www.iscikoylu.org
126345 Say›: 2002-18
36 * Y›l:2 * 30 A¤ustos-12 Eylül 2002 * Fiyat›: 500 000 TL ISSN: 1303-0299
Oy verme hesap sor Emekçi halk›n hergeçen gün daha da yoksullaflt›¤›, en insani taleplerin zorbal›kla bast›r›ld›¤› bir ülkede yafl›yoruz. Bu gerçeklik iktidara hangi burjuva parti gelirse gelsin ayn›d›r. Yaklaflan seçimler egemenler aç›s›ndan kaybettikleri güveni tazeleme ve parlamentoya meflruluk kazand›rma aray›fl›d›r.
PARLAMENTO FAfi‹ZM‹N MASKES‹D‹R
Emperyalizme ba¤›ml›, feodal zorbal›kla iç içe geçmifl faflist bir diktatörlü¤ün hüküm sürdü¤ü ülkemizde mevcut düzen partilerinin durumu, kendilerini dahi endifleye düflürecek kadar kötüdür. Emekçi halk›n büyük bir ço¤unlu¤unun mevcut siyasi partilere, parlamentoya güveni oldukça y›pranm›fl ve her geçen gün daha da y›pranmaktad›r. Art›k birçok insan as›l devlet ifllerinin farkl› mekanlarda belirlendi¤ini ve parlamentonun asl›nda ifllevsiz bir görüntüden ibaret oldu¤unu anlam›fl durumdad›r.
FAfi‹ZM‹N SEÇ‹M MAKYAJI OYUNUNU BOZ!
‹flte tam da bu gerçekler bugün egemenleri 3 Kas›m olarak belirledikleri seçim tarihi öncesi kara kara düflündürmektedir. Birçok siyasi partinin baraj› aflamama tedirginli¤inden kaynakl› adeta tek bafl›na seçime girmeye korkar hale geldi¤i ülkemizde egemenlerin hararetle yürüttü¤ü ittifak çal›flmalar› da bundan kaynakl›d›r.
‹TT‹FAK KORKULARININ ÜRÜNÜDÜR
Peki nedir bu ittifaklarla hedefledikleri? Hedefledikleri partilerden umudunu kesmifl, sand›k bafl›na gitmeyi düflünmeyen kesimleri tekrar düzene yedekleyerek parlamentoya meflruluk kazand›rmakt›r. Bugüne kadar yapt›klar› ile halk›n gözünden düflen burjuva siyasetçilerin en büyük amac› bu meflrulu¤u sa¤layabilmektir.
‹flçi-köylü’den Dervifl-CHP ittifak› ve seçim sürecinde son geliflmeler Sayfa 30
BOYKOT HESAP SORMAKTIR
Böyle bir durumda art›k “denemekten” vazgeçmeli, tepkimizi her seçimde bir partiye oy vermekle de¤il seçimleri boykot ederek göstermeliyiz. Boykot asla hiçbirfley yapmamak, siyasette ve ülke gelece¤inde söz sahibi olmamak de¤ildir. Aksine egemenlerin meflruluk kazand›rmaya çal›flt›¤› parlamentoyu ifllevsizlefltirmektir. Hortumcular›n, h›rs›zlar›n, soyguncular›n oyunlar›na alet olmayal›m. Oy vermemek hesap sormakt›r, hesap soral›m.
30 Ağustos-12 Eylül 2002
işçi-köylü 36
2
Yeni e¤itim-ö¤retim y›l› binbir çileyle bafll›yor 2002-2003 E¤itim-ö¤retim y›l› bafll›yor. Daha do¤ru bir ifade ile ö¤renciler, veliler ve e¤itimciler aç›s›ndan yeni bir eziyet y›l› daha bafll›yor da diyebiliriz. E¤itim sisteminde yaflanan sorunlar ülke sorunlar›ndan ba¤›ms›z de¤il. IMF politikalar›yla yeniden yap›land›r›lmaya çal›fl›lan e¤itim sisteminde belirleyici olan halk›n ihtiyaçlar› de¤il emperyalizmin ç›karlar› oluyor. fiu anda ülkemizde varolan e¤itim sisteminin temel s›k›nt›lar›n› devletin e¤iti-
Yetersiz ö¤retmen atamalar›ndan da yine bu gelir düzeyi düflük olanlar etkileniyor. Vas›fs›z ö¤retmenler bu s›n›flarda görevlendiriliyor. 80-90 kiflilik s›n›flarda “iyi bir e¤itim-ö¤retim” alarak ilkö¤retim bitiriliyor. Derken lise haz›rl›klar› bafll›yor. Fen liseleri, Anadolu liseleri, süper liseler, düz liseler... E¤er düflük de olsa bir sabit geliriniz varsa yemez içmez çocu¤unuzu dershaneye yazd›r›r, insanl›ktan ç›kar›rcas›na çal›flt›r›r, o meflhur yar›fla sokars›n›z. (10 milyondan fazla iflsizin oldu¤u bir ülkede kaç ö¤rencinin dershaneye gidebilece¤ini art›k siz düflünün). Bir milyondan fazla ö¤rencinin girdi¤i lise s›navlar›nda al›nacak ö¤renci say›s› za-
ve çaba ile girilen üniversitelerde de sonuç çok iç aç›c› de¤il. Yüksek har(a)çlar ödenerek girilen anfilerden beyinler y›kanarak ç›kar ve ifl bulmak için sonu gelmez bir bekleyifle girersiniz... Ö¤renci ve velilerin mevcut e¤itim sistemindeki yeri buyken, e¤itimcilerin durumlar› ise daha bir içler ac›s›. E¤itimin niteli¤inin art›r›lmas›ndan, e¤itimdeki verimin art›r›lmas›ndan bahsedilir. Ve bunun birinci özneleridir e¤itimciler. Açl›k s›n›r›na varan maaflla çal›flan e¤itimciler ay sonunu nas›l getirece¤ini düflünürken, hiçbir sosyal yaflam› olmazken yetersiz atamalarla, ö¤retmen eksikli¤iyle, 80-90 kiflilik s›n›flarda verilen e¤itim-ö¤retim nas›l ve-
çok yetersiz. Yoksulluk s›n›r›n›n alt›nda hatta açl›k s›n›r›na yak›n. Bu durumda e¤itimcilerden nitelikli bir e¤itim beklemek mümkün de¤il. Bizler açl›kla yüzyüzeyiz. E⁄‹T‹MC‹LER HAKSIZ SAVAfiLARIN HEP KARfiISINDA OLACAKLAR E¤itimcilerin sorunlar› bu ülke sorunlar›ndan ba¤›ms›z de¤il. Ortado¤u bir savafl arenas› olma durumunda. Biz e¤itimciler bu konuda büyük tedirginlik içindeyiz. Savafltan en çok etkilenen, zarar gören çocuklard›r. Dolay›s›yla bu tür savafllara hep karfl› ç›kmak durumunda olacak e¤itimciler. Savafl 盤l›klar›, savafl
Halk ekonomik yönden zay›f, kültürel yönden zay›f, nas›l baflkald›rs›n? E¤itimcilerde de yeterli düzeyde örgütlenme yok. Örgütlü ö¤retmene suçlu olarak bak›l›yor. Hak almak, hak istemek suç olabilir mi?
Ahmet Korkmaz
me yeterli bütçe ay›rmamas›, e¤itimi velilerin üzerine y›kmas›, katk› pay›, zorunlu ba¤›fl vs. paralarla e¤itimin kamusal bir hizmet olmaktan ç›k›p ticarileflmesi fleklinde s›ralayabiliriz. Okul kay›tlar› bafllad›. Gerek velilerde gerekse ö¤rencilerde yaflanan kayg›lar, okula kay›t yapt›r›p yapt›ramama düzeyinde. Kay›t için ziyaret edilen okulda yaflan›yor ilk flok. Veli karfl›s›nda ön kay›t için duran uzun bir listeyle karfl›lafl›yor önce. Dosya, pul, zarf, bir top fotokopi ka¤›d›... ilk göze çarpanlar. Yaklafl›k 25 milyonla ön kay›t ifllemleri bitiyor. Ba¤›fl (zorunlu) için (taflrakenar semtler için) 250-300 milyon ay›rm›flsan›z kay›t ifliniz problemsiz geçiyor. E¤er paran›z yoksa ifller iyice sarpa sar›yor. Engeller bir bir s›ralan›yor; “Kontenjan›m›z doldu”, “sizin semtinizi baflka okul al›yor” vb. mazeretlerle ba¤›fl vermemenin bedeli olarak okula kay›t yapt›ramamayla yüzyüze b›rak›l›yorsunuz. E¤er bilinçli ve ›srarc› bir veli iseniz tüm engellere ra¤men kay›t yap›l›yor ancak ö¤renci art›k mimli bir ö¤renci olarak gereken yerlere not ediliyor. 6-7 yafllar›ndaki çocuklardan öç al›rcas›na ailelerin ilgi ve gelir düzeyine göre seçme s›n›flar oluflturularak yoksul ailelerin çocuklar›na buralarda “e¤itim-ö¤retim” veriliyor.
ten s›n›rl›d›r. Dolay›s›yla büyük ihtimalle aç›kta kalm›fls›n›zd›r. Ad›na süper lise denilen okullar için de ayn› maratonu dener, y›¤›nla paralar harcar yine aç›kta kalarak, “bari üniversite flans› olsun” diyerek düz liseye yine büyük zorluklarla ve s›n›rl› bütçe ile kay›t yapt›r›rs›n›z. ‹lkö¤retimdeki maraton bu kez üniversiteye girmek için daha da boyutlanarak devam eder. Milli e¤itimin (devlet) mezun etti¤i lise ö¤rencilerinin üniversiteye girme flans› yok ya da çok az oldu¤u için dersanelere yüklenirsiniz. En ücra yerler-
rimli olabilir? Yeni e¤itim-ö¤retim y›l› bafllarken e¤itimin içinde bulundu¤u durum, hedeflenen e¤itim ve çözüm yollar› üzerine e¤itimin öznelerinin e¤itimcilerin de görüfllerini ald›k. Ahmet Korkmaz (E¤itimSen 4 No’lu fiube Baflkan›); Bir kaosu and›ran e¤itim sistemiyle karfl› karfl›yay›z. Baflta e¤itimin ticarileflmesi söz konusu. Daha veliler çocuklar›n› okullara yazd›r›rken parayla karfl› karfl›ya kal›yor. Ba¤›fl ad› alt›nda yüzmilyonlarca para toplan›yor. ‹lkö¤retimde halen ikili ö¤retim devam ediyor, paral› s›n›flar devam ediyor. Atamalarda gecikmeler söz konusu. Birçok okul ö¤retmensiz bafll›yor. Yüksekö¤retime bakt›¤›m›zda her y›l aç›lan üniversiteler beraberinde niteli¤i
naralar› aras›nda dünya bar›fl›n›n korunmas›, bölge bar›fl›n›n korunmas›yla karfl› karfl›yay›z. Zaten bütçeden e¤itime ayr›lan pay her geçen y›l düflüyor. Böyle bir savafl durumunda bu pay daha da düflecek. Ve giderek e¤itimin niteli¤i daha da azalacak. Kamusal bir hizmet olarak e¤itimin velilerin s›rt›na yüklenmesi gibi yeni bir durumla karfl› karfl›ya kalaca¤›z. Bu anlam›yla e¤itimciler olarak bu tür savafllara karfl›y›z.
VEL‹LERE ÇA⁄RI Veliler daha çok e¤itim giderlerini karfl›lamak için üzerlerine düflen vergileri veriyorlar. Bu ülkede kaynak çok ama kaynaklar yerinde kullan›lm›yor. Daha önce Turgut Özal döneminde toplanan vergiler için “bu vergiler size okul, yol, su olarak
sul ve hemen hemen hepsi sosyal yard›ma muhtaçlar. Örne¤in bizim bölgemizde bulunan veliler b›rak›n yard›m etmeyi kendilerinin sosyal yard›ma ihtiyaçlar› var. Turan Koca (Emine Sabit Büyükbayrak ‹lkö¤retim Okulu ö¤retmeni) E¤itimde olmazsa olmaz olgulardan bir tanesi s›n›f mevcutlar›n›n düflürülmesidir. Kalabal›k s›n›flarda verilen e¤itimin niteli¤i düflüyor. Paran›n oldu¤u yerde e¤itim biter. Okumak bizim en temel görevimiz. Fakat maafl olarak ö¤retmenlerin durumu içler ac›s›. Hem sosyal anlamda hem ekonomik anlamda silik bir yaflant›m›z var. Yoksulluk s›n›r› 1 milyar, açl›k s›n›r› 380 milyon. Biz yoksullu¤u b›rakt›k açl›kla yüzyüzeyiz. Bir ö¤retmen maafl› 425 milyon. Evinizde bir araç gereci yenileyemezsiniz, birfley alamazs›n›z. Bir arkadafl›n›zla bir grupla oturup bir fley içemezsiniz. Biz çay bahçesine hasretiz. Yaz geldi geçti çocuklar›mla oturup bir dondurma yiyemedik. Bunu düflünmek zorunday›z. Keflke bir günlük yaflant›m›z› bir kameraya alsan›z da “biri bizi gözetliyor” program›nda oldu¤u gibi yaflant›m›z› tüm ç›plakl›¤›yla görseniz bizi daha iyi anlayaca¤›n›z› düflünüyorum. Bu sorunlar›n üstesinden gelmek için e¤itimi ön plana ç›karmak gerekiyor. E¤itim olmazsa sa¤l›k da olmaz. Ö¤retmenler kendilerini yenileyemiyor, bilgiye aç. Toplanan katk› paylar›n›n %90’› e¤itime gitmiyor. Çok hoyratça harcan›yor. Halk›n sorunlar›na sahip ç›kmas› gerek diyoruz. Halk ekonomik yönden zay›f, kültürel yönden zay›f, nas›l baflkald›rs›n? E¤itimcilerde
E¤itimcilerin durumu Yoksulluk s›n›r›n›n alt›nda hatta açl›k s›n›r›na yak›n. Bu durumda e¤itimcilerden nitelikli bir e¤itim beklemek mümkün de¤il. Bizler açl›kla yüzyüzeyiz. Turan Koca
deki dershane fiyatlar›n›n 2,5-3 milyar› buldu¤u bir yerde dershane siz ve çocu¤unuz için bir hayal olmaktan öteye gidemez. Köydeki tek gelir kayna¤›n›z tarlan›z varsa ve onu satar da “tek çocu¤um okusun” derseniz flansl› az›nl›k olarak çocu¤unuzun üniversite denilen lise düzeyli okula girme flans› artar. Yo¤un bir emek
işçi-köylü senin sesin! OKU-OKUT! ABONE OL! ABONE BUL!
getirmiyor. Giderek nitelik de düflüyor. Niteliksiz ö¤retim görevlilerinin olmas› ile birlikte bir de YÖK gibi bir Demokles’in k›l›c›n›n baflta bulunmas› demokratik, bilimsel bir e¤itimin önünde engel olarak sürüp gidiyor. E⁄‹T‹MC‹LER AÇLIK SINIRINDA... E¤itimciler de bir sürü s›k›nt›larla bafll›yorlar yeni e¤itim-ö¤retim y›l›na. Baflta ald›klar› ücret
geri dönecek” deniyordu. fiimdi bu vergiler toplan›yor, ayr›ca hem de aç›ktan ba¤›fl ad› alt›nda vergiler al›n›yor. Veliler kesinlikle bu ba¤›fl ad› alt›nda toplanan paralar› vermek zorunda de¤iller. Her veli çocu¤unun nitelikli bir e¤itim görmesini ister. Dolay›s›yla okulda gördü¤ü eksiklikler noktas›nda ekme¤inden kesiyor, yeme¤inden kesiyor, o paray› veriyor. Velilerin % 80’i yok-
ABONEL‹K fiARTLARI 6 AYLIK: 10.200.000 1 YILLIK: 20.400.000 NOT: ‹stedi¤iniz süreye denk gelen oranda paray› hesap numaralar›m›za yat›rarak banka dekontunu yay›nevimize fakslay›n›z ya da postalay›n›z. Abonelik ücretine posta masraflar› dahildir
de yeterli düzeyde örgütlenme yok. Örgütlü ö¤retmene suçlu olarak bak›l›yor. Hak almak, hak istemek suç olabilir mi? Sendikam›z›n birinci hedefi paras›z e¤itim. Biz katk› pay›na karfl›y›z diyoruz. Okullarda katk› pay› toplamayaca¤›z diyoruz. Ama gelin görün ki katk› pay› toplamayan ö¤retmen yok gibidir. Ya da sendika üyeleri toplam› içinde bir elin parmaklar›n› geçmez... Yurtd›fl› Hesap Numaralar› Sema Gül
Euro Hesab› Ziraat Bankas› ‹stanbul Aksaray fiubesi: 0 751 00 38 65 97 00 00 009 Emlak-Halk Bankas› Atatürt Bulvar› fiubesi: 00 238 041 Vak›f Bank Valide Sultan fiubesi: 401 20 35
30 Ağustos-12 Eylül 2002
3
işçi-köylü 36
Y›llard›r devam eden aldatmaca; seçim, parlamento faflizmin kaba maskesidir! Boykot demek sand›¤a küsmek, hiçbir fley yapmamak de¤ildir! Aksine, seçim sürecine boykot takti¤i ile kat›lmakt›r. Bu taktik için propaganda ve ajitasyon yapmakt›r. 3 Kas›m 2002 tarihinde yap›lmas› kararlaflt›r›lan genel seçime gidilirken meclisin gerçek yüzünü iyi görmemiz ve niteli¤ini iyi kavramam›z gerekir. Meclis gerçekte kimlerin meclisidir? Sömürücü egemen s›n›flar›n m›, iflçilerin, emekçilerin mi? Mecliste yeralan “vekiller” iflçilerin, emekçilerin sözcüleri midir? Yoksa sömürücü egemen s›n›flar olan komprador burjuvazi ve büyük toprak a¤alar›n›n sözcüleri midir? Bu sorular›n do¤ru ve bilimsel yan›t› için Komünist Partisi’nin önderi ‹brahim Kaypakkaya yoldafl›n tan›kl›¤›na baflvuraca¤›z; “Ülkemizin tarihsel, toplumsal ve ekonomik koflullar›, Türkiye’de parlamentarizmin bafl›ndan beri ‘kaba ve uydurma’ olmas›na yol açm›flt›r.” “Türkiye’de yar›-sömürge, yar›-feodal yap›dan dolay› zay›f bir burjuvazi mevcuttur. Zay›f burjuvazi, iktidar›n› koruyabilmek için daima kitlelerin mücadelesini zorla ve fliddetle ezme yolunu seçmifltir. Daha do¤rusu o, varl›¤›n› ve iktidar›n› korumak için buna mecburdur. Öte yandan ülkemizde iktidara zay›f burjuvazi ile birlikte feodalizm döneminin kal›nt›s› kudurgan toprak a¤alar› s›n›f› da ortakt›r.” “Bu s›n›f, feodalizmin kanunu olan sopay› ve cebiri, burjuva demokrasisinin yerine geçirmek için sürekli bir çaba harcamaktad›r; çünkü tutarl› bir burjuva demokrasisi, feodalizmin menfaatiyle çeliflir. Bu iki nedenle, Türkiye’de burjuva demokrasisi bafl›ndan beri, Kemalist iktidar dönemi de dahil, faflizan ve feodal bir karakter tafl›maktad›r.” “Kitlelere ve dünya demokratik kamuoyuna karfl› ‘demokratik’ görünebilmek,
onlar› aldatabilmek için Türkiye’de de hakim s›n›flar bafl›ndan beri ‘kaba ve uydurma bir parlamentarizmle’ faflist suratlar›n› maskelemeyi, s›n›f menfaatlerine daha uygun bulmufllard›r. ‹flte Türkiye’de parla-
betmeden bugün de geçerlili¤ini sürdürmektedir. Birfleyin niteli¤i ve özü kavranmadan, onun hakk›nda do¤ru bir bilgilenmeye sahip olunmadan ona karfl› do¤ru mücadele edilemez. Parlamentonun rolünü ve
lamda bile bir demokrasi yoktur. Emekçiler için özgürlük yoktur. Ülkemizde emperyalizme ba¤›ml›, feodal zorbal›kla kol kola girmifl bir faflist diktatörlük hüküm sürmektedir. Bu yüzden Türkiye’de parlamento,
mentonun fonksiyonu budur; faflizmi maskelemek.” ‹brahim Kaypakkaya taraf›ndan 30 y›l önce yap›lan bu tespit ve de¤erlendirmeler özünden hiçbir fley kay-
fonksiyonunu iyi görmeli ve do¤ru kavramal›y›z. Meclise olmayan misyonlar yükleyip sonra da hayali beklentiler içine girilmemelidir. Ülkemizde burjuva an-
faflizmin kaba ve uydurma bir maskesidir. Devletin iflleri parlamentoda gerçekleflmez. As›l devlet iflleri kulislerde ve özel görüflmelerde yap›l›r.
Parlamentoda sadece halk›m›z› aldatmak için gevezelik yap›l›r. MGK ile yönetilen ülkemizde parlamento esas olarak ifllevsizdir ve gücü s›n›rl›d›r. Emperyalizmin ve egemen sömürücü s›n›flar›n dolays›z savunucusu MGK’n›n bir noteri gibi çal›flan parlamentonun, yasa ç›karmaktan ve bolca gevezelik yapmaktan baflka bir fonksiyonu yoktur. Yetmifldokuz y›ll›k faflist tarihi boyunca TC parlamentosu “kaba ve uydurma” niteli¤ini korumufltur. “Belirli bir süre için parlamentoda, halk›, yönetici s›n›f›n hangi bölümünün ayaklar alt›na alaca¤›na, ezece¤ine dönem dönem karar vermek; sadece meflruti parlamenter monarflilerde de¤il, en demokratik cumhuriyetlerde de burjuva parlamentarizminin gerçek özü budur...” “Amerika”dan, ‹sviçre’ye, Fransa’dan ‹ngiltere’ye, Norveç’e vb.’ne dek herhangi bir parlamenter ülkeyi düflününüz; as›l ‘devlet’ iflleri hep kulislerde yap›l›r; bu ifller hep devlet daireleri, bakanl›klar kurmay heyetleri taraf›ndan yürütülür. Parlamentolarda yaln›zca “saf halk›” aldatmak ere¤iyle gevezelikten baflka birfley yap›lmaz.” (Lenin) Anlafl›laca¤› gibi Lenin yoldafl, parlamentonun ikinci bir rolünü belirtir. Parlamento, egemen sömürücü s›n›flar›n hangi kesiminin hükümet olaca¤›na karar verir. Uygulamalar› ve pratik icraatlar›yla emekçi kitleler taraf›ndan yeterince teflhir olan, y›pranan bir egemen kesimin yerine “yeni” bir kesimin hükümete gelmesinin karar›n› vermektir. Öteden beri devam eden burjuva gelenekte parlamentoda yap›lan hep ayn› sahtekarl›k, ayn› aldatmacad›r. Bu
30 Ağustos-12 Eylül 2002
4
işçi-köylü 36
aldatmacan›n ad›: “Özgür çilerin, emekçilerin, halk›n yalan›na baflvuracaklar. y› olacakt›r. Sand›k bafl›na ¤unlaflmal› ve yaratmal›y›z. ve demokratik seçim”dir... gerçek temsilcileri de¤ildir. “AB’ye girece¤iz, kurtula- gitme zorunlulu¤u duyan -Daha genifl iflçi ve Daha aç›k bir ifadeyle, ca¤›z” sahtekarl›¤› yeni bir ama hiçbir partiye oy ver- emekçi kesimlere gitmelibir dönem daha halk› ayakOY VERME BOYKOT vaat olarak karfl›m›za ç›ka- meyenlerin say›s› da kü- yiz. lar alt›na alarak insafs›z bir ET! cak. “Uyum yasalar›”n› ka- çümsenmeyecek bir say›da -IMF, Dünya Bankas›, sömürü ve zulümle kimin HESAP SOR! bul ederek, savafl ve yak›n olacakt›r. Bu görülmelidir. NATO’yu teflhir eden propayönetece¤i karar›n›n verilYap›lacak seçimle emek- savafl hali d›fl›nda “idam› Devrimci irade seçimlerde gandaya a¤›rl›k vermeliyiz. di¤i parlamento seçimleri, çiler ve ezilenler leEmperyalizmin “Kühiçbir zaman ve hiçbir dö- hine hiçbir fleyin reselleflme”, “neo-linem emekçi halk›n ç›karla- d e ¤ i fl m e y e c e ¤ i Unutmamal›y›z ki, seçim süreci kitlelerin politikaya görece beralizm”, “anti-ter›n› savunanlar› iktidar yap- aç›kt›r. Geçmifl se- ilgi duydu¤u, kendi ve ülke sorunlar›n› daha fazla tart›flt›¤›, rörizm” yaftalar›yla mam›flt›r. ‹ktidar olanlar da çimlerden sonra nasürdürdü¤ü sald›r› konufltu¤u bir süreçtir. Seçimi, parlamentonun de¤il; halk›n ç›karlar›n› savunma- s›l ki emekçi halk›n politikalar›n›n sonudevrimin, halk savafl›n›n propagandas›yla karfl›lamal›y›z. cu tüm dünyada ve m›flt›r. yaflam›nda iyiye Parlamentoda, yasama do¤ru en küçük birözelde ülkemizde erkinde bulunarak halk›n fley de¤iflmediyse bugün de kald›ran” burjuva partiler, bu ana e¤ilimi kavrayarak yaflanan y›k›m› ve sefaletin sefalet ve yoksulluk içinde dünden farkl› olmayacakt›r. Avrupa gericili¤inin deste- taktik belirlemelidir ve be- boyutunu teflhir propaganyaflamas›na karar verenler Seçim alanlar›, yalan›n sa- ¤ini de alarak alanlarda Av- lirleyecektir. das›na a¤›rl›k vermeliyiz. kimlerdir? Kimdir bu “ve- t›ld›¤›, umudun çal›nd›¤›, rupa Birli¤i ninnileriyle halBuna göre komünistlerin -Parlamentonun, burjukiller”? Kimdir bu sözcüler? ac›lar›n, diz boyu açl›¤›n, k› uyutmaya, aldatmaya ça- seçimler karfl›s›nda tavr› flu- va-faflist partilerinin teflhiriEmekçileri daha rahat alda- sefaletin ve iflsizli¤in unut- l›flacaklar. Egemen sömürü- dur: Çetelerin, hortumcula- ni somutlaflt›rarak, örnekt›p, daha kolay kand›rmalar› turuldu¤u bir panay›r ola- cüler için yeni bir aldatma r›n, h›rs›zlar›n, soyguncula- lendirerek yapmal›y›z. için “sanatç›” flarlatanlara cakt›r. Katilin masum, zali- ve yalan konusu ç›kt›: Avru- r›n parlamentosundan, parti-Faflist-burjuva partilerin yüz binlerce dolar vererek min mazlum, cellad›n insan, pa Birli¤i... lerinden, düzenden umudu- seçim propagandalar›na karseçilen temsilciler kimler- çetenin efendi, faflistin deYeni burjuva sözcüleri, nu önemli oranda kesmifl ifl- fl› devrimci-demokrat ve iledir? mokrat, vatan haininin va- medyan›n göz kamaflt›r›c› çilerin, emekçilerin, köylü- ricilerin yo¤un oldu¤u yerKimdir bu uflak ruhlu ve- tansever gösterildi¤i, dikta- renkli görüntüleri, “sanatç›” lerin güvensizliklerini daha lerde hesap sorucu pratikler killer? törlü¤ün demokrasi göste- k›l›kl› flarlatanlar›n flark›la- da derinlefltirmek; öfkeleri- yaratmal› ve uygulamal›y›z. Herkesin bildi¤i gibi dün rildi¤i, kand›rma, aldatma r›, verilen vaatler, umutlar... ni, tepkilerini, düzen-d›fl› Mesela: “Depremde, selde, de, bugün de meclis denilen panay›r›na dönecektir seçim hiçbiri emekçi halk› aldat- aray›fllar›n› devrime kanali- y›k›mda neredeydiniz?”, ah›rda bulunanlar›n büyük alanlar›. maya yetmiyor/yetmeyecek. ze etmek, onlara devrim bi- “fikir özgürlü¤ünden, örgütço¤unlu¤u büyük toprak 79 y›ld›r iflçinin, köylü- Bu yüzden seçim harcama- lincini vermek, örgütleyerek lenme özgürlü¤ünden baha¤alar›, fleyhler, afliret reis- nün; tüm emekçilerin yafla- lar›n› daha da art›rarak, akla genel seçimi boykot etmek- sediyorsunuz. Bu ülkenin leri, holding ve tekel temsil- m›n› cehenneme çeviren, hayale gelmez yeni yöntem- tir. Oy vermek yerine hesap yazarlar›, ayd›nlar› tutuklacileri, tefeci-tüccarlar, az›l› zam-zulümden baflka icraat› lere baflvurarak emekçi hal- sorulmal›d›r. n›rken, düflüncelerinden dohalk düflman› iflkenceciler, olmayan patronlara, a¤ala- k› aldatmaya çal›flacaklar, Boykot demek sand›¤a lay› yarg›lan›rken, hapishapolis flefleri, eski kelle avc›- ra, tefeci-tüccarlara, soy- “karars›z” denilen önemli küsmek, hiçbir fley yapma- nelerde binlerce politik tutlar›d›r... guncu ve hortumculara her bir ço¤unlu¤u kendilerine mak de¤ildir! Aksine, se- sak varken siz ne yap›yorMecliste bulunan partile- türlü imkan ve olana¤› su- oy vermeye ça¤›racaklard›r. çim sürecine boykot takti- dunuz? Neredeydiniz? Nerin temsilcilerine bakal›m! nan, onlar için yasalar ç›kaKitlelerin önemli bir ke- ¤i ile kat›lmakt›r. Bu tak- redeydiniz fikir özgürlü536 “vekil”in geçmifllerine ran ve düzenleyen parla- simi hiçbir partiye, lidere ve tik için propaganda ve aji- ¤ü, örgütlenme özgürlü¤ü ve onlar›n kimliklerine ba- mento, düzen partileri ve parlamentoya güven duy- tasyon yapmakt›r. Aktif savunucular›?”, “‹fl-afl-evkal›m! ‹nsanl›k karfl›s›nda bunlar›n adaylar› bu seçim muyor. Parlamentodan umu- flekilde seçimlerde oy kul- refah dediniz, nerede ifl-aflsuçlu olmayanlar›n say›s› panay›r›nda yine halkç›, de- dunu önemli oranda kesmifl- lanmamay› propaganda et- ev-refah?” vb. Kitleleri bu oldukça azd›r? Öyle ki mec- mokrat, vatansever olup tir. Güvensizlik ve umutsuz- meliyiz. Kitleleri boykota pratik içinde devrime ve lisin resmi tam da sistemi karfl›m›za ç›kacaklar. Göz- luk dünden daha fazlad›r. katma ve boykot için örgüt- partiye yaklaflt›rmal› onlar› yans›t›yor: H›rs›zlar, soy- lerimizin içine bakarak ya- Bu durumda devrimci ira- lemede yo¤un propaganda- örgütlemenin zeminini güçguncular, hortumcular, ta- lanlar söyleyip, sahte söz- denin yapmas› gereken bu ya a¤›rl›k vermeliyiz. lendirmeliyiz. lanc›, mafya ve çete bafllar›, lerle ve vaatlerle oy isteye- kopuflu daha da derinleflUnutmamal›y›z ki, seçim Yapaca¤›m›z, bütün eyeli kanl› katiller... ceklerdir. tirmektir. E¤er sorun se- süreci kitlelerin politikaya lemliliklerde bir yandan düTürkiye’de devletin kaY›llard›r egemen s›n›fla- çimlerden ya da parlamen- görece ilgi duydu¤u, kendi zen partilerinin teflhiri yap›rakteri ve parlamentonun ifl- r›n sözcüleri, her seçim ön- todan devrim için yararlan- ve ülke sorunlar›n› daha l›rken di¤er yandan kitlelerlevi do¤ru belirlenmelidir. cesi ifl-afl-ev imkan› sa¤la- maksa, do¤ru taktik: Kitle- fazla tart›flt›¤›, konufltu¤u le güçlü ba¤lar kurmay› Feodal-faflist devlette ipler yacaklar›n› söylemelerine lerin objektif olarak devrim bir süreçtir. Seçimi, parla- amaçlamal›y›z. Kitlelere MGK’n›n elindedir. Parla- ra¤men hiçbir ad›m atma- lehine olan düzene güven- mentonun de¤il; devrimin, “sand›k bafl›na gitmeyin” mento ve hükümet, halk savafl›n›n propa- demek yeterli de¤ildir. “Gitfaflizmi gizlemenin gandas›yla karfl›la- meyin” demekle görev ve bir arac›d›r. Türki- Herkesin bildi¤i gibi dün de, bugün de meclis denilen ah›r- mal›y›z. Seçim süre- sorumlulu¤umuzu yerine ye’de yasama, yü- da bulunanlar›n büyük ço¤unlu¤u büyük toprak a¤alar›, cini partinin genifl getirmifl say›lmay›z. Her bir rütme ve yarg›ya fleyhler, afliret reisleri, holding ve tekel temsilcileri, tefeci- kitlelerle bütünlefl- ad›m›m›z her bir prati¤imiz damgas›n› vuran me ve örgütleme sü- kitlelere devrim bilincinin tüccarlar, az›l› halk düflman› iflkenceciler, polis flefleri, MGK’d›r. Di¤er recine çevirmeliyiz. tafl›nmas›na, örgütlenmesikurum ve kuruluflYarat›c›l›¤›m›z›, ye- ne ve s›n›f savafl›na hizmeti eski kelle avc›lar›d›r... lar esas olarak fitenek ve tecrübemizi, hedeflemelidir. gürand›r. yanlar bu kez Avrupa Birli- sizliklerini derinlefltirmek, propaganda ve ajitasyon fa“Oy verme hesap sor” Görme özürlü olmayan, ¤i’ne girerek yaflanan s›k›n- faflist partilerden kopufllar›- aliyetinin zenginleflmesine süreci ve prati¤i faaliyetimibilincini ve vicdan›n› trafik t›lar›n ve sorunlar›n afl›laca- n› sa¤lamakt›r. sunmal›y›z. zin yo¤unluk kazanmas›n›n, kazas›nda kaybetmeyen her- ¤›n› vaat edecekler. AB’ye Bütün ideolojik-politik -Daha ilgi çekici, etkile- kitlelere bilinç tafl›nmas›n›n kes flunu çok rahatl›kla gör- girerek yaflam standart›n›n manipülasyona ra¤men san- yici, düflündürücü ve örgüt- ve örgütlenmesinin süreci mektedir ki meclis, yani yükselece¤i, Türkiye’nin d›k bafl›na gitmeyenlerin sa- leyici propaganda araçlar› olmal›d›r. parlamentoda yer alanlar ifl- Avrupa seviyesine ç›kaca¤› y›s› az›msanmayacak bir sa- ve biçimleri üzerinde yo-
işçi-köylü 36
S›n›fsal yaklafl›m SINIF B‹L‹NÇL‹ ‹fiÇ‹LER‹N AC‹L GÜNDEM‹ : PART‹ VE ÖNDERL‹K B‹L‹NC‹ “‹ktidar› ele geçirme mücadelesinde, proletaryan›n örgütten baflka hiçbir silah› yoktur” der Lenin. Gerçek manada yeniyi temsil eden, insanl›¤› kurtulufla götürecek, sonuna kadar devrimci tek s›n›f olan proletaryan›n, bir baflka deyiflle örgütten daha etkili bir silah›n›n olmad›¤›n›, muzaffer oldu¤u ya da mücadelesini baflar›yla sürdürdü¤ü bütün deneylerden biliyoruz. Bunun içindir ki öncü komünistler, s›n›f bilincinin gere¤i olarak ülkelerinde ilk ifl olarak partilerini kurmufllar ve savafla onun arac›l›¤›yla at›lm›fllard›r. Devrim isteyen, komünizmi hedefleyen herkesin öncelikli görevi böyle bir örgütü infla etmek, varsa ona kat›lmak olarak flekillenmifltir. Bir devleti y›k›p yerine iflçi s›n›f› önderli¤inde baflka bir devlet kurman›n kitleler olmaks›z›n gerçekleflemeyece¤i gerçe¤i, devrimi yapacak güçlerin örgütlenmesi, do¤ru politika ile yönetilmesi ve yönlendirilmesini gerektirdi¤inden, örgüt ihtiyac› ortaya ç›kmaktad›r. Örgütün bu ifllevi yerine getirmesi için çok s›k› ve sa¤lam bir yap›ya sahip olmas›, esasl› ilkeler ve iflleyiflle donat›lmas› gerekmektedir. Devrimci rol oynayacak bu yap›n›n fonksiyoner olabilmesi için bu savafl›mda bütünüyle ç›kar› olan, kaybedecek hiçbir fleyi bulunmayan s›n›f›n ideolojisi ile silahlanmas› flartt›r. Böylece ortaya ç›kan örgüt, komünist partisidir. Komünist partisi, kitlelerle kucaklaflmada, kök salmada, son derece cömert ve fedakar bir çal›flma tarz› tuttururken, kendi içinde s›k› prensiplerle, durmak bilmeyen bir çal›flma temposuyla, disiplini ve demokratik merkeziyetçili¤i ile kat›
30 Ağustos-12 Eylül 2002
5
olmak zorundad›r. Onu k›r›lmayan, bükülmeyen çeliklikte infla ve muhafaza etmek, üstlendi¤i görevlerin zorlu¤u ve düflmanlar›n›n bafl hedefi olmas›ndan kaynakl›d›r. Onu y›k›lmaz ve yok olmaz bir hüviyete kavuflturmak, sars›lmaz bir iradeye sahip k›lmak, ezilenlerin yegane umudu olmas›ndan ötürüdür. Her komünist, böyle bir örgütü yaratma, ayakta tutma ve gelifltirmeyi öncelikli görev olarak kavramak zorundad›r. Zira kendisinin varl›k koflulu ve idealleri, partisinin varl›k ve nitelik koflullar›yla do¤rudan ilintilidir. Aç›k bir anlat›mla, partisiz bir komünist olmaz. Kifliye rengini verecek, s›n›f bilincini kazand›racak olan, onun partili kimli¤idir. Öyleyse partinin ç›karlar›, iflçi s›n›f›n›, halk› ve devrimi temsilen, bütün ç›karlar›n üzerindedir ve her fleyin ona tabi k›l›nmas› esast›r. Bu bilinçle hareket edildi¤i takdirde proletaryan›n devrim için tek silah› ifllerli¤e kavuflacakt›r. ‹lerlemenin, yol alman›n, baflar›n›n tek yolu partinin bu rolüne uygun kavray›flla sahiplenilmesi, korunmas› ve güçlendirilmesinden geçmektedir. Proletaryan›n saflar›na s›zan, baflka s›n›flara ait bütün ak›mlar, anlay›fllar ve yaklafl›mlar her fleyden önce bu bilinçle çat›flan bir nitelik tafl›rlar. Baflka hangi konuda uyum sa¤lan›rsa sa¤lans›n, gerçek manada yabanc› s›n›flar›n ayak uyduramad›klar›, tekledikleri, aç›k verdikleri en önemli husus parti bilincidir. S›n›f mücadeleleri tarihi, çeflitli s›n›flara ait onbinlerce partiye tan›kl›k etmifltir. Bugün yeryüzünde bulunan 189 ülkeye ait binlerce parti bulunmaktad›r (Ülkemizde ise 48’i yasal 80’e yak›n parti ve örgütten
söz edilmektedir). fiüphesiz bunlar›n tümü çeflitli s›n›flar› temsilen birer ortak ç›kar örgütüdür. Ama yaln›zca gerçek anlamda komünist (MLM) olanlar› parti bilincini tafl›yanlarca idare edilmektedir. Parti bilincinin üst düzeyde tafl›nmas› ancak bilimsel sosyalizme inanc›n bir tezahürü olarak gerçekleflir. Zira bunun için, Lenin yoldafl›n sözünü etti¤i manada, proletaryan›n devrimci rolünü oynayabilmesinin tek silah›n›n örgüt oldu¤unun kavranmas› gereklidir. Parti bilinci, parti ç›karlar›n›n esas al›nmas›, bireyin silikleflmesi, küçük burjuvalar›n çok sevdikleri deyimle “özgürlü¤ünün yok edilmesi” de¤ildir. Kiflilerin tek tiplefltirilmesi hiç de¤ildir. Komünist kiflili¤in hakim k›l›nd›¤› oranda bir benzeflme, ortak ruhi flekillenme ve pratikten söz edilmesi, tek tiplefltirmek, fabrikasyon ürünü suni bireyler yaratmak olarak alg›lanmamal›d›r. Tam tersine, parti, proletaryan›n ç›karlar› do¤rultusunda onun rehber ideolojisi çerçevesinde iradesini birlefltirmifl, çok çeflitli özellikler ve yeteneklerle dolu komünistlerin zenginlefltirdi¤i, canland›rd›¤› ve renklendirdi¤i yaflayan bir organizmad›r. Yine, tam tersine komünist bireyler özgürleflmeyi en çok parti içinde yaflayacaklar, iradelerini ideallerini gerçek k›lmak için bir araya getirip savaflt›rd›klar› parti içinde kiflilik elde edeceklerdir. Komünist partisi kendi bünyesinde de s›n›f mücadelesini yaflad›¤› için, her komünist bu savafl›m içerisinde daha da güçlenecek, flekillenecek ve kiflilik kazanacakt›r. Bu, özgür bir kifliliktir. Hem düflmana hem de proletaryaya yabanc› s›n›flara ait çizgilere karfl› mücadelenin amans›zl›¤›, zorlu¤u, zenginli¤i ve canl›l›¤› içinde kendini ifade etme, gelifltirme flans› bulacak, kendini ve s›n›fsal kimli¤ini tan›yacak, de¤iflme ve dönüflme sürecinde yo¤rulacakt›r.
Bütün bunlar›n sa¤lanabilmesi için o partinin komünist s›fat›na lay›k bir iflleyifl, çal›flma ve mücadele prati¤i içerisinde s›n›f savafl›m›nda yerini almas› gerekmektedir. Bunun için MLM ideoloji ile donat›lmas› yetmez. Bu ideolojinin gere¤i olarak, ona uygun bir tarzda biçimlenmesi gerekir. Bunun ilk flart› parti bilinci ise, ikinci flart› da önderlik bilincinin kavranmas›d›r. Kurumsallaflman›n yarat›labilmesi için her iki kavray›fl›n yeterli bir seviyeye yükseltilmesi gerekir. Kurumsallaflmak, partiyi bireyler y›¤›n› olmaktan ç›kar›p, bireylerin iradesinin ve gücünün toplam› haline getirmek demektir. Partiden komünist anlamda söz ederken, partinin bütün organlar› ve bileflenleriyle bireysel flekilleniflleri eritti¤i, flah›slara tabi veya teslim olmaktan ç›kar›ld›¤› bir yap›dan söz ediyoruz.(1) Önderlik bilinci, partinin komünizm mücadelesindeki rolünün kavranmas›yla do¤rudan ilintilidir. Parti kitlelere ve devrime önderlik için vard›r. Ama ayn› zamanda onun da bir önderli¤e ihtiyac› bulunmaktad›r. Önderli¤i olmayan hiçbir kurum hedefine do¤ru yürüyemez. Her bolflevik parti yukar›dan afla¤›ya hiyerarflik bir yap›ya tabi oldu¤u gibi, ideolojik, politik, pratik ve örgütsel bak›mdan güçlü bir önderlikçe yönetilmelidir. S›n›f mücadelesine, kolektif tarzda çal›flan yap›s›yla önderlik eden partinin, ayn› biçimde çal›flan bir motora, kumandaya, beyne olan gereksinimini de önderli¤i sa¤layacakt›r. Partinin en ileri, en vak›f, en ehil unsurlar›n›n yönetici organlar ve nihayet merkezi organda oynayacaklar› rol, tayin edici öneme sahiptir. Öyleyse komünist partisi, kadrolar, halefler yetifltirme politikas›n›n merkezine önderler yetifltirmeyi de koymal›d›r. Önderli¤e duyulan ihtiyac› s›n›f mücadelesi prati¤inin giderece¤ini bekleyen bir
kendili¤indencili¤e düflmeden, bu vasfa lay›k olman›n önkoflullar›n› yaratan çok yönlü bir politikaya sahip olunmal›d›r. Önderlik bilincinin kavranmas› bunu sa¤laman›n önkofluludur. Parti bilincinin bir baflka görünümü olarak önderlik bilinci, önderlik kurumuna körü körüne itaat, onu yan›lmaz otorite görmek fleklindeki anlay›fllarla kar›flt›r›lmamal›, karart›lmamal›d›r. Partiye ba¤l›l›k ve tabi olma hali, bütün mekanizmalar› iflleterek parti içi mücadelenin yürütülmesi önünde engel teflkil etmiyor, tam tersine onu koruma ve daha ileriye tafl›man›n gere¤i olarak kavran›yorsa, önderlik bilinci de bu çerçevede edinilmelidir. Gerekti¤inde topa tutulmas› konusunda ayr›cal›¤› olmayan, dokunulmazl›¤›, tart›fl›lmazl›¤›ndan hiç söz edilemeyecek önderlik, etraf›nda kenetlenilmesi gereken konumu ve rolüyle komünist partilerinde iradenin cisimleflti¤i yerdir. Herkes, kendi iradesinin de temsil edildi¤i ve s›n›f savafl›m›na tayin edici düzeyde müdahale etti¤i pozisyonu ile önderli¤i sahiplenmeli, desteklemeli, güçlendirmelidir. S›n›f, parti ve önderlik bilincini kuflanmaya her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyulan bir süreçten geçiyoruz.(2) 1- Mehmet Demirda¤, “Kolektif mekanizmay› oturtmufl, kurumsallaflm›fl bir örgütte, bireylerin örgütün hedefleri do¤rultusunda flekillenmesinin, dönüflmesinin, yeniden kal›ba dökülmesinin olanaklar› mevcuttur. Bireylerin olumsuzluklar›n›n örgüte damgas›n› vurabilmesinin pek olana¤› yoktur. Belirleyici olan örgüttür.” 2- Mehmet Demirda¤, “Ülkedeki siyasal geliflmeler devrimciler ve özellikle partimiz için bulunmaz f›rsatlar yarat›yor. Kitlelerin karfl›s›na her zamankinden daha derli toplu ç›kmak zorunday›z. S›n›f mücadelesi bizleri beklemez, bu böyle biline....”
30 Ağustos-12 Eylül 2002
işçi-köylü 36
6
Devlet görüflmeyi t›kad› KESK alanlara tafl›nd› leri, seslerini alanlara tafl›mak ve bu meflru talepleri duyurmak için polisin köpekli, coplu, biber gazl› sald›r›lar›na kadar birçok zorlu¤u göze al›yor. Bugün tam bir t›kanma aflamas›na gelen toplu görüflmeler kamu emekçilerini yine meydanlara davet etmekte.
‹stanbul: Kamu emekçileri ad›na KESK ve KamuSen taraf›ndan yürütülen toplu görüflmeler, hükümetin aradan geçen 11 güne ra¤men herhangi bir rakam telafuz etmemesi ve yüzdelik art›flla
22 Temmuz’da hükümet ortaklar›n›n “hükümet art›k icraat de¤il, seçim hükümetidir” aç›klamalar›n›n ard›ndan egemenler, kaybedilen güveni tekrar kazanma ad›na sendika baflkanlar›na yönelik seçim turlar›na bafllad›lar. Bildik, klasik, ucuz manevralar tekrar sahneye kondu. ‹flçilerin oylar›n› alma hesab›n› yapan egemenler ‹fl Güvencesi Yasa Tasar›s›’n› seçimlerden önce ç›karman›n telafl›na düfltüler. Bunu yaparken bir yandan da sürekli kendi a¤›zlar› ile bugüne kadar ç›kan yasalar›n kendilerine hizmet etti¤ini, bu yasan›n ise iflçilere yönelik oldu¤unu itiraf ettiler. Oysaki ‹fl Güvencesi Yasas› b›rakal›m yeni haklar›, eski kazan›lm›fl haklar› da geri alan, esnek çal›flma ile bütünlük oluflturan bir pozisyondad›r. Daha önceki sürece yani 1. emperyalist paylafl›m savafl›n›n ard›ndan geliflen sürece bakt›¤›m›zda tekelci sermayenin s›n›rs›z sömürü düzenini kurmak için sömürge ülkelere serbest bölgeler kurarak girdi¤ini ve de bu sayede azg›n bir sömürü
olay› geçifltirme çabas›yla t›kand›. Beklenenden k›sa süren görüflme KESK taraf›ndan bitirildi. Her geçen gün daha çok hak gasp› ve sömürü politikas›yla s›k bo¤az edilen kamu emekçi-
a¤›n› ördü¤ünü görüyoruz. Sermaye sahipleri için özgür, serbest sömürü merkezleri olan bu merkezler; emekçiler içinse tam bir esaret merkezi haline gelmifltir. Bugünkü esnek çal›flma tart›flmalar› da bu bölgelerin daha da genellefltirilmesi anlam›na gelmektedir. Meclisten geçen bu yasan›n alt yap›s› daha önce ç›kar›lan tahkim yasas› ile oluflturulmufltur. Gerek uluslararas› sermaye gerekse komprador burjuvazi, ülkenin istedikleri her noktas›nda, hiçbir engelle karfl›laflmadan kar sa¤laman›n ad›mlar›n› böylece atmaktad›r. Olas› herhangi bir muhalefet karfl›s›nda al›nacak polisiye tedbirler de bu anlaflmalarda belirtilmifltir. Buna ülkemizdeki en güzel örnek Bergama köylülerinin çok uluslu flirket Eurogold karfl›s›nda verdikleri mücadele ve karfl›laflt›klar› zorluklard›r. Köylülerin hukuksal olarak ald›klar› her sonuca ra¤men madeni çal›flt›racak olan siyanürcü flirketin tüm mahkeme kararlar›n› hiçe saymas› daha önce yap›lan anlaflmalar›n bir sonucudur. Yat›r›m
KESK Y‹NE ALANLARDA 25 A¤ustos 2002 tarihinde saat 15:30’da ‹stanbul Aksaray metrosu önünde KESK’in ald›¤› kararla kitlesel bir bas›n aç›klamas› yap›ld›. Okunan bas›n metninde, insanca yaflam hakk› için mücadele ettikleri ve bütün ülkeyi kapsayan bas›n aç›klamalar›n›n amac›n›n Bakanlar Kurulu’ndan ç›kan 2003 y›l›nda kamu emekçilerine % 20’den fazla ücret verilmeye-
ce¤i karar›n› protesto etmek oldu¤u belirtildi. Bas›n metnini okuyan Mustafa Avc›; IMF ve DB’ye verilen niyet mektuplar›n›ntaahhütlerin, 2003 y›l›n› emekçiler ve halk›m›z için yaflanmaz hale getirece¤ini, kamu emekçilerinin % 20’lik ücret zamm›n› kabul etmelerinin mümkün olmad›¤›n›, ücretlerin yoksulluk s›n›r› olan 1 milyar›n üzerine ç›kart›lmas›n› ve günlük çal›flma saatlerinin 7 saati aflmamas›n› istediklerini belirtti. Avc›’n›n konuflmas› s›k s›k at›lan “Zafer direnen emekçinin olacak”, “Görüflmeye de¤il sözleflmeye geldik”, “Ne IMF ne Dervifl genel grev, genel direnifl” sloganlar› eflli¤inde sürerken kitlede coflkun bir hava hakimdi. KESK ayn› gün Türkiye genelinde Ankara’da, ‹zmir’de, Elaz›¤’da,
Seçimler öncesi iflçi s›n›f›na esnek çal›flma dayatmas› yaparak s›n›rs›z talan alanlar› açan esnek çal›flma sonucu tüm iflçileri adeta birer köleymiflçesine çal›flt›rman›n; “ifl getirecek” diyerek 14-16 saat çal›flt›rman›n planlar›n› yapan egemenler esnek çal›flmay› farkl› göstermeye çal›flsa da bunun 3’lü boyutu öne ç›kmaktad›r. 1) Sigorta ve sosyal haklar›n alabildi¤ine s›n›rland›r›lmas›, mümkün oldu¤unca ucuz iflgücüne tekabül eden kaçak iflçili¤i teflvik eder nitelikte olmas›. 2) ‹fl oldu¤unda 14-16 saat zorunlu maraton çal›flma; s›n›rs›z, sömürü olana¤› yaratmas›. Sermayeye hiçbir mali, hukuki yükümlülük getirmeyen s›n›rs›z, ücretsiz izin ve iflten ç›karma hakk› iflçiler aras›nda ayr›flma ve rekabet yarat›lmas›, iflçi birli¤inin zay›flat›lmas›. 3) ‹flçilerin örgütlenme haklar›n›n tan›nmamas›, sendikalar›n tamamen devre d›fl› kalmas›, dernekleflme çal›flmas›na dahi izin verilmemesi.
Hakim s›n›flar hem kendi saltanatlar›n› hem de iflbirlikçileri sendikal bürokrasinin ömrünü biraz daha uzatmak için di¤er sald›r› yasalar›n› da hayata geçirmeye çal›flacaklard›r. Bizler tüm bu kapsaml› sald›r› planlar›na karfl› uyan›k olmal›y›z, tafleron flirketlerde acilen örgütlenme çabas›na girmeliyiz. Çünkü esnek çal›flma, örgütsüzlefltirme sald›r›lar› daha çok buralardan uygulan›yor. Her alan ve her bölge bir yandan buraya kafa yorarak eldeki örgütlülü¤ü tutma çabas›n› sürdürürken bir yandan da tafleron flirketlere yönelmelidir. Bu faaliyet için her alan kendi inisiyatifiyle harekete geçerek özgün koflullar›na uygun politikalar üreterek uygulamal›d›r. Bizler büyük bir eksiklik olarak süreci oldukça geriden takip ediyoruz ve bugün yetersiz de olsa belirledi¤imiz hedefleri yerine getirme iradesi koymad›¤›m›z için sorunlar kartopu gibi büyüyor. Belirledi¤imiz hedeflere kilitlenerek yürü-
Eskiflehir’de, Samsun’da, Zonguldak’ta, Antep’te bas›n aç›klamalar› yapt›. Diyarbak›r’da yap›lmak istenen bas›n aç›klamas› ise “seçim yasa¤›” gerekçe gösterilerek polis engeline tak›ld›. Eylem s›ras›nda ayn› gün 1 Eylül bar›fl gününde provokasyon yapacaklar› gerekçesiyle polis taraf›ndan bas›lan ‹flçi-köylü, Tohum Kültür Merkezi, Genç Ekin Sanat Merkezi, Yap›-Sanat Evi, Devrimci Demokrasi, K›z›l Bayrak, Mücadele Birli¤i, Al›nteri gazetelerinden; ‹flçiköylü, K›z›l Bayrak, Tohum Kültür Merkezi çal›flanlar› da aç›klama yapt›lar. “Devrimci bas›n susturulamaz”, “Gözalt›lar serbest b›rak›ls›n” sloganlar› at›larak ve dövizler tafl›narak bask›nlar protesto edildi.
mek acil, ertelenemez bir görev olarak önümüzde durmaktad›r. “‹fl Güvencesi” Yasa Tasar›s› 2003 y›l›nda yürürlü¤e girmek üzere kabul edildi. Neden 2003? Çünkü daha evvel iflçi konfederasyonlar›n›n T‹SK’le yapt›¤› protokolün ifl güvencesi yasa tasla¤›yla ifl kanununda yap›lacak de¤iflikliklerle birlikte ele al›nmas›n› öngörüyordu. Bununla hedeflenen özellikle k›dem ihbar tazminatlar›n›n t›rpanlanmas› idi. Esnek çal›flma hakk›n›n patronlara tan›nmas›n› kabul eden “‹fl Güvencesi” Yasas› yine sermayeye ve hizmetlerinde olan bürokrat sendikac›lara kazand›rd›. Kaybeden ise yine iflçi s›n›f› oldu. Birincisi; devletin sistemin niteli¤i bu tart›flmalarda özenle perdelendi. Bilinçli olarak kitlelere umut ve beklenti pompaland›. Kitlelere karfl› hakim s›n›f temsilcileri cellat papaz yani hem öldüren hem kurtaran rolü oynad›. Türk-‹fl, D‹SK, Hak-‹fl, KESK sözde kurtar›c› pozlar› tak›nd›. T‹SK baflkan› Refik Bay-
dur “e¤er bu yasa, bu haliyle ç›karsa 300 bin iflçi soka¤a at›l›r” diyordu. Hükümet ve iflçi sendikalar› bu sald›r›n›n daha rahat yap›lmas› için patronlara 8 ayl›k süre vererek, ‹fl Güvencesi Yasa Tasar›s›’n›n 15 Mart 2003’te yürürlü¤e girmesini karara ba¤lad›. At›lmas› düflünülen 300.000 iflçinin en ileri kesim olaca¤›n› söylemek için fazla zeki olmak gerekmiyor. Keza 3 Kas›m seçim arefesinde siyasi partilerin umut haline getirilerek, sisteme kan pompalanmas› da sendikalar eliyle yap›lmaktad›r. Türk-‹fl ve di¤er konfederasyon Genel Kurullar›nda fliflirilmifl ifl güvencesi balonuyla yapmak istedikleri kendilerini sa¤lama alma plan›d›r. Sendikalar›n bu yasan›n meclisten geçmesi için yapt›klar› yürüyüfl s›ras›nda kolluk güçleriyle yaflad›klar› itifl kak›fl gösterisi de yine sendikalar›n genel kurullar›nda sahneye konularak oy istenecektir.
işçi-köylü 36
7
30 Ağustos-12 Eylül 2002
Emekçiler Ankara’dayd› emekçilerin kararl› tutumu sonucu polis geri ad›m atmak zorunda kald›. Barikat› aflarak yollar›na devam eden emekçilere yönelik konuflan KESK Genel Sekreteri Mustafa Avc› polisin tutumunu k›nad›. Daha sonra Düzce ve Ere¤li üzerinden Zonguldak’a ulaflan emekçiler burda yaklafl›k 150 kifli taraf›ndan karfl›land›. Ayn› günün akflam› Bolu’ya ulaflan emekçiler, burada aylard›r direniflte olan Gökçesu Maden ‹flçileri ve KESK üyeleri taraf›ndan karfl›land›. Ankara: KESK’e ba¤l› kamu emekçilerinin insanca yaflayacak ücret ve sahte sendika yasas›n›n grevli, toplu sözleflmeli bir yap›ya kavuflturulmas› talebiyle, 13 A¤ustos günü ‹stanbul’dan bafllatt›¤› “insanca yaflam” yürüyüflü, 17 A¤ustos’ta Güven Park’ta yap›lan mitingle son buldu. Yürüyüfl boyunca Gebze’de direniflteki Omtafl iflçileri, Kocaeli’de depremzedeler taraf›ndan karfl›lanan ka-
mu emekçilerinin yollar› Adapazar›’nda polisler taraf›ndan kesildi. Adapazar›’nda çeflitli sendika ve demokratik kitle örgütü üyeleri taraf›ndan karfl›lanan emekçiler, Çark Caddesi’ne do¤ru yürüyüfle geçti. Burada yollara barikat kuran polis yürüyüflü engellemeye çal›flt›. Polis barikat› önünde “Çetelere k›yak, emekçiye dayak, bu abluka da¤›t›lacak” fleklinde slogan atan emekçilere polis coplarla sald›rd›. Ancak
KIZILAY’A BAR‹KAT SEND‹KADAN 17 A¤ustos’ta Ankara’ya ulaflan kamu emekçileri saat 10:00’da Hipodrom alan›nda topland›. Panzerlerle kuflat›lan alanda polis K›z›lay’a emekçileri sokmayaca¤›n› ve S›hh›ye Meydan›’na yönelmelerini istedi. Polis ile KESK Genel Baflkan› Sami Evren aras›nda yap›lan pazarl›ktan sonuç ç›kmayaca¤›n› bilen baz› kamu emekçileri “K›z›lay bizimle özgürlefle-
cek”, “Yüklen emekçi barikat› afl”, “Faflizme karfl› omuz omuza” vb. sloganlarla K›z›lay’a do¤ru yürüyüfle geçti. Polislerle kamu emekçileri aras›nda ç›kan çat›flmada polis tazyikli su ve biber gaz› ile kitleyi da¤›tmaya çal›flt›. Polisin sald›r›s› karfl›s›nda birbirine kenetlenen emekçiler “Yaflas›n onurlu mücadelemiz” fleklinde sloganlar att›. Çat›flma s›ras›nda KESK yöneticileri yapt›klar› anonslarla emekçilerin K›z›lay’a girmesinin önünde bir barikat daha oluflturmufl oldular. Sendikal bürokrasinin uzlaflmac›, teslimiyetçi çizgisi nedeniyle K›z›lay emekçilere bir kez daha kapat›larak, yürüyüfl S›hh›ye Meydan›’na yöneltildi. “Ne IMF ne Dervifl, genel grev genel direnifl”, “Kahrolsun IMF, kahrolsun emperyalizm”, “Yaflas›n halklar›n kardeflli¤i” vb. sloganlarla S›hh›ye Meydan›’na yürüyen emekçiler, 17 A¤ustos depreminin üçüncü y›ldönümü nedeniyle “Deprem y›kt›, hükümet y›kamayacak”, “17
A¤ustos’u unutmad›k unutturmayaca¤›z” fleklinde sloganlar da at›ld›. Özellikle E¤itim-Sen ve SES’li kamu emekçilerinin hücre karfl›t› sloganlar› s›k s›k atmas› ve SES’in “Meerd heja 17 Etebaxe sibir nekiriye” (17 A¤ustos depremini unutmad›k) yaz›l› pankartla mitinge kat›lmas› en çok dikkat çeken nokta oldu. Fiili OHAL’in uyguland›¤› Mersin’den gelen kamu emekçileri son süreçte yaflanan sürgünleri protesto eden dövizler tafl›d›. Mitingde konuflan KESK Genel Baflkan› Sami Evren, Ecevit’le yapt›¤› görüflme hakk›nda emekçilere bilgi verdi. Bu s›rada baz› emekçiler, “Kahrolsun sendika a¤alar›” fleklinde att›klar› sloganlarla KESK’in uzlaflmac›, teslimiyetçi çizgisini protesto ettiler. Yine baz› emekçilerin sloganlar›n›n yüksek sesli müzikle bast›r›lmaya çal›fl›ld›¤› miting alk›fl ve sloganlarla son buldu.
tün Beykoz’a yönelik oldu¤unu belirterek, Beykoz halk›n› d›fllayan bir plan›n kabul edilemeyece¤ini, TMMOB’un bu uygulaman›n üstüne gidece¤ini belirtti. Paflabahçe fiifle Cam fabrikas›n› kapatmakla ifle bafllayan devlet, flimdi bu sald›r›lar›n› ad›m ad›m art›rmaktad›r. Önce fabrika,
sonra evler ve ard›ndan di¤er fabrikalar kapat›larak Beykoz halk› iflsiz, afls›z sokaklarda b›rak›lmak isteniyor. Bu duruma karfl› tepkili olan halk, Beykoz’u b›rakmak istemiyor. Önümüzdeki günlerde çat›flmalar›n yaflanabilece¤i Beykoz’da halk› yaln›z b›rakmayarak seslerine yan›t verelim.
Beykoz’da s›ra evlerde Beykoz Paflabahçe fabrikas›n›n kapat›lmas›n›n ard›ndaki rant gerçe¤i kendini mahallelerin y›k›m›nda da gösteriyor. Paflabahçe fabrikas› iflçilerinin oturdu¤u Çi¤dem Mahallesinde 4
eve y›k›m karar› gelmesini mahalle halk› protesto etti. 25 A¤ustos’ta y›k›m karar› gelen evlerin önünde toplanan 300 kiflinin kat›l›m›yla bir bas›n aç›klamas› düzenlendi. Mahalle halk› s›k s›k
Konak’ta grev bafllad› ‹zmir: Konak Belediyesi ile burada örgütlü olan Belediye-‹fl Sendikas› ‹zmir 4 No’lu fiube aras›nda aylard›r devam eden Toplu ‹fl Sözleflmesinden sonuç ç›kmamas› üzine 23 A¤ustos’ta grev bafllad›. Gürçeflme Temizlik ‹flleri fiantiyesi önünde sabah saatlerinde toplanan iflçiler, “Belediye iflçisi köle de¤ildir”, “Erdal ‹zgi fiafl›rma Sabr›m›z› tafl›rma” vb. sloganlar atarak Basmane’deki Konak Belediyesine kadar yürüdüler. Belediye önünde konuflan Belediye ‹fl Genel Baflan Vekili Mustafa Solmaz, greve Belediye Baflkan› Erdal ‹zgi’nin neden oldu¤unu belirterek iflçilerin haklar› için mücadele ettiklerini söyledi. Belediye-‹fl 4 No’lu fiube Baflkan› Ali Çelenk ise çöpleri toplayanlar›n grev k›r›c›s› olaca¤›n› belirterek, çöpleri toplayanlara tav›rlar›n› koyacaklar›n› da söyledi. Çöplerden kaynakl› zehirlenmelerin yaflanmamas› için çöpleri ilaçla-yacaklar›n› belirten Çelenk, sonuna kadar mücadele edeceklerini aktard›.
“bar›nma hakk›m›z engellenemez”, “Y›k›mlara karfl› direnece¤iz” ve”Beykoz bizimdir bizim kalacak” sloganlar› atarak “iflimizi afl›m›z› ald›n›z, evlerimizi vermeyece¤iz” yaz›l› dövizler tafl›d›. Yurttafl Giriflimi ad›na konuflma yapan Binnur Baflaran fiiflecam fabrikas›n› kapatan zihniyetin bugün de evlere y›k›m karar› gönderdi¤ini söyleyerek, bunun bir bafllang›ç oldu¤unu, binlerce evin y›k›lmak istendi¤ini belirtti. Eylemde aç›klama yapan TMMOB’dan Hasan K›v›rc›k da y›k›m karar›n›n 4 eve yönelik gibi görünmedi¤ini, uygulaman›n bü-
30 Ağustos-12 Eylül 2002
işçi-köylü 36
8
Ne mevsimlik Kürt iflçilerinin ne de f›nd›k üreticisinin çilesi bitiyor Bölgeye f›nd›k toplamaya gelen Kürt iflçilerinin sorunlar› geçen senelerden farks›z olarak devam ederken, çal›flan iflçi say›s›nda geçen seneye oranla gözle görülen bir düflüfl yaflan›yor. Bunun nedeni, f›nd›k yetifltiricili¤i yerine “alternatif ürün” ad› alt›nda baflka ürünlerin yetifltirilmesinin desteklenmesiyle f›nd›k bahçelerinin sökümüne gidilmesi ve üreticilerin art›k iflçi çal›flt›ramayacak kadar zor durumda olmas›d›r. Samsun: Bu y›l için f›nd›k taban fiyat›ndaki belirsizlik devam ederken, Karadeniz bölgesinde daha çok sahil kesimlerinde tamamlanmak üzere olan f›nd›k toplama sezonunun da sonuna gelindi. Özellikle d›flar›dan binlerce iflçinin f›nd›k zaman› bölgeye gelmesiyle birlikte tütün, çay derken f›nd›kta da hareketli günlerin yafland›¤› flu günlerde; üretici, elindeki ürüne belli bir fiyat biçememenin; Samsun, Ordu ve Giresun’a çal›flmak üzere gelen mevsimlik Kürt iflçileri de eme¤inin karfl›l›¤›n› alamaman›n s›k›nt›s›n›
çekiyor. Bölgeye f›nd›k toplamaya gelen Kürt iflçilerinin sorunlar› geçen senelerden farks›z olarak devam ederken, çal›flan iflçi say›s›nda geçen seneye oranla gözle görülen bir düflüfl yaflan›yor. Bunun nedeni, f›nd›k yetifltiricili¤i yerine “alternatif ürün” ad› alt›nda baflka ürünlerin yetifltirilmesinin desteklenmesiyle f›nd›k bahçelerinin sökümüne gidilmesi ve üreticilerin art›k iflçi çal›flt›ramayacak kadar zor durumda olmas›d›r. Samsun hem tütün hem de f›nd›k yetifltiricili¤i bak›m›ndan elveriflli topraklara sahip bir flehir. Ve her y›l f›nd›k sezonunda binlerce Kürt iflçisini a¤›rlayan Kara-
deniz’deki sahil illerinden yaln›zca biri. Kamyonlar›n kasas›nda neredeyse tüm aile bireyleriyle birlikte Urfa’dan, Diyarbak›r’dan, Mardin’den f›nd›k toplamaya gelen yüzlerce insan› Samsun’un Sal›pazar› ve Terme ilçelerinde görmek mümkün. Temmuz bafllar›nda Samsun’a gelen mevsimlik Kürt iflçileri eylüle kadar burada bulunmaktad›r. Özellikle Terme’nin Çalt› ve Evce köyleri civar›nda bulunan iflçilerin yo¤unlu¤u dikkat çekici. Çünkü bu civardaki f›nd›k bahçelerinin arazisi oldukça genifl bir
alan› kaps›yor. Böyle olunca da Terme ›rma¤› ile beslenen ve zengin ova yata¤› durumundaki bu yerlere her y›l çal›flt›r›lmak üzere d›flar›dan iflçi al›n›r. Bizler de bu y›l için Terme’ye gelen yaklafl›k 5000 Kürt iflçisinin sorunlar›n›n neler oldu¤unu kendi a¤›zlar›ndan dinlemek ve üreticilerin sorunlar›n› paylaflmak amac›yla Terme’nin Tutluk yolu üzerindeki f›nd›k bahçelerinin bol oldu¤u yerlere gittik. Buras›, Terme’nin “say›l› zenginlerinden” denilerek an›lan Mete Haflino¤lu’nun arazisi üzerindeki f›nd›k bahçeleri. Geçen sene gelen iflçiler bu y›l da burada çal›fl›yor. Urfa’n›n Viranflehir ilçesinden gelen Irgat
Mehmet de yaklafl›k 10 gündür oralardaym›fl. 35 kifli ile bir kamyonun kasas›nda 750 milyon karfl›l›¤›nda Terme’ye gelmifller. Çal›flacaklar› zaman dilimi ise 20 gün. “Yemek içmek kendimize ait” diyerek söze bafllayan ›rgat Mehmet, soru sormam›za f›rsat b›rakmadan bafll›yor s›k›nt›lar›n› anlatmaya. “Benim karaci¤erimden rahats›zl›¤›m var. Bizim 5 kiflimiz iflçi, 8-9 kiflisi çocuktur. 20 gün çal›flaca¤›m›zda alaca¤›m›z yevmiye 6.5 milyon. Bunun %10’u da komisyoncuya, day›bafl›na verilecek. 3 seneden beri al-
d›¤›m›z fiyat hep böyle hiç de¤iflmiyor. Zaten 1 çocu¤un masraf› da 2 büyü¤ünküne bedel...” Irgat Mehmet sözlerinde çal›flmaya gelenlerin ortak s›k›nt›s›n› yans›t›rken, daha flimdiden geri dönüflün masraf›n› hesapl›yor. “‹mkan›m›z olsayd› buraya gelmezdik” derken “bir de bunun geri dönüflü var” diyerek sessizce ekliyor “bari giderken araba paras›n› bulsak.” Yaflad›klar› tedirginlik ise asl›nda buraya gelmek için karar verdiklerinde bafll›yor. Irgat Mehmet yola ç›kan 2-3 arabadan mutlaka birinin kaza yapt›¤›n› belirterek can güvenliklerinin de hiçe say›ld›¤›n› aç›kl›yor. ‹flçilerin çal›flmak üzere git-
tikleri tarlalar ise kald›klar› yerden en az 5 km uzakta. Sabah 6.30 akflam 18.30 aras› çal›flan iflçiler bahçelere traktörle gidip geliyor. 12 yafl›n alt›ndaki çocuklar ise çal›flt›r›lm›yor. Çal›flan çocuklar›n pay›na ise yar›m yevmiye düfltü¤ünü belirten ›rgat Mehmet, sa¤l›k sorununa da önceden tedbir ald›¤›n› belirterek ilaç kutusunu gösteriyor. Kutuda bulunan ilaçlarsa geçici a¤r› kesici haplar. Yine de flikayetleri büyük. “Burada kurtlanaca¤›z galiba” diyerek hangi koflullarda yaflad›¤›n› özetliyor tek cümleyle. FINDIK BAfiIMIZA SIKINTI OLDU Irgat Mehmet yaflad›klar›n› özetlerken, yak›nda f›nd›k bahçesi olan biri de yan›m›za yanaflarak konuflmalar›m›za misafir oluyor. Bu y›l için bekledikleri üretimi ve alternatif ürün hakk›ndaki düflüncelerini soruyoruz. Onun sorunu da en az iflçiler kadar apaç›k ortada. “Ben kivi nedir bilmem. Zaten ne ifle yarad›¤›n› da bilmiyorum. Geçen senelerde 5 kilo f›nd›k sat›nca bir tüp dolduruyordum. Bu senelerse 20 kilo f›nd›k sat›nca paray› zor denklefltiriyorum. F›nd›k flimdi bafl›m›za s›k›nt› oldu. Önceden herkes kendi f›nd›¤›n› ekmek isterdi. fiimdi toplamak istemiyor. F›nd›k bizim için angarya oldu art›k.” Üretici kelimenin tam anlam›yla “her taraf sahipsiz olmufl” diyerek s›k›nt›s›n› a盤a vururken, bir çift söz eklemeyi de ihmal etmiyor. “Devlet pazarlar› art›k öldürdü. Türkiye’de haklar yok art›k.” KES‹NT‹LER KÖYLÜYE ‹DAM G‹B‹ Evet üretici, öfkesinin okunu devletin tar›m üzerindeki politikalar›na f›rlat›rken, biraz ileride f›nd›¤›n› kurutmaya b›rakm›fl baflka bir üreticinin yan›na gidiyoruz. O da “bir dokunup bin ah iflittiklerimizden.” F›nd›k üreticisi Kemal, Terme’nin Elmal›k mahallesinden. Ona da f›nd›¤›n› kime verdi¤ini soruyoruz. Bu y›l için f›nd›k taban fiyat›n›n belirsizli¤i onu da etkilemifl bir flekilde cevap veriyor. “Fiskobirlik’e veriyoruz, ama o da yok emniyete, yok jandarmaya diyerek kesin-
ti yap›yor. Toplad›¤›m›z f›nd›¤›n yar›s›n› zaten onlar al›yor. Bu ise köylü vatandafla idam gibi. Biz bu sene için daha f›nd›k beyan›n› vermedik. Vermeyece¤im de. Fiskobirlik de, tüccar da, bahaneye bak›yor. F›nd›k fiyatlar› hep indi. F›nd›k fiyatlar› daha aç›klanmad› ben ne yapacam. Ama biz kör vatandaflt›k bizi uyartt›lar. Bize flunu yapacaz dediler yapmad›lar. Memleket bir kiflinin eline kalm›fl gidiyor.” F›nd›k üreticisi Kemal öfkeyle anlatt›klar›n› gözyafllar›yla sürdürüyor. Bir yandan gözyafllar›n› silerken bir yandan da niye a¤lad›¤›n› söylüyor. “Bir tek ben a¤lam›yorum. Herkes a¤l›yor, bütün memleket a¤l›yor. Dur demenin zaman› geldi art›k....” F›nd›k üreticisi Kemal, memleketin içinde bulundu¤u durumu özetliyordu asl›nda. Üretici art›k yak›nmaktan da öte a¤lar duruma geldi. Kimler a¤lam›yor ki bu sistem içinde. Esnaf›ndan köylüsüne, memurundan iflçisine, ö¤rencisine kadar herkes kan a¤l›yor. Kürt iflçileri de maruz kald›klar› çifte zulme isyan›yla a¤l›yor. Getirdikleri yiyeceklerle idare etmeye çal›flan, bahçe sahipleri taraf›ndan “çocuklar›n›z h›rs›z, rahats›z ediyor” damgas› yiyen, Kürt olduklar› için sömürüldüklerini belirterek “az çal›fl›yorsunuz” söylemine maruz kalanlar›n çilesi buradan gitmekle bitmiyor. Çünkü onlar y›l›n on ay› memleketlerinden uzakta. Samsun’da f›nd›k, Ayd›n’da pamuk derken ellerindekini de yitirip eme¤inin karfl›l›¤›n› alamadan memleketlerine geri dönüyorlar. Geriye kalansa yar› doymufl bir kar›n ve yanlar›na “kâr” kalan ezilmifllik. Ya üreticinin hali mi? Onlar da umutsuzca f›nd›k taban fiyat bekleyiflini sürdürüyor. Taban fiyat aç›klanana kadarsa ürünün çoktan tefeci tüccar›n eline geçece¤i malumumuz. Ürünleri yine heba, yine zarar ziyan. Tar›m›n tasfiye politikalar›yla elleri f›nd›k toplamaya varmayan üreticinin akl›nda kalansa; bofl bir cep, artan mazot, ilaç, gübre.. vb. fiyatlar›.
işçi-köylü 36
9
30 Ağustos-12 Eylül 2002
Tar›m› mahveden devlet DGD’yi buduyor Kesilen sübvansiyonlarla, ilaca, gübreye, mazota yap›lan zamlarla, yüksek faizli kredi borçlar›yla, dahas› kotalarla üretemez hale getirilen köylünün gönlünü kazanmak isteyen devletin geçti¤imiz y›l uygulamaya soktu¤u DGD (Do¤rudan Gelir Deste¤i)nin istikrars›zl›¤› deflifre olmaya devam ediyor. Binbir türlü prosedürden son-
ra da¤›t›lan DGD paralar›, topraks›z köylü için hiçbir fley ifade etmezken küçük toprak sahibi olan köylülerin daha cebine girmeden tükenmiflti. Yer yer çifte standartlar›n yap›ld›¤›ndan flikayetçi olan köylüler devletin kafl›kla verip kepçeyle ald›¤›n› dile getirseler de 3-5 kurufl alabilmenin telafl›yla devlet kap›s›n› çalm›fllard›. Bu y›l bafl-
Üzümüyle ünlü Zile’de bitirilen ba¤c›l›k Turhal: Tokat’›n Zile ilçesi deyince ilk akla gelen üzüm pekmezleri, flaraplar›, fl›ralar› vs... Y›llard›r buralardan sofram›za konuk olur üzümün çeflitli flekil ald›¤› g›dalar. Ve ba¤lar›yla ünlü Zile’de, bu¤daydan, pancardan farkl› olarak y›llar›n verdi¤i emek sonucu yetiflir üzüm. Yine o yo¤un emek ile topra¤›ndan, havas›ndan ald›¤› kokuyu yitirmeden fabrikalara gönderilip ifllenir. Evet y›llard›r durum böyleydi. Ta ki iki-üç y›l öncesine kadar. Çünkü ba¤lar›yla ün yapm›fl Zile’de ba¤lara rastlamak art›k mümkün de¤il. 1998-99 y›llar› aras›nda ba¤lar›n hastalanmas›, insanlar›n bu konuda bilinçlendirilmemesi, ilçe Tar›m Müdürlüklerinin duyars›zl›¤› ba¤lar›n büyük bir bölümünün kurumas›na neden olmufltur. Az miktarda kalan ba¤larsa, üreticinin ürününün karfl›l›¤›n› alamamas›, yetiflen üzümün ilçedeki fabrika üretimini karfl›layamaz oluflu üzümün d›flardan getirilifline vesile olmufl ve son zamanlarda ba¤c›l›¤›n yerini pancar ürünü alm›fl Zile’de. Hatta üzüm yetifltiricili¤i ile an›lan Üzümören köyü dahi çok zengin ba¤ yataklar›n› yitirmifl ve üzümü yaln›zca isminde korur olmufl durumda bugün. Zile’de ba¤c›l›¤›n bitirilifline iliflkin olarak bugün art›k ba¤lar›n› yitirmifl ya da küçük çapta üretimi olan Zileli üreticilerle konuflarak konu ile ilgili görüfllerini ald›k. Halil usta, “zor zanaat” diyerek y›llard›r yapt›¤› ba¤c›l›ktan kazanç sa¤layamay›nca bugün art›k sadece üzümü perakende pazarlar duruma gelmifl üreticilerden yaln›zca biri. fiimdilerde Zile’de kuruyemiflçilerin yo¤un oldu¤u caddede bir dükkan sat›n alarak üzümün yaln›zca kuru olarak pazarlanmas› ifliyle u¤rafl›yor. Elindeki koca bir ba¤dan geriye yaln›zca küçük bir yer kalm›fl. Onu da “meyvelik olarak kendimize kullan›yoruz” diye belirtiyor. Ve ard›ndan devam ediyor. “Üzüm üreticisinin yaflad›klar› üzücü. Gerçi art›k bu yaflad›klar›m›z hükümetin bir politikas› oldu. Taban fiyatlar› hem geç hem düflük veriliyor. Benim flimdi 5 dönümlük ba¤ yerim var. Üzümü sadece kendi çap›mda de¤erlendiriyorum. Eve pekmez vs. yap›yoruz. Buraya (dükkana) getirdiklerimi ise d›flar›dan al›yorum. Zile’de biraz kuvvetli olan ancak üretim yapabilir ama o da yok. Yani politikalar hiç hofl de¤il. Baksana art›k herfleyimiz d›fl devletlerin elinde. Bugün seçimlerde bile el koyup bizim iflimize müdahale edebiliyorlar....” Halil usta eski bir üretici olarak bunlar› söylerken, bir zamanlar üzümü d›flar›dan almak yerine Zile’den temin eden pekmez üreticileri de dertli. Zile’nin ünlü pekmez üreticilerinden Özkaleliler de art›k üzümü Nevflehir, Batman, Diyarbak›r, Tarsus... vb. illerden temin eder olmufl. Üzümün d›flar›dan al›nmas› ile fiyat anlam›nda kendilerini epey zorlad›¤›n› belirten Özkaleliler de maliyetlerin yüksek oldu¤unu söyleyerek durumun kendilerine yans›y›fl›n› böyle ortaya koyuyor. Bunun tüketiciye yans›y›fl› ile pekmez fiyatlar›ndaki art›fllar oluyor. Evet bir zamanlar Zile’de halk›n geçim kayna¤› olan ba¤c›l›¤›n bitirilifli Türkiye’de tar›m›n›n ad›m ad›m tasfiyesine yaln›zca bir örnek. Elbette ki bu durumu kurtarmak ad›na yap›lan hiçbir çal›flma yok. Geçti¤imiz y›llarda ‹zmirli üreticilerin üzümlerinin t›pk› f›nd›kta oldu¤u gibi aflatoksin iddias› ile yurtd›fl›ndan geri dönmesi emperyalistlerin tar›m üzerindeki politikalar›n› a盤a ç›kar›yor. Tek dertleri kendilerine yeni pazar aray›fllar› içinde olan “devler”, bakal›m s›rada hangi ürün için ayn› politikalar›n› hayata geçirecek diye düflünürken; üzüm taban fiyatlar›ndaki bekleyifl de devam ediyor.
vurusu 1 Ekim’de sona erecek olan DGD’nin ödemeleri 15 Ekim’de bafllat›lacak. 3 Kas›m’da yap›lacak erken seçimler gözönüne al›nd›¤›nda bu ödemelerin bir oy yat›r›m› oldu¤unu düflünmemek elde de¤il. Tar›m ve Köy ‹flleri Bakanl›¤› Bas›n Müflavirli¤i’nden al›nan bilgilere göre bu y›l 2-2,5 katrilyon lira olmas› beklenen DGD ödemelerinin yaln›zca 700 trilyonu 2002 bütçesinden karfl›lanacak, kalan miktar ise 2003 bütçesinden aktar›lan kaynaklarla karfl›lanacak. Bu y›l 4-4,5 milyon köylünün baflvurmas› beklenen DGD uygulamas›nda dönüm bafl›na 10 milyon olan s›n›r 13,5 milyona ç›kar›lsa da köylüler bu rakamdan memnun de¤il. Ziraat Mühendisleri Odas› Baflkan› Prof. Dr. Gürol Engin DGD’nin Ekim’de ödenmesinin “do¤rudan do¤ruya seçim yat›r›m›” “oldu¤unu belirterek, “Türk çiftçisinin buna kan›p tar›m› mahveden bu üç siyasi partiye ve bu partiden kopup kendisini yeni gösterenlere uymayaca¤›n› biliyoruz” dedi. Özellikle son üç y›l içinde iyice bir darbo¤aza giren Türkiye tar›m›n› kurtarma ad›na yap›lan DGD’lerin ürün kalitesine bak›lmadan yaln›zca arazi sahiplerine yap›lan bir ödemeden ibaret oldu¤u ortadad›r. Bu konuda Türkiye Ziraatçiler Derne¤i Baflkan› ‹brahim Yetkin ise flu aç›klamay› yapt›: “Çiftçinin cebine para girmesi elbette iyi birfley, ancak bu destek tar›msal üretimi art›racak bir model oluflturmuyor. Çiftçi bununla çocu¤unun sünnetini yapt›r›r, k›z›n› evlendirir.”
Bugün üretemez hale getirilen yoksul köylü devletten alaca¤› 3-5 kuruflla ne yapaca¤›n› bilmez hale gelifliyle üçü befl, yapmak için çeflitli yollar denemek zorunda kalm›flt›r. Tam anlam›yla büyük toprak
¤›’n›n koydu¤u 200 dönüm s›n›r›n› delmek için, topraklar›n› 200’er dönümler halinde, destek almayan akrabalar› üzerine göstermekte. Böylece 400 dönümlük araziden al›nacak azami miktar 2,7 milyar 5,4 milyara ç›kart›l-
sahiplerinin yüzünü güldüren DGD bugünkü haliyle bir köylünün ifade etti¤i gibi zengine destek, yoksula köstek olmufltur. Geçen y›l uygulamaya konulan DGD sisteminde bekledi¤inin d›fl›nda bir mali hesapla karfl›laflan devlet, yayg›n biçimde suistimal yap›ld›¤›n› aç›klayarak DGD’yi irdelemeye bafllad›. Hazine Müsteflarl›¤› Kontrolörler Kurulu ile Tar›m Bakanl›¤› Teftifl Kurulu’nun harekete geçmesiyle, DGD’nin dan›flmanl›¤›n› yapan emperyalist denetim flirketi Pricewaterhouse Coopers 50 ilde bir araflt›rma yapt›. fiirketin yapt›¤› araflt›rmaya göre; büyük toprak sahipleri Tar›m Bakanl›-
makta. Noter karfl›l›¤›nda yap›lan bu ifllemler devleti fazla da derin derin düflündürtmedi. Ödemelerdeki tavan 200 dönüm s›n›r› de¤ifltirilerek 500 dönüme ç›kar›ld›. Büyük toprak sahiplerinin kula¤›n› çeken devlet büyük bir aldatmacayla bafllad›¤› DGD sistemini daha ne kadar budayacak görece¤iz. Emperyalist patentli, etiketli denetim flirketlerinin denetimine hacet kalmadan flunu söyleyebiliriz ki, köylüye efendi diyenler bugün onlar› daha da kölelefltirmekte, köylüyse bu durumdan rahats›z durumda.
Tar›m› bitiren devlet köylüye “inad›na üretin” diyor Emperyalist güçler ve yerli uflaklar› patron-a¤alar taraf›ndan IMF politikalar›yla tar›m›n bitirilmek istenifli bugün herkes taraf›ndan görülmektedir. Tabi ki bunu tüm yak›c›l›¤› ile yaflayan üretici köylü; binbir çileyle yetifltirilen ürünlere verilen düflük taban fiyatlar›, uygulanan kotalar yetmezmiflcesine gübreye, mazota vs. getirilen zamlarla üretemez duruma getirildi. Bunlarla da bitmiyor çekilen s›k›nt›lar. Var olan birkaç dönüm topra¤›n› ekebilmek için Tar›m Kredi Kooperatiflerine borçlanan köylünün nas›l icral›k olup son kurufluna kadar soyuldu¤una, bu da yetmezmiflçesine “devleti doland›rd›n” denilip hapse at›l›fl›na kimimiz yaflarken kimimiz de d›flardan tan›k olduk. Tüm bu tar›m› tasfiye ve üretici köylüyü öldüren politikalar› art›k
tüm ç›plakl›¤›yla ortadayken yaklaflan seçimleri de f›rsat bilen oy avc›lar› kendi yüzlerini maskeleme çal›flmalar›n› h›zland›rd›. Bu do¤rultuda özellikle Tar›m Bakanl›¤› taraf›ndan bafllat›lan “inad›na üretim” kampanyas› bu oyunun yaln›zca bir parças›d›r. ‹lk uygulama olarak Adana’n›n birçok yerine ast›r›lan pankartlar ile çiftçi sanki kendili¤inden üretmiyormufl gibi bir imaj çizilmiflti ve bu flimdiden köylünün tepkisini toplamaya bafllad›. Bir kere sormadan olmuyor; üretimi yapacak olan çiftçiler yaflamak zorunda b›rak›ld›klar› zor koflullarda “ön görüldü¤ü” gibi nas›l üretecek? Tar›m ürünlerinin neredeyse tamam›n›n d›flar›dan ihraç edilerek üretimin yok edildi¤i bir yerde “bolluktan”, çiftçinin zirai uygulamalardan habersiz bir flekilde üre-
tim yapmaya mecbur b›rak›ld›¤› bir yerde “sa¤l›kl›” üretimden ve en önemlisi art›k topra¤› elinden al›nan köylünün “inad›na” denilerek üretim yapmas›ndan bahsetmek herhalde flu koflullarda hayalden baflka bir fley olamaz. Tar›m Bakanl›¤› taraf›ndan ast›r›lan bu pankartlarla tar›mda bolluk beklense de, beklenilen yaln›zca yaz›da kalacakt›r. Elbette ki bu politikalar da yaklaflan seçimler öncesi birer at›ftan baflka bir anlam tafl›m›yor. Halk›n yaflad›¤› gerçeklikten uzak olarak sunulan bu kampanya daha flimdiden halk›n ilgisini çekmek yerine tepkisini toplarken; birer fiyaskoya dönüflece¤inin sinyallerini veriyor. Çünkü çiftçi sormadan edemiyor. “Traktörüne mazot bulamayan, ürününe ilaç alamayan, bankalara faizlerle borcu olan köylü mü inad›na üretecek?”
30 Ağustos-12 Eylül 2002
işçi-köylü 36
10
Tecrite karfl› direniflte flehit say›s› 95’e ulaflt› Tecrit ve izolasyona karfl› sürdürülen Ölüm Orucu direnifli sürüyor. Direniflçilerin ölüm s›n›r›nda oldu¤u flu günlerde peflpefle ölüm haberleri de gelmeye devam ediyor. Adalet Bakanl›¤› görevini “gurur”la Hikmet Sami Türk’den devralan Aysel Çelikel’in ise flimdiden dosyas›na ölüm haberleri yaz›lmaya baflland›. MELEK B‹RSEN HOfiVER
Melek Birsen Hoflver
Ölüm Orucu direniflçisi Melek Birsen Hoflver zorla müdahale iflkencesinde yaflam›n› yitirdi. Ölüm Orucu’na Malatya Hapishanesi’nden 7. Ölüm Orucu direniflçisi olarak bafllayan Melek Birsen Hoflver, yaklafl›k 3 ay önce kald›r›ld›¤› Ankara Numune Hastanesi’nde 21 A¤ustos günü zorla müdahale sonras›nda flehit düfltü. Ulucanlar katliam›n›n 2. y›l-
dönümünde 26 Eylül 2001’de bedenini açl›¤a yat›ran DHKP-C dava tutsa¤› Birsen Hoflver direniflinin 330. günündeydi. GÜLN‹HAL YILMAZ 3 Haziran tarihinde Kütahya Hapishanesi’nde 5. Ölüm Orucu ekibinde yer alan Gülnihal Y›lmaz, direniflinin 449. gününde 25 A¤ustos 2002 tarihinde Kütahya Hapishanesi’nde flehit düfltü. 1965’te Sivasl› bir ailenin ço-
Aileler konufluyor “Çocuklar›m›z ç›ld›rs›n, bir ifle yaramas›n istiyorlar” O¤lu Ali Gülmez’in 19 Aral›k operasyonundan sonra götürüldü¤ü Sincan F Tipi Hapishanesi’nde tek kiflilik hücrelerde tutuldu¤unu ve hastal›klar›n›n tedavisinin bilinçli olarak engellendi¤ini söyleyen Selvi Gülmez anlat›yor... Ben tutuklu ve flehit annesiyim. K›z›m Nergiz Gülmez hücrelere karfl› yap›lan ölüm oruçlar›nda flehit düfltü. O¤lum Ali Gülmez, 19 Aral›k operasyonundan sonra Sincan F Tipi Cezaevine götürüldü. O¤luma F tipine girer girmez 1’er ayl›k ve 3’er ayl›k sürelerle sürekli görüfl yasa¤› verildi. Ben o¤lumla görüfl yasa¤›ndan dolay› ilk bir y›l içerisinde sadece 3 defa görüflebildim. Görüfl yasa¤› sebebini sordu¤umuzda da bize kap›y› k›rd›¤›n› söylediler. ‹çerde hiçbirfley yok demir kap›y› nas›l k›rs›n? fiu anda o¤lumun el ve ayak parmaklar›nda uyuflma var. Sebebini bilmiyoruz. Böbreklerinden rahats›z. ‹drar›ndan kan geliyor. Bir de ileri derecede basuru var. Oturam›yor. fiu ana kadar ne zaman doktora ç›kmay› talep etse geri çevrildi. Bilinçli olarak hastaneye götürmüyorlar. Geçen günlerde Sincan F tipinde tutuklular›n yemekten zehirlendi¤i söylendi. Yemekten de¤il sudan zehirlenmifller. Tutuklulara kuyu suyu veriyorlar. Bu su da temiz olmad›¤› için zehirlenmifller. Ve bunun için dahi hastaneye götürmemifller. Sorduklar›nda “siz zaten kendi kendinizi tedavi ediyorsunuz” demifller.
Zehirlenmeden bu yana hücrede bulunan bütün ilaçlar› toplam›fllar. Zorunlu kulland›klar› ilaçlar da dahil. Bu çocuklar nas›l tedavi olacak peki? fiu anda ziyaretçilere çok iyi davran›yorlar. ‹stiyorlar ki biz buna kanal›m ve d›flarda hücrelerden bahsetmeyelim. O¤lum hep tek kiflilik hücrede tutuluyor. Çocuklar›m›z ç›ld›rs›n, bir ifle yaramas›n istiyorlar. Ben sizin arac›l›¤›n›zla bütün insanlara seslenmek istiyorum. Bugün bize yar›n onlara. Yaln›z bizim çocuklar›m›z için yap›lmad› ya. O hücreler hiç bofl kalmaz, böyle giderse Adalet Bakan› da girer birgün o hücrelere. O yüzden hep beraber hücrelere karfl› ç›kal›m diyorum. Ben bir anay›m. Aileler olarak gitmedi¤imiz yer kalmad›. Sorunlar›m›z› art›k bas›n da yazmaz oldu. Bizler sesimizi nas›l duyuraca¤›z. ‹nsanlar d›flarda aç susuz. ‹fl yok. Onlar da hücrede de¤il mi?
cu¤u olarak dünyaya gelen Gülnihal Y›lmaz, Çerkez milliyetindendi. Devrimci mücadeleye Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ndeyken 1988-1989 y›llar›nda kat›ld›. 1993 y›l›nda DHKP-C davas›ndan tutukland›. ‹lk önce Ankara Ulucanlar Hapishanesi’nde kald›. Buradan Sakarya Hapishanesi’ne götürüldü. 19 Aral›k’ta Çanakkale Hapishanesi’nden, Kütahya Hapishanesi’ne götürüldü.
Tutsak ailelerinin konsolosluk eylemine yine polis terörü Tutsak aileleri örgütlülüklerinin F tipi hapishanelerin model al›nd›¤› Avrupa ülkelerinin konsolosluklar› önündeki eylemleri sürüyor. 16 A¤ustos 2002 tarihinde TUYAB ve TAYAD’l› ailelerin saat 13:00’de Taksim’deki Frans›z Konsoloslu¤u’nun önünde F tipi hapishanelere iliflkin yapmak istedikleri dilekçe verme eylemine polis sald›rd›. Tutsak yak›nlar› F tipi hapishanelerin AB’nin de onay›ndan geçti¤ini ve bu yaflananlardan onlar›n da sorumlu oldu¤unu belirttikleri dilekçelerini Frans›z konsoloslu¤una vermek isterken, konsolosluk kap›lar›n› kapatan polis dilekçeleri toplu kabul etmeyeceklerini söyledi. Bunun ard›ndan hiç bir gerekçe gösterilmeden insanlar›
coplayan, yerlerde sürükleyen polis 12 kifliyi gözalt›na ald›. Gözalt›na al›nanlardan 10 kifli ayn› gün akflam saatlerinde Beyo¤lu Polis Karakolu’ndan serbest b›rak›l›rken Kenan Ustabafl› ve Murat Barbu baflka davalar› oldu¤u gerekçesiyle Siyasi fiube’ye götürüldü. DGM’ye ç›kar›lan Ustabafl› ve Barbu 17 A¤ustos günü serbest b›rak›ld›. Ailelerin konsolosluk önündeki eylemini izlemek için giden muhabirimiz To¤ay Okay eylemdeki arbede sonras›nda sivil polislerce keyfi bir flekilde gözalt›na al›narak Karaköy polis karakoluna götürüldü. Filmlerine el konulan muhabirimiz ayn› gün serbest b›rak›ld›.
işçi-köylü
36
30 Ağustos-12 Eylül 2002
11
Eski Adalet Bakan› Türk’ün “gurur” tablosu Göreve geldi¤i günden istifa etti¤i güne kadar birçok katliam›n alt›na imza atan Hikmet Sami Türk’ün “gurur” tablosunda 138 ölü, yüzlerce yaral› ve sakat var. Türkiye halk› bu tabloyu hiç unutmayacak... 18 Nisan 1999’da Adalet Bakanl›¤› görevine getirilen Hikmet Sami Türk, 31 Temmuz 2002 tarihinde görevinden istifa etti. Göreve geldi¤i günden istifa etti¤i güne kadar birçok katliam›n alt›na imza atan Türk, görevini b›rakmas›n›n ard›ndan bir bas›n toplant›s› düzenledi. Toplant› s›ras›nda bir gazetecinin “F tipi cezaevleri hakk›nda bir kuflkunuz varm›? Varsa nelerdir?” sorusu üzerine Türk, adalet çark›n›n nas›l iflledi¤ini bir kez daha kendi dilinde gözler önüne serdi. “F tipi cezaevleri hakk›nda hiçbir kuflkum yok. Görevde kald›¤›m sürece yapt›klar›mdan gurur duyuyorum.” Türk’ün “gurur” duydu¤u icraatlar ise 138 ölü, yüzlerce yaral› ve yüzlerce sakat insan b›rakmak. Üç y›ll›k görevi boyunca hapishanelerde ölümlerin artmas›na ve insan hak ihlallerinin yaflanmas›na yönelik kararlar veren Türk, ne ilginçtir ki bir dönem ‹nsan Haklar› Bakan› olarak da görev yapt›. ‹flte, ‹HD taraf›ndan derlenen eski ‹nsan Haklar› Bakan› ve eski Adalet Bakan› Hikmet Sami Türk’ün üç y›ll›k gurur (hak ihlalleri) tablosu: • Y›l 1999. 26 Eylül’de Ulucanlar Hapishanesi’nde 10 kifli yaflam›n› yitirdi, 30 kifli a¤›r yaraland›. Çeflitli hapishanelerde çeflitli nedenlerle 13 kifli öldü. 26 kifliye kötü muamele yap›ld›, 26 kiflinin tedavisi engellendi. • Y›l 2000. 4 Temmuz’da Burdur Hapishanesi’nde 36 tutuklunun tedavisi engellendi. Yap›lan sald›r›da 50 kifli a¤›r yaraland›, bir kiflinin kolu koptu. • 26 Temmuz’da Bergama Hapishanesi’ne yap›lan sald›r›da 65 kifli a¤›r yaraland›. • 3 adli tutuklu ve bir siyasi tutuklu intihar etti. ‹BDA-C davas›ndan bir kifli jandarma taraf›ndan öldürüldü. 36 kiflinin tedavisi engellendi. Çeflitli hapishanelerde 25 kifliye kötü muamele yap›ld›. • 19 Aral›k 2000 hapishaneler operasyonu: Bayrampafla Kapal› Hapishanesi’nde 12 kifli öldü, 55 kifli a¤›r yaraland›. • Ümraniye E Tipi Hapishanesi’nde 8 kifli öldü, 47 kifli
• • • • • •
• • • • • • • • •
• • •
•
• •
a¤›r yaraland›. 8 kifliye copla tecavüz edildi. Çanakkale E Tipi Hapishanesi’nde 5 kifli öldü, 61 kifli a¤›r yaraland›. Uflak Kapal› Hapishanesi’nde 2 kifli öldü, 5 kifli a¤›r yaraland›. Ayd›n Kapal› Hapishanesi’nde 2 kifli a¤›r yaraland›. Buca Kapal› Hapishanesi’nde 6 kifli a¤›r yaraland›. Ceyhan Hapishanesi’nde 1 kifli öldü, onlarca kifli yaraland›. Gebze Kapal› Hapishanesi’nde onlarca kifli yaraland› ve tutsaklara cinsel taciz yap›ld›. Bursa Kapal› Hapishanesi’nde 2 kifli öldü, onlarca kifli yaraland›. Çank›r› Kapal› Hapishanesi’nde 2 kifli öldü, onlarca kifli yaraland›. Bart›n Kapal› Hapishanesi’nde 19 kifli a¤›r yaraland›. Ankara Ulucanlar Kapal› Hapishanesi’nde 10 kifli yaraland›. Kahramanmarafl Elbistan Kapal› Hapishanesi’nde 1 kifli yaraland›. Nevflehir Kapal› Hapishanesi’nde 8 kifli yaraland›. Malatya Kapal› Hapishanesi’nde 1’i a¤›r 34 kifli yaraland›. Ni¤de Kapal› Hapishanesi’nde onlarca kifli a¤›r yaraland›. 23 Ocak’ta Metris Hapishanesi’ne düzenlenen sald›r›da ‹BDA-C’li tutuklulara karfl› gözyaflart›c› bomba kullan›ld›. Y›l 2001. Çeflitli hapishanelerde 25 tutuklu Ölüm Orucu’nda yaflam›n› yitirdi. Çeflitli illerde 7 tutuklu yak›n› Ölüm Orucu sonucu yaflam›n› yitirdi. 9 tutuklu tahliye olduktan sonra çeflitli illerde Ölüm Orucu sonucu yaflam›n› yitirdi. Hapishanelerdeki uygulamalar› protesto amac›yla 4 tutuklu kendini yakarak yaflam›n› yitirdi. 1 tutuklu tedavi s›ras›nda yaflam›n› yitirdi. ‹stanbul Küçükarmutlu’ya yap›lan operasyonda 4 kifli
• •
• •
• •
•
yaflam›n› yitirdi. 2 Aral›k’ta ve 30 Kas›m’da Mehmet Girgin ve E.T intihar etti. Y›l 2002. Çeflitli hapishanelerde 11 kifli Ölüm Orucu sonucu yaflam›n› yitirdi. 7 kiflinin tedavisi engellendi. 1 tutuklu tahliye olduktan sonra Ölüm Orucu sonucu yaflam›n› yitirdi. Sincan F Tipi Hapishanesi’nde Halil Koçyi¤it adl› adli tutuklu intihar etti. H›d›r Demir tedavisi engellendi¤i için yaflam›n› yitirdi. Kand›ra F Tipi Hapishanesi’nde Volkan A¤›rman “intihar” etti. Çeflitli hapishanelerde R›fat
Prof. Dr. Aysel Çelikel’e devreden H. Sami Türk, Türkiye tarihinin en katliamc› Adalet Bakan› olarak tarihe geçti. Üç ayl›k bir Adalet Bakanl›¤› yapacak olan Aysel Çelikel’in görevini devrald›¤› gün yapt›¤› konuflmalar yeni bakan›n meseleye nas›l bakt›¤›n› anlat›yor. ‹nsan haklar› ve demokratik hukuk devletinin gerçeklefltirilmesinin kolay birfley olmad›¤›n› aç›klayan Çelikel “sürekli demokratikleflme ve hukukun üstünlü¤ünün sa¤lanmas› yolunda Adalet Bakanl›¤› baflar›l› bir sonuca ulaflt›... Türkiye’de demokratikleflme çabalar›n›n 150 y›ll›k geçmifli var. AB yasalar› da dahil var›lan sonuç Adalet Bakanl›¤›
Özman, Cumali Baflaran, Osman Aslan tedavileri engellendi¤i için yaflamlar›n› yitirdiler. 1 kiflinin tedavisi engellendi. Çeflitli hapishanelerde Recep Akarsu, Müjdat Kanze, Selahattin Kuyak intihar etti.
ve Meclis’in eseri.” Görevini al›r almaz bir genelge yay›nlayan Çelikel, oldukça hassasiyetle(!) yaklaflt›¤› F tipleri ve Ölüm Oruçlar› konusunda iyi niyet(!) na¤melerini s›ralad›. Genelgeyle ceza ve infaz koruma personelini tutsaklara onur k›r›c› davran›fllarda bulunmamalar› konusunda uyard›. Aksi davran›fllarda bulunanlar hakk›nda ise yasal ifllem yap›lmas›n› talep etti. H. Sami Türk’ün söylemlerinden farkl› söylemmifl gibi dillendirilen bu aç›klamalar her yeni atama dönemlerinde sarfedilen rutin aç›klamalardan baflka birfley de¤ildir. Bugün tutsaklar›n en büyük sorunlar›ndan olan doktor muayenesi s›ras›nda asker ya da infaz koruma memurunun bulunmas› sanki iyilefltirilmiflçesine genelgede “sa¤l›k görevlileri taraf›ndan talep edildi¤i sürece,
Toplam: 138 kifli yaflam›n› yitirdi. Yüzlerce kiflinin tedavisi engellendi. Yüzlerce kifli sakat kald›. H‹KMET SAM‹ TÜRK’ÜN KANLI BAYRA⁄INI AYSEL ÇEL‹KEL DEVRALDI. B‹LANÇO fi‹MD‹L‹K 3 ÖLÜ!.. “Bakanl›k, bir bayrak yar›fl›d›r, bayra¤› en yüksek yerinde teslim ediyorum” diyerek 6 A¤ustos 2002 tarihinde görevini
mahkumlar muayene olurken yanlar›nda görevli bulundurulacakt›r” fleklinde bir ibare kullan›lm›flt›r. Ziyaretçilerin üstlerinin aranmas› ve görüflme s›ras›nda onurlar›n› k›racak hal ve hareketlerde bulunulmamas› için gerekli titizli¤in gösterilmesi istenen genelgede mu¤lak b›rak›lan ayr›nt›lar yar›n “güvenlik gerekçesi” ad› alt›nda yap›lacak insanl›k d›fl› aramalar›n, tav›rlar›n habercisi niteli¤inde. 24 A¤ustos 2002 tarihinde Bak›rköy Kad›n ve Çocuk Tutukevi’ni ziyaret eden Aysel Çelikel ziyareti s›ras›nda yapt›¤› aç›klamalarda pembe bir tablo çizmeyi ihmal etmedi. Koflullar›n iyili¤inden dem vuran Çelikel F tipleri ve Ölüm Oruçlar›na iliflkin flunlar› söyledi. “Ölüm Oruçlar›nda bir kifli bile ölse bu utanç vericidir. F tipi cezaevlerini modernlefltirerek Ölüm Oruçlar›n› engellemeyi amaçl›yoruz.” Ölüm Oruçlar›n›n çözümünü modernleflmede arayan Çelikel çok iyi bildi¤i tecrit ve izolasyonu a¤z›na bile almad›. Ölüm Oruçlar›nda flehit düflenlere de at›fta bulunan Çelikel “Bu oruçlar ölenlerin hayatlar›na de¤er miydi? Onlar›n mücadelelerini anl›yorum. Fakat devletle mücadele bu kadar kay›pla sürmemeliydi” diyerek, devrimci ve komünist tutsaklar›n mücadelelerinden hiçbir fley anlamad›¤›n› gösterdi. Ölüm Orucu flehitlerine “üzülen” yeni bakan, katliamlarda diri diri yak›lan, iflkencelerle öldürülen tutsaklardan hiç bahsetmeyerek de samimiyetsizli¤ini gösterdi. F tiplerinin “olumluluklar›n›” s›ralayan yeni Adalet Bakan› Aysel Çelikel’e söylenecek tek fley; F tipinin tutsaklar için tecrit, izolasyon, tedavisi yap›lmayan hastal›klar, dostlarla, yoldafllarla, ailelerle, avukatlarla görüflmelerin engellenmesi, insanl›k d›fl› uygulamalar ya da intihardan baflka birfley getirmeyece¤idir. Ancak flu bir gerçekliktir ki bugün Sami gitti, Aysel geldi. Yar›n kim gelirse gelsin tutsaklar›n F tiplerine karfl› direnifli sürecektir. Ve tutsaklar bedensel tecritlerini flimdilik k›ramasalar da, düflünsel tecrite ideallerine olan inançlar›yla izin vermeyecektir.
12
30 Ağustos-12 Eylül 2002
işçi-köylü
36
Devrimci ve sosyalist bas›na sald›r› Sald›r›larla sürekli yüzyüze olan devrimci ve sosyalist bas›ndan Ekmek ve Adalet, Gençlik Gelecektir dergilerine 20 A¤ustos günü çevik kuvvet, itfaiye araçlar›, oksijen tüpleri, uzun namlulu silahlarla operasyon düzenlendi. Yaklaflan Irak operasyonu ve erken seçim öncesinde devletin sald›r›lar› da yo¤unlafl›yor. Bu sald›r›larla sürekli yüzyüze olan devrimci ve sosyalist bas›ndan Ekmek ve Adalet, Gençlik Gelecektir dergilerine 20 A¤ustos günü çevik kuvvet, itfaiye araçlar›, oksijen tüpleri, uzun namlulu silahlarla operasyon düzenlendi. ‹çeride “canl› bomba” var gerekçesiyle al›nan DGM karar›yla yap›lan bask›nda duvarlar y›k›l›p, kap›lar oksijen tüpleriyle kesildi ve içeride bulunan bas›n emekçileri ve misafirler dövülerek gözalt›na al›nd›. Burjuva bas›n›n DHKP/C askeri kanat sorumlusu olarak lanse etti¤i fiadi Özpolat ve Sad›k Ero¤lu bay›lana kadar dövülürken birço¤unun vücudunda k›r›k ve ezilmeler meydana geldi. Gözalt›na al›nanlar 23 A¤ustos günü ç›kar›ld›klar› Fatih Adliyesi’nden serbest b›rak›ld›lar. BASKILARI PROTESTO EDEN BASIN EMEKÇ‹LER‹ DE SALDIRIYA U⁄RADI Ekmek ve Adalet, Gençlik Gelecektir dergilerinin ve TAYAD’›n bas›lmas›n› protesto etmek için devrimci ve sosyalist bas›n çal›flanlar›n›n (Ekmek ve Adalet, Gençlik Gelecektir, ‹flçiköylü, At›l›m, Odak, Devrimci Demokrasi, K›z›l Bayrak, Ça¤r›) 22 A¤ustos 2002’de bafllatt›klar› açl›k grevi ve bas›n aç›klamas› da polisin sald›r›s›yla karfl›laflt›. Açl›k Grevi ve bas›n aç›klamas›n›n yap›laca¤› Yeniden At›l›m gazetesi bürosunu sabahtan itibaren çevik kuvvet ve itfaiye ekipleriyle ablukaya alan polis, içeri girmek isteyen Yeniden At›l›m, Ekmek ve Adalet, Dayan›flma, Gençlik Gelecektir ve Devrimci Hareket dergilerinin 10 muhabirini gözal-
t›na ald›. Fatih Polis Karakolu’nda tutulan muhabirler akflam saatlerinde serbest b›rak›l›rken, içerideki devrimci, sosyalist bas›n çal›flanlar› da balkondan bas›n aç›klamas›n› okudular. Aç›klaman›n ard›ndan ablukay› art›ran polis, saat 15:30’da DGM’den arama karar›yla gazete bürosuna gelerek içeride bulunan Selma Kaan (‹flçi-köylü), Murat Güner, Songül Akbay (Yeniden At›l›m), Ersin Se-
‹HD’DE BASIN AÇIKLAMASI 24 A¤ustos 2002 tarihinde ‹HD ‹stanbul fiubesi’nde bu sald›r›lar› protesto etmek üzere bir bas›n aç›klamas› yap›ld›. Aç›klamaya ‹flçi-köylü, Ekmek ve Adalet, Yeniden At›l›m, Devrimci Demokrasi, Direnifl, Barikat, Ça¤r›, Dayan›flma, Devrimci Hareket, K›z›lbayrak, Al›nteri, Odak dergi ve gazete çal›flanlar› kat›-
dayan›flman›n gelifltirilmesi gerekti¤ini söyledi. 1 EYLÜL OPERASYONLARI GÜNLER ÖNCES‹NDEN BAfiLADI 26 A¤ustos 2002 tarihinde ‹stanbul’daki devrimci ve sosyalist bas›n bürolar› ve kültür merkezleri terörle mücadele polisleri taraf›ndan bas›ld›. Bask›n›n nedeni olarak bürolarda ve kültür merkezlerinde yasad›fl› örgütlere ait dokümanlar›n, örgüt suçundan aranan kiflilerin buralarda sakland›¤›n› ve bu kiflilerin 1 Eylül Dünya Bar›fl Günü’nü provoke etmeyi planlad›¤›n› aç›klayan devlet, aramalar s›ras›nda çeflitli kitaplara el koyarken bunun yan›nda Yap› Sanat Evi’nden üç ve Devrimci Demokrasi gazetesinden bir kifliyi gözalt›na ald›. Bask›nlar s›ras›nda kamera çekimi de yapan polisler gazetemizin merkez bürosunda bulunan Rüzgar Bizden Yana Esiyor, Zafer Bizim Ola-
ri salonu ikinci kez hiçbir gerekçe gösterilmeden kapat›lm›flt›r.
ANKARA DEVR‹MC‹ VE SOSYAL‹ST BASIN ÇALIfiANLARI SALDIRILARI KINADI Ankara: 20 A¤ustos 2002 tarihinde Ekmek ve Adalet, Gençlik Gelecektir ve TAYAD’a yönelik sald›r›lar›n ard›ndan bu sald›r›lar› protesto eden ve At›l›m gazetesi merkez bürosunda açl›k grevine bafllayan devrimci ve sosyalist bas›n çal›flanlar›n›n da gözalt›na al›nmas›yla Ankara’daki devrimci, sosyalist bas›n çal›flanlar› ve okurlar› 22 A¤ustos 2002 tarihinde bas›n aç›klamas› yapt›lar. ‹flçi-köylü, At›l›m, Kald›raç, Ekmek ve Adalet, Al›nteri, Devrimci Demokrasi ve K›z›lbayrak’›n ortak yapt›¤› bas›n aç›klamas›nda bas›n metnini gazetemiz Ankara bürosu çal›flan› Erdinç Özbay okudu. Ekmek ve Adalet dergisinin bask›n›ndan Özbay okudu¤u metinde devrimci ve sosyasonraki hali list bas›na yönelik son iki defo¤lu (Dayan›flma), Hüs- l›rken; aç›klagün içinde yap›lan bask›niye Seçgin (Özgür Genç- mada devletin lara de¤inerek “bizler lik), Y›lmaz Dursun (K›z›l devrimci ve sosAnkara devrimci ve sosBayrak), Kemal Aydeniz yalist bas›na yöyalist bas›n çal›flanlar› (Odak), Mehmet Yayla, Si- nelik bask›lar›olarak yap›lan tüm sald›nan Güzel, Gökhan Tür- n›n daha da flidr›lar› k›n›yor, gözalt›nda ker, Özcan H›r, Yalç›n detlenerek sürbulunanlar›n derhal serAkar, Y›lmaz Dursun ve dü¤ü; bunlar›n best b›rak›lmas›n› istiyoSüleyman Karada¤’› (Ek- da demokratikruz” dedi. Son olarak mek ve Adalet, Gençlik Ge- leflme paketleri Ölüm Orucu’nda Melek ‹HD ‹zmir fiubesinde bask›lar› protesto lecektir) döverek gözalt›na ile ayn› zamanda Birsen Hoflver’in de flehit ald› ve Vatan TMfi’ye götür- yafland›¤› belirdüfltü¤ünü bildirerek dü. Burada iki gün tutulan tilerek Türkiye’de yaflanan cakt›r ve F›rt›nalar ‹çinde “içerde ve d›flarda tecrit karbas›n emekçileri hakk›nda 24 fl›t› mücadeleyi yükseltece“demokratikleflme” aldatma- B›çak S›rt›nda adl› kitaplara A¤ustos’ta ç›kar›ld›klar› Fa¤iz ve sayfalar›m›za tafl›mael koydu. Gazetemizin d›fl›ncas›na dikkat çekildi. Ekmek tih Adliyesi’nden “polise da Tohum Kültür Merkezi, ya devam edece¤iz” dedi. ve Adalet gazetesinin Yaz›iflmukavemet”den dava aç›laYo¤un polis ablukas› alYüz Çiçek Açs›n Kültür Merleri Müdürü Ercan Göko¤lu rak serbest b›rak›ld›lar. Odak kezi, Yap› Sanat Evi, Genç t›nda yap›lan aç›klamada döda bask›n ve gözalt›nda yadergisinin Yaz›iflleri Müdürü Ekin Sanat Merkezi ve Dev- vizler de aç›l›rken aç›klamaflad›klar›n› aktard› ve sosyaKemal Aydeniz ise bas›n darimci Demokrasi, Al›nteri, dan sonra “Devrimci ve soslist bas›n emekçilerinin kenvalar› nedeniyle hakk›nda Mücadele Birli¤i, K›z›lbay- yalist bas›n susturulamaz”, dileri gözalt›ndayken açl›k DGM’den tutuklama karar› rak gazeteleri de bas›lm›flt›r. “Bask›lar bizi y›ld›ramaz” ve grevine bafllamalar›na çok oldu¤u gerekçesiyle tutukBu bask›nlar s›ras›nda henüz “Gözalt›lar serbest b›rak›lsevindiklerini belirterek land›. aç›lma ifllemleri devam eden s›n” sloganlar› at›l›p eylem devrimci bas›ndaki böylesi Tohum Kültür Merkezi göste- sona erdirildi.
30 Ağustos-12 Eylül 2002
13
işçi-köylü 36
Kürtçe e¤itim sorununda TC’nin ç›kmaz› Meclisin yo¤un bir performansla ç›kard›¤› AB’ye uyum yasalar› çerçevesinde ç›kar›lan anadilin ö¤renilmesi için kurs aç›lmas› ve yay›n yap›lmas› karar›n›n ülkemiz gerçekli¤inde ne anlam ifade etti¤ini zamanla görece¤iz. Dil; toplumun kendini ifade etmesinde önemli bir silaht›r. Kendi düflüncelerini gelifltirme ve yayg›nlaflt›rmada, kültürünü var etmede, iletiflim sa¤lanmas›nda sosyal yaflam›n örgütlenmesi ve üretilmesinde kullan›lan dilin, halk›n kendi ana dili olup olmad›¤› önemlidir. Dili cendere alt›na al›nm›fl bir toplumun kendini gelifltirip, toplumsal yaflamda ifade etmesi zordur. Çünkü dili cendere alt›na al›nm›fl bir toplumun düflünceleri de cendere alt›na al›nm›fl demektir. ‹fade edilemeyen, tart›fl›lmayan ve yayg›nlaflmayan bir düflünce her zaman si-
likleflmeye mahkumdur. Dil, günlük yaflam›m›zdaki bu yeriyle ve ülkemiz somutunda özellikle de egemenlerin cephesinden bakt›¤›m›zda önemli bir sorundur. Bu konuda özellikle baflta Kürt ulusu olmak üzere di¤er milliyetler de önemli sorun ve s›k›nt›lar yaflamaktalar. Türk hakim s›n›flar›n›n temellerinden biri olan flovenizm kuruluflundan bugüne “Türklerden baflka ulus yoktur” mant›¤›yla Kürt ulusunun her aç›dan cendere alt›na al›nmas›yla somutlanm›flt›r. Resmi dil olarak kabul edilen Türkçe’nin d›fl›nda Kürtçe e¤itim, yay›n ve daha birçok ulusal ö¤e bask› alt›na al›narak izin verilmemifltir. Son dönemde bu sald›r›lar›n› daha da pervas›zlaflt›ran egemenler, Kürt ailelerin çocuklar›na takt›klar› Kürtçe isimlere bile ambargo getirerek, aileleri mahkemeye vermifltir. Anadilde
e¤itim talebinde bulunan üniversite ö¤rencilerine yönelik estirilen terör, tutukluluklar›n sürmesi ile devam ediyor. TC’nin y›llardan beridir uygulad›¤› flovenist politikalar›n›n özünde hiçbir de¤iflim yap›lmadan AB’ye girme yolundaki “demokratikleflme” ad›mlar›yla Kürtçe yay›n, Kürtçe e¤itim yap›lmas› tart›flmalar› gündemimize oturdu. Ancak bugünkü mevcut koflulda bunun ne kadar mümkün olup olmad›¤› soru iflareti. Ve özel olarak da uyum paketinin ard›ndan buna nas›l bir biçim ve flekil verilece¤i tam bir mu¤lakl›k içinde. Meclis, Kürtçe’nin “özel kurslarda” ö¤retilmesi karar›n› vermifl ve Milli E¤itim Bakanl›¤› da bir aç›klama yaparak denetimin kendilerinde oldu¤unu söylemifltir. MEB Necdet Tekin de “Hiç kimseni üzerine gitmeyece¤iz. Müzik, Co¤-
Kürtçe dil serbest(!) Kürtçe propaganda yasak 3 Kas›m’da yap›lacak erken seçime yönelik haz›rl›klar h›zlanarak devam ederken, seçimde önemli bir kesimi ifade eden Kürt halk›n›n iradesinin seçime yans›mamas› için devlet elinden geleni yap›yor. T. Kürdistan›’nda neredeyse yak›lmad›k köy ve ev b›rakmayan devlet, yaflan›lacak durumda olmayan bu köylere halk› zorla geri göndermeye çal›flarak oylar› orada kullanmalar›n› istiyor. 1992-95 y›llar› aras›nda köyleri yak›ld›¤› için Silopi’ye yerleflen ailelere, oylar›n› yak›lan köylerde kullanmalar› için bask› yap›l›yor. Silopi Jandarma Komutanl›¤› ve Kaymakaml›¤› taraf›ndan köylülere tehditler savrularak, köylerinde oy kullanmalar› emri veriliyor. Kürt halk›n›n iradesi olarak kabul edilen HADEP’e verilecek oylar›n önünün al›nmas›, bu oy potansiyelinin engellenmesidir. Bölgede önemli bir potansiyeline sahip olan HADEP’in geliflimi devleti rahat-
s›z etmektedir. Bunu engellemek için de böylesi yöntemlere baflvuruyor. Devletin bu konudaki ikinci açmaz› ise Kürtçe propagandan›n yasaklanmas›nda yafland›. Al›nan karar›n resmi gazetede yay›mlanan k›sm› flöyle; “Radyo ve televizyonda yap›lacak propaganda yay›nlar›yla di¤er seçim propagandalar›nda Türkçe’den baflka dil kullan›lmas› yasakt›r.” Sistemin demokratikleflme noktas›ndaki ç›kmaz›n› anlatan çarp›c› örneklerden biri. Özellikle Kürt halk›na yönelik sistemleflen bask›lar›n AB’ye girme yolunda devam edece¤ini göstermektedir. Bir yandan Kürtçe e¤itim noktas›nda belli kararlar› olan TC, di¤er taraftan Kürtçe kaset dinleyenleri, Kürtçe isim takanlar› mahkeme kap›lar›nda u¤raflt›r›rken di¤er taraftan da halk›n Kürtçe ö¤renmesini sa¤layacak koflullar› haz›rlayacak(!) Bu çeliflki TC’nin bugün or-
rafya veya ‹ngilizce kursu nas›lsa, Kürtçe kursu da o flekilde aç›lacak. Asla bir önleme falan olmayacak. Ama resmi dil, e¤itim dili Türkçe’dir” aç›klamas›n› her f›rsatta yineleyerek, bu konuda rahat olduklar›n› ima etmekte. Kürtçe’nin özel kurs-
taya koydu¤u tabloyla birlikte düflündü¤ümüzde hiçbir inand›r›c›l›¤› olmayan demokratikleflme kararlar›n›n uygulanabilme koflullar›n›n imkans›zl›¤›n› göstermektedir. Kürt halk›n›n kendi diliyle kendisini ifade etmesini, iradesi olarak kabul etti¤i insanlar›n temsiliyetini engelleme ve ortadan kald›rmaya yönelik sergilenen bu tutum devletin Kürt halk›na yönelik uygulad›¤› flovenist politikalardan ba¤›ms›z de¤ildir. Leyla Zana’lar›n meclisten apar topar at›larak, y›llar› bulan hapis cezalar›n›n verilmesi TC’nin bu noktadaki tutumunun en yal›n ifadesidir. YSK Türkçe d›fl›nda farkl› dillerde propaganda yasa¤›n› 298 say›l› Seçim Kanunu’nun 58. maddesine dayand›r›yor. Yasa¤a uyulmamas› durumunda alt› aydan bir y›la kadar de¤iflen hapis cezalar› ile bunlar› yay›nlayan radyo ve televizyonlara kapatma cezas› ve yöneticilerine de a¤›r para cezas› verilmesi karar alt›na al›n›yor. Verilecek cezalarla, halk›n oy kullanmas› zorlaflt›r›larak Kürt halk›n›n iradesi cendere alt›na al›nmak isteniyor.
larla ö¤renilece¤i söyleniyor. Ancak, özel kurslar›n talebi ne kadar karfl›layaca¤›, müfredat›n ne olaca¤› ve bunu kimin belirleyece¤i yan›t bekleyen sorular. Kürtçe e¤itim verecek bir kadronun olmad›¤› Türkiye’de Kürtçe ders verecek insanlar m› yetifltirilecek(?) Bu konuda çeflitli giriflimleri olan Kürt-Kav gibi kurumlar›n devlet taraf›ndan ne kadar dikkate al›naca¤› belli bile de¤il. Kürtçe e¤itim konusunu bafl›ndan atma telafl›nda olan MEB bu konuda “Nas›lsa resmi bir ba¤lay›c›l›k yok, okullarda ö¤retilmeyecek, özel kursa gidebilen ö¤rensin” diyor. Bu yaklafl›m bile bahsi geçen demokratikleflme amac›yla al›nan kararlar›n ülke gerçekli¤ine denk düflmedi¤inin aç›k bir kan›t›d›r. Anadilde e¤itim hakk› talebini karfl›lamayan bu düzenleme özünde flovenizmin Kürtçe dille halka empoze edilmesini ifade etmektedir. Aç›lacak özel kurslarda TC’nin normlar›n›n d›fl›na ç›kamayacak müfredatta Kürt halk›n›n kendi kültürünü, ulusal özelliklerinin gelifltirilmesine izin verilece¤ini beklemek hayalden baflka birfley olmayacakt›r. TC’nin
nesnel gerçekli¤ine ayk›r› olan böylesi bir durum elbette ki belli çevrelerin hayale kap›lmas›na neden olmufltur. Ancak flöyle bir gerçeklik var ki TC bugün üniversitelerinde Kürtçe e¤itim verecek ö¤retmenler yetifltirecek, buna uygun bir sistem oluflturacak pozisyonda de¤ildir. Burjuva demokratik devriminin gerçekleflmedi¤i ülkemizde dil gibi daha bir dizi demokratik hakk›n uygulanabilmesi verilecek mücadelelerle olacakt›r. Ki bugün ülkemiz gerçekli¤inde en ufak bir demokratik hakk›n kazan›m› için a¤›r bedeller ödemek durumunda oldu¤umuzu düflünürsek.... Anadilde e¤itim talebi demokratik bir taleptir. Ancak bugün ülkemiz koflullar›nda bunun uygulanmas› gerçekli¤i egemenlerin bu yaklafl›m›yla ve ezilen ulus olarak Kürt halk›n›n böylesine bask›lanma alt›nda tutuldu¤u koflullarda mümkün de¤ildir. Bunun koflullar›n› haz›rlamak, uygun hale getirmek ancak ezilen ulusun ba¤›ms›zl›¤›n› kazanmas› ile mümkün. Bu da TC’nin varl›¤›n› devam ettirdi¤i koflullarda de¤il onun alafla¤› edildi¤i koflullarda mümkün olacakt›r.
30 Ağustos-12 Eylül 2002
işçi-köylü 36
14
Yabanc›laflma Ne kadar bireycilikten kurtulur, bireyci düflünüfl tarz›yla savaflmam›z› s›cak tutarsak o kadar kolektifleflir, kendimizi toplumun bir parças›, de¤ifltirici, dönüfltürücü bir savaflç›s› haline getiririz. Ancak ne kadar bireycileflir, kendi bencil dünyam›za kendimizi hapsedersek bir o kadar örgütten kopar, yaln›zlafl›r, proleter de¤erlere yabanc›laflmaya bafllar›z.
√
En baflta parti içi yaflam, kurulmak istenen toplumun dar anlamda uyguland›¤› ve her seferinde büyütülmeye çal›fl›ld›¤› bir örgütlülüktür. Komünist Partisinin içinde bizlerin savundu¤u ve korumaya çal›flt›¤› ayn› zamanda büyütmek, ilerletmek için birçok bedel ödedi¤imiz, halka, partiye, devrime ve yoldafllara ait de¤erlerimiz, ilkelerimiz anlay›fl ve ideallerimiz vard›r. Tüm bu de¤erler halk›m›z›n çekti¤i ac›lardan yaflad›¤› zorluklardan, partimizin kan, can bedeli tarihinden ve kaç›n›lmaz bir ihtiyaç olarak karfl›m›zda duran devrimin gereklili¤inden, o devrimin görev ve sorumluluklar›ndan gelir. Bizler de s›n›f bilinçli proletaryan›n saflar›nda Komünist Partisi’nin bir militan› olarak partimize, devrime ait ne varsa korumal›, savunmal› ve sahip ç›kmal›y›z. Kulland›¤›m›z bir kalemden tutal›m, partimizin ilkelerine kadar yak›nlaflmam›z gereken de¤erlerimizin savunuculu¤unda mücadelemizi sürdürdü¤ümüzde yeni yeni de¤erler de yaratm›fl olaca¤›z. Partili düflünebilmenin s›n›f mücadelesine yan›t olabilmenin gerekliliklerinden biri de de¤erlerimizin hissedilmesi, içsellefltirilerek savunuculu¤unun mücadelesini vermekle olacakt›r. Savunulmas›, korunmas› gereken tüm bu de¤erler burjuvaziye ait kurtulmam›z gereken al›flkanl›klar›m›z›n, zaaflar›m›z›n ve geri de¤er yarg›lar›m›z›n yerine geçecek olan proleter de¤erlerdir. Azimli ve kararl› olmam›z durumunda partiyle olup örgütleflebildikten sonra tüm bu burjuva kiflili¤i parçalayarak proletaryaya daha fazla yak›nlaflmak zor de¤ildir. Burjuva zaaflar›m›zla burjuva düflünüfl tarz›yla mücadelemizi ne kadar yüksek tutarsak; savunmam›z, korumam›z gereken de¤erlere de o kadar yak›nlafl›r›z. Ne kadar bireycilikten kurtulur, bi-
Partili düflünebilmenin s›n›f mücadelesine yan›t olabilmenin gerekliliklerinden biri de de¤erlerimizin hissedilmesi, içsellefltirilerek savunuculu¤unun, mücadelesini vermekle olacakt›r. Savunulmas›, korunmas› gereken tüm bu de¤erler burjuvaziye ait kurtulmam›z gereken al›flkanl›klar›m›z›n, zaaflar›m›z›n ve geri de¤er yarg›lar›m›z›n yerine geçecek olan proleter de¤erlerdir.
√
reyci düflünüfl tarz›yla savafl›m›z› s›cak tutarsak o kadar kolektifleflir, kendimizi toplumun bir parças›, de¤ifltirici, dönüfltürücü bir savaflç›s› haline getiririz. Ancak ne kadar bireycileflir, kendi bencil dünyam›za kendimizi hapsedersek bir o kadar örgütten kopar, yaln›zlafl›r, proleter de¤erlere yabanc›laflmaya bafllar›z. Ne zaman burjuvazinin bir tak›m yönleriyle bar›fl›k halde, bir aya¤›-
düflünmek gerekir. Kalinin’in dedi¤i gibi; “en temel insani de¤erlere sahip olmayan devrimci olamaz, en temel devrimci de¤erlere sahip olmayan da komünist olamaz.” Bizim bir tak›m insani de¤erlerimizin olmas› ya da ortaya ç›kmas›ndan sonra devrimci olma iste¤imiz, girmifl oldu¤umuz mücadelede somutlan›r. Art›k devrimciyizdir. Ama salt proleter olarak de¤il arkam›zdan bir y›¤›n bur-
devrimlere önderlik etmeyi düflünmek biraz abes olur. Parti örgütlülü¤ü içinde de çeliflkiler ve çat›flmalar devam etti¤ine göre bu örgütlülük içinde yer alan bireylerde de burjuva zaaflar bir virüs gibi dolaflmaktad›r. O halde kendimizdeki de¤iflim-dönüflümü ve kendi içimizdeki devrimleri sürekli hale getirip siyasallaflman›n önemini anlamam›z gerekir. Bireyin kendinde yaflad›¤› burjuvaziyle
m›z proletaryada bir aya¤›m›z burjuvazide yaflam›m›z› idame ettirmeye bafllarsak o zaman, burjuva ahlak›n bizde hayat bulmas›na da izin vermifl oluruz. Art›k bundan sonra da proleter ideolojide kirlenmeler bafllam›fl demektir. Yabanc›laflmay›, bireyin geliflim sürecinin durmas›, gerilemesi, proleter devrimci de¤erlere yabanc›laflmas› olarak
juvazinin kuyru¤uyla birlikte geliriz. Burada en temel devrimci de¤erlere sahip olmadan da komünist olunamaz. Halk›n ac›lar›n›, yaflad›¤› zorluklar› hissetmek, de¤ifltirmek, dönüfltürmek s›n›f kiniyle, s›n›fsal bir bak›fl aç›s›yla hedefe yönelmek bir devrimcide olmas› gerekenlerdendir. Kendinde devrimler yapmadan toplumsal devrimleri gerçeklefltirmeyi,
proletarya aras›ndaki çat›flmada proletaryan›n kazanaca¤› zaferler, bireyi örgüte yak›nlaflt›r›r. Burjuvazinin zaferi ise bireyi örgütten uzaklaflt›r›p, proleter de¤erlere yabanc›laflt›r›r. Birfley olmazlarla yaflanan kapal›l›klar bar›fl›k bir halde yaflad›¤›m›z zaaflar›n boyutunu ve yaflamdaki etkisini yükseltmekle birlikte ideolojik kirlenmeleri de beraberinde geti-
rir. Yaflamak istedi¤i kendi bencil dünyas›nda, b›rakal›m eflitli¤i, demokrasiyi herkese tan›nm›fl ortak haklar›n en fazlas›na sahip olmak ister ve pratik yönelifllerde bulunur. Örne¤in ekme¤in fazlas›n› yemek ister, sigaran›n fazlas›n› içmek ister, yükün az›n› tafl›mak ister vb. vb. Hatta bunlar› gizlilik temelinde yaflama geçirme giriflimlerinde bulunabilir. Art›k birey neyi, ne için yapt›¤›n›n bilincinde de¤ildir. Kendini, kendi istem ve zevklerini ön plana ç›kar›r. Tüm bu istem ve zevklerini yaflamak için de burjuva ahlak›na uygun tav›r ve davran›fllara girer. Bunlar da gizlilik temelinde olur. En insani de¤erlere yabanc›laflt›¤›n› kimsenin bilmesini istemez. Oysa bir devrimci, düflündü¤ünde hedeflerinin, amaçlar›n›n, ideallerinin yan›nda küçükten bafllayan burjuva istem ve taleplerin ne kadar basit, ufak ve önemsiz fleyler oldu¤unu görecektir. Fakat bunlar bazen inatla görülmek istenmemektedir. Ancak ilkeli bir örgütlülük içerisinde bunlar›n farkedilmemesi çok zor ihtimal olmas›n›n yan›s›ra zaten zamanla bireyin yaflad›¤› çat›flmalar nitelik de¤ifltirmeye bafllar. Art›k burjuvaziyle proletarya aras›ndaki çat›flma yerini burjuvazinin yaflam koflullar›n›n yarat›lmas›n›n endiflesine b›rak›r. Niçin burada oldu¤u anlams›zlaflmaya, “bu halk için de¤er mi” sorular›yla halk›m›z›n çekti¤i ac›lar kafalarda silikleflmeye bafllar, bu da halk›n de¤erlerine yabanc›laflmay› beraberinde getirir. Kulland›¤›m›z, yedi¤imiz, içti¤imiz her
işçi-köylü
birfleyde halk›m›z›n eme¤inin, birçok yoldafl›m›z›n eme¤inin, katk›lar›n›n oldu¤unu unutur, en iyi yaflamak için halk›n de¤erlerini de sömürmeyi kendinde hak görmeye bafllar. Art›k devrimin gereklili¤i diye birfley yoktur. Yaflanm›fl pratikler içerisinde her zaman anlat›lan, ders ç›kar›lmas› anlam›nda oldukça uygun olan bir olay vard›r. Gerilla birli¤i içerisinde olumsuz bir unsur, girmifl oldu¤u kapal›l›k temelindeki yabanc›laflmayla burjuva yaflam›n özlemleri içinde yaflat›rken d›flar›dan da keskin devrimci, keskin Maocu olarak tüm bu zaafl› yanlar›n› örtmeye çal›flmaktad›r. Ancak öyle bir duruma gelmifltir ki, girmifl oldu¤u pratik faaliyetler içerisinde karfl›laflt›¤› gerçeklik kendisinin buraya ait olmad›¤›n› en iyi burjuvazinin içinde yaflayabilece¤i düflüncesine,
hainleflmeye kadar götürmüfltür. Bir köyde, köylü önüne bir tabak bulguru bile zor verince s›n›fsal kini artaca¤›na, kendi bencil dünyas›na dönmüfl oldu¤undan kaynakl› “bir tabak bulgur için de¤er mi” düflüncesi, yaflad›¤› olumsuz sürece damgas›n› vurmufltur. Bafltan beri hep söyledi¤imiz birçok zaaf›m›z›n bir araya gelmesi, onlarla bar›fl›k yaflama çabalar› dolay›s›yla kifliyi burjuvaziye yak›nlaflt›r›rken ayn› zamanda proletaryaya da yabanc›laflt›rmaya bafllar. Yabanc›laflan en insani de¤erlerimiz olurken yak›nlaflt›¤›m›z da burjuvazinin batakl›¤›d›r. E¤er kifliliksizleflmek istemiyorsak ki devrimci olduysak kifliliksizleflmek istemiyoruz demektir- devrimcili¤in, Komünist Parti önderli¤inde savaflman›n gül bahçesinde gül toplamaya benzemedi¤ini anlamam›z ge-
PUSULA ‹deolojik mücadele bir bütündür? Komünist Partisi kendisindeki burjuva düflüncelere, yaklafl›mlara karfl› sürekli, kesintisiz bir mücadele sürdürür. Bu mücadelede a¤›r davranmak, bu mücadeleyi önemsememek kesinlikle burjuvaziye kazand›r›r. Bu sürekli mücadele her dönem farkl› temalar, yo¤unluklar kazan›r. Zaten ideolojik mücadelenin kendili¤inden de¤il, Marksist-Leninist-Maoist bilgi teorisi ile yap›labilmesi, tam da dönemlerin içinde tafl›d›¤› s›n›f çat›flmas›n› içeren ak›mlar›n do¤ru kavranmas›yla mümkündür. Aksi halde, sürece damgas›n› vuran ak›mlar› saptamaz, bunlar› çözümlemez ve kavramazsak ideolojik ar›nmay› s›n›f çat›flmas› merkezli ele alm›fl olmay›z. Do¤ru fikirlerle gerici fikirlerin ayr›flaca¤› kaynak sosyal pratiktir. E¤er do¤ru fikirlerin ortaya ç›kmas›n›, geliflmesini, gerici fikirlerle bafla ç›kmas›n› hedefliyorsak yüzümüzü sosyal prati¤e, s›n›f mücadelesine döndürmek zorunday›z. Her kiflinin kendi prati¤ine dönerek çözümleme yapmas›n› istemek, ideolojik ar›nmay› gerçeklefltirmesini beklemek mücadeleyi dar alanlara hapsetmekten baflka bir fley de¤ildir. S›n›f mücadelesinin d›fl›nda bir parti anlay›fl›, parti içi disiplin, atakl›k, cesaret, bilinç vs. istemiyorsak ideolojik ar›nmay› da beklememeliyiz. ‹flte bu yüzden, ideolojik ar›n-
30 Ağustos-12 Eylül 2002
15
36
may› emperyalist politikalar zemininde geliflen tasfiyecili¤e karfl› Leninist-Maoist parti anlay›fl›n› savunarak yerine getirmek gerekiyor. Ülkede oportünizm ve tasfiyecili¤e karfl› verilen mücadelenin dünya çap›ndaki ideolojik mücadelelerin parças› oldu¤u ve burjuva anlay›fllara karfl› mücadelelerin bütünlüklü olarak yürütülmesinin zaferi mümkün k›laca¤› kavranmal›d›r. Bu cephede yetersiz kal›nan bir mücadele bizi, ayn› zamanda oportünizme karfl› mücadelemizde de zay›f b›rakacakt›r. Bugün bu soruna bu anlay›flla yaklaflmam›z gerekmektedir. Türkiye devrimci hareketinde bugün varl›¤›n› sürdüren, tasfiyeci oportünizme karfl› dünya çap›ndaki uluslararas› sald›r›lara karfl› esasta hiçbir karfl› durufl sergilemeden gerçekte oportünizmin görünmesini, a盤a ç›kmas›n› engelleyen bir tarzla mücadele etmeye çal›fl›ld›¤›n› görüyoruz. Bilinmelidir ki bu da oportünizmdir; oportünizmi kavrayamayan bir tarz ya kendini gizleyen oportünizmin kendisi ya da politik gerili¤in kendili¤inden oportünizmidir. Bunun üstesinden gelmeliyiz. Bir kez daha alt›n› çizmek gerekirse emperyalist politikalar zemininde geliflen tasfiyecili¤e karfl› mücadele, ancak ve ancak bu politikalara karfl› tavizsiz bir ideolo-
rekir. Birçok zorluklarla karfl›laflabiliriz. Aç kalabilir, so¤ukta durmak zorunda kalabiliriz. Ancak kafam›zda neyi, niçin yapt›¤›m›z› diri tutar, her zorlu¤u yaflad›¤›m›zda zorluklar›n zorunlulu¤unu hissedersek, her yaflad›¤m›z zorluk bizleri daha da çeliklefltirecektir. Kendimize, halka, devrime, partiye güvenimiz artacakt›r. Bizler Komünist Partisinin etraf›nda örgütlenirken örgütleflebilmifl oluyor muyuz? Biçim olarak örgütün belli görevlerini omuzlad›¤›m›zda örgütlenmifl oluyoruz. Ancak örgüt içinde de örgütleflme devam ediyor, etmesi gerekir. Yabanc›laflman›n panzehiri olarak örgütleflebilmenin alm›fl oldu¤umuz görev ve sorumluluklarda, etraf›m›zdaki ve kendimizdeki yaflanan sorunlara yaklafl›m tarzlar›m›za
yans›mas› gerekir. Duygu-düflüncede, pratikte, yaflanan kapal›l›klar örgütleflebilmenin önünde engellerdir. Duyguda; hissettiklerimizi, öfkelerimizi, sevinçlerimizi, üzüntülerimizi, ac›lar›m›z›, özlemlerimizi duyguya ait ne varsa örgüte açabilmek gerekir. Düflüncede; kayg›lar›m›z›, gördü¤ümüz yanl›fll›klar› hiçbir tasa tafl›madan örgüte ifade edebilmek gerekir. Örgütün görev ve sorumluluklar›nda da örgüt bilinciyle yaklaflmak, örgütçü düflünüp hissedebilmek gerekir. Partinin yol göstericili¤inde ilerleyebilmek istiyorsak partinin bize en do¤ru yolu göstermesine izin vermemiz gerekir. Var olan hastal›klar›m›z› do¤ru ifadelendirmek gerekir, do¤ru reçeteler do¤ru tedavi yöntemleriyle iyileflmemizi sa¤lar. Yabanc›laflmam›za sebep olan burjuvaziye ait al›flkanl›klardan za-
jik mücadele vermekten geçer. Bunu baflkalar› de¤il, tam da bu sorunlar› yaflayanlar, bu sald›r›lara maruz kalanlar yapmal›d›r. ‹brahim’den Mehmet’e bafllat›lan yürüyüfl buna hizmet edecektir. Bugün bu vesileyle çok da hakl› olarak denilmektedir ki; “‹flte bizim bu günümüz, kökenlerini ve karfl›l›kl› iliflkilerini irdelemeden kabaca vurgulad›¤›m›z bu olgular›n ve tasfiyecilik sürecinin yaratt›¤› tahribat›n üzerinde flekillenmektedir. Bu tarih tüm olumluluklar› ve olumsuzluklar›yla bizimdir, olumluluklar›na ve olumsuzluklar›na katk›m›zla bizimdir, parças› olman›n ve ileriye tafl›mak görevini üstlenmifl olman›n onuruyla bizimdir. Bu tarihi tüm yönleriyle, MLM bir tarzda sorgulaman›n ve dersler ç›karman›n yak›c› gereksinimini duyarak bizimdir.” Proletarya Partisi’nin ihtiyaçlar›na cevap olmak zorunday›z. Bunun için de cesur ve bilimsel olmal›y›z. Olumlu yanlar›m›z› derinlefltirmek olumsuz yanlar›m›z› bünyemizden söküp atmak, geçmifl dönemde elde etti¤imiz tecrübelerin do¤ru bir de¤erlendirmesini yaparak, daha yüksek bir bilinç, daha güçlü bir örgütle s›n›f savafl›m›n›n sorunlar›na bütünlüklü ve çok yönlü yan›t olmak...; iktidara kilitlenmifl komünist partisinin olmazsa olmaz görev ve sorumluluklar›d›r. Bu yüksek amaç ve soylu iddia sorumlulu¤uyla hareket etmek ve davran›lmak zorunludur. ‹brahim’den Mehmet’e yürüyüfl böyle kavranmal›d›r. “Proletaryan›n iktidar mücadelesinde örgütünden baflka hiçbir silah› yoktur “ der Lenin yoldafl. Yine Lenin yoldafl “örgüt yoksa proletarya
hiçbir fleydir” der. Örgüt bir silaht›r, güçtür, politik iktidar› ele geçirme ayg›t›d›r. Örgütsüz proletarya hiçbir fleydir. Nas›l bir örgüt? Devrimin kilit sorunu budur. Bu soruna ideolojik-politik, programatik, stratejik, pratik, örgütsel ve taktik olarak do¤ru yan›t veren bir güç, iktidar durumuna gelebilir. Aksi durumda iktidar olunamaz. Bütünlüklü de¤il de birkaç konuda do¤ru yan›t verilerek buna uygun do¤ru ad›mlar at›lsa bile, Proletarya Partisi, mevcut sorunlar› yaflamaya devam eder. Süreklili¤i sa¤lanm›fl bir önderlik, amatörlükten kurtulmufl, profesyonel bir örgüt; parti ve orduyu silahl› mücadele içinde infla etme sorununu bilimsel çal›flma tarz›n›, do¤ru bir kitle çizgisi uygulayarak, Proletarya Partisi’nin stratejisine ve yönelimine ve bunlar›n ›fl›¤›nda pratik sürece uygun taktik politikalar› hayata geçirerek çözebiliriz. MLM teori ustalarca ortaya konmufltur. Yaflad›¤›m›z topraklara uyarlanm›fl Halk Savafl› stratejisinin ›fl›¤›nda oluflturmaksa bizim omuzlar›m›zda duran bir görevdir. Bunun için MLM teoriyi ve evrensel Halk Savafl› stratejisini ve yaflad›¤›m›z topraklar›n gerçekli¤ini gere¤ince bilince ç›karmak zorunludur. Proletarya Partisi bugün bunlar›n tümünde yetersiz bir konumdad›r. Yapmam›z gereken sahip oldu¤umuz do¤rulardan sapmamak, bilinçli bir pratikten, inceleme-araflt›rma faaliyetinden ve kolektif, canl› tart›flmalardan ç›karaca¤›m›z derslerle kavray›fl›m›z› do¤ru ve yeterli bir düzeye ulaflt›rmakt›r. Yaflad›¤›m›z topraklar›n
aflardan kurtulal›m, proletaryaya yak›nlaflabilelim. En kaba anlam›yla tedaviyi kabul edelim. Yabanc›laflmaya karfl› örgütleflebilme; kapal›l›¤›m›z›n bizlere verece¤i zarar›n boyutlar›n› görebilmekle ve ona uygun hareket etmekle olacakt›r. Ayn› zamanda kapal›l›¤›n bize verece¤i zararlar genel olarak düflünüldü¤ünde birçok yere ucunun dokundu¤unu görece¤iz. Parti içerisinde ilerlemek/geliflmek istiyorsak örgütleflebilmek, örgütlü hareket edebilmek gerekir. Öyleyse yabanc›laflmak istemedi¤imiz proleter de¤erlere karfl› örgütleflelim, örgütlü düflünebilelim. Kapal›l›¤›m›z› bir kenara b›rakal›m aç›kl›k temelinde duygular›m›z› düflüncelerimizi ifade edelim. Hiçbir de¤erimize yabanc›laflmam›za izin vermeyelim. gerçe¤ine uyarlanm›fl Halk Savafl› stratejisinin gelifltirilmesi ayn› zamanda Halk Savafl›’n›n bütünlüklü ve bölgesel planlar›n›n üretilmesi demektir. Mevcut durumumuzdan zafere de¤in uzanacak bütünlüklü ve bölgesel planlar›n olmad›¤› koflullarda att›¤›m›z her ad›m›n neye hizmet etti¤i belirsiz kalacak, sapmalar kaç›n›lmaz olacakt›r.” Bu sapmalar›nda emperyalist politikalardan, d›fl›m›zdaki düflmandan ve onun ideolojik sald›r›lar›ndan ba¤›ms›z olmad›¤›n› bilmek içte ve d›flta kararl› bir ideolojik mücadele yürütmek durumunday›z. Tüm bu nedenlerle, teori ve stratejimiz kitaplar›n, yaz›lar›n aras›nda hapsolmaktan kurtar›l›p, do¤ru ve yeterince kavran›fl› sa¤lanarak kafalarda iktidara getirilmeli, canl›, yaflayan bir öz olarak her sorunda rehberimiz ve denek tafl›m›z olmal›d›r. MLM teoriye ve Halk Savafl› stratejisine göre flekillenmeyi her prati¤imizde merkeze oturttu¤umuzda, yaflad›¤›m›z topraklar›n gerçe¤ine uyarlanm›fl Halk Savafl› stratejini bilinçli bir pratik, inceleme-araflt›rma ve canl›, kolektif bir tart›flmayla oluflturma görevini kavrad›¤›m›zda, her olguyu bu bak›fl aç›s›yla sorgulay›p de¤erlendirdi¤imizde, her ad›m›m›z› teori ve stratejinin ›fl›¤›nda att›¤›m›zda, ancak o takdirde Demokratik Halk Devrimi zafere ulaflacakt›r. Bu görev bizi beklemektedir.
30 Ağustos-12 Eylül 2002
işçi-köylü 36
16
ABD’den yeni sald›r› hamleleri Irak sald›r›s› için sab›rs›zlanan ABD’li yetkililer, Saddam Hüseyin’i Hitler’e benzeterek “sald›r›y› geciktirenlerin dünyay› yeni bir Hitler terörüne sokmaya çal›flt›¤›n›” aç›klayarak sald›r›y› h›zland›rmay› amaçl›yor. Tüm dünya, ABD’nin Irak’a yönelik sald›r›s› için son günleri sayarken ABD hala diplomatik ve askeri ataklarla dünya kamuoyunu haz›rlama çabas›nda. Eylül ay› bafl›nda Irakl› muhaliflerle bir kez daha bir araya gelecek olan ABD yönetimi bunun d›fl›nda kendi savafl kabinesini 21 A¤ustos’ta toplad›. Toplant›da ABD’nin bugüne kadarki çabalar›na ra¤men Irak’a sald›r› noktas›nda istedi-
Irak’ta El Kaide uzant›s› Ensar El ‹slam grubunun bulundu¤u ve kimyasal silahlar üretti¤i iddias› ortaya at›ld›. Bu arada Irak sald›r›s› için sab›rs›zlanan ABD’li yetkililer Saddam Hüseyin’i Hitler’e benzeterek sald›r›y› geciktirenlerin dünyay› yeni bir Hitler terörüne sokmaya çal›flt›¤›n› aç›klayarak sald›r›y› h›zland›rmay› amaçl›yor. Bu propaganda faaliyetinin öncelikli hedefi Or-
¤i deste¤i elde edemedi¤inden yola ç›k›larak bir propaganda kampanyas› bafllat›lmas› karar› al›nd›. Ve bunun ilk ad›mlar› da hemen at›lmaya baflland›. Örne¤in ABD’nin bafl› her s›k›flt›¤›nda televizyon ekranlar›ndan bolca tekrar ettirdi¤i, do¤rulu¤u flüpheli Bin Laden kasetleri tekrar gündeme geldi. Bin Laden’in ABD ve ‹srail’e lanet ya¤d›rd›¤›, tehditler savurmaktan geri durmad›¤› bu kasetlerin ve Bin Laden’in rolü, gelinen aflamada daha iyi anlafl›lm›fl durumdad›r. Bunun ard›ndan hemen Kuzey
tado¤u ve Bat› Avrupa’daki gazete ve gazeteciler. Bu propaganda faaliyeti çerçevesinde oluflturulacak kurulufl ilk olarak Saddam Hüseyin’in bölge halklar›n› ve Irak halk›n› tehdit etti¤ine dair bir bildiri basacak. Bu bildirinin içeri¤inde ise ABD’nin daha önce kulland›¤› mazeretlerden çok farkl› birfley olmayacak. Yani yine kimyasal silah bulundurma ve El Kaide’nin Irak’a s›zm›fl oldu¤u haberleri. Bildiride yeni diyebilece¤imiz tek konu 1988 y›l›nda yaflanan Halepçe katliam›. Bildirideki Sad-
dam’›n tehlikeli oldu¤u iddialar› Halepçe katliam›na dayand›r›larak ispatlanmaya çal›fl›l›yor. ABD’nin yine bu kapsamda ortaya att›¤› Ba¤dat’ta bulunan Taci bölgesinde bir binada biyolojik silah üretildi¤i iddias› da çürütüldü. Gazetecilere gezdirilen bölgede sadece bebekler için süt ve fleker depolamas› yap›ld›¤› görüldü. Irak aç›s›ndan tüm bunlar yalan da olsa, yani bölgede kimyasal silahlar bulunsa bile ABD’nin amac› zaten bunlar› ortaya ç›kar›p, önlemek de¤ildir. Amac›, Irak’› dünya kamuoyunda suçlu duruma düflürerek sald›r›s›n› daha “meflru” bir zemine oturtmakt›r. Yoksa ABD’nin kendi içinde sald›r›y› erken bulan grubun insanc›l duygularla hareket etti¤ini düflünmek emperyalizmin sald›rganl›¤›n› yeterince kavramamak olur. Bunu eski ABD D›fliflleri Bakan› flu sözleri ile ortaya koyuyor. “Saddam Hüseyin’in parma¤›n›n kitle imha silahlar›n›n teti¤inde oldu¤unu kan›tlamad›kça operasyonu neden flimdi yapmak zorunda oldu¤umuzu anlayam›yorum.” Yine ABD’nin dünya kamuoyunu ikna çabalar› yan›nda kendi halk›n› ikna etme ve terörize etme çabalar› da sürüyor. Çünkü geliflen ABD yay›lmac›l›¤› ve ABD’nin kendi içinde bile çatlak seslerin ç›kt›¤› Irak planlar› ABD halk›n› da tedirgin etmifl durumda. Bunun bir nedeni de yine kendilerinin “e¤er zamans›z bir sald›r› olursa çok say›da ABD askeri ölebilir” aç›klamas›. Söz konusu sald›r› için ABD bir yandan da askeri haz›rl›klar›n› sürdürmektedir. Örne¤in ABD flimdiden sald›r› s›-
ras›nda kullanaca¤› 30 kadar patriot füzeyi yerlefltirmifl durumdad›r. Savunma Bakan› Sabahattin Çakmako¤lu’nun “patriot füzeleri Türkiye’ye gönderilebilir” aç›klamas› Türkiye’nin alaca¤› risklerin de bir göstergesi. Geçti¤imiz haftalarda bir ABD’li grup patriot kalkan› kurmak için Türkiye’yi ziyaret etmiflti. Pentagon’un bu son haz›rl›klar› bir yandan Irak’a bir yandan da hala sallant›da olan ve net bir karar veremeyen komflu devletlere de bir gözda¤› niteli¤ini tafl›yor. ABD yönetiminin geçti¤imiz günlerde yapt›¤› “Saddam Hüseyin’e karfl› bizi desteklemeyenlere karfl› düflman muamelesi yapaca¤›z” aç›klamas› da tüm dünyaya yönelik bir tehdit niteli¤indedir. Bir yandan ABD bu aç›klamalar› yaparken bir yandan da Rusya’n›n Irak ile 5 y›ll›k bir anlaflma imzalamas› ABD’nin destekçilerini azaltacak gibi görünüyor. Bu anlaflma petrol, elektrik, kimyasal ürünler, sulama, demiryollar› vb. içeriyor ve 40 milyar dolarl›k bir bütçeyi kaps›yor. ABD’nin savafl nedenlerinden birisinin Irak’›n sahip oldu¤u petrol rezervleri oldu¤unu da gözönüne al›rsak, bu anlaflma ABD aç›s›ndan da oldukça önemli. Bu bir yandan ABD’nin planlar›n›n tehlikeye düflmesi anlam›na gelirken, bir yandan da Irak sald›r›s›nda ABD’ye destek veren kesimleri azaltacak gibi görünüyor. Bu sald›r› konusunda ABD’nin en büyük takipçisi ise ‹srail. ‹srail sürekli olarak sald›r› için beklemenin anlams›z olaca¤›n› vurgulayarak bir yandan da tehditler savuruyor. “Irak’›n bize
yönelik bir müdahalesi olursa karfl›l›k veririz” diyen fiaron, Filistin’e uygulad›¤› vahfletten de vazgeçmiyor. Bu arada bundan tam 11 y›l önce yap›lan bir araflt›rmaya göre ‹srail’in elinde 752000 aras›nda nükleer bomba ve bafll›k bulunuyor. Yani ABD istedi¤i durumda bir yandan nükleer silahlar›n kullan›lmas›n› k›narken bir yandan da ‹srail’e nükleer silahlar›n› kulland›rabilecek bir posizyonda duruyor. Zaten resmi olarak herhangi bir hareket bafllamasa da ABD sürekli olarak Irak’ta sivillerin bulundu¤u alanlar› bombal›yor. Bu arada Saddam Hüseyin’in silah denetçilerini ülkesine davet etmesi vb. gibi geliflmeler gözlerini kan bürümüfl emperyalistleri pek ilgilendirmiyor. Zaten ABD’nin sald›r› için öne sürdü¤ü bütün sebepler çürütülse bile yeni yeni sebepler yaratarak Irak’a sald›raca¤› aç›kt›r. Çünkü ABD için Ortado¤u’da özellikle Irak’ta kendisine tam uflak olacak bir hükümetin yarat›lmas› çok büyük önemdedir. Bu arada Irak da elbette ki bofl durmuyor. Irak Ticaret Bakan› Mehdi Salih, Bülent Ecevit ile yapt›¤› görüflme s›ras›nda Ecevit’e do¤algaz, petrol, boru hatlar›, elektrik, tar›m, ulaflt›rma, telekomünikasyon vb. içeren bir anlaflma önerdi. Suriye’nin de kat›l›m› ile yap›labilecek böyle bir anlaflmada Irak’›n amac› Türkiye’ye ABD’nin yan›nda yer alarak neler kaybetti¤ini gösterebilmek. Salih ayr›ca Körfez Savafl›’n›n Türkiye’ye maliyetinin 200 milyon dolar›n üzerinde oldu¤unu da belirterek savafl›n getirilerini ortaya koymaya çal›flt›.
işçi-köylü 36
17
30 Ağustos-12 Eylül 2002
11 Eylül ve ard›ndan Geçti¤imiz y›l 11 Eylül günü ABD’nin ve dünyan›n önemli ifl merkezlerinden ikiz kulelere ve Pentagon’a yap›lan sald›r›n›n ard›ndan dünyada önemli geliflmeler yafland›. Ald›¤› a¤›r tokat›n ac›s›yla ç›rp›nan ABD, floku atlatmak için dünya halklar›na karfl› intikam naralar›yla büyük bir sald›rganl›k bafllatt›. 11 Eylül’ün ard›ndan bafllat›lan yeni sürecin ad› “terörizmle mücadele” olarak flekillendirildi. Dünya halklar›n›n kan›n› ak›tarak “her fleye ra¤men en güçlü biziz” mesajlar›yla ABD, kapsaml› bir sald›rganl›¤›n projelerini daha da ayr›nt›land›rarak somutlamaya bafllad›. Girilen derin ekonomik krizin yaratt›¤› siyasal kriz, baflta ABD olmak üzere birçok emperyalist ülkeyi ciddi anlamda tedirgin etmeye bafllam›flt› ve bu derinlikli kriz süreci mutlaka afl›lmal›yd›. Bu kriz durumundan kurtulman›n yolu ise dünyan›n verimli pazarlar›n› ele geçirmek ve bunun için en geliflmifl silahlar›n› kullanmakt›. 11 Eylül’ün hemen ard›ndan AB emperyalistleri “timsah gözyafllar›” eflli¤inde ABD’ye ne kadar üzgün olduklar›n› belirtirken ve ufla¤› TC, efendisinden önce zanl›lar›n pefline düflme kararl›l›¤›n› ortaya koyarken ABD ile yap›lan karfl›l›kl› aç›klamalarda da flekillenecek yeni süreçte Türkiye’nin artan önemi
ve uflakl›k misyonunun farkl›laflt›¤›n›n da mesajlar› verilmeye baflland›.11 Eylül sald›r›s›n›n hemen ard›ndan hedef gösterilen Afganistan’›n her kar›fl topra¤› bombalanarak binlerce Afanl› katledildi. Bu ABD’nin “terörizmle mücadele” anlay›fl›n› gösterdi. Ard›ndan yakalanan El Kaide üyelerinin barbarca yöntemlerle tutuklan›p Guantanama kamp›na götürülmeleri ve burada maruz kald›klar› a¤›r iflkence ve tecrit koflullar› ABD’nin insan haklar›ndan ve bolca sözünü etti¤i demokrasiden de ne anlad›¤›n› ortaya koydu. 11 Eylül sonras› yaflanan geliflmeler sanki planlanm›fl bir projenin ad›m ad›m yaflama geçirilmesi biçimindeydi. ‹lk hedef olarak Afganistan’›n belirlenmesi, ABD’nin NATO’yu devre d›fl› b›rak›rcas›na kendi askeri gücünü önemli stratejik bölgelere y›¤mas›, Asya plan›n› tamamlamadan Balkanlar ve Ortado¤u ülkelerine tehditler savurmas› bu plan›n ad›mlar›yd›. 11 Eylül’ün ard›ndan ülkemiz ve dünya aç›s›ndan yaflanan geliflmeler yeni sürece iliflkin belirlenen politikalar›n yeni güç dengelerinin flekillendirilmesi ve biçim de¤ifltirmesiydi. Dünya haritas› eski biçimiyle art›k geçerlili¤ini kaybetmeye bafllam›fl ve ABD bu haritay› yeniden dü-
zenleme çabalar›na girmiflti. ABD, Afganistan seferini tamamlamadan yeni sald›r› hedeflerini belirleyerek, fler üçgenlerini/eksenlerini aç›klamaya bafllad›. Afganistan’›n ard›ndan yeni hedef de belirlendi; Irak. Ve as›l amaç Irak üzerinden Ortado¤u’da hakimiyet sa¤lamakt›. Üretilen petrolün üçte ikisine sahip olan Ortado¤u, ABD’nin her zaman ifltah›n› kabartan bir bölge olmufl ve geliflmifl ülkelerin petrol ihtiyac›n›n üçte birinden fazlas›n› karfl›lam›flt›r. OPEC üyesi ülkelerden 11’i petrol ihtiyac›n› Körfez bölgesinden karfl›lamaktad›r. Stratejik analiz dergisinden bir al›nt› ile devam edersek; “Bakü-Ceyhan ve di¤er enerji boru hatlar›n›n gerçekleflmesi halinde Kafkas ve Orta Asya enerji kaynaklar›n›n da bu bölgeden tafl›nacak olmas› düflünülürse bu önemin artarak sürece¤i söylenebilir.” Bunun yan›s›ra ABD Ortado¤u petrolünü kontrol edebilirse petrol flirketleri arac›l›¤›yla önemli oranda ekonomik kazanç da sa¤layacak. Ayr›ca bölgede üretilen petrole ba¤›ml›l›¤› ABD’ninkinden daha fazla olan AB ülkeleri, Japonya ve Çin üzerinde etki yaratmay› hedefliyor. ABD bölge iliflkilerini bu hedefe göre flekillendiriyor. Barzani-Talabani ve ‹srail-Türkiye iliflkilerine yön veren gelecek on
Barzani’den Türkiye’ye tehdit Bir yandan ABD Irak sald›r›s› için son haz›rl›klar›n› yaparken bir yandan da Barzani ve Talabani’nin aç›klamalar› ile dünya kamuoyu yeni bir gerginli¤e sahne oluyor. Geçti¤imiz günlerde Barzani taraf›ndan yap›ld›¤› ileri sürülen ancak daha sonra Barzani taraf›ndan yalanlanan “Kuzey Irak Türk ordusuna mezar olur” aç›klamas› Türk egemenleri cephesinde gerginli¤e neden oldu. Bunun d›fl›nda yine Barzani taraf›ndan yap›lan ve Türkiye, Irak ve Suriye’deki Kürtlerin ulusal mücadelelerini destekleyen aç›klamalar da bir internet sitesinden tüm dünyaya duyuruluyor. Bu sitede IKDP’nin (Irak Kürdistan Demokrat Partisi) görüflü olarak belirtilen “Kürdistan’›n farkl› bölgelerindeki hükümetlerin bu gerçe¤i reddetmeleri durumun gerçekli¤ini de¤ifltirmez” görüflü Türk siyasetçileri aç›s›ndan PKK’ye aç›ktan verilen deste¤in ilan› olarak alg›land›¤› için ciddi bir
tepkiyle karfl›land›. Kuzey Irak’ta önce federe daha sonra ba¤›ms›z bir Kürt devleti kurma amac›ndaki IKDP, ABD ile Irakl› muhalifler aras›nda yap›lan toplant›lardan da bu yönlü medet umuyor. ABD’nin muhalif gruplara federe devlet önerisi ile gitti¤i de bilinen bir gerçek. Türkiye ile iliflkileri de PKK’nin mücadelesinden ve Türk egemenlerinin ba¤›ms›z bir Kürt devleti kayg›lar›ndan dolay› sürekli bir gerginli¤i ve ç›kar h›rs›n› içinde bar›nd›rm›flt›r. Her iki taraf›n da ç›karlar› gere¤i dönem dönem Türkiye’nin PKK’ye karfl› kulland›¤› Barzani güçleri bugün Türkiye s›n›r›ndaki baz› bölgelere uçaksavar yerlefltiriyor. ABD’nin Irak sald›r›s›n›n haz›rl›klar›na bafllamas›n›n ard›ndan Türkiye s›n›r›ndaki baz› bölgeleri silahland›ran Barzani ayr›ca 10 bin Peflmerge’yi daha silah alt›na alm›flt›r. Bu silahl› Peflmergelerin bir bölümü Erbil yak›nlar›ndaki stratejik bir böl-
geye yerlefltirilirken; di¤erleri de a¤›r silahlarla donat›larak Duhok, Musul ve Kerkük’e yak›n bölgelerde konuflland›r›ld›. Bunlar›n ard›ndan bir de Barzani’nin aç›klad›¤› söylenen “Kuzey Irak Türk ordusuna mezar olur” mesaj› da bu askeri y›¤›na¤›n ard›ndan gerginli¤i iyice art›rd›. Barzani taraf›ndan her ne kadar bu aç›klaman›n çarp›t›lm›fl oldu¤u ileri sürülse de bu, Türk egemenlerinin cevap vermesini engellemedi. Bu tür olaylarda hemen ilk aç›klamay› kendisi yapmaya çal›flan Devlet Bahçeli bu konu ile ilgili de “Tamamen saçmalam›fl. Türk ordusunun gücünün ne oldu¤unun fark›nda de¤il” dedi.
y›l›n politikalar› ve güç iliflkileri bunlard›r. ABD destekli ‹srail siyonizminin aylard›r Filistin topraklar›nda ak›tt›¤› kan bu politikalar›n bir ürünüdür. ABD’nin onay›n› alarak tüm askeri gücünü Filistin’e y›¤an ‹srail ald›¤› bu destekle katliamlar›n› gerçeklefltirmeye devam ediyor. ABD’nin sözünden ç›kmayacak bir Filistin hükümetinin oluflturulmas› ABD’nin bölgede daha rahat at koflturmas›n› sa¤layacak. fiimdi Irak’a yönelik savafl tamtamlar›n›n son vuruflunu yapan ABD, en önemli uflaklar›ndan Türkiye’yi de kullanarak, asker ve silah y›¤›na¤›n› art›rm›fl durumda. Önemli stratejik noktalarda askerlerini konumland›ran ABD, projesinin önemli bir aya¤›n› gerçeklefltirmeye çal›fl›yor. ABD’nin geçmiflten bu yana hedefledi¤i Ortado¤u’ya iliflkin politikalar› 11 Eylül sonras› yaflanan konjonktürel geliflmelerle birlikte ezilen dünya halklar›n›n akan kan› üzerinden hayata geçirilmek isteniyor. 11 Eylül sonras› ABD meydan okuyarak dünyan›n tek kahraman› oldu¤unu ispatlama yoluna girerken di¤er emperyalist güçler de ABD’nin durumuna karfl› ittifak ve güç birli¤i oluflturman›n yollar›n› aramaya girifltiler. Yani emperyalist kutuplaflma ve saflaflma gittikçe derinleflmeye bafllad›. Pazarlar›n ele geçirilmesi temelinde flekil-
lenen emperyalist kamplaflma yeni sürecin çat›flmalar›na göre flekillenerek biçim kazan›yor. Hindistan, Pakistan gibi ülkelerde yaflanan iç çat›flmalar, Venezüella’da gerçekleflen darbe, gündeme getirilen K›br›s sorunu... tüm bunlar›n perde arkas›ndaki yönetmeni olan ABD prestij kazanma yerine prestij kayb›na u¤ram›flt›r. IMF ve Dünya Bankas›’n›n uygulad›¤› ekonomik politikalar›n birçok ülkede uygulanamamas› ve iflas etmesi var olan krizi daha da derinlefltirmifl durumda. Yaflanan patlamalar›n yan›s›ra olas› patlamalardan korkan IMF belli ülkelere musluklar›n› açma politikas› uyguluyor. Türkiye ise mevcut bu geliflmelerin içinde pay›na düfleni fazlas›yla al›yor. Irak’a sald›r›da aktif rol oynayacak TC, emperyalist efendisiyle el ele dünya halklar›n›n kan›n› ak›t›yor. 11 Eylül sonras› dünya konjonktüründe yaflanan geliflmelerin tümü emperyalistlerin dünya halklar›n›n ç›karlar›na ve gelece¤e dönük de¤il, aksine çürüyen, eskiyen politikalard›r. Emperyalistlerin gelifltirdikleri ve halklar›n ç›kar›n› ifade etmeyen bu politikalar› bofla ç›karmak için dün oldu¤undan daha fazla anti-emperyalist mücadeleyi örgütlemeli, dünya halklar›n›n kan›n›n ak›t›lmas›na izin vermemeliyiz.
30 Ağustos-12 Eylül 2002
18
işçi-köylü 36
IMF’nin düflü y›k›m, ezilenlerinki ise; “Yoksullu¤un olmad›¤› bir dünya” Emperyalizmin yaflanan içinde bulunduklar› kurumun ekonomik buhrana sundu¤u d›fl›na ç›k›nca adeta onu lanetçözüm önerilerinin, uygulad›¤› leme pozisyonuna girerler. Bir çözüm politikalar›n›n a¤›r so- dönem bu lanetlinin içinde nuçlar›n› ve y›k›mlar›n› bugün kendilerinin de yer ald›klar›n› ciddi anlamda görüyor ve yafl›- unuturcas›na... Yay›nlanan haberde DB’nin yoruz. Özellikle Latin Amerika ülkeleri baflta olmak üzere IMF ve IMF’nin uygulad›¤› politireçetelerinin uyguland›¤› bütün kan›n a¤›r y›k›m sonuçlar›ndan bölgeler gittikçe derinleflen bir bahsediliyor. Le Monde’da yay›nlanan ekonomik-siyasi krizin içindehaberde flu görüfllere yer verililer. ‘97’de patlak veren Asya yor: “Arjantin, Brezilya, Urukrizinin ard›ndan DB ve IMF, guay bunun en gerçekçi kan›tuygulad›¤› politikalar› bir kez lar›. Ülkeyi sosyal ve ekonofelakete sürükleyen daha gözden geçirerek, yeni mik sürecin y›k›m politikalar›n› da- IMF’nin önermifl oldu¤u politiha dikkatli haz›rlama çabalar›- kalar, Arjantin’de halk› günlük na girdiler. Ancak bu ç›rp›n›fl yaflamlar›nda sefaletle mücada tutmayarak k›sa zamanda deleye sürüklüyor. Ekonomi politikas›ndaki yükselen tepkilerle ortodoks yakiflas etti. Baflta Arjantin olmak üzere Emperyalist-kapi- lafl›m, Brezilya’daki finandaha birçok ülkede düzenlenen protes- talist sistemin do- sal krize engel tolar, açl›k sonucu ¤as›nda var olan olam›yor. Uruguay’›n banbirçok ülkede yaflakriz, hiçbir zaman kac›l›k sistemi nan ya¤malar, ülkeçöküyor. 1998 lerin kendi iç ekonoafl›lamayarak, IMF mik dinamiklerinin kendisini sürekli krizinde yard›m›n› kauygulanan politikayenilemifltir. bul eden Enya denk düflmemesi donezya karabu politikalar›n var›ndan dolay› satl›¤›n› da bir kez bin piflman; Halk›n Dan›flma daha gösterdi. Emperyalist-kapitalist siste- Meclisinde (HDM) IMF’ye min do¤as›nda var olan kriz, tepkiler iyice artm›fl durumda, hiçbir zaman afl›lamayarak, Devlet Baflkan› Megawati kendisini sürekli yenilemifltir. Skarnoputri program› öngörülBu yenileme dönemlerinde uy- dü¤ü gibi 2003 y›l›na kadar gögulanan IMF politikalar›n› bir türmeye çal›fl›yor.” Yay›nlanan yaz›da IMF’nin k›s›m ülkeler, yukar›da vurgulad›¤›m›z gibi hiç uygulaya- en iyi müflterisi olarak tan›mlamazken, eksiksiz uygulamaya nan Türkiye’nin jeo-stratejik çal›flan ülkelerde bütçe a盤› ve konumundan söz edilerek enflasyon gibi konularda çok IMF’nin uygulad›¤› programa s›n›rl› düzeyde geçici baflar›lar tam anlam›yla yan›t veremese sa¤lansa da, iflsizlik ve yoksul- de ABD’nin özellikle Ortadoluk oran› büyümektedir. Tüm ¤u’ya iliflkin hedefledi¤i politibunlara neden olansa IMF’nin kalar›n hayata geçirilmesinde bütün ülkelerin önüne koydu¤u Türkiye’nin öneminden bahsekal›p ekonomik politikalar- dilerek IMF aç›s›ndan “vazgeçilmez” bir ülke statüsüne gird›r. Eski Dünya Bankas› Baflka- di¤i vurgulan›yor. Uygulanan, onlar›n ad›na n› Yard›mc›s› Joseph Stiglitz’in görüfllerinin de yer veril- kurtarma dedikleri, ancak dündi¤i bir haberi yay›nlayan yan›n ezilen milyonlar› aç›s›nFrans›z gazetesi Le Monde dan y›k›m anlam›na gelen poliözellikle Latin Amerika ülkele- tikalar›n yaratt›¤› sefalet Dünri ve Türkiye’de uygulanan ya Bankas›’n›n A¤ustos ay›nda ekonomik politikalar nas›l y›- yay›mlanan 2003 ekonomik k›ma götürdü¤ünü vurguluyor. kalk›nma raporunda daha ç›pBir dönem kendilerinin aktif lak görülmekte. Raporda özellikle ba¤›ml› biçimde savunup uygulamaya soktuklar› ve bir anlamda olu- ülkeler aç›s›ndan vurgulanan flan karanl›k tabloda önemli d›fl sermayeye ba¤›ml›l›k ve bu paylar› olan Stiglitz gibileri ülkelerin yeralt› kaynaklar›n›n
Türkiye d›fl borcu bak›m›nzenginli¤ine de¤inilirken, IMF’nin uygulad›¤› yapt›r›m- dan da dünyada yedinci s›ray› lara karfl› geliflen tepkilere de ald›. Yaflanan ekonomik kriz de¤iniliyor. Raporda vurgula- nedeniyle kendi üretimi küçünan di¤er bir önemli noktay› len Türkiye, 116 milyar 209 ise IMF’nin y›k›m politikalar› milyon dolar d›fl borca sahip. Bu tablo beraberinde özelsonucu dünyan›n önemli flirketlerinden iflas edenler olufl- likle ülkemiz aç›s›ndan yoksulturuyor. Papua Yeni Gine’deki luk s›n›r›na da yans›yor. 2003 bak›r, Nijerya deltas›ndaki pet- DB Kalk›nma Raporuna göre rol yataklar›, Malezya ve Tay- Türkiye’deki nüfusun %18’i land’daki do¤algaz boru hatt›- günde 3 milyondan az parayla n›n da iflletilemedi¤i vurgulan›- geçiniyor. Özellikle geçen y›l yaflanan ekonomik kriz nedeyor. Raporda en çok küçülen 4 niyle ekonomisi büyük y›k›m ülke s›ralamas› da yap›l›yor. yaflayan Türkiye’de nüfusun Türkiye ekonomisinin uygula- %2.4’ünün afl›r› yoksulluk içinde ve günlük nan politikalar gelirinin bir dosonucu 2001 y›IMF’nin, ülkeleri lar›n alt›nda kal›nda 7.8 oran›nda darald›¤› be- sözde krizden kur- lan kesime dahil o l d u ¤ u lirtilerek dünyan›n en fazla küçü- tarma amaçl› uygu- %18’inin gelirinin ise uluslaralen dördüncü ülkesi durumunda lad›¤› politikalar›n ras› yoksulluk oldu¤u belirtiliy- yaratt›¤› sonuç; 盤 s›n›r› olarak kabul edilen günde or. Türkiye’nin IMF’nin uygula- gibi büyüyen yok- 2 dolar›n alt›nda oldu¤u kaydedid›¤› ekonomik sullar ordusu. liyor. politikalara yan›t› Raporda TürBat› fieria’n›n yan›s›ra büyük bir ekonomik, si- kiye’de kifli bafl›na düflen milli yasi kriz yaflayan Afrika ülkesi gelire göre yap›lan s›n›fland›rZimbabwe’yi geride b›rakan mada Türkiye yine alt kademelerde yer ald›. Kifli bafl›na 2 bin bir düzeyde. DB, raporunda ekonomileri 160 dolar gelir düflen Türkiye; küçülen ülkeler s›ralamas›na Peru, Irak, Bat› fieria, Fas, BosArjantin %4.8 ve Makedonya na, Bulgaristan gibi ülkelerle ayn› kategoride bulunuyor. Ay%4.7 ile devam ediyor.
r›ca en zengin 20 ülkedeki ortalama gelir, dünyan›n en yoksul 20 ülkesinde ortalama gelirin 37 kat› ve bu oran son 40 y›lda iki kat›na ç›km›fl durumda. Yay›nlanan bu tablonun gerek dünyada gerekse de ülkemizdeki sonuçlar› görmek mümkün. Üretim alanlar›n›n hergün y›k›mla sonuçlanmas› ve kapat›lmas›yla yüzlerce insan iflsiz kal›yor. Açl›ktan ölen insanlar›n görüntü ve haberlerini ço¤u zaman baflka ülkelerden okurken bunlar art›k yan›bafl›m›zda yaflanmakta. Dünyada ezilenler ile ezenler aras›ndaki uçurum her geçen gün büyürken, sömürücü s›n›f art›k bir avuç bile de¤il. Dünyada 盤 gibi büyüyen yoksulluk nedeniyle, üretim alanlar› bulamayan insanlar, çöp toplama kavgas›na giriyor. Bu kavgalarda insanlar yaflamlar›n› kaybediyor. IMF’nin, ülkeleri sözde krizden kurtarma amaçl› uygulad›¤› politikalar›n yaratt›¤› sonuç; 盤 gibi büyüyen yoksullar ordusu. Her gün biraz daha çat›rdayan emperyalist-kapitalist sistem kendi karfl›tlar›n› büyük bir öfkeyle varetmeye devam ederken insanl›¤›n “yoksullu¤un olmad›¤› bir dünya” düflü bir özlem olman›n d›fl›nda, bir istem ve zorunluluk olarak beliriyor bugün.
işçi-köylü 36
30 Ağustos-12 Eylül 2002
19
Dervifl’ten sendikac›lara IMF rozeti Kemal Dervifl’in Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanl›¤›’ndan istifas›n› takiben “solda birlik” ad›na CHP’ye geçmesi yeni yeni konular› gündeme getirdi. 3 Kas›m’da yap›lmas› planlanan erken seçime yaklafl›k iki ay kalm›flken ve daha birçok konunun seçim malzemesi yap›laca¤› ortadayken bu günlerde birkaç sendika konfederasyonunun malzeme yap›ld›¤› tart›flmalar, üzerinde durulmas› gereken konulard›r. Geçmifl seçim dönemlerinden aflina oldu¤umuz bu manzara bugünkü haliyle çok daha derin çeliflkileri bar›nd›rmaktad›r. Daha CHP rozetini yakas›na takmadan ifle bafllayan Dervifl, CHP’ye 10 kifliden oluflan bir isim listesi önerdi. Aralar›nda Türk-‹fl, D‹SK, KESK genel baflkanlar›n›n da oldu¤u liste görünenden öte planlar› bar›nd›r›rken, bahsini etti¤imiz isimlerin sürece iliflkin tav›rlar› da önemlidir. Yap›lmak istenen tam anlam›yla IMF politikalar›n›n daha iyi uygulat›laca¤› bir hükümet modelinin haz›rl›klar›d›r. Var olan DSPMHP-ANAP’›n bugünkü gözden düflmüfllü¤ü onlar›n pabucunu dama att›rm›fl durumdayken IMF tahsildar› Dervifl’in en rahat manevra yapaca¤› parti bu durumda CHP. Dervifl’in pusulas›n› CHP’ye çeviren gerçeklik buyken bu politikan›n ilk takti¤i; Dervifl’in CHP ile
yürüyece¤i aç›klamas›n› Türk-‹fl binas›nda Bayram Meral ile yan yana yapmas› oldu. D‹SK Baflkan› Süleyman Çelebi’nin Dervifl’le ve Deniz Baykal’la yapt›¤› görüflmelerin ard›ndan Türk-‹fl, D‹SK ve KESK baflkanlar›n›n Dervifl kontenjan›ndan CHP’den milletvekili aday› olaca¤› söylentileri gündemi k›z›flt›ran konulard›. Bugün 10 sendikac› kökenli milletvekilinin oldu¤u TBMM’de bu say›n›n art›r›lmas›-hele hele ad› öne ç›kan sendika baflkanlar›ylaoldukça ince bir politikad›r. Ad› geçen sendika baflkanlar›na baflka partilerden de davetiye gelmesine karfl›n burada CHP’nin rolü farkl›d›r. Bir yandan bugüne kadar dövizlerinde, sloganlar›nda “IMF’ye hay›r”, “Özellefltirmeye hay›r”, “‹flçi k›y›m›na son” vs. sloganlar›n› atan kitleyi arkas›na alan sendikac›lar, di¤er yanda iflçiyi, köylüyü, tüm ezilen halk› açl›k ve yoksullu¤a iten IMF politikalar›n›n temsilcisi, uygulat›c›s› Kemal Dervifl’i ve onu kucaklayan, en has özellefltirme savunucusu CHP. Daha birkaç ay öncesinde “IMF ile çok teslimiyetçi bir iliflki içerisindeyiz” diyerek hükümeti elefltiren Deniz Baykal’›n daha çok yaman çeliflkisi olacak gibi. IMF ve DB programlar› üzerinden solculuk pozlar›na giren Dervifl bu yönüyle de dünyada eflibenzeri nadir örneklerden olsa ge-
Nitelikli Sanayi Bölgeleri ad› alt›nda dizginsiz sömürüde yeni ad›m ABD Türkiye’ye yükledi¤i önemli misyondan kaynakl› her geçen gün yeni anlaflmalarla Türkiye’yi iyice ç›kmaza sürüklüyor. Hatta bu uflakl›k anlaflmalar›n› da sanki bir hediyeymiflçesine dünya kamuoyuna sunuyor. Örne¤in son olarak yap›lmas› düflünülen Nitelikli Sanayi Bölgeleri anlaflmas›n›n uygulamaya konulmas›n›n nedeni “Türkiye’nin terörizmle savaflta gösterdi¤i iflbirli¤inin tan›nmas›, ekonomik reformlar› uygulamas›na, özellefltirmeleri tam anlam›yla hayata geçirilmeye çal›flmas›na” ba¤land›. ABD’nin daha önce sadece ‹srail ve Ürdün’le yapt›¤› Nitelikli Sanayi Bölgeleri (NSB) anlaflmas› Türkiye aç›s›ndan ABD’ye ba¤›ml›l›¤›n iyice boyutlanmas› anlam›na geliyor. Organize Sanayi Bölgesi, Serbest Bölge, Endüstri Bölgesi Türkiye’nin kendi yasalar› ile iflletilen kurumlard›r.
NSB ise tamamen ABD’nin kurallar›n›n iflledi¤i anlaflmalar olmas› aç›s›ndan önemlidir. Bu anlaflma s›ras›nda NSB’nin nerede kurulaca¤›, hangi sektörleri kapsayaca¤› sözde kurulaca¤› ülkenin kendi inisiyatifine b›rak›l›yor. Ancak neredeyse tüm kararlar›n› ABD’nin ald›¤› bizimki gibi bir ülkede bu karar›n Türkiye’ye b›rak›ld›¤›n›n söylenmesi traji-komik bir durumdur. ABD yapt›¤› bu anlaflman›n özellikle Ortado¤u’da bar›fla hizmet edece¤inin propagandas›n› yapmaktad›r. Ancak ‹srail ve Ürdün’de kurulu bulunan 11 adet NSB’nin sonuçlar›na bakt›¤›m›zda ‹srail ve Ürdün’ün buralardan 221 milyon dolarl›k kar elde etti¤ini ve bunu silahlanma için kulland›klar›n› görüyoruz. Özellikle ‹srail aç›s›ndan bu silahlanma ile Filistin halk›n›n kan›n›n ak›t›ld›¤› ortadad›r. Bu da ABD’nin Ortado¤u
rek. Yaflanan senaryonun özü; Sendika konfederasyonu baflkanlar›n›n iflçi s›n›f›n› ekonomik-demokratik taleplere karfl› örgütleyip mücadele ettirmek bir yana, patronlar›n havuzlar›na su tafl›mak, daha çok özellefltirmek, iflten atmak ve oluflacak tepkiyi eritmek için özellikle sol e¤ilimli kitleyi bu potada
tan alta “olabilir” mesaj›n› verirken sar› sendikac› rolünü iyi oynad›. D‹SK Baflkan› Süleyman Çelebi ise kendisiyle Dervifl aras›ndaki adayl›k konusunda bir görüflme olmad›¤›n› aç›klasa da çok da tutarl› bir tutum sergilememekte. Türk-‹fl ve D‹SK’e ba¤l› birçok sendika genel baflkanlar›n›n yapt›¤› aç›klamalarsa Meral ve Çe-
eritmek. Bu tabloda Türk-‹fl Baflkan› Bayram Meral, D‹SK Baflkan› Süleyman Çelebi ve KESK Baflkan› Sami Evren’in aç›klamalar›na, tav›rlar›na de¤inecek olursak; Türk-‹fl Baflkan› Bayram Meral Dervifl’li CHP konusunda hiç de flafl›rmayaca¤›m›z bir tav›rla alt-
lebi’nin gidiflat›na a¤›r elefltiriler getiriyor. Hava-‹fl Genel Baflkan› Atilay Ayçin konuyla ilgili düflüncelerini flöyle dile getiriyor. “Sol bir ittifaka tabi ki ihtiyaç var. Ancak Dervifl’in yapmak istedi¤i düzenin dümen suyuna ayak uyduracak bir ittifak aray›fl›d›r. Sa¤ dansl› ekonomik politikalar› sol kadro-
bar›fl›na nas›l hizmet etti¤inin bir göstergesidir. Baflka bir ifade ile kurals›z ticaret yapabilmenin anlaflmas› olan NSB’nin Türkiye’de kurulaca¤› iki bölge var. Güneydo¤u Anadolu Bölgesi ve Marmara Bölgesi. Bu iki bölgeden birisi yüksek oranda göç al›rken, di¤eri ayn› oranda göç veriyor. Yani ucuz iflçi çal›flt›rma aç›s›ndan ABD’nin mumla arayaca¤› iki bölge. ABD bu bölgelerde ayr›ca k›sa yoldan kâr edebilece¤i sektörleri belirlemekte ve çal›flmalar›na bafllamaktad›r. ABD’nin bu anlaflmalar› yapt›¤› ülkelerdeki seçimi de oldukça ilginçtir. ‹srail, Ürdün ve Türkiye. Zaten ‹srail ABD’den 170 milyar dolara ulaflan kredi alan dünyadaki tek ülke durumunda. Türkiye ve Ürdün ise Ortado¤u planlar› çerçevesinde ABD’nin gözde isimlerinden. Yani ABD bu anlaflma ile bir yandan kâr›na kâr kat›yor, bir yandan söz konusu ülkelerin uflakl›klar›n› iyice perçinliyor, bir yandan da Ortado¤u planlar›n›n ad›mlar›n› atm›fl oluyor.
larla uygulamaya çal›fl›l›yor. Konfederasyon baflkanlar› iflçileri birlefltirmek yerine patronlar›n havuzuna su tafl›yorlarsa bu sendikac›l›k kimli¤iyle ba¤daflmaz.” KESK Baflkan› Sami Evren ise, Kemal Dervifl’in CHP’ye önerece¤i isimler aras›nda say›lmas›n› tamamen bilgisi d›fl›nda gerçekleflti¤ini ve iddialar›n as›ls›z oldu¤unu aç›klad›. Dervifl’in IMF’nin, kendisinin ise kamu emekçilerinin sözcüsü oldu¤unu belirten Evren, Dervifl’le IMF politikalar›n› sürdürmek isteyenlerle hiçbir iflinin olmayaca¤›n› söyledi. D‹SK Baflkanlar Kurulu da 16 A¤ustos 2002’de Ankara’da bir toplant› yaparak öncelikli görevlerinin siyasete müdahale için emek örgütleriyle iflbirli¤ini gelifltirmek ve ortak talepler etraf›nda güçbirli¤i sa¤lamak oldu¤unu belirtti. fiimdiye kadar iflçi s›n›f›n›n ve emekçilerin kanayan yaralar› olan özellefltirmeler, iflten atmalar, sendikas›zlaflt›rmalar, T‹S, grev haklar›, ifl güvencesi, eflit ücret vs. konularda IMF ve DB’ye karfl› c›l›z da olsa ya da kimileri için göstermelik de olsa bir karfl› durufl gösteren sendikac›lar›n CHP ya da baflka bir partiden parlamentoya girmesi dün 15 günde geçirilen 15 yasan›n yar›n 5 günde geçirilmesi gibi bir ifllevden baflka bir ifle yaramayacakt›r.
Erdemir, ABD çelik lobisinin engeline tak›ld› ABD’deki ekonomik durgunluktan en olumsuz etkilenen sektörler aras›nda yer alan çelik sektöründe ABD, 2002 y›l›n›n bafllar›nda ald›¤› gümrük duvarlar›n›n yükseltilmesi karar›n›n ard›ndan flimdi de Ere¤li Demir Çelik Fabrikalar› (ERDEM‹R)’na göz dikti. ABD kongresinin iki milletvekili; Texas Merkezli Delta Brands ‹nc. adl› Amerikan firmas›n›n Erdemir’e çeli¤in kalitesini art›racak baz› araçlar satmas›n› engellemek için 18.9 milyon dolar kredi verecek Amerikan Eximbank’a mektup yazarak, kredinin verilmesini engelledi. 1934’te kurulan Amerikan Eximbank, Amerikan flirketlerinin denizafl›r› sat›fllar›n› finanse etmeye, yard›m amac›yla kredi, kredi garantisi ve sigorta sa¤larken, sübvansiyondan yararlanan yabanc› rakipleriyle rekabet etmelerine de destek oluyor. Ancak bankan›n 4 icra yöneticisi Kongre milletvekillerinin mektubuyla, “gümrük kapsam›ndaki çelik ürünleri-
ni içeren projelere bankan›n kredi sa¤layamamas›” gerekçesiyle sat›fl› kredilendirmeye karfl› ç›kt›. Cumhuriyetçi Ohio milletvekili Bob Ney ve Pennsylvania milletvekili Phil English, gönderdikleri mektupta, bu sat›fl›n Amerikan çelik endüstrisine zarar verece¤ini ve bu durumun da yerel çelik üreticilerini korumak için ABD’nin k›sa süre önce uygulamas›na bafllad›¤› çelikte gümrük vergilerinin art›r›lmas› uygulamas›yla çeliflti¤ini ileri sürmüfltü. Zira bu sat›fl›n yap›lmas›yla Türkiye’nin daha fazla çelik üreterek ucuza Amerikan piyasas›na satabilece¤ini, böylece de Amerikal› çelik üreticilerine haks›zl›k yap›laca¤›n› savunuyordu. Delta Blands’in sözcüsü Velinda Savariego, sat›fl›n zaten yap›ld›¤›n› ancak anlaflma için gereken finansman›n, Kongre üyelerinin giriflimi yüzünden bankaya tak›ld›¤›n› aç›klad›. Amerikan firmas›ndan al›nmas› planlanan araç gerecin, çelik
üretimi için de¤il, zaten üretilmifl olan çeli¤in kalitesini art›rmak için düzenlenen bir ifllem oldu¤unu ve bu sat›fl›n, Amerikan çelik endüstrisine zarar vermeyece¤ini belirtmiflti. Ancak, ABD’de çelik üreticilerinin 1997 y›l›ndan bu yana ülkeye giren düflük ücretli çelik yüzünden zor duruma düfltü¤ünü ileri süren Amerikan Kongresi’nin üyelerini ikna edemedi. Kendi üreticisinin ç›karlar› söz konusu oldu¤unda hiçbir anlaflmay› dikkate almayan (bu kendi öncülü¤ündeki DTÖ kararlar› dahi olsa) ABD, böylesine kolayl›kla dünya ticaretinin denetimini de elinde tutabiliyor ve müdahale edebiliyor. Bu durum Türkiye’deki Erdemir’e ait fabrikalar›n özellefltirilmesi için devletin bask›s› ve özellefltirmelerle emperyalist tekellerin iliflkisini de aç›kça ortaya koyuyor. Yine aç›kça ortadad›r ki; Ülkemizde üretilen çeli¤in kalitesini art›rmaya yönelik bu hamlenin ABD’li çelik lobisince engellenmesi, Erdemir’in sat›fl›n›n gündemde daha fazla yer edinmesine vesile olacakt›r.
30 Ağustos-12 Eylül 2002
işçi-köylü 36
20
ULUSLARARASI POL‹T‹K DURUM Emperyalizmin ekonomik durumu üzerine Aç›klama: Bu yaz› Peru Komünist Partisi’nin yay›n organ› Red Sun (K›z›l Günefl) dergisinin 22 May›s 2002 tarihli say›s›ndan Türkçe’ye çevrilmifltir. “Emperyalizmin mümkün oldu¤unca kusursuz ve tam bir tan›m›n› yapmak zorunday›z. Emperyalizm, kapitalizmin özel bir tarihi aflamas›d›r. Onun üç özel karakteri: 1)Tekelci kapitalizmdir 2)Asalak ve çürüyen kapitalizmdir 3)Can çekiflen kapitalizmdir”
(Lenin-Emperyalizm ve Sosyalizmde Bölünme Ekim 1916) Mao, Lenin’in bu usta tezlerindeki bafllang›ç noktas›n› alarak, 1960’lar›n bafllar›nda, emperyalizmin dünya üzerinden silinece¤i, önümüzdeki 50-100 y›ll›k büyük tarihi bir sürece giril-
di¤ini belirledi. Baflkan Gonzalo, güçlü ve yenilmez ideolojimiz Marksizm-Leninizm-Maoizm’i günümüze uygulayarak, dünya devrimi için üç süreç öne sürdü. 1980’lerde dünya devriminin stratejik sald›r› dönemine girdi¤ini belirledi. Emperyalizm geçti¤imiz yüzy›l boyunca çürümüfltür ve günümüzde devrim ilerlerken, zafere yürürken ve emperyalizmi dünya yüzünden silerken son çöküflüne yaklaflmaktad›r. Bu tarihin yasas›d›r, bu bir gerçekliktir, gerçe¤in cisimleflmesidir, emperyalizm ölüm tehlikesi içindedir, ölmektedir ve bugün dünyada gördü¤ümüz, bu yasan›n yerine getirilmesidir: Dünya proleter devriminin yeni büyük dalgas› dünyada yükseliyor, bu durdurulamaz bir güçtür. Maoizm, halk savafllar›n› bafllatan ve sürdüren MLM ile silahlanm›fl yeni tipte Komünist Partileri ile bu büyük dalgan›n önderli¤ine yürüyor. Bugün, bunu dünya devriminin meflalesi Peru Halk Savafl›’nda, Nepal ve Türkiye’deki halk savafllar›nda görüyoruz; yar›n tüm dünyada görece¤iz. Günümüzde baflta yankee emperyalizmi olmak üzere emperyalizmin ekonomik durumu nedir? Emperyalistler, egemen süper güç ABD’de, 1990’l› y›llardan “kesintisiz büyümenin on y›l›” olarak çokça söz etmekteler. Revizyonistler “Tüm durumu emperyalistlerin bir krizle yüzyüze oldu¤u fleklinde karakterize etmenin do¤ru oldu¤unu düflünmüyoruz” diyerek emperyalistlerin bu söylemini tekrarl›yorlar. Bu makalede, belirli bir plan içinde ve özetle, hem son on y›ldaki
dünyan›n genel ekonomik durumunu ve dünya ekonomisinin ve en büyük emperyalist ekonomilerin geçen y›l boyunca içinde bulundu¤u özel krizi inceleyece¤iz. Ki bu kriz eflitsiz biçimdedir ve dünyada flimdiye kadarkilerden daha keskindir. Bu geliflmelerin emperyalizmin asalakl›¤›n› ve çürümüfllü¤ünü nas›l do¤rulad›¤›n› ve revizyonistlerin “emperyalizmin krizi yoktur” tespitinin yanl›fll›¤›n› gösterece¤iz. 2000’L‹ YILLARDA DÜNYADA EKONOM‹K DURUM Bugünkü dünya krizi. 2001 y›l›n›n ortas›nda finans kapitalin temsilcileri bir dünya resesyonunun dünya düzleminde görülebilece¤ini söylemeye bafllad›lar; IMF kriterlerine göre, dünya GDB büyümesi % 2,5 efli¤inin alt›na düfltü¤ünde durgunluk söz konusudur. Bu resesyon tahmini, geçen y›l yap›ld›; baz› ekonomistler, resesyonun nedeni olarak 11 Eylül olaylar›n› göstermeye çal›flt›klar›nda, bu tahmin güçlenmiflti. Emperyalistlerin kendileri, bunun, son otuz y›l›n 5. dünya resesyonu oldu¤unu söylemektedir, daha öncekiler 1975, 1982, 1991 ve 1998’de gerçekleflmiflti. (Stephen S. Roach “Resesyondaki Dünya” 16 Temmuz 2001, ABD Morgan Stanley mali sermaye enstitüsü taraf›ndan yay›mlanan makale) Ve emperyalist ekonomistler, “bu resesyon henüz bir kriz de¤ildir”, itiraf›yla karfl›tl›k içinde bugünkü ekonomik durum çok daha ciddidir: “2001, on y›llardan sonra ayn› anda üç büyük ekonomisinin çöküflüy-
le damgaland›. Japonya; tabi ki dönüm noktas›na yak›n de¤ildir; ve Almanya iyileflmenin efli¤inde olsa da, ne o ne de bir bütün olarak Avrupa, küresel büyümenin güçlü bir motoru olarak davranma kapasitesini gösterebildi... Amerika’da yukar› do¤ru giden herhangi bir ülke, dünyan›n geri kalan›nca hofl karfl›lanacakt›r; fakat boyunduruk alt›na al›nm›fl olan, zay›f bir devlete küresel ekonomiyi b›rakacakt›r.” (Partiye Haz›r m›s›n›z? The Economist 14 fiubat 2002) Di¤erleri emperyalizmin daha sürekli bir krizin içinde oldu¤unu bile söylemektedir: “Mevcut küresel resesyon beklenmeyen floklar›n uzun serisinin en sonuncusudur. Benim görüflümce, bu, daha çok 1998’in bir önceki düflüflünün yan ürünüdür.” (Roach, Resesyondaki Dünya) Bugün, emperyalistler yukar›daki yankee emperyalistleri de- bu krizi yoketmenin hayalini kuruyorlar; fakat geçici bir iyileflme olsa dahi, kriz y›llard›r yap›lanmaktad›r ve bunu öyle kolay yok edememektedirler. 1950’lerin sonlar›ndan itibaren yankee emperyalizminin resesyonunun tarihi göstermektedir ki, bu resesyonlar üretimde ilk düflüflle birlikte “çift-çukur” fleklinde genel geliflim içindedir. Bunu emperyalistler hatal› bir flekilde üretimin zaten yeterince azald›¤›n› düflündüklerinde, meydana gelen art›fl ve ard›ndan daha derin bir düflüfl takip etmektedir. (Roach “Çift-Çukur” Tehlikesi, 7 Ocak 2002) Ayr›ca, kapitalizmin krizi afl›r› üretimin krizidir. Kriz do¤ar, çünkü her emperyalist, mümkün olan en
işçi-köylü 36 büyük kâr› ele geçirme iste¤iyle kendi üretim kapasitesini yükseltir. Ve tüm emperyalistler bunu yapt›¤› için, sonuçta insanlar›n ihtiyaçlar›yla de¤il, ticaret gücünü elinde tutmak amac›yla belirlenen afl›r› üretim meydana gelir. Bunun ard›ndan üretim kapasitesini düflürebilmek için üretici güçlerin y›k›m› gerekli hale gelir. Üretici güçlerin y›k›m›n›n “en iyi” yolu, üçüncü dünyadan oluflan ganimeti bölüflmek anlam›nda yine kendilerini zenginlefltirecek olan emperyalist savafllard›r. Bu emperyalist krizde de emperyalistlerin yapt›klar› ve haz›rlad›klar› fley budur ve bu tesadüf de¤ildir. Yankeelerin Afganistan’a karfl› savafl› bu yola uzanan bir ad›md›r. Körfez Savafl›nda oldu¤u gibi; onlar rakiplerine, di¤er emperyalist güçlere ve süper güçlere karfl› durufllar›n› gelifltirmek amac›yla kendilerini dünyan›n tek jandarmas› olarak zorla kabul ettirmek istiyorlar. Soyk›r›mc› Bush taraf›ndan önerilen yeni bütçe de bunun bir parças›d›r. “Savunma giderlerinin 48 milyar dolara yani % 12 oran›nda yükseltilmesi tasarlanm›flt›r, bu 20 y›l›n en büyük art›fl›d›r. Anayurt güvenli¤i için harcamalar %111 f›rlayarak 37,7 milyar dolara yükseltilmifltir. Bununla birlikte yüzlerce program-e¤itim, sa¤l›k, çevre, karayollar› da dahiliçin ayr›lan fonlar kesilebilecek.” (BBC News, 4 fiubat 2002) Savunma giderleri büyük bir h›zla artmaktad›r. Bu art›fl, 1960’lar›n son yar›s›n-
30 Ağustos-12 Eylül 2002
21
daki Vietnam Savafl› dönemindeki en yo¤un art›fltan beri en h›zl›s›d›r, harcamalar ikinci emperyalist dünya savafl›ndan beri bu düzleme yaln›zca Kore, Vietnam ve Irak savafllar›nda ulaflm›flt›r. (grafi¤e bak›n›z) Bugün, dünya düzleminde bir kriz mevcuttur ve yankee askeri bütçesi üçüncü dünya savafl› için haz›rl›klar›n bir parças› olarak yükselmekte ve ekonomiye yeni bir güç vermek için askeri endüstriyi kullanmay› istemektedir. Bu nedenledir ki, emperyalizmin karfl› karfl›ya oldu¤u genel krizi ve dünya proleter devriminin stratejik sald›r› dönemi içinde; dünya proleter devriminin büyük yeni dalgas› büyüyor. 1990 ve sonras›ndaki genifl süreçte ekonomik durum nas›ld›? EZ‹LEN ÜLKELER Lenin, modern dünyan›n karakterlerinden birini flöyle saptam›flt›. “Dünyan›n ço¤unlu¤unu oluflturan ülkeler ve uluslar üzerindeki emperyalist bask› ve sömürü, bir avuç zen-
KORE SAVAfiI
V‹ETNAM SAVAfiI
KÖRFEZ SAVAfiI
Baflkanlar Tablo: 1945’en itibaren ABD askeri harcamalar› ABD dolar›yla (milyar) Bugün, bu özellik her zamankinden daha keskin bir flekilde ifade edilmektedir. Branko Milanoviç (Dünya Bankas› ekonomisti) taraf›ndan yap›lan yeni bir araflt›r-
nin toplam GSMH’sini aflmaktad›r. (BM Raporu 1999 sayfa 37-38) Ve emperyalizmin asalakl›¤›n›n bir parças› olarak bu eflitsizlik emperyalizmin çöküflünü h›zland›r-
Dünya proleter devriminin yeni büyük dalgas› dünyada yükseliyor, bu durdurulamaz bir güçtür. Maoizm, halk savafllar›n› bafllatan ve sürdüren MLM ile silahlanm›fl yeni tipte Komünist Partileri ile bu büyük dalgan›n önderli¤ine yürüyor. Bugün, bunu dünya devriminin meflalesi Peru Halk Savafl›’nda, Nepal ve Türkiye’deki halk savafllar›nda görüyoruz; yar›n tüm dünyada görece¤iz. gin devletin kapitalist asalakl›¤› içindir.”
TERÖR‹ZME KARfiI SAVAfi
maya göre dünya vatandafllar›n›n gelirleri aras›ndaki büyük ve geleneksel ölçülerin göstergelerinden çok daha yüksek farklar, Economic Jaurnal’in son tart›flmalar›nda yay›nland›. Küresel eflitsizlik hesaplar› göstermektedir kiörne¤in dünyan›n en zengin % 1’i gelirin en az di¤er % 57’sinin ald›¤›n› kadar al›yor. Baflka bir deyiflle 50 milyondan az zengin insan 2.7 milyar yoksulun ald›¤›n› al›yor.” (“Medya özetleri” Royal Economik Society of the United Kingdom, Ocak 2002) ve bu gerçekten uluslararas› proletarya ve dünya halklar› taraf›ndan üretilen zenginlikleri toplayan bir avuç asalakt›r: Dünyadaki en zengin 200 kiflinin kâr›, dünya nüfusunun % 41’inin gelirini aflmaktad›r; ve dünyan›n en zengin üç kiflisinin kâr› 48 az geliflmifl ülke-
maktad›r. Bunu ülkeler aras›ndaki iliflkilerde de görüyoruz. “Dünyadaki eflitsizlikler iki yüzy›ld›r h›zla yükselmektedir. Dünya gelirlerinin (ülkeler aras›ndaki) da¤›l›m›n›n uzun süreli trendlerinin analizi en zengin ve en yoksul ülke aras›ndaki fark›n 1820’de 3’e 1, 1993’te 11’e 1, 1950’de 35’e 1, 1973’te 44’e 1 ve 1992’de 72’ye 1 oldu¤unu göstermektedir. (age sayfa 38) Kifliler aras›nda ve s›n›flar düzleminde de durum ayn›d›r. “1960’da, dünya nüfusunun 50 zengininin geliri 50 en yoksulunun gelirinin 30 kat›yd›. Bugün, 90 kat›d›r. 50 en zengin kifli toplam özel tüketimin % 86’s›n› temsil etmektedir. (Avrupa Birli¤i Toplulu¤u, aktaran Laurent Zecchini) “Dünyan›n yar›s› günde 2 dolar›n alt›nda yaflamaktad›r” (Le Monde 12 Mart 2002)
Sömürü, IMF ve DB yoluyla “borçland›rma” gibi say›s›z yolla sürdürülebilmektedir. Aç›kt›r ki, bu “borçland›rmalar” yaln›zca üçüncü dünya halklar›n›n sömürülmesi amac›na hizmet etmektedir; bu borçlar›n geri ödenmesi mümkün de¤ildir; biz zaten bu borçlar› faizleriyle birlikte birçok defa ödedik. 1992’de, üçüncü dünya borçlar› 1300 milyar dolard›, 2000 y›l›n›n sonunda bu rakam 2100 milyar dolara yükselirken, ayn› dönemde y›ll›k faizler 167 milyon dolardan 343 milyon dolara yükseldi. (F. Clairmont, Le Monde Diplomatique, May›s 2001) Böylece Lenin’in emperyalizmin büyüyen asalakl›¤› üzerine tezi bir kez daha kan›tlanmaktad›r. Baflkan Gonzalo’nun belirdi¤i gibi: “Tek bir temel sorun var: Devrim ilkesel, tarihi ve politik bir e¤ilimdir; Lenin 1913’te kitlelerin 20. yy’a uygun olmayan koflullarda yaflamaya devam etmek istemedi¤ini söylemiflti. 1950 ve 1975 y›llar›nda baz› ekonomik görüfller inan›lmaz büyüklükteki de¤erlerin oluflturulmas›n› sona erdirdi. Bu dönemde daha yüksek koflullar mevcuttu ve kitleler kabul etmedikleri muazzam zenginlikler ve afla¤›lanmayla tan›mlanan insanl›k d›fl› koflullar içinde yaflamak istemiyorlard›.” (Merkezi Doküman PKP’nin 3. Pleniumu 1992) Devam edecek
30 Ağustos-12 Eylül 2002
22
işçi-köylü 36
‹srail’in geri çekilme aldatmacas› Filistin’e yine kuflatma getirdi ABD’nin koç bafllar›ndan ‹srail’in gündemi ABD’nin Irak’a sald›r› projeleriyle yeni boyutlar kazand›. Irak’a müdahale konusunda ABD’nin yede¤inde bir pozisyonda olan ‹srail, kendisine yönelebilecek sald›r› haz›rl›klar›n› almaya bafllad›¤›n› alenen aç›kl›yor. Irak’›n 1991’deki gibi füze sald›r›s› yapmas› halinde Irak kentlerine nükleer sald›r› yapaca¤›n› aç›klayan ‹srail, bir taraftan savafl uçaklar›n› nükleer füzelerle donat›rken, di¤er taraftan halka gaz maskesi da¤›t›yor. Görünen o ki Ortado¤u’daki emperyalist dalaflta efendisinin yan›bafl›nda olan ‹srail, ABD’nin ç›karlar› için kendi halk›n› göz-
den ç›karm›fl durumda. Bugün Filistin halk›n›n yaflad›¤› katliam, ölüm ‹srail halk›n›n kap›s›n›n efli¤inde durmakta. Siyonist ‹srail ve ABD’nin önümüzdeki dönemdeki icraatlar› onlar›n baflta Filistin, ‹srail ve Irak halklar›na verecekleri hesab› kabartacakt›r. Tüm bunlar›n yafland›¤› tabloda çekmedi¤i ac› kalmayan Filistin halk› a¤lat›lmaya devam ediliyor. Gün yok ki bir Filistin’li öldürülmesin, tutuklanmas›n, evleri y›k›lmas›n ya da çocuklar› katledilmesin. ‹srail’in Filistinlilere yönelik en alçak tarzda sald›r›s› Filistinli militanlar› yakalamak için sivil Filistinlileri kalkan olarak kullanmas› oldu. Sivil halk›n ölümleriyle sonuçlanan bu sald›r› kamuoyunda bir tepki yarat›nca ‹srail Yüksek Mahkemesi sivil Filistinlilerin kalkan olarak kullan›lmas›n› 18 A¤ustos 2002’de ald›¤› bir kararla “geçici olarak” yasaklad›. Daha yasaklamadan bir gün sonra 19 A¤ustos 2002’de Cenin yak›nlar›nda ‹srail tanklar›ndan aç›lan atefl sonucu katledilen 13 yafl›ndaki Filistinli çocu¤un ölümü kalkan olarak de¤il ama yine de ölümle sürekli yüzyüze olman›n ifadesiydi.
“ÖNCE GAZZE VE BEYTÜLLAH‹M” ADLI ÇEK‹LME ALDATMACASI 18 A¤ustos 2002’de ‹srail Savunma Bakan› Ben Elizer ile Filistin ‹çiflleri Bakan› Abdül-Rezzak El Yahya aras›nda Tel-Aviv’de imzalanan “Önce Gazze ve Beytüllahim” adl› geri çekilme anlaflmas› sonras›nda yaflananlar belgelere yans›mayan planlar› deflifre etti. Anlaflmaya göre ‹srail iflgal etti¤i Gazze ve Beytüllahim baflta olmak üzere baz› noktalardan çekilecekti. Bu an-
laflmayla ‹srail’in amac› Filistin halk›n›n direnifl ve mücadelesini sindirme iflini Filistin Özerk Yönetimine devretmek ve kendi askerlerinin yaflad›¤› moral y›pranmay› biraz hafifletmekti. Filistin yönetimine güvenli¤i sa¤lay›p, sald›r›lar› önlemesi karfl›l›¤›nda bu iki kentten çekilece¤inin beyan›n› veren ‹srail, anlaflma sonras› yine yapaca¤›n› yapt›. Geri çekilme aldatmacas›n›n y›k›mlarla karfl›l›k buldu¤u Gazze’de 21 A¤ustos 2002 sabah› Filistinlileri bekleyen yine y›k›m ve ölüm oldu. Geri çekilme ad›na harekete geçen ‹srail tanklar› ve helikopterleri Gazze fieridi’nde bulunan Han Yunus Mülteci Kamp›’na sald›rd›. Bir Filistinli’nin öldü¤ü, 6’s›n›n yaraland›¤› sald›r›da onlarca bina y›k›ld›. Geri çekilme aldatmacas›n›n ikinci adresi olan Beytüllahim’de ise Tulkarim Mülteci Kamp›n›n bas›lmas›yla yine 2 Filistinli öldü, ablukaya al›nan kampta y›k›lan evlerden birçok kifli gözalt›na al›nd›. Filistin Özerk Yönetimini Filistinli direniflçilere karfl› daha aktif biçimde konumland›rmak isteyen ‹srail, bu küçük
çapl› denemeyle Filistin Özerk Yönetiminin performans›n› test etmeyi planl›yordu. Buradan al›nacak yüksek performans ‹srail’in Filistin Özerk Yönetimiyle yeni pazarl›klar›n kap›s›n› aralayacakt›. ‹srail’in bekledi¤ini bulamad›¤› koflullarda kendi askeri gücüyle daha kapsaml› sald›r›lara giriflece¤iyse oldukça aflikar. Geri çekilme(!) anlaflmas› baflta Hamas, ‹slami Cihad, Filistin Halk Kurtulufl Cephesi (FHKC), Filistin Demokratik Kurtulufl Cephesi (FDKC) taraf›ndan reddedildi. Filistin halk›n›n ve onu temsil eden oluflumlar›n deste¤inden ve onay›ndan tamamen uzak olan ve bir dayatma niteli¤inde olan anlaflmayla Filistin Özerk Yönetimi tehlikeli bir kapana girmifl; olay› kabul etmekle kalmam›fl, Filistin halk› ad›na ‹srail siyonizminin emrine amade olmufltur. FHKC geri çekilme(!) anlaflmas›na iliflkin ABD ile ‹srail’in koflullar›na boyun e¤en ve Filistin’in meflru ve hakl› direniflini bir güvenlik sorununa dönüfltürmeyi amaçlayan bu anlaflmay› reddetti¤i aç›klamas›n› yaparken, FDKC de anlaflman›n ‹srail güçlerinin Gazze ve Beytüllahim’den derhal çekilmesi talebinden daha geri ad›mlar›n at›lmas› anlaflmas› oldu¤unu belirtti. Hamas ve ‹smali Cihad ise Filistin Özerk Yönetiminin eliyle de bo¤ulmak istenen direnifli büyütmek için sald›r› eylemlerinin daha da artaca¤›n›n mesajlar›n› verdiler. Bu son aç›klamalar üzerine 23 A¤ustos 2002 sabah› Hamas’›n askeri kanad› ‹zeddin El Kas›m Tugaylar›n›n Lideri Filistinli Muhammed fieim’in Tulkarim’deki evinin yerle bir edilmesiyle iki Filistinli’nin öldü¤ü sald›r›, Filistin Özerk Yönetimini s›narken, Hamas yapaca¤› eylemlerle ilgili aç›klamalar›n› yineledi. BARGUT‹ F‹L‹ST‹N HALKI ADINA HAYKIRDI “F‹L‹ST‹N D‹REN‹fi‹ KAZANACAK” Mevran Bagutti... ‹kinci intifadan›n liderlerinden... Filistin’e yönelik ‹srail sald›r›lar›n›n yo¤unlaflt›¤› günlerde, 15 Nisan’da tutsak edilmiflti. Siyonist ‹srail onu ele geçirmek için 9 Filistinli’yi idam etmifl ve birço¤unu da esir alm›flt›. ‹srail’i bu denli sald›rganlaflt›ran Barguti’in militan, direniflçi ve uzlaflmaz kiflili¤iyle Filistin halk›n›n sevgisini-sempatisini kazanmas›yd›. Bargutu’yi dize getirerek, direnifli parçalaman›n, Filistin iradesini k›rman›n planlar›n› yapan ‹srail önce Barguti’yi sorgularken hayal k›r›kl›¤›na u¤rad›. Maruz kald›¤› a¤›r iflkencelere ra¤men hiçbir soruya cevap vermeyen Barguti 14 A¤ustos 2002’de ç›kar›ld›¤› mahkemede bir kez daha yendi ‹srail siyonizmini.
Mahkeme salonunu bir direnifl platformuna çeviren Barguti elleri kelepçeliyken Filistin direniflinin sürece¤i mesaj›n› verdi. “Filistin direnifli kazanacak” sloganlar›yla mahkeme salonuna getirilen Barguti savunmas›nda; “Güvenlik sadece tek bir yolla, bar›flla elde edilir ve bar›fl sadece iflgalin sona ermesiyle gelir” derken Siyonist ‹srail onu El Aksa fiehitleri Tugay›’n›n lideri ve bu örgütün yapt›¤› intihar eylemlerinin sorumlusu olarak yarg›lamak için mahkemeyi 5 Eylül’e erteledi. BM CEN‹N RAPORUNDAN SONRA GÜNAH ÇIKARIYOR ‹srail’in Nisan 2002’de yapt›¤› Cenin katliam›ndan üç ay sonra bir raporla ‹srail’e toz kondurmayan, Filistin halk›n›n meflru direniflini karalayan BM, düzmece raporunu paklama çabalar›na girdi. BM Genel Sekreteri Kofi Annan’›n Ortado¤u’da inceleme yapmak için gönderdi¤i Catherina Bertini 8 günlük bir Ortado¤u ziyaretinden sonra New York’a döndü. Aya¤›n›n tozuyla BM’de bir bas›n toplant›s› düzenleyen Bertini BM’nin Cenin Raporunu unutturma çabas›yla ve Amerika’y› yeniden keflfetmiflçesine Filistin halk›n›n “s›k›nt›lar›n›” s›ralad›. Bat› fieria ve Gazze’de yaflayan halk aras›nda iflsizlik oran›n›n %65-70 oldu¤unu, sefaletin h›zla artt›¤›n›, beslenme yetersizli¤i içindeki halk›n ticaret yapamad›¤›n›, insanlar›n baflta su, para ve mal olmak üzere en temel ihtiyaçlar›n› bile karfl›layamad›klar›n› söyledi. BM görevlisi Catherina Bertini’nin 8 günlük gözlemine göre ‹srail’in k›s›tlay›c› yöntemlere baflvurmas› ve önlemler almas› yüzünden Bat› fieria ve Gazze halk›n›n yaflam› dayan›lmaz halde. Bunlar da Filistin’in ac› gerçekleridir. Ancak bu gerçekleri ‹srail’in iflgal ve terörizminden ayr› ele almak as›l suçlular› gizlemekle ayn›d›r. Ve yine flunu da sormadan edemiyoruz; operasyonlarda kalkan yap›lan sivil Filistin halk›n›n, daha genç bir Filistinli olamadan katledilen çocuklar›n›n, insanl›¤›n›, ülkesini, halk›n› sevdi¤i için tutuklanan, en afla¤›l›k iflkencelerden geçirilen Filistinli direniflçilerin yaflad›klar›n›n sorumlusu ‹srail’in yapt›klar›n› k›s›tlay›c› yöntem ve önlemler olarak tan›mlamak hangi insani, ahlaki etiklere s›¤›yor? Filistin’de yaflam›n “dayan›lmaz” halde oldu¤unu rapor eden Bertini’ye Filistin halk›n›n cevab›; ‹srail iflgali alt›ndaki Filistin’de yaflam›n gerçekten dayan›lamayacak kadar zor oldu¤u ancak ne pahas›na olursa olsun yaflam› dayan›l›r k›lacak direniflin asla bitmeyece¤idir.
işçi-köylü 36
23
30 Ağustos-12 Eylül 2002
“Yaln›zca emperyalistler ve yerli uflaklar› Sison’dan korkar” ABD, a¤ustos ay›n›n bafllar›nda Filipinler Komünist Partisi (FKP) ve Yeni Halk Ordusu (YHO)’nu “Yabanc› Terör Örgütleri” kara listesine alma ve mali kaynaklar›n›n dondurulmas› karar›n›n ard›ndan Filipinler üzerindeki sald›r›lar›na Ulusal Demokratik Cephe (UDC)’nin Politik Dan›flman› Jose Maria Sison’a karfl› sald›r›larla devam ediyor. ABD, askeri dan›flman› Colonel James Rowe’un Manila’da ve birçok ABD görevlisinin Filipinler’de 1980’li y›llarda öldürülmeleriyle ilgili olarak Sison’un ifadesini almak istiyor. 1989’da öldürülen Rowe için Filipinler yönetimi o dönemde 2 YHO gerillas›n› tutuklam›flt›. Ancak ABD buna ra¤men Hollanda hükümetinden bu ölümlerle ilgili olarak Sison’u teslim etmesini istedi. Filipinler Ulusal Güvenlik Dan›flman› Roilo Golez, bu durumun kendilerini ilgilendirmedi¤ini, ABD’nin kendi yasalar›n› uygulad›-
¤›n›, buna itiraz etmeyeceklerini; ancak olay Filipinler’de gerçekleflti¤i için baz› yasal ifllemlerin olaca¤›n› aç›klad›. Bu geliflmeler üzerine 21 A¤ustos günü 90 FKP taraftar› Manila’daki Hollanda Baflkonsoloslu¤u’nun önünde gösteri yapt›. Sison da yapt›¤› aç›klamada “ABD’nin hedefi, daha fazla askerini getirebilmek için savafl› alevlendirmektir... ABD’nin hedefi Maoistleri teslim olmaya zorlamakt›r. Manila hükümeti flimdiye kadar ABD’nin durumunu desteklemifltir; hükümet geçmifl anlaflmalar› ihlal etmektedir” dedi. Sison ayr›ca politik bilim adam› ve iyi bir mücadele bilgisi ve geçmifli olan biri olarak mücadelenin sürece¤ini vurgulayarak “FKP ve YHO’nun terör örgütü olarak ABD’nin kara listesine al›nmas›na gelince, bu bir problem-
dir; ancak üstesinden gelinemeyecek bir problem de¤ildir” dedi.
Unitad Popular hareketinin öncülerinden Victor Jara
Victor Jara, 28 Eylül 1938’de do¤du. Babas› çiftçi, annesi ise fiilili bir halk flark›c›s›yd›. Daha 13 yafl›ndayken annesinin ölümünden sonra yoksul bir ailenin yan›nda yaflam›n› sürdürmeye bafllad›. 1960’l› y›llarda tiyatro e¤itimi almak için üniversiteye girdi. 1969’da tiyatroyu tamamen b›rak›p kendini halk müzi¤ine verdi. fiili’nin halk müzi¤ini araflt›ran ve bu müzi¤i ça¤dafl normlara ilk tafl›yan Violeta Parra oldu. O fiili’nin “Yeni flark›” hareketinin atas›yd›. “Yeni fiark›” hareketi k›sa sürede fiili’deki toplumsal hareketin kültürel ifa-
desi oldu ve Unitad Popular’›n müzi¤i haline geldi. Jara, müzi¤in siyasal hareket içindeki önemini çok iyi biliyor ve müzi¤ini ABD ve Avrupa’n›n kültürel istilas›n› yoketmek için kullan›yordu. 1970 y›l›na gelindi¤inde, Victor Jara’n›n da içinde bulundu¤u Yeni fiili fiark›s› siyasal olarak aç›kça saf›n› belirlemifl ve Allende’yi desteklemiflti. 11 Eylül 1973’te yaflanan fiili darbesinde Allende’nin öldürülmesinin ard›ndan Santiago Stadyumu’na kapat›lan devrimciler içinde Victor Jara da vard›. 13 Eylül 1973’te iflkenceyle öldürüldü. fiili’deki Pravda muhabiri Vladimir Çerniflev, Jara’n›n son anlar›n› 13 Ekim 1973’te flöyle anlat›yordu; “Victor Jara dudaklar›nda bir flark›yla öldü. Onu yan›ndan hiç ay›rmad›¤› refakatçisiyle, gitar›yla birlikte stadyuma getirdiler. Ve flark› söylemeye bafllad›. Öbür tutuklular, gardiyanlar›n atefl açma tehdidine ra¤men melodiye efllik etme-
ye bafllad›lar. Sonra bir subay›n emri ile askerler Victor’un ellerini k›rd›lar. Art›k gitar çalm›yordu, ama zay›f bir sesle flark› söylemeye devam etti. Bir dipçikle kafas›n› parçalad›lar ve di¤er tutuklulara ibret olsun diye onu tribünlerin önüne ast›lar.” Jara öldürülmeden önce stadyumda yaz›p besteled¤i ve daha sonra serbest b›rak›lan bir tutuklu taraf›ndan d›flar›ya ulaflt›r›lan “son mesaj›”nda flöyle diyordu; “Beflbin kifliyiz burada/ fiehrin bu ufak k›y›s›nda/ Beflbin kifliyiz/ Kimbilir kaç kiflidir/ Bütün flehirlerde ve bütün ülkede/ Tohum eken ve fabrika iflleten/ Yaln›z burada onbin el/... / Ne zor flark› söylemek/ fiark› dehfletinki olunca/ Yaflad›¤›m dehflet/ Öldü¤üm dehflet/ Kendimi böylesi bir kalabal›k/ Ve bu flark›m› 盤l›klar›n ve/ sessizli¤in noktalad›¤› böyle çok/ sonsuzluk an› içinde bulmak/ Gördü¤ümü hiç görmemifltim/ Hissetmemifl ve hissetmekte oldu¤um/ Yeni bir an›n do¤umu olacak.”
Militan ‹flçi Sendikas› KMU (1 May›s Sendikas›) da konuyla ilgili olarak “bu kararlar ancak Macapagal-Arroyo yönetimine karfl› protestolar›n artmas›na sebep olacakt›r. Bu FKP, YHO ve UDC’yi etkilemeyecektir, çünkü bunlar zaten kendi güçlerine güvenen örgütlerdir” dedi. KMU Sekreteri Joel Maglunsad da 20 A¤ustos’ta yapt›¤› aç›klamada “Yaln›zca emperyalizm ve onun yerli uflaklar› Joema Sison’dan korkar” dedi. Maglunsad ABD’nin dehflete düflmüfl durumda oldu¤unu, çünkü Sison’un emperyalizm taraf›ndan ezilen uluslar›n mücadeleleri taraf›ndan desteklendi¤ini söyleyerek “O, bu enternasyonalist itibar›, ABD hegemonyas›n› sona erdirecek halk hareketi üzerine genifl bilgisi ve bu hareketlere aktif deste¤iyle kazanm›flt›r” dedi.
Nepal’de gazetecilerin isyan› büyüyor Nepal’de bas›n özgürlü¤ünü savunan yaklafl›k 200 gazeteci, 22 A¤ustos 2002 tarihinde baflkent Katmandu’da eylem yapt›. Polis barikatlar›n› y›kan ve polisle k›sa süreli çat›flmaya giren gazeteciler, flehir merkezine yürüyerek ana kavfla¤› trafi¤e kestiler. Nepal’de kas›m ay›nda ilan edilen s›k›yönetim alt›nda, tüm protestolar yasaklanm›fl durumda. S›k›yönetim yasalar›yla polis, Maoistlere yard›m etti¤inden flüphe duydu¤u herkesi herhangi bir gerekçe göstermeden 24 saat gözalt›na alabiliyor. Bas›n özgürlü¤ü de dahil tüm sivil haklar k›s›tlanm›fl durumda. Kas›m ay›ndan itibaren 130 gazeteci tutukland› ve bunlardan yaklafl›k 25 tanesi hala tutuklu bulunuyor veya kay›plar. Gazetecilerin tutuklanmas›n›n tek gerekçesi hükümet karfl›t› yaz›lar yazmalar›. Birçok gazete de Maoistlere sempati duyduklar› gerekçesiyle kapat›ld›. Hükümetin Maoistleri destekleyen yaz›lar yazd›¤›n› iddia etti¤i ve may›s ay›nda gözalt›na ald›¤› Krishna Sen’in de aralar›nda bulundu¤u 9 gazetecinin nerede oldu¤u hala bilinmiyor. Merkezi Paris’te olan S›n›r Tan›mayan Gazeteciler Örgütü geçti¤imiz ay Krishna Sen’in güvenlik güçleri taraf›ndan öldürüldü¤ünü aç›klam›flt›. Nepal Gazeteciler Federasyonu’ndan Bishnu Nisthuri son süreçte yapt›klar› eylemlerle ilgili olarak “Polis, protestolar›m›z› gerçeklefltirmemizi engellemeye çal›flt› ancak biz onlar›n bu çizgisini k›rd›k” dedi.
30 Ağustos-12 Eylül 2002
Evrensel Bak›fl Tüm sald›r›lara ra¤men, bir halk›n mücadele tarihi yok edilemez!-1 Tüm dünyada gündemler, yo¤un ve iç içe bir geliflim göstermekte. Dolay›s›yla Türkiye’deki geliflmeleri, dünyada yaflananlarla ba¤›n› kurmadan bütünlüklü ele almazsak, do¤ru anlay›fllar oluflturmam›z ve uygun pratiklerle ilerlememiz mümkün olmaz. ABD’nin özellikle 11 Eylül’den sonra egemenli¤ini sa¤lamlaflt›rmak ve ekonomisindeki bozulmalara engel olmak üzere, halklar›n gözünde meflrulaflma manevralar›yla düzenledi¤i harekatlar›n gerçekli¤ini ve niteli¤ini önceki yaz›lar›m›zda açm›flt›k. fiimdi gündemde Irak’a müdahale var. Mesele sadece Irak de¤il Ortado¤u’daki etkinli¤i sa¤lamlaflt›rmak. Böyle bir dönemde AB üyesi ülkelerin de bofl durmas› beklenemez. Bu ülkelerin, özellikle ABD sald›r›lar› s›ras›nda, ABD ile çeliflkilerini doruk noktaya getirmeden öne ç›karma taktikleri kaç›n›lmaz. Böylesi dönemler boyunca sadece ABD’nin de¤il, AB üyesi ülkelerin de Ortado¤u ve Kafkaslar cephesinde stratejik bir konuma sahip olan ve ileri karakol misyonuna uygun donanan Türkiye üzerinde planlar› var. Bu yüzden AB, ABD’nin Türkiye üzerindeki etkinli¤ini de gözard› etmeden, Türkiye’ye “bizim üyemiz olamazs›n” restini çekmez. Y›llard›r AB üyelik baflvurusuna arada-derede yan›tlar alan Türkiye’ye bu dönemde de, ayn› hesaplarla aç›k kap› b›rak›lmaya devam edilmekte. ABD’nin, ileri karakolunu AB içine sokarak buradaki etkinli¤ini art›rma iste¤i bilinmekte. (Sadece hukuki olarak bile, AB üyesi bir ülkenin nüfusuna göre temsil, dolay›s›yla oy hakk› do¤uyor. AB ülkelerinin birço¤undan daha çok nüfusu-oy hakk› olabilecek
işçi-köylü 36
24
Türkiye’nin, ABD’ye ba¤›ml›l›k düzeyi bugünkü boyuttayken AB’ye adeta bir ajan olarak al›nmas› dahi mümkün de¤ildir.) AB’nin kendi hesaplar›ndan dolay› üyeli¤i direkt reddetmeyece¤i de bilinmekte. Bu dönemde, AB’nin Türkiye’ye paket olarak sundu¤u uyum yasalar› da dikkat çekici. “Demokratikleflmeye” yönelik ad›mlar at›l›rken, esasta Kürt Ulusal Sorunu gündeme gelmekte. Bunu yaparken, sadece Türkiye Kürdistan›’n› de¤il, Ortado¤u’daki Kürt Sorununu ve buradaki önderlikleri kendine yak›n k›lmay› da hedeflemekte. Irak’a düzenlenecek olan operasyonda Türkiye’nin ileri karakol misyonunu yerine getirmesinin zorunlulu¤unu bilerek, sadece Türkiye’deki de¤il Ortado¤u’daki Kürt sorunu kapsam›nda az›msanmayacak bir gücü, tamamen olamasa da yan›na çekmeye çal›flmakta. Bunu sadece bugüne ait planlar/sonuçlar kapsam›nda de¤il, dünyadaki emperyalist dalafllar›n uzun vadeli projeleri kapsam›nda yapmakta. Bütün bu geliflmeler içerisinde ayn› hükümetle ilerlemek, halk üzerinde etkinlik kurmak mümkün de¤ildi. ‘99 seçimlerinde, birazdan bahsedece¤imiz projeleri gerçeklefltirecek bir hükümete ve onu onaylayan kitle taban›na ihtiyaç vard›. Bir yandan demokrat-yenilikçi görünümlü DSP’ye, bir yandan faflizmin fliddetli rüzgar›n› estirecek görünümüyle y›llard›r kendini ispatlam›fl MHP’ye ihtiyaç vard›. Bunlar tarihsel rollerini oynad› ve miad›n› doldurdu. fiimdi bahsetti¤imiz geliflmelere ve ülkedeki çeliflkilerin boyutuna uygun tampon bir hükümete ihtiyaç var. Her fley ‘ileri karakol’ misyonuna ve bunun halka yans›yacak etkilerine göre planlanmakta
ve gerçeklefltirilmekte. Böylesi her dönemde, egemen s›n›flar yapacaklar› her düzenlemede, halk›n nabz›n› tutmak zorundad›rlar. Böylesi dönemlerde, özellikle bizim gibi yar› sömürge-yar› feodal ülkelerde; ülkedeki ekonomik durumu, halk›n bundan etkilenimlerini hesaplayarak, kendi varl›klar›n›n tehlikeye girmesini engelleyecek, ekonomik krize paralel geliflen siyasal ç›kmazlar›n› aç›mlayabilecek, halk› yönetenler olarak, halk›n umutlar›n› sürekli kendilerine kilitleyecek aldatmacalara baflvurur, manevralar gerçeklefltirirler. fiüphesiz ki böylesi her dönemde, halk›n karfl›s›na bir dizi yenilikle ç›karlar. Halk›n umutlar›n› bir süreli¤ine dahi olsa kendilerine kilitlemeyi baflaracak; özünde eski, görüntüde yeni bir dizi de¤iflimler gerçeklefltirirler. Bütün bunlar egemen s›n›flar›n, kendi batakl›klar›nda debelenip durmalar›ndan baflka bir fley de¤ildir. Halk›n kendi iktidar›n› kurmas› gerçekleflinceye kadar da bu manevralar devam edecektir. Ve bizlerin, her manevray› do¤ru bir biçimde çözümlememiz, halka bu yönlü bir bilinç tafl›mam›z, buna paralel onu harekete geçirebilmemiz son derece önemlidir. Dünyada bir dizi de¤iflimin yafland›¤›, ülkemizde de seçim öncesi haz›rl›¤›n sürdü¤ü ve AB üyeli¤inin kabulü için flart koflulan uyum paketinin tamam›n›n yasallaflt›r›ld›¤› bir dönemden geçiyoruz. Bütün bu geliflmeler her süreçte farkl› farkl› biçimlerde karfl›m›za ç›kmas›na ra¤men, özünde bir de¤ifliklik olmad›¤› tespitini defalarca yapt›k/yap›yoruz. Ancak sadece bu tespitlerimizi ortaya koymak ve hiçbir fley olmam›fl gibi devam etmek, halk› yads›yan bir tutum olacakt›r. Gerçekleri tespit edebilmemize ra¤men; bizi gerçeklerin de¤ifltiricisi de¤il, seyircisi konumuna düflüren bir “gerçekçi”lik devrimci olmay› baflaramaz. Geliflmeleri ne yok sayan, ne de abartan bir yönelimde; geliflmeleri yorumlayan, kitleler üzerindeki etkisini ölçen ve de¤ifltirmeyi/harekete
geçirmeyi esas alan bir yönelimde olmam›z; bizi devrimci k›lan budur… Emperyalizmin dünyadaki egemenli¤i hüküm sürdükçe, özde tespit ettiklerimiz de¤iflmeyecektir. Biz bunlar› görmeyen gözlere göstermeye çal›flmaya ›srarla devam etmeliyiz. Bunu yaparken, farkl› her yöntemi-uygulamay›, farkl› her görüntüyü ayn› öz üzerinden ele al›p, özgünlükleriyle irdelemeyi, onu uygun ad›m atmay› önemsemeliyiz. Önceki seçim süreçlerinden bir dizi farkl›l›¤› içeren bir seçim döneminden geçmekteyiz. ‘99’dan bu yana iktidarda olan koalisyon hükümeti; o zamandan bu zamana, hem emperyalizme ba¤›ml› ekonomik-siyasi yönelimini, hem de buna paralel ülke içinde yerine getirilmesi gereken düzenlemeleri; kendisine yüklenen tarihsel misyonu, gereklerine uygun bir biçimde gerçeklefltirdi. Öncesinde de sürmekte olan icraatlar, bu dönemde de istikrarl› ve yo¤unlaflm›fl bir biçimde gerçeklefltirildi. ABD’nin ileri karakollar›ndan biri olarak, bu ba¤›ml›l›¤›n zorunluluklar› yerine getirildi. Ordu, ABD’nin müdahale etti¤i ülkelere gücünü seferber etti. PKK’nin net bir biçimde ifade etti¤i 93’teki ateflkes ça¤r›lar›, Öcalan’›n tutsak edilifliyle, o dönemdeki “pazarl›k” seyrinden ç›kar›larak, reformist bir kanala ak›t›larak gerçeklefltirildi. Y›llard›r ad›m ad›m gerçeklefltirilen tar›m›n tasfiyesi politikalar›, öncesinde TC’nin savaflmakta oldu¤u önemli bir gücün hakim oldu¤u alanlarda, yani Türkiye Kürdistan›’nda do¤all›¤›nda iflliyordu. Yan›s›ra ülkenin di¤er tar›m alanlar› da bu 3 y›ll›k süreçte, emperyalist devletlerin krizlerini aflma kapsam›nda gelifltirdikleri “neo-liberal” politikalar›n bir parças› olarak, ihracat ve ithalatta belirlenen kotalar›n s›n›rlar›n› aflamayan, kendi üretme koflulu bulunan ürünleri bile ithal etmek zorunda b›rak›lan zorunluluklarla yo¤un bir tasfiyeye u¤rad›. A¤›r sanayide sembolik birkaç kurulufl d›fl›nda, yeni aç›l›mlar yap›l-
mad›. Tüketim mallar› üretiminde daha sistemli bir zincir oluflturulurken dahi emperyalist ülkelerle ortakl›klar düzleminde seyreden ekonomik a¤ gelifltirildi. ‹lk ad›mlar at›l›rken halk›n yo¤un tepkisini alan özellefltirme harekat›, h›zla ve adeta do¤allaflt›r›larak ülkeye damgas›n› vurdu. Bu yo¤un “uyum” sürecinde, iflçinin at›lmas›ndan, memurun sürülmesine, ö¤rencinin okuldan at›lmas›ndan, sesini yükseltenlerin tutsak edilmesine dek fliddetin, faflizmin yüzünü apaç›k ortaya serdi¤i binbir yöntem uyguland›. ‹nsanca yaflamak için yetinilen ufak parçalar bile hunharca parçaland›. Bu sald›r›lara sessiz kalmak mümkün de¤ildi. Halk›n kendili¤inden ve s›n›rl› da olsa sesi ç›kmaya devam etti. Koalisyon hükümeti iktidara gelmeden yaklafl›k 4-5 y›l önce, Ulusal Hareket’in, bundan etkilenimi gözard› edilemeyecek olan devrimci hareketlerin tasfiyesine yönelik, yo¤un bir sald›r› dönemi yaflan›yordu. Ulusal Hareket’in geri ad›m att›r›lmas› döneminde, devrimci hareketlerin bu sald›r›lar› gö¤üsleyifli çok yetersizdi. Do¤all›¤›nda bu seslerin örgütlü bir güce dönüflmesi mümkün olmad›. Son süreçte, bu seslerin örgütlenebilece¤i tehlikesinin egemen s›n›flar›n önünde her zaman durmas› gerçekli¤iyle, devrimci hareketlerin kitlelerle birleflerek direnç gösteremeyecekleri bir anda hesaplan›fl›yla, tarihsel bir ad›m olarak, 19 Aral›k sald›r›s› ve katliam› gerçeklefltirildi. F tipi hücreler aç›ld›. Koalisyon hükümeti kendisinden önce planlanan projelerin noktalay›c›s› oldu. Yani bu hükümet, kendisini güden emperyalist güçlerin, bu dönemde kendisinden beklentilerini azami derecede yerine getiren bir hükümet oldu. Türkiye tarihinde de egemen s›n›flar›n faflist yüzlerinin perdelenemeyece¤i, bask› ve sömürünün aflina bir biçimde gerçekleflti¤i dönemlerden birinden daha geçildi.
işçi-köylü 36
25
30 Ağustos-12 Eylül 2002
Dünya Sürdürülebilir Kalk›nma Konferans› yap›l›yor ‹lki 1992 y›l›nda Rio De Janeiro’da yap›lan Birleflmifl Milletler (BM) “Dünya Sürdürülebilir Kalk›nma Zirvesi”nin ikincisi Güney Afrika’n›n Johannesburg kentinde 26 A¤ustos’ta bafllad›. 4 Eylül’de sona erecek olan zirveye 100’ü aflk›n devlet ve hükümet baflkan› kat›l›yor. Zirvede konuflulacak konular aras›nda yoksulluk, küreselleflme, su, enerji, açl›k ve hastal›klarla mücadele etme yöntemler yer al›yor. ‹lki 1992 y›l›nda Rio De Janeiro’da yap›lan Birleflmifl Milletler (BM) “Dünya Sürdürülebilir Kalk›nma Zirvesi”nin ikincisi Güney Afrika’n›n Jahannesburg
karfl›laflt›¤›m›z bir tutum. Örne¤in Dünya G›da Zirvesinin görünen k›sm›nda dünyadaki açlar›n açl›k sorununun tespitine yönelik raporlar ç›karan emperyalist-
bafllad›¤› da ifllenecek. Oysa ki tüm bunlar›n yarat›c›s›n›n emperyalistkapitalist sistemin ta kendisi oldu¤unu söylersek haks›zl›k etmifl olmay›z. Do¤al afetlerin
temin nükleer silah denemeleri, savafllar s›ras›nda kulan›lan daha nice çeflit silah, kar u¤runa çevrenin alabildi¤ince kirletilmesi vb. den kaynaklanmaktad›r. Bu-
kentinde 26 A¤ustos-4 Eylül tarihleri aras›nda yap›l›yor. 100’ü aflk›n devlet ve hükümet baflkan›n›n kat›laca¤› zirvede konuflulacak konular aras›nda yoksulluk, küreselleflme, su, enerji, açl›k ve hastal›klarla mücadele etme yöntemleri var. Zirvede Birleflmifl Milletleri ise BM’ye ba¤l› 20 kurulufl temsil edecek. Türkiye’yi ise Cumhurbaflkan› Ahmet Necdet Sezer ve Çevre Bakan› Fevzi Aytekin temsil edecek. ABD’nin ve Çok Uluslu fiirketlerin bask›lar› ile kendi ç›karlar› do¤rultusunda karar ald›rd›¤› bu zirveye ABD Baflkan› Bush tatilde oldu¤u için kat›lam›yor. Açl›¤›n, yoksullu¤un, bulafl›c› hastal›klar›n vb. binlerce y›k›m›n yarat›c›s› olan emperyalist kapitalist ülke baflkanlar›n›; flirket sahiplerinin yine bu sorunlara çözüm aramak için bu gibi zirveler örgütlemesi daha önce de
ler arka planda da dünya halklar›n› iyice sefalete sürükleyecek politikalar›n uygulanmas› karar› alm›fllard›r. Bunun yan›nda bir tablo halinde ç›kard›klar› açl›k, sefalet oranlar› onlar için adeta bir gurur tablosudur da. Uyuflturucu tüccarlar›n soyu tükenen hayvanlar›n ticaretine bafllamas›, kaçak a¤aç kesimi, toksit maddelerin pazarlanmas› vb. yasad›fl› yollardan milyonlarca dolar kazanan suç örgütleri ile mücadeleye de çevre suçlar› ile mücadele kapsam›nda ele alan zirvenin tart›flaca¤› konulardan birisi de Afrika’da ortaya ç›kan ve binlerce insan›n toplu ölümüne kadar varan sonuçlara yol açan bulafl›c› hatal›klar. Bunun yan›s›ra do¤al dengelerin alt üst oluflu, f›rt›nalar›n, fliddetli ya¤›fllar›n vb. artt›¤› ve de bunun sonucu olarak do¤al afetlerin çok s›k yaflanmaya
artmas› ve yüzlerce insan›n bunlar›n sonucu olarak yaflam›n› yitirmesi tamamen mevcut sis-
nun gibi Afrika’da açl›kla bo¤uflan binlerce insan›n bulafl›c› hastal›klar›n oluflabilece¤i or-
tamlarda yetiflmesini, yüzlerce çocu¤un henüz 5 yafl›na gelmeden akbabalara yem olmas›n›n sorumlusu da yine emperyalist ve kapitalist sistemdir. T›pk› di¤er emperyalist patentli zirvelerdeki gibi Dünya Kalk›nma Zirvesinde de içerde emperyalistler daha fazla kâr h›rs› ile tart›flmalar yaparken d›flarda yine yüzlerce insan belki de ayn› anda, ölümle pençeleflecek; belki de yaflanan bir do¤al afet ile yüzlercesi can verecek ve lüks salonlarda toplant› yapanlar›n tüm bunlardan haberi dahi olmayacak. Zirvenin yap›ld›¤› Johannesburg’ta zirveyi protesto etmek için yaklafl›k 70 bin gösterici çeflitli yerlerde farkl› farkl› eylemler yap›yor.
‹flçiler sahipsiz kald› 3 May›s 2002’de hükümetle Türk-ifl aras›nda imzalanan protokole ters bir kararla emeklilik haklar› dolmad›¤› halde s›rf yafllar› 50’nin üzerinde oldu¤u gerekçesi ile 13 iflçinin iflten ç›kar›ld›¤› Alia¤a Tüprafl rafinesinde, genel müdür Hüsamettin Dan›fl iflçilerin geri al›nmas›n›n mümkün olmad›¤›n› söyledi. Tüprafl Genel Müdürlü¤ü taraf›ndan 31 Temmuz günü 50 yafl›n› doldurduklar› gerekçesiyle iflten ç›kar›lan Petrol-ifl üyesi iflçiler ifllerine geri dönme mücadesi veriyor. Tüprafl Genel Müdürü mahkeme karar›yla Tüprafl asli iflçisi olduklar›n› defalarca ka-
n›tlay›p, imzalanan sözleflmelerden yararlanan sendika üyesi iflçilerin kendi iflçileri olmad›¤›nda ›srar ediyor. Sendikan›n “madem bu iflçiler, sizin iflçiniz de¤il neden siz iflten ç›kar›yorsunuz”
Yafllar› 50’nin üzerinde oldu¤u için iflten ç›kar›lan iflçiler ifllerine geri dönme mücadelesi veriyor sorular›na da cevap vermiyor. Tepkiler art›nca da Tüprafl’›n bir biriminin inflaat›n› yapan Gürifl adl› bir flirket iflçileri ifle almay› teklif etti. ‹flten ç›kar›ld›ktan sonra Tüprafl’›n önüne çad›r kurup beklemeye baflla-
yan iflçiler, Alia¤a’da Tüprafl ve Petkim iflçilerinin kat›l›m›yla bir de bas›n aç›klamas› yapt›lar. ‹flten ç›kart›lanlardan Hayriye K›z›l “1987’den beri sigortal›y›m, 14. senem yani. 52 yafl›nday›m biz hakk›m›z› istiyoruz iflimizi istiyoruz. Çal›fl›p günümüzü doldurarak emeklilik hakk›m›z› kazanmak istiyoruz” diyerek tepkisini ifade etti. Tahir Çelik ise 20 y›l 7 ayd›r Tüprafl’ta aflç›bafl›l›k yap›yorum. Y›llarca çok a¤›r flartlarda asgari ücret düzeyinde çal›flt›k” diyerek yaflad›klar› s›k›nt›lar› anlatt›.
26
30 Ağustos-12 Eylül 2002
işçi-köylü 36
“Elbet bir bildi¤i var bu çocuklar›n kolay de¤il öyle genç ölmek” Eylül 1981’de Dersim’de gerillalar›n yerini söylemedi¤i için abisinin gözleri önünde iflkencede yak›larak katledilen Behzat Firik’in an›s›na...
‹brahim Kara, Ali Geçgel, Munzur Geçgel ‹brahim Kara ve Ali Geçgel, 2 Eylül 1980’de iflkenceci polislerden Fikret Çetin’in cezaland›r›lmas› eylemini baflar›yla yerine getirdikten yaklafl›k 1-1,5 saat sonra ‹zmir’in Hatay semtinin Arapderesi mevkiinde arama yapan polis ekipleriyle çat›flmaya girerler. Ali Geçgel ve ‹brahim Kara, polislerin “teslim ol” ça¤r›s›na silahlar›yla karfl›l›k verir. Uzun süren çat›flma sonunda ‹brahim Kara ald›¤› yaralarla flehit düflerken, Ali Geçgel önce sa¤ olarak ele geçirilir ve daha sonra polislerin yayl›m atefliyle alçakça katledilir. Olaydan sonra ölüm haberini duyan ve abisi Ali Geçgel’in cenazesini al›p memleketine götürmek üzere ‹zmir’e gelen Munzur Geçgel de gözalt›na al›n›r. Kendisi de Proletarya Partisi sempatizan› olan Munzur Geçgel üstüne at›lmak istenen suçlamalar›n hiçbirini kabul etmez. Onun bu direngenli¤ini sindiremeyen iflkenceciler Munzur Geçgel’i de 9-10 Eylül 1980’de iflkencede katleder.
Ahmet fiahin 1965 y›l›nda Elbistan’da do¤an Ahmet fiahin, Ankara’da T›p ö¤renimi gördü¤ü dönemde Proletarya Partisi’nin düflünceleri ile tan›flt›. Ahmet fiahin Ankara’da Gençlik Birli¤i’nin infla görevini üstlendi. Daha sonra parti taraf›ndan Amed’de görevlendirildi. Mersin’in Osmaniye ilçesindeki polis karakolunun bask›n› esnas›nda yaral› olarak tutsak düflen Ahmet fiahin, 8 Eylül 1989’da TMLGB’nin ilk flehidi olarak ölümsüzleflti.
Pir Hasan Kulaç Dersim’in Ovac›k kazas› Yaz›ören köyünden olan Pir Hasan Kulaç, ‹stanbul’da iflçilik yapt›¤› s›ralarda tan›flt› Proletarya Partisi’nin düflünceleriyle. fiehit düfltü¤ü güne kadar Dersim da¤lar›nda Pir Hasan Kulaç direniflin ve kararl›l›¤›n eflsiz örneklerini b›rakt› yoldafllar›na. 5 Eylül 1981’de Dersim Ovac›k Mercanlar Mevkii’nde bulunduklar› yerin düflman askerleri taraf›ndan çembere al›nmas› sonucunda ç›kan çat›flmada flehit düfltü.
Yoksuldu Yoksuldu yaflamlar› Toprak evlerin kilerinde ekfli yajda kokusu sinmiflti bir a¤ustos sabah› Kesfer yeflili ormanlar›nda nem vard› Hölük-ufla¤› köyünün Yükseklerde da¤›lmayan atomik duman... Çal›nd› kap›lar› tereddütlü elleriyle aralad›¤›nda Ondokuz yafl›nda bir civand› ‹nsanl›¤›na insan ‹nsan› insanl›¤›na hayran ettiren Bir cand› al›nan... “Öldürecekler” dedi içinden Kardefllerden büyükleri “Ben de kardeflimle geliyorum” dedi... ve at›ld› ileri ... Ormana geldiklerinde durdular Cevaps›z kalmaya mahkum Bir soru sordular civan’a sustu fiiddetli bir dipçikle çenesine kudurdular Ve beynindeki evetli tüm imgeleri vurdular... ... kuru kibrit tav›nda bir öbek odun toplad›lar As›rl›k bir a¤ac›n yatay dal›na ba¤lanm›fl iple Behzat’› ayaklar›ndan afla¤› sark›tt›lar Ve kibriti çakt›lar Atefl insanla Hay›r evetle savafltayd› “Ya burada yanacaks›n ya s›¤›na¤›n› söyleyeceksin gerillan›n” diyen düflmand› Evetleri yutan insan Atefle yalanand› Ölümüne susand› ‹ki cand› Biri yanmakta olan Di¤eri yanana bakt›r›land› Bir annenin karn›nda yaflam bulan ‹ki can ‹ki civan yanan militan bakt›r›lan sempatizand› ... Yanan küçü¤üydü bakt›r›lan›n Bakt›r›lan büyü¤üydü ateflte yanan›n Yanan› atefl kavuruyordu, inliyordu, ba¤›r›yordu bakt›r›lan ads›z bir ölüm’e mahkum edilmifl ama ölmüyordu; Görüyordu, duyuyordu, soluyordu Biri bakt›r›lma cehenneminde vurulan Di¤eri cehennemi alazlar içinde kavruland› Yanan gerilla birli¤inin yerini bilen Bakt›r›lan
Behzat Firik Yanan›n gerillan›n yerini bildi¤ini bilendi ‹kiz insan Altm›fl düflman Dünya atefl ve can Dünya atefl ve insand› Biri gözda¤› hükümdarl›¤›nda tutsak Di¤eri kavrulan alevlerle cenge tutuland› Atefl ve insan Konuflan atefl Susan insand› Konufl diyen silahl› düflmand›, ç›rp›nan “Biliyorum ama söylemem” diyen militand› sakin olan alazlar diline ulaflmadan ilk ve son kez konuflan Ve ölümüne susand› ... En onulmaz inkar›ndayd› insan kendinin en çirkin katlindeydi insan de¤erlerinin En soylu savunmas›ndayd› insan de¤erlerinin Soyluluk bedeninde yanmaktayd› Behzat Firik’in Behzat yan›yordu Yakanlar yalvar›yordu Behzat susuyordu Firik firikti terleri Firik firikti derileri Kula¤› kesik faflist subay›n Enik enikti dilleri Dünya kayg›s›z ikilenmiflti Yeryüzü ikiye bölünmüfltü Ve cenk sonuca evrilmiflti. “bildi¤ini söyle kurtulursun” diyen Sesi enik oldu yenilen “Atefl öldürmez direnenleri” diyen Behzat Firik’ti yenen.
işçi-köylü 36
27
30 Ağustos-12 Eylül 2002
Tokat da¤lar›nda Dadukta’dan bir yi¤it Sinan Günel 5 yafl›nda bir o¤lan çocu¤u... aya¤›nda kara lasti¤i güdüyor davarlar› da¤larda. Saçlar› sar›, burnu k›rm›z› so¤uktan. 5 yafl›nda bir o¤lan çocu¤u ad› Sinan, çoban... Yoksul-emekçi bir köy delikanl›s›, saçlar› sar› Turhal’da okul s›ralar›nda.... “Neydi ki yoksulluk pay›m›za düflüyor böyle, böyle gitmez” dedi Dadukta’n›n sar› saçl› delikanl›s›... Ve tan›d› da¤larda flahanlar›, o sevdi¤i, nice hayaller kurdu¤u da¤la-
r›n ba¤r›n› mekan eyleyenleri. Düzene karfl› ilk eylemiydi Halk Savafl›n›n yi¤it gerillalar›na yiyecek vermesi. Ve 18’inde tutsak partizan, Dadukta’n›n Sinan’›... Ümraniye zindan›nda ad›ml›yor havaland›rmay›, Dadukta’n›n tepelerini ad›mlarcas›na. Art›k 19’unda elde mavzer gerillayd›, yoldafllar›na ba¤l›l›¤›n ifadesi yüzünde, ad›ml›yor Tokat da¤lar›n›. Alt›s›nda Eylül’ün ba¤r›na düflüyor Almus’un Daduktal› Sinan’›...
1979 y›l›nda Almus Çambulak (Dadukta) köyünde do¤an Sinan Günel, 16 yafl›nda devrimci mücadeleyle tan›flm›flt›r. 1998 y›l›nda Proletarya Partisi’ne yap›lan bir operasyonda 8 ay tutsak kal›r Ümraniye zindan›nda. Tahliyesinden sonra TC’nin askerlik yoklamas› geldi¤inde, O yoksul, ezilen-emekçi halk›n›n ordusuna kat›lmaya karar verir. ‘99 ilkbahar›nda gerillaya kat›l›r. Tokat da¤lar›n›n Halo’sudur art›k. Devrimci yaflam› boyunca belli sars›nt›l› dönemler yaflasa da herfleye ra¤men mücadelede ›srar, pusulas› olmufltur. 6 Eylül 2001 gecesi Tokat Almus/Kad›vakf› köyünde
karanl›k yüzlerin Proletarya Partisi’nin halk ordusuna att›¤› bir
pusuda ç›kan çat›flmada partizanca yan›t olmufl, silah›yla yan›t vermifltir. Karanl›k yüzlerin karanl›k kurflunlar›n›n bedenine saplanmas›yla ölümsüzleflerek, genç ölümlerin derin notunu düflmüfltür tarihe. fiehit düfltü¤ünde Proletarya Partisi’nin geri sempatizan› olan Sinan Günel Halk Ordusu’nun y›lmaz savaflç›lar›ndand›.
Ölüm ve katliamlar›n ayyuka ç›kt›¤› tarih: 12 Eylül 1980 12 Eylül askeri faflist cuntas› o dönem geliflen toplumsal muhalefetin bast›r›lmas›, devrimci
nin faturas›n›n emekçi halk›n s›rt›na yüklenmesini hedefliyordu. Ayr›ca 12 Eylül öncesi devletin
güçlerin yükselifline karfl› onlara darbeler indirilmesi ve en önemlisi de ç›kmaza giren ekonomi-
bu muhalefetten dolay› hayata geçiremedi¤i yasalar› da uygulamas› için uygun bir ortam› sa¤la-
yabilmenin operasyonuydu. Postal, tank ve panzer u¤ultusunun geceyi t›rmalad›¤›, hoparlörlerden askeri marfllar›n ve bildirilerin okunmas›yla bafllayan ve soka¤a ç›kma yasaklar› ile devam eden bu darbe asl›nda tüm toplumun üzerine çöken bir karabulut gibiydi. Tarihte belki de daha önce yaflanmayan barbarl›k örneklerinin sergilendi¤i, yüzlerce insan›n sorgusuz sualsiz faili meçhullere(!) kurban gitti¤i bir süreçti. Emperyalizm ve onlar›n ufla¤› patron-a¤alar›n son çareleri haline gelen darbenin neden gerekli oldu¤u ve sonuçlar›n›n neler oldu¤u o dönemin tarihsel koflullar›nda gizlidir. Sosyal ve ulusal kurtulufl mücadelesinin geliflti¤i, tüm ülkede muhalefetin gittikçe yay›ld›¤›, egemenlerin tam bir buhran içinde oldu¤u ve iktidar›n çat›rdad›¤› bir süreçti 12 Eylül 1980 süreci. Ve o günün flartlar›nda ç›karlar› tehlikeye düflen emperyalistler ve uflaklar› için zaten bir maskeden ibaret olan parlamentonun bu ka¤›ttan maskesine bile gerek kalmam›flt›. Faflizm kanl› difllerini bu maskenin arkas›na gizlemek istemiyordu. Çünkü halk›
ancak katlederek, iflkence ederek, zor kullanarak sindirebilece¤ini düflünüyordu. Ve düflündü¤ü gibi de yapt›. Askeri faflist cunta ifl bafl›na gelir gelmez ilk olarak parlamentoyu kapatt›. Grevleri yasaklad›. En büyük amaçlar›ndan biri iflçi s›n›f›n› tüm örgütlülüklerinden kopararak ve bu örgütlülükleri yok ederek dizginsiz bir sömürüyü rahatl›kla yapabilmekti. Bunun için birçok sendikan›n kap›s›na kilit vuruldu. Sendikac›lar ve devrimci iflçiler de askeri k›fllalara doldurularak, katledilerek iflçiler önderlerinden ar›nd›r›lmak istendi. Bununla da yetinilmedi. Daha önce kan can pahas›na elde edilen birçok hak da tek tek iflçilerin elinden al›nd›. Sald›r›lar sadece bunlarla da s›n›rl› kalmad›. Üniversiteler büyük bir tehdit oda¤› idi egemenler için. Devrimci demokrat ö¤renciler, ö¤retim görevlileri, birer birer uzaklaflt›r›ld›; görevinden at›ld›; hapishanelere dolduruldu. Bilim, üniversitelerden kovularak flovenist e¤itimin köfle tafllar› oturtuldu. Özellikle Kürtlerin yaflad›¤› bölgelerde de vahfli katliamlar›n alt›na imza atan devlet buralarda da
da¤› tafl› askerle doldurarak efline benzerine rastlanmad›k bir katliama imza att›. Ve katledilmeyen yüzlerce insan da hapishanelere dolduruldu. Buralardaki en büyük amaç toplumun en ileri kesimi olan komünist ve devrimcileri kitlelerden yal›tmakt›. Tutsaklar› kimliksizlefltirmek, tek tiplefltirmek için Nazi zulmünü aratmayacak iflkencelere baflvuruldu. Özellikle Diyarbak›r ve Mamak Hapishanelerinde b›kmak bilmeden kan döken devlet yapt›¤› iflkencelerle as›l olarak kitleleri yenilgi psikolojisine sokmak istiyordu. As›l amaç bu idi. Marfllar, askeri e¤itim, insan pisli¤i yedirme, tecavüz ve daha nice iflkence yöntemlerinin tek amac› insanlar›n bilinçlerini, beyinlerini teslim alabilmekti. Cuntan›n bir amac› da hatta en önemli amac› da buydu, tüm insanlar› korkutarak sindirmek, yenilgi ve korku psikolojisine sokmakt›. Ve bu korkuyu topluma yayabilmek için içerde ve d›flarda yüzlerce insan katledildi. ‹flte bu verilerden sadece baz›lar›; * 650 bin kifli gözalt›na al›nd› * 49 kifli as›ld›
* 98 bin 404 kifli örgüt üyesi olmakla yarg›land› * 30 bin kifli “sak›ncal›” iddias› ile iflten at›ld› * 14 bin kifli vatandafll›ktan ç›kar›ld› * 300 kifli kuflkulu bir flekilde öldürüldü * 171 kifli iflkence ile öldürüldü * 14 kifli hapishanelerdeki uygulamalar› protesto için açl›k grevinde yaflam›n› yitirdi * 3 gazeteci öldürüldü. 31 gazeteci tutukland›. Yasaklar nedeniyle 300 gün ‹stanbul’da gazeteler ç›kmad›. 39 ton gazete, dergi, kitap imha edildi. * 3 bin 854 ö¤retmen, 120 ö¤retim görevlisi, 47 hakimin ifline son verildi. * 9 bin 400 kifli kamu görevinden at›ld› ya da sürüldü. Bu rakamlar sadece o günün zor flartlar› alt›nda kay›tlara geçen gerçekleri ifade ediyor. Yine 12 Eylül AFC’sinin ard›ndan al›nan bir karar da halk›n hay›r demesinin yasak oldu¤u anayasa oylamas› sonucu 12 Eylül’ü yapanlar›n ömür boyu dokunulmazl›k kazanmas› oldu.
28
30 Ağustos-12 Eylül 2002
işçi-köylü 36
Tüketim ve kadın Kapitalist sistemin do¤as›nda var olan metalaflt›rma, bir mal haline getirilen kad›nlar için de söz konusudur. Çok önemli bir tüketim arac› haline getirilen kad›nlar üzerinde ça¤dafllaflma, kad›n›n s›n›rlar›n› aflmas›, zincirlerini k›rmas› ad›na binbir türlü oyunlar oynanmakta ve bu politikalar kapitalistlerin cebini beslemektedir. Emperyalizm bir yandan muazzam görünen geliflmesinin içinde kendi sonunu yaklaflt›r›rken bir yandan da genifl halk y›¤›nlar›n›n ak›l almaz sorunlar›n›n yarat›c›s› olmaktad›r. Açl›k, sefalet, ac›, zulüm her geçen gün iyice artmakta ve toplumlarda öyle ya
kistan’da kocas›n›n söyledi¤i söze karfl› gelme cüretini gösteren ya da baflka bir erkekle birlikte oldu¤u yönlü tahminler olan kad›nlar gazya¤› dökülerek yak›lmakta. Kulaklar›, burunlar› kesilmekte veya “suçun” büyüklü¤üne göre gözleri oyulmaktad›r. Kapita-
da böyle ikinci cins görülen kad›nlar da geliflen bu durumlardan iki kat daha fazla etkilenmektedir. Bu durum farkl› sosyo ekonomik ülkelerde farkl› farkl› flekillerde ortaya ç›kabilmektedir. Örne¤in Pa-
list emperyalist ülkelerde ise kad›na k›smi haklar verilse bile içinde tutuldu¤u çember esasta k›r›lmayarak farkl› zincirlerle hapsedilmeye devam edilmektedir. Kapitalist sistemin do¤as›nda var olan meta-
laflt›rma, bir mal haline getirilen kad›nlar için de söz konusudur. Çok önemli bir tüketim arac› haline getirilen kad›nlar üzerinde ça¤dafllaflma, kad›n›n s›n›rlar›n› aflmas›, zincirlerini k›rmas› ad›na binbir türlü oyunlar oynanmakta ve bu politikalar kapitalistlerin cebini beslemektedir. Bizimki gibi ülkelerde k›rsal bölgeler töre cinayetleri, k›z çocuklar›n›n okutulmamas› gibi sorunlarla hala cebelleflirken flehirlerde de kad›n makyaj kutular›n›n, uyduruk kad›n dergilerinin, magazin sayfalar›n›n, reklamlar›n aras›na s›k›flt›r›lmaya çal›fl›lmaktad›r. Tüketici toplumlarda reklamlar›n önemini düflündü¤ümüzde egemenler cephesinde kurulan kad›nreklam denklemini daha rahat çözebiliriz. Temizlik malzemeleri, giyim, makyaj konusunda çok büyük bir tüketici kitlesini oluflturan kad›nlar bir yandan reklamlar›n içeri¤inde meta olarak kullan›l›rken bir yandan da hitap etti¤i kitle olarak metalaflt›r›lmaktad›r. Öyle ki en alakas›z reklamlarda dahi kad›n vücudu, sesi ürünün çekicili¤ini art›rmak ad›na meta olarak sunulmaktad›r. Bu önemli bir konu iken firmalar›n kad›nlar›n dikkatlerini çekecek reklamlar› özellikle piyasaya sürmesi, gündüz televizyonlarda yay›nlanan reklamlar› kad›nlar›n daha çok izledi¤i düflünülerek onlara yönelik reklamlara a¤›rl›k verilmesi, hepsi bu metalaflman›n bir parças›d›r. Hayat› genelde evi ile s›n›rl› olan kad›n›n tek derdi evin temizli¤i, modaya uygun döflenmesi, son moda dantellerle, mobilyalarla süslenmesi oldu¤u için egemenlerin kad›nlar› bu konuda iyice motive etmek amaçl› baflvurdu¤u reklamlar kad›n› iyice sistemin kölesi ve devam-
c›s› yapmaya çal›flmaktad›r. En kötüsü de egemenlerin tüm bunlar› yaparken bu uygulamalar›n› “kad›n›n özgürlefltirilmesi” temas› üzerine kurmalar›d›r. Onlar›n kad›n›n özgürleflmesinden anlad›¤›, kad›n›n iyice köleleflmesi ve sistemlerinin en büyük maddi yat›r›m› olabilmesidir. Örne¤in kad›nlar›n topuklu ayakkab› giymesini onun ikinci cins olarak görülmesi ve afla¤›lanmas› ile ba¤daflt›ran Nike firmas›, kad›nlar›n düz taban giymesini de özgürleflmesi, rahat olmas› ile birlefltirerek büyük karlar elde etmifltir. Spor ayakkab› sat›fllar›nda kar› % 100’lere varan Nike’›n derdinin gerçekten kad›n›n özgürleflmesi ve rahatl›¤› olmad›¤› ortada (Kald› ki giyim tarz› bunu belirleyen bir etken dahi olamaz). Nike’›n ç›karlar›n›n topuklu ayakkab›y› gerektirecek bir durumda oldu¤u koflullarda “zarif, narin, ince, uzun kad›nlar›” afifle edece¤i de bir gerçek. Bu haliyle kad›nlar bu ay ald›¤›n›, bir dahaki ay modas› geçti¤i için giymeyen; yeni ç›kan herfleyin peflinde koflan ç›lg›n tüketiciler haline getiriliyor. Öyleki soka¤a ç›kt›¤›m›zda herfleyiyle makyaj›yla, giyim tarz›yla ayakkab›s› ve saç flekli ile birbirinin t›pat›p ayn›s› kad›nlarla karfl›lafl›yoruz hep. Bunun üzerine bir de insanlar aras›nda yarat›lan ç›karc›l›k “onda var, bende de olsun” tarz› anlay›fllar da bu tüketim ç›lg›nl›¤›n› körüklemektedir. Bunun gibi örnekler ço¤alt›labilir asl›nda. Örne¤in yine flampuan reklamlar›nda da ayn› mant›kla yüzlerce insan ayn› ürüne yönlendirilebilmektedir. Saç› parlak olmayan ya da ... isimli flampuanla y›kanmayan kad›n, etraf›n›n ilgisini çekmeyen, hayattan zevk almayan, özgüveni olmayan bir insan psikolojisine sokularak
egemenlerin cebine para ak›tan bir makine haline getirilebilmektedir. Bu daha birçok üründe böyledir. Tek amac› çevresinde be¤enilmek olarak s›n›rland›r›lan kad›n dünyas› difl macunundan ayakkab›ya, flampuana vb. kadar metalaflt›r›lmaktad›r. Burada yine üzerinde durulmas› gereken bir nokta da kapitalist sistemin bu kâr h›rs›nda neden kad›n› hedef ald›¤› ve kulland›¤›d›r. Kad›n› kendi elleri ile evine hapseden; tüm dünyas›n› mutfakla yatak odas› aras›nda s›n›rlayan; onu devaml› olarak kendisini çevresine be¤endirmek gerekti¤i gibi bir psikolojiye sokan sistem bunu yapt›ktan sonra da bunun getirilerini dizginsizce, azg›nca kullanmaktad›r. Kendisini be¤endirmek için do¤al halinden bir hayli uzak bir hale getiren kad›n zaman zaman art›k, sosyal yaflamla, dünyada, Türkiye’de, ilinde, ilçesinde, etraf›nda olup bitenlerle hiç mi hiç ilgilenmeyen sadece komflusunun yeni mobilyalar›, perdeleri ile ilgilenen bir meta haline gelebilmektedir. Bu tüm insanlar›n ayn›laflt›r›lmas›na da yaramaktad›r. Giyimiyle, makyaj›yla, süsüyle birbirinin ayn› olan insanlar›n bir zaman sonra düflünce dünyalar› da ayn› k›s›r döngü içinde ayn›laflmakta, duyars›zlaflmakta ve metalaflmaktad›r. Bu da herfleyi metalaflt›ran sistem için a¤z›n›n sular›n› ak›tan bir durumdur. Böylece kad›n›n kendisi d›fl›ndaki herfleye yabanc›laflt›r›larak, zaten s›n›rl› olan dünyas› daha kal›n zincirlerle hapsedilmektedir. Cesur, giriflimci, ak›ll› kad›n› ayakkab›s›, ete¤i, makyaj› ile s›n›rlayan sistem bu politikalar› sonucu hem insanlar› toplumsal mücadeleden uzaklaflt›rmakta hem de kâr›na kâr katmaktad›r.
işçi-köylü 36
30 Ağustos-12 Eylül 2002
29
Hamza Baba flenlikleri coflkuyla yap›ld› ‹zmir: ‹zmir’e ba¤l› Kemalpafla ilçesinin Hamza Baba köyünde her y›l geleneksel olarak düzenlenen flenlikler bu y›l da 25 A¤ustos tarihinde yap›ld›. Binlerce insan› buluflturan flenliklere Tohum Kültür Merkezi ve ‹flçi-Köylü, Al›nteri, Devrimci Demokrasi, Ekmek ve Adalet, Mücadele Birli¤i dergi ve gazeteleri de standlar› ile kat›ld›. Bu y›lki flenliklere alevi halk›m›z›n oylar›n› almaya çal›flan DSP’li Kültür Bakan› Suat Ça¤layan da kat›ld›. Aç›l›fl etkinliklerinden sonra konuflan Kültür Bakan› Ça¤layan bol bol “demokratikleflme” ve alevi toplumunun Türk devleti için önemini vurgulad›. Daha sonra sahneye Mehmet Demirda¤’a yaz›lan bir fliiri okuyarak Günefle Türkü ç›kt›. Günefle Türkü’nün parçala-
r›n› söyledi¤i s›rada jandarma gerçek yüzünü bir kez daha göstererek devrimci ve sosyalist bas›n›n standlar›na sald›rd›. Günefle Türkü’nün konse-
rini keserek sald›r›y› kitleye duyurmas›n›n ard›ndan standlar›n oldu¤u bölgeye yönelen yüzlerce insan devrimcileri ba¤r›na basarak gözalt›na al›-
Y›lmaz Güney
47 y›ll›k yaflam›n›n 11 y›l›n› hapishanelerde geçiren Y›lmaz Güney militan bir sanatç› oldu¤u kadar militan bir siyasetçiydi de. 9 Eylül 1984’de yakaland›¤› mide kanseri nedeni ile Paris’te yaflam›n› yitiren devrimci, proleter sanat›n ustas› Y›lmaz Güney’i ölümünün 18. y›ldönümünde sayg›yla an›yoruz. “Arkadafllar, sanat siyasetten ba¤›ms›z de¤ildir ve herfleyde oldu¤u gibi siyasi çal›flma bütün çal›flmalar›n can damar›d›r. Bu nedenle ben sanat›m› siyasi ça-
l›flmalar›m, siyasi perspektifim, siyasi düflüncelerim üzerine oturturken hiçbir zaman sanat› ve anlat›lan fleyleri dar görüfl aç›s›ndan de¤il, genel Türkiye gerçe¤i aç›s›ndan de¤erlendirmek istiyorum. E¤er ben sanat›m› bir dergideki siyasi görüfller gibi k›s›tlarsam, o zaman benim filmim Türkiye’deki halk›m›, Türkiye’deki gerçe¤i ve bunun daha ötesinde dünya halklar›n›n sorunlar›n› tam olarak anlatamaz. Birincisi bu. ‹kincisi: Pratik sorun olarak ç›kt›ktan soraki alt› ayl›k bir zaman ben, filmin pratik iflleriyle u¤raflmak zorunda kald›m. Ama bu demek de¤ildir ki, biz bütün çal›flmalar›m›z› sadece sanat çal›flmas›na yo¤unlaflt›rd›k, siyasi olarak belli fleyler yapmad›k anlam›na gelmez... Devrimci sanat, devrimci süreci anlatan sanatt›r. Bugüne kadar biz Türkiye’de faflist sansür uygulamalar›ndan dolay› sosyal hayat›n, ekonomik hayat›n bile do¤ru dürüst portresini çizemedik. Ancak gerçekten devrimden sonra devrim sürecini, sadece komünist önderlerin de¤il, komünist mücadele içindeki halk›n, devrimci sürecinin içindeki halk›n hikayesi ile birlikte anlataca¤›z.” (Y›lmaz Güney’in sanat ve siyaset iliflkisini anatan bir yaz›s›ndan...)
nan insanlar› tekrar geri ald›. Jandarmay› köyün d›fl›na ç›kartan halk “Yaflas›n devrimci dayan›flma” slogan›n› atarak köy meydan›na geri dön-
dü. Kültür bakan›n›n ve jandarman›n halk önünde teflhir edilmesiyle çaresizlik içinde kalan devletin bürokratlar› Günefle Türkü’yü sahneden indirmeye çal›flt›. Ancak halk Günefle Türkü’yü halaylar› ve alk›fllar› ile sahiplendi. Daha sonra da Kültür Bakan› Günefle Türkü’nün konseri bitmeden köyden ayr›ld›. Halk ve devrimcilerin bulufltu¤u bu y›lki Hamza Baba flenliklerinde gazetemiz ‹flçiköylü ve birçok devrimci gazetenin gönderdi¤i mesajlar okundu. Mesajlarda özellikle günümüzün direnenleri olan devrimcilerin F tipi zindanlara at›ld›¤› vurgulanarak, bu direniflin sahiplenilmesi ça¤r›s› yap›ld›. Etkinlik Hüseyin Turan’›n konseriyle son buldu.
Kark›n’da Aziz Baba fienlikleri Tokat’›n Turhal ilçesine nuflmas›n›n ard›ndan cem ba¤l› Kark›n köyüne Hora- ayini yap›ld›ktan sonra Sisan’dan gelen erenlerden Aha vas’tan Ali Bo¤a ve Ankara Baban›n o¤lu Aziz Baba’n›n Üniversitesi konservatuar ö¤türbesini ziyaret amaçl› dü- rencilerinden bir grup müzik zenlenen flenliklerin Kar- dinletisi verirken flenlik kok›n’da bu y›l 26.s› yap›ld›. mitesi Aziz Baba türbesi için Yaklafl›k 3 bin kiflinin kat›ld›- ba¤›fl toplad›. Yerel sanatç›la¤› flenli¤e kat›l›m daha çok r›n da verdi¤i dinletilerden sonra flenlik K›v›rTurhal ve çevre c›k Ali’nin verdi¤i köyleri, Keçeci, 26. yap›lan konserle saat Kuytul, Erenli, 17:00’de sona erMümük’ten sa¤laflenli¤e di. n›rken, Amasya ve Koruculuk daTokat’tan gelenle3 bin kifli yatmalar› nedeni rin yo¤unlu¤u da ile boflalan köyde dikkat çekiciydi. kat›ld› kalan az say›daki Bir bayram havas› köylü ise misafir içerisinde geçen flenliklerde jandarman›n yo- karfl›laman›n sevincini ve he¤un kat›l›m› gözlerden kaç- yecan›n› yaflarken, flenli¤e mazken aç›l›fl konuflmas›n› kat›lan insanlardan ald›¤›m›z Turhal eski (CHP) Belediye görüfller hep ayn›yd›. “Bizler Baflkan› Muhsin Pehlivan birlik, beraberlik ve dayan›flyapt›. Pehlivan konuflmas›nda may› seviyoruz. Misafirperbirlikten, beraberlikten bah- verlik bizim ald›¤›m›z kültüsederken, halktan yaklaflan rün özünde var” derken, “bizi seçimlerde do¤ru kararlar al- karalayanlar gelsinler de bumalar›n›, sand›k bafl›na öyle ralarda görsünler” at›f›nda gitmelerini istedi. Aç›l›fl ko- bulunmadan da geçemediler.
30
30 Ağustos-12 Eylül 2002
‹flçi-köylü’den Dervifl-CHP ittifak› ve seçim sürecinde son geliflmeler Emperyalizmin müdahalesi ve DSP’den istifalar ile bafllayan ve o günden bugüne sürekli gündemi meflgul eden seçim tart›flmalar› yeni boyutlarda devam ediyor. DSP’den istifa edenler ve di¤er yeni kat›l›mlarla kurulan, sansasyonel bir ç›k›fl yapmaya çal›flan Yeni Türkiye’nin giderek irtifa kaybetmesi ve de Kemal Dervifl’in CHP rozetini takmas›, flimdi Türkiye gündeminin yeni konular› aras›nda. Seçim tarihinin 3 Kas›m olarak aç›klanmas›n›n ard›ndan da burjuva siyasetçiler için yo¤un bir ittifak aray›fl› ve propaganda süreci bafllam›fl durumda. Kemal Dervifl’in “güçlü bir ekonomiye geçifl için Türkiye’de at›lmas› gereken ad›mlar” adl› broflürle gazetelere poz vererek Ekonomi Bakan› olarak atanmas›n›n ard›ndan bugün egemenlerin ihtiyac› bu slogan›n yerine “güçlü ittifaklar›” gerektirir bir posizyondad›r. Ve büyük bir telaflla toplant›lar, görüflmeler yap›larak kapatmaya çal›flt›klar› gedik de bundan kaynaklanmaktad›r. DSP’den istifalar›n yafland›¤› ilk dönemde bas›nda sürekli Cem ve Özkan ikilisi ile birlikte boy göstererek siyasette büyük olas›l›kla birlikte hareket edeceklerinin mesaj›n› veren Dervifl’in son bir hamle yaparak CHP ile toplant›lar yapmas› ve sonunda da resmen CHP’ye üye olmas›, üzerinde düflünülmesi gereken bir noktad›r. Egemenlerin neden seçimlere ihtiyaç duyduklar› ve ayr›ca daha önemli olarak seçimlerde neden ittifaklara ih-
tiyaç duyduklar› da yine önemli bir konudur. Koalisyon hükümetinin IMF’ye uflakl›kta kendini kan›tlamas›na ra¤ men, halk nezdindeki y›pranm›fll›¤›, yaratt›¤› güvensizlik, AB’ye uyum sürecinde üzerine düfleni yeterince yerine getiremeyece¤i endiflesi ve halk›n yiten umutlar›n› tekrar sand›kta yakalamak için gelinen süreçte egemenler aç›s›ndan bir seçime fazlas›yla ihtiyaç vard›. Ancak bu seçimde de egemenleri endiflelendiren çok önemli bir konu mevcut. O da baraj› bile aflamamak ve bundan dolay› da halk›n siyasi partilere olan güveninin iyice tuzla buz olmas›, meflrulu¤unun daha da kaybolmas›d›r. Neredeyse denenmemifl hiçbir partinin kalmad›¤› ve halk›n da bizzat pratikleri sonucu bu partilere hiçbir güven duymad›¤› böyle bir süreçte, tüm partilerin tek tek seçime girdi¤ini düflünürsek ç›kan sonucu tahmin etmek ve baz› partilerin baraj› dahi aflamayaca¤› bir tabloyu önceden görmek çok zor de¤ildir. Bu, egemenlerin ne denli gülünç bir duruma düfltü¤ünün ve hiçbir flekilde halk›n iradesini temsil etmedi¤inin bir göstergesidir. Sürekli olarak parlamentonun halk›n iradesini yans›tt›¤› yalan›n› pompalayan egemenler aç›s›ndan böyle utanç verici bir tablonun ortaya ç›kmas› büyük bir prestij kayb› olacakt›r. Onlar›n as›l korkusu da budur. Hiçbir meflrulu¤u olmayan ve halk›n iradesini yans›tmayan böylesi bir hükümetin yapaca¤› ise bir öncekinin ayn›s› olacakt›r. IMF
programlar›n› harfiyen uygulamak. Yine irdelenmesi gereken bir di¤er konu da Dervifl’in Cem ve Özkan ikilisinden ayr›larak CHP’yi tercih etmesidir. Dervifl’in bu seçimi elbetteki yukarda bahsetti¤imiz ihtiyaca ba¤l› olmakla birlikte bir de egemenlerin özellikle farkl› oy potansiyellerini bir yelpazede toplama istemleri ile ilgilidir. Sürekli Türkiye’nin yar›n› için genifl bir yelpazeyi içine alan bir çözüm istediklerini vurgulayan Dervifl’in amac› özellikle seçimden umudu olmayan ve sand›k bafl›na gitmek istemeyen kitleye hitap ederek bu oylar› da sand›kta toplamakt›r. 23 A¤ustos 2002 tarihinde NTV televizyonunda “E¤risi Do¤rusu” adl› bir programa kat›larak CHP’ye kat›lmas› ile ilgili sorular› yan›tlayan Dervifl’in flu sözleri de bu kitleyi hedeflediklerinin bir kan›t›d›r: “E¤er düflündü¤ümüz bu sentezi sa¤layamazsak; de¤iflen ama eskiye ba¤l› solla, liberal solu birlefltiremezsek oy oran›m›z %30 dahi olmaz. Bu sentez olay› olmasa istediklerimizi yapamay›z” IMF’nin Türkiye’ye atad›¤› ve krizi iyice derinlefltirerek halk› da iyice sefalete sürükleyen Dervifl’in CHP’ye kat›l›m›n› CHP aç›s›ndan de¤erlendirdi¤imizde bunun CHP’nin belli bir taban›nda kabul edilemeyece¤i gerçe¤i ile karfl›lafl›yoruz. Dervifl’in IMF politikalar›n›n Türkiye’deki uygulay›c›s› oldu¤unu bilen bir kesim buna sert tepki gösterse de, CHP’nin de bundan kazançl› ç›kaca¤› ortada. 1999 y›l› seçimlerinde 700 olan baflvuru say›s›n›n 3 Kas›m’daki seçimler için flimdiden 1200 rakam›na ulaflm›fl olmas› CHP’nin neyi hedefledi¤ini gösteriyor. ‹lk bak›flta çeliflki gibi görünen bu durum asl›nda
işçi-köylü 36 çeliflki de¤ildir. Her ne kadar halk›m›z›n bir k›sm› IMF politikalar›n›n y›k›m dolu sonuçlar›n› Dervifl ile ba¤daflt›rsa da büyük bir k›sm› ise hala Dervifl’ten medet umabilecek durumdad›r. Ancak onun gerçek yüzü hem pratikleri ile ortadayken hem de yine “E¤risi Do¤rusu” proram›nda yapt›¤› “40 bin kamu personelinin tasarrufu zorunludur” vb. aç›klamalar› ile ortadad›r. Yine Merkez Bankas› taraf›ndan önerilen “IMF’ye ba¤l›l›k yemini”de seçimden sonra iflbafl›na gelebilecek herhangi bir hükümetin de sadece IMF talimatlar›n› yerine getirmekle yükümlü oldu¤unu kan›tlamaktad›r. Merkez Bankas› Baflkan› Süreyya Serdengeçti taraf›ndan önerilen ve Ekonomi Bakan› Masum Türker’in de onaylad›¤› bu öneri sonucunda IMF’ye seçimden sonra da y›k›m politikalar›n›n uygulanaca¤› noktas›nda taahhüt verilecek. Bu da demektir ki seçimle iktidara hangi parti gelirse gelsin halk için de¤iflen hiçbirfley olmayacakt›r. As›l çeliflki ise muhalefette oldu¤u dönemde sürekli IMF politikalar›na at›p tutan CHP ve Deniz Baykal’›n bu politikalar›n Türkiye’deki uygulat›c›s› Kemal Dervifl’le çabucak anlaflarak, ayn› masaya oturmas›d›r. Hatta Deniz Baykal ilk toplant›lar›n›n ard›ndan “birbirimize doyamad›k” diyerek ne kadar iki yüzlü oldu¤unu göstermifltir. Daha önceki konuflmalar›nda ve CHP imzal› bildirilerinde en revaçtaki slogan› olan “Türkiye’yi periflan edenlerden halk ad›na hesap soraca¤›z” cümlesinin Baykal için ne anlam ifade etti¤i de böylece ortaya ç›kmaktad›r. Türkiye’yi bu hale getiren IMF politikalar› oldu¤una göre ve Baykal da bugün bu politikalar›n Türkiye’deki mimar› Kemal Dervifl’le kolkola
siyaset sahnesindeki yerini alm›fl durumda ise bu sürekli halktan bahseden CHP ve Deniz Baykal için halka ihanet anlam›na gelmektedir. Ç›karlar› söz konusu oldu¤unda dün söylediklerini bugün unutan siyasetçilere güzel örneklerden birisi de Deniz Baykal’d›r. Bunun d›fl›nda CHP’nin sanatç›lara ve sendikac›lara da ça¤r› yapt›¤›n› düflünürsek sürekli bahsettikleri genifl yelpazeyle ne kastettiklerini daha iyi anlam›fl oluruz. Sanatç›larla birlikte onlar›n seslendi¤i kitleyi sendikac›lar ile de onlar›n tabanlar›n› kendilerine yedeklenmeyi düflünen CHP ve Dervifl. Özellikle sendikalara yap›lan bu ça¤r› baflka bir ifade ile s›n›fa ihanet etme ça¤r›s›ndan baflka birfley de¤ildir. Dervifl’in daha do¤rusu emperyalizmin ülkede at oynatmak için seçti¤i parti bugün CHP olarak ortaya ç›km›flt›r. Birçok di¤er partiyle k›yaslad›¤›m›zda CHP IMF’nin taahhütlerini yerine getirmesi için daha uygun bir ortam oluflturmaktad›r. Yani emekçiler aç›s›ndan bak›ld›¤›nda yap›lacak herhangi bir seçimle hiçbirfleyin de¤iflmeyece¤i aç›kt›r. Bunun en güzel örne¤i daha önceki seçimler olarak önümüzde durmaktad›r. Daha önce de ayn› vaatler, ayn› sloganlar ile halktan oy isteyenler iktidara geldiklerinde IMF’nin, özellefltirmenin, iflten atmalar›n en büyük savunucusu olmad›lar m›? Evet oldular. Öyleyse daha flimdiden kamudan 40 bin kiflinin at›lmas›n› düflleyen IMF tahsildar›, Kemal Dervifl’in oldu¤u bir hükümetin yapaca¤› da daha öncekilerin ayn›s›d›r. Öyleyse en do¤ru olan, tepki duyarak iktidarda olmayan veya denenmemifl partilere oy vermek yerine seçimi sand›k bafl›na gitmeyerek boykot ederek ifllevsizlefltirmektir.
30 Ağustos-12 Eylül 2002
31
işçi-köylü 36
Geleneksel Hac› Bektafl-› Veli´yi anma flenlikleri yap›ld› Zulme karfl› baflkald›r›fl› yaflam felsefesiyle sunan ve yaflad›¤› ça¤›n karanl›¤›na karfl› insanl›¤a bir ›fl›k olma ö¤retisini yayarak “düflünce karanl›¤›na karfl› ›fl›k tutanlara ne mutlu” söylemiyle kendinden sonraki nesillere bu ö¤retiyi tafl›yan bir bilgin Hac› Bektafl-› Veli. Hac› Bektafl-› Veli’yi anma flenli¤i Nevflehir’in Hac›bektafl ilçesinde 16-17-18 A¤ustos tarihlerinde gerçeklefltirildi. Türkiye’nin birçok yerinden ayn› fikri özümseyerek bir araya gelen insanlar›n kat›l›m›yla gerçeklefltirilen flenlikler 3 gün boyunca paneller, konserler ve anma etkinlikleri çerçevesinde geçerken, devrimci ve sosyalist bas›n›n yan›s›ra kültür merkezleri ve Pir Sultan Abdal Dernekleri de flenli¤e kat›ld›. Geçen seneye oranla daha az bir kat›l›m›n oldu¤u flenlikte, ilk gün, ö¤lene kadar süren aç›l›fl kutlamalar› ile geçti. Belediyenin de CHP’de olmas›n›n etkisiyle adeta aç›l›fl›n CHP flo-
vuna dönüfltü¤ü kutlamada protokolde birçok ünlü siyasetçinin de ismi vard›. Siyasetçiler tek tek alevilik üzerinden politika yaparak, yaklaflan seçimler öncesi adeta birbirleriyle yar›fl edercesine “en büyük alevi” ya da “alevi destekçisi” kesildiler. Alevi dernekleri birbirlerini suçlayarak kimin daha alevilere yak›n oldu¤u kimin daha seriatç› oldu¤u tart›fl›ld›. Her y›l ayn› görüntülere sahne olan Hac›bektafl’ta bu y›l da tan›d›k “siyaset manzaralar›” halk›n pek ilgisini toplamasa da, HADEP’ten, ÖDP’ye, YTP’den DSP’ye kadar birçok parti pankartlar›yla flenlikte yerini alm›flt›. Yine ilk gün sabah gösterileri yap›larak alevi kültüründen motifler sunulurken gazetemiz de dahil K›z›lbayrak, At›l›m, Ekmek ve Adalet, Al›nteri, Devrimci Demokrasi, Tohum Kültür Merkezi, Beksav vb. kurumlar›n ürünlerini sergiledi¤i standlar çevresinde, 3 gün boyunca da sürecek
olan etkinliklerden ilki gerçeklefltirildi. Tiyatro ‹mge taraf›ndan Naz›m Hikmet’in fliirinden uyarlanan Tanya adl› uyun sergilendi. Ayn› gün gazetemiz ‹flçi-köylü de yo¤un olarak Hac›bektafl’da da¤›t›l›rken, akflam saatlerinde yo¤un olarak devrimci-demokrat insanlar›n kald›¤› ve alternatif olarak devrimcilerin çad›rkentte sundu¤u etkinli¤e geçildi. Küçük anfi tiyatroda sunulan etkinlikte yine ilk olarak Tanya adl› oyun sergilendi. Ard›ndan Tohum Kültür Merkezi bünyesinde çal›flmalar›n› sürdüren müzik grubu Günefle Türkü sanhe alarak kitleyi coflturan türkülerine geçerken, flair Mehmet Özer’in kavga dolu fliirleri ile gece renklendi. Hücre tipi hapishanelerdeki direnifle de de¤inildi¤i gecede Ölüm Orucu gazilerinden ‹brahim Gezici de bir konuflma yapt›. Gezici, tahliyelerle direniflin tasfiye edilmeye çal›fl›ld›¤›n› belirterek tutsaklar›n neden F tipi-
ne karfl› ç›kt›¤›n› anlatmaya çal›flt›. Gezici’nin ard›ndan kitle “tecriti kald›r›n ölümleri durdurun”, “Devrimci tutsaklar onurumuzdur” sloganlar›n› atarken, kay›p annesi olan Hanife Y›lld›z da söz alarak özellikle anne babalara seslenen bir konuflma yapt›. Y›ld›z’›n ard›ndan
Ayr›ca 3 gün boyunca stadyumda Erdal Erzincan, Arif Sa¤, Grup Yorum, Grup K›z›l›rmak konser verirken, belediye önünde de etkinlikler yap›ld›. Etkinlik boyunca Partizan ve Hücre Karfl›t› Platform imzal› bildirilerin yan›s›ra Yeni Demokrat Gençlik dergisi de da¤›-
Mamak ‹flçi Evine ba¤l› olarak faaliyet ürüten Grup Yön sahne ald›. Ayn› günün akflam› yo¤un ya¤mur nedeni ile etkinlik sonland›r›l›rken, Hac›bektafl’a gelenler ilk gün daha çok Hac›bektafl müzesini, kutsal say›lan yerleri ziyarat ettiler. Daha çok günlük gidifl gelifllerin yap›ld›¤› Hac›bektafl’ta, flenlikle birlikte her yerde oldu¤u gibi ticaret olgusu ön plana ç›karken, özellikle çad›rkentte kalanlar taraf›ndan 2. gün belediyenin eksiklikleri ile bafllad›. Ve ikinci gün ö¤le üzeri sendikalar›n ve alevi kurulufllar›n›n kat›l›m›yla “Toplum fiekilleniflinde Sivil Toplum Örgütlerinin Yeri” konulu panel düzenlenirken, stand çervresi yine canl›yd›. Ayn› günün 17 A¤ustos depreminin y›ldönümüne denk gelmesi nedeniyle devrimciler taraf›ndan ortak bir kat›l›mla oluflturulan k›sa bir yürüyüflle depremde yaflam›n› yitirenler an›ld›. Standlar önünde yap›lan k›sa bir konuflman›n ard›ndan anma noktaland›. Anmadan sonra Günefle Türkü müzik dinlesi verirken Kald›raç dergisinden bir kifli de ABD’nin Irak’a müdahalesiyle gündeme gelen savafl konulu bir tiyatro oyunu sergileyerek savafla kat›lan fakat daha sonra yaflam› altüst olan bir adam›n savafl psikolojisini anlatt›.
t›l›rken, PP’nin 30. kurulufl y›l› kampanyas› çerçevesinde ç›kar›lan Partizan imzal› afifller Hac›bektafl’a yayg›n bir flekilde yap›flt›r›ld›. Çad›rkentin bulundu¤u yerde ise TKM’nin haz›rlam›fl oldu¤u “Su Damlas›na S›¤d›r›lan Yaflam” adl› belgesel gösterimi sinevizyon olarak halka izletildi. Yaklafl›k 200 kiflinin izledi¤i belgesel 3 gün boyunca da standlar›n bulundu¤u yerde gösterildi. Partizan kitlesi olarak ise Mahsuni fierif’in mezar› ziyaret edildi. Çevreden kat›l›mla birlikte gerçeklefltirilen anmada söz alan bir kat›l›mc› onu en güzel anman›n yine kendi türkülerini söylemek oldu¤unu belirtmesiyle “çeflmi siyah›m” türküsü hep birlikle seslendirildi. Bu y›lk› Hac›bektafl etkinlikleri çerçevesinde program›n pek de yo¤un olmamas›yla birlikte kat›l›mda görülen büyük düflüfle ra¤men devrimcilerin ortaya koydu¤u alternatif etkinlikler flenli¤e renk katt›. Hac›bektafl’›n karanl›k düflünceler diye adland›rd›¤› siyasilerin oyunlar› bofla ç›kar›lmad›¤› sürece “dövene ve sövene” kul olmak kaç›n›lmazd›r. Bunlara karfl› direnip, ›fl›k oldu¤umuz da ise Hac›bektafllar, Pirsultanlar, Köro¤lular ile gelecek kazan›lacakt›r.
Hac›bektafl fienlikleri dönüflü kaza: 34 ölü Her y›l düzenlenen Hac› Bektafl Veli’yi anma flenlikleri dönüflü Mersin’in Tarsus ilçesi Damlama mevkii’nde meydana gelen kazada 34 kifli yaflam›n› yitirdi. Halk›
neden oldu¤unu belirterek al›flverifl için indikleri Göreme’de, dükkana girenlere mal çald›klar› iddias›yla sald›r›ld›¤›n› söylediler. Bunlar iddia olarak ortada b›rak›l›r-
büyük bir ac›ya bo¤an kaza, bu y›lki flenliklerin de matemle bitmesine neden oldu. Kazan›n oldu¤u yerde kaza geçiren ikinci otobüsün, Göreme ilçesinde tafll›, sopal› sald›r›ya u¤rad›¤› söylendi. Otobüslerin birkaç araç taraf›ndan takip edildi¤ini söyleyen yolcular, kazaya da bu durumun yaratt›¤› pani¤in
ken, kazan›n nedeninin araçlar›n flehirleraras› yolculuklar için uygun olmad›¤›, kapasitenin d›fl›nda yolcu fazlas›n›n al›nd›¤› belirtilerek, arac›n freninin tutmad›¤› da söylendi. Ancak garip olan ola¤an bir trafik kazas› gibi gösterilen olayda Göreme Belediye Baflkan› flu aç›klamay› yapt›.
“Al›flverifl s›ras›nda tart›flma yaflanm›fl. Beldemizden baz› kifliler dövülmüfl. Göremeliler ‘Kahrolsun faflizm’ slogan›n›n at›lmas›na karfl›n tepkisini ortaya koymam›fl” diyerek kazaya sebebiyet veren etmenler konusunda kafalarda soru iflareti oluflturdu. Aralar›nda Al›nteri gazetesi Adana muhabiri, K›z›lbayrak ve Devrimci Demokrasi okurlar›n›n da bulundu¤u ölen 34 insan›n ço¤unun Pir Sultan Abdal ve Hac› Bektafl-› Veli dernekleriyle CHP’nin Adana ‹lçe Örgütlerinde görevli olduklar› belirtildi. Cenazelerden 19’u 10 bin kiflinin kat›l›m›yla 20 A¤ustos günü Adana’da düzenlenen törenle topra¤a verildi. Di¤er cenazeler ise memleketlerine gönderildi. Cenaze törenine kat›lan Deniz Baykal yaklaflan seçim sürecinin de etkisiyle alevi oylar› toplama telafl›na düfltü. ‹ddia edilen sald›r›n›n, Belediye Baflkan›n›n aç›klamalar› ve söylenen kazaya sebep olan panik ortam›n›n a盤a ç›kar›lmas› ve soruflturulmas› gerekir.
işçi-köylü
UMUT YAYIMCILIK VE BASIM SANAY‹ LTD. fiT‹
B‹Z HALKIZ GELECEK ELLER‹M‹ZDED‹R
www.iscikoylu.org • @mail: umutyayimcilik@superonline.com
DEVRİM YOLUNDA
Yönetim yeri: Gureba Hüseyin A¤a Mah. ‹mam Murat Sok. No:14/1 Aksaray-Fatih/‹STANBUL. Tel: (0212) 521 34 30, 531 48 53 FAKS: (0212)621 61 33 Sahibi ve Yaz›iflleri Müdürü: Bar›fl AÇIKEL Bask›: Ça¤dafl Matbaac›l›k
Genel Da¤›t›m: YAY-SAT
ISSN: 1303-0299
BÜROLAR ➧ KARTAL:
HAMAM SOK. DEM‹RL‹ ‹fiHANI NO: 57/14 KARTAL, TELEFAKS: (0216) 306 16 02 Cep: 0 544 521 34 30
➧ ANKARA:
MEfiRUT‹YET MAH. KONUR SOK. NO: 14/24 KIZILAY/ANKARA TEL: (0312) 418 25 26 Cep: 0 535 562 33 72
➧ ‹ZM‹R:
GAZ‹OSMANPAfiA BULVARI, KOÇAfi ‹fiHANI NO: 87, DA‹RE:318 KONAK, TELEFAKS: (0232) 441 93 09 Cep: 0535 310 31 84
➧ MALATYA: DABAKHANE MAHALLES‹, BOZTEPE CAD., BABACAN ‹fiHANI NO:9 KAT:1/16 MALATYA TEL: (0422) 325 78 13 Cep: 0 536 558 45 04 ➧ BURSA:
GÜMÜfiÇEKEN CAD. ERKMEN ‹fiHANI, NO:7/21, HEYKEL, TEL: (0224) 224 09 98 Cep: 0 536 612 81 98
➧ SAMSUN:
KALE MAH., YUSUF KEFEL‹ ‹fiHANI, KAT: 6 NO: 9 , TEL: (0362) 435 64 57 Cep: 0535 454 22 50
➧ TURHAL:
YAVUZ SULTAN SEL‹M MAH. TANRI-VERD‹ SOK. 19/15 2. NOTER YANI TURHAL/TOKAT TEL: 0356 276 37 20 Cep: 0533 414 65 54
➧ MERS‹N:
ÇANKAYA MAH. S‹L‹FKE CAD. ÜZÜM ‹fiHANI KAT :1 NO: 47 MERS‹N CEP: 0535 434 32 58
➧ AVRUPA MERKEZ BÜRO: WESELER STR 93 47169 DUISBURG-DEUTSCHLAND TEL: 0049 203 40 60 958 FAKS: 0049 203 40 60 959
Doğal afetler kaderimiz değil Yine deprem ve sel haberleriyle meflgul halk›m›z›n gündemi. Egemen s›n›flar›n AB tart›flmalar›, seçim tart›flmalar› devam ede dursun onlar yaflamlar›n› birinci dereceden etkileyen konularla meflguller. Geçen hafta Türkiye’yi etkisi alt›na alan ya¤murun yaratt›¤› sonuçla yoksul halk›n çilesine tan›k olduk. ‹stanbul’un birçok semtinde su bas-
t›nadan dolay› maddi zarar oluflurken 10 gün süren sel bask›n›nda 8 kifli yaflam›n› yitirdi. Yan›s›ra Macaristan, Çek Cumhuriyeti, Fransa, ‹sviçre ve Rusya’y› da etkisi alt›na alan sel felaketi sonucu 74 kifli yaflam›n› yitirdi. ‹ran’›n kuzey do¤usundaki sellerde 14 kifli ölürken Filipinler’in büyük bir kesiminde de etkili olan sel 17 can ald›.
“Küresel ›s›nmadan dünyan›n birçok yeri etkilenmifl durumda. Buzullarda erimeler var. Veriler 70-100 y›l içinde Karadeniz’in deniz suyunun yükselece¤ini gösteriyor. Küresel ›s›nmadan dolay›, iklim de¤iflimin iflaretleri var ama çok uzun bir süreçte bunu söyleyebilece¤iz. Ama Türkiye kurakl›¤a do¤ru gidiyor” (Bünyamin Sürmeli
k›nlar›, y›ld›r›m çarpmas› sonucu emekçi semtlerdeki birçok ev ve eflya kullan›lamaz duruma geldi ve birçok insan yaflam›n› yitirdi. A¤ustos’un ilk haftas›nda Türkiye’nin çeflitli illerinde toplam 18 kifli y›ld›r›m çarpmas› sonucu yaflam›n› yitirdi. Yaflanan sellerde yine ayn› biçimde çok say›da insan öldü. Avrupa’y› da saran sel felaketinin manzaralar› Türkiye’ninkinden farkl› de¤ildi. Almanya’daki selden 19 kifli yaflam›n› yitirirken 26 kifli de kayboldu. Avusturya’da f›r-
Ülkemizde ve dünyada ayn› anda etkisini gösteren ya¤›fllar ve sel felaketini bir tesadüf olarak m› düflünece¤iz? Y›llard›r tart›fl›lan küresel ›s›nma, ozon tabakas›nda oluflan hasar gibi gündeme fazlaca getirilmek istenmeyen geliflmelerin etkisini görüyor ve yafl›yoruz. Özellikle emperyalist ülkelerin yapt›¤› nükleer silah denemeleri sonucu do¤ada oluflan tahribata dikkat çeken çevre uzmanlar›, birden bire dünyay› etkisi alt›na alan sel felaketi konusunda da ayn› soruna vurgu yap›yorlar.
Meteoroloji Uzman›). Emperyalist devletler, özellikle yar›sömürge ülkeleri çöplü¤ü olarak kullan›p, kimyasal at›klar›n› bu ülkelerin denizlerine b›rakarak o ülkelere zarar vermekle s›n›rl› kalmay›p dünyan›n ekolojik dengesini de alt-üst etmektedirler. 26 A¤ustos-4 Eylül tarihleri aras›nda bu sorunlar›n tart›fl›laca¤› bir zirve bafllad›. Güney Af-
rika Cumhuriyeti’nin Johannesburg kentinde gerçekleflen zirvede üzerinde a¤›rl›kl› olarak durulacak konu BM’nin haz›rlad›¤› rapor olacak. BM’nin haz›rlad›¤› raporda; “Küresel ›s›nma sonucu tüm dünyadaki deniz seviyeleri yükseliyor.” “Yaklafl›k 11 bin hayvan ve bitki türü yok olma tehlikesi ile karfl› karfl›ya” “Dünya ormanlar›n›n % 2,4’ü 1990’l› y›llarda yok edildi” “Çevre sorunlar›n›n yaratt›¤› hastal›klardan ölümler, özellikle kalk›nan ülkelerde art›yor” “Hava kirlili¤i yüzünden her y›l üç milyon insan ölüyor” deniliyor. Emperyalist bir kurulufl olan BM tüm bu sorunlar›n yarat›c›s› de¤ilmiflçesine haz›rlad›¤› bu raporda yaratt›klar› bu y›k›m› ortaya koyuyorlar. Küresel ›s›nma olarak formüle edilen
ekolojik dengenin bozulmas›na neden olan faktörlerin bafl›nda emperyalist ülkelerde kullan›lan sera gaz›d›r. Yarat›lan tahribat›n sonuçlar› bugün sel felaketi, y›ld›r›m düflmeleri, mevsim de¤ifliklikleri
ile hissedilirken, önümüzdeki y›llarda insanl›k çok daha ciddi sorunlarla yüz yüze kalacak. Yine ülkemizde 17 A¤ustos depreminin y›ldönümüne paralel gündeme gelen deprem tart›flmalar› halk› tedirgin etmekte. 17 A¤ustos günü yaflananlar büyük bir ac› olarak halk›m›z›n yüre¤inde. Devletin bu noktadaki kay›ts›zl›¤›, halk›n yaflad›¤› sorunlara duyars›zl›¤› devlet eliyle bir katliama dönüflmüfltür. Yine olas› bir Marmara depremi tart›flmalar›nda yaflanacaklar›n 17 A¤ustos’tan çok daha a¤›r olaca¤› söyleniyor. TMMOB bu konuda yapt›¤› aç›klamalarda beklenen depreme haz›rlan›lmad›¤› için konunun halka unutturulmaya çal›fl›ld›¤›n› gösteriyor. Olas› bir depremde k›r›lacak fay hatt›n›n 17 A¤ustos’tan daha büyük olaca¤› tart›flmalar› yap›l›rken halk›n bilinçlendirilmesi ve önlem al›nmas› konusunda hiçbir fley yap›lmamaktad›r. ‹nsan yaflam›n›n ve do¤an›n hiçe say›ld›¤› emperyalist-kapitalist sistemde yaflad›¤›m›z afetlerin hiçbiri kader de¤ildir. Yoksul halk›n yaflad›¤› gecekondu semtleri kolluk güçleri ile bas›larak dozerlerle, kald›¤›m›z evler y›k›lmakta. Tepki gösteren evini y›kt›rmak istemeyen
halk, gözalt›na al›nmakta. Haks›z savafla milyonlarca dolar para ay›ran devlet, alt yap›n›n haz›rlanmas› ve tamamlanmas› için para ay›rmamakta. Halk birçok yerde hala kanalizasyon sular›n›n içinde yaflam mücadelesi vermekte. Yapt›klar› denemelerle, kulland›klar› kimyasal silahlarla, ürettikleri mallarla bugün yaflad›¤›m›z afetlerin sorumlular›, halk›m›z› sadece a¤›r faturay› ödeme yükümlülü¤ü ile yüz yüze b›rak›yor. Sel bask›nlar›n›n yafland›¤› bölgelerin birço¤una yard›m göndermekten aciz olan devlet, halk›n yaflad›¤› bu ac›lar› kendi ç›karlar› için kullanma telafl›na düflmektedir. Y›k›lan, sular alt›nda kalan, yanan binlerce hektarl›k arazilerin yerine yeni gökdelenler, yeni binalar dikme becerisini hemen gösterebilmektedir. ‹nsan yaflam›n›n koca bir hiçten baflka bir fley olmad›¤› bu sistemde yaflam hakk›m›za ancak kendimiz, yürütece¤imiz toplumsal örgütlü mücadele ile sahip ç›kabiliriz. Her do¤al afet emekçi halk›m›z için ölüm, salg›n hastal›k, yoksulluk ve y›k›m getirirken onlar s›cak yataklar›nda, korunakl› evlerinde rahatça uyumaktalar. Silahlanmaya ayr›lan pay sa¤l›¤a, e¤itime ve insan yaflam›n› rahatlatacak alanlara bilinçli olarak yat›r›lmamaktad›r. Bunu talep etmek, istemek ve almak bizim en meflru hakk›m›zd›r. Do¤al afetler kader de¤il, bizzat bu sistemin halk›m›za reva gördü¤ü sonuçlard›r. Biz bu sonuçlar› yaflamaya hiç mi hiç mecbur de¤iliz!