DEVRİM YOLUNDA
işçi-köylü 126345 Say›: 2002-15
33 * Y›l:2 * 19 Temmuz-1 A¤ustos 2002 * Fiyat›: 500 000 TL ISSN: 1303-0299
Böyle buyurdu emperyalizm Ve çokça övdükleri “uyumlu” hükümetin ifli bitti. Onlar›n art›k yeni gözdeleri var. Ortado¤u’da ise yeni bir savafl›n dü¤mesine uzand› kanl› parmaklar. Hedef: Türkiye üzerinden Irak.
Uyum bozuldu TC tarihinin en uyumlu(!) koalisyon hükümeti olarak gösterilen DSP-MHPANAP hükümeti; art›k uzatmalar› oynuyor. Üç y›ll›k iktidarlar› sürecinde emperyalist efendilerinin sundu¤u ekonomik ve sosyal y›k›m politikalar›n› özenle uygulayarak onlar›n takdirlerini kazanan 57. hükümetin; gelinen aflamada emperyalist haydutlar›n k›sa ve orta vadeli ç›karlar›n› temsil edemeyecekleri görülmüfl ve yeni bir uflak hükümetin zorunlulu¤u art›k kaç›n›lmaz hale gelmifltir. Zira; gerek ABD emperyalizminin Irak’a yönelik savafl plan ve haz›rl›klar›n›n son aflamaya gelmesi ve bu do¤rultuda TC Devletine biçilen “tetikçilik” rolünün çerçevesinin netleflmeye bafllamas› gerekse de AB emperyalizmine ba¤lanman›n koflullar›n›n asgari düzeyde gerçeklefltirilmesi için halk›n nazar›nda y›pranm›fl ve kendi içerisindeki zoraki uyumu bozularak istikrar›n› yitirmifl bu hükümetle yürünemeyece¤i a盤a ç›km›fl durumdad›r. Bu durumu gözönünde bulunduran emperyalizm dü¤meye basarak 57. hükümetin ipini çekmifltir.
Halk Ordusu’ndan aç›klama Daha önce bas›ndan ald›¤›m›z bilgilere göre okuyucular›m›za duyurdu¤umuz Sivas’›n Koyulhisar ilçesinde köylülere propaganda yapan gerillalar ve Ordu’da meydana gelen çat›flma haberleriyle ilgili TKP/ML T‹KKO gerillalar› posta kanal›yla aç›klama yapt›lar. ‹lk olarak Sivas Koyulhisar’daki eylemi de¤erlendiren gerillalar devletin özellikle T‹KKO’nun eylemlerini halktan gizlemeye, baflka örgütlere mal etmeye çal›flt›¤›n› ifade ederek 15
‹flçi-köylü’den Emperyalizmin AB’ye uyum hükümeti operasyonu ve koalisyon hükümetinin iflas› Sayfa 30
Haziran 2002 tarihli Zaman gazetesinde Mehmet Kuru imzas›yla ç›kan haberi örnek göstererek, olay›n geliflimini “Gazetede bahsi geçen Sivas Koyulhisar’›n Gümüfllü Köyü ve Güzelyurt yaylalar›na gerillalar›m›z girmifl, köylüleri toparlay›p yayla toplant›s›yla ülkede yaflanan gerçekleri, devletin gerçek niteli¤ini vb. gerçekleri anlat›p uygun bir flekilde yaylay› terk etmifllerdir” fleklinde aç›klad›lar. 15 Haziran 2002 tarihli Zaman gazetesinde ise haber flu flekilde yer al›yor: “Sivas’›n Koyulhisar ilçesi Güzelyurt köyü yaylas›na bask›n düzenleyen ve üzerindeki askeri elbise, ellerinde silah bulunan 2’si kad›n 5 DHKP-C’li terörist, Rafet Alan isimli flahs› feci flekilde döverken, Ayfle Yayla isimli bir kad›n, tartaklama esnas›nda korkudan kalp krizi geçirerek hayat›n› kaybetti.”
Kendilerinin 30 y›ll›k tarihinde halka yaklafl›m›n›, yanl›fll›kla zarar verse dahi özelefltiri verdi¤ini, halka kesinlikle zarar vermedi¤ini söyleyen gerillalar bu tür haberlerin Proletarya Partisi’ni karalamaya ve halktan koparmaya yönelik oldu¤una dikkat çektiler. 18 Haziran tarihinde Ordu’da T‹KKO gerillalar›yla TC güçleri aras›nda meydana gelen çat›flma ile ilgili TKP/ML Karadeniz Bölge Komutanl›¤› da yapt›¤› aç›klamada, “emperyalizmin yeminli ufla¤› komprador büyük burjuvazi ve büyük toprak a¤alar›n›n devleti olan faflist diktatörlük, 18 Haziran tarihinde gerillalar›m›z› imha etme ve böylece gerilla savafl›m›za darbe vurma temelinde Giresun, Ordu, Sivas, Tokat ve daha baflka illerden getirdi¤i güçlerle Ordu’da bulunan T‹KKO’ya ba¤l› 3. M›nt›ka Ko-
mutanl›¤› Kamp›’m›za bask›n düzenlemifl, ç›kan çat›flmada gerilla güçlerimiz hiçbir kay›p vermeden çekilmifllerdir. Bu çat›flmada bir tak›m araç ve gereçlerimiz geçici olarak faflist diktatörlü¤ün militarist güçlerinin eline geçmifltir. Geçici diyoruz zira faflist diktatörlü¤ün askeri güçlerinden bu malzemelerin kat kat fazlas›n› geri alaca¤›z. Bu çat›flmada faflist diktatörlük cephesin-
de ise kesin say›s›n› belirleyemedi¤imiz pek çok yaral›s› olmufltur” dedi. Gerek kitle çal›flmas›, gerekse gerilla aç›l›mlar›n› engellemeye ve daraltmaya yönelik bu sald›r›lar›n bofla ç›rar›laca¤›na dikkat çeken TKP/ML T‹KKO Karadeniz Bölge Komutanl›¤› hiçbir sald›r›n›n iktidar yürüyüfllerini engelleyemeyece¤ini belirtti.
19 Temmuz 1 Ağustos 2002
işçi-köylü 33
2
Pakistan’da “adil” bir mahkeme örne¤i: Suçlu bulunan erke¤in k›z kardefline tecavüz cezas› Tarihte belli dönemler d›fl›nda, kad›nlara yönelik çok ciddi insan haklar› ihlalleri olmufltur. Birçok konuda afla¤›lanmaya maruz b›rak›lan kad›nlar›m›z›n ilk etapta akla gelen en önemli sorunu cinsel istismar ve bu cinsel istismar›n bir parças› olan tecavüzdür. Gerek yetkili kiflilerin gerekse devletlerin insanl›k d›fl› uygulamalar›ndan olan bu istismarlar›n ortadan kald›r›lmas›na yönelik giriflimleri bulunmas›na karfl›n bir müddet sonra, asl›nda bu giriflimlerin sa-
dece göstermelik ve kad›na yönelik bu uygulaman›n en baflta kendi politikalar› oldu¤unu gördük. Zaten asl›nda bu sorunlar›n kayna¤› olan devletler ve onlar›n çürümeye yüz tutmufl sistemlerinin hiçbir zaman kendi yaratt›k-
lar› sorunlara çözüm getirdikleri görülmemifltir, bundan sonra da görülemez. Ça¤dafll›k ad› alt›nda insanlar›n kültür yozlaflmas›yla yüz yüze b›rak›ld›¤› bir sistemde cinsel taciz ve tecavüzlerin olmamas› imkans›zd›r. Hatta bu uygulamalar›n önünün kapanmas› yerine, daha da teflvik edici yasalar›n getiriliyor olmas›, günümüzde bu yozlaflman›n gelmifl oldu¤u evreyi aç›kça ortaya koymaktad›r. Amerika’da her dokuz saniyede bir kad›n›n veya çocu¤un tecavüze u¤ramas›
kültür yozlaflmas›n›n geldi¤i boyutun anlafl›lmas›na dair çok çarp›c› bir örnektir. Küçük yafltaki çocuklarla cinsel iliflkiye girilmesi ya da çocuk pornosu çekmenin ve izlemenin yasak oldu¤u bu ülkede, Judie Foster’in
baflrolünü oynad›¤› “Taksi” filminin genel konusu gençlere ayn› yoz kültürü dayatmakta ve çekici olarak göstermektedir. Bu ve benzeri di¤er filmlerde de ayn› amaç güdülmektedir. Bir yandan yap›lmas› gerekenlerden bahseden sistem, bir yandan da yap›lmas› gerekenlerin yap›lmamas› için insanlara yanl›fl yönelimler sunmaktad›r. Örne¤in Türkiye’de bir yandan hararetli bir flekilde AB süreci, demokratikleflme vb. konular tart›fl›l›rken bir yan-
dan hala töre cinayetleri al›p bafl›n› gidebilmektedir. Hala sevdi¤i insanla ailesinin izni olmadan evlenen genç k›zlar aile meclislerinde yarg›lanarak kimi zaman dereye at›larak, kimi zaman traktörün arkas›na ba¤lana-
rak, kimi zaman kurflunlanarak katledilmektedir. Bunlar ise sadece olaylar› yaflayan insanlar›n cehaletleri ile aç›klanamayacak kadar vahfli olaylard›r. Sorun insanlar› bu düflüncelere iten, kad›n› ikinci cins, erke¤in mal› ve “namusu” olarak kabul ettiren sistemin sorunudur. Ve bu tür örnekler sadece ülkemizde de yaflanmamaktad›r. Örne¤in Hindistan’da kad›n erke¤in o denli mal› say›labilmektedir ki kocas›n›n ölümü ile birlikte art›k kad›n›n da yaflamas› anlams›z bulunarak ölen kocas› ile yak›labilmektedir. Yaflad›¤› koflullarda ise sadece cinsel bir meta olarak görülmekte ve kocas›n›n erkek kardefllerinin cinsel ihtiyaçlar›n› gidermekle yükümlü tutulmaktad›r. Afganistan’da gözlerini dahi kapatan elbiselerin içinde soka¤a ç›kmas› ve hatta pencereden bakmas› yasaklanabilmektedir. Ya da geçti¤imiz günlerde Pakistan’da yaflanan ve bu yaz›y› yazmam›za vesile olan bir olay› da örnek olarak verebiliriz. Pakistan’da bir köyde iki gencin birbirini sevmesinin ard›ndan aile büyükleri bunu ö¤renince köy meclisi kurulur. Köy meclisi aile büyüklerinin izni olmadan birbirinden hofllanan bu iki gençten erkek olan› suçlu bulur. Buraya kadar “normal” görülen olay›n bundan sonras› ise oldukça ilginç. Mahkeme heyeti suçlu buldu¤u erke¤i onun k›z kardefline tecavüz edilmesi fleklinde cezaland›r›r ve heyet üyeleri köy meydan›nda genç k›za tecavüz eder. Tamamen “adil” bir yarg›lama sistemi. Mahkeme heyetinin bu iflten hiçbir ç›kar› olmayacak, sadece görevlerini yerine getirmifl olacaklar. Pakistan da bizimki gibi feodal de¤er yarg›lar› ile bo¤uflan bir ülke oldu¤u için kad›n› küçümsemek ve hayat›n›n geri kalan k›sm›n› bafl› önünde geçirmesini sa¤layacak bir yöntem olarak düflünülen bu ceza asl›nda bu tip ülkelerde cehaletin ne denli büyük boyutlarda oldu¤unu
gözler önüne sermektedir. Özellikle hala feodalizmi yaflayan ülkelerde tecavüz, kad›n›n toplumdan d›fllanmas›n› sa¤layan bir sald›r› oldu¤u için örne¤in savafllarda özellikle kullan›lan bir yöntem olmaktad›r. Bunun en son örne¤ini ‹srail siyonizminin Filistin halk›na karfl› bafllatt›¤› sald›r›da görmek mümkün. Savafl›n bir parças› olarak kad›nlar efllerinin yan›nda ç›r›lç›plak soyularak bekletilmekte, tecavüze u¤ramakta ve bu görüntüler kasete al›narak psikolojik savafl yürütülmektedir. Burada savafl›n bir parças› olan tecavüzün özellikle tercih edilmesinin nedeni hem de¤er yarg›lar› gere¤i sadece kad›n› de¤il tüm çevresini etkileyen bir yöntem olmas› hem ide feodalizmin hakim oldu¤u ülkelerde psikolojik olarak etkilerinin çok daha yo¤un olmas›d›r. Bugün iflkencede tecavüze u¤rayanlar›n kolay kolay kimseye aç›klayamad›¤› bu sald›r› yöntemi, kad›nlar daha do¤rusu tecavüze u¤rayan tüm insanlar aç›s›ndan en büyük y›k›m› gerçeklefltirdi¤i bilinmesine karfl›n devlet eliyle de uygulanmas›n›n bizleri biraz düflündürmesi gerekirken duyars›z davranmakla bu suçlar›n büyük pay› bizlerdedir asl›nda.
TEfiÜKKÜR May›s 2002 tarihinde ‹sviçre’de yapt›klar› dü¤ünlerinde toplad›klar› 1000 CHF’yi gazetimize gönderen okurlar›m›za duyarl›l›klar›ndan dolay› teflekkür edi yor, kendilerine mutluluklar diliyoruz
‹flçi-köylü çal›flanlar›
TURHAL BÜROMUZ TAfiINMIfiTIR YEN‹ ADRES: YAVUZ SEL‹M MAH. YUVA SOK. UZUNLAR APT. NO:1 TURHAL/TOKAT Gazetemiz Devrim Yolunda ‹flçi-köylü internette yay›n hayat›na bafllam›flt›r. Adres: www.iscikoylu.org işçi-köylü senin sesin!
ABONEL‹K fiARTLARI 6 AYLIK: 10.200.000 1 YILLIK: 20.400.000
OKU-OKUT! ABONE OL! ABONE BUL!
NOT: ‹stedi¤iniz süreye denk gelen oranda paray› hesap numaralar›m›za yat›rarak banka dekontunu yay›nevimize fakslay›n›z ya da postalay›n›z. Abonelik ücretine posta masraflar› dahildir.
Yurtd›fl› Hesap Numaralar› Sema Gül Euro Hesab› Ziraat Bankas› ‹stanbul Aksaray fiubesi: 0 751 00 38 65 97 00 00 009 Emlak-Halk Bankas› Atatürt Bulvar› fiubesi: 00 238 041 Vak›f Bank Valide Sultan fiubesi: 401 20 35
işçi-köylü 33
19 Temmuz 1 Ağustos 2002
3
Irak’a sald›r› plan›nda son haz›rl›klar Bas›na s›zd›r›lan son haberlere göre; ABD olas› bir Irak sald›r›s› için sad›k ufla¤› olan Türkiye’nin Irak s›n›r›na 3000 asker yerlefltirmifl durumda. 11 Eylül sald›r›s›n›n ard›ndan tüm dünyaya tehditler savuran ve bunu katliamlar› için bir gerekçe olarak kullanan ABD ve baflkan› Bush’un bir sonraki hedefi olarak Irak belirlenmifl ancak bir türlü bu sald›r› için koflullar yarat›lamam›flt›. Yap›lan dünya gezileri, tehditkar aç›klamalar vb. ABD’nin gerekli kamuoyu deste¤ini de alarak Irak’a sald›rmas› için yeterli olmam›flt›. Ancak Ortado¤u’daki hakimiyetini sa¤lamlaflt›rmak için hiçbir yol ve yöntemden kaç›nmayan ABD bu katliam düflüncesinde oldukça ›srarl› ve çal›flmalar›n› sürdürüyor. Gitti¤i her ülkede yapt›¤› konuflmalarda veya ülkesinde yapt›¤› her aç›klamada konuyu “terörizmle mücadeleye” getiren Bush bu cümlelerin ard›ndan da Irak’›n kitle imha silahlar› bulun-
kiye’nin Irak s›n›r›na 3000 asker yerlefltirmifl durumda. Kuveyt’te yay›nlanan El Diyar isimli bir gazete ABD’nin Adana’da bulunan ‹ncirlik üssüne yerlefltirmeyi düflündü¤ü 25 bin askerden 7000 tanesini üsse yerlefltirdi¤ini ve olas› bir sald›r› için herfleyin haz›r oldu¤unu ileri sürdü. ABD baflkan› Bush’un da son yapt›¤› aç›klamalar›n ard›ndan bu yaz aylar›nda ya da 2003 y›l›n›n bafllar›nda Irak’a yönelik bir sald›r›n›n kesinleflti¤i tahminleri a¤›rl›k kazan›yor. Zaten kendini dünyan›n efendisi olarak gören Bush da her aç›klamas›nda Irak’a yönelik yap›lacak olan bir operasyonun ard›ndan ileri bir ad›m›n Irak’ta ABD yanl›s› muhalif gruplar› iktidara getirmek oldu¤unu çok aç›kça ifade etmekteydi. Ayr›ca katliam planlar›nda ABD’-
durdu¤u, silah denetçilerine kap›lar›n› açmad›¤› vb. söylemlerle sald›r›lar›na zemin haz›rlamaya çal›fl›yor. Son olarak geçti¤imiz hafta bir toplant›da yine ayn› tehditleri savunan Bush, Saddam Hüseyin’i devirmeye kararl› olduklar›n› yineleyerek “hükümetimizin yerleflmifl politikalar›ndan biri de rejim de¤ifliklikleridir. Eminim Irak hükümeti devrildi¤inde tüm dünya daha güvende olacakt›r” dedi. Ancak elbette ki haz›rl›klar sadece bu yap›lanlarla s›n›rl› de¤il. Bunlar›n d›fl›nda bir de askeri haz›rl›klar tüm h›z›yla sürüyor. Bas›na s›zd›r›lan son haberlere göre; ABD olas› bir Irak sald›r›s› için sad›k ufla¤› olan Tür-
den geri kalmayan ‹ngiltere’de yay›nlanan bir gazetede Amerikan Merkezi Haber Alma Teflkilat›n›n Kuzey Irak’taki baz› kentlere yerleflerek ABD’nin olas› sald›r›s› için ön haz›rl›klar› yapt›¤›n› duyuruyor. Irakl› Kürt muhalif gruplar›n›n da yard›mlar› ile bu kentlerdeki havaalanlar› ve sald›r›larda kullan›labilecek binalar onar›larak her fley ABD sald›r›s›na haz›r hale getiriliyor. ABD’de yay›nlanan New York Times gazetesinde ç›kan bir haber bu haberlerin daha da geniflletilmifl bir kopyas› gibi. Gazetenin bu haberine konu olan sald›r› plan›na göre aralar›nda Türkiye ve Katar’›n da bulundu¤u sekiz ülkeden yüzlerce Ameri-
kan uça¤› havalanarak Irak halk›n› bombalayacak. Bir yandan bu bombalamalar sürerken bir yandan Kuveyt’te üslenecek olan ABD askerleri de kara iflgaline bafllayacak. Di¤er yandan da özel timler askeri tesisleri ve tabi ki sivil halk› hedef alan sabotaj eylemlerinde bulunacaklar. Bu katliam plan›n› “Merkez Komutanl›¤› Hareket Tarzlar›” olarak isimlendiren ABD, henüz bu plan›n›n bir resmiyeti olmad›¤›n› savunsa da Savunma Bakan› Donald Rumsfeld’in Kuveyt, Katar ve Bahreyn’deki Amerikan üslerini ziyaret etmesi bu yönlü haz›rl›klar›n sürdü¤ünün bir göstergesi durumunda. Yine ayn› gazeteye bir aç›klama yapan ve ad› aç›klanmayan bir ABD’li komutan “henüz kavramsal düflünme ve beyin f›rt›nas›” sürecinde olduklar›n› belirtecek kadar piflkin davranabilmektedir. Bir yandan Irak sald›r›s›n›n bu haz›rl›klar› devam ederken bir yandan da bu sald›r› için oldukça sab›rs›zlanan ABD ordusunda parçalanmalar meydana gelmektedir. Irak’a müdahale noktas›nda geç kal›nd›¤›n› iddia eden ve bu yüzden de istifa eden general Wayne Downing de sab›rs›zlanan kesimin öncüleri aras›nda yer alan bir isim. Ancak her ne kadar baz›lar› katliamlarda geç kal›nd›¤›n› ileri sürse de ABD’nin bu konudaki planlar› tüm h›z›yla sürüyor. Baz› Körfez ülkelerinde üsler infla ediliyor, tatbikatlar yap›l›yor vb. Ayr›ca yine bu sald›r› planlar› dahilinde ABD’nin sald›r› s›ras›nda hedef alaca¤› yerlerin de çok uzun bir listesi var. Bu da sald›r› s›ras›nda Irak halk›n›n yaflayaca¤› ac›n›n büyüklü¤ünü bir nebze de olsa göstermeye yetiyor. Bu arada bir di¤er önemli nokta ABD’nin önceleri sadece kendisinin Irak’a sald›raca¤›n›n sinyallerini çeflitli bahaneler bularak vermesinin ard›ndan flimdilerde müttefiki ülkelerle Irak aras›ndaki gerilimi iyice t›rmand›rmak için “Irak bu ülkelere sald›rabilir” mesaj›n› yaymaya çal›flmas›. Özellikle y›lmaz ufla¤› Türkiye’ye yönelik bir Irak sald›r›s›n› gündeme getirmeye çal›flan ABD’nin buradaki amac› komflu ülkeler aras›daki gerilimi iyice t›rmand›rarak kendi sald›r›s›n›n zeminini haz›rlamak. Haberimizin bafl›nda sözünü etti¤imiz gazetelerde yer alan “Merkez Komutanl›¤› Hareket Tarzlar›” haberini kastederek “e¤er Saddam’›n yerinde olsan›z ve size üç yönden sald›r›laca¤›n› okusan›z Türkiye ve Kuveyt’e karfl› kitle imha silahlar›n› kullanarak ha-
rekete geçebilirsiniz” diyen ABD’li bir askeri uzman›n Türkiye ile Irak aras›nda böylesi bir gerilimi yaratma iste¤idir. Ancak bu konuda de¤inilmesi gereken konulardan biri de Irak’l› Kürt gruplar›n bu sald›r› planlar› karfl›s›ndaki tutumudur. Henüz tam olarak sald›r› cephesini ve sald›r›dan sonraki durumlar› netlefltiremeyen ABD, bir yandan da bunun s›k›nt›s›n› yaflamaktad›r. Sald›r›ya destek için bir geziye ç›karak nab›z yoklayan Demokrat Parti Florida Senatörü Bob Graham’›n flu sözleri ABD’nin çekincelerini ortaya koymaktad›r: “Irak lideri çok kötü fleytani bir kifli. Bir gün ona yönelik eyleme geçme zaman› gelebilir. Ancak flu s›rada ABD’nin sald›rmas› halinde Arap ülkeleri aras›nda destek bulmas› söz konusu de¤il.” fiu da görünen bir gerçek ki ABD bu sald›r› planlar›n›n tüm ayr›nt›lar›n› bitirememifltir ve Irak’l› Kürt gruplar›n deste¤ini henüz kazanamam›flt›r. Ayr›ca ABD’nin bu muhalif gruplar› Irak rejimine karfl› k›flk›rtmak için federasyonlar fleklinde bir Irak hayali sundu¤u iddialar› da var. Haz›rlanan tasla¤a göre Irak iki federe bölgeye bölünecek. Bunlardan biri orta ve güney Irak’› kapsayan Arap bölgesi, di¤eri de kuzeyde Kürtlerin yaflad›¤› bölge. Her bölge kendi meclis ve baflkan›na sahip olacak ancak iç güvenlik ve federal ordu Ba¤dat’ta bulunan Amerikan ufla¤› hükümetin emrinde olacak. Bu plan Irak’taki Kürt muhalif gruplar›na pastadan biraz daha fazla pay vererek onlar› iflin içine daha çok çekmeyi amaçl›yor. ‹flte biraz da bu yüzden Türkiye, ABD aç›s›ndan oldukça fazla bir öneme sahiptir. ABD Savunma Bakan Yard›mc›s› Paul Wolfowitz’in Türkiye’ye ziyareti de verilen bu önemin bir göstergesidir. Sürekli olarak bu denli kritik toplant›lara ev sahipli¤i yapan Türkiye bu toplant›larda kendine çizilen rolü ne denli iyi ezberledi¤inin analizini yap›yor. Ancak bir yandan da her toplant› uflakl›¤›n ve dünya halklar›na düflmanl›¤›n da bir belgesi niteli¤inde oldu¤u için böylece kendi kuyusunu da kazm›fl oluyor. Bu arada Türk egemen s›n›flar›na bu sald›r›dan k›r›nt›lar da vadedilerek uflakl›klar›n› boyutland›rmalar› yönünde flevklendirmek istenmektedir. Irak’ta ABD ufla¤› bir hükümet kuruldu¤unda Türkiye-Irak aras›ndaki ticari iliflkilerin daha iyi olaca¤› vaat edilerek egemenlerin ifltah› kabart›lmaya çal›fl›lmaktad›r.
19 Temmuz 1 Ağustos 2002
4
işçi-köylü 33
IMF üçüncü kez uflaklar›n› gözden geçiriyor Uflaklar›n› iyi tan›yan ABD emperyalizmi kukla hükümetinin girdi¤i bu kaosun senaristi olarak iflini çoktan garantiye alm›flt›r. Dedi¤i gibi hükümet gitse de gitmese de IMF programlar› aynen devam edecektir. Emperyalist ülkelerin baflta da ABD emperyalizminin dünyaya hakim olma dalafllar› neticesinde tam bir kaosa sürüklenen sömürge ve yar›-sömürge ülkelerde çeliflkiler daha da derinlefliyor. Ülkemizde ise hükümette patlak veren istifa sendromu ile içinden ç›k›lamaz durumu toparlama, halk›n hükümete olan güvensizli¤inin yeni bir hamleyle farkl› olu-
r›n›n ard›ndan IMF 3. gözden geçirme görüflmeleri için solu¤u Türkiye’de ald›. Emperyalist efendilerin kendi a¤›zlar›yla ifade etti¤i bu kabus senaryosu tam da belirtti¤imiz gibi devletin emperyalizme her geçen gün artan ba¤›ml›l›¤› ile daha da yoksullaflan halklar›n patlamaya haz›r öfkeleridir. Türkiye’de ise emperyalistler bu kabus gerçe-
flum ve partilerle kotarma çabalar› son h›z sürüyor. Yaflanan bu tabloda Brezilya ve Türkiye gibi ülkeler ABD emperyalizminin yo¤un ilgisinden(!) mahrum kalm›yor. IMF baflkan› Horst Kohler’in “Geliflmifl piyasalardaki güçsüzlü¤ün daha da derinleflmesi, Brezilya ve Türkiye gibi geliflmekte olan iki piyasan›n borçlar›n› ödemekte güçlük çekmesi gibi iki konuyu birlefltirmesi durumu ‘bir kabus senaryosu dur (...)’ ve bu senaryonun gerçekleflme ihtimali beflte birdir” aç›klamala-
kleflmeden patron-a¤alar›n s›rt›ndaki eyeri daha da s›k› kavrama telafl›nda. Son gözden geçirme (denetleme) görüflmeleri için Türkiye’ye gelen IMF Türkiye Masas› fiefi Juha Kahkohen önce TÜS‹AD’la bir görüflme yapt›. ‹stanbul’da süren görüflmelerde Kahkohen’in ikinci dura¤› Yabanc› Sermaye Derne¤i (YASED) oldu. Yabanc› patronlar›n Türkiye’ye aç›lmas› için sunulan yasa tasar›s› konusunda TC’ye uyar›larda bulunan Kahkohen daha sonra Türkiye Bal-
kanlar Birli¤i (TBB), Türkiye ‹hracatç›lar Meclisi (T‹M) ile de görüfltü. Türkiye ekonomisini denetim alt›nda tutman›n en önemli ayaklar›ndan olan bankalarla olan görüflmelerde Kahkohen’i Bankac›lar Birli¤i ve Yap› Kredi Bankas›, Garanti Bankas›, Akbank Genel Müdürleri a¤›rlad›. IMF heyetinin 3. gözden geçirme görüflmeleri bas›na kapal› sürerken, sonradan gazetecilerin sorular›n› yan›tlayan Kahkohen; hükümetin özelde de DSP’nin sürecine iliflkin aç›klama yapmazken asl›nda tam da bildi¤imiz tabloyu çizdi. “Hükümet gitse de program aynen devam eder” diyerek yaflananlar›n IMF’nin yolunda küçücük bir çak›l dahi olamayaca¤›n› ima etti. Uflaklar›n› iyi tan›yan ABD emperyalizmi kukla hükümetinin girdi¤i bu kaosun senaristi olarak iflini çoktan garantiye alm›flt›r. Dedi¤i gibi hükümet gitse de gitmese de IMF programlar› aynen devam edecektir. Keza gözden geçirme gezileriyle ayn› günlerde yap›lan Bakanlar Kurulu toplant›s›nda flimdilik sadece ekonomiden sorumlu Devlet Bakan› Kemal Dervifl’in sundu¤u ekonomik program takvimi IMF Baflkan› Kahkohen’in böyle karmafl›k bir ortamda nas›l kendinden emin konufltu¤unu aç›kl›yor. Dervifl’in sundu¤u ekonomik program takvimi tabi ki yine ABD patentli. Yani yine özellefltirme ve iflten atmalara h›z verilecek, yoksul emekçi halk daha da derin bir sefalete mahkum edile-
cek. Tüprafl, THY, Tekel, Türk Telekom, fieker Fabrikalar›, Erdemir, Turban ve Tügsafl’›n özellefltirilmesinin h›zland›r›lmas› amac›yla yeni strateji öneren Dervifl’in bunu takiben di¤er önerisi ise “istihdam fazlas›” ad› alt›nda yüksek oranda iflten atmalar oldu. Kahkohen ilk günlerde hükümetin yaflad›¤› sürece iliflkin pek aç›klama yapmazken, 10 Temmuz’da istifa edece¤i sinyalleri veren Derviflle bir görüflme yapt›. IMF Ankara Ofis Temsilcisi Odd Perr Brekk ve Hazine Müsteflar› Faik Öztrak’›n da kat›ld›¤› görüflmede; Kahkohen’e rapor veren Dervifl istifas›n› da dillendirince durum de¤iflti. IMF Türkiye Masas› fiefi Kahkohen’in sürdürülen IMF program›n›n istikrar› için teminat sayd›¤› Dervifl’e istifas›n› çekmesi konusunda bask› yapt›. Dervifl istifas›n› Cumhurbaflkan› Ahmet Necdet Sezer ve Bülent Ecevit’in istemleriyle geri çekti¤ini aç›klarken Ecevit’in “Dervifl hat›r›m›z› k›rmad›” aç›klamalar›nda bahsi geçen hat› r›n IMF’nin dayatmas› ol du¤u ise gözlerden kaçacak gibi de¤il. Emperyalistlerin ve uflaklar›n›n kendi elleriyle yazd›klar› bu sömürü ve zulüm senaryosu emekçi ezilen halklara daha çok açl›k yoksulluk getiren bir gerçekliktir. Bu gerçekli¤in devrimci özüyse bu zulmün ba¤r›ndan ç›kan baflkald›r›n›n emperyalistler için bir kabus senaryosundan öte bir yok oluflun bafllang›c› oldu¤udur.
işçi-köylü 33
S›n›fsal yaklafl›m “BAfiKA ULUSLARI EZEN ULUS ÖZGÜR OLAMAZ” (Marx ve Engels) AB konusundaki umut tacirli¤i dalafl›n›n, “sivil darbe” nitelemesine neden olabilecek çapta hamlesine giriflen ABD-AB eksenli, ANAP destekli, DerviflCem-Özkan üçlüsü mevcut t›kanmay› aflma derdindedir.(1) Bu tezgaha sar›lman›n komprador patron-a¤a devletinin bekas› için arz etti¤i önem, emperyalistlerin bu müdahalesini gerekli k›lm›fl bulunuyor. Bir önceki makalemizde vurgulad›¤›m›z gibi, faflist diktatörlü¤ün AB masal› ile ilgili yürütece¤imiz teflhir kampanyas›n›n iki aya¤› bulunmaktad›r. Bunlardan birincisi, yani “AB üyeli¤ine yönelim”in büyük bir aldatmaca oldu¤u, bunun AB ve Türkiye gerçekli¤i ile temelden çat›flt›¤›yd›. Buna geçen say›da a¤›rl›kl› olarak de¤inmifltik. ‹kinci aya¤›, yani AB emperyalizminin teflhirini de bu yaz›da özetleyece¤iz. Avrupa Birli¤i isimli emperyalist koalisyon, yaklafl›k yar›m as›rl›k iddial› bir projenin ürünü olarak geliflmifltir. Gelinen noktada Avrupa’n›n büyük bir bölümünü etkisi alt›na alm›fl, ekonomik, siyasi ve askeri alanda önemli mesafeler kat etmifltir. Emperyalist-kapitalist sisteme dahil edilebilecek bütün Avrupa ülkelerini birlefltirmeyi planlamakta, dünya egemenli¤i için yürütülen mücadelede zafer elde etmeyi amaçlamaktad›r.(2) ABD’den Rusya, Çin ve Japonya’ya kadar di¤er emperyalist güçler ile giriflilen ve ileride daha da k›z›flacak olan bu mücadeleye h›zl› bir haz›rl›kt›r söz konusu olan. Bugün için 15 devletten oluflan AB, önümüzdeki 10 y›l içinde iki hamlede 27 devlete ve yaklafl›k 500 milyon nüfusa ulaflmay› planlamaktad›r. Rusya’n›n ve özellikle de ABD’nin son derece rahat-
19 Temmuz 1 Ağustos 2002
5
s›z oldu¤u bu durum, bar›flç›l yollarla önlenemez bir trende girmifltir. ABD emperyalizmi, henüz askeri aç›dan (AGSP) tehdit edici boyut kazanmayan bu süreci, müttefiki ‹ngiltere ve Rusya’y› da ç›kar birli¤i gere¤i içine bir biçimiyle de olsa dahil etti¤i NATO vas›tas›yla kontrol etmeye çal›flmaktad›r. ‹ngiltere’nin euroya NATO’nun AGSP’ye itiraz ve müdahalesi belli ölçüde etkili olsa da AB emin ad›mlarla yol almay› sürdürmektedir. Dünya halklar›n›n kölelefltirilmesi, sömürülmesi ve ezilmesinin en az›l› temsilcileri olan Avrupal› devletler, serbest rekabetçi dönemden tekelci aflamaya geçildikten sonra daha da azg›nlaflm›fl ve gerek birbirleriyle gerekse de baflta ABD olmak üzere di¤er emperyalistlerle girifltikleri kap›flmada faflizm ve gericili¤in bütün versiyonlar›n› yaratma ve kullanmada maharetlerini ortaya koymufllard›r. Bugün dünyadaki geliflmeler karfl›s›ndaki durufllar› ve uygulamalar› da bunu bariz biçimde ispatlamaktad›r. Avrupa’n›n göbe¤inde Yugoslavya’n›n parçalanmas› ve bafltan afla¤›ya yang›n yerine çevrilerek yüzbinlerce insan›n öldürülmesi, Irak, Afganistan ve Filistin’in kana boyanmas›, Ruanda’dan Endonezya’ya milyonlarca kiflinin bo¤azlanmas› vb. gibi birçok yak›n tarihe ait örnek; hep AB’li emperyalistlerin aktif kat›l›m ve/veya desteklerinin ürünüdür. 11 Eylül’den vazifeyi sadece ABD de¤il, AB önderli¤ine soyunan Almanya da ç›karm›flt›r.(3) Avrupa’n›n palazlanm›fl faflistlerinden Frans›z Le Pen ve Avusturya’l› Jörg Haider’in, “Herkes benim dedi¤ime geldi” ve “Avrupa liderleri benim politikalar›-
m› uyguluyor” gibi sözler sarf etmesiyle de anlafl›laca¤› üzere; anti-terör yasalar›ndan, polisiye önlemlerin art›r›lmas›na(4), mültecilerle ilgili kararlardan(5) temel hak ve özgürlüklere iliflkin k›s›tlamalara kadar birlikte veya eflzamanl› düzenlemelere gidilmesi; AB emperyalizminin gerçek yüzü ve yönelimine ayna tutmaktad›r. Dünya çap›nda emperyalist-kapitalist sistemin yaflad›¤› bunal›m, elbette ki AB’yi de sarsmaktad›r.(6) Çare her zamanki gibi iki alanda aranmakta ve hem sömürge, yar›-sömürgelerdeki halklara hem de kendi emekçilerine yönelinmektedir. Avrupal› emperyalistler, IMF, DB ve DTÖ’nün bileflenleri olarak Türkiye dahil yar›-sömürgelerdeki sömürüyü daha katmerlefltirici rolü ABD ile kolkola girerek oynarken, kendi halklar›na gerek iktisadi gerekse de sosyal bak›mdan yüklenmekten geri durmuyorlar. AB Zirveleri’nde planlanmak suretiyle, tüm Avrupa ülkelerinde, emekçilere yönelik yayg›n hak gasplar›na gidilmekte, sosyal haklar tasfiye edilmektedir.(7) ‹flçi s›n›f›n›n ekonomik, demokratik ve sosyal kazan›mlar› h›zla eritilmektedir. Semirme süreçlerinin ucuz iflgücü olarak en zorlu ve a¤›r iflkollar›nda ony›llarca kan› emilen yabanc› iflçiler/göçmenler art›k “istenmeyen” statüsüne yerlefltirilmektedir. Hakim s›n›f sözcülerinden, her renkten reformiste kadar bütün AB yanl›lar› ve masalc›lar›n›n “çok daha ileri”, “çok daha özgürlükçü” vb. vb. “cennet” olarak sunduklar› topraklarda, durumun hiç de öyle olmad›¤›n›n günümüzdeki en önemli delillerinden birisini emekçilerin ve kitlelerin mücadeleleri oluflturuyor.(8) Avrupa’da düzenlenen küreselleflme karfl›t› gösterilere her seferinde daha da artan say›da ve yüzbinlerce kifli kat›l›yor. Kitlelerin düzenden ve düzen partilerinden beklentileri azalmaktad›r.(9) Özet olarak, AB devletleri; ülkemizdeki siyasalsosyal-ekonomik sisteme,
faflist rejime göre nitelik de¤il, nicelik olarak daha “ileri” bir düzene sahiplerse de bunu, burjuva demokratik devrimin yap›lm›fl olmas›na ve sömürge, yar›-sömürge ülkeleri sömürmelerine borçludurlar. Bu durum, oralardaki düzenin gerçek anlamda demokratik, özgürlükçü, adaletli vb. özellikler tafl›d›¤›na de¤il, sadece gericili¤in koyuluk derecesindeki farka karfl›l›k gelmektedir. Kald› ki yukar›da özetledi¤imiz gibi, süreç AB devletlerini daha da gericilefltirmekte, emperyalistler aras› çeliflkilerin artmas›na paralel faflizmin ayak sesleri de duyulmaktad›r. Marx ve Engels yoldafllar›n bafll›¤a ç›kard›¤›m›z sözlerindeki anlam, AB ülkelerindeki özgürlü¤ün varl›k koflulunu da nitelemektedir. En fazla, flimdiki tipik sömürgecilik ürünü GB statüsü ile eklemlendirilen bir konumda tutulacak olan Türkiye’nin hakim s›n›flar›, emperyalistlerle zaten komprador nitelikleri gere¤i tam bir entegrasyon içindedirler. Emperyalistlerin elbette ki böyle bir rejimden yana olmalar› ve AB üyeli¤i sevdas›n› yaflatmaya devam etmeleri, onlar›n ve uflaklar›n›n ç›karlar›yla çok yönlü örtüflmektedir. Dipnotlar 1- ‹stemihan Talay, Kültür Eski Bakan›, 09.07.02, “Hedefimiz ‘AB ile bütünleflme süreçlerini tamamlayacak ve ekonomik bunal›m› aflacak bir kadro karfl›m›za geldi’ dedirtebilece¤imiz bir foto¤raf›, bir tabloyu, bir birlikteli¤i yaratmakt›r.” 2- Lenin, Emperyalizm, Emperyalizmin Elefltirisi, “Hangi biçimi al›rsa als›n; bir emperyalist koalisyon di¤erine karfl› ya da tüm emperyalist güçleri kucaklayan tek bir ittifak, savafl dönemleri aras›ndaki bir ateflkesten baflka birfley de¤ildir. Bar›flç›l ittifaklar savafl›n zeminini haz›rlar ve kendileri de savafllardan do¤arlar.” 3- Gerhard Schröder, Almanya Baflbakan›, Pekin, 03.11.01, “11 Eylül felaketi ayn› zamanda bize de
bir flans yaratt›. Bu flans dünyan›n yeniden düzenlenmesidir.” Daha sonraki günlerde “Almanya’n›n tali bir oyuncu olmaktan ibaret olan 2. Dünya Savafl› sonras› rolü kesin olarak sona ermifltir.” 4- AB ülkeleri Nisan ‘02 sonunda s›n›rlar›n korunmas› için ortak bir güvenlik örgütü kuracaklar›n› aç›klad›lar. Avrupa çap›nda polise, tüm e-mail, cep telefonu mesajlar›n›, telefon kay›tlar›n› izleyebilme, herkesin intenette dolaflt›¤› adreslerini kiflisel flifrelerini elde etme hakk› verildi. 5- AB Zirvesi Sevilla, 22.06.02, “Üçüncü ülkeler ile geri iade anlaflmalar› yap›lacak, s›n›rlarda güvenlik a¤› oluflturulacak.” 6- AB ülkelerinin son bir y›l içindeki kifli bafl›na GSMH’nda düflüfl görülmektedir. Almanya’daki oran -1, Fransa’daki ise 0.6 olarak gerçekleflmifltir. 7- Avrupa Sendikalar› Konferasyonu 0506.06.02, “Avrupa’da sosyal iliflkiler h›zla kötülefliyor. Hükümetler tek tarafl› bir biçimde var olan yasalar› ve sosyal güvenli¤i de¤ifltirerek ve gerileterek iflçi haklar›na sald›r›yorlar.” 8- ‹talya’daki çal›flma yasas›ndaki ifl güvencesi ile ilgili maddelerin de¤ifltirilmesine karfl› 21 milyon iflçinin 20 milyonunun kat›ld›¤› genel grevin ard›ndan, son bir ay içinde; sosyal güvenlik sistemini tasfiye etmeyi amaçlayan yasa tasar›s›na karfl› Yunanistan’da (18.06.02) ve iflsizlere yönelik yeni hak gasplar›na karfl› ‹spanya’da (20.06.02) yüzbinlerin, milyonlar›n kat›ld›¤› genel grevler yap›ld›. 9- Son 20 y›l içinde ulusal seçimlerde oy kullanma oran›, 20 emperyalist ülkenin 18’inde düflmüfltür. Azalma oran›, ‹sviçre’de %39, Fransa’da %19, Almanya ve ‹ngiltere’de %11’dir. AB ortalamas› ise %15’i bulmaktad›r.
19 Temmuz 1 Ağustos 2002
işçi-köylü 33
6
‹stanbul Belediyelerinde 2002 y›l› toplu sözleflme ve sonuçlar› Toplu sözleflmeler s›n›f mücadelesinde ekonomik talepler ile siyasal taleplerin birleflti¤i en iyi dönemlerdir. Bu dönemin önemini do¤ru kavrad›¤›m›zda, yap›lacaklar› da do¤ru zemine oturtmufl oluruz. 2002 y›l›nda ‹stanbul’da biten ve devam eden sözleflmeler bugünkü sürecin kendisine cevap vermiyor. Tam da bildi¤imiz ve süregelen toplu sözleflme düzenine uygun bir durumda gidiyor. Oysa Belediye-‹fl 2000 y›l›nda toplu sözleflme süreçlerindeki mücadelecili¤i, kendi içindeki örgütlülü¤ü, d›fl›ndaki sorunlar› da dile getiren hatta d›fl›ndaki kurumlar› da sürece katan tutumuyla mücadelede önemli bir yere sahiptir. Öyle ki 2000 y›l› Toplu Sözleflmesi, sürece önemli kazan›mlar b›rakt›. Sendikal hareketin dibe vurdu¤u dönemde, iflçisiyle bütünleflen, sürece katan, onlarla birlikte yürüyen o mücadeleci çizgi, 2002 y›l›nda öne ç›kmad›. Koflullar 2000’den çok farkl› de¤ildi. Hatta siyasal durum iflçilerin lehine evriliyordu. Sorun bu dönemde iç örgütlülüktü. Toplu sözleflme dönemine
Kuruluflundan günümüze de¤in bunal›mlar, krizler, darbelerle debelenen Türk devleti her geçen gün biraz daha batmakta, biraz daha tükenifle, bitifle gitmektedir. Son dönemde ortaya ç›kan, ancak adresi devleti gösteren hükümet krizi (ki özünde devletin yönetememe krizi) giderek derinlefliyor. (1920-1946) Kemalist diktatörlü¤ün temsilcisi CHP taraf›ndan yoksullu¤a, bask›ya, katliama, sömürü ve sefalete mahkum edilen çilekefl emekçi halk›m›z, 1946 sonras› sözde çok partili sisteme geçifl ve CHP içinden ç›kan demokrat partiyle bask›, sömürü, katliam, talan politikalar›n› daha da pervas›zca art›rm›fl, içte tüm muhalif güçleri geleneksel yöntemi faflist politikalarla sindirmeye; d›flta ABD ile ekonomik, siyasi, askeri anlafl-
2 ay önceden bafllayan TES‹fi sendikas› önemli bir dezanvantajd›. Ve de toplu sözleflmenin bitirilmesinde etkin bir rol oynad›. Ancak iflin esas› böyle de¤il. Çünkü TES-‹fi bundan önce de vard›. Soruna böyle bak›lmay›nca ve sözleflmenin bitirilmesi olarak düflünüldü¤ünde ortaya ç›kan tablo bu olur. Bunun d›fl›ndaki bütün düflünceler ya da farkl›l›klar ya eksik ya da do¤ru kavranmam›fl olarak düflünülür. Bundand›r ki ayn› iflveren karfl›s›nda ayn› sözleflmeleri bile yapamayan, birlikte hareket edemeyen, mekanizmalar› oluflturmayanlar bu toplu sözleflmelerde baflar›l› olamazlar. M‹KSEN (Mahalli ‹dareler ‹flverenler Sendikas›) Büyükflehir ve ço¤unlukla ilçe belediyelerin üye oldu¤u bir kurulufl. Bu kurulufl farkl› sendikalar olsa bile hepsinin karfl›s›na ayn› sözlerle, ayn› politikalarla ç›k›yor. Yaflad›¤›m›z süreç bize gösteriyor ki sorunlar karfl›s›nda hem kendi içimizde ayn›laflmak hem de d›fl›m›zdakilerle iflverenler karfl›s›nda ortak hareket etmeyi sa¤lamak gerekiyor. Bunu biliyor ve yapm›yorsak
malarla ülkeyi 2. paylafl›m savafl› sonras› güçlenen ABD emperyalizminin kuca¤›na b›rakm›flt›r. Cumhuriyetten günümüze kadar 57 hükümet kurulmufltur. Yani her y›la bir hükümet düflüyor ancak hiçbiri gerçekte halk› temsil etmemifltir. Yapay ve sözde demokrasiyle yap›lan seçimlerle iktidara gelen partiler siyasal propagandalar›n› ve halka verdikleri vaadlerini yerine getirememifl ve iktidar olamam›fllard›r. Sürekli faflizmin paravan görevini görmüfllerdir. ‹ktidar olamam›flt›r, gerçek iktidar komprador burjuvazi ve toprak a¤alar› iktidar›n› sa¤layan devlettir, bürokrasidir. Önder yoldafl ‹brahim Kaypakkaya’n›n dedi¤i gibi parlamentarizm Kemalist faflist diktatörlü¤ün maskesidir, bunun içindir ki devlet (60-71-80)’de oldu¤u gibi düdü¤ü çal›p
durumu niyetlerle aç›klayamay›z. Yaflanan durum ö¤reticidir. Bundan sonra da kalan sözleflmelerde ç›kacak sonuçlar bellidir. Bu sürecin baflka eksik yan› ise T‹S’lerin tamamen ücrete endeksli olmas›d›r. Hizmet ifl kolunda buna yönelik yeni politikalar gelifltirilmelidir. Özellefltirme her yerde oldu¤una göre, ücretlerinin ise bütün yerlerde 250 milyon, asgari ücretin 80 milyon oldu¤u yerde, sendikal› iflçiler ve sendikalar ücret politikas› d›fl›nda baflka çözümlere yönelmeli. Bunlar: 1- Bütün iflçilerin ücretlerinin ayn› noktaya ç›kar›lmas› politikas› gelifltirilmeli, 2- Ayn› ücretleri alanlar›n, ayn› koflullarda çal›flmas› öne ç›kart›lmal›, 3- Toplumun genel sorunlar›n› T‹S’lerde ve genel mücadele süreçlerinde öne ç›kartmal›y›z. Örne¤in (Su, gaz, ‹ETT zamlar› ile belediyelerde yaflanan yolsuzluklar gibi), 4- Tüm bunlar›n yaflama geçirilmesi için yap›lacak eylem ve grevlerde kullan›lacak araçlar halk›n da kabul görece¤i bugün aç›s›ndan özellefl-
tirme karfl›s›nda iflin istenmesidir. Bu yolsuzlu¤un oldu¤u bir dönemde genifl halk kesimleri taraf›ndan önemli oranda desteklenir. Bunlar›n kazand›raca¤› iki önemli nokta olacak. Birincisi, Sendikal harekete güvensizli¤in oldu¤u yerde önemli bir ç›k›fl olacak. ‹kincisi, Toplumun önemli dinamik kesimlerinin deste¤ini alacak. fiimdi sözleflmenin olumsuz olarak nas›l etkiler b›rakaca¤›na bakal›m. T‹S’ler bitmeden önce TES-‹fi’le ortak bir eylem düflünülmesi do¤ru ve herkesin kabul gördü¤ü bir eylemdir. Ancak bunun yap›lmamas›, birden Bayram Meral’in sözleflmede isminin olmas› tam da bugüne kadar olan sonuca bir yenisini ekledi. Bayram Meral flahs›nda sendikal durum önemli oranda statükocu olarak biliniyor. Belediye -‹fl ise bunun d›fl›nda yeni yeni olumlulu¤a evrilmeye çal›fl›yor. Fakat bu sözleflme sonucu bu durumu önemli oranda geri noktaya itmifltir. Her eylemin kazan›mlar›n› gözard› etmemek laz›m. Buna göre, sendikan›n her
Devletin y›rt›klar› dikifl tutmuyor oyunu bitirip maskeyi f›rlat›p atabilmektedir. Son 20 y›lda 1980 sonras› YDD, küreselleflme, neo liberal politikalar do¤rultusunda devlet sözde “yeniden yap›lanma” sürecine girdi¤ini iddia etse de özde geleneksel yap›s›n› sürdürmektedir. Siyasi partiler aras›nda, partilerle devlet aras›nda, partilerle devlet bürokrasisi aras›nda, asker, ekonomi, siyaset aras›nda her ne kadar belli bir uyum görünse de içten içe cad› kazanlar› kaynamakta, tam bir klik savafl› yaflanmaktad›r. Aralar›ndaki sömürüden hangi kli¤in daha fazla pay alaca¤› mücadelesine tekabül eden it dalafl› kendi krizlerini derinlefltiriyor. Diyalektik
yasaya göre kriz ve çeliflkiler keskinleflip derinlefltikçe çat›flmalar artacakt›r bizlere tarihsel olarak düflen görev bu çeliflki ve çat›flmalar› bulundu¤umuz alanlarda daha da derinleflmesine katk›da bulunmak baflta iflçi s›n›f›m›z, yoksul köylülük, tüm emekçi halk›m›z›n kurtulufl teminat› olan Demokratik Halk Devrimi tafllar›n› döflemektir. Bunu nas›l yapaca¤›z? Kendimizi tan›tarak, göstererek, boyumuz posumuz fizi¤imizle de¤il, düflüncelerimizle politikam›zla, siyasetimizle ve örgütlülü¤ümüzle bunun kitleler içinde genifl propaganda ajitasyon yöntemiyle ciddi yol al›naca¤› orta-
hareketinde kendini sunan, katan, sorunlar› paylaflanlar, bu dönemde önemli oranda zay›f düflmüfllerdir. ‹kincisi T‹S’ler biterken temsilci ve üyelerle paylafl›lmad›. Ayr›ca T‹S’de mevcut bulunan ve kazan›m olarak duran k›dem ve taban gibi maddeler kaybedilmifltir. Bunlar›n ortaya ç›kard›¤› sonuç iyi ücret iyi sözleflme, az ücret kötü sözleflme sonucuna götürür. Oysa bu durum do¤ru de¤il. Do¤ru olsayd› Toplu Sözleflmelerle çal›flan sendikal› iflçilerin ald›¤› ücretler ülkemizdeki genel çal›flanlar›n iki ya da üç kat› kadard›r. Bu durum sendikal› iflçilerin sendikalar›na güvendirir ve mevcut sendikal krizler yaflanmazd›. Oysa durumun böyle olmad›¤›n› herkes bilir. Az ücret olabilir. Hatta baflka fleyler de kaybedebilirsiniz. Ancak bu kay›plar› kazanacak örgütlü gücünüz mekanizmalar›n›z› kaybetmemiflseniz kay›p yoktur. Sonuç olarak kaybedilen örgütlülüktür. Çözümü ise sonuçlar›n içinde. DDSB’li bir iflçi
dad›r. Ancak mevcut dura¤anl›k, tutukluk ruh halinin kafalarda afl›lmas› gerekiyor. Statik durufllar›n parçalanmas› gerekiyor; son y›llarda zaafa u¤rayan kolektif yaflam ve mücadele ilkemizin güçlendirilmesi gerekiyor. Bunun da gerçekleflebilmesi için ilkelerimizden ald›¤›m›z g›dayla kendimizden bafllayarak iradi müdahale sürecini iflletmeliyiz. Bugün gerçekten rüzgar bizden yana esiyor. Ancak bu rüzgar› ne kadar yelkenlerimize doldurup devrime yol alabiliyoruz? 57. Hükümet hakim s›n›flar›n kendi aralar›nda oluflturduklar› emekçilere yönelik topyekün yap›lacak sald›r› hükümetiydi. ‹radi, hukuki, siyasi, ekonomik, askeri büyük ölçüde misyonunu oynad› kazan›lm›fl haklar›n budanmas› milyonlarca iflçinin iflten at›lmas›, sansür,
sürgün, siyasi tutsaklara hücre sald›r›s›, okullar›n k›fllaya çevrilmesi, sendikalar›n iflçiye yabanc›laflt›r›lmas›, devlet kurumlar›na dönüfltürülmesi bu dönemde yap›ld›. Süreç ve koflullar di¤er alanlarda oldu¤u gibi iflçi alan›nda da yol almam›z için son derece elveriflli koflullar, olanaklar sunmaktad›r. Meselenin özü binlerce kez yineledi¤imiz; do¤rulu¤u yaflam›n prati¤inde kan›tlanm›fl politikalar›m›z› an›n, sürecin ihtiyac›na cevap verecek flekilde uygulamak; günü birlik ihtiyaçlar peflinde enerjiyi tüketmeden (yürünecek uzun yola nefesi yayarak) ancak güncel ihtiyaçlar› da örgütleyerek, bunlar› orta uzun vadeli hedeflerin parças› haline getiren planl› bir yönelimi faaliyetimize hakim k›lmakt›r.
işçi-köylü 33
7
19 Temmuz 1 Ağustos 2002
Büyükflehir belediyesinde T‹S imzaland› Belediye ‹fl Sendikas›n›n örgütlü oldu¤u iflyerlerinden Büyükflehir Belediyesi, Maltepe ve Adalar’da Toplu ‹fl Sözleflmesi imzalan›rken di¤er ilçelerde uyuflmazl›k devam ediyor. Yine T‹S görüflmelerinin devam etti¤i Genel ‹fl’in örgütlü oldu¤u ilçelerden Bahçelievler ve Befliktafl belediyelerinde grev karar› as›ld›. Görüflmelerin geldi¤i aflama ile ilgili Belediye ‹fl 2 Nolu fiube Baflkan› Hasan Gülüm, Mali Sekreter Ercan Gürünlü ve Genel ‹fl 2 Nolu fiube Baflkan› Mehmet Karagöz’ün görüfllerini ald›k. -Toplu ‹fl Sözleflmesi görüflmeleri flu anda hangi aflamada? Hasan Gülüm: Belediye ‹fl
Hasan Gülüm
Sendikas›na ba¤l› yerlerden ‹stanbul Büyükflehir 7 Temmuz 2002 tarihi itibar›yla bitti. Ancak ‹SK‹’nin imzalamamas› gündeme geldi. Geri kalan ilçelerin tamam›nda görüflmeler uyuflmazl›kla sonuçland›. Önümüzdeki günlerden itibaren grev kararlar› as›lmaya bafllanacak. -Büyükflehirde sonuçlanmas›nda Türk-‹fl’in etkisi oldu mu? ‹flçilerin buna yaklafl›m› nas›l oldu? Türk ‹fl Büyükflehir’deki görüflmelerde bitirilmesi yönünde önemli rol oynad›. Bitirilmesi sonucunda iflçilerde büyük bir hoflnutsuzluk var. ‹SK‹’de iflçilerin ücretlerinde farkl›l›klar var. 15 milyon ile 18 milyon aras›nda de¤iflen ücret var. Bunlar hepsinin eflitlenmesini istiyorlar. Sözleflme henüz bitmedi. ‹flçilerin hoflnutsuzlu¤u genelde ücret yönünden de¤il. Sürecin kendileriyle paylafl›lmad›¤› ve gelinen noktayla ilgili kendilerinin bilgilendirilmediklerini söylüyorlar. ‹flçiler sözleflme süresince ‘Bayram Meral geldiyse bu sözleflme biter’ dediler. ‹flçilerden her 10 kifliden 6’s›ndan ald›¤›m›z de¤erlendirme buydu. Mevcut yönetimler bu noktada çok daha hassas davranmal›yd›. Sözleflmenin yaratt›¤› bir motivasyon eksikli¤i oldu. Bunun genel örgütlülü¤e de yans›yaca¤›n› düflünüyorum. Bir T‹S gelene¤imiz var bizim. Gelinen noktay› iflçilerle tart›fl›rs›n›z. Bu noktan›n gereklili¤ini anlat›rs›n›z. Onlar bunu anlar.
Genel sendikal harekete zaten bir güvensizlik var. Önümüzdeki süreci örgütlemede bu yönlü epeyce s›k›nt› yaflayaca¤›m›z› düflünüyorum. - Büyükflehirin d›fl›nda di¤er yerlerde uyuflmazl›kla sonuçland› diyorsunuz. Neden belli bir ortakl›k, ortak durufl sa¤lanam›yor? Bu, ilçelerin özgül durumlar›yla ilgili. Bu konuda Büyükflehir ve etraf›ndaki belediyeler en zay›f belediyeler. Önümüzdeki dönemde bu fark›n ortadan kald›r›lmas› gerekiyor. Bizim d›fl›m›zdaki sendikalarla da belli bir ortakl›k sa¤layamad›k. Bu da bir etken. - Anlaflman›n sa¤lanamad›¤› bölgeler nereler, buralarda grev karar› al›nd› m›? Büyükflehir’in d›fl›nda Maltepe bitti. Adalar bitti. Bunun d›fl›nda ilçe anlam›nda bütün ilçeler duruyor. Bizim sendikam›za ba¤l› fiiflli, Avc›lar, Bak›rköy, Zeytinburnu, Güngören, Bayrampafla, Gazi Osman Pafla, Ümraniye ve Üsküdar’›n tamam› duruyor. Ay›n 15’inde grev kararlar›n› alacaklar. Karar al›nan yerler Güngören, Avc›lar, Zeytinburnu, Bayrampafla, GOP. 5 yerde grev kara-
r› al›nd›. Önümüzdeki günlerde grev kararlar› as›lacak. Büyükflehir bittikten sonra ilçelerimizden bir k›sm›nda grevlerin olabilece¤ini düflünüyorum. Bunlardan Güngören, GOP, Üsküdar; nedenleri ise ‹stanbul’da en düflük ücretlerin oldu¤u yerler buralar. ‹fiÇ‹LER‹N KAZANILMIfi HAKLARI GASPED‹L‹YOR” Ercan Gürünlü: T‹S’in bafllamas›yla birlikte Belediye ‹fl genel anlam›yla aktif bir yönelim sergiliyordu. Bu aktif yönelimi de eylemleriyle, görüflmeleriyle, di-
Ercan Gürünlü
¤er sendikalarla olan birliktelikleriyle pekifltiriyordu. Bu süreç bundan uzak bir seyir izliyor. Bizim ifl kolumuzda grev yapt›¤›m›zda 3 yevmiyemiz kesiliyor. Bu tarafta birileri yevmiyesini feda ediyor, s›n›f›n genel ç›karlar› do¤rultusunda. Di¤er bir tarafta sendikal cephede bu iflçilerin fedekarl›¤›n› bir yere kanalize etmede ciddi bir durufl yok. Büyükflehir aya¤› çok zay›f kald›. T‹S belediye iflçileri aç›s›ndan ciddi anlamda bir kay›p oldu. Kay›p olan nedir? T‹S’in maddeleri. Bir bedel ödüyorsunuz bir hak kazan›yorsunuz. 20 y›ll›k politikan›z›, kazand›¤›n›z bu haklar› bir kenara b›rak›p sözleflmeyi imzal›yorsu-
nuz. Belediye ‹fl’in 20 y›ll›k “eflit ifle eflit ücret” politikas› vard›r. Bu politikay› dengeleyen maddeler de k›dem ve taban tazminatlar›d›r. Yani iflçiler sözleflmeye bakarken flunu rahatl›kla söylüyorlar; “Biz %35’lik zam istemedik. Biz k›dem ve taban tazminatlar›m›z› istedik. Daha az bir zamma raz› olabilirdik.” K›sacas› belediye iflçisinin genel anlam›yla tak›ld›¤› nokta kazan›lm›fl haklar›n›n gaspedilmesi oldu. “B‹Z‹M ‹Ç‹N ÜCRET ‹K‹NC‹ PLANDA” - Genel-‹fl iki ilçede grev ka-
rar› ast›. Bu konuda gelinen aflamay› de¤erlendirir misiniz? Mehmet Karagöz: Örgütlü oldu¤umuz ilçelerde arabuluculuk süreci bitti. Befliktafl ve Bahçelievler’de grev karar›n› ast›k. Di¤erlerini de san›yorum önümüzdeki günlerde asaca¤›z. T‹S’lerin bizde t›kanma noktas› ücret yönünden olmuyor. ‹dari maddelerden oluyor. Yani bizim için ücret ikinci planda geliyor. Ücretle ilgili karfl› taraf›n herhangi bir talebi de yok. ‹dari maddeler imza alt›na al›nmadan sözleflmemiz kesinlikle bitmeyecek. - fiu anda Befliktafl ve Bahçelievler’de greve bafllad›n›z m›? Grev sürecine girildi. 60 günlük bir süre var önümüzde. Grev karar› as›ld›ktan 6 ifl günü içinde iflverenin itiraz etme hakk› var. Bu olmad›¤›nda 60 gün içinde grev yapabiliriz. fiu anda henüz grev yapma karar› almad›k. - Büyükflehir belediyesinde sözleflmenin imzalanmas›n›n size ne gibi etkileri oldu? Ayn› ilde yafl›yoruz. Ayn› koflullarday›z. ‹flçi arkadafllar›m›z›n yapm›fl oldu¤u ifl de ayn›. O bazda bak›ld›¤›nda etkiliyor tabi. Ama sonuç olarak oras› Anakent
Belediyesi ve baflka bir sendikaya ba¤l› bir iflyeri. Biz kendimizi onlarla k›yaslam›yoruz. Ücretle ilgili problem flu ana kadar karfl›m›za ç›kmad›. Zaten flu an bizde Bak›rköy, Avc›lar, Zeytinburnu’ndaki iflçilerimizin ald›¤› ücretler büyükflehirde imzalanan›n çok üstünde. M‹KSEN’in örgütlü oldu¤u iflverenler cephesi ‹stanbul’da 34 ilçede tek tip bir sözleflme yapmay› düflünüyorlar. Bu kesinlikle kabul edilecek birfley de¤il. T‹S’lerin daha iyi olabilmesi için muhakkak ortak bir hareket sa¤lamal›y›z. Aksi takdirde iflverenler tek tek avl›yorlar. Büyükfle-
hirin bitirilmesinin nedeni de bu. - Belediye ‹fl’le ayn› iflkolunda çal›fl›yorsunuz. Neden belli bir ortakl›k sa¤lanamad›? Her iki tarafta da dialog eksikli¤inden kaynakl› baz› eksiklikler oldu. Geçen dönem ortak hareket edildi. Ortak eylemler örgütlendi. Bu eylemlerden iflverenlerin korktu¤u kadar bürokrat sendikal anlay›fllar da korktu. Parçalamak için çeflitli yöntemler buldular. Kendilerine daha yak›n flube baflkanlar›n› etkilediler. Yani tepedekilerin yapm›fl oldu¤u yanl›fll›k tabana yans›d›. Biz bir araya gelemedik. Geçen dönem bir araya gelebilmemizin en büyük etkisi
Mehmet Karagöz
‹stanbul Emek Platformuydu. ‹EP çat›s› alt›nda birleflen sendikac› arkadafllar›m›z›n hemen hemen hepsi s›n›f sendikac›l›¤› anlay›fl›yla bir araya geldi. Bundan sonra da olmayacak diye birfley yok. Masa bafl›nda ortakl›k sa¤layamayabiliriz ama eylemlerde ortakl›¤› yakayabiliriz. Grevlerde dayan›flmalar sa¤layabiliriz. Birileri istemese de bu olur. S›n›fa inanan siyasi yap›lar olarak de¤iflik çat›lar alt›nda da olsak iflçi s›n›f›n›n sorunlar›n›n çözümününde ortaklaflma gibi bir derdimiz olmal›. - Bu ay›n 21’inde Genel Kurulunuz var. Böylesi bir süreçte grev aflamas›ndayken mücadelenin içe yönelmesini ve enerjinin Genel Kurul’a aktar›lmas›n› nas›l de¤erlendiriyorsunuz? Bu kendi iç sorunumuzdur. Y›llardan beri s›n›f sendikac›l›¤› yaratma çabalar›m›z oldu. Ama bunu bir türlü beceremedik. Mevcut yönetimle bizim aram›zda fark da bundan kaynakland›. Ya bu mant›k devam edecek ya da yeniden bir yap›lanmaya gidece¤iz. Genel ‹fl’in içinde yeniden yap›lanma istiyoruz. Düflünce itibar›yla yenilenmek istiyoruz. Bizim Genel Kurulumuzun amac› da bu. S›n›f sendikac›l›¤›n›n temellerini at›p s›n›f aç›s›ndan yararl› olan siyasal yap›lar› bir araya getirmek istiyoruz. Biz ifl arkadafllar›m›za ne kadar do¤ru önderlik yapabilirsek iflçilerin sahiplenmesi de o derece iyi olur. Yani biz Genel Kurula ne kadar ihtiyaç duydu¤umuzu onlara anlat›yoruz.
19 Temmuz 1 Ağustos 2002
işçi-köylü 33
8
Tar›m›n imhas›nda son darbe; tar›msal K‹T’ler özellefltiriliyor IMF’ye verilen her niyet mektubunda küçük üreticinin ezilmesi ve tar›m›n imha edilmesi ile ilgili mutlaka bir dayatman›n yerald›¤› bu koflullarda ifllenmesi ve aç›klanmas› gereken en önemli konulardan biri de tar›msal K‹T’lerin özellefltirme kapsam›na al›narak tar›ma yönelik bir darbenin de buradan vurulmak istenmesidir. 2001 y›l›n›n bafllar›nda ortaya ç›kan ve o günden bugüne egemenlerin “bitti bitecek” dedikleri ancak her geçen gün daha da derinleflen ekonomik krizin en önemli etkilerinin yafland›¤› alanlardan birini de tar›m sektörü oluflturuyor. Özellikle küçük üreticiyi ezme planlar› dahilinde gündeme getirilen “tar›m›n yeniden yap›land›r›lmas›” projesi bundan y›llar öncesine dayan›yor. 1997 y›l› bafllar›nda amaçlar› iyice a盤a ç›kan bu program›n ilk ad›mlar› aras›nda tar›mda sübvansiyonlar›n kald›r›lmas›, özellikle f›nd›k, çay, tütün, pamuk üretimine k›s›tlamalar›n getirilmesi, taban fiyatlar›n›n maliyetin dahi alt›nda tutulmas›, tar›msal K‹T’lerin özellefltirme kapsam›na al›nmas› vb. yer al›yor. IMF’ye verilen her niyet mektubunda küçük üreticinin ezilmesi ve tar›m›n imha edilmesi ile ilgili mutlaka bir dayatman›n yerald›¤› bu koflullarda ifllenmesi ve aç›klanmas› gereken en önemli konulardan biri de tar›msal K‹T’lerin özellefltirme kapsam›na al›narak tar›ma yönelik bir darbenin de buradan vurulmak istenmesidir. Bu konunun gündeme oturmas› ve tart›fl›l›r bir hale gelmesi özellikle fleker ve tütün yasalar›n›n meclisten geçirilmesinin ard›ndan bafllam›flt›r. Çünkü fleker yasas› ile kamu fleker fabrikalar›, tütün yasas› ile de TEKEL fabrikalar› özellefltirme kapsam›na al›nm›flt›r. Ayr›ca bunlar›n d›fl›nda EBK, SEK ve Yem sanayiinde de özellefltirmeler dayat›larak tar›m sektörünü do¤rudan etkileyecek özellefltirmeler de yap›lmak istenmektedir. Bu sektörleri tek tek inceledi¤imizde özellikle fleker ve tütün sektörünün Türkiye için oldukça önemli oldu¤unu görebiliyoruz. Öyle ki Türkiye’de 500 bin üretici sadece fleker pancar› üretiminden geçimini sa¤lamaktad›r. Türkiye’de 27 devlet ve 3 adet özel fleker fabrikas› bulunmaktad›r. Ve 2000 y›l› itibar› ile bu fabrikalarda 1044 adet idari personel, 450 adet Ziraat Yüksek Mühendisi, 164 adet Makine ve Elektrik Yüksek Mühendisi, 69 adet ‹nflaat Mühendisi çal›flmaktad›r. Ayr›ca fleker fabrikalar› 7932
adet daimi iflçi istihdam etmektedir. Bu fabrikalar›n özellefltirilmesi buralarda çal›flan yüzlerce iflçinin de iflinden at›lmas› ve krizin derinleflmesi anlam›na gelmektedir. Bu fabrikalar›n zarar ya da kar etmesi tamamen devletin güdümünde oldu¤u için buralar› zarar ediyormufl gibi göstermek ya da gerçekten zarar ettirmek de yine devletin kendi ellerindedir. Özellefltirme kapsam›na ald›¤› ya da almay› düflündü¤ü birçok fabrikay› her türlü yöntemle yaln›zlaflt›ran ve böylece peflkefline zemin haz›rlayan devlet, fleker fabrikalar› için de ayn› oyunu oynamaktad›r. Oysa bu fabrikalar›n özellefltirilmesi ile birlikte sadece fleker pancar› üreticileri ve fabrika çal›flanlar› de¤il bunlar›n yan›nda hayvanc›l›kla geçinen üreticiler de zarara u¤rayacakt›r. Çünkü fabrikalar pancardan artan %25 oran›nda pancar posas›n› ücretsiz olarak üreticiye vermektedirler. Ayn› flekilde tütün yasas› ve bu yasa kapsam›nda TEKEL fabrikalar›n›n özellefltirme kapsam›na al›nmas› da yine üretici ve çal›flan› birlikte ma¤dur duruma sokmaktad›r. Türkiye’de 5001 köyde tütün üretimi yap›lmakta ve yaklafl›k 575.796 aile tütün üretiminden geçimini sa¤lamaktad›r. Her aileyi ortalama 6 kifli olarak sayd›¤›m›zda bu 1 milyon 400 bin kiflinin afls›z kalmas› anlam›na gelmektedir. Yine TEKEL fabrikalar›nda çal›flan yüzlerce iflçi de iflsiz kalacak ve bu da sürekli krize karfl› önlem ald›¤›n› savunan devletin kendi eliyle krizi iyice boyutland›rmas› ve derinlefltirmesinden baflka birfley olmayacakt›r. Üstelik TEKEL’in kar oran› yüksek bir kurulufl oldu¤u yap›lan araflt›rmalar ile ortada olan bir gerçektir. Tar›m sektöründe özellefltirme kapsam›na al›nan kurumlar aras›nda Tar›m Sat›fl Kooperatif ve Birlikleri de bulunuyor. Son olarak ç›kart›lan yasa ile birlikte devlet bu birliklerden çekildi¤i ve demokratiklefltirdi¤i görüntüsünü vererek özellefltirmenin önünü açm›flt›r. Devletin tar›msal veya di¤er K‹T’lerde olmamas› do¤rudur. Ancak bu birliklerden kendisinin çekilerek ye-
rine yabanc› flirketleri geçirmesi anlam›na gelmemektedir. Yap›lmas› gereken üreticinin üyesi oldu¤u birliklerin yönetiminde bizzat yer almas› iken devlet farkl› yöntemlerle kendisini aradan ç›kartarak yerine efendilerini geçirmekte ve “demokratikleflti¤ini” ileri sürmektedir. Yine bu niyet mektuplar› çerçevesinde kamuda istihdam fazlas› oldu¤u savunula-
kas›’n›n özellefltirilmesi konusu 1997 y›l›nda Türkiye’yi ziyaret eden Dünya Bankas› heyetinin raporunda da yer alm›flt›r. Bundan y›llar sonra Türkiye’de bankalar›n özellefltirilmesi karar› al›nm›fl ve bunun ard›ndan da Emlak Bankas› ile Ziraat Bankas› birlefltirilerek bankalar› tasfiyenin önemli ad›mlar›ndan biri at›lm›flt›r. Ve bunun nedeni olarak da Ziraat Banka-
darbe de gübre ve yem sektöründeki özellefltirmelerdir. Özellikle bitkisel üretimde verimi do¤rudan etkileyen gübreleme, tar›ma yönelik en önemli girdilerden biridir. Bugüne bakt›¤›m›zda TÜGSAfi ve ‹GSAfi arac›l›¤› ile gübre üretiminin devam etti¤ini ancak bir yandan da özellefltirmeye yönelik ihalelerin devam etti¤ini görmekteyiz. Bu özellefltirmeler gerçek-
rak kapat›lmak istenen Köy Hizmetleri Genel Müdürlü¤ü’nün kapat›lacak olmas› da üretimi do¤rudan do¤ruya etkileyen bir uygulamad›r. Çünkü köylere gidecek hizmetlerin en bafl›nda üretici için yaflamsal öneme sahip olan su olmak üzere birçok ihtiyaç özelleflecek ve art›k paral› bir hale getirilecektir. Üreticiler ihtiyaçlar› oldu¤u kadar de¤il paralar› oldu¤u kadar tarlalar›n› sulayabileceklerdir. Özellikle sulamaya dayal› tar›m›n gerekli oldu¤u yerlerde bu sorun daha da boyutlu yaflanacak ve üreticileri zora sokacakt›r. Yine Ziraat Bankas›’n›n özellefltirilmesi de üretici için kara günlerin iyice perçinlenmesi anlam›na gelmektedir. Kurulufl amac› üreticiyi kalk›nd›rmak, kredileri düzenlemek, da¤›tmak vb. olan Ziraat Ban-
s›’n›n zarar etmesi ve bu zarar›n kayna¤› olarak da tar›msal desteklemelerden do¤an görev zararlar› gösterilmektedir. Oysa ki bankalar›n iddia etti¤i zararlar›n en büyük nedeninin bünyelerinde yaflanan yolsuzluklar ve hortumlamalar oldu¤unu hemen hemen herkes bilmektedir. Burada fluna da de¤inmek gerekmektedir. Tar›msal üretimin di¤er üretimlerden fark› belli bir zaman dilimini kapsamas› ve ürünün paraya dönüflümünün en az bir y›l› almas›d›r. Örne¤in sanayiide sürekli üretimde bulunup bunu nakite çevirme flans› varken tar›m sektöründe bu mümkün olamamaktad›r. Bu da köylünün üretim yapt›¤› koflullarda desteklenmesi gereklili¤inin alt›n› önemle çizen bir di¤er sebeptir. Yine tar›ma yönelik bir
leflti¤i noktada üreticiler tar›m sektöründe yak›c› bir önemi bulunan gübreye ulaflamayacak, gübreleme paras› olan›n kullanabilece¤i bir destek olarak kalacakt›r. Bunun d›fl›nda yem sanayiindeki özellefltirmeler de hayvanc›l›ktan geçimini sa¤layan yüzlerce insan›n sefalet dolu bir yaflama ad›m atmas› demektir. Ayr›ca bunlardan ayr› tutulmamas› gereken EBK ve SEK’te yaflanan özellefltirmeler de hem üreticiyi hem de tüketiciyi periflan etmeyi amaçlamaktad›r. Özellefltirmenin amac› hiçbir dönem söylendi¤i gibi üretimi art›rmak de¤ildir. Krizden ç›kman›n tek yolu üretmekten geçerken devletin üretim ad›na ne varsa bitirmeye çal›flmas› krizin gerçek yarat›c›lar›n› ve çözme konusundaki samimiyetlerini göstermektedir.
işçi-köylü 33
9
19 Temmuz 1 Ağustos 2002
Devletin köylünün g›rtla¤›na yap›flan eli, intihar ettirdi Ve bir intihar haberi daha. K›rflehir’in Kaman ilçesine ba¤l›
köyünde köylüler artan mazot, gübre fiyatlar› ve sübvansiyonla-
Ömerkaya köyünde yaflayan 42 yafl›ndaki Üçler Yücel tüfe¤iyle intihar etti. Devletin köylüyü can›ndan bezdiren tar›m› imha politikalar› Ömerkaya köyünde öylesine iflliyor olmal› ki ayn› köyden 5 köylü Tar›m Kredi Kooperatifine borçlar›ndan dolay› hapiste, 146’s› ise icral›k. Borçlar›n› ödeyememenin ç›kmaz›nda olan köylüler bir yandan tutukland›klar› koflullarda çoluk-çocu¤unun telafl›ndayken bir yandan da ölümlerinin nedeni olarak resmi kay›tlara “Tar›m Kredi Kooperatiflerine olan borçlar›n› ödeyememesi” fleklinde not düflülmemesi için adeta yaflamaya ayak diriyorlar. Bu¤day üretiminin yap›ld›¤› Ömerkaya
r›n kesilmesiyle devletin adeta kendilerine ölüm ferman› ç›kard›¤›n› söylüyorlar. Son dönemde iyice gözden düflen DSPMHP-ANAP hükümetinin tar›ma yönelik son üç y›ll›k icraatlar›n›n yaratt›¤› flu sonuçlar bugün kimi hapiste, kimi icra k›skac›nda, kimi intihar›n efli¤inde binlerce köylünün durumunu aç›kl›yor. Türkiye Ziraatç›lar Derne¤i’nin hükümetin son üç y›ll›k icrat›yla ortaya ç›kan tablo üzerinden yapt›¤› araflt›rmalara göre; 1999 y›l›nda 3 kg bu¤day 1 litre mazot de¤erindeydi. 2002 y›l›nda 1 litre mazotun karfl›l›¤› 5 kg. bu¤day, yine köylünün en çok kulland›¤› Amonyumnitrat gübresinin 2,6 kg’› 1999 y›l›nda 1 kg
bu¤day fiyat›na denk düflerken bu oran bu y›l yani 2002’de 1 kg
bu¤day fiyat›na 1,1 kg Amonyumnitrat fiyat›na denk gelmektedir. TC’nin ABD patentli tar›m politikalar›yla ‘99 y›l›nda köylüye Ziraat Bankas›’ndan verdi¤i destek (!) kredisi toplam› 114 trilyon 39 milyon TL iken, 2002 y›l›nda bu rakam s›f›ra düflmüfltür. Bizim gibi ülkelere sübvansiyonlar›n kald›r›lmas›n› dayatan ABD’nin tar›ma en yüksek destek veren ülke olarak son ç›kartt›¤› yasayla kendi çiftçisine verdi¤i sübvansiyon 45,1 milyar dolara (75,317 katrilyon TL) yükseldi. ‹cral›k oldu¤u için jandarmadan kaç›p
da¤lara s›¤›nan, günü gelip intihar eden, hapishanelere konulan, üretemez, hatta karn›n› doyuramaz hale gelen köylünün tek vebali ABD emperyalizmi ve onun has ufla¤› patron-a¤alard›r. Bugün ciddi bir örgütlülükten yoksun, çaresiz olan köylüler yoksullukla, açl›kla, hapisle, ölümle kamç›lanan öfkelerini ak›tacak kanal aramaktad›r. Öyleyse devrimci ve komünistlere flimdi dünden daha çok görev düflüyor. Zaman ülkemiz yoksul-emekçi köylüsüyle birleflme, onlar› örgütleme zaman›d›r.
Devletin bir acizli¤i daha; 13.5 milyonluk DGD Ülkemiz topraklar› her geçen gün emperyalistlere peflkefl çekilirken “üreticinin cebinden daha fazla ne çalabilirim” diye düflünen devlet do¤rudan gelir deste¤ine yapaca¤› zamm›n miktar›n› aç›klamaya haz›rlan›yor. Geçti¤imiz haftalarda birçok üründe taban fiyatlar› aç›klayarak üreticiyi hayal k›r›kl›¤›na sürükleyen devlet hala üreticiden çalmaya devam ediyor. Asl›nda üreticiyi ürettirmemek anlam›na gelen DGD’ye yap›lacak zam noktas›nda Tar›m Bakanl›¤›’n›n yapt›¤› 13.5 milyondan fazla olmayaca¤› yönlü aç›klamas› yüzlerce üreticiyi kara kara düflünmeye zorlad›. Hazinenin de bu yönlü aç›klamalar›n› “biz ne 13.5 ne de 15.5 istiyoruz. Biz devletin ürünlerimize destek vermesini istiyoruz” diyerek tepkilerini gösterdiler. Tar›m Bakanl›¤› taraf›ndan aç›klanmas› düflünülen rakam bugünün koflullar›nda 13 litre benzine eflde¤er durumda. Geçti¤imiz y›llara bakt›¤›m›zda 1997 y›l› koflullar›nda 1 litre benzinin 2 kilogram bu¤daya eflit oldu¤unu görüyoruz. Bugün ise üretici 5 kilo bu¤daya ancak 1 litre mazot alabiliyor. Bir adet tüp alabilmek içinse 70 kilogram bu¤day satmak zorunda.Yani düflünülen fiyata üretici ancak 13 litre benzin alabilecek. IMF ufla¤› devletin tar›m› tasfiye giriflimleri de bu uygulamalarla birkez daha a盤a ç›km›fl oluyor. Bu fiyatlarla üreticiyi bekleyen
sadece üretimin bitirilmesi, açl›k, sefalet ve zulmün boyutlanmas›d›r. Son bir y›l içerisinde giderlere yap›lan zamlara bakt›¤›m›zda afla¤›daki tabloyu görüyoruz; Ürün Yap›lan zam Mazot...................%45 Gübre...................%70 ‹laç.......................%300 Bu tabloya karfl›n bu¤daya yap›lan zam ise ancak %40 oran›ndad›r. Üstelik imzalanan niyet mektuplar›n›n sonuçlar›ndan biri olarak bu y›l sadece 5 ürüne prim deste¤i yap›lacak geri kalan hiçbir ürüne destekleme al›m› yap›lmayacakt›r. Üreticiyi ürününün karfl›l›¤›n› hiçbir flekilde alamayaca¤› taban fiyatlara mahkum eden devletin bu tavr›na karfl› ziraat odalar› da oldukça tepkili. Bal›kesir Ziraat Odas› baflkan› Sami Sözat yapt›¤› aç›klamada bu politikalar› IMF’nin haz›rlam›fl oldu¤u “üreticiyi bitirme operasyonu” olarak tarif etti. ‹zmir Tire Ziraat Odas› baflkan› Halil ‹biflo¤lu ise üreticinin derdinin pazarl›k olmad›¤›n› ürününe destek istedi¤ini söyledi. Bu yaflananlara bir tepki de Tür Köy-Sen’den geldi. Kazan fiube Baflkan› yapt›¤› aç›klamada “DGD üretimi de¤il üretimsizli¤i teflvik ediyor” dedi.
19 Temmuz 1 Ağustos 2002
işçi-köylü 33
10
Devrimci ve sosyalist bas›n› susturma sald›r›lar› sürüyor “Demokratikleflme” yaygaralar›n›n ayyuka ç›kt›¤› bugünlerde DGM-Polis iflbirli¤i ile yürütülen bask› ve sindirme politikas›n›n son hedefi de Yeniden At›l›m Gazetesi oldu.
Toplatmalar, para cezalar›, kapatma kararlar›, keyfi büro bask›nlar› ve talanlar›, gözalt› terörü, düzmece fezlekelerle tutuklama kararlar›, itirafç› ifadeleriyle hapis cezalar›, kontrgerilla yöntemleriyle kaç›r›p sorgulamalar, faili meçhuller... Hepsi de, devrimci ve sosyalist bas›n›n ve emekçilerinin yabanc›s› olmad›¤› bask› ve y›ld›rma politikalar›. Bu politikalardan herhangi birisine veya birkaç›na hangi devrimci ve sosyalist bas›n ya da çal›flan›-
n›n ne zaman ve ne flartlarda maruz kalaca¤›na DGM’den ve Siyasi fiube polisinden baflkas› karar veremez. “Demokratikleflme” yaygaralar›n›n ayyuka ç›kt›¤› bugünlerde DGM-Polis iflbirli¤i ile yürütülen bask› ve sindirme politikas›n›n son hedefi de Yeniden At›l›m Gazetesi oldu. 3 Temmuz akflam› At›l›m Gazetesi’nin teknik ifllemlerinin yap›ld›¤› Etkin Ajans’a düzenledi¤i bask›nla Halil Dinç isimli gazete çal›flan›n› “hak-
k›nda arama karar› var” diyerek gözalt›na alan ‹stanbul Emniyet Müdürlü¤ü Siyasi fiube polisleri, bir hafta sonra 10 Temmuz’da bu sefer ‹stanbul 3 No’lu DGM’nin arama karar›yla; At›l›m Gazetesi Merkez, Gazi ve Kartal Bürolar›, Etkin Ajans, Dayan›flma Gazetesi Merkez Bürosu, EKB ve DMP’yi basarak toplam 14 kifliyi gözalt›na ald›. ‹HD’DE BASIN AÇIKLAMASI
Yeniden At›l›m Gazetesi, Emekçi Kad›nlar Birli¤i, Dayan›flma Gazetesi, Demokratik Mücadele Platformu temsilci ve çal›flanlar› 12 Temmuz 2002 tarihinde ‹stanbul ‹HD fiubesi’nde bas›n aç›klamas› yapt›lar. At›l›m Gazetesi Sahibi ve Yaz›iflleri Müdürü Müge Molval› ile çal›flanlardan Necati Abay, Gökhan Özdemir, Gökçen Arabal, Nuran Do¤an, Sevil Gültekin, Ali ‹hsan Topçu, Altan Koman ve Burcu Gümüfl; Etkin Ajans’›n Sahibi Nadiye Gürbüz ile ajans çal›flanlar›ndan Sonnur Sa¤lamer ve Remziye Tursun’un Fatih’teki Etkin Ajans’ta, yine gazete çal›flanlar›ndan Murat Güner ve Songül Akbay’›n da gazetenin Merkez bürosunda keyfi biçimde gözalt›na al›nd›¤›n›n belirtildi¤i aç›klamada, ayr›ca Etkin Ajans’ta bulunan bilgisayarlara, arfliv ve foto¤raflara da el konuldu¤u vurguland›. “Susturamayacaks›n›z” sürmanfletiyle ç›kar›lan 13 Temmuz 2002 tarihli Yeniden At›l›m Gazetesi’ni, izlemeye gelenlere da¤›tan At›l›m çal›flanlar›, “...Bu bask›nlar›n amac›n›n bizleri susturmaya yönelik oldu¤unu biliyoruz. Ve biz buradan bir kez daha aç›kl›yoruz: fiu an elinizde bulunan gazete, bask›nlardan “flans eseri”
kurtulan bir avuç Yeniden At›l›m Gazetesi çal›flanlar›n›n, gece saat 23:00’ten sonra yo¤unlaflt›rd›klar› emek ve çaban›n yan›s›ra, bize olanaklar›n› sunan devrimci dostlar›m›z›n gösterdi¤i dayan›flman›n ürünüdür” dediler. DEVR‹MC‹, SOSYAL‹ST BASIN DGM ÖNÜNDE Yeniden At›l›m, Barikat, Devrimci Demokrasi, K›z›l Bayrak, Mücadele Birli¤i, Odak ve ‹flçi-köylü gazeteleri haz›rlad›klar› bas›n aç›klamas›n› okumak ve sald›r›y› protesto etmek için 14 Temmuz 2002 günü ‹stanbul DGM önünde bir eylem yapt›. Saat 13:00’te ‹stanbul DGM önünde buluflan 20 civar›ndaki devrimci ve sosyalist gazete muhabiri, gözalt›ndaki arkadafllar›n›n DGM’ye getirilme esnas›nda foto¤raf makinalar›n› havaya kald›rarak hiçbir bask›n›n ve terörün kendilerini y›ld›ramayaca¤› mesaj›n› verdiler. Aç›klamada; tüm demokratik kesimler sald›r›lara karfl› duyarl› olmaya ve devrimci dayan›flma bilinciyle karfl› durmaya ça¤r›ld›. Gözalt›na al›nan 14 kifli, 14 Temmuz akflam› serbest b›rak›ld›.
Hapishanelerde hak ihlal eri artarak sürüyor Kand›ra F Tipi’nde intihar(!) Ankara: ‹HD Ankara fiubesi 3 Temmuz 2002 tarihinde Yüksel Caddesi ‹nsan Haklar› An›t› önünde saat 12:30’da yapt›¤› bas›n aç›klamas› ile “‹ç Anadolu Bölgesi Haziran Ay› Cezaevi Raporu” bafll›kl› araflt›rmay› kamuoyuna sundu. ‹HD üyeleri ve di¤er insan haklar› savunucular› saat 12:30’da an›t›n önünde toplan›rken bas›n metnini ‹HD Ankara fiube Yönetim Kurulu üyesi Saadet Erdem okudu. Erdem aç›klamada Sincan, Ulucanlar, Nevflehir, Ermenek, Eskiflehir ve Adana Kürkçüler hapishanelerinde yaflanan kötü muame-
lelere dikkat çekti. Bu hapishanelerde tutsaklara yönelik belli bafll› sald›r›lar›n tedavilerin engellenmesi, haber alma özgürlüklerinin ve posta iletifliminin k›s›tlanmas›, savunma hakk›n›n k›s›tlanmas› oldu¤una vurgu yapan Erdem ayr›ca Sincan F tipi hapishanesinde 100 civar›nda tutsa¤›n idarenin verdi¤i yemekten dolay› zehirlendi¤ini de sözlerine ekledi. Tutsaklara ayakta say›m ve askeri uygulamalar›n dayat›ld›¤›n› ve kabul edilmeyince sald›r›ld›¤›n› belirten Erdem’in konuflmas›n›n ard›ndan raporlar da¤›t›larak aç›klama sona erdi.
Hücrelerin, tecrit edilmifl bir yaflam›n birey üzerindeki sürekli anlat›lan fizyolojik etkileri bugün olumsuz sonuçlar›n› vermeye bafll›yor. Bu ac› sonuçlardan biri de 14 Temmuz’da Kand›ra F Tipi Hapishanesi’nde yafland›. 2 y›ld›r tutuklu bulunan DHKP-C tutsa¤› Volkan A¤›rman tek bafl›na kald›¤› üç kiflilik hücrenin merdiven bofllu¤unda as›l› olarak bulundu. Hapishane idaresi A¤›rman’›n intihar etti¤ini iddia etti. 19 Aral›k katliam›ndan önce Ölüm Orucu 3. ekibinde yer alan 25 yafl›ndaki Volkan A¤›rman operasyon sonras› Ölüm Orucu’na son vermifl, yaklafl›k üç hafta önce de ba¤›ms›z olarak Ölüm Orucuna bafllam›flt›.
Volkan A¤›rman’›n cenazesi 16 Temmuz 2002’de Cebeci Mezarl›¤›’nda ailesi ve dostlar› taraf›ndan topra¤a verildi. Ö¤le saatlerinde Gazi Cemevinde toplanan kitle buradan otobüslerle Cebeci Mezarl›¤›’na gitti. Volkan A¤›rman, di¤er Ölüm Orucu flehitlerinin yan›nda topra¤a verildi. Mezar bafl›nda konuflma yapan baba Niyazi A¤›rman “‹ntihara inanm›yorum, devlete bu konuda güvenmiyorum. Volkan devrimcidir. Ne mutlu bana ki bir devrimci babas›y›m” dedi. Ayr›ca o¤lunun ölümüyle ilgili suç duyurusunda bulunacaklar›n› da sözlerine ekledi.
işçi-köylü
33
19 Temmuz 1 Ağustos 2002
11
Hasta tutsaklar tedavi edilmiyor
Bese Ceylan
Haydar Ceylan Hepatit B hastas›. Hastal›¤› ile ilgili doktor raporu oldu¤u halde tedavisi bilinçli olarak engelleniyor.
F tipi hapishanelerde hasta tutsaklar›n tedavileri bilinçli olarak engelleniyor. Ölüm Orucu’na son veren direniflçiler tedavileri tamamlanmadan tekrar hapishanelere götürüldü. Hapishane koflullar›nda tek bafl›na yaflayamayacak olan tutsaklar hücrelerde ölüme terkediliyor. Geçti¤imiz aylarda davalar› sonuçlananlar aras›nda Ölüm Orucu direniflçileri ve Hepatit B hastalar›n›n da bulundu¤u tutsaklara ceza ya¤d›. Ölüm Orucu direniflçisi Binnaz Demirbafl müe b b e t h a p s e mahkum edilerek sa¤l›k durumu kötü Haydar Ceylan oldu¤u
halde tekrar hapishaneye götürüldü. Yine ayn› dosyada yarg›lanan Cem Demirbafl ve Haydar Ceylan’a da müebbet hapis cezas› verildi. Di¤er tutsaklar Sayg›n Sa¤nak, Celal Kelefl, Erkut Cebeci ve Vural ‹lker Düzgün ise üyelikten ceza ald›lar. (Erkut Cebeci, Celal Kelefl ve Vural ‹lker Düzgün ölüm orucundan kaynakl› flartl› tahliye edilmiflti.) Müebbet hapis cezas› alan tutsaklardan Haydar Ceylan Hepatit B hastas›. Hastal›¤› ile ilgili doktor raporu oldu¤u halde tedavisi bilinçli olarak engelleniyor. Ailesinin baflvurular› da sonuçsuz kald›. Doktorun raporuna göre mikrop kana kar›flm›fl. Tedavi edilmezse karaci¤eri de etkileyecek. O¤lunun yaflam›ndan endifle eden anne Bese Ceylan o¤ullar›n›n biran
önce tedavi edilmesi için Kocaeli Savc›l›¤›’na dilekçe ile baflvurduklar›n› söyledi. Haydar gibi daha onlarca tutsa¤›n da oldu¤una dikkat çeken Bese Ceylan hapishane koflullar›n›n insan sa¤l›¤›n› tehdit eder durumda oldu¤unu söyleyerek insanlar›n bu konuda duyarl› olmalar›n› istedi. O¤lunun hastal›¤› nedeniyle sürekli doktor kontrolünde ve düzenli diyet yapmas› gerekti¤ini söyleyen Bese Ana “mikrobun kana kar›flt›¤›n› söyleyen doktor en az 6 ayda bir doktora ç›karabileceklerini söylüyor. Bu süre çok uzun. Hiç olmazsa 3 ayda bir kontrol etmeleri gerek” diyerek havalar›n çok s›cak oldu¤unu, tutsaklar›n haftada bir kantin ihtiyac›n›n karfl›land›¤› ve ald›klar› herfleyin bir gün içinde bozuldu¤u koflullarda diyet yap-
mas›n›n mümkün olmad›¤›n› da sözlerine ekliyor. Ziyaretlerde ailelere çok yumuflak davran›ld›¤›n› da söyleyen Bese Ceylan, bunun amac›n›n aileleri yanlar›na çekmek, onlar› kazanarak haks›zl›klara ses ç›karmamalar›n› sa¤lamak oldu¤unu vurgulad›. “Biz hala onur k›r›c› aramalardan geçiyoruz. Cebimizdeki paray› dahi s›n›rl›yorlar. Kitap, dergi, gazete al›rken çok keyfi davran›yorlar. Bize belki yumuflak davran›yorlar. Ama çocuklar›m›za her türlü hakareti, iflkenceyi yapmaktan çekinmiyorlar. Bunlara karfl› ailelerin eskiden oldu¤u gibi duyarl› olmas› gerek. Biz ancak sesimizi ç›kar›rsak çocuklar›m›z orda daha rahat eder” diyerek herkesi F tiplerindeki hak gasplar›na karfl› duyarl› olmaya ça¤›rd›.
Tayad’l› aileler bas›n toplant›s› yapt› Ankara: Çeflitli illerden Ankara’ya gelen TAYAD’l› aileler 14 Temmuz 2002 tarihinde ‹HD Genel Merkezinde bir bas›n toplant›s› düzenlediler. Saat 12:00’de bafllayan bas›n toplant›s›nda ilk sözü ‹HD Genel Baflkan› Hüsnü Öndül ald›. Toplant›ya EMEP Genel Baflkan Yard›mc›s› Haydar Kaya, Mazlum-Der Genel Baflkan Yard›mc›s› fiinasi Haznedar, HAK-PAR Genel Baflkan Yard›mc›s› Reflit Deli, ÇHD Genel Baflkan› Hüseyin Biçen, TMMOB Yönetim Kurulu üyesi Mehmet Göçebe, Ayd›n ve Sanatç› Girifliminden Mehmet Özer ve TAYAD’l› ailelerle birlikte ölüm orucu gazileri de kat›ld›. Hüsnü Öndül flu an 25-30 kadar tutsa¤›n ölüm orucunu sür-
dürdü¤üne, her gün yeni ölüm haberleri duymamak için TAYAD’l› ailelerin bafllatm›fl oldu¤u imza kampanyas›na de¤inerek “insanlar›n ölmemesi için giriflimlerimizi sürdürece¤iz” dedi. Öndül’ün ard›ndan sözü TAYAD ad›na fiükran A¤dafl ald›. A¤dafl “iki y›ldan beridir tecrite karfl› mücadele ediyoruz. Çocuklar›m›z ölüm orucundalar. Onlar yaflad›klar› hergün ölüyorlar. Günefle ç›kt›klar›nda titriyorlar. Herkesin bu yaflananlara ve tecrite karfl› duyarl› olmas› gerekir” dedi. Ard›ndan konuflan ölüm orucu gazisi Özkan Güzel de “insan sosyal bir varl›kt›r. Ancak tutsaklar›n yaflad›¤› yerler birer mezar. F tipleri tabutluktur” dedikten sonra di¤er kat›l›mc›lar da söz alarak yap›lacak eylemle-
rin duyurusunu yapt›lar. TAYAD’LI A‹LELER ANKARA’DA ‹stanbul, Adana, Antakya ve ‹zmir’den gelen TAYAD’l› aileler Ankara’daki ailelerle 15 Temmuz 2002 tarihinde saat 11:00’de Abdi ‹pekçi park›nda bulufltu. ‹stanbul’dan gelen aileleri jandarma keyfi bir flekilde bir buçuk saat giflelerde bekletti. 100 bin imza ile Baflbakanl›k, Adalet Bakanl›¤› ve Cumhurbaflkanl›¤›’na gitmek için toplanan aileler ad›na aç›klamay› ölüm orucunda flehit düflen Zehra ve Canan Kulaks›z’›n babas› Ahmet Kulaks›z yapt›. Kulaks›z “biz TAYAD olarak 100 bin imza toplad›k. Bizim taleplerimiz tamamen insanc›ld›r. Buna ra¤men kabul
edilmemektedir. ‹nsanlar›m›z ölüyor ve sakat kal›yor. Buna art›k bir son verilmelidir” dedi. Abdi ‹pekçi Park›’nda toplanan yaklafl›k 400 kiflilik kitle sürekli “Yaflas›n ölüm orucu direniflimiz”, “Duvarlar› y›kal›m, insanlar› yaflatal›m” vb. sloganlar›n› att›lar. Aileler oluflturduklar› heyetler ile imzalar› gerekli kurum-
lara götürürken parkta kalan kitle sürekli sloganlar atarak, türküler söyleyerek, halaylar çekerek aileleri beklemeye devam etti. Eyleme HAK-PAR, ‹HD, ÇHD, Hac› Bektafl Veli Dernekleri, PSAKD, Enerji Yap› Yol-Sen ve EMEP de destek verdi. Heyetlerin dönmesi ile birlikte aileler geldikleri illere do¤ru yola ç›kt›lar.
12
19 Temmuz 1 Ağustos 2002
işçi-köylü
33
MGK olmaz dedi SHP-HADEP birlik çalışmaları son buldu Seçim tart›flmalar›yla birlikte hemen hemen her seçim döneminde gündeme gelen “solda” birlik çal›flmalar› da kendini gösterdi. Uzun süredir birlik aray›fl›nda olan CHP ve SHP’nin yan›s›ra bu koroya baz› çevreler de kat›ld›. ÖDP’den ayr›larak kurulan SDH’nin de ortak oldu¤u bu geliflmelerin içinde dikkat çekilmesi gereken örneklerden biri de SHP-HADEP birlik çal›flmalar›.
Uzun süredir tart›fl›lan erken seçim sorunu, DSP’den yap›lan toplu istifalar›n ard›ndan belirleyici gündemlerden biri oldu. Nas›l bir hükümet formülü, seçim tarihi, ekonomik program›n sekteye u¤rat›lmadan devam ettirilmesi bugün daha somut tart›fl›lan gündemler. Seçim tart›flmalar›yla birlikte hemen hemen her seçim döneminde gündeme gelen “solda” birlik çal›flmalar› da kendini gösterdi. Uzun süredir birlik aray›fl›nda olan CHP ve SHP’nin yan›s›ra bu koroya baz› çevreler de kat›ld›.
ÖDP’den ayr›larak kurulan SDH’nin de ortak oldu¤u bu geliflmelerin içinde dikkat çekilmesi gereken örneklerden biri de SHP-HADEP birlik çal›flmalar›. SHP’nin kurulma çal›flmalar›yla bafllayan HADEP-SHP yak›nlaflmas›, HADEP’lilerin kurucu listesini yetifltirememesi ile SHP’nin HADEP’siz kurulmas›n›n ard›ndan, HADEP’lilerin SHP’ye kurucu üye olarak sonradan geçmesine dönüflürken geçti¤imiz günlerde SHPHADEP birlik çal›flmas› tamamen bitti. 5 Temmuz tarihinde bir araya gelen Murat Karayalç›n ile HADEP Genel Baflkan› Murat Bozlak’›n yapt›¤› tart›flmalar ortak çal›flmaya art›k son fleklini verme düzeyine gelmiflken SHP’nin “ani” karar› parti taban›nda “flaflk›nl›kla” karfl›lan›yor. SHP’deki bu tav›r de¤iflikli¤ini de¤erlendiren partililer olay› “Kürtlere karfl› olanlar›n galibiyeti” olarak de¤erlendiriyor. HADEP ise “bize kendi
Vedat Ayd›n’› katledenler, anmas›na da sald›rd› Vedat Ayd›n, bundan 11 y›l önce devletin kendine muhalif olanlar› yok etme, sindirme politikalar› ad›na Faili Meçhul(!) cinayetle katledilmiflti. Vedat Ayd›n Kürt halk›n›n ulusal mücadelesinin yükselifl sürecini yaflad›¤› y›llarda kurulan ve k›sa bir süre sonra kapat›lan HEP (Halk›n Emek Partisi) Diyarbak›r ‹l Baflkan›’yd›. Diyarbak›r’da mezar› bafl›nda an›lmak istenen Vedat Ayd›n’› sahiplenen ailesi, dostlar›, ‹HD Genel Baflkan Yard›mc›s› Osman Baydemir, HADEP’li yöneticiler ve HADEP’li Büyükflehir Belediye Baflkan Vekili Mehdi Güler’in aralar›nda oldu¤u yaklafl›k 50 kifli, Mardinkap› Mezarl›¤› giriflinde topland›. Çevreyi ablukaya alan katil sürüsü polisler, tehditler savurarak kitleyi da¤›tmaya çal›flt›. Osman Baydemir ve HADEP’li yöneticilerin de içlerinde oldu¤u 30 kifli polislerce gözalt›na al›nd›.
koflullar›n› dayatt›lar. Kabul etmemiz mümkün de¤ildi” aç›klamas›n› yap›yor. Ayr›ca geçti¤imiz günlerde toplanan Anayasa Mahkemesinin gündemi de HADEP’ti. Bir süre önce kapat›lmas› talebiyle aç›lan davan›n görüflüldü¤ü toplant›dan net bir sonuç ç›kmad›. HADEP, bu konuya iliflkin yapt›¤› aç›klamada seçim öncesi partilerinin kapat›lmamas› gerekti¤ini belirterek, yasalarda de¤ifliklik yap›lmas›n› istediler. SHP’nin HADEP’le birlik çal›flmalar›ndaki “ani” ters dönüflü elbette lanse edildi¤i gibi basit anlamda bir uzlaflmazl›k sorunu de¤il. Bugün Kürt ulusu üzerinde t›rmand›r›lan sald›r› dalgas›ndan HADEP de pay›na düfleni almaktad›r. Kapat›lmas›n›n gündemde olmas›n›n yan›s›ra birçok üyesi keyfi bir flekilde tutuklanarak hapishanelerde tutulmakta, T. Kürdistan›’nda kaç›r›larak infaz edilmekte. Olas› bir seçim durumunda
birçok partiyi aflan bir oy potansiyeline sahip HADEP’in bu durumunun önü bask› ve zorla al›nmaya çal›fl›l›yor. SHP gibi geçmiflten bugüne Kürt halk›n›n oylar›n› almak için u¤raflan partiler için HADEP’le birleflmek ateflten gömle¤i giyinmek anlam›na geliyor. Kürt halk›n›n, iradesi olarak kabul etti¤i HADEP ülkemiz koflullar›nda “sak›ncal› ve yasaklanmas› gereken bir parti” muamelesi görmektedir. Bizzat MGK taraf›ndan belirlenen bu sald›r› politikalar›na karfl› ç›kmak ise SHP gibi “sol görünüp ancak
Munzuruma Dokunma ‹stanbul: Munzur Vadisi’nde Hidroelektrik santralleri yap›lmas›n› istemeyen Munzur Çevreci Gençler Giriflimi üyesi gençlik, Taksim Mis Sokak’ta “Munzuruma Dokunma” ad›yla 13-14 Temmuz tarihlerinde iki gün imza stand› açt›lar. “Bugün milyarlarca dolar harcanarak yap›lan ve 25 y›l sonra batakl›k haline gelip dolan Keban Baraj›n› kurtarma pahas›na; dünyan›n ikinci büyük vadisi olan Munzur Vadisi yapay setlerle yok edilmek isteniyor” diyen giriflimciler toplad›klar› imzalar› TBMM’ye gönderecekler. “Munzur Projesi”nin ekonomik, sosyal ve demografik bak›mlardan uygun ve verimli bir proje olmad›¤›n›; aksine orada yaflayan/yaflayacak olan insanlar›n “hayat kaynaklar›”n› ve Türkiye do¤as›n›n istisnai evrensel de¤erdeki bitki ile hayvan türlerini ve ilin turizm potansiyelini yok edecek bir proje oldu¤u için bu projeye karfl› ç›kan giriflimciler kamuoyundan da duyarl›l›k bekliyorlar.
MGK icazetçili¤inin s›n›rlar›n› aflmayan” SHP’nin yapabilece¤i bir pratik de¤ildir. Yap›lan birlik çal›flmalar›n›n durdurulmas›, SHP’nin tav›r de¤iflikli¤ine gitmesi yine ülkenin gerçek yöneticileri taraf›ndan yap›lan müdahalenin sonucudur. Devletin Kürt ulusuna yönelik var olan inkarc› ve imhac› tutumu devam etti¤i müddetçe HADEP’in hiçbir partiyle birleflmesine izin vermeyeceklerdir. Aksine HADEP’i bast›r›p sindirmek için daha fazla zor ve bask› uygulayacaklard›r.
‹çme suyuna kanalizasyon ve kimyasal at›k kar›fl›yor ‹zmir: ‹zmir içme suyu ihtiyac›n›n yüzde 40’›n› karfl›layan Tahtal› Baraj Gölü’ne su tafl›yan Tahtal› deresine kanalizasyon ve kimyasal at›klar ak›yor. Tahtal› Baraj Gölüne su tafl›yan derelerde yeterli denetim yapmayan belediye, hayvan besleyen köylülere cezalar keserek “suyun kirlenmesini” engelliyor. Ancak K›r›klar ve Karaa¤aç köyleri kanalizasyonlar› dereye hiçbir ar›tma yap›lmadan ak›yor. Karaa¤aç köyünde bulunan Tüfekçi, Narenciye Tesislerinden kimyasal at›klar da direkt dereye kar›fl›yor. Yaklafl›k 1,5 milyon insan›n sa¤l›¤›n› tehdit edici hal alan içme suyu kirlenmesine karfl› ciddi hiçbir önlem al›nmamas› ülkemizde insan yaflam›na ve rilen de¤erin hangi derecede oldu¤unu aç›kça gösteriyor.
işçi-köylü 33
19 Temmuz 1 Ağustos 2002
13
Göç zulmü, geri dönüfl zulmüne dönüyor T. Kürdistan›’nda devlet taraf›ndan zorla göç ettirilen insanlar son süreçte estirilen “olumlu” havadan etkilenip köylerine geri dönmeye karar veriyorlar. 1990’l› y›llarda devletin gerillaya karfl› uygulad›¤› düflük yo¤unluklu savafl ile T. Kürdistan›’nda (resmi rakamlara göre) 3.455 köy ve mezra boflalt›ld›. Göç Edenler Sosyal Yard›mlaflma ve Kültür Derne¤i (Göç-Der), ‹stanbul, ‹zmir, Mersin, Diyarbak›r, Van ve Batman’a göç eden 14.845 kifliyle yüzyüze görüflme yapt›. Bu görüflmelerde, göçün en büyük nedenlerinin asker ve OHAL uygulamalar›, koruculuk sistemi, can güvenli¤i, yayla ve g›da ambargolar› oldu¤u aç›klanm›flt›r. Gerillay› suda bal›k misali yok etmek isteyen devlet, da¤›n›k haneleri ve köye dönmek isteyenleri “Köy-Kent projesiyle” bir yerde toplamak istiyor. 1997 y›l›nda “Do¤u ve Güneydo¤u Anadolu illerinde uygulanacak kalk›nma programlar›n›n ve yerleflme hareketlerinin takibi ve koordinasyonu kurul toplant›s› “düzenleniyor. Ve bu toplant›n›n ilk prati¤i Ordu Mesudiye’de deneniyor. Köylerine dönmek isteyenlerin OHAL Valili¤i taraf›ndan haz›rlanan form dilekçelerini imzalamalar› gerekiyor. Köylüler bu formda, “terör” nedeniyle göç ettim fl›kk›n› imzalamazlarsa inflaat
malzemeleri yard›m› da alam›yorlar. Ama bugüne kadar imzalayan birçok kifli devletten inflaat malzemeleri yard›m› alamad›. Köye dönen için en büyük tehlike can güvenli¤idir. Her türlü bürokratik ifllemden ve jandarma-polis eziyetlerinden geçip de köylerine dönenler ya asker ya da korucular taraf›ndan “terörist” diye katlediliyor.
katlederler. Konuyla ilgili olarak 10 Temmuz günü ‹HD ‹stanbul fiubesi’nde ‹HD, HADEP ‹stanbul ‹l Baflkan Yard›mc›s› Esra Çiftçi ve Yusuf Ünal’›n akrabalar›n›n kat›l›m›yla, hem katliam› ve devletin ikiyüzlülü¤ünü kamuoyuna duyurmak hem de katliam› lanetlemek için bas›n
aç›klamas› düzenlendi. Çiftçi ve Ünal ailesi, katliam›n sorumlular›n›n yarg›lan›p cezaland›r›lmalar› için hiçbir giriflimden kaç›nmayacaklar›n› vurgulayarak bütün kamuoyunu duyarl› olmaya ça¤›rd›lar.
KÖYLER‹NE G‹DERKEN ÖLDÜRÜLDÜLER Mufl’un Malazgirt ilçesine ba¤l› Nurettin köyünden devlet terörü nedeniyle göç etmek zorunda kalan Ünal ailesi köylerine geri döndükten bir süre sona korucular taraf›ndan katledildi. Ünal ailesi 1993 tarihinde, devletin koruculuk dayatmalar›ndan kaçarak Van’a yerleflmifllerdi. Daha sonra ‹stanbul, Adana gibi büyük flehirlerde ikamet eden aile, devletin, köye dönüfl projesinden umutlan›p, köylerine dönmeye karar verir. OHAL valili¤i taraf›ndan haz›rlanan dilekçelerini imzalayan aile köye döner. Evlerini onar›p tarlalar›ndaki otlar› temizlemeye bafllarlar. Ancak sabah erkenden tarlalar›na giden Abdülsamet Ünal, Abdurrahim Ünal, Yusuf Ünal otlar› biçerken 5 silahl› korucu gelir ve “sizin burada ne ifliniz var” diyerek köylüleri taciz ederek, üç kardefli
Ekmek kap›s› kapan›yor Binlerce insan›n ekmek kap›s›, Habur S›n›r kap›s›. Binlercesi flimdi büyük bir belirsizlikle ekmek kap›s› aç›lmazsa ne yapaca¤›z diyor. Y›llard›r Irak’›n kuzeyine mal götürerek karfl›l›¤›nda mazot getiren kamyoncular ve bölge halk› aylard›r çal›flamad›klar› için periflan. fi›rnak Ticaret ve Sanayi Odas› Baflkan› Kamil ‹lhan yapt›¤› aç›klamada bölge ve ülke ekono-
misine çok büyük katk›s› bulunan mazot ticaretinin durmas›yla vatandafllar›n çaresiz kald›¤›n› ve bunun yeni bir göç dalgas›n› bafllatt›¤›n› söyledi. 11 Eylül’de ABD’ye yap›lan sald›r›n›n ard›ndan kapat›l›yor Habur S›n›r Kap›s›. “Teröristler” burdan yap›lan kaçak mazotla kazanç elde ediyorlar diye rapor haz›rlan›yor. “Terörün” bafl› vurulmal›yd›(!) ve bunun için de 5 bin
insan iflsiz b›rak›lmal›yd›. fiimdi fi›rnak, Mardin, Cizre, Silopi, Antep’teki kamyoncular ifl yapamaz durumda. Kamyoncular›n birço¤u araçlar›n› sat›l›¤a ç›karm›fl durumda. Ancak yaflanan ekonomik krizden kaynakl› satam›yorlar. Ve flu anda birço¤u kamyonlar›n› çürümeye b›rakm›fl durumda. Binlerce ailenin aç kalmas›na neden olan bu durum zorunlu göçü beraberinde getiriyor. Halk, umudu göç yollar›nda, göç ettikleri bölgelerde aramaya bafll›yor yine. ‹nsanlar çaresizlik içinde aylard›r körleri ve sa¤›rlar› oynayan yetkililerden bir ses bekliyor. “Bize olumlu ya da olumsuz en
az›ndan birfley söylensin” deniliyor. Say›n(!) yetkililer ise sa¤›rlar› oynamaya devam ediyor. OHAL’in en kat› hükümlerle uyguland›¤› bölgede, insanlar›n geçimlerini sa¤lad›klar› ifl alanlar›n›n a¤a babalar›n›n emriyle kapat›lmas›, insanlar›n yaflad›¤› sefaletin büyümesinin yaratt›¤› sorun, daha fazla iflsizlik, daha fazla yoksulluk. Dilencilerin artan say›s›ndan flikayetçi(!) olan devlet tüm bu yaflananlar›n sorumlusu de¤ilmiflçesine halk› kand›rmaya çal›fl›yor. Ancak art›k yap›lan aldatmacalara inanmayacak kadar gerçekle yüzyüze bu halk...
19 Temmuz 1 Ağustos 2002
işçi-köylü 33
14
Subjektivizm “Çal›flmaktan korkan gerçe¤e ulaflamaz.” (Lenin) “Diyalektik materyalizmi ö¤renmek çaba ister. Ve bu çaba harcanmad›kça kim olursa olsun idealizme ve metafizik batakl›¤›na mahkum olur.” (Mao) “Ülke, eyalet, bölge içinde ve d›fl›nda bizim hareket rehberimiz olarak somut koflullardan bafllamal›, onlardan hayal ci olmayan ve onlar›n içinde do¤al olarak varolan yasalardan yola ç›kmal›y›z. Yani bizim çevremizde meydana gelen olaylar›n iç iliflkilerini bulmak zorunday›z ve bunu yapmak için de öznelcili¤e, ani coflkulara, cans›z kitaplara de¤il nesnel olarak varolan olaylara güvenmek zorunday›z. Maddeyi ayr›nt›l› olarak incelemeli Marksizm-Leninizmin genel ilkelerinin do¤rultusunda maddeden ç›kar›mlarda bulunmal›y›z.” (Mao) Marksizm; düflüncenin sosyal yaflam›n yans›y›fl› olarak flekillendi¤ini esas al›r. Do¤ru düflüncelerin de sosyal prati¤in içinden ortaya ç›kaca¤›na vurgu yapar. “Üretim faaliyeti” s›n›f mücadelesi ve bilimsel tecrübe”; Bu üç sosyal pratik içinde do¤ru düflüncelere var›l›r. Do¤ru düflünceler, olgulara do¤ru ve bilimsel yaklafl›mla ortaya ç›kar›l›r. Aksi yaklafl›mlar Marksist felsefenin yöntemi olan diyalektik materyalist yaklafl›m olmaz, idealizmin yöntemi olan metafizik yaklafl›m olur. Bu yanl›fl felsefenin yaklafl›m biçimlerinden biri de subjektivizmdir. Subjektif düflünüfl, gerçe¤i olgularda arama yerine kendilerinin görmek istedi¤i flekilde sorunlara yaklafl›r. Olaylar› bir bütün olarak ele almay›p, bunlar›n sadece bir yan›n› ele alarak sorunlara nesnel yaklaflt›klar›n› san›rlar. Subjektivizmin esas özelli¤i ise, teoriyle prati¤in bütünlü¤ünü de¤il, ikisini birbirinden koparmak fleklinde kendini gösterir. Görünüflte teoriye önem verildi¤i san›l›r. Ama teori yaflamdan kopuk, Marksizm-Leninizm-Maoizm biliminin emretti¤i prati¤in ürünü olmaktan çok derinlemesine incelemekten uzak bir flekilde karfl›m›za ç›kar. Oysa Marksizm-LeninizmMaoizm biliminin emretti¤i fley olgulardan hareket etmek ve do¤ruyu buralardan ç›karmakt›r. Bu nas›l olacakt›r. Do¤rular›n olgularda aranmas›, araflt›rma, inceleme ve bunu teoriklefltirerek tekrar prati¤e dökmek, pratikten ç›kan sonuçlar› tekrar teoriklefltirmekle olacakt›r. Teori ile prati¤in bütün-
leflmedi¤i yerde subjektivizm öne ç›kar. Salt teoriyle yetinme, prati¤i gözard› etme veya tersini yapmak gerçekli¤i ifade etmez. Düflüncenin mücadele s›n›rlar›nda pratikle birlikte, teori ve prati¤i birlefltirerek nesnel dünyay› de¤ifltirme konusunun öznel dünyay› biçimlendirmeyle birlefltirerek öznel ve idealist
görülür. Hatta öyle zaman olur ki, devrimi bir saat içinde yapar›z. Çünkü, düflüncelerimizde üretti¤imiz fleylerin pratikte yaflam bulup bulmad›¤›na bakmay›z. Önemli olan düflüncemiz diye düflünürüz. Oysa düflünceler pratikle uyuflmuyorsa, yani sosyal pratik taraf›ndan o düflünceler reddediliyorsa, o düflüncelerin hiçbir anlam› da yok
Subjektivizmden ar›nman›n yolu, nesnel olaylar üzerinde inceleme, araflt›rma yaparak bunlar›n pratikle bütünleflmesini sa¤lamaktan geçer. Sorun kendi öznel niyetimiz de¤ildir. Sorun olgular›n içindeki çeliflkilerin özünü yakalamak ve o çeliflkilerin çözümünü ortaya koyarak pratik ile teorinin bütünleflmesini sa¤lamakt›r.
gesine uygularken kendi çal›flma bölgesinin özgünlü¤ünü incelemedi¤i için çeliflkileri ve öne ç›kan sorunlar› olgunun içinden ç›kar›p alana uygulamak yerine kararlar› ya oldu¤u gibi mekanik bir tarzda alana dayat›r ya da karar kafas›na yatmad›¤›ndan uygulanmas› için çaba içine girmez ve sadece elefltiriye tabi tutar. Böylece
Kiflide subjektivizm egemen oldu¤unda bu anlay›fl onun tüm yaflam›na, her hareket ve tavr›na, çeliflkilerin çözümüne, kitle ile iliflkilerine, partinin kararlar›n› hayata geçirmesine vb. yans›r. Parti’nin kararlar›n› kendi çal›flma böl-
hatalar› kendisinde de¤il, Parti’de arar. S›n›f mücadelesini, sosyal yaflamdaki çeliflkileri ve bunlar içinde de öne ç›kan çeliflmeyi yakalay›p buna uygun çözüm yolu buldu¤umuz ve bunu pratikle bütünlefltirdi¤imiz oranda
“Yaflamda iki tür insan vard›r. Birincisi, her sorunda gerçe¤i bulmaya bakar ve gerçek u¤runa mücadele eder. Elbette ki, böyle birinin bazen gerçek yerine yanl›fl bir fleyin peflinden gitti¤i de olur, ama flu bir gerçektir ki, her zaman gerçe¤i arar ve bu gerçek için her türlü zorlu¤a katlan›r... Di¤er tür insanlar ise ak›nt›yla birlikte yüzerler, yaln›zca herkesin konufltu¤u konular hakk›nda biraz fazla ba¤›r›rlar o kadar. Bu durumda tehlikede olmazs›n çünkü herkes bu konudan söz etmektedir. ‹flçi muhabirlerinin, birinci gruba dahil olmalar›n›, hepsinin belli bir gerçe¤i olmas›n› ve onu savunmas›n› isterim, hatta aras›ra genel ak›nt›ya ters düflseler bile” Kalinin düflünceleri kafam›zdan söküp atabiliriz. Ve fleyleri diyalektik materyalist bilgi teorisine uygun biçimde yapma konusunda bilincimizi yükseltebiliriz. Kendi prati¤imize bakt›¤›m›zda araflt›rma-inceleme yapmadan bolca ahkam kesti¤imiz
demektir. Sosyal yaflam taraf›ndan reddedilen bir düflünce, olgular üzerinde yap›lan bir araflt›rman›n ürünü de¤il, öznel niyetimizin bir ürünüdür. Görmek istedi¤imiz fleyle, gerçek fley aras›nda derin bir uçurum vard›r, aslolan gerçek fleylerdir.
işçi-köylü
gelifltiririz. S›n›f mücadelesini gelifltirme, ilerletme ve onun önderli¤ini yakalay›p ileri götürmek, varolan çeliflmeler içinde öne ç›kan çeliflmeyi yakalayarak çözümü ortaya koymak ve prati¤e geçirmekle olur. Kitlelerin hareketlerinin gerisinde kalm›flsak, kitleleri Parti’yle bütünlefltiremiyorsak; o zaman bir yerde yanl›fl yap›yoruz demektir. Özellikle kitlelerin içinde bulundu¤u durumu araflt›rmak ve ona uygun, daha do¤rusu kitleleri daha ileri hedefe yönlendirici taktik politikalar› üretmek gerekir. Bu da subjektif düflünceyle de¤il, varolan objektif durumu MLM bilimi ›fl›¤›nda inceleme ve araflt›rmayla olur. Diyalektik materyalizmin temel felsefesi somut koflullar›n somut tahlili, analizidir. Her yoldafl, her parti organ› diyalektik materyalizmin bu ilkesini tüm yaflam› boyunca çal›flmalar›n›n yol gösterici ilkesi olarak ele al›yor mu? Hay›r! S›k s›k
subjektif hatalardan söz edildi¤ine göre bu, ilkeyi bütün çal›flmalar›m›z›n temel ç›k›fl noktas› olarak almad›¤›m›z› gösteriyor. Kitlelerin ruh halini kendi öznel niyetlerine göre yorumlayan bir anlay›fl ya subjektivizme ya da dogmatizme düfler. O zaman bu kiflide süreç içinde parti ruhu ölür. Ve giderek yozlaflmay›, partiden uzaklaflmay› getirir. Subjektivizmle, dogmatizmin ikiz kardeflli¤i, her ikisinin de ayn› anlay›flla hareket etmesinden gelir. Çünkü, ideolojik g›dalar› küçük burjuva ideolojidir. Subjektivizm, dogmatizmin tersine, fleylerin de¤iflmesine karfl›n, o fleylerin özüne inme, onlar›n iç çeliflkilerini yakalama yerine, kendi kafas›ndaki görüntüyü öne ç›kar›r. Bu anlay›fl kitlelere yaklafl›mda ve kitle çizgisinde de kendini gösterir. Yer yer kitle kuyrukçulu¤una düfltü¤ü gibi bazen kitlelerin çok ilerisine ç›k›p sol politika izleyebilir. Genelde sol politika dogmatizme
PUSULA Hudutsuz güç; parti bilinci Parti bilinci dar s›n›rlara, dar mekanlara, dar faaliyet alanlar›na hapsedilemez. Bölge, alan ve çevreyle s›n›rlar› çizilemez. Yaflam›n, çeliflkinin, hareketin oldu¤u her alan, s›n›f çat›flmalar›n›n sürdü¤ü her mevzi parti bilincinin yaflam ve geliflim zeminidir. Bilincin, sorumlulu¤un daralt›lmas›, iktidar bilincinin karart›lmas› demektir. Bu tutum, devrim bilincini daralt›r, etki gücünü zay›flat›r. Parti bilinci iktidar› hedefleme amac›yla güç ve anlam kazan›r. Bu amac›n daralt›lmas›, iktidar› hedeflemez. Parça bütün iliflkisindeki diyalektik ba¤ ve bütünlük neyse bölge merkez iliflkisindeki diyalektik ba¤ ve bütünlük ayn› düzeydedir. Parça, bütünle bütünlük ba¤› içinde parçad›r; bütünden kopart›lm›fl tek bafl›na kalm›fl parça bir önem ve anlam teflkil edemez. Çevre ve bölgenin merkezle olan diyalektik ba¤› için de bunlar geçerlidir. Merkezle bütünleflmeyen, ona hizmet etmeyen, onun parças› olman›n hedefini amaçlamayan bölge ve çevre, bir hiç durumuna düflmek zorundad›r. Bölge ve çevreyle s›n›rl› kalan, bütünle bütünleflmeyen bilinç, belirlenen amaç ve hedeflerine varamaz. Sadece bölge, alan, semt ve hücreyle çizilmifl s›n›rl› bilinçten bahsetmiyoruz. Darlaflt›r›lm›fl, s›n›rland›r›lm›fl faaliyet alan›ndan, ayn›laflan farkl›laflmayan faaliyet ve görevlerden de bahsediyoruz. Düflüncedeki darlaflma kendini, ayn›laflan büyümeyen faaliyet alan›yla, darlaflan görev ve sorumluluk anlay›fl›yla ortaya koyar. Her faaliyet alan› ve bölge, bütündeki geliflmelere karfl› duyarl›l›k göstermek, sorumluluk tafl›mak zo-
19 Temmuz 1 Ağustos 2002
15
33
rundad›r. Bütündeki her çeliflme ve sorun her hareketlilik, her geliflme parçay› ilgilendirmeli, duyarl› k›lmal›d›r. Merkezdeki ve bütündeki sorunlara, geliflmelere karfl› duyarl›l›k göstermeyen, sorumluluk tafl›mayan bilinç k›r›lm›fl ve zay›flam›fl demektir. Bölge ve çevrelerde gelifltirilen her düflünce, her tutum, her yürüyüfl bütüne karfl› yüzünü çevirmelidir. At›lacak her ad›m, yap›lacak her faaliyet bütüne hizmeti amaçlamal›d›r. Örne¤in, sosyalist bas›n emekçileri, sadece kendi faaliyet alan›ndaki sorunlara kafa yorup yo¤unlaflmamal›d›r, ayn› zamanda iflçi s›n›f› cephesindeki geliflmelere ve sorunlara karfl› da ilgili ve duyarl› olmal›d›r, onlar›n sorunlar›na kafa yorup yo¤unlaflmal› ve çözüm önerileri de üretmelidir. Demokratik cephedeki emekçiler sendikal alandaki sorunlara, semt emekçilerinin sorunlar›na, enternasyonal alanda ve devrimci savafl alan›ndaki sorunlara, geliflmelere karfl› da duyarl› olmal›; sürecin ileri tafl›nmas›nda öneriler ve çözümler sunarak sorumluluk tafl›mal›d›r. Parti bilinci, parti sorumlulu¤u bunu gerektirir. Parça-bütün, çevre-merkez, birey-örgüt, az›nl›k-ço¤unluk, alt-üst, taktik-stratejideki diyalektik iliflki ve çeliflkileri, bütünlük ve farkl›l›klar› ele ald›¤›m›zda kapsaml› ve bütünlüklü bir bilinç ortaya ç›kmaktad›r. Sömürü sistemi, yaflam›, iliflkileri, de¤erleri, üretilenleri parçalara ay›rarak ifllevsizlefltirir ve güçsüz duruma sokar. Onun do¤as›nda sadece sömürü ve afl›r› kar vard›r, bunun yaratt›¤› toplumsal iliflkilerde çöz, parçala ve ifllevsizlefltirme vard›r. Bölüp parçalamak, denetleyip
özgü olmas›na karfl›n her iki ideolojik zaaf da bazen sa¤, bazen sol, özelde ise kitlelerden kopma anlam›nda sa¤ bir politika izler. Birçok yoldafl›m›z sosyal pratikten kopuk teoriler üretirler. Ama üretilen bu teorinin yaflamla bütünleflip, bütünleflmedi¤ine bakmaz. Onun kafas›ndaki sosyal pratik kendi “sosyal” prati¤idir. Toplumsal pratikle bir ilgisi yoktur. Oysa teori sosyal prati¤i ilerleten bir fonksiyon oynarsa diyalektik materyalist bir anlay›fl›n ürünü olabilir. Partide siyasal kararlar›n yan›nda kifliler özelinde de subjektivizm yayg›nd›r. Baz› yoldafllar›m›z bir yoldafl› de¤erlendirirken, bir baflka yoldafl›n de¤erlendirmesiyle yetinir ve o kifli hakk›nda kesin hükmünü verir. Bunun baflka bir ad› da önyarg›d›r. Önyarg› subjektivizmin en uç noktas›d›r. Çünkü, temelinde çok yönlü, MLM ›fl›¤›nda bir araflt›rma-inceleme yoktur. Hiçbir sorun niyetlerle çözül-
mez. Ayr›ca niyetler s›n›fsal bak›fl aç›s›ndan ayr› ele al›namaz. Bu nedenle de “sadece niyetle” hareket edip olaylar› ak›fl›na b›rakmak Marksist bir yaklafl›m de¤ildir ve olamaz. Böylesine s›¤ ve olgular› derinlemesine ele almadan al›nan kararlar›n partiye verdi¤i zararlar büyüktür. Subjektivizmden bir bütün olarak kurtulamad›¤›m›z sürece partinin çelikleflerek savafl›n› sürdürmesi de olas› de¤ildir. ‹lerleyece¤imiz yerde gerileriz. Subjektivizm “Kiflide parti ruhunu öldürür” derken abart›l› birfley söylemiyoruz. Partinin mücadele tarihine bakarak bunun do¤rulu¤unu rahatl›kla görebiliriz. Sonuç olarak partiyi subjektivizmden ar›nd›rmal›y›z. Her siyasi karar›m›z, somut koflullar›n somut analizinin ürünü olmal›d›r. Baz› öznel niyetlerimiz ya da düflüncelerimiz olgunun içindeki de¤iflmenin önüne geçmemeli, bizzat olgular›n için-
yönetmek, etkisiz k›l›p, güçten düflürmek kapitalizmin yasas›d›r. Çözmek ve parçalamak karfl›s›nda yap›lacak olan direnmek ve bütünleflmek olmal›d›r. Parçan›n bütünle, hücrenin beyinle, bireyin örgütüyle bütünleflmesi olmal›d›r. Proletarya Partisi’nde bütün hücreler, bölge ve alanlar, merkezebeyne hizmetle onun belirledi¤i politik tespitler do¤rultusunda ortak hareket ederek yürümekle yükümlüdürler. At›lacak her ad›m örgütlenecek her faaliyet beyni beslemelidir, nas›l ki her taktik politika stratejiye hizmeti amaçlamakla taktik olma rolünü oynayabilirse, ayn› flekilde hücre ve bölgede cisimleflen parti bilinci de merkeze ve beyne hizmet etmekle donanmal›d›r. Marksizm-Leninizm-Maoizm biliminden, bolflevik örgüt biliminden uzaklaflman›n ad›d›r; bölgecilik, alanc›l›k. Bunlar›n temelinde ise bireycilik vard›r. Bireycilik üzerinde yükselir bölgecilik ve alanc›l›k. Her türden ben merkezcili¤in ve darbecili¤in temelinde bireycilik denilen sömürücü sistemin ideolojisi yatar. “Ben”le bafllayan hücre, alan ve bölgeyle darlaflarak s›n›rlanan bak›fl aç›s› MLM bak›fl aç›s› olamaz, bu bak›fl aç›s› g›das›n› felsefi olarak idealizmden, politik olarak ben merkezcilikten, örgütsel olarak da tasfiyecilikten al›r. Her partili, partinin bütününe karfl› sorumludur, bütündeki her geliflmeye karfl› ilgili ve duyarl› olmak zorundad›r. Her faaliyet alan›ndaki geliflme, parti bilincinin ilgi alan› içindedir. Bu ilgi ve duyarl›l›k, tafl›nan sorumluluk, yürütülen faaliyet alan›yla s›n›rlanamaz. Partinin bütününe karfl› olmak zorundad›r. ‹lgi ve duyarl›l›k söylem ve belirlemeyle s›n›rland›r›lamaz. Belirlemeci politika, MLM politika olamaz, uygulaman›n politikas›, çözümün politikas›d›r istenilen. Tespit ve belirleme bir ad›md›r ancak bütün de¤ildir. Bütün olabilmek müdahaledir. Çözüm, anlay›fl ve politikada yarat›lan mekanizmalarda kal›c›laflmal›d›r. Kal›c›laflma ve kurumlaflma her fleyden önce do¤ru
bir bak›fl aç›s›yla, do¤ru bir çal›flma tarz›yla baflar›l›r. Bilimsel bak›fl aç›s› onun bilimsel yöntemi ve çözüm ad›m›yla güç ve iktidar olur. Baflar›ya kilitlenmeyen, baflar›y› hedeflemeyen, bunu kal›c›laflt›rmayan çal›flma, çözüm olarak benimsenemez. Her alanda kurumsallaflmak, her alanda baflar› hedefi her fleyden önce MLM bak›fl aç›s›yla MLM yöntem ve MLM tutumla mümkün olur. Ortak yürüyüflün güçlenmesi, bilincin bütünlüklü ve hedefin ortak hale gelmesiyle mümkündür. Ortak düflünüfl, ortak çal›flma, hedefin ve amac›n ortak hale getirilmesiyle yürüyüfl ortak hale gelebilir. ‹BRAH‹M’DEN MEHMET’E yürüyüfl ivme kazan›r. Kolektifin ve bütünün parças› olman›n kayg›s›yla, bilinciyle ortak düflünmeyi güçlendirerek, yürüyüfl hedefine var›r. Parti bilinci soyut bir kavram de¤ildir. Devrim yasalar›n› ve sorunlar›n› kavramakt›r. Do¤ru kavray›flla çeliflkileri çözmektir. Çeliflmeleri do¤ru tarzda ele al›p incelemek ve çözmek güçlü parti bilinciyle olur. Devrim sorunlar›n› do¤ru tarzda ele almak bilimsel tarzda çözümleyerek do¤ru politikalar belirleyerek tespit edilen politikalar› do¤ru tarzda yaflama uygulamakt›r. Kavramak ve uygulamak. Önemsenmesi gereken iki önemli olgudur. Kavranmadan uygulanamaz. S›n›f savafl›m›n›n içinde olunmadan, kitleler içinde olunmadan devrimci kavray›fl yarat›lamaz. Aslolan s›n›f savafl›m› içinde olmakt›r, yani kitlelerin içinde, kitlelerin yürüttükleri mücadelede olmakt›r. Kitlelerin yaflamsal sorunlar›, yaflad›klar› çeliflkiler bilinmeden s›n›f savafl›m›n›n yasalar› do¤ru tarzda uygulanamaz. Kitlelerin örgütlenmesi proletaryaya ve onun partisine büyük bir güç sa¤layacakt›r. Kitleler örgütlenmeden proletarya ve onun partisi maddi bir güç haline gelemez. Kitlelerin örgütlenmesi güçlü bir parti bilinciyle baflar›l›r. Devrimci görevleri belirtmekle kal›nmamal›, bu görevlerin nas›l yap›la-
deki çeliflkileri yakalay›p onlar›n çözümü olmal› ya da genel bir söylemle teori ile pratik bütünleflmelidir. Teori prati¤e yol göstermiyorsa, onu gelifltirmiyorsa o teorinin içi bofl demektir. Mao Zedung yoldafl›n söyledi¤i gibi “Dünyada tek bir do¤ru teori vard›r, o da nesnel gerçeklikten ç›kar›lan ve nesnel gerçekli¤in do¤rulad›¤› teoridir.” “Nesnel gerçekli¤in do¤rulamad›¤›, yine nesnel gerçekli¤in ürünü olmayan bir teorinin pratikten kopuk, amaçs›z hale gelece¤ini” (Stalin) bilmek ve böyle bir teorinin subjektif, subjektivizmin ürünü oldu¤unu görmek gerekiyor. Subjektivizmden ar›nmak için sorunlar› salt yüzeysel ya da kitabi bilgilerle ele almak yerine onu derinlemesine incelemek gerekir. Sorunlara tek yanl› de¤il, çok yönlü yaklaflarak ele al›r ve Marksizm’i bir eylem k›lavuzu olarak görürsek subjektivizmden önemli ölçüde ar›n›r›z. Devam edecek ca¤›, nas›l tamamlanaca¤› sorunu da çözümlenmelidir. Ayr›nt›da gizlenen somutun belirlenmesi kaba ve yüzeysel de¤erlendirmeden kurtar›larak gerçek anlamda çözümlenir. ‹nceleme ve araflt›rmalarda kaba ve yüzeysellikten, tek yanl› ve öznelcilikten kurtularak gerçe¤e ve öze var›l›r. Parti ve devrim bilincinde parçadan bütüne ad›m at›larak görev ve sorumluluk gerçekleflir. Özgülden evrensele, özelden genele, alg›sal bilgiden akla uygun bilgiye s›çramalar sa¤lanarak, nitelikli düzey yarat›l›r. Gerçek ilerleme ve geliflim, s›çrama yapmayla olur. Düflüncede s›çrama, çal›flmada s›çrama, örgütlenmede s›çrama ve devrimci savaflta s›çrama; bugün dört olguda yap›lmas› ve baflar›lmas› gereken görevler bizleri bekliyor. Parti bilincindeki k›r›lman›n düzeltilmesi zorunludur. DÜZELTME DEMEK, B‹R ‹NSANIN DÜfiÜNCE VE ÇALIfiMA TARZININ DÜZELT‹LMES‹ DEMEKT‹R. Parti içi düzeltmeden anlafl›lmas› gereken düflünce ve çal›flman›n düzetilmesidir. Düzeltme yöntemi ikna ve e¤itim olmal›d›r. Birlik amaçl› yürütülen elefltiri daha yüksek birli¤i amaçlayarak hedefine ulafl›r. Yanl›fl düflünce ve çal›flma tarz›n›n düzeltilmesinde uygulanacak yöntem iknay› amaçlayan demokratik yöntem olmal›d›r. Bu zor oland›r, güçlü bir bilinç ve sab›r ister, özveri ister. K›sa vadeli, sonuç al›c› çaba ve yöntem, demokratik ikna e¤itim yöntemiyle örtüflmez. K›sa vadeli çözüm amaçl› ad›mlar, her türlü subjektivizmi ve sekterizmi içinde bar›nd›r›r. Parti bilinci ve parti sorumlulu¤undaki k›r›lman›n bir görüngüsü olarak bugün karfl›m›za s›n›rlar› ve sorumluluklar› sadece faaliyet alan›yla çizilen bilinç ve sorumluluk ortaya ç›kmaktad›r. Bu düflüncenin düzeltilmesi yanl›fl›n at›l›p, do¤runun kuflan›lmas›, ortak yürüyüflün h›zland›r›lmas› aç›s›ndan zorunludur.
19 Temmuz 1 Ağustos 2002
işçi-köylü 33
16
ABD eski baflkan› ve Savunma Bakan Yard›mc›s›ndan Türkiye ç›karmas› “Türkiye’nin AB içerisinde ABD’nin stratejik müttefiki olarak bulunmas› askeri harcamalar› azaltmaz, tam tersine daha güçlü bir orduya ihtiyac› art›r›r.” ‹flte Bill Clinton’›n Türkiye ziyaretinin alt›nda yatan en önemli neden budur. Son günlerde Türkiye’yi ziyaret eden önemli isimler aras›na geçti¤imiz hafta yapt›¤› ziyaretle ABD eski baflkan› Bill Clinton da kat›ld›. Türk Amerikan ‹fladamlar› Konseyi (TABA) taraf›ndan Ç›ra¤an Saray’›nda düzenlenen program›n ilk günkü etkinliAB yolunda Türkiye¤i “A Avrupa-ABD iliflkileri ” konulu panel oldu. Panel bafll›¤›ndan da anlafl›laca¤› üzere haftalard›r tart›fl›lan AB sürecine ABD’nin penceresinden bir bak›fl olmas› anlam›nda oldukça önemli. Ziyaret boyunca Türkiye’ye bol bol övgüler ya¤d›ran Clinton’› izlemeye gelenler 1000 dolar ödedikten sonra onun a¤z›ndan Türkiye’nin AB’ye girme çabalar›n›n ABD taraf›ndan yorumlan›fl›n› dinlemifl oldu. Son süreçte DSP’den istifa eden bakan ve milletvekillerinin yeni bir oluflum tart›flmalar›n›n ard›ndan en öne ç›kan isim olan ‹smail Cem de Clinton’›n izleyicileri aras›nda en ön s›ralarda yeralan isimlerin aras›ndayd›. Panelde Türkiye ad›na AB’nin en y›lmaz savunucusu Mesut Y›lmaz da bir konuflma yapt›. Konuflmalar› boyunca Türkiye’nin AB’ye neden üye olmas› gerekti¤i sorusunu kendince (daha do¤rusu ABD taraf›ndan) de¤iflik aç›lardan yorumlayan Clinton, ABD’nin as›l niyetini flu cümlelerle aç›kça ifade etti. Türkiye’nin AB içe“T risinde ABD’nin stratejik müttefiki olarak bulunmas› askeri harca -
malar› azaltmaz, tam tersine daha güçlü bir orduya ihtiyac› art›r›r.” ‹flte Bill Clinton’›n Türkiye ziyaretinin alt›nda yatan en önemli neden budur. ‹nceleyici bir gözle bak›ld›¤›nda Türkiye’nin ABD için önemi ve AB içinde Türkiye gibi uflak bir ülkenin bulunmas›n›n anlam› hemen kavranabilir. Gelinen süreçle birlikte emperyalistler için kendi planlar›n›n uygulanmas›n›n yan›nda di¤er emperyalist devletlerin nas›l düflündü¤ü, ne planlad›¤›, nas›l hareket edece¤i de oldukça önem kazanm›flt›r. Kendi aralar›nda oluflturduklar› birliktelikler ya da AB örne¤inde görüldü¤ü üzere uflak devletlerin farkl› uluslararas› birlikteliklere üye olmas› onlar aç›s›ndan dün oldu¤undan çok daha önemlidir. Clinton’›n bu iddiam›z› kan›tlayan bir di¤er sözü de flöyle; AB üyeli¤i için üze “A rinize düflen görevleri yerine getirin. Biz de içimize sindiremedi¤i miz baz› uluslararas› oluflumlar›n içine gir dik. Birarada birbirine yaslanarak yaflaman›n zorunluluklar› bunlar.” Bill Clinton’›n bu sözleri emperyalistler aras›ndaki mücadelenin dönem dönem ald›¤› flekilleri çok masumane bir flekilde ortaya koyuyor. Toplant›ya izleyici olarak kat›lan isimlere bakt›¤›m›zda da ayn› düflünce ak›m›n›n hakim oldu¤unu görebiliyoruz. Devlet bakan› Y›lmaz Karakoyunlu , DSP’den istifa eden ‹smail Cem, TÜS‹AD Ge-
nel Baflkan› Tuncay Özilhan, ATO baflkan› Sinan Aygün, ‹TO baflkan› Mehmet Y›ld›r›m vb. isimlerin AB üyeli¤i konusundaki tav›rlar›n› daha önceki süreçlerden de biliyoruz. Bu ziyaretlerden sonuncusunu da ABD Savunma Bakan Yard›mc›s› Paul Wolfowitz pazar günü gerçeklefltirdi.Yap›lan bu ziyaretin ana gündemlerini Türkiye’nin AB üyeli¤i ve ABD’nin Irak’a sald›r› planlar› ve bu çerçevede sald›r› s›ras›nda Türkiye’ye düflen görev oluflturdu. ABD’nin Türkiye ç›karmas› sadece Savunma Bakan› Paul Wolfowitz’le de s›n›rl› de¤il. Wolfowitz’in ard›ndan ABD d›fliflleri bakanl›¤›ndan yetkili bir kifli olan Mark Grosman ve NATO Kuvvetleri ve ABD Hava Kuvvetleri Komutan› Orgeneral Joseph Ralston da Türkiye’ye gelecek.
Wolfowitz Amerika’da yedi y›l boyunca akademisyen olarak çal›flm›fl, Dick Cheney’in yan›nda faaliyet sürdürmüfl ancak gösterdi¤i baflar›lar nedeni ile daha sonra flu an sürdürdü¤ü görevine atanm›flt›r. “ABD’li flahinler” olarak nitelendirilen grubun en önemli elemanlar›ndan biri olan Wolfowitz Irak’a yönelik bir harekat için sab›rs›zlananlar›n içinde de bafl› çekiyor. Bu aç›dan bak›ld›¤›nda ABD’nin h›z verdi¤i Irak’a sald›r› planlar›yla birlikte Wolfowitz’in bafl gündemini de neyin oluflturdu¤u görülebilir. Irak d›fl›nda AB ve kriz sürecine de de¤inen bakan yard›mc›s› özellikle AB’ye üyeAv lik süreci ile ilgili “A rupa ile derin iliflkiler kurulmas› çok önemli dir. Bu hem Türkiye hem Avrupa hem de ABD için çok olumlu olacakt›r ” diyerek
Irak’la ilgili olarak da ileriye dönük planlar›n› flu sözleri ile anlatt›; Biz flu an tehlike “B karfl›s›nda
araflt›rma
yap›yoruz. Karfl›m›zda gerçekten
büyük
bir
tehdit var. Arap dünya s›nda demokratik bir Irak kurma düflüncemiz var.” Bu sözlerinin ard›ndan da Türk egemen s›n›flar›n›n ifltah›n› kabartmak için bu hayalin Türkiye için de iyi olaca¤›n› belirtti. “ABD ve Türkiye iliflkileri” konulu bu panelde daha çok
de¤inilen
konu
Irak’a olas› bir sald›r› durumunda Türkiye’nin üstlenece¤i misyon oldu.
işçi-köylü 33
17
19 Temmuz 1 Ağustos 2002
AB-K›br›s ve yerel seçimleri Türkiye’nin AB’ye “tam üyeli¤i”nin yo¤un bir flekilde tart›fl›ld›¤› ve bu ba¤lamda K›br›s sorunu çözümünün kilit bir önem kazand›¤› bir süreçte, 30 Haziran’da K›br›s’ta yerel seçimler gerçeklefltirildi. Türkiye bas›n›n›n sessizce geçifltirmeye çal›flt›¤› seçimlerde muhalefette bulunan CTP (Cumhuriyetçi Türk Partisi), iktidarda bulunan UBP (Ulusal Birlik Partisi) karfl›s›nda büyük bir üstünlük sa¤layarak ülke genelinde oylar›n %34’ünü ve üç büyük kentte (Lefkofla, Girne, Magosa) belediye baflkanl›klar›n› ald›. K›br›s sorununun çözüme ba¤lanmas› noktas›nda emperyalistler taraf›ndan BM (Birleflmefl Milletler) arac›l›¤›yla Aral›k 2001 bafllar›nda Denktafl ve Klerides aras›nda bafllat›lan görüflmelerin ç›kmaza girdi¤i (zira bugüne kadar yap›lan 14 görüflmede olumlu hiçbir ad›m at›lmad›),
öte yandan Aral›k 2002’de Kopenhag’da yap›lacak AB zirvesinde Güney K›br›s Rum Kesimi’nin “tam üyeli¤i”nin kesinlik kazanaca¤›na büyük ihtimal verildi¤i bir dönemde yap›lan yerel seçimlerin sonuçlar›n› yaln›zca matematiksel bir üstünlük
K›br›s seçimlerinde Cumhuriyetçi Türk Partisi büyük üstünlük sa¤lad›. olarak de¤erlendirmek ve önemsiz görmek do¤ru olmaz. Seçim sonuçlar›, iktidarda bulunan ve TC’nin tam deste¤ini alan Rauf Denktafl ve onun flahs›nda TC’nin K›br›s politikas›na vurulmufl bir tokat olarak görülebi-
lir. Zira; CTP lideri M. Ali Talat, Denktafl’›n aksine K›br›s sorununun, iki toplumun eflitli¤i ve Türkiye’nin garantörlü¤ünün devam›yla çözülebilece¤ini, çözümle birlikte AB üyeli¤ini destekliyor ve AB’ye TC ile birlikte efl zamanl› olarak girilmesine karfl› ç›k›yor. Elbette ki bütün bu geliflmeler ve K›br›s sorununun çözümünün emperyalistler aç›s›ndan kritik önem arzetmesi, emperyalistlerin kendi aralar›ndaki çeliflmelerinin daha da derinleflmesinin bir sonucu olarak gündemin bafls›ras›na oturmufl bulunuyor. Do¤u Akdeniz Bölgesinin kontrolü ve Ortado¤u’nun “yeniden yap›land›r›lmas›” noktas›nda emperyalist haydutlar aras›nda ç›kar çat›flmas›, bu bölgelerin merkezine oturan ve jeostratejik önemi büyük olan K›br›s özgülünde de yaflan›yor. Bugün bu çat›flma-
n›n daha da üst seviyede yaflanmas›n›n nedeni, ABD emperyalizminin Ortado¤u’daki üstünlü¤ünü korumak ve pekifltirmek için girmifl bulundu¤u yeni yönelimdir. Bu yönelimleri gören AB emperyalizmi, karfl› hamleler yaparak, ABD’nin etki alan›n› daraltmaya ve yeni yönelimlerini etkisiz k›lmaya çal›flmaktad›r. K›br›s’›n h›zl› bir flekilde AB çat›s› alt›na al›nmak istenmesi bu geliflmelerin bir sonucudur. AB komisyonunun genifllemeden sorumlu Komiseri Gunter Verheugen’in sürekli olarak “K›br›s’ta siyasi çözüm olmasa da ‘K›br›s Rum Yönetimi’nin AB’ye al›naca¤›n›” tekrarlamas› bofluna de¤ildir. AB emperyalizmi, bu yönelimlerine direnç gösteren TC’nin ve KKTC Devlet Baflkan› Rauf Denktafl’›n politikalar›na karfl› ç›kan di¤er e¤ilimlere
omuz vererek kendi ç›karlar›n› pekifltirmek istemektedir. Bu noktada Türkiye’de egemen s›n›flar›n bir kesimi, “Ver kurtul, sat kurtul” kampanyas› yürüterek KKTC’yi AB emperyalizmine ba¤laman›n bayraktarl›¤›n› yap›yorlar.
K›br›s adas› emperyalistlerin Ortado¤u politikalar›nda önem kazan›yor
Görülece¤i üzere gerek ABD gerekse AB emperyalizmi kendi ç›karlar› do¤rultusunda K›br›s sorununu kullanmaktalar. Nas›l ki geçmiflte iki halk› (TürkRum) birbirine k›rd›rtm›fllarsa bugün de de¤i-
flik biçimler alt›nda ayn› do¤rultuda politikalar sürdürmektedirler. Son yerel seçimler de göstermifltir ki AB emperyalizmi bu yönde önemli ad›mlar atm›fl bulunmaktad›r. Yerel seçim sonuçlar› ve DenktaflKlerides aras›ndaki do¤rudan görüflmeleri bu eksenin d›fl›nda de¤erlendirmek yan›lt›c› olacakt›r. Dolay›s›yla K›br›s sorununun çözümünü emperyalistlerin masabafl› diplomasisinde ve/veya tekeller kulübü olan AB çat›s› alt›nda aramak K›br›s halklar›n›n emperyalizm taraf›ndan daha da kölece bir yaflama ba¤lanmas›yla efl anlaml›d›r. K›br›s sorunu iki halk›n proletaryas›n›n öncülü¤ünde tam hak eflitli¤ine dayal› olarak gerçeklefltirilecek demokratik bir devrimle çözüme kavuflacakt›r. Bu görev ve sorumluluk K›br›s halklar›n›n ve proletaryas›n›n omuzlar›ndad›r.
Patronlar›n zirve için adresi Türkiye Türkiye’deki büyük patronlar›n davetiyle birçok ülkenin patronlar› 18 Temmuz’da Türkiye’de düzenlenecek zirveyle bir araya gelecek. DB öncülü¤ünde ‹stanbul’da yap›lacak olan bu zirveye haz›rl›k için geçti¤imiz may›s ay› içerisinde Yabanc› Sermaye Yasa Tasar›s›, Bakanlar Kurulu’na sunulmufltu. Kamu kurumlar› da dahil iflletmelerin, fabrikalar›n sat›lmas›n›n önünü açan bu tasar›, yat›r›m yapan›n iflini öyle bir kolaylaflt›racak ki, isteyen bir günde flirket kurabilecek, kendilerine devlet taraf›ndan ucuz arazi temin edilecek. Yabanc› patronlara yap›lan bu jestin ayr›nt›lar›nda çevre, sa¤l›k, vb. düzenlemelerin engel teflkil etmeyece¤i de yer al›yor. Tahkim yasalar›n›n kalkanl›¤›nda yürürlü¤e girecek bu yasayla Türkiye’ye sermaye ç›karan flirketlerin net karlar› sat›fl, tasfiye ve tazminat bedelleri bankalar ve özel finans kurumlar› arac›l›¤› ile yurtd›fl›ndan serbestçe transfer edilebilecek. Kabaca aktard›¤›m›z bu tasar›n›n uygulan›rl›¤› süreci-
nin hemen bafllat›lmas›n› isteyen ve zirve için haz›rl›k yapan patronlar hükümete istedikleri yasalar› ç›karmad›klar› için sitem ediyorlar. Yabanc› Sermaye Derne¤i (YASED) yapt›¤› aç›klamada “Büyük patronlar›n karfl›s›na mahcup ç›kaca¤›z” diyor. ‹stanbul’da yap›lacak toplant›ya Dünya Bankas› Baflkan› James D. Wolgensohn, IMF ‹cra Direktörü Horst Kohler’in yan›s›ra dünyadaki önemli tekellerin temsilcilerinin kat›lmas› bekleniyor. ‹flçi s›n›f› ve ezilen milyonlar›n daha fazla bask› ve cendere alt›nda tutulmalar›n› sa¤layacak kararlar›n al›nmas› anlam›na gelecek bu toplant›n›n as›l hedefi Türkiye’deki kaynaklar›n yabanc› sermayeye peflkefl çekilmesidir. Toplant›n›n bu as›l amac›n› yerine getirecek koflullar›n olmad›¤›ndan flikayetçi olan Türkiyeli patronlar, hükümetin IMF’ye sundu¤u niyet mektubunda yapaca¤›n› vaat etti¤i yasalar›n tümünü ç›karmad›¤›n› söylüyorlar. Yani “ezilenlerin belini az büktünüz biraz daha bükmeliyiz ki emperyalist tekel-
lerin ifltah› biraz daha aç›ls›n” diyorlar. Tütün, kamu ihalesi, enerji, do¤algaz, petrol ve maden gibi en temel alanlara göz koyan yabanc› patronlar›n yap›lacak bu zirvede üzerinde duracaklar› bir ayr›nt› da vergi istisnalar›. Yabanc› sermayeye dönük vergi yükünün Ekonomik ‹flbirli¤i ve Kalk›nma Örgütü (OECD) ortalamas›n›n çok çok alt›nda oldu¤u ülkemizde, yabanc› patronlar›n vergisiz talan beklentisinin tek sorumlusuysa onlara bu rahatl›¤› ve güveni veren ülkemiz patron a¤alar›d›r. Hükümet krizinin yafland›¤› bugünlerde san›r›z patronlar iyice çileden ç›km›fllard›r. ‹stikrarl› bir hükümeti bile olmayan bir ülkeyi nas›l peflkefl çekecekler(!) Bu soruna da müdahale eden büyük patronlar hükümete önemli üç ültimatom çekiyor. “Baflbakan çekilmeli, hükümet reformlar› sürdürmeli, siyasiler ve parlamentoda Türkiye’nin önünü açacak siyasal partiler yasas› ve seçim yasas›yla ilgili de¤ifliklikleri yaparak seçime gitmelidir” diyor.
Girilen a¤›r ekonomik krizin gittikçe derinleflti¤i günümüzde flovenizm flaha kald›r›l›p halk›n bilinci karart›larak, IMF’nin istedi¤i yasalar meclisten geçiriliyor. Krizin faturas›n› dünden daha a¤›r biçimde ödeyen ezilenlere yönelik uygulanan kapsaml› sald›r› program› belli ki patronlar› tatmin etmiyor. Hükümete; daha fazla çal›fl›n, daha fazla al›nteri ve kan emmemizi sa¤layacak yasalar ç›kart›n diyorlar. Kriz bahanesiyle iflten at›lan binlerce insan açl›k ve sefaletle bo¤ufluyor bugün. Çocu¤una süt alamad›¤› için intihar eden annenin, açl›ktan ölen bebelerin, iflsizlikten ve borçtan intihar edenlerin haberleri uza¤›m›zda de¤il, yan›bafl›m›zda ola¤anlaflt›r›lmaya çal›fl›l›yor. ‹flçi s›n›f›na yönelik yeni sald›r›n›n ad› olan ‹fl Yasa Tasar›s›, kamu emekçilerinin maafllar›na yap›lan % 5’lik zamm›n yan›s›ra t›rmand›r›lan hak gasplar›, ö¤renci gençli¤in yaflad›¤› geleceksizlik korkusu ve Kürt halk›n›n üzerinde yo¤unlaflt›r›lan sald›r›lar... ‹flte ülkemizin ve dünyan›n patronlar› bu atmosferde yapacaklar toplant›lar›n›.
19 Temmuz 1 Ağustos 2002
işçi-köylü 33
18
Yetki tart›flmalar›nda devletin ikiyüzlülü¤ü KESK’in yerini alacak olan Kamu-Sen, üyelikler de dahil birçok konuda usulsüz uygulamalara imza atm›fl durumda. Bu usulsüzlüklerin sonucunda e¤er yetki Kamu-Sen’de kalacak olursa devletin kamu emekçilerinin sosyal haklar›n› gaspetmesi biraz daha mümkün olacak ve zaten tamamen devlet yanl›s› bir politika izleyen Kamu-Sen, devletin iflçilere ve memurlara yönelik sald›r›lar›n› daha da kolaylaflt›rmas› için kullan›lacakt›r. Çal›flma Bakan› Yaflar Okuyan’›n devletle yap›lacak “Toplu Görüflmeler”de sendika konfederasyonlar› sözcüsü olarak Kamu-Sen’i aç›klamas›yla birlikte sendikalarda ciddi tart›flmalar bafllad›. KESK’in itiraz etti¤i bu hukuksuz karar sonucu Çal›flma Bakanl›¤› emekçiler üzerinde daha kolay hakimiyet sa¤lamay› hedefliyor. Üye say›s› daha fazla olan (ancak bu karardan sonra toplu görüflmelere KESK’e ba¤l› olan sadece 3 sendika kat›labilecek. Bunlar: E¤itim-Sen, Tüm BelSen ve Kültür Sanat-Sen) KESK’in yerini alacak olan Kamu-Sen, üyelikler de dahil birçok konuda usulsüz uygula-
hayli alt›nda bir rakam ç›km›flt›r. KESK’e ba¤l› olan sendikalar›n verdi¤i üye bildirim formlar› çok komik gerekçelerle ifllem görmemifl ve yaklafl›k 93.000 üye eksik gösterilmifltir. Gerekçelerin en ilginç olan› memurlu¤a bafllarken bekar olan bayanlar›n evlenip soyad›n› de¤ifltirdikten sonra bir sendikaya üye olduklar› gerekçesiyle üyeliklerinin geçersiz k›l›nmas›. Çünkü soyad› de¤iflikli¤inden kaynakl› bilgisayar program› hata kabul etmemekte ve dolay›s›yla bu kifliler bilgisayarda sendika üyesi olarak görünmemektedir. Ayr›ca yine Kamu-Sen’e yetkinin verilmesinin yasal zeminini olufl-
malara imza atm›fl durumda. Bu usulsüzlüklerin sonucunda e¤er yetki Kamu-Sen’de kalacak olursa devletin kamu emekçilerinin sosyal haklar›n› gaspetmesi biraz daha mümkün olacak ve zaten tamamen devlet yanl›s› bir politika izleyen Kamu-Sen, devletin iflçilere ve memurlara yönelik sald›r›lar›n› daha da kolaylaflt›rmas› için kullan›lacakt›r. Yasal aç›dan bak›ld›¤›nda Çal›flma Bakanl›¤›’n›n yetkili konfederasyonu belirlerken temel almas› gereken, konfederasyonlara ba¤l› bulunan sendikalar›n üye bildirim formlar› ve üyelere ait ödenti kesenekleridir. Ancak Bakanl›k yine yap›lmas› gereken yerine yap›lmamas› gerekeni yaparak sadece kurumlardan gelen tahmini rakamlar› baz alm›flt›r. Bu durumda ortaya KESK’in varolan üye say›s›n›n bir
turmak için KESK’in bildirilen üye say›lar› ve üyeliklerinde oyunlar oynanarak 6000’e yak›n üye KamuSen üyesi olarak gösterilmifltir. Üye istifalar›n›n bir ay sonra geçerli olmaya bafllamas› gerekirken May›s ay› istifalar› da dikkate al›narak KESK’in üye say›s› düflük gösterilirken KamuSen’in üye say›s› ise düflürülmeyip aksine fliflirilmifltir. Bunlar›n d›fl›nda yine Kamu-Sen’in üye say›s›n›n fazla görünmesi için yo¤un bir flekilde hukuk d›fl› faaliyetler yürütülmüfltür. Bu faaliyetlerden sadece baz›lar› flöyledir: *KESK’e üye olanlar›n KamuSen’e de üye olmas› ve bunlar›n Kamu-Sen üyesi olarak gösterilmesi, *KESK’ten istifa edip, istifas› geçerli olmadan Kamu-Sen’e üye olun-
mas› ve bu üyeliklerin KESK’ten düflürülüp Kamu-Sen’e eklenmesi; emekli olanlar›n halen Kamu-Sen’in üyesi olarak gösterilmesi, *4688 say›l› yasaya ayk›r› düflecek flekilde de¤iflik statülerde (güvenlik görevlileri, sözleflmeli çal›flanlar vb.) olup da Kamu-Sen’e üye olunmas›, *Bir kifli taraf›ndan iki veya daha fazla üye bildirim formu doldurularak üye say›s›n›n fazla görünmesi ve bu üyeliklerin halen geçerli olmas›, *Kamu-Sen’deki üyelerin birço¤unun emekli sicil numaralar› vb. evraklarda eksiklik olmas› ve yanl›fl düzenlenmesi, *Yasal olarak bir sendikaya üye olunmas› zorunlulu¤u varken KamuSen’e ba¤l› olan sendika üyelerinin birkaç sendikaya birden üye (mükerrer üye) olmas› ve bu üyeliklerin de Çal›flma Bakanl›¤› taraf›ndan geçerli say›lmas›. KESK kendi üye say›lar›n›n düflürülmesinin sebeplerini araflt›r›rken karfl›laflt›¤› bu sahtekarl›klar karfl›s›nda, durumun kamuoyu taraf›ndan da ö¤renilmesi ve tekrar yetkili konfederasyon olabilmek için kendi üye bildirimleri ile Bakanl›¤›n 7 Temmuz 2002’de Resmi Gazetede yay›mlad›¤› rakamlar aras›ndaki farklar› kamuoyuna ve bas›na sundu. Bu rapora göre; 1- 10.161 üye KESK ile çal›flan üyedir. 6000’e yak›n KESK üyesi Türkiye Kamu-Sen üyesi gösterilmifltir. 2- Türkiye Kamu-Sen üyeleri içerisinde 17.044 üyenin emekli sicil numaralar› karfl›laflt›r›ld›¤›nda kim olduklar› belli olmayan isimlerden olufltuklar› görülmüfltür. 3- 2.556 adet Türkiye Kamu-Sen üyesi isimleri mükerrer, emekli sicil numaras› ayn› olan üyelerden olufltu¤u görülmüfltür. 4- 71.809 adet Türkiye Kamu-Sen üyesi hatal› bilgi vermifltir. Bunlar›n
içerisinde 10.000’e yak›n da naylon üye vard›r. Bu durumda yaklafl›k 36.000’i mükerrerdir. Afla¤›daki tabloda devletin KamuSen’i yetkili k›lmak için KESK taraf›ndan teslim edilen rakamlar üzerinde nas›l oynad›¤›n› göstermektedir. (Tablo 1) KESK ÇALIfiMA BAKANLI⁄INA DAVA AÇTI Ankara: KESK’in konfederasyon sözcüsü olmamas› için Çal›flma Bakanl›¤› ve Türkiye Kamu-Sen iflbirli¤iyle yürütülen hukuk d›fl› faaliyetlerin önünün kapat›lmas› ve yetkinin yeniden kendisine verilmesi için KESK’e ba¤l› sendikalar bir dizi protesto eylemi gerçeklefltirdi. %5’lik memur zamm›n› da dile getiren eylemlerin sonuncusu 12 Temmuz Cuma günü Çal›flma Bakanl›¤›’n›n önünde KESK Genel Baflkan› Sami Evren’in yapt›¤› bir bas›n aç›klamas› ile bafllad›. Evren aç›klamas›nda “Bu zihniyet, Türkiye’de emekçilerin ve onlar›n ba¤›ms›z örgütlerinin kendini özgürce ifade edebilece¤i, ülkenin kaderinin belirlenmesinde söz, karar ve yetki sahibi olabilece¤i her tür olumlu geliflmenin önünde ayak ba¤› olmaktad›r. Bu oyunu bozaca¤›z, bugün buraya bu oyunu bozmak için geldik” dedi. Emekçiler buradan sonra Ankara Adliyesi önünde topland›lar. Burada da bu sorunlar›n ancak mahkemede çözülebilece¤i dile getirilerek; “Kamu çal›flanlar›ndan ald›¤›m›z yetkiyi bakanl›¤a gaspettirmeyece¤iz” denildi. Konuflmalar›n ard›ndan üye bildirim formlar› ve ödenti kesenekleriyle birlikte Ankara 1 No’lu ‹fl Mahkemesi’nde Yaflar Okuyan hakk›nda dava aç›ld›. D›flarda kalanlar ise “Devlet güdümlü sendikaya hay›r”, “Direne direne kazanaca¤›z” sloganlar›n› atarak alk›fllarla eylemlerinin bitti¤ini aç›klad›lar.. Tablo 1
Sendika ad› Teslim Edilen Aç›klanan Fark E¤itim-Sen.....................172.419...................149.383....................23.363 SES..................................49.820.......................24.18....................25.633 BES.................................36.413......................26.840......................9.573 Tüm Bel-Sen...................38.371......................13.581....................24.790 BTS...................................6.877........................5.866......................1.011 Tar›m Orkam-Sen...........12.300...................... 10.121.....................2.179 ESM................................16.041......................14.649......................1.392 Kültür Sanat-Sen..............3.197.........................2.565.........................632 Haber-Sen.........................8.817.........................7.859.........................958 Yap› Yol-Sen..................11.472..........................7.297......................4.175 KESK..........................356.054......................262.348....................93.706
işçi-köylü 33
19 Temmuz 1 Ağustos 2002
19
Bir tecrit mahkumunun mektubu Afla¤›daki yaz› Aç›l›m Hukuk Bürosu’nun 05 Temmuz 2002 tarihli Bas›n Bülteninden aynen al›nm›flt›r. Tecrit gerçekli¤ini kavramak aç›s›ndan faydal› olaca¤› düflüncesiyle... “Üç kifli kalmak nedir bilir misiniz? Hayat›n›zda sizin d›fl›n›zda sadece iki kifli daha. Sadece iki yüz, iki de¤iflik ses tonu. Zamanla kendi sesiniz olur di¤erleri, kendi çehreniz olur di¤er çehreler, tek düze. Peki ya tek kifli, tek bafl›nas›n›z, gördü¤ünüz çehre sizin çehreniz, duydu¤unuz ses sizin sesiniz, zamanla kendi sesinize yabanc›lafl›rs›n›z, konufltukça sanki siz de¤il baflkas› konuflur, siz de kendi sesinizi dinlersiniz. Konforludur(!), lükstür(!); günde on dakika akar suyunuz, s›cak su mu? Unuttuk nas›l oldu¤unu. Bütün k›fl kaloriferleri bekledik, “ne zaman yanacak?” diye. Buran›n ayaz› bir baflka olur, bütün yaflam›n ›s›nmaya çal›fl makla geçer, ayazl› k›fl günlerinde... hücreler karfl›l›kl›d›r, cereyan yapar, ayaz bir baflka ifller insan›n kemiklerine... Radyo merkezidir, müzik zevkiniz mi? Asl›nda idarenin zevkidir dinlemek zorunda kald›¤›n›z. Belki hayat›n›zda hiç dinlememiflsinizdir, arabeski, pop müzi¤i ama biz ezberledik bunlar›. Baflka müzik dinlemek yasak burada. Gazetelerimiz günlük gelir ama e¤er idare tehlikeli(!) bulmazsa... Belki gazetelerden arfliv yapmak istersiniz “ileride göz atar›m diye”, ama aramalarda al›n›r eski gazeteleriniz, sizinse haf›zan›za güvenmekten baflka ç›kar yolunuz kalmaz... Araflt›rma yapmak istersiniz, birçok kitab›n›z olsun, gerekli olana bakay›m istersiniz, ama ancak üç
kitap girebilir hücrenize, onlar da idarenin onay›ndan geçenler. Yan hücredeki dostunuzun ziyaretçisi gelmez ona kitap, gazete vermek istersiniz, para vermek istersiniz, paylaflmak istersiniz. Ama yasakt›r kitab›, gazeteyi baflkas›na vermek, paraysa elinize dahi geçmez, idarede kal›r, siz ihtiyaçlar›n›z› yazars›n›z, onlarsa kafalar›na göre keserler paran›zdan. Burada tecriti k›ran en önemli olay dostlar›n›zdan, sevdi¤inizden gelen mektuplard›r, bir harekette, heyecanla al›rs›n›z mektubu, ama çözemezsiniz mek tupta yaz›lanlar›, birçok yeri karalanm›flt›r yaz›lanlar›n, kalan bölümlerden birfleyler ç›karmaya çal›fl›rs›n›z, bulmaca çözer gibi. Ama yine de mektubunuz elinize geçiyorsa flansl›s›n›z(!), idare mektubu tehlikeli(!) görüp imha da edebilir. Böylece haberiniz bile olmadan gelen mektubunuzdan, yok olur dostunuzun selam›. Hasta m› oldunuz? Revire ç›kmak istersiniz, bir sürü prosedürü vard›r, dilekçe yazman›z› isterler, ayakkab›lar›n›z› ç›karman›z› isterler arama yaparken, onursuzca aramalar dayat›rlar. Bir yere götürürlerken sizi paket muamelesi yaparlar. Kolunuza girer iki yan›n›zda iki gardiyan. Olur da ç›kabilirseniz revire, paran›z varsa tedavi olursunuz. Yaz›lan reçetenin maliyeti hesab›n›zdaki paradan kesilir, t›pk› harcad›¤›n›z elektri¤in faturas›n›n hesab›n›zdan kesildi¤i gibi.
Ailenizle haftada bir saat görüflebilirsiniz. On kifli de olsalar bir saattir görüfl süreniz. Yak›n bir arkadafl›n›z, niflanl›n›z, amcan›z›n o¤lu vs. sizi görmek isterse, siz de onu, ama yasakt›r, anne, baba, kardefl, efl (ikinci dereceden
land›rabilir idare. Avukat›n›zla dosyan›z› tart›flmak istersiniz, avukat›n›z dosyay› içeriye getirebilirse, bize dayat›lan onursuz aramalar, avukatlar›m›za da dayat›l›r. Elle arama yap›l›r, taciz derecesinde. Ayakkab›lar›
böylece. Görüflme esnas›nda not almak isterseniz yapamazs›n›z, çünkü kalem ka¤›t dahi götüremezsiniz avukat görüflünüze. Yine haf›zan›za güvenmektir size kalan. Duruflmalara, hastaneye götürülmekse ayr› bir eziyet-
sonraki akrabalar) d›fl›ndakiler. Anneniz Türkçe bilmez belki, Kürttür, belki de Arap, ama konuflamazs›n›z Türkçe d›fl›nda bir dil, çünkü telefonla yap›l›r aile görüflleri ve istedi¤inde görüflmenizi son-
ç›kart›l›r. Dosya ayr›nt›l› bir flekilde incelenir infaz koruma memurlar› taraf›ndan, oysa meslek s›rr›d›r, dosyadaki belgeler. Savunman›n dokunulmazl›¤›, ba¤›ms›zl›¤› sadece kanunlarda yaz›l› kal›r
tir. Hapishaneden ç›karken de, içeriye girerken de üç ayr› yerde makat›n›za var›ncaya kadar aran›rs›n›z, bu onur k›r›c› aramay› kabul etmezseniz sald›r›ya maruz kal›rs›n›z. Ring araçlar› F tipi konforun-
dad›r(!). 1 metreye, birbuçuk metre olan her bölüme 6 kifli yerlefltirilirsiniz. Bütün bölümler doldu¤unda konforlu(!) araç 30 kiflilik mini F tipine dönüflür. Bacaklar›n›z› dahi k›m›ldatmak imkans›zd›r, mekan›n darl›¤›ndan. D›flar›y› görmek yasakt›r, çünkü konforlu(!) ring araçlar›n›n d›flar›ya ba kan penceresi yoktur, havaland›rmas›(!) klimayla yap›l›r, klimay› çal›flt›rmaksa onlar›n insaf›na b›rak›lm›flt›r. E¤er hastaysan›z ve muayene olmak için hastaneye götürüldüyseniz, konforlu(!) ring arac› yolculu¤undan sonra en az üç gün yatars›n›z kendinize gelmek için... Mektup bu, s›¤d›r›lam›yor ki iki sat›ra her yaflanan. Yaln›zca her koflulda insanca yaflama, dayat›lan onursuzluklara karfl› durma, kabul etmeme gayretindeyiz. Kimli¤imizi, kiflili¤imizi her koflulda yaflatma mücadelesidir verdi¤imiz. Çünkü biz kimli¤imiz nedeniyle hücrelerdeyiz...” F (hücre) tipi hapishanelerde, tecrit/izolasyon iflkencesi devam ediyor. Her türden hak gasp›, keyfiyet, bask›, sald›r›, zulüm devam ediyor. Her geçen gün yeni uygulamalar dayat›l›yor. Ve “flimdilik d›flar›dakiler” sessiz kalmaya devam ediyor. Sessiz kal›nd›kça bask›lar, dayatmalar daha da boyutlan›yor. ‹flte bu nedenle “flimdilik d›flar›dakiler”in bugünlerde her zamankinden daha çok EMPAT‹ yapmaya ihtiyac› var.
19 Temmuz 1 Ağustos 2002
işçi-köylü 33
20
Maoistler devrimi ileriye tafl›ma güvenine sahiptirler Filipinler Komünist Partisi’ni “Hatalar› Düzelt, Partiyi Yeniden ‹nfla Et” fliar›yla 1968 y›l›nda yeniden kuran Prof. Jose Maria Sison ile 11 Eylül sonras› dünyadaki durum, bunun Filipinlere yans›mas› ve Filipinler Komünist Partisi’nin görüflleri üzerine yapt›¤›m›z röportaj› yay›nl›yoruz. Sison, Markos diktatörlü¤ü döneminde 10 y›l hapishanede kalm›fl ve bu sürede birçok iflkencelere maruz kalm›flt›r. Markos diktatörlü¤ünün y›k›lmas›yla serbest b›rak›lan Sison’un, 1988 y›l›nda politik tur için ç›kt›¤› yurtd›fl› gezisinde Baflbakan Aquino taraf›ndan pasaportu iptal edilmifltir. Halklar›n Uluslararas› Mücadele Ligi (ILPS) Dan›flman› da olan Jose Maria Sison 1988’den beri Hollanda’da yafl›yor. ABD, komünistleri, ulusal kurtulufl hareketlerini ve ba¤›ms›zl›k iddias›ndaki baz› devletleri “terörist” ilan etmek için 11 Eylül sald›r›lar›n› bahane olarak kullanmakta tamamen haks›zd›r. Gerçekte terörizmin en korkunç çeflitlerini vahflice uygulayan ABD’nin kendisidir. -Emperyalist sald›r ganl›k yeni dönemde Küreselleflme, Yeni Dünya Düzeni vb. de¤iflik isimler alt›nda devam ediyor. Özellikle 11 Eylül sonras› baflta ABD olmak üzere emperyalizm eski düflman komünizm yerine terörizmle adland›r›yor ve emperyalist sald›rganl›¤›n› her yönüyle meflru k›lmaya çal›fl›yor. Bunu siz nas›l de¤erlendiri yorsunuz? Evet, sizinle ayn› fikirdeyim. Emperyalist sald›r› devam ediyor ve hatta “küreselleflme”, “Yeni Dünya Düzeni” ve “Terörizme karfl› savafl” yaygaralar›n› kullanarak bu sald›r›lar daha da derinlefliyor. Ayn› zamanda, emperyalizmin politik ve ekonomik krizi de a¤›rlaflmaya devam ediyor. ABD, komünistleri, ulusal kurtulufl hareketlerini ve ba¤›ms›zl›k iddias›ndaki baz› devletleri “terörist” ilan etmek için 11 Eylül sald›r›lar›n› bahane olarak kullanmakta tamamen haks›zd›r. Gerçekte terörizmin en korkunç çeflitlerini vahflice uygulayan ABD’nin kendisidir.
ABD emperyalizmi Filipin gerici askeri güçlerini Filipin halk›na, Filipin Komünist Partisi’nin öncülük etti¤i devrimci güçlere ve ayn› zamanda kendi kaderini tayin için savaflan Moro halk›na karfl› askeri bast›rma kampanyalar›n›n fliddetlendirilmesinde yönetiyor ve destekliyor.
Filipinler Komünist Partisi (FKP) Demokratik Halk Devrimi program›n› gerçeklefltiriyor. Bu, ABD emperyalizmi ve yerel gerici s›n›flara karfl› ulusal ba¤›ms›zl›k ve demokrasi için devrimci mücadelenin tamamlanmas›yla s›n›rl›d›r.
Asl›nda insanl›k tarihinde dünyan›n 1 numaral› terörist gücü ABD’nin kendisidir. Filipin halk›na karfl› 1899’dan 1916’ya kadar süren sald›r› savafl›nda 1.4 milyon Filipinli’yi katletti¤inden
kuklas› bask›c› rejimlerin iflledi¤i kitle katliamlar› en aç›k terörist eylemlerdir. Kapitalist sömürünün günlük uygulad›¤› fliddet, özellikle de neo liberal emperyalist küreselleflme sürecinde, terörizmi olufl-
tur. ABD taraf›ndan daha sonradan ‹slami fundamentalizm olarak adland›r›lanlar, Sovyet sosyal emperyalistlerine karfl› ABD için çal›flmak üzere oluflturulmufltu. Ancak daha sonra ABD destekli ‹srail
beri ABD, milyonlarca insan› öldürmüfltür. ABD’nin Kore, Vietnam, Irak, eski Yugoslavya, Afganistan ve di¤er yerlerde uygulad›¤› sald›r› savafllar› ve ABD
turmakta ve dünya çap›nda say›s›z insan› cezaland›rmaktad›r. ABD emperyalizminin terörizmi 11 Eylül hava korsanlar›n›nkinden çok daha korkunç-
siyonizminin Filistin halk›n› katletmesi ve Suudi Arabistan’a ABD’nin askeri ve mali yükümlülükler getirmesi üzerine ABD bunlarla çat›flmaya bafllad›.
- Emperyalizmin yeni dönem sald›r›lar› genelde yar›-feodal, yar›-sömürge ülkelere özelde de Filipinler’e nas›l yans›yor? Bu durum karfl›s›nda Filipin ler’deki devrimci mu halefetin durumu, esasta ise Filipinler Komünist Partisi’nin politikalar› nelerdir? Terörizme karfl› küresel savafl iddias›yla, ABD yar›-feodal, yar›sömürge ülkelerin ezilen halklar›n› tehdit etmektedir. Ve hegemonyas›n› geniflletmek ve süper kar›n› yükseltmek üzere askeri müdahaleler ile sald›rmaktad›r. Filipinler’in özel durumunda ise ABD ve Macapagal-Arroyo rejiminin El-Kaide örgütüne ba¤l› oldu¤unu iddia ettikleri küçük haydut çetesi Ebu Sayyaf’› bahane ederek ABD 3800’den fazla ABD askerini Filipinler’e yerlefltirdi. Gerçekte ise Filipinli gerici askeri yetkililerle iflbirli¤i içinde CIA, 1990’lar›n bafllar›nda Ebu Sayyaf’› kendisi kurmufltu. ABD emperyalizmi Filipin gerici askeri güçlerini Filipin halk›-
işçi-köylü 33 na, Filipin Komünist Partisi’nin öncülük etti¤i devrimci güçlere ve ayn› zamanda kendi kaderini tayin için savaflan Moro halk›na karfl› askeri bast›rma kampanyalar›n›n fliddetlendirilmesinde yönetiyor ve destekliyor. Filipinler Komünist Partisi (FKP) Demokratik Halk Devrimi program›n› gerçeklefltiriyor. Bu, ABD emperyalizmi ve yerel gerici s›n›flara karfl› ulusal ba¤›ms›zl›k ve demokrasi için devrimci mücadelenin tamamlanmas›yla s›n›rl›d›r. FKP, Filipinler üzerindeki ekonomik, askeri ve politik kontrolünü daha da s›k›laflt›rmak isteyen ABD askeri iflgaline karfl› da mücadele etmektedir. ABD askeri iflgalinin ve kukla güçlerinin askeri bast›rma kampanyalar›n›n yükseliflinin bir sonucu olarak Filipin halk› ve devrimci güçler devrimci silahl› mücadeleyi ve mücadelenin di¤er biçimlerini yükseltmektedir. -Uluslararas› ko münistlerin ve dev rimci hareketlerin durumunu nas›l de ¤erlendiriyorsunuz? Uluslararas› komünist hareket ve genifl anti-emperyalist hareket sürekli güçleniyor ve yay›l›yor. Çünkü dünyada proletarya ve halk›n di¤er kesimleri emperyalist küreselleflme alt›nda bask› ve sömürünün fliddetlenmesine karfl› direniyor. Marksist-LeninistMaoist partiler emperyalizme, modern revizyonizme ve her türden gericili¤e karfl› mücadelede liderli¤i al›yor ve mücadeleyi ulusal kurtulufl, demokrasi ve sosyalizme tafl›yorlar. Ayn› zamanda em-
21 peryalizme karfl› halk›n uluslararas› genifl birleflik cephesi büyüyor. Genifl anti-emperyalist dayan›flman›n son biçiminin inflas›nda son geliflme Halklar›n Uluslararas› Mücadele Ligi’dir (ILPS). - Bugün Filipin ler’deki devrimci durum ve devrimci hareketlerin içinde bulundu¤u aflama hakk›nda bizi bilgilendirir misiniz? Filipinler’de devrimci hareket güçleniyor. ‹kinci Büyük Rektifikasyon Hareketi temel devrimci ilkeleri yeniden onaylamada, yanl›fllar› ve eksikleri gidermede ve devrimci güçlerin ve halk›n canland›r›lmas›nda bir zaferdir. FKP, onbinlerce üyeye sahip bir partidir. Binlerce K›z›l Savaflç›s› olan ve uzat›lm›fl Halk Savafl›’n› prensip olarak silahl› sürdüren Yeni Halk Ordusu’na (YHO) önderlik etmektedir. Yeni Halk Ordusu Filipinler’in k›rsal kesiminin yüzde 90’›ndan fazlas›n› kaplayan 127 gerilla cephesinde etkilidir. Ve kitle taban›nda geniflleme ve derinleflme esas› üzerinde derin ve yayg›n bir gerilla mücadelesi sürdürmektedir. FKP, iflçi, köylü, kad›n, gençlik, mesleki ve halk›n di¤er kesimlerinin kitle örgütlerini infla etmifltir. Bu kitle örgütlerinin üyelerinin say›s› milyonlarla ifade edilmektedir. Onlar devrimci güçlerin temel kitlesini oluflturuyorlar. FKP, devrimci bir silah olarak birleflik cepheyi ve birleflik cephenin taktiklerini kullanmadaki baflar›s›yla büyümektedir. Düflman› tecrit ve yok etmek için ittifaklar
mevzisi infla etmifltir. Bu ittifaklar flunlar› içeriyor: ‹flçi s›n›f› ve köylülü¤ün temel ittifak›; emekçi kitleler ve flehir küçük burjuvazisinin ilerici ittifak›; sözü edilen güçler ve orta burjuvazinin yurtsever ittifak› ve düflmana karfl› daha az gericiler ile geçici ve karars›z ittifak. Silahl› mücadele ve birleflik cephe silahlar›n›n her ikisini kullanarak, FKP mücadelenin silahl› ve legal biçimlerinde önemli zaferler kazand›. Yak›n zamanda, genifl birleflik cephe sayesinde ABDEstrada rejiminin y›k›lmas›nda araç oldu. Genifl birleflik cephe ABD-Arroyo rejimine karfl› yönetilmektedir. Devrimci güçler, yürürlükteki sistemi bir bütün olarak yok edecek kapasiteye ulafl›ncaya kadar bir gerici yönetici klikten di¤erine sürekli y›karak kendini güçlendirmeyi amaçlamaktad›r. -Maoistlerin enternasyonal alandaki görevleri ve enternasyonal boyutuyla bulunduklar› seviyeyi k›saca özetler misiniz? Maoistler, uluslararas› komünist hareketi yeniden infla etme, genifl anti-emperyalist hareketi güçlendirme ve özellikle Asya, Afrika, Latin Amerika ve revizyonistlerin ihanet etti¤i geri kalm›fl ülkeler gibi mümkün olan her yerde uzat›lm›fl Halk Savafl›n› sürdürme görevini üstlenmifllerdir. Maoistler, dünya proleter devriminin geçmiflinin, bugününün ve gelece¤inin en genifl kavray›fl›na sahiptirler. Maoistler Marx, Engels, Lenin, Stalin ve Mao’nun ö¤rettikleriyle devrimin
19 Temmuz 1 Ağustos 2002 prensipleri ve yöntemlerinden proletarya diktatörlü¤ü alt›nda devrimin devam ettirilmesi prati¤ine kadar önemli bilgi ve deneyimlere sahiptirler. Bu sayede de devrimi ileri tafl›ma güvenine sahiptirler. Böyle bir güven dünya halklar›n›n ve devrimci güçlerin hala sosyalizm ihanetçisi revizyonistlerinin ters etkisini yok etme u¤rafl›nda oldu¤u bu süreçte gereklidir. Maoistler, proletarya ve dünya halklar›; 1989-91 y›llar›nda revizyonist rejimlerin çöküflünü fleytani bir zevkle izleyen emperyalistlerin ideolojik ve politik sald›r›lar›na, karfl› sald›r›y› gerçeklefltirmenin henüz birinci sahnesindedir. - Türkiye halk›na ve Maoistlere vermek istedi¤iniz bir mesaj var m›? Proletarya enternasyonalizmi ve genifl anti-emperyalist dayan›flma rehberli¤inde Filipinler ve Türkiye proletaryas› ve halklar› aras›ndaki devrimci ba¤›n güçlendirilmesini diliyorum. Her iki ülkenin devrimci güçleri ve halklar› için ortak anlay›fl ve iflbirli¤ini gelifltirmek için sürekli görüfl ve deneyim al›flverifli gerekli ve zorunludur. Bu iki ülkenin devrimci ilerleyifli küresel olarak anlaml› ve önemlidir. Çünkü bu ülkeler ABD emperyalizminin temel ileri karakollar›d›r.
ABD askeri iflgalinin ve kukla güçlerinin askeri bast›rma kampanyalar›n›n yükseliflinin bir sonucu olarak Filipin halk› ve devrimci güçler devrimci silahl› mücadeleyi ve mücadelenin di¤er biçimlerini yükseltmektedir.
Ayn› zamanda emperyalizme karfl› halk›n uluslararas› genifl birleflik cephesi büyüyor. Genifl antiemperyalist dayan›flman›n son biçiminin inflas›nda son geliflme Halklar›n Uluslararas› Mücadele Ligi’dir (ILPS).
19 Temmuz 1 Ağustos 2002
22
işçi-köylü 33
ABD Afganistan’da „katliamc› yüzünü „ gösterdi Yapt›¤› katliamlar karfl›s›nda hesap vermeme tavr›yla fliddetin dozaj›n› her geçen gün art›ran ABD ve di¤er emperyalist devletler halklara dayatt›klar› sömürü ve zulümlerinin karfl›s›nda bir de bunlardan muaf tutulmak istenerek gittikçe katliamlar›n› meflrulaflt›rmaya çal›fl›yor. 11 Eylül sonras› Afganistan’a yönelik sald›r›lar ABD’nin Taliban’› devirerek kendi emrindeki hükümeti kurmas›yla bitti diye düflünüle dursun, Laden av›na ç›kan ABD askerleri köyleri yak›p y›kmaya devam ediyor. Geçici hükümetin kurulmas›yla ülkede “huzurun sa¤land›¤›” emperyalistlerce çokça dillendirilse de geçti¤imiz günlerde bir dü¤ün evine yap›lan bombal› sald›r› sonucu 48 kiflinin yaflam›n› yitirmesi 118 kiflinin de yaralanmas› kimin huzurunun yerine geldi¤ini kan›tlar nitelikte.
Her zaman oldu¤u gibi ilk önce sald›r›y› üstlenmeyen katliam›n ortaya ç›kan boyutuyla birlikte çeflitli bahaneler üretmek zorunda kalan ABD, bu sald›r› sonras› gerçek yüzünü daha fazla saklayamad›. Amerikan uçaklar›n›n Afganistan’›n Uruzgan eyaletindeki bir dü¤ün evini bombalamas›ndan sonra, önce “kuvvetlerimize yanl›fl bilgi verildi” diyen ard›ndan da köyde bulunan kiflilerin El Kaide militanlar›na destek verdi¤ini belirterek uçaklara bu bölgeden atefl aç›ld›¤›n› mazeretleri(!) aras›nda s›ralayan ABD yetkilileri Afgan halk›n›n da Amerika’y› barbarl›k ile suçlamas›n›n bir dezenformasyon oldu¤unu aç›klad›lar.
Yap›lan katliam›n ard›ndan “insani yard›mlar›n›” da esirgemeyen ABD, ço¤u kad›n ve çocuk olan ölenlerin ailelerine özür borcu olarak 200 dolar verece¤ini aç›klad›. Her biri 1 ton a¤›rl›¤›nda olan 7 adet bomban›n alt›nda yaralananlar için biçilen 75 dolarl›k fiyat listesi ile ABD Afgan halk›n›n yaralar›n› sarmas›n› istiyor. Böylece paras› ile insan hayat›n› sat›n alabilece¤ini göstermeye çal›flan ABD ald›¤› canlar›n karfl›l›¤›n› verdi¤ini san›yor. Bölge ad›na aç›klamalar yapan komiser Abdürrahim ise Ameri-
kan ordusunun verdi¤i birkaç çad›r ve battaniyenin durumlar›n› daha da vahim duruma düflürdü¤ünü belirterek “battaniye ve çad›rlarla kurbanlar›n yaralar›n› sarabileceklerini san›yorlarsa bu harika. O zaman biz de birkaç Amerikal› öldürüp sonra çad›r ve battaniye verelim” diyerek tepkilerini ortaya serdi. Yapt›klar›n› telafi etmenin yolunu birkaç çad›r ve battaniye da¤›tmakta bulan ABD’liler köyün bombalanmas›n›n ard›ndan da yapt›klar›na ara vermediler. Bombard›mandan sonra köye inen Amerikan uçaklar›n›n insanlar› ba¤lad›¤›n› ve yaral›lar›n tedavilerinin engellenip elbiseleri yanan Afgan kad›nlar›n›n giyinmelerine
müsade edilmedi¤i ve ç›plak halde resimlerinin çekildi¤i köylülerin verdi¤i bilgiler aras›nda yer al›yor. Öte yandan Afganistan’da Taliban rejiminin y›k›ld›¤› geçen y›ldan bu yana ilk kez ABD karfl›t› bir gösteri düzenlendi. Baflkent Kabil’de hafta sonu bir araya gelen ve ço¤unu kad›nlar›n oluflturdu¤u kalabal›k sald›r›y› k›nad›klar›n› belirten pankartlar tafl›yarak BM binas›na kadar yürüdü. Ülkede sald›r›lar sürerken Afganistan devlet baflkan› yard›mc›s› Hac› Abdülkadir öldürüldü. Devlet bakan› Hamid Karzai’nin dört yard›mc›s›ndan biri olan Abdülkadir yaklafl›k 3 hafta önce büyük meclis Loya Jirga’da kabinenin aç›klanmas›ndan sonra göreve gelmiflti. Bu geliflmeler üzerine Afganistan’da pek çok yorum da ortaya at›l›rken Afgan halk›n›n art›k katliamlar karfl›s›nda tepkisiz kalmayaca¤› son gösterilerle sergilenirken ABD’nin yeni yürürlü¤e giren Uluslararas› Ceza Mahkemesi ile birlikte kendine tan›mak istedi¤i katliam hakk› ile birlikte yeni sald›r›lar›n meflru k›l›flara büründürülerek sürece¤ini kan›tl›yor. Yapt›¤› katliamlar karfl›s›nda hesap vermeme tavr›yla fliddetin dozaj›n› her geçen gün art›ran ABD ve di¤er emperyalist devletler halklara dayatt›klar› sömürü ve zulümlerinin karfl›s›nda bir de bunlardan muaf tutulmak istenerek gittikçe katliamlar›n› meflrulaflt›rmaya çal›fl›yor. Tüm bunlara karfl› kendi direnme meflrulu¤unu savunan Afgan halk›ysa öfkesini dile getirince ya yalanc› ya da provokatörler olarak nitelendiriliyor. Her fleye ra¤men gerici ve iflbirlikçi bir hükümetle onlar›n iflgalci efendilerine karfl› direnen halklar uyan›fla geçti¤i vakit t›pk› Filistin’de oldu¤u gibi kazanmaya muktedir olacakt›r.
ABD’nin ba¤›ms›zl›k günü protesto edildi Seul 4 Temmuz günü ABD protestolar›na sahne oldu. Geçti¤imiz ay iki genç k›z›n ABD askeri araçlar› taraf›ndan öldürülmesinin ard›ndan Kore’de ABD’ye karfl› nefret de iyice alevlenmiflti. 4 Temmuz’daki gösterilerde de “ABD’yi ülkeden atal›m” sloganlar› at›ld› ve Euyonse eyaletinde Askeri Müdürlü¤ün önüne yaflam›n› yitiren k›zlar›n aileleri taraf›ndan foto¤raflar› ve çiçekler konuldu. 1000’den fazla Koreli’nin kat›ld›¤› eylemlerde ABD askeri kuvvetleri taraf›ndan bir aç›klama yap›lmas› ve askerlerin geri çekilmesi talepleri dile getirildi.
Kanada Toronto’nun tarihinde en büyük grevi! 4 Temmuz günü Toronto’da Kanada tarihinin en büyük grevi ilan edildi. Belediye iflçileri taraf›ndan ifl güvencesi ve özellefltirme-tafleronlaflt›rma uygulamalar›n›n geri al›nmas› için bafllat›lan greve iflçilerle belediye yönetimi aras›nda özellikle ifl güvencesi konusunda anlaflma sa¤lanamamas› neden oldu. ‹flçilerin bu greviyle 2,5 milyon nüfuslu kentte tüm hizmetlerle birlikte yaflam da durdu.
“Hayat›m›z için ifl istiyoruz” ‹flçilerin “Hayat›m›z için ifl istiyoruz” temel slogan›yla bafllad›klar› greve aralar›nda yafll›lara sa¤l›k hizmeti veren ambulans çal›flanlar›n›n da oldu¤u 3.000 iflçi kat›lmazken toplam grevci iflçi say›s› 15.000’i buluyor. Bu say› 15 gündür grevde olan feribot, su, kanalizasyon, temizlik ve ulafl›m iflçileri ile e¤lence yerleri çal›flanlar›n›n say›s›yla birleflti¤inde 25.000’e ulafl›yor. 11 Temmuz günü eyalet yönetimi bir karar alarak grevi yasaklad›. Eyalet baflkan› yapt›¤› aç›klamada “önemli olan iflçileri ifllerinin bafl›na olabildi¤ince çabuk geçirmek ve herkesin normal hayat›na dönmesini sa¤lamakt›” dedi. Ancak belediye iflçilerinin tafleronlaflt›rma, sendikas›zlaflt›rma ve özellefltirme sald›r›s›yla karfl› karfl›yayken “normal” yaflamlar›na dönmelerine imkan yok.
‹talya’da iflçi s›n›f›na sald›r›lar art›yor Avrupa’n›n birçok ülkesinde oldu¤u gibi ‹talya’da da son dönemde iflçi s›n›f›na yönelik sald›r›lar artmaya bafllad›. Berlusconi hükümetinin çal›flma yasas›n›n 18. maddesinde yapt›¤› de¤ifliklik ile 15’ten az iflçi çal›flt›ran flirketlerde iflçilerin iflten ç›kar›lmas› kolaylaflt›r›l›yor. ‹talyan hükümetinin iflçi sendikalar› konfederasyonlar›ndan CISL ve UIL yönetimi ile anlaflt›¤› aç›klan›rken, ülkenin en büyük sendikas› CGIL kara, hava, demiryolu ve deniz ulafl›m sektörlerinde greve gitme karar› ald›. CGIL’ye ba¤l› denizcilik iflletmeleri çal›flanlar›, 18. maddedeki de¤iflikli¤i protesto için 8 Temmuz tarihinde 4 saatlik greve ç›kt›. Binlerce iflçinin kat›ld›¤› grevlerin devam edece¤i aç›kland›.
işçi-köylü 33
23
19 Temmuz 1 Ağustos 2002
ABD’nin Filipinler ç›karmas› protesto edildi 4 Temmuz 2002 Perflembe günü Filipinli üniversite ö¤rencileri ve çeflitli kitle örgütleri Manila’da ABD konsoloslu¤u önünde ABD emperyalizmini protesto etti. ABD Konsoloslu¤unun bulundu¤u bulvar› kapatan eylemciler, uflakl›¤›n› “ABD Dostlu¤u” olarak tan›mlayan Arroyo hükümetini de protesto etti. 11 Eylül sald›r›s›n› kendi vahfletine gerekçe olarak kullanan AB emperyalizmi ince(!) planlar›n› hayata geçirmeye devam ediyor. Dünya çap›nda
bir sald›rganl›¤›n ad›mlar›n› atm›fl olan ABD birçok ülkede askeri üslerini yo¤unlaflt›rm›fl, yeni anlaflmalarla politikalar›n› garantiye alm›flt›r. Emperya-
lizmin dünyan›n pek çok stratejik bölgesine hakim olmas›n›n yolu oralarda geliflen, geliflebilecek olan s›n›fsal, ulusal devrimci ve komünist hareket-
Peru köylülerinden Lima yürüyüflü 1000 Perulu köylünün, maden flirketlerinin topra¤› kirletmeleri ve iflgal etmeleri konusunda hükümetin önlem almas›n› talep etmek için köylerinden Lima’ya kadar düzenledikleri yürüyüfl 1 hafta sonunda 8 Temmuz’da Lima’da son buldu. Madenlerden etkilenen 1.135 toplulu¤un sözcüsü
olarak konuflan Miguel Pala cin ; “hükümet, maden flirketlerinin topra¤›, nehirleri ve sa¤l›¤›m›z› tehlikeye atmas›ndan kaynakl› sorunlar›m›za çözüm bulmakta ilgisiz davran›yor” dedi. Madencilik Peru ekonomisindeki en önemli sektörlerden; Peru bak›r üretiminde dünyada 5. alt›n üretiminde
leri yok etmektir. Bu ba¤lamda Asya-Pasifik bölgesini kontrol alt›nda tutmak isteyen ABD emperyalizmi bölgede önemli bir noktada bulunan ve Maoist kas›rgan›n kopaca¤› mutlak olan Filipinler’e 2002 Mart ay› itibar›yla bir askeri dan›flmanl›k kurmufl, tatbikatlara start vermifl, 3800’den fazla askerini y›¤m›flt›r. ABD emperyalizminin bu yönelimini riske sokan en etkin güç, FKP önderli¤inde yürütülen Maoist Halk Savafl› ve kendi kaderini tayin için mücadele eden Moro halk›. 26 Aral›k 1968’de kurulan FKP, Demokratik Halk Devrimi hedefine ilerlerken ABD emperyalizmi ve yerel gerici s›n›flar›n korkulu rüyas› olmaya devam ediyor. Bugün binlerce savaflç›s› olan ve uzat›lm›fl Halk Savafl›n› prensip alan FKP’ye ba¤l› Yeni Halk Ordusu, Filipinler k›rsal kesiminin yüzde 90’›ndan fazlas›n› kapsayan 127 gerilla cephesinde etkilidir. 1973’de kurulan Filipinler Ulusal Demokratik Cephesinin geniflleyen bileflimleriyle ABD-Estrada rejiminin y›k›lmas›nda etkin rol oynay›fl›, bugün Arroyo rejimini tir tir titretti. Efendilerine s›ms›k› ba¤l› Filipinli egemenler 1899-1916 y›llar›na kadar
8. s›rada yer al›yor. Bu yoksul ülkenin y›ll›k ihracat gelirinin yar›s› bu endüstriden elde ediliyor. Ancak zengin mineralleri sömürmek için araflt›rma yapan maden flirketleri ile yaflamlar›n›n risk alt›nda oldu¤unu söyleyen çiftçiler aras›ndaki çat›flma yabanc› sermayeyi cezbetmenin yollar›n› arayan Baflbakan Alejandro Toledo’nun “bafl belas›” durumuna geliyor. Perulu köylülerin maden flirketleri ile bafl› gerçekten dertte. ‹flte kendi dillerinden birkaç örnek: Lucas Serrano (Güney Ander Bölgesinden): “Güney
süren ve 1,4 milyon Filipinli’yi katleden ABD’nin bu katlim›n› piflkince görmezden gelerek 4 Temmuz’u “FilipinAmerikan Dostluk günü” ilan etmifllerdi. Ayn› zamanda ABD’nin kendi b›¤›ms›zl›k günü olarak kutlad›¤› 4 Temmuz, Filipinler gibi birçok ülkede protestolara vesile oldu. 4 Temmuz 2002 Perflembe günü Filipinli üniversite ö¤rencileri ve çeflitli kitle örgütleri Manila’da ABD konsoloslu¤u önünde ABD emperyalizmini protesto etti. ABD Konsoloslu¤unun bulundu¤u bulvar› kapatan eylemciler, uflakl›¤›n› “ABD Dostlu¤u” olarak tan›mlayan Arroyo hükümetini de protesto etti. Yaklafl›k bin ABD askerinin, El Kaide ile ba¤lant›s› oldu¤u söylenen Ebu Seyyaf örgütüne karfl› e¤itmek ve tavsiye vermek için alt› ayd›r güney Filipinler’de bulunmas›n› ve George Bush taraf›ndan “terörle mücadele için” Filipinlilere önerilen 10 milyon ABD dolar›n› protesto eden Filipinliler de 4 Temmuz’da Manila Körfezindeydi. Ellerindeki dövizlerle Körfez sular›na atlayan eylemciler ABD bayraklar›n› da yakt›lar.
Peru Bak›r ‹flletmesi suyumuzu, otlaklar›m›z› kirletiyor ve hayvanlar›m›z›n ölümüne yol aç›yor. fiu anda hiçbir alternatif gösterilmeden 150 aile kendi topraklar›ndan at›l›yor.” Melchora Surco (Güneyde Cusco flehrinden): “Hayvanlar›m›z ölüyor. Art›k nehirlerimizde bal›k kalmad›. Yaflam yok. Çocuklar›m›z, içti¤imiz sulara maden tozlar›n›n kar›flmas›ndan kaynakl› hastalar. Yerleflim yerlerimizin de¤ifltirilmesini istiyoruz, adalet istiyoruz. Sesimizin duyulmas›n› istiyoruz, çünkü hiçbir zaman bizi dinlemediler.”
19 Temmuz 1 Ağustos 2002
Evrensel Bak›fl SANAL KARLARDAN SANAL DÜNYAYA Ya bizden olacak “Y s›n›z, ya da karfl› ta raftan ” diyerek “tterö rizmle mücadele ” ad› alt›nda dünya halklar›na karfl› “haçl› seferi” bafllatan ABD emperyalizmi son süreçte skandallarla sars›l›r oldu. Tüm dünya halklar›na örnek gösterilen “serbest piyasa” masallar›na darbe vuran nitelikte olan bu geliflmeler üzerinde çok fazla durulmad›. Petrol flirketi E n r o n ’la bafllayan, fotokopi makineleri üreticisi X e r o x ile devam eden, ABD’nin ikinci büyük telekom flirketi WorldCom , eczaneler Rite Aid, zinciri elektronik malzeme üreticisi T y c o gibi büyük flirketlerin milyarlarca dolar› bulan muhasebe kay›tlar›nda yapm›fl olduklar› oynamalarla karlar›n› oldu¤undan fazla gösterdikleri ortaya ç›kt›. ‹ronik bir küresellefl biçimde “k me ” kavram›yla gündemimize oturan ve internetin yayg›nlaflmas›yla s›kça kullan›lan “ss a n a l d ü n y a ” kavram›na flimdi de “ssanal kar ”lar eklenmifl oldu. Asl›nda emperyalizmin dünya halklar›na yönelik sald›r›s›n›n daha iyi anlafl›lmas›nda yararl› olacak bu geliflmeler, emperyalizmin dünya halklar›na yönelik “ssanal dünya” vaatle-
işçi-köylü 33
24
rinin de aç›ktan iflas› anlam›na geliyor, S e r b e s t p i y a s a n › n ”,, “S Amerikan rüya “A s› ”n›n nas›l bir gerçek oldu¤unu bir kez daha kan›tl›yordu. Dünya halklar›na yönelen emperyalist-kapitalist sald›rganl›k kendi çirkef ve sahte yüzünü bir kez daha gösteriyordu. Son y›llarda her f›rsatta karkü fl›m›za ç›kart›lan “k r e s e l l e fl m e ” balonunun nas›l bir balon oldu¤u, daha net ortaya ç›k›yordu. Son y›llarda emperyalist medya tekelleri ve onun bizim gibi ülkelerdeki uflaklar› arac›l›¤›yla,, “yyarat›lan ‘imaj ’lla zihinler flekillendiri liyor, flekillenen zi hinler istenilen isti kamete kolayca yön lendiriliyor. Belki de zihinler küresellefli yor. Küresel zihinlere çok ve çabuk tüket menin faziletlerin den dem vuruluyor, markalardan oluflan sanal bir dünya yara t›l›yor. ” (Dr. Ahmet Kemerli) Oysa ki dünya halklar›n›n bilincinde yarat›lmaya çal›fl›lan bu sanal dünyan›n arka plan›na bakt›¤›m›zda gerçeklerle yüzleflmemiz kaç›n›lmazd›r. Bugün dünya üzerinde sömürünün, yoksullu¤un, açl›¤›n, bask›n›n vb olmad›¤›, küresel r e f a h › n ”,, “k bar›fl›n ” oldu¤u- öy“b le ya ABD “tt e r ö r l e mücadele ” ad› alt›n-
da dünyan›n çeflitli bölgelerine sald›r›yor- ileriye sürülerek küreselleflmenin ve dolay›s›yla ABD önderli¤inin kay›ts›z flarts›z kabul edilmesi gerekti¤i ileri sürülüyor. T›pk› ABD’li flirketlerin “ss a n a l k a r l a r › ”na ne kadar benzeyen bir söylem. Bu sanal dünyan›n örtüsünü kald›rd›¤›m›zda karfl›m›za ç›kan ise; Dünya nüfusunun en zengin yüz d e 2 0 ’sinin dünya kaynaklar›n›n y ü z d e 80 ’ini sahiplendi¤i, en fakir yüzde 20 ’ye de dünya kaynaklar›n›n yüzde 5 ’iyle geçinmek düfltü¤ü; 5.9 milyar dünya nüfusunun 500 milyon unun rahat içinde yaflad›¤›, 4.5 milyar ›n ise yoksulluk içinde k›vrand›¤›; dünya üzerinde 358 en zengin insan›n servetinin, dünyada en fakir insanlar›n (dünya nüfusunun yüzde 45 ’i) y›ll›k gelirinden daha fazla oldu¤u ortaya ç›k›yor. Üstelik bu sanal dünyan›n örtüsünü kald›rd›¤›m›zda karfl›m›za ç›kan gerçek, bundan etkilenenin sadece yar› sömürge yar› feodal ülkelerin halklar› olmad›¤› ayn› zamanda dünyan›n “zengin” ülkeleri denilen emperyalist-kapitalist ülkelerin halklar›n›n da nasibini ald›¤› görülmektedir. A v r u p a B i r l i ¤i ’nde 16 milyon iflsiz insan var. 50 milyon insan yoksulluk içinde yafl›yor. Öyle ki bu sanal dünyan›n bafl yarat›c›s› ve “küreselleflme”nin y›lmaz savunucusu ve bafl teröristi ABD’de fakir-
lik oran› yüzde 12.5. Yaklafl›k 3 3 m i l y o n insan yoksulluk s›n›r›n›n alt›nda bir gelirle yaflamak zorunda b›rak›lm›fl durumda. Böylesi bir gerçeklikte ABD flirketleri bilançolar›nda yapt›klar› makyajla, gösterdikleri “sanal karlar”la serbest piyasalar›n›n ne kadar iyi iflledi¤ini, “kapitalizmin” tart›fl›lmaz üstünlü¤ünü ispatlam›fl oluyorlar! Dünya üzerinde “adalet” da¤›tmaya çal›flan terörist ABD’nin serbest piyasa savunuculu¤unda ipli¤inin böylesine pazara ç›kmas›n›n yan›nda 1 Temmuz’da faaliyete geçen Ulus lararas› Ceza Mahke mesi ’n ni tan›mad›¤›n› müt ilan etmesi ve “m tefiklerinin” faflist TC devleti ile fler ekseni oldu¤unu ilan etti¤i Irak , ‹ran ve Ku zey Kore ’nin olmas›, bir kez daha küreselleflme, serbest piyasa vb. kavramlar›n›n kimin için ve ne için oldu¤unu göstermesi aç›s›ndan önemli bir veri vermektedir bizlere. Tüm bunlar yaflan›rken ABD ekonomisinin 2002 ’nin ilk yüzde çeyre¤inde 57’lik bir büyüme görüldü¤ü ilan edildi. Bu aç›klama ABD ekonomisinin yaflamakta oldu¤u resesyonun afl›ld›¤›n› anlat›yordu. Ancak ABD Merkez Bankas› Baflkan› Alan Greenspan yapt›¤› aç›klamada resesyondan ç›kt›klar›n› söylemek için henüz erken oldu¤unu ifade ediyordu. Bu rakamlar ABD’li flir-
ketlerin “ssanal karla r› ” düflünüldü¤ünde pek inand›r›c› gelmiyor insana. Ancak ABD’de her yedi kifli den birinin do¤rudan veya dolayl› olarak silah sanayinde çal›flt›¤› düflünüldü¤ünde, üstü örtülen baflka gerçekler ortaya ç›k›yor. Dünya halklar›na a d a l e t ” da¤›tmaya “a soyunan ABD emperyalizmi, ekonomisindeki resesyondan; silah sanayiine siparifllerde bir canlanma yaratarak ve bunun lokomotif etkisiyle ABD ekonomisinde bir canlanma oldu¤u ifade edilebilir. Bunun anlam› da flu asl›nda; ABD emperyalizmi her alanda sanal dünyalar yaratarak gerçekleri dünya halklar›ndan gizliyor. Küreselleflme balonlar›yla, bar›fl, adalet balonlar›yla süsledi¤i ‘ss a n a l d ü n y a ’n›n arkas›nda silah sanayii örne¤inde oldu¤u gibi emperyalistlerin kar ve talan amaçlar› bulunmaktad›r. Sanal karlar, yapmaya çal›flt›klar› makyajlar ne olursa olsun gerçek olan Afgan halk›n›n tepesine ya¤an bombalard›r. Gerçek olan sömürünün bask›n›n, açl›¤›n ve savafl›n biz zat bu sanal dünyay› yaratanlar taraf›ndan gelifltirildi¤i ve yay g›nlaflt›r›ld›¤›d›r. Gerçek olan bu sanal dünyan›n yarat›c›lar›na karfl› gerçeklerin zemininde, gerçeklerin üzerinde yükselen mücadelelerin oldu¤udur. Ve hiç kuflku suz ki gerçekler kaza nacakt›r.
işçi-köylü 33
25
19 Temmuz 1 Ağustos 2002
Unutmak yerine hat›rlamak ve hesap sormak Hürriyet gazetesi Genel Yay›n Yönetmeni Ertu¤rul Özkök bu y›lki 2 Temmuz mitingi öncesinde gazetesinde kendisine ayr›lan köflede bir yaz› yazarak her y›l yap›lan nefret ürebu anmalar› “n ten ayinler” olarak nitelendirdi. Asl›nda Ertu¤rul Özkök’ün kiflili¤ine, daha önceki yaz›lar›na ve yaflam tarz›na bakt›¤›m›zda bu biçimde bir yaz› yazmas› bizim için hiç de flafl›rt›c› de¤il. Sözkonusu yazar daha önceki yaz›lar›nda da devrimcilere, ilerici insanlara,
emekten yana olanlara tepkisini adeta nefretini kusarcas›na dile getirmiflti. Ama kiflili¤i her nas›l olursa olsun hesap sorma bilincini kuflanarak her y›l 2 Temmuz’da alanlar› doldurarak katillerin yarg›lanmas›n› isteyen insanlara yönelik bu sayg›s›zl›¤› cevaps›z kalmamal›d›r. Burada as›l ifllenmesi ve cevap aranmas› gereken soru Özkök’ün bu yaz›s› ile kime ve neye hizmet etti¤i ve neyi amaçlad›¤›d›r. Kaleminden nefret damlayan bu kifli bahsi geçen yaz›s› ile
asl›nda hizmet etti¤i kimselerin aç›k adresini net bir biçimde vermektedir. Ertu¤rul Özkök bu tavr› ile katillerin yan›nda yer alm›fl ve daha önceden alm›fl oldu¤u saf›n bulundu¤u yerin alt›n› bir kez daha çizmifltir. Di¤er bir sorun ise S(K)ayg›de¤er Özkök geçmifline ve devrimci demokratlara küfür ederek elde etti¤i mevkinin sars›ld›¤› ve sars›laca¤› korkusunu yafl›yor olmal› ki k›l›c›n› bir kez daha bileyerek bu kesimlere sald›rmakta. 2 Temmuz mitinglerini
va) demokrasisini göklere ç›karan Özkök bilmiyor mu insanlar› f›r›nlarda yakan Hitler faflizminin “Avrupa demokrasisi” içinde dahi yeri olmad›¤›n›. B›rak›n bu anlay›fl›n parlamentoya girmesini, parti kurmas›n›n, onu ifade eden sembollerle ö¤rencilerin okullara girmesinin yasak oldu¤unu elbette ki biliyor. Çünkü Hitler faflizminin ve uygulamalar›n›n insanl›k suçu oldu¤unu Avrupa kabul etmifl ve yasaklam›flt›r. Sormak laz›m S(K)ayg›de¤er Özkök’e Nazi kamplar›nda f›r›nlarda Sivas olayYaz›s›nda “S diri diri yalar›n› her y›l bu flekilde kanlarla Sivas’ta izole anmaya devam etmek, edilmifl yerlerde de¤il nefreti her y›l yeniden de flehir merkezi ve üretmekten baflka bir aleni bir alanda inifle yaram›yor” diyen sanlar› diri Özkök’ün 1993 y›l›nda diri yakanlar, sessiz Mad›mak oteli önünde kalanlar, teflvik edenvahfli 盤l›klar atan ler aras›nda ne fark var? yobazlardan hiçbir fark› Y i n e kalmam›flt›r. S(K)ayg›de¤er Özkök flunu da m› nefret kusan ayinler” bilmiyor? Dün Sivas’ta in“n olarak nitelendirerek Si- sanlar›n diri diri yak›lmavas’ta diri diri yak›lan in- s›n› teflvik eden, sessiz salara bir kibrit de kendi- kalan, Genel Kurmay si çakm›fl, alevlere bir Baflkan› Do¤an Gürefl, Siodun da kendisi atm›flt›r vas Belediye Baflkan› TeSivas mel Molla Karamano¤lu, asl›nda. Yaz›s›nda “S olaylar›n› her y›l bu flekil- Tansu Çiller, vb.lerinin de anmaya devam et- parlamentoda oldu¤unu, mek, nefreti her y›l yeni- Demirel’in cumhurbaflden üretmekten baflka kanl›¤›ndan emekli oldubir ifle yaram›yor” diyen ¤unu bilmiyor mu? Bizce Özkök’ün 1993 y›l›nda biliyor hem de çok iyi biliMad›mak oteli önünde yor. Sormak laz›m insanvahfli 盤l›klar atan yo- l›k suçu iflleyenleri lanetbazlardan hiçbir fark› lemek mi kin ve nefret yakalmam›flt›r. Kendisine rat›yor? Yoksa yakt›klar› ayd›n diyen, her a¤z›n› insanlar›m›z›n, halk›n açt›¤›nda demokrasi der- vergileriyle saltanat süsi veren Avrupa (burju- rüp halk için yeni katliam-
lar›n kararlar›n› verenler mi? Bulafl›c› bir mikrop misali gazetesindeki yaz›lar›n›n her sat›r›nda as›l kendisi nefreti körüklemekte ve yaymaya çal›flmaktad›r. Oysa flu bir gerçektir ki yaflanan katliamlar›, ac›lar› unutmak demek yeni katliamlara yeni ac›lara davetiye ç›karmak demektir. ‹flte Özkök tam da bunu önermektedir, Mad›mak’ta canl› yay›nda yak›nlar› diri diri yak›Unutun ve lan ailelere; “U ac›lar›n›z› içinize gömün. Gömün ki yeni yeni katliamlar daha rahat yap›labilsin. Unutun yak›ld›¤›n›z›, katledildi¤inizi, çekti¤iniz ac›lar› ve dökülen gözyafllar›n›. Unutun ki hesap sormay›n.” Yine sormak laz›m Özkök’e 11 Eylül sald›r›s› sonras› siz de¤il miydiniz Ankara’ya seslenen “Bayraklar› yar›ya indirin sald›r›y› lanetleyin” diye 盤l›k atan.O zaman lanetlemeye de¤il lanetlenmenize k›z›yorsunuz. Yaz›s›nda kuzu postuna bürünmüfl kurt misali davranan Özkök unutmak yani aç›k anlam› ile ihanet etmek teorisini flu flekilde temellendirmektedir; “Biz geçmiflte kalan her olay› her y›l nefret olarak yeniden üretmekten vazgeçmezsek o zaman fanatik Ermenilere söyleyecek ne laf›m›z olabilir ki.” Sat›lm›fl kalemi ve beyni ile can› yanan, bu zulmün alt›nda ezilen herkese “unutun” diye seslenen Özkök burada tek ve hayati önemdeki flu gerçe¤i gözard› etmekte veya unutmakta, belki de unutmak istemektedir. Hayatta unutulmayacak ve hesap sorma ateflinin asla küllenemeyece¤i olaylar vard›r. Ve bunlar› unutturmaya kimsenin ne silah›
ne kalemi ne de gücü yeter. Burada flu da görülmelidir ki kendi s›n›f›n›n temsilcisi durumundaki Özkök bu ça¤r›s›n› sadece 2 Temmuz anmalar› için de¤il daha önceden yaflanm›fl bütün katliamlar ve bunlar için yap›lan anmalar için de yapmaktad›r. Yani Özkök Çorum’u, Marafl’›, Sivas’› unutturmak istemektedir asl›nda. Gazi’yi, Dersim katliam›n› unutturmak istemektedir. 19 Aral›k’› unutturmak istemektedir. Oysa ki onun bilerek çarp›tt›¤› flu gerçek; konunun kilit noktas›n› oluflturmaktad›r. O da fludur; Her y›l yap›lan mitingler, mezar ziyaretleri, anmalar asla ve asla nefreti körüklemek için de¤il nefreti körükleyenleri teflhir etmek ve katillerden hesap sormak içindir. Ve hiçbir sorun, ac›, katliam unutularak, üstünden atlanarak, yok say›larak çözülemez. Çözüm her zaman ve her olay için sorumlular›n bulunmas› ve hesap sorulmas›ndan geçmektedir. Her y›l mitinglerde hayk›r›lan “Sivas’›n hesab› sorulacak” slogan›nda sakl› olan ve Sivas’›n katillerini tafl›yan ring arac›nda patlayan öfke, yak›nlar›n› Sivas’ta kaybedenlerin duydu¤u büyük kin ve daha nice katliamdan yüreklerde kalan öfke tohumlar› öyle kolay kolay hiçbir kuvvetin yok edemeyece¤i ve unutturamayaca¤› büyüklüktedir. ‹flte tam da bu yüzden unutmak yerine hat›rlamak, unutmak yerine canl› ve diri tutmak ve unutmak yerine hesap sormak gerek mektedir.
26
19 Temmuz 1 Ağustos 2002
işçi-köylü 33
Welatem› Dersim Dersimliler topraklar›ndan zorla kopar›lm›fl olsalar da geleneksel pikniklerinde söyledikleri türkülerle, çektikleri halaylarla özlemlerini, öfkelerini dile getirdiler. Dersimliler topraklar›ndan zorla kopar›lm›fl olsalar da geleneksel pikniklerinde söyledikleri türkülerle, çektikleri halaylarla özlemlerini, öfkelerini dile getirdiler. 7 Temmuz Pazar sabah› akflamdan haz›rlad›klar› çantalar›yla insanlar otobüs hareket noktalar›nda birikmeye bafllad›lar. Avc›lar, Pendik, Ayd›nl› Köy, fiahintepe, Ümraniye, Gazi Mahallesi, Okmeydan›...’ndan kalkan otobüsler Zazaca türküler eflli¤inde piknik alan›na geldi. Gebze Denizli köyü piknik alan›na erkenden gelenler uygun yerler seçip çaylar›n› demlemifllerdi. Devrimci ve sosyalist gazete-dergi ve kültür merkezleri
(Partizan, At›l›m, Devrimci Demokrasi, Devrimci Hareket, Yaflamevi, Ça¤r›, K›z›l Bayrak, Tohum Kültür Merkezi, BEKSAV, Yüz Çiçek Açs›n Kültür Merkezi) standlar›n› açt›lar. Tohum Kültür Merkezi Ölüm Orucu’nu anlatan “Su Damlas›na S›¤d›r›lan Yaflam” belgeselini sunarken Hücre ve Tecrit Karfl›t› Platform da “Ça¤r›m›z ‹nsan›m Diyen Herkese” bildirilerini yo¤un bir flekilde da¤›tt›. Sahnede davulzurnan›n ritmik melodilerinin duyulmas› piknik program›n›n bafllad›¤›n›n habercisiydi. Dersimliler davul-zurnan›n melodilerine halaya durarak cevap verdiler. Çeki-
len halaylardan sonra çeflitli kurumlarda çal›flmalar›n› sürdüren müzik gruplar›n›n Zazaca-Kürtçe ve Türkçe türküleriyle insanlar hüzünlendi ve öfkelendiler. Sahneye ç›kan Tunceli Derne¤i yöneticileri ve Dersimliler yüzy›llard›r mücadeleye tan›k olan Munzur’un barajlarla yokedilmesine karfl› ç›k›lmas›n› istediler. Munzur’a baraj yap›m›na karfl› piknik alan›nda imza toplan›ld›. Grup Yel’in söyledi¤i türkülerden sonra programa ö¤len yeme¤i için ara verildi. Dilimlenen domates-salata-biberlerin, peynir-karpuzla ye-
nilmesinden sonra derin sohbetler aç›ld›. Derin derin çekilen sigara ve içilen çaylar›n aras›nda eski an›lar tazelenirken önümüzdeki aylarda yap›lacak “Munzur Festivali”nden konufluldu. Piknik program›n›n ikinci bölümü Dersim’deki bask›lar› ve bask›lara karfl› direnifli anlatan tiyatro gösterimiyle baflland›. Tiyatro gösteriminde askerin-polisin Dersimlilere yönelik bask›lar› izleyenler taraf›ndan tilililerle lanetlendi. Kardefl Türküler kaset çal›flmalar›ndan dolay› programa kat›lmazken sahneye ç›kan Ferhat Tunç
bar›fl, demokrasi ve özgürlüklerden konuflarak program›n› Zazaca bir türkü ile bitirdi. Tohum Kültür Merkezi bünyesinde çal›flmalar›n› sürdüren Günefle Türkü yeni bestelerini ve 30. y›l›nda kurtuluflun ad› olan Proletarya Partisi’nin kurucusu ‹brahim Kaypakkaya’n›n kavga an›s›na “Önderimiz ‹brahim” parças›n› söylediler. Grup Munzur ve Enver Çelik’in söyledi¤i türkülerle program sona erdi. Sabah geldikleri otobüslere binen Dersimliler birbirlerinden “Munzur Festivali’nde” görüflme dilekleriyle ayr›ld›lar.
işçi-köylü 33
27
19 Temmuz 1 Ağustos 2002
“Sivas ellerinde sazım tutuşur” Bundan tam 9 y›l önce 2 Temmuz 1993’te gözü dönmüfl, a¤z› salyal› gerici faflist caniler Sivas’ta 33 can› diri diri yakarak katlettiler. Devlet seyretti diri diri yanan insanlar›, insanlar›n 盤l›klar›n› zevkle dinledi. Çünkü canileri yürüten gizli el kendisiydi. Son dönemde aç›kça, aymaz bir flekilde unutturulmaya çal›fl›lan Sivas katliam› Türkiye’nin birçok yerinde çeflitli etkinlikler ve anmalarla unutulmayaca¤›/unutturulmayaca¤› çabalar›yla gündemdeki yerini korudu. Bu anmalardan biri de 6 Temmuz 2002’de Tohum Kültür Merkezinde “Sivas Ellerinde Saz›m Tutuflur” ad› alt›nda düzenlendi. Etkinlik çerçevesinde katliamda yaflam›n› yitiren Divri¤i Kültür Derne¤i yönetim kurulu üyesi Mehmet Atay’›n kiflisel foto¤raf sergisinin aç›l›fl› da yap›ld›.
Program ilk olarak 2 Temmuz katliam›n› içeren belgesel gösterimi ile bafllad›. Ard›ndan Sivas’ta katledilenler flahs›nda sayg› duruflu ile programa devam edildi. Daha sonra katliam› anlatan metin ve fliir okundu. Program Selahattin Akarsu’nun sahne almas›yla devam etti. Akarsu “semah dönenler yak›ld› ama hala semahlar dönülüyor, saz çalanlar, türkü söyleyenler yak›ld› ama türkülerimiz susmuyor, sazlar›m›z susmuyor” dedi ve Muhlis Akarsu’nun türküleri ile dinletiye bafllad›. Dinletisini yak›n zamanda yaflam›n› yitiren ozan Mahsuni fierif’e ait “Amerika katil katil” adl› türküyle bitirdi. Program›n devam›nda 2 Temmuz katliam›n›n canl› tan›¤›; vahfleti barbarl›¤›, co¤rafyam›za ve dünya halklar›na anlatan Aziz Nesin’in
yaz›s› okunarak 6 Temmuz 1995’de ölen Nesin an›ld›. Programda yer alan Pir Sultan Abdal Kültür Derne¤i eski genel merkez yönetim kurulu üyelerinden Kaya Uluy›lmaz sahne
alarak “Sivas flehitleri flahs›nda devrim flehitleri önünde sayg›yla e¤iliyorum. Bugün Sivas katliam›n› yapanlar iflkencede insanlar›m›z› öldürenlerdir, Denizleri asanlard›r” dedi
ve ard›ndan TUYAB taraf›ndan gönderilen mesaj okundu. Son olarak Pir Sultan Abdal Kültür Derne¤i Ümraniye fiubesi Semah ekibinin gösterisi ile program sona erdi.
TKM Kartal fiubesi 1. y›l›n› kutlad› “Sıkı şair” Ece Ayhan’dan veda Burjuva kültürün halka dayatt›¤› yoz kültüre karfl› bundan 6 y›l önce kurulan TKM alternatif kültür olma yolundaki ›srar›n› sürdürerek Ankara ve Kartal flubelerini açm›flt›. Halk›m›za kendi kültürünü sürekli empoze eden burjuva kültüre karfl› yeni demokrasinin kültürünü halka tafl›yan TKM’nin Kartal fiubesi’nin 1. y›l›na girmesi ile ilgili 14 Temmuz 2002 tarihinde bir etkinlik düzenlendi. Saat 15:30’da bafllayan etkinlik s›n›fs›z bir dünya için flehit düflen devrimci ve komünistler için bir dakikal›k sayg› duruflu ile bafllad›. Ard›ndan Kartal TKM kursiyeri Meral Çorlu’nun “Analar›m›z” adl› fliirini okumas› yo¤un ilgi toplad›. Daha sonra 6 ayl›¤›na flartl› tahliye olan Hüseyin Karakufl söz alarak TKM çal›flanlar›na devrimci sanat› halka tafl›d›klar› için teflekkür etti ve her türlü bask› ve zorlu¤a ra¤men gösterdikleri çaban›n devam›n› istedi. Ard›ndan etkinli¤e gönderilen Partizan, ‹flçi-köylü, YDG, Ölüm Orucu gazileri, Erzincan Refahiye Sö¤ütlü Köyü Derne¤i, Ankara TKM, Merkez TKM’nin mesajlar› okundu. Daha sonra s›ras›yla ba¤lama kursiyerleri sahne ald›. Yo¤un be¤eni toplayan Gulasor Halk Oyunlar› Ekibi kitleyi cofltururken gitar ve ba¤lama ö¤rencileri ortak sahne alarak türküleriyle coflkuyu doru¤a ç›kard›. Ard›ndan TKM’nin 6 y›ll›k tarihini anlatan sinevizyon gösterimi de ilgiyle izlendi. Saat 17:00’de sona eren etkinli¤e yaklafl›k 150 kifli kat›ld›.
“fiairler de erken ölür fiairler ise geç ölür” Ece Ayhan 1956-57 y›llar›nda bafllayan “‹kinci Yeni Ak›m fiiir” nitelemesine karfl› “zaman zaman” böyle diyordu Ece Ayhan fliirleri için; S›k› fiiir. Evet edebiyat›n s›k› flairi Ece Ayhan’›, edebiyat›n “ayr›ks› y›ld›z›n›” 13 Temmuz gecesi ‹zmir’de yitirdik. 1831 y›l›nda Datça’da do¤an Ece Ayhan, ‹stanbul Atatürk Erkek Lisesi’nin ard›ndan 1959’da Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesini bitirdi. Ö¤reniminin ard›ndan Anadolu’nun birçok yerinde kaymakam olarak çal›flt›ktan sonra çeflitli yay›nevlerinde redaktörlük yapt›. ‹lk fliiri 1954’te Türk Dili dergisinde yay›nlanan flairin bafll›ca yap›tlar›: K›nar Han›m›n Denizleri, Bak›fls›z Bir Kedi Kara, Ortodoksluklar, Devlet ve Tabiat, Yort Savul, Zambakl› Padiflah, Çok Eski Ad›ylad›r, Son fiiirler.
28
19 Temmuz 1 Ağustos 2002
işçi-köylü 33
Bir militan›n yal›n türküsü 19-20 Temmuz 1992 tarihinde katledilen Emre Bilgin, Nurgüzel Yaflar, Ramazan Ceviz ve Hasan Demir yoldafllar›n an›s›na... Çok sevdi¤i küçük k›z kardeflinin ne zamand›r söyleyip durdu¤u; “birgün gel de beni sinemaya götür” iste¤ini yerine getirmenin sevincini yaflamaktad›r. Bu f›rsat› de¤erlendiren ablas› da gelmifltir onlarla sinemaya. Sinema ç›k›fl› hayli geç oldu¤u için bir taksiye binerler. Asl›nda içi pek rahat de¤ildir. Kardefliyle birlikte ve belinde silahla sinemaya gitmekten rahats›zl›k duymaktad›r. Ancak buna zorunlu kalm›flt›r. Annesi evde silah olmas›n› istemedi¤i için, kardeflinin silah›n› Emre’nin al›p götürmesi için zorlam›flt›r. Emre de almak zorunda kalm›flt›r. O s›ra bir çevirmenin içine düflerler. ‹lk etapta, silaha davran›r, atefl açarak kaçmay› düflünür. Ancak kardeflleri nedeniyle bunu yapamaz. Kimli¤i sa¤lamd›r. Bekler. Polis gelir, arabadan inmelerini söyler... Üstünü arayaca¤› art›k anlafl›lm›flt›r. Silah›na davran›r, kap›y› açar, polisi itekler ve h›zla karfl› soka¤a dalar. Dönerek silah› do¤rultur, teti¤e basar, ancak atefl almaz. Tekrar koflar. Bir anda ortal›k kar›fl›r. Yo¤un bir atefl bafllar kaçan›n ard›ndan. Sokaklara dalarak h›zla ilerler... Ancak sokaklar oldukça tenhad›r ve ekip arabalar›n›n sesleri yaklaflmaktad›r. Polislerin görüfl aç›s›ndan ç›kt›¤› bir s›rada, bir apartmana dalar. Birkaç kat ç›kar ve bir kap›y› çalar. Yafll› bir adam açar kap›y›. Emre silah›n› do¤rultur ve içeriye dalar. Nefes nefesedir. ‹htiyar adam oldukça sakin bir flekilde kap›y› kapat›r ve kilitler. Yafll› bir kad›n daha vard›r içeride. Emre ikisini karfl›s›na al›r. “Devrimciyim, polisten kaç›yorum. Kusura bakmay›n gizlenmek zorunday›m” der. Yafll› adam›n ses tonu oldukça s›cak ve samimidir. Yavaflça koltu¤a otururlar. “‹kinci dünya savafl›n› anlatan Frans›z roman› da böyle bafllar. Nazilerle çat›flan genç
bir partizan s›¤›nmak için bir evin kap›s›n› çalar. ‹çeriye girer, evde yafll› bir kar› koca vard›r...” ‹htiyar›n s›cak, sevecen anlat›m› Emre’yi oldukça etkiler. Ancak silah›n› b›rakmaz. Pencereden afla¤›y› kontrol eder. Sokak, polisler taraf›ndan ablukaya al›nm›flt›r. Olas› bir durumda bu iki ihtiyara nas›l zarar vermeden çat›flaca¤›n› hesaplar. Sabaha dek sohbet ederler. ‹htiyarlara güvenir, bir dostluk yakalam›fllard›r. Ama ertesi sabah evden ayr›l›rken, ihbar etmemelerini bir kez daha anlat›r. Ve vedalafl›rlar... Emre’nin yaflam›nda ilk deneyimlerinden biridir bu. Kaçarken dönüp atefl etmeye çal›flt›¤›nda emniyetin kapal› oldu¤unu sonradan anlayacakt›r. Bir militan›n yaflam›d›r bu. Kendini çok yönlü gelifltiren, kavga adam›n›n yaflam›... Aran›r durumdan sonra, kampa gitmek, sonra da gerillaya kat›lmak için yap›lan giriflimler aksamaya u¤ray›nca, flehir askeri faaliyetinde kalma ›srar› onun için yeni bir süreç olacakt›r. Sekreteri oldu¤u askeri birimin eylemlerdeki komutan›n›n tecrübeli bir sempatizan olmas›n› onurla karfl›layacak, onlardan ö¤renecek ve ö¤retecektir. K›sa sürede bu s›nav› baflar›yla tamamlayacak ve ayn› zamanda komutan vas›flara sahip olacakt›r. K›sa sürecek olan askeri faaliyetinde pek çok eylemde yer almas›na ra¤men dolu dizgin bir yaflamda hep yapamad›klar›n›n üzüntüsünü yaflayacakt›r. Bir cezaland›rma eyleminden sonra flöyle diyecektir yoldafl›na: “Namussuz ölümü hak etti¤ini nas›l da biliyor. Bir an gözgöze geldik. Suçunu ve öldürülece¤ini kabullenmiflti.” Bir kamulaflt›rma eyleminde etkisiz hale getirdikleri personelden yerde a¤layan bir bayana “Sus, a¤lama bac›m” diyerek bafl›n›n alt›na yast›k
koyacakt›r. Onun duyarl›l›¤›n› hemen hissedeceksiniz k›sa bir süre birlikte olsan›z bile. Gözlerinize bakacakt›r derinden, sizi anlamaya-tan›maya çal›flacak ve sorgusuz sevgisini bir tebessümüyle hissettirecektir.
ki kararl›l›k onda militan bir ruh yaratm›flt›r. Mücadeledeki ›srarc›l›¤›, yoldafllar›na, devrimcilere ve halka s›n›rs›z sevgisini sundu¤u gözbebeklerine yans›yan berrakl›¤›, özverisi, çevresine hissettirdi¤i özgüveni,
Bir eylem ya da koflturmacal› bir günün yorgunlu¤unda, akflam haberlerinde dinledi¤i Sabahat Karatafllar için yar›m b›rakaca¤› fliirler yazarak yüre¤ini onlar›n savafl›na koyacakt›r. Türküler söyleyecektir onlara dair. Kavgalar›n› kavgas› bilecektir. Bir çocuk severcesine flefkat ve sevgi yüklüdür, silah›n›n kabzas›n› tutarken. Bütünleflmifltir onunla... Hiç beklenmedik bir anda eline al›r ve yeni birfley keflfedercesine inceler, sever, okflar... 80’li y›llarda hapishanede pek çok insan kendini tüketirken, Emre sürekli kendini yenilemifl, kendisi ve yoldafllar›n›n çabas›yla siyasal ve ideolojik olarak ciddi bir geliflme göstermifltir. Parti üyeli¤inin onaylanmas›nda duydu¤u coflku ve sevinç, mücadelede-
alçakgönüllülü¤ü ve daha söylenebilecek pek çok olumlu özelli¤i üzerinde tafl›yan, en sorumlu oldu¤u anda bile ö¤renmek için çabalayan, günümüzde aranan militan özellikleri üzerinde fazlas›yla tafl›yan, yürekli bir partizan, bir savaflç›, kavga adam›... Yoldafllar›yla sohbet ederken gecenin yar› vaktinde, çat›flmal› silah sesleri akm›flt›r pencereden içeriye. Her silah sesinde yüreklerinin bir parças› sanc›lanm›flt›r. Tesadüfen yak›n bir semtte ev tutan di¤er yoldafllar›n katlidir, gecenin sessizli¤ini ölümle, kan sesiyle bozan. Bir küçük umuttur yine de yoldafllar›n katlini kabul edemeyen. Sabah›n ilk haberlerinde ö¤reneceklerdir, katledilenlerin Nurgüzel Yaflar, Ramazan Ceviz ve Hasan Demir yol-
dafllar oldu¤unu. K›sa bir de¤erlendirmeyle, yoldafllar›n katline misilleme birkaç gün sonraya b›rak›lacak, önceden kararlaflt›r›lan ve o gün yap›lmas› gereken kamulaflt›rma esas al›nacakt›r... Ölüm sessizli¤inde vedalafl›lacakt›r, görev için evden ayr›l›rlar... Kamulaflt›rma öncesi yoldafllar›yla görüflme yerinde bafllayan takip ve çevirmeye ilk kurflunu s›karken gece katledilen üç fidan›n yüreklerine bir öpücük konduracakt›r. Hedefini bulmufltur mermi... Sonras› bir kovalamacad›r. Henüz bitmemifl bir binan›n tu¤la duvarlar›n› siper edecektir çat›fl›rken. Bir savaflt›r, flimdi, sevdi¤i, coflkulu ve ölümsüz. “Sizden ald›¤›m silahla, sizinle savafl›yorum” diye alay edecektir düflman›yla... Bir gece önce, olas› bir çat›flmada neler yapacaklar›n› söylefltikleri fleyleri tek bafl›na yaflayacakt›r flimdi... Yaralanm›flt›r. S›zan kan›na bat›r›p elini her fleyiyle bütünleflti¤i partisinin ad›n› yazacakt›r usulca... Son mermisi de bitmifltir... Yüzbin lira da olsa kalmamal›d›r düflman›na, kimli¤ini ve paras›n› yakacakt›r. Ve en güçlü silah›ndad›r s›ra, son mermiler hançerlerken bedenini, en yal›n ve sevgi dolu gülümsemesini konduracakt›r, dudaklar›na... “Gülümsememi yoketmek için, surat›m› parçalamalar› gerekecek” Bir gece öncesi, sohbetinde söyledi¤ini yerine getirecek ve düflman bu tebessümü silmek için parçalayacakt›r surat›n›. Bir kavga adam›n›n öyküsüdür bu. Uzun, ince boyuyla bir karanfil gibi güzellikler b›rakan... Bir savaflç›n›n yaflam›d›r bu, s›n›rs›z ve sorgusuz bir yürekle kat›ld›¤› s›n›f savafl›m›nda kal›c› izler b›rakan... Bir militan›n türküsüdür bu; Yal›n ve içten.
işçi-köylü 33
19 Temmuz 1 Ağustos 2002
29
K›z› Hasan Gülünay’› anlat›yor... Hayata dair ideallerimizi gerçeklefltirebilece¤imiz bir ülkede yafl›yoruz. Buras› sadece do¤du¤umuz de¤il, umutlar›m›z›n de¤erlerimizle beslendi¤i topraklard›r. Yaflad›¤›m›z bu ülke de¤erlerini yeniden üreten, onuruna sahip ç›kan sorumlu insanlar› yetifltirme çabas›nda olan devrimci insanlarla dolu. Benim babam o devrimci insanlardan bir tanesi. Umut yolculu¤una ç›kan zulüm ve iflkencenin olmad›¤› bir ülke kurma sevdas›nda flehitler kervan›nda yolumuzu ayd›nlat›yor. Babam 20 Temmuz 1992’de faflist TC’nin kolluk güçleri taraf›n-
dan ifle giderken kaç›r›ld›. Ve iflkencede ser verip s›r vermeyen bir gül olup düfltü topra¤a. Ben isterdim ki devrimcilerle babam ölmeden tan›flsayd›m. Bir Hasan katledildi ama arkas›nda 5 tane Hasan b›rakt›, 5 Hasan umut yolculu¤una ç›kt›. Babam›n, k›z›n›n kendisi gibi insanlar› yaflamay›, yaflatmay› seven birisi oldu¤unu, onunla omuz omuza oldu¤unu ve eflinin ev kad›nl›¤›ndan s›yr›l›p mücadele yürüten birisi oldu¤unu görmesini çok isterdim. Daha önce babas›zl›k zor geliyordu. “Keflke devrimci olmasayd›
ölmezdi” dedi¤im çok oluyordu. Zaman zaman isyan edip “neden bizim babam›z” derdik. Annem bize aç›klamaya çal›fl›rd›. “Sadece Gülünaylar babas›z de¤il” derdi. Biz ikna olmazd›k. Çünkü daha çok bilinçsiz ve duygusald›k. fiimdi yaflam koflullar›n› ö¤rendim. Sömürü, bask›, katliamlar diz boyu. Hasanlar gibi yaflama savafl› vermezsek hiçbir hak kazanamay›z. Babam hep bize “büyü de baban sana” flark›s›n› söylerdi. Biz daha büyümeden bask›lar, iflkenceler, gözalt›lar yaflad›k. Devlet bizi erken büyüttü.
Ölüm Oruçlar›yla taçlanan insanl›k tarihimiz “Bir k›l›c›n darbesiyle paramparça olmaktan korkmayanlar›n” o eflsiz direniflle 20 May›s 1996’da bafllatt›klar› SAG ve ÖO’lar› imparatorlar›n taht›na indirilmifl a¤›r bir darbeydi. 21 Temmuz’un s›ca¤›nda önce Aygün U¤ur’la korlaflt› yürekler. “Düflman ne ki. Ölüm ne ki... Biz bu yoldafll›k s›cakl›¤› ile herfleyi baflar›r›z” diyerek yan›t oldu Aygün zalimlerin zulmüne. Ve ard›ndan Altan Berdan Kerimgiller, ‹lginç Özkeskin, Ali Ayata, Hüseyin Demircio¤lu, Müjdat Yanat, Tahsin Y›lmaz, Ayçe ‹dil Erkmen, Hicabi Küçük, Osman Akgün, Yemliha Kaya ve Hayati Can.
12 Eylü AFC’sinin pervas›zl›¤›n›n en uçta yaflad›¤› dönemlerden itibaren devlet için hep ciddi bir sorundu hapishaneler. Devlet geliflen halk hareketini bast›rman›n, yoketmenin bir arac› olarak herfleyiyle devrimci ve komünist tutsaklar› teslim alma çabas›n› bu dönemde yo¤unlaflt›rm›flt›. E tipi ve Özel tip hapishanelerin yap›lmaya baflland›¤› 80’li y›llarda hücre tipi hapishanelerin de ad›mlar› at›lm›flt›. 1987-88’de hücre tipi olarak faaliyete geçen Eskiflehir Hapishanesi tutsaklar›n direniflleri sonucu boflalt›lm›flt›. Tutsaklar›n AG ve ÖO’lar›yla kapatt›rd›klar› tabutluklar, 1991 y›l›nda yeniden aç›ld›. Yine direniflle kar-
fl›lanan bu sald›r› sonras› bir kez daha kapat›lan tabutluklar Mehmet Yalç›nkaya ve Hüseyin Hüsnü Ero¤lu’nun can›na mal olmufltu. Devrimci ve komünistlerin iradesinden, örgütlülü¤ünden korkan ve ‘96 y›l›nda belli bir ivme kazanan devrimci, komünist dalgalanmay› k›rmak isteyen devlet 1996’da iki ve üç kiflilik hücrelerle tekrar açt› tabutluklar›. Dönemin Adalet Bakan› iflkenceci, katil polis flefi Mehmet A¤ar öncülü¤ünde ortaya at›lan 6-8-10 May›s genelgeleri 1500 tutsa¤›n 20 May›s 1996’daki SAG ile karfl›land›. SAG 45. gününde yeni bir boyut alarak Ölüm Orucu’na evrildi.
Ak›ner Ça¤lar Bu ülkem dedin, da¤lar›m... bu da nabz›m iflte giderken bu türküyü b›rakt›n söylensin diye da¤›tt›n yeryüzüne o ateflkessiz direnmeni düfltün günlüklerini gö¤sümüzün sol yan›na bir ömür gülümsetti¤in bu yüze ölüm mü düfler baflkald›rd›n ve aflk›n künyesine yazd›n seni. Bas›nda sansürün kald›r›l›fl›n›n 90. y›ldönümünün kutland›¤› saatlerde Özgür Gelecek gazetesi Malatya temsilcisi Ak›ner Ça¤lar yoldafl›m›z›n 24 Temmuz 1998’de geçirdi¤i kalp krizi sonucu aram›zdan ayr›l›fl›n›n üzerinden 4 y›l geçti. 37 y›ll›k yaflam› boyunca hep üretimin içinde olan, yanl›fllarla asla uyuflmayan, gitti¤i her yerde k›sa sürede halkla bütünleflen halk›n “Ak›ner Babas›”n›n kalbi görev için gitti¤i bir köyden dönerken durdu. “fiimdi da¤ olmak gerek/ hem de zulme kafa tutan/ ölümü ölümsüz k›lan bir da¤” diyerek bizlere b›rakt›¤›n o 90 parçal› yüre¤inle seni daima yaflataca¤›z.
‹flçi-köylü çal›flanlar›
69. güne kadar süren bu flanl› direniflte zaferin can bedeli olan 12 yi¤it devrimcinin yakt›¤› atefl bugün zindanlarda hala yanmaktad›r. Temmuz’u k›z›llaflt›ran 12 devrimcinin patron-a¤a devletine indirdi¤i bu balyoz darbesi getirdi¤i zaferin yan›s›ra faflist TC’yi daha da azg›nlaflt›rd›. Tutsaklar teslim al›nmal›, tecrit edilmeli, d›flar›yla ba¤lar› engellenmeli, hatta yak›lmal›, katledilmeli, iflkence edilmeliydi ki emekçi halk kitleleri öncülerinden kopsun. Bu paralelde patron-a¤alar sessiz sedas›z IMF programlar›n› uygulas›n, özellefltirsin, kölelefltirsin, memleketi haraç-mezat sats›n. ‹flte bu aymazl›kla önce Ulucanlar’a, Burdur’a, Bergama’ya sald›rarak katliam antremanlar› yapan devlet son olarak da 1922 Aral›k’ta 20 hapishaneye birden sald›rm›flt›. F tiplerine geçiflin anahtar› sayd›¤› katliamda 28 yi¤it devrimci yaflam›n› yitirmifl, katliam öncesi bafllayan ölüm oruçlar›nda ise bugüne kadar, 63 tutsak flehit düflmüfltür. Bunlar›n haf›zalardan silinmesi mümkün de¤ilken bugün sürecin bu aflamas›nda iki devrimci örgüt d›fl›nda yeni bir evreye giren direniflin tarihsel önemini kavramak önemlidir. Devlet yayd›¤› onca yalana-çarp›tmaya ra¤men devrimci ve komünist iradenin gücünü yine görmüfltür. 96’da 12 k›z›l karanfilin temmuz s›ca¤›nda harlad›¤› direnifl atefli bugüne kadar tafl›nm›flt›r, tafl›nmaktad›r.
30
19 Temmuz 1 Ağustos 2002
‹flçi-köylü’den Emperyalizmin AB’ye uyum hükümeti operasyonu ve koalisyon hükümetinin iflas› Yaklafl›k olarak Nisan ay›n›n ortalar›ndan bu yana Baflbakan Bülent Ecevit’in rahats›zlanmas› ile birlikte kamuoyuna daha aç›ktan yans›yan erken seçim tart›flmalar› DSP’de yaflanan istifalar›n ard›ndan iyice gündeme oturdu. ‹ki ay› aflk›n bir süredir boyutlanan rahats›zl›klar› yüzünden partisinin grup toplant›lar›na dahi kat›lmayan Ecevit, doktorlar›n›n izni ile kat›ld›¤› bir toplant›da bugün yaflanan tart›flmalar›n sinyallerini daha o zaman vermiflti. 27 Haziran’da yap›lan toplant›da “erken seçim istemiyorum ama ufukta seçim görünüyor” diyen Ecevit ard›ndan bu sözlerinin-her zaman yapt›¤› gibi-yanl›fl anlafl›ld›¤›n› iddia etmiflti. Ancak bu düzeltme dahi konunun kamuoyuna yans›mas›na ve gündemi meflgul etmesine ve de çeflitli yorumlar yap›lmas›na engel olamam›flt›. Asl›nda yaflanan son geliflmeler ve daha önce yaflananlar önceden planlanan ve ad›mlar› at›lan bir senaryonun oynanmaya baflland›¤›n›n bir göstergesi durumunda. ‹lk aflamada tart›flmalar›n çekilmek istendi¤i boyut Ecevit’in rahats›zl›¤› ve bu denli hasta bir baflbakan›n ülkeyi yönetemeyece¤i, bunun için de erken seçimin flart oldu¤u noktas›yd›. Oysa gelinen süreç çok aç›k gösteriyor ki asl›nda bu ülkede bir baflbakan›n olup olmamas› dahi çok önemli de¤il. IMF’nin haz›rlad›¤› taslaklar› okumadan imzalayacak sa¤ el parmaklar› çal›flan bir maket bile bugün Ecevit’in ya da onun yerine gelecek baflkalar›n›n görevini yapmaya yetecektir. Ancak bas›n›n da arac›l›¤› ile sürdürülen bu tart›flmalarla emekçi halk kesim-
lerinde “e¤er sa¤l›kl› bir baflbakan olsayd› bu ülke bu durumda olmazd›” imaj› yarat›lmak istenmektedir. Bu söylemler ile ayr›ca hasta olan›n, durdu¤u yerde çat›rdayan›n savunduklar› düzen oldu¤u gerçe¤ini de tersyüz etmeye ve unutturmaya çal›flmaktad›rlar. Koalisyon hükümeti içinde yaflanan geliflmeler ve erken seçim tat›flmalar›n›n yo¤unlaflmas›, uzun bir süreden beri emperyalist politikalar do¤rultusunda yeni bir hükümetin kurulmas› hedefinin bir parças›. Özkan’›n ve ard›ndan Cem’in istifas›, Dervifl’in flantaj›; Ecevit’e yak›nl›klar› ve sadakatleri ile tan›nan milletvekillerinin dahi hiç düflünmeden istifa etmifl olmas› emperyalizmin ve yerli uflaklar›n›n yeni ç›karlar›n›n ne denli büyük oldu¤unu ve burjuva siyasetteki çirkefli¤i ve ç›kar düflkünlü¤ünü gösteriyor. Bu istifalarla birlikte Kemal Dervifl’in “siyasi belirsizli¤in giderilmesi için bundan sonra siyasette daha aktif olaca¤›m. Cumhurbaflkan› ve di¤er yetkililerle görüfltüm. Çaresiz siyasete girece¤im” aç›klamalar› da Dervifl’in uzun zamand›r tart›fl›lan siyaset sahnesine at›lmas›n›n zemininin yarat›lmaya çal›fl›ld›¤›n› gösteriyor. K›saca “ithal bakan” olan Kemal Dervifl’in kendi misyonu yetmemifl olacak ki, ayn› misyon partilefltirilerek, “ithal hükümet” kurulmak isteniyor. Bu arada IMF’nin talimatlar›n› harfiyen yerine getiren Ecevit’in kendisine karfl› bafllat›lan “istifa” kampanyas›na adeta isyan ederek söyledi¤i flu sözler de¤ifltirilmek istenen koalisyon hükümetinin uflakl›¤›n›n belgelenmesi anla-
m›nda oldukça önemli; “fiu s›ra çekilmek gibi bir niyetim yok. Çünkü bunun olabilmesi için baflbakan olarak benim bir tak›m hatalar yapm›fl olmam ve memlekete zarar vermifl olmam gerekir. IMF öyle kolay kolay kimseyi övmez. Ama hükümetin alm›fl oldu¤u önlemlerin ne denli yerinde ve faydal› oldu¤u bizzat IMF baflkan› ve yard›mc›s› taraf›ndan ifade edilmektedir.” Ecevit, bu sözleri ile efendilerine yaflan›lan süreçten dolay› hem üstü kapal› sitemlerde bulunurken hem de kendisinden daha iyi bir uflak bulunamayaca¤›n›n sinyallerini vermektedir. DSP’den istifalarda en öne ç›kan isimler aras›nda Hüsamettin Özkan ve ‹smail Cem bulunuyor. Bu istifalar ve ard›ndan da Kemal Dervifl’in yukar›da da bahsini etti¤imiz aç›klamalar› ve de hemen ard›ndan Dervifl’in Özkan ve Cem ile görüflmelere bafllamas› at›lan her ad›m›n nas›l planl› oldu¤unu bir kez daha kan›tl›yor. Aylar öncesinden yap›lan bu yönlü toplant›lara Dervifl ve Cem’in kat›l›yor olmas› ve Özkan’la birlikte bu üç ismin güncellefltirilmesi iktidar dalafl›nda dönen dolaplar› gösteriyor. Yaklafl›k birbuçuk ay önce, Ç›ra¤an Saray›’nda gizli olarak yap›lan Europen Round Table (ERT) toplant›s›na Dervifl ve Cem’in yan›nda emekli büyükelçi Özden Sanberk ve Koç Holding yöneticisi ve TÜS‹AD üyesi Bülent Özayd›nl› da kat›lm›flt›. Bu toplant›lar›n ard›ndan dillendirilen Ecevit sonras› dönemde Dervifl’in üstlenece¤i rol tart›flmalar› kamuoyunu o dönemde de oldukça meflgul etmiflti. Bu toplant›dan sonra da ABD’li yetkililer Ecevit ve Koç Holding yöneticileri ile görüflmüfltü. Bu görüflmelerin ard›ndan Washington’da gerçekleflen Bilderberg toplant›s›nda Türkiye siyasetine yön verildi¤i burjuva bas›na dahi yans›m›flt›. Ayr›ca tart›fl›lmas› ve aç›kl›¤a kavuflturulmas› gereken bir di¤er konu da erken seçimi destekleyen ve bu ko-
işçi-köylü 33 nuda sürekli aç›klamalar yapan taraflar›n AB süreci ile ilgili tav›rlar›d›r. Bu tart›flmalar s›ras›nda belki de sorulabilecek en kilit soru tart›flmalar›n tam da AB süreci tart›flmalar›na denk getirilmifl olmas›d›r. Bu noktada yap›lan bu müdahalenin en önemli amac›n›n AB’ye uyum hükümetini yaratmak ve özellikle Ecevit’siz ve MHP’siz bir hükümet kurmaya çal›flmak oldu¤u söylenebilir. Elbette ki uflakl›kta s›n›r tan›mayan mevcut hükümetin halk nazar›ndaki y›pranm›fll›¤› da bu kararlar›n al›nmas›nda etkilidir. Bu yeni olufluma destek veren kesimlere bakt›¤›m›zda da bunun bir AB’ye uyum operasyonu oldu¤unu görebiliyoruz. Örne¤in AB’ye girmek için gazetelere tam sayfa ilan vererek reklam yapmaya çal›flan TÜS‹AD da “Ekonomide yeniden yap›lanma süreci yaflan›rken bunun siyasette de yaflanmas› normal” fleklinde yapt›¤› bir aç›klama ile yeni olufluma destek vermifltir. Öte yandan gerek Bahçeli’nin “Baz› çevrelerle, uluslararas› boyutu olan iliflkilerle 57. hükümet da¤›t›lmak isteniyor” sözleri ve gerekse de D›fliflleri Bakan› ve Baflbakan Yard›mc›s› fiükrü Sina Gürel’in “siyasete ve ülke yönetimine do¤rudan el koyamam›fl bir tak›m çevrelerin, adeta uluslararas› kapsam› olan bir plan çerçevesinde DSP’de bir kundaklama eylemine girifltiklerini” ifade etmesi ‘yeni oluflumun’ nas›l bir oluflum oldu¤unu ve ayn› zamanda bu oluflumun direkt emperyalizme hizmet amac› güttü¤ünü ele vermekteler. Buradan flunun aksi bir sonuç ç›kmamal›d›r. Ecevit liderli¤inde çat›rdayan koalisyon hükümeti de emperyalizme uflakl›kta s›n›r tan›mam›fl, emperyalist politikalar›n hayata geçirilmesi için elinden geleni yapm›flt›. Ancak emperyalizm için bu yeterli gelmiyor. DSP’li milletvekili Masum Türker yapt›¤› aç›klamada hükümetin uluslara-
ras› komployla iliflkili iç dinamiklerin komplosuyla karfl› karfl›ya oldu¤unu söyleyerek, “s›n›rs›z vergi muafiyeti getirilen Maden Yasas› ve Petrol Yasas›’n›n meclisten geçirilmeye çal›fl›lmas› bu komplonun bir parças›d›r” derken; yaflanan son geliflmelerin alt›nda yatan gerçekleri gösteriyordu. “Yeni oluflum” efendilerine ‘ben size daha iyi hizmet ederim’ mesaj› verirken; hükümet de, bir yandan “AB karfl›t›”, “ulusalc›” bir görüntü çizerek, kendisinin varolufl amac›n›n da emperyalizme hizmet oldu¤u gerçe¤inin üstünü örtmeye çal›fl›yor. AB’ye uyum hükümetinin en popüler lider aday› olan ‹smail Cem istifas›n› aç›klad›¤› bas›n toplant›s›nda yapt›¤› konuflma ile ileriye dönük planlar›n› aç›k bir flekilde ortaya koydu. Türkiye’nin sosyal demokrat bir partiye ihtiyac› oldu¤unu savunan Cem, ayr›ca AB’ye girmek için yap›lmas› gereken ne varsa yapacaklar›n› da belirterek bu operasyonun amac›n› da anlatm›fl oldu. Mevcut hükümetin AB’ye girifl süreci için yeterli olmayaca¤›n›n sinyalleri zaten daha önceden verilmiflti ve sinyaller do¤rultusunda planlar yap›lm›flt›. Çünkü bugün için AB’ye girifl için gerekli düzenlemeleri yapamayan bir hükümet emperyalistler için ayn› zamanda gereksiz bir hükümet demekti. Bu yaflananlar flu gerçe¤i çok aç›k bir biçimde gözler önüne sermifltir; Ecevit ve koalisyon hükümeti IMF’ye uflakl›kta elinden geleni ard›na koymam›fl, meclis tarihinde ilk kez 15 günde 15 yasa ç›kararak uflakl›¤›n› belgelemiflti. Ancak bugün gelinen süreçte tüm bunlar emperyalistler için yeterli olmay›nca onlar ç›karlar› icab› bu sad›k hükümetin bile ipini hiç düflünmeden çekebilmifllerdir. Bugün at›lan bu ad›mlar ise planlanan bu senaryonun ad›mlar›d›r.
19 Temmuz 1 Ağustos 2002
31
işçi-köylü 33
Mevsimlik ›rgatlar›n bitmeyen çilesi Düzenli
çal›flabilecekleri bir iflleri olmad›¤› için
Ordu’da f›nd›k iflçisi olarak çal›flmalar›na izin verilme-
f›nd›k, çay, tütün zaman› geldi¤inde çeflitli bölgelere göç ederek çal›flt›klar›ndan mevsimliktir adlar›. Ço¤unun tek kazançlar› yaz dönemi geldi¤inde çal›flt›klar› bu ifllerden elde ettikleri parad›r. Koca k›fl›, elde ettikleri bu kazançla geçirmeye çal›fl›rlar. Yani yar› aç-yar› toklard›r sürekli.
di. ‹l s›n›rlar›na dahi sokulmayan bu yoksul insanlar›n geçti¤imiz y›l çekti¤i ac›lar hala haf›zalar›m›zda. Çal›flmaya gittikleri bölgelerde bar›nma sorunu yaflayan bu insanlar, haftalarca sokaklarda kalmaya mecbur b›rak›lm›fllard›. Bu y›l yine ayn› uygulamayla yüzyüze kalacaklar.
Kad›n ve çocuk ço¤unlu¤u. Ellerinde avuçlar›nda olan› birkaç ayl›k erzak haz›rlamak için harcad›ktan sonra umut ve hüzünle beklerler gidecekleri günü. Umutla beklerler onlar› götürecek olan›. Bir parça ekmek kavgas›d›r onlar›n kavgas›. Haklar›n› arayacak bir sendikan›n olup olmamas›, sigortal› iflçi olup olmamalar› önemli de¤il onlar için.... Çal›flabildikleri tek ifltir f›nd›k, çay, tütün toplamak. Ve adlar› mevsimlik iflçidir. Düzenli çal›flabilecekleri bir iflleri olmad›¤› için f›nd›k, çay, tütün zaman› geldi¤inde çeflitli bölgelere göç ederek çal›flt›klar›ndan mevsimliktir adlar›. Ço¤unun tek kazançlar› yaz dönemi geldi¤inde çal›flt›klar› bu ifllerden elde ettikleri parad›r. Koca k›fl›, elde ettikleri bu kazançla geçirmeye çal›fl›rlar. Yani yar› aç-yar› toklard›r sürekli. Baflka bir çal›flma alanlar› olmad›¤›ndan verilen ücrete ise boyun e¤mek zorundalar... Ço¤u Kürt illerinden gelir mevsimlik iflçilerin. Urfa, Mardin, Diyarbak›r ve daha ad›n› yazamad›¤›m›z illerden. Ordu’da f›nd›k iflçisi olarak
çal›flmalar›na izin verilmedi. ‹l s›n›rlar›na dahi sokulmayan bu yoksul insanlar›n geçti¤imiz y›l çekti¤i ac›lar hala haf›zalar›m›zda. Çal›flmaya gittikleri bölgelerde bar›nma sorunu yaflayan bu insanlar, haftalarca sokaklarda kalmaya mecbur b›rak›lm›fllard›. Bu y›l yine ayn› uygulamayla yüzyüze kalacaklar. T. Kürdistan›’dan gelip Ordu’da f›nd›k iflçisi olarak çal›flanlar bu y›l yine Ordu’ya sokulmayacak. Batman, Ad›yaman ve Mersin d›fl›ndaki illerden gelenlerin çal›flmas›na izin verilmeyecek. Bu uygulama 1997 y›l›nda bafllam›flt›. Ordu Valisi iflçi olarak çal›flmaya gelenlerin aras›nda “PKK militanlar› bulundu¤u” gerekçesiyle bölgeye giriflleri yasaklam›flt›. Geliflen tepkiler üzerine son iki y›ld›r çal›flmalar›na izin verilirken bu y›l yine yasak getirildi. Binlerce insan›n çal›flmak için ak›n etti¤i bölgeye Urfa, Diyarbak›r, Mardin gibi illerden gelenlerin flehre girmesine bile izin verilmeyecek. Ordu Ziraat Odas›’n›n geçti¤imiz günlerde yapt›¤› bu aç›klamaya kadar bölgeye gelen yasakl› iflçilerin durumu ise yine açl›k se-
falet olacak. Bir ço¤u zorla geldikleri bölgeye gönderilmeye çal›fl›lacaklar. Ve o büyük umutlarla haz›rland›klar› ekmek kap›s› yüzlerine kapanacak. Bir kez daha çaresizlikle ne yapacaklar›n› düflünmeye koyulacaklar. Bir k›sm› bunlar› yaflarken, bir k›sm› da t›pk› Ayd›n’›n söke ilçesinde oldu¤u gibi geldikleri ekmek kavgas›nda can verecekler. Ayd›n’da yaflanan dram flöyle geliflti: Yasak olmas›na ra¤men traktörler tar›m iflçisiyle dolduruluyor. Traktör Söke’de sulama kanal›na uçunca 13 iflçi bo¤ularak ölüyor. Onlar da t›pk› di¤erleri gibi umutla gelmifllerdi bu ekmek kap›s›na. Çal›flma koflullar› ne olursa olsun çal›flmak zorundayd›lar. Yasak bilmezdi birço¤u. Traktöre kalabal›k binmenin bir önemi yoktu onlar için. Önemli olan tek fley çal›flmakt›. Çal›flmak için gidilen yerlerde yaflam›n büyük zorluklar›n› gö¤üslemeye çal›flan kad›nlar. Kimisi on çocuklu, kimisi 5, kimisi kundaktaki bebesiyle ›rgatl›k yapmaya gelmifltir. Çocuklar›n›n karn›n› doyuracak ekme¤i
bulmak, kalacak bir yer haz›rlamak onlar›n ifli. Ço¤unun flikayetçi oldu¤u konular bunlar. Çad›rlarda kalan aileler böceklerle ve farelerle yaflamaya çal›fl›yorlar. Bunun yan›nda içecek temiz su bulamamalar›, banyo yapamamalar› ve tuvaletin olmamas› gibi daha birçok fley. Bu sa¤l›ks›z koflullarda yaflamak beraberinde salg›n hastal›klar›n da yay›lmas›n› getiriyor. Birçok çocuk bulafl›c› hastal›klara yakalan›yor. “Hiçbirfley de¤iflmiyor. Hergün herfley daha da kötüye gidiyor. Af edersiniz ama hayvan muamelesi görüyoruz. Çocuklar› götürmezsek olmuyor. Helak oluyorlar tafl toprak içinde. Kimin umurunda? Kim yard›m edecek bize?” Bu sözler çal›flmaya giden bir iflçinin sözleri. Yaflad›klar› ac›y› ve öfkeyi, çaresizli¤i böyle ifadelendiriyor
kendileri. Çocuklar m›? Onlar hem yaflan›lanlar›n fark›nda de¤il, hem de büyük özlemlerin içindeler. “Kendimi bildim bileli hep baflka illere çal›flmaya gidiyoruz. ‹stemiyorum gitmeyi. Annem gitmek zorunda oldu¤umuzu, gitmezsek hem benim okula gidemeyece¤imi, hem bütün k›fl açl›ktan nefesimizin kokaca¤›n› söylüyor.” Okullar›n› di¤erlerine göre daha erken “tatil” etmek zorunda kal›yorlar. Çünkü aileleriyle gitmek zorundalar. Yaflama ac› dolu gözlerle bakan bu insanlar›m›z›n gözlerindeki ac›n›n yerini birgün mutlaka umut kaplayacak. O gün ise el kap›lar›nda ›rgatl›k etmek zorunda b›rak›ld›klar› kölece yaflam›n bitece¤i güne olan umudun büyümesiyle gelecek.
BÜROLAR
DEVRİM YOLUNDA
işçi-köylü
UMUT YAYIMCILIK VE BASIM SANAY‹ LTD. fiT‹ Yönetim yeri: Gureba Hüseyin A¤a Mah. ‹mam Murat Sok. No:14/1 Aksaray-Fatih/‹STANBUL. Tel: (0212) 521 34 30, 531 48 53 FAKS: (0212)621 61 33 Sahibi ve Yaz›iflleri Müdürü: Bar›fl AÇIKEL Bask›: Ça¤dafl Matbaac›l›k Genel Da¤›t›m: YAY-SAT ISSN: 1303-0299 @mail: umutyayimcilik@superonline.com
B‹Z HALKIZ GELECEK ELLER‹M‹ZDED‹R
➧ KARTAL: HAMAM SOK. DEM‹RL‹ ‹fiHANI NO: 57/14 KARTAL, TELEFAKS: (0216) 306 16 02 Cep: 0 544 521 34 30 ➧ ANKARA: MEfiRUT‹YET MAH. KONUR SOK. NO: 14/24 KIZILAY/ANKARA TEL: (0312) 418 25 26 Cep: 0 535 562 33 72 ➧ ‹ZM‹R: GAZ‹OSMANPAfiA BULVARI, KOÇAfi ‹fiHANI NO: 87, DA‹RE:318 KONAK, TELEFAKS: (0232) 441 93 09 Cep: 0535 310 31 84 ➧ MALATYA: DABAKHANE MAHALLES‹, BOZTEPE CAD., BABACAN ‹fiHANI NO:9 KAT:1/16 MALATYA TEL: (0422) 325 78 13 Cep: 0 536 558 45 04 ➧ BURSA: GÜMÜfiÇEKEN CAD. ERKMEN ‹fiHANI, NO:7/21, HEYKEL, TEL: (0224) 224 09 98 Cep: 0 536 612 81 98 ➧ SAMSUN: KALE MAH., YUSUF KEFEL‹ ‹fiHANI, KAT: 6 NO: 9 , TEL: (0362) 435 64 57 Cep: 0535 454 22 50 ➧ TURHAL: YAVUZ SULTAN SEL‹M MAH. TANRI-VERD‹ SOK. 19/15 2. NOTER YANI TURHAL/TOKAT TEL: 0356 276 37 20 Cep: 0533 414 65 54 ➧ MERS‹N: ÇANKAYA MAH. S‹L‹FKE CAD. ÜZÜM ‹fiHANI KAT :1 NO: 47 MERS‹N CEP: 0535 434 32 58 ➧ AVRUPA MERKEZ BÜRO: WESELER STR 93 47169 DUISBURG-DEUTSCHLAND TEL: 0049 203 40 60 958 FAKS: 0049 203 40 60 959
Yeflil Bar›fl Örgütü dinazor petrol endüstrisini durdurmakta kararl› Bugün en büyük çevresel sorun, baflta ozon tabakas›n›n incelmesinin sonucu olarak “küresel ›s›nma.” Bu soruna çözüm bulabilmek için Kyoto ‹klim Sözleflmesi’nin Eylül 2001’de yap›lacak Dünya Zirvesinden önce ülkelerin parlamentolar›nda onaylanarak yürürlü¤e sokulmas› çabalar›na karfl›n, ABD’nin yeni iklim politikas› karbondioksit yay›l›m miktar›n› Kyoto hedeflerine göre %36 art›racak. Yafll› dünyam›z çevresel bazda büyük tehlikelerle yüz yüze ve bu tehlikeler Çok Uluslu fiirketlerin kar h›rs›yla daha da büyüyor. Ozon tabakas›n›n delinmesi, küresel ›s›nma derken bugün içti¤imiz suyun içinde neler oldu¤unu, soludu¤umuz havada hangi kirleticilerin bulundu¤unu, yedi¤imiz sebzelerin hangi zehirli kimyasallar› içerdi¤ini bilemez duruma geldik. Bu sorulara do¤ru cevap verememenin yan›nda gelecek kuflaklara b›rakaca¤›m›z tehlikeli/zehirli miras da omuzlar›m›zda bir yük olarak durmaktad›r. Kar, daha çok kar amac›yla endüstrilerde kullan›lan 100.000’den fazla kimyasal›n 1500’den fazlas› bugün çok yüksek miktarlarda kullan›lmaktad›r. As›l korkutucu olan ise bu kimyasal maddelerin hergün tahmin bile edilemeyecek miktarlarda çevreye yay›lmalar› ve insan yaflam› ve çevre üzerinde hala tam olarak bilinemeyen birçok olumsuz etkisinin olmas›d›r. Bugün en büyük çevresel sorun, baflta ozon tabakas›n›n incelmesinin sonucu olarak “küresel ›s›nma”. Bu soruna çözüm bulabilmek için Kyoto ‹klim Sözleflmesi’nin Eylül 2001’de yap›lacak Dünya Zirvesinden önce ülkelerin parlamentolar›nda onaylanarak yürürlü¤e sokulmas› çabalar›na karfl›n, ABD’nin yeni iklim politikas› karbondioksit yay›l›m miktar›n› Kyoto
hedeflerine göre %36 art›racak. Bush’un iklim politikas›, Washinton’da lobi etkinlikleri için son zamanlarda ismini s›kça duydu¤umuz Enron’dan alt› kat fazla para harcam›fl olan petrol devi ExxonMobil (Esso) taraf›ndan oluflturulmufltur. Yenilenebilir enerji çözümlerini uygulamak yerine fosil yak›t› olan petrolün kullan›m› ise küresel ›s›nman›n (ya da iklim de¤iflikli¤inin) en büyük sorumlusudur. Ancak emperyalist petrol devleri bu gerçe¤i tamamen has›r alt› ederek, sürekli artan karlar›n›n peflinde, fosil yak›t kullan›m›n› art›r›rken, yenilenebilir yak›t kullan›m› pay›n› düflürmektedir. Greenpeace’in yapt›¤› bir araflt›rmaya göre ABD’nin dünya günefl enerjisi pazar›ndaki pay› %44’den (1996), %27’ye (2001); dünya rüzgar enerjisi pazar›ndaki pay› ise %77’den (1990) %18’e düflmüfltür. Oysa bu yenilenebilir enerji çözümlerinin uygulanmas›, daha fazla istihdam yarat›r, hava kalitesini iyilefltirir ve küresel ›s›nma ile mücadeleye yard›m eder. Gerçekler bu iken sözde bilim adamlar› ise ozon tabakas›n›n incelmesinin ana sebebini kullan›lan deodorantlarm›fl gibi yans›tarak emperyalistlerin do¤aya verdikleri zararlar›n üstünü
örtmeye çal›flmaktad›r. Emperyalist petrol devleri bugün, Kyoto hedeflerini hiçe sayarak Orta Asya petrollerine odaklanmaktad›r. Hazar bölgesindeki petrol arama ve ç›karma etkinlikleri, yo¤un bir nüfusun yaflad›¤› ‹stanbul’un kalbi olan ‹stanbul Bo¤az›’nda, a¤›r petrol trafi¤inin oluflturdu¤u riskleri de ar-
muz Perflembe günü bir eylem yapt›. Eylem öncesinde Greenpeace’e ait olan ve ‹stanbul’da bulunan “Esperanza” adl› geminin, kentten ayr›l›fl› nedeniyle bir bas›n toplant›s› düzenlendi. Toplant›da Greenpeace Enerji Kampanyas› Sorumlusu Melda Keskin, dünya devletlerinden petrol ve kömür gibi tehlikeli
t›r›yor. Ayn› zamanda, BP gibi petrol devleri, Hazar bölgesinden dünya pazarlar›na Petrol tafl›mas› planlanan BaküCeyhan boru hatt›n›n yap›lmas› için bask› yapmaktad›r. Her iki durumda da kara ve deniz eko sistemleri, özellikle de Akdeniz için riskler artacakt›r. Uluslararas› Çevre Örgütü Greenpeace bu büyük petrol flirketlerini protesto amac›ya ‹stanbul Bo¤az›’nda 3 Tem-
fosil yak›tlardan vazgeçilerek, acilen yenilenebilir enerjilere geçilmesini talep ettiklerini söyledi. Keskin, ayr›ca dünya iklimini, çevreyi ve bo¤azlar› tehdit eden fosil yak›tlara olan ba¤›ml›l›¤› sorgulamak için en uygun yerin ‹stanbul Bo¤az› oldu¤unu ifade etti. Toplant›n›n ard›ndan Greenpeace eylemcileri üzerinde büyük petrol flirketlerinin isimleri yaz›l› olan, dev bir dinazor maketini Bo-
¤az’da dolaflt›rarak eylem yapt›. Çevreci eylemciler Esperanza gemisinden hareket eden fliflme botlarla “Crude Dio” adl› 160.000 tonluk petrol tankerini ‹stanbul Bo¤az›’na girmeden önce bordalad›. Üç t›rman›c› “dinazor petrol endüstrisinin rüzgar tirübinlerini parçalarken” gösteren ve üzerinde “Petrol kartellerini durdurun. Çözüm: Temiz enerji” yaz›l› bir pankart› gemiye ast›. 13 eylemci ise tankerin farkl› yerlerini iflgal etti. Melda Keskin “Petrol endüstrisi, her aflamas›nda, yani petrolün aranmas›, yeryüzüne ç›kar›lmas›, tafl›nmas› ve ifllenmesinden (küresel ›s›nmadan sorumlu bir numaral› seragaz› olan karbondioksit yay›l›m›na yol açan) son kullan›m›na kadar, çevresel y›k›m getirmektedir” dedikten sonra ExxonMobil, BP, Shell, Chevron Texaco and TotalFinaElf gibi Petrol devlerinin, Bo¤azlar ve dünya ikliminin karfl› karfl›ya oldu¤u yerel ve küresel tehdidi yok sayd›¤›, ayn› zamanda, Hazar Bölgesindeki yeni petrol yataklar›’n›n Dünya Bankas› gibi uluslararas› finans kurulufllar› ve devletlerin ‹hracat Kredi Ajanslar›’n›n deste¤iyle milyarlarca dolar› Hazar Bölgesi’ndeki yeni petrol yataklar›na yat›rd›klar›na dikkat çekti.