine Batman ve Gaziantep AKP yöneticilerinin ayn› yolsuzluk haberleriyle gündeme tafl›nmas› Tayyip Erdo¤an’›n Ayd›n Do¤an’a “hesaplaflaca¤›z” yönlü veryans›nlar›na neden oldu. Ve Erdo¤an, perde arkas›nda Hilton, CNNTürk karasal yay›n frekans› ve Ceyhan Rafinerisi’nin oldu¤una de¤indi. Ve tüm yaflananlar›n ard›ndan ekledi: “Bu hamur daha çok su kald›r›r”. ‹ki taraf› da düflündü¤ümüzde evet bizce de!
Politik gündem
İşçi-köylü 18
19 Eylül-2 Ekim 2008
Cesaretten de¤il, mecburiyetten! Emperyalistler aras›ndaki ya¤matalana dayal› hegemonya çat›flmas›n›n en keskin biçimiyle ortaya ç›kt›¤› son bölge olan Kafkaslar, bu bölgeye dönük yeni giriflimleri de beraberinde getirmifltir. Son süreçte, ABD öncülü¤ündeki emperyalist kamp›n Rusya’y› bölgede yaln›zlaflt›rmakhakimiyet alan›n› daraltmak ad›na gerçeklefltirdi¤i, bir dizi giriflim gündemdedir. Cumhurbaflkan› Abdullah Gül’ün, Ermenistan-Türkiye maç› vesilesiyle yapt›¤› Ermenistan ziyareti, geçti¤imiz haftalarda gündemin ön s›ralar›nda yer alan konular›n bafl›nda geliyordu. Bu ziyarete iliflkin çeflitli çevreler ve de kifliler taraf›ndan getirilen yaklafl›mlarda, sözde “ziyaretin ne anlam tafl›d›¤›, neye hizmet etti¤i” gibi meseleler üzerinde duruldu, “olumluolumsuz” tespitler havada uçufltu. Ermenistan ziyaretini olumsuzlayanlar›n bafl›nda ise, milliyetçi çizgisi her geçen gün daha da sa¤›n sa¤›na kayan CHP kurmaylar› bulunuyordu bir kez daha. Özellikle de Baykal, h›rs›ndan yüzü k›pk›rm›z› olmufl bir halde, “Gitmiflken soyk›r›m an›t›na da çelenk koysun bari” diyerek, bu “uygunsuz” ziyarete veryans›n ediyordu. Irkç›-milliyetçi cenah›n bu al›fl›lageldik, h›rstan hoplay›p-z›plama halleri karfl›s›nda, baz› “ayd›nlar›n” ziyareti olumlayan yaklafl›mlar›na flahit olduk. Ancak
bu “ayd›n” tak›m›n›n ziyareti olumlarken yapt›klar› tespitlerin, bir kez daha ayaklar› yere basmayan tespitler oldu¤una tan›k olduk. En fazla burjuva ayd›n olarak tan›mlayabilece¤imiz bu kiflilerde yine bildik “güce tapan” yaklafl›m› yakalad›k! Bunun en uç örneklerinden birine ise, bir süre öncesine kadar özellikle de hapishaneler noktas›nda -belli ölçüde de olsa- gösterdi¤i duyarl›l›k nedeniyle ilerici kesim taraf›ndan belli bir kabul görmüfllü¤ü olan Perihan Ma¤den’in konu özgülünde yazd›¤› yaz›da tan›kl›k ettik. Ma¤den Radikal Gazetesi’nde (9 Eylül), “Bizim Cesur Cumhurbaflkan›m›z” bafll›¤› alt›nda yazd›¤› yaz›da, Gül’ün Ermenistan ziyaretini “yorumluyor” ve yaz›n›n giriflinde Gül’ün bu ziyarete iliflkin tutumunu “çok cesur, çok hakikatli/hakikatç› bir hareket yapt›” sözleriyle ele al›yor. Yaz› boyunca methiyeler dizdi¤i Gül’ün bu ziyaretle birlikte “insanl›¤›n-
dan taviz vermedi¤ini” iddia ederek, onun zaten “iyi bir insan oldu¤u” vurgusunu yapmay› da ihmal etmiyor. Ma¤den, Gül’ün Ermenistan’a “bar›fl için” gitti¤ini, böylelikle de “onurlu” bir ad›m att›¤›n› söyleyerek devam etti¤i yaz›s›n›, Abdullah Gül’ün kendisinin cumhurbaflkan› olmas›ndan dolay› “onur duydu¤unu” söyleyerek bitiriyor. K›sacas› bu ziyareti tamamen Gül’ün kendi inisiyatifi ile gerçeklefltirdi¤i ve tamamen Gül’ün “iyi niyetine, insaniyetine, bar›flç›l durufluna ve de böyle bir ad›m› atacak cesareti olmas›na” ba¤l›yor.
Gül’ün prati¤i öyle demiyor! Oysa akl› bafl›nda düflünebilen herkesin bile görebilece¤i, tahmin edebilece¤i gibi, Gül’ün bu ziyareti hiç de öyle kendi inisiyatifi ile gerçeklefltirilmifl bir ziyaret de¤ildir. Ayr›ca Gül, Ma¤den’in iddias›n›n aksine, hiç de öyle “insaniyetli”, “bar›fl-
ç›l” ve de böyle bir ad›m› ba¤›ms›z iradesiyle atacak “cesur” vb. vas›flara sahip biri de de¤ildir. Bunun böyle olmad›¤›n›, atfedilen vas›flar›n Gül’le uzaktan-yak›ndan alakas› bulunmad›¤›n›, uzun boylu araflt›rma-inceleme yapma ihtiyac›na bile gerek kalmadan, Gül’ün siyaset sahnesindeki durufluna ve bu durufluna yön veren anlay›fl›n ürünü pratiklerine bakarak bir ç›rp›da söyleyebiliriz. Öncelikle, Gül böyle ciddi bir d›fl politik karar noktas›nda ba¤›ms›z karar alamaz. Böyle bir karar al›nabilece¤ini iddia etmek demek, Türkiye’nin –aleni olan- emperyalizme göbekten ba¤›ml›l›¤›n› inkar etmek-görmezden gelmek demektir. Bunun yan› s›ra, Gül ne insaniyetlidir ne de kardefl halklara karfl› bar›flç›ld›r. Bunun en somut örne¤i ise, faflist TSK ve hükümet ile ittifak halinde, Kürt ulusuna karfl› gerçeklefltirilen imha-inkar politikalar›na yönelik -onaylar- tutumunda yeterince görülmektedir. O’nun “insaniyetli” olup olmad›¤›n›n cevab›n› ise, hiç zorlanmadan, iflçi-emekçi y›¤›nlara dönük bir dizi halk düflman› prati¤e verdi¤i onaydan ve bunlar›n sürdü-
19 Eylül-2 Ekim 2008 rülmesine dönük çabalar›na bakarak verilebilir, ortaya ç›kan tablonun, en iyi tabirle “insanl›k d›fl›” oldu¤unu söyleyebiliriz. Gül ayr›ca hiç mi hiç cesur de¤ildir, o sadece emperyalizmin bölgesel politikalar›n›n iyi bir ufla¤›d›r. Uflaklar ise, cesur olsalard› zaten uflak olmazlard›! Gül’e atfedilen vas›flardan en yak›flmayan› cesaret üzerinden söyleyecek olursak, Gül’ün Ermenistan ziyaretinin nedeni, cesaret de¤il, mecburiyettir! Bu mecburiyetin nas›l bir mecburiyet oldu¤u ise, asl›nda bölgedeki son geliflmeleri iyi okuyan herkes taraf›ndan rahatça görülebilmektedir.
Amaç kardeflli¤i sa¤lamak de¤il Emperyalistler aras›ndaki ya¤ma-talana dayal› hegemonya çat›flmas›n›n en keskin biçimiyle ortaya ç›kt›¤› son bölge olan Kafkaslar, bu bölgeye dönük yeni giriflimleri de beraberinde getirmifltir. Son süreçte, ABD öncülü¤ündeki emperyalist kamp›n Rusya’y› bölgede yaln›zlaflt›rmak-hakimiyet alan›n› daraltmak ad›na gerçeklefltirdi¤i, bir dizi giriflim gündemdedir. Gürcistan-Rusya aras›nda k›sa süre önce yaflanan ve de bölgede bugün yaflanan gerginli¤i tetikleyen savaflta, ABD’nin bu yönlü giriflimlerinin ürünü olarak -ABD’nin k›flk›rtmas› sonucu- ortaya ç›km›flt›r. ‹flte Gül’ün Ermenistan ziyareti de bu giriflimler çerçevesinde de¤erlendirilmek durumundad›r. Ermenistan, 2000’li y›llar boyunca bir dizi pembe, turuncu gibi çeflitli renklerde yap›lan “devrimlerle” bölgede hakimiyet kurmaya çal›flan ABD emperyalizminin, bunu baflaramad›¤› ülkelerden biridir. Bu ülkede 2004 y›l›nda gerçeklefltirilmeye çal›fl›lan bir “renkli devrim” bofla ç›kar›lm›flt›r ve Ermenistan büyük ölçüde hala Rusya’n›n etkisi alt›ndad›r. Rusya taraf›ndan, Gürcistan meselesi ile birlikte gerçeklefltirilen hamleler, ABD’nin iflinin bölgede o kadar da rahat olmad›¤›n› göstermifltir. Özellikle de Rusya’n›n Osetya ve Abhazya’y› tan›mas›n›n, Gürcistan’› hala denetimi alt›nda tutmas›n›n ard›ndan artan gerginlik, ABD öncülü¤ündeki bat›l› emperyalist güçlerin yeni hamleler gerçeklefltirmesini gündeme getirmifltir. Bu hamlelerin sonuncusu ise iflte “cesur”, “insaniyetli” Gül’ün yapt›¤› Ermenistan ziyaretiyle gerçeklefltirilmifltir. Türkiye uflak egemen s›n›flar› bu ziyaretle birlikte asl›nda bir kez daha, bölgesel politikalar kapsam›nda kendilerine biçilen role uygun hareket etmifltir. Bu ziyaret ayn› zamanda, Ermenistan’›n TC egemen s›n›flar› arac›l›¤›yla Bat› emperyalizminin bölgedeki cephe
İşçi-köylü 19 ülkelerden biri haline getirilmesi çabas›na hizmet etmektedir. Bat›l› emperyalist güçler Ermenistan’›, bölgedeki NATO’ya üye olmas› gereken ülkelerden biri olarak görmek, böylece yanlar›na almak istemekteler. Çünkü burada daha güçlü hale gelebilecek bir Rusya-‹ran-Ermenistan ittifak›n›n, bölgeye dönük politikalar›n› hayata geçirmeyi daha da zorlaflt›raca¤›n›, hatta imkans›z hale getirece¤ini düflünmekteler. Ermenistan ziyaretini “Kafkas ‹ttifak›” oluflturma gibi gerekçelere dayand›rmaya çal›flan Türk egemen s›n›flar› ve onlar›n hükümeti, sözde bu çerçevede bölgedeki komflu ülkelerle ittifak gelifltirme çabas› içinde olduklar›n› kabul ettirmeye çal›fl›yorlar. Ancak bir yandan da bölgedeki yang›n› körüklemeyi ihmal etmeyerek, ABD’nin savafl gemilerinin bo¤azlardan geçifline izin veriyor, böylelikle ABD askeri güçlerinin Karadeniz’de konumlanma çabalar›n›n önünü aç›yorlar.
Kardefllik ve bar›fl, halklar›n ortak mücadelesiyle gelecek! Gerek dünyadaki gerekse de bölgedeki s›n›rlar›n, emperyalistler eliyle yeniden çizilmeye çal›fl›ld›¤›, bunun için de halklara dönük her türden sald›r›dan geri durulmad›¤› bir dönemde gerçekleflen bu ziyaret, öyle dikte edilmeye çal›fl›ld›¤› gibi, bölge halklar›n›n kardeflli¤ine, hele de on y›llard›r Ermeni ve Türkiye halk› aras›na sokulan kin tohumlar›n›n ortadan kald›r›lmas›na hizmet etmemektedir. Bu ziyaret emperyalistlerin, konjonktüre ba¤l› bölgesel politikalar› gere¤i gerçeklefltirilmifltir. Ve de emperyalistlerin dayatmas› sonucu, onlar›n ç›karlar›n›n gere¤i olarak ortaya ç›km›flt›r. Halklar› karfl› karfl›ya getirerek, birbirine bo¤azlatma politikas› güdenlerin, bu politikalar› y›llar boyu hayata geçirenlerin, halklar›n kardeflli¤ini isteyece¤ini, bu yönlü bir çaba içine girece¤ini beklemek ise, ham hayalcilikten, apolitiklikten baflka bir anlam tafl›mamakta, daha da ileri giderek söyleyecek olursak, emperyalistlerin uflaklar› arac›l›¤›yla hayata geçirmeye çal›flt›klar› ç›kar politikalar›na hizmet etmektedir. Halklar›n kardeflli¤ini, bu kapsamda da Ermenistan halk› ile Türkiye halk› aras›ndaki bar›fl›, kardeflli¤i sa¤layacak olanlar ise, yine halklar›n kendisidir. Halklar›n kardeflli¤i ancak ve ancak, halklar›n, onlar› birbirine düflman eden-etmeye çal›flan emperyalistlere ve de onlar›n yerli uflakiflbirlikçilerine karfl› verecekleri ortak mücadeleyle gelecektir!
Politik gündem
‹flflççi-köylü 20
Gö¤ün yar›s›
19 Eylül-2 Ekim 2008
Kad›n sorunu komünistlerin sorunudur, devrim sorunudur! Devrimci saflarda, kad›n sorunundan bahsedildi¤inde, en çok yak›n›lan konular›n bafl›nda edilgenlik gelir. Bu, gayet hakl› bir belirleme ve elefltiridir. Daha önce yay›nlar›m›zda edilgenli¤in nedenleri, kökenleri üzerine çokça vurgu yap›lm›fl oldu¤undan, burada, sorunun bu yönüne sadece kimi de¤iniler yapmakla yetinece¤iz. Kendilerini eflsiz bir davaya adayanlar›n saflar›nda, hedefe ulaflman›n önünde büyük bir engel, a¤›r bir pranga olan bu sorunun, neden bu denli yo¤un yaflanmaya devam etti¤i sorusunun çözümü üzerinde yo¤unlaflma kendini dayat›yor. Yukar›da “yak›nma” ve “belirleme” sözcükleri özellikle tercih edilmifltir. Zira, ortada ciddi bir sorun var oldu¤u ve bu çokça dillendirildi¤i halde, tek tek bireyleri afl›p genele yay›lm›fl bir sonuç, pratik ve hatta politikadan yoksunluk söz konusudur; haliyle, bir yak›nma ve belirlemeden öteye gitmeme (gidememe de¤il!) durumu vard›r. Bu durum erkek egemen düflünüflün sonucudur.
saplaflma olmad›¤› sürece, sorunun tatmin edici bir çözüme kavuflmayaca¤› aç›kt›r. Yak›nmalar›n pek ötesine geçmemek, bu hesaplaflman›n gerçek anlamda yap›lmad›¤›n›; bu da asl›nda kad›n›n edilgenli¤inin bir flekilde kabullenilmiflli¤ini, kan›ksanm›fll›¤›n›, öyle çok da büyük bir sorun olarak görülmedi¤ini gösteriyor. Bu ifadeye itiraz edenler ç›kacakt›r muhakkak. fiunu söyleyelim onlara: pratik bir aynad›r. Ne görünüyor aynada? Prati¤e bakt›¤›m›zda ortaya elle tutulur sonuçlar›n, ciddi ürünlerin, yani genele damgas›n› vuran “etkin kad›n” modelinin ç›kmad›¤› bir gerçektir. Bunu prati¤in kefe-
üzeri” politikalard›r. Üstelik dar ve genel olan bu politikalar ço¤unlukta uygulanmamakta, hatta akla bile gelmemektedir. Haliyle buna “politikas›zl›k” demek yanl›fl olmaz. Asla ihtiyac›m›z olmayan fley, kendimizi kand›rmakt›r. Politikadan ne anl›yoruz? Politika, var olan gerçekli¤i de¤ifltirme yöntemidir. Do¤al olarak suya de¤il, hayata yaz›l›r. Hayata neler ve ne derece yazd›¤›m›z ise ortada. Yukar›da söz edilen politikalardan biri “kad›n sorunu devrimle çözülür”dür, ki buna ileride de¤inece¤imiz için flimdilik geçiyoruz. Bir di¤eri de Mao’nun “E¤er bir
sinde tartarak sapt›yoruz… Marks’a kulak verelim: “Aslolan de¤ifltirmektir”. Gerçek ve yayg›n bir durum de¤iflikli¤inden bahsedilemedi¤ine göre “de¤ifltirmek”in, bu sorun çerçevesinde, pek öyle “aslolan” olarak ele al›nmad›¤› kendini orta yere vuruyor. Aslolan› yapabilmek için, sorunun tam ve gerçek anlamda kavranmas›, bilincinde olunmas› flartt›r. Burada, “kavray›fl› engelleyen nedir?” sorusunu sormal›y›z. Ki karfl›m›za yan›t olarak yine erkek egemenli¤i ç›k›yor. Engels, kad›n-erkek iliflkisinde kad›n›n proleteri ve erke¤in burjuvaziyi temsil etti¤ini belirtiyor. Burjuvazi, proletaryan›n baflkald›r›s›ndan asla hoflnut olmay›p iktidar›n› korumak için var gücüyle direniyorsa, ayn› fleyi erkek de yapar/yap›yor. ‹ktidar›n› koruma durumu, çok çeflitli biçimlere bürünür. Bu biçimlerin belli bafll›lar›na göz atmakta fayda var.
ifli hem bir kad›n hem de bir erkek yapabiliyorsa, o görevi kad›na veririz”dir. Ayn› ifli yapabilen durumdaki karfl› cinsler aras›nda kad›n ne oranda tercih ediliyor veya böyle bir tercih sürecinde bu yaklafl›m ne kadar hat›rlan›yor? sorusunu sorup yan›t›n› okura b›rakarak bunu da geçiyoruz… Di¤er yandan, bu yaklafl›m›n uyguland›¤› durumlarda da, kad›n edilgenli¤ini fazlaca de¤ifltirmeyece¤i aç›kt›r. Neden? Kad›nla erke¤in ayn› ifli yapabiliyor oluflundan, yani göreceli bir eflitlikten bahsediliyor burada. Bu eflitlik koflulunda, kad›n›n zaten yapabildi¤i ifli ona vermek, ek bir deneyim sa¤lamak d›fl›nda pek bir fayda sa¤lamayacakt›r. Görülüyor ki burada “kad›na veririz” diyerek görev vericilere/yöneticilere bir uyar›da bulunuluyor. Öyle ki, ayn› ifli yapabildi¤i halde yöneticilerin, yine de kad›nlar› tercih etmemeleri oldukça yayg›n ve evrensel bir durum. Bizler, kad›nlar› zaten yapabildiklerinden öte, yapamad›klar›n› yapabilir k›lacak politikalar› üretmek zorunday›z acilen.
Kad›n sorunu: Erkek egemenli¤i Erkek egemenli¤i, devrimci saflarda, toplumdaki haliyle yaflanmaz. Fakat ince, küçük ve de say›s›z flekliyle ortaya ç›kar. Egemen ideoloji egemen s›n›f›n ideolojisidir denir. Bu nedenle de, devrimci saflarda birçok burjuva ve feodal anlay›fl ve al›flkanl›klar›n varl›k zemini objektif olarak bulundu¤u için, flu veya bu flekilde kendilerini göstermeye devam etti¤i ifade edilir. Ayn› durum, erkek egemenli¤i için de geçerlidir. ‹çinde yaflad›¤›m›z ve de¤ifltirece¤imiz toplum erkek egemen toplumdur, dolay›s›yla hakim ideoloji erkek egemen ideolojidir. Bu yüzden, saflarda da çeflitli biçimlerde varl›¤›n› sürdürür. Ve de kad›n sorunu konumuz ba¤lam›nda ise kad›nlar›n edilgenli¤inin çözümünü de¤il aksine devam etmesini sa¤lar. Burada, flunun alt›n› özellikle çizmek gerekir: Erkek egemen düflünüfle (ve de pratiklere) sadece erkekler sahip de¤ildir; kad›nlar›n da bunlar› bir o kadar tafl›d›¤› aç›kt›r. Burjuva-feodal ideoloji ve kültürü sadece burjuva ve feodallerin tafl›mad›¤›; ezilenlerin de çeflitli oran ve biçimlerde tafl›malar› gibi… Bu nedenle, kad›n sorunu söz konusu oldu¤unda hedef al›nan nokta, erkekler de¤il erkek egemen düflünüfl olmak zorundad›r. Elbette, sonuçta düflünceler de havada uçuflmuyor; bunlar›n tafl›y›c›lar›, uygulay›c›lar› var ve kaç›n›lmaz olarak onlar da hedef olacakt›r. Fakat, esasta, dikkatler tek tek bireylere de¤il, bir bütün olarak bu düflünüfl sistemine yöneltilmelidir. Kad›nlar›n edilgenli¤inin, erkek egemenli¤inin bir sonucu oldu¤unu belirtmifltik. Erkek egemenli¤i ile fliddetli ve sürekli bir he-
“Asl›nda bizim politikalar›m›z var…” Yaz›n›n bafl›nda politikas›zl›ktan söz etmifltik. Kad›n sorunu tart›fl›ld›¤›nda “asl›nda bizim politikalar›m›z var da…” diye bafllayan cümleleri çok s›k duyar›z. “Bu politikalar nedir?” diye soracak olursan›z pek bir yan›t alamazs›n›z! Evet, kimi politikalar vard›r, fakat bunlar genellikle “ka¤›t
“Kad›nlar da yapabilir AMA…” Kad›n›n edilgenli¤inin kökeni, özel mülkiyetin ekonomik gücün erkek elinde toplanarak erkek egemenli¤inin sonucunda onun, toplumsal yaflam›n birçok -hatta
kimi zaman tüm- alanlar›n›n d›fl›na itilmesine dayan›r. Bu itilmifllik ve kad›na güvensizlik “sen k›zs›n/kad›ns›n, yapamazs›n”, “elinin hamuruyla” ya da “erkektir yapar…” vs. ifadelerle erkek egemen düflünüfl ayan beyan d›fla vurulur. Elbette, devrimci saflarda bu denli kaba düflünülmedi¤i gibi, düflünülenler de böyle aç›kça dillendirilmez. Sorsan›z, herkes hep bir a¤›zdan “tabi ki kad›nlar da erkekler gibi her fleyi yapabilecek güçte, kapasitededir” ve benzeri yan›tlar verecektir. Buna kuflku yok. Kuflkulu olan yan, gerçek düflünüfl ve yaklafl›m›n böyle olup olmad›¤›d›r. Birçok durumda erkekler ya kad›nlara (hani flu kendileriyle “eflit gördükleri” kad›nlara!) güvenmedikleri için onlara görev vermekten kaç›nmakta (yönetici konumundaki ezici ço¤unluk erkektir) ya da verseler de o kadar gönül rahatl›¤›yla vermemekte, sonucun baflar›s› noktas›ndaki kayg›lar› içlerini kemirmektedir. Bu nedenlerle, kad›nlara görev verdi¤inde daha fazla müdahale etme (inisiyatifini k›rma) ve izleme gereksinimi hissetmektedirler. Çünkü onu yetersiz, eksik, zay›f görmektedirler. Öte yandan kad›nlar da hemcinsleri (ve kendileri) hakk›nda ço¤unlukla benzer flekilde düflünmektedir. Bir görev söz konusu oldu¤unda kendini önermekten, hele de o görevin üstüne atlamaktan, zorluklarla cebelleflmekten kaç›nmakta, “durgun sularda yüzmeyi” ye¤lemektedirler. Yine, erkekler gibi, bir kad›n›n bir görevi iyi yapabilece¤inden endifle duymakta, ayn› endifleyi erke¤e dair duymamaktad›r genelde. Görev ald›¤›nda ise, ço¤unlukla, prati¤in gelifliminde bir basamak oldu¤unu görmemekte; onun ne zaman sonlanaca¤›n›, bu “yükten” kurtulaca¤› süreyi hesap etmektedirler. Çünkü kendine güven duymam›flt›r ve duyulmam›flt›r. Küçüklükten beri birçok flekilde “beceriksiz”, “yeteneksiz”, “ifle yaramaz” vs. oldu¤u kafas›na kak›lagelmifltir… Sonuçta, birçok halde, kad›nlar›n düflünsel ve fiili pratik d›fl›nda tutuldu¤u/durdu¤u; içinde oldu¤unda ise daha geri pozisyonda ve önemli bir güven eksikli¤i ile bulundu¤u görülür. Bunlar edilgenli¤in hem nedenleri hem de sonuçlar›d›r… Geliflim, bilinç ve pratikle olur. Seyirci ile oyuncu; edilgen ile etkin aras›ndaki fark burada yatar. Kimileri “iyi ama sonuçta kad›nlar›n edilgenli¤i bir gerçektir; güvensizlik, kayg›lar soyut de¤il somut” diyerek ama’lar›n› hakl› göstermeye çal›fl›rlar. Evet, kad›nlar›n edilgenli¤i noktas›nda herkes hemfikir. Mesele de bundan sonra bafll›yor zaten: Var olan› ama’larla kan›ksa(t)mak, kabullen(dir)mek mi (ki, iflte bu da yine erkek egemen yaklafl›md›r), onu de¤ifltirmenin yöntem ve araçlar›n› yaratmak m› tercih edilecek? Görülüyor ki, genelde birincisi ye¤ tutuluyor.
19 Eylül-2 Ekim 2008 Korumak: Gölge etme… Bir örnek: Bir üniversitenin devrimci ö¤renciler taraf›ndan örgütlenen bahar flenli¤ine polis sald›r›nca, tüm ö¤renciler direnifle geçiyor. Erkek bir direniflçi, kad›n yoldafllar›ndan birine (ki bu, sevgilisidir ayn› zamanda) oradan uzaklaflmas›n› söyler… Buna benzer say›s›z olaya tan›kl›k edilmifltir/ediliyordur. Özellikle sald›r› olma olas›l›¤› yüksek eylemlere efllerini/sevgililerini katmayan daha da ötesi, sorumlu oldu¤u için kat›lmas›na izin vermeyen (tabi “makul” “zorunluluk”lar› ileri sürerek) çok devrimci erkek var. Bu örnekler fazla yorumu gerektirmeyecek kadar aç›k; polisin kad›n-erkek ayr›m› yapmadan sald›rd›¤› eylemcilerin kendisi bu ayr›m› yap›yorlar! Erke¤in s›¤›nak, kad›n›n s›¤›nt›; erke¤in liman, kad›n›n
‹flflççi-köylü 21 f›rt›nalardan korunacak gemi; erke¤in güçlü, kad›n›n zay›f vb. görülüflünün en aç›k yans›malar›ndan biridir bu. Burada erkek taraf›ndan korunan kad›n›n herhangi bir kad›n de¤il de efl/sevgili olmas›ndaki koyu bencilli¤e ise, konu d›fl›na ç›kmamak için, hiç de¤inmiyoruz. “Mücadele henüz bilinmeyen enerji kaynaklar›n› ortaya ç›kar›r. Bazen insan, baflar›lar›n›n pek ço¤unu düflmanlar›na borçludur.” (Atefli Çalmak-5) Hayat›n kendisi birçok zorlukla doludur. Devrimci bir yaflam ise çok daha fazla zorluk, risk ve bedel tafl›r. Bu, onun büyüklü¤ünden, radikalli¤inden, görkeminden gelir. Zorluklar hem s›na(n)ma hem de ileri s›çrama anlar›d›r. Geliflim pratikle olur ise, keskin pratikler çok daha fazla gelifltirici, hiç olmazsa eleyicidir.
Korun(n)ma çabas›/kayg›s› ile bu enerji ve gücün a盤a ç›kmas›n› engellemek, kad›na yap›lan en büyük kötülüklerden biridir. Bunlar› yapanlar›n, kad›nlar›n yeterince etkin, militan olmad›klar›na s›zlanmalar›na ise ne yapt›¤›n› bilmemek veya ikiyüzlülük denebilir sadece. Anaç bir tavu¤un yavrular›na kanatlar›n› açmas›, gibi davrananlar, kad›nlara cenneti vaat edip edip cehenneme gönderiyorlar. Oysa, yavru kufllar uçmay› ö¤rensin diye yuvadan afla¤› at›l›rlar; ya uçmay› ö¤renecek ya da çarp›p öleceklerdir. Fakat uçmay› ö¤renmemesi, afla¤› at›lmamas› (“korunmas›”) da ölümle efl anlaml› oldu¤undan, sadece tehlikeyi göze alarak uçmak yaflat›r onlar›. (Bir ‹K okuru) Devam edecek...
Partizan okurlar› DESA direnifl fliinde Partizan okurlar› direniflteki Emine Aslan’a destek ziyaretinde bulundu. 13 Eylül Cumartesi günü ö¤len saatlerinde Sefaköy’deki Fabrika önüne gelen Partizan okurlar›, k›sa bir yürüyüfl gerçeklefltirdi. “Desa iflçisi yaln›z de¤ildir, yaflas›n s›n›f dayan›flmas›” pankart› açan kitleye teflekkür eden Deri-‹fl Sendikas› Örgütlenme Sekreteri Gürsel Mentefle, bu ziyareti anlaml› bulduklar›n› belirterek 138 gündür direnen DESA iflçilerinin yaflad›klar›n› anlatt›. Mentefle, “4 kere devletin kolluk güçleri taraf›ndan gö-
zalt›na al›nd›k. Kimin flikâyetiyle? DESA patronunun...” fleklinde konufltu. DESA Deri patronunun ne uluslararas› hukuka ne de iç hukuka sayg›s›n›n olmad›¤›n› da belirtti. Patronun tüm bask› ve direnifl k›r›c› yöntemlerine karfl›n, DESA iflçilerinin onurlu direnifllerinin sürdü¤ünü ifade eden Mentefle, “bugüne kadar bize destek veren tüm sendika ve demokratik kitle örgütlerine desteklerinden dolay› teflekkür ediyoruz. Bu deste¤in sürmesini istiyoruz. S›n›f dostlar›m›z›n deste¤i ve iflçi kardefllerimizin direnifllerindeki kararl›l›k ile bu direniflin baflar›yla sonuçlanaca¤›na inanc›m›z tamd›r. Partizan’dan gelen arkadafllara da destekleri için çok teflekkür ediyoruz” fleklinde konufltu. Ard›ndan Partizan okurlar› ad›na yap›lan konuflma-
da, DESA direniflini destek ziyaretlerinin iflçi s›n›f› mücadelesini sahiplenmek oldu¤unu belirtilerek, emperyalizmin tüm dünyada halklara sald›rd›¤›n›, buna karfl›l›k olarak da direnifllerin geliflti¤i hat›rlat›ld›. Sözlü aç›klama flöyle devam etti; “Deri iflçileri Kazl›çeflme’den Tuzla’ya flanl› mücadelesini sürdürmektedir. Sürmekte olan direniflleri yükseltmek için dayan›flmay› büyütmeli, direniflleri sahiplenmeliyiz.” Aç›klamaya yoldan geçen araçlardan alk›fllar ve kornalarla destek geldi. Aç›klaman›n ard›ndan direniflteki deri iflçisi Emine Arslan ile sohbet eden Partizan okurlar›, bu direniflin sadece Emine Arslan’›n de¤il ayn› zamanda tüm iflçi s›n›f›n›n direnifli oldu¤unu, kazan›mlar›n›n da gelecek kuflaklara daha ileriye gitmek için yol gösterici olaca¤›n› ifade ettiler. Karfl›l›kl› baflar› dilekleriyle yeniden buluflmak üzere ziyaret sonland›. (‹stanbul)
Gö¤ün yar›s›
‹flflyyerinde kad›na yönelik taciz KESK üyesi kad›n emekçiler 5 Eylül günü Yüksel Caddesi’nde yapt›klar› bir aç›klama ile iflyerlerinde kad›na yönelik tacizi k›nad›lar. KESK’e ba¤l› Tüm Bel-Sen ‹stanbul fiubesi üyesi bir kad›n çal›flan›n Temmuz ay›nda iflyerinde düzenlenen bir toplant›da bir yönetici erkek taraf›ndan sözlü tacize u¤ramas›n› k›nayan kad›nlar yapt›klar› aç›klamada; iflyerinde cinsel tacizin; “Kiflilik haklar›n› tehdit eden ve zedeleyen, belli bir cinsiyete mensup olma sebebiyle cinsel nitelikte veya baflka türlü davran›fl fleklinde, özellikle üst yöneticiler ve mesai arkadafllar› taraf›ndan yap›lan, arzu edilmeyen ve kabul edilemez söz, tutum ve davran›fllar” biçiminde yasal tan›m› yap›lmal›d›r. Cinsel taciz konusu mesleki e¤itimlerin bir parças› olmal›; koruyucu tedbirler al›nmal› ve yasal yapt›r›mlar›n uygulanmas›nda kad›n›n flikâyeti yeterli olmal›d›r. Biz KESK’li kad›nlar bedenimizle ve gelece¤imizle ilgili kararlarda seçim yapma hakk› ve bedensel bütünlü¤ümüze sayg› istiyoruz. KESK’li kad›nlar olarak üyemize yönelik cinsel tacizi k›nad›¤›m›z› ve bu sürecin takipçisi olaca¤›m›z› bir kez daha kamuoyuyla paylafl›yoruz” denildi. (Ankara)
Bir direnifl öyküsü... Sermayenin emekle olan çeliflkisinin sonucu son y›llarda yo¤unlaflan kitle hareketleri, birçok direnifl öyküsünün gündeme gelmesini sa¤lam›flt›r. Bu direnifl öykülerinden biri de; sendikal› oldu¤u için ifline son verilen bir kad›n›n, Emine Arslan’›n öyküsü. Daha önce de gazetemizin sayfalar›nda yer verdi¤imiz Arslan’›n direnifli devam ediyor. Ziyaret etti¤imiz Arslan daha önceki ifllerinde de sendikal› olarak çal›flt›¤›n› belirterek, bunun anayasal bir hak oldu¤unu bildi¤ini ve bu yüzden DESA’daki hak ihlallerinden kaynakl› burada da bir sendikaya ihtiyaç duyduklar›n›, böylece de sendikaya üye olduklar›n› anlat›yor. Zamanla ev toplant›lar› almaya bafllad›klar›n›, birçok arkadafl›n›n yo¤un mesailerden b›kt›¤›n›, bu yüzden sendikal› olmak için iknalar›n›n zor olmad›¤›n›, örgütlülüklerinin bu flekilde rahat bir biçimde büyüdü¤ünü belirtiyor. Bu durumu fark eden patronlar, Ars-
lan’›n ifline son vermekte gecikmiyorlar. Arslan, bu durumun sebebinin sendikal› olmas› oldu¤unu pekâlâ biliyor ve bundan dolay› sendikas›n›n da deste¤iyle, iflyerinin önünde direnifle geçiyor. Görenler önceleri grev zannediyor ancak o iflyerinin flahs›nda sermayeyi teflhir etmek için mesai saatleri içerisinde direnifl yerini terk etmeden, tek bafl›na bekliyor. ‹flyerine geri dönece¤inden çok umutlu de¤il, zaten böyle bir talebi de yok. Arasa ifl bulabilece¤ini söylüyor. Emekli olmas› için geriye kalan bir ay› kendi cebinden de ödeyebilir bir flekilde. As›l derdinin bunlar de¤il, patronlar›n bir flekilde geri ad›m atmas› oldu¤unu belirtiyor. Direnifl süresince polis taraf›ndan sürekli rahats›z edildi¤ini, gözalt›na al›nd›¤›n› veya bu yolla tehdit edildi¤ini, hiçbir fley yapamazlarsa kald›r›m iflgalinden ceza kesildi¤ini biliyoruz. Zaten oturdu¤u yerin hemen tepesine Mobese kamera konul-
mufl, rahat kontrol edilebilmesi için. Bütün bunlardan korkmad›¤›n› belirtiyor Arslan. Kendisinin yasad›fl› bir fley yapmad›¤›n›, as›l yasad›fl› davranan›n devletin bizzat kendisi oldu¤unu belirtiyor. Sadece gezici karakol ve kameralarla de¤il takiplerle de rahats›z edildi¤ini söylüyor. Kendisinin bulundu¤u yerdeki fabrika girifli kapat›larak ifl arkadafllar›yla temasa geçmesinin engellendi¤ini söylüyor. ‹flyerinden evine kadar takip edildi¤ini, keza ifl arkadafllar›n›n da takip edildi¤ini ve hatta evinin çevresinde ço¤u kez birilerinin dolaflt›¤›n› belirtiyor. Direnifli sürecinde kad›n olmas›ndan kaynakl› çok zorlanmad›¤›n›, bu iflin kad›n› erke¤i olmad›¤›n› söylüyor Arslan. Belki ailesinden destek gelmeseydi zor olaca¤›n› düflünüyor ancak böyle bir sorun yoksa mücadele gücünün cinsiyetle de¤il insanl›kla ilgili oldu¤unu vurguluyor. ‹nsanlar›n eme¤inin sömürüldü¤ü, çal›flmaktan baflka hiçbir fleye zamanlar›n›n
kalmad›¤›, insanca yaflamaktan mahrum b›rak›ld›¤› yerlerde, özellikle kad›nsan›z, sömürünün daha da yo¤unlaflt›¤› bir dönemde bütün bunlara karfl› mücadele edilmesi gerekti¤ini yal›n bir flekilde özetliyor bize Emine Arslan ve akl›nda sadece hakl› oldu¤u ve kazanaca¤› yolundaki düflünceleri oldu¤unu belirterek ezilenleri direnifle davet ediyor her f›rsatta. (Bir ‹K okuru)
Tarihten sayfalar
İşçi-köylü 22
19 Eylül-2 Ekim 2008
Katillerden itiraf; “Gö¤üs gö¤üse bir mücadele yürüdü orada” Hrant Dink’in katledilmesinin ard›ndan burjuva bas›nda yarat›lan bilgi kirlili¤i ve katillerin sözde yarg›land›¤› mahkemelerin sirk haline dönüfltürülmesi ile gizlenen deliller ile tetikçilerin devlet ba¤lant›lar› ve esas katiller her ne kadar gizlemeye çal›fl›l›yor olsa da, Dink’in katlinin bafl sorumlular›ndan Albay Ali Öz ad› saklanamad›. Elbette Ali Öz ad› ilk defa Hrant Dink’in katledilmesiyle duyulmad›. O’nun katliam ve halk düflmanl›¤›yla dolu sicilinin tarihi çok eskilere dayan›yor. Haf›zalarda en taze ve canl› olan›ysa faflist devletin 26 Eylül 1999’da 10 devrimci ve komünistin katledildi¤i Ulucanlar Hapishanesi katliam operasyonunu yöneten kiflinin Ali Öz olmas›d›r. Hapishane idaresinin y›llard›r çözmedi¤i ko¤ufl sorununu tutsaklar›n bir iflgalle çözmesinin ard›ndan, idare bu durumu bahane ederek ortam› gerginlefltirmifl, günlerce say›ma gelinmemifl, sonras›nda da “tutsaklar say›m vermiyor”, “ko¤ufllarda tünel var”, “silah var” gibi bildik as›ls›z iddialar, katliam›n gerekçesi yap›lm›flt›. Katliam›n bir y›l boyunca planlanm›fl oldu¤u ise daha sonradan itiraf edilmifltir.
Bafltan direnifl hep direnifl 26 Eylül’de sabaha do¤ru saat 4.00 sular›nda düflman silahlar›yla, bombalar›yla gelir. Nöbetçi olan tutsaklar›n “asker maltaya girmifl” uyar›lar›na askerin “teslim olun” anonslar› ve silah sesleri kar›fl›r. Bir taraftan asker nöbetçi kulelerinden tutsaklar›n üzerine atefl açar, di¤er taraftan havaland›rma ve ko¤ufllara ya¤mur misali gaz bombalar›, tafllar ya¤d›r›r. Halil Türker (TKP/ML), Abuzer Çat (MLKP) ve Önder Gençaslan (MKP) aç›lan bu ilk ateflle vurulanlard›r. Tutsaklar flehit ve yaral›lar› al›p 4. Ko¤ufla ve Kad›nlar Ko¤uflu’na çekilerek barikatlar kurup direnifle geçerler. Marfllar, sloganlar susmaz; “Devrimci tutsaklar teslim al›namaz!” diye hayk›r›l›r. Askerin açt›¤› barikat an›nda doldurulur, kapat›l›r. Kad›nlar Ko¤uflu’nda da direnifl ve sald›r› tüm h›z›yla sürer. 3–4 saat sonra, o da ancak duvar› k›rarak barikat› yar›p içeri girebilir asker. At›lan gaz
bombalar›ndan göz gözü görmez, s›k›lan tazyikli suyla ko¤uflun içinde bir gölet oluflmufltur. Gaz maskeli, robokop k›yafetli, kaskl› askerler cop ve demir çubuklar›yla sald›r›rken devrimci kad›n tutsaklar inanc›n› ve zulme olan öfkesini kuflanm›fllard›r. Hasta olan arkadafllar› darbe almas›n diye onlar› arkalar›na al›p, kol kola girerek bedenleriyle barikat kurarak sloganlar›n› hayk›r›rlar. Düflman, itfaiye hor-
tumlar›yla tazyikli su s›k›p tutsaklar›n dengesini bozarak sald›r›r. Öyle s›k› kenetlenmifllerdir ki, el ele tutuflmufl iki bile¤i onca darbeyle koparamay›p metrelerce birlikte sürükler asker. Birbirinden kopar›lan her tutsak karga tulumba ko¤ufltan ç›kar›l›r, havaland›rmada meydan daya¤›ndan geçirildikten sonra maltada askerlerin karfl›l›kl› dizilerek oluflturduklar› koridorun içinden tekme ve cop darbeleri alt›nda 300 metre sürüklenerek görüfl kabinlerine at›l›r. ‹flkenceler gün boyunca burada da devam eder; ne ki tutsaklar›n sloganlar› susmaz, bafllar› e¤ilmez. Erkekler taraf›nda da vahfletin oldu¤u kadar direniflin de en büyü¤ü yaflan›r. Asker kulelerinden tutsaklara silahlarla atefl aç›lm›fl, gaz bombalar› at›lm›flt›r. Ard›ndan 4. Ko¤ufla barikat kuran tutsaklar, ko¤ufl tavan›ndaki mazgallardan otomatik silahlarla taranm›fl, gaz bombalar›yla bombalanm›flt›r. ‹nsan boyunu aflan köpükler s›k›l›r. Zaman ö¤lene yaklaflt›¤›nda neredeyse kurflun yaras› olmayan tutsak kalmam›flt›r. Ama sloganlar ve marfllar› susturamaz hiçbir fley. Tutsaklar ko¤ufltan ç›kar›l›p coplar, çivili kalaslarla yap›lan iflkenceler eflli¤inde, iflkence merkezi haline dönüfltürülen hamama götürülür… Günün sonunda katledilen tutsak say›s› 10’a ulaflm›flt›r. On can, on k›z›l karanfil: Halil Türker, Nevzat Çiftçi, Ümit Alt›n-
tafl, Abuzer Çat, Önder Gençaslan, ‹smet Kavakl›o¤lu, Aziz Dönmez, Ahmet Savran, Mahir Emsalsiz, Zafer K›rb›y›k ölümsüzleflir. Düflman elinde öldürüleceklerin listesiyle gelir, ama ölümüne bir direniflle karfl›lafl›r. Bu cenkte herkes ba¤l› bulundu¤u s›n›f›n ç›karlar›na uygun davran›r. Bir tarafta hakl› olan bir davaya, halka ba¤l›l›¤›n, inanc›n; di¤er tarafta bunu yok etmenin mücadelesi vard›r. Ayn› zamanda bu bir irade savafl›d›r. Sadece katletmez, en ufak fleylerde bile tutsaklar›n iradesini k›rmay› arzular düflman. Bilir ki ihanete, teslimiyete giden yolun kap›s› bu küçük fleylerden aralanabilir… Oysa tutsaklar bafltan direnifl, hepten direniflle bafllam›fllard›r bu savafla… Düflman “yürü” der, tutsaklar yerlerde sürüklenmeyi, onca daya¤› göze al›p yürümez; “ad›n› söyle” der, an›nda “kimse ad›n› söylemesin” karar› al›r tutsaklar. Her slogan at›ld›kça sald›r›n›n dozunu art›r›r düflman, ama inen her cop, dipçik, tekme darbesiyle daha bir gür hayk›r›l›r sloganlar. Katliam›n bafl sorumlular›ndan olan Ali Öz bile, 3 Kas›m 1999’da Meclis ‹nsan Haklar› Komisyonu ile yapt›¤› görüflmede, bu direniflin büyüklü¤ünü itiraf ediyordu: “En az zayiatla bu ifl bu flekilde oldu. Bugün Türkiye’nin baflka bir cezaevine müdahale gündeme gelirse çok daha vahim sonuçlar›n› görece¤iz… Gö¤üs gö¤se bir mücadele yürüdü orda…” Bu sözleriyle, ayn› zamanda, Ulucanlar Katliam›’n›n, yap›lacak yeni katliamlar›n bir provas› oldu¤unu da ima etmektedir, 19 Aral›k’ta kan›tland›¤› gibi.
Neden Ulucanlar Katliam›? Emperyalizme ba¤›ml› faflist Türk devleti, neo-liberal politikalar› tüm h›z›yla uygulayabilmek için halk kitlelerini sindirmeyi hedefliyordu. Bu nedenle, bu politikalara karfl› halk› bilinçlendirip örgütlü bir karfl› koyuflu, hak alma mücadelesini örgütleyerek neo-liberal politikalar›n hayata geçirilmesini engelleyecek olan devrimcileri hedefine koydu. Bu amaçla toplumun en örgütlü kesimi olan devrimci ve komünistlerden, bunlardan da ilk olarak tutsaklardan bafllad›. Bunu, devrimci ve komü-
nist tutsaklar›n halk kitlelerinden kopart›lmas›, toplumdan yal›t›lmas› ile yani tutsaklar› F tipi tabutluklara koyarak toplumdan ve birbirinden tecrit ederek baflar›labilece¤ini düflündü. Ama bunun o kadar kolay olmayaca¤›n›n, sessizce yaflama geçiremeyeceklerinin de fark›ndayd›lar. Önce bir prova yapmalar› gerekiyordu. Ulucanlar Katliam› da, daha sonra, 20 hapishaneye efl zamanl› sald›rarak yapt›klar› 19 Aral›k 2000 katliam›n›n bir ön haz›rl›¤›yd›; hapishanelere yönelik genel bir sald›r›da operasyonun nas›l yap›laca¤›n›n, tutsaklar›n nas›l katledilece¤inin bir tatbikat›yd› Ulucanlar Katliam›. Ayn› zamanda tüm tutsaklara ve halka verilmek istenen gözda¤›yd›. Zulüm düzeninin karfl›s›nda olman›n, hak araman›n nas›l cezaland›r›laca¤› gösteriliyordu. Ayr›ca, emperyalist efendilerine de, emperyalist politikalar› uygulamadaki kararl›l›klar›n›, sad›k ve güvenilir uflak olduklar›n› kan›tlama çabas›yd›. Tutsaklar cephesindeyse, nas›l direnilece¤inin, asla teslim al›namazl›¤›n, yaflayarak ya da ölerek ama mutlaka bizlerin kazanaca¤›n›n bir kez daha ilan›yd›. Bu kararl›l›k 19 Aral›k Direnifli’nde de görkemli flekilde yine tekrarland›. Türk devleti 19 Aral›k 2000’deki onlarca flehit, yüzlerce yaral› ve büyük bir direnifl sonunda F tipi hapishaneleri yaflama geçirdi. Fakat bu “baflar›s›”na ra¤men devrimci iradeyi teslim alamad›. Çünkü esas yenilgi ideolojik yenilgidir ki devletin baflaramad›¤› ve asla baflaramayaca¤› da budur. Bu nedenle, kazand›¤› “zaferler” her zaman geçicidir. Nitekim 8 y›ld›r tüm tecrit, tredman uygulamalar›na, iflkencelere ra¤men tutsaklar›n direnifli devam ediyor. Ve tecriti parçalaman›n esas gücü de burada yat›yor. Bugün, sald›r›lar›n özü de¤iflmemifl olmakla birlikte, F tipleri sald›r›s› zamana yay›lm›fl olarak sürüyor. Büyük-küçük, aç›k-örtülü birçok uygulamas›yla tutsaklar› yaln›zlaflt›rmaya, bireysellefltirip bireycilefltirmeye, özünden koparmaya çal›fl›yor. De¤erlerden soyundurmay›, örgütsüzlefltirmeyi amaçl›yor. Bunlar zamana yay›lan ve mekânla desteklenen bir tecrit politikas›yla, ince ve sinsice uygulan›yor. Devrimci-komünist tutsaklar bu politikalara karfl› politikalar gelifltirerek yeniden üreterek direniyorlar; dün oldu¤u gibi bugün de say›s›z zindan direnifllerinin deneyim ve coflkusunu yüklenerek. Zindanlar y›k›lana dek.
19 Eylül-2 Ekim 2008
İşçi-köylü 23
Kültür Sanat
Bir silah olarak medya ve yozlaflma... S›n›fl› toplumlarda devlet; toplumu bask› ve denetim alt›nda tutabilmek için bask› ayg›tlar›n›n yan› s›ra (asker, polis ve hukuk sistemi) ideolojik ayg›tlar›n› da iflletmifltir daima. Ki iflin denetim k›sm›n›, a¤›rl›kl› olarak ideolojik ayg›tlar üstlenmifltir. Devletin ideolojik ayg›tlar›ndan okul, aile din gibi kurumlar resmi ideolojiyi içsellefltirmek ve sistemin yeniden üretimini sa¤lamak için kullan›lm›fl, böylece sisteme yönelik tepkilerin önemli bir k›sm› daha oluflmadan bertaraf edilmeye çal›fl›lm›flt›r. Kitle ‹letiflim Araçlar› ise, genifl kitlelere ulaflmas› bak›m›ndan birer ideolojik ayg›t olarak günümüzde çok önemli bir yere oturmufltur. Teknolojinin geliflmesi ve iktidarlar›n bu teknolojiyi kendi yararlar›na kullanma gücü, günümüzde kitle iletiflim araçlar›n› birer bilgilenme ve haber alma arac› olmaktan ç›kar›p MEDYA ad›nda bir silaha dönüfltürmüfltür. Hem de iflçi ve emekçilerin kendi kendilerini vurduklar› bir silaha. Bugün, tepkileri ehlilefltirilip, kitleleri sisteme yedeklemede çok önemli bir araçt›r medya. Bask›yla sindirme, yok etme politikalar›, gerici-faflist yönetimlerin vazgeçemedi¤i ve hiçbir zaman vazgeçmeyece¤i bir yöntemdir. Ancak ikincisi de, yani ehlilefltirip yabanc›laflt›rma yöntemi de, etkilerinin daha kal›c› ve uzun vadeli olmas›, sistemin devam›na sa¤lad›¤› katk›lar nedeniyle yine vazgeçilmezdir. Kolay ulafl›labilirli¤i, hem görsel hem iflitsel olmas› nedeniyle rahat tüketilebilmesi gibi nedenlerle televizyon, en güçlü Medya silah›d›r. Geçmiflte sineman›n gördü¤ü ifllevi, günümüzde televizyon üstlenmifltir. 2. Emperyalist Paylafl›m Savafl› s›ras›nda ve sonras›nda, sineman›n kitlelerin bilincini çarp›tmaya yönelik olarak faflist yönetimlerce kullan›ld›¤› biliniyor. Günümüzde televizyon, evlerin içine kadar girebilme özelli¤iyle bu ifllevi fazlas›yla yerine getiriyor. Popüler kültür ürünü flark›lar, dizi filmler televizyon arac›l›¤›yla ulafl›yor genifl kitlelere. Asl›nda bize yabanc› hayat tarzlar›n›, emanet birer elbise gibi geçiriyor üstümüze. Bu ürünlerle beyinler uyuflturulurken, bir yandan da haber programlar›yla, kitleler kendi sorunlar›na yabanc›laflt›r›l›yor. Bireysellefltirilerek, toplumsal özünden kopar›lan, sanki as›l nedeni sistemin kendisi de¤ilmifl gibi sunulan haberler, izleyende drama etkisi yarat›p, hayata karfl› seyirci konumuna sürüklüyor. Ne var ki uyuflturma ve yabanc›laflt›rma, sistemin korunmas› için yeterli de¤ildir her zaman. Çünkü kitlelerin günlük pratik içinde yaflay›p gördükleri, yine de onlarda bir bilinç s›çramas›na neden olabilir ve sistemi tehlikeye düflürebilir. Daha kal›c› ve etkilerini yok etmesi daha uzun sürecek olan fley YOZLAfiMADIR. Bunun için sistem kendi çürümüfl ve yozlaflm›fl ahlak sistemini yayg›nlaflt›r-
mak ister. Yine televizyon dizileri ve çeflitli programlar bu ifl için biçilmifl kaftand›r. Bireycilik, rekabet, s›n›f atlama ad›na her fleyin mübah say›lmas›, köfle dönmecilik.. Bütün bunlar muhtelif dizi ve TV programlar› arac›l›¤›yla ilmik ilmik iflleniyor. Yar›flma programlar› arac›l›¤›yla, birbirine çelme takarak ilerlemenin, yükselmenin, baflkalar›n› eme¤i üzerinden rant sa¤laman›n ne kadar do¤al oldu¤u kan›ksat›l›yor. Ayr›ca eskiden sadece piyango, loto-toto gibi flans oyunlar›n› sa¤lad›¤› yalanc› umut, bir anda köfleyi dönme ve s›n›f atlama düflüncesi pekifltiriliyor. Ancak son zamanlarda yayg›nlaflan bir program türü var ki, burjuva ahlak›n› adeta somutlayarak ekranlara tafl›yor. Kendi çabalar›yla bir hayat arkadafl› edinemeyenlere, sözüm ona görücü usulü evlilik sa¤layan bu programlarda, hayat arkadafll›¤›, al›n›p sat›labilen bir kuruma dönüfltürülerek bildi¤iniz muhabbet tellall›¤› yap›l›yor. Daha önceleri Seda Sayan vs gibi gündüz kufla¤› programlar›nda da denenen bu yöntem, art›k bafll› bafl›na birer TV program› format›nda hayata geçiriliyor. Yirmili yafllardan yetmiflli yafllara kadar bir sürü kad›n ve erke¤in kendini
sergiledi¤i bu programlarda on dakikada “sevgi” ve “aflka” dayal› evlilikler gerçeklefltirilmeye çal›fl›l›yor. Buradaki sevginin ölçüsü ise belli. Kim evlenirken yan›nda kaç daire, ne kadar gelir getirebiliyorsa “sevginin” ve “aflk›n” oran› da o kadar art›yor. Kad›n ve erkekler ekranda yan yana gelerek ya da biri ekranda biri telefonun bafl›nda pazarl›klar›n› yaparken, aradaki sunucu-muhabbet tellal› ise pazarl›¤› k›z›flt›r›yor. Malum pazarl›k ne kadar k›z›fl›rsa reyting, dolay›s›yla reklam gelirleri de o kadar artacak. Yani pazarl›ktan TV kanal›na düflen pay! Hem de aslan pay›… Böylelikle burjuva medya bir yandan kendi çarp›k ahlak anlay›fl›n› kitlelere dayat›p, yaflam biçimlerini yozlaflmas›na katk›da bulunurken, bir yandan da sermayesini art›r›yor. Her iki durum da burjuvazinin yarar›na... Evlili¤in ticari bir kurum olarak düflü-
nülmesi, burjuvaziye özgü bir durumdur. Her fleye, insana dahi meta gözüyle bakan burjuvazi, do¤al olarak evlili¤i de ortaklar› bir araya geldi¤i ticari bir anlaflma olarak görmektedir. Çünkü sermaye sahibi iki ailenin biraraya gelmesi daha büyük bir sermaye, dolay›s›yla daha büyük yat›r›mlar ve daha çok kâr anlam›na gelir onlar›n gözünde. Yanlar›nda, emeklerinden baflka getirecek fleyi olmayan iflçi-emekçiler içinse durum farkl›d›r ve farkl› olmal›d›r. ‹flçi ve emekçiler evliliklerine tam bir hayat arkadafll›¤›, birbirine ve birbirlerinin eme¤ine sayg› duyduklar›, aflk›n ve sevginin de bu kavramlar üzerinde olufltu¤u bir kurum olarak bakmak zorundad›r. Ezilen s›n›f›n evliliklerinde, feodal düflüncenin, gelenek ve göreneklerin yaratt›¤› erkek egemen yap› yads›namaz elbette. Hala görücü usulü, ailelerin dayatmas›yla yap›lan evliliklerin varl›¤› bir gerçektir. Ancak bunun afl›lmas› ancak s›n›f bilincinin kavranmas›yla mümkündür…Aksi halde burjuvazi kendi ahlak›n› ve anlay›fl›n›, kendi yarar›na dayatmaya devam edecektir.
‹flçi s›n›f›n›n k›talar› aflan sesi; Birinci Enternasyonal Birinci Enternasyonal 28 Eylül 1964’te Londra’da Uluslararas› ‹flçi Birli¤i ad›yla kuruldu. Birinci Enternasyonal, iflçi hareketlerinin yükseldi¤i bir dönemde iflçi s›n›f›n›n aras›nda birlik ve dayan›flmay› burjuvaziye karfl› ortak savafl›m› örgütlemek hedefiyle kuruldu. ‹flçi s›n›f›n›n birçok ülkede yükseltti¤i direnifl bayra¤›n›n tek bir çat› alt›nda efl güdümlü bir flekilde ilerlemesi ve dayan›flma ruhunu güçlendirmesi birinci enternasyonalin amaçlar› aras›ndayd›. Avrupa’da 1848-1849’da doru¤a ulaflan devrimci dalgan›n geri çekilmesi ile birlikte lokal düzeyde yaflanan direnifl ve grevlere ra¤men iflçi hareketi zay›flad›. 1850’li y›llardan itibaren tüm Avrupa’da kömür, demir, çelik üretimi, pamuk, makine ve demiryollar› inflas› alan›nda ekonomik anlamda büyük bir at›l›m yafland›. Bu ekonomik geliflim iflçi s›n›f›n›n say›sal ve nitelik olarak geliflmesine neden oldu. 1857–1858 aras›nda yaflanan bunal›m ile birlikte giderek yükselmeye bafllayan iflçi hareketi iflçi s›n›f›n›n talepleri u¤runa yeniden meydanlara ç›kt›¤› bir süreci tetikledi. ‹flçi s›n›f› insanca yaflam koflullar› ve örgütlenme hakk› için mücadeleye dört elle sar›lmaya bafllad›. Sendikal örgütlülüklerin temellerini infla etti, 8 saatlik iflgünü talebini gündeme soktu. Londra’da Temmuz 1859’da bir iflçi
komitesi, 10 saatlik iflgücünün ücretler düflürülmeden 9 saate düflürülmesi talebiyle tüm inflaat iflçilerini kapsayan bir grev örgütledi. Grev iflçi s›n›f›n›n fabrikalarda ve çal›flt›klar› yerlerde kendi örgütlülüklerini kurma haklar›n› kazanmas› ile sonuçland›. Grev boyunca iflçi komitelerinde sendika konseyleri do¤du. 1860 y›l›nda kurulan Londra Sendika Konseyi ‹ngiliz iflçi hareketi içinde belirleyici bir hale geldi. ‹nflaat iflçilerinin bir y›l sonra gerçeklefltirdi¤i ikinci grev ile 9 saatlik çal›flma süresi ücretler düflürülmeden kabul edildi. 1861-1865 Amerikan iç savafl› on binlerce tekstil iflçisinin iflten at›lmas›na neden oldu. ‹ngiliz iflçi s›n›f› ‹ngiltere’nin savafla girmesini protesto ederek Londra ve Manchester’da kitlesel eylemler düzenledi.1863’de Polonyal›lar Rus çarl›¤›na karfl› ayakland›lar. Bu durum geçmiflten beri Polonya halk› ile güçlü ba¤lar› olan Frans›z ve ‹ngiliz iflçi s›n›f›n›n dayan›flma duygular›n› yeniden canland›rd›. Londra’da sendika önderleri Polonya devrimi ile dayan›flmak amac›yla büyük bir toplant› örgütlediler. Toplant›ya Frans›z delegeler de kat›ld›. 27 Temmuz 1863’te Polonya ile dayan›flma amac›yla bir toplant› daha örgütlendi. Bu toplant›dan sonra aç›klanan Deklarasyon’da tüm dünya iflçi s›n›f›n›n birlikte hareket etmesi, ucuz iflgücü olarak kullan›lmas›na karfl› ç›kmas› ve Polonya devrimini destekle-
mesi isteniyordu. Böyle bir örgütlülü¤ün kurulmas› amac›yla aralar›nda Karl Marks’›n da oldu¤u 32 kiflilik geçici bir Merkez Komitesi kuruldu. 28 Eylül 1864’te Londra’da bir araya gelen de¤iflik uluslardan isçiler iflçi s›n›f›n uluslararas› birli¤i olan Uluslararas› ‹flçi Derne¤i–1. Enternasyonal’i kurdular. Birlik kurulufl amac›n›; “fiimdiki dernek ayn› hedefi yani iflçi s›n›f›n›n ilerlemesi ve tam olarak kurtuluflunu amaçlayan ve çeflitli ülkelerde var olan iflçi dernekleri aras›nda ba¤lant›n›n ve iflbirli¤inin merkez noktas›n› sa¤lamak üzere kurulmufltur” sözleri ile dünya kamuoyuna duyurdu. 1. Enternasyonal da¤›ld›¤› gün de kadar fliddetli ideolojik tart›flmalara sahne oldu. Proudhoncular, Bakuninciler ve ‹ngiliz Trade Unioncular Marksizm’e sald›rarak iflçi s›n›f›n›n gözündeki itibar›n› düflürmeye çal›flt›lar. 1. Enternasyonal yedi kez topland› ve son olarak 1876’da kendini fesh etti.. ‹flçi s›n›f›n›n uluslararas› dayan›flmas›n›n önemli bir ihtiyaç bu süreçte 1. Enternasyonal zengin bir tecrübe ve bilgi kayna¤›d›r. Emperyalizmin tüm dünyada sald›rganl›¤›n› hak gasplar›n› artt›rd›¤› günümüzde iflçi s›n›f›n›n her ülkedeki grev ve direnifllerini uluslararas› düzeyde ortaklaflt›rmak mücadelenin büyütülmesinde önemli bir ad›m olacakt›r.
Kavga okulu
İşçi-köylü 24
19 Eylül-2 Ekim 2008
Yürümek Nilüferce... (Leyla Karatafl yoldafl›n an›s›na Hayat bir sudur, hele de kad›nlar›m›za. Toplumun gerici de¤erleri, sistemin binbir bask›s› sar›p sarmalar dört yan›m›z›; hele de kad›nlar›m›z›. “Dizini k›r, evinde otur”, “Sen kad›ns›n, yapamazs›n” denir. “Kad›n›n yeri kocas›n›n yan›d›r”, “Saç› uzun, akl› k›sad›r” vb. Bir sel gibi gelir bunlar kad›n›n üstüne; bo¤mak, yok etmek ister kad›nlar›… Bu gerici düflünceler insan de¤il, özne de¤il bir nesne yapmak ister ya kad›nlar›, ço¤u zaman baflar›r da. Ama her zaman; ASLA!.. Kad›nlar, içine do¤ar bu selin. Gözlerini açar açmaz dünyaya, çevrilmifltir dört yan› “sen k›zs›n…” diye bafllayan cümlelerle. Zincirin halkalar› örülmeye bafllar o andan itibaren. Kad›n›n bo¤az›n› s›kan zincirin halkalar›… Zamanla içine ifller bu zincir insan›n. Boynundaki zinciri bedeninin, hayat›n›n bir parças› sayar kad›n. Kendini bo¤an seli do¤al sayar. Öyle ki, bu do¤al sel afetinden daha do¤al görünür/gösterilir kad›nlara… Bu ço¤u kifli için böyledir, ama dedik ya herkes için ASLA… Görünmez zincirleri k›rmak gerçek zincirleri k›rmaktan zordur. Görünmez sellerde bo¤ulmamak gerçek sellerde bo¤ulmaktan zordur. Ama imkans›z; ASLA… Leyla’m›z kara tenli, kara gözlü Kürt yoldafl›m›z da do¤du bu dünyaya. Bu sellerin, bu zincirlerin ortas›na do¤du. Do¤du ve büyüdü… Ona da “yapamazs›n” denildi, “düflünemezsin”, “bilemezsin”, “anlamazs›n” denildi. Ona da cinsiyetiyle bak›ld› sadece… Kimilerimizin oyun oynad›¤› yafllarda o evlendirilmiflti. Biz çocuktuk o yafllarda, o ise kuca¤›nda çocu¤uyla bir anne… Nice kad›nlar›m›z gibi çocuklu¤u çal›nm›flt› Leyla’m›z›n da. Hiç kimsenin hak etmedi¤i, ama dünyada çokça görülen eksik yaflanm›fl bir çocukluk-ilk gençlik reva görüldü ona da… Çal›nan sadece çocuklu¤u muydu? Eflinin zulüm, bask›, hakaretleri onun kiflili¤ini, kad›nl›¤›n› yaral›yordu. Zincir iyice s›k›yordu bo¤az›n›… Emek olmadan sevgi, sevgi olmadan evlilik olmamal›yd›. Ama yine de oluyordu… Sadece yaflanan ömrün y›llar›n›n de¤il bin y›llar›n koyu karanl›k gelenekleri, de¤erleri yapt›r›yordu bunu topluma; sevgisiz, bask›c› evlilikler, emeksiz “sevgiler”, yaflanmam›fl hayatlar, huzursuz-mutsuz günler… Bin y›llar›n ataerkil anlay›fl›n›n sundu¤uydu tüm bunlar topluma, ille de kad›nlara… Ancak yine de sevdal›yd› Leyla’m›z, efline de¤il ama hayata. ‹nsanca, eflit, özgür hayata… Sellerin, zincirlerin olmad›¤› hayata… Ülke topraklar›na umudu ekenler; gerillalar Dersim’e, Dersim’de Leyla’m›z›n yüre¤ine ve bilincine de ekmifllerdi umudu. Eflitli¤e özlem, özgürlü¤e özlem bir filizdi içinde Leylam›z›n. Seller sürükleyip götürmek istese de, topra¤› sa¤lamd› bu öz-
lemin. Hoyrat eller buday›p biçse de, kökü derinlerdeydi umut filizinin. Bundand›r ki Dersim’de yüre¤ine at›lan özgürlük umudu hiç yok olmad›; ‹stanbul varofllar›na göç etti¤inde de o filiz yine öyle dimdik ayaktayd›; gün geçtikçe boy vererek, geliflip serpilerek. Leyla’m›z ‹stanbul’un yoksul emekçi semtlerinde umuduyla, özlemiyle birlikte k›z›n› ve o¤lunu da büyütüyordu, kendisi de onlarla birlikte büyüyerek. Gencecik yafl›nda evlili¤in, çocuklar›n ve yoksul yaflam›n›n tüm zorluklar›n›n yükü binmiflti küçük omuzlar›na. Ama pes etmedi a¤›r yüklerde. Zincirin halkalar› a¤›rlaflsa da yaflama sar›ld› dört elle. Çocuklar›n› büyüttü yoklukla-yoksullukla ama sevginin ve özverinin yoklu¤unu yaflatmad› onlara. Büyüttü çocuklar›n›, içindeki umut filiziyle birlikte. Ve tüm ezilmelerine ve yok say›lmalar›na, eflinin fliddet ve afla¤›lamalar›na, gerici de¤er yarg›lar›na isyan etti, kopard›, k›rd› zinciri boynundan. Kendini bo¤mak isteyen sellerden s›yr›l›p s›n›rs›zl›k denizine akan özgürlük ›rma¤›n›n sular›na akt›. Kucak açan da¤lara do¤ru kanatland›. Taa çocuklu¤unda, Dersim’de gördü¤ü eflit ve özgür hayat›n kap›lar›n› aralayan adrese yol ald›. Art›k o bir gerillayd›. Art›k O Nilüfer’di. Nilüferimizdi. Nilüferimiz da¤larla-mücadeleyle birlikte özgürlü¤e de ilk ad›m›n› att›. Elbet kolay de¤ildi özgürlü¤e yürümek… Bir anne için en zor olan kararlardan birini vermifl; iki yavrusunu b›rakm›flt› geride. Onlardan ayr›lacak kadar çok seviyordu yavrular›n›. Kendi yaflayamad›¤› çocuklu¤u onlar yaflayabilsin diye… 11 yafl›nda bombalanmas›nlar, 13 yafl›nda kurflunlanmas›nlar, oyuncak diye may›nlarla ölmesinler, 17’sinde idam edilmesinler, tanklar›n paletleri alt›nda ezilmesinler diye. Mizginler, U¤urlar, Erdallar, Umutlar, Eylemler hep çocuk yafllar›nda kalmas›nlar… Elbette gerekliydi özgürlü¤e yürümek; zincirlerden kurtulmak gerekliydi. Kimsenin çocuklu¤u çal›nmamal›yd›. Kimse al›n›p sat›lmamal›yd›. Kad›nlar gerici de¤erlerin yang›n›nda yak›lmamal›yd›. Tüm insanlar insan olarak, insan gibi yaflayabilmeliydi. Güldünyalar, Kaderler, Fatmalar, Gülderenler… yaflamal›yd› hayat›, hayat›n tüm renklerini. Kad›n olmak ve yaflamak bir yük, bir iflkence de¤il mutluluk olmal›yd›. Ayfle sevdi¤iyle evlensin, Gülay okula gidebilsin, 15’indeki Zeynep 60’›ndakiyle zorla evlendirilmesin, babas›ndan, kocas›ndan, kardeflinden dayak ve kurflun yemesin. Kad›nlar 13’ünde efl, 14’ünde anne, 20’sinde töre cinayeti kurban› olmas›n, sofradaki yeri öküzden sonra gelmesin, evde hizmetçi, tarlada köle, fabrikada ucuz iflgücü olmas›n, erke¤in ald›¤› ücretin yar›s›n› almas›n…
‹flte bu ve daha birçok fley için zor ama gerekli ve zorunluydu da¤bafllar›n›n yolunu tutmak; el ele verip yeni bir dünya kurmak… Nilüferimiz, gerillaya kat›ld›¤›nda yaflad›¤› bask›lar›n, afla¤›lanmalar›n derin izlerini tafl›yordu ruhunda… Ama o derin yaralar›n› sa¤altmas›n› bildi Partiyle, yoldafllarla birlikte. O elini Partiye uzatt›, Parti ona. Parti, kendine el uzatana iki elini uzat›rd›, kendine bir ad›m yaklaflana iki ad›m atar… Nilüferimiz sar›ld› Partiye, sar›ld› yoldafllara… Tüm yaflad›¤› olumsuzluklar›n ve yaflayamad›¤› özgürlü¤ün hesab›n› sorarak kendine yöneldi… Geçici K›fl Üssü’nde okumay› ve yazmay› ö¤rendi. ‹deolojik, s›n›fsal, askeri ve günlük pratik çal›flmalara büyük bir flevkle, canl›l›kla kat›yordu kendini. K›sa sürede kendinde büyük de¤iflimler yaratm›flt› Nilüfer yoldafl. ‹leriye do¤ru büyük ad›mlar atm›flt›. Bu gerçekli¤i Parti de görüyordu elbet. Dâhil oldu¤u ilk geçici k›fl üssünde, önderlik, Nilüfer yoldafl› kendi gerçekli¤i içinde en çok geliflen yoldafl olarak tan›mlam›fl/de¤erlendirmiflti. Da¤larda, partiyle paylaflt›kça geliflti, gelifltikçe ar›nd› zincirlerinden, zincirlerinden ar›nd›kça özgürleflti… Bir kere do¤ru yolu bulunca bu yolda h›zla ilerliyordu yoldafl›m›z. Ese Yaylas›’ndaki çat›flmada kolundan yaralanm›flt›. Yo¤un çat›flma ve sonras›nda genifl operasyonlar devam etti¤inden, ilk anda gerekli sa¤l›k müdahalesi yap›lamam›flt›. O, yaral› koluyla, operasyonlar içinde, bir kez bile “ah” demeden, üstelik yoldafllar›n yard›m önerilerini de reddederek zorlu bir geri çekilmede militan bir tav›r sergilemiflti, çat›flma esnas›nda oldu¤u gibi… Nilüfer yoldafl›n düflmana kini büyüktü. Bu direncinin ve kararl›l›¤›n›n en büyük nedenlerinden biri de bu kindir. Ondaki düflman bilincinin kökleri ta çocuklu¤una dayan›yordu. Dersim’de çokça tan›k olmufltu, yaflam›flt›, duymufltu devletin asker ve sivil güçlerinin halka yapt›¤› zulme, katliamlara, bask›lara. O, düflman› bizzat yaflayarak, görerek tan›m›flt›. Halka sevgi duymak kadar düflmandan nefret etmek de önemlidir savaflta. Düflman papaz ya da cellât, hangi yöntemle
sald›r›rsa sald›rs›n asla hedefine ulaflamaz bu bilincin oldu¤u yerde. Nilüfer yoldafl, Dersim topraklar›ndan alm›fl, örgütlü mücadeleyle-partiyle Karadeniz da¤lar›nda daha da gelifltirmiflti düflman bilincini. Bundand›r ki çat›flmalarda, yaraland›¤›nda, eylemlerde, operasyonlarda her zaman en do¤ru tavr› tak›nm›flt›r düflmana karfl›. Nilüfer yoldafl›m›z, düflmanla girdi¤i son çat›flmada da bu tavr›n› son nefesine kadar korudu… Yaral›yd›, çat›flma alan›ndan ç›kam›yordu. Son mermilerini de s›km›flt› düflmana. Düflman onun yaral› ve cephanesinin bitmifl oldu¤unu anlad›¤› halde yan›na yaklaflmaya cesaret edemiyordu. Kurflun ya¤muruna “teslim ol!” ça¤r›lar› efllik ediyordu… Art›k mermileri bitti¤inde sloganlar›m›z› sürdü namluya Nilüfer yoldafl. Dumanl› Da¤lar› onun sloganlar›yla ç›nlad›… Son sözünü Parti ve mücadele sloganlar›yla söyledi. Yöre halk› da bu an›, bu militan yoldafl›m›z› unutamazlar. Aradan y›llar geçti¤i halde yörenin halk› sevgi ve sayg›yla söz eder ondan: “Yi¤it k›zd›, sabaha kadar çat›flt›, slogan att›.” Nilüfer yoldafl flehit düfltü¤ünde k›sa bir ömrü geride b›rakm›flt›. O bir kad›n, bir Kürt, bir emekçi oldu¤u için sistemin ve gerici de¤erlerin bask›s›n›, fliddetini yaflad›. Ve bir kad›n, bir Kürt, bir emekçi olarak tüm yaflad›¤› bask›lara, sömürüye, yok say›lm›fll›¤a, sömürüye karfl› partide örgütlenerek mücadele etti… K›rd› zincirin halkalar›n›. Sellerde bo¤ulmay›p yüzmeyi, özgürlü¤e kulaç atmay› ö¤rendi… Görünmeyen zincirleri k›rmak, görünmeyen sellerde bo¤ulmamak zordur demifltik. Zordur ama imkans›z de¤ildir demifltik ya, Nilüferimiz zoru baflard›. Kimilerinin 60-70 y›ll›k ömre s›¤d›ramad›klar›n›n çok daha fazlas›n› k›sa bir ömre s›¤d›rmay› baflard› o. Bunun içindir ki, asl›nda k›sa de¤il uzun bir ömür yaflad›. Çünkü “‹yi yaflanm›fl olan her yaflam uzun yaflamd›r” (Leonarda Da Vinci). Çünkü Leylayken Nilüfer olmakt›r mesele. Çünkü önemli olan zincirleri k›rabilmektir örgütlenerek, mücadeleyle. Çünkü mesele sellerin, zincirlerin içine do¤mak de¤il do¤du¤un sularda bir nilüfer çiçe¤i olabilmektir. Nilüferce… Bir yoldafl›
İşçi-köylü 25
19 Eylül-2 Ekim 2008 Engin Altun 1954 Ardahan Hanak do¤umlu olan Engin Altun TKP/ML saflar›nda mücadele yürütürken 30 Eylül 1978 tarihinde Ardahan’›n Domal ilçesinde sivil faflistlerle ç›kan çat›flmada flehit düfltü.
Cuma Polat TKP/ML’nin kurulmas› ile birlikte faaliyete bafllad›¤› alanlardan biri olan Siverek bölgesindeki çal›flmalar› düflman› oldu¤u kadar halk düflmanlar›n› ve sosyal faflistleri de rahats›z ediyordu. Halk düflman› DDKD’li (Devrimci Do¤u Kültür Derne¤i) sosyal faflistlerin “toprak a¤alar›n›, soygunu, sömürüyü protesto” mitingini engelleme çabalar›na ra¤men mitingin baflar›yla geçmesi DDKD’lileri çileden ç›kar›r. Siverek Lisesi’nde DDKD’lilere görüfl ayr›l›klar› nedeniyle bir tart›flma ç›kar. Bu tart›flma daha sonra çat›flmaya dönüflür. Bu çat›flmada yer alan TKP/ML militan› Cuma Polat 2 Ekim 1979’da halk düflmanlar› taraf›ndan katledilir.
Hasan Hakk› Erdo¤an 1960 y›l›nda Karakoçan Pamuklu köyü do¤umlu olan Hasan Hakk› Erdo¤an 1976 y›l›nda Proletarya Partisi’nin düflünceleri ile tan›flt›.1978’de TKP/ML üyesi oldu. O tarihten itibaren Elaz›¤, Tunceli, Malatya, Marafl, Mersin, ‹zmir ve ‹stanbul’un da ara-
Kavgada ölümsüzleflenler! lar›nda oldu¤u illerde görev yapt›. ‹flçi Köylü Kurtuluflu’nun yaz› kurulunda görev ald›. Elaz›¤ ve Adana’da iki kez tutsak düfltü ve yo¤un iflkencelerden geçirildi. ‹flkencede “s›r verip s›r vermeme” ilkesinin takipçisi oldu. Nefleli, araflt›rmac› ve ›srarc› yap›s› ile yoldafllar› aras›nda çok seviliyordu. 18 Eylül 1984’te ‹stanbul’da yakaland›. 30 Eylül’e kadar yo¤un iflkencelerden geçirildi. Hiçbir parti s›rr›n› düflmana vermedi. Üzerindeki sahte kimli¤i de kabul etmeyerek iflkencecileri adeta ç›lg›na çevirdi. ‹flkenceceler çareyi onu katletmekte buldular.
Bahattin Günel Tokat merkeze ba¤l› Dadukta (Çambulak) köyünde dünyaya geldi. Proletarya Partisi’nin Karadeniz’de yürüttü¤ü gerilla faaliyetinden etkilenerek mücadeleye bafllad›. Ayn› köyden Duran Salman’la birlikte milis faaliyeti yürüttü. Çal›flmak üzere gitti¤i ‹stanbul’da TMLGB’de faaliyetine devam etti. 1994 y›l›nda gerillaya kat›lan Bahattin Günel, ayn› y›l gerçekleflen 2. OPK (6. Konferans) sürecinde önemli görevler üstlenmifl ve bunlar› lay›k› ile yerine getirmifltir. Çal›flmak, daha fazla çal›flmak, çal›flmay› bir zevk haline getirecek kadar özümsemek. “Olmaz” denileni olur hale
PUSULA Sürecin sorunlar› militan bir çizgiyle afl›l›r! Bugün bulunduklar› alanlarda yüzlefltikleri sorunlar› çözmek için kafa yoran, ideolojik üretimde bulunan kadro ve militanlar›n say›s› yeterli de¤ildir. Oysa ideolojik sorunlar›n oldu¤u bu koflullarda inceleyen-araflt›ran, sorgulayan genç, dinamik beyinlere oldukça ihtiyaç vard›r. Çünkü; ideolojik berrakl›k s›n›fsal tutumda, kavgada uzlaflmaz bir netliktir. Bu netli¤e sahip olabilmek, zorluklarla savaflma cesaretine, çözüm gücüne sahip olmak anlam›na geliyor. Bu konudaki her zaafl› durufl beraberinde umutsuzlu¤u ve çözümsüzlü¤ü getirir. Tarihi tecrübeler bize bu konuda yaflanan her kafa kar›fl›kl›¤›n›n politik olarak kavgaya girmeyi de olumsuz yönde etkiledi¤ini göstermektedir. Yani, politik geliflmelere karfl› kay›ts›z tutum, s›n›f savafl›m›nda bedel ödemede cesaretsiz, korkular›na yenik düflmüfl bir flekillenifli kaç›n›lmaz hale getirir. Bunu aflman›n yolu, ideolojik olarak hakl›l›¤›na ve meflrulu¤una inanm›fl bir bilinç zenginli¤inden geçer. Kavgada
aktif ve atak bir tutum için bu gerekli ve zorunludur. Her f›rsatta ola¤anüstü bir süreçten geçti¤imizden, koflullar›n zor oldu¤undan bahsediyoruz. Evet bunlar do¤ru. Ama di¤er bir do¤ruysa; böylesi süreçleri aflmak için ciddi bir çaba, özveri ve eme¤in gerekti¤idir. Di¤er bir ifadeyle, böylesi koflullar rahat, gevflek bir çal›flma tarz›yla, özveri ve fedakarl›ktaki tereddütlü tutumlarla afl›lmaz. Dolay›s›yla zorluklarla çok yönlü savaflma yetene¤ine sahip yeni militanlar›n saflara kazan›lmas› oldukça önemlidir. Çünkü; savaflma cesaretine ve cüretine sahip olanlar süreç içinde tecrübe kazan›rlar. Buna inanmal›y›z ve dolay›s›yla görevlendirmede tutuk davranmamal›y›z. Ka¤›t üzerinde belli bir tecrübeye sahip olmalar›na ra¤men, kazanma bilincini ve militan özelli¤ini yitirenler bu sürecin ön aç›c›lar› olamazlar. Tam tersine yürümek için de¤il, yürümemek için üretecekleri teorilerle diri olan her fleyi çürütmeye devam ederler.
getirinceye kadar eme¤in ve emekçinin kudretinin bilincine olmak. O bunlar› yaflam›nda en iyi somutlayanlardand›. 27 Eylül 1998’de Dumanl› direniflinde yoldafllar›yla omuz omuza son mermisine kadar savaflarak flehit düfltü.
Ümit Güner Mersin’in Tarsus ilçesinde dünyaya gelen Ümit Güner 94–95 y›l›nda üniversite okudu¤u Kütahya Simav’da Proletarya Partisi’nin düflünceleri ile tan›flt›.1997 y›l›nda TMLGB’ye üyelik baflvurusunda bulundu. Simav’da Halkevi’nde ve kendi okulunda faaliyet yürüttü. K›sa bir dönem TMLGB’nin Çukurova Bölge Sorumlulu¤u’nu yapt›. Verilen her görevi tereddütsüzce kabul eden Ümit Güner 27 Eylül 1998’de Tokat Dumanl› direniflinde Zeynel Çalpar, Bahattin Günel ve Leyla Karatafl’la birlikte flehit düfltü.
Mehmet fiahin 1974 y›l›nda Tokat merkeze ba¤l› Ba¤deresi köyünde orta halli Türk milliyetine mensup Alevi bir ailenin çocu¤u olarak dünyaya geldi.1994 y›l›nda ö¤rencilik y›llar›nda tan›flt› Proletarya Partisi’nin düflünceleri ile, 1996 y›l›nda Karadeniz bölgesin-
Unutmamak gerekir ki, tecrübe ve deney çok yönlü yo¤un bir eme¤in, savaflma prati¤inin ürünüdür. Bu bilgiye, inanca, disipline sahip olanlar tecrübesizli¤i tecrübeye, deneyimsizli¤i deneyime dönüfltürürler. Ama s›n›f mücadelesi için yukar›da alt›n› çizdi¤imiz erdemleri yitirenlerin tüm deney ve tecrübelerinin çöplük malzemesi haline gelmesi kaç›n›lmazd›r. Bu demektir ki, bu erdemlere sahip olman›n yolu, sürekli ö¤renmek, yani kendi kendini çeliklefltirmektir. Bu ihtiyaca yan›t olamayanlar, zorluklarla savaflmak için devrimci bilincin sürekli gelifltirilmesinin zorunlulu¤una inanmayanlar her türlü anti-MLM anlay›flla savaflma prati¤inde de baflar›l› olamazlar. Çünkü; oportünizm, revizyonizm duyarl› güçlerin devrimci bilinçlerini yozlaflt›rmak için koflullar teorisi rehberli¤inde k›l›ktan k›l›¤a girmektedir. Tüm bunlar›n gerçek yüzünü a盤a ç›karmak için yüksek bir bilince ve sorgulama prati¤ine sahip olunmas› gerekti¤ini pratik her gün bize hat›rlatmaktad›r. Bu konudaki zaafl› durufllarla bu sald›r›lar› gö¤üslemek, bu sald›r›larda etkilenen kitleleri gerçeklerle yüzlefltirip harekete geçirmek mümkün de¤ildir. Çünkü, geliflme dinami¤i zay›flam›fl geri bilinçlerle önlerine ç›kan en-
Kavga okulu deki gerilla faaliyetine kat›ld›. ‹ki k›fl› d›flar›da geçirdi. Aya¤› so¤uktan yand›. Aylarca so¤u¤a, açl›¤a, yorgunlu¤a gö¤üs gerdi. Gerilladaki kod ad› Hüseyin’di. “Hüseyin yoldafllar› için Kaf da¤›na gider” denirdi gerilla içinde. Onlarca çat›flma deneyimini genifl arazi bilgisiyle birlefltirerek kendini gelifltirdi. Tokat Almus Kad›vakf› köyünde 27 Eylül 2001 tarihinde ölümsüzler kervan›na kat›ld›.
Cihan F›nd›k 1979 Dersim Pertek do¤umlu olan Cihan F›nd›k köyüne s›k s›k u¤rayan gerillalarla iç içe büyüdü. ‹stanbul’a tafl›nd›¤›nda Proletarya Partisi ile iliflkiye geçti ve TMLGB’de örgütlendi. ‹flçi-semt alan›nda faaliyet yürüttü. Ard›ndan bir süre iliflkisi koptu. ‹zmir’de Komsomol saflar›nda örgütlenerek yeniden mücadeleye bafllad›. 2000 A¤ustos’unda gerillaya kat›ld›. Her çat›flma savafl bilincini gelifltirdi, her flehit düflmana olan kinini art›rd›. Sinan Günel’in hesab›n› soracak eylem grubunun içinde yer ald›¤›n› duyunca heyecan ve sevinçten yerinde duram›yordu. Cihan F›nd›k bu görevi yerine getirirken flehit düfltü. Cihan F›nd›k’›n bu kararl› duruflunu sahiplenen Halk Ordusu gerillalar› Kad›vakf›’nda gerçeklefltirdikleri eylemle yoldafllar›n görevini tamamlad›.
gelleri aflmak yani, sorunlar karfl›s›nda ezilen de¤il, onlar›n çözeni, onlarla savaflmay› bir görev olarak alg›lamak zorlafl›r. Öyle ki, en ufak sorunun çözümü dahi zorluklarla, korkularla örülmüfl bir efsaneye dönüflür. Ve bu efsaneyi yaratan ise bizim geri bilincimizdir. Geri bilincimizin devrimci cüret ve cesaretimizde açm›fl oldu¤u tahribatlard›r. Bu tahribatlar›n giderilmesi ve kaybetti¤imiz savaflma ve kazanma bilincimizin yeniden kazan›lmas›yla olmaz dediklerimizi nas›l olur k›ld›¤›m›z› yaflayarak görece¤iz. Yine bugün içinden geçmekte oldu¤umuz sürecin zorluklar› tüm örgütlü güçlerimize daha büyük sorumluluklar almay›, özveri ve fedakarl›kta bulunmay› dayat›yor. Zorluklar ancak bu büyük özveri ve fedakarl›klarla afl›l›r. Baflar› ancak bu devrimci duruflla sa¤lan›r. Bugün devrimci tutum; eylemsizli¤e, verimsiz, iddias›z durufllara, her türlü tutuculu¤a ve özellikle zihinsel tembelli¤e karfl› militan bir ruhla savaflmay› emrediyor. fiu aç›k ki; devrimci militanl›k, akan berrak bir nehir gibidir. Her türlü kiri temizler. Dura¤anl›¤› yads›r, hayata hareketlilik kazand›r›r. Umutsuzluk yerine umut ve özgür bir gelecek sunar.
İşçi-köylü 26
19 Eylül-2 Ekim 2008
“Dünya maden ocaklar›ndaki iflçileri, ocaktan oca¤a birbirlerine ele uzat›yor flimdi” Maden, tafl kömür ve linyit en eski üretim maddeleridir. Emperyalistlerin bugün özellikle ba¤›ml› ülkelerde en çok yat›r›m yapt›¤› kaynakt›r maden. Bu, ayn› zamanda o ülkeleri daha çok sömürülmesine olmaktad›r. Bu geliflmeler nedeniyle ve çeflitli ülkelerde maden iflçilerinin deneyim ve tecrübelerini birbirlerine aktarabilmek için Almanya’da Uluslararas› Maden ‹flçi Semineri düzenleniyor. Bu sene de Gelsenkirchen flehrinde 28-30 A¤ustos 2008 tarihinde 3. Seminer gerçekleflti. 28 A¤ustos günü ö¤leden sonra genel programa dair bir bilgilendirme yap›ld› ve gelen uluslararas› delegeler selamland›. 29 A¤ustos’ta bir maden oca¤›na ziyarete gidildi ve orada bulunan iflçilerle bir söyleyifli yap›ld›. Delegeler özellikle enternasyonal dayan›flman›n önemi üzerine durdular ve madenci aileleriyle sohbet ettiler. Türkiye, Endonezya, Bolivya, Venezüella, Peru, Kolombiya, Vietnam, Çek Cumhuriyeti, Kazakistan, Polonya, Filipinler, Bangladefl, Hindistan ve Güney Afrika’dan kat›l›m oldu. Cumartesi 30 A¤ustos’ta “Kumpel Für Auf” örgütü genel bir aç›l›fl yapt› ve bir divan seçildi, divanda hem bir kurum temsilcisi ve MLPD’nin genel baflkan› Stefan Engels yer ald›. Divan seçiminden sonra “Kumpel Für Auf”’un k›sa tarihçesini anlat›ld›. Maden ‹flçilerin Birli¤i (yani “Kumpel Für Auf”) bugün Almanya’da 8 eyalette çal›flmalar› yürütmektedir. Bu seminerin gerçekleflmesinde devlet engeller ç›karma çal›flt›. Sadece Alman emperyalist devleti de¤il, di¤er devletler de engellemeye çal›flt›. Vizeler verilmedi, aktivistler tehdit edildi vb. Hindistan’dan kat›lacak olan temsilcisi (Andra Pradesh bölgesinden) seminerin bafllad›¤› günde vize ald› ve ancak son güne yetiflti. Baz› büyük sendikalar özellikle devlet ile ortak çal›flan sar› sendika önderlikleri seminere karalama propagandayla zarar verme çal›flt›, Gelsenkirchen’de resmi bir selamlamas› olmas›na karfl›n eyalet baflkan› ve muhtar› sorun ç›kard›. Ancak flu çok net görüldü ki; tüm engellere ra¤men toplam 700 kifli Cumartesi günü kat›ld›. Salonun dolu olmas›ndan dolay› d›flar›da canl› ba¤lant› da sa¤land›. “Birbirimizden ö¤renecek çok var, zaferlerimizden ve yenilgilerimizden de” slogan›yla ülke rapor bölümüne geçildi. Bugün maden iflçileri birçok ülkede say› olarak az olsada hala sanayi sektöründe önemli bir yer tutmaktad›r. Ülke raporlar k›ta fleklinde aktar›ld›, ilk olarak Bat› Avrupa sunum yapt› Almanya, ‹ngiltere, ‹spanya ve Türkiye. Bafllamadan divan bir aç›klamada bulunarak Türkiye gerçekten sadece Bat› Avrupa’da
olmad›¤›n› aslen büyük bir k›sm› Asya’da oldu¤unu ve genel olarak bir köprü ülkesi oldu¤unu fakat Türkiye’nin di¤er do¤u ülkelerine k›yasla AB’ye en s›k› siyasi-ekonomik ba¤lar› vard›r ve bundan dolay› Bat› Avrupa bölge raporuna al›nd›¤›na dair aç›klamas› yap›ld›. Madencilik Bat› Avrupa ülkelerinde 100 y›ldan fazla, baflta çelik ve enerji sektörleri olmak üzere her ülke ekonomisinin ulusal hammadde sa¤lay›c›s›yd›. 1950’li y›llarda ç›kar›lan kömür miktarlar› ve çal›flanlar say›lar› ve yüksek düzeye ulaflm›flt›. 1960’l› y›llarda ise petrol durdurulmaz bir biçimde enerji ve kimya sektörlerinin en önemli hammadde konumunda yükselmeye bafllam›flt›r. Art›k ç›kar›lacak kömür miktarlar›n›n devlet sübvansiyonu yard›m›yla sistematik olarak düflürülmeye, ifl yerlerinin kitle halinde y›k›lmaya ve madenlerin ard› ard›na kapat›lmaya baflland›. Ki bu süreç, Saar ve Ruhr bölgelerinde on y›llarca süren yap›sal bir kriz boyutunu ald›.
Çin Datong Coal Group holdingiyle anlaflmalar imzaland›; kömür holdingi Shenhua grubu 200 milyon ton taflkömürü iflletme imtiyaz› için bafl vuru yapt›. 1993 Türkiye Kömür ‹flletmeleri (TK‹) iki ayr› flirkete bölünmüfltür. TTK madencileri 1.400-2.000 YTL (700-1.000 Euro) ayl›k al›rken özel flirketlerde çal›flan iflçiler 600-1.000 YTL’ye (300500 Euro) çal›flt›r›l›yor. Ortalama çal›flma haftas› 45 saattir; fazla mesai ek üçrete genelde ödenmez. ‹fl kazalar› çok; Türkiye’de her yedi dakika bir ifl kazas› meydana geliyor; dolays›yla malul say›s› çok yüksek. Bat› Avrupa’n›n ard›ndan Do¤u Avrupa bölge raporu sunuldu. Bütün seminer boyunca Do¤u Avrupa’n›n performans› ve etkisi yo¤undu. Polonya, Çek Cumhuriyeti, Romanya ile Bulgaristan’›n, birbirine do¤rudan komflu ülkeler olmaktan öte bir çok benzeri özellikler tafl›maktad›r. “SB egemenli¤in alt›nda 1989 y›l›na kadar COMECON (Karfl›l›kl› Ekonomik Yard›m Konseyi) bünyesinde birleflmifl olmalar›ndan dolay› benzer geçmiflleri var, madencilik sektöründe
*Bat› Avrupa madencili¤ine iflyeri k›y›m› Almanya ‹ngiltere ‹spanya Fransa
1969
1983
2000
182.650
130.001
1976
2001
2008
300.000
12.712
4.000
1981
1997
2007
22.150
8.790
6.000
1960
2004
2008 30.000
40.000 Türkiye
1960
1987
2004
2007
65.000
39.000
16.300
12.400
Fransa, Almanya ve ‹spanya’da mücadelelerin önüne geçme politikas› izlenip milyonlarca Euro harcanarak “kömür üretiminden sosyal bar›fl koruyacak biçimde ç›k›laca¤›” hayali yayg›nlaflt›r›ld›. Önemli mücadeleler ortaya ç›kt›. Bunlar›n en uzun duran›, en çetin yürütüleni ‹ngiltere madencilerinin 1984/85 y›llar›nda tam bir y›l yürüttükleri grevdi; bu grev yenilgiyle sonuçland›. Zonguldak’tan kat›lan raporu sundu, Türkiye’deki kömür üretimi 3.3 milyon tondur maden iflçi say›s› ise 12. 400 ancak bu rakam resmi kaynaklar›ndan al›nd› çünkü madenci say›s› çok daha fazlad›r. Karadeniz maden bölgesi Zonguldak’ta befl tane büyük maden var. Taflkömürü üretimi uzun bir gelene¤e sahiptir (1848’ten bu yana üretilmektedir). Yer alt› üretim 1.200 m derinli¤ine kadar yap›lmaktad›r. Üretimin ve istihdam›n afla¤› yukar› % 25’i özel flirketlere ait 23 madende gerçeklefltirilmektedir. 2006’ta
benzer yap›lar bulunmaktad›r. SB ve COMECON’ UN çöküflünden sonra bu ülkelerin madencileri 1990/91 y›llar›nda madenlerin kapat›lmas›na ve toplu iflten ç›karmalara karfl› a¤›r ve yo¤un mücadeleler verdiler. Bu mücadeleleri, Dünya Bankas› ile IMF’nin diktas› alt›nda söz konusu ülkelerin madencili¤inin “modernlefltirilmesine” ve AB’nin bu ülkeleri içeren genifllemeye haz›rlanmalar›na yönelik tek tip “yeniden örgütleme önlemleri” izledi. Madenlerin kapat›lmas›n› protesto eden yeni eylemler dalgalar taflt›. ‹flçi sendikalar ile birlikte iflyeri k›y›m› ‘sosyal bar›fl›’ koruyacak biçimde ve madenci mücadelelerinin önüne geçme önlemleriyle gerçeklefltirilmeye çal›fl›ld›. Geçti¤imiz son aylarda madencileri mücadeleleri yine fazlalaflmaktad›r. Mücadelelerin hedefleri
aras›nda çal›flma ve yaflam koflullar›n›n iyilefltirilmesi önde geliyor”.(sunumdan al›nt›) Genel bölge tan›m›n ard›ndan, Rusya, Ukrayna ve Kazakistan, Polonya, Çek Cumhuriyeti tek tek ülke raporlar›n› sundu. Her bölgenin ard›ndan soru cevap bölümü aç›ld›. Özellikle baz› Do¤u Avrupa ülkelerini AB’ye al›nmas›ndan sonraki farkl›l›klar› üzerine duruldu. Ard›ndan Asya-Pasifik Okyanusu bölge raporu sunuldu, ancak temsilciler gelemedi için bir tek Filipinler KMU ad›na bir konuflmac› ülke raporu sundu. Ö¤le aradan sonra Latin Amerika bölge raporu aktar›ld›, Venezüella, Peru, Kolombiya, Bolivya ve Arjantin raporlar sunuldu. Arjantin gelemedi için raporu divan taraf›ndan okundu. Özellikle Venezüella’ya soru cevap bölümünde Chavez hükümeti seçildikten sonra ne tür geliflmeler maden sektöründe yafland›¤›n› soruldu. Son bölge olarak asl›nda çokta ilginç bir flekilde yap›ld›; ABD, Avustralya ve Güney Afrika. ABD, Avustralya ve Güney-Afrika, dünyan›n en büyük befl kömür ç›karan ülkelerinde yer almaktad›r. En büyük süper güç olan ABD hammadde pazarlar›nda ola¤anüstü sald›rganl›k gösteriyor. Avustralya’da uluslararas› tekeller inan›lmaz boyutlarla hammaddelerin gasp›n› yürütmektedir. Güney-Afrika, yar› sömürge olsada, muazzam ihracat fazlalar›na sahip ve Afrika k›tas›n›n en geliflmifl sanayi ülkesidir. Raporlar bölümünden sonra akflam saatlerinde; ‹fl E¤itim Merkezinde büyük bir kültürel etkinli¤i yap›ld›. ‹kinci gün Pazar saat 09:00’ta önce Hindistan’a k›sa bir söz hakk› verildi ve genel olarak ve özelde Andra Pradesh bölgesindeki maden iflçilerinin durumunu aktard›. Sonra son kalan gündem madde üzerine devam edildi. Konu; Uluslar aras› Koordinasyonu. Yani maden iflçilerin verdikleri mücadeleleri daha ortak ve koordineli bir flekilde olmas› bak›m›ndan uluslararas› bir a¤›n oluflturulmas› karar alt›na al›nd›. Ayn› zamanda, art›k sadece ismi Seminer olarak de¤il konferans olarak geçmelidir çünkü seminer ba¤lay›c› bir fley de¤ildir ama konferans› demek daha ba¤lay›c› olmak demek ve daha örgütlü olmak demek. Bu düflünce de karar alt›na al›nd›. Konferansa DDSB’nin de sundu¤u mesajlar› zaman darl›¤›ndan dolay› okunamad› ancak herkese da¤›t›ld› ve ç›kart›lacak broflürde yay›nlanacak. Son olarak delegeler sahneye gelerek son bir kez ‘Maden ‹flçi fiark›s›’ söylediler ve delegeler ülkelerinden getirdikleri hediyeleri “Kumpel Für Auf”’a verildi. Seminer alk›fllarla sona erdi.
İşçi-köylü 27
19 Eylül-2 Ekim 2008
Yaflama ›fl›k tutan sözler... * Düflünmekten utanm›yorsan, söylemekten de utanma. (Montaigne) * ‹ki adam hapishane parmakl›klar› aras›ndan bak›yor. Biri çamuru görüyor, di¤eri gökyüzünü… (Anonim) *Rüzgar mumu söndürür, yang›n› alevlendirir. (Anonim) * Küçük ifllerle u¤raflanlar, ço¤u zaman büyük iflleri göremeyecek hale gelir. (Benjamin Franklin) * En büyük zaman h›rs›z› karars›zl›kt›r.
‹stenç ile ayn› anlam› tafl›yan irade: “‹nsan›n bir eylemi gerçeklefltirme sürecindeki iç ve d›fl çeliflmeleriyle belirlenen bilinçli kararl›l›¤›” olarak tan›mlanabilir. Di¤er bir deyiflle, bir fleyi yapma ya da yapmamay› fleçmemizi sa¤layan etkidir. Kal›t›mla gelen genlerden yans›yan özelliklerin, e¤itim, çevre-koflullar› ve etmenlerinin gelifltirilmesi sonucu, kifliyi yaflam boyu etkileyen bir öge olarak, bireyin azmini yönlendiren ve düzenleyen irade, kifliye özgü nitelikler gösterir. Çocuklu¤un geliflim dönemleri izlendi¤inde, ilk yafl›n sonuna do¤ru çocu¤un kas ve hareket dizgesinin de¤iflimi gözlenebilir. (Aya¤a kalkmak ve yürüyebilmek gibi yatay ve ba¤›ml› olufltan, dikey ve hareketli, özerk olufla geçifl gibi.) Bunun yan› s›ra, çocukta ifleme ve d›flk›lama ifllevlerini gören kaslar olgunlaflmakta, art›k iste¤e göre yap›labilmektedir. Yani çocuk isterse tutabilir, isterse b›rakabilir. Böylece birbirlerine karfl›t iki istek, iki e¤ilim ortaya ç›kar ve birbirine karfl›tl›klar aras›nda seçim yapma iradesi kazan›r. Bu durum, insan için yeni bir yetinin geliflmesi demektir; istemek ya da istememek; yapmak ya da yapmamak. Bu ayn› zamanda özerklik duygusunu biçimlendirir ve giderek toplumsal anlam tafl›yan birçok davran›fla yans›yarak genifller... Kendini denetleyebilme duygusundan iyi niyet ve onur duygusu do¤ar. Öyleyse özerklik duygusu, bireyin yaln›zca ayr›laflm›fl oldu¤unun alg›lanmas› de¤ildir. Ayn› zamanda, karfl›t dürtü ve e¤ilimler aras›nda bir seçim yapabilme ve kendi kendisini denetleyebilmedir. ‹nsan iradesi her insan›n do¤ufltan gelen fiziksel ve ruhsal yap›s›na, ald›¤› e¤itime ve yaflad›¤› toplumsal çevreye göre farkl›l›klar gösterir. Bu nedenle, çeflitli olaylar karfl›s›ndaki davran›fllar›na göre insanlara iradesiz, zay›f iradeli, güçlü iradeli ve özgür iradeli gibi s›fatlar veririz. ‹radenin iki temel bilefleninden bahsetmek mümkün. Bunlardan ilki
(C. Floyd) * Yapaca¤›m diye vakit geçirme, yapt›m de! (Plautus) * Büyük adamlar›n amaçlar›, küçük adamlar›n ise yaln›zca istekleri vard›r. (Dünya atasözü) * Daha iyi olmaya çal›flmayan, iyi olarak da kalamaz. (Cromwell) * Ad›m ad›m küçük baflar›lar dizisi yaratabilirsin. Her yolculuk ilk ad›mla bafllar. Ama gidece¤imiz yere ulaflmak
“seçme ve karar verme” iken ikincisi de “eylemdir”.
1. Seçme ve Karar Verme: Seçimlerimizi eyleme dönüfltürebildi¤imiz oranda irademizi kullanm›fl oluruz. Özgür seçimler yapamad›¤›m›z, seçim yapsak bile bu seçimler do¤rultusunda eylemde bulunamad›¤›m›z zaman irade eksikli¤i içinde yaflar›z. ‹rade eksikli¤i gösterdi¤imizde de niteli¤i düflük bir varolufl sergilemifl oluruz. Karar verme; sorun çözme ve bir engeli aflman›n her evresinde temel bir aflama oluflturur. “Karar” sözcü¤ü, “bir sorun üzerinde düflünerek uygun o l a n
Okur
için ikinci, üçüncü ve gerekli tüm ad›mlar› atmak zorunday›z. (Dan Millman) * Bir noktaya ulaflman›n yirmi de¤iflik yolu olabilir… Ama bir an önce bunlardan birine bafllamal›s›n›z. (Ralph Waldo Emerson) * Riske girmeyen ilerleyemez, kaplumba¤a bile ilerlemek için kafas›n› d›flar› ç›karmak zorundad›r. (La Edri) * Yapmad›¤›n›z at›fllar›n % 100’ünü ›skalars›n›z. (Wayne Gretzky)
fl›r..
2. Eylem: Seçimlerimiz, gözlenebilir nitelikte olur veya olmaz. Eylemde bulundu¤umuzda, ise seçimlerimiz gözlenebilir hale gelir. Eylem ve davran›fl efl anlaml› olmay›p, bütün davran›fllar›m›z içinden bilinçli, amaçl› ve örgütlü olanlara “eylem” ad› verilir. Bir kiflinin eylemleri bafll›ca iki nedene dayanabilir: ‹lk neden, eylem, bireyin kendi seçimine dayanabilir. E¤er kendi seçimlerimize dayanarak eylemde bulunursak, bu durumda irademizi sergiliyoruz demektir. ‹kinci neden ise, bire-
. . . e n i r e z ü ‹rade çözümü bulmak ve bu çözümü eyleme geçirmek” anlam›na gelir. Eylemin niteli¤ine göre bu bazen bir de¤il bir dizi karar anlam›na gelebilir. Son tahlilde karar, bütün karmafl›k ifllemlerin, süreçlerin sonucunda ulafl›lan “evet” ya da “hay›r” cevab›na indirgenebilir. Kararl› davran›fl, al›fl›lagelen, iradeli davran›fl anlam›na geliyor. Karars›zl›k ise, insan›n davran›fl ve eylemlerindeki dengeyi, düzeni, ölçüyü ve uyumu bozar. Karar vermenin ve eyleme geçmenin önemi, televizyon kanallar› aras›ndan izlenecek program›n seçiminde bile ortaya ç›kar. Karars›zl›k, fiziksel ve içsel çat›flmaya, çeliflmeye yol açt›¤›ndan, kiflinin huzur ve rahat›n› kaç›r›r. Önemliönemsiz pek çok konuda iradeli davran›fla ihtiyac›m›z vard›r. K›saca seçme, önümüzdeki olas› seçeneklerden birini di¤erlerinden ay›rmak ve gerçeklefltirmek demektir. Gerçekten de ne istedi¤imizi bilmemiz, yani seçim yapmam›z önemlidir. Sa¤l›kl› seçimler yapabilmek bireyi güçlü k›lar. Seçim yapmakta s›k›nt›ya düflmemizin temel nedeni, duygu ve isteklerimizi yeterince bilmemektir. Gerçek isteklerimizi fark edebildi¤imiz ölçüde, sa¤l›kl› seçimler yapmam›z, kararlar›m›z› s›k›nt›ya düflmeden vermemiz kolayla-
yin eylemi, baflkalar›n›n seçimlerine dayanabilir. Bu koflulda eylemlerimiz bir baflka iradenin ürünüdür. Bazen de içimizdeki isteklere uygun do¤ru seçimler yapar›z, ancak bunlar› eyleme dönüfltürmekte güçlük çekeriz. Gerek isteklerimize uygun seçimler yapabilmek, gerek bu seçimleri eyleme dönüfltürebilmek, insanlar›n kendilerini ve birbirlerini e¤itmeleriyle mümkündür. ‹rade e¤itimi her yaflta olas›d›r; ancak bu e¤itimin çocuklara verilmesi daha ifllevsel olabilir. Çocuklara irade e¤itimi vermek istedi¤imizde temel strateji ve yaklafl›m›m›z, çocu¤un tek bafl›na verebilece¤i temel bir tak›m kararlar› ona b›rakmak olmal›d›r. Bir tak›m küçük kararlar› sürekli çocuklar ad›na verdi¤imiz zaman, onlar› gelecekte özgür seçimler yapamayan, iradesi zay›f bireyler haline getirmemiz muhtemeldir. Ak›l, sezgi, e¤itim ve kültür gibi bireyin düflünce ve bilincini oluflturan olgular, bireyin iradi davran›fllar›n› da belirlemektedir. Bu flekilde, bir davran›fl›n iradi de¤erlendirilebilmesi için, o davran›fl›n düflünce ve sorumluluk ürünü olmas› gerekecektir. Yaflamda düflünce eylemden önce gelir. Yani kiflinin bir eylem yapabilmesi için, önce o eylemi yapt›ran düflüncenin olgunlu¤a eriflmesi gerekir. Bir kiflinin yapt›¤› eylemle-
re bakarak, ald›¤› kararlar› irdeleyerek, o kiflinin düflüncesinin ak›fl fleklini ve formasyonunu anlamam›z olas›d›r. Düflünce, tüm çat›flan güçlerin, tüm olumlu ve olumsuzluklar›n birbirleriyle karfl› karfl›ya geldikleri ve sürekli savaflt›klar› bir arenad›r. ‹nsan›n düflünce tarz›n› de¤ifltirebilmesi, geçmiflinin derinliklerinde adeta gömülü bulunan; eski, köhnemifl ve peflin yarg›l› düflünce ve al›flkanl›k putlar›ndan kendisini s›y›rma çabas›na girmesi ile olas›d›r. Do¤ru düflünce al›flkanl›¤› edinme; bir e¤itim olay› ve bir yaflam felsefesidir. Çünkü insanl›k hep olumsuz ifadeler, korkular ve yorumlarla düflünmeye flekillendirilmifltir. Bir konuyu iyi anlayabilmek için, öncelikle, zihnin, o konuyu do¤ru anlayacak flekilde donat›lmas› ya da konuyu do¤ru anlamaya haz›r hale gelmesi gerekmektedir. Bunun ad›, do¤ru düflünmeyi bilmektir. Herkes, do¤al olarak, do¤ru düflünmenin ne oldu¤unu düflünmeden do¤ru düflündü¤ünü düflünür. Oysa insan›n önyarg›lar› vard›r; zaman zaman, baz› olay ve olgular›, “ifline geldi¤i flekilde” anlama ve de¤erlendirme gibi kötü bir al›flkanl›¤a sürüklenebilmektedir. Bazen, ç›karlar insan›n do¤ru düflünmesini engellemektedir. Bazen de sosyal bask›, insan› do¤ru düflünme yöntemleri konusunda miyoplaflt›rabilmekte, hatta körlefltirebilmektedir. Do¤ru düflünmek, insan›, olay ve olgular› olduklar› gibi görmek, fikirler ve olaylar aras›ndaki ba¤lant›lar› do¤ru tespit etmek, do¤ru aç›klamak, do¤ru anlamak ve do¤ru yorumlamakt›r. Normal s›n›rlar›n ötesindeki korku, sevgi, ba¤›ml›l›k, duyars›zl›k, do¤ru düflünmeyi engelleyen nedenler aras›nda say›lmaktad›r. Zihnin do¤ru çal›flabilmesi için, insan akl›n›n çeliflkileri kolayca fark edebilme özelli¤inin körelmemifl olmas› laz›md›r. Bir çeliflmeyle karfl›laflt›¤› zaman aktif hale geçmek insan akl›n›n özel niteliklerinden biridir. ‹nsanl›k tarihindeki her türlü ilerleme buradan kaynaklan›r. ‹nsan, çeliflmeleri bilinçli flekilde fark edip de buna karfl› eylemle tepkide bulunmaktan al›konacak olursa, bu çeliflmelerin varl›¤›n› ister istemez inkar etmifl olacakt›r. Çe-
İşçi-köylü 28
Okur liflmeleri uyumlu bir hale getirme, böylece onlar› inkar etme, bireysel hayattaki rasyonalizasyonlarla toplum hayat›ndaki burjuva ideolojilerin sayesinde gerçekleflmektedir. fiu var ki, kendi kültüründen olan insanlar›n ço¤unun paylaflt›¤› ya da güçlü otoritelerin öne sürdü¤ü düflünceleri gerçekmifl gibi kabul etmek de insan›n üzerinde düflünülmesi gereken özelliklerinden biridir. Çeliflmeleri uyumlu hale getirmeye çal›flan burjuva ideolojiler kamuoyu ya da otoriteler taraf›ndan desteklenecek olursa, insan›n kendisi tam olarak huzura kavuflmasa bile, akl› yat›flm›fl olacakt›r. ‹radelerin k›s›tlanmas›nda etkin güç olarak medyan›n ifllevi burada bir kez daha görülebilir. ‹nsan, sosyal bir çevre içinde do¤ar, yaflar ve ölür. ‹nsan›n yaflad›¤› bu sosyal düzeni sa¤layan sosyal iliflkilerinin zeminini oluflturan hukuk, din ve ahlak kurallar› mevcuttur. ‹nsan kendi iradesiyle bütün yapt›klar›ndan veya yapamad›klar›ndan dolay› kendine karfl› birey olarak sorumlu olman›n yan› s›ra, topluma karfl› hukuken ve ahlaken de sorumludur. Ne bireysel, ne de sosyal hiçbir varl›¤›n bilinçsizce veya tesâdüfi hareket etti¤i düflünülemez. Her hareketi meydana getiren neden olarak mutlaka bir iradenin ve belli bir amac›n varl›¤› kaç›n›lmazd›r. Toplumsal hareketlerde de sosyal bir irade söz konusudur. Buna, bireysel iradelerin toplumsal boyuttaki bir örgutlenmesi diyebiliriz. Hukuk kurallar›, zorla yapt›r›m gücü olan ku-
rallar olup, s›n›fsal irade taraf›ndan konulan ve insan davran›fllar›n› yönlendiren emir, yasak ve izinler olarak tan›mlanabilir. Hukuk da, hukuk kurallar›n›n bütününden oluflmufl bir düzendir. O halde, hukuk düzeni, insan davran›fllar›n›n egemen irade taraf›ndan yarat›lan zorlay›c› bir bask› düzeni olarak tan›mlanabilir.
Özgür ‹rade “Hür ‹rade, konuyu bilerek karar verme gücünden baflka bir fley de¤ildir.” Engels Ak›l ve özgür iradenin ön plana ç›kmas›yla ilk fikir çat›flmalar›, farkl›l›k ve anlaflmazl›klar da su yüzüne ç›kmaya bafllar. Bu, bir yerde bir y›¤›n anlaflmazl›klar olarak görünse bile insan›n geliflmesinin de bafllang›ç noktas›d›r. Yaflamda hiçbir fley, önündeki engelleri y›kmadan elde edilemez. ‹nsanlarda karar alma ve karar› yerine getirebilme özgürlü¤ü vard›r. Karar alma, olanaklar karfl›s›nda bunlardan birini seçebilme serbestisidir. ‹nsan bu yetkiyi küçüklü¤ünden beri kendinde bulur. Dolay›s›yla düflünce özgürlü¤ü ve bunu uygulama yani hür irade do¤al olarak insanda do¤ufltan varolmaya bafllar. Tasarlad›¤›m›z bir eylemi, düflünceye uygun olarak gerçeklefltirebilme, ancak iç ve d›fl koflullar›n uygunlu¤uyla mümkün olur. Nedensellik ilkesine göre evrende oluflan her hareketin bir nedeni olmak zorundad›r ve ortaya ç›kan hareket veya enerji de baflka sonuç-
lara neden teflkil etmektedir. Filmi geriye do¤ru oynatt›¤›m›zda, evrende ilk atomun ya da ilk enerjinin oluflum an›, yine evrendeki son atomun ya da son enerjinin oluflumunun veya yok olmas›n›n nedeni olmaktad›r. K›sacas› kat› ve de¤ifltirilemez bir neden-sonuç iliflkisi içinde kesin ve de¤ifltirilemez bir kader kavram› ortaya ç›kmakta olup, böyle bir evren modelinde, özgür iradeden bahsetmenin mümkün olmad›¤› art›k anlafl›lmaktad›r. O nedenle nedensellik ilkesi kat› kurallardan kurtularak, olas›l›¤› da kendi içinde bar›nd›ran biçimde, diyalektik yoruma yönelifl halindedir. Bireyin yap›p etmelerindeki seçeneklere kendi istem ve e¤ilimleri do¤rultusunda karar verme yetene¤i ya da gücü olan irade, insana do¤ufltan verilme bir yeti olmay›p, bireyin bu yetiyi yarat›c› ve etkin flekilde kullanabilmesi için bir mücadele vermesi gerekmektedir. Bu u¤rafl ve mücadele iki ayr› alanda söz konusudur. Bunlardan ilki ve mücadelesi daha kolay olan›, bask›lara ve d›fl etkilere karfl› olan savafl›md›r. Bu savafl›m› kazanabilen birey, kendisine ait tüm düflünce, davran›fl ve eylemlerine kendi karar verebilir. Di¤eri ve daha zor olan› ise, bireyin kendi benli¤ine karfl› olan içsel savafl›m›d›r. Bu savafl›m›n belir¤in özelli¤i de, kiflinin öncelikle dürüstlük ve cesaretle eylem ve davran›fllar›ndaki hata ve kusurlar›ndan dolay›, özelefltiride bulunabilmesidir. (Bir ‹K okuru)
Yeni kot markas›: Ölü Jean! Silikozis hastal›¤›na yakalanan iflçilerle dayan›flmak için oluflturulan kottaslama.org internet sitesinin 6 Eylül Cumartesi günü ‹HD ‹stanbul fiubesi’nde düzenledi¤i bas›n toplant›s›nda ölüme mahkum edilen iflçilerin yaflad›klar› anlat›ld›. Toplant›ya, Dr. Figen Arsevem, ‹. Ü. Ö¤retim Üyesi Prof. Dr. Zeki K›l›çaslan, Av. Özlem Ayata ve kot tafllama iflçileri Mehmet Bekirbaflak, Gazi Polat ve Hamza Gültekin kat›ld›. “Kotlar beyazl›yor, hayatlar karar›yor” fliar›yla düzenlenen toplant›da, tedavisi olmayan Silikozis hastal›¤› ile ölüme mahkûm edilen kot tafllama iflçileri, çal›flma koflullar›n› anlatt›. ‹flçiler, gerekli koruyucu maddelerin pahal› oldu¤u için patronlar taraf›ndan al›nmad›¤›n› belirtti. Türkiye’de 10 bine yak›n kot tafllama iflçisinin bulundu¤unu dile getiren iflçiler, ço¤unun yaflad›klar› hastal›ktan habersiz oldu¤unu da ifade etti. Toplant›y› düzenleyen kurumlar ad›na bir konuflma yapan Çi¤dem
Bayrak “fiirketler, markalar bu iflçiler için ölüm oluyorlar. fiirketler, Silikozis Hastal›¤› nedeniyle Avrupa’n›n çeflitli ülkelerinde yasaklanmas›yla buralara tafl›nd›lar. Levis, Lee, Little Big, Diesel, Mavi, Collezion ve Adil Ifl›k gibi yabanc› ve yerli marka flirketler, iflçilerin nas›l çal›flt›klar›n› bildikleri halde bu rezalet uygulamay› sürdürdüler. Vicdans›z bir flekilde hastal›¤› ve ölümleri izlediler. Bilinçli olarak öldürdüler” diye konufltu. Bayrak, Çal›flma Bakanl›¤›’na ba¤l› müfettifllerin, sorunu gündemlefltirenlere, konunun üzerine gidenlere “Bu konuyu fazla kurcalamay›n, ihracat›m›z fazla” dedi¤ini belirtti. Sinevizyon gösterimi de düzenlenen toplant›da kot tafllama iflçileri yaflad›klar›n› aktard›. Mehmet Bekir Baflak, y›llard›r çal›flt›¤›n› ve Silikozis hastal›¤›na yakaland›¤›n› söyledi. Hastanede yatarken patron taraf›ndan iflten at›ld›¤›n› söyleyen Baflak “Çal›flma koflullar› berbat, yo¤un toz ve dumandan
atölyede iyi ›fl›kland›rma olmas›na ra¤men mal› göremiyoruz. Ço¤u iflçi aral›ks›z çal›flmaya zorlan›yor” dedi. ‹flçi Hamza Gültekin ise denetimsizlik yüzünden çok say›da iflçinin kötü koflullarda çal›flmas›n›n önüne geçilmedi¤ini belirtti. Gültekin, bask›lar sonucu birkaç atölyenin k›smi de olsa çal›flma koflullar›n› düzeltti¤ini söyledi. Prof. Dr. Zeki K›l›çaslan, bakanl›¤›n gerekli ilgiyi göstermedi¤ini ve müfettifllerin denetimlerden kaç›nd›klar›n› kaydetti. Silikozis’in meslek hastal›¤› kapsam›na al›nmad›¤›n› belirten K›l›çaslan, hastal›¤›n ücretsiz tedavi edilmesi gerekti¤ini, çal›flt›r›lan iflçilerin kay›t d›fl› ve sigortas›z oldu¤unu ifade etti.
Kot tafllama iflçileri katillerin peflinde! 9 Eylül Sal› günü Bak›rköy Adliyesi’nde biraraya gelen kot tafllama iflçileri atölyelerinde gerekli önlemler al›nmad›¤›n› hat›rlatarak sorumlular
19 Eylül-2 Ekim 2008
Yaflfla as›n 2 Eylül direniflfliimiz! 1 May›s Mahallesi halk› 2 Eylül 1977’de, 5’i Partizanc›, toplam 12 flehit vererek, binbir türlü zorlukla, kanlar›n› harç yaparak kurduklar› mahallelerine bir kez daha sahip ç›karak, 2 Eylül flehitlerini yapt›klar› yürüyüflle unutmad›klar›n› bir kez daha gösterdiler. 2 Eylül Sal› günü gerçekleflen yürüyüfl, saat 16.00’da Pir Sultan Abdal Kültür Derne¤i ve Cemevi’nde, mahallemiz flehitleri için verilen yemekle bafllad›. Yeme¤e kat›lan kitle, yemekten sonra yap›lacak yürüyüfl için, sloganlar eflli¤inde toplanma yerine do¤ru harekete geçti. Burada kortejler oluflturulurken, kortejin en önünde mahallemizin flehitlerine ait foto¤raflar›n yer ald›¤› bir pankart ve onun arkas›nda ise, “31. y›l›nda 2 Eylül ruhuyla yozlaflmaya karfl› kültürüne sahip ç›k” yaz›l›, eylemi örgütleyen kurumlar›n isimlerinin de yer ald›¤› bir di¤er pankart aç›ld›. Pankartlar›n ve sloganlar›n ortak oldu¤u yürüyüfle, herkes kendi flamalar› ve dövizleriyle kat›ld›. Partizan, Halk Cephesi, DTP, ESP, DHP ve daha çok say›da kurumun kat›l›m›yla örgütlenen yürüyüfle, bizler de Partizan olarak flamalar›m›zla ve kitlesel bir kat›l›m sa¤lad›k. Yürüyüfl boyunca “Yaflas›n 2 Eylül direniflimiz”, “2 Eylül flehitleri ölümsüzdür”, “2 Eylül’ü unutma mahallene sahip ç›k” gibi sloganlar at›l›rken, yürüyüfl son durakta bulunan, 30 A¤ustos ‹lkö¤retim Okulu’na kadar sürdü. Burada kitlenin toplanmas›yla program bafllat›ld›. Önce 2 Eylül flehitleri flahs›nda, tüm devrim flehitleri için 1 dakikal›k sayg› duruflu yap›ld›. Daha sonra ise, eylemi örgütleyen kurumlar ad›na ortak bas›n metni okundu. Bas›n metninin okunmas›ndan sonra eylem sloganlar›n at›lmas›yla sonland›r›ld›. (1 May›s Mahallesi Partizan)
hakk›nda savc›l›¤a suç duyurusunda bulundular. Burada bir bas›n aç›klamas› yapan iflçiler, röntgen filmleri üzerlerinde “KottafllaMA”, “Kotlar beyazl›yor, hayatlar karar›yor” ve “Kapitalizm öldürür” yaz›l› dövizler tafl›d›. Kot tafllama iflçileri bas›n aç›klamas› yapt›ktan sonra Çal›flma ve Sosyal Güvenlik Bakanl›¤› yetkilileri, ilgili yerel yönetimler ve patronlar hakk›nda suç duyurusunda bulundular. Aç›klamay› okuyan Abdülhalim Demir, ma¤duriyetlerini dile getirmek için topland›klar›n› ifade etti. Demir, “Akci¤erlerimiz bitmifl durumda. Efora ba¤l› nefes darl›¤› çekiyoruz. Ama bakmakla yükümlü oldu¤umuz ailelerimiz var. Akci¤erlerimizin patlama riskine ra¤men, onlara bakmak için ç›rp›n›yoruz. Daha önce kamuoyuna yazd›¤›m›z mektuplarla da ma¤duriyetimizi dile getirdik, ama herhangi bir devlet kurumundan bize el uzat›lmad›” diye konufltu. Eyleme Herkese Sa¤l›k Güvenli Gelecek Platformu, Çapa T›p Fakültesi temizlik iflçileri, Emekli-Sen, Belediye-‹fl ve Tekstil-Sen üyeleri destek verdi. (‹stanbul)
19 Eylül-2 Ekim 2008
İşçi-köylü 29
Yaşamın içinden
Yoksullar 12 ay oruçlu ama iftar vakti yok!
Halk› tasfiye etmenin bir di¤er yolu olarak da çocuklar› okullara alm›yorlar Sulukule’de. Bu durumu ve devam›n› anlat›yor Pündük; “Çocuklar› okula dahi kay›t etmiyorlar. Bizde kayd›n›z yok, kayd›n›z flurada, burada diye insanlar› okul okul gezdiriyorlar. Buradaki insanlar açlar! Aya¤›nda ayakkab›s› yok giymeye, evinde yeme¤i yok yemeye.
Ramazan ay› dolay›s›yla ‹stanbul’un yoksul semtlerinden Sulukule ve Yenibosna’da Ramazan çad›rlar›n› gezerek iftar›n› açan insanlarla bu Ramazan’› nas›l karfl›lad›klar› üzerine sohbet ettik. ‹lk dura¤›m›z Bahçelievler Belediyesi’nin Yenibosna’da kurdu¤u iftar çad›r› oldu. ‹ftar topunun at›lmas›na yaklafl›k yar›m saat kalm›flken kap›da, bekledi¤imizden düflük bir y›¤›lma var. Çocuklar bir an önce kendileri için ayr› kurulan çad›ra girmek için gürültüyle kap›y› zorlarken görevlilerden biri büyüklerin girece¤i çad›rda yer olmad›¤›n› ve d›flar›da kalanlar›n geri gitmesini istiyor. Çad›r kap›s›ndaki azl›¤›n nedeni de ortaya ç›km›fl oluyor. Bahçelievler Belediye Baflkan› ve arkadafllar›, korumalar› ve emrindeki çal›flanlarla çad›rda önemli bir alan› iflgal etmifl durumda. Hay›r diye kurulan çad›rlar›n halk›n dini duygular›n› istismar etmek için bir reklâm kampanyas› oldu¤u anlafl›lm›fl olu-
yor böylece. Çad›rda iftar›n› açan insanlarla sohbet etmek istiyoruz ancak ço¤unlu¤u sohbet etmek yerine yeme¤ini yemeyi ve ilahileri dinlemeyi tercih ediyor. Bahçelievler Belediyesi’ne ba¤l› tafleron temizlik firmas›n›n iflçileriyle sohbet ediyoruz. Ramazan ay› dolay›s›yla yap›lan zamlar›n kendi mutfaklar›na nas›l yans›d›¤›n› sordu¤umuzda hiçbir flekilde etkilenmediklerini söylüyorlar, en fazla 600 YTL maafl alan iflçiler. Mustafa Kaplan adl› bir iflçi yan›ndaki iflçilerin Tokatl› oldu¤unu ve sohbet etmeye çal›flt›¤›m›z iflçilerin g›da ihtiyaçlar›n› 12 ay boyunca memleketlerinden sa¤lad›klar›n› söylüyor. Köyden gelen yiyecekler aç›kça söylemeyen ancak k›t kanaat geçinen iflçilerin maddi s›k›nt›lar›n› önemli oranda karfl›l›yor. Sohbete devam etti¤imiz Kaplan kendi reklam›n› yapan Belediye Baflkan›’n›n bulundu¤u çad›ra girmeyerek çad›r›n d›fl›nda kurulan masada yemek ye-
meyi tercih etmifl, ihtiyaçlar› olanlar yemek verilmeden gönderilirken tak›m elbiseli, ya¤l› boyunlar› görmek istemedi¤i için. Her Ramazan ay›nda iftar çad›rlar›n›n önündeki kalabal›¤›n bir önceki seneye göre artt›¤›n› söyleyen Kaplan, tek kifli çal›flt›¤›n› ve son zamlarla birlikte 5 kifli olan ev halk›n›n ihtiyaçlar›n› karfl›lamakta çok zorland›¤›n› anlat›yor. Bir çocu¤u yanl›fl yap›lan ameliyat sonucunda sakat kalm›fl, bir di¤er çocu¤u da kan davas› yüzünden hapishanede yat›yor olan Kaplan “birileri daha çok kazans›n diye yap›l›yor zamlar, beni seni kimse düflünmüyor” derken öfkeli ve düflünceli. Memleketi olan Çorum katliam›, kan davas›, yoksulluk ve yaklaflan yerel seçimler üzerine yapt›¤›m›z sohbetten tebessümle ayr›l›rken elindeki poflette ekmek gördü¤ümüz bir teyzeye kendisiyle befl dakikal›¤›na da olsa röportaj yapmak istedi¤imizi söylüyoruz, ancak
kendi deyimiyle dilencilik yapmak zorunda kald›klar›n› ve gazetelere yoksullukla ç›kmaktan utand›¤›n› söyleyerek reddediyor bizi.
“Biz insan de¤iliz!” Sulukule, Ramazan ay›nda da yine y›k›mlarla gündemde. Yoksullu¤u baki olan Sulukule halk›n›n sorunlar›na devletin kökten çözümü biliniyor: y›k›p da¤›tmak! Müslümanl›k naralar› atarak hükümet olan AKP, Ramazan ay› vesilesiyle halk›n dini duygular›n› sömürmeye devam ediyor. Özellikle ortaya ç›kan “yard›mlaflma dernekleri” yine halk›n hassasiyetlerini istismar ediyorlar. Herkesin Baflbakan› oldu¤unu iddia eden Erdo¤an, muhalif semtlere yard›m etmedi¤i gibi, nas›l y›kaca¤›n›n hesaplar›n› yaparak, flu s›ralarda devam eden Deniz Feneri davas›yla da ne kadar “yard›msever” oldu¤unu gösteri-
İşçi-köylü 30
Yaşamın içinden
yor. Sulukule’de halk›n büyük bir ço¤unlu¤u yaz›l› ve görsel bas›na al›flm›fl görünüyor. Semte giriflte yol sordu¤umuz bir genç, “haber yapmak için mi gidiyorsunuz?” diye soruyor. Mahalleye giriyoruz, biraz ilerledi¤imizde yolun kenar›nda oturmufl, foto¤raf çekti¤imizi gören yafll› bir amca, “ne yap›yorsunuz o¤lum burada?” diye soruyor. Ad› Ahmet Tekin. Ve bafll›yor anlatmaya; “Ben kendimi bildim bileli burada oturuyorum. Bizi evimizden yerimizden edecekler, bunca insan, kad›n, çocuk ne yapacak hiç düflünen yok. Ramazan için bize yard›m etmiyorlar ama ne için, ne zaman yard›m etmifller ki? Bize, buraya kâfir gibi bak›yorlar, insan de¤ilmifliz gibi bak›yorlar, çok zoruma gidiyor bu. Bunu herkes konuflmaz senle, iyi dinle beni. ‹nsanl›k evlerimizi bafl›m›za y›kmakla oluyorsa e¤er, biz insan da de¤iliz, hiçbir fley de de¤iliz!” Seçimlerde yine de buralardan oy al›r m› AKP
diye soruyoruz; “Ne oyu günah›m›z› bile alamaz” diyor, evlerini y›kan “Müslüman Baflbakanla” konuflur gibi sert ve öfkeli bir flekilde. Devam ediyoruz sokak aralar›nda dolaflmaya, her yerde y›k›lm›fl evler var.
Surlar›n arkas›na s›k›flm›fl yoksulluk! Sulukule Yard›mlaflma ve Dayan›flma Derne¤i’ne gidip, bir de baflkanla görüflmek, hem y›k›mlarla ilgili bir geliflme var m› hem de s›k›nt›lar› neler görüflmek istiyoruz. Yolu sordu¤umuz ilk kifli bizi derne¤e kadar götürüyor ve baflkana görüflmek istedi¤imizi söylüyor. Yoksullu¤un Ramazan’la birlikte kendini nas›l hissettirdi¤ini konufluyoruz ve tabi ki yer Sulukule olunca söz y›k›mlardan aç›l›p ilerliyor. Sulukule Roman Kültürünü Gelifltirme ve Dayan›flma Derne¤i Baflkan› fiükrü Pündük anlat›yor, “Bizim insan›m›z burada evlerinin y›k›lmas›n›n s›k›nt›s›yla yafl›yorlar. Ne Ramazanlar› ramazan, ne oruçlar› oruç, ne de bayramlar› bayram gibi olacak. Bize hiçbir yard›mda bulunan yok. Hangi gün Ramazan çad›r› kurulmufl ya da yard›m yap›lm›fl? Hiçbir gün. Burada Ramazan’dan 3 gün önce y›k›mlar oldu. ‹nsanlar,
‹fl yok, güç yok, gelecek yok...
Sulukule gölgeSulukule’de yol üstünde gençler bir abi zaten de oturmufl sohbet ediyorlar. “Gel kabul diye ” ifl güç yok, yard›mc› olal›m sana y›k›mlaediyorlar bizi. Gençleri derdi, en az , güç yok “‹fl r›n yol açt›¤› dram kadar büyük. neden yok, gelecek yok sonra vay efendim y›k, aç i sen böyle yapt›n. Yapar›m tabi evim n sen. b›rak beni sonra da neden böyle oldu . Biz sana Psikopat Sulukule gençleri desinler üyorum de anam›zdan böyle do¤mad›k. Gör yafl› yor ben alt›nda son model araba gezi em Sulubenden küçük zengin züppeler. Gits Romaez. kule’de oturuyorum diye ifl verm var din’›z diye ifl vermez. Çal›flana ekmek Hadi dise. yorlar ama çal›flmana izin verirler n› alayelim ifl buldun, o zaman da yok para n. soru mad›n, yok maafl›n kesildi, bir sürü bakt›kZaten bize (Romanlara) h›rs›z gözüyle rlar t›yo anla lar› için iflveren de yok” diyerek gençler.
yerlerinden dostlar›ndan ayr›lman›n hüznü ile yafl›yorlar. Hiçbir yard›m olmad›¤› gibi ellerinden gelse bizi an›nda buradan atacaklar.” Bu kadar sahipsiz kalm›fll›¤›n kendi içinde bir dayan›flma a¤› gelifltirdi¤ini belirten Pündük, “Biz kendi imkânlar›m›z dâhilinde ya da birilerinin kiflisel çabalar›yla çok kötü durumdaki ailelere yard›m da¤›t›yoruz” diyor. Kentsel Dönüflüm Projesi’ni elefltiren Pündük, “Buradaki insanlar için bir fleyler yapmak istiyorsan›z buran›n insanlar›yla bir fleyler yap›n, d›flar›dan projeyle bu ifl olmaz. Zaten bu projenin bizim için olmad›¤›n›, d›flar›dan gelecek olan malum kiflilere yap›ld›¤›n› biliyoruz. Tafloluk’ta insanlara ev verdiler, insanlar orada oturamayacaklar› için 10–15 bin YTL karfl›l›¤›nda evlerini devretmek zorunda kald›lar. Niye o evler Tafloluk sakinlerine yap›lmad›? Buradaki insanlar› oraya, oradakini buraya tafl›man›n anlam› ne? Böyle bir proje olur mu?” diyor. Baflbakan› elefltiren Pündük, Erdo¤an’›n sözlerinden al›nt› yaparak devam ediyor anlatmaya, “Baflbakan bir konuflmas›nda ‘ben yoksulun, mazlumun, hakl›n›n baflbakan›y›m’ diyordu, hani flimdi nerde? Gelsin de burada baflbakanl›k yaps›n bakal›m. Biz baflbakan›n sözünü tutmas›n› istiyoruz.” Ekonomideki iyileflmelerden bahseden AKP hükümetinin yoksul halk› gör-
19 Eylül-2 Ekim 2008 medi¤i/görmezden geldi¤i aç›k görünüyor. 225 YTL açl›k s›n›r›na fiyat biçtiklerinde de kesinlikle Sulukule’deki aç insanlara karfl› “duyarl›l›klar›n›” gösteriyorlard›. fiükrü Pündük’e bu konuda neler düflündü¤ünü soruyoruz, cevab› sindirilmifl bir ülkenin gerçe¤ini yans›t›yor, “fiimdi ben o konuya girmeyeyim. Ekonomi iyi diyece¤iz, demedik mi hemen kelepçelik oluruz, hemen hapishaneye” diyor. Halk› tasfiye etmenin bir di¤er yolu olarak da çocuklar› okullara alm›yorlar Sulukule’de. Bu durumu ve devam›n› anlat›yor Pündük; “Çocuklar› okula dahi kay›t etmiyorlar. Bizde kayd›n›z yok, kayd›n›z flurada, burada diye insanlar› okul okul gezdiriyorlar. Buradaki insanlar açlar! Aya¤›nda ayakkab›s› yok giymeye, evinde yeme¤i yok yemeye. Ekme¤i de b›rak 1 Liras› yok cebinde, bu insanlara ev verildi Tafloluk’ta. Kaç para? 350-400 YTL kira bedeli ödermifl gibi. Bu durumdaki insanlardan, 225 do¤algaz, 222 ba¤latma paras›, elektrik ve su açt›rma paras› istiyorlar. Bugün ay›n 11’i bu ay›n 20’sinde de ilk kiran›z bafll›yor diyorlar daha eve bile ç›kmadan. Bunun ad› da sosyal proje, böyle sosyal proje mi olur? Bizim köyümüzde yok ki yiyece¤imizi getirelim. Evimize ekmek götüremiyoruz, nereden ödeyece¤iz bu kadar paray›?” (‹stanbul)
31
19 Eylül-2 Ekim 2008 Bafltaraf› Sayfa 32’de ‹ZM‹R ‹HD ‹zmir fiubesi 12 Eylül’ü Konak Kemeralt› giriflinde yapt›¤› bir bas›n aç›klamas› ile protesto etti. Eylem 12 Eylül Darbesi ile ölümsüzleflenler an›s›na yap›lan sayg› duruflu ile bafllad›. Sayg› duruflunun ard›ndan ‹HD ad›na bas›n aç›klamas›n› okuyan fiube Baflkan› Ahmet Alagöz, 12 Eylül’ün halklara karfl›, devrimci düflünceye ve dayan›flmaya karfl› bir sald›r› oldu¤unu, 12 Eylül ile bütün ülkenin üzerine çöken koyu karanl›¤›n açl›kla, yoksullukla, iflsizlikle, iflkenceyle, gözalt›nda kay›plarla, F Tipi cezaevleriyle, hücrelerde günlerce süren tecritle, Susurluk’la, fiemdinli’yle, Ergenekon’la, Kürt halk›na karfl› yürütülen haks›z savafl uygulamalar› ile devam etti¤ini söyledi. Bas›n aç›klamas›n›n ard›ndan ‹HD’nin 12 Eylül ile ilgili haz›rlad›¤› bildiriler toplu bir flekilde Kemeralt›’nda da¤›t›ld›. BURSA Bursa’da da 78’liler Giriflimi, KESK, D‹SK, Halkevleri, ESP, SDP, Partizan, Tuncelililer Derne¤i, ‹flçi Haklar› Derne¤i, Bursa Bar›fl Meclisi, DTP, EMEP, Petrol-‹fl vd. kurumlar Osmangazi Metro ‹stasyonu önünde toplanarak buradan Eski Garaj ç›k›fl›na kadar sloganlar ve alk›fllarla yürüdü. Burada kurumlar ad›na 78’liler Giriflimi yöneticilerinden Sabri Çamur bas›n metnini okudu. Aç›klamada 12 Eylül Askeri Cuntas›’n›n faflist uygulamalar›na vurgu yap›larak “12 Eylül’ün yasalarda ve toplumsal yaflamda devam›-
n› sa¤layanlar baflta darbeciler ve AKP olmak üzere bütün iktidar güçleri 12 Eylül darbesinin hesab›n› vermekle yükümlüdürler” dendi. ANTAKYA
12 Eylül günü 78’liler Derne¤i öncülü¤ünde 12 Eylül 1980 faflist askeri darbesi Antakya Adliyesinin önünde yap›lan bas›n aç›klamas›yla k›nand›. Yap›lan bas›n aç›klamas›nda halk›m›z, devrimciler, sosyalistler ve tüm 78’liler güncel 12 Eylülcülü¤e, Ergenekon’a, fiemdinli’ye, Susurluk’a karfl› tav›r al›nmas› için ça¤r›ld›. Ayr›ca 12 Eylül faflist darbesine karfl› direnifl mücadelesinin ilk kurban› olan Hasan ‹nci’nin dosyas›n›n tekrar aç›lmas› ve sorumlular›n ortaya ç›kart›lmas› için çal›flma sürecinin bafllat›ld›¤› bas›na ve kamuoyuna duyuruldu. Yap›lan bas›n aç›klamas›na Partizan, ESP ,TÖP, E¤itim-Sen ve ‹HD destek verdi. Eylem “12 Eylül darbecileri halka hesap verecek”, “Yaflas›n halklar›n kardeflli¤i” sloganlar›yla sonland›r›ld›. (Antakya ‹K okurlar›)
MERS‹N 13 Eylül 2008 tarihinde düzenlenen mitinge çok say›da sendika, dernek, siyasi parti ve Partizan’›n da aralar›nda bulundu¤u devrimci kurumlar kat›ld›. Eylem, 78’liler Derne¤i’nden Devlet Hastanesi’ne kadar fiili bir yürüyüflle bafllad›. Yürüyüfl s›ras›nda güzergah üzerinde bulunan Mersin Ülkü Ocaklar›’n›n önünden geçiyorken, Ülkü Oca¤›’n›n içinden bir grup faflist sözlü sald›r›larda bulunup, sopa göstererek ve kurt iflaretleri yaparak provokasyon yaratmaya çal›flt›. Provokasyon giriflimleri, eylemcilerden “‹flte buras› faflist yuvas›” vb. sloganlar›yla karfl›land›. Bu esnada polisler de Ülkü Oca¤›’n›n önüne barikat kurarak, faflistlere de¤il sadece eylemcilere sözlü müdahalede bulundu. Kitle Devlet Hastanesi’nin önünde biraraya geldi. Yürüyüfle baflland›. Partizan kitlesi yürüyüfl s›ras›nda “Faflistler/darbeciler/katiller halka hesap verecek”, “Birlik, mücadele, zafer”, “Tuzla /DESA iflçisi yaln›z de¤ildir”, “Yaflas›n anadilde e¤itim mücadelemiz” sloganlar› eflli¤inde arama noktas›na vard›k. Aramalardan geçerken polis tamamen keyfi bir uygulamayla bir okurumuzun puflisine ve üzerinden ç›kan, toplat-
mas› olmad›¤› halde LÖB ve YDG yay›nlar›na el koydu. Tertip Komitesi’nin müdahalesiyle eflyalar›n› geri ald›k, fakat okurumuz alana geri dönmek istedi¤inde yine keyfi bir uygulamayla iç çamafl›rlar›na kadar onursuzca bir arama dayatmas›na maruz kald›. Yine arama noktas›nda DTP’liler kendilerini aratmak istemeyince polisler DTP’lilerin ellerindeki devrim flehitlerinin resimlerine sald›rd›. Gerilen ortam Tertip Komitesi’nin araya girmesiyle yumuflad›. Fakat polisler eylemcilerin ellerindeki resimlere el koymaya çal›flt›lar ancak baflar›l› olamad›lar. Miting alan›nda haz›rlanan program do¤rultusunda, konuflmalar yap›ld›. Baz› devrim flehitlerinin son mektuplar› okunduktan sonra sayg› duruflu ve yine konuflmalarla eylem sonland›r›ld›. ESK‹fiEH‹R 12 Eylül’ün 28’inci y›l dönümü D‹SK, Tabip Odas›, KESK, TMMOB, EMEP, EHP, ÖDP, SDP, Halkevleri, Bar›fl Meclisi ve Ö¤renci Kolektifleri taraf›ndan protesto edildi. Hamamyolu Caddesi’nde bafllayan yürüyüfl sloganlar eflli¤inde Adalar Migros önüne kadar devam etti. Kitle ad›na burada bir aç›klama yapan D‹SK Bölge Temsilcisi Bayram Kavak,12 Eylül’ü unutman›n eflitli¤i unutmak oldu¤unu dile getirdi ve “12 Eylül’ü unutmak insan onurunun ayaklar alt›na al›nd›¤›n› unutmakt›r” diye konufltu. Aç›klaman›n ard›ndan Halkevi üyeleri taraf›ndan idamlar› protesto eden k›sa bir tiyatro oyunu sergilendi. (Eskiflehir’den bir ‹K okuru)
Sar›gazi halk›, yozlaflflm maya ve çeteleflflm meye “dur” dedi! Sar›gazi Mahallesi, uzunca zamand›r egemen s›n›flar›n emekçi halk y›¤›nlar›n› teslim alma politikalar›ndan biri olan yozlaflt›rma ve çetelefltirme sald›r›lar›n›n hedeflerinden biri haline getirilmifltir. Mahallenin hedefe oturtulmas›n›n bafll›ca nedenlerinden biri ise, ilerici- devrimci potansiyele sahip olmas›d›r. Bu ilericidevrimci potansiyel ise, yozlaflt›rma-çetelefltirme sald›r›lar›na “dur” demek için, yo¤un bir çaba içine girmifltir. Bu çabalardan biri de, 8 y›ldan bu yana gerçeklefltirilen, Sar›gazi Festivali’dir. Sar›gazi Festivali bu y›l 13-14 Eylül tarihleri aras›nda, Naz›m Hikmet Park›’nda gerçeklefltirildi. “Yozlaflmaya ve Çeteleflmeye Karfl› Sar›gazi Festivali” fliar›yla gerçeklefltirilen ve Partizan, DTP, EMEP, ESP, Halk Cephesi, ODAK, AKA-DER taraf›ndan organize edilen, çok say›da kurum taraf›ndan da desteklenen festivale ise halk›n ilgisi yine her y›l oldu¤u gibi, oldukça yo¤undu.
‹ki gün süren festivalin ilk gün program›, akflam saatlerine do¤ru gerçeklefltirilen “Yoksulluk, Yozlaflma ve ‹flçi S›n›f›na Karfl› Sald›r›lar” konulu panelle bafllad›. Sistemin emekçi y›¤›nlar üzerindeki çok yönlü sald›r›lar›n›n ele al›narak, bu sald›r›lar›n hangi egemen politikalar›n ürünü oldu¤u ve sald›r›larla birlikte hedeflenenin ne oldu¤unun tart›fl›ld›¤› panelin ard›ndan, akflam program›na geçildi. Konser a¤›rl›kl› akflam program›nda, devrim, demokrasi ve komünizm flehitleri an›s›na sayg› duruflu yap›lmas›n›n yan› s›ra, 1 May›s PSA Semah ekibi, ‹dil Tiyatro Grubu, Grup Umut Ya¤muru, Seyfi Yerlikaya, Nurettin Güleç, Grup Helesa, Grup Çöl Rüzgar›, Bülent Turan sahne ald›lar. ‹lk günün program›, en son sahne alan Grup Yorum’un söyledi¤i ezgiler eflli¤inde çekilen halaylarla sona erdi. Festivalin ikinci gününün ilk program› ise, saat 16.00 da gerçeklefltirilen, “Ergenekon, AKP ve Kontrgerilla Gerçe¤i”
bafll›kl› paneldi. Panele, Partizan, DTP, EMEP ad›na birer konuflmac›n›n yan› s›ra, Av. Behiç Aflç› kat›ld›. EMEP ad›na yap›lan konuflmada, kontrgerillan›n tasfiye edilmedi¤i belirtilerek, bu süreçte kitlelerin harekete geçirilmesi gerekti¤i vurgulan›rken, DTP’li panelist taraf›ndan yap›lan konuflmada, Ergenekon’un kontrgerilla olmad›¤›na, Ergenekon’un oldu¤u gibi durdu¤una ve de devlet içinde bir k›s›m Kemalist çevrenin AKP-TSK uzlaflmas›yla devreden ç›kar›ld›¤›na vurgu yap›ld›. Panele Partizan ad›na kat›lan Derya Aras ise, yapt›¤› konuflmada, ‘Kontrgerillan›n tasfiyesi, devletin iç temizli¤i’ olarak propaganda edilen sürecin, egemen klikler aras› iktidar dalafl› oldu¤una dikkat çekerek, sürecin sadece çat›flmadan ibaret olmad›¤›n›n, ayn› zamanda devletin yeniden yap›land›rma sürecinin bir parças› oldu¤unun alt›n› çizdi. Aras konuflmas›n›n devam›nda, devletin
yeniden yap›land›r›lmas›na ayak uydurulamayan bir k›s›m Kemalist, ulusalc›, K›z›l Elmac› kontrgerilla unsurun tasfiye edildi¤ini söyledi. Burjuva-liberal kesimlerin ve çeflitli reformist çevrelerin, kontrgerillan›n tasfiye edildi¤i yönünde propagandalar gelifltirdi¤ine de de¤inen Aras, konuflmas›n›, devrimci ve komünistlerin bu geliflmeler vesilesiyle, bir kez daha devlet-devrim konular›nda MLM tezleri güçlü ve tutarl› bir flekilde ortaya koymas› gerekti¤ini önemle vurgulayarak sürdürdü. Festivalin ikinci ve son gününün akflam program›nda ise yine çok say›da sanatç›n›n verdi¤i dinletilerin yan› s›ra, Tiyatro ‹mge ve AKA-Der Mozaik Halk Oyunlar› vard›. Festival program›, Grup K›z›l Karanfil, K›smet Y›ld›z, Hasan Sa¤lam, Grup Vardiya, Meyman ve son olarak da Ferhat Tunç’un sahne almas›yla sona erdi. (Kartal)
Demokratik Halk ‹ktidar› ‹çin
işçi-köylü B‹Z HALKIZ GELECEK ELLER‹M‹ZDED‹R
UMUT YAYIMCILIK VE BASIM SANAY‹ LTD. fiT‹ Yönetim yeri: Gureba Hüseyin A¤a Mah. ‹mam Murat Sok. No:8/1 Aksaray-Fatih/‹STANBUL. Tel: (0212) 521 34 30 FAKS: (0212) 621 61 33 Sahibi ve Yaz›iflleri Müdürü: Çilem ÖNSEL Bask›: Gün Matbaac›l›k Beflyol Mah. Telsizler Mevkii Akasya Sk. No:23/A K.Çekmece/‹stanbul Tel: 0212 426 63 30-580 63 80 e-mail: umutyayimcilik@ttmail.com
BÜROLAR ➧ KARTAL: ‹STASYON CADDES‹. DÖRTLER APARTMANI NO: 4/2 KARTAL, TELEFAKS: (0216) 306 16 02 ➧ ANKARA: SIHHIYE MAH. SÜLEYMAN SIRRI SOK. YUNT AP. NO: 19/7 ÇANKAYA TEL: (0312) 430 67 65 Cep: 0 535 562 33 72 ➧ ‹ZM‹R: 856 SOKAK, NO:48/203 KEMERALTI KONAK, TELEFAKS: (0232) 446 78 07 ➧ MALATYA: DABAKHANE MAH. TURGUT TEMELL‹ CADDES‹ BARIfi ‹fiHANI KAT: 3 NO: 94 ➧ ERZ‹NCAN: ORDU CAD. ORDU ‹fiHANI KAT:3 TEL: 0 446 223 67 18 Cep: 0 536 697 94 19 ➧ BURSA: SELÇUK HATUN MAH. ÜNLÜ CAD. SÖNMEZ ‹fi SARAYI KAT: 2 NO: 185 HEYKEL, TEL: (0224) 224 09 98 Cep: 0 536 613 81 98 ➧ MERS‹N: S‹L‹FKE CADDES‹ ÇAVDARO⁄LU ‹fiHANI KAT:3 NO:118 MERS‹N Cep: 0 545 685 25 27 ➧ AVRUPA MERKEZ BÜRO: WESELERSTR. 93, 47169 DU‹SBURG, TEL: 0049-203-40 60 958, FAX: 0049-203-40 60 959
12 Eylül’ü unutmad›k “Bizim çocuklar” darbe yapt›, “‹yi çocuklar” görev baflfl››nda! ‹STANBUL 12 Eylül Askeri Faflist Cuntas›’n›n y›ldönümünde ülkenin birçok yerinde protesto eylemleri yap›ld›. Ülkemiz tarihinde halk›n bütününe karfl› yap›lan en kanl› hareketlerden birisi olan 12 Eylül AFC’si devrimci mücadele aç›s›ndan çok ciddi bir dönüm noktas› olarak tarihteki yerini koruyor. 14 Eylül Pazar günü ‹stanbul’da Kad›köy ‹skele Meydan›’nda kitlesel bir miting düzenlendi. Mitinge kat›lan demokratik kitle örgütleri ve siyasi partiler, 12 Eylül’den Ergenekon’a darbecilerin yarg›lanmas›n› istediler. Partizan’›n “Bizim çocuklar” darbe yapt› “iyi çocuklar” görev bafl›nda-12 Eylül’ü unutmad›k” pankart›yla kat›ld›¤› eylemde yürüyüfl kolu boyunca darbenin yaratt›¤› hasarlar ve kay›plar› anlatan ajitasyon konuflmalar› yap›ld›. Miting daha bafllamadan Partizan çal›flan› Togay Okay’a keyfi gerekçelerle sald›ran ve gözalt›na alan polis ayn› sald›rganl›¤›n› aramalar s›ras›nda da göstererek k›sa süreli çat›flma ç›kmas›na neden oldu. Arama noktas›nda PSAKD üyesi bir kifliyi gözalt›na almak isteyen polis Partizan kortejine de sözlü tacizde bulundu. PSAKD üyesinin gözalt›na al›nmas›na izin vermeye Partizan kitlesi ile polis aras›nda çat›flma ç›kt›. Polis biber gaz› s›karak kitleye sald›rd›. Ç›kan çat›flmada çok say›da polis yaraland›. Çat›flmalar›n yat›flmas›n›n ard›ndan Tertip Komitesi ad›na haz›rlanan aç›l›fl konuflmas› okundu. Konuflmada, 12 Ey-
lül AFC’sinin dün yaratt›klar›yla bugün nas›l varl›¤›n› sürdürdü¤ü, iflçi ve emekçi halka nas›l bask› ve zulüm arac› haline dönüfltü¤ünü anlatan vurgulara yer verildi. Ard›ndan, DTP ‹stanbul Millet Vekili Sabahat Tuncel, KESK ‹stanbul fiubeler Platformu dönem sözcüsü ve Tüm Bel-Sen Genel Baflkan› Kadri K›l›nç da birer
Vardiya ve K›z›l›rmak sahne alarak, türküleriyle mitingi desteklediler. Eylemi Al›nteri, BDSP, DTP, ESP, EHP, HKM, Halkevleri, ‹HD, Kald›raç, Odak, Partizan, PDD, PSAKD’nin de aralar›nda bulundu¤u çeflitli devrimci kurumlar, demokratik kitle örgütleri ve siyasi partiler örgütledi.
konuflma yapt›. K›l›nc’›n ard›ndan Rojin sahne alarak türküler söyledi. Sonras›nda Selvi Gülmez bir konuflma yapt›. Gülmez ana yapt›¤› konuflmada, 12 Eylül koflullar›nda yaflananlara de¤inerek, emekçilerin bugünde hayat›n her alan›nda ayn› bask› koflullar›n› yaflad›¤›n› belirtti. Gülmez anan›n ard›ndan Grup
ANKARA * 12 Eylül günü akflam saat 18:00’de Tuzluçay›r Tekmezar Park›’nda biraraya gelen devrimci ve demokratik yap›lar 12 Eylül’ü protesto etti. ESP, Ankara 78’liler Birlik ve Dayan›flma Derne¤i, BDSP, DHD ve Odak’›n gerçeklefltirdi¤i eyleme Partizan destekçi olarak kat›l-
d›. Mahalle aras›ndan yap›lan yürüyüfl s›ras›nda evlerinin balkonlar›na ve pencerelerine ç›kan halk eylemi zafer iflaretleri ve alk›fllarla selamlad›. 78’liler Derne¤i’nden Hüseyin Gevher yapt›¤› aç›klamada; 12 Eylül’ün toplumda yaratt›¤› y›k›ma de¤indi. Sonuç olarak 12 Eylül’le hesaplaflmak için öncelikle düzenle hesaplaflmak gerekti¤ine de¤indi. Metnin okunmas›n›n ard›ndan, program flair Ahmet Telli’nin fliirleriyle bafllad›. 12 Eylül öncesini ve sonras›ndaki durumu, devletin katliamlar›n› konu alan bir sinevizyon gösterimi yap›ld›. Etkinlik ‹flçi Kültür Evi müzik toplulu¤unun verdi¤i k›sa bir dinletinin ard›ndan son buldu. * 13 Eylül Cumartesi günü ise Ankara Darbe Karfl›t› Platformun organize etti¤i genifl kat›l›ml› bir miting gerçeklefltirildi. Ankara Tren Gar› önünde toplanmaya bafllayan siyasi parti, sendika ve demokratik kitle örgütleri, pankart ve flamalar›n› aç›p marfllar ve sloganlar eflli¤inde bekleyifle geçtiler. Partizan da; “Halk›m›z saflara hesap sormaya, 12 Eylül karanl›¤›n› da¤›tmaya” pankart›n› aç›p flamalar ve flehitlerin foto¤raflar›yla yürüyüfle kat›ld›. Kitlenin toparlanmas›yla 12:00’de bafllayan yürüyüfl S›hhiye Meydan›’nda son buldu. S›hhiye Meydan›’nda biraraya gelen kitle burada platformun yapt›¤› aç›klamay› dinledi. Miting çeflitli kitle örgütü temsilcilerinin yapt›¤› konuflmalarla son buldu. Devam› Sayfa 31’de