www.iscikoylu.org
126345 Say›: 2002-20
38 * Y›l:2 * 11-24 Ekim 2002 * Fiyat›: 500 000 TL ISSN: 1303-0299
Ortado¤u’da emperyalist çözüme hay›r √ S›radaki kanl› bahçe Ortado¤u! Bütün emperyalistlerin ve baflta ABD’nin gözünü dikti¤i Ortado¤u’da savafl rüzgarlar›n›n fliddeti giderek güçleniyor. ABD; Ortado¤u’nun zengin enerji kaynaklar›na sahip olma düflünü Irak’taki Saddam rejimini hedefine oturtarak gerçeklefltirmek istiyor. As›l amac›n› maskeleyen sahte savafl gerekçeleri yaratarak Ortado¤u’ya yerleflmeyi ve di¤er emperyalist haydutlar karfl›s›nda zay›flayan hegemonyas›n› tesis ederek yeni kanl› bahçeler yaratmay› planl›yor.
√ Emperyalist çözüme hay›r! “Terörizmle savafl” maskesi alt›nda “dünya halklar›n›n güvenli¤i” için savaflt›¤›n› ilan eden ABD, “demokrasi” ve “bar›fl” götürdü¤ünü söyledi¤i halklar›n nefretini kazan›yor. Demokrasi ve bar›fl söylemlerinin katliam ve soyk›r›m oldu¤unu gören dünya halklar› emperyalist bir “çözüme” hay›r diyor. Afganistan, ‹srail siyonizminin ABD onayl› katliam serisi emperyalistlerin bar›fl ve demokrasiden ne anlad›klar›n› gözler önüne seriyor. ABD’nin Irak çözümü de farkl› olmayacakt›r.
√ Aktör ve figüranlarla katliam oyunu sahnelenmeye haz›r Bir yandan “ittifaklar oluflmadan da vururuz” tehditleri savuran ABD bir yandan da katliam tafleronlu¤una soyunan uflaklar›n›n sald›r›daki rollerini flekillendiriyor. ‹ngiltere, Türkiye ve ‹srail ABD’nin yan›nda yer alan aktör ve figüranlar olarak sald›r› planlar›na h›z vermifl durumda. Kuzey Irakl› savafl a¤alar›n› da yede¤ine alarak sald›r› sonras› dizayn›n piyonlar› oluflturulmaya çal›fl›l›yor. Aktör ve figüranlar›n oynayaca¤› oyun belli. Katliam sahnelenecek...!
√ Anti emperyalist mücadeleyi yükselterek sald›r›ya set ol! ABD emperyalizminin Ortado¤u’da haz›rlad›¤› kanl› oyunu bozacak olan özgülde Ortado¤u halklar›n›n karfl› koyuflu ve dünya halklar›n›n dayan›flmas› olacakt›r. ABD’nin Irak’a ve yönetece¤i yeni katliamlara ancak ve ancak anti-emperyalist mücadele ekseninde kararl› bir durufl sergileyerek set olabiliriz. Anti-emperyalist mücadelenin bir parças› olarak yaflad›¤›m›z co¤rafyada da emperyalizmin Ortado¤u halklar›na dayatt›¤› katliama karfl› kararl› bir flekilde mücadeleyi yükseltmeliyiz
Üreticiler mitingde bulufltu Ordu’da 27 Eylül günü ö¤le saatlerinde belediye meydan›nda toplanan yaklafl›k 2000 kiflilik f›nd›k üreticisi, “F›nd›kta hesaplaflma mitingi” düzenledi. Ziraat Odalar› Birli¤i taraf›ndan organize edilen mitinge, Ordu’nun yan›s›ra Giresun, Samsun, Amasya, Trabzon gibi illerden gelen ziraat odalar›n›n temsilcileri ve üreticiler kat›ld›. Mitingde üreticinin öfkesi sürekli olarak siyasi ç›karlar›n do¤rultusunda kullan›larak odalar taraf›ndan bolca malzeme haline getirilirken, f›nd›k üreticilerine mikrofon çok uzaklardan uzat›ld›. Sayfa 5
‹flçi-köylü’den ABD icazetli Kürt Parlamentosu topland› Sayfa 30
11-24 Ekim 2002
işçi-köylü 38
2
Toplumun “güvenli¤i” kime emanet? evletin kolluk kuvvetleri olarak polis ve askerler, yapt›klar› iflkence- katliam olaylar›ndan sonra flimdi de kar›flt›klar› pis ifllerin ortaya ç›kmas› ile adlar›n› duyurmaya bafllad›lar. Çete mafya uzant›lar›n›n içinde üniformas› ve apoletlerinin verdi¤i güvenceyle her türlü kirli ifle bulaflan ve tacizden-tecavüze kadar pek çok olay›n bafl›nda asker ve
D
m›fl durumdad›r. Buna göre 2000 y›l›nda sadece ‹stanbul’da 4 bin polis hakk›nda soruflturma aç›l›rken, bu say› 2001 y›l›nda neredeyse ikiye katland›. Rapora göre yaklafl›k 28 bin polisin kay›tl› oldu¤u ‹stanbul Emniyetinde geçen sene toplam 7 bin 279 polis soruflturmaya u¤rad›. Bunlardan 3 bin 939’u k›namadan maafl kesintisine kadar birçok ceza ald›. Raporda “tembellik” oldu¤u da vurgulan›rken; darp, hakaret ve tehditten 524, kiflilere hakaret ve kaba dayak-
polisler geliyor. ‹nsanlar›n “güvenli¤ini sa¤lamak” yerine güvenini ve rahat›n› bozmaya yarayan polisler üzerinde yap›lan bir araflt›rmaya göre, ‹stanbul Emniyet Müdürlü¤ü’ndeki her dört polisten birinin herhangi bir nedenle soruflturmaya maruz kald›¤› ortaya ç›kt›. ‹l Polis Disiplin Raporu’na göre, 2001 y›l› içinde disiplin suçlar›n›n yan›s›ra birçok polis; rüflvet almak, suçlu kaç›rmak, iflkence, kalpazanl›k, sark›nt›l›k, çek-senet tahsilat› ve haraç toplamak gibi suçlara kar›fl-
tan 315, iflkenceden 25, ölüme sebebiyet vermekten 37, mesken iflgalinden 5, sark›nt›l›ktan 18 polis hakk›nda soruflturma aç›lm›flt›r. Bir y›l içinde tespit edilen(!) 210 polis rüflvet al›rken, 130 polis suçlu kaç›rma, 84 polis sahtecilik ve doland›r›c›l›k, 27 polis gasp, 11 polis organize suç örgütü kurmaktan soruflturuluyor. Bu rakamlarda intihara teflebbüs eden polis say›s› ise 7. Yine bu suçlu polisle rin içinde bulunanlardan 59’u emniyet müdürü dür.
Bu rakamlar, insan›n can›n›, mal›n› ve güvenli¤ini kime teslim etti¤ini, kimler taraf›ndan korundu¤unu a盤a ç›kar›rken, rakamlar elbette ki gerçek de¤erlerinin çok alt›ndad›r. Gerçekte bu rakamlara, soruflturmadan kurtulan veya korunanlar dahil de¤ildir. Göstermelik soruflturmalarda bu polislerin aklanaca¤› ve görevine yeniden iade edilece¤ini hepimiz biliyoruz. Bugüne kadarki uygulamalarda bu hep böyle olmufltur. Eli kanl› katillerin doland›r›c›l›kta en has, en iyi ifl yapan adamlar›n arkas›n›n daima korunakl› oldu¤unu ve bu koruna¤›n devletin ya direkt müdahalesi ile ya da gölgesi alt›nda oldu¤unu hepimiz bilmekteyiz. Yine birçok polis hakk›nda soruflturma aç›ld›¤›n› duysak da sonradan ödüllendirilerek terfi ettirildi¤ini biliyoruz. Örne¤in U¤ur Gür Bolu Emniyet Müdürü, Kemal Yaz›o¤lu Ordu Valisi Hortum Süleyman Fatih ‹lçe Emniyet Müdürü... Bunlar sadece bir kaç›. Polislerin yapt›klar›na gerekçe olarak sunulan fley ise, genelde stresli bir yaflam içerisinde yaflad›klar› oluyor. Yapt›klar›n› meflrulaflt›rmaya çal›flan polisler streslerini halka zulümde bulunarak, yada ö¤rencileri, memurlar›... alanda coplayarak at›yorlar. Son zamanlarda ise, AB’ye uyum yasalar› alt›nda yapt›klar›n› frenlemeye çal›flsalar da pek baflar›l› olam›yorlar. Son olarak Ordu, Giresun, Rize, Trabzon, Erzincan, Artvin, A¤r›, Bitlis ve Bayburt gibi illerin emniyet
işçi-köylü senin sesin!
müdür yard›mc›lar› ile flube müdürlerinin Trabzon’da kat›ld›¤› bir “stres atma” toplant›s› düzenlendi. Bu gibi toplant›lar ile rezilliklerini kapatmaya çal›flsalar da bunu baflaram›yorlar. Geçti¤imiz günlerde, To kat’›n Zile ilçesinde yap› lan kaçak silah operasyo nunda Samsun emniye tinde görevli bir polisin olay› organize etti¤inin ortaya ç›kmas› tesadüfi de¤il, bizzat hangi ifllerle u¤raflt›klar›n›n göstergesi oldu. Polisin bu icraatlar›n›n yan›nda baflta gençler olmak üzere tüm toplumu terörize etme çabas›yla yeni yeni bulufllar›n alt›na imza atmakta geri durmuyorlar. Son olarak Bolu Emniyet Müdürlü¤ü’nün, ö¤rencilere verilen “Terör” konulu konferansta ibret olsun diye PKK gerillalar›n›n parçalanm›fl cesetlerinin foto¤raflar›n› göstermesi tepkiyle karfl›lan›nca uygulamaya son verildi. Katlettikleri gerillalar›n ölü bedenlerine hunharca sald›rmalar› yetmezmifl gibi, bunu bebek denecek yafltaki okul ç o c u k l a r › n a sergilemeleri polisin nas›l bir ruh hali ve ideolojik flekillenifl içinde oldu¤unu göstermektedir. Bu ideolojik flekillenifl içinde olan bir polis halk›n polisi olabilir mi ve onun güvenli¤ini sa¤layabilir mi? DEVLET RÖNTGENL‹YOR ABD’de gerçeklefltirilen ve son aylarda birçok eyaletinde yo¤un olarak kullan›lan biyometrik yüz tan›ma sisteminin Türkiye’ye getirilmesiyle art›k sokaklarda özgürce
ABONEL‹K fiARTLARI 6 AYLIK: 10.200.000 1 YILLIK: 20.400.000
OKU-OKUT! ABONE OL! ABONE BUL!
NOT: ‹stedi¤iniz süreye denk gelen oranda paray› hesap numaralar›m›za yat›rarak banka dekontunu yay›nevimize fakslay›n›z ya da postalay›n›z. Abonelik ücretine posta masraflar› dahildir.
dolaflma olana¤›n›n ortadan kald›r›lmas› amaçlan›yor. Neredeyse her hareketin kaydedildi¤i sistemde, belli merkezlere konulan kameralar ile çevreden geçen kiflilerin anl›k olarak yüz resimleri çekiliyor ve ana ekran›n sa¤›nda ve solundaki bölümlere at›l›yor. Her iki tarafa at›lan resimlerle daha önceden bilgisayar sistemine yerlefltirilen “flüpheli resimleri” karfl›laflt›r›l›yor. Bu ifllem anl›k olarak gerçekleflirken, Türkiye’de de sadece ‹stanbul’un bir ilçe emniyet müdürlü¤ünde kullan›lmaktad›r. ‹leride daha çok ilçede uygulanmaya konaca¤› beklenen bu sistemle böylece “ flüpheliyi” yakalamay› planlayan devlet art›k “baflar›y›” teknolojiye borçlu olmufl olacak. Y›llard›r güvendi¤i çal›flma sistemi ile bir sonuç almakta zorlan›yor olmal› ki bu yönteme baflvuruyor. Elbette ki flüpheli diye tan›mlad›¤› kifliler çerçevesinde as›l hedefledi¤i fley de devrimci komünistlere yönelik olarak bir hareket bafllatmakt›r. Ama trilyonluk de¤erdeki kimyasal silahlar› bofla teptiren kuvvet bu sistemi de bofla ç›karmas›n› bilecektir ve korkunun bir ürünü olan bu aray›fl da zulmün zebanilerine bekledikleri gibi bir sonuç ald›rmayacakt›r. Adeta sokaklar› kafes haline döndüren devlet bu uygulamadan da zarar edecektir. Yurtd›fl› Hesap Numaralar› Sema Gül
Euro Hesab› Ziraat Bankas› ‹stanbul Aksaray fiubesi: 0 751 00 38 65 97 00 00 009 Emlak-Halk Bankas› Atatürt Bulvar› fiubesi: 00 238 041 Vak›f Bank Valide Sultan fiubesi: 401 20 35
işçi-köylü 38
11-24 Ekim 2002
3
Egemenlerin bugün yapt›klar› yar›n yapacaklar›n›n teminat›d›r 3 Kas›m olarak belirlenen seçim tarihinin yaklaflmas› ile beraber burjuva siyasetçiler bir yandan kirli seçim oyunlar›na, baraj ve erteleme tart›flmalar›na devam ederken bir
yandan da her ihtimale karfl› halk›n gözünü boyama çabalar›n› sürdürüyorlar. Seçim ziyaretleri, bolca yalan vaat dolu mitingler vb. h›z›ndan hiçbir fley kaybetmiyor. Bunun yan›s›ra bir de hiç utanmadan daha önceki pratiklerini yok sayarak ekonomik, sosyal vb. alanlarda seçim bildirgelerini yay›nlayarak güya yapacaklar›n› s›ral›yorlar. Daha önceki ve
bugün yapt›klar› yar›n yapa caklar›n›n teminat› olan bu partiler flimdi tüm bunlar› unutmufl gibi davranarak asl›nda kitlelere unutturmaya çal›fl›yorlar. Öyle ki baz›lar›n›n önlerine koydu¤u seçim bildirgelerinde IMF programlar›na karfl› koymak bile yer al›yor. Asl›nda bu bildirgelerin içinde yer alanlara bakt›¤›m›z da bunlar›n egemenlerin yap t›klar›n›n bir itiraf› niteli¤inde oldu¤unu görüyoruz. Çünkü hepsi de mevcut durumu kötü lemekle ve “ancak biz düzelti riz” demekle asl›nda bu tab loyu kabul etmektedirler. Oysa bugün yaflad›klar›m›zda, paylar› de¤iflmekle birlikte hepsinin parma¤› vard›r. Kal d› ki Türkiye’nin bugün geldi ¤i durum bir gecede ya da bir hükümet döneminde olmam›fl, daha önceki tüm hükümetler sürecinde bugünkü aflaman›n köfle tafllar› dizilmifltir. Bu aç›dan bak›ld›¤›nda burjuva parti temsilcilerinin hepsi bir birinden daha suçlu bir du rumdad›r. Yine bu siyasetçilerin aç›klamalar›nda yer alan taleplerine ra¤men ortada duran bir di¤er gerçek de hangi hükümet gelirse gelsin hepsinin IMF’ye olan taahhütlerden kaynakl› uygulayabilece¤i tek program›n IMF program› oldu¤udur. Buradan de¤erlendirildi¤inde ka¤›t üzerinde kalan bu taleplerin zaten bir uygulanabilirlik flans› yoktur. Vergilerden trafik kazalar›na kadar tüm konularda çözüm önerilerinin(!) yer ald›¤› bu seçim bildirgeleri asl›nda Türkiye’nin içinde bulundu¤u ac› tablonun da resmedilifli anlam›na gelmektedir. Partilerin seçim bildirgelerini incelemeye, emperyalizmin tekrar cilalay›p önümüze sürdü¤ü CHP ile bafllarsak yukar›da söylediklerimizi de do¤rulam›fl oluruz. Örne¤in CHP’nin enflasyon ile ilgili plan›, bu rakam› 2004 y›l›nda tek haneli bir duruma düflürmek. Bunun yap›l›p yap›lamayaca¤›n› tart›flmak yerine sadece ortaya ç›kard›¤› enflasyon gerçe¤ine bakmak bile durumu görmemize yetecektir.
Yine CHP’nin bildirgesinde yer alan “çiftçi do¤a ve piyasa koflullar›na karfl› korunacak” cümlesi de söylem olarak kula¤a hofl gelse de bildirgenin di¤er maddeleri ile oldukça çeliflmektedir. Bu vaatlerin yan›nda gizlemeye çal›flt›klar› ve gerçekte uygulayacaklar› programlardan baz›lar› flunlar; Stratejik K‹T’ler özelleflti *S rilecek. Yabanc› sermaye giriflinin *Y önündeki tüm engeller kald›r› lacak. Türk Telekom derhal özel *T lefltirilecek . Halk›m›z›n sefalete sürüklenmesinde en son imzalar›n sahibi olan DSP-MHP-ANAP üçlüsü ise yine mevcut durumu kabullenerek bir anlamda yapt›klar›n› itiraf etmektedir. Tüm bu bildirgelerin içinde en trajikomik olan› ise MHP’nin
rirken bir yandan da efendilerine yaranma kayg›s› ile as›l yapacaklar›n›n da ipucunu vermeye çal›flm›flt›r. ‹flte bu çeliflkili ifadelerden baz›lar›; Tüm K‹T’ler özellefltirile *T cek. Yabanc› sermaye önündeki *Y tüm engeller kald›r›lacak. Ve yine bu yaz›lanlarla taban tabana z›t olan di¤er vaatler; *‹‹stihdam ve üretim teflvik edilecek. KDV ve ÖTV oranlar› dü *K flürülecek. *‹‹flçi ve memurlar›n enflas yon kayb›ndan do¤an tüm za rarlar› ödenecek. Befl y›lda 2 milyon 750 bin *B kifliye yeni ifl alan› aç›lacak. Yine AKP’nin seçim bildirgesinde yer alan vaatler de di¤erlerinden pek farkl› de¤il. AB konusunda en net tavr›
Siyasetçilerin aç›klamalar›nda yer alan taleplerine ra¤men ortada duran bir di¤er gerçek de hangi hükümet gelirse gelsin hepsinin IMF’ye olan taahhütlerden kaynakl› uygulayabilece¤i tek program›n IMF program› oldu¤udur. iktidarda oldu¤u süre içinde alt›na imza att›¤› anlaflmalar› adeta unutarak halen “milliyetçilik”, “ulusalc›l›k” söylemlerini kullanabilecek kadar yüzsüz olabilmesidir. Örne¤in “yyoksulluk, iflsizlik ve yolsuzluklar için milli sefer berlik bafllat›lacak ” cümlesi MHP’nin seçim bildirgesinden al›nt›d›r. Ad› sürekli yolsuzluk ve katliamlarla özdeflleflen MHP’nin yoksulluk, iflsizlik ve yolsuzluklarla mücadele edece¤ini söylemesi kocaman bir yalandan baflka bir fley de¤ildir. Zaten bildirgenin di¤er maddeleri de bunu ortaya koymaktad›r. Bir yandan ulusal de¤erlere sahip ç›kaca¤›n› savunan MHP bir yandan da özellefltirme tamamlanacak. “ö K‹T’lerin özellefltirme ve tasfi ye ifllemleri etkin ve saydam bir flekilde sonuçland›r›lacak ” diyerek gerçek yüzünü göstermektedir. Bu anlamda en çok çeliflkilerle dolu seçim bildirgelerinden biri de DYP’ye ait olan›. DYP bir yandan kula¤a hofl gelen sözleri bildirgesine iliflti-
AKP’nin bildirgesinde bulmak mümkün. “AB’ye tam üyelik öncelikli hedef al›nacak” diyen AKP halk›n devlete olan güvensizli¤inin de fark›nda olarak ilk maddesinde “devlete olan güven yeniden infla edilecek” demektedir. Bunlar›n yan›nda bir de oldukça sert söylemlerde bulunan ancak olas› bir iktidar durumunda yapacaklar› bugünden belli olan SP ve Genel Baflkan› Recai Kutan da boyundan büyük vaatlerde bulunmaya devam etmektedir. “‹‹ktidara geldi¤imizde IMF ile olan bütün anlaflmalar› y›r t›p ataca¤›z” diyen Recai Kutan’›n tek derdi insanlar›n IMF’ye karfl› geliflen tepkisini oy sand›¤›nda kendi pusulas› üstüne çekebilmektir. Asl›na bak›l›rsa zaten egemen s›n›f temsilcisi partilerden hiçbirinin bu vaatleri yerine getirme gibi bir kayg›s› yoktur. Onlar›n tek kayg›lar› halk›n tepki gösterdi¤ini bildikleri konular› seçim malzemesi yaparak pastadan en büyük pay› kapabilmektir.
11-24 Ekim 2002
4
işçi-köylü 38
Filistin’de son geliflmeler Filistin’de 2. ‹ntifada üçüncü y›l›na girerken yaflananlar, ABD emperyalizmi ve ‹srail siyonizmi vahfletinin yan›s›ra yine Filistin halk›n›n direnifli oldu/oluyor. 18 Eylül günü karargah› tekrar kuflat›lan Arafat intifadan›n y›ldönümünde Filistinli örgütlere direnifle devam ça¤r›s› yaparak bunca zulmün ortas›nda çoktan vermesi gereken mesaj› dillendirdi. Arafat’›n çok tutarl› olmayan duruflunun yan›s›ra dönem dönem yapt›¤› radikal ve hakl› ç›k›fllar›ndan olan son ç›k›fl› ‹srail’i oldukça rahats›z etti ki göstermelik geri çekilmeden üç gün sonra ‹srail yine Arafat’›n yakas›na yap›flma çabas›na girdi. 3 Ekim günü ‹srail bas›n›na yans›yan haberlere göre ‹srail’in son plan› Arafat’› Ramallah’tan ç›kar›p sürgüne göndermek ve bunun haz›rl›klar›na bir an önce giriflmek. ABD ve Irak’a sald›r›lar›nda Ortado¤u’dan destek alma ve sempati toplama ad›na ‹srail’den kuflatman›n geri çekilmesini istemifltir. ‹srail,
ABD’nin bu iste¤ine kand›rmaca bir geri çekilme ile karfl›l›k verirken Bush daha aradan iki gün geçmeden adeta Ortado¤u’ya barut serpmifltir. Kudüs’ün ‹srail’in baflkenti olarak tan›nmas›n› isteyen yasa tasar›s›n› 1 Ekim günü kongreden geçiren Bush, emperyalist ç›karlar› u¤runa hem de dünyan›n gözleri önünde ‹srail ve Filistin aras›nda imzalanan anlaflmalar› çi¤nemifl oldu. Bu yaflananlar›n yan›s›ra Filistin topraklar›nda yaflananlar› flöyle özetleyebiliriz; Filistin’de Yahudi yerleflim yerlerine yenilerini ekleyen ‹srail, Bat› fieria’da bu çal›flmalar›n› son h›z sürdürüyor. Tabi yan›s›ra ivme kaybetmeyen sald›r›lar›n› da. Geçti¤imiz 15 gün içinde Gazze’de Filistinli örgüt liderlerinin ve ailelerinin evlerini hedef alan ‹srail askerleri ayn› gerekçelerle Gazze’de y›k›lan evlerin tozlar›n› ölen Filistinlilerin kanlar›na kar›flt›rd›. Öldürülen Filistinlilerin ço¤u yine çocuklard›.
2. ‹ntifada’n›n üçüncü y›l›n›n ilk günlerinde ‹srail bu kez y›kt›¤› evlerde dinamit kulland›. Bat› fieria’n›n Dura kentinde çocuklar› intihar eylemlerine kat›lan eski bir belediye baflkan›n›n evi ve çevresindeki birkaç ev dinamitlerle y›k›l›p ya¤maland›. Eski belediye baflkan›ysa yapt›¤› aç›klamayla sald›r›y› k›narken, çocuklar›n›n Filistin direniflinin sembolü oldu¤unu ve eylemlerin sivilleri de¤il, siyonist ‹srail askerlerini hedef almas›yla meflru oldu¤unu savundu. 2. ‹ntifada’n›n y›ldönümünde neler oldu? 28 Eylül 2000’de ‹srail siyonizmini yeryüzünden tekrar silebilmek için ikinci defa kopan Filistin intifadas›, Filistin halk›n›n tafllarla direnifli, bedenlerini topraklar› u¤runa feda edifli belki y›llarca belki de ony›llarca sonra kurulacak olan özgür ve ba¤›ms›z Filistin’e uzanan yolun kilometre tafl›... Ve bu denli önemli bir direnifl bugün koca iki y›l› geride
b›rakt›, üçüncü y›l›n sanc›l› bir o kadar da ateflli günlerini yafl›yor... 28 Eylül 2002 tarihinde Filistin ve birçok Arap ülkesinde coflkulu bir flekilde kutlanan intifadan›n y›ldönümünde baz› emperyalist, kapitalist ülke halklar›n›n 盤l›¤› yükselip ulaflt› Filistin’e. Gazze’de 20 bin Filistinli’nin sokaklar› zaptetti¤i kutlamalarda ABD emperyalizmi ve ‹srail siyonizminin kaç›n›lmaz sonu, yok olup gidece¤i üzerine yeminler edilirken, Ramallah’ta da onbinlerce kifliden oluflan insan seli sokaklara taflt›. Bat› fieria’da ‹srail’in soka¤a ç›kma yasa¤›n› hiçe sayan eylemler yap›ld›. Birçok kampta da eylemlerin yap›ld›¤› Filistin’de ö¤rencilerin yo¤un kat›l›m› da dikkat çekti. Lübnan, M›s›r ve Suriye baflta olmak üzere birçok Arap ülkesinde de yo¤un kat›l›ml› destek eylemleri yap›ld›.
işçi-köylü 38
S›n›fsal yaklafl›m “ AMER‹KAN ENTERNASYONAL‹ZM‹” “Yeni Dünya Düzeni” ve “Küreselleflme” kavramlar›n›n 11 Eylül’den sonraki evrimleflme sürecine, ABD’nin 20 Eylül 2002’de aç›klanan “Ulusal Güvenlik Stratejisi Belgesi”, bafll›ktaki ismi vermifl bulunuyor. ABD emperyalizmi Irak’a sald›r›n›n arifesinde1 yeni bir hamle yapm›fl ve hem rakiplerine hem de dünya halklar›na aç›kça meydan okurken amaç ve hedeflerini net bir biçimde ortaya koymufl durumdad›r. Ekonomik, siyasi ve askeri bak›mdan izlenecek politika ve taktiklerin belirlendi¤i belgede, önümüzdeki sürece damgas›n› vuracak hareket ve harekat tarz›, “Gerekti¤inde kendimize yönelik bir sald›r› gerçekleflmeden sald›r›ya geçilecek, meflru müdafaa hakk› tek bafl›na kullan›labilecektir.”, “Herhangi bir yabanc› gücün, ABD’nin 10 y›ldan bu yana di¤er devletler karfl›s›nda açt›¤› büyük aray› kapatmas›na izin verilmeyecektir.” cümleleriyle ifade edilmektedir. Küresel Is›nma konulu Kyoto Protokolü’nden çekilen, Durban’daki BM Irkç›l›kla Mücadele Konferans›n› terk eden, Biyoçeflitlilikle ilgili Rio Pakt›’n› onaylamay› geciktiren, Füze Kalkan› projesi için Anti-Balistik Füze Anlaflmas›’n› iptal eden, Kapsaml› Nükleer Deneme Yasa¤› Anlaflmas›’n› onaylamayan, Kara May›nlar›n› yasaklayan anlaflmay› imzalamayan, Biyolojik Savaflla ilgili yeni uluslararas› düzenlemelere karfl› ç›kan, BM’de güncellefltirilmek amac›yla yeniden düzenlenen ‹flkence ve Kötü Muamele ile Mücadele Sözleflmesi’nin engelleyen, Uluslararas› Ceza Mahkemesi’ni reddeden ve son olarak Irak’la ilgili istedi¤i yönde hareket etmezse Birleflmifl Milletler’i, zaman›nda Hitler’in Milletler Cemi-
11-24 Ekim 2002
5
yeti’ne yapt›¤› gibi “bitirmek”ten söz eden2 3 ABD emperyalizmi; “imparatorluk”4 5 hevesi ve havas›yla daha da sald›rgan ve pervas›z bir aflamaya geçece¤ini ilan etmektedir. “Anti-terörizm” bu dönemin kilit kavram›d›r. “Kurallar› ben koyar, var olan kurallar› istedi¤im gibi uygular ya da yok sayar›m”6 tarz›, ç›k›fl noktas›d›r. “Önce ben vuraca¤›m, hep ben vuraca¤›m.” temel hareket biçimidir. ABD tarihinde ilk kez, petrol ve savafl tekellerinin do¤rudan temsilcilerince oluflturulan 2. Bush yönetimi, emperyalist sistemin kurtar›c›l›¤›na soyunmufltur. Zira durumlar› göstermeye çal›flt›klar›n›n aksine oldukça kötüdür. Bast›klar› toprak kaymaktad›r. Emperyalizmin düflüfle geçti¤inde kanla beslenmeye çal›flmas› do¤as› gere¤idir. Bunun somut tezahürü, yeniden paylafl›m ad›na savafllar, daha a¤›r sömürü ve zulümdür. Süper milyarderlerinin say›s› 1982’de 13 iken, 1996’da 149’a, 2002’de 300’e ulaflan ABD’nin bütçe ve d›fl ticaret aç›klar› giderek artmaktad›r. 400 milyar dolarl›k d›fl ticaret a盤›, 3.5 trilyon d›fl borcu vard›r. Yüzde 1’lik üst dilim, 1981’de gelirin yüzde 25’ini al›rken bu oran 2000’de yüzde 38’e ç›km›flt›r.Bu durum 1920’den bu yana en yüksek orana karfl›l›k geliyor. Nüfusun yüzde 80’i ise servetin yüzde 17’sini bölüflmek durumundad›r (50 milyon yoksul var, 12 yafl alt›ndaki 13 milyon yoksul çocuk açl›k çekiyor). ‹flsizlik oran› ise yüzde 4’den yüzde 6’ya (16 milyon) ulaflm›fl bulunuyor. Enron’la7 bafllay›p 7 ay içerisinde 14 büyük tekeli ve 2 temel sektörü k›skaç alt›na alan “muhasebe yolsuzluklar›” emperyalizmin can damar› finans sektöründe 3 ayda yüzde 30 “de¤er” kayb›
yaratm›flt›r. Avrupa’da flirket birleflmeleri ve artan iflsizlikle beraber ekonominin bütün parametreleri alarm sinyalleri vermektedir.8 Latin Amerika ülkeleri ve Türkiye baflta olmak yar›-sömürgelerin tümünde “deprem” sözcü¤ü ile tan›mlanabilecek ekonomik çöküntü yaflanmaktad›r.9 Tümünün yans›mas› olarak, dünya çap›nda bütün borsa endeksleri y›lbafl›ndan bu yana yüzde 20’nin üzerinde düflüfle geçmifltir. Dünya çap›nda do¤rudan yat›r›m miktar›, 2001’de 694.8 milyar dolar gerileyerek son 30 y›l›n en h›zl› düflüflünü yaflad›. Yüzde 52.7’lik azalma bu y›l›n ilk 6 ay›nda da artarak sürmüfltür. ABD, hem silah/savafl sanayisini canland›rmak10 hem de petrol alanlar›n› ele geçirmek ve kontrol alt›na almak zorundad›r. Üstelik bunu di¤er emperyalistlerle birlikte de¤il, tek bafl›na gerçeklefltirmek durumundad›r. Onlara, elindeki mevcut askeri güçten yararlanarak meydan okumas› bunun sonucudur. Devletler aras› koalisyonla hareket etmek bugün için ifline gelmemektedir.11 O yüzden, Irak’tan Filistin’e, UCM’den di¤er anlaflma ve organizasyonlara kadar bütün meselelerde d›fl›ndaki emperyalist koalisyon ve güçleri sürekli taciz edici tutumlar tak›nmaktad›r. Sürecin dikkat çekici yönü ise ABD hegemonyas›n›n giderek bu devletler üzerinde daha etkili olmas›d›r.12 Johannesburg’da düzenlenen “BM Dünya Sürdürülebilir Kalk›nma Zirv e s i ” ’ n d e (26.08/04.09.2002) yap›lan BM aç›klamalar›na göre; dünya nüfusunun yar›s› günlük 2 dolardan az parayla yaflamakta, bu guruptaki 1.2 milyar insan›n eline ise 1 dolardan az geçmekte, 800 milyon kifli yetersiz beslenmekte, 850 milyon insan okumayazma bilmemekte, 1 milyarl›k nüfus temiz sudan yoksun yaflamakta, 2.5 milyar kifli temel sa¤l›k hizmetlerinden yararlanamamakta, 325 milyon çocuk okula gidememekte, her y›l 11 milyon ço-
cuk önlenebilir hastal›klardan, 3 milyon insan hava 5 milyon insan ise su kirlili¤inden ölmektedir. En zengin 20 ülkedeki ortalama gelir, en yoksul ülkedeki ortalama gelirin 37 kat›na ulaflm›flt›r. Bu tablonun emperyalist saltanat›n mezar›n› kazd›¤› görülmektedir. Burjuvazinin çeflitli kurumlar› ve ak›l hocalar›n›n önerileri, bu tabloyu “daha az öldürecek kadar açl›k”, “yaflayabilecek kadar ücret”, “isyan ettirmeyecek kadar zulüm”, “tehdit etmeyecek kadar hak/özgürlük” noktas›na çekmektir. “Sürdürülebilir Kalk›nma” derken kast ettikleri budur. Ancak, bir dönem bu stratejiye s›cak bakan ABD emperyalizmi, art›k “idare edebilme” s›n›r›n› geçmifl durumdad›r. Tek ç›k›fl yolunu sald›r›n›n kapsam›n› ve dozunu büyütmekte görüyor. “Amerikan Enternasyonalizmi” ABD’nin “küreselleflme” kavram›ndan da s›k›ld›¤›n› gösteriyor. ABD, ismini aç›kça koydu¤u bir egemenlik alt›nda, çöküflünü önleme çabas›ndad›r. Geçici de olsa baflar›l› olup olamamas›, rakiplerine de¤il dünya halklar›n›n mücadelesine ba¤l› olacakt›r. 1
ABD Temsilciler Meclisi, 02.10.2002’de, 2. Bush’a, “gerekli görmesi durumunda” askeri güç kullanmas› için yetki vermeyi kabul etti. 2 G.W.Bush, BM Genel Kurulu, 12.09.2002, “BM, kurulufl ilkelerine hizmet edecek mi, yoksa geçersiz mi olacakt›r? ABD’nin amaçlar› hakk›nda kuflku duyulmamal›d›r.” 3 G.W.Bush, 03.10.2002, “BM ya ABD’nin yan›nda yer almal› ya da kenara çekilmelidir.” 4 Dinesh D’Souza, Harvard Review, May›sHaziran 2002, “Amerikan halk›n›n ülkelerini bir imparatorluk, hatta dünya üzerine gelmifl geçmifl tüm imparatorluklar›n en yücesi olarak kabul etmeleri gerekir.” 5 Paul Kennedy,
ABD’li Tarih profesörü, “Ne Pax Britannica, ne Napolyon Fransa’s›, ne II. Felipe ‹spanya’s›, ne Charlemagne’›n ‹mparatorlu¤u, ne de Roma ‹mparatorlu¤u bugünkü Amerikan hakimiyeti ile k›yaslanamaz. Dünya sisteminde hiçbir dönemde bu kadar çeflitli alana yay›lan bir güç mevcut olmam›flt›r.” 6 Karl Grobe, Farnkfurter Rundschau, 26.09.2002, “Bush Hükümeti uluslararas› hukuk düzenini ‘ABD Baflkan›’n›n düflüncelerinden baflka bir yasa yoktur.’ fikri ile de¤ifltirmek istemektedir.” 7 Dünyan›n en büyük enerji ticareti tekeli Enron bir zamanlar ABD Hazine Bakan› Paul O’Neill taraf›ndan “kapitalizmin ne kadar dahiyane bir sistem oldu¤unun kan›t›d›r” fleklinde nitelendiriliyordu. 8 Örne¤in Avrupa Birli¤i’nin motoru ve Avrupa’n›n en güçlü ülkesi Almanya’n›n borcu 2.4 trilyon dolar› bulmufltur. 4 milyon iflsiz, 700 bin evsiz-barks›z›n bulundu¤u Almanya’da, 4 milyon kifli okuma-yazma bilmemektedir. 9 Joseph Stiglitz, Dünya Bankas› eski uzman›, 18.08.2002, (IMF reçetelerinin sonuçlar›n› yorumluyor) “Endonezya, Rusya, Tayland, Kore, Brezilya ve Arjantin; alt› y›ldan k›sa bir sürede alt› baflar›s›zl›k. Bu çok fazla.” 10 Toronto Star Gazetesi, 03.10.2002, “ABD silah ve cephane fabrikalar› son 15 y›ldaki en yo¤un üretime geçti.” 11 D.Rumsfeld, ABD Savunma Bakan›, 28.08.2002, “Uluslararas› ittifak, yaln›z kal›nsa bile, do¤ru hareket için do¤ru karar› almaktan daha önemsizdir.” 12 S.Berlusconi, ‹talya Baflbakan›, 25.09.2002, “Avrupal› da ‹talyan da olsak yaflam fleklimiz ve kaderimiz Amerika’ya ba¤l›d›r.”
11-24 Ekim 2002
işçi-köylü 36
6
E¤itim-Sen üyelerine bask›lar devam ediyor Ankara: 28 Eylül 2002 tarihinde E¤itim-Sen Genel Merkezi’nde bir bas›n toplant›s› yapan E¤itim-Sen Genel Baflkan› Ala addin Dinçer, devletin E¤itimSen üzerindeki bask›lar› ve üyelerinin soruflturma, sürgün ve meslekten ihraç edilmelerini anlatt›. Birkaç ayd›r demokratikleflme söylemlerinin s›kça dile getirilmesine ra¤men pratikte demokrasiye ayk›r› uygulamalar›n yaflanmas›na dikkat çeken Dinçer, e¤itim sisteminin art›k sadece ticari amaçlarla döndürüldü¤ünü vurgulad›. Alaaddin Dinçer’in ortaya koydu¤u as›l gerçek ise, E¤itim-Sen flubelerine bask›lar yap›lmas›, üyelerine soruflturma, gözalt›, sürgün ve meslekten atma gibi anti-demokratik uygulamalar›n yap›lmas›n›n sebebi, ö¤retmenlerin örgütlenmesini önlemek. Bu amaç do¤rultusunda böl-parçala-y›k yöntemiyle sendikal mü-
Geçti¤imiz y›l yaflad›¤›m›z Kas›m ve fiubat krizlerinin ard›ndan bunlara ba¤l› olarak geliflen ve sürekli kanayan bir yara haline gelen iflsizlik sorunu büyümeye devam ediyor. Türkiye’ye üretimsizli¤i dayatarak verdi¤i kredilerle her ad›m› kontrolü alt›nda tutmaya çal›flan IMF’nin talimatlar› ile özellikle kamu sektöründe y›¤›n halinde iflten atmalar gündeme geldi. Birçok bölge müdürlü¤ünün ve bankalar›n tasfiyesi de üstüne eklenince adeta bir iflsizler ordusu oluflturuldu. Ancak bir yandan IMF’nin programlar›na “evet” diyerek kabul eden hükümet bir yandan da bu politikalar sonucu oluflan iflsizli¤i aflaca¤›n› iddia ederek halk›n geliflen tepkisini bertaraf etmeye çal›flmaktad›r. Bugün aç›s›ndan bak›ld›¤›nda yaklaflan 3 Kas›m seçimleri için tüm partilerin seçim bildirgelerinde ayn› vaat yer almaktad›r. ‹flsizlik bitirilecek. Bu bir anlamda bu sorunu yaratt›klar›n›n da kabulüdür. Ancak elbette ki
cadeleyi yok etmeyi amaçlayan devlet zaten sadece ka¤›t üzerinde kalan yasalar›na ayk›r› tutum sergileyerek yine gerçek yüzünü göstermifltir. Son bir y›ldan bu yana yaflanan sürgün, disiplin cezas› ve meslekten atmalara dayanak olan gerekçeler ve cezalar flunlard›r: 1) Üniversite ö¤rencilerinin Kürtçe ö¤renim görme ve anadilde e¤itim hakk› konusunda yap›lan bas›n aç›klamas› nedeniyle flube baflkan› ve üyelerin devlet memurlu¤undan ç›kar›lmas›na karar verilmifltir. 2) Anadil Hakt›r Engellene mez ve Anadilde E¤itim Bölmez, Bütünlefltirir ibarelerinin fiube Genel Kurulu’na as›lan afifllerde yer almas› ve yap›lan görüflmeler nedeniyle üyeler disiplin cezas› alm›fl, flube yöneticileri sürgün edilmifltir. 3) Tokat bölgesinde yürütü-
onlardan daha birçok sorun gibi iflsizli¤e de çare olmalar›n› beklemek sadece hayal olur. Kas›m ve fiubat aylar›nda yaflanan krizlerin faturas› da daha sonras›nda yo¤un bir biçimde ortaya ç›kmaya bafllam›flt›. Bu sonuçlar aras›nda en yak›c› olanlardan bir tanesi de iflsizlik sorunudur. 2002 y›l›n›n May›s ay›nda yap›lan bir ankete göre ayn› y›l›n birinci döneminde iflsiz say›s› önceki döneme göre 653 bin kifli artarak 2 milyon 462 bine yükselmifltir. Yine bu ankete göre büyük flehirlerdeki iflsizlere 503 bin; k›rsal kesimdeki iflsizlere de 150 bin kifli eklenmifltir. Tüm Türkiye genelindeki iflsizlik oran› % 11.8’e f›rlam›fl; e¤itimli gençlerde ise iflsizlik oran› % 29.4’e kadar yükselmifltir. Yine Ankara Ticaret Odas› taraf›ndan yap›lan bir araflt›rman›n sonuçlar›na göre de 2001 y›l›nda emeklilik, iflyeri kapanmas› vb. gibi durumlardan ötürü toplam 1 milyon 479 bin 907 kifli iflinden ayr›lm›flt›r. En
len terörle mücadeleyi olumsuz yönde etkileyen, ayn› ilde ö¤retmenlerin il d›fl›na sürgünleri jandarma taraf›ndan istenmifl, flube baflkan› ve üyeler sürgün edilmifltir.. 4) Anadilde e¤itim istedikleri için Diyarbak›r fiube üyesi 7 ö¤retmen ilçelere, 7 ö¤retmen il d›fl›na sürgün edilmifltir. Ayr›ca disiplin cezas› uygulanm›flt›r. 5) F tipi Hapishaneleri ile ilgili bas›n aç›klamas›na kat›ld›klar› gerekçesiyle Mersin fiube üyeleri sürgün edilmifl, disiplin cezalar› uygulanm›fl, 2 ö¤retmen de iflinden at›lm›flt›r. 6) OHAL Kararnamesince Siirt fiube üyesi bir kifli sürgün edilmifltir. 7) YÖK Yasas› gere¤i olarak üniversite döner sermayesinden pay alamad›klar› için Eskiflehir fiube üyeleri sürgün edilmifllerdir. 8) Dünya Kad›nlar Günü ne-
Türkiye’nin kanayan yaras› iflsizlik her geçen gün art›yor çok iflten ayr›lma tekstil, g›da, metal vb. iflkollar›nda yaflanm›flt›r. Bu ve di¤er baz› ifl kollar›nda iflten at›lma oranlar› flöyledir; Tar›m ve ormanc›l›k: 9 bin 1127 Madencilik: 19 bin 80 G›da: 75 bin 441 Deri: 9 bin 438 Tekstil: 178 bin 489 Bas›n- yay›n: 7 bin 789 Banka sigorta: 34 bin 776 Sa¤l›k: 11 bin 236 ‹nflaat: 288 bin 438 Belediye ‹flleri: 90 bin 281 Üstelik bu rakamlarda her ay bir art›fl yafland›¤› da yine ayn› raporun sonuçlar› aras›nda yer al›yor. Ocak ay›nda 92 bin 868 olan bu rakam flubat ay›nda 160 bin 156; mart ay›nda 67 bin 364; nisan ay›nda 162 bin 639; may›s ay›nda 1123 bin 485; haziran ay›nda 132 bin 359; temmuz
ay›nda 76 bin 816; a¤ustos ay›nda 81 bin 322; eylül ay›nda 110 bin 927; ekim ay›nda 136 bin 254; kas›m ay›nda 117 bin 808; aral›k ay›nda ise rekora ulaflarak 217 bin 909’lara kadar ulaflm›flt›r. Egemenlerin tüm vaatlerine ra¤men di¤er tüm sorunlar gibi iflsizli¤in de tabana vurdu¤u, bu rakamlarla ortadad›r. Çal›flanlar›n veya emekli olanlar›n da durumunun pek iç aç›c› olmad›¤›n› yine rakamlar ortaya koyuyor. Öyle ki haziran ay›nda yap›lan baflka bir araflt›rmaya göre en düflük bir iflçi emekli ayl›¤› olan miktar ile ayda 28 kg et, 75 kg peynir, 69 kg zeytin al›nabiliyor. Sürekli burjuva bas›nda bile yaz›l›p çizilen bu gerçekler ise birçok insan› karamsarl›¤a sürüklemekte ve insanlar mücadele etmek yerine flans oyunlar›na, intiharlara dahi yönelebilmek-
deniyle örgütlenme çal›flmalar› yapan ve karanfil da¤›tan Mardin fiube üyeleri sürgün edilmifllerdir. 9) Anadilde e¤itim ile ilgili ‹stanbul fiube Kongrelerinde yapt›klar› konuflmalar nedeniyle Alaaddin Dinçer ile fiube Baflkan› ve yöneticileri hakk›nda DGM’de silahl› örgüte yard›m yatakl›k gerekçesiyle dava aç›lm›flt›r. Yine 28 Eylül 2002 tarihinde E¤itim-Sen taraf›ndan E¤itimBilim-Sanat Kurulu (EB‹SAK) oluflturuldu. Kurulun amac› e¤itim, bilim ve sanatla ilgili konularda tarafl› uygulamalar›n yap›lmas›n›n önünde durmak. Kurulun ilk ça¤r›s›, üniversitelerde yaflanan sorunlar ve bu sorunlar›n çözümüne yönelik önerilerin dikkate al›nmas› ça¤r›s›yd›.
tedir. Örne¤in 2001 y›l›n›n tümünde 28 milyon 78 bin 996 adet milli piyango bileti sat›l›rken bu y›l 9 Eylül itibar› ile bu rakam 29 milyon 950 bin 33’e ulaflm›fl durumda. Yine geçen y›l 1 milyar 73 milyon 258 bin 193 kolon say›sal loto oynan›rken bugün Eylül ay› itibar› ile bu rakam 1 milyar 217 milyon 499’a ulaflm›fl durumdad›r. Birçok insan›n geçim s›k›nt›s› içinde oldu¤unu kullanan flirketler adeta insanlar›n yar›nlar› ile oynayarak umut tacirli¤i yapmaktad›r. Artan intihar olaylar› da insanlar›n umutsuzluk içinde olmalar›n›n bir sonucudur. ‹nsanlar›n intihar etmesinin birçok nedeni bulunabiliyorken bunlar›n en önde gelenleri aras›nda iflsizlik ve buna ba¤l› olarak geliflen geçim s›k›nt›s› yer almaktad›r. Mevcut bu durumun birçok insanda umutsuzluk yaratmas› do¤ald›r. Bu noktada sendikalara düflen görev oldukça önemlidir. ‹flsizli¤e karfl› mücadele özellikle Türkiye gibi süreçleri yaflayan ülkelerde yürütülen
emek mücadelesinin en önemli ayaklar›ndan bir tanesidir. Yaflanan krizi bahane gösteren birçok patron hiçbir gerekçe göstermeden onlarca insan› kap› d›flar› etmifltir. Bankalar, bölge müdürlükleri tasfiye edilmifl yine binlerce insan iflinden at›lm›flt›r. Bu koflullarda sendikalar›n bir yandan buna karfl› mücadele etmesi gerekirken esas olarak da kitlelere yaflad›klar›n›n as›l sorumlusunun emperyalizmin yar› sömürge ülkelere uygulad›¤› politikalar oldu¤u kavrat›lmal›d›r. Bu anlamda sendikalar›n görevi bir yandan patronlar›n türlü oyunlar›na karfl› çal›flanlar›n ifl hakk›n›, iflten at›lanlar›n yaflam hakk›n› savunmak olurken bir yandan da bu ekonomik sorunlar›n kayna¤›n›n emperyalist- kapitalist sistemler oldu¤unu kavratmakt›r. Di¤er türlüsü hem iflçilerin hem de sendikalar›n ufkunu sadece ifl koruma veya bulma s›n›rlar› içine hapsederek s›k›flt›rman›n d›fl›nda bir amaca hizmet etmeyecektir.
işçi-köylü 36
7
11-24 Ekim 2002
Bizi temsil etmeyenlere oy vermiyoruz Belediye ‹fl 2 No’lu fiube yaz›l› bir aç›klama yaparak iflçilerin kendi seçeneklerinin bulunmad›¤› bir seçime zorland›¤›n› belirtti. Aç›klamada seçilenlerin iflçileri temsil etmedi¤ini vurgulayarak “Bunlar iflçilerin emekçilerin adaylar› de¤ildir. Bunlardan dolay› da oy vermeyece¤iz” denildi. H. Merkezi: Belediye-‹fl Sendikas› ‹stanbul 2 Nolu fiube, 2 Ekim 2002 tarihinde yaz›l› bir aç›klama yaparak, iflçilerin kendi seçeneklerinin bulunmad›¤› bir seçime zorland›klar›n›, bu yüzden seçimlerde oy kullanmayacaklar›n› kamuoyuna duyurdular. Yap›lan aç›klamada; “sermaye ve ortaklar›n›n seçime ihtiyac› yok. Ülkeyi seçilmifller de¤il, atanm›fllardan oluflan kurullar yönetiyor. Ülkeyi kurullarla yöneten Uluslararas› Mali Sermaye ve yerli iflbirlikçileri, diktatörlüklerini gizleyebilmek için, y›pranan parlamento ve siyasi partileri yenilemeye çal›fl›yor. Bunun için nüfu-
sun büyük ço¤unlu¤unu oluflturan iflçi ve emekçilerden destek isteniyor. Tükenmiflleri canland›rmam›z isteniyor. Yoksullu¤a, iflsizli¤e, eflitsizlik ve adaletsizli¤e, emperyalistlerin egemenli¤ine onay vermemiz için bizi bir kez daha sand›¤a ça¤›r›yorlar. Oluflturulacak parlamento, düzen partilerinin dolay›s›yla mülk sahibi s›n›flar›n parlamentosu olacakt›r. Onlar›n parlamentosundan bize hay›r gelmeyecektir. IMF’nin dayatt›¤› yasalar bu parlamentodan ç›kacakt›r. Sermayenin ifl yasas›nda yapmak istedi¤i de¤ifliklikler bu parlamento taraf›ndan ç›kar›lacakt›r. Düzen partilerinin parlamentoya tafl›maya
çal›flt›klar› ve iflçilerin temsilcileri olarak sunduklar› sendika yöneticileri, b›rak›n iflçileri temsil etmeyi, kendi gölgelerini bile ard›ndan tafl›mayan tabans›zlard›r. Sendika yöneticileri düzen partilerinin listelerinden parlamentoya girdikleri zaman, iflçiler parlamentoda temsil edilmifl olmayacakt›r. Kendi siyasi tercihleri do¤rultusunda karar vermek elbette haklar›d›r. Ancak iflçi s›n›f›n› ve onun sendikal örgütlerini pazarlayarak, onlar›n ad›na parlamentoya atlamak kabul edilemez. Bizlerin fikirlerini sormayan bizlerin onay›n› almayanlar›n bizimle ayn› örgütün ad›n› kullanma haklar› yoktur. Bu nedenle, iflçi-
ler ad›na aday olanlara ancak iflçiler karar verir. Bu seçimlerde seçileceklere iflçiler karar vermiyor, bu nedenle
bunlar iflçilerin emekçilerin adaylar› de¤ildir. Bunlardan dolay› da OY VERMEYECE⁄‹Z” denildi.
“Mersin bizimle özgürleflecek” E¤itim-Sen, devletin valisi arac›l›¤› ile uygulad›¤› özel uygulamalarla OHAL’i aratmayan Mersin’de çeflitli eylemlere kat›ld›klar› gerekçe gösterilerek keyfi bir biçimde sürgün edilen 36 ö¤retmenin maruz kald›¤› sürgünü protesto etmek ve ö¤retmenlerin görevli olduklar› yerle-
eylem yap›lacak caddeyi tutan polis sendikan›n oldu¤u soka¤a çevik kuvvet y›¤›na¤› yaparak eylemi engelleme ve gözda¤› verme çabas›ndayd›. Saat 11:00’de bafllayacak olan eylem gecikmeli olarak saat 12:00’de bafllad›. Polis barikat›n›n kurulu oldu¤u sokakta e¤itim emekçileri sendika
re geri dönmeleri, soruflturmalar›n ve ihraçlar›n yaflanmamas› için “Bask›lara Sürgünlere Hay›r, ‹nsanca Yaflam ‹stiyoruz” talebiyle 3 Ekim’de Mersin’den Ankara’ya yürüyüfl bafllatt›. Sabah saatlerinden itibaren
önüne toplanarak beklemeye bafllad›lar. Polisin kanunlara uygun davran›lmad›¤›, da¤›lmalar› gerekti¤i yönündeki uyar›lar›na “Bu barikat afl›lacak” sloganlar›yla yan›t verildi. 98 ilin flube baflkanlar›n›n kat›ld›¤› eylemde yap›lan
pazarl›klar sonucu memurlar›n hastane caddesinden metropol alan›na yürümelerine izin verildi. “Bask›lara sürgünlere hay›r. ‹nsanca yaflam istiyoruz” E¤itimSen imzal› pankartla yürüyüfle geçen emekçilerin say›s› yürüyüfl s›ras›nda bine ulaflt›. Coflkunun hakim oldu¤u yürüyüflte emekçiler sloganlar, ›sl›klar ve alk›fllarla bask›lar› protesto ettiler. Polis yürüyüfl s›ras›nda Welat gazetesi muhabirinin filmine polis foto¤raf› çekti¤i gerekçesi ile keyfi bir biçimde el koydu. Metropol miting alan›nda Sami Evren ve E¤itim-Sen Genel Baflkan› Alaaddin Dinçer bask›lar› protesto eden ve memurlar›n demokratik haklar›n› ancak mücadele ile kazanabileceklerini belirten k›sa birer konuflma yapt›lar. Ard›ndan otobüslere binilerek Tarsus’a gidildi. Burada da yaklafl›k 200, 250 kiflilik bir kitle ile karfl›lanan emekçiler Klopatra giriflinden ö¤retmen evine kadar yürüdüler. Adana’da da alk›fl ve sloganlarla karfl›lanan e¤itim emekçilerinin caddede yürümesine izin verilmeyerek kald›r›mda yürütüldü. Ard›ndan gidilen Adana’da da U¤ur Mumcu park›na kadar yine sloganlarla yürüyen emekçiler, geceyi Adana’da geçirdi.
SÜRGÜNLER GER‹ ALINSIN Yürüyüfl; Karaman, Ere¤li ve Konya’ya u¤ran›ld›ktan sonra 5 Ekim Dünya Ö¤retmenler Günü’nde Ankara’da sonland›. Kurtulufl Park›’nda “Bask› sürgün de¤il insanca yaflam istiyoruz” pankart› açan e¤itim emekçileri, yo¤un polis ablukas›yla karfl› karfl›ya kald›lar. Kurtulufl Park›’ndan Ziya Gökalp Caddesi’ndeki E¤itim-Sen 1 No’lu fiube önüne yürünmesine polisin izin vermemesi üzerine oturma eylemi yap›larak; “Sürgünlere karfl› direnece¤iz”, “Kurtulufl yok tek bafl›na ya hep beraber ya hiç birimiz”, “Emekçiye de¤il çetelere barikat”, “Cezalar sürgünler geri al›ns›n” sloganlar› at›ld›. Polisin izin vermeye yanaflmamas› üzerine kararl›l›klar›n› göstermek için, ayn› saatlerde Türkiye genelinde, ‹l Milli E¤itim Müdürlükleri önünde bas›n aç›klamas› yapan E¤itim-Sen üyelerine flube baflkanlar› telefon ederek, abluka da¤›t›lana dek oturma eylemi yapmalar›n› bildirdiler ve alk›fllar, ›sl›klar eflli¤inde halaylar çekilerek hükümeti yuhlad›lar. Polisin ancak 98’i flube baflkan› 2’si at›lm›fl olan toplam 135 ö¤retmene, pankart aç›lmamas›, slogan at›lma-
mas›, önlüklerin ç›kar›lmas› ve otobüslerle gidilmesi halinde izin vereceklerini söylemesi üzerine, ö¤retmenler direnmeye devam ettiler ve taleplerini kabul ettirdiler. Saat 13:40’da yürümeye bafllayan e¤itim emekçileri “Sürgünler bask›lar bizi y›ld›ramaz”, “E¤itim hakk›m›z engellenemez”, “Dersimi bölmeyin”, vb. önlüklerle “Biz çocuklar›m›za onurlu bir gelecek b›rakmak istiyoruz ya siz” diye hayk›rarak 14:15’te, E¤itim-Sen 1 No’lu fiube önünde toplanan yaklafl›k 200 ö¤retmen bir araya geldi. Buradan E¤itim-Sen Genel Baflkan› Alaaddin Dinçer baflkanl›¤›nda Merkez Yönetim Kurulundan befl kiflilik bir heyet Baflbakanl›¤a gitti. Ö¤retmenler ise heyet dönene kadar 1 No’lu fiube önünde oturarak heyetin dönmesini bekledi. Heyet geri döndü¤ünde Tayfun ‹flli’yle görüfltü¤ünü aç›klad›. Bu hafta içinde Bakanlar Kurulu ve Baflbakanla görüflmelerinin devam edece¤ini ve görüflmenin sonuçlar›n› aç›klayacaklar›n› bildirdiler. Çevik Kuvvetin birçok kez provoke etmeye çal›flmas›na karfl›n genel olarak sorunsuz ve çok coflkulu geçen eylem alk›fllar, ›sl›klar ve sloganlarla sona erdi.
11-24 Ekim 2002
işçi-köylü 38
8
Üreticiler mitingde bulufltu “F›nd›¤›m›z› Yok Pahas›na Satt›rmay›z” 27 Eylül’de Ordu’da, 28 Eylül’de Giresun’da “F›nd›kta hesaplaflma mitingi” yap›ld›. F›nd›k üreticilerinin yan›s›ra Ziraat Odalar› temsilcilerini de kat›ld›¤› miting f›nd›k üreticilerin öfkesinin yat›flt›r›lmaya çal›fl›ld›¤› bir gösteriye dönüfltü. Samsun: F‹SKOB‹RL‹K taraf›ndan aç›klanan ve üreticiye “aç›klanmasayd› daha iyiydi” dedirten f›nd›k taban fiyatlar›n›n ard›ndan, üreticilerin bekleyifli devam ediyor. F›nd›k taban fiyatlar›n›n aç›klanmas›yla f›nd›¤›n› bir ç›rp›da F‹SKOB‹RL‹K’e yetifltiren üreticiler, flimdi de paras›n› ne zaman alaca¤›n› bilememenin s›k›nt›s› içinde. Bir yandan üreticilerin bu bekleyifli içten içe yanan bir öfke topuna dönüflürken, Ordu ve Düzce’de düzenlenen mitinglerle bir
sevindi üretici üzüldü ”, “Ürettikçe kalk›nacakt›k, ürettikçe fakirlefltik” , “‹‹k tidars›z iktidara bir avuç f›nd›k iyi gelir” gibi dövizlerin ve pankartlar›n aç›ld›¤› miting yaklafl›k olarak 2 saat sürdü. Mitingde üreticinin öfkesi sürekli olarak siyasi ç›karlar›n do¤rultusunda kullan›larak odalar taraf›ndan bolca malzeme haline getirilirken, f›nd›k üreticilerine mikrofon uzaklardan uzat›ld›. Mitingde f›nd›k üreticilerinin zor günler yaflad›¤›
için tepki göstermesi üzerine polis taraf›ndan alandan hemen uzaklaflt›r›ld›. Miting üreticilerin öfkesinin yat›flt›r›lmaya çal›flt›r›ld›¤› bir gösteriye dönüflürken konufltu¤umuz üreticiler yaflad›klar›n› daha iyi ifade ediyordu. Düzce’de 28 Eylül günü düzenlenen mitinge ise yaklafl›k 2000 kifli kat›l›rken, f›nd›k üreticileri yanlar›nda getirdikleri f›nd›klar› An›t Park önünde yakt›lar. Daha sonra D-100 karayolunu trafi¤e kapatan üreticiler önce polis tara-
nevi olsun sorunlar›n› duyurmaya çal›flt›lar. Ordu’da 27 Eylül günü ö¤le saatlerinde belediye meydan›nda toplanan yaklafl›k 2000 kiflilik f›nd›k üreticisi “F›nd›kta hesaplaflma mitingi” düzenledi. Ziraat Odalar› Birli¤i taraf›ndan organize edilen mitinge, Ordu’nun yan›s›ra Giresun, Samsun, Amasya, Trabzon gibi illerden gelen ziraat odalar›n›n temsilcileri ve üreticiler kat›ld›. Tar›m ülkesiydik tüketici “T olduk sayenizde”, “Günümüzde üretmekten üretHans memek daha kârl›”, “H
vurgulanarak üreticinin periflan edildi¤i anlat›ld›. Fiskobirli¤in de özerkleflerek sadece stok ambar› haline getirildi¤ine de¤inilen mitingde TZOB Genel Baflkan Yard›mc›s› Hüseyin Özbey de bir konuflma yapt›. IMF politikalar›na ve küreselleflmenin etkisi ile dünyan›n krize sürüklendi¤ine de¤indi. Ziraat Odas› Baflkanlar›n›n konuflmas›ndan s›k›lan üreticiler, “f›nd›k taban fiyat› verildi¤inde niye hemen miting yapmad›n›z” diyerek öfkesini dile getirirken, bir üretici de kendisine söz verilmedi¤i
f›ndan sald›r›ya u¤rad›, ard›ndan da oturmalar›na izin verildi. Sald›r›da ise 3 f›nd›k üreticisi gözalt›na al›nd›. FINDIK BAKANLAR KURULU’NA TAKILDI F›nd›k üreticilerinin yaflad›¤› s›k›nt›lar art›k boyu aflarken, f›nd›¤› F‹SKOB‹RL‹K’in ambarlar›nda bekletilen üreticiler tepkili. Çünkü, zor bela ç›kart›lan taban fiyat›n üzerinden yaklafl›k 3 hafta geçmesine ra¤men üreticilere ne bir ödeme yap›ld› ne de belirli bir tarih sunuldu. Bu sene sadece hazine ad›na al›m
yapaca¤›n› aç›klayan F‹SKOB‹RL‹K üreticilere al›m kararnamesinin beklendi¤ini belirtirken, kararnamenin hala Bakanlar Kurulunca imzalanmam›fl olmas› binlerce üreticiyi periflan
etti.
görüfller...görüfller...görüfller...görüfller... Ahmet Yanc› (Pelikkaya, Düzköy); On, onbefl günlük f›nd›k dönemimiz oluyor bizim. Bu y›l içinde 3- 4 ton f›nd›k ürettik. Taban fiyat›n› çok düflük verdiler. Zaten f›nd›¤›m›z›n paras›n› alam›yoruz, ald›¤›m›zda day›bafl›d›r, aflç›d›r derken hep onlara gidiyor. Tüccara 1100’den verdim bu sene f›nd›¤›m›. Mecburen verdim. Tüccar da ne yapt›, stok oluflturdu. Bizim bir fleyimiz kalmad› yavrum. Tüccara vermeyelim desek; herkes para istiyor, borçlu borcunu istiyor o zaman da. F›nd›¤› ucuza verdik ama ne yapal›m. Köylünün art›k f›nd›¤› gitti. Devlet de f›nd›¤a para vermiyor, destek desen hiç yok. Kredi alsak faize ba¤lan›yoruz. Hep millet borca batt›. Bizim köyde 10 kifli var öyle. Ziraat Odas› da yard›mda bulunmay›nca millet ne yaps›n? Bu memlekete art›k iyisi gelmez, zaten iyiyi de seçemez olduk. Amasya Ziraat Odas› Meclis Üyesi; Burayla olmaz bu. Ankara’ya gidelim diyorum. Çiftçi yollar› kesecek, Ankara’ya meclise yürüyecek ki bir fleyler olsun. Ziraat odalar› niye yürümüyor bilmiyorum ama tam da zaman›d›r yürümenin. Mitingde bir fley yok. Haftada 2 kez mazota, ilaca zam yap›yorlar. Ürünümüzü zaman›nda veriyoruz ama zaman›nda paras›n› alam›yoruz. Bilmiyorum ki ne olacak böyle? Temel Y›lmaz (Ulubey Kad›nc›k Köyü) Her yere f›nd›k ektik baflka bir fley olmuyor diye, o da para etmiyor. Ne yapaca¤›m›z› flafl›rd›k. 8 milyon kiflinin art›k bir fleyler yapmas› laz›m. Bu milletvekillerine oy atanlara flu bafl›m›zdaki hükümete ben yaz›klar olsun diyorum. Nereye gittiler ben anlam›yorum. Ama bu sefer gelirlerse onlar›n yüzüne tükürece¤im. Milleti periflan ettiler, onlar da periflan olsun. Yap›lacak ifl, bu Perflembe Tünelini trafi¤e kapatmakt›r. Baflka çaremiz yok. Bu sene 6 ton f›nd›k ç›kt› ama sadece borcumuza yeter bu da. Eme¤imizi almak mümkün mü? Bizi aldatt›lar. F‹SKOB‹RL‹K’e güya orta¤›z. Ama f›nd›¤› tüccara veriyoruz. F›nd›klar›m›z› söksek diyorum, o da bizim buralarda f›nd›ktan baflka ne olur. Arazimiz düz olsa amenna ama de¤il. Son söyleyece¤im flu ki, ben flahsen hakk›m› helal etmem bunlara. Hep siyasi oyunlar döndürüyorlar. Millet mahvoldu, periflan›z.
işçi-köylü 38
9
11-24 Ekim 2002
Pancar üreticisi öfkeli “Devlet cebimizin faresi” Turhal: Turhal’da fleker fabrikas› karfl›s›na kurduklar› çad›r barakalarda teslimat için günlerdir bekleyen pancar üreticileri sessizce beklemeye devam ediyor. Bu sessiz bekleyifl pancar›n tesliminden sonra anl›k bir sevincin ard›ndan yerini ne zaman verilece¤i belli olmayan pancar paralar›n›n bekleyifline b›rak›yor. Geçen y›l paralar› iki taksitle ve ilki may›s ay›n›n ortalar›nda verilen köylüler, kooperatif önünde tepkilerini dile getirmifl ve yine devlete de veryans›n etmiflti. Bu y›l yine traktörleriyle fabrikan›n karfl›s›ndaki bofl araziyi bekleme mekan› eyleyen pancar üreticileriyle k›sa bir söylefli yapt›k. -Bize kendinizi tan›t›r m›s›n›z? Pancar üreticisi Osman Kara:Turhall›y›m.Y›llardan beridir pancarla geçim sa¤l›yorum. -Bu y›lki pancar al›mlar› bafllayal› iki haftay› geçti. Pancar› toplay›p getirene kadar ne gibi s›k›nt›lar yaflad›n›z ?
Osman Kara: Gübrenin, mazotun yan›na yaklaflamad›k, her gün yeni bir zam yapt›lar. ‹flçiye günlük on milyon yevmiye verip toplay›p fabrikaya teslim ediyoruz. Bize topra¤›n› veriyor, üstüne de yüzde 6 fire veriyor, bunlar bafltan cebimizden ç›kanlar. Anlayaca¤›n›z köylüyü yiyip bitirdiler. Devlet demek köylünün cebinin faresi demek, bundan kim ne anlarsa anlas›n. Ben köylüyüm, pancar üretiyorum teslim edene kadar elimdeki para gidiyor. -Bu y›l fiyatlar› fieker Kurulu belirleyecekti, paralar›n›z›n ne zaman nas›l verilece¤i konusunda aç›klama yap›ld› m›? Osman Kara: Taban fiyat› daha aç›klanmad›, aç›klansa 24-25 bin olacak, ben zaten 20’ye mal ediyorum, nas›l kazanaca¤›z biz? Devlet madem köylüyü düflündü¤ünü söylüyor niye param›z› beflinci ayda veriyor. Benim pancar›m› al›yor tüccar›na sat›yor, küspesini sat›yor bize para-mara yok. Benim param› kullan›yor fa-
Devlet emperyalizme h›s›m, köylüye has›m Türkiye’de tar›mla u¤raflan yaklafl›k 500 bin, fabrikalarda daimi ve mevsimlik çal›flan 30 bin kiflinin geçim kayna¤› olan fleker pancar› tar›mda sa¤lad›¤› istihdam ve yan ürünlerinin de¤erlendirilmesiyle Türkiye tar›m›na ciddi katk›s› olan bir üründür. Bunun yan›s›ra bak›m ve hasat dönemlerinde 200 bin mevsimlik iflçiye y›lda 100 gün süren istihdam imkan› sa¤lamas› da önemli bir ayr›nt›d›r. Bu gerçekli¤e ra¤men emperyalist efendilerin dayatmas›yla, düflük taban fiyatlar›, kotalar ve girdilere yap›lan zamlarla köylü pancar tar›m›ndan kopar›lmak isteniyor. Türkiye fieker Fabrikalar›’n›n özellefltirilmesi de bu çerçevede yap›l›rken fleker pancar› üzerinde oynanan oyunlar›n sadece fleker pancar› yetifltiren köylüyü hedef almad›¤› alenen ortadad›r. 27 devlet, 3 adet özel fleker
fabrikas›n›n oldu¤u Türkiye’de pancar tar›m›na elveriflli arazi miktar›na göre her y›l azami 5 milyon ton fleker üretimi potansiyeli vard›r. Ancak bugünkü koflullarda bu fabrikalar›n ekonomik optimum fleker üretim kapasitesi y›lda 2.4 milyon tondur. Ülkemizde dahili fleker tüketimi y›lda 2 tonken, bu tüketim nüfus art›fl›na paralel olarak her y›l ortalama yüzde 2 artmaktad›r. Hazine taraf›ndan haz›rlanan ve 15 May›s 2001 tarihinde “Güçlü Ekonomiye Geçifl Program›” olarak aç›klanan istikrar(!) program›nda fleker sektörüne iliflkin yaklafl›mlar devletin emperyalistlere h›s›m, köylüye has›m oldu¤unun göstergesidir. Emperyalist tatland›rma flirketlerinin elinde bulunan ve tatland›r›c› hammaddesi olan m›s›rlara pazar açmay› kendine ödev bilerek,
izini de cebine at›yor, beni düflünmüyor. Yedinci ayda yeni ekime bafll›yorum, ald›¤›m para bir ifle yaram›yor ki. Toplu da vermiyorlar, 3 taksit yap›yorlar üç kuruflluk paraya.
mören köyüne oy istemeye gitmifller, kimse sokmam›fl onlar›, “hangi yüzle gelirsiniz” demifller. Ben de diyorum ki ç›kmas›nlar karfl›m›za, istemiyoruz onlar›, onlar bizim cebi-
Bafl›m›zdakilerin amac› bizi bitirip, Amerika’y› beslemek. Pancara kota koyuyorlar, Amerika’n›n fleker kam›fl› sat›ls›n diye. Bize “üretme” diyor bu adamlar. Sorar›m ne olmufl bizim pancar›m›za da karfl›m›za fleker kam›fl›n› ç›kar›yorlar.
-Peki devlete bir diyece¤iniz var m›? Osman Kara: Yar›n seçimler gelecek, bas bas ba¤›racaklar “oyunu bana ver, flunu yapaca¤›m, bunu yapaca¤›m” diye. Kimse gelmesin. Üzü-
mizin faresi, habire yeme derdindeler. Ben kimseye de oy vermeyece¤im. Amerika’ya da uflak olmas›nlar art›k. Ben devletten kredi al›yorum faiz ödüyorum, onlar niye benim param›n faizini vermiyorlar.
PANCARA ALINTER‹ AKITANLARIN HAL‹ Elaz›¤: Bu y›lki fleker pancar› kesimleri devam ederken hala aç›klanmayan taban fiyatlar›yla yüre¤i a¤z›nda bekleyen Elaz›¤l› pancar üreticileri kapasite yetersizli¤i nedeniyle ürünlerini fabrikaya teslim etmediler. Ürünlerin Malatya fieker Fabrikas›na gönderilmesine de tepki duyan köylüler, pancar›n yan ürünü olan küspenin Malatya’daki fabrikada çok daha düflük fiyatlara al›naca¤›n› da belirttiler. Elaz›¤l› pancar üreticileri traktörlerine yüklü pancarlar›n› Sivrice yolu üzerindeki Uluova kantar›na boflaltmayarak bir bas›n aç›klamas› yapt›lar.
ihracat potansiyeli fazlas›yla olan, fleker pancar› üretimini olabilecek en düflük seviyeye indirmeye çal›flan uflak TC, bak›n ne diyor istikrar(!) program›nda; “(...) 2002-2003 üretim döneminden itibaren devlet taraf›ndan fiyat aç›klanmayacakt›r. fieker piyasas›, fieker Kurulu taraf›ndan düzenlenecektir. ‹hraç fazlas› fleker üretimine son verilerek devletin zarara u¤ramas› engellenecektir. (...)Türk insan› daha ucuza fleker tüketecektir. Tüm çiftçilere DGD verilerek gelir kayb› giderilecektir. fieker fabrikalar›n›n özellefltirilmesinin önü aç›lacakt›r. fieker piyasas›nda istikrar sa¤lanacak ve ihtiyaç fazlas› fleker üretimine engel olunacakt›r.” Aral›k 2000-Aral›k 2001 tarihleri aras›nda flekere yap›lan zam yüzde 147 olurken, fleker pancar› taban fiyat›n›n yüzde 48 seviyesinde art›r›lmas› devletin bu yaz›l› ifadesine karfl›n halka ne kadar pahal›ya fleker tüketmek zorunda b›rak›ld›¤›n› gösteriyor.
Bahsi geçen “Güçlü Ekonomiye Geçifl Program›”nda sakl› amaçlar› daha net ifade edecek olursak; -Türkiye’de fleker pancar›na düflük taban fiyat› ve kota verilerek, fleker pancar› üretimi azalt›lmak istenmekte. -fieker üretim maaliyetinin yar› fiyat›na düflen dünya fleker borsa fiyatlar›yla, fleker ithal edilmek istenmekte. -Bugünkü fleker pancar› fiyatlar› ile yüzde 20 daha ucuza pazarlanabilen ithal m›s›ra dayal› niflasta bazl› flekerlerin, yurt içinde daha yüksek boyutta sat›fl›n›n önü aç›lmak, ABD’nin m›s›r, AB’nin de fleker fazlas›, Türkiye pazar›na ak›t›lmak istenmektedir. Burada bir noktay› daha açmak gerekmektedir; Devletin fleker piyasas›n› belirleyecek kurul olarak bahsetti¤i bileflim; üretenler, tüketenler ve çal›flanlar aç›s›ndan ciddi tehlikeler tafl›maktad›r. Kurullar›n oluflturdu¤u alanlarda art›k ne hükümetin, ne halk›n ne de o alanda çal›flanlar›nüretenlerin söz ve karar hakk›
vard›r. Pankobirlik görüntü itibar›yla sivil bir örgüt gibi say›lsa da (ki ne kadar üretici birli¤i oldu¤u ve etkisi ortadad›r.) asl›nda üreticiyi, köylüyü gerçekten temsil eden bir üyesi yoktur. ‹flte bu kurulun inisiyatifiyle belirlenen taban fiyatlar› ve ne zaman verilece¤i yine onlar›n insaf›na kalan pancar paralar›, fabrikalara pancar teslimlerinin yap›ld›¤› flu günlerde köylüyü yine kara kara düflündürmekte. fieker pancar›n›n taban fiyat›n›n aç›kland›¤› tarih ile ödemelerin sona erdirildi¤i tarih aras›ndaki enflasyon oranlar› ‘95’ten beri yüzde 60 ila 40 aras›nda oynarken köylünün ald›¤› para daha evine varmadan tükenmektedir. Bir sonraki y›l›n bitkisel üretiminde verimlilik art›fl› sa¤layan tohum, gübre, zirai ilaç gibi girdilere flubat ay›nda ihtiyaç duyan köylü, aylarca sonra iki taksite bölünerek ald›¤› parayla al›nterini flirkete ak›tmak ve devleti beslemek zorunda b›rak›lmaktad›r.
11-24 Ekim 2002
işçi-köylü 38
10
Gerilladan köylülere propaganda 6 Kiflilik bir T‹KKO Birli¤i; Ordu’nun Mesudiye ilçesine ba¤l› Afla¤› Gökçe köyüne giderek köylülere ülkede yaflanan geliflmelerle ilgili propaganda yapt›. O s›rada köyde bulunan Ö¤retim Üyesi Prof. Dr. Aziz Ekfli ile de çeflitli konularda tart›flmaya giren gerillalar bir saat sonra köyden ayr›ld›. TKP/ML T‹KKO gerillalar› 5 Ekim 2002 akflam› Ordu’nun Mesudiye ilçesine 7 km. uzakl›ktaki Afla¤› Gökçe köyü-
Konsolosluk eylemleri devam ediyor ‹stanbul: Tutuklu yak›nlar›n›n, hücrelerdeki evlatlar› için d›flarda yürüttükleri mücadele devam ediyor. F tiplerine verdikleri onaydan dolay› Avrupa konsolosluklar›na verilen dilekçelerle tecriti kamuoyunun gündemine sokmaya çal›flan tutsak yak›nlar› bu kez de ‹talya konsoloslu¤unun önünde topland›lar. 27 Eylül günü saat 11:30’da TUYAB, TAYAD, Halkevleri 1. Bölge Temsilcili¤i, Sosyalist Demokrasi Partisi ‹stanbul ‹l Örgütü, Eme¤in Partisi ve Tüm BelSen’in kat›l›m›yla ‹talya Konsoloslu¤u’na verilmek istenen yaklafl›k 100 imza Konsolosluk taraf›ndan kabul edilmedi. Kurumlar ad›na dilekçeleri veren Kemal Boz “2 hafta sonra tekrar gelece¤iz. Tecrite onay verenler bu suça ortakt›r” diyerek kararl›l›klar›n› ifade etti. Kurum temsilcileri konsolosluk önünden, 15 gün sonra baflka bir konsolosluk önünde buluflmak üzere ayr›ld›lar
ne girerek köylülere ülkede yaflanan geliflmelere iliflkin propaganda yapt›. Yerel gazetelerden ald›¤›m›z bilgilere göre 6 kiflilik bir T‹KKO birli¤i Afla¤› Gökçe köyünde yapt›klar› bir saatlik propaganda eyleminin ard›ndan köyden ayr›ld›lar. Bu s›rada köyde bulunan Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi G›da Mühendisli¤i bölümü Ö¤retim Üyesi Prof. Dr. Aziz Ekfli ile de köyde bulunduklar› bir saatlik zaman dilimi içerisinde tart›flmaya girdiler. Aziz Ekfli bu yaflananlarla ilgili bas›na yapt›¤› aç›klamada flunlar› söyledi: “Zaten çevre köylere ve bizim köye sürekli gelip propaganda yaparlarm›fl. O günde saat 20:00 s›ralar›nda geldiler. Benim ad›m› bile sormad›lar. Üniversite Ö¤retim Üyesi oldu¤umu ö¤rendiklerinde harçlar›n yüksekli¤i ve üniversite üzerine konufltular. Ben de kendi fikirlerimi söyledim. Ancak kaba bir hareketlerini ve sayg›s›zl›klar›n› görme-
dik. Hiçbir fley istemeden gittiler. Bütün ailem ve kardefllerim oradayd›. Çocuklar uyuyordu. Tabi ki silahl› insanlar› karfl›n›zda görünce tedirginlik duyuyorsunuz. Ancak panik olan ay›lan bay›lan kimse olmad›. Hatta efllerimiz fasulye ay›klamaya devam etti. Bunda onlar›n kötü davranmamas›n›n etkisi oldu.” Devletin sürekli “onlar terörist size kötü davra-
n›r, çocuklar›n›z› katleder, mal›n›za el koyar” fleklinde propagandalar›n›n ne kadar as›ls›z oldu¤u Ordu’da yaflanan bu son olayda da aç›kça görülmüfltür. Halka kötü davranmak, onlara zarar vermek flu ana kadar gerillan›n politikas› olmad›. Kontr-gerillan›n özellikle T. Kürdistan›’nda yapt›¤› ve son süreçte bunu Karadeniz’e de kayd›rmaya çal›flt›¤› katliamlar› gerillalar
yapm›fl gibi halka propaganda etmeye çal›flan devletin bu politikas› tutmuyor. Öyle ki gerillan›n köye giriflini, propagandas›n› köylüler çok ola¤an karfl›l›yor. Çocuklar uykular›ndan bile uyanm›yor. Yani herkes ola¤an yaflam›n› sürdürüyor. Gerillalarla sohbet ediyor, tart›fl›yor, kafas›na yatmayanlar› soruyor. Bu da y›llard›r bölgede köy köy dolaflarak, bizzat halk›n içi-
ne girerek, onlar›n maruz kald›klar› sorunlara çözüm getirerek kitle çal›flmas› yürüten gerillalar›n uygulad›klar› kitle politikas›n›n bir sonucu elbette. Yoksul emekçi halk›n birçok kesiminden yükselen “bizi temsil etmeyenlere oy vermeyece¤iz” sesleri gerillan›n “oy verme hesap sor” ça¤r›s›yla daha bir güçlü hayk›r›l›yor
işçi-köylü
38
11-24 Ekim 2002
11
ON’lar›n direnifli hücrelerde devam ediyor 26 Eylül 1999’da devlet katliamc› yüzünü bir kez daha göstererek Ulucanlar Hapishanesi’ne sald›rd›. Bu sald›r› hücre tipi hapishanelere geçiflin bir provas›yd› sadece. Ankara’n›n göbe¤inde yap›lan katliamda 10 devrimci ve komünist tutsak vahflice katledildi. Katliam›n 3. y›l›nda mezar anmalar› ve çeflitli etkinliklerle Ulucanlar flehitleri bir kez daha an›ld›. ON’LAR HESAP SORMA B‹L‹NC‹YLE ANILDILAR Ulucanlar katliam›n›n 3. y›l›nda TUYAB taraf›ndan Ulucanlar flehitlerini anmak amac›yla 29 Eylül 2002 tarihinde saat 13.00’te Karacaahmet Mezarl›¤›’nda Ulucanlar flehidi Ümit Alt›ntafl’›n mezar› bafl›nda bir etkinlik düzenlendi. Saat 13.00’te Karacaahmet Mezarl›¤›’ndaki Mescit önünde toplanan kitle burada kortejler oluflturarak yürüyüfle geçti. Kitle, “Ulucanlardan 19 Aral›k’a Devrimci ‹rade Teslim Al›namaz TUYAB” pankart›, “Yaflas›n Ulucanlar Direniflimiz”, “Analar›n öfkesi katilleri bo¤acak”, “Ölüm Orucu flehitleri ölümsüzdür” v.b dövizleriyle Ulucanlar’da flehit düflenlerin resimlerini tafl›d›lar. Ümit Alt›ntafl’›n mezar› bafl›nda tüm devrim flehitleri için yap›lan 1 dakikal›k sayg› duruflunun ard›ndan TUYAB ad›na bir aç›klama okundu. Bas›n metninin ard›ndan Ulucanlar katliam›n› yaflayan ve ÖO direniflçisi olan Fadime Akal›n ile Ulucanlar flehidi Ümit Alt›ntafl’›n efli Melek Alt›ntafl da birer konuflma yaparak Ulucanlar katliam›n› lanet-
leyip Ulucanlar direniflinden devral›nan bayra¤› On’lara lay›k olarak tafl›yacaklar›n› belirttiler. Ulucanlar flehitlerinin isimleri okunurken hep birlikte ‘yafl›yor’ diye hayk›ran kitle burada da sloganlar att›. fiiir ve marfllarla anma devam ederken Ölüm Orucu gazisi Fikret Lüle üzerine kolonya dökerek ‘yaflas›n Ölüm Orucu direniflimiz’ slogan›yla kendini yakt›. Eylemi bireysel bir tepki olarak gerçeklefltiren Fikret Lüle’ye ilk müdahaleyi dostlar› ve yoldafllar› yapt›. Vücudunun % 30’u yanan Lüle daha sonra Haydarpafla Numune Hastanesi’ne kald›r›ld›. 27 Eylül tarihinde de katliam› protesto etmek amac›yla TUYAB, TAYAD, DMP, DEHAP, Tuncelililer Derne¤i yöneticileri ve ‹HD’liler ‹HD ‹stanbul fiubesi önünde oturma eylemi yapt›. Eylemi engellemek isteyen polis soka¤› araç trafi¤ine açarak provokasyon ortam› yaratmak istediyse de eylem alk›fllarla son buldu. ULUCANLAR fiEH‹TLER‹ ANILDI Ankara: ‹HD Ankara fiubesi, 26 Eylül 2002 tarihinde Ulucanlar Hapishanesi önünde 3 y›l önce yaflanan katliamda ölenleri and›. Bas›n aç›klamas›nda konuflan flube baflkan› Ender Büyükçulha “26 Eylül gününü unutmayaca¤›z, unutturmayaca¤›z. Evde, sokakta, iflyerinde ve hapishanelerde hak ve özgürlüklerimize sahip ç›kaca¤›z. Çünkü, insan; haklar›yla insand›r” dedi. “Analar›n öfkesi katilleri bo¤acak” slogan›n›n at›lmas›yla bas›n aç›klamas›na alk›fllarla son
verildi. Buradan Ankara Devrimci Sosyalist Bas›n Platformu, flehitlerin mezar›n›n bulundu¤u Karfl›yaka Mezarl›¤›na hareket etti. Mezarlar›n bafl›nda sayg› durufluyla bafllayan anma sloganlar ve türkülerle devam etti. Anmada ADSBP ad›na konuflan bir arkadafl; “Ulucanlar Hapishanesi’nde yaflat›lan katliam ülkenin her taraf›nda öfke uyand›rm›fl, tutsaklar›n yi¤itçe direnifli her tarafta yank› bularak baflka direnifllerin de yükselmesini sa¤lam›flt›r” dedi. Ölüm Orucu Gazisi Do¤an Karatafl’›n da konuflma yapt›¤› anmada Ümit Alt›ntafl’›n efli Melek Alt›ntafl da söz alarak “Devrim flehitleri onurumuzdur” dedi. TKM’DE ULUCANLAR PANEL‹ Ankara: TKM Ankara fiubesi 29 Eylül 2002 tarihinde saat 14:30’da yapt›¤› panel ve konserle Ulucanlar flehitlerini and›. Panelle bafllayan etkinli¤e ‹HD An-
kara fiubesi’nden flube baflkan› Ender Büyükçulha, ÇHD Yönetim Kurulu’ndan avukat Filiz Kalayc›, tutsak babas› Süleyman Turan, katliam› yaflayan ve ayn› zamanda Ölüm Orucu gazisi olan Esmihan Ekinci ve TKM’den Cennet Avc› kat›ld›. ‹lk sözü alan Büyükçulha Ulucanlar katliam›n› anlatarak, bu katliam›n 19 Aral›k katliam›n›n ön provas› oldu¤una de¤indi. Ard›ndan sözü alan Esmihan Ekinci Ulucanlar katliam›nda yaflananlar› anlat›p bu tür katliamlar›n tutsaklar› teslim alamad›¤› ve alamayaca¤›n› söyledi. Süleyman Turan ise hapishanelerde yaflanan katliamlara de¤inerek d›flardaki ailelerin de ayn› sorunlar› yaflad›klar›n›, gözalt›na al›nd›klar›n› anlatarak devletin d›flardaki mücadeleden duydu¤u rahats›zl›¤› dile getirdi. Süleyman Turan’›n ard›ndan sözü alan avukat Filiz Kalayc› katliam›n ard›ndan verdikleri hukuk mücadelesine de¤inerek Ulucanlar katliam›n›n mahkemelerin-
de asker ve polisin tutsaklar› dövmelerine karfl› ç›kt›klar› için avukatlara da dava aç›ld›¤›n› belirtti. Kalayc› ayr›ca tutsaklar› mahkemelerde savunmalar›n›n devlet taraf›ndan engellendi¤ini de dile getirdi. Son olarak sözü alan TKM çal›flan› Cennet Avc› “tutsaklar her katliam›n ard›ndan direnmifllerdir ve haklar›n› kazanm›fllard›r. Bugün yine hücrelerde direniyorlar. Ancak bizler flehitlerin cenazelerine dahi çok az say›larda kat›l›yoruz. Tutsaklar›n sesini duymal›y›z ve sahiplenmeliyiz” dedi. Verilen k›sa bir aradan sonra tekrar bafllayan etkinlikte tutsak babas› Süleyman Turan ve Ölüm Orucu gazisi Esmihan Ekinci’ye TKM taraf›ndan çiçek verildi. fiair Abdullah Oral’›n Ulucanlar için yazd›¤› fliiri okumas›n›n ard›ndan TKM bünyesinde çal›flmalar›na bafllayan Grup Asmin türküleri ile Ulucanlar’a, F tiplerine ses oldular.
12
11-24 Ekim 2002
işçi-köylü
38
Dersim’in sorunlar› çözülmeden kimse Dersimliler’den oy istemesin H. Merkezi: Siyasi partilerin seçim çal›flmalar› devam ederken Tunceli Dernekleri Dayan›flma Kurulu (TDDK) 14 Eylül 2002 tarihinde ‹zmit Dernek binas›nda toplanarak kamuoyuna bir deklerasyon yay›nlad›. Yay›nlanan deklerasyonda, “Bakanlar Kurulu karar› ile milli park olarak ilan edilen bölgede 8 adet baraj projelendirilmesini anlamakta güçlük çekiyoruz. 70 km alanda yap›lacak barajlar söylendi¤i gibi enerji amaçl› de¤il siyasidir. Bu projeler gerçekleflti¤inde Dersim’in hayat damarlar› kesilecek yeni yeni göçler bafllayacak ve Dersim haritadan silinecektir. Bu tehlikeli süreç devam ederken önümüzdeki günlerde bir genel seçim yaflanacak. TDDK bu süreçte barajlar sorununu mecliste ifade edebilecek bir
temsilcisini kendi iradesi ile belirlemedi¤i gibi, hiçbir siyasi partileri ile de böyle bir ba¤lant› içine girmemifltir. Ancak festival ve di¤er kampanyalar›m›zla büyük
bir duyarl›l›k oluflturdu¤umuza inand›¤›m›z Dersim’e dönük geriye dönüfl çabalar›m›z olumlu evreye girmiflken bunun sekteye u¤ramas›n› istemiyoruz. Se-
çim çal›flmalar›n› yürüten bölgemiz milletvekili adaylar› ve di¤er bölgelerden aday olan Dersim kökenli adaylar! Çal›flmalar›n›z› yak›ndan takip ediyoruz. Bizi
ve gelecek nesili yak›ndan ilgilendiren do¤am›z› tahribe yönelik baraj projesini seçim kampanyan›z›n, bafll›ca ivedi sorunu yap›p bir vicdan sözleflmesi haline
getirmezseniz, ilimizde ve di¤er bölgelerdeki hedef kitlemizin üzerindeki hak ihlallerinin takipçisi olamayacaksan›z, Dersim’e geriye dönüfllere gerekli hassasiyeti gösteremeyecekseniz; Dersimliler’den oy istemeyin. Dersimliler taraf›ndan cezaland›r›laca¤›n›zdan derneklerimizin kuflkusu yoktur. Seçim çal›flmalar› boyunca arkadafllar›m›z Dersim’de olacak ve çal›flmalar›n› sürdürecektir” denilen aç›klamada devamla “TDDK bünyesinde yer almayan bir dernek baflkan›n›n baz› gazetelere sol ittifak› destekledi¤ini ifade eden mesaj geçmifltir. Gazetelere geçen aç›klama bizi ba¤lamad›¤› gibi Dersim’lileri de ba¤lamamaktad›r. TDDK ad›na ancak TDDK aç›klama yapabilir” denildi.
IMF raporunu aç›klad› Emperyalist-kapitalist sis- kildi. 2002 y›l›na iliflkin dünya temin içinde bulundu¤u kriz ekonomisinin büyüme tahmini hali art›k herkesin dilinde. % 4’ten % 3,7’ye çekildi. ABD Uluslararas› arenadaki birçok emperyalizminin ekonomisi ekonomi uzmanlar›n›n aç›kla- için % 2.3 olarak aç›klanan bümalar›nda s›k s›k geçen “eko- yüme tahmini de %2.2’ye indinomik durgunluk” rildi. DB Avrupa Birtespiti IMF’nin y›ll›k li¤i’nin içinde Euraporuyla da ispatlan- “Ekonomik dur- ro’ya geçifl yapan 12 m›fl oldu. 26 Eylül gunluk” tespiti ülke için %14 olarak 2002 tarihinde aç›klaIMF’nin y›ll›k yap›lan büyüme tahnan raporda dünya mini de % 09’a indiraporuyla da isekonomisinin krizden rildi. IMF raporunda patlanm›fl ç›kmad›¤› ve yeni bir dikkat çeken di¤er kriz dalgas›n›n güçbir nokta ise Avrupa oldu. lendi¤i belirtiliyor. ve Japonya’n›n geDaha önce yine IMF rekli ekonomik retaraf›ndan aç›klanan emperya- formlar› yapmak istememesilist ülkelerin büyüme tahmin- nin, ekonomideki riski daha leri de bu raporda afla¤›ya çe- art›rd›¤› yönünde. Bu aç›klama
Amerikan modelinin küresel ekonomisini hafife al›yor” deçapta benimsenmesi olan Kü- di. Enron, Djnegy, WoldCom, reselleflmeye karfl› di¤er em- Xerox gibi sadece ABD ekonoperyalist ülkelerin güveninin misi için de¤il, küreselleflme kalmad›¤›n› gösteriyor. Zaten sürecinin y›ld›z› dev flirketleAlmanya Baflbakan›n›n “biz rin y›llard›r türlü oyunlarla kendi yolumuzda yürürüz” yö- mali durumlar›n›n oldu¤undan nündeki aç›klamas› çok üzerinde gösterhâlâ ak›llarda. IMF 2002 y›l›na ilifl- meleri gibi ABD’li raporunun aç›klanmabakan da ABD ekonos›n›n ard›ndan ABD’- kin dünya eko- misini oldu¤unun çok den ise tepki geldi. nomisinin büyü- üstünde göstermeye ABD Hazine Baflkan› me tahmini % çal›fl›yor. Ancak Paul O’Neill, IMF’nin 4’ten % 3,7’ye IMF’nin bile bu aç›kABD ekonomisi için lamalar› yapmas› çekildi. yapt›¤› aç›klamalar› ABD ekonomisinin do¤ru bulmad›¤› beiçinde bulundu¤u lirterek “Sevgili dostum (IMF “durgunlu¤un” daha da derinbaflkan›) Hörst Köhler ve ba- leflti¤ini gözler önüne seriyor. fl›nda bulundu¤u kurulufl ABD
11-24 Ekim 2002
13
işçi-köylü 38
Silahlar devletin cinayet de devletindir “Devlet evimizi y›kt›. Biz koruculu¤u kabul etmedik. Sonra izin verildi, köye döndük. Korucular silahla tehdit ettiler, buradan gidin dediler. Orada askerlere dedik ki bunlar bu silahla bizi vurur. Komutan ‘devletin silah› size dönmez’ dedi. Onlar gittikten sonra bizi tarad›lar. fiimdi de çocuklar›m›z öldü. Kim verecek bunun hesab›n›? Art›k bu ülkede yaflamak istemiyoruz.” Diyarbak›r’›n Bismil ilçesine ba¤l› U¤rak köyünde 27 Eylül günü yaflanan korucu katliam›nda ölen ‹kram Tekin’in ablas›na ait yukar›daki ifadeler. Devletin “size dönmez” denilen namlular› ve kurflunlar›yla taranarak katledildi üç kifli. Daha 6 yafl›ndaki Agit Tekin, 60 yafl›ndaki Nezir Tekin, 45 yafl›ndaki ‹kram Tekin korucu katliam›nda yaflam›n› yitirenler. Babas›z kalan 13 çocuk, çaresiz kad›nlar ve gözü yafll› analar›n feryad› yükseliyor Diyarbak›r’›n Bismil ilçesinde. Küçük Agit’in annesi katledilen çocu¤unun arkas›ndan ac›s›n› ve tepkisini “Devlet çocuk öldürür mü” feryad› ile gösteriyor. “Sald›r›da erkekler teker teker yere düflmeye bafllad›. Gördü¤üm tek fley; bir korucunun yaklafl›k birkaç metre kalm›flt› ki önünde duran Mazlum ve Agit Tekin kardefllerin üzerinde durarak atefl etmeye bafllamas›yd›. Agit’in gözlerini ve o anda karn›n›n içindeki ba¤›rsaklar›n nas›l d›flar›ya att›¤›n› gördüm.” Devlet böyle çocuk öldürüyor iflte. Agit’in devletin kurflunlar›yla parçalanan bedeni T. Kürdistan›’nda her fley dikensiz gül bahçesi imifl gibi gösterenlerin inad›na bitmeyen vahfletin foto¤raf› ve en yal›n göstergesidir. Devletin gerek jandarmas› ile gerek korucusu ile öldürdü¤ü, bedenini parça-
lad›¤› kaç›nc› çocuk acaba? Kaç›nc› anan›n feryad›d›r yükseliyor bu topraklarda? Kaç›nc› kardeflin, ölümü anlamland›ramayarak, tan›mayarak gidenlerinin ard›ndan “özledik gel” diye yakar›fl›? Devletin yoksullaflt›rd›¤›, evsiz, yurtsuz, topraks›z, çocuksuz, babas›z, annesiz b›rakt›¤› yüzlerce aile var. Ve s›rada kaç aile var daha... 1994 y›l›nda devletin uygulad›¤› terör sonucu evlerini ve topraklar›n› terk etmek zorunda b›rak›lan U¤rak köylüleri yeniden köylerine dönmenin umuduyla geri dönüfl izni için baflvurdular. Yapt›klar› bafl-
köylerine girdiler. Köye girer girmez korucular›n taciz amaçl› sald›r›lar›na maruz kald›lar. Kendilerini getiren jandarmaya can güvenliklerinin olmad›¤›n› söyleyip yanlar›na birkaç kifliyi isteseler de boflunayd›. Devletin silah›n› kullan›yorlard› ve onlar bir fley yapamazlar yan›t›n› ald›lar. Bugüne kadar devletin o silahlar›yla say›s› belli olmayan kaç suç ifllediklerini bilmiyormuflças›na. Ve ard›ndan çok de¤il k›sa bir zaman sonra korucular›n açt›klar› yayl›m atefliyle üç kifli katledildi, birçok insan da yaraland›. Bugüne kadar sürdürü-
sa¤lad›klar› geliri kaybetmek istemiyorlar. Bu yüzden de böyle pervas›zca sald›rmakta hiçbir tereddüt etmeden halk› kurflun ya¤muruna tutmaktalar. K›sa bir süre önce yine benzer örneklerini yaflad›¤›m›z olayda katliam› yaflayanlar›n yapanlar›n isimlerini vermelerine ra¤men bunlardan sadece üçü bir süre sonra serbest b›rak›lma kofluluyla gözalt›na al›nd›. Di¤erleri ise t›pk› daha önceki örneklerde oldu¤u gibi ellerini kollar›n› sallayarak dolafl›yorlar.
vurudan olumlu sonuç al›nca Tangüner ve Tekin ailesi yak›nlar›n› da yanlar›na alarak geri döndüler. Boflalt›lan köylerine, sahipsiz kalan arazilerine korucular el koyarak kendileri sahiplenmifllerdi. Aileler mahkemeye baflvurarak topraklar›n› ve evlerini geri istediler ve bu davay› da kazanarak topraklar›na sahip ç›kt›lar. Jandarma ve komutanlar›n keyfi engelleme çabalar›na ra¤men yurtlar›na dönmeye kararl› olan aileler jandarma eflli¤inde
len haks›z savafltan önemli bir rant sa¤layan korucular›n yapt›klar› bu katliam da bugüne kadar yapt›klar› say›s›z katliamlar gibi geçifltirilecek. ‹flledikleri say›s›z suçlar bizzat devlet taraf›ndan üstü kapat›lan, unutturulmaya çal›fl›lan bir vaka imifl gibi gösterilecek.Halka karfl› suç iflleme makineleri haline gelen korucular, bugün halk›n köylerine geri dönmelerinden rahats›zlar. Zorla göç ettirilen halk›n mal›na el koyan korucular, buradan
27 Eylül’de yaflanan korucu katliam›n›n Diyarbak›r Valisi Cemil Serhadl› yapt›¤› aç›klama ile yaflananlar› çarp›tarak kan davas›ndan kaynakland›¤›n› belirtti. 1979 y›l›ndan beridir kan davas› oldu¤unu belirterek olay›n bu yüzden yafland›¤› yalan›n› ortaya sürüyor. Katliam› araflt›rmak için köye giden heyete kaymakam vekili ‹dris Akbil de yapt›¤› aç›klamada Valinin ortaya att›¤› masal›n ayn›s›n› tekrar ediyor. Olay›n 18 y›l önce yaflanan
DEVLET KATL‹AMI ÇARPITIYOR
kan davas›na dayand›¤›n› iddia ederek, yaflananlar›n hiçbir siyasi yan›n›n olmad›¤›n› söylüyor. Bu ailelerin daha önce devlet taraf›ndan bar›flt›r›ld›¤› yalan›n› ortaya atarak katillerini koruma devletin kirlilil¤ini gizleme çabas› içine giriyorlar. Katliam› gerçeklefltiren ve flu anda ellerini kollar›n› sallayarak sokaklarda dolaflan korucular, güçlü ailesinin MHP Bismil ‹lçe teflkilat› kurucular› aras›nda yer alanlardan. U¤rak köyünde oturan aileler ise köylerinden zorla göç ettirildikten sonra haklar›n› aramak ve devletin bu uygulamas›n› teflhir etmek için A‹HM’e baflvurdular. Katliam›n ard›ndan HADEP ‹lçe Baflkan› taraf›ndan yap›lan aç›klamaya göre ölen ve yaralananlar HADEP üyesi. Tüm bunlar›n yan›s›ra hastanede yatan yaral›lara ise yeterli tedavi uygulanmamakta. ‹laç alacak paras› olmayan ailelere doktor muayenesi dahi yap›lmamakta. Korucular›n devletten ald›klar› büyük güvence ile iflledikleri bu katliamlar›n sorumlular› sadece korucular de¤il devlettir. Çünkü bu ölüm mangalar›n› besleyip büyüten böylesine pervazs›zlaflmalar›na göz yuman devletin kendisidir. KATL‹AM PROTESTO ED‹LD‹ ‹HD ‹zmir fiubesi 4 Ekim’de konak Sümerbank önünde yapt›¤› kitlesel bir bas›n aç›klamas›yla “Göç dram›na son, topraklar›m›z› geri istiyoruz” diyerek katliamlar›n esas sorumlusunun devletin kendisi oldu¤unu vurgulad›. 4 Ekim’de de Göç-Der bir bas›n aç›klamas› yaparak koruculuk sisteminin art›k devlet kontrolünden ç›kt›¤›n›, suç üretme sistemi haline geldi¤ini belirtti.
11-24 Ekim 2002
işçi-köylü 38
14
Kapal›l›k üzerine Hata yapmaktan korkmamal›y›z. Hatalar›m›z, yetmezliklerimiz, diyalektik geliflme yasas›n›n mutlakl›¤›n› kavramayan yoldafllar›m›z ve devrimci dostlar›m›z taraf›ndan ve hatta s›n›f düflmalar›m›z taraf›ndan bize karfl› koz olarak kullan›lacak diye hatalar›m›z› gizlememiz, onlar› yok saymaya çal›flmam›z bize yarar de¤il, aksine daha çok zarar getirir. Hatalar ve yanl›fllar do¤runun yap› tafllar›d›r. Günahlar, yasalar, yasaklar, tabular ve otoritelerle kuflat›lm›fl bir dünyada bugüne ya da yar›na dair elefltirel ve “ayk›r›” düflüncelerin kayg›s›zca dile getirilmesi ve bu düflüncelerle uyumlu bir pratikte ›srar edilmesi hiç de kolay bir ifl de¤ildir. Alt yap› olarak tan›mlanan ekonomik iliflkilere göre belirlenen ve ad›na üst yap› denilen yasalar, yasaklar, tabular, günahlar, otoriteler belirli tarihsel flartlar›n ürünüdür ve hiçbirisi insan üstü de¤ildir. Ve toplumsal ço¤unlu¤un iradesi ve onay›yla benimsenmifltir. Ne var ki, daha yaflan›labilir sistem için toplumun iradesi ve onay›yla belirlenen üst yap›, belirli bir süreçten sonra toplumu belirlemeye bafllar. Toplumun düflünüfl ve yaflay›fl tarz›, estetik anlay›fl›, de¤er yarg›lar›, inanç dünyas› üstyap› taraf›ndan belirlenmeye bafllar. Üst yap›, toplumu öyle bir kuflat›r ki, o toplumun düflünüfl ve yaflay›fl tarz›na, estetik anlay›fl›na, de¤er yarg›lar›na, inanç dünyas›na ayk›r› bireyler toplumsal d›fllanmayla yüzyüze kal›r. Mevcut düflünüfl ve yaflay›fl tarz›, de¤er yarg›lar›, sürekli olarak ezen s›n›f›n ç›karlar›n›n korunmas›ndan yanad›r. Yani vaktiyle bütün toplumun iradesi ve onay›yla belirlenen ve toplumun ç›kar›na olan üst yap›, art›k bütün toplumun de¤il, toplumdaki az›nl›k bir s›n›f olan ezenlerin ç›kar›nad›r. ‹flte bu çeliflki, toplumun ezenler s›n›f›n›n d›fl›nda ve karfl›s›nda olan ezilenleri, hakim ve geçerli olan düflünüfl ve yaflay›fl tarz›na, de¤er yarg›lar›na, estetik anlay›fl›na, inanç dünyas›na alternatif üst yap› tan›mlama ve buluflturma anlay›fllar›na yöneltir. Ama bu yönelimin sonucu olan alternatif üst yap› tan›mlama ve oluflturma süreci çok kolay ve sanc›s›z de¤ildir. Herfleyden önce alternatif bir düflünüfl ve yaflay›fl tarz›n›, de¤er yarg›lar›n›, inanç dünyas›n›, estetik anlay›fl›n› tan›mlama ve oluflturma çabas›na giriflenler, hakim ve geçerli olan üst yap› iliflkilerinin ürünüdürler. Mevcut üst-yap›n›n izlerini tafl›rlar. Bu bak›mdan, alternatif bir üst yap›n›n tan›mlanmas› ve bu tan›m›n bütün ezilenler taraf›ndan benimsenerek maddileflebilmesi; öncelikli olarak nesnel flartlar›n oluflmas› d›fl›nda, alternatif üst-yap› tan›mlama ve maddilefltirme sürecine öncülük etmeye soyunanlar›n, hakim ve geçerli olan üst yap›n›n izlerinden ve etkilerinden esas olarak ar›nmalar›yla mümkündür. Ülkemizdeki toplumsal sistemde hakim olan üst yap›ya karfl› bir muhalefetin ve alternatif aray›fllar›n oldu¤u gerçek. Üstelik muhalefet ve aray›fl, salt ezilenler cephesiyle s›-
n›rl› de¤il; ezenler cephesini de belli boyutuyla kapsamakta. Hiç kuflku yok ki hakim olan üst-yap›ya alternatif bir üst yap› anlay›fl›n› tan›mlama ve oluflturma faaliyetinin en tutarl› temsilcileri devrimci parti ve örgütler ve özellikle bu örgüt ve partiler içerisinde Marksizm-LeninizmMaoizm bilimini perspektif olarak benimseyen Proletarya Partisidir. Ne var ki, hakim olan üst yap›ya karfl› alternatif aray›fllar›n giderek güçlendi¤i ülkemizde, Proletarya Partisi de dahil, devrimci parti ve örgütlerin bu alternatif aray›fllar›na ciddi bir çe-
¤unda ›srarc›y›z. Bu bak›mdan da “kapal›l›k” konusunu bu tespit ekseninde ifllemeye çal›flaca¤›z. Düflüncelerin, özlemlerin, hayallerin kayg›s›zca dile getirilmesinin; hele hele hakim olan, neredeyse tabulaflt›r›lan konu ve kavramlar üzerine yorum yapman›n, görüfl belirtmenin hiç de hofl karfl›lanmad›¤› bir toplumun üyeleriyiz. “Söz gümüflse, sükut alt›nd›r” ya da “biliyorsan konufl alim desinler, bilmiyorsan sus ki evliya sans›nlar” ya da “Söz büyü¤ün su küçü¤ün” gibi atasözleri ve deneyimlerin mesaj› ortakt›r. Toplu-
cubiyet duygusu yaflamak; “yerin dibine girdi¤i”ni düflünmek, bu toplumda oldukça yayg›n bir karakter özelli¤idir. Çünkü yanl›fla ve hataya karfl› müthifl bir tahammülsüzlük vard›r; insanlara hatalar›, yanl›fllar›, eksiklikleri kendisine yard›mc› olmak için de¤il; sayg›nl›¤›n›, toplumdaki itibar›n› sarsmak için söylenir. Yine bu toplumda, “özel yaflam” hem çok mahrem bir aland›r hem de afl›r› merak konusudur. Kendi gizli dünyas›n› s›r gibi saklayan ama baflkalar›n›n gizli dünyas›na karfl› da hafiyelik yapan insanla-
kim merkezi olamad›klar› da ortadad›r. Hiç kuflku yok ki bunun pek çok özgün ve nesnel nedenleri de vard›r. Ama bu özgün ve nesnel nedenlerin yan›nda, bizce önemi yads›namaz bir neden daha vard›r. Alt bafll›¤› kapal›l›k olan bu çal›flmam›z›n bir yerinde yapt›¤›m›z bir tespit var. Alternatif bir üst yap›n›n tan›mlanmas› ve bu tan›m›n bütün ezilenler taraf›ndan benimsenerek maddileflebilmesi, öncelikli olarak nesnel flartlar›n oluflmas› d›fl›nda, alternatif üst-yap› tan›mlama ve maddilefltirme sürecine öncülük etmeye soyunanlar›n hakim ve geçerli olan üst-yap›n›n izlerinden ve etkilerinden esas olarak ar›nmalar›yla mümkündür. Evet böyle bir tespit yapt›k ve bu tespitin bilimsel oldu-
mun düflünceye, ayk›r› görüfl ve yorumlara karfl› tutumunu ifade eder. Yine toplumumuzda hatalar›n, yanl›fl ve kabul görmeyen davran›fllar›n gizlenmesi, yapan taraf›ndan kabullenilmemesi de güçlü bir özelliktir. “Ay›p” ve “Günah”›n hem etki ve kapsam alan› hem de ihlal düzeyi neredeyse eflittir. Bu da iki farkl› dünyay› ayn› anda yaflayan bir toplum oldu¤umuzu gösterir. Göründü¤ü gibi olmayan, oldu¤u gibi görünmekten mümkün mertebe kaç›nmaya çal›flan bireylerin toplumumuzda ço¤unlukta olmas› da bu yüzdendir. Eksikliklerinin, yetmezliklerinin, yanl›fllar›n›n fark›nda oldu¤u halde kabullenmekte zorlanmak; yanl›fllar›, eksiklikleri, yetmezlikleri anlat›ld›¤›nda müthifl bir mah-
r›n say›s› hiç de az de¤ildir toplumumuzda. Hiç kuflku yok ki, devrimcileflmeleri, devrimcili¤i tercih etmeleri, öncelikli olarak hakim olan düflünüfl ve yaflay›fl tarz›na, de¤er yarg›lar›na karfl› itirazlar›n›n sonucudur. Ama itiraz etmek, eflittir hakim üst yap›n›n etkilerinden soyunmak, ar›nmak demek de¤ildir. Tam da bu nedenle hem devrimci hareketin hem de Proletarya Partisinin saflar›nda; düflüncelerini, hayallerini, özlemlerini kayg›s›zca dile getirmekten; do¤ru bulmad›¤›, anlay›fl›na uymad›¤› ö¤reti ve kavramlar› tart›flmaktan, bunlar üzerine yorum yapmaktan kaç›nan, sükutu yani sessizli¤i, konuflmaktan daha k›ymetli sayan; hatalara, yanl›fl ve kabul gör-
meyen davran›fllara karfl› tahammülsüz olan, buna ba¤l› olarak da devrimci de¤erlerce “ay›p” ve “günah” say›lan davran›fl ve düflüncelerini tart›flarak-tart›flt›rarak aflmay› de¤il de gizlemeyi tercih eden; oldu¤u gibi görünmekten çekinen; eksikliklerinin ve yetmezliklerinin baflkalar› taraf›ndan dile getirilmesini itibar›na, sayg›nl›¤›na karfl› bir hakaret olarak de¤erlendiren; kendi özel yaflam›n› mümkün mertebe gizli tutmaya çal›fl›rken yoldafllar›n›n “özel yaflamlar›”na karfl› özel ilgi duyanlar›n say›s› hiç de az de¤ildir. Gözalt›nda fiziki ve psikolojik iflkenceye dayanamayarak polise verilen bilgilerin neler oldu¤unu, iflkencedeki tavr›n detaylar›n›n yoldafllardan gizlenmesi; faaliyet de¤erlendirme toplant›lar›nda ya da raporlar›nda olumsuz faaliyeti olumlu olarak gösterme çabas›, daha olmad› faaliyetin olumsuzlu¤unun d›fl etmenlere ba¤lanarak, üstünkörü yüzeysel raporlar›n verilmesi; altlar›n›n sorunlar›na ve ihtiyaçlar›na yan›t olabilecek kapasite ve deneyimden yoksun yoldafllar›n ya da komitelerin sekter tutumlar›, disipline ve idari tedbirlere afl›r› vurgu yapmalar›; altlar›yla baflka, kendi düzeyinde olanlarla baflka, üstleriyle baflka örgütsüz kitlelerle baflka nitelikte iliflki kurulmas›; karar alma toplant›lar›nda daha çok sessiz kalman›n tercih edilmesi ve ço¤unlu¤un e¤ilimi do¤rultusunda görüfl belirtilip oy kullan›lmas›; karfl› cinse duyulan ilginin etrafa hissettirilmemeye, yoldafllar›ndan bir s›r gibi saklanmaya çal›fl›lmas›; cinsellik, duygusal iliflkiler üzerine yap›lan tart›flmalarda kat› ve uç düflüncelerin savunulmas› ve kestirmeci bir üslubun kullan›lmas›; parti çizgisiyle ve genel Marksist-Leninist-Maoist ö¤retiyle uyuflmad›¤› düflünülen anlay›fllar›n ve sapmalar›n peflinen “revizyonist” vb. kavramlarla mahkum edilmeye çal›fl›lmas›; ayd›nlarla, ilerici-demokrat kifli ve kurumlarla ilkeli, tutarl› ve düzeyli iliflki ve tart›flmalar yerine, sekter, alayc› ve y›k›c› tarz›n tercih edilmesi; al›nan görevde baflar›s›z bulunmas› durumunda, görevin neden baflar›lamad›¤› üzerine çözümlemeye giriflip baflar›s›zl›¤› tecrübeye çevirmek yerine ajitatif bir söylevin ve mutlaka baflaraca¤›na dair büyük yeminler edilerek bir flans daha istenmesi... vb. vb. vb. Bütün bu örneklerin hepsi kapal›l›¤›n, kendini oldu¤undan farkl› göstermenin düflünce ve duygu dünyas›n› gizlemenin ve bast›rman›n Proletarya Partisi saflar›ndaki yans›malar›d›r. Kapal›l›¤›n, oldu¤umuzdan farkl› görünmeye çal›flmam›z›n, düflünce
işçi-köylü
ve duygu dünyam›z› gizlemenin ve bast›rman›n Proletarya Partisi saflar›na yans›mas› olarak verilen örneklerin hiçbirisinin hayali olmad›¤›n› bilmek zorunday›z. Toplumda, kendi halinde yaflayan insanlar›n oldu¤undan farkl› görünme gayretini, düflünce ve duygu dünyalar›n› gizlemelerini, kapal›l›klar›n› anlayabilir ve nedenini de, insan› esas almayan, özgürlükçülü¤e düflman olan bask›c› ve gerici bir sistem içerisinde yaflamalar›yla aç›klayabiliriz. Keza yaflad›¤› çeliflkiler nedeniyle devrimci bir ortam olan Proletarya Partisinin saflar›na geldiklerinde bu özelliklerinden hemen kurtulamamalar›n› da anlayabiliriz. Ama bir kaç y›l›n› Proletarya Partisi saflar›nda geçirmelerine, Marksizmin üç temel bilefleni olan, diyalektik ve tarihi materyalizm, ekonomi-politik ve Bilimsel sosyalizm hakk›nda da asgari bir bilgi edinmelerine, devrim mücadelesinin gelifltirilmesine, kitlelerin devrimci enerjilerinin a盤a ç›kart›lmas›na hizmet edecek görevler üstlenmelerine, ve hepsinden önemlisi de parti içi ortam›n, partili yaflam›n en özgürlükçü en eflitlikçi ve demokratik ortam oldu¤unu kabul etmelerine ve
savunmalar›na, devrim ve komünizm mücadelesinin insan› bütün kölelik ve ba¤›ml›l›k iliflkilerinden kopar›p özgürlefltirme mücadelesi oldu¤unu bilmelerine ra¤men, olduklar›ndan farkl› görünme, duygu ve düflünce dünyalar›n› bast›rma anlay›fl ve tutumlar›n› anlamak ve aç›klamak mümkün de¤ildir. Hay›r! “Mümkün de¤ildir” sözü vurgu amaçl› kullan›lm›flt›r; aksine diyalektik materyalist yöntemin hayata dair olan hiçbir fleyi anlay›p aç›klayamamas› mümkün de¤ildir. Proletarya Partisi saflar›nda gözlemlenen kapal›l›¤›n Proletarya Partisinin ileri militanlar›n›n ve kadrolar›n›n olduklar›ndan farkl› görünme anlay›fl ve tutumlar›n›n, duygu ve düflünce dünyalar›n› gizleme ve bast›rmalar›n›n nedeni özünde Marksizm-Leninizm-Maoizm bilimini yüzeysel kavramalar›d›r. Bu kavray›fls›zl›k, devrimcili¤i yeni bir düzen kurma mücadelesi olarak de¤il, var olan› y›kma mücadelesi olarak kavramay› beraberinde getirir. Yeni bir düzeni düflünce ve duygu dünyas›nda somutlaflt›r›p cisimlefltiremeyen kadro ve militanlar›n, duygu ve düflünce dünyalar›n› gizlemeleri, bast›rmalar› kaç›n›l-
PUSULA Sürece kolektif ve örgütlü müdahale parti ile mümkündür Süresi belirlenerek, sürece bilinçli ve kapsaml› müdahalenin ad›d›r kampanya. Eme¤in, faaliyetin yo¤unlaflt›r›larak, seferberli¤e dönüfltürülmesidir. Zaman aç›s›ndan belli bir süresi olan kampanyan›n amaç ve hedefi de bellidir. Kampanyalar, stratejik hedefe varmak için sürecin ve dönemin ihtiyaçlar›na yan›t olan taktiklerdir. Halk savafl› stratejisine hizmet etmeyen, onu güçlendirip, beslemeyen, bütünleyip, tamamlamayan kampanya do¤ru bir kampanya olamaz. Her kampanya mutlaka Halk Savafl› stratejisine dolays›z ve dolayl› hizmet etmeyi hedeflemelidir. Yürütülecek, örgütlenecek kampanyalar dönemselgüncel ihtiyaçlara yan›t olmal›d›r. ‹htiyaçlar, kitlelerin ekonomik-demokratik-sosyal haklar›n›n elde edilmesi olabilece¤i gibi sistemin siyasal teflhirini de amaçlamal›d›r. Kampanyalar demokrasi, hak alma ve devrim bilincini kitlelere tafl›mal›d›r. Kampanyalar›n hedefi belli, amac› net, kullanaca¤› araçlar› zengin olmak zorundad›r. Kampanyada belirlenen politikaya göre, partinin kitlelerle sa¤lam ve güçlü politik ba¤lar kurmas›na hizmet etmelidir. Bilinç tafl›yan kampanya ayn›
11-24 Ekim 2002
15
38
zamanda kitleleri örgütleme amac›n› hedeflemelidir. Kampanyalar›n süreklili¤i sa¤lanmas› devrimin nas›l, kimlerle, hangi araçlarla, hangi yöntemlerle yap›lmas›n› da a盤a ç›kar›p, bilinç s›çramas› yaratacakt›r. Kampanyalar›n biri bitip sonlan›rken, bafllanacak olan yeni kampanyan›n habercisi olmal›d›r. Devrim gerçeklefltirmifl KP tarihlerine bakt›¤›m›zda, ya da halk savafl› stratejisini devrim stratejisi olarak benimseyip uygulayan Peru, Nepal, Filipin, Hindistan komünist parti pratiklerine bakt›¤›m›zda zengin, ö¤retici derslerle dolu kampanya pratiklerini görürüz. Halk Savafl›, halk›n, devrimin genel aflamalar› içinde somut politikalarla, kampanyalar temelinde planl› olarak örgütlenmesi, zay›f ve bilinçsiz bir güç olmaktan silahl›, örgütlü ve yetkin bir güç seviyesine gelmesi/getirilmesi sürecidir. Halk Savafl› bir devrim stratejisidir. Halk savafl›, sürecin, dönemin, güncelin ihtiyaçlar›na uygun olarak kampanyalarla ele al›n›p, yürütülmelidir. Ancak, planl›-programl› bir savafl, örgütleme ve çal›flma devimci saflarda ve kitlelerde muazzam bilinç s›çramalar› yarat›r. Canl›l›k, atakl›k, uyan›kl›k yarat›r.
mazd›r. Kurulacak sistemin nas›l bir düflünüfl ve yaflay›fl tarz› olacak? Bu soruya net yan›t veremeyen bir militan›n önünde iki tercih vard›r. Ya bu soruya dair net bir yan›t›n olmad›¤›n› öncelikle kendine sonras›nda ise etraf›ndaki yoldafllar›na aç›klamak ve bir an evvel nas›l bir düzen kurmak istedi¤ini netlefltirmek için ö¤renme faaliyetine giriflmek ya da net bir yan›t›n›n olmad›¤›n› gizleyerek, genel geçer sözlerle durumu idare etmeye çal›flmak. Aç›kt›r ki, kapal›l›¤›n en rahat yeflerece¤i, oldu¤undan farkl› görünmenin baflar›labilece¤i ortam, politikaya ilgisizli¤in derinleflti¤i, siyasal seviyenin düfltü¤ü ortamlard›r. Ve kaç›n›lmaz olarak böylesi ortamlarda devrimcili¤in ufku kurmakla de¤il y›kmakla s›n›rl›d›r. Ne var ki kurma ufku olmayan›n y›kma çabas› da baflar›ya ulaflamaz. Hatalar›ndan ürken, duygu ve düflünce dünyas›n› bast›r›p gizleyen bir militan›n somut meselelere dair canl› ideolojik ve politik tart›flmalara tahammülü olamaz. Çünkü hatalar›ndan ürken, duygu ve düflünce dünyas›n› gizleyen militan›n ideolojik ve politik tart›flmadan anlad›¤›, ajitasyon çekmek, insanlar›n duygular›na ve manevi dünyala-
r›na seslenmektir. Bu yüzden de fikir mücadelesini de¤il fizik mücadelesini tercih eder. Çünkü düflünce dünyas› zay›ft›r. Zay›f oldu¤u için gizlemektedir. Düflünce dünyas› zay›f olan militan›n beylik laflara s›¤›nmak d›fl›nda tercihi yoktur. Hata yapmaktan korkmamal›y›z. Hatalar›m›z, yetmezliklerimiz, diyalektik geliflme yasas›n›n mutlakl›¤›n› kavramayan yoldafllar›m›z ve devrimci dostlar›m›z taraf›ndan ve hatta s›n›f düflmalar›m›z taraf›ndan bize karfl› koz olarak kullan›lacak diye hatalar›m›z› gizlememiz, onlar› yok saymaya çal›flmam›z bize yarar de¤il, aksine daha çok zarar getirir. Hatalar ve yanl›fllar do¤runun yap› tafllar›d›r. Stalin yoldafl›n “ancak ölüler hata yapmaz” sözünü hat›r›m›zda tutal›m. Duygu ve düflünce dünyam›z› paylaflt›kça özgürleflece¤imizi, kendimizi özgürlefltirmeksizin hiçbir fleyi özgürlefltiremeyece¤imizi asla unutmamal›y›z. Düflüncelerimizi ve duygular›m›z› paylaflmak yetmez, onlar› baflka düflüncelerle çat›flt›rmal›y›z ki yar›nlar›n insan› olabilelim. Duygu ve düflünce dünyam›z› bugünün de¤er yarg›lar›ndan, genel geçer düflünüfl ve yaflay›fl tarzlar›ndan kopartmak
‹deolojik sa¤laml›¤›n, politik yetkinli¤in, örgütsel donan›m›n elde edilmesi, sürece do¤ru politikalarla, do¤ru araçlarla kapsaml›, planl› müdahalesiyle mümkündür. Parti faaliyetlerinin kampanyalarla örgütlenmesi, bir bütünlük yakalanmas›, bütünün seferber edilmesi ve mevcut olandan daha ileri bir düzeyi yakalamak aç›s›ndan kampanyalar önemlidir. Ortak amaçlar›n somutlaflt›r›lmas›; gerçeklerin kavranmas› ve bu gerçeklerin bütüne tafl›nmas› iflidir. S›n›f mücadelesinin farkl› alanlar›nda bulunan ortak amaçl› insanlar sorunlar›n›, istemlerini, eylemlerini, bilgilerini, kavrad›klar›n› birbirlerine tafl›d›klar›nda yenilmez bir güç olma yolunda ileriye hamle yapm›fl olurlar. Halk bugün neden güçsüzdür? Çünkü halktan insanlar, sorunlar karfl›s›nda ortak ç›karlar›n› görme imkanlar›na sahip de¤iller. Biz bunu ortadan kald›rabiliriz. Kampanyam›z›n belirtti¤i flekilde, s›n›f mücadelesinin bulundu¤umuz alan›n›n somut sorunlar›n› bütüne tafl›yarak, alan›m›zdaki geliflmeleri inceleyip bunlar› merkezi görüfllere dönüfltürme prati¤ini sonuçland›rarak halk›n mahrum b›rak›ld›¤› bu ortak ç›karlar bilincini yaratabiliriz. Kampanyam›z bu görevin yerine getirilmesi içindir. Gerçek sorunlara yo¤unlaflmak gerekti¤ini söylüyoruz. Gerçekleri ortaya ç›karabilecek olanlar esas olarak onlar› yaflayanlard›r. O halde gerçekleri yaflayanlara önemli görevler düflüyor. Gerçekleri bütüne ve merkezilefltirme sürecine aktarma görevinin ilk basama¤›nda onlar var-
d›r. Bu basamakta kalmamak üzere ama bu basama¤› kullanarak ad›m atmal›y›z. Gerçe¤e bakmaya bafllamal› ve anlamak üzere incelemeliyiz. Gerçek, s›n›f savafl›m›na ait olan her fleydir. S›n›f savafl›m›na ait olan fleyleri incelemeliyiz, akl›m›za geleni, niyetlerimizi de¤il; gerçe¤i, somutu inceleyerek, hedeflenen amaca ulafl›r›z. “S›n›f bilincini, Parti bilincini, Önderlik bilincini kuflan” kampanyas› sürecin ihtiyac›n› ifade eden bir kampanyad›r. Bu kampanya sürecin ihtiyac›n›n do¤ru tespitidir. ‹htiyaç nedir? Parti bilincinin zay›fl›¤›n›n ortadan kald›r›lmas›d›r, parti bilincinin güçlendirilmesidir. K›r›lan, silikleflen, mu¤laklaflan bilinç ve ilkelerin yeniden sa¤lamlaflt›r›lmas› ihtiyac›yla karfl› karfl›ya bulunuyoruz. Burjuvazi ve her türden gericili¤e karfl› savaflman›n ve kazanman›n ad›d›r parti. Parti bilinci, kitleleri MLM bilimiyle e¤itmenin, örgütleyip, savaflt›rman›n ad›d›r. Parti bilinci, kitlelere ve devrime önderlik bilincinin temelidir. Parti devrimin önderidir, devrim sömürüsüz dünyan›n yoludur. Cehalete, yoksullu¤a, karanl›¤a karfl› gelece¤i parti ile infla edebiliriz. Bugün yanl›fllar›m›z›n tam ortas›nda parti bilinci var. Parti bilincindeki k›r›lma zemini üzerinde her türden burjuva hastal›klar›n güçlendi¤i kavranmal›d›r. Parti bilincinde k›r›lmalar› tespit etmeliyiz, k›r›lma nerede? nas›l? hangi ilkesizlikler, gerilikler üzerinde yükseldi? Parti bilincinin kazan›lmas› s›n›f savafl›m›nda yer almakla bafllar, bunsuz at›lacak her ad›m, anlams›z ve hedefe
zorunday›z. Düflüncelerini ve duygular›n› etraf›ndakilerle kayg›s›zca paylaflabilenler, gerçek anlamda özgür ve yar›nlar›n toplumunun bireyleridirler. Mevcut düflünüfl ve yaflay›fl tarz›ndan tabi ki etkilenecek, mevcut toplumun de¤er yarg›lar›ndan tabi ki izler tafl›yacak ve tabi ki bu toplumla benzeflen yanlar›m›z olacak. Olmayaca¤›n› savunmak, diyalektik geliflim yasas›na ve materyalist tarih anlay›fl›na, yani Marksizm-Leninizm-Maoizm bilimine ayk›r›d›r. Söz konusu ve önemli olan niteli¤imizdir. Hayat ak ve karadan ibaret de¤ildir. Beyaz siyahla, siyap beyazla k›yaslanarak tan›mlanabilir. Bizim için esas olan; bugünkü egemen düflünüfl ve yaflay›fl tarz›n›n, de¤er yarg›lar›n›n, estetik anlay›fl›n›n m›, yoksa kuraca¤›m›z toplumsal sistemin düflünüfl ve yaflam tarz›n›n, de¤er yarg›lar›n›n, estetik anlay›fl›n›n m› bizde hakim oldu¤udur. Hiçbirimiz gelecekten gelmedik; ama herbirimiz gelece¤i düflleyebiliriz. Gelece¤i düflleyelim ve bugünden gelece¤i yaflamay› hedefleyelim.
varmayan çaba olarak kal›r. S›n›f savafl›m›nda yer alarak, Komünist Parti ilkelerini, önderlik tarz›n›, çal›flma tarz›n›, kitle çizgisini, demokratik merkeziyetçilik ilkesini ö¤renmekle, geliflme ve s›çrama olur. Hiç kimse hatas›z, zaafs›z, oldu¤unu iddia etmesin, hiç kimse parti bilincinde k›r›lma olmad›¤›n› söylemesin, demokratik merkeziyetçilik ilkesinde afl›nma olmad›¤›n› savunmas›n! Gerçe¤e, s›n›f savafl›m›ndaki yerine, durufluna, bulundu¤un yere ve düzeye bak! Bulunan yer ‹brahim yoldafl›n, Mehmet yoldafl›n, Partinin yaratt›¤› de¤erlerin hak etti¤i yer de¤il. Bilimin lay›k gördü¤ü yer de¤il. Yaflanan açl›¤›n, sefaletin, yoklu¤un, cehaletin, yaflanan zulmün, k›y›m›n, isyana devrime dönüfltü¤ü yer de¤ilse durdu¤umuz yer, bilimin, gerçe¤in, karfl›s›nda sorgulamal›y›z gerili¤imizi. Bulundu¤u yeri hak edenler sadece onun yarat›c›lar›d›r. Parti bilinci, kitlelere, devrime önderlik bilincinin temelidir. Kumanda merkezi olan parti bilinci s›n›f uzlaflmazl›¤›n›n tek kurtulufl tarz› oldu¤unu bilmektir. Parti bilinci, prati¤imizin bütün alanlar›nda kendini do¤ru tarzda ortaya koymakt›r. Kitlelerin s›n›f mücadelesini analiz ederek, proletaryan›n ve köylülü¤ün devrimdeki rolünü do¤ru tarzda ortaya koyarak, savafl çizgisinde, parti içinde do¤ru tarzda durarak ortaya koymal›y›z. Oldu¤umuz yeri tespit ederek, olunmas› gereken yeri belirlemek yetmez. Yo¤unlaflm›fl emek seferberli¤ine kat›larak, süresi belli olan kampanya amac›na ulafl›r.
11-24 Ekim 2002
işçi-köylü 38
16
SANDI⁄A G‹TMEYEL‹M, OY VER‹P K‹RLENMEYEL‹M Aç›klama: Elimize posta kanal›yla ulaflan afla¤›daki bildiriyi konunun güncelli¤i aç›s›ndan oldu¤u gibi yay›nl›yoruz. KÜRT, TÜRK, ÇEfi‹TL‹ M‹LL‹YETLERDEN HALKIMIZA ; Yeni bir seçimle daha karfl› karfl›yay›z. Bu da bir “erken” seçim. Art›k egemenlerin bütün seçimleri (1991-95-99-2002) erken olmaya bafllad›. Giderek iki seçim aras›ndaki sürenin daha da k›salmas›, soluklar›n›n daha da azald›¤› anlam›na geliyor. Tükenmiflliklerini sand›k yoluyla halktan alacaklar› “irade” sayesinde gidermeyi planl›yorlar. Bu yüzden, kime oy verilirse verilsin bofla gitmez diye düflünüyor ve halk› öncelikle sand›k bafl›na ça¤›r›yorlar. Öncelik verdikleri, seçime “kat›l›m oran›”d›r. Çünkü bunun faflist diktatörlü¤ün “onaylanma oran›” oldu¤unu biliyorlar. Seçim tezgah›n›n ve bu pespaye demokrasi oyununun oylanmas› sonucunda dirençlerini art›rmay› hedefliyorlar. Sömürü ve zulüm çark›n›n devam›nda en az fliddet kadar halk›n iradesine ihtiyaç duyuyorlar. Ülkemizi ne meclis ne de hükümet yönetmektedir. Onlar ABD emperyalizmi ve Avrupal› emperyalistler ad›na, bu devletlerin ç›karlar› do¤rultusunda, ülkemizin bütün de¤erlerini sömürmenin memurlu¤unu yap›yorlar. Aralar›ndaki kap›flma, seçimlerdeki yar›flma, efendilerine hizmet ve bu vesileyle de kendilerine ç›kar sa¤lama dalafl›d›r. Bu düzenin çeflitli isimler alan, farkl›ym›fl gibi renklere (sosyal demokrat, solcu, ulusal solcu, liberal, muhafazakar, milliyetçi, demokrat, halkç›, islamc›, cumhuriyetçi vb.) bürünen faflist partileri, emperyalizmin ufla¤› komprador patronlar›n ve toprak a¤alar›n›n temsilcisidirler. Bu durumu gizlemenin, halk› aldatman›n ve kendilerini seçtirerek düzenlerini meflru k›lman›n en geçerli yöntemi olarak sand›k oyununu tezgahl›yorlar. Bu oyunun en önemli malzemesi, seçmen ad›n› verdikleri halkt›r. Seçim oyununda, seçmenleri oyuncak
olarak kullan›yorlar. Çiller namussuzu bofluna “sand›k namustur” demiyor. Halk›, halk ad›na ezme ve sömürme yetkisini alman›n ad›d›r seçim. Halktan alacaklar› vize ile her türlü tasarrufu kendilerinde hak görmenin yolunu döflüyorlar seçimle. Parlamentolar›na, hükümetlerine itibar kazand›rma derdindeler. Faflizmin maskelenmesini tahkim etme amac›ndalar. Bununla beraber istikrar ar›yorlar. Hesaplar› tek bafl›na ya da iki ana e¤ilimden “güçlü” bir koalisyondur. Emperyalizmin deste¤i, reklam›, anketleri, yasaklamalar›, düzenlemeleri, dan›fl›kl› dövüflleri hep bunun üzerinedir. ‹stikrarl› ve itibarl› bir iktidara ihtiyac›m›z var diye buyurdu efendileri. Bunu, halk› kullanarak gerçeklefltirmenin “meflru” yolu olarak seçimi gündeme getirdiler. “Fiili”baflbakanlar› Dervifl aylar öncesinden bunu ifade etmifl ve seçim start› verilmiflti. Seçimler, özellikle bu tip erken seçimler, emperyalizmin do¤rudan müdahalesi anlam›na geliyor. Bir dizi hesap ve plan çak›flm›flt›r. Aceleleri bu yüzden. Zaten yönetemiyorlar. A¤›r sömürü koflullar› alt›ndaki kitleler, dayanma çizgisinin ötesindeler. Egemenlerin iflbafl›ndaki temsilcileri halk nezdinde büyük ölçüde teflhir oldular. Düzen bütün kurumlar›yla dökülmektedir. Yolsuzluk, rüflvet, hortumlama eylemleri ola¤an icraatlar haline geldi. Anayasa ve uyum yasalar›ndaki makyajlara karfl›n temel hak ve özgürlükler konusundaki ihlaller yo¤un biçimde devam ediyor. F tipi sald›r›lar›nda flehit düflenlerimizin say›s› 97’yi buldu, ya-
ral› ve sakatlar›m›z›n toplam› 500’ü geçti. Nüfusun yüzde 1’inin ülke gelirinin yüzde 51’ine el koydu¤u, 17 milyo-
linde gerçeklefltiriliyor. Nihayet, can simidi olarak yeniden sand›k ortaya sürülecekti ve öyle de oldu.
nun açl›k s›n›r› alt›nda yaflad›¤›, iflsiz nüfusun 10 milyonu geçti¤i bir ülkede yafl›yoruz. Tepeden t›rna¤a çürümüfl ve kokmufl bir düzenin iç ve d›fl borç sarmal›nda emekçilere daha azg›nca yüklenmekten baflkaca bir çaresi yoktur. Bu durum, IMF’nin sopas›na tutunarak batakl›kta ç›rp›nmak flek-
Di¤er taraftan, 11 Eylül’le vites büyüten ABD önderli¤indeki emperyalist haydutlar, iflgal ve ilhak hesaplar›nda Irak operasyonunu olgunlaflt›rm›fl durumdad›rlar. ABD, zamanlamas›na kadar bütün haz›rl›klar›n› tamamlad›¤› sald›r›n›n kendince formaliteleriyle meflgul durumdad›r. 11 Eylül sonras›n-
da, bizzat kurduklar› ve oluflturduklar›, gerek devletler aras› kurulufl gerekse de anlaflmalar› tek tarafl› ve yeniden yorumlama ad›na, aç›ktan meydan okuyan bir sald›rganl›kla ilerleyen ABD emperyalizmi; kendisiyle birlikte olmayan, hegemonyas›na itaat etmeyen her fleyi imha etme kararl›l›¤›n› sergilemeye çal›fl›yor. Ulusal Güvenlik Stratejisi ad› alt›nda resmen ilan ettikleri “ilk önce sen vur” prensibini, “hep sen vur” tarz›nda icra etmeyi amaçl›yorlar. Bu tablo içinde, emperyalizme uflakl›k eden Türk komprador burjuva ve toprak a¤alar›n›n faflist rejimi, uygun bir konumlan›fl için efendilerinin planlar›n› etüt etmifl durumdad›rlar. Ülkemizin günümüzdeki bir baflka gerçekli¤i ise AB üyeli¤i meselesidir. Emperyalist Avrupa koalisyonuna eklemlenme olarak aç›mlanabilecek bu mesele; vaat edecekleri hiçbir fley kalmayan, yalanlar› bile tükenen, inand›r›c›l›klar› kaybolan Türk hakim s›n›flar›n›n dört elle sar›ld›klar› bir malzeme olarak kullan›lmaktad›r. AB yetkililerinin yapt›klar› aç›klamalarda, ABD’nin ola¤anüstü çabas›na karfl›n Aral›k zirvesinde Türkiye’ye müzakerelere bafllanmas› için tarih verilmeyece¤inin belirtilmesi, bu yalan›n daha uzun süre önemli bir argüman olarak kullan›laca¤›n› göstermektedir. Ancak bunun inand›r›c› k›l›nmas› için bu yönde hareket edildi¤inin ortaya konulmas› gerekmektedir. 3 Kas›m seçimleri yukar›da s›ralad›¤›m›z üç ana eksende kotar›lmaktad›r. Nitekim faflist düzen partilerinin tümü de bu ana temalarda tam bir mutabakat sergilemektedirler. Hepsi; ABD emperyalizmine tam bir itaat, AB’ye üyelik ütopyas›na ba¤l›l›k ve IMF-DB eliyle uy-
işçi-köylü 38
17
11-24 Ekim 2002
, KORKULARI BÜYÜSÜN M, ‹SYANIMIZ YÜRÜSÜN ! gulanan vahfli sömürü sistemini kesintisiz sürdürme konular›nda, taahhütname niteli¤inde haz›rlad›klar› seçim bildirgeleriyle boy gösteriyorlar. Bu durumda, çok öncesinden beri söylem düzeyinde dahi büyük ölçüde ayn›laflan faflist partiler aras›ndaki göstermelik seçim oyunu, en son y›prananlar, yani hükümettekiler aleyhine neticelenecektir. Özel anlamda bir yönlendirme arac› olarak kullan›lan kamuoyu anketleri de bir ölçüde bu gerçe¤e iflaret etmektedir. Ancak esas tespit edilmesi gereken husus, meclise girme flans› daha fazla olan flimdiki “muhalefet” partilerinin bile (AKP, CHP, DYP) tek bafl›na iktidar olabilecek bir potansiyel sa¤layamad›klar›d›r. Özel olarak haz›rlanan ve desteklenen bir iki istisna d›fl›nda bütün faflist partiler kendi kurduklar› baraj tuza¤›na yakalanm›fl durumdad›rlar. ‹ttifak, ilhak, iltihak vb. “taktik”ler, hesaplar ile erteletme kaynakl› dalaflmalar içine girmeleri bunun sonucudur. Bunlara akaca¤› söylenen “tepki” oylar›, aç›kça faflist düzene olan tepkileri yans›tmaktad›r. Hakim s›n›flar›n oy toplamas› muhtemel klikleri, halk›n bu tepkisini kald›raç olarak kullanman›n hesaplar›n› yapmaktad›rlar. EZ‹LENLER, YOKSULLAR, EMEKÇ‹LER Baykal faflisti, “flimdi öfke zaman›” diyor, “ahlaki isyan”dan “tarihi baflkald›r›”dan söz ediyor, 3 Kas›m’› “kader seçimi” olarak nitelendiriyor. Halk›n öfke ve isyan içinde oldu¤unu, kendi kaderini ele alacak bir baflkald›r› ruhunun bu topraklarda mutlaka hareket kabiliyeti elde edece¤ini iyi bildi¤inden, bunun faflist diktatörlü¤e yönelmesinin endiflesiyle, halk›n gücünü kendi potas›nda eriterek patron-a¤a rejimini kurtarmaya çal›fl›yor. Bofluna, “Önce devlet kurtulmal› ki halk kurtulsun.”, “Sorunlar› çözemezsek, allah göstermesin Latin Amerika ülkelerine döneriz, birbirimizi yeriz.” demiyor. Kemalizm patentiyle icazetini
tamamlam›fl, ancak belirli bir potansiyelde tutulmas› daha uygun görüldü¤ü için Yarg›tayYSK taraf›ndan yular› kavranarak piyasaya sürülen AKP ile beraber CHP; Dervifl-Baykal önderli¤inde, faflizmin bafll›ca umudu konumundad›r. Bu yüzden Baykal’›n sözleri, halk düflmanlar›n›n nas›l kritik bir dönemeçte oldu¤una iliflkin önemli bir göstergedir. Bu durum ayn› zamanda bizim tak›naca¤›m›z tavr›n önem derecesini de ortaya koyuyor. Onlar bu hayati süreçten planlar›na uygun bir konumlan›flla kanlar›n› tazeleyerek ç›kmak istiyorlar. Onlara bu f›rsat› vermemeliyiz. Tarihi yapan/yazan biricik gücün kitleler oldu¤u, ça¤›m›zda proletarya önderli¤inde halklar›n bu misyonu tafl›d›¤› gerçe¤i, emperyalistler, faflistler ve gericiler taraf›ndan iyi bilinmektedir. Bu yüzden ne modern silahlar› ne de silahl› kuvvetlerine güvenerek kendilerini rahat hissedebiliyorlar. Halk›n gücünden korkuyor, halk›n öfkesinden çekiniyorlar. Gücümüzü, yana yak›la istedikleri oy’u vermeyerek göstermeliyiz. Verilmeyen her oy faflizme karfl› bir tokatt›r. Her tokat faflizmin yüzünde patlayacak bir volkan olacak, düzenin temellerinde yank›lanacakt›r. Sesimizi ve gücümüzü birlefltirelim. Faflizmin yüzünde i¤reti duran kaba “demokrasi” maskesini indirelim. Seçim oyunlar›n› bozarak, parlamento, hükümet gibi bizi kullanmak suretiyle canland›rd›klar› kurumlar›n› tamamen devre d›fl› b›rakarak düflmanlar›m›zla hesaplaflal›m. ‹ktidar olma ehliyetinin temel
göstergesi a¤›zlar›ndan hiç düflürmedikleri halk deste¤idir.Bu deste¤in al›nd›¤› yer seçim sand›¤›d›r. Varl›k koflullar› olan deste¤i vermeyelim. Gücümüzü onlar bizden iyi biliyorlar. Gücümüzün fark›na varal›m. Gücümüzü ortaya ç›karal›m. Gücümüzün onlar›n gücü olmas›na izin vermeyelim. S›rt›m›za yap›flan bu keneleri atmal›y›z. Bo¤az›m›za çökmüfl bu vampirlerden kurtulmal›y›z. Kan›m›z› emen sülükleri temizlemeliyiz. Seçim kampanyalar› halkla alay gösterileridir. Halk› sat›n alma turlar›d›r. Kendilerini pazarlama, gücümüzü bo¤ma manevralar›d›r. Gözümüze inen perdeler araland› art›k, o perdeleri y›rt›p atmal›y›z. Uykudan uyanmal›, silkinip do¤rulmal›y›z. Cem Uzan gibi Türk hakim s›n›flar›n›n en az›l› alçaklar›ndan, tescilli sahtekarlar›ndan, en büyük kan emici patronlar›ndan birisi bile halk›m›z›n hangi kesimi olursa olsun ciddi bir bölümünden oy alabilecek bir konum elde ediyorsa, bu bizi sarsmal›d›r. Bu örnek, hem egemenlerin düfltü¤ü durum aç›s›ndan önemli bir kopufl noktas›n›, hem halk›n tepki, çaresizlik ve zehirlenmifllik aç›s›ndan u¤rad›¤› y›k›m›n boyutlar›n›, hem de emekçilerin kendi kaderine el koymas› aç›s›ndan durumun aciliyeti ve vahametini göstermesi bak›m›ndan önemlidir. Seçimlerin faflizmin tezgah› oldu¤unun ay›rd›nda olamayanlar ve emperyalistlerden faflistlerden icazet bekleyen reformistlerin renk verdi¤i, seçimlere kendi bafl›na veya itti-
faklar arac›l›¤›yla ya da ba¤›ms›z adaylar vb. yollarla ifltirak eden çeflitli partiler, guruplar ve çevreler, hakim s›n›flara figüranl›k yap›yorlar. Faflizmin seçimle devreye sokaca¤› senaryosunda bafl rol kapma hevesinde olan DEHAP gibilerinin niyeti ise daha ciddidir. Bunun içindeki ana gövdeyi oluflturan HADEP; ANAP, YTP, SP gibi faflist partilerle ittifak pazarl›klar›ndan sonuç alamam›fl ve en son bu noktada soluklanm›flt›r. Tehlikeli bir yönelim içinde h›zla kulaç atan bu parti, AB yanl›s›d›r. ABD’nin Irak sald›r›s›na esas›nda karfl› de¤ildir. IMF-DB boyunduru¤una r›za göstermekte, faflist Türk devletini sahiplenmektedir. Emperyalist karargahlar›n Ortado¤u masalar›ndaki “Kürt” kart›n› temsil hevesindedir. Bunlar›n bafl›n› çekti¤i DEHAP çat›s› alt›ndaki “Emek, Bar›fl ve Demokrasi” blo¤u, faflizmin sofralar›nda, demokrasi gösterisinin çeflnisi olarak kalmaya mahkumdur. ‹fiÇ‹LER, KÖYLÜLER, GENÇLER Seçimleri boykot etmeliyiz. Bu, öncelikle, dünya halklar›n› daha da kölelefltirme, önündeki her engeli yok ederek aflmay› amaç ve yöntem belleyen, baflta ABD olmak üzere emperyalistlere karfl› bir tav›r olarak alg›lanmal›d›r. Faflist diktatörlü¤ün emperyalizmin ülkemizdeki uzant›s› bir devlet oldu¤u hiç bu kadar a盤a ç›kmam›flt›. Emperyalistlerin ülkemizdeki faflist uflaklar›na, genelde dünya özelde Ortado¤u halklar›n›n kan›n› dökmek için bu kadar ihtiyaç duydu¤u bir dönem görül-
memiflti. Ve Türk egemenlerinin Özal’› yayan b›rakacak bir hevesle, aç›ktan bu kadar katliam yanl›s› kesildikleri bir tutumlar› da olmam›flt›. Bu seçimler bu bak›mdan da anlaml› ve önemlidir. Önümüze konulan sand›kta onlar›n projeleri yat›yor. O sand›k emperyalizmin pandora kutusudur. ‹çinden sadece ve sadece daha fazla kan, gözyafl›, sömürü, zulüm ve iflkence ç›kacakt›r. Elimizi kirletmeyelim. ‹dam ferman›m›z› bize imzalatmak istiyorlar. Cellad›m›z› bize seçtirmeye çal›fl›yorlar. Reddetmeli, ret cephesini büyütmeliyiz. Kemalist-Faflist diktatörlük seçimlerde bütün icraatlar›n› temize çekme, aklama ifllemi yapmak istiyor. Onlar› AKLAMAYALIM! Her seçim zaman› oldu¤u gibi, türlü flaklabanl›klarla, numaralarla, pespaye yalanlarla, vaatlerle, dalkavuklukla oy istiyorlar. ‹stedikleri kan›m›zd›r, VERMEYEL‹M ! ‹stedikleri irademizdir, teslim ETMEYEL‹M ! Bizi koyun gibi gütmeye al›flt›lar. Ucuz palavralarla aldatmay› yöntem belleyip, baflard›lar. Art›k KANMAYALIM ! Bizi kullanarak çarklar›n› döndürüyorlar, kendimizi KULLANDIRTMAYALIM ! Kimlikleri iyice deflifre olmufltur, halk düflman› yüzlerini iyi tan›yoruz. Bunu her defas›nda çok a¤›r bedeller ödeyerek ö¤rendik. UNUTMAYALIM ! Öfkemizi BÜYÜTEL‹M, korkular›n› BÜYÜTEL‹M, mücadelemizi BÜYÜTEL‹M ! Sand›k bafl›na G‹TMEYEL‹M! Oyuna GELMEYEL‹M!
EMPERYAL‹ZME, FAfi‹ZME MEYDAN OKUYALIM, SANDI⁄A G‹TMEYEL‹M ! FAfi‹ZME MEfiRU‹YET KAZANDIRMAMAK ‹Ç‹N SEÇ‹M‹ BOYKOT EDEL‹M ! BOYKOTLA ‹SYANI BÜYÜTECEK, DEVR‹M ATEfi‹N‹ KÖRÜKLEYECE⁄‹Z ! YAfiASIN DEMOKRAT‹K HALK DEVR‹M‹ ! YAfiASIN HALK SAVAfiI ! PATRON-A⁄A DEVLET‹N‹ YIKACA⁄IZ, HALK ‹KT‹DARI KURACA⁄IZ ! KAHROLSUN EMPERYAL‹ZM, FAfi‹ZM VE HER TÜRDEN GER‹C‹L‹K ! YAfiASIN PART‹M‹Z TKP/ML VE ÖNDERL‹⁄‹NDEK‹ T‹KKO, TMLGB !
TKP/ML MK-SB Eylül 2002
11-24 Ekim 2002
işçi-köylü 38
18
Emperyalist ittifak çat›rd›yor Dünyan›n büyük bir kesimi açl›kla bo¤uflurken az›nl›k bir kesimin ise kan ak›tmaya haz›rland›¤› bugünlerde, ülkemizde ve dünyada gözlerden kaçmayan önemli bir nokta var ki o da dünya halklar›n›n ne olursa olsun bir savafl yaflanmas›n› istemedikleri gerçe¤i. Dünyan›n birçok bölgesinde geliflen savafl karfl›t› eylemlerin yan›s›ra Amerika vatandafl› olduklar›ndan dolay› utanç duyan birçok insan bugün gazete sayfalar›nda gözden kaçmayan haberler aras›nda. Irak’a yönelik savafl haz›rl›klar›n› gelifltirmeye devam eden ABD’ye karfl› geliflen savafl karfl›t› gösteriler önümüzdeki günlerde yaflanacak geliflmeler aç›s›ndan önemli. Yaflanan bu geliflmelere karfl›l›k ABD, halklar›n “hay›r” dedi¤i bir savafla karfl› haz›rl›klar›n› devam ettirmekte. Hem de gün geçtikçe yaln›zlaflt›¤›n› bilerek ve görerek. Irak sald›rganl›¤›nda yaflanan son geliflmelere bakt›¤›m›zda da bunu aç›k bir biçimde görmek mümkün. Irak’›n silah denetçilerini ülkelerine kabul edecekleri aç›klamas›n› yapt›ktan sonra ABD Irak’›n bu manevras›n› bofla ç›karmak için yeni öneriler ve haz›rl›klar peflinde. ABD askeri sald›r›y› kolaylaflt›rmak için BM Güvenlik Konseyi’nin askeri müdahale ile bütünleflen yeni bir silah denetçileri karar› ç›karmak isterken, Rusya yeni bir karara gerek olmad›¤›n› savunuyordu ve bu tutumunu hâlâ devam ettiriyor. Fransa ise bafl›ndan beri ABD’nin Irak’a yönelik düzenlemek istedi¤i askeri sald›r›ya karfl› oldu¤unu balirterek böyle bir sald›r›da destek vermeyeceklerini aç›klam›flt›. Kendi haz›rlad›¤› iki ayr› karar tasla¤›n› öne sürerek bunlar›n kabul edilmesi yönlü ça-
l›flmalar›n› devam ettiriyor. Çin ise çok net olmayan bir tutum sergilerken silah denetçileri konusunda hali haz›rda bulunan karar›n yeterli oldu¤unu aç›klamakla yetindi. ABD ve savafl› kendisinden daha çok isteyen yak›n müttefiki ‹ngiltere, halk›n›n savafl karfl›t› tutumu yükseltmesi Irak’›n de¤iflmeye bafllayan tutumu ile birlikte savafla karfl› muhalifli¤ini
sertlefltiren Rusya ve Fransa’n›n muhalefetini yumuflatmak, hem de bu yo¤unlaflan tepkileri daha aza indirgemek için yo¤un bir diplomasi trafi¤ine bafllam›fl durumda. Bu geliflmelerin yan›s›ra önemli olarak de¤erlendirebilece¤imiz di¤er bir geliflme Arap ülkeleri cephesinde yafland›.
ARAP ÜLKELER‹ ARASINDA YO⁄UN GÖRÜfiMELER ABD, Irak’a yönelik bir savafl durumunda bafl›ndan beridir Arap ülkelerini yan›na çekme çabas› içindeydi. Bu konuda net bir tav›r ortaya koyamayan Arap devletleri son günlerde bu tutumlar›n› ABD’ye karfl› yapt›klar› aç›klamalarla belirginlefltirmeye bafllad›. Arap halklar› Irak’a yönelik
bir savafla tümüyle karfl› iken di¤er taraftan ise ABD’nin yaratt›¤› bas›nç aras›nda s›k›flan Arap ülkeleri bu iflin alt›ndan tek bafllar›na ç›kamayacaklar›n› anlay›nca ortak hareket etmenin yollar›n› aramaya bafllad›lar. Bu düflünceyle bölgedeki diplomatik trafik 25 Eylül’de
M›s›r devlet Baflkan› Hüsnü Mübarek’in Ürdün ziyareti ile yo¤unlaflmaya bafllad›. Yap›lan görüflmelerin ard›ndan Ürdün Kral› savafl›n engellenmesine yönelik bir demeç verdikten sonra Kuveyt’e gitti. Bu arada Irak d›fliflleri bakan› Tar›k Aziz Türkiye’yi ziyaret ederek Irak için destek aray›fllar›na girdi. 30 Eylül’de Beflir Esat Kahire’ye gitti. ABD’nin fler üçgenine ald›¤› ülkelerden olan ‹ran’la iliflkilerini yeniden düzenlemek ve normallefltirmek için görüflmelere bafllayaca¤›n› aç›klad›. Bu yo¤unlaflan trafi¤e ek olarak Suudi Arabistan’›n ABD’ye askeri üs veren Katar’dan elçisini çekmesi oldu. Bunun yan›s›ra ABD’nin M›s›r vatandafllar›na getirdi¤i yeni vize koflullar› her iki ülkenin aras›n› so¤utmaya bafllayan nedenlerden biri oldu. IRAK’TAN MANEVRA Ortado¤u ülkeleri liderleri aras›nda yo¤unlaflan bu diplomasi trafi¤ine Irak’›n silah denetçilerini kabul etmesi eklenince atmosfer oldukça de¤iflti. Geçti¤imiz hafta Viyana’da bafllayan BM, Irak görüflmelerinin sonucu Irak’›n BM kararlar› do¤rultusunda silah denetçilerinin Irak’a girmesi yönünde oldu. Bu karar›n al›nmas› ile birlikte ABD’nin sald›r› için öne sürdü¤ü önemli nedenlerden biri de böylelikle elinden al›nm›fl oldu. Tar›k Aziz Türkiye görüflmelerinde silah denetçilerine hiçbir engel ç›kar›lmayaca¤›n› aç›klam›flt›. Al›nan bu karar ABD’yi ve savafl› kendisinden daha çok isteyen müttefiki Blair’i oldukça sinirlendirdi. Viyana görüflmelerinin hemen ard›ndan ABD d›fliflleri bakan› yapt›¤› aç›klama da al›nan bu karar› kabul etmenin mümkün olmad›¤›n›, silah denetçilerinin Savafl Konseyinin alaca¤› yeni karar› beklemesi gerekti¤ini
söyledi. Bunun karfl›s›nda Fransa, Çin ve Rusya böyle bir karar› beklemeye gerek olmad›¤›n› silah denetçilerinin Irak’a gitmesi için gerekli haz›rl›klar›n bafllat›lmas› gerekti¤ini söyleyerek ABD’nin silah denetçilerini engellemeye yönelik çabalar›n› bofla ç›karma çabas› içindeler. ABD bir yandan böylesi engelleme çabalar›n› gündeme getirirken di¤er taraftan Irak’a müdahale taktiklerini gündeme sokup haz›rl›klar›n› h›zland›r›yor. Savafl merkezleri taraf›ndan yap›lan son aç›klama ile ad›na “y›ld›r›m sald›r›” dedikleri bir savafl plan› ile Irak’a müdahale etmeyi düflündüklerini aç›klad›lar. Hedeflerinin Ba¤dat yönetimini ortadan kald›rmak oldu¤unu aç›klamaktan çekinmeyen ABD’li savafl kurmaylar› askeri haz›rl›klar›n› büyük ölçüde tamamlad›klar›n› da belirtmekte. Türkiye’nin her ne kadar ABD ile tersleflmek istememesine karfl›n derin kayg›lar yaflad›¤› da gerçek. Gerek Irak Kürdistan›’ndaki geliflmeler gerekse Körfez savafl›nda edindi¤i tecrübe ekonominin etkilendi¤i düzeyi gözönünde bulundurdu¤unda s›k›nt›s› daha da artmaktad›r. Arkas›nda olan deste¤i kaybeden ABD ilk günkü kadar net bir durufl gösterebilecek mi bunu önümüzdeki günler gösterecek. Ancak gerek emperyalist blokta yaflananlar gerekse de Ortado¤u ülkeleri cephesinden yaflanan geliflmeler ve Avrupa dahil dünyan›n birçok yerinde geliflen savafl karfl›t› gösteriler ve Irak’›n yapt›¤› manevralar savafl rüzgarlar›n›n farkl› biçimde esmesine neden olabilecek nitelikte. Anti emperyalist bilincini gelifltirmek, çal›nan savafl tamtamlar›n› durdurmak için dünya halklar›n›n yükseltti¤i sese bir ses de biz katal›m.
işçi-köylü 38
11-24 Ekim 2002
19
ABD ve Irak’›n Ankara ç›karmas› Dünyan›n ve ülkemizin s›cak gündemlerinden biri olan ABD’nin Irak’a sefer düzenleme haz›rl›¤› yeni tart›flmalar ve geliflmelerle s›cakl›¤›n› korumaya devam ediyor. Emperyalistler aras› yaflanan dalafl, uflak ülkelerin sald›r› noktas›nda net bir durufl sergilemeyiflleri, ABD’nin fiyasko ile sonuçlanan her senaryosunun ard›ndan üretmeye devam etti¤i yeni senaryolarla tart›flmalar devam ederken, sald›r›da stratejik bir noktada duran Türkiye’nin de diplomasi trafi¤i yo¤unlaflm›fl durumda. Hemen hemen ayn› günlerde Türkiye’ye gelen ABD’nin Avrupa ‹fllerinden sorumlu Bakan Yard›mc›s› Elizabeth Jones ile Irak Baflbakan Yard›mc›s› Tar›k Aziz Türkiye’ye gelerek devletin önemli makamlar› ile Irak konusunu tart›flt›lar. Yap›lan ziyaretler ziyareti yapan taraflar aç›s›ndan önemini düflündü¤ümüzde Ankara’y› oldukça terletti. Ziyaretlerden bir gün önce yap›lan MGK toplant›s›n›n da bafl gündemi olan Irak sorunu noktas›nda ziyaretçilerini a¤›rlamadan önce her iki tarafa da verilecek mesajlar netlefltirildi ve ziyaretçiler bu tutumla a¤›rland›. ‹zlenecek politika ABD’ye, sald›r›da Türkiye’nin etkilenen ekonomisinin faturas› ç›kar›lacak, Irak’a ise mesafeli yaklafl›larak öne sürülen ko-
flullar›n tümünü kabul etmesi istenecek. TARIK AZ‹Z ‹LE GÖRÜfiMELERDE KARfiILIKLI RESTLEfiMELER ABD’nin sald›r› nedenlerini bofla ç›karma çabas› ile çeflitli manevralara baflvuran Irak ülkeye silah denetçilerinin girmesini kabul etmenin yan›s›ra destek için diplomasi trafi¤ini de art›rm›fl durumda. Irak bunu Türkiye ile yap›lan görüflmeler Irak aç›s›ndan özellikle de önümüzdeki günler için önemliydi ve en iyi biçimde de¤erlendirmek istedi. Görüflmelerde Türkiye mesafeli yaklafl›rken Irak da elindeki kozlar›n bir k›sm›n› masaya sürerek oyunu devam ettirdi. Tar›k Aziz’in elindeki en önemli koz Kuzey Irak sorunu idi. TC’nin kabusu durumundaki bir sorun üzerine yaflanan tart›flmalar daha s›cakl›¤›n› korurken Aziz Baflbakan Yard›mc›s› fiükrü Sina Gürel’in “Yani ABD bir neden bularak Irak’a müdahale etmek isteyecek. Buna haz›rl›kl› olun” uyar›s›na “bundan herkes zarar görür. Irak’›n toprak bütünlü¤ü çok önemli. ABD, bölgede ba¤›ms›z bir Kürt devleti kurulmas› aray›fl›nda. Unutmay›n ki Irak bölünürse siz de bölünürsünüz” yan›t›n› verdi. Türkiye’nin en hassas
oldu¤u noktalardan biri olan Kürt devleti sorunu Irak taraf›ndan bir anlamda tehdit maiyetinde gündeme getirildi. Türkiye’yi üslerini açmamas› noktas›nda da uyaran Aziz, Amerikan ve ‹ngiliz uçaklar›n›n ‹ncirlik üssünü kullanarak uçufla yasak bölgeyi denetlemelerinden duydu¤u rahats›zl›¤› da ifade ederek bunlar›n denetlenmesinin BM kararlar›nda olmad›¤›n› söyleyerek “Bu uçufllar durdurulmal›d›r” dedi. Tar›k Aziz görüflmelerden sonra yapt›¤› aç›klamada Türkiye’nin üslerini kullanmaya devam ettirmesi durumunda dost ülke olarak görmeyeceklerini ve böyle bir duruma izin vermeyeceklerini belirterek üstü kapal› bir tehditte bulundu. ABD’YE MESAJ FATURA A⁄IR Türkiye’nin ikinci konu¤u olan ABD D›fliflleri Bakan yard›mc›s› Elizabeth Jones ile yap›lan görüflmelerin merkezinde sald›r› durumunda Türk ekonomisinin alaca¤› derin yaralardan söz edilerek pazarl›k noktas› böyle bir sald›r›da Türkiye’nin alaca¤› tahribat›n ödenmesi noktas›nda oldu. Türkiye cephesinden yap›lan bu görüflmelerde pazarl›klar ön planda idi. ABD’ye iletilen mesajlar kaba hatlar› ile flöyleydi; Kuzey Irak ile ilgili kayg›lar›n daha da artt›¤›, Kürt halk›n›n ayr›lma iste-
mi durumunda operasyonun uzun sürece¤i. Petrol fiatlar›nda yaflanan art›fl ve bunun Türk ekonomisini olumsuz etkileyece¤i. Yabanc› yat›r›mc›lar›n fiubat krizinin ard›ndan Türkiye’ye yeniden bakmaya bafllad›klar› döneme denk gelecek bir sald›r› durumunda yat›r›mc›lar› olumsuz etkileyerek Türkiye’den çekilmelerine neden olaca¤›. Savafl›n turizmi olumsuz etkileyece¤i ve en önemlisi de b›çak s›rt›ndaki Türk ekonomisinin IMF’nin 1 milyar dolarl›k kredisi gecikince depreme giren ekonominin 40 milyar dolarl›k bir depremde enkaza u¤rayaca¤› ve Arjantin’den daha kötü bir duruma düflece¤i belirtildi. Bunlar›n yan›s›ra savafl durumunda Türkiye’nin yo¤un bir göçle karfl› karfl›ya kalabilece¤i ve boru hatt›n› kapatabilece¤i gibi çeflitli kayg›lar da ABD’ye iletildi. Türkiye’nin iletti¤i bu kayg›lara verilen yan›t ise “Türkiye’nin yaflad›¤› ekonomik s›k›nt›lar›n sebebini Körfez Savafl› olarak gösterdi¤ini biliyoruz. Bu konuda Türkiye’yi rahatlatacak yollar bulunabilir” olurken bu konuda elle tutulur somut hiçbir güvence ise verilmemekte. Irak sorununu birlikte çözelim siz de bölgedeki ekonomik potansiyelinizi rahat rahat kullan›n denilmekte. Türkiye’nin yaflad›¤› ekonomik kayg›lar› çok da önemse-
meyen ABD’li bakan askeri makamlarla yapmay› planlad›¤› görüflmelerini yaparak Irak sald›r›s›nda Türkiye’nin özellikle askeri aç›dan oynayaca¤› rolü konufltu. Jones’un yapt›¤› görüflmelerin birço¤unda dinledi¤i kayg›lara verdi¤i tek yan›t “Irak bizim sözümüze gelsin/getirelim siz de rahat edin biz de.” Türkiye’de yaflanan bu diplomasi trafi¤i gittikçe ›s›nan Irak gündeminde Türkiye’nin oynayaca¤› rolün önemini de göstermekte. fiu anda çizilen tabloda çekimser kalmay› tercih eden Türkiye böylesi bir savafl durumuna haz›rl›kl› olmad›¤›n› da her f›rsatta dile getirmekte. Özellikle de ekonomik aç›dan yaflanan kayg›lar bu durumun temel nedeni. Bugün yine IMF kredilerine muhtaç Türkiye’nin yar›n bu kredilerin kesilece¤i uyar›s›n› al›nca tavr›n› nas›l belirleyece¤i sorusunu sormaya san›r›z gerek bile yok. Türkiye efendisine bafl kald›racak bir gücü olmad›¤› için flu ya da bu biçimde bu savafl›n içine sürüklenecektir. Bu durumu de¤ifltirmek için bugün dünyada savafla karfl› geliflen ve milyonlar›n kat›l›m› ile gerçekleflen savafl karfl›t› gösterilerin Türkiye aya¤›n› örmek zorunday›z. Türk Devletine bu anlam›yla uygulanacak bas›nç önemlidir.
bu konuda Türkiye’nin de hakk›n› inkar etmemek gerekir. Blair’in haz›rlad›¤› ve bugüne kadar hiç “dile gelmemifl” bilgilerle dolu rapor Bush hariç baflka kimse taraf›ndan ne destek gördü ne de ilgi. Özellikle de ilk tepkiyi önce kendi ülkesinin önce parlamantosundan daha sonra da halk›ndan ald›. Britanya parlamentosunun bir yetkilisi taraf›ndan yap›lan aç›klama “haz›rlanan rapor ucuz bir roman” biçiminde oldu. Raporu aç›klamas›ndan k›sa bir süre sonra lideri oldu¤u ‹flçi Partisi’nin kongresinde de umdu¤unu bulamayan Blair delegelerini savafl konusunda ikna edemedi. Yüzde 60’›n›n karfl› ç›kt›¤› askeri harekat konusunda Saddam’›n ne kadar tehlikeli oldu¤unu “anlatamad›.” Bunun yan›s›ra Britanya halk›n›n da harekata sundu¤u des-
tek her geçen zamanda biraz daha azalmakta ve savafl karfl›t› tepkileri artmaktad›r. Blair’in icraatlar› elbette bununla da s›n›rl› de¤il. Irak’›n silah denetçilerini kabul etmesinin ard›ndan adeta azg›nlaflan ve yeni senaryolar›n pefline düflen iki lider çözüm olarak Saddam’a yap›lacak bir suikasti bile destekleyeceklerini aç›klayacak kadar çaresiz görünüyorlar. Saddam’›n devrilmesi için her yol mübaht›r anlay›fl›ndan hareketle “savafltan daha ucuz olacakt›r, Irak’da rejim de¤iflikli¤i hangi araçla olursa olsun bizi memnun edecektir” aç›klamas›n› yapmaktad›r. Savafla karfl› cephenin her gün biraz daha büyüdü¤ü bu günlerde Blair de yaln›zlaflma durumunu yaflamaktan kendini kurtaramayacakt›r.
Blair’den “ucuz roman” Savafl tamtamlar›n›n çal›nmaya baflland›¤› günden bugüne emperyalistler aras›nda yaflanan hesaplaflmalar k›z›flm›fl durumda. Yaflanan kutuplaflmalar›n daha da belirginleflmeye bafllad›¤› günümüzde bu durum kendisini en berrak biçimde son sald›r› tart›flmalar›nda göstermifl durumda. Bafl›ndan beridir ABD’ye muhalif olan emperyalist ülkelerin Irak halk›n›n ç›karlar›n›, savafltan alacaklar› derin tahribat› düflünerek karfl› ç›kt›klar›n› düflünmek söz konusu bile olamaz. Çünkü perde arkas›nda yap›lan pazarl›klar yine Irak halk›n›n akacak kan› üzerinden yap›lmakta ve buna göre planlanmakta. Irak’a sald›r› gibi ciddi ve hassas bir konuda birçok ülke tutum ve fikir de¤ifltirirken, bir çok ülkenin tavr› geliflmelerle birlikte farkl›lafl›rken bu konuda bafl›ndan beridir tutum ve a¤›z de¤ifltirmeyen tek adam ‹ngiltere Baflbakan› Tony Blair oldu. Blair ço¤u zaman yapt›¤› aç›klamalarla ABD’den daha savaflç› kesilerek sald›r›y› tüm enerjisi ile destekler bir pozisyon çizmifltir. Sald›r›ya muhalif ülkeleri ikna konusunda Bush kadar çaba sarf eden Blair’e ne kadar ücret kesildi¤i bilinmiyor ama san›r›z bu davran›fllar›ndan
sonra iyi bir mükafat alacakt›r. Bunun miktar›n› belirleyecek olan yine kutsal ittifak› ABD haydutu olacak. BLA‹R’DEN SAVAfi RAPORU Blair’in Bush’un iflini kolaylaflt›rmak için yapt›¤› icraat›n sonuncusunu Irak konusunda haz›rlad›¤› rapor oluflturuyor. Geçti¤imiz günlerde aç›klanan rapor t›pk› daha önce ABD’nin haz›rlad›¤› raporlar gibi hiçbir somut delil içermemekle birlikte gerçe¤i ifade etmeyen as›ls›z yalanlarla dolu. Blair haz›rlad›¤› raporun giriflinde büyük bir sorumlulukla önce dünyay› uyar›yor ve Saddam, dünya için durdurulmas› gereken önemli bir tehdit olarak sunuluyor. Niye mi? Afrika’dan uranyum edinmeye çal›flt›¤›, yasad›fl› biçimde elinde tuttu¤u 20 adet 650 km menzilli El-Hüseyin füzesine biyolojik ve kimyasal silah tafl›yan savafl bafll›klar› takabilecek kapasitede oldu¤u, petrol karfl›l›¤› g›da program›n› ihlal ederek yasad›fl› yollardan milyarlarca dolar kazand›¤›, daha önceki silah denetçilerinin geliflinden dersler ç›kararak gizli mühümmatlar› saklad›¤› ve buna benzer daha birçok “tez.” Ayr›ca Blair’in bu “çok önemli” raporunda
Irak’›n elindeki silahlarla için de Türkiye’nin de yer ald›¤› bir çok ülkeyi hedef alaca¤› da belirlenmifl. Saddam’›n elindeki silahlar› halk›na ve özellikle de fiiilere karfl› kullan›laca¤› da “tespit edilmifl”. San›r›z Blair’in haf›zas› çok zay›f ki flunlar› unutarak bu raporu haz›rlam›fl. Y›llar önce Halepçe’de kullan›lan kimyasal silahlarla yüzlerce Kürt katledilirken, Hiroflima’da at›lan kimyasal bombalarla binlerce insan katledilirken, Körfez Savafl›’nda yine ABD’nin kulland›¤› kimyasal bombalar yüzünden binlerce insan ölürken ve bunun etkileri hâlâ devam ederken, Irak halk› y›llard›r uygulanan ambargodan dolay› açl›kla bebeklerini topra¤a verirken dünya halklar›n›n en büyük tehlikesinin as›l kim oldu¤unu unutmufl durumda. Ama bu yaflananlar› dünya halklar› unutmufl de¤il. Bush ise haz›rlanan raporu adeta dalga geçercesine de¤erlendirerek “Baflbakan Blair çok güçlü bir lider ve ben onun do¤ruyu söyleme ve yol gösterme iste¤ine hayran›m” diyor. Eminiz ki hayrand›r. Çünkü kendisinin var olan saplant›lar›n› bu kadar yak›ndan destekleyip alk›fllayan yok. Tabi
11-24 Ekim 2002
işçi-köylü 38
20
“Musul’u almak Kürt meselesini kabul etmektir” 1980 y›l›ndan beri gazetecilik mesle¤ini sürdüren, birçok gazete ve dergide muhabirlik-köfle yazarl›¤› yapan Faik Bulut özellikle Kürt Meselesi, Ortado¤u, Arap ve ‹slam Dünyas› hakk›ndaki yaz› ve haberleriyle tan›n›yor. Bu konularda birçok kitaba da imza atan Faik Bulut ile uluslararas› gündemin kilitlendi¤i Irak’a yönelik ABD sald›r› planlar›na iliflkin yapt›¤›m›z söylefliyi yay›nl›yoruz.
-Irak’a yönelik sald›r› planlar› ve son yaflanan geliflmelerle birlikte de¤erlendirildi¤inde emperyalizmin özellikle de ABD emperyalizminin Ortado¤u’ya iliflkin politikalar›nda 11 Eylül sonras› bir de¤iflme var m›? Esas olarak yani Amerika’n›n dünya politikas›, stratejik anlamda Avrasya’ya yani Pasifik’e yöneliktir. Bu flu demektir; Ortado¤u’yu Orta Asya ve Pasifik için güçlendirici arka bahçesi olarak kullanmak istiyor. Yani Ortado¤u’ya yüklenmesi, Ortado¤u’yu hakimiyeti alt›na almas› anlam›nda do¤rudur. Siyaseten taktik olarak flöyle bir fley var. Ortado¤u’da Amerika’ya karfl› ç›kan, boyun e¤meyen baz› devletler var. Milli ç›karlar› aç›s›ndan Amerika’yla müttefik olmas›na ra¤men baz› menfaat çeliflkileri var. Irak, Suudi Arabistan, M›s›r gibi en Amerikanc› diye bildi¤imiz rejimler bile Körfez savafl›ndan sonra a¤›zlar› yand›. Dolay›s›yla Ortado¤u’da Amerikan politikalar›n› benimsemiyorlar. ‹kincisi Amerika’n›n esas olarak Ortado¤u’nun petrolüne çok büyük ihtiyac› yok. Amerika ithal etti¤i petrolün ço¤unu Meksika ve di¤er ülkelerden sa¤l›yor. Japonya, Çin, Hindistan, Avrupa ise daha çok Ortado¤u’dan petrol al›yor. Dolay›s›yla Amerika’n›n özel olarak amac› petrolü oradan ald›¤› için onu sahiplenmek de¤il, oradaki petrolün vanas›n› elinde tutmak, böylece Avrupa ile, Çin ile, Japonya ile rekabetinde onlara boyun e¤dirmek, flantaj yapmak, onlar›n oradaki men-
faatlerini dumura u¤ratmakt›r. Ve Ortado¤u’da çeflitli nedenlerle Amerika politikalar›na milli, devrimci ya da dini nedenlerle karfl› ç›kan muhalif güçleri, ayk›r› sesleri ezip bitirmektir. Dolay›s›yla Amerika’n›n Ortado¤u politikas› asl›nda de¤iflmifl de¤il 11 Eylül’den sonra. Fakat de¤iflen fley belki fludur; bu politikalar Ortado¤u’ya yapaca¤› sald›r› veya açaca¤› savafl, stratejik bir savafl de¤il. Bu stratejik savafl ancak buradaki savafl› bitirebilirse Orta Asya’da Pasifik’te yaflanacakt›r. De¤iflen ne? De¤iflen flu 11 Eylül’den sonra Amerikan yönetimi h›rç›nlaflt›, daha bir sald›rganlaflt›. Çünkü 11 Eylül Amerika’n›n bir emperyalist ülke olarak, süper bir devlet olarak belki bugün de¤il ama çok ilerde görülebilecek k›r›lma noktas›d›r. Bu k›r›lma noktas›n›n can havliyle bölgeye yükleniyor. Fakat bugünlerde daha bir sald›rgan, daha bir per-
vas›z bir tav›r alm›fl durumda. Çünkü Beyaz Saray art›k Dick Cheneylerin, flahin dedi¤imiz, en sert en, ac›mas›z, en savafl yanl›s› bir kli¤in elinde. De¤iflen belki taktik anlamda sald›rgan, pervas›z üslubun daha fazla kullan›lmas›. Bu, bugün Irak olmasayd› baflka bir ülke olacakt›. Amerika Orta Asya’da açaca¤›, Pasifik’te belki on sene yirmi sene sonra olabilecek büyük kap›flman›n zeminini yaratmak için bahanelere s›¤›nacak. Diyelim ki Saddam teslim oldu, Saddam olmasayd›, Suriye olacakt›, Suriye olmasa Libya olacakt›. Amerika esas olarak Ortado¤u’yu ele geçirmek istiyor, muhalif ayk›r› sesleri yok etmek istiyor. Ve bu Amerika aç›s›ndan öncelikler meselesi. Yani Irak biterse sorun bitmiyor. Yeni hedefleri yine sudan sebeplerle ‹ran olacak, Sudan olacak, Libya olacak. Bu bak›mdan Irak öncelikle bir prestij meselesi. Çünkü Irak
Orta Asya’ya ç›k›fl kap›s›d›r. Yani Basra’y› ele geçirdi¤iniz zaman ‹ran’a sald›r›n›n kolaylaflmas›d›r. Filistin’e boyun e¤dirirseniz Do¤u Akdeniz’de hakimiyeti sa¤lars›n›z. -Türkiye’nin geleneksel ikircikli tavr› bugün de süreklili¤ini koruyor. Türkiye’nin son süreçteki aç›klamalar›n› nas›l de¤erlendiriyorsunuz? Türkiye’nin tavr› hep ikili olmufltur. Türkiye bölge çap›nda orta büyüklükteki devletlerden say›l›r. Burada bölgesel tamahkârl›¤› söz konusu. Tamahkârl›k dedi¤imiz, siyasi erkin bir kanad› bölgesel yay›lmac›l›¤› istemektedir. Türkmen meselesini, Musul-Kerkük meselesini gündeme getiriyorlar ve tekelci medya da bu konular› k›flk›rtmaktad›r. Bu tavr› yaln›z Amerikan yanl›l›¤›na ba¤lamak da do¤ru de¤il. Bu tav›r, afl›r› milliyetçili¤i de, bölgesel yay›lmac›l›¤› da, bir çeflit panTürkçülük diyebilece¤imiz ya-
y›lmac›l›¤› da içeriyor. ‹kinci tarafta da ister istemez temkinli davran›yor. Çünkü Amerika ile çok içli d›fll› bir yönetim tarz› var. Bu kadar içli d›fll›l›k içinde Amerika’n›n politikalar›na direkt karfl› ç›kam›yor. Ekonomik-siyasi ba¤›ml›l›k var. ‹ç içe geçmifllik var, kriz var ve ülkenin kendi iç problemleri var. Tabi ülkede iktidar sahipleri hakim s›n›flar Amerika’ya karfl› hiçbir zaman direkt tav›r alamam›flt›r. Hatta onun bölgedeki tafleronlu¤unu yapmaktad›r. Kald› ki bunu fiili olarak hayata geçiren bir fley daha eklendi; ‹srail-Amerika-Türkiye iflbirli¤i. Bu iflbirli¤i bafll› bafl›na tafleronlu¤u tafl›yor. Tafleron olmak istiyorsan›z itiraz edemezsiniz. Tersine “evet efendim” demeniz laz›m, en az›ndan sessiz kalman›z laz›m. En fazla itiraz›, kendisi için çok hassas olan bir mesele; Kürt milliyetçili¤i meselesindedir. Yani bunlar›n diliyle söylersek; milli bir-
işçi-köylü 38 lik ve bütünlü¤e yönelik tehdit. Bu tehdit nereden gelmektedir? Bu sadece Cumhuriyet döneminin, 70-80 y›ll›k bir dönemin korkusu de¤il. 1830-1840’lara bak›yorsunuz; yine o dönemlerde de milliyetçili¤in kabarmas›yla, Balkan bölgelerinin Osmanl›’dan ayr›lmas›yla birlikte Kürt milliyetçili¤i bafl gösterince ‹ngilizlerle bir olunuyor. Kürtler eziliyor. Musul-Kerkük’ün Irak’a verilmesi olay›na bakt›¤›n›zda, Musul-Kerkük e¤er bugünkü K. Irak’› da içine alacak bir flekilde birleflirse yine Kürtlerin say›s› fazla olur, Kürtler hak iddia edebilirler, bir güç olarak karfl›m›za ç›karlar kayg›s› sürüyor. Dolay›s›yla Musul-Kerkük’ün al›nmas› ya da al›nmamas› bafll› bafl›na Kürt milliyetçili¤i denilen meseleyle at bafl› gidiyor. Çünkü bütün tarih, Osmanl› kay›tlar› da hep flunu göstermifltir: Musul’u almak Kürt meselesini aynen kabul etmektir, yani benimsemektir. Yani onlara baz› hak ve hukuk vermektir. Bunun flekli tart›fl›l›r, bu ayr› birfleydir. Ama Musul’u almaya karar verdi¤iniz andan itibaren Kürt meselesini kabul etmek zorundas›n›z. Tart›flmalarda bu noktada da ayr›m var. Türkiye’nin Amerika’n›n bölgeye, özellikle Irak’a müdahalesine karfl› ç›k›fl› Saddam’› sevdi¤inden de¤il hatta gerçekten Irak’›n toprak bütünlü¤ünü istedi¤inden de de¤il. Esasen orada bölünecek bir Irak, Türkiye’deki Kürtleri de etkileyecek; olumlu ya da olumsuz. Devlet aç›s›ndan olumsuz etkileyecektir. Bu tarafta yans›malar› olacakt›r, bir tarafta ne tür sürprizlerin ç›kaca¤› belli olmayacakt›r. Bu bak›mdan “E¤er bir devlet kurulursa savafl nedenidir” denilmesinin sebebi de budur. -Türkiye’nin bu tavr›na karfl›l›k Talabani ve Barzani’nin tehditkar aç›klamalar› gündeme geldi... Bu tabi bas›nda tehdit olarak geçti. fiimdi Barzani gücünün fark›nda olan bir lider. Talabani çok fark›nda de¤il, diplomatik oyunlarda biraz daha zigzaglar çizen, tereddütler gösteren, 180 derecelik dönüfller arzeden bir durumda olmakla birlikte Barzani, kendince daha istikrarl› bir politika izliyor. Kimseye çarpmadan, kimseyi hedef almadan, kendi bölgesinin içifllerini düzenlemekle meflgul. Bu daha çok federatif bir yap›ya gidecek bir Kürt oluflumun alt yap›s›n› oluflturmak. 1970’lerin bafl›nda Irak devletinin Baba Barzani’ye verdi¤i özerklik anlaflmas›na uygun bir zemin. Art› denilebilir ki bu an-
11-24 Ekim 2002
21 laflman›n flartlar›n›n bugün hayata geçirilmesidir. Bu durumda bakarsak Barzani, Türkiye’yi tehdit edemeyecek kadar ak›ll›. Fakat Barzani, görebildi¤im kadar›yla kendine yönelik bir tak›m tehditvari demeçleri ve politikalar› geri püskürtme anlam›nda bir meydan okuma
durumuna geliyor. Üstelik bu hiçbir zaman söylem düzeyini geçmifl de¤ildir. En fazla da “Musul-Kerkük Kürtlerindir” demesi, Türkiye’yi yönetenlerin zoruna giden birfley. Asl›na bakarsan›z Musul-Kerkük’ün demografik yap›s› ne Türkmendir, ne de Kürttür. Demografik yap›s› tamamen bozulmufl ve Araplaflt›r›lm›flt›r. Bu bak›mdan Türkçülerin bu iddias›n›n alt› bofltur. Tarihi bak›mdan ele al›nd›¤›nda ise Osmanl› tarihçileri de dahil bütün tarihçiler genellikle Kürt yo¤unluklu bir flehir olarak Musul ad›n› Kürtlerle özdefllefltirmifllerdir. Ama Türkiye’den ç›k›p derseniz bir gecede gidip Musul’u al›r›z diye; dur bakal›m nereye gidiyorsunuz derler. Bir de askeri demeçler böyledir, ben seni yok etmeye geliyorum dedi¤iniz zaman o da gel beni yok et demez. Burada birfley daha var. Kürtler birfleye güveniyorlar. Güvendikleri fley de, konjonktürel olarak bakt›¤›n›zda Saddam’›n devrilmesi halinde Amerika’n›n bir aya¤›n›n bölgede olaca¤› hesaplar›. E¤er Amerika oraya giderse merkezi hükümet çökecek, merkezi hükümet çökünce en az›ndan Kuzey k›sm› bizim elimizde kalacak, dolay›s›yla biz de s›n›rlar› Musul-Kerkük’e do¤ru yavafl yavafl kayd›raca¤›z, tarihin o yanl›fll›¤›n› telafi edece¤iz. Buraya bir müdahale olursa Türkiye’den özellikle bizim arkam›zda da birileri var demeye getirecekler; yani Amerika, ‹ngiltere vard›r. Yani Türkiye’ye flunu söyleyecekler, sizin girmeniz bizatihi Amerika’n›n oradaki politikalar›na müdahale anlam›na gelecektir. Amerika’yla savafl› göze al›yorsan›z, buyrun. -Bu karfl›l›kl› bir durum de¤il mi asl›nda? Yani Türkiye
de Amerika’ya güveniyor. Bu durumda bu sorunun yan›t›n› Amerika’n›n ç›karlar› verecektir. Tabi, tabi. fiimdi herkesin burada bölgesel ç›kar› var. Türkiye mesela t›rnak içinde bölücülükten korktu¤u için, di¤eri de bir Kürt oluflum yaratm›flt›r, devlet istiyorlar. Kukla devlet deniyor, önemli de¤il. S›fatlardan ar›nd›rarak söylüyorum, devlete giden yolda bir oluflum mevcut. Bu kadar eme¤inin bofla gitmesini istemez. Burada Türkiye fluna güveniyor; Amerika’y› ne kadar engellersem kârd›r, ben zaten orada var›m diyor. Türkiye de bir senaryo olarak söylersek, Kuzey Irak’a girebilir. Yan güçlerini örne¤in Türkî olan Asurileri kullanabilir. PKK buna karfl› ç›kabilir ya da evet diyebilir bilemiyorum. Böylesi senaryolara gidebilir. -Zaten uluslararas› diplomaside tek bir hedef aramak mümkün de¤il. Türkiye de birden fazla hesap yap›yor. Türkiye burada üçlü oynuyor bence, ikili de oynam›yor. Bir taraftan diyor toprak bütünlü¤üne sayg›l›y›m, bir taraftan Tükmen haklar› diye tutturmufl.
Tar›k Aziz de diyor ki orada Araplar var, biz onlar›n haklar›n› savunmuyor muyuz? vs. Öyle ilginç birfley. Hem toprak bütünlü¤üne sayg›l›y›z, hem 4-5 tane Türkmen Partisi kurdurtmuflsun ya da varolan partileri destekliyorsun, Kürtlerin istedi¤i oranda eflit hak istiyorsun. Bu Türkiye aç›s›ndan çok büyük çeliflki. Oynad›¤› bu oyunlar ne kadar baflar›l› olur ayr› birfley. Askeri bak›mdan Kuzey Irak’a girebilir, mümkün. Her zamanki operasyonlar›. Zaten Kuzey Irak’ta askeri olarak varlar, bürolar› da var çeflitli flehirlerde. O bürolarda da zaten her türlü istihbarat çal›flmalar› yap›yorlar. ‹lerde bunlar› baflka flekilde de kullanabilecekler. Bu bürolar yerinde oturmayacak elbette s›cak savafl oldu¤unda. Türkiye üçlü dörtlü bir oyun içinde. fiimdiye kadarki tecrübeleriyle kendi uzant›lar› olabilecek güçleri bölge çap›nda iyi kullanamad›-
¤› görülüyor. Örne¤in ‹ran kendi uzant›lar›n› Ortado¤u’da çok iyi kullan›r. Filistin’deki Hizbullah’› çok iyi kulland›. Suriye, Lübnan’da ya da baflka yerlerde bu güçlerini çok iyi kulland› zaman›nda. Türkiye’nin böyle bir tecrübesi yok. Baflar›ya ulaflm›fl bir tecrübesi yok. -Arap ülkelerinin Amerika’n›n sald›r› planlar›na yönelik politikalar›n› nas›l de¤erlendiriyorsunuz? fiimdi Körfez savafl›ndan sonra Ortado¤u ülkeleri-Arap ülkeleri özellikle Amerika’n›n büyük maddi zararlar›n› gördüler. Suudi Arabistan örne¤in bildi¤im kadar›yla 360 milyar dolar haraç ödedi Amerika’ya. Kuveyt ayn› flekilde; milyar dolardan bahsediyorum. Halk Amerika’n›n buralara hay›r getirmedi¤ini gördü. Yani ne sistemlerine ne de ekonomilerine hay›r getirdi. Ekonomik olarak çöküntü içine girdiler. fiöyle bir örnek vereyim. Suudi Arabistan’da bildi¤im kadar›yla halktan vergi vs. al›nm›yordu. Tersine petrolden pay veriliyordu. fiimdi vergiler gündeme geldi. Ama tabi Suudi Arabistan bugünkü haliyle Amerika’n›n büyük bask›s› alt›nda; petrol oligarflisi, krall›k büyük bask› alt›nda. Kuveyt, M›s›r çok daha büyük bask› ve tehdit alt›nda. Ortada orada K›pti meselesi var. Amerika bu meseleyi etnikdini bir mesele olarak sürekli kafl›yor, bölücülükle müslüman-h›ristiyan çat›flmas› yaratmaya çal›fl›yor. Arap ülkeleri geçmiflten beri Filistin konusunda büyük bir hayal k›r›kl›¤›na u¤rad›lar. Amerika çözmeyi vaad etmiflti. Çözemedi¤i gibi tersine ikinci bir Amerika’y› ‹srail’i Arap ülkelerine sald›rtt›. Arap ülkeleri kendi sistemlerini korumak için ister istemez bir dayan›flma içine giriyorlar. Fakat bu dayan›flman›n bizim anlad›¤›m›z anlamda büyük bir dayan›flma ve direnifl noktas› olaca¤›n› sanm›yorum. Çünkü
Amerika’dan bir defa korkuyorlar, aralar›nda denge yok. Eskiden Sovyet dengesi vard›. Kötüydü, sosyal emperyalizm diyorduk ama iki kamp vard› ve
bu iki kamp›n dengesine dayanarak Araplar ayakta kal›yorlard›. Bugün o direnci gösterecek kararl›l›kta de¤iller. Direnebildikleri yere kadar direnecekler ama ondan sonra gevfleme noktas› bafll›yor. Direkt bir sald›r›s› oldu¤unda ancak canh›rafl bir direnç noktas› olur, aksi takdirde böyle büyük bir umut beklenemez. -Arap haklar›n›n bask›s› da üzerlerinde de¤il mi? Arap haklar› do¤ufltan antiemperyalisttir. Geçmiflten beri emperyalizmin en fazla bask›s›n›, sömürüsünü yafl›yorlar. Emperyalizmle, sömürgecilikle bafllar› hiç hofl olmad›. Ama problem flu, hiçbir Arap sistemi, Kaddafi dahil, Suriye dahil halka inisiyatif vermezler. Halka inisiyatif vermeyince bunu saraylarda, diplomatik yollarla çözmeye çal›fl›yorlar. Bence en büyük handikaplar› budur. Büyük bir hercümerç içinde, temenni bab›ndan söylüyorum. Sistem çöker ve halk inisiyatifi ele al›r, o zaman bu anti-emperyalizme dönüflür. Ama Filistin’e en büyük halk deste¤inin oldu¤u dönemlerde dahi yak›n geçmiflte, sistemler bak›yorsunuz benim düzenledi¤im mitinge kat›labilirsiniz diyor; yani herfley benim kontrolümde olsun diyen bir rejim. Arap halklar›na ket vuran en büyük fleydir bu. -ABD’nin planlad›¤› gibi bir ay sonra savafl bafllayacak m› diyorsunuz? Yani görünen o ki, bilgiler, demeçler en az›ndan bat› merkezli yorumlar bu yönde. Kongreden böyle bir karar ç›kt› bu yönde. O ki bir müdahale, bir savafl olacak bu Irak rejimini devirmeye, yönelik bir mücadele olacak. Görünen flimdilik bu. Ama sürprizlere de haz›rl›kl› olmak laz›m. Bu sürpriz neden biliyor musunuz? Amerika tabi ki sald›rgan, gözü dönmüfl. Bugün asl›nda Bush faflizminden söz edilebilir. Hitler faflizmi kadar bir Bush faflizminden bahsedilebilir. Fakat bu gözü dönmüfllük sonuçta bir güç meselesidir. Bazen çok zay›f bir güç, yani Amerika çok zay›f göründü¤ü andan itibaren bombalar. Bunu, kendini daha güçlü göstermek bab›ndan yapabilir. Yaln›z savafl olas›l›¤› % 70 kaç›n›lmaz görünüyor. % 30 oran›nda da di¤er kombinezonlar var. % 30 bir cayd›r›c› unsur olabilir. Bölge ülkelerinin bir ayak diremeleri olabilir. Ayn› bu tav›r ABD’yi daha fazla sald›rganl›¤a da itebilir. Çünkü büyük devlet olmak farkl›d›r. Birçok ihtimale de aç›kt›r.
11-24 Ekim 2002
işçi-köylü 38
22
ABD’de yoksulluk 盤 gibi büyüyor New York Times gazetesinin haberine göre; ABD’de yoksulluk s›n›r› alt›nda yaflayanlar›n say›s› geçen y›l az›msanmayacak oranda artt›. ABD’deki yoksullar›n say›s›n›n 1,3 milyon artarak 32,9 milyona ulaflt›¤› belirtildi. Refah ülkesi ABD’de neler oluyor? Ekonomik ve askeri gücü ile bütün dünyay› hizaya sokan bu k›tada gerçekten herkesin yaflam standard› yüksek mi? New York Times gazetesinin haberine göre; ABD’de yoksulluk s›n›r› alt›nda yaflayanlar›n say›s› geçen y›l az›msanmayacak oranda artt›. ABD’deki yoksullar›n say›s›n›n 1,3 milyon artarak 32,9 milyona ulaflt›¤› belirtildi. Afl›r› derecede yoksul olanlar›n say›s›n›n 13,4 milyon kifli oldu¤u aç›klan›rken, yoksulluk s›n›r› alt›ndakilerin oran›n›n yüzde 11,3’ten yüzde 11,7’ye ç›kt›¤› da yap›lan aç›klamalar aras›nda. Yoksulluk s›n›r›ndaki insan say›s›n›n artmas›na paralel olarak, orta s›n›ftaki ailelerin gelirlerinde de 1991’den sonra ilk kez düflüfl meydana geldi. Bu duruma “Amerikan ekonomisinde görülen durgunluk belirtilerinin” yol açt›¤›n› ifade eden gazete, yaflanan ekonomik durgunlu¤un genifl halk kitlelerini etkiledi¤i belirtilerek, “Bu ekonomik durgunlu-
Dünya halklar›na açl›k ve zulmü dayatan bafl huydutun ülkesinin halk› da yoksulluk içinde.
¤un en önemli ve ac› etkisi de; zenginle fakir aras›ndaki gelir dengesizli¤inin giderek artmas›d›r” denildi. Amerika’da orta halli ailelerin y›ll›k gelirleri 40-50 bin dolar aras›nda de¤ifliyor. Y›ll›k geliri
18 bin 104 dolardan az olan aileler ise yoksul s›n›f›na giriyor. Amerikan Say›m Bürosu’nun tuttu¤u verilere göre, ABD’de nüfusun en zengin tabakas›n› oluflturan yüzde 20’lik kesim, toplam gelirin
yüzde 50’sini al›yor. Bu oran 1985’te yüzde 45’ti. En yoksul yüzde 20’nin pay›na ise ulusal gelirin sadece yüzde 3,5’inin düfltü¤ü kaydediliyor. Bu oran 1985’te yüzde 4’tü. Dünyan›n her yerine üsler
kuran, her k›tada flirketleri olan ABD’de sömürünün sefas›n› zenginler, cefas›n› ise yoksullar çekiyor ve zenginler servetlerine servet katt›kça yoksullar da yiyecek ekmeklerinden oluyor.
gütler listesine almas›n›n üzerine oluflturulan bu yeni strateji aç›klamas›n›n ard›ndan 4 Ekim günü 40 kiflilik Maoist gerilla grubu Güney Kore’nin
Filipinler’deki bir inflaat projesine sald›rd›. Bir saat süren çat›flmada hükümetin bir yedek eri ölürken, dördü de yaraland›.
Filipinler’de FKP/YHO’na karfl› yeni savunma stratejisi Filipinler’de 25 Eylül 2002 tarihinde Filistin Komünist Partisi’ne ba¤l› Yeni Halk Ordusu Compostela Vadisi’ndeki karakolun silahlar›na el koydu. Asker üniformalar› giyerek ve belediye baflkan›n›n yard›m›yla askeri bölgeye girdikleri iddia edilen 30 gerilla, karakolda bulunan tüm askeri malzemeleri ele geçirdi. Gerillalara yard›m etti¤i ve gerilla liderini karakola
götürerek yüzbafl› olarak tan›tt›¤› iddia edilen belediye baflkan› hakk›nda soruflturma aç›ld›. 29 Eylül günü Filipinler devlet yetkilileri Maoist gerillalar›n sald›r›lar›ndaki art›fl› engellemek için özel bir tarz oluflturduklar›n› aç›klad›lar. “Gordion Dü¤ümü Tarz›” ad› verilen yeni strateji polis ve asker aras›nda daha yak›n bir iliflkiyi, birlikte “h›zl› eylem
timleri” ve “Yo¤un istihbarat operasyonlar›”n› içeriyor. Stratejiyi aç›klayan General Benjamin Defensor “Biz her seferinde farkl› savaflmak zorunday›z. Her seferinde daha h›zl›, daha güçlü savaflmak gerekiyor” diyerek gerçekte kimin korktu¤unu ifade etmifl oldu. YHO’nun son süreçte yo¤unlaflan eylemlerinin ve ABD’nin YHO’nu terörist ör-
işçi-köylü 38
23
11-24 Ekim 2002
Nepal’de gerilla ve ö¤renci eylemleri Gerillalar, 29 Eylül 2002 tarihinde Everest yak›nlar›ndaki Phaplo’daki havaalan›nda bombalama eylemi yapt›. Eylemde kontrol kulesi yanarak tahrip oldu. Nepal Komünist Partisi (Maoist) önderli¤indeki gerillalar sürekli eylemleriyle Nepal devletini sars›yor. Son olarak 29 Eylül 2002 tarihinde Everest yak›nlar›ndaki Phaplo’daki havaalan›nda bombalama eylemi yapt›lar. Eylemde kontrol kulesi yanarak tahrip oldu. Nepal Sivil Havac›l›k Bakan› eylem sonras› yapt›¤› aç›klamada Paphlo ve Kathmandu aras›nda yeni bir hava ba¤lant›s› kuruldu¤unu
ve hizmetin yeniden bafllad›¤›n› aç›klad›. Di¤er yandan bir grup Maoist ö¤renci, ayn› gün baflkent Kathmandu’da bulunan bir özel okulu bombalad›. Okulda büyük tahribat meydana gelirken, eylem saati olarak ö¤rencilerin henüz okula gelmedikleri bir zaman seçildi¤i için ö¤rencilerden yaralanan olmad›. Tüm Nepal Ulusal Özgür Ö¤renci Sendikas›-Devrimci; 13 ta-
leple 24-25 Eylül günlerinde ülkedeki tüm okullarda grev karar› alm›flt› ve özellikle özel okullar› bu konuda uyarm›flt›. Bu taleplerin içinde hükümet sertifikal› olmayan ö¤retmenlerinin üzerindeki bask›lar›n kald›r›lmas›, yüksek Hint zümrelerinin kutsal dili Sanskrit dilinin dayat›lmamas› ve Hintli ö¤retmenlerin at›lmas› da yer al›yor.
Küreselleflme karfl›t› protestolar sürüyor ‹ki gün boyu süren IMF ve DB toplant›lar›n›n bir aya¤›n› da New York sokaklar›nda binlerce insan taraf›ndan yap›lan protestolar
leflmenin yaratt›¤› yoksulluk, açl›k, hastal›k ve iflsizlik gibi sorunlar› dile getirdiler ve bunlar›n son bulmas›n› istediler. Washington
tülü müzikleri ve dev kuklalar› ile doldurdu. Polis dönem dönem yapt›¤› müdahalelerde biber gaz› ve protestocular› etkisizlefltirmek
oluflturdu. Küreselleflme karfl›tlar› taraf›ndan günlerce öncesinden haz›rl›k çal›flmalar› bafllat›lan protestolarda kat›l›mc›lar küresel-
polisinin ABD’nin her yerinden takviye ettirdi¤i güvenlikle izledi¤i protestolarda kat›l›mc›lar flehir merkezlerini ve caddeleri gürül-
için çeflitli spreyler kullan›rken göstericiler de ald›klar› tedbirlerle polisin sald›r›s›n› bofla ç›karmaya çal›flt›lar. IMF ve DB’yi temsil eden
maketlerin yak›ld›¤› eylemin ilk gününde eylemciler halk› greve ça¤›rarak, iflyerlerine gitmeyerek eyleme kat›lmalar› ça¤r›s›nda bulundu. Ayr›ca IMF’nin ba¤›ml› ülkelere uygulad›¤› politikan›n protesto edildi¤i eylemde emperyalizmin tar›m politikas› da teflhir edildi. IMF ve DB karfl›t› gösterileri düzenleyen küreselleflme karfl›tlar›n›n talepleri ise flöyle: 1) IMF ve DB toplant›lar›n›n gerek medyaya gerekse kamuoyuna aç›larak fleffat olmas› ve tart›flmalar›n izlenebilmesi, 2) Borçlu ülkelerin, özellikle de borcu çok olan ülkelerin DB ve IMF’ye olan borçlar›n›n silinip iptal edilmesi, 3) Bar›nma, e¤itim, sa¤l›k vb. hizmetlere ulaflmay› engelleyen tüm politikalar›n kald›r›lmas›, 4) DB ve IMF taraf›ndan desteklenen ve çevreye zarar veren petrol, maden ara-
mac›l›¤›, baraj inflaat› gibi projelerin durdurulmas›. Yoksullaflman›n 盤 gibi büyüdü¤ü dünyam›zda para babalar›n›n yapt›klar› bu toplant›lar›n var olan y›k›m ortam›na bir çözüm getirmeyece¤i ortadad›r. ‹nsanlar›n açl›ktan ölüm oran›n›n artt›¤› günümüzde dünya halklar›na hergün tehditler ya¤d›ran ABD’de yoksulluk büyümektedir. Bugün Arjantin’in durumunda olan birçok ülke var. Ve emperyalistlerin de korktu¤u patlamalar›n yaflanmas› uzak de¤il yak›n bir ihtimal. Borç bata¤›na sürüklenen ülkeler halk› yönetemeyerek iflas etmekteler. Ezilenlerin bu tarzda yönetilmekten b›kt›klar› bu ortamda para babalar›n›n uygulayacaklar› iradi tedbirlerden ziyade, biz ezilenlerden yana olan kal›c› uygulamalar›m›z için daha fazla bilinçlenelim, daha fazla örgütlenelim ve daha fazla mücadele edelim.
11-24 Ekim 2002
Evrensel Bak›fl EMPERYAL‹ST SERMAYEN‹N ULUSLARARASI PLATFORMU; B‹LDERBERG
Bilderberg toplant›s› bu y›l 30 May›s-1 Haziran tarihleri aras›nda Washington’da yap›ld›. Tabi yine ola¤anüstü gizlilik ve ola¤anüstü güvenlik içerisinde. Dünya ekonomi ve siyasetinin belirlendi¤i platform olarak da görülen Bilderberg toplant›lar›ndan bu y›l yap›lan›, küreselleflmenin dibe vurmas› ve neo liberal politikalar›n bir bir iflas etmesi nedeniyle, daha bir önem kazanm›flt›r. “Çürüyen can çekiflen kapitalizmin” krizinin daha da derinleflti¤i günümüzde pek tabidir ki sermaye, krizini aflmaya, yönlendirmeye çal›flacakt›r. Her nedense emperyalizmin krizi denildi¤inde ABD emperyalizmi akla geliyor; Avrupal› ve di¤er emperyalist ülkeler bunun d›fl›nda tutuluyor. Oysa sermayenin yat›r›mdan koptu¤u, finansal piyasalar ve spekülatif olanlar›n da devasa geniflledi¤i, yüzde
işçi-köylü 38
24
80’in üzerinde bir kâr› bu alanlardan elde etti¤i, yeniden üretime dönmeyen kâr›n kapitalizmin do¤as›n›n yap›sal düzeyde parçalad›¤› gerçe¤i salt Amerikan sermayesine özgü bir durum de¤ildir. Ayn› gerçeklik di¤er emperyalist ülkelerin sermayesi için de geçerlidir. Dolay›s›yla kriz ve krizden ç›k›fl sorunu bir bütün olarak emperyalizmin sorunudur. ‹flte Bilderberg toplant›s› tam burada önem kazan›yor. Toplant› da al›nan kararlar emperyalist serma yenin mevcut duru muna yan›t mahiye tinde olaca¤› bizler için s›r olmasa gerek. Yine bu kararlar›n verili koflullar ve belirli bir zaman içinde uygulanacak, uygulanmas› için harekete geçilecek nitelikte oldu¤u da ayr› bir gerçekliktir. Bu toplant›ya ülkemizden K. Dervifl, Özden Sanberk ve Bülent Özayd›nl› kat›l-
m›flt›r. K. Dervifl malumumuz, di¤er iki flahsiyetten ilki yani Özden Sanberg Londra Büyükelçisi iken emekli olmufl, TESEV denilen “STÖ” nün direktörlü¤ünü yapmaktad›r. Bülent Özayd›nl› ise Bilderberg’e her y›l en üst düzeyde kat›lan Koç grubunun CEO’su (en üst yöneticisi)dur. Bu flah›s Bilderberg’in daimi kat›l›mc›s›d›r. Toplant›yla ilgili olarak Yeni fiafak gazetesindeki köflesinde Taha K›vanç (Fehmi Koru’nun bir di¤er ad›d›r) flunlar› yazmaktad›r. “Bu y›l›n gündeminde en önemli konu olarak ‘Irak ve Saddam maddesi’ var. Ancak yeni ABD yönetiminin ald›¤› bir dizi karar, Avrupa’l› kat›l›mc›lar›n arzusuyla masaya yat›r›lacak... Amerika’n›n tar›m›n› ve çelik sanayisini korumak için verdi¤i muazzam mali destek Avrupa’l›lar›n itiraz›na yol aç›yor....” (Haziran 2002 Yeni fiafak). Bunlar üzerinde tart›fl›lan, konuflulan maddeler. Kat›l›mc›lar mutlak gizlilik ilkesine göre hareket etti¤i için içerde dönen dolaplar ve al›nan kararlar hak-
k›nda bilgi almak imkans›z gibi bir fley. Çok az› d›flar› s›zd›r›lmakta, o da gerekli görüldü¤ü için yap›lmaktad›r. Buna ra¤men araflt›rmac›lar kimi bilgilere ulaflman›n yollar›n› bulmaktad›r. Nitekim bu toplan t›n›n hemen sonras› hükümet içi bilinen geliflmelerin yaflan mas› tesadüf de¤il dir. DSP parçalan›rken (fiimdilerde bu operasyonun sorumlusu olarak K. Dervifl gösterilmektedir) Dervifl “erken seçim” dü¤mesine bas›yor ve di¤er geliflmeler ard›s›ra geliyor. Yine bu toplant› sonras› ABD yönetimi çelik sanayii ve bir dizi ürün hakk›nda di¤er emperyalistlerin isteklerine uygun düzenlemelere gitmifltir. Irak’a iliflkin geliflmelerin ise haziran ay› ve sonras› olabildi¤ince t›rmand›r›ld›¤›, iflgalle ilgili haz›rl›klara h›z verildi¤i bir gerçektir. Bilderberg kat›l›mc›lar›n›n kimli¤i bunlar›n ekonomik ve siyasal yaflamdaki yerlerini ve önemlerini göstermeye yeterlidir. Emperyalist kapitalizmin açmazlar›n›n derinleflti¤i günü-
müzde, uluslararas› sermayenin sorunlar›na çözüm bulmak, kararlar› yaflama geçirmek ve koordine etmek gibi ifllere sahip bir platformda K. Dervifl ve di¤erlerinin bulunmas›n› yaflad›¤›m›z geliflmelerden ba¤›ms›zm›fl gibi görmek veya bunu dikkate almamak ciddi bir politik yan›lg› olacakt›r. Yine Irak merkezli geliflmeleri salt ABD ekseninde ele almak da ayn› düzeyde bir yan›lg›y› beraberinde getirecektir. Dolay›s›yla emperyalist sermaye aç›s›ndan önümüzdeki süreç Bilderberg’te (ve çok daha dar zeminlerde) tan›mlanm›flt›r. Emperyalistler süreci atlatmak ve bir y›k›m›n alt›nda kalmamak için, faturas›n› ülkemiz ve dünya halklar›na ç›kartacaklar› yeni bir sürece Bilderberg’le birlikte flimdilik anlaflarak girmifl durumdalar. Nereye kadar ve nas›l devam edece¤ini ise (Bu da Bilderberg’teki senaryonun bozulmas› da diyebiliriz) baflta dünya halklar› olmak üzere di¤er etmenler belirleyecektir.
işçi-köylü 38
25
11-24 Ekim 2002
‹nsan haklar› ihlalleri artarak sürüyor ‹HD Genel Merkezi 3 Ekim 2002 tarihinde bir bas›n aç›klamas› düzenleyerek Ocak-Haziran 2002 ‹nsan haklar› ihlalleri bilançosunu aç›klad›. Aç›klamada Türkiye demokrasisinin geldi¤i nokta ve ülkedeki adaletsizliker üzerinde duruldu.
Ankara: ‹HD Genel Merkezi 3 Ekim 2002 tarihinde saat 11:00’de Genel Merkez binas›nda insan haklar› ihlalleri ile ilgili haz›rlad›klar› raporu, bas›n aç›klamas›yla kamuoyuna sundu. Bas›n aç›klamas›n› ‹HD Genel Baflkan› Hüsnü Öndül yapt›. Öndül, aç›klamas›nda Türkiye demokrasisinin geldi¤i nokta ve insan haklar› ihlallerini aç›klayan iki rapor haz›rlad›klar›n› belirtti. Türkiye demokrasisinin bulundu¤u durumu de¤erlendiren ve ülkedeki adaletsizliklere de¤inen
Öndül, Türkiye’de iflkencenin oldu¤unu ve buna karfl› mücadele edenlerin de yarg›lamalar ve bask›larla karfl› karfl›ya oldu¤unu söyledi. Öndül bir iflkence vakas›n› tespit ettiklerini ve genel sekreterlerinin bunu kan›tlar›yla beraber bir dilekçe ile ‹ç ‹flleri Bakan› Rüfltü Kaz›m Yücelen’e gönderdi¤ini söyledi. Bunun üzerine hem ‹HD Genel Sekreterine hem de Genel Baflkana 159. ve 285. maddelerden soruflturma aç›ld›¤›n› belirtti. ‹HD’nin seçimlerde
eflitlik, özgürlük, demokrasi ve bar›fl› savunanlar› destekleyece¤ini belirten Öndül, ABD’nin Irak’a yönelik savafl haz›rl›klar›n› da protesto ettiklerini ve karfl› olduklar›n› söyledi. Tecrit ve Ölüm Orucu’na da de¤inen Öndül, hapishanelerdeki sorunlar›n tecritin kalkmas›yla çözülebilece¤ini belirtti. ‹HD’nin insan haklar› ihlalleriyle ilgili yapt›¤› araflt›rmada ise devletin demokrasi anlay›fl›n› afla¤›daki tabloda görmek mümkün.
Ocak-Haziran 2002 ‹nsan Haklar› ‹hlalleri Bilançosu: Faili meçhul cinayetler: 51 ‹flkenceler, yarg›s›z infazlar, kuflkulu ölümler ve gözalt›nda ölümler: 25 Gözalt›nda kaybolanlar: 2 ‹flkence görenler: 381 Gözalt›na al›nanlar:15.469 Tutuklamalar: 1105 Tehditle ajanl›¤a zorlananlar: 32 Ölüm Orucu’nda yaflam›n› yitirenler: 15 ‹fl kazalar›na maruz kalanlar: 33 ölü, 32 yaral› Hapishanelerde bulunan düflünce suçlular›: 101 Ayr›ca ‹HD’nin bas›n aç›klamalar›yla beraber Dr. Haluk Gerger de bir konuflma yapt›. 1 Ekim 2002 tarihinde özel bir ziyaret için, efliyle beraber ABD’nin New York eyaletine gitti¤inde New York Havaalan›nda hiçbir gerekçe gösterilmeyerek gözalt›na al›narak s›n›rd›fl› edilmesini protesto eden Gerger, yapt›¤› aç›klamada: “Biz elbette yolumuza devam edece¤iz. Böyle bask›lar bizi y›ld›ramaz. Bu kabaday›lar›n tüm terörüne karfl›n düflüncelerimizle, yaz›lar›m›zla, konuflmalar›m›zla emperyalizmin maskesini indirip çirkin yüzünü teflhir etmeyi, gerçekleri söylemeyi sürdürece¤iz” dedi ve ABD’nin baz› ülkelere terörist dedi¤ini, ancak as›l teröristin ABD oldu¤unu da vurgulad›.
Dr. Haluk Gerger ABD’ye sokulmad› 1 Ekim 2002 günü efliyle beraber New York’a giden Dr. Haluk Gerger, havaalan›ndaki görevliler taraf›ndan pasaportunun iptal edildi¤i gerekçesiyle ABD’ye sokulmayarak geri gönderildi. Dr. Haluk Gerger yapt›¤› aç›klamada “Havaalan›ndaki görevliler hiçbir gerekçe göstermeksizin, vizemin Amerikan D›fliflleri taraf›ndan iptal edildi¤ini, eflimin kalabilece¤ini benimse geldi¤im uçakla s›n›r d›fl› edilece¤imi bildirdi. Al›nd›¤›m odada suçlu muamelesi yap›larak parmak izlerim al›nd›, resimlerim çekildi ve sorgulama yap›laca¤› söylendi. Sorulara yan›t vermeyi reddettim. Bunun üzerine girifl müracaat›m› geri ald›¤›ma iliflkin bir belge imzalat›lmak istendi, imzalamad›¤›m takdirde hücreye at›laca¤›m ve ertesi gün s›n›rd›fl› edilece¤im bildirildi. Bunlar› belirten bir yaz›n›n eklenmesi kofluluyla söz konusu belgeyi imzalad›m ve eflimle birlikte geldi¤im uçakla geri döndük. Bu ak›ld›fl› olayla bir kez daha görüldü ki; flimdiye dek söyleye geldi¤imiz gibi Bush Yönetimi, terörle mücadele bahanesiyle içerde ve d›flarda hukuk tan›maz bir sald›rganl›kla demokratik muhalefeti hedef al›yor. ABD, Yeni Dünya Düzeni dayatmalar›na, küreselleflme talan›na ve savafla karfl› olan herkesi düfl man belliyor, suçlu ilan ediyor ve ceza land›rmaya kalk›yor. Biz elbette yolumuza devam edece¤iz, öyle bask›lar›n bizi y›ld›rmas› söz konusu bile olamaz. Karfl›m›zdaki kabaday›n›n tüm terörüne karfl›n düflüncelerimizle, yaz›m›zla, konuflmalar›m›zla ABD emperyalizminin çirkin yüzünü teflhir edip, gerçekleri söylemeye devam edece¤iz” dedi.
26
11-24 Ekim 2002
işçi-köylü 38
Uzun Yürüyüfl
Uzun Yürüyüfl; yer, zaman ve güzergah olarak 3 ayr› birli¤in harekat› biçiminde gerçekleflti. Çu De’nin 1. Cephe Ordusu 16 Ekim 1934’te Kiangsi’den yola ç›kt›. Di¤er cephelerin de uygun harekat tarz›na girmesiyle Uzun Yürüyüfl bafllat›ld›. K›z›l Ordu Guang-
dang’dan Yenan’a kadar 12 bin kilometrelik bir alan› kapsayan yürüyüflüne bafllad›¤›nda koflullar son derece elveriflsiz, yiyecekse yok denecek kadar azd›. Aylarca süren çarp›flmalardan, yetersiz beslenmeden, tuzsuzluktan ve yenilgilerden bitkin düflmüfltü K›z›l Ordu askerleri. Tüm
bu olumsuzluklara ra¤men; köylüler ve iflçiler ak›l almaz bir inanç ve iradeyle Ruyçin Üssü’nü çevreleyen korugan hatlar›na, mitralyöz yuvalar›na, siperlere, istihkamlara, tel örgülere yi¤itçe at›lm›fl ve bunlar› yar›p geçmifllerdi. Guomindang’›n yüz alay›na karfl› dokuz savafl verilmifl, yarma harekat› s›ras›nda 2 bin K›z›l Ordu askeri ölmüfltü. Tüm bu zor flartlar onlar›n Li Ping’e ulaflarak ele geçirmesini engelleyememiflti. Yorgun ve bitkin olan K›z›l Ordu askerleri Li Ping’de bir iki ay dinlenme olana¤› bulmufl, burada düzenlemelere gitmifllerdi. K›z›l Ordu, bafllatt›klar› 12 bin kilometrelik yürüyüfl s›ras›nda savaflarak, propaganda yaparak, kitleleri örgütleyerek, e¤iterek ve onlar›n siyasi bir halk hükümeti kurmalar›na yard›mc› olmak anlay›fl›yla hareket etti. Parti bu yürüyüfl içinde çelikleflti. Hatalar›n› cesaretle ortaya koyarak bu hatalardan dersler ç›kard›. Uzun Yürüyüfl asla salt askeri bir harekat olmad›. ÇKP içerisindeki geleneksel Komintern çizgisi ile devrimci mücadeleyi uzun süreli bir halk savafl› fleklinde sürdürme çizgisi aras›ndaki hesaplaflmayd› da ayn› za-
Lice’de katliam Varl›¤›n› sürdürebilmenin yolu olarak fliddetten ve aldatmaktan baflka bir çaresi olmayan patron-a¤a devleti, kendisine muhalif olan herkesi küçük büyük demeden yarg›s›z ya da kendi “hukuk” kurallar› do¤rultusunda yarg›layarak katleden, do¤aya ve insana düflman bir karaktere sahip. Yapt›¤› katliamlar› bazen savunarak ço¤u zaman da gizleyerek kan ve zulüm üzerine kurulu, asalak varl›¤›n› sürdürebilmek için her
yola baflvurmaktan çekinmiyor. Varoldu¤u günden itibaren ›rkç›-floven bir anlay›flla di¤er ulus ve mezheplerden insanlar› asimile etmeye, asimile edemediklerini ise ortadan kald›rmaya çal›flm›flt›r. 1993’ün Ekim ay› bafllar›nda ülkenin gündemine giren yerel seçimler, Kürt ulusu ile aras›nda çeliflkilerin keskinleflmesi bu arada Abdullah Öcalan’›n “seçimler demokratik bir ortamda ol-
mazsa seçimlere müdahale ederiz” diyerek, burjuva partilerin bürolar›n› kapatt›rmas› ile birlikte geliflen ulusal mücadele karfl›s›nda acze düflen TC hakim s›n›flar›, hem Kürt ulusunun geliflen mücadelesinin önünü kesmek, gözda¤› vermek hem de Türkiye halklar›na gücünü göstermek istiyordu. Bunun için de Lice’de soyk›r›ma giriflerek; kimyasal silahlar›n›, lavlar›n› gençyafll›, çoluk-çocuk demeden Kürt ulusu üzerinde deni-
manda. Mao, Uzun Yürüyüflle birlikte hem askeri zaferler elde ederek orduyu ayakta tutmufl, hem de siyasal baflar›larla partiyi güçlendirerek Parti bütünlü¤ünü korumufltu. Uzun Yürüyüfl tüm bunlar›n yan›s›ra do¤an›n çetin ve ac›mas›z koflullar›na karfl› verilen bir mücadeleydi. Yüksek yamaçlar, ›rmaklar, Çingülleriyle kapl› geçit vermez s›rada¤lar afl›ld›. Gittikleri köylerde toprak devrimi eylemini bafllatarak zorba toprak a¤alar›n› öldürdüler. Tapular› yakarak tah›l› köylüye da¤›t›yor, zindanlar› boflalt›yor, dansl›, flark›l›, tiyatrolu kitle toplant›lar› düzenliyorlard›. Köylüler aralar›ndan seçtikleri kiflileri K›z›l Ordu’ya göndermeye bafllam›flt›. Henüz ulafl›lamayan köyler K›z›l Ordu’nun yolunu de¤ifltirip gelerek kendilerini toprak a¤alar›ndan kurtarmalar›n› bekliyorlard›. K›z›l Ordu askerleri ölüm kal›m savafl› vermelerine ra¤men; devrimin büyük sorumlulu¤unu tafl›d›klar›n›, halk›n e¤iticisi olduklar›n› ak›llar›ndan ç›karm›yorlard›. Art›k cezaland›rma eylemleri bitmiflti. ‹kna yoluyla disiplin uygulan›yor, toplant›lar, siyasi oturumlarla halk e¤itilmeye çal›fl›l›-
yordu. Mao’nun savaflma sanat›n›n, çekip çevirme yetene¤inin, engin düflgücü ve ustal›¤›n›n yan›s›ra; K›z›l Ordu askerlerinin yi¤itli¤i, ustal›¤›, cephe gerisindeki çal›flmalar›n yetkinli¤i ve genifl kitle deste¤inin zaferiydi bu ayn› zamanda. K›z›l Ordu askerleri Mao’ya güveniyorlard›. Çünkü içlerinden biriydi Mao. Onlarla bütün güçlükleri, her türlü rahat›rahats›zl›¤› paylafl›yor, onlara türkülerle, fliirlerle gülünç öyküler anlatarak onlarla bütünlefliyordu. Onlarla ayn› tay›n› yiyor, ayn› giysileri giyiyordu. Onlardan tek fark› çok daha fazla çal›flmas›yd›. Mao’nun halktan biri olarak yaflamas› elbette askerlere moral veriyordu. Bu arada Parti içi mücadele sürerken, askerler bunu bilmese de de¤iflimi farkediyor, kendilerini güvende hissediyor ve zafere olan inançlar›n› büyütüyorlard›. Bafllang›çtaki olumsuzluklar olumlulu¤a evrilerek sürdürülen Uzun Yürüyüfl, bir destana dönüfltü. Binlerce iflçi ve köylünün dayan›kl›l›¤›, cesareti ve sars›lmaz inanc›; birbiri ard›s›ra ola¤anüstü zaferlerin kazan›ld›¤› bir destana dönüfltürdü Uzun Yürüyüflü.
yordu. Fakat önce uygulamak istedi¤i katliam›n senaryosunu yazmal›yd›. Bunun için de kendi generalini kurban seçerek öldürdü. Atefle verilen Lice’de insanl›k onuru ayaklar alt›na al›n›p, insan olan› utand›ran bir vahflet yaflan›rken, TC hakim s›n›flar› ve onun kuklas› olan burjuva medya zafer 盤l›klar› at›yordu bu vahflet karfl›s›nda. Sözde “250 terörist Lice’ye sald›r›yor”, çat›flma yaflan›yor ve Lice halk› katlediliyordu. Böylesine utanmazca manfletler atan burjuva medya her dönem sahibinin sesi olarak varolmaya, asalaklar›n yaflam›n›
sürdürmesi için halk›n ac›lar›yla dalga geçercesine gerçekleri sapt›rmaya devam ederek, katliamlar› duygu sömürüsüyle, parçalanm›fl cesetlerle halka ulaflt›rmaya ve devletin büyüklü¤ü imaj›n› korumas›na yard›m etmeye çal›flmaktad›r. Fakat flu da bir gerçek ki “Gerçekler devrimcidir” ve ne pahas›na olursa olsun gerçekleri saklayamazlar. Gerçekler bugüne kadar nas›l onlar›n surat›nda bir flamar gibi patlad›ysa, bundan sonra da patlamaya devam edecektir.
işçi-köylü 38
27
11-24 Ekim 2002
Her alanda azmin, iradenin, militanl›¤›n ad› Da¤lar›n Bak›fl’› Özgür Kemal Karabulut lar› kitlelerle aflabilece¤imiz anlay›fl›n› yaflam›nda birçok kez gösteren Özgür’ü bugün kitle iliflkilerimizdeki zaafl› yanlar›m›za vurarak bafllat›lan kitleselleflme kampanyas›n›n bilinciyle anal›m. Kitlelerin içinde bulundu¤u durumu inceleyerek, onlar›n içine, yaflamlar›na kat›larak ö¤renelim. Bilincimizdekileri onlara dayatarak de¤il, onlar›n taleplerini ve istemlerini ö¤renerek, onlar› bilimsel bir tarzda de¤erlendirerek, yeniden onlara sunmal›y›z. Özgür’ü anmak bugün Maoist kitle çizgisini kavrayarak yaflama geçirmek demektir. Bugün Özgür’ü anmak demek; “‹brahim’den Mehmet’e parti bilincini, s›n›f bilincini, önderlik bilicini kuflan” kampanyas›na tüm enerji ve çabam›zla as›lmak, bu yönlü zaaflar›m›zla hesaplaflmak demektir. Özgür yoldaflta son nefesine kadar bu bilinci görmek mümkün. O Proletarya Partisine sars›lmaz bir ba¤la ba¤l› bir yoldaflt›.
‹lmek ilmek örülen gelecek kavgas›nda ödedi¤imiz her bedel, yaratt›klar› de¤er ve ard›llar›na b›rakt›klar› kavga miras› ile u¤urlad›k Onlar› sonsuzlu¤a. Sadece yaflad›klar› ana b›rak›lan bir miras de¤ildi onlar›n ki; Gelece¤e, gelecek yürüyüflüne ve bu yürüyüflün büyütülmesine b›rak›lan mirasd›. Hüzün yaflad›k kimi zaman gidifllerine. Ancak bu hüznümüzü öfkeye bileyen bilinç, onlar›n u¤runda bedel ödemeye götüren nedenlerin bilincimizdeki yans›malar›yd›. Kavgayla düflledik onlar› hep, kavgayla selamlay›p, kavgayla u¤urlad›k yine. 20 Ekim 1997’de Amasya’n›n Taflova ilçesinde hain bir pusuda katledilen Özgür Kemal Karabulut yoldafl› beflinci ölüm y›ldönümünde bir kez daha an›yoruz. Genç yafl›na s›¤d›rd›¤› birikimi, fedakarl›¤›, inanc›, ba¤l›l›¤› ve bir dava adam› olmay› bir kez daha ö¤rendik Ondan. Çat›flmalar› yararken ki cesareti, iflkencehanelerde ve
Yozgat ili Çekerek ilçesi K›rkdilim köyünde 1974 y›l›nda do¤an Özgür Kemal, 1989 y›l›nda ‹stanbul’da Y›ld›z Teknik Üniversitesi’nde Proletarya Partisi’nin düflünceleriyle tan›flt›. TMLGB içinde örgütlenerek 1992 y›l›nda profesyonel faaliyet içinde yer ald›. Gençlik alan›yla kendini s›n›rlamayan Özgür, her alanda k›rda flehirde azmin, iradenin, tereddütsüzce yürüyüflün ad› oldu. fiehit düfltü¤ünde Proletarya Partisi’nin Aday Üyesi ve Halk Ordusu’nun komutanlar›ndand›. zindanlarda direnme gelene¤ine leke sürmeyifli, militanl›¤›, 2. OPK sürecinde bir kez olsun söylenmeden gösterdi¤i fedakarl›¤› ve Taflovada son mermisine kadar çat›fl›rken inand›¤› ve u¤runa bedel ödedi¤i kavgada hayk›r›fl›... Gençli¤in akademik-demokratik mücadelesinde
en öndeydi. Bu mücadelenin içinde piflerek, kavgan›n bilinçli ad›mlar›n› ö¤renci gençlik mücadelesinde atarak ilerledi. Sonra gençlik mücadelesinin ve k›sa bir süre hapishane dura¤›n›n ard›ndan devam etti yürüyüflüne. fiehitlerimizi bugün hangi anlay›fl ve bak›fl aç›s›yla anaca¤›z, Öz-
gür’ümüzün yaflam› boyunca ortaya koydu¤u duruflu nas›l inceleyip, nas›l kavrayaca¤›z? Onlar› hat›rlamak ve anman›n d›fl›nda sürecimizin bizlere yükledi¤i misyon, Onlar› önümüzdeki görevlerle birlikte and›¤›m›zda, bu bilinçle yaklaflt›¤›m›zda mücadelemize de ›fl›k tutacak ve ayd›nlatacak-
lard›r. Sürecin zorluklar›n›, görevlerini onlarla birlikte aflmal›, onlar›n ö¤rettikleri yürüyüfl temposuyla arfl›nlamal› 30 y›l›n birikim ve tecrübesiyle kitlelerle yürüyelim kampanyas›nda coflkusuyla anmal›y›z Özgür’ü. Gerek kitlelerin içinde yayg›n ba¤lar kurarak olanaks›zl›k ve imkans›zl›k-
Onun için özel olan hiçbir fley yoktu. Herfley parti ile vard›, partili olma ile anlam kazan›rd›. Verilen görevler büyük ya da küçük önemli de¤il, önemli olan görevi lay›k› ile yerine getirmekti, verilen görevin Proletarya Partisi için, s›n›f mücadelesi için önemi ve yeri vard›.
28
11-24 Ekim 2002
işçi-köylü 38
Bin Y›l›n Türküsü Müzikte halklar›n sentezi siyasette bin y›l›n inkar senforuhunu görmezlikten gelip sadece herfleyi unutal›m uzlaflal›m, bar›fl›k yaflayal›m diye konuyu bitirdiler. Okunan metin salt nesnel gerçeklerin ard arda yaz›larak s›ralanmas›, bilgilendirme yap›lmas› ancak sorgulay›c›, hesap sorucu bir niteli¤i bulunmay›fl›ndan kaynakl› olarak içerik olarak gerçe¤i çarp›tmaktayd›.
Bin Y›l›n Türküsü; Alevi-Bektafli Kurulufllar› Birli¤i’nin ev sahipli¤i ve Avrupa’daki Alevi kurulufllar›n›n deste¤iyle, 5 Ekim 2002 tarihinde ‹s tanbul Abdi ‹pekçi Spor Salonu’nda gerçekleflti. Organizasyona devlet erkan›ndan birçok kifli kat›ld›. Siyasi partilerin temsilcileri ve yaklafl›k 10 bine yak›n izleyici kitlesinin izledi¤i Bin Y›l›n Türküsü genel anlam›yla iyiydi. Baflbakan Bülent Ecevit’in salona girmesiyle yuh sesleri ve protesto ›sl›klar› çal›nmaya baflland›. Ancak sunucunun yo¤un çabas›yla Bülent Ecevit konuflmas›n› yapabildi. Ayr›ca Kemal Dervifl, Deniz Baykal gibi siyasiler de vard›. Alevi Dernekleri Kaz›m Baflkan› Genç, Avrupa Alevi Federasyonu Baflkan› Turgut Eken, sanat dan›flman› Ne cati fiahin, müzik
flefi Zafer Gündo¤ du , Hac› Bektafli Veli Dernekleri baflkan› Bedrettin Ulu soy, Avrupa Parlamentosu üyesi Ozan Ceyhun ve Bin Y›l›n Türküsü organizasyonununa sponsorluk yapan Adnan Polat birer konuflma yapt›lar. Ecevit konuflmas›nda e¤er seçilirlerse Hac› Bektafli Veli üniversitesi yapt›raca¤›n› söyledi. Alevilerin Atatürk Türkiyesi’nin garantisi oldu¤unu da söylemekten geri durmad›. Ard›ndan sunucular Tuncel Kurtiz ve Ayla Algan program› bafllatt›lar. Haz›rlanan metni ara ara okuyarak müzik dinletileri verildi. Haz›rlanan metinde alevilerin tarihçesi anlat›lmaya çal›fl›ld›. Hallac› Mansur, Bedreddin, Pir Sultan Abdal, Fuzuli, Nesimi’ye de¤inildi. Alevilerin uzlaflmac› olduklar›n›, kin gütmediklerini Hac› Bektafli
Veli’nin bir elinde ceylan bir elinde aslan tafl›mas›n›n sebebinin uzlaflma oldu¤u savunuldu. Yak›n geçmiflteki tarihi anlatt›klar›nda ise “aleviler cumhuriyeti çok sevdiler. Onu korumaya ve yaflatmaya söz verdiler Atatürk’e, ancak cumhuriyet yönetiminde yer almad›lar çünkü okumayazma bilmiyorlard›” diye çarp›t›lm›fl yanl›fl bilgilendirmeler sundular. Çorum, Marafl, Sivas, Dersim katliamlar›n›n kimler taraf›ndan yap›ld›¤›na ise hiç de¤inilmedi. Yani k›sacas› alevili¤in, ezilen mezhep olarak y›llarca bask› alt›nda tutulmas›n›, baflkald›ran, isyanc›
Alevi türkülerinin ayr› ayr› sanatç›lar taraf›ndan okunmas›, Lazca, Kürtçe, Zazaca, Ermenice vb. dillerde ezgilerin söylenmesi güzel bir atmosfer oluflturuyordu. Afrikal› sanatç›lar›n tamtamlar›yla danslar› ve müzikleri büyük alk›fl ald›. 1000 adet ba¤lama ile çal›nan müzikler yine tek ses olmas› aç›s›ndan çok seslili¤i vermiyordu. Orkestra ile bu çok seslilik sa¤land›. Arp, keman, çello, piyano, saksafon, büyük davullar, zil vb. bat› müzi¤i aletleri ile Anadolu kültürünün temsilcisi ba¤laman›n buluflmas› heyecan vericiydi. Arif Sa¤, Belk›s Akkale,
Nilüfer Akbal, Fuat Saka gibi sanatç›lar›n yan›nda 300 kiflilik bir Semah Ekibi de ayr› ber zevk katt› geceye. Bütün detaylar iyi düflünülmüfl, siyasi içeri¤inde uzlaflmay› ve insan› alan Organizasyon, ,final parças› “Dost senin elinden ben yana yana” parças› ile son bul-
du. Bu ezgi üç defa ayakta söylendi. Büyük alk›fl ald›. Ba¤lamalar›n havaya kald›r›lmas›yla coflku daha da artt›. Etkinlik bitti¤inde insanlar hâlâ müzi¤in etkisindeydi ancak haz›rlanan metin ile ilgili yo¤un elefltiri vard›.
Nijerya’dan Türkiye’ye Emine Laval-Nazmiye Halvafli Emine Laval ve Nazmiye Halvafli iki kad›n. Aralar›nda kilometrelerce yol olan iki kad›n. Emine Laval, bebe¤i sütten kesilince recm cezas›yla yani tafllanarak katledilecek. Nazmiye Halvafli ise onun yaflam›n› kurtarmak için “Asya’dan Avrupa’ya: Emine Laval için Yaflam Yürüyüflü”nün uzun yürüyüflçüsü. Gazeteci, köfle yazar›, insan haklar› savunucusu Halvafli, ülkemizde de benzer olaylar›n yafland›¤›n›; töre cinayetleriyle, erkek çocuklar›n ellerine tabancalar verilerek 13-14 yafllar›ndaki ablalar›n›n, ölüm infaz›n› veren ailelerle, F›rat’ta can veren genç k›zlarla ülkemizin de sorunu oldu¤unu belirtiyor. Ancak Emine’nin bak›fllar›nda, çocu¤unun masumiyetinde gördü¤ü çaresizli¤in kendisine bu karar› ald›rtt›¤›n› ifade ediyor. 3 Ekim’de Ankara-‹stanbul yürüyüflünde 350 kilometreyi tamamlayan Halvafli’nin yaflam› da bu yürüyüflün bir parças›. Kendi yürüyüflünü ise flöyle anlat›yor. “Ben evlendi¤im zaman, eflim istemedi¤i için çal›flmay› b›rakt›m... O¤lum 7 yafl›na gelene kadar böyle yaflad›m... Liseyi okuduktan 18 y›l sonra üniversite okudum. 15 y›ll›k evlilikten sonra ifl yaflam›na kat›ld›m ve bir mücadele verdim. Bu bir kazan›md› benim için.” Emine, tüm dünyadan gelen tepkilere karfl›n yine de “affedilmezse” “evlilik d›fl› çocuk dünyaya getirdi¤i için” önümüzdeki y›l öldürülecek. T›pk› kendinden önce ayn› flekilde öldürülen Safiye gibi. Safiye’nin recm’e kurban gitmesinde belki de en ac› olan, recm karar› verilen mahkemede karar okunduktan sonra gülmesi ve adaleti övmesi olmufltu. Safiye’nin bu uç gibi görünen tepkisi asl›nda en ça¤dafl Avrupa’da da, Asya’da da, Afrika’da da; tüm kad›nlar›n içinde bulundu¤u durumu aç›kl›yor. Zira kad›nlar›n yaflad›klar›n› haketmediklerini önce kendileri anlamad›kça ve özgürlü¤ü için mücadele etmedi¤inde bu sorunlar›n sonu gelmeyecektir.
işçi-köylü 38
29
Antalya’da perdeler festival için aç›ld› Antalya Alt›n Portakal Film Festivali’nin 39.su 15 Ekim tarihlerinde Antalya’da yap›ld›. Befl gün süren festivale Yunanistan, ‹talya, Fransa, Azerbaycan, ‹srail, M›s›r ve Gürcistan’tan 16 film yar›flman›n d›fl›nda seyircilerle bulufltu. Ayr›ca ilk kez Soraniçe isimli Kürtçe film de festivale kat›ld›. Önceki y›llarda festivale daha fazla film kat›l›rken bu sene bu say› 10-15’lere indi. Sanatç›lar ve festival jürisi bu durumun devletin kültür politikalar›ndan kaynakland›¤›n› belirttiler. Festivalin ilk günü sanatç›lar arabayla Antalya sokaklar›nda dolaflarak halk› selamlad›lar. Antalya Kültür Sanat Vakf› Yönetim Kurulu Baflkan› ve Antalya Büyükflehir Belediye Baflkan› Bekir Kumbul, ‹srail ve Filistin’den de filmlerin festivalde gösterilmesiyle “dünya kültürlerinin birbirini anlamas›n›; sanat, kültür ve iletiflimle birbirlerini tan›mas›n› istiyoruz” dedi. Kumbul festivalin bu y›lki ana temas›n›n “kültürlerin buluflmas›” oldu¤unu aç›kla-
d›. Asya-Avrupa Sinemas›n›n buluflmas› bölümünde 8 ülkeden 16 film; sinemalarda gösterilirken uzun metrajl› 7 film de Alt›n Portakal yar›flmas›na kat›ld›. Bu filmler “Yeflil Ifl›k”, “Deli Yürek”, “Gönlümdeki Köflk Olmasa”, “Mart›lar Açken”, “Sar› Günler”, “S›r Çocuklar›”, “Uzak”, UNESCO’nun 2002 y›l›n› Naz›m Hikmet y›l› ilan etmesi nedeniyle “Hoflgeldin Bebek” isimli müzikal tiyatro gösterime sunuldu. Festivalde iki yasakl› film “Hiçbir Yerde” ve “Su da Yanar” seyircilerle bulufltu. “Yaflam Boyu Onur Ödülleri” Selda Alkor, ‹zzet Günay, Kartal Tibet, Hulki Saner ve Kenan Kurt’a verilirken, “Y›ld›r›m Önal An› Ödülü” Ahmet Mekin’e verildi. Festival boyunca 11 yabanc› ve 5 yerli resim sanatç›s› eserlerini “Kültürlerin Buluflmas› Uluslararas› Karma Resim Sergisi’nde sergilediler. PORTAKAL SAH‹PLER‹NE
VER‹LD‹ Antalya Alt›n Portakal Film Festivali’nin sonuçlar› 4 Ekim gün Lares Otel’de aç›kland›. Buna göre: En ‹yi Film Ödülü: Uzak Jüri Özel Ödülü: S›r Çocuklar› En ‹yi Yönetmen Ödülü: Nuri Bilge Ceylan (Uzak) En ‹yi Kad›n Oyuncu: Meral O¤uz (Mart›lar Açken) En ‹yi Erkek Oyuncu: F›rat Tan›fl (S›r Çocuklar›) En ‹yi Senaryo: Nuri Bilge Ceylan (Uzak) En ‹yi Sanat Yönetmeni: Selda Ülkenciler (S›r Çocuklar›) Halk Jürisi En ‹yi Film: S›r Çocuklar› Jüri Özel Ödülü: Tüm sokak çocuklar› ad›na filmde oynayan çocuklar›n ortaya koydu¤u foto¤raf ad›na S›r Çocuklar›’na verildi. Ödül töreninde “S›r Çocuklar›” en çok alk›fl› toplad›. Filmde rol alan çocuklar “Art›k sokak çocuklar› olmas›n” sözleriyle toplumsal bir gerçekli¤i ifade ettiler.
11-24 Ekim 2002
Kad›na yönelik fliddet art›yor Ataerkil toplumdan günümüze kadar daima çifte sömürü alt›nda ezilen kad›nlar, fliddetten tacize kadar pek çok olaya maruz kal›yor. Günümüzde daha çok cinsel bir meta olarak ön plana ç›kart›lmaya çal›fl›lan ve emperyalistlerin kâr›n› en çok sa¤lad›klar› sektörün bafl›nda gelen kad›nlar›n ilgi alanlar›yla beraber, kad›n› her ne kadar son y›llarda “uygarl›¤›n teminat›” gibi laflarla ön plana ç›karsalar da, kad›n daima cinsel sömürünün bir arac› olmaktan kendini kurtaram›yor. Bu sömürü araçlar›ndan biri olarak yaflad›¤›m›z sistemde sürekli erke¤in kölesi olarak görülen kad›n “asileflti¤i”, erke¤iyle veya aile-toplumla ters düfltü¤ü anda veya onlara göre böyle bir hareket içine girdikleri anda, sindirmenin bir arac› olarak fliddete maruz b›rak›l›yor. Yatak odas›ndan ifl bafl›na kadar kendini savunmaktan aciz olarak görülen kad›n, ne yaz›k ki kendine biçilen de¤er yarg›lar›n› da parçalayamad›¤›ndan kimi zaman bu fliddeti kabulleniyor. Bu kabullenme daha çok çevrenin etkisiyle ve kültürel faktörlerle gizli tutularak yap›l›r. Gördükleri bask› sonucu kad›nlar olay›n a盤a ç›kmas›yla rezil olacaklar›n› ya da ailesinin da¤›laca¤› hissine itilirler daima. Böylece hiç k›r›lmam›fl olan kabuk bir kat daha kal›nlafl›r ve erke¤e olan ba¤l›l›k “sayg›nl›k” de¤erini tafl›d›¤›ndan kad›n› hiçbir zaman ileriye tafl›maz. Yine fliddetin yan›s›ra tacize de maruz kalan kad›nlar, cinsel d›fllanm›fll›¤›n verdi¤i toplumsal flekilleniflle bu durumu gizlerler. Suçluyu yaflad›¤› toplumsal flekilleniflin sisteminde görmek yerine, sanki ö¤renilirse kendi suçlu olacakm›fl gibi bir davran›fl içine girerler. Ki zaten tacize maruz kalm›fl kad›nlar›n durumlar›n› aç›klad›klar›nda ilerici- demokrat bir aile yap›s› olanlar›n d›fl›nda toplum taraf›ndan hangi suç kategorilerine konuldu¤una tan›k olmufluzdur. Kad›na yap›lan fliddet ve taciz olaylar›n›n yaflanmas›n› araflt›ran kimi kurulufllar, bu durumun aile içinde daha çok görüldü¤ünü ortaya koysa da son zamanlarda asker ve polislerin ad› da ülkede geliflen koflullara paralel olarak büyüme göstermektedir. Örne¤in fiile’de bir kad›na yabanc› uyruklu diye gece sokakta olmas› k›l›f yap›larak polisler taraf›ndan tecavüz edildi¤ini en ileri boyut olarak hepimiz hat›rlar›z. Yine kad›na yönelik fliddetin daha çok bölgeler aras›nda eflitsizlik gösterdi¤ini bilmekteyiz. Bunun nedeni de, düflük yo¤unluklu savafl ortam›nda kad›n›n iyice ayaklar alt›na al›nmas› ve feodal de¤er yarg›lar›n›n daha çok hakim olmas›ndan kaynaklanmaktad›r. Belirli kal›plar›n biraz bile d›fl›na taflma e¤ilimi gösteren kad›nlar bu durumda birçok yapt›r›ma maruz kal›rlar ve fliddet bunlar›n en bafl›nda gelir. Diyarbak›r’da yap›lan bir araflt›rma sonucu ilde yaflayan kad›nlardan % 73’ünün aile içi fliddete maruz kald›¤›n›n saptanmas› kad›n›n hâlâ hangi koflullar alt›nda annelik ve “efllik” yapt›¤›n› gözler önüne seriyor. Diyarbak›r Barosu Kad›n Haklar› Komisyonu Baflkan› Av Meral Tan›fl, 2 y›l içinde kendilerine 122 baflvurunun oldu¤unu ve bunlardan 46’s›n›n boflanma derecesinde oldu¤unu belirtiyor. fiiddete u¤rayan 88 kifliden 86’s› eflleri taraf›ndan, 2’si eflinin ailesi taraf›ndan 4’ü de aile d›fl› fliddete maruz kalm›flt›r. Yine kad›nlar›n % 99’unun gözalt›na al›n›rken bekaret kontrolünden geçirildi¤ini ve ayn› oranda fiziksel ve sözsel olarak tacize maruz kalmas› raporlarda belirtilen konular aras›nda yer almaktad›r. Ordu’da yap›lan bir baflka araflt›rmaya göre ise on ayl›k süre içerisinde kad›na yap›lan fliddeti araflt›ran Ordu Barosu kendilerine 104 kad›n›n baflvuru yapt›¤›n› aç›klayarak kendilerine bu say›da kad›n›n müracaat etmesine ra¤men bu say›n›n gerçek say›y› yans›tmad›¤›n› bildirdi. Evet, kad›nlar her yerde bu sistem de¤iflmedi¤i müddetçe iki kez sömürülmeye devam edecektir. Ama bu gidiflata dur demek de yine kad›nlar›n kendi elinde. S›n›f kavgas›na at›lan her kad›n kurtulufl mücadelesine omuz verdi¤i müddetçe erkek yoldafllar›n›n yard›m› ile bunlar› aflacakt›r. Kendi kabuklar›m›z› k›rmak zor olsa da bir yerlerden bafllamak gerisini getirmeyi kolaylaflt›racakt›r.
30
11-24 Ekim 2002
‹flçi-köylü’den ABD icazetli Kürt Parlamentosu oluflturuldu... ABD’nin Irak’a yönelik sald›r› haz›rl›¤› yaflanan yeni geliflmelerle birlikte iyice h›z kazanm›fl durumda. Bir yandan Afganistan’a yönelik sald›r›da oldu¤u gibi destek bulamamas›; Almanya, Fransa, Rusya vb. ülkelerin ABD’nin Irak sald›r›s›na s›cak bakmamalar› karfl›s›nda “ittifaklar oluflturmadan da vururuz” diyerek sald›rganl›¤›n› sürdüren ABD di¤er yandan da diplomasi trafi¤ini yo¤unlaflt›rarak baflta BM’ye karar ald›rma çabas› ve sald›r›da rol alabilecek bölgedeki uflak devletlerin ve Kuzey Irakl› savafl a¤alar›n›n pozisyonunu flekillendirmektedir. ABD emperyalizminin Irak’a demokrasi getirme ve Saddam diktatörlü¤ünden Irak halk›n› kurtarma yönlü aç›klamalar›n›n sahteli¤i tüm dünya halklar› taraf›ndan bilinmektedir. ABD’nin Irak’a yönelik as›l plan› Ortado¤u petrol musluklar›n›n denetimini ele almak ve Irak somutunda prestij yitimini gidermek. Ortado¤u petrolünden daha çok faydalanan Avrupa emperyalizmi ve Rusya, Japonya üzerinde bas-
k› oluflturmak ve rekabette güçlü ç›kmakt›r. Zaten budur Rusya’y›, Almanya’y› ve benzeri ülkeleri sald›r›da çekimser k›lan. Yoksa gerçekten ABD sald›rganl›¤›na karfl› olduklar›ndan veya Ortado¤u halklar›n› düflündüklerinden de¤il. Türk hakim s›n›flar›n›n ABD’nin Irak sald›r›s›nda BM’de karar al›nmas›n›n daha iyi olaca¤› yönlü aç›klamalar›, ya da Irak’›n toprak bütünlü¤üne yönelik vurgular› ya da ikiyüzlülü¤ü Kürt fobisinden veya Türk flovenizminden baflka bir fley de¤ildir. ABD denetiminde oluflturulan Kürt parlamentosu ve Irak sald›r›s› sonras› e¤er baflar›l› olunursa Kürtlerin federatif bir yap›ya kavuflturulmas› Türkiye’yi derinden rahats›z eden yöndür. Yoksa Türkiye ne Irak’›n toprak bütünlü¤ünü ne de bu sald›r›da katledilecek Irak halk›n› düflünmektedir. Bundand›r ki Irak Kürdistan›’nda kurulacak olan bir devleti savafl nedeni saymaktad›r. Yani olay› Irak sald›r›s› ve bu sald›r›n›n baflar›s› durumundaki geliflmeler Irak Kürdistan›’nda federatif bir yap› ya da kukla bir dev-
leti iflaret ediyor. ABD yönetiminin Irak Kürdistan›’nda Kürtlere federasyon sözü verdi¤i ve bunun ba¤›ms›zl›¤a dönüflmeyece¤i konusunda da Türkiye’ye garanti verdi¤i anlafl›l›yor. Bu gerçeklik ›fl›¤›nda Türkiye’nin federasyonu kabul etmesi kendi ç›karlar› gere¤i de¤il, efendisi ABD’nin ç›karlar›na boyun e¤mesi sonucudur. 11 y›ll›k bir mazisi bulunan Kürt Parlamentosu’nun özellikle ABD-‹ngiltere taraf›ndan dönemsel ç›karlar›na uygun olarak iflletilip-la¤vedildi¤i bilinen bir durum. Emperyalistlerin ç›karlar› çerçevesinde, küçük k›r›nt›larla parlamentoda birlefltirilen Kuzey Irakl› savafl a¤alar›n›n her defas›nda Washington’da hizaya getirilerek anlaflmalar›n›n sa¤lanmas› tesadüf de¤ildir. Ortado¤u’daki enerji kaynaklar›n›n üzerine oturma düflü bütün emperyalist devletlerin ifltah›n› kabartsa da bugün öne ç›kan ABD emperyalizmi demokrasi ve bar›fl aldatmacas›yla hiçbir meflrulu¤u bulunmayan korsan parlamentolar oluflturarak kendi hegemonyas›n› tesis etmeye çal›flmaktad›r. Bugün oluflturulan Kürt parlamentosu; eli sopal› bir bekçinin ne zaman bo¤uflup, yanyana duracaklar›n› tayin etti¤i kediyle-köpe¤in ayn› kafese konulmas›-
işçi-köylü 38 na benzemektedir. 11 y›ll›k tarih bu parlamentonun toplanmas› ve da¤›t›lmas›nda emperyalistlerin kararlar›n›n belirleyici oldu¤unu defalarca göstermifltir. Kürt ulusunun kendi iradesinden ba¤›ms›z ABD emperyalizminin ve Irak Kürdistan›’ndaki savafl a¤alar›n›n oluflturdu¤u bu korsan parlamentonun halklar nezdinde hiçbir meflrulu¤u bulunmamaktad›r. Ortado¤u halklar›n›n kan›n›n ak›t›lmas› pazarl›¤› üzerine kurulmufl bu parlamento ABD emperyalizminin ve kuklalar›n›n iradesini yans›tmaktad›r. Kürt u l u s u n u n ba¤›ms›zl›¤›na da katk› sunmayacakt›r. Kürt ulusu kendi kaderini eline almad›¤›, emperyalistlerin ve kuklalar›n›n iradesini hiçe saymad›¤› sürece katliamlara u¤rat›lmaya, sömürülmeye, iradesinden ba¤›ms›z temsil edilmeye onay vermifl olacakt›r. En son 1998’de KDP ve KYB aras›nda ABD’nin arabuluculu¤uyla imzalanan Washington bar›fl anlaflmas›n›n maddeleri yak›n zamanda ABD’de yap›lan Irakl› muhalifler toplant›s›n›n ard›ndan KDP ve KYB taraf›ndan uygulanma karar› al›nd›. Petrol gelirlerinin paylafl›lmas› ve parlamentonun toplanmas› konusunda kesin hükümler içeren anlaflma do¤rultusunda oluflturulan parlamen-
toda KDP’den 51, KYB’den 49 ve Asurilerden ise 5 sandalye bulunuyor. KDP kontrolündeki Erbil’de toplanacak parlamentoda KYB ve KDP eflit temsil edilecekken, Asuriler ve Süryaniler az say›da temsil edilecek. Türkmenlere temsil hakk›n›n verilip verilmeyece¤i ise kesinlik kazanmad›. Daha önceki parlamentoda Türkmenlerin temsil edilmemesinden hoflnut olmayan Türk hakim s›n›flar› ölçüyü kaç›rmadan iflletilecek bu parlamentoda Türkmenlerin de temsil edilmesini beklediklerini aç›klamalarla dile getiriyorlar. (Bu konuda Türkiye kendi uzant›s› haline getirmeye çal›flt›¤› Türkmenleri nas›l yönlendirece¤ini veya yönlendirip yönlendiremeyece¤ini ilerde görece¤iz). Irak’ta Araplar ve Kürtlerden sonra üçüncü büyük grup olan Türkmenler üzerinden bölgede etkinlik sa¤lama peflinde olan Türk hakim s›n›flar› bugün de Irak’›n iflgali ve ya¤madan pay kapabilmek için ›rkç› bir zihniyetle Türkmenleri kullanmak istiyor. ABD icazetli oluflturulan parlamentodan hoflnut olmasa da Türkmenlerin bu parlamentoda yer almas›n› dayatarak elde edece¤i k›r›nt›lar›n pay›n› büyütmeyi-talan ve ya¤maya buradan dahil olmay› hedefliyor.
işçi-köylü 38
31
11-24 Ekim 2002
Yüre¤imizde, bilincimizde ve gözlerimizdeki SAFLAfiMA Bize dayat›lan bu çürümüfl ve yoz sistemin çirkefli¤ini gösteren öylesine çarp›c› örnekler yaflamaktay›z ki... Sistemin adaletsizli¤ini, eflitsizli¤ini, yalan ve çarp›tma üzerine kurulu oldu¤unu, her an yaflad›klar›m›zdan görebiliriz. Aç›n bilcümle burjuva gazeteleri, her sayfan›n sa¤›ndan, solundan afla¤›ya do¤ru uzanm›fl köfle yazarlar›n›n kan damlayan sütunlar›n›... görürsünüz. ‹lla ki göreceksiniz. Bu düzenin h›rs›zl›¤›n›, ahlaks›zl›¤›n›, tek ayak üstünde k›rk yalan söyleyen politikac›lar›n›, göstermelik cezalarla sal›verilen katliam san›klar›n›, tescilli katilleri öven, övdüklerinden farklar› olmayan sözde paflalar›; açl›¤› yoksullu¤u, emeklilerin banka önlerinde çileye ve ölüme uzanan kuyru¤unu... mutlaka görürsünüz... Yaflamda en tehlikeli olan kan›ksamak olsa gerek. Kan›ksamak yaflad›¤›m›z bunca fley karfl›s›nda körleflmemiz anlam›na geliyor. Duygular›m›z›n ifllevsizleflti¤i, bilincimizin dumura u¤rad›¤›, dostlar›m›z›n ve düflmanlar›m›z›n mu¤laklaflt›¤› anlam›na geliyor. Yaflad›klar›m›z›n, okuyup gördüklerimizin üzerinde bir durup düflünelim. Gördüklerimiz bizlere ne düflündürüyor. Ya da kan›ksayarak körleflmemiz bizden, insanl›¤›m›zdan neleri al›p götürüyor. Yan› bafl›m›zdaki F‹L‹ST‹N. Bir co¤rafyan›n ABD’nin tescilli savafl makinas› ‹srail siyonizmi taraf›ndan kan gölüne çevrilmesi, binlerce insan›n kamplarda kurfluna dizilmesi bizlerde hangi duyguyu yarat›yor. Ya da par›ldayan siperlerin direnç gülleri.. Bilincini direniflte yitirmifl ayakta duramayan, ad›m atamayan Ölüm Orucu gazilerini kim bu hale getirdi....! Bütün bunlar bilincimizde foto¤raflad›¤›m›z, ve hergün yeniden bakarak, üzerinde düflü-
nerek duygumuzda, yüre¤imizde, gözlerimizde bizi saflaflmalara götürecek çarp›c› örnekler. Neydi bin operasyonun sorumlusu katliamc› paflalar› Korkut Eken’i savunmaya ve kendi s›n›f›ndan birini sahiplenmeye iten fley. Nedir? Devrimcilerin, komünistlerin cellad› kesilen, aram›zdan al›narak öldürülen bu insanlar›n katilini savunmak(!) Bunun ad› kendinden olan›, bu zulüm saltanat›n›n devam etmesi için halk›n kan›n› dökeni sahiplenmektir. Peki bu zulüm saltanat›n› y›kmak isteyenlerin zindanlardaki solu¤u, sesi, iskelete dönen bedenleri, Filistin halk›n›n kamplarda makinal› tüfek alt›ndaki direniflleri bizlerde niçin kendi s›n›f›m›z› sahiplenmeyi yaratm›yor. Ya da yeterli bulamayaca¤›m›z hareketlili¤in içine bizi süreklemiyor. Bunlar kendi s›n›f›na ait olmak isteyen, saflaflmada yerini do¤ru belirlemek isteyen her insan›n üzerinde ciddiyetle düflünmesi gereken fleyler. Korkut Eken’i sahiplenerek suç orta¤› olduklar›n› bir anlamda itiraf eden paflalar bu zulümkar sistemin varl›¤› i çin “meflru” olan mahkemelerde bir bir akland›lar. Paflalar; bir kez daha katliam emirleri vermek için karfl›m›zda flimdi. Bu kadar ç›plak asl›nda... Gözlerimize indirilen perdeyi biraz aralama cesareti buldu¤umuzda görmememiz imkans›z. Gördüklerimiz kimilerimizi korkutacak, kimilerimizi bir s›n›fa ait olma duygusuyla kinlendirecek. Ama önemli olan yüre¤imizdeki ve bilincimizdeki insanl›k yitiminin önüne geçmektir. Bunu beceremeyenler korkunun karanl›¤›nda sudan ç›km›fl bal›klar gibi nefessiz kalacak. Becerme cesareti olanlar ise ayd›nl›¤a yürüyen insanl›k kervan›nda yerini alacak.
DEVRİM YOLUNDA
işçi-köylü B‹Z HALKIZ GELECEK ELLER‹M‹ZDED‹R
UMUT YAYIMCILIK VE BASIM SANAY‹ LTD. fiT‹ Yönetim yeri: Gureba Hüseyin A¤a Mah. ‹mam Murat Sok. No:14/1 Aksaray-Fatih/‹STANBUL. Tel: (0212) 521 34 30, 531 48 53 FAKS: (0212)621 61 33 Sahibi ve Yaz›iflleri Müdürü: Bar›fl AÇIKEL Bask›: Ça¤dafl Matbaac›l›k
Genel Da¤›t›m: YAY-SAT
ISSN: 1303-0299 www.iscikoylu.org • @mail: umutyayimcilik@superonline.com
BÜROLAR ➧ KARTAL:
HAMAM SOK. DEM‹RL‹ ‹fiHANI NO: 57/14 KARTAL, TELEFAKS: (0216) 306 16 02 Cep: 0 544 521 34 30
➧ ANKARA:
MEfiRUT‹YET MAH. KONUR SOK. NO: 14/24 KIZILAY/ANKARA TEL: (0312) 418 25 26 Cep: 0 535 562 33 72
➧ ‹ZM‹R:
GAZ‹OSMANPAfiA BULVARI, KOÇAfi ‹fiHANI NO: 87, DA‹RE:318 KONAK, TELEFAKS: (0232) 441 93 09 Cep: 0535 310 31 84
➧ MALATYA: DABAKHANE MAHALLES‹, BOZTEPE CAD., BABACAN ‹fiHANI NO:9 KAT:1/16 MALATYA TEL: (0422) 325 78 13 Cep: 0 536 558 45 04 ➧ BURSA:
GÜMÜfiÇEKEN CAD. ERKMEN ‹fiHANI, NO:7/21, HEYKEL, TEL: (0224) 224 09 98 Cep: 0 536 612 81 98
➧ SAMSUN:
KALE MAH., YUSUF KEFEL‹ ‹fiHANI, KAT: 6 NO: 9 , TEL: (0362) 435 64 57 Cep: 0535 454 22 50
➧ TURHAL:
YAVUZ SULTAN SEL‹M MAH. TANRI-VERD‹ SOK. 19/15 2. NOTER YANI TURHAL/TOKAT TEL: 0356 276 37 20 Cep: 0533 414 65 54
➧ MERS‹N:
ÇANKAYA MAH. S‹L‹FKE CAD. ÜZÜM ‹fiHANI KAT :1 NO: 47 MERS‹N CEP: 0535 434 32 58
➧ AVRUPA MERKEZ BÜRO: WESELER STR 93 47169 DUISBURG-DEUTSCHLAND TEL: 0049 203 40 60 958 FAKS: 0049 203 40 60 959
Dünya halklar› emperyalist sald›rganl›¤a karfl› ayakta Emperyalist sald›rganl›k karfl›t› eylemler tüm dünyada gittikçe artarak devam ediyor. Emperyalizmin sald›r›lar›n› direkt yaflayan özellikle Ortado¤u halklar›nda zaten bir tepki söz konusu iken emperyalist- kapitalist ülkelerde de ayn› protestolar yaflanmaktad›r. ABD’de veya ‹ngiltere’de binlerce insan bir araya gelerek as›l terörizmin Filistin halk›na karfl› uyguland›¤›n› veya Saddam’› onaylamamakla birlikte bu seçimin Irak halk›na ait oldu¤unu hayk›rmaktad›r. Bu da bir anlamda emperyalizmin kendi evinde yenilmesi anlam›na geldi¤i için oldukça önemlidir. ‹flte bu protesto eylemlerinden baz›lar›; 25 Eylül 2002 Özellikle ABD emperyalizminin ‹srail siyonizmini kullanarak Filistin’de yaflatt›¤› vahfleti protesto etmek için bafllat›lan eylemler içinde en önemlilerinden biri 25 Eylül’de Yunanistan’›n baflkenti Atina’da yap›ld›. Bar›fl Komiteleri, Ö¤renci Örgütlenmeleri ve iflçi sendikalar› taraf›ndan düzenlenen gösteride ‹srail büyükelçili¤i önünde toplanan kitle eylemde s›k s›k “Bushfiaron halklar›n katili”, “As›l terörist ABD ve NATO’dur” sloganlar›n› att›. Kitle taleplerini içeren bir bildirgeyi büyük elçili¤in kap›s›na asarak eylemi bitirdi. Bu talepler içerisinde emperyalist sald›r›lar›n durdurulmas›, Filistin devletinin tan›nmas› vb. talepler yer ald›. *Irak’a yönelik sald›r› haz›rl›klar›na karfl› Amerikan halk› savafl karfl›t› eylemlerini art›r›yor. ABD’nin bölge petrolünü kontrol etmek için sald›raca¤›n› ifade
eden savafl karfl›t› Amerikan halk› yapt›klar› eylemde üzerinde “Irak’la savafla hay›r” dövizi ve “Petrol mü dediniz” yaz›l› kanl› Dick Cheney posteri tafl›d›lar. 28 Eylül 2002 *‹ngiltere’nin baflkenti Londra’da Savafl Karfl›t› Koalisyon ile
tingde Tren Sürücüleri Sendikas› (ASLEF) ad›na konuflan Mick Rix halk› gerekirse iflgal eylemleri yaparak savafl› durdurmaya ça¤›rd›. UNISON, TGWU, RMT, ASLEF, FBU, CWU, GMB, NUT, NUJ vb. büyük sendikalar›n da kat›ld›¤› eylem-
itiraz› yok. Ama onun devre d›fl› b›rak›lmas› Irak halk›n›n karar› olmal›d›r.” Yap›lan bu protesto eylemine birçok sendikan›n yan›nda insan haklar› dernekleri, ö¤renciler ve baz› milletvekilleri de kat›ld›. Mitingde ifade edilen konular içinde
Roma’da da 28 Eylül tarihinde bir miting düzenlendi. Komünist Yeniden Kurulufl Partisi’nin örgütledi¤i mitinge yaklafl›k 100 bin kifli kat›ld›. Eylem s›ras›nda partinin lideri Fausto Bertinotti de bir konuflma yaparak emperyalist sald›rganl›k politikalar›n› elefltirdi. *Bangladefl’te 5 bin kifli ABD karfl›t› gösteri düzenledi. Gösteride ABD bayraklar› yak›ld›. Yunanistan’›n Selanik kentinde bar›fl örgütleri kent meydan›nda toplanarak Amerikan Konsoloslu¤u’na yürüdü. Ba¤dat’taki BM Bürosu önünde yap›lan gösteride ise ço¤unlu¤u Ürdünlüler oluflturdu. 29 Eylül 2002 *ABD’nin savafl 盤l›klar› ‹spanya’da da protesto edildi. Baflkent Madrid’de 5 bin kifli sa-
ABD ‘de ve ‹ngiltere’de yap›lan anti-emperyalist eylemlerde iki ülke halk› “as›l terörist ABD ve NATO’dur” dedi. Britanyal› müslümanlar›n örgütledi¤i savafl karfl›t› yürüyüfle yaklafl›k yar›m milyon insan kat›ld›. “Petrol savafllar› istemiyoruz”, “Savafla hay›r, Filistin’e özgürlük”, “Dünyay› tehdit eden Bush ve Blair’dir” sloganlar›n›n at›ld›¤› ve iflçilerin de yo¤un kat›l›m›n›n oldu¤u mitingde emperyalist sald›rganl›¤a duyulan öfke öne ç›kan konu oldu. ABD’nin en büyük müttefiki olan ‹ngiltere’nin baflkenti Londra’da yap›lan bu miting ABD’nin binbir bahane ile yaratmaya çal›flt›¤› manipülasyona bir yan›t niteli¤indedir. Mi-
de konuflma yapan insanlardan baz›lar›n›n sözlerinin baz›lar›: “Art›k Blair anlamal›d›r ki bu ülkedeki insanlar savafl› istemiyor. Tekellerin ç›karlar› için halk›n› bir kenara itenleri halk da bir kenara itmesini bilir.” “Blair e¤er tekrar seçilmek istiyorsan ve içinde biraz da olsa insanl›k varsa halk› dinle. Aksi takdirde bu halk seni affetmeyecek. Çünkü sen sermayenin ç›karlar› için adam öldürmekten vazgeçmiyorsun.” “Saddam bir diktatördür. Buna kimsenin
özellikle vurgulananlar aras›nda Filistin’de yaflananlar›n as›l sorumlusunun ABD oldu¤u, bunun bir vahflet anlam›na geldi¤i, sald›r›n›n Yaklafl›k 450 bin kiflinin kat›ld›¤› eylemin önemli noktalar›ndan biri de pek fazla soka¤a ç›kmayan insanlar›n dahi sokaklara ç›karak tepkilerini dile getirmelerine vesile olmas› idi. Bunun yan›nda her kesimden insanlar›n yan›nda özellikle iflçi s›n›f›n›n di¤er eylemlere göre daha fazla kat›l›m sa¤lamas› da büyük bir olumluluktur. *‹talya’n›n baflkenti
vafl› lanetledi. 30 Eylül 2002 *Washington’da düzenlenen “Petrol savafllar›na hay›r” mitinginde binlerce kifli ABD Baflkan Yard›mc›s› Dick Cheney’in konutuna yürüyerek tüm dünyay› tehdit eden emperyalist yay›lmac›l›¤› protesto etti. Dick Cheney’i ülkeyi savafla sürüklemekle suçlayan kitle ABD’de yap›lan birçok anketin gerçe¤i yans›tmad›¤›n› ve ABD halk›n›n savafl istemedi¤ini vurgulayarak savafl politikac›lar›na olan öfkelerini dile getir-
diler. “Dünya Bankas›’n›n uygulamalar›n›n yoksul halklara etkileri konusunda duyarl› olanlar Irak’taki bir savafl›n burada ve Ortado¤u’da ne anlama gelece¤i konusunda kayg›l›lar” diyen kitle s›k s›k Bush ve Blair karfl›t› sloganlar atarak bu iki devleti protesto ettiler. 3 Ekim 2002 * Almanya’da ABD’nin Frankfurt üssünde savafl karfl›t› gösteri düzenlendi. Gösteriye 300 kifli kat›ld›. 4 Ekim 2002 *M›s›rl› kad›nlar Baflkent Kahire’de Filistin halk›na yönelik fliddeti ve Irak sald›r›s› planlar›n› bir gösteriyle protesto etti. ABD Büyükelçili¤ine yürümek isteyen kad›nlara izin verilmedi. *Yunanistan’da Irak halk›yla dayan›flmak amac›yla Atina ve Pire’de gösteriler düzenlendi. Yunanistan Komünist Partisi (KKE)’nin düzenledi¤i mitinglere 10 bin kifli kat›ld›. 5 Ekim 2002 *‹talya’da Floransa Sosyal Forumu’nun düzenledi¤i gösteriye 15 bin kifli kat›ld›. Milano’da onbinlerce insan›n kat›ld›¤› bir gösteri düzenlendi. Gösteride Bush ve Berlusconi’nin maketleri yak›larak “Petrol için savafla hay›r” sloganlar› at›ld›. BÜYÜK GÖSTER‹ 26 EK‹M’DE ABD’de savafl karfl›tlar›n›n oluflturdu¤u “‹nternational Answer” (Uluslararas› yan›t) grubu “Irak’a karfl› savafl› bafllamadan durdurun” slogan›yla 26 Ekim’de gösteri yapacak. Farkl› ülkelerden savafl karfl›t› gruplar da bu gösteriye kat›lacak.