Atefl k›v›lc›mdan ç›kar 7 ... Savafl›n sadece bir militan› olan kad›nlara de¤il, savafl›n yasalar›n› kavrayan, günümüzde ald›¤› biçimi yorumlayabilen, savafl› yönetebilecek, komutanlaflan kad›nlara ihtiyaç vard›r. ‹deolojik-politik-örgütsel önderlik görevini omuzlama cüretini gösteren kad›nlara ihtiyaç vard›r.
Düflman›n atefl üstünlü¤ü karfl›s›nda gerillan›n esnek, inisiyatifli ve hareketli yap›s› gerillaya belli avantajlar sa¤lar. Ancak kad›n toplumsal flekilleniflinden kaynakl› bu hareket tarz›na erke¤e nazaran daha zor uyum sa¤lar. Yine düflman olgusunun yan› s›ra do¤a koflullar›n›n zorluklar›, gerilla yaflam›-
n›n fiziksel güç gerektiren görevleri, kad›n›n fiziksel olarak belli zorlanmalar yaflamas›na neden olmaktad›r. Bu zorluklar da kad›n›n kendini ortaya koymas› ve gelifltirmesi noktas›nda tutuk kalmas›na yol açmaktad›r. Partimizin tarihi de bu gerçekli¤i yan❐ Sayfa 14-15 s›tmaktad›r.
işçi-köylü DEMOKRAT‹K HALK ‹KT‹DARI ‹Ç‹N
www.iscikoylu.org umutyayimcilik@ttmail.com
Say›: 27
*Y›l:4 *3-16 Ekim 2008 *Fiyat›: 1 YTL *ISSN:1307-878X
Sansürlü h›rs›zl›k, tezkereli demokrasi Egemen s›n›flar›n her gün birbirlerini yeni yolsuzluklarla, rüflvetle suçlamas› halk›m›z› flafl›rtmamaktad›r. Çünkü bu düzen soyguna, ya¤maya, h›rs›zl›¤a dayanmaktad›r. Tüm yolsuzluklar gibi bugün ortaya ç›kan h›rs›zl›klar› da sansürlenecek, egemenler kartlar›n› birbirine gösterip “ifllerine” bakacaklard›r. Bunun yan›s›ra demokrasi 盤›rtkanl›¤›yla baflta Kürt halk› olmak üzere emekçilere yönelik sald›r›larda kolkola yürüyeceklerdir. T›pk› önümüzdeki günlerde yeni bir sald›r› için Meclis’ten geçirecekleri tezkere gibi... Yani sansürledikleri h›rs›zl›klar›yla ve tezkereledikleri demokrasiyle düzenin çark› iflleyecek. Ta ki biz ezilenler buna dur deyinceye kadar!
Ayn› hesap, ayn› sald›r› Oramar bask›n›, egemen s›n›f temsilcilerince “sözün bitti¤i yer” olarak tabir edilmiflti. Akabinde büyük bir tören havas›nda, hava sald›r›lar›ndan sonra bafllat›lan kara harekat›n›n 25. harekat oldu¤u itinayla unutturulmufl, bunun son olmayaca¤› ak›llara getirilmemeye çal›fl›lm›flt›. Üstelik bunun için koflullar zaten öncesinden haz›rlanm›flt›. Cumhuriyet Mitingleri yerini “Kürd’e ölüm mitingleri”ne b›rakm›flt› bile. Bayra¤›n› kap›p sokaklara f›rlayan insan kalabal›¤› histerik bir ruh haliyle hayk›r›rken, ölüm istediklerinin fark›nda de¤illerdi belki. ‹flte böyle bir atmosferde bafllat›lan operasyonlar›n bugün geldi¤i nokta çok aç›kt›r. Soruna salt askeri bakanlara, “ordu gidecek ve yok edecek” diyenlere, çok k›sa ve öz bir flekilde de olsa
Yer: Bitlis’in Mutki ilçesi, Tarih: 8 A¤ustos 2008
net bir cevab›m›z vard›r, hem de onlar›n dilinden, daha kolay anlamalar› için: TSK yenilmifltir.
❐ Sayfa 8
‹rena Fernandez tutukland› Prf. Dr. ‹rena Fernandez, hükümet aleyhinde “yalan-yanl›fl haber yazd›¤› ve yayd›¤›” gerekçesiyle, 10 Eylül 2008 Çarflamba sabah›, Malezya hükümeti taraf›ndan tutukland›. AT‹K Kad›n Komisyonu taraf›ndan yap›lan yaz›l› aç›klamada Fernandez’in yaflam›ndan bahsedilerek tutuklanmas› k›nand›. “Fernandez’in çal›flmalar› Malezya hükümetini rahats›z etti ve hakk›nda tutuklama karar› ç›kart›ld›. Malezya hükümeti Fernandez’i tutuklayarak onu susturup/ sindirmeye, cesaretini k›rmaya çal›flmakta. Sadece onu mu? Malezya halk›na da gözda¤› vererek, yükselen mücadeleyi bast›rmay› hedefliyor” denilen aç›klama “AT‹K Kad›nlar Komisyonu ad›na Malezya hükümetinin ‹rena Fernandez özgülündeki bask› ve sindirme politikalar›n› fliddetle k›n›yoruz” sözleriyle sona eriyor. ❐ Sayfa 21
İşçi-köylü 2
3-16 Ekim 2008
işçi-köylü’den Yazmak ideolojik, politik, kolektif bir eylemdir... Yaz(ma)mak ideolojik bir eylemdir! ‹ddias›nda oldu¤umuz dünyay› de¤ifltirme mücadelesi için kitleleri bilinçlendirmek, kazanmak, sürekli kitle ile iç içe, iletiflim halinde olmak gerekir. Bu, proleter ideolojinin gereklili¤idir. S›n›f mücadelesine tüm benli¤iyle kat›lanlar kazanman›n, iktidar olman›n tüm araçlar›n› en fazla ve en iyi flekilde kullanmay› bir görev sayarlar. Dolay›s›yla halk kitlelerine bilinç tafl›ma araçlar›ndan biri olan yaz›l› ajitasyon ve propaganday› önemsemek ve kullanmak da ideolojik bir tutumdur. S›n›f› ve müttefiklerini örgütlemede gerekli araç ve yöntemlerden kimini küçümsemek, yok saymak ya da kendini bunlar›n d›fl›nda tutmak asl›nda kendi ideallerinin, neyi neden istedi¤inin yeterince fark›nda olmamak demektir. Kimileri “ben eylem insan›y›m, yaz›y› baflkalar› yazs›n” gibi cümleler kurarak ideolojik planda yetersiz kavray›fllar›n› da ortaya koymufl olur. Zira yazmak da bir eylemdir ve di¤er eylemlerle ayn› amac› tafl›r: de¤ifltirmek! Yazmak da –bir üretim flekli olarak- politikalar›m›z› kitleye tafl›ma biçimlerinden biridir. Dolay›s›yla bunu yapmay› istememek kendisiyle çeliflmek olacakt›r bir devrimci için. Oysa yazmak, aflkas›na havale etmek bir yana zevkle yapmay› arzulad›¤›m›z bir çal›flma ol-
mal›d›r… Öte yandan baflkas› yaps›n mant›¤› burjuvaziye aittir. Onlar üretmezler, emek harcamazlar; en sevdikleri fleylerde bile bu böyledir. Mesela çiçekleri severler ama onlarla ilgilenmez, bahç›vana yapt›r›rlar bak›m›n›, çocuklar›n› severler ama do¤du¤u andan itibaren dad›lara vs. havale ederler. Bizim sevgimiz, burjuvazinin “sevgisinden” çok farkl›d›r. Halk sevgisi ile dolu olan, emek harcamaktan da kaç›nmazlar. Aksine bunu büyük bir zevkle yaparlar. Çünkü, bir proleter devrimci için mutluluk çal›flmakt›r, üretmektir. Kimileri de yazman›n gereklili¤ini savunmakla beraber “ben yapamam”, “gerekli teorik bilgi ve deneyimim yok” vb. gerekçeler s›ralamaktalar. Bu da ideolojik aç›dan tart›fl›lmas› gereken bir yaklafl›md›r. Devrimciler asla tatminkar de¤ildir. Bilim der ki her fley sürekli geliflir, de¤iflir; demek oluyor ki her fleyin daha iyisi ve fazlas› mutlaka vard›r. Böyleyken “yapamam”, “yetmem” demek, ne kadar bilimsel ve gerçekçidir? Bu, de¤iflme-de¤ifltirme gücünü kendinde görmemektir. Evet, insanlar baz› fleyleri yapma becerisine sahip olamayabilirler do¤al olarak, bunu “kabul etmeliyiz”. Fakat bununla birlikte flunu da kabul etmeliyiz ki; di¤er tüm yapabiliyor oldu¤u fleyler gibi, flu an yapamad›klar›n› da yapar hale gelebilirler. Bu, istek ve emek ile müm-
‹LAN GAZETEM‹Z‹N ANKARA ‹RT‹BAT BÜROSU TAfiINMIfiTIR. YEN‹ ADRES: SIHHIYE MAH. SÜLEYMAN SIRRI SOK. YUNT AP. NO: 19/7 ÇANKAYA TEL NO: 430 67 65
Selma fiahin Ziraat Bankas› Aksaray fiube Euro hesap numaras›: 48209849-5001 Vak›flar Bankas› Aksaray fiube Euro hesap numaras›: 00158048000527074 ‹fl Bankas› Parmakkap› fiube Euro hesap numaras›: 1042 0175785
kündür. Cevheri ortaya ç›karmak için topra¤› kaz›mak gerekir. ‹ste¤i ve eme¤i do¤uran fley ise bilinçtir. Hedef ve duruflunun bilincinde olanlar›n kazanamayaca¤› ve gelifltiremeyece¤i bir beceri de yoktur… Sorun, bilinç ve irade sorunudur. K›sacas› yazmak ideolojik bir eylemdir. Yazmak için gerekli/yeterli siyasal ve teknik birikime sahip olamayabilir insanlar; bu anlafl›labilir ve de giderilebilir/giderilmesi zorunlu bir eksikliktir. Yazmamak veya gereksizli¤ini vs. savunmak, “teorisini yapmak” ise kabul edemeyece¤imiz, bize ait olmayan bir tutumdur. Kolektifin bilinçli parças› olan hiç kimse birikimlerini kendine saklamay›, kendisinin –dolay›s›yla kolektifin- geliflimini s›n›rlamay› ve politikalar›m›z› daha genifl kitlelere tafl›may› reddetmez. Aksi, kiflinin kendisiyle –idealleriyle- çeliflmesidir. ‹ktidar› almak, halk iktidar› kurmak iddias›nday›z. Bu iddiay› gerçe¤e dönüfltürecek olan do¤ru politikalard›r. Fakat politikalar›n do¤rulu¤u kadar onlar›n kitlelere tafl›nmas›, kitlelerce benimsenmesi de hayati önemdedir. Bu politikalar› yaz›l› olarak kitlelerle buluflturmak da politik bir faaliyettir do¤al olarak… Mesela, bir alandaki faaliyetçilerin ani bir geliflmeye karfl› inisiyatif kullan›p tav›r almas› gerekti ve bu faaliyetçiler konuya dair do¤ru politikalar belirleyebilmifl, do¤ru çözümleyebilmifl olsun, fakat bir bildiri dahi kaleme alma yetene¤inden yoksunlar! Görülüyor ki bu yetene¤in olmay›fl› bir anda o do¤ru çözümlemeyi ifllevsiz k›lacakt›r. Bu, elbette raz› olamayaca¤›m›z bir tablodur. Öte yandan bu yazma çabas›, politik gerilik –politikaya ilgisizlik- konular›ndaki sorunlar›n çözümüne de
katk› sunacakt›r. Zira yazmak, bir incelemeyi, araflt›rmay›, gözlemlemeyi, tart›flmay› ve yorumlamay› gerektirir. Yazmak; ö¤renirken ö¤retmek, ö¤retirken ö¤renmektir. Yazan kifli, bunu iyi bir flekilde yapmak için soru sorma, sorgulama, düflünsel derinlik yakalama, okuma ihtiyac› hissedecektir. Zaten bunlar olmaks›z›n yeterli, tatmin edici bir ürün ortaya ç›kmaz. Bu flekilde bir çal›flma bir taraftan kitlelere daha yo¤un ve yayg›n politika tafl›mada, di¤er taraftan da yazanlar›n politik seviyesini yükseltmede etken olacakt›r. Ortak amaçlar için bir araya gelenler aç›s›ndan, kim(ler)in neyi yapt›¤›na bakmaks›z›n, her yap›lan kolektiftir. Buna, isterse bafltan sona tek bir kifli taraf›ndan üretilmifl olsun, yazmak da dahildir. Zira genel hedefin gerçekleflmesinde gerekliliklerden birisidir o. Ve bu iflle profesyonel ilgilenenler d›fl›ndaki herkes veya ço¤unluk bu konuda asgari miktarda da olsa üretti¤inde politik zenginlik ve ortamda yarat›lm›fl olacakt›r. Yazarken konu belirleme ve plan oluflturma aflamalar›n› mümkünse ortak yapmak daha iyi, sistemli, iç mant›¤› tutarl› yaz›lar üretilmesine, böylece yazan kiflinin de becerisini daha h›zl› gelifltirmesine oldukça katk› sunacakt›r; ortak akl›n tasar›m› daha yüksek nitelikli yaz›lar yarat›lmas›n› sa¤lar. Ayr›ca yaz›ya birlikte de¤erlendirerek elefltiri ve önerileri alarak en son halini vermek de kolektif bir çal›flmad›r ve yap›lan›n en güzelini yapmay› sa¤lamakla kalmaz, canl› bir politik ortam, olaylara genifl ve de¤iflik aç›lardan bakabilme, ortak üretmenin güzelli¤ini tatmay› getirir… Duygu ve düflünce dünyas›n› zenginlefltirir.
UMUT YAYIMCILIK’TAN 5 YEN‹ K‹TAP
İşçi-köylü 3
3-16 Ekim 2008
Politika gündem
Münazara müsveddeleri ve ç›kar çat›flmalar›... Sistemin temsilcilerinin durumlar›n›n hiç iyi olmad›¤› ve gelece¤i de parlak görmedikleri her geçen gün daha net flekilde anlafl›lmaktad›r. Bunu bir yandan halka yönelik hiç ara vermeyen hak gasplar›ndan, zamlardan, s›n›r içi ve ötesi askeri operasyonlardan vb. görmek mümkünken öte yandan kendi içlerindeki kavgadan anlayabiliyoruz. Egemen s›n›flar›n kendi içinde farkl› ç›kar gruplar›n›n çat›flmas› son y›llarda hiç ara vermeden, farkl› düzey ve çeflitlilikte devam etmektedir. Daha öncesinde Genelkurmay Baflkanl›¤› e-muht›ralarla hükümet üzerinde etkide bulunmaya çal›fl›p hakim s›n›flar içindeki muhalefete öncülük ederken klikler aras› mücadelenin geldi¤i aflamada ve emperyalistlerin müdahalesiyle ön plana yarg› geçmifl, AKP, kapatma davas› üzerinden uzlaflmaya davet edilmifltir. Kapatma davas›n›n ard›ndan ise yaklafl›k 7 y›ld›r ana muhalefet partisi olma iddias›yla meclis koltuklar›na kurulmufl bulunan ve hareketsizli¤i ile elefltirileri üzerinde toplayan CHP bir anda öne ç›kt› ve muhalefet partisi gibi davranmaya bafllad›. Gerek dünya çap›nda gerekse de ülkemiz dahilinde sistemin içinden geçti¤i kritik süreçte ekonomik krizin yan› s›ra Ortado¤u, Kafkaslar ve Balkanlar gibi emperyalistler aras› çat›flmalar›n yo¤unlaflt›¤› bölgelerle do¤rudan iliflki içinde olan Türk egemen s›n›flar›na yüklenen yeni misyon göz önüne al›nd›¤›nda AKP hükümetinin efendilerinden ald›¤› deste¤i sürdürdü¤ü ve ordunun da bu süreçte hükümet ile iflbirli¤ini kabul etti¤i anlafl›lmaktad›r. Yine faflizmin bir numaral› sorun olarak gördü¤ü Kürt ulusal sorununa yönelik sistemin sundu¤u “çözüm”ün bir aya¤› olan s›n›r içi ve ötesi operasyon meselesi ile yerel seçimlerde DTP’nin yenilgiye u¤rat›larak Ulusal Mücadelenin askeri ve legal alanlarda zay›flat›lmas› stratejisi hesaba kat›ld›¤›nda ordu ile hükümetin karfl› karfl›ya gelmeyi tercih etmemesi anlafl›l›rd›r. Bununla birlikte yeni Genelkurmay Baflkan› ‹lker Baflbu¤’un göreve gelmesiyle birlikte kamuoyuna aç›klad›¤› ve hiçbir özgünlü¤ü olmayan “aç›l›mlar” incelendi¤inde ve orduya “yak›n” kalemlerin yazd›klar› ele al›nd›¤›nda üzerinde durulan, hükümetin yolsuzluklar üzerinden teflhir edilip y›prat›lmas›, tarikat ve dini vak›flar›n ekonomik gücüne dikkat çekilip bunun engellenmesi
gerekti¤i vurgusunun yap›lmas› da dikkate de¤erdir. Bu “takti¤in” aç›klanmas›n›n pefli s›ra hem Do¤an Grubunun hem de CHP’nin Deniz Feneri, fiaban Diflli ve çeflitli belediyelerin ve önde giden AKP’lilerin yolsuzluklar›n› ard› ard›na aç›klamaya bafllamas› flafl›rt›c› de¤ildir. Hemen hepsi bir kaç y›l önce yap›lan yolsuzluklar›n neden bugün piyasaya sürüldü¤ü sorusunun bunlar göz önüne al›nmadan anlafl›lmas› mümkün de¤ildir.
Resmi siyasetin düzeysizli¤i Her iki taraf›n her gün birbirlerini yeni yolsuzluklarla, rüflvetle suçlamas› halk›m›z› flafl›rtmamaktad›r. Emekçi halk›m›z da do¤rudan gözlemleriyle fark›ndad›r ki bu düzen soyguna, ya¤maya, h›rs›zl›¤a dayanmaktad›r. Rüflvet vermeden ifl yapt›rman›n mümkün olmad›¤›n›, bürokratik ifllemlerde “tan›d›¤›n, hemflerinin” olmas›n›n avantaj getirdi¤ini, emekçiler haricinde kimsenin vergisini yasal mevzuata uygun ödemedi¤ini küçük çocuklar dahi bilmektedir. Dolay›s›yla AKP’nin baflkan yard›mc›lar›n›n, belediye baflkanlar›n›n nüfuzlar›n› belirli sermaye çevreleri, yak›nlar› ve kendileri için kullanmalar› ve soygundan, ya¤madan pay talep etmeleri flafl›rt›c› de¤ildir. Düzenin gerçekli¤idir, çürümüfllü¤ünün göstergesidir. AKP’yi suçlayan CHP’nin hiç de masum olmad›¤›n›, CHP’lilerin de h›rs›z oldu¤unu anlamak için yaln›zca AKP’ye yak›n medyan›n yay›nlad›¤› belgelere ihtiyaç yoktur, bu zaten CHP’nin uzun y›llar süren ömrüne tan›kl›k eden halk›m›zca bilinmektedir. ‹flte bu gerçeklik içinde karfl›m›za ç›kan bir di¤er olgu da resmi-legal siyasetin ülkemizdeki düzeysizli¤idir. Herhangi bir burjuva devletinde dahi benzeri belgeler a盤a ç›kt›¤›nda istifa etme, yarg›ya gitme gibi prosedürler uygulanmas›na karfl›n bizim ülkemizdeki siyasi gelenek, hakk›nda hangi iddialar ortaya at›l›rsa at›ls›n, nas›l büyük bir h›rs›z ve soyguncu oldu¤u ortaya ç›karsa ç›ks›n kimsenin koltu¤unu b›rakmaya yanaflmad›¤› ve piflkince ortaya ç›karak karfl›s›ndakinin h›rs›zl›¤› üzerinden kendini meflrulaflt›rd›¤› bir gelenektir. Bu nedenledir ki kimsenin istifa etmemesi halk›m›z› flafl›rtmamaktad›r. Bununla birlikte karfl›l›kl› iddialar› sunan taraflar›n düzeysizli¤i iddia sahip-
lerinin hakaretlerinden ve argo sözcüklerinden de anlafl›lmaktad›r. Küfürler o kadar rahat ifade edilmektedir ki böyle giderse Baflbakan›n aç›klamalar›n›n çocuklar›n uykuda oldu¤u saatlerde yay›nlanmas› zorunlulu¤u do¤acak gibi görünmektedir. Mikrofonu kapan herkesin fleref ve namustan bahsedip karfl› taraf› bundan mahrum olmakla suçlamas› da asl›nda her iki tarafta da noksan olan erdemleri ortaya sermektedir. Ülkenin gerçek sorunlar›na somut cevaplar getirecek politikalar› olmad›¤› ve var olan çürümüfl düzenin çöplü¤ünde eflelendikleri için k›sa süre içinde kabak tad› veren karfl›l›kl› suçlamalar›n ve delillerin bir anlam› kalmamaktad›r. Bu flartlar alt›nda 25 Eylül’de Meclis’te gerçekleflen “tart›flma-münazara komedisi” de hükümetteki partiyle hükümete aday partinin önde gelenlerinin halka iletebilecekleri somut tek bir me-
sajlar› olmad›¤›n›, baflta olanlarla baflta olmak isteyenlerin her ikisinin de ya¤mac›lar›, soyguncular› temsil etti¤ini bizlere baflka bir aç›dan göstermektedir. Meseleyi ilginç, heyecanl› ve izlenebilir k›lmak için günlerce medyan›n yapt›¤› reklama, münazaray› bir boks maç›na dönüfltüren tasvirlere ve “hakaret etmeyeceksiniz, sayg›l› olacaks›n›z” gibi bir çocu¤un dahi kabullenemeyece¤i uyar›lar› sineye çeken kifliliklere ra¤men bu kötü komedinin ciddi bir etki yaratmad›¤›, medyay› dahi tatmin etmedi¤i ortaya ç›km›flt›r. Her iki partinin bu at›flmada
öne ç›kard›klar› unsurlar›n›n da Kürt kökenli olmalar› da meselenin bir di¤er ilginç yan›d›r. Bu kötü komedide, münazara müsveddesinde rol verilen siyasilerin Kürt kökenli olmalar› ve tüm çabalar›na karfl›n sistem taraf›ndan mimli say›lmalar› da sistemi anlamak isteyenlere yeni veriler sunmaktad›r. K›l›çdaro¤lu’nun Dersim’deki ailesinin tehdit edilip Ermeni kökenli olup olmad›klar›n›n incelenmesi düzenin çirkefli¤ini örneklemektedir. AKP’nin T. Kürdistan›’na yönelik politikalar›nda aktif flekilde yer alarak faflizmin sad›k bir hizmetçisi olan, askeri operasyonlar› destekleyen ve Kürt ulusunun en temel haklar›n›n gasp edilip bask› ve iflkence görmesinde rol alan Dengir Mir Mehmet F›rat’›n mirlikten bahsedip sayg› talep etmesi büyük bir aymazl›kt›r. Hayali ihracat, uyuflturucu kaçakç›l›-
¤›, vergi kaçakç›l›¤›, siyasi bask› ve tehdit bu düzen içinde gündelik uygulamalardand›r. Kimse için de flafl›rt›c› de¤ildir. Halk›m›z›n gerçek sorun ve gündemleri farkl›d›r ve oldukça fazlad›r. ‹flsizlik, yoksulluk, ekonomik kriz ve geleceksizlik sorunlar› her geçen gün derinleflmektedir. Bu nedenle söz konusu münazara komedileriyle uzun üre gündemi meflgul etmek ve halk›m›z› oyalamak mümkün de¤ildir. Ekonomik kriz dünya çap›nda derinlefltikçe ülkemizdeki etkileri de artacak, siyasi kriz de buna paralel derinleflecektir.
İşçi-köylü 4
Sınıfsal Yaklaşım
S › n › f s a l Y a k l a flfl›› m KR‹Z VAR KR‹Z VAR, EMPERYAL‹ZM BUNALIMDA! ‹ster do¤rudan temsilcisi, ideologu konumunda olup da kalemi/mikrofonu eline als›n, isterse de “sol liberal” cenah›n bin bir türlü rengine bürünerek ayn› kulvardan seslensin, karfl›-devrimci koronun yaflanan son büyük mali kriz karfl›s›ndaki durumu, krizden de beterdir. Duruma iliflkin, “kapitalizm budur, krizlerle yol al›r, yenilenir, daha da güçlenerek yoluna devam eder” söylemleri, umars›z bir tanr›ya yakar›fl seremonisine dönüflmüfltür. Nafiledir, çünkü kapitalizmin yoluna bir biçimde devam ediyor olmas› yenilendi¤i anlam›na gelmemektedir. Nafiledir, çünkü sistemin güçlenmesine yetecek iç dinamikler, yani dünya ölçe¤inde önemli yaflamsal kaynaklar›n ve do¤an›n bizatihi kendisi kurutulma, tüketilme aflamas›na do¤ru sürüklenmektedir. Nafiledir çünkü, krizden ç›k›fl için gerek merkezin içinde gerekse de d›fl›nda k›sa ve orta vadede sa¤lanabilecek birliklerin ömrü tart›fl›l›r hale gelmifltir. 2007’nin yaz aylar›nda ABD’nin konut kredileri (mortgage) ve vas›fs›z kredi (subprime credit) piyasalar›nda bafl gösteren krizin, 2008 bahar›nda Amerika’da Bear Stearns, ‹ngiltere’de Northern Rock bankalar›n›n kurtar›lmas›na uzanan bir boyut almas›, “neo-liberal politikalar›n iflas›”, “küreselleflmenin sonu” gibi nitelemelerle karfl›lanm›flt›. Bu kötümser yorumlara karfl›n, “devletin” istisnai müdahale hakk›ndan bahisle, borsalar›n yeniden sa¤lanan “istikrar”›na dikkat çeken merkez sözcüleri, “her fley yolunda, pani¤e gerek yok” mesaj› vermifllerdi. Ne var ki, daha 6 ay dolmadan hiç bitmeyen çalkant›lar daha büyük bir dalga ile önce Freddie Mac ve Fannie Mae adl› ipotek flirketlerinin fon idaresinin kamulaflt›r›lmas› ard›ndan da 158 y›ll›k yat›r›m bankas› Lehman Brothers ve Merrill Lynch’in iflas›n› gündeme getirdi. Bunlara dünyan›n en büyük sigorta flirketi AIG’in 85 milyar dolar nakit aktar›larak (hisselerinin yüzde 79’u al›narak) devletlefltirilmesi eklenince bütün manflet ve yorumlar, yüzy›l k›yaslamal› “deprem” ve “kriz” nitelemeli yap›lmaya baflland›. Nite-
kim, konunun do¤rudan muhatab› art›k bizzat ABD baflkan›yd› ve Bush, neredeyse gün içerisinde birkaç kez demeç verir hale geldi. Bu, 11 Eylül’den sonra ilk kez yaflan›yordu… Krizin boyutlar›n› iflin içindeki/bafl›ndaki kiflilerin demeçlerinden anlamak da mümkündür. ABD Merkez Bankas› eski Baflkan› Alan Greenspan, “Önce flunu anlayal›m. Bu 50 y›lda, hatta 100 y›lda bir yaflanacak bir olay, devam› gelecektir.” derken; halefi Ben Bernanke, “Krizin seyri en kötümser tahminleri bile aflm›flt›r” fleklinde aç›klama yapm›flt›r. IMF Baflkan› Dominique Strauss-Kahn’›n yorumu da onlar› destekleyen içeriktedir: “Küresel krizin henüz ortas›nday›z, daha da kötü günler yaflanabilir.” (15.09.08) Resmi olarak 700 milyar dolar, gayr›-resmi birkaç trilyon dolar destek ç›k›larak, holdingleri saran, borsalar› sarsan, kredi piyasalar›n› allak bullak eden ve daha önemlisi büyük bir spekülasyon dalgas› ile güvensizlik yayan “kriz havas›” giderilmeye çal›fl›lmaktad›r. ‹lk elde yap›lan kamulaflt›r›lmalar›n “as›l y›k›m/çöküfl”ü önlemek için yap›ld›¤›n› aç›klayan bizzat kendileridir. Yeni müdahaleler ile oluflturulacak “fon sistemi”nin k›sa vadede dahi etkili sonuç verece¤i tart›flmal›d›r. “Daha kötü günler”den bahsedenlerin kayg›lar› bu manada yabana at›lacak gibi de¤ildir. Ancak baflka reçeteleri de kalmam›flt›r. Kapitalizmin, efendilerince/patronlar›nca çarelerin tükenmedi¤i bir düzen olarak nitelenmesinin aksine, somutta görüldü¤ü gibi, “çaresizlik ve acz sistemi” oldu¤u aç›kt›r. Neden ve nas›l krize sürüklenildi¤ine dair çok çeflitli görüfller ortaya at›l›r, tart›fl›l›rken, sorun en fazla serbest piyasa ya da “küreselleflme”ye fatura edilerek sistemin “namusu” kurtar›lmaya çal›fl›lmaktad›r. Konut kredileri piyasas› ile bafllayan, yat›r›m flirketleri, arac› kurumlar, sigorta devleri, yat›r›m bankalar›na –vd. bankalar- uzanan ve reel sektörlere s›çramas› (General Motors ve Ford’un 10 milyarlarca kredi talebi) kaç›n›lmaz olan kriz, dönem politikalar›yla izah edilip tart›fl›lacak bir kriz de¤ildir. Bunun
1929 ile k›yasland›¤› üzere; 1987, 1999 ve 2001 ile devam›ndakilerden de a¤›r biçimde küresel ölçekli etkilere sahip yap›sal bir a¤›rl›¤› bulunmaktad›r. Azami kâr h›rs›yla iflleyen kapitalist sömürü mekanizmas›, sürekli biçimde yaratt›¤› üretim fazlas› ile kriz ve bunal›mlar›n maddi temellerini oluflturmaktad›r. Meselenin bir yönü budur. Bu aç›k/kay›p ile pazarda do¤an kap›flma, iflaslarla büyümektedir. Di¤er yandan, asalak sistemin özünü oluflturan mali sermayenin kendi do¤as›na uygun azg›nlaflmas› neticesinde tam da sistemin t›kanmas›na çözüm ad›na yaratt›¤› devasa spekülatif piyasa, kontrol edilemeyen bir “yok edici”ye dönüflmektedir. Durum, finansal krizin emperyalist merkezlerdeki patlama ve geliflim flekli itibar›yla böyledir ama sorunun esas parametrelerini tart›flan ve kapitalist sistemin “y›k›m” ve “iflas›”na dair as›l verilerle ilgili tart›flma yürüten yoktur. Kapitalist sistemin kendi kurumlar›nda su yüzüne ç›kan, d›fla vuran ar›zalar bafl gösterdi¤inde, yolunda gitmeyen durumlar olup da “kâr makineleri”, “para basma tankerleri” bat›nca “kriz”den söz edilmektedir. Bunun bir kriz oldu¤u do¤rudur ancak, bu boyutta abart›lmas›nda faturan›n her dönem oldu¤u üzere halklara ödetilmesi planlar› oldu¤u gerçe¤i unutulmamal›d›r. Emperyalist-kapitalist sistem, as›l gittikçe ço¤alan aç ve yoksul nüfus oran› nedeniyle krizdedir. Bu durum çeliflkileri keskinlefltirmekte, s›n›f kavgas›n› büyütmektedir. Sistem, hiçbir ülkede burjuva manada dahi demokratik sistemi koruyamad›¤› için bunal›mdad›r. Özellikle 11 Eylül’den sonra Bat› ülkelerinde dahi temel hak ve özgürlük alanlar›nda ciddi oranda k›s›tlamalara gitmifl, sosyal ve ekonomik haklar› büyük çapl› budam›flt›r. Yar›-sömürge ve sömürgelerde rejimlerin tümü daha gerici ve otoriter bir yap›ya kavuflturulmufl, halk muhalefeti üzerindeki bask› ve terör üst düzeyde art›r›lm›flt›r. Emperyalist-kapitalist sistem, yak›n süreçteki son derece iddial› hamlelerinde yaflad›¤› hüsran nedeniyle krizdedir. Sistemin önderi ABD emperyalizmi, y›llar›n projesi BOP’u da devreye soktu¤u 11 Eylül sonras› “anti-terör” savafllar› dizisinin ilk iki iflgalinde hempalar›yla birlikte duvara çarpm›flt›r. Daha ötesi, Ortado¤u’da büyük bir nefret ve
3-16 Ekim 2008
öfke biriktirmifl, bu birikim dalga dalga yak›n bölgelere yay›lm›flt›r. Dünyada anti-emperyalist dalga ve ulusal-sosyal kurtulufl mücadeleleri bak›m›ndan durum elbette ki bundan ibaret de¤ildir. Güneydo¤u Asya, Hindistan, Nepal ve Latin Amerika’daki durum karfl›-devrimciler için derin bir bunal›m sebebidir. Emperyalist-kapitalist sistem, kendi içerisindeki dengelerde yaflad›¤› “yeni” geliflmeler nedeniyle krizdedir. O nedenle son finansal kriz daha sanc›l› yaflanmaktad›r. Ne G-8’ler süreci, ne NATO’ya eskisi gibi yön verilebilmektedir. fiangay ‹flbirli¤i Örgütü, Rusya önderli¤inde bölgesellik ve dayan›flma gibi “iddias›z” vas›flardan ar›nma yolunda mesafe almaktad›r. Son Gürcistan sorunu ve Akdeniz-Karadeniz’de yaflanan karfl›l›kl› savafl gemisi gösterileri ile “so¤uk savafl” polemikleri dikkate de¤erdir. Nihayet, son finansal kriz vesilesiyle AB’nin önde gelen isimlerinden Merkel’in ABD’yi aç›ktan suçlayan demeçler vermesi, s›n›rlar› zorlayan boyutlardad›r… Emperyalist-kapitalist sistemin çöktü¤ü ya da bütünüyle iflas etti¤inden elbette söz edilemez ancak, kapitalizmin insanl›¤a vaatleri ve sosyalizmle yap›lan k›yaslar ba¤lam›nda “iflas›” hiç kuflkusuz ortadad›r. Bunu resmen belgeleyecek ve bu insanl›k düflman› sistemi tarihin çöplü¤üne havale edecek olan proletarya önderli¤inde devrimler olacakt›r. Gelinen aflamada yaflananlar, gerek dünya panoramas› gerekse de sistemin kendi içerisinde yaflananlar önemli göstergeler sunmaktad›r. Daha önemlisi bu koflullar önemli f›rsatlar da yaratmaktad›r. Bu f›rsatlar sistemin teflhiriyle birlikte, emekçi halklara daha fazla yüklendikçe çeliflkileri derinlefltirecek olan egemenlerle yürütülecek olan mücadelede, yeni mevzilerin kazan›lmas› için olanaklar›n ço¤ald›¤› anlam›ndad›r. Tek g›dalar›, yegâne enerjileri emekçiler olan emperyalistler dünyan›n dört bir yan›nda halklara daha fazla yönelmenin haz›rl›¤› içerisindedir. Onlar› her türlü kriz ve bunal›mdan ister “bar›fl” ister “savafl” ile ç›karacak tek güç halklarda bulunan “insan” potansiyelidir. Ancak onlar›n hakk›ndan gelecek olan tek güç de odur. Tarih bunu göstermifl, bunu kan›tlam›flt›r. Günümüz prati¤i de giderek artan oranda bu gerçe¤i kan›tlamaktad›r…
İşçi-köylü 5
3-16 Ekim 2008
İşçi/köylü
Unilever iflçileri: “Atefl düfltü¤ü yeri yakmas›n!” Sendikalaflma faaliyetlerinden dolay› 26 May›s’ta iflten ç›kar›lan Unilever iflçilerinin, fabrika önünde gerçeklefltirdikleri direnifl sürüyor. Direniflin 121. gününde ziyarete gitti¤imiz iflçiler, patronun uzlaflmaz tutumuna karfl›n, ilk günkü kararl›l›kla direndiklerini vurguluyorlar. ‹çerde çal›flan iflçilerin deste¤i sürmesine karfl›n, patronun direnifli k›rmak için gerçeklefltirdi¤i giriflimlerin de
UNO’da “performans düflüyor!” Tek-G›da ‹fl’e üye olan sendikal› iflçilerin, patron yanl›s› Öz-G›da-‹fl’e üye yap›lma çabalar›na karfl› ç›kan, Tek-G›da ‹fl üyesi iflçilerin iflten ç›kar›lmalar›yla birlikte bafllatt›klar› direnifl sürüyor. Yaklafl›k bir ayd›r devam eden direnifle iliflkin, direniflin 22. gününde görüfltü¤ümüz, direniflçi iflçilerden Cem Kaya, iflten ç›kar›lan 11 kifliyle bafllayan direnifle kat›lan iflçilerin say›s›n›n 8’e düfltü¤ünü belirterek, ancak bu azalmaya karfl›n, direnifle devam eden kendilerinin, içerde çal›flan ve zorla Öz G›da-‹fl’e üye yap›lan iflçilerle tek tek görüflmeye ve onlar› Öz G›da-
devam etti¤ini belirterek; okullar›n aç›lmas›, Ramazan gibi gündemlerin, direniflin kamuoyunda yer bulmas›n› ve destek ziyaretlerini azaltt›¤›n› söylüyorlar. Ancak ayn› zamanda bu durumun önümüzdeki günlerde afl›laca¤›na inand›klar›n› da sözlerine ekliyorlar. Ziyarete gitti¤imizin ertesi günü, direniflteki iflçilerle dayan›flma temelinde bafllat›lan “5 YTL’ni paylafl” kampanyas› çerçevesinde yap›lacak olan DESA
‹fl’ten istifa ederek, Tek G›da‹fl’e üye yapmaya ikna etmeye çal›flt›klar›n› söyledi. Sözlerine “Görüfltüklerimizin neredeyse tümü, Öz G›da-‹fl’e üye olduklar›na piflman olduklar›n› dile getiriyorlar” fleklinde devam eden Kaya, direniflin ilk günlerinde yanlar›nda bulamad›klar› Tek G›da-‹fl yöneticilerinin de bu süre içinde direnifle sahip ç›kmaya bafllad›¤›n› belirterek sendika yöneticilerinin “belirleyici olan sizin tavr›n›z” dedi¤ini vurguluyor. Kaya, bu süre içinde iflten ç›karmalar›n da sürdü¤ünü aktar›yor. En son 3 kifli daha iflten ç›kar›lm›fl. Bunlar›n ç›kar›lma gerekçesi de yine kendilerine yönelik oldu¤u gibi “performans düflüklü¤ü” olarak getirilmifl. Kaya, bayram arifesinde yine fabrika önünde olacaklar›n› ve içerde çal›flan arkadafllar›na fleker da¤›tarak, dikkatlerini çekmeyi düflündüklerini aç›kl›yor. (Kartal)
Tek G›da-‹fl Sendikas›’na ba¤l› YÖRSAN iflçilerinin direniflini k›rmak için, polis, Bal›kesir Valili¤i’nin emriyle direnifl yerini panzerlerle iflgal etti. Gerekçe olarak direnifl yerinin okula yak›n oldu¤unu ve ö¤rencilerin psikolojisinin bozuldu¤unu söyleyerek Bal›kesir Valili¤i ve Susurluk Kaymakaml›¤›’n›n emri ile direnifle müdahale edeceklerini belirtti. Bunun üzerine polis iflçilerin fabrika önüne gelmesini engellemeye çal›flt› ve fabrika önü-
gerekse tüm direniflleri her yerde gündeme getirmeli. Atefl düfltü¤ü yeri yakmamal›. Her koyun kendi baca¤›ndan as›lmamal›. Günümüz koflullar›nda ‘ben bafl›m›n çaresine bakar›m’ denecek bir durum yok. Örgütlenmek tek çaredir. Örgütlü olman›n gücünü T‹S görüflmelerinde görüyoruz. Ancak bir araya gelip, ad›m atarsak kazan›m olur.” (Kartal)
ne gelen iflçileri de uzaklaflt›rd›. ‹flçiler direnifllerini çevrede bulunan bir kahvehanede devam ettirmekteler. Tek G›da-‹fl Sendikas› Genel Baflkan› Mustafa Türkel yapt›¤› aç›klamada 402 YÖRSAN iflçisinin aileleriyle birlikte Aral›k 2007’den beri sürdürdü¤ü eylemlerinin hukuk d›fl› bir biçimde Bal›kesir Valili¤i ve Susurluk Kaymakaml›¤›’n›n engeline tak›ld›¤›n› söyledi. “Ö¤rencilerin psikolojisinin bozuldu¤u” gibi hiçbir
mant›ksal ve hukuki temele dayanmayan bir gerekçeyle üyelerinin fabrika önündeki eylemlerinin, panzer ve polis barikat›yla engellendi¤ini, iflçilerin s›¤›nd›klar› kahvehaneye adeta hapsedildi¤ini söyledi. Daha sonra Tek G›da-‹fl Ege Bölge Temsilcisi Gürsel Köse, polisin bu tutumunun iflçilerin mücadele azmini kamç›lad›¤›n› belirterek, “biz tekrar fabrika önüne gidece¤iz ve direniflimiz devam edecektir” dedi. (H. Merkezi)
YÖRSAN direnifline komik sald›r›
Emekçinin Gündemi Sistemin krizi karfl›s›nda mücadelemizi büyütelim! Bugün ABD’de esas yüzünü gösteren ancak küresel çapta yaflanmamas› mümkün olmayan kriz, çok aç›k olarak kapitalist sistemin iflas›n› göstermektedir. Krizden kimsenin etkilenmemesi mümkün de¤ilken, bizim gibi ülkelere yans›malar› ise daha fliddetli olacakt›r. Emperyalist-kapitalist sistem kuflkusuz ki yaflad›¤› bu krizi atlatmak için mevcut ekonomik kay›plar›n›n faturas›n› kendini yeniden yap›land›rmak üzere emekçi halklara ödeteceklerdir. Sadece geri b›rakt›r›lm›fl ülkelerde de¤il geliflmifl bütün kapitalist ülkelerde de iflçi s›n›f› ve emekçilerin sosyal haklar›na yönelik sald›r›lar giderek ar-
ziyaretinde yer alacaklar›n› da vurgulayan ayn› iflçiler, bu tür dayan›flmalar›n tüm direnifller aç›s›ndan önem tafl›d›¤›n› da belirtiyorlar. Önümüzdeki günlerde ifle iade ve ifl kolu davalar›n›n duruflmalar›n›n yap›laca¤›n› söyleyen Unilever iflçileri, kamuoyunun deste¤ini bekliyor ve diyorlar ki: “Buradaki kazan›m iflçi s›n›f›n›n kazan›m› olacakt›r. Duyarl› kamuoyu ve emek örgütleri gerek bizim direniflimizi
tacakt›r. Sosyal güvenlik, çal›flma saatlerinin art›r›lmas›, sigortas›z kaçak çal›flt›rma ile bafllayan sald›r› süreci özellefltirme ile en yüksek boyutta sürdürülmektedir. Bu boyut, mevcut krizle birlikte büyüyecektir. Yeni sald›r›da baflta iflten ç›karmalar olmak üzere düflük ücret, sosyal haklar›n azalt›lmas› artarak sürecektir. ‹flçi ve emekçiler için bu nedenle sald›r› merkezi ve hedefi aç›kça görülmelidir. Hedef kapitalizmdir. Bu kadar a盤a ç›kan hedefe karfl› bütün gücümüzle örgütlenmeliyiz. Bu durumun ülkemizde yans›mas›n›n çok az olaca¤›n› söyleyen baflbakan ise halk›n gözüne bakarak yalan
söylemektedir. Ancak meselenin baflbakan›n söyledi¤i gibi olmad›¤› baflta Tofafl olmak üzere birkaç iflkolunda iflçi ç›karmalar›n gündeme gelmesiyle görülmeye baflland›. Tofafl, sözleflmeler sürerken 6 gün üretim yapmama ve 2000 kifliyi iflten ç›karma karar›n› kamuoyuna aç›klad›. Bu durum dahi her fleyi anlatmaya yeter düzeydedir. 1 Ekim’de yürürlü¤e giren Genel Sa¤l›k Sigortas› sald›r›s›n›n ard›ndan iflten ç›karmalar, k›dem tazminatlar›n›n ortadan kald›r›lmas› ve Sendikalar Kanunu ile Grev ve Lokavt Kanunu bu krizin faturas› olarak biz iflçi ve emekçilere yans›t›lacakt›r. Kriz döneminde iflçi s›n›f› örgütleri ya mevcut örgütlülüklerini daraltan, tasfiye eden bir süreç yaflayarak kapitalizmin kendini yeniden yap›land›rmas› sürecini kolaylaflt›racak ya da örgütlenmesini geniflletip gelifltirerek daha ileri kazan›mlar› da yaratarak yürüyecektir.
Bu noktada esas mesele bu süreçlerde iflçi s›n›f›n›n ne kadar örgütlü oldu¤u ve sürece karfl› ne kadar/nas›l mücadele ederek örgütlenece¤idir. ‹çinde geçti¤imiz süreç bunun için oldukça avantajl›d›r. Bu süreçten avantajl› ç›karak kazan›mlar› ve örgütlülü¤ümüzü gelifltirmek biz DDSB’lilerin iflçi s›n›f›n› ve emekçiler içinde örgütleme konusundaki duruflumuza paralel gerçekleflecektir. Bu, bizim için tarihi bir sorumluluk olarak alg›lanmal›d›r. Bu, bizim siyasi olarak kapitalizmi teflhir etmede en olanakl› sürecimiz olarak alg›lanmal›d›r. Süreç genifl iflçi ve emençilerin örgütlenmesiyle aç›ktan karfl›lanmal›d›r. Süreci mücadelenin yükseltilece¤i süreç olarak görmeliyiz. Bunun için herkesi mücadeleye yükseltmeye ça¤›r›yoruz. Bu, iki s›n›ftan birinden yana olman›n zorunlulu¤u oldu¤u zamand›r. Bu, ait oldu¤umuz s›n›ftan (proletaryadan) yana oldu¤umuzu gösterme zaman›d›r.
İşçi/köylü
İşçi-köylü 6
3-16 Ekim 2008
Desa’da onlar›n bir amac› var Zorlu çal›flma flartlar›na ra¤men asgari ücret alan, y›llard›r maafllar›na zam yap›lmayan, zorunlu mesailere b›rak›lan Düzce’deki Desa Deri iflçileri koflullar›n› de¤ifltirmek için Deri-‹fl Sendikas›’na üye olmufltu. Fabrikas›nda sendikal örgütlülükten haberdar olan Desa patronu iflçilerin sendikadan istifa etmesini sa¤lamaya çal›flm›fl ancak baflaramay›nca 41 iflçinin ifline 29 Nisan’da son vermiflti. Sendikal örgütlülü¤ün anayasal bir hak oldu¤unu bilen ve bu hakk›n› ›srarla elde etmek isteyen Desa Deri iflçileri 29 Nisan’dan beri fabrikalar›n›n önünden ayr›lmayarak direnifle bafllam›fllard›. ‹flçilerin direnifline destek vermek için Türk-‹fl fiubeler Platformu ve Herkese Sa¤l›k Güvenli Gelecek Platformu 25 Eylül günü ‹stanbul’dan yola ç›kt›. Düzce Organize Sanayi Bölgesi giriflinde araçlar› durduran jandarma kimlikleri toplayarak GBT’ye tabi tuttu. Ö¤len saatlerinde Desa Deri önünde bekleyen direniflçi iflçilerle “Desa iflçisi yaln›z de¤ildir”, “Uzlaflma de¤il mücadele”, “Bask›lar bizi y›ld›ramaz” sloganlar› ile yaklafl›k 100 kifli bulufltu. ‹flçiler ad›na bir aç›klama yapan Deri-‹fl Sendikas› Genel Baflkan› Musa Servi Desa patronunun uzlaflmaz tutumu nedeniyle yaklafl›k 5 ayd›r iflçilerin birçok zorluk yaflad›¤›n› belirtti. Sendikal örgütlülü¤ün önündeki engellere dikkat çeken Servi, sendika üyeliklerinde noter onay›n›n çok ciddi bir sorun oldu¤unu ve bunun gibi pek çok sorunun mücadele eden kesimlerin bir araya gelmesiyle afl›labilece¤ini söyledi. Biz de ‹flçi Köylü gazetesi olarak platformlarla birlikte Desa Deri iflçileriyle dayan›flma eylemine kat›larak iflçilerle sohbet ettik. Direnifle bafllad›klar› günden bu yana yaflad›klar› s›k›nt›lar ve direnifllerinin gidiflat› üzerine sohbet etti¤imiz iflçiler Düzce gibi demokratik mücadelelerin geri oldu¤u bir yerde mücadele etmenin hem hakl› gururunu hem de zorluklar›n› yafl›yorlar. - Kaç gündür fabrika önünde bekliyorsunuz? Gülhan Akyüz: 150 günü geçti burada bekliyoruz. Ç›kt›¤›m›z günden beri de kap›da bekliyoruz, içeriye girebilmek için. - Ne tür zorluklar yafl›yorsunuz? - ‹flten ç›kar›ld›¤›m›zdan beri kazanc›m›z yok. Maddi-manevi her türlü zor-
lu¤u var, flartlar›m›z a¤›rlafl›yor. Ailelerimiz karfl› ç›k›yor, bofluna gidiyorsunuz diye. Düzce halk› bilinçsiz sendika konusunda. Çünkü sendikan›n ne oldu¤unu bilmiyorlar. Bilmedikleri için bofluna geliyoruz zannediyorlar ama bizim bir amac›m›z var. Sonuçta ben buraya bafl koymuflum sonucunu görmek istiyorum. - Sendikal› olma ihtiyac› nereden do¤du? - Uzun süredir burada çal›fl›yordum. Buradan önce sendikal› bir iflte çal›fl›yordum ben. Sendikan›n faydalar›n› da biliyorum. ‹flçinin haklar›n› nas›l savundu¤unu biliyorum. Oysa burada 435 milyona çal›fl›yoruz ama d›flar›yla ba¤lant›n kesiliyor, sosyal hayat›n olmuyor, faturan› bile ödemeye gidecek vaktin olmuyor. Birilerine para vererek ödettirmen gerekiyor. Ald›¤›n para ortada, hiçbir fleye yetmiyor yani. -Direnifliniz süresince neler yapt›n›z ve i fl ç i l e r den destek ald›n›z m›?
- Kad›n arkadafllardan çok destek al›yoruz. Kad›n olmak çok daha zor tabiî ki erke¤e göre. Çünkü bizim takip etmemiz gereken evimizde ifllerimiz/sorumluluklar›m›z var. Onlar› bir kenara itip buraya gelmeye çal›fl›yoruz. Onlar da bizi daha iyi anlad›klar› için kad›n olarak daha çok destek veriyorlar. Bizim iflimiz daha zor yani erkeklere göre. Sendika, anayasal bir hak oldu¤u için bekliyoruz. ‹çeride üyeliklerimiz devam ediyor. Ev ev dolafl›yoruz, arkadafllar›m›z var, onlar› üye yap›yoruz.
Hakk›m›z› da beraber savunuruz! - Kaç y›ld›r çal›fl›yorsunuz Desa Deri’de? Neler yaflad›n›z bu süreçte? Nuray Öztürk: 7 senedir burada çal›fl›yorum. Eflim 12 yafl›ndan beri burada çal›fl›yor. Çal›fl›yoruz ama elimizde hiçbir birikim yok. Sendikaya üye ola-
l›m, sendikal› çal›flal›m istedik. En az›ndan hakk›m›z› biliriz diye düflündük. Ama bir hafta bile durdurmad›lar bizi. Eflimle beni ayn› gün att›lar. Jandarma geldi buraya, organizeye sokmadan götürdüler, bize fabrika önünde beklemenin suç oldu¤unu söylediler. 1-3 y›l aras› hapis cezas› var dediler. 25 milyar para cezas› veririz dediler. Biz gittik ifade verdik, geldik. Yapt›¤›m›z›n suç olmad›¤›n› biliyoruz, sadece hakk›m›z› ar›yoruz. - Kad›n olman›z nas›l karfl›lan›yor? - Yoldan geçerken “Aaa bayanlar da varm›fl burada” diyorlar. Sonra aileden “sen bir bayans›n otursana evinde, kocan gitsin sadece” diyorlar. Ama öyle de¤il asl›nda. Biz beraber evlili¤e gittiysek beraber hakk›m›z› da savunuruz.
Bu maafl neye yeter? - 29 Nisan’dan bugüne kadar nas›l geldi¤inizi anlat›r m›s›n›z? Hakan Evlio¤lu: Asgari ücretle 430 milyona çal›fl›yoruz. 200 milyon kira veriyorum. Geri kalan para 230 milyon. Evliyim ve yetmiyor. 19 ayd›r buraday›z, zam yap›lm›yor. Çal›flma koflullar› zor, her akflam mesai yapt›r›l›yor. Yine ald›¤›m para 500 milyonu bulmuyor. Sendikaya üye olal›m, iflimizden de olsak bizden sonra kalanlar rahat eder diye düflündük. ‹flten nas›l kovuldu¤umuzu bile anlamad›k. - Direnifliniz boyunca ne gibi bask›larla karfl›laflt›n›z? - Patrondan ziyade jandarman›n bask›s› oldu. Oturuyoruz, kalk›yoruz bak›yoruz jandarma geliyor. Toparlan›n gidin diyor bize. Biz de gitmeyece¤iz diyoruz. O zaman sizi alaca¤›z diyorlar. Ne yapacaks›n›z diye soruyoruz. ‹fadenizi alaca¤›z diyorlar. Tamam deyip kendimiz gidip ifade veriyoruz. ‹flte 3-4 defa böyle oldu. Yollar› kesiyorlar, sokmuyorlard› bizi buraya. Sonra baflkanlar savc›l›kla konufltular. Olay› düzelttiler iflte, yaklafl›k 3 aydan beri kimse gelmiyor buraya. - ‹çerdeki iflçilerle iliflkileriniz nas›l, destek veriyorlar m› size? - Bir ya¤c› grup var, bir ortada kalm›fl grup var, bir de sendikal› grup var. Patron hepsini korkutuyor. ‹flten at›lacak korkusuyla sendikal› olanlar sesini ç›karm›yor. Buran›n ço¤u insan› sendikay› bilmiyor. Hatta gelip ne yap›yorsunuz burada diyorlar. F›nd›¤a m› gidiyorsunuz diye soruyorlar. Bunlarla karfl›lafl›yoruz. (‹stanbul)
E-Kart patronu grev k›r›c›l›¤› yap›yor E-Kart iflçilerinin sendikalaflma nedeniyle iflten ç›kar›lmalar›n›n ard›ndan bafllatt›klar› grev sürüyor. Grevdeki iflçileri bir kez daha, grevin 101. gününde ziyaret ediyoruz. ‹flçiler hemen sohbetin bafl›nda, üyesi olduklar› Bas›n-‹fl Sendikas›’n›n iflyerinde yetki almas›na karfl›n sendikay› fabrikaya sokmama tavr›n› koruyan E-kart patronunun, ifle yeni iflçiler alarak grev k›r›c›l›¤› yapt›¤›n› söylüyorlar. ‹flçiler iflten ç›kar›ld›klar›nda 64 kifli olan fabrikadaki iflçi say›s›, bugün 135’e ç›km›fl. ‹çerdeki sendikalaflma faaliyetinin bugünlerde dura¤anlaflt›¤›n› söyleyen iflçiler, bunu yeni giren iflçilere ba¤l›yorlar ve bunlarla patron aras›nda ifle girerken bir anlaflma yap›lm›fl olabilece¤ine dikkat çekiyorlar. Bu süre içinde sendikal› olanlar aras›nda bile, patronun bask›lar›na dayanamay›p, sendikadan istifa edenler olmufl. E-Kart iflçileri grevlerini ilk günden beri 24 saat boyunca sürdürdüklerini ve önümüzdeki günlerde kazan›mla sonuçlanma ihtimalinin hayli yüksek oldu¤unu söylüyorlar. Grevin kamuoyuna daha fazla yans›t›lmas› noktas›nda herhangi bir giriflim veya proje olup olmad›¤› sorumuzu ise, kendilerinin sendikaya, daha fazla kamuoyu oluflturmaya dönük bir dizi teklif götürdükleri, sendika yönetiminin ise “de¤erlendirece¤iz” dedi¤i ve bu nedenle de, sendikadan ç›kacak karar› bekledikleri biçiminde yan›tl›yorlar. (Kartal)
Ça¤r› merkezi iflçileri direniflte kararl› TELEKOM bünyesindeki Ça¤r› Merkezi’nden iflten at›lan iflçiler, 3 hafta önce bafllatt›klar› direnifli, yeni biçimlere büründürerek, sürdürme karar›ndalar. Ça¤r› iflçilerinin direnifli 20’li günleri geçmifl bulunuyor. ‹flçiler mesai saatleri içinde ça¤r› merkezinin önüne ast›klar›, taleplerini içeren pankart›n önünde oturuyorlar. Direniflin 21. gününde görüfltü¤ümüz direniflçi iflçilerden Tuncay Gülhan, üyesi olduklar› Bas›n-‹fl Sendikas› Genel Merkezi’nin bu süre içinde devreye girdi¤ini ve sorunu çözmeye çal›flt›¤›n› dile getiriyor. Durumun önümüzdeki günlerde netleflece¤ini belirten Gülhan, anlaflma sa¤lanamad›¤› takdirde, yeni eylem biçimlerinin gündeme gelece¤ini vurgulad›. Düflündükleri eylem biçimlerinden birinin de açl›k grevi oldu¤unu belirten Gülhan, direniflin ilk haftas›ndan sonra böyle bir eylem biçimi düflündüklerini, ancak sendikan›n devreye girmesiyle, bu düflüncelerini ertelediklerini söyledi. Sendika bunun için “henüz erken” yaklafl›m› getirmifl ve patronlarla görüflmenin yollar› zorlanmaya bafllam›fl. Gülhan, anlaflma sa¤lanamad›¤› takdirde nas›l bir eylem plan› hayata geçirilece¤inin k›sa sürede netleflece¤ini söylüyor ve tüm kamuoyunu direnifllerine sahip ç›kmaya ça¤›r›yor. (Kartal)
İşçi-köylü 7
3-16 Ekim 2008
İşçi/köylü
‹flçilerle dayan›flma mevsimi de¤il!
Mevsimlik iflçilerin çilesi sadece göçebe çal›flma yaflamlar›ndan, yar› aç, yar› tok üç kurufla çal›flt›r›lmalar›ndan veya yollarda ölmelerinden/öldürülmelerinden kaynaklanm›yor. Kimi zaman kimliklerinden, kimi zaman giydiklerinden ya da söylediklerinden de kaynaklan›yor. Bu kadar lanetlenmifl gözle bak›lan mevsimlik Kürt iflçilerin çilesine yeni bir boyutu ise, Turgutlu Belediye Baflkan› Mustafa Serhat Orhan getirdi. Meclis Baflkan› Bülent Ar›nç’›n geçti¤imiz günlerde bir köylüyü azarlad›¤› Manisa, provokatör bürokratlardan daha çok çekecek gibi. Bu bask›lara karfl›l›k Manisal› köylülerin mitingleriyle, dayan›flma eylemleriyle daha çok gündeme gelmesi ve egemenlerin “bafl›n› a¤r›tmas›” çok zor bir öngörü olmas› gerek. Manisa’daki, Turgutlu Gündelik ‹flçilerle Dayan›flma Derne¤i’nin düzenlemek istedi¤i “fiahiya Afltiyê” adl› etkinli¤e Turgutlu Belediye Baflkan› Mustafa Serhat Orhan’›n, “6 Kürt bir araya geldi mi slogan atar ve huzursuzluk ç›kar, provokasyona vesile olur” diyerek izin vermedi. Gündelik iflçilerin evlerine dönüfl yapmaya haz›rland›¤› bu
günlerde, Turgutlu Gündelik ‹flçilerle Dayan›flma Derne¤i, sezonu, düzenlemek istedi¤i “fiahiya Afltiyê” adl› etkinlikle kapatmak istedi. Ancak etkinlik Turgutlu Belediyesi ve Kaymakaml›¤›’n›n engeline tak›ld›. Derne¤in Baflkan› Cevher Özdemir, etkinlik için Turgutlu Kaymakaml›¤›’na ve Belediyesi’ne baflvurduklar›n›, ancak etkinli¤in Turgutlu Belediye Baflkan› Mustafa Serhat Orhan taraf›ndan “Kürtlerin bir araya gelmesiyle provokasyon olur” gerekçesiyle engellendi¤ini belirtti. Özdemir, tar›msal üretimin yo¤unlaflt›¤› bahar ve yaz döneminde tar›mda mevsimlik iflçi olarak çal›flmak için çeflitli bölgelere giden 100 binlerce mevsimlik iflçinin yasal güvenceden yoksun olarak 18 YTL karfl›l›¤›nda günde yaklafl›k 12-13 saat günefl alt›nda çal›flt›r›ld›¤›n› söyledi.
“Evet, biz Kürt’üz ve yoksuluz” Mevsimlik iflçilerin çilesi kat ettikleri yollardan uzun. Ekonomik sorunlar›n yan›nda sosyal bask›lara da maruz kalan mevsimlik iflçiler, devletin ›rkç›l›¤›ndan en çok etkilenen kesimlerden biri de ay-
n› zamanda. Diyarbak›r D‹HA’ya aç›klama yapan tar›m iflçilerinin söyledikleri yaflananlara son ve çarp›c› örneklerden sadece birisi. Yorumsuz bir flekilde siz okurlar›m›za sunuyoruz. Diyarbak›r’›n Ç›nar ‹lçesi’nden Sakarya’ya 7 çocu¤u ile birlikte f›nd›k toplamaya giden Hafiye Demir anlat›yor; “Her y›l f›nd›k iflçilerinin topland›¤› Köpek Meydan›’nda çad›rlar›m›z› kuruyorduk. Ancak bu y›l ‘çevre kirlili¤i ve gürültü ç›kart›ld›¤›’ gerekçesiyle o alan› da yasaklad›lar. Kentten 5 kilometre uzakl›kta bir da¤›n yamac›nda çad›rlar›m›z› kurduk, ne su ne elektrik ne de banyo ve tuvalet vard›.” Ali Kara; “Sakarya’ya gittikten sonra ‘18 YTL’ye çal›flanlar kals›n di¤erleri gidebilir’ tehdidiyle karfl› karfl›ya kald›k. Tekrar geri dönebilecek yol param›z›n da olmad›¤›n› gören iflverenler bu kez bask›y› di¤er y›llara oranla daha da çok art›rd›. Sanki iflçiler rehinmifl gibi toprak sahipleri sürekli havaya atefl aç›yordu. Bizi neredeyse silahla çal›flt›r›yorlard›. Korkudan tuvalet ihtiyac›m›z› bile karfl›lamaktan çekinir hale gelmifltik.” Mahmut Tekin; “Traktör ve kamyon kasalar›na sanki hayvan bindirir gibi iflçileri bal›k istifi fleklinde bindiriyorlard›. Sesini ç›kartan ve itiraz eden ifle götürülmezdi. ‹fli b›rakan kifli ise çal›flt›¤› günlerin eme¤inin karfl›l›¤›ndan da olurdu. Evet, biz Kürt’üz ve yoksuluz, ama onursuz, hayvan ve haysiyetsiz de¤iliz. Kimsenin onurumuzu ayaklar alt›na almas›na da müsaade etmeyiz.” ‹sa Sönmez; “Okullar aç›lmas›na ra¤men ifli b›rakam›yorduk. Çünkü param›z› ifl sonu vereceklerdi. Ve flu an 3 çocu¤umun okul kayd›n› yenilemem gerekiyor. Nas›l yapaca¤›z onu düflünüyorum. 2 ay boyunca eflim ve çocuklar›mla birlikte onca rezalete karfl› sadece 2 bin YTL alabildik.” (H. Merkezi)
Akkuyu Karakuyu olmas›n! Mersin’de nükleer santral kurulmas›na izin veren yasay› geçen y›l büyük bir mitingle protesto eden Mersin’in duyarl›, devrimci, demokrat, ilerici ve yurtsever halk› mücadelesini sürdürüyor. ‹mza kampanyalar›yla, protesto eylemleriyle, afifllerle s›k s›k “Nükleere Hay›r” fliar›yla protestolar yaparak hükümete uyar›larda bulunan Mersin Nükleer Karfl›t› Platform bafllatt›¤› imza kampanyas›n› bir protesto eylemiyle sonland›rd›.
22 Eylül günü Mer-‹n ‹fl Merkezi önünde toplanan Mersin Nükleer Karfl›t› Platform (NKP) bileflenleri ve eyleme kat›lan halk “Nükleer enerji ölüm demektir”, “Akkuyu, Karakuyu olmas›n”, “Akkuyu Çernobil olmayacak” sloganlar› eflli¤inde yürüyüfle geçti. Yürüyüfl s›ras›nda konuflan SES Mersin fiube Baflkan› Y›lmaz Bozkurt, emperyalist ülkelerin tehlikeli ve zehirli nükleer enerji santral projesini Mersin’in Akkuyu beldesine tafl›mak is-
tediklerini, AKP Hükümeti’nin de bu kirli amaca hizmet etti¤ini söyledi. Yürüyüflün ard›ndan AKP ‹l Binas› önünde bir araya gelen grup ad›na bas›n aç›klamas›n› okuyan Mersin NKP Dönem Sözcüsü Sabahat Arslan ise, tüm dünyada nükleer santrallerden vazgeçilirken, AKP Hükümeti’nin Türkiye’yi nükleer pazara açmak istedi¤ini ifade etti. Aç›klaman›n ard›ndan kitle sloganlarla eylem alan›n› terk ettiler. (Mersin)
Köylüler yol kesti Günden güne azg›nlaflan faflist sistem kendi ç›karlar› için hiç düflünmeden insanlar› ölüme sürüklüyor. Bunun bir örne¤i de 22 Eylül Pazartesi günü Gaziantep’in fiehitkâmil ‹lçesi’ne ba¤l› Cerityeniyapan köylülerinin Adana-Gaziantep kara yolunu kapatmas› ile gözler önüne serildi. Cerityeniyapan köyüne yap›lmas› beklenen tafl ocaklar›na Orman Bakanl›¤›’n›n ruhsat vermesi ile birlikte köylüler kara yolunu 1 saatli¤ine trafi¤e kapatt›lar. Tafl oca¤›n›n faaliyete geçmesinin ard›ndan meyve a¤açlar›n›n kurudu¤unu, köyün toz içinde kald›¤›n› ve dinamit sesi nedeniyle sürekli korku yaflad›klar›n› söyleyen köylüler, “Mal›m›z› ve sa¤l›¤›m›z› gasp edenlere karfl› gerekirse can›m›z› vererek mücadele edece¤iz” diyerek yolu yeniden trafi¤e açt›lar. (H. Merkezi)
Develi’nin yollar› çöpçülere kapal›!
25.09.2008 tarihinde Manisa’n›n Saruhanl› ilçesine ba¤l› Develi köyünden Ankara’ya gelen köylüler, köylerine yap›lacak kat› at›k bertaraf tesisini ve ürünlerinin para etmemesini meclis önünde protesto etti. Meclis’in Çankaya kap›s›na ç›plak ayakla gelen köylüler, yanlar›nda getirdikleri domates ve m›s›r gibi sebzeleri yola döktüler. “Develi’nin yollar› çöpçülere kapal›” yaz›l› pankart tafl›yan köylüler, “Hükümet gitsin bu ifl bitsin”, “Susma sustukça s›ra sana gelecek” sloganlar› att›. Temsili imam eflli¤inde, “Hakk›m› helal etmiyorum-Mefta köylü”, “Beni avuç açarak öldürdünüz” yaz›l› tabutlar tafl›yan köylüler, yanlar›nda getirdikleri süpürgelerle kald›r›mlar› süpürdü. Köylüler, muhalefeti sar›, hükümeti ise k›rm›z› kart göstererek protesto etti. Polisin uyar›s› üzerine Meclis önünden Milli Egemenlik Park›’na yürüyen grup, burada bir süre oturduktan sonra, geldikleri otobüse binerek ayr›ld›. (Ankara)
Dengê azadi
İşçi-köylü 8
3-16 Ekim 2008
Ayn› hesap ayn› sald›r›
Oramar bask›n›n›n üzerinden yaklafl›k bir y›l geçmifl bulunuyor. Resmi kay›tlara göre 25.si olan s›n›r ötesi operasyonun üzerinden de 7 ay gibi bir süre geçti. Nitekim Oramar bask›n›, egemen s›n›f temsilcilerince “sözün bitti¤i yer” olarak tabir edilmiflti. Akabinde büyük bir tören havas›nda, hava sald›r›lar›ndan sonra bafllat›lan kara harekat›n›n 25. harekat oldu¤u itinayla unutturulmufl, bunun son olmayaca¤› ak›llara getirilmemeye çal›fl›lm›flt›. Üstelik bunun için koflullar zaten öncesinden haz›rlanm›flt›. Cumhuriyet Mitingleri yerini “Kürd’e ölüm mitingleri”ne b›rakm›flt› bile. Bayra¤›n› kap›p sokaklara f›rlayan insan kalabal›¤› histerik bir ruh haliyle hayk›r›rken, ölüm istediklerinin fark›nda de¤illerdi belki. Hatta öyle ki, ölümü bizzat getirmeye yeltenenler, getirenler alk›fllanabilirdi. ‹flte böyle bir atmosferde bafllat›lan operasyonlar›n bugün geldi¤i nokta çok aç›kt›r. Soruna salt askeri bakanlara, “ordu gidecek ve yok edecek” diyenlere, çok k›sa ve öz bir flekilde de olsa
net bir cevab›m›z vard›r, hem de onlar›n dilinden, daha kolay anlamalar› için: TSK yenilmifltir. Ne var ki, mesele onlar›n, faflizmin bilumum temsilcilerinin aldatmaya çal›flt›¤› gibi tek bafl›na askeri de¤ildir. Üstelik sorun tek bafl›na PKK de de¤ildir. Sorun komprador burjuvazi ve büyük toprak a¤alar›n›n bölgesel ç›karlar›d›r. TC, bölgede ABD’ye uflakl›ktaki baflat rolünü, ileri karakol pozisyonunu kimseyle paylaflmaya yanaflmak istemiyor. Irak Kürdistan› bölgesel yönetimi üzerinde tahakküm kurma çabas› söz konusudur. Barzani ve Talabani ile iflbirli¤i bu k›stas›n önüne geçmemekte, dahas› bu k›stas›n bir gere¤i olmaktad›r. Yeri gelmiflken, Barzani ve Talabani için ayr› bir parantez açmak kaç›n›lmaz oluyor: Henüz geçen y›la kadar özellikle Kerkük konusunda “Kerkük Kürtlerindir” diyen I. Kürdistan› egemenlerinin bugün ne kadar egemen oldu¤u bir kez daha görülmüfltür. fiafl›rt›c› olmamakla beraber, TC ile operasyona bizzat dahil olma düzeyinde olmasa da iflbirli¤i yapan Kürt egemenlerinin ayn› göreve amade olmad›klar›n› kim iddia edebilir? Bölgesel ç›karlar karfl›s›nda, PKK, TC için en büyük tehdit dersek abartm›fl olmay›z. Suriye’yi de sayarsak dört ülke s›n›rlar›nda savaflan büyük gerilla gücü ve buna paralel muazzam kitle deste¤iyle Kürt Ulusal Hareketi, emperyalist güçlerin bölgeye iliflkin planlar›nda hesaba katmay› asla ihmal etmeyece¤i bir harekettir. Vaziyet böyle olunca, hele ki Kürdistan co¤rafyas›-
n›n en büyük parças› TC taraf›ndan ilhak durumunda s›n›rlar dahilinde olmas› do¤all›¤›nda TC’yi tedirgin etmektedir. Yani sadece ülke içinde de¤il ülke d›fl›nda da TC için büyük tehlike PKK’dir. Büyük olas›l›kla bir y›l daha uzat›lacak olan tezkereyle birlikte 26. s›n›r ötesi operasyon gerçeklefltirilecek. Elbette TSK ve devletin di¤er kesimleri bu operasyonlarla Kürt Ulusal Hareketini bitiremeyeceklerinin fark›ndad›rlar. Yukar›da da de¤inmeye çal›flt›¤›m›z gibi sorun bu de¤ildir tek bafl›na. Hem PKK’nin en büyük gücü ne Kandil’dedir ne de Zap’ta. Esas savafl T. Kürdistan› da¤lar›ndad›r.
DTP’nin kapat›lma davas› Tezkerenin Meclis’te görüflülece¤i günlerde (gün demek daha do¤ru olur, çünkü halka karfl› savaflta egemen s›n›f klikleri kendi aralar›ndaki dalafl› bir tarafa b›rak›r, acilen sald›r›n›n gere¤ini yerine getirmeye çal›fl›rlar) ve akabinde Anayasa Mahkemesi de DTP’ye yönelik aç›lan kapatma davas›n› görüflecek. Bu durum tesadüf olmaktan uzakt›r. Çünkü ulusal sorun ülke gündemini iflgal etmeye daha uzun bir süre devam edecektir. Çünkü TC kendini özellikle bu sorun üzerinden var etmektedir. Çünkü Baflbu¤ ve öncellerinin dedi¤i “her alanda mücadele”nin do¤al bir gere¤idir bu. Yüzde onluk seçim kotas›, seçim çal›flmalar›na dönük engelleme, provokasyon ve binbir türlü ayak oyunuyla faflizm d›fl› bir
sesin Meclis kürsüsünden dillendirilmesini engellemeye çal›flan faflizm, bir kez daha ayn› oyunu sergiliyor. Ayn› oyun, çünkü gelifltirece¤i baflka bir taktik kalmam›flt›r. Mesele temel bir mesele olunca faflizmin sald›r›lar› her yerde ve her boyutta gerçeklefliyor. Gerçek muhalif kesimler bir bir, s›ras› geldikçe susturulmaya çal›fl›l›yor. ‹flte Alternatif gazetesi de bir kez daha engellenmifl oldu. fiafl›ram›yoruz. fiafl›ram›yoruz çünkü, tam bu sat›r› al›rken kaleme Alternatif çizgisinde yay›n yapan Gelecek gazetesine de bir ayl›k yay›n durdurma cezas›n›n verildi¤ini ö¤reniyoruz. S›n›r ötesi operasyon boyunca onlarca defa engellenen di¤er özgür bas›n yay›nlar› gibi Gelecek de engelleniyor. Sistem h›zl› çal›fl›yor!
Sesimizi bo¤mak istiyorlar Sesimizi bo¤mak istiyorlar. Anadilimizde hayk›rd›¤›m›z sesimizi sessizlik içinde bo¤mak istiyorlar. Oysa bu bizim en do¤al hakk›m›zken, her talep ediflimizde karfl›laflt›¤›m›z tek muhatap silahl› olmak zorunda nedense! Bu kadar do¤al bir hakk›m›z› savunurken dahi polis copuyla, karakolla tan›flmay›, bir kez daha tan›flmay› bize reva görüyorsan›z, biz yüzümüzü dönece¤imiz yeri elbette iyi bilece¤iz. “Gençli¤i kazanmaya” niyetlenmifl Baflbu¤’un bu niyetini kursa¤›nda b›rakmaya biz niyetlenmekle kalmayaca¤›z.
Her yerde anadilde e¤itim talebi Kürtlerin anadilde e¤itim hakk›n› elde edebilmesi için TZPKurdi taraf›ndan bafllat›lan “Êdi Bes e anadilimde e¤itim istiyorum” kampanyas› T. Kürdistan›’n›n birçok ilinde mitingler, yürüyüfller, Kürtçe ders anlat›m› ve kültürel etkinliklerle devam ediyor. TZPKurdi’nin Kürtlerin anadilde e¤itim hakk›n› elde edebilmesi için bafllatt›¤› “Êdi Bes e anadilimde e¤itim istiyorum” kampanyas› Türkiye Kürdistan›’n›n birçok ilinde mitingler, yürüyüfller, Kürtçe ders anlat›m› ve kültürel etkinliklerle devam ediyor. Yap›lan etkinliklere imha ve inkar politikas› etraf›nda yaklaflan devletin tutumu yine sald›r› oldu. Kimi bölgelerde engellemeye çal›fl›rken engelleyemedikeri yerlerde ise baflta çocuklar olmak üzere birçok insan tartakland›. * 22 Eylül tarihinde kampanya kapsam›nda Mardin, Van, Adana ve Diyarbak›r’da anadil talebiyle yürüyüfl yapan binlerce kifli, devletin Kürtlerin yükselen sesine kulak vermesini istedi. Yap›lan aç›klamalarda ise Kürtlerin kendi
dillerine sahip ç›kmad›klar› takdirde asimilasyon politikalar›n›n önüne geçilemeyece¤ine vurgu yap›larak, Kürtçe’nin yok olmamas› için Kürtlerin kendi televizyonlar›n› dinlemesi, gazetesini okumas› ve çocuklar›yla Kürtçe konuflmas› ça¤r›s› yap›ld›. * Mardin’in K›z›ltepe ‹lçesinde binlerce kifli anadil talebi ile 23 Eylül günü yürüyüfl düzenledi. * 24 Eylül 2008 tarihinde DTP Gaziantep ‹l binas› önünde bir araya gelen yüzlerce kifli Yeflil Su Park›’na do¤ru yürüyüfl yapt›. Yürüyüflten sonra ilkö¤retim ö¤rencisi bir k›z çocu¤u Kürtçe bas›n aç›klamas›n› okudu. * 24 Eylül’de Diyarbak›r Sanat Soka¤›’nda sembolik olarak Kürtçe ders verildi. TZPKurdi aktivistlerinin düzen-
ledi¤i Kürtçe derse etkinli¤ine Diyarbak›r Belediye Baflkanlar› ve demokratik kitle örgütü temsilcileri kat›larak destek verdi. * fi›rnak’›n Cizre ‹lçesi’nde anadil talebiyle 25 Eylül’de düzenlenen yürüyüfle kat›ld›klar› için 9 kifli gözalt›na al›nd›. Mahkemeye sevkedilen 9 kifli daha sonra serbest b›rak›ld›. * Mersin’de anadil talebiyle 25 Eylül’de düzenlenen yürüyüflün tamamlanmadan polisler taraf›ndan engellenmesi 5 mahallede protesto edildi. Gençler, çöp konteyn›rlar›yla ana caddeleri trafi¤e kapatt›. Eylemler sokak aralar›nda yer yer polisle çat›flmalarla devam etti. * Van’da anadil talebiyle 25 Eylül 2008 tarihinde yap›lan bas›n aç›klama-
s›n›n ard›ndan 5 kifli gözalt›na al›narak adliyeye götürüldü. 4 kifli serbest b›rak›l›rken 1 kifli tutukland›. Mersin’de ise yap›lan anadil eylemlerinde 12 yafl›ndaki M.K. adl› bir çocuk polisler taraf›ndan dövüldü. Kafas›na sert bir cisimle vurulan çocuk ‹HD Mersin fiubesi’nde bas›n aç›klamas› yaparak polislerden flikayetçi oldu. (H. Merkezi)
3-16 Ekim 2008
İşçi-köylü 9
Gemlik Tuncelililer Derne¤i orman yang›nlar›na dur dedi Gemlik Tuncelililer Dayan›flma Yard›mlaflma ve Kültür Derne¤i’nin Kad›n Komisyonu üyeleri Tunceli’de güvenlik gerekçe gösterilerek ormanlar›n yak›lmas›na tepki gösterdi. Baflta Tunceli olmak üzere Türkiye’nin dört bir yan›nda bafl gösteren orman yang›nlar›na dikkat çekilirken, omuz omuza mücadele ça¤r›s›nda bulunuldu ve Gemlik’te bir bas›n aç›klamas› yap›ld›. Bas›n aç›klamas› öncesi Gemlik’teki tüm yöre dernekleri, sendikalar ve siyasi partiler gezilerek bas›n aç›klamas›na ve beraberinde düzenlenen imza kampanyas›na destek istendi. Dernek Baflkan› Yusuf Topcu ve yönetim kurulu üyelerinin de haz›r bulundu¤u eylem 21 Eylül 2008 Pazar günü Dereboyu Mevkii Taflköprü’de yap›ld›. Derne¤in kad›n komisyonu üyesi Zercan Özdemir taraf›ndan okunan bas›n aç›klamas›nda, gerekçe ne olursa olsun hiç kimsenin veya hiçbir kurumun ormanlar› yakmak için hakl›
bir gerekçesinin olamayaca¤› vurguland›. Özdemir, “Türkiye’de do¤aya bu sald›r›y› gerçeklefltiren kesim ve kifliler olmufltur, olmaktad›r. Tunceli’de güvenlik gerekçesiyle yak›lan ormanlar bilinçli bir flekilde kamuoyuna yans›t›lmamaktad›r. Baz› orman yang›nlar›na karfl› tedbir al›n›rken, Tunceli’de yak›lan ormanlara karfl› ses ç›karmamak ikiyüzlüce davranmak demektir. Biz Tunceli’de yaflanan ve bölge
genelinde do¤a katliamlar›na dönüflen bu eylemlere karfl› yetkilileri göreve ça¤›r›yoruz” dedi. Orman yang›nlar› ve çevre felaketlerini durdurmak için tüm kurum ve kurulufllar› duyarl› olmaya ça¤›rd›klar›n› kaydeden Zercan Özdemir, bu mücadeleye hep birlikte omuz verilmesi gerekti¤ini dile getirerek, bafllatt›klar› imza kampanyas›na herkesi destek olmaya ça¤›rd›. (H. Merkezi)
Art›k ci¤erlerimizi yakmay›n Her askeri operasyon sonras› devletin ‘av’dan eli bofl dönen ordusunun gerillan›n alan›n› daraltmak için özellikle Türkiye Kürdistan›’nda ormanlar› atefle vermesi on y›llard›r uygulan›yor. Yaz aylar›nda artan askeri operasyonlar sonras› s›kça yafla-
DTP’ye dokunma! Anayasa Mahkemesi taraf›ndan hakk›nda aç›lan kapatma davas›nda 16 Eylül 2008 tarihinde sözlü savunma yapan DTP’yi binler yaln›z b›rakmad›. Yerel seçimler öncesi DTP’nin kapat›lmas› için giriflimlerini h›zland›ran AKP’nin DTP’yi kapatarak DTP taban›ndan oy toplayaca¤› hayalinin gerçekleflmesine izin vermeyece¤ini söyleyen binler alanlarda DTP’ye sahip ç›kt›. Demokratik kitle örgütlerinden ayd›n ve sanatç›lara kadar genifl bir yelpazenin sahip ç›kt›¤› DTP’nin kapat›lmas› için aç›lan mahkeme ertelendi.
nan bu durumda bölge halk›n›n ve kitle örgütlerinin müdahalelerine ra¤men yang›nlar söndürülmedi¤i gibi müdahale etmek isteyen ve bunun u¤rafl›n› veren insanlar gözalt›na al›narak sindirilmeye çal›fl›l›yor. Son olarak fi›rnak Merkeze ba¤l› Aket Köyü civar›nda bulunan ormanl›k alanlarda ç›kan yang›n, köylülerin ekili alanlar›na da s›çrat›lmaya çal›fl›ld›. Yang›n› kendi imkânlar› ile söndürmeye çal›flan köylüler “Tankla tüfekle y›llarca bu halk› sindirmeye çal›flt›lar, flimdi de bölgenin do¤as›n› katlediyorlar. Marmara’da Antalya’da orman yand›¤›nda ‘Ci¤erimiz yan›yor’ diyorlar. Onlar insan da biz de¤il miyiz?” diye isyan ediyorlar. fi›rnak Cumhuriyet Meydan›’nda 16 Eylül DTP’nin kapat›lmamas› için yap›lan bas›n aç›klamas›na kat›lan Aket köylüleri bir yandan partilerinin kapat›lmamas›n› isterken di¤er yandan yang›na müdahale edilmemesi-
ne tepki gösterdiler. Aç›klaman›n ard›ndan aralar›nda DTP ‹l yöneticilerinin de bulundu¤u yaklafl›k 20 kiflilik bir grup dolmufla binerek yang›n› söndürmek için köye gitmek istedi. Araç köy yoluna sapt›¤›nda arac› durduran askerler, dönüflte verilmek üzere kimliklere el koydu. fi›rnak Çevre Platformu da konuyla ilgili 16 Eylül 2008 tarihinde yapt›¤› bas›n aç›klamas›yla Cudi Da¤›’nda bafllayan yang›na müdahale edilmemesine sert tepki gösterdi. Platform ad›na aç›klamay› yapan Genç-Der Baflkan› Hüseyin Birlik, çevre hakk›n›n çi¤nendi¤ini söyledi” dedi. (H. Merkezi)
Dengê azadi
Devletin “Gündem”i “Alternatif”siz bir “Gelecek” Ülkede Özgür Gündem Gazetesi’nin kapat›lmas›n›n ard›ndan yay›mlanan Alternatif Gazetesi de kapat›ld›. Son olarak ç›kart›lan Gelecek Gazetesi de gazetemiz yay›na haz›rland›¤› s›rada kapatma sald›r›s› ile karfl›laflt›. ‹stanbul 9. A¤›r Ceza Mahkemesi taraf›ndan 1 ay süreyle kapat›lan Alternatif Gazetesi’ne birçok demokratik kitle örgütünden destek geldi. Bir y›l içerisinde 30 civar›nda kapatma vb. sansür bask›s›yla karfl› karfl›ya kalan yurtsever bas›n, tüm bask›lara ra¤men, taviz vermeden politikalar›n› yay›mlamaya devam ediyor. Alternatif ile ayn› zamanda K›z›llaflan Özgür Halk dergisi de “Örgüt propagandas› yapt›¤›” iddias›yla kapat›ld›. Adana’da Azadiya Welat Gazetesi de polis taraf›ndan bas›larak, gazete çal›flan› Ferit Köylüo¤lu ve D‹HA muhabiri Murat Kolca gözalt›na al›nd›. Azadiya Welat’›n A¤r› çal›flan› Rahmi Özen de hakk›nda tutuklama karar› oldu¤u gerekçesiyle tutukland›. Yaflananlar›n ard›ndan birçok ilde kitlesel gazete sat›fllar›, bas›n aç›klamalar› vb. eylemliklerle sansür protesto edilerek, yurtsever bas›n halk taraf›ndan sahiplenildi. Bunlardan birisi de 27 Eylül günü 12.30’da, ‹HD ‹stanbul fiubesi’nde yap›lan bas›n aç›klamas›yd›. Aç›klamaya, tarihten bugüne uzana sansür ve bask›n›n, 90’l› y›llardan bu yana tarif edilemez boyutlara geldi¤i vurgulanarak baflland›. ‹HD fiube Sekreteri Abdulbaki Bo¤a okudu¤u aç›klamada Alternatif Gazetesi ve Özgür Halk Dergisi hakk›nda verilen 1 ayl›k kapatma karar›n›n düflünce ve ifade özgürlü¤üne bir sald›r› oldu¤unu ifade etti. Aç›klamada Alternatif Gazetesi ad›na da bir konuflma yap›ld›. Alternatif ad›na konuflan Y›lmaz Sezgin, Kürt bas›n›n›n tarihi boyunca bask›lara maruz kald›¤›n›, Genelkurmay’›n tezkere uzatmas›n›n gündemde oldu¤u bir süreçte, bu sald›r›lar›n artmas›n›n flafl›rt›c› olmad›¤›n› dile getirdi. Gazetemiz, ‹flçi-Köylü de çeflitli bask› ve engellemeyle karfl›laflmaktad›r. Örne¤in Sincan Hapishanesi‘nde tutsaklara son bir y›ld›r 1–2 say› hariç hiçbir yay›n verilmemifl, sansürü tecritle birlikte katlayarak uygulam›fllard›r. Gazetemizin son iki say›s›na toplatma karar› gelmifltir. “TKP/ML T‹KKO üyesi bir flah›sla yap›lan röportaj” bahane gösterilerek uygulanan toplatma karar›, mücadelenin ivme kazanmas› durumunda sansürün daha da artaca¤›n›n göstergesidir. (H. Merkezi)
Halkın Gündemi F Tipi hapishaneleri savunmaktan kendini alamayan, sayfalar›nda befl y›ld›zl› otel olarak yans›tanlar› bugünlerde bir dert sarm›fl durumda! Ergenekon davas› nedeniyle tutuklan›p F tiplerine konulanlardan Kuddusi Okk›r hayat›n› kaybedince buralar› bir kere daha hat›rlar oldular. Oysa Kuddusi Okk›r’dan önce birçok insan F tiplerinde hayat›n› kaybetmifl ama hiçbiri burjuva-feodal medya kalemflörleri için bir anlam ifade etmemiflti.
İşçi-köylü 10 Y›lmaz Özdil 21 Eylül 2008 tarihli yaz›s›nda fiener Eruygur’un durumuna ne kadar üzüldü¤ünü dile getiriyor ve Erbakan’› tahliye edenlerin Eruygur’u tahliye etmemesini elefltiriyor. Sonra da diyor ki; “... bu ay›pla yaflayaca¤›z.” Oysa bunu söyleyen kifli ve çal›flt›¤› medya kuruluflu y›llard›r bu “ay›pla” yafl›yor zaten. F tiple-
3-16 Ekim 2008
rindeki sorunlara, a¤›r sa¤l›k sorunu yaflayan tutsaklara gözünü, kula¤›n› kapatarak yap›yorlar bunu. Hapishanelerde yaflanan sorunlar› ne kadar dile getirip çözümü yönünde çaba gösterdiler ki bugün ç›k›p fiener Eruygur üzerinden insanlar›n vicdanlar›na sesleni-
! a n a fl u n o k u fl ›n k Ba
B›rakal›m 1-2 y›l öncesini çok yak›n dönemde Ali Çekin adl› 77 yafl›nda bir tutsak, tedavi edilmedi¤i için hayat›n› kaybetti. Hala 70-80 yafl›nda ve a¤›r sa¤l›k sorunlar› bulunan tutsaklar var. Erol Zavar adl› tutsak say›s›z ameliyat geçirmifl durumda. ‹smet Ayaz ve Nesimi Kalkan çölyak hastas› olmalar›na ra¤men ne tedavileri yap›l›yor ne de tahliye ediliyorlar. Daha birçok tutsak a¤›r sa¤l›k sorunlar›yla duvarlar›n ard›nda yavafl yavafl ölüme sürükleniyor.
liyor? Bu tamamen bir aldatmacad›r. Bugüne kadar neredeydiniz diye sormak gerekiyor. Gelin insanl›k dersi vermeye kalkan Y›lmaz Özdil’in insanl›¤›n›n hangi durumlarda ayakland›¤›na bakal›m? Mesela gerilla cesetlerinin uzuvlar› kesilip üzerlerine bas›larak foto¤raf çektirilirken mi ya da katledilen gerillalar›n bedenleri bile ailelerine verilmezken mi? Kürt çocuklar›na d›flk› yedirilirken mi, kad›n-çocuk demeden katledilirlerken mi, 70’lik dedelere iflkence yap›l›rken mi? Elbette hiçbiri. Hapishanelerde hayat›n› kaybeden yüzlerce insan bile Y›lmaz Özdil’in insanl›¤›n›n ayaklanmas›na yetmemifl olacak! O, paflas› rahats›zlan›nca “insanl›¤›n›” herkese kan›tlamaya çal›fl›p, herkesi de insanl›¤›n› kan›tlamaya davet ediyor. “Ey millet” diyor “hapishanelerde hayat›n› kaybeden, kaybetme durumu olan onlarcas›, yüzlercesi beni ilgilendirmiyor. Ama paflam›n burnu kanarsa ortal›¤› aya¤a kald›r›r›m.”
Bunlar görülmüyor, haber yap›lm›yor. fiener Eruygur düflüp hastaneye kald›r›l›nca f›rt›na kopar›l›yor. Bu f›rt›nay› koparanlardan biri de Hürriyet yazar› Y›lmaz Özdil.
B›rakal›m bu ay›pla yaflamaya devam etsin Y›lmaz Özdiller. Ama baflkalar›n› kendileri gibi olmaya davet ettiklerinde de sessiz kalmam›z› beklemesinler!
Maltepe Hapishanesi’nde çocuklara iflkence ‹stanbul fiubesi’nden Avukat Ahmet Tamer’in Bianet’e verdi¤i bilgiye göre ‹stanbul, Maltepe L Tipi Hapishanesi’ndeki çocuk tutsaklar birçok iflkenceye maruz kal›yorlar. Baflta F tipleri olmak üzere ülkemiz hapishanelerinde fiziki ve psikolojik iflkence devletin vazgeçilmez olarak gördü¤ü teslim alma, siliklefltirme politikalar›ndan biri olarak sürekli gündemdeki yerini koruyor. Çocuk olmalar›ndan kaynakl› yaflad›klar› yaln›zl›k hissinin de getirdi¤i “çaresizlikle” yaflad›klar›n› kamuoyuna duyurma konusun-
‹HD
Okurlar›m›za polis tacizi Merhaba, Biz Gazi Mahallesi’nden 16 ve 21 yafllar›nda iki bayan olarak yaflad›¤›m›z olay› sizlerle paylaflmak istedik. 1011-12 Eylül günlerinde gerek bayan olmam›zdan gerekse devrimci olmam›zdan kaynakl› TC’nin polisleri taraf›ndan y›ld›rma, korkutma ve y›pratma sald›r›lar›na maruz kald›k. 10 Eylül günü eski karakol civar›nda gazetemizin da¤›t›m›n› yaparken bir polis arabas› yan›m›za yaklaflt›. Biz gazetemizi verirken polis gözünü bizden ay›rm›yordu. Biz de di¤er mahalleden ç›k›p da¤›t›ma devam ettik. 11 Eylül günü K›br›s Caddesi bölgesinde da¤›t›m yapt›k. Bu kez 2 akrep ile bir sivilin bizi görmesi üzerine caddeden bir kez daha geçtiler. Arac›n bize do¤ru geldi¤ini görünce böl-
da yeterli bir çaba gösteremeyen çocuk tutsaklar›n bu durumundan faydalanan hapishane yönetimleri ve gardiyanlar birçok çocuk üzerinde özellikle cinsel taciz ve tecavüzde bulunuyor. ‹HD ‹stanbul fiubesi ad›na hapishanede bir ön inceleme yapan Ahmet Tamer, çocuklar›n yaln›zken ve kamera olmayan mekanlarda gardiyanlarca iflkenceye u¤rad›klar›n›, ko¤ufl de¤ifltirme taleplerine fliddetle yan›t verildi¤ini, bu nedenle ayr›ca kendilerine zarar verdiklerini ifade etti. Maltepe L Tipi Hapishanesi’nde acilen
çözülmesi gereken sorunlar olarak baflta fliddetin kald›r›lmas›n›n gerekti¤ini söyleyen Tamer, sorunlar›n› dile getirdiklerinde, kavga ettiklerinde, kendilerine zarar verdiklerinde dayak yiyen çocuklar›n sürekli kayg› ve korkuyla yaflad›klar›n› belirtti. Tamer çocuklarla ve avukatlarla yapt›¤› görüflmelerden ç›kard›¤› sonuçlar› flu flekilde ifade etti: “En çok psikolojik olarak sorunlu, risk alt›ndaki çocuklar fliddet görüyor. Bu çocuklar kapal› bir yerde bulunmaktan dola-
geden ayr›ld›k. 12 Eylül günü ise Son Durak bölgesinde yine beraber da¤›t›m yaparken gazete vermek için girdi¤imiz dükkanda sivil polis, d›flar› ç›kt›¤›m›zda iki olmufllard›. Birbirlerine kafa sallad›ktan sonra telsizlerini ç›kart›p bizi tarif etmeye bafllad›lar. Da¤›t›m boyunca gözlerini üzerimizden hiç ay›rmad›lar ve her yapt›¤›m›z telsizle bildirdiler. Bizler bunlar›n bizleri y›ld›rmak ve korkutmak amac›yla ve gazetemizi kitlelere ulaflt›rma çabam›z› engellemek için yap›ld›¤›n› biliyoruz. Bunlar, devrimcilere, düzene ve zulme karfl› ç›kan herkese tam bir terör estirmekteler. Ancak bilsinler ki, estirdikleri o ufak rüzgar bizden hiçbir fley almad› ve almayacak. Ayn› zamanda sergiledikleri y›ld›rma, korkutma ve y›pratma politikalar› ne bizi y›prat›r ne de korkutur. Aksine bizi daha güçlü hale getirir. Bunlar› bilmelerini isterim. (Gazi Mahallesi’nden ‹K okurlar›)
Kürtçe konuflmaya görüfl engeli F Tiplerinde tecrit ve tredman her geçen gün artarak devam ediyor. ‹çerde tutsaklar›n yaflad›¤› bir dizi sorunun d›fl›nda ziyarete gelen tutsak yak›nlar› da ayn› sorunlarla yüz yüze geliyor. Tecrit koflullar›n›n her geçen gün a¤›rlaflt›¤› Sincan F Tipinde sorunlara her gün bir yenisi ekleniyor. Bunlardan en sonuncusu,18.09.2008 tarihinde, Sincan 2 Nolu F Tipi Hapishanesi’ndeki abisi Yusuf Koyuncu’nun ziyaretine giden Gürhan Koyuncu’nun, Kürtçe konuflmak isteyince gardiyanlar taraf›ndan zorla d›flar› ç›-
y› kendilerine zarar veriyor. Psikolojik tedavi verilmesi gerekirken fliddet görüyorlar. Ancak yeni gelenlere de ortama uyum sa¤lamalar› için ‘hofl geldin’ fliddeti uygulan›yor.” Tamer, 14 kiflilik ko¤ufllarda kalan, ortak alanda haftada bir saat spor haklar› olan, iki haftada bir sinemaya gidebilen, zaman zaman düzenli olmayan okuma yazma kursu verilen çocuklar›n yaflad›klar› ko¤ufltaki 14 kifli d›fl›nda kimseyle görüfltürülmeyerek tecritin baflka bir biçimini yaflad›kla(‹stanbul) r›n› belirtti.
kar›lmas› oldu. Gardiyanlar›n konuflma s›ras›nda gelip “Burada Kürtçe konuflmay›n” uyar›s›nda bulundu¤unu belirten Koyuncu, “Ben de ‘konuflaca¤›z, neden Kürtçe konuflmayal›m ki’ fleklinde konufltum” dedi. Koyuncu, gardiyanlar›n hiç Türkçe bilmeyenlerin Kürtçe konuflmas›na izin vereceklerini ancak Türkçe bilenlerin Türkçe konuflmak zorunda oldu¤unu söyledi¤ini belirtti. Koyuncu, bütün itirazlar›na ra¤men, görüflmelerinin yar›da kesildi¤ini ve görüflmeden ç›kar›ld›klar›n› dile getirdi. Yaflananlara bir anlam veremedi¤ini söyleyen Koyuncu, Kürtçe konuflmaya izin verilmemesini anadiline yap›lan bir sald›r› olarak de¤erlendirdi. (Ankara)
İşçi-köylü 11
3-16 Ekim 2008
‹HD’den hasta tutsaklarla dayan›flma ad›na ‹HD ‹stanbul fiube Baflkan› Av. Gülseren Yoleri, konuflma yapt›. Yoleri, ‹smet Ayaz’›n, doktorlar›n “cezaevi koflullar› ölümcül risk tafl›yor” uyar›lar›na ra¤men tahliye edilmedi¤ine dikkat çekti. Yoleri, Ayaz’›n yazd›¤› mektupta sa¤l›k sorunlar›n›n tahammül edilemez boyutlara geldi¤ini belirtti. Aç›klaman›n ard›ndan, Galatasaray Postanesi’nden Ayaz’a mektup gönderildi.
‹zmir
Genel Merkezi ve flubeleri, hapishanelerde bulunan tutuklu ve hükümlülerin sorunlar›na dikkat çekmek amac›yla her ay bir mahkûma gönderdikleri mektuplar›n 8’incisini Ad›yaman E Tipi Hapishanesi’nde 15 y›ld›r tutuklu bulunan çölyak hastas› ‹smet Ayaz’a gönderdi.
‹HD
Ankara Ankara K›z›lay PTT önünde bir araya gelen ‹HD Merkez ve Ankara fiube yöneticileri aç›klama yapt›. ‹HD Genel Sekreteri Sevim Saliho¤lu, mektup gönderme etkinliklerinin 3 ay daha devam edece¤ini belirterek, Cumhurbaflkan› Abdullah Gül’ün daha önce yapt›¤› kendisine hiçbir hükümlünün dosyas›n›n gelmedi¤i aç›klamalar›n›n gerçe¤i yans›tmad›¤›n› ifade etti. Saliho¤lu, “Ayaz sadece kuru ekmek ve patatesle g›da ihti-
yac›n› giderebiliyor. Cumhurbaflkan›’n›n bunu duymas›n› istiyorum” dedi.
Diyarbak›r Büyük Postane önünde biraraya gelen ‹HD ve Tutuklu Aileleri ile Yard›mlaflma ve Dayan›flma Derne¤i (TUHAD-DER) üyeleri ad›na, ‹HD Diyarbak›r fiube Sekreteri Burhan Zoro¤lu aç›klama yapt›. Zoro¤ul, “Bu ülkede cezaevinde olmak çok zor. Tutuklular›n bize gönderdi¤i mektuplar› okurken hissettiklerimizi tarif etmemiz, yaflad›klar›n›n onlara nas›l ac› ve ›zd›rap verdi¤ini anlamamak mümkün de¤ildir” dedi.
‹stanbul ‹HD ‹stanbul fiubesi, Galatasaray Lisesi önünde bir bas›n aç›klamas› yapt›. “Hasta tutuklular serbest b›rak›ls›n” pankart› açan ‹HD’liler
Adalet mi? Buraya hiç u¤ramad› 20 hapishaneye ayn› anda düzenlenen ve 28 devrimci tutsa¤›n yaflam›n› kaybetti¤i 19 Aral›k operasyonuyla ilgili davalar devam ediyor. Çanakkale E Tipi Hapishanesi’ne 19 Aral›k 2000’de gerçeklefltirilen operasyonda üç devrimci tutsak öldürülmüfl, bir tutsak da operasyonu protesto etmek için kendini yakm›flt›. Son olarak Çanakkale E Tipi Hapishanesi’nde yaflanan operasyonla ilgili dava sonuçland›. Çanakkale A¤›r Ceza Mahkemesi’nde görülen davan›n 16 Eylül’de yap›lan duruflmas›nda “suçlu” bulunamad› ve operasyonda yer alan tüm kamu görevlilerinin beraatine karar verildi. Operasyonda yer alan 563 “güvenlik” görevlisi hakk›nda Sultan Sa-
r›, Fahri Sar› ve ‹lker Babacan’› öldürdükleri iddias› ile aç›lan davada san›klar›n “bu suçlar› ifllediklerine dair mahkûmiyetlerine yeter, kesin ve inand›r›c› deliller elde edilemedi¤i” gerekçesiyle beraatlerine karar verildi. Dava devam etti¤i sürece Ölüm Orucu direniflinde yaflam›n› yitiren 11 tutsak hakk›nda aç›lan dava, 6136 say›l› Ateflli Silahlar Kanunu’na Muhalefet edildi¤i gerekçesiyle aç›lan 2 dava ve hapishane idaresine karfl› silahl› isyan gerçeklefltirdikleri iddias›yla aç›lan dava zaman afl›m› nedeniyle ortadan kalkt›. Mahkeme ayr›ca, adresleri tespit edilememesi nedeniyle savunmalar› al›namayan 61 san›¤›n ayr› bir dosya ile yarg›lanmas›na karar verdi.
Konak Eski Sümerbank önünde biraraya gelen ‹HD ‹zmir fiubesi üyeleri, bas›n aç›klamas› yapt›. ‹HD ‹zmir fiube Baflkan› Ahmet Alagöz, ba¤›fl›kl›k sistemi iflas eden hükümlü Ayaz’›n s›k s›k komaya girdi¤ini belirterek, “Cezaevlerinde yaflanan tüm bu olumsuz uygulamalar, bu ülkenin ay›b›d›r. Eflit sa¤l›k ve eflit adalet talebiyle ‹smet Ayaz’›n tedavisi yap›lana kadar serbest b›rak›lmas›n› istiyoruz” dedi. Siirt ve Batman’da yap›lan eylemlerde devletin politikalar› protesto edildi. (H. Merkezi)
Tecridi
Halkın Gündemi
Esnafa yönelik gerici sald›r›lar sürüyor Daha önce Ankara Keçiören’de bir büfe sahibinin içki satt›¤› gerekçesiyle, zab›talar taraf›nda sald›r›ya u¤ramas›n›n ard›ndan bu kez Çankaya’da ayn› sebeple bir market sald›r›ya u¤rad›. Müslüm Göksu, sabaha karfl› marketine üç kiflinin girdi¤ini markette al›flverifl yapmakta olan müflterileri taciz ettikten sonra kendisine “mübarek günde niye içki sat›yorsun?” diyerek sald›r›da bulunduklar›n›, marketini da¤›tt›klar›n› ve yard›mc›s›n› darp ederek bo¤az›na b›çak dayad›klar›n› anlatt›. Ankara’da Keçiören’de ortaya ç›kan ve kendilerine “A tak›m›” diyen Keçiören Belediye Baflkan› Turgut Alt›nok destekli içerisinde zab›talar›n, polislerin ve sivil insanlar›n bulundu¤u, semt halk›na ve küçük esnafa korku salan çete, özellikle esnaf› haraca ba¤lamas› ve içki satan yerlere yönelik bask› ve sald›r›lar›yla ad›n› duyurmufltu. Keçiören’de yaflanan sald›r›dan sonra benzer bir olay›n da Çankaya’da yaflanmas› esnaf› tedirgin etti. Keçiören esnaf›, bu sald›r›n›n sadece bas›na yans›yan bir örnek oldu¤unu gerçekte ise sald›r› ve bask›n›n sistematik olarak sürdü¤ünü belirtmiflti. (Ankara)
Tecavüzcü polis-hâkim el ele
ak›l alm›yor! Tecrit koflullar› alt›nda insana her türü iflkencenin uyguland›¤› hapishanelerde insanlar›n her türlü sosyal yaflamdan kopartma politikas› sistemli bir flekilde devam ediyor. Bunun bir örne¤i de Adana Kürkçüler F Tipi Hapishanesi’nde gerçekleflti. 9 ayd›r tutuklu bulunan Rasim Aflan’›n kardefli Ferzande Aflan kardeflinin akli dengesinin bozuldu¤unu ve Adana Ruh ve Sinir Hastal›klar› Hastanesi’ne yat›r›ld›¤›n› belirtti. Hem sinirsel rahats›zl›¤› hem de mide ülseri olan kardeflinin ayn› zamanda Hepatit B hastas› oldu¤unu belirten Ferzande Aflan kardeflinin ziyaretlerde kendilerini dahi tan›mad›¤›n›, sa¤l›k durumunun her geçen gün daha kötüye gitti¤ini söyledi. (H. Merkezi) A¤›r Ceza Hakimli¤i dört insan›n yaflam›n› yitirdi¤i operasyonda faili bulam›yor! Acaba bu dört insan hayat›n› nas›l kaybetmifl olabilir? Mahkemenin buna verdi¤i bir cevap olmal›. Siz, hapishanede dört duvar aras›nda tutulan tutsaklara operasyon düzenleyeceksiniz ve bunun sonucunda hayat›n› kaybeden dört insan›n faili olmayacak… Devletin “Hikmetinden sual olunmaz” adaleti böyle bir fley olmal›…
Gözalt›nda yo¤un iflkencelere maruz kalan ve tecavüze u¤rayan say›s›z devrimci kad›ndan biridir Muhabbet Kurt. MLKP davas›ndan gözalt›na al›narak tutuklanan Muhabbet Kurt 10 y›ld›r yarg›lan›yor. Gözalt›na al›nd›¤›nda tecavüze u¤rayan Muhabbet Kurt ç›kar›ld›¤› mahkemede iflkence alt›nda ifade verdi¤ini belirterek polisler hakk›nda suç duyurusunda bulunmufltu. Suç duyurusunu yineledi¤i duruflmada mahkeme hâkimi taraf›ndan “Polisler ifade almak için mi yoksa zevk için mi yapt›lar” fleklinde i¤renç sorular sorulan Muhabbet Kurt’un avukat› Ercan Kanar, Çapa T›p Fakültesi Psikotravma Merkezi’ne sevk edilmesini istemifl ve bu talep uzun zaman geçti¤i gerekçesiyle reddedilmifltir. Kanar bu karar›n Avrupa ‹nsan Haklar› Sözleflmesi’ne ayk›r› oldu¤unu söyleyerek Anayasa Mahkemesi’ne gönderilmesini istemifl ve bu talep de mahkemece reddedilmifltir. (H. Merkezi)
İşçi-köylü 12
Dünya
3-16 Ekim 2008
Romanya Yeni Komünist Partisi’nin Kafkaslar’a ilifl flk kin aç›klamas›* Romanya Yeni Komünist Partisi, Abhazya ve G. Osetya ayr›l›kç› bölgeleri için, Rusya ve Gürcistan aras›nda aç›k savafla dönüflen, Kafkaslardaki artarak devam eden uzun süreli düflmanl›klardan kayg› duymakta ve k›nad›¤›n› ifade etmektedir. Bugünkü savafl, emperyalist merkezler aras›ndaki çeliflkilerin yani, bölgesel ve dünya çap›nda egemenlik için çat›flan kapitalist güçler aras›ndaki çat›flmalar›n ifadesi olarak tan›mlanmal›d›r. Amerikan emperyalizmi, Sovyetler Birli¤i’nin da¤›lmas› ile beraber ortaya ç›kan yeni kapitalist Rusya’n›n zay›fl›¤›n› f›rsat bilerek Kafkaslarda, Balkanlarda ve Orta Asya’da egemen olmaya dönük ad›mlar atm›flt›r... Fakat son y›llarda Rusya 90’l› y›llar›n derin krizini geride b›rak›p, yeni bir büyük-kapitalist s›n›f› ve zengin bir oligarfli yaratm›flt›r. Bu oligarfli karfl›l›¤› olan Amerikan oligarflisi gibi, yay›lmay› arzu etmekte ve bunun sonucu olarak Rusya (RusAl, Evraz, Norilsk vb. flirketler arac›l›¤› ile) Do¤u Avrupa’n›n veya Orta Asya’n›n ya da Afrika’n›n yoksul ülkelerine ve düflük ölçekte de olsa bat›l› zengin ülkelere sermaye ihraç eden önemli bir ülke olmufltur. Rus kapitalistlerinin, Amerikal›lardan sonra ikincilik rolü oynama gibi bir niyetler yoktur...
‹sviçre’de iflçi s›n›f› ve emekçilere yönelik sald›r› ve hak gasplar›na en fazla maruz kalan göçmen emekçilere dönük sald›r›lara karfl› durmak ve kamuoyunda duyarl›l›k yaratmak amac›yla 13 Eylül 2008 tarihinde bir yürüyüfl gerçeklefltirildi. Yürüyüfle yaklafl›k 2.500 kifli kat›ld›. “K⤛ts›zlar” diye nitelendirilen, kal›c› bir oturum iznine sahip olmayan göçmenlere oturum hakk›n›n tan›nmamas›n› protesto etmek amac›yla “Bleibe Recht” ad› al-
Uluslararas› iflçi s›n›f› ve tüm dünya komünistleri kararl› ve etkin bir flekilde bu emperyalist savafla karfl› durmal›d›r. Ancak, ayn› zamanda Amerikan emperyalizmi de dünyaya egemen olma arzusundad›r, kâr ve açgözlülü¤e dayanan bugünkü sistemde sadece; savafl›n geri say›m› olabilir ve bugün de bunu görmekteyiz. Uluslararas› kapitalizm bir kez daha, insanl›¤› emperyalistler aras› savafl›n girdab›na sürükleyecek bir çat›flman›n efli¤inde bulunmakta. Bugünkü savafl›n sorumlular›n›n Amerikan ve Rus emperyalistlerinin oldu¤u aflikard›r. Aç›kças› bugün karfl› karfl›ya oldu¤umuz, 100 y›l önce, 1. Dünya Savafl›’n›n patlak vermesinin öngününde olanlar›n tekrar›d›r. ABD
yüzy›l öncesinin ‹ngiltere’sine, Rusya ise Almanya’ya benzemektedir... Uluslararas› iflçi s›n›f› ve tüm dünya komünistleri kararl› ve etkin bir flekilde bu emperyalist savafla karfl› durmal›d›r. Dünya iflçi s›n›f› neden ne olursa olsun hiçbir flekilde bugünkü emperyalist savafl›n taraflar›ndan birini tercih etmemelidir. Enternasyonal proletarya ve komünist hareket kararl› ve etkin bir biçimde her iki tarafa karfl› durmal›d›r. (Yunanistan’dan bir ‹K okuru) *Yaz› 20 Eylül 08 tarihli YKP (ML)’nin gazetesi “Proletarya Bayra¤›”ndan Türkçe’ye çevrilmifltir.
t›nda oluflturulan Platform taraf›ndan düzenlenen yürüyüfle, ‹DGP bileflenlerinden ‹T‹F de aktif bir flekilde kat›ld›. Yeni göçmenlik ve iltica yasalar›yla sald›r›lar›n› art›ran ‹sviçre tekelci
maktad›r. Bu gerçekli¤i gündemine alan federasyonumuz ‹T‹F, platformun düzenledi¤i yürüyüfle güncel pankart›, ILPS-AT‹K ve IMA (Uluslararas› Göçmenler Birli¤i) flamalar›yla aktif kat›l›m sa¤lad›. Yürüyüfl boyunca Almanya’da uluslararas› hukuka ayk›r› bir flekilde tutuklanan Önder Dolutafl’la ilgili AT‹K taraf›ndan ç›kar›lan broflürler de da¤›t›ld›. ‹T‹F (‹sviçre Türkiyeli ‹flçiler Federasyonu)
kk›” “Herkese oturma ha sermayesi, yerli ve göçmen iflçi s›n›f›n› karfl› karfl›ya getirmekte, ›rkç› yönelimini, uygulad›¤› politikalarla kitlelere kan›ksatmaya çal›flmakta ve bu do¤rultuda ciddi sonuçlar da al-
Fafl fliizme geçit yok! Neo faflist “Pro Köln” inisiyatifinin, uluslararas› faflist bir eylem olarak planlad›¤› ve tüm Avrupa genelinde yapt›¤› ça¤r›yla gerçeklefltirilmek istenen “anti‹slam” konferans›, binlerce anti-faflistin eylem yapmas› üzerine, daha bafllamadan polis taraf›ndan yasaklanmak zorunda kald›. Polis taraf›ndan yap›lan aç›klamada, yasaklama nedeni “güvenli¤in sa¤lanamamas›” gösterildi. Irkç›l›¤a, faflizme ve her türden ay-
r›mc›l›¤a karfl› biraraya gelen anti-faflistler, erken saatlerden itibaren konferans›n yap›laca¤›, “Heumarkt” çevresindeki sokak ve caddeleri iflgal ettiler. Böylece faflistlerin konferans bölgesine gelmesini engelleyen anti-faflistler, geçmeyi baflaran 50 kadar faflistin etraf›n› kuflatt›lar ve böylece etkinli¤in yasaklanmas›n› sa¤lad›lar. Burjuva medya ise, bir kez daha “görevini” yerine getirerek, konuyu çarp›tt›
ve olay› “fliddet yanl›s› otonomlar” olarak verdi. Polis sözcüsü ise, faflistlerin toplanma hakk›n›n zorla engellenmesinin “kabul edilemez” oldu¤unu söyledi. Oysa faflistler daha Köln’e girdikleri andan itibaren, taksiler kendilerini tafl›mak istememifl, hiçbir otobüs flirketi onlar› kentte gezdirmeye yanaflmam›flt›. Sonunda polis taraf›ndan bir otele götürüldüklerinde ise, otele girdikten 20 dakika sonra odalar›n› boflaltmak zorunda kalm›fllard›. 20 Eylül’de gerçekleflen eylemde tafl›nan pankartlarda, halklar›n kardeflli¤ini
Emperyalist savafl flllara ve ifl flg gale karfl fl›› yürüyüfl Afganistan 7, Irak iflgali 5. y›l›na girerken, bu ülkelerin halklar› üzerinde zulmün ve bask›n›n hiç eksik olmad›¤› bir gerçektir. ‹flgaller, fiili olarak askeri güç bulundurmak ve belli alanlar› kontrol alt›nda tutmak d›fl›nda emperyalistlerin hanesine baflar› ve kazan›m noktas›nda hiçbir getiri sa¤layamam›flt›r. Bu andan sonra da iflgalciler bataktan kurtulma ve süreci en az zararla kapatman›n hesab›ndalar. Tüm bu sald›r›lara karfl› 20 Eylül’de Avrupa’n›n birçok yerinde düzenlenen yürüyüfllerin biri de Stuttgart’ta yap›ld›. 6 bine yak›n kiflinin kat›ld›¤› yürüyüfle bizler de AT‹F olarak kat›ld›k. “Emperyalist savafla ve iflgallere karfl›” pankart›m›z ve birçok bayrak ve dövizimizle yürüdük. Birçok örgütün ve kurumun kat›ld›¤› yürüyüflte özellikle Alman askerinin Afganistan’daki say›s›n›n art›r›lmas›na yönelik tepkilerin yo¤un oldu¤u görüldü. (Stuttgart AT‹F) içeren sloganlar›n yan› s›ra, “Tüm faflist örgütler yasaklans›n” sloganlar› yer al›rken, eyleme çok say›da ilericidevrimci kurum ve baflta AT‹K olmak üzere, çok say›da göçmen örgütü de kat›l›m sa¤lad›. Eylemde at›lan sloganlar ise flunlard›: “Anti-‹slam Kongresine ve faflizme hiçbir yerde geçit verme!”, “Bütün faflist partiler ve örgütler kapat›ls›n!”, “Emperyalizme, faflizme ve her türden gericili¤e hay›r!”, “Yaflas›n enternasyonal dayan›flma ve halklar›n kardeflli¤i!”
İşçi-köylü 13
3-16 Ekim 2008
Dünya
DBKP (M-L)-K›z›l Bayrak Genel Sekreteri katledildi Geçti¤imiz Temmuz sonlar›nda polisin aç›klamas›yla ortaya ç›kan habere göre Do¤u Bengal Komünist Partisi-K›z›l Bayrak Genel Sekreteri Dr. Mizanur Rahman Tutul, Dakka yak›nlar›nda bulunan Naogaon bölgesinde ç›kan çat›flma sonucu katledildi. Polisin yapt›¤› aç›klamaya göre, Tutul’un da aralar›nda bulundu¤u bir grubun toplant› yapt›klar› alan bas›lm›fl ve özel birimlerle (RAB) komünistler aras›nda ç›kan çat›flma sonucu Tutul öldürülmüfltür. Fakat Tutul’un annesinin daha katledilmeden yapt›¤› aç›klama ise polisin iddialar›n› yalanlamakta. Annesi, o¤lunun sa¤ olarak yakaland›¤›n›, sorgulama sonucunda ise katledildi¤ini belirtti. Genel Sekreter Tutul’un katledilmesini baflta Asya Komünist partileri ve örgütleri olmak üzere Bangladefl’te bulunan insan haklar› örgütleri yapt›klar› aç›klamalarla k›nad›.
1959 y›l›nda do¤an Tutul, illegal faaliyete geçmeden önce doktorluk mesle¤ini yürütüyordu. 2006 y›l›nda katledilen parti sekreterinden sonra
katledildi¤i güne kadar bu görevi yürütüyordu.
Bangladefl, Asya’n›n en yoksul ülkesi. Bir tarafta milyonlarca yoksul yaflarken, di¤er taraftan ise küçük bir az›nl›k ülkenin zenginliklerini paylaflmakta. ‹ktidarlar›n› korumak isteyen bu küçük az›nl›k, sahip oldu¤u mafya, devlet ve askerin zoruyla genifl halk y›¤›nlar›n› sürekli bask› alt›nda tutmaya çal›flmakta. Bu bask›ya karfl› ise özellikle ülkenin do¤u bölgesinde Maoist hareketin etkisinde geliflmekte olan bir silahl› mücadele bulunmakta. Halk›n isyan›n› tetiklemesinden korkulan bu silahl› mücadeleyi bast›rmak için ise komünist önderler ve devrimciler katledilmekte. (Yunanistan’dan bir ‹K okuru)
Evrensel Bak›fl Baflka bir dünya mümkün, ama nas›l? “Baflka bir dünya mümkün” slogan› etraf›nda toplanan “sosyal hareketler”, 17-20 Eylül tarihleri aras›nda, Avrupa merkezli olarak bir kez daha biraraya gelerek, dünya meselelerini “tart›flt›lar”! Avrupa Sosyal Forumu olarak gerçeklefltirilen faaliyet bu y›l ‹skandinavya’n›n Malmö kentinde organize edildi. Toplant› için yola ç›kanlar, kendi anlat›mlar›na göre, Malmö’ye vard›klar›nda hayli hayal k›r›kl›¤›na u¤ram›fllar. Kentin hiçbir yerinde sosyal foruma iliflkin ne bir afifl, ne bir iflaret, hiçbir ize rastlanmad›¤›ndan “yak›n›l›yor” bu anlat›mlarda. ‹skandinavya’n›n “sosyal demokrat” hükümeti “ne yapacaksan›z gözlerden ›rak yap›n, fazla ortal›kta dolaflmay›n” yaklafl›m› sergiledi¤i için, sosyal forumcular da buna uygun hareket etmek zorunda kalm›fllar! Forumdaki tart›flmalar, 10 ana temada gerçeklefltirilmifl. Ve bu tart›flmalara iliflkin forumun bitiminde yap›lan aç›klamalara, yay›nlanan belgelere bakt›¤›m›zda görüyoruz ki, sosyal forumcular dünya meselelerini yine bir kez daha, gerçek zemininden kopararak ele alm›fllar. Bu gerçeklikten uzak ele al›fl ise beraberinde yine çözümü de¤il, çözümsüzlü¤ü getirmifl. Böylece sosyal forumcular (her defas›nda oldu¤u gibi) bu birkaç günde “sosyalleflmenin”, -(kendi anlat›mlar›yla) kahve sohbetlerinde yeni arkadafll›klar kurman›n ötesi-
ne geçememifller. Sosyal forumlar›n, bunlara yön veren anlay›fltan kaynakl› olarak, bunun, yani “sosyalleflmenin” ötesine geçemeyece¤i ise, daha önceki toplant›lar sonras› yap›lan de¤erlendirmelerde, forumun savunucular›-kat›l›mc›lar› taraf›ndan da dile getirilmiflti. Son gün yap›lan yürüyüflte deflarj olmufllu¤un verdi¤i “hazla” (veya gazla) yaz›lan-çizilenler de, forumun bugün halklar›n karfl› karfl›ya oldu¤u sald›r›lar› bertaraf edecek bir yönelimi önüne koy(a)mad›¤› (ve de koyamayaca¤›) gerçekli¤ini gizleyemiyor. Toplant›n›n sonucunda ortaya ç›kan 4 maddelik sonuç bildirgesi, NATO’ya, BM’ye, iklim de¤iflikliklerine karfl› protesto gösterileri örgütleme hedefinden baflka bir vaatte bulunmuyor. “‹nsan haklar›” ve “bar›fl” söylemlerinin s›kça yer ald›¤› forum aç›klamalar› ise, bunlar›n nas›l tesis edilece¤ine, örne¤in bar›fl›n nas›l gelece¤ine ve de kiminle nas›l bir bar›fl sorular›na dair somut bir cevap içermiyor, mu¤lâk bir “mücadele etmek” yaklafl›m›n›n ötesine geçemiyor. Oysa Ortado¤u’daki iflgallerin de tart›fl›ld›¤› iddia edilen forumun topland›¤› günlerde, emperyalist iflgallerin giderek daha genifl bir co¤rafyaya yay›lmaya çal›fl›ld›¤›na flahit oluyoruz. Kimlerin yapt›¤› noktas›ndaki flaibeler hala ayd›nlat›lmam›fl olan, ancak tüm bulgular›n CIA’n›n parma¤›n› iflaret etti-
¤i 11 Eylül sald›r›lar›n›n hemen ard›ndan, sald›r›lar›n sorumlusu oldu¤u iddia edilen El Kaide’yi ortadan kald›rma iddias›yla iflgal edilen Afganistan iflgali, giderek Pakistan s›n›rlar›n›n içine kaymaya bafllam›fl bulunuyor. Kafkaslar’da k›z›flan hegemonya çat›flmalar›na paralel olarak geliflen bu durum, kaybedildi¤i tüm yetkili a¤›zlardan itiraf edilen iflgal politikas›n›n, ABD’de iyice dibe vuran ekonomik krize ba¤l› olarak, son bir can havliyle denecek biçimde geniflletilmeye çal›fl›ld›¤›n› gösteriyor. ABD emperyalizmi, “terörle mücadele” konseptinin bölgedeki en s›k› müttefiki konumundaki Pakistan’a dönük, uzunca süredir gündeme getirdi¤i müdahale tehditlerini hayata geçirir bir görüntü çiziyor. ABD emperyalizminin, Afganistan’daki iflgal güçlerine oldukça “zor anlar” yaflatan Taliban’›n, Pakistan topraklar›ndan beslendi¤i gibi bir iddiayla, son günlerde birbiri ard›na gerçeklefltirdi¤i bombard›manlarda ise yine masum halk katlediliyor. ABD’nin, Pakistan s›n›r bölgelerini Afganistan savafl›n›n uzant›s› olarak ilan etmesiyle yo¤unluk kazanan süreç, ABD iflbirlikçisi Pakistan yönetimini, kendi halk›n›n gözündeki meflrutiyetini yitirmeme çabas›na ve de buna ba¤l› olarak, ABD’ye “kafa tutma” pozisyonuna itti. Ancak bu “kafa tutma” pozisyonu, Pakistan’›n 11 Eylül’ü olarak adland›r›lan, yüzden fazla insan›n yaflam›n› yitirdi¤i, yüzlercesinin de yaraland›¤› Marriot oteli patlamas›yla tekrar de¤iflikli¤e u¤ramakta gecikmedi. Olay›n akabinde, ABD beslemesi “bay yüzde 10” Zerdari, daha önceleri oldu¤u - ve de efli Benazir Butto- gibi, terörizm-
FİLİPİNLER Filipinler-Quenzon City’deki üniversitede, 200 akademisyen ve çal›flan, ald›klar› düflük ücretleri protesto etmek için eylem yapt›. Maafllar›na % 10 zam isteyen üniversite çal›flanlar›, iki ay önce de ayn› taleple protesto eylemi gerçeklefltirmifl ve kendilerine ücret art›fl› sözü verilmiflti. Üniversite çal›flanlar›, verilen sözün yerine getirilmemesi üzerine tekrar eylem yapt›.
BANGLADEŞ Bangladefl’te dinmek bilmeyen eylemler ve grevler nedeniyle tekstil fabrikalar›n›n etraf›, askerler ve polisler taraf›ndan kuflat›ld›. Böylelikle grevlerin engellenmesi hedeflenirken, tüm bu yo¤un bask›lara karfl›n grevlerin önüne geçilemiyor. Grev ve eylem dalgas›n›n en somut nedenini ise, durmak bilmeyen fiyat art›fllar› oluflturuyor. Fiyat art›fllar› ise, tekstil sektöründe çal›flanlar›n % 90’›n› oluflturan kad›n iflçilerin yeterince beslenememesini getirmekte, kad›n iflçiler açl›k s›n›r›n›n alt›nda yaflamaya mahkum edilmekte.
le mücadelenin öneminden ve ABD olmadan bu savafl›n kazan›lamayaca¤›ndan söz etmeye bafllad›. “ABD’nin gerçek niyeti ne?” gibi bir soruyu da beraberinde getiren bu son duruma iliflkin ise çok say›da yorum ortada dolaflmakta. Bu yorumlardan yabana at›lmayacak olanlardan biri, ekonomik-siyasal krizin içinde debelenen ABD’nin, Pakistan’da ülkenin nükleer silahlar›na el koymas›n› dünyan›n gözünde hakl› gösterecek düzeyde bir istikrars›zl›k yaratmaya çal›fl›yor olmas›. ‹kinci teoriye göreyse, NATO’nun Avrupa-Atlantik bölgesinin ötesine geçerek Asya’da Çin s›n›r›na kadar uzanan kal›c› bir varl›k oluflturmay› amaçlamas›. Bu durumun, Pakistan ve Afganistan halklar› baflta olmak üzere, bölgedeki di¤er ülkeler ve halklar aç›s›ndan kabul edilebilir olmamas› halinde ise (ki olmayaca¤› kesin) NATO’nun “bir güvenlik unsuru” olarak varl›¤›n› meflrulaflt›rmak için tüm bölgede sürekli bir savafl ve kargafla ortam› yaratmaya çal›flacak olmas›. Bu arada ABD’nin, Pakistan’dan birkaç küçük devletçik daha yaratma amac› güttü¤ü de yine varsay›mlar aras›nda. K›sacas›, emperyalistlerin hegemonya mücadelesine ve de ya¤ma ve talan›n art›r›lmas›na dayal› iflgal savafllar›, halklar›n baflka bir dünya yaratma mücadelelerini de tetikleyerek geniflleme e¤ilimi gösteriyor. Halklar›n kan-can pahas›na yürüttü¤ü bu mücadeleler ise asl›nda, “baflka bir dünya mümkün” fliar›n›, salon toplant›lar›na, halklar›n mücadelelerini de sistem içine hapsetmeye çal›flan anlay›fllara, baflka bir dünyan›n nas›l yarat›laca¤›n› da gösteriyor. Tabii görmek isteyenlere!
İşçi-köylü 14
Gerilladan
3-16 Ekim 2008
TKP/ML T‹KKO gerillalar›yla söylefli...
Atefl k›v›lc›mdan ç›kar... -7-
ATEfi KIVILCIMDAN ÇIKAR...-7Aç›klama; Elimize e-posta kanal›yla gelen yaz›y› güncelli¤inden ve haber de¤eri tafl›d›¤›ndan dolay› yaz› dizisi halinde yay›ml›yoruz. fl›na kad›nlar›n tek tek iradelerine b›rakmamal›, kad›n›n gelifliminin önündeki engellerin kald›r›lmas›na yönelik özgün politikalar ve yöntemler gelifltirmelidir. Elbette bu politikalar›n yaflam bulmas›nda bizim yetmezliklerimize karfl› verece¤imiz savafl›n boyutu, süreklili¤i belirleyici olacakt›r.
Savafl›m›z kad›n› özgürlefltirmek iddias›ndad›r ayn› zamanda - Bir kad›n olarak sizi gerillaya getiren nedenlerden bahseder misiniz? Ayfer: Partimiz kuruluflundan bu yana Halk Savafl› stratejisini benimsemifl, egemenlerin ideolojik-politik ve askeri sald›r›lar› karfl›s›nda dümen k›ran birçok sosyalulusal kurtulufl hareketlerinin aksine silahl› mücadelede ›srar›n› sürdürmüfltür. Partimiz aç›s›ndan savaflmak ya da savaflmamak varl›k yokluk sorunudur. Ancak tarihimiz bize oldukça yetersiz kald›¤›m›z› göstermektedir. Dönem dönem belli ç›k›fllar yakalansa da esasta savafl› büyütemedi¤imiz ve kitlesellefltiremedi¤imiz ortadad›r. Partimizin gerçeklefltirdi¤i 8. Konferans›n önümüze koydu¤u görevler de esasta bu eksendedir. Bugün konferans›m›z›n ça¤r›s›na bir yan›t olarak görülmelidir. Ancak sorun sadece burada olmak de¤ildir. Sorun genifl halk y›¤›nlar›n›; iflçileri, iflsizleri, köylüleri ve halk gençli¤ini örgütlemek ve savaflt›rmakt›r. Savafl›m›z tüm ezilenlere özgürlük, ba¤›ms›zl›k ve eflitlik getirme iddias› tafl›maktad›r. Savafl›m›z ayn› zamanda kad›n› özgürlefltirme iddias› tafl›maktad›r. Ben de bir kad›n olarak bu iddiaya inand›¤›m ve bu iddian›n bir parças› olmak gerekti¤ini düflündü¤üm için buraday›m. Özel mülkiyetin ortaya ç›kmas›yla birlikte kad›n düflürülmüfl, toplumsal yaflamdan, üretimden kopar›larak bilinci, iradesi k›r›lm›fl, zevk ve sömürü arac› haline getirilmifltir. Kad›n›n toplumun ona biçti¤i bu misyonu reddederek devrimci mücadelede, savaflta yerini almas› tüm bu nedenlerden kaynakl› önemli ancak yetersiz bir ad›md›r. Yetersizdir çünkü gerek egemenlerin ezilenlere yönelik çok yönlü sald›r›lar›, gerek-
se bu sald›r›lara yan›t olamayan Partimizin içinde bulundu¤u durum, kad›nlara çok daha fazla sorumluluk yüklenmektedir. Bende bu sorumlu¤u yerine getirmek için buraday›m. - Gerilla savafl›n›n ifade etti¤iniz temelde kad›ndan bekledikleri nelerdir biraz daha açar m›s›n›z? Ve kad›n gerilla savaflta ne gibi konularda zorlanmaktad›r? - Savafl›n sadece bir militan› olan kad›nlara de¤il, savafl›n yasalar›n› kavrayan, günümüzde ald›¤› biçimi yorumlayabilen, savafl› yönetebilecek, komutanlaflan kad›nlara ihtiyaç vard›r. ‹deolojik-politik-örgütsel önderlik görevini omuzlama cüretini gösteren kad›nlara ihtiyaç vard›r. Düflman›n atefl üstünlü¤ü karfl›s›nda gerillan›n esnek, inisiyatifli ve hareketli yap›s› gerillaya belli avantajlar sa¤lar. Ancak kad›n toplumsal flekilleniflinden kaynakl› bu hareket tarz›na erke¤e nazaran daha zor uyum sa¤lar. Yine düflman olgusunun yan› s›ra do¤a koflullar›n›n zorluklar›, gerilla yaflam›n›n fiziksel güç gerektiren görevleri, kad›n›n fiziksel olarak belli zorlanmalar yaflamas›na neden olmaktad›r. Bu zorluklar da kad›n›n kendini ortaya koymas› ve gelifltirmesi noktas›nda tutuk kalmas›na yol açmaktad›r. Partimizin tarihi de bu gerçekli¤i yans›tmaktad›r. Maalesef kad›n önderlerimizin, kad›n komutanlar›m›z›n say›s› oldukça azd›r. Elbette gerek partimizde gerekse di¤er devrimci hareketlerde destanlaflan kad›nlar›m›z olmufltur. Ancak sürecimizin ihtiyac› olan fley, tek tek kahramanlaflan kad›nlar de¤il, esasta kad›n›n bir bütün olarak geliflebilmesidir. Partimiz bu sorunun çözümünü tek ba-
Her ad›mda yoldafllarla birlikte... - Yoldafllar›nla birlikte ava gittin. Av esnas›nda yoldafll›k duygular›n›n yo¤un yafland›¤› bir prati¤iniz olmufl. Bu esnada yaflad›¤›n duygular›n› anlat›r m›s›n? Munzur: O uçuruma t›rman›rken yükseklik korkumun oldu¤unu, hem de kar ya¤›fl›n› hiç hesaba katmad›m. Hiç fark›na varmadan 150 metre kadar ç›km›fl›m. Bir ara afla¤›ya bakt›¤›mda çok yükse¤e ç›kt›¤›m› fark ettim. Afla¤›ya bakt›ktan sonra telaflland›m. Yukar› hamle yapmak istiyorum ama bir türlü yapam›yorum. Hava da aç›kt›. Ve düflman›n olas› hava sald›r›lar›n› da düflünüyordum. Tam ne yapaca¤›m› düflünürken bir yoldafl›m›n arkamdan ba¤›rd›¤›n› gördüm. Yüzümdeki telafl ifadesi bu sesten itibaren yerini sevince b›rakt›. Yoldafll›¤›n de¤erini bu do¤a koflullar›nda ne kadar önemli oldu¤unu tekrar anlad›m. Yoldafl›m beni o halde görünce kendi hayat›n› riske atarak gelip önce beni telafltan kurtarmak için teselli etmeye çal›flt› ve etti de. Y›llar›n verdi¤i tecrübeyle beni uçurumdan kurtard›. Nereye basaca¤›m›, nereyi tutaca¤›m› söyledi. Böylece ç›kt›m o uçurumdan. - Daha öncesinde o uçurumda bir PKK gerillas› da kay›p flehit düflmüfl. Sizin de o gerillan›n düfltü¤ü yeri görünce çok duyguland›¤›n›z› söylediler. O esnadaki duygular›n›z› yaflad›klar›n›z› bize de anlat›r m›s›n›z? Munzur: fiehit düflen PKK gerillas›n›n ad› Çiya’yd›, Hewal Çiya… Eski bir gerillaym›fl. PKK’li arkadafllar içinde do¤ayla en hafl›r-neflir olan, tafllar›-kayalar› en çok seven, hiç korkmadan uçurumlardan kayan bir arkadaflm›fl. Ancak ne yaz›k ki kayalardan düflerek flehit düflmüfl. Tan›yan yoldafllar onu anlatm›fllard›. Çok iyi, de¤erli biri oldu¤unu, ondan çok fley ö¤rendiklerini söylemifllerdi. - Yaz faaliyetinde baz› operasyonlara da tan›kl›k ettiniz. Silah›n›z› göstermenizle düflman askerinin mevziyi terk edip kaçt›¤›n› söylüyor yoldafllar… Siz ne diyorsunuz? Munzur: Bir T‹KKO gerillas› böyle bir f›rsat› kaç›rmaz indirirdi düflman›. Ancak düflman bazen böylesi durumlarda flaflk›na dönebiliyor. ‹nanc›n, gönüllülü¤ün olmad›¤›
yerde böylesi durumlar çok garip gelmiyor. Bizim en önemli avantaj›m›z elbette ki savafl›m›z›n gönüllü neferleri oluflumuzdur. Bir de ideoloji devreye giriyor burada. Bir devrimciyle, k›z›l ordu savaflç›s›yla düflman ordusunun savaflç›s› aras›ndaki fark ortaya ç›k›yor. Bir T‹KKO gerillas› böyle bir f›rsat› kesinlikle kaç›rmazd›. Ama düflman askeri o panikle silah›n›-tesisat›n› b›rak›p kaçt›. Biz tüm bunlar› halktan duyuyoruz. Düflman›n kendisi anlatm›fl. ‹flte aram›zdaki nitelik fark›na güzel bir örnek. ‹flçi ve köylünün silah tutan elleriyiz! - Yeni bir gerilla olman›za ra¤men bir kaç operasyon atlatt›n›z. Mehtap Kara yoldafl›n flehit düfltü¤ü çat›flmada siz de vard›n›z. Hem yeni bir gerilla olmak, hem de yan›bafl›n›zda bir yoldafl›n›z›n flehit düflmesi sizde nas›l bir etki yaratt›? Halil: Bizim en büyük iddiam›z T‹KKO savaflç›lar› olarak, iflçinin ve köylünün silah tutan elleri olmakt›r. Tam da bunun için buraday›z ve savaflmaktay›z. Dolay›s›yla bunun için flehit düflüyoruz. Ve dün oldu¤u gibi bugün de bedeller ödüyoruz. Sevda (Mehtap Kara) yoldafl, ezilen tüm halk›n özgürlük ve ba¤›ms›zl›¤› için silah elde toprakta tohum, devrime hasat olmak için flehit düflen bir halk savaflç›s›d›r. Kavgam›za inanç, beynimize bilinç ve yar›n›m›za umut olan son flehidimizdir. Bu anlamda birçok etki yaratt› benim üstümde. Bir savaflç› için en zor fley yoldafl›n›n flehit düflmesidir. Günün yirmi dört saatini paylaflt›¤›n, tüm zorluklara beraber gö¤üs gerdi¤in yoldafl›n› kaybetmek en ac› duygudur. Sevda yoldafl, genelde mücadelemiz aç›s›ndan, özelde ise gerilla faaliyeti aç›s›ndan çok büyük bir öneme sahiptir. Kavgam›z› zor dönemlerden bugünlere tafl›yan, yarat›lm›fl olan de¤erlerimize de¤er katan, devrimin en büyük kalesi olan da¤lar› k›z›llaflt›ran de¤erli yoldafllar›m›zdand›r. Bunun yan› s›ra düflman karfl›s›ndaki duruflun ve mücadeleye olan inanc›, kavgadaki ›srar›, bir T‹KKO gerillas›n›n nas›l mücadele etmesi gerekti¤ini, nas›l savaflmas› gerekti¤ini ve de nas›l flehit düflülmesi gerekti¤ini ö¤retti bize. Ve Sevda yoldafl›m›z›n ö¤rettikleriyle yolumuza daha kararl› ve daha inançl› devam ediyoruz. - fiehit düflen yoldafllar›n bilincinizde bir s›çrama yaratt›¤›n› ifade ettiniz. TKP/ML T‹KKO’nun Mehtap Kara gibi yüzlerce flehidi var. fiehitler hesap sorma bilinci konusunda neyi ifade ediyor? Halil: Evet, halk›n kurtulufl mücadele-
3-16 Ekim 2008 sinde yüzlerce flehit verdik. Halk›n özgürlük ve ba¤›ms›zl›k mücadelesinde flehit düflen her yoldafl›m›z›n, dökülen her damla kan›m›z›n hesab›n› sorduk ve soraca¤›z. Bu noktada Partimiz TKP/ML’nin ayn› zamanda ordumuz T‹KKO’nun net bir karar› vard›r. Bu karar biz T‹KKO savaflç›lar›n›n önlerindeki görevlerden bir tanesidir. MEHTAP KARA yoldafl›m›z›n da hesab›n› soraca¤›z. fiuna da vurgu yapmak istiyorum Partimiz TKP/ML sadece flehit düflen yoldafllar›m›z›n de¤il, ayn› zamanda ezilen, sö-
İşçi-köylü 15
Gerilladan
mürülen hor görülen yok say›lan ve katledilen, ezilen ulus ve halk›n da hesab›n› sormufltur/soracakt›r da. Hesap soruculuk noktas›nda bir fleye aç›kl›k getirmek istiyorum; bizler hesab› sadece silahla de¤il as›l bilincimizle sorar›z. Sömürü devletini yok edecek en büyük silah bilincimizdir. Bundand›r ki düflman bize azg›nca sald›rmakta, bizi bilincimizden uzaklaflt›rmaya çal›flmakta. Yani ayn› zamanda bilinçli olmam›zla hesap sormal›y›z. Bitti
Birli¤in komutan› ile röportaj - Bölgede düflman›n operasyonlar› yo¤un, askeri anlamda düflman›n gerillaya yönelik nas›l bir yönelimi var? Muharrem: Bilindi¤i gibi bölgede düflman operasyonlar› belli dönemler daha fazla yo¤unlaflmakla birlikte bir süreklilik arz etmekte. Düflman gerilla mücadelesini bitirmek istemektedir. Ancak bunu baflarman›n çok zor oldu¤unu kavram›fl durumdad›r. Bugünkü genel yönelimi gerilla savafl›n›n kabul edilebilir fliddet düzeyine çekilmesi ve marjinallefltirilmesidir. TC ordusu ülkede özelde de PKK’nin yürüttü¤ü gerilla savafl›yla ciddi bir deneyim kazanm›flt›r. Düflman gerilla savafl› karfl›s›nda bofl durmam›fl ve savafltan ö¤renmifltir. Yani savafl hem gerilla mücadelesini gelifltirmifl, yeni deneyimler kazand›rm›fl hem de düflman› gelifltirmifltir. Bugün düflman bu deneyimleri pratiklefltirmektedir. Düflman›n son dönem uygulad›¤› tarza bakt›¤›m›zda gerilla tarz›n› kulland›¤›n› görmekteyiz. Eskisi gibi say›ca kalabal›k bir güçle hareket etmiyor, az say›yla hareketli birliklerle yöneliyor. Pusu ve nokta bask›nlar› düflman›n son dönem daha çok tercih etti¤i ve sonuç ald›¤› sald›r›lard›r. Tüm bunlarda sonuç almas› gerillan›n aç›k vermesindendir. Gerilla ne kadar ilkeli olur, aç›k vermezse düflman o oranda sonuç alamaz. ‹stedi¤i biçimi kullans›n. Gerilla avantajlar›n› iyi kullan›rsa daima bir ad›m öndedir. Düflman›n son dönem kulland›¤› teknikten de bahsedebiliriz. Düflman operasyonlarda havan, tank, kobra helikopterlerini yo¤un kullanmaktad›r. Bu teknik araçlar› operasyonlarda kullan›rken bazen de psikolojik olarak gerillay› y›pratmak amaçl› kullanmaktad›r. Buna karfl› gerilla tedbirlidir. Ve düflman›n hava sald›r›s› bofla ç›kmaktad›r. Düflman flunu iyi biliyor; savafl› kitle deste¤ini arkas›na alan güç kazanacakt›r. Bu kapsamda düflman kitleye kendini flirin gösterecek pratiklere girmektedir. Bunlar sa¤l›k taramas›, yoksul ailelere yard›m vs. Bu yard›mlar›n amac› devleti, askeri flirin göstermek, yeni iflbirlikçiler yaratmakt›r. Ekonomik olarak zor durumdaki köylüleri düflürerek iflbirlikçilefltirmekte ve istihbarat amaçl› kullanmaktad›r. Yine Dersim halk›n›n ayd›n, haks›zl›¤a karfl› koyan özelli¤ini k›r›p parçalamak amaçl› toplumu yozlaflt›rma çabas› tüm h›z›yla sürmekte-
dir. Birahaneler hem içki hem de fuhufl merkezleri olarak kullan›lmakta. Esrar ve uyuflturucu gibi ba¤›ml›l›k yapan tüm maddelerin kullan›m› J‹TEM unsurlar› taraf›ndan yayg›nlaflt›r›lmakta. Düflman tüm bunlar› Dersim halk›n› böl-parçala-yönet planlar› kapsam›nda uygulamaktad›r. K›sacas› Dersim halk›n› maddi manevi yönden kuflatma alt›na almaya çal›flmaktad›r. Düflman bu politikalar›nda k›smi oranda da olsa baflar› sa¤lam›flt›r. Bunda devrimci hareketin bölgedeki zay›fl›¤›, kitlelerle olan ba¤›n zay›fl›¤› etkilidir. Düflman›n ’94 süreçlerinde çokça baflvurdu¤u bir yöntem de gözalt›nda kay›plar ve cinayetlerdi. Bugün bölgede kitleye gözda¤› vermek amaçl› cinayetler devam etmektedir. Dersim halk› bu gerçe¤i iyi bilmektedir. TC bunu bilinçli bir politika olarak uygulamaktad›r. Geçmiflte çeflitli suçlara kar›flan çete mensubu unsurlar tekrar TC ordusuna dâhil edilmifltir. Bu da TC’nin önümüzdeki sürece iliflkin nas›l bir politika izleyece¤inin göstergedir. Daha fazla kan, daha fazla zulüm olarak halk›m›za dönecektir. - Askeri anlamda nas›l bir politik yöneliminiz var? - Dersim’in Partimiz tarihinde önemli bir yeri vard›r. Yine Dersim ve Türkiye Kürdistan› Türkiye devrimi aç›s›ndan birincil bölge olarak Partimiz taraf›ndan tespit edilmifltir. Bu tespit Partimizin 8. Konferans›’nda da de¤iflmemifl, do¤rulu¤una bir kez daha vurgu yap›lm›flt›r. Do¤al›nda yönelimimiz de bu yönlü olacakt›r. Bölgeden çeflitli nedenlerden dolay› on y›l gibi uzun bir süre uzak kald›k. Bugün devrim davas›nda ileri bir mevzimizi yeniden kazanmak ilk hedefimizdir. Bu süreci örerken Partimizin geçmifl pratiklerde yapt›¤› yanl›fllar› da mahkûm edip bu pratiklerden do¤ru dersler ç›karm›fl olmak bizleri daha da güçlendirmifltir. Bölgedeki öncelikli görevimiz Partimizin yoklu¤unda zay›flayan devrimci otoritesini yeniden tesis etmektir. Bunu da kitlelerle zay›flayan ba¤lar›m›z› güçlendirerek ve halk›m›z›n bo¤az›na yap›fl›p kan›n› emen asalaklar›na hak ettikleri cevab› vererek gerçeklefltirece¤iz. Kan emicilerin inlerinde rahat uyuyamayacaklar›na, halka vurulan her fiskenin hesab›n›n sorulaca¤›na, yapt›klar›n›n yanlar›na kalmayaca¤›na olan inanc›m›z tamd›r. Bu süreçte yaflanan
eylemsizlik ya da dura¤an gibi görünen süreç bunlar› yapmayaca¤›m›z anlam›na gelmemektedir. Ordumuz bunlar› yapacak ve süreklilefltirecek güçtedir. Baz› devrim y›lg›nlar›n›n ve inançs›zlar›n gerilla için söyledikleri yalanlar kendilerini bo¤acakt›r. Gerilla devrim yolunda ‹brahim’in çizgisinde, silah›n›n arkas›nda, düflman namlunun ucundad›r. Bunu herkes böyle bilmelidir. Bölgede di¤er bir hedef ise kendi halk›na, kendi insan›na ihanet edip onurunu parayla satan ihanetçi ve iflbirlikçilerdir. Girdikleri bu yanl›fl yoldan ve düflman›n çanak yalay›c›l›¤›ndan ve kap› köpe¤i olmaktan vazgeçmelidirler. Bu konuda tavr›m›z nettir. Halka düflmanl›k yapanlar gerillan›n hedefindedir ve bundan kurtulamayacaklar›n› iyi bilmelidirler. Halka ihanetin sonu ölümdür. - Bir gerilla prototipi nas›l olmal›? Bir gerillada aranan özellikleri anlat›r m›s›n›z? - Gerillay› baz› anlay›fllar gibi mükemmellefltirmek do¤ru de¤ildir. Biz fokocu de¤iliz. Halk Savafl› veriyoruz. Bu halk›n savafl›d›r. Tüzü¤ümüzde bu düzene kini olan, örgüt disiplinini kabul eden ve savaflmak isteyen her birey T‹KKO saflar›nda savaflabilir anlay›fl› yer almaktad›r. Gerilla düzenin yaratt›¤› kifliliklerden kopman›n ve özgürleflmenin yeridir. Gerilla özgürlüktür. Gerilla özgürlük tutkusudur. Bir gerilla özgürlük tutkusuna s›k› s›k›ya ba¤l› olmal›d›r. Halk› özgürlefltirdi¤i oranda kendisinin de o zaman gerçek özgürlü¤ü yakalayaca¤›n› bilmelidir. Politik olmal›d›r. Savafl›m›z›n politik amaçl› oldu¤unu bilmelidir. Fedakâr olmal›d›r. Zorluklar karfl›s›nda y›lmamal›d›r. Zorluklar gerillan›n yaflam›n›n bir parças›d›r. Zorluklar mevcut devlet zorbal›¤›n›n bitmesiyle bitecektir. Kararl›l›k, ak›lla birlefltirilmifl bir cesaret; düflüncede, harekette esneklik vb. belirtilen bu özelliklere çok fley eklenebilir. Bunlar bir gerilla için olmazsa olmaz özelliklerdir. Günceli takip etmeyen, politikaya ilgisiz, düflman›n› takip etmeyen, kendini yenilemeyen bir gerilla geliflemez. Ve zamanla çürür. Geçmifl hatal› anlay›fllardan biri de ben savafl›r›m diyerek düflman›n politikalar›na, güncel geliflmelere ilgisiz kal›nm›flt›r. Bu anlay›fl zaman içinde salt askeri bak›fl aç›s› ve çete ideolojisinin geliflmesine ve hatta dar-
becili¤e kadar varm›flt›r. Niçin savaflt›¤›n› halka anlatamayan, onlar› örgütleyemeyen bir gerilla zamanla kitleden kopmaya ve giderek çeteleflmeye mahkûmdur. Parti tarihimizde bunun örnekleri de vard›r. Savafl, politikan›n fliddet araçlar›yla yap›lmas›d›r. Yani savafl›m›z›n politik hedefleri vard›r. Bunu unutmak gerilla için ölümdür. - Siz hem Karadeniz’de faaliyet yürüttünüz hem de Dersim’de yürütüyorsunuz. ‹ki bölge aras›nda nas›l bir fark var? Hem co¤rafik hem de kitle temelinde... Muharrem: Türkiye Kürdistan›’n›n ülkemiz devrimindeki önemi ve bu konudaki Partimizin yaklafl›m› bilinmektedir. Bu de¤erlendirme neden Dersim sorusunu da cevaplamaktad›r. Dersim ve Karadeniz’i de¤erlendirmek için öncelikle bu bölgelerin tarihlerine girmek gerekir. Dersim tarihi ezilen ulus olmas›ndan kaynakl› sürekli merkezi otorite taraf›ndan bir bask› ve katliama maruz kalm›flt›r. Osmanl› tarihinde Dersim’e 28 sefer düzenlenmifl bu 28 seferde de Dersim yak›l›p y›k›lm›flt›r. En son 38 isyan›nda 60 bin Dersimli katledilmifltir. Tüm bu seferler, katliamlar Dersim halk›na diz çöktürememifl, muhalif kimli¤ini bast›ramam›fl aksine daha da körüklemifltir. Ve düflmana “Dersim’e sefer olur zafer olmaz” dedirten bir tarih yaratm›flt›r. Dersim hâkim s›n›flarla bar›fl›k yaflamam›fl ve muhalif kimli¤ini korumufltur. Bugün de bu muhalif kimli¤ini korumaktad›r. Bu duruflunda belli bir zay›flama olsa da esasta düzenle çeliflkisi keskindir. Bu muhalif kimlik Partimizin ve devrimci hareketin de etkisiyle yeterli olmasa da kendilerini devrimci demokrat kimlikle ifade etmifltir. Bu u¤urda binleri aflk›n o¤ul ve k›zlar›n› bu davada flehit ve tutsak vermifltir. Karadeniz Dersim’e göre de¤erlendirildi¤inde düzenle çeliflkileri olmas›na ra¤men bu çeliflkiler Dersim gibi keskin de¤ildir. Bu da bir yerde do¤ald›r. Ayr›ca demokratik bilinç, hak alma bilinci çok geliflkin de¤ildir. Yaflad›klar›n› kan›ksama var. Bu alanda devrimci hareketin ve mücadelenin zay›fl›¤› da önemli bir etkidir. fiu da bir gerçektir ki devrim mücadelesi ülkenin her yan›nda ayn› düzeyde bir geliflim göstermeyecektir. Baz› bölgeler daha ilerdeyken baz› bölgeler daha geriden gelecektir. Dünya devrimlerinde de bu böyle olmufltur.
Politik gündem
İşçi-köylü 16
3-16 Ekim 2008
Emperyalist-kapitalist sistem a¤›r hasta “Önce flunu anlayal›m. Bu 50 y›lda, hatta muhtemelen 100 y›lda bir yaflanabilecek bir olay” diyor Amerikan Merkez Bankas› Eski Baflkan› Greenspan. Emperyalizmin 1929 Buhran›’ndan beri geçirdi¤i en büyük ikinci krizi, burjuva ekonomistler de dahil kabul etmeyen pek kalmad›. Emperyalizmin bafl aktörü konumundaki ABD ekonomisinin resesyona (ekonomik durgunluk) girmesi, bankac›l›k sektörünü etkileyerek finansal krize neden olmufl durumda. Pefli s›ra gelen, tarihi en az yüzy›ll›k dev yat›r›m bankalar›n›n birbiri ard›na çöküflü ve ard›ndan Amerikan Merkez Bankas›’n›n (FED) yüz milyarlarca dolarl›k kurtarma operasyonu… Peki ya sonuç? Görünüfle bak›l›rsa ABD ekonomisine durmadan serum ba¤layan FED’in de piyasada güveni sars›lm›fl ve üretti¤i çözümler sorunu giderek t›rmand›rm›fl durumda. Krizin merkezi ABD oldu¤undan ABD ekonomisine gözlerimizi çevirmek ve neler oldu¤una bir bakmak konuyu aç›klay›c› olacakt›r. Ne oldu da kriz bu boyuta ulaflabildi ve dünyay› etkisine almaya bafllad›? Krizin ABD ile s›n›rl› olmad›¤›n›, flimdilik de olsa emperyalist devletleri (‹ngiltere, Japonya, Euro bölgesi ekonomileri) etkisi alt›na alabildi¤i bir dönemdeyiz. K›sa bir zaman içerisinde “geliflmekte olan ülkeler” statüsündeki ülkemizi de etkisi alt›na almaya bafllayaca¤› çeflitli ekonomistler taraf›ndan dile getirilmektedir. Hatta krizin yans›malar›n› flimdiden TOYOTA ve TOFAfi fabrikalar›n›n üretime 2 hafta ara verdiklerini aç›klamalar›nda görmek mümkün. Bu finans sorununu gösteren somut bir olgudur. 2003-2007 y›llar› aras›nda dünya ekonomisi 40 y›ld›r görmedi¤i bir büyüklük olan yüzde 4.55 ile üst üste 5 y›l büyüyebildi. Bir anlamda küresel ekonominin “lale devri” yafland›. Büyümeyi ise “geliflmekte olan ülkeler” yaparken bu büyümeye Türkiye de dahildi. Geliflmekte olan ülkeler geliflmifl ekonomilere nazaran 3 kat daha h›zl› büyüdü.
Ekonomik durgunluk ve finansal kriz, iki büyük girdap! ABD ekonomisinin iki temel sorunundan birisi ekonomik durgunluk (resesyon), di¤eri ise küresel sistemdeki finansal krizdir. Birbirine ba¤l› bu iki argümanda resesyon, finansal sistemdeki krizin derinleflmesine neden olmakta, finansal sistemdeki kriz
ise ekonomik durgunlu¤u etkilemekte, kredi maliyetlerinin artmas›na, bununla beraber likidite sorununa yol açmakta ve bunun da sonucunda kolay kredi (para) bulamayan sanayiciler oldukça zorlanmaktad›r. Bulsalar dahi kredi maliyetleri oldukça yüksek olmaktad›r. fiu anda üretim yavafll›yor ve ekonomik tablo ülkemiz için de giderek kötülefliyor. ABD ekonomisi 2008 y›l›n›n bafl›ndan beri her ay sürekli istihdam kaybediyor. Emek piyasas› ciddi bir flekilde bozuldu. ABD’de 2008 y›l›n›n bafl›ndan beri ilk 5 ayl›k dönemde istihdam kayb› yaklafl›k olarak 324 bin olarak dile getirilmiflti. ABD’de iflsizlik oran›nda eflik seviye yüzde 5.6 olarak kabul edilmekteyken daha May›s ay› sonunda 5.5
Petrol ve g›da fiyatlar›ndaki rekor yükseliflin nedenleri Geliflmekte olan ekonomilerin çok h›zl› büyüyüflü g›da ve enerji talebinde büyük bir fiyat art›fl›na neden oldu. Bu ülkelerdeki tüketim harcamalar›nda g›dan›n en baflta yer al›yor olmas› ve yine bu ülkelerdeki petrol talebinin büyümeye ba¤l› olarak artmas› fiyatlar›n yeni rekorlar k›rmas›na yol açt›. Petrol fiyatlar›n›n birbirini tetikleyen iki nedene ba¤l› olarak zirveleri yakalad›¤› söylenebilir. Birincisi; dolar›n düflük faiz ile giderek de¤er kaybetmesi. ‹kincisi; düflük faizlerin yaratt›¤› emtia (ticari mallar›n tümü. G›da, enerji vs.) piyasalar›ndaki spekülasyon petrol fiyatlar›n› art›ran bafll›ca et-
sömürge ülkeler enerjiyi verimsiz ve müsrif kullan›yorlar. Emperyalist ekonomiler 1970’lere göre enerjiyi yüzde 50 daha fazla verimli kullan›yorken, “geliflmekte olan ülkeler” yüzde 20 daha fazla verimsiz kullan›yorlar. Bu da petrol fiyatlar›n›n artmas›nda önemli bir etken. G›da fiyatlar›ndaki art›fl›n temel nedenlerine gelinirse bunun bafll›ca unsurlar› flunlard›: 1- Dolar›n de¤er kayb›n›n emtia piyasalar›n› vurmas›, 2- Petrol fiyatlar›n›n art›fl›na ba¤l› olarak alternatif ürünlerin (biyoyak›t) ön plana ç›kmas›yla ya¤l› tohumun kullan›lmaya bafllanmas› ve g›da fiyatlar›n› yükseltmesi, 3- Petrolün tar›msal üretim girdilerinin bafl›nda geliyor oluflu (traktör, biçerdöver vs.) üretim maliyetlerini etkilemesi, 4- FED’in faiz indirmesi sonras› düflen hazine faizlerinden memnun olmayan fonlar›n bu¤day ve pirinç kontratlar›nda spekülatif hareketler yapmas›, 5- Dünya genelinde yaflanan kurakl›k etkisi nedeniyle tar›msal üretimi düflürmesi gibi sayabilece¤imiz bafll›ca nedenler g›da fiyatlar›n›n artmas›nda bafll›ca etken oldu.
Maliyet enflasyonu ekonomik dinamikleri sars›yor
seviyesine ulafl›lm›flt›. ‹flsizlik al›p bafl›n› gidiyorken üstüne bir de ekonomiyi kötü etkileyen enflasyonist bask›lar ciddi bir sorun yaratmaya bafllad›. Enflasyonun temel niteli¤i ise talep kaynakl› de¤il esas›nda maliyet kaynakl› olmas›yd›. G›da ve enerji fiyatlar›ndaki enflasyonu ise Çin’den gelen ucuz mallar ve Hindistan’dan gelen “ticarete konu olan” hizmetlerin (muhasebe, biliflim, ça¤r› merkezi vs.) tüm dünyay› istila etmifl olmas› denge unsuru oldu. Bir anlamda Çin ve Hindistan enflasyonist etkiyi dezenflasyon ihraç ederek bertaraf etti. fiöyle ki, Çin ve Hindistan’la rekabet eden di¤er ülkelerdeki mal ve hizmet üreticileri, maliyetlerindeki büyük art›fla ra¤men ürün fiyatlar›n› art›ramad›. Çünkü di¤er ülkeler Çin ve Hindistan’la rekabet edebilmek için kâr marjlar›ndan yemek zorunda kald›lar.
kenlerdi. OPEC’in belirtti¤i gibi petrolün fiziksel arz›nda ve fiziksel talebinde hiçbir sorun yaflanm›yorken petrol fiyatlar›n›n dolar üzerinden fiyatlanmas› ve spekülatif aç›klamalar petrol fiyat›n›n rekor seviyeleri görmesine yol açt›. Oysaki piyasada yeteri kadar petrol vard›. Petrol fiyatlar›ndaki art›fl›n bir di¤er nedeni ise az önce bahsetti¤imiz gibi 2003-2007 y›llar› aras›nda dünya ekonomisinin y›lda ortalama yüzde 4.5 gibi çok yüksek bir de¤erle büyüyor olmas› (son 40 y›lda görülmemifl bir büyüme h›z›) ve büyümeye ba¤l› olarak da artan talebin petrol fiyatlar›n› etkilemesiydi. Petrol talebi ise Almanya, Japonya ve ABD gibi emperyalist devletlerden de¤il, “geliflmekte olan” ülkelerden gelmekteydi. Bunun nedeni ise emperyalistlerin sanayiyi do¤u ülkelerine kayd›rmalar›yd›. Enerji verimlili¤i aç›s›ndan da yar›-
G›da fiyatlar›ndaki enflasyonun etkisini daha iyi görebilmemiz için baz› oranlara baflvurmak yararl› olacakt›r. IMF’nin yapt›¤› hesaplara göre 2006 y›l›ndaki global enflasyon de¤eri yüzde 3.4 iken, bunun yüzde 27’sini g›da fiyatlar›ndaki art›fl sa¤lad›. 2007 y›l›na gelindi¤inde ise global enflasyon yüzde 3.9’a ç›km›fl ve bunun daha yüksek bir de¤erle yüzde 45’i g›dadan kaynaklanm›flt›. G›da enflasyonunun en fazla “geliflmekte olan ülkeler” kategorisini etkilemesi di¤er deyiflle ülkemizi etkilemesi kaç›n›lmaz oldu. Nedeni ise bu ülkelerin geliflmifl ülkelere göre, tüketimdeki harcamalarda g›dan›n ön planda yer al›fl›yd›. Enflasyonist etkiler nedeniyle en geliflmifl emperyalist devletler raydan ç›kmamak için faiz art›rmak durumunda kald›lar. Bozulan ekonomik dinamikleri iyilefltirmek için bu kaç›n›lmazd›. Ayn› etki ülkemiz için de geçerli olmak durumunda oldu¤u için faiz art›r›m› ülkemiz için çok daha sorunlara yol açmaya haz›rd›. Çünkü yabanc› sermaye ak›m›n› emperyalist devletler faiz art›rarak kendi merkezlerine do¤ru çekmeye
3-16 Ekim 2008 bafllay›nca bizim gibi ülkeler de yabanc› sermayenin kaçmamas› için faizlerini art›rmak durumunda kald›lar. Tayyip Erdo¤an’›n ekonomik durumla ilgili bakanlarla yapt›¤› bas›n aç›klamas›nda “Merkez Bankas›’n›n faizleri art›raca¤›n› umuyorum” demesi gayet anlafl›l›rd›.
Avrupa’da ekonomik durgunluk bafl gösterdi Avrupa krizden ciddi flekilde etkilenmeye bafllad›. Avrupa’da kredi hacminde ve maliyetler noktas›nda ciddi sorunlarla bo¤uflmaya bafllad›. Ayr›ca Avrupa’n›n en büyük üç pazar› ‹ngiltere, ABD ve Japonya ekonomileri giderek yavafll›yordu. Petrol fiyatlar› ayn› zamanda Avrupa’y› da vuruyordu. Avrupa bankalar› da krizden oldukça etkileniyorlard›. Ve sonuçta Avrupa ekonomisi de yavafllamaya bafllad›. ‹ngiltere resesyona girmek üzere ve Danimarka da s›rada duruyor, Almanya ekonomisi en çok daralan Avrupa ülkesi durumunda. Sonuçta Avrupa Merkez Bankas› (ECB) da faiz art›r›m›na gitmek zorunda kald›.
Mortgage flirketleri ve bankalar girdab›n içine düfltü Buraya kadar bahsettiklerimiz küresel boyutlu bir krizi anlat›yor. Oysa ABD çok ciddi baflka sorunlarla da bo¤uflmak zorunda kald›. ABD’de patlak veren kredi krizi, Mortgage sisteminin çöküflü ve sonras›nda bankalar›n krizden ciddi flekilde etkilenmesiyle bafllad›. ‹flte bu kriz küresel ekonominin ana tetikleyicisi oldu. “Konut nedeniyle dünya krize girer mi?” diye flafl›ranlar olacakt›r. Ama görülmektedir ki kriz eskiden beri vard› ve Mortgage sisteminin çöküflü, krizi derinlefltiren ana etken oldu. Peki, sistem nas›l çal›fl›yordu? ABD’de yaflayanlar do¤ru düzgün herhangi bir gelir göstermeksizin, hatta peflinat dahi ödemeksizin al›m güçlerinin ötesinde ev sat›n almaya bafllad›lar. Ev alanlar›n birço¤u kredi taksitlerini düzgün ödeyebilecek bir gelir düzeyine sahip de¤illerdi. Tabii burada önemli bir risk söz konusuydu, fakat ABD’de hiç durmadan yükselen konut fiyatlar› (ta ki 2002 ve 2006 aras›nda) sistemin bu flekilde gidece¤i beklentisi insanlar›n akl›n› bafltan çeliyordu. 100 bin dolarl›k evi alan seneye evini 120 bin dolara sat›p kâr elde ediyor ve al›m gücü yarat›yordu. Yaln›z bir y›l sonra 100 bin dolara al›nan ev 80 bin dolara düflünce ifller sarpa sard›. 100 bin dolar› kapatmak gerekiyordu. Bu esnada evi satmak zararl› olaca¤›ndan kimse evi satmak istemedi. Mecburen her ay banka kredisini geri ödemeye devam etmekten baflka çare yoktu. Ve sonuçta kredi taksitleri geri ödenemedi ve baflar›la-
İşçi-köylü 17 mad›. Burada konut fiyatlar›n›n düflmesine neden olan temel unsur az önce anlatmaya çal›flt›¤›m›z küresel krizin kendisinde gizliydi. Enflasyonun talepte de¤il maliyette yaflanmas› konut maliyetlerini do¤rudan etkiledi. Konut maliyetleri art›nca ev fiyatlar› da artm›fl, do¤al›nda talep de azalmaya bafllam›flt›. ‹nsanlar art›k eskisi gibi konut talep edemediler. Sonuç olarak konut talebinde yaflanan daralma sonras› konut fiyatlar› giderek düfltü. Ancak sorun sadece krediyi geri ödeyemeyen Mortgagezedelerden kaynaklanm›yordu. Esas burada bankac›lar ve arac› kurumlar geri ödenemeyen konut kredilerine dayand›rd›klar› birçok enstrüman› birbirlerine ve “piyasa profesyonellerine” satm›flt›! En altta bafllayan yang›n yukar›da depremlere yol açt›. Geri ödenemeyen kredilere dayand›r›lan birçok türev enstrümanlar›n›n fiyatlar›n›n çok sert bir flekilde düflmesi bu enstrümanlara yat›r›m yapanlar›n hanesine çok büyük zararlar yazd›rd›. T›pk› fazla yem kurcalayan bir bal›k gibi, daha fazla kâr hesab› yapanlar zokay› yuttular. Sonuçta Mortgage kredi-
du. (www.ntvmsnbc.com, 22/09/2008) Eczac›bafl› Bafl Ekonomisti Erkin fiahinöz ise daha net bir ifadeyle “Üç ve özellikle dördüncü çeyrekle birlikte geliflmekte olan ülkelerdeki büyüme h›zlar›n›n da ciddi flekilde düflmeye bafllad›¤›n› görece¤iz. Örne¤in Türkiye. Geçen hafta aç›klanan ikinci çeyrek büyüme rakamlar› bunu teyit etti...” diyordu (Para Dergisi,14-20 Eylül tarihli say›).
Kriz dalgas›nda Türkiye nerede? Türkiye, ekonomisiyle emperyalistlere ba¤›ml›, enerji ve sermaye ithal eden bir ülke konumunda. D›flar›ya aç›kl›¤› ise iki kolda, biri ticaret di¤eri ise finans kanal›. Türkiye’nin 2007 y›l› sonu itibariyle ticaretteki aç›kl›k oran› yüzde 38.5 iken, finansal aç›kl›k oran› yüzde 89 düzeylerinde. Buradan ç›kan sonuç Türkiye ekonomisinin a¤›rl›kl› olarak finansal kanaldan etkilenece¤ini gösteriyor. ABD’nin Türkiye ihracat› içindeki pay› ise oldukça düflük. Ticaret kanal› olarak ise Türkiye’nin yönü Avrupa’ya do¤ru. Son 12 ayda toplam yap›lan ihracat›n yüzde 55’i Euro Bölgesi ekonomilerine yap›lm›fl. Yani Avrupa’ya. Di¤er yandan Euro Bölgesi ekonomilerinin önümüzdeki dönemlerde ciddi bir flekilde yavafllayaca¤› art›k kesin durumda. Bu da Türkiye’nin ihracat›n› ciddi flekilde etkilenmesini gündeme getiriyor. Avrupa’da otomobil sat›fllar› son sekiz ayda yüzde 3.9 oran›nda azald›. (www. ntvmsnbc. com, 18/09/2008)
Politik gündem ri a盤›n› yabanc› yat›r›mlarla kapatmaya çal›flan ülke konumunda olmam›zdan kaynakl› ileride ciddi borçlanmalara gebe olundu¤u görünmektedir. Bununla ilgili ‹fl Bankas› Ersin Özince “Uzun vadeli d›fl borç bulmak neredeyse imkâns›z, k›sa vadeli kaynak bulmak ise zorlaflt›.” (Radikal, 24/09/2008) Garanti Bankas› Genel Müdürü Ergun Özen “ABD’de faiz yükselecek ve fonlar›n büyük k›sm›n› çekecek. Bizim gibi ülkeler bu nedenle cari ifllemler a盤›n›n finansman›nda zorlanabilir. Fonlar geliflmifl ülkelere kayabilir. Bunun için s›k› para ve maliye politikas› son derece önem kazan›yor” (Radikal, 23/09/2008) demektedir. Eski Hazine Müsteflar› Mahfi E¤ilmez ise “Bugün art›k ekonomi politikas› denildi¤inde yaln›zca iç vergilerle oynamak ve faizleri etkilemekten baflka pek bir politika seçene¤i akla gelmiyor” (Radikal.23/09/2008) derken Türkiye’nin elinde vergi ve borçlanmaktan baflka çare olmad›¤›na iflaret ediyordu. Sabanc› Holding Yönetim Kurulu Baflkan› Güler Sabanc› ise “Benim beklentim hiç bir fley eskisi gibi olmayacak” derken önümüzdeki sürecin, Baflbakan Erdo¤an’›n “Türkiye bu krizi asgari etkiyle aflacakt›r” dedi¤inin tersine hiç de öyle olmad›¤›n› itiraf ediyordu. Bu durumda Türkiye’nin elinde bir seçenek kal›yor o da IMF’den borç almak. Bu nedenle IMF ile görüflmelerin bitmek üzere oldu¤unu Baflbakan
Üretimin yavafllamas›n›n iflsizli¤i do¤urmas› kaç›n›lmaz. Görülüyor ki, emperyalistler yaflad›klar› krizin yüklü faturas›n› yine bizim gibi yar› sömürge ülkelere ç›karmaya çal›flmaktalar. si veren 250’den fazla flirket iflas etti. A¤ustos 2007’den beri ABD’de batan banka say›s› 13’e ç›kt›. Sadece 2008’de batan banka say›s› son Lehman Brothers ile birlikte 11’e yükseldi. Ve en son 700 milyarl›k “Kurtarma Plan›” ABD Kongresi’ne sunuldu. Toplant›ya girmeden önce ABD Baflkan› Bush ekonomik göstergeye iliflkin net aç›klamalar yapmak zorunda kalm›flt›: “Ciddi bir ekonomik kriz içindeyiz. Umudum k›sa bir süre içinde uzlaflmaya varmak.” (Radikal, 27/09/2008) Krizin etkisi ABD d›fl›nda baflta Avrupa, ‹ngiltere ve Japonya ekonomilerini etkiliyorken “geliflmekte olan ülkeler” kategorisinin bu süreçte fazla dayanamayaca¤› ortadayd›. Büyüme rakamlar› Türkiye’nin de dahil oldu¤u bu kategoriyi etkilemeye bafllad›. Devlet Bakan› fiimflek “Dünya ekonomisi yavafllayacak, yavafll›yor. Türkiye de bir süreli¤ine potansiyelinin alt›nda bir büyüme gösterecek” aç›klamas›n› yap›yor-
TOFAfi Avrupa’da yaflanan ekonomik durgunluk nedeniyle Ramazan Bayram› öncesi 3 ifl günü ve sonras›nda 3 ifl günü daha üretime ara verece¤ini aç›klad›. Toyota ise Avrupa’da yaflanan daralma nedeniyle ‹ngiltere ve Türkiye’de üretimi yavafllatma ve iflçi ç›karma karar› ald›. (ntvmsnbc, 11/08/2008) Bu yaflananlar Türkiye ekonomisinin verdi¤i ilk tepkilerdir. Türkiye’nin finansal aç›kl›k oran› ise ticaret aç›kl›k oran›ndan çok daha fazla. Türkiye’nin büyüme rakamlar›n›n ortalama yüzde 7.5’leri yakalamas›ndaki esas faktör finans kanal›ndan kaynakl›yd›. Türkiye görülmektedir ki çok yüklü miktarda d›fl finansman ihtiyac› duyan bir ülke konumunda. Veriler ›fl›¤›nda küresel sermaye ak›m›n› kontrol eden emperyalist ülkeler özellikle ABD’nin finansman ihtiyac› düflünüldü¤ünde (FED, yabanc› sermayeyi çekebilmek için faiz art›rd›) Türkiye’ye akan paran›n kurumas›na yol açacakt›r. Hâl böyleyken ca-
Erdo¤an bakanlarla yapt›¤› bas›n aç›klamas›nda dile getirmiflti. Türkiye’yi art›k yüksek enflasyonun bekledi¤i biliniyor. Keza yap›lan do¤algaz ve elektri¤in ard› arkas› kesilmiyor. G›da fiyatlar› ise sürekli t›rman›flta. Üretimin yavafllamas›n›n iflsizli¤i do¤urmas› kaç›n›lmaz. Görülüyor ki, emperyalistler yaflad›klar› krizin yüklü faturas›n› yine bizim gibi yar› sömürge ülkelere ç›karmaya çal›flmaktalar. Emperyalistler küresel finans sistemini kontrol ederek korunmaya çal›fl›rken, sömürge ve yar› sömürge ülkeler borç sarmal›nda debelenip duruyor. Halk›m›z›n yaflam koflullar› ise giderek kötülefliyor. Daha fazla vergi, daha fazla iflsizlik, daha fazla yoksulluk, daha fazla sosyal adaletsizlik önümüzdeki günlerde bizi bekliyor. (Bu yaz›da Para Dergisi yazar› Erkin fiahinöz’ün “Dünya’da Neler Oluyor” adl› makalesinden yararlan›lm›flt›r.)
Politik gündem
İşçi-köylü 18
3-16 Ekim 2008
Zaman, tek yumruk tek barikat olma zaman›d›r! Türk egemen s›n›flar› aras›nda uzunca zamand›r süren hegemonya çat›flmas›, yeni gözalt›lar ve tutuklamalar eflli¤inde sürüyor gibi görünse de, çat›flman›n taraflar›n›n çoktan uzlaflt›¤›na dair veriler, a¤›r basmaya bafllad› bile. Faflist TSK’n›n, ilk bafllarda sahip ç›km›yor gibi göründü¤ü eski generallerini ziyaret edifliyle birlikte daha da netleflen uzlaflma e¤ilimi, ard› ard›na gerçekleflen tahliyelerle somut bir hal ald›. Sistemin kendi içindeki “uçlar›” temizleme ve kontrgerillay› yeniden yap›land›rmaya dönük çabalar› ise, alt kademelerdeki kontra-faaliyetçilere dönük operasyonlarla sürüyor. Ancak büyük gürültü kopart›larak bafllat›lan Ergenekon operasyonlar›n›n, hiç kimsenin beklentilerini karfl›lamayaca¤›n› da bir kez daha vurgulamak gerekiyor. Esas sindirme-ezme-yok etme operasyonunun, baflta Kürt Ulusal Hareketi olmak üzere, devrimci ve ilerici güçleri hedefledi¤ini ise yaflanmakta olan geliflmeler san›r›z yeterince gösteriyor. Özellikle de Kürt Ulusal Hareketi’ne dönük imha-inkar sald›r›lar›n›n iyice t›rmanmakta oldu¤u bir süreçten geçmekteyiz. Bu t›rman›fl›n, önümüzdeki günlerde Meclis’e getirilecek olan tezkereyle birlikte daha da üst boyutlara ç›kaca¤›na kesin gözüyle bakabiliriz.
‹mha-inkar sald›r›lar› boyutlan›yor 17 Ekim’de süresi dolacak olan s›n›r ötesi tezkerenin, 7 Ekim’de TBMM’nin 3. yasama y›l›nda uzat›lmas› gündemde. Geçti¤imiz y›l 22 Temmuz’da yap›lan genel seçimlerden sonra, hükümetin kurulmas›n›n ard›ndan, tart›flmal› Cumhurbaflkanl›¤› seçimi gerçeklefltirilmifl ve hemen akabinde, TBMM’nin, ilk ciddi faaliyeti olarak, s›n›r ötesi operasyon ve tezkere gündeme al›nm›flt›. S›n›r ötesi operasyonu öngören tezkere, 15 Ekim’de Meclis’e sunulmufl ve tezkere 19 karfl› oya karfl›n, 507 oyla onaylanm›flt›. Bunu takip eden günlerde ise, TSK birlikleri Irak Kürdistan›’na dönük yo¤un bir bombard›man bafllatm›flt›. Tezkerenin onaylanmas›, TSK ile AKP aras›nda, genel seçimler öncesi yaflanan, e-muht›raya dayal› çat›flman›n ard›ndan, bir anlaflma yap›ld›¤›n›n da somut iflareti oluyordu ayn› zamanda. TSK zaten genel seçimler öncesinde de, uzunca süre s›n›r ötesi tezkere için bast›r›yor ve de s›n›r ötesi operasyonlar›, s›kça tehdit unsuru yap›yordu. Eski Genelkurmay Baflkan› Büyüka-
n›t döneminde iyice k›z›flan bu sürecin, halefi Baflbu¤’un görev süresinde de ayn› biçimde ve hatta t›rmanarak sürece¤inin iflaretleri ise, Baflbu¤’un daha göreve geldi¤i günlerde verilmiflti. ‘90’l› y›llar boyunca, Kürt illerinde gerçeklefltirilen imha-inkar sald›r›lar›n›n bafl sorumlular›ndan biri olan Baflbu¤’un, imha-inkar sald›r›lar›na daha da h›z verildi¤i bir dönemde göreve getirilmifl olmas› da bir tesadüf de¤ildir. K›sacas›, Baflbu¤ gibi bir kontr-ge-
neralin genel kurmayl›¤› döneminde, yeni yasama y›l›nda Meclis’e getirilecek olan s›n›r ötesi tezkeresi, imha-inkar sald›r›lar›n›n daha da boyutlanaca¤› anlam›na gelmekte. S›n›r ötesi tezkerenin uzat›lmas› çabalar›n›n, Türk egemen s›n›flar›n›n tüm emekçi halk kesimlerine dönük sald›r› çabalar› gibi, emperyalistlerin bölgesel projelerinden ba¤›ms›z olmad›¤›n› da yine bir kez daha bu vesileyle tekrarlamak gerekmekte. Kafkaslar’da henüz durulmayan hegemonya çat›flmalar›, bölgenin emperyalist ç›karlara göre yeniden flekillendirilmesi projelerine de h›z verilmesini gerektiriyor. Projelerin hayata geçirilme aflamas› ise, tarihin en büyük krizi denilen ekonomik krize paralel olarak geliflmekte. Siyasal krizden ba¤›ms›z olmayan ekonomik krizi aflmaya dönük son bir y›ld›r art›r›larak al›nan “önlemlerin”, krizi daha da derinlefltirmekten baflka bir ifle yaramamas›, her kriz döneminde oldu¤u gibi, halklara dönük askeri sald›r›lara a¤›rl›k verilmesini de beraberinde getirmekte. Bölgedeki kaos ortam› art›r›larak, bu kaos ortam›n›n, emperyalistlerin lehine iflletilmesi düflünülmekte. Gerek emperyalist güçlerin gerekse uflak-iflbirlikçilerinin, kaos ortam› yara-
tarak, emekçi y›¤›nlara dönük, iflgal, katliam, imha, inkar ve sosyal y›k›m getirmenin ad› olan “terörle mücadele”ye, son dönemde daha bir s›k› sar›lmalar›n›n nedeni de yine derinleflen krizde aranmak zorunda. Türk egemen s›n›flar›n›n, ›srarla yok saymaya çal›flt›¤› krizin ülke komprador burjuvazisinin eteklerini tutuflturmaya bafllad›¤› ise, özü toplumsal muhalefeti sindirmeye ve de toplumsal muhalefetin en ileri unsurlar› olan devrimcilere ve ilericilere dönük yeni sald›r›lar›n planlanmas› ad›na gerçeklefltirilen “terör zirveleri” ve süresi uzat›lmaya çal›fl›lan tezkere özgülünde ayan beyan görülmekte. S›n›r ötesi operasyonlar› da kapsayan, “terörle mücadele” konseptinin mimarlar› emperyalistler ise, yine bu süreçte de uflaklar›na yol göstermekte.
Kim kime neden/nas›l destek oluyor? Rusya ile yaflanan Kafkaslar çat›flmas›yla birlikte, bölgedeki cepheyi sa¤lama alma giriflimlerine h›z veren ABD emperyalizmi, Rusya’n›n etki alan›n› daraltmak için, bir yandan Rusya ile iliflkileri iyi olan ülkeleri, ‹ran örne¤inde oldu¤u gibi, ya hedefte tutmay› sürdürmekte ya da Ermenistan meselesinde yafland›¤› gibi yan›na çekme çabas›na girmekte. Bu çabalar›nda ise bir kez daha en büyük deste¤i Türk egemen s›n›flar›ndan almakta, bunun için de karfl›l›kl› ziyaretler birbirini izlemeyi sürdürmekte. Bu ziyaretlerden biri de Eylül ay›n›n ortalar›nda, ABD Genelkurmay Baflkan› Oramiral Michael G. Mullen taraf›ndan gerçeklefltirildi. G.Mullen, Genelkurmay Baflkan› Baflbu¤ ile görüfltü. Yaklafl›k dört saat süren görüflmenin ard›ndan kamuoyuna yap›lan aç›klamada ise, görüflmenin merkezinde PKK oldu¤u belirtildi. Bu görüflmeden birkaç gün önce de, Baflbakan Erdo¤an ile görüflen Mullen’in, “Bölgede Türkiye’nin deste¤ine ihtiyac›m›z var” türünden bir aç›klama yapt›¤› biliniyor.
Bu deste¤in ne oldu¤u ise zaten uzunca zamand›r s›r olmaktan ç›km›fl durumda. Ama yine de tekrarlamak gerekirse, bu destek çok aç›k ki, Türk egemen s›n›flar›n›n, bölge halklar›na dönük iflgal, katliam ve de ülkelerin ya¤ma-talan›na ortak olmas›ndan baflka bir anlam tafl›mamakta. Baflbu¤ ile yap›lan görüflmenin ard›ndan Mullen’in, PKK ile mücadele ve s›n›r ötesi operasyonlar konusunda “deste¤imiz sürecek” dedi¤i de yine görüflmeye iliflkin yap›lan aç›klamalar aras›nda yer ald›. Öyle anlafl›l›yor ki, Türk egemen s›n›flar›, bir koyup-üç alma hesaplar› içinde, verdikleri deste¤in karfl›l›¤›n›, bir kez daha Kürt halk›na dönük imha-inkar sald›r›nda ellerinin serbest b›rak›lmas› olarak almak istemifller. ABD emperyalizmi öncülü¤ündeki emperyalist güçler, bölgede ciddi bir askeri güç olan PKK’ye dönük imha sald›r›lar› için zaten uzunca zamand›r yeflil ›fl›k yakma politikas› izlemekteler. PKK karfl›s›nda TSK’n›n gerilla karfl›s›nda asl›nda a¤›r yenilgiler ald›¤›n› onlar da çok iyi bilmekteler. Ancak hem kendi denetimlerinde olmayan askeri bir gücün bölgedeki ç›karlar›n› tehdit etmesinden, hem de bu operasyonlarla TSK’n›n zay›flat›lmas›n›n ifllerine gelmesinden ve daha bir dizi ç›kar hesaplar›ndan kaynakl› PKK’ye dönük operasyonlara yeflil ›fl›k yakmaktan geri durmamaktalar. Askeri operasyonlar›n artmas›yla birlikte, TSK’n›n silahlanmaya daha fazla a¤›rl›k vermesi ve silahlanman›n a¤›rl›kl› olarak bölgedeki çat›flmalar› k›z›flt›ran emperyalist güçlerce sa¤lanmas› da, bu deste¤in nedenleri aras›nda say›labilir pekala. Tüm bu geliflmelerden hareketle, önümüzdeki sürecin özelde Kürt halk›na genelde ise ülke emekçi halk›na dönük daha kapsaml› sald›r›lar› da beraberinde getirece¤ini söyleyebiliriz. Gerillaya dönük imha sald›r›lar›nda, geçmiflte oldu¤u gibi çekilen “hat›ra foto¤raflar›” ise, vahfletin ald›¤› ve daha da alaca¤› boyuta iflaret etmektedir. Faflizmin vahfletinin tüm toplumsal muhalefeti içine alarak sürdürülmeye çal›fl›laca¤›n› da yine yaflanan geliflmelere bakarak söyleyebiliriz. Bu gerçeklik karfl›s›nda önümüzde duran en acil görev, toplumsal muhalefetin tüm güçlerini, bu topyekün sald›r›lara karfl› tek yumruk-tek barikat bir mevzilenifle geçirmek olmal›d›r. Bu görev özellikle de devrimci ve komünist güçlerin ertelenemeyecek görevi olarak önlerinde durmaktad›r.
3-16 Ekim 2008
İşçi-köylü 19
Politik gündem
Enerji fiyatlar›, büyük bir rant kayna¤› haline geldi! Yaflam› kolaylaflt›ran ve ayn› zamanda zorunlu bir ihtiyaç olan enerjinin insanlar taraf›ndan kullan›lma tarihi; ateflin keflfedilifline kadar götürülebilir. Fakat enerjinin farkl› kaynaklar kullan›larak elde edilmesi ve günlük yaflam›n her alan›na girmesi; kapitalizmin geliflimiyle birlikte önceki biny›llar›n toplam›ndan çok daha h›zl› olmufltur. Sanayinin-teknolojinin olmazsa olmaz›d›r, enerji! Üretimin ve hayat›n her alan›nda enerjiye olan bu ba¤›ml›l›k; kapitalistlerin afl›r› kâr h›rs›yla birleflince u¤runa savafllar ç›kart›lan, toplumlar›n yaflam›n› y›kan-mahveden bir biçime girmifltir. Üretim sürecinde çok önemli bir girdi olan enerjinin kaynaklar›n› ve nakil yollar›n› kendi denetimleri alt›nda tutmak isteyen farkl› emperyalist gruplar›n savafllar›-çat›flmalar›; yeryüzünün her köflesinde yaflanmaktad›r. Son y›llarda bu çat›flmalar› daha da k›z›flt›ran etkenlerden biri de fosil menfleli enerji kaynaklar›na art›k y›llarla ömür biçilmesidir. Enerji kaynaklar›ndaki bu k›s›tl›l›¤›n di¤er bir etkisi de, kapitalistlerin alternatif oluflturmaya zorunlu kalmalar›d›r.
Enerji tekelleri, spekülasyonlarla milyarlarca dolar kazand›lar Yar›-sömürge, yar›-feodal ülkeler, ekonominin di¤er tüm alanlar›nda oldu¤u gibi enerji politikalar›nda da tamam›yla emperyalistlere ba¤›ml›d›rlar. Bu ba¤›ml›l›k sadece enerji kaynaklar›na sahip olmayan ülkeler için de¤il, en zengin kaynaklara sahip olanlar için de geçerlidir. Genel olarak petrol üreticisi ülkelerin sanayileri geri b›rak›lm›flt›r ve hatta nükleer teknolojiyi gelifltirmekle övünen ‹ran’da petrolü iflleyebilecek sanayi dahi yoktur. Petrol ve do¤algazda, dünyan›n genelinde sadece birkaç flirketin ad› geçmektedir. Kâr oranlar›n›n düflmesinden dolay› sanayi sermayesinden ziyade borç sermayesi biriktirmenin yaratt›¤›, içinde bulundu¤umuz kriz sürecinde enerji tekelleri yapt›klar› spekülasyonlarla milyarlarca dolar kazanm›fllard›r. Petrol, do¤algaz, g›da ürünleri gibi tüketilmesi-kullan›lmas› zorunlu olan alanlarda yap›lan spekülasyonlarla, burjuvazinin krizden do¤an zararlar›na halk›n açl›¤› ve sefaleti üzerinden karfl›lamaya çal›flt›¤›na bir kez daha tan›k oldu. Bu nedenle son aylarda dünyan›n her yerinde g›dadan ulafl›ma, iletiflime, giyime her alanda fiyat art›fllar› görülmektedir. Pahal›l›kla ilgili genel çerçeve bu iken, her ülkenin ekonomik yap›s›n›n özgüllükleri de devreye girmektedir. Biz de flimdi elektrik zamlar›n›n ne-
denlerini bu genel çerçeveye ek olarak Türkiye’nin enerji-elektrik politikalar› düzleminde incelemeye çal›flaca¤›z.
“Elektrik paras›” ad› alt›nda gerçeklefltirilen soygun Befl y›l boyunca elektri¤e zam yapmamakla övünen AKP hükümeti son 8 ay içinde konutlarda % 60’a, sanayide % 50’ye varan oranda zam yapm›flt›r. Yap›lan zamlarla birlikte Türkiye OECD ülkeleri aras›nda en pahal› elektri¤i kullanan ikinci ülke olmufltur. Türkiye elektri¤i OECD ülkelerinin ortalamas›na k›yasla % 62 oran›nda daha pahal› kullanmaktad›r. Di¤er ülkelerle yap›lan bu karfl›laflt›rmalar dahi yap›lan zam miktar›n›n bu kadar fahifl oranda olmas›n›n nedeninin; AKP hükümetinin her f›rsatta ifade etti¤i gibi petrol ve do¤algaz fiyatlar›ndaki art›fl olmad›¤›n› gösterir. Di¤er ülkelerle Türkiye aras›nda oluflan bu fark Türkiye’deki sermaye gruplar›n›n elde etti¤i dünyan›n en yüksek rant›ndan baflka bir fley de¤ildir. 1980’li y›llarda bafllayan özellefltirmeler (sermaye gruplar›na peflkefl çekmeler) elektrikte TEK’in parçalanmas›yla bafllad›. 20 y›ll›k özellefltirme sürecinde en fazla özellefltirme ise AKP döneminde yap›lm›flt›r. Enerji kurumlar› da bundan nasibini alm›flt›r. 2002 y›l›nda ç›kar›lan Elektrik Piyasas› Yasas› ile kamunun tüm yat›r›mlar› durdurulmufl, özel sektörün yat›r›m yapmas› beklenmifltir. Fakat özel sektör yap›lan teflvikleri, çeflitli vergilerden muaf tutulmalar› k›sacas› kendilerine yap›lan peflkefl oran›n› yetersiz bulduklar› için y›llarca hiçbir yat›r›m yapmad›lar. En son 2006 y›l›na gelindi¤inde elektrik üretme kapasitesiyle-tüketilen aras›ndaki fark kapanma noktas›na yaklaflm›flt›r. ‹flte bu süreçte Dengeleme ve Uzlaflt›rma Yönetmeli¤i (DUY) denilen borsa sistemi devreye girmifl ve baz› aylarda maliyetinin 10 kat›na ulaflacak flekilde otoprodüktörlerden elektrik al›nm›flt›r. Devlet eliyle yürütülen bir karaborsa sistemi d›fl›nda son sekiz ay içinde Ergenekon davas› tüm televizyon ve gazeteleri kaplarken; farkl› zamanlarda geçirilen yasalarla TEDAfi’tan iflletme hakk›n› devralan flirketlere; da¤›t›m, iletim ve perakende sat›fl hizmeti bedelini faturaya yans›tma hakk› verildi. Maliyet bazl› elektri¤e dünyan›n en yüksek vergisini (Türkiye’de %
18.5, ‹spanya % 4.9, ‹ngiltere % 3.1) ödeyen Türkiye halk›na bir de özellefltirme bedelleri ödettirilmektedir. Maliyet bazl› fiyatland›rmada ise elektri¤e her üç ayda bir, do¤algaza ise ayl›k zam yapman›n önü aç›lm›flt›r. Son birkaç ayda yaflananlardan görüldü¤ü gibi bu uygulamayla zam için sistem jet gibi ifllerken, fiyat düflürmelerde ka¤n› gibi ifllemektedir. Fakat bu yasalar da sermayeyi yete-
rince tatmin etmedi ki; 2002 y›l›nda ç›kar›ld›¤›ndan bu yana tam sekiz kez de¤ifltirilerek Meclis’ten geçirilmifltir. Yasan›n özünü EMO Yönetim Kurulu Baflkan› Musa Çeçen flu sözlerle çok do¤ru bir flekilde ifadelendirmifltir: “Elektrik piyasas› yasas› ile özel sektörün santral kurmas› için maliyetleri kamunun bir biçimde üstlenece¤i görülen ihaleler düzenlenmesi öngörülmektedir… Yasa ile kamuya yat›r›m yap›lmayan ama flirketlere kamunun kaynak aktard›¤› bir enerji piyasas› büyütülmek istenmektedir…” Yasa ile mera ve orman alanlar› hiçbir k›s›tlama olmadan özel sektöre aç›lm›fl, yeni vergi muafiyetleri getirilmifl ve elektrik enerji fonundan flirketlere kulland›r›lan kaynaklar›n fatura yoluyla tahsilat›ndaki faiz ödemeleri silinmifltir!! Yasa ile tan›nan ayr›cal›klar bunlarla s›n›rl› de¤ildir ama yazd›klar›m›zdan da özel flirketlerin elektrik piyasas›na girerken do¤ru düzgün bir bedel ödemediklerini aksine onlara peflkefl çekilen iflletmelere ek olarak halk›n vergileriyle oluflturulmufl kamu kaynaklar›ndan verildi¤i aç›kt›r. Elektrik piyasas›n› burjuvazinin “gö-
nül rahatl›¤›yla” yat›r›m yapaca¤› ölçüde kârl› hale getiren bu yasalardan sonra, da¤›t›m flebekeleri için yerli-yabanc› birçok tekelin ihalelere yo¤un ilgi gösterdi¤ini görüyoruz. Ayr›ca Koç, Sabanc›, Sanko, Zorlu, Do¤an gruplar› baflta olmak üzere irili ufakl› birçok holding enerjiye yo¤unlaflacaklar›n› duyurmufllard›r. Yine ayn› çerçevede nükleer santrallerle ilgili yasan›n ç›kart›ld›¤› unutulmamal›d›r! Özcesi, elektri¤in piyasalaflt›r›lmas› sürecinde sermaye gruplar›na çekilen peflkefllerin faturas›n› halk›m›z ödemektedir. Bu fatura bazen maliyetlerin 10–15 kat›na kadar ulaflmaktad›r. Bunun d›fl›nda Türkiye’deki enerji politikas›n›n tamam›yla emperyalist ülkelere ba¤l› olmas›n›n yaratt›¤› sonuçlar› da halk›m›z yaflamaktad›r. En pahal› enerji kaynaklar›ndan biri olan do¤algaz kullan›lmaktad›r. Enerji maliyeti hidrolikte 0.1 cent, kömür, linyit vb.lerinde 2 cent iken do¤algazda 4 cent’tir. En baflta buradan bir fiyat art›fl› söz konusu olmaktad›r. Sonras›nda ise al›nan vergiler, DUY denilen borsada oluflan fahifl fiyatlar, özellefltirme bedelleri, spekülatörlerin petrol-do¤algaz fiyatlar›nda oluflturduklar› köpük eklenince; Türkiye halk› dünyan›n en pahal› elektri¤ini kullanan ikinci ülke durumuna geliyor!
AKP’nin enerji politikas›, emperyalizmin enerji politikas›d›r Uygulanan enerji politikalar›yla sanki kendilerinin hiç ilgisi yokmufl gibi davranan AKP hükümeti tüm bu gerçekleri gizleyerek petrol-do¤algaz fiyatlar›n›n arkas›na saklanmaktad›r. Ayr›ca her zamanki “karanl›kta kalmama” masal›yla özellefltirmelerin ve nükleer santrallerin yap›m› meflrulaflt›r›lmaya çal›fl›l›yor. Türkiye; hem fosil menfleli enerji kaynaklar› aç›s›ndan hem de yenilenebilir enerji kaynaklar› aç›s›ndan kendi kendine yetebilir durumdad›r. Geçen y›l Meclis’ten geçen ama veto yedi¤i için halen bekletilen Petrol Yasas›n›n ç›kar›lma sürecindeki tart›flmalarda görüldü¤ü gibi; Türkiye’de sadece flimdiki fiyatlarla ç›kar›lmas› kârl› olmayan 5–6 bin metre derinlikte petrol mevcuttur. Ama tüm bunlar›n kullan›m› emperyalizme kölece ba¤›ml› bir sistem içerisinde kâr-zarar denklemiyle kâr›n sürekli a¤›r basmas›yla ilgilidir. Yani bu sistem içerisinde halk›n ihtiyaçlar›n› göz önüne alan bir çözümün oluflmas› mümkün de¤ildir. Kaynaklar: Cumhuriyet Enerji Dergileri
Gö¤ün yar›s›
‹flflççi-köylü 20
3-16 Ekim 2008
Kad›n sorunu komünistlerin sorunudur, devrim sorunudur! -2Edilgenli¤in ilac› eylem midir? Kad›n›n edilgenli¤inin, ataerkil düzenin sonucu olarak hayat›n tüm alanlar›ndan d›fllanmas›ndan kaynakland›¤›n› tekrar hat›rlayal›m. Burada “tüm alanlar” sözünün alt›n› özellikle çizmek gerekiyor. Bafllang›çta, üretim faaliyetinin d›fl›nda tutulan kad›n, bunun ürünü olarak düflünsel hayat›n da d›fl›na sürülmüfltür. Ve bunlar sürekli karfl›l›kl› olarak birbirini do¤urur; fiziksel edilgenlik düflünsel edilgenli¤e neden olurken, düflünsel edilgenlik de mevcut edilgenli¤in devam›n› ve derinleflmesini sa¤lar. Öyleyse daha önce bahsetti¤imiz nedenlerle pratikten uzak tutma/durma veya güvensiz, kayg›l› vb. daha yo¤un gir(dir)ilen pratiklerin sorunu çözmeyece¤i aç›kken, tek bafl›na daha yo¤un ve radikal pratiklerin de çözmeyece¤i bir o kadar aç›kt›r. “Daha fazla aktivite” anlay›fl›, sorunu tam olarak kavramayan erkek egemen düflünüfltür. Ve ayn› zamanda bu düflünüflü de perdeler. Bununla beraber, sorunu kad›nlarla s›n›rlamak anlam›na gelir ki –görebilenler için- erkek egemen düflünüflün su yüzüne vurmas›d›r bu. Kad›nlar›n gelifliminin, özgürlü¤ünün daha aktif olmas›yla mümkün olaca¤› sav›na genellikle gerilla kad›nlar örnek verilir. Gerillada kad›n›n özgürleflti¤i, eflitlendi¤i de vurgulan›r. Bu, kimi noktalar›yla k›smi do¤rular tafl›makla beraber, esasta yüzeysel ve yanl›fl bir yaklafl›md›r. Mekan bir d›fl etkidir. Hiçbir sorunun çözümü, tek bafl›na koflullara ve mekana ba¤lanamaz. Tüm hücrelere kadar ifllemifl erkek egemenli¤i ile kapsaml› bir hesaplaflma yap›lmadan, bilinçler de¤iflmeden mekanlar›n de¤iflmesi ayn› sorunun farkl› koflullar alt›nda, çeflitli biçimlere bürünerek devam etmesi d›fl›nda bir anlam tafl›maz. Aksi do¤ru olsayd›, Amazon gerilla birlikleri kurarak sorunu bir ç›rp›da kökünden çözmek pekala mümkün olurdu! Bu sav› öne sürenlerin, en az erkek komutan oran›nda kad›n komutan›n varl›¤›ndan da bahsediyor olmas› gerekirdi. Ya da uzun y›llar birçok alanda say›s›z görevi tüm zorluklar›yla birlikte yüklenmifl kad›nlar›m›z›n, bugün daha farkl› konumlarda bulunmas› gerekirdi. Fakat durum hiç de böyle de¤il; tüm yönetici kademelerde kad›nlar›n çok az (baz›lar›nda hiç!) oldu¤u bilinen bir gerçek. Tüm bunlar da gösteriyor ki, pratik ve daha fazla pratik, tek bafl›na edilgenli¤in ilac› de¤ildir, olmam›flt›r, olamaz. Pratikle birlefltirilen teoriye, eylemle kaynaflt›r›lan bilince ihtiyaç vard›r.
Kad›nlar›n sorunu!
fiu ana kadar sayd›¤›m›z ve de sayamad›¤›m›z çeflitli erkek egemen düflünüfl ve davran›fl biçimlerini hiç de üstüne al›nmayan ve böylece erkek egemen düflünüflün bir baflka versiyonunu sergileyen az›nsanmayacak bir kitle de var ne yaz›k ki! “Yaflad›¤›m›z toplumun kimi olumsuz izlerini üzerimizde tafl›r›z” do¤rusu, kad›n sorunu/erkek egemenli¤i söz konusu oldu¤unda üzerinden atlan›r... Komünist partileri önderli¤inde devrimin gerçekleflti¤i ülkelerde ve güçlü birçok KP’de bile, bu ilerlemelere paralel-ayn› oranda geliflmeler kaydedilmemifltir kad›n sorununun çözümünde. O avantajl› koflullarda dahi birçok sanc›s› yaflanan erkek egemen düflünüflün, mevcut durumumuzda çok daha
(bir kad›nd›r tabi ki o!) “tamam” yan›t›n› al›r. Ne kadar güzel de¤il mi? Hay›r de¤il! Çünkü yan›t›n devam› flöyle: “Sen yap!”. “Hay›r” denmiyor ama bir kifliye yüklenerek dolayl› bir hay›r denmifl oluyor. Herhangi bir örgütlenme, komite, plan vs. oluflturulmadan s›yr›l›n›yor; bir bilinmeze havale ediliyor... Sonucu tahmin etmek güç de¤il; birkaç toplant› d›fl›nda hiçbir fley yap›lam›yor. Kimse de “durum nedir?”, “niye yap›lmad›?”, “böyle bir hedefimiz vard›, ne oldu?” vs. diye sormuyor! S›kl›kla tüm sorunlar›n, çözümlerinin örgütlü olarak ele al›nmas›yla mümkün oldu¤u vurgulan›r. Ancak kad›n sorunu –erkek egemenli¤i- söz konusu oldu¤unda bu genel do¤ru unutulur; sorun, dola-
yo¤un ve yak›c› oldu¤u görülmese bile, sadece basit, kaba bir mant›k yürütmeyle bu sonuca rahatl›kla var›labilir. Ama var›lam›yor, ataerkil, tam kendine uyan flekilde ›srarla sorunu görmemek için ayak diriyor. Egemenli¤i u¤runa içindeki o kötü erke¤e s›k›ca sar›l›yor. Mant›k ve gerçekler, erk’in körlefltiricili¤i sayesinde görünmez oluyor... Burada onlara en iyi yan›t› Lenin’in sözleriyle verelim: “Komünisti biraz kaz›, alt›ndan bir filisten ç›kar.” Kimileri, kendilerinin asl›nda kad›n sorununu kavram›fl, aflm›fl olduklar›n› iddia ederek, Lenin’in bu ifadesinin kendileri için geçerli olmad›¤› yan›lg›s›na kap›l›rlar. Bu yan›lg›lar›n nedeni, genelde, konuya ortalaman›n/genelin üstünde ilgi ve duyarl›l›k göstermeleridir. Mesela, edilgenli¤i önemser, kad›n devrimcileri elefltirir ve daha etkin olmalar›n› tüm içtenlikleriyle dilerler. Fakat, tabi dilemekle olsayd› devrimci saflarda de¤il, tekkelerde, dilek a¤açlar›n›n bafl›nda bulunurduk... Kad›n sorununu “kavram›fl”, “aflm›fl” bu kifliler, sorunu da çözümü de erkek egemenli¤inin örgütlü yaflam içindeki can damarlar›n› görmezler. Bir örnek daha verelim; kad›n faaliyetçilerin yo¤un oldu¤u bir alanda “bu alanda özel olarak kad›n çal›flmas›n›n da yap›lmas›” önerisinde bulunan faaliyetçi
y›s›yla çözüm bireylere, kad›nlara yüklenir. ‹flte ataerki’nin “aflm›fllar” taraf›ndan sergilenen resmi! Burada flunu belirtmeliyiz ki, sorunun esas yaflayanlar› çözümde de esas paya sahiptirler. Öte yandan, sorunun bireylere ya da tümden kad›nlara havale edilmesini do¤rulamaz bu. Kad›n sorunu kad›nlar›n sorunu de¤ildir; örgüt ve devrim sorunudur, komünistlerin sorunudur. Slogan›n “kad›n olmadan devrim olmaz” k›sm›n› hat›rlayal›m. Devrim hedefi olanlar›n kad›n sorununun çözümünü kad›nlara y›kmas›, ataerki’nin devrimci saflardaki bir izdüflümü de¤il de nedir?
Öyleyse... “Kad›n olmadan devrim olmaz, devrim olmadan kad›n kurtulmaz” ise, daha fazla kad›n›n mücadele içine çekilmesi, mücadele içinde olanlar›n da çok daha fazla etkin olmas› için ataerki, kapsaml› bir flekilde sorgulanmal›, elefltirilmeli ve onunla sürekli bir mücadeleye hesaplaflmaya girilmelidir. Bu hesaplaflma düflünsel ve pratik olmal›d›r. Ataerkiden bahsederken binlerce y›ll›k kökleri olan bir olgudan bahsediyoruz. Karfl› koyuflumuz, soruna gelifltirece¤imiz politikalar da köklü ve radikal olmal›d›r; her fleyden önce de somut olmal›d›r.
Tekrar flunu hat›rlatal›m, kad›n mücadelesi oldukça zorludur, hayat›n her alan›na ve an›na ifllenmifl, sinmifl ataerki, varl›¤›n› sürdürmede ›srarl› bir direnç gösteriyor ve gösterecektir. Bu sorun, ancak, en az onun ›srar› kadar ›srarl› bir çaba ile çözülebilir. Bilinç ve eylemle afl›labilir. Kad›n sorununun bir devrim ve parti sorunu yani komünistlerin sorunu oldu¤u kavranmal›d›r... Diyalekti¤i kad›n sorununda da iflletmeliyiz. Çeliflkinin özgünlü¤ünden bahsediyoruz. Kad›nlar›n özgün kiflilik ve psikolojileri vard›r; erkeklerle birmifl gibi ele al›namazlar. Özgün sorunlar, özgün politikalar ve örgütlerle çözülece¤inden, birçok alanda ve konuda oldu¤u gibi bu konuda da özel örgütlenmelere gitmek bir zorunluluktur. Her komitenin görevlerinden biri de bu sorun olmal›, her toplant›n›n de¤iflmeyen gündem maddelerinden biri olmal›d›r, en üstten en alta kadar... Unutulmamal›d›r ki burada devrim sorunundan bahsediyoruz, komünistler bu nedenle daha sistemli daha at›lgan olmal›; kal›plar›, genel geçer yüzeysel yaklafl›mlar› de¤ifltirmelidir... De¤iflmez e¤itim konular›ndan biri de bu olmal›d›r. “Pozitif ayr›mc›” ad›mlar at›lmal›d›r. Kad›n sorunu özel, örgütlü, hedefli ele al›nd›¤›nda ayn› zamanda kitleselleflme, kadro yetifltirme, militanlaflma, politik seviyenin art›r›lmas› vb. bir dizi temel sorunda da ciddi geliflmelerin kaydedilece¤i, devrime daha h›zl› ulafl›laca¤› aç›kt›r. Aksi ise, devrimin bir hayal olarak kalmas› demektir; zira “kad›n olmadan devrim olmaz”. Bugün egemenler, feministler, ulusal hareket ve küçük burjuvazi bu soruna kendi çaplar›nda önemle e¤iliyorlar. S›n›f düflmanlar›m›z ve çeflitli burjuva-küçük burjuva ak›mlar bu arenay› doldururken, komünistlerin ise sorunu önemseyifl aç›s›ndan daha onlara bile yaklaflamam›fl olmas› da ayr›ca üzerinde durulmas› gereken önemli bir ironi... Edilgenlik kad›n sorunu/erkek egemenli¤i aç›s›ndan oldukça önemli sorunlardan biri. Edilgenli¤in k›r›lmas› ataerki’ye vurulacak büyük bir darbe olacakt›r. Fakat, unutulmamal›d›r ki kad›n sorununun sadece bir parças›d›r edilgenlik ve bu derece yo¤un varl›k göstermesi de genel anlamda kad›n sorununa yaklafl›m›m›zla ilgilidir. O nedenle erkek egemenli¤ine/kad›n sorununa dair bilinci ve mücadeleyi de her zaman canl› tutmal›y›z. Clara Zetkin “kad›nlar› da bilinçli üyeler olarak devrime katmak ve e¤itmek için çaba göstermeyen tüm yoldafllar›, devrimin bilinçli baltalay›c›lar› olarak adland›r›yorum” diyor... Egemen s›n›flar devrimi baltalama iflini oldukça iyi yap›yorlar, bu ifli onlara b›rak›p, bizler devrimi büyütmeye çal›flal›m!
Bir ‹K okuru
3-16 Ekim 2008
‹flflççi-köylü 21
Gö¤ün yar›s›
Özgürlük, özgürlük mücadelesiyle kazan›l›r!
9 May›s 1976 tarihinde, kapat›ld›¤› Stammheim Hapishanesi’ndeki hücresinde “intihar etti¤i” iddia etti¤i iddia edilen, RAF’›n önder kadrolar›ndan ve kurucular›ndan Ulrike Meinhof, içinde bulundu¤umuz Ekim ay›n›n 7’sinde, 1934 y›l›nda, Almanya’da dünyaya geldi. Lise e¤itiminden sonra Almanya/Marburg’da Felsefe, Pedagoji, Sosyoloji ve Alman Filolojisi e¤itimi alan Meinhof, daha ö¤rencilik y›llar›nda Almanya’n›n silahlanma politikalar›na karfl› gerçeklefltirilen eylemlerin içinde yer ald›. 1960 y›l›nda ise, Hamburg’da ç›kan politik dergi “Konkret”te (Somut) çal›flmaya bafllad›. Bir süre sonra, derginin siyasi çizgisiyle yaflamaya bafllad›¤› fikir ayr›l›klar›ndan dolay›, dergiden ayr›ld›. Meinhof sonraki y›llarda giderek daha radikal-devrimci bir hatt› benimsemeye bafllad› ve 1970’lerin bafl›nda, bir ma¤azay› kundaklama iddias›yla hapiste bulunan Andreas Baader’in kaç›r›lmas›n› organize etti ve Baader’le birlikte yeralt›na çekildi. Bu süreçte Andreas Baader, Gudrun Enslin ve Holger Meins gibi devrimci isimlerle birlikte, “RAF”’› (Rote Armee Fraktion–K›z›l Ordu Fraksiyonu) kurdu. Tüm dünyada yükselifle geçen devrimci dalgaya paralel olarak Almanya’da da ortaya ç›kan bu devrimci yükselifl, özellikle de silahl› mücadele, Alman devletini panikletmekte gecikmedi. Ayn› y›llarda RAF’›n önder kadrolar›na dönük adeta bir “cad› av›” bafllat›ld› ve bu süreçte baflta Meinhof ve Baader olmak üzere, çok say›da RAF kadrosu faflist Alman devleti taraf›ndan yakalanarak, a¤›r tecrit koflullar›n›n hüküm sürdü¤ü hapishanelere konuldu. RAF tutsaklar› içinde bulunduklar› a¤›r tecrit koflullar›n› protesto etmek için, 1973 y›l›nda ilk açl›k grevlerini gerçeklefltirdiler. 1974 y›l›nda tekrar açl›k grevine giden tutsaklardan Holge Mains, zorla beslenme uygulamas› sonucunda yaflam›n› yitirdi. Ancak Mains, faflist Alman devletinin katletti¤i ilk devrimci de¤ildi. Ayn› y›llarda çok say›da devrimci, Alman devletinin “terörle mücadele” politikas› sonucu katledilecekti. Bunlar›n en tart›flmal› olanlar› ise, Meinhof’la bafllayan, Stammheim Hapishanesi’ndeki “intihar” vakalar›yd› hiç kuflkusuz. Stammheim Hapishanesi’nde o güne
kadar görülmedik bir tecrit alt›nda tutulan Ulrike Meinhof’un, 9 May›s 1976 tarihinde, tutuldu¤u hücrede “intihar” etti¤i aç›klamas› yap›ld›. Ancak daha aç›klama yap›l›r yap›lmaz, “intihar” iddias› üzerinde flaibeler oluflmufltu. Ne avukatlar› ne taraftarlar› ne de özellikle k›z kardefli, Meinhof’un intihar etti¤i iddias›na inanm›fllard›. Meinhof’un cenaze töreni büyük bir kitle gösterisine dönüfltü. Ard›ndan ba¤›ms›z bir komisyon oluflturularak, “intihar” iddialar›n›n gerçe¤i yans›tmad›¤› ispatlanmaya çal›fl›ld›. Araflt›rma sonuçlar›, olay›n intihar olmad›¤›na, Meinhof’un hücresinde katledildi¤ine iflaret ediyordu. Ayr›ca araflt›rmalar s›ras›nda ilginç bulgulara da ulafl›l›yordu. Örne¤in, gizli servis elemanlar›n›n ve de Alman Ordusu’nun üst düzey temsilcilerinin, politik tutsaklar›n kald›¤› bölüme sistematik “ziyaretler” gerçeklefltirdi¤i, bu ziyaretlerin büyük bölümünün ise, do¤rudan tutsaklar›n bulundu¤u bölüme aç›lan, gizli bir kap›dan yap›ld›¤› bilgilerine ulafl›l›yordu. Alman devleti ise Meinhof’un ölümünü akli dengesinin yerinde olmad›¤› gerekçesine dayand›rmaya çal›fl›yor, bunu da Meinhof’un ilk gençlik y›llar›nda geçirdi¤i bir beyin ameliyat› üzerinden gerçeklefltirme gayreti güdüyordu. Bu gayret, yoldafllar› ile aras›n›n iyi olmad›¤›, ideolojik ayr›flmalar yafland›¤› gibi iddialarla da beslenmeye çal›fl›l›yordu. Ancak Meinhof hücresinde “intihar” etti¤i iddia edilen tek politik tutsak olmayacakt›. 18 Kas›m 1977’de Anderas Baader ve Jan Carl Ruspe hücrelerinde silahla vurulmufl olarak bulunacaklar, ayn› tarihte Gudrun Ensslin’in de hücresinde kendini
ast›¤› iddia edilecekti. Faflist Alman devleti RAF militanlar›n› sadece katletmekle yetinmeyecekti. Meinhof’un cesedi, beyni ç›kar›lm›fl olarak ailesine teslim edilecek, yap›lan itirazlar sonucu, ancak geçti¤imiz y›llarda “kay›p” olan beyin ailesine geri iade edilecekti. Meinhof’a dönük, ölümünden sonra bile gerçekleflen sald›r›, sadece bununla da s›n›rl› kalmam›flt›. Mezar tafl›na yaz›lan “Özgürlük özgürlük mücadelesiyle gelir” fliar› da, mahkeme karar›yla mezar tafl›ndan silinecekti. Çünkü bu fliar, topluma “terörist” olarak lanse edilen Meinhof’un gerçek kimli¤ini yans›t›yordu. Saklamaya, ortadan kald›rmaya çal›flt›klar› da buydu. Onun devrimci kimli¤i!
Prf. Dr. ‹rena Fernandez, hükümet aleyhinde “yalan-yanl›fl haber yazd›¤› ve yayd›¤›” gerekçesiyle, 10 Eylül 2008 Çarflamba sabah›, Malezya hükümeti taraf›ndan tutukland›. AT‹K Kad›n Komisyonu taraf›ndan yap›lan yaz›l› aç›klamada Fernandez’in yaflam›ndan bahsedilerek tutuklanmas› k›nand›. “Fernandez’in çal›flmalar› Malezya hükümetini rahats›z etti ve hakk›nda tutuklama karar› ç›kart›ld›. Malezya hükümeti Fernandez’i tutuklayarak onu susturup/ sindirmeye, cesaretini k›rmaya çal›flmakta. Sadece onu mu? Malezya halk›na da gözda¤› vererek, yükselen mücadeleyi bast›rmay› hedefliyor” denilen aç›klama “AT‹K Kad›nlar Komisyonu ad›na Malezya hükümetinin ‹rena Fernandez özgülündeki bask› ve sindirme politikalar›n› fliddetle k›n›yoruz” sözleriyle sona eriyor.
Türk-‹fl bünyesinde yap›lan bir araflt›rma, sendikalar›n karar alma mekanizmas›n›n en üst noktas› olan genel merkez yönetimlerinde kad›nlar›n söz sahibi olmad›¤›n› ortaya koydu. Araflt›rmaya göre, Türk-‹fl’e ba¤l› 35 sendikada sadece üç kad›n genel merkez yöneticili¤i yap›yor. Türk-‹fl’te yönetici kad›n sendikac›lar›n yüzde 45.4’üne denk gelen büyük k›sm› iflçilikten sendikac›l›¤a geçiflte efl ve aileleri taraf›ndan destekleniyorlar. Ancak kad›nlar›n sendikalarda yönetim mekanizmas›nda yer almalar› erkek egemen bir yap›ya sahip olan sendikalarda, erkeklerin sahip olduklar› karar ve yetki gücünü kad›n meslektafllar›yla paylaflmak istememeleri nedeniyle engelleniyor. ‹flçilikten sendikac›l›¤a geçiflte efl ve aileleri taraf›ndan engellenmeyen kad›n sendikac›lar›n yüzde 21.6’s›n›n erkek meslektafllar› taraf›ndan engellendi¤inin ifade edildi¤i araflt›rma sonuçlar› asl›nda di¤er konfederasyonlarda farkl›l›k göstermiyor. D‹SK ve KESK’e ba¤l› sendikalar›n yönetim kadrolar›nda da kad›nlar›n az›nl›kta kald›¤› önemli bir gerçek. D‹SK ve Türk-‹fl’e oranla KESK’te durum biraz daha iç aç›c› olmas›na ra¤men dünya ortalamas› olan % 46.2 oran›n› yakalam›fl de¤il. SES ve E¤itim-Sen ve ba¤l› bulunan flubelerde kad›n sendikac›lar›n yer ald›¤› KESK’in ‹stanbul fiubeler Platformu Dönem Sözcülü¤ü gibi önemli bir görevi üstlenmifl bir kad›n sendikac› d›fl›nda KESK henüz dünya ortalamas›n› 14.6 gibi bir oranla geriden takip ediyor.
Sendikalarda kad›n›n ad› bile yok!
Halklara dönük sald›r›lar›n “terörle mücadele” ad› alt›nda yo¤unlaflt›¤› günümüzde, emperyalist-faflist Alman devleti, devrimcilere dönük, RAF militanlar› özgülünde geçmiflte yürüttü¤ü karalama, halktan soyutlama kampanyalar›n›, yine RAF üzerinden yeniden bafllatm›fl bulunuyor. RAF militanlar›n›n “intihar” etti¤i fikrini pekifltirmek için yalanc› tan›klar bulunuyor, filmler çekiliyor, eski devrimci art›klar›n›n a¤z›ndan baflta Meinhof ve Baader olmak üzere, devrimciler karalanmaya çal›fl›l›yor. Çünkü onlar da art›k biliyorlar ki, gittikçe daha genifl y›¤›nlar, “Özgürlük özgürlük mücadelesiyle gelir” fliar›n› kendilerine rehber ediniyor!
‹rena Fernandez kimdir?
Anne-babas› ‹ngiliz ‹mparatorlu¤u taraf›ndan Malezya’da tar›mda çal›flt›r›lmak için getirilmifl bir göçmen k›z›. Göçmen, üstelik de göçmen kad›n olman›n zorluklar›n› bir bütün olarak yaflad›. Malezya’da Tenaganita Kad›n Gücü’nün kurucusu-yöneticisi ve ILPS’nin kurucu üyelerinden. 62 yafl›nda ve ciddi sa¤l›k sorunlar› olmas›na ra¤men, 30 y›ldan beridir Malezya’da göçmenlerin ve kad›nlar›n haklar› için aktif mücadele etmekteydi. Malezya hükümetinin tüm sindirme politikalar›na, sald›r›lar›na ra¤men o, 30 y›ld›r ezilenlerin, yoksullar›n, göçmenlerin ve Malezya kad›nlar›n›n umudu olmaya devam etti. Tüm bask›lara ra¤men y›lmadan Malezya hükümetinin politikalar›n› teflhir etti. 2005’te, alternatif Nobel Ödülleri olarak bilinen Do¤ru Yaflam Ödüllerine lây›k görüldü. 15 Haziran 2008’de Hong Kong’ta, ‹MA Kurulufl Kongresi’nin aç›l›fl konuflmas›n› yapan Fernandez, Malezya’da kad›nlar›n tek bafl›na seyahat etmesini engelleyen yasaya itiraz edenlerin ve bu yasan›n geri çekilmesi için yo¤un mücadele edenlerin de bafl›nda da yer al›yordu.
İşçi-köylü 22
Tarihten sayfalar
3-16 Ekim 2008
Sirkeci hamallar›ndan bugüne; Bir direnifl öyküsü... Direnifl ve mücadele her daim zulme u¤rayan, bask› gören emekçilerin yüre¤inde ve bilincinde boy vermifltir. Osmanl›’n›n sömürüsü alt›nda inleyen yoksul köylüler toprak talebi ile defalarca bafl kald›rm›fl, fieyh Bedrettinlerle Baba ‹shaklarla zalimlere korku salm›flt›r. Osmanl›’da sanayinin geliflmesi ile birlikte yo¤un bir sömürüye maruz kalan iflçiler tüm engellemelere ra¤men birçok grev ve direnifl örgütlemifltir. Bask›n›n ve zulmün oldu¤u yerde direnifl de filizlenmekte boy vermektedir. Tarihimiz, iflçi s›n›f›n›n daha iyi bir yaflam için mücadele verdi¤i çok say›da örnekle doludur. Sömürüye karfl› eme¤ini savunan iflçiler ard›llar›na mücadele gelene¤i b›rakt›.
Sirkeci hamallar›n›n yürüdü¤ü yoldan… 1872’de Sirkeci’de ifl b›rakarak greve giden Sirkeci hamallar›n›n tafl›d›¤› direnifl meflalesi 1876’da binlerce tramvay iflçisinin elindeydi bu defa. 1900’lerle birlikte iflçi cemiyetlerinde yaflanan art›fl ile direnifl ve örgütlülük bilinci daha genifl bir kesime ulaflt›. Cumhuriyetin kurulmas› ile birlikte birçok demiryolunda yaflanan grev ve direnifllere, tütün iflçilerinin mücadelesine azg›nca sald›ran Kemalistler, iflçi s›n›f› hareketine a¤›r darbeler indirdi. 1940’l› y›llara kadar sessiz kalan iflçi s›n›f› hareketi II. Paylafl›m Savafl›’n›n ard›ndan k›p›rdanmaya bafllad›. On y›llar›n biriktirdi¤i öfke patlamak üzeriydi. Dipten gelen dalga kendini yüzeyde hissettirmeye bafllam›flt›. 1950’li y›llarla birlikte iflçi direnifllerindeki ciddi art›fl art›k “herkesin” dikkatini çekiyordu. 1960’larda Kavel Direnifli ile önemli bir dönemeç al›nm›fl, iflçi s›n›f›n›n sendikal örgütlenmesinde önemli kazan›mlar elde edilmiflti. ‹flçi s›n›f› kendi kahredici gücünün fark›na var›yordu art›k. Çoktand›r hareketin içinde kavga bayra¤›n› yükselten G›slaved lastik iflçileri de bir ad›m daha ileri ç›kar. 12 Ekim 1970’te oturma eylemi düzenler. Ve fabrikay› iflgal ederler. Eyleme sald›ran polis iflçileri zorla d›flar› ç›kar›r. Yaflanan direnifl s›ras›nda bir iflçi polis taraf›ndan katledilir, 50 iflçi yaralan›r. Ancak bu kavga burada kalmayacakt›r… Gençlik hareketi ile birleflen, onunla kaynaflan iflçi s›n›f› hareketi meydanlar› sars›yordu. ‹flçi s›n›f›n›n yüre¤ini ve bilincini coflkulu bir rüzgârla dolduran bu hareket zalimlere so¤uk terler döktürüyordu. Buna daha fazla “sessiz” kalamazlard›. Ve hemen hareket geçerler; 71 darbesi ile postal izleri fabrikalarda boy gösterir. ‹flçi s›n›f›na ›fl›k tafl›yanlar öldürülür,
dara¤açlar›nda salland›r›l›r önce. Öncüler imha edilerek iflçi s›n›f›na, emekçilere gözda¤› verilir. Ancak askeri cunta; öfkesini, ac›s›n› on y›llard›r içinde tafl›yan iflçi s›n›f› ve emekçileri susturmay› baflaramaz. Cuntaya ra¤men s›n›f sokaklara yeniden dökülür.15-16 Haziran’da tarihe silinmeyecek bir direnifl b›rak›r.
Korku çemberine inat... G›slaved iflçilerinin direnifli 12 Mart faflist cuntas›na ra¤men sürer. Cuntan›n ard›ndan sessizli¤i ilk bozan yine onlar olur. ‹lk grev 1974 y›l›nda G›slaved iflçileri taraf›ndan Lastik-‹fl Sendikas›’n›n öncülü¤ünde gerçeklefltirilir. Art›k buz k›r›lm›fl yol aç›lm›flt›. 1972 y›l›nda Sümerbank’a ba¤l› 226 ma¤azada toplam 1300 iflçiyi kapsayan grev karar› al›n›r. 13 Ekim 1972’de ‹stanbul, ‹zmir, Bursa, Bal›kesir ve Konya’daki 20’yi aflk›n Sümerbank ma¤azas›nda kademeli olarak grev uygulamas›-
‘89 bahar eylemleri ile gündeme tüm a¤›rl›¤›n› koyan iflçi s›n›f› yeniden sahnededir art›k. 90’l› y›llar boyunca grevlerle hak ve özgürlükleri için, insanca yaflanacak bir ücret için iflçi s›n›f› mücadele mevzilerini doldurur. Kamu emekçileri de bu kavgada art›k daha güçlü var›m diyordu bu y›llarda. 2000’li y›llara gelindi¤inde iflçi s›n›f› hareketinde yaflanan ciddi düflüfl dikkatleri çeker. Direnifl yine parça parça yaflanan grevler ve ifl b›rakma eylemlerinde yaflayacakt›r. ‹flçi s›n›f›, tarihi boyunca say›s›z yenilgi alm›fl ancak hiçbir zaman mücadeleden vazgeçmemiflti. Yenilgilerin yan›s›ra zafer ve kazan›mla sonuçlanan çok say›da direnifl ve grev deneyimi de yaflam›flt›.
Köz harlan›yor…. Direnifl meflalesi flimdi Antalya Organize Sanayi Sitesi’nde kurulu bulunan Novamed fabrikas›nda çal›flan kad›n iflçi-
görüflmelerin anlaflmazl›kla sonuçlanmas› üzerine Haber-‹fl Sendikas› da 16 Ekim 2007’de grev ilan etti. 26 bin 680 çal›flan›n Haber-‹fl Sendikas›’nda örgütlü bulundu¤u Türk-Telekom’da bafllayan grev, ülke gündemine bomba gibi düfltü. Türk-Telekom tarihindeki bu ilk grev ile haberleflme sistemleri önemli oranda felç oldu. Cep telefonlar› flebekesi, internet ulafl›m› büyük oranda zay›flad›. Greve egemenlerin tepkisi gecikmedi. Birçok ilde tafleronlar› fiber optik kablolar› keserken suçüstü yakalayan iflçiler sald›r›ya u¤rad›. Gözalt›na al›nan iflçiler “vatana ihanet” iddias› ile tutukland›. 44 gün süren grev iflçi s›n›f›na önemli bir moral kayna¤› oldu. Çeflitli illerde sendikalar›n gerçeklefltirdi¤i eylemlerle dayan›flmada bulundu¤u grev, egemenlere korkulu anlar yaflatt›. Grev, tüm karalamalara ra¤men kamuoyunun yo¤un deste¤i ile kazan›mla sonuçland›.
Biz buraday›z, gelece¤imiz için
na geçilir. 8 gün devam eden grev kazan›mla sonuçlan›r. Tez Büro-‹fl’in öncülü¤ünde Garanti Bankas›’nda greve ç›k›l›r. 46 iflyerinde yaklafl›k 900 iflçinin, Eylül 1976’da bafllatt›¤› grev, 4 Ekim 1976’da kazan›mla sona erer. Ard›ndan 80 darbesi ile iflçi s›n›f›n›n barikat barikat çat›flarak kazand›¤› haklar› gasp edilir. Ülke adeta bir cehenneme dönüfltürülür. Hapishaneler dolup taflmakta, iflçiköylü, emekçi ve devrimciler dara¤açlar›nda iflkencehanelerde can vermektedir. Bu zulüm f›rt›nas›nda her fleye ra¤men direnifl bir köz olarak da olsa yanmaya devam edecektir. Devrimci tutsaklar isyan›n rengini unutmaz, unutturmaz.
‹flçilerin ellerinde koca bir dünya… 80’lerin ortas›ndan itibaren iflçi s›n›f› biriktirdi¤i öfkesini direnifl ve grevlerle ad›m ad›m alanlara tafl›r. Ulusal kurtulufl hareketinin 84’te yapt›¤› ç›k›fl ile da¤ bafllar›nda direnifl ateflleri yak›l›r.
lerin elindeydi. ‹flçiler insanca yaflam koflullar› ve yaflanabilir bir ücret için sendikaya üye olarak direnifle geçti. Petrol-‹fl Sendikas›’na üye olan 82’si kad›n 84 iflçinin 448 gün süren direnifli zaferle sonuçland› ve patron sendikay› kabul etmek zorunda kald›. Türkiye’de organize sanayi bölgelerinde gerçeklefltirilerek zaferle sonuçlanan ilk grev olma özelli¤i tafl›yan Novamed direnifli kad›nlar›n direnifli ile ad›n› duyurdu. 82 kad›n ve iki erkek iflçi tüm bask›lara ve engellemelere ra¤men direnifli kararl›l›kla sürdürüp sendikal› oldu. ‹flçi s›n›f› zafer hanesine Novamed’i de ekleyebilirdi flimdi. Türk Hava Yollar› ile Hava-‹fl Sendikas› aras›nda yürütülen Toplu ‹fl Sözleflmelerinin t›kanmas› ve sendikan›n direnifl karar› almas› ile s›n›f hareketi yeniden grevi ancak bu defa daha genifl bir kesimle tart›flmaya bafllad›. Aradan birkaç ay geçmeden özellefltirilerek uluslararas› bir flirkete sat›lan Türk-Telekom ile Haber-‹fl Sendikas› aras›nda yap›lan
Türk-Telekom’la canlanan atmosfer Sosyal Güvenlik Yasa Tasar›s›’n›n Meclis’e gelmesi ile daha da ›s›nd›.13–14 Mart’ta Türkiye’nin dört bir yan›nda soka¤a dökülen on binler gelece¤ine sahip ç›kaca¤›n› hayk›rd›. 6 Nisan’da Kad›köy’de iflbirlikçi, sar› sendika a¤alar›na ra¤men toplanan 50 bin kifli “Biz buraday›z” diyordu. GSS’nin yaratt›¤› atmosfer içinde ‹stanbul Büyükflehir Belediyesi ile görüflmelerin t›kanmas› üzerine Belediye-‹fl Sendikas› grev karar› ast›. Belediye-‹fl Sendikas›’na üye binlerce iflçi, elektrikten suya, do¤algazdan ulafl›ma kadar yap›lan zamlara ra¤men iflçilere zam yap›lmamas›n› protesto etti. Edirnekap›’dan Büyükflehir’e yürümek isteyen iflçilere polis sald›rd› birçok iflçi yaraland›. Polis engeline ra¤men iflçiler yürüyerek Büyükflehir’in önüne geldi ve grev karar›n› ast›. Yapt›klar› eylemlerle greve haz›rlanan iflçiler, Büyükflehir Belediyesi’ne geri ad›m att›rmay› baflard›. 4 bin iflçiyi kapsayan görüflmeler son y›llar›n en iyi T‹S’ini imzalanmas› ile sonuçland›. Ard›ndan grev karar› asan Genel-‹fl Sendikas›’n›n talepleri de kabul edilerek kazan›mla sonuçland›. Direnifl atefli, kazan›mla sonuçlanan birçok mücadelenin morali ile yanmaya devam ediyor. ‹flçi s›n›f›, flimdi Unilever, Uno, E-Kart’ta gelece¤ine dört elle sar›l›yor, DESA, TEGA, Yörsan’da direnifl türküleri söylüyor. T›pk› daha önce yapt›¤› gibi….
İşçi-köylü 23
3-16 Ekim 2008
Kültür Sanat
Gazetecilik Ödülleri Apê Musa’dan Diyarbak›r’›n Seyrantepe Semti’nde 20 Eylül 1992 tarihinde kurflunlanarak öldürülen Gazeteci-Yazar Musa Anter için her y›l verilen gazetecilik ödülleri 16. y›l›nda memleketi Nusaybin’de bir törenle sahiplerine verildi. Nusaybin Belediyesi ve Azadiya Welat Gazetesi taraf›ndan ortaklafla düzenlenen tören Mitanni Kültür Merkezi’nde yap›ld›. Ödül töreni, yak›n arkadafllar›n›n anlat›m› ile Apê Musa’n›n hayat›n› anlatan ve Cihan fien taraf›ndan kaleme al›nd›¤› “Araf” isimli oyunun prömiyeri ile bafllad›. Ayd›n Orak taraf›ndan sahnelenen oyunda Apê Musa’n›n görüntülerinin yer ald›¤› sinevizyon gösterimi de sunuldu. Özgür bas›n gelene¤inde yaflam›n› yitirenlerin anlat›ld›¤› sinevizyon gösterisi duygulu anlar yaflatt›. Tiyatro ve sinevizyon gösteriminin ard›ndan 2008 Musa Anter ve Özgür Bas›n fiehitleri Ödülleri, yar›flmada dereceye girenlere verildi. Düzenlenen yar›flmada ödüllerini alan gazeteciler, Apê Musa’n›n kalemini yerde b›rakmayacaklar›n› belirtti. Apê Musa flahs›nda yaflam›n› yitiren tüm gazeteciler ve demokrasi flehitleri ad›na sayg› duruflu ile bafllayan törenin aç›l›fl›n› yapan Azadiya Welat Gazetesi köfle yazar› Adil Zozanî’nin konuflmas›n›n ard›ndan desteklerinden dolay› Nusaybin Belediye Baflkan› Mehmet Tanhan’a teflekkür plaketi verildi. Törende konuflan Tanhan, Apê Musa ile an›lar›n› anlatarak, böyle bir anmay› Nusaybin’de düzenlemekten büyük mutluluk duyduklar›n› söyledi. Yap›lan konuflmalar›n ard›ndan yar›flmada dereceye girenlere ödülleri verildi. Kürtçe habercilik dal›nda “Gaziyên dewletê bi komkirina çopê debara xwe dikin” adl› haberiyle birinci olan D‹HA muhabiri M. Ali Ertafl’a ödülünü Kürt Enstitüsü Baflkan› Sami Tan verdi. Kürtçe haber dal›nda “Nav her pirsgirêk bû di nav kurdan de” haberi ile Cemil O¤uz ve “Kerboranê çi dît çi nedît” haberinden dolay› Erdo¤an Altan’a ise jüri özel ödülü verildi. Türkçe haber dal›nda 27 Temmuz’da ‹stanbul Güngören’de meydana gelen ve baflta AKP hükümeti ve di¤er yetkililer ile medyan›n daha ilk günden PKK’ye mal etti¤i patlaman›n ard›ndaki gerçekleri a盤a ç›karan haberleri nedeniyle D‹HA muhabirlerinden F›rat Ça¤›n, Uygar Gültekin ile Evrensel Gazetesi muhabiri Ceren Saran’a ödülünü DTP Eflbaflkan› Emine Ayna verdi. Foto¤raf dal›nda Pafla ‹mrek, karikatür dal›nda Mehmet Ali Günefl de ödüllerini alk›fllar eflli¤inde ald›. Her y›l Musa Anter ve Bas›n fiehitleri Gazetecilik Ödülleri s›ras›nda yar›flmay› düzenleyen kurum taraf›ndan uzun y›l-
Eylül 1992 tarihinde kurflunlanarak öldürülen Gazeteci-Yazar Musa Anter için her y›l verilen gazetecilik ödülleri 16. y›l›nda memleketi Nusaybin’de bir törenle sahiplerine verildi.
20
lar Özgür Gündem Gazetesinde yay›n yönetmenli¤i yapan Gazeteci Gurbetelli Ersöz ad›na da kad›n çal›flmalar› konusunda çal›flma yürüten kifli ve kurum-
lara da onur ödülü veriliyor. Bu y›lki ödül, kad›n alan›nda yapt›¤› çal›flmalardan dolay› Heviya Jine adl› dergi ad›na Xace Sevgin’e verildi.
Ödül töreninin ard›ndan Mitanni Kültür Merkezi’nin bahçesinde Ayfer Düzdafl taraf›ndan müzik dinletisi sunularak kokteyl verildi.
K›z›ldere halk›, gerici ve yoz kültüre karfl› birleflti! K›z›ldere köylüleri de, 20 Eylül’de Sar›gazi Do¤anlar Dü¤ün Salonu’nda yapt›klar› bir geceyle, gerici ve yoz kültüre karfl› birlefltiler. “Gerici ve Yoz Kültüre Karfl› 1. Halk fienli¤i” ad› alt›nda gerçekleflen gecenin amaçlar›ndan biri de, yoksul üniversite ö¤rencilerine burs sa¤lamak olarak aç›kland›. Giderek daha genifl halk kesimleri, egemenlerin, emekçi y›¤›nlar› teslim alman›n bir arac› olarak, y›llardan beri bilinçli bir biçimde empoze etmeye çal›flt›¤›, gerici ve yoz kültüre karfl› harekete geçiyor ve bu harekete geçmenin sonucunda, bir dizi eylem ve etkinlik gerçeklefltiriliyor. Tokat’›n Almus ilçesine ba¤l› K›z›ldere köylüleri de, 20 Eylül’de Sar›gazi Do¤anlar Dü¤ün Salonu’nda yapt›klar› bir geceyle, gerici ve yoz kültüre karfl› birlefltiler. “Gerici ve Yoz Kültüre Karfl› 1. Halk fienli¤i” ad› alt›nda gerçekleflen gecenin amaçlar›ndan biri de, yoksul üniversite ö¤rencilerine burs sa¤lamak olarak aç›kland›.
Saat 20.00 civar›nda bafllayan geceye, K›z›ldere köylülerinin yan› s›ra, çok say›da kurum da ilgi gösterdi. Özellikle de Sar›gazi bölgesinde oturan Partizan kitlesinin yo¤un bir kat›l›m sa¤lad›¤› gecede, Partizan-‹flçi Köylü stand› aç›larak, propaganda yap›lmas›n›n yan› s›ra, kitap ve gazete sat›fl› yap›ld›. Etkinlik, flenli¤i organize eden “Ataköy (K›z›ldere) Beldesi Kültür ve Dayan›flma Derne¤i” ad›na, Dernek Baflkan› Bedri Arslan’›n yapt›¤› konuflmayla bafllad›. Arslan’›n, gecenin anlam ve önemini vurgulayan konuflmas›n›n ard›ndan, belde baflkan› Ali Gökçe söz ald›. Konuflmalar›n ard›ndan Grup Göl-
gedekiler, fiükrü Cömert, Hülya Gökçe, Fevzi Kurtulufl birer dinleti verdiler. Sar›gazi EMEP ilçe örgütü, DTP ve çok say›da kurum geceye mesaj gönderirken, geceye Sar›gazi Partizan kitlesi ad›na da bir mesaj verildi. Gecede en son Kardefl Türküler sahne ald›. Birbirinden güzel ezgileri, Kürtçe, Türkçe, Arapça, Ermenice, Lazca ve Romence seslendiren Kardefl Türküler, büyük bir be¤eniyle dinlenirken, kitle söylenen hareketli parçalar eflli¤inde halaya durdu. K›z›ldere köylülerinin bu anlaml› etkinli¤i, geleneksel olarak ilan edilen flenli¤in bir sonraki y›l, daha kapsaml› gerçeklefltirilmesi temennisiyle sona erdi. (Kartal)
İşçi-köylü 24
Kavga okulu
3-16 Ekim 2008
Tuzla Köprüsü’nde dört karanfil K›r›lan bir dal de¤ildi S›k›lan bir kurflun hiç de¤il Dört yi¤it yürekti kopar›lan Dört can yoldafl›yd› Rüzgâr de¤ildi Dört bir yandan savrulan Ya¤an kurflun ya¤muruydu Tuzaklardan estirilen ölümdü Cemal Saim Ekim 1988’de ülkemizde yine bir katliam haberi gazete manfletlerine düfltü. ‹stanbul Valili¤i’ne bask›n, Ordu karargâh›na sabotaj, Emniyet Müdürlü¤ü’ne bombal› eylem ve Kad›köy Emniyet Amiri’ne suikast haz›rl›¤›nda olduklar› iddialar›yla/gerekçeleriyle dört insan sokak ortas›nda öldürülüyordu. Araçlar› durdurularak üzerlerine 300 kurflun ya¤d›r›lan bu “tehlikeli” insanlarla ilgili olarak kamuoyuna aç›klama yapan ‹stanbul Emniyet Müdürü Hamdi Ardal›, k›rm›z› renkli, Alman plakal› arac›n ‹zmit yönünden ‹stanbul’a gelip eylem yapaca¤› istihbarat›n› ald›klar›n›, arac›n içindeki befl kiflinin polisin “dur” ihtar›na uymayarak çat›flmaya girdi¤ini, bunun sonucu olarak dört “teröristin” ölü ele geçirildi¤ini ve vur emrini kendisinin verdi¤ini aç›klad›. Zaten “ölü yakalananlardan” Reha fien’in Almanya’da T‹KKO içinde görev ald›¤› polis taraf›ndan “biliniyordu”. Arac›n içindeki(!) bomban›n etkisiz hale getirilmesi için bomba imha ekibi olay yerine ça¤r›ld›. Ancak araçta bomba yoktu. Tuzla’da polis taraf›ndan etkisiz hale getirilenlerin K›rflehir Hapishanesi’nden firar edenler oldu¤unu aç›klayan ‹çiflleri Bakan› da yüreklere su serpmiflti(!) Ülke kamuoyu polisin yürüttü¤ü bu operasyonla büyük bir facian›n efli¤inden dönüldü¤ü(!) haberleri ile kayn›yordu. Polis t›pk› öncekiler gibi yine son anda “yetene¤ini” kullanarak ülkenin gelece¤ini kurtarm›flt›(!) Tüm bu haber bombard›man›ndan geriye ‹smail Hakk› Adal›, Kemal So¤ukp›nar, Reha fien ve Fevzi Yalç›n’›n delik deflik edilmifl, kanlar içindeki görüntüsü ve say›s›z soru kald›.
7
ci kifliye ait hiçbir bilgi kamuoyuna yans›mad›. Beflinci kiflinin sald›r›dan kurtulma olas›l›¤›n›n olmad›¤› kabul edilirse böyle bir kifli hiçbir zaman var olmam›flt›. Ya büyük ve sansasyonel eylem haz›rl›¤›ndaki insanlar›n araçlar›ndan dört küçük tabancan›n ç›kmas› nas›l aç›klanabilir? Peki, yaflanan büyük çat›flman›n izlerine neden hiçbir yerde rastlanm›yordu? Görgü tan›klar›n›n arac›n yavafllad›¤› ve sa¤a çekerek durdu¤u anlat›mlar›na ne demeliydi? Arac›n tavan›n›n bile kurflun izleri ile dolu olmas›, amac›n içindekileri öldürmek oldu¤unu göstermiyor muydu? Reha fien’le ilgili olarak yurtd›fl›nda T‹KKO üyesi oldu¤u iddialar› Reha fien’in polis kayd›n›n olmamas› ile çeliflmiyor mu? Kald› ki kayd›n›n olmas› bir insan›n kurflunlanarak katledilmesi için gerekçe midir? Katledilen devrimcilerin K›rflehir Hapishanesi’nden firar ettikleri iddias›na ne demeli? Neresinden bak›lsa yalan ve sahtekâr-
yeniden an›msat›ld› emekçilere. Dört iflçi bask› ve sömürünün olmad›¤›, insanca yaflanabilecek bir dünya istedikleri için kurfluna dizildi. Elleriyle yaflam› yaratan, ona flekil veren bu canlar bunun bedelini hayatlar›yla ödediler. Ba¤›ms›z, özgür bir ülke isteyen devrimcilerin dünyan›n dört bir yan›nda karfl›laflt›klar› tablo bu kez de Tuzla’da yafland›. Dersimli polis bir baban›n çocu¤u olan ‹smail Hakk› Adal› mücadeleye lise y›llar›nda bafllam›flt›. Derslerinde oldukça baflar›l› olan Adal›, 7–8 ay hapishanede tutsakl›k yaflam›fl, tahliye olduktan sonra mücadeleye kald›¤› yerden devam etmiflti. Çal›flt›¤› konfeksiyon atölyesini iflletiyordu.
Onuru ve erdemi kuflanarak direnifli seçenler her daim gerçe¤i hayk›rmaya devam edecek, k›z›l karanfiller gibi bir bir topra¤a düflseler de…
“Yalan söylüyorsa haber spikerleri yalan söylüyorsa gazeteler...” Arac›n k›rm›z› renkli ve Alman plakal› oldu¤u istihbarat› polis için “yeterli” ise ayn› gün yüzlerce insan katledilmekten flans eseri kurtulmufl olmal›yd›. Demek ki bu ülkede insanlar›n yaflam flans› “ihbar edilen” rengin kendi arac› ile uyumlu olma oran› kadarm›fl. Arac›n içindeki beflin-
Kavgada ölümsüzleflenler! Halil ‹brahim Kater Diyarbak›r’da dünyaya gelen Halil ‹brahim Kater, maddi s›k›nt›lardan dolay› yoksulluk içinde büyüdü. Daha çocuk denilebilecek yaflta tan›flt› devrimci düflüncelerle. ‹zmir Buca Lisesi’nde liseli gençlik içinde faaliyet yürüttü. Gençli¤in anti-emperyalist eylemlerinin yan› s›ra Orhan Bak›r’›n hapishaneden kaç›r›lmas› eyleminin de içinde görev ald›. Halkla çok s›cak iliflkiler kuran Halil ‹brahim Kater, Siverek ve yöresinde faaliyet yürüttü. Buradaki gerilla birimi içinde yer ald›. Ekim 1980’de Urfa Siverek’te bir ev toplant›s›nda dikkatsizlik sonucu meydana gelen bir kaza kurflunuyla topra¤a düfltü. Veli, Meral ve Zeynep Kahraman
l›k dolu bu haberlerin/iddialar›n elle tutulur hiçbir yan› yoktu. Polis insanlar›n gözü önünde dört devrimciyi kurflun ya¤muruna tutarak katletmiflti. Ard›ndan da yine insanlar›n gözünün içine baka baka yalan haberlerini bas›na servis etmiflti. 12 Eylül Askeri Faflist Cuntas› ile ülkenin her kar›fl topra¤›n› kana bulayan egemenlerin aç›k katliamlar›na, yarg›s›z infazlar›na yeniden bafllad›¤› Tuzla katliam› ile ortaya ç›km›fl oldu. Ayd›nl›k yar›nlara, güzel günlere, eflitli¤e ve özgürlü¤e düflman zebaniler yine ifle sar›larak dört devrimcinin kan›na girdiler. Elbette bu son olmayacakt›. Bu bir bafllang›ç idi, arkas› da gelecekti. Çifte Havuzlar, 12 Nisan, gözalt›nda infazlar, Lice, Cizre, hapishane katliamlar›… “Demokrasi ve insan haklar›ndan” geçilmeyen ülkemizde bundan ne anlafl›ld›¤› Tuzla Köprüsü’nde yaflananlarla birlikte
Reha fien, Uflakl›yd›. 15 y›l Almanya’da iflçi olarak çal›flt›. AT‹K içinde faaliyet yürüttü. Fevzi Yalç›n, Elaz›¤’da dünyaya gelmifl, fiiflecam fabrikas›nda çal›flm›fl, birçok grev deneyimi yaflam›fl bir iflçiydi. ’80 darbesinden sonra aran›r duruma düflmesine ra¤men mücadeleden vazgeçmedi. Bir ihbar sonucu tutsak düfltü. Gördü¤ü a¤›r iflkenceler karfl›s›nda ‘ser verip s›r vermeme’ gelene¤ini yaflatt›. 4 y›ll›k tutsakl›ktan sonra mücadeleye kald›¤› yerden devam etti. Sivas Zaral› olan Kemal So¤ukp›nar floförlük yapan bir emekçiydi. ’80 darbesi ile y›lg›nl›k kol gezerken mücadeleye sar›lan neferlerden biriydi. Onuru ve erdemi kuflanarak direnifli seçenler her daim gerçe¤i hayk›rmaya devam edecek, k›z›l karanfiller gibi bir bir topra¤a düflseler de…
Veli Kahraman, 16 yafl›ndaki k›z› Meral Kahraman ve 22 yafl›ndaki k›z› Zeynep Kahraman Dersim’in Çemiflgezek ilçesine ba¤l› Do¤an köyünde ulusal hareketin o dönem girdi¤i yönelimin sonucu olarak öldürüldüler. Proletarya Partisi’nin taraftarlar› olan Kahraman ailesinin bu fertleri ölümsüzler kervan›nda yerlerini ald›lar. Kemal Özgül, Salih Kaynar, Abdullah Y›ld›r 10 Ekim 1984’te Malatya Kürecik Harunufla¤› köyü do¤umlu Kemal Özgül, Salih Kaynar ve Abdullah Y›ld›r Fransa’da ›rkç› faflistler taraf›ndan katledildiler. Kemal Y›ld›r›m 1931 y›l›nda Erzincan Tercan’da dünyaya geldi. Zonguldak maden ocaklar›nda bir süre çal›flt›ktan sonra 1967 y›l›nda Almanya’ya gitti. Herkesin zengin olma hayalleriyle gitti¤i Almanya’da o devrimci saflarda aktif mücadele içerisine girdi.1976
İşçi-köylü 25
3-16 Ekim 2008 y›l›nda AT‹F’in kurucular› aras›nda yer ald›. AT‹F’in d›fl›nda di¤er federasyonlar›n oluflumunda da rol oynad›. Osman Day› olarak tan›nan Kemal Y›ld›r›m, 5 Ekim 1991’de yakaland›¤› hastal›k sonucu yaflam›n› yitirdi.
Kavga okulu
Pülümür flehitleri
Mustafa Tekin Dersim’in Naz›miye ilçesine ba¤l› Pane (Bostanl›) köyünde dünyaya geldi. Kod ad› Özkan olan Mustafa Tekin 6 Ekim 1987’de Edirne’de Meriç Nehrini geçmeye çal›fl›rken bo¤ularak yaflam›n› yitirdi. Aslan Y›ld›z Proletarya Partisi taraftar› olan Aslan Y›ld›z, Dersim Ovac›k Karao¤lan köyünde dünyaya geldi. 1994 y›l›n›n Ekim ay›nda kontrgerilla taraf›ndan kaç›r›larak katledildi.
y›l›n›n sonlar›na do¤ru Ortado¤u’da savafl rüzgârlar›n›n esmesi sonucu Türk devleti Irak s›n›r›na y›¤›nak yapm›fl Adana’daki ‹ncirlik Üssünden kalkan uçaklar Irak’› bombalam›fllard›. Bu geliflmeler üzerine Proletarya Partisi, olas› bir TC-Irak savafl›nda “Haks›z savafl› hakl› iç savafla çevirme” ilkesi do¤rultusunda güçlerini daha yo¤un olarak gerillada toplamaya bafllad›. Eli silah tutan, sa¤l›¤› elveriflli ve Proletarya Partisinin otoritesini tan›yan birçok faaliyetçi bu ça¤r›ya yan›t olarak Halk Ordusu’na kat›ld›. TMLGB’de örgütlü olan Medet Hoflafç›, Y›lmaz Talayhan, Halil Erciyas ve Ayhan Altunbafl da bu ça¤r›ya yan›t verenlerdendi. Di¤er birliklerle buluflmak üzere Dersim’in Pülümür ilçesi k›rsal›nda bulunan gerillalar konaklad›klar› çevrede bir hain taraf›ndan ihbar edildiler. Bulunduklar› birlikte yeterli silah bulunmayan gerillalar çat›flmaya giremeden 3 Ekim 1990’da katledildiler. ‹hbarc› daha sonra Halk Ordusu gerillalar› taraf›ndan ölümle cezaland›r›ld›.
1990
PUSULA Duruflunu sa¤lamlaflt›rarak katk›n› art›r! Her devrimci faaliyet ve pratik, ideolojik-politik-örgütsel ve önderlik boyutuyla de¤erlendirilip do¤ru sonuçlar ç›kar›ld›¤› oranda bir sonraki devrimci faaliyetin baflar›l› örgütlenmesinin zemini güçlenmifl olur. De¤erlendirilip-sorgulanmayan, olumsuzluklar› mahkum edilmeyen de¤erlendirme sonucunda do¤ru sonuçlar ç›kar›lmayan her pratik faaliyet, her çal›flma kendini tekrar etmekten kurtulamaz. Her tekrar, geliflimin de¤il duraklaman›n ve gerilemenin ad›d›r. Tekrara dönüflen her pratik, geliflimi ve ilerlemeyi s›n›rland›rm›fl küçük burjuva yaflam›n ve çal›flma al›flkanl›klar›n›n ad›d›r. Bilinir ki küçük burjuva al›flkanl›klar (tekrarlar) yeniyi de¤il eskiyi temsil eder. Devrimci faaliyet ve prati¤in tekrara de¤il yenili¤e, duraklamaya de¤il geliflmeye, kaybetmeye de¤il kazanmaya ihtiyac› vard›r. Dolay›s›yla her devrimci faaliyet ve pratik mutlaka de¤erlendirilmelidir. Ertelenen “unutulan”, ihmal edilen her de¤erlendirme ve sorgulama prati¤i, örgütsel gerilemenin ve duraklaman›n ad› olur. Devrimci faaliyet içindeki her pratik de¤erlendirilmeli, her komitenin ve militan›n duruflu, çaba ve katk›s›, baflar› ve baflar›s›zl›¤› sorgulanmal›d›r. Üstlenilen görev ve sorumluluklar›n ne kadar›n›n yap›ld›¤› ve nas›l yerine getirildi¤i mutlaka sorgulanmal›d›r. Her bir devrimci prati¤in ve görevin sorumlusu olan her militan›n devrimci prati¤i (ideolojik-örgütsel-önderlik) boyutuyla sorgulan›p de¤erlendirilmedi¤inde, elefltirilip yanl›fllar› mahkum edilmeden,
baflar›lar› olumlanmadan, örgütlenecek olan “yeni” bir pratik, tekrar›n di¤er bir ad› olur. Bu durum yeni bir olumsuz ve baflar›s›z çal›flmay›/prati¤i yaratan zemin olacakt›r. Örgüt biliminde devrimci faaliyet ve pratiklerin sorgulanmas› ve denetlenmesi esast›r. Denetlenip/sorgulanmayan, de¤erlendirilip/hesab› sorulmayan her pratik, her görev kendili¤indencili¤in ve baflar›s›zl›¤›n yeni bir ad› olur. S›n›f bilinçli her proleter ve her militan de¤erlendirme ve sorgulama bilincini (bunlar s›n›f bilincinden ba¤›ms›z de¤ildir) gelifltirmek ve de¤erlendirme toplant›s›ndaki katk›s›n› art›rmak zorundad›r. O sadece kendisinin içinde oldu¤u devrimci görev ve prati¤in direkt sorumlusu de¤ildir. O ayn› zamanda faaliyet alan›nda örgütlenen her devrimci faaliyet ve prati¤in sonuçlar›ndan, baflar› ve baflar›s›zl›¤›ndan, olumlu ve olumsuzlu¤undan da sorumludur. Dolay›s›yla s›n›f bilinçli proleterlerin-militanlar›n her toplant›da düflünsel (gözlemleme- de¤erlendirme -sorgulama- elefltirme- tan›maanlama- önerme- olumlama- motive etme- mahkum edip- yarg›lama- olumsuzlama- bilgilenme- sonuçlar ç›karma vb.) katk›lar›n› art›rmas› gerekti¤i gibi toplant›n›n sa¤l›kl› de¤erlendirilip baflar›yla sonuçlanmas› için de sorumlulu¤unu art›rmas› flartt›r. Sadece devrimci faaliyetin pratik sonuçlar› boyutuyla de¤il düflünsel de¤erlendirme/sorgulama/sonuçlar ç›karma boyutuyla da sorumlulu¤unu ve katk›s›n› art›rmal›d›r.
S›n›f bilinçli proleterler baflar›lar› art›rmay› sadece pratik görevleri yerine getirmekle s›n›rland›ramaz, ayn› zamanda dikkat ve ilgisini, bilgi ve becerisini, örgütleme ve yönetme yetene¤ini de art›rmal›d›r. Çünkü devrimin, usta ve yetenekli yöneticilere ve baflar›l› önderlere ihtiyac› vard›r. Devrimin usta yöneticileri ve örgütleyicileri s›n›f savafl›m›n›n prati¤ine ve ihtiyac›na en ileri düzeyde yan›t›n ad›d›r. Onlar›n varl›¤› ve say›s› artt›kça devrimin ve partinin her alanda örgütleme düzeyi ve niteli¤i artacakt›r. Nas›l ki partiyi ve de faaliyetlerini s›n›f mücadelesinin seyrinden, özelliklerinden, içinde bulundu¤u koflullardan ayr› de¤erlendirmek Marksizm’in ruhuna ayk›r›ysa ayn› flekilde kadro ve militanlar› da üstlendikleri görev ve sorumluluklar›ndan, örgütledi¤i pratik faaliyetlerin sonuçlar›ndan kitle ve yoldafllar›yla kurdu¤u iliflkinin niteli¤inden ayr› ele almak da örgütleme biliminin ruhuna ayk›r› olur. Sorgulanmas› ve sorulmas› gereken en önemli soru fludur; Militanlar partinin-örgütün görev ve sorumluluklar›n› yerine getirmek için ne kadar isteklidir? Üstlendi¤i görev ve sorumlulu¤u ne kadar ve nas›l yerine getirmektedir? Üstlendi¤i görev karfl›s›ndaki duruflu ciddi ve güven verici midir? Halka ve yoldafllar›na yaklafl›rken onlarla diyalog kurarken nas›l bir tarz izlemektedir? Üstlendi¤i görevi yerine getirirken ne kadar özenli ve dikkatli, ne kadar gönüllü ve isteklidir? ‹flini yaparken ne kadar yo¤unlafl›yor? Üstlendi¤i görevi sonuna kadar tamamlay›p, yerine getiriyor mu? Yoksa bahaneler s›ralay›p yapmas› gereken iflini ertelemekte ve savsaklamakta, ya da bafllad›¤› ifli yar›m m› b›rakmaktad›r? Emek karfl›s›ndaki duruflu nas›ld›r? Partinin, devri-
min, halk›n de¤erlerini nas›l korumakta ve onlar› nas›l kullanmaktad›r? Onlar› gözü gibi koruyup korumakta m›d›r? Dikkatli özenli mi davranmaktad›r? Yoksa tüketici-da¤›t›c›, da¤›n›k-savurgan bir flekilde mi davranmaktad›r? Bir gününü nas›l de¤erlendirmektedir? Planl›-programl› m› yaflamakta? Düzenli ve s›k› m› çal›flmakta yoksa da¤›n›k düzensiz mi yaflay›p çal›flmaktad›r? Günlük kaç sayfa okuyup-kaç sat›r yaz› yazmaktad›r? Faaliyet yürüttü¤ü alanda halkla düzenli ve sürekli bir devrimci iliflki içinde midir? Onlara politik bilinç tafl›y›p onlarla canl› politik ba¤lar kuruyor mu? Yoksa tek bir emekçinin kap›s›n› bile çalm›fl de¤il midir? Yoksa zaman›n›n önemli bir bölümünü uyuyup, TV izleyip, gevezelik yap›p, plans›z-programs›z bir flekilde bofla m› harcamaktad›r? Bu ve buna benzer sorulara verilecek her yan›t her bir militan›n s›n›f mücadelesi ve halk karfl›s›ndaki duruflunu, onun niteli¤ini ve s›n›fsal özelli¤ini belirler. Bir ya da birkaç günlük yaflama bak›larak bir militan›n nas›l, hangi (proleter-küçük burjuva) tarzda yaflad›¤›n› anlamak, ö¤renmek mümkündür. Günlük yaflam, devrimci yaflam›n önemli bir turnusoludur. Gün içinde ne kadar süre halk›n-devrimin-partinin sorunlar› ve görevleri üzerinde düflünüyor-çal›fl›yor-kafa yoruyorgörev ve sorumluluklar› yerine getirmek için çal›fl›yor? Düflünce ve duygu dünyas›n›n ne kadar›n› halk-devrim-partinin sorunlar› ve görevleri kaplamaktad›r? Bu ve benzeri sorular mutlaka sorulmal›, sorgulan›p ö¤renilmeli ve mutlaka militanlar faaliyetleri içinde görev ve sorumluluklar›yla birlikte de¤erlendirilip, denetlenmelidir. Devrimin, halk›n, yoldafllar›n sorunlar›na, yaflam›na ne kadar vak›f olunursa, çözüm için aray›fllar o kadar gerçeklerle uyumlu olur.
İşçi-köylü 26
3-16 Ekim 2008
Önder Dolutafl’›n özgürlü¤e kavuflmas› için miting ve yürüyüfl! Siyasi mültecilik hakk› onaylanan ve ‹ngiltere vatandafl› olaak üniversitede okumakta olan Önder Dolutafl 23 May›s’ta, Frankfurt/Hahn Havaalan›nda tutuklanarak Wöllstein/Bad Kreuznach Hapishanesine konulmufltu. 8 Eylül’den itibaren bu hukuksuz durumu protesto etmek için açl›k grevinde olan ve Türkiye’ye iadesi istenen Dolutafl, açl›k grevine bafllad›¤› günlerde yazd›¤› mektubunda açl›k grevi karar›n› flu flekilde anlatm›flt›: “Türk Devleti’nin antidemokratik bask›lar›na maruz kalmak, iflkenceye, kötü muameleye u¤ramak ve adil olmayan bir flekilde yarg›lanmak, Koblenz Bölge Yüksek Mahkemesine gö-
re Türkiye’ye iade edilme yönünde engel de¤ildir. Son olarak Türkiye’li bir baflka politik mültecinin Köln Eyalet Yüksek Mahkemesi’nde 15.08.2008’de sonlanan davas› emsal dava olarak al›nmal› ve bu dava bir an önce sonland›r›lmal›d›r. Yukar›daki aç›klamalar ›fl›¤›nda, Koblenz Eyalet Yüksek Mahkemesi’nin Politik Mültecilik Statüsünü hiçe sayan ve 1951 Genova Konvensiyonu’nun keyfi yorumlanmas› anlam›na gelen kararlar›n› protesto etmek için 8 Eylul 2008 tarihinden itibaren açl›k grevine bafllayaca¤›m› tüm kamuoyuna duyururum.” Baflta AT‹K olmak üzere demokratik ve göçmen örgütleri, yapt›klar› eylemler-
le Önder Dolutafl’a özgürlük taleplerini gündeme tafl›yorlar. AT‹K yapt›¤› aç›klamayla Almanya Hükümetinin, adalet kurumlar›n›n ve Koblenz’deki Eyalet Yüksek Mahkemesi’nin Cenevre Sözleflmesi’nin mültecilik/s›¤›nmac›l›k ve insan haklar› konusundaki uluslararas› onayl› maddelerini alenen ihlal etmesine karfl› bütün demokratik kitle örgütlerini, dayan›flma a¤› içindeki destekçileri ve duyarl› bireyleri 4 Ekim’de yap›lacak olan miting ve yürüyüfle kat›lmaya ça¤›rd›. AT‹K, bu eylemi Önder Dolutafl ile dayan›flma çal›flmalar›na yeni bir ivme kataca¤›n› ve özgürlük talepli kampanyalar›n›n ikinci etab›n›n start› olaca¤›n› ifade etti.
Çin Devrimi’nin en önemli dönemeçlerinden birini oluflturan Uzun Yürüyüfl tarihte efli benzeri görülmemifl bir harekât olarak haf›zalara kaz›nd›. Çin Komünist Partisi’nin önderli¤inde geliflen Çin Devrimi’nin geliflip güçlenmesi ve kurtar›lm›fl bölgeler infla etmesi Çin egemenlerine kâbus dolu günler yaflat›yordu. Çin’in toprak a¤alar›n›n
sald›r›lar› ile bafllat›lan harekât, zaman içinde büyük bir kitle katliam›na dönüfltü. On binlerce köylünün evleri yak›ld›. Kurtar›lm›fl alanlar›n etraf›ndaki tüm köyler boflalt›ld›. ÇKP, Mao’nun itirazlar›na ra¤men K›z›l Üsleri terk etmek yerine geri çekilmeden, alan› koruma stratejisi izleyerek Çan Kay fiek’in güçleri ile savafl-
Baflkan Mao Çin Devrimi’nin anahtar› konumundaki K›z›l Ordu’nun korunmas› için böyle bir harekât› zorunlu görüyordu Böylece tarihe flanl› Uzun Yürüyüfl olarak geçecek ve Çin Devrimi’nin en önemli kilometre tafllar›ndan birini oluflturacak olan yürüyüfl bafllam›fl oldu. Uzun Yürüyüfl ile K›z›l Ordu karla örtülü da¤lardan, stratejik geçitlerden, aman vermez ›rmaklardan geçti ve daha önce ayak bas›lmayan
. . . i s e n i k a m m u h o t Bir
Uzun Yürüyüfl K›z›l Ordu’nun Çin halk› ile etle t›rnak gibi bütünleflmesine büyük hizmet etti. ‹syan ve direnifl tohumlar›n› her ad›mda Çin halk›n›n bilincine ekti. Tüm bunlar›n yan›nda Çin Devrimi’nin gerçek önderlerini de ortaya ç›kard›. Okuma yazmas› olmayan binlerce Çin köylüsü bu yürüyüfl boyunca ald›¤› görevlerde siyasi olarak geliflerek Çin Devrimi boyunca birçok önemli sorumlulu¤a geldi. ve kompradorlar›n›n sözcüsü Çan Kay-fiek Çin Komünist Partisi’nin önderli¤inde genifl halk y›¤›nlar› ile kaynaflan ve gücünü giderek art›ran K›z›l Ordu’yu yok etmek için haz›rl›klara giriflti. K›z›l Ordu’nun üslendi¤i Kiangsi’deki kurtar›lm›fl alanlara kontrgerilla
t›. Ancak say›ca üstün ve ikmal sorunu olmayan Çan Kay fiek’in ordusu K›z›l Ordu’nun etraf›n› kuflatm›flt›. K›z›l Ordu çemberi yarmak ve imhadan kurtulmak için bir harekât düzenlemek zorunda kald›. 120 bin kiflilik K›z›l Ordu ve on binlerce köylünün kat›ld›¤› yürüyüfl böylece bafllam›fl oldu.
topraklar› katetti. Yaklafl›k 12.500 km’lik, yani yaklafl›k Pekin ile Paris aras›ndaki bir mesafeyi yürüyerek geçti. Yolculuk boyunca do¤an›n zorlu koflullar›n›n d›fl›nda ayn› zamanda Çan Kay-fiek’in sürekli takibi ve sald›r›lar› ile mücadele etmek zorunda kald›. Ekim 1934’ten 1935’e kadar süren
Buluflma Mitingi yeri: Reichenspergerplatz, Saat 11:00 Kapan›fl Mitingi yeri: JosefGörres-Platz, Saat 13:00 Cumartesi 4 EK‹M 2008, KOBLENZ Not: Saat 11.00’deki buluflma mitingi direkt mahkemenin karfl›s›ndaki Reichensperger Platz Meydan›nda olacakt›r. Daha sonra yak›n mesafedeki Josef-Görres-Platz’a kadar yürünecek ve burada saat 13.00’te kapan›fl mitingi yap›lacakt›r.
yürüyüfl boyunca K›z›l Ordu büyük kay›plar verdi. 120 bin kifli ile bafllayan yürüyüflün sonunda K›z›l Ordu’nun gücü 20 bine düfltü. On binlerce K›z›l Ordu eri ›rmaklarda sürüklendi, karl› da¤larda buz kesti, çat›flmalarda öldürüldü, açl›k, yorgunluk ve hastal›ktan yaflam›n› kaybetti. K›z›l Ordu’nun Zunyi’ye ulaflmas› ile sona eren yürüyüfl, K›z›l Ordu’nun büyük bir yenilgiyi büyük bir zafere dönüfltürmesine tan›k oldu. K›z›l Ordu Uzun Yürüyüfl boyunca yaratt›¤› kahramanl›klarla Çin halk›n›n büyük sayg›s›n› kazand›. Yol boyunca siyasi çal›flmalar›n› aksatmayan K›z›l Ordu, bu kaç›fl› büyük bir propaganda arac› haline getirmeyi baflard›. Uzun Yürüyüfl boyunca K›z›l Ordu geçti¤i 12 eyalet boyunca köylülere kendini tan›tt›, onlar›n sorunlar›n› dinledi. Uzun Yürüyüfl K›z›l Ordu’nun Çin halk› ile etle t›rnak gibi bütünleflmesine büyük hizmet etti. ‹syan ve direnifl tohumlar›n› her ad›mda Çin halk›n›n bilincine ekti. Tüm bunlar›n yan›nda Çin Devrimi’nin gerçek önderlerini de ortaya ç›kard›. Okuma yazmas› olmayan binlerce Çin köylüsü bu yürüyüfl boyunca ald›¤› görevlerde siyasi olarak geliflerek Çin Devrimi boyunca birçok önemli sorumlulu¤a geldi. Yürüyüfl, Baflkan Mao’nun Halk Savafl› stratejisinin do¤rulu¤unu gösterdi, onun önderlik yeteneklerini a盤a ç›kard›. Uzun Yürüyüfl ile Çin Devrimi Baflkan Mao’nun stratejisi do¤rultusunda geliflim kaydetmeye bafllad›. Baflkan Mao’nun önderli¤inde Çin Devrimi’nin en önemli dönemeçlerinden biri haline geldi.
İşçi-köylü 27
3-16 Ekim 2008
Yaflama ›fl›k tutan sözler...
me en çok ayak uydurabilenlerdir. (Charles Darwin)
Susman›n gücüne inan›yorum. Bu konuda saatlerce konuflabilirim. (George Bernard Shaw)
Bir zekây› e¤itmeden önce, iradeyi e¤itmek gerekir. (Anonim)
Dedikoducu, tüccar gibi ald›¤› laf› hemen satmak zorundad›r. (John Jewel)
A¤lay›p s›zlayarak hiçbir fley yapmadan bir köflede oturmak, Darwin’in söyledi¤i gibi irademizin zay›flamas›na neden olur. (Dale Carnegie)
Baflkalar›n› kötülemek için yap›lan dedikodudan duyulan zevk, baflkalar›n› düflürdü¤ümüz ölçüde kendimizi yükseltti¤imizi sanmakt›r. (René Descartes)
Okur
Halihaz›rda var olan türler, türlerin en güçlüsü de¤ildir, en zekisi de de¤ildir, de¤ifli-
H›zland›kça aya¤›n›z› sakatlama ihtimali artar ama bir yerlere varabilme flans›n›z da artar. (F. Ketterin) Küçük bir fikrin hayata geçirilmesi, hayata geçirilmemifl dahiyane bir fikirden daha iyidir. (James Worsham) Zor bir ifli geciktirmek, onu imkans›z bir ifle dönüfltürmektir. (George H. Lorimer)
MEB’in ders kitaplar›n› polis mi yaz›yor? Yeni bir e¤itim ö¤retim y›l›n›n bafllamas›yla Milli E¤itim Bakanl›¤› taraf›ndan okullarda ücretsiz olarak da¤›t›lan ders kitaplar›n›n içeri¤i de ortaya ç›kmaya bafllad›. Bilimsel hiçbir niteli¤i bulunmayan milli tarih anlay›fl›n›n ideolojiyle yo¤rulmufl gerici floven yap›s›, kendini ders kitaplar›nda sat›r aralar›na gizlenmifl ideolojisiyle hissettiriyor. Bu konuda en aç›k örnek; TC ‹nk›lâp Tarihi ve Atatürkçülük ders kitab›d›r. Bu ders kitab›nda, emperyalizme, kapitalist sömürüye karfl› olmak “terör örgütlerinin” kendini ifade etme biçimi olarak say›lmakta, emperyalizm-kapitalizm karfl›tl›¤› do¤rudan “terörle” iliflkilendirilerek genç ö¤rencilerin zihinleri buland›r›lmaya çal›fl›lmaktad›r. Yine bir baflka “terör kriteri” olarak kitapta; “‹nsan eme¤inin önemsenmedi¤ini öne sürerler” ifadesi kullan›larak emek sömürüsüne karfl› ç›kmay› da “terör” kapsam›na almaktad›r. Bilim ve bilgi içermesi gereken ders kitaplar›n›n, özellikle okullar›n yeni bafl-
lad›¤› dönemlerde kampüs kap›lar›nda, kay›t yerlerinde polis taraf›ndan da¤›t›lan ve gençlere “okullardaki terör örgütleri”ne karfl› uyan›k olmay› “öneren” broflürlerde kullan›lan ifadeyle benzerlik tafl›mas› dikkat çekti. Yine kitab›n içinde yer alan bir karikatür de gençlere emperyalizme karfl› ç›kmalar› durumunda bafllar›na gelecekleri iflaret etmektedir. Bu karikatürde Bush taraf›ndan devrilen Saddam heykeline yer verilmektedir. Bush muzaffer bir edayla gülümsemekte, kendisine karfl› ç›kacaklar›n durumu ise y›k›lan Saddam heykeliyle simgelenmektedir. Bu örnekler e¤itim sisteminin egemenler taraf›nda nas›l kullan›ld›¤›n›, emperyalizme ba¤›ml› resmi ideolojinin cenderesine sokulan ö¤rencileri ne flekilde yetifltirmek istediklerini göstermektedir. Di¤er bir nokta ise misyonerlikle ilgili verilen bilgidir. Kitab›n 204. sayfas›nda “misyonerler deprem, terör sald›r›s›, açl›k gibi toplumlar› etkileyen olaylar› ç›karlar› do¤rultusunda kullan›rlar” ifadesine yer verilmektedir.
“Hedef Türkiye” bafll›¤› alt›nda misyonerlik faaliyetleri anlat›lmakta ve bu faaliyetlerin tan›m› kuflku b›rakacak flekilde verilerek “psikolojik savafl” ortam› haz›rlanmaktad›r. Bu durum, milliyetçi floven bir anlay›fl›n aç›k fleklidir. Bununla birlikte kitapta hiçbir flekilde yard›mlaflmaya, insanlar›n eflit olmas› gerekti¤ine de¤inilmemektedir. Yine darbelerden, ortaya ç›kan toplumsal huzursuzluk, terör ve siyasal karmaflaya birer çare olarak gündeme geldiklerinden söz edilmekte, el alt›ndan darbe destekçili¤i yap›lmaktad›r. Bu durum ders kitaplar›n›n, resmi e¤itim sisteminin ve ideolojisinin ABD merkezli tehdit alg›lar› ve bunlara karfl› psikolojik savafl ifllevi, emek, demokrasi, ba¤›ms›zl›k, insan haklar› gibi kavramlar›n içinin boflalt›larak “anti terör” kapsam›nda yeniden anlamland›r›lmalar› amac›yla bütünleflmifl propaganda ayg›tlar› haline dönüfltürüldüklerini göstermektedir. (Ankara’dan bir ‹K okuru)
Büyük insanl›k yolsuzlu¤u! Deniz Feneri’nde ‘Büyük ‹nsanl›k Yard›m›’ yolsuzlu¤unda gün geçmiyor ki yeni bir skandal yaflanmas›n. Bilindi¤i üzere 200 sayfay› bulan söz konusu davan›n iddianamesinde kurye Mehmet Gürhan’dan tutun da TC Baflbakan› Erdo¤an’a kadar birçok isim geçiyor. Elbette ki Deniz Feneri’nin ayd›nlatt›¤› tek yer kurum içi yolsuzluklar olmuyor. RTÜK Baflkan› Zahit Akman’›n da türlü hileleri gün yüzüne ç›k›yor. ‹ddiaya göre Akman Ankara’da Armada adl› bir al›flverifl flirketine ortak. Bu ifl ortakl›¤› ya Akman taraf›ndan gizlenmifl ve suç ifllemifltir ya da atamay› yapan iktidar organlar› taraf›ndan sümen alt› yap›larak katmerli bir suç ifllenmifltir. AKP hükümeti döneminde aç›lan bu derne¤in AKP’ye maddi yard›m için kuruldu¤u deliller ve tan›klarla sabit görülmüfltür. Kald› ki Deniz Feneri’nin Türkiye aya-
¤›nda yarg› organlar›n›n hala ifllevsiz kalmas› da bunun kan›t›d›r. Gelinen noktaya bakt›¤›m›zda Türkiye’nin ac›mas›z gerçekleri ile burun buruna gelmekteyiz. Konuyla ilgili Almanya’da aç›lan dava sona ermifl ve suçu sabit görülenler mahkûm edilmifltir. Son iki haftal›k toz bulutu çöktükten sonra görünen manzara fludur: - Olayla Baflbakan’›n hiçbir ilgisi yoktur! - Olayla AKP’nin de ilgisi bulunmamaktad›r! - Alman mahkemeye bask› iddialar› as›ls›z ç›km›flt›r. Baflbakan’›n Alman Büyükelçisi olay konusunda hiçbir talebi olmam›flt›r! - Alman hâkim, Türk bas›n›nda ç›kan birçok haberin gerçe¤i yans›tmad›¤›n› ve siyasî bask› için kullan›ld›¤›n› söylemifltir. - RTÜK Baflkan› Zahit Akman’a ge-
lince; Akman, bizzat ve avukat› vas›tas›yla çeflitli aç›klamalar yapm›fl ve bunlar›n yay›mlanmas› için 7 adet tekzip karar› verilmifltir. Akman bu aç›klamalar›nda, hakk›ndaki iddialar›n itirafç›-san›¤›n, Alman makamlar›nca da ciddiye al›nmayan mesnetsiz iftiralar oldu¤unu; bu iddialarla ilgili olarak hakk›nda hiçbir soruflturma, kovuflturma ve dava aç›lmad›¤›n›; Almanya’ya giriflinin yasaklanmad›¤›n›; Almanya’daki kooperatifin yöneticisi olmad›¤›n›, sadece fahrî üyesi olarak bulundu¤unu söylemifltir. Akman’›n bu beyanlar›n›n aksi ispat edilebilmifl de¤ildir! Tüm bu olaylar zinciri ekseninde yap›lan ve aç›lan her bir gündem siyasi kamplara hizmet etmektedir. Türkiye halk›n›n gündeminde ise, 6 ay içerisinde sadece elektri¤e yap›lan % 56’l›k zam gibi açl›k ve sefalet içerisinde yüzdü¤ü bir ortam vard›r ve bizlerin esas gündemi de
1 May›s’a kat›lmak da yasak! Geçen y›l Mersin’de 1 May›s kutlamalar›na kat›lan liseli ö¤rencilere ceza ya¤d›. Disiplin Yönetmeli¤i’nde toplu gösteri ve yürüyüfle kat›lman›n suç olarak görülmesinden kaynakl› Mersin ili içerisindeki eylemlere çeflitli liselerden kat›lan ö¤rencilere cezalar verildi. 26 Eylül günü E¤itim-Sen Mersin fiubesinde, 1 May›s kutlamalar›na kat›ld›klar› gerekçesiyle okuldan uzaklaflt›rma cezas› alan ö¤renciler hakk›nda al›nan kararlar›n derhal geri çekilmesini isteyen bir bas›n aç›klamas› yap›ld›. E¤itim-Sen Mersin fiube Baflkan› Ahmet Antmen, 1 May›s kutlamalar›na kat›ld›klar› gerekçesiyle okuldan uzaklaflt›ran ö¤rencilerin durumuna iliflkin yap›lan aç›klamada Türkiye’de son aylarda etkisini art›ran bask›c› uygulamalarla ayd›nlar›n, bilim insanlar›n›n ve gençlerin hedef haline getirilmeye çal›fl›ld›¤›n› belirtti. Antmen konuflmas›nda flunlar› söyledi: “Tevfik S›rr› Gür Lisesinden 12, MTSO Anadolu Lisesinden 8, Dumlup›nar Lisesinden 1, Mehmet Serttafl Anadolu Lisesinden 6, Salim Y›lmaz Lisesinden 3, Nihal Erdem Ticaret Meslek Lisesinden 11, ‹çel Anadolu Lisesinden 2 kifli olmak üzere, ö¤rencilerden baz›lar›na uzaklaflt›rma verilmifl ve baz›lar› hakk›nda hala soruflturmalar sürmektedir. Bu konuda ö¤renci ve velilerin hukuk mücadelesini sonuna kadar destekleyece¤iz.” O¤lunun kat›ld›¤› kutlamalardan ötürü uzaklaflt›r›lmas›na tepki gösteren ö¤renci velisi fiamil Ifl›k Cevahir, kutlamalar gerekçe gösterilerek ö¤renciler hakk›nda bölücülük suçlamas›yla soruflturma bafllat›lmas›n› hukuk d›fl› olarak niteledi. (Mersin)
bunlard›r. Bizlere dayat›lan bu medyatik, çekici olaylar zaten egemenlerin tarihi boyunca varl›¤›n› sürdüregelmifltir. Bizleri aldatan, hakk›n› aramaya gelince dayak atan bir zihniyetin nas›l bir yarg›lama yapaca¤› ise bizce malumdur. (Mersin’den bir YDG’li)
Okur
İşçi-köylü 28
3-16 Ekim 2008
“Ulusumuz” kavram› ve anlay›fl fl››m›z üzerine Gazetemizde “Sanata bak›fl›m›z, sanat›n ifllevi ya da devrimci elefltiri olarak sanat” bafll›kl› bir yaz› dizisi yay›nlanm›flt›r. Devrimci sanat çal›flmas›n›n devrim mücadelesindeki rolü ve sanat›n politik çal›flmadaki ifllevi üzerine ö¤retici olan dizi olumlu bir çal›flmad›r. Ve bu yöndeki tart›flmalar›m›za olumlu bir katk› sunaca¤› ortadad›r. Bu nedenle konumuz devrimci sanat anlay›fl›m›z üzerine yap›lan bu incelemeyi de¤erlendirmek olmayacakt›r. Konumuz bu dizide geçen “ulusumuz” kavram›n› tart›flmaya dönük olacakt›r. ‹flçi Köylü gazetesinin de gözünden kaçt›¤› ortada olan bu ifadenin yanl›fll›¤›na vurgu yapmak bir zorunluluktur. Yay›mlanan dizinin 3. bölümünde flöyle bir paragraf yer almaktad›r, “Farkl› uluslar›n kültürleriyle, ulusumuzun ve Kürt ulusunun(abç) kültürleri bir ve ayn› de¤ildir...” (‹K say›. 24; sf. 14) Aktar›lan bölümün ana fikrinde yer alan farkl› uluslar›n kültürünün birbirinin ayn› olamayaca¤› gerçe¤i ortadad›r ve kat›lmamak mümkün de¤ildir. Ve konu özgülünde ülkemizde yer alan farkl› uluslar›n kültürleri de ayn› sosyo-ekonomik koflullar›n bileflenleri olmalar›na bak›lmaks›z›n birbirinden ayr›d›r ve böyle olmak zorundad›r. Tarihsel olarak ulus kavram›n›n tafl›d›¤› özellikler gere¤i bu böyledir. Bilindi¤i gibi Türkiye iki milliyet ve birçok az›nl›k milliyetten oluflan bir ülkedir. Türk ve Kürt uluslar› ve bunlar›n d›fl›nda Arap, Laz, Çerkez, Ermeni, Rum vb. birçok az›nl›k milliyet bu ülkede yaflamaktad›r. Yönetim biçiminin faflist karakteri, ülke devriminin gündemleri aras›na önemli bir gündem olarak ezilen ulus/uluslar sorununu da katm›flt›r. Bu konudaki en ufak bir anlay›fl eksikli¤i faflizmin de¤irmenine su tafl›maya kadar götürür ki bu bizler aç›s›ndan asla kabul edilecek bir durum de¤ildir. Özellikle bu
Magazin kelimesi bol resimli dergi anlam›na gelmekle beraber, içeri¤i de bu resimdeki kiflilerin, (genelde de popüler say›lan “kültür öncüleri” olur bunlar) özel hayatlar› ile ilgilidir. Falanca kifli kimle beraber, nas›l yemek yer, ne giyer, ne içer, ne der vs. Yaflad›¤›m›z co¤rafyada ise bu, tam bir sorun haline gelmifl durumda. Televizyon yay›nlar›n›n büyük bir bölümünü bunlar oluflturuyor. Sosyal yaflant›n›n çok k›s›tl› olmas› TV izlemeyi bir “zorunluluk” haline getiriyor. Halk aras›nda da televole kültürü oldukça seviliyor. Mahalle aras›nda biraraya gelen kad›nlar geçim derdinden çok Sibel Can’›n çok kilo ald›¤›n›, kahvelerde erkekler o kilonun ona yak›flt›¤›n›,
konudaki en berrak teorik ve pratik tarihsel ç›k›fl›n alt›na imza atan ‹brahim Kaypakkaya ve onun b›rakt›¤› miras›n devamc›lar› için bu durum daha somuttur. Aktar›lan paragrafta geçen “ulusumuz ve Kürt ulusu” ifadesi bu cepheden bak›ld›¤›nda ülkemiz koflullar› için do¤ru olmayan ve bizlerin kullanmad›¤›, yanl›fl bir anlay›fl› yans›tan bir ifadedir. Bu ifadede yer alan “ulusumuz” (ki bu ifadede aitlik vard›r) ifadesiyle kastedilen e¤er Türk ulusuysa saflar›m›zda yer alan yoldafllar›m›z incelendi¤inde bu ifadenin gerçe¤i yans›tmad›¤› görülecektir. Ama esas olan di¤er yansa bizler için ulusumuz vb. kavramlar›n yanl›fll›¤›d›r çünkü farkl› uluslardan iflçi ve emekçilerin ortak davas› temelinde hareket etmekteyiz. Elbette mensup oldu¤umuz milliyeti belirtmek için böylesi ifadeler kullan›labilir. Ya da e¤er bir ülke topraklar›nda böylesi bir homojenlik varsa sadece çeflitli konular için ve farkl› çeliflkilerin çözümü için böylesi bir ifade kullan›labilir, fakat ça¤›m›zda böyle bir homojen ülke bulmak da epey zordur. Bu yönüyle de¤erlendirildi¤inde “ulusumuz” ifadesi yaz›da aktar›lmak istenen konu için kullan›lmas› yerinde olmayan bir kelimedir. Hemen ard›ndan gelen “Kürt ulusu” ifadesi ise paragrafa bambaflka bir anlam daha katm›flt›r. Bu ifade ise Kürt ulusunu ötekilefltirmifltir ki bu da bizler aç›s›ndan her yönüyle daha geri bir ifadedir. Birden fazla ulus ve az›nl›k ulustan oluflan ülkemiz iflçi s›n›f›n›n davas›n› yürüten bizler için Türk ve Kürt uluslar› birbirinden farkl› iki milliyettir. Ve fakat içlerinden biri veya di¤eri devrimci sanat anlay›fl›m›z› tart›flt›¤›m›z bir yaz›da “bizim ulusumuz” de¤ildir. Çünkü bahsi geçen yaz›da kolektifin görüflleri tart›fl›lmaktad›r. Öte yandan “ulusumuz ve Kürt ulusu” birarada düflünüldü¤ünde Demokratik Halk Devrimi’nin ayr› alan-
lar› gibi alg›lanmaktad›r. Tüm bunlar düflünüldü¤ünde birçok yönden ö¤retici olan yaz› dizisinin içeri¤i, tart›flt›¤› konunun d›fl›nda gölgelenmektedir. E¤er paragrafta anlat›lmak istenen görüfl ülkemizde yaflayan bütün uluslar›n birbirinden farkl› kültürlerini ö¤renmek ve bunlar içerisinde ileri olanlar› gelifltirmek ise bu çok basit bir ifade ile düzelti-
lebilinir. Yaz›n›n geneli göz önüne al›nd›¤›nda bu ifadenin kullan›lmas›n›n nedeninin esas olarak bir anlay›fl eksikli¤inden kaynaklanmad›¤› hissi uyanmaktayken yanl›fl anlafl›lmalara yer verecek böylesi net ifadelerden kaç›nmam›z ve daha dikkatli davranmam›z gerekti¤i ise ortadad›r. ‹brahim Kaypakkaya fiafak Revizyonistlerine karfl› yürüttü¤ü ideolojik mücadelede ulusal sorunun birçok yönüne de¤inmifl ve ifadeler ya da çeflitli formalüsyonlar üzerine uzun polemik yürütmüfltür. “HALK HAREKET‹ VE M‹LL‹ HAREKET” ara bafll›kl› k›s›mda “oysa halk hareketiyle milli hareket bambaflka fleylerdir. Halk hareketi her tarihi dönemde ezilen kitlelerin kendilerini ezen yukar›daki s›n›flara karfl› hem k›smi talepler u¤runa hem de bizzat yönetici s›n›flar› devirmek için girifltikleri mücadelenin ad›d›r. Halk hareketi ezilen kitlelerin s›n›f hareketidir.” (‹K Seçme Yaz›lar, Umut
Magazin devrimcili¤i! gençler ise daha “sorgulay›c›” yaklafl›p, öncelikle neden kilo ald›¤›n› sonras›nda da bu kilolardan hangi diyet yöntemiyle kurtulaca¤›n› konufluyorlar. Tabii ki yoz kültürün bir sonucudur bu. Devletin sistemli bir flekilde televizyonu büyük bir asimile ve kültür çöplü¤ü olarak kulland›¤› aç›kt›r. Özellikle 12 Eylül Darbesi sonras› verilen e¤itim sistemiyle insanlar›n sorgulama mekanizmalar› ifllemez hale getirilmifl ve TV’lerin her eve girmesiyle arabesk hayat tarz› evlerde bireylere afl›lanm›flt›r. TV filmlerindeki insanlar›n çekti¤i ac›y›, yoksullu¤u gö-
ren kifliler sorgulama mekanizmalar›n› yitirdikleri içindir belki, kendi hallerine flükretmifllerdir. Peki devrimciler cephesinde bu olay›n yans›malar›n› bulmak mümkün müdür? Bu kültür yap›s›ndan hiç mi eser yok? Bizler de bu etkilere maruz kalarak büyüdük. Tabi ki de¤iflip dönüflme evresi bir el ç›rpmas›yla olan bir fley de¤il. Devrimciler aras›nda da yapt›klar›yla, yaflamlar›yla ön plana ç›kan devrimci yoldafllarda da bu kültürün izlerine rastlamak mümkün. Bilgibirikimini, hangi gerillan›n nerde nas›l çat›flmaya girdi¤iyle, nas›l flehit düfltü-
Yay›mc›l›k sf. 273) demektedir. Aktar›lan k›s›mdan anlafl›laca¤› gibi halk ve ulus kavramlar› birbirinden farkl› kavramlard›r. Ve halk kavram› genel olarak ezilen emekçi s›n›flar› tan›mlamak için kullan›lan bir ifadedir. Ekonomik ve s›n›fsal bir kavramd›r. Bu nedenle t›pk› “ulusumuz ve Kürt ulusu” ifadesi gibi “ülkemizde yaflayan halklar” ifadesi de yanl›flt›r. Çünkü ülkemizde yaflayan tüm uluslardan iflçi ve emekçiler ayn› sosyo-ekonomik koflullar›n bileflenidirler. Elbette çeflitli özgünlükler söz konusudur fakat bu asla esas de¤ildir. Örne¤in T. Kürdistan›’n›n ilhak bir bölge oluflu çeflitli özgünlükler oluflturmaktad›r. Fakat ülkemizdeki tüm iflçi ve emekçilerin sorunlar› sosyoekonomik koflullar›n ortakl›¤›ndan kaynakl› esas olarak ayn›d›r. Bu durumu göz önüne ald›¤›m›zda Türkiye devrimci hareketi içerisindeki birçok devrimci örgütün kulland›¤› ifadeler de bilimsel de¤ildir ve bu konudaki kafa kar›fl›kl›¤›n›n ürünüdür. Yukar›daki ifadeler göz önüne al›nd›¤›nda bahsi geçen paragraftaki ifade ülkemizde yaflayan birden fazla ulusun oldu¤u ve bu uluslar›n kültürlerinin ulusal özelliklerinden kaynakl› birbirinden farkl› oldu¤u do¤al olarak bu durumun yans›mas› olarak halk›m›z›n kültürel özelliklerinde farkl›l›klar vard›r, anlam›n› yans›tacak flekilde düzeltilmelidir. ‹fade biçimimiz en net biçimiyle Türk, Kürt ve çeflitli milliyetlerden halk›m›z/Türkiye halk› fleklindedir. Ve ülkemiz koflullar›nda bilimsel ifade biçimi budur. ‹flçi Köylü gazetesi yay›n hayat›nda devrimci bas›n içerisinde bu bilimsel bak›fl aç›s›n›n en net savunucular›ndan biridir. Bu elefltiri yaz›s› da bu gerçekli¤in yaratt›¤› duyarl›l›¤›n ürünüdür. Yay›n hayat›n›zda baflar›lar dilerim. (‹zmir’den bir ‹K okuru)
¤üyle, hangi örgütün liderinin kim oldu¤unu bilerek, nereden bilindi¤i belli olmayan bir y›¤›n ismi akl›nda tutarak, da¤daki gerilla say›s›n› bildi¤ini ortaya atarak ve birkaç kula¤a hofl gelen sözle k›s›tl› tutan arkadafllar, yoldafllar çok. Sadece toplumun kültürünün yans›malar› de¤ildir bu, devrimci yap›lar›n örgütleme sorunudur asl›nda. ‹brahim Kaypakkaya’n›n hayat›n› bilmek yanl›fl de¤ildir ama okuyup vay be deyip köfleye çekilmek, sadece onun ve di¤er yoldafllar›n yapt›klar›yla övünmek yanl›flt›r. Kaypakkaya ve di¤er devrimci önderler, teori ve pratik için örnek teflkil ederler, övünülmek için de¤il. (‹zmir’den bir ‹K okuru)
3-16 Ekim 2008
İşçi-köylü 29
Yaşamın içinden
Tahta kasalar›n alt›nda ezilen hayatlar... ‹flçi emekçi y›¤›nlar›n sosyal haklar›n›n tamamen ortadan kald›r›lmaya çal›fl›ld›¤› bir dönemdeyiz. SSGSS ad› alt›nda emekçi kesimlere dayat›lmaya çal›fl›lan yasan›n, özellikle de a¤›r çal›flma koflullar› alt›nda, düflük ücretlerle çal›flmaya mahkûm edilen kesimlerin yaflamlar›n› daha da zorlaflt›raca¤› kesin. Ancak flu da zaten bir gerçek ki, bu yasan›n hayata geçirilmesinden önce de, birçok ifl kolunda çal›flan emekçiler, uzun y›llar boyu herhangi bir sosyal güvenceleri olmadan ve de oldukça a¤›r çal›flma koflullar›nda çal›flmak zorunda b›rak›lmaktalar.
“Sigorta yok, ald›¤›m›z günlük ücretle de evi zar zor geçindiriyoruz. Çal›flma koflullar› çok a¤›r. Gece on ikide gelip sabah yine 12 civar› ancak eve gidebiliyoruz. Patronlar bizim s›rt›m›zdan, yani hamallar›n s›rt›ndan para kazan›yor.”
Sosyal güvenceden yoksun çal›flt›rman›n en yayg›n olarak hayata geçirildi¤i ifl kollar›ndan biri de sebze-meyve halleri. Yafllar› 12-13’ten bafllayan çok say›da emekçi, sebze-meyve hallerinde yaflam mücadelesi veriyor. Neredeyse tamam› sigortas›z çal›flt›r›lan bu iflçilerin büyük bölümü Kürt iflçiler. ‹stanbul’daki en büyük meyve-sebze hallerinden biri de, Kozyata¤›’nda bulunan hal. Buras› yaklafl›k on y›l önce Cevizli’den buraya tafl›nd›. Eski halin yerinde ise flu s›ralar, lanse edildi¤i biçimiyle, “Dünyan›n en büyük Adalet Saray›”n›n inflaat› sürüyor. Halin Cevizli’den, daha küçük bir alandaki Kozyata¤›’na tafl›nmas›, birçok iflçinin iflinden olmas›n› da beraberinde getirmiflti o dönem. Ancak Kozyata¤›’ndaki halin de bir süre sonra baflka bir yere, büyük bir ihtimalle Pendik/Kurtköy’e tafl›nma ihtimali oldu¤u, yak›nda inflaat›n›n tamamlanaca¤› söyleniyor. Hal iflçilerinin içinde bulunduklar› a¤›r çal›flma koflullar›n› bir de onlardan dinlemek üzere, Kozyata¤› Hal’ine gittik. Halin önü manav, market vb. iflletmelere ve de pazardaki tezgâhlar›na mal almaya gelenlerin araçlar›yla dolu. Halden mal alma ifllemi, gece yar›s› bafll›yor. Bunun için de hal çal›flanlar› gece en
geç 24.00 civar›nda hale geliyorlar. ‹flçilerin kimi kamyonlarla gelen mallar› kabz›mal›n dükkân›na indiriyor ya da mal almaya gelenlerin mallar›n› yüklüyor. Bir de sat›n al›nan mallar› tekerlekli el arabalar›yla kamyonlara tafl›yanlar var. Halin d›fl›na park etmifl arabalara mal tafl›yanlarla karfl›lafl›yoruz ilk önce.
“Hakk›m›z› gizlice örgütlenerek arayabiliriz” Mal› boflaltm›fl ve hale geri dönen, el arabal› bir iflçiye yaklafl›p, kendimizi tan›t›yoruz. Ayr›ca hal iflçilerine yönelik ç›kart›lan, Partizan imzal› bildiriden veriyoruz kendisine. Bildiriye flöyle bir göz at›p, sohbet etmeyi kabul ediyor. Ancak zaman› s›n›rl›, çünkü hemen geri dönüp, baflka bir kamyonun mal›n› tafl›mak zorunda. Ad›n›n Eflref Türko¤lu oldu¤unu ö¤reniyoruz. Halde çal›flan iflçiler genelde Mufllu olmas›na karfl›n, Türko¤lu Bayburtlu. 15 y›ld›r halde çal›flt›¤›n› söylüyor. Çal›flma koflullar›n› ve de özellikle sigortal› olup olmad›¤›n› soruyoruz. “Ne gezer” diyor ve devam ediyor: “sigorta yok, ald›¤›m›z günlük ücretle de evi zar zor geçindiriyoruz. Çal›flma koflullar› çok a¤›r. Gece on ikide gelip sabah yine 12 civar› ancak eve gidebiliyoruz. Patronlar bizim s›rt›m›zdan, yani hamallar›n s›rt›ndan para kazan›yor.” Neden sigortal› olmad›klar› sorumuzu: “Patronlar sadece kendi akrabalar›n› sigortal› yap›yor. Biz sigorta deyince, hemen uzak duruyorlar bizden” sözleriyle yan›tl›yor. Halde toplam 193 yaz›hane oldu¤unu ve bunlar›n her birinde en az 4 sigortas›z iflçinin çal›flt›¤›n› söylüyor. Bu da yaklafl›k 800 sigortas›z iflçi anlam›na geliyor. Sigortadan denetim gelmesi durumunda, burada ba¤›ms›z ve yevmiyeli çal›flt›klar›n› söylemeleri isteniyormufl kendilerinden. Kabz›mallar›n iflçi yükünün s›f›r oldu¤unu söylüyor ve “Çok büyük haks›zl›k var. Kime sorsan lanet okuyor” diyor.
Yaşamın içinden
İşçi-köylü 30
Bu durumdan kurtulman›n yolunun ne oldu¤unu sordu¤umuzda ise “Burada bize önderlik edecek kimse yok. Böyle birileri olsa, hakk›m›z› arar›z. Gizlice toplan›r›z bir yerde, örgütleniriz ve tüm bu haks›zl›klara karfl› ç›kar›z” diyor.
“‹nsan›n hayat›n› mahveden bir ortam” Türko¤lu yan›m›zdan ayr›lmak üzere müsaade istiyor. Biz de halin içine do¤ru ilerliyoruz. Hale girdi¤imizde, mal indirme, yükleme, araçlara tafl›ma gibi, hummal› bir koflturmacaya flahit oluyoruz. Halin içinde yürürken, arabayla mal tafl›yan birkaç genç iflçiye yaklafl›p, sohbet etmeye bafll›yoruz. Hepsi Mufllu olan genç iflçiler adlar›n› Mert, Arhat, Mehmet ve Metin olarak veriyorlar. Mert 7 y›ld›r halde çal›fl›yormufl, Metin ise 11 y›ld›r. Di¤erlerinin çal›flma süreleri de yine 6-7 y›l aras›nda de¤ifliyor. Çok genç olan bu iflçilerin, birço¤u gibi 12-13 yafllar›nda burada çal›flmaya bafllad›klar›n› ö¤reniyoruz. Dördü de, çal›flma koflullar›n›n a¤›rl›¤›ndan ve de sigortas›z çal›flt›r›lmaktan flikayetçi. Mert’e göre bunun çözümü, kendi deyimiyle, do¤u illerine ifl olanaklar› yarat›lmas›ndan geçiyor. “Buradaki rezalet ve pislik çal›flma koflullar›ndan ancak böyle kurtulabiliriz” diyor. Mehmet ise, çal›flma koflullar›n›n çok a¤›r olmas›ndan, fiziksel y›pranman›n üst boyutlarda yaflanmas›ndan kaynakl›, on y›l sonra art›k bu ifli yapacak güçte olamayacaklar›n› söylüyor ve “‹nsan›n hayat›n› mahveden bir ortam” diyor. A¤abeyleri de bu ifli yap›yormufl. Hemen hepsi kalabal›k nüfuslu aileler ve evde sadece bir-iki kiflinin çal›flt›¤›n›, bunun da geçinmeye yetmedi¤ini söylüyorlar.
“Meslek yok, mecburen bu ifli yap›yoruz” Halde karfl›laflt›¤›m›z bir baflka iflçi ise, Mehmet Kartal. Kartal da Mufllu ve 8 y›ld›r bu ifli yap›yor. Günlük kazanc›n›n idare etti¤ini söylüyor. Ancak sigortas› ve herhangi bir güvencesi olmad›¤›n› da ekliyor. ‹fl koflullar›n›n oldukça a¤›r olmas›n›n kendilerinde çeflitli hastal›klara yol açt›¤›n› belirtiyor ve “Ne yapars›n, meslek yok, mecburen bu ifli yap›yoruz” diyor. O s›rada yan›m›za yafl› küçük bir iflçi yaklafl›yor. Ad› Y›lmaz Tu¤rul. Y›lmaz henüz 13 yafl›nda ve o da Mufllu. ‹lkokul beflinci s›n›fa kadar okumufl ve iki y›ld›r halde çal›flt›¤›n› söylüyor. ‹stanbul’a geleli de zaten iki y›l olmufl. 7 kardefllermifl ve geçim s›k›nt›s›ndan dolay› okuyamam›fl. Y›lmaz hale gece 3 gibi geldi¤ini ve ö¤len 12’ye kadar çal›flt›¤›n› söylüyor. Halde kendisinin d›fl›nda babas› da
çal›fl›yormufl. Ve babas›n›n 15 yafl›ndan beri halde çal›flt›¤›n› söylüyor. Babas› tüm bu y›llar boyunca sigortas›z çal›flm›fl. Yeflil kartlar› varm›fl ve tek sosyal güvencelerinin bu oldu¤unu belirtiyor. Asl›nda halde çal›flmak istemedi¤ini, ancak kalabal›k nüfusa bakabilmek için, babas›na destek olmak zorunda kald›¤›n› söylüyor. Bu arada Y›lmaz’›n Kürt sorununa duyarl› oldu¤unu da ö¤reniyoruz. DTP’nin kapat›lma davas›ndan ve kapat›lmamas› gerekti¤inden söz ediyor. Haldeki iflçilerin tamam›na yak›n›n›n Kürt, iflverenlerin ço¤unun ise Türk oldu¤unu söylüyor ve “Kürtler daha çok bile¤iyle çal›fl›yor” diyor. Bu arada birkaç pazarc› yan›m›za geliyor ve bizim Kürt sorunundan konufltu¤umuza kulak misafiri olunca, onlar da
sohbete kat›l›yor. Onlara da bildiriden veriyoruz. Bildirinin alt›ndaki imzaya bak›p “Haa Partizanm›fl” diyorlar ve yaklafl›mlar› daha s›cak oluyor. Haldeki ve pazardaki çal›flma koflullar›na de¤indi¤imiz, ayaküstü sohbetin ard›ndan, “Kolay gelsin” deyip ayr›l›yorlar. Haldeki iflçilerle sohbetimizi bitirip, tekrar d›flar› ç›k›yoruz. D›flar›da yine birkaç “arabac›” ile sohbet etmeye çal›fl›yoruz. Arabas›na y›¤d›¤›, boyunun birkaç kat› bofl tahta sand›klar› çeken genç bir iflçi, tüm di¤erlerinin dile getirdi¤i sorunlardan bahsediyor. Yan›m›za bir kaç genç iflçi daha geliyor. O s›rada tahta kasalar› tafl›yan iflçinin tafl›d›¤› kasalar›n bir k›sm› devriliyor. Kasalar› birlikte arabas›na yükleyip, vedalafl›yor ve yanlar›ndan ayr›l›yoruz… (Kartal)
3-16 Ekim 2008
Halin içinde yürürken, arabayla mal tafl›yan birkaç genç iflçiye yaklafl›p, sohbet etmeye bafll›yoruz. Hepsi Mufllu olan genç iflçiler adlar›n› Mert, Arhat, Mehmet ve Metin olarak veriyorlar. Mert 7 y›ld›r halde çal›fl›yormufl, Metin ise 11 y›ld›r. Di¤erlerinin çal›flma süreleri de yine 6-7 y›l aras›nda de¤ifliyor. Çok genç olan bu iflçilerin, birço¤u gibi 12-13 yafllar›nda burada çal›flmaya bafllad›klar›n› ö¤reniyoruz. Dördü de, çal›flma koflullar›n›n a¤›rl›¤›ndan ve de sigortas›z çal›flt›r›lmaktan flikayetçi.
‹fl flç çilerin büyük k›sm› gurbetçi... Halde daha çok say›da iflçiyle k›sa sohbetler yap›yoruz. Ancak büyük ço¤unlu¤u sorular›m›z› yan›tlay›p hemen oradan ayr›lmak istiyorlar. Bu s›rada gözleri etraf› tar›yor. Patronlar›n kendilerini görüp görmedi¤ini anlamaya çal›fl›yorlar. Dükkânlar›n içindeki iflçiler ise konuflmaktan tamamen kaç›n›yorlar. ‹fllerini kaybetme korkusu hepsinin gözlerinden okunuyor. Halin tafl›nma durumunun oldu¤unu bir kez de iflçilerden ö¤reniyoruz. Bu durumdan tedirginler. Çünkü yeni hale arabac› olarak tabir edilen ve haldeki iflçilerin büyük ço¤unlu¤unu oluflturan iflçilerin girmesi yasaklanacakm›fl. Bu da yüzlerce insan›n iflsiz kalmas› anlam›na geliyor. Yani iflçileri, sigortas›z ve a¤›r çal›flma koflullar›n›n yan› s›ra, iflsiz kalma kayg›s› sarm›fl durumda. Yaflamlar›, günde 12 saatten fazla, dolusunuboflunu tafl›mak zorunda kald›klar› tahta sand›klar›n alt›nda ezilmekle geçen, tafl›d›klar› yük boylar›n›n iki kat›ndan fazla olan bu iflçilerin büyük bölümü kendilerini “gurbetçi iflçi” olarak tan›ml›yor. Gurbetçilerin büyük bölümünün, “Bakkalköy”de oturdu¤unu söylüyorlar. Buralarda tuttuklar› gecekondulardan oluflan bekâr evlerinde, yaklafl›k on kiflinin bir arada yaflad›¤›n› söylüyorlar. Yerleflik olanlar›n ço¤unun ise, Sultanbeyli’de oturdu¤unu ö¤reniyoruz.
31
3-16 Ekim 2008
Sosyal Güvenlik mi dediniz? hükümeti taraf›ndan sosyal güvenlikte reform iddias› ile yasalaflt›r›lan Soysal Sigortalar ve Genel Sa¤l›k Sigortas› Kanunu 1 Ekim’de yürürlü¤e giriyor. ‹lk olarak 2004 y›l›nda kamuoyuna yans›yan kanun tasar›s›n›n bir bölümü 2006 y›l›nda yasalafl›rken di¤er bölümleri Cumhurbaflkan›n veto etmesi sonucu yeniden Meclise gelmifl, yo¤un tart›flmalara ve emekçilerin tepkisine ra¤men Nisan 2008’de Meclis’ten geçmiflti. Primsiz Ödemeler Kanun Tasar›s›, Sosyal Güvenlik Kurumu Kanun Tasar›s›, Emeklilik Sigortas› Kanun Tasar›s› ve Genel Sa¤l›k Sigortas› Kanun Tasar›s› olmak üzere dört tasar› olarak Meclis’e sunulan Kanun ile emekçilerin kazan›lm›fl sosyal güvenlik haklar› ellerinden al›n›yor. Temel sa¤l›k hakk› gasp edilerek serbest piyasan›n insaf›na terk ediliyor. Emeklilik yafl› yükseltilerek mezarda emeklilik dayat›l›yor. ‹flçiye, emekçiye, köylüye paras› kadar sa¤l›k, paras› kadar sosyal güvenlik getiriliyor. Emekçilerin birikimleri ile oluflturulan Sosyal Güvenlik Kurumlar› sermayenin talan›na aç›l›yor. Emekçilerin 13-14 Mart’ta sokaklarda gerçeklefltirdi¤i eylemlere 6 Nisan’da Kad›köy’de toplanan on binlere ra¤men yasa tasar›s› yürürlü¤e giriyor. Tüm bunlar yetmezmifl gibi bu kanun tasar›s› ile birlikte May›s 2008’de yaslaflan “‹stihdam Paketi” ile gasp edilen haklara ek olarak çal›flanlara ve iflsizlere yalan umutlarla sald›r›lar yo¤unlaflt›r›l›yor. SSK, Emekli Sand›¤› ve Ba¤kur’un tasfiye edilmesinde önemli bir ad›m olan SSGSS ile birlikte çal›flma yaflam› da yeniden düzenleniyor. Esnek üretim hâkim hale getirilmeye çal›fl›l›rken iflçilerin her türlü sosyal güvenlik haklar› ellerinden al›nm›fl olacak. Dizginsiz sömürü olarak da adland›r›labilecek esnek üretim ile iflçiler ihtiyaç oldu¤unda kullan›lan bir araca dönüflecek. ‹fl bittikten sonra patronun iflçi ile her türlü ba¤› da sona erecek.
AKP
Kiral›k ev, araba ve iflçi aran›yor! AKP, “‹stihdam Paketi” ad›n› verdi¤i düzenleme ile üretim sürecini ve bunun bir parças› olan iflgücü piyasas›n› bu eksende yeniden yap›land›r›yor. Bir yandan ülke sanayisi emperyalist flirketlerin tafleronu haline getirilirken di¤er yandan kendi tafleronlar›n› da yarat›p yayg›nlaflt›r›l›yor. Esnek üretim ve tafleronlaflt›rma ayn› bütünün parçalar›n› oluflturuyor. AKP’nin haz›rlad›¤› “‹stihdam Paketi” hayata geçirilmeye çal›fl›lan “yeniden yap›land›rma” politikas›n›n uygulan-
mas›nda önemli bir basamak. Haz›rlanan bu pakette patronlar “Özel ‹stihdam Bürolar›” arac›l›¤› ile iflçi kiralama hakk›n› elde edecekler. ‹flçi kiralama yöntemi esnek çal›flma yönteminin hayata geçirilmesinde uygulanan yöntemlerden biridir ve birçok emperyalist ülkede yayg›n olarak kullan›lmaktad›r. Özel ‹stihdam Bürolar› ile iflçi kiralama modeli; bafllang›çta siparifle göre üretim yapan iflyerlerinin acil siparifllere dayal›, ihtiyaç an›nda ortaya ç›kan ek iflgücü talebini kolayl›kla karfl›layabilmesi ve siparifli gerçeklefltirdikten sonra da istihdam yükümlülü¤ünden kolayl›kla kurtulabilmesini sa¤lamak amac›yla ortaya ç›kt› ve yayg›nlaflt›. Bu yöntemle patronlar de¤iflen iflgücü ihtiyaçlar›na göre iflçi say›s›n› ayarlama, esnekli¤e kavuflturma imkân›na kavuflarak sürekli iflçi çal›flt›rman›n getirdi¤i mali sorumluklardan kurtulacaklar. ‹flçi kiralama yöntemi ile patronlar iflçileri daha kolay ifle alma ve daha ko-
lay iflten ç›karma hakk›n› elde ederek ifl güvencesini tamamen ortadan kald›racaklar. ‹flçiler bu yöntemle tam bir köleye, ‹stihdam Bürolar› köle pazar›na, patronlar da bu köle pazar›nda istedi¤i köleyi seçme hakk›na sahip köle sahibine dönüflecek. Kiralad›¤› iflçiye karfl› hiçbir sorumluk tafl›mayan patronlar›n ilgilenecekleri tek fley bu iflçilerden elde edecekleri art›-de¤er olacakt›r. Pakette yer alan bir di¤er düzenleme de patronlar›n mevcut istihdamlar›na ilave olarak yafl s›n›r› olmaks›z›n ifle alacaklar› kad›n iflçiler ve 18–29 yafl aras›ndaki gençlerin SSK iflveren primlerinin 5 y›l boyunca kademeli olarak ‹flsizlik Sigortas› Fonu’ndan karfl›lanmas›n› öngörüyor. ‹flsizlik Sigortas› Fonu kuruldu¤u günden bu yana iflsizlerin bu fondan yararlanmas› engellendi. Fonda biriken bu para patronlar›n ifltah›n› kabartmaya bafllad›. Patronlar›n talebi üzerine AKP ‹flsizlik Fonunu patronlar›n hizmetine sundu. Patronlar bu sayede ödemeleri
gereken SSK primlerinden kurtulacak ve bu paray› kâr olarak kasalar›na aktaracak. Bu fonun oluflmas› için, çal›flan iflçilerin maafllar›ndan düzenli kesintiler yap›lacak. Yani iflçiler üzerinden elde edilen art›-de¤eri art›rmak için bu sefer de fondaki paras› gasp ediliyor. SSK primleri fonca karfl›lanacak olan iflçilerin belirlenmesi de tesadüfî de¤ildir.
K›dem tazminat› m› “Gençlere istihdam yarat›yoruz” ad› alt›nda çal›flma verimlili¤i en yüksek olan kesim, patronlar›n hizmetine sunuluyor. Tasar› da göstermelik olarak yer alan yafl s›n›r› olmaks›z›n kad›n iflçi çal›flt›rmak yerine 18–28 yafl aras› genç kad›n, erkek iflçileri çal›flt›rman›n tercih edilece¤i aç›kt›r. Bu düzenleme ile hem patronlar›n ödemesi gereken primler direkt iflçilere ödetiliyor hem de gençlere istihdam yarat›yoruz yalan› ile bu kesimin dizginsizce sömürülmesinin koflullar› yarat›l›yor.
Di¤er düzenleme de patronlar›n ödemesi gereken SSK primlerinin 5 puan indirilmesidir. Bu 5 puanl›k indirimin hazine taraf›ndan karfl›lanmas› sa¤lan›yor. Yasalaflt›r›lan SS ve GSS ile iflçilerin birçok hakk› gasp edildi. Emekli olmak için 7200 ifl günü prim ödemek zorunda olan bir iflçi, düzenli ve aral›ks›z olarak 20 y›l çal›flacakken 65 yafl›n› doldurmas› flart› bulunmakta. Bu koflullarda emekli olmak zaten çok zor iken birde ifl güvencesinin ortadan kald›r›ld›¤›, esnek üretim, kiral›k iflçi uygulamalar›n›n dayat›lmas›yla flansl› olanlar›n ancak senede 6–7 ay çal›flabilece¤i koflullarda 7200 günlük primi doldurmak mümkün olmayacakt›r. K›dem tazminat› hakk›n›n gasp edilmesi için haz›rl›klar da yap›lmaktad›r. Çal›flanlar›n k›dem tazminatlar›n›n büyük ço¤unlu¤u emperyalist flirketlerden oluflan özel sigorta flirketlerinin denetimine verilerek bu flirketlere yeni kâr alanlar› yarat›lacak. fiu an flirketlerin bireysel emeklilik sisteminin büyüklü¤ü 4 milyar dolar civar›ndad›r. Çal›flanlar›n haftal›k çal›flma saat-
Yüzlerce kiflflii SSGSS’yi protesto etti erkese Sa¤l›k Güvenli Gelecek Platformu 1 Ekim’de yürürlü¤e girecek olan SSGSS Yasas›’na karfl› 24 Eylül 2008 tarihinde Belediye-‹fl Sendikas› önünde toplanarak Çal›flma Bakanl›¤›’na ba¤l› Sosyal Güvenlik Kurumu Bölge Müdürlü¤ü’ne kadar yürüyüfl düzenledi. Sendikalar, dernekler, odalar, devrimci 72 kurumun oluflturdu¤u Herkese Sa¤l›k Güvenli Gelecek Platformu pankart› arkas›nda yürüyen yüzlerce kifli sloganlarla yasay› protesto etti. SGK Bölge Müdürlü¤ü önünde aç›klama yapan KESK fiubeler Platformu Sözcüsü Hatun ‹ldemir, yasan›n AKP taraf›ndan IMF direktifleriyle haz›rland›¤›n› söyledi. Bu tür yasalar›n örgütsüz toplumlarda hayat› üretenlerin tamam›n›n örgütsüzlü¤e sendikas›zl›¤a mahkûm edildi¤i koflullarda yürürlü¤e girebilece¤ini söyleyen ‹ldemir, “Örgütlü de¤ilseniz sa¤l›¤›n›zda emeklili¤iniz de ifl güvenceniz de patronlar›n ve onlara arka ç›kan siyasilerin iki duda¤› aras›ndad›r. Milyonlarca kamu emekçisinin ‘toplu görüflme’ ad› alt›nda orta oyunu ile oynamalar› AKP hükümeti emekçi s›n›flara olan yaklafl›m›n› bir baflka pencereden bizlere gösteriyor. Bu muazzam tepkilere ra¤men kanunu Meclis’ten geçiren AKP her zamanki gibi ‘ba¤›r›p 盤›r›p, susarlar’ diye düflünüyor ama biz susmayaca¤›z” dedi. (‹stanbul)
H
leri normalde fazla mesailer dâhil 40 saati geçmemesi gerekiyor iken Türkiye’de imalat sanayinde bu süre 52 saattir. Ve bu süreye fazla mesailer dâhil de¤ildir. Bu sektörlerde haftal›k çal›flma süresi 72 saati bulmaktad›r. Bu flirketlere aktar›lmas› düflünülen k›dem tazminatlar›n›n büyüklü¤ü ise 8 milyar dolar civar›ndad›r. K›dem tazminatlar›n›n özel flirketlere devri ile patronlar›n kârlar›n› ve sermaye birikimlerini art›rmalar›n›n yolu aç›l›yor. Yaflanan tüm bu gerçeklere ra¤men AKP, hükümete geldi¤i ilk günden bu yana Türkiye ekonomisinin büyüdü¤ünün, refah seviyesini artt›¤›n›n propagandas›n› yap›yor. Bahsi edilen ve sadece zenginleri kapsayan büyüme ve refaha, çal›flanlar›n daha fazla sömürülmesi, ürettikleri art›-de¤ere daha fazla oranda el konulmas› ile ulafl›ld›¤› ortada.
Demokratik Halk ‹ktidar› ‹çin
işçi-köylü B‹Z HALKIZ GELECEK ELLER‹M‹ZDED‹R
UMUT YAYIMCILIK VE BASIM SANAY‹ LTD. fiT‹ Yönetim yeri: Gureba Hüseyin A¤a Mah. ‹mam Murat Sok. No:8/1 Aksaray-Fatih/‹STANBUL. Tel: (0212) 521 34 30 FAKS: (0212) 621 61 33 Sahibi ve Yaz›iflleri Müdürü: Çilem ÖNSEL Bask›: Gün Matbaac›l›k Beflyol Mah. Telsizler Mevkii Akasya Sk. No:23/A K.Çekmece/‹stanbul Tel: 0212 426 63 30-580 63 80 e-mail: umutyayimcilik@ttmail.com
BÜROLAR ➧ KARTAL: ‹STASYON CADDES‹. DÖRTLER APARTMANI NO: 4/2 KARTAL, TELEFAKS: (0216) 306 16 02 ➧ ANKARA: SIHHIYE MAH. SÜLEYMAN SIRRI SOK. YUNT AP. NO: 19/7 ÇANKAYA TEL: (0312) 430 67 65 Cep: 0 535 562 33 72 ➧ ‹ZM‹R: 856 SOKAK, NO:48/203 KEMERALTI KONAK, TELEFAKS: (0232) 446 78 07 ➧ MALATYA: DABAKHANE MAH. TURGUT TEMELL‹ CADDES‹ BARIfi ‹fiHANI KAT: 3 NO: 94 ➧ ERZ‹NCAN: ORDU CAD. ORDU ‹fiHANI KAT:3 TEL: 0 446 223 67 18 Cep: 0 536 697 94 19 ➧ BURSA: SELÇUK HATUN MAH. ÜNLÜ CAD. SÖNMEZ ‹fi SARAYI KAT: 2 NO: 185 HEYKEL, TEL: (0224) 224 09 98 Cep: 0 536 613 81 98 ➧ MERS‹N: S‹L‹FKE CADDES‹ ÇAVDARO⁄LU ‹fiHANI KAT:3 NO:118 MERS‹N Cep: 0 545 685 25 27 ➧ AVRUPA MERKEZ BÜRO: WESELERSTR. 93, 47169 DU‹SBURG, TEL: 0049-203-40 60 958, FAX: 0049-203-40 60 959
Kurflflu unlara karflfl›› halaya duranlar an›ld› Hapishaneler, devrim ile karfl› devrim aras›nda tarih boyunca süren s›n›f mücadelesinin en s›cak cephelerinden biridir. Emekçi kesimlere dönük ezme-sindirme-teslim alma politikalar›, on y›llard›r karfl› devrim güçleri taraf›ndan, hapishanelerde en kanl› haliyle, devrimci tutsaklara dönük hayata geçirilir. Devrimci iradenin en ciddi s›nav›n› verdi¤i hapishaneler cephesinde, bu katliam politikalar› her seferinde devrimci tutsaklar›n ölümüne direnifllerine çarpm›fl ve de karfl› devrim devrimci iradeyi teslim almay› baflaramam›flt›r. Bundan tam 10 y›l önce devrimci irade bir kez daha teslim al›nmaya çal›fl›ld›. Bu defa yer Ankara/ Ulucanlar Hapishanesi ve hedef ise buradaki devrimci tutsaklard›. Karfl›-devrim Ulucanlar Hapishanesindeki tutsaklara o güne kadar denenmemifl her türden silahla sald›rarak, 10 devrimciyi vahflice katletmifl ve onlarcas›n› ise a¤›r silahlarla yaralam›flt›. Ancak tüm bu vahfli sald›r›lar, ayn› zamanda devrimci tutsaklar›n, amans›z direnifliyle karfl›lanm›flt›. Bu direnifl hapishanelerdeki direnifl gelene¤ini bir ad›m daha ileri tafl›m›fl, kavga dostlu¤unun en fedakar örnekleri de yine bu direniflle birlikte sergilenmiflti. Ulucanlar’da direnifl destan› yazan tutsaklar, aradan geçen on y›l boyunca, unutulmad›lar.
‹stanbul Her y›l oldu¤u gibi, bu y›l da çeflitli illerde yap›lan Ulucanlar anmalar›ndan biri de, Ümit Alt›ntafl’›n mezar›n›n bulundu¤u Karacaahmet Mezarl›¤›’nda gerçeklefltirildi. TUYAB taraf›ndan organize edilen anma, 28 Eylül Pazar günü, saat 13.00’da mezarl›k içinde toplanan kitlenin, üzerinde “Ulucanlar Katliam›n› Unutmad›k Unutturmayaca¤›z” yazan bir pankart açarak, Ümit Alt›ntafl’›n mezar›na do¤ru gerçeklefltirdi¤i yürüyüflle bafllad›. Mezar bafl›nda yap›lan sayg› duruflunun ard›ndan, TUYAB ad›na k›sa bir aç›l›fl konuflmas› yap›ld›. Bu konuflman›n ard›ndan, TUYAB ad›na haz›rlanan, ortak metin okundu. Metinde, Ulucanlar katliam›n›n daha sonraki dönemde gerçekleflen 19 Aral›k katliam›n›n bir provas› oldu¤u vurguland› ve Ulucanlar anmas› yap›l›rken, ayn› zamanda, Diyarbak›r, Buca, Burdur ve di¤er sald›r› ve katliamlar›n da an›ld›¤› söylendi. Eski Ulucanlar tutsaklar› ile flehit ve tutsak yak›nlar›n›n yapt›¤› konuflmalarla devam eden anma, okunan fliirler ve ezgilerle sona erdi. * 26 Eylül Cuma günü, ‹HD ‹stanbul fiubesi, Diyarbak›r, Buca ve Ulucanlar hapishane katliamlar›n› oturma eylemi ile protesto etti. Galatasaray Lisesi önünde bir araya gelen ‹HD ‹stanbul fiubesi üyeleri, karanfil ve yaflam›n› yitiren tutsaklar›n isimlerinin yaz›l› oldu¤u siyah dövizler tafl›yarak, “Buca, Ulucanlar, Diyarba-
undan tam 10 y›l önce devrimci irade bir kez daha teslim al›nmaya çal›fl›ld›. Bu defa yer Ankara/ Ulucanlar Hapishanesi ve hedef ise buradaki devrimci tutsaklard›. Karfl›-devrim Ulucanlar Hapishanesindeki tutsaklara o güne kadar denenmemifl her türden silahla sald›rarak, 10 devrimciyi vahflice katletmifl ve onlarcas›n› ise a¤›r silahlarla yaralam›flt›.
B
k›r’da katledenler yarg›nlas›n” pankart› açt›. Aç›klama yapan ‹HD Cezaevi Komisyonu Üyesi Sevim Kalman, Türkiye hapishanelerinin tarihinin hep katliam ve iflkenceler ile an›ld›¤›na vurgu yaparak, “hapishanelerde insanca yaflam koflullar› y›llarca süren direnifllerle kazan›lm›fl ve her seferinde bask› ve sald›r› politikalar› ile bu haklar geri al›nm›fl, ard› s›ra yeni sald›r› konseptleri örülmüfltür” dedi. Aç›klaman›n ard›ndan ‹HD fiubesine dönmek üzere eylem alan›n› terk eden ‹HD üyeleri polis taraf›ndan sözlü tacize u¤rad›lar.
Ankara * 26 Eylül günü “Ulucanlar’› unutmad›k unutturmayaca¤›z- Devrimci irade teslim al›namaz” pankart›yla Ulucanlar Hapishanesi’ne do¤ru sloganlarla yürüyüfle geçen Partizan, BDSP, Al›nteri, DHD, Halk Cephesi, Kald›raç, Odak ve TÜM-‹GD’den oluflan devrimci ve demokrat çevreler hapishane önünde katliam› lanetleyen bir aç›klama yapt›lar. Daha sonra katliamda yaflam›n› yitiren devrimcilerin aileleri ve avukatlar› süreçte yaflad›klar›n› ve tan›k olduklar› olaylar› anlatt›lar. Hapishane önüne karanfil b›rak›lmas›yla burada sonland›r›lan eylem Karfl›yaka Mezarl›¤›’nda yap›lan anmayla sürdürüldü. On devrimcinin yaflamlar› k›saca okundu. Özgür K. Karabulut’un da mezar›n›n ziyaret edildi¤i anmada Sultan Karabulut, Özgür ve Önder’in arkadafll›klar›n› anlatt›. * ‹HD Ankara fiubesi Cezaevi Komisyonu da, Ulucanlar Hapishanesi önünde
bir eylem gerçeklefltirdi. Eylemde Cezaevi Komisyonu ad›na aç›klamay› Derya Uysal okudu. Katliam sald›r›s›n›n sorumlular› aras›nda yer alan Yarbay Ali Öz ve ekibine dikkat çeken Uysal, sald›r› sonras› aç›lan davalara ra¤men terfi ettirilen askerlerin kontrgerilla ba¤lant›lar›na iflaret etti. Eyleme birçok demokratik kitle örgütü destek verdi.
Bursa 27 Eylül günü Orhangazi Park›’nda Partizan, BDSP, ESP, SODAP, Tuncelililer Kültür ve Dayan›flma Derne¤i taraf›ndan örgütlenen ve SDP’nin de destekledi¤i bas›n aç›klamas› gerçeklefltirildi. Aç›klamada Buca, Ümraniye, Diyarbak›r hapishanelerinde gerçeklefltirilen katliamlara vurgu yap›ld›. Hapishanelerdeki tüm bask›lara, iflkencelere, katliamlara, F tipi tecrit ve tredmana karfl› iflçi ve emekçileri, emekten yana tüm güçleri mücadeleyi büyütmeye ve devrimci tutsaklara sahip ç›kmaya ça¤›ran aç›klama sloganlarla son buldu.
‹zmir Eylül ay› içerisine yaflanan Buca, Diyarbak›r ve Ulucanlar hapishane katliamlar› anmalar› ‹zmir’de 3 ayr› eylem ile gerçekleflti. * Buca hapishanesi katliam›n›n y›ldönümü olan 21 Eylül günü katliam›n bafllad›¤› saatlerde Buca Hapishanesi önünde bir araya gelen Partizan, Halk Cephesi, ESP, BDSP, Köz, Kald›raç, Al›nteri ve Mücadele Birli¤i Platformu bileflenleri anmaya devrim flehitleri için sayg› durufluyla baflla-
d›. Haz›rlanan ortak bas›n metninin okunmas›n›n ard›ndan katliamda yitirilen devrimci tutsaklar›n an›s›na hapishaneye k›z›l karanfil at›lmas›yla eylem sona erdi. * Diyarbak›r hapishane katliam› anmas› ise katliam›n y›ldönümü olan 24 Eylül günü Konak Kemeralt› giriflinde gerçekleflti. Eylemde s›k s›k “Devrim flehitleri ölümsüzdür”, “Katil devlet hesap verecek” sloganlar› at›ld›. * 10 devrimci tutsa¤›n katledildi¤i Ulucanlar katliam›n›n anmas› ise Menemen’in Helvac› köyünde bulunan Habib Gül’ün mezar› bafl›nda gerçekleflti. Helvac› Köyü’ndeki mezarl›k bafl›nda kortejler oluflturuldu ve Habib Gül’ün mezar› bafl›na kadar sloganlar, konuflmalar ile yürüyüfl yap›ld›. Anma etkinli¤i devrim flehitleri için yap›lan sayg› duruflu ile bafllad›. Ard›ndan haz›rlanan ortak metin ve katliamda yaflam›n› yitiren devrimci tutsaklar›n hayatlar› okundu. Katliama ve direnifle tan›kl›k eden Filiz Gülkokuer’in Ulucanlar’daki kararl›l›k ve devrimci dayan›flmaya dair yapt›¤› konuflman›n ard›ndan haz›rlanan müzik ve fliir dinletileri ile mezar bafl›ndaki anma bitirildi. Mezar anmas› sonras› kitlesel bir flekilde Habib’in Helvac› Köyü’ndeki ailesi ziyaret edildi. Geçti¤imiz y›l yap›lamayan ziyaretin bu y›l gerçekleflmesi ile bir mevzi daha kazan›ld›¤›n› belirten aile ile Habib Gül üzerine yap›lan k›sa bir sohbetin ard›ndan etkinlik sona erdi. Anma Partizan, BDSP, ESP, Al›nteri, Mücadele Birli¤i Platformu, Kald›raç ve Köz taraf›ndan gerçekleflti.