DEVRİM YOLUNDA
işçi-köylü 126345 Say›: 2002-14
32 * Y›l:2 * 5-18 Temmuz 2002 * Fiyat›: 500 000 TL ISSN: 1303-0299
Ya kölece yaflam ya özgür gelecek
Bizim ellerimizde Yaflam›m›z› zindana çevirenleri, bizleri sefalet ücretleriyle açl›¤a mahkum edenleri, iflsizli¤i büyütenleri tan›yoruz. Onlar emperyalistler ve uflaklar›d›r. Saltanatlar›n› y›kacak olanlar ise halk›n örgütlü ve birleflik gücüdür. As›l mesele her zaman insan soyuna yak›fl›r bir düzeni kurabilmektir
Ordu’nun Mesudiye ilçesi k›rsal alan›nda TKP/ML T‹KKO gerillalar›yla TC güçleri aras›nda çat›flma ç›kt›. Daha önce de Giresun’un Ya¤l›dere ilçesinde gerillalar›n yapt›klar› eylemin ard›ndan Bektafl Yaylas›’nda ç›kan çat›flmada bir
Ordu’da çat›flma özel tim ölmüfl, bir tim ve bir asker de yaralanm›flt›. T‹KKO gerillalar› ayr›ca Tokat’ta korucu olan Muharrem H›z’› 9 Haziran’da ölümle
cezaland›r›rken 10 ve 15 Haziran tarihlerinde yapt›klar› eylemlerle Yaylac›k Da¤lar›’nda devlet eliyle yürütülen orman kesimlerini de durdurdu. Gerillalar
yapt›klar› aç›klamalarda ormanlar›n burjuvalara peflkefl çekilmesine ve ormanlar› yok ederek gerillaya karfl› kullanmalar›na izin vermeyeceklerini söyleyerek halka koruculuk ve ihbarc›l›¤a karfl› propaganda yapt›lar.
Yazd›¤› bir yaz›dan dolay› yarg›lanarak bir y›l dört ay hapis cezas›na çarpt›r›lan, bu süre boyunca Kalecik Hapishanesi’nde kalan ve geçti¤imiz günlerde cezas›n› doldurarak tahliye olan Doç. Dr. Fikret Baflkaya ile Türkiye’de yaflanan ve egemenler taraf›ndan “bitti” diye gösterilmeye çal›fl›lan ekonomik kriz, AB’ye girifl tart›flmalar›, hapishanelerde yaflanan tecrit uygulamalar› ve 11 Eylül sald›r›lar› üzerine sohbet ettik.
‹flçi-köylü’den FAfi‹ZM‹N SOLUK ALIfiI YA DA TOPLUMSAL B‹R H‹STER‹ !
5-18 Temmuz 2002
işçi-köylü 32
2
Katliam›n 9. y›ldönümünde Sivas flehitleri an›ld› 2 Temmuz 2002 tarihinde Ankara Abdi ‹pekçi Park›’nda Pir Sultan Abdal Kültür Derne¤i’nin organize etti¤i bir miting düzenlendi.
2 Temmuz 1993’te Sivas Mad›mak Oteli’nde 35 kiflinin yak›larak katledilmesinin üzerinden tam dokuz y›l geçti. Ancak an›s› hala içimizde dün gibi harlanmakta. Yanan 35 can› unutturmamak için 2 Temmuz 2002 tarihinde Ankara Abdi ‹pekçi Park›’nda Pir
Sultan Abdal Kültür Derne¤i’nin organize etti¤i bir miting düzenlendi. Yaklafl›k olarak 1500 kiflinin kat›ld›¤› mitinge Pir Sultan Abdal Kültür Derne¤i’nin yan›s›ra Hac› Bektafl Derne¤i ve flubeleri, çeflitli siyasi partiler, D‹SK, KESK, Nakliyat-ifl, TMMOB,
Sivas Divri¤i Kültür ve Dayan›flma Derne¤i, Tunceliler Derne¤i, Özgür radyo Ankara Devrimci Sosyalist Bas›n Platformu kat›ld›. Tüm kitlenin alana girmesinin ard›ndan PSAKD sözcüsü yapt›¤› konuflmada; “Pir Sultan’›n yakt›¤› atefli külleyemeyecekler. Hep birlikte yükseltece¤iz bu atefli. ‹syan›m›z çok kahr›m›z büyük. Sadece 2 Temmuzlarda, 1 May›slarda de¤il her zaman birlikte olmal›y›z.” sözlerine yer verdi. Sayg› duruflunda 35 flehidin isimleri okunarak her ismin ard›ndan “yafl›yor” diye hayk›r›ld›. Alk›fllarla bitirilen sayg› duruflunun ard›ndan “Sivas’›n hesab› sorulacak” sloganlar› at›ld›. Yürüyüfl boyunca Devrimci Sosyalist Bas›n Platformu’nun att›¤› ortak sloganlar›n yan›nda Partizan kitlesi “Sivas’›n katili patron-a¤a devleti”, “‹brahim’den Mehmet’e selam olsun partiye” vb. sloganlar›n› att›. Yap›lan konuflman›n ar-
d›ndan miting Kenan fiahbudak ve Filiz Gündüz’ün söyledi¤i türküler eflli¤inde çekilen halaylar ve alk›fllarla son buldu. Mitingte ayr›ca “Yaflas›n partimiz TKP/ML, Halk ordusu T‹KKO TMLGB”, “Marks, Lenin, Mao önderimiz ‹bo, savafl›yor T‹KKO”, “Halk ordusu T‹KKO katillerin peflinde” vb. sloganlar› da at›ld›.
tulufl ve Grup Vardiya’n›n söyledi¤i türkülerle anma bitirildi. Halkevleri de As›m Bezirci’nin mezar› bafl›nda ayr› bir anma etkinli¤i düzenledi.
‹STANBUL Pir Sultan Abdal Kültür Derne¤i, EMEP, ÖDP, TKP, HADEP, TUYAB, DMP ve Tohum Kültür Merkezi’nin kat›l›m›yla 2 Temmuz günü As›m Bezirci’nin Zincirlikuyu’daki mezar› bafl›nda Sivas flehitleri an›ld›. PSAKD Kültür Sanat Sekreteri Gazi Aslan, As›m Bezirci’nin efli Refika Bezirci, Alevi E¤itim Kültür Vakf› Baflkan› Lütfi Kaleli konuflmalar›nda örgütlenmedikçe Sivas’lar›n hesab›n›n sorulamayaca¤›n› belirttiler. Fevzi Kur-
S‹VAS’IN IfiI⁄I SÖNMEYECEK Pendik PSAKD’de 28 Haziran 2002 tarihinde saat 20:00’de 2 Temmuz flehitlerini anmak için “Sivas ve Ozanlar›m›z” konulu bir panel yap›ld›. Pendik PSAKD binas›nda yap›lan panele yaklafl›k 200 kifli kat›ld›. Kartal Cemevi Vakf›n›n Baflkan› Mehmet Boy aç›l›fl konuflmas›n› yapt›. PSAKD Eski Genel Baflkan› Ali Balk›z, Araflt›rmac› Yazar Lütfi Kaleli ve Mehmet Boy yapt›klar› konuflmalarda gerici yobazl›¤› k›nad›klar›n› belirttiler. Afl›k Mahsuni fierif’in de an›ld›¤› panelde en son Selahattin Akarsu kitleye bir dinleti verdi.
‹nsanlar›n en do¤al hakk› olan böylesi flenlikleri dahi terörize etmeye çal›flan devlet, sald›rganl›¤›n› burada da gösterdi. Piknik alan›nda insanlar›n kimliklerine zorla el koyarak pikni¤i “yasad›fl› eylem” olarak lanse etmeye u¤raflt›. Kimlikleri verece¤ini söylemesine ra¤men, piknik bitimine kadar bekletip tek tek verdi. Kimliklerin
da¤›t›m›nda kamera çekimi yapan jandarma insanlara gözda¤› verdi. Piknik bitiminde Atilla Günay isimli arkadafl›m›z g›yabi tutuklamas› oldu¤u gerçekçesiyle gözalt›na al›narak iki gün sonra serbest b›rak›ld›. Devletin tüm terörize etme çabalar›na ra¤men çal›flmalar›m›z, etkinliklerimiz devam edecektir.
Mersin’de iflçi-köylü bürosu aç›ld› Mersin: 22 Haziran’da gazetemiz iflçi-köylü’nün Mersin irtibat bürosunun aç›l›fl›n› gerçeklefltirdik. Aç›l›fl amac›yla gerçeklefltirdi¤imiz piknik için saat 8-30’da toplanmaya bafllan›ld›. Saat 9:30’da hareket eden otobüsler 10:30’da piknik alan›ndayd›. Uzun yoldan gelecek olan Günefle Türkü’nün beklenildi¤i s›rada Gökçe Fidan’›n türkülerine efllik edilirken halaylar çekildi. Günefle Türkü’nün piknik yerine gelifli ile birlikte ortak sofralar kurularak yemekler yendi. Yemeklerin yenmesinin ard›ndan aç›l›fl program›na geçildi. ‹lk olarak Mersin irtibat büro temsilcimiz k›sa bir konuflma yapt›. Konuflmas›nda emperyalizmin ve faflizmin halka ve
onun öncülerine yönelik sald›r›lar›n› vurgulayarak bunun bir aya¤›n› da devrimci ve sosyalist bas›na yönelik sald›r›lar›n oldu¤unu belirtti. Çal›flanlar›n›n gözalt›na al›nmas›, tutuklanarak y›llar› bulan cezalar›n verildi¤ini söyledi. Ancak tüm bu bask› ve y›ld›rma politikalar›na ra¤men ›srarla yoluna devam etti¤ini ve edece¤ini söyleyerek konuflmas›n› bitirdi. Konuflman›n ard›ndan flenli¤e gönderilen mesajlar okundu. Ölüm Orucu direniflçileri, Ankara Tohum Kültür Merkezi ve Ankara ‹flçi köylü irtibat bürosu ve Ankara Sosyalist Bas›n Platformu, Tarsus ‹flçi-köylü ve YDG okurlar›, Adana, Mersin Devrimci Demokrasi okurlar›n›n gönderdi¤i mesaj-
lar okundu. Farkl› yerlerde olsak da yoldafl yüreklerin, dost yüreklerin beraber çarpt›¤›n› bir kez daha gösterdik. Mesajlar›n ard›ndan ‹brahim Kaypakkaya’y› anlatan bir fliir okundu. fiiiri ilgiyle dinleyen kitlenin alk›fllar›n›n ard›ndan Tarsus YDG’nin haz›rlad›¤› skeç oynand›. Gözalt›na al›nan bir çete üyesi ile bir devrimciye nas›l muamele yap›ld›¤›n› gösteren skeç k›sa olmas›na ra¤men çarp›kl›¤› güzel ifade eden bir özelli¤e sahipti. Skeç’in ard›ndan tekrar bir fliir dinletisi verildi. Ard›ndan Günefle Türkü programdaki yerini ald›. Kitlenin be¤enisini toplayan grubun söyledi¤i türkülerle çekilen halaylar›n ard›ndan program bitirildi.
Gazetemiz Devrim Yolunda ‹flçi-köylü internette yay›n hayat›na bafllam›flt›r. Adres: www.iscikoylu.org işçi-köylü senin sesin!
ABONEL‹K fiARTLARI 6 AYLIK: 10.200.000 1 YILLIK: 20.400.000
OKU-OKUT! ABONE OL! ABONE BUL!
NOT: ‹stedi¤iniz süreye denk gelen oranda paray› hesap numaralar›m›za yat›rarak banka dekontunu yay›nevimize fakslay›n›z ya da postalay›n›z. Abonelik ücretine posta masraflar› dahildir.
Yurtd›fl› Hesap Numaralar› Sema Gül Euro Hesab› Ziraat Bankas› ‹stanbul Aksaray fiubesi: 0 751 00 38 65 97 00 00 009 Emlak-Halk Bankas› Atatürt Bulvar› fiubesi: 00 238 041 Vak›f Bank Valide Sultan fiubesi: 401 20 35
işçi-köylü 33
19 Temmuz 1 Ağustos 2002
3
Irak’a sald›r› plan›nda son haz›rl›klar Bas›na s›zd›r›lan son haberlere göre; ABD olas› bir Irak sald›r›s› için sad›k ufla¤› olan Türkiye’nin Irak s›n›r›na 3000 asker yerlefltirmifl durumda. 11 Eylül sald›r›s›n›n ard›ndan tüm dünyaya tehditler savuran ve bunu katliamlar› için bir gerekçe olarak kullanan ABD ve baflkan› Bush’un bir sonraki hedefi olarak Irak belirlenmifl ancak bir türlü bu sald›r› için koflullar yarat›lamam›flt›. Yap›lan dünya gezileri, tehditkar aç›klamalar vb. ABD’nin gerekli kamuoyu deste¤ini de alarak Irak’a sald›rmas› için yeterli olmam›flt›. Ancak Ortado¤u’daki hakimiyetini sa¤lamlaflt›rmak için hiçbir yol ve yöntemden kaç›nmayan ABD bu katliam düflüncesinde oldukça ›srarl› ve çal›flmalar›n› sürdürüyor. Gitti¤i her ülkede yapt›¤› konuflmalarda veya ülkesinde yapt›¤› her aç›klamada konuyu “terörizmle mücadeleye” getiren Bush bu cümlelerin ard›ndan da Irak’›n kitle imha silahlar› bulundurdu¤u, silah denetçilerine kap›lar›n› açmad›¤› vb. söy-
ABD’nin Adana’da bulunan ‹ncirlik üssüne yerlefltirmeyi düflündü¤ü 25 bin askerden 7000 tanesini üsse yerlefltirdi¤ini ve olas› bir sald›r› için herfleyin haz›r oldu¤unu ileri sürdü. ABD baflkan› Bush’un da son yapt›¤› aç›klamalar›n ard›ndan bu yaz aylar›nda ya da 2003 y›l›n›n bafllar›nda Irak’a yönelik bir sald›r›n›n kesinleflti¤i tahminleri a¤›rl›k kazan›yor. Zaten kendini dünyan›n efendisi olarak gören Bush da her aç›klamas›nda Irak’a yönelik yap›lacak olan bir operasyonun ard›ndan ileri bir ad›m›n Irak’ta ABD yanl›s› muhalif gruplar› iktidara getirmek oldu¤unu çok aç›kça ifade etmekteydi. Ayr›ca katliam planlar›nda ABD’den geri kalmayan ‹ngiltere’de yay›nlanan bir gazetede Amerikan Merkezi Haber Alma Teflkilat›n›n Kuzey Irak’taki baz› kentlere yerleflerek ABD’nin olas› sald›r›s›
lemlerle sald›r›lar›na zemin haz›rlamaya çal›fl›yor. Son olarak geçti¤imiz hafta bir toplant›da yine ayn› tehditleri savunan Bush, Saddam Hüseyin’i devirmeye kararl› olduklar›n› yineleyerek “hükümetimizin yerleflmifl politikalar›ndan biri de rejim de¤ifliklikleridir. Eminim Irak hükümeti devrildi¤inde tüm dünya daha güvende olacakt›r” dedi. Ancak elbette ki haz›rl›klar sadece bu yap›lanlarla s›n›rl› de¤il. Bunlar›n d›fl›nda bir de askeri haz›rl›klar tüm h›z›yla sürüyor. Bas›na s›zd›r›lan son haberlere göre; ABD olas› bir Irak sald›r›s› için sad›k ufla¤› olan Türkiye’nin Irak s›n›r›na 3000 asker yerlefltirmifl durumda. Kuveyt’te yay›nlanan El Diyar isimli bir gazete
için ön haz›rl›klar› yapt›¤›n› duyuruyor. Irakl› Kürt muhalif gruplar›n›n da yard›mlar› ile bu kentlerdeki havaalanlar› ve sald›r›larda kullan›labilecek binalar onar›larak her fley ABD sald›r›s›na haz›r hale getiriliyor. ABD’de yay›nlanan New York Times gazetesinde ç›kan bir haber bu haberlerin daha da geniflletilmifl bir kopyas› gibi. Gazetenin bu haberine konu olan sald›r› plan›na göre aralar›nda Türkiye ve Katar’›n da bulundu¤u sekiz ülkeden yüzlerce Amerikan uça¤› havalanarak Irak halk›n› bombalayacak. Bir yandan bu bombalamalar sürerken bir yandan Kuveyt’te üslenecek olan ABD askerleri de kara iflgaline bafllayacak. Di¤er yandan da özel timler askeri te-
sisleri ve tabi ki sivil halk› hedef alan sabotaj eylemlerinde bulunacaklar. Bu katliam plan›n› “Merkez Komutanl›¤› Hareket Tarzlar›” olarak isimlendiren ABD, henüz bu plan›n›n bir resmiyeti olmad›¤›n› savunsa da Savunma Bakan› Donald Rumsfeld’in Kuveyt, Katar ve Bahreyn’deki Amerikan üslerini ziyaret etmesi bu yönlü haz›rl›klar›n sürdü¤ünün bir göstergesi durumunda. Yine ayn› gazeteye bir aç›klama yapan ve ad› aç›klanmayan bir ABD’li komutan “henüz kavramsal düflünme ve beyin f›rt›nas›” sürecinde olduklar›n› belirtecek kadar piflkin davranabilmektedir. Bir yandan Irak sald›r›s›n›n bu haz›rl›klar› devam ederken bir yandan da bu sald›r› için oldukça sab›rs›zlanan ABD ordusunda parçalanmalar meydana gelmektedir. Irak’a müdahale noktas›nda geç kal›nd›¤›n› iddia eden ve bu yüzden de istifa eden general Wayne Downing de sab›rs›zlanan kesimin öncüleri aras›nda yer alan bir isim. Ancak her ne kadar baz›lar› katliamlarda geç kal›nd›¤›n› ileri sürse de ABD’nin bu konudaki planlar› tüm h›z›yla sürüyor. Baz› Körfez ülkelerinde üsler infla ediliyor, tatbikatlar yap›l›yor vb. Ayr›ca yine bu sald›r› planlar› dahilinde ABD’nin sald›r› s›ras›nda hedef alaca¤› yerlerin de çok uzun bir listesi var. Bu da sald›r› s›ras›nda Irak halk›n›n yaflayaca¤› ac›n›n büyüklü¤ünü bir nebze de olsa göstermeye yetiyor. Bu arada bir di¤er önemli nokta ABD’nin önceleri sadece kendisinin Irak’a sald›raca¤›n›n sinyallerini çeflitli bahaneler bularak vermesinin ard›ndan flimdilerde müttefiki ülkelerle Irak aras›ndaki gerilimi iyice t›rmand›rmak için “Irak bu ülkelere sald›rabilir” mesaj›n› yaymaya çal›flmas›. Özellikle y›lmaz ufla¤› Türkiye’ye yönelik bir Irak sald›r›s›n› gündeme getirmeye çal›flan ABD’nin buradaki amac› komflu ülkeler aras›daki gerilimi iyice t›rmand›rarak kendi sald›r›s›n›n zeminini haz›rlamak. Haberimizin bafl›nda sözünü etti¤imiz gazetelerde yer alan “Merkez Komutanl›¤› Hareket Tarzlar›” haberini kastederek “e¤er Saddam’›n yerinde olsan›z ve size üç yönden sald›r›laca¤›n› okusan›z Türkiye ve Kuveyt’e karfl› kitle imha silahlar›n› kullanarak harekete geçebilirsiniz” diyen ABD’li bir askeri uzman›n Türkiye ile Irak aras›nda böylesi bir gerilimi yaratma iste¤i-
dir. Ancak bu konuda de¤inilmesi gereken konulardan biri de Irak’l› Kürt gruplar›n bu sald›r› planlar› karfl›s›ndaki tutumudur. Henüz tam olarak sald›r› cephesini ve sald›r›dan sonraki durumlar› netlefltiremeyen ABD, bir yandan da bunun s›k›nt›s›n› yaflamaktad›r. Sald›r›ya destek için bir geziye ç›karak nab›z yoklayan Demokrat Parti Florida Senatörü Bob Graham’›n flu sözleri ABD’nin çekincelerini ortaya koymaktad›r: “Irak lideri çok kötü fleytani bir kifli. Bir gün ona yönelik eyleme geçme zaman› gelebilir. Ancak flu s›rada ABD’nin sald›rmas› halinde Arap ülkeleri aras›nda destek bulmas› söz konusu de¤il.” fiu da görünen bir gerçek ki ABD bu sald›r› planlar›n›n tüm ayr›nt›lar›n› bitirememifltir ve Irak’l› Kürt gruplar›n deste¤ini henüz kazanamam›flt›r. Ayr›ca ABD’nin bu muhalif gruplar› Irak rejimine karfl› k›flk›rtmak için federasyonlar fleklinde bir Irak hayali sundu¤u iddialar› da var. Haz›rlanan tasla¤a göre Irak iki federe bölgeye bölünecek. Bunlardan biri orta ve güney Irak’› kapsayan Arap bölgesi, di¤eri de kuzeyde Kürtlerin yaflad›¤› bölge. Her bölge kendi meclis ve baflkan›na sahip olacak ancak iç güvenlik ve federal ordu Ba¤dat’ta bulunan Amerikan ufla¤› hükümetin emrinde olacak. Bu plan Irak’taki Kürt muhalif gruplar›na pastadan biraz daha fazla pay vererek onlar› iflin içine daha çok çekmeyi amaçl›yor. ‹flte biraz da bu yüzden Türkiye, ABD aç›s›ndan oldukça fazla bir öneme sahiptir. ABD Savunma Bakan Yard›mc›s› Paul Wolfowitz’in Türkiye’ye ziyareti de verilen bu önemin bir göstergesidir. Sürekli olarak bu denli kritik toplant›lara ev sahipli¤i yapan Türkiye bu toplant›larda kendine çizilen rolü ne denli iyi ezberledi¤inin analizini yap›yor. Ancak bir yandan da her toplant› uflakl›¤›n ve dünya halklar›na düflmanl›¤›n da bir belgesi niteli¤inde oldu¤u için böylece kendi kuyusunu da kazm›fl oluyor. Bu arada Türk egemen s›n›flar›na bu sald›r›dan k›r›nt›lar da vadedilerek uflakl›klar›n› boyutland›rmalar› yönünde flevklendirmek istenmektedir. Irak’ta ABD ufla¤› bir hükümet kuruldu¤unda Türkiye-Irak aras›ndaki ticari iliflkilerin daha iyi olaca¤› vaat edilerek egemenlerin ifltah› kabart›lmaya çal›fl›lmaktad›r.
19 Temmuz 1 Ağustos 2002
4
işçi-köylü 33
IMF üçüncü kez uflaklar›n› gözden geçiriyor Uflaklar›n› iyi tan›yan ABD emperyalizmi kukla hükümetinin girdi¤i bu kaosun senaristi olarak iflini çoktan garantiye alm›flt›r. Dedi¤i gibi hükümet gitse de gitmese de IMF programlar› aynen devam edecektir. Emperyalist ülkelerin baflta da ABD emperyalizminin dünyaya hakim olma dalafllar› neticesinde tam bir kaosa sürüklenen sömürge ve yar›-sömürge ülkelerde çeliflkiler daha da derinlefliyor. Ülkemizde ise hükümette patlak veren istifa sendromu ile içinden ç›k›lamaz durumu toparlama, halk›n hükümete olan güvensizli¤inin yeni bir hamleyle farkl› olu-
me görüflmeleri için solu¤u Türkiye’de ald›. Emperyalist efendilerin kendi a¤›zlar›yla ifade etti¤i bu kabus senaryosu tam da belirtti¤imiz gibi devletin emperyalizme her geçen gün artan ba¤›ml›l›¤› ile daha da yoksullaflan halklar›n patlamaya haz›r öfkeleridir. Türkiye’de ise emperyalistler bu kabus gerçekleflmeden patron-a¤alar›n s›rt›ndaki eyeri daha da s›k›
flum ve partilerle kotarma çabalar› son h›z sürüyor. Yaflanan bu tabloda Brezilya ve Türkiye gibi ülkeler ABD emperyalizminin yo¤un ilgisinden(!) mahrum kalm›yor. IMF baflkan› Horst Kohler’in “Geliflmifl piyasalardaki güçsüzlü¤ün daha da derinleflmesi, Brezilya ve Türkiye gibi geliflmekte olan iki piyasan›n borçlar›n› ödemekte güçlük çekmesi gibi iki konuyu birlefltirmesi durumu ‘bir kabus senaryosu dur (...)’ ve bu senaryonun gerçekleflme ihtimali beflte birdir” aç›klamalar›n›n ard›ndan IMF 3. gözden geçir-
kavrama telafl›nda. Son gözden geçirme (denetleme) görüflmeleri için Türkiye’ye gelen IMF Türkiye Masas› fiefi Juha Kahkohen önce TÜS‹AD’la bir görüflme yapt›. ‹stanbul’da süren görüflmelerde Kahkohen’in ikinci dura¤› Yabanc› Sermaye Derne¤i (YASED) oldu. Yabanc› patronlar›n Türkiye’ye aç›lmas› için sunulan yasa tasar›s› konusunda TC’ye uyar›larda bulunan Kahkohen daha sonra Türkiye Balkanlar Birli¤i (TBB), Türkiye ‹hracatç›lar Meclisi (T‹M) ile de görüfltü. Türkiye ekonomisini de-
netim alt›nda tutman›n en önemli ayaklar›ndan olan bankalarla olan görüflmelerde Kahkohen’i Bankac›lar Birli¤i ve Yap› Kredi Bankas›, Garanti Bankas›, Akbank Genel Müdürleri a¤›rlad›. IMF heyetinin 3. gözden geçirme görüflmeleri bas›na kapal› sürerken, sonradan gazetecilerin sorular›n› yan›tlayan Kahkohen; hükümetin özelde de DSP’nin sürecine iliflkin aç›klama yapmazken asl›nda tam da bildi¤imiz tabloyu çizdi. “Hükümet gitse de program aynen devam eder” diyerek yaflananlar›n IMF’nin yolunda küçücük bir çak›l dahi olamayaca¤›n› ima etti. Uflaklar›n› iyi tan›yan ABD emperyalizmi kukla hükümetinin girdi¤i bu kaosun senaristi olarak iflini çoktan garantiye alm›flt›r. Dedi¤i gibi hükümet gitse de gitmese de IMF programlar› aynen devam edecektir. Keza gözden geçirme gezileriyle ayn› günlerde yap›lan Bakanlar Kurulu toplant›s›nda flimdilik sadece ekonomiden sorumlu Devlet Bakan› Kemal Dervifl’in sundu¤u ekonomik program takvimi IMF Baflkan› Kahkohen’in böyle karmafl›k bir ortamda nas›l kendinden emin konufltu¤unu aç›kl›yor. Dervifl’in sundu¤u ekonomik program takvimi tabi ki yine ABD patentli. Yani yine özellefltirme ve iflten atmalara h›z verilecek, yoksul emekçi halk daha da derin bir sefalete mahkum edilecek. Tüprafl, THY, Tekel, Türk Telekom, fieker Fabrikalar›, Erdemir, Tur-
ban ve Tügsafl’›n özellefltirilmesinin h›zland›r›lmas› amac›yla yeni strateji öneren Dervifl’in bunu takiben di¤er önerisi ise “istihdam fazlas›” ad› alt›nda yüksek oranda iflten atmalar oldu. Kahkohen ilk günlerde hükümetin yaflad›¤› sürece iliflkin pek aç›klama yapmazken, 10 Temmuz’da istifa edece¤i sinyalleri veren Derviflle bir görüflme yapt›. IMF Ankara Ofis Temsilcisi Odd Perr Brekk ve Hazine Müsteflar› Faik Öztrak’›n da kat›ld›¤› görüflmede; Kahkohen’e rapor veren Dervifl istifas›n› da dillendirince durum de¤iflti. IMF Türkiye Masas› fiefi Kahkohen’in sürdürülen IMF program›n›n istikrar› için teminat sayd›¤› Dervifl’e istifas›n› çekmesi konusunda bask› yapt›. Dervifl istifas›n› Cumhurbaflkan› Ahmet Necdet Sezer ve Bülent Ecevit’in istemleriyle geri çekti¤ini aç›klarken Ecevit’in “Dervifl hat›r›m›z› k›rmad›” aç›klamalar›nda bahsi geçen hat› r›n IMF’nin dayatmas› oldu ¤u ise gözlerden kaçacak gibi de¤il. Emperyalistlerin ve uflaklar›n›n kendi elleriyle yazd›klar› bu sömürü ve zulüm senaryosu emekçi ezilen halklara daha çok açl›k yoksulluk getiren bir gerçekliktir. Bu gerçekli¤in devrimci özüyse bu zulmün ba¤r›ndan ç›kan baflkald›r›n›n emperyalistler için bir kabus senaryosundan öte bir yok oluflun bafllang›c› oldu¤udur.
işçi-köylü 33
S›n›fsal yaklafl›m “BAfiKA ULUSLARI EZEN ULUS ÖZGÜR OLAMAZ” (Marx ve Engels) AB konusundaki umut tacirli¤i dalafl›n›n, “sivil darbe” nitelemesine neden olabilecek çapta hamlesine giriflen ABD-AB eksenli, ANAP destekli, DerviflCem-Özkan üçlüsü mevcut t›kanmay› aflma derdindedir.(1) Bu tezgaha sar›lman›n komprador patron-a¤a devletinin bekas› için arz etti¤i önem, emperyalistlerin bu müdahalesini gerekli k›lm›fl bulunuyor. Bir önceki makalemizde vurgulad›¤›m›z gibi, faflist diktatörlü¤ün AB masal› ile ilgili yürütece¤imiz teflhir kampanyas›n›n iki aya¤› bulunmaktad›r. Bunlardan birincisi, yani “AB üyeli¤ine yönelim”in büyük bir aldatmaca oldu¤u, bunun AB ve Türkiye gerçekli¤i ile temelden çat›flt›¤›yd›. Buna geçen say›da a¤›rl›kl› olarak de¤inmifltik. ‹kinci aya¤›, yani AB emperyalizminin teflhirini de bu yaz›da özetleyece¤iz. Avrupa Birli¤i isimli emperyalist koalisyon, yaklafl›k yar›m as›rl›k iddial› bir projenin ürünü olarak geliflmifltir. Gelinen noktada Avrupa’n›n büyük bir bölümünü etkisi alt›na alm›fl, ekonomik, siyasi ve askeri alanda önemli mesafeler kat etmifltir. Emperyalist-kapitalist sisteme dahil edilebilecek bütün Avrupa ülkelerini birlefltirmeyi planlamakta, dünya egemenli¤i için yürütülen mücadelede zafer elde etmeyi amaçlamaktad›r.(2) ABD’den Rusya, Çin ve Japonya’ya kadar di¤er emperyalist güçler ile giriflilen ve ileride daha da k›z›flacak olan bu mücadeleye h›zl› bir haz›rl›kt›r söz konusu olan. Bugün için 15 devletten oluflan AB, önümüzdeki 10 y›l içinde iki hamlede 27 devlete ve yaklafl›k 500 milyon nüfusa ulaflmay› planlamaktad›r. Rusya’n›n ve özellikle de ABD’nin son derece rahat-
19 Temmuz 1 Ağustos 2002
5
s›z oldu¤u bu durum, bar›flç›l yollarla önlenemez bir trende girmifltir. ABD emperyalizmi, henüz askeri aç›dan (AGSP) tehdit edici boyut kazanmayan bu süreci, müttefiki ‹ngiltere ve Rusya’y› da ç›kar birli¤i gere¤i içine bir biçimiyle de olsa dahil etti¤i NATO vas›tas›yla kontrol etmeye çal›flmaktad›r. ‹ngiltere’nin euroya NATO’nun AGSP’ye itiraz ve müdahalesi belli ölçüde etkili olsa da AB emin ad›mlarla yol almay› sürdürmektedir. Dünya halklar›n›n kölelefltirilmesi, sömürülmesi ve ezilmesinin en az›l› temsilcileri olan Avrupal› devletler, serbest rekabetçi dönemden tekelci aflamaya geçildikten sonra daha da azg›nlaflm›fl ve gerek birbirleriyle gerekse de baflta ABD olmak üzere di¤er emperyalistlerle girifltikleri kap›flmada faflizm ve gericili¤in bütün versiyonlar›n› yaratma ve kullanmada maharetlerini ortaya koymufllard›r. Bugün dünyadaki geliflmeler karfl›s›ndaki durufllar› ve uygulamalar› da bunu bariz biçimde ispatlamaktad›r. Avrupa’n›n göbe¤inde Yugoslavya’n›n parçalanmas› ve bafltan afla¤›ya yang›n yerine çevrilerek yüzbinlerce insan›n öldürülmesi, Irak, Afganistan ve Filistin’in kana boyanmas›, Ruanda’dan Endonezya’ya milyonlarca kiflinin bo¤azlanmas› vb. gibi birçok yak›n tarihe ait örnek; hep AB’li emperyalistlerin aktif kat›l›m ve/veya desteklerinin ürünüdür. 11 Eylül’den vazifeyi sadece ABD de¤il, AB önderli¤ine soyunan Almanya da ç›karm›flt›r.(3) Avrupa’n›n palazlanm›fl faflistlerinden Frans›z Le Pen ve Avusturya’l› Jörg Haider’in, “Herkes benim dedi¤ime geldi” ve “Avrupa liderleri benim politikalar›-
m› uyguluyor” gibi sözler sarf etmesiyle de anlafl›laca¤› üzere; anti-terör yasalar›ndan, polisiye önlemlerin art›r›lmas›na(4), mültecilerle ilgili kararlardan(5) temel hak ve özgürlüklere iliflkin k›s›tlamalara kadar birlikte veya eflzamanl› düzenlemelere gidilmesi; AB emperyalizminin gerçek yüzü ve yönelimine ayna tutmaktad›r. Dünya çap›nda emperyalist-kapitalist sistemin yaflad›¤› bunal›m, elbette ki AB’yi de sarsmaktad›r.(6) Çare her zamanki gibi iki alanda aranmakta ve hem sömürge, yar›-sömürgelerdeki halklara hem de kendi emekçilerine yönelinmektedir. Avrupal› emperyalistler, IMF, DB ve DTÖ’nün bileflenleri olarak Türkiye dahil yar›-sömürgelerdeki sömürüyü daha katmerlefltirici rolü ABD ile kolkola girerek oynarken, kendi halklar›na gerek iktisadi gerekse de sosyal bak›mdan yüklenmekten geri durmuyorlar. AB Zirveleri’nde planlanmak suretiyle, tüm Avrupa ülkelerinde, emekçilere yönelik yayg›n hak gasplar›na gidilmekte, sosyal haklar tasfiye edilmektedir.(7) ‹flçi s›n›f›n›n ekonomik, demokratik ve sosyal kazan›mlar› h›zla eritilmektedir. Semirme süreçlerinin ucuz iflgücü olarak en zorlu ve a¤›r iflkollar›nda ony›llarca kan› emilen yabanc› iflçiler/göçmenler art›k “istenmeyen” statüsüne yerlefltirilmektedir. Hakim s›n›f sözcülerinden, her renkten reformiste kadar bütün AB yanl›lar› ve masalc›lar›n›n “çok daha ileri”, “çok daha özgürlükçü” vb. vb. “cennet” olarak sunduklar› topraklarda, durumun hiç de öyle olmad›¤›n›n günümüzdeki en önemli delillerinden birisini emekçilerin ve kitlelerin mücadeleleri oluflturuyor.(8) Avrupa’da düzenlenen küreselleflme karfl›t› gösterilere her seferinde daha da artan say›da ve yüzbinlerce kifli kat›l›yor. Kitlelerin düzenden ve düzen partilerinden beklentileri azalmaktad›r.(9) Özet olarak, AB devletleri; ülkemizdeki siyasalsosyal-ekonomik sisteme,
faflist rejime göre nitelik de¤il, nicelik olarak daha “ileri” bir düzene sahiplerse de bunu, burjuva demokratik devrimin yap›lm›fl olmas›na ve sömürge, yar›-sömürge ülkeleri sömürmelerine borçludurlar. Bu durum, oralardaki düzenin gerçek anlamda demokratik, özgürlükçü, adaletli vb. özellikler tafl›d›¤›na de¤il, sadece gericili¤in koyuluk derecesindeki farka karfl›l›k gelmektedir. Kald› ki yukar›da özetledi¤imiz gibi, süreç AB devletlerini daha da gericilefltirmekte, emperyalistler aras› çeliflkilerin artmas›na paralel faflizmin ayak sesleri de duyulmaktad›r. Marx ve Engels yoldafllar›n bafll›¤a ç›kard›¤›m›z sözlerindeki anlam, AB ülkelerindeki özgürlü¤ün varl›k koflulunu da nitelemektedir. En fazla, flimdiki tipik sömürgecilik ürünü GB statüsü ile eklemlendirilen bir konumda tutulacak olan Türkiye’nin hakim s›n›flar›, emperyalistlerle zaten komprador nitelikleri gere¤i tam bir entegrasyon içindedirler. Emperyalistlerin elbette ki böyle bir rejimden yana olmalar› ve AB üyeli¤i sevdas›n› yaflatmaya devam etmeleri, onlar›n ve uflaklar›n›n ç›karlar›yla çok yönlü örtüflmektedir. Dipnotlar 1- ‹stemihan Talay, Kültür Eski Bakan›, 09.07.02, “Hedefimiz ‘AB ile bütünleflme süreçlerini tamamlayacak ve ekonomik bunal›m› aflacak bir kadro karfl›m›za geldi’ dedirtebilece¤imiz bir foto¤raf›, bir tabloyu, bir birlikteli¤i yaratmakt›r.” 2- Lenin, Emperyalizm, Emperyalizmin Elefltirisi, “Hangi biçimi al›rsa als›n; bir emperyalist koalisyon di¤erine karfl› ya da tüm emperyalist güçleri kucaklayan tek bir ittifak, savafl dönemleri aras›ndaki bir ateflkesten baflka birfley de¤ildir. Bar›flç›l ittifaklar savafl›n zeminini haz›rlar ve kendileri de savafllardan do¤arlar.” 3- Gerhard Schröder, Almanya Baflbakan›, Pekin, 03.11.01, “11 Eylül felaketi ayn› zamanda bize de
bir flans yaratt›. Bu flans dünyan›n yeniden düzenlenmesidir.” Daha sonraki günlerde “Almanya’n›n tali bir oyuncu olmaktan ibaret olan 2. Dünya Savafl› sonras› rolü kesin olarak sona ermifltir.” 4- AB ülkeleri Nisan ‘02 sonunda s›n›rlar›n korunmas› için ortak bir güvenlik örgütü kuracaklar›n› aç›klad›lar. Avrupa çap›nda polise, tüm e-mail, cep telefonu mesajlar›n›, telefon kay›tlar›n› izleyebilme, herkesin intenette dolaflt›¤› adreslerini kiflisel flifrelerini elde etme hakk› verildi. 5- AB Zirvesi Sevilla, 22.06.02, “Üçüncü ülkeler ile geri iade anlaflmalar› yap›lacak, s›n›rlarda güvenlik a¤› oluflturulacak.” 6- AB ülkelerinin son bir y›l içindeki kifli bafl›na GSMH’nda düflüfl görülmektedir. Almanya’daki oran -1, Fransa’daki ise 0.6 olarak gerçekleflmifltir. 7- Avrupa Sendikalar› Konferasyonu 0506.06.02, “Avrupa’da sosyal iliflkiler h›zla kötülefliyor. Hükümetler tek tarafl› bir biçimde var olan yasalar› ve sosyal güvenli¤i de¤ifltirerek ve gerileterek iflçi haklar›na sald›r›yorlar.” 8- ‹talya’daki çal›flma yasas›ndaki ifl güvencesi ile ilgili maddelerin de¤ifltirilmesine karfl› 21 milyon iflçinin 20 milyonunun kat›ld›¤› genel grevin ard›ndan, son bir ay içinde; sosyal güvenlik sistemini tasfiye etmeyi amaçlayan yasa tasar›s›na karfl› Yunanistan’da (18.06.02) ve iflsizlere yönelik yeni hak gasplar›na karfl› ‹spanya’da (20.06.02) yüzbinlerin, milyonlar›n kat›ld›¤› genel grevler yap›ld›. 9- Son 20 y›l içinde ulusal seçimlerde oy kullanma oran›, 20 emperyalist ülkenin 18’inde düflmüfltür. Azalma oran›, ‹sviçre’de %39, Fransa’da %19, Almanya ve ‹ngiltere’de %11’dir. AB ortalamas› ise %15’i bulmaktad›r.
5-18 Temmuz 2002
işçi-köylü 32
6
‹ki milyon kamu emekçisinin yüzde sekseni açl›k s›n›r›nda Toplu sözleflmesiz sahte sendika yasas›n›n meclisten geçirilmesinin ard›ndan kamu emekçilerine öngörülen %5’lik sefalet zamm› kamu emekçilerini birkez daha so-
Türkiye”, vb. sloganlar›n at›ld›¤› bas›n aç›klamas›n› KESK’in Sekreteri Sevgi Göyçe okudu. Göyçe IMF ve Dünya Bankas›’n›n güdümündeki siyasi iktidar›n
kaklara döktü. KESK ‹stanbul fiubeler Platformu 27 Haziran günü, Aksaray Metro önünde temmuzda verilecek maafl zamlar›yla ilgili bas›n aç›klamas› yapt›. “Sadaka de¤il toplu sözleflme”, “Kahrolsun IMF ba¤›ms›z
Türkiye’yi büyük bir ekonomik ve siyasi krize sürükledi¤inin kamuda tasarruf bahanesi ile sa¤l›k, e¤itim, sosyal güvenlik gibi devletin sosyal görevlerinin budanarak Türkiye’nin yerüstü ve yeralt› zenginliklerinin
Son aylarda, haftalarda, günlerde, hatta saatlerde bile bafl döndürücü flekilde suni gündemler yarat›larak emekçi halk›m›z›n yak›c› sorunlar› örtülmeye çal›fl›lmaktad›r. ‹flsizler ordusu h›zla büyüyor. Mevcut çal›flanlar›n uzunca y›llar elde ettikleri ekonomik kazan›mlar h›zla geri al›n›yor. Çok geri ve yetersiz sosyal haklar bu sald›r›larla bitiriliyor. E¤itim, sa¤l›k, kokuflmufl çürümüfl rüflvet, yolsuzluklar, ihalelerdeki katrilyonlarca usulsüzlük bunlara paralel olarak artan intiharlar, cinnet olaylar›, sendikalar›n göstermelik iflçiye ifl güvencesi, iflsize ifl talepleri karfl›s›nda devletten “t›k” yok. Esnaf kepenk kapat›yor. Köylü y›k›m politikalar› karfl›s›nda tarlas›n› ekemiyor, ö¤renci yüksek har(a)ç soygunuyla okuyam›yor. Binbir güçlükle dip-
loma almay› baflaranlar nitelikli, kalifiye elemanlar olarak iflsizler ordusuna kat›l›yor. Kabaca bakt›¤›m›zda devletin hangi alan›n› ele alsak; çürümüfl, kokuflmufl, bitmifltir. Devletin üç sacaya¤› yasama, yürütme, yarg› erkleri kendi aralar›nda bile asgari konularda uyum sa¤layamamaktad›r. Siyasi partiler faflizmin aldatmaca kurumlar› oldu¤unu gizleyememektedir. Son dönemlerde “demokrasi”nin -siz faflizm anlay›n- dördüncü kuvveti olarak görülen burjuva medyan›n yan›s›ra 5. gücün de devlet sendikac›l›¤› çizgisi oldu¤unu kavramal›y›z . Devletin son dönemlerde özelde Kamu-Sen genelde tüm sendikalar olmak üzere DKÖ’leri de kapsayan bir faaliyet yo¤unlaflmas› vard›r. Devletin ciddi olanaklar› aç›k/örtülü bu alana kayd›r›lmaktad›r.
sermayeye peflkefl çekildi¤ini, KESK olarak, toplu görüflmeyi toplu sözleflmeye çevirmek için iflyerlerinde, alanlarda verecekleri mücadele ve kararl›l›kla bu gidifle dur diyeceklerini söyledi. SEFALET ÜCRET‹ ‹STEM‹YORUZ 27 Haziran Perflembe günü Sa¤l›k ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikas› (SES) emekçileri, zam diye yap›lan sefalet ücretini protesto etmek için SSK Okmeydan› Hastanesi’nde bir bas›n aç›klamas› yapt›. “Eflit ifle eflit ücret”, “Sefalet de¤il Toplu Sözleflme” sloganlar›n› atan sa¤l›k emekçileri ad›na konuflan SES fiiflli fiube Baflkan› Rabia Tuncer, “IMF’nin direktifleri do¤rultusunda bat›k bankalara milyarlarca dolar aktaranlar, insanca yaflam ücreti isteyen iflçi ve emekçilere ‘kaynak yok’ diyerek bizi sefalete mahkum etmek istiyorlar...” dedi. Tuncer, bütün emekçileri haklar›n› savunmaya ve sefalet ücreti zamm›na karfl› ç›kmaya ça¤›rd›.
MERS‹N Kamu emekçilerinin insanca yaflayacak ücret talebi, Mersin’de polis sald›r›s›yla yan›tland›. Temmuz ay›nda memur maafllar›na yap›lmas› planlanan % 5’lik ücret zamm›n› protesto etmek, grev ve toplu sözleflme taleplerini dile getirmek için Defterdarl›k önünde eylem yapmak isteyen KESK üyelerinden 18’i gözalt›na al›nd›. Bas›n aç›klamas›n› okuyan dönem sözcüsü Ünsal Y›ld›z yap›lmas› düflünülen zamm›n memurlar›n yaflam›n› zorlaflt›rd›¤›n› vurgularken polis “izinsiz gösteri yap›yorsunuz” diyerek kamu emekçilerine sald›rd›. Polisin bu sald›rganl›¤› E¤itim-Sen Mersin fiubesi’nde yap›lan bas›n aç›klamas›yla protesto edildi. SAMSUN Samsun’da bulunan bir grup KESK Samsun fiubeler Platformu üyesi de 27 Haziran 2002 günü yapt›klar› bas›n aç›klamas› ile devletin sadakas›na karfl› toplu sözleflme haklar›n› istediler.
Gündemin kuyru¤una tak›lmak m› yoksa belirledi¤imiz gündeme kilitlenmek mi? MHP’ye ba¤l› ülkücü iflçi dernekleri kurdurularak (afifl çal›flmalar› yayg›n bir flekilde yap›ld›) “dik bafl, tok kar›n, mutlu yar›nlar iflçilerin birli¤i için do¤ru adres Ülküm-Der” ça¤r›s› yap›lmaktad›r. Önceki süreçte de gördük; söylemde sadece ad› kalm›fl D‹SK’te bile a¤›rl›k oluflturdular. Aç›kt›r ki kaleyi içten fethetme hedefiyle yoksul çilekefl emekçi halk›m›z›n çocuklar› faflist militan yaratma potansiyeli görülmektedir. En zay›f noktalar kullan›l›yor. Bugüne kadar bürokrat sar›, yeflil, beyaz, bilumum renklere mensup sendikal çizgi iflsizli¤e karfl› mücadeleyi gereksiz görmüfl ya da kimseyi rahats›z etmeyecek sloganvari yaklafl›mlarla du-
rum idare edilmeye çal›fl›lm›flt›r. “Sistem sorunu” denilerek sorun baflka adreslere havale edilmifltir. Halbuki sisteme karfl› alternatif çözümü örgütleyecek dinamikler bellidir. Komünistler, devrimciler, demokratlar, s›n›f sendikac›l›¤› perspektifiyle hareket edenlerdir. Mesele kendimizi iflin öznesi olarak de¤il de belirleyici, tahlilci statükoda tutuflumuzdur. Pratik görev ve sorumluluklar›m›z› yerine getiremeyiflimiz, tarihsel misyonumuzu oynayamay›fl›m›z sonucu bizim yapmam›z gerekeni devletin yapmaya çal›flmas›, bizim de hedef kitle potansiyelimize giren iflsizler içinde hem fiziki hem psikolojik bir gedik açacakt›r. AB
Hürriyet Mahallesi Süleymaniye Caddesi üzerinde gerçeklefltirilen aç›klamay› platform ad›na dönem sözcüsü fierafettin Y›lmaz yapt›. Y›lmaz, ekonomik krizin faturas›n›n her daim emekçilere ödettirildi¤ini ve eme¤i ile geçinen tüm kesimin büyük bir yoksullu¤a itildi¤ini vurgulayarak toplu sözleflme istemlerini dile getirdi. BURSA 28 Haziran tarihinde saat 12:30’da Bursa Fomara Meydan›’nda toplanan emekçiler ad›na KESK Bursa fiubeler Platformu dönem Sözcüsü E¤itim-Sen fiube Baflkan› Say›m Gültekin bir konuflma yapt›. “Biz kamu emekçileri olarak sadaka de¤il, ücretlerimizin Toplu ‹fl Sözleflmesiyle belirlenmesini istiyoruz” diyen Gültekin, IMF ve DB’nin ufla¤› olan hükümetin, siyasi ve ekonomik alandaki anti demokratik bask›c› uygulamalar›na boyun e¤meyeceklerini belirtti.
süreci, Ecevit’in “öldü, hastaland›, hapfl›rd›” haberleri, borsa düfltü, döviz yükseldi, deprem geliyor, son “milli” tak›m›n dünya üçüncüsü oluflu bizim hoflumuza gitmese de emekçi halk›m›z›n büyük bir ço¤unlu¤unu meflgul etmekte, onlar› gerçek sorunlar›n› tart›flmaktan al›koymaktad›r. Bizim gündemimiz nedir? Onursuzlu¤a, sefalete, iflsizli¤e, katliam ve iflkenceyle zulme u¤rat›larak teslim al›nmaya çal›fl›lan emekçi halk›m›z› örgütlemek, biricik kurtulufl alternatif hedefimiz DHD’ye ad›m ad›m yürümek, bulundu¤umuz alan özgülünü merkezi politikaya tabi k›larak taktikler üretmek, iflte bizim gündemimiz. Bu gündeme ne kadar ba¤l› kal›rsak, ›srarl› kararl› cesaretle ne kadar uygularsak, hedeflerimize o denli yaklafl›r›z.
Mevcut durumda kabul etmemiz gerekir ki gündemin yarat›c›s› ve takipçisi olmaktan çok sahte gündemlerin kuyru¤una tak›lma posizyonunday›z. Bu durumu mutlaka tersine çevirme iradesini ortaya koymal›y›z. Elbette ad›m ad›m, kademe kademe, sindire sindire ancak yaflam›n prati¤inin gerisine düflmeden. Örgütlenmede temel sorun güven sorunu. Bu noktada herfley kendimizden bafll›yor. Kendimize ve kitlelere güven, PP’ye güven, yoldafllara güven, günü birlik bak›fl aç›s› de¤il tarihsel bilimsel bak›fl aç›s› faaliyetimize yön vermeli; bizi gelifltirecek kitlelerle do¤ru ve sa¤lam ba¤lar kurmam›z›n ilkeli ,planl›, disiplinli çal›flmaktan geçti¤ini asla unutmamal› ve yaflama uygulamal›y›z.
işçi-köylü 32
7
5-18 Temmuz 2002
Esnek çal›flman›n, iflsizli¤in yeni ad›: ‹fl Kanunu Ön Tasar›s› Haz›rlanm›fl olan yeni yasa tasar›s› kabul edildi¤i takdirde patronlar iflçileri s›n›r tan›maks›z›n ezebilecek ve sendikac›l›k tarihe kar›flacak. Zaten patronlar›n her zaman rüyas› olan esnek çal›flma dayatmas›, k›dem tazminatlar›n›n ödenmesi zorunlulu¤unun kalkmas›, göstermelik ifl güvencesi, ödünç ifl iliflkisi, sendika üyeli¤i, grev ve toplu sözleflmelerin ifllevlerinin ortadan kald›r›lmas› iflçilerin kabusu olacakt›r.
AB’ye uyum ad› alt›nda gerçeklefltirilmek istenen hak ihlallerinin kapsam› her geçen gün biraz daha geniflletiliyor. Bu anlamda F (hücre) tipi hapishaneler devletin yapt›¤› en büyük sald›r›lardan bir tanesi idi. Devlet daha bu sald›r›lar›n› gündemden düflürmeyi baflaramadan yeni ‹fl Kanunu Ön Tasar›s›’n› düzenleyerek iflçilerin sosyal haklar›n› gaspetme ve sendikac›l›¤› yoketme politikalar›na bafllad›. ‹flçilerin 15-16 Haziran direnifllerinden kazanm›fl oldu¤u haklar›n›n ellerinden al›nmas› için 1475 Say›l› ‹fl Kanunu üzerinde de¤ifliklikler yap›lmas›n› öngördü. Haz›rlanm›fl olan yeni yasa tasar›s› kabul edildi¤i takdirde patronlar iflçileri s›n›r tan›maks›z›n ezebilecek ve sendikac›l›k tarihe kar›flacak. Zaten patronlar›n her zaman rüyas› olan esnek çal›flma dayatmas›, k›dem tazminatlar›n›n ödenmesi zorunlulu¤unun kalkmas›, göstermelik ifl güvencesi, ödünç ifl iliflkisi, sendika üyeli¤i, grev ve toplu sözleflmelerin ifllevlerinin ortadan kald›r›lmas› iflçilerin kabusu olacakt›r. Eski ‹fl Güvencesi Tasla¤›n›n bile iflçiler için ne kadar yetersiz kald›¤›n›n sürekli dile getirilmesine ra¤men, her zaman oldu¤u gibi devlet yine yap›c› çözümler üretmek yerine iflçileri boyunduru¤u alt›na alaca¤› birer köle gibi görüp, y›k›c› çözümler uygulad›. Eski ‹fl Güvencesi Tasla¤›n› birçok eksi¤ine ra¤men yeni yasayla k›yaslayam›yoruz
bile. Eski yasaya göre patron geçerli bir neden göstermeden iflçi ç›karamazd›. (Oysa söz konusu olan patronlar olunca geçerli bir neden her zaman için bulunmufltur.) Ç›kard›¤› takdirde iflçi patrona dava açabiliyor; davay› kazand›¤›nda ise ifline geri dönebiliyordu. Yeni yasayla bu durum bile ortadan kald›r›l›yor ve zaten iflten ç›karmalar›n usulsüz ve kolay oldu¤u ülkemizde, iflten atmalar çocuk oyunu kadar basit oluyor. Çünkü iflten ç›kar›lan iflçi patronunu dava edip davay› kazansa bile ifline geri dönemiyor, ancak 6 ile 12 ayl›k tazminat alabiliyor. Bundan sonras› iflçi ve ailesinin d›fl›nda kimsenin umurunda de¤il. ‹flsizli¤in had safhada oldu¤u ülkemizde devletin bu maddede yapmay› düflündü¤ü de¤ifliklikle, iflsizli¤in boyutu bugün oldu¤undan çok daha fazla artacakt›r. Yeni yasa ile ayr›ca haftal›k 45 saat olan ifl günü süresi, tamamen iflçilerin kölelefltirilmesi yönünde tasarlanarak günlük 12 saate kadar ç›kar›labilecektir. “Yo¤unlaflm›fl çal›flma” ad› alt›ndaki esneklik sald›r›s›n›n zaten y›llard›r uygulanmas› patronlar› tatmin etmiyor olmal› ki yasad›fl› uygulad›klar› bu prati¤i yasallaflt›rma yoluna gidiyorlar. Bu yasalarla patronlar›n ç›karlar›na ters düflecek bir durum oldu¤unda, iflçilerin üzerinde var olan sömürünün hangi noktaya t›rmanaca¤›n› tahmin etmek pek de zor olmasa gerek.
Yeni yasa tasar›s›nda yer alan telafi çal›flma maddesi ise, çal›flanlar›n iple çektikleri günler olan tatil günlerinin ad›n›n de¤ifltirilip “h›rs›zl›k günleri” olmas›n› sa¤layacak bir madde. Bu çal›flanlar›n en do¤al hakk› olan ulusal bayramlar ve genel tatillerden önce veya sonra tatil edilmesi durumunda fazladan mesai ödenmeyerek anayasada yasak olan angaryan›n tekrar uygulanmas› demek. Bu da eme¤in farkl› adlar alt›nda sömürülmesinin yan›s›ra aç›kça h›rs›zl›k yap›lmas› anlam›na gelmektedir. Her zaman “kabul ediyorsan çal›fl, etmiyorsan kap› orada” mant›¤›yla hareket eden patronlar›n lehine olan ifl yasas›ndaki hayati de¤ifliklikler k›dem tazminatlar›nda da uygulanmak isteniyor. Tasar›ya k›dem tazminatlar›yla
ilgili iki seçenek yerlefltirilmifl durumda. Patronlara yükümlülüklerini daha da azaltarak adeta “oh be” dedirtecek bir de¤ifliklik yap›lmas› için en ince ayr›nt›lar dahi düflünülmüfl. ‹lk seçenek Bilim Kurulu’nun haz›rlam›fl oldu¤u k›dem tazminatlar›yla ilgili fon kurulmas›. Oluflturulacak olan k›dem tazminat› fonuyla patronlar tazminat yükümlülü¤ünden kurtuluyor. (Ve daha önceki pratiklere bakarsak fonda biriken paralar›n sermayeye kaynak olmas›n›n kaç›n›lmaz bir durum oldu¤unu görüyoruz.) Tazminatlar›n ödenmesi için emeklilik, malullük ve en az 15 y›l çal›flma flartlar›n›n yerine getirilmifl olmas› zorunlulu¤u var. ‹kinci seçenek ise ‹fl Yasas›’nda 30 gün üzerinden hesaplanan tazminatlar›n 15 güne indiril-
mesi. Görüldü¤ü gibi ne bu maddedeki iki seçenek ne de di¤er maddeler iflçilerin lehine de¤il, aleyhine bir durumdur. Bu tasar› zaten çok k›s›tl› olan kazan›lm›fl iflçi haklar›n›n geri al›nmas›na hizmet etme amac›n› tafl›maktad›r. Bu yönde ‹fl Kanunu Ön Tasar›s›’n› kabul ettirmek isteyenlere Harb-‹fl Eskiflehir fiube Baflkan› Ahmet Bozkurt’un cevab› yeterlidir: “Bu tasar›n›n hayata geçirilmesi ülkede ifl bar›fl›na darbe vurmakla kalmay›p çal›flanlar›n da kölelefltirilmesine yol açacakt›r. Sendikal haklar›m›za yap›lan bu haks›z sald›r›lara karfl› iflçiler ve onlar›n örgütleri olan sendikalar›n gereken cevab› dün oldu¤u gibi bugün de verece¤inden kimsenin kuflkusu olmas›n.”
OMTAfi’ta sendikal örgütlülü¤e sald›r› Örgütlülü¤ü yoketme sald›r›lar› tüm pervas›zl›¤›yla devam ederken bu sald›r›lara karfl› cevaplar da veriliyor. Bask›n›n, zulmün, sömürünün oldu¤u her yerde (hapishanelerde, okullarda, tarlalarda, fabrikalarda...) direnifller ve hak alma mücadeleleri de vard›r. Birleflik Metal-‹fl Sendikas›’n›n örgütlü oldu¤u Omtafl Afi iflyerinde sendikal› örgütlülü¤ü bitirmeye çal›flan patronlar sendikaya üye 18 iflçiyi hiçbir neden göstermeden iflten ç›karmak istedi. Yasad›fl› bir flekilde arkadafllar›n›n iflten ç›kart›lmas›n› protesto eden di¤er iflçiler iflyerinde protesto eylemi bafllatarak fabrikay› terk etmediler. ‹flçilerin kararl› tutumundan korkan patron, iflçileri flikayet etti. Patron polis iflbirli¤iyle, direnen 52 iflçi ifadeleri al›nacak diye fabrikadan ç›kart›ld›lar. ‹flçiler ifadeleri al›nd›ktan sonra fabrikaya döndüklerinde polis iflçileri fabrikaya sokmad›. 52 iflçi hiçbir neden gösterilmeden 21 Haziran 2002 tarihinde
iflten at›l›rken, içeride yaklafl›k 30 sendikal› iflçi üretime devam ediyor. Ç›kar›lan iflçilerin yerine ise 30-40 civar›nda iflçi al›nm›fl durumda. ‹flten at›lan iflçiler Omtafl fabrikas› önünde direnifle bafllarken, polis sürekli fabrika içinde nöbet tutarak iflçilerin içeriye girmesini engelledi. ‹flçiler ise geri al›nana kadar fabrika önünden ayr›lmayacaklar›n› belirttiler. HAKSIZ UYGULAMA SON BULANA KADAR MÜCADELE EDECE⁄‹Z Konuyla ilgili Birleflik Metal-‹fl Sendikas› Gebze fiubesi yapt›¤› yaz›l› aç›klamada; “Omtafl Otomotiv Afi iflyerinde sendikam›za üye iflçilerin iflten at›lmas› sonucu 24 Haziran 2002 tarihinde fabrika önünde iflimizi, afl›m›z› ve sendikal haklar›m›z› koruma mücadelemiz bafllad›. 30 y›ld›r Omtafl Afi’de örgütlü ve yetkiliyiz. 2002 Mart ay›ndan itibaren iflyerinin Yönetim Kurulu Bafl-
kanl›¤› Gürifl-Parsan grubuna geçtikten sonra iflyerinde sendikal örgütlülü¤e karfl› aç›ktan bir müdahale bafllat›ld›. Nisan ay›nda sendika üyesi 75 iflçi iflten ç›kart›ld›. Buna karfl›n sendikam›za iflyerinde 20 Haziran 2002 tarihinde yeni dönem yetki tespiti ç›kt›. Yetki tespitimizden bir gün sonra 18 üyemiz daha hiçbir gerekçe gösterilmeden iflten ç›kart›lmak istendi. Sendikam›z bu olaya yasal çerçevelerde tepkisini koydu. Yine patron bu arkadafllar›m›z›n ifl akitlerini, geçerli nedeni olmamas›na ra¤men tazminats›z olarak fesh etti¤ini aç›klad›. Tüm görüflme çabalar›m›z yan›ts›z kald›. Patron bizimle görüflmüyor. Omtafl Afi patronu suç ifllemektedir. Sendikam›z patronun yasad›fl› davran›fllar›ndan dolay› suç duyurusunda bulundu. Sendikam›z ve sendikam›za üye Omtafl iflçileri örgütlülü¤ün devam› için ve bu haks›z uygulaman›n son bulmas›na dek mücadele edecektir” görüfllerine yer verildi.
5-18 Temmuz 2002
işçi-köylü 32
8
Uflakl›kta gelinen son nokta; Maden Yasas› Mecliste görüflmeye al›nd›¤› gün yumruk yumru¤a tart›flmalara yol açan Maden Yasas› Türkiye aç›s›ndan stratejik öneme sahip olan bor madeni özelinde tüm madenlerin yabanc› emperyalistlere peflkefl çekilmesi anlam›na geliyor. Meclisteki tart›flmalar› sadece zeytinliklerin maden sahalar› içine al›n›p al›nmamas› düzeyine indirgeyerek sorunu bundan ibaretmifl gibi göstermeye çal›flan ve buna da göstermelik çözümler üreten egemenler bu yasa tasar›lar› ile uflakl›klar›n› iyice belgelemifl oluyorlar. Hükümet her yeni gün IMF’nin talimatlar› eflli¤inde yeni yeni y›k›m yasalar›n›n alt›na imza atarak halk› sefalete sürüklemeye devam ediyor. Bu yasa lardan en önemlilerin den birisi de maden yasas› . Mecliste görüflmeye al›nd›¤› gün yumruk yumru¤a tart›flmalara yol açan Maden Yasas›, Türkiye aç›s›ndan stratejik öneme sahip olan bor madeni özelinde tüm madenlerin yabanc› emperyalistlere peflkefl çekilmesi anlam› na geliyor. Meclisteki tart›flmalar› sadece zeytinliklerin maden sahalar› içine al›n›p al›nmamas› düzeyine indirgeyerek sorunu bundan ibaretmifl gibi göstermeye çal›flan ve buna da göstermelik çözümler üreten egemenler, bu yasa tasar›lar› ile uflakl›klar›n› iyice belgelemifl oluyorlar. Son olarak meclis plan ve bütçe komisyonunda görüflülerek kabul edilen ve meclis genel kuruluna gönderilen Maden Yasas› maden tekellerinin önündeki tüm engelleri kald›rarak zeytinlikler de dahil sahil kesimlerini ve erozyonu kontrol etmek için kurulan özel a¤açland›r›lm›fl sahalar› dahi peflkefle haz›r hale getiriyor. Bu düzenlemenin uflakl›¤› en aç›k or-
taya koyan maddesi “madencilik faaliyetlerinde izinler ve faaliyet serbestli¤i”, “ Ülke zenginliklerinin de¤erlendirilmesi” ad› alt›nda Bergama’da yaflanan hukuk facias› Türkiye’nin di¤er alanlar›na da uygulanmak isteniyor. Uflakl›¤›n tam belgesi olan bu tasar›da Türkiye’de ne rede, hangi madenler oldu¤u belirtilerek 160’›n üzerinde madenin tan›m› yap›l›yor ve tüm bu madenler yasan›n kapsam›na al›n›yor. ‹kinci bir madde ise “haklar›n bölünmesini ve devir intikalini” düzenliyor. Bu maddenin as›l amac› termik santralleri besleyen büyük kömür sahalar›n›n bölünmesi ve böylece kömür ç›kar›lmas›n›n engellenerek Türkiye’de kömür ithalinin önünün aç›labilmesi. Ancak yasa tasar›s›n›n en önemli ve en yak›c› etkileri do¤uracak olan maddesi yukar›da da sözünü etti¤imiz “madencili¤in faaliyetlerinde izinler ve faaliyet serbestli¤i” bafll›¤›n› tafl›yor. Bu madde kapsam›nda ormanlar, a¤açland›rma alanlar›, milli parklar ve tabiat parklar›, tabiat an›t› koruma alanlar›, mera alanlar›, su havzalar›, karasular›, sit alanlar›, t u r i z m bölge alan ve merkez leri devletin yetkili a¤›zlar›nca maden sa-
has› haline g e t i r i l e cek. Öyle ki uflakl›¤› o denli boyutland›ran devletin askeri alanla r› bile maden sahas› haline getirme gibi bir düflüncesi var. Bu noktada karfl›la r›na ç›kabilecek engel leri bertaraf etmek içinde “bilimsel ve teknik komisyon” ad› alt›nda bir komisyon oluflturulacak . Bu komisyonun ne denli bilimsel olaca¤› ve ne yönde aç›klamalar yapaca¤› daha önceki deneyimlerle ortada asl›nda. Bergama köylüsünün mücadelesinde sahte bilim adamlar›n›n haz›rlad›¤› ra porlar› hepimiz hat›r lar›z. Yine bu konuda maden tekellerinin çal›flmalar›nda engel olabilece¤i düflünülen ÇED raporlar›n›n da önü al›narak bu gibi konularda Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanl›¤›n›n görüflleri yeterli görülüyor. Yasada yap›lan komik ve bir anlam› olmayan de¤ifliklikler de sadece “gerekli düzeltmeleri yapt›k” imaj›n› verebilmek için. Örne¤in maden sahalar›n›n ruhsat süreleri, öncesinde 60 y›l olarak belirlenmiflti. Bu sürenin afl›lmas› durumunda da Bakanlar Kuruluna süreyi s›n›rs›z uzatma yetkisi verilmiflti. Ancak bu s›n›rs›zl›k flu an 120 y›l ile s›n›rlanm›fl du rumda . 120 y›l ise bir
maden tekeli için girdi¤i ülkenin tüm yeralt› maden kaynaklar›n› silip süpürecek kadar uzun. Ayr›ca maden tekellerine istedikleri her alan› özel mülk bile olsa kamulaflt›rma hakk› verilerek bunun ad›na da “kamu yarar›” denilebilecek. ‹lgili bakanl›¤›n ald›¤› karar sonucu emperyalistlerin istedi¤i her an ve her alan ellerinde olabilecek. Zeytin bahçeleri ile ilgili de tasar›n›n bir maddesi bir di¤eri ile uyuflmuyor. Bir maden arama madde “m faaliyetleri s›ras›nda maden a¤açlar› kesile mez ” derken bunun birkaç madde ard›nda ise “ancak bu, faaliyetler esnas›nda a¤aç kesilmenin zaruri oldu¤u durumlarda....a¤aç bedeli ödenerek zeytin a¤açlar› kesilebilir” ibaresi gelmektedir. Bu da devletin bu tasa r› maddelerindeki iki yüzlülü¤ünün en bariz kan›t› olmaktad›r. Bu arada emperya listlerin daha rahat ça l›flabilmeleri için veri len say›s›z tavizlerin içinde oldukça ilginç olanlar da mevcut. ‹flte bu tavizlerden birkaç tanesi; *Elde ettikleri y›ll›k has›lat›n % 5’i vergiye esas matrah tam rezerv tüketim pay› olarak indirilir. *Madenlerin limanlara veya iflleyen tesis-
lere naklinde tafl›ma tutar›n›n %5’i kadar› vergiye esas kar›ndan düflülür. *‹flletmeye geçifl tarihinden itibaren befl vergilendirme dönemi gelir ve kurumlar vergisinden muaf tutulur. *Muafiyet sonucunda bu iflyerlerinde elde ettikleri kazançlar› üzerinden hesaplanan gelir ve kurumlar vergisinden; -50’den az iflçi çal›flt›ranlarda %30-20 -51 ile 200 aras›nda iflçi çal›flt›ranlarda %40 -201’den fazla iflçi çal›flt›ranlarda %60 oran›nda indirim yap›l›r. *Yeralt› madencilik faaliyetinde bulunanlar›n ise yasan›n yürürlü¤e girdi¤i ay bafl›ndan itibaren çal›flt›rd›klar› ya da yeni ifle ald›klar› iflçilerin sigorta primleri devlet taraf›ndan karfl›lan›r. *Madencilik sektöründe kullan›lacak elektrik fiyatlar›na en düflük tarife uygulan›r. Ülke kaynaklar›n› de¤erlendirme ad› alt›nda yap›lmak istenenin asl›nda bu kaynaklar› ortaya ç›kararak de¤erlendirmek olmad›¤› sadece ve sadece emperyalist efendilerinin sözünden ç›kmayarak onlara yaranmak ve böylece pastadan daha fazla pay alabilmek oldu¤u ortada olan bir gerçektir.
işçi-köylü 32
9
5-18 Temmuz 2002
Üreticiler göç ediyor IMF’nin yeniden yap›land›rma programlar›n›n uyguland›¤› ülkelerde programla birlikte ülke tar›m› çöküyor ve üretici de yoksullu¤a, açl›¤a ve göçe zorlan›yor. Silvan Tütün Ekicileri Birli¤i Baflkan› Reflat Çelik bir aç›kama yaparak, tütün iflletmesinde çal›flan 1500 kifliden bugün yaln›zca 800’ünün kald›¤›n› söyledi. Tar›m›n tasfiyesine yönelik uygulanan politikalar, üreticileri hergün biraz daha y›k›m›n efli¤ine getirmekte. Uygulanan emperyalist politikalar sonucu ürününü üretemez duruma gelen üreticinin, üretti¤i ürünün büyük bir ço¤unlu¤u da elinde kalmaktad›r. Özellikle uygulamaya sokulan kotalarla üretici büyük bir çaresizli¤e sürüklenmekte. Geçti¤imiz günlerde bir aç›klama yapan Silvan Tütün Ekicileri Birli¤i Baflkan› Reflat Çelik, tütün kotas›n›n düflmesiyle birlikte tütün çiftçisinin Bat›’ya göç etmeye bafllad›¤›n› söyledi. Silvan’da 5 bin 500 tütün üreticisinin bulundu¤unu belirten Çelik, “Kota 200 kiloya indi. 8 kiflilik bir aile 4 kota alsa elde edece¤i gelir 2 milyar. Bu parayla geçinmek mümkün de¤ildir. Tütün iflletmesinde ise 1500 kifli çal›fl›yordu. Bunlar baflka yerlere gitti. fiimdi 800 kifli çal›fl›yor. Silvan’da genç kalmad› herkes göç ediyor” aç›klamas›n› yapt›.
Ekonomik olarak k›skaca al›nan ve üretemez hale getirilen üretici köylü, elindeki avcundakini de sat›p yeni yoksulluk yuvalar›na göç ediyor.
Bu¤day taban fiyat›n› aç›klayan devlet t›pk› tütünde oldu¤u gibi bu¤day üreticisini de y›k›m›n efli¤ine getirmifl durumda. Çay üreticisi aç›s›ndan da geçerli olan bu durum, genel anlamda emperyalizmin ülkemize biçti¤i politikalar›n bir yans›mas›d›r. Girilen kriz sürecinin derinleflmesiyle birlikte ad›na ön-
lemler paketi denilen uygulamalar›n yaratt›¤› sonuç; yukar›daki örnekte oldu¤u gibi y›k›m ve insanlar›n yaflad›¤› topraklar› terk etmesi. Halk›n geçim kaynaklar›n›n uygulanan politikalarla kurutulmas› sonuç olarak göçü yarat›yor. Kar›nlar›n› doyuracak ekme¤i bulamayan insanlar çareyi metropollerde
Bergama köylüsü Hasankeyf’te Emperyalist devletlerin bizim gibi yar› sömürge, yar›-feodal ülkelere dayatt›¤› politikalar ile tarih, insanl›k ve do¤a katliamlar›n›n daha da artt›¤› bir dönemden geçiyoruz. Egemen devletlerin katliamlar› dünya tarihinde say›s›z örneklerle doluyken, ad›na Türkiye denilen bu topraklarda da emperyalist devletler uflaklar› arac›¤›yla daha fazla kar için insan hayat›n›, do¤ay›, hiçe sayan politikalar uyguluyor. Son dönemde bu katliamlara verilebilecek en iyi örnekler, Bergama’daki alt›n madenleri, Dersim’deki barajlar projesi, ülkenin birçok bölgesinde yap›lmaya çal›fl›lan mobil santraller ve dünyan›n bize
miras olarak b›rakt›¤› Hasankeyf’i sular alt›nda b›rakacak onlarca baraj. Bilindi¤i gibi Türk devleti kap›lar›n› uluslararas› emperyalist flirketlere sonuna kadar açarak yap›lan katliamlara en çok destek veren ülkelerin bafl›nda gelmektedir. Do¤ay› ve insanl›¤› hiçe sayarak yap›lan katliamlara karfl› geliflen halk›n tepkisi ise Bergama’dan bafllayarak yeni bir anti emperyalist dalgaya dönüflmektedir. Bergama köylüsü verdi¤i mücadele ile çok fley ö¤rendi ve tüm halka da ö¤retti. Daha düne kadar “devleti savunanlar” bugün devletin halka çile çektirerek emperyalistlerin
ar›yor. Büyük flehirlerde de ifl alan› s›k›nt›s› yaflayan halk iflsizler ordusuna kat›l›yor. Nüfusun büyük ço¤unlu¤unun geçimini tar›msal üretimle yapt›¤› ülkemizde tar›m›n tasfiye politikalar›n›n sonuçlar› da bu iliflkiyle düflündü¤ümüzde büyük bir y›k›m yaratmakta. Kendi topraklar›nda muazzam derece-
uflakl›¤›n› yapt›¤›n› gördüler. Ve bu bilinçle mücadelelerini Türkiye’nin her yerine ve de¤iflik konulara tafl›d›lar. Munzur’da Barajlar Projesi ile insanl›¤›n ve do¤an›n yok edilmesine, Akkuyu’da nükleer santrale, Ankara’da tahkime karfl› eylem yapt›lar. Ve Bergama köylüsü bir tarihin ve kültürün yok edilmek istendi¤i Batman’›n Hasankeyf ilçesine de giderek mücadelelerinin sadece siyanüre karfl› de¤il, emperyalizme karfl› mücadele oldu¤unu bir kez daha gösterdiler. Hasankeyf sular alt›nda b›rak›lamaz Dicle k›y›s›nda ma¤aralar›, köprü, kilise ve minare kal›nt›lar› ile bir Ortaça¤ Baflkenti olan Hasankeyf’in Il›su Baraj› ile sular alt›nda kalmas›n›, Bergama köylüleri 16 Haziran’da
de f›nd›k, çay üretimi yapan Türkiye’de, egemenler bunun yerine ürünleri emperyalist ülkelerden ihraç yapma durumuna getiriyor. Efendilerinin dayatmalar› sonucu yaflanan bu duruma ise TC’nin karfl› koyacak mecali yok. Ama halk›n öfkesi bu yaflananlara dün oldu¤undan daha fazla.
yapt›klar› eylemle protesto ettiler. Yaklafl›k 50 kiflinin kat›ld›¤› eylemde “Hasankeyf sular alt›nda b›rak›lamaz”, “Hasankeyf’e sahip ç›kaca¤›z” fleklinde slogan att›lar. TMMOB’a ba¤l› odalar›n baflkanlar›n›n da destek verdi¤i eylem Kürtçe türküler eflli¤inde halaylarla son buldu.
5-18 Temmuz 2002
işçi-köylü 32
10
Ordu’da çat›flma Ordu’nun Mesudiye ‹lçesi k›rsal alan›nda TKP/ML T‹KKO gerillalar›yla TC güçleri aras›nda çat›flma ç›kt›. Günlük bas›ndan edindi¤imiz bilgilere göre Arpaalan Köyü Kuzey Mahallesi I¤d›r ormanlar› bölgesinde devriye gezen TC askerleri ile TKP/ML T‹KKO gerillalar› aras›nda ç›kan çat›flma sonras› gerillalar hiçbir kay›p vermeden çat›flma alan›ndan uzaklafl›rken Ordu Valisi Vekili Hüseyin Demirciler taraf›ndan yap›lan aç›klamada gerillalara ait silah ve g›dalar›n ele geçirildi¤i, operasyonlar›n sürdü¤ü bildirildi. Tokat’ta bir korucu T‹KKO gerillalar› taraf›ndan ölümle cezaland›r›ld› Önceki say›m›zda bas›ndan ald›¤›m›z bilgilere göre TKP/ML T‹KKO gerillalar›n›n Tokat S›rçal› köyünden Muharrem H›z’› cezaland›rd›klar› haberini duyurmufltuk. Daha sonra konuyla ilgili bir aç›klama yapan TKP/ML T‹KKO
Karadeniz Bölge Komutanl›¤› Muharrem H›z’›n korucu oldu¤unu ve 9 Haziran 2002 tarihinde ölümle cezaland›r›ld›¤›n› aç›klad›. Posta kanal›yla elimize ulaflan bildiride daha önce birçok kez köylüleri gerek bildirilerle gerek sözlü olarak korucu olmamalar›, silah almamalar› yönünde uyard›klar›na dikkat çeken Bölge Komutanl›¤› aç›klamas›nda; “Tüm bu uyar›lardan haberdar olan Muharrem H›z devletin gerillaya karfl› kullanmak amac›yla da¤›tt›¤› silahlar› alarak korucu olmufl ve di¤er köylülerin de koruculaflmas› için faaliyet yürütmüfltür, kendi köyünün çevresinde askerlerle birlikte operasyona ç›km›flt›r. Yap›lan sorgusunda ise karakolla yak›n iliflkileri oldu¤unu, e¤er pusudayken gerillalar pusuya düflmüfl olsayd› kendisinin de atefl edece¤ini, devletin bir gerilla bafl›na 5 milyar lira verece¤i ve 50 milyon lira maafla ba¤layacaklar›n›, gerillalar› gördü¤ünde ihbar edece¤ini itiraf etmifl-
HADEP’e komplo Bursa: 24 Haziran 2002 tarihinde, Bursa iline ba¤l› Y›ld›r›m ilçesindeki HADEP ilçe binas›na kalabal›k bir grup; “Çocuklar›m›z› kand›r›p da¤a götürdünüz. Onlar› terörist yapt›n›z” diyerek ilçe yöneticilerine ba¤›rmaya bafllad›lar. Karfl›laflt›klar› tepkiye anlam veremeyen HADEP’liler grubu sakinlefltirmeye çal›flt›lar. Ne var ki gelenler “çocuklar›m›z› siz kaç›rd›n›z” diye ba¤›rarak ilçe binas›n› tahrip etmeye, yöneticilere ve çal›flanlara sald›rmaya bafllad›. Bu esnada ilçe binas›na polis geldi ve içerideki herkesi gözalt›na ald›. Sald›r›y› gerçeklefltiren grup ertesi gün serbest b›rak›l›rken HADEP’li 7 ilçe yöneticisi 4 gün boyunca sorgulanmak üzere Bursa Siyasi fiube’ye götürüldü. HADEP’liler yaflad›klar› olay› kamuoyuna duyurmak için 27 Haziran 2002 tarihinde ilçe binas› önünde bir
bas›n aç›klamas› yapt›. 200’e yak›n insan›n kat›l›m›yla gerçeklefltirilen bas›n aç›klamas›nda, güya kendileri taraf›ndan kaç›r›ld›¤› iddia edilen iki kiflinin sald›r›lar›n gerçekleflti¤i günün ertesinde ortaya ç›kt›klar›, grubun ilçe binas›na geldikleri ve sald›rmaya bafllad›klar› anda caddede üç sivil polis arac›n›n haz›r bulundu¤u ayn› zamanda caddenin karfl›s›ndan kamera çekimlerinin yap›ld›¤› vurgulanarak olay›n acemice bir komplo oldu¤u belirtildi. “Olay tüm yönleriyle soruflturulmal› ve sorumlular a盤a ç›kar›l›p yarg›lanmal›d›r. Kimsenin yapt›¤› yan›na kar kalmamal›d›r” denilen aç›klamada, Bursa bas›n›n›n tek yanl› ve provokatif yay›nlar yapt›¤›na da dikkat çekildi. Bas›n aç›klamas›n› dinlemeye, HADEP’i desteklemeye gelen kitle “Bask›lar HADEP’i y›ld›ramaz” slogan›n› att›lar.
tir. Tüm bu suçlar› ifllemifl ve iflleyece¤ini aç›kça itiraf eden Muharrem H›z, devletin vaadetti¤i sözde yard›mlar› ve 50 milyon liral›k para u¤runa halka ve devrimcilere karfl› ifllemifl oldu¤u suçlar›n karfl›l›¤› olarak haketti¤i ölüm cezas›yla cezaland›r›l›rken, bu eylem nezdinde bir kez daha tüm korucu, ihbarc›, iflbirlikçi ve ajanlar uyar›lm›flt›r” sözlerine yer verdiler. T‹KKO Tokat’ta orman kesimlerini yasaklad› TKP/ML T‹KKO Karadeniz Bölge Komutanl›¤›’na ba¤l› bir gerilla birli¤i, 10 Haziran 2002 ve 15 Haziran 2002 tarihlerinde Tokat’›n Yaylac›k Da¤lar›nda devlet eliyle yürütülen orman kesimlerini durdurduklar›n› aç›klad›. Posta kanal›yla elimize ulaflan aç›klamada, 10 Haziran’da Tekmezar Orman ‹flletmeleri Bölge fiefli¤i’ne ba¤l› alanda, 15 Haziran’da ise Gökdere Orman ‹flletmeleri Bölge fiefli¤i’ne ba¤l› arazide
yürütülen orman kesimlerinin durdurularak, kesimde çal›flan köylülere koruculuk ve ihbarc›l›¤a iliflkin propaganda yap›ld›¤›, TKP/ML Karadeniz Bölge Komitesi imzal› koruculukla ilgili bildiri ve afifllerin as›ld›¤› bildirildi. Bir köylünün kendi köyünün arazisinden kendi ihtiyac› için bir eflek yükü odun götürdü¤ünde çok yüklü cezalara çarpt›r›ld›¤›na ancak yine ayn› köyün arazisinden kesilen tonlarca odun de¤erinin çok
çok alt›nda büyük fabrikalara, burjuvalara sat›ld›¤›na dikkat çeken aç›klama; “Ormanlar halk›n mal›d›r. Halk ormanlar› ihtiyaçlar› do¤rultusunda zarar vermemek kofluluyla istedikleri gibi kullanabilirler. Fakat ormanlar›n bir avuç kodamana peflkefl çekilmesine ve gerillaya karfl› kesilmesine kesinlikle izin verilmeyecektir. Bu yönlü giriflimler cezas›z kalmayacakt›r” fleklinde sona eriyor.
Çokoprens çald› iflkence gördü Bir annenin çocuğuna süt alamadığı için intihar ettiği, Antep’te baklava çaldığı için çocukların aylarca hapse çarptırıldığı ülkemizde karnı acıkıp çokoprens çalan A.T ile arkadaşları M.R.G ve E.Ü’ye polis tarafından işkence yapıldı. 8 Aralık 2001 tarihinde İstanbul Tophane’de Ramazan davulculuğu yapan A.T ile arkadaşları E.Ü, M.R.G müslümanları sahura kaldırmak için saat 03:00’de sokağa çıktılar. Karınlarını bisküvi, gofret ile duyuramadan devriye gezen polisler tarafından yakalanırlar. Götürüldükleri Karaköy Karakolu’nda kaba dayak ve küfüre maruz kalan üç çocuk çıkarıldıkları Beyoğlu Nöbetçi Hakim tarafından tutuklandı. Bakırköy Kadın ve Çocuk Tutukevi’nde 1,5 ay tutuklu kalan çocuklar çıktıkları ilk duruşmada serbest kaldılar. Bir film şirketinde çalışan A.T Avukatı Filiz Küstak aracılığıyla kendisine işkence yapan Karaköy Karakolu polisleri hakkında Beyoğlu Savc›l›¤›’na suç duyurusunda bulundu.
Kim inan›r devlete iflkence yok diye Diyarbak›r’da devlet taraf›ndan “‹nsan Haklar› Eflgüdüm Toplant›s›” yap›ld›. Toplant›ya 3 bakan ve 11 vali kat›ld›. Toplant›n›n yap›ld›¤› günlerde Diyarbak›r siyasi flube polisleri taraf›ndan gözalt›na al›n›p iflkence edilen Hasan Irmak’›n A‹HM’e baflvurusu kabul edildi. Diyarbak›r Valili¤i toplant› salonunda bafllayan toplant›ya Evrensel Gazetesi Diyarbak›r temsilcisi Mehmet Arslano¤lu, Dicle Haber Ajans› (D‹HA) muhabirleri Mazlum Özdemir ile Mehmet Samur al›nmad›lar. Toplant›ya Devlet Bakan› Nejdet Arseven Adalet Bakan› Hikmet Sami Türk, ‹çiflleri Bakan› Rüfltü Kaz›m Yücelen, AB Genel Sekreteri Volkan Vural, Ola¤anüstü Hal Bölge Valisi Gökhan Ayd›ner Emniyet Genel Müdürü Kemal Önal ve bölgedeki 11 vali kat›ld›. ‹çiflleri Bakan› R. Kaz›m Yücelen “Demokrasi ve hukuk devleti nimetlerinden her vatandafl›n eflit flekilde faydalanmas› için her türlü gayreti gösteriyoruz” dedi¤i s›ralarda iflkence ma¤duru Hasan Irmak’›n Kamber Özperçin ve Mustafa Yücel isimli polislere açt›¤› dava Diyarbak›r Valisi taraf›ndan “Memurun Mukavemet Yasas›” gerekçesiyle durduruldu. Hasan Irmak’›n iflkence gördü¤ünü doktor raporlar›yla do¤rulan›rken ‹nsan Haklar› Eflgüdüm Toplant›s›nda Diyarbak›r Valili¤i’ne “ISO 9002 Kalite Belgesi” verildi.
‹flkence görenlerle dayan›flma Ankara: ‹flkence Görenlerle Uluslararas› Dayan›flma Günü nedeni ile ‹HD Ankara fiubesi’nde 26 Haziran 2002 tarihinde saat 10:30’da bir bas›n aç›klamas› yap›ld›. ‹HD’den Av. Gökçe Y›lmaz ve Ça¤dafl Hukukçular Derne¤i ‹flkence ‹zleme Komisyonu’ndan Av. Nuray Özdo¤an’›n kat›ld›¤› bas›n aç›klamas›nda ülkemizde iflkencenin önlenmesi için neler yap›lmas› gerekti¤ine, iflkence görenlerin tehdit edildi¤ine, iflkence ile ilgili bürokratik ifllemlerin yap›lmas›n›n engellendi¤ine de¤inildi. Bas›n aç›klamas› s›ras›nda F tipi hapishanelerde yaflanan iflkence olaylar›na da de¤inilerek aç›klama bitirildi.
işçi-köylü
32
5-18 Temmuz 2002
11
Vergini öde, iflkenceni gör, paran› geri al Yeni Yasa Tasar›s› iflkenceye nakit Devlet devrimci ve komünistlere karfl› estirdi¤i terörün -kendi terörünün- faturas›n› köyleri yak›larak, iflkenceler görerek, sakatlan›p katledilerek ödeyen emekçi halka ikinci bir fatura olarak daha ç›kar›yor. ‹flkence görece¤iz, iflkenceyi iflkenceciye flikayet edece¤iz, her nas›lsa afla¤›lanmaya çal›fl›lan insanl›¤›m›z›n, tecavüze u¤rayan bedenimizin, may›nlarla parçalanan çocuklar›m›z›n, hesaps›z kurflunlara geliflimizin nakitini ödeyece¤iz. Emperyalistlerle daha da kucaklaflma ad›na AB’ye tam üyelik hayallerini gerçeklefltirmek için ç›rp›na duran TC bir yandan emekçi halka yönelik sald›r› sicilini kabart›rken bir yandan da pirüpak-halksever pozlara girmeyi de ihmal etmiyor. Oysa yaflananlar art›k öyle bir boyuta gelmifltir ki devletin haks›z-hesaps›z icraatlar› gizlenemez boyutlara ulaflm›flt›r. Devletin ulusal ve s›n›fsal mücadeleyi yok etmek, geliflebilecek halk muhalefetini engellemek için yapt›¤› icraatlardan(!) olan iflkence de bugünlerde gerek devletin gerekse devrimci, demokrat kamuoyunun gündeminde. Dünyan›n birçok ülkesinde oldu¤u gibi Türkiye’de de her y›l çeflitli etkinliklerle gündeme gelen 26 Haziran “‹flkenceye Karfl› Mücadele ve ‹flkence Görenlerle Dayan›flma Günü” vesilesiyle iflkence bir kez daha irdeleniyor. Avrupa ‹nsan Haklar› Mahkemesi (A‹HM)’nde hakk›nda en fazla hak ihlali karar› verilenler listesinde bulunan Türkiye’ye bu y›l›n mart ay›na kadar sonuçlanan davalardan 11 milyar dolardan fazla (yaklafl›k 17,5 trilyon lira) tazminat cezas› verildi. 1987’den itibaren Türkiye’den yap›lan baflvurular› inceleyen A‹HM’e bugüne kadar Türkiye aleyhinde 5 binden fazla bireysel baflvuruda bulunuldu. Bunun 1500’ünden fazlas› Avrupa ‹nsan Haklar› Sözleflmesi’nin iflkence ile ilgili maddesinin ihlaline iliflkin; 15 Mart 2002’den bugüne devletin ödedi¤i tazminat miktar›ysa 589 milyar 849 milyon 841 bin 598 lira. Türkiye aleyhinde en çok baflvurunun yap›ld›¤› bölge olarak 1500 davayla T. Kürdistan› baflta geliyor. Baflvurular›n büyük ço¤unlu¤u devletin 1990-1996 y›llar› aras›ndaki köy yakma, faili meçhul cinayetler, yarg›s›z infazlar ve iflkence icraatla-
r›(!) üzerine, maruz kald›klar› iflkenceler üzerine 2001 y›l›nda Türkiye ‹nsan Haklar› Vakf› (T‹HV)’na baflvurular›n say›s›ysa 1126 kifli. Bunlar›n 817’si siyasi, 77’si adli. ‹nsanlar›n kiflili¤ini, onurunu, ideallerini teslim almak için yap›lan en afla¤›l›k iflkence yöntemlerinden olan cinsel taciz ve tecavüze dair “Gözalt›nda Cinsel Taciz ve Tecavüze Karfl› Hukuksal Yard›m Projesi” taraf›ndan Nisan 2002’de haz›rlanan raporlar›n ayr›nt›lar›na bakt›¤›m›zda da flunlar ç›k›yor karfl›m›za; Tecavüze maruz kalan ve hukuki yard›m için baflvuruda bulunan 155 kad›n üzerinden haz›rlanan rapora göre tecavüze u¤rayanlar›n en genci 10, en yafll›s› 67 yafl›nda. Bu tecavüzleri yapanlar›n 111’i polis, 32’si asker-jandarma, 3’ü özel tim, 6’s› gönüllü korucu, 9’u infaz koruma memuru, 2’si ise itirafç›. Bu verileri çok da detayland›rmaya gerek kalmadan faflist TC’nin katliamc›-iflkenceci yüzünü rahatl›kla görebilmekteyiz. Durum buyken devletin büyük bir aymazl›kla 26 Haziran’dan bir hafta öncesinde giriflti¤i son icraat›(!) deflifre etmek yerinde olacakt›r. Tüm yapt›klar›n› gizlemek isteyen devlet, bir eliyle insanlara iflkence yaparken, di¤er elini de A‹HM tazminatlar›n› ödemek için insanlar›n ceplerine uzatarak yeni bir kanun tasar›s› haz›rl›yor. AB’ye tam üyelik s›fat› için art› puan almay› da hesaplayarak yap›lan düzenlemelerden olan 20 maddelik “Terör ve Terörden Do¤an Zarar›n Karfl›lanmas› Hakk›nda Kanun Tasar›s›” çarp›c› ayr›nt›lar içeriyor. ‹nsan hak ihllalleri nedeniyle A‹HM’ce verilen tazminatlar›n büyük bir bölümünü ödemekte zorlanan devlet tasar›y› yasalaflt›rarak hem A‹HM’e giden dava say›s›n› azaltmay› hem de yapt›¤› iflkencenin faturas›n› halka ç›karmay› hesapl›yor. Bunu
nas›l yapmay› planlad›¤›na gelince; ‹çiflleri Bakanl›¤›’n›n önerisiyle hükümetin belirledi¤i illerde Vali Yard›mc›s› baflkanl›¤›nda ‹l Teflkilatlar›, Emniyet veya Jandarmadan bir görevliyle meslek kurulufllar›ndan bir temsilciden oluflan Zarar Tespit Komisyonlar› kurulacak, komisyon baflvurular› üç ayda tamamlayacak, ilgili kurulufllardan bilgi ve yard›m isteyecek. Komisyon, baflvuranlar›n varsa(!) zarar›n› nas›l karfl›layaca¤›n› ve bunun miktar›n› belirleyecek. Tabi bu bileflimden oluflan bir komisyona
nacak. Gelirin kaynaklar›: - Her y›l ‹çiflleri Bakanl›¤› bütçesine konulacak ödenek, her y›l K‹T’lerle bankalar›n y›l sonu bilanço karlar›n›n yüzde 1’i. - Kanun ve kanun hükmünde kararnamelerle kurulan fonlar›n gelirleriyle akaryak›t tüketim vergisinin yüzde 1’i. - Kamuca düzenlenen ortak faiz ve talih oyunlar›ndan edinilen gelirin yüzde 3’ü. - Tütün ve alkollü içki sat›fllar›ndan elde edilen gelirin yüzde 3’ü.
devrimci ve komünistlere karfl› estirdi¤i terörün kendi terörünün- faturas›n› köyleri yak›larak, iflkenceler görerek, sakatlan›p katledilerek ödeyen emekçi halka ikinci bir fatura olarak daha ç›kar›yor. ‹flkence görece¤iz, iflkenceyi iflkenceciye flikayet edece¤iz, her nas›lsa afla¤›lanmaya çal›fl›lan insanl›¤›m›z›n, tecavüze u¤rayan bedenimizin, may›nlarla parçalanan çocuklar›m›z›n, hesaps›z kurflunlara geliflimizin nakitini ödeyece¤iz. Daha geçen y›l temmuzda terörüyle Tokat Almus Akar-
baflvuran olursa. Ki olsa bile 19 Aral›k hapishane katliamlar›ndan sonra oluflturulan Cezaevleri ‹zleme Komisyonlar› gibi devletinin düdü¤ünü öttürecekleri muhakkak. Gelelim faturan›n halka kesilmesine; yine ‹çiflleri Bakanl›¤›’n›n yönetiminde “Terör Zararlar›n› Karfl›lama Fonu” kurulacak, bu fonun gelirleri bakanl›k emrinde Ziraat Bankas›’nda aç›lacak hesaplarda topla-
- Silah tafl›ma vesikalar›ndan 15 milyon, avc›l›k tezkerelerinden 5 milyon, içkili yerleri iflletme izni belgelerinden 10-30 milyon. - OHAL ve kalk›nmada öncelikli yöreler hariç gayri s›hhi müesseselere verilecek ruhsatlardan 75 milyon lira. - Her nevi yap›lacak yard›m ve ba¤›fllar, fon gelirinin faizleri. K›sa ve özcesi; devlet
çay’da vurulan 75 yafl›ndaki Hüseyin fiahin’in ailesine flikayetçi olmamas› için milyonlarca para ve yard›m teklif edenler, tehdit edenler bu yasaya gerek kalmadan iflini görmüfltür. Yasalaflmas› muhtemel bu düzenlemeyle sonuç itibar›yla soyan, iflkence eden, katleden yine devlet. Soyulan, katledilen, iflkenceye nakit ödettirilen yine halk olacakt›r.
12
5-18 Temmuz 2002
işçi-köylü
32
‹stanbul Barosu’ndan “Cezaevleri Sempozyumu” ‹stanbul Barosu ‹nsan Haklar› Merkezi Cezaevleri Çal›flma Grubu 29-30 Haziran günlerinde; “Cezaevleri infaz ve yönetim mevzuat›”, “Kad›n ve çocuk cezaevleri”, “Avukatlar ve cezaevleri”, “Tecrit ve cezaevleri” bafll›klar› alt›nda 4 oturumdan oluflan “cezaevleri sempozyumu” düzenledi. ‹stanbul Barosu ‹nsan Haklar› Merkezi Cezaevleri Çal›flma Grubu 29-30 Haziran tarihlerinde “Cezaevleri Sempozyumu” düzenledi. 4 oturum olarak haz›rlanan sempozyumun “Cezaevleri ‹nfaz ve Yönetim Mevzuat›”
ne modeli gelifltirmek üzere düzenledikleri proje önerisinde bulundu. Av. fienal Sar›han da köleci toplumdan günümüze infaz ve cezaland›rma sistemini anlatarak her ekonomik sistemin kendine özgü hapishane sis-
rekti¤i; bugün ise kad›n tutuklular›n erkeklere oranla çok daha kötü koflullarda hapishanelerde kald›¤› tespiti yap›ld›. Ayr›ca adli tutuklular›n örgütlenme bilinçlerinin düflük olmas› nedeniyle sorunlar›n›n d›flar›-
Oral Çal›fllar, Mehmet Bekaro¤lu, Yücel Sayman, Mete Göktürk, Noyan Özkan
bafll›kl› oturumuna konuflmac› olarak Prof. Dr. Köksal Bayraktar, Av. fienal Sar›han, Mimar Hasan K›v›rc›k ve Av. Necati Özdemir kat›ld›. ‹lk oturum öncesi aç›l›fl konuflmas›n› yapan ‹stanbul Barosu Baflkan› Yücel Sayman Adalet Bakanl›¤›’n›n kiflilerin kendi istek ve iradeleri d›fl›nda ›slah edilebilece¤ini, kal›ba sokulabilece¤ini düflündü¤ünü, kendilerinin ise insanlar›n kendi istekleri d›fl›nda e¤itilemeyece¤ini düflündüklerini söyledi¤i konuflmas›nda Bakanl›¤›n yeni icad› L tipi hapishanelere de de¤indi. ‹lk konuflmac› olan Hasan K›v›rc›k dia eflli¤inde dünyada hapishanelerin kurulufl tarihini ve son y›llardaki F tipi sürecini aktararak tüm toplumun üzerine uzlaflmas› gereken hapisha-
temi oluflturdu¤una vurgu yapt›. ‹lk ceza yasas›n›n 1840’da haz›rland›¤›n›, ilk hapishanenin ise 1864 y›l›nda Diyarbak›r’da kuruldu¤unu söyleyen Sar›han’›n ard›ndan sözü alan Necati Özdemir ise hapishaneler sorununun içerdekilerin de¤il, halk›n sorunu oldu¤u belirlemesiyle bafllad›¤› konuflmas›nda Bayrampafla Hapishanesi’nde savc›l›k yapt›¤› dönemden kesitler sundu. Sempozyumun ilk gününün ikinci oturumunun konu bafll›¤› “Kad›n ve Çocuk Cezaevleri” idi. Dr. Yeflim ‹fllegen, Av. Fatma Ufuk Gürler ve Ümit Efe’nin konuflmac› oldu¤u oturum genel olarak durgun bir flekilde geçti ve hapishanelerde kad›n ve çocuklar için özel uygulamalar›n olmas› ge-
ya yans›mas›n›n da düflük düzeyde oldu¤u belirtildi. Cezaevleri sempozyumunun ikinci gününün ilk oturumun konusu “Avukatlar ve Cezaevleri”ydi. Prof. Dr. Duygun Yarsuvat, Av. Several Demir, Av. ‹. Sadi Çarsancakl› ve Av. Kemal Aytaç’›n konuflmac› oldu¤u bu bölümde avukatlar›n genel sorunlar›n›n yan›nda özellikle F tipi hapishanelerde yaflad›klar› sorunlar tart›fl›ld›. Sempozyumun son konusu ise son birkaç y›ld›r, karfl›s›nda ölümüne mücadeleler verilen “Tecrit ve Cezaevleri”ydi. ‹zmir Baro Baflkan› Av. Noyan Özkan, SP Milletvekili Mehmet Bekaro¤lu, Emekli Cumhuriyet Savc›s› Mete Göktürk ve Gazeteci Oral Çal›fllar’›n kat›ld›¤› oturumu Yü-
cel Sayman yönetti. ‹lk sözü alan Noyan Özkan, Türkiye’nin de imza att›¤› BM’nin kurallar›n›n hiçbirinin ülkemizde uygulanmad›¤›n› örneklerle aç›klad›. Mehmet Bekaro¤lu da Türkiye’de tecritle ilgili sorunlar›n hep oldu¤unu belirterek bafllad›¤› konuflmas›nda tecritin insan›n biyolojik, toplumsal ve ruhsal bütünlü¤ünü tehdit eden bir anlay›fl oldu¤unu ancak tüm bunlar bir kenara b›rak›lsa dahi hapishanedeki tutuklular›n güvenlik koflullar›n› ciddi olarak tehlikeye sokan bir uygulama oldu¤unun alt›n› çizdi. Emekli Cumhuriyet Baflsavc›s› Mete Göktürk, suça verilen cezan›n cayd›r›c› olmas› gerekti¤ini ancak kiflinin ›slah edilmesi anlay›fl›n›n çok tehlikeli bir anlay›fl oldu¤unu söyleyerek bafllad›¤› konuflmas›nda 2,5 y›l önce Cumhuriyet Gazetesi’nde ç›kan yaz›s›n› okuyarak salonda bulunan herkesin tepkisini çekti. Ko¤ufllardaki “örgüt liderlerinin bask›s›ndan, insanlar›n öl-
dürülmesinden” vs. bahsetti¤i yaz›n›n ard›ndan 2,5 y›ld›r bu haberlerin F tipi hapishanelerden gelmedi¤ini söyleyen Göktürk, ortak alanlar amac›na uygun iflletildi¤inde F tiplerinin tecrit olmayaca¤›n› söyledi. Oral Çal›fllar ise; Türkiye’de “tutuklular›n hapishanelerde nas›l yaflamal›lar” sorunu ile “muhalif siyasileri nas›l adam edece¤iz” sorununun birbirinden ayr›lmas› gerekti¤ini söyleyerek, hapishanelerdeki “adam etme” anlay›fl›n› kendi deneyimlerini de aktararak örnekledi. Çal›fllar tecrit tart›flmas›n›n siyasi bir tart›flma oldu¤unu vurgulayarak sözlerini bitirdi. Konuflmalar›n›n sonunda özellikle eski tutsak ve tutsak aileleri söz alarak F tiplerinde yaflananlar› aktard›lar ve Mete Göktürk’ün konuflmas›na karfl› ç›kt›lar. Cezaevleri Çal›flma Grubu ad›na Figen Erbek’in tüm oturumlar› özetleyen k›sa konuflmas›n›n ard›ndan sempozyum kokteylle son buldu.
Kalayc›’n›n yarg›lanmas›na baflland› Ankara: Devlet, 19 Aral›k tarihinden bu yana muhalif olan her kesime yönelik sald›r›lar›n› yo¤unlaflt›rm›flt›. Sendikac›lara, avukatlara vb. yönelen bu sald›r›lar halen devam ediyor. ‹zmir Hücre Karfl›t› Platformu’nun eyleminde slogan att›rd›klar› iddias› ile yarg›lanan T‹HV çal›flan› Dr. Alp Ayan ve Limter-‹fl Sendikas›’ndan Mehmet Bar›nd›k düzmece iddialarla ceza ald›lar. Bunun yan›s›ra Aç›l›m Hukuk Bürosu avukatlar›ndan Av. Filiz Kalayc› da o dönem yapt›¤› bir aç›klama yüzünden yarg›lan›yor. Adalet Bakan› Hikmet Sami Türk’ün on tutsa¤›n haftada befl saat biraraya gelmesi ile ilgili yay›nlad›¤› genelgeye dair 15 Ocak 2002 tarihli Cumhuriyet gazetesine bir aç›klama yapan Filiz Kalayc› bu aç›klamas›ndan dolay› yarg›lan›yor. “Adalet Bakan›’n› tahkir ve tezyif etti¤i” gerekçesiyle hakk›nda dava aç›lan Filiz Kalayc›’n›n üç y›la kadar hapsi isteniyor. Kalayc›’n›n ilk duruflmas› 27 Haziran 2002 tarihinde saat 11:00’de Ankara 4. A¤›r Ceza Mahkemesi’nde yap›ld›. On’dan fazla avukat›n kat›ld›¤› davada Avukat Filiz Kalayc› davan›n Asliye Ceza Mahkemesi’ne gönderilmesini talep etti. Avukatlar›n da bu yönlü talepleri sonucu mahkeme bu talebi kabul ederek görevsizlik karar› verdi.
5-18 Temmuz 2002
13
işçi-köylü 32
TUYAB’›n pikni¤inde yürekler kenetlendi 23 Haziran 2002’de Tutsak Aileleri Örgütlenmesi olan TUYAB’›n düzenledi¤i pikni¤e yaklafl›k 250 kifli kat›ld›. Kemerburgaz’da yap›lan pikni¤in amac› F tipi hapishanelerde gelinen aflamada tecrit ve izolasyona karfl› direniflin d›flar› aya¤›n›n örülmesi için tutsak ailelerini ve duyarl› insanlar› birlikte mücadele etmeye ça¤›rmakt›. Seza Horuz’un sunuculu¤unu yapt›¤› piknikte sayg› duruflunun ard›ndan yap›lan konuflmada TUYAB’›n kurulufl amac›, sald›r›lar, Ölüm Orucu’nun geldi¤i boyut ve ailelere düflen görevler s›raland›. Yap›lan di¤er konuflmalarda Ölüm Orucu gazileri ve tutsak yak›nlar› sald›r›lara karfl› cevab›n el ele, yürek yüre¤e ancak birlikte mücadele edilerek verilece¤ini vurgulad›lar. Aileler yapt›klar› konuflmalarda “Biz asl›nda ço¤uz. Gelecek elleri-
mizdedir. Yeter ki yan yana dural›m. Yumruklar›m›z› birlikte vural›m. O zaman dünya bizim ellerimizde yeflerecek” mesaj›n› verirken Ölüm Orucu gazileri de “ya hep birlikte ya hiçbirimiz” fliar›n›n bundan sonra çok acil bir görev olarak önümüzde durdu¤una dikkat çektiler. “Bizim direnme gelene¤imiz var. Kazanmak bizim yazg›m›z” diyerek; Ali fiahmo, Hamit Vayiç, Mustafa Yaflar, Tekin Y›ld›z, Baflak Otlu, Refik Ünal... tafl›d›lar duvarlar›n ard›ndaki yaflam› ortak kurulan sofralara. Grup Vardiya, Yaflamda Mozaik müzik gruplar› türküleri ve marfllar›yla, Maside Ocak fliirleriyle, Babil Halk Sahnesi oyunlar›yla renk katt›lar pikni¤e. ‹HD ‹stanbul fiubesi, DMP, Yaflamevi, L‹G Türkiye Seksiyonu, K›z›lbayrak, ‹flçi-köylü,
Yeni Demokrat Gençlik ve Devrimci Demokrasi gazeteleri de gönderdikleri mesajlarla tecrit ve izolasyona karfl› birlikte mücadelenin önemini vurgulad›lar.
Ve program sonunda herkesin özgürce ç›k›p duygular›n› paylaflt›¤› bir ortamda bir gencin ilk defa böyle bir etkinli¤e kat›ld›¤›n› ve böyle insanlarla birlikte oldu¤unu
söyleyerek “flu anda bir kifli geldiysem bundan sonra en az iki kifli olmaya söz veriyorum” demesi pikni¤in vermek istedi¤i mesaj›n yerine ulaflt›¤›n›n göstergesiydi.
Misafirperver TC yine ABD askerlerini a¤›rl›yor
Dünya halklar›n›n bafl düflman› ABD, hegemonyas›n› devam ettirme ve belli stratejik bölgelerde etkinleflebilmek için ince hesaplar yapmaya devam ediyor. ABD’nin her hamlesinin alt›nda, yeni ülkelere ve halklara sald›r›lar yatmakta. Efendisinin koç bafl› TC ise bu haks›z, talanc›, iflgalci emellerine hizmetiyle kompradorlu¤una toz kondurmuyor. ABD D›fliflleri Bakanl›¤›
ve TC’nin iflbirli¤iyle 24-26 Haziran 2002 tarihlerinde Ankara’da düzenlenen “Terörle Mücadele Konferans›” TC’nin baflta ABD’ye ve emperyalizme sadakatinin son örne¤i oldu. Dünya çap›nda mayalanan yeni bir anti-emperyalist hareketten ve tabi ki tüm dünyay› saracak Maoist Halk Savafl› rüzgar›ndan korkan emperyalistler ve onlar›n, iflbirlikçilerinin kat›ld›¤› bu konferansta tart›fl›-
lan konular içeri¤i itibar›yla yine tüm dünya halklar›na, devrimci ve komünistlere katliam, iflgal, zulüm getirmeyi hedefliyor. Bas›na kapal› yap›lan bu konferans›n Türkiye’de yap›lmas› elbette bir kura sonucu olmad›. Afganistan, Kanada, Polonya, Rusya, Çin’in yan›s›ra AB, Kafkasya ve Orta Asya ülkelerinden devlet düzeyinde temsilcilerin kat›ld›¤› konferansta “Terörle Mücadele” (!) amac›yla haz›rlanan yasalara ifllerlik kazand›r›lmas› “terör” örgütlerinin finans kaynaklar›n›n kesilmesi, hukukun üstünlü¤ü (!) ilkesinin korunmas› ve insan haklar› (!) gibi bafll›klar alt›nda ele al›nan konular dünya ezilen halklar› için hiç de iyilik alametlerine yorumlanacak gibi de¤il. Hele hele bu konfe-
ranstan yaklafl›k 10 gün önce 7 bin ABD askerinin Türkiye’ye yerleflti¤i irdelenince bölge halklar›n›n yeni bir bo¤azlaflmaya itildi¤i sonucu ç›kmakta. ‹ncirlik Hava Üssü’nde ABD’nin 500 hava kuvvetleri personelini F-15, F-16, EAGB, KC135, E3B/C C12 uçaklar›n› VC10 Hava ‹ndirme Tankerini, 200 personelini bulunduran TC’nin ABD’ye yapt›¤› bu yeni jestin alt›nda yatanlardan birisinin ABD’nin yak›n dönemde Irak’a sald›r› plan› oldu¤unu kestirmek güç de¤ildir. Adeta bir barut f›ç›s›na çevirilen bölgede k›v›lc›mlar›n korkusuyla yaflayan Irak halk›n›n yaflayacaklar›n›n daha dün Afgan halk›n›nkinden farkl› olmayaca¤› muhakkak. ABD’nin Türkiye topraklar› üzerindeki asker say›s›n› ya-
k›nda 25 bine ç›karaca¤› aç›klamas› da hesaba kat›l›rsa TC’nin Irak’a sald›r› konusunda ABD’ye aç›k destek verdi¤i-verece¤i anlafl›lmaktad›r. Ne var ki ABD’nin bu ve benzeri kanl› planlar›nda baflar›l› ve tereddütsüz uflakl›k eden TC’nin sonu hiç de iyiye gitmemektedir. Filistin konusunda nas›l ‹srail’le gizli ve kirli pazarl›klara girip Filistin halk›n›n kinini toplad›ysa, yar›n ayn› flekilde Irak halk›n› da karfl›s›nda bulacakt›r. Efendileri gibi kendi de eninde sonunda akmas›na katk›da bulundu¤u ezilen halklar›n kan›nda bo¤ulacakt›r. Kendini bu sondan ne bugün düzenlenen “terör konferanslar›” ne “insan haklar› savunuculu¤u” pozlar› ne de o çok güvendi¤i efendileri kurtaracakt›r.
5-18 Temmuz 2002
işçi-köylü 32
14
‹deoloji ve ideolojik hastal›klar S›n›flar›n siyasal ideolojik savafl›m› ayn› zamanda birbirlerini etkiledikleri, birbirleri üzerinde tesirde bulunduklar› koflullar›n ortaya ç›kmas›n›n da gere¤idir. Ayn› havay› soluyan; ayn› ortam› paylaflan s›n›flar›n ve bireylerin birbirlerinden etkilenmemeleri düflünülemez? Bu tam da diyalekti¤in gere¤i, karfl›tlar›n mücadelesinin yan›nda onlar›n görece birliklerinin sonucudur. Her s›n›f, üretim iliflkilerindeki farkl› konumlan›fl›ndan, üretimde oynad›¤› rolden, tarihsel misyonlar›ndan vb. dolay› dünyay›, yaflam› farkl› yorumlar. Dünyan›n yorumlan›fl› ve yaflam›n kavran›fl› aç›s›ndan oluflturulan siyasal, sosyal, ahlaki, hukuki, dinsel, estetiksel, felsefi, sanatsal vb. de¤erler bütünü sistemati¤i ideolojileri oluflturur. S›n›flar cephesindeki mücadelenin bir yönü de; farkl› s›n›flar siyasi olarak mücadele ederken ayn› zamanda sahip olduklar› ideolojilerinin, sahip olunan de¤erler bütününün amans›z bir hesaplaflmas› söz konusudur. Proletaryan›n ideolojisinin, yani diyalektik ve tarihsel materyalizmin sentezi olan Marksizm, Leninizm ve Maoizmin bütün di¤er ideolojilerden farkl›l›¤›, kendini dünyay› yorumlay›flla, yaflam› s›n›rlamay›p onu de¤ifltirmek için gerekli çabay› ve bunun siyasetine sahip olmas›nda yatmaktad›r. Yani onun devrimci yan›d›r. Toplumdaki bütün di¤er ideolojiler feodal, küçük-burjuva, köleci burjuva vs. emperyalizm ve proleter devrimleri ça¤›nda en geriyi temsil eden temel s›n›f olarak burjuvazinin kapsam›nda, burjuva ideolojisinin kapsam›nda ele al›nmaktad›r. Çünkü proletaryan›n tarihteki devrimci/ilerici eyleminin önüne dikilen burjuvazi; kendi tarihsel gericili¤inin yan›nda bütün di¤er s›n›f ve tabakalar›n gerici de¤erlerine de sar›lm›fl ve onlar› kendi gerici ideolojisine eklemifl, tüm gerici s›n›f ve tabakalar, kendilerini burjuva ideolojisine tabi k›lm›fl, onunla bütünleflmifllerdir. Zaten proletaryan›n ideolojisinden her kopma, her sapma, her ayr›l›fl kendini
burjuva ideolojisine ittifak olarak göstermektedir. Yani toplumdaki tüm di¤er s›n›f ve katmanlar bu iki uç s›n›f›n birine dahil olmak, onu desteklemek zorundad›r. Tarafs›z kalmalar›n›n koflullar› mevcut de¤ildir. Bu hesaplaflmada, ya burjuvaziye tabi olacaklar
s›n›flar›n ve bireylerin birbirlerinden etkilenmemeleri düflünülemez? Bu tam da diyalekti¤in gere¤i, karfl›tlar›n mücadelesinin yan›nda onlar›n görece birliklerinin sonucudur. Bunu reddetmek batakl›kta yürürken çamura batmamak anlay›fl› kadar gülünçtür,
etkilenecektir. Bunun bir nedeni de KP’nin kendisinin proleter ideolojiyle silahl› olmas›na karfl›n tüm bileflenlerinin proleter s›n›ftan gelmiyor olmas› ve bunlar›n gelmifl olduklar› ortam›n, s›n›f›n zaaf ve hastal›klar›n› üzerlerinde tafl›yor olmalar›d›r.
mak, onlara karfl› mücadele etmek zorundad›r. Ki mücadelenin esas yönü ideolojik cephede verilmektedir. Bu cepheden zaferle ç›kmayan öncü, siyasal görevlerinde de baflar›l› olamayacak, yan›lg›lardan, savrulmalardan kurtulamayacakt›r.
burjuva de¤erlerin ›fl›¤›nda yaflayacaklar; tabi bu onlar› hiçbir zaman ayd›nlatmayacak, karanl›¤a mahkum edecek, ya da proletaryan›n sönmeyen ateflinden ›fl›klar›n› alarak sürekli ayd›nlan›p ileriye gidecekler. Üçüncü bir yol yoktur. S›n›flar›n siyasal ideolojik savafl›m› ayn› zamanda birbirlerini etkiledikleri, birbirleri üzerinde tesirde bulunduklar› koflullar›n ortaya ç›kmas›n›n da gere¤idir. Ayn› havay› soluyan; ayn› ortam› paylaflan
bilim d›fl›l›kt›r. ‹flçi s›n›f›n›n öncüsü olan komünist partiler de bu gerçekten kendilerini kurtaramayacakt›r. Toplumu dönüfltürmenin, ilerlemenin, s›n›flar› ortadan kald›rman›n arac› olan parti, bir yandan ideolojik dönüflümlere neden olurken, toplumu ideolojisiyle sarsarken, bunu burjuva ideolojisinin hakim oldu¤u bir toplumda yapt›¤› için, her an hergün, her saat onun bask›s›n› üzerinde hissedecek, ondan flu veya bu görüngülerle
‹flte biz de, ideolojik hastal›klar› tan›mlarken, KP üzerinde bulunan onun kadro, üye ve savaflç›lar›n› etkileyen çeflitli burjuva al›flkanl›klar›n›n de¤iflik biçim ve görüngülerinin, burjuva anlay›fllar›n k›saca burjuva ideolojisinin KP’nin k›z›l bayra¤› üzerinde b›rakt›¤› izlerden, lekelerden bahsediyoruz. Komünist partiler, siyasi iktidar› alma yönünde ilerlerken kendi üzerinde bulunan burjuva fikirlere, al›flkanl›klara, anlay›fllara karfl› da uyan›k ol-
KP’ler bu cephede demokratik-merkeziyetçilik, elefltiri, özelefltiri (kolektif üretim ve denetim, ihtilalci bir eylem hatt›) gibi çok güçlü silahlara sahiptir. Bu silahlar›n do¤ru kullan›m› hastal›klar›n KP bünyesinde tahribatlara yol açmas›n›n önünde engeldir. Zaten genellikle bu ilke ve silahlar›n kullan›lmad›¤›, gevfledi¤i dönemlerde burjuva hastal›klar daha çok etkili olabilmektedir. Bu hastal›klara do¤ru yöntemlerle müdahale yap›lmad›¤› ve bu müdahale
işçi-köylü
sürekli k›l›nmad›¤› zaman kanserli hücrelerin organizmay› yavafl yavafl öldürmesi gibi bu hastal›klar da geliflecek KP bünyesini saracak, onun savaflç› ruhunu öldürecek, siyasal görevlerini yerine getirmesini engelleyecek, k›saca içten içe çürüterek, onu burjuva kulübüne çevirecektir. Parti içinde ortaya ç›kan ideolojik hastal›klara karfl› tavr›m›z, ortaya ç›kan her hastal›¤›n s›n›fsal görüfl aç›s›, siyasi, ekonomik, kültürel, örgütsel iflleyifl temellerini ortaya ç›karma, hastal›¤› var eden koflullar› ortaya koyma ve buna uygun mücadele yöntemlerini gelifltirerek hastal›¤› vareden koflul ve etmenlerin parti üzerindeki etkisine karfl›, proletarya ideolojisi üzerindeki bask› ve tahribatlar›na kar-
fl›, amans›z bir ideolojik savafl›m vermek, partinin önderlikten bafllayarak tüm örgütü sürekli ideolojik e¤itime tabi k›lmas›, hastalanmalara karfl› uyan›k ve silahlanm›fl bir anlay›fl›n varl›¤› gereklidir. Dönem dönem belli periyotlarla ciddi ideolojik sapma ve hastal›klar gündeme geldi¤inde kampanyalar vas›tas›yla bu hastal›klara cephe aç›labilir. Bu kampanyalar›n amac› partide ve yoldafllardaki burjuva ideolojisinden etkilenmelere ve hastal›klara karfl› genel olarak savafl açmak, onlar›n üzerindeki etki ve tahrifatlar›n› gidermek, nihai olarak partideki bu hastal›klar›n kökenlerini ortaya ç›kararak kurutmak iken; burada izlenmesi gereken metod: En tehlikeli olan hastal›k ve anlay›fllar› belirleyip en fliddetli sald›r›lar›n› ona yöneltmemiz, esas
PUSULA NASIL B‹R YÖNEL‹M ? Yönelim; referans al›nan program do¤rultusunda stratejinin belirledi¤i özgün süreçteki hedefe varmak için belli bir plan dahilinde çaba ve çal›flmalar›n yo¤unlaflt›r›lmas›d›r. At›lan ad›mlar›n uygun hale getirilerek güçlendirilmesidir. PP’nin yol gösterici bilimi MLM’dir. Referans ald›¤› program 72 program›d›r. Bunlar aç›k ve nettir. Yönelim ise referans al›nan program›n süreç özgünlü¤üne bilinçli ve bütünlüklü müdahalesidir. Bugünkü yönelim, ‹brahim yoldaflla somutlaflan program›n Mehmet yoldafl›n prati¤iyle cisimleflmesidir. ‹brahim’den Mehmet’e Parti ve ilkelerle yürümektir. Parti ve kitlelerle yürümektir, ilkelerle savaflt›r. ‹kinci ola¤anüstü oturum kararlar›n›n partiyle, ilkelerle yürünerek kitleler örgütlenerek, maddi güce dönüfltürülmesidir. Bu yönelim nas›l yaflam bulacak ve nas›l maddi güce dönüflecektir? Yönelime bütünlüklü girilerek, parti ve ilkelerle yürünerek, yaflam bulacakt›r. Girilmezse ileri do¤ru ad›m at›lamaz, at›lmak istenen ad›mlar da küçük burjuvazinin damgas›n› vurdu¤u bireycilik duvar›nda etkisizleflir, silikleflir. Komünist önder Mehmet Demirda¤ yoldafl “Biz üzerimize düfleni yap›yoruz. Sizler de yapmal›s›n›z. Yapmazsan›z bu ifl yine olacakt›r, ancak gecikerek olacakt›r’’ derken, yaflamsal önemde bir gerçekli¤in kavranmas›na iflaret ediyordu. Partiye ve ilkelere güvenerek,
5-18 Temmuz 2002
15
32
parti ve kitlelerle yürünerek, yönelim maddi güce dönüflür. Bunlar olmak zorundad›r. Baflar› ve sonuç elde edebilmek için öncü kurmay›n bütün birimleri yönelime bütünlüklü girmeli, yürüyüfl uygun hale getirilerek, tempo artt›r›lmal›d›r. Herhangi bir birimin faaliyetini görev ve sorumlulu¤unu aksatmas›, gevfletmesi baflar›y› geciktirir. Yönelime bütünlüklü girilerek baflar›ya imza at›l›r. Bu, bütün faaliyet, kampanya ve çal›flmalar için geçerlidir. Örgüt denilen mekanizman›n çal›flmas› bütünlüklü olmak zorundad›r, aksayan ifllemeyen bir bölüm, bir parça çal›flmay› aksat›r, elde edilmek istenen ürünlerin üretimini geciktirir. Örgüt, canl› ve çok yönlü iflleyen bir mekanizmad›r, çal›flmas› bütünlüklü ve koordineli olmal›d›r, aksi bir bilinç, durufl ve çal›flma örgüt olma gerçekli¤ini siliklefltirerek, s›radanlaflt›r›r. Program›n ve yönelimin maddi güce dönüflmesinde önderli¤in rolü tayin edici önemdedir. Bir yönelimin maddi güce dönüflmesinde baflta merkezi önderlik olmak üzere bölge ve alan önderli¤inin rolü yads›namaz derecede tayin edici önemdedir. Önderlik, iktidar bilincidir. Çözüm gücüdür. Müdahale gücüdür. Kendili¤indenci bilince parti ve devrim bilinciyle müdahele gücüdür. ‹rade ve eylemin en yüksek zirvesidir. Bilincin ve çözümün billurlaflmas›d›r. Çeliflkilerin do¤ru tarzda ele al›narak çözümüdür, geliflmelere do¤ru tarzda müdahaledir. Önderlik, sömürü ve zulüm ortam›nda
tehlikeye yönelmemiz yöntemidir. Bu elbette ki di¤er anlay›fl ve hastal›klara karfl› uyan›kl›¤› elden b›rakmaya götürmemelidir bizleri. Onlara karfl› da mücadeleyi gevfletmemeliyiz. Ama ilk hedef esas tehlikedir. Örne¤in: Partide liberalizmin ve hantall›¤›n geliflti¤i, partiyi tehdit eder noktaya ulaflt›¤› dönemlerde biz esas yönümüzü sekterizme, macerac›l›¤a döndürmeyece¤iz. Görev; liberalizmin ve hantall›¤›n tehlikelerini aç›klarken, partideki tahribatlar›n› ortaya koyarken, sekterizme aç›k kap› b›rakmamak, uyufluklu¤a, hantall›¤a karfl› ç›karken bunu macerac› biçimlerle gidermeye çal›flmamakt›r. Yaklafl›m›m›z, di¤er anlay›fllar›n da geliflebilece¤ini, öncekiler gibi tehlikeli olabilece¤ini kafalara kaz›mak ve onlara karfl› da
uyan›kl›¤› elden b›rakmamak olmal›d›r. Bu hastal›klar›n ayn› özden kaynakland›¤› ortaya konmal›d›r. Her ideolojik sapma ve hastal›k, di¤er sapma ve hatal›klar›n hem nedeni, hem de sonucu olarak alg›lanmal›, sorun böyle kavranmal›d›r. Çünkü Marksizm-Leninizm-Maoizm’den her kopufl, burjuva-küçük burjuva, feodal de¤erlerden etkilenmek, burjuva ideolojisine kay›fl, onun yaflam tarz› ve felsefesinden etkilenmek, o gerici al›flkanl›klar› KP saflar›na tafl›makt›r. Sapma ve hastal›klar›n s›n›fsal temelleri yukar›daki s›n›flar›n ideolojilerine dayanmalar›d›r. Dolay›s›yla bu sapma ve hastal›klar benzerlikler gösterecek, birbirlerini üreten, gelifltiren çeliflik yönler olarak var olacaklard›r. Tekrar ederken proletaryan›n görevi bu çeliflik yönleri iyi
yoksullukla cehaletle yollar› karart›lan emekçilerin yollar›n›n ayd›nlat›lmas›d›r. Önderlik yol gösterendir. Önderlik, genel ve özel koflullarda ortaya ç›kan sürecin ihtiyaçlar›n› en iyi flekilde karfl›layacak nitelikte oldu¤u için tayin edici roldedir. O herkesten çok ileriyi görür, istediklerini herkesten daha aç›k ve güçlü ister. Bu u¤urda bütün çaba ve fedakarl›¤› herkesten fazla gösterdi¤i için önderliktir. Devrimci teoriyi prati¤e ustaca, yarat›c› bir tarzda ›srarla uygulad›¤› için önderliktir. Gevflemez, esnemez, yalpalamaz. Çelikten bir iradeye, sars›lmaz bir bilince, güçlü bir öngörüye sahiptir. F›rt›nalar, kas›rgalar içerisinde güçlü dalgalar karfl›s›nda bilincini kaybetmeden, panik ve korkuya kap›lmadan devrimci so¤ukkanl›l›¤›n› yitirmeden yönünü buland›r. Çünkü o yol göstericidir, sars›lmaz iradedir. Cesaret bilinç ve ›fl›kt›r. Çünkü o ‹BRAH‹M KAYPAKKAYA; çünkü o MEHMET DEM‹RDA⁄; Çünkü o PART‹D‹R. Program›n, stratejinin, yönelimin yaflamda cisimleflmesinin anahtar›, parti ve önderlik bilincindedir. Önderlik bilinci derken ne anlamak gerekir? Nelere sahip olunarak, nas›l yaparak, önderlik, yani yöneticilik yap›l›r? vb sorular›na do¤ru ve bilimsel yan›tlar vererek önderlik bilinci aç›kl›¤a ve netli¤e kavuflur. Devrim teorisinde örgütçülük yani yöneticilik bir bilimdir. Leninist örgüt biliminde önderlik bir sanatt›r. Nas›l bir önderlik? Devrim yapman›n önemli kilit sorusu budur. Do¤ru bir önderlik bak›fl aç›s›na sahip olunmadan ideolojik ve politik önderlik yarat›lamaz. Her fleyden önce, ideolojik olarak sa¤lam olmak zorundad›r. Bu flu demektir; Proletaryan›n iktidar› ele geçirme ve s›n›fs›z toplumu infla etme bilimi olan MLM bilimine sahip olmak de-
mektir. Ülkede ve uluslararas› ölçekte esen bilim ve s›n›f karfl›t› ak›mlara karfl› gö¤üs germek, her türden oportünist ve revizyonist sald›r›lar karfl›s›nda MLM bilimini cesaretle ve korkusuzca sahiplenmek ve savunmakt›r. Devrimi herkesten çok istemek ve bu u¤urda savaflmakt›r. Politik olarak yetkin olmak zorundad›r. Bu flu demektir; ülkede ve uluslararas› ölçekte yaflanan sosyal ve politik geliflmeleri do¤ru tarzda de¤erlendirip, do¤ru tarzda yorumlayarak tav›r tak›nmak, s›n›f tavr›n› politik olarak ortaya koymak, belirledi¤i politika do¤rultusunda kitleleri e¤iterek bilinçlendirmek, onlar› kendi s›n›f ç›karlar›na sahip ç›kacak tarzda örgütleyerek, harekete geçirmektir; belirlenen stratejiye hizmet eder tarzda savaflt›rmakt›r. MLM bak›fl aç›s›na, MLM yöntem ve MLM tutuma sahip olmak demektir. Teorik olarak donan›ml› olmak zorundad›r. Diyalektik ve tarihsel materyalizm bilgi teorisine sahip olmakt›r. Devrim teorisine, MLM bilimine ve uluslararas› devrimci tecrübeye sahip olmak demektir. MLM bilimini s›k› s›k›ya incelemek-araflt›rmak, do¤ru tarzda bilgilenmektir. Üstün körü, derme çatma, kaba ve yüzeysel bilgi yerine kapsaml› ve bütünlüklü bir bilgiye sahip olmakt›r. Örgütsel olarak deneyimli olmak zorundad›r. Örgüt bilimine sahip olmakt›r. S›n›f savafl›m›n›n b›çak s›rt›nda yürüyen prati¤inde devrimci savafl›m›n prati¤inden deney ve tecrübelerinden do¤ru dersler ç›kararak donanmakt›r. Yaflanan her geliflme ve pratikten do¤ru ve kapsaml› dersler ç›kararak bu dersler ›fl›¤›nda s›n›f savafl›m›n›n prati¤ine do¤ru tarzda yön vermektir. Kadrolar›n› do¤ru konumland›rmak, do¤ru de¤erlendirmektir.
çözümlemek, bafl çeliflkiyi bulmak ve ilkin ona yönelmektir. fiimdi yapaca¤›m›z fley, burjuva ideolojilerinin komünist partisine yans›malar›n› ortaya sermek, bunlar›n belli bafll›calar›n› ortaya koymak ve genel kavran›fl ve flekilleniflini tan›mlayarak onlara karfl› nas›l bir savafl›m örgütleyece¤imizdir. fiimdi bu ideolojik hastal›klar› belli bafll›klar alt›nda ele alacak olursak; 1- Subjektivizm 2- Dogmatizm 3- Kendili¤indencilik 4- Yabanc›laflma 5- Sorumluluk bilincinin zay›fl›¤› 6- Siyasete ilgisizlik 7- Partiye kapal›l›k Devam edecek Hatal› ve yanl›fl anlay›fllara karfl› sekter ve y›k›c› tarzda veya liberal ve uzlafl›c› tarzda mücadele yürütmemektir. Hastay› kurtarmak için hastal›¤› teflhis ve tedavi etme ilkesini do¤ru ve bilimsel tarzda prati¤e uygulamakt›r. Partinin ve devrim yapm›fl KP’lerin tecrübe ve deneyimleriyle donanmakt›r. Do¤ru ve uyumlu bir çal›flma tarz›na sahip olmak, kal›c› ve kurumsallaflm›fl bir önderlik yaratmakt›r. Uzmanlaflmaya dayal› çal›flma ve örgütlenmeyi yaratmak, ifle göre adam yetifltirmek, süreklili¤i sa¤lanm›fl önderlik bilincini, bak›fl aç›s›n› ve kurumunu yaratmak, bu kurumun düflman sald›r›lar› karfl›s›nda boflalabilecek yerlerini önceden hesaplayarak, h›zl› ve do¤ru tarzda dolduracak kadro yetifltirme mekanizmas›n› yaratmakt›r. Bunun mücadelesini vermek, bunun teori ve prati¤iyle donanmakt›r. Süreklili¤i sa¤lanm›fl önderlik yaratmak için süreklili¤i sa¤lanm›fl savafl, süreklili¤i sa¤lanm›fl kitle faaliyeti, ilkelere ba¤l›l›k üzerinde savaflan parti infla etmektir. Her faaliyet ve çal›flma alan›nda kurumsallaflmak ve kal›c›laflmak perspektifi ve hedefiyle ilkelerle yürümektir. Parti bütün faaliyet alanlar›nda en genifl kitleyle güçlü politik ba¤lar kurmak zorundad›r. Kitlelerle güçlü politik ba¤lara sahip olunmadan do¤ru tarzda önderlik yap›lamaz, güçlü politik ba¤lard›r, partiye ve önderli¤e güç veren; O’nu her türlü hastal›ktan kurtararak, düflman karfl›s›nda yenilmez k›lan. Efsanevi HERKÜL nas›l ki kendi gücünü topraktan al›yorduysa; PP de kendi öz ve yaflam gücünü, topra¤› olan kitlelerden alacakt›r. PP’nin topra¤›, K‹TLELERD‹R.
5-18 Temmuz 2002
16
işçi-köylü 32
Filistin halk› iflgal k›r›lana dek savaflacakt›r
Siyonist ‹srail devleti taraf›ndan iflgal edilen ve uzun bir dönemdir bu iflgale karfl› tüm varl›¤› ile savaflan Filistin halk› tüm dünya halklar›na direnmenin ve savaflman›n her flart alt›nda olmas› gerekti¤inin ve bunun bugün olmasa bile yar›n mutlaka zafere ulaflaca¤›n›n yolunu gösteriyor. Filistin’de yaflanan son geliflmeler, ABD’nin sundu¤u sözde çözüm planlar› ve ‹srail’in Filistin’in belli yerlerini duvarlarla örmesi ile ilgili Filistin Ankara Büyükelçisi Fuad Yasin’in görüfllerini ald›k. Filistin’deki son geliflmeleri bize özetleyebilir misiniz? Filistin sorununun ulaflt›¤› son aflama Filistin halk› için en zor ve de en s›k›nt›l› aflamad›r. ‹srail’in Filistin’i iflgali 5 Haziran 1967 tarihinden bugüne sürmektedir ve yaklafl›k 35 y›ld›r Filistin halk› bu iflgalden çekmektedir. Y›llardan beridir meydana gelen bu çat›flmalar içerisinde Filistin halk› meflru haklar›n› müdafaa etmek için, kendini korumak ve kollamak için iflgale karfl› mücadele vermektedir. Bu iflgal asl›nda siyonist ve emperyalist bir iflgaldir. Yerleflimci bir iflgaldir. Baflka bir ülkenin s›n›rlar›na sald›r›d›r. Halk›m›z›n da yapm›fl oldu¤u meflru bir müdafaad›r. Filistin halk›n›n bu mücadelesi iflgal sona erene kadar sürecektir. Filistin’de yaflanan geliflmeler konusunda bas›na yans›yan ya da yans›t›lan orada yaflananlardan az›n da az›d›r. Çünkü orada yaflanan büyük savaflt›. Orada yaflanan sivil halka yönelik büyük bir katliamd›. Bunu da hiçbir medya tam olarak yans›tamaz. Gerçekler çok daha kötüdür orada. Kurulan araflt›rma komisyonunun bile
Cenin mülteci kamp›na girmesi engellenerek bunun bas›na yans›mas›n›n önü al›nmaya çal›fl›lm›flt›r. Çünkü girdikleri zaman gerçekleri daha yak›ndan göreceklerdir. Cenin mülteci kamp› zaten çok dayan›ks›z yap›lardan yap›lm›flt›r. Bu basit yerleflim yerine ‹srail tanklarla, uçaklarla vb. birçok silahla sald›rm›flt›r. Siz hayal edin art›k bu denli basit bir yere bu kadar büyük silahlarla sald›r›ld›¤›nda neler olabilir? Avrupa ülkelerinin bu konudaki tavr› nedir? Nas›l de¤erlendiriyorsunuz? Avrupa ülkeleri zaten kendileri bu ‹srail devletini kurmufllard›r. Ve de bu iflgalin ve yerleflimcili¤in öncüleri zaten kendileridir. Onlar sebep olmufllard›r bütün bu olaylara. Ve iflte bu yüzden biz de Avrupa’n›n bu tutumunu hiçbir zaman yad›rgam›yoruz. Ama biz yine de Avrupa ülkelerine bu iflgal ve zulmün sonuna kadar süremeyece¤ini kan›tlamak için çabalayaca¤›z. Bunlar› ikna edene kadar çabalar›m›z sürecek. ABD ve baflkan› Bush’un tutumlar›n› nas›l de¤erlendiriyorsunuz? Bush yönetiminin ve Bush’un kendisinin tutumu flöyledir. Önümüzdeki seçim-
lerde tekrar yüksek oy almak gibi bir düflüncesi vard›r Bush’un. Onun tutumu önümüzdeki seçimleri de düflünerek ‹srail lobisini, siyonist lobisini toplamakt›r. Amerikan yönetiminin sürekli bahsetti¤i demokrasi, ba¤›ms›zl›k, hukuk bunlar sadece yaz› üzerinde kalmaktad›r. Hiçbir zaman onlar için gerçek bir anlam tafl›mamaktad›r. Ve de gerçekte hiçbir de¤eri yoktur. Türkiye’nin tutumunu ve di¤er Arap ülkelerinin tutumunu nas›l de¤erlendiriyorsunuz? Türkiye halk› her zaman Filistin halk›n› destekleyici bir tutum sergilemifltir. Ve biliyoruz ki Türkiye ‹srail aras›ndaki iliflkiler ikili iliflkilerden ibarettir. Ve bizler de hiçbir zaman arkadafllar›m›z›n iç ifllerine kar›flmamay› prensip edinmiflizdir. Onlar›n iç ifllerine kat›lm›yoruz. Ama flunu da çok iyi biliyoruz. Emperyalist devletlerin ve Amerikan’›n bask›s› vard›r Türkiye üzerinde ‹srail ile iyi bir iliflkide bulunmas› için. Ve biz çok iyi biliyoruz ki Türk halk›n›n tutumu özellikle son dönemde bizi, Filistin halk›n› destekleyici yard›mc› bir tutumdur. Bu tutum bizim her zaman flükran ve gurur duydu¤umuz bir tutumdur. Ayr›ca Türkiye’nin co¤rafi konumundan kaynakl› bölgede önemli bir rolü vard›r. Avrupa ve Asya devleti oldu¤u için, do¤u ve bat› köprüsü oldu¤undan dolay› bölgedeki rolü çok büyüktür. Di¤er Arap ülkelerine bakt›¤›m›zda bunlar›n aras›nda tek bir sistem olmad›¤›ndan dolay› tutumlar›n›n biraz zay›f kald›¤›n› görüyoruz. Çünkü ortak bir siyasetleri yoktur. Bundan dolay› 22 Arap ülkemiz var ve 22 ayr› düflüncemiz var. Ancak bu 22 devletin içinde yaflayan tüm halk›n hepsinin tek bir düflüncesi ve tek bir tutumu vard›r. Halk bütün olarak Filistin halk›n›n yan›ndad›r. Arap halklar›n›n tutumu ve durumu devaml› Filistin halk›n›n yan›nda olmufltur. Filistin halk›n›n destekleyicisi olmufllard›r. Demokratik kurumlar›n ve kurulufllar›n tepkilerini yeterli buluyor musunuz? Hürriyet olmadan demokrasi olmaz. Demokrasinin gerçekleflmesi için adaletin yerine gelmesi gerekmektedir. Dolay›s›yla bu flartlarda hürriyet kazan›lmad›ktan sonra demokratikleflme olmamaktad›r. Bu demokratik kurulufllar kendi ilkelerine inan›yorlarsa Filistin halk›n›n mücadelesini desteklemelidirler. Bu demokrasinin gerçekleflmesi için gerekli bir kofluldur. E¤er bu demokratik kurumlar›n tutumu adaletten yana ise ‹srail’in karfl›s›na geçmeleri laz›md›r. Bu haks›z iflgali sona erdirmeleri gerekmektedir. Ancak bu, adaletin ve demokratikleflmenin önünü açar. Burada birfley eklemek istiyorum. Bütün söylenenler ‹srail’in demokratik bir ülke oldu¤u söylentisi hakikatlerden çok çok uzakt›r. Neden? ‹srail’in yapm›fl oldu¤u iflgal, savafl ve katliamlar›n yan›s›ra kuruluflu dahi demokratik de¤ildir. Bu da demokrasinin bütün türlerine ayk›r›d›r. ‹srail’de vatandafll›k kavram› din esas›na dayal›d›r.
O da kendisini yahudi bir devlet olarak nitelendirmektedir. Bu ise “bu devlet sadece yahudiler içindir” anlam›na gelmektedir. Ancak buna ra¤men ‹srail’de yaflayan vatandafllar dört kategoride toplanmaktad›r. Birinci s›n›f yahudiler Avrupa’dan gelenlerdir. ‹kinci s›n›f vatandafllar do¤u yahudileridir. Üçüncü s›n›f yahudi olmayan ve müslüman da olmayanlard›r. Dördüncü s›n›fta ise yahudi olmayan ve müslüman olanlar vard›r. Bu da bu ülkenin nas›l demokratik bir ülke oldu¤unu kan›tlamaktad›r. Biz her zaman iflgalin her türlüsüne karfl›y›z. Biz bütün dünya ülkeleriyle güzel iliflkilere girmek istiyoruz. ‹nsan haklar› temelinde iliflkiler kurmak istiyoruz. ‹srail devletinin Filistin’e örmeye çal›flt›¤› duvar ile ilgili görüfllerinizi alabilir miyiz? ‹srail bunu kendini korumak için yapt›¤›n› iddia etmektedir. Bu da asl›nda ‹srail’i ortaça¤a götürmektedir. Belki ortaça¤da bu tür duvarlar kullan›labilirdi. Ancak bu ça¤da bu tür duvarlar hiçbir anlam tafl›mamaktad›r. Bu yapmak istedikleri duvar ‹srail için hiçbir zaman istikrar› sa¤layamayacakt›r. ‹srail’deki istikrar› sadece bar›fl sa¤layacakt›r. O’nun askerlerinin, hükümetinin yapmak istedi¤i hiçbir fley ‹srail’e asla bar›fl› getirmeyecektir. fiu da bir gerçektir ve bütün dünya bunu anlayacakt›r ve de Bush da bu gerçe¤i anlayacakt›r sonunda. Er ya da geç yak›n bir zaman ya da uzak bir zamana kadar Filistin halk›n›n mücadelesi devam edecektir. Ta ki bar›fl› kazanana kadar. ABD baflkan› Bush’un son aç›klamas›nda Arafat’› d›flarda tutan bir çözüm plan› var. Buna karfl› sizlerin ve halk›n tepkisi ne olacak? Say›n Bush kendini tüm dünyan›n kurmay› olarak görüyor. Yani istedi¤i lideri göreve getirebilece¤ini düflünüyor. ‹stedi¤ini görevden alacak diye düflünüyor. Böyle birfley imkans›zd›r. Tüm dünyan›n gözleri önünde gerçekleflen bir seçimden sonra say›n Arafat seçilmifltir. % 78 oran›nda oy alan Arafat halk›n seçimi ile lider olmufltur. Ve bu da fiaron’un alm›fl oldu¤u oylar›n çok çok üstündedir. Ve yine Bush’un alm›fl oldu¤u oylar›n çok çok daha üstünde bir oy oran›d›r. Bu da bize gösteriyor halk›n istedi¤i lider Arafat’t›r. ‹srail halk›n›n yaflanan bu olaylara tepkisi nas›ld›r? ‹srail halk›n›n içinde çok kurum ve kurulufllar ve de çok insanlar vard›r savafla karfl›. Ama fiaron ve liderli¤inde oldu¤u parti bir diktatör olarak halk›n›n isteklerinin tersine kararlar al›yor. Bizim temennimiz fludur: ‹srail halk›n›n bir bütün olarak bar›fl› istemesi ve Filistin devletini tan›mas›d›r. Bar›fl ve istikrar ancak böyle sa¤lan›r. Bu söyledi¤im ister bir y›l ister bin y›l sonra olsun mutlaka gerçekleflecektir. Filistin devleti ‹srail devletinin komflusu olarak kalabilecektir. Ve nihayetinde bar›fl sa¤lanacakt›r.
işçi-köylü 32
17
5-18 Temmuz 2002
ABD’nin “bar›fl plan›” Bush’a siyonist madalya ‹srail taraf›ndan zafer 盤l›klar›yla karfl›lanan ABD’nin Ortado¤u Bar›fl Plan› öncelikle, ad›n› aç›kça ifade etmeden, imayla Yaser Arafat’›n seçim yoluyla görevinden indirilmesini isterken, yine Arafat’a “teröre destek veriyor” suçlamalar›n› yineledi. Bugüne kadar 450’si çocuk, 70’i kadın olmak üzere toplam 1667 kişinin öldüğü, 40 bin kişinin yaralandığı, 10 bin kişinin de tutuklandığı Filistin’de İsrail yeni yeni işgallerin peşindeyken ABD Başkanı George Bush da yeni Ortadoğu Barış Planını açıkladı. Geçtiğimiz, iki hafta içinde biri Hamas tarafından, diğeri El Aksa Şehitleri Tugayları tarafından üstlenilen intihar saldırılarında toplam 27 İsrailli yaşamını yitirmiş, 60’ıysa yaralanmıştı. Filistin’e yeni yeni kuşatmalar için eşikte bekleyen İsrail’se birkaç ay önceki pervasızlığıyla Filistin’e tekrar saldırmanın fırsatını bulmuştu. İsrail Başkanı Şaron’un; “Yeni saldırılara yeni ve daha fazla işgalle karşılık vereceğiz ve bunu terör sona erene kadar sürdüreceğiz” açıklamalarının akabinde Cenin, Kalkilya, Nablus, El Halil, Beytüllahim, Deyşe Kampı, Beytunya ve Tulkarim kuşatma altına alındı. Arafat’ın karargahının da kuşatıldığı bu saldırılarda İsrail’e zaman kazandıran yine ABD oldu. Açıklamayı planladığı Barış planını intihar eylemleriyle erteleyen Bush, İsrail’in siyonist intikam harekatını engellememek için planını daha sonra açıkladı.
İsrail tarafından zafer çığlıklarıyla karşılanan ABD’nin Ortadoğu Barış Planı öncelikle, adını açıkça ifade etmeden, imayla Yaser Arafat’ın seçim yoluyla görevinden indirilmesini isterken, yine Arafat’a “teröre destek veriyor” suçlamalarını yineledi.
çevrelerince olumlu bulunurken üst düzey bir İsrailli yetkili “Bush siyonizm madalyasını hak ediyor” diyerek Bush’un çabalarının siyonizme hizmetini telaffuz etti. Filistinliler tarafından “Şaron tarafından yazılmış” olarak nitelendirilen
Bush ve dünyanın Filistin halkına Arafat’a olan bağlılığına saygı gösterilmesi gerektiğini de belirtti. Birçok Avrupa ülkesinden plana ilişkin destek gelirken, Filistin halkının kendi liderini belirleme yetkisinin halkın elinde olduğu/ol-
yönelik artan Filistin halk desteğinden söz edildiği şu günlerde TC elbette efendilerinin tam ifade etmesini istediği şekilde konuşmaz. Emperyalistlerin hiçbir planının Ortadoğu halkına çözüm-barış getirmeyeceği bilakis daha çok katliam- işgal
Bush, yıl sonuna kadar “teröre destek vermeyen, yolsuzluğa bulaşmayan bir lidere” kavuşmaları ve köklü reform yapmaları durumunda geçici bir Filistin devletinin kuruluşuna destek vereceğini de belirtiyor. İsrail’e ise 1967 sınırlarına çekilme çağrısı yapan Bush’un tüm açıklamaları tüm İsrail bürokrat
“plan” Filistin yönetimi ve Arafat Cephesinde “barış sürecinin yeniden başlatılmasına ciddi katkıda bulunabilecek nitelikte fikirler” olduğu ancak ayrıntıların incelenmesi gerektiği şeklinde yorumlandı. Filistin baş görüşmecisi Saib Erkanat ise “yeni bir Filistin yönetimini kabul edilemez” olarak nitelendirerek
ması gerektiği vurgulandı. Gelişmeler üzerine çok da sesini çıkarmayan TC, Filistin’in resmi lideri olarak Yaser Arafat’ı tanıdığını belirterek Bush’un “liderlik değişimine” ilişkin açıklamalarına temkinli yaklaşıyor. Şaron’un özellikle Mart ayından sonra düzenlediği saldırılardan sonra Arafat’a
vaad ettiği ortadadır. Güçlü bir devrimci önderlikten yoksun Filistin halkı direnmeye devam edecektir. Bu noktada tüm dünya kamuoyunun ABD emperyalizmi ve İsrail siyonizmine yüklenmesi, Filistin halkının direnişine destek vermesiyle oluşacak baskı işgal ve katliamları geriletecektir.
5-18 Temmuz 2002
işçi-köylü 32
18
L‹G Türkiye Seksiyonu üçüncü toplant›s›n› yapt› Anti-emperyalist mücadelenin önemli bir arac› olarak ILPS Türkiye kolunu kararl›l›kla oluflturuyor. Halklar›n Uluslararas› Mücadele Ligi Türkiye Seksiyonu üçüncü toplant›s›n› Belediye-‹fl Konferans Salonu’nda
29 Haziran’da çeflitli sendika, gazete, dergi ve DKÖ’lerin kat›l›m›yla gerçeklefltirdi. Belediye-‹fl 2 No’lu fiube
Baflkan› Hasan Gülüm’ün baflkanl›k yapt›¤› toplant›ya L‹G’in üyelerinin yan›s›ra Limter-‹fl, Birleflik Metal-‹fl,
Tes-‹fl, Yol-‹fl, Göç-Der, ‹stanbul Sosyal Forumu, F›rat Hukuk Bürosu, Minelvel Hukuk Bürosu, Halkevleri, Tes‹fl, At›l›m, Devrimci Demokrasi, K›z›lbayrak, Dayan›flma gazeteleri, Anti-Mai Çal›flma Grubu ve 1 May›s.net de gözlemci olarak kat›ld›. Toplant›da öncelikle ILPS’yi tan›tan bir dia gösterimi yap›ld›. Ard›ndan Hasan Gülüm, ILPS’nin flu ana kadar yapt›¤› etkinlikleri, çal›flmalar› ve amac› hakk›nda bilgi verdi. Toplant›ya kat›lan kurumlar da genel olarak kendi çal›flmalar› hakk›nda bilgi vererek birlikte mücadele etmenin önemine dikkat çektiler. Yine L‹G’in Koordinasyon Komi-
tesi’nde yer alan Deri-‹fl Baflkan Vekili Musa Servi, L‹G’in DKÖ’lerden oluflan anti-emperyalist, anti-faflist güçlerin oluflturdu¤u bir örgütlenme oldu¤unu söyleyerek ülkede yaflanan her türlü anti-demokratik olaya tepki gösterece¤inin alt›n› çizdi. Kat›lan kurumlar›n bundan sonra neler yap›labilece¤ine yönelik önerilerinin ard›ndan toplant›da genel olarak ILPS pankart› alt›nda yürümenin ayn› zamanda Filipinlerle, ‹ranl›larla, Filistinlilerle ve dünyan›n di¤er ezilen halklar›yla da birlikte yürümek oldu¤unun önemine dikkat çekildi.
Türkiye-Suriye iliflkilerinde yeni dönem Irak’a yönelik olas› ABD operasyonu haz›rl›k ve planlar›n›n yap›ld›¤›, Filistin sorununun çözümünde ABD plan›n›n hayata geçirilmek istendi¤i bir süreçte Suriye ile imzalanan askeri anlaflman›n, ABD-Türkiye-‹srail fler üçgeninin ç›karlar›n› güçlendirecek bir fonksiyona sahip oldu¤unu söyleyebiliriz. Türkiye’nin gündemi Baflbakan Ecevit’in sa¤l›k durumu ve Dünya Kupas›’na kilitlenmiflken, Ankara’da gözlerden uzak önemli say›labilecek bir anlaflma imzaland›. Y›llard›r iliflkilerin gergin oldu¤u ve bir dönem savaflla burun buruna gelinen Suriye ile askeri alanda E¤itim, Teknik ve Bilimsel iflbirli¤i anlaflmas› ile Askeri E¤itim iflbirli¤i anlaflmas› imzaland›. Genelkurmay Baflkan› Orgeneral Hüseyin K›vr›ko¤lu ile Suriye Genelkurmay Baflkan› Korgeneral Hasan Türkmani’nin imzalad›¤› anlaflmaya göre; iki ülke askeri personeli karfl›l›kl› olarak e¤itim ve ö¤retim kurumlar›nda kurslara devam edebilecek, birlik, karargah ve kurumlarda müflterek görev e¤itimlerine kat›labilecek. ‹kinci safhada ise; karfl›l›kl› at›lacak imzalarla, savunma sanayi alan›nda iflbirli¤i ve ortak tatbikatlar oluflturacak. Bir zamanlar Kürt Ulusal Hareketi ekseninde savafl›n efli¤ine gelen iki ülkenin askeri düzeyde imzalad›¤› anlaflmalar› Ortado¤u bölgesinde emperyalistler aras›nda gittikçe derinleflen çeliflkiler ve
Kürt Ulusal Hareketinin gelmifl oldu¤u aflama ba¤lam›nda ele almak gerekiyor. ABD emperyalizminin her y›l yay›nlad›¤› sözde “teröre destek veren ülkeler” listesinden hiç düflmeyen Suriye ile imzalanan bu anlaflmalar›n ABD’nin bilgisi ve onay› d›fl›nda oldu¤unu düflünmek zor. Irak’a yönelik olas› ABD operasyonu haz›rl›k ve planlar›n›n yap›ld›¤›, Filistin sorununun çözümünde ABD plan›n›n hayata geçirilmek istendi¤i bir süreçte Suriye ile imzalanan askeri anlaflman›n, ABD-Türkiye-‹srail fler üçgeninin ç›karlar›n› güçlendirecek bir fonksiyona sahip oldu¤unu söyleyebiliriz. Son olarak Katil Bush’un Filistin özgülünde aç›klad›¤› Ortado¤u Plan›nda Suriye’ye atfen “Suriye art›k taraf›n› belirlemeli” fleklindeki demeçleri dikkate al›nd›¤›nda bu durumun daha da netlik kazand›¤› söylenebilir. Zira; geçen aylarda Beyrut’ta gerçekleflen Arap Birli¤i Zirvesinde bafl›n› Suudi Arabistan’›n çekti¤i ve Prens Abdullah taraf›ndan sunulan “Ortado¤u Bar›fl Plan›’n›n birtak›m nüanslar› d›fl›nda bir benzeri olan Bush plan›n›n yaflam bul-
mas›, Arap dünyas›nda M›s›r ve Suudi Arabistan’dan sonra önemli bir a¤›rl›¤› bulunan Suriye’nin de onay›ndan geçmesine ba¤l›. Haf›z Esad döneminde oldukça gergin olan ABD-Suriye iliflkileri (Türkiye aç›s›ndan da benzer durum söz konusuydu) Beflir Esad’›n babas›n›n yerine geçmesiyle yumuflamaya bafllam›flt›. Ancak; özellikle Rusya ve Fransa’n›n Suriye üzerindeki etkisi bu yumuflamay› frenliyordu. Özellikle 11 Eylül’den sonra daha a¤›rl›kl› bir flekilde gündeme gelen Irak’a yönelik olas› ABD müdahalesinin destek ve taraftar bulmas› için yo¤un diplomatik faaliyet sürdüren ABD yönetiminin Suriye’yi de yan›na almas› ve/veya en az›ndan “olas› operasyona” sessiz kalmas› yönlü bask›s›n›n bir sonucu olarak Türkiye üzerinden böyle bir anlaflman›n imzalanmas› söz konusu olabilir. Zira; olas› Irak operasyonunda Türkiye’nin oynayaca¤› “tetikçilik” rolünün engellerle karfl›laflmamas› gerekiyor. ‹mzalanan anlaflmaya bu gözle de bakmak mümkün.
Öte yandan Irak’a yönelebilecek bir müdahale sonras› ve olas› Saddam rejiminin y›k›lmas› durumunda, Irak’›n nas›l bir “yeniden yap›lanmaya” sokulaca¤› belirsiz. Suriye’nin topraklar› içerisinde önemli say›labilecek bir Kürt nüfusu var. Irak Kürdistan›’nda oluflacak yeni bir yap›lanman›n hem Türkiye hem de Suriye aç›s›ndan önem kazanaca¤› da bir gerçek. Emperyalizmin kendi ç›karlar› do¤rultusunda yön vermeye çal›flt›¤› “Kürt Ulusal Hareketi’nin getirildi¤i aflama aç›s›ndan Türkiye-Suriye, aras›nda imzalanan askeri anlaflman›n do¤all›¤› da anlafl›labilir. ‹mzalanan bu askeri anlaflman›n ileri süreçlerde daha da geniflletilmesi, bu iki ülkenin silahlanma ve silah alan›nda bölgenin önemli unsurlar›ndan olmas›, süreç içerisinde hem bölge halklar› hem de özel olarak Kürt ulusu ve mücadelesi üzerinde olumsuz etkileri olacakt›r. Türkiye-Suriye askeri iflbirli¤i anlaflmas›n› bu çerçevede de¤erlendirmek daha sa¤l›kl› sonuçlar›n ç›kar›lmas›na hizmet edecektir.
işçi-köylü 32
5-18 Temmuz 2002
19
Protestolar›n gölgesinde zirve 21-22 Haziran tarihlerinde yap›lan ve iki gün süren AB’nin Sevilla Zirvesi, emperyalistlerin dalafl›na sahne olurken halklar›n da yo¤un tepkileri aras›nda gerçeklefltirildi. Zirve 8 y›ldan sonra ilk defa yap›lan grevlerin ülkeyi felç etti¤i koflullarda gerçeklefltirildi. AB üyeleriyle aday üye ülkelerinin kat›ld›¤› toplant›n›n merkezinde yasad›fl› göçün önlenmesi ve AB’nin genifllemesinin yan›s›ra K›br›s ve mali konular gibi sorunlar da tart›fl›ld›. Zirveye Türkiye ad›na Cumhurbaflkan› Ahmet Necdet Sezer ile D›fliflleri Bakan› ‹smail Cem kat›ld›. Zirveye kat›lacak ülke baflkanlar›n›n Sevilla’ya giriflinden itibaren bafllayan protestolar zirve bitimine kadar binlerin kat›l›m›yla devam etti. ‹lk protesto gösterisi Madrid’de yap›ld›. Protestolar›n bafllamas›yla birlikte güvenlik önlemlerini yo¤unlaflt›ran devlet kentte 10 bin polisi görevlendirdi. Bunun yan›s›ra NATO radar uçaklar› ve ‹spanyol savafl uçaklar› devriye uçufllar› yapt›. ‹spanya’daki büyük grevin gölgesinde yap› lan zirvenin ilk günün de Türkiye’nin AB’ye üyelik konusunda yapt› ¤› “reformlar” de¤er lendirildi. Zirve öncesi Türkiye’de “girsek mi girmesek mi” tart›flmalar› alm›fl bafl›n› gitmiflken TC’nin uygulad›¤› ekonomik ve sosyal sald›r› politikalar› emperya-
listler taraf›ndan yeterli görülmedi. Kopenhag kriterlerinin tam olarak uygulanmas› flart koflul du. Türkiye’nin AB’ye kat›l›m müzakerelerinin bafllat›lmas› noktas›nda yap›lan tart›flmalardan ç›kan sonuç bu aflamada Türkiye için henüz böyle birfleye bafllaman›n gerekmedi¤i yönünde oldu. Bu, özellikle bir kesimin düflüncesi olarak flekillendi. Di¤er taraftan ‹s panya ve ‹talya Türkiye’ye kat›l›m müzakerelerinin bafllamas› için tarih verilmesi yönünde görüfl belirttiklerini aç›klad›lar. Zirvenin önemli gündem maddelerinden biri de göç sorunu oldu. Bu sorunun tart›fl›lmas› ve çözümü polisiye önlemlerin al›nmas›na ba¤lanarak göçün se-
beplerinin giderilmesi yönünde bir sonuç ç›kmad›. Her y›l binlerce insan›n yerini yurdunu terkedip yollara düfltü¤ü, yolarda yaflamlar›n› yitirdi¤i, yolculu¤unu tamamlasa da gitti¤i ülkede devasa sorunlarla karfl›lafl›lan göçün en büyük nedenlerinden olan savafl, yoksulluk ve iflsizlik gibi sorunlar› yo¤un olan ülkelere söylenen, “daha fazla bask› yaparak göçü önleyin” oldu. Bunun yan›s›ra s›n›r geçifllerinin engellenmesi için ortak polis örgütlülüklerinin oluflturulmas› karara ba¤lad›. Emperyalistlerin kendi pazarlar›n› geniflletmek için yapt›klar› sald›rganl›klar›n bir sonucu olarak yaflanan göç sorununu emperyalistler yine kendi
yöntemleriyle “çözümlüyorlar”. Yaratt›klar› y›k›m› ortadan kald›rmak için daha fazla bask› ve sindirme yöntemlerini devreye sokuyorlar. Z‹RVE PROTESTOLARLA BAfiLADI ‹spanya’da yaflam› altüst eden genel grevin gölgesinde bafllayan zirve iki gün boyunca yo¤un protestolar›n yaflanmas›yla devam etti. ‹lki Madrid’de yap›lan protesto gösterileri, zir venin göç sorununu tar t›flt›¤› ikinci gün de kü reselleflme karfl›tlar› n›n yapt›¤› eylemle sür dü. Grup, kapitalist kuzey ülkelerinin güneyli halklar› sömürerek zenginleflti¤ine ve güney ülkelerinin halklar›n›n giderek yoksulla-
flarak göç etmek zorunda b›rak›ld›klar›na dikkat çekti. Zirvenin bitirilip emekçilere yönelik al›nan sald›r› kararlar›n›n kamuoyuna aç›kland›¤› gün yine binlerin öfkesi sokakta konufluyordu. ‹spanya’da 200 binden fazla emekçi AB politikalar›na karfl› tepkilerini hayk›rd›. “Av rupa’n›n büyük serma yesine karfl› baflka bir dünya mümkün” slogan›yla düzenlenen ve befl saat süren yürüyüfl boyunca, Avrupal› emperyalistlerin insanl›¤›n sosyal haklar›n› yok etmeye yönelik politikalar›na karfl› sloganlar hayk›r›ld›. Gösterinin büyük bir ço¤unlu¤unu grevdeki ‹spanyal› iflçi ve emekçiler olufltururken bunun yan›s›ra köylü sendikalar›, ö¤renciler, sanatç›lar ve daha birçok kesim bu protestolar›n içinde yer ald›. Küreselleflme politikalar›n›n yaratt›¤› y›k›m, dünya halklar› taraf›ndan hergün biraz daha net görülmekte. Y›k›m›n a¤›r sonuçlar›n› yaflayan halk bu öfkeyle emperyalizme karfl› örgütlenmekte ve sesini duyurmakta. Dünya halklar› dün oldu¤undan daha güçlü hayk›rmakta flimdi : “Baflka bir dünya mümkün.”
5-18 Temmuz 2002
işçi-köylü 32
20
As›l mesele her zaman insan soyuna yak›fl›r bir düzeni kurabilmektir Yazd›¤› bir yaz›dan dolay› yarg›lanarak bir y›l dört ay hapis cezas›na çarpt›r›lan, bu süre boyunca Kalecik Hapishanesi’nde kalan ve geçti¤imiz günlerde cezas›n› doldurarak 27 Haziran’da tahliye olan Doç. Dr. Fikret Baflkaya ile Türkiye’de yaflanan ve egemenler taraf›ndan bitti diye gösterilmeye çal›fl›lan ekonomik kriz, AB’ye girifl tart›flmalar›, hapishanelerde yaflanan tecrit uygulamalar› ve 11 Eylül sald›r›lar› üzerine söylefli yapt›k.
Ben burada bir kriz kavram›n›n kullan›lmas›n› do¤ru bulmuyorum. Bu bir uyumland›rma süreci idi. Yani yeniden kompradorlaflt›rman›n eksik kalan ö¤elerinin tamamlanmas› idi. Devlet sürekli halen yaflanmakta olan ekonomik kriz ile ilgili büyüme sinyalleri al›nd›¤›n› söyleyerek krizin atlat›ld›¤› imaj›n› çizmeye çal›fl›yor. Sizce bu konudaki gerçekler nelerdir? Türkiye’de afla¤› yukar› son iki y›ld›r en çok kullan›lan kavramlardan bir tanesi de kriz. Hemen hemen herkes günde birkaç kez kriz kavram›n› telaffuz eder hale geldi. Bence burada bir yanl›fl yap›l›yor. Türkiye’de yaflanan tipik bir ekonomik kriz de¤il. Ekonomik krizler kapitalist ekonominin do¤al bir durumudur. Yani onun normal, belli periyotlardaki ve tarihinde yaflanan normal bir durumdur. Tabi ki buradaki normal kelimesi t›rnak içinde
olmak flart› ile. Asl›nda kriz tabi ki normal bir durum de¤ildir. Türkiye’de yaflanan flu: 1980’den itibaren emperyalist küresel püskürtme stratejisi gündeme geldi. Bu stratejinin amac› üçüncü dünya ülkelerini her türlü kalk›nmac› amac›n d›fl›na ç›karmak yani yeniden kompradorlaflt›rmakt›. Tabi bu stratejinin bir aya¤› zaten eskiden beri olan politikalard›. Yani 1917’den beri varolan sovyet sistemini yani sosyalist sistemi çökertmekti. Bu ikisi birbirinden ba¤›ms›z de¤il. Hiçbir zaman da ba¤›ms›z olmad›. Üçüncü dünya düflmanl›¤› ile sosyalizm düflmanl›¤›n› hep bir bütün olarak düflünmek laz›m. Türkiye’de 1980 24 Ocak kararlar› ile arkas›ndan gelen 12 Eylül cuntas› ile bu küresel püskürtme stratejisine uyum sa¤lama dönemi bafllad›. Tabi ki son derece gerici bir dönemdi bu. Ve de bunu bu flekilde sunmad›lar. Dediler ki “Türkiye ekonomisi dünyaya aç›lacak”, “borçlar sorun olmaktan ç›kacak”, “sa¤l›kl› kalk›nma sürecine girilecek” vb. Bu zaten burjuva dünyas›n›n her zaman baflvurdu¤u bir yöntemdir. Dolay›s›yla Türkiye’de bir kompradorlaflma dönemi bafllat›ld›. Bu kompradorlaflma beraberinde krizi getirdi. Fakat kompradorlaflma da tam sonuca ulaflamam›flt›. ‹flte bu son krizden sonra “güçlü ekonomiye geçifl” denilen sözler bu kutuda bofl kalan yerleri doldurma amac›n› tafl›yordu. Yani amaç kompra-
dorlaflmay› nihai noktas›na ulaflt›rmakt›. Dolay›s›yla ben burada bir kriz kavram›n›n kullan›lmas›n› do¤ru bulmuyorum. Bu bir uyumland›rma süreci idi. Yani yeniden kompradorlaflt›rman›n eksik kalan ö¤elerinin tamamlanmas› idi. Kriz biliyorsunuz normal süreçte geçici bir durumu ifade eder ve nihayet normale dönece¤i düflünülür. Ancak burada böyle birfley mümkün de¤ildir. Burada bir paradigma de¤iflimi sözkonusudur. Dikkat ederseniz Türkiye’deki yönetici elit eskisi gibi müdahale edemez oldu olaylara. Müdahale için kulland›¤› araçlar da kullan›lamaz hale geldi. Yeniden kompradorlaflma derken tam olarak neyi kastetti¤inizi açar m›s›n›z? Tam olarak flunu kastediyorum. Bir ülkenin eski yönetici eliti az çok kalk›nma gibi, iflsizli¤i önleme gibi, istihdam sa¤lama gibi bir tak›m söylemleri olurdu. fiimdi bundan tamamen uzaklafl›lm›fl durumdad›r. Sadece çok uluslu flirketlerin yani emperyalist dünyan›n ç›karlar›n›n gerçekleflece¤i bir ortam yarat›l›yor. Çok özet olarak budur. Yani bu ülkenin yönetiminin bu ülkenin halk› ile olan s›n›rl› ba¤› dahi ortadan kalkm›flt›r. Nas›l bir sömürge ülkede, oran›n yerli halk›n›n hiçbir de¤eri yoksa flimdi de Türkiye’de yönetici elitin toplumun kaderi üzerindeki s›n›rl› iradesi dahi kalkm›fl bulunmaktad›r. Daha önceki süreçler
için böyle bir kavram kullan›lamaz m›? Ya da eskiye göre de¤iflen ne? ‹kinci dünya savafl›ndan sonra, üçüncü dünya ülkelerinin elitleri kalk›nmak ve gelir da¤›l›m›n› düzeltmek istiyorlard›. Aradaki fark› iyi anlamak laz›m. 1980’den sonra dalga döndü. Döndürüldü daha do¤rusu. Küresel püskürtme stratejisi ile birlikte eski sömürge dönemine benzer bir döneme dönülüyor fakat ba¤›ms›z devletler yerlerinde duruyor tabi. Mesela bugün Türkiye bir ba¤›ms›z para politikas› uygulayamaz. Emperyalist tekeller buna izin vermiyor. Emperyalist dünyan›n do¤rudan ifllerini yürüten kurumlar buna izin vermiyor. Yani çok uluslu flirketlerin kar›ndan baflka hiçbir niyet tafl›mayan politikalar› düflünün. 11 Eylül sald›r›s›n›n bu süreçle iliflkisi ve rolü nedir? Benim düflünceme göre nas›l 1980 y›l› bir dönemeç ise, ekonomik sosyal planda iflçi s›n›f›n›n, emekçi halk›n, emekçi kesimlerin ve mütevazi toplum kesimlerinin kazand›¤› mevzileri geri alma sald›r›s› ise bu da ayn›d›r. Eskiden flöyle bir yanl›fl anlay›fl vard›. Deniliyor ki “bat›da demokrasi var”, “bat›da refah var.” Bat›da refah var ama geri kalan yerlerde sefalet oldu¤u için var. Bat›da s›n›rl› demokrasi oyunu oynan›yor ama baflka yerlerde diktatörlük uygulan›yor. fiöyle bir sonuç ç›k›yordu burdan “orda özgürlükler
gerçeklefliyor.” Ancak özgürlükler ne zaman gerçeklefliyor. Kutsal mülkiyet s›n›r›na dokunmad›¤›n zaman. Nitekim 11 Eylül bunu göstermifltir. Mesela göçmen iflçilere yönelik sald›r›lar, ABD’de ya da di¤er emperyalist ülkelerde sosyal haklar›n iyice budanmas› gibi. Dolay›s›yla flöyle özetleyebiliriz: 11 Eylül sald›r›s› demokratik haklar ve özgürlükler alan›ndaki s›n›rl› haklar› da tasfiye etmeyi amaçlayan bir sald›r›d›r. ‹kisi aras›nda da bir bütünlük var. ABD’nin bunu bahane ederek yapt›¤› birçok sald›r› var. Askeri üsler kuruyor. Bu geliflmeleri nas›l de¤erlendiriyorsunuz? Tabi ki siz bir sald›r›ya geçece¤iniz zaman önce bunu gerekçelendirmeniz gerekiyor. 11 Eylül’den önce farkl› fleyler kullan›l›yordu. Yap›lanlar›n hepsi sald›r›lara gerekçe oluflturmas› için uydurulan fleyler. Mesela Afganistan’a yap›lan sald›r›. 11 Eylül olmasa idi Afganistan’a emperyalist bir sald›r› olmasa idi Filistin halk›na bu kadar aç›k bir katliam olmayabilirdi. Nas›l bir yerde bir terör ortam› yaratarak haklar› gaspediyorsunuz, bu sald›r›larda da amaç halklar›n zaten s›n›rl› haklar›n›n dahi tasfiye edilmesidir. Ayr›ca belirtmek gerekiyor. Filistin olay› bafll› bafl›na insanl›¤›n bir ay›b›d›r. Göz göre göre bir halk orada katledilmektedir. Arap rejimleri zaten emperyalizmin kuklas› durumunda.
işçi-köylü 32 ‹srail’in Filistin sald›r›lar› karfl›s›nda Türkiye’nin tutumunu nas›l de¤erlendiriyorsunuz? Ve ABD’nin çözüm niyetine sundu¤u “Arafat gitsin” sözüyle ilgili ne düflünüyorsunuz? Bak›n bir kere ABD baflta olmak üzere emperyalistlerle bölgedeki gerici Arap rejimleri aras›nda bir uzlaflma sa¤lanm›flt›r. Yani orada bir belediye reisli¤i statüsünde güya bir devlet kurulacak. Bir belediye ne kadar özgür ve özerkse o kadar özgür olacak. Böyle göstermelik bir devlet kurulacakt›. Oradaki halk buna itiraz etti. Türkiye’ye geldi¤imiz zaman Türkiye her zaman emperyalistlerle birlikte hareket etmifltir. Siyonist devlet zaten bir Ortado¤u devleti de¤ildir. Tamamen bir emperyalist devletin oradaki uzant›s›d›r. Dolay›s›yla Türkiye burada da her zaman siyonizm saf›nda yer alm›flt›r. Fakat bunu her zaman aç›kça ifade edememektedir. Baz› ekonomik ç›karlar vs. nedeni ile Türkiye’nin bu konudaki politikas› oldum olas› siyonist rejimden yana olmufltur. Tabi Amerika flu an orada siyonist rejimin istedi¤i çözümü dayat›yor. Daha önce Arafat üzerinde anlafl›lm›flt›. Ancak Arafat’›n gücü buna yetmedi. Oradaki halk›n direnci, anlaflmay› bozdu. Dolay›s›yla flimdi ABD yeni bir yola baflvuruyor. “Seçim yap›lacak, Arafat gidecek” vb. söyleniyor. Ama bu genel düflüncede bir de¤ifliklik anlam›na gelmiyor. Amaç hala oradaki herfleyi emperyalist tekellere mal etmektir. Türkiye ayr›ca ‹srail’in sald›r› günlerinde de sanki üzülüyor numaras› yaparak öbür tarafada göz k›rp›yormufl gibi yap›yor. Bu hem Arap ülkelerinde yaflayanlar›n hem de Türkiye halk›n›n tepkisini almaktan korktu¤u için olabilir mi? Evet bak›n burada müslüman bir halk yafl›yor ve Filistin halk›na bu yönden büyük bir sempati var. Arap devletlerinde devletler ne kadar Amerikanc› olursa olsun orada yaflayan halklar›n da emperyalizme karfl› ciddi bir tepkisi var. Fakat realize olamayan bir tepki bu. Türkiye’nin bu duruma göre güya
21
5-18 Temmuz 2002
dengeli politika uygulamas› sizin söyledi¤iniz fleyle ilgili. Burada müslüman insanlar yafl›yor, orada müslüman insanlar aç›k bir katliamla karfl› karfl›ya. Geçti¤imiz haftalarda iyice alevlenen AB tart›flmalar› ile ilgili görüfllerinizi alabilir miyiz? Bu konuda benim görüfllerim biraz farkl›. fiu bir gerçek Avrupal›lar Türkiye’yi içlerine almak istemiyorlar. ‹stemediler, bundan sonra da istemeyecektir. Zaten sadece alacakm›fl gibi yap›yorlar. Niçin? Çünkü jeopolitik, je-
yoktur. Bu durumda AB’ye girilirse oradaki biçimsel normlara tabi olma korkusu var. Mesela diyelim ki bu ülkede 20 bin faili meçhul cinayet var. Kald› ki buna faili meçhul demek de abes olur. ‹flte e¤er AB’ye tabi olursa oradaki biçimsel demokrasi normlar›na uymak zorunda kal›rsa birçok fleyin hesab› sorulabilir korkusu var. Bir de tabi insan›n kendine ait bir mülkü kaybetmesi psikolojik olarak oldukça zor bir fleydir. Dolay›s›yla bir ikiyüzlülük burda var. Bunlar›n art›k topluma verecek bir fleyi
çok ciddi bir fark› yok. Avrupa biçimsel demokrasi anlam›nda da biraz daha öndedir. Ama özü itibar› ile bak›ld›¤›nda neo-liberal politikalar Amerika’da neyse Avrupa’da da odur. Yani dolay›s›yla bu meseleyi bu aç›dan bak›p teflhir etmek laz›m. Kaldi ki girdi, diyelim ki flimdi sömürülüyor o zaman da sömürülecek. Yani mesele bu de¤il. Mesele insan soyuna insan o¤luna yak›fl›r bir dünya düzeni kurmak. Avrupa’ya girince gelece¤i söylenen refah, eflitlik bunlar kazan›lan fleylerdir. Yani mücadele
ostratejik, ekonomik, ticari ç›karlar› Türkiye’nin AB’nin efli¤inden uzaklaflmamas›n› getiriyor. Yani kap›ya yak›n olmas›n› getiriyor. Bunun için “seni içime hiçbir zaman almam” demiyor ve alacakm›fl gibi yaparak bir oyalama takti¤i uyguluyor. Avrupa aç›s›ndan böyle bir ikiyüzlülük var. Türkiye’ye bakt›¤›n zaman Türkiye’deki rejim daha do¤rusu as›l iktidar oda¤› Osmanl›’dan gelen gelene¤in sonucu olarak devleti ve toplumu kendi babas›n›n mal› gibi görür. Yani kendi mülkü gibi görür. Bundan dolay› da istedi¤i gibi kullan›r. Çünkü ona hesap soran
yok. Bu yüzden Avrupa’y› bir hedef olarak gösteriyorlar. Niçin? Oras› refah, oras› bolluk, oras› cennet. Dolay›s›yla topluma bir hedef göstererek oyalamak, bekletmek gibi bir hedefleri var. Tart›flmalar› bu noktada almak gerekiyor. ‹stiyor istemiyor tart›flmalar› yanl›fl bana göre. Çünkü zaten Türkiye’de as›l yönetenler bunlar de¤il ki. Az konuflanlard›r as›l yönetenler. Meseleye böyle bakmak gerekir. ‹kinci bir mesele de bu ülkenin halk› ülkenin yönetimine dahil olmadan girilse bile ne anlam› var. Bir di¤er mesele de flu; Avrupa’n›n Amerika’dan asl›nda
edersiniz, bedel öderseniz kazan›rs›n›z. Bunlar verilen birfley de¤ildir hiçbir zaman. ABD’nin bu konudaki tavr›n› nas›l de¤erlendiriyorsunuz? Orada da bir ikiyüzlülük mevcut. ABD bir yandan da bunu istiyormufl gibi görünmeye çal›fl›yor. Ancak bir yandan da do¤rudan kendine ba¤›ml› olmas›n› istiyor. Dolay›s›yla o zaman çok daha rahat kullanabilece¤i bir ülke olarak görüyor. Burada da bir ikiyüzlülük var. Türkiye flu an hiç olmad›¤› kadar ba¤›ml› bir ülke. Ama burada yap›lan bu sözde tart›flmalar sadece yoksullar› aldatmak
içindir. Türkiye’deki insanlar ne zaman ki haysiyet bilinci ile ortaya ç›karlar o zaman da zaten bu tür tart›flmalar bir anlam tafl›maz. Yani Türkiye’de halk kendi yönetimine kat›lamad›¤› için Avrupa’n›n arkas›ndan gitmektedir. Bizim bunu teflhir etmemiz gerekir. Türkiye hapishanelerinde yaflanan ve uzun bir süredir devam eden bir tecrit iflkencesi var. Siz de çok k›sa bir süre önce ç›kt›n›z hapishaneden. Bu konu ile ilgili de düflüncelerinizi alabilir miyiz? Türkiye solunda genel bir gerileme yaflan›yor. Sosyal muhalefetin bu dibe vurmufllu¤u genel olarak herfleye yans›yor. Bir kere Türkiye hapishanelerinde 19 Aral›k’ta yaflanan katliam sonras› yeni bir rejim geçerli. Eskiden unutulmufl yasaklar yeniden geri geliyor, yeni yeni yasaklar getiriliyor. Mesela benim kald›¤›m hapishanede genelgeler uygulan›yordu. Halbuki hapishaneleri genelgelerle yönetmekten daha abes birfley olamaz. Çünkü insan›n oldu¤u yerde baflka yerlerden konulan kurallar olamaz. Bu kadar s›k› bir uygulama olamaz. Mesela üçten fazla kitap vermiyorlar. Bu tabi insanlarda okuma flevkini de k›rar. Örne¤in ben bir akademisyenim sürekli bir kitaba bakma ihtiyac›m oluyor. Ama üç kitap olunca ne oluyor, en fazla bunlara bakabiliyorsun. Onlar› b›rak›nca yenisini alabiliyorsunuz. Tüm bu uygulamalar insan›n motivasyonunu yokeden fleylerdir. Yani F tipini genellefltirmek gibi bir düflünce var asl›nda. Do¤rusu ben yüzlerce insan›n bir arada kald›¤› ko¤ufllar› çok da tasvip etmiyorum. Ancak bu F tipini tasvip ediyoruz anlam›na gelmez. Mahkumlar›n insanca yaflayabilmeleri için bireysel alanlar› olmal›, istedi¤i zaman gidip kapanaca¤› bir zaman›, alan› olmal›. Daha do¤rusu tecrite karfl›y›m ama kalabal›k ko¤ufllarda kalmak sa¤l›k aç›s›ndan da do¤ru de¤ildir. Türkiye’deki hapishaneler herhalde flu an 80’lerden bu yana en sevimsiz dönemlerini yafl›yor.
5-18 Temmuz 2002
22
işçi-köylü 32
Türkiye, ISAF komutas›n› ‹ngiltere’den devral›rken Afganistan’da yeni yönetim oluflturuldu Türkiye, Uluslararas› Güvenlik Destek Gücü’nün (ISAF) komutas›n› geçti¤imiz haftalarda ‹ngilizlerden devrald›. 8 ülkenin kat›l›m›yla oluflturulan ve 4 bin 890 kifliden oluflan ISAF’›n komutas› Kabil’de düzenlenen devir teslim ile al›n›rken, komuta 22 Aral›k 2002 tarihine kadar sürecek ve Afganistan “güvenli¤inin” yan›s›ra Kabil Havaalan›’ndan da sorumlu olacak. Afganistan’da 11 Eylül sonras› emperyalistlerin uflaklar› arac›l›¤›yla kurdu¤u geçici hükümetle savafl a¤alar› aras›nda süren dalafllar giderek büyürken, Türkiye, Uluslararas› Güvenlik Destek Gücü’nün (ISAF) komutas›n› geçti¤imiz haftalarda ‹ngilizlerden devrald›. 8 ülkenin kat›l›m›yla oluflturulan ve 4 bin 890 kifliden oluflan ISAF’›n komutas› Kabil’de düzenlenen devir teslim ile al›n›rken, komuta 22 Aral›k 2002 tarihine kadar sürecek ve Afganistan “güvenli¤inin” yan›s›ra Kabil Havaalan›’ndan da sorumlu olacak. ISAF komutas›n›n Türkiye’ye devrinden sonra 3 bin ‹ngiliz askeri geri çekildi. Komutan›n yönetimi Türkiye’ye verilse de hala komuta yönetiminde söz sahibi olacaklar›n› “Türk birli¤ine güven duyuyoruz” sözleriyle ortaya koyan ‹ngiliz Tümgeneral Jann Mecoll, isteklerini bu kez direkt müdahale ile olamasa da kendi komutas› alt›nda Türk ordusuyla yapaca¤›n› aç›k aç›k ortaya koyuyor. Komuta ‹ngilizlerden al›n›rken, Türk burjuva bas›n›nda olay büyütülerek “Kore savafl›n›n ard›ndan ikinci büyük uluslararas› bar›fl görevi” gibi teranelerle ordu yüceltilip, komuta abart›lara büründürülerek “Türk’ün zaferi” olarak lanse ettirilmeye çal›fl›ld›. Ki, Kore savafl›n›n hangi fiyaskolarla biterek tarihe yaz›ld›¤›n› da bilmiyor de¤iliz. Öte yandan tart›flmal› bölge Mazhar-› fierif kentinde ISAF komutas›n›n 100 kiflilik asker grubuyla görev almas›n› belirten Amerikan destekli Hamid Karzai ise bölgede askerlerin görev almas›n› istiyor. Fakat Türk ordusunun bölgeye girebilmesi için
BM’den izin almas› gerekiyor. Bu geliflmeler üzerine BM’nin Afgan temsilcisi ise bir aç›klama yaparak e¤er savafl a¤alar› aras›ndaki çat›flmalar kesilmezse Mazhar-› fierif’ten çekilece¤ini duyurdu. Keza emperyalist devletlerce belli klikleri temsil eden savafl a¤alar› aras›ndaki çat›flmalara Türkiye’nin müdahale gücü pek yok. Türkiye’nin kar›flmas› iflleri
kenli Yunus Kanuni ‹çiflleri Bakanl›¤›’ndan al›narak E¤itim Bakanl›¤›’na getirildi. Bunun üzerine Kanuni yandafllar› ayaklan›rken, Kanuni’ye Güvenlik de verildi. Yeni hükümetin belirlenmesi için toplant›lar›n sürdü¤ü geleneksel Meclis Loya Jirga’da yeni hükümet Tacik, Pefltun, Özbek, Hazaralardan oluflturuldu. Yeni hükümette gözlerin arad›¤›
Nepal’de gözalt›nda gazeteci öldürüldü 28 Haziran günü Nepal’de yay›nlanan haftal›k bir gazetenin editörü gözalt›nda öldürüldü. Janadesh Editörü Krishna Sen 20 May›s’ta Maoistlere yard›m etti¤i iddias›yla tutuklanm›flt›. Sol görüfllü Jana Astha gazetesi de yapt›¤› aç›klamada “Editör Krishna Sen bizden farkl› de¤ildi. Sen, Kathmandu’da güvenlik güçlerinin iflkencesine dayanamayarak öldü” denildi. Nepal ‹çiflleri Bakan›, Sen’in gözalt›nda öldü¤ünü reddetti ancak detaylara girmedi. S›n›r Tan›mayan Gazeteciler bu y›l›n bafllar›nda Nepal’de 100 gazetecinin Nepalli yetkililer taraf›ndan tutukland›¤›n›, bunlar›n birço¤unun ise tahliye oldu¤unu aç›klam›fllard›.
‹talya’da grev
apaç›k daha da kar›flt›r›r. Afganistan’da 6 ayl›k geçici hükümet baflkanl›¤›n›n ard›ndan, geçti¤imiz haftalarda iki y›l görev yapacak hükümet üyeleri ve devlet baflkanlar›n› belirlemek üzere Loya Jirga’n›n (Büyük Meclis) aç›l›fl› oldu. Yeni hükümetin devlet baflkan›, emperyalistlerin seçti¤i Hamid Karzai görevine aynen devam ederken, hükümet yönetimi 14 kifliden oluflturuldu. Hamid Karzai’nin yeni kabineyi aç›klamas› ile Kuzey ‹ttifak›n›n önemli isimlerinden Tacik kö-
Özbek General Raflid Dostum ise yer almad›. Perde arkas›ndan Afganistan’› yönetmeye çal›flan ABD’nin huzursuzlu¤u ise hiç bitmiyor. Laden kabusu ile yat›p kalkan ABD, güvenlik birimlerine yeni mesajlar göndererek Laden’in yeni sald›r› haz›rl›klar› içinde oldu¤unu duyurdu. Ecel korkusuyla yaflayan ABD’nin sonunun da tüm bu geliflmeler üzerine yine kendi elinden olaca¤› gözüküyor.
Avukat ve hakimlerden metal iflçilerine kadar binlerce ‹talyan 28 Haziran Cuma günü ifl b›rakma eylemi yaparak hükümetin hukuk sistemi ve ifl yasas›ndaki “reform” planlar›n› protesto etti. ‹talyan avukat ve hakimler 11 y›ldan beri ilk kez Berlusconi hükümetinin ba¤›ms›zl›klar›n› yok edecek hukuk sisteminin de¤ifltirilmesi iste¤iyle grev yapt›. Roma Mahkemelerinde birçok hakim çal›flmay› reddederek greve gittiklerini ilan eden bildirileri ofislerine ast›. ‹talya’n›n en büyük sendikas› CGIL taraf›ndan ça¤r›s› yap›lan iki ayr› yürüyüfl ‹talya’n›n Lombardy ve Milan bölgelerinde gerçeklefltirildi ve dört saat sürdü.
işçi-köylü 32
23
5-18 Temmuz 2002
Peru’da Toledo geri ad›m att› Hükümetin elektrik flirketlerinin özellefltirilmesine karfl› yap›lan protesto gösterileri, Peru Devlet Baflkan› Alejandro Toledo’nun ABD gezisini ertelemesine sebep oldu. Toledo ABD yetkilileriyle yapaca¤› toplant› öncesinde Merkezi Amerikan Uluslar› Zirvesi’ne kat›lmay› planlam›flt›. Baflkent Lima’n›n 465 Mil güneydo¤usundaki Peru’nun ikinci büyük kenti Arequipa’daki protestolar 6. gününe girerken Tacna’daki genel grev de 3. gününe girdi. Polis Moquegua’da protestocular› da¤›tmak için gözyaflart›c› gaz kulland›. Protestocular ise Pan-Amerikan karayolunu kayalar ve yanan lastiklerle kapatt›lar. Tüm bu gösteriler üzerine Toledo hükümeti geri ad›m atarak elektrik
flirketlerinin özellefltirilmesini ertelediklerini aç›klad›. Arequipa Belediye Baflkan› kitleye “Bir hükümetin yapt›¤›n›n yanl›fl oldu¤unu ilk kez kabul etmek zorunda kald›¤›n› ve özür diledi¤ini” söyledi. Arequipa’daki yerel otoriteler de mahkemedeki sat›fllara karfl› meydan okumufltu. Hükümet, e¤er sat›fllar›n hükümsüz oldu¤u ilan edilirse bir üst mahkemeye gidece¤ini ve son yasal kurallara uyacaklar›n› söylediler. Ancak bu son karar mahkemesinin ne zaman yap›laca¤› henüz belirsizli¤ini koruyor. Arequipa’daki protestolarda bir kifli yaflam›n› yitirirken, bir kifli bitkisel hayata girdi ve 200 kifli yaraland›. Hükümet flehirdeki zarar›n 100 milyon dolar oldu¤unu aç›klad›.
Yunanistan Komünist Partisi (Marksist-Leninist) 20 yafl›nda 5-6-7 Haziran 2002 tarihlerinde Atina’da yap›lan panel ve kutlamalarla YKP/ML’nin 20. kurulufl y›l› coflkuyla kutland›. 1982 y›l›nda kurulan ve kuruldu¤u aflamada, Yunanistan’daki s›n›f hareketi saflar›ndaki modern revizyonizmin ve sa¤ pasifizmin etkisine karfl› mücadele içinde do¤an ve bu mücadele içinde Mao’nun Marksizm-Leninizm’e katk›lar›n› Mao Zedung Düflüncesi formülasyonuyla benimseyen YKP/ML’nin kurulufl kutlamalar›na Türkiye Komünist Partisi/Marksist-Leninist, Hindistan Komünist Partisi /Janasakti, Arnavutluk Komünist Partisi, Anti-emperyalist-Leninist Hareket (‹talya seksiyonu), Afganistan Halk Hareketi ve panele bir aksi-
lik sonucu kat›lamayan ancak kutlama törenine kat›lan Filipinler Komünist Partisi kat›ld›. 6 Haziran günü “Emperyalizm, dünyada durum ve savafl” konulu panelde
20. y›l kutlamalar›nda enternasyonal dayan›flma hakimdi TKP/ML ad›na yap›lan konuflmada günümüz dünyas›nda halk savafl›n›n önemi ve bunun ›fl›¤›nda demokratik halk devrimlerinin, sosyalizm ve komünizm mücadelesinin sürekli ve kesintisizce devam ettirilmesinin ka-
ç›n›lmazl›¤›n›n anlam› ve önemi üzerine vurgu yap›ld›. YKP(ML)’nin dünyadaki durum üzerine detayl› bilgilendirmelerde bulundu¤u panelde di¤er örgüt ve partiler de daha çok kendi ülkelerindeki durum üzerine durdular. Panel sonras› Filistin ve Nepal halklar› ile dayan›flma amaçl› bas›n deklarasyonu kaleme al›narak Yunanistan bas›n›na iletildi. 7 Haziran günü yap›lan törende mesajlar›n okunmas›n›n ard›ndan kitle taraf›ndan coflku ve alk›fllarla karfl›lanan YKP(ML)’nin Genel Sekreteri’nin konuflmas› yer ald›. Filipinler Komünist Partisi temsilcisinin de coflkulu bir konuflma yapt›¤› kutlamalar herkesin kendi dilinde okuduklar› enternasyonal marfl› ve sloganlarla son buldu.
Sar› Deniz’de sular ›s›n›yor: Kuzey ve Güney Kore çat›flt› 1999 Haziran’›ndan sonra ikinci kez Sar› Deniz’de Kuzey ve Güney Kore aras›nda yar›m saat süren bir çat›flma yafland›. Bölünmüfl Kore Yar›madas›’›n bat›s›ndaki Yeonpyongdo Adas› a盤›nda birbirlerini, karasular›n› ihlal etmekle suçlayan Kuzey ve Güney Kore’ye ait devriye botlar›ndan karfl›l›kl› aç›lan ateflte 4 Güney Koreli denizci yaflam›n› yitirdi, 20 kadar› da yaraland›. Çat›flmada Güney Kore’ye ait bir devriye botu batarken, Kuzey Kore’nin gemilerinden biri ise yanarak kendi karasular›na çekildi. Karfl›l›kl› suçlamalarla gerilimin t›rmand›r›ld›¤› Yar›mada’da Birleflmifl Milletler dialog ça¤r›s› yaparken ABD’nin çat›flmadan iki gün önce (28 Haziran) “fier Ekseni” içerisinde de¤erlendirerek hedef tahtas›na oturttu¤u Kuzey Kore’ye yeniden dialog bafllatmak için heyet göndermeyi önermesi ise dikkat çekicidir.
5-18 Temmuz 2002
Evrensel Bak›fl KÜRESELLEfiMEN‹N ‹FLASI Bugün ad›na küreselleflme denen olgu asl›nda 1929’lardan önce dünya ölçe¤inde uygulanan emperyalist politikalar›n ta kendisidir. 1929’lardan önce uygulanan emperyalist politikalara liberal politikalar ad› verilirken bugün uygulanan politikalara neo-liberal politikalar ya da küreselleflme ad› verilmektedir. Bu iki ayr› isimlendirmenin temel politikalar› birbirinden hiç de farkl› de¤il. Nedir bu küreselleflme? Lenin’in “kuponlar la yaflam” diye ifade etti¤i emperyalizmin ta kendisi. Üretimden kopuk finans kapitalin dünyan›n dört bir yan›nda borsa, spekülasyon, kara para, döviz ifllemleri, bono ve tahvil al›m sat›m› vb. biçimidir. Küreselleflme dünya pazarlar›nda sermayenin daha rahatça at koflturabilmesi için gerekli olan siyasi, hukuki, askeri ve sosyal tedbirlerin tümüdür. Birleflmifl Milletler Kalk›nma Plan› (PNUD) bünyesinde çal›flan iktisatç› ‹sabelle Grunberg IMF ve DB gibi kurumlar›n amaçlar›n› “Ulusal planda herhangi bir ülke ye dayat›lan reçetenin ilk hedefi ulusal ekonomiyi felç etmektir, ülkenin ka p›lar›n› yabanc› sermaye ye açmak için mevcut ya sal engelleri kald›rmak gerekir, sosyal haklar› ra fa kald›rmak, gerekirse silip süpürmek gerekir. Kamu kurulufllar›n› par çalamak, bu alanlara ay r›lm›fl bütçeleri k›s›tla mak, tar›m ve di¤er bir çok sektöre ayr›lm›fl dev let yard›mlar›n› kesmek, vergi sistemini de¤ifltire rek, zenginleri daha zen gin yapan vergilerin yü künü yoksullar›n ve orta kesimlerin s›rt›na y›k mak, devlet iflletmeleri nin bütününü özellefltirip rekabete açmakt›r” diye özetlemekte. Bu tan›mlamay› unut-
işçi-köylü 32
24
madan son dönemlerde Amerika’daki tekellerin yaflad›¤› hayali kar durumunu hat›rlayal›m. Adlar› çok s›k olarak duyulan ve dünyan›n en büyük tekelleri aras›nda olan En ron, Dynegiy, Adeplhi, Global Crossin, Tayco ‹n ternational, WorldCom, Xerox gibi say›lar› 1000’i aflan flirket hayali kar gösterdi¤ini kabul etti. Bu flirketler niçin böyle bir sahtekarl›k yaparak karlar›n› oldu¤undan daha fazla göstermeye, hayali karlar üretmeye çal›fl›yorlar? Bu flirketle rin karlar›n› fazla göste rerek borsadaki ka¤›t de ¤erlerini yükseltip para ak›fl›n› sa¤layarak hem kendilerini korudular hem sömürge ve yar› sö mürge ülkelerdeki piya salar› kulland›lar hem de böylelikle ABD’nin aske ri ve sanayi kompleksle rini finanse ederek ABD’nin dünya üzerinde ki bask›s›n› art›rmas›n› sa¤layarak daha fazla ge liflmeye çal›flt›lar. ABD’ye y›lda 400 milyar dolarl›k bir tasarruf ak›fl› var. Bu flirketler dünya ölçe¤indeki en karl› ve en çabuk büyüyerek dünya ölçe¤ine tafl›nan flirketlerdi. Dolay›s›yla bu flirketlerin uygulad›¤› modelin do¤ru oldu¤u, ABD’nin ekonomik politikalar›n›n en do¤ru politikalar oldu¤u propagandas› “en iyi” flekilde gerçeklefltirilerek di¤er ülkelere pazarlanmaya çal›fl›ld›. Sömürge, yar› sömürge ülkelere “treni ka ç›rmay›n tüm dünya kü resellefliyor, s›n›rlar orta dan kalk›yor, globallefl me yaflan›yor” martavallar›yla kendi kurumlar› olan IMF, DB, DTÖ’nün politikalar›n› uygulamaya zorlad›lar. Ülkemizde de “ayd›n” geçinen baz› kifliliklerin bunlar›n gönüllü ya da maafll› propagandalar›n› yapmalar› hala haKüreselle t›rlardad›r. “K
flen dünyada yer almak kaç›n›lmazd›r ” biçiminde özetlenen bu söylemler son olarak “gönüllü sömürgecilik” kavram›na gelip dayanm›flt›r. Tam da burada ‹sabelle Grun berg’in yukar›daki tan›mlamas›n› hat›rlamakta fayda var. Böylelikle emperyalistler sömürge ve yar› sömürge ülkelerdeki yer alt› ve yer üstü zenginlikleri sömürmenin en kolay ve kendileri için en ucuz yollar›n› döflemifl oluyorlar.
Arjantin, Brezilya, Türkiye ve küreselleflme Arjantin ve Türkiye son dönemlerde adlar› en çok an›lan iki ülke olma özelli¤ini tafl›yorlar. Buküreselleflen ekono gün “k miye en iyi uyum sa¤la yan”, “IIMF’nin gözbebe ¤i” Arjantin ve Arjantin halk›n›n yaflad›¤› durumu burjuva televizyon kanallar›nda her gün görüyoruz. Milyonlarca insan aç, iflsiz, sokaklarda... Arjantin’de de IMF programlar› uygulan›yordu, orada da Amerika’dan gelmifl bir ekonomi bakan› bulunuyordu. Fakat bugün Arjantin’in içinde bulundu¤u durum ortaekono da. Türkiye’deki “e mistlerin” tespitine göre ha Arjantin’in en büyük “h tas›” altyap›s›n› oluflturmadan h›zl› bir flekilde özellefltirmeler gerçeklefltirmesi olarak aç›klan›yor. Arjantin’e bu politikalar› uygulamas›n› söyleyen ise IMF. Bugün Türkiye’de de IMF, ekonomik paketleri belirlemekte. Hatta ne zaman seçimlerin yap›l›p yap›lmayaca¤›n›, memura, iflçiye ne kadar zam gerçeklefltirilece¤ini belirleyen, ne kadar memurun iflten at›lmas› gerekti¤ini, tar›m ürünleri taban fiyat›n›, nelerin ekilip nelerin ekilmeyece¤ini belirleyen de yine IMF. Brezilya ile Türkiye aras›nda büyük benzerlik var. Orada da IMF her fleyi belirliyor, orada da döviz dalgal› kurda, Türkiye’de oldu¤u gibi. Bugün Latin Amerika yat›r›mlar›n›n yüzde otuzu Brezilya’da. Brezilya’da borsa h›zl› bir dü-
flüfl yaflamakta. Bir süre önce Brezilya paras› 1 do lara yak›nd›. Fakat flu anda 35 sent düzeylerinde. Brezilya’n›n 290 milyar dolar iç borcu, 100 milyar dolara yak›n d›fl borcu var. Borç toplam› GSMH’n›n %70’i civar›nda. ABD Brezilya’ya yard›m etmeyece¤ini aç›klad›. Bu da demektir ki Brezilya’y› büyük bir kriz beklemekte. Brezilya’n›n yaflayaca¤› bir kriz otomatik olarak Türkiye gibi emperyalizme göbekten ba¤›ml› ülkeleri de etkileyecek ve Türkiye de bu krizden düflen pay›n› alacakt›r. Emperyalizm, yaflad›¤› bunal›m ve krizler do¤al l›¤›nda kendi karfl›t›n› var etmeye, gelifltirmeye, örgütlemeye ve karfl›t›n›n güçlenmesine olanak ta n›maktad›r. Uygulanan neo-liberal politikalar yani emperyalizm buhranlar ve krizler içinde ç›rp›n›rken kendi gerçekli¤inin görülmesini engelleyememektedir. Devrimciler, komünistler bu gerçeklikleri y›llard›r dile getirmektedirler. 1960’larda Çin’de yaflanan Kültür Devriminden sonra dünya ölçe¤inde görülen anti-kapitalist, anti emperyalist hareketin ruhu bugün “Küreselleflme” karfl›tl›¤› içinde kendini Seattle, Davos, Cenova’ da gösterirken küreselleflme karfl›tl›¤› tam anlam›yla proleter devrimler ruhunu yakalayamamakta. Anarflitlerden, Troçkistlere, iflbirlikçi sar› sendikalardan, çevrecilere, devrimcilere, komünistlere kadar genifl bir yelpazeyi içinde bar›nd›ran Küreselleflme karfl›t› eylemlilikler bu gerçeklikte de¤erlendirilmelidir. Kat›l›mc› gruplardan devrimciler ve komünistler haricinde di¤er çevreler kapitalizmin y›k›lmas›n› de¤il kapitalist politikalar›n uygulan›fl›nda reformlar istemekteler. Bu düzlemde egemenler belli noktalarda manipülasyonlarla bu hareketleri destekliyormufl gibi görünerek küreselleflme karfl›tl›¤›n› düzen s›n›rlar› içinde tutmaya çal›fl›yorlar. Buna en iyi örneklerden bir ta-
nesi Dünya Bankas› Baflkan› James Wolfensohn’un: “Bu bizim bu lundu¤umuz duvarlar›n arkas›nda genç insanlar küreselleflmeye karfl› gösteri yap›yorlar. Derin den inan›yorum ki birço ¤u meflru sorular yönelti yor ve yeni kuflaklar›n yoksullukla savafl›m›n› benimsiyor, onlar›n tut kular›n› ve sorgulamala r›n› paylafl›yorum. E¤er dünya nüfusunun %20’si gelirin %80’ini al›yorsa bunda bir yanl›fll›k olma l›” aç›klamas›d›r. Bu anlam›yla geçen y›l kuruluflunu ilan eden ve ülkemizde de çal›flmalar›na bafllayarak kurumlaflmas›n›n ad›mlar›n› atan, de¤iflik çevreler içerisinde büyük bir heyecan ve coflku yaratan Halklar›n Uluslararas› Mücadele Ligi, küreselleflme karfl›tlar› içerisinde tutarl› ve mücadele etti¤i konular kapsam›yla hemen hemen bütün kesimleri kucaklayabilecek bir geliflim vadediyor. Zaten yaratm›fl oldu¤u etki de bundan ba¤›ms›z de¤il. ILPS’nin en büyük avantajlar›ndan birisi olarak ifade edece¤imiz ve bugün Türkiye’de gerçeklefltirilmeye çal›fl›lan yayg›n ve genifl bir demokratik kitle örgütünü çat›s› alt›na toplama hedefi, onun küreselleflme karfl›t› hareket içerisinde gelifliminin umut verdi¤ini ve küreselleflme karfl›t› hareketi olmas› gereken rotas›na sokaca¤›n› ayn› zamanda dünya halklar›n›n enternasyonal dayan›flmas›n› lay›k›nca gerçeklefltirece¤ini gösteriyor. Emperyalizm can çeki fliyor. Küreselleflme naralar›yla at koflturdu¤u dünya sahas›nda flimdilerde bu naralar›na “tterö rizmle mücadele” naralar›n› da eklemifl olmas›, sadece onun sonunu yak›nlaflt›r›yor. Bunu göre lim ve görevlerimize sar› l›p yeni bir dünya için mücadele etmede ›srarc› olal›m.
işçi-köylü 32
25
5-18 Temmuz 2002
Karadeniz’de felaketler bitmiyor “Devlete güven sele kap›ld›” Karadeniz Bölgesi’nde sel ve heyelan için tehlikeli dönemlere girildi¤i süreçte geçen senelerden bildik tecrübelerle ne olaca¤› önceden kestirilmesine ra¤men, yörede yaflayan halk normal do¤a olaylar›n› bile felaketlerle karfl›l›yor. Özellikle Adapazar› depremi ile birlikte devletin do¤al afetler karfl›s›nda ne kadar “çaresiz” duruma düfltü¤ü çal›flmalar›n a¤›r aksak halde devam etmesiyle kendini gösterirken; Karadeniz’de her y›l yaflanan ve hiçbir önlem almayan devletin yeni yeni felaketlere aralad›¤› kap› giderek aç›l›yor. Karadeniz Bölgesi’nde sel ve heyelan için tehlikeli dönemlere girildi¤i geçen senelerden bildik tecrübelerle ne olaca¤› önceden kestirilmesine ra¤men, yörede yaflayan halk normal do¤a olaylar›n› bile felaketlerle karfl›l›yor. Bilindi¤i gibi bölge, ya¤›fl›n çok s›k oldu¤u ve haziran-temmuz aylar›nda topra¤›n afl›r› suya doymas›yla beraber bu aylarda topra¤›n ya¤muru em-
medi¤i için sel ve heyelan gibi olaylar›n müsait oldu¤u bir yer. Fakat her sene tekrarlanan felaket manzaralar› geride birçok zarar› hasar› b›rakmas›na ra¤men, yetkililerce hiçbir tedbir çal›flmalar› bafllat›lm›yor. Tam tersine, her felaket sonras› belli miktarda da devletten yard›m paras› alan afetzede illerdeki belediyeler, plans›z kentleflmeyle de buna zemin haz›rlad›¤› gibi; devletin tasarruf tedbirleri alt›nda bölge müdürlüklerinin kapat›lmas› ile birlikte daha fazla içinden ç›k›lmaz bir hale bürünüyor. Çünkü sel, kurakl›k, deprem, dolu vb. do¤al afetleri önceden tahmin eden, önlem al›nmas›nda büyük pay› olan Meteoroloji, Devlet Su ‹flleri ve Köy Hizmetleri
‹ran’da deprem; 500 ölü Ortado¤u’nun kanayan yaralar›ndan biri olan ‹ran’da 22 Haziran sabah erken saatlerinde 6.3 fliddetinde bir deprem oldu. Deprem ‹ran’›n baflkenti Tahran’›n bat›s›ndaki Buin Zehra kentinde meydana geldi. Depremde emekçi halktan yüzlerce insan hayat›n› yitirirken büyük çapta maddi hasar meydana geldi. fieriat zulmünün hiç eksik olmad›¤› ‹ran topraklar›ndaki bu depremle olan yine emekçi halka oldu. Emperyalizme ve uflaklar›na ise sadece baflsa¤l›¤› dilemek düfltü. Depremin merkez üssünün Avec kasabas› oldu¤u aç›klan›rken en az 500 kiflinin hayat›n› kaybetti¤i, 2000 kiflinin yaraland›¤› ve 12 bin civar›nda insan›n ise evsiz kald›¤› belirtildi. ‹ran’›n kuzey ve bat›s›n› etkileyen deprem toplam alt› eyalette hissedildi. En büyük hasar ise Hamedan ve Gazvin eyaletlerinde meydana geldi. Buin Zehra ise depremde en çok sars›lan kent oldu. Bu kentteki enkazlardan 200 cesedin ç›kart›ld›¤› belirtildi. Avec’e ba¤l› 50 köyde ise hasarlar neredeyse %100’e var›yor. Hatta bu köylerden 6 tanesi tamamen yerle bir olmufl durumda. Y›k›lan evlerin ço¤u emekçi ve yoksul in-
sanlar›n oturdu¤u kerpiç ve kötü evlerden olufluyor. Bu da ölü say›s›n› iyice art›r›yor. Bu deprem ‹ran’da son befl y›l içindeki üçüncü büyük deprem. Hat›rlanaca¤› gibi 1997 y›l›n›n fiubat ay›nda yaflanan 5.5 büyüklü¤ündeki depremde 1 kifli yaflam›n› yitirmifl, may›s ay›ndaki 7.1 fliddetindeki depremde ise 1560 kifli ölmüfltü. Yaflanan bu depremin ard›ndan birçok emperyalist ülke depremzedelere g›da, yiyecek ve çad›r yard›m› yapt›klar›n› duyurdu. Bu tür aldatmacalarla halk›n öfkesinden kurtulmaya çal›flan emperyalistler daha önce bu ülkeye uygulad›klar› g›da ve yiyecek ambargolar›n› unutmufl gibi görünüyor. Bu yaflananlar ilk bak›flta sadece birer do¤a olay› gibi görülebilir. Ancak gerçek bu kadar basit de¤ildir. Art›k do¤al afet olmaktan öteye giden bu yaflananlar emperyalizm ve uflaklar›n›n eliyle yap›lan katliamlard›r asl›nda. Çünkü her do¤al afette evi bafl›na y›k›lan, sular alt›na gömülen emekçi halk olmaktad›r. Do¤al olan bu olaylar devletlerin çarp›k yerleflme vb. politikalar› sonucu ya da emperyalistlerin yapt›¤› nükleer denemeler sonucu ortaya ç›kmaktad›r.
gibi kurumlar›n da bölge müdürlüklerinin kapat›lmas›yla beraber bu sayd›¤›m›z çal›flmalar verilmeyecek. Bunun sonucunda da halk felaketler sonras› kendi gücüyle kendini kurtarmaya bakacak. K›sacas› her do¤al olay› bile emekçilere felaket olarak yans›tan devlet, icraatlar›yla halk› selde de¤il uygulamalar›nda felakete sürüklemeye devam ediyor. Bunun yan›s›ra alt yap› yetersizli¤i ile de “ödenek yok” diyerek bütçeden para ay›rmad›¤› yerler daha çok zarara-ziyana u¤ruyor. ‹flte tüm bu sayd›klar›m›z ile do¤a olaylar› nas›l felakete dönüfltürülüyor görmüfl olduk. Karadeniz Bölgesi’nde ve özellikle afl›r› ya¤an ya¤mur sonucu Samsun’un Bafra ve Terme, Alaçam ilçeleri, Ordu’da Fatsa, Giresun’da Ya¤l›dere ve Dereli, Sinop’ta Ayanc›k ilçelerinde yo¤un hasarlar olufltu. Aral›ks›z süren 8 saatlik ya¤mur sonucunda birçok mahallede ev ve iflyerlerini sular bast›, yollar trafi¤e kapand›. Bafra’n›n Karpuzlu ve Kar›ncal› köylerindeki 500 dönüm arazi sular alt›nda kald›. 10 büyük bafl hayvan telef oldu. Terme’de Afla¤› ve Yukar› Köy buca¤› ile Çardak Köyü’ndeki çeltik tarlalar›n› su bast›. Rize’nin Çaml›hemflin’deki sel nedeniyle Ayder Karayolu 4 gün ulafl›ma kapan›rken, yaflanan felaketlerde bir de can kayb› oldu. Ordu’nun Ulubey ilçesinde Refahiye köyünde sele kap›lan 41 yafl›nda bir kad›n bo¤uldu. Çok say›da elektrik dire¤inin devrilmesiyle zor
anlar yaflan›rken, özellikle üreticilerin ürünlerinin telef olmas› maddi s›k›nt›lara yol açt›. Bu kara tablodan sonra her zamanki gibi hasar tespit çal›flmalar› yap›larak arta kalanlar saptand›. ‹çiflleri Bakan› Rüfltü Kaz›m Yücelen de Giresun’a gelerek halk›n yan›nda olduklar›n›n görüntüsünü vermeye çal›flt›. Yücelen, afetlerin yaras›n› el birli¤iyle saracaklar›n› çamur deryas› içindeki halka utanmazca söylerken, felaketlerin devletten de¤il “takdiri ilahi” oldu¤unu da inançlar› kullanarak yan›ltmaya çal›flt›. Böylece devleti hedef etmekten kurtarmaya çal›flan Yücelen, görevinin sonunda “devlete olan inançlar›n› yitirmedi¤i için” yöre insan›na teflekkür etmekten de geri durmad›. Oysa ki Yücelen ne kadar konuflsa da, devlete olan inanc› sel al›p götürmüfltü bir kere...
26
5-18 Temmuz 2002
işçi-köylü 32
Ankara TKM’den coflkulu piknik Ankara : Tohum Kültür Merkezi Ankara fiubesi 30 Haziran 2002 tarihinde bir piknik yaparak kitlelerle bulufltu. Saat 12:30’da piknik alan›na gelen kitle ilk önce hep beraber masalar› birlefltirerek ortak bir kahvalt› yapt›. Sofralar›n ortak haz›rlanmas› ve birlikte yemeklerin yenmesi insanlar› birbirine daha çok yaklaflt›rd›. Ard›ndan TKM’nin haz›rlad›¤› program çerçevesinde etkinli¤e
kal›k sayg› duruflu yap›ld›. TKM ad›na sunucu arkadafl›n TKM’yi anlatan k›sa konuflmas›n›n ard›ndan gazetemiz Ankara irtibat bürosu çal›flan› Betül K›l›çaslan bir konuflma yapt›. K›l›çaslan konuflmas›nda “iin san olarak hepimiz dev letin sald›r›lar› ile karfl› karfl›yay›z. Önceden sa dece kendisine y›lan do kunan insan harekete geçiyordu. Bugün ise sald›r›lar›n dokunmad› ¤› hiç kimse yok ” dedi.
geçildi. ‹lk olarak tüm devrim ve komünizm flehitleri ad›na bir daki-
Bu sald›r›lar›n dünyan›n her yerinde yafland›¤›n› söyleyen K›l›çaslan
Banaz’da Pir Sultan Abdal flenli¤i 23-24 Haziran 2002 tarihlerinde Sivas Y›ld›zeli, Banaz köyünde düzenlenen Pir Sultan Abdal fienliklerini bu y›l Pir Sultan Abdal 2 Temmuz Kültür ve E¤itim Vakf› ve Kültür Bakanl›¤› organize etti. Çeflitli DKÖ, parti ve kurumlar›n kat›l›m›yla gerçekleflen flenli¤in ilk günü sahne alan Grup fiimal’in ard›ndan Pir Sultan Abdal 2 Temmuz Kültür ve E¤itim Vakf› Ankara fiubesi Semah Ekibi sergiledikleri semahla büyük ilgi toplad›. Semah gösterilerinin ard›ndan sahne alan Tol-
ga Sa¤ türkülerine bafllamadan önce yeni katliamlar›n yaflanmamas› için birlik-beraberlik ça¤r›s› yapt›. Ayn› gün sahne alan Ali Ekber Eren ise bu y›l flenliklere ilk kez kat›ld›¤›n› ve bunun kendisi ve ilk kat›lanlar için bir eksiklik oldu¤unu belirtip, Sivas’›n ba¤r›nda yetiflen ve Sivas’ta yak›larak katledilen Hasret Gültekin, Nesimi Çimen, Muhlis Akarsu’yu anarak Pir Sultanca türküler okudu. Etkinliklere Ekrem Ataer, Mazlum Çimen, Servet Kocakaya, R›za As-
“Afganistan’da, Filistin’de katledilen asl›nda bizim de insanl›¤›m›zd›r” dedikten sonra hapishanelerde yaflanan tecrit ve iflkence terörüne de dikkat çekerek herkesi örgütlü mücadeleye dahil olmaya ça¤›rd›. Ard›ndan sözü alan Aç›l›m Hukuk Bürosu avukatlar›ndan Av.Filiz Kalayc› da hapishanelerdeki sald›r›lara de¤indi. Bunlar›n d›flar›dan ayr› ele al›namayaca¤›n›, emekçilere yönelik sald›r›lar›n F tipi sürecinden ba¤›ms›z olmad›¤›n› belirterek bir buçuk y›ld›r süren “b tecrit boyunca biz bu sald›r›lar› en yak›ndan yaflad›k. fiu an hapisha nelerde sessiz bir 盤l›k var. Bu 盤l›¤› herkesin duymas› gerekir ” dedi ve flu an F tipi hapishanelerin içinde bulundu¤u koflullardan bahsetti. Konuflmalar›n ard›ndan Can fienli¤i oyuncular› haz›rlad›klar› k›sa bir oyunu kitle için oynad›lar. Ezenlerin er yada geç umut, sevgi ve özgürlük sevdal›lar› ta-
lando¤an, Yasemin Göksu, P›nar Ayd›nlar, Ertu¤rul Do¤an, Ülkü Demirel, Cevahir Canpolat, ‹smail fiimflek, Cemal Karakufl, Ali Bafltu¤, R› za K›l›ç, Metin Y›lmaz, Kas›m Aslan ve Ersin Bulut da kat›ld›. Köye gelen misafirler için kurban kesip cem töreni düzenleyen Banaz köylüleriyse misafirlerini en iyi flekilde a¤›rlayarak gelecek y›l daha fazla kat›l›m umutlar›n› dile getirdiler. Sivas Cumhuriyet Üniversitesi’nden devrimci-demokrat ö¤renciler de flenli¤e kat›larak sohbet ve dinletileriyle Pir Sultan’› sahiplendi-
raf›ndan altedilece¤ini anlatan oyun ilgiyle izlendi. Bunun ard›ndan müzik dinletisine geçildi. TKM sinema birimi çal›flan› Ozan Uzuno¤ lu ’nun haz›rlad›¤› müzik dinletisi coflkuyu daha da art›rd›. Ard›ndan Serhat Tunç Ar›can sahneye ç›karak türküleri ile kitleyi halaylara kald›rd›. Türkülerin ard›ndan programa ö¤len yeme¤i yenilmesi için ara verildi. Ortak bir flekilde haz›rlanan yeme¤in yenmesinin ard›ndan insanlar voleybol, mendil kapmaca gibi oyunlar oynad›lar. Program›n ikinci k›sm›nda TKM fliir grubu bir fliir ler. Halk›n ilgi ve be¤enisinin oldu¤u yerlerde boy göstererek bir yandan onlar›n yan›nda görünmeye çal›flan, bir yandan halka korku ve endifle veren jandarma, arama ve kimlik kontrolleriyle kat›lanlar› rahats›z etti. Geçen y›l PSAKD’ce organize edilen flenli¤e PSAKD ve flubelerinin gelmeyifli kat›l›m› düflürürken vakf›n organize etti¤i bu y›l ki flenliklerde coflku da daha azd›. Yap›lan konuflmalarda bir yandan Osmanl›’n›n zulmüne baflkald›ran Pir Sultan’a övgüler ya¤d›r›l›rken yaman bir çeliflkidir ki, Sivas’› yak-
dinletisi verdi. Proletarya Partisi’ni anlatan fliir be¤eniyle dinlendi. Daha sonra Sultan anan›n o¤lu Özgür Kemal Karabulut için yazd›¤› fliir okundu. fiiirlerin okunmas›n›n ard›ndan Günefle Türkü sahneye ç›kt› ve dinletilerini 1996 ölüm Oruçlar› için yaz›lan bir parça ile bafllatt›. Halaylar›n çekildi¤i dinleti ‹brahim Kaypakkaya için yaz›lan parçan›n hep birlikte söylenmesinin ard›ndan sona erdi. Bu parça ile birlikDevrim flehitleri te “D ölümsüzdür ” slogan›n›n at›ld›¤› piknikte ayr›ca Ankara YDG’nin de mesaj› okundu. t›ran, yakan günümüz Osmanl› zihniyeti temsilcilerine teflekkür nameleri s›raland›. fiunu hiçbir güç de¤ifltiremez ki; dün katliamlar› yapanlar bugün ikiyüzlüce protokollerde yerlerini alsalar da bu onlar›n katliamc› yüzünü gözlemez aksine
ikiyüzlülükleri
deflifre eder. Bir daha ki y›l daha nitelikli etkinlikler için tüm devrimci komünist ayd›n ve ilericiler flenliklerde yerini almal› ve flenliklerin içeri¤inin
boflalt›lmas›na
izin vermemelidir.
işçi-köylü 32
27
5-18 Temmuz 2002
4. Geleneksel Halk Oyunları Şenliği yapıldı
Bir motiftir Anadolu; türküleriyle, efsaneleriyle, yaflam›yla, eme¤iyle, ac›s›yla, öfkesiyle. ‹flte bu motifi her ça¤a tafl›man›n bir arac›d›r halk oyunlar›. Ad› üstünde halk›n oyunudur. Yani halk›n hayat›n› anlat›r. Ege’de yi¤itli¤i, efeli¤i, Trakya’da, nefleyi, cilveyi, Dersim’de isyan›, Ad›yaman’da eme¤i, üretimi anlat›r. Anadolu’nun dört bir yan›ndan k›sacas› insan› anlat›r. Günümüzde unutturulmaya ve burjuvazinin kar arac› olarak kullan›lmaya çal›fl›lan halk oyunlar›, bilet ücreti el yakan miktarlarda sergilenerek burjuvazinin yani kültürün yozlaflt›r›lmas›n›n hizmetine sokuluyor. Sistemin yozlaflt›rma çabalar›na karfl›n devrimci ve demokratlar birçok kurumda gençlere, çocuklara halk›n esas kültürü
olan folklorun bir parças› olan halk oyunlar› ö¤retiliyor ve yine bu gençler halktan ö¤rendiklerini halka sunuyor-
lar. Büyük bir emek, büyük bir özveri ve halk›n de¤erle-
Kartal TKM’de Tanya oyunu sergilendi Kartal : Tohum Kültür Merkezi Kartal fiubesi’nde Beksav’a ba¤l› Tiyatro ‹mge ’nin haz›rlad›¤› tek kiflilik oyun haline getirilen Naz›m Hikmet’in Tanya adl› fliiri, 29 Haziran Cumartesi günü saat 15:00’te sergilendi. Yaklafl›k 70 kiflinin seyretti¤i oyunda 18 yafl›nda genç komünist Tanya’n›n düflman taraf›ndan nas›l yakaland›¤›, gördü¤ü iflkenceler karfl›s›ndaki direngenli¤inin anlat›ld›¤›, Tanya’yla çocukluk dönemine gidip, ayn› duygular› hissettirecek ve as›l›fl› ile içimizde s›n›f kinini harland›ran oyunda “biz 200 milyonuz, 200 milyon as›l›r m›” diye soran ve K›z›l Ordusu’na olan güveni ile o genç, o direngen ruhlu Tanya bizlere mücadelenin önemini bir kez daha ö¤retti. As›l›fl› esnas›nda Partizan marfl›yla ölümsüzlü¤e ad›m›n› atan Tanya, seyircinin yo¤un alk›fl›na neden oldu. Oyunun ak›c› olmas›, ilgiyle izlenmesi ve 96 Ölüm Orucu direniflçilerinden Eyüphan Baflar’›n oyuncuya çiçek vermesiyle duygular›n ayakland›¤› ana tan›k olundu.
rini kirletmemeye harcanan özen ile. ‹flte bu çabalar›n içerisinde olan kurumlardan biri de Tohum Kültür Merkezi. Y›llard›r bu alanda yürüttü¤ü çal›flmalarla çok güzel organizasyonlara imzas›n› att› ve bu y›l Geleneksel Halk Oyunlar› fienli¤inin 4.sünü organize etti. Büyük bir ilgi gören flenli¤e dokuz kurum kat›ld›. 30 Haziran 2002 tarihinde gerçeklefltirilen flenlik saat 15:00’de bafllad›. fienlikte sahneyi ilk olarak Tohum Kültür Merkezi
Bitlis Yöresi ekibi ald›. Daha sonra s›ras›yla Kayseri Sar›zlar Derne¤i Artvin Yöresi, Tohum Kültür
Merkezi Kartal fiubesi Çocuk Ekibi Diyarbak›r Yöresi, Yüz Çiçek Açs›n Kültür Merkezi Ad› yaman Yöresi, Divri¤i Kültür Derne¤i Van Yöresi, Ba¤c›lar Kültür Sanat Merkezi Antep Yö resi, Yüz Çiçek Açs›n Kültür Merkezi Artvin Yöresi, To hum Kültür Merkezi Trakya Yö resi, Pir Sultan Abdal Ümraniye fiubesi Diyarbak›r Yöresi, Tunceliler Derne ¤i, fiahintepe Çocuk Ekibi Artivin Yöresi, Tunceliler Derne¤i fiahintepe fiubesi Van Yöresi, Tohum Kültür Merkezi, Ad›ya man, Artvin Yöresi ve Kafkas gösterileriyle devam etti. Yaklafl›k dört saat süren flenlikte tüm kurumlar›n özenle haz›rland›klar› ve halk oyunlar›na büyük bir emek harcad›klar›, sunduklar› gösterilerden çok net olarak belliydi. Kurumlar tatl› bir rekabet ile izleyiciye en güzelini sunma çabas›ndayd›lar. Ve gerçekten de bunu baflard›lar. Gösterilerin son bulmas›n›n ard›ndan ise Tohum Kültür Merkezi Yöneticisi Sevim Kalman tüm halk oyunlar› ekiplerinin ekip bafllar›n› sahneye davet ederek teflekkür ve baflar›lar dileyen kartlar› verdi.
28
5-18 Temmuz 2002
işçi-köylü 32
Yoldaşlık duygusu daha bir anlam kazanıyordu seninle*
unalt›c› temmuz s›ca¤›nda, t›k›fl t›k›fl otobüs de hiç çekilmiyordu do¤rusu. Bunald›¤›mdan bir an evvel otobüsten inmek istiyordum. Yan›mdaki birine saati sordum. Randevu saatine de epey vard›. ‹nece¤im duraktan çok önce otobüsten indim ve yavafl yavafl yürümeye bafllad›m. Partideki son geliflmeler ve yapacaklar›m›za iliflkin binbir düflünce geçiyordu akl›mdan. Düflünceli ve dalg›n bir flekilde yürürken gözüm birden yolun kenar›ndaki parka iliflti. Bir y›ld›r onlarca kez geçtim otobüsle bu park›n yan›ndan. Ancak bir y›ld›r ilk kez yürüyerek geçiyordum. Park›n içine girip bir banka çöküverdim. S›k›fl›k trafikte a¤›r a¤›r giden otobüsün kalabal›kl›¤›yla, s›cak havan›n üzerime yükledi¤i a¤›rl›k ve bunalt› karfl›s›nda parktaki a¤açlar›n gölgesi ve serinlik ne kadar da rahatlat›yordu insan›. Bu park, geçen ne varsa
B
ald› götürdü. Akl›ma seni getirdi. Evet, b u
bizdeki heyecan ve coflku yerini karamsarl›¤a ve pani¤e b›rakmaya bafllad›. Acaba randevu yerini mi kar›flt›rm›flt›k? Hay›r kesinlikle buras›yd›. Yine de oturdu¤umuz yere yak›n bir yerde bulunan s›kça kulland›¤›m›z bir randevu yerine kofltum. Orada da yoktun. Geri döndüm. Hala gelmemifltin. Yoldafl›n gözleri dolmufl, iç çekip duruyordu. Bir süre hiç konuflmad›k. Akl›m›zdan geçeni söylemeye dilimiz varm›yordu. Neredeyse 4 5
li bir hoflbeflten sonra radyoyu açt›k. Neden gelir gelmez radyoyu aç›p haberleri dinlemek istedi¤imizi merak ettikleri herhallerinden belli oluyordu ev sahiplerinin. Ancak bize hiçbirfley sormad›lar. Sahi o anda sorsalard› ne diyecektik? Bir yoldafl randevusuna gelmedi de nedenini haberlerden ö¤renece¤iz öyle mi? Beynimizi kemiren flüphe e¤er gerçekse onlar aç›s›ndan haber de¤eri tafl›yaca¤›na flüphe yoktu. E¤er haberlerde istemedi¤imiz ama olabilirli¤i yüksek olan haber yer almazsa demek ki flüphelerimiz bofltu. ‹flte haberleri dinle-
park seninle son randevu yerimizdi. Benim flimdi oturdu¤um bankta bir y›l önce oturmufl, seni beklemifltik. Randevulaflt›¤›m›z son yer... Randevulaflt›¤›m›z ama senin gelmedi¤in yer... 93 Temmuz’unun 13’ü, saat akflam 7’ye geliyor. Bir yoldaflla eylem yerinin son keflfinden sonra ayr›ld›m. Ve saat 7’ye vard›¤›nda randevu yerine ulaflm›flt›m. Bir yoldafl bekliyordu. Birlikte seni beklemeye koyulduk. Saat akflam 7 Bizde heyecan ve coflku bir arada. Yüre¤imiz kab›na s›¤m›yordu. Nas›l s›¤sayd› ki. Partimiz yeni bir döneme girmiflti. Ve bu yeni dönemi müjdeleyecektik halk›m›za. Bir süre yoldafl›n ve bizim grubun eylem yerlerine iliflkin son kefliflerimiz, planlar›m›z üzerine son bir kez konufltuk. Vakit ilerliyordu. Saat 7’yi 5 geçiyor. Saat 7’yi 10 geçiyor... Saat 7’yi 15 geçiyor... Dakikalar ilerledikçe
dakika bekledik. Sen gelmemifltin... Eylem gruplar›ndaki di¤er yoldafllar›n randevular›na yan›mdaki yoldaflla birlikte gittik. Durumu anlatt›k, di¤er yoldafllara. Eylemler zorunlu olarak iptal. Birlikte epey yürüdük. Hepimiz randevuya neden gelmedi¤ine iliflkin yorumlarda bulunuyorduk, ancak hiç birimiz beynimizi kemiren “acaba...”y› dile getiremiyorduk. Sanki akl›m›za gelenleri söylersek, akl›m›za gelenlerin gerçek olaca¤›ndan korkuyorduk. Ve akl›m›zdan geçti¤i için suçlu biz olacakm›fl›z gibi geliyordu belki de. Her ne kadar gelmemene yönelik iyimser yorumlar yap›yor olsak da yorumlar›m›z kendimize de pek inand›r›c› gelmiyordu. Çünkü randevu, s›radan bir randevu de¤ildi: Yoldafllardan biri bir öneri de bulundu: “Bir an evvel bir yere gidelim de haberleri kaç›rmayal›m.” Bu öneri üzerine yak›nlardaki bir taraftar›n evine gittik. Evdekilerle k›sa süre-
mekteki amac›m›z bu, akl›m›zdaki flüpheleri gidermekti. Ya flüphemiz bofl ç›kmazsa? Bunu düflünmek bile ac› veriyordu. Nihayet haberler bafllam›flt›. Herkes pür dikkat bir flekilde haberleri dinlemeye bafllad›. Sonunda bizim dile getirmekten çekindi¤imiz beynimizi kemiren “acaba...”y› spiker so¤uk sesiyle okuyordu: “Fikirtepe’de bir hücre evinde meydana gelen patlama sonucu yaralanan bir terörist kald›r›ld›¤› hastanede öldü.” Böyle bafllay›p gidiyordu haber. Herkes sustu. Ne yapmal›yd›k, ne demeliydik birbirimize? Herkes bafl›n› önüne e¤mifl bir noktaya bofl bofl bak›yordu. Yürekler buruk, gözler dolu, iç çekmeler, zoraki yutkunmalar... Bundan sonra ne yapmal›yd›k? Bunu düflünmeye çal›fl›yorum. Olmuyor. Seninle tan›flt›¤›m›z günden bugüne sevinçleriyle, üzüntüleriyle bafl›m›zdan geçenler geliyor gözümün önüne...
..... Birlik oldu¤u haberi geliyordu, sa¤dan soldan. K›fl boyunca s›k s›k duydu¤um için bu tür haberleri, yine asparagas haberler diye pek ciddiye almam›flt›m aç›kças›. K›sa bir süre sonra birlik haberinin gerçek oldu¤u anlafl›ld›. Çok geçmeden Konferans kesiminin gençli¤inden bir randevu ulaflt› elime. Randevu flifreliydi. Randevu yerine gitti¤imde görüflece¤im kiflileri tan›makta hiç zorluk çekmedim. Çünkü gelenlerden birini önceden görmüfltüm. Bir de sen vard›n. Seninle ilk kez tan›fl›yorduk. Randevu resmi bir görüflmeden çok bir ön tan›flma ve geliflmelerden karfl›l›kl› haberdar olma fleklindeydi. Üzerinde yo¤unlaflt›¤›m›z iki konu vard›. Biri birlik, ikincisi Konferansç› kesimin gençli¤inde yak›n zamanda ortaya ç›kan hizip. O dönem birli¤in nas›l gerçekleflti¤ine yönelik ne net bir haber ne de bir belge sözkonusuydu. Daha çok söylentiler dolafl›yordu. Birlik bizim tarafta özellikle k›rsal alan d›fl›nda beklenmedik bir olay olarak karfl›land›. (...) O gün ilk önce birli¤in nas›l gerçekleflti¤ine yönelik bildiklerinizi anlatm›flt›n›z. Bir de birlik tutanaklar›n› alm›flt›m, senden. (...) Konufltu¤umuz ikinci konu, o dönem bafl›n›z› a¤r›tan hizip sorunuydu. Hizibin neden, nas›l ç›kt›¤›n›, hangi düflünceleri savundu¤undan bahsederken söz GB üyeli¤inin k›staslar› konusuna gelmiflti. Bir GB üyesi verilen her türlü görevi kabul etmeliydi, o gün söyledi¤in deyimle “da¤ desen da¤, ba¤ dersen ba¤”, hizibin bafl›n› çekenler bunu kabul etmiyorlard›. Nedeni konusunda “aç›kças› k›ra gitmek zor geliyor onlara” demifltin. ‹flte o an birden a¤z›mdan düflünülmemifl, daha
işçi-köylü 32 sonra beni sordu¤uma utand›racak bir soru ç›kt›: “Ya GK üyeleri k›ra gidecek mi?” koro halinde yan›t geldi. “Herhalde yani.” Benimki de soru muydu? Ya da bana bu soruyu sorduran neydi? Bir olgu iki karfl›t an› ba¤r›nda toplar, mutlak hiçbirfley yoktur fleklinde laflar› kitabi konuflmalarda her zaman kullansam da befl y›ll›k ayr›l›¤›n beynimin bir kenar›nda b›rakt›¤› korkak (!) oportünist (!) konferansç›lara yönelik önyarg› tortusundan baflka ne olabilirdi bana bu i¤nelemeye yönelik soruyu sorduran. “Öyle hazin bir ça¤da yafl›yoruz ki yarg›lar› ortadan kald›rmak atomu parçalamaktan zordur”. Ne kadar da do¤ru bir söz. Ancak enginleri fethetme cesaretine sahip olundu¤unda önyarg›lar› da parçalamak zor olmasa gerek. Yoksa ufkumuz enginlerden çok, dar dünyam›zla s›n›rl› oldu¤u için midir nedir, bir türlü kurtulam›yoruz beynimizi saran bu önyarg› zincirinden. Ama fluras› bir gerçek, birlikten sonra önyarg›lardan s›yr›lmay› baflaran belki de tek biz olduk, yani gençlik. Düflünüyorum da, birilerinin aksine küçük hesaplar› bir kenara b›rak›p, mücadelenin istemlerine yönelik görece genifl ufkumuz do¤rultusunda omuz omuza at›ld›¤›m›z ve harland›¤›m›z kavgan›n s›cakl›¤›ndan baflka birfley de¤ildi, önyarg› zincirini eriten. Öne at›l›p yan›bafl›ndakine s›k›lan kurfluna gö¤sünü siper edebiliyor mu insan; yan›bafl›ndakiyle birlikteli¤ini kafa-kol iliflkilerinden çok yanl›fllara karfl› do¤rulara birlikte sahip ç›kma temelinde perçinleyebiliyor mu? Zorluklar› üzerine al›p, kolay› yan›ndakine b›rakabiliyor mu, ya da böbürlenme kibir yerini mütevazili¤e terk edebiliyor mu; radikalizm birilerinin özlerini gizlemek için a¤z›na sak›z olmaktan ç›k›p, özü sözü bir olanlar›n prati¤i haline gelebiliyor mu?... ‹flte ben baflta sende ve senin gibi yoldafllarda bunlar› gördüm, yaflad›m. Böylesi bir ortamdan baflka nerede kazanabilirsin s›cak yoldafll›k ilifl-
5-18 Temmuz 2002
29 kilerini, güveni; nerede k›rabilirsin önyarg› zincirini? Yoksa tarlan›n ucundan ötesini göremeyen herfleyi kendileriyle bafllat›p kendileriyle bitiren, kendisini dünyan›n merkezi sanan kafalar›n gelifltirdi¤i güvensizlik ortam›nda, siyasetin yerini dedikoduya, abart›ya b›rakt›¤› bir ortamda m›? Ama olmuyor iflte. Olmad›¤›n› her geçen gün gösteriyor. Böylesi ortamlar önyarg›lar› k›ram›yor ama k›r›lmayan önyarg›lar yarat›lan birçok de¤eri k›r›p, parçalayabiliyor. Yeni tan›fld›¤›m›z yoldafllar içinde en çabuk seninle kaynaflm›flt›k. Aç›ksözlülü¤ün, mütevazili¤in, sadeli¤in, espirilili¤in çok çabuk yak›nlaflt›r›yordu insan› kendine. Espirilili¤in dedim de akl›ma geldi. Hani bir dönem liselilerle s›k görüflüyordun da “bizim ‘s›palar’la görüfltüm, hepsinin akl› bir kar›fl havada” diyordun ya merak etme dün akl› bir kar›fl havada olan gençler flimdi “baflkan”lar›n›n yolunda omuzlad›lar mücadeleyi, yükseltiyorlar devretti¤in bayra¤›. Ha unutmadan. Senin çocuklardan Eyüp vard› ya. Eskiflehir gençli¤inden. Bir kaza sonucu flehit verdik, k›rsalda. Yeni ö¤rendim, üzüldüm. K›rsalda herkesin moral kayna¤› oldu¤unu söylüyorlard›. Bir de son geliflmelerde, iradeden yana tav›r koyduktan sonra tart›fl›yorlarm›fl di¤er yoldafllarla “gençli¤in tavr› ne olur” diye. Bizimki “ben gençli¤i bilirim kesin iradeden yana tav›r koyarlar” diyormufl. ‹ddiaya bile girmifller. Bizim tavr›m›zdan haberdar olunca da “ben demedim mi” diye tak›l›yormufl di¤er yoldafllar›na. Senin gibi, senin direngen tavr›nla karfl›lam›fl ölümü... Birden akl›ma geliyor, gülüyorum. Toplant›lar›n vazgeçilmez tutanakç›s›yd›n. Bir toplant›da partinin eksikliklerine ve nedenlerine yönelik görüfl belirtiyordum. Sen de tutana¤a geçiriyordun. fiu anda tam hat›rlam›yorum ama galiba “flöyle flöyle olmufl olsa, neyse parti ca-
n›m› yesin” demifltim. Sense yaza yaza sadece son k›sm› yazm›flt›n. Okuduk: “Parti can›m› yesin”, Gülmüfl az tak›lmam›flt›k sana. Paylaflt›¤›m›z günler belli belirsiz geçerken gözümün önünden en fazla da son günlerimiz yer etmiflti beynimde. Konferans için k›rsala yola ç›k›fl›n›z bir ay› geçmiflti. Neden hala ses seda yoktu? Bu, olumsuzlu¤un bir iflareti miydi acaba, diye düflünürken normal bir randevumda hiç beklemedi¤im anda senin gelmifl oldu¤unu ö¤rendim. Yak›nda bir yerde oturmufl bizi bekliyordun. K›rsal seni esmerlefltirmiflti. Konferans›n kazas›z belas›z bitmifl oldu¤unu müjdeliyordun. Bense düzensiz bir flekilde akl›ma gelen ne varsa daha birincisinin yan›t›n› tam almadan di¤erini soruyordum. fiu konuda ne karar ç›kt›, nas›l geçti, bunu gördün mü, neden geciktiniz?... diye uzay›p gidiyordu sorular. Bir de k›ra giderken orada kalmaya göre ayarlam›flt›n kendini, ama burada görevlendirilmifltin. Sevinmifltim, yan›bafl›m›zda olmana. Gelir gelmez OPK’n›n duyurulmas›na yönelik kampanyan›n haz›rl›klar›na bafllam›flt›k bile. (...) Ayr›lma vakti gelmiflti. Sen önceki bir dikkatsizli¤imize k›zm›fl, “bir ifli beceremediniz” demifltin. Biz de sana esprili bir flekilde “aman dikkat et, sana da birfley olmas›n, bu malzemeler u¤ursuz galiba” diye tak›lm›flt›k. “Haydi hoflçakal›n.” Tekrar tekrar “Aman dikkat et.” Ayr›ld›k ve bir daha görüflemedik. Bir gün sonra Temmuz’un 13’ünde bekled i k se-
‹lan Ölüm 盤l›klar›n› aflarak geldik bugünlere yar›nlar› bugünden kurmak için Sevdalara tutunarak geldik bugünlere A¤lamas›n bebelerimiz diye Kan, gözyafl›, iflkence, ölüm, zindan Açl›k, yoksulluk yaflayarak geldik Bugünlere ki bebelerimizin gülüflleri bitmesin diye... 13 Temmuz 1993 günü Konferans› selamlamak için yapt›¤› bomban›n elinde patlamas›yla yaralanan M. Ali Çak›ro¤lu o saatlerde polisler taraf›ndan iflkence ile katledildi. Komünist Gençlik önderi M. Ali Çak›ro¤lu’nu 9. ölüm y›ldönümünde sayg›yla an›yoruz. Unutmak ihanettir. Çak›ro¤lu ailesi
ni. Ama gelmedin... Kafam›zda sen vard›n o gün ayr›ld›¤›m›zda parktan. Ve flimdi bir y›l sonra yine s›cak bir temmuz günü ayr›l›yorum bu parktan ve yine sen vars›n kafam›zda. Ama bir de partideki son geliflmeler. Ne kadar çok isterdim bugün de yan› bafl›m›zda olman›. Birlikte gö¤üsleseydik bugünkü zorluklar›. Göçüp giderken bu dünyadan yoldafllar›n›n benli¤inde derin izler b›rakt›n. Çünkü yoldafll›k dejenere edilmifl bir kavram olmaktan ç›k›p daha bir anlam kazan›yordu seninle... Can yoldafl›m, an›n komünist gençli¤in mücadelesinde rehber olsun... Can yoldafllar›ndan biri * Bu yaz› 13 Temmuz 1993 tari-
hinde ‹stanbul Fikirtepe’de bomba yap›m› s›ras›nda flehit düflen M.Ali Çak›ro¤lu’nun birinci ölüm y›ldönümünde 10 Temmuz 2001’de Tokat’ta çat›flmada flehit düflen Murat Deniz taraf›ndan kaleme al›nm›flt›r. Her iki yoldafl›n da ölüm y›ldönümleri vesilesiyle yoldafll›k duygusunu flehitlerimizin kendi anlat›mlar›ndan aktarmak istedik.
Murat Deniz
30
5-18 Temmuz 2002
‹flçi-köylü’den FAfi‹ZM‹N SOLUK ALIfiI YA DA TOPLUMSAL B‹R H‹STER‹ ! Son bir ayd›r tüm dünyada oldu¤u gibi ülkemizde de Dünya Kupas› nedeniyle futbolla yat›p, futbolla kalkar olduk. Üstelik bu dünya kupas›nda Türk milli tak›m›n›n gösterdi¤i performans, futbola ilgili ilgisiz pek çok kesimi konuyla ilgilenmeye mecbur k›ld›. Futbol ç›lg›nl›¤› bir salg›n fleklinde tüm toplumu sararak toplumsal bir histeriye dönüfltü. Bu durum, “basit bir 22 kiflilik oyun, çimler veya meflin toptan” ibaret olarak ifade edilemez. Tam aksine bunlar›n üzerinden özellikle 1980 sonras› ve 1990’larda Türk hakim s›n›flar›n›n infla ettikleri bir milliyetçilikten ve flovenizmden bahsedilebilir. Ancak buna geçmeden önce baz› noktalara vurgu yapmak gerekmektedir. Futbol kapitalizmin kar h›rs›yla birlikte bir spor olmaktan ç›k›p, “hatta bu dünya kupas›yla birlikte de görüldü¤ü gibi bafll›ca stratejik kapitalist araçlardan biriymiflçesine kendini gösteren, uzun süre küçümsenmifl bir ekonomik sektör” (Patr›ck Vassort) halini alm›fl durumda. Oynanan maçlarda saha kenarlar›ndaki ilanlar da adeta bunun resmini çekiyor. Emperyalizmin sembolleflmifl çok uluslu flirketleri bu “görsel flölende” yerlerini alm›flt›. Mc Donalds, Pepsi, Coco Cola, Adidas ve gözlerimize ve bilinçalt›m›za yerlefltirilircesine yahoo.com. Futbol endüstrisinin bu gerçekli¤i “ç›lg›nca sevinmeden” önce durup bir düflünmemizi de beraberinde getiriyor. Patr›ck Vassort’un “Onmilyonlarca kifliyi mest eden böylesine güzel bir gösterinin arka plan›, genellikle mafyavari bir
çirkef kuyusundan baflka bir fley de¤il” olarak ifade etti¤i bu endüstri özellikle geri b›rakt›r›lm›fl ülkelerde bilinçli bir flekilde desteklenerek kitlelerin pasiflefltirilmesinin, apolitiklefltirilmesinin bir arac› olarak da kullan›l›yor. Futbol’un özellikle Brezilya, Arjantin ve bugünlerde Türkiye’de vb. yayg›n ve “popüler” bir spor dal› olarak yaflam bulmas› sebepsiz de¤il. Dikkat edilirse sayd›¤›m›z bu ülkelerde son dönemde IMF programlar›n›n uygulanmas› ve program sonucundad›r ki Arjantin ekonomisinin çökmesi ve halk›n›n fare yiyerek “yaflam›n›” sürdürmesi, yine dünya flampiyonu Brezilya’n›n ekonomisinin çökme noktas›na gelmesi, dünya üçüncüsü Türkiye halk›n›n ise yaflanan ekonomik krizlerle birlikte iyiden iyiye yoksullaflmas› ve patlama noktas›na gelmesindeki “flafl›rt›c› benzerlik” olarak gözden kaçmayacak gibi… Futbol ülkemizde s›kça bilinen bir söylemle “ne sa¤c›y›m ne solcu, futbolcuyum futbolcu” eflli¤inde hakim s›n›flar taraf›ndan yarat›lmaya çal›fl›lan depolitizasyonla birlikte özellikle halk kitlelerinin daha fazla sömürülmesinin bir arac› haline de getirildi. Bir sektör olmas› bir yana örne¤in “flifreli” yay›nlarla birlikte; Uzanlar›n “Tele ON’u, Erol Aksoy’un “Cine 5”i ve Çukurova Holding-MHP iflbirli¤inin “DigiTürk”ü bu alandaki rekabetin ve pazar paylafl›m›n›n adlar› oldu. Ancak Dünya Kupas› maçlar› devlet tekeli TRT arac›l›¤›yla bilinçli olarak mümkün oldu¤unca genifl kitleye ulaflt›r›ld›. Ve görülüyor ki amaçlanan da büyük oranda baflar›ld›. Bütün Türkiye bir ay boyunca futbolla yat›p
futbolla kalkt›. Futbolun ülkemizde geldi¤i aflamaya ve kitlelerin apolitiklefltirilmesine ek olarak, ayn› apolitik kitlenin gelirlerinden milyarlarca dolarl›k de¤erin yine hakim s›n›flar›n kasalar›na gitmesinin bir arac› olarak da iyi kullan›lmaktad›r. Yani dünyada oldu¤u gibi ülkemizde de futbol hakim s›n›flar taraf›ndan kar getiren ve sömürülerinin devam ettirildi¤i bir sektör olarak kullan›lmaktad›r. Örne¤in Avrupa’da baflar›lar kazanan, “güzide kulübümüz(!)” Galatasaray flirketleflerek; Befliktafl kulübüyle birlikte 20 fiubat 2002’de ‹stanbul borsas›na girmifltir. Ödenmifl sermayesi 2,035 trilyon TL olarak görülen “Galatasaray Sportif S›nai ve Ticari Yat›r›mlar Afi” “325.600 milyon TL nominal de¤erli B grubu hamiline yaz›l› hisse senetlerini” 87.000 TL’den “halka arz etmifltir”. 31 May›s 2002 tarihi itibar›yla “Galatasaray Sportif S›nai ve Ticari Yat›r›mlar A.fi” hisselerinin de¤eri 54.000’e düflmüfl ve böylece “yat›r›mc›s›na” 33.000 TL kaybettirmifltir. Kay›p oran› %38’dir. Yine ödenmifl sermayesi 2.176 tirilyon TL (1.500.000 dolar) olarak gösterilen “Befliktafl Futbol Yat›r›mlar› Sanayi ve Ticaret Afi”, “326 milyar TL nominal de¤erli B grubu hamiline yaz›l› hisse senetlerini” 57.500TL’den “halka arz etmifltir”. 31 May›s 2002 tarihi itibar›yla “Befliktafl Afi” hisselerinin de¤eri 18.757 TL’ye düflmüfltür. Yani üç ay içinde Befliktafl’›n hisseleri 38.757 TL de¤er kaybetmifltir. Böylece “yat›r›mc›s›”n›n hisse senetlerine yat›rd›¤› paras› %67 de¤er kaybetmifltir. (Dolar baz›nda “Befliktafl Futbol Yat›r›mlar› Sanayi ve Ticaret Afi” “yat›r›mc›s›”n›n kayb› %75’tir) Futbolun ticarileflmesiyle ortaya ç›kan bu durum borsa ile s›n›rl› de¤ildir. Taraftar olman›n bir maliyeti vard›r ve tüm apolitiklefltirilmifl kesimler bu maliyeti ödemek zorundad›rlar. Ör-
işçi-köylü 32 ne¤in Galatasaray Afi Türk Henkel flirketiyle yapt›¤› anlaflma ile “GS marka ve logolu renkli tamir ve demor band›” üretilmesi anlaflmas› imzalarken Zorlu Tekstil ile yapt›¤› anlaflmayla, ayn› flekilde “GS marka ve logolu nevresim, pike, yorgan ve perde” üretimine geçilmifltir. Goldafl kuyumculuk “GS marka ve logolu de¤erli madenlerden hediyelik eflya” üretirken Unan Tekstil kravat üretmekte, Gözde Giyim çorap, Balon Bask› flirketi balon, Dandy flirketi sak›z üretecek ayr›ca “GS logolu ARIA Konuflan Paket, Bataria Cart ve SIM Cart üretimi ve da¤›t›m›” anlaflmalar› yap›lm›flt›r. Düne kadar kitlelerin “en ucuz e¤lence arac›” olan futbol, bugün yeni bir ifl alan›, kar ve sömürü kayna¤› haline gelmifltir. Türk milli tak›m›n›n maçlar› sürerken 100 binlere varan bayrak üretimi, forma vb. simgeler, ayn› zamanda her türlü ›rkç›-floven içerikli reklamlar düflünüldü¤ünde “pazar”›n ne kadar büyük ve “verimli” oldu¤u gözden kaçmamaktad›r. Futbol hem arka plan›nda, “soyunma odalar›nda” oynanan ve Türkiye’de s›kl›kla kullan›lan bir deyimle “yeflil masalarda” yaflananlarla hem de halk kitleleri üzerindeki yads›namaz etkisiyle hakim s›n›flar taraf›ndan her daim kullan›lageldi. “Bu bin y›l›n sonunda, diktatörlükler zaman›nda toplumlar›n afyonu diye nitelenen futbol, demokrasilerin sert uyuflturucusuna dönüfltü.” (Manuel Vazquez Montalyan) Bu sert uyuflturucu bugün Türk halk›na damardan verilmifl bulunuyor. Hakim s›n›flar›n bir dönem MGK toplant›lar›na bile tafl›d›klar› “sosyal patlama” tehlikesi en az›ndan flimdilik bu “zafer sarhofllu¤u”nda ertelenmifl ve Türk halk› tatl› rüyalara dalm›fl durumda. Kitleler sokaklarda ellerinde Türk bayraklar›yla, tüm dünyaya gösterdikleri “Türk’ün gücüyle” avunurlarken M. V. Montalyan’›n tam da yerinde ifadeleriyle,
“böylece sosyal krizin meydana getirebilece¤i daha tehlikeli öfke patlamalar›n› önlemektedir”ler. Türk hakim s›n›flar› Taksim’deki “kalabal›kla” birlikte The Marmara’n›n localar›ndan, yal›lar›ndan ve villalar›ndan bunun baflar›s›n› “kutlamakta”d›rlar. Sokaklardaki “kalabal›klar›n” bafl›n› çeken ve asla yads›namaz bir gerçeklikle bilinçsiz bir kitleyi peflinden sürükleyen bu toplumsal hastal›¤›n mikrobu olan flovenizm devlet-mafya ve sivil faflistler eliyle yayg›nlaflt›r›lmakta, ›rkç›-floven sloganlarla yarat›lan “birlik” rüzgar›yla halk kitlelerinin yaflad›¤› gerçeklik unutturulmaya çal›fl›larak, tüm toplum “yekpare bir bütün” olarak gösterilmeye çal›fl›lmaktad›r. S›n›f fark›n›n, sömürünün, bask›n›n olmad›¤›, futbolda dünya üçüncüsü olan Türkiye’nin “dünya birincisi” oldu¤u kimi gerçeklikler yok say›lmaya çal›fl›lmaktad›r. Halk kitlelerine yaflamak zorunda b›rak›ld›klar› koflullar› bu “sert uyuflturucu”yla bir nebze olsun unutturulmaya çal›fl›lmaktad›r. Çünkü bizim gibi olan “ülkelerde iflsizlik öyle yo¤un ki s›n›f atlama ve para kazanman›n alan› spor ve müzik oluyor” (Do¤an Kolo¤lu) “Albert Camus ‘ahlaka dair ne biliyorsam bunu futbola borçluyum’ derken kuflkusuz ki bahsini etti¤imiz bu futbol endüstrisini kastetmiyordu”. (E. Galeano) Ancak kendisine ilericiyim, demokrat›m diyenlerin bugün alanlarda ya da meydanlarda kolkola girdikleri, birlikte e¤lendiklerine flöyle bir dönüp bakt›klar›nda kiminle sevindikleri ve neye hizmet ettiklerini ö¤renmeleri zor olmayacakt›r. Yani hakim s›n›flar›n kitleleri nas›l yönlendirdikleri; s›n›f› ve halk› nas›l “uyuttuklar›”n› ve kuflkusuz ki proleter ahlak› ve gerçek sporu ö¤renmek için bugünkü futbola ve yarat›lan histeriye bakmalar› yararl› olacakt›r.
5-18 Temmuz 2002
31
işçi-köylü 32
İş teknesi meydanlar, adları işportacılar...
Yaflam›n, onlara sokaklar› zorunlu bir yol olarak gösterdi¤i ve kaçak bir yaflam›n “bu sokak senin flu köfle senin” hesaplar›yla yokedilmeye çal›fl›ld›¤› bir meslek iflportac›l›k. Daha do¤rusu son zamanlar›n en popüler ifli nedir diye sorsak, herhalde iflsizli¤in 盤 gibi büyüdü¤ü ülkemizde en çok yap›lan meslek grubu olarak istisnas›z hepimizin akl›na ilkin iflportac›l›k gelir. Otobüste, trende ya da bir vapurun içinde sessizce düflüncelerinize dalm›flken, yükselen bir ses ile yeniden kendinize geldi¤inizde bir iflportac›n›n karfl›n›zda size hitap etti¤ini görürsünüz. Bütün gün tek sermayesi ile yat›r›m yapt›¤› mallar›n› can›n› difline katarak elinden ç›karmaya çal›flan iflportac›lar, Türkiye’de yaflanan yoksullu¤u ve iflsizli¤i de görüntüleyen en bariz örnekleri oluflturuyor asl›nda. Çünkü sosyo ekonomik yap›s› gere¤i iç dinamikleriyle geliflen sanayiden mahrum ülkenin ekonomik kirizi ve az say›da iflçi ikame eden yerlerinde özellefltirmelerle IMF güdümlü ekonomik y›k›m politikalar›n›n sonucunda gittikçe bata¤a batan ve iflsizlik ordusunu güçlendiren ekonomik t›kan›kl›k ve bu orduya en kolay ve tek seçenek olarak iflportac›l›¤a yöneliyor. Bu elbette ki kiflilerin kendi tercihlerinden daha çok, devletin insanlara yaflama flans› bile b›rakmad›¤› ülkemizde bir dayatma olarak karfl›m›za ç›k›yor. Öyle ki, iflportac›lar›n kökenini araflt›rd›¤›m›zda %80’inin Kürt olduklar›n› görece¤iz. T. Kürdistan›’nda y›llarca yaflanan haks›z savaflta TC’nin bölge halk›na dayatt›¤›
koruculuk, köy yakmalar, yurtsever hareketin neden gösterilerek bölgede sanayi yat›r›mlar›n›n yap›lmay›fl›, geçim s›k›nt›s› çeken ve yaflam›n› devam ettirebilmek için metropollere s›¤›nan bir halk›n tutundu¤u tek dal olarak kal›yor iflportac›l›k. Daha do¤rusu b›rak›lan tek dal desek daha do¤ru olur. Çünkü kalabal›k bir nüfusa sahip olan Kürt halk›n›n çocu¤ubüyü¤üyle karn›n› doyurmak için, özellikle de büyük flehirlerde tutunabilmesi için çal›flmas› flart. Bu kesim ayn› zamanda inflaat sektörüne yönelse de, iflportac›l›k yapmak ve bir anlamda kendi iflleriyle ayakta kalmak birer mecburiyet onlar için. Zaten aç insan say›s› her geçen gün ço¤al›yorken, rahat bir ifl ortam› hele de flu zamanda düflünmek bir hayal, ifl bulmaksa tesadüfe kald›. Yaflad›klar› haks›z savafl›n izlerini göç ettikleri büyük flehirlerde bile atamayan Kürtler, yaln›z iflsizlik de¤il, Kürt olduklar› için de horlan›p d›fllanmayla maruz b›rak›l›yor. Çünkü onlar büyük kentlerdeki “sayg›de¤er insanlar›n” gözünde “pis Kürtler”, “terörist halk” olarak nitelendirildi¤inden; iflportac›l›k yapanlar›n da ço¤u zaman mallar› bu gibi sebeplerle ellerinde kalabiliyor. Özellikle iflportac›l›k kesiminde büyük bir varl›¤› elinde bulunduran Kürtler; iflportac›lara yönelik sald›rlarda da paylar›na düflenlerini fazlas›yla al›yor. Yaln›z Kürt de¤il, Türk, Laz birçok milliyetten kiflilerin
ev sahipli¤ini yapt›¤› kimileri için ek bir ifl anlam›na gelen iflportac›l›kta, son zamanlarda ö¤retmen, memur, ö¤renci kesiminin de a¤›rl›¤›n› hisseder olduk. Neden mi? Okusa da bir ifl bulamayan ö¤renci, okulu bitirse de bir ifl bulamayan ö¤retmen ya da alm›fl olduklar› maafllar›n yaflamlar›n› idame etmede yetersizli¤inden kaynakl› her gün yükselen dolara, faize, zamma yetiflmek zorunda. Ay›n sonunda oluflan deli¤i kapatmak için ek bir ifl bulunmak zorunda. Onun için ço¤u kez kravatl› bir simit sat›c›s›na, çakmakç› veya tezgahç›ya rastlayabilirsiniz, rastlam›fl›n›zd›r. Art›k iflsizler de¤il “bir iflim var” diyenin bile ihtiyaç duydu¤u iflportac›l›k en s›k baflvurulan meslek. Meslek diyoruz çünkü sürekli bir ifl haline getirildi¤i ve bundan belli bir kazanç elde edildi¤i için meslek. Öyle hafife de almay›n sak›n ha. Bir makine bafl›nda ter ak›tmak ya da toprakta çapa sallamak kadar zor bir ifltir iflportac›l›k. Kimi zaman el arabas›yla birlikte bütün paras›n› yat›rd›¤› ekmek teknesini kaybetmemek için büyük u¤rafl verirler. Zab›ta bask›s› yan›nda polisin de ifle el atmas›yla çifte zorlu¤u gö¤üslemek zorunda kal›rlar. Elinde telsizi, kravatl›-bir de düdü¤ü olan “memurlar” köfleden görünür görünmez tehlike çanlar› çal-
maya bafllar. Apar-topar elde avuçta ne varsa s›rtlan›r ve köfle kapmaca bafllar. Kimi iflportac› ise buna yenik düfler ve mallar›na el konulur. Bu durumda a¤layan iflportac›lara çok rastlam›fls›n›zd›r. Akan gözyafllar› çaresizli¤in öfkeyle
kar›fl›k boflalmas›d›r art›k. Kimileriyse direnip tart›flsa da karfl›s›ndakilerle, solu¤un son dura¤› hep hücre olur. Özellikle Eminönü çevresindeki iflportac›lar›n y›llarca devlet bask›s› alt›nda nas›l bir direnifl ile cevap olmaya çal›flt›klar› buna en güzel yan›tt›r. Ki, geçti¤imiz aylarda ekmek paras› için onuruyla direnen 6 iflportac›n›n tutuklanmas›, devletin en pervas›z sald›r›lar›na yaln›zca küçük bir örnektir. Görüldü¤ü gibi hak alma mücadelesi ile direnen her kim olursa olsun, devletin sald›r›lar›ndan nasibini almaktan kurtulam›yor. Yaln›z çevre düzenlemesi ya da görüntü kirlili¤i, vergi verilmemesi gibi nedenlerle de¤il, halk›n ezilen kesimini de oluflturdu¤undan
Sonundaysa “tek seçeneklerini” bile kaybedenler h›rs›zl›¤a, ya¤malamaya kalk›fl›r. Nedenini yine devlet oluflturur. Aç insan›n yapmayaca¤› birfley yoktur herhalde. Ki bizim gibi ülkelerde iflsizlik art›k devlet eliyle derinlefltirilirken son kurufluna kadar soyulan halk banka da soyar, h›rs›zl›k da yapar. Son günlerde bunlarda yaflanan art›fl patlamas› da bunun göstergesidir. Ayr›ca iflportac›l›k yaln›z bunu meslek olarak görenlerin de¤il, halk için bile ucuz bir al›flveri noktas›n› oluflturuyor. Al›m gücü düflenlerin en çok yöneldi¤i yerler iflporta pazarlar›n›n en yo¤un oldu¤u yerler oldu. Ne marka, ne model derdine düflen halk üstüne giyece¤i kaza¤›n, yiyece¤i bir lokma ekme¤in daha
duyarl› bir tabakay› oluflturan iflportac›lar, devletin sald›r›lar›n› daha yak›ndan gördü¤ünden her zaman için bir hedef noktas›d›r. Son Newroz kutlamalar›na kat›l›m›n büyük bir bölümünü Kürt iflportac›lar›n oluflturmas› ve Eminönü çevresindeki iflportac›lar›n Ölüm Orucu ya da kitlesel eylemliliklere duyarl› olmas› devletin eksi hanelerinde yer almalar›na neden olmufltur. Bir de mal›na el konulan iflportac›lar›n durumu var. Onlar›n sonu belli asl›nda. Elinde biraz daha sermayesi olanlar yeniden yüklenirken ifle, birfleyi kalmayanlar umutla bekler.
düflük fiyata nas›l alaca¤›n›n hesaplaflmas› içinde. Ama flunu unutmayal›m ki, meclisin önünde patlayan öfkelerin sahipleri, Samsun’da simit borcu nedeniyle intihar edenler ve her gününü kavga ile geçirenler onurlu bir yaflam› en çok hakedenlerdir. Uçurumlar gittikçe derinlefliyor. Ezilenler kendilerine dayat›lan zoraki yaflamla ›fl›¤› uzaklarda da olsa görüyorken, paradan bafl› dönen ve önünü göremeyenler bu uçurumun dibine bir gün mutlak düflecektir. Ve bir gün iflportac›lar da köfle köfle kovalan›rken bir gün elele verdikleri kardeflleriyle birlikte kendilerini kovalayan “tepedekileri” eninde sonunda hizaya getirecektir. O zaman kim daha h›zl›ym›fl görülecek...
BÜROLAR
DEVRİM YOLUNDA
işçi-köylü
UMUT YAYIMCILIK VE BASIM SANAY‹ LTD. fiT‹ Yönetim yeri: Gureba Hüseyin A¤a Mah. ‹mam Murat Sok. No:14/1 Aksaray-Fatih/‹STANBUL. Tel: (0212) 521 34 30, 531 48 53 FAKS: (0212)621 61 33 Sahibi ve Yaz›iflleri Müdürü: Bar›fl AÇIKEL Bask›: Ça¤dafl Matbaac›l›k Genel Da¤›t›m: YAY-SAT ISSN: 1303-0299 @mail: umutyayimcilik@superonline.com
B‹Z HALKIZ GELECEK ELLER‹M‹ZDED‹R
➧ KARTAL: HAMAM SOK. DEM‹RL‹ ‹fiHANI NO: 57/14 KARTAL, TELEFAKS: (0216) 306 16 02 Cep: 0 544 521 34 30 ➧ ANKARA: MEfiRUT‹YET MAH. KONUR SOK. NO: 14/24 KIZILAY/ANKARA TEL: (0312) 418 25 26 Cep: 0 535 562 33 72 ➧ ‹ZM‹R: GAZ‹OSMANPAfiA BULVARI, KOÇAfi ‹fiHANI NO: 87, DA‹RE:318 KONAK, TELEFAKS: (0232) 441 93 09 Cep: 0535 310 31 84 ➧ MALATYA: DABAKHANE MAHALLES‹, BOZTEPE CAD., BABACAN ‹fiHANI NO:9 KAT:1/16 MALATYA TEL: (0422) 325 78 13 Cep: 0 536 558 45 04 ➧ BURSA: GÜMÜfiÇEKEN CAD. ERKMEN ‹fiHANI, NO:7/21, HEYKEL, TEL: (0224) 224 09 98 Cep: 0 536 612 81 98 ➧ SAMSUN: KALE MAH., YUSUF KEFEL‹ ‹fiHANI, KAT: 6 NO: 9 , TEL: (0362) 435 64 57 Cep: 0535 454 22 50 ➧ TURHAL: YAVUZ SULTAN SEL‹M MAH. TANRI-VERD‹ SOK. 19/15 2. NOTER YANI TURHAL/TOKAT TEL: 0356 276 37 20 Cep: 0533 414 65 54 ➧ MERS‹N: ÇANKAYA MAH. S‹L‹FKE CAD. ÜZÜM ‹fiHANI KAT :1 NO: 47 MERS‹N CEP: 0535 434 32 58 ➧ AVRUPA MERKEZ BÜRO: WESELER STR 93 47169 DUISBURG-DEUTSCHLAND TEL: 0049 203 40 60 958 FAKS: 0049 203 40 60 959
Dünyan›n zenginleri Kanada’da bulufltu Zirveden beklentisi olanlar›n bafl›nda Afrika ülkelerinin liderleri geliyordu, ki nitekim Zirve’ye onlar da kat›larak beklentilerini ilettiler. Ancak umduklar›yla bulduklar› aras›nda kocaman gerçekler vard›. Afrikal› liderler ülkelerinin ihraç ürünlerine konan yüksek gümrüklerin düflürülmesi ve geliflmifl ülkelerin kendi çiftçilerine sa¤lad›klar› sübvansiyonlar›n azalt›lmas›n› beklerken bu konuyla ilgili zirveden hiçbir karar ç›kmad›. Dünyan›n en zengin 8 ülkesinin (‹ngiltere, ABD, Fransa, Japonya, Kanada, Almanya, ‹talya ve Rusya) liderlerinin toplant›s› Kanada’n›n Kananaskis kentinde 26-27 Haziran tarihlerinde yap›ld›. Küreselleflme karfl›tlar›n›n protesto gösterilerinin günler öncesinden bafllad›¤› Zirve’de tart›fl›lmas› beklenen konular Afrika’ya yard›m, “terörizmle mücadele”, Bush yönetiminin Ortado¤u planlar› ve göç sorunlar› iken Zirve’den dünya ekonomisinin çok büyük bir bölümünü elinde tutan bu emperyalist-kapitalist ülkelerden dünya ezilen halklar› yarar›na hala birfleyler bekleyenlerin elini de yine havada b›rakt›. Zirveden beklentisi olanlar›n bafl›nda Afrika ülkelerinin liderleri geliyordu, ki nitekim Zirve’ye onlar da kat›larak beklentilerini ilettiler. Ancak umduklar›yla bulduklar› aras›nda kocaman gerçekler vard›. Afrikal› liderler ülkelerinin ihraç ürünlerine konan yüksek gümrüklerin düflürülmesi ve geliflmifl ülkelerin kendi çiftçilerine sa¤lad›klar› sübvansiyonlar›n azalt›lmas›n› beklerken bu konuyla ilgili zirveden hiçbir karar ç›kmad›. Yine bekledikleri 15-20 milyar dolarl›k borç indirimi 1 milyar dolarda kald›. BM’nin, yoksullukla mücadele için gerekli gördü¤ü 25-35 milyar dolarl›k yard›m ve yat›r›m›n miktar› ise 2006 y›l›na kadar 6 milyar dolar olarak belirlendi. Bu noktada bu küçücük yard›m› dahi emperyalistlerin karfl›l›ks›z vermeyece¤ini de mutlaka belirtmek gerekiyor. “Ne kadar kölelik/teslimiyet, o kadar para” anlam›na gelen Yük-
sek Oranda Borçlu Ülkeler ‹nisiyatifi (HIPC) projesine göre yap›lan sözde yard›m› alabilmek için bu ülkeler IMF ve DB’nin özellefltirme ve yeniden yap›land›rma gibi önkoflullar›n› uygulamak zorunda b›rak›l›yor. Projeye ayr›lan ve geri b›rakt›r›lm›fl ülkelerin 50 günlük d›fl borç ödemesine denk düflen 28 milyar dolar karfl›l›¤›nda projenin uyguland›¤› ülkelerde temel e¤itim ve k›ta için petrolden daha önemli olan su özellefltirilecek. Bu ba¤lamda G-8 liderleri Afrikal› liderlerle NEPAD (Afrika’n›n Kalk›nmas› ‹çin Yeni Ortakl›k) adl› kölelik plan›na imza att›lar. Bu plan Afrika’da “Bar›fl” Gücü’nün konumland›r›lmas›n›, 2005 y›l›na kadar çocuk felcinin kökünün kaz›nmas›n› ve Afrika’n›n ihraç mallar›n›n küresel pazara kolay ulafl›m›n›n sa¤lanmas›n› öngörüyor. Belki de köleli¤i en aç›k olarak ifade eden ve baflta söyledi¤imiz “ne kadar teslimiyet, o kadar para” dayatmas›n› ortaya koyan maddede ise “ülkeyi düzgün yönetti¤ini kan›tlayan Afrika hükümetleri için toplam 6 milyar dolarl›k yard›m›n yar›s› ayr›lacak” deniliyor. Bu cümledeki “düzgün” kelimesinin ezilenler için ne anlama geldi¤i beyinleri çok da zorlamayacak kadar aç›k olsa gerek. Zirve’nin ikinci önemli konusu olan Filistin sorununda Bush umdu¤u deste¤i bulamad›. Zirve’den birkaç gün önce yapt›¤› konuflmada Arafat’s›z bir Filistin yönetimi istedi¤ini söyleyen Bush’a en sert yan›t ‹ngiltere’den geldi. G-8’in di¤er ülkeleri ABD’nin Or-
tado¤u’da daha aktif rol oynamas›n› olumlu karfl›lamalar›na ra¤men Arafat konusunda Bush’u yaln›z b›rakt›lar. Müttefiklerinin bu tutumunun “Ya bendensin, ya karfl›mda”y› doktrin yapan ABD yönetimini nas›l etkile(me)di¤i ise Filistin yönetimine savurdu¤u “Reform yap-
daki uçurumun büyümesi sonucu kendi gölgesinden korkar hale gelen dünyan›n zenginleri ilk ad›m olarak uluslararas› tafl›mac›l›¤›n daha güvenli k›l›nmas› için G-8 vatandafllar›n› tafl›yan uçaklarda kokpit kap›lar›n›n güçlendirilmesine h›z vermek, gemilere otomatik
zenginler bu kararlarla yetinmeyerek daha üst boyutta önlemler almay› da planl›yorlar. Toplant›da en büyük ödül ise 11 Eylül sonras› Bat›l› emperyalistlere üstün hizmetlerinden dolay› flimdiye kadar toplant›lara misafir olarak kat›lan Rusya’ya verildi ve top-
maz ve Arafat’› seçerseniz yard›mlar› keseriz” tehdidi ile ilan edildi. G-8 ülkelerinin ortak korkusu “terörizm” konusunda ise anlaflma sa¤land›. 11 Eylül’den sonra ve küreselleflme politikalar›yla yoksullarla aralar›n-
kimlik teflhis sistemlerinin yerlefltirilmesi ve küresel konteyner tafl›mac›l›¤›n›n güçlendirilmesi kararlar›n› ald›. Dünya halklar›n›n öfkesinin her an büyüdü¤ü koflullarda bunlarla kendilerini koruyamayacaklar›n› bilen
lulu¤a tam üyeli¤i onayland›. Bunun yan›nda topluluk eski Sovyetler’deki nükleer silahlar›n yok edilmesi için Rusya’ya 20 milyar dolarl›k kaynak ay›rd› ve 2006 y›l›nda yap›lacak zirvenin Rusya’da yap›lmas›na ka-
rar verildi. Rusya’n›n bafl›, Zirve’de yay›nlanan bildiride “Dünya de¤ifliyor. Rusya dünyada toplulu¤a üye ülkelerin karfl›laflt›¤› küresel sorunlara çözüm bulunmas›nda tam ve anlaml› bir rol oynama potansiyeline sahip oldu¤unu göstermifltir” denilerek okfland› ve ekonomik olarak di¤er 7 ülkenin hayli gerisindeki Rusya’n›n tam üyeli¤inin sebebi de bu sözlerle aç›kland›. KÜRESELLEfiMEYE MEDYAT‹K KARfiI ÇIKIfi 2001 y›l›ndaki Cenova toplant›s›ndaki küreselleflme karfl›tlar›n›n protestolar›n› unutamayan zenginler toplulu¤u bu y›l toplant› öncesinde daha önce toplant› yeri olarak seçilen Calgary’yi de¤ifltirerek zirveyi Kananaskis’te yapmaya karar verdi. fiehrin etraf›nda 20 km uzunlu¤unda güvenlik kordonu oluflturarak, polis y›¤›na¤› yaparak ve polislerin “teröristlere karfl› kullan›lan normal silahlar” d›fl›nda daha a¤›r silahlarla donat›ld›¤› aç›klamalar›yla yüksek önlemlerle haz›rland› bu y›lki toplant›ya. Küreselleflme karfl›tlar› ise önceki y›llar›n militan karfl› ç›k›fllar›n›n aksine bu toplant›larda medyatik görüntüler oluflturmay› tercih etti. Ç›plak protestolardan, toplu örgü örmeye, oyunlar oynamaya kadar yapt›klar› eylemler, toplant›ya pek etkisi olmasa da medyan›n büyük ilgisini çekti. Küreselleflme karfl›tlar› toplant› bafllamadan önce al›nan önlemler üzerine protestolar›n› mutlaka gerçeklefltireceklerini, farkl› yöntem ve eylem biçimleri gelifltireceklerini söylemifllerdi.