DYIK31

Page 1

DEVRİM YOLUNDA

işçi-köylü 126345 Say›: 2002-13

31 * Y›l:2 * 21 Haziran 4 Temmuz 2002 * Fiyat›: 500 000 TL ISSN: 1303-0299

Ne AB emperyalizmi ne de ABD emperyalizmi

Ba¤›ms›z Demokratik Türkiye

‹flçi-köylü’den AB kurtulufl yolu de¤il, köleli¤in yoludur

Belediye-‹fl greve haz›rlan›yor

‹stanbul Büyükflehir Belediyesi ile ilçe belediyeleri ve Belediye-‹fl aras›nda devam eden Toplu ‹fl Sözleflmelerinin uyuflmazl›kla sonuçlanmas› üzerine arabuluculuk süreci de sona erdi. 2002-2004 y›llar›n› kapsayacak olan bu sözleflmede belediye iflçileri enflasyondan kaynakl› kay›plar›n› istiyorlar. “Belediye yönetimleri ve Türkiye kamuoyu bilmelidir ki, bütün mücadelemiz bu ülkede insanca yaflama mücadelesidir” diyen belediye iflçileri greve do¤ru giderken “biz ancak yüzümüzü soka¤a dönersek sorunlar›m›z› ülkedeki di¤er sorunlarla birlefltirebilirsek kazan›r›z” diyorlar.


21 Haziran 4 Temmuz 2002

işçi-köylü 31

2

UMUT YAYIMCILIK SON K‹TAPLARI KISA TAR‹H (Ç‹N KOMÜN‹ST PART‹S‹)

I T K I Ç

R O Y I K ÇI

Göçmenlerin yollarda dökülen umutlar› “Van’da yurda kaçak yollarla giriş yapan 58 mülteci...” “Yunanistan’a feribotla ulaşmaya çalışan 2’si Iraklı 15 göçmen...” Sonu aslında baştan belli olan bu satırlara, radyo ve televizyon haberlerine biraz olsun dikkat kesilenler son zamanlarda ne de çok rastladığımızı bilirler ve çoğu kez, bu haberler tekrarlanıp dursa da, ölümüne aldırış bile etmeyenler kaldıkları yerden yeniden devam ederler yola; ki çoğu kez bir kamyon kasası içinde ya da ufak ve köhnemiş bir teknenin kamarasında yaparlar bunu. Saatlerce dinlenmeden, umutlarını süsleyen hayallerle ülke sınırlarını aşmaya çalışırlar. Sıkışmaktan ezilip büzülse de bedenleri o daracık yerlerde, çıkartılan bir sesin, küçük bir iniltinin bütün planlarını mahvedeceğini bilirler. Böylece katlanırlar tüm olanlara. Yok eğer ki yakalanırlarsa bu yolun sonuna varamadan, belki bir dahakine, belki ilk ve son kez elveda umuda, belki de ölüme... Bir kamyon kazasında, bir teknede yakalanan, soğuktan donan, havasızlıktan boğulan umutlarıdır kaçakla-

rın. Hayaller, umut yollarında tüketilmemişse eğer, gidilen yerdeki sefalet tarafından üzerine kara bir şerit çekilir daha “yol yorgunluğunu” atamadan.

bu kişilerin kimlikleri araştırıldığında, çoğunun Afgan, Irak, İran, Pakistan gibi Ortadoğu ülkelerine mensup kişilerin olduğu ortaya çıkıyor ve hepsinin ortak kaderi, açlık

Peki nereden gelir de nereye giderler? Kimden veya neyden kaçar bu insanlar? Bugüne kadar kaçak yollarla başka ülkelere sığınmak isteyenlerin çoğu ya yakalandı ya da teknelerinin alabora olması sonucu çoluk-çocuk demeden kaçtıkları ülkelerinden uzakta yaşamlarını yitirdi. Mülteci veya göçmen diye adlandırılan

ve ülkelerinde süren savaşlar. Ortak kaderin tek çıkış yolu olarak gördükleri ortak yer ise Avrupa. Aslına bakılırsa, bu “kaçış” diye adlandırdığımız umuda yolculuklar bize bir şeyi hatırlatı-

yor. Doğup büyüdüğü, sevdiklerini ve akrabalarını geride bıraktığı ülke topraklarında yaşananlar, insanlar için göçü zorunlu hale getirmiştir. Önce, ülkesi sınırları içinde bir yerden başka bir yere göç ederler. Baktılar ki yoksulluk ve savaş sadece doğduğu yeri değil tüm ülkeyi sarmış, işte o zaman sınırları aşma fikri kafalarında bir çıkış yolu olarak yer etmeye başlar. Yoksulluktan kaçışın nedenini çoğu zaman ülke yönetimi de oluşturabiliyor. Baskıcı, zorba ve özgürlüklerin kısıtlandığı bir ülkede rahat nefes alamamak da göçe bir neden oluyor.

Örneğin yakalanan çoğu göçmen, yakalandığı ülkeye sığınma talebinde bulunur. Eğer ülkesine geri gönderilirse, can güvenliğinin ortadan kalkacağını bildirir. Artık “insaf” o ülke ile diğer ülke arasındaki protokole kalır. Ona göre ya geri yollanır ya da sığınma talebi kabul edilir. Avrupa’nın kendileri için altın yumurtlayan tavuktan daha değerli olduğunu düşünerek yaşadıkları toprakları ilk fırsatta terketmek isteyen göçmenler, gerçekten kaçıp kurtulduklarını sanıyorlar. Oysa yurdunda yaşadığı yoksulluktan, toprak ağalarının, bürokrasinin ve emperyalistlerin kuşattığı ülkelerinden kaçmak isteyenler gittikleri yerde ülkesini de aratmayacak uygulamalarla karşılaşıyor. Bir kere karşılarına ilk çıkan sorun, vardıkları yerin dilini bilmemeleri. Öyle ya insan konuşan bir varlık. Sonra, yalnız kendi ülkelerinde mi var yoksul, ezilen kesim. Devamı 31’de

KARTAL ‹RT‹BAT BÜROMUZ TAfiINDI YEN‹ ADRES: ‹STASYON CAD. DÖRTLER APT. NO: 4/2 KARTAL TELEFONLARIMIZ DE⁄‹fiMED‹ işçi-köylü senin sesin!

ABONEL‹K fiARTLARI 6 AYLIK: 10.200.000 1 YILLIK: 20.400.000

OKU-OKUT! ABONE OL! ABONE BUL!

NOT: ‹stedi¤iniz süreye denk gelen oranda paray› hesap numaralar›m›za yat›rarak banka dekontunu yay›nevimize fakslay›n›z ya da postalay›n›z. Abonelik ücretine posta masraflar› dahildir.

Yurtd›fl› Hesap Numaralar› Sema Gül Euro Hesab› Ziraat Bankas› ‹stanbul Aksaray fiubesi: 0 751 00 38 65 97 00 00 009 Emlak-Halk Bankas› Atatürt Bulvar› fiubesi: 00 238 041 Vak›f Bank Valide Sultan fiubesi: 401 20 35


21 Haziran 4 Temmuz 2002

3

işçi-köylü 31

AB tart›flmalar›nda idam ç›kmaz› ‹dam cezas›n› sadece Abdullah Öcalan’›n yaflam› ile bütünlefltirip istemek ya da istememek; sadece buna yönelik bir talep oldu¤unu düflünmek yanl›flt›r. Bu özgülde idam tüm devrimci demokratlar›n karfl› olmas› gereken ça¤d›fl› ve intikamc› bir cezaland›rma yöntemidir. Bugün egemenlerin ç›karlar› gere¤i idam›n kald›r›lmas›n› sözde isteyenler ile istemeyenler aras›nda hiçbir fark yoktur. Danimarka ‹nflaat ‹flçileri Birli¤i fiube Sekreteri Simon Gregerson’un “yaflad›klar›m›z Türkiye’ye ders olsun” diyerek özetledi¤i AB sürecinde, en çok tart›fl›lan konular›n bafl›nda idam›n kald›r›lmas› ve ana dilde e¤itim geldi. Sürekli hükümetin “direngen”(!) orta¤› olma rolünü oynamaya çal›flan MHP ve baflkan› Devlet Bahçeli “terör” tehdidi sona ermeden Türkiye’nin AB konusunda bir ad›m atamayaca¤›n› belirtti ve ayr›ca bu sürecin bafllat›lmas› için de kendince befl temel somut ad›m›n at›lmas›n› flart kofltu. Bu ad›mlardan ilki ‹mral› Adas›nda tecrit edilen PKK Genel Baflkan› Abdullah Öcalan’›n bulundu¤u yerden al›narak F tipi hapishaneye nakledilmesi. ‹kincisi yine Abdullah Öcalan dosyas›n›n süratle TBMM’ye sevk edilmesi. Üçüncüsü PKK’nin son kongresinde al›nan kararla oluflturulan KADEK’in AB taraf›ndan terör örgütleri listesine al›nmas›(...) Bu konuda “AB ‘terörle’ mücadele noktas›nda samimi ve kararl› oldu¤unu somut ve aç›k bir biçimde ortaya koymal›d›r” diyen Bahçeli ayr›ca PKK ve KADEK’e de ayn› samimiyet ça¤r›s›nda bulunarak “terörden tamamen vazgeçildi¤i inand›r›c› bir flekilde duyurulmal›d›r” diyerek PKK yönetici ve militanlar›n›n devlete teslim olmas›n› istedi. “Türkiye’ye yönelik ‘terör’ tehdidinin bütün unsurlar› ile birlikte sona erdirilmesi için ‘terör’ örgütünün sözde yöneticileri ve militanlar› koflulsuz olarak devlete teslim olmal›d›r” diyen Bahçeli “AB demokratikleflme önünde büyük bir ad›md›r” diyen HADEP’in bu a盤›n› kullanarak onun nezdinde Kürt ulusal hareketini daha geri noktalara çekmeyi planl›yor. Öcalan’›n yaflam› üzerinde politikalar›n yap›ld›¤›, ulusal hareketin her türlü tavizi verdi¤i bu koflullarda dahi devlet hala samimi-

yet isteyerek ulusal hareketi en geri noktalara çekmeyi planl›yor. ‹dam cezas› konusunda kafatasç› düflüncelerinden asla vazgeçmeyen Devlet Bahçeli ve MHP bu pratiklerini vatansever bir tav›r olarak nitelendirerek “hassas duygular›m›zdan asla ödün vermeyece¤iz” diyor. Burada hassas olarak nitelendirilen; sahip olduklar› ça¤d›fl› zihniyetleridir. MHP’nin idam iste¤indeki ›srar›n›n sadece taban›n› kaybetmemek için yapt›¤› bir manevra oldu¤unu ve direngenliklerinin sadece sözde kald›¤›n› da görmek gerekiyor. ‹dam›n kald›r›lmas› talebini sadece “Öcalan’›n idam›na hay›r” fleklinde yorumlayan ve sürekli idamdan yana olan ordu bile bu süreçte “idam kalkacaksa af da kalks›n” diyerek pazarl›k kap›s›n› aralamaktad›r. Bu noktada çeflitli çevrelerin oldukça ilginç aç›klamalar› oldu. Örne¤in AB’nin y›lmaz savunucusu Mesut Y›lmaz ve TÜS‹AD AB’ye girebilmek için elinden geleni yapm›flt›r, yapmaktad›r da. Mesut Y›lmaz sürekli yapt›¤› bas›n toplant›lar›nda Bahçeli’yi elefltirirken TÜS‹AD da gazetelere verdi¤i tam sayfa ilanla “Türk insan› ideallerine bir an önce kavuflmak istiyor” diyerek AB’yi yere gö¤e s›¤d›ramam›flt›r. Özellikle idam konusunda restleflmelerin yafland›¤› AB süreci tart›flmalar›nda Mesut Y›lmaz üye ülkelerde genel veya özel flartlarda idam cezas›n› koruyan ülke olmad›¤›n› belirterek MHP’ye yönelik suçlamalar›na devam ediyor. Rakamlara bakt›¤›m›zda da bu gerçe¤i görüyoruz. ‹dam› ilk kald›ran ülke 1867 y›l›nda Portekiz olurken son olarak ise 1999 y›l›nda ‹ngiltere ülkesinde idam› kald›rm›flt›r. Türkiye’deki tart›flmalar ise devletin intikamc› ve kafatasç› anlay›fllar› yüzünden PKK Baflkan› Abdullah Öcalan’›n idam›na kilitlenip kalm›fl durum-

dad›r. Bunu Adalet Bakan› Hikmet Sami Türk’ün “anayasa de¤iflikli¤i yap›labilir mi?” sorusuna verdi¤i yan›tta çok rahat görüyoruz. Adalet Bakan› “Bunu anayasaya koymak zor ve gereksiz. Bu belli bir kifliyi anayasaya koymak olur” diyerek idam tart›flmalar›n›n kilitlendi¤i noktay› göstermektedir. Oysa idam ceza-

let Bahçeli kendisinin ve partisinin sürekli idam›n kald›r›lmas›na ve anadilde e¤itime karfl› oldu¤unu söylese de bunlar bile sadece sözde kalan aç›klamalard›r. Bahçeli hükümetin “temiz” orta¤› rolünü oynayabilmek ve “direttik ama kabul ettiremedik” diyebilmek için her zamanki politikalar›n› uygulamaktad›r. Öz

s›n› sadece Abdullah Öcalan’›n yaflam› ile bütünlefltirip istemek ya da istememek; sadece buna yönelik bir talep oldu¤unu düflünmek yanl›flt›r. Bu özgülde idam tüm devrimci demokratlar›n karfl› olmas› gereken ça¤d›fl› ve intikamc› bir cezaland›rma yöntemidir. Bugün egemenlerin ç›karlar› gere¤i idam›n kald›r›lmas›n› sözde isteyenler ile istemeyenler aras›nda hiçbir fark yoktur. Örne¤in Dev-

olarak Bahçeli’nin tavr›ndan fark› olmayan ancak görünüflte çok daha ilerici gibi duran SP’nin ve Recai Kutan’›n h›zl› AB’ci tavr› da efendileri istedi¤i içindir. OHAL, anadilde e¤itim ve idam gibi basit(!) konular›n AB’ye girifl sürecini etkilememesi gerekti¤ini belirten Kutan’›n yan›nda AB’ye girmeyi en çok isteyen Mesut Y›lmaz da “bu tart›flmalardan en fazla ne kapar›m” hesab› yapmaktad›r.

Egemenler cephesinde bu hararetli tart›flmalar gerçekleflirken burjuva bas›nda ise “Öcalan’a Hess modeli” bafll›¤› alt›nda verilen haberler de bu tart›flmalardan ba¤›ms›z de¤ildir. ‹dam tart›flmalar›n›n geldi¤i yeni boyut “a¤›rlaflt›r›lm›fl müebbet hapis” önerisidir. Yani idam›n, anl›k ölümün kald›r›larak yerine hayat boyu iflkenceli bir cinayetin geçirilmesidir. Bu haberlerde önemli bir nokta da Hess denilen kiflinin Almanya’da faflist bir örgütlenmenin üyesi olarak yakalanmas› ve a¤›rlaflt›r›lm›fl müebbet cezas› almas›n›n ard›ndan hücresinde intihar etmifl olmas›d›r. Söz konusu haberlerde yine önemli bir nokta Öcalan’›n bu nitelikteki faflist bir kiflilikle ayn›laflt›r›lmas› olurken bir di¤er nokta da yine burjuva bas›nda HADEP’in idam›n kald›r›lmas› isteminin provokatif bir tav›r olarak nitelendirilmesidir. Hangi biçimde olursa olsun her burjuva devlet kendisine karfl› suç olan bir faaliyetten dolay› yakalad›¤› kiflileri yapt›¤› sözde de¤iflikliklerle “idam etmiyorum, yaflat›yorum” dese de intikamc› mant›klar›n›n ürünü olarak y›llarca tek bafl›na hücrede tutarak, tecrite maruz b›rakarak ya da baflka yöntemlerle, a¤›rlaflt›r›lm›fl hapisle yavafl yavafl ölüme mahkum etmektedir. Bu tart›flmalar içerisinde kendisi için bir kazan›m olarak ulusal hareketten alabilece¤i tüm tavizleri almay› hedefleyen devlet için Öcalan’›n yaflay›p yaflamamas›n›n bir anlam› yoktur. ‹dama hay›r diyen egemenlerin buradaki amac› Öcalan’›n hayat›n› korumak ya da bu ça¤d›fl› yasay› iptal ettirmek kesinlikle de¤ildir. Onlar›n amac› Öcalan’›n yaflam›n› masaya yat›rarak baflta Kürt ulusunun ve halk›m›z›n kaderini kendi istedikleri yönde çizerek iktidar ömürlerini uzatmakt›r.


4

21 Haziran 4 Temmuz 2002

işçi-köylü 31

Ceplere para, a¤lara gol, beyinlere flovenizm 72 y›l önce de futbola ilgi bu kadar fazla m›yd› bilinmez, ama art›k futbol sadece milyarlarca insan›n ilgi duydu¤u bir faaliyet de¤il, ayn› zamanda milyarlarca dolar›n el de¤ifltirdi¤i bir sektör. Farkl› milliyetlerden, farkl› kültürlerden milyarlarca insan›n ilgisini bir noktaya odaklayabilen istisna etkinliklerden birisidir futbol. Hele ki söz konusu olan 4 y›lda bir düzenlenen Dünya Kupas› finalleri ise. Dünya Kupas›’n›n mazisi oldukça eski. Dedemiz yafl›nda yani. “‹lk Dünya Kupas› 1930’da Uruguay’da düzenlendi” diye yaz›yor kaynaklar. Aradan tam 72 y›l geçmifl. 72 y›l önce de futbola ilgi bu kadar fazla m›yd› bilinmez, ama art›k futbol sadece milyarlarca insan›n ilgi duydu¤u bir faaliyet de¤il, ayn› zamanda milyarlarca dolar›n el de¤ifltirdi¤i bir sektör. “Zevkten zorunlulu¤a uzanan hüzünlü bir öyküsü vard›r futbolun...” diyor, “Gölgede ve güneflte futbol” isimli kitab›n yazar› Uruguayl› Eduardo Geleano. Ve devam ediyor; “Oyun, oyuncusu az, izleyicisi çok bir gösteriye dönüfltü(...) Bu günümüzün en karl› gösterilerinden biri(...) ‘94 Dünya kupas› sonras›nda Brezilya’da dünyaya gelen erkek çocuklara

“Türkiye onlarla gurur duyuyor”mufl. Bir de karn›m›z› doyurabilse...

Kazan›lan her maçta oras›na buras›na Türk bayra¤› asarak meydanlara ç›kmak, kurulan futbol-flovenizm ba¤›n›n en özlü ifadesi olsa gerek! Romario ad› verildi ve Los Angeles Stad›’n›n çimleri, adeta birer pizza dilimi gibi 20 dolardan sat›ld›. Bu flimdiye kadar görülmüfl en büyük ç›lg›nl›k de¤il miydi sizce? Ya da kimi uyan›klar›n çok adice yapt›klar› bir ticaret miydi?”

32 ülke tak›m›n›n kat›ld›¤› 2002 Dünya kupas›n› yaklafl›k 3 milyar kiflinin izledi¤i tahmin ediliyor. 32 ülke tak›m›ndan birisi Türkiye. 3 milyar izleyici kitlesinin kaçta, kaç›n› ülkemiz insan› oluflturuyor kestirmek güç. Ama Türk Milli Tak›m›’n›n her üç maç›n›n oynand›¤› saatlerde sokaklar›n boflald›¤›n› dikkate al›rsak, halk›m›z›n 3 milyar içerisinde hat›r› say›l›r(!) bir yer edindi¤i kesin. Direniflçi iflçileri ve ö¤rencileri, uzun y›llar hapis yatan insanlar›, Hyundai marka arabalar› ve bir de ekonomik kriziyle tan›d›¤›m›z Kore’ye, gemi az›ya alm›fl milli duygularla ikinci gidifli Türkiye’nin. ‹lki “Made in USA” markal› savafl teçhizatlar›yla savaflmak için cepheye, flimdi ise k›rm›z› beyaz, don-atletlerle çim sahaya. Aylar öncesinden bafllad› “ikinci Kore ç›kartmas›”n›n haz›rl›klar›. Mc. Donald’s Milli Tak›m’›n maç saatlerine özel mönü haz›rlad›¤›n›, Coca Cola resmi içecek ünvan›na

kavufltu¤unu, Türk Silahl› Kuvvetleri Çanakkale Bo¤az›’n›n geçilemeyece¤ini duyurdular haz›rlatt›klar› reklam filmleriyle. ‹flsizli¤i had safhaya varan, insanlar› açl›ktan ölen, özgürlük, eflitlik ve demokrasi talepleri F tipi zindanlarda bo¤ulan, ekonomik-siyasi kararlar›n› IMF, DB’nin direktifleri do¤rultusunda alan, bir kaç dolar için askerlerini Somali’ye, Bosna’ya, Afganistan’a yollayan Türkiye’nin milli tak›m›na baflar› dileme yar›fl› vard› televizyonlarda, gazete sayfalar›nda. Hatta Cuma namazlar›nda “milli tak›m›m›z› muvaffak eyle ya rab” diye topluca dualar dahi edildi. Ölüyü diri, yalan› gerçek, güzeli çirkin göstermekte, yani manipüle etmekte hayli yetkinleflen medya sayesinde Türk’ünden Kürd’üne milyonlarca insan›n ilgisi ve dikkati Milli Tak›m’›n maçlar›na odakland›r›ld›. Her fleyin abart›l›s›n› yapmaya ve yaflamaya yatk›n olan toplumumuzun sunulan› kabullenmekte zorlanmas›n› beklemek yan›lg› olurdu. Baflar›ya ve güzelli¤e hasret, gelece¤ine güvenle bakmaktan yoksun, umudu ve özgüveni k›r›lm›fl toplumlar› basit fleylerle oyalamak mutlu etmek, “Büyük ifller baflard›k” havas›na sokmak hiç de zor de¤ildir. Türk Milli Tak›m›’n›n grup ikincisi olarak bir üst tura ç›k›fl›n›n abart›larak caddelerde,

meydanlarda kutlanmas›, herkesin oras›na buras›na ay y›ld›zl› bayrak asma yar›fl›na girmesi baflka nas›l aç›klanabilir ki? Bu öyle sanal bir duygudur ki, her an z›tt›na evrilebilir. Teknik ekibinden oyuncusuna, “milli kahraman” ilan edilen ve “Türkiye sizinle gurur duyuyor” sloganlar›yla selamlanan ayn› milli tak›m›n, gruptan ç›k›fl› kesinleflene kadar “Vatan haini” ilan edilme s›n›r›na dayand›¤› unutulmamal›d›r. Bütün bunlar salt ülkemize ve toplumumuza özgü de de¤ildir. Çünkü milli gururu, ulusal onuru ya da toplumsal de¤erleri afl›nan tek ülke Türkiye de¤ildir. “Küreselleflme”nin her derde deva kabul edildi¤i günümüz dünyas›nda, hiçlik duygusu gelecek kayg›s›, insani de¤er erozyonu, dünya insanl›¤›n›n sorunudur. Futbol dahil her türlü toplumsal aktivitenin mali sektöre dönüfltürülmesinin nedeni de küreselleflme ideolojisinin her alana uyarlanmas›ndan ba¤›ms›z de¤ildir. Bu bak›mdan da “Futbolun öyküsü, zevkten zorunlulu¤a uzanan hüzünlü bir öyküdür...” diyen Gelaeno hiç de haks›z de¤ildir. Kore Hükümeti’nin Dünya Kupas› Finalleri için yapt›rd›¤› 10 stada 2,6 milyar dolar harcamas› ve bu paran›n tamam›n›n Koreli’lerin vergi kesintilerinden oluflmas›, futbolun “hüzünlü öyküsü” nün çok k›sa bir bölümü...


işçi-köylü 31

S›n›fsal yaklafl›m “ futbol, sadece futbol de¤ildir ! ” Sözlük tan›m› en yal›n biçimde, “belli kurallara ve tekniklere uyularak yap›lan, bedensel geliflmeye yararl›, e¤lenmek ve yar›flmak amac› da bulunan beden hareketlerinin tümünün ortak ad›” fleklinde ifade edilen spor’un ; baflka her fley gibi hakim s›n›flar taraf›ndan s›n›f mücadelesinde önemli bir araç haline getirilmesi hali, günümüzde kendisini daha etkili bir biçimde hissettiriyor. Bunu yaklafl›k iki haftad›r, spor branfllar›n›n kitleleri sarma özelli¤i en ileri boyutta olan futbol vesilesiyle yafl›yoruz. Özellikle son 10 y›lda belirgin bir ivme kazanan “baflar›lar” ile yakalanan trendin, son Dünya fiampiyonas›’na kat›l›m ile birlikte geldi¤i aflama, halk›m›z› da önemli ölçüde etkilemifl bulunuyor. “Milli” eksende yarat›lan ilginin toplumsal histeriye dönüfltürülmesi, birden bire meydana gelen bir olay de¤il. Popüler olarak tan›mlanan kültürel flekillenmeyle, özellikle 1980 sonras›nda yap›lan yat›r›mlar, depolitizasyonun denenmifl, etkili araçlar›ndan futbolu k›sa sürede yayg›n bir çekim merkezi haline getirdi. Latin Amerika’n›n faflist diktatörlüklerinin hala devam eden bir taktikle futbolu egemenlik arac› olarak kullanma politikalar›, Portekiz’deki 36 y›ll›k faflist diktas›n› fado ve fiesta ile birlikte futbola (3 F) borçlu oldu¤unu kabul eden Salazar örne¤inin az›msanmayacak say›da var olagelmesi; Türk egemenlerinin de yönelimini belirledi. Masumane düzeydeki futbol taraftarl›¤› fana-

21 Haziran 4 Temmuz 2002

5

tizm e dönüfltürülünce, bütün s›n›flar› çevreleyip etki gücünü art›rarak istenilen sonuçlar› elde etmeye bafllad›. Kulüp tak›mlar› düzeyinde körüklenen bu durum, elde edilen art› sonuçlarla önce kulüpler sonra da milli tak›m düzeyinde “ulusal” eksene oturtuldu. Büyük sermayenin ve siyasal gücün alabildi¤ine kullan›lmas›yla faflist diktatörlük amac›na ulafl›yordu. Gerek komprador burjuvazi ve toprak a¤alar›n›n bireysel temsilcileri veya aç›ktan flirketleri arac›l›¤›yla, gerekse de yerel yönetimlerin resmi ya da gayr›-resmi bütün güçleriyle devreye girmesiyle yarat›lan rekabeti körükleme ve bu yolla ilgiyi art›rma politikalar›, medyan›n büyük gayretlerle sundu¤u katk›yla beraber k›sa zamanda meyvesini verdi. Stadyumlar dolmaya, televizyonlarda bir dizi program arac›l›¤›yla uzun saatler ayr›lmaya, günlük gazeteler ç›kar›lmaya, di¤er gazetelerde de sayfalar dolusu yer verilmeye baflland›. Futbol ; kurallar›n›n basitli¤i, oyun flartlar›n›n elverifllili¤i, çok oyuncuyu bar›nd›ran kolektifli¤i, bir dizi takti¤e ve faktöre ba¤l› de¤iflkenlerinden ötürü sürprizlere aç›k oluflu nedeniyle; beceri ve yetene¤i s›nayan, dayan›kl›l›¤› test eden özellikleriyle; sahip oldu¤u oyun ve seyir zevki ileri düzeyde bulunan niteli¤i sayesinde, kitleselli¤i en yayg›n spor dal›d›r. Bu yüzden, bugünkü kurallar›yla oynanmaya baflland›¤› son bir as›rd›r, en yo¤un toplumsal ilgi alanlar›ndan birisi haline gelmifltir. S›n›fsal ve siyasal kimlik silinerek verilen

taraftar kimli¤iyle yarat›lan sahte rekabet, etkisi alt›na ald›¤› kitleyi uyuflturup ba¤›ml›l›k yarat›nca, ilk basamak tamamlanmaktad›r. “Ta k›m tutar gibi” deyiminin anlam› da bu apolitik özelli¤e iflaret etmektedir. S›n›fsal bilincin karart›lmas›nda yeni ve büyük bir araçt›r art›k futbol. Bafl döndürücü havas›n›n kaybolmamas› için baflar›lar, “zafer”, “fetih”, “güç” nitelemeleriyle kutsan›rken; yenilgiler ise intikam duygusuyla yeni bir sürece motivasyon arac› k›l›nmakta, “flerefli yenilgi ya da beraberlikler” ile d›fl faktörler, yetmedi¤i yerde flans ve u¤ursuzluk ile aç›klanmaya çal›fl›lmaktad›r. Amaç, hastaland›r›lan kitlelerin bu ba¤›ml›l›ktan kurtulmamas›n› sa¤lamakt›r. Dünya ölçe¤inde özellikle gerici ve faflist rejimlerin rüfltünü ispatlama arac› olarak kullan›lan milli maçlar ise bu durumun en ileri tezahür halidir. Burada sürece daha yo¤un biçimde ›rkç›-flovenist bir söylem efllik etmektedir: “Türkün gücü”, “Türkün zaferi”, “Türk gibi”. Ayn› tak›m› destekliyor olma ekseninde yarat›lan ortakl›k temel k›l›nmaya, hedef sapt›r›lmaya, s›n›fsal olgular karart›lmaya, esas çeliflkiler geriye at›lmaya, önemsiz ve ayr›nt› derekesinde kabullendirilmeye çal›fl›lmaktad›r. Sürekli ezilen, sömürülen, hep “baflar›s›z”l›¤a mahkum edilen, yoksullar, emekçiler için tutunulacak bir dal uzat›lmakta, dolayl› bir biçimde baflar›l› olma, deflarj olma, oyalanma, avunma “f›rsat”› sunulmaktad›r. Bu yüzden genelde spor karfl›laflmalar› özelde futbol, emperyalistler için çok önemlidir, çok de¤erlidir. Bunca yat›r›m, harcama, çaba bu yüzdendir. Ancak çok do¤al ki, kirli amaçlar›yla ve kendi kültürüyle

yaratt›¤› bu futbol gösterisi, onca göz kamaflt›r›c› görüntüsünün alt›nda i¤renç bir dünyay› bar›nd›rmaktad›r. Patrick Vassort ’nun “Onmilyonlarca kifliyi mest eden böylesine güzel bir gösterinin arka plan›, genellikle mafyavari bir çirkef kuyusundan baflka bir fley de¤il.” dedi¤i, Eduardo Galeano’nun, “Profesyonel futbolda araç amaç içindir ve kurnazca yap›ld›¤› taktirde her türlü alçakl›k geçerlidir.” diye niteledi¤i futbol dünyas›; teflvik primi, rüflvet, flike, komplo, doping, küfür, yolsuzluk, flantaj, tehdit vb. kirlili¤e, suça, ahlaks›zl›¤a ait her türlü sözcükle yo¤rulmufl; fliddet, erkek egemen kültür, sald›rganl›k, fiziksel vurgu ve flovenizm ile harmanlanm›flt›r. Faflist diktatörlü¤ün kan y›kama makinesi futbol, Türkiye’de, Susurlukçu katillerin, Ali fien, Aziz Y›ld›r›m vd. silah tüccarlar› ve kaçakç›lar›n, Mehmet A¤ar gibi katliamc› fleflerin, Haluk Ulusoy, Mehmet Ali Y›lmaz vd. mafya bozuntular›n›n, bir dizi bürokrat›n oyunca¤› halinde ifllev görmektedir. Dünyada da oldu¤u gibi, kara para aklama arac› olarak kullan›lmakta, meflruiyet fonksiyonu tafl›makta, bahis/kumar gibi yan sektörlere yaslanmaktad›r. “Top yuvarlakt›r” deyifli, gayr›-meflru iliflkileri tarif eder bir içerik kazanm›flt›r. E¤itim ve sa¤l›k hizmetlerinin halktan uzak tutuldu¤u ülkemizde, spor da elit bir u¤rafl haline getirilmifltir. 36 federasyona ba¤l› lisansl› sporcu say›s›n›n 140 bini bulmad›¤› Türkiye’de, profesyonel futbolcu say›s› 6 bin bile de¤ildir. Nüfusu 70 milyona ulaflan bir ülkede, spor ve futbol böyle bir gerçekli¤in üstüne oturmufltur. Genç nüfusu hayli yo¤un Türkiye’de

futbol, kazanç ve popülarite bak›m›ndan da erkekler için ayr›ca cazip bir konum elde etmifl bulunmaktad›r. Bugün Türk milli tak›m› maçlar›n›n soka¤a ç›kma yasa¤› görüntülerine benzer bir yaflam durgunlu¤u yarat›larak izlenmesi, elde etti¤i galibiyetlerde soka¤a ç›k›l›p saatlerce gösteri yap›lmas›; hem hakim s›n›flar›n futbolu genifl kitlelerin ilgisine nüfuz ettirebilmekte hayli mesafe ald›¤›n›, hem de halk›n çok kötü flartlar alt›nda yaflam sürmesinden ötürü bu tür olaylardan “teselli” bulmaya büyük ihtiyaç duydu¤unu kan›tlamaktad›r. ‹çkiden, uyuflturucudan ve dinden farks›z bu rolle devrede olan futbol; oynamas› ve izlemesi zevkli bir spor dal› olmaktan ç›km›fl, tehlikeli bir araç haline gelmifltir. Halk›m›z› futbolun sadece futbol olmad›¤› noktas›nda ayd›nlatma görevimiz, son geliflmelerin yaratt›¤› çarp›c› tablolar ›fl›¤›nda, daha da önem kazanm›flt›r. Karfl› oldu¤umuz; bir spor dal› olarak futbol de¤il, sömürü ve zulmü perdeleme, s›n›fsal bilinci karartma, flovenizmi ve milliyetçili¤i k›flk›rtma arac› olarak kullan›lan futboldur. Taraf tutma, her türden spor karfl›laflmas›nda seyir zevki aç›s›ndan do¤al bir davran›fl biçimidir. Bunun, kimlik ve varl›¤› ispat arac› haline dönüflmesine, dönüfltürülmesine izin vermememiz gerekiyor. Kitlelerin bu histeriden s›yr›lmas›n›n tek geçerli yolu s›n›f mücadelesine at›lmalar›d›r. Yani kendi gerçek maçlar›n› oynamaya bafllad›klar› zaman sanal maçlara ilgileri azalacakt›r. Futbolun temizlenmesi ve sportif bir nitelik kazanmas› ise onu kirleten bu düzenin y›k›lmas›yla mümkün olacakt›r.


21 Haziran 4 Temmuz 2002

işçi-köylü 31

6

ILPS ve D‹SK’ten Yonca Teknik iflçilerine ziyaret ILPS Türkiye Seksiyonu ad›na konuflan Deri-‹fl Genel Baflkan Vekili Musa Servi de yapt›¤› konuflmada “örgütlülü¤ümüze yönelik sald›r›lar›n artt›¤› bu günlerde birlikte hareket etmek ve dayan›flma bilincini gelifltirmek s›n›f için hayati bir önem tafl›maktad›r. 15-16 Haziran’› yaratan iflçi s›n›f› aras›nda birlik ve beraberlik kuruldu¤unda, tek yumruk halinde gelindi¤inde sermayenin korkulu rüyas› haline gelinecektir” dedi. Kartal: D‹SK Baflkanlar Kurulu’nun ald›¤› kararlar do¤rultusunda 15-16 Haziran iflçi direniflinin 32. y›ldönümü; 15 Haziran 2002 tarihinde Tuzla Tersaneler Bölgesi’nde grevde alan Yonca Teknik Afi önünde yap›lan bas›n aç›klamas›yla kutland›. D‹SK Genel Merkez yöneticileri, Limter-‹fl yöneticileri, grevdeki Yonca Teknik iflçileri “D‹SK” pankart›yla, Halkevleri de “Üreten biziz yöneten de biz olaca¤›z” pankart›yla Ayd›ntepe Tren istasyonundan “Yaflas›n Yonca Direniflimiz”, “Yaflas›n 15-16 Haziran direniflimiz” vb. sloganlar›yla Yonca Teknik önünde kendilerini bekleyen kitle ile bulufltular. Burada da 15-16 Haziran ve direniflle ilgili sloganlar at›l›rken ‹çmeler köprüsünden de ILPS (Halklar›n Uluslararas› Mücadele Ligi) Türkiye Seksiyonu, “Yaflas›n S›n›f Dayan›flmas›”, “ILPS- Halklar›n Uluslararas› Mücadele Ligi”, Tuzla deri iflçileri de “Bir-

Gazetemizin bu köflesinde esas olarak sendikal hareketin özellikle egemen sendikal hareketin niteli¤i ve prati¤i ve muhalif alternatif “Sendikal Birlik” konusunda düflüncelerimizi ifade etmeye çal›fl›yoruz. Bunu yaparken, s›n›f›n alternatif sendikal politikalar›, yönelimleri ve örgütlenme anlay›fl ve biçimleri hakk›nda da düflüncelerimizi aktarmaya çal›fl›yoruz. Buradan ç›kar›lacak sonuçlar, ders ve tecrübeler bu alanda faaliyet gösteren sendikal ve s›n›f aktivistlerinin faaliyet ve çal›flmalar›na ›fl›k tutacak ve do¤ru bir bak›fl aç›s› ekseninde do¤ru bir yönelim gerçeklefltirmesini sa¤layacakt›r. Genelde sendikal hareketin içinde bulundu¤u durumun içler ac›s› oldu¤unu defalarca yazd›k, çizdik ve söyledik. Bunun objektif ve subjektif faktörleriyle de¤erlendirilmesi do¤ru olmas›na ra¤men, özellikle objektif nedenlerin önemli bir

lik, Mücadele, Zafer” pankart› ile “Yaflas›n halklar›n uluslararas› mücadele birli¤i”, “Yaflas›n halklar›n kardeflli¤i” vb. sloganlar›yla kitleyle bulufltular. Devrimci, sosyalist bas›n okurlar›n›n da destek verdi¤i aç›klamaya yaklafl›k 500 kifli kat›ld›. Kitle grevdeki Yonca Tersanesi’ne do¤ru hareket edince polis barikat›yla engellenmek istendi. Kararl› bir tutum sergileyen kitle polis barikat›n› aflmak isterken k›sa süreli bir çat›flma yafland›. Kararl› kitle “Sermayenin itleri, y›ld›ramaz bizleri”, “Emekçiye de¤il, çetelere barikat”, “Yonca iflçisi yaln›z de¤ildir” sloganlar›yla birbirlerine kenetlendiler. Sendika yöneticileri ile polis aras›nda uzun süre tart›flma yaflan›rken polis Yonca Tersanesine gidilmesine izin vermedi. Bunun üzerine kitle ikinci kez barikat› aflmak istedi. Ve yine k›sa süreli çat›flma ç›kt›. Bu çat›flmada kafas›na cop yiyen bir iflçinin

yer tuttu¤unu gözard› etmeden; subjektif faktörlerdeki nedenlerin can al›c› oldu¤unu, süreçte tayin edici rolü bulundu¤unu görmeliyiz. Egemen sendikal hareketin bafl›na çöreklenmifl bulunan yönetimlerin iflbirlikçi-sat›lm›fl-bürokrat sar› sendikac›lar›n hegemonyas› alt›nda bulundu¤u; hükümetler ve koalisyonlar flahs›nda iktidar›n fiili ortaklar› haline geldikleri; iflçi s›n›f› ve yoksul emekçi halk›m›za yönelen sald›r›lar karfl›s›nda sessiz ve tepkisiz kalarak egemenlerin saf›nda yer ald›klar›; böylelikle de ihanetçi bir çizgiyi sendikal harekete hakim k›ld›klar›n› biliyoruz. Buna karfl›l›k yer yer kimi sendikalarda lokal düzeylerde etkinliklerini gerçeklefltiren, iktidar olan kimi devrimci, demokratik, s›n›ftan yana yönetimlerin, yöneticilerin ve iflçi önderlerinin karfl›s›na egemenlerden önce ve onlarla kolkola yine bu iflbirlikçi hain yöne-

yüzü yar›ld›. Yap›lan tart›flmalar›n ard›ndan bas›n aç›klamas› burada gerçeklefltirildi. Aç›klamada konuflan Limter-‹fl Sendika Baflkan› Kaz›m Bak›fl; “15-16 Haziran’da grev yerindeyiz. 15-16 Haziran gelene¤ini yürütüyoruz. Bu mücadeleyi bugünden yar›na tafl›yaca¤›z. Bugün burada bunu kan›tlad›k” dedikten sonra sözü D‹SK Genel Sekreteri Musa Çam’a b›rakt›. Çam; Emperyalistler küreselleflme ad› alt›nda alabildi¤ince yay›l›yorlar. Ülkemizde iflçiler, emekçiler, köylüler gittikçe yoksullafl›yor. Sermayenin adaleti, düzeni bu. Biz 1516 Haziran direniflini yükseltece¤iz.” dedi. ILPS Türkiye Seksiyonu ad›na konuflan Deri-‹fl Genel Baflkan Vekili Musa Servi de yapt›¤› konuflmada “örgütlülü¤ümüze yönelik sald›r›lar›n artt›¤› bu günlerde birlikte hareket etmek ve dayan›flma bilincini gelifltirmek s›n›f için hayati bir önem tafl›maktad›r. 15-16 Haziran’› yara-

tan iflçi s›n›f› aras›nda birlik ve beraberlik kuruldu¤unda, tek yumruk halinde gelindi¤inde sermayenin korkulu rüyas› haline gelinecektir” dedi. Servi; emperyalizmin halklar› kölelefltirmek ve sömürmek için tek vücut fleklin-

Do¤ru de¤erlendirmeler do¤ru sonuçlara, do¤ru sonuçlar do¤ru yönelimlere götürür tim ve yöneticilerini ç›kararak bunlar› sendikalardaniflyerlerinden tasfiye etmeye çal›flt›klar›n› da görmemiz gerekiyor. Bütün bunlar do¤ru!... Ancak gerçe¤in sadece bir yönünü ve bir yüzünü göstermektedir. Bizim aç›m›zdan as›l irdelenmesi gereken yönü s›n›f mücadelesi, s›n›f sendikac›l›¤› iddias›nda bulunan, devrimci demokratik sendikal hareket oluflturma iddias›yla hareket eden güçlerin durumunun ne oldu¤u ve ne olaca¤› sorusunun irdelenmesidir. Bu kapsamda çok k›sa bir de¤erlendirmeyle ifade etti¤imizde devrimci demokratik sendikal hareketin genelde sendikal hareket, özelde s›n›f›n belirli bölükleri içinde kurumsallaflmas›n›n taktik yönelimi olarak flekillenen Devrimci Demokratik Sendikal Birlik

(DDSB)’nin alternatif sendikal görüflü yol göstericili¤inde ilk y›llarda (89-94 aras›) önemli bir kitle potansiyeliyle daha do¤rusu da¤›n›k olan potansiyelimizin toparlanmas›nda önemli bir rol oynam›fl; ne yaz›k ki bu toparlanmas›n› s›n›f içinde yayg›nlaflt›ramam›flt›r. Bunda en büyük etken sendikal birlik faaliyetinin s›n›fa yönelik bir çal›flma platformu perspektifinin kavranamamas› ve bileflenlerinin s›n›f›n özgün sorunlar›yla u¤raflma, DDSB anlay›fl›n› s›n›f içinde yayg›nlaflt›rma yerine iç gündemimizle kendini s›n›rl› tutmas›, önderli¤in iç sorunlar›n› o platformlarda aleni bir biçimde tart›flarak yeni insanlara objektif olarak kap›lar›n kapat›lmas› ve mevcut tart›flmalar›n da b›kk›nl›k düzeyine gelmesiyle pratik içindeki birçok arkadafl›n da

de davrand›¤› günümüz koflullar›nda ezilen halklar›n birlikteli¤i ve dayan›flma ruhunu gelifltirmek ve yayg›nlaflt›rmak için 37 ülkeden kat›l›mc› kitle örgütleri ile Halklar›n Uluslararas› Mücadele Ligi’nin kuruldu¤unu ve 2001 Ma-

y›s’›ndan bugüne dünya halklar›n›n ortak mücadelesi için faaliyet gösterdi¤ini sözlerine ekledi. Bas›n aç›klamas›nda ILPS’yi tan›tan bildiriler de da¤›t›ld›. Konuflmalardan sonra kitle sloganlar eflli¤inde da¤›ld›.

uzaklaflmas›na yol açm›flt›r. Gelinen noktada yaflanan objektif ve subjektif geliflmelerden dolay› yap›s›nda önemli oranda tahribatlar oluflmufltur. Bu durum ac› ve üzüntü verici bir durumdur. Üzerinde tekrar tekrar durulmas› gereken bir sorun olarak önümüzde çözümlenmesi gereken bir konudur. Bunun bilincindeyiz ve elbette onca olanaklara, iliflkilere ve do¤ru anlay›fl›m›za ra¤men bu hale gelinmesinin nedenleri bütün öznelli¤i ve nesneli¤iyle geniflçe irdelenecektir. ‹flte gelinen noktada bu tespit ›fl›¤›nda iflkollar›nda yer yer örgütlü ve da¤›n›k mevcut toparlanarak, konumland›r›lacak ve flimdilik asgari düzeyden bafllayarak, yetkinleflmifl bir örgütlenmeye tafl›narak s›n›f›n beklentileri do¤rultusunda yeniden eski pratiklerden dersler de ç›kararak olmas› gereken gücüne, potansiyeline ve etkinli¤ine kavufltu-

rulacakt›r. Ve onu ileriye tafl›yacak perspektif, örgütlenme ve mücadelesini ivmelendirecek bir hatt› hayata geçirmek hayati ve öncelikli görevimizdir. Bizi MLM hatta sokacak, s›n›fa götürecek, bizi s›n›fla bütünlefltirecek, egemen sendikal hareketi teflhir ederek s›n›ftan tecrit edecek, sendikal yönetimleri, daha genifl anlam›yla sendikalar› yeniden devrimci-demokratik etki sahas›na sokacak ve mevzileri birim birim, flube flube, sendika sendika kazand›racak olan bir kurumsal çal›flma hedefi ve görevi önümüzde durmaktad›r; bu ertelenemez bir görevdir. Buna gücümüz vard›r, potansiyelimiz vard›r ve buna yönelik do¤ru anlay›fl ve taktik yönelimlerimiz mevcuttur. Yeter ki süreçten do¤ru dersler ç›kar›p özümseyebilelim. “Birlik Mücadele Zafer” fliar›m›z›n bir kez daha gerçekleflebilirli¤i böylece sa¤lanm›fl olacakt›r.


işçi-köylü 31

7

21 Haziran 4 Temmuz 2002

Belediye-‹fl greve haz›rlan›yor ‹stanbul: ‹stanbul Büyükflehir Belediyesi ile ‹lçe belediyeleri ve Belediye-‹fl aras›nda devam eden Toplu ‹fl Sözleflmelerinin uyuflmazl›kla sonuçlanmas› üzerine arabuluculuk süreci bafllat›ld›. 2002-2004 y›llar›n› kapsayacak olan bu sözleflmede belediye iflçileri enflasyondan kaynakl› kay›plar›n› isterken Belediye baflkanlar›na da “ Hep IMF ve DB’nin direktiflerini dinlemeyin biraz da bu ülke insan›n› dinleyin ve onlar›n taleplerine kulak verin” diyerek ça¤r›da bulundular. 5 Haziran tarihinde Avc›lar, Bak›rköy, Zeytinburnu, Ümraniye, Gaziosmanpafla, Üsküdar, Bayrampafla belediyesinde örgütlü bulunan iflçiler 1 günlük ifl b›rakarak befl bine yak›n iflçi ile Merter’den Büyükflehir Belediyesine yürüdüler. Deri-‹fl, Genel-‹fl ve Yol-‹fl’in de destek verdi¤i eylemde “Bu vatan sat›l›k de¤il”, “IMF politikalar›n› kabul etmeyece¤iz” vb. dövizler ve pankartlar tafl›nd›. Burada bir bas›n aç›klamas› yapan Belediye ‹fl 2 No’lu fiube Baflkan› Hasan Gülüm; “Belediye yönetimleri ve Türkiye kamuoyu bilmelidir ki, bütün mücadelemiz bu ülkede insanca yaflama mücadelesidir” dedi. S›k s›k “söz bitti s›ra eylemde” sloganlar›n›n at›ld›¤› eylemde soka¤a ç›kma mesajlar› verildi. T‹S’lerin geldi¤i süreçle ilgili Belediye-‹fl 2 No’lu fiube Baflkan› Hasan Gülüm ve Ercan Gürünlü’nün görüfllerini ald›k -Toplu ifl sözleflmesinin geldi¤i aflamay› bize k›saca aktar›r m›s›n›z? Hasan Gülüm 1 Mart’ta bafllayan Toplu Sözleflmelerin üzerinden yaklafl›k üç buçuk ay geçti. ‹stanbul Büyükflehir’de ve ba¤l› ilçelerin tamam›nda görüflmeler uyuflmazl›kla sonuçland›. Uyuflmazl›klar›n temel nedeni-t›kanma noktas› ücrete endeksli uyuflmazl›klar. Toplu Sözleflmelerde ücretler, genel seçime endeksli olarak belirlenir. Biz Toplu Sözleflmelerde kamuda çal›flan iflçilerin ald›¤› ortalama ücreti talep ediyoruz. Bütün belediye baflkanlar› ayn› rakamda durmufl ve iflçilere karfl› ortak bir davran›fl sergiliyorlar. Biz de ortak hareket edece¤iz. ‹flverenlerin ortak hareketi iflçilerin de ortak hareket etmesinin koflullar›n›

yaratmaktad›r. Bu durum iflçiler d›¤›m›z sendikalar da bir noktaya bizim için avantajl› bir durumaç›s›ndan avantajlar da do¤ur- gelmifl durumda. Tes-‹fl yüksek dur. Yani bir bask› unsurudur. ‹flmaktad›r. Toplu Sözleflme görüfl- hakeme gitti. Yapt›¤› görüflme- veren soruna çözücü yaklaflmak melerinde ayn› aflamada oldu¤u- lerde %30 gibi bir rakam teklif zorundad›r. Olmas› gereken bumuz sendikalarla bir ortakl›k ya- edilmifl. Bu T‹S’in bitme aflama- dur. Ama böyle olmuyor. Devlet ratamad›k. Önümüzdeki günlerde s›na gelmesi demektir. Tes-‹fl ve varl›k nedenini göstererek, iflveyapaca¤›m›z eylemlerle ortak bir Hizmet-‹fl ile birleflme flans›m›z renden yana bir tutumla grevimimücadele hatt›n› örmeye çal›fla- hiç yok. Onlar›n sendikal anlay›- zi milli güvenlik gerekçesiyle erca¤›z. Yapaca¤›m›z Temsilciler fl›yla bizim anlay›fl›m›z aras›nda teliyor. Tabi ki bu bizleri y›ld›rToplant›s›’nda bir mücadele sü- çok fark var. Bu anlay›fllar uzlafl- mayacakt›r. Biz kendi öz gücürecinin karar› ç›kacak. Bir hare- mac› reformist sendikal anlay›flla müe güvence¤iz. Ve bu güçle kaketlilik yarataca¤›z. Toplu Söz- hareket ediyorlar. Onlar tama- zanaca¤›z. Bu T‹S süreci sonunda grev leflmeleri bitiremedi¤imiz du- men bizim önümüzü açmaya yörumda bir ay sonra greve ç›km›fl nelik de¤il de bizim önümüzü en- olsa da olmasa da biter. Ama göolabiliriz. Yapaca¤›m›z eylemler gelleyici bir hareket içinde tutun- nül ister ki en iyi flekilde bitsin. gerek kamuoyuna, gerekse kendi maya çal›fl›yor. Oysa Genel-‹fl’le Burada önemli olan; biz greve içimize dönük bir haz›rl›k süreci- ortaklaflma kaç›n›lmazd›r. Sorun- ç›kt›¤›m›zda pankart› aç›p oturalar›m›z ayn›. Tek nedeni sendikal cak m›y›z yoksa soka¤a m› ç›kani de içermektedir. Ercan Gürünlü (Belediye ‹fl alandaki kayg›lard›r. Baflka bir ca¤›z? Biz ancak yönümüzü sofley de¤ildir. Geçen dönem Ge- ka¤a dönersek, sorunlar›m›z› ül2 Nolu fiube Mali Sekreteri) Belediye iflkolundaki Toplu ‹fl nel-‹fl’le alabildi¤ine ortaklaflt›k. kedeki di¤er sorunlarla birlefltireAma bu görüflmelerde ne bilirsek bir tehdit unsuru olabilir Sözleflmeleri görüflhikmetse belli bir ortak- ve kazan›m elde edebiliriz. Biz 5 mesi üç ayd›r sürüyor. Haziran’da bir günlük ifl b›rakma l›k yakalayam›yoruz. Bizim d›fl›m›zda Ge-Görüflmeler sonu- eylemi yapt›k ve soka¤a ç›kt›k. nel-‹fl, Tes-‹fl ve Hizcunda anlaflma olmazsa Çok baflar›l› bir eylemdi. Beledimet-‹fl’in örgütlü olsizin tavr›n›z ne ola- ye iflçileri bir fleyi daha göstermifl du¤u yerler de var. oldu bu eylemle. Greve ç›ksalar cak? Bunlarla birlikte yaklafl›k 30 bin kifliyi kapsayacak bu sözlefl- Ercan Gürünlü meler. fiu anda arabuluculuk aflamas›nday›z. Bu süre 18 Haziran’da bitti. Ancak arabulucuyla yap›lan görüflmelerde ek süre al›narak bu süre 28 Haziran’a kadar uzat›lm›flt›r. Bu süreden sonra iki ayl›k yasal grev süresi bafllayacak. -Toplu ‹fl Sözleflmesinde neyi hedefliyorsunuz? Nerelerde t›kan›yor? T‹S’lerin t›kand›¤› konular genelde ekonomik maddelerde oluyor. Di¤er maddelerde sorun ç›kaca¤›n› düflünmüyorum. Belediye baflkanlar› bize IMF ve DB’nin Türkiye’ye biçti¤i gömle¤i giydirmek istiyor. Belediye iflkollar›ndaki ifller tafleron firmalara peflkefl çekiliyor. Biz tafleToplu ‹fl Sözleflmeleri t›kanan belediye iflçileri “söz bitti, ronlara peflkefl çektikleri ücretles›ra eylemde” diyorlar rin %10’unu bize versinler yeter diyoruz. Bizlere biçtikleri ücret Biz hizmet ifl koluyuz. Çok da ertelenme karar› da verilse ise birinci y›l %20, ikinci y›l %15. Yoksulluk s›n›r›n›n 1 Mil- fazla üretime yönelik birfley yap- yüzlerini soka¤a döndükten sonyara ulaflt›¤› günümüzde bu ra- m›yoruz. Çöp, yol, park- bahçe- ra, sorunlar›na sahip ç›kt›klar›nkam fazla bir anlam ifade etmi- ler vb. iflleri yap›yoruz. Bizim ifl- da birçok fleyin üstesinden gelekolumuzun greve ç›kmas›yla fab- cekler. Bunu çok iyi biliyorlar. yor. -Bildi¤imiz kadar›yla sizin rika iflkolunun greve ç›kmas› Bu anlamda varolan mevcut siyad›fl›n›zda belediyelerde örgütlü farkl›d›r. Bizim grevimiz 15 gü- si iktidar›n emekçi kesime yöneolan di¤er sendikalar da ayn› nü geçti¤inde yaflam› tehdit eder. lik sald›r›lar›n› bertaraf etmenin aflamada. Birlikte hareket etme Yani flehir yaflan›lmaz bir hal al›r. yolu eylemden geçiyor, sokaktan yönünde çal›flmalar›n›z var m›? Bu da iflimizin sa¤l›k ve yaflam geçiyor. Biz sokaklara yüzümüzü Bizim d›fl›m›zda az önce say- aç›s›ndan önemini gösterir. Bu çevirece¤iz.


21 Haziran 4 Temmuz 2002

işçi-köylü 31

8

Köylünün arzuhali, devletin vebali Kendi öz örgütlülükleri bulunmayan köylüler, böyle bir güçten yoksunluklar›yla zaman zaman Ziraat Odalar›n›n kap›lar›n› afl›nd›rmaktalar. Ziraat Odalar›ysa tabandan gelen bu tepkiye sessiz kalamayaca¤›ndan devlete ancak “arzuhal” mektuplar› yazmaktalar. Y›llard›r çekti¤i s›k›nt›lar türkülere söz olan köylüleri flimdilerde daha da iyi ifade eder oldu flu dizeler. “Yaz›ya pancar ekeriz/ Yaz boyu biz ter dökeriz Çay› flekersiz içeriz/ hani bizim flekerimiz” Ülkemiz emekçi halk›na bunca s›k›nt›y› yaflatanlar kimler? Ve neden böyle oluyor? Bir kez daha tekrarlamak istiyoruz; Emperyalist-kapitalist sistem girdi¤i krizleri aflmak ad›na bir “yeniden yap›land›rma” süreci bafllatt›. Ne idü¤ü belirsiz, kula¤a hofl gelen bu süreç ister “Yeni Dünya Düzeni” ister

kontrolünde çal›flmalar›n› sürdürmektedir. 1980 AFC döneminde ç›kar›lan 6964 say›l› kanuna ekle TZOB; IMF, DB ve GATT politikalar› karfl›s›nda eli kolu daha da ba¤l› duruma düflmüfltür. Aç›kças› geliflebilecek örgütlülü¤ün, muhalefetin önünü kesmek için getirilen bu ekle odan›n köylünün odas› olmad›¤› ayan-beyan ilan edilmifl, rutin iflleri yapan, Tar›m Bakanl›¤› taraf›ndan verilen görevleri yerine getiren, devletin bir yan kuruluflu kimli¤ine büründürülmüfltür. Geçmifl y›llarda daha aleni biçimde toprak a¤alar›n›n sesi olan Ziraat Oda-

Kendi öz örgütlülükleri bulunmayan köylüler, böyle bir güçten yoksunluklar›yla zaman zaman Ziraat Odalar›n›n kap›lar›n› afl›nd›rmaktalar. Ziraat Odalar›ysa tabandan gelen bu tepkiye sessiz kalamayaca¤›ndan devlete ancak “arzuhal” mektuplar› yazmaktalar. Sivas Ziraat Odas› Baflkan› Ahmet Ataman da 4 Haziran 2002’de bölgede devletin son politikalar›yla yaflanan s›k›nt›lar› dile getiren bir “arzuhal” mektubunu TBMM’ye gönderdi. Sivas Demir Çelik Fabrikas›n›n özellefltirilmeyle kap›s›na kilit vuruldu¤unu, insanlar›n ma¤dur oldu¤unu ve bunun bölgeye ekonomik anlamda çok büyük zarar verdi¤ini belirterek çözüm istedi. “Devletin yat›r›m programlar›nda yer alan fleker fabrikas›n›n arsas› istimlak edildi. Makinalar al›n›p, fleker flirketi ambar›na konuldu. 8-10 personel halen Sivas fieker Fabrikas› Müdürlü¤ünde görev yaparak, maafl almaktad›r” diyen Ataman özellefltirme bahanesiyle bölge müdürlüklerinin kapat›lmas›na, Et Bal›k Kurumu ve yem fabrikalar›n›n kap›lar›na da kilit vuruldu¤una dikkat çekti. Mektubunda kaliteli tuz üretimi-

nin yap›ld›¤› 9 tuzlan›n, Kemal Dervifl’in talimat›yla kapat›ld›¤›n›, tuzlar›n göllerde kald›¤›n›, makinelerin ‹zmir ve Erzincan’a gönderildi¤ini ve yine ayn› politikalarla Tekel Bafl Müdürlüklerinin Erzincan’a verildi¤ini ifade eden Ataman sorunlar› yerinde görmek için acilen milletvekili heyeti istedi¤ini belirtti. Sivas Ziraat Odas› Baflkan› Ahmet Ataman’›n biçare devlete yazd›¤› mektup Sivas Ankara aras› bir kazaya denk gelmezse mutlaka ulafl›r muhatab›na. Ancak orada tozlu raflara konulduktan sonra ne kadar arflivlenir bilmeyiz. Bir kez daha söylemek yerinde olacakt›r ki; tüm yaflananlar›n sorumlular› olan patron-a¤alar›n vekili olanlar bugüne kadar hiçbir zaman halk için ad›m atmam›fllard›r, dillendirdikleri flaflal› sözlerse muhalefette olmalar›ndan kaynakl›d›r. Sorunlar› yaratan egemenlerdir; çözecek, insanca bir düzeni kuracak olansa üretenler olacakt›r. Bu ba¤lamda ciddi örgütlülükler yaratmak, var olanlar› güçlendirmek üreten olanlar›n yöneten olma idealinin birinci sorumlulu¤udur.

KÖY-TÜR ‹fiÇ‹S‹ MÜCADELES‹NDE KARARLI

“Küreselleflme” vs. ad›n› als›n bugün dünya emekçi ezilen halklar›na ne getirdi¤i gizlenemez. Emperyalistlerin bafllatt›¤› bu sürecin en önemli ayaklar›ndan biri sömürge, yar›-sömürge ülkelerdeki tar›msal kamu iflletmeleri ve devlet kurumlar›n› tasfiye etmek, özellefltirmeleri dayatmak, yeni yeni yasalarla tar›m›, köylüyü felce u¤ratmak ve daralan pazarlar›n› daha da açmakt›. Bu tabloda emperyalistlerin yerli uflaklar› ülkemiz patron-a¤alar›, üzerlerine düfleni yapt›/ yap›yor. fiekeri, tütünü, çay›, f›nd›¤›, bu¤day›... üreten köylüyü feda etti uflakl›¤›na.... Köylü ise ciddi bir örgütlülü¤e sahip olmad›¤› için bireysel ya da c›l›z tepkilerle s›k›nt›lar›n› dile getirmeye çal›fl›yor. Bu noktada sesi solu¤u ç›kar gibi görünen Ziraat Odalar›na flöyle bir bakmak gerekiyor. ‹lk olarak 1963’de ç›kar›lan bir tüzükle kurulan Türkiye Ziraat Odalar› bugün Tar›m ve Köy ‹flleri Bakanl›¤›

lar› bugün burjuva partilerin yönetimi ele geçirme savafl›n›n arenas› durumunda olup köylünün derdini aç›kça ortaya koymaktan, çözüm üretmekten bihaberdir. Yerel düzeyde belli olumlu ç›k›fllar› olan odalar olsa da genel olarak patron-a¤alar›n çizdi¤i s›n›r› aflmamaktad›rlar. Devletin tar›ma yönelik tasfiye politikalar› do¤rultusunda sesleri belli anlamda mecburen ç›kmakta olan Ziraat Odalar› son dönemde kaç›n›lmaz biçimde köylünün s›k›nt›s›n› dile getirmektedir. Tabi çözümü devletten, hükümet ortaklar›ndan bekleyerek. fiu unutulmamal›d›r ki iflçiye köylüye yaflam› zindan etmede müthifl bir performans göstererek “15 günde 15 yasa” ç›kartarak emperyalizme el pençe divan duranlar tüm sorunlar›n nedenidirler, dolay›s›yla çözücüsü olamazlar. Son dönemde köylünün s›k›nt›lar›n› dile getiren odalardan biri de Sivas Ziraat Odas›.

Ankara: Köy-Tür Elaz›¤ fiubesinde kesim iflçisi olarak çal›flan 38 iflçi Tek G›da-‹fl sendikas›na üye olduklar› ve patronun sendikadan “istifa edin” teklifini kabul etmedikleri için iflten at›ld›. ‹flten at›lan iflçiler Köy-Tür Elaz›¤ fiubesi önünde oturma eylemi yapt›lar. Halen fabrikada çal›flmakta olan 140 iflçi, iflten at›lan iflçilere dönem dönem destek vermektedir. Bunu dahi kabullenemeyen patron çal›flanlara “hainler gitti. Siz kald›n›z. ‹flinize geri dönün” diyebilmektedir. Yapt›klar› eylemden bir sonuç alamayan iflçiler Ankara’ya gelerek Dikmen’de bulunan Köy-Tür Genel Müdürlü¤ü önünde 4 Haziran 2002 tarihinde bir oturma eylemi yapt›lar. Elaz›¤’dan gelen 24 iflçi ad›na iflyeri temsilcisi Emir Ali Ak ve Murat Y›lmaz Köy-Tür Genel Müdürü ile görüflmek istedi. Ancak iflçiler sadece onun avukat› ile görüflebildiler. Görüflmeden bir sonuç alamayan iflçiler kararl› olduklar›n› belirterek “ya bizi ifle als›nlar ya da hakk›m›z olan 5 milyar ile 14 milyar aras›nda de¤iflen tazminatlar›m›z› versinler” dediler. Bu görüflmelerin ard›ndan iflçilerin bir k›sm› geriye dönerken Ankara’da kalan 4 iflçi çeflitli kurumlar› dolaflarak bu yaflananlara karfl› duyarl› olma ça¤r›s› yapt›. Gazetemizi de ziyaret eden iflçilerden iflyeri temsilcisi Emir Ali Ak’›n direniflleri ile ilgili görüfllerini ald›k: Emir Ali Ak: Bizim gelifl nedenimiz patronun sendikay› istememesidir. Sendika yetkisini 2000 y›l›nda kaybetmiflti ama bizim üyeliklerimiz devam ediyordu.Yürürlükte olan bir toplu ifl sözleflmemiz vard›. Patron bunu ortadan kald›rabilmek için önce bizi ça¤›r›p istifa etmemizi istedi; sonra da “istifa etmezseniz iflten ç›kart›r›z” dedi. Biz bunu kabul etmedik. Ve iflten ç›kart›ld›k. Biz de Köy-Tür ‹dare Binas› önünde 45 günlük oturma eylemi yapma karar› ald›k. Bu süre içinde çeflitli görüflmeler yap›ld› ancak bir anlaflmaya var›lamad›. Biz de eylemimizi Ankara’ya tafl›maya karar verdik. 24 kifli buraya geldik. Çal›flma ve Sosyal Güvenlik Bakanl›¤›na ve Baflbakanl›¤a birer dilekçe verdik. Talebimiz tekrar ifllerimize geri dönebilmektir. Ekonomik s›k›nt›lardan kaynakl› 20 arkadafl›m›z geri döndü. Biz siyasi partileri, bas›n›, dernekleri gezmeye çal›fl›yoruz. Beklentimiz kamuoyunun buna duyarl› olmas›d›r. Gerekirse ürün boykotuna gidilmesidir. Tekrar oturma eylemi bafllatmay› da düflünüyoruz. Eylemlerimizi sürdürecek, sonuç al›ncaya kadar devam edece¤iz.


işçi-köylü 31

9

Bu¤day üreticisi tefeci tüccara teslim ediliyor Samsun: Bir yandan f›nd›kta yaflanan taban fiyat bekleyifli, bir yandan da hasat zaman›n›n bafllamas›na ra¤men bu¤dayda yaflanan s›k›nt›lar üreticileri kara kara düflündürüyor. Geçen sene 1 kilo bu¤day›n maliyetinin 190 bin lira olarak hesaplanmas›na ra¤men taban fiyat›n›n 160 bin lira olarak aç›klanmas› üreticileri derinden etkilemifl ve girdi fiyatlar›n›n dolara endeksli yükselmesiyle zor anlar yaflam›fllard›. Bu sene de yine ayn› s›k›nt›lar› yaflamak istemeyen bu¤day üreticileri yapt›klar› harcamalarla bir veri oluflturarak, bu¤day ve di¤er tah›l ürünlerinde olmas› gereken taban fiyatlar›n› belirlediler. Ürünlerin maliyet de¤erinin hesapland›¤› verilerde 1 kg bu¤day›n 252 bin 110 liraya, 1 kg arpan›n 239 bin 388 liraya, 1 kg fleker pancar›n›n 60 bin 453 liraya... vb. mal oldu¤u aç›kland›. Bu maliyet belirlemesinden sonra olmas› gereken taban fiyatlar› flöyle belirlendi: 1 kg bu¤day için 327 bin 743 lira, 1 kg arpa için 311 bin 205 lira, 1 kg fleker pancar› içinse 78 bin 589 lira. Evet, üreticiler girdi-ç›kt› hesaplar›yla ürünlere verilmesi gereken taban fiyatlar›n› aç›klarken, devletten henüz hiçbir fiyat aç›klamas› gelmedi. Bu belirsizlik üreticiyi tefeci-tüccar›n eline ürünü neredeyse “bedavaya” vermeye yöneltse de, TMO’dan (Toprak Mahsulleri Ofisi) gelen bir aç›klama üreticinin belini adeta büktü. Ofis, üreticinin bu¤day›n› bu sene için t›pk› tüccar gibi kendi ihtiyac› kadar al›mla s›n›rl› tutaca¤›n› aç›klad›. Bu aç›klama ise üretici için “git ürününü tefecitüccara ver”den baflka bir anlam ifade etmiyor. Üretici bir yandan taban fiyat bekleyiflini sürdürürken, daha fiyatlar aç›klanmadan ofisin yapt›¤› aç›klama ile iki kez darbe al›rken, bir de Tar›m Bakanl›¤›’n›n destekledi¤i üretici birliklerinin karfl›t uygulamalar›yla karfl›lafl›yor. Ziraat Odalar› ve üreticilerin belirledi¤i maliyetin oldukça alt›nda bir fiyat belirlemesi yapan Birlikler, bu¤day için bu sene 270 bin liray› öneriyor. Üreticiler ve odalar bu duruma tepkisini gösterirken, eme¤inin karfl›l›¤›n› alamayan üreticile-

ri zor günler bekliyor. Nitekim, taban fiyatlar›n›n aç›klanmamas› üzerine tefeci tüccara yönelen üreticiler, hasad›n %60’›n›n tamamlanmas› nedeniyle elindeki ürününü flu anda 230-240 bin liraya satmak zorunda kal›yor. Bu da bekledikleri taban fiyat›n›n 97 bin lira alt›nda ürünlerinin zarara bile olsa sat›fl› anlam›na geliyor.

ÇAYDA TABAN F‹YATI AÇIKLANDI Samsun: Üreticilerin ürünlerini verdi¤i kurulufllar›n özellefltirilmesi sürerken, flaflk›n ve periflan haldeki köylü f›nd›k, bu¤day gibi ürünlerde süren taban fiyat belirsizli¤inin bir an önce giderilmesini çaresizce bekliyor. Çaresizce diyoruz çünkü, her y›l oldu¤u gibi bu y›l da al›m kampanya

21 Haziran 4 Temmuz 2002

dönemleri bafllamas›na ra¤men birçok ürünün taban fiyatlar› halen aç›klanmad›. Ve geçen senelerde yaflananlar üreticiler için bir deneyim oluflturdu¤undan bu y›l için istedikleri taban fiyat›n›n istediklerinin çok çok alt›nda bir fiyatla belirlenece¤inden eminler. 2002 yafl çay al›m kampanyas› da 15 May›s 2002 tarihinden itibaren bafllamas›na ra¤men, üreticiler toplad›klar› çaylar› ne kadara verece¤inin 1 ay boyunca karars›zl›¤›n› yaflad›. Geçen sene 250 bin lira olan taban fiyat›n›n 400-500 bin TL’ye ç›kar›lmas›n› isteyen üreticiler ve çeflitli ziraat odalar› bu y›l için %60 dolay›ndaki zam bekleyiflini sürdürürken, bu y›l için çaya verilen taban fiyat› 310 bin TL olarak belirlendi. Böylece bir kez daha zarar

eden üretici köylüler, taban fiyat›n›n aç›klanmas›yla beklediklerinin karfl›l›¤›n› bulamad›. Bir yandan düflük taban fiyat aç›klamas› ile üreticiler eme¤inin karfl›l›¤›n› alamazken, bir yandan da 5 bin çal›flan›n›n zorunlu emekli edilece¤i Çaykur’un tasfiye edilmesi süreciyle birlikte üreticinin paras›n› ne zaman alaca¤› da bilinmezli¤ini koruyor. Ve üretici, aylar de¤il y›llar sonra alabildi¤i paras›n›n bu y›l da ayn› gerekçelerle ödenmesinin gecikece¤ini biliyor. Öte yandan taban fiyatlar›n›n aç›klanmas›na tepkiler sürüyor. Yaz›n s›ca¤›nda her türlü eziyete katlanarak çay toplad›klar›n› belirten üreticiler al›nterlerinin gasp edilmesine karfl› ç›karak haklar›n›n verilmesini istiyor.

Edremit’te zeytinciler için panel Bal›kesir/Edremit: Bal›kesir’in Edremit ‹lçesine ba¤l› Alt›noluk Beldesinde, Dünya Çevre Haftas› nedeniyle Güney Marmara Do¤al ve Kültürel Çevresini Koruma Derne¤i Körfez flubesi taraf›ndan “Yeni Maden Yasa Tasar›s› ve Zeytinliklerimiz, Ormanlar›m›z, Turizmimiz” konulu panel düzenlendi. TMMOB Ziraat Odas› Baflkan› Prof. Dr. Gürol Ergin, son y›llarda ç›kar›lan yasalar›n ç›karanlar›n yüz karas› oldu¤unu söyledi. Ç›naralt› çay bahçesinde düzenlenen panele konuflmac› olarak TMMOB Ziraat Odas› Genel Baflkan› Prof. Dr. Gürol Ergin, TMMOB Çevre Mühendisleri Odas› ikinci Baflkan› Cihan Dündar, 19. dönem Bal›kesir Milletvekili Melih Papuççuo¤lu, Gömeç Belediyesi ve Körfez Belediyeler Birli¤i Baflkan› Orhan Babayi¤it kat›ld›. TMMOB Orman Mühendisleri Odas› Genel Baflkan› Salih Sönmez›fl›k’›n oturum baflkanl›¤›n› yapt›¤› panelde Yeni Maden Yasa Tasar›s›’n›n etkileri masaya yat›r›ld›. TMMOB Ziraat Odas› Baflkan› Prof. Dr. Gürol Ergin, yapt›¤› konuflmada, “Türkiye 20 y›ldan bu yana Türkiye’den yönetilmemekte. Uluslararas› Para Fonu d›flardan yönetenlerin kabus elidir, ve Türkiye bu elle yönetilmekte. Vatan hainli¤i anlam de¤ifltirdi. Eskiden ülke aleyhine casusluk edendi. fiimdi biçim de¤ifltirerek ülke aleyhine yasalar ç›karmak, kararlar almak ve imza vermek oldu” dedi. Ergin, Türkiye’de tar›m engellenirken, Avrupa Birli¤i kendine ba¤l› ülkelerin tar›m›na verdi¤i destek primlerini art›rd›¤›n› söyleyerek “Türkiye yabanc› sermayenin her iste¤ini koflulsuz yerine getirmekte. Uluslararas› sermayenin yerli uflakla-

r› ve maflas› olanlar Maden Yasas›n› ç›kartmak istiyor. Hayvan girmeyen yerlerde maden aranmaya izin verilerek güdük sermayeye peflkefl çekilmek isteniliyor. Bu ülkeyi kendi insanlar›m›z taraf›ndan al›nan kararlara karfl› de¤il de, bu ülkeyi düflmana karfl› korusayd›k” diyerek tepkisini dile getirdi. TMMOB Çevre Mühendisleri

19. Dönem Bal›kesir Milletvekili Melih Papuççuo¤lu, daha önce Havran ‹lçesinin Küçükdere köyünde ç›kar›lmak istenilen alt›n madeninden dolay› zeytinlik alanlar›n›n korunmas› için verdikleri mücadeleden örnekler vererek, “bu tür yasalar d›fl ülkelerin istekleri ve destekleri do¤rultusunda yap›lmaktad›r. Hiçbir yarar getirmeyece¤i gibi tehlikeleri çoktur”

Yeni Maden Yasa Tasar›s›yla binlerce üreticinin zeytinlikleri yok olacak Odas› ikinci Baflkan› Cihan Dündar ise, Türkiye’nin çevre politikas› olmad›¤› gibi çevreye de¤er de vermedi¤ini söyleyerek “Türkiye’de mahkeme kararlar›na ra¤men kararlar al›n›p, çal›flmalar yap›l›yor. Dünya genelinde yap›lan bu tür çevreye zarar verici çal›flmalar do¤ay› ve insan sa¤l›¤›n› yok edecek. ‹leriki y›llarda Dünyan›n politikas›n› petrol yerine tatl› su belirleyecek. Dünya Çevre Raporu bir milyar insan›n tatl› su içemedi¤ini gösteriyor. Türkiye de böyle giderse o insanlar›n aras›nda yer alacak” dedi.

dedi. Gömeç Belediyesi ve Körfez Belediyeleri Birli¤i Baflkan› Orhan Babayi¤it, haz›rlanan Yeni Maden Yasas›na karfl› Körfez’in bir yumruk olarak mücadele edece¤ini belirterek, “uzun y›llard›r ülke siyasetçilerindeki, ülke zenginliklerini efle dosta da¤›tma zihniyetleri de¤iflmedi¤i sürece halk›n aleyhine bu tür yasalar sürekli ç›kar›lacakt›r. Bizim en büyük madenimiz halk olarak aldat›ld›¤›m›z›n bilincinde olmam›zd›r” dedi. Panel sonunda kat›l›mc›lar halk›n sorular›n› cevaplad›lar.


21 Haziran 4 Temmuz 2002

10

işçi-köylü 31

Tecrit ve izolasyona karfl› eylemler sürüyor ‹ki y›la yak›nd›r hapishanelerde süren Ölüm Orucu direnifli 8 örgüt taraf›ndan bitirilerek direnifl yeni bir evreye tafl›n›rken d›flarda da tutsak yak›nlar›, Demokratik Kitle Örgütleri tecrit ve izolasyon sürdü¤ü müddetçe eylemlerini sürdüreceklerini söylüyorlar. F tipi hapishanelere, tecrit ve izolasyona karfl› bafllat›lan direniflin yeni bir aflamaya evrilmesiyle birlikte içerde ve d›flarda hücre tipi yaflama karfl› direnifl büyüyor. Tutsaklar›n uygulamalara fiili direnifllerle cevap vermesi, tutsak yak›nlar›n›n ve çeflitli DKÖ’lerin tecrit ve izolasyona karfl› sürdürdükleri mücadeleyle birlefliyor.

kamuoyuna aç›klam›flt›. CPT’nin haz›rlad›¤› rapor ile ilgili ‹HD ‹stanbul fiubesi 11 Haziran günü aç›klama yapt›. Bas›n aç›klamas›n› yapan ‹HD Cezaevleri Komisyonu Üyesi Ahmet Taner, CPT’nin F tiplerine yaklafl›mlar›n›n bugüne kadar olumlu olmad›¤›n›, tecriti hedefleyen ve kolaylaflt›ran mimari yap›s›n›n bizzat komite taraf›ndan

larla bitirilen bas›n aç›klamas›n›n ard›ndan eylem sona erdi. Devrimci irade teslim al›namaz Devrimci tutsaklara bir sald›r› daha. Hastane, mahkeme gidifl gelifllerinde fiziki sald›r›lar, devrimci-sosyalist bas›n›n keyfi uygulamalarla al›nmamas›... gibi birçok hak gasp› uygulamalar› ile yüz yüze kalan tutsaklar flimdi de gardiyanlara “komutan›m” dedirtilmeye zorlanarak teslim al›nmaya çal›fl›l›yor. 11,12 Haziran günü Ulucanlar Hapishanesinde Ongun Yücel isimli tutsak 50 kadar gardiyan›n sald›r›s›na u¤ram›fl, s›rt›ndan ve kafas›ndan; di¤er tutsaklar da çeflitli yerlerinden darp alm›fllard›r. Ölüm Orucu gazilerine tutuklama Tecrit ve izolasyona karfl› bafllat›lan Ölüm Oruçlar›nda Wernicke korsakoff hastal›¤› tan›s› konularak 6 ayl›¤›na tahliye edilen tutsaklar hakk›nda ilgili Cumhuriyet Baflsavc›l›klar› “yakalama emri” ç›kart›yor. Bu tutsaklardan Sema Türkdo¤an ‹stanbul 6 No’lu DGM taraf›ndan idam cezas› verilerek tutuklan›rken, ‹sa Çad›rc› adl› tutsak da asker kaça¤› oldu¤u gerekçesiyle askere al›nd›.

Hücre ve tecriti yenece¤iz Tutuklu ve Hükümlü Yak›nlar› Birli¤i (TUYAB) 8 Haziran günü ‹stiklal Caddesi Mis Sokak’ta Ölüm Oruçlar›n›n bitirildi¤ini ve çocuklar›n›n içeride, ailelerin ise mücadeleyi d›flar›da sürdürmeye devam edeceklerini aç›klad›lar. “Hücre ve tecriti yenece¤iz”, “Hücre tipi yaflama hay›r” yaz›l› dövizleri açan tutsak yak›nlar› evlatlar›na dayat›lan a¤›r tecrit koflullar›n›n kald›r›lmas›n›, gasp edilen haklar›n verilmesini, iyileflme flans› mümkün olmayanlar›n tekrar hapishanelere al›nmas›ndan vazgeçilmesini de istediler. Toplumun vicdan›na seslenen aileler tecrit k›r›l›ncaya ve gasp edilen haklar verilinceye kadar mücadelelerine devam edeceklerini söyleyerek da¤›ld›lar. Hücreler kapat›l›ncaya kadar Avrupa ‹flkenceyi Önleme Komitesi (CPT)’nin 2-14 Eylül 2001 tarihleri aras›nda gerçeklefltirmifl oldu¤u Türkiye ziyaretinde F tipi hapishaneler, ‹mral› Kapal› Hapishanesi ve Islahevleri konusunda haz›rlad›¤› raporu 24 Nisan 2002 tarihinde TC hükümetinin izniyle

desteklendi¤ini söyledi. “F tipi cezaevleri insan ve mahpus haklar›na ayk›r›d›r ve gerçek çözüm bu cezaevlerinin bir an önce kapat›lmas›d›r” diyerek ‹HD’nin sorun karfl›s›ndaki tutumunu da ifade eden ‹HD Cezaevi Komisyonu Üyesi Ahmet Taner, mücadelelerini F tipleri kapat›l›ncaya kadar sürdüreceklerini vurgulayarak bas›n aç›klamas›n› bitirdi. TAYAD’l› ailelerden F tipi protestosu 5 Haziran 2002 tarihinde Eminönü Merkez Postanesi önünde bir bas›n aç›klamas› yapan TAYAD’l› aileler yetkilileri ve kamuoyunu duyarl› olmaya ça¤›rd›. TAYAD ad›na aç›klamay› okuyan Asaf Harman; 600’lü günleri geride b›rakan ve 92 kiflinin ölümüyle sonuçlanan Ölüm Orucu eylemine medyan›n yeterince duyarl› olmad›¤›n›, hatta ölümleri bile haberlefltirmediklerini belirtti. Asaf Harman; “bu sald›r›lar IMF’nin direktifleri do¤rultusunda tüm halka yap›lmaktad›r. Onun için kendisine insan›m diyen herkesi bu sald›r›lara karfl› sessiz kalmamaya ça¤›r›yoruz” dedi. Sloganlar ve alk›fl-

Temel hak ve özgürlükten yana olan herkese sesleniyoruz Ülkemizde yaflanan son geliflmeler ve F tipi yaflama karfl› tecritin kald›r›lmas› içerikli 15 Haziran 2002 tarihinde KESK toplant› salonunda bir bas›n aç›klamas› gerçeklefltirdi. Ülkenin F tiplefltirilmesine karfl› insanlar›n birlikte, onuruyla yaflamas› için herkesi savunduklar›n› sahiplenmeye ça¤›ran çeflitli sendika ve sendika yöneticileri ortak imzalad›klar› metinle bu yöndeki çal›flmalara bafllad›klar›n› belirttiler. D‹SK Genel Sekreteri Musa Çam’›n bas›n metnini okumas›ndan sonra s›ra-

s›yla TMMOB Yönetim Kurulu Üyelerinden Mehmet Görebe ile Celal Befliktepe ve Haber-Sen Genel Baflkan› Kemal Kelefl bir konuflma yapt›lar. ‹nsan onurunun ayaklar alt›na al›nd›¤›na, hiçbir ekonomik program›n emekçilerin yarar›na olmad›¤›na, 2 y›ld›r hapishanelerde devlet eliyle tam bir insan k›y›m› yap›ld›¤›na dikkat çekilen aç›klama; “Hak ve özgürlükleri savunanlar, insanlar› yaflatal›m diyenler, tecrite hay›r diyenler...” savunduklar›n› sahiplenmeye ça¤›r›larak bitirildi. Yeniden Mektup Yeniden ayn› kararl›l›kla tecriti protesto eden mektuplar Galatasaray Postanesinden Adalet Bakan› Hikmet Sami Türk’e 14 May›s günü gönderildi. ‹stanbul ‹nsan Haklar› Derne¤i’nin giriflimleriyle gerçekleflen eyleme kat›l›m›n az olmas›na ra¤men yeniden bafllamas› umut verici. Tutsak yak›nlar›n›n da destek verdi¤i mektup eyleminde insan haklar› savunucular› mücadelenin F tipi hapishaneler kapat›lana dek devam edece¤ini belirttiler. T‹HV’den bir kez daha “destek” ça¤r›s› CMUK’un 399. maddesine göre hapishane koflullar›nda tedavileri mümkün olmayan tutsaklar›n tedavisine katk›da bulunan T‹HV çal›flanlar›, masraflar› karfl›lamakta güçlük çektiklerini belirterek bir kez daha “destek olun” ça¤r›s›nda bulundular. Maddi olanaks›zl›klar nedeniyle vitaminler ve yüksek protein içeren mamalar› dahi karfl›lamakta güçlü çeken T‹HV, en fazla kullan›lan ve en çok ihtiyaç duyulan ilaç listesini de yay›nlayarak maddi yard›m›n yan›nda ilaç yard›m›n›n da yap›labilece¤ini söylediler. ‹laç listesi flu flekilde s›ralan›yor: Vitaminler: B1 tablet, yüksek doz B1 içeren tabletler, B1-B6-B12 ve C vitamini kapsayan ilaçlar, A vitamini, E vitamini, Folik asit tablet, demir preperatlar›, polivitaminler, Calcium sandoz Psikiyatri ilaçlar›: Efexor tablet, Lustral tablet, Zyprexa tablet, Remeron tablet, Atarax sirop ve tablet, Dogmatil tablet, Prozac Mide ilaçlar›: Omeprazol, Lansor Tablet, Famodin tablet, Metsil tablet Antibiyotikler: Klasid tablet, Tarvid tablet, Ampicina kapsül, Cliacil tablet, Sefazol Flakon Fizik tedavi ilaçlar›: Celebrex tablet, Etol tablet, Voltaren tablet, Dikloron tablet, Lasonil pomad, Naprasyn Forte, Apranax forte, Sirdalud, Myorel tablet.


işçi-köylü

31

Gerilla’dan köylülere propaganda H. Merkezi: Sivas’›n Koyulhisar ilçesine ba¤l› Güzelyurt köyünde 50’ye yak›n gerilla köylüleri meydanda toplayarak propaganda yapt›. Akflam saat 21:00 s›ralar›nda Ordu ile Giresun il s›n›r›na 65 kilometre uzakl›ktaki da¤ köyü Güzelyurt köyüne gelen gerillalar, propaganda yapt›ktan sonra köyün elektriklerini keserek köyden uzaklaflt›lar. Gerillalar›n köyden ayr›lmas›yla Sivas’tan bölgeye çok say›da jandarma, komando ve asker y›¤›na¤› yap›ld›. Z›rhl› araç ve skorsky helikopter destekli operasyonda herhangi bir çat›flma yaflanmad›.

Tokat’ta cezaland›rma Burjuva bas›nda ç›kan bir habere göre; Tokat Merkez’e ba¤l› S›rçal› Köyüne giden TKP/ML T‹KKO gerillalar› köyden Muharrem H›z adl› kifliyi yanlar›na alarak köyden uzaklaflt›lar. Bas›na yans›d›¤› kadar›yla ailenin karakola haber vermesinin ard›ndan bafllat›lan operasyonda S›rçal› köyü k›rsal kesiminde, Muharrem H›z ölü olarak bulundu.

Amasya Hasabdal Köyünde çat›flma K›fl›n bitip bahar›n yaza evrilmesiyle Karadeniz’de faaliyet yürüten gerillalar›n bölgede, yoksul emekçi Karadeniz halk›n›n ba¤r›nda oldu¤una dair haberler de gelmeye bafll›yor. Geçti¤imiz haftalarda Amasya’dan gerillaya dair gelen haber de bir çat›flma haberiydi. Amasya Hasabdal köyü civar›ndaki DHKC gerillalar› ve devletin kolluk güçleri aras›nda ç›kan çat›flma bir saat sürdü. Alt› gerillan›n çembere al›n›p “teslim ol” ça¤r›lar›na ateflle karfl›l›k vermesiyle h›zlanan çat›flma gerillalar›n kay›p vermeden, ormanl›k alana çekilmeleriyle sona erdi.

Bombal› eylem H. Merkezi: 7 Haziran’da Beyaz›t Meydan›’nda bombal› eylem yap›ld›. Turistlerin yo¤un oldu¤u bölgede gerçekleflen eylemi “Ölüm Orucu Tugaylar›” üstlendi. Sultanahmet’te ö¤len vakitlerinde yap›lan eylemi üstlenen “Ölüm Orucu Tugaylar›” yapt›klar› aç›klamay› elektronik posta yoluyla bas›na da¤›tt›lar. “Ölüm Orucu Tugaylar›” aç›klamas›nda “F tiplerinde iflkence ve izolasyona son verilsin tecrite son verilmedi¤i koflullarda turistik bölgelerde bombal› eylemlerinin sürece¤ini” belirttiler. “Ölüm Orucu Tugaylar›” ad›na daha önce de ‹stanbul’un çeflitli semtlerinde ayn› nitelikte eylemler gerçeklefltirilmiflti.

11

21 Haziran 4 Temmuz 2002

Memik Horuz’a yönelik komplo sonuçland› Ankara: Gazetemiz ‹flçi-köylü çal›flan› Memik Horuz kendisine yönelik bir komplo yüzünden bir y›ld›r Sincan F Tipi Hapishanesi’nde tutuklu bulunuyordu. Ankara 2 No’lu DGM’de yarg›lanan Horuz’un karar duruflmas› 12 Haziran 2002 tarihinde yap›ld› ve dava sonunda Memik Horuz suçlu bulunarak TKP/ML T‹KKO üyesi oldu¤u gerekçesi ile 15 y›l a¤›r hapis cezas›na çarpt›r›ld›. Özgür Gelecek gazetesinde yay›mlanan bir ropörtaj› yapt›¤› iddias› ile yarg›lanan Horuz ve avukatlar› söz konusu ropörtaj› Horuz’un yapmad›¤›n› defalarca kan›tlamalar›na ra¤men devletin kolluk güçlerinin itirafç›lar› kullanarak tasarlad›¤› komplo amac›na ulaflt›. Sadece itirafç› san›klar Erol Çetin ve ‹rfan Durmufl’un yalan beyanlar›n› dikkate alan mahkeme adalet sisteminde çarklar›n nas›l döndü¤ünü bir kez daha herkese gösterdi. ‹tirafç› Erol Çetin

mahkemede sürekli çeliflkili ifadeler vererek yap›lmak istenenin piflmanl›k yasas›ndan yararlanmak için kurgulanan bir komplo oldu¤unu göstermiflti. Memik Horuz’la tan›flmalar›n› üç kez farkl› farkl› anlatan Çetin, bunlar›n söylendi¤i her duruflmada “okuma yazma bilmiyorum. Tarihleri kar›flt›rm›fl olabilirim” diyerek ifadelerinin ne kadar ezbere ve düzmece oldu¤unu a盤a koymufltu. Ropörtaj›n Eylül ay›nda yap›ld›¤›n› anlatan iftirac› san›k o tarihlerde Horuz’un ‹stanbul’da bir panele kat›ld›¤›n›n ve bunun emniyet kay›tlar› ile ortaya ç›kmas›n›n ard›ndan da yine ayn› gerekçeleri sunarak yanl›fl hat›rlad›¤›n› söylemiflti. Ancak tüm bu manevralar›na ve insanl›¤›n› satmas›na ra¤men hizmet etti¤i mahkeme kendisine de 12 y›l 6 ay a¤›r hapis cezas› verdi. Memik Horuz son mahkemesinde yapt›¤› savunmada hiçbir örgütün üyesi olmad›¤›n› ancak y›llard›r gazetecilik yapmas›ndan dolay›

Memik Horuz kimli¤inin birçok insan taraf›ndan bilindi¤ini belirterek beraatini istemiflti. Bu istemi reddeden mahkeme hukuksal anlamda bir delil yerine geçmeyen ve çeliflkilerle dolu ifadeleri göz önüne alarak Memik Horuz’a 15 y›l ceza verdi. Mahkemenin bu flekilde sonuçlanmas›n›n ard›ndan salondan ç›kar›lan Memik Horuz “Bask›lar bizi y›ld›ramaz”, “Devrimci bas›n susturulamaz” slogan-

lar›n› att›. Horuz ve avukatlar› bu karara itiraz ederek gerekli ifllemleri bafllat›rken ‹flçiköylü gazetesi bu konuda yapt›¤› aç›klamada bu karar›n Türk adalet sisteminin nas›l çal›flt›¤›n› gözler önüne serdi¤ini söyleyerek karar› protesto etti. Ayr›ca Ankara Devrimci Sosyalist Bas›n Platformu da yine yaz›l› bir aç›klama ile devrimci bas›n›n bu tür sald›r›larla susturulamayaca¤›n› belirtti.

Mersin’de ad› konmam›fl OHAL Türkiye’nin yo¤un göç alan bölgelerinden biri olan Mersin’de de devlet özellikle son süreçte bask› ve terörünü t›rmand›rm›fl durumda. Newroz kutlamalar›nda yaflananlar hala belleklerdedir. ‹ki kiflinin katledildi¤i kutlamalarda devlet, tüm pervas›zl›¤›yla sald›rm›fl, birçok insan›n yaralanmas›na neden olurken, yüzleri bulan gözalt›lar›n ard›ndan 29’u çocuk olmak üzere toplam 245 kifliyi de tutuklayarak hapishaneye göndermifltir. Üzerinden aylar geçmesine ra¤men Newroz bask›nlar›, gözalt› ve tutuklamalar› devam ediyor. Özellikle Kürt halk›n›n yo¤un olarak yaflad›¤› yerlere bask›nlar düzenleyen polis ve jandarma T. Kürdistan›’n› aratmayacak uygulamalarda bulunuyor. Yak›n› Newroz’dan dolay› hapishanede olan ailelerle yapt›¤›m›z söyleflilerde bask›lar› “devlet köylere geri dönüflü sa¤lamak için bu kadar yo¤un sald›r›yor” tarz›nda de¤erlendiriyorlar. Ayr›ca Newroz olaylar›n›n ard›ndan valilik bütün iflportac›lar› kald›rarak iflportac›lar derne¤ini de kapatt›rm›flt›r. Yüzlerce insan›n iflsiz kalmas› anlam›na gelen bu uygulama ile geçimini bu yolla sa¤layan insanlar flimdi ne yapa-

caklar›n› düflünüyorlar. Bu y›l 1 May›s’›n Mersin’de kutlanmas›na izin verilmemesinin nedeni de iflportac›lar olarak gösteriliyor. “Sol örgütler iflportac›lar› provoke ederek Newroz’da yapamad›klar›n› yapmaya çal›flacaklar” gerekçesiyle 1 May›s’›n kutlanmas›na izin verilmemifltir. Yine Kürt halk›n›n yo¤un olarak bulundu¤u mahalle ve semtlerin girifl ç›k›fllar› akflam belli bir saatten sonra tutularak, kimlik kontrolleri yap›larak keyfi gözalt›lar yaflanmaktad›r. Mahalleye giren araçlar durdurularak insanlar aramalardan ve kimlik kontrollerinden geçirilmekte. AB yolunda h›zl› ad›mlar atan TC’nin att›¤› bu ad›mlar›n niteli¤i yukar›da s›n›rl› örneklerden de anlafl›laca¤› gibi faflizmin koyulaflt›r›lmas›ndan baflka bir fley de¤ildir. Devlet bir yanda OHAL’i kald›rd›¤›n› söylerken di¤er taraftan da kendisi için tehlikeli gördü¤ü yerlerde ad›n› resmilefltirmedi¤i OHAL uygulamalar›n› hayata geçiriyor. “MEYDANI BOfi BULDUNUZ!..” Bu sözler 6 Haziran günü dev-

rimci, sosyalist bas›n›n Mersin’deki bürolar›n› basan polise ait. Bürolar› talan ederek arflivlerdeki yay›nlar› y›rtan polis o esnada bürolarda bulunan okurlar› da tehdit etti. Bask›nlar s›ras›nda gözalt›na al›nan Ekmek ve Adalet Gazetesi’nin Mersin temsilcisi tutuklanarak hapishaneye konuldu. Mersin polisinin hukuk tan›maz tutumlar› bunlarla s›n›rl› de¤il. 8 Haziran akflam› saat 22:00 civar›nda evine gitmekte olan Devrimci Demokrasi gazetesi okuru P›nar Günefl bildik yöntemlerle siyah renkli Do¤an marka otomobile zorla bindirilerek araziye götürüldü. ‹flkenceye maruz kalan Günefl’e “meydan› bofl buldunuz... Bir dahakine böyle olmaz!” denildi. Mersin polisinin uygulamalar›n› ve geliflmeleri kamuoyuna duyurmak için, Devrimci Demokrasi, Yeniden At›l›m, F›rat’ta Yaflam ve ‹flçi-köylü gazetelerinin Mersin Temsilcileri bas›n aç›klamas› yapt›. Bask›lar›n ve tehditlerin kendilerini y›ld›ramayaca¤›n› vurgulayan temsilciler kamuoyunu duyarl› olmaya ça¤›rd›lar.


12

21 Haziran 4 Temmuz 2002

işçi-köylü

31

Turhal’da göç ma¤duru olmak; aç sefil periflan olmak. . Topraklar›m›z bir yandan geriye göç, bir yandan göç (zorunlu) ma¤durlar›n›n kan›yla, gözyafl›yla sulanmakta. Köyüne dönmenin endiflesiyle yaflayaca¤› bask›n›n, iflkencenin hesab›n› yapan Dersimli, Batmanl›, Hakkarili bir köylünün yaflad›klar› yine göç etmek zorunda kalan bir Tokatl› köylünün yaflad›klar›na hiç de yabanc› de¤il asl›nda. Yaflayanlar için çok fley ifade eden, y›llard›r çekilen bask›n›n, iflkencenin, ambargonun, zorla göçün aç›ktan ad›d›r OHAL. Diyarbak›r’dan Dersim’e, Batman’dan Hakkari’ye uzanan bölgede OHAL yasalar›nca devlet katleder, yakary›kar, koruculuk dayat›r. Tabi bunlar›n karfl›s›nda kimse hiçbir hak hukuk iddia edemez. Çünkü oralar›n hali baflkad›r, OHAL’dir. fiimdiyse gerek AB’ye girme masallar›yla gerek PKK’nin girdi¤i son yönelimle Dersim ve Hakkari’de OHAL kald›r›ld›(!) Di¤er illerde ise sürüyor. B›rakal›m bölgede az çok politik bilinci olanlar› s›radan insanlar bile flunu itiraf etmekte: “OHAL’in ad olarak kalkmas› birfley ifade etmiyor. Ayn› bask› yine sürecektir. Devlet önce burdaki insanlar› insan yerine koymak zorunda.” Bölgede “terörün bitti¤i”(!) “huzur ve güvenli¤in” sa¤land›¤› naralar›n› atanlar, hala devlet terörünü sürdürmekte, büyük bir özlem ve endifleyle köylerine dönenlerin huzurlar›n› kaç›rmakta, güvenliklerini tehlikeye atmakta. Y›llar önce göç ettirildikleri büyük flehirlerde köylerine olan hasretinden ölen ya da bir gece vakti gizlice köyüne gidip, son nefesini köyünde vermenin heyecan›yla yola düflen, daha köyüne varamadan son nefesini veren nice insan›m›z oldu, say›s› bilinmez. Devletin “OHAL kalkt›”, “terör bitti(!)”, “herfley güllük gülistanl›k” demagojilerine inanmasalar da köylerine geriye göç eden Kürt halk›n›n say›s›nda belli bir art›fl yaflanmakta.

Evi, tarlas›, korucularca iflgal edilen, mals›z davars›z memleket havas›yla yo¤urdu¤u kuru ekme¤e talim edecek yoksul Kürt köylüsünün can› yine çok yanacak. “Göçsem mi, göçmesem mi?” ikileminde kalanlar flimdi “köyüme geri dönsem mi, dönmesem mi” aras›nda gidip gelmekte. Topraklar›m›z bir yandan geriye göç, bir yandan göç (zorunlu) ma¤durlar›n›n kan›yla, gözyafl›yla sulanmakta. Köyüne dönmenin endiflesiyle yaflayaca¤› bask›n›n, iflkencenin hesab›n› yapan Dersimli, Batmanl›, Hakkarili bir köylünün yaflad›klar› yine göç etmek zorunda kalan bir Tokatl› köylünün yaflad›klar›na hiç de yabanc› de¤il asl›nda. Daha önceden de çokça yazd›k, bölgede devrimci, komünist parti ve örgütlerin yürttü¤ü gerilla faaliyeti devletin de bölgeye yo¤unlaflmas›n› beraberinde getirmiflti. Gerillan›n halkla bütünleflmesinden azrailden korkar gibi korkan devlet, T. Kürdistan›’nda yaflanan boyutta olmasa da OHAL yasalar›na ihtiyaç duymadan ayn› bask› ve zulmü uygulamaktad›r. Özellikle 1997’den sonra Tokat ve Almus köylerinde yaflayan insanlardan korucu olmak istemeyenler, çocu¤u akrabas› gerillada olanlar, devletin hesaps›z kurflunlar›na gelmek istemeyenler, evini tarlas›n› satmaya dahi f›rsat kalmadan göç etmek zorunda kald›lar. Evleri, ah›rlar› yak›lmad› ama yayla yasaklar›yla onlar›n da ocaklar› söndürüldü. Gözalt›na al›nd›lar, tutukland›lar, tehdit edildiler silah almak zo-

runda b›rak›ld›lar. Gün geldi vuruldular, birbirlerine düflman kesildiler vs. Kimi ‹stanbul, ‹zmir gibi büyükflehirleri kimi Tokat ve ilçe merkezlerini yol eyledi. Daha

kondularda 20-25 milyon kiray› verip, kar›n doyurmak için 3-5 milyonluk yevmiyelerle 12 saatli¤ine çevre köylere çapaya gitmekteler. Hayvanlar›n› yayla-

yor, “Ali de, Mehmet de, Fadime de, ayn› dertten yang›n, Mescit’liyim. Köyümüz çok güzeldi. Önceden beri çok göç olmufltu. Yine de köye, yaylaya giden

bir teyze. Yaylalar› Topçam’m›fl, gözleri doluyor oralar› anlat›rken. 15 milyon kira veriyor ev dahi denemeyecek gecekondusuna. Ve bafll›yor anlatmaya; “köyde

Y›llar önce göç etti rildikleri büyük flehirlerde köylerine olan hasretinden ölen ya da bir gece vakti gizlice köyüne gidip, son nefesini köyünde vermenin heyecan›yla yola düflen, daha köyüne varamadan son nefesini veren nice insan›m›z oldu, say›s› bilinmez. dün yoksul Kürt köylüsünün yaflad›klar›n› daha iyi anlar oldular, art›k adlar› ayn›yd›, zorunlu göç ma¤durlar›. Ad› konmam›fl OHAL’in ma¤durlar›ndan ‹stanbul, ‹zmir gibi illere göç edenlerden kimi bir simit tezgah›nda o günün ekmek paras›n› ç›karma telafl›nda, kimi saatlerce çal›flt›¤› tekstil atölyesinde insan oldu¤unu unutmakta ya da kap›c›l›k yaparak zenginlerin ayak bast›¤› merdivenleri silmekte. Tokat ve ilçe merkezlerine göç edenlerse ev demeye bin flahit gece-

lar›nda otlatamayan, bahçesini sulayamayan köylüler, göç eyledikleri topraklarda adeta açl›ktokluk savafl› vermekte. Kimi Mescit’den, kimi Sar›tarla’dan, kimi Çöre¤ibüyük’ten, Gevrek’ten, Serince’den... göç yolunu Turhal’da noktalayan ve 3-4 y›ld›r Turhal’da yaflamaya ayak direyen iki köylü kad›n›n dilinden s›k›nt›lar›n› dinlemek, aktarmak fazlas›yla özetliyor anlatacaklar›m›z›: Devletten çekmifllikleriyle sak›n›yorlar adlar›n› aç›kça yazd›rmaktan. “Bofl ver ad›m›” di-

olurdu 3-5 seneye kadar. Yaylaya ç›kmak yasak, köye desen can korkusu, jandarma korkusu gidemiyoruz. fiimdi Turhal’day›z. Kiminin inekleri var, burda köy yaflant›s›n› sürmeye çal›fl›yor. Kimi de çocuklar›n›n ‹stanbul’dan gönderdi¤i üç kurufla mahkum. ‘Teröre destek veriyorsunuz, gitmeceksiniz’ diyor Alay Komutan›. Zaten çok can›m›z› yakt›. Allah›ndan bulsun.” Ve yazlar› Zile’ye çapaya giderek yafll› kocas›na ve çocuklar›na bakmak zorunda kalan

de mal›m-davar›m yoktu. Da¤dakiler gelirdi baz›. Ne bileyim hiç bir kötülüklerini görmedik. Muhbirlik edene zarar verirlermifl. ‹çlerinde tan›d›klar›m›z da vard›. Dilek vard›, o s›ra bana ad›n› baflka demiflti. Oturup konuflurdular. Sonra çekip giderdiler. Sonra jandarma gelir adam yerine komazd› bizi. Ad›m›z, ‘terörden kaçt›.’ Oysam onlara ekmek veriyoruz diye kaç›rtt›lar bizi. S›rt›m›z kuvvetli de¤ildi ki karfl› dural›m. fiimdi buralarda aç ve sefil, periflan›z.”


21 Haziran 4 Temmuz 2002

13

işçi-köylü 31

Adapazar› fieker Fabrikas› tasfiye ediliyor Cumhuriyet tarihinin 5. fabrikas› olarak kurulan bu fabrika 17 A¤ustos 1999 depremine kadar ülke ekonomisine büyük katk›lar sunmufltur. Fabrikan›n depremde hasar görmesini f›rsat bilen emperyalizm uflaklar› fabrikan›n kapat›lmas› için raporlar haz›rlam›fl ilgili kurumlara bildirmifllerdir.

Çal›flt›klar› Adapazar› fieker Fabrikas›n›n kapat›lma karar›na karfl› fabrikay› terketmeyen iflçilerin ortak düflüncesi karar›n IMF’nin dayatmas› oldu¤u yönünde.

Kartal: Adapazar› fleker fabrikas› 57 bin 719 metrekare üzerine kurularak 1953 tarihinde iflletmeye aç›lm›flt›r. Kuruluflunda pancar iflleme kapasitesi günlük 1800 ton iken 1961 y›l›nda 3 bin tona, 1980 y›l›nda ise 6 bin tona ç›kar›lm›flt›r. Cumhuriyet tarihinin 5. fabrikas› olarak kurulan bu fabrika 17 A¤ustos 1999 depremine kadar ülke ekonomisine büyük katk›lar sunmufltur. Fabrikan›n depremde hasar görmesini f›rsat bilen emperyalizm uflaklar› fabrikan›n kapat›lmas› için raporlar haz›rla-

m›fl ilgili kurumlara bildirmifllerdir. IMF ve DB politikalar›n› ülkemizde hayata geçirenler, bofl durmam›fl Özellefltirme Yüksek Kurulu 15 Nisan 2002 tarih ve 2002/06 karar› ile Adapazar› fieker Fabrikas› Afi’nin tasfiye edilmesine karar vermifllerdir. fieker fabrikas›n›n kapanmas› ile Sakarya ili yaklafl›k 200 trilyon lira katma de¤erden mahrum olacak. Ailesi, efl ve çocuklar›yla birlikte pancardan ve flekerden ekmek yiyen yaklafl›k 20 bin aile periflan olacak. Henüz depremin yaralar› sar›lmadan fleker fabrikas›n›n kapat›l-

mas›yla Adapazar› halk› devletten bir darbe daha yiyecek. Tek istedikleri ifllerine geri dönmek olan fleker fabrikas› iflçileri al›nan tasfiye karar›ndan sonra 21 May›s 2002 tarihinden itibaren fabrikay› terketmeme eylemi bafllatt›lar. Hergün 25’er iflçi nöbetlefle fabrikada duruyor. ‹flçiler geceleri de fabrikadalar. ‹flçi-köylü gazetesi olarak iflçilerin bu hakl› direniflini sahiplenmek, seslerini kamuoyuna duyurmak amac›yla Adapazar›’na giderek iflçilerin görüfllerini ald›k. BU SALDIRIYI IMF’N‹N DAYATMASI OLARAK GÖRÜYORUZ ‹flçi- Melih Öztürk: Biz bu sald›r›y› IMF’nin dayatmas› olarak görüyoruz. Adamlar bizden üretmeyen bir Türkiye istiyor. Türkiye, yönetilenler taraf›ndan bugün 200 milyar dolar borçland›r›lm›flt›r. Buna karfl›n bizim gelirimiz 80 milyar dolar gözüküyor. Bu gelirle borcumuzu nas›l ödeyebiliriz? Bu dalavere politikalar› sonucunda adamlar taviz vermek zorunda kalm›fl.

Tokat E¤itim-Sen’den coflkulu piknik Turhal: Bir e¤itim y›l›n› daha mesleki, demokratik ve sendikal haklar›n› alman›n çabas›n› vererek dolduran Tokat E¤itim-Sen’e üye emekçiler 8 Haziran 2002 Cumartesi günü bir piknik düzenlediler. Bölgede yaflanan devlet teröründen sürgünlerle nasibini alan emekçiler herfleye ra¤men birlikteliklerini, örgütlülüklerini koruma çabas›ndalar. E¤itim-Sen Tokat fiubesinin organize etti¤i pikni¤e Turhal, Refladiye ve Niksar flubelerinin yan›s›ra flubesi olmayan ilçelerden de kat›l›m oldu. SES’li emekçilerin de yer ald›¤› pikni¤e yaklafl›k 100 kifli kat›ld›. Tutulan araçlarla Niksar Çamiçi piknik alan›na ulaflan emekçilerden sürgün ma¤duru bir konuflmac› büyük bir çaba ve özverili bir çal›flma sonucu mesleki iflkollar›nda yetki al›fllar›n›n coflkusunu dile getiren bir konuflma yapt›. Yemyeflil a¤açlar›, temiz havas›yla e¤itim ve sa¤l›k emekçilerine mekan olan Niksar-Çamiçi koca bir y›l›n yorgunlu¤unu atan emekçilerin birlikteli¤iyle daha bir güzelleflti. Piknik alan›nda yap›lan sabah kahvalt›s›n›n ard›ndan, türkülerle, halaylarla, elliklerle flenlenen emekçiler Ahmed Arif’ten Naz›m Hikmet’ten okuduklar› sevda ve kavga fliirleriyle birlikteliklerini perçinlediler. Ö¤len yenen ortak yemekten sonra düzenlenen bilgi yar›flmas›yla Türkiye ve dünya gündemlerine an›msatmalarda bulunan e¤itim emekçilerinin pikni¤i akflam saat 18:00 civar›nda sona erdi.

Eskiden savaflta adam tank›-topu ile gelip iflgal ediyorsa flimdi bu de¤iflmifltir. fiimdi ne yap›yor? Arazini sat›n al›yor, fabrikan› sat›n al›yor. Emperyalizmin flimdiki iflgali böyle. Biz iflçiler fabrikay› terk etmeyece¤iz. Buralar bizim kalelerimiz. Bizlerin kurtuluflu üretmekten geçer. Bizim buradaki beklentimiz bu fabrikan›n aç›lmas›. Adapazar› deprem görmüfl bir bölge. Ekonomik olarak çökmüflüz. Bir de bu fabrikay› kapat›rlarsa tamamen batar›z. Halk›n ve hüküme-

tin duyarl› olmas›n› istiyoruz. Fabrikam›z aç›l›rsa bu, Adapazar›’na ve Türkiye’ye katk› demektir. B‹Z‹M DAVAMIZ EKMEK DAVASIDIR ‹flçi- Mustafa Özdemir: 17 A¤ustos depreminde Adapazar› büyük hasar gördü. Bu halktan sakland›. Depremdeki hasar› di¤er iller giderirken biz sorunlar›m›z› gideremedik. Depremden fabrikam›z da nasibini ald›. ‹ki kireç bacas› vard›, ikisi de y›k›ld›. Bize flu gün yap›lacak, ödenekten flu kadar para gelecek diyerek bizi oyalad›lar. Bakt›k ki bacalar yap›lm›yor, paras› da gelmiyor. Üstüne bir de kapatma karar› ald›lar. Biz de

fieker-‹fl öncülü¤ünde fabrikay› terketmeme eylemi bafllatt›k. Fabrikan›n kapat›lmas›yla Adapazar› halk› büyük zarar görecek. Halk›m›z bunun fark›nda de¤il. Herkes kendi sorunlar›yla bo¤ufluyor. Halk›n kendine gelebilmesi için zaman laz›m. Depremden sonra Adapazar›’nda ikinci krizi yaratt›lar. Bizim davam›z ekmek davas›d›r. Biz hem kendi ekme¤imizi hem Adapazar› halk›n›n ekme¤ini düflünüyoruz. Fabrikam›z›n aç›lmas› için elimizden geleni yapaca¤›z.

AB FAZLA fiEKER‹N‹ B‹ZE SATMAK ‹ST‹YOR Özdemir Uzunget: Fabrika tamirat›n›n yap›lamamas› maddi bir olay de¤il, siyasi bir olayd›r. AB bizim AB sevdam›zdan yararlanarak birtak›m yapt›r›mlar uygulat›yor. Bildi¤im kadar›yla fleker stoklar› varm›fl. Bizdeki üretimi azalt›p kendilerindeki fazla flekeri veya ürettikleri flekeri bize satmak istiyorlar. AB ve IMF’nin politikalar› yüzünden fabrikalar bu hale geldi. Bu fabrika kapan›rsa Adapazar› ekonomisine büyük zarar verecek. Bizim amac›m›z da fabrikay› tekrar çal›fl›r vaziyete getirmek.


21 Haziran 4 Temmuz 2002

işçi-köylü 31

14

Parti inşası için, ideolojik mücadelede ısrar Komünist Partiler gerek kendi içlerinde daha yüksek bir ideolojik-politik birlik yakalamada, gerekse de devrim güçlerini seferber etmede sunaca¤› örgütsel yöntemlerde, stratejik-taktik politikalarda iki çizgi mücadelesini uygulamak zorundad›rlar. Bunu uygulamak “ayr›lmay› bölünmeyi yarat›r” kayg›lar›ndan kurtulmak gerekir. ‹ki çizginin mücadelesi ayr›lman›n de¤il birleflmenin yöntemidir. Bu yöntem niyetler sorunundan öte diyalektik materyalizmin yasas› gere¤idir. “Parti içerisinde köklü ve dirayetli bir iki çizgi mücadelesi yaflanmadan b›rakal›m savunulmas› ve gelifltirilmesini bir yana, program›n ve genel siyasi hatt›n oluflturulmas› da mümkün de¤ildir. Bizim için iki çizgi mücadelesi temeldir ve çeliflkinin evrensel niteli¤ine uygun olarak Parti’nin bir çeliflki olarak kavranmas› ile ilintilidir.” Uluslararas› devrim cephesinin gerileme içerisinde oldu¤u bir süreçte Maoist partiler (Nepal, Peru, Hindistan, Filipinler...) kendisini çevreleyen tüm olumsuz koflullara ra¤men çeliflki yasas›n› bilince ç›kar›fllar› ve ideolojik-politik-pratik hatt›na da bu do¤rultuda yön veriflleri sonucunda devrimlerini bugünkü muazzam boyuta yükseltebilmifllerdir. Bugün dünyan›n neresinde olursa olsun proletarya önderli¤inde devrimi gerçeklefltirmek isteyen her örgütlülük bu evrensel gerçe¤i görmek, uygulamak zorundad›r. Komünist Partiler gerek kendi içlerinde daha yüksek bir ideolojik-politik birlik yakalamada, gerekse de devrim güçlerini seferber etmede sunaca¤› örgütsel yöntemlerde, stratejik-taktik politikalarda iki çizgi mücadelesini uygulamak zorundad›rlar. Bunu uygulamak “ayr›lmay› bölünmeyi yarat›r” kayg›lar›ndan kurtulmak gerekir. ‹ki çizginin mücadelesi ayr›lman›n de¤il birleflmenin yöntemidir. Bu yöntem niyetler sorunundan öte diyalektik materyalizmin yasas› gere¤idir. Çeliflki yasas› ve bunun KP’ler içerisindeki ifadesi olan iki çizgi mücadelesi neden KP’lerin gelifliminin,

ideolojik-politik-pratik birli¤inin sa¤lanmas›n›n temel dinami¤idir? Çünkü hareketin, de¤iflimin, geliflimin özü çeliflkide yatmaktad›r. Onun bu temel dinamik olma özelli¤i ayn› olgu içerisinde iki karfl›t yan›n bulunmas› ve ileriye at›lacak ad›m›n da dönüflümün de ancak bu iki karfl›t yan›n birbiriyle çat›flmas› ve birinin di¤erine üstün gelmesi sonucudur. Do¤ald›r ki yaflanan çat›flma

dürebilmektedir. ‹lk önce Parti’nin bir çeliflki olarak kavranmas›, yaflanan sa¤ ve sol tasfiyecili¤in Parti içerisindeki MLM ideoloji ile burjuva ideoloji aras›ndaki çat›flman›n sonuçlar› oldu¤u kavranmal›d›r. Parti ve Parti’de yaflanan geliflmeler hakk›nda sa¤l›kl› bir bak›fl aç›s›na sahip olman›n ve bunlar›n üstesinden gelebilecek ideolojik donan›ma ulaflabilmenin

¤ini kesin olarak belirlememek, burjuva ideolojisinin Parti’de hakim olma çabas›n› anlamamak, Parti’nin proleter niteli¤inin kaybolmas›na, burjuvaziye teslim edilmesine hizmet etmek demektir. Çünkü bu hesaplaflma çeliflkinin niteli¤ine göre fliddetlense ya da azalsa da süreklidir. Bu yüzden net bir bak›fl aç›s›na sahip olmak önemlidir. Bu hesaplaflmalarda do¤ald›r ki dü-

sürecinin de sanc›l› geçmesine neden olacakt›r. Çünkü ileriyi, gelece¤i, de¤iflimi gerçeklefltirmeye çal›flan bir yanda; eskiyi, çürüyeni, ileriye gidiflin önündeki her türlü engeli korumaya çal›flan, di¤er yanda. Bu yüzden KP’lerde at›lmaya çal›fl›lan her ileri ad›m, de¤iflimi hedefleyen her giriflim eskiyle hesaplaflarak ve sanc›l› süreçler sonunda gerçekleflebilmektedir. Emekçi y›¤›nlar› proleter ideolojiyle yönlendirebilecek donan›ma sahip bir KP de ancak bu sanc›l› süreçler sonunda ortaya ç›kabilmekte, inflaas›n› sür-

birinci aya¤› budur. Her düflünce, her davran›fl bir ideolojinin sonucudur. Bu evrensel bir gerçekliktir. Partideki her tav›r al›fl›, her siyasal yaklafl›m› da bir ideolojinin sonucu olarak görmek zorunday›z. Ya proteler ideoloji ya da burjuva ideoloji. Ayn› anda hem proletaryaya hem de burjuvaziye hizmet eden bir ideoloji olmad›¤›na göre ikisinden biri olmak zorundad›r. Bunun d›fl›nda bir bak›fl aç›s›, yaflanan saflaflmalar›n burjuva ideoloji ile MLM ideoloji aras›ndaki bir çat›flma oldu¤unu ortaya koymamak, olgunun niteli-

flüncelerin temsilcileri olacakt›r. Ama bu, ideolojik hesaplaflmay› kiflilerden ibaret göstermek veya gruplarla isimlendirmek anlam›na gelmemelidir. Sorun A ya da B kiflisinin, veya flu grubun bu grubun sorunu de¤ildir. Sorun anlay›fllard›r ve böyle ifade edilmelidir. Aksi tutum sorunun özünü kavramamak olur. Sorunlar›n, hastal›klar›n kendisiyle u¤raflmak yerine sonuçlar›yla u¤raflmak anlam›na gelir; bu da do¤ru ve bilimsel yöntem olamaz. Di¤er bir yan ise bu çat›flmalar sonucunda ayr›flmalar›n ya-

flanma olas›l›¤›d›r. Partinin eylem ve hareket birli¤i ilkesini bozan, buna uygun davranmayan, demokratik merkeziyetçilik ilkesini bozan anlay›fl ve bireylerden ar›nmada iradi müdahaleler de olacakt›r. Yaflanan ideolojik hesaplaflmalar sonucunda ortaya ç›kan tablo, yani kadro kayb›, örgütsel da¤›n›kl›¤›n ortaya ç›kmas› vb. ilk bak›flta olumsuzluk gibi görünse de esasta olumludur. Buradaki ar›nmay› sadece örgütsel boyutuyla alg›lamamak laz›m. Bizim için her daim birincil derecede önem arzeden politikad›r. Zaten bundand›r ki politik çal›flma bütün çal›flmalar›n can damar›d›r esprisini esas almaktay›z. ‹ki çizgi mücadelesinde anlafl›lmas› gereken siyasettir, programd›r. Yoksa yaklafl›mlardaki nüanslar de¤ildir. Ar›nma dedi¤miz budur. Çünkü Parti ancak içerisindeki burjuva ideolojiden ar›nd›kça s›n›f mücadelesinde etkili olabilir. Bu ayn› zamanda Parti’nin kendisini do¤ru bir temelde infla etmesinin de bir parças›d›r. 2. OPK ile infla süreci, Partinin önüne daha somut bir biçimde konulmufltur. Bu ne anlama gelmektedir? Bu, Parti’nin hem sa¤ ve sol tasfiyecili¤e neden olan burjuva yanlar, hem de bu süreçler sonunda oluflan tahribat›n giderilmesi noktas›nda iradi müdahaledir. Bu do¤rultuda da kendili¤indencilik, subjektivizm, dogmatizm, devrimci lafazanl›k, siyasete ilgisizlik, s›n›f bilincinde, parti bilincinde, önderlik bilincinde zay›flama, ben merkezcilik ve partiye ra¤men kendini dayatma, parti d›fl› davran›fl


vb. ilk etapta yönelinmesi gereken ideolojik zaaf ve hastal›klar›m›zd›r. Peki belirlenen bu burjuva yanlar partide nas›l tehlike olmaktan ç›kar›lacakt›r. Sadece teorik olarak ortaya konularak m›, yoksa hem teorik olarak ortaya konacak, hem de s›n›f mücadelesi prati¤inde; örgüt biçimlerinde, çal›flma tarz›nda, taktik politikalarda kendisini nas›l gösterdi¤i, bizzat o prati¤in içerisinde ortaya konularak m› olacakt›r? Tabi ki o burjuva yanlar›n her somutta ald›¤› biçim bizzat s›n›f mücadelesi prati¤inde ortaya konularak alt edilecektir. Ve bu süreç ideolojik birli¤i yakalaman›n, infla sürecinin gelifltirilmesinin bir parças› olacakt›r. ‹nfla sürecinin 2. OPK ile daha somut bir biçimde ortaya konulmas›ndan bu sürecinin

yeni bafllad›¤› gibi yanl›fl bir sonuç ç›karmamak gerekir. Partinin kuruldu¤u andan günümüze kadar yaflanan olumlu olumsuz tüm süreçler genel anlam›yla Partinin infla süreçleri olarak görülmelidir. Partinin sürekli bir ar›nma görevi ile karfl› karfl›ya oluflu, geliflen her somut duruma göre kendisini yenilemesinin zorunlulu¤u infla sürecinin de süreklili¤ini gösterir. Burada kavranmas› gereken infla süreci tan›m›n›n PP’nin s›n›f mücadelesinin ihtiyaçlar› do¤rultusunda kendisini gelifltirmesi oldu¤udur. Partide ar›nma süreklidir. Aksi bir bak›fl aç›s›, ar›nma sürecinin belli saflaflmalarla sona erdi¤i, Parti’de ideolojik siyasal birli¤in saflaflmalar sonucunda sa¤land›¤› ve bir daha bo-

PUSULA ‹ktidar bilinci; zirveleri hedefleyen yürüyüfl Parti bilinci iktidar olma bilincidir. ‹ktidar› hedeflemeyen, amac›na iktidar perspektifini koymayan bilinç, parti bilinci olamaz. Bu bilinci en yüksek düzeyde örgütleyen ve merkezilefltiren proletarya partisidir. Düflünme tarz›n›n, çal›flma ve örgütlenme tarz›n›n temelinde iktidar perspektifi konulanarak, hedef berraklafl›r, amaç netleflir, görev ve sorumluluklar anlafl›l›r. ‹ktidar› hedeflemeyen, bu perspektifi kuflanmayan çal›flma ve örgütlenme süreç içinde s›radanlaflmaya, kan›ksamaya ve kendili¤indencili¤e yol açar. ‹flçi s›n›f›n› örgütleme faaliyetinde, semt ve alan örgütlenmesinde, gerilla ve gençlik faaliyetinde enternasyonal ve DKÖ faaliyetlerinde hedefe iktidar perspektifi konularak, çal›flma tarz›nda örgütlenme ve devrimci savafl tarz›nda baflar› elde edilir. Düflüncenin, hedeflerin, faaliyetlerin büyütülmesi ancak iktidar hedefli bir bilinç ve yo¤unlaflmayla mümkün olur. ‹ktidar perspektifli mücadele, küçük düflünmeyle, dar hedeflerle, alt düzeyde bir iddia ve bilinçle, amatör tarzda çal›flmayla baflar›lamaz. ‹ktidar hedefi, zirveleri hedefleyen yürüyüfltür. Ezilenlerin düflüncesine etki eden bütün sömürücü egemen

21 Haziran 4 Temmuz 2002

15

işçi-köylü 31

düflünceler a盤a ç›kar›l›p, etkisizlefltirilerek, düflüncenin özgürleflmesi sa¤lanabilir. Sömürücü s›n›flara ait “BEN”le temellenen düflünceyle özgürleflme sa¤lanamaz. “BEN” düflüncesi proletaryaya ait olamaz. O sömürücü s›n›flara aittir. Ezilenlerin düflüncesi, sömürücülerin hücre duvar› olan “BEN”den kurtar›lmal›d›r.

zulma tehlikesinin olmad›¤› gibi Partinin burjuva ideolojisine karfl› mücadeleyi gevfletmesine neden olacak tehlikeli bir anlay›fl›n yerleflmesinin zeminini haz›rlayacakt›r. Ar›nma burjuva ideolojisinin her somutta ortaya konulmas›, MLM ideolojinin hakim hale getirilmesi biçiminde anlafl›lmal›d›r. Bu da ancak s›n›f mücadelesi prati¤inde olacakt›r. S›n›f mücadelesi prati¤inden kopuk bir biçimde tart›flarak ar›nman›n gerçekleflece¤ini Parti’de ideolojik birli¤in sa¤lanaca¤›n› sanmak da yine ar›nma konusunda ve ideolojik birli¤in sa¤lanmas› noktas›nda yanl›fl bir bak›fl aç›s›d›r. Bugün Parti’nin önüne hedef olarak koydu¤u di¤er bir sorun olan süreklili¤i sa¤lanm›fl bir Parti önderli-

¤ini yaratmak da ancak ideolojik hesaplaflmalarla, ideolojik siyasal birli¤in bir bütün olarak PP’nin s›n›f mücadelesi prati¤inde geliflimiyle olanakl›d›r. Parti kitlesi her somutta burjuva ideolojisiyle hesaplaflman›n zorunlulu¤unu kavrad›¤› ölçüde MLM ideolojinin zaferi gerçekleflecektir. Bunun için Parti kitlesi Parti’nin yaflad›¤› ideolojik sorunlardan haberdar olmal›, bu sorunlar noktas›nda e¤itilmeli, burjuva ideolojisine karfl› mücadele etmesi sa¤lanmal›d›r. Bugün önderli¤in belirledi¤i ve bir kampanya olarak önümüze koydu¤u ‹brahim’den Mehmet’e s›n›f bilincini, parti bilincini, önderlik bilincini kuflan fliar›ndan da anlamam›z gereken budur. Burjuva ideolojisini alt etmek, onunla hesaplafl-

cesine sürekli ve düzenli olarak zincirler vurur, dar s›n›rlar içinde hapsederek duvarlar örer. Dolay›s›yla yaratt›¤› bütün düflünme s›n›rlar›, duvarlar› y›k›lmal›d›r.

ma, devrimci bir coflku ve ölüme meydan okuyan bir ruhla yap›larak hedef yürüyüflü gerçekleflir. Çok yönlü, yo¤un düflünme, s›k› çal›flma, sade yaflam yürüyüflümüzün ilkesi olmal›d›r. Gerekli olan çal›flma ideolojik ve politik çal›flmad›r. POL‹T‹K GÖREVLERDEN SONRA ÖRGÜTSEL GÖREVLER GELMEL‹D‹R. Tersi bir bilinç, durufl ve kavray›fl politik çal›flma bütün çal›flmalar›n can damar›d›r ilkesinin çarp›t›lmas› olur.

‹ktidar bilincinin k›r›lmas›, hedefin silikleflmesi, amac›n mu¤laklaflmas› ayn› zamanda marjinalleflmenin de güçlenme zeminidir. Marjinalleflmeden medet umanlar egemenlerdir. Amaç, hedef, yönelim net ve berrak olmal›d›r. Oku do¤ru hedefe yollamak için hedefin netleflmesi, okun sa¤lam olmas› laz›m. Ok MLM bilimidir. Hedef ise devrimdir.

Düflüncenin s›n›rlar›n› dar kal›plardan kurtarmak çok yönlü ve bütünlüklü düflünmek, ciddi yo¤unlaflmakla mümkündür. Anl›k düflünmek, günlük dönemsel düflünmek, sorunlara ve olgulara yüzeysel ve kaba yaklaflmak, k›sa vadeli ç›karlar peflinden koflmak iktidar perspektifli bilinç olamaz. Proletarya, muhalefette kalmak için mücadele yürütmez. Yüzelli y›l önce Marksizmin dehas› Marx, manifestosuna proletaryan›n hedefini ‹KT‹DAR olarak belirleyerek, tarihe not düflmüfltür. Bu hedef, bugün de bütün önemini ve aciliyetini sürdürmektedir.

Parti ve önderlik bilincinin hedefine iktidar perspektifi konularak, güç kazan›l›r. Slogan flu olmal›d›r; Düflüncede iktidar! Çal›flmada iktidar! Örgütlenmede iktidar! Savaflmada iktidar! Her alanda iktidar perspektifi kuflanarak yürüyüfl h›zland›r›lmal›d›r, çaba ve emekler art›r›lmal›d›r. Bilince, çal›flmaya ve iddiaya ‹KT‹DAR oturmal›d›r. ‹ktidar› ele geçirme bilinci, iktidar› ele geçirme amaçl› devrimci savafl› büyütme, iktidar› ele geçirme amaçl› örgütlenme, iktidar› ele geçirme iddias›, kararl›l›¤› ve ›srar›; kuflan›lmas› gereken budur. ‹KT‹DAR’› almak bilimsel tarzda düflünmek, do¤ru tarzda çal›flmak, do¤ru tarzda örgütlenmek ve do¤ru tarzda savaflmakla olur.

Düflünme ve çal›flma tarz›nda, örgütlenme ve savafl tarz›nda iktidar perspektifinin kuflan›lmas›yla ‹brahim’den Mehmet’e özgürlük yürüyüflü, güçlenir, anlam kazan›r, gerçek amac›na ulafl›r. Sömürücü egemen sistem ezilenlerin düflün-

Yar›na kazan›mlar b›rakmayan, de¤er yaratmayan çal›flma yarat›c› çal›flma olamaz. Bizim için gerekli olan çal›flma “ATILGAN AMA SAK‹N KAFA ‹LE YO⁄UN AMA DÜZENL‹ B‹R ÇALIfiMA’’d›r. (MAO) Devrimci çal›fl-

Profesyonel bir örgütün düflünme ve çal›flma tarz› profesyonelce olmak zorundad›r. Amatör düflünme ve çal›flma tarz›, iktidar tarz› olamaz, olsa olsa muhalefet etme tarz› olur. Profesyonel çal›flma herkesin ayn› ifli yapmas› de¤ildir. Uzmanlaflmaya dayanmayan örgütlenme Leninist örgütlenme olamaz. Ortak ‹DEAL için herkesin ortak amaca hizmet eden farkl› farkl› çal›flmalar›n›n ortak hedefe tafl›nmas›d›r. Farkl› çap ve yo¤unluktaki küçük derelerin ortak, büyük nehire akmas› gibidir. Çal›flmada kal›c›l›k ve süreklilik kurumsallaflman›n temelidir. Kurumsallaflma sa¤lanamadan baflar› ve ürün kal›c›laflmaz, süreklileflmez, istenilen sonuçlar elde edilmez. Kolektif ve do¤ru bir çal›flma tarz›na sahip olunmadan politikalar yaflama geçirilemez, istenilen sonuçlar elde edilemez. Do¤ru politik çizginin pratikte cisimleflmesi do¤ru bir çal›flma tarz›yla mümkün olur. Baflar› için do¤ru ve bilimsel tarzda kolektifi örgütleyerek çal›flmak flartt›r. Düflünceye

bilimsellik,

mak yaln›zca önderli¤in ya da kadrolar›n yapaca¤› bir ifl de¤ildir. Parti bir bütün olarak bu hesaplaflman›n içerisinde olmal›d›r. Yoksa ne süreklili¤i sa¤lanm›fl bir Parti önderli¤i oluflturmak ne de partiyi kitlelerin öncü kurmay› k›lmak mümkün olur. Parti bir bütün olarak ideolojik hesaplaflman›n içinde çelikleflip birli¤ini en üst seviyede oluflturabilir. Yukar›da da vurgulad›¤›m›z gibi bu s›n›f mücadelesinin canl› prati¤inde geliflip flekillenecek ve anlam bulacakt›r. Ülkemizde s›n›f mücadelesinin ana halkas› Halk Savafl›d›r. Parti’yi infla etmede süreklili¤i sa¤lanm›fl Parti önderli¤i yaratmak da, ideolojik birli¤i sa¤lamak da ancak Halk Savafl›n›n gelifltirilmesi sürecinde olacakt›r. do¤ruluk ve zenginlik kazand›ran proletaryan›n denenmifl, s›nanm›fl bilimi olan Marksizm–Leninizm–Maoizm’dir. Bu olmadan hiçbir fley olamaz; ne bilimsel, do¤ru bir düflünme ve çal›flma ne profesyonelce sürdürülmek istenen örgütlenme ne de do¤ru bir tarzda hedefe varmak istenen devrimci savafl tarz›. Dolay›s›yla, bugün baflta emperyalistler olmak üzere dünya gericili¤inin el birli¤iyle proletaryan›n bilimsel ideolojisi olan MLM bilimine var gücüyle sald›rmas›n›n nedenleri güçlü s›n›fsal nedenlerdir. Asla tereddüte düflülmeden sahiplenilecek yegane fley, proletaryan›n vazgeçilmez bilimi olan MLM’dir. Titizlikle korunmas› savunulmas› ve uygulanmas› gereken bilim, bu bilimdir. ‹BRAH‹M’DEN MEHMET’E s›n›f, parti ve önderlik bilincini kuflan, yönelimin ve sürecin ad›d›r. Yönelim, ‹brahim yoldafl›n program›nda Mehmet yoldafl›n prati¤inde cisimleflmifltir. Düflünmede, çal›flmada, örgütlenmede ve savaflmada ilkelerle yürümektir. MLM ilkelerinin ve program›n ayd›nlatt›¤› ilkelerle yürüyüfl, uygun hale getirilerek öze var›l›r. Bu yürüyüfl, tespit edilen bu yönelim, parti ve kitlelerle maddi güce dönüflür. Parti ve kitlelerle her fley mümkündür. Partiye ve kitlelere güvenelim. Tek do¤ru politika ilkelere ba¤l› politikad›r. ‹lkelerle yürümek, ilkelerle politik çal›flma yürütmek, ilkelerle savaflmak; yapmam›z gereken budur.


21 Haziran 4 Temmuz 2002

işçi-köylü 31

16

AB’den iletiflim “özgürlü¤üne” darbe Haftalard›r ülke gündemini meflgul eden ve herkesin kendi durdu¤u yerden bir yorum getirdi¤i AB tart›flmalar› farkl› boyutlarda da olsa halen devam ediyor. Üyesi olan birçok ülkede emekçilerin kabusu durumuna gelen AB, Türkiye’de emekçilere adeta bir cennet gibi gösterilmeye çal›fl›larak kabullendirilmek isteniyor. Haftalard›r ülke gündemini meflgul eden ve herkesin kendi durdu¤u yerden bir yorum getirdi¤i AB tart›flmalar› farkl› boyutlarda da olsa halen devam ediyor. Üyesi olan birçok ülkede emekçilerin ka-

anlam›yla faaliyete geçecek olan ortak bir polis teflkilat› noktas›nda görüfl birli¤ine vard›lar. Ancak 2007 y›l›na kadar beklemelerine gerek kalmad›. Europol ad›n› verdikleri ortak casus örgütlen-

rörist sald›r› tehditlerinin sorumlular› olarak göçmenlerin gösteriliyor olmas›d›r. 11 Eylül sonras› yüzlerce müslüman insan›n hiç sebepsiz tutuklanmas›, s›n›rd›fl› edilmesinin nedeni de budur. Üstelik

busu durumuna gelen AB, Türkiye’de emekçilere adeta bir cennet gibi gösterilmeye çal›fl›larak kabullendirilmek isteniyor. AB’ye üye ülkelerin yetkilileri ise bir yandan bu vaatleri savunurken bir yandan da hak gasplar›n› yo¤unlaflt›rman›n ad›mlar›n› at›yor ve geliflebilecek tepkileri bertaraf etmek içinde önlemler al›yor. Geçti¤imiz haftalarda Roma’da toplanan AB’ye üye ülkelerin içiflleri bakanlar› birli¤in s›n›rlar›n› daha s›k› korumak için kurulmas› düflünülen ve 2007 y›l›nda tam

me toplant›n›n hemen ard›ndan hayata geçirildi. Bu do¤rultuda ilk olarak üye ülkelerde yaflayan göçmenlere karfl› düzenlenen yasalar iyice a¤›rlaflt›r›l›yor. Örne¤in ‹ngiltere, göçmenlerini s›n›rd›fl› etmeye haz›rlan›rken; Almanya ise haz›rlad›¤› “yabanc›lara uyum paketi” uygulamas›n›n d›fl›nda getirdi¤i terörle mücadele yasalar› ile ileriye dönük hiç de iç aç›c› olmayan sinyaller veriyor. Bu yasalar›n ilk uygulamalar›n›n göçmenler ve yabanc› uyruklular üzerinde hayata geçirilmeye çal›fl›lmas› da pompalanan te-

Türkiye’de emekçilere “zenginli¤e aç›lan kap›” olarak gösterilmeye çal›fl›lan AB, birçok ülkede özellikle köylülerin ve tüm emekçilerin fliddetli protestolar›na sebep oluyor. Çünkü AB politikalar› ile tar›m bitiriliyor, sosyal haklar gaspediliyor, birçok sektörde özellefltirme dayat›l›yor, iflsizlik art›yor. Ve baflta de¤indi¤imiz gibi bir yandan da geliflebilecek her türlü tepki gözlenmeye, izlenmeye ve buna göre tedbir al›nmaya çal›fl›l›yor. Avrupa Polis Örgütü olan Europol de bu mant›¤›n bir ürünü. ABD’nin 11 Eylül

sald›r›s› sonras› özellikle a¤›rl›k verdi¤i iç güvenlik flimdi AB’nin de gündeminde. 11 Eylül’ü kullanarak sürekli terörizmle savafl bombard›man› yapan ABD, özel oluflturdu¤u gözetleme kameralar› ile insanlara güvensizlik yayarak “komflunuzu bile gözetleyin” mesaj›n› vermiflti. ‹nsanlara “sürekli tehdit alt›nday›z. Terörist sald›r› olabilir. Onun için herkesten flüphe edin ve herkesi izleyin” diyerek tüm ipleri elinde tutmaya çal›flan ABD, böylece ülkede k›p›rdayan her yapra¤› da denetimi alt›na almay› hedefliyor. Bu noktada çal›flmalar›na Europol ile bafllayan AB’nin bu plan› iletiflim ve haberleflme özgürlü¤üne vurulan büyük bir darbe olma durumunda. Brüksel’de yap›lan yeni bir toplant› sonucunda al›nan kararlara göre ortak oluflturulan polis ve istihbarat örgütleri milyonlarca kiflisel elektronik postaya, internet bilgilerine ve televizyon kay›tlar›na istedikleri gibi girebilmelerinin önünü aç›yor. Bu kararlar›na gerekçe olarak da sanal suçlar, uyuflturucu ile mücadele ve en son olarak “terörizm”le mücadeleyi gösteriyorlar. Burada esas amaç kendi deyimleri ile terörle mücadele oldu¤u halde bunu en son ve k›s›k sesle söyleyerek amaçlar›n› sapt›rmaya çal›fl›yorlar. Oluflturulan bu birliktelik, geçerli oldu¤u ülkelerdeki internet ba¤lay›c› flirketlerden kullan›c›lar›n›n flifrelerini saklamalar›n›, hangi siteleri ziyaret ettiklerini kay›t etmelerini ve aboneler taraf›ndan kullan›lan kredi kart› ve

banka ifllemleri bilgilerini kaydetmesini istiyor. Elektronik posta yoluyla giden haberlerde ise kimin, ne zaman, nereye, hangi içerikte yaz› gönderdi¤i kaydedilecek. Europol’un telefon görüflmeleri ile ilgili de getirdi¤i yeni düzenlemeler sözkonusu. ‹lk madde her türlü telefon görüflmesinin dinlenecek olmas›. Arayan ve aranan numaralar, ne zaman ve kimin, nereden arad›¤› ve hatta arayan ve aran›lan›n do¤um tarihi, adresi ve banka bilgileri gibi bilgiler de saklanacak ve Europol’e iletilecek. Birçok konuda birbirleri ile yar›flan ABD ve AB bu konuda da yine rekabet halinde. 11 Eylül’ü bahane ederek medyay› diledi¤i gibi kullanan ve her türlü kiflisel bilgiye ulaflma hakk›n› kullanan ABD’yi bu noktada geride b›rakarak onun önüne geçmek AB için oldukça önemli. ‹lk bak›flta çok önemli gibi görünmeyen “zaten her telefonu dinliyorlard› ve internet onlar›n denetimi alt›ndayd›” diyebilece¤imiz bu uygulamalar›n emperyalistler aç›s›ndan önemi oldukça büyüktür. Kendilerinin kontrolü d›fl›nda geliflebilecek en ufak bir tepkiye dahi tahammülleri olmayan, bundan öcü gibi korkan emperyalistlerin bu önlemleri almas› onlar›n do¤as› gere¤idir. Bu tür uygulamalar elbette ki daha önceden de vard›. Ancak bugün emperyalistlerin bu casus örgütlenmelere verdikleri önem ve bunun “terörle mücadele” ad› alt›nda meflrulaflt›r›lmas› onlar›n emekçi halklara yönelik sald›r›lar›n›n iyice artmas› ile de ilgilidir.


işçi-köylü 31

17

21 Haziran 4 Temmuz 2002

ABD’de Kürt Konferans› Irak’a yönelik muhtemel bir ABD sald›r›s›n›n sinyalleri aylard›r yan›p yan›p sönerken, geçti¤imiz hafta sonu Amerikan Üniversitesine ba¤l› Global Bar›fl Merkezi ile Mustafa Barzani Global Kürt Etüdleri taraf›ndan “Irakl› Kürtler; Irak’ta istikrar›n kilidi” konulu bir konferans düzenlendi. Konferansa Irak Kürdistan Demokratik Partisi Uluslararas› ‹liflkiler Sorumlusu Hoflyar Zebari ile birçok Irakl› temsilci kat›l›rken, konferansta Irak’ta Federatif bir Kürt devletinin kurulmas›, gündeme tafl›nan en önemli konuyu oluflturdu. Konferansta Irakl› iflbirlikçiler yapt›klar› konuflmalar ile ba¤›ms›z bir Irak yerine

ABD’nin iflbirli¤inde bulunmas› durumunda kurulacak yeni rejimde Kerkük’ün de Kürt Özerk Bölgesi içinde yer almas›n› istiyor. Görüldü¤ü üzere konferansta konuflulanlar ve istenenler oldu¤u gibi kendini gösteriyor. Irakl› iflbirlikçiler Amerika’dan aç›k aç›k Irak’a yönelik bir operasyon yapmas›n› istiyorlar. Bu operasyonun yap›lmas› halindeyse “ba¤›ms›zl›k” yerine Amerika’ya minnettarl›k borçlar›n›n karfl›l›¤›nda Federatif bir Kürt devleti söylemi yeni bir fley de de¤il. Böylesi bir proje, petrol hayali ile yat›p kalkan ABD’nin gündeminde uzun y›llard›r var. Irak’› kendi istedi¤i gibi yönet-

“IUK çok önemli bir oluflum. Onlarla yak›n iflbirli¤i içinde çal›fl›yoruz” sözleri ile özetlenirken, son toplant›da IUK’ye verecekleri yard›mlar›n tutar› 8 milyon dolar olarak aç›kland›. Bu yard›mlarla Irak’ta istihbarat toplan›lmas› istenirken, Talabani-Mesut Barzani ile birlikte yapt›klar› Almanya ve ABD toplant›lar›nda bölgede ABD’lilerin direktifi ile “Teröre karfl› mücadele oda¤›” oluflturuldu. Öte yandan, Zebari Kuzey Irak’taki modelin (uflakl›¤›n) tüm Irak’ta bir model oluflturabilece¤ini söylerken “Rejim de¤iflikli¤ine evet” dedi. Oturumun devam›nda ise ABD’-

den istenilen garantiler flöyle s›raland›. “Sivil halk›n Saddam Hüseyin’in ordusuna karfl› korunmas›, uçufla yasak bölge uygulamas›n›n geniflletilmesi ve Irak ordusunun hareketinin hemen durdurulmas›.” Yani acil sald›r› hemen uygulamaya geçilsin. ABD’deki “Irakl› Kürtler” konulu toplant›da Türkmenlerin durumuysa tart›flmal› geçti. Türkiye Irak’a müdahaleye karfl› gibi görünüyor olsa da ABD gölgesi a¤›r bas›yor, daha önceden Musul ve Kerkük’ün Türkiye’ye b›rak›lmas› planland›¤›ndan bu senaryonun üzerinden çok geçmeden de¤ifliklik olmas› “Ankara’y›

k›zd›rd›” yönünde yans›t›ld›. Kerkük’te yaflayan Türkmenleri temsilen Irak Türkmen Cephesinin Washington temsilcisi Orha Kenete de yapt›¤› aç›klamada “Kerkük Türkmenlerin baflkentidir, öyle kalacakt›r. Kürtler istedikleri kadar tarih, co¤rafya, uydursunlar” diyerek tepkisini ortaya koydu. Evet ABD’nin Irak’taki yaklafl›mlar› aç›kça böyle. Durumlar kendini ortaya seriyor. ‹ster ba¤›ms›z, ister federatif olsun Irakl› emekçi halk söz sahibi olmad›kça kurulacak devlet, iflbirlikçilerin emperyalistlere olan uflakl›¤›n› simgeliyor olacakt›r.

Do¤a zehir kusmaya, insanlarsa solumaya devam ediyor

Barzani ve Talabani

Federatif bir Irak slogan›n› s›k s›k dile getirirken, federatif bir devletin kurulmas› için verilen “ABD deste¤i” içinse bolca teflekkür s›ralamaktan geri durmad›lar. Özellikle Saddam hükümetinin devrilmesi için neler yap›laca¤› konusunda flekillenen ve olas› Federatif bir Kürt devletinin kurulmas› halinde Kerkük’ün ne olaca¤› sorununun yükseldi¤i konferansta, Kerkük için planlanan oyunlar Türkmenler cephesinden tepkiyle karfl›land›. Kerkük’ün kendilerine ba¤lanmas›n› isteyen Irak Kürdistan›’ndaki iflbirlikçiler ABD yönetimine isteklerini konferansta duyururken, Süryaniler ve Türkmenlerin de ço¤unluk olarak bulundu¤u Kerkük, flimdilik paylafl›lamayan flehir olarak ortada duruyor. Irak Kürdistan›’ndaki iflbirlikçiler, Saddam Hüseyin rejiminin devrilmesi için

mek ve iflbirlikçi bir yönetimle oradaki pazara hakim olmaya çal›flmak ABD’nin Ortado¤u’daki ç›karlar› listesinde zaten yerini al›yordu. Kukla bir devletin kurulmas› ve özellikle bugün bunun iflbirlikçi Irak Kürdistan›’ndaki iflbirlikçiler arac›l›¤›yla “onlar istiyor, yard›m ediyoruz” mant›¤› etraf›nda kolayca sürdürülmesi yaln›zca ileri bir aflama olarak görülebilir. ABD, nükleer biyolojik ve kimyasal silah depolad›¤› yönündeki iddialarla sald›rmay› planlad›¤› Irak için iflbirlikçilere belli bir mali yard›mda bulunuyordu. Nitekim ‘91 y›l›ndaki Körfez Savafl›ndan sonra Kuzey Irak’taki özerk yap›n›n oluflturulmas› ve sonras›nda Amerikan yönetiminin Saddam’a karfl› Irak Ulusal Kongresi (IUK)’ne yapt›¤› para yard›mlar› herkesçe bilinen bir fley. Bu yard›mlar›n en aç›k ifadesi ise Richard Boucher’in

“‹nsan›n, hürriyet, eflitlik ve yeterli yaflam koflullar›n› sa¤layan onurlu ve refah içinde bir çevrede yaflamas› temel hakk›d›r.” Bu sözler, 1972 Stockholm Konferans›’nda BM öncülü¤ünde 5 Haziran günü ilan edilen Dünya Çevre Günüyle ilgili yay›mlanan bildiriden bir al›nt›. ‹lk bak›flta göze batan yahut kula¤› t›rmalayan bir terslik gözükmüyor. Ama gelin görün ki, insanlar›n haklar›n› bir günlük kutlamalara s›¤d›ran zihniyetin yapt›klar› bu al›nt›daki gibi pek de masum de¤il. Zaten biraz gözü etraf›n› gören, hislerini yitirmemifl olanlar, “temel hakk›m›z” olarak adland›r›lan onurlu ve refah içindeki bir çevrenin olmad›¤›n› da bilirler. Çünkü, Çevre Günü safsatas›yla insanlar› kand›rmaya çal›flanlar, ellerindeki sermayeyi art›rmak için akla hayale gelmeyen ifllere soyunurlar. Bunu yaparken de, bafllar› “kar h›rs›yla döndü¤ünden” yapt›klar› ifllerde insanlar için zararl› m› zarars›z m› diye incelemeye ihtiyaç duymazlar. Zaten inceleme onlar için fazlaca gereksiz bir ayr›nt›d›r. Daha fazla kar için birkaç “milyoncuk” insan›n hayat› ufak bir ayr›nt› olarak kald›¤›ndan çevrede yaflanan tahribatlar giderek devlefliyor. Bir yandan “temiz bir dünya” slogan› ile çevre gününü kutlayanlar, bir yandan da adeta çöplü¤e çevirdikleri dünyada “kaynak” aray›fllar›n› sürdürüyorlar. Özellikle emperyalist politikalar›n bir sonucu olarak çevrede yaflanan tahribatlar, birer deneme tahtas›na

dönüfltürülmeye çal›fl›lan yar› sömürge, sömürge ülkelerin gündemlerini epey meflgul ediyor. Nas›l m›? Çevreye ve insan sa¤l›¤›na zararl› ifllerde kendilerine arka bahçe rolü biçtikleri ülkelerde adeta at oynatan emperyalist flirketler, kendi halk›n›n tepkisini almaktansa, arka bahçelerinde ifllerini bitirmeyi tercih ediyorlar. Yani “ne olacaksa bizden uzak, kime ne olursa olsun” mant›¤› ifllemeye bafll›yor. Zaten göbekten ba¤›ml› olduklar› emperyalistlere her türlü kap›y› sonuna kadar açan uflaklar›ndan bekledikleri hizmetin çok çok üstünde alan “efendiler” bunu yaparken ülkeye hizmet, yat›r›m görüntüsünü ifllemeyi de ihmal etmiyor. Ve oluflan felaketler yaln›z toprakta de¤il, insanlar üzerinde de olumsuz etkiler b›rak›yor. T›pk› Bergama’da oldu¤u gibi as›l niyet, çark dönmeye, baca tütmeye bafllay›nca halk taraf›ndan anlafl›l›yor. Yaln›z Bergama m›? De¤il tabi. Fransa’daki çimento fabrikalar›, Fransa halk›n›n tepkisi üzerine Türkiye’ye tafl›nd›. Tafl›nma nedeni Fransa halk›n›n sa¤l›¤›yd›. Ya Türkiye’de yaflayanlar? Bu sorunun cevab› ise, halen sürmekte olan yat›r›mlarda somutlafl›yor. Petrol tankerleri tüm risklere ra¤men bo¤azlardan geçiflini sürdürüyor. ‹spanya’dan 2 bin 200 ton termik santral külü alan St Vincent bayrakl› gemi 2,5 y›ld›r ‹skenderun Körfezindeki bekleyiflini sürdürüyor. Yata¤an Termik Santralinin yap›m› onca protestoya ra¤men bitiriliyorken,

Munzur Vadisine kurulmas› planlanan üç enerji santrali projesi gündemde yerini koruyor. Bu örnekleri daha ço¤altmak mümkün. Yaln›z insan sa¤l›¤›na de¤il, topra¤a verdi¤i zararla da çevre tahribat› insanlar›n ürünlerine de zehir b›rak›yor. Mesela, Bargama’da siyanürcü flirket Eurogold’un kurulmas›ndan bu yana Bergama’daki köylülerin topra¤›n› iflleyemez oldu¤unu, topraklar›n çoraklaflt›¤›n› biliyoruz. Bu örnekleri ço¤altmak mümkün. Ve bu örnekler tazeli¤iyle karfl›m›zda dururken, ç›kart›lan Maden Yasas› ile de do¤acak felaketler yasalar alt›na al›n›yor. Yaln›zca Türkiye’de de¤il, insanlar›n yaflad›¤› tüm topraklar üzerindeki halklar da bu tehlikelerle karfl› karfl›ya. Teknolojinin geliflimini kendi emelleri do¤rultusunda kullanan emperyalistler geleceklerini korumak için nükleer teknoloji ve silahlanmaya verdikleri öneme daha fazla güç ve kar ç›karlar›n› pekifltirmeye çal›fl›yorlar. Evet, bugün yaflanan geliflmeler dünyan›n bir çöpten farks›z duruma geldi¤ini gösteriyor. Ve bugün “daha fazla” kar arzusu ile yan›p kavrulanlar zehirlerini boflaltmaya devam ediyor. Buna karfl›n yapt›klar›n› gizlemek için ilan ettikleri bir gün ile tüm olanlar› unutturacaklar›n› zannediyorlar. Ama yan›l›yorlar. Hiroflima’dan yükselen 盤l›k, Bergama’dan kalkan öfkeye yön gösteriyor. Gelecek bir gün ise, o saçt›klar› zehir ile yo¤rulan öfke kendilerini vuracakt›r.


21 Haziran 4 Temmuz 2002

işçi-köylü 31

18

Yeni tasar› ile ‹fl Yasas› de¤ifliyor “Konfederasyon temsilcileri hükümetle uyum içinde ilerliyor” Bu tasar› ile ortaya ç›kan bir baflka gerçeklikse, bürokrasi ile el ele kol kola iflçiler aleyhine ald›¤› kararlar ile hükümete adeta ortak olan sendika a¤alar›n›n yüzünün bir kez daha ortaya ç›kmas› oldu. Tasar›, Haziran ay›n›n ilk haftas›nda bakanl›k taraf›ndan ilgili taraflara gönderilmesine ra¤men, sendikac›lar ve iflçilerin ruhu bile duymad›. ‹flçi ve sendikalar›n y›llard›r mücadele etti¤i ifl koflullar›n›n iyilefltirilmesi, sosyal haklar›n al›nmas› vb. konular; getirilen yeni düzenlemeler ile ellerinden al›n›yor. Çal›flma ve Sosyal Güvenlik Bakanl›¤› ile Türk-‹fl, D‹SK, Hak‹fl, T‹SK aras›nda imzalanan bir protokolle oluflturulan Bilim Kurulu’nun iflçi ve flubelerden habersiz düzenledi¤i bir toplant› ile 1475 say›l› ‹fl Kanunu, 2821 say›l› Sendikalar Kanunu ve 2822 say›l› T‹S, Grev ve Lokavt konular›nda yeni düzenlemelere gidildi. Oluflturulan bir taslak ile hak gasplar› hükümetin yan›s›ra sendika a¤alar›n›n da imzas›yla yasalaflt›r›l›rken, tasar› 122 as›l ve 3 geçici maddeden olufluyor. Yeni tasar›yla 30 y›ld›r yürürlükte olan 1475 say›l› ‹fl Kanununda yap›lan en önemli de¤ifliklikler ifl güvencesi ve k›dem tazminat›nda yank›s›n› buluyor. Buna göre çal›flanlara 30 yerine 15 gün üzerinden verilecek k›dem tazminat› ön görülecek. K›dem tazminat›n›n ödeme koflullar› ise emeklilik, malullük ve 15 y›l çal›flma kofluluna ba¤lan›yor. Öte yandan, ifl yasas› ön tasla¤› ile birlikte k›dem tazmina-

t› fonu yasa tasla¤› da haz›rlanm›fl durumda. Fon önerisi kabul görmedi¤i durumda, k›dem tazminat›n›n patron taraf›ndan ödenmesi, k›dem tazminat›n›n sürecinin 15 güne indirilmesi sa¤lanacak. Öte yandan, taslakta patronun ifl akdi feshinde de yeni de¤ifliklikler var. Patronun ifl akdini feshinde geçerli bir neden göstermesi zorunluluk olarak getirilirken, yarg› sonras› davay› iflçinin kazanmas› durumunda ifle geri al›nmas› patronun keyfiyetine b›rak›l›yor, iflyerine 6 ile 12 ayl›k ald›¤› maafl›n toplam› kadar verilecek bir tazminat daha geçerli say›l›yor. Bu da patronun ifline gelen bir de¤ifliklik. Zaten iflçinin ald›¤› maafl asgari standartlara göre belirlendi¤inden 12 ayl›k maafl›n› tümden almas› birfley ifade etmedi¤i gibi ifl hakk›ndan da al›konulmufl oluyor. Ayr›ca tüm bunlarla s›n›rl› de¤il tasar›. 10 kifliden az iflçi çal›flt›r›lan ifl yerlerinde ifl güvencesi uygulamas› ortadan kalk›yor. ‹flçinin ifl güvencesinden yararlanabilmesi için de en az 6 ay k›demli olmas› gerekiyor. 6 ay d›fl›nda, üstelik deniz, tar›m hava tafl›ma ifllerinde, ev hizmetlerinde

çal›flanlar ile gazeteciler bu uygulamadan da muaf durumda. Uygulamalar tasar›da öylesine pervas›zlafl›yor ki, iflçinin bir eflya gibi bir patronun istedi¤inde baflka bir patrona kiralanmas› da belirleniyor. ‹fl sözleflmesinin patronun ihtiyaçlar›na göre haz›rland›¤› ve ücretsiz izinlerin yani iflten atmalar›n da kolaylaflt›r›ld›¤› bu taslak ile her türlü bask›c› uygulamalar da serbestlefliyor. Bu tasar› ile ortaya ç›kan bir baflka gerçeklikse, bürokrasi ile el ele kol kola iflçiler aleyhine ald›¤› kararlar ile hükümete adeta ortak olan sendika a¤alar›n›n yüzünün bir kez daha ortaya ç›kmas› oldu. Tasar›, Haziran ay›n›n ilk haftas›nda bakanl›k taraf›ndan ilgili taraflara gönderilmesine ra¤men, sendikac›lar ve iflçilerin ruhu bile duymad›. ‹flçilerin bu tasar›dan bihaber olmas› ise hükümet taraf›ndan takdir ile karfl›land› ve konfederasyonlara gönderilen tasar›n›n bafl›nda bas›na ve kamuoyuna hiçbir fley farkettirilmedi¤i için teflekkür yaz›s› yaz›ld›. ‹flçiler ve sendikalar›n flube yöneticileri ise tepkilerini ortaya koymalar›na ra¤men, s›rt› s›vazlanan a¤alar

“Uluslararas› Ceza Mahkemesi ad›nda yakalamam›z gereken bir canavar var”* Aç›l›m Hukuk Bürosu’nun Haziran yan›da yay›nlad›¤› bas›n bültenini konunun güncelli¤i aç›s›ndan oldu¤u gibi yay›nl›yoruz 1 Temmuz 2002 tarihinden itibaren dünya halklar› yeni bir mahkemeyle, 17 Temmuz 1998 Roma Tüzü¤ü’yle kurulan Uluslararas› Ceza Mahkemesi’yle (UCM) tan›flacak. Mahkemenin kurulufl amac›n›n, soyk›r›m suçu, insanl›¤a karfl› ifllenen suçlar, savafl suçlar› ve sald›rganl›k suçu’nun faillerini dünyan›n neresinde olursa olsun yarg›lamak -cezas›zl›¤› önlemek- oldu¤u belirtilmekte ve UCM’nin; s›fat›, konumu, ünvan› ne olursa olsun bireyleri yarg›layaca¤› iddia edilmektedir. UCM’nin oluflturulma çabalar›n›n bafllamas›yla birlikte emperyalist devletlerin bu mahkemeyi kendi vesayetle-

ri alt›na alma, mahkeme arac›l›¤›yla hegemonyalar›n› pekifltirme olanaklar›n› yaratma çabalar› da h›z kazanm›flt›r. Bu çabalar›nda da belli kazan›mlar sa¤lam›fllard›r; Özellikle ABD, Birleflmifl Milletler Güvenlik Konseyi üzerinden mahkemeye etki etme olanaklar›n› elde etmifltir. Tüzü¤e konan kimi düzenlemeler, mahkemenin ‘ba¤›ms›zl›¤›’, ‘ifllevselli¤i’, ‘adaleti’ aç›s›ndan ciddi risklere neden olmaya muktedirdir. Örne¤in; ‘Güvenlik Konseyi, mahkemenin bir ifle bakmas›n› 12 ay geciktirebilecek ve bu geciktirme bir kereyle s›n›rl› olamayabilecektir. Güvenlik Konseyi’nin havale etti¤i bir ifle mahkeme bakmaya mecburdur. Yine ulusal devlet, mahkemenin bir konudaki yarg›lamas›n› 7 y›l geciktirebilecektir. Di¤er yandan “sald›rganl›k suçu”, (ABD muhalefet etti¤i için) tan›mlanmam›flt›r. Bununla birlikte tüzü¤ün haz›rlanmas› aflamas›nda özellikle suçlar›n unsurlar›n›n belirlenmesinde ABD tüm

memnuniyetliklerinden olsa gerek tek bir cevap dahi verme gere¤i duymad›. Yaln›zca Türk-‹fl taraf›ndan ocak ay›nda flube baflkanlar›na verilen e¤itim seminerinde konu ile ilgili baz› ipuçlar› verilmifl ve iflçiler ile baflkanlar›n tepkisi ölçülmeye çal›fl›lm›flt›. Bu da, bu tasar›n›n 15 günlük bir ürün de¤il, önceden planl› olarak yap›lan çal›flmalar›n bir sonucu oldu¤unu ispatl›yor. Hak gasplar› daha da a¤›rlaflarak geliyor. Tüm bunlara karfl›n,

a¤›rl›¤›n› koyarak istedi¤i metinleri oluflturtmufltur. ABD’nin parasal destek sunmayaca¤›n› aç›klamas›, mahkemenin finansman› sorununu ortaya ç›karm›flt›r. Bu ise daha vahim bir sonucu do¤urmufl; Arap ülkelerinin parasal deste¤ini sa¤layabilmek için kad›n ve erkek iki cinsiyet d›fl›ndaki cinsiyetlerin statü kapsam›nda olmad›¤›n› belirten ayr›mc› bir ifade, statüde yer alm›flt›r. NATO üyesi olup da statüyü imzalamayan ülkeler ABD ve Türkiye’dir. Statüyü imzalamayan tek Avrupa Konseyi üyesi ise Türkiyedir. Bush yönetimi, statünün her ülkeye uygulanmas›n› fakat kendisine uygulanmamas›n› istemifl, bu istek kabul edilmeyince de Clinton yönetiminin koydu¤u imzay› geri çekmifltir. ABD, UCM’yi tan›mamaktad›r. Senato; Baflkana, “Uluslararas› Ceza Mahkemesi’nin tutuklayabilece¤i herhangi bir ABD vatandafl›n›n, ‘askeri güç’ kullanarak kurtar›lmas›” yetkisini vermifltir. Bu yetkiyle ilgili tart›flmalarda bir demokrat milletvekilinin, “Bu mahkeme Lahey’de. Yani siz, Hollanda’y› askeri iflgal alt›na alabilece¤imizi mi söylüyorsunuz?” sorusuna, tasar›y› savunan cumhuriyetçi Tom De Lay “Bu konu-

bulundu¤umuz yerde varsa örgütlülü¤ü gelifltirerek, e¤er yok ise bir örgütlülük yaratarak bu tasar›ya karfl› ç›kmal›y›z. Sadece tasar› de¤il, sar› sendikac›lar›n, hükümetin kuklas› durumunda bulunan sendika a¤alar›n›n da teflhirini iyi bir flekilde yürütmeliyiz. Sendikac›lar›n “tabandan gelen tepkiyi bildiklerinden aç›klamad›lar” diye nitelendirdikleri bu tasar›ya bugünden yapaca¤›m›z karfl› koyufllar yar›n onlar›n ataca¤› ad›m› da frenleyecektir.

nun önem tafl›d›¤›n› zannetmiyorum” yan›t›n› vermifltir. Türkiye, uyuflturucu ve terör olarak ifadelendirdi¤i suçlar›n da statüde yer almas›n› istemifl, fakat 7 y›l sonra yap›lacak gözden geçirme toplant›s›nda görüflülme sözü verilerek bu öneri reddedilmifltir. Roma Tüzü¤ü’nde, mahkemenin ilgi alan›na, iflleyifline iliflkin birçok aç›k bulunmaktad›r. Bu aç›klar›, emperyalistlerin kendi ç›karlar› do¤rultusunda kullanmalar› sözkonusudur. 7 y›l sonra yap›lacak görüflmeler sonucunda, emperyalistlerin, “anti-terörizm” politikalar› paralelinde, yeni yarg›lama alanlar› (muhalif bireyleri, devrimci önderleri yarg›lama…) açmayacaklar›n›n garantisi yoktur. Dünya halklar›, Sivil Toplum Kurulufllar› ve tüm muhalif kesimler bu tehlikeleri göz ard› etmeksizin, tüm insanl›¤a karfl› ifllenen Soyk›r›m, Savafl suçlar› ve Sald›rganl›k suçlar›n›n cezas›z kalmamas› için emperyalist tahakküme olanak tan›mayan bir çözüm üzerinde çal›flmal›d›r. * ABD Senatosu’nun UCM ile ilgili görüflmelerinde UCM’nin ABD’yi de yarg›lama ihtimalinden rahats›z olan bir senatörün UCM tan›m›.


işçi-köylü 31

21 Haziran 4 Temmuz 2002

19

ABD’de kurulan ‹ç Güvenlik Bakanl›¤› çaresizli¤in simgesidir Kendilerinin de ifade etti¤i gibi çeflitli ülkelerde terör bahanesiyle terör estiren ABD “nas›l yapsam da korunsam” hesab›yla hergün yeni bir fley bulman›n peflinde. Buna ra¤men, kendi halk›n›n da belli kesimince protesto edilmekten kurtulam›yor. Amerika’n›n 11 Eylül sonras› “terörle mücadele” k›l›f› alt›nda tüm dünyaya karfl› bafllatt›¤› kanl› operasyonlar devam ederken, ABD’de yeni bir terör oluflumu “‹ç Güvenlik Bakanl›¤›” oluflturuldu. 11 Eylül’ün ard›ndan ortaya ç›kan ve “ABD sald›r›y› biliyordu” söylemlerinin gazete manfletlerinde s›kça görüldü¤ü son günlerde ABD’nin “yan›m›zda veya karfl›m›zda” diye belirledi¤i ülkelere yönelik operasyonlar› yeni yöntemlerle flekilleniyor. 11 Eylül sald›r›lar› bahane edilerek aç›ktan iflgaller sürerken, iflgallerin d›fl›nda özellikle Ortado¤u halklar›na yönelik olarak yeni uygulamalar ortaya seriliyor. ABD terörünün giderek artaca¤›n› gösteren yeni oluflum “‹ç Güvenlik Bakanl›¤›” Amerikan istihbarat örgütleri FBI ve CIA’e getirilen yo¤un elefltiriler sonucu oluflturulup bütün istihbarat kurulufllar›n› tek bir çat› alt›nda topluyor. 170 bin üyesi olan ve 37,5 milyar dolar bütçe ayr›lan yeni bakanl›k özellikle belirli ülkelerden yüzbinlerce Arap ve Müslüman›n ABD’ye girifl ve ç›k›fllar›nda zorluk ç›kartarak, afla¤›l›k uygulamalar› devreye sokuyor. ABD taraf›ndan terörist olarak nitelendirilen Arap ve Müslümanlar ABD’ye girerken parmak izi vermeye ve foto¤raflar›n› çektirmeye, sorgulamaya tabi tutulacak. ABD’li bir avukat›n yapt›¤› aç›klamaya göre ‹ran, Irak, Suriye, Sudan... vb. yerlerden gelen tüm kiflilere ayn› bask›c› uygulamalar yap›lacakken, vize al›mlar›na da zorluk ç›kart›laca¤› ö¤renildi. Yani, yeni güvenlik

kurallar›na göre, art›k “terör ekseni” olarak nitelendirilen yerlerden ABD’ye girifl ve ç›k›fllar “itina” ile incelenecek. Ne olur ne olmaz! Yeni Laden’lere karfl› oluflturulan bu iç güvenlik” asl›nda daha aç›k bir ifade ile korkular›ndan ald›klar› önlemleri yaln›z bununla s›n›rl› tutmuyor. ABD’nin göçmenlere karfl› ç›kard›¤› yeni “önlemler paketiyle” de Göçmenler fiubesi oluflturulmas› ve özellikle Irak, ‹ran gibi ülkelerden kaçak yollarla ülkeye girifl yapmak isteyenlerin de böyle

ma Teflkilat› (CIA) Baflkan› George Tenet, 11 Eylül sonras› ABD d›fl›ndaki ülkelerde yaklafl›k 2500 kiflinin kendi çal›flmalar›yla gözalt›na al›nd›¤›n› aç›klad›. Evet, kendilerinin de ifade etti¤i gibi çeflitli ülkelerde terör bahanesiyle terör estiren ABD “nas›l yapsam da korunsam” hesab›yla hergün yeni bir fley bulman›n peflinde. Buna ra¤men, kendi halk›n›n da belli kesimince protesto edilmekten kurtulam›yor. ABD’de bir grup önde gelen ayd›n, Washington yönetiminin

k›c› yönetimine flu sözlerle karfl›l›k veriliyor. “ABD hükümetinin s›n›rs›z bir savafl bafllatt›¤›n› ve yeni bask›c› yöntemler kurdu¤unu biliyoruz. Biz halklar›n ve uluslar›n büyük güçlerin askeri bask›lar›ndan ba¤›ms›z kendi geleceklerini belirlemeye hakk› oldu¤una inan›yoruz. ABD kendine ve müttefiklerine istedikleri zaman ve yere askeri güç y›¤ma hakk› tan›d›” Evet, ABD terörünü sürdürürken, kendi d›fl›nda arad›¤› terör ile halüsinasyon görüyor olmal› ki,

Mobil Santral giderek yerlefliyor Samsun: Tekkeköy’de kurulmak istenen mobil santralin ifllemleri giderek h›z kazan›yor. Halk›n ve çevre örgütlülüklerinin karfl› ç›kmas›na ra¤men yap›m› süren mobil santral dolay›s›yla her biri 275 ton a¤›rl›¤›ndaki 15 adet dizel motorun Finlandiya’dan gelifli tamamland›. Dev motorlar›n Tekkeköy’e getirilmesi için daha önceden doldurulan derelerin yeterli doldurulamamas› nedeniyle t›rlarla götürülen motorlar›n tafl›nmas›nda problemler olsa da motorlar her biri 700 tonluk kald›r›c› gücüne sahip olan 3 hidrolik makine ile mobil santrale yerlefltirildi. Bir yandan santralin kurulma aflamalar› tamamlanmaya çal›fl›l›rken, santralin durdurulmas› istemiyle aç›lan 4 davaya iliflkin olarak Dan›fltay red cevab› verdi.

Çal›flan›m›za gözalt› ‹zmir: 9 Haziran tarihinde Pir Sultan Abdal Derne¤i Menemen fiubesi’nin düzenlemifl oldu¤u Ferhat Tunç, Sabahat Akkiraz konserini izlemek için giden ‹zmir büro çal›flan›m›z Güven Genç, Siyasi fiube ekipleri taraf›ndan kufllama yapt›¤› gerekçesiyle gözalt›na al›nd›. Bir gün gözalt›nda kalan çal›flan›m›z ç›kar›ld›¤› savc›l›k taraf›ndan serbest b›rak›ld›. Gözalt›nda kötü muame leye maruz kalan Güven Genç, kendisine iflkence yapan polisler hakk›nda suç duyurusunda bulundu.

Milli E¤itim Müdürlü¤ü’nde AOBP protestosu

önlenmeye çal›fl›lmas› ABD’yi tel örgülerle kuflatman›n bir görüntüsünü oluflturuyor. “Teröre destek veren ülkeler” listesi oluflturan ve hummal› bir çal›flman›n içine giren ABD, bugüne kadar say›s›z insan›n kan›na girdi¤i gibi, binlercesini de gözalt›na ald›. ABD Merkezi Haber Al-

11 Eylül sonras› politikalar›n› sert bir dille elefltiren bir bildiri yay›mlad›. Aralar›nda dilbilimci profesör Noam Chomsky ve Filistinli Yazar Edward Said’in de bulundu¤u “bizim ad›m›za de¤il” adl› bildiride birçok müzisyen, sanatç› ve yazar›n imzas› bulunuyor. Bildiride ABD hükümetinin bas-

hastal›¤›na çare olarak yasak ve bask›s›n› art›r›yor. Ama ne çare ki ne eski yeniye ne de ölü hayata yeniden dönüflebiliyor. ABD’nin bu hastal›¤› da ölümcüldür ve y›k›lacakt›r. Ne ald›¤› önlemler, ne silahlar› kendilerini korumaya yetmiyor. Çünkü bu düzen y›k›lmaya gebedir.

9 Haziran 2002 günü Ca¤alo¤lu ‹l Milli E¤itim Müdürlü¤ü önünde AOBP uygulamas›n› ve yeni YÖK Yasa Tasar›s›’n› protesto etmek isteyen ‹DLB’li ö¤rencilere polis sald›rd›. Yerlerde sürüklenerek, dövülerek 7 kifli zorla gözalt›na al›nd›. ‹DLB yapt›¤› bas›n aç›klamas›yla sald›r›lar›n e¤itim hakk› için verdikleri mücadeleyi engelleyemeyece¤ini söyleyerek tüm duyarl› kesimleri bu mücadeleyi sahiplen meye, sald›r›lara karfl› tepkili olmaya ça¤›rd›.


21 Haziran 4 Temmuz 2002

işçi-köylü 31

20

IMF destekli tar›m› imha yasalar› iptal edilmelidir IMF’nin talimatlar› do¤rultusunda ç›kart›lan y›k›m yasalar›n›n tar›m sektörüne yans›malar›, etkileri; fleker ve tütün yasalar›n›n sonuçlar›; son günlerde alevlenen hormon ve zehirli madde iddialar› ve ülke tar›m›n›n genel sorunlar› hakk›nda Türkiye Ziraatç›lar Derne¤i Baflkan› ‹brahim Yetkin’in görüfllerini ald›k.

Çok Uluslu fiirketler Türkiye’yi kendileri için bir aç›k pazar haline getirmeye çal›flmaktad›r. Burada da temel olan egemen anlay›fllar›n neyi hedefledi¤idir. -Devletin IMF’nin talimatlar› ile tar›m› imha etmesinin ad›mlar›ndan birini de destekleme al›mlar›n›n tamamen kald›r›lmas› ve onun yerine Do¤rudan Gelir Deste¤i (DGD) ad› alt›ndaki uygulaman›n getirilmesi oluflturuyor. Siz bunu nas›l de¤erlendiriyorsunuz? -Bütün dünyada tar›m sektörü farkl› veya benzer araçlarla desteklenmektedir. Geliflmifl ülkeler tar›m sektörüne yapt›klar› yüksek oranl› desteklemelerle hedeflerine ulaflm›fllar ve hatta birçok üründe dev stoklara ulaflm›fllard›r. 20. yüzy›l›n son çeyre¤inde yükselifle geçen küreselleflme ve neo-liberal süreç içerisinde en çok tart›fl›lan konulardan birisi, belki de en önde geleni tar›mda liberalizasyon konusudur. Tar›mda koruma desteklerinin kald›r›larak, sektörün serbest rekabete aç›lmas› ile verimlili¤i yüksek, dolay›s›yla maliye-

ti düflük geliflmifl ülke tar›msal ürünlerinin tüm dünya piyasalar›na egemenli¤i amaçlanmaktad›r. Bu çerçevede yap›lan anlaflmalarla Türkiye tar›msal desteklerden vazgeçmeye zorlanm›fl ve son y›llarda yaflanan kriz ortam›n›n da etkisi ile bu amaca ulafl›lm›flt›r. Bu amaçla Türkiye ile IMF aras›nda imzalanan niyet mektuplar›nda ilki 9 Aral›k 1999 olmak üzere tar›mda mevcut destekleme sisteminin amaca hizmet etmekten uzak oldu¤u, verilen desteklerin küçük üreticilerden çok büyük üreticilere yarad›¤› iddias› ortaya at›lm›flt›r. Bu gerekçelerden hareketle de tüm destekleme al›mlar›n›n kald›r›larak yerine Do¤rudan Gelir Deste¤i adl› uygulamaya geçilmesi benimsenmifltir. Bu uygulamaya 2002 y›l› itibar› ile bafllanm›fl bulunulmaktad›r. Ancak bu uygulama geliflmifl ülkelerde bile tek bafl›na bir destekleme arac› olarak kullan›lmamaktad›r. Buna ra¤men Türkiye’de ise tüm di¤er desteklerin yerine ikame edecek flekilde konulmaktad›r. Ayr›ca üretimle ba¤lant›s› kurulmad›¤› için bir sosyal yard›m anlay›fl› ile uygulanmaktad›r. Yine DGD’nin 5 y›l süre ile uygulanaca¤› belirtilmekte ve sonras›na iliflkin bir aç›kl›k getirilmemektedir. Büyük ihtimalle zaman içinde bu deste¤in de miktar› azalt›larak tamamen ortadan kald›r›lacak ve üretici, kaderi ile baflbafla b›rak›lacakt›r. DGD’nin Türkiye tar›m›n›n gerçek ihtiyaçlar›ndan kaynaklanmad›¤›n›, bu uygulamadaki gerçek amac›n tar›msal destekleri ortadan kald›r›p Türkiye pazar›n› geliflmifl ülke tar›m›na açmak oldu¤unu dü-

flünüyoruz. -Tar›m sektöründeki özellefltirmeler de bu mant›¤›n yani ürettirmeme mant›¤›n›n bir ürünü de¤il mi? -Temel amac› tar›msal kalk›nmay› sa¤lamak olan tar›msal K‹T’ler son y›llarda h›zl› bir özellefltirme sürecine girmifltir. Daha önce özellefltirilmeleri tamamlanan SEK, EBK ve yem sanayiinin sistemden ç›kar›lmas›n›n hayvanc›l›¤›m›z üzerindeki etkileri ortadad›r. Ad› geçen K‹T’lerin özellefltirilmesi ile hayvanc›l›kta yaflanan çöküfl, bu kurumlara olan gereksinimin ortadan kalkmad›¤›n›n aç›k göstergesidir. Buradan hareketle özellefltirilmelerine karar verilen Tekel, fieker Sanayii ve Gübre Sanayiinde de benzer sonuçlar do¤uraca¤›n› söylemek hiç de zor olmayacakt›r. Ayr›ca yap›lan özellefltirmeler sonucu daha verimli iflletilece¤i savunulan iflletmeler tar›m sektörü ile ilgisini koparm›fl, onun yerine dev rant merkezleri kurulmufltur. Önümüzdeki dönemlerde sigara ve fleker sanayiinin özellefltirilmesi ile tar›m ve sanayiye yeni darbeler vurulacakt›r. Bu ba¤lamda fleker ve tütün yasalar›na da de¤inilebilir. Örne¤in sigara sanayimizi yöneten TEKEL kuruldu¤u günden bugüne ülkemizin en karl› kamu kurulufllar›ndan olmufltur. Bir kere sigaran›n sa¤l›¤a zararlar› art›k tüm dünyada kabul edilmektedir. Böyle bir ürünün özellefltirme ile sorumsuz ellerde olmas›n›n yarataca¤› sak›nca y›llardan beri bilinmektedir. Bu anlamda al›nan önlemlerden biri de tütün ve tütün mamullerinin reklam›n›n yap›lmas›n› yasaklayan kanundur. TEKEL

bir kamu kuruluflu olarak bu yasaya uymakta ve kar u¤runa halk sa¤l›¤›n› tehlikeye atacak yasad›fl› uygulamalardan uzak durmaktad›r. Sonuçta bugün gelinen noktada yerli TEKEL’den yabanc› tekele geçifl süreci tamamlanmak üzeredir. Tekel sigara fabrikalar› özellefltirildi¤i takdirde Türk tütünü kendi ülkesinde sigara pazar›ndan kovulurken çok uluslu flirketler iç pazara hakim olacak ve fiyatlar› kendi ç›karlar›na göre belirleme imkan›na sahip olacaklard›r. Yani buradan aç›kça anlafl›lmaktad›r ki belirli bir geçifl süreci sonunda Türkiye pazar› koflulsuz olarak yabanc› sigara flirketlerine teslim edilecektir. TEKEL’in özellefltirilmesi ve sigara fabrikalar›n›n sat›lmas› ile ülkemizde fiili bir yabanc› tekel oluflacakt›r. Böyle bir uygulaman›n Türk tütünü, tütün üreticileri, sigara fabrikalar›nda çal›flan iflçi ve memurlar aç›s›ndan son derece olumsuz ve zararl› sonuçlar do¤uraca¤› aç›kt›r. Soruna sigara sanayii aç›s›ndan bak›ld›¤›nda da benzer bir tablo ile karfl›lafl›yoruz. TEKEL 1999 y›l›nda vergi, fon ve di¤er yükümlülükler olmak üzere hazineye 817 trilyon katk› sa¤lam›flt›r. 2000 y›l›nda bu rakam 2 katrilyon 200 trilyona ç›km›flt›r. -Bu yasalar›n özellefltirme d›fl›ndaki sonuçlar› nelerdir? Tütün ülkemizde s›radan bir tar›msal ürün olman›n çok ötesinde bir önem tafl›maktad›r. 500 binden fazla çiftçi iflletmesi bu ürünü üretmekte, k›rsal alanda yaflayan 3 milyondan fazla insan geçimini tütün üretimi sayesinde sa¤lamaktad›r. Türkiye’de yetifltirilen fiark

tipi tütünün en önemli özelliklerinden biri k›raç topraklarda yetiflebilmesidir. Bu nedenle de tütün üretimi yap›lan birçok bölgede bu ürünün alternatifi yoktur. Yasan›n getirdi¤i en önemli de¤iflikliklerden biri tütünde destekleme al›mlar›n›n 2002 y›l›ndan itibaren kald›r›lmas›d›r. Bu uygulama ile tütünde desteklemeler kald›r›larak üretici, yabanc› flirketlerin insaf›na terkedilmektedir. Bu amac›n yerine getirilmesi için Türkiye’de tütün üretiminin çok fazla oldu¤u ve fazla tütünlerin her y›l yak›ld›¤› do¤rultusunda yo¤un bir politika yürütülmektedir. Bu do¤ru de¤ildir. Zaman zaman tütün yak›lm›flsa bunlar kota gere¤i üreticiden imha edilmek üzere bedel ödemeksizin al›nm›fl hurda tütünler ya da depolama s›ras›nda zarar görerek kullan›lmaz duruma gelmifl ürünlerdir. Bunun d›fl›nda Türkiye’de yaklafl›k 15 y›ld›r stok fazlas› tütün yak›lmam›flt›r. -fieker sektöründe de ayn› uygulamalar sözkonusu. fieker pancar› da t›pk› tütün gibi yaklafl›k 500 bin çiftçi ailesinin geçimini temin etti¤i, fleker sanayiine temel teflkil eden bir üründür. ABD’nin bafl›n› çekti¤i fleker üreten ülkeler, Türkiye’nin fleker pancar› üretiminden çekilmesini ve fleker pazar› haline gelmesini istemektedir. IMF de Türkiye’de üretilen fleker maliyetinin fleker kam›fl›ndan üretilen flekere göre daha yüksek oldu¤u ve üretim fazlas› ihraç edilirken zarara u¤rand›¤› gerekçesi ile fleker pancar› üretiminin k›s›tlanmas›n› dayatmaktad›r. Buna paralel olarak kamuya ait fleker fabrikalar›ndan karl›


işçi-köylü 31

21

21 Haziran 4 Temmuz 2002

olanlar›n özellefltirilmesi, sat›lamayanlar›n ise kapat›lmas› istenmektedir. Ülkemizde 27 devlet ve 3 adet özel olmak üzere otuz fleker fabrikas› bulunmaktad›r. fieker yasas› bu nedenle IMF’nin zorunlu talepleri aras›na girmifltir. Bu amaçla pancarda da kota uygulamas› getirilmifl ve kotalar her y›l daralt›lmaya bafllanm›flt›r. Bu arada fleker sektörünün ekonomiye katk›lar› gözden kaç›r›lmak istenmektedir. Bu sektör tar›mda 500 bin çiftçiye, sanayide 30 bin kifliye tam istihdam sa¤lamakta; Gayr› Safi Milli Has›laya y›lda 650 milyar

üretici ve tüketicinin sömürüldü¤ü kesin. Üreticinin ürününü ortaya ç›karmas›n›n ard›ndan bu hemen tüketicinin sofras›na ulaflm›yor. Burada bir tak›m halkalar var. Komisyoncu geliyor ürünü al›yor, flehirlere götürüyor derken bu zincirler artarak gidiyor. Bu durumda üretici eme¤inin sadece beflte birini alm›fl oluyor. % 80’i ise üreticinin d›fl›ndaki güçlere gidiyor. Bunun ortadan kald›r›lmas› kooperatifler arac›l›¤› ile olabilir. Ya da kentlerde üretici pazarlar›, köylü pazarlar› kurulabilir. Böyle bir sistemde hem üretici hem de tüketici

uygun kullan›ld›¤› zaman hormonun bir zarar› olmaz. Ama bu ölçüler ihlal edilirse zararl› olur. Sera üretimi ve örtü alt› üretiminde hormonun kullan›lma nedeni gerekli ›s›n›n oluflturulamad›¤› koflullarda döllenmeyi sa¤lamakt›r. Burada esas olan zirai ilaç kal›nt›lar›d›r. Türkiye’de bu noktada önemli bir denetimsizlik vard›r. Bu denetimsizlik bugünün ifli de de¤ildir. Birden ç›kmam›flt›r ortaya. Zirai ilaçlar›n kullan›lmas› noktas›nda çok ciddi eksiklikler vard›r. Tabi ki bu da bak›fl aç›s› ile ilgili. “Türkiye’de tar›m bitti” dendi¤i

bakarak de¤erlendirmemek gerekiyor. Anlay›fl baz›nda de¤erlendirmek gerekmektedir. Türkiye’de uygulanan politikalar çerçevesinde Türkiye’yi aç›k pazar haline getirmek isteyen anlay›fllar var. Çok Uluslu fiirketler Türkiye’yi kendileri için bir aç›k pazar haline getirmeye çal›flmaktad›r. Buradada temel olan egemen anlay›fllar›n neyi hedefledi¤idir. Ben genel olarak flöyle diyebilirim ki; dünyada esen küreselleflme rüzgarlar› Türkiye’yi de etkisi alt›na alm›flt›r. Özellikle ABD, yaflad›¤› krizler sonras›nda

uzad›. Çünkü Türkiye’de üretici nüfus oldukça yo¤un. Bu politikalar neredeyse 20 y›ld›r uygulan›yordu. Sonuç itibar› ile Türkiye kuflat›lm›fl bir noktaya geliyor. Türkiye’nin bu konudaki sömürge duruflu netleflmifltir. Tar›m sektörü içinden ç›k›lmaz bir hal alm›flt›r. -AB sürecinin tar›m sektöründeki etkileri neler olabilir? Bizler tar›m›m›z› modernlefltirmek, gelifltirmek zorunday›z. Ama burada da sorun fludur: Tar›m›m›z› modernlefltirmeyi yabanc› ülkelerin ürünlerine kap›-

dolar katk›da bulunmaktad›r. Sözü edilen özellefltirmeler gerçekleflirse Marmara ve Do¤u Anadolu bölgesindeki fleker fabrikalar› kapanacak, 42 bin üretici pancar ekemeyecek, 15 bin personel iflini kaybedecektir. Türkiye k›sa sürede fleker ithal eden bir ülke konumuna düflecek, o zaman da flekeri bugünkünden daha pahal›ya almak zorunda kalacakt›r. -Siz bir aç›klaman›zda “üretici ile tüketici aras›nda 7-8 halka var. Bu azalt›lmal›” diyorsunuz. Bunu biraz daha açar m›s›n›z? Türkiye’de üretimden tüketime kadar olan süreçte bir tak›m mekanizmalar var. Bu sistemde üreticinin ve tüketicinin zarar etti¤i veya

daha az zarara u¤ram›fl olur. -Son haftalarda yayg›nlaflan hormon tart›flmalar› ile ilgili neler söyleyebilirsiniz? Bu olay Türkiye’de on onbefl günde ç›kan bir olay de¤il. Türkiye, hormonu kullan›yordu zaten. Zirai ilaçlar› da kullan›yordu. Bu yeni ç›kan bir tart›flma de¤il. Bu konuda ç›kan tart›flmalar› do¤ru bir merkezde de¤erlendirmek gerekmektedir. Hormon ayr›, zirai ilaç kal›nt›s› ayr› birfleydir. Hormon hemen hemen her türlü canl›larda kullan›lan bir kimyasal madde. Türkiye’de a¤›rl›kl› olarak sebzelerde kullan›l›yor. Önemli olan ölçü noktas›nda bilimsel bakmakt›r. Yani kendi dozaj›nda, kendi kullan›m flartnamesindeki miktara

zaman, çeflitli denetim kurumlar›n› ortadan kald›rd›¤›n›z zaman böyle olur. Yani hem Zirai Mücadele Karantina Genel Müdürlü¤ünü kapatacaks›n, hem di¤er genel müdürlükleri kapatacaks›n, hem eleman almayacaks›n, hem donan›m› zay›flatacaks›n vb. sonra da bir denetim mekanizmas› yok diyeceksin. Bir konuya nas›l bakarsan›z öyle çözersiniz. -Baz› ürünlerde zehirli madde bulundu¤u iddias›n›n ortaya at›ld›¤› bir tart›flma süreci de yafland›. Bu konuda ne diyeceksiniz? Mekanizmadaki, sistemdeki aksakl›klar devam etti¤i sürece bu tür fleyler de normaldir. Daha birçok üründe de ortaya at›labilir bu iddialar. Sadece buradan

yeni yeni pazar aray›fllar›na girmifltir. Ve bu noktada Türkiye’yi bir aç›k pazar haline getirmenin planlar› yap›lm›flt›r. Uygulanan ekonomi politikalar› da bunu göstermekte. Bunlarla birlikte Türkiye’de tar›m›n çökertilmesi, tar›msal üretimin bitirilmesi operasyonlar› da bafllam›fl oldu. Tar›mdaki K‹T’lerden tutun da devletin tar›mdaki organizasyonlar›na kadar hepsi birer birer kald›r›ld›. Zirai Araflt›rma Genel Müdürlüklerinden yem sanayiine hepsi özellefltirme tehdidi alt›na al›nd›. Ve bunlar›n hepsi planl› programl› yap›lan fleylerdi. Tüm bunlar IMF ve DB’nin bilinçli ve sistemli politikalar›n›n birer sonucudur. Ancak bu program›n uygulanmas› biraz

m›z› ard›na kadar aç›p, destekleme politikalar›na son vererek mi yapaca¤›z; yoksa üreticilerimizin ç›karlar›n› savunacak korumac› önlemler gelifltirip, tar›ma yat›r›m yaparak m› yapaca¤›z? AB hayali ile gümrükler s›f›rlan›p, IMF’nin güdümünde yat›r›mlar tamamen durdurulursa varaca¤›m›z yer Arjantin’in vard›¤› yer olur. Borcu borçla ödeme politikas›n› gözden geçirmeliyiz. Bunun için de elde kalm›fl kaynaklar›m›z› yok pahas›na peflkefl çekmekten vazgeçmeliyiz. Bunlar› yapmay›p IMF’ye bel ba¤lamak beyhudedir. Çünkü IMF bir hay›r kurumu de¤ildir. Ve dünyada IMF politikalar›n› izleyerek geliflen tek bir ülke yoktur.


21 Haziran 4 Temmuz 2002

işçi-köylü 31

22

‹ntifada esaret çitini de k›racak! Direnifl ve katliam›n ortas›nda son iki haftada yaflanan tablaya bakt›¤›m›zda göreceklerimiz, yine emperyalistlerin Ortado¤u’daki alçakça planlar›, ‹srail’in vahfleti en çok da Filistin halk›n›n direnifli olacakt›r. Ortado¤u’da Filistin halk›n›n yaralar› kanamaya devam ediyor. Arafat’›n aç›klamalar›na göre ‹srail askerlerince Filistinlilere karfl› kullan›lan seyretilmifl uranyumla ölümler devam ederken ‹srail tanklar› iflgallerini de aksatm›yor. Son iki hafta içinde yaflanan geliflmeler de gösteriyor ki ne Arafat’›n uzlaflmac› yaklafl›mlar› ne de Siyonist ‹srail’in katliam ve iflgali ‹ntifada’n›n önünü kesemiyor. ‹flgale ve katliama bedenleriyle cevap olan Filistinli gençler tüm dünyaya “boyun e¤meyeceklerinin” mesaj›n› vermeye devam ediyor. Direnifl ve katliam›n ortas›nda son iki haftada yaflanan tabloya bakt›¤›m›zda göreceklerimiz, yine emperyalistlerin Ortado¤u’daki alçakça planlar›, ‹srail’in vahfleti en çok da Filistin halk›n›n direnifli olacakt›r. Filistinliler Yahudi yerleflim yerlerine düzenledikleri bask›nlarla da ‹sraillilere “defolun” mesaj›n› veriyor. Filistinliler direniyor, ‹srail’se en son Ramallah, Cenin ve Tulkarim’e yeni iflgal sald›r›lar› düzenliyor. 5 Haziran 2002’de ‹srail’in Hayfa kentinde düzelenen bir intihar eylemi ile 18 ‹srailli ölmüfl, yaklafl›k 40 kifli yaralanm›flt›. ‹slami Cihad’›n ve El-Aksa fiehitleri Tugay›’n›n üstlendi¤i bu eylemden sonra yine tansiyon artm›fl, önceden dillendirilenler yine tekrarlanm›flt›: ‹srail

eylemden Arafat’› sorumlu tutmas›n› takiben Ramallah’a girmekte geç kalmam›flt›. Arafat’›n karargah›nda oldu¤u saatlerde düzenlenen bask›nda yine tanklar ve makineli tüfekler kullan›ld›. Ve yine Cenin . Ad› direnifllerle an›lan bu kentte tanklar› az bulan ‹srail askerleri

ABD’nin dayatmalar›yla Filistin kabinesi bakan say›s›n› yar›ya indiren Arafat, Güç kuvvetlerine ba¤l› olarak kurdu¤u ‹çiflleri Bakanl›¤›’na 73 yafl›ndaki General Abdülrezak Yahya’y› getirdi. Halk deste¤inden yoksun olan Yahya’n›n göreve getirilmesi Filistinlilerce tepki top-

konferans›n Türkiye’de yap›lmas›n›n planlar› daha flimdiden Washington’un beyaz koridorlar›nda konufluluyor. Avrupa ülkelerinin D›fliflleri Bakanl›klar› ile bölge ülkelerinin yetkililerinin kat›l›m› düflünülen konferansta Filistin halk›n›n hayr›na bir sonuç ç›kmayaca¤› belliyken, bu em-

üç yönden helikopterlerden aç›lan atefllerle adeta bir cehenneme döndürdü Cenin sokaklar›n›. Arafat ve Filistin yönetimi sald›r›larla ilgisi olmad›¤›n› aç›klasa da CIA baflkan› George Tenet aç›klamalar›yla ‹srail’in misillemelerinin sinyalini çoktan vermiflti. “Hiç kimse Filistin halk›n› yenemez” aç›klamalar› yaflanan ›rkç›l›¤a ve faflizme okunan lanetler, y›k›k karargahtan Arafat’ça dillendirilse de, Arafat tutars›zl›¤›n›, bu kez yapt›¤› kabine de¤ifliklikleriyle gösterdi.

larken, Arafat’›n emperyalistlere ikinci jesti de Maliye Bakanl›¤›’na Selam Fayyad’›n atanmas› oldu. Fayyad daha önce IMF ile iflbirli¤i içinde çal›flm›fl, ABD yanl›s› bir bürokrat olarak tan›nmakta. Filistin halk›n›n ac›lar›n›n sorumlusu ABD de tabi bu arada bofl durmamakta. ‹srail’e zaman kazand›rmak, dünya kamuoyunda Ortado¤u’daki hassasiyetini, hakimiyetini anlatmak için uluslararas› bir konferans yapaca¤›n› aç›klad›. ABD’li yetkili Richard Baucher’in ça¤r› yapt›¤›

peryalist aldatmacan›n bilinçlice ülkemizde yap›lmas› büyük bir utanç kayna¤› olacak. Filistin için timsah gözyafllar› henüz kesilmifl olan ülkemiz patron-a¤alar›n›n ABD’nin bu yönlü talebine (emrine) “g›k” demeyece¤i ortada. Bu noktada Türkiye’deki emekçiezilen halklara, devrimci, demokrat, komünist ve ayd›nlara düflen görevse olas› bu konferans› engelleyici, protesto edici kitlesel eylemler düzenlemektir. Geçti¤imiz hafta ‹srail’se Cenin yak›nlar›-

na kurmaya bafllad›¤› toplam 360 km’yi kapsayacak olan elektronik güvenlik çiti yaln›z Filistin halk›n› de¤il tüm dünya halklar›n› esir almak için yap›lmaktad›r. Toplam maliyeti 1.8 milyar dolar› bulacak olan çitin esaret alt›na almaya çal›flt›¤› insanlar›n çekece¤i zulmün sorumlular›n›n bafl›nda ülkemiz patron a¤alar› da bulunmaktad›r. Onlar y›llard›r süren bu haks›z savaflta ‹srail’le yapt›klar› gerek ticari gerek askeri anlaflmalarla Filistin halk›n› karfl›lar›na ald›lar. Geçti¤imiz haftalarda yap›lan Bushfiaron görüflmesin’de konuflulanlar›n kamuoyuna yans›t›ld›¤› gibi ‹srail ve Filistin halklar›n›n “bar›fl ve güvenlik” içinde yaflam haklar› de¤il intifadan›n nas›l bast›r›laca¤› planlar› oldu¤u art›k gizlenemez bir gerçeklik. Filistinliler özgürlükleri için ölmeye devam ediyor. Filistinliler için ölüm art›k zaferin ince bir ayr›nt›s›. Onlar ölümün nereden ve nas›l geldi¤inin bilincini y›llard›r örüyor, emperyalizme, siyonizme karfl› zaferi intifadayla yükseltiyorlar. Onlar›n direniflini sahiplenmek, desteklemek, kendi co¤rafyam›zda da ortak düflmanlar›m›za karfl› proleter saflarda örgütlenmek, intifadalar yaratmak insanl›¤›m›z›n boyun borcudur.


işçi-köylü 31

23

21 Haziran 4 Temmuz 2002

Halklar emperyalizme ve yerli uşaklarına karşı ayakta ‹spanya/ Seville: 9 Haziran 2002 tarihinde ‹spanya’n›n Seville kentinde 50.000 kifliden fazla insan ülkedeki iflsizli¤i protesto etmek için soka¤a ç›kt›. ‹flsizli¤in tüm dünyada ciddi bir biçimde büyüdü¤ü flu anda ‹spanya’da da 2 milyon iflsiz nüfus bulunuyor. Protesto gösterileri 21 Haziran’da AB zirvesinin yap›laca¤› yerde gerçeklefltirildi ve üç saatten fazla sürdü. Protesto gösterilerine ça¤r›y› ‹spanya’n›n en büyük sendikas› yapm›flt›. Bu sendika iki milyon iflçiyi temsil ediyor. Güney Kore/ Seul: 10 Haziran 2002 Pazartesi günü Güney Kore’nin baflkenti Seul’de ABD’ye karfl› bir protesto gösterisi düzenlendi. Protestonun nedeni geçen sene bir ABD kamp›nda çal›fl›rken a¤›r yaralanan bir iflçinin bu yaralanmadan kaynakl› ölmesiydi. Yaflam›n› yitiren iflçi, Jeon Dong-rok 55 yafl›ndayd›. Kamptaki inflaatta metal ka¤›t kald›rma ifli yaparken askerlerin elektri¤i açmas› so-

nucunda Jeon Dong-rok a¤›r yaralanm›flt›. Yaklafl›k 300 eylemci 10 Haziran’da hastanenin önünde bir anma ve bas›n aç›klamas› gerçeklefltirdi. ‹flçiler yapt›klar› aç›klama ile Jeon Dong-rok’un ailesine maddi destek yap›lmas›n› ve ayr›ca Güney Kore’de bulunan 37.000 ABD askerinin Kore’yi terk etmesini istediler. Belçika/ Brüksel: 7 Haziran 2002’de yaklafl›k 8.000 liman iflçisi ABD flirketlerindeki sendikas›zlaflt›rma sald›r›s›n› protesto etti. Protesto eylemi 24 saat sürdü. Eylemde Zeebrugge, Gent, Antwerp ve Oostent’te saatlerce vapur ve gemi trafi¤i tamamen durduruldu. Sendika bundan sonra da eylemlerini sürdüreceklerini aç›klad›. Eyleme öncülük eden sendika Belçika’daki liman iflçilerinin % 90’›n› temsil ediyor. Hindistan/ Hyderabad: 9 Haziran 2002 Pazar günü

Güney Hindistan devleti, Maoistlerle aralar›ndaki görüflmelerin devam etmeyece¤ini aç›klad›. Maoistlerle bu görüflmeler için ilk ça¤r›y› Hindistan devleti yapm›flt›. Eski polis flefi Vijay Ramarao, Maoistlerle görüfltüklerini ancak bu görüflmelerin iyi geçmedi¤ini belirtti. Ramarao, Maoistlerin topraks›z köylülere ve yerli insanlara yard›m etmek konusunu açmalar› üzerine görüflmelere son verdiklerini aç›klad›. Kendi sözlerinde de kimin, kim yarar›na çal›flt›¤› tamamen aç›kken Ramarao, Maoistleri suçlayarak bar›fl› onlar›n kabul etmediklerini söyledi. Hindistan’da yay›n yapan bir gazetenin yazar› Rao devletin hiçbir söz hakk› olmad›¤›n› ve Halk Savafl› Grubu üyelerinin gözalt›nda vahflice öldürüldü¤ünü belirtti. ‹ngiltere/Londra: 8 Haziran 2002 tarihinde ‹ngiltere’nin baflkenti Londra’da “Pakistan-Hindistan silah ticaretine son” ad› alt›nda yüzlerce kifli taraf›ndan pro-

testo gösterisi düzenlendi. Protesto gösterisini düzenleyen 50 örgüt, yapt›klar› aç›klamada protestonun amac›n›n ‹ngiltere’nin Hindistan ve Pakistan’a silah ve di¤er savafl malzemeleri göndermeyi hemen durdurmas› oldu¤unu söylediler. Meksika/ Nuevo Laredo: Meksika’da 11 Haziran 2002 tarihinde domuz yetifltiricisi köylüler, Meksika’y› ABD’ye birlefltiren köprüyü iflgal etti. Kuzey Meksika’dan gelen domuz yetifltiricileri devletin hak gasplar›na karfl› 2 köprüyü araçlar›yla 6 saat iflgal alt›nda tuttular. ‹flgal s›ras›nda aç›klama yapan köylüler “devlet, hakl› olan taleplerimizi kabul edinceye kadar buradan gitmeyece¤iz” dediler. Alt› saat sonra devlet temsilcilerinin haklar üzerinde görüflmeler olaca¤›n› ve taleplerin büyük ço¤unlu¤unun kabul edilece¤ini söylemesi üzerine eylem slogan ve alk›fllarla sona erdirildi. Peru/Lima: 13 Haziran

2002 tarihinde binlerce iflçi, devletin Lima’daki iki elektrik flirketini özellefltirmeye çal›flmas›na karfl› bir protesto gösterisi düzenledi. ‹flçiler eylemde “bu flirketlerin özellefltirmesine izin vermeyece¤iz” diye hayk›rd›lar. Sadece Lima’da de¤il ayn› zamanda Arequipa ve Cuzco kentlerinde de tüm marketler ve bankalar kapat›ld›, 30 iflçi ise açl›k grevine bafllayacaklar›n› söyledi. Eylem s›ras›nda polis iflçilere müdahale ederek, göz yaflart›c› bomba ve coplarla sald›rd›, 15 kifli tutukland›. Eylemde birçok flirketin camlar› da k›r›ld›. Protestolara kat›lan iflçiler Cumhurbaflkan› Alejandro Toledo’ya karfl› sloganlar att›lar. Cumhurbaflkan› Toledo ise özellefltirmelerin durdurulmayaca¤›n› aç›klad›. 16 Haziran tarihinde de Peru’nun ikinci büyük flehri Arequipa’da s›k›yönetim ilan edildi ve 150 polis daha flehre gönderildi.

Filipinler’de Ba¤›ms›zl›k Günü’nde ABD ve yerli uflaklar› ülke çap›nda protesto edildi! Manila: Filipinler’de 12 Haziran 2002 tarihinde Ba¤›ms›zl›k Günü nedeniyle ülke çap›nda büyük yürüyüfller yap›ld›. Renato Reyes bagong Alyansang Makabayan temsilcisi: “Cumhurbaflkan› Macapalang Arroya ABD’nin kuklas› oldu¤unu kabul etsin” dedi. Yürüyüfllerde ABD askerlerinin ülkede operasyonlar yapmas› da protesto edildi. Yürüyüfllere sa-

dece baflkent Manila ve Manila/Metro’dan de¤il ayn› zamanda Güney Tagalong ve Güney Luzon’dan köylüler ve bal›kç›lar da kat›ld›. Gösterilerde militan sendikalar ve devlet güçleri aras›nda yo¤un çat›flmalar yafland›. Lueneta Park R›za heykeline bayrak asan dördü çocuk, 7 kiflilik grup gözalt›na al›nd›. Devlet protestolar›n yap›laca¤› bölgede polis y›¤›-

na¤› yapt›. Di¤er büyük kentlerden de 800 çevik kuvvet polisi getirildi. Polis protestocular› gözalt›na alarak yürüyüflü durdurmaya çal›flt›. Eylemciler ise Milli Kütüphane önünde ABD bayraklar› yakt›lar. Polisin sald›r›s› üzerine eylemlerine farkl› yerde devam eden protestocular programlar›n› baflar›yla tamamlayarak eylemlerine baflar›yla sonuçland›rd›lar.


21 Haziran 4 Temmuz 2002

işçi-köylü 31

24

ADSBP 14 Haziran’da Gökçesu direniflini ziyaret etti Ankara Devrimci Sosyalist Bas›n Platformu, direniflteki Gökçesu iflçilerini 14 Haziran 2002 tarihinde ziyaret etti. Devrimci, sosyalist bas›n çal›flanlar› ve okurlar› jandarman›n yolda engelleme çabalar›na ra¤men gittikleri direnifl çad›rlar›nda direniflteki iflçilerle sohbetler, türküler ve birlikte yenen yemekle greve destek verdiler.

fiakir Armut Ankara: Ankara Devrimci Sosyalist Bas›n Platformu (ADSBP) 14 Haziran 2002 tarihinde aylard›r direniflte olan Gökçesu maden iflçilerini ziyaret etti. Sabah saat 9:30’da yola ç›kan devrimci bas›n çal›flanlar› ve okurlar›n›n bulundu¤u otobüs Mengen’e ba¤l› Gökçesu beldesinde jandarma taraf›ndan durduruldu. Kimlik kontrolü yapan jandarma keyfi bir flekilde otobüs floförünü gözalt›na ald›. Ancak buna ra¤men Gökçesu iflçileri ziyaret edildi. Baflka bir floför bulunarak saat 13:00’e do¤ru madencilerin bulundu¤u grev çad›rlar›na gelindi. Hep beraber yap›lan sohbetin ard›ndan ortak haz›rlanan sorular sorularak iflçilerle bir röportaj yap›ld›. ADSBP ad›na söz alan bir arkadafl platformu tan›tarak çal›flmalar›n› anlatt›.

‹flçilerin de direnifllerini anlatmalar›n›n ard›ndan hep birlikte yemek yendi. Ard›ndan platform bileflenleri direniflçiler için madenci türküsünü söyledi. ‹flçiler de kendi türküleri ile efllik ettiler. Halaylar çekilerek madencilerin yöresel oyunu olan çiftetelli oynand›. Güzel bir diyalo¤un yakaland›¤› ziyaret hep birlikte at›lan “Yaflas›n s›n›f dayan›flmas›”, “Gökçesu iflçisi yaln›z de¤ildir”, “Yaflas›n onurlu mücadelemiz” sloganlar› ile son buldu. Ziyaret s›ras›nda jandarma da sürekli çad›rlar›n etraf›nda dolaflarak gövde gösterisi yapt›. Afla¤›da ADSBP ve gazetemiz taraf›ndan iflçilerle yap›lan röportaj› sunuyoruz. ADSBP: Direniflinizin nas›l bafllad›¤›n› ve geldi¤i aflamay› özetler misiniz? Ahmet Gö¤nük: Bizler sendika sürecine devam etti¤imiz için 7 Aral›k 2001 tarihinde ücretsiz izne ç›kar›ld›k. O zamandan beri buraday›z. fiu an bizim ocakta çal›flmamam›z için herhangi bir engel yok. Bizler 71 gündür çad›rday›z. Çad›rdan önce Gökçesu’da irtibat büromuz vard›, oradayd›k. Çad›rlar› buraya 4 Nisan’da kurduk. ‹flletmeye karfl› direniflimizi o günden beri sürdürüyo-

“Munzur sevdam›z “

Munzur’a sahip ç›k

ruz. Mücadelemiz ve direnifl devam ediyor. fiu ana kadar geldi¤imiz nokta iyidir. Bu direnifli her fleye ra¤men olumlu bir flekilde bitirip iflimize bafllayaca¤›z, afl›m›z› kazanaca¤›z.

de. Ancak Gökçesu halk›ndan ve esnaf›ndan yeterli deste¤i gördü¤ümüzü sanm›yorum. Kendi aram›zda tart›flt›¤›m›zda asl›nda biraz da hak veriyoruz. Biz de direnifl nedir, mücadele

ADSBP: Bölge halk› ve esnaf›n size yaklafl›m› nas›l? A. Gö¤nük: Bölge halk›n›n %80’i geçimini madencilikten sa¤l›yor. Bizler burada çile çekip de bu hakl› mücadeleyi kazan›rsak bütün hepsi bizden taraf olacak. Ama kazanamazsak hepsi diyecek ki “biz size dedik kazanamazs›n›z.” Destek vermeyenler bile kazand›¤›m›z zaman “destek verdik” diyecekler. Baflarmak bizim elimizde oldu¤u kadar herkesin elin-

nedir bilmiyorduk. Sadece iflimize gidip evimize geliyorduk. Patron az verirse azla, çok verirse çokla yetiniyorduk. Ama flu anda bunu anlad›k. fiimdi fluradan geçen bir araba bize el sallad› m› yüre¤imiz sevinçten hopluyor. Biz bu direniflte insanlar›n birbiri ile dayan›flma içinde oldu¤unu gördük. ‹K: K›saca direniflinizi anlat›r m›s›n›z? Mehmet Batak: Biz direnifle bafllad›¤›m›zda patronun yan›na gittik. “‹flimiz

ne olacak” diye sorduk. Bize “sendikadan vazgeçin. ‹flinize bafllay›n” dedi. Biz de bunu kabul etmedik. Biz yine de dayanmaya, mücadele etmeye devam ediyoruz. Taleplerimiz kabul edilene kadar burada olaca¤›z. ‹K: Üzerinizdeki bask›lar› anlat›r m›s›n›z? fiakir Armut: Biz burada oldu¤umuz için yap›lmad›k iflkence kalmad› bize. Burada müdür ve patron taraf›ndan bask› alt›nday›z. Gerekli ifllemlerimizi yapm›yorlar. Zorluk ç›kart›yorlar. Gitti¤imizde ters davran›fllarda bulunuyorlar. fiu anda bu kömür kamyonlar›nda 125 arkadafl›m›z günde 8 saat çal›fl›yor. Bu sürede 120 ton kömür ç›kar›yorlar. Kömürün tonu 110 milyondur, bize verdikleri para ise 5 milyon lira. Bu direnifl sadece bizim de¤il bütün halk›n direniflidir. Bu yüzden direnifli sonuna kadar götürmeye kararl›y›z.

Ahmet Gö¤nük

Tunceliler Kültür ve Yard›mlaflma Derne¤i ‹stanbul fiubesi Dünya Çevre Günüyle ilgili Beyo¤lu Postanesi önünde bir bas›n aç›klamas› düzenledi. Aç›klamada Dersim’de silahla, sürgünle, zulümle topra¤›ndan ve kültüründen kopar›lamayan Kürt halk›n›n sinsi bir politikayla yüzyüze oldu¤u söylendi. Munzur Barajlar Projesi olarak ifade edilen 8 adet baraj ve hidroelektrik santralinin yap›m› ile tarihinde katliamlar, bask›lar karfl›s›nda birçok direnifle ev sahipli¤i yapm›fl, y›llar›n sömürüsüyle ac›larla yo¤rulmufl Dersim yok edilmek isteniyor. Yap›lan aç›klamada yap›lmak istenen bu proje ile Dersim’in çok büyük bir bölümünün sular alt›nda kalaca¤› ve böylece do¤an›n ve kültürün yok edilmek istendi¤i vurguland›. “Onurlu bir yaflam için Dersim’e sahip ç›kal›m” diyen Dernek üyeleri bas›n aç›klamas›ndan sonra TBMM’ye mektup göndererek eylemlerine son verdi.


işçi-köylü 31

25

21 Haziran 4 Temmuz 2002

ADSBP, RTÜK yasas›n› “IMF’nin ne istedi¤i çok net bellidir” protesto etti Ankara: Ankara Devrimci Sosyalist Bas›n Platformu 12 Haziran 2002 tarihinde saat 12:30’da Yüksel Caddesi ‹nsan Haklar› An›t› önünde biraraya gelerek RTÜK yasa tasar›s›n›, devrimci sosyalist bas›n üzerindeki bask›lar› ve ‹flçi-Köylü gazetesi çal›flan› Memik Horuz’un tutukluluk halinin devam›n› protesto etti. Platformu oluflturan At›l›m, Al›nteri, Devrimci Demokrasi, Devrimci Mücadele, ‹flçi-Köylü, Kald›raç, Odak gazete ve dergilerinin çal›flanlar›n›n kat›ld›¤› eylem alk›fllarla bafllat›ld›. Bas›n metnini bas›n platformu ad›na gazetemiz Ankara büro çal›flan› Betül K›l›çaslan okudu. K›l›çaslan devletin tüm emekçilere yönelik bask›lar›na de¤inerek “bana dokunmayan y›lan bin yaflas›n deme flans›m›z bile kalmad›. Çünkü y›lan›n dokunmad›¤›, ›s›rmad›¤› kimse kalmad›” diyerek IMF’nin talimatlar›n›n nas›l yerine getirildi¤ine vurgu yap-

t›. K›l›çaslan Al›nteri gazetesi Yaz›iflleri Müdürü Sakine Yalç›n’a verilen para cezas›na, Ekincler matbaas›nda bulunan aletlere zorla el konulma karar› al›nmas›na ve Memik Horuz’un keyfi bir flekilde halen tutuklu bulundu¤una dikkat çekerek yeni RTÜK yasas› ile bu sald›r›lar›n artaca¤›n› söyledi. K›l›çaslan ayr›ca “ancak bizler bundan sonra yine Gökçesu ya da Yonca Teknik’te direnen iflçilerin yan›nda olmaya devam edece¤iz. Bizler bundan sonra da yine ezilen, emekçi halk›m›z›n yan›nda olmaya devam edece¤iz” diyerek sözlerini noktalad›. “MGK, IMF, YÖK, RTÜK, 312, 169 bu abluka da¤›t›lacak”, “‹nsanl›k hücrede, insanl›¤a sahip ç›k” vb. dövizlerin aç›ld›¤› aç›klamada ayr›ca “Devrimci sosyalist bas›n susturulamaz” slogan› at›ld›. Eylem alk›fllarla bitirilirken polisin ald›¤› yo¤un önlemler dikkat çekici idi.

Katil A¤ar Samsun’da Gözalt›nda kay›plarda, katledilen devrimci-demokrat-yurtseverlerin kat›lan kan›nda parma¤› olan ve ad›n› Susurluk kazas› sonras› s›kça duydu¤umuz katil Mehmet A¤ar ile Merkez Valisi Recep Yaz›c›o¤lu Samsun’dayd›. Samsun’da her ikisinin de gündemi birbirininkinden pek de farkl› olmayan bu sebebi ziyaretlerinde merkez valilik görevini sürdüren Recep Yaz›c›o¤lu “Türkiye nereye gidiyor” konulu bir konferansta, Elaz›¤ Ba¤›ms›z Milletvekili Mehmet A¤ar da kat›ld›¤› bir yerel televizyon program›nda siyasetle ilgili görüfllerini Samsunlulara aktard›. Hem A¤ar’›n hem de Yaz›c›o¤lu’nun kat›ld›klar› konferans ve program›n ortak yanlar› ülkenin giden kötü gidiflat› ve önderlik sorunuydu. Yaz›c›o¤lu Türkiye’de sistem tart›flmas›n›n pek fazla yap›lmad›¤›n›, Türkiye’yi tepeden t›rna¤a de¤ifltirmek için bir dönem siyaset yapmak istedi¤ini konferansta belirtirken üniversite ö¤rencilerine de seslenerek “boynu bükük geziyorlar” dedi. A¤ar ise ülkedeki insanlar›n siyasetten uzaklaflt›¤›n›, siyasi partilerin aile flirketi olmad›¤›n› ve devlet için ölümü göze alanlar›n mutlaka milletin deste¤ini arkas›na alaca¤›n› hayk›rd›. Evet, Yaz›c›o¤lu ve A¤ar halk›n gözünün içine baka baka bugüne kadar

yapt›klar›n› yok sayarak ülkenin gidiflat›n› düzeltecek önerilerini (onlara göre ülke böyle düzelir) s›ral›yorlar. Art›k halk bu tescilli katillerin söylediklerinin ne kadar›n› ciddiye al›r bilinmez ama söylediklerinde kurtar›c› imaj›n› çizdikleri apaç›k ortada. Öyle ki, Yaz›c›o¤lu ülkenin sorunlar›n› (!) ortaya koyarken üniversite ö¤rencilerine de¤inmeden de edemiyor. Yaz›c›o¤lu’nun üniversitelilerin sorunlar›n› ne kadar içten söyledi¤i bizce iyi bilinir ama, özellikle A¤ar’›n dile getirdikleri piflkinli¤ini art›r›r derecesinde. Çünkü A¤ar siyasi partilerin aile flirketi olmad›¤›n› söylerken, DYP içerisinde bir dönem ‹çiflleri ve Adalet Bakanl›¤› yapt›¤› dönemleri unutmufl olmal›. A¤ar ile o dönemde iktidar›n orta¤› olan DYP ile (özellikle Çiller ile) olan aile dostlu¤unu bilmeyen yoktur san›r›z. Keza Susurluk’ta yaflanan kaza ile eli kanl› katillerin, çetelerle olan ba¤lant›lar›n›n ortaya ç›kmas›yla dönen dolaplarda aile foto¤raflar› da bir bir ortaya ç›km›flt›. Yani geçmifli ve bugünü hayli kabar›k olan A¤ar’›n yapt›klar› bugün söyledikleriyle çeliflse de asl›na bak›l›rsa A¤ar bunu yapmak zorunda. Onun ve onun gibilerin ifli halk›n nabz›n› tutmak ve ona göre flerbet vermektir. A¤ar yine konuflmas› içinde devlet

Bursa: Emperyalistlerin IMF, DB gibi kurumlar› arac›¤›yla ülkemize dayatt›¤› özellefltirme ve kamu kurumlar›n›n kapat›lma kararlar› ile emekçi halk›m›z daha çok açl›k, yoksulluk ve iflsizlikle karfl› karfl›ya kal›yor. Bu sald›r›lar›n bir parças› olan Bölge Müdürlüklerinin kapat›lma karar›yla ilgili Bursa Yol-‹fl 1 No’lu fiube Baflkan› Kaz›m Sakarya’n›n görüfllerini ald›k. “Bölge Müdürlüklerinin kapat›lmas› kafalarda birçok soru iflareti b›rak›yor. Buralarda büyük bir rant söz konusu. Bu rant› birilerine vermek için Bölge Müdürlükleri kapat›l›p ifllevsiz bir duruma getirilmek isteniyor. ‹kincisi siyasi tercihler söz konusudur. Biz sendika olarak kapat›lmalar› yerine hantal olan bu kurumlar›n daha ifllevli bir hale getirilmeleri için makinalar›, teknolojilerini yenileyip uluslararas› standartlara uygun hale getirilmelerini savunuyoruz. Hedef Karayollar›, Köy Hizmetleri, DS‹, enerjideki di¤er sektörlerin hepsini kapatmakt›r. Nas›l ki tar›m›,

sanayiyi bitirdiler, bu alan› da bitirmek istiyorlar. Çünkü dünyadaki büyük rant alan›d›r bu alan(...) Sistemin kökeninde IMF’nin ne istedi¤i çok net bellidir. Yol-‹fl Sendikas› hiçbir zaman susmam›flt›r, her türlü toplumsal aktivitenin içinde bulunmufltur. Çünkü di¤er kurumlar›n bafl›na gelenin bize de gelece¤ini biliyorduk.” Krizin yarat›c›s› emperyalizmdir Bölge Müdürlüklerinin kapat›lmas›na karfl› 5 Haziran günü Bursa, Bal›kesir, Çanakkale, Kütahya, Yalova ve Bilecik’te 14. Bölge Müdürlü¤ü’ne ba¤l› iflyerlerinde 7:30-12:30 saatleri aras›nda ifl b›rakma eylemi yap›ld›. Sloganlar›yla hükümete ve IMF’ye tepkilerini dile getiren emekçiler “Da¤lar› aflt›k, yollar› aflt›k, IMF’yi de aflaca¤›z” pankart› açt›lar. Eyleme Türk-‹fl, D‹SK ve KESK’e ba¤l› baz› sendikalar›n flube yöneticileri ve üyeleri de destek verdi.

Gözalt›nda kay›plarda, katledilen devrimci-demokratyurtseverlerin kat›lan kan›nda parma¤› olan ve ad›n› Susurluk kazas› sonras› s›kça duydu¤umuz katil Mehmet A¤ar ile Merkez Valisi Recep Yaz›c›o¤lu Samsun’dayd›. için çal›flanlar›n milleti arkas›na alaca¤›ndan bahsediyor. Hangi devlet diye sormadan edemiyoruz do¤rusu. Halka açl›¤› ve zulmü reva gören, kendine pastan›n bütününü alan efendileriyle paylaflan devlete mi bu halk güvenecek, destek verecek. A¤ar söyledikleriyle bir baflka gerçekli¤e de iflaret ediyor. Devlet için çal›fl›n diyor. Halk için bir fley yapmayan mant›¤›n› ortaya koyuyor. Halka s›ra gelince “yok yok”lar› ezbere söyleyen, devlet içindeki çete uzant›lar›na katillere s›ra gelince hiçbir fleyden çekinmeyen bu devletin halk› aras›na alaca¤›n› sanan varsa çok yan›l›yor flimdiden söyleyelim. Ve sonuçta, A¤arlar, K›rc›lar, Çatl›lar...vb. sistemin kulland›¤› kuklalard›r. A¤ar’›n bir aç›klamas›nda “MGK kararlar›n› uygulad›k, kimse hesap soramaz” sözleri bunu do¤ruluyor. Asl›na bak›l›rsa, A¤ar ve Yaz›c›o¤lu’nun ziyaretlerinin bir baflka sebebi önemi daha vard›r. Yaln›zca siyaset tart›flmaya gelmediler elbette ki. Faflist diktatörlü¤ün Karadeniz’e verdi¤i önemden dolay› (ki bu önem yürütülen devrimci mücadeleden ve PKK’nin T. Kürdistan›’nda verdi¤i silahl› mücadeleyi sonland›rmas›ndand›r) T. Kürdista-

n›’nda görev alm›fl ve katliamlar›yla ün yapm›fl kiflileri bölgeye kayd›rd›¤›n› biliyoruz. Örne¤in Veli Küçükler, Kemal Yaz›c›o¤lular, Reflat Altayl›lar ve bir dönem Tokat’ta valilik yapan Ayhan Çevikler.... gibi. Yaln›z devrimci mücadele için de¤il, Karadeniz’in stratejik öneminden kaynakl› uyuflturucu ticaretinin de geçifl noktalar›n› oluflturan bu gibi yerlerde ifllerini sa¤lama almaya çal›flmaktad›rlar. fiimdi A¤ar gibilerin ziyaretleri bu aflamadan sonra daha baflka bir boyuta giriyor. Ki bu da irdelenmesi gereken bir mevzudur. Ama, yaln›zca konunun öz olarak anlafl›lmas› için yazd›klar›m›z›n yeterli olaca¤›n› düflünüyoruz. Çeteleflmifl ve devlet içindeki ba¤lant›lar› ortaya ç›km›fl, devrimcilerin katili olan böylesi kiflilerin halk içinde pek de söz sahibi olmayaca¤›n› hepimiz biliyoruz. Ancak, çirkeflikleriyle devam›n› sa¤layan sistemin sürdürücüleri, güzellikler karfl›s›nda erimeye mahkumdur. Bu nedenle saklamaya çal›flt›klar› herfley, gören gözlerden kaçamayacakt›r.


26

21 Haziran 4 Temmuz 2002

işçi-köylü 31

Alt›m›z toprak, üstümüz yaprak, sevdam›z ve umudumuz ortak 9 Haziran Pazar günü Belgrad ormanlar›nda gerçekleflen Geleneksel Divri¤i Pilav ve Kültür fienli¤i’nin bu y›lki temas› Naz›m Hikmet’in 100. do¤um y›l›yd›. Geleneksel olarak düzenlenen ve bu y›l 18.si organize edilen Divri¤i Pilav ve Kültür fienli¤i, 9 Haziran Pazar günü Belgrad Ormanlar›nda gerçeklefltirildi. Koca kentin bunalt›c›l›¤›ndan s›yr›lmak; özlenen dostlarla kucaklaflmak; an›lar deryas›nda mayal› üzüm suyunu yudumlayarak efkarlanmak ya da neflelenip coflmak; yozlaflt›r›l›p unutturulmak istenilen halk kültürüne sahip ç›kmak; türkülerde sevday›, fliirlerde isyan›, halaylarda coflkuyu hayk›rmak; ve bir de kazanlar dolusu pilava beraber kafl›k sallamak, yani herfleye inat umudu diri tutmak için sabah›n erken saatlerinden itibaren akt› binler piknik alan›na. Sabah güneflinin yapraklar›n aras›ndan süzülerek ›s›tt›¤› ve ›fl›tt›¤› piknik alan›nda bir de kendilerine tahsis edilen alanda ürünlerini kitlelerle buluflturmak için u¤raflanlar vard›. El eme¤i, göz nuru hediyeliklerden, tak›lardan ve kullan›m eflyalar›ndan baflka, emekten, özgürlükten, ba¤›ms›zl›k, demokrasi ve sosyalizmden yana olan kültürel, sanatsal ve siyasal ürünlerin sergilendi¤i stand alan›nda Türkiye devrimci hareketini oluflturan yap›lar› gözlemlemek mümkündü. Halklar›n Uluslararas› Mücadele Ligi (ILPS), Umut Yay›mc›l›k, Tohum Kültür Merkezi, Beksav, YÇKM, Yaflamevi, TUYAB, Ekmek ve Adalet... stand açan kurumlardan yaln›zca birkaç›yd›. ‹lginin önceki y›llara nazaran daha yo¤un oldu¤u, stand görevlilerinin ortak kan›s›yd›. “Bu sene kat›l›mc› kurum da, okuyucu kitle de daha çok” diyordu, Umut Yay›mc›l›k stand›ndaki görevli arkadafllar. “Alt›m›z toprak, üstümüz yaprak, sevdam›z ve umudumuz ortak” diyen Divri¤ililer;

geleneklerine, kültürlerine yani kendilerine yak›n olan sanatç› ve ayd›nlar› davet etmifllerdi pilav ve kültür flenli¤i programlar›na. Pikni¤e gelenler kardefllik, eflitlik ve özgürlük mesaj›n›n verilmesi ve nitelikli olmas› için gayret gösterilip, emek harcand›¤› belli olan 18. Divri¤i Pilav ve Kültür fienli¤i’nin bu y›lki temas› Naz›m Usta’n›n 100. do¤um y›l›yd›. Sabah çaylar›n›n yudumlan›p haz›rl›klar›n tamamlanmas›n›n ard›ndan flenli¤i organize eden Divri¤i Kültür Derne¤i’nin Baflkan› Cafer Y›ld›r›m’›n konuflmas›yla program bafllam›fl oldu. Ülkenin kaderinin IMF ve DB’nin politikalar›na ba¤land›¤›na vurgu yapan Y›ld›r›m’›n ard›ndan, s›ras›yla Divri¤i Kültür Derne¤i Halk Oyunlar› Ekibi, Hasan Karabafl, ‹lyas Salman, Koma Amed, Ozan Hasan Erdo¤an ve TKM Gulasor Halk Oyunlar› Ekibi ç›kt›lar sahneye. Seyirci yo¤unlu¤u dikkate al›nd›¤›nda program›n birinci bölümünde en fazla ilgiyi ‹lyas Salman ve Gulasor Halk Oyunlar› Ekibi’nin ald›¤› söylenebilir. Oynad›klar› oyun ve figürleriyle, co¤rafyam›z›n halklar ve kültürler bahçesi oldu¤una vurgu yapan Gulasor Halk Oyunlar› Ekibi’nin sahneden ayr›lmas›yla program›n birinci bölümü de bitti. Ve ard›ndan belki al›fl›ld›k ama pikni¤in en güzel görüntüsü olufltu. 7’den 70’e kad›ndan erke¤e kiminin elinde tencere, kiminin elinde tabak, kiminin elinde de kocaman bir kap olan binlerce kifli, tesbih tanesi mi-

sali dizildi s›raya. Ne bir kargafla ne bir kavga. Pay›na düflen pilav› almak içindi bütün çaba. Ama etli bulgurun kafl›kland›¤› masalar yorumsuz da olamaz: “Ya¤› az olmufl..”, “Geçen seneki daha lezzetliydi..”, “‹yi kaynamam›fl...”, “Hani bunun içinde et?..” Binlerin damak tad›na göre pilav piflirecek aflç›y› bulamamak kimin kusuruydu acaba? Ama bir kafl›k pilav›n dahi dökülüp at›ld›¤›n› ne gören oldu ne de duyan; ya da “oldu” diyene inanan.... Program›n ikinci bölümü

Ali Haydar Timisi’nin sahne almas›yla bafllad›. Ard›ndan “hayk›r ac›n› ey halk..” fliiriyle Nihat Behram ç›kt› sahneye. ‹syan, öfke ve coflku yüklü dizelerle yank›lan›yordu bütün alan. Ve Nihat Behram’›n okudu¤u her fliiri sloganlarla selaml›yordu dinleyiciler. fiimdi s›ra m›sralar› notalara kodlay›p ahenkli ezgilere dönüfltürmekteydi. Bu kez sahnede Günefle Türkü vard›. Repertuarlar›n› kendi dinleyici kitlesine göre oluflturmas›na ra¤men dinleyicilerin be¤enisini kazand›¤›n› ilgiden ve alk›fllardan anlamak mümkündü. Hilmi Yar›c›, Fuat Saka ve birkaç sanatç›n›n ard›ndan s›rada; onca bask›ya, sansüre, engelleme ve kuflatmaya ra¤men çizgisinden ve tavr›ndan taviz vermeyen, bunun için de milyonlar›n gönlüne taht kurabilen Grup Yorum vard›.

Dinleyicilerin sab›rla ve inatla Grup Yorum’u beklemesi de bundand› ve program›n kapan›fl›n› da onlar yap›yordu. Nihat Behram’›n dizeleriyle, Günefle Türkü’nün ve Grup Yorum’un ezgi ve marfllar›yla kitlenin coflkusu daha bir artt›. Hayk›r›lan sloganlar bunun göstergesiydi. Ne var ki parti ve örgütleri tan›mlayan ve bazen rekabete dönüflen sloganlar›n, ortak ve güncel sloganlardan daha fazla hayk›r›lmas›, böylelikle de genifl dinleyici kitlesinden ayr›fl›lmas› dikkat çeken di¤er bir olgu oldu. “Daha kitlesel ve coflkulu bir kat›l›mla gelecek y›l buluflmak umuduyla...” denilerek bitirilen 18. Pilav ve Kültür fienli¤i’ne kat›lm›fl olman›n coflku ve sevincini insanlar›n yüzlerinden okumak hiç de zor de¤ildi. Bir de böylesi nitelikte ve kitlesellikte bir etkinlik gerçeklefltirmek için organizasyonun as›l emektarlar›n›n ifllerini lay›k›yla yerine getirmifl olman›n sevincini....


işçi-köylü 31

27

21 Haziran 4 Temmuz 2002

Aç›ktan ça¤r› (sald›rmal›) Aç yat›yor, aç kalk›yorsak S›cak bir çorbaya hasret kalm›flsak Çöplükten yiyecek ar›yorsak ve dileniyorsak yani el aç›yorsak birilerine ve hep elimiz ve kursa¤›m›z bofl kal›yorsa Biz açken flatafatl› marketler yiyeceklerle dolup tafl›yorsa Birilerinin yedi¤i önünde yemedi¤i arkas›ndaysa iflçi kardefllerimiz, köylü kardefllerimiz yani biz üretmifl, biz doldurmuflsak depolar› yiyeceklerle al›nterimiz ve eme¤imizle öyleyse durmamal› sald›rmal› dolu raflara, depolara sald›rmal› biz açken yiyecekleri zorla zaptedenlere sald›rmal› köflklere, saraylara sald›rmal› köflklerin saraylar›n koruyuculu¤unu yapan köpeklere! Üflüyorsak so¤uktan rüzgar içimize iflliyor difllerimiz tak›rd›yorsa ayazdan Buna karfl›n ma¤azalar dolup tafl›yorsa paltolarla, pardesülerle, pantolonlarla yani envai çeflit esvapla 12 saat çal›flarak hastalanan ve sömürülen iflçi kardeflimiz üretmiflse tüm bunlar› hem de ço¤u çocuk sald›rmal› vitrinlere, ma¤azalara ve sald›rmal› bize engel ç›karanlara sald›rmal› biz ç›plakken ve donarken so¤uktan bunlar› bizden al›koyanlara! hastaysak kabul edilmiyorsak hastaneye param›z olmad›¤› için ya da kuyruklarda bekliyorsak 8-10 saat yine de çare olunmuyorsa hastal›¤›m›za örne¤in ilaç alam›yorsak ecza depolar› doluyken ve ölüyorsak 21. yy’da gripten buna karfl›n birileri be¤enmiyorsa bizim gidemedi¤imiz hastaneleri ve doktorlar› ve gidiyorsa yurt d›fl›na

sald›rmal› bu düzeni varedenlere sald›rmal› bile bile bizi ölüme mahkum edenlere! gerçekler dupduru ortada duruyorsa biz bunlar› gördü¤ümüz halde elimiz kolumuz ba¤l› oturuyorsak “yeni gelin gibi” Elimiz kalem tutuyor ama yazm›yorsak dilimiz laf yap›yor ama söylemiyorsak kullanabiliyorsak molotofu buna karfl›n hiçbir fley yapm›yorsak önce kendimize sald›rmal› Ve kurtarmal›y›z kendimizi hiçlikten sonra gerçekleri gizlemeye çal›flanlara yani bizi bu hale getirenlere sald›rmal›! sald›rmal›! Açsa midemiz ve beynimiz ve kursa¤›m›zdan kesilenlerle “SA”lar›n “M”lerin “OYAK”lar›n say›s› art›yorsa yine de göz dikmifllerse bir lokmam›za daha bize ne kald› sald›rmaktan gayr› “SA”lara “M”lere “OYAK”lara umudumuzu tüketenlere! üflüyorsa el ayak ve tüm vücudumuz hastaysak yataktan kalkamamacas›na bunlar› görüyor ve yafl›yorsak ve susuyorsak sald›rmal›y›z bunlar› varedenlere sald›rmal›y›z! Homurtular›m›z› sloganlaflt›rmal› bir zincir oluflturmal› bizden olanlarla bir zincir dünya çap›nda ve vurmal› zincirle bizi “lanetleyen”lere vurmal›! Ve daha eflit, daha özgür bir dünya kurmal›! M. N. Deniz


28

21 Haziran 4 Temmuz 2002

işçi-köylü 31

15-16 Haziran Büyük ‹flçi Direniflinden Ö¤reniyoruz Türkiye iflçi s›n›f›n›n önemli deneyimlerinden olan 15-16 Haziran Büyük ‹flçi Direniflinin deneyimleri ve sonuçlar› bugünkü mücadeleye ›fl›k tutuyor. Bu görkemli direniflin 32. y›ldönümünde çeflitli etkinliklerle bu tarihi günlerin direnç ruhu günümüze ak›t›l›yor.

Geçmiflten gelece¤e 15-16 Haziran Deri ‹fl, Limter-‹fl ve Bas›n-‹fl sendikalar›n›n grevde olan Yonca Teknik iflçileriyle dayan›flma amaçl› düzenledi¤i “Geçmiflten Gelece¤e 15-16 Haziran” gecesi 14 Haziran 2002 tarihinde Kad›köy Cafera¤a Spor Salonu’nda yap›ld›. “Geçmiflten gelece¤e 15-16 Haziran Tertip Komitesi”, “Yaflas›n Tersane Grevimiz Limter ‹fl”, “Gelecek ellerimizdedir Tuzla Deri-‹fl” pankartlar›n›n aç›ld›¤› gecede Süleyman Çelebi ve Kaz›m Bak›fl yapt›klar› konuflmalarda 15-16 Haziran direniflinden ç›kar›lan derslere de¤inerek, bunlardan en önemlisinin iflçi s›n›f›n›n kazan›mlar›n› yok etmeye çal›flan sermayeye ve onun siyasi iktidar›na karfl› mücadele oldu¤una dikkat çektiler. Daha sonra direniflteki Yonca Teknik iflçisi Cengiz Birit söz alarak Tuzla Tersanesi’nde 20 y›ldan beri grev karar› al›nmad›¤›n›, bu direniflle bunu k›rd›klar›n›, bu yönde tüm DKÖ’lerden destek beklediklerini belirttikten sonra

15-16 Haziran direniflini anlatan sinevizyon gösterimi yap›ld›. Gösteri, yo¤un ilgi ve sloganlarla karfl›land›. Geceye gönderilen mesajlar okunurken en dikkat çekici olan› “Halklar›n Uluslararas› Mücadele Ligi (ILPS)” ve “Kad›nlar Birli¤i”nin mesajlar› idi. Halklar›n Uluslararas› Mücadele Ligi Türkiye Seksiyonu, dayan›flma gecesine gönderdi¤i mesajda; 15-16 Haziran direniflinin hakim s›n›flar›n iktidar tarihlerinin ne kadar kanl› ve ac›mas›z oldu¤unu; iflçilerin mücadelesinin ise neden gerekli ve hakl› oldu¤unu gösterdi¤i vurgulanarak 15-16 Haziran iflçi direniflinin s›n›f mücadelesine kazand›rd›¤› olumluluklar s›raland›. Hakim s›n›flar›n iktidar› olan faflist diktatörlü¤ün parlamentosundan, ordusundan iflçi s›n›f›n›n yarar›na birfley beklenemeyece¤inin alt› çizilirken ancak kendi güçlerine ve s›n›f temsilcilerine güvenerek kitlesel olarak mücadeleye at›ld›klar› oranda

Türkiye iflçi s›n›f›n›n mücadele tarihinde önemli bir kesitini oluflturan 15-16 Haziran direnifli, 32. y›ldönümünde düzenlenen çeflitli etkinlikler ile bir kez daha bugüne tafl›n›yor. Bu etkinlikler çerçevesinde 16 Haziran Pazar günü Tohum Kültür Merkezi’nde bir panel yap›ld›. D‹SK Eski Genel Baflkan› Kemal Nebio¤lu, Deri-‹fl Genel Baflkan Vekili Musa Servi ve ‹flçi-köylü gazetesinden Celal Aslando-

sald›r›lar› gö¤üsleyecekleri de mesajda yer ald›. ‹flçileri direniflin derslerine sahip ç›karak, kal›c› zaferler elde etmek için mücadele ça¤›ran ILPS “Geceye kat›lanlar› enternasyonal coflkumuzla selaml›yoruz” diyerek mesaj›n› bitirdi. Yine “Partizan, ‹flçi-köylü, YDG, Tohum Kültür Merkezi,

At›l›m ve di¤er DKÖ’lerin gönderdi¤i mesajlar›n ard›ndan Üsküdar Belediyesi Halk Oyunu ekibi be¤eni ile izlendi. Grup Vardiya’n›n kitleyi coflturdu¤u gece Alaaddin Us’la devam ederken Metin Kahraman’la coflku doru¤a ulaflt›. Geceye devrimci ve komünist

iradenin hakim olmas›yla at›lan sloganlarda F tipi hapishane sorunu, Ölüm Orucu direnifli, siyonist ‹srail devletinin Filistin’de yapt›¤› katliamlar ve emperyalist sald›rganl›k s›k s›k dile getirildi. Coflkulu bafllayan etkinlik coflkulu bir flekilde sona erdi.

15-16 Haziran direnciyle... ¤an’›n kat›ld›¤› panel saat 15:00’de bafllad›. 15-16 Haziran direniflinin görüntülerinden oluflan sinevizyon gösteriminin ard›ndan panele geçildi. ‹lk sözü alan Kemal Nebio¤lu 15-16 Haziran direniflinin nas›l ortaya ç›kt›¤›n›, örgütleniflini ve

yaflanan geliflmeleri özetledi. Daha çok D‹SK ekseninde konuflmalar yapan Nebio¤lu ekonomik ve siyasal mücadelenin birlikte ele al›nmas›na vurgu yapt›. Siyasal mücadeleyi “Anayasal haklar” çerçevesinde ve parlamentarizmle s›n›rland›ran Nebio¤lu direniflin yafland›¤› süreçte D‹SK’in iflçilerin mücadelesini hangi ölçüde sahiplendi¤ini, nerede durdu¤unu da ele veren konuflmalar yapt›. ‹flçi s›n›f›n›n mücadelesinin yasalar k›skac›nda bo¤ulmak istenmesine karfl› tepkiyi örgütlemekte önemli bir role sahip olan D‹SK’in, mücadelenin ivme kazand›¤› durumda mücadeleyi nas›l engellemeye çal›flt›¤›na, bu durufluyla s›n›f mücadelesinin neresinde durdu¤una iflaret etmesi bak›m›ndan Nebio¤lu’nun konuflmalar› dikkat çekiciydi. Ard›ndan sözü alan Deri-‹fl Genel Baflkan Vekili Musa Servi 15-16 Haziran direnifliyle ba¤lant›l› olarak bugün sendikalar›n içinde bulundu¤u durum ve iflçi s›n›f›na yönelik sald›r›lar›n nas›l gö¤üslenece¤i üzerine konufltu. ‹flçi-köylü gazetesi ad›na söz alan Celal Aslando¤an ise 15-16 Haziran direni-

flini do¤uran koflullar, dünyada ve Türkiye’de yaflanan o süreçteki geliflmeler üzerinde durdu. 70’li y›llarda emperyalizmin ekonomik ve siyasi krizinin ba¤›ml› ülkeler üzerindeki etkilerine; açl›¤a, iflsizli¤e ve bask›ya ra¤men ezilenlerin yükselen mücadelesine ve BPKD’nin bu mücadeleler üzerindeki etkisine dikkat çekti. 15-16 Haziran direniflinin Türkiye’deki s›n›f mücadelesine önemli katk›lar›n›n oldu¤una de¤inen Aslando¤an s›n›f sendikac›l›¤› anlay›fl›n›n mutlaka sendikalarda hakim hale getirilmesi gerekti¤ine, bürokratik sendikal anlay›fl›n iflçi s›n›f› üzerindeki etkisinin ancak böyle k›r›labilece¤ine de¤indi. Soru cevap bölümüyle zenginleflen panel 15-16 Haziran direncini bir kez daha yüreklerimize tafl›d›. Tohum Kültür Merkezi Kartal fiubesi’nde de ayn› içerikli bir panel düzenlendi. Panele D‹SK Limter-‹fl Sendikas› Genel Baflkan› Kaz›m Bak›fl, Belediye‹fl Sendikas› 2 No’lu fiube Baflkan› Hasan Gülüm ve Gazetemiz Çal›flan› Ufuk Balç›k kat›ld›.


işçi-köylü 31

21 Haziran 4 Temmuz 2002

29

“Pir Sultan ölür dirilir”

Tarih: 2 Temmuz 1993 Yer : Sivas Pusu kurmufllar Sivas’ta. Sokaklar ortaça¤ kal›nt›lar›n›n o karanl›k yüzleriyle dolu. Ayd›nl›¤a düflman olanlar tutuflturdu Mad›mak’›. Onlarca insan yand›, bo¤uldu bu devlet destekli katliamda. ‹çeride yanan canlar ka-

ranl›¤› y›rtan k›v›lc›m oldu, tüm gerici, yobaz, faflist ve zorbalara inat. Söz yan›yordu, saz yan›yordu, kalem yan›yordu Mad›mak’ta. ‹nsanlar› ayd›nlatacak tüm de¤erler kül olurken, yeni bir direniflin ça¤r›s› oluyordu kitleleri sokaklara döküp, hesap sordurtan. Pir Sultan Abdal fienlikleri’ne gi-

denler, Pir Sultan oluyordu tarihin derinliklerinden bugüne süzülerek gelip, “bu kaç›nc› ölmem hay›n, Pir Sultan ölür dirilir” diyen. Yeni Pir Sultanlar dolduruyordu alanlar›... Günlerce öncesinden haz›rlanm›flt› bu kanl› plan. Yerel gazetelerinden, radyolar›ndan “cihat” ça¤r›s› yapm›flt› eli kanl› katiller. Aziz Nesin

bahane edilerek tutuflturulan Mad›mak’tan yükselen duman; kendisine insan›m diyen herkese, her kesime ulaflt› ve sarst›. Fakat insanl›¤›ndan ç›km›fl bir avuç yobaz ifltahla seyrediyordu Mad›mak’›n yan›fl›n›. Jandarma ve polisin kalabal›¤a müdahale etmemesi devletin bu katliamdaki rolünü gözler önüne seriyordu. Devlet katliamc› yüzünü Sivas’ta da saklayamam›flt›. Kitleler katliam›n kimlerin deste¤inde ve ne flekilde geliflti¤ini, buna karfl›n devlet görevlilerinin suçlar›ndan nas›l s›yr›lmaya çal›flarak, aç›ktan a盤a yalan söylemelerini kuflkuya yer b›rakmayacak bir ç›plakl›kla görmüfltü. fiehitler yüzbinlerce insan›n omuzlar›nda, büyük kitle gösterileri ve protestolar eflli¤inde topra¤a verildi. Devlet y›llar süren mahkemeler sonunda bir iki idamla ifli kurtard›¤›n› düflünürken, kendi pay›na düfleni ise kitlelerin örgütlü gücüyle Proletarya Partisi önderli¤inde alaca¤›n› TKP/ML’nin Sivas san›klar›n› tafl›yan araca yönelik bombal› eylemiyle yaflarken, Sivas’›n hesab› sorulacak slogan›n›n laftan öte oldu¤unu pratikte görmüfltü. Devlet destekli faflistler eliyle gerçeklefltirilen bu katliam ilk olmad›¤› gibi; sisteme karfl› yürütülen mücadele geliflmedikçe ve sistem yerle bir edilmedikçe de son olmayacak. Bu katliamlar›n sonu; sistemin de¤iflmesiyle gelecek.

Üğr unda öldükleri kızıl bayrağı ülkenin dör t bir yanında dalgalandır maya and içtik...

Efendi Diril 1976 y›l›nda TKP/ML ile iliflki kuran Efendi yoldafl Dersim Ovac›k do¤umluydu. Parti saflar›nda yürüttü¤ü militan mücadele ile k›sa zamanda geliflme sa¤layan yoldafl, kitleler taraf›ndan sayg› duyulan ve mücadele tarz›yla dilden dile anlat›lan bir konuma yüksel-

miflti. Kitle iliflkilerinde son derece s›cak iliflkiler yaratan Efendi yoldafl düflman taraf›ndan oldukça tehlikeli biri olarak görülüyor ve bir an önce ortadan kald›r›lmas› gereken bir kifli olarak tespit ediliyordu. 30 Haziran 1980 tarihinde, Küçükçekmece Kanarya’da MHP’liler taraf›ndan katledilen yoldafl›n cenaze töreni Parti önderli¤inde ve silah at›fllar›yla gerçeklefltirildi. Ovac›k’ta yap›lan cenaze töreniyle 2000 kiflinin kat›l›m›yla TKP/ML T‹KKO gerillalar›n›n silah at›fllar›yla son yolculu¤una u¤urland›.

“Gerilla savafl› düflman›n en çok korktu¤u ve bunun karfl›s›nda ne yapaca¤›n› flafl›r›r bir duruma düflmesinin en somut kan›t› olmaya devam ediyor ve edecek. Düflman peflpefle ald›klar› baflar›s›zl›klardan, moral bozukluklar›ndan ç›kmaza girmenin girdab›ndan ve karfl›s›nda büyük bir azimle flahlanan kalpleri inanç dolu, komünist önderlik etraf›nda bütünleflen gerillalar›n güçlü yumru¤unu art›k kendi enselerinde hissediyor. Gün, komprador patron-a¤a devletinin döktü¤ü kanlar›n, katlettikleri canlar›n, ezdi¤i, soydu¤u insanlar›n intikam›n› alma günüdür. Nice kardefllerimiz, nice flehitlerimiz, anne kuca¤›ndaki nice bebelerimiz topra¤a gömüldü, öksüz kald›, felç b›rak›ld›. Savafl 盤l›klar› saracakt›r dünyan›n tüm ücra köflelerini, art›k insanlar›m›z, hakk›n› nas›l alaca¤›n›, düflman›n beynine nas›l kurflun s›kaca¤›n›, halk›n mücadelesi de bozk›rlar› nas›l tutuflturaca¤›n› ö¤rendi, ö¤renecek, yenilecek, yenecek, ta ki zafere dek hep böyle sürecektir.” Hayrettin Bak›fl, Nihat Topuz ve Metin Eker için bir yoldafl›n›n kaleminden. TKP/ML MK Üyesi T‹KKO komutan›

Hayrettin Bak›fl ve yi¤it yoldafllar›m›z Nihat Topuzo¤lu ve Metin Eker 29 Haziran 1985 tarihinde Dersim’de düflman güçleriyle girdikleri bir çat›flma sonucu flehit düfltüler. An›lar› mücadelemize ›fl›k tutuyor.


30

21 Haziran 4 Temmuz 2002

‹flçi-köylü’den AB kurtuluflun de¤il, köleli¤in yoludur Emperyalizmin ufla¤› egemen s›n›flar aras›nda AB eksenli kap›flmalar giderek alevleniyor. Alevlerin yayd›¤› dumanlar içerisinde neredeyse göz gözü göremez durumday›z. IMF ve DB arac›l›¤›yla uygulanan ekonomik ve sosyal politikalar›n alt›nda ezilen emekçi halk›m›z› da kendi s›n›fsal ç›karlar› do¤rultusunda AB tart›flmalar›nda taraf olmaya zorlayan hakim s›n›flar yo¤un bir propaganda eflli¤inde kampanyalar düzenliyor. Kampanyan›n yürütücüsü komprador burjuvazi ve büyük toprak a¤alar›n›n kulübü TÜS‹AD; medya ve bas›n yay›n organlar›na verdikleri sayfalar dolusu ilan ve demeçlerle genifl halk y›¤›nlar›n›n bilinçlerini zehirlemeye ve onlar› kendi politikalar›n›n uygulanmas›n›n bir arac› haline getirmeye çal›fl›yorlar. Y›llard›r emperyalist efendilerinin emir ve talimatlar› do¤rultusunda sömürü ve zulüm politikalar›n› uygulayarak açl›k ve yoksulluk bata¤›na ittikleri emekçi halk›m›za emperyalist tekellerin birli¤i olan AB’yi “umut kap›s›” olarak gösteriyorlar. Bas›n yay›n organlar›na verdikleri çarflaf çarflaf dolusu ilanlarda; “Türkiye’nin gelece¤i AB’dir”, “Çocuklar›m›z›n gelece¤ini karartmayal›m”, “AB tek umut ve kurtulufl yoludur” biçiminde emekçi halk›m›z›n gözünü boyamay› hedefleyen propagandalar yap›l›yor. Yo¤un bir ideolojik bombard›man alt›nda kitlelerin bilinçleri dumura u¤rat›l›yor, gözlerine sis perdesi çekilmek isteniyor. fiimdi bu sis perdesini ortadan kald›rarak gerçekleri tüm ç›p-

lakl›¤›yla gözler önüne sermek göreviyle bir kez daha karfl› karfl›ya bulunuyoruz. Dünya proletaryas›n›n ö¤retmenlerinden F. Engels, “Herfley göründü¤ü gibi olsayd› bilime hiç gereksinim olmazd›” diyor. Demek ki bizlere gerçekmifl, do¤ruymufl gibi gösterilen olgular› yaln›zca görünen k›sm›yla ele almam›z bizleri ve tüm emekçileri büyük bir yan›lg›ya götürür. O zaman gerçek olan nedir? AB emperyalizmi neden TC’yi “tam üye” yapmak istiyor? Emperyalizmin ufla¤› hakim s›n›flar AB’ye girmek için neden can at›yorlar? Bu sorulara sa¤l›kl› yan›tlar vererek ortal›¤a yay›lan duman bulutlar›n› kald›rabilir ve halk kitlelerinin zehirlenmek istenen bilinçlerini berraklaflt›rabiliriz. Bilindi¤i üzere II. emperyalist paylafl›m savafl›ndan sonra emperyalist kampta büyük de¤ifliklikler oldu. Dünyan›n 1/3’ü Sosyalizm ve Demokratik Halk ‹ktidarlar› alt›nda yönetilmeye baflland›. Savafltan galip ç›kan ABD emperyalizmi, yenilen ve zay›f düflen di¤er emperyalist ülkelerin üzerinde büyük bir egemenlik kurarak inisiyatifi ele ald›. Sovyetler Birli¤i ve Sosyalist Blok’un güçlenmesi ve daha da büyümesinin önüne geçmek için özellikle AB ülkeleri istemeye istemeye ABD’nin inisiyatifini kabul etmek zorunda kald›lar. Ancak; di¤er yandan ABD’nin üzerlerindeki bask›y› hafifletmek için bir tak›m yeni oluflumlara gittiler. Önceleri AET (Avrupa Ekonomik Toplulu¤u) ad›yla bilinen ve günümüzde AB (Avrupa Birli-

¤i) ad›n› alan oluflum bahsetti¤imiz sürecin bir ürünüdür. TC devleti, yaklafl›k 40 y›ld›r bu kuruma üye olmak istemektedir. 40 y›ld›r TC’yi kap›n›n d›fl›nda tutan Avrupal› emperyalistler; özellikle 1990’l› y›llar›n bafl›nda Rus Sosyal Emperyalizminin da¤›lmas› ve di¤er “Sosyalist etiketli” revizyonist iktidarlar›n çökmesiyle birlikte de¤iflen dünya dengelerinin ›fl›¤›nda Türkiye ile daha fazla ilgilenmeye bafllad›lar ve 1999 y›l› sonunda Helsinki’de yap›lan zirvede “Aday Üye” adayl›¤› statüsünü tan›d›lar. Bunun en önemli nedeni emperyalistler aras› keskinleflen ç›kar dalafl›nda Türkiye’nin tafl›d›¤› jeo-stratejik, jeo-politik konumu ve genifl bir pazara sahip olmas›d›r. Özellikle ABD emperyalizminin etkisi alt›nda bulunan TC’nin üzerinden 21. yüzy›lda pazar savafllar›n›n k›z›flaca¤› Balkanlar, Ortado¤u ve Ortaasya’da ABD egemenli¤ini zay›flatmak ve kendi ç›karlar›n›n yükseltilmesini sa¤lamak amac›yla AB’nin patron ülkeleri Almanya ve Fransa yo¤un bir çaba harcamaktad›r. Özellikle Almanya’n›n yo¤un çabalar› ABD’yi s›k›flt›rmakta, istemeye istemeye TC’nin AB’ye girmesini savunmak zorunda b›rakmaktad›r. ABD emperyalizmi TC’nin AB üyeli¤ini engellemeyece¤ini düflünerek onun AB içerisine girerek “Truva at›” rolünü oynamas›n›, AB ülkelerinin ABD aleyhine alaca¤› kararlarda kendisine taraf ülkelerin say›s›n› art›rmay› hedeflemektedir. ‹flte TC’nin “Tam Üye” olabilmesi bu iki emperyalist gücün sürdürdükleri mücadele sonucunda belirlenecektir. TC devletinin hakim s›n›flar› olan komprador burjuvazi ve toprak a¤alar›n›n ise AB üyeli¤inde ç›karlar› vard›r. Emperyalizmin uflakl›¤›n› yapan bu s›n›flar AB flemsiyesi alt›nda kendilerini daha güvencede hisset-

işçi-köylü 31 mek istiyor. Çünkü onlar›n kendi ba¤›ms›z iradeleri yoktur ve tamamen emperyalizmin iradesi ile hareket etmektedirler. ‹ktidarlar›n› sürdürebilmeleri ve geliflecek halk muhalefetinin bir devrimle sonuçlanmamas› için emperyalizmin mali ve askeri gücüne ihtiyaçlar› vard›r. Bu destek olmadan ayakta kalmalar› mümkün de¤ildir. Ayn› flekilde emperyalistlerin sömürü a¤›n› gelifltirmek için sömürge/yar›-sömürge, yar›-feodal ülkelerin kontrol edilmesi ve denetim alt›na al›nmas› zorunludur. Bu nedenle gerek AB emperyalizmi gerekse uflak TC devletinin ç›karlar› AB ekseninde kesiflmektedir. AB TARTIfiMALARINA SON NOKTAYI HALKIN ‹RADES‹ KOYACAK Ancak; AB ekseninde ç›karlar› olmayan emekçi halk y›¤›nlar›n›n AB tart›flmalar›nda taraf olmaya zorlanmas› ve “AB’nin kurtulufl yolu” olarak gösterilmesi tamamen hakim s›n›flar›n bilinç bulan›kl›¤› yaratma ve kamuoyunun deste¤ini almaya yönelik manevralar›d›r. Bunun yan›s›ra baz› emperyalistlerin ufla¤› kesimler sözde AB karfl›tl›¤› görüntüsü alt›nda bir baflka bilinç bulan›kl›¤› yaratarak “ba¤›ms›zl›kç›l›k” görüntüsü vermek istiyorlar. Bugün hiçbir düzen partisi AB’ye karfl› de¤ildir. “Onurlu girelim”, “direnerek girelim” yönlü söylemler aldatmaya ve aldanmaya yönelik giriflimlerdir. Ülkeyi ekonomik, politik ve askeri olarak emperyalizme ve onlar›n kurumlar›na teslim edenlerin onurdan, ba¤›ms›zl›ktan söz etmesi abesle ifltigaldir. Bugün ülkemizde açl›k, yoksulluk, iflsizlik kol geziyorsa, en ufak demokratik haklar fliddetle bast›r›larak halk›n elinden al›n›yorsa, Kürt ulusunun kimlik ve ulusal ba¤›ms›zl›¤› ayaklar al›na al›n›yorsa tüm bu uygulamalar›n alt›nda

hem AB hem de ABD emperyalizmi ile onlar›n yerli uflaklar›n›n imzas› vard›r. Halk› köleli¤e mahkum edenlerin “AB’ye girersek ülkeye refah gelecek” yönlü yalan ve demagojik propagandalar›n›n alt› bu yüzden bofltur. Sorun tüm bu gerçeklikleri emekçi halk›m›z›n bilincinde yerlefltirme sorunudur. AB’nin bayraktarl›¤›n› gönüllü olarak yapan TÜS‹AD ve ANAP’tan tutun da sözde direnç gösteren devletin en önemli örgütlenmesi MGK ve komprador burjuvazi ve büyük toprak a¤alar›n›n en gerici partisi konumunda olan MHP’ye kadar tüm kesimlerin yürüttü¤ü tart›flmalar esasta emperyalizme uflakl›kta hangi kesimin ön plana ç›kaca¤› ve efendilerinin hizmetleri karfl›l›¤› kendilerine uzataca¤› kemikten ne kadar pay alaca¤›n›n belirlenece¤i bofl tart›flmalard›r. Kald› ki 30 May›s’ta MGK’da al›nan kararla emperyalistler ve onlar›n ülkedeki temsilcileri olan komprador burjuvazi ve büyük toprak a¤alar› tart›flmaya kendilerinin aç›s›ndan son noktay› koymufltur. Ancak esas olarak bu tart›flmalara son noktay› koyacak olan emekçi halk›n kendi iradesidir. Daha fazla sömürü ve yoksulluk demek olan AB tekeller kulübüne girmenin halk›n ç›kar›na olmad›¤›, bir avuç patron-a¤an›n sömürü a¤›n› geniflletmekten baflka bir ifle yaramayaca¤›n› görmek ve halk› bu noktada ayd›nlatarak, bilinçlendirmek ve harekete geçirmek gerekiyor. Bu görev kendine demokrat›m, ayd›n›m diyenlerin AB’ye girilirse “demokrasi” gelecek “insan haklar›nda düzelmeler olacak” yönlü tüm çarp›tma, kafa kar›fl›kl›¤› yaratma çabalar›n›n artt›¤› bir süreçte daha önem arzediyor. Bu görev yerine getirildi¤i ölçüde emperyalistlerin ve uflaklar›n›n uykular› kaçmaya devam edecektir.


Bugüne kadar kaçak yollarla başka ülkelere sığınmak isteyenlerin çoğu ya yakalandı ya da teknelerinin alabora olması sonucu çoluk-çocuk demeden kaçtıkları ülkelerinden uzakta yaşamlarını yitirdi. Mülteci veya göçmen diye adlandırılan bu kişilerin kimlikleri araştırıldığında, çoğunun Afgan, Irak, İran, Pakistan gibi Ortadoğu ülkelerine mensup kişilerin olduğu ortaya çıkıyor ve hepsinin ortak kaderi, açlık ve ülkelerinde süren savaşlar. Ortak kaderin tek çıkış yolu olarak gördükleri ortak yer ise Avrupa.

Son dönemde AB Dönem Başkanı ve İspanya Başbakanı Jose Marie Aznar ve İngiltere Başbakanı Tony Blair de insan kaçakçılığına karşı önlem almayan ülkelere yaptırım uygulanması yönünde bir açıklama yaptılar. İnsanlara her türlü yoksulluğu baskıyı reva gören ve umudun kendilerinde olduğu propagandasını her daim yapanlar, izledikleri ikiyüzlü politikalarıyla bunu da ortaya seriyor. “Transit” diye adlandırdığı ülkelere ise yine aynı yöntemle yaptırıma gidiyorlar. “İstediğimizi yapmazsanız ekonominiz felce uğrar...”

21 Haziran 4 Temmuz 2002

31

işçi-köylü 31 Baş tarafı sayfa 2’de Sanırlar ki Avrupa bolluk içinde, rahat içinde bir yaşam sunar herkese. Zaten er ya da geç sadece yolculuk boyunca umutlarını çevreleyen süslü düşünceler-eğer ki yol boyunca yakalanmadan varabilmişlerse Avrupa’nın lüks kentlerineilk andan daha ayak basar basmaz yerini gerçekliğe bırakır. Gerçeklik, yoksullukların boyunlarına bir kelepçe misali yapışmasıdır. Ne Irak’tan kaçış, ne Alamanya’nın şatafatlı geceleri çözüm değildir aslında. Fakat çözümsüzlük içinde en iyi “çözümdür” bu onlar için. Belki bir iş bulurum umuduyla birçok sıkıntıyı göze alarak yola koyulurlar ama bir süre sonra karın tokluğuna bile olsa kendi memleketlerinde zamanın geri kalanını geçirme arzusu yeniden ağır basar. Yaşadıkları heyecan ve korku dolu dakikalar nedeniyle yolculuğu sağ salim bitirdim diye sevinirken, Avrupa’daki yaşama ayak uyduramamanın verdiği sancı yolculuktan daha uzun ve çekilmez bir hale dönüşür. İş bulamama, Avrupalılar tarafından hor görülme ve üstelik “kaçak” bir yaşamın getirdiği gizlilik, içinden çıkılmaz bir hal alır. Yıllarca kimliksiz dolaşıp durulur ışıklı tabelaların altında. İnsanları da bir garip gelmeye başlar. Memleketteki eş dost sıcaklığı yoktur karşılarında şimdi. Ve dram diye adlandırılan çileli göçmen yaşamı asıl bundan sonra başlar onlar için... Her yıl binlerce göçmen savaş ve yoksulluktan kaçıyor Çağdaş kölelerin çağdaş tacirlerinin en çok kullandıkları geçiş güzergahı Türkiye. Her yıl ülkelerinden kaçıp başka bir ülkeye sığınmak isteyen 150 bin ile 200 bin kişi Türkiye yolunu kullanıyor. İnsan tacirlerinin sattığı umudun ücreti ise kişi başına 10001500 Amerikan Doları. Şu ana kadar duyduğumuz göçmen haberlerinde, çoğunluğu Ortadoğu halkları oluşturuyor. Bunun bir tesadüf değil, yaşam zorluklarından ve göçettikleri ülkelerin sosyo-ekonomik yapılarıyla bağlantılı olduğunu biliyoruz. Şimdi, kimileri Avrupa’da yoksulluk yok

mu diye sorabilir. Bir avuç sömürücünün dünyaya hakim olması sürdüğü müddetçe, ezilen, yoksul kesim sadece sömürge, yarı sömürge ülkelerinde olmayacak. Bir avucun “kalkınması” için kendi ülkelerindeki emekçileri de feda etmesi gerekir. Avrupa’da göçün en yoğun olduğu ülke Almanya; 2001 yılı itibarıyla Almanya’dan siyasi sığınma hakkı talep edenlerin sayısı 88 bin 287’ye ulaştı. Almanya’yı 71 bin 700 sığınmacı ile İngiltere izliyor. Sığınmacılara hiçbir şekilde çalışma izninin verilmediği Fransa’ya iltica edenlerin sayısı ise 47 bin 291. Hollanda’ya iltica eden 32 bin 579 kişi-

önlemler almadığını hazırladığı göçmen raporuyla açıkladı. Raporda insan kaçakçılığı olarak lanse ettirilen göçmenler dışında, bir de tehdit var. Türkiye’nin 2003 yılında da bu rapora girmesi dahilinde ekonomik kesintilere gidileceği vurgulanıyor. Raporda Türkiye, Rusya, Yunanistan, Arabistan gibi ülkelere yönelik ikili veya çok yönlü ekonomik yardımların hepsi veya bir kısmının ambargoya tabi tutulabileceği, ancak ABD Başkanının yayımlayacağı özel bir kararname ile bu ambargonun kalkacağı ifade ediliyor. Yine son dönemde AB Dönem Başkanı ve İspanya Başbakanı Jose Marie Aznar ve İngiltere

ki kamyonet durdurulmak istenince, arkada bulunan göçmenlerden 2 Iraklı kaçmak amacıyla arabadan atladı. Kamyonetin kasasında Filistin, Irak ve Afganistan vatandaşı olduğu belirlenen 14 kişi ise yakalandı. (5 Mayıs 2002) * Van Merkez ve ilçelerinde kaçak yollarla giriş yapmaya çalışan 259 kişi yakalandı. Bir kamyonun kasasına gizlenen 47’si Iraklı, 21’i İran, 17’si Afgan ve 7’si Pakistanlı’nın dışında 167 Iraklı da çeşitli yerlerde bulundu. (8 Mayıs 2002) * İzmir’in Çeşme ilçesine bağlı Alaçatı beldesinde Yunanistan’a gitmek isterken 71 Iraklı’nın yakalanmasının ar-

nin çoğunluğunu Angola, Afganistan ve Afrikalılar oluşturuyor. Göç alan ülkelerden Avusturya’da sığınmacılara çok katı kurallar uygulanıyor. 30 bin 135 kişinin sığındığı Avusturya’da sığınmacılar toplu barınma merkezlerine götürülüyorlar ve genellikle temizlik işlerinde çalıştırılıyorlar. En katı ve sert önlemlerin yaşandığı İtalya, Avrupa’da 15 bin 564 kişiyle en az göç alan ülke. Nitekim Almanya İtalya, İngiltere... vb. ülkelerde de yoksulluk diz boyu, uçurumlar oldukça geniştir. Fakat görünen o şatafatlı yüzün görkemine kapılanların içinde besledikleri umut, onları bir kurtuluş olarak oralara yönlendirir. Ne ki, göçmenlerin o kaçmak için ölümü bile göze aldıkları ülkeler bu durumdan rahatsız görünüyor. ABD Dışişleri Bakanlığı “transit” olarak nitelendirdiği Türkiye’nin göçe karşı gerekli

Başbakanı Tony Blair de insan kaçakçılığına karşı önlem almayan ülkelere yaptırım uygulanması yönünde bir açıklama yaptılar. İnsanlara her türlü yoksulluğu baskıyı reva gören ve umudun kendilerinde olduğu propagandasını her daim yapanlar, izledikleri ikiyüzlü politikalarıyla bunu da ortaya seriyor. “Transit” diye adlandırdığı ülkelere ise yine aynı yöntemle yaptırıma gidiyorlar. “İstediğimizi yapmazsanız ekonominiz felce uğrar...” Sadece bugüne kadar Türkiye sınırı içinde yakalananların sayıca listesine baktığımızda bile insanların içinde bulunduğu durumu tahlil edebiliriz. Mayıs ayından itibaren sınırlarda yakalanan kişi sayısı 1000’e yakın. İşte bunlara bazı örnekler: * Edirne’nin Havza ilçesinde jandarmanın yaptığı kontrollerde Hilmi Altuner yönetiminde-

dından Mersinli koyunda da çoğu Iraklı 30 kişi bulundu. (29 Mayıs 2002) * Van’ın Çaldıran ilçesinde, kaçak yollarla İran sınırından Türkiye’ye girmeye çalışırken donarak öldükleri belirlenen 19 kişinin cesedi bulundu. (31 Mayıs 2002) Bu örneklerden daha çoğaltmak mümkünken, Sri Lanka’dan Yunanistan’a deniz yolu ile geçen 116 Hindistanlı’nın Edirne’deki bekleyişi de kötü koşullar altında yaklaşık 2 aya yakın sürdü. Yakalansalar da yeniden bu yolu deneyeceklerini belirten göçmenler umudu hep içlerinde barındıyor. Ee, ne de olsa şu dizelerdeki gibi; “Umuda yolculuğumuz bir Avrupa kentinde sonlanacak belki Belki de sona varılamayacak Ama o ki güzel insan demiş ya büyük usta Nazım Umut hep var....”


BÜROLAR

DEVRİM YOLUNDA

işçi-köylü B‹Z HALKIZ GELECEK ELLER‹M‹ZDED‹R

UMUT YAYIMCILIK VE BASIM SANAY‹ LTD. fiT‹ Yönetim yeri: Gureba Hüseyin A¤a Mah. ‹mam Murat Sok. No:14/1 Aksaray-Fatih/‹STANBUL. Tel: (0212) 521 34 30, 531 48 53 FAKS: (0212)621 61 33 Sahibi ve Yaz›iflleri Müdürü: Bar›fl AÇIKEL Bask›: Ça¤dafl Matbaac›l›k Genel Da¤›t›m: YAY-SAT ISSN: 1303-0299 @mail: umutyayimcilik@superonline.com

➧ KARTAL: HAMAM SOK. DEM‹RL‹ ‹fiHANI NO: 57/14 KARTAL, TELEFAKS: (0216) 306 16 02 Cep: 0 544 521 34 30 ➧ ANKARA: MEfiRUT‹YET MAH. KONUR SOK. NO: 14/24 KIZILAY/ANKARA TEL: (0312) 418 25 26 Cep: 0 535 562 33 72 ➧ ‹ZM‹R: GAZ‹OSMANPAfiA BULVARI, KOÇAfi ‹fiHANI NO: 87, DA‹RE:318 KONAK, TELEFAKS: (0232) 441 93 09 Cep: 0535 310 31 84 ➧ MALATYA: DABAKHANE MAHALLES‹, BOZTEPE CAD., BABACAN ‹fiHANI NO:9 KAT:1/16 MALATYA TEL: (0422) 325 78 13 Cep: 0 536 558 45 04 ➧ BURSA: GÜMÜfiÇEKEN CAD. ERKMEN ‹fiHANI, NO:7/21, HEYKEL, TEL: (0224) 224 09 98 Cep: 0 536 612 81 98 ➧ SAMSUN: KALE MAH., YUSUF KEFEL‹ ‹fiHANI, KAT: 6 NO: 9 , TEL: (0362) 435 64 57 Cep: 0535 454 22 50 ➧ TURHAL: YAVUZ SULTAN SEL‹M MAH. TANRI-VERD‹ SOK. 19/15 2. NOTER YANI TURHAL/TOKAT TEL: 0356 276 37 20 Cep: 0533 414 65 54 ➧ MERS‹N: ÇANKAYA MAH. S‹L‹FKE CAD. ÜZÜM ‹fiHANI KAT :1 NO: 47 MERS‹N CEP: 0535 434 32 58 ➧ AVRUPA MERKEZ BÜRO: WESELER STR 93 47169 DUISBURG-DEUTSCHLAND TEL: 0049 203 40 60 958 FAKS: 0049 203 40 60 959

Dünya G›da zirvesinde Mönü: Açlar “Açl›k Konferans›” diye de adland›r›lan bu zirvede özel mönüler eflli¤inde yemekler yenirken, “efendilerin” bo¤azlar›na yap›flan milyonlar›n elleri ise yakalar›ndayd›. Asl›nda bu mönü, önlerinde paylaflt›klar› insanl›¤›n gelece¤inin dilim dilim yutulmas›n› ifade ediyordu. ‹talya’n›n baflkenti Roma’da gerçeklefltirilen ve 182 ülkeden 40’› devlet baflkan› ve bakan olmak üzere 4000 kiflinin kat›l›m›yla 1013 Haziran tarihleri aras›nda yap›lan Dünya G›da Zirvesi tamamland›. Zirveye, BM’ye üye devletlerin yan›s›ra; IMF’nin çökertme politikalar›yla iflsizli¤in ve açl›¤›n cirit att›¤› emperyalistlerin sad›k ufla¤› Türkiye’den de kat›lanlar vard› elbette. Tar›m ve Köyiflleri Bakanl›¤› Genel Müdürü Hüseyin Sungur, Milletvekili Cavit Kavak, Bakanl›k D›fl ‹liflkiler Daire Baflkan› Sinan Varol ve Roma büyükelçisi Necati Utkan, g›da zirvesine Türkiye ad›na kat›lanlard›. Emperyalistler için Zirve’nin temel önemi küresel g›da piyasas›n›n tamamen tekellere aç›lmas› yönünde önemli bir ad›m olmas›nda yatmaktad›r. G›da da tar›m gibi Dünya Ticaret Örgütü görüflmelerinde ele al›n›yor yani dünya halklar›n›n midesi de emperyalist tekellerin avucu içinde. Zirvenin de¤iflmeyen görünürdeki gündemi ise geçen y›llardaki gibi ayn›yd›. Zira, ilki ‘96 y›l›nda gerçeklefltirilen zirvenin ana konusu dünyada süren açl›kt›. Fakat her nas›lsa, açl›k hakk›nda söyleyecek bir iki sözü olanlar d›fl›nda herkes zirvede yerini alm›flt›. “Açl›¤›n üstesinden gelmek” iddias›yla biraraya gelen ve açl›¤›n “a”s›n› bile bilmeyen her türden göbe¤i fliflkin, cepleri kabar›klar taraf›ndan as›l muhataplar olmadan onlar d›flar›da “efendiler” içeride tart›fl›l›yordu “açl›k”. Asl›na bak›l›rsa, aç insanlar›n görünen bedenlerinden titreyenler, onlar›n gölgesine bile tahammül edemiyordu. Zirvenin sürdü¤ü hatta öncesi bafllayan protesto gösterileri ile “a¤alar” kendilerini açlar›n öfkesine karfl› etten duvar ile korumaya alm›flt› adeta. Kelimeleri bile onlar›n yapt›klar› karfl›s›nda tezat oluflturmaktan kendini alam›yor gibi. “Çünkü görünen köy k›la-

vuz istemez” misali efendilerin yapt›klar› da gün gibi ortada duruyor. O çok bilmifl edalar›yla kendi yaratt›klar› açlar ordusu hakk›nda bir tak›m kararlar alan uygulamalar öneren ve gelecek(!) hakk›ndaki planlar›n› beyan edenlerin açl›ktan bihaber yaflant›lar›yla düzenledikleri zirve ne kadar inand›r›c›yd›. Yaflamak için insanlar›n fare yedi¤i bir dünyada bu zirve kime ne anlat›yordu acaba? Evet, flöyle güzel kokulu bir yemekten de¤il, kimimizin tiksintiden bakamad›¤› farelerden bahsediyoruz. Zirvedekilerin ekonomik politikalar› sonucu yaflam›n› tesadüfler üzerinden sürdürenlerin milyonlar› buldu¤u günümüzde, ezilen halklar ne bulursa yeme¤e devam ederken, açl›¤›n tart›fl›ld›¤› zirvede bir yanda gözü kapal› halde utanmazca açlardan bahsedilirken bir yandan da midelerine hitap edilen özel mönülerden eksik olunmuyordu. Kimimizin ad›n› bile ilk defa duydu¤u mönüler biraz daha yalan dolanla dolu laflar bulmalar›nda efendilerine ilham kayna¤› olmal›yd›. Öyle ya, bofl mide ile kuru laf üretilemezdi. “Açl›k Konferans›” diye de adland›r›lan bu zirvede özel mönüler eflli¤inde yemekler yenirken, bo¤azlar›na yap›flan milyonlar›n elleri ise yakalar›ndayd›. Asl›nda bu mönü, önlerinde paylaflt›klar› insanl›¤›n gelece¤inin dilim dilim yutulmas›n› ifade ediyordu. Arjantin’de gittikçe batakl›¤a batan bir hükümetin IMF’ye kurban gidifliyle ya¤ma ve talana kalk›flan halk bu mönünün sonucuydu. Malavi’de IMF’ye borçlar› yüzünden hükümetin tah›l stoklar›n› satmaya zorlanmas› bu mönü için bir haz›rl›kt›. Afrika’da, Somali’de, Kenya’da kafas› kocaman, bedeni bir deri kemik kalm›fl çocukla-

r›n donmufl bak›fllar› da bu mönünün bir parças›. Zirvede tespit edilen 800 milyon aç insan say›s› da gerçe¤i yans›tmad›¤› ve yaflan›lan s›k›nt›n›n bu rakam›n oldukça üzerinde oldu¤u biliniyor. Zirvede yap›lan aç›l›fl konuflmas›nda 800 milyonu bulan aç insan say›s›n›n 2015 y›l›na kadar 400 milyona indirilmesi için 24 milyar dolara ihtiyaç oldu¤u vurguland›. Ama bu 24 milyar›n nereden ve nas›l temin edilece¤inin cevab› mu¤lak kald›. 1996’da yap›lan ilk Dünya G›da Zirvesi’nde de politikac›lar Zirvedeki mönü listesi açl›k oran›n› 2015’e kadu¤u Afrika. Bu çarp›c› * Kivili kaz ci¤eri dar yar›ya indireceklerirakamlar 2001 y›l›na ait. * Sirkeli ›stakoz ne dair absürd vaadlerde Ancak 11 Eylül sonras› * Zeytinli Kaz fileto bulunmufltu. Ancak o silahlanman›n kat kat art* Vanilyal› meyve günlerden bugüne açl›kt›¤› düflünülürse gerçe¤in kompostosu la ilgili olarak hiçbir deoklar›n›n yönünün em* Mevsim sebzeleri ¤ifliklik yaflanmad›. Açl›peryalizm ve emperyalist ¤›n daha da artmas›n› detalan savafllar› oldu¤u en fazla para ay›ran ülke ol¤ifliklikten saymazsak. Ne- du¤unu ortaya koyuyor. Ya- görülür. Yani emperyalist den mi? Bir kere dünya em- ni 24 milyar›n 117 kat›. Tür- sald›r›lar ve onlar taraf›ndan peryalistlerinin ve uflaklar›- kiye’nin 8.9 milyar dolarla haks›z savafllar-bölgesel çan›n savafl teknolojisine, si- 14. s›rada yer ald›¤› listede t›flmalar körüklendi¤i müdlahlanmaya ay›rd›¤› pay› Rusya 43.9 milyarla ikinci, detçe ma¤dur kalan halklagözönünde bulundurdu¤u- Fransa 40 milyarla üçüncü r›n sefaleti artmaya devam muzda açl›¤›n uzun y›llar durumda. Dünyada silahlan- edecektir. Servetlerini yine sürece¤ini tahmin edebiliriz. maya ayr›lan 839 milyar do- açlar üzerinden sa¤lad›klar› ‹flte uluslararas› Bar›fl Arafl- lardan dünya nüfusu içinde rantlarla kazanan “efendit›rmalar› Enstitüsü (SIR- kifli bafl›na 137 dolar düflü- ler” önlerine gelen mönünün PI)’nün 2001 y›l› silahlanma yor. Silahlanma harcamalar› gitmemesi için bu rant› kayraporu da bu gerçekli¤i göz- son üç y›lda % 7 oran›nda betmek istemeyecektir. ler önüne seriyor. Rapor di- artarken, bu art›fl›n % 31 ile Onun için, bu sömürü onla¤er yanda ABD emperyaliz- en yüksek oldu¤u bölge ise r›n yaflamsal kayna¤›d›r. ‹flin minin 2001 y›l›nda 281.4 çok ilginçtir ki açl›k ve k›tl›- bir baflka boyutu ise, aç olan milyar dolarla silahlanmaya ¤›n cenderesinin en s›k› ol- 800 milyon insan “kendili¤inden” ölmezlerse 2015 y›l›na kadar, belki 400 milyo* Dünyada 815 milyon na indirilebilinir. Bu da insan aç. inand›r›c›l›ktan oldukça * Her gün befl yafl›n uzak bir tahmin. Ama “kenalt›nda 34 bin çocuk dili¤inden” ölümler kaç›n›laçl›ktan ölüyor. maz bir gerçeklik. Keza zir* Her 4 saniyede bir kifli vede konuflan FAO Genel yetersiz beslenme Sekreteri Jacgues Drouf’un nedeniyle ölüyor. * Dünyada her gün 24 bin yapt›¤› konuflma hayli dikkat çekiciydi. Drouf konuflkifli açl›ktan ölüyor * Dünyada bir milyardan mas›nda 182 ülkenin aç insan say›s›n› 2015 y›l›na kafazla insan temizsuya dar 400 milyona indirme taulaflam›yor. ahhüdünün gerçeklefltirile* Dünyada açlar›n yar›s› meyece¤ini ifade ederek veHindistan’da yüzde 40’› rilen sözlerin tutulmad›¤›n› Asya’n›n geri kalan›yla ve olaylar›n söylenenleri yaAfrika’da, di¤erler ise lanlad›¤›n› belirtti. Zirvede Latin Amerika ve di¤er hergün 24 bin kiflinin açl›külkelerde yafl›yor. tan öldü¤ü ve 800 milyon

olan aç insan say›s›n›n 300 milyonunu çocuklar›n oluflturdu¤u da aç›klamalar aras›ndayd›. PROTESTOLAR AÇLI⁄IN SES‹YD‹ Dünya G›da Zirvesinin yap›ld›¤› iki gün boyunca yükselen protesto sesleri ise zirve boyuna hiç susmad›. Roma merkezinde yap›lan ve 50 bin kiflinin kat›ld›¤› yürüyüflte 120’ye yak›n ülkeden partilerin, çeflitli gruplar›n, köylülerin temsilcileri ve kapitalizm karfl›tlar› da vard›. FAO’nun dünyada açl›¤› azaltmak için yeterli çabay› göstermedi¤inin belirtildi¤i yürüyüflte, sadece 5 y›l içinde 6 milyon insan›n açl›ktan öldü¤ü ve milyonlarca insan›n da halen açl›kla kavga verdi¤inin alt› çizilen protestolarda hormonlu yiyecekler de verilen tepkiler aras›ndayd›. Evet, bir kere daha bir avuç ezenin yaln›zca midelerini düflünerek planlad›¤› ve do¤an her 10 çocuktan 6’s›n›n yaflama flans›n›n olmad›¤› milyonlar›n oldu¤u günümüzde, yap›lan zirve açlar aç›s›ndan hiçbir anlam ifade etmeden bitirildi. Bir anlam beklemenin de anlams›z oldu¤u bu zirveden geriye kalansa iki fley oldu. Birincisi sömürenler oldukça açl›¤›n artarak sürece¤i, ikincisi açlar ordusunun öfkelendi¤i...


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.