TKP/ML 7. KONFERANSINI YAPTI Partimiz TKP/ML uzun bir aradan sonra 7. Konferans›n› gerçeklefltirerek üzerindeki tüm bask› ve yok etme çabalar›na meydan okudu. Partimiz hiçbir gücün kedisini devrim mücadelesinden al› koyamayaca¤›n› baflar›yla yerine getirdi¤i 7. Konferans› ile bir kez daha gösterdi. Partimiz TKP/ML 7. Konferans› ile kendine yönelen yok etme giriflimlerine “halk›n kurtuluflu için sonuna kadar mücadele” sözünü yineleyerek yan›t vermifltir. Devam› sayfa 3
DEVRİM YOLUNDA
işçi-köylü www.iscikoylu.org
126345 Say›: 2002-23
41 * Y›l:2 * 6-19 Aral›k 2002 * Fiyat›: 500 000 TL ISSN: 1303-0299
Anti-emperyalist mücadeleyi
Halk Savafl› ile yükseltelim! ABD sald›r›ya haz›rlan›yor
fian olsun Nepal Yeni Demokratik Halk ‹ktidar›na Çin ve Hindistan gibi iki büyük ülkenin aras›nda s›k›flm›fl durumda olan Nepal halk› Marksizm-Leninizm-Maoizm’i rehber edinen NKP(Maoist) önderli¤inde yürüttü¤ü halk savafl› ile iktidara emin ad›mlarla ilerlemeye devam ediyor. Sayfa 16-17-18-19
Amerika’y› hiç kimsenin kurtarma flans› yok
ABD emperyalizmi Ortado¤u petrolleri için Saddam’› bahane ederek art›rd›¤› sald›rganl›k tehditlerini yükseltiyor.
Türkiye sald›r›da haz›r k›ta Bu hafta içinde Türkiye’ye gelen ABD Savunma Bakan yard›mc›s› Paul Wolfowitz ve D›fliflleri Bakan Yard›mc›s› Marc Grossman’›n ziyareti Türkiye’nin Irak sald›r›s›nda konumlanmas› için at›lan ad›mlard›r.
Anti-emperyalist mücadele hatt›n› örelim Bugün bizden uzak gibi görünse de tüm emekçileri derinden et-
Abdurrahman Dilipak Irak’› üçe bölmeyi düflünüyorlar. Bunlardan bir tanesi Kürdistan olacak. Bu gerçek bir Kürdistan de¤il. Sayfa 20-21 kileyecek bu savafl emperyalizmin ç›kar›nad›r. Bu noktada tüm bunlara karfl› durmak ayn› zamanda gelece¤imizi sahiplenmek
olacakt›r. Bu da bulundu¤umuz co¤rafyada anti-emperyalist mücadele a¤›n›n örülmesi ile mümkün olacakt›r. Sayfa 32
Tuzla’da köle pazar› da¤›t›lacak Deri-‹fl Sendikas› Tuzla fiubesi 29 Kas›m 2002 tarihinde hem iflçilere yönelik hak gasplar›na dikkat çekmek hem de ABD sald›rganl›¤›n› bir bas›n aç›klamas› yaparak protesto etmek amac› ile biraSayfa 9 raya geldi.
Süleyman Yeter davas›nda ödül gibi ceza Sürekli ertelenen Süleyman Yeter davas›nda karar 2 Aral›k’ta aç›kland›. Haklar›nda dava aç›lan 9 polisten 4’ünün cezas› “bir daha suç ifllemeyeceklerine kanaat getirilerek” ertelendi. Oysaki Süleyman Yeter’i gözalt›nda katlettikleri ispatlanan bu katillerin ayn› suçu bir daha ifllemeyeceklerinin bir garantisi olamaz. Sayfa 30 ‹flçi-köylü’den EMPERYAL‹ZME VE FAfi‹ZME KARfiI ÖRGÜTLENEL‹M Sayfa 30
işçi-köylü 41
2
6-19 Aralık 2002
19 ARALIK VAHfiET‹N‹ UNUTMA, F-T‹P‹ ‹ZOLASYONA KARfiI ÇIK! Aç›klama: Elimize posta kanal›yla ulaflan bu bildiriyi/ça¤r›y› konunun güncelli¤i nedeniyle oldu¤u gibi yay›nl›yoruz Faflist diktatörlük, 19 Aral›k 2000’de Türkiye tarihinin en vahfli katliamlar›ndan birini gerçeklefltirdi. O gün ülke çap›nda 20 zindanda ayn› anda uygulanan sald›r› ve vahfletle 28 tutsak vahflice katledildi. Yüzlerce tutsak yaraland›. Bu vahflet, bütün dünyan›n gözleri önünde gerçeklefltirildi. Ve ad›na da “hayata dönüfl operasyonu” dediler. Alçakça yalan söylediler. Ne var ki, zindanlarda yükselen büyük tarihsel direnifli k›ramad›klar› gibi, gerçekleri de gizleyemediler. Bugün de suçluluk telafl›yla hareket ediyorlar. Ama bofluna! Daha ilk günde kaybettiler! Kazanan biz olduk ve biz olaca¤›z. Devrimci ve komünist tutsaklar, 19 Aral›k vahfleti karfl›s›nda kahramanca direndiler. Bir onur abidesi olarak dünya devrim tarihinde alt›n harflerle yerlerini ald›lar. Zindanlarda ölüme meydan okuyanlar›n hayk›r›fllar› susturulamad›. Dayat›lan teslimiyet ve onursuzluk karfl›s›nda ölüm küçüldükçe faflist diktatörlük daha da küstahlaflt›. Bu
gün de çaresizli¤ini gizleyemiyor. Ve tam 2 y›ld›r süren bu büyük kavgada, tutsaklar ölüm orucu ve de¤iflik eylem biçimleriyle direnme mevzisinde ›srar› sürdürerek halklar›m›za ve dünya devrimcilerine, ilerici insanl›¤a güç ve moral kayna¤› olmaya devam ediyorlar. Devrimci tutsaklar, F-Tipi tecrit sald›r›s›na karfl› 2 y›ld›r kesintisiz sürdürdükleri bu kavgada bugüne kadar 99 flehit, yüzlerce sakat vererek, bundan sonra da yürünecek yolu gösterdiler. F-Tipi vahfletiyle tutsaklara yaflam› dayan›lmaz k›lan ve bütün ülkeyi F-tipi zindana çevirmek isteyen faflist diktatörlük, yeni hükümet de¤iflikli¤inden de güç alarak, ABD emperyalistlerinin hizmetinde, Irak’a karfl› savafla haz›rlanmakta, bu vesile ile F-tipi sorununu ve 2 y›ld›r kesintisiz süre gelen büyük zindan direniflini unutturmaya çal›flmaktad›r. AKP hükümeti bir savafl hükümeti olarak kurulmufl bulunuyor. Halklar›m›z›n bu emperyalist savaflta hiç bir ç›-
kar› yoktur. Emperyalist savafl her zaman ve her yerde halklar için daha büyük bir y›k›m, yoksulluk ve katliam demektir. Emperyalizmin do¤as›nda bu vard›r. Faflist diktatörlük emperyalist savafl koflullar›nda F-Tipi tecrit terörünü unutturmaya ve süre gelen direnifli halklar›m›zdan ve dünya halklar›ndan gizlemeye çal›flmaktad›r. ‹flçiler, Emekçiler, Gençler, Devrimciler; F-Tipi zindan yaflam›na ve izolasyon sald›r›s›na karfl› mücadele ile emperyalist savafla karfl› mücadele görevleri bugün her zamankinden daha çok iç içe geçmifl durumdad›r. F-Tipi tecrit terörünü ve bölgemizin emperyalist ç›karlar için bir kan gölüne çevrilmesine karfl› sesimizi yükseltelim. Zindan direniflini sahiplenerek, flehitlerimizin devrimci ça¤r›lar›na yan›t olal›m. 3. Y›l›na girerken kesintisiz süren bu direnifli sahiplenmek ve yükseltmek öneminden hiçbir fley yitirmifl de¤ildir. Hücre hücre
kavgay› örenler, çaresizli¤i ve suskunlu¤u aflman›n, kavgay› yükseltmenin yolunu göstermeye devam ediyorlar. Bütün iflçi ve emekçileri “19 Aral›k Vahfletini Unutma, F-Tipi ‹zolasyona Karfl› Ç›k’’ yürüyüflüne kat›lmaya, 19 Aral›k katliam›n› lanetleyerek, zindan direniflini desteklemeye ve emperyalist savafla karfl› seslerini yükseltmeye ça¤›r›yoruz. Yaflas›n Ölüm Orucu Direniflimiz! F-Tipi Tecrit Terörüne Hay›r! ABD Ortado¤u’dan Elini Çek! Kahrolsun Emperyalist Savafl! Tarih: 21 Aral›k 2002 (Cumartesi) Saat: 14.00 Yer: Helvetia Platz/Zürich Düzenleyenler: TKEP/L, MLKP, T‹KB, TKP/ML, DHKC, TKP(ML)
UMUT 30 YAfiINDA
YOR I K I Ç
YOR I K I Ç
YOR ÇIKI
I ÇIKT
PART‹ VE DEVR‹M fiEH‹TLER‹ ALBÜMÜ
1972-2002
PART‹ZAN Umut Yay›mc›l›k
işçi-köylü senin sesin! OKU-OKUT! ABONE OL! ABONE BUL!
ABONEL‹K fiARTLARI 6 AYLIK: 10.200.000 1 YILLIK: 20.400.000 NOT: ‹stedi¤iniz süreye denk gelen oranda paray› hesap numaralar›m›za yat›rarak banka dekontunu yay›nevimize fakslay›n›z ya da postalay›n›z. Abonelik ücretine posta masraflar› dahildir.
Yurtd›fl› Hesap Numaralar› Sema Gül Euro Hesab› Ziraat Bankas› ‹stanbul Aksaray fiubesi: 0 751 00 38 65 97 00 00 009 Emlak-Halk Bankas› Atatürt Bulvar› fiubesi: 00 238 041 Vak›f Bank Valide Sultan fiubesi: 401 20 35
3
işçi-köylü 41
6-19 Aralık 2002
BAfiTA TÜRK‹YE ‹fiÇ‹ SINIFI OLMAK ÜZERE TÜRK VE KÜRT ULUSUNDAN, ÇEfi‹TL‹ M‹LL‹YETLERDEN TÜM EZ‹LENLERE Aç›klama: Elimize posta kanal›yla ulaflan bu bildiriyi konunun güncelli¤i nedeniyle oldu¤u gibi yay›nl›yoruz Partimiz TKP/ML uzun bir aradan sonra 7. Konferans›n› gerçeklefltirerek üzerindeki tüm bask› ve yok etme çabalar›na meydan okudu. Partimiz hiçbir gücün kedisini devrim mücadelesinden al› koyamayaca¤›n› baflar›yla yerine getirdi¤i 7. Konferans› ile bir kez daha gösterdi. Partimiz TKP/ML 7. Konferans› ile kendine yönelen yok etme giriflimlerine “halk›n kurtuluflu için sonuna kadar mücadele” sözünü yineleyerek yan›t vermifltir. Partimiz TKP/ML devrim iddias›n›, tüm afla¤›l›k ve yalandan ibaret aldatmacalara karfl› ›srarla ve tüm samimiyetiyle devam ettirmektedir. Halk›n, kurtulufl gereksinimi oldu¤u sürece kurtulufl mücadelesi de olacakt›r. ‹flte bu mücadelenin rehberi olmak üzere Partimiz TKP/ML korudu¤u mevzileriyle bugün, 7. Konferans›n› yapm›fl olarak savaflmaya, güçlenmeye devam ediyor. Partimiz TKP/ML komprador büyük burjuvazinin, bir avuç büyük bürokrat›n, köylüleri aç b›rakan bir avuç büyük toprak a¤as›n›n egemenli¤ine karfl› savaflmakta ›srarl›d›r. Partimiz demokratik halk iktidar› için bu faflist devletin tüm ayg›tlar›n› parçalamaya kararl›d›r. Partimiz bunun ancak ve ancak halk ile, örgütlü ve silahlanm›fl bir halk ile gerçeklefltirebilece¤inin bilincindedir. Çünkü kurtulmas› gereken ve kurtulacak olan halkt›r. Kendini yenilmez ilan eden emperyalizm ufla¤› faflist Türk devletine ve her türden gericili¤e karfl› Partimiz TKP/ML Halk Savafl› karfl›s›nda hiçbir gücün duramayaca¤›n› bir kez daha ilan eder. Halk›m›z, Faflizm ve emperyalizm her türden ifl birli¤i ile en a¤›r sald›r›lar› gerçeklefltirmektedir. Onlar›n elinden çekilen sefalet geçici de¤il süreklidir. Yaflamak için sürekli sömürüye ihtiyaç duyanlar›n, sömürü d›fl›nda yaflama imkanlar› olmayanlar›n sömürüden vazgeçmeleri olas› de¤ildir. A¤z› salyal› kudurmufl köpeklerin sald›r›lardan vazgeçmesini beklemek tam bir yan›lg›d›r. Partimiz bunu her daim belirtti. fiimdi de tekrarl›yoruz. Sizleri yönetenlere bak›n! ‹çlerinde sizlerden biri var m›? Hay›r. Onlar bir avuç zenginin ve emperyalist devletin uflaklar›d›r. Onlardan sadece flu beklenir: Halk› aldatmak ve efendilerine kulluk… Bugüne kadar da hep bunu yapmad›lar m›? Bugüne kadar da hep bunu yapt›lar, yapmaya da devam edecekler. ‹flçiler, emekçiler
Bugün düne nazaran daha da açs›n›z. Daha periflan haldesiniz. Neden? Neden bir avuç büyük patron ve a¤an›n hem sömürüsüne ve hem de zulmüne karfl› duram›yorsunuz? Çünkü örgütlü de¤ilsiniz. Çünkü sizleri parçalay›p güç olman›z› engelliyorlar, bir arada olman›z› istemiyorlar. Devrime inanman›z› ve devrim için bir fleyler yapman›z› istemiyorlar. Faflist devlet iktidar› bunun için her fleyi yapmaktad›r. Ordusu, mahkemesi, polisi ile yapt›¤› bask› yetmiyor, buna afla¤›l›k burjuva bas›n› da ekliyorlar. Beyinleri bulamaca çevirip yönetiyorlar. Türkiye halk› sürekli olarak bofl vaatlerin esiri yap›lmaktad›r. Türkiye “Cumhuriyeti”nin kuruluflundan bu yana, onca vaade ra¤men flimdi ne köylü daha iyi imkanlara sahiptir ne memur ne de küçük sanayici. Bugün yine “her fleyin iyi olaca¤›” vaadiyle bekletilmektesiniz. Dün de bekletildiniz. Üstelik emperyalistlerin zavall› uflaklar› bu bofl beklentiye bir de emperyalist Avrupa Birli¤i’ne üyelik yalan›n› eklediler! Ne Avrupa Birli¤i sa¤lam bir birliktir ne de Türkiye’nin bu birli¤e eflit statüde üye al›nmas› sözkonusudur. Efendi ufla¤›na ayn› masada yer vermemifltir bugüne kadar. Amerika rüyas› kaç y›l beklemenize neden oldu?! Y›llard›r süren Avrupa rüyas› kaç y›ld›r beklemenize neden oluyor?! Gelecek umudunu art›k karanl›klara b›rak›nca geriye ne kal›yor? Kocaman bir hiç! Bugün “Avrupa Birli¤i’ne girerek demokratikleflece¤iz” biçimine dönüflmüfl olan “muas›r medeniyetler seviyesine yükselme” demagojisinin foyas› çoktan a盤a ç›kt›. ‹flte NATO içindeyiz! ‹flte ABD’nin stratejik orta¤›y›z! ‹flte gümrük anlaflmas› yapt›k! ‹flte IMF’nin tam kontrolüne izin veriyoruz! Vs. Sonuç nedir? Daha çok sömürü ve daha fazla yoksulluk!.. Sonuç bu! Uflaklar›n egemenli¤inde ekonomik durumun, sosyal yaflam›n gelecekte iyi olmas›n› sa¤layacak hiçbir fley yok: Yeni bir iktidar oluflmayacak! Bugün hangi s›n›flar yönetiyorsa yar›n yine onlar yönetecek! Yeni bir ekonomik model ç›kmayacak! Efendileri ne istiyorsa uflaklar› onu uygulayacaklar! Yeni bir dünya oluflmayacak! Bugün sömürü ve talan üzerine kurulu olan dünya bunlar›n elinde yine ayn› flartlarla yönetilecek! ‹ktidar bunlar›n elinde oldu¤u sürece ezilenler için gelecek karanl›kt›r. Sonuçlar› bilinen, art›k belli olan bofl vaatlerin sa¤lad›¤› tek fley
güçsüz bir halkt›r, halk›n bitap düflmesidir. Baflard›klar› fley hakk›n› arayamayan, yoksullaflan, iflsizlik dalgas›nda bo¤ulan bir halk yaratmakt›r. Buna “yeter” demek mümkündür. ‹flçilerin ve köylülerin birli¤i ile bu sömürü düzenine meydan okumak mümkündür. Bir araya gelerek ekonomik-sosyal haklar için mücadele etmek mümkündür. Bunu, tüm dünyada geliflmekte olan anti-emperyalist halk hareketleriyle birlefltirmek mümkündür. Bir avuç büyük sermayedar›n, bir avuç toprak a¤as›n›n, bir avuç büyük devlet bürokrat›n›n iktidar›na karfl› örgütlenerek do¤rular›n egemen oldu¤u, ezilenlerin ç›kar›na uygun bir dünya yaratmak mümkündür. Mümkün olmayacak tek fley, bugünün efendilerinin halklara ra¤men saltanat sürdürmeleridir! Halklar bunu istemezlerse onlar saltanat sürdüremezler. Onlar› besleyen halkt›r. Onlar›n gücü halk›n örgütsüzlü¤üdür. Bu olmaks›z›n onlar bir avuç böcekten daha güçlü olamazlar. Ezilenler yaflad›klar› gibi yaflamak istemiyorlar. Dünya devrimci dalgalarla sars›lacak. Bunun devrimci bir isyana dönüflmemesi için hiçbir sebep yok. Bu isyan›n baflar›l› olmas›n›n önündeki tek engel halk›n örgütsüzlü¤üdür. Halk örgütlenmelidir! Kendi ç›karlar› için örgütlenmelidir. Ona yön gösterilmelidir. Partimiz bu ihtiyac›n yak›c› oldu¤unu görmekte ve bunun için haz›rlanmaktad›r. Partimiz bu mücadelenin baflar›s› için savafl›n› çeliklefltirme arzusundad›r. Partimiz halk›n örgütlenmesi önündeki engellerin kald›r›lmas› için mücadele etmek isteyenlerden, cüretkar olmalar›n› istemektedir. Beklemeyle ilerleme olmaz. Halk›n sefil yaflam›ndan ç›kacak devrimci iradeye inanç olmazsa geliflme olmaz. Ad›m at›lmal›d›r. Bu ad›mlar geliflmeye muktedirdir. Emekçi kad›nlar, erkekler! Dünyan›n yaflan›lmaz k›l›nd›¤›
bu süreçte gelece¤e ne b›rak›yorsunuz? Sefaletten ve boyun e¤mifllikten baflka ne ?! Y›llar›n eme¤i ile elinize geçen ne? Ne kazand›n›z? Hiçbir fley! Bunun önüne geçmenin tek yolu örgütlenmektir. Fabrikada, tarlada, mahallede nerede iseniz ve nerede çal›fl›yorsan›z orada örgütlenin. ‹htiyac›n›z olan ve sizin olan her fleyi isteyin. Almak için mücadele edin ve bunun için örgütlenin. Sorunlar›n›z› birlefltirip mücadelenizi teklefltirmek için; sorunlar›n›z› çözmek için örgütlenin. Gençler! Hiçbir gücün sizin yerinize gelece¤i belirlemeye hakk› yoktur. Gelecek sadece sizin kurtuluflunuzla ayd›nlanacakt›r. Buna karar verecek olan sizlersiniz. Buna karar vermek için ve bunu baflarmak için örgütlenin! Gelece¤inizi uflaklara, para ile kirlenmifllere, ›rkç›lara ve afla¤›l›k sat›lm›fllara b›rakmay›n. Gelecek herkesten çok sizindir. Ona sahip ç›k›n. Faflist Kemalist e¤itimle gelece¤i karart›lan ö¤renciler! E¤itim kurumlar›n›n nitelik olarak her geçen gün bozuldu¤u ve bilimsel, halk gençli¤ine aç›k e¤itimin YÖK arac›l›¤›yla tamamen baltaland›¤› bu süreçte ayd›nlanmak, halk› ayd›nlatmak ve bilime yönelmek çok daha büyük bir görevdir. Gelece¤i karart›lan ö¤renciler! Bilmelisiniz ki halka dayanmayan, halk›n bilinçlenmesini içermeyen hiçbir e¤itim sistemi bilimsel olma niteli¤i kazanamaz. Hiçbir e¤itim s›n›f savafl›m›ndan kopuk de¤ildir ve öyle de ele al›namaz. fiu anda ve devrim olmad›kça da gördü¤ünüz e¤itim burjuvazinin hizmetindedir. Ancak onlar›n hizmetinde olmay› kabul ederseniz “iyi” bir e¤itim görebilirsiniz ve gelece¤iniz “garanti” alt›na al›nm›fl olur! Gelece¤inizi böyle “iyi” e¤itimlere, böyle “garantili” yaflamlara satmay›n. Bilimsel olan devrim yapmakt›r. Bilimsel olan MarksizmLeninizm-Maoizm’dir. Bilim için
savaflmak devrim için savaflmakt›r. Ezilen, gelece¤i gaspedilmifl Kürt Ulusu! Partimiz “Uluslar›n Kendi Kaderini Tayin Etme Hakk›”n›n sonuna kadar ve her türden ihanete ra¤men Kürt ulusunun gaspedilemez hakk› oldu¤unu ilan eder. Kürt ulusu bu hakk› kullanmal›d›r ve kullanacakt›r. Hiç kimse ulus ad›na bu hakk› ortadan kald›ramaz. Kürt ulusu demokratik talepler u¤runa mücadelesinde yaln›z kalmamal›d›r ve kalmayacakt›r. Partimiz bu taleplerin devrimin birer parças› oldu¤unu bir kez daha ve kesinlikle ilan eder. Partimiz bu talepler u¤runa yürütülecek mücadelenin yükseltilmesini görevi olarak kabul eder. Kürt ulusu gerçek kurtulufl sürecinin bu taleplerin ilerisinde oldu¤unu; kurtuluflun Türk, Kürt ulusundan ve çeflitli milliyetlerden iflçi s›n›f›n›n ve köylülü¤ün kurtulufl mücadelesinde oldu¤unu art›k görmelidir. Ezilen Kürt ulusunun demokratik haklar› tamamen ve kesin olarak Demokratik Halk Devrimi ile kazan›lm›fl olacakt›r. Bunun kavgas› olmadan gerçek kazan›mlar mümkün de¤ildir. Aldat›lmaya son verilmelidir. Kürt iflçi ve emekçileri kendi kurtulufllar›n›n milliyetçi çizgide de¤il proletarya rehberli¤inde ve kendi ellerinde oldu¤unu görmelidir. Emperyalizm tüm dünyaya egemendir ve emperyalizm ölmek üzere olan, can çekiflen kapitalizmdir! Ortada bir ceset var. Ceset ortada kald›kça daha çok kokuyor ve yaflam› daha çok zehirliyor. Cesedi kald›rmak iflçilerin muzaffer savafl›n› gerektiriyor. Bu savafl›m›n önderli¤ini yapan Partimiz TKP/ML 7. Konferans›nda kendisi ile yeniden hesaplaflt›. Ve 7. Konferans›nda gelece¤i halk›n lehine yaratmak için Marksizm-Leninizm-Maoizm bilimiyle, Halk Savafl› stratejisi ile örgütlenerek savafl› gelifltirme sözünü yinelemifltir. ‹flçi ve emekçi tüm halka duyurumuzdur.
YAfiASIN TKP/ML’N‹N 7. KONFERANSI! YAfiASIN DEMOKRAT‹K HALK DEVR‹M‹ YAfiASIN HALK SAVAfiI KAHROLSUN EMPERYAL‹ZM VE EMPERYAL‹ST SAVAfiLAR KAHROLSUN FAfi‹ZM, fiOVEN‹ZM VE HER TÜRDEN GER‹C‹L‹K YAfiASIN MARKS‹ZM-LEN‹N‹ZM-MAO‹ZM YAfiASIN PART‹M‹Z TKP/ML VE ÖNDERL‹⁄‹NDEK‹ T‹KKO, TMLGB
TKP/ML MK
4
6-19 Aralık 2002
işçi-köylü 41
Z‹NDANLARDAK‹ TUTSAK YOLDAfiLARA Aç›klama: Elimize posta kanal›yla ulaflan bu bildiriyi konunun güncelli¤i nedeniyle oldu¤u gibi yay›nl›yoruz Partimiz uzun bir aradan sonra 7. konferans›n› da gerçeklefltirdi. Birikmifl sorunlar›n yo¤unlu¤u sürecin karmafl›kl›¤› ve zorlu¤una ra¤men konferans tarihinin bafllamas›yla birlikte parti bir tart›flma sürecine sokuldu. 7 y›ll›k faaliyet sürecimizin baflar› ve baflar›s›zl›klar›na yan›tlar aran›lmaya çal›fl›ld›.Belli eksiklikler içerse de konferans›m›z›n bu tart›flma sürecinde devrimci sonuçlar ç›kard›¤›n› ve ileriye dönük, gücümüze uygun somut görev ve hedefler noktas›nda belli bir netlik sa¤lad›¤› inanc›n› tafl›yoruz. Elbette ki objektif kararlar› uygulayacak kolektif iradenin harekete geçiriliflinde, gücünde dü¤ümlendi¤inin bilincindeyiz ve tüm yoldafllar›m›z›n her karar› bu kolektif bilinç ve sorumlulukla anlamaya uygulamaya çal›flaca¤›na inan›yoruz. Yoldafllar Emperyalizmin ve uflakla-
r›n›n baflta iflçi s›n›f› olmak üzere tüm emekçilere, Kürt ulusuna, devrimci ve komünistlere karfl› bafllatt›¤› topyekun sald›r›n›n bir aya¤›n› oluflturan tecrit terörüne karfl› zindanlarda sürdürdü¤ünüz direnifl, farkl› mücadele taktikleriyle devam ediyor. Sald›r›n›n kapsam› ve düflman›n bu sald›r›yla amaçlad›¤› hedefleri de hesaba katt›¤›m›zda zindanlar cephesinde hala bizi büyük muharebelerin belirledi¤ini ileriye ataca¤›m›z her ad›m›n bedelinin çok a¤›r olaca¤› gerçe¤ini görmekteyiz. Bu gerçe¤i görmek demek bugüne kadar zindanlarda ödedi¤iniz a¤›r bedellerin, flehitlerin, gazilerin sorumlulu¤unu tafl›makt›r. Bize b›rakt›klar› direnifl gelene¤inin tarihsel sorumlulu¤unu bir an olsun unutmamakt›r. Hiç flüphesiz ki her yoldafl›m›z›n bu konudaki duyarl›l›¤›n› biliyoruz. Ve tabi ki bu duyarl›l›¤›n mihenk tafl› da parti ve devrim
bilincidir. Bu olmadan hiçbir fley olamaz. Dahas›, tüm bu zor koflullara ra¤men partiye halka ve dostlar›m›za karfl› olan devrimci sorumluluklar›n› yerine getirmek bizim için vazgeçilmez bir görev ve ayn› zamanda varl›k gerekçemiz olmal›d›r. Dün oldu¤u gibi bundan sonra da siyasal kimli¤ine yönelik yap›lacak her militarist sald›r› karfl›s›nda direnifl sloganlar›n› görmelidir. Tecrit terörünü k›rman›n yolu bu durufl ve yürüyüflten geçer. Bu yürüyüfl uzun bir yürüyüfltür. Bu yürüyüfl ba¤r›nda irili ufakl› onlarca çat›flmay› bar›nd›r›yor. Bu yürüyüflte, t›pk› bugün oldu¤u gibi yenilgiler de alabiliriz. Ama edinece¤imiz tecrübe ve deneyler ›fl›¤›nda zindanlarda yükselen direnifl sesine sokaklarda da ses katmakt›r. Ve bunu mutlaka baflaraca¤›z. Buna inan›yoruz. Bu inanc›m›z bofl bir inanç de¤ildir. Bu inanc› tarihsel hakl›l›¤›m›zdan al›yoruz.
Bu inanc› bugüne kadar hapishanelerde yaratt›¤›m›z mücadele tarihimizden al›yoruz. Bu inanc› hapishanelerde devrimci dostlar›m›zla yaratt›¤›m›z kavga dostlu¤unda ayn› siperde dövüflmenin tarihsel onuru ve sorumlulu¤undan al›yoruz. Yoldafllar Konferans›m›z Ölüm Orucu direniflini bütün yönleriyle de¤erlendirdi. Ve konferans›m›z devrim ve sosyalizme karfl› güvensizliklerin geliflti¤i, bencillik ve bireycili¤in dünyada ve co¤rafyam›zda önemli oranda kutsand›¤› böylesi tarihi bir dönemde, devrimci ve komünist tutsaklar›n ortaya koyduklar› bu can bedeli direnifl “ideolojiler öldü” diyen emperyalistler ve uflaklar›na karfl› kazan›lan bir ideolojik zafer oldu¤u gerçe¤inin alt›n› çizdi. Ancak tecrit terörünü k›rmada istenilen baflar›n›n sa¤lanmad›¤› ve sürecin bir yenilgiyle sonuçland›¤›na dair de gereken vurgu yap›ld›.
Sözkonusu kararda ifade edildi¤i gibi devrimci ve komünist tutsaklar›n direnifl boyunca yaratt›klar› tüm kahramanl›klara ra¤men tecridi k›rma hedefinde baflar›l› olamad›lar. Ama bu baflar›s›zl›k bir teslimiyet sürecine evrilmedi. Bilakis bu baflar›s›zl›k bafltan itibaren direniflin tafl›d›¤› o güçlü direnifl ö¤elerini ba¤r›nda korumaya devam ediyor. Tüm dezavantajlara ra¤men y›lg›nl›k de¤il direnifl türküsü zindanlarda söylenmeye devam ediliyor. Ve yüreklerde, beyinlerde bu muharebe kaybedilmedi ve yine inan›yoruz ki tecrit terörü d›flar›da ve içeride birleflik bir tarzda yarat›lacak daha güçlü zafer yürüyüfllerinin par›lt›lar› aras›nda yok olup gidecektir. Konferans›m›z bu güven ve inançla siz yoldafllar›m›z› yoldafll›k s›cakl›¤›yla selaml›yor, mücadelenizde baflar›lar diliyoruz.
TUTSAK A‹LELER‹NE VE F T‹P‹ HÜCRELERE KARfiI MÜCADELE EDEN AYDINLARA VE K‹TLE ÖRGÜTLER‹NE Aç›klama: Elimize posta kanal›yla ulaflan bu bildiriyi konunun güncelli¤i nedeniyle oldu¤u gibi yay›nl›yoruz Ülkemiz hapishanelerindeki katliamlar, özellikle de F tipine geçifl için yap›lan 19 Aral›k 2000 katliam› hala haf›zalarda canl›l›¤›n› koruyor. Bunun ilk ö¤retti¤i fley gelecekte ve uzun süre hapishanelerin ülkedeki en önemli gündemlerden biri olma özelli¤ini koruyaca¤›d›r. Hapishanelerdeki karfl› devrimci fliddet politikas› sürdükçe ve buna karfl› bugün de çeflitli biçimlerde kaç›n›lmaz olarak sürdürülen direnifl oldukça hapishaneler önemli gündemlerden biri olma özelli¤ini koruyacakt›r. Bugün, 19 Aral›k katliam› sadece katliam ve ona karfl› direnifl yönüyle de¤il, katliamla geçilen F tipi hapishane sistemiyle güncelli¤ini koruyor. Bu sistemle politik tutsaklar, örgütlenmeleri, birliktelikleri ortadan kald›r›larak tecritle, izolasyonla boyun e¤dirilip, tredmanla teslim al›nmak isteniyor. F tipi sisteminin özü budur. Bu sistem sürdükçe buna karfl› devrimci tutsaklar›n direnifli zorunlu, hakl›, meflru ve kaç›n›lmaz olarak sürecektir. ‹çeride ve d›flar›da direnifl çe-
flitli biçimlerle sürmektedir ve sürecektir. Bu, demokrasi mücadelesinin de önemli bir parças›d›r. Mevcut sistem sürdükçe herkes oraya sokulmaya adayd›r. Bu da karfl› ç›k›fl›-tepkiyi süreklilefltirmeyi gerektirir. Sorun bir biçimiyle her zaman güncelli¤ini koruyacakt›r dememizin nedeni budur. Direnifl ve tepki sadece hapishanelerle, tutsaklarla s›n›rl› de¤il, d›flar›da da farkl› biçimlerde sürdü, sürüyor. Gerek F tipine geçiflin önüne geçmek için, gerekse F tipine geçtikten sonra direnifl ve tepkiler gösterildi, gösterilmeye devam ediliyor. Baflta tutsak aileleri ve yak›nlar› olmak üzere duyarl› politik güçler her gün, gündüz gece demeden kitle eylemleriyle, gösterileriyle tepkilerini dile getirdi ve sorunun çözümünü istedi. Tutsaklar›n onurlu direniflinin yan›nda yer alarak onlarla direndiler. Karfl› devrimci fliddeti F tipi ile kal›c›laflt›ran devlete kurumlar›na bas›nç yaparak sorunun çözümü için çal›flt›lar. Karfl› devrimin azg›n sald›r›lar›na karfl› onurlu ve
bafl› dik direniflin önemli bir parças› oldular. Gün oldu sokaklarda üzerlerine panzerler sürüldü.
lundu. Kafalar›, yüzleri parçaland›. Kollar›, kaburgalar› k›r›ld›. Gözalt›na al›nd›lar, tutuklan-
Polis ve köpekleriyle sald›r›ya u¤rad›lar. Vahflice dövüldüler. Gün oldu gözyaflart›c›, gazl› bombalarla, k›fl›n ortas›nda boyal›, bas›nçl› sularla durdurulmaya çal›fl›ld›lar. Yerlerde sürüklendiler. Saçlar›, bafllar› yo-
d›lar. Haklar›nda davalar aç›ld›. ‹lerici, demokrat, devrimci, duyarl› ayd›nlar, yazarlar, sanatç›lar, kimi meslek örgütleri de benzeri bask› ve uygulamalara u¤rad›. Faflist devletin maafll› katillerinin ve medyalar›ndaki ki-
ral›k kalemflörlerinin çeflitli tehditlerine, hakaretlerine, psikolojik savafllar›na, bask› ve sald›r›lar›na, dava açma tehditlerine ra¤men boyun e¤meden, onurluca tepki gösterdiler. Tutsaklar›n yan›nda yer ald›lar, direnifli sahiplendiler. Mesleki ve demokratik kitle örgütlerinin ve kurumlar›n›n çabalar›, sorumluluk duygular› küçümsenecek ve unutulacak gibi de¤ildir. Baflta fedakar ve onur duydu¤umuz tutsak aileleri olmak üzere devrimci tutsaklar›n onurlu direniflini sahiplenen, demokrasi ve hak alma mücadelesini karfl› devrimin azg›n sald›r›lar›na ra¤men yerine getirmekte ›srar eden kesimleri Partimizin 7. Konferans› ad›na takdir ediyoruz, çabalar›n› selaml›yoruz. Bundan sonra da gösterilecek çabalardan dolay› baflar›lar diliyor.
KASIM 2002 TKP/ML
6-19 Aralık 2002
5
işçi-köylü 41
BÜTÜN ÜLKELER‹N ‹fiÇ‹ SINIFINA VE MARKS‹ST-LEN‹N‹ST-MAO‹ST PART‹LERE Aç›klama: Elimize posta kanal›yla ulaflan bu bildiriyi konunun güncelli¤i nedeniyle oldu¤u gibi yay›nl›yoruz Partimiz TKP/ML 7. Konferans›n› yapt›. Partimiz ‹. Kaypakkaya önderli¤inde 1972’de kuruldu¤undan bu yana 2 ola¤anüstü olmak üzere toplam 7 konferans yapm›fl bulunuyor. 2. Ola¤anüstü konferans›n› (2.OPK) 1995’te yapm›flt›. O süreden bu yana 7 y›l geçti. 8. y›la girdik. Partimiz bu sürede kongre de konferans da yapamad›. 1990 bafllar›ndan bu yana Türkiye Devrimci Hareketinde bir çok de¤iflmeler oldu; bir k›sm› düzen içine, reformizme konaklad›, di¤erleri a¤›r yenilgi ald›. Sa¤ ve sol tasfiyeci çizgi izlediler. Partimiz de bu sürede a¤›r kay›plar ald›. Kendili¤indenci ve tasfiyeci bir süreç izledi. Partimiz bu sürede ald›¤› a¤›r kay›plar sonucu iki defa merkezi iradesini yitirdi. Konferansa gidemedi ama yine parti iradesi ile merkezi iradeyi sa¤lad›. Ve bu merkezi önderlik alt›nda 7. konferans›n› baflar›yla sonuçland›rd›. Faflist diktatörlü¤ün yo¤un ve a¤›r sald›r›rlar› ve takipleri,partimizin ald›¤› a¤›r örgütsel kay›plara, d›flta ve içte karfl›lafl›lan olumsuzluk ve engellemelere ra¤men parti konferans›m›z›n bitirilmesi önemli bir ad›md›r. 7. konferans›m›z partimizin son yedi y›ll›k sürecini ideolojik-politik-örgütselpratik olarak de¤erlendirme üzerine oturan daha çok örgütsel a¤›rl›kl› bir konferans oldu. Bu sürecin olumsuzluklar›n› genel hatlar›yla mahkum edip, bunlar› aflma kararl›l›¤›n› ortaya koydu. Dünyada ve ülkemizde mevcut koflullar ve komünist ve devrimci hareketin içinde bulundu¤u durumu de¤erlendirerek buna uygun bir hareket plan› belirledi. Emperyalist sistem a¤›r
bir iktisadi kriz içinde debeleniyor. Bu beraberinde bir siyasi krizi getiriyor. Yo¤un üretim art›fl›, asalak sermayenin ola¤anüstü boyutlara varmas› ve kendi aralar›ndaki üstünlük yar›fl› onlar› daha da sald›rganlaflt›r›yor. Emperyalist haydutlar krizin yükünü esasta kendi anayurtlar› d›fl›ndaki ülkelerin s›rtlar›na yüklüyor. Ve “yeniden yap›land›rma” veya “yap›sal uyum program”lar›yla buralar› kendi ekonomilerinin ihtiyaçlar›na göre yeniden biçimlendiriyorlar. Bu politikalar sömürge ve yar›-sömürgelerin durumunu daha da a¤›rlaflt›rmakta ve buralardaki krizler de emperyalist anayurtlar›n krizini daha da a¤›rlaflt›racakt›r. Sarmal bir flekilde birbirini etkilemeye devam edecektir. Emperyalist sistemin bu kriz ve sald›rganl›¤› baflta yar›-sömürge ülkeler olmak üzere emperyalist ülkelerde iflsizli¤i, yoksullu¤u, açl›¤›, sefaleti, y›k›m› vb. daha da artt›r›yor. ‹flçi s›n›f› ve emekçilerin yaflam›n› daha da çekilmez hale getiriyor. Toplumda s›n›f ayr›flmas›n› ve s›n›fsal çeliflkileri daha da artt›r›yor, keskinlefltiriyor. Bu durum yeni olanaklar getiriyor, mücadele dinamiklerini daha da artt›r›yor. Gerek emperyalizmin neden oldu¤u y›k›mlar›n sonuçlar›ndan hareketle tepki gösterenler olsun, gerek emperyalist ve uflaklar›n›n sistemine karfl› mücadele bilinciyle hareket edenler olsun daha güçlü bir devrimci potansiyel ç›kar›yor. Dünya halklar›n›n, ezilenlerinin emperyalizme karfl› öfkeleri kabar›yor. Bu devrimci potansiyele bilinçli yön vermenin önemi ve sorumlulu¤u ortadad›r. Bu sorumlulu¤un da çok MLM’lerin omuzlar›nda olaca¤› aç›kt›r. Konferans›-
m›z bunun bilincinde hareket etmemiz gerekti¤ini ortaya koydu. Bugünün dünyas›nda emperyalist sistem dünyan›n neresinde olursa olsun baflta komünist hareket olmak üzere bütün devrimci hareketi ezmek, boyun e¤dirmek ve teslim almak için daha önce bu düzeyde, görülmedik ölçüde bir hemfikirlik halindedir. En az›ndan boyun e¤dirmek ve etkisizlefltirmek, ehlilefltirmek için görülmemifl bir s›n›f dayan›flmas› halindedir. Komünist ve devrimci hareketi, iflçi s›n›f› ve emekçi kitleleri umutsuzlu¤a, kendine güvesizli¤e sürüklemek ve sürekli demoralizasyona sokmak için elinden gelen her yol ve yönteme baflvuruyorlar. Dünyan›n herhangi bir yerinde iktidar›n proletarya önderli¤inde ele geçirilmesi ve kendi kalelerinin y›k›lmas›n›n dünyan›n di¤er yerlerinde iflçi s›n›f› ve emekçilerin ilham kayna¤› olaca¤›n› ve domino tafl› gibi pefl pefle bir çok kalelerinin y›k›laca¤›n› biliyorlar. Emperyalistler ve uflaklar› bunun bilinciyle hareket ederek uluslararas› alanda büyük bir dayan›flma halinde komünist ve devrimci hareketi el birli¤i ile ezmeye, yok etmeye, etkisizlefltirmeye çal›fl›yorlar. Biz komünistler ve devrimciler bu durumu daha da bilince ç›karmal›, uyan›kl›¤›m›z› artt›rmal›, dayan›flmalara duyulan ihtiyac›n daha da artt›¤›n›n bilincinde hareket etmeliyiz. Konferans›m›z öncelikle
kardefl partilerle görüfl al›fl verifli ve dayan›flmaya önem verilmesi gerekti¤ini vurgulad›. Bugün Uluslararas› Komünist Hareket güçsüz, bir merkezden yoksun ve da¤›n›kl›k içindedir. Bunun toparlan›p merkezileflmesi zaman alacakt›r… Bugün kardefl partilerle birlikte DEH’in sorunlar›n› en uygun biçimde çözmeye ve omuzlamaya çal›flmas› gerekti¤ini vurgulad›… Bunun için kardefl partilerle görüfl al›fl verifline önem verip farkl› düflünceleri elefltiri-ikna metodu ile gidermeye, farkl›l›klar› en asgari seviyeye çekmeye çal›flma arzusunda oldu¤unu koydu. Bugünün dünyas›nda emperyalizm; onun burjuva ideolojisi egemenli¤ini, hükmünü sürdürüyor. Egemen s›n›flar her yönüyle cepheden ideolojik sald›r›larda bulunuyorlar. Ezilenlerin saf›nda bir bilinç bulan›kl›¤› yarat›yor, burjuva ideolojisinin girdab›na çekiyor. Di¤er taraftan bu sald›r›larla küçük burjuva çevreleri oradan oraya savurmakta ve ak›llar›n› periflan etmektedir. Bu sald›r›lar›n girdab›na girenler ve yönlendirmesinde kalanlar s›n›f uzlaflmac›, liberal, oportünist, reformist, ekonomist, tasfiyeci bir çizgiye savrulmaktad›r. Uluslararas› alanda kendini devrimci saflarda gösteren ve devrimci güçleri bo¤an ve etkileyen bu ak›mlara karfl› tutarl›, kararl›, sistemli ve ac›mas›z bir ideolojik-siyasi mücadele yürütülmesi gerekm e k t e d i r .
‹çte ve d›flta bu anlay›fl ve ak›mlara karfl› mücadele edildi¤i ölçüde komünist hareketin geliflece¤i aç›kt›r. Bugün uluslararas› alanda ve ülkede bir çok olumsuzlu¤a ve dezavantaja ra¤men bir çok yönüyle olumluluk ve avantajlar da mevcuttur. Koflullar, devrimci yükselifli kaç›n›lmaz k›l›yor. Dünyada ve ülkemizde devrimci mayalanma için koflullar giderek daha da olgunlafl›yor. Kendili¤inden hareketlerin yükselifli ve patlamalar kaç›n›lmazd›r. Dipten gelen bu homurtu, bu dalga Lenin yoldafl› vurgulad›¤› gibi komünist bir kanala ak›t›lmazsa kirli kanallara akaca¤› aç›kt›r. Komünistler olarak yeter ki sorumlulu¤umuzu yerine getirelim. Proletaryan›n öncü ve önder örgütü olarak toplumda nüfusun %90’n›n› oluflturan halk›n ç›kar›n› savunuyoruz ve temsil ediyoruz. ‹flçi ve emekçi halka güveniyoruz. Dünya proletaryas› ve emekçi halka güveniyoruz, Marksizm-Leninizm-Maoizm biliminin güçlü k›lavuzlu¤una sahibiz, kendimize güveniyoruz, kararl›l›kla ve azimle güçlüklerin üstesinden gelece¤iz. Bugünün dünyas›nda üzerimize düflen görev ve sorumluluk bilinciyle hareket etti¤imizde hiçbir güç komünistlerin yürüyüflünü engelleyemeyecektir. 7. konferans›m›z bu kararl›l›k ve azimle bir kez daha bunu ilan etmektedir.
-KAHROLSUN EMPERYAL‹ZM, UfiAKLARI VE HER TÜRDEN GER‹C‹L‹K! -YAfiASIN PROLETARYA ENTENASYONAL‹ZM‹! -YAfiASIN MARKS‹ZM-LEN‹N‹ZM-MAO‹ZM! -YAfiASIN 7. KONFERANSIMIZ -YAfiASIN PART‹M‹Z TKP/ML
6
6-19 Aralık 2002
işçi-köylü 41
Hükümet kabinesi infaz, iflkence, kay›plarla dolu Görev bafl›na gelir gelmez baflbakanl›¤›n etraf›ndaki demir parmakl›klar› iptal ettiren, iftar sofralar›na konuk olan, konutlarda de¤il halk›n içinde oturmay› öneren, halktan biri gibi davranmaya çal›flan bakanlar içinde tarikatç›lardan eski sab›kal›lara kadar hepsi bulunuyor. Geçti¤imiz hafta 58. hükümetin yeni kabineyi oluflturmas›n›n ard›ndan kabine üyelerinin geçmiflleri, yarg›land›klar› yolsuzluk davalar› bas›nda da yer alarak hükümetin gerçek kimli¤ini gözler önüne serdi. Bizzat Recep Tayyip Erdo¤an’›n yolsuzluktan dolay› yarg›land›¤› AKP’de di¤er üyelerin ve kabinenin yeni yüzlerinin de ondan afla¤› kal›r yan› yok. Görev bafl›na gelir gelmez baflbakanl›¤›n etraf›ndaki demir parmakl›klar› iptal ettiren, iftar sofralar›na konuk olan, konutlarda de¤il halk›n içinde oturmay› öneren, halktan biri gibi davranmaya çal›flan bakanlar içinde tarikatç›lardan eski sab›kal›lara kadar hepsi bulunuyor. Bu isimler içinde en çok tart›fl›lan kifliler ise ‹çiflleri Bakan› Abdülkadir Aksu, Kültür Bakan› Hüseyin Çelik, Çal›flma Bakan› Murat Bafleskio¤lu’dur. Bugün çok farkl› bir imaj çizmeye çal›flan kabine üyeleri asl›nda geçmiflleriyle ve pratikleriyle hiç de yeni de¤iller. Örne¤in eski ANAP’l›lar Murat Bafleskio¤lu, Erkan Mumcu, Cemil Çiçek, Abdulkadir Aksu... vb. Bu isimler aras›nda en çok öne ç›kanlardan birisi de 1976 y›l›nda Malatya Emniyet Müdürü ve 1987’de ANAP milletvekili olan Abdulkadir Aksu. Aksu 1989-91 y›llar› aras›nda ‹çiflleri Bakanl›¤› yapt› ve 1996 y›l›nda ANAP’tan ayr›larak Refah Partisi’ne geçti. Aksu’nun flu anki dura¤› ise yine ‹çiflleri Bakanl›¤›, yeni partisi ise AKP. Geçmiflini adeta unutarak hak ihlallerinin üzerine gidece¤i vaadini savunan Aksu bakanl›k ve emniyet genel müdür ve yard›mc›l›¤› yapt›¤› y›llarda yaflanan iflkence katliam faili meçhullerle an›l›yor. Örne¤in 9 Ekim 1977 ve 30 Ocak 1978 tarihleri aras›nda Marafl valisi olan Aksu 1980 Eylül ay›na kadar Emniyet Genel Müdür Yard›mc›l›¤› yapt›. O tam da bu
görevinin bafl›nda iken kanl› harflerle tarih sayfalar›na yaz›lan Marafl katliam› yafland›. 31 Mart 1989 tarihinde ANAP hükümetinin ‹çiflleri Bakan› oldu ve bu tarihler Türkiye’de gözalt›nda kay›plar›n ve yarg›s›z infazlar›n artt›¤› dönem oldu. 7 Ekim ‘88 tarihinde Proletarya Partisi militanlar› Kemal So¤ukp›nar, ‹smail Hakk› Adal›, Reha fien, Fevzi Yalç›n’›n Tuzla köprüsünde vahflice katledilmeleri döneminde yine Abdulkadir Aksu ‹çiflleri Bakan› görevini yürütüyordu. 9 Ocak 1991 tarihinde Hacettepe Üniversitesi’nde gözalt›na al›nan ve gördü¤ü iflkencelerin ard›ndan hastanede yaflam›n› yitiren Birtan Alt›nbafl adl› ö¤renci de Aksu’nun ölüm listesinde yer alan isimler aras›nda. 1989 y›l›nda Cizre Yeflilyurt köyünde binbafl› Cafer Tayyar Ça¤layan’›n köylülere iflkence ederek d›flk›s›n› yedirdi¤i iddias›na karfl› dönemin ‹çiflleri Bakan› olan Aksu’nun cevab› “olacak o kadar” oldu. ‹flte bugün utanmazca “iflkence, kay›p, gözalt›nda ölüm, faili meçhul cinayet gibi insan haklar› ihlallerinin üzerine ciddiyetle gidece¤iz. Bunlar› önleyerek tedbirleri derhal alaca¤›z” diyen Abdulkadir Aksu’nun geçmifli ve gerçek yüzü. Yine daha önce Aileden Sorumlu Devlet Bakan› olan yeni Adalet Bakan› Cemil Çiçek’in o dönem kendisine flörtle ilgili sorulan bir soruya “flört fahifleliktir” cevab›n› vererek deflifre etti¤i kiflili¤i, anlay›fl› hala haf›zalar›m›zda. Bunlardan farkl› olmayan bir di¤er isim de Çal›flma Bakan› Murat Bafleskio¤lu’dur. Mesut Y›lmaz baflbakanl›¤›ndaki 55. hükümette ANAP’tan ‹çiflleri Bakanl›¤› yapan Bafleskio¤lu’nun da milletvekili seçilerek Çal›flma Bakan› yap›lmas› iflçi s›n›f›na ve sendikalara yönelik daha kapsaml› sald›r›lar›n habercisi niteli¤indedir. En kritik bakanl›kla-
ra kay›plarda, infazlarda, katliamlarda, yolsuzluklarda tescilli insanlar›n getirilmesi devletin gelece¤e dönük planlar›n›n köfle tafllar›d›r. Yeni hükümetin siciline yap›lan bu de¤iniden sonra AKP’nin son icraatlar›na de¤inecek olursak; Bir y›ll›k “Acil Eylemi Pla-
¤e dikkat çekerek taban›n da ifltah›n› kabartmaya çal›fl›yor. Cumhurbaflkan› A. Necdet Sezer 109. maddenin de¤iflikli¤ine iliflkin “parlamenter sistemi tehdit eder” aç›klamalar›ysa Tayyip Erdo¤an’› frenlemifl de¤il. Zaten Abdullah Gül’ün ard›ndan fiili baflbakanl›k yapan Erdo¤an’›n icraat› resmiyete dök-
n›”n› 16 Kas›m’da bas›na deklare eden AKP Genel Baflkan› R. Tayyip Erdo¤an her ne kadar kamuoyunu bu planla meflgul etmeye çal›flsa da, Erdo¤an’›n Baflbakanl›¤›n›n yollar›n› zorlayan çabalar› dikkatlerden kaçm›yor. TBMM Baflkan›’n›n ba¤›ms›z milletvekillerinin de deste¤iyle 369 oyla seçilmesini “Anayasa de¤iflikli¤inin provas›” olarak niteleyen Erdo¤an, anayasan›n “baflbakanlar›n, milletvekilleri aras›ndan atanaca¤›” yönündeki 109. maddesinin de¤ifltirilmesi için dü¤meye basm›flt›. Bu konuda kararl› oldu¤unu aç›klayan Erdo¤an bir oy için yap›labilecek de¤iflikli-
me çabalar› bitmeyecek gibi. MÜS‹AD Genel Baflkan› Ali Bayramo¤lu, AKP’nin “Acil Eylem Plan›”n› de¤erlendirirken hükümete önerilerini de sundu. 20 Kas›m tarihinde kendi acil eylem planlar›n› da bas›na sunan Bayramo¤lu’nun aç›klamas›ndaki son cümleler ise iktidarda olan bu kli¤e acil nasihatlarla dolu. Türkiye’nin 1980’lerde PKK ve ASALA gibi örgütlerle karfl› karfl›ya kald›¤›n›, bunlar›n arkas›nda da Türkiye’yi hazmedemeyen d›fl güçlerin oldu¤unu söyleyen Bayramo¤lu’nun endiflesi devletin son hükümetle yol alaca¤› büyümenin arzu etmedi¤i(!) kargaflalarla, muhalefetle engellen-
mesi. “Türkiye ekonomik büyümesine paralel olarak hiç arzu etmedi¤imiz terör olaylar›yla karfl› karfl›ya gelebilir. ‹stihbarat ve emniyet birimlerimiz gözlerini dört de¤il, k›rk açmal›d›r” (Haberx. 21.11.2002) sözlerini devletin devrimci ve komünistlere, halk›n muhalefetine yönelecek bask› politikalar›n›n mesaj› olarak yorumlamak hiç de abart› olmayacakt›r. Ankara DGM Cumhuriyet Savc›s› Ömer Süha Aldan’›n da ayn› paralelde din ve s›n›fsal temeline dayal› her türlü tehlikenin(!) Türkiye için risk tafl›d›¤›n› belirtmesiyle(Haberx.11.2002) farkl› çevrelerden dökülen bu incilerin hiç de tesadüfi bir dönemde dillendirilmedi¤ini gösterir olsa gerek. Toplumdaki olas› muhalefeti ve geliflmeleri, “radikalleflme ve geçmifl döneme arzular›n artmas›” olarak tan›mlayan Cumhuriyet Savc›s›na söylenecek tek fley; halk›n ekonomik nedenlerle de açl›kla, yoksulluk, iflsizlikle derinleflen çeliflkilerini ciddi bir muhalefete dönüfltürmesi ne geçmifle duyulan özlem ne de baflka bir fleydir. Halk›n gelece¤ini yaratma kudretidir ancak. Ve bu kudret engellenemeyecek kadar kuvvetlidir. Dervifl’in CHP çat›s› alt›nda yapacaklar›n› AKP, gerçeklefltirilmesi görünenin aksine emekçilere daha çok sanc›l› bir süreci dayatacakt›r. Enerjiden, maden sahalar›na, sa¤l›k hizmetlerine kadar birçok alanda yap›lacak özellefltirmeler dün nas›l iflsizlik, açl›k, yoksulluk getirdiyse yar›n da ayn›s›n› getirecektir. Zaten ifllevi yitirilmifl durumda olan “ifl güvencesi yasas›” n›n da uygulamadan kald›r›laca¤›n›n sinyallerini veren AKP yine holding patronlar›n›n yüzünü güldürecektir.
işçi-köylü 41
7
6-19 Aralık 2002
K›br›s’ta emperyalist dalafllar ve çözüm K›br›s sorununun as›l muhataplar› adada yaflayan halklard›r. Öyleyse ne ABD, ne AB emperyalistleri, ne ‹ngiltere ne de bu ülkelerin uflaklar› K›br›s’a gerçek çözümü getiremeyecektir. K›br›s sorunu oldukça uzun bir zamand›r hem emperyalist ülkelerin hem de onlar›n ç›karlar› çerçevesinde uflaklar›n›n gündemini meflgul eden konulardan birisidir. Özellikle 2. emperyalist paylafl›m savafl› sonras› dünyan›n
gün Türkiye’nin AB üyeli¤i ile adeta ayn›laflt›r›lan, Recep Tayyip Erdo¤an’›n “Siz bize AB için tarih verin biz de K›br›s’› çözelim” dedi¤i ve geçti¤imiz hafta BM Genel Sekreteri Kofi Annan’›n Ankara’y› ziyaret ederek ABD’nin istek-
tek hakimi olmaya çal›flan ABD emperyalizminin bölge üzerinde tam anlam› ile denetim kurmaya çal›flmas› asl›nda neredeyse Amerika’n›n bir uçak gemisi büyüklü¤ünde olan adada içinden ç›k›lmaz sorunlar yaratm›flt›r. Yap›lan tüm müdahalelerde emperyalizmin çözmekten ziyade sorun yaratma niteli¤inden kaynakl› daha büyük handikaplar›n temelini teflkil etmifltir. Bu-
lerini s›ralad›¤› K›br›s meselesi yeni hükümetin uflakl›ktaki ustal›¤›n›n da bir kan›t›. Akdeniz’in ortas›nda bulunan ve bu aç›dan da jeo-stratejik bir önemi bulunan ve emperyalist dalafllar›n süreklileflti¤i K›br›s, bugün bir kez daha güncelleflmifl durumda. AB’li emperyalistlerin geniflleme projeleri karfl›s›nda ABD’nin ve en büyük müttefiki olan ‹ngiltere’nin K›br›s’taki aske-
3 Kas›m seçimlerinde Siirt’in Pervari ilçesine ba¤l› Do¤an Köyü’ne gönderilen 3 sand›k, ilçe seçim kuruluna bofl döndü. Bunun üzerine Yüksek Seçim Kuruluna “Seçim ifllemlerinde noksanl›k” oldu¤u gerekçesiyle baflvuran AKP seçimlerin yenilenmesini talep etti. Baflvuruyu yerinde bulan YSK Siirt’te yap›lan seçimleri iptal etti. Karar›n meclise ulaflmas›n›n ard›ndan 3 Kas›m seçimlerinde bu ilden meclise gi-
ri ve siyasi denetiminin zay›flamas› ihtimali hem emperyalist dalafl› azg›nlaflt›rmakta hem de Türkiye’nin rolünü daha da önemli k›lmaktad›r. AB emperyalistlerinin AGSP düflüncesi etraf›nda oluflturmak istedikleri Avrupa Ordusu (AVOR) karfl›s›nda ABD’nin K›br›s’ta bulunan ‹ngiliz üslerinin ve 30 bin TC askerinin bulunmas› gereklili¤ini öne sürmesi esasta adadaki hegemonyas›n› devam ettirme çabas›ndan baflka birfley de¤ildir. Bugün AB’nin dayatt›¤› Türk askerlerinin azalt›lmas› düflüncesine Türkiye’nin karfl› ç›k›fl› da ABD’nin bu tedirginli¤inden kaynakl›d›r. ABD aç›s›ndan Türkiye’nin ve Türk askerinin bu garantör rolü K›br›s aç›s›ndan oldukça önemlidir. Genelkurmay›n bu plan› inceleyerek ortaya koydu¤u 5 önemli “sak›ncaya” göz att›¤›m›zda asl›nda bu sak›ncalar›n ABD’nin planlar›n› etkileyecek unsurlar oldu¤unu görüyoruz. Bu sak›ncal› maddelerden ilki flu an 30 bin civar›nda olan Türk askeri say›s›n›n 10 binin alt›na çekilmek istenmesidir. Bu direkt olarak ABD hegemonyas›na yönelik bir ad›m niteli¤inde zaten. Bunun d›fl›nda ada aç›s›ndan daha bir önemli olan nokta Türk taraf›ndan istenen topraklar›n
konumu. Örne¤in Güzelyurt Kuzey K›br›s’›n neredeyse tek su kaynaklar› aras›nda yer al›yor ve istenilen topraklar aras›nda. Tüm bu taleplere bak›ld›¤›nda sorunun ABD emperyalizmi ve AB’li emperyalistler aras›nda yafland›¤› ancak Türkiye’nin de ABD politikalar›n›n devam› için adeta bir garantör rolü oynad›¤› görülebilir. Zaten Kofi Annan taraf›ndan öne sürülen “çözüm önerisinin” ABD’nin garantörü durumundaki Türkiye, bunun d›fl›nda Yunanistan ve asl›nda bir taraf dahi olmamas› gereken ‹ngiltere’ye sunulmas› gerçek niyetlerini ortaya koymaktad›r. Oysaki gerçek bir çözüm ancak ada üzerinde yaflayan uluslar›n kendi kaderlerini tayin hakk›n›n sa¤lanmas› ile mümkündür. Yaflanan geliflmelere bakt›¤›m›zda ise Yunanistan’›n esas olarak BM modelini kabul edilebilir buldu¤unu ancak Türkiye’nin yukar›da da sözünü etti¤imiz nedenlerden dolay› daha ihtiyatl› davrand›¤›n› görüyoruz. Bu anlamda önemli bir di¤er ayr›nt› da K›br›s’›n ABD ve AB emperyalizmi aç›s›ndan nas›l bir önem tafl›d›¤›d›r. Yaz›n›n bafl›nda verilen uçak gemisi örne¤i tam da bu noktada aç›klay›c› bir örnek durumundad›r. Çünkü ABD emperyalizmi
Siirt’e seçimler yenilenecek ren AKP’li Mervan Gül, CHP’li Ekrem Bilek ile ba¤›ms›z milletvekili Fad›l Akgündüz’ün milletvekillikleri düflecek. 2-9 fiubat 2003 tarihleri aras›nda yap›lmas› planlanan seçimlerde baraj uygulanmayaca¤› için en fazla oyu alan 3 aday milletvekili olarak meclise girebilecek. Siirt’te tekrarlanacak seçime 18 Parti kat›lacak. Bu partiler aras›nda özellikle DEHAP ye-
terli oyu alabilme durumunda meclise milletvekili gönderebilecek. Belirlenen tarihe kadar yasalarda milletvekili seçilme yeterlili¤i sa¤layan koflullarda de¤ifliklik yap›l›rsa R. Tayyip Erdo¤an’›n baflbakan seçilmesinin yolu da aç›lacak. 3 Kas›m seçimlerinde oy kullanmayan Siirt köylüleri yapt›klar› aç›klamada “siyasi partiler bizlere y›llarca verdikleri vaadle-
ri yerine getirmediler. Yolumuzu yapmad›klar› için bu seçimi protesto amac›yla köy halk› olarak oy vermemeyi kararlaflt›rd›k” biçiminde tepkilerini ifade etmifllerdi. Bugün YSK taraf›ndan al›nan seçimlerin yenilenmesi karar›n› da halk›n yapt›¤› bilinçli tercihin ve iradenin tan›nmamas› olarak kabul etmek gerekiyor. Ortaya ç›kan halk iradesinin kabul edilme-
K›br›s’› Ortado¤u ve Orta Asya enerji kaynaklar›n›n bat›ya tafl›nmas› için adeta bir uçak gemisi olarak kullanmaktad›r. AB emperyalistleri aç›s›ndan bak›ld›¤›nda ise Avrupa ordusu planlar› önemli bir ayr›nt› iken ABD’nin planlar›na çelme takmak, sekteye u¤ratmak istenilen bir tutumdur. Örne¤in Almanya aç›s›ndan Ortado¤u’ya aç›lman›n en yak›n noktas› K›br›s’t›r. AB emperyalistlerinin Güney K›br›s’› AB’ye üye yapacaklar›n› ilan edeceklerini duyurmalar› da bundan dolay›d›r. Güney K›br›s’›n AB üyesi olmas› hem Türkiye’nin AB üyeli¤ini etkileyecek hem de K›br›s sorununu daha ileri ve bilinmez bir tarihe atacakt›r. Bu aç›dan BM’nin dayatt›¤› plan karfl›s›nda AB’nin Türkiye ile yapmaya çal›flt›¤› pazarl›klar, Güney K›br›s’›n AB’ye al›naca¤›n›n ilan edilmesi vb. hepsi bu emperyalist ç›kar politikalar›n›n bir sonucudur. K›br›s sorununun as›l muhataplar› adada yaflayan halklard›r. Öyleyse ne ABD, ne AB emperyalistleri, ne ‹ngiltere ne de bu ülkelerin uflaklar› K›br›s’a gerçek çözümü getiremeyecektir. Zaten böyle bir derteleri de yoktur. Gerçek çözüm ancak iki uluslu Ba¤›ms›z K›br›s Cumhuriyeti ile mümkündür.
mesidir. Kay›tl› seçmenin 4’de 1’i sand›k bafl›na gitmeyerek 3 Kas›m seçimlerini protesto etmifltir. Bu oran bilinçli bir tercih olarak sand›k bafl›na gitmese de bu sisteme ve onun partilerine var olan güvensizli¤in bir ifadesidir. Sistemi ciddi anlamda rahats›z eden bu tablo karfl›s›nda al›nan tutumda var olan faflist iradenin halka dayat›lmas› ve kabul ettirilme çabas›d›r.
8
6-19 Aralık 2002
S›n›fsal yaklafl›m “DEVLETTE DEVAMLILIK”, MÜCADELEDE SÜREKL‹L‹K ESASTIR !
işçi-köylü 41
baflkan›n›n uyar›s› anlam-
oturtmakta.” sözleri, yafla-
Ama daha önemlisi, hal-
l›d›r. Her 3 kifliden birinin
nanlar› ve yaflanacaklar›
k›n son seçimlerle alt› çi-
sistemle ciddi anlamda
aç›klamaktad›r.
zilen, komprador patron-
ABD’nin “denetçiler”
sorunlu oldu¤u (seçime,
a¤a düzeni ile hesaplaflma
sand›¤a, faflist partilere
manevras›nda
bulunma
iste¤ini ortaya koyan ira-
yönelmeyenler) bir tablo,
karar›ndan dolay› ertele-
desine uygun bir biçimde
iktisadi y›k›m›n yafland›¤›
di¤i2 Irak sald›r›s›nda, fa-
mücadeleyi yükseltmenin
koflullarda hakim s›n›flar
Hakim s›n›f sözcüleri
bir baflka ekseni olufltur-
flist Türk devletine biçilen
için alarm zillerinin yük -
gereklili¤idir. Savafl›n ve
ve temsilcilerinin s›k kul-
maktad›r. Bu durum, az-
rolün ( üslerin, hava saha -
mücadelenin
land›¤› kliflelerden birisi
g›n sömürünün sürece¤i
sek perdeden çalmas› an-
s›n›n kulland›r›lmas›, as -
prensibi, s›n›f savafl›m›n›n
olan “devlette devaml›l›k
koflullarda s›n›f mücadele-
lam›na geliyor.
ker verilmesi ve kuzeyden
temel gerçekli¤idir. Örgü-
esast›r” sözü asl›nda par-
sinin dizginlenmesi ile
cephe aç›lmas›) daha aç›k-
tün de buna paralel güçle-
lamento ve hükümet de¤i-
emperyalizmin faflist Türk
tan yaz›l›p çizildi¤i3
flu
nece¤i ve çelikleflece¤inin
flikliklerinin rejimin esas›-
devletinin bölgesel fonksi-
günlerde, ABD Savunma
bilincinde olarak yeni yö -
na yönelik olmad›¤›n›n
yonu ad›na biçti¤i rol ve
Bakan yard›mc›s› Wolfo -
nelim sürecine giren pro -
aç›k biçimde vurgulanma-
model bak›m›ndan de¤er
witz ile D›fliflleri Bakan
letarya
s› anlam›na gelmektedir.
tafl›maktad›r. Bunun bir
yard›mc›s› Marc Gross -
do¤ru at›lacak her ad›m
Nitekim AKP’nin olufltur-
baflka tezahürü de emper-
man’›n Ankara ziyaretleri-
bir düzine programdan da-
du¤u 58. hükümet de, fa-
yalist iflgal ve ilhaklarda
nin son planlamalar› net-
ha de¤erlidir” anlay›fl›yla
flist Türk devletinin em-
mevzilenmek olarak flekil-
lefltirmek amaçl› oldu¤u
yürümektedir.
peryalistler taraf›ndan çi-
lenmektedir.
zilen siyasi ve iktisadi ro-
Her iki noktaya vurgu
tas›nda yol alaca¤›n›, ön-
bak›m›ndan;
MÜS‹AD
celikle ilan etti¤i “Acil Ey -
baflkan›
Ali
Bayramo¤ -
lem Plan›” ve “Hükümet
lu’nun (20.11.02), “Tür -
Program›” ile ortaya ser-
kiye ciddi terör olaylar› ile karfl› karfl›ya kalabilir. Lütfen emniyet ve istihbarat birimlerimiz gözlerini dört de¤il k›rk açs›nlar.”; A.Necdet Sezer ’in (15.11.02) “NATO’nun uf ku Kafkasya ve Orta Asya’ya kadar uzanmal› d›r.” ; Abdullah Gül ’ün (19.11.02), “NATO strate jik oda¤›n› Türkiye’ye do¤ru kayd›rmal›d›r. ‹ttifak›n tek müslüman ayn› za manda laik ülkesi olarak Türkiye’nin askeri anlamda oynayaca¤› rol büyüktür.”; CHP’li fiükrü Elekda¤ ’›n (15.11.02) , “NA TO’nun kendi bölgesi d›fl›nda da operasyonlar yapmas› fikrini destekliyoruz.” fleklindeki sözleri birlikte okundu¤unda durum daha iyi anlafl›lmaktad›r. Tayyip Erdo¤an’›n sadece ‹stanbul’da 1 milyon
mifl bulunuyor. Ekonomik politikalar›n› IMF-DB’nin çizdi¤i, politik hatt›n› ABD’nin belirledi¤i faflist diktatörlü¤ün iflbafl›ndaki AKP hükümeti, program›nda; finans sektörü ve ihracata destek ba¤lam›nda
komprador
patronlar›n emrinde oldu¤una, emperyalist sermayeye kolayl›klar sa¤lanaca¤›na vurgu yapmakta, sömürü ve ya¤man›n körüklenmesi kapsam›nda özellefltirmelerin h›zland›r›laca¤›, madenlerin (özellikle Bor) peflkefl çekilece¤ini duyurmakta, tar›mdaki y›k›m ve tasfiyenin sürece¤ini (taban fiyat uygulamas›n›n serbest piyasa koflullar›na b›rak›lmas›, üretimin piyasalar taraf›ndan belirlenmesi) iflaret etmektedir.1 Di¤er yandan, “demok ratikleflme” ad› alt›nda makyaj ve göz boyama politikas›n›n sürdürülece¤i ve ezilenlerin AB masal› ile oyalanmas› takti¤ine dört elle sar›l›naca¤› da
yoksul ev oldu¤undan söz etti¤i, yoksulluk s›n›r›n›n asgari ücretin 6 kat›n› geçti¤i, resmi verilere göre nüfusun yüzde 15’inin açl›k s›n›r› alt›nda bulundu¤u günümüzde, MÜS‹AD
Rejimin temelleri aç›s›ndan var olan bu tehdit potansiyelinin yükseldi¤i flartlarda,
hakim
s›n›f
klikleri; “türban” vb. gibi kendi tabanlar›na verdikleri mesaj›n ötesinde ciddi bir anlam tafl›mayan suni “kriz”lerin ötesinde, tam bir iflbirli¤i içerisinde hareket etmektedirler. Onlar›n birlikteli¤ini ABD’nin gündemdeki hamleleri ile bu çerçevede T.C’ye biçtikleri rol gerekli k›lmakta, bunun için “istikrarl›” bir yönetim ad›na da güçlü bir “iktidar” gerekmektedir. CHP ad›na Baykal’›n mecliste yapt›¤› konuflmada dokunulmazl›k ve türban
d›fl›nda
hükümet
program›na hiçbir itirazda bulunmamas›,
AB
için
R.Tayyip ile beraber kap› kulu seferberli¤ine kat›lmas›, sözde muhalefetin bile anlam tafl›mad›¤› bir gayr›-resmi koalisyon iliflkisini gösteriyor. Nitekim seçimin ertesinde sarf edilen;
K.Dervifl ’in
(04.11.02), “Belki de iki
süreklili¤i
“ileriye
partisi ,
art›k ABD kaynaklar› taraf›ndan gizlenmemektedir. Bu koflullar›n kuflatt›¤› ve görevlendirdi¤i “savafl hükümeti” flahs›nda, ABD önderli¤indeki savafla, k›y›ma, iflgalcili¤e ve imhac›l›¤a karfl› koymak acil bir gündem oluflturmaktad›r. Dünyan›n dört bir yan›nda gelifltirilen ve s›kla-
1
Zafer Ça¤layan, ASO
(Ankara
Sanayi
Odas›)
B a fl k a n › , 2 0 . 1 1 . 0 2 , “‹fla -
damlar›na, ‘bir program haz›rlay›n’ deseydiniz, bizim önerilerimiz de afla¤› yukar› AKP’nin söylemlerine yak›n olurdu.” 2 Richard Perle, Baflkan -
flarak büyüyen öfke zinciri -
l›k Dan›flman›, 21.11.02,
ne4; 140 örgütün ça¤r›s›y-
“BM denetçileri Irak’ta si-
la 1 Aral›k 2002’de ‹stan bul ve ‹zmir baflta olmak üzere birçok ilde onbinler ce kiflinin kat›l›m›yla eklenen
halka
son
derece
lah bulamasa dahi sald›raca¤›z. BM denetçilerinin baflkan› Hans Blix’in Irak için temiz raporu vermesi bizi engelleyemez.” 3 The New York Times,
önemlidir. Her ne kadar dünyada-
The Washington Post
ki benzerleri, seçimdeki
4 Son ‹ki Aya Bak›ld›¤›n -
reformist blokun mitingle-
da : 28.09.02, Londra 300
ri ve son 1 May›s ile karfl›-
bin kifli; 29.09.02 , ‹spanya
laflt›r›ld›¤›nda kitlesel ba-
100
partili bir yap›ya ihtiyaç vard›, siyaset toparland›. Türkiye’nin sorunlar› zor ama uyumlu bir hükümet için bu sa¤lam zemin bir D.Baykal ’›n f›rsatt›r.” ,
k›mdan zay›f bir görüntü
(05.11.02), “‹ki partili sis -
girmekten daha önemsiz
teme geçmeyi baflar›rsak, siyasetimiz bugünkü gayr› ciddi görüntüsünden ç› kar...12 Eylül döneminin siyasi mimarlar› bile Türkiye’deki parti say›s›n› üçün alt›na indirmeyi planlayamad›lar....fiimdi s›ra iki partili sistemi
görülmesi vb. ayr› bir de-
sergilese de (bunun nedenleri, örne¤in savafla karfl› olma samimiyeti, kitle örgütlerinin durumu, konunun
parlamentoya
¤erlendirme konusudur)
binlerce
kifli;
05.10.02 , ‹talya, ‹ngiltere ve Avustralya’da 100 bin lerce kifli; 06.10.02, ABD 10 binlerce kifli; 26.10.02, ABD 200 bin kifli, Alman ya,
Meksika,
Japonya,
Porto Riko, ‹spanya, ‹tal ya, Danimarka, ‹ngiltere,
ülke çap›nda ve halk s›n›f-
G.Kore, Belçika ve Avust -
lar›na ait genifl bir siyasi
ralya 10 binlerce kifli;
iradeyi toparlamas›yla bu
01.11.02 , ‹ngiltere 100
anti-emperyalist protesto
binlerce kifli; 09.11.02 ,
eylemleri yürütülen müca-
Floransa (‹talya), 1 mil -
dele aç›s›ndan dikkate de-
yona yak›n kifli; 30.11.02 ,
¤er bir ç›k›fl noktas›d›r.
Avustralya’da 10 bin kifli.
işçi-köylü 41
9
6-19 Aralık 2002
Tuzla’da köle pazar› da¤›t›lacak Deri-‹fl Sendikas› Tuzla fiubesi 29 Kas›m 2002’de Güven Karaca Deri önünde iflçilerin sorunlar› ve ABD emperyalizminin Irak’a sald›r›ya haz›rlanmas›n› protesto etmek için bir bas›n aç›klamas› yapt›lar. Aç›klama s›ras›nda sendika yöneticilerinden Musa Servi, Gürsel Mentefl, Hasan Sonkaya ve Yusuf Köse jandarma taraf›ndan tartaklanarak gözalt›na al›nd›. Kartal: Sendikal hareketin dibe vurdu¤u bir süreçte, Deri‹fl Sendikas› Tuzla fiubesi’nin sendikal örgütlenme yapmas›, üye say›s›n› 850’den 1500’lere ç›karmas›, hergün örgütlülü¤ünü biraz daha geniflleterek saflar› s›klaflt›rmas›, Tuzla Havzas›’ndaki iflçileri tek yumruk haline getirme çabas›, Kazl›çeflme’den gelen direnifl gelene¤ini tekrardan ivmelendirme giriflimi; patron-a¤alar› huzursuz etmifl, bölgede bulunan jandarmay›, komando birliklerini sendika yönetimi ve iflçilerin üzerine sald›rtm›fl, dayak att›rm›fl, gözalt›na ald›rarak, tehdit ederek sendika yönetimine ve deri iflçilerine gözda¤› vermeye çal›flarak örgütlenmenin önüne geçmek istemifltir. Patron-a¤an›n, jandarman›n yapt›¤› sald›r›lar sendikayla iflçileri birbirlerine daha fazla yak›nlaflt›r›rken, sald›r›lara karfl› iflçilerin kini ve öfkesi daha da büyüyor. Yaflanan olaylar bizlere gösteriyor ki Tuzla’da hayata geçirilmek istenen köle pazar›, sendika ve iflçilerin ortak hareketiyle, iflçilerin sendikada örgütlenmesiyle da¤›t›lacakt›r. Deri-‹fl Sendikas› Tuzla
fiubesi’ne üye olduklar› için iflten at›lan Kampana Deri ‹flçileri 30 Eylül 2002’de, Güven Karaca iflçileri 5 Ekim 2002 tarihinde fabrika önünde direnifle bafllam›fllard›. Deri-‹fl Sendikas› Tuzla fiubesi, direniflteki iflçilerin sorunlar› ve ABD emperyalizminin Irak’a sald›r›ya haz›rlanmas›n› protesto etmek amac›yla Güven Karaca Deri önünde 29 Kas›m 2002 tarihinde saat 12:30’da bir bas›n aç›klamas› yapmak istedi. “Yaflas›n Halklar›n Kardeflli¤i”, “Birlik Mücadele Zafer” pankart›, “Irak’ta savafla hay›r”, “Tuzla’da Ola¤anüstü Hal ‹stemiyoruz”, “At›lan iflçiler geri al›ns›n” vb. dövizlerini açan iflçilere Türk-‹fl 1. Bölge Baflkan› Faruk Büyükkucak, E¤itim Sekreteri Salih K›l›ç, Belediye-‹fl 2 No’lu fiube Baflkan› Hasan Gülüm’ün yan›s›ra Deri-‹fl Sendikas› Genel Merkez Yönetimi de destek verdiler. Güven Karaca önünde toplanan 300 kifli, fiifa Bölgesi’nden gelecek 300 kiflilik grubu ve Orhanl› Bölgesi’nden gelecek 400 kiflilik grubu beklerken, Tuzla Organize Deri Sanayi Bölgesi’ne yo¤un y›¤›nak
yapan jandarma ve komando birlikleri gruplar›n Güven Karaca önünde buluflmas›n› iflçilere sald›rarak engelledi. Güven Karaca önünde bekleyen kitle “Bask›lara karfl› tek yumruk, tek barikat”, “Kahrolsun ABD emperyalizmi”, “Sendika yoksa üretim de yok”, “Direne direne kazanaca¤›z” vb. sloganlar› atarak jandarma barikat›na do¤ru yürüyüfle geçti. ‹flçilerin yürüyüfle geçmesiyle jandarma komutanlar› sendika yöneticilerini askerlere hedef göstererek kitleye sald›rd›lar. Askerler kitleye cop ve kalkanlarla sald›r›rken hedef gösterilen sendikac›lardan Deri-‹fl Sendikas› Genel Baflkan Vekili Musa Servi, Genel Örgütlenme Sekreteri Gürsel Mentefl, Deri-‹fl Sendikas› Tuzla fiube Baflkan› Hasan Sonkaya, Tuzla Yönetim Kurulu Üyesi Yusuf Gökçe tartaklanarak gözalt›na al›nd›. Gözalt›na al›nanlar ayn› gün saat 17:00’de Tuzla Cumhuriyet Savc›l›¤›’ndan tutuklanmak üzere hakimli¤e sevkedilirken, hakimlik taraf›ndan serbest b›rak›ld›lar.
bir ihtiyaçtan kaynaklanm›flt› ve bugün oca¤›n aç›lma süreciyle birlikte o ihtiyac› oca¤›n yak›n›nda bulunan sendika binam›z karfl›layaca¤›ndan çad›ra ihtiyac›m›z kalmam›fl, bu nedenle
sökülmüfltür. Çad›r›n kald›r›lmas›n› kamuoyunun Gökçesu’da maden iflçilerinin mücadelelerinin sona erdi¤i fleklinde yorumlamas› uygun de¤ildir” fleklinde aç›klad›.
Gökçesu direnifli bitmedi, devam ediyor Devrimci ‹flçi Sendikalar› süreçte herhangi bir uzlaflma, Konfederasyonu (D‹SK) anlaflma ve mutlu son gerDevrimci Maden Arama ve çekleflti demek bizim aç›m›z‹flletme ‹flçileri Sendikas› dan ‘flimdilik’ mümkün deBas›n Yay›n Dairesi Uzman› ¤ildir” diyen K›z›l›rmak, direnifllerinin halen Y›lmaz K›z›l›rmak, Gökçesu devam etti¤ini, Gökçesu Gökçesu’da direiflçilerinin direnidirenifli fli konusunda bir niflin amac›na ulaaç›klama yapt›. flarak sona ermeçad›rlar›n “‹flverenin yakald›r›lmas›yla di¤ini, iflçilerin direniflinin sürdüsal olmayan tutusendika munun ›srarla ¤ünü aç›klad›. K›sürdü¤ü, bu nez›l›rmak, oca¤›n binas›nda karar› ile denle sald›r›lar›n devam ediyor aç›lmas› devam etti¤i bir birlikte iflletmeler
bölgesine kurulan çad›ra art›k ihtiyaç kalmad›¤›n›, Gökçesu’daki sendika binas›n›n çad›r›n yerine ihtiyac› karfl›layacak durumda oldu¤unu belirtti. K›z›l›rmak yapt›¤› aç›klamada, direniflin Tuzlukaya Linyit Oca¤› bölgesinde ifle bafllay›ncaya kadar devam edece¤ini, mücadelenin bitmifl olmas›n›n söz konusu olmad›¤›n› sözlerine ekledi. Gökçesu’da bugüne kadar direniflin çad›rlarda devam etmesini “Gökçesu’da çad›r
6-19 Aralık 2002
işçi-köylü 41
10
Sorumsuz sendikac›l›k 3 iflçinin can›n› ald› Zeytinburnu Ambarlar si- k›rd›lar. Böylece yükselen tesinde Nakliyat-‹fl ve TÜM- gerginlik ertesi gün de devam T‹S’e üye iflçiler aras›nda bir etti. 20 Kas›m sabah› süredir devam eden gerginlik Nakliyat-‹fl üyesi bir ifl20 Kas›m sabah› çat›flmaya çinin Yeni Bosna’da dödönüfltü. Bu kavga sonunda vüldü¤ü gibi bir haberin Cemil Ball› (28), O¤uzhan siteye ulaflmas› da tafll› Melek (25) ve fiesopal› sald›rif Akbulut (48) Nakliyat-‹fl ve r›lar›n bafllaadl› iflçiler yaflamd›¤› an oldu. TÜMT‹S’e üye lar›n› yitirdi. 3 iflçiÇ›kan çat›flnin yaflam›n› yitir- iflçiler aras›nda mada 3 iflçi di¤i gerginlik 3 ay öldü ve çok ç›kan önce Nakliyat-‹fl’in say›da iflçi Ambarlar’da örçat›flmada 3 de yaralangütlenme faaliyeti d›. Olaylar›n iflçi öldü. çal›flmalar›na baflard›ndan lamas› ile ortaya Ambarlar ç›kt›. Yaklafl›k 1000 iflçinin Sitesi’ni ablukaya alan TÜMT‹S sendikas›ndan ayr›- polis bas›n mensuplar›n› larak Nakliyat-‹fl’e üye olma- içeri almayarak haber s› da bu geliflmeleri iyice t›r- al›nmas›n› engellemek mand›rd›. istedi. Olaylar s›ras›nda Nakliyat-‹fl üyesi iflçilerin Nakliyat-‹fl Genel Baflverdi¤i bilgilere göre 19 Ka- kan› Ali R›za Küçükoss›m akflam› TÜMT‹S üyesi mano¤lu’nun da aralar›nda 100-150 kadar iflçi sendika bulundu¤u yaklafl›k 250 kifli temsilcili¤ine gelerek camlar› gözalt›na al›nd›. Yap›lan so-
“‹fl Yasas›”na ve Sendika A¤alar›na karfl› mücadele...! Seçimlerin hemen ertesinde öngördü¤ümüz gibi iflçi ve emekçilere yönelik kapsaml› sald›r›lar›n start› da zaman kaybetmeksizin verildi. IMF ve DB’nin haz›rlad›¤› sald›r› program›n› uygulayan 57. hükümetten görevi devralan AKP hükümeti daha özel bir misyonla bu sald›r›lar›n devam› niteli¤indeki yeni sald›r›lar›n alt›na imza atmaya haz›rlan›yor. Her f›rsatta bu sald›r›lar›n devamc›s› olaca¤›n› dile getiren 58. hükümete karfl›l›k IMF, DB ve TÜS‹AD da AKP’nin verdi¤i sözleri yerine getirece¤ine güvendiklerini aç›kl›yorlar. AKP’nin “Acil eylem plan›” olarak aç›klad›¤›, emperyalistlerin ve uflaklar›n›n ilk elden yerine getirilmesini öngördükleri program bu anlam›yla iflçi ve emekçileri hedefine oturtan bir dizi sald›r›y› da içermektedir. Ard›ndan gelecek sald›r›lar›n da önünü açan bir niteli¤e sahip olan “‹fl kanunu ön yasa tasar›s›” bu sald›r›lar›n bafl›nda yer alarak T‹SK baflkan› Refik
Baydur taraf›ndan seçimlerin hemen ertesinde aç›k bir tehditle dillendirilmiflti. Devredilen görevler aras›nda bulunan tasar›n›n 15 Mart 2003’ten önce yasalaflmas› için patron örgütünün kopard›¤› f›rt›na hemen yank›s›n› bulmufl ve eski TOBB baflkan›, yeni hükümetin Sanayi ve Ticaret Bakan› Ali Coflkun’un “siz gönlünüzü rahat tutun, biz gerekeni yapar›z” aç›klamas› ard›ndan gelmiflti. Sendika a¤alar›n›n “1475 say›l› ‹fl Yasas›nda yap›lacak de¤iflikli¤in kazan›lm›fl haklara dokunulmadan iflverenle diyalog yoluyla gerçekleflmesi” söylemi ise iflçi ve emekçilerin “acil” ç›karlar›n› korumak yerine öngörülen sald›r› plan›n›n yolunu döflemeye, bu sald›r›lar›n›n yaflam bulmas›na ortam yaratma çabas›na hizmet ediyor. Ekonomik Sosyal Konsey’e (ESK) kat›larak patronlarla ve hükümetle ortak çal›flmada bir hayli deneyim sahibi olan sendika a¤alar›, patronlar›n öngördü¤ü birçok sald›r›n›n alt›na imza
ruflturma sonucunda TÜMT‹S ‹stanbul fiube Sekreteri
Bas›n Yay›n Uzman› ‹lker Bilcan ve TÜMT‹S üyesi
Kemal Karabulut, TÜMT‹S Mali Sekreteri Hasan Do¤an, TÜMT‹S Genel Merkez
Aziz Özdo¤an tutukland›. Konu ile ilgili her iki sendika da çeflitli bas›n aç›kla-
att›klar› gibi iflçi s›n›f›n›n tüm kazan›lm›fl haklar›n› ortadan kald›rmay› amaçlayan, k›dem tazminat›n› gaspeden, sendikal örgütlenmeyi yoketmeyi hedefleyen, esnek üretimi dayatan ‘‹fl yasas›’n› da ayn› “uyum” içerisinde ihaneti örerek onaylam›fllard›r. AKP hükümetinin patron örgütüne verdi¤i “‹fl Yasas›”n›n yürürlü¤e girece¤i sözünün yan›s›ra patronlar tasar›y› biran önce yasalaflt›rmak için her yöntemi deniyorlar. Bunun bir yönü 57. hükümetin yasay› ç›karmadaki hantall›¤›ndan a¤z›n›n yanm›fl olmas› iken di¤er yönü ise sözleflmeler yolu ile yasay› sendikalara onaylatarak iflçi ve emekçilerin yasaya karfl› koyuflunun önüne geçmektir. Öyleki patronlar›n “‹fl güvencesi yasas›”ndan önce yürürlü¤e girmesini istedikleri 1475 say›l› yeni “‹fl yasas›”, daha yürürlü¤e girmeden Türk Metal Sendikas› ve MESS aras›nda imzalanan sözleflmelerde flimdiden yerini ald›. Bunu, Özçelik ‹fl ve Birleflik Metal’in imzalad›¤› T‹S’ler takip etti. Y›llard›r MESS ile metal ifl kolundaki her üç sendikan›n hep ayn› sekilde sonuçlanan toplu ifl sözleflmelerinin önce-
kilerden fark›, sürdürülen ihanet gelene¤ini gölgede b›rakmalar›d›r. Bu sendikalar patronlar›n tasarlad›¤› tarihin de öncesinde, “‹fl Yasas›”na uygulanabilirlik kazand›rarak patronlar›n ad›m ad›m ördükleri kapsaml› sald›r›lar›n da etüt çal›flmas›n› yapm›fl oldular. Bu ‘acelecili¤in’ alt›nda yatan temel neden ise sendikal bürokrasinin yüklendi¤i misyondan ba¤›ms›z de¤ildir. Kapsaml› sald›r›lar›n öngününde iflçi ve emekçilerin, sendikalar›n sald›r›lar karfl›s›ndaki reaksiyonunu ölçmek, direnç odaklar›n› a盤a ç›karmak amaçlanan›n bir yönünü oluflturmaktad›r. Önümüzdeki dönem, metal iflkolunda çal›flan 100 bin iflçiyi kapsayan toplu ifl sözleflmelerinde ifadesini bulan ve bir bütün olarak iflçi s›n›f›na yönelik boyutlu sald›r›lar›n yaflanaca¤› geliflmelere sahne olacakt›r. Hak alma mücadelesini k›r›nt›lar koparmaya indirgemifl, iflçi ve emekçilerin öfkesini törpüleme ve patronlara biat etmede; sendikal bürokrasi ilerleyen süreçlerde de rolünü lay›k›yla yerine getirecektir. Bunu yaparken iflçi s›n›f›n› sessizli¤e davet ederek bekle
malar› yaparak geliflmeleri kamuoyuna duyurdu. Nakliyat-‹fl yapt›¤› bas›n aç›klamas›nda TÜMT‹S’in d›flardan insanlar getirdi¤ini ileri sürerken TÜMT‹S ise Nakliyat-‹fl’in zorla üye kayd› yapt›¤›n› iddia etmektedir. Sonuç olarak bak›ld›¤›nda iki sendika aras›nda yaflanan rekabet bir yandan iflçileri bölmüfl, iflçi s›n›f›n›n ç›karlar›n› en üstte tutmak yerine, dar ç›karlar üstte tutularak iflçiler birbirine düflman edilmifltir. Yaflanan olaylar›n ise kime fayda sa¤lad›¤› ortadad›r. Konu ile ilgili Türk-‹fl 1. Bölge Baflkan› Faruk Büyükkucak ve D‹SK Merkez temsilcisi Ali Cano da birer aç›klama yapt›. Türk-‹fl yapt›¤› aç›klamada “iflçi s›n›f›n›n örgütlenme hakk›na kan kar›flt›ranlar› fliddetle k›n›yoruz” dedi.
gör potas›nda tepki ve öfkesini eritme yoluna gidecektir. Görülmesi gereken yukar›da bahsetti¤imiz sald›r›lar›n içeri¤inin yan›s›ra sendika a¤alar›n›n iflçi ve emekçileri silahs›zland›ran rolleri ve yöneltilen sald›r›lar› patronlar cephesinden örmenin kulvar›nda ilerliyor olmalar›d›r. Süreçte, önümüzde duran görevlerin bir yönünü bu sald›r›ya karfl› duruflu örmek olufltururken bir yönünü de ihanetçi sendikal bürokrasiye karfl› mücadeleyi yükseltmek oluflturmal›d›r. “Kahrolsun sendika a¤alar›” slogan›n› dillendirerek, hak alma mücadelesinin meflrulu¤unu hayk›rmal› ve sald›r›lara karfl› örgütlenme ça¤r›s› içeren ajitasyonpropagandaya a¤›rl›k vermeliyiz. Sald›r›lar karfl›s›nda iflçi ve emekçilerin örgütlenmesi için gösterece¤imiz özveri ve çabam›z›n samimiyeti karfl›l›ks›z kalmayacakt›r. Kendi sorunlar›na sahip ç›kma bilincini gelifltirdi¤imiz oranda s›n›f›na hizmet edenler kuflkusuz ço¤alacakt›r.
işçi-köylü
41
6-19 Aralık 2002
11
AKP devletin tar›m depremini sürdürecektir Geçti¤imiz hükümetler döneminde tam bir tar›m depremi yaratan devlet bugün koltu¤a AKP’yi oturtmufltur. Bu tar›m depremi için dü¤meye basan ABD parma¤› var oldukça köylüler tar›m depreminin yaratt›¤› enkaz alt›nda kalmaya devam edecek. Emperyalistlerin stoklar›n› eritmek, kendilerine pazar açmak ad›na sömürge, yar› sömürge- yar› feodal ülkelere yönelik yapt›r›mlar› sonucu bu ülkelerin tar›m› neredeyse dumura u¤rat›lm›flt›r. Ülkemiz patron-a¤alar›n›n devleti olan TC de bu noktada efendisi ABD’nin direktifleriyle, tar›ma özellikle 1980’lerden bu yana daha bir darbeler vurmufltur. DSP-MHP-ANAP hükümeti döneminde yürürlü¤e giren yasalar›n tar›ma ve köylülü¤e tek getirisi üretememezlik, üretse bile ürününü satamamazl›k olmufltur. Dünya ülkeleri aras›nda co¤rafyas› tar›ma ve hayvanc›l›¤a en elveriflli bölgede bulunan Türkiye’nin öz tar›m ürünleri üzerinden yapt›¤› ihracat ve ithalat›n son yeri devletin bu konudaki baflar›s›zl›¤›n›n ve istikrars›zl›¤›n›n tablosudur. Ocak-Temmuz 2002 döneminde tar›m ürünleri ithalat› geçen y›l›n ayn› dönemine oranla yüzde 29.4 oran›nda artarken, tar›m ürünleri ihracat› ise yüzde 17.9 oran›nda gerilemifltir. Tar›msal üretimin artaca¤›
yerde geriledi¤i ülkemizde tar›m›m›z iç talebini karfl›layamaz duruma düflürülmüfltür. 2001 bu¤day ithalat›na 124 milyon dolar, ay çiçe¤i ithalat›na 94 milyon dolar, soya fasülyesi ithalat›na 83 milyon dolar, nohuta 17 milyon dolar, m›s›r ya¤›na 45 milyon dolar harcand›¤› gibi önemli bir ayr›nt› köylülerimizin onca verimli araziye karfl›n üretemezli¤iyle ve onca paran›n emperyalistlere ak›fl›yla devletin kimin hesab›na çal›flt›¤›n› gösteriyor. Bunca olumsuz tablonun ortas›nda 3 Kas›m seçimleriyle iktidara oturtulan AKP’nin çizdi¤i pembe tablo hiç de inand›r›c› de¤ildir. Tar›msal K‹T’lerin özellefltirilmesinden, serbest piyasa modeline kadar birçok projeyi hayata geçirmeyi planlayan AKP’nin özellikle tar›ma yönelik kula¤a hofl gelen vaatleri de var. Bugüne kadar tar›m bakan›ndan önce IMF Türkiye masas› fleflerinin adlar›n› ezberleyen/ezberletilen köylü AKP’den belli yönleriyle umut bekleyebilir. Ancak flunu çok geçmeden göre-
ce¤iz. Ve flimdiden soruyoruz; AKP bu vaatlerinin kayna¤›n› nereden finanse edecek? Elbette IMF ve DB’den. Peki al›nan borçlar nas›l ödenecek? Tabi ki yeni zamlar, özellefltirmeler, kotalar vs. vs. AKP, tar›ma verdi¤i önemi göstermek için önüne “modern tar›m iflletmecili¤i” adl› bir proje koymufl. fiöyle diyor AKP; “kaynaklar›n etkin kullan›m› ilkesi çerçevesinde ekonomik, sosyal, çevresel ve uluslaras› geliflmeler boyutunu bütün olarak ele alan örgütlü, rekabet gücü yüksek, sürdürülebilir bir tar›m sektörünün oluflturulmas› temel amac›m›zd›r.” Tam da bu noktada soruyoruz, IMF’nin dünkü borçlar› katlan›rken “yar›m kalan DGD paralar›n› ödemekte s›k›nt› çekiyoruz” diyen AKP’li Tar›m ve Köy ‹flleri Bakan› Sami Güçlü, Erdo¤anla ayn› gözlükle bakmad›¤›ndan m› kaynak s›k›nt›s›ndan bahsediyor? Bu konuda kaynak s›k›nt›s› çeken hükümet yukar›daki proje konusunda nas›l bu kadar cesur merak ediyoruz. Tar›msal üretimin talebe uygun yönlendirilmesini planlayan AKP ürün fiyatlar›ndan devlet
müdahalesini çekece¤ini, üretimin piyasa flartlar›nda talebe uygun olarak yönlendirece¤ini söylüyor. K‹T’lerin özellefltirildi¤i, üreticiyi temsil eden tek bir kurumun olmad›¤›, köylünün tefecinin insaf›na b›rak›ld›¤› bir piyasada köylü bulmak mümkün olmayacak yani söz yine köylüye kalmayacakt›r. Geçti¤imiz hükümetler dö-
neminde tam bir tar›m depremi yaratan devlet bugün koltu¤a AKP’yi oturtmufltur. Bu tar›m depremi için dü¤meye basan ABD parma¤› var oldukça köylüler tar›m depreminin yaratt›¤› enkaz alt›nda kalmaya devam edecek. Ancak enkaz alt›nda kalan yoksul köylünün sesini duyanlar, enkazdan uzanan ellerle mutlaka buluflacakt›r.
Devlet DGD’leri hâlâ ödemedi
vam edilmesini ve bu desteklerin ürün baz›nda yap›lmas› gerekti¤ini anlatt›. Yeni hükümetin tar›ma, köylüye yine bir y›k›m getirece¤ini ifade eden Konur, bundan sonra üreticilerin tepkilerinin beklenenden daha fliddetli olaca¤›n› belirtti. Alaca¤›na aslan, verece¤ine kedi kesilen devletin DGD’ler karfl›s›ndaki samimiyetsizli¤i elbette ortadad›r. Ancak ortada olan bu gerçeklik bugün köylünün kavray›fl›ndan çok da uzak de¤ildir. Kendilerine soruldu¤unda yaflad›klar› ekonomik sömürüyü, zulmü en net biçimde ifade etmekteler. Bunca zulmün, sömürünün ortas›nda zorla muhalefete itilen köylünün devrimci ve komünistlerle kucaklaflmas› kaç›n›lmazd›r. Ancak bu kaç›n›lmazl›k sürecini k›saltmak da sürece iradi müdahalede bulunan devrimci ve komünistlere ba¤l›d›r.
Seçim öncesi köylüye rüflvet verircesine da¤›t›lan DGD’lerin kalan k›s›mlar›n›n da¤›t›lmamas› ile köylüler yine bir bekleyifle sokuldu. 500 dönüme kadar tarlas› olanlar›n 1 Ekim’e kadar yapt›¤› baflvurulara 27 Ekim 200220 Nisan 2003 tarihleri aras›nda ödeme yap›laca¤›n› aç›klayan DSP-MHP-ANAP hükümeti ekarte olufluyla DGD topunu da yeni hükümete atm›flt›. Yeni hükümetse DGD için bütçeden ayr›lm›fl haz›r paray› bekletmeye devam ediyor. Seçim öncesi 17 ilde toplam 387 trilyon liran›n da¤›t›lmas›na karfl›n 725 trilyonluk bütçeden geriye kalan 338 trilyonluk ödemeler flimdilerde köylüye sadece endifleli bir bekleyifl getiriyor. DGD’den para alacak birçok köylünün; Ziraat Bankas›’na olan borçlar›n›n direkt
DGD’den kapat›lmas› ise köylüler için apayr› bir s›k›nt› yaratt›. Halk aras›nda tarla paras› olarak bilinen DGD için Elbistan ‹lçe Tar›m Müdürlü¤ü’ne yaklafl›k 7 bin 300 çiftçi baflvuruda bulundu. 1 milyon 370 bin dönüm kay›tl› tar›m arazisi bulunan Elbistan’da, DGD’den faydalanmak isteyen köylülerin kay›t yapt›rd›¤› arazi miktar› 590 bin dönüm. 81 ayr› yerleflim biriminden 7 bin 380 köylünün baflvurdu¤u DGD için Hazine’nin Elbistan’a ödeyece¤i miktar 8 trilyon lira. Yapt›klar› baflvurulara ra¤men hâlâ bekletilen Elbistanl› köylülerin durumuna iliflkin bir aç›klama yapan Elbistan ‹lçe Tar›m Müdürü Recep Y›lmaz, “DGD için 7 bin 380 çiftçimiz baflvuruda bulundu. Geçti¤imiz
y›l ise 6 bin 305 kifli baflvuruda bulunmufltur” diyerek devletten gelecek üç kurufla bel ba¤layan köylünün durumunu anlatmaktad›r. DGD’ye olan bu ilgi, köylünün kesilen destek ve sübvansiyonlar sayesinde daha da zor durumda oldu¤unun göstergesidir. Ödemesi yap›lmayan DGD’ler konusunda bir aç›klama da üreticiler cephesinden Tür Köy-Sen’den geldi. Tür Köy-Sen Genel Baflkan› fievki Konur, köylünün bir k›sm›n›n DGD’yi reddetti¤ini, köylü için sadaka niteli¤inde olan bu paran›n hiçbir ifle yaramad›¤›n› söyledi. Ürün niteli¤ine bak›lmaks›z›n toprak oran›na göre verilen bu adaletsiz da¤›t›m›n içe sindirilir bir yan› olmasa da köylülerin büyük k›sm›na devletten alacakl› olman›n periflanl›¤›n› yaflatmakta. Al›nan para-
lar o y›l›n ya da geçmifl y›l›n borçlar›n› kapatmaya yetmezken üreticinin paray› üretimi için kulland›¤›n› söylemek mümkün de¤il. Konur, daha ilk aç›kland›¤› günden beri bekleyiflten baflka birfley getirmeyen DGD’lerin kan›ksat›lan gecikmelerinin art›k normalleflti¤ini ifade etti. Belirtti¤imiz üzere hiçbir üretim, emek kriteri al›nmadan da¤›t›lan DGD’lerin devletin üreticinin sorunlar›yla uzaktan yak›ndan alakal› olmad›¤›n›n ispat› oldu¤unu belirten fievki Konur; ödemelerin bunu bir kez daha ortaya koydu¤unu aç›klad›. Devletin tar›m politikalar›n›n üreticinin ihtiyaçlar›na göre de¤il, uluslararas› sermayenin istek ve dayatmalar›na göre belirlendi¤ine de dikkat çeken Konur; girdi desteklerinin de-
6-19 Aralık 2002
işçi-köylü 41
12
Ölüm Orucu’nda flehit düflenlerin say›s› 61’e yükseldi Ölüm Orucu direniflçilerinden 5. ekipte yer alan Zeliha Ertürk ve 8 ay önce direnifle bafllayan Feridun Yücel Batu’nun da flehit düflmesiyle ölüm orucu flehitlerinin say›s› 61’e yükseldi.
Tecrit ve izolasyona karfl› içerde ve d›flarda sürdürülen Ölüm Orucu direniflinde bugüne kadar 61 kifli yaflam›n› yitirdi. Ve o günden bugüne üç Adalet Bakan› de¤iflti. (Hikmet Sami Türk, Aysel Çelikel ve yeni bakan Cemil Çiçek. (Eskiden ANAP’l› olan Cemil Çiçek o dönemde de Aileden Sorumlu Devlet Bakan›yd›...) Tecrit ve izolasyona geçiflin bir aya¤› olan F Tipi Hapishaneleri 19 Aral›k katliam›yla birlikte hayata geçiren devlet tecrit uygulamalar›n› iki y›ld›r çeflitli biçimlerde sürdürüyor. Tarih boyunca nerede zulümler olmuflsa orada direnifller, baflkald›r›lar da olmufltur. Devrimci ve komünist iradeyi teslim almaya yönelik tecrit uygulamalar›na karfl› tutsaklar da çeflitli biçimlerde direnifl-
lerini sürdürüyor. Peflpefle gelen ölümlerin art›k toplumu harekete geçirmeye yetmedi¤i, ölümlerin art›k burjuva bas›nda k›sa haber fleklinde bile yer almad›¤› bu süreçte direnifli Ölüm Orucu fleklinde sürdüren DHKP-C tutsaklar›ndan iki kifli daha Zeliha Ertürk ve Feridun Yücel Batu flehit düfltü. Zeliha Ertürk Ölüm Orucu direnifli s›ras›nda durumunun a¤›rlaflmas› üzerine kald›r›ld›¤› fiiflli Etfal Hastanesi’nde 30 Kas›m 2002’de; direnifle ‹zmir K›r›klar F Tipi Hapishanesi’nde 8 ay önce bafllayan Feridun Yücel Batu ise kald›r›ld›¤› Atatürk E¤itim ve Araflt›rma Hastanesi’nde 1 Aral›k 2002 tarihinde yaflam›n› yitirdi. Zeliha Ertürk ve Feridun Yücel Batu’nun flehit düflmesiyle birlikte Ölüm
Orucu flehitlerinin say›s› 61’e yükseldi. fiu anda 11 kifli daha Ölüm Orucu direniflini sürdürüyor. Direniflçiler her geçen gün ölüm s›n›r›na yaklafl›rken tecritin kald›r›lmas›na yönelik herhangi bir ad›m at›lm›yor.
ERTÜRK ZILGITLARLA TOPRA⁄A VER‹LD‹ Ölüm orucu 5. Ekipte yer alan 25 yafl›ndaki Zeliha Ertürk, durumu kötüleflince Bayrampafla Hastanesine, k›sa bir süre önce de fiiflli Etfal Hastanesi’ne kald›r›lm›flt›.
Tecrit uygulamas› sald›r›larla sürüyor Ankara: ‹HD Ankara fiubesi Ekim ay›nda ‹ç Anadolu Bölgesi Hapishaneleri’nde yaflananlar› 20 Kas›m 2002 tarihinde bir bas›n aç›klamas› ile kamuoyuna duyurdu. Bas›n aç›klamas›n› ‹HD Ankara fiubesi Yönetim Kurulu Üyesi Saadet Erdem yapt›. Erdem “Yeni Adalet Bakan› Cemil Çiçek’e sesleniyoruz ‹mdat Bulut da yaflam›n› yitirdi. Ölümler gün geçtikçe art›yor. Art›k yeter diyoruz.” dedi. Erdem’den sonra söz alan fiengül Kalkan Eker Kand›ra F tipi Hapishanesi’ndeki efliyle yapaca¤› aç›k görüflün idare taraf›ndan engellendi¤ini belirtip tutsaklar›n görüfl haklar›n›n
gasp edildi¤ini söyledi. Eker’in ard›ndan Ölüm Orucu flehidi Nergiz Gülmez’in annesi Selvi Gülmez bir konuflma yapt›. Ana, o¤lu Ali Gülmez’in Sincan F tipi Hapishanesi’nde tutuklu oldu¤unu belirtip “o¤luma götürdü¤üm iç çamafl›r›, çorap gibi giyecekleri alm›yorlar. Çünkü kantinde sat›yorlar. Bir adet çarflaf› 60 milyona sat›yorlar. O¤lumun 3-4 tane hastal›¤› var, ama tedavisini yapm›yorlar” dedi. Tekrar söz alan Erdem ise hapishanelere giyeceklerin al›nmad›¤›n› bildiklerini, hapishanelerin ticarethaneye çevrildi¤ini söyleyip “Adalet Bakan›’ndan kantin fi-
yatlar›n› aç›klamas›n› isteyece¤iz” dedi. ‹HD Ankara fiubesi’nin kamuoyuna sundu¤u rapora göre Ekim ay›ndaki bask›lar flöyle s›ralad›; -Avukat Filiz Kalayc› 04.10.2002 tarihinde gitti¤i Sincan F Tipi Hapishanesi’nde duyarl› kap›dan geçerken iç çamafl›r›ndaki kopçan›n sinyal vermesi üzerine onur k›r›c› davran›fllara maruz kalm›fl, müvekkilleriyle görüflmesi engellenmeye çal›fl›lm›flt›r. -Sincan F Tipi’nde bulunan Nihat Konak’›n tedavisi Adalet Bakanl›¤›’n›n genelgesi gerekçe gösterilerek engelleniyor.
Adli T›p’tan 2 Aral›k’ta al›nan Zeliha Ertürk’ün cenazesi önce Gazi Mahallesindeki Cemevi’ne getirildi. Burada yap›lan törenin ard›ndan alk›fllar, z›lg›tlar ve sloganlarla cenaze arabas›na konuldu. Cenaze törenine TAYAD ve TUYAB’›n yan›nda ‹flçi-köylü, Mücadele Birli¤i, Odak ve A t › l › m okurlar› da kat›ld›. Cemevi’nden otobüslerle mezarl›¤a gelen yaklafl›k 200 kiflilik kitle “Devrime meflale bizim kad›nlar›m›z”, “Zeliha Ertürk ölümsüzdür”, “Hesaplaflma günü korkunç olacak”, “Bize ölüm yok” vb. sloganlar atarak Ertürk’ün resimleriyle yürüyüfle geçti. Mezar bafl›nda, cenaze topra¤a verildikten sonra devrim flehitleri an›s›na sayg› duruflu yap›ld›. Son olarak d›flar›da Ölüm OruKonak’›n ihtiyac› olan boyunluk kendisine verilmiyor. -Malatya Hapishanesi’nde bulunan Özlem Ayd›n’›n Ölüm Orucu’ndan sonra diyet yapmas› gerekirken, diyet hapishane idaresi taraf›ndan engelleniyor. -Tekirda¤ F Tipi Hapishanesi’nde bulunan Zeynel Karabulut, Emrullah fiimflek, Erdal Do¤an, Murat Yücesu, Ercan Akp›nar, Ömer Kaya, Mustafa Çaml› adl› tutsaklarda ciddi hastal›klar bulunurken, tutsaklar›n tedavileri sürekli engelleniyor. -Ankara Numune Hastahanesi’nde bulunan Özlem Türk ve Tanju Mete adl› tutsaklar Ölüm Orucu eylemlerini sürdürüyorlar. Ölüm Orucu eyleminde bulunan Talat fianl› ise yap›lan müdahaleyle bilincini kaybetti.
cu direniflini sürdüren Feride Harman’›n Ertürk’e yazd›¤› mesaj okundu. Harman mesaj›nda “fiimdi sen tüm flehitlerimizden ald›¤›n bayra¤› bize devrettin. Bize b›rakt›¤›n bayra¤› sana lay›k olarak tafl›yaca¤›z” diyordu. Gündo¤du Marfl› ve sonras›nda sloganlarla tören sona erdi. ‹HD’DEN PROTESTO Öte yandan ‹HD ‹stanbul fiubesi önünde Zeliha Ertürk’ün topra¤a verildi¤i gün, yap›lan oturma eylemiyle ölümlere ra¤men tecrit ve izolasyonun devam etmesi protesto edildi. Ertürk’ün resimlerinin bulundu¤u ve mumlar›n yak›ld›¤› eylemde konuflan ‹HD Genel Baflkan Yard›mc›s› Eren Keskin, tecritin bir an önce son bulmas›n› istediklerini belirtti.
‹spanya Konsoloslu¤u’nda Eylem ‹stanbul: TUYAB, TAYAD, Halkevleri 1. Bölge Temsilcili¤i, Sosyalist Demokrasi Partisi ‹stanbul ‹l Örgütü temsilcilerinden oluflan bir grup 22 Kas›m günü Levent’teki ‹spanya Konsoloslu¤u’na F tipleri ile ilgili olarak dilekçe verdi. Konsolosluk önce imzalar› kabul etmedi, ancak tecrit karfl›tlar›n›n kararl›l›klar› sonucunda dilekçeler kabul ettirildi. Tecrit karfl›tlar› ad›na yap›lan aç›klamada F tiplerinde Avrupa’n›n da imzas›n›n oldu¤u, bu sorunun sorumlulu¤unu onlar›n da tafl›d›¤›, son olarak ‹mdat Bulut’un F tiple-rine karfl› mücadelede flehit düfltü¤ü belirtilerek yetkililer görev bafl›na ça¤r›ld›.
6-19 Aralık 2002
13
işçi-köylü 41
OHAL ka¤›t üzerinde kalkt› OHAL’in kalkt›¤› illerde köylerine dönen insanlar›n asker denetiminde korucular taraf›ndan katledilmesi durumunu yafl›yoruz. Yaflanan örneklerde de görüldü¤ü gibi devlet demokratikleflmemifl aksine anti-demokratik uygulamalar›n› yo¤unlaflt›rm›fl durumda. Bu da devletin ne kadar “demokratikleflti¤ini” göstermektedir. Devletin y›llardan beridir uygulad›¤› OHAL geçti¤imiz hafta Diyarbak›r’da kald›r›ld›. 26 Aral›k 1978’den bugüne yani 24 y›ld›r uygulanan OHAL’in yaratt›¤› y›k›mla birlikte kald›r›ld›¤› ilan edildi. Egemenlerin Kürt ulusal sorununa yaklafl›m›ndaki imhac› ve inkarc› politikadan ba¤›ms›z ele al›namaz olan OHAL’in en kat› koflullarla yaflama geçirildi¤i illerden biriydi Diyarbak›r. Ulusal hareketin ve bu anlam›yla ulusal mücadelenin geliflti¤i, halk›n tepkisini ortaya koymakta korkmad›¤› ve bugüne kadar say›s›z bedellerin ödendi¤i bu ilde OHAL belirlenen yasal düzenlemelerin ötesinde, devletin özel uygulama ve politikalar›yla bütünlefltirilerek uygulamaya sokuldu. Bugüne kadar say›s›z yarg›s›z infaz›n, gözalt›nda ve kaç›r›larak katletmenin, ilin neredeyse her soka¤›n›n birer askeri k›fllaya dönüfltürülmesinin, keyfi ev bask›nlar›n›n yaflanmas› bu bilinçli politikan›n birer yans›malar›. Bu uygulamalar›n bu boyutuyla s›n›rl› kalmayarak halk üzerinde yaratt›¤› psikolojik etkileri de yok saymamak gerekiyor. Onlarca kad›n ve çocu¤un bu bask›lardan kaynakl› yaflad›klar› psikolojik travma dönem dönem bas›na yans›yan fleyler. Gerek bölgede gerekse de ilde on-
larca okul, hastane karakola dönüfltürülerek halk›n faydaland›¤› sosyal yaflam kurumlar› yok edildi. Ciddi anlamda yat›r›m›n yap›lmad›¤› bölgede iflsizlik halk›n temel sorunlar›ndan biri. Çocuklar›na Kürtçe isim verdiklerinden dolay› haklar›nda soruflturma aç›lan ailelerin say›s› artt›. Diyarbak›r’da OHAL’in kalkt›¤›n› kutlamak isteyen halka jandarma ve polis müdahale ederek OHAL’in sadece ka¤›t üzerinde kalkt›¤›n› burada da gösterdi. Bugüne kadar yap›lan infazlarla ve daha birçok uygulamayla teflhir olan OHAL’i AB yolunda ad›mlar atan Türkiye kald›rd›¤›n› ilan etmek zorunda kald›. Teflhir olmufl bu maskeyle AB’ye girmek hayli zor olacakt›. Ancak flöyle bir gerçek var ki o da egemenlerin Kürt ulusal sorununu çözümdeki anlay›fllar› de¤iflmedi¤i-ki de¤iflmeyece¤i de aç›kt›rBu anlamda potansiyel suçlu gözüyle bak›lan halk aç›s›ndan OHAL’in kald›r›lmas› bir anlam ifade etmeyecektir. OHAL kald›r›lmadan yerine getirilecek kurumlar tart›fl›l›yor. “Bölge müsteflarl›¤›” ya da “Kritik iller” gibi adland›rmalarla gündeme getirilenler OHAL’in sözde kald›r›ld›¤›n›n ifadesi. OHAL’i kald›rmadan, kald›r›ld›¤›nda yerine ne koyaca¤›n›n telafl›na düflen
egemenler, y›llard›r uygulad›klar› zor yöntemlerini baflka bir k›l›fla devam ettirme çabas›nda. Diyarbak›r’da yap›lan eylemlerde at›lan “Yaflas›n Demokratik Cumhuriyet” slogan› da Kürt halk›n›n bilincinde yarat›lan yan›lsaman›n ifadesi. Yukar›da vurgulad›¤›m›z gerçekler önümüzdeki dönem karfl›m›za ç›kacak olgular. Ancak bunlar›n görülmeyerek, ört-bas edilme çabas› yaflam›n gerçekli¤inde kendini gösterecektir. Bar›fl süreci olarak ifade edilen tasfiyeci yönelimin bir kazan›m› olarak ifade edilen ve yans›t›lan devletin bu uygulamalar› sözde demokratikleflmenin bir ürünü ve sonucu. Maskeyi yenileme derdindeki egemenler demokratikleflti¤inden de¤il, bu tarz de¤iflimlere ihtiyaç duymakta. Bunun yan›s›ra devlet OHAL’i kald›rd›¤›n› aç›klaman›n yan›s›ra askeri önlemleri azaltmayarak devam ettiriyor. Ve halk 24 y›ld›r uygulanan bu uygulamalar›n ola¤anüstü uygulamalar oldu¤unu bilmeyerek, bunlar›n ola¤an fleyler oldu¤unu düflünüyor. Ve bugün halk yaflam›n ola¤an hale dönüfltürülmesinin ne oldu¤unu bilmeyecek durumda. Bunun yan›s›ra OHAL’in kalkt›¤› illerde köylerine dönen insanlar›n asker denetiminde ko-
rucular taraf›ndan katledilmesi durumunu yafl›yoruz. Bu örneklerde de görüldü¤ü gibi devlet demokratikleflmemifl aksine antidemokratik uygulamalar›n› yo¤unlaflt›rm›fl durumda. Bu da devletin ne kadar “demokratikleflti¤ini” göstermektedir. OHAL’in uyguland›¤› dönemde yap›lan yarg›s›z infazlar
cakt›r. Çizilen sorunsuz tablonun aksine halk›n sorunlar› hergün 盤 gibi büyüyerek devam ediyor. Halk›n en büyük sorunu olan açl›k sorunu, çözülmeyi bekleyen acil sorunlardan biri. Devletin flovenist politikalar›ndan taviz vermeksizin aksine bu düflüncenin yön verdi¤i bu tarz uygulamalar›n teflhirini yapmak
ve daha birçok anti-demokratik uygulamalar›n sahipleri yarg›lanmayacak ve bunlar›n tümü OHAL kalkt› maskesiyle unutturulacak. Bu atmosferin içinde halk›n bilinci dumura u¤rat›la-
dün oldu¤undan daha önemli. Çünkü bilinci karart›lmak istenen bir halk var. Ve bu halk›n yaflad›¤› zulüm ancak bilinçlerin ayd›nlat›lmas›yla ve savaflt›r›lmas›yla kalkacakt›r.
TRT’de Kürtçe yay›na izin verildi Uzun süredir gündemde olan Kürtçe yay›n tart›flmas› geçti¤imiz günlerde RTÜK taraf›ndan verilen kararla bir anlamda noktalanm›fl oldu. TRT’nin günde iki saat Kürtçe yay›n yapmas›na izin verildi. Özel televizyonlar›n farkl› dil ve lehçelerde yay›n yap›lmas›na ise yasak getirildi. Al›nan karara göre sadece Kürtçe yay›n yap›lmayacak. Di¤er milliyetlerden de halk›n kulland›¤› dillerde yay›n yap›lmas› öngörülüyor. Yay›nlanacak programlar e¤itime yönelik olmayacak. Kaç dilde yay›n yap›laca¤›n› ise TRT belirleyecek. Yap›lacak yay›nlar›n zaman› ise günde 45 dakika ve haftada 4 saati geçmeyecek biçimde radyo programlar›nda geçerli olacak. Televizyon yay›nlar› için belirlenen zaman ise günde 45 dakika ve haftada 2 saati geçmeyecek biçimde programlana-
cak. Verilecek Kürtçe yay›nlar mutlaka Türkçe alt yaz›yla sunulacak. Yap›lacak yay›nlar›n niteli¤i ise “hukukun üstünlü¤ü, anayasan›n genel ilkeleri, temel hak ve özgürlükler ulusal güvenlik, genel ahlak, cumhuriyetin anayasada belirtilen temel nitelikleri ve devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlü¤üne ayk›r› olmayacak” biçiminde belirlenmifl durumda. Yap›lan bu düzenlemede de aç›kça görüldü¤ü gibi Kürt halk›n›n u¤runa bedeller ödedi¤i bu talepler halk›n istemleri ve ihtiyaçlar› temelinde düzenlenmifl de¤ildir. Yap›lacak yay›n›n niteli¤i noktas›nda yap›lan aç›klamalarda da görüldü¤ü gibi TC’nin temellerinden biri olan flovenist politikalar›n üzerine oturtularak yap›lacakt›r/yap›lm›flt›r da. Bunun d›fl›nda bir program ya da anlay›fl
olabilece¤i gibi bir beklentimizin olmas› var olan koflullar içinde mümkün olmayan, hayal bile edilemez bir durum. Ulusal hareketin bu konudaki ciddi beklentilerinin oldu¤unu kimi dönem yapt›klar› aç›klamalarda sorunu dile getirifl ve gündemlefltirme zeminlerine bakt›¤›m›zda görmemiz mümkün. “Demokratik Cumhuriyet” anlay›fl›n›n yaratt›¤› beklenti ve umut özellikle de halkta yarat›lan beklentinin devlet taraf›ndan verilen yan›t› flovenist politikalardan ödün vermeden Kürt halk›n›n kendi dilini kültürünü gelifltirme, ulusun varl›¤›n› kabul etme temelinin ötesinde AB’ye yat›r›m çerçevesinde ele al›narak “demokatikleflme” maskesiyle at›lan ad›mlar ve yönelimlerdir. Y›llard›r Kürt halk›n›n yürüttü¤ü hakl› mücadelede ödedi¤i bedel-
lerin bir sonucu olarak gündeme gelen bu “de¤ifliklikler” kimseyi ülkenin demokratikleflti¤i düflüncesine götürmesin. Çünkü çeflitli aç›klamalarda yap›lan yay›n›n amac› vurgulan›rken söylenen Kürt ulusunun varl›¤›n› kabulden öte yine onun inkar›na dayal›. “Türk halk›n›n” günlük yaflamda kulland›¤› farkl› diller olarak olarak lanse edilen Kürtçe’nin Kürt halk› taraf›ndan kullan›ld›¤› kabul edilmiyor. Yani bir ulusun yok say›lmas› politikas› devam ediyor. Yap›lanlar bu inkarc› ve imhac› politikalar›n üzerine flekillendiriliyor. Yap›lacak yay›nlar›n çerçevesine bakt›¤›m›zda da nas›l olaca¤›n› görmek mümkün. Kürt halk›na flovenist politikalar Kürtçe empoze edilecek. Tüm bu yaflan›lanlar›n ise bir maske tazelemekten öte bir anlam ifade etmedi¤i
ortada. Çünkü Türkiye Kürdistan›’nda Kürtçe kaset dinledi¤i için “örgüte yard›m yatakl›k” etti¤i gerekçesiyle ceza alanlar, gözalt›nda iflkenceye ve çeflitli sald›r›lara maruz kalanlar›n say›s› az›msanmayacak derecede. Yaflanan bu tip olaylar ise henüz haf›zalardan silinmemifl durumda. Kürt halk›na sunulan k›r›nt› düzeyinde ve hak olarak bile de¤erlendiremeyece¤imiz bu durumu teflhir ederek devletin çizmeye çal›flt›¤› demokratikleflme tablosunu k›ral›m. Kürt halk›n›n bugüne kadar ödedi¤i ve ödemeye devam etti¤i bedellerin gerçek amac›n›n ancak ve ancak mücadeleyle gerçekleflebilece¤i gerçekli¤ini anlatmak ve kavratman›n zemini dün oldu¤undan daha güçlü.
işçi-köylü 41
14
6-19 Aralık 2002
Gerilla faaliyetinin savafl ve kitleleri örgütlemesinde izlemesi gereken siyaset Savafl›m›z gerilla savafl› ile s›n›rl› de¤ildir. K›rda olsun flehirde olsun bütün Parti komiteleri legal ya da illegal biçimler alt›nda, ordu ya da gençlik örgütlenmelerinde hangi biçimde ve nerede olursa olsun Halk Savafl›n›n bir parças›d›r; vazgeçilmez, geliflmek zorunda olan, olmazsa olmaz parças›d›r. Gerilla savafl›na uygun örgütlenmek salt ya da esas olarak gerillaya odaklanmak de¤ildir. Gerilla savafl›na uygun örgütlenmek Parti taraf›ndan belirlenmifl tüm alanlarda devrimimize hizmet eden Parti politikalar›na uygun örgütlenmektir. Her toplumsal ilerleme hep uzun süreli zor ve fliddet ile gerçekleflmifltir. Bir toplumsal süreç içerisinde de egemen olan s›n›f ya da s›n›flarla ezilenler aras›nda bazen çok fliddetli bazen ise nispeten daha az fliddetli flekilde süren mücadele hep varolagelmifltir. Çünkü egemenler ile onlar›n egemenlikleri alt›ndakilerin ç›karlar› hep ters olmufltur. Birisi için iyi olan di¤eri için kötüdür. Dolay›s›yla s›n›flararas› mücadele her zaman varolmuflken de¤iflik koflullar›, özgünlükleri olsa da her geçifl dönemi mutlaka daha da fliddetlenerek savafl boyutunu alm›flt›r. Günümüzde de de¤iflik ülkelerdeki s›n›f mücadeleleri kendi sosyal ve ekonomik durumlar› ve bunun yan›nda kendi özgünlüklerinden kaynakl› çeflitli zamanlarda de¤iflik evreler alacakt›r/al›yor. Fakat nihayetinde savafllar kaç›n›lmazd›r. Bizim ülkemizde de Proletarya Partisi önderli¤inde yürütülen s›n›f mücadelesinin flu anki biçimi halk savafl›n›n gerilla aflamas›d›r. Halk Savafl› partimizde, salt gerilla savafl› olarak kavranmaktad›r. Bu bir yan›lg›d›r. Savafl›m›z, kitlelerin örgütlenmesine ba¤l› olarak geliflir. Gerilla savafl›n›n da esas özelli¤i halk örgütlenmesine dayanmas›d›r. Devrimi yapacak ve sürdürecek olan kitlelerdir. Devrime, kitlelerin savaflt›r›lmas› ve halk savafl› ile ulafl›lacakt›r. Genel olarak kitlelere özelde ise bir bütün olarak devrime önderlik edecek olan Partidir. Proletarya Partisi’nin kuruldu¤undan itibaren ülkemizde demokratik halk devriminin yolu olarak halk savafl›na iliflkin bak›fl aç›s›n› do¤ru olarak koyup gerilla savafl›n› bafllatm›fl oldu¤u halde bugünkü durumuna bakt›¤›m›zda gerek kitleleri etkisi alt›na alman›n gerekse de askeri aç›dan elde etmesi gereken kazan›mlar›n çok uza¤›nda oldu¤unu görüyoruz. Peki aradan otuz y›l geçmifl olmas›na ra¤men neden bu durumday›z? fiu ana kadar sürdürülen gerilla savafl› bir yan›yla olumlu iken, durufltaki netli¤i gösterirken (mesela genel olarak devrimci durumun gerilemeler yaflad›¤› geçmifl y›llarda ve günümüzde kararl› olunmas›) di¤er yan›yla olumsuzdur. Çünkü bunun tam anlam›yla kavranmad›¤›, özünün yakalanamad›¤› da bir gerçek. Bundan dolay› yanl›fl anlay›fllara düflülmüfltür. Gerek kitle gerek savafl boyutu ile belli bir güç, nitelik ve nicelik olmas›na ra¤men yap›labilecekler/yap›lmas› gerekenler yap›lmam›flt›r. Geçmiflte özellikle
kitleye karfl› yaklafl›m “geçinmeci kitle çizgisi paralelinde” olmufltur. Bu yaklafl›m iyi bir kitle temeli oldu¤u halde onlar› bilinçlendirmek, örgütlemek, daha ileriye tafl›yarak iktidar mücadelesinin aktif savaflç›lar› yapmak yerine zaten haz›r olan, destek veren kitleler, onlar›n olanaklar› sadece ihtiyaçlar› (o anki gerillan›n yeme, içme ya da günübirlik) için kullan›lm›flt›r. Kat›l›m ise sadece s›n›rl› boyutta gerillaya gelme boyutunu aflmam›flt›r. Oysa örgütlenmeler içinde parti örgüt-
cak ve yaflatacak olan kitlelerdir. Kitlelere bu yanl›fl yaklafl›m, Proletarya Partisine ba¤l› kal›c› örgütler yarat›lmas›n›, kitleler içinde kökleflmesini engellemiflken, savafl konusunda da olunmas› gereken yere gelinememifltir. Gerilla mücadelesinin ve tarz›n›n yeterince do¤ru kavranamamas›ndan kaynakl› belli bir nitelik ve fazlas›yla bir nicelik güç olmas›na ra¤men bu de¤erlendirilemeyerek dar bir alana s›k›fl›p kal›nm›fl, bu nedenle de askeri aç›dan yap›lmas› gerekenler yap›lama-
yor, yard›m ediyorsa “biz onu kazanm›fl›zd›r”, “iyi iliflkidir” düflüncelerinin sonucu olan yaklafl›mdan dolay› halk da buna paralel olarak flekillenmifltir. Elbette ki kitlelerin olanaklar›ndan yararlanmak, onlar› ihtiyaçlar için seferber etmek yani kitlelere dayanmak yanl›fl de¤ildir. Fakat kitlelere sadece veya esas olarak bu amaç için gitmek yanl›flt›r. Bunlar d›fl›nda faaliyette ç›kan di¤er bir yanl›fl anlay›fl da gerillaya sadece askeri/savaflan bir güç olarak bak›l-
lenmesi esast›r. Kitleleri örgütlemek demek onlar› sadece gerilla olarak örgütlemek demek de¤ildir. Bu eksik ve yanl›fl bir kavray›flt›r. Bunun sonucunda haz›r, iyi olan kitlelerden geriye elle tutulur örgütlülükler, örgütlenmifl kitleler kalmam›flt›r. Onlar›n sadece gönül ve maddi deste¤i al›nm›flt›r. Bu bak›fl aç›s› yanl›flt›r. Çünkü kitlelere gidiflteki esas amaç onlar› bilinçlendirmek ve savafla çekmektir. Elbette ki kitlelerin di¤er olanaklar›ndan yararlanmak yanl›fl de¤ildir. Fakat bu esas al›nd›¤›nda as›l amac›n d›fl›na ç›k›lm›fl olur. Bu, kendimizi kitleler ad›na savaflan bir grup insan, onlar› ise sadece savafl›n pasif destekçileri olarak görmek anlam›na gelir. Oysa devrimi yapa-
m›flt›r. Dersim’deki kitleye bak›fl, yaklafl›m k›smen farkl› olsa da özünde ayn› olarak Karadeniz faaliyetinde de sürdürülmüfltür. Kitlelere yaklafl›mda ilgilenilen köylülere ve kurulan iliflkilere hemen malzeme ald›rmak, onlar› ihtiyaçlar için seferber etmek gibi bir tarz geliflmifltir. Gidilen köylülere “bunu nas›l kazanabilirim, örgütleyebilirim, bilinçlendirebilirim” vb. düflüncelerle de¤il “buna nas›l ve hangi malzemeyi ald›rabilirim” düflünce ve prati¤i ile yaklafl›lm›flt›r. Böyle olunca gerilla faaliyetinin kitle aya¤›nda “geçinmeci” tarz hakim hale gelmifltir. Gidilen, ilgilenilen bir köylü faaliyete olumlu, s›cak yaklafl›yorsa ve bir tak›m ihtiyaçlar› al›-
mas›d›r. Böyle düflünenler “neden eylem yapm›yoruz”, “flu eylemi yapal›m”, “fluraya sald›ral›m” vb. isteklerde bulunmaktad›r. Sonuçta askeri bir güç olan gerillan›n bu sorunlara kafa yormas›, çözümlemesi, bilmesi, sahip olmas› gereken özelliklerden sadece bunlar kesinlikle yeterli de¤ildir gerillan›n misyonunu ifade etmek için. Çünkü bu savafl politik bir savaflt›r. ‹ktidar mücadelesinin flu aflamada ald›¤› biçimdir. Ve ikili aya¤› vard›r. Kitle aya¤› ve savafl aya¤›. Dolay›s›yla savafl› ve kitleleri birbirinden ay›ran anlay›fllar bu savafl›n özünü anlamam›fl demektir. Süreklili¤i sa¤lanm›fl gerilla savafl› için kitlelerin devrim mücadelesine kat›lmas›, bunun için gerilla
bölgelerinde parti örgütlenmesinin oluflturulmas›, kitlelerin sistemle çeliflkilerini derinlefltirilmesi muazzam önem tafl›maktad›r. Savafl›m›z›n t›kan›kl›klar› esas olarak kitlelerin halk savafl›ndaki rolünü kavrayamamam›z ile ilgilidir. Gerilla savafl› bir bölgeye s›k›flt›r›lmamal›d›r. Bir bölgede s›k›flacak gerilla savafl›n›n baflar› flans› azd›r. Düflman›n donan›m›n› ve mevcut durumumuzu da de¤erlendirdi¤imizde bunun daha da önemli oldu¤u aç›kt›r. Kitlelerin durumunu, kitleler üzerindeki etkimizi, kitlelerle iliflkilerimizi, düflman›n sald›r› gücünü hesaplamadan, örgütlenmede temel noktalarda dahi sorunlu oldu¤umuz yerde gerilla savafl›n›n buna uygun biçimlendirilmesi flartt›r. Devrimin çözümleyece¤i meselelerin somut olarak kitlelere tafl›nmas› gerekir. Savafl bununla birlikte kitlelerin savafl› haline gelecektir. Gerilla savafl›n›n s›n›rl› öncü kuvvetlerle yürütülmesi tehlikesine düflülmemesi için; gerilla savafl›n›n, kitlelerin savafl› haline getirilmek üzere, devrim yapmak üzere yap›land›r›lmas› gerekiyor. Bunun için baflta k›rsal alanlarda kitleleri örgütlemek ve kitleler içinde kök salmak gerekmektedir. Bu savafl sonuçta ezilen kitlelerin kurtuluflu için devrimin zorunlu bir aflamas›d›r. Ve kitlesiz de¤il, tam tersine zafer kitlelerle mümkündür. Kitlelerden kopuk olan savafl askeri anlamda dahi (istenilen düzeyde) baflar›l› olamaz. Yürütülen gerilla savafl›nda devrim ve karfl› devrim aras›nda çeflitli boyutlarda süren savafl ister istemez halk› da içine çekmekte, onlar› da taraf olmaya zorlamaktad›r. Fakat esas amaç, halk›n kendili¤inden, zorunlu olarak, ya da düflman›n bask›lar› sonucu o taraf› ya da bu taraf› seçmesi de¤ildir. Kendileri için bu savafla devrim saflar›na ve bilinçli (ç›karlar›n fark›nda) gönüllü olarak kat›lmalar›d›r. Savafl›m›z gerilla savafl› ile s›n›rl› de¤ildir. K›rda olsun flehirde olsun bütün Parti komiteleri legal ya da illegal biçimler alt›nda, ordu ya da gençlik örgütlenmelerinde hangi biçimde ve nerede olursa olsun Halk Savafl›n›n bir parças›d›r; vazgeçilmez, geliflmek zorunda olan, olmazsa olmaz parças›d›r. Gerilla savafl›na uygun örgütlenmek salt ya da esas olarak gerillaya odaklanmak de¤ildir. Gerilla savafl›na uygun örgütlenmek Parti taraf›ndan belirlenmifl tüm alanlarda devrimimize hizmet eden Parti politikalar›na uygun örgütlenmektir. Bütün
işçi-köylü
mesele Parti politikalar›n›n devrimimizin genel plan›na uygun olmas›d›r. Parti politikalar›n› alanlar›nda uygulamayan, bunu baflaramayan hiçbir örgütlenme gerilla savafl›na uygun örgütlenmiyordur. Bulundu¤u alanda kaybeden gerilla savafl›na katk› sunam›yor demektir. Her örgütlülük önce kendi alan›nda, bütünüyle savafl›n belirleyici parçalar›ndan biri oldu¤unu kavrayarak, olmazsa olmaz oldu¤unu bilerek, partinin politikalar›n› bir güç haline getirmek amac›yla örgütlenmelidir. Esas durufl bu olmal›d›r. Dolay›s›yla savafl›m›n özü sadece askeri boyut de¤ildir. Kitleleri kazanmak, örgütlemek ve savaflt›rmakt›r. Askeri olarak çok üstün olunsa da kitlelerle bütünleflmeyen onlar› etki alan›na almayan ve savaflt›ramayan bir anlay›fl baflar› kazanamaz. Mao’nun deyimi ile gerçek kahramanlar kitlelerdir. Vietnam örne¤i, Çin örne¤i ya da daha canl› yak›ndan gördü¤ümüz PKK örne¤i, günümüzde teslimiyetçi önderli¤ine ra¤men emperyalistlere ve onlar›n iflbirlikçilerine korku salan Filistin örne¤i bunu ispatl›yor. Her ne niyetle olursa olsun savafl› ve kitleleri birbirinden koparmak; kitlesiz gerilla savafl›n› gerilla savafl› yürütmeksizin de kitlelerin kazan›laca¤›n› düflünmek idealizmdir ve devrimi geciktirmek, ertelemek anlam›na gelir. Dolay›s›yla kitle savafl diyalektik iliflkisi için-
de kitleleri kazanmak, örgütlemek ve savaflt›rmak biricik do¤ru anlay›flt›r. Tersi ve birbirinden kopararak ele almak ise u¤runa onca bedel ödenilen devrimi ve halk savafl›n› asl›nda kavramamakt›r. Bu bak›fl aç›s› marjinalleflmenin göstergesidir. Özünde ise tasfiyeciliktir. Oysa gerçekten devrimi gerçeklefltirmek isteyenler kitlelerle bütünleflmek zorundad›r. Bu olmazsa olmazd›r. Bunun için kitle ve savafla yönelik yanl›fl anlay›fl ve yaklafl›mlardan kurtulmak; ç›kt›¤›nda/görüldü¤ünde ise müdahale etmek gerekmektedir. Kitleleri kazanman›n en temel yolu onlar›n sorunlar›na çözümler üretmektir. Bu hem gerilla savafl›n›n hedefi olan köylüler için hem de tek tek her köylü için yap›lmas› gereken bir yaklafl›md›r. Bunu yapabilmek için öncelik olarak hem köylülerin genel e¤ilimlerini, ruh halini, flekillenifllerini vb. bilmek, hem de onlar›n sorunlar› hakk›nda ayr›nt›l› ve do¤ru bilgi edinmek gerekir. Bilmedi¤imiz ve tam olarak anlamad›¤›m›z bir soruna do¤ru çözüm bulmam›z da mümkün de¤ildir. Onlar›n sorunlar›na çözüm üretmek derken sadece genel sorunlar›na de¤il bunun yan›nda onlar›n günlük yaflamlar›nda kendilerine ait, özel sorunlar›na da çözümler bulunmal›d›r. fiu unutulmamal›d›r ki tek tek her bireyin, her sorunun kayna¤› da bu sistemdir. Dolay›s›yla gerek genel olsun gerek özel çö-
PUSULA fiAN OLSUN YEN‹ YÖNEL‹ME Yirminci yüzy›l›n son çeyre¤i emperyalizmin ekonomik–ideolojik–politik sald›r›lar›n›n yo¤unlaflarak artt›¤›, sosyalist maskeli bürokratik burjuva devlet diktatörlüklerin birer birer y›k›ld›klar› dönem oldu. Emperyalizm, ideolojik manipülasyonun öneminin bilinciyle planl›–programl› ve çok yönlü bir sald›r› bafllatt›. “‹deolojiler öldü”, “devrimler ça¤› kapand›” , “tarihin sonu”, “tek kutuplu dünya”, “yeni dünya düzeni”, “küreselleflme”, “insan haklar›” vb. argümanlarla gelifltirilen bu yo¤un sald›r›larda ideolojik teslimiyet, gelecek umudunun y›k›m›, sosyalizme güvensizlik amaçlan›yordu. ‹deolojik manipülasyonun kitlelerin bilincini önemli oranda etkiledi¤i bu süreçte ilerici ve devrimci saflarda da devrime olan inançta ciddi sars›nt›lar yafland›. Bireysel kurtuluflun, bireyci özgürlü¤ün kutsanarak olumland›¤› bu süreçte, devrimci saflarda “bireysel” kaç›fl ve kopufllar bir “çözüm” oldu ya da çözümsüzlük girdab›na yakalananlar bundan kurtulma ümitlerini büyük oranda kaybettiler. Umutsuzluk, karamsarl›k, y›lg›nl›k ideolojik dejenerasyonun somut yans›malar› olarak ortaya ç›kt›. Dünya ölçe¤inde birçok devrimci örgüt silahl› mücadele hatt›ndan koparak, emperyalizmin ideolojik sald›r›lar›na boyun e¤erek düzen içine evrildi. Komünist saflarda ideolojik olarak dönüflemeyen küçük burjuvalar, bu süreçten en fazla, en h›zl›, en kötü etkile-
6-19 Aralık 2002
15
41
nen kesim oldu. ‹deolojik olarak güçlü donanamayanlar, proleterleflemeyenler, “bireysel özgürlü¤ün” ya da çözümsüzlü¤ün temsilcileri olarak emperyalistlerin ça¤r›lar›na yan›t oldular. Dolay›s›yla bu dönem devrime, sosyalizme elvedan›n artt›¤›, ihanetin ve kaçk›nl›¤›n en fazla yafland›¤› bir dönem oldu. Türkiye proletaryas› ve ezilen halk› aç›s›ndan yeni bir sürecin bafllam›fl oldu¤unun bilincinde olmal›y›z. Geride b›rakt›¤›m›z süreci iyi tahlil edip, bir bütün olarak ideolojik-politik-örgütsel boyutunu, dünyadaki geliflmeleri ve içinden geçti¤imiz süreci de¤erlendirdi¤imizde, sorunlar›m›z›n, devrim sorunlar›n›n bir bütünü oldu¤unu; sorunlar›m›z›n ülkemizin sorunlar›n›n çözümü oldu¤unu görüyoruz. Her fleyden önce nas›l bir dünya ile kuflat›ld›¤›m›z› bilince ç›karmal›y›z. Görüyoruz ki, emperyalist haydutlar ideolojik-politik-ekonomik-askeri sald›r›lar›n› her geçen gün daha güçlü silahlarla, teknolojiyi bilimi de arkalar›na alarak yo¤unlaflt›r›yorlar. Zenginliklerini her geçen gün daha fazla art›rd›klar›n› görüyoruz. Yoksulluklar›n, sefaletin ve y›k›m›n her geçen gün daha aç›k, gözle görülür bir flekilde yafland›¤›n› görüyoruz. Ezenle ezilen aras›ndaki çeliflkilerin, emperyalizmle ezilen dünya halklar› aras›ndaki çeliflkinin, emek ile sermaye aras›ndaki çeliflkinin, her geçen gün daha da keskinleflti¤ini, derinleflti¤ini bir uçuruma geldi¤ini görüyoruz.
züm getirilen her sorun, sistem karfl›s›nda alternatif olundu¤u anlam›na gelir. Hele de köylülerin o an için somut sorunlar›na çözümler getirmek onlar› kazanman›n, etkilemenin en temel yoludur. Bu iki aç›dan önemlidir. Birincisi insani de¤erlerin zay›flad›¤›, bireycili¤in sürekli egemenler taraf›ndan art›r›ld›¤› günümüzde kendisinin bir feodal yak›n›, komflusu vb. olmayan insanlar›n/gerillalar›n kendisine de¤er verdi¤ini görmesi, ikincisi de kitlelerin genel ve “uzak”, “do¤ru ama imkans›z” olarak gördü¤ü fleylere inanmaktan çok somut, gözle görülür çözümleri pratikte görmesi ve buna ba¤l› olarak devrime inanmas›n›n, sahiplenmesinin daha kolay oldu¤u gerçekli¤idir. Sorunlar› çözmek için o sorunlara vak›f olmak, tan›mak gerekir. Bunun için gerilla köylere giderken kendisi konuflmaktan çok köylüleri konuflturmal›d›r. Yani önce onlar› dinleyip, anlay›p, sorular sorup onlar›n öne ç›kan sorununu tespit edip sonra konuflmal›d›r. Onlardan ö¤renmek, onlar› önemsemek bir anlamda budur. Böylece onlar›n ifllenmesi gereken yönünü kolayca bulabilir ve do¤ru, yerinde, etkili bir yaklafl›m gösterme olana¤› elde edilmifl olur. ‹çinden geçti¤imiz flu süreçte marjinalleflme sadece bizim de¤il, genel olarak devrimcilerin bir sorunudur. Devrimci saflarda ciddi anlamda ideolojik gerilemeler, devri-
me ve halka güvensizlik geliflirken buna paralel olarak halkta da devrime ve devrimcilere güvensizlik, inançs›zl›k gelifliyor. Gerek ülkemizde gerekse de dünyada gün geçtikçe sömürü, yoksulluk, açl›k art›yor. Emperyalizmin bunal›m› bunu gerektirirken halklar da devrime daha fazla ihtiyaç duyuyor. Böylesi bir süreçte kitlelere ilk umut olanlar, dünya çap›ndaki bu olumsuz ak›m› ilk k›ranlar Maoistler oldu. Nepal’de, Filipinler ve Hindistan’daki geliflmeler ve kazan›mlar dünya halklar›na umut oluyor. Dünyada ve ülkemizde genel olarak devrimci durum mevcutken devrimci ve komünistler geride kald›. Bizim de ülkemizde var olan bu koflullar› koflup yakalamam›z ve önüne geçip öncülük misyonumuzu yerine getirmemiz gerekiyor. Bunun için Türkiye koflullar›nda bugün devrimin ön aflamas› olan gerilla savafl›n› özüne uygun olarak yükseltmek, buna ba¤l› olarak da kitlelerle bütünleflmek, kitleselleflmek gerekiyor. Savafl›n yükseltilmesi ve kitleselleflme sürekli olarak birbirini etkileyecek ve daha ileriye tafl›yacakt›r. Özellikle Mao’nun kitlelere ve savafla yaklafl›m›ndaki derin kavray›fl›, kitleleri kazanma ve devrimci savafl›n sahiplenicileri haline getirmedeki çaba, ›srar ve bilinç aç›kl›¤›, kitlelere olan güveni yol gösterici olmal›d›r. Bize düflen görev s›n›f bilincini, buna ba¤l› olarak parti bilincini, bunun da bir ürü-
Bu tablo karfl›s›nda emperyalizme ve her türden gericili¤e karfl› Maoistler önderli¤inde Halk Savafl› stratejisinin sürdürülerek devrim perspektifinin kuflan›ld›¤›n› görüyoruz. Bugün bir kez daha görüyoruz Maoizm’in, Marksizm-Leninizm’in bir üst aflamas› oldu¤unu ve bir kez daha bu bilimin ancak ve ancak proletarya ve ezilen dünya halklar›n› kurtulufla götürece¤ini; bu bayra¤›n Nepal’de, Peru’da, Filipinler’de, Hindistan’da dalgalan›yor olmas› bize büyük bir güç ve ilham vermektedir. Bu bayra¤a, uluslararas› komünist hareketin, dünya proletaryas›n›n dalgaland›rd›¤› bu bayra¤a daha s›k› sar›lmal›y›z. Emperyalizme ve her türden gericili¤e karfl› mücadelede baflar›l› olmak istiyorsak, Marksizm-Leninizm-Maoizm biliminin bu baflar›y› sa¤layabilmenin yegane anahtar› oldu¤unu, yegane ›fl›k oldu¤unu ve bizi iktidara, azami program›m›z› gerçeklefltirecek s›n›fs›z s›n›rs›z topluma götürecek olan komünizm hedefine, idealine götürecek bilimin bu oldu¤unu bilmeliyiz. Bu bilimin dünden daha fazla bir flekilde bilimselli¤i, do¤rulu¤u ve gerçekli¤i kan›tlanm›flt›r kan›tlan›yor ve kan›tlanacakt›r da. Bu bilim; dünyadaki geliflmelerden ve ülkemizin sosyo-ekonomik yap›s›ndan kaynakl› sorunlar›n›n çözümünü de bize gösterecektir. Bu bilim bizim yegane ›fl›¤›m›z olacakt›r. Sadece bu bilimle biz, asgari ve azami hedeflerimize varaca¤›m›z›, bu bilimle yüzümüzü kitlelere, yoksul emekçilere, yoksul köylülere, iflçi s›n›f›na ve ezilen bütün s›n›f ve tabakalara dönmemiz gerekti¤ini görmeliyiz. Bu bilimle ve partiyle yürürsek, yüzümüzü kitlelere çevirirsek, iktidara varaca¤›m›z› görece¤iz. Bir kez daha bu son yedi y›ll›k süreçte gördük ki, devrimimizin merkezi önderli¤i örgütlenmeden,
parti ayg›t› örgütlenmeden savafl›m›z› ileriye götüremeyiz, proletarya partisi kitleler içerisinde kök salamaz. Bilimi, partiyi ve kitleleri birlefltirmek, bu bilimle bu sentezle do¤ru bir flekilde yorumlamak gerekti¤ini; parti olmadan hiçbir mücadelenin baflar›yla sonuçlanamayaca¤›n›, iktidar› alafla¤› edip proletaryan›n iktidar›n› kuramayaca¤›n› gördük. Ancak, parti, e¤er kitleleri örgütleyemiyorsa, kitlelerin sorunlar›na ekonomik demokratik politik sorunlar›na yan›t olam›yorsa, ve bunu kendi bayra¤› etraf›nda örgütleyemiyorsa, kendi parti olma görev ve misyonunu oynayam›yor demektir. ‹flte bu noktada hepimize bir kez daha görev düflmektedir ki parti sadece bilinçli öncülerin de¤ildir. Baflta iflçi s›n›f›n›n, yoksul köylülerin ve ezilen halk›nd›r. Parti en baflta proletaryan›n partisidir. Proletaryan›n öncü ve örgütlü gücüdür. Proletarya kendisiyle birlikte di¤er s›n›f ve tabakalar› kurtararak kurtulufla gidebilir. Bu onun omuzlar›nda yükselen tarihi bir sorumluluktur. Proletarya Partisi ezilen s›n›f ve tabakalar› örgütlemeden, savaflt›ramadan kurtulufla özgürlü¤e gitmesi mümkün de¤ildir. Bu yüzden yeni yönelimin ortaya koydu¤u çizgiye canla baflla sar›lmal›y›z. Bu çal›flmalar›m›z› daha yüksek bir birli¤e, daha yüksek bir örgütlülü¤e götürmeliyiz. Bu kararl›l›kla, bu bilinçle, bu perspektifle hareket etti¤imizde görece¤iz ki dün baflaramad›¤›m›z› önümüzdeki süreçte baflaraca¤›z. Dün baflard›¤›m›z› bu süreçte daha nitelikli hale gelece¤iz ve bir s›çrama yarataca¤›z. Eski sorunlar›m›z› önümüzdeki süreçte yaflamayaca¤›z. S›n›f savafl›m›n›n yeni sorunlar›n› Proletarya Partisi yaflayacakt›r. Yani daha yüksek bir hareketlilik, daha yüksek bir mücadele ve bu mücadelenin gerçekli¤inden ç›kan sorunlar› tart›flaca¤›z ve bu sorunlar› Marksizm-Leninizm-
nü olan kitlelere ve savafla önderlik bilincini derinlefltirerek çeflitli yol ve yöntemlerle, planl› ve hedefli olarak kitlelere ulaflmak ve onlar› savafl›n aktif unsurlar› haline getirmektir. Zafer ancak kitleleri kazanmakla mümkün olacakt›r. Halk Savafl› do¤ru politikalar gelifltirebilecek ve kitleleri devrim için örgütlemeyi baflaracak bir yaklafl›m ile gelifltirilebilir. Ülkemizde s›n›f savafl›n›n yeni sorunlar› ve sonuçlar› ile karfl› karfl›ya bulunmaktay›z. Hem ezilenler cephesinde hem egemenler cephesinde ve hem de karfl›t bu iki gücün iliflkisinde önemli geliflmeler yaflanm›fl ve yaflanmaktad›r. Emperyalizmin ülkemizdeki sömürü ve talan›n›n neden oldu¤u tüm geliflmelerin savafl politikam›z›n oluflumunda ve uygulanabilir olmas›nda önemli oldu¤u bilinmelidir. Köylülerin durumu, iflçi s›n›f›n›n durumu, gençli¤in durumu, Kürt ulusunun durumu savafl için birincil derecede önemlidir. K›r ile kent iliflkileri köylü gerilla savafl›n›n yeni biçimlerine ihtiyaç yaratacak düzeyde geliflmeler göstermektedir. Tüm bunlardan dolay›, sald›r›larda, A/P çal›flmalar›nda, düflman›n her türlü yönelimini bofla ç›karmada bugüne kadarki deneyimlerin belirledi¤i savafl yasalar›na uygun, yeni biçimlere haz›r bir anlay›fl içinde olmak gerekmektedir. Maoizm bilimiyle ve yine kitlelere yüzümüzü dönerek, partiyle yükselerek, partiyle yaflayarak, partiyle soluyarak alt edece¤iz. E¤er hepimiz gerçekten tek bir yürek, gerçekten tek bir yumruk oldu¤umuzda ve hepimiz tek bir hedefe ortak yürüyüflü h›zland›rarak, güçlendirerek yürüdü¤ümüzde, görece¤iz ki afl›lamayacak, baflar›lamayacak bir fley yoktur. Baflar›lamaz denilenleri nas›l baflaraca¤›m›z›, yap›lamaz denilenleri nas›l yapaca¤›m›z› da görece¤iz. Marksizm-Leninizm-Maoizm biliminin temel ö¤retilerini kavramadaki yetersizli¤imizi, gerçe¤i kavray›fltaki darl›¤›m›z› ve gerçe¤in yasalar›na hükmetmedeki güçsüzlü¤ümüzü alt etmek üzere çal›flmal›y›z. Biliyoruz ki bunlar olmadan devrim olmaz, biliyoruz ki bunlar olmadan baflta iflçi s›n›f› olmak üzere ezilenlerin kurtuluflu mümkün olmaz. Biliyoruz ki Proletarya Partisi bu erdemlere sahip olmadan gerçek görevlerini yerine getiremez. Parti örgütlülü¤ünü, niteli¤ini yükselterek güçlendirmek esast›r. Parti olmadan devrimci pratik olmaz. Parti olmadan devrim için örgütlenmek mümkün olmaz. Parti olmadan devrim için savafl yarat›lamaz/gelifltirilemez. Parti örgütlenmesi kendini devrimin, halk savafl›n›n, kitlelerinin sorunlar›ndan ayr› görmez/göremez. Yeni yönelim partide “Partinin birlik ruhunun gelifltirilmesi” olarak ele al›nmal›d›r. Örgütlülüklerimiz parti bütününün geliflim parçalar› olan görevleri konusunda somut ve berrak bilgilere sahip olmal›d›r. Bunun için, yeni yönelim parti bütününde bir birleflme, görevler, çal›flmalar ve örgütlenme anlay›fl›nda bir ayd›nlanma yönelimi olarak kavranmal›d›r. fian olsun yeni yönelime!
6-19 Aralık 2002
16
işçi-köylü 41
1. y›l›nda, flan olsun Nepal Yeni Demokratik Halk ‹ktidar›na! Dünya gericili¤inin bu mücadeleden çok korkmas›n›n birinci nedeni; bu savafl›n nitelik bak›m›ndan ideolojik-teorik-felsefi temelde MLM rehberli¤inde, proleter s›n›f karakterli olmas› ve s›n›fs›z bir toplumu hedefleyen siyaseti izlemesidir. ‹kinci nedeni ise, Nepal’de, devrim ve karfl›-devrim güçler dengesi bak›m›ndan komünistlerin dünyada, bir ülkede iktidar› almaya en yak›n ve en haz›rl›kl› siyasal güç olmalar› nedeniyledir. Yani günümüz dünyas›nda emperyalist zincirin parçalanmaya ve k›r›lmaya en yak›n halkas›n›n Nepal olmas›d›r. Co¤rafik aç›dan büyük ve nüfusu oldukça kalabal›k iki ülke (Çin ve Hindistan) aras›na s›k›flm›fl küçük bir ülke olan Nepal’in çilekefl mazlum halk›, Marksizm-Leninizm-Maoizm’i rehber edinen NKP(Maoist) önderli¤inde yürüttü¤ü görkemli halk savafl›yla iktidara emin ad›mlarla ilerlemeye devam ediyor. Nepal halk› bu yi¤it mücadelesiyle dünya halklar›n›n umudunu, emperyalizm ve her tür gericili¤in ise korkular›n› büyütüyor. Bu yaz›m›zda Nepal’deki son geliflmeleri, devrim ile karfl›-devrimin somut durumlar›n›, ulusal ve uluslararas› geliflmeleri ülkemizin devrimci-demokratik kamuoyuna bilgilendirmeyi amaçl›yoruz.
hem de halklar›n, devrimci, komünist güçlerin örgütlülü¤ü ve mücadele seviyeleri bak›m›ndan böyledir. Nepal’de fiubat 1996’dan bu yana görkemlice yürütülen halk savafl› ise, hem nitel hem de nicel gücü itibar›yla bölgede emperyalist güçleri en çok korkutan ve onlar›n ç›karlar›n› en fazla sarsan özelli¤e sahiptir. Dünya gericili¤inin bu mücadeleden çok korkmas›n›n birinci nedeni; bu savafl›n nitelik bak›m›ndan ideolo-
leri daha da gelifltirecek, onlara büyük moral ve destek verecektir. Dolay›s›yla, Nepal küçük bir ülke olsa da, buradaki halk savafl›n›n ülke çap›ndaki zaferinin uluslar aras› alandaki etkisi, onun özgül a¤›rl›¤›ndan çok büyük olacakt›r. Dünya gericili¤i, özellikle de ABD ve ‹ngiliz emperyalistleri ciddi olarak bu durumun fark›ndad›r. Bu nedenle sadece Nepal kolluk güçlerini e¤iterek ve gerekli her türlü deste-
jik-teorik-felsefi temelde MLM rehberli¤inde, proleter s›n›f karakterli olmas› ve s›n›fs›z bir toplumu hedefleyen siyaseti izlemesidir. ‹kinci nedeni ise, Nepal’de, devrim ve karfl›-devrim güçler dengesi bak›m›ndan komünistlerin dünyada, bir ülkede iktidar› almaya en yak›n ve en haz›rl›kl› siyasal güç olmalar› nedeniyledir. Yani günümüz dünyas›nda emperyalist zincirin parçalanmaya ve k›r›lmaya en yak›n halkas›n›n Nepal olmas›d›r. Sorun, emperyalist zincirden bir halkan›n küçük de olsa kopart›lmas›; emperyalist kuflatman›n yar›lmas› ve giderek daralt›lan karfl›-devrimci çemberden gedik aç›lmas›d›r. Zincirden kopar›lan bu halka di¤er halkalar üzerinde kesinlikle büyük etkiler yapacak ve oradaki devrimci mücadele-
¤i vererek Nepal halk savafl›n›n ilerleyiflini durduramayaca¤›n› biliyor. Ve bu bilinçle her ne pahas›na olursa olsun Nepal halk savafl›n› ezmek için her çeflit imkan› seferber etmekte ve olmad›k provokasyonlarla, darbe ve kuflatmalarla sonuca ulaflmak istemektedirler. Bundand›r ki bir yolunu bulup Nepal’e, bat›-Himalayalara askeri güçlerini kayd›rmak istiyorlar. Fakat bunu yapabilmek için Çin ve Hint gericilerini ikna etmeleri laz›m. Her ikisini k›sa sürede ikna etmesi biraz zor görünüyor. Çünkü Çin ile Hindistan aras› iliflkiler s›n›r sorunlar›ndan kaynakl› sürekli problemli. Ayr›ca her ikisi de kendisini bölgesel, hatta dünya çap›nda güç odaklar› olarak gördüklerinden, kendi otoritelerini ciddi
Emperyalist askeri güçleri Nepal’e yerlefltirme senaryolar› ve emperyalist zincirin Nepal halkas›ndan kopar›lmas› sorunu “11 Eylül 2001” sonras›, baflta ABD ve ‹ngiliz emperyalistleri olmak üzere, as›l amaçlar› hem orta-Asya’n›n zengin petrol ve do¤al-gaz rezervlerini ve de bunlar›n nakil hatlar›n› kontrol alt›na almak, hem de güney-Asya’da giderek güçlenen devrimci, komünist güçlerin mücadelelerini bo¤mak amaçl› Afganistan’a askeri güç y›¤arak iflgal ettiler. ‹flgal süresince bu güne kadar Afgan halk›ndan binlerce insan katledilirken, Afganistan ise yak›l›p y›k›ld›. Emperyalist güçler için ideolojiksiyasal aç›dan as›l sorunun, tutucu ‹slam, hedefteki gerçek güçlerin ise ElKaide ve Talibanlar olmad›¤›, aksine emperyalizm ve uflaklar› taraf›ndan vahflice ezilen ve ili¤ine kadar sömürülen, açl›k-sefalet girdab›nda k›skaca al›nan güney Asya’n›n mazlum halklar›n›n sosyal kurtulufl mücadeleleri oldu¤u k›sa sürede anlafl›ld›. Çünkü güney Asya’daki devrimci mücadeleler geliflimleri ve s›çrama yaratmas› bak›m›ndan günümüz dünyas›nda en ileri mevzilerde yer al›yor. Bu hem bölge halklar›n›n ezilme ve sömürü düzeyleri bak›m›ndan,
oranda sarsacak baflka emperyalist güçlerin kuvvetlenmesini istemezler. Ayn› flekilde Asya’da güçlenme potansiyeli giderek artan Çin ve Rusya’n›n bafl›n› çekti¤i “fianghay Befllisi” yap›lanmas› var. Hindistan da bu olufluma yak›n duruyor. Bu oluflum egemenlik ç›karlar› gere¤i, kendilerinin etki sahalar›nda baflka egemen güçlerin (üstelik ABD ve ‹ngiliz emperyalistleri gibi güçlerin) askeri güç aktarmas›n› istemez. Ancak “11 Eylül 2001” sonras›, enternasyonal proletarya ve ezilen dünya halklar›na yönelik sald›r›lara daha bir h›z veren emperyalizm, bir yanda ‘terörizme karfl› mücadele’ balonuyla özellikle devrimci mücadelenin geliflkin oldu¤u ve tam olarak kontrol alt›na alamad›¤› ülkelere askeri güç y›¤arak iflgal etmekte, di¤er yanda denetimindeki terörist güçlere, gerici örgütlenmelere eylemler yapt›rarak provokasyonlar ç›karmakta ve böylelikle en pervas›z sald›r›lar›n, askeri iflgallerin flartlar›n› da yaratmak istemektedir. Bununla ezilen uluslar›n ve halklar›n hakl›, meflru ulusal ve sosyal kurtulufl mücadelelerini ‘terörizm’ olarak damgalayarak genifl y›¤›nlar üzerinde terör f›rt›nas› estirilmektedir. Yi¤it Nepal halk›n›n toplumsal kurtuluflunu hedefleyen Demokratik Halk Devrimi mücadelesi de ABD ve ‹ngiliz önderlikli emperyalistler taraf›ndan dünyaya “terörizm” olarak damgalanmaya çal›fl›lmaktad›r. ‹flte tam da bu noktada, dünya gericili¤inin ortak ç›karlar› çak›flt›¤›ndan Çin ve Hindistan’›n ikna edilme olas›l›¤› artmaktad›r ve böylelikle iflgalci emperyalist askeri güçlerden bir bölümünün Afganistan’dan Nepal’e kayd›r›lmas› büyük olas›l›kt›r. Tam da bu konuda, Halklar›n Uluslararas› Mücadele Ligi ILPS’nin Nepal’e iliflkin bafllatt›¤› kampanyan›n özellikle emperyalist ülkelerde güçlü ses getirmesi ve genifl kamuoyu oluflturmas› olmazsa olmaz önemdedir. Kampanya çerçevesinde Nepal halk›n›n meflru, hakl› ve devrimci mücadelesini sahiplenmek ve onunla güçlü dayan›flma göstermenin yan›s›-
işçi-köylü 41
17
ra, bu özgünlükte kesinlikle öne ç›ka- dilmesini sa¤layacak faflist-otokratik r›lmas› gereken baflka iki önemli nok- bir rejimi aç›kça desteklediler. ta var. Senaryo, emperyalist güçlerin desBunlardan birincisi; ulusal ve te¤iyle önceden haz›rland›¤›ndan sosyal kurtulufl mücadelelerinin ‘te- Kongre partisi bölündü. Deuba önrörizm’ olmad›¤›n› yayg›n flekilde ifl- derlikli kesim kendisini hemen Konglemek. ‹kincisi; Nepal’e dolayl› ve re partisi (demokratik) olarak adlandolays›z olas› bir emperyalist sald›r›- d›rd›. Parlamentonun feshedilmesiyle ya, askeri iflgale karfl› ç›kmak. Yani kral, senaryo gere¤i geçici hükümeti Nepal’in ulusal egemenlik haklar›n› kurma görevini Deuba’ya verdi. Ve savunmak, d›fl güçlerin Nebu hükümet, 13 Kas›m pal’in iç-ifllerine 2002’de ülkeyi kar›flmalaseçime Deuba, uflakl›¤›n› en ileri dür › n a götü-
zeyde icra etmesine ra¤men ne emperyalist babalar›na ne de a¤as› olan krala yaranabildi. Parlamentoyu feshederek partilerin etkisini k›ran, Deuba’n›n geçici hükümetiyle bir çok siyasal manevralar› gerçeklefltiren ve böylelikle partileri iyice zay›flatan Kral, bu kez, 4 Ekim 2002 Cuma gecesi gerçeklefltirdi¤i yeni bir darbeyle, Deuba önderlikli geçici hükümeti de tasfiye ederek tüm yetkileri eline ald›. Böyleengel relikle karfl›-devrimin tek gücü haline olmak. cekti. geldi. Bunun için Emperyaen genifl güçlere ulaflmak, sadece anti-emperyalist güçleri de¤il, anti-faflistleri, demokrat, ilerici, yurtsever tüm güçleri harekete geçirmek büyük önem tafl›yor. Emperyalist güçlerin sinsi senaryo ve komplolar›n›, dolayl› veya dolays›z iflgalini ancak genifl kamuoyu oluflturarak, çok say›da güçleri, kitleleri harekete geçirerek önleyebiliriz. Kongre partisinde bölünme, parlamentonun feshedilmesi ve Deuba hükümetine kral darbesi Daha önceden, gazetemiz ‹flçiKöylü’nün 28. say›s›nda (May›s 02) Nepal’de egemen s›n›flar aras›, Nepal Kongre partisi içinde, parlamento ile monarfli aras›ndaki çeliflmelere geniflçe de¤inmifltik. Halk savafl›n›n önlenemez yükselifli tüm egemen s›n›flar› ve onlar›n siyasal partilerini sarsmaya devam ediyor. Siyasal partiler aras›nda en büyük sorunu ise iktidardaki Kongre partisi yaflad›. Baflbakan Deuba’n›n krala ve orduya çok yak›n durmas›, parti disiplini d›fl›na ç›kmas› Kongre partisinde ciddi sorunlara yol açm›flt›. Kongre partisi, Deuba’y› partiden atm›fl ve onun yerine partiden baflka birini (Koirala) baflbakan olarak haz›rlad›¤› koflullarda, 22 May›s gecesi Deuba-Gyanendra kli¤inin ortak darbesiyle parlamento feshedildi. Bu darbeden hemen önce kral güçlü bir destek için baflbakan Deuba’y› ABD ve ‹ngiltere’ye göndermiflti. Baflta ABD ve ‹ngiliz emperyalistleri olmak üzere, AB, Çin, Hindistan… tüm gerici güçler halk savafl›n›n bast›r›lmas› amaçl› bütün yetkilerin krala devre-
kez, 4 Ekim 2002 Cuma gecesi gerçeklefltirdi¤i yeni bir darbeyle, Deuba önderlikli geçici hükümeti de tasfiye ederek tüm yetkileri eline ald›. Böylelikle karfl›-devrimin tek gücü haline geldi. Kral, 4 Ekim gecesi geç saatlerde ulusa yapt›¤› konuflmayla Deuba’n›n görevini yapamad›¤›n›, anayasan›n 127. maddesinin krala tan›d›¤› yetkiye dayanarak geçici hükümeti görevden ald›¤›n› ve en geç befl gün içinde yeni bir geçici hükümetin kurulaca¤›n›, bar›fl ve güvenlik ortam›n›n sa¤lanmas›yla seçimlerin tekrar yap›laca¤›n› aç›klad›. Yani 13 Kas›m’da yap›lmas› planlanan seçimler de iptal edilmifl oluyordu. Deuba, kral›n bu darbesiyle floka girdi. Bu kez ‘ma¤dur’duruma düflen kendisiydi. Halbuki daha düne kadar krala en yak›n güç olan ve ondan ald›¤› destekle di¤er partiler üzerinde Demoklesin k›l›c›n› sallayan, geçici hükümeti kurarak baflbakan olan da kendisiydi. Üstelik emperyalist babalar› ve a¤as› Kral, özellikle May›s ay›ndan bu yana Maoistler önderli¤indeki halk savafl›n›n bast›r›lmas› için planlad›¤› tüm senaryolar›, siyasal manevralar›, parlamentoya karfl› bütün oyunlar› onun üzerinden yaflama geçirmifllerdi. Büyük ihanete u¤ram›fl bir psikolojiyle kamuoyuna yapt›¤› aç›klamada Deuba, kral›n anayasay› ihlal etti¤ini, bu durumu kabul edemeyece¤ini ve di¤er siyasal partilerle görüflerek bu karara karfl› ç›kaca¤›n› belirtti. Kendi konumunu korumak için en fazla ana-muhalefet partisi revizyonist NKP (birleflik ML)’ye güveniyordu. Ki bu parti flimdi, Kongre partisi bölündü¤ünden, parlamentodaki partiler aras›nda en güçlü olan›yd›. Tabi ki sonuç hüsran. Nepal Kongre partisinden eski baflbakan Girija Ko-
list güçler, Hint yay›lmac›l›¤› ve kral Gyanendra, sad›k uflaklar›ndan biri olan baflbakan Deuba’y› en iyi flekilde kullanarak hem Kongre partisini böldüler hem de onun üzerinden parlamentoyu feshettiler. Böylelikle 1990’daki büyük de¤iflimlere (çok partili sisteme geçilmesi) yol açan halk hareketinin kazan›mlar›n› bir bir yok etmeye bafllad›lar. Bu geliflme karfl›s›nda Nepal Komünist Partisi (Maoist), tüm siyasal partilere aç›ktan ça¤r› yaparak, emperyalizm ve Hint yay›lmac›l›¤›n›n güçlü deste¤ini arkas›na alan Gyanendra’n›n ‘böl-yönet’ senaryolar›yla ülkede otokratik bir rejimi tekrar kurmak istedi¤ini ve bu amaç do¤rultusunda Deuba’y› kulland›¤›n›; bu kli¤in siyasal oyunlar›na karfl› tüm partilerin uyan›k olmas›n› ve birleflerek 1990’daki halk hareketinin kazan›mlar›n› savunmalar›n›, çok partili sisteme ve parlamentoya sahip ç›kmalar›n› istedi. Bunun için, cumhuriyet ve çok partili demokrasi sorununun demokratik devrimin acil minimum ortak gündemi olarak bugün öne ç›kt›¤›n› ve bu do¤rultuda daha önceden ileri sürdükleri üç koflulun bugün daha da ileri ç›kar›lmas› gerekti¤ini aç›klad›. Deuba, uflakl›¤›n› en ileri düzeyde icra etmesine ra¤men ne emperyalist babalar›na ne de a¤as› olan krala yaranabildi. Parlamentoyu feshederek partilerin etkisini k›ran, Deuba’n›n geçici hükümetiyle bir çok siyasal manevralar› gerçeklefltiren ve böylelikle Kral Gyanendra partileri iyice zay›flatan Kral, bu
6-19 Aralık 2002 irala ise kamuoyuna yapt›¤› aç›klamada, kral›n bütün oyunlar›n› prati¤e uygulayan, parlamentoyu bu hale getirerek feshettiren ve çok partili sisteme son verilmesine neden olankiflinin Deuba oldu¤unu söyleyerek suçlad›. Parlamentodaki siyasal partilerin tümü kral darbesine karfl› ç›kt›klar›n› belirttiler. Ama pratikte neredeyse hiçbir fley yapamad›lar. Çünkü tüm partilerin üst yönetimleri, eski bakanlar… ciddi flekilde yolsuzlu¤a kar›flm›fl, rüflvet alm›fl hatta baz› bakanlar bu nedenle mahkemeye bile sevk edilmifl. Bu kadrolar›n sayg›nl›¤› kitleler ve parti tabanlar› nezdinde ciddi düzeyde sars›lm›fl, teflhir olmufl. Kral bunu çok iyi durumda biliyor. Ve isterse bunlar›n tümünü hemen hapishaneye t›kacak kozlara sahip. Arad›¤› en iyi f›rsat› yakalayan kral flimdi, parlamentodaki bütün partilerin resmen g›rtla¤›na yap›flm›flt›r. Parti temsilcileri toplu halde kral ile görüflmek istediler. Ancak kral böylesi ortak bir görüflmeyi kabul etmedi. Kendisi, parti liderlerini 7 Ekim günü tek tek köflküne ça¤›rarak görüfltü. 11 Ekim’de ise Lokendra Bahadur Chand baflbakanl›¤›nda dokuz kiflilik bir bakanlar (teknokrat a¤›rl›kl›) kurulunu (hükümeti) atad›¤›n› aç›klad›. Baflbakan olarak atanan L. B. Chand, Rastriya Prajatantra Partinin (RPP) baflkan›. 1990’dan sonra üçüncü kez baflbakanl›k yap›yor. Birincisi; 1990’da güçlü halk hareketi sonucu çok partili sisteme geçildi¤i dönemde hükümetin kurulmas›ndan önce, Kongre partisinden K. B. Bhattarai baflbakan olmadan önce, Chand 11 günlük baflbakanl›k yapm›flt›. ‹kincisi; 1997’de revizyonist NKP(birleflik ML) ile RPP aras›nda oluflturulan ve sadece alt› ayl›k ömrü olan koalisyon hükümetinin baflbakanl›¤›n› yapm›flt›. ‹ki karfl›t kutupta saflaflma keskinlefliyor ‹K say› 23’te, Nepal’de iktidara oynayan üç büyük kuvvetin oldu¤unu belirtmifltik. Fakat flimdi bu kuvvetler ikiye inmifl bulunuyor. Toplum ve siyasal güçler Maoistler ile monarfli aras›nda keskin flekilde kutuplara ayr›lm›fl. 26 Kas›m 2001’de ola¤anüstü halin yürürlü¤e girmesinden sonra parlamentonun gücü sürekli geriledi. 22 May›s’ta ise feshedildi. Parlamentonun bir daha aç›lmas› ve partilerin orada yeniden temsil edilmeleri, bu gerçe¤i de¤ifltirmeyecektir. Tüm burjuva-feodal, sosyal demokrat, revizyonist ve irili-ufakl› tüm sol partiler h›zla güç kaybederek yok olmakla yüzyüze gelmifl durumda. Maoistler d›fl›nda tüm partilerin siyasal etkinli¤i ve a¤›rl›-
18
6-19 Aralık 2002 ¤› yok denecek kadar az. Hiçbir fleyi tayin edecek durumda de¤iller. Tüm siyasal güçler Maoistler ile Monarfli aras›nda bir tercih yapmak durumuna gelmifl. Maoistlerin izleyece¤i her bir taktik, üretece¤i her bir siyaset tüm siyasal partileri dolays›z etkiliyor. Art›k ya devrimden ya da karfl›-devrimden, ya halktan yana ya da halka karfl› olma durumu vard›r. Hatlar net, saflar aç›k. Maoistler ülkenin bu duruma gelece¤ini, emperyalist ve Hint yay›lmac› destekli kral Gyanendra’n›n siyasal tezgahlar›yla parlamentonun, çok partili sistemin ortadan kald›r›l›p tamamen otokratik (monarfli) bir rejimin getirilece¤ini ta 1 Haziran 2001’de kral Birendra ve ailesinin katledildi¤inde söylemifllerdi. Ve sürekli halka, siyasal partilere bu yönlü uyar›larda, aç›klamalarda bulundular. Peki parlamentonun feshedilmesi vb geliflmelerin arkas›nda yatan gerçekler nedir? Esas ve birinci neden, halk savafl›n›n hem nitelik hem de nicel gücü itibar›yla sürekli geliflmesi ve siyasi iktidar› ülke çap›nda alacak flekilde emin ad›mlarla ilerlemesi, karfl›-devrimci güçlerin ise sürekli gerilemesi, bozguna u¤ramas› ve her geçen gün daha fazla güçten düflmeleridir. MLM rehberli¤inde ve NKP(Maoist) önderli¤indeki halk savafl› bir tarafta halkla daha fazla bütünleflerek yeni mevziler kazan›p güçlü at›l›mlar gerçeklefltirirken, di¤er tarafta vurdu¤u büyük darbeler ve sürece denk düflen siyasal taktiklerle egemen s›n›flar aras›nda yeni çeliflkiler yarat›yor, önceden varolan çeliflkileri ise sürekli derinlefltiriyor, keskinlefltiriyordu. Emperyalistler ve Hint yay›lmac› güçleri Maoistlere karfl› bir baflar›n›n ancak, uflaklar›n›n kesinkes birleflmesinden geçti¤ini biliyorlar. Ancak Nepal’in toplumsal gerçekli¤i, devleti oluflturan siyasal güçlerin durumu ve kuvvetler da¤›l›m› bu konuda belli s›k›nt›lar ç›kar›yordu. Bu s›k›nt›lar› aflmak ve halk savafl›n›n önlenemez yükseliflini durdurmak için ülkenin, tüm yetkileri elinde toplayan kral taraf›ndan yönetilmesini zorunlu görüyorlard›. Zira böylelikle OHAL’in uzat›lmas› sorunu, kuvvetler da¤›l›m› sorunu, hükümet ve kraliyet aras› yetki sorunu, parlamentoda siyasal birlik sa¤lama ve hükümet kurma sorunu ortadan kalkacak, halk savafl›n›n bast›r›lmas›na büyük imkan do¤acak ve halk›n büyük mücadeleler sonucu kazand›¤› her çeflit hak ve özgürlüklerin geri al›nmas› daha kolay olacakt›.
Karfl›-devrimin bütün senaryolar›n› örgütleyenler en baflta ABD ve ‹ngiliz emperyalistleri ile Hint yay›lmac›l›¤›d›r. Bunlar›n etraf›nda ise baz› durumlarda ç›karlar› gere¤i farkl› yaklafl›mlarda bulunan bütün dünya gericili¤i yer al›yor. 4 Ekim’de kral darbesiyle Deuba’n›n da görevden al›nmas›n›n ard›ndan ABD ve ‹ngiliz emperyalistleri, parlamentoda temsil edilen tüm partilere ça¤r› yaparak kral›n emrine mutlak suretle uymalar›n›, kraliyet etraf›nda kenetlenmelerini, Maoist ‘terörist’lerinin her flart
flimdiden, daha bir buçuk ay olmas›na ra¤men ciddi flekilde sarsmaya bafllad›. Komünistler okun sivri ucunu emperyalist destekli kraliyete, Gyanendra’ya yönelterek politik partilerin cumhuriyete, parlamenter demokrasiye, 1990 halk hareketinin kazan›mlar›na sahip ç›kmalar›n›, emperyalist destekli krala karfl› durmalar› gerekti¤i konusunda sürekli uyar›larda bulunuyor. Ve bu do¤rultuda üretti¤i yeni siyasal taktiklerle süreci derinlefltiriyor. Bunun bir sonucu olarak da kral
alt›nda ezilmeleri gerekti¤ini ve onlarla diyalog amaçl› hiçbir giriflime girmemelerini istedi. AB emperyalistleri ise hem monarflinin hem de çok partili parlamenter demokrasinin olmas›n› ve bu güçlerin Maoistlerle diyalo¤a aç›k olmalar›n›, bunun sa¤lanabilmesi için ise Maoistlerin silahlar› b›rakarak ülkenin meflru siyasal yaflam›na yönelmesi gerekti¤ini belirttiler. Lakin biliyoruz ki, emperyalist güçler aras›ndaki bu farkl› yaklafl›m onlar›n dünya pazarlar›na hakim olma h›rs›ndan ve bu temeldeki ç›karlar›n›n farkl›l›¤›ndan kaynaklanmaktad›r.
kontrolündeki Chand hükümetine sadece Chand’›n partisi RPP ve di¤er küçük bir parti olan Nepal Sadbhawana Partisi destek veriyor. Hem Chand hükümetinin baflar›s› hem de di¤er partilerin kraliyet taraf›ndan dikkate al›nmalar› tamam›yla Maoistlerin tav›rlar›na ba¤l›. NKP(Maoist)’in tamam›yla kral denetiminde bulunan hükümetin tan›nmamas› gerekti¤i yönündeki uyar›lar› iki parti d›fl›nda di¤er tüm siyasal partilere verilmifl ciddi destek anlam›ndad›r. Tüm partiler aç›ktan veya üstü kapal› flekilde Maoistlerin ileri sürdü¤ü taleplerin do¤ru oldu¤u ve bu nedenle sahiplenilmesi gerekti¤ini ifade ederek Maoistlerin siyasetine destek vermekteler. Kraliyetin tüm çabalar›na ra¤men, Chand önderlikli hükümetin meflrulu¤u henüz sa¤lanm›fl de¤il. Bunu sa¤lamak için hem kral hem de Chand tüm parti liderleriyle görüflerek bunlar›n hükümete girmelerini söylemekteler. Ancak bu partiler hükümetin meflru olmad›¤›n› ve kral›n parlamentoya darbe yapt›¤›n› ileri sürerek des-
L. Bahadur Chand önderlikli hükümetin sars›lmaya bafllamas› ve görüflme ça¤r›lar› NKP(Maoist) önderli¤indeki halk savafl›n›n ülke çap›nda sürekli yayg›nlafl›p güçlenmesi, ordu ve polis güçlerine darbe üstüne darbe vurmas›, usta ve esnek siyasal taktiklerle düflman güçleri aras›ndaki çeliflkileri derinlefltirmesi… Chand hükümetini
işçi-köylü 41 tek vermiyorlar. Ki bu hükümet flahs›nda meflruluk kazanamayan esas güç kraliyettir. Hem hükümetin hem de kraliyetin önünde en büyük sorun Maoistlerdir. Halk›n bu örgütlü gücü karfl›s›ndaki durufl, egemenlerin iktidar›n›n meflru olup olmad›¤›n› ortaya koyacak özellikte ve yak›n geleceklerini tayin edecek düzeydedir. Bu koflullarda Maoistlere “terörist” ve onlar›n toplumsal kurtulufl mücadelesi olan halk savafl›n› “ezmek” isteyen bir siyasal gücün ne iktidarda kalma gücü, ne de toplum taraf›ndan meflru görülme durumu var. Her geçen gün meflrulu¤unu yitiren hükümet, en sonunda Maoistlere ön koflulsuz karfl›l›kl› görüflme ça¤r›s› yapt›. NKP(Maoist) ise, 25 Ekim’de Prachanda imzal› bir aç›klama yaparak, emperyalist kuflatma ve iflgale karfl› ulusal birli¤i sa¤lama amac›yla kraliyetin de temsil edilebilece¤i, ülkenin tüm siyasal güçleriyle ortak bir toplant›ya aç›k olabileceklerini belirterek, askeri eylemlere ara vermeksizin süreci daha da ilerleten taktikler üretmiflti. Yaklafl›k bir ay sonra, hükümetin ön koflulsuz görüflme ça¤r›s›n› genifl flekilde de¤erlendiren ve ulusal ve uluslararas› geliflmeleri etrafl› ele alan Maoistler, geçen hafta sonu görüflmeye haz›r olduklar›n› kamuoyuna deklare ettiler. Böylelikle ABD ve ‹ngiliz önderlikli emperyalistlerin, Hint yay›lmac› güçlerin senaryolar› da Maoistlerin usta taktikleri karfl›s›nda hala dikifl tutturamad›. Tabi ki flimdiden bu görüflmelerden neler ç›kaca¤›n› somut olarak bilemeyiz. Ancak, Maoistlerin stratejik amaçlar›n› göz ard› etmeden, daha önceki görüflmelerde ileri sürdükleri üç koflulun farkl› düzeyde hala geçerli oldu¤unu ve emperyalist kuflatmay› yarmak için “ulusal birli¤in” sa¤lanmas›na hizmet eden siyasal taktikleri ileri sürece¤ini ve bunun da ülkede büyük destek bulaca¤›n› söyleyebiliriz. Bu görüflmede olabilecek en büyük farkl›l›k, ulusal birli¤i sa¤lamak amaçl› kraliyetin de bir taraf olarak sürece katt›r›lmas›d›r. Genel grev ülkede yaflam› durdurdu, askeri eylemler ise düflman kuvvetlerini sarst› Nepal Yeni Demokratik Halk ‹ktidar›n› (YDH‹) ifade eden Birleflik Devrimci Halk Konseyi’nin (BDHK) oluflumuyla halk daha güçlü flekilde örgütlenmifl durumda. Art›k üstten alta do¤ru iyi flekilde iflleyen halk iktidar organlar› var. Ülkenin ya-
işçi-köylü 41
19
6-19 Aralık 2002
r›s›ndan fazlas›nda YDH ‹ktidar› var. ler için küçük ara molalar verdi, Maoistler önderli¤indeki halk son ra- dinlendi, enerji toplad›. unda do¤ru h›zla ilerliyor, haz›rl›klar Halk›n bu sakin, rahat, ama bir o yap›yor. Bir avuç ifl-birlikçi d›fl›nda kadar kararl› ve cüretli duruflu, karanDemokratik Devrimden ç›kar› olan l›k sahibi zalimleri bir kez daha boztüm s›n›f ve tabakalar, NKP(Maoist) guna u¤ratt›. Yi¤it Nepal halk› bir kez önderli¤inde birlefliyor. daha öncüsünün sesine tam kulak verDaha Deuba, baflbakanl›kta iken di. Ona inand›¤› ve güvendi¤i için en 13 Kas›m 2002’de Nepal’de erken büyük deste¤i verdi. Tüm dünya; geseçimin yap›laca¤›n› kararlaflt›rm›flt›. rici ve ilericiyle halk savafl›n›n bir soNKP(Maoist) ise bu seçimi boykot nucu olan bu muhteflem eylemi koedece¤ini ve 11-12-13 Kas›m tarihle- nufltu. Nepal halk›, Marksizmrinde ülke çap›nda genel greve gide- Leninizm-Maoizm rehberli¤inde ve ce¤ini o zamanlar ilan etmiflti. Ma- NKP(Maoist) önderli¤inde kendisioistler, bu genel grev eylemiyle em- nin ve dünya halklar›n›n kurtuluflu ve peryalist destekli otokratik bir rejim özgürlü¤ü için üzerine düfleni yapt›kkurmak isteyen kral›n seçim senaryo- lar›n› ve daha da yapacaklar›n› Nesunu bofla ç›karmak, bu yolla kitleler pal’de hayat durduran üç günlük geüzerinde meflrulu¤unu kazand›rmak nel grev eylemiyle tüm dünyaya gösisteyen kral› tan›mamak ve dünya ge- terdi. ricili¤inin Nepal halk savafl›n› ezmek Yeni Demokratik Halk ‹ktidar› isteyen tüm senaryolar›n› deflifre ede- gücünü, Halk Kurtulufl Ordusuyla rek tüm dünyaya Nepal halk›n›n ger- (HKO) her geçen gün daha da büyüçek kurtuluflunu nerede gördü¤ünü, tüyor, sa¤lamlaflt›r›yor. Halk Kurtusorunlar›n çözümünü nerede arad›¤›- lufl Ordusu, karfl›-devrimin burjuvan› bu genel grev ile göstermek istedi. fezar’da çok stratejik olan askeri üsse Her ne kadar 4 Ekim’de kral, Desald›rd›. Bu sald›r›da en az 38 asker uba’y› görevden alarak 13 Kas›m Devrim, flimdi çok saf d›fl› b›rak›l›rken, 50’nin üzeseçimlerin iptal etmifl olsa da daha fazla ve güçlü flekilde eseri rinde ise farkl› düzeyde yaraNKP(Maoist), genel grev karar›n› de¤ifltirmedi. Kral önoldu¤u ve olaca¤› kitlelerin nas›rl› el- land›. Birçok sald›r›da sadece derli¤indeki Monarfli ile lerinde! Devrim, flimdi çok daha fazla polis ve askeri merkezler, NKP(Maoist) önderli¤inMarksizm-Leninizm-Maoizm bilimiyle karargahlar kuflat›lm›yor. deki halk iktidar›, yeni ve daha büyük bir çat›flmaya donanm›fl proleter bilinçlerde ve s›n›fs›z Bunlar›n yan›s›ra flehirler kuflat›larak egemen s›n›flar›n tüm gücüyle haz›rland›. bir dünyay› kurmak için uzun yürüyüher türlü kurumlar› la¤vediliTüm kuvvetleri elinde toplayor, hapishaneler boflalt›l›yor, fle ç›kan devrimci k›z›l ordunun yan kraliyet genel grevi baflahalk›n tefeciye, bankac›ya olan r›s›z k›lmak için denemedi¤i seiktidar namlular›nda! borç senetleri yak›l›yor… Art›k naryo, kullanmad›¤› araç, baflvurHKO’nun sald›r›lar› yüzlerce, binmad›¤› yol b›rakmad›. Zira bu çat›fllerce insan›n, gerillan›n kat›l›m›yla, mada her iki taraf gücünü, ideoloji ve odal iktihareketli ordunun sald›r›lar› nitelisiyasetinin a¤›rl›¤›n›, kitleler üzerin- dar›n› öldürücü darbeleriyle daha deki maddi ve manevi otoritesini or- güçlü sars›yor ve ele geçirdi¤i yerler- ¤inde gerçeklefliyor. Emperyalistletaya koyacakt›. de halk iktidar›n›n kurulmas›na bü- rin ve Hint yay›lmac› güçlerin her türTarih; Nepal’de 11-12-13 Kas›m yük imkanlar yarat›yor. Düflman›n lü deste¤ine ra¤men, düflman kuvvettarihleri için ayr› bir sayfa açmak zo- kolluk güçleri ana yollar›n ulaflt›¤› lerinin morali en alt seviyede ve ciddi runda kald›. Bu sayfa MLM rehberli- yerler d›fl›na ç›kam›yor. Ana karar- sorunlar yaflay›p kitlesel da¤›lmalar ¤inde ve NKP(Maoist) önderli¤inde gahlar›, merkezleri HKO taraf›ndan (özellikle polis örgütü) yaflarken, HKO’nun morali ve zafere olan inanher tür zorlu¤a, açl›¤a, sefalete, zul- bas›l›yor, imha ediliyor. Düflman me ve katliamlara gö¤üs geren ve gelece¤ini dünya halklar›n›n özgürlü¤ünde gören mazlum ama yi¤it Nepal halk› için aç›ld›. 11-13 Kas›m tarihlerinde Nepal’de hayat durdu. Özel ve resmi tüm kurumlar, iflletmeler… her taraf kapal› kald›. Büyük flehirlerin sokaklar›nda asker ve polis kol geziyordu ama halk yoktu, esnaf yoktu. Sokaklar bu kez halk›n canl›l›¤›ndan, yaflam› üreten kar›nca çal›flkanl›¤›ndan yoksun, çok sakindi. Halk bu süreyi evlerinde, komflular›nda Maoistlerin siyasetini ve onlar›n önderli¤inde kurulacak yeni iktidar› konufltu. Halk bu süreyi evlerinde mücadelesini sakin ve derinli¤ine düflünme ve yetmezliklerini gün ›fl›¤›na ç›karma f›rsat›n› buldu. Halk bu sürede, gelecek yeni ve daha büyük muharebe-
kuvvetleri HKO’dan darbe üstüne darbe al›yor. ‹flte, sadece Kas›m’›n 14 ve 15’inde HKO’nun gerçeklefltirdi¤i yüzlerce askeri eylemlerden bir kaç›. 14 Kas›m’da; HKO yüzlerce kuvvetle Dhangadi’ye sald›rd›. Esas hedef askeri üstü. Bu sald›r›da net rakamlar henüz yok ama çok say›da düflman gücü saf d›fl› b›rak›ld›. Gene 14 Kas›m’da; HKO Gorkha’ya ba¤l› Tapughat polis karakoluna sald›rd›. En az 29 polis saf d›fl› b›rak›l›rken yaral›lar›n say›s› henüz bilinmiyor. 15 Kas›m’da; HKO’ya ba¤l› yüzlerce gerilla kuvveti Gorkha’ya ba¤l› Turkukot polis merkezini kuflatt›. Bu kuflatmada en az 34 polis öldürüldü, bir o kadar› da yaraland› ve teslim oldu. Gene 15 Kas›m gecesi, HKO Jumla’ya ba¤l› Khalanga Baz-
c› ise zirvede. Daha kurulmalar› bir y›l oldu¤u halde Birleflik Devrimci Halk Konseyi ve Halk Kurtulufl Ordusu ülkenin yar›s›ndan fazlas›n› denetimine geçirerek büyük at›l›mlar gerçeklefltirdiler. Ülkenin en ücra köflelerinde örgütlendiler. En genifl kitleleri örgütleyip savafl›n birer öznesi haline getirdiler, iktidar organlar›n› sa¤lamlaflt›rd›lar. Devrim, flimdi çok daha fazla ve güçlü flekilde eseri oldu¤u ve olaca¤› kitlelerin nas›rl› ellerinde! Devrim, flimdi çok daha fazla MarksizmLeninizm-Maoizm bilimiyle donanm›fl proleter bilinçlerde ve s›n›fs›z bir dünyay› kurmak için uzun yürüyüfle ç›kan devrimci k›z›l ordunun iktidar namlular›nda! May›s 2002’de Halklar›n Uluslararas› Mücadele Ligi (ILPS), dünya çap›nda yapt›¤› bir ça¤r›yla Nepal Yeni Demokratik Halk ‹ktidar›yla Dayan›flma kampanyas›n› bafllatt›. Bu kampanya dünyan›n birçok ülkesinde farkl› eylem türleriyle yayg›nlaflarak devam ediyor. Bu kampanyan›n Türkiye ve T. Kürdistan› aya¤›n› güçlendirmek tüm antiemperyalist güçlerin görevidir. Sömürü ve zulme karfl› olan herkesin ILPS’nin bafllatt›¤› kampanyaya destek verme, aktif olarak kat›lma görevi vard›r. Çünkü, Nepal’de emperyalizme ve ifl-birlikçilerine karfl› direnen ve mücadele eden yi¤it Nepal halk›, bizim ç›karlar›m›z ve gelece¤imiz için de savafl›yor. Bu hakl› savafl› sahiplenelim, destek verelim. fian olsun Nepal Yeni Demokratik Halk ‹ktidar›na! Yaflas›n Proletarya EnternasyoSher Bahadur Deuba nalizmi !
6-19 Aralık 2002
işçi-köylü 41
20
Amerika’y› hiç kimsenin kurtarma flans› yok Saddam Hüseyin’in BM silah denetçilerini kabul etmesiyle ABD’nin Irak’a sald›r› olas›l›¤›n›n kesinlikle ortadan kalkmad›¤› bir süreçteyiz. Emperyalist bir savaflta ac›y›, gözyafl›n›, kan›, ölümü yaflayacak olan ise dünya halklar›d›r. Savafl›n böylesine yak›n›m›zda oldu¤unun bilincinde olanlar aralar›nda onca bak›fl ve siyasi görüfl farkl›l›¤›na ra¤men 1 Aral›k’ta ‹stanbul’da “Onlara Irak, bize yak›n” slogan›yla bir miting düzenledi. Bu organizasyona kat›lan gazeteci-yazar Abdurrahman Dilipak ile süreç ve buna karfl› durufl ile ilgili yapt›¤›m›z söylefliyi yay›nl›yoruz. ka’n›n yüzünü t›rm›klamak istiyor. -Bunun ard›ndan da ‹ran’a yönelik aç›klamalar var. -Bana kal›rsa sald›r›n›n yönü ‹ran de¤il. Böyle bir fley Amerika’y› bir anda çok zora sokar. Ürdün de Suudi Arabistan da olabilir. Amerika 120 bin askeri Türkiye’de konuflland›rma talebinde bulundu. Liman istiyor, askeri üs istiyor, lojistik istiyor. TSK’n›n kendilerinin yan›nda yer almas›n› istiyor. Bu uzun sürecek bir savafla haz›rAdalet olmad›¤› zaman, land›¤›n› gösteriyor. E¤er bir özgürlük olmad›¤› zaman tak›m anlat›lan olaylar da olbar›fl›n da olmayaca¤›n›, muflsa Ürdün’de bir darbe gerekmek de olmayaca¤›n› çeklefltirilecek ve Ürdün kral›bilmemiz gerekiyor. O yüz- n›n kardefli Irak’ta devletin bafl›na getirilecek. Ve Afganisden diyorum ki, çeyrek tan’daki Karzai ekmek aras› özgürlük. modeli, Irak’taki Özgürlük olmay›nca ekme¤i rejim muhaliflerinde elimizden al›rlar. den Amerika’n›n iflbirli¤i yapt›¤› bir -Kendinizi tan›t›r m›s›n›z? Amerikan ajan› da 1949 Osmaniye do¤umlu- Irak’›n yönetimine yum. ‹mam Hatip orijinliyim. getirilecek. Irak’› Daha sonra Gazetecilik ve üçe bölmeyi düflüHalkla ‹liflkiler Yüksek Okulu- nüyorlar. Bunlarnu bitirdim. Halen gazetecilik dan bir tanesi Küryap›yorum. 100’den fazla da- distan olacak. Bu vada san›k olarak yarg›lan›yo- gerçek bir Kürdisrum. Yay›nlanm›fl 45 kitab›m tan de¤il. Amerivar. ka’n›n bölgede var -ABD’nin Irak’a sald›rmak olmas›n› kolaylaflistemesinin art›k silah deneti- t›ran katalizör olamiyle ilgili olmad›¤›n› hepi- rak var olacak. miz, dünya halklar› da biliyor. Kürtler çok kötü Peki Saddam’›n BM silah de- bir durumdalar. netçilerini kabul etmesi bu sal- Bunu bafltan görd›r› olas›l›¤›n› sizce engelleye- meleri gerekiyordu cek mi? ama görmek iste- Tabi ki ABD’nin sald›r›s›- mediler. Yani Türn› engellemeyecek ama burada kiye’de yaflad›klabir taktik savafl veriyor. Ulusla- r›n›n çok daha vahimini o bölraras› kamuoyunda Amerika’y› gede farkl› bir flekilde yaflayadaha fazla köfleye s›k›flt›rmak bilirler. Irak’›n bir bölümü ise istiyor. Yani kendilerine zarar kukla bir Irak olacak, bir de büvermek üzere gelenlere zarar yük ihtimalle Kerbela bölgesinvermeye çal›fl›yor. Yoksa bu de bir fiii yönetimi kuracaklar. Irak’a yönelik bu sald›r›y› en- Ama bu Amerikanc› bir fiia. gellemeyecek. Bir, zaman kaza- Böylece fiiilerin de teolojik nacak, ikincisi de imaj olarak problem ç›kart›p Irak’a karfl› Amerika’y› zaten kötü durum- hem dini hem etnik temele dadayken biraz daha h›rpalam›fl yal› provokasyonlara giriflmesi olacak. Yani Saddam dayak yi- gerekiyor. Bu dini provokasyon yecek yemesine de, Ameri-
fiia üzerinden, etnik provokasyon ise bir yandan Azerileri harekete geçirmek öbür yandan Kürtleri, özellikle ‹ran s›n›rlar› içerisinde Kürdistan eyaletindeki Kürtleri provoke etme. Yani daha önce Türkiye’de yaflanan benzer olaylar bundan sonra ‹ran’da ve Kürt temelli olarak gerçekleflecek. Yani sonuçta Irak’› üçe bölüyorlar, üç unsuru da tekrar ‹ran’a karfl›. Yani ‹ran’› Amerika’n›n müdahalesine gerek kalmadan çevreliyor. Tabi Ürdün’de bir darbe gerçeklefltirip Filistinliler’i Ürdün’e tafl›mak istiyorlar. Yani iflgal alt›ndaki topraklar› tamamen ‹srail’e b›rakmak, Ürdün’ü de yeni Filistin devleti olarak ilan etmek istiyorlar. Bunun hemen arkas›ndan da Mescid-i
bir dini grubu, Mekke’de de farkl› bir dini grubu iktidara getirip, bunlar› birbiriyle çat›flt›r›p müslümanlar› Mekke’de kilitleyip Mescid-i Aksa’n›n y›k›lmas›na, Kudüs’ün ‹srail’liler taraf›ndan fiilen iflgali ve oradaki islami eserlerin tasfiyesine yönelik bir komplodan söz ediliyor. -Bahsetti¤iniz savafl “Medeniyetler Savafl›” düflüncesine denk düflüyor herhalde. Sizce sorunun esas› bu mu yani? -Medeniyetler çat›flmas› Huntington’›n örgütlemeye çal›flt›¤› birfley. Dünyada iki tane Medeniyet tipi kald› flu anda. Bir tanesi ‹slam, bir tanesi de kapitalizm. Yani sosyalizm aktör olmaktan ç›kt›.
Aksa’n›n y›k›lmas› söz konusu, ki bu 3. dünya savafl›na yol açacak bir süreci bafllatabilir. Zaten böyle bir tak›m teolojik kuflkular da var. Bugün Mescid-i Aksa’n›n y›k›lmas› bütün ‹slam dünyas›nda çok büyük tepki görece¤i için efl zamanl› olarak da Mekke’de bir darbe yap›p Kâbe’de kargafla ç›karmak. Bir yandan meflruti bir monarfliyi Riyad’da kurarken, Medine’de
- Yani islam kapitalizme karfl› m›? -Daha do¤rusu h›ristiyanl›k. Yani çat›flacak gruplar› Huntington böyle görüyor. Çünkü kapitalizmi de h›ristiyan teolojisinin bir yan ürünü olarak görüyor. ‹slam siyasal bir örgüt modeline sahip olmamakla birlikte bugün müslüman halk teslim olmuyor. ABD’ye boyun e¤medi. Ne yapaca¤›n› bilmi-
yor ama teslim olmuyor. Bugün en cahil ve en fakirimizi, Mardin’den, Diyarbak›r’dan, fi›rnak’tan, toplay›p Paris’e, Londra’ya b›rakt›lar, bu insanlar yine geri döndüler. Böyle garip bir durum var. Özgürlük ve paraya teslim olmad›lar. Hala kimlik mücadelesi veriyorlar. Kürdü de, Alevisi de veriyor. Bizde öze dönüfl çok ciddi bir flekilde kendini d›flar› vuruyor. Yani bizim en cahilimiz de en fakirimiz de bat›ya meydan okuyor. Böyle bir teslim olmayan ruh tafl›yorlar. Bu iki grubun çat›flaca¤›na iliflkin teolojik bir arka plan var. Buna Armegedon teolojisi deniyor. Ben de bunu önümüzdeki bir iki ay içinde kitaplaflt›raca¤›m. Bu, dünyadaki insanlar›n 3’te 2’sinin ölümüyle sonuçlanacak bir k›yamet senaryosu. Böyle bir korku da var. Bir k›yamet teolojisinin getirdi¤i korku. Fukuyama tarihin sonundan bahsediyor. Zaten Ahir zaman bizim Müslümanlar Hazreti Muhammed’e Ahir Zaman peygamberi derler. Yani zaman›n sonu. Bu Fukuyama’n›n de¤il bizim gelene¤imiz. 1500 y›ld›r bu böyle. -Ama Fukuyama s›n›flar›n ve s›n›f çat›flmalar›n›n sonundan, kapitalizmin ölümsüzlü¤ünden bahsediyor. Yani ABD ideolojisi -Tabi tabi ama arka plan› bu. Zaten o s›n›flar›n bitifli 1500 y›ll›k bir teoloji. Yani Ahir Zaman ayn› teolojiye oturuyor. Bunun çok ayr›nt›s› var. fiimdi burada herkes diyor ki art›k s›n›f çat›flmalar› flunlar bunlar bitiyor, yeni bir dünya düzeni kurulacak, ondan sonra da bir evrim yok, sonuç bu. Tarihin sonu. Ayn› teoloji 1500 y›ll›k gelenekte de var. Bu modern bir dile dönüfltürülüyor ya
işçi-köylü 41 da medeniyetler aras› çat›flma. Zaten k›yamet böyle tan›mlan›r. Yani Fukuyama’da da Huntington’da da modern bir söylem olarak ortaya at›lan iddia asl›nda kendi teolojilerinin modern bir söylemle yeniden aktar›lmas›ndan baflka bir fley de¤ildir. Dünya böyle bir kavflak noktas›nda. Bu medeniyet çat›flmas›nda Yahudiler ve H›ristiyanlar flu anda müttefik gibi gözüküyorlar. Bunu da Amerika ile ‹srail temsil ediyor. -Bugünkü tabloyu medeniyetler savafl›na indirgemeyi uygun bulmuyorum. ABD’nin ya da emperyalizmin karfl›tl›¤› ‹slam’a yönelik de¤il. - Amerika Yeni Dünya Düzenini tek bafl›na kurmak istiyor. Zaten var olan düzen 2. Dünya Savafl› üzerine kurulmufltu, so¤uk savafl bitti. fiimdi Amerika kendi düzenini kurmak istiyor. fiu an Amerika batmak üzere, çünkü dünyadaki üç dolardan bir tanesi sahte. Bunu da büyük ölçüde MOSSAD’›n bast›¤›n› biliyoruz. Amerikan dolar›ndaki de¤er kayb›, Euro’nun ilk ç›k›fl›yla dolar›n Amerika’ya geri dönüflü h›zlanm›fl, Amerika’y› hiç kimsenin kurtarma flans› yok. Amerika dünyadaki mafya paralar›n› ya da bir tak›m diktatörlüklerin uluslararas› piyasalardaki dolaflan paralar›na el koyarsa-bir kaç trilyon dolar seviyesinde paraya el koyarsabelki ayakta durabilir. Zaten bugünkü durumda dünyan›n bu dengelerle bir on y›l daha devam etmesi mümkün de¤il. ABD tek bafl›na islam dünyas›n›n 4 kat› bir gelire sahip. Yani bu düzen adil de¤il. Dünyan›n %90’›n›n geliri %10’unun geliri kadar. 15 ülkeden sonraki 200 ekonomik büyüklük flirketlere ait, ondan sonra di¤er 185 ülkenin ad› an›l›yor. Böyle bir dünya olamaz. Bunu klasik üretim-tüketim iliflkileriyle, da¤›l›m iliflkileriyle aç›klayamay›z. Dünya böyle bir fleyi ilk kez yafl›yor. Ve burada o geleneksel ahlak anlay›fl›, e¤itim modellemesiyle özel bir toplum yaratmak mümkün de¤il. Yeni bir düzen kurmak gerekiyor. Amerika burada kendi ç›karlar›na ve egemenli¤ine dayal› yeni bir düzen oluflturmak istiyor. Çünkü 200 devletle u¤raflmak çok kolay de¤il. Arap yar›madas›n› tek bir Arabistan haline getireyim, bafl›na da 5 kifli koyay›m, bafl›ma bela olmas›n, ben ihtiyac›m› alay›m, geri kalanla da onlar u¤rafls›nlar diyor. Bu çok k›r›lgan dünya ya-
6-19 Aralık 2002
21 p›s›. Afrika’ya bak›n. Bütün açlar› bir k›taya doldurmufllar ve k›tadaki insanlar›n %50’den fazlas› A‹DS. On y›l içinde ölecekler. Bu 5 yafl›daki çocuklar için de böyle, 50 yafl›ndaki insanlar için de böyle. Bunu neyle aç›klayacaks›n›z? Amerika 355 milyar dolar savunma bütçesine ay›rd›. Bu parayla dünyadaki bütün açlara ekmek vermek mümkün. Böyle bir da¤›t›m mekanizmas›ndan dolay› dünya farkl› bir noktaya gider. Farkl› bir model farkl› bir ahlak anlay›fl› üretmemiz gerekiyor. Herkesin dini, etnik, kültürel, ideolojik, felsefi ço¤ulculu¤u hesaba katarak yeni bir düzen kurmam›z gerekiyor. Herhangi bir dini, etnik, ideolojik grubun bütün bunlar›n hepsine çözüm üretti¤i iddias› inand›r›c› de¤il. Özellikle konvansiyonal-geleneksel kavram ve kurumlar› yeniden gözden geçirip gelece¤e dönük adil, dengeli bir sistem kuramazsak dünya bir 3. Dünya Savafl›na girebilir. Ve o zaman nüfus problemi büyük ölçüde çözülür(!) Elimizde çok fazla bir zaman yok. - Peki Türkiye’nin tavr›n› nas›l de¤erlendiriyorsunuz? Irak’›n toprak bütünlü¤ü vs. söylemleri ne kadar samimi? Ya da ABD’nin istemlerine nas›l yan›t verecek? - Bu sadece vatandafla söylenen sözdür. Bütçeniz borcunuzun faizine yetmiyorsa oltaya tak›lan bal›k yem istemez. ‹tiraz edebilmek, hay›r diyebilmek için çok farkl› argümanlara sahip olman›z gerekiyor. Rusya ile, Çin’le, islam dünyas›yla, Avrupa’daki belli ülkelerle Amerika’ya karfl› bir denge, bir karfl› blok oluflturman›z gerekiyor. Bunlar›n hiçbiri yok. Amerika’n›n dedi¤i olacak. Amerika asker istiyor, asker verece¤iz, üs istiyor üs verece¤iz, depo, liman istiyor. ‹tiraz etme flans›n›z yok. Türkiye’deki sermayenin yap›s› belli, medyan›n yap›s› belli. Derin iktidar güçlerinin kay›t d›fl› siyaset ve kay›t d›fl› ekonomik güçlerinin dayand›klar› yerler. Onun için Türkiye çok zor durumda. Ancak bize aç›lan kap›dan girme durumunday›z. Bu halklar için de¤il. ‹ktidarlar›n içinde bulundu¤u flartlard›r. Halk e¤er iktidar üzerine bask› kurabilirse, iktidarlar da Amerika’dan korktu¤undan daha çok kendi halk›ndan korkarsa o zaman belki en az›ndan ayak sürüyebilir. Ya da iktidarlardan onlar›n taleplerini %100 yerine getirsin demiyorum. Ama onlara hareket alan›
b›rakabilir. En az zaiyatla, en az riskle bu ifli kurtaral›m. Çünkü içinde bulundu¤umuz flartlar gerçekten çok iç aç›c› de¤il. - Halk›n iktidar› korkutmas›ndan bahsettiniz. fiu anda Türkiye’deki savafl karfl›t› hareketi nas›l de¤erlendiriyorsunuz. 1 Aral›k’taki mitingde de vard›n›z siz. Mitingin bafll›¤› da “Onlara Irak bize yak›n”d›. Ama kat›l›m beklenenin alt›ndayd›. - Evet psikolojik çökertme hadisesi var. ‹kincisi teknik olarak bizim de yanl›fllar›m›z vard›. Burada 10.000’e yak›n din görevlisi var, ama her camiden bir kifli getiremedik. ‹flçi ve ö¤renci örgütlü bir flekilde tafl›nabiliyor. Bunlar kendili¤inden çok kolay da hareket etmezler. Ama esnaf hareket ediyorsa o çok önemlidir. Kendi arabas› var, karar verir, gidip örgütleyebilir de, ekonomik ba¤›ms›zl›¤› var. Daha önce de söyledim. Beyo¤lu’nda bildiri da¤›t›rsan›z haber olur ama onlar da kalk›p gelmez. Ama ‹kitelli’yi, Tahtakale’yi, ‹MÇ’yi harekete geçirirseniz o ikisini de örgütler. O üniversiteli çocu¤unu, yan›nda çal›flan iflçisini de al›r gelir. Bizim dayana¤›m›z ö¤renci, iflçi de¤il. Ö¤renci lojistiktir, afifl asar, esnaf asmaz ama kat›l›m aç›s›ndan iflçilerini hareket geçirir, arabas›n› verir vesaire. ‹steseydi oradaki kalabal›¤› Hak-‹fl, D‹SK ya da Türk-‹fl tek bafl›na getirirdi, yapmad›lar. Medyan›n da deste¤i görülmedi. Toplumun refleks noktalar›n› yakalayamad›k. Her yere uygun bildirilerle gitmeliydik. Toplumun atar ve toplar damarlar› var, onlar›n üzerinde durulmas› gerekiyordu. ‹stanbul’da 10 noktada bütün hareket eden kitleye ulaflabilirsiniz. - Ancak Türkiye’de böyle bir organizasyon ilk defa yap›ld›. Birlikte karar alma ve yapma al›flkanl›¤›na sahip de¤iliz. Bu ölçekte yap›lan ilk hareketti. Biz öncelikle neye hay›r dedi¤imizi bilmiyoruz. Neye evet dedi¤imizi ise hiç bilmiyoruz. Birlikte bir çözüm olufltural›m desek, herkes ne istedi¤ini ak›ll›ca ortaya koysa, uzlaflmak üzere masaya otursa. Anlaflamazsak Amerika galip gelir. Herkes birbirini anlamaya çal›flmal›. Neye hay›r dedi¤imiz konusunda da, savafl kavram› konusunda da kafalar kar›fl›kt›. Savafla hay›r diyenler emperyalist bir sald›r›ya karfl› direnmeyecek miyiz? Ayd›nl›k diyor ki Amerika böl-
geye girer de halklara yard›m etmemiz gerekirse biz bölgeyi kontrol alt›na almayacak m›y›z? Zaten Irak bizim. Böyle bir flovenizm de gelifltirebilir. Yani kafalar net de¤il. Savafla ilkesel olarak m› hay›r diyoruz? Amerika’n›n sald›r›s›na m› hay›r diyoruz? Kendi yandafl›m›z bir ülke sald›rsayd›, göz mü yumacakt›k? Yoksa sadece Irak’a sald›r›ya m› hay›r? Sald›r› ‹ran’a olsa eminim ki birçok ülke Saddam’a gösterdi¤i anlay›fl› göstermeyecektir. Halbuki Saddam ‹ran’dan bin kere daha rezildir. Halepçe’nin, Kürtlerin, Alevilerin katilidir bu adam. ‹ran’a karfl› ayn› deste¤i sosyalistler de göstermez. - Hay›r biz de Saddam’› desteklemiyoruz, biz Irak halk›n›n yan›nday›z. ‹ran’a bir sald›r› olsa ‹ran halk›n›n da yan›nda oluruz. Tabi özgür düflünenler böyle. Birçok sosyalist grup da bu ‹ran’› desteklemez. Yoksa Irak’a, Amerika’n›n sald›r›s›na karfl› oldu¤umdan, ne Saddam’dan yana oldu¤um için ne de Amerikaya özellikle karfl› oldu¤um için. Ankara hükümeti de olsa karfl›y›m. Savafla ilkesel olarak karfl›y›m. Bizim operasyonal de¤il stratejik olmay› ö¤renmemiz gerekiyor. Bölge hatta dünya ile entegre, arkalar›nda “thinktank”leri olan, bilim, çözüm üretebilen, arflivleri olabilen formata geçmemiz gerekiyor, sivil toplum kurulufllar› olarak. Operasyonal ve protest bir grup olarak de¤il. Yani böyle reddedersiniz ama neyi getirece¤inizi bilemezsiniz. Hep düflünmeden, araflt›rmadan zaman planmas› yapmadan eyleme gidiyoruz. Bu da toplumu umutsuzlu¤a, belirsizli¤e itiyor. Bu¤daydan daha önemli fleylerin oldu¤unu, bilginin, sevginin, adaletin çok daha önemli oldu¤unu; adalet olmad›¤› zaman, özgürlük olmad›¤› zaman bar›fl›n da olmayaca¤›n›, ekmek de olmayaca¤›n› bilmemiz gerekiyor. O yüzden diyorum ki, çeyrek ekmek aras› özgürlük. Özgürlük olmay›nca ekme¤i de elimizden al›rlar. Özgürlü¤ü, adaleti, bar›fl› ekme¤in önüne koyarsak ekme¤imizi koruruz.
Dünyan›n %90’›n›n geliri %10’unun geliri kadar. 15 ülkeden sonraki 200 ekonomik büyüklük flirketlere ait, ondan sonra di¤er 185 ülkenin ad› an›l›yor. Böyle bir dünya olamaz.
Amerika 355 milyar dolar savunma bütçesine ay›rd›. Bu parayla dünyadaki bütün açlara ekmek vermek mümkün. Böyle bir da¤›t›m mekanizmas›ndan dolay› dünya farkl› bir noktaya gider.
6-19 Aralık 2002
22
işçi-köylü 41
Avrupa Sosyal Forumu ve sonuçlar› 6-10 Kas›m tarihleri aras›nda
rar›n›n sonucu olarak olufl-
Foruma
verilen
renk
olan ruh hali de¤ildi. 11 Ey-
t›r. Bugün Avrupa emperya-
gerçeklefltirilen Av-
tu. Sosyal Forumu bölgesel-
noktas›nda, hangi aç›dan
lül’ü takiben emperyalistle-
lizmine korku salacak ciddi
rupa Sosyal Forum’una Av-
lefltirmenin sonucu olarak
bak›ld›¤›na ba¤l› olarak, iki
rin att›¤› her gerici ad›m›
bir
rupa’n›n dört bir yan›ndan
da ifllenen konular esas›nda
etken belirlenebilir. Birinci
çok iyi gören ve buna hassas
mevcut de¤ildir. Halk siste-
binlerce kifli kat›ld›. Fo-
Avrupa merkezli oldu. Av-
etken
ve
olan kitle, Forum’da esas
rupa’n›n ortak tar›m politi-
sponsorlard›r. Bunlar Foru-
me korku verecek devrimci
rum’un organizatörlü¤ünü
olarak kendi pozitif enerji,
ve sponsorlu¤unu a¤›rl›kl›
kas›ndan ortak savunma po-
mun inisiyatifli¤ini yapan,
güç ve çap›n› görmenin
bir hareket yaratmaya yö-
olarak çeflitli sendikalar,
litikas›na, özellefltirme ve
organize eden, finansmanl›-
memnunlu¤unu tafl›yordu.
düzen içi komünist partile-
sendikas›zlaflt›rmadan göç-
¤›n› üstlenen ve genel hatla-
Forum kitlenin kendine gü -
ri, Troçkist örgütler, ö¤ren-
menler sorununa, sivil hak
r›yla tart›flma konular›n›,
venini tazelemesi için bir
ci birlikleri, NGO’lar (hükü-
ve özgürlüklerden afl›r› sa-
as›l konuflmac›lar› ve tart›fl-
f›rsat oldu.
met d›fl› örgütler) ve ‹tal-
¤›n yeniden hortlamas›na
malar›n tonunu belirleyen
Her ne kadar reformist
ya’nin Toscany eyaleti yerel
kadar genifl bir yelpazede
kesimlerdi. Bu etken Troç-
ve düzen içinde yüzen niyet-
kistler de dahil düzen içi
lerle haz›rlanm›fl olsa da
komünist partilerden, sol
ASF Avrupa’da sol kesimin
ve merkez soldan seçilmifl
uzun zamand›r ihtiyaç duy-
mu’nu yaratan as›l dinamik,
belediye ve bölge yönetim-
du¤u ortak bir tart›flma ve
kitlenin reformistleri, Troç-
lerinden,
sendikalardan,
politika üretme platformu
kistleri, NGO’lar› ve di¤er
ö¤renci birliklerinden ve
özelli¤ini göstermesi aç›s›n-
birçok sol kanat içerisinde
hükümet d›fl› örgütlerden
dan önemlidir. Son haliyle
yer alan kurum, kurulufl ve
(NGO’lar) oluflmaktad›r. Zi-
de¤erlendirildi¤inde, Avru-
bireyleri somut ve ciddi al-
ra konuflmalar›nda iflçi sen-
pa’da s›n›rlar giderek incel-
ternatifler aramaya zorla-
dikalar› ile NGO’lar›n iç içe
mektedir. Tek tek Avrupa
yan enerjisidir. Henüz sa¤ -
geçmesi, birlikte mücadele
hükümetlerinin belirledi¤i
l›kl› çözümleri ve alternatif
etmesi ve mücadelenin s›-
politikalar di¤er Avrupa ül-
programlar› kendisine su -
n›fsal eksenden toplumsal
kelerini direkt olarak etki-
nacak sa¤lam bir devrimci
eksene kayd›r›larak veril-
lemektedir.
yap› ortaya ç›kmad›¤›ndan,
organizatörler
AB
içindeki
emperyalist rekabetten çok çizilen ortak hatt›n yönetimleri yapt›.
hemen
hakimiyeti mevcuttur.
sorunlar›
AB’nin Do¤u Avrupa’ya
tahmin edilen ASF, organi-
ASF’de ele al›nmaya
aç›lma planlar› oradaki
zatörlerin tahmininden çok
çal›fl›ld›.
pazarlar›n hakimiyetini
Kitlesel
olmas›
Avrupa’n›n zaten
tüm
ana
devrimci
örgütlülük
nelse dahi henüz bu yönelim, sistemi pani¤e düflürecek, kontrolü elinden kaybettirecek ve ASF gibi oluflumlarla bu tepkiyi çerçevelemeye zorlayacak aflamada ve ölçekte de¤ildir. Avrupa
Sosyal
Foru-
kitle düzen-içi yap›lar› ileri d o ¤ r u a d ›m a t m a y a z o r la maktad›r. ASF de bu zorla man›n ve kitlenin alternatif aray›fl›n›n bir sonucudur.
daha kitlesel ve radikal bir
Böylesi bir günde -
ele geçirmeye yönelik
Durum bu olunca AT‹K
hal ald›. Kat›l›mc›lardan
min belirlenmesi ve
olsa da bu ayn› zamanda
ve ILPS gibi oluflumlar›n
edindi¤imiz gözlemlere ba-
(kitleyi tatmin etme -
AB’nin flu haliyle elle-
ASF gibi platformlarda var-
k›l›rsa birçok insan konula -
yen bir flekilde) ifllen -
rindeki birçok temel so-
l›k göstermelerinin önemi
r›n ifllenifl fleklinden, sunu -
mesi Foruma rengini
runu çözdükleri veya çö-
daha da a¤›rl›k kazanmak-
lan alternatiflerden ve alter -
ve re n re fo rm ist in isi -
zecek derecede olay›n
tad›r. ASF’yi organize eden
natif sonuçlara götürmesi
yatife denk düflüyordu. Av-
mesi, yani sendikalar›n iflçi
kontrolünü ellerinde tut-
ve finansman›n› üstlenen
yönünden ortaya konulan
rupa Birli¤i emperyalist kü-
s›n›f›n›n örgütleri olarak
tuklar›n› gösteriyor.
yap›lar›n rengi ve hedefi bir
yol ve metodlardan tatmin
reselleflme içindeki ve ABD
de¤il, NGO’laflt›r›lmas›n›n
de¤ildi. Onun yerine insan-
ile rekabetindeki pozisyo-
kitleye
benimsetmeye
fik, ekonomik ve politik fle-
lar daha çok kitlenin canl›-
nunu aramaya ve buldu¤u
çal›flt›lar. ‹kinci etken ise
killenme içerisindeyken Av-
l›¤›ndan ve emperyalizme
kadar›yla da güçlendirmeye
Forum ve gösteriye kat›lan
rupa’daki reformist ve radi-
olan tepkilerindeki tutarl›-
çal›fl›rken, Do¤u Avrupa ül-
kitledir. Kitlenin önemli bir
kal alternatif de bölgesel
l›ktan memnundular ve bu,
kelerinin kat›l›m›yla genifl-
kesimi Forum’u organize
(ülkelerin ötesinde) politi-
Floransa’da militan bir ruh
letilecek
Birli-
eden örgüt, parti ve kurum-
kalar ve örgütlülükler üret-
halinin
¤i’nden
Birleflik
lar›n harekete geçirdi¤i in-
menin ihtiyac›n› duymakta-
Devletleri’ne do¤ru tedirgin
sanlardan
oluflmaktayd›.
d›r. Bu duruma reformist
ASF, geçen y›l›n fiubat
de olsa ad›mlar at›l›yorken,
Ancak radikal soldan, anar-
komünist partilerin, Troç-
ay›nda Brezilya’n›n Porto
düzen içi sol muhalefetin
flistlerden, ba¤›ms›z çevre-
kistlerin ve NGO’lar›n el at-
nulan alternatiflerin yan›n-
Alegre kentinde gerçeklefl-
de geliflen ve yak›n gelecek-
cilerden ve ba¤›ms›z olarak
mas›na flüpheyle bak›p kit-
da ve üstünde daha sa¤l›kl›
tirilen Dünya Sosyal Foru-
te gündeme gelecek de¤i-
savafla karfl› olanlardan olu-
lenin daha radikal ve te-
ve devrimci alternatifler
mu’ndan sonra ve burada
fliklikler konusunda politi-
flan yüzbinlerce insan da
melli çözümlere baflvurma-
arad›¤›
yarat›lmas›nda
önemli bir ö¤eydi.
Avrupa Avrupa
böylesi forumlar› gelecek
kalar›n› belirlemesi ve kit-
dönemde daha da bölgesel-
lenin nabz›n› yoklamas› ge-
lefltirme (yerellefltirme) ka-
rekiyordu.
Avrupa böylesi bir co¤ra-
yana (ki, AT‹K ve ILPS için bu yap›lar›n bir ço¤uyla prensipli eylem birlikleri yapman›n, ortak projeler üzerinde çal›flman›n ve kaynak al›fl-veriflinde bulunman›n birçok olanak ve ortam› vard›r), s›rf kitle orada oldu¤u için, insanlar oraya su-
için,
AT‹K
ve
s›n› önlemenin bir çabas›
ILPS’nin de orada varl›¤›
Kitlelerdeki bu tatmin-
olarak de¤erlendirmek ye-
hissedilecek ölçülerde ol-
sizlik Forum’a as›l hakim
rinde bir tespit olmayacak-
mas› gerekmektedir.
gösteriye kat›ld›.
işçi-köylü 41
23
6-19 Aralık 2002
ABD finanse ediyor, ‹srail vuruyor Filistin halk›n›n ‹srail siyonizmine karfl› direniflinin ad› olan 1. ‹ntifadan›n bafllamas›n›n üzerinden 15 y›l geçti. 8-9 Aral›k 1987-91 y›llar› aras›nda süren I. ‹ntifada Eylül 2000’de tekrar dirilmiflti. Ve o gün bugündür Filistin topraklar›nda ‹srail’in ABD’ye yaslanarak yapt›¤› katliamlar bitmiyor. Art›k bir süreklilik kazanan çat›flmalarda, 21 Kas›m’da Filistinli militanlar›n yapt›¤› intihar eyleminden sonra yaflanan gerginlik t›rmanmaya devam ediyor. Filistin’i iflgali için intihar eylemlerini bahane eden ‹srail, son 10 gün içinde Filistin’de birçok flehri kuflatt›. Onlarca kifliyi gözalt›na ald›, aralar›nda çocuklar›n da oldu¤u birçok kifliyi de katletti. ‹srail ordusunun 22 Kas›m’da Cenin mülteci kamp›na yapt›¤› sald›r›da 53 yafl›ndaki BM görevlisi Iain John Hook’un öldürülmesi ise ‹srail siyonizminin dün-
ya kamuoyuna ödetti¤i bir bedel olarak tarihe geçti. BM’nin Filistinli Mülteciler Ajans› (UNWRA) için çal›flan Iain Hook Britanya vatandafl›yd›. ‹srail, bas›na da çokça yans›yan bu olay› gizleyemeyince BM çal›flan› Iain Hook’un yanl›fll›kla vuruldu¤unu aç›klad›. Kas›m ay›n›n son haftas›nda Ortado¤u’da Filistin halk› ve siyonist ‹srail cephesinde yaflanan bir di¤er geliflme ise 28 Kas›m günü ‹srail’e yönelik gerçekleflen üç eylem oldu. ‹srail’e ait bir uça¤a f›rlat›lan füzeler isabet etmezken bu eylem girifliminden 5 dakika sonra Kenya’da ‹srailliler’in de bulundu¤u bir otele, 6 saat sonras›nda ise ‹srail’de fiaron’un baflkanl›¤›n› yapt›¤› sa¤c› Likud Partisi’nin binas›na yönelik intihar eylemleri yap›ld›. 3 ‹srailli’nin ve 9 Kenyal›’n›n öldü¤ü otel sald›r›s›n› Filistin Ordusu adl› örgüt üstlenirken, fia-
Dünya halklar› savafl istemiyor
ron’un partisine yap›lan› ise El-Aksa fiehitleri Tugay› üstlendi. 2. ‹ntifada’n›n bafllad›¤› günden bu yana Filistin topraklar›n› yaklafl›k 2 y›ld›r iflgal eden ‹srail’in bu haks›z sald›r›lar›na ak›tt›¤› paralar ekonomisini iyice çökertmifl durumda. Ekonomisinde 2 y›ld›r 100 milyar dolarl›k bir kay›p yaflayan ‹srail sürdürmeyi planlad›¤› iflgal için ABD’den 8-10 milyar dolarl›k para yard›m› ve 14 milyar dolarl›k askeri yard›m talep etti. Dünyada ABD’den en çok ve en düzenli yard›m(!) alan ülke duru-
munda olan ‹srail’in bu talebi efendisi taraf›ndan olumlu karfl›land›. “‹srail ekonomisine büyük güvenimiz var, çünkü ‹srail halk›yla ç›karlar›m›z ortak. Eminim ki ‹srail ekonomisi düzlü¤e ç›kacakt›r” diyerek Filistin halk›n›n kan›n› ak›tacak tanklar›n, mermilerin paralar›n› karfl›layan ABD Baflkan› Bush bir kez daha halklar›n önündeki mahkumiyetini ilan etmifltir asl›nda. Ve hiçbir güç ne Bush’u ne ufla¤› fiaron ve benzerlerini dünya halklar›na unutturmayacak, ellerinden kurtaramayacakt›r.
Fiat iflçileri direniyor Fiat’›n Termini ‹merese ve Arese fabrikalar›n› kapatarak 2003 y›l›n›n sonuna kadar 8100 iflçiyi iflten ç›karaca¤›n› aç›klamas› üzerine grevler, yürüyüfller düzenleyen Fiat iflçilerinin eylemleri sürüyor. 21 Kas›m’da Milanese havaalan›na gelen Arese fabrikas›nda çal›flan yüzlerce Fiat iflçisi bir saat boyunca uçufllar› engelleyerek sorunlar›n› kamuoyuna duyurmaya çal›flt›. Ayn›
rese fabrikas›n›n yeniden aç›lmas›n› önermifl, sendika ise bu öneriyi ileri dönük bir ad›m olarak de¤erlendirmifl ancak krizin çözümünden çok uzak oldu¤unu ifade etmiflti. Bu görüflmenin ard›ndan yap›lan eylem bu aç›dan önem tafl›yordu. UIL Sendikas› Lideri Luigi Angeletti çözümle ilgili “Yaln›zca iyi bir anlaflma iflçilere gerekli olan garantiyi verebilir” dedi.
gün Frosinone fabrikas›nda çal›flan iflçiler Roma-Naples yolunu kapatarak trafi¤i durdurdu. 26 Kas›m günü ise onbinlerce Fiat iflçisi Roma’da büyük bir yürüyüfl gerçeklefltirdi. Eyleme tren ve otobüslerle ‹talya’n›n dört bir yan›ndaki fabrikalardan iflçiler kat›ld›. Bir gün önce Fiat ve sendika yöneticilerinin görüflmelerinde Fiat 1800 iflçinin iflini kaybetme riskinin oldu¤u Termini ‹me-
30 Kas›m tarihinde de Milan ve Bari’de yüzbinler Berlusconi’nin ekonomik politikalar›n› ve Fiat iflçilerinin iflten at›lma karar›n› protesto ederek gösteri düzenledi. Fiat iflçilerinin % 20’sinin iflten at›laca¤› karar›n›n elefltirildi¤i yürüyüflte ana slogan “De¤iflmeli, de¤iflebilir”di. ‹talya’n›n Cosenza kentinde ise 20.000 kifli küreselleflme karfl›t› aktivistlerin tutuklanmas›n› protesto etti.
rak Devlet Baflkan› Saddam Hüseyin’in silah denetçilerini kabul etmesinin ard›ndan ABD ve Baflkan› Bush’un Irak’a sald›r›dan vazgeçmeyece¤ini bilen dünya halklar› ABD ve savafl karfl›t› eylemlerini sürdürüyor. Dünyan›n birçok ülkesinin kentlerinin caddeleri savafl karfl›t› eylemlerle doluyor.
I
NEW YORK Binlerce yüksekokul ve kolej ö¤rencilerinin düzenledi¤i savafl karfl›t› gösteri New York’u 21 Kas›m Çarflamba günü zaptetti. ABD’nin Irak politikalar›na karfl› gerçeklefltirilen protesto gösterilerinde Amerikan gençli¤i, Beyaz Saray’›n Irak üzerindeki politikalar›na direnmeye ça¤r›ld›. Protestoculardan bir genç k›z›n “Irak’tan korkmad›¤›n›, fakat Baflkan George Bush’un politikalar›n›n kendisini korkuttu¤unu” ifade etmesi dikkat çekiciydi. PH‹LADELPH‹A 23 Kas›m Cumartesi günü ise üç bin kifli Irak’taki savafl olas›l›¤›na karfl› caddeleri doldurdu. Bar›fl ‹çin Emekli Askerler’in öncülü¤ünde yap›lan yürüyüflte grubun üyesi Steve Felker, Bush’un savafl› bir flafl›rtma takti¤i olarak kulland›¤›n› ifade ederken Vietnam’da da ayn› yollarla en iyi ve en parlak savafltan söz ettiklerini söyledi. Bush, Cheney ve Rumsfeld’in foto¤raflar›n›n alt›nda yazan “Onlar savafl sat›yorlar biz alm›yoruz” sözleri mitingin en renkli görüntüsünü oluflturdu. SYDNEY Avustralya’n›n Sydney kentinde de 10 binin üzerinde insan Avustralya’n›n, Irak’a yönelik askeri bir sald›r›ya kar›flma olas›l›¤›na karfl› gösteri düzenledi. 30 Kas›m günü yap›lan eylemde her çeflit, renk ve büyüklükte bayraklar ve dövizler tafl›nd›. Avustralya Sendikalar Konseyi Baflkan› Sharan Burrow, Avustralya’n›n ABD’nin Irak’a yapaca¤› askeri bir harekata kat›lmas›n›n kabul edilemez oldu¤unu ifade ederek Sendikalar Konseyi’nin bu sorunda önemli bir rol oynad›¤›n› çünkü tüm dünyada savafl›n ma¤durlar›n›n çal›flan erkek, kad›n ve onlar›n ailelerinin oldu¤unu söyledi.
Evrensel Bak›fl TERÖR ‹TT‹FAKI NATO “YEN‹LEND‹” Emperyalist kapitalist sistemin dünya halklar›na karfl› 1949 y›l›nda kurdu¤u askeri ittifak NATO; emperyalist kapitalist sistemin, daha önceden bafllayan ancak 11 Eylül’den sonra iyice a盤a ç›kan yönelimiyle birlikte yeniden düzenlendi. Bu düzenleme tamamen emperyalist kapitalist sistemin ve baflta da ABD emperyalizminin istekleri do¤rultusunda gerçekleflti. Bu gerçekleflme dünya halklar›n›n flu an için birinci dereceden katlinden sorumlu olan “Moron” Bush taraf›ndan “art›k asla tek bafl›n›za olmayacaks› n›z” hayk›r›fllar› alt›nda gerçekleflti. 21 Kas›m 2002 tarihinde Prag ’da gerçeklefltirilen NATO toplant›s›nda, NATO’nun genifllemesi onaylanarak yedi ülkenin NATO’ya kat›l›m› kabul edildi. Bu genifllemenin onaylanmas›yla ittifak üyesi ülkelerin say›s› 26’ya ç›km›fl oldu. Bu genifllemenin yan› s›ra NAdaha mobili TO’nun, “d ze ve daha seri bir fle kilde mevzilenebilme olana¤›n›n sa¤lanma s› ”, “daha fazla özel birlik deste¤i ve daha fazla tatbikat flans›” daha mo ve ayr›ca “d dern ortak yap›ya sa h i p o l m a s › ” kabul
işçi-köylü 41
24
6-19 Aralık 2002
edildi. Ve bunlar›n d›fl›nda ve belki de en önemlisi, NATO’nun askeri komuta yap›s› düzenlenerek, biri operasyonel biri fonk s i y o n e l olmak üzere iki komutanl›¤a ayr›ld›. Ve NATO Mukabe le Gücü kurulmas› benimsendi. Hiç kuflkusuz ki bu komutanl›klarda ABD belirleyici olmaktad›r. ABD’nin NATO’yu biçimlendirmesi bununla da s›n›rl› kalmad›. NATO, ABD’nin “yeni savun ma doktrini ”ni de kabul etti. Bugüne kadar 53 y›ld›r, “ s a v u n m a amaçl›” oldu¤u iddia edilen örgüt, “savun ma amaçl› sald›r›” anlay›fl›n› kabul etti. K›sacas› kendi gerçek kimli¤ini, y›llard›r gizlenmeye çal›fl›lan “terörist” yüzünü daha net olarak ifade etti. Savunma amaçl› oldu¤u ifade edilen ama her f›rsatta dünya halklar›na yönelik katliamlarda baflrol oynayan ittifak yüzündeki bu “ s a v u n m a ” peçesini kald›rd›. NATO’yu bu anlay›fla göre yap›land›ran emperyalizm ve baflta da ABD emperyalizmi uzunca bir süreden beri buna haz›rlan›yordu. Bu yap›land›rma 11 Eylül sald›r›lar›ndan daha önce planlanm›fl bir yap›lanmad›r. 11 Eylül ABD aç›s›ndan “tarihi
bir f›rsat” oldu. Ve bugün ABD emperyalizmi 14 ayl›k gerek iç politikada ve gerekse de d›fl politika yöneliminde, “ b u t a r i h s e l f › r s a t › ” , her f›rsatta kullanmaktad›r. ABD özellikle 11 Eylül sonras› iç yap›lanmas›nda önemli de¤iflikliklere gitti. Bu “yeniden ya p › l a n d › r m a ” n›n en az›ndan “projelendir me”, “haz›rl›k” anlam›nda y›llar öncesine dayand›¤› anlafl›l›yor. ABD iç politikas›nda “yyeni savunma doktri ni ” çerçevesinde “‹ç Güvenlik Bakanl›¤›” adl› bir bakanl›k kurarak, ülke içinde “s›k› yönetim” uygulamaya bafllarken; d›fl politikas›nda da bu yeni savunma konseptine uygun olarak “ s › n › r s › z güç kullan›m›” ve “sa vunma amaçl› sald›r›” anlay›fl› do¤rultusunda, tam bir uyum içinde kendini yap›land›r›yor. NATO’da bugün yaflanan de¤iflim bununla ilintilidir. Baflta Sovyet Cumhuriyetleri olmak üzere, dünya halklar›na yönelik bir “terör örgütü” olarak kurulan NATO’nun, sosyalizmde geriye dönüfllerin yaflanmas› ve halk›n demokratik iktidarlar›n› teker teker kaybetmesinden sonra, art›k kurulufl geSo¤uk rekçesi olan “S S a v a fl ’›n” ortadan kalkmas›yla kald›r›lmas› gerekiyordu((!) Çünkü bu “terörist ör gütün” savunma amaçl› bir askeri örgüt oldu¤u, bu anlay›flla kuruldu¤u iddia ediliyordu. Bu tehdit ortadan kalk›nca ” va“o rolma iddias› da ortadan kalk›yordu. ‹flin
asl›n›n böyle olmad›¤› çok geçmeden anlafl›ld›. NATO bir savunma ihtiyac›ndan daha çok, bir sald›r› örgütü olarak dünya halklar›na yönelik eylemlerde kullan›ld›. Ve art›k bugün NATO ABD emperyalizminin gelifltirmifl oldu¤u “yeni savunma doktrini”ni de kabul etti. Son dönemde s›kl›kla kullan›lan deyimle; NATO da art›k 11 Eylül “ger çe¤ine göre” yeni bafltan dizayn edildi((!) K›sacas› NATO gerçek kimli¤ini daha net ifade eder oldu. Art›k “terörle mücadele” NATO’nun ana misyonlar›ndan biri olacak. Oysa ki biz biliyoruz ki onlar›n her terörist dedi¤i terörist de¤ildir ve özellikle de bu kavram› kendilerinden olmayanlara karfl› kullanmaktad›rlar. “Moron” Bush’un “ya bizdensiniz ya da de¤ilsiniz” söylemi hala canl›l›¤›n› korumaktad›r. Ve hiç kuflkusuz ki emperyalist kapitalist sistemin saflar›nda yer almayanlar, onlar›n flu veya bu biçimde ç›karlar›n› zedeleyenler ya da ç›karlar›n›n önünde engel olarak gördükleri herkes “tterörist” olarak de¤erlendirilmektedir. Yine “Moron” Bush’un ifadeleriyle “fleytan›n karfl›s›na ç›kmaya daima haz›r olmal›y›z; tehlikeyle yüz yüze gelecek cesa ret hep içimizde olma l›!” da ifadesini bulan ve baflta dünya halklar› olmak üzere onlardan yana tav›r koymayan, ezilenlerden yana tav›r koyanlar› nas›l gördüklerini ve bunun kendilerinde nas›l bir
psikoloji yaratt›¤›n› ortaya koymaktad›r. Emperyalistler ve bugün onlar›n en gözde sözcüsü Bush sürekli bir biçimde say›klamakta ve kendilerine “ c e s a r e t ” telkin etmektedir. Bunu görelim. Emperyalist kapitalist sistemin içinde bulundu¤u durumda nas›lda çaresizleflti¤ini ve baflta ABD emperyalizmi olmak üzere pek çok emperyalist kapitalist ülkenin b›rakal›m dünya halklar›n› kendi ülke halklar›na yönelik bile nas›l bir “terör kampan yas›” açt›klar›n› görelim. Emperyalist sistemin bu sald›r›lar›na karfl› halklar›n mücadelesini örgütlemek dünden daha fazla önemlidir. Bugün emperyalizmin bu pervas›z sald›r›lar›n› karfl›lamak ve enternasyonal dayan›flmay› gerçeklefltirmek, pratikte buna hizmet edecek biçimde eylemlilikler örgütlemek gerekmektedir. Her ülke devrimci ve komünistinin enternasyonal dayan›flmay› en iyi biçimde hayata geçirmesinin yolunun kendi ülkesinde devrimi ilerletmekle gerçeklefltirece¤inden hareketle ülkemizdeki görevlerimize dört elle sar›lal›m. Dünya halklar›n›n gücü onlar›n ordular›ndan, ittifaklar›ndan daha güçlüdür. Bu gücün meflrulu¤undan ve hakl›l›¤›ndan ald›¤›m›z güçle onlar›n korkular›n› büyütelim, “ c e s a r e t ” say›klamalar›n› art›ral›m.
işçi-köylü 41
25
6-19 Aralık 2002
Çocuk Haklar› Sözleflmesi Madde 1- 18 yafl›na dek herkes çocuk say›l›r. Madde 2- Çocuk Haklar› Sözleflmesi’nde say›l› haklar, ayr›m yap›lmaks›z›n tüm çocuklara uygulan›r. Madde 6- Her çocuk, temel yaflama hakk›na sahiptir. Madde 12- Her çocuk kendisi ile ilgili ifllemlere kat›lma ve görüfl bildirme hakk›na sahiptir. Madde 15- Her çocuk der-
nek kurma ve bar›flç› amaçl› toplanma özgürlü¤üne sahiptir. Madde 16- Çocu¤un özel yaflant›s›na, ailesine, konutuna, iletiflimine, onur ve itibar›na haks›z olarak müdahale edilemez. Madde 17- Çocu¤un sa¤l›¤› ve esenli¤inin geliflimi için, bilgi ve belge edinmesi sa¤lan›rken, az›nl›k gruba ya da yerli ahaliye üye olufluna göre dil gereksinimi dikkate al›n›r.
Madde 19- Çocuk her türlü sömürü, kötü muamale, fliddet ve ihmale karfl› korunur. Madde 20- Ailesinden yoksun kalan çocuk özel bak›m, koruma ve yard›m görme hakk›na sahiptir. Madde 23- Özürlü çocuklar için özel bak›m uygulan›r. Madde 29- E¤itimde f›rsat eflitli¤i as›ld›r. Okul disiplini sa¤lanacaksa bu, çocu¤un insan olarak tafl›d›¤› sayg›nl›kla ba¤-
dafl›r olmal›d›r. Ça¤dafl e¤itim yöntemleri ile bilimsel ve teknik bilgiler sunulmal›d›r. Madde 30- Az›nl›k ya da yerli halka üye çocu¤a ait oldu¤u toplulu¤un di¤er üyeleri ile birlikte kendi kültüründen yararlanma, kendi dinine inanma ve uygulama ile kendi dilini kullanma hakk› tan›n›r. Madde 31- Her çocu¤un dinlenme, oynama, e¤lenme hakk› vard›r.
Madde 32-33-34-36- Çocuk esenli¤ine herhangi biçimde zarar verebilecek ekonomik, cinsel vb. her türlü sömürü ve kötü muameleye karfl› korunur. Madde 37-38-39-40- Hiçbir çocuk iflkence ya da di¤er zalimce insanl›k d›fl› veya afla¤›lay›c› muamele ve cezaya tabi tutulamaz. ‹dam edilemez. Müebbet hapse mahkum edilemez. Askeri e¤itime tabi tutulamaz.
Silah sesleri ve postal gölgeleri aras›nda kalan çocuk haklar›
BM
taraf›ndan 20 K a s › m 1989’da kabul edilen Çocuk Haklar› Sözleflmesinin kabulünün 13. y›ldönümündeyiz. Yani çocuklar›n en insani haklar›n›n uluslararas› bir sözleflmeyle güvence alt›na al›nmas›n›n 13. y›ldönümü. Yani açl›ktan kötü yaflam koflullar›ndan, iflkenceden çocuk ölümlerinin olmayaca¤›n›n, 18 yafl›ndan küçük herkesin çocuk say›laca¤›n›n ve yarg›lamalar›n›n da çocuk mahkemelerinde yap›laca¤›n›n, her türlü sömürüye, fliddete ve kötü muameleye karfl› korunaca¤›n›n vb. kabulünün y›ldönümüdeyiz.... Oysa bu bildirinin kabulü 13 y›ld›r yeryüzünde ne bebek ölümlerini azaltt›, ne de yaflayan çocuklar›n sömürülerini, iflkencelerini... Kendinden önce ve sonra imzalanan birçok uluslararas› bildiride oldu¤u gibi Çocuk Haklar› Sözleflmesinin de yeri ka¤›t üzerinin d›fl›na ç›kar›lmad›. Bugün çocuklar hâlâ en a¤›r koflullarda ucuz iflgücü olarak çal›flt›r›l›yor; hâlâ çocuklara iflkence yap›l›yor; hâlâ çocuklar DGM’lerde yarg›lan›yor, idam cezas›na çarpt›r›l›yor ve bugün çocular Filistin’de, Afganistan’da, Irak’ta, T. Kürdistan›’nda silahlar›n gölgesinde, savafl›n içinde büyüyor... Dünyada açl›¤›n 盤 gibi büyüdü¤ü, dünya nüfusunun önemli bir bölümünün içecek su bulamad›¤› günümüz koflullar›nda bu yaflam koflullar›ndan yine en fazla etkilenenler çocuklar. Afla¤›daki veriler onlarca ülkenin imzalad›¤› Çocuk Haklar› Sözleflmesi’nin yaln›zca ka¤›t üzerinde kald›¤›n› gözler önüne sermeye yetiyor. Çocuk Vakf›’n›n, UNICEF, Uluslararas› Af Örgütü, BM Dünya Sa¤l›k Örgütü, Uluslararas› Çal›flma Örgütü’nün çal›flmalar›ndan derleyerek haz›rlad›¤› rapora göre; Dünyada; * Dünya genelinde 5-14 yafl aras›nda çal›flan çocuk say›s› 250 milyon. Bu çocuklardan sekizde biri çok a¤›r ifllerde çal›flt›r›l›yor.
* 200 milyonun üzerinde çocuk ve yetiflkin Orta ve Bat› Afrika’da köle ticareti kurban›. * 15 yafl›n alt›nda çocuk iflçi çal›flt›rma say›s› ABD’de 126 bin, ‹spanya’da 200 bin, ‹talya’da 400 bin, ‹ngiltere’de 2 milyondan fazla. * Modern tar›m sektöründe meydana gelen kazalardaki çocuk ölümleri %42.7 * Çocuk iflçi çal›flt›rma oran› Brezilya’da %16, M›s›r’da %11,
Pakistan’da %17, Senegal’de %31, AB ülkelerinde ve ABD’de ortalama %2. Bu rakam Türkiye’de %24. *UNICEF’in 2000 y›l›ndaki raporuna göre dünyada 130 milyonun üzerinde çocuk yoksulluk ve ayr›mc›l›ktan dolay› hiç okula gidemiyor. Bu say› son y›llarda daha da art›fl gösterdi. * Her y›l 5 yafl›n alt›ndaki 11 milyon çocuk ölüyor. * 1 milyon 800 bin çocuk fuhufl sektöründe çal›flt›r›l›yor. * 90 ülkede her ay 800 çocuk kara may›nlar›ndan dolay› öldü ya da sakat kald›. * 85’ten fazla ülkede çocuklar askere al›n›yor. 35’e yak›n ülkede
ise 300 bin civar›nda çocuk hâlâ hükümet ya da muhalif gruplar ad›na savafl›yor. * Dünyada 15 milyona yak›n çocuk çat›flmalar yüzünden evlerinden ayr› yaflamak zorunda. * 10 y›l içinde 2 milyona yak›n çocuk öldürüldü. 1 milyondan fazla çocuk ailesini yitirdi. 6 milyona yak›n çocuk savafltan dolay› sakat kald›. 10 milyondan fazla çocuk ise psikolojik travmayla karfl› karfl›ya kald›.
Türkiye’de ise; * 6-18 yafl grubunda çal›flan çocuk say›s› 6 milyonu aflt›. Çal›flanlar›n yüzde 30’u okula gitmiyor. * 6-14 yafl grubundaki 768 bin çocuk okula gitmiyor. * 6 bin civar›nda sokak çocu¤u var. Bu rakam ‹stanbul’da 650. * Türkiye’de kimsesiz, korunmaya muhtaç çocuk say›s› 1 milyonun üzerinde. * SHÇEK’in himayesindeki çocuk say›s› 17 bin. * Befl yafl›n alt›ndaki çocuk ölümlerinin oran› binde 52. Çocuklar›n Türkiye’de yarg›lanmalar›; 2001 y›l›nda yarg›lanan 11-14
yafl aras›ndaki 18 bin 893 çocuktan sadece 6 bin 300’ü çocuk mahkemesinde yarg›land›. Çocuklar suçlar› siyasi oldu¤unda her ne kadar çocuk haklar› sözleflmesinde “hiçbir çocuk iflkence ya da di¤er zalimce insanl›k d›fl› veya afla¤›lay›c› muamele ve cezaya tabi tutulamaz. ‹dam edilemez. Müebbet hapse mahkum edilemez. Askeri e¤itime tabi tutulamaz” ibareleri yer alsa da yafllar›na bak›lmaks›z›n iflkenceye maruz kal›yor, DGM’lerde yarg›lan›yor, idam ediliyor, müebbet hapse mahkum ediliyorlar. Bunun en tipik örnekleri Diyarbak›r DGM’de yaflan›yor. 1990 ile 97 y›llar› aras›nda 1117 yafl aras›nda yarg›lanan 346 çocuktan 226’s›na idam cezas› verildi. 1999’da yine Diyarbak›r’da 11 ile 18 yafl aras›daki 222 çocuk, 2000’de 211 çocuk örgüt üyesi ve düflünce suçu nedeni ile DGM’lerde yarg›land›. SAVAfiTA ÇOCUK Yafllar› 10....12....14 belki de 16..... Adlar› Zozan, Berivan ya da Muhammed.... Filistinli, Irakl›, Afganistanl›, Filipinli belki de Türkiye’li. Sonuçta onlar çocuk ve onca top mermisinin asker postallar›n›n tanklar›n karfl›s›na minicik yürekleriyle ç›k›yorlar. Kimi zaman arkas›nda saklad›¤› tafllarla, molotoflarla hiçbir zaman yaflayamad›¤› çocuklu¤unu savunurcas›na ç›k›yorlar onca zulümün karfl›s›na. Minicik elleri henüz oyuncak bile tutmam›flken silahlarla tan›fl›yor. Kimisi de bulduklar› top mermisini oyuncak san›p oynarken (Elaz›¤ Y›ld›zba¤lar› Mahallesinde, Tohum Kültür Merkezi Çocuk korosundan Onur fiahin ve arkadafllar› Sedat Karakoç ve F›rat Çiçek gibi) yaflamlar›n› yitiriyorlar. Filistin’deki intifadan›n savaflç›lar›n› Tunus’lu Marksist-Leninist JK flöyle ifade ediyor: “O nesil çocuklu¤un tad›n› hiçbir zaman bilememifl, makul bir yaflam›n ihtiyaçlar›ndan ve ulusal
onurdan mahrum b›rak›larak yaflam›fl. Halk›n›n topra¤›n› ve gururunu savunma sorumlulu¤unu üstlenmeye haz›r küçük/büyük kahramalar olarak zaman›ndan önce büyüyen öfkeli bir nesildir. Silahlar›, tafllar› ve molotof kokteylleri, yanan flifleler ve yumurtalard›r.... Onlar zafer iflaretleriyle silahlanm›fl, düflman karfl›s›nda korkusuz ve a¤›r silah ve tanklar›, hapishaneleri ve vahfli iflkencehaneleriyle sald›ran siyonistlere ve emperyalistlere kafa tutan gençler ve çocuklard›r” Ahmet Ali Hasan: Dokuzu erkek, befli k›z 14 kardeflin onüçüncüsü. ‹srail askerleri anne ve babas›n› öldürmüfltü. Aral›k 2000’de El-Halil’e düzenlenen yürüyüfle birçok yafl›t› ile birlikte kat›ld›. Yürüyüfl sonras› yak›nlar›n› ziyaret etmek isteyen Ahmet, ‹srail güçlerinin kurflunu ile aya¤›ndan vuruldu. Ahmet ba¤›rarak yard›m istedi. Ancak ‹srail askerleri bu sesi daha önce duymufltu. Bir tanesi gelip Ahmet’i yere yat›rd› ve ensesine aya¤› ile bas›p kafas›na bir mermi s›kt›. Ahmet Ali Hasan yüzlerce örnekten sadece biri. Hangimiz unutabildik; ‹srail askerlerinin atefllerinden korunmak için duvar dibindeki varili kalkan yapan 12 yafl›ndaki Rami’nin babas›n›n yan›nda katlediliflini. Ya da tüm dünya halklar›n›n insanl›¤›n› sorgulatacak kadar tüyler ürperten “UTANIN” 盤l›klar›yla Filistinli k›z çocu¤unu. Ya da kendisine sald›ran kocaman tanka karfl› tafl atan küçük generali... Yine Türkiye Kürdistan›’nda Newroz ateflini tutuflturan küçük çocuklar, gözalt›na al›n›p, iflkence edilen, yak›lan y›k›lan köylerinin ortas›nda anne babas›na iflkence edilen, zorla göç ettirilen Kürt çocuklar› acaba yaflad›klar› ülkenin kendi haklar›n› içeren bu kapsaml› 54 maddelik çocuk haklar› sözleflmesine imza att›klar›n› biliyorlar m›yd›? Daha da önemlisi henüz bir çocuk olduklar›n›n fark›ndalar m›yd›?
26
6-19 Aralık 2002
işçi-köylü 41
Kanla yaz›lan tarih silinmez 19 Aral›k katliam›
“... 19 Aral›k 2000 tarihinde 05:00 civar›nda yo¤un tarama ve asker sesleri ile uyand›k. Bas›na yans›t›ld›¤› flekilde elimizde ne kaleflnikof ne de sayd›klar› bilumum silahlar vard›. Sadece üstümüzü giyinip beklemekten baflka yapabilece¤imiz birfley yoktu. Bizim elimizde hiçbir fley yoktu fakat onlar dozerlerle, en ileri silahlarla kompresörler ve her çeflit kimyasal gazlarla geldiler. Amaçlar› bizleri aç›kça katletmek, sa¤ kalan-
lar› da F tiplerine götürmekti...” Diren K›rkoç Ümraniye Hapishanesi “... Biz sürekli olarak ifl makinelerinin ve matkaplar›n çal›flma seslerini duyuyor ama sesin nereden geldi¤ini, ne yap›ld›¤›n› anlayam›yorduk. Sonras›nda devlet güçlerinin duvarlar› y›karak ve çat›lardan delerek ko¤ufllara girmeye çal›flt›klar›n› anlad›k. Çat›lar› delip önce gaz bombas› at›yorlar, sonra da
Tarihten Notlar... -9 Aral›k 1987: Filistin 1. intifadas› II. Emperyalist paylafl›m savafl›na kadar Britanya’n›n kontrolünde olan Filistin, ABD’nin Ortado¤u’daki projeleri neticesinde 1948’de ‹srail’in kurulufluyla siyonizmin vahfletlerine maruz kalmaya bafllad›. Y›llar süren bu vahflet, katliam, sürgün tabi ki beraberinde isyan› da getirdi. Ve 1987’de Filistin’de kitlesel, devrimci, kendili¤inden geliflen bir isyan›n milad› oldu 8-9 Aral›k. Filistin halk› ABD emperyalizmine ve ‹srail siyonizmine karfl› tafllarla ayaklanm›flt›. Gazze’de patlak veren intifada k›sa sürede iflgal alt›ndaki tüm Filistin’e yay›ld›. ‹n-
tifadada ilk k›v›lc›m dört Filistinli iflçinin siyonist askeri kamyonu taraf›ndan öldürülmesi oldu. Kuruluflundan sonra özünden koparak farkl›laflan FKÖ, 1. ‹ntifada’n›n ruhuna ihanet ederek, Filistin halk›n›n onurlu mücadelesini masalara tafl›d›. Ve bugün Filistin halk› hâlâ direniyor.
-10 Aral›k 1948: Dünya ‹nsan Hakla-
r› Günü Birleflmifl Milletler ‹nsan Haklar› Komisyonu’nca 1948’in Haziran ay›nda Genel Kurul’un Paris’teki oturumunda, çekimser kalan alt› sosyalist ülke ile Suudi Arabistan ve Güney Afrika Birli¤i d›fl›ndaki
ko¤ufllar› yak›yorlard›...” Binnaz Demirbafl Ümraniye Hapishanesi “... 19 Aral›k günü sabah saat 05:00’te Sa¤malc›lar Hapishanesini özel tim, komando ve askerlerle, çeviklerle, robocoplarla kuflatt›lar. Duvarlar› delmeye çal›fl›rlarken hepimizin kalkt›¤›n› görünce atefl etmeye bafllad›lar. Arkas›ndan yo¤un bombard›mana tuttular. Bildi¤imiz her türlü bombay› att›lar üzerimize. Sis, ses bombas›, sinir gaz›, biber gaz› att›lar... Bombalar kafam›za, s›rt›m›za ve ayaklar›m›za geliyordu. Yüzümüzü ›slak havlularla kapat›p birbirimizin üzerine siper olmaya çal›flt›k.. Bu flekilde ö¤lene do¤ru saat 12-12:30’a kadar sürdü. En son yo¤un gaz bombalar›ndan sonra o yo¤un gaz içine yang›n bombalar› s›kt›lar. Hepimiz kendimizden geçmifl kimimiz bay›lm›flt›k... Gülseren Yazgül Güder, Özlem Ercan, fiefinur Tezgel, Seyhan Do¤an, Nilüfer Alcan ve Gülser Tuzcu alevler içinde diri diri yand›lar...” Hamide Öztürk Bayrampafla Hapishanesi ülkelerin oylar›yla ‹nsan Haklar› Evrensel Bildirgesi kabul edildi. Bu bildirge “herkesin yaflama, kifli özgürlü¤ü ve güvenli¤ine hakk› vard›r” saptamas›nda bulunuyor. ABD insan haklar›yla ilgili birçok konunun alt›na imzas›n› atm›flt›r. Ne kadar insan haklar›, demokrasi savunuculu¤unu kimseye b›rakmasa da dün oldu¤u gibi bugün de ABD’nin katliamc› yüzünü gördük ve görmeye devam ediyoruz. Halklar› bask›, zulüm ve sömürü ile ezen, dünyan›n dört bir yan›n› kan gölüne çeviren Amerika’n›n insan haklar› savunuculu¤unu herkes biliyor. Yine Türkiye de bu bildirgenin alt›na imza atan ülkelerden ve yarg›l›-yarg›s›z infazlar›n, gözalt›nda kay›plar›n, iflkencelerin en fazla yafland›¤› ülkelerden biri. Bu da gösteriyor ki sistemin “insan haklar› savunuculu¤u” bile kan kokuyor. Ve haklar birilerinin bizle-
Yukar›daki anlat›mlar ad›na “Hayata Dönüfl Operasyonu” denilen, TC devletinin üzerinde bir y›l çal›flt›¤›, binlerce merminin, bomban›n, kimyasal gazlar›n, ifl makinalar›n›n kullan›ld›¤› 19-22 Aral›k hapishaneler katliam›n›n tan›kl›¤›. ‹çiflleri Bakan› Saadettin Tantan ve Adalet Bakan› Hikmet Sami Türk’ün baflar›l› bir operasyon olarak de¤erlendirdi¤i, ancak sonucun beklediklerinden daha az oldu¤unu aç›klad›klar› Hitler faflizmini aratmayacak derecede yaflanan 19 Aral›k katliam›, ayn› anda 20 hapishaneye birden gerçekleflti. Bu katliamda 28 devrimci tutsak katledildi. Katliamdan a¤›r yaral› olarak kurtulanlar, bileklerini kanat›rcas›na kelepçelenerek iflkencelerle F tipi zindanlara götürüldü. Devrimci ve komünist iradeyi teslim almak amaçl› yap›lan bu katliam›n ard›ndan bütün tutsaklar 20 Ekim ve 9 Aral›k’ta bafllad›klar› Açl›k Grevi’ni, Ölüm Orucu’na çevirdiler. Sonras›nda Ölüm Orucu ekipre özel bir gün arma¤an ederek, kand›rmaya çal›flmas›yla de¤il, savafl›larak kazan›lacakt›r.
leri fleklinde sürdürülen direnifl, tecritin devam etti¤i gelinen aflamada çeflitli boyutlarda sürerken DHKP-C ve TKEP-L tutsaklar› direnifllerini Ölüm Orucu fleklinde sürdürüyorlar. * * * * Günümüze kadar sürdürülen Ölüm Oruçlar›nda; Hapishanelerde 42 kifli yaflam›n› yitirdi. * TAYAD’l› ailelerin tutsaklara destek amaçl› d›flarda sürdürdükleri ölüm orucunda 7 kifli yaflam›n› yitirdi. * 399. maddeye göre ceza ertelemesiyle tahliye edildikten sonra d›flarda sürdürülen Ölüm Orucu’nda 11 kifli yaflam›n› yitirdi. * Protesto için kendini yakan 5 kifli yaflam›n› yitirdi. * Küçük Armutlu’da direnifl evine yap›lan operasyonda 4 kifli katledildi. * Hollanda’da açl›k grevindeyken direnifl çad›r›na yap›lan sald›r› sonucunda 1 kifli yaflam›n› yitirdi. * F tipi hapishanelerdeki tecritten dolay› 1 kifli intihar etti. sonuçsuz kal›nca, 12 Aral›k 1997 tarihinde Erkut Direkçi tüm di¤er yoldafllar› ve siperdafllar› gibi tarihe bir direnifl notu düflerek ölümsüzleflti.
-12 Aral›k 1997:
Erkut Direkçi flehit düfltü Mehmet A¤ar’›n ‹çiflleri Bakan› oldu¤u dönemde 6, 8, 10 May›s Genelgeleriyle tutsaklara dayat›lan insanl›k d›fl› uygulamalara tutsaklar bedenlerini ölüme yat›rarak cevap verdiler. Ölüm Orucu ve SAG direnifliyle devlete geri ad›m att›ran tutsaklar, hücre sald›r›s›n› geri püskürttü. 96 SAG ve ÖO direniflinde 12 devrimci ölümsüzlü¤e u¤urlan›rken, birçok devrimci de dönüflü olmayan rahats›zl›klarla yaflamaya mahkum edildi. Erkut Direkçi de bunlardan biriydi. Ölümcül aflamaya gelen kanser hastal›¤›nda tüm tedaviler
-13 Aral›k 1980:
Erdal Eren idam edildi Tarih: 12 Eylül... 1980 Askeri faflist cuntas› taraf›ndan birçok devrimci, komünist ve ilerici insan, topluma gözda¤› vermek, yükselen muhalefetin önünü kesmek için iflkencelerden geçirilmifl, zindanlara at›lm›fl ve idam edilmiflti. Bunlardan biri de 17 yafl›nda idam edilen Erdal Eren’di. Bir gösteride ç›kan çat›flmada ölen Zekeriya Önge adl› erin ölümünden 48 saat sonra olay›n faali olarak tutuklanan Erdal Eren, hiçbir kan›t olmaks›z›n daha 17 yafl›nda idam edildi.
işçi-köylü 41
27
6-19 Aralık 2002
Dimitrov faflizmi yarg›l›yor 1923 y›l›nda Bulgaristan’daki Komünist ayaklanmay› yöneten Dimitrov, ayaklanman›n bast›r›lmas›yla birlikte yurtd›fl›na ç›karak Viyana ve Berlin’de bulundu. 1929’dan sonra Komintern Orta Avrupa bölümünün baflkanl›¤›n› yapt›. 27 fiubat 1933’teki RE‹CHSTAG yang›n›n› ç›karmakla suçlanan Dimitrov, Bulgar komünistleri TANEV, POPOV ve Alman komünist milletvekili TORGLER tutukland›lar. Hitler faflizmini kendi ininde bozguna u¤ratarak, kendi mahkemelerinde yarg›layan Dimitrov, savunma stratejisini sald›r›
esas› üzerine kurdu. 16 Aral›k 1933’te ç›kar›ld›¤› Leipzig’de mahkemede faflizmi yarg›larken; “Kulland›¤›m dilin keskin ve kesin oldu¤unu itiraf ederim. Benim mücadelem ve hayat›m, daima ayn› keskinlik ve kat›l›kla cereyan etmifltir. Ama bu dil, aç›k ve namuslu bir dildir. Ben herfleye kendi gerçek ad›n› vermek al›flkanl›¤›na sahibim. Ben burada, kendi müvekkilini görevi gere¤i savunan bir avukat de¤ilim. Ben, suçlanan bir toplumcu s›fat›yla, kendi kiflili¤imi savunuyorum. Ben kendi sosyalist, devrimci namusumu savunuyorum.
‹flte bu nedenle, ‹mparatorluk Mahkemesi önünde taraf›mdan söylenen her cümle kan›m›n ve can›m›n bir parças›d›r. Her sözüm, haks›z bir suçlama karfl›s›nda gösterdi¤im en derin tepkimin ve afla¤›l›k bir cinayetin sosyalistlerin hesab›na geçirilmekte oldu¤u gerçe¤inin ifadesidir... Onyedinci yüzy›lda, bilimsel fizi¤in kurucusu GAL‹LE‹, kendisini kafir olarak idama mahkum eden Engizisyon mahkemesi önüne ç›kar›ld›. Galilei, inançl› ve kararl› olarak ‘Eppur si muove!’ ‘O -dünya- herfleye ra¤men dönüyor!’ dedi. Bu bilim kanununu sonra bütün
insanl›k ö¤rendi ve benimsedi. Biz Komünistler de, bugün en az›ndan koca Galilei kadar kararl› ve inançl› olarak diyoruz ki, ‘Eppur si muovee!’ ‘O herfleye ra¤men dönüyor!’ Tarihin çark›, bir Sovyet Avrupa’ya do¤ru, bir Dünya Sovyet Cumhuriyetleri Birli¤i’ne do¤ru dönmektedir. Ve ne imha tedbirleri, ne hapishaneler ne idam cezalar›, komünist Enternasyonal’in liderli¤indeki proletarya taraf›ndan döndürülen bu çark› durduramayacakt›r. Bu çark, Komünizmin son zaferine do¤ru dönüp durmaktad›r.” diyordu.
Her flehidimiz savaflta ›srar›n, yar›n› yaratmadaki cüretin ad›d›r! Ayn› inançla, ayn› sevda u¤runa omuzlar›nda büyük bir sorumlulukla yürüdüler; korkmadan, y›lmadan ad›mlad›lar zorlu, çetin yollar›. Her yi¤idin harc› de¤ildi, tarihin sorumlulu¤unu omuzlarda tafl›mak. Kolay de¤ildi öyle özgür bir dünya yaratma cüretiyle yola ç›kmak. Ama onlar da¤lara sevdal›, kavgaya vurgun yüreklerdi. Ayn› sevda u¤runa ç›kt›klar› bu yolculukta ayn› sevda u¤runa düfltüler topra¤›n ba¤r›na... Onlar›n bize b›rakt›¤› kavga umutla büyüyor...
Pozvenk çat›flmas›
H. Mustafa Aslan
Fevzi Koç
13 Aral›k 1993 tarihinde Ovac›k Pozvenk köyünde kötü hava flartlar›ndan kaynakl› köye girmek zorunda kalan Halk Ordusu gerillalar› ile faflist TC güçleri aras›nda ç›kan çat›flmada Halk Ordusu gerillalar›ndan Bekir Kürflat Önay, Fevzi Koç, Hac› Mustafa As lan ve Deniz Som flehit düflerken ayr›ca 12 yafl›ndaki Nuray Laço ve 11 yafl›ndaki Halil Laço kardefller de köye yap›lan hava bombard›man›yla katledildiler.
Raci Y›lmaz (Sar› Asker)
Halil Laço
Nuray Laço
1956 Samsun Çarflamba do¤umlu olan Raci Y›lmaz mücadeleyle ‹stanbul Üniversitesi Fen Fakültesi’nde okurken tan›flt›. Düflmana karfl› amans›z savaflan Raci Y›lmaz ayn› flekilde Parti içinde ç›kan tüm hiziplere karfl› da ilkeli bir mücadele yürüttü. Parti 1. Konferans›’nda Parti Üyesi oldu. ‹stanbul Askeri Komitesi’nde görev alan Y›lmaz, Sar›yer Beyo¤lu M›nt›kas›’nda askeri sorumluydu. 6 Aral›k 1980 tarihinde fiiflli Elmada¤’da polisle girdi¤i çat›flmada flehit düfltü. Ayn› çat›flmada polislerden Ali Günayd›n da vurulmufltur.
Mehmet Ali Polat 1950 tarihinde do¤an M. Ali Polat, 6 Aral›k 1980 tarihinde Edirne’de polisler taraf›ndan katledildi.
28
6-19 Aralık 2002
işçi-köylü 41
Kürt kad›nlar› k›s›rlaflt›r›l›yor Kürt ulusunun soyunu kurutmak ad›na y›llarca katliamlar›n› dindirmeden çocuk-kad›n insan k›y›m›na giden TC, böylece ›rkç› politikalar›n› yükseltirken, do¤mam›fl her çocu¤u gelecek için büyük bir tehdit unsuru olarak gördü¤ünü ortaya koyuyor. Asl›nda bu durum birçok ülkede özellikle ezilen s›n›f ve milliyetlerin oldu¤u her yerde ayn›. Kürt kimli¤i nedeniyle afla¤›lanan, “nüfus patlamas›”... vb. denilerek devletin T. Kürdistan›’nda açt›¤› özel kurslar, kad›n merkezleri arac›l›¤›yla kimliklerinden uzaklaflt›r›l›p sistemin içinde yer almas› için u¤rafl verilen Kürt kad›nlar› üzerindeki
Çünkü artarak ço¤alan bir nüfus karfl›s›nda, kendi nüfusunun bile önüne geçilece¤i tespitiyle devletin üst kurumlar›nda al›nan kararlarla Kürt nüfusunun TC’nin belirledi¤i oran› aflmamas› planlan›yordu. Bu amaçla MGK gündemlerinde bile
berle Kürt kad›nlar› üzerindeki afla¤›lama ve yok sayman›n bir baflka biçimi olan k›s›rlaflt›rman›n somut örnekleriyle tan›flm›fl olduk. Diyarbak›r’›n K›rmas›rt köyüne 2002 fiubat ay›nda “Aile Planlamas› Kurumu” ad›yla gelen sa¤l›k ekipleri
bask›lar bitmek bilmiyor. Y›llard›r bölgede yürütülen gerilla savafl› nedeniyle devletin bask›s›n› çok yak›ndan gören kad›nlar; gerilla anas›, bac›s›... vb. denilerek en ac› iflkencelerden geçirilirken, çok say›da çocuk sahibi olmalar› neden gösterilerek k›s›rlaflt›rma yönteminde de denek haline getiriliyorlar. Bundan önce, Türkçe dahi bilmeyen kad›nlara askerler eflli¤inde do¤um kontrol yöntemleri köy köy dolafl›larak zorla anlat›l›rken; kad›n merkezlerine gitmeleri yönünde yapt›r›mlar uygulanarak Kürt nüfusunun denetim alt›na al›nmas› amaçlan›yordu.
Kürt nüfusunun ço¤alarak artt›¤› tespitiyle tart›flmalar yaflan›rken, kendini dayatan zihniyetin kendinden baflka tan›mad›¤› ulus politikas›yla Kürt ulusu bir nevi yok say›larak kökten çözüme ulafl›lmak isteniyor. Böylece Kürt kad›nlar› üzerinde önce iflkence, tecavüz, dayak yöntemini deneyen TC gelinen süreçte yurtsever hareketin tasfiye sürecine girmesiyle beraber bu kez uygulad›¤› k›s›rlaflt›rma politikalar›yla Kürt ulusunun ço¤almas›n› zorla engellemeye çal›flarak flovenizmin bir baflka çeflidini yaflama geçirmektedir. Bu amaçla, geçti¤imiz günlerde ortaya ç›kan bir ha-
taraf›ndan “do¤um kontrolü” yap›laca¤› belirtilerek kad›nlar k›s›rlaflt›r›ld›. Tüp ligasyonu ad› verilen yöntemle k›s›rlaflt›r›lan kad›nlar, böylece bir daha çocuk sahibi olamayacakken; kad›nlar›n bir daha çocuk sahibi olamayacaklar›n› bilmemesi olay›n en çirkin boyutu. Kendilerine yap›lacak bir ameliyattan sonra isterlerse “dikifllerinin yeniden açt›r›larak” çocuk sahibi olabilecekleri söylenilerek kand›r›lan kad›nlar, rahme giden yumurtal›k bo-
rular›n›n ba¤lanmas›yla bir daha hamile kalmaya karfl› k›s›rlaflt›r›lm›fl oldu. Önceleri bu yöntemle, daha fazla çocuk sahibi olmayacaklar› için sevinen kad›nlar daha sonra kendilerine yap›lan›n fark›na var›nca bunun bir k›s›rlaflt›rma oldu¤unu anlad›. Özellikle bu uygulamay› farkeden 7 Kürt kad›n›n›n ‹HD Diyarbak›r fiubesi’ne baflvurarak olay› kamuoyuna duyurmas›yla durum ortaya ç›kt›. Ve baflta Diyarbak›r olmak üzere Ad›yaman, Van, Batman ve çevre illeri de kapsamak üzere, Valilikler taraf›ndan yay›nlanan genelge ile bu politika hayata geçirilirken; genelgelerde bu durum kad›nlar üzerinde özellikle tüp ligasyonunun denenmesi ›srar›yla anlat›l›yor. Bu ›srar sonucunda özellikle Diyarbak›r’da 2002 y›l›n›n ilk on ay›nda 820 kad›n bu yön-
temle k›s›rlaflt›r›ld›. Batman’da ise 600 kad›n bu uygulamaya maruz kal›rken, daha ad› aç›klanmayan yüz-
lerce kad›n bu uygulaman›n kurbanlar›ndan oldu. Kendi izinleri olmadan, yasalara göre de suç say›lan k›s›rlaflt›rma yöntemi sayesinde, devlet böylece “terörist” diye ilan etti¤i Kürt halk› üzerindeki sömürü ve zulmünü boyutland›r›yor. Kürt ulusunun soyunu kurutmak ad›na y›llarca katliamlar›n› dindirmeden çocuk-kad›n insan k›y›m›na giden TC, böylece ›rkç› politikalar›n› yükseltirken, do¤mam›fl her çocu¤u gelecek için büyük bir tehdit unsuru olarak gördü¤ünü ortaya koyuyor. Asl›nda bu durum yaln›zca bizim de¤il, birçok ülkede özellikle ezilen s›n›f ve milliyetlerin oldu¤u her yerde ayn›. Bu uygulamalardan haf›zam›zda en çok yer eden ise, Nazi Almanyas› döneminde Musevilere yönelik uygulanan ve “üstün Alman ›rk›” olarak tan›mlanan floven politikalar› hayata geçirmek için yap›lanlar olmufltur. Zihin ve beden yönünden rahats›zl›klar› olan Musevilerin k›s›rlaflt›r›lmas›, hatta kimi ülkelerde 60 bini bulan kad›n›n k›s›rlaflt›r›lmas› olaylar›; faflizmin tehdit olarak gördü¤ü halklar› kad›nlar› da kullanarak uygulad›¤› i¤renç politikalar›nda dönem dönem baflvurdu¤u bir yöntemdir. Ama as›l olarak onlar›n da ilgilendi¤i, teker teker kiflileri k›s›rlaflt›rmak ve ço¤almas›n› engellemek de¤il, gelece¤in tehditi olarak gördükleri düflüncelerin daha fazla ço¤almas›n› önlemektir.
işçi-köylü 41
29
6-19 Aralık 2002
Gençlik gelece¤in coflkusuyla bir araya geldi “Devrimci Gençlik Hareketi Yaratmak ‹çin YDG saflar›nda Mücadeleye” fliar›yla YDG’lilerin 30 Kas›m 2002 tarihinde Tohum Kültür Merkezi’nde yapt›¤› flenlik birçok ilden gelen YDG’lileri ‹stanbul’da buluflturdu. “Sömürünün, zulmün, geleceksizli¤in kayna¤› emperyalizm ve faflizme karfl› mücadeleye” denilerek bafllayan flenlik önce tüm komünizm ve devrim flehitleri ad›na sayg› duruflu ile bafllad›. Anmada “Vartinikte bir köm” fliiri okunarak komünist önder ibrahim Kaypakkaya selamland›. Günefle Türkü’nün söyledi¤i kavga türküleri coflkuyu
bir kat daha art›rd›. YDG’lilerin oluflturdu¤u fliir grubu fliirleri ile etkinli¤e renk katt›. Emperyalist savafl ve gençlik adl› dian›n sergilenmesinin ard›ndan panele geçildi. Emperyalist savafl ve alanlara yans›mas›n›n ve YDG faaliyetinin anlat›ld›¤› panel ilgiyle dinlendi. Panelin sonunda sorular›n sorulmas› ise konular›n biraz daha iyi kavranmas›na neden oldu. K›sa bir aradan sonra YDG’lilerin oluflturdu¤u müzik grubu “Cemre” sahnedeki yerini alarak türkülerini ve marfllar›n› kitleyle paylaflt›. Ve ard›ndan da Sar›gazi
Ankara Film Festivali yap›ld› Ankara Uluslararas› 14. Film Festivali 21 Kas›m-1 Aral›k tarihleri aras›nda gerçeklefltirildi. Ulusal Uzun Metrajl› Film yar›flmas› bölümünde 7 filmin yer ald›¤› festivalde Hakan fiahin’in “Ayna”, Ça¤an Irmak’›n “Bana fians Dile”, Bülent Pelit’in “Mart›lar Açken” vb. filmleri izleyicilerinin be¤enisine sunuldu. Bu bölümün d›fl›nda festivalde ayr›ca Gani Turanl› Özel Gösterimi kapsam›nda 3 film gösterildi. Festivalin en çok ilgi gören bölümleri aras›nda ise K›sa Film Yar›flmas› yer ald›. Bu k›sa filmler Meksika, Almanya, Amerika, ‹spanya, ‹talya, ‹ran, Belçika gibi ülkelerin filmlerinden olufluyor. Gündemle de ilgili olarak bu filmlerin ço¤unun konusunu savafl ve çat›flma oluflturuyordu. 7 adet de belgesel filmin gösterildi¤i festival boyunca bir de yönetmenlerin kat›ld›¤› panel düzenlendi.
LONDRA TKM’de etkinlik Proletarya Partisi’nin 4. Genel Sekreteri olan Komünist Önder Mehmet Demirda¤’›n ölüm y›ldönümü vesilesi ile 24 Kas›m 2002 tarihinde Londra Tohum Kültür Merkezi’nde bir anma düzenlendi. Kampanyan›n da bitifl tarihi olan ve bu coflkunun yafland›¤› etkinlik, saat 16:00’da tüm parti ve devrim flehitleri için yap›lan bir dakikal›k sayg› duruflu ile bafllad›. Yaklafl›k 150 kiflilik bir kitlenin kat›ld›¤› etkinlikte s›rayla Serhat Tunç Ar›can, Tohuma Türkü, ‹syana Özlem Çocuk Korosu, Alev-Mansur ikilisi ve Çocuk Folklor Ekibi sahne ald›. Anma, Tertip Komitesi’nin haz›rlad›¤› bir yaz›n›n okunmas› ve mesajlar›n ard›ndan sona erdi.
Türkiye Yazarlar Sendikas›’nda dinleti Türkiye Yazarlar Sendikas›’n›n Ankara’da düzenledi¤i bir etkinlikte flair Adnan Sat›c› bir fliir dinletisi sundu. 15 günde bir farkl› sanatç›lar›n kat›l›m› ile düzenlenen etkinlikte bu hafta yaflam›n› yitiren fiair Mehmet Cevdet Anday da an›ld›. Sendika ad›na konuflan Selma A¤aboyo¤lu, Anday’›n fliire olan katk›lar›ndan bahsetti. Ard›ndan söz alan Adnan Sat›c› da dinletisine Melih Cevdet Anday’›n dizeleri ile bafllad›. Etkinlik yaklafl›k 1,5 saat sürdü ve müzik ve fliir dinletisi ile sona erdi.
gençli¤inin kurdu¤u “Hayat Tiyatro Grubu” sahneyi ald›. K›saca sergiledikleri insanlar›n F tiplefltirilen yaflam›, YÖK Yasa Tasar›s›’n›n gençli¤e dayatmalar› anlat›lmaya çal›fl›ld›. Kitlenin ayakta alk›fllad›¤› tiyatro coflkuyu art›rd›. Tiyatro grubundan 1 Aral›k’taki “Emperyalist Savafla Hay›r” mitingine YDG pankart› arkas›nda kitlesel bir kat›l›mla gidilece¤i ça¤r›s›nda bulundu. Etkinlikte ayr›ca ülkenin dört bir yan›ndan gönderilen mesajlar da okundu. Son olarak sahneyi yine YDG Müzik Grubu “Ay›fl›¤›” ald›.
Halay parçalar› söyleyen grup, gençli¤i toplu halaya kald›rarak ortam› daha s›cak bir atmosfere kavuflturdu.
Kültür, Sanat ve Emekçiler Paneli SES Ankara fiubesi’nin düzenledi¤i “Kültür, Sanat ve Emekçiler” konulu panele Evrensel gazetesi yazarlar›ndan Ayd›n Çubukçu, gazeteci yazar Oral Çal›fllar, Edebiyatç›lar Derne¤i Genel Sekreteri Gökhan Cengizhan ve paneli yöneten olarak da Murat Demirbafl kat›ld›. Katledilen SES
üyeleri Ayflenur fiimflek, Necati Ayd›n, Behçet Aysan ve Nam›k Erdo¤an an›s›na bu y›l 5. düzenlenen kültür sanat etkinlikleri son olarak yap›lan panel ile sona erdi. Panelde ilk olarak konuflan Ayd›n Çubukçu emekçilerin yaflam›nda sanat›n önemli bir yeri olmas› gerekti¤ini belirterek emperya-
Coflkuyla çekilen halaylar›n sonunda büyük bir emek verilerek haz›rlanan flenlik sona erdi.
listlerin iflçi ve emekçiler ile sanat aras›na duvar çekmeye çal›flt›¤›n› anlatt›. Ard›ndan söz alan gazeteci Oral Çal›fllar sanata olan ilginin giderek azald›¤› üzerinde durdu. Edebiyat Derne¤i Genel Sekreteri Gökhan Cengizhan ise ancak iflçi s›n›f›ndan yana olan sanatç›lar›n üretken olabilece¤ini söyleyerek bir yandan da toplumda bu tür sanatç›lara olan ilginin azald›¤›na vurgu yapt›. Son olarak söz alan Murat Demirbafl da ayn› konular üzerinde durarak televole kültürü ile insanlar›n bu de¤erlere yabanc›laflt›r›ld›¤›n› ileri sürdü. Sorular›n ard›ndan panel sona erdi.
Melih Cevdet Anday topra¤a verildi
Bülent Tanör yaflam›n› yitirdi
30 Kas›m günü tedavi gördü¤ü hastanede yaflam›n› yitiren Türkiye’nin önemli edebiyatç›lar›ndan Melih Cevdet Anday, 1 Aral›k günü düzenlenen törenlerle topra¤a verildi. Anday için ilk tören Cumhuriyet gazetesinde düzenlendi. Burdaki törende ‹lhan Selçuk, Anday’›n yaflam›n› anlatan bir konuflma yapt›. Düzenlenen törene fiiflli Merkez Camii’nde devam edildi. Törene yazar, flair, tiyatrocu ve sinemac› birçok sanatç› kat›ld›. Burada yap›lan törende konuflan Zülfü Livaneli de Anday’›n edebiyat için önemli bir isim odu¤unu vurgulad›.
Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ö¤retim Üyesi Prof. Dr. Bülent Tanör uzun süren rahats›zl›¤›n›n ard›ndan 28 Kas›m 2002 tarihinde kansere yenik düfltü. Tanör Galatasaray Lisesi’ni ve ‹stanbul Hukuk Fakültesi’ni bitirmiflti. 12 Mart döneminde üniversiteden uzaklaflt›r›lan Tanör, 1975 y›l›nda Dan›fltay karar› ile tekrar üniversiteye dönmüfl ard›ndan 1983’te s›k›yönetim yasas› gere¤ince üniversiteden tekrar uzaklaflt›r›lm›flt›. 1983 ve 1990 y›llar› aras›nda Avrupa’da birçok üniversitede ders veren Tanör, üniversiteye ancak 1990 y›l›nda dönebildi. “Türkiye’de ‹nsan Haklar›”, “Türkiye’de Anayasa Hukuku” vb. kitaplar›n yazar› olan Tanör, uzun süredir tedavi gördü¤ü Çapa T›p Fakültesi’nde 28 Kas›m’da hayat›n› kaybetti.
30
6-19 Aralık 2002
‹flçi-köylü’den EMPERYAL‹ZME VE FAfi‹ZME KARfiI ÖRGÜTLENEL‹M Daha önceden bu köflede, baflta ABD emperyalizmi olmak üzere, emperyalistlerin Irak’a yönelik sald›r› tehditlerini nedenleri ve niçinleriyle birçok kez ifade ettik. Bu sald›r›da Türk hakim s›n›flar›n›n nas›l bir tutum içinde olacaklar›n› da belirttik. Belirttik çünkü bunu bilebilmek için kahin olmak gerekmiyordu. Türkiye’nin sosyo ekonomik yap›s› ve emperyalizme ba¤›ml›l›¤› gere¤i; Türk hakim s›n›flar›n›n emperyalizmin politikalar›ndan ve ç›karlar›ndan ba¤›ms›z hareket edemeyece¤i ve bu anlam›yla içinden geçti¤imiz süreçte uygulanan politikalar›n emperyalist patentli olaca¤›n› vurgulad›k. Gelinen aflamada 3 Kas›m seçimleriyle hükümet kuran Adalet ve Kalk›nma Partisi’nin d›fl politikada att›¤› ad›mlar, pek çok kesimde neler oluyor sorusunu gündeme getirdi. AKP att›¤› ad›mlarla Türkiye’nin AB, K›br›s sorunu gibi “meseleleri”nde tarihi ve çözüm isteyen bir parti izlenimi çizmeye bafllad›. Ne de olsa seçimler “statü-
kocu” güçleri tasfiye etmiflti(!) Ve art›k Türkiye’nin önünde engel olan tüm gerici engelleri ve dirençleri bir bir ortadan kald›rmaya bafll›yordu(!) Hatta ayd›n geçinen baz› köfle yazarlar› daha da ileri giderek AKP’ nin muhazafakar bir parti olmas›na ra¤men “solcu” politikalar izledi¤ini ve CHP’nin de devletçi oldu¤unu, sa¤ bir parti görünümünde oldu¤unu ifade ediyorlar. Buna gerekçe olarak da Türkiye’de “siyasetin” özgün oldu¤unu ve bu özgünlükten dolay› kavramlar›n yerli yerine oturmad›¤›n› yaz›yorlar. Bu yazarlar›n do¤ru ifade ettikleri bir nokta var. O da CHP’nin devletçi bir parti oldu¤udur. Bunun d›fl›nda AKP’nin misyonu gere¤i devlete ya da “statüko”ya muhalefet etme gibi bir duruflu söz konusu de¤ildir ve olamaz. Çünkü AKP de devletçidir. Olmak zorundad›r. Daha do¤ru ve yerinde bir tabirle her iki parti de faflist partilerdir. Kulland›klar› söylemlerin farkl›l›¤› hiçbir fleyi de¤ifltirmez. Her iki parti de emperyalizmin ve faflizmin ç›karlar› do¤rultusunda hareket etmektedirler.
Özellikle AKP’nin son süreçte “farkl›” görünen yönelimi bizzat emperyalizmin bölgedeki yönelimleriyle uyuflmaktad›r. AKP bu farkl› oldu¤u iddia edilen politikalar› uygularken; ABD’nin Ankara büyükelçisi Robert Pearson, ABD D›fliflleri Bakanl›¤›’n›n haber sitesi Washington Dosyas›’nda yazd›¤› yaz›da, “Türkiye’de yeni hükümetin kurulmas›yla birlikte, Avrupa Birli¤i, K›br›s, ekonomi, reformlar ve Irak konusunda önemli geliflmeler” olaca¤›n› söylüyordu. K›sacas› bugün at›ld›¤› iddia edilen “farkl›” ve “tarihi ad›mlar”, ABD emperyalizminin bölgede ve özgülde Türkiye’deki yöneliminden farkl› de¤ildir. Bugün farkl› olarak ileriye sürülen politikalar ABD’nin politikalar›d›r ve AKP bölgedeki ABD’nin yar›fl at› olma misyonunu iyi oynamaktad›r. En az›ndan start› iyi vermifltir. Bugün kamuoyunun büyük bir ço¤unlu¤u AKP’ nin bu “farkl›” politikalar›n› memnuniyetle izlemektedir. ABD emperyalizminin AB, K›br›s vb. politikalar›na uygun hareket eden AKP, yan› bafl›m›zdaki komflu halk Irak halk›n›n da katliam›na ortak olmaya haz›rd›r. Pearson makalesinde, Erdo¤an’›n Irak konusunda BM karar›yla paralel hareket edilece¤i yönündeki aç›klamas›n› da memnuniyetle karfl›lamaktad›r. Zaten ABD de Irak’a sald›r› yönündeki son haz›rl›klar›n› da yapmaktad›r. Bu amaçla ABD Savunma Bakan Yard›mc›s› Paul Wolfowitz ve D›fliflleri
işçi-köylü 41 Bakan Yard›mc›s› Marc Grossman 3.12. 2002 tarihinde Ankara’ya geldi. ABD emperyalizminin bu temsilcileri, Irak’› iflgal plan› çerçevesinde, Türk devletine yapmas› gerekenleri deklare ettiler. Bas›na son olarak yans›yan bilgilere göre ABD, Türkiye’den bir tümen asker istiyor. Bu ise 17 bin ile 20 bin aras›nda asker anlam›na geliyor. ABD ise yaklafl›k 250 bin askeri Türkiye üzerinden Irak’a sokmak istiyor. Türkiye’nin 10 kadar havaliman› ve liman›n› bildirimsiz olarak ABD’nin kullan›m›na aç›lmas› isteniyor. Bunun anlam›, ABD uçaklar› ve gemileri Türkiye’ye geldi¤inde ne tafl›nd›¤›n› belirtmek zorunda kalmayacak. Türkiye’nin tüm güney limanlar› bu kapsamda de¤erlendiriliyor. Uzun vadeli olarak Kafkaslar’daki hedefler için Trabzon Liman› da ayn› kapsama al›nmak isteniyor. Bu istemler karfl›l›¤›nda öncelikle Türkiye’nin 6-7 milyar dolar›ndaki askeri borçlar› silinecek. Bunun yan› s›ra Türkiye’nin sat›n almak istedi¤i silahlarla ilgili sorunlar giderilecek. Türkiye’ye Kerkük petrollerinden pay verilecek. Bu pay için Kerkük petrollerinin geçen yüzy›ldaki konumu dikkate al›nacak. Irak’›n Kuzey’indeki “güvenlik” konular›nda Türkiye de söz sahibi olacak ve Türkiye de kuzeydeki kontrollerini art›racak. ‹flte “yeni” olan AKP’nin önümüzdeki süreçte yapaca¤›
icraatlar› ve bu icratlar› karfl›l›¤›nda Türkiye’nin kazan›mlar›(!) Kuflkusuz ki bu sald›rganl›ktan baflta Irak halk› olmak üzere, Türkiye halklar› zarar görecektir. Buna karfl› durmam›z gerekiyor. Son olarak yap›lan “savafl karfl›t›” gösterilerin istenilen kitlesellikte olmamas› bizlere görevimizin aciliyetini ve önemini dayat›yor. Bu görevimizin aciliyetini ve önemini görerek yeni yönelimle birlikte halk kitlelerine bu savafl›n emperyalist bir sald›rganl›k oldu¤unu, halklar›n petrol için katliamdan geçirildi¤ini anlatmal›y›z. AKP’nin varl›¤›n›n hiçbir fleyi de¤ifltirmeyece¤ini esas olan›n emperyalizmin ve faflizmin ç›karlar› oldu¤unu ve AKP’nin bu politikalar›n uygulanmas› için bulunmaz bir at oldu¤unu her f›rsatta ifade etmeliyiz. Türk hakim s›n›flar› bugün büyük bir hevesle emperyalistlerin sald›rganl›¤›ndan kemik kapma düflü içerisindedirler. Yeni yönelimin ›fl›¤›nda buna “yeter” demek mümkündür. ‹flçilerin ve köylülerin birli¤i ile bu sömürü düzenine meydan okumak mümkündür. Bir araya gelerek Irak’a yönelik emperyalist sald›rganl›¤a karfl› mücadele etmek mümkündür. Bunu, tüm dünyada geliflmekte olan anti-emperyalist halk hareketleriyle birlefltirmek mümkündür. Bunu gerçeklefltirmek tamamen bizim elimizde. Yeni yönelimin ›fl›¤›nda emperyalizme ve faflizme karfl› örgütlenelim.
‹flkence davas›nda; “Bir daha suç ifllemeyecekleri” kanââti Mart 1997’de 15 kifli ile birlikte gözalt›na al›nan sendikac› Süleyman Yeter bu gözalt›nda serbest b›rak›l›rken ancak birlikte gözalt›na al›nd›¤› gazeteci Asiye
Zeybek Güzel’e ise Terörle Mücadele fiubesi polisleri taraf›ndan tecavüz edilmiflti. Hastane raporlar›yla belgelenen tecavüz iflkencesine karfl› polisler hakk›nda suç duyurusu yap›larak dava aç›lm›flt›. Bu gözalt›ndan iki y›l sonra 1999’da gözalt›na al›nan Yeter gözalt›nda infaz edildi. Yeter’in süren mahkemesinde t›pk› di¤er iflkence mahkemelerinde yaflanan geliflmeler yafland›. ‹flkenceleri tescillenen polisler bir anda kaybolmufllard› ve bir türlü bulunam›yorlard›. Zaman afl›m›na u¤ratma çabas› içindeki mahkeme heyeti, mahkemeler sürerken ortaya koydu¤u tutumla iflkencecilerin haklar›n› korumakla yükümlü olduklar›n› kan›tlad›. Her duruflmay› polislerin ifadesini dinlemek üzere erteleyen heyet, karar›n› 2 Aral›k’ta yap›lan duruflmada aç›klad›. Haklar›nda dava aç›lan 9 polisten 4’ünün cezas› “suç ifllemeyecekleri” kanaatiyle ertelendi. Befl polisin beraat etti¤i mahkemede heyet,
polislere verdi¤i 11 ay 20 gün hapis ve 2 ay 27 gün memuriyetten men cezas›n› “bir daha suç ifllemeyecekleri” kanaatiyle erteledi. Yani verilen göstermelik ceza da çok görülerek geri çekildi. Gözalt›nda katlettikleri belgelenen bu katillerin ayn› suçu bir daha ifllemeyeceklerinin garantisini nas›l veriyor? Türkiye’de uygulanan anti-demokratik birçok uygulamaya tepki gösteren bir muhalefet oldu¤u müddetçe ve bu muhalefet karfl›s›ndaki gücü alafla¤› edene kadar bu muhalefetin bitirilmesi için devlet bu infazlara devam edecektir. Bu davadan ceza ertelemesiyle kurtar›lan polislerden Bayram Kartal, Sedat Selim Ay ve Yusuf Öz daha önce görülen iki yar› iflkence davas›nda da gözalt›nda tecavüz suçu iflledikleri için yarg›lan›yorlard›. Bu halk düflmanlar›n›n sadece belgelenmifl suçlar›. Daha kaç devrimcinin sorgusuna kat›ld›klar› ve bundan sonra daha kaç tanesine kat›lacaklar› bilinmiyor. Ayr›ca 3
Aral›k günü yap›lan bakanlar toplant›s›n›n ard›ndan aç›klama yapan Ertu¤rul Yalç›n Bayar iflkence davalar›nda “bireylerin ihmali” bulundu¤unu aç›klayarak “bu ihmale izin verilmeyecektir” demekte. Egemenlerin “iflkence münferittir” aç›klamas›na denk düflen bu yaklafl›m zaman afl›m›na yönelik yap›lan aç›klamada da kendini gösteriyor. Yarg›lamalar›n mahkemelerde iflkence yapmak için izin almayan memurlar›n yarg›lanmas›na dönüfltürülebilece¤ini vurguluyor. Halk nezdinde teflhir olan bu iflkenceci katillerin cezas›n›, bugünkü yarg› sisteminden beklemek elbette ki gerçekçi de¤ildir. Ancak Süleyman Yeter davas›nda yaflanan ve egemenlerin pervas›zl›¤›n› somutlayan bu tarz mahkemelerin üzerinden devletin yarg› sisteminin gerçekli¤ini teflhir ederek, halka bu davalar› daha fazla sahiplenmenin bilincini yaratmal›y›z.
31
işçi-köylü 41
6-19 Aralık 2002
“Savafla ortak olmayaca¤›z” “Tüm farkl›l›¤a karfl›n, insan olduklar› için, yürekleri hala kurumam›fl oldu¤u için, mazlum Irak halk›na s›cak bir ‘yaln›z de¤ilsiniz’ demek için” el ele veren binlerce insan Türkiye’nin birçok ilinde bir araya geldi. ‹zmir, Mersin, Adana, Ad›yaman ve Elaz›¤’da da yap›lan etkinliklerle savafl haz›rl›klar› protesto edildi. ‹ZM‹R ‹zmir’de Emek Platformu bileflenleri, siyasi parti ve demokratik kitle örgütlerinin ortak kat›l›m›yla 1 Aral›k’ta düzenlenen miting Gündo¤du meydan›nda gerçekleflti. Yaklafl›k 10 bin kiflinin kat›ld›¤› mitingte savafl sloganlar› s›k s›k at›l›rken, kad›nlar›n en yo¤un kat›l›m› oluflturduklar› gözlendi. Mitingte konuflan D‹SK Ege Bölge Temsilcisi Kani Beko da 11 Eylül sald›r›s›yla oluflturulan ortamda herkesin daha dikkatli olmas› ve Bush yönetiminin sald›rgan uluslararas› politikas›na karfl› durmak gerekti¤i üzerinde durdu. ADANA Adana’da ise, 58 DKÖ’nün bir araya gelerek oluflturdu¤u savafl kar-
fl›tlar› platformu U¤ur Mumcu meydan›nda bir bas›n aç›klamas› yapt›. “‹ncirlik hava üssü kapa t›ls›n” ve “Savafl açl›k yoksulluk ölüm demektir” pankartlar›n›n aç›ld›¤› aç›klamada “ABD askeri olmayaca¤›z” , “Katil Amerika Ortado¤u’dan
vafla de¤il emekçiye bütçe”, “Kahrolsun Amerikan emperyalizmi” sloganlar›n›n at›ld›¤› aç›klama, 22 Aral›k günü U¤ur Mumcu alan›nda yap›lacak olan “Savafla hay›r” bas›n aç›klamas›n›n duyurulmas›yla son buldu.
“savafl istemiyoruz, talebimiz bar›flt›r” sloganlar›yla toplanan 4 bin imza TBMM’ne gönderildi. Aç›klamada konuflan ‹HD fiube Baflkan› Bekir Gür büz Havuflbafl› ise ABD’nin temel payesinin petrol kaynaklar›na ulaflmak oldu¤unu aç›klad›.
girdi¤i hiçbir yere bar›fl getiremeyece¤i, aksine savafl›n habercisi oldu¤unun belirtildi¤i aç›klamada ABD’nin “terörist” ilan etti¤i kiflilerin önceleri besleyip kollad›¤› kifliler oldu¤u belirtildi. Ayr›ca Antalya’da D‹SK öncülü¤ünde bir araya
defol” sloganlar› at›l›rken, platform ad›na konuflan Sadi Sürenkök Türkiye’nin ABD’nin Ortado¤u’ya aç›lan kap›s› oldu¤unu belirtti. S›k s›k “Sa-
ADIYAMAN Demokrasi Platformu üyeleri taraf›ndan Mimar Sinan Park›nda yap›lan bas›n aç›klamas› ile bar›fl zinciri oluflturulurken,
MERS‹N Mersin’de de savafl› protesto eden 59 DKÖ, Petrol ‹fl Sendikas›nda bir araya gelerek ABD’nin tutumunu k›nad›. ABD’nin
gelen bir grup üniversite ö¤rencisi ve iflçi de savafl› protesto etti. Yine burada da Kürtçe ve Türkçe at›lan sloganlar ile savafla karfl› olduklar› belirtildi.
Kad›nlar sömürüye, fliddete ve savafla hay›r dedi Yer: Dominik Cumhuriyeti. Y›l: 1960. Dominik Cumhuriyeti’nde 30 y›l boyunca ülkeyi kanl› pençeleri ile yöneten Rafael Trujila diktatörlü¤üne karfl› halk›n ayakta oldu¤u y›llarda faflizme karfl› savaflanlar sadece erkekler de¤il kad›nlard›. “Biz de var›z” diyerek kavgaya giren kad›nlar aras›nda Mirabal diye bilinen 3 k›zkardefl de mücadeleyi büyütmek için Clandestine Hareketini kurmufllard›. K›sa süre içerisinde diktatörlü¤e karfl› mücadelenin sembolü ayn› zamanda faflist yönetimin bafl düflman› haline gelen bu hareket bunun sonucu olarak da hapis dahil olmak üzere birçok bask›ya maruz kalm›flt›r. 25 Kas›m 1960’ta da Rafael Trujila yönetiminin emri ile önce tecavüz
edilip ard›ndan da katledilmifllerdir. Devlet ise araba kazas›nda öldüler diye aç›klam›flt›r. 1999 y›l›ndan beri de bu tarih yani 25 Kas›m “Kad›na yönelik fliddete karfl› uluslararas› mücadele günü” olarak kutlanmaktad›r. 25 Kas›m’da kad›nlar ülkenin dört bir yan›nda savafla hay›r diyerek bir araya geldiler. ‹zmir: 25 Kas›m giriflimi ve ‹HD’li kad›nlar Konak Kemeralt›’nda bildiri da¤›tarak, tüm kad›nlar› sistemden kaynaklanan fliddete ve savafla karfl› mücadeleye ça¤›rd›lar. Ankara: Kad›nlar, Bar›fl ‹çin Sürekli Kad›n Platformu’nun ça¤r›s›yla Zafer çarfl›s›nda buluflarak
bildiri da¤›tt›lar. Ard›ndan da Yüksel Caddesinde “Kad›na Yönelik Her Türlü fiiddete Hay›r” pankart› açt›lar. ‹stanbul: EKB, Ba¤›ms›z Kad›nlar, Bar›fl Analar› ‹nisiyatifi, Dicle Kad›n Kültür Merkezi, Feminen Kad›n A¤›, ‹.Ü’den kad›nlar ve KESK’li kad›nlar›n da bulundu¤u 16 örgütün kat›l›m› ile Taksim Mis sokakta bir bas›n aç›klamas› yap›ld›. Aç›klama Kürtçe ve Türkçe okundu. Kürtçe aç›klama s›ras›nda polisin hiç müdahale etmemesi dikkat çekiciydi. fiiddete maruz kalan kad›nlar için s›¤›nma evlerinin aç›lmas› istendi. Diyarbak›r, Adana ve Malatya’da da kad›nlar fliddete ve savafla karfl› mücadele ça¤r›s› yapt›lar.
B‹Z HALKIZ GELECEK ELLER‹M‹ZDED‹R
UMUT YAYIMCILIK VE BASIM SANAY‹ LTD. fiT‹ Yönetim yeri: Gureba Hüseyin A¤a Mah. ‹mam Murat Sok. No:14/1 Aksaray-Fatih/‹STANBUL. Tel: (0212) 521 34 30, 531 48 53 FAKS: (0212)621 61 33 Sahibi ve Yaz›iflleri Müdürü: Bar›fl AÇIKEL Bask›: Gün Matbaac›l›k Genel Da¤›t›m: YAY-SAT ISSN: 1303-0299 @mail: haber@iscikoylu.org
BÜROLAR ➧ KARTAL: HAMAM SOK. DEM‹RL‹ ‹fiHANI NO: 57/14 KARTAL, TELEFAKS: (0216) 306 16 02 Cep: 0 544 521 34 30 ➧ ANKARA: MEfiRUT‹YET MAH. KONUR SOK. NO: 14/24 KIZILAY/ANKARA TEL: (0312) 418 25 26 Cep: 0 535 562 33 72 ➧ ‹ZM‹R: GAZ‹OSMANPAfiA BULVARI, KOÇAfi ‹fiHANI NO: 87, DA‹RE:318 KONAK, TELEFAKS: (0232) 441 93 09 Cep: 0535 310 31 84 ➧ MALATYA: DABAKHANE MAHALLES‹, BOZTEPE CAD., BABACAN ‹fiHANI NO:9 KAT:1/16 MALATYA TEL: (0422) 325 78 13 Cep: 0 536 558 45 04 ➧ BURSA: GÜMÜfiÇEKEN CAD. ERKMEN ‹fiHANI, NO:7/21, HEYKEL, TEL: (0224) 224 09 98 Cep: 0 536 612 81 98 ➧ SAMSUN: KALE MAH., YUSUF KEFEL‹ ‹fiHANI, KAT: 6 NO: 9 , TEL: (0362) 435 64 57 Cep: 0535 454 22 50 ➧ TURHAL: YAVUZ SULTAN SEL‹M MAH. TANRI-VERD‹ SOK. 19/15 2. NOTER YANI TURHAL/TOKAT TEL: 0356 276 37 20 Cep: 0533 414 65 54 ➧ MERS‹N: ÇANKAYA MAH. S‹L‹FKE CAD. ÜZÜM ‹fiHANI KAT :1 NO: 47 MERS‹N CEP: 0535 434 32 58 ➧ AVRUPA MERKEZ BÜRO: WESELER STR 93 47169 DUISBURG-DEUTSCHLAND TEL: 0049 203 40 60 958 FAKS: 0049 203 40 60 959
Dünya halklar› emperyalist sald›rganl›¤a hay›r diyor Bizler kaderimizi kendileri tayin etmek isteyen, yaflam›m›za yön vermeye çal›flarak tüm ipleri kontrolleri alt›na almaya çal›flan emperyalistlerin açmaya çal›flt›klar› çukura düflmeyelim. Onlar özelde Ortado¤u halklar› olmak üzere tüm dünya halklar›na düflman gözü ile bak›yorlar. Hem gelecek için tehlikeleri bast›rmak hem de ekonomik anlamda zengin yeralt› yerüstü kaynaklar›n›n bulundu¤u yerleri ele geçirmek emperyalistlerin önünde duran bir görevdir. Onlar bu görevlerini yerine getirmek için her fleylerini kullan›yorlar. Ya bizler? Onlar›n karfl›s›nda y›llard›r kan ve barut kokusu alt›nda soluk al›rken, ezik ve ba¤›ml› bir flekilde yaflamaya mecbur muyuz? Olas› bir savafl›n bizler yani ezilen halklar için faturas› s›rtlayamayaca¤›m›z kadar a¤›r olacakt›r. ‹nsan Haklar› Haftas›n›n geride b›rakt›¤›m›z flu günlerde neredeyse her güne bir hak gasp› s›¤d›r›lan yaflam›m›zda, onca haks›zl›klara tan›k dünyada en büyük hak ihlali olan insan yaflam›n›n emperyalist ç›karlar gere¤i sonland›r›lmas› süren haks›z savafllarla devam ediyor. Asl›nda ihlal sözcü¤ünün bile emperyalist sald›rganl›k karfl›s›nda “yumuflak” kald›¤›; çocuk, kad›n, genç, yafll› demeden çeflitli milliyet ve uluslardan halklar›n tank ve mermi sesleriyle günü karfl›lad›¤› zulüm saltanatlar›n› korku salarak sürdürmeye çal›flan emperyalistlerin halklar› birbirine düflürmeye çal›flt›¤› bir süreçte dünyan›n flu son hali için; bizim olan herfleyin “çal›nmak istendi¤ini” telaffuz etmek san›r›z yanl›fl olmaz. Çünkü bizim olana göz diken ve hep “daha fazla kâr” slogan›yla iktidar›n› pekifltirmeye çal›flarak içinde bulundu¤u ekonomik krizin bunal›m›n› adeta ganimet av›na ç›karcas›na savafllar yaratarak elde etmeye çal›flan emperyalistler, halklar›n gelece¤i ile oynuyor; yar›n›m›z› karartmaya çal›fl›yorlar. ABD’nin Irak’a sald›r› haz›rl›klar›n› sürdürdü¤ü ve uydurma gerekçelerle adet yerini bulsun misali k›l›flar haz›rlad›¤› flu günlerde de ayn› senaryolar tekrarlan›yor. Tekrar diyoruz çünkü bunlar›n öncesinde özellikle ABD emperyalizminin ve Avrupal› emperyalistlerin Balkanlar’dan Ortado¤u’ya uzanan ve bilançosu dünya halklar› aç›s›ndan bir hayli a¤›r olan diyetlerle bu gibi savafllar›n yaln›zca y›k›m ve ölüm getirdi¤ini görmüfltük. Bu yüzden Irak tekrar›nda da k›l›f, t›pk› Afganistan örne-
¤inde oldu¤u gibi “halka demokrasi getirece¤iz” vaatleri olmaktad›r. Böylece emperyalistler halklar›n büyük bir özlemle bekledi¤i demokrasi, ilericilik gibi sözleri telaffuz ederek tepki toplamak yerine böylece halklara “bu istediklerinizi size ben sa¤layabilirim” mesaj›n› vermek istemektedir. Kendini çözüm gücü olarak göstermeye çal›flmaktad›r. Oysa flu bir gerçektir ki emperyalistlerin müdahalesi ile bir bölgeye gelebilecek olan tek fley açl›k, ölüm ve sefalettir. Adalet ve özgürlük kavramlar› ancak halklar›n kendi mücadeleleri ile kazan›lacak haklard›r. Ama ne var ki herfley emperyalizmin istedi¤i gibi olmamaktad›r. Savafl karfl›t› eylemliliklerin de tüm dünya çap›nda h›zla yükseltildi¤i son y›llarda art›k halklar bu yalanlara inanm›yor ve em-
lizmi yaln›z petrol yataklar› ad›na de¤il, iktidar›n› bölgeler üzerinde de sa¤lamlaflt›rma ad›na her yolu denemeyi sürdürürken; Ortado¤u halklar›n›n da ABD’ye olan öfkesi her geçen gün bileniyor. Son olarak BM konseyinin 1441 say›l› karar› ile Irak’ta çal›flmalara bafllanmas› ve Irak’›n elinde bulundurdu¤u silahlarla ilgili olarak yaklafl›k 12 bin sayfal›k raporu BM silah denetçilerine sunmas› bile olas› bir sald›r›y› engelleyecek gibi görünmüyor. Zaten iflin sadece prosedür taraf›n› oluflturan bu BM denetimi olumlu yönde rapor sunsa bile mutlaka bir baflka yerden bir neden ç›kartacak olan ABD, bu tür uzatmalarla sadece haz›rl›klar›n› tamamlamaya çal›fl›yor. Nitekim
peryalistlerin savafl›na ortak olmayaca¤›n› daha kararl›ca hayk›r›yor. Özellikle Ortado¤u denince ne olursa yapmaya haz›r olan ABD emperya-
ABD, elinde Irak’ta kitle imha silahlar›n›n bulundu¤una dair kan›tlar oldu¤unu söylese de, sald›r›s› için asl›nda hiçbir kan›ta ihtiyaç
duymuyor. 11 Eylül sald›r›lar›yla birlikte uluslararas› alanda terörizme karfl› savafl açt›¤›n› ilan ederek bundan hareketle “adaletin tek do¤rusu” olarak kendini gösterip adeta savafl a¤as›
olarak dünya arenas›nda koltu¤una oturuyor. Ama yukar›da da belirtti¤imiz gibi art›k dünya halklar› hatta ABD ve en yak›n müttefiki ‹ngiltere’nin “kendi” halklar› bile “savafla hay›r” slogan›n› hayk›r›yor. Bundan önceki Bosna Hersek, Filistin, Afganistan ... vb. emperyalist sald›rganl›klarda her ne kadar ortak bir savafl karfl›t› ses oluflturulamam›flsa bile, son Irak haz›rl›klar› çerçevesinde örgütlü bir savafl karfl›t› ses oluflturulmaya çal›fl›l›yor. Çünkü emperyalizmin vaatlerinin halklara yaln›zca ac›, gözyafl›, geleceksizlik ve iflsizlik getirdi¤i özellikle son 10 y›ld›r yaflanan savafllarda daha bir net anlafl›ld›. Bu gerçe¤i ülkelerin savafla ay›rd›¤› bütçelere bakt›¤›m›zda görebiliyoruz. Son on y›ld›r savafl bütçesine ayr›lan pay ile e¤itim-sa¤l›k gibi insan›n temel gereksinimleri olan alanlara ayr›lan pay aras›ndaki uçurum oldukça düflündürücüdür. 1988 y›l›nda silahlanma için Türkiye’de bütçeden 4 milyar dolar ayr›l›rken, 2001 bütçesinden ayr›lan pay 4.5 katrilyon gibi bir rakama f›rlam›fl. Bu savafllar›n bilançosu da çok uzak de¤il bize. Y›-
k›m getiren savafllar›n izleri günümüze kadar uzan›yor. 1991 Körfez savafl› döneminde 102 bin iflçinin kriz bahanesiyle iflten at›lmas› ve ekonominin durgunluk içine girmesi emek cephesinden do¤an savafl sonuçlar›n› yans›t›rken, bugün aç›klamalarda bulunan ABD’li uzmanlar Irak savafl›yla birlikte ABD ekonomisinin h›zla büyüyece¤ini kaydediy o r . ABD’de strateji ve uluslararas› çal›flmalar merkezi taraf›ndan düzenlenen bir konferansta Irak’ta elde edilecek “zaferin” ABD ekonomisini ateflleyece¤i aç›klamas› savafllar›n gerçekte hangi hesaplar üzerinden planlad›¤›n› ortaya koyuyor. Irak’a yap›lacak olan bir savafl›n nedeni de yukar›daki sebeplerden baflka birfley de¤ildir. Yine Türkiye’nin olas› Irak savafl›ndaki rolü düflünüldü¤ünde en büyük zararlar› emekçilerin çekece¤i görülüyor. Küresel Sa¤l›k Örgütü Medact’›n Körfez savafl› verileri üzerinden haz›rlad›¤› rapora göre Irak’a karfl› olas› savafl›n nükleer bir çat›flmaya dönüflmesi halinde 4 milyon kiflinin ölebilece¤i; bunun yan›nda, nükleer bir silah kullan›lmasa bile savaflla yar›m milyon insan›n ölebilece¤i ortaya konuluyor. Raporda iç savaflla birlikte açl›k ve salg›n hastal›klar›n yay›laca¤› da belirtilerek petrol fiyatlar›ndaki art›fl›n da tüm dünyay› ekonomik krize sürükleyece¤i aç›klan›yor. Devam› sayfa 31’de