DEVRİM YOLUNDA
www.iscikoylu.org
126345 Say›: 2002-24 42 *Y›l:2 *20 Aral›k 02-2 Ocak 2003 *Fiyat›: 500 000 TL ISSN:1303-0299
Ne ABD ne AB emperyalizminde
Çözüm
örgütlü halk›n gücünde 12-13 Aral›k tarihleri aras›nda yap›lan Kopenhag Zirvesi’nde Türkiye’ye verilen tarih olan Aral›k 2004’te Türkiye’nin, kriterleri uygulay›p uygulamad›¤›na bak›larak tekrar de¤erlendirme yap›lacak.
Rag›p Zarakolu Bizim beklentimiz Türkiye’de bu ifllerin AB çerçevesinde olmamas›; baz› demokratik haklar ve özgürlükler gelecekse bunun Türkiye’de yaflayan insanlar›n, yurttafllar›n ve halklar›n talepleri do¤rultusunda olmas› gerekti¤i. Sayfa 20-21
As›l olan emperyalistlerin ç›karlar›d›r Emperyalistlerin as›l önem verdi¤i nokta her zaman kendi ç›karlar›d›r. Bu aç›dan bak›ld›¤›nda Türkiye bu kriterlerin hepsini yerine getirse bile baflka bir bahane öne sürülüp AB’ye al›nmayabilir. Ayn› flekilde AB’li emperyalistlerin ç›karlar› gere¤i kriterler bir kenara b›rak›larak Türkiye “tam üye” yap›labilir.
Feride Harman flehit düfltü
Ne AB ne ABD; çözüm örgütlü gücümüzde Halk aç›s›ndan bak›ld›¤›nda ise Türkiye topraklar›nda AB ya da ABD emperyalistlerinin bayra¤›n›n
dalgalanmas› aras›nda çok büyük bir fark yoktur. Yoksulluk, haks›zl›k, açl›k, savafllar, sefalet hepsi emperyalizmin kendisinden kaynaklanmaktad›r. Tüm bunlara karfl› insanca
yaflayacak koflullar› yaratacak olan ise emperyalistlerin kendileri ya da bir araya gelerek oluflturduklar› birliktelikler de¤il sadece ve sadece ezilenlerin örgütlü mücadelesidir.
Turhal çal›flan›m›za
Irak’ta sald›r› rüzgarlar› esiyor
tutuklama ABD’li savafl 盤›rtkanlar›n›n Türkiye ziyaretlerinin ard›ndan iadei ziyaret yapan Recep Tayyip Erdo¤an da Beyaz Saray’da Bush ile görüflerek Irak sald›r›s›nda her türlü rolü alaca¤›na dair efendisi ABD’ye söz verdi. Otuz dakika görüflen Erdo¤an ile Bush Ortado¤u halklar›n›n kan›n› ak›tma noktas›nda ortak tav›r sergilediler. Sayfa 4
Turhal büromuz 14 Aral›k 2002 tarihinde bas›larak çal›flanlar›m›z Derya Gökmen ve Sefagül Kesgin gözalt›na al›nm›flt›. Ayn› gün Derya Gökmen serbest b›rak›l›rken Sefagül Kesgin, hakk›nda ifade oldu¤u gerekçesi ile Sivas’a götürülmüfl ve mahkeme taraf›ndan serbest b›rak›lm›flt›. Ayr›ca bu arama s›ras›nda büromuz da keyfi bir flekilde mühürlenmifltir. Ancak serbest b›rak›lan çal›flan›m›z Kesgin 16 Aral›k tarihinde tekrar gözalt›na al›narak tutuklanm›fl ve Zile hapisha-
Tecrite karfl› sürdürülen ölüm oruçlar›nda 62. flehit Feride Harman oldu. Tahliye olduktan sonra ‹stanbul Aksaray’daki bir evde direniflini sürdüren Harman, 15 Aral›k tarihinde yaflam›n› yitirdi. Cenazesi 17 Aral›k’ta Küçükarmutlu’da yap›lan törenin ard›ndan memleketi olan Malatya’ya götürüldü. Sayfa 12
Görünmeyen OHAL sürüyor Devlet bir yandan OHAL’in kalkt›¤›n› ilan ederken di¤er yandan da OHAL’i aratmayacak olaylar›n alt›na imza at›yor. Sayfa 13
2002 yılının ardından... Türkiye ve dünyaya kısa bir bakış Yine yeni bir y›la girmenin arifesini yaflarken egemenler her zaman yapt›klar› gibi “yeni”leri s›ralayarak insanlara “yeni” yaflamlar vadedecek, ancak özünde ise yeni bir y›la girsekte ertesi gün kalkt›¤›m›zda herfley kald›¤› yerden devam edecektir. Sayfa 16-17-18-19
‹flçi-köylü’den Senaryo ayn› senaryo; sadece oyunlar de¤iflik! Sayfa 30
20 Aralık 2002-2 Ocak 2003
işçi-köylü 42
2
Mitinge ça¤r›
19 Aral›k katliam›n› unutmad›k, direnifl sürüyor tutsaklar devletin F Tipi cezaevi katliam sald›r›s›na karfl› direnifl gösterdiler. 20 Ekim 2000 tarihinde cezaevlerinde bafllayan açl›k grevi ve Ölüm Orucu direnifli F tipi cezaevlerinde daha da kitleselleflerek devam etti. Bugün hücre ve tecrit karfl›t› direnifl iki y›l› aflk›n bir süredir devam etmektedir. Devrimcileri teslim alamayan, direnifli k›ramayan devlet, sald›r›lar›na devam etmektedir. Tecrite karfl› yap›lan direniflte 102 devrimci tutsak yaflam›n› yitirdi. Yüzlercesi de bu direniflte sakat kald›. ‹çerde ve d›flarda yaflam›n hücrelefltirilmesine karfl›, yaflam›n onurunu savunan devrimci tutsaklar› sahiplenmek, hücre ve tecritin kald›r›lmas›, ölümlerin durdurulmas› ve 19 Aral›k katliam›n› unutmamak ve k›namak için tüm iflçi ve emekçileri devrimci demokrat duyarl› insanlar› düzenledi¤imiz mitinge kat›lmaya ça¤›r›yoruz. Türkiye’de devlet iki y›l önce 19 Aral›k’ta 20 cezaevine birden sald›rarak katliam yapt›. Devrimci tutsaklar›n F Tipi cezaevlerinin kapat›lmas› için bafllatt›klar› direnifli k›rmak ve F Tipi cezaevlerini açmak amac›yla devletin yapt›¤› katliam sald›r›s›nda 28 devrimci diri diri yak›larak, bombalarla panzerlerle silahlarla taranarak katledildi. Yüzlerce devrimci tutsak yaraland›, sakatland›. Devrimci tutsaklar F T‹pi cezaevlerine konuldu. Devrimci
TAR‹H: 21 ARALIK CUMARTES‹ 2002 YER: WDR’‹N ÖNÜ (DOM PLATZ’IN YANI) SAAT: 14:00 DÜZENLEYENLER: ‹fiÇ‹ KÖYLÜ, DEVR‹MC‹ DEMOKRAS‹, YEN‹DEN ATILIM, ALINTER‹M‹Z
UMUT 30 YAfiINDA
OR IKIY
Faflizm her alanda bask› ve zulmünü art›r›rken; bu sald›r›lar›n birinci dereceden muhattaplar› olan devrimciler, komünistler ve onlar›n amans›z takipçileri olan analar›m›z, partizan analar›m›z da bu çetin mücadelede yerlerini al›yorlar. Biz de gücümüz oran›nda analar›m›z›n gücüne güç katmak için piknik ve dü¤ünlerde çay, kahve sat›fllar›ndan elde etti¤imiz geliri analar›m›zla paylaflmak istedik. Yüreklerimiz tüm partizan analar›n yüre¤inin yan›ndad›r. Bu ba¤lamda mücadeleniz mücadelemizdir diyoruz ve analar›m›z›n yeni y›l›n› en içten devrimci duygular›m›zla kutlayarak 500 Euro maddi destek sunuyoruz. Sevgilerimizle Alzey, Worms, Bad-Kreunach Partizan okurlar›
OR
Y ÇIKI
R
YO ÇIKI
Ç
Partizan Tutsak Analar›na!
PART‹ VE DEVR‹M EH‹TLER‹ ALBÜMÜ
I ÇIKT
1972-2002
PART‹ZAN Umut Yay›mc›l›k ABONEL‹K fiARTLARI
işçi-köylü senin sesin! OKU-OKUT! ABONE OL! ABONE BUL!
6 AYLIK: 10.200.000 1 YILLIK: 20.400.000 NOT: ‹stedi¤iniz süreye denk gelen oranda paray› hesap numaralar›m›za yat›rarak banka dekontunu yay›nevimize fakslay›n›z ya da postalay›n›z. Abonelik ücretine posta masraflar› dahildir.
Yurtd›fl› Hesap Numaralar› Sema Gül Euro Hesab› Ziraat Bankas› ‹stanbul Aksaray fiubesi: 0 751 00 38 65 97 00 00 009 Emlak-Halk Bankas› Atatürt Bulvar› fiubesi: 00 238 041 Vak›f Bank Valide Sultan fiubesi: 401 20 35
20 Aralık 2002-2 Ocak 2003
3
işçi-köylü 42
Kopenhag zirvesi ve gerçekler AB emperyalizmi flu anki konumundan uzaklaflmad›¤› müddetçe ABD emperyalizminin AB içerisinde truva at› ifllevinden baflka bir ifl görmeyecek olan Türkiye’yi içine alamaz. Zaten yeterince truva atlar›n›n oldu¤u (‹ngiltere, ‹talya, ‹spanya vs.) AB’nin içerisine yeni bir truva at› eklemek; AB emperyalizmi özellikle Almanya ve Fransa aç›s›ndan kendi eliyle kendini asmak anlam›na gelir ki bunu da yapmayacaklar› bu zirve ile bir kez daha görülmüfltür. Aylard›r ülke kamuoyunu meflgul eden “Kopenhag Zirvesi” 12-13 Aral›k 2002 tarihinde gerçekleflti. Avrupa Birli¤i’ne “tam üye” olmak için “müzakere tarihi” bekleyen Türkiye’ ye AB emperyalistleri “2004 Aral›k ay›” için “randevu” vermekle yetindiler. Zirveden ç›kan sonuç; 40 y›ld›r kap›da bekletilen Türkiye’nin bir süre daha bu konumda tutulaca¤›n›n göstergesidir. Nitekim zirve öncesi bir aç›klama yapan AB dönem baflkanl›¤›n› yürüten Danimarka baflbakan› Anders Fogh Rasmussen; “Türkiye’nin Avrupa Birli¤i’ne kabulü flu an geniflleme sürecinden çok daha büyük, kapsaml› ve zor bir ifltir” fleklinde konuflarak bu durumu bir kez daha teyid ediyordu. Ayn› flekilde Zirve sonuç bildirgesinin Türkiye ile ilgili bölümünde; “2004 Aral›k ay› içinde yap›lacak olan Zirvede AB komisyonunun haz›rlayaca¤› ilerleme raporu çerçevesinde Kopenhag kriterlerinin uygulamaya sokulup sokulmad›¤›na bak›larak Türkiye ile tekrar masaya oturulmas› karar alt›na al›nm›fl bulunuyor. Görüldü¤ü üzere “tam üyelik” için ortaya konan çerçeve “Kopenhag kriterlerine” uyulup uyulmad›¤›. Peki gerçekten sorunun özü bununla m› s›n›rl›? Kesinlikle hay›r. Türkiye’nin AB’ye al›nmas›n›n “Kopenhag kriterlerinin” uygulan›p uygulanmamas›n›n çok ötesinde bir durum arzetti¤inin alt›n› çizmek gerekiyor. Zirvede “tam üyeli¤i” onaylanan on ülkenin hiçbirinin “Kopenhag kriterlerini” tam olarak uygulamad›klar› biliniyor. Türkiye’nin AB’ye al›nmas› sorununun “Kopenhag kriterlerinin” çok çok ötesinde bir durum arzetti¤ini belirttik. Dolay›s›yla Türkiye; “Kopenhag siyasi kriterlerini” uygulasa bile AB’ye al›namayabilece¤i gibi bu kriterlerde eksik bir uygulama içerisinde bulunsa dahi AB’ye tam üye olarak al›nabilir. ‹lk bak›flta çeliflkili bir durum gibi görünse de AB-ABD emperyalizmi aras›nda süren pazar savafl›n›n özü kavrand›¤›nda görüntüde çeliflki arzeden bu durumun
hiç de öyle olmad›¤› rahatl›kla kavranabilecektir. Kald› ki 1999 Helsinki Zirvesi’nde Türkiye’nin yapmas› gereken görevler için eline tutuflturulan yol haritas›n›n önemli bir bölümü (göstermelik de olsa) yasallaflm›fl (idam›n kald›r›lmas›, anadilde e¤itim ve yay›n vs.) olmas›na karfl›n “uygulamay› görmemiz gerekir” denilerek Kopenhag Zirvesinde tarih yerine “randevu” verilmesinin ana eksenini de k›ran k›-
memesi gerekti¤ini”, ayn› do¤rultuda Avrupa Komisyonu Baflkan› Prodi; “Kendi eflimizi kendimiz seçeriz” fleklinde aç›klamalarda bulunarak Türkiye özgülünde rakipleri olan ABD emperyalizmine mesaj gönderiyorlard›. Asl›nda Kopenhag Zirvesi bir yönüyle de AB-ABD aras›ndaki hegemonya savafl›n›n giderek daha da k›z›flaca¤›n›n sinyallerini verdi¤i bir oturum olmufltur. AB emperya-
da yapmayacaklar› bu zirve ile bir kez daha görülmüfltür. Dolay›s›yla AB emperyalizmi TC’nin iradesini ad›m ad›m teslim alarak (1991 Mastrich ekonomik kriterleri, 1995 Gümrük Birli¤i anlaflmas› ile bu irade önemli ölçüde k›r›lm›flt›r) ve ABD’nin Türkiye üzerindeki etkisini kendi lehine çevirecek do¤rultuda ad›mlar atmaktad›r. Zirvede Türkiye ile ilgili al›nan kararlar›n çerçevesi ve içeri¤i de bu yön-
rana sürdürülmekte olan bu pazar savafl›m› oluflturuyor. Öyle ki ABD emperyalizminin Türkiye’nin AB’ye tam üye olarak al›nmas› do¤rultusunda yapt›¤› bask›, hiçbir sonuç ver-
lizmi flu anki konumundan uzaklaflmad›¤› müddetçe ABD emperyalizminin AB içerisinde truva at› ifllevinden baflka bir ifl görmeyecek olan Türkiye’yi içine alamaz. Zaten yete-
de tutulmufltur. Türkiye gibi önemli bir piyonu elinden kaç›rmamak için AB emperyalizmi hakim s›n›flar›n ezilen emekçi halk›m›z› aldatmak ve oyalamak için neredeyse ellerinde tek koz olarak kalan AB’ye üyelik argüman›n› onlar›n da kabul edebilece¤i (Nitekim hakim s›n›flar›n ezici bir ço¤unlu¤u sonuçlar› bir zafer olarak de¤erlendiriyor -siz bakmay›n hay›flanmalar›na-) bir sürece sokmufl bulunuyor. Gelinen aflamada özellikle devrimci ve komünistlerin önünde önemli bir görev olarak duran bu sorun, hakim s›n›flar›n halk›m›z› aldatmak ve oyalamak için çok yo¤un bir flekilde kulland›klar› ve bu noktada önemli say›labilecek bir baflar› elde ettikleri AB’ye üyelik kart›n›n içeri¤ini ve gerçek yüzünü genifl halk kit-
ABD emperyalizminin tüm dünya halklar›na uygulad›¤› sömürü ve zulüm önemli oranda dünya halklar› nezdinde teflhir olmas›na yol açm›flken, AB emperyalizminin bu yönlü politikalar› o derecede bir sonuca yol açmam›flt›r. medi¤i gibi çok sert mesajlarla karfl›laflm›flt›r. Fransa Cumhurbaflkan› Chirac; “Türkiye’ye tarih verilmesi durumunda bunun ABD baflkan› Bush’a boyun e¤mek anlam›na gelece¤ini, buna izin veril-
rince truva atlar›n›n oldu¤u (‹ngiltere, ‹talya, ‹spanya vs.) AB’nin içerisine yeni bir truva at› eklemek; AB emperyalizmi özellikle Almanya ve Fransa aç›s›ndan kendi eliyle kendini asmak anlam›na gelir ki bunu
lelerinin gündemine sokmak ve onlar›n bulan›klaflt›r›lmaya çal›fl›lan bilinçlerini berraklaflt›rmakt›r. Komünist önder ‹brahim Kaypakkaya’n›n üzerinde önemle durdu¤u “kitleler ancak bütün siyasi gerçekleri teflhir ederek toplumsal yaflam›n her yönünü her alan›n› kapsayan genifl teflhir kampanyalar› ile bilinçlendirilebilir” belirlemesini rehber edinerek AB’ye üyelik ile refah ve demokrasi sa¤lanaca¤›, ülkenin kurtulufl yolunun bu güzergahtan geçti¤i yönlü yalan ve demagojik söylemlerin ipli¤ini pazara ç›karmal›y›z. Öyle bir pazara ç›karmal›y›z ki IMF programlar›n›n uygulanmas›nda, F tipi zindanlar›n devreye sokulmas›nda, Gümrük Birli¤i anlaflmas›yla ülkenin yeralt› ve yerüstü kaynaklar›n›n talan edilmesinde imzas› bulunan AB emperyalizminin ve onlar›n emir ve talimatlar› do¤rultusunda bu programlar› uygulayan egemen s›n›flar›n gerçek yüzleri a盤a ç›ks›n. Unutulmamas› gereken bir di¤er gerçek de ABD emperyalizmine nazaran AB emperyalizminin teflhirinin ülke özgülünde yetersizli¤idir. ABD emperyalizminin tüm dünya halklar›na uygulad›¤› sömürü ve zulüm önemli oranda dünya halklar› nezdinde teflhir olmas›na yol açm›flken, AB emperyalizminin bu yönlü politikalar› o derecede bir sonuca yol açmam›flt›r. Bugün Avrupa Birli¤i’nin “refah ve özgürlükler” cenneti olarak halk kitlelerinin önemli bir kesiminin beyinlerinde yer edinmesinin kaynaklar›ndan birisi de bu olgudur. Bu gerçeklik üzerinden hareket ederek ne ABD emperyalizminin ne de AB emperyalizminin umut olmad›klar›n›, ülkemizin gelece¤ini karartan bu güçlere ve onlar›n ülkemizdeki uflaklar› olan komprador burjuvazi ve büyük toprak a¤alar›na karfl› savafl›lmadan ve bunlar›n iktidar›n› y›kmadan kurtulufl yolunun aç›lamayaca¤› gerçekli¤inin halk kitlelerine kavrat›lmas› için ad›mlar›m›z› s›klaflt›rmal›y›z.
4
20 Aralık 2002-2 Ocak 2003
işçi-köylü 42
Irak’ta sald›r› rüzgarlar› ABD’li savafl 盤›rtkanlar›n›n Türkiye ziyaretlerinin ard›ndan iade-i ziyaret yapan Recep Tayyip Erdo¤an Beyaz Saray’da Bush ile görüflerek Irak sald›r›s›nda her türlü rolü alaca¤›na dair ABD’ye söz verdi.
Irak devlet baflkan› Saddam Hüseyin’in geçti¤imiz hafta ABD’yi dünya kamuoyunda iyice teflhir etmek için baflvurdu¤u bir manevra olan silah denetçilerini kabul etme giriflimi ABD’nin savafl 盤l›klar› atmas›n› önleyecek gibi görünmüyor. Öyle ki ABD bir yandan silah denetçilerini Ba¤dat’a gönderirken bir yandan da sald›r› haz›rl›klar›na h›z vermifl durumda. Bir yanda bu geliflmeler yaflan›rken bir yandan da ABD ordusu geçti¤imiz hafta Katar’da bir tatbikat yaparak hem kendi güçlerini denedi, eksiklerini gördü hem
de dosta, düflmana gövde gösterisinde bulundu. Tatbikatlar sadece bununla da s›n›rl› de¤il. Bunlar›n yan›nda ABD’nin savafl haz›rl›klar› da tüm h›z›yla sürüyor. K›saca ABD birliklerinin konuflland›¤› yerler flöyle; *Kuveyt: 12 bin asker Irak s›n›r› yak›nlar›nda e¤itim yap›yor. *Körfez: 12 bin asker Körfez’deki Abraham Lincoln uçak gemisinde görevli. *Türkiye: ‹ncirlik Üssü’nde 2 bin asker konuflland›r›lm›fl durumda. *Afganistan: 4 bin asker bu-
lunuyor. Bu arada ABD Savunma Bakan Yard›mc›s› Paul Wolfowitz Ortado¤u ülkelerine bir tur düzenleyerek sald›r›n›n son ayr›nt›lar›n› konufltu. Ziyaret edilen ülkeler aras›nda Türkiye de vard›. Geçti¤imiz hafta ABD Savunma Bakan Yard›mc›s› Paul Wolfowitz ve D›fliflleri Bakan Yard›mc›s› Marc Grossman Türkiye’yi ziyaret ederek Ortado¤u’yu kana bulayacak politikalarda Türkiye’ye düflen görevleri hükümetin önüne koydular. Bu ziyaretler hem ABD’nin Irak sald›r›s›ndaki ›srar›n›n bir göstergesi durumunda iken hem de Türkiye’nin uflakl›¤›n›n belgelenmesi anlam›nda önemlidir. Bu ziyaretlerin ana gündemini elbette ki Irak sald›r›s› oluflturuyordu. ABD bu sald›r› s›ras›nda Türkiye’den 17-20 bin aras›nda asker ve Akdeniz k›y›s›ndaki tüm limanlar› bildirimsiz olarak kullanma hakk› istedi. Bir aç›dan bak›ld›¤›nda bu dayatmalar zaten Türkiye’nin hay›r demesinin mümkün olmad›¤› konulard›r. Çünkü Türkiye’nin ABD dayatmalar› karfl›s›nda bir söz hakk›n›n olmad›¤›n› bu ülkede yaflayan herkes biliyor. ABD’li yetkililer dayatmalar›n› s›ralamalar›n›n ard›ndan bir de devlete çeflitli vaatlerde bulundular. Bu vaatlerin aras›nda Kerkük petrollerinden Türkiye’ye pay verilmesi
ve askeri borçlar›n›n silinmesi var. Baflta da de¤indigimiz gibi ABD’nin silah denetçileri numaras› sadece Irak’a sald›r› öncesinde bir bahane bulabilmek içindi. Ve ayn› flekilde Irak’›n BM silah denetçilerini kabul etmesi de ABD’yi dünya kamuoyunda zor duruma sokma amaçl›d›r. Bir haftad›r Irak’ta incelemelerde bulunan silah denetçileri pazar günü denetlemelerini bitirerek Irak’tan ayr›ld›lar. Irak ise bu uygulamalar ile ilgili tam 11.807 sayfal›k bir raporu BM’ye sundu. Ancak BM’den önce raporun ABD’nin eline geçmesi ABD’nin rapor üzerinde bir de¤ifliklik yaparak savafl gerekçesi yapaca¤› kuflkular›n› do¤urdu. Ki bunun haks›z bir endifle olmad›¤›n› yaflad›¤›m›z süreç do¤rulad›. ABD raporda eksik buldu¤u noktalar› bahane ederek s›n›rlardaki y›¤›naklar›na ve haz›rl›klar›na h›z verdi. Savafl için k›rm›z› alarm veren ABD’nin planlar› içerisinde Mufl, Batman havaalanlar› ile; Malatya, Diyarbak›r üssünde incelemeler yapmak; 60 bin askerini Kuzey Irak’a geçirmek de var. Ayr›ca Genelkurmay’›n s›n›rdaki birliklere “savafla haz›rl›k durumunuzu art›r›n” ça¤r›s› yapmas› da yaklaflan sald›r›y› gösteriyor. Zaten ilk baflta raporlarda yer alan en ufak bir yanl›fl›
savafl gerekçesi olarak alg›layaca¤›n› belirten ABD’nin sald›r›s›n› hakl› ç›karmak için baflvurmayaca¤› bir numara yok gibi. ABD’li savafl 盤›rtkanlar›n›n Türkiye ziyaretlerinin ard›ndan iade-i ziyaret yapan Recep Tayyip Erdo¤an da Beyaz Saray’da Bush ile görüflerek Irak sald›r›s›nda her türlü rolü alaca¤›na dair ABD’ye söz verdi. ABD Savunma Bakan Yard›mc›s› Paul Wolfowitz ile de görüflen Erdo¤an burada bir de Irak konusunda düflüncelerini aktaran bir konuflma yapt›. 30 dakika içinde Irak’a sald›r› noktas›nda görüfl birli¤ine varan Bush ve Erdo¤an sald›rganl›kta ortak tav›r sergilediler. Saddam Hüseyin’i bölge için bir tehdit unsuru olarak de¤erlendiren ve terörizme karfl› önlem al›nmas› gerekti¤ini belirten Erdo¤an, emperyalist sald›rganl›ktan yana oldu¤unu sergilemifl oldu. Efendilerinin kuca¤›nda olman›n verdi¤i rahatl›kla Irak’a ve Saddam Hüseyin’e tehditler savuran Erdo¤an, “Saddam yönetimi dünya bar›fl› için tehdit olan oluflumlar› himaye etmeye devam ederse Türkiye son BM karar›n›n uygulanmas› için gerekli deste¤i verecektir” diyerek savafla aç›ktan destek verdi ve tam bir tüccar gibi davranan Erdo¤an, Ortado¤u’yu kan gölüne çevirmenin fiyat›n› biçti.
A‹HM’deki davada Türk Devleti ‹smail Hakk› Adal›’n›n durumundaki gibi Avrupa ‹nsan Haklar› Sözleflmesi’nin (A‹HS) 2. maddesine ayk›r› davrand›¤›n› kabul ederek her fley dahil 55 bin ‹ngiliz Sterlini ödemeyi beyan etti. A‹HM’e verdi¤i deklarasyonla 4 komünisti katletti¤ini
kabul eden T.C katliamc› polislere yönelik herhangi bir hukuki ifllem bafllataca¤›n› aç›klamad›. Devlet ‹smail Hakk› Adal›, Fevzi Yalç›n ve Kemal So¤ukp›nar’›n ailelerine 55’er bin ‹ngiliz Sterlin’i, Reha fien’in ailesine de 70 bin ‹ngiliz Sterlin’i ödemeyi taahhüt etti.
Devlet ’in Tuzla katliam› pazarl›¤› 1988 y›l›n›n 7 Ekim’inde ‹stanbul girifli Tuzla Köprüsünde dört komünisti katleden devlet A‹HM’de süren davada 235 bin ‹ngiliz Sterlin’i ödemeye mahkum oldu. ‹smail Hakk› Adal›, Fevzi Yalç›n, Kemal So¤ukp›nar ve Reha fien’in katledilmesinden sonra dönemin ‹stanbul Emniyet Müdürü Hamdi Ardal› “vur emrini” kendisinin verdi¤ini aç›klam›flt›. Ardal› bas›na yapt›¤› aç›klamalarda; “Öldür emrini ben verdim. Ya PKK’li teröristler ölecekti ya da devletin polisi” fleklinde konuflmufltu. Devlet her yarg›s›z infaz›ndan sonra yapt›¤› gibi bu katliam›nda da “eylem yap›laca¤›” n› iddia etmifltir. Emniyetin ve Valili¤in yapt›¤› aç›klamalarda dört komünistin “‹stanbul Valili¤i’ne bask›n”, “Ordu Karargah›na sa-
botaj”, “Kad›köy Emniyet Amirine suikast” gibi eylemler yapaca¤›n› belirtmifltir. O dönem aileler ad›na bir aç›klama yapan Baba Ahmet Adal›: “Çocuklar›m›z› katlettikten sonra arabalar›na silah b›rakanlar, evine aramaya geldiklerinde evine gizlice silah b›rakmak isterken, suçüstü yakalanan polis teflkilat›, suçlar›n› örtmek için kimbilir ne senaryolar sergileyecektir?” dedi. Katliamda ‹smail Hakk› Adal›’dan 15 adet, Fevzi Yalç›n’dan 7 adet, Reha fien’den 20 adet, Kemal So¤ukp›nar’dan 32 adet ve Alman plakal› k›rm›z› arabadan tam 286 adet mermi çekirde¤i ç›km›flt›. Aileler Kartal 1. A¤›r Ceza Mahkemesi’nde katliamda teti¤i çeken ve emir veren siyasi flube polisleri; Bayram Kartal, Celal
Demirtafl, ‹smail Al›c›, Efraim Erkek, Abuzer Fidanc›, Abdullah Süzer, Mehmet Kulaç, Halil Yalç›nda¤, Metin Öztürk, Fikret Ifl›nkaralar, Enver Aslan, Fahrettin Meral, ‹. Enver Aytemur, Ali Çetkin, Hüseyin Demir ve Tamer Sümer hakk›nda dava açm›fllard›. Her yarg›s›z infaz davas› gibi “Tuzla Katliam›” davas›nda da polislerin meflru müdafaa durumunda olduklar› gerekçesiyle TCK’n›n 49/1. maddesi gere¤ince ceza verilmemiflti. Katliamc› polislerden biri olan Bayram Kartal’›n sendikac› Süleyman Yeter’in iflkenceyle katledilmesi davas›nda da ad› vard›. Tuzla katliam›nda ceza almayan Kartal’a, Yeter davas›nda mahkeme heyeti “bir daha yapmayaca¤›” kanaatini getirip beraat vermiflti.
işçi-köylü 42
20 Aralık 2002-2 Ocak 2003
5
TUYAB’dan Peru ve ‹spanya’daki tutsaklara destek ‹stanbul: ‹spanya Komünist Partisi Yeniden ‹nfla PCE üyeleri sahte kimlik kulland›klar› gerekçesiyle 9 Kas›m 2000 tarihinden beri Fransa’da tutuklu bulunuyorlar. ‹spanya Komünist Partisi üyeleri tutuklanmalar›n›n siyasi bir karar oldu¤unu belirterek bunu protesto etmek amac›yla 15 Kas›m ‘2002’den itibaren açl›k grevine bafllad›lar. Peru’da ise 3 bin siyasi tutsak ceza yasas›ndaki de¤ifliklik öngören yasa tasar›s›n› protesto etmek amac›yla 2 Kas›m 2002’de aç-
l›k grevine bafllad›lar. Tutuklu ve Hükümlü Yak›nlar› Birli¤i (TUYAB) üyeleri ‹spanya ve Peru’da siyasi tutsaklar›n sürdürdükleri açl›k grevi eylemlerine destek vermek amac›yla Galatasaray Lisesi önünde toplanarak bir bas›n aç›klamas› düzenlediler. Aç›klamada TUYAB’l› bir aile Fransa ve Peru zindanlar›nda direnen tutsaklar›n taleplerini sahiplendiklerini bütün bask›lara ra¤men dünyan›n her yerinde devrimci tutsaklar›n teslim al›namayaca¤›n› vurgulad›. Ba-
Aileler konufluyor “Adli T›p Raporu oldu¤u halde o¤lumu tahliye etmiyorlar”
19 Aral›k sonras› süreç içerisinde yap›lan direnifl ve eylemlerde yüzün üzerinde tutsa¤›n yaflam›n› yitirdi¤i bu günde bir taraftan göstermelik olarak baz› tutsaklar cumhurbaflkan› taraf›ndan “affedilerek” sal›verilirken di¤er taraftan da Adli T›p Raporu oldu¤u halde tutsaklar bilinçli olarak tahliye edilmiyor, tedavileri engelleniyor. fiu anda Tekirda¤ F
Tipi Hapishanesi’nde bulunan Aliflan Y›lmaz, Adli T›p Raporu ve Tekirda¤ Devlet Hastanesi’nden al›nan sa¤l›k raporu oldu¤u halde tahliye edilmiyor. Aliflan Y›lmaz daha önce de 1996 y›l›nda Erzurum Özel Tip Hapishanesi’ndeyken Ölüm Orucuna girmifl ve sonras›nda baflta haf›za sorunlar› olmak üzere yürüme ve denge sorunlar›n› da içeren kal›c›
s›n aç›klamas› ‹spanyol ve Perulu siyasi tutsaklar›n talepleri kabul edilsin söz-
leriyle son bulurken aileler z›lg›tlar ve alk›fllarla eylemlerini bitirdiler.
rahats›zl›klar oluflmufltu. Yine 19 Aral›k katliam› s›ras›nda Gebze Özel Tip Hapishanesi’ndeyken operasyon s›ras›nda bafl›na sert bir cisimle darbe alm›fl; sonras›nda sa¤l›¤› daha da bozulmufltu. Tekirda¤ F Tipi Hapishanesi’nde yap›lan sald›r›lar sonras›nda bay›lmalar› s›klaflan Aliflan Y›lmaz’›n ailesi çocuklar›n›n 399. madde gere¤ince tahliye edilmesi için defalarca dilekçe yazmalar›na ra¤men bütün giriflimleri sonuçsuz kald›. fiu anda Aliflan Y›lmaz’›n durumunda 5 kifli daha var. Onlar da hükümlü ve raporlar› oldu¤u halde tahliye edilmiyorlar. Aliflan Y›lmaz’›n babas› ‹brahim Y›lmaz’dan o¤lunun hükümlü oldu¤u ve Adli T›p Raporu oldu¤u halde tahliye edilmemesi üzerine görüfllerini ald›k; “O¤lum F tipine götürüldükten sonra, çeflitli bask›lar ve tecrit koflullar›yla karfl› karfl›ya kald›. 96 Ölüm Orucu s›ras›nda bozulan sa¤l›¤› iyice bozul-
du. fiu anda yaflam›ndan endifle edilecek düzeye geldi. Bu nedenle de o¤lumun tedavisinin yap›labilmesi için birçok kez dilekçeyle baflvurdum. Herhangi bir cevap alamad›m. Görüfle gitti¤imde savc›l›k kalemine gittim. ‘Biz evraklar› cezaevine gönderdik’ dediler. Cezaevine gittim müdürle konuflmak istedim. Beni infaz memuruyla görüfltürdüler. ‘Adli T›p Raporu geldi’ dedi. ‘Korsakof, 96 Ölüm Orucu’nda oluflan hastal›k bafl›ndan al›nan darbeden de¤il ölüm orucundan’ dedi. Buna ra¤men Adli T›p Raporunda cezaevinde kalamaz diye yazm›yormufl. 2 ayd›r bizi oyal›yorlar. Yeniden dilekçe yazmam gerekiyormufl. E¤er tekrar dilekçe verirsem bir y›l daha geçer. Bu süre içinde o¤lumun bafl›na gelebilecek olumsuz bir fleyden dilekçe verdi¤im tüm kurumlar sorumlu olacakt›r”
‹HD’den suç duyurusu H. Merkezi: ‹HD ‹stanbul fiubesi 4 Aral›k 2002 tarihinde F tiplerinde yaflanan sorunlarla ilgili Sultanahmet Adliyesi önünde toplanarak Adalet Bakanl›¤› hakk›nda suç duyurusunda bulundu.
Polisin yo¤un güvenlik önlemi ald›¤› suç duyurusunda ‹HD Baflkan› Kiraz Biçici k›sa bir aç›klama yapt›. Biçici aç›klamas›nda “say›s›z suç duyurusunda bulunduk, hiçbirinin cevab›n› alamad›k, muhtemelen bu da sonuçsuz kalacak. Herfleye ra¤men biz suç duyurular›m›z› yapmaya devam edece¤iz. Her
ne kadar karfl›l›¤›n› bulmasa da çabalar›m›z devam edecek” diyerek Adalet Bakan›’n›n “F tipi sorunu devam edecek, bu sorun bitmez” fleklindeki konuflmas›na da de¤indi. Adalet Bakan›’n›n aksine ‹HD olarak bu sorunun bir çözüme kavuflabilece¤ini düflündüklerini de ekleyen Biçici 1 Aral›k 2002’de Feridun Yücel Batu’nun yaflam›n› yitirdi¤ini ve Adalet Bakan›’n›n sorumsuz davrand›¤›n› belirtti. Suç duyurusuna Belediye-‹fl, Deri-‹fl, Limter-‹fl, DMP, ÖDP, SDP, TKP, Halkevleri, ÇHD gibi kurumlar da destek verdi.
‹HD’de anlaml› buluflma H. Merkezi: Tutsak analar› eski günlerden kalan hat›ralar›n›, sevinçlerini, üzüntülerini paylaflmak için 13 Aral›k 2002 tarihinde ‹HD’de bir araya geldiler. Program› ‹HD cezaevi komisyonundan Ümit Efe bir konuflma yaparak açt›. Efe “insan haklar› mücadelesi cezaevi önlerinde bafllad›, alanlarda, meydanlarda filiz verdi.” dedi. Daha sonra sözü alan Kiraz Biçici “bizim için en önemli kifliler tutsak aileleridir” diyerek söze bafllad›. ‹HD kurucular›ndan Leman F›rtana da bir konuflma yapt›. F›rt›na “mücadele ettik, etmek zorunda idik. Gençlerimiz için dayak yedik, direndik ama y›lmad›k.” dedi. Sanatç› Rojin’in parçalar› ile salonda duygulu anlar yafland›. Bar›fl annelerinin de kat›ld›¤› etkinlikte onlar da söz alarak “hepimiz ayn› yolday›z. Sonuna kadar devam edece¤iz” dediler. Gülmez anan›n evlatlar›na yakt›¤› bir a¤›t› okumas› s›ras›nda ne kadar direngen olmaya söz verilse de öfke gözyafl› olup döküldü analar›n yanaklar›ndan. Tutsak babas› ‹brahim Y›lmaz da hapishane tecritini anlatan birkaç fliirini okudu. Güzel ve Gülmez anan›n gerillalara yazd›¤› türküyü beraber söylemesi analar› umutland›rarak daha da güçlü k›ld›. Hep beraber türküler söyleyerek halaylar çeken aileler ne kadar umut yüklü olduklar›n› gösterdiler. Güzel ana Ese yaylas› flehitlerine yazd›¤› bir parçay› okurken herkes z›lg›tlar ve alk›fllarla parçaya efllik etti.
‹flkence sistematiktir H. Merkezi: Mazlum-Der 10 Aral›k 2002 tarihinde yapt›¤› bir bas›n toplant›s› ile Türkiye’nin 1 y›ll›k ‹nsan Haklar› Raporu’nu kamuoyuna sundu. Raporu yorumlayan Mazlum-Der Baflkan Yard›mc›s› Ahmet Mercan; Türkiye’de insan haklar› mevzuat› ile pratik aras›ndaki fark›n giderek artt›¤›n›, 11 Eylül’den sonra da devletler aras›ndaki karfl›l›kl› hoflgörüden birbirlerinin insan haklar› ihlallerini görmezden gelmek fleklinde oldu¤unu söyleyerek, F tipi hapishanelerde yaflananlar›n Türkiye’nin insan haklar› anlay›fl›n› ortaya serdi¤ini ve Türkiye’de iflkencenin sistematik bir olgu oldu¤unu belirtti. Türkiye’de bu y›l içerisinde rekor say›da gözalt›n›n oldu¤unun, bu gözalt›lar›n büyük bir k›sm›n›n çocuklardan meydana geldi¤inin de aç›kland›¤› raporda; iflkence baflvurular›n›n artt›¤›na, F tipi hapishanelerde yaflanan problemlerin devam etti¤ine dikkat çekildi.
Tecrite karfl› eylemler sürüyor Malatya:TAYAD’l› aileler ald›klar› kararla tecrit kalkana kadar bulunduklar› illerde AKP’yi ziyaret edeceklerini kamuoyuna duyurdular. Malatya’da bulunan TAYAD’l› aileler de 14 Aral›k 2002 tarihinde AKP Malatya ‹l yönetimini ziyaret ettiler. ‹l yönetiminden sadece il baflkan› Hac› Naci U¤ur’un bulundu¤u AKP binas›nda TAYAD’l› aileler yapt›klar› konuflmalarda “19 Aral›k katliam›nda ve Ölüm Orucunda 101
kifli yaflam›n› yitirdi. Tutsaklar insan gibi yaflamak için sosyal haklar›ndan yararland›r›lmad›klar› için Ölüm Orucuna bafllad›lar. Ölüm Orucunda zorla tedavi sonucu 500’ün üzerinde sakat insan var. Halen 25 insan Ölüm Orucunu sürdürüyor. Bunlardan 14 tanesi ölüm s›n›r›nda. Her an ölüm haberleri gelebilir. Ölümleri durdurmak sizin elinizde. Sizden ölümleri durdurman›z için ad›m atman›z› bekliyoruz” dediler.
20 Aralık 2002-2 Ocak 2003
işçi-köylü 42
6
Yoksulluk ve zulümle örülü bir yaflam Bakt›¤›m›z resimlerin ya Evine ekmek götürememenin bah›n erken saatlerinde bafllar da foto¤raflar›n birço¤unda utanc›n› yaflayanlardan, ço- kuyruklar. Bir, iki günlük de görürüz yaflam›n onlarca ifa- cuklar›n› doyuramad›¤› için olsa, bu yiyeceklerle idare ededesinin ne oldu¤unu. Umut bunal›ma giren analar ve ifl bu- cekler. Uzayan kuyruklarda ç›doludur gözbebekleri, kimi za- lamayan gençler. Devletin ifl kan kavgalar, düflüp bay›lanlar, kuyruk sonunda dayanaman yaflam ve bir o kadar da may›p hastaneye kald›hüzünle kapl›d›r. Bir r›lanlar ve kalp parça kuru ekmekrizi geçirerek ¤in anlam›n› Sokaklarda “aç›z ekmek istiyoruz” O an kimse onlar diyen bölge insan›na böyle ba¤›rd›¤› için verilen ölenler. yap›lanlar ne kadar iyi bilcezalar›n karakolda yap›lan iflkenceyle s›n›rl› olursa olsun mez belki oradan bir torde. Dram olakalmad›¤›n› biliyoruz. ba g›da alarak ç›krak okuruz gerçek maktan baflka bir ç›kar yol yaflam›n k›sa ama dolu kap›lar›- yok o insanlar için. dolu notlar›n›. Çöp evlerde yaflamak zorunda kalan bir öm- n›n tümü kapal›d›r onlara. Ve Bölgeye yap›lmayan yat›rün yafl dolu gözlerle anlat›m›- bu yaflan›lanlar çok uza¤›m›zr›m ve do¤al zenginliklerin nena tan›kl›k ederiz ya da. Say›- da de¤il yan›bafl›m›zda T. Kürredeyse tamam›n›n emperyalar› yüzlerle hatta milyonlarla distan›’nda. list efendilere peflkefl çekilmeifade edilir. Yap›lan araflt›rmasi iflsizlik oran›n›n her gün büYard›m paketlerini alabillar›n temel konusu olmaktan yümesi ve bu büyümenin yamek için yafll› insanlar›n birbiöteye geçemeyen bu “dramaratt›¤› y›k›m. Kahvehanelerde rini eziflini yine bir dram olatik” yaflamlar›n öyküsü. Ve sonra… sonra gazete sayfala- rak izleriz TV haberlerinde geçirilen bofl zamanlar›n yerini r›nda unutulup gider bu ya- “evet say›n seyirciler bu gö- dolduracak alternatif bir yaflaflamlar. ‹fl baflvurular› yüzün- rüntüler açl›k ülkesinden de¤il m›n olmay›fl› gençli¤in her den s›k›lan patronlar›n ilginç Diyarbak›r’dan” diye bafllayan gün biraz daha çürümesine ve yöntemler gelifltirmelerine ne- spikerin cümlesi ayn› “hüzün- yozlaflmas›na da neden olmakden olurlar ya da… “‹flçi ihti- le” sona erdirilir. “Hiç olmazsa ta. Yasaklarla yönetilmeye çayac›m›z yok. ‹fl için müracaat bu akflam tok yatman›n mutlu- l›fl›lan ve Türkiye’nin bir paredilmemesi rica olunur” diye lu¤uyla koyulurlar yollar›na” ças› olmayan bu yasakl› topilanlar as›l›r camlara. Ço¤unun diyerek bitirilir bu “müthifl” raklar flimdi “özgürlefltiriumutla sar›ld›¤› bu ekmek ka- haber ve görüntüler. Pansuman liyor”. Gece yata¤›nda tep›lar› da ilan kald›r›lana dek tedbir olarak belediyenin da- dirginlikle uyuyan insanart›k umutsuzluk kap›s› olur. ¤›tt›¤› g›da yard›mlar› için sa- lara “art›k rahat yatabilir-
siniz” deniliyor. Ancak ne gariptir ki bunlar›n söylendi¤i gün evler bas›lmaya insanlar uykular›ndan tedirgin kald›r›lmaya devam ediliyor. Sokaklarda “aç›z ekmek istiyoruz” diyen bölge insan›na böyle ba¤›rd›¤› için verilen cezalar›n karakolda yap›lan iflkenceyle s›n›rl› kalmad›¤›n› biliyoruz. Sigortas›z, hiçbir güvencesi olmayan ifllerde çal›flan insanlar böyle bir çal›flma
koflulunu kabul etmekle yüz yüze b›rak›l›yor. Nas›l olsa iflsiz çok. Sendika ya da ifl güvencesi mi istedi; onu ç›kar›p yerine baflkalar›n› almaktan daha kolay ne var ki. Sokakta iflsiz milyonlarca insan var. Bu gerçe¤i bilen halk sessiz kalmaya mecbur ediliyor. Aç kalmaktansa, bofl gezmektense bu koflullarda çal›flmak kabul ediliyor. Ve tüm bunlara ra¤men yaflam umutla devam ettirilmeye devam ediliyor.
E¤itim-Sen baflkan›na ceza
Yay›nevleri kitap fuar›nda bulufltu Uluslararas› CNR Expo Kitap Fuar› 13 Aral›k’ta ‹stanbul’da aç›ld›. Çeflitli panellerin de örgütlendi¤i fuar›n ana temas›n› bu y›l bar›fl oluflturmaktad›r. Aç›l›fl› ‹stanbul Büyükflehir Belediye Baflkan› Ali Müfit Gürtuna’n›n yapt›¤› fuarda uluslararas› alanda ve Türkiye’de yay›nc›l›k yapan birçok yay›nevi stant açt›. Stantlarda baz› yazarlar›n imza günü düzenlemesi de ilgiyi artt›rd›. Gün içerisinde iki ayr› konferans salonunda gerçeklefltirilen söylefli ve panellerde
ana tema bar›fl, yay›n özgürlü¤ü vb. konular oldu. Gerçeklefltirilen etkinliklere bu ba¤lamda birçok ya-
zar ve ayd›n kat›ld›. 15 Aral›k günü ise Yay›nc›lar Birli¤i taraf›ndan savafl karfl›t› el yaz›lar› ve bar›fla sundu¤u katk›lardan dolay› Ame-
rikal› yazar Noam Chomsky’ye Bar›fl ödülü verildi. Ayn› gün yazar ABD sald›rganl›¤› ve yay›n özgürlü¤üne iliflkin bir konuflma yapt›. Kat›l›mc› yay›nevlerinin çeflitlili¤i fuar›n olumlu bir yan› idi. Umut Yay›mc›l›k olarak bizlerin de stant açt›¤› fuarda yay›nlar›m›za ilginin olmas› ve TKM’nin haz›rlad›¤› “Su Damlas›na S›¤d›r›lan Yaflam” belgeselinin gösterilmesi dikkat çekti. Fuar 22 Aral›k’ta son bulacak.
Ankara: E¤itim-Sen Genel Baflkan› Alaaddin Dinçer 2911 say›l› yasaya muhalefet etti¤i gerekçesiyle 15 ay hapis cezas› ald›. 7 Haziran 2001’de K›z›lay’a ç›karak 4688 say›l› yasan›n, Toplu Sözleflmeli Grevli Sendikal haklar›n gasp›na yönelik bir madde oldu¤unu aç›klad›klar› için aralar›nda çeflitli parti temsilcileri, sendika yöneticileri ve sendika üyelerinin oldu¤u 35 kifli 15’er ay hapis cezas› ald›. Avukatlar›n karar›n bozulmas› için yapacaklar› temyiz baflvurusunun yan›nda Alaaddin Dinçer de 2911 say›l› yasan›n anayasan›n 34. maddesine ayk›r› oldu¤u için yasan›n iptali için mahkemeye baflvuru yapacak.
ÇGD kurumlar› ödüllendirdi Ça¤dafl Gazeteciler Derne¤i Bursa fiubesi Yönetim Kurulu, Gökçesu Maden iflçilerini Emek ödülüne de¤er gördü. fiefik Bursal› Sanat Galerisi’nde yap›lan ödül töreninde; Kültür ödülünü emekli ö¤retmen Özdemir Sarman, Bas›n Dayan›flma ödülünü Gazeteci Sinan Kara ve Ahmet Erhan Çelik, E¤itim ödülünü Aziz Nesin Vakf›, Sosyal Yaflama Katk› ödülünü Mustafa Dörtçelik ald›. ÇGD Özel ödülüne ÇGD üyesi görme özürlü, da¤c› Necdet Turhan, Genç Kalemler ödülüne genç gazetecilerden Nehir Polat, Pelin Çal›flkan, Hasan Ali Çavufl lay›k görüldü. Ödül törenine iflsiz b›rak›l›fllar›n›n 1. y›l›nda Gökçesu Maden ‹flçileri de kat›larak direniflle ilgili gelinen süreç hakk›nda bilgi verdiler. Ayn› gün Gökçesu Maden ‹flçileri Ankara’da yap›lan “Yoksul kad›n hakk›n› ar›yor” panelinde de konufltu.
işçi-köylü 42
7
20 Aralık 2002-2 Ocak 2003
Siirt’te seçimler yenileniyor 3 Kas›m seçimlerinde halk›n önemli bir kesiminin oy kullanmad›¤› Siirt’te seçimleri yenileme karar› alan YSK, 9 fiubat’ta seçimlerin yenilenece¤ini aç›klad›. Seçimin yenilenece¤inin hemen ertesinde de ülke baraj›n›n uygulanamayaca¤› aç›kland›. Ancak seçimin yenilenmesine iliflkin yap›lan tart›flmalar›n ilerleyen günlerinde baraj uygulanmas› karar› al›nd›. YSK baflkan› Algan, Siirt’te yenilenecek seçimler ve baraj uygulamas›na iliflkin yapt›¤› aç›klamada 3 Kas›m seçimlerinde baraj›n alt›nda kalan partilerin alaca¤› oylar›n çok fazla dikkate al›nmayaca¤›n› belirterek yap›lacak seçimin ortam›n› ve uygulanacaklar› da aç›klam›fl oldu. Seçimde dikkate al›nacak sadece iki parti olacak o da CHP ile AKP. 9 fiubat’ta yenilenecek seçimlerde kimlerin milletvekili seçilece¤i o gün al›nan oylara göre belirlenmeyerek 3 Kas›m seçimlerinde uygulanan baraja göre milletvekili belirlenecek. Yenilenecek seçimde bir önceki seçimde ba¤›ms›z milletvekili olarak girenlerin oylar› da dikkate al›nacak. Bu da demektir ki “nitelikli doland›r›c›” Fad›l yeni-
den ba¤›ms›z milletvekili olarak seçilebilecek ve cezaevinden ç›kar›larak meclisteki koltu¤una yerleflebilecek. Seçimlerin yenilenmesi karar›n›n ard›ndan ba¤›ms›z milletvekili olarak meclise giren milletvekillerinin de milletvekillikleri düfltü. Bunlar›n içinde Türkiye gündemini meflgul eden Fad›l Akgündüz’ün milletvekilli¤i de var. Milletvekilli¤inin düflmesinden k›sa bir süre sonra tutuklanarak Kartal hapishanesine konulan Akgündüz’ün suçu ise “nitelikli doland›r›c›l›k.” Seçimlerden önce k›rm›z› bültenle aranan Fad›l Akgündüz kürsüye ç›karak millete yapaca¤› hizmetler için yemin etti. Yani asl›nda yapaca¤› doland›r›c›l›klar›n yeminini etti. Leyla Zana’lar›n yaka paça d›flar› at›ld›¤› meclisten interpolle aranan doland›r›c›lar elini kolunu sallayarak, girerek yemin edip meclis koltuklar›na oturdular. Seçimlerin ard›ndan meclise milletvekili olarak giren bu ve buna benzer isimler hemen dokunulmazl›k z›rh›n›n içine sokularak büyük bir hassasiyetle korunuyorlar. fiimdi göstermelik olarak hapishaneye giren Fad›l Akgün-
düz’ün çok zaman geçmeden mafya babalar›yla yapt›klar› görüflmeler ve rüflvetle günlerini nas›l geçirdi¤inin haberlerini okuyaca¤›z boyal› bas›ndan. Siirt’teki seçimlerin yenilenmesine iliflkin aç›klama yapan HADEP, 3 Kas›m seçimleri s›ras›nda uygulanan anti-demokratik uygulamalar› vurgulayarak halk›n büyük bir ço¤unlu¤unun bu yüzden oy kullanmad›¤›n› belirtti. Önceki seçimlerde HADEP’e oy kullanan aileler üzerinde bask›lar›n yo¤unlaflt›r›larak zorla göç ettirildiklerini, bunlar›n içinde korucu olan ailelerin bile bulundu¤unu belirten halk›n bu bask›lar› bir daha yaflamamak için bu seçimlerde oy kullanmad›¤›n› aç›klad›. Yine bu seçimlerde benzer uygulamalara maruz kalan halk, korucular taraf›ndan yap›lan bask›larla aç›k oy kullanmaya zorlanm›flt›. Yap›lan bu bask›lar›n ve anti demokratik uygulamalar›n yan›s›ra seçimlerin hemen ertesinde halk, yap›lan görüflmelerde özellikle geçen seçimlerde oy kulland›klar› partilerin ve belediye yönetiminin vaat ettiklerini gerçeklefltirmedikle-
rini ve bu noktada bir güvenlerinin kalmad›klar›n› belirterek yap›lan bask›lar›n yan›s›ra bu güvensizlikten kaynakl› oy kullanmad›klar›n› aç›klam›fllard›. Yap›lan de¤erlendirmelerde halk›n yaflad›¤› bu güvensizli¤i göz ard› etmek gerçek sonuçlar ç›kartmam›z›n önünde engel olacakt›r. Halk 3 Kas›m seçimlerinde elindeki en büyük silah olarak kulland›¤› oylarla düzen partilerine kendi araçlar›yla iyi bir yan›t verdi. Birço¤unu baraj›n alt›n-
da b›rakarak bo¤ulmalar›na neden olan halk›n bu tepkisini do¤ru anlamak ve do¤ru noktalara kanalize etmek durumunday›z. Siirt’te halk›n gösterdi¤i tepkiye tahammül edemeyen devlet flimdi halk› zorla sand›k bafl›na götürmenin haz›rl›klar›n› tamamlamakta. Halk›n gösterdi¤i iradeye tahammülsüzlük anlam›na da gelen bu pratik yönelimi teflhir ederek devletin bu politikas›n›n gerçek amac›n› kitlelere kavratmak durumunday›z.
Mersin Emniyeti’nde Tuzla’da polis-h›rs›z iflbirli¤i “de¤ifliklik” Mersin: Mersin’de bu sene yaflanan kanl› Newroz’un sorumlular›ndan biri olarak tan›nan Mersin Emniyet Müdür Vekili Ak›n Küçükbarak görevden al›nd›. Küçükbarak’›n boflalan yerine Emniyet Genel Müdürlü¤ü Araflt›rma Planlama Kurulu’nda görevli Süleyman Ekizer atand›. Mersin’de ‘95 y›l› seçimlerinde HADEP’in büyük bir ç›k›fl yapmas›, bölgenin T. Kürdistan›’ndan göç olan bir bölge olmas› devletin bu bölgeye özel önem vermesini beraberinde
getiriyor. 2002 Newroz’unda yaflananlar da bu özel önemin bir ifadesi oldu. Bölgede yaflanan olaylardan HADEP ve kentteki demokratik kitle örgütlerini sorumlu tutan Küçükbarak’›n çabas›yla yüzlerce kifli tutukland›. Küçükbarak 3 Kas›m seçimlerinde de mahalle muhtarlar›na yönelik operasyon bafllatm›fl ve 32 muhtar› görevden alm›flt›r. Yapt›¤› bu uygulamalarla teflhir olan Ak›n Küçükbarak, Mersin’de birçok çevrenin ‹çiflleri Bakanl›¤›’na görevden al›nmas› yönlü
yapt›¤› baflvurular üzerine Abdulkadir Aksu taraf›ndan görevden al›nd›. Emniyet Müdürü Küçükbarak’›n yerine ise iflkence ve infazda deneyimli bir isim getirildi. Küçükbarak’›n yerine Hatay Emniyet Genel Müdürlü¤ü Terörle Mücadele ve Harekat Daire Baflkan› Süleyman Ekinzer vekaleten atand›. Sicili temiz olmayan Ekinzer Hatay’da görev yapt›¤› y›lda DHKP-C’ li Yaflar Devrim’i öldürmekten sorumlu tutuluyor.
Kartal: Son dönemlerde özellikle Tuzla’ya ba¤l› fiifa Mahallesi’nde polis karakolunun kurulmas›yla h›rs›zl›k olaylar›n›n artmas›, mahallede polis-h›rs›z iflbirli¤inin oldu¤u iddialar›n› gündeme getirdi. Mahallede araba çal›nmas› olaylar›n›n artmas›, özellikle Çank›r›l›lar’›n oturdu¤u mahalle halk›nda tepkiye dönüfltü. H›rs›zlar taraf›ndan çal›nan arabalar›n sahipleri yine h›rs›zlar taraf›ndan aranarak “araban›z›
bulduk, bize para verin araban›z› verelim” diyerek adeta fidye istemektedir. H›rs›zlar›n yakalanmamas› halk aras›nda polis-h›rs›z iflbirli¤inin oldu¤u kanaatini güçlendirdi. Son olarak 11 Aral›k 2002 tarihinde iki arac›n çal›nmas› üzerine mahalle halk›ndan 200 kiflilik tafll›-sopal› bir grup toplanarak saat 20:00’de karakola yürümeye bafllad›. Kitle s›k s›k “buradan çekip gidin, polis geldi, h›rs›zl›klar ço¤ald›” diye-
rek tepkisini gösterdi. Halk›n tepkisinden çekinen polis; bu tür olaylar›n bir daha yaflanmayaca¤›n› söyleyince kitle da¤›ld›. Daha sonra polisle mahallede bulunan köy derneklerinde yap›lan toplant›larda halk bir kez daha tepkisini ortaya koydu. “Bu h›rs›zl›klar› siz yapt›r›yorsunuz” diyerek tepki gösterenleri tehdit eden karakol komiseri “bu olaylar›n sorumlusu polistir” tepkileriyle karfl›lafl›nca geri ad›m att›.
Bacaklar›n› kaybetti H. Merkezi: OHAL’in kalkt›¤› söylenen illerden biri olan Dersim’de may›nlardan dolay› bir kad›n, baca¤›n› kaybetti. Mazgirt ilçesine ba¤l› Ataç›nar köyünde yaflayan Hatun Yefliltepe askeriyenin may›n döfledi¤i bölgeye giren koyunlar›n› ç›karmak isterken may›na bas›p yaraland›. 7
Aral›k günü may›na bas›p baca¤›n›n dizden afla¤›s›n› kaybeden Yefliltepe, hayati tehlikeyi atlatt›. Yekma (Tekevler) köyünde de on befl yafl›ndaki fiahin Sak may›na basarak a¤›r yaraland›. OHAL Bölgesi’nde son 11 ay içinde 19 kifli yaflam›n› kaybetti. 34 kifli de sakat kald›.
20 Aralık 2002-2 Ocak 2003
S›n›fsal yaklafl›m KANAMA, KAYNAMA ve KAYNAfiMA Kanayan insanl›k, kaynayan bir dünya, kaynaflmas› gereken kitleler.... Olup bitenler hep ayn› çerçeveye oturuyor. Dünya çap›nda, ak›p giden zaman›n giderek derinlefltirdi¤i ekonomik ve siyasal krizin toplumsal boyutlar› s›n›flar›n mevzilenme ve cepheleflmesini hem de¤ifltiriyor hem de güçlendiriyor. Emperyalist sistem insanl›¤a karfl› duruflu ile kendi içindeki saflaflmas›n›, oluflturamad›¤› dengelerin sars›nt›s›yla sürekli tahkim etme sorunu yafl›yor. Çok kutupluluk diye adland›r›lan emperyalist koalisyonlar›n geliflme ve güçlenme haz›rl›klar› ile hamle üstünlü¤ü sa¤lama çabalar›, dünya halklar›n›n ve ezilen uluslar›n kendi dünyalar›n› yaratma yolundaki direniflini k›rma ortak paydas›yla birleflip ayr›flt›¤›nda krizin boyutlar› geniflliyor. ‹nsanl›k, sunulmaya çal›fl›ld›¤›n›n aksine daha parlak bir gelece¤e de¤il, daha büyük felaketlere do¤ru sürükleniyor. Kendi saltanatlar›n›, ege-
işçi-köylü 42
8
menlik ve tahakkümlerini sürdürmek, insanl›¤›n bütün de¤erlerini s›n›rs›zca kullanmak ve tüketmek üzere dünyay› büyük bir talan ve ya¤maya u¤ratan çok küçük bir az›nl›¤›n oluflturdu¤u emperyalist tekellerin ve devletlerin diktatörlü¤ü alt›nda kan a¤layan bir dünya ve insanl›k panoramas› 21. yüzy›ldaki büyük alt üst olufllara do¤ru yol ald›¤›m›z› gösteriyor. Ekonomik olarak gerileme sürecine giren ancak di¤erlerine göre hayli geliflmifl durumdaki askeri gücüyle bu avantaj›n› olabildi¤ince çok kazan›ma çevirmek isteyen ABD; Almanya’n›n yan›na Fransa’y› ve di¤erlerini çekerek h›zl› ad›mlarla ördü¤ü ve gelifltirdi¤i AB; farkl› kulvarlardan gelip güç birli¤ine giderek daha fazla yak›nlaflan Çin ile Rusya ve bütün bunlarla dirsek temas›n› kaybetmeden yürüyen bir Japon emperyalizmi, “bar›fl içinde bir arada yaflama” laf›n›n safsata oldu¤u gerçe¤ini kan›tlamak üzere hummal› bir gayret içerisindedirler. Dünya, en az ekonomik ifllem say›s› kadar siyasal ve
sosyal alanda da sürekli bir devinim göstermekte; stratejiler, planlar, programlar, projeler, taktikler, anlaflmalar, kararlar birbirini izlemekte; silah fabrikalar› non-stop çal›flmakta, tatbikatlar, operasyonlar, ablukalar, üslenmeler, iflgaller, sald›r›lar ve müdahaleler ard› s›ra gelmektedir. Emperyalizm bütün organlar› kanayan bir gezegen yaratm›flt›r. Do¤a ve insanl›k ezilmifl, ö¤ütülmüfl ve tahrip edilmifl durumdad›r. Bir avuç gerici ve faflistin temsiliyle emperyalist-kapitalist burjuvalar, kompradorlar, büyük toprak a¤alar›, sömürgecilerden oluflan hakim s›n›flar, nüfusun ezici ço¤unlu¤unu oluflturan halklar› a¤›r bir sömürü ve zulüm çark›n›n içerisine hapsetmifl durumdad›rlar. Ne var ki dünya ad›n› verdi¤imiz bu kazan yüksek bir ›s›da kaynamaktad›r. Yeryüzünün bütün ajanslar› her gün her saat pek çok ülkede yasal ve yasad›fl› eylemlerin, direnifllerin, çat›flmalar›n ve ayaklanmalar›n haberlerini geçiyorlar. Silahl› çat›flmalar, grevler, gösteriler günlük yaflam›n bir parças› haline gelmifl bulunuyor. Dünya halklar› bu flekilde yaflamay› kabul etmedi¤ini çeflitli biçimde verdi¤i tepkilerle, mücadelelere ortaya koyuyor. Bunun pratikte bir de¤er ifade edebilmesinin, kal›c› mevziler sa¤layabilmesinin, toplumu dönüfltürerek emperyalist zincirden halkalar ko-
‹flçiler haklar›n› kazand› ‹zmir: Çi¤li Belediyesi’nde çal›- her birinin 5-6 milyar alacakl› oldu¤uflan 300 iflçi aylard›r alacaklar›n› ala- nu belirtti. Hançer, eylemlerinin bunmad›klar› için 3 Aral›k günü ifl b›rak- dan sonra da sürece¤ini söyledi. “‹flçima eylemi yapt›lar. Buyiz, hakl›y›z kazanacanun üzerine Genel-‹fl ¤›z”, “Verdi¤in sözü sendikas›n› arayan Beletut” vb. sloganlar›n›n ardiye Baflkan› Tevfik Al“önce insana d›ndan eylem sona erdi. yanak 9 Aral›k günü saBu eylemlerin ard›nbah saat 11:00’de bele- de¤er, sonra da dan yap›lan görüflmeler diye flantiyesi önünde iflhaklar›m›z›n sonras›nda Belediye-‹fl çilerin alacaklar›n› göve Genel-‹fl ile Çi¤li Bezaman›nda rüflmek için randevu lediyesi aras›nda yap›lan verdi. Sabah saatlerinde görüflmelerde anlaflma ödenmesini flantiyenin önünde topsa¤land›. Çi¤li Belediye istiyoruz” lanmaya bafllayan iflçiBaflkan› yapt›¤› aç›klama ler, Belediye Baflkan›n›n ile flubat ay›ndan itibaren vazgeçerek randevuya iflçilerin alacaklar›n›n dügelmeyece¤ini duymalar›n›n ard›ndan zenli ödenece¤ini belirtti. Belediye-‹fl alk›fl ve sloganlarla baflkan› protesto Sendikas› Karfl›yaka fiube Baflkan› ettiler. Burada bir aç›klama yapan Ge- Atilla Aktafl da bir aç›klama yaparak nel-‹fl Sendikas› 5 No’lu fiube Baflka- “önce insana de¤er, sonra da haklan› Murat Hançer, Alyanak’›n verdi¤i r›m›z›n zaman›nda ödenmesini istisözleri yerine getirmedi¤ini, iflçilerin yoruz” dedi.
parabilmesinin yegane yolu devrimlerdir. Toplumsal kaynamalar devrimlerin nesnel flartlar›na iflaret ediyor. Bu olgunlaflmay› devrimle taçland›rmak elimizdedir. Bunun için mücadeleye ivme kazand›rmak, iktidar perspektifiyle yürümek gerekiyor. Devrim, ezilen s›n›flar›n eylemidir. Devrim onlar›n hareketiyle baflar›labilecek bir olgudur. Bunun için devrimden ç›kar› olan bütün s›n›flar›n öfkesini ve prati¤ini kaynaflt›rmak gerekiyor. Kanayan ve kaynayan dünyan›n ezilen, sömürülen kitlelerini iktidar hedefli mücadelede kaynaflt›rman›n ideolojisi Marksizm-LeninizmMaoizm’dir. Onun rehberli¤i ile yol alan parti; kitlelerden gelen ilerici ve devrimci inisiyatifle bütünleflmeyi, bunu pekifltirmeyi zincirlerinden bofland›rmay› ve böylelikle önderlik etmeyi baflarmak zorundad›r. Proletarya Partisi, kitlelerin bilinçli bir flekilde tarih yaratma özgürlü¤ünü sa¤lamada kilit rol oynayacakt›r. Çünkü, e¤er kitleler eylemlerini do¤ru temelde örgütleyen güçlü bir önderlikten yoksunsa, böylesi bir faaliyet uzun süre korunamaz, do¤ru yönde daha yüksek bir düzeye ilerletilemez. Gerek ülkemiz özelinde gerekse de dünya genelinde istisnalar d›fl›nda uzun y›llard›r yaflanan en büyük açmaz›m›z budur. Maoizm, kitle-
BES’liler eylem yapt› H. Merkezi: Maliye çal›flanlar›, bakanl›¤›n kaloriferleri yakmamas› yüzünden so¤ukta çal›flmak zorunda kal›yor. Ayr›ca çal›flanlar›n getirdi¤i elektrikli sobalar›n kullan›lmas› da müdürler taraf›ndan engelleniyor. 11 Aral›k 2002 tarihinde Bayrampafla Vergi Dairesi’nde çal›flan BES 1 No’lu fiube üyesi emekçiler bakanl›¤›n bu uygulamalar›na karfl› bir bas›n aç›klamas› yaparak istemlerini dile getirdiler. Bas›n aç›klamas›n› okuyan BES 1 No’lu fiube Baflkan› Ejder Erbulak “vergi dairelerinde aylardan beri kaloriferlerimizin yanmamas›ndan dolay› palto ve kabanlar›m›zla hizmet üretmeye çaba sarfediyoruz. Böylesi bir ortamda biz çal›flanlar ne kadar ifl üretebilir, verimlilik sa¤layabiliriz. Çal›flanlar›n iradesini yok sayan, kulak ard› eden yöneticilik anlay›fl› hep kaybetmifl, kaybettirmifltir” diyerek vergi dairelerinde de¤il buzhanelerde çal›flt›klar›n› belirtti.
lerin duygular›n› derinden anlamam›z›, bunu yo¤unlaflt›r›lm›fl ve sistemli görüfllere dönüfltürmemiz gerekti¤ini ve kitleler bu fikirlere sahip ç›k›p onu pratiklefltirinceye kadar bu fikirlerde ›srar etmemiz gerekti¤ini ö¤ütlüyor. Göreceli olarak ileri, orta ve geri olanlar aras›nda ayr›m yapmay›, yani kitlelere yekpare bir bütün olarak bak›lmamas› gerekti¤ini vurgulayan Maoizm; kitle çizgisini, kitlelerin kendilerini öne ç›kartt›¤› yeni devrimci filizlerin pekifltirilip güçlendirilmesiyle birlefltirmifltir. Bugün, emperyalizm ve emperyalist politikalar a¤›rl›kl› olarak ABD flahs›nda da olsa kitleler nezdinde önemli ölçüde teflhir olmufl durumdad›r. Gerek IMF-DB-DTÖ eliyle uygulanan ekonomik programlar gerekse de iflgal ve sald›r›larla sergilenen haydutluk nedeniyle ABD emperyalizmi ve onunla saf tutan di¤er gerici ve faflist güçler ezilen halklar›n nefretini kazanm›flt›r. S›n›f çeliflkisinin giderek derinleflti¤i ülkemizde, halk kitlelerinin önümüzdeki süreçte daha da yoksullu¤a gömülece¤i ve emperyalist savafl yang›n›n›n içine at›laca¤› koflullarda izlenecek politikalar ve bu çerçevede yürütülecek kampanyalar, devrimci dinamiklerin yarat›lmas› ve halk savafl›n›n gelifltirilmesinde tayin edici rol oynayacakt›r.
‹ETT davas›nda geliflme H. Merkezi: Belediye-‹fl ‹ETT Tafl›t fiubesi halen devam eden ‹ETT davas› ile ilgili olarak yaz›l› bir bas›n aç›klamas› yapt›. Aç›klamada ‹stanbul ‹ETT ‹flletmeleri Genel Müdürlü¤ü iflyerinde sendika iflyeri yetki davas›n›n 5 y›ld›r devam etti¤inden bahsedilerek 12 Aral›k’ta davan›n ‹stanbul 1. ‹fl Mahkemesi’nde görüldü¤ü belirtildi. Hizmet-‹fl sendikas›n›n yapt›¤› sahte üyeliklerin tespiti için ‹stanbul ‹fl Mahkemesi’ne gönderdi¤i dosyay› inceleyen bilirkiflinin yapt›¤› tespitte; Belediye-‹fl sendikas› üyesi 4.183, Hizmet-‹fl sendikas› üyesi 3.631, sendikas›z 128 olmak üzere, toplam iflçi say›s›n›n 7942 oldu¤unu ifade eden Belediye-‹fl sendikas› bunun sonucu olarak Hizmet-‹fl sendikas›n›n sahte üye yaparak yetki almaya çal›flt›¤›n›, iflçilerin ço¤unlu¤unun Belediye-‹fl sendikas›nda örgütlü oldu¤unun ispatland›¤›n› belirterek, yetkinin Belediye-‹fl sendikas›na verilmesini istedi. Mahkeme, karar›n› vermek üzere duruflmay› 12 Ocak 2002 tarihine erteledi.
işçi-köylü 42
9
20 Aralık 2002-2 Ocak 2003
K›dem tazminat› bir kez daha patronlar›n hedefinde...! K›dem tazminat›n› fiilen kald›ran ve kurals›z ifl yaflam›n› yasal hale getiren “‹fl yasas›”n›n tek amac› Mamak iflçisi vard›r; iflçi s›n›f›n›n yüzy›ll›k mücadelesinin ürünü olan kazan›mlar› bir ç›rp›da yoketmek. 58. hükümetin “acil sald›r› plan›” diye adland›rabileci¤imiz, emperyalistlerin ve uflaklar›n›n öngördü¤ü biçimde oluflturulan plan iflçi ve emekçileri de hedef tahtas›na oturtan yeni sald›r›lar› gündeme getirmektedir. Bilim Kurulu taraf›ndan haz›rlanan ve iflçi s›n›f›n›n kazan›lm›fl tüm haklar›na yönelik kapsaml› sald›r›lar› içeren “‹fl kanunu ön tasar›s›” bu sald›r›lar›n ana merkezini oluflturmaktad›r. ‹flçi s›n›f›n›n “eme¤in korunmas›” u¤runa yüzy›llar boyunca verdi¤i mücadelenin kazan›mlar›ndan biri olan k›dem tazminat› yasayla birlikte bir ç›rp›da ortadan kald›r›lmak isteniyor. Yine patronlar taraf›ndan fiili olarak uygulanan ancak yasallaflt›r›lamayan esnek çal›flman›n önü ifl kanunu yasas›yla aç›lmaya çal›fl›l›yor. Bu günden bafllayarak önümüzdeki dönem iflçi s›n›f›n›n mücadelesinin ana yönelimini oluflturacak sald›r›n›n kavranmas› ve üzerinde önemle durulmas› gerekmektedir. Buradan hareketle iflçi ve emekçilere yönelik sald›r›n›n bir aya¤›n› oluflturan k›dem tazminat›n›n ne oldu¤u ve han¤i evrelerden geçerek bugün patronlar›n hedefi durumuna geldi¤i önemlidir. KIDEM TAZM‹NATI K›dem tazminat› bir iflyerinde belirli bir süre çal›fl›p sözleflmesi sona eren iflçiye veya ölümü halinde kanuni mirasç›lar›na, hizmet süresince ve ücretine göre de¤iflen miktarda patronca ödenmesi gereken paray› ifade eder. Baflka bir deyiflle iflçinin çal›flma süresi boyunca y›pranmas› karfl›l›¤›nda patronlar›n ödemekle yükümlü olduklar› tazminatt›r. ‹lk olarak 1936 y›l›nda ifl mevzuat›na giren k›dem tazminat› birçok defa de¤iflikli¤e u¤ram›fl ve
her sözleflme döneminde patronlar taraf›ndan hedef tahtas›na konulmufltur. Patronlar›n istekleri do¤rultusunda haz›rlanan yeni ifl yasas› da ifl yaflam›n› patronlar›n öngördü¤ü biçimde düzenlemekle kalm›yor patronlara ayak ba¤› olan k›dem tazminat›n›n da sonunu haz›rl›yor. Her toplu sözleflme döneminde, her yasa de¤iflikli¤inde patronlar taraf›ndan yok edilmeye çal›fl›lan k›dem tazminat› bu kez tamam›yla ortadan kald›r›lmak isteniyor. “Bilim kurulu” ad› alt›nda 3’ü hükümeti, 3’ü patron örgütlerini, 3’ü de iflçi sendikalar›n› temsil eden sözde bilim adamlar›n›n kapal› kap›lar ard›nda “ça¤dafl normlara” dayand›rarak haz›rlad›klar› yeni ifl yasas›, birçok “bilimsel” do¤ruya iflaret ediyor. Bu bilimsel do¤rular›n keflfedilmesinde sendika a¤alar›n›n da alt›nda imzas›n›n bulunmas› s›n›fa ihanetin ve iflbirlikçili¤in vard›¤› boyutu göstermektedir. Patronlarla iflçi s›n›f›na yöneltilen sald›r›larda elele veren sendika a¤alar› ihanetin ibresini daha da yükselterek art›k sald›r›lar›n planlamas›nda da rol üstlenmifl durumdalar. K›dem tazminat›n› fiilen kald›ran ve kurals›z ifl yaflam›n› yasal hale getiren “‹fl yasas›”n›n tek amac› vard›r; iflçi s›n›f›n›n yüzy›ll›k mücadelesinin ürünü olan kazan›mlar› bir ç›rp›da yoketmek. Patronlar›n s›rtlar›nda yük olarak gördükleri k›dem tazminat›n›n t›rpanlanmas› bu sald›r›n›n bir aya¤›n› oluflturmaktad›r. Patronlar›n öngördü¤ü çerçevede “Bilim kurulu”nun k›dem tazminat›n› kald›rma gerekçesi ise flöyle: “Gerçekten zamanla iflletmeler için a¤›r bir yük haline gelen k›dem tazminat›, özellikle ekonomik kriz dönemlerinde iflverenle-
rin ödeme güçlü¤ü içine düflmesine neden olmufltur”. Patronlar her dönem sald›r›lar›n gerekçesi haline getirdikleri ekonomik kriz k›dem tazminat›n›n t›rpanlanmas›nda da öne sürülüyor ve sözde “iflsizlik sigortas›”n›n varl›¤›n› güvence olarak gösteriyorlar. Ortada duran tablo ise patronlar›n söyledi¤inin tersine baflka bir gerçekli¤e iflaret ediyor. Son iki y›lda iflten at›lan 2 milyon iflçiden “iflsizlik sigorta-
ikisi de k›dem tazminat›n› fiilen ortadan kald›rmay› öngörüyor. Bunlardan birincisini yeni bir fon oluflturularak k›dem tazminat›n›n bu fona devredilmesi oluflturuyor. ‹fl Kanunu Ön Yasa Tasar›s›’n›n 24. maddesinde düzenlenen k›dem tazminat› için ayr› bir yasa ç›kart›lmas› önerilmifl. Yani aç›k ifadeyle tasar›ya göre iflten at›lan iflçilere k›dem tazminat› ödenmeyecek. ‹flçinin kendi iste¤iyle k›dem tazminat›
iflçi ç›karmas›na olanak tan›yor. Bu art›k iflten at›lan iflçiye ne patronlar taraf›ndan ne de fon taraf›ndan tazminat ödenmeyece¤i anlam›na geliyor. ‹kincisini ise mevcut sistemin korunarak her y›l için ödenen k›dem tazminat› tutar›n›n 15 günlük ücrete indirilmesi oluflturuyor. Bununla beraber ayn› iflyerinde 10 çal›flma y›l›n› ve 50 yafl›n› dolduran iflçi kendi iste¤iyle k›dem tazminat› alabilecek. ‹flçinin iflten at›ld›¤›nda
yürüdü Ankara: Mamak Belediye iflçileri dört ayl›k ücretleri ve ikramiyelerini ödemeyen Belediye Baflkan› Gazi fiahin’i protesto ettiler. Genel-‹fl T‹S Daire Baflkan› ‹smail Özhamarat’›n konuflma yapt›¤› eylemde iflçiler “Tafleronlaflt›rmaya, müteahhitli¤e, özellefltirmeye, IMF’ye, savafla hay›r” sloganlar›n› att›lar. Genel-‹fl Mamak fiube Baflkan› Muharrem Arslan, Gazi fiahin yüzünden iflçilerin 4 milyar alaca¤› oldu¤unu aç›klad›. Eyleme iflçilerin eflleriyle, kamu emekçileri de destek verdi.
SEKA’da özellefltirme oyunu
s›”ndan yararlananlar›n say›s› parmakla say›labilecek kadar azd›r. Bütün bunlar kapsaml› olarak yöneltilen sald›r›lar›n halkalar›n› oluflturmaktad›r. Güvence olarak öne sürülen “iflsizlik sigortas›” patronlar taraf›ndan iflten atman›n ve k›dem tazminat› ödememenin gerekçesi haline getirilirken ayn› zamanda da iflçi s›n›f›n› aldatman›n, mücadelesinin önüne set örmenin hamlelerini ifade etmektedir. PATRONLAR NEY‹ HEDEFL‹YOR “Bilim Kurulu”nun haz›rlad›¤› tasar›n›n her
alabilmesi için 15 y›l prim ödemesi flart. Patron 15 y›l prim ödemezse iflçi kendi iste¤iyle tazminat alamayacak. Bu durumda patronun prim ödememesinin faturas› da iflçiye ç›kar›l›yor. K›dem tazminat› almaya hak kazanmak için ise geriye ölmek, sakat kalmak yada emekli olmak kal›yor. Di¤er yandan patronlar› temsilen 2, hükümeti temsilen 1, iflçileri temsilen 1 kiflinin bulunaca¤› fon yönetimi patronlara verilerek 3’e 1 fleklinde yönetim dizayn ediliyor. Yine fon yasa tasar›s› patronlar›n istedi¤i zaman
k›dem tazminat› alabilmesi için kesintisiz olarak ayn› iflyerinde 1 y›l süresince çal›flm›fl olmas› ve 17. maddeden iflten at›lm›fl olmamas› gerekiyor. Türkiye gerçekli¤ine bak›ld›¤›nda ise bu k›staslar›n yerine getirilmesinin mümkün olmad›¤› herkes taraf›ndan görülmektedir. Yo¤un iflçi k›y›m›n›n yafland›¤›, de¤il 10 y›l, 50 yafl›n› doldurmak, ayn› iflyerinde 1 y›l› dahi doldurman›n imkans›z oldu¤u Türkiye’de iflçilerin k›dem tazminat› hakk› yap›lan bu düzenlemelerle tamamen ortadan kald›r›l›yor.
Samsun: Giresun SEKA Aksu Ka¤›t Fabrikas›nda hiçbir gerekçe gösterilmeden üretim durduruldu. Selüloz-‹fl Sendikas› Giresun fiube Baflkan› Mehmet Ayd›n, özellefltirme kapsam›nda olan ve çeflitli gerekçelerle y›l›n 6-7 ay› çal›flt›r›lan SEKA’daki bu durumun iflçileri tedirgin etti¤ini aç›klad›. Ayd›n ayr›ca, 1 Ekim’de üretime tekrar bafllayan Giresun SEKA’n›n, 1 ay sonra Bal›kesir SEKA Ka¤›t Fabrikas› üretime bafllay›nca kapat›ld›¤›n› ve böylece fabrikan›n zarar ettirildi¤ini belirtti.
20 Aralık 2002-2 Ocak 2003
işçi-köylü 42
10
Tuzla’da direnifl sürüyor “‹flçi s›n›f›n›n her zamankinden daha fazla mücadele etmesi laz›m” diyen deri iflçileri direnifllerine devam ediyor. Kartal: Kampana Deri Fabrikas›nda 20 Eylül 2002; Güven Karaca fabrikas›nda 5 Ekim 2002 tarihinde sendikaya üye olduklar› için iflçilerin iflten at›lmalar›yla bafllayan direnifller jandarman›n ve patronun tüm sald›r›s›na ra¤men devam ediyor. ‹flyerlerinin önünde direnifli sürdüren iflçilerden direnifl hakk›nda görüfllerini ald›k. Nevzat Aslan (Kampana Deri iflçisi): Sendikaya üye oldu¤umuz için 13 arkadafl›m›zla kap› d›flar› at›ld›k. Yaklafl›k 4 ayd›r direniflteyiz. Ben 3 çocuk okutuyorum. K›fl da geldi. Ne odun var ne de kömür. Sendikadan ald›¤›m›z
yard›mla yafl›yoruz. Biz di¤er direniflteki arkadafllarla kaymakamla görüflmeye gittik. Kendisi gelmedi ama floförünü gönderdi. Bunlar bizi y a n i emekçileri ciddiye bile alm›yorlar. Jandarman›n sald›r›lar›n› ve bask›s›n› savc›ya bildirip suç duyurusun-
da bulunduk ama kabul edilmedi. Devleti devle-
Eskiflehir’den kand›rarak getirdi¤i 20 iflçiyi
te flikayet edemezdik tabi. Tafleron Fuat Özalp
jandarman›n denetiminde çal›flt›rmaya devam ediyor. Ama biz iflyeri-
Emperyalist sald›rganl›¤a hay›r! Yaklaflan savafl tehdidini ancak ve ancak baflta iflçi s›n›f› olmak üzere yoksul köylülü¤ün ve emekçi halk katmanlar›n›n ortak mücadelesinin püskürtebilece¤i bir gerçektir. Egemen s›n›flar, 57. hükümetten devral›nan emekçilere karfl› sald›r› ve savafl hükümeti olan 58. “hükümetle” kan tazeleyerek yoluna devam ediyor. Bafl›ndan beri ABD emperyalizmi taraf›ndan planlanarak, cilalanarak piyasaya sürülen AKP hükümeti beklendi¤i gibi gard›n› alarak uflakl›k misyonunu en iyi kendisinin oynayaca¤›n› efendilerine ispatlamaya çal›fl›yor. Ülkemizin bulundu¤u co¤rafyan›n stratejik öneminden kaynakl› kurulan ve kurulacak sözde hükümetlerin özü ve alaca¤› biçiminin emperyalist efendilerince tezgahland›¤› ve sahneye kondu¤u gün gibi ortadad›r. Emperyalistler ve uflaklar› bir taflla üç
kufl vurmay› hedeflemektedir. Bunlardan birincisi; yar›-feodal, yar›-sömürge yap›y› emperyalizmin ç›karlar›na göre yeniden dizayn etmek. ‹kincisi; Ortado¤u a¤›rl›kl› ›l›ml› islami model oluflturmak. Üçüncüsü; emekçi halk katmanlar›n› AB süreciyle hayali bir beklentiye sokarak sömürü, soygun, zulüm düzenlerini mümkün oldu¤unca uzatmak. Ki AKP hükümeti gerek “acil eylem program›” gerekse de verdi¤i mesaj ve aç›klamalarla emperyalizmin sad›k ve uysal ufla¤› olaca¤›n› Avrupa ve Amerika gezilerinde yinelemektedir. IMF, Dünya Bankas› ve DTÖ’yle anlaflmalar›n kesintisiz uygulanaca¤›n› söylemekte, emperyalizme ba¤l›l›k yeminleri ederek, hemen her konuda “devlet politikalar› aynen sürdürülecektir, devlette süreklilik esast›r” yaklafl›mlar› devam ettirilmektedir. Asl›nda tüm
bunlar “farkl›l›k” görmek isteyenlere bir fark olmad›¤›n› gösteren mesajlard›r. Kap›ya dayanan savafl tehdidi karfl›s›nda hükümet t›pk› 90’larda Körfez Savafl›’nda Turgut Özal’›n yapt›¤› gibi “1 koyar›z 3 al›r›z” hesab›n› yapmaktad›r. Emekçi halk›n kan›n› nas›l en yüksek fiyatla satabiliriz kayg›s›yla kapal› kap›lar ard›nda pazarl›klar sürdürülmekte, üsler ve limanlar›n kullan›m› (aksi iddialara ra¤men) güvencesi verilmektedir. fiimdi de Amerikan askerinin kara harekat› için konuflland›r›lmas› ve TC askerinin iflgalde aktif rol alarak piyon görevi üstlenmesi planlanmaktad›r. Böylesi vahim bir sürecin arifesinde iflçi s›n›f›n›n okulu olan sendikalar›n bürokratik sendikal çizginin etkisinde olmas›ndan kaynakl› iflçi s›n›f›n›n tepkisi soka¤a çekilememektedir. Bu savafltan en çok etkilenecek (ekonomik, demokratik ve siyasal) kitlelerin sesine ses kat›lamamakta, beklentilerine cevap olunamamaktad›r. Etkili, cayd›r›c› bir tepki konulamay›nca süreç daha
mize geri dönene kadar direniflimizi sürdürece¤iz. Ben iflçi s›n›f › n › n birlikte hareket etmesinin ve ö rg ü t l ü olmas›n›n gerekli oldu¤una inan›yorum. Önd e r Kaplan (Güven Karaca iflçisi): Biz de yaklafl›k 3 ayd›r direniflteyiz. Her gün iflyerinin önünde jandarman›n sald›r›s›na ra¤-
h›zl› emperyalistlerin lehine ilerlemektedir. Bu ablukay› da¤›tmay› hedefleyen bir kaç sendikan›n da sesi c›l›z kalmaktad›r. Önümüzdeki k›sa süreçte bu c›l›z sesin güçlendirilmesi hayati önemdedir ve ertelenemez, savsaklanamaz bir görevdir. 1 Aral›k 2002’de 140 DKÖ, sendika, ayd›n, sanatç› vb. imzas›yla gerçeklefltirilen “Savafla Hay›r Mitingi” hepimize zengin ve ö¤retici veriler sunmaktad›r. Miting kat›l›m›nda s›n›f bileflenlerinin oldukça c›l›z olmas›, ö¤renci, ayd›n, sanatç› çevrelerin etkin kat›l›m› düflündürücüdür. Görülen o ki iflçi s›n›f›n›n kendili¤inden hareketi sendikal kurumlar›n oldukça önünde gidiyor. Bu durumun düzeltilmesi s›n›f sendikac›l›¤› çizgisinde ›srar edenlerin s›n›fa öncülük iddias› ete kemi¤e büründürülmeli, bunun mekanizmalar› yarat›lmal›d›r. Oysa yaflananlara bakarsak böylesi ola¤anüstü koflullarda bile sendikalar mitinge sembolik protokol düzeyde kat›l›m sa¤lam›fl, üyelerinin kat›l›m› konusunda ciddi bir çaba harcama-
men bekliyoruz. Bu sald›r›larda as›l istenen sendikan›n ifllevini yok etmek yani örgütlü gücümüzü bitirmek. Direnifli k›rmak için patron iflyerindeki a¤açlar› kesti¤imizi iddia ederek savc›l›¤a dilekçe vermifl. Biz de bu yalan iddia karfl›s›nda gidip ifade verdik. Daha sonra 11 arkadaflla birlikte gidip cumhuriyet savc›l›¤›na suç duyurusunda bulunduk fakat kabul edilmedi. Biz iflyerimize geri dönene kadar direniflimizi sürdürmeye kararl›y›z. Tuzla’daki mücadele ruhunu yok edemezler. fiu an iflçi s›n›f›n›n her zamankinden daha fazla mücadele etmesi laz›m. Biz emekten yana olan herkesi direniflimize destek olmaya ça¤›r›yoruz.
m›fllard›r. Durumu kurtarma anlay›fl› sergilenmifltir. Kald› ki bu konunun en genifl halk katmanlar›n› kucaklama koflullar› da bulunmaktad›r. Çünkü olas› bir savafl emekçiler için daha çok yoksulluk, daha çok y›k›m, bask›, ölüm ve sefalet anlam›na gelmektedir. O halde bu somut durum emperyalist savaflta baflta iflçi s›n›f› olmak üzere tüm emekçilere birincil derecede sorumluluk yüklemektedir. Bu tarihsel sorumlulu¤u omuzlar›nda hisseden herkes içine girilen yeni yönelimin coflkusuyla kitlelerin mücadele potansiyelini a盤a ç›kararak, antiemperyalist propagandaya h›z vererek mahallelerde, evlerde, kahvelerde, derneklerde, sendikalarda, çarfl›da, pazarda, okulda duyarl›l›¤› art›racak çabaya girmeli, savafl›n emekçilerin kendi yaflamlar›n› direkt olarak tehdit etti¤i kavrat›larak, aktif savafl karfl›t› yönelime girilmelidir. Yar›n çok geç dememek için yaklaflmakta olan savafla hay›r duruflu bugünden güçlendirilmelidir.
işçi-köylü
42
6-19 Aralık 2002
11
AKP’nin tar›m politikalar› ve üreticilerin durumu Bugüne kadar sadece tar›msal alanda de¤il, birçok alanda özellefltirmeler ile iflas› dayatan devlet, flimdi de tar›msal K‹T’lere gözünü dikmifl durumda. Önceki hükümetler döneminde yap›lan özellefltirme politikalar›n›n sonuçlar› üreticiye henüz yeni yeni yans›rken AKP’nin savurdu¤u vaatler de bunlar›n devam edece¤ini gösteriyor. AKP’nin “Acil Eylem Plan›” ad›n› verdi¤i sald›r› paketinin içinde tar›ma yönelik sald›r›lar da yerini al›yor. Kendini di¤er hükümetlerden çok farkl› göstermeye çal›flan; yap›lan bir tak›m göstermelik de¤ifliklikler ile “ça¤dafl” bir imaj› hedefleyen; “borçlar›m›z bitince IMF ile iliflkilerimiz de bitecek” diyerek ömrünü uzatma çabas› veren AKP asl›nda bu yapt›klar› ile IMF’ye uflakl›¤›n› perçinlemek ve ispatlamak istemektedir. Çünkü bu plan içinde yeralan her madde IMF’nin dayatmalar›d›r. Özel olarak tar›mla ilgili olan bölümleri inceledi¤imizde bile bu gerçe¤i görebiliyoruz. Farkl› bir k›l›fla sunulmaya çal›fl›lanlar›n hepsi asl›nda daha önceki y›k›m politikalar›n›n bir üst boyuttaki devam› niteli¤indedir. Bu plan içindeki maddelerden baz›lar›n› tek tek incelersek; *Örne¤in “Devlet fiyatlara müdahale etmeyecek, fiyatlar›n serbest piyasada oluflmas› sa¤lanacak. Devlet tar›m ürünlerinin ticaretini yapmay› b›rakacak” cümlesi
üreticinin bundan sonra yaflayaca¤› s›k›nt›lar›n habercisi niteli¤indedir. Çünkü bu asl›nda üreticiyi tek bafl›na, çok uluslu flirketlerin ve tüccar›n insaf›na b›rakmak anlam›na gelmektedir. Özellikle taban fiyat uygulamas›n›n ortadan kalkmas› yani devletin köylünün ürününe verilebilecek en az fiyat› belirlemesi uygulamas›n›n ortadan kalkmas›, ayn› zamanda köylünün iflasa sürüklenmesi anlam›na gelmektedir. Bu durumda tüccar kendi ç›kar›na göre bir fiyat belirleyebilecek ve üreticiyi parma¤›nda oynatma flans›n› elde edecektir. “Tar›msal faaliyet gösteren K‹T’ler özellefltirilecek” maddesi ise hiçbir gizlilik ya da k›l›f aranmadan üreticiye yönelik sald›r›n›n yal›n bir ifadesi. Bugüne kadar sadece tar›msal alanda de¤il, birçok alanda
özellefltirmeler ile iflas› dayatan devlet, flimdi de tar›msal K‹T’lere gözünü dikmifl durumda. Önceki hükümetler döneminde yap›lan özellefltirme politikalar›n›n sonuçlar› üreticiye henüz yeni yeni yans›rken AKP’nin savurdu¤u vaatler de bunlar›n devam edece¤ini gösteriyor. SEK, YEMSAN, EBK
vb. özellefltirmelerin tar›ma indirdi¤i darbe, görünen bir gerçek iken AKP hükümetinin bu politikalardaki ›srar› yaflanan y›k›mlar› derinlefltirmek iste-
¤inin kan›t›d›r. *Yine bunun gibi bir di¤er madde de tar›m sat›fl kooperatifleri ve birlikleri ile tar›m kredi kooperatiflerinin özellefltirme kapsam›na al›nmas›d›r. *Acil eylem plan›n›n di¤er bir maddesinde de DGD ile ilgili aksakl›klar›n giderilece¤ini iddia eden AKP adeta DGD’yi bir sadaka olarak kullan›p oluflabilecek köylü muhalefetini engellemeyi hedeflemektedir. Çünkü di¤er tüm destekleme al›mlar›n›n kald›r›larak s a d e c e DGD’nin düzenli olarak ödendi¤ini düflünsek bile bunun üretici için y›k›m demek oldu¤u aç›kt›r. Devletin taban fiyat belirlemedi¤i, tüm desteklerin kald›r›ld›¤› bir ortamda özellikle de Türkiye gibi desteklemelere muhtaç bir ül-
kede ancak tar›m› bitiren bir politika olabilir. Asl›nda tüm bunlar›n gösterdi¤i tek bir gerçek var. O da AKP hükümetinin farkl› görünme çabalar›na daha do¤rusu göstermelik de¤iflikliklerine ra¤men her alanda ayn› y›k›m politikalar›n› devam ettirece¤idir. Bu aç›dan bak›ld›¤›nda egemenlerin tüm bu sald›r›lar›n› devam ettirmelerinin ve bunlar› yaparken çok da zorlanmamalar›n›n nedeni emekçilerin örgütsüz olmas›d›r. Bu genel tablo içinde en örgütsüz kesim ise köylülerdir. Ve bu yüzden devlet bir yandan “milletin efendisi” söylemlerini dilinden düflürmezken, bir yandan da yeni politikalar ile köylülere y›k›m› dayatmaktad›r. Ancak bu herfleyin böyle gidece¤i anlam›na gelmemektedir. Bu tabloyu de¤ifltirecek olan köylülerin örgütlenmesi ve geleceklerine kendilerinin yön verecekleri gerçe¤ini göstermeleridir. Ancak bu örgütlülük, IMF pollitikalar›n›n rahatça uygulanmas›n›n önünde engel oluflturabilir.
Ege’de pamuk tarlada kald› Pamuk üretimi zaten girdi fiyatlar›n›n yüksek oldu¤u bir üründür. Yani girdi fiyatlar›ndaki en ufak bir art›fl pamuk üreticisini çok daha fazla etkilemektedir. Tüm bunlardan kaynakl› pamuk üreticisi ya büyük flehirlere göç etmifl ya da farkl› ürünlere yönelmifltir. Pamuk dünyada yaln›zca 80 ülkede yetifltirilebilen bir bitkidir. Bunun nedeni de özel iklim koflullar›na ihtiyaç göstermesidir. Genel olarak bakt›¤›m›zda pamuk üretimi Asya’da ve Asya’n›n ard›ndan da Amerika ve Afrika’da yap›lmaktad›r. Türkiye, pamuk üretiminde ilk on ülke aras›na girebilecek bir üretime sahiptir. Bölgeler aç›s›ndan bak›ld›¤›nda ise Akdeniz, Ege, Güneydo¤u ve Karadeniz bölgesinin bir k›sm›nda da pamuk üretimi yap›lmaktad›r. Özellikle Ege bölgesi pamuk aç›s›ndan oldukça verimlidir.
Ancak bu verimin y›llara göre da¤›l›m› incelendi¤inde ekilifl alanlar›nda önemli azalmalar›n yafland›¤›n› görebiliyoruz. Bunun nedeni tek bir cümle ile devletin emperyalizmin ihtiyaçlar› do¤rultusunda uygulad›¤› politikalar›n tar›m sektörünü de etkiledi¤i fleklinde ifade edilebilir. Pamuk üretimi zaten girdi fiyatlar›n›n yüksek oldu¤u bir üründür. Yani girdi fiyatlar›ndaki en ufak bir art›fl pamuk üreticisini çok daha fazla etkilemektedir. Tüm bunlardan kaynakl› pamuk üreticisi ya büyük flehirlere göç etmifl ya da farkl› ürünlere
yönelmifltir. Ancak tüm bunlar da bir çözüm de¤ildir. fiehirlere göç edenler burada farkl› sorunlarla baflbafla kalm›fl farkl› ürünlere yönelenler ise er ya da geç ayn› politikalarla yine karfl›laflm›flt›r. Devletin politikalar›n›n yan›nda bu y›l do¤a flartlar› da Egeli pamuk üreticisinin yüzünü güldürmedi. Son günlerde etkili olan yo¤un ya¤›fl pamuk kalitesini de düflürdü. Bu yüzden geçen y›l 740-750 bin liradan al›c› bulan pamu¤un fiyat› bu dönem 600-650 bin liraya kadar düfltü. Ege Çiftçiler Derne¤i Baflkan› Hulusi Tarman,
bu konu özgülünde bir aç›klama yaparak üreticilerin di¤er sorunlar›na da de¤indi. Tarman, öncelikle yo¤un ya¤mur ya¤›fl›n›n pamu¤un verimini düflürdü¤ünü, pamu¤un % 20’sinin bu yüzden tarlada kald›¤›n› belirterek “Dal›nda kalan pamuk tarlaya düflerek topra¤›n verimini de azaltt›. Tarlada kalan, pamuk için ayr›ca iflçi tutmak gerekirdi. Ancak bu maddi anlamda üreticiyi zorda b›rakt›” dedi. Oluflan zarardan kaynakl› pamuk üreticisine prim verilmesi gerekti¤ini söyleyen Tarman, ayr›ca Türkiye’deki pamuk üreticileri-
nin savunmas›z oldu¤una ve makineleflmenin önemine de de¤indi. Di¤er ülkelerden örnekler veren Tarman, Yunanistan’da 3
binpamuk toplama makinesi bulunurken, Türkiye’de 12 adet bulundu¤una da vurgu yapt›.
12
20 Aralık 2002-2 Ocak 2003
işçi-köylü
42
‹nsan, haklar›yla insand›r H. Merkezi: 10-17 Aral›k tarihlerini kapsayan “‹nsan Haklar› Haftas›” çeflitli illerde yap›lan etkinlikler ile kutland›. ‹STANBUL ‹stanbul’da insan haklar› haftas› etkinlikleri SODEV (Sosyal Demokrasi Vakf›) öncülü¤ünde Bilgi Üniversitesi, Çocuk Derne¤i, 78’liler Vakf› Giriflimi, Belgeselciler Birli¤i ve Ça¤dafl Yaflam› Destekleme Derne¤i’nin kat›l›m› ile ve 58 kuruluflun deste¤i ile 9 Aral›k tarihinde Pera Palas’ta yap›lan bas›n toplant›s› ile bafllad›. Toplant›da konuflan Vecdi Sayar bu y›l ki ana teman›n çocuk haklar› oldu¤unu belirtti. 10 Aral›k tarihinde ise Sultanahmet meydan›nda ‹HD taraf›ndan bir bas›n aç›klamas› yap›ld›. Kiraz Biçici’nin bir konuflma yapt›¤› aç›klamada bask›c› rejimin halen kendini korudu¤u belirtildi. Ayn› günün gecesinde ise Mazlum Çimen ve Suavi gibi sanatç›lar›n kat›ld›¤› bir gece düzenlendi. Ayr›ca hafta boyunca toplam 17 film ile birçok tiyatro oyununun gösterimi yap›ld›. Yine çocuk haklar› konulu alt› panel yap›l›rken ayn› konuyu ele alan birçok sergi de düzenlendi. 11 ile 12 tarihleri aras›nda da ‹stiklal caddesinde insan haklar› evrensel bildirgesinin da¤›t›m› yap›ld›. ANKARA 10 Aral›k 2002 tarihinde ‹HD Genel Baflkan› Hüsnü
Öndül ve Türkiye ‹nsan Haklar› Vakf› (T‹HV) Baflkan› Yavuz Önen’in yapt›¤› aç›l›fl, 12 Aral›k’ta ‹lkö¤retim Okullar›n›n ziyaret edilerek ‹nsan Haklar› Evrensel Bildirgesinin da¤›t›lmas›, 13 Aral›k’ta
kan Yard›mc›s› Eren Keskin kat›l›rken, paneli TMMOB üyesi Mustafa Özçelik yönetti. Panelde genel olarak, küreselleflme ve YDD’nin insan haklar› üzerindeki etkileri ve ülkemizde yaflanan hak ih-
AYDIN ‹HD Ayd›n flubesi de yapt›¤› etkinliklerle insan haklar› haftas›n› kutlad›. ‹HD Ayd›n flube baflkan› Süleyman Mutlu, yapt›¤› bas›n aç›klamas›nda “haz›rlanan raporlara göre
D
son 15 y›lda 2 milyon çocuk yaflam›n› yitirmifl, 5 milyon çocuk sakat kalm›fl, 12 milyon aile ise sakat kalm›flt›r.” diyerek Türkiye’de yaflanan insan hak ihlallerine de de¤indi. Hala kay›plar›n devam etti¤i ve yoksulluk s›n›r›n›n %80 rakam›n› geçti¤i belirtilen aç›klamaya HADEP, EMEP, ÖDP, DEHAP yöneticileri, Emekli-Sen, Tüm BelSen, SES, E¤itim-Sen’li emekçiler, Hac› Bektafl Veli Kültür Derne¤i vb. kurumlar da destek verdi.
Ölüm Orucunda bir flehit daha Yoksul Kad›n Hakk›n› Ar›yor-Yoksul Çocuk Hakk›n› Ar›yor panelleri, fliir ve müzik dinletileri, 14 Aral›k’ta insan haklar› gecesinin yap›lmas›yla devam etti. 13 Aral›k’ta yap›lan panele Gökçesu maden iflçilerinin eflleri de kat›ld›. ‹nsan haklar› haftas› etkinlikleri 17 Aral›k’ta TBMM Baflkan›n›n ziyaret edilmesiyle sona erdi. BURSA 10 Aral›k günü flube binas›nda bir aç›klama yapan fiube Baflkan› Ayfle Batumlu etkinlik program›n› duyurdu. 12 Aral›k’ta E¤itim Araçlar› Salonunda ‹nsan Haklar› konulu bir panel yap›ld›. Panele Dç. Dr. Haluk Gerger, Elaz›¤ ‹HD fiube Baflkan› Cafer Demir, ‹HD Genel Bafl-
lalleri üzerinde duruldu. 15 Aral›k’ta da Tayyare Kültür Merkezi’nde yap›lan konserle haftan›n etkinlikleri sonuçland›. MERS‹N ‹nsan Haklar› Haftas› çerçevesinde ‹HD Mersin flubesi önünde bir bas›n aç›klamas› yap›ld›. Aç›klamay› fiube Sekreteri Celal Sonuvar okudu. Bas›n aç›klamas›na HADEP, DEHAP, EMEP, TUHAD-DER, Yaflam Yolu Kültür Kooperatifi ile KESK, TÜRK-‹fi ve D‹SK’e ba¤l› sendikalar da kat›ld›. Ayr›ca yine hafta çerçevesinde kent merkezinde evrensel bildirge da¤›t›ld›, radyo ve televizyon programlar› yap›ld›. 19 Aral›k’ta flube binas› önün-
Devrimci ve komünist tutsaklar Süresiz Açl›k Grevine bafllad› evrimci ve komünist tutsaklar bir aç›klama yaparak 19 Aral›k katliam›n›n y›ldönümünde Süresiz Açl›k Grevine bafllad›klar›n› duyurdular. DHKP/C, TKP(ML), T‹KB, MLKP, KAWA, TDP, THKP/L-HDÖ, PKK-DÇS, TKEP/L ve TKP/ML dava tutsaklar› yapt›klar› aç›klamada; “Koflullar›m›z ve taleplerimiz ortadad›r. F tipi tabut-
de bas›n aç›klamas› yap›ld›. TUHAD-DER Mersin flubesi de 12 Aral›k günü dernek binas› önünde bir bas›n aç›klamas› düzenledi. fiube baflkan› Nursel Aydo¤an’›n okudu¤u bas›n aç›klamas›nda ülkemizde yaflanan hak ihlallerine vurgu yap›ld›.
luklar›na ve uygulanan tecrit treadman politikalar›na karfl› direnifl devam ediyor. Kararl›y›z direniflimiz taleplerimiz kabul edilene kadar sürecektir. 19 Aral›k katliam sald›r›s›n› sürdürme politikas›na son verin. Kararl›l›¤›m›z› s›namaya kalkmay›n. Devrimci irade teslim al›namaz” sözlerine yer verdiler. AKP hükümetini uyarmak
için 19 Aral›k’tan itibaren SAG’a bafllayacaklar›n› duyuran tutsaklar son olarak kamuoyuna ve halka flu ça¤r›y› yapt›lar; “Tecrit ölümdür. F tipi tabutluklarda tecritte ölümler devam ediyor. Ölümlere dur demek için ba¤›ms›zl›ktan, demokrasiden, haklar ve özgürlüklerden yanay›m diyen herkesi direniflimize destek olmaya ça¤›r›yoruz.”
Ölüm orucuna 28 Temmuz 2001 tarihinde 6. ekip olarak Malatya Hapishanesinde bafllayan Feride Harman zorla müdahale iflkencesine maruz kald›ktan sonra Ankara Numune Hastanesine kald›r›ld›. Ard›ndan da 23 A¤ustos 2002 tarihinde Ölüm Orucunun 399. gününde tahliye edildi. Aksaray’daki bir evde Ölüm Orucuna devam eden Feride Harman, 16 Aral›k günü direniflinin 512. gününde flehit düfltü. Harman’la birlikte Ölüm Orucunda flehit düflenlerin say›s› 62’e yükseldi. Feride Harman’›n cenazesi ayn› gün evden al›narak adli t›p kurumuna kald›r›ld›. 17 Aral›k’ta saat 11:00’de adli t›ptan al›nabilece¤i söylenen cenaze savc›n›n geç gelmesi sonucu ancak 14:00’e do¤ru al›nd›. Vasiyeti üzerine cenazesi Küçük Armutlu’ya götürülmek istendi. Kitle otobüslere do¤ru ilerlerken s›k s›k “Devrim flehitleri ölümsüzdür”, “Devrime meflale bizim kad›nlar›m›z” sloganlar›n› att›. Yo¤un güvenlik önlemi alan ve kitleyi Küçük Armutlu’ya sokmayaca¤›n› söyleyen polis, kitle ile cenazeyi ay›rarak otobüslerle gelen kitlenin de içeriye girmesini engelledi. Polis kavflaklar› da kapatarak cenaze arabas›n› Sultanbeyli’ye kadar götürdü. Burada cenaze Feride Harman’›n yak›nlar› taraf›ndan al›narak memleketi Malatya’ya götürüldü.
Okan Külekçi Zürih’te an›ld› Ölüm Orucu direniflinin 240. gününde flehit düflen Okan Külekçi ‹sviçre’nin Zürih kentinde yap›lan bir etkinlik ile an›ld›. Anmay› ÖZTUDAK (Özgür Tutsaklarla Dayan›flma Komitesi) ve AT‹K’e ba¤l› UPODUTAK (Uluslararas› Politik Tutsaklarla Dayan›flma Komitesi) ortak örgütledi. Zürih Gençlik ve Kültür Evi’nde düzenlenen anmaya yaklafl›k 100 kifli kat›ld›. Saat 15:00’te bafllayan anmada ilk olarak sayg› duruflu ve aç›l›fl konuflmas› yap›ld›. ÖZTUDAK ad›na aç›l›fl konuflmas›n› yapan kifli Okan Külekçi’nin hayat›n› ve mücadele yaflam›n› anlatt›. UPOTUDAK ad›na kat›lan konuflmac› da Ölüm Orucu direniflinin önemine de¤indi. Konuflmac›lar›n ard›ndan Okan Külekçi’nin babas› Ali Külekçi söz alarak kardefli Seyit Külekçi’nin ard›ndan o¤lunu da bu mücadeleye flehit verdi¤ine de¤indi. Anmada son olarak ‹flçi-köylü, Partizan, YDG mesajlar› okundu.
20 Aralık 2002-2 Ocak 2003
13
işçi-köylü 42
“Görünmeyen bir OHAL var” “fiimdi OHAL kalkt› diyorlar orda. Ben inanm›yorum. Çünkü onlar Kürtlerin bu ülkede olduklar›n› kabul etmek istemiyorlar. Bu yüzden de bask›lara devam edecekler.” “Tunceli’de sözde OHAL kalkt›. Ama asker ve polisin bask›s› hala devam ediyor. Ola¤anüstü durum devam ettiriliyor. Valiye belli yetkiler verilmifl, askeri noktalar ve kontroller azalt›lm›fl. Ancak bölge insan›n›n geçmiflten beridir belli bir potansiyeli bar›nd›rmas›ndan kaynakl›, kimli¤inden dolay› sürekli görünmeyen bir OHAL var asl›nda. ‹nsanlar görsel olarak fark etmeyebilirler. Ama sürekli bask› ve denetim sürüyor. Mesela eskiden ilçelere gitmek saat üçten sonra yasakt›. Ama flimdi de gitti¤inde bafl›na neler gelebilece¤inin garantisini kimse veremiyor. Yani eskiden oldu¤u gibi bir ‘kaza kurflunuyla’ ölebilirsin. S›cak bir bölge oldu¤u için sürekli asker sevkiyat› yapmaya devam ediyorlar ve denetimi çok s›k› tutuyorlar. Tunceli merkezi küçük bir yer. Ama sokakta gezdi¤inizde insandan çok sivil polis var ve nerdeyse kifli bafl›na iki, üç sivil düflüyor. Ayr›ca Tunceli’de oldukça fazla uyuflturucu, tiner ba¤›ml›lar› ve k›raathaneler var. Bar kültürü oluflturulmufl. Bu barlara polisinden askerine devlete ba¤l› çal›flan birçok insan girip ç›k›yor. Bu da ister istemez insana bunlar›n gelifltirilmesinde devletin deste¤i ve bizzat parma¤› oldu¤unu düflündürtüyor. Yani bu konularda devletin bir deste¤i ve giriflimi var.”
“Ben Diyarbak›r’dan devletin bask›s› yüzünden göçüp geldim buralara. Çok bask› gördük.
devlet, sözde yapt›¤› bir tak›m de¤iflikliklere ra¤men insanlar›n yaflamlar›ndaki bu bask› ve flid-
devam edilecek(!) Ka¤›t üzerinde de olsa halk için bir umut olarak gösterilecek ve Kürt halk› nezdinde yaflanan y›pranma bu vesileyle giderilmek istenecek. Ancak yukar›daki anlat›mlarda da görülebilece¤i gibi halk bir süre sonra yaflayarak, günlük yaflamda bu uygulamalarla yüz yüze kalarak yaflananlar› çok daha rahat çözümleyebilecektir. Dev-
Evleri basarlard› bofl yere. Çocuklar›m›z› çok korkuturlard›. Biz de korkard›k. Sürekli kimliklerimizi kontrol ederlerdi sokaklarda. Özellikle de gençlerimizin. fiimdi OHAL kalkt› diyorlar orda. Ben inanm›yorum. Çünkü onlar Kürtlerin bu ülkede olduklar›n› kabul etmek istemiyorlar. Bu yüzden de bask›lara devam edecekler.” Bugün OHAL’in kald›r›ld›¤› illerden göç edip gelen, yak›n zaman önce oralar› gören insanlarla yapt›¤›m›z bu k›sa söylefli göstermektedir ki devletin bu uygulamalar› vitrin tazelemekten öteye geçemeyen müdahaleler ve uygulamalard›r. Y›llard›r yap›lan her türlü bask›y› ola¤an bir yaflamm›fl gibi insanlara kabul ettirmeye çal›flan
deti yine ola¤an bir durum olarak devam ettirmeye çal›flmaktad›r. Halk, çok uzun de¤il k›sa bir süre önce devletin sürdürdü¤ü haks›z savafltan kaynakl› delik deflik edilen evlerinin duvarlar›n› yenileyecek ya da onaracak(!) Ve bunlar›n tümü yine süren OHAL uygulamalar›na ra¤men bir umut olarak yap›lacak ve yap›lmaya
let bu uygulamalar›n› kald›rd›ktan çok uzun bir zaman de¤il k›sa bir zaman sonra bile bu gerçekli¤ini gösterecektir/göstermektedir. Diyarbak›r’da OHAL’in kald›r›ld›¤›n›n ilan edildi¤i günün ertesinde flehir merkezinde oturan bir ailenin evi keyfi bir flekilde bas›larak evde oturanlar›n dayaktan geçirilmesi gerçekleri orta-
ya koymaktad›r. Ve bu uygulamalar›n bir benzeri de Lice’de uygulanmaya devam ediliyor. OHAL’in yeni kalkt›¤› Diyarbak›r’›n Lice ilçesinde devletin keyfi uygulamalar› s›n›r tan›maks›z›n devam ediyor. Saat 22’den sonra tüm iflyerlerine ve dükkanlara kapatma karar› dayat›larak fiili olarak soka¤a ç›kmama karar› uygulat›l›yor. Duruma iliflkin yap›lan aç›klama ise tam bir komedi; “Dükkanlar›n kahvehanelerin kapan›fl›n› geç saate izin verince, ö¤retmenlerimizi kahvehanelerden alam›yoruz. Sabah okula gidecekler.” Okullar› karakollara dönüfltürürken, ö¤retmen a盤›n› kapatmazken devlet yetkililerinin gösterdi¤i bu hassasiyeti(!) nas›l yorumlamak gerekir? Keyfi uygulamalar›n hüküm sürdü¤ü bu illerde devlet ayn› keyfili¤ine devam etmektedir. Ve bir tak›m uygulamalar›n ka¤›t üzerinde de olsa kalkm›fl olmas› onlar› çok da ilgilendirmeyen ayr› bir nokta. OHAL olmayan illerde gözalt›nda kay›plar›n yafland›¤› bir ülkede örne¤in geçen hafta Mufl’ta yaflanan olay egemenlerin bu noktadaki çabalar›n›n ve
›srarlar›n›n bir ispat›d›r. Halk›n yapt›¤› kutlamalara tahammül gösteremeyen, gözalt›nda ya da kaç›rarak katletmelere devam eden devlet, bu uygulamalar›yla tam da AB’nin anlad›¤› demokrasisini ifade etmektedir. Bir taraftan AB’ye müzakere tarihi için rest çekilirken di¤er taraftan iflkence ve katliamlar devam ettirilmekte. Bölgede açl›¤›n, iflsizli¤in had safhada oldu¤u bir ortamda insanlar bir kiloluk yard›mlar için birbirini ezerken devlet “OHAL’i kald›rd›k” naralar› at›yor. Ne kadar kald›rd›klar› da ortada. Kürt ulusunun kabul edilmedi¤i ülkemizde Ulusal sorunun temel sorunlardan biri olmaya devam etti¤i koflullarda bu uygulamalar›n tamamen ortadan kalkmas›n› bekleyemeyiz. ‹nkarc› ve imhac› anlay›fl ve politika devam ettirildikçe al›nan kararlar›n ka¤›t üzerinde kalmas› devletin sistemli sald›r› ve uygulamalar›na ba¤l› olmas› kaç›n›lmazd›r. Halk›n yaflad›¤› her türlü bask›y› görerek, halk›n sesine kulak vererek ve bu sesi dinleyerek demokratik talepleri desteklemekle yetinmeyip bizzat bunlar›n mücadelesini sürdürmek ve mücadelenin içinde gerçek kurtuluflu göstermek bugün temel görevlerimiz aras›ndad›r. Ve bu görev tüm yetersizliklerimize ra¤men hayata geçirilmeyi bekleyen acil bir görevdir.
Turhal bür o çal›flan›m›z Sefagül Kesgin tutukland› H. Merkezi: Devletin devrimci ve sosyalist bas›n› susturma, halka ulaflmas›n› engelleme çabalar› çeflitli boyutlarda sürüyor. Gazete, dergi, kitap toplatmalar›, ilerici, ayd›n, devrimci, komünist gazetecilerin tutuklanarak susturulmaya çal›flmalar›na, elinde hiçbir kan›t olmadan yaln›zca baflkalar›n›n verdikleri ya da zorla ald›klar› ifadeler do¤rultusunda verilen hukuki de¤il siyasi tutukluluk kararlar›na yeni bir örnek daha
eklendi. Gazetemiz Turhal irtibat bürosu 14 Aral›k 2002 tarihinde Turhal Siyasi fiube polislerince bas›larak çal›flanlar›m›z Sefagül Kesgin ve Derya Gökmen, haklar›nda ifade oldu¤u gerekçesiyle gözalt›na al›nd›lar.
Büroyu da keyfi bir flekilde mühürleyen polisler, burada bulunan bilgisayara ve eski gazetelere el koyarken kapatmaya gerekçe olarak da toplat›lm›fl yay›n bulundurulmas›n› gösterdi. Derya Gökmen, ayn› gün gece geç
saatlerde serbest b›rak›l›rken Sefagül Kesgin, sorgulanmak üzere Sivas’a götürüldü. Geceyi Sivas Siyasi fiubede geçiren Sefagül Kesgin ertesi gün ç›kar›ld›¤› mahkemede serbest b›rak›lm›flt›. Serbest b›rak›lma karar›n› hazmedemeyen Cumhuriyet savc›s›n›n bir üst mahkemeye itiraz etmesi üzerine birgün sonra çal›flan›m›z tekrar evinden al›narak apar topar tutukland› ve Zile Hapishanesine götürüldü.
20 Aralık 2002-2 Ocak 2003
işçi-köylü 42
14
Kitlelerin içinde Parti faaliyeti yürütmeden Halk Savafl› büyütülebilir mi ? Kitlelerin savafl›ma kat›lmalar› sa¤lanmadan ne Proletarya Partisi kendisini sürekli yeniden üretebilir ne de düzene kal›c› ve a¤›r vurufllar vurularak, kitleler bu savafl›m›n içinde e¤itilebilir. E¤itimin, bilginin en yetkini bizzat üretimin prati¤inde, sosyal yaflam›n prati¤inde edinildi¤ine göre kitleleri e¤itmenin yolu da onu s›n›f savafl›na çekmek ve kitlesel olarak savaflt›rmakt›r. Tarihi yaratan kitlelerdir; kitlelerin y›k›c›-yarat›c› yönüdür. Devrimlerde de belirleyici olan kitlelerdir. Kitleleri kim kazan›rsa savafl› da o kazan›r. Egemen s›n›flar yüzy›llard›r sömürüye, bask›ya, açl›¤a neden olan saltanatlar›n› nas›l sürdürüyorlar? Kitlelere dayanarak, kitlelerin uyuflturulmufl beyinlerinden, onlar›n parçalanm›fll›klar›ndan yararlanarak saltanatlar›n› sürdürüyorlar ve bu bölünmüfllükten güç al›yorlar. Toplumlar›n tarihini incele-
n›rlar. Bu yüzdendir ki burjuvazi birçok yasay›, kural›, din kurumlar›n› ve farkl› kurumlar› oluflturmufltur. Kurulan birçok kurumun, kitlelere hitap ediflin binbir çeflidinin amac› hep kitleleri kendi denetimi alt›nda tutabilmek, karfl› ç›kmayan, düflünmeyen, sorgulamayan dolay›s›yla kendi saltanat›n› tehdit etmeyecek “koyun sürüsü” benzeri kitleler yaratmakt›r. S›n›f savafl›m›nda her iki taraf da kitleler için u¤rafl›yor, onlar› kazanmaya çal›fl›yor.
taraf uyand›r›lm›fl, bilinçli kitlelerden güç al›yor. Kitlelerin kurtuluflu için devrim zorunludur. Bu mücadele s›ras›nda kitlelerin önderli¤e ihtiyaç duydu¤u bir gerçeklik olarak karfl›m›zda duruyor. Bu olay›n bir yönü iken di¤er yönü de, KP’nin kitleler olmadan devrimi gerçeklefltiremeyece¤idir. Kitleleri “ne olursa olsun hiçbir gücün ezemeyece¤i gerçekten y›k›lmaz kale haline getiren” nedir? KP’nin kitleler olmadan devrimi gerçeklefltire-
di¤imizde devrimlerin hep kanl› olaylara, milyonlarca insan›n ölümüne yol açt›¤›n›, büyük alt-üst olufllara neden oldu¤unu görürüz. Çünkü o düzen içerisindeki üretim aletlerinin sahibi olan egemen s›n›flar, bu ayr›cal›kl› durumlar›n› devam ettirmek isterler ve bu durumlar›n› sarsacak herhangi bir geliflime-harekete izin vermek istemezler. Bu eflyan›n do¤as› gere¤i öyledir. Ellerindeki tüm olanaklar› bu de¤iflimin, geliflimin önüne geçmek için kulla-
Ama arada temel bir fark var. Bir taraf, sömürüsünü devam ettirmek için kitlelerin beyinlerine, vücutlar›na prangalar ba¤layarak, haks›z bir flekilde bunu yap›yor, -burada sorun sadece kendi ç›kar›d›r- Di¤er tarafsa, yani devrimcilerse kitleleri kazanmak zorundad›r, ama bunu kitleler için istemektedirler. (Elbette ki kendileri de kitlelerin bir parças› oldu¤u için ayn› zamanda kendi kurtulufllar› için). Bir taraf uyuflturulan kitlelerden güç al›rken, bir
memesinin nedeni nedir?. Birincisi; onlar›n üretimden gelen güçleridir. Her fleyin üreticisi, yarat›c›s› olmalar›d›r. Halk kitlelerinin üretimi k›sa bir süreli¤ine durdurmalar›, burjuvazinin y›k›lmaz gibi görünen kumdan kalelerini fliddetlice sarsmaktad›r ki, kitleler üretimden gelen bu güçlerinin fark›na var›p, bu gücü direkt olarak siyasal iktidara yönlendirdiklerinde burjuvazinin kalelerinin nas›l yerle bir olaca¤› çok aç›kt›r. Tarihte yaflanan
devrimler de bunun canl› örnekleridir. ‹kincisi; karfl› devrimcilerin gücü de kitlelere dayanmaktad›r. Ordusunu, polisini, legal-illegal birçok kurumunu beyinleri uyuflturulmufl ve/veya birkaç kurufl için s›n›f›na ihanet eden, sat›lm›fllardan oluflturmaktad›r. Kitlelerin bilinç seviyesinin art›r›lmas›, asl›nda bir avuç az›nl›¤›n ç›karlar› için, sömürüldüklerini, öldüklerini gördüklerinde bu mekanizmalar›n içinde yeralmak istemeyecek ve orada yer al›fllar› düflman için büyük bir tehlike olacakt›r. Çünkü onlar düflman›n kurumlar›nda çal›fl›yor olsalar bile her biri ona karfl› bir bomba olabilecek durumdad›r ve bu esasta yapt›klar› istihbaratlarla, oradan s›zd›rd›klar› bilgilerle olacakt›r. Üçüncüsü; karfl› devrimi y›kabilmek için gerekli olan olanaklar (gizlenme, bar›nma, lojistik destek, maddi imkanlar vs.) esasta halktan sa¤lanmaktad›r. Ayr›ca Halk Savafl› verenler olarak önceleri gerilla birliklerine sonralar› orduya savaflç›, komutan verecek olan yine kitlelerdir. Yine partinin militanlar›, kadrolar› halk›m›z›n içinden ç›kmaktad›r, ç›kacakt›r da. Yani “Bizi yaflatan, destekleyen, hatta kan›n› veren onlard›, keza proletarya ve ayd›nlar da. Bu flekilde gelifliyoruz. Bunu temel al›yoruz.” (Gonzalo) Bütün bunlar Halk Savafl›’n›n gelifltirilmesi için bilinçli kitlelerin gereklili¤ini gösteriyor. Kitlelerin savafl›ma kat›lmalar› sa¤lanmadan ne Proletarya Partisi kendisini sürekli yeniden üretebilir ne de düzene kal›c› ve a¤›r vurufllar vurularak, kitleler bu savafl›m›n içinde e¤itilebilir. E¤itimin, bilginin en yetkini bizzat üretimin prati¤inde, sosyal yaflam›n prati¤inde edinildi¤ine göre kitleleri e¤itmenin yolu da onu s›n›f savafl›na çekmek ve kitlesel olarak savaflt›rmakt›r. Halk Savafl›, kadrolar›n savafl›m›, militanlar›n savafl›m› de¤il, kitlelerin parti önderli¤inde burjuvaziye, top-
rak a¤alar›na karfl› savafl›m›d›r. Kitlelerin savafl›m› olmadan yukar›da anlatt›¤›m›z nedenlerden dolay› militanlar›m›z›n, kadrolar›m›z›n, gerillalar›m›z›n savafl›m› sudan ç›km›fl bal›klar›n yaflam savafl›na benzer. Burada art›k kayg› sadece kendi varl›¤›n› idame ettirmek olur. Baflkalar›n› düflünebilecek, gelece¤ini düflünebilecek durumu yoktur. Böyle bir partinin de Halk Savafl›’n› büyütmesi, gelifltirmesi, düflmana korku salmas› düflünülemez. Kitleler ve parti aras›ndaki karfl›l›kl› diyalektik iliflki ve her birinin di¤eri için olmazsa olmazl›¤›, Mao yoldafl taraf›ndan en özlü haliyle flu flekilde ifade edilmifltir: “Yaln›z yönetim dayangaçlar›n›n faaliyeti olup, genifl y›¤›nlar›n faaliyeti ile ba¤lant›l› olmazsa, say›l› insan›n k›s›r çal›flmas›na inhisar eder. Ama yaln›z genifl y›¤›nlar›n faaliyeti olup, y›¤›nlar›n faaliyeti güçlü yönetim dayangaçlar› taraf›ndan uygun flekilde örgütlenmezse y›¤›nlar›n faaliyeti uzun süre devam edemeyece¤i gibi do¤ru bir yönde geliflemez ve daha yüksek bir dereceye ulaflamaz.” Sonuç olarak Halk Savafl›, bilinçli, örgütlenmifl kitlelerin savaflmas›, savaflt›r›lmas›yla büyütülür ve sonunda zafere ulafl›r. Bu bilinci götürecek olan da en ileri ideolojiyle donanm›fl olan Komünist Parti’dir. Kitlelerin e¤itimi sa¤lanmadan, devrimler esasta baflar›ya ulaflamaz. Devrim yap›lsa bile, iktidar ele geçirilse bile, bu kal›c›laflt›r›lamaz. Çünkü devrimden sonra kuraca¤›m›z iktidar›n korunmas›, güçlendirilmesi de ileri, bilinçli kitlelerle olacakt›r. Proletaryan›n geçmifl iktidar deneyimlerinin baz›lar›nda kitlelere bilinç tafl›nmas› gereklili¤i veya KP’nin gereklili¤i yeterince kavranmam›fl ve esasta ordu örgütlenmesi hakim olmufltur. Buralarda iktidar ele geçirildikten hemen sonra RSE’nin kuca¤›na at›l›nm›flt›r ve kitlelerin bilincinde gereken de¤iflimdönüflümün sa¤lanmas› için
işçi-köylü
gereken mücadele verilememifltir. Bu da devrimlerin baflar›s›zl›klarla sonuçlanmas›na yol açm›flt›r. P.P aç›s›ndan bak›ld›¤›nda ise 30 y›ll›k süre bir savafl aç›s›ndan az›msanmayacak bir süredir. Halk Savafl› uzun sürelidir. Komünist Partisi’nin kurulmas›, kitlelerin kazan›lmas›, düflmana karfl› savafla seferber edilmesi, bu savafl›m içinde Komünist Partisi’nin kendisini çeliklefltirmesi, Halk Savafl›n› büyütmesi, iktidar›n parça parça ele geçirilmesi zaman gerektiren bir durumdur. Bu sürenin uzunlu¤unu k›sal›¤›n› belirleyen esasta Komünist Partisi’nin çal›flma tarz›, donanm›fl oldu¤u iktidar bilinci, örgütleme anlay›fllar›d›r. Yani Komünist Partisi’nin kendisidir. O partinin kitlelere teorik olarak biçti¤i misyonun pratikte yans›mas›n› bulmas›d›r. Proletarya Partisi aç›s›ndan s›n›f mücadelesini bütünlüklü kavramada, MLM’yi prati¤imiz temelinde ö¤renmede, baflta iflçi s›n›f› olmak üzere kitlelerle iliflkisinin Marksist bilgi teorisi ›fl›¤›nda kurulmas›nda sekter çizginin belirleyici etkisi oldu¤u bir gerçektir. Sekte-
rizm yaflanan baflar›s›zl›¤›n kayna¤›d›r. Kitlelerin özgün ihtiyaçlar›n› baz alarak mahallelerde, fabrikalarda, k›rsal alanda... k›sacas› kitlelerin oldu¤u her yerde Parti örgütlülüklerinin yarat›lmas› zorunludur. Bu da ancak kitlelerin içerisine girmekle Kalinin’in dedi¤i gibi “onlarla birlikte yan›p tutuflmakla” olacakt›r. Sorun burada kitlelerin acil ihtiyaçlar›n› savunma sorunu de¤ildir. Sorun bu ihtiyaçlar› iktidara ulaflabilmek için bir manivela olarak kullanabilme yeterlili¤ine sahip olabilme sorunudur. Yani ‹brahim Kaypakkaya’n›n belirtti¤i gibi, “kitlelerin bilinçlenmesi ne ‘acil talep ve ihtiyaçlar›n’ savunulmas›yla ne de ‘somut taleplerin’ savunulmas›yla olur. Kitleler ancak, bütün siyasi gerçekleri teflhir ederek, sosyal hayat›n her yönünü, her alan›n› kapsayan genifl teflhir kampanyalar›yla bilinçlendirilebilir”. Kitlelerden uzakl›¤›m›z› gösteren en kaba haliyle flu örnekleri sayabiliriz: Ülkemizde son birkaç y›l içinde büyük depremler, sel felaketleri yafland›. 2001 y›l›nda yaflanan
PUSULA Halk Savafl›’na göre flekillenmekten ne anl›yoruz? S›n›f mücadelesinin tarihi seyri içinde bugün içinden geçmekte oldu¤umuz süreç önemlidir. Emperyalizmin ve yerli uflaklar›n›n dünya halklar›na yönelik azg›nlaflan sald›r› ve terörünün yan›s›ra ideolojik plandaki sald›r›lar›n etkilerini de dünyada ve ülkemizde görmek mümkün. Ad›n› devrimci ve komünist hareketleri tasfiye etmek olarak formüllendirebilece¤imiz bu sürecin ülkemiz aç›s›ndan ilk yank›s›n› ulusal harekette görebiliriz. Bu örnekte tasfiye süreci süslenerek halk›n önüne konulmufl ve bu k›l›fa uyulmas› gerekti¤inin ince siyasetleri güdülmüfltür. Silahl› gücünü tasfiye ederek, ulusal ba¤›ms›zl›ktan vazgeçerek ulusal sorunun çözümünü birkaç k›r›nt› hakla s›n›rland›ran ulusal hareketin önderli¤i ülkemiz topraklar›nda bu rüzgar›n daha güçlü bir flekilde esmesine neden olmufltur. Bu yönelimin küçük-burjuva devrimci hareketlerdeki etkisini aramak içinse çok gerilere gitmeye gerek kalmadan 3 Kas›m seçimlerini hat›rlamam›z yeterli
20 Aralık 2002-2 Ocak 2003
15
42
olacakt›r. Halk›n büyük oranda parlamentodan ve faflist partilerden umudunu kesti¤i bir süreçte çeflitli gerekçelerle halk›n bu çeliflkisini derinlefltirmek yerine parlamentoya yönlendirmek, esen tasfiyecilik rüzgarlar›n›n etkisinden baflka bir fley de¤ildir. Böylesine a¤›r bir süreçte Halk Savafl›nda ›srar etmenin anlam› ve önemi de elbette ki farkl›laflmaktad›r. Çünkü bu ›srar ve sebat edifl kaba anlamda bak›ld›¤›nda gerilla gücünü bir yerlerde tutmak ve korumak de¤il daha önemli ve belirleyici yan›yla ideolojik duruflun net bir göstergesidir. Bilimsel ideolojimizin bugün ve yar›n her türlü sald›r›ya karfl› cevap olma niteli¤ine sahip oldu¤unun da kan›t›d›r. fiimdi buradan ald›¤›m›z güçle eksikliklerimizin, yetersizliklerimizin ve yetmezliklerimizin üzerine yürümek bu yürüyüflte karfl›m›za ç›kacak her türlü sald›r›ya karfl› inatla yürüyüflümüzü devam ettirmek hepimizin görevidir. “‹brahim’den Mehmet’e parti, önderlik ve s›n›f bilinci-
büyük ekonomik kriz ile birlikte halk›n cebinden zaten kendisine dahi yetmeyen gelirin %40’›n›n al›nmas›ndan sonra bafllayan kendili¤inden esnaf hareketleri, köylü hareketliliklerinin ne kadar içinde yer alabildik? ‹çlerinde bir örgütlülü¤ümüz yoktu, o yüzden etkin olamad›k denilebilir. Ama bu, iflin bir taraf›yken bir di¤er taraf› bu hareketlenmeleri veya sorunlar› niye kendimiz için bir bafllang›ç noktas› olarak alamay›fl›m›zd›r. K›rsal alana bakt›¤›m›zda ise, ülkemizde Halk Savafl›n›n bu ilk evresinde temel olan gerilla savafl› verilmektedir. Halk Savafl›nda gerillan›n veya K›z›l Ordunun görevlerini Baflkan Mao flöyle aç›kl›yor: “Özellikle flimdiki dönemde K›z›l Ordu sadece savaflmakla yetinmez. Düflman›n silahl› kuvvetlerini yok etmek için giriflilmesi gereken savafllardan baflka, y›¤›nlar aras›nda propaganda, y›¤›nlara yap›lan yard›m ve hatta KP’nin örgütlülüklerinin kuruluflu gibi önemli görevleri de üzerine al›r. K›z›l Ordu sadece savaflmak için savaflmaz, savafl› y›¤›nlar aras›nda pro-
paganday› yürütmek, y›¤›nlar› örgütlemek, y›¤›nlar› silahland›rmak, devrimci iktidar› ortaya getirsinler diye y›¤›nlara yard›m etmek amac›yla yapar.” Bizim ülkemizde de biz bugün silahl› mücadele içinde esas mücadele biçimi olarak gerilla savafl›n› görüyoruz. Ayn› zamanda köylü gerilla savafl› köylülerin s›n›f mücadelesinin tabii sonucu ve en yüksek fleklidir. Köylü gerilla savafl› yürütüldü¤ü bölgede, köylüleri ayaklanmaya haz›rlaman›n da bir vas›tas›d›r. Yani bizim tüm örgütlenmelerimiz, “legal-illegal, silahl›-silahs›z” tüm sald›r›lar›m›z tek bir hedef içerir; “gerici otoriteyi zay›flatmak, parçalamak ve giderek y›kmak, yerine devrimci otoriteyi geçirmek”. Bunun yolu da kitleler içinde onlar›n sürüklendi¤i “yoksulluk, örgütsüzlük, açl›k ve yabanc›laflt›rma platformunda” egemenlere karfl› koyufllar›n› sa¤lamakt›r. Halk Savafl›, sadece gerilla aya¤›yla s›n›rl› de¤ildir. Gerilla Savafl› Halk Savafl›n›n bütünlü¤ü içinde temel bir parçad›r ve bizim aç›m›zdan en
ni kuflan” kampanyas›n›n 30 y›ld›r süren tarihi yürüyüflün bugün aç›s›ndan belirlenen temel zaaf ve k›r›lmalara yönelik bafllat›lan önemli bir müdahale oldu¤unu kavramak durumunday›z. Parti olmaks›z›n devrim olmayaca¤›, önderlik olmaks›z›n devrim olmayaca¤› ve en önemlisi kitleler olmaks›z›n devrim olmayaca¤› bilincini kuflanarak kendimize daha da yüklenmemiz gerekmektedir. S›n›f mücadelesinin gücümüzün oldu¤u her alanda, kendimizi sadece bir güç olarak var etmenin d›fl›na ç›karak parti ve örgütlülü¤ü yaratma bilinciyle, buradan partiye kan tafl›ma perspektifiyle ad›m atmak durumunday›z. Bu perspektifin olmad›¤› yerde parti ve önderlik noktas›nda yaflad›¤›m›z k›r›lman›n yan›s›ra, mücadelemizin kal›c›laflmas› ve yayg›nlaflmas› mümkün olmayacakt›r. O andaki kesitte çeflitli kazan›mlar elde edebiliriz ancak devrim yapma iddias›nda olan bir hareket aç›s›ndan bu perspektifi büyütmeyen bir kazan›m›n ciddi anlamda bir önemi yoktur. Böyle bir tarzda etkimiz ve ilerleyiflimiz o anla s›n›rl› kalmaya mahkum oldu¤u için geliflimi de s›n›rl› olacakt›r. Bu anlamda da bulunulan her alanda üstten alta örgütlülükleri oluflturmak ve bu örgütlülükle önderli¤i sürekli güçlendirmek durumunday›z. fiunu unutmamal›y›z ki
mücadeleye yön verecek önderlik, ancak s›n›f mücadelesinin içinde kitlelerle, kitlelerin mücadelesi içinde ç›kar ve geliflir. Savafl›m›z kitlelerin savafl›d›r. Kitleleri örgütlemeyen, onlar› harekete geçirmeyen bir gücün s›n›f savafl›m›nda ilerlemesini beklemek de bu aç›dan do¤ru de¤ildir. Mücadelede ilerleme kaydetmenin ve bunu baflar›yla sonland›rman›n tek yolunun kitleleri örgütlemekten ve savaflt›rmaktan geçti¤ini tarihi deneyimler bize çok somut göstermektedir. 30 y›ll›k mücadele tarihimizde bugün lay›k oldu¤umuz yerde olamay›fl›m›z› da bu noktada yaflanan k›r›lman›n kendisiyle hesaplaflarak yapmal›y›z. Sorunlar› kendi d›fl›m›zda bir anlamda kitlelere güvensizli¤in bir ifadesi olarak yani kitlelere yüz çevirerek çözemeyiz. Aksine yüzümüzü dün oldu¤undan daha güçlü, kitlelere ve mücadeleye dönmek zorunday›z. Bunu baflarabilmek için de Halk Savafl›na göre flekillenmemiz gerekmektedir. Halk Savafl›na göre flekillenmek ise sadece gerilla savafl›na ve daha dar bir anlay›flla gerillan›n insan ihtiyac›n›, lojistik ihtiyac›n› gidermek de¤ildir. Halk Savafl›na göre flekillenmek bulundu¤umuz her alanda s›n›f mücadelesini yükseltmek demektir. Bulundu¤umuz her alanda kitle-
önemli parças›d›r. Halk Savafl› içinde legal-illegal, kitlelerin bulundu¤u her alanda, o alan›n özgül koflullar›na göre örgütlülükler yaratmay› ve bunlar›n hepsini bir hedefe yöneltmeyi içerir. Yani kooperatifleflmeyi, fabrikalarda, semtlerde komiteleflmeyi, legal, illegal yay›n organlar›n› oluflturmay›... K›sacas› sorun her alan›n kendi özgül çeliflkisini yakalamak ve kendi çeliflkisini yakalad›¤›m›z oranda onu esas halkas›yla ba¤lamakt›r. K›sacas› kitlelere olan yabanc›laflma, onlar› örgütleyememe, kendi özgül çeliflkilerini yakalamama, bizim Halk Savafl›n› gerekti¤i ölçüde büyütemememizin ana sebeplerindendir. Kitlelerle olan ba¤lar›m›z› güçlendirmeden bizim kendimizi güçlendirmemiz mümkün de¤ildir. KP içerisindeki birçok ideolojik zaaf›n nedeni de kitlelerden uzakl›kt›r. Dolay›s›yla ne olursa olsun bu ba¤›n kurulmas› ve Maoistlerin temel ilkesi olan kitlelerden kitlelere ilkesinin uygulanmas› zorunludur. Aksi halde devrim ne zaman gelece¤i belli olmayan çok uzak bir tarihe at›lm›fl olacakt›r. leri örgütlemek, yayg›n kitle iliflkileri kurmak ve bunlar›n içinde Proletarya Partisinin örgütlülüklerini var etmek demektir. Halk Savafl›n› gerilla savafl›na indirgeyen dar anlay›fltan kurtararak bir devrim stratejisi olarak kavramak durumunday›z. K›rda, flehirde, fabrikada, okulda mücadele için at›lan her ad›m› Halk Savafl›n›n bir parças› olarak görmeliyiz. Bugün emperyalizmin ve uflaklar›n›n “ideolojiler bitti”, “tarihin sonu” gibi safsatalar›na karfl›l›k Filipinler’de, Nepal’de, Hindistan’da Maoizmin ›fl›¤›yla büyüyen Halk Savafl› ve halk iktidar› hepimize umut ve güç vermektedir. Biz de kendi gücümüzü abartmadan, bulundu¤umuz alanlarda yo¤unlaflmal› ve bu yo¤unlaflma perspektifiyle yayg›nlaflmal›y›z. Özellikle de yönelimin ortaya koydu¤u Kürt halk›na yönelik mücadele perspektifimizi ve ufkumuzu geniflleterek mücadele yöntemlerimizi zenginlefltirmeliyiz. Geçmiflin ders ve deneyimleriyle soruna yaklaflmak ve Kürt halk› olmaks›z›n devrim olmayaca¤› ça¤r›s›n› içsellefltirerek bu düflünceyi ve yeni yönelimi Proletarya Partisi çat›s› alt›ndaki militanlar›na ve emekçi, yoksul halk›m›za duyurmal› ve kavratmal›y›z. 30 y›ll›k isyan›n gücü bizden bunu istiyor, bunu bekliyor.
20 Aralık 2002-2 Ocak 2003
işçi-köylü 42
16
2002 y›l›n›n ard›ndan... Türkiye ve dünyaya k›sa bir bak›fl Yine yeni bir y›la girmenin arifesini yaflarken egemenler her zaman yapt›klar› gibi “yeni”leri s›ralayarak insanlara “yeni” yaflamlar vadedecek, ancak özünde ise yeni bir y›la girsek de ertesi gün kalkt›¤›m›zda herfley kald›¤› yerden devam edecektir. Açl›k, sefalet, zulüm içinde yaflayanlar yine ayn›; halk› sömürerek palazlananlar yine ayn› olacakt›r. Bu uçurumlarla dolu tabloyu de¤ifltirecek kudret, yetenek ve güç, yeni y›llarda ya da egemenlerin “reformlar›nda”, emperyalist oluflumlarda de¤il halk›n gücünün fark›na vararak, harekete geçerek, kendi hakk›n› arayarak egemenlere karfl› örgütlenmesindedir. Emperyalist-kapitalist sistemin içinde bulundu¤u mevcut durum nedeniyle, dünya halklar›na sald›rganl›¤›n› daha da art›rd›¤›, buna karfl› dünya genelinde devrimci dalgan›n daha da güçlendi¤i 2002 y›l›n› geride b›rak›yoruz. 2003 y›l›na girerken geçti¤imiz y›la dönüp bakt›¤›m›zda bu y›l›n dünya halklar› aç›s›ndan bir yandan açl›k, sömürü, zulüm dolu geçti¤ini, di¤er yandan da devrimci hareketlerin özellikle Maoist hareketlerin önemli s›çramalar yapt›¤›n› görebiliyoruz. Yine yeni bir y›la girmenin arifesini yaflarken egemenler her zaman yapt›klar› gibi “yeni”leri s›ralayarak insanlara “yeni” yaflamlar vadedecek, ancak özünde ise yeni bir y›la girsek de ertesi gün kalkt›¤›m›zda herfley kald›¤› yerden devam edecektir. Açl›k, sefalet, zulüm içinde yaflayanlar yine ayn›; halk› sömürerek palazlananlar yine ayn› olacakt›r. Bu uçurumlarla dolu tabloyu de¤ifltirecek kudret, yetenek ve güç, yeni y›llarda ya da egemenlerin “reformlar›nda”, emGelinen
aflamada tecrite karfl› verilen mücadelenin Ölüm Orucu biçimi 28 May›s 2002 tarihinden itibaren sekiz devrimci örgüt taraf›ndan sonland›r›lm›fl, iki örgüt taraf›ndan hala devam ettirilmektedir. Bu örgütler taraf›ndan yap›lan ortak aç›klamada son verilenin sadece Ölüm Orucu eylemi oldu¤u vurgulanm›fl, hala sürmekte olan hücre ve tecrit sald›r›s›na karfl› direniflin kesintisizce devam edece¤i ilan edilmifltir.
peryalist oluflumlarda de¤il halk›n gücünün fark›na vararak, harekete geçerek, kendi hakk›n› arayarak egemenle-
re karfl› örgütlenmesindedir. TECR‹TE KARfiI D‹REN‹fi SÜRÜYOR, SÜRECEK Geriye dönüp bakt›¤›m›zda, devletin uzun y›llard›r planlad›¤›, baz› dönemlerde uygulamaya koymaya çal›flt›¤› hücre tipi hapishane sald›r›s›n›n 2002 y›l›nda da en vahfli flekilde sürdü¤ünü görürüz. 19 Aral›k 2000 tarihinde Türkiye’nin 20 hapishanesinde birden gerçeklefltirilen ve 28 devrimci tutsa¤›n flehit düfltü¤ü, onlarcas›n›n da yaraland›¤› katliamdan ve F tipi hapishanelerin aç›lmas›ndan günümüze iki y›l› aflk›n bir zaman geçti. Bugün gelinen aflamada devletin dayatt›¤› bütün yapt›r›mlar›n, sisteme uyum ad›na getirilen her türlü uygulamalar›n reddedilmesi ve konulan bütün kurallar›n bozulmaya çal›fl›lmas› yoluyla iflletilen fiili direnifl hatt›, devrimci iradenin
asla teslim al›namayaca¤› gerçe¤ini düflmana ve dosta bir kez daha kan›tlam›fl bulunuyor.
Tecrite karfl› verilen bu mücadelenin hapishaneler cephesindeki en önemli eylem biçimini hiç flüphe yok ki Ölüm Orucu direnifli oluflturuyordu. Bu eylem biçimi ezenle ezilen aras›ndaki mücadelenin çetin bir alan› olan zindanlarda özgün nitelikler bar›nd›rmaktad›r. Mücadelenin tek de¤il ama en önemli araçlar›ndan birisi olarak kullan›lan Ölüm Orucu, de¤iflik dönemlerde ciddi roller oynam›fl, önemli kazan›mlar sa¤lam›fl, F tipine karfl› verilen direniflin de simgesi haline gelmifltir. Bu durum, yüzlerce tutsa¤›n ekipler halinde Ölüm Orucuna kat›lmas›ndan, sürecin çok uzun sürmesinden ve onlarca tutsa¤›n flehit düflmesi, yüzlercesinin de sakat kalmas›ndan kaynakl›d›r. Bu denli a¤›r bedellere, tarihte az rastlan›r ölümüne direnifle ra¤men eylemde istenilen sonuçlar elde edilememifltir. Bunda direnifle kat›lan örgütlerin çeflitli taktik hatalar› ve d›flar›daki faaliyetin iyi örgütlenememesinin önemli bir pay› vard›r. Gelinen aflamada tecrite karfl› verilen mücadelenin Ölüm Orucu biçimi 28 May›s 2002 tarihinden itibaren sekiz devrimci parti ve örgüt taraf›ndan sonland›r›lm›fl, iki örgüt taraf›ndan hala devam ettiril-
işçi-köylü 42 mektedir. Bu 8 parti ve örgüt taraf›ndan yap›lan ortak aç›klamada son verilenin sadece Ölüm Orucu eylemi oldu¤u vurgulanm›fl, hala sürmekte olan hücre ve tecrit sald›r›s›na karfl› direniflin kesintisizce devam edece¤i ilan edilmifltir. EMPERYAL‹ZM‹N KR‹Z‹ ONU SALDIRGANLI⁄A ‹T‹YOR Emperyalist-kapitalist sistemin bafl rol oyuncular›ndan ABD, do¤as›nda var olan afl›r› üretim krizini son y›llarda ekonomisinde daha fazla hissetmeye bafllam›flt›r. Üzerindeki bu a¤›r yük onun ömrünü k›salt›rken, topra¤a gömülmekten duydu¤u korkuyla sa¤a sola sald›rmas›na yol açm›fl/sald›r› haz›rl›klar›n› h›zland›rmas›n› sa¤lam›flt›r. 11 Eylül sald›r›lar›n›n ard›ndan dünya halklar›na yönelik sald›rganl›¤›n› daha da art›ran ABD emperyalizmi, “terörizmle mücadele” ad› alt›nda Afganistan’› iflgal ederek orada kukla bir hükümet kurmufltur. Bu kukla hükümeti korumak için oluflturulan ISAF komutanl›¤› ise uflak ülke Türkiye’ye kalm›flt›r. 11 Eylül sald›r›lar›n› yeni katliamlar›n h›z›n› art›rmak için bir dönüm noktas› olarak kullanan emperyalistler, özellikle ABD emperyalizmi kendiyle birlikte olmayan, hegemonyas›na itaat etmeyen herkesi imha etmeye kararl› oldu¤unu göstermifltir. Özellikle ABD baflkan› Bush “ya bizdensiniz ya da de¤ilsiniz” naralar›yla kendinden baflka herkesi terörist ilan etmekten çekinmemifltir. Ancak as›l teröristin emperyalizm oldu¤unu dünya halklar› çoktan ö¤renmifl durumdad›r. Afganistan iflgalinde binlerce insan›n bombalar›n alt›nda ölmesi, iflgalin ard›ndan yakalanan El Kaide ve Taliban üyelerinin uluslararas› hukuku çi¤neyerek tutuklamas› ve Guantanama kamp›na götürülerek tecrit koflullar›nda iflkencelerden geçirilmesi as›l teröristi dünya halklar› nezdinde gözler önüne sermifltir/sermektedir. ABD, Afganistan iflgalinin ard›ndan flimdi de hedef tahtas›na Irak’› koymufltur. ABD ve di¤er emperyalistleri Ortado¤u’ya çeken neden “Saddam diktatörünün bölge halk› için oluflturdu¤u tehdit” asla de¤ildir. Zaten ABD bu iddia ile kimseyi kand›ramamaktad›r. Ancak bölgenin yeralt› zenginlikleri emperyalistler için önemlidir. Yani as›l hedef Ortado¤u ve Kafkaslar’daki zengin petrol, enerji ve
17 su kaynaklar›n› denetim alt›na almakt›r. Bu sayede kriz içinde debelenen ekonomisini yeniden canland›rmay›, bölgede sars›lan imaj›n› yeniden tesis etmeyi hedeflemektedir. ABD bölgede Türkiye ve ‹srail d›fl›ndaki ülkelerin üzerindeki etkinli¤ini önemli oranda yitirmifl durumdad›r. Bu yüzden Irak’a sald›r›s›ndan sonra ABD’nin hegemonyas›n› kabul etmeyen di¤er ülkeler de s›rayla hedef tahtas›na konulacakt›r. ‹ran’da fiah’›n devrilmesiyle iflbafl›na gelen Mollalar ABD ile iliflkilerini kesmifllerdir. Son y›llarda yüzünü tekrar bat›ya çeviren ‹ran’da ABD yeniden etkin olmak istemektedir. Suriye
Bu yüzden ‹srail’in Filistin’deki soyk›r›m›na aç›ktan destek vermektedir. KÜRESELLEfiME KARfiITLARI SOKAKLARDA Emperyalist-kapitalist sistemin tüm sald›r›lar›na karfl› dünyada da devrimci hareketlerin geliflimi daha da h›zlanm›flt›r. Küreselleflme karfl›t› eylemlerde daha önceki y›llara oranla “küreselleflmenin” emperyalizmin kendisi oldu¤unun bilincinde olan gruplar›n etkinli¤i artm›flt›r. Özellikle yar›-sömürge ülkelerdeki eylemler anti-emperyalist niteliktedir. ABD emperyalizminin dünya halklar›na yöne-
Emperyalizmin dünya halklar›na yönelik uygulad›¤› sald›rganl›¤a karfl› dünyan›n birçok yerinde protestolar yap›ld›. ile Rusya iliflkilerinin devam etmesi ve Esat’›n ölmesinden sonra yüzünü az da olsa Bat›ya çevirmesi ABD’nin hofluna gitmemifltir ve bu haliyle Suriye de ABD’nin hedefleri aras›ndad›r. Ortado¤u’daki en sad›k uflaklar›ndan biri olan ‹srail’in Filistin halk› üzerinde estirdi¤i terör ve katliamlara tam destek veren ABD, bu bölgede ‹srail’i bir s›çrama tahtas› olarak kullanmak istiyor.
lik savafl tehditlerine karfl› gerçeklefltirilen eylemlere yüzbinlerce insan kat›lm›flt›r/kat›lmaktad›r. Di¤er yandan siyonist ‹srail devletinin Filistin’deki her türlü bask› ve katliam›na ra¤men bitiremedi¤i intifada ezilenlerin, aç kalanlar›n, soyk›r›ma u¤rayanlar›n simgesi haline gelmifltir. Dünyadaki Maoist hareketlerin gerici iktidarlar› sarsmas› emperyalistler için
20 Aralık 2002-2 Ocak 2003 tam bir kabustur. Nepal’de NKP (Maoist) önderli¤inde yürütülen Halk Savafl› durdurulamamaktad›r. Filipinler’deki, Hindistan’daki Maoist partiler her geçen gün daha da kitleselleflmekte ve güçlenmektedir. TÜRK‹YE YEN‹ ANLAfiMALARLA EMPERYAL‹STLER‹N KUCA⁄INDA Türkiye aç›s›ndan geride b›rakt›¤›m›z 2002 y›l›na bakt›¤›m›zda bir yandan egemenlerin emekçi halka sald›r›n›n h›z kesmeden sürdü¤ünü di¤er yandan da halk›n öfkesinin büyüdü¤ünü görürüz. Kas›m 2000 ve fiubat 2001 tarihlerinde yaflanan ekonomik krizin ard›ndan Türkiye’ye gönderilen Dünya Bankas› Baflkan Yard›mc›lar›ndan Kemal Dervifl taraf›ndan uygulamaya konulan ve öz olarak kriz öncesi uygulanan ekonomik programdan fark› olmayan “yeni” ekonomik programla, TC devletinin emperyalizme olan ba¤›ml›l›¤› daha da art›r›lm›flt›r. Emperyalist-kapitalist sistemde kronikleflen ekonomik krizlerin faturas› her dönemde oldu¤u gibi yine emekçi halka ç›kar›lm›flt›r. Krizin afl›lmas› ad›na manipülasyon kampanyas› yürütülerek halk›n elinde avucunda kalan son kurufla da zamlarla, vergilerle el konulmaya çal›fl›lm›flt›r. 15 günde ç›kar›lan 15 yasayla yetinmeyen emperyalizm, 4 fiubat 2002’de 18. Stand-by anlaflmas›n› da imzalatarak, Türkiye’ye kelimenin tam anlam›yla bir deli gömle¤i giydirmifltir. 48 maddeden oluflan ve her bir maddesi halk›n al›nteri ve eme¤ine göz diken Stand-by anlaflmas› Türkiye’nin IMF ile imzalad›¤› en kapsaml› anlaflmalardan birisidir. Üç y›l boyunca geçerli olacak Stand-by anlaflmas›yla IMF’den al›nacak krediler karfl›l›¤›nda, kamuda çal›flanlar›n say›s› azalt›lacak, özellefltirmeler tüm h›z›yla devam edecek, zamlarla ve vergi art›fllar›yla vb. bir dizi sald›r› ise emekçi halk›n yaflam›n› çekilmez hale getirecek politikalar takvime ba¤lanm›flt›r. Di¤er yandan IMF ile daha önceden imzalanan anlaflmalar›n ac› faturalar› 2002 y›l› içerisinde kendini daha fazla hissettirmifltir. Özellikle son y›llarda uygulanan IMF patentli tar›m politikalar› köylünün üretmesinin önünde büyük engeller oluflturmufltur. Emperyalistlerin kendi üretim fazlas› krizlerinden kaynakl› stoklar›n› eritmek ve kendilerine yeni pazarlar açmak için bizim gibi yar›-sömürge, yar›-feodal ülkelere dayatt›¤› tar›m politikalar› bu ülkelerin
20 Aralık 2002-2 Ocak 2003 tar›mlar›n› da emperyalistlere ba¤›ml› hale getirmifltir. Emperyalizme uflakl›kta üstüne düflen görevi en iyi flekilde yapmaya çal›flan ülkemiz patrona¤alar›n›n yürürlü¤e koydu¤u yasalarla, dünya ülkeleri aras›nda co¤rafyas› tar›ma ve hayvanc›l›¤a en elveriflli bölgede bulunan Türkiye’nin tar›m› tam bir çöküfl yaflam›flt›r. Ocak-Temmuz 2002 döneminde tar›m ürünleri ithalat› geçen y›l›n ayn› dönemine oranla yüzde 29.4 oran›nda artarken, tar›m ürünleri ihracat› ise yüzde 17.9 oran›nda gerilemifltir. Tar›msal üretimin sürekli geriledi¤i ülkemizde tar›m iç talebini dahi karfl›layamaz duruma gelmifltir. Üretici köylülerin içine düflürüldü¤ü bu durum karfl›s›nda köylülerin öfkesi alanlara taflm›fl ve ülkenin birçok bölgesinde uygulanan tar›m politikas›n› ve IMF’yi protesto mitingleri düzenlenmifltir
18 Seçimler sonras› oluflturulan yeni hükümet de, ABD emperyalizminin dünyada ve Türkiye’deki yönelimine hizmet etmektedir. ABD emperyalizminin AB, K›br›s vb. politikalar›na uygun hareket eden AKP hükümeti, Irak halk›na yönelik katliama ortak olmaya haz›rd›r. Erdo¤an Irak konusunda BM kararlar› do¤rultusunda hareket edeceklerini flimdiden aç›klamaktad›r.
ye’yi kabul etmemektedir. Ancak Türkiye’yi kaplan›n a¤z›nda tutarak, sömürüsüne devam etmekte ve halk› oyalamaya çal›flmaktad›r. TAR‹HLERLE 2002... *2 fiubat; New York’ta düzenlenen “Dünya Ekonomi Forumu” toplant›s›n› protesto eden anti-kapitalist, küreselleflme karfl›tlar›n›n gösterilerine tüm dünya tan›k oldu. Yo¤un önlemle-
işçi-köylü 42
lerden ve polislerden yaralananlar olmufltur. Di¤er yandan New York’taki zirveye alternatif olarak Brezilya’n›n Porto Allegre kentinde “Dünya Sosyal Forumu” düzenlenmifltir. Forumun düzenlendi¤i befl gün boyunca çeflitli etkinlikler oldu ve etkinliklere sahne olan Porto Allegre’de 31 Ocak günü 40 bin kiflinin kat›ld›¤› ve iki saat süren bir yürüyüfl gerçekleflti. “Baflka bir dünya mümkün”, “Bizim olmas›n› istedi¤imiz dünyada Arjantin’i iflasa sürükleyen neo-liberallere yer yok”, “Emperyalizm Latin Amerika’dan defol” vb. sloganlarla ve tafl›d›klar› pankartlar eflli¤inde kitle coflkulu bir flekilde yürüyüflü sona erdirmifltir. *3 fiubat; Afyon Bolvadin merkezli meydana gelen depremde 42 kifli yaflam›n› yitirdi. T›pk› 17 A¤ustos ve 12 Kas›m depremlerinin bir benzerinin yafland›¤› Afyon’da halk, bofl vaatleri papa¤an gibi tekrarlamak için bölgeye giden devlet yetkililerine öfkelerini dile getirdi. Bölgeye giden dönemin HALK PARLAMENTOBaflbakan yard›mc›s› Mesut Y›lmaz, DAN UMUDUNU KEST‹ konuflma yapt›¤› s›rada halk›n “aç›z”, 57. hükümet, ABD’nin “üç gündür sokaktay›z” fleklindeki 11 Eylül sald›r›lar›ndan sonsözleriyle protesto edildi. Yine Sultanraki yeni konsepti karfl›s›nda da¤› ilçesinde “incelemelerde” buluhantallaflmas›, ekonomik ve nan Cumhurbaflkan› A. Necdet Sezer, siyasi krizlerin afl›lamamas› Ekber yolu üzerinde depremzedelerin ve kamuoyunda yönetenöfkesiyle karfl›laflt›. Yolun uzun süre lere karfl› oluflan büyük TUYAB-TAYAD ve THAYDER ortak bir miting örgütleyerek “Yaflam hakk›na sayg›” dedi. trafi¤e aç›lmamas› üzerine polis deptepki nedeniyle emperyaremzedelere sald›rlist efendilerinin gözünd›. den düflmüfltü. Bundan dolay› TürkiDi¤er yandan *9 fiubat; Beleye’de 3 Kas›m tarihinde yine bir erken Türkiye’nin AB diye-‹fl ‹stanbul 2 seçim gündeme geldi. Emperyalistler “rüyas›” bu y›l da No’lu fiubesi 7. taraf›ndan Türkiye gündemine sokulan gerçekleflmemifltir. ola¤an kongresini seçimlerde, ABD tüm dünyadaki sal- Y›llard›r AB’ye yapt›. Seçimlere d›rgan politikalar›na en iyi ve en h›zl› girilirse ülkenin devrimci demokrat uflakl›k edebilecek ve halk “deste¤i” demokratikleflecetek bir liste gireralmaya aday partiler seçimler öncesi ¤i, zenginleflece¤i ken muhalif kesiburjuva medya arac›l›¤›yla cilalan›p aldatmacas› ile min de hemen hehalk›n önüne sunuldu. halk kand›r›lmaya men hepsi gericiSeçimlerle çürüyen sistemlerini ra- çal›fl›lm›flt›r. Anlerden oluflan bir hatlatmaya çal›flan egemenler, halka cak 12-13 Aral›k listeyle girdi. Son da sürekli “iradenizi kullan›n” ça¤r›la- 2002 tarihinde anda bilinçli bir fler› yapm›flt›r. Çünkü fleçimlere “kat›lma AB’nin geniflleme kilde ba¤›ms›z bir oran›” onlar›n deyimi ile “meflruiyet” zirvesinde yani aday›n ortaya ç›kegemenlerin önem verdi¤i bir konu- Kopenhang Zirvemas› blok olarak dur. Bu sayede faflist sistemlerinin de- si’nde Türkiye’ye haz›rlanan listenin vam› için halk›n “deste¤ini” arkalar›na müzakerelere baflçarflaf liste halinde alm›fl olacaklar›n› düflünmektedirler. laman›n de¤erlengirilmesini getirdi. Egemenlerin bu oyununa alet olma- dirilmesi tarihi 160 delegenin oy mak ve somut flartlar gerektirdi¤i için olarak Aral›k kulland›¤› seçim Proletarya Partisi Eylül 2002’de yapt›- 2004’ün verilmesi sonucunda yap›lan ¤› aç›klamada tüm emekçi halk› san- AB emperyaliz- 3 Kas›m seçimlerinde milyonlarca insan›n oy kullanmamas› halk›n art›k parla- tüm seçim oyunlad›k bafl›na gitmemeye ça¤›rm›flt›r. Bir minin ç›karlar› mentodan umudunu kesti¤ini gösterdi. r›na ra¤men Hasan yanda tüm faflist partiler ve sistemin g e r e ¤ i d i r . Gülüm, 94 oyla seseçim oyununa alet olan her türden re- ABD’nin AB’ye bask›s› da ters tep- rin al›nmas›na ra¤men ABD polisi ça- çimleri kazand›. Bu sonuç genel olarak formist ve tasfiyeci grup ve partiler se- mifltir. Çünkü Türkiye’nin ABD em- reyi “terör” estirmekte bulmufltur. iflçi s›n›f›n›n kazan›m› olarak de¤erçimlere kat›lma ça¤r›s› yaparken, Pro- peryalizminin sad›k ufla¤› olmas› flim- Özellikle 2 fiubat günü toplant›lar›n lendirildi. letarya Partisi’nin boykot ça¤r›s› halka dilik AB’nin “Birleflik Avrupa” düflüne yap›ld›¤› “Waldors Astoria Oteli”ni *16 Mart; Emperyalizmin dünya umut olmufltur. terstir. AB içerisinde yer alan ‹ngilte- çevreleyen yollarda eylem yapan 25 halklar›na yönelik her türlü sald›r›s›na 4 Kas›m sabah›nda halk demokra- re’nin ABD’ye yak›n politika izlemesi bine yak›n kitlenin polisle bafllayan karfl› anti-emperyalist mücadeleyi dasicilik oyununa alet olmad›¤›n› göster- AB’nin tek ses olma, bütünlüklü bir çat›flmas› günboyu sürmüfltür. “Kapi- ha da yükseltmeye çal›flan Halklar›n mifl ve yaklafl›k on milyon insan›n san- yönelime girmesi önünde zaten var talizme ve ›rkç›l›¤a son”, “Hepimiz Uluslararas› Mücadele Ligi’nden bir d›k bafl›na gitmedi¤i görülmüfltür. Bu olan bir çatlakt›r. ABD Türkiye gibi Filistinliyiz”, “Baflka bir dünya heyet Türkiye’deki insan haklar› ihlalçerçevede oluflturulan yeni hükümet sad›k bir ufla¤›n› AB’ye sokarak kendi mümkün”, “Onurlu bir yaflam isti- leri ve “Memik Horoz’a özgürlük asl›nda halk›n gözünde meflru de¤ildir. hegemonyas›na karfl› oluflan AB’yi da- yoruz” sloganlar› ve dövizleriyle ey- kampanyas›” ile ilgili ülkemizi ziyaHalk bu seçimde sistemle olan ba¤lar›- ha rahat kontrol alt›nda tutmay› hedef- lemcilerin birço¤u gözalt›na al›n›rken, ret etti. n› daha da kopard›¤›n› göstermifltir. lemektedir. ‹flte bu yüzden AB, Türki- ç›kan çat›flmalar sonucunda gösterici*26 Mart; ‹flçi s›n›f›n›n mücadele-
işçi-köylü 42 si aç›s›ndan önemli günlere sahne olan Tuzla Organize Sanayi Bölgesinde, iflten atmalara karfl› direnifle geçen Cihan Deri’de iflçilerin ve iflçileri ziyarete giden Deri-ifl Tuzla fiube Baflkan› Hasan Sonkaya’n›n jandarma taraf›ndan gözalt›na al›nmas›n›n ard›ndan iflçiler üretimden gelen güçlerini kulland›lar. 1500’ün üzerinde iflçinin kat›ld›¤› eylemde çeflitli sloganlar atarak yürüyen iflçiler jandarman›n ve patronun her türlü sald›r›s›na karfl› direnmekte kararl› olduklar›n› gösterdiler. *13 Nisan; Hapishanelerde devam eden tecrit iflkencesine karfl› Ankara’da “Yaflam Hakk›na Sayg›” mitingi düzenlendi. Yaklafl›k 2500 kiflinin kat›ld›¤› mitingi TUYAB, TAYAD, THAYDER ortak örgütledi. *24 Nisan; Proletarya Partisi kuruluflunun 30. y›l›nda “‹brahim’den Mehmet’e s›n›f bilincini, parti bilincini, önderlik bilincini kuflan!” isimli bir kampanya bafllatt›. Mehmet Demirda¤’›n flehit düfltü¤ü tarih olan 23 Kas›m’da sona eren kampanya süresince yap›lan etkinliklerde s›n›f, parti, önderlik bilinci üzerine vurgu yap›ld›. *13 May›s; Giresun’un Ya¤l›dere ilçesinde DSP Espiye ‹lçe Baflkan› Recai Zaim, Orman ‹flletme Müdürü ‹brahim Külah, floförü Ahmet Akbulut, So¤ukp›nar Belediye Baflkan› ‹brahim Akgün gerillalarca Ak›ndere Köyü yak›nlar›nda al›konuldu. Bu eylemden sonra bölgede operasyonlar bafllatan Özel Timler ve Jandarman›n birbirlerini gerilla sanmas›yla çat›flma ç›kt›. Saatler süren çat›flman›n sonunda özel timler bir onbafl› ile bir uzman çavuflu vurdu. Bölgede operasyonlar›n daha da yo¤unlaflmas›na ra¤men gerilla kay›p vermezken, 28 May›s tarihinde Giresun Bektafl Yaylas›’nda gerillalarla TC güçleri aras›nda ç›kan çat›flmada bir özel tim öldü, bir tim ile bir asker yaraland›. *21 May›s; ABD emperyalizminin eli kanl› baflkan› Bush, Irak vb. sald›r› planlar›na destek almak için ç›kt›¤› Avrupa ve Rusya gezilerinde binlerce insan taraf›ndan protesto edildi. Gezinin ilk dura¤› olan Almanya-Berlin’de 21-22 May›s tarihlerinde mitingler düzenlendi. Halklar›n Uluslararas› Mücadele Ligi (ILPS)’nin de kat›ld›¤› eylemlerin ilk gününde 100 bin civar›nda, ikinci gününde 77 bin kifli kat›ld›. ‹ki gün boyunca ç›kan çat›flmalarda 150’nin üzerinde insan gözalt›na al›n›rken, bunlardan 58’i tutukland›. Bush, 25 May›s tarihindeki Rusya gezisinde de protesto edildi. “Bush dünyan›n bir numaral› teröristidir”, “Bush Rusya’dan defol” vb. sloganlar›n at›ld›¤› eylemde 8 kifli gözalt›na al›nd›. 26 May›s’taki Paris gezisinde de binlerce insan ABD baflkan›n› protesto etti. *9 Haziran; Tokat’ta devletin gerillalara karfl› kullanmak amac›yla da¤›tt›¤› silahlar› alan ve tüm uyar›lara ra¤men korucu olan ve di¤er köylülerin de korucu olmas› için faaliyet yürüten, askerlerle operasyonlara ç›kan Muharrem H›z gerillalar taraf›ndan
19
20 Aralık 2002-2 Ocak 2003
ölümle cezaland›rd›. Ayr›ca gerillalar gözalt›na al›nd›. Proletarya Par10 Haziran ile 15 Haziran’da Tokat *6 Kas›m; YÖK’ün kurulufl y›ldöYaylac›k Da¤lar›nda orman kesimini nümünde Türkiye’nin çeflitli yerlerintisi durdurduklar›n› ve bölgede a¤aç ke- de eylemler yapan ö¤renciler polisin Aral›k 2002 simlerini yasaklad›klar›n› aç›klad›lar. sald›r›s›na u¤rad›. Özellikle Ankara’da tarihinde 7. *12 Haziran; Kendisine yönelik K›z›lay’a girmek isteyen ö¤renci grubir komplo sonucu tutuklanarak Sin- buna sald›ran polis onlarca ö¤renciyi Konferans›n› yapt›¤›n› can F tipi hapishanesinde tutulan gaze- gözalt›na ald›. bir aç›klama ile temiz ‹flçi-köylü çal›flan› Memik Ho*1 Aral›k; ABD emperyalizmi Irak kamuoyuna duyurdu. ruz’a, Ankara 2 No’lu DGM taraf›n- halk›na yönelik sald›rgan politikas›n› dan 15 y›l a¤›r hapis cezas› verildi. Öte sürdürürken, dünya halklar› da emperAç›klamas›nda yandan devletin gazetemize yönelik yalist sald›rganl›¤a karfl› seslerini daha Konferans› s›n›f mücadetüm sald›r›lar›na ra¤men, 22 Hazi- da yükseltmeye bafllad›. Dünyan›n birlesinde önemli bir ad›m ran’da Mersin’e irtibat büromuzu aça- çok bölgesinde savafl karfl›t› gösteriler rak yay›n hayat›m›zda bir ad›m daha düzenlenirken Türkiye’de de birçok olarak de¤erlendiren att›k. gösteri düzenlendi. 26 Ekim tarihinde Proletarya Partisi ayr›ca *21-22 Haziran; AB’nin Sevilla Yeni Demokrat Gençlik taraf›ndan Ga“Partimiz hiçbir gücün Zirvesi, emperyalistlerin dalafl›na sah- latasaray Lisesi önündeki eylemde ne olurken, halklar›n da yo¤un protes- “emperyalist sald›rgarl›¤a hay›r” denikendisini devrim tolar› aras›nda gerçekleflti. Zirve 8 y›l lirken, 1 Aral›k’ta savafl karfl›t› gösterimücadelesinden al›koyasonra ilk defa yap›lan grevlerin ülkeyi lerin en büyü¤ü gerçeklefltirildi. Binmayaca¤›n› baflar›yla felç etmesine sahne oldu, iflçi s›n›f›n›n lerce insan›n kat›ld›¤› eylemde ILPS protesto eylemlerine yo¤un kat›lmas› de yerini alarak “emperyalist savafla gerçeklefltirdi¤i 7. da önemli bir ayr›nt›d›r. hay›r” dedi. Konferans› ile bir kez *23 Temmuz; Beykoz’da Paflabah*Proletarya Partisi Aral›k 2002 tadaha göstermifltir” dedi. çe fiiflecam fabrikas›nda patronun 857 rihinde 7. Konferans›n› yapt›¤›n› bir iflçiyi iflten atmas› üzerine iflçiler direnifl bafllatt›. ‹flçiler örgütlü oldu¤u Kristal-‹fl sendikas›n›n uzlaflmac› tutumu nedeniyle patronla yap›lan protokolle direnifllerini 8 A¤ustos’ta bitirmek zorunda kald›lar. Sendikan›n yapt›¤› bu protokolle 67 y›ll›k fabrika kapat›ld›. *5 A¤ustos; ABD emperyalizmi, Filipinler Komünist Partisi (FKP) ve Yeni Halk Ordusu (YHO)’nu “yabanc› terör örgütleri” listesine ald›. Bu karar›n ard›ndan ABD emperyalizminin Filipinler üzerindeki sald›r›lar›na Ulusal Demokratik Cephe (UDC)’nin politik Dan›flman› Jose Maria Sison’a yönelik sald›r›lar da eklendi. Binlerce insanın katıldığı eylemde ILPS’de yerini alarak Hollanda’da yaflayan Si- “emperyalist savaşa hayır” dedi. son’u ABD teslim almak istiyor. aç›klama ile kamuoyuna duyurdu. 4 Kas›m *22 Eylül; Tohum Kültür Merkezi Aç›klamas›nda Konferans› s›n›f mücasabah›nda halk (TKM)’nin organize etti¤i “Umudu delesinde önemli bir ad›m olarak dedemokrasicilik Tohumca Büyütece¤iz” pikni¤ine bin- ¤erlendiren Proletarya Partisi ayr›ca lerce insan kat›ld›. Çeflitli ulus ve mil- “Partimiz hiçbir gücün kendisini devoyununa alet liyetlerden emekçi, yoksul halk›n rim mücadelesinden al›koyamayaca¤›olmad›¤›n› göstermifl ve umudu, piknikte 30. y›l›n coflkusuyla n› baflar›yla gerçeklefltirdi¤i 7. Konfeyaklafl›k on milyon daha da harmanlan›rken, parti, s›n›f ve rans› ile bir kez daha göstermifltir” deönderlik bilincini kuflanmak pikni¤in di. insan›n sand›k bafl›na ana temas› oldu. *2002 y›l›nda sürdürülen Ölüm gitmedi¤i görülmüfltür. *27-28 Eylül; IMF ve DB politika- Oruçlar›nda Ali Çamyar, Zeynel KaBu çerçevede oluflturus›yla f›nd›k üzerinde oynanan oyunlar ratafl, Lale Çolak, Yusuf Kutlu, Yeter köylüleri alanlara tafl›d›. 27 Eylül’de Güzel, Do¤an Tokmak, Meryem Allan yeni hükümet Ordu’da “F›nd›kla hesaplaflma mi- tun, Okan Külekçi, Semra Baflyi¤it, asl›nda halk›n gözünde tingi” düzenlendi. Miting boyunca Fatma Bilgin, Melek Birsen Hoflver, meflru de¤ildir. Halk bu köylüler f›nd›k taban fiyatlar›n›n dü- Gülnihal Y›lmaz, Fatma Tokay Köse, flük olmas›n› pretesto ettiler. Düzce’de Hamide Öztürk, Serdar Karabulut, seçimde sistemle olan 28 Eylül günü düzenlenen mitinge ise ‹mdat Bulut, Zeliha Ertürk, Feridun ba¤lar›n› daha da yaklafl›k 2000 kifli kat›ld›. Üreticilerin Yücel Batu ve Feride Harman flehit kopard›¤›n› göstermifltir. D-100 yolunu trafi¤e kapatmas› üzeri- düfltü. ne polisin sald›r›s›na u¤rad›. 3 köylü
√
√
20 Aralık 2002-2 Ocak 2003
işçi-köylü 42
20
Demokratik haklar, halklar›n talebiyle olmal›d›r Türkiye gündeminde uzun bir zamand›r yer iflgal eden, son haftalarda da Kopenhag Zirvesiyle gündemin ilk s›ralar›na oturan Avrupa Birli¤i ve Türkiye-Avrupa Birli¤i iliflkisi konusunda gazeteci-yazar Rag›p Zarakolu ile yapt›¤›m›z söylefliyi yay›nl›yoruz.
Avrupa Birli¤i’nin yeni kat›l›mlar sa¤lamas›n›n önemli gerekçelerinden biri Pazar sorunudur. Yeni bir Pazar kazanmak. Art› ikincisi kendi ihtiyaç duydu¤u iflgücünü sa¤lamak; bu ucuz iflgücünden yararlanarak yeni yat›r›m sahalar› yaratmak. -Öncelikle Avrupa Birli¤i’nin nas›l bir oluflum oldu¤undan bahseder misiniz? Ekonomik ve siyasi olarak hangi kriterler üzerine kurulu? Biliyorsunuz iki emperyalist savafl Avrupa’da patlak verdi. 1. ve 2. dünya savafllar›. Daha sonra bu savafllar bir anlamda Avrupa’n›n tükenmesine neden oldu. Avrupa, Amerika Birleflik Devletleri’nin hegemonyas›na girdi. Bir bölümü de sosyalist ülkeler oldu. 2. dünya savafl› sonras›nda parçalanm›fl bir Avrupa söz konusuydu. Bu dönemde özellikle Avrupa’da Ortak Pazar fleklinde yükselen birleflme bir anlamda art›k tek bafl›na bu dünya politikas›nda güç olamayan Fransa ve Almanya’n›n güç birli¤i anlam›na geliyordu. Bu dönemde Fransa hala bir sömürge imparatorlu¤unun varisiydi ve o
s›rada Cezayir savafl› devam ediyordu. Ve bu süreçte Fransa Cezayir’deki yükünden kurtuldu çünkü orada sonu olmayan bir savafl vard›. Avrupa Birli¤i’nin çat›s› bir çeflit Alman-Frans›z pakt› fleklinde olufltu, ki bugün bile Avrupa Birli¤i’nin temel gücü Almanya ve Fransa’d›r. Bu iki güç geçmiflte çok önemli üç savafl vermifltir. Bir tanesi 1871 savafl›d›r ve sonucunda Paris Komünü oluflmufltur. Bundan sonrakiler 1. ve 2. dünya savafllar›d›r. Fransa bu iki dünya savafl›na ‹ngiltere ile birlikte ittifak halinde girmifltir. AB’nin oluflma sürecinin ilk dönemlerinde Ortak Pazar döneminde ‹ngiltere de bu sürece kat›lmak istedi. Fakat ‹ngiltere bu sürecin d›fl›nda tutulmaya çal›fl›ld›. Çünkü önemli bir güçtü. Özellikle De Gaulle, gücü yetti¤i oranda d›flta tutmaya çal›flt›. Bir baflka nedeni ise ‹ngiltere’nin ‹ngiliz sömürge imparatorlu¤unun çöküflü sürecinde keza Amerika’ya entegre olmas›yd›. Elbette bu dönemde Almanya’n›n da Amerika ile oldukça entegre güçleri vard›. Fakat süreç içinde Avrupa sermayesi dünyada ilk genel uluslararas› afl›r› iç içe geçme döneminde Amerika sermayesi ile bafl edebilmek için önemli bir güç birli¤ine giriflti. Yani bir anlamda AB, Amerika emperyalizminin gücü karfl›s›nda Avrupa devletlerinin oluflturdu¤u tabi ki anti emperyalist de¤il ama bir çeflit ayakta kalabilmek için oluflturdu¤u birliktelik anlam›na gelir. Ve bu birlikteli¤in temel gücünü ise Almanya ve Fransa oluflturur. Daha sonra buna ‹ngiltere de eklemlenmifltir ama ‹ngiltere her zaman Avrupa içinde farkl› bir ses oluflturur ve daha çok da Amerika’n›n sesini yans›tm›flt›r Avrupa Birli¤i içinde. Ve Avrupa Birli¤i’nin büyüme süreci içinde di¤er Avrupa ülkeleri de ‹talya baflta olmak
üzere bu birli¤e kat›ld›lar. Daha sonra tabi ‹skandinav ülkeleri de kat›ld›. fiu anda AB, büyüme sürecinde Orta Avrupa’y› ve Balt›k ülkelerini de kapsam›na alm›flt›r. Bu bir anlamda Alman emperyalizminin 2. dünya savafl›yla baflaramad›¤› etkinli¤in, nüfuzun tabi sosyalist blokun da çökmesiyle birlikte Mark’›n gücünü kullanarak, ekonomik gücü kullanarak sa¤lanmas› anlam›na geliyor. Orta Avrupa, Do¤u Avrupa ve Balt›k ülkeleri geçmiflte Alman emperyalizminin yay›lmak için bölgede seçti¤i ve hayatsal dedi¤i sahalard›. fiimdi geçmiflte savafl yöntemleriyle kazan›lmayan bölgeler bar›fl (t›rnak içinde tabi) yöntemleriyle ekonomik güçle sa¤lanm›flt›r. Tabi bunda sosyalist blok denilen -ama tabi ne derecede sosyalizm tart›flmal› olanDo¤u Avrupa ülkelerinde ve Rusya’daki çöküflün de büyük etkisi oldu. Çünkü o çöküfl müthifl bir boflluk yaratt›, vakum yaratt›. Ve bu boflluk alan›n ekonomik gücün doldurmas› çok olas›yd›. Avrupa Birli¤i çerçevesi alt›nda geçmiflin üç önemli emperyalist gücü ‹ngiltere, Fransa ve Almanya bu alanlara yay›lma olana¤›n› buldu. Buna bir de Portekiz ve ‹spanya’y› eklemek gerekiyor, ki bunlar da geçmiflin sömürge imparatorluklar›yd›. Ve bunlar›n da her ne kadar nispi ba¤›ms›zlaflma süreci olduysa bile eski kolonilerinde, sömürgelerinde; Avrupa Birli¤i gerek Afrika’da gerekse Latin Amerika’da bu ülkeler arac›l›¤›yla önemli bir etki sahas› yaratabildi, Amerika’n›n etki sahas›na karfl›l›k. AB tabi flu anda daha üst düzeylere s›çrama tart›flmalar› içinde. ‹lkin Ortak Pazar fleklinde bafllayan bir süreç bugün gelecekteki Avrupa Birleflik Devletleri sürecinin tart›flmas› içindeler. - Bu mümkün mü? Sizin
de söyledi¤iniz gibi emperyalist bir oluflum oldu¤una göre ve aralar›nda mutlaka ç›kar dalafl› var oldu¤una göre böyle bir birliktelik mümkün mü? Tabi, alt yap›da ve sermaye yap›lar›nda bunu sa¤lad›klar› için bu olas›l›k var. Ama bu Amerika’n›n da pek fazla istemedi¤i bir olgu. Çünkü ABD özellikle sosyalist blokun var oldu¤u dönemde Avrupa’y› her zaman kendine itaatli bir müttefik düzeyinde tuttu. Avrupa Birli¤i’nin bu tür ataklar› Amerika’y› rahats›z ediyor denebilir. Fakat 11 Eylül sürecinden sonra ABD bu süreci de engelleyici veya kendi kontrolünden çok kurtulmayacak flekilde denetlemek istiyor. - TC’nin önüne konulan kriterleri bir kenara b›rak›rsak esas olarak Avrupa Birli¤i bir ülkeyi neden içine al›r? Yani yeni ülkelere ihtiyac› nereden kaynaklan›r? Avrupa Birli¤i’nin yeni kat›l›mlar sa¤lamas›n›n önemli gerekçelerinden biri Pazar sorunudur. Yeni bir Pazar kazanmak. Art› ikincisi kendi ihtiyaç duydu¤u iflgücünü sa¤lamak; bu ucuz iflgücünden yararlanarak yeni yat›r›m sahalar› yaratmak. Çünkü sadece mesele art›k metalar› ihraç etmek de¤il sermayeyi ihraç etmek ihtiyac›ndad›r, yani kapitalizmin geldi¤i bugünkü düzeyde. Buralar ayn› zamanda sermaye ihrac› bak›m›ndan da çok büyük bir potansiyel sunmakta. Bu boyutlarda bakt›¤›m›z vakit, bu yeni alanlar›n her zaman gündeme gelmesi son derece do¤al. Bunun d›fl›nda da tabi politik ve militer stratejik gerekçeler de var. Böylesi bir birlikteli¤in kendi etki alanlar›n› büyütmesi ayn› zamanda stratejik anlamda da daha etkili bir dünya gücü anlam›na gelmektedir. AB utangaç bir flekilde, aç›kça deklare etmese
de Amerika karfl›s›nda bir dünya gücü haline gelmeye çal›fl›yor. Amerika’n›n izledi¤i politika ise bunu kendi denetimi alt›nda tutma fleklinde flekilleniyor. - Avrupa Birli¤i bu ç›karlar› gere¤i bir ülkeyi kendi içine al›r. Peki örne¤in Türkiye aç›s›ndan AB’ye girmek ne ç›kar sa¤layacak.?Yani AB’yle iflsizlik, yoksulluk her fleyin çözülece¤i pompalan›yor. Türkiye halk›n›n bundan ç›kar› gerçekten ne olacakt›r? fiimdi tabi AB konusunda beklenen umutlar flöyle bir gerçekli¤e dayan›yor. Türkiye o kadar dibe vurmufl vaziyette ki; Türkiye sürekli askeri darbelerle halk› o kadar periflan edilmifl bir vaziyette ki Avrupa Birli¤i’nin getirebilece¤i asgari düzeydeki siyasi haklar ve demokratik haklar, bir ferahlama olacak beklentisi yarat›yor. Yani Türkiye’de yaflanan son 30 y›ll›k de facto halka yönelik savafl durumunun yaratt›¤› böyle bir psikoloji, benzeri bir ruh hali geçmiflte ‹spanya’da da, Portekiz’de de, Yunanistan’da da söz konusu. Çünkü bu ülkeler de çok uzun y›llar boyunca faflist diktatörlükler alt›nda ezildiler. AB, hiç olmazsa biçimsel bir demokrasiye geçifl, oradaki insanlar aç›s›nda bir ferahlama yaratt›. Bu ferahlama ihtiyac› Türkiye’de de hissediliyor. Bu raz› etmeye benziyor, yani dayaktan bunalm›fl bir insan›n dayak yememeye, daha normal bir hayata raz› etmeye benziyor. Türkiye’deki insanlar afla¤› yukar› 30 y›ld›r ilan edilmemifl de facto bir savafl atmosferi içinde yafl›yorlar. Bu süreçte iki askeri darbe bir iç savafl -‘80 öncesi- ve ondan sonra da bir iç savafl olay›n› yaflad›. Ve flu anda insanlarda öyle bir psikolojik ruh hali var. Birazc›k olsun rahatlama. Bu anlamda da AB, sanki bir rahatlama, bir
işçi-köylü 42 kurtulufl gibi geliyor. Bir de flöyle bir durum var; Avrupa Birli¤i olmazsa Türkiye’nin savrulaca¤› süreç tamamen ABD hegemonyas›nda bir devlet olmak. Yani Pakistan, Suudi Arabistan statüsünde. Bu da tabi insanlara çok daha riskli geliyor. Özellikle ayd›n kesimler, daha liberal kesimler aras›nda böyle bir endifle de var. Ama bu da tabi zor bir durum de¤il. Çünkü AB Türkiye’yi alma konusunda çok da istekli de¤il. Evet AB Türkiye’yi d›fl›nda tutmak istemiyor, kendi çerçevesinde tutmak istiyor. Ama Türkiye’nin bugün içinde bulundu¤u koflullar da AB’de bulunan asgari düzeylere pek uygun de¤il. Bu tabi uzun vadeli bir oyalama süreci olacak. Öteki taraftan ABD’nin, AB’yi kontrol alt›nda tutabilmek için Türkiye’yi ‹ngiltere gibi AB’ye sokma gibi bir projesi söz konusu. Nas›l Bat›da ‹ngiltere ABD’nin çoban köpe¤iyse, Do¤uda bu misyona aday olan da Türkiye görünüyor maalesef. - O zaman AB, ABD’nin bu projesine ra¤men Türkiye’yi, kriterlere uygun olsa dahi al›r m›? Kriterlerin uygun olmas› bir defa çok zor. O olsa bile AB’nin Türkiye’yi kabul etmesi bak›m›ndan ciddi sorunlar var. Bir defa çok kalabal›k bir ülke, burada var olan afl›r› emek gücüne, elbette AB’nin ihtiyac› var. Ama bu kendi istedi¤i düzeyde olmas› gerekiyor. Türkiye eflit bir üye oldu¤u konumda bu Avrupa’daki emek pazar›n› alt üst edebilecek bir olay. Avrupa bunu normallefltirene kadar oyalamak durumunda ki, bu da en asgarisi 10 y›ll›k süreç anlam›na geliyor. Ayn› zamanda kapitalist bir ülke kurall› bir ülke demektir. Yani kapitalizmin de kendi kurallar› vard›r. Ama Türkiye kurals›z bir ülkedir. Buradaki kapitalizmin de ehlilefltirilmesi, Avrupa standartlar›na getirilmesi gerekiyor. Kara ekonominin kabul edilebilir bir düzeye gelmesi gerekiyor. Kara ekonomi Avrupa aç›s›ndan da bir gerçekliktir, kimse elini y›kamaya çal›flmas›n. Ama Türkiye’de bunun % 50’si e¤er kara ekonomi ise bu kabul edilebilir bir oran de¤il. Türkiye’nin bence eflit
20 Aralık 2002-2 Ocak 2003
21 bir üyelik de¤il; ayn› Amerikal›lar›n Porto Riko’ya tan›d›¤› gibi, Porto Riko da ABD’nin görünürde ba¤›ms›z ama asl›nda Amerika’n›n 52. eyaleti gibidir. Ama öteki eyaletlerle hiçbir zaman eflit bir statüye sahip olmam›flt›r. AB içinde Türkiye’yi bekleyen bence bir Porto Riko olmas›d›r. Türkiye önemli, ciddi bir pazard›r. Hem ürünlerin sat›lmas› bak›m›ndan, hem emek gücü bak›m›ndan. Ama hiçbir zaman AB’ye eflit bir üyelik sa¤layacak düzeyde olmayacakt›r. - Bu söylediklerinize göre AB için Türkiye konusunda önemli olan ekonomik durumudur; yani demokratik durumu pek de önemli de¤ildir. Kald› ki yeni giren ülkelerin de Türkiye’den çok da fazla demokratik oldu¤u söylenemez. Avrupa aç›s›ndan onlar da önemli bence. AB’ye girmifl o tip ülkeler de afla¤› yukar› Avrupa’da milyonlarca insan›n ölümüne neden olan faflist maceralardan sonra oluflmufl, Avrupa’daki emekçi halk kesimlerinin de talepleriyle sa¤lanm›fl bir düzeydir. O ülkeler elbette emperyalist yönelimli, kapitalist ülkelerdir. Ama orada var olan emek güçleri de küçümsenmemelidir. Onlar da o ülkelerde önemli bir dengeleyici unsurdur, sisteme entegre olmalar›na ra¤men. Yani Avrupa’da özellikle 2. dünya savafl›ndan sonra faflizme karfl› verilen savafl›mdan önemli bir miras söz konusudur. Politikac›lar biçimsel demokrasiden dolay› bunu tamamen göz ard› edemezler. Bunlar emekçi halk›n kazan›mlar›d›r. Bunu hangi güç olsa, yok sayamaz ve üzerine çarp› atamaz. - AB içinde Türkiye’nin üyeli¤ini isteyenler ve istemeyenler aç›s›ndan bu ülkelerin gerekçeleri nelerdir? Yani örne¤in ‹ngiltere, ‹talya gibi ülkeler neden Türkiye’nin girmesi konusunda hevesliler? Çünkü öyle bir Alman, Fransa gücü var ki AB içinde Akdeniz ülkeleri; (isteyen ülkelere dikkat ederseniz ‹talya, ‹spanya, Portekiz gibi ülkeler) bu Alman gücünün, bence Fransa bile flu anda Alman sermayesinin müttefiki olmakla birlikte,
bir anlamda da kuyru¤undad›r. Yani AB’nin motor gücü Fransa deste¤iyle Almanya’d›r. Alman emperyalizmi geçmiflte savaflla kazanamad›¤› etkinlik alanlar›n› AB çerçevesi içinde sa¤lam›flt›r. Bu güce karfl› Akdeniz ülkeleri bir denge unsuru olarak Türkiye’nin olabilece¤ini düflünüyor. ‹kinci olarak ‹ngiltere kendi üstlenmifl oldu¤u Amerika’n›n Truva at› olma rolünü Türkiye ile bölüflmek istiyor do¤rudan. Türkiye üzerinden Avrasya ve Ortado¤u’ya do¤ru daha etkin olmay› tasarl›yor. O bak›mdan farkl›lafl›yor AB içindeki politikalar. Almanya, Fransa aç›s›ndan ise bir yandan Türkiye’deki, biliyorsunuz bu ülkelerde ayn› zamanda önemli ölçüde bir Türkiye kökenli emek gücü söz konusu. AB çerçevesi içersinde bu var olan emekçi nüfusun çok daha fazlalaflmas›ndan korkuyorlar, denetimlerinin d›fl›na ç›kmas›ndan korkuyorlar. ‹kinci olarak da var olduklar› bu hegemonik durumun farkl›laflmas›n› istemiyorlar. - Biraz önce özellikle ayd›nlar ve liberal çevrelerde Avrupa’dan gelecek demokrasi beklentisi oldu¤unu söylediniz. Bu ülkenin kendi iç dinamiklerine veya halka güvensizlik de¤il mi? Ya da böyle emperyalizmden gelecek bir “demokrasi”, ne kadar demokrasi olabilir? Elbette ki. Bu büyük bir yan›lsama. Çünkü Türkiye’nin zaten 200 y›ll›k ç›kmaz› bu. Yani d›fl güçlerin, Avrupal› devletlerin, emperyalist güçlerin bask›s›yla Türkiye’de demokrasi olsayd›, zaten Türkiye’de 200 y›ld›r demokrasi olurdu. Tanzimat Ferman› 1839’da ilan edildi ve bu yurttafll›k haklar› ile ilgili idi. ‹çtihat Ferman› 1856’de ilan edildi, o da yurttafll›k haklar› ile ilgili idi; sonuçta o dönemin düzeyinde. Ama Türkiye her zaman ilan etti¤i standart› ihlâl etti. Çünkü Türkiye’de var olan hegemonya sistemine pek uygun gelmedi. Yani var olan devlet sistemine. Çünkü ondan vazgeçmek gerekti. Yurttafll›k haklar›n› gündeme getirmek demek devletin sahip oldu¤u ola¤an üstü haklardan vazgeçmek anlam›na geliyordu. Türkiye’de tek özgürlük ve haklar vard›r. O da bu devletin haklar› ve öz-
gürlükleridir. Ve bunun içinde suç iflleme özgürlü¤ü de dahildir. Nas›l olacak da bu özgürlüklerden vazgeçecek, önemli iç güç olmadan, halk gücü olmadan? Devlet ne diye kendili¤inden vazgeçsin böyle bir fleyden? O zaman sadece yap›lacak olan tak›yyedir. Ve tak›yye Türkiye’de yeni bir olay de¤ildir, 200 y›ll›k bir olayd›r. 200 y›ldan beridir devlet tak›yye yapmaktad›r ve buna devam etmektedir. Bu tak›yyeyi aflman›n tek yolu ise gerçek anlamda emekçi halk kesimlerinin kendi taleplerini dile getirmeleridir. ‹ktidar olamasa bile bu hegemonya karfl›s›nda karfl› bir güç oluflturabilmeli, hiç olmazsa onu dengeleyebilmeli. Türkiye’de gerçekten var olan bu son derece a¤›r devlet gücü karfl›s›nda emekçi halk›n oluflturdu¤u bir hegemonyadan bahsetmek çok güç. O zaman da bu beklentiler bence biraz ham hayal oluyor. Bu bak›m›ndan gerçek anlamda burjuva demokrasisi düzeyinde bile baz› fleyleri elde etmek istiyorsak, biz mutlaka halk güçlerini bir güç haline getirmeliyiz, bir denge unsuru haline getirilmesi gerekiyor. Bu olmad›kça da Türkiye’nin 200 y›ld›r yaflad›¤› k›s›r döngü tekrarlanacakt›r. Türkiye AB üyesi olmak istiyor ama 1856’da zaten Avrupa Birli¤i üyesiydi ve Avrupa ülkesiydi. Çünkü bütün Balkan Yar›madas› onun kontrolü alt›ndayd›. Ama halklar›n ülkesi olmay› baflaramad›. fiimdi inflallah baflar›r diyoruz. - Konuyu toparlamak aç›s›ndan eklemek istedi¤iniz bir fley var m›? Evet yani flöyle diyelim; çok uzun bir süreç olaca¤a benziyor. Bizim beklentimiz Türkiye’de bu ifllerin AB çerçevesinde olmamas›; baz› demokratik haklar ve özgürlükler gelecekse bunun Türkiye’de yaflayan insanlar›n, yurttafllar›n ve halklar›n talepleri do¤rultusunda olmas› gerekti¤i. Ve baz› fleyleri halklar ve yurttafllar istedi¤i için de¤il de Avrupa’ya yaranmak, Avrupa’ya yalakal›k yapmak için getirilmesi her fleyden önce Türkiye’de yaflayan halklara büyük sayg›s›zl›k diye düflünüyorum.
Baz› fleylerin halklar ve yurttafllar istedi¤i için de¤il de Avrupa’ya yaranmak, Avrupa’ya yalakal›k yapmak için getirilmesi her fleyden önce Türkiye’de yaflayan halklara büyük sayg›s›zl›k diye düflünüyorum.
ABD’nin, AB’yi kontrol alt›nda tutabilmek için Türkiye’yi ‹ngiltere gibi AB’ye sokma gibi bir projesi söz konusu. Nas›l Bat›da ‹ngiltere ABD’nin çoban köpe¤iyse, Do¤uda bu misyona aday olan da Türkiye görünüyor maalesef.
20 Aralık 2002-2 Ocak 2003
işçi-köylü 42
22
Chavez yine ABD ve Venezüellal› petrol patronlar›n›n k›skac›nda Venezüella devlet baflkan› Hugo Chavez, bir kez daha köfleye s›k›flt›r›lmaya çal›fl›l›yor. 2 Aral›k günü baflta petrol üretiminde olmak üzere bafllat›lan genel grev dalgas› ve çeflitli gösterilerle Chavez istifaya zorlan›rken, özellikle yoksul kesimlerin oluflturdu¤u
bay› iken bir darbeyle girmeye çal›flm›fl, ancak 1992’deki bu giriflimi baflar›s›zl›kla sonuçlanm›fl ve bu giriflimden Ona, kendisini çok gururland›ran “Pabuçsuzlar›n Önderi” ismi kalm›flt›. Bundan 6 y›l sonra 1998’de bu kez seçimlerle üstelik %58 bir oyla
Chavez yanl›lar›n›n gösterilerinden Chavez yanl›lar› da karfl› gösterilerle sokaklarda yerini al›yor. Dünyan›n en büyük petrol üreticilerinden olan Venezüella’da son haftalardaki geliflmelere geçmeden önce özellikle hedef tahtas›ndaki isim üzerine durmak gerekir. Böylece büyük petrol patronlar›n›n ve sendika baflkanlar›n›n yapt›klar› masum bir “demokratik muhalefet” hareketi mi daha aç›kça görebiliriz. Chavez ilk olarak ülkenin politik yaflam›na paraflüt su-
baflkanl›¤a seçilmiflti. Chavez baflkanl›k koltu¤una oturduktan sonra ilk ifl olarak Anayasa’y› de¤ifltirerek, hayran› oldu¤u Simon Bolivar’dan esinlendi¤i ülkesinin ad›n› Venezüella Bolivar Cumhuriyeti olarak de¤ifltirmiflti. Chavez, siyasi yaflam› boyunca, bugün de oldu¤u gibi yoksul halk taraf›ndan hep bafl tac› edildi. Zira baflkan oldu¤u 4 y›l boyunca enflasyonun düflürülmesi, yoksul halka sosyal haklar tan›nmas›,
yoksullar için ucuz apartmanlar yapt›rmas›, yard›m dernekleri kurdurmas› ve onlarla hep iç içe olmas›yla bu sevgiyi hak da ediyordu. Ancak Onu sevmeyenler de vard› ve sevmemeleri için onlar›n da “hakl›” nedenleri mevcuttu. Zira Chavez’in Amerika Birleflik Devletlerini ve politikalar›n› hedef alan konuflmalar›, IMF ve neo-liberal politikalara yönelik elefltirileri ABD taraf›ndan kula¤›n›n çekilmesini gerektiriyordu. ABD kuklas› muhalefetin Chavez karfl›t› kampanya için kulland›¤› argümanlar hiç de yabanc›s› olmad›¤›m›z tarzdayd›. Chavez’in üniformaya sayg›s› yoktu, Chavez Fidel Kastro hayran›yd› vs.vs. Bu kampanya bir süre sonra somut bir gerçekli¤e evrildi ve Chavez’in, devlete ait petrol flirketindeki baz› yöneticileri görevden almas›n›n ard›ndan Venezüella’l› pabuçsuzlar›n lideri Nisan 2002’de bir darbeyle k›sa bir süreli¤ine de olsa koltu¤undan uzak kald›. Bu darbede bütün oklar t›pk› fiili, Türkiye, Yunanistan vb. vb. birçok ülkede oldu¤u gibi CIA’yi gösteriyordu. Chavez, halk›n büyük tepkisi üzerine görevine geri döndü ancak geri ad›m atarak ve görevinden uzaklaflt›rd›¤› flirket yöneticilerine tekrar ifllerini iade ederek… Ancak ABD’nin petrol ithal etti¤i 3. ülke durumunda
olan Venezüella, ABD’nin elinden öyle kurtulamazd›. Ve yine önüne katt›¤› petrol patronlar› ve sat›lm›fl sendika yöneticileri ile bu y›l dördüncü kez genel grev ilan edildi Chavez’e karfl›. ABD vazgeçece¤e benzemiyor. Dünya enerji kaynaklar›n› kontrolü alt›nda tutma çabas›ndaki ABD, tam da bu amaçla Irak’a sald›r› planlar›nda son haz›rl›klar›n› yaparken bir baflka petrol ülkesi, üstelik de yan›bafl›ndaki Venezüella’da direkt kendi uflaklar›n› görmeyi arzulamas› kimseyi flafl›rtmaz. Art›k ABD’nin “Ya bizdensin ya da karfl›m›zda” felsefesi d›fl politikas›na tamamen damgas›n› vurmuflken öyle ortalarda gezinmek, hele de ABD için de¤il halk için az da olsa iyi birfleyler düflünmek karfl›s›na ç›kmasan da ezilmesi gereken “öteki” pozisyonu almaktad›r. ‹flte ABD’yi rahats›z eden Chavez’e karfl› ABD’li petrol tekellerinin iflbirlikçileri olan Venezüellal› petrol patronlar› ise uflakl›k için biçilmifl kaftan olarak bu politika içinde yerini al›yor ve “masum muhalefet” rolünü ustaca oynuyor. ‹flte Chavez yönetimi böyle ABD’yi direkt karfl›s›na almak gibi bir durumda de¤ilken petrol üretiminden al›nan devlet vergisini %16’dan %30’a ç›karmas› ya da OPEC’de üretim denetimi önermesi ABD için darbeyi
hak eden davran›fllar oldu. Nitekim Chavez’in son genel grev sürecinde arabuluculuk için baflvurdu¤u yerin yine ABD’nin eski baflkanlar›ndan Jimmy Carter olmas› ise asl›nda ABD karfl›s›ndaki tavr›n› aç›kça ortaya koyuyor. Bugün Venezüella büyük bir iç savafl›n efli¤inde görünüyor. Chavez’in daha önce geri ad›m atarak görevlerini geri iade etti¤i yöneticilerden 3’ünü yeniden görevden almas›n›n ard›ndan bafllayan grev ve gösteriler karfl›s›nda Chavez yanl›lar› da gösteriler düzenliyor. Geçti¤imiz günlerde Chavez karfl›tlar›n›n yapt›¤› gösteriye atefl aç›lmas› sonucu 3 kiflinin ölmesi 28 kiflinin ise yaralanmas› gerginli¤i art›ran olay oldu. Nisan darbesi öncesinde de yaflanan bu tür provokasyonlar darbenin habercisi olmufltu. Nitekim 13 Aral›k günü ABD yönetiminin Uruguay hükümeti ile iflbirli¤i içinde Chavez’i devirece¤i öne sürüldü. Bu iddia Uruguay Kongre üyesi Jose Bayardi taraf›ndan da do¤ruland›. Ancak yoksul halk›n sahiplenifli karfl›s›nda bu ad›m çok tehlikeli görünüyor. Önümüzdeki günlerde Venezüella’n›n kaderi belli olacakt›r. Yaln›z bu kaderi belirleyecek olan ABD de¤il, halk olacakt›r. Bu kaderin ABD’nin lehine mi aleyhine mi olaca¤› da halk›n tepkisinin yönüne ve gücüne ba¤l›d›r.
t›ld›. Özellikle S‹SON hakk›nda kat›l›mc›lar taraf›ndan sorulan sorular yan›tlanarak, daha fazla bilgi edinmeleri için kendilerine kampanya komitesinin adresi verildi.
Saat 18:00’e do¤ru Nation (Ulus) Meydan›’nda sona eren yürüyüfl, Irak flahs›nda dünyan›n her taraf›nda emperyalist sald›rganl›¤a karfl› bir protesto mahiyeti tafl›yordu.
Paris’te onbini aflk›n kifli emperyalist sald›rganl›¤a hay›r dedi 14 Aral›k 2002 tarihinde aralar›nda yerli ve yabanc› çok say›da parti, sendika, dernek ve inisiyatifin yer ald›¤› binlerce kifli, ABD emperyalizmi ve müttefiklerinin Irak’a yönelik savafl haz›rl›klar›n› Paris’te düzenlenen bir yürüyüflle protesto etti. République (Cumhuriyet) Meydan›’nda saat 15:00’te bafllayan yürüyüfle üzerinde “Bütün ülkelerin iflçileri ve ezilen halklar birlefliniz!” imzal› ILPS pankart› ve de “Emperyalistler! kanl› elle-
rinizi Ortado¤u’dan çekin!” dövizleri tafl›nd›. Ayr›ca ILPS (Halklar›n Uluslararas› Mücadele Ligi) taraf›ndan bafllat›lan kampanya çal›flmalar› yürüyüfl boyunca sürdürüldü: Genelde ulusal ve sosyal kurtulufl mücadelelerine özelde de Filipinler’deki devrim mücadelesi ve bu mücadelenin tan›nm›fl önderlerinden Jose Maria SISON’a karfl› emperyalizm taraf›ndan “terörizm” gerekçesiyle yo¤unlaflt›r›lan sald›r›lar çeflitli materyallerle kitlelere duyuruldu. Yü-
rüyüfl boyunca “Katil Bush”, “Irak’a sald›r›ya hay›r”, “Yaflas›n halklar›n kardeflli¤i”…vb sloganlar s›kça at›ld›. Jose Maria SISON’un foto¤raflar›n›n yer ald›¤› dövizlerde, “SISON’un yaflam›n› savunal›m”, “S‹SON terörist de¤ildir”, “ABD S‹SON’u yarg›layamaz”…vb yaz›lar yer ald›. Yine ILPS taraf›ndan yay›nlanan kampanyaya iliflkin bildiri ve AT‹K taraf›ndan Irak’a yönelik emperyalist savafl haz›rl›klar›na karfl› ç›kar›lan bildiri yayg›n olarak da¤›-
işçi-köylü 42
23
20 Aralık 2002-2 Ocak 2003
Filipinler Komünist Partisi Y›lbafl›nda ateflkesi r eddetti
Gregoria Rosal Filipinler’de 1968 y›l›nda kurulan Filipin Komünist Partisi liderli¤inde Halk Savafl› veren Yeni Halk Ordusu (YHO) 8 Aral›k günü Kuzey Filipinler’de bir kereste firmas›na ait 20 kamyonu ve jeneratörlerini yakt›. 60 gerilla ile eylemi gerçeklefltiren YHO Diapitan Resources Development Corp.’a ait kamyonlara el koyarak atefle verdi; kamyon floförlerini ise hiçbir zarar vermeden serbest b›rakt›. Eylemin gerillalar›n kontrolü alt›ndaki bölgede çal›flan firman›n “devrim vergisi”ni ödemeyi reddetti¤i için
gerçeklefltirildi¤i aç›kland›. Bu eylemin bir gün önce (7 Aral›k Cumartesi günü) YHO’nun y›lbafl›nda ateflkes yap›lmayaca¤›n› duyurmas›n›n ard›ndan gerçekleflmesi ise dikkat çekici oldu. Geleneksel olarak her y›l yap›lan ateflkesin bu y›l yap›lmayacak olmas›n› gerilla liderlerinden Gregorio Rosal Güney Malina’da YHO Karargâh›nda yapt›¤› aç›klamada “Filipinler Komünist Partisi Merkez Komitesi bu y›lbafl› döneminde ateflkes yapmama karar› ald›” sözleriyle duyurdu. Rosal bunun nedenini de aske-
ri operasyonlar›n yo¤unlaflmas› olarak aç›klayarak Filipinler’deki sald›r›lara kat›ld›¤› durumda hedefleri haline geleceklerini söyledikleri Amerikan askerlerini de uyard›. Maoist gerillalar ayn› zamanda Baflbakan Glorio Macapagal Arroyo’nun ABD yetkilileri ile imzalad›klar› yeni lojistik anlaflmas›n›n gerillalara karfl› kullan›labilece¤ine dikkat çektiler. “Özellikle geçti¤imiz y›l Macapagal Arroyo rejimi (ABD devletine) kuklal›¤›n› aç›kça göstermifl ve faflist, halk karfl›t› uygulamalara giriflmifltir” diyen Rosal, Arroyo yönetiminin “bozuk plak gibi” komünistlerin “terörist” oldu¤unu sürekli tekrar ederek, askeri operasyonlar›n› meflrulaflt›rmak için “histeri” yaratma amac›nda oldu¤unu söyledi. Bilindi¤i gibi geçti¤imiz A¤ustos ay›nda ABD FKP’yi ve YHO’nu terörist ilan etmiflti. Rosal yaklafl›k 1 y›ld›r ülkede bulunan Amerikan askerlerini uyararak “Bu çok basit. s›n›rlar›m›za girerlerse, sald›r›lar›m›z›n hedefi olacaklar” dedi. Hangi ülkenin olursa olsun sömürücü egemen s›n›flar›n devrimci ve komünistlerin sivillere yönelik eylem yapt›¤› propagandas›na karfl›l›k Rosal hedeflerinin kesinlikle polis ve asker-
Mahkeme bitebilir ama yarg›lama sürer Geçti¤imiz aylarda Güney Kore’de bulunan Amerikan askerlerinin iki Koreli k›z› “kazayla” öldürmeleri üzerine yarg›land›klar› mahkeme sona erdi ve askerler “suçsuz” bulunarak herhangi bir cezaya çarpt›r›lmadan beraat ettiler. ‹ki genç k›z›n ölümünün ard›ndan Güney Korelilerin bafllatt›klar› Amerikan karfl›t› gösteriler bu karar üzerine yeniden alevlendi. 7 Aral› günü baflkent Seul sokaklar›na ç›kan 15 bir insan son y›llar›n en büyük Amerikan karfl›t› gösterisine imza att›lar. Amerikan askerlerinin Güney Kore mahkemelerinde yarg›lanmas› gerekti¤ini söyleyen protestocular, Amerikan askerleri-
nin bir an önce ülkelerini terk etmelerini istiyorlar. ABD; dünyan›n birçok ülkesinde konuflland›rd›¤› askerlerinin o ülkede iflledikleri suçlarla ilgili olarak herhangi bir uluslar aras› mahkemede ya da o ülkenin yasalar›na göre yarg›lanmalar›na izin vermiyor ve ifllenen suçlar›n (e¤er ortaya ç›kar›lm›fl ise) üzeri k›sa sürede kapat›l›yor. Güney Kore’deki olayda ise halk konunun kolayca kapat›lmas›n› engelliyor. 7 Aral›k’taki gösteride Kore devleti ABD Konsoloslu¤u’nun çevresinde 9 bin kiflilik silahl›, kalkanl›, plastik mermili polisini görevlendirmesine ra¤men göstericiler polis barikat›n›
aflarak Konsolosluk önündeki caddeye kadar gelmeyi baflard›lar ve binay› yumurta ya¤muruna tuttular. Ayr›ca ABD karfl›t› protestocular halk› Coca cola, Marlboro ve Mc Donald’s hamburgerleri gibi Amerikan mallar›n› sat›n almamaya ça¤›rd›lar. Ayn› gün haber ajanslar›n›n geçti¤i haberlere göre ülkenin 40 flehir ve kasabas›nda yap›lan gösterilere 50 bin ila 100 bin aras›nda Korelinin kat›ld›¤›n› bildirdiler. 13 Aral›k günü de yine baflkent Seul’de on binlerce kiflinin kat›ld›¤› bir gösteri düzenlendi. Mitingde yine polis barikatlar›n› aflan Koreliler Amerikan askerlerini protesto ettiler.
ler oldu¤unu söyledi ve askerlerle dolu bir kamyona, yaln›zca sivil bir sürücünün yaralanma ihtimali olsa dahi sald›r›da bulunmad›klar›n› ve bulunmayacaklar›n› aç›klad›. Aç›klaman›n ard›ndan gerillalar devrimci marfllar söyleyerek uzun bir çarp›flmadan ç›km›fl olmalar›na ra¤men morallerinin yüksek oldu¤unu da gösterdiler.
ABD Sison’u yarg›layamaz 8 Aral›k 2002 tarihinde ‹sviçre Sison’u Savunma Komitesi taraf›ndan Zürich’te Prof. Dr. Jose Maria Sison’la ilgili bir bas›n toplant›s› yap›ld›. ‹ngilizce ve Almanca tercüme yapan iki kiflinin de bulundu¤u toplant›ya Sison’u Savunma Komitesi ad›na kat›l›mc›lar kat›ld›. Sayg› duruflu ve aç›l›fl konuflmas›n›n ard›ndan Sison’la ilgili Almanca ve Türkçe bir bildiri okundu. Sözü alan Filipinli sözcü önce bir bilgilendirme yapt› ve ard›ndan da kampanyan›n nas›l yürütülece¤ine iliflkin aç›klamalarda bulundu. Film gösteriminin de yap›ld›¤› konferans, sorular›n sorulmas›n›n ard›ndan son buldu.
AB’yi pr otesto için konferans yap›ld›
2
003 y›l› Haziran ay›nda Yunanistan’da yap›lacak Avrupa Birli¤i Toplant›s›n› protesto için düzenlenen Uluslararas› Konferans tamamland›. Filipin Ulusal Demokratik Hareketi (NDF), ‹talya’dan Anti-Emperyalist Kamp, Yunanistan Demokratik Platformu, Afganistan Mülteciler Platformu, Selanik Direnifl Hareketi, AT‹K, Filistin Tutsaklar› ile Dayan›flma Komitesi vb. kurumlar›n kat›l›m› ile örgütlenen konferansta 11 Eylül ve sonras›nda geliflen durum, emperyalizm ve küreselleflme ve AB’nin 2003 tarihinde Yunanistan’da gerçeklefltirece¤i zirve vb. konular tart›fl›ld›. NDF ad›na konuflan temsilci; 11 Eylül sonras›nda ABD’nin çok yönlü sald›r›lara bafllad›¤›n› bunun alt›nda yatan nedenin ise içine girdi¤i kriz oldu¤una de¤indikten sonra Filipinler’deki mücadele ile ilgili bilgi verdi. ‹talya’dan Anti-Emperyalist Kamp ad›na kat›lan temsilci ise; Cenova’n›n ard›ndan yaflanan geliflmelere de¤inerek Irak’a yönelik sald›r›ya karfl› durmak gerekti¤ini belirtti. AT‹K temsilcisi olarak konferansa kat›lan Metin Atak da konuflmas›nda küreselleflmenin iflsizli¤i 盤 gibi büyüttü¤üne, özellefltirme ve ekonominin y›k›m› anlam›na geldi¤ine dikkat çekerek geliflen Maoist hareketten örnekler verdi. Di¤er kat›l›mc›lar›n da söz almalar›n›n ard›ndan ikinci bölümde AB’nin politikalar› üzerinde duruldu. Bu bölümde AT‹K’in K›br›s’a iliflkin ç›kard›¤› bir bildiri da¤›t›ld›.
20 Aralık 2002-2 Ocak 2003
işçi-köylü 42
24
Evrensel Bak›fl EMPERYAL‹ZM NEDEN SALDIRGANLAfiIYOR? Kimsenin Askeri Olmayaca¤›z Devrimin Askeri Olaca¤›z Son süreçte özellikle bafl›n› ABD emperyalizminin çekti¤i ve 11 Eylül sald›r›lar›ndan sonra daha da artan bir terör dalgas› estiriliyor. Emperyalistler aras› çeliflkiler ve çat›flmalar, emperyalizmin içinde bulundu¤u kriz bizzat dünya halklar›na yans›yor. Bugün bir yanda ABD emperyalizmi öte yanda AB emperyalizmi, Rusya ve Çin ayn› zamanda Japon emperyalizmi dünya üzerinde özellikle enerji kaynaklar› üzerinde yo¤unlaflan bir kap›flma içerisindedir. Somutumuzda bu kap›flman›n en bariz örne¤i Irak’a sald›r› ve bu sald›r› karfl›s›nda ABD ve AB emperyalizminin hegemonya dalafl› yaflanmaktad›r. ‹çinden geçti¤imiz süreci incelersek özellikle ABD emperyalizminin neden böyle bir yönelime girdi¤ini daha net anlar›z. ABD’de ard› ard›na bafllayan flirket skandallar› ve ortaya ç›kan tablo oldukça anlaml›. “YDD”n›n bafl aktörü “küreselleflmenin”(!) ideal piyasas› olarak gösterilen ABD piyasalar›na y›ll›k 400 milyon dolar yabanc› sermaye akmakta. Bu da ABD’ye önemli ölçüde avantaj sunmaktad›r. Ancak son süreçte ortaya ç›kan ve “küreselleflmenin” motoru ve yükselen sektörleri olarak lanse edilen enerji ve iletiflim sektörü; genel olarak hizmet sektörünün hiç de san›ld›¤› gibi yüksek kârlar etmedi¤i ve piyasa sisteminin de hiç de ma-
sum olmad›¤›, sahte kârl› bilançolar, muhasebe kay›tlar› ve en sonu Amerika ulusal istatistik bürosu el ele vererek hizmet sektörünü fliflirdikleri ve dürüst(!) yat›r›mc›lar› kand›rd›klar› ortaya ç›kt›. Enron ile bafllayan Worldcom, Xerox, General Electric ile devam eden ve listeye her gün yeni flirketler eklenen bu skandallar biz komünist ve devrimciler için sürpriz olmasa da “küreselleflme” söylemlerine inanm›fl birçok kesimin kafas›nda soru iflaretleri yaratmay› baflard›¤› bir gerçektir. Tüm bu geliflmelerden önce ABD ekonomisi her y›l büyüme h›z›nda %2’ye varan bir küçülme ile yüzyüzeydi. Bu ise ciddi bir resesyon tehlikesi do¤urmaktayd›. Bugün için “dolar”›n “euro” karfl›s›nda de¤er kaybetmesi de yaflan›lan süreçle birlikte ele al›nd›¤›nda; ABD ekonomisinin ciddi boyutlarda krizi ba¤r›nda bar›nd›rd›¤› ve h›zla o istikamete ilerledi¤i görülür. ABD ekonomisinin bel kemi¤ini savafl sanayii (%40) ve petrol sektörü oluflturmaktad›r. ‹flas etti¤i ortaya ç›kan hizmet sektörünün önemli bir k›sm› ise düflük istihdam yüksek kâr ilkesine göre çal›flmaktad›r. Bir baflka deyiflle, ABD ekonomisinde san›ld›¤› gibi genifl bir alan› kapsamamaktad›r. Ancak yaflan›lan geliflmelerin ABD ve emperyalizmin içinde bulundu¤u durum, bugün ve
gelecek aç›s›ndan önümüze önemli ip uçlar› koydu¤u muhakkakt›r. Son geliflmeleri yak›ndan incelersek önümüze flunlar ç›kacakt›r. 1- Son hizmet sektörü skandallar› ile birlikte genel olarak yaflan›lanlar “küreselleflmenin” san›ld›¤› gibi kusursuz olmad›¤›n› gösterdi. ‹deolojik sloganlar›n›n (tarihin sonu, ideolojiler öldü, s›n›f savafl›m› bitti vb) yan›nda ekonomik temellerinin çat›rdamaya bafllad›¤›n› gösteriyor. Bu da kay›ts›z flarts›z küreselleflmenin pefline tak›lanlar›n bilinçlerindeki “yan›lsamalar›n” parçalanmas›n› h›zland›rmaktad›r. ABD ve özellikle AB’deki emekçilerin, kitlelerin haklar›n›n gasplar›, yar›-yeni sömürgelerdeki yap›sal uyum(!) ve yeniden yap›land›rma programlar›n›n h›zla sefaleti derinlefltirmesinin getirdi¤i bilinç ile “küreselleflme” karfl›t› eylemlilikler boyutlanmaya devam ediyor. 2- Bugün görülmüfltür ki, emperyalist-kapitalist sistem yalan, gözyafl›, katliam, savafl ve y›¤›nla zulüm demektir. Bunun ad› ister “YDD” konulsun, ister “küreselleflme”, isterse de “....” ‹smin farkl›l›¤› emperyalizmin iflleyifli aç›s›ndan pek bir önem arz etmez. Emperyalizmin karakterinde Lenin döneminden bu yana de¤iflen pek bir fley olmam›flt›r. Olanlar ise emperyalist-kapitalist sistemin boyutlanmas› ile daha da a¤›rlaflan sömürüdür. 3- Yaflan›lan iflaslar, ABD nezdinde emperyalist sistemin krizinin ve çürümesinin boyutunu bir kez daha gözler önüne sermifltir. 11 Eylül ile bafllayan “terörizm ile savafl” konseptinin basit bir flekilde ABD’nin bozulan imaj ve otoritesinin yeniden tesisi olmad›¤› ortaya ç›km›flt›r. Asl›nda yak›ndan bak›ld›¤›nda önceden Pentagon’da haz›rlanm›fl bu terör ve sald›r› konseptinin uygulamaya konulmas› için uygun zaman›n beklendi¤idir. 11
Eylül sald›r›s›n›n bu uygun ortam› yaratt›¤›n› görmemiz gerekir. Kim yapm›fl olursa olsun, bu olay ABD için hayati bir f›rsat ve koflullar yaratt›. ‹ç muhalefet susturulabilecek kadar zay›flat›ld›. Ve konseptin de hayata geçmesini sa¤lad›. 4- Hizmet sektörünün önemli bir k›sm›n›n çökmesi, ABD’ye y›ll›k 400 milyar dolar civar›nda gelen yabanc› sermaye ak›fl›n› sekteye u¤ratt›. Bu savafl sanayisini gelifltirmesini k›smen zorlaflt›rm›flt›r. Ancak yaflan›lan geliflmeler ABD’ye hegemonyas›n› sürdürebilmesinin ve ekonomisini krizden kurtarabilmesinin tek yolu olarak savafla ve savafllara bafl vurmas›n› koflulluyor. Çünkü elindeki en geliflmifl sektör olan savafl sanayii ayn› zamanda ABD ekonomisinin itici gücü durumundad›r. Dev silah tekellerinden, uzay sanayisine, büyük bir paral› ordudan (milyonlarla ifade edilen) ve tüm bunlara ba¤l› yan sanayi kollar›-kurulufllar› ile karfl›m›zda tam bir savafl ayg›t› vard›r. Neden böyle bir ihtiyaç duydu? Sorusuna verece¤imiz yan›t bugün aç›s›ndan gelinen aflaman›n kaç›n›lmaz oldu¤unu gözler önüne serecektir. “Irak semalar›nda büyüyen savafl hayaletine bakarsak, tarih ö¤reticidir. Bush hükümetinin Irak’a “demokrasi” getirmek gibi sözler verece¤i tahmin edilebilir, Vietnam’da verdikleri sözlerin yank›s› bunlar. Onlar› güdüleyen fley, gerçekte, ‘demokrasi’ de¤ildir (bundan kuflkunuz varsa, Floridal›lara sorabilirsiniz, y›llard›r ‘demokrasi’ye benzer hiçbir fley görmedi onlar), ‘siyah alt›n›n’, ‘Teksas çay›n›n’ ya da flu televizyondaki “The Beverly Hillbillies” adl› komedi program›nda dendi¤i gibi, ‘... petrol yani.’” (Mumia Abu-Jamal Emperyalistlerin sözleri 28.11.2002 Evrensel) ABD emperyalizminin stra-
tejik noktalar› ele geçirip ve buralardaki egemenli¤ini flu veya bu yöntemle, ister iflgal olsun, ister iflbirlikçi/uflak rejimler vb. denetimi alt›nda tutmas› demekse, di¤er emperyalistler aç›s›ndan da stratejik öneme sahip bu kaynaklar sayesinde onlar› da belli ölçülerde denetim alt›nda tutmas› ve dolay›s›yla hegemonyas›n› uzun bir süre daha sürdürebilmesi ve hepsinden önemlisi bu stratejik kaynaklar sayesinde olas› rakiplerinin geliflme süreçlerini de denetlemesi demektir. Bugün yaflan›lanlar böyle ortaya konulunca ABD emperyalizminin Irak’a ya da dünyan›n baflka halklar›na yönelik sald›r›s›n›n bir niyet sorunu olmad›¤› tam tersine emperyalist sistemin kendi gelece¤ini devam ettirmek için buna ihtiyaç duydu¤u ve yine ayn› zamanda AB emperyalizminin de derdinin insan haklar› ya da demokrasi olmad›¤› tam tersine pazar kapma ve hegemonya dalafl›nda mevzi kazanma derdinde oldu¤u daha net a盤a ç›kar. bu anlam›yla savafllara karfl› olunmak isteniyorsa, Irak halk›n›n ve dünya halklar›n›n yan›nda olmak isteniyorsa, emperyalizme ve varolan kurulu düzene karfl› savaflmaktan ve bu düzeni ortadan kald›rmaktan baflka bir çaremiz yoktur. ‹flte tam da bu nedenle “kimsenin askeri olmayaca¤›z” slogan›na “devrimin askeri olaca¤›z” olarak yan›t vermeliyiz. Çünkü tarafs›z kalmak emperyalizmin askeri olmakt›r. Çünkü tarafs›z kalmak ve sadece “savafllara hay›r” demek iyi bir niyetten öteye gitmez. Haks›z savafllar› engellemenin yolu hakl› savafllar› desteklemekten geçer. Bunun yolu da devrimin askeri olmaktan. Bu tarihsel bir zorunluluktur. Tarihsel olarak hakl›l›k ve meflruluktur. Bu zorunlulu¤un bilinciyle, bu hakl›l›¤›m›z› ve meflrulu¤umuzu kuflanal›m.
“Türkiye ABD’nin Truva At›” H. Merkezi: KESK taraf›ndan 14-15 Aral›k tarihleri aras›nda Eminönü Kad›rga Kültür Merkezi’nde aralar›nda Noam Chomsky ve Tar›k Ali’nin de bulundu¤u yazarlar›n kat›l›m› ile “Bar›fl ve Demokrasi” konulu bir sempozyum düzenlendi. KESK Genel Baflkan› Sami Evren’in yapt›¤› aç›l›fl konuflmas› ile bafllayan sempozyumu D‹SK Genel Baflkan› Süleyman Çelebi yönetti. Noam Chomsky, Tar›k Ali, Paris Üniversitesi’nden Gilbert Achcar, Filistin Sendikalar Konfederasyonundan Amne
Abdül Cabbar, ‹srail Bar›fl fiimdi Hareketinden Dan Bitan, Çanakkale Üniversitesi’nden Mehmet Hasgüler, K›br›sl› flair-yazar Nefle Yaflin, Güney K›br›s PEO Genel Sekreteri Pambis Kyritris, Kuzey K›br›s K›b-Sek Genel Sekreteri Ali Gülle, Yazar Mehmet Altan Avrupa Parlamentosu Üyesi Feleknaz Uca ve T‹HV Baflkan› Yavuz Önen’in kat›ld›¤› sempozyumda ilk sözü Noam Chomsky ald›. Chomsky, ABD’-nin 1. Emperyalist Paylafl›m savafl›ndan itibaren flu ana kadar geldi¤i aflamay›
“irdeleyerek eskiden dünya üzerindeki vurucu politikalar Londra’dan yap›l›yordu. fiimdi ise Washington’dan yap›l›yor” dedi. ABD’nin, petrol ülkelerini mahalle polisleri ile kontrol etti¤ini ve ‹srail’in de buna bir örnek teflkil etti¤ini belirten Chomsky, ‹srail’in ABD’nin karbon ka¤›d›na yap›lan bir karikatürü oldu¤unu söyleyerek ‹srail ordusunun ileri teknoloji ile donanmas› için gereken finansman›n ABD taraf›ndan karfl›land›¤›, ABD’nin izni olmadan ‹srail’in hiçbir fley yapa-
mayaca¤›n› ifade etti. ‹srail’in bölgedeki konumu ve misyonu üzerinde de duran Chomsky, ABD halk›n›n büyük bir medya makinesi taraf›ndan sürekli bask› alt›nda tutuldu¤unu söyledi. Neden Irak? Neden fiimdi? Sorular›na da yan›t arayan Chomsky, cevab›n ABD’nin ekonomik durumunda aranmas› gerekti¤ini, Türkiye’nin bu savaflta ABD’nin bölgedeki truva at›n› oynayaca¤›n›, oysa Türkiye’nin bu savaflta yer almamas› gerekti¤ini savundu. Chomsky’den sonra sözü alan Pakistanl› yazar Tar›k Ali de
dünyada bir imparatorlu¤un oldu¤unu, bunun da Amerika oldu¤unu söyleyerek yeni bir düflman infla etme girifliminin oldu¤unu ve ad›na islami terörizm teorisi dendi¤ini iddia ederek köktendincili¤in köklerini de Amerika’n›n yaratt›¤›n› belirtti. Türkiye’nin olas› Irak savafl›ndaki tavr›n› da de¤erlendirdi¤i ve sendikalara üretimden gelen güçlerini kullanma ça¤r›s› yapt›¤› konuflmas› ise s›k s›k alk›fllarla kesildi. Filistinli ve ‹srailli kat›l›mc›lar›nn tebli¤lerini sundu¤u panel de ilgi oldukça yo¤undu.
işçi-köylü 42
25
Denizle yeflilin ve horonun mekan›
Karadeniz ve Lazlar Laz tarihi, uzun y›llar sis perdesi ile örtülerek yarat›lan bilinmezli¤e ra¤men Antik Ça¤ RomaBizans kaynaklar›nda, Lazlar ya da Lazlara akraba, günümüz Lazlar›n› oluflturan topluluklar hakk›nda ayr›nt›l› bilgiler bulunmaktad›r. Lazlar az›nl›k bir milliyet olduklar› için ve bununla birlikte do¤al ve ekonomik nedenlerden kaynakl› sürekli itilmifl, unutulmufl, haklar› kolayca gasp edilmifl ve bask›, asimile politikalar›na maruz kalm›fllard›r. Bu politikalar yüzy›llardan beri devam etmifl ve hala da devam etmektedir. Çal›flkanl›¤› ile tan›nan özelde Laz genelde ise Karadeniz halklar› hiçbir zaman çal›flt›klar›n›n karfl›l›klar›n› alamam›flt›r. Laz halk› Anadolu’nun en ücra köflelerinde kendi kaderleriyle bafl bafla b›rak›lm›flt›r. Bölgeye özelikle Cumhuriyetten sonra tar›m alan›nda yap›lan yat›r›mlarla devlet, kendi ç›kar›n› ve kendi kâr›n› gözetmifl; Karadeniz ve Laz halk›n›n hakk›n› hiçbir zaman vermemifltir. Biz de ezilen tüm halklar gibi Lazlar›n da bafll›bafl›na bir kültür ve ayr› bir millet olduklar›n› yapt›¤›m›z küçük bir araflt›rmayla ortaya koymaya çal›flt›k. MÖ VI. yüzy›lda yaflam›fl Bizansl› tarihçi Agastias, Kolkhiler’le Lazlar›n ayn› halk oldu¤una iflaret eder. Kolkheti (Kolkhis) ülkesinden ve Kolkhi halk›ndan ilk kez bügünkü Van gölü civar›nda bulunan Urartular’a ait yaz›tlarda (MÖ 764) bahsedilmektedir. Kolkheti, Antik Yunan mitolojinde Argos’nun Yolculu¤u’nda anlat›lan “Alt›n Post” efsanesinin geçti¤i Kral Aiet’in ülkesidir. MÖ VII. yy’dan itibaren Yunan koloniciler Karadeniz’in do¤u k›sm›nda koloniler oluflturmufllard›r. Antik kaynaklara göre Kolkheti kültür alan›n›n s›n›rlar› Orta Karadeniz’den itibaren Kuzeyde Kafkas s›rada¤lar›na kadar uzanmaktayd›. Kolkhheti’nin ekonomik ve kültürel alanlarda ulaflt›¤› seviye, ülkeler aras› ticaretle tafl›narak ‹ran ve Karadeniz sahillerindeki Yunan kültürü ile iliflkiler kurmas›n› sa¤lam›fl, bu etkileflim Kolkheti kültürünün geliflimi üzerinde etkiler yapm›flt›r. Kolkhi ifadesi, Bizans dönemiyle birlikte yerini Laz terimine b›rakm›fl, yüzlerce y›ll›k zaman içinde Laz terimi etnik anlam› haricinde Karadeniz’de yaflayan herkesi tan›mlamak için kullan›l›r hale gelmifltir. Kolkheti krall›¤›n›n y›k›lmas›n›n ard›ndan MS I. yüzy›lda Laz krall›¤› kuruldu. Laz Krall›¤›, III. ile V. yüzy›llar aras›nda ileri bir ekonomik ve kültür seviyesine ulaflm›flsa da dönemin büyük devletleri olan Bizans ve Pers ‹mparatorluklar›n›n rekabet ve savafl alan›na dönüflerek birçok kez el de¤ifltirmesi sonucunda zay›flam›fl ve tarihsel varl›¤› son bularak 1204’e kadar Bizans devletinin yönetimi alt›nda kalm›flt›r. 1204’te Latinlerin ‹stanbul’u iflgal etmele-
riyle zaafa u¤rayan Bizans ‹mparatorlu¤u’nun Lazlar üzerindeki etkinli¤ini yitirmesiyle yönetim Trabzon Rum devletinin eline geçti. 1461’de Sultan II. Mehmet’in (Fatih) Trabzon Krall›¤›’n› ortadan kald›rmas›yla Lazlar ve Osmanl›lar s›n›r komflusu haline geldiler. O tarihte Trabzon Krall›¤›’n›n s›n›rlar› Do¤u’da Atina’n›n (Rize-Pazar) Bat›s›ndaki dereye kadar (muhtemelen Melyat deresi) uzan›yordu. YERLEfi‹M Lazlar Güney Bat› Kafkasya’n›n yerleflik/yerli halklar›ndand›r. Tarihsel olarak yaflad›klar› bölge, Soxumi’den Trabzon’a kadar olan alan› kapsayan Güney Bat› Kafkasya’n›n sahil flerididir. Günümüzde Lazlar; Rize’nin Pazar (Atina), Ardeflen (Arthaseni), F›nd›kl› (Vitze), Çaml›hemflin ve Artvin’e ba¤l› Hopa, Arhavi (Arkabi), Borçka ilçelerinde yaflamaktad›rlar. 1877-78 Osmanl›-Rus savafl›ndan dolay› (93 Harbi) çok say›da Laz, Batum ve Hopa civar›ndan Marmara bölgesine muhacir olarak yerleflmifltir. Türkiye’de 1970’li y›llarda bafllayan ekonomik sebepli iç göç hareketlerinden dolay› yo¤un bir Laz nüfus büyük flehirlere göç etmifltir. Göç edenlerin say›s›, otokton co¤rafyada yaflayanlar›n üç-dört kat›ndan fazla oldu¤u ve Avrupa ülkelerinde de befl bin civar›nda Laz›n yaflad›¤› tahmin edilmektedir. EKONOM‹ Geçimlik faaliyet olarak; kendir tar›m› ve dokumac›l›k (bugün bilinen ad›yla Rize bezi), metal-alt›n ifllemecili¤i, balmumu, denizcilik, çanak-çömlek yap›m›, para bas›m›, hayvanc›l›k ve di¤er tar›msal faaliyetler Kolkheti döneminden yak›n döneme kadar üretimin temel niteli¤i olarak sürmüfltür. Kolkhilerin gelifltirdikleri kendilerine özgü ahflap konutlar› ve yap› teknikleri Romal› mimarlar›n dahi ilgisini çekecek düzeyde ileri derecede ve kendine özgüdür. Co¤rafyac› Strabon, Kolkhetililerin gemi inflaat›nda da usta olduklar›n› belirtmifltir. 1960’lardan önce tar›m ve hayvanc›l›¤a dayanan köy içi üretim, pazara yönelik de¤ildi. Ticari iliflkiler sahilde yaflayan halk ya da yönetici ailelerin elindeydi, ve kültürel etkileflimin de merkezinde yer al›rlard›. 1960 sonras› çay tar›m›na geçilmesi ve geleneksel üretimin tasfiye edilmesiyle birlikte köy içi kapal› yaflam yüksek kesimlerdeki köyler haricinde terkedilmifltir. Çay üretimine ba¤l› iktisadi geliflim, pazar iliflkilerinin kurulmas›na, geleneksel kültürel kal›plar›n de¤iflimine neden olmufltur. KÜLTÜR Lazca yaz› dili geliflmemifl oldu¤undan Laz halk edebiyat› sistematik olarak yaz›ya geçirilmemifltir. Kültür, sözlü ifade edilir ve aktar›l›r. Sözlü kültürlerde görü-
len, özellikle fliir, masal, hikaye, söylence tarz› edebiyat ürünleri oldukça geliflkindir. Laz dili ve kültürünün ana tafl›y›c› unsurlar› geçmiflte oldu¤u gibi günümüzde de kad›nlard›r. Geçim ya da savafl gibi nedenlerden dolay› sürekli gurbette yaflayan erkeklerin aksine kad›nlar, kapal› köy ortam›ndan kolay kolay ayr›lmazlar. Yabanc› kültürlerle iliflkileri daima en alt düzeydedir. Lazca d›fl›nda dil bilmeyen kad›nlar böylesi kolektif ortamlarda kültürün yeniden üretilmesini sa¤lamakta ve kültürel birikimlerini çocuklar›na aktarmaktad›rlar. Yerli “Günefl Tanr› (Mjora)” ve “Ana Tanr›ça (Nana)” inan›fllar›, içerik olarak farkl›laflmalarla birlikte bugünlere kadar tafl›nm›flt›r. Laz Krall›¤› döneminde ‹ran’la etkileflim sonucu edinilen Mazdeist inan›fllar Bizans egemenli¤i ile birlikte yerin i Hristi-
yanl›¤a (MS 524), ard›ndan da Osmanl› dönemiyle ‹slamiyete b›rakm›flt›r. Lazlarla akraba olan Megreller’de (Hristiyan Lazlar) yayg›n olan din Ortodoks Hristiyanl›kt›r. Eskiden Megreller a¤açlar›n ruhlar›na ve di¤er pagan ilahlara inan›rlard›. Bu tür inançlar›n baz› izleri Megrel-Lazlarda do¤um, evlilik, ölüm, denizcilik, yeni y›l ve hasat törenlerine iliflkin baz› adet ve inan›fllarda hala varl›¤›n› sürdürmektedir. D‹L Lazca, (Gurapafl Nena/Anadil) Güney Bat› Kafkas dil ailesinin bir üyesidir. Bu dil ailesinde Lazcan›n yan›s›ra Megrel, Svan ve Gürcü halklar›n›n dilleri yer al›r. Lazlar›n otokton olarak yaflad›¤› Güney Bat› Kafkasya’da ve 93 Harbi göçünden sonra kurulan Marmara Bölgesi’ndeki Laz köylerinde günlük yaflam›n her alan›nda halen Lazca konuflulmaktad›r. Lazlar›n çok büyük bir bölümü iki-dillidir (bilingual). Günümüz Laz toplumunda gözden düflen ve konuflulmas› gereksiz görülen Lazca, “okulda baflar›s›z olunaca¤›” gibi anlams›z bir endifleyle çocuklara ö¤retilmemekte, gün geçtikçe de unutulmaktad›r. LAZUR‹ DESTAN‹ (Lazca Destanlar) Enstrümanlar›n bulunmad›¤› ortamlarda tek ya da koro fleklinde icra edildi¤i gibi, kemençe, tulum ve kaval eflli¤inde de söylenir. Onbir heceli uzun dörtlükler halinde
20 Aralık 2002-2 Ocak 2003 icra edilir. Konular› daha çok aflk, ölüm, do¤a, gurbet, askerlik ve mahpusluktur. Kiflilerin ya da olaylar›n üstüne söylenen ve de o isimlerle an›lan destanlar da vard›r. Bazen ezgiler sabit kalmakla birlikte, sözler, söyleyenin hikayesine ba¤l› olarak de¤iflir ve buna göre isimlendirilir. Destanlar Laz müzi¤inde öylesine yayg›nd›r ki; “Destan” kavram›n›n “fiark›” ile efl anlamda kullan›ld›¤› görülür. Küçük nüanslar d›fl›nda destanlar, ayn› müzikal formda icra edilir. Genel destan formu ayn› olmakla birlikte, her köy ve de her kifli kendine özgü bir destan söyleme stiline sahiptir. Bu da “Her Laz›n kendine has bir destan söyleme biçimi vard›r” sözünü hakl› ç›karmaktad›r. OKOBALU/ MEKA-MOKA (at›flmal› flark›lar) Daha çok toplu olarak gerçeklefltirilen e¤lencelerde, iki grup halinde, dans eflli¤inde ya da sadece vokallerle söylenir. Müzik “okobalu-at›flma” tarz›na özgü geleneksel ezgilerden oluflur. Sözler ise ço¤u zaman e¤lence ortam›na göre de¤iflen do¤açlamalard›r. Her iki grupta, do¤açlama söz söyleme yetene¤ine sahip bir lider bulunur. Bu kifli flark›n›n ak›fl›na göre anlaml›, karfl› tarafa cevap niteli¤inde sürükleyici kafiyeli sözler düzer ve arkadafllar›na söyler. Ve birlikte flark› söylenir. Grup liderine zaman zaman arkadafllar› da destek olur, bazen performansa göre lider de¤iflebilir. Okobalu-at›flma, erkek grubu ile kad›n grubu aras›nda yap›ld›¤› gibi, erkek gruplar› ya da kad›n gruplar› ya da tek tek kifliler aras›nda olabilmektedir. Saatlerce süren bu e¤lencenin sözleri zaman içerisinde müstehcenlik içerebilir, hatta karfl›l›kl› sataflmalara kadar varabilir. OfiVACU KA‹DE (mola flark›lar›) Bu türe giren flark›lar, daha çok tarlada çal›flan kad›nlar taraf›ndan, dinlenme zamanlar›nda enstrümans›z, grup fleklinde söylenir. Ezgi geleneksel olmas›na karfl›n sözler de¤iflkenlik gösterebilir. Sözlerinin de¤iflebilir olmas› bu tür flark›lar›n konular›n›n kifli, zaman ve o anki duruma ba¤l› de¤iflmesinden kaynaklan›r. Bu da ayn› zamanda flark›y› söyleyenin duygular›n› yans›tmas› ve iç dünyas›n› ortaya koyabilmesi bak›m›ndan önemlidir. Ço¤u zaman konu olan flark›ya duygu yo¤unlu¤unu kat›p baflkalar› taraf›ndan benimsenmesini sa¤layan kifli, flark›ya da ad›n› vermifl olur. BGARA (a¤lama) Ölmüfl bir insan›n ard›ndan yak›lan bir çeflit a¤›td›r. Bu tür a¤›tlar daha çok kad›nlar taraf›ndan yak›l›r. Ölü evine, ölü yak›nlar›n›n ac›lar›n› paylaflmak için gruplar halinde a¤lamaya gidilir. Grubun içinden do¤açlama söz söyleme yetene¤ine sahip, etkileyici sesi olan biri ölüye “bgara” söyler, di¤erleri de a¤layarak efllik ederler. Konusu ise, ölen kiflinin sa¤l›¤›nda yapmak isteyip de yapamad›¤› fleyler ve ard›ndan b›rakt›¤› izlerdir. (Bu olay çocuklar›n oyunlar›na bile konu olabiliyor. K›z çocu¤unun kuca¤›na bezden bebek al›p ona a¤›tlar yakma-
s› ve di¤er çocuklar›n da ona efllik etmesi gibi...). “Bgara”ya Lazona’n›n baz› yerlerinde “Nena Meçamu” yani “Ses verme” de denir. “Bgara”da söylenen ezgilerin, anonim flark›lar üzerinde etkisi oldu¤u da gözlenir. NAN‹ (ninni) Kulaktan kula¤a aktar›lan bu ezgiler çocuklar›n müzik kula¤›n›n temelini oluflturmaktad›r. Laz müzi¤inde baz› anonim flark›larda ninnilerin etkisi ciddi bir flekilde hissedilir. HELESSA YALESSA, HEYAMO-HEYMOL‹ (ifl flark›lar›) Helessa Yalessa, erkekler taraf›ndan toplu olarak yap›lmas› gereken a¤›r ifllerde, gücü bir yerde toplamak ve ortak bir ritm yakalamak için söylenen ezgili sözlerdir. Laz müzi¤inde bu tür, e¤lence flark›lar›n› da etkilemifltir. Heyamo-Heymoli ise, e¤lence ve ifl flark›lar›nda ortak heyecan ve ritm sa¤lamak için söylenen flark›lard›r. XORON‹ (Horon) Tulum ve kemençe eflli¤inde, halka fleklinde oynanan, bir kifli taraf›ndan yönetilen flark›l› halk dans›d›r. Daha çok e¤lence amaçl› genifl kat›l›ml› toplant›larda oynan›r. Horonlar uzun süreli oynand›¤›ndan, horon aralar›nda yorgunluk atmak için, “Fora” denen bölümler bulunur. Bu bölümde; dans›n figürleri sadeleflir, ritm düfler ve flark› söylenebilecek duruma gelir. fiark›lar; iki grup halinde söylenir, her grubun bir lideri olur. Grup lideri, flark›n›n ak›fl›na göre el de¤ifltirebilir. fiark› sözlerini, karfl› grubun söyledi¤i sözlere cevaben, yan›ndaki arkadafllar›n›n duyabilece¤i flekilde söyler ve birlikte söylemeye devam ederler. Horon aralar›nda çal›nan flark› anonimdir, sözler ise grup liderlerinin do¤açlama kafiyeli sözleridir. Ezginin sözlerle birlikte iki ya da daha çok tekrar edilmesi, karfl› tarafa düflünme zaman› kazand›rmas› bak›m›ndan önemlidir. Ritm olarak tulumu çalan kiflinin tahta duvara ayak topu¤uyla vurmas› ya da topluluk içindeki birinin çubukla tahta zemin, kazan, kovan gibi sert cisimlerden ses ç›kartmas›yla horon ve horonculara yard›mc› olur. Horon genelde toplu halde oynan›r. Horonun disiplini hat›r› say›lan sayg›n, bir kifli taraf›ndan sa¤lan›r. Ve horonun disiplinini bozan kifliye iflaret ederek horondan ayr›lmas›n› ister. Bu bazen dar›lmalara yol açabilir. Çünkü horon ciddi bir ifltir. Laz insan›n›n Horona olan tutkusunu ve horonun arkaik biçimini en iyi flekilde anlatabilmek için halk aras›nda yayg›n olan “çal›ya tutunup horon oynuyor “Tambis moklimeyi ixoronams!” fleklindeki ifadeyi burada belirtmek gerekir.
26
20 Aralık 2002-2 Ocak 2003
işçi-köylü 42
Tan›klar›n anlat›m›yla
Dersim katliam› Tunceli ilinin idaresine iliflkin göç kanunu 25 Aral›k 1935 tarihinde 2884 Say›l› Tunceli ‹li’nin idaresi hakk›nda göç politikalar›na iliflkin kanun ç›kar›ld›. Bu yasaya göre TC topraklar› dörde ayr›l›yordu: 1.M›nt›ka: Türk kültürüne mensup nüfusun yo¤un oldu¤u bölgeler 2.M›nt›ka: Türk kültürü içinde asimile edilebilecek yerler 3. M›nt›ka: Türk kültürüne mensup muhacirlerin serbestçe yerleflebilece¤i yerler 4 M›nt›ka: S›hhi, harsi, siyasi, askeri, inzibati sebeplerle boflalt›lmas› flart aç›kça iskan ve ikametin yasak oldu¤u yerler 4 Nolu m›nt›ka kapsam›na giren yerlerin bafl›nda Dersim geliyordu. Ve bu do¤rultuda 1936 y›l›nda Dersim’e askeri y›¤›nak yap›lmaya baflland›. Osmanl›’dan günümüze egemen s›n›flar›n Kürtlere karfl› izledikleri yok etme, asimile etme politikalar› tarih boyunca çeflitli direnifllerle, isyanlarla karfl›laflm›flt›r. Abdülhamit zaman›nda kurulan Hamidiye Alaylar› bu amaçlarla kurulmufltur. “Kürtlefltirilen Türklerin as›llar›na dönüfltürülmesini”, Dersim’de okul yap›larak Kürt ulusunun yok edilmesini isteyen resmi raporlar, 1860-1906 y›llar› aras›nda yaz›lm›flt›r. 1936 y›-
l›nda Meclis’in aç›l›fl konuflmas›nda Mustafa Kemal, Dersim’i bir ç›ban bafl› olarak gördü¤ünü ve kesilip at›lmas› gerekti¤ini flu sözlerle aç›klam›flt›r: “Dahili ifllerimizde en mühim bir safha varsa o da Dersim meselesidir. Dahil’de bulunan ifl bu yaray›, bu korkunç ç›ban› ortadan temizleyip kökünden kesmek ifli her ne pahas›na olursa olsun yap›lmal› ve bu hususta en acil kararlar›n al›nmas› için hükümete tam ve genifl yetki verilmelidir.” Dersim’i bir ç›ban bafl› olarak gören bu zihniyet, bu ç›ban› bir an önce kesip atmak için harekete geçmifl ve binlerce Kürt’ü katletmifltir. Cumhuriyet tarihine bakt›¤›m›zda ise Celal Bayar’›n mecliste Dersimlilere hitaben yapt›¤› konuflmada halk› teslim olmaya ça¤›rmas› devletin mant›¤›n› aç›kça ortaya koymaktad›r. 1937 Dersim isyan› ve 1938 Dersim katliam› Türkiye’de Cumhuriyet’in ilan›ndan sonra yaflanan iki önemli olayd›r. Der-
sim isyan›n› yöneten Seyit R›za ve di¤er afliret reisleri, 2 Kas›m 1937’de Elaz›¤’›n Bu¤day meydan›nda idam edilir. Seyit R›za idam edilirken “75 yafl›nday›m, flehit oluyorum. Kürdistan fiehitlerine kar›fl›yorum. Dersim yeniliyor. Fakat Kürtlük ve Kürdistan yaflayacakt›r. Kürt genci intikam alacakt›r. Kahrolsun zalimler! Kahrolsun kahpe ve yalanc›lar!” sözleriyle korkusuzca ölümü karfl›lar. Devletin Dersim’e, Dersimlilere açt›¤› savafl, 1938 y›l› bahar aylar›nda tekrar bafllar. Silahl› afliretler da¤lara s›¤›n›r. Binlerce genç kad›n kendilerini Munzur suyuna atarak intihar eder. Bölge top ve uçaklar›n saçt›¤› zehirli gaz bombard›man› alt›ndad›r. Bu an›, Dr. M. Nuri Dersimi, flu flekilde aktar›yor; “Dersim, 1938 y›l› Eylül ve Ekim aylar›nda tarihinin en zor ve yürek parçalayan günlerini yaflam›flt›r. Dersimli Kürt kad›n ve k›zlar, Türk eline geçmemek için kafile kafile kendilerini uçurumlardan at-
mak ve kurflunla intihar etmek suretiyle ölümün kuca¤›na at›yorlar ve bu kad›nlar›n kahramanl›klar› düflman saflar›nda bile hayretler uyand›r›yordu... fiehir ve köylerde ele geçirilen bütün Kürt gençleri, geceleri evlerinden kald›r›larak de¤iflik flekillerde yok edilmifllerdi. 1937’de askere al›n›p Türk bayra¤› alt›nda hizmet etmeye devam eden Dersimli fertler dahi mensup olduklar› birlikler aras›ndan seçilerek istisnas›z kurfluna dizilmifllerdir. 1938 Eylül-Ekim-Kas›m aylar› Dersim özgürlük ve ba¤›ms›zl›k mücadelesinin tarihi üzerine siyah perde indiren ve Dersim’in yenilgisini kaydeden feci bir tarih olmufltur... Kahraman Dersim, son kurflununu att›ktan, son fedaisini flehit verdikten sonra, fleref ve namusla düflmüfltür...” Yine Dersim katliam›na kat›lan Halil Çolak isimli erin anlat›mlar› ise katliam›n bir baflka aç›dan resmini çiziyor! “1938 senesiydi. Y›llarca çizmelerimizi hiç ç›karmadan askerlik yapt›k. O bölükten bu alaya, flu da¤dan bu tepeye kofluflturup durduk. Bir zaman geldi, ad›na Dersim denen bir yere gittik. Bizi bölgeye gönderirken komutanlar›m›z, tatbikata kat›laca¤›m›z› söylüyorlard›. Askerler aras›nda dedikodular çabuk yay›l›yordu. Y›llardan beri vatan hasreti de vard›. Haberleri çok çabuk duyma iste¤i ve ne zaman dönece¤iz, ne zaman evde olaca¤›z? sorular› içerisinde, yine tatbikata gitti¤imiz söylenirken, Dersim’in Hozat kazas›na vard›k. Gece karanl›¤› çökünce, Hozat’a hakim tepelere askeri birliklerin elinde bulunan araç, gereç ve cephaneler yerlefltirildi. Yüksek mevzilere de toplar› yerlefltirdik. Sabaha bir emirle bizi flehre yollad›lar. fiehre indi¤imizde hiç erkek bulamad›k. Sadece yafll› kad›nlarla küçük çocuklar vard›. Baz› genç kad›nlar› da yanlar›na alan erkekler da¤lara do¤ru çekilmifllerdi. fiehirde kimse kalmam›flt›. Yafll› dedeler, nineler, ufak çocuklar vard›. Onlar› s›k›flt›rd›k. Sorguya çektik. Hozat’tan kaçanlar›n nereye gittiklerini söylemediler. Bütün ›srar ve çabalar›m›za ra¤men, bunlar›n çok inatç› olduklar›n›, öldürsek söylemeyeceklerini anlad›k. Bunun üzerine, o günkü aramalardan sonra birliklerimize
döndük. Karargaha geldi¤imizde kumandanlar aras›nda bir tak›m tart›flmalar›n geçti¤ini ö¤rendik. Kimisi bunlar›n imha edilmesi gerekti¤ini, kimisi ise bunun günah oldu¤unu söylüyormufl. ‘Bu insanlar, vatan›n çeflitli cephelerinde, düflmana karfl› bu vatan›n müdafas›n› yapm›fllard›r. Ve halk›n›n ekseriyeti dindard›r. Bunlar› katletmek günaht›r, yaz›kt›r...’ tarz›nda fleyler konuflulmufl. Fakat subaylar›n bir k›sm›n›n da bu ç›ban bafl›n›n bir an önce patlat›l›p s›k s›k bu hadiselerle u¤rafl›lmamas› gerekti¤i fikrini tafl›d›klar›n›, topyekün temizli¤e inand›klar›n› ö¤rendik. Bunun ard›ndan gündüz flehre inerek ne kadar insan varsa süngüden geçirileceklerini söyledik. Hatta çocuklar› kad›nlar› dövdük... Hepimiz gazaba geldik. Bir sabah kalkt›¤›m›zda aniden alarm verildi. Bir çad›rda 11 tane asker öldürülmüfltü. Kürtler taraf›ndan katledildi¤ini ö¤rendik. Bize emir geldi; ‘Topyekün kimi bulursan›z infaz edin!’ denildi. Bir de o zamanlar sigara k›tl›¤› çekiyorduk. Askerde sigara yok. Ay›nga denilen tütüne benzer birfley vard›. Bulursak içiyorduk, bulamazsak sigaras›zl›k vatan hasretinden daha büyük derdimiz oluyordu. Subaylar bir Kürt kellesi getirene bir paket sigara mükafat vereceklerini, yani prim gibi birfley vaadettiklerini söylediler. Ve o gün korkunç bir vahflet içinde biz askerler, ç›lg›nca, kad›nlar›, genç k›zlar› ve çocuklar› bir camiye toplay›p -ki camiye de benzemiyordu, kilise gibi bir yerdi- kapatt›k, bast›k gaz›, hepsini çat›r çat›r yakt›k...” Katliam›n›n ard›ndan Dersim’i Türklefltirmek amac›yla baz› bölgelerde okullar aç›lm›fl Kürt çocuklar›na zorla Türkçe okutturulmaya çal›fl›lm›flt›r. Buralarda verilen e¤itimlerde atalar›n›n asl›nda Türk oldu¤u propaganda edilmifltir. Bunlar›n d›fl›nda kalan bölgelerde ise okullar açmak flöyle dursun halk her çeflit g›dadan mahrum b›rak›larak açl›k ve so¤uktan ölmeye mahkum edilmifl ve özellikle Bat›’ya sürülmüfltür.
işçi-köylü 42
27
20 Aralık 2002-2 Ocak 2003
Marafl Katliam› Onyedinci yüzy›lda, bilimsel fizi¤in kurucusu GAL‹LE‹, kendisini kafir olarak idama mahkum eden Engizisyon mahkemesi önüne ç›kar›ld›. Galilei, inançl› ve kararl› olarak ‘Eppur si muove!’ ‘O -dünya- herfleye ra¤men dönüyor!’ dedi. Bu bilim kanununu sonra bütün insanl›k ö¤rendi ve benimsedi. Biz Komünistler de, bugün en az›ndan koca Galilei kadar kararl› ve inançl› olarak diyoruz ki, ‘Eppur si mu-
ovee!’ ‘O herfleye ra¤men dönüyor!’ Tarihin çark›, bir Sovyet Avrupa’ya do¤ru, bir Dünya Sovyet Cumhuriyetleri Birli¤i’ne do¤ru dönmektedir. Ve ne imha tedbirleri, ne hapishaneler ne idam cezalar›, komünist Enternasyonal’in liderli¤indeki proletarya taraf›ndan döndürülen bu çark› durduramayacakt›r. Bu çark, Komünizmin son zaferine do¤ru dönüp durmaktad›r.” diyordu.
TAR‹HTEN NOTLAR Saraçhane mitingi
1923 y›l›nda Bulgaristan’daki Komünist ayaklanmay› yöneten Dimitrov, ayaklanman›n bast›r›lmas›yla birlikte yurtd›fl›na ç›karak Viyana ve Berlin’de bulundu. 1929’dan sonra Komintern Orta Avrupa bölümünün baflkanl›¤›n› yapt›. 27 fiubat 1933’teki RE‹CHSTAG yang›n›n› ç›karmakla suçlanan Dimitrov, Bulgar komünistleri TANEV, POPOV ve Alman komünist milletvekili TORGLER tutukland›lar. Hitler faflizmini kendi ininde bozguna u¤ratarak,
kendi mahkemelerinde yarg›layan Dimitrov, savunma stratejisini sald›r› esas› üzerine kurdu. 16 Aral›k 1933’te ç›kar›ld›¤› Leipzig’de mahkemede faflizmi yarg›larken; “Kulland›¤›m dilin keskin ve kesin oldu¤unu itiraf ederim. Benim mücadelem ve hayat›m, daima ayn› keskinlik ve kat›l›kla cereyan etmifltir. Ama bu dil, aç›k ve namuslu bir dildir. Ben herfleye kendi gerçek ad›n› vermek al›flkanl›¤›na sahibim. Ben burada, kendi müvekkilini görevi gere¤i savunan bir
avukat de¤ilim. Ben, suçlanan bir toplumcu s›fat›yla, kendi kiflili¤imi savunuyorum. Ben kendi sosyalist, devrimci namusumu savunuyorum. ‹flte bu nedenle, ‹mparatorluk Mahkemesi önünde taraf›mdan söylenen her cümle kan›m›n ve can›m›n bir parças›d›r. Her sözüm, haks›z bir suçlama karfl›s›nda gösterdi¤im en derin tepkimin ve afla¤›l›k bir cinayetin sosyalistlerin hesab›na geçirilmekte oldu¤u gerçe¤inin ifadesidir...
Ali Y›lmaz
Mustafa fiiflman
‹brahim K›r
Proletarya Partisi ‹stanbul Bölgesi Gerilla komutan› olan Ali Y›lmaz, 30 Kas›m 1978’de ‹stanbul Maltepe’de kendi yapt›¤› bomban›n patlamas› sonucunda yaraland›. Bunun üzerine tutsak düflerek 24 Aral›k 1978’de katledildi.
24 Aral›k 1978’de Proletarya Partisi’nin yürüttü¤ü “MHP, ÜGD kapat›ls›n, M‹T Kontrgerilla da¤›t›ls›n” adl› kampanyan›n afifllerinin as›ld›¤› s›rada Topkap› Mithatpafla’da fabrika bekçisi bir gericinin açt›¤› atefl sonucu katledildi.
Devrimci düflüncelerle Kazl›çeflme’de iflçi iken tan›flan ‹brahim K›r, iflçiler aras›nda örgütlenme faaliyetleri yürüttü. Aral›k 1980’de faaliyetlerinden dolay› gözalt›na al›nd›. Günlerce süren a¤›r iflkencelerden sonra katledildi.
Türkiye’de en büyük iflçi eylemi Aral›k 1961’de ‹stanbul Saraçhane’de gerçeklefltirildi. 1960’l› y›llarda Türkiye’nin dört bir yan›nda iflçi hareketleri yay›lm›flt›. Demokratik haklar› için örgütlenen 150 bin iflçi Saraçhane Mitinginde bulufltu.
Spartakistler Birli¤i kuruldu Almanya Sosyal Demokrat Partisi’nin (SDP) Almanya’n›n 1. Dünya Savafl›’ndaki konumuna karfl› ç›karak sosyalizmi savunan üyelerinin kat›l›m›yla 1916’da Karl Liebknecht, Rosa Lüxemburg, Clara Zetkin ve Franz Mehring taraf›ndan “Spartakistler Birli¤i” kuruldu. Örgüt 30 Aral›k 1918’de yap›lan kongresiyle Almanya Komünist Partisi’ne dönüfltü.
Küba Devrimi 1 Ocak 1959 tarihinde Fidel Castro önderli¤inde Küba devrimi gerçekleflti. Küba devrimine kat›lan Bolivyal› Che Guevara dünya devrimcilerinin sembolü haline geldi.
Sedat Özkarada¤ 27 Aral›k 1980’de Adana Kiremithane hapishanesinin havaland›rmas›nda askerlerin sald›r›s› sonucu iflkencede katledildi.
Ali Kepez Proletarya Partisi’nin düflünceleriyle ‹stanbul’da tan›flan Ali Kepez, 23 Aral›k 1979 tarihinde yurtd›fl›nda ev yang›n›nda yaraland›. Kald›r›ld›¤› hastanede yaflam›n› yitirdi.
28
20 Aralık 2002-2 Ocak 2003
işçi-köylü 42
Toplumda kad›na dayat›lan kal›plar Kürt ulusunun soyunu kurutmak ad›na y›llarca katliamlar›n› dindirmeden çocuk-kad›n insan k›y›m›na giden TC, böylece ›rkç› politikalar›n› yükseltirken, do¤mam›fl her çocu¤u gelecek için büyük bir tehdit unsuru olarak gördü¤ünü ortaya koyuyor. Asl›nda bu durum birçok ülkede özellikle ezilen s›n›f ve milliyetlerin oldu¤u her yerde ayn›. Toplumumuzda k›z çocuklar› do¤duklar› andan itibaren genelde pasif bir kiflilik olarak e¤itilir. K›z çocu¤unun içine s›k›flt›r›ld›¤› kal›p; sessiz, han›m han›mc›k, anne-baban›n emirlerini sorgusuzca yerine getiren, öne ç›kmayan, h›rss›z ve pasif bir kifliliktir. Bu flekilde yetifltirilen k›z çocu¤u pasif, otoritelere boyun e¤en, sorgulay›c›l›ktan uzak yetifltirilerek sisteme yedekleniyor. Bunda ailenin rolü belirleyicidir. Bizler, düflünce ve davra-
cak böyle baflarabiliriz. Yukar›da bahsetti¤imiz bizi flekillendiren kal›plarda; k›zlar ev içi hizmet rollerine, kifliler aras› iliflkilere, pasifli¤e, h›rss›zl›¤a ve uyuma göre yetifltirilir. Ev, okul, iflyeri gibi alanlarda hareket alan› azalan kad›nlar›n ufuklar› daralt›l›r ve bu yaflam koflullar› içerisinde kendisine ö¤retilen cinsel rol kal›plar›n› iyice içsellefltirir. Bunun sonucunda k›zlar›n birey olma gücü zay›flar, kendilerini baflkalar›na ba¤›ml› yaflamak zorunda hisseder, kay-
Çal›flan kad›nlar içinde yürütülen bir araflt›rma ise, d›flar›da çal›flan kad›nlardan yine de ev iflinin beklendi¤ini, bunlar› yapmaya zorland›¤›n› gösteriyor. Tüm bu ifllerin üstesinden gelebilmek için bu kad›nlar, profesyonelliklerinden vazgeçip, mesleki alanda geliflememekte, erkeklere oranla çok daha gerilerde kalmaktad›r. Araflt›rmalar, kentte veya k›rsal bölgelerde yaflaman›n, e¤itim görmüfl olman›n, evinin d›fl›nda çal›flman›n kad›n›n ai-
n›fllar›m›z›n hangilerini sistemden, ailemizden, içinden geldi¤imiz s›n›ftan miras ald›¤›m›z› ve flekillendirildi¤imizi sorgulay›p bilince ç›kard›¤›m›zda, onu aflma yolunda önemli bir ad›m atm›fl oluruz. Olumsuzluklardan hangilerini atmam›z gerekti¤ini, hangilerini almam›z gerekti¤ini ayr›flt›rmak ve bizim için yararl› ve gelifltirici olanlar› benimseyip di¤erlerini reddetmek verili yaflam› reddedip, seçimli yaflam› sürdürmek özgürleflme yolunda ataca¤›m›z önemli bir ad›m olacakt›r. Bu pratik ise sorgulamay›, kafa yormay›, eski, köhnemifl olan› de¤ifltirme azmini gerektirir. Yeni ve do¤ruyu yaflama geçirmenin yolu, eskinin yads›nmas›, reddedilmesiyle bafllar. Bizler mücadelede elimizi aya¤›m›z› ba¤layan eski/geri yanlar›m›zdan kurtulmay› an-
g›l› ve kötümser, çaresiz ve asabi kiflilikler oluflur. Toplumumuzdaki e¤itim de çifte standartl›d›r. ‹lkokul sonras› e¤itim k›rsal kesimlerde her ne kadar her iki cinste pek aranm›yorsa da k›zlar için daha az gerekli görülür. Yap›lan bir araflt›rma, orta ö¤retime devam edenlerin %38’inin, liseye devam edenlerin %43’ünün, üniversiteye gidenlerin ise %32’sinin k›z oldu¤unu gösterir. Kentlerdeki okuma oran›yla k›rsal kesimlerdeki okuma oranlar› aras›nda ciddi farkl›l›klar mevcut. Kentlerde, gelir düzeyi ve sosyal s›n›f› yükseldikçe, her iki cinsin e¤itim farklar›nda azalma görülür. Ülke çap›nda yap›lan bir baflka araflt›rma, kad›n›n birincil sorumlulu¤unun evi ve çocuklar›yla s›n›rl› oldu¤unu gösteriyor.
le içindeki statüsünü de¤ifltirmedi¤ini gösteriyor. Araflt›rmalar ayr›ca özellikle evli kad›nlarda erkeklere k›yasla daha fazla psikolojik sorun yafland›¤›n› da ortaya ç›kar›yor. Psikolojik sorunlar›n temelinde yatan fley; sistemin kad›nlar üzerindeki yo¤un bask›lar›d›r. Kad›na biçilen rol, erke¤e biçilen rolden çok daha a¤›r, sindirici, ba¤›ml›l›¤› pekifltirici, güç ve enerjiyi heba edici niteliktedir. Sömürücü ve ataerkil sistem, bu rolleri çok belirgin bir flekilde birbirinden ay›rarak kad›na ve erke¤e ayr› ayr› görevler yükler. Örne¤in; kad›n için “Sert, hükmeden, güçlü, yarg›-
lay›c›, sorgulay›c›, kararl›, baflar›l›, ba¤›ms›z, h›rsl›, çözüm getiren, etkin olma” denilenler, erke¤e “böyle ol” denilen özelliklerdir. Erke¤e “Yumuflak, uyum gösteren, güçsüz, kabullenici, karars›z, baflar›s›z, ba¤›ml›, çaresiz, edilgen olma” denilenler, kad›na “böyle ol” denilen rollerdir. Sistem, bu rolleri ve dolay›s›yla kad›n ve erke¤i böyle kesin çizgilerle ay›rmakla, temelde, bir insan› bütünlüklü hale getiren olgular› birbirinden ayr›flt›rarak bizleri yar›m ve s›n›rl› insanlar haline getirir. Oysa yar›m insanlar›n kurdu¤u iliflkiler de yar›m olacakt›r ve bölünmüfl insan olmak, özünde yar›m insan olmakt›r. Bu s›n›rland›r›lm›fl ve kal›plaflt›r›lm›fl roller, insani boyutlar›m›z› s›n›rland›rmakta, potansiyelimizi ve yeteneklerimizi gelifltirmemizin önünde engel oluflturup, ruhumuzu cendereye sokmaktad›r. Sistem; varl›¤›n› sürdürmek için yar›m insanlara ihtiyaç duyar. Bu özünde, “böl-parçala-yönet” politikas›n›n köklü ve sinsi bir flekilde kad›n ve erkek cinsine uygulanmas›ndan baflka bir fley de¤ildir. Ayr›ca bu sistem kad›na yönelik çifte standart uygula-
malar›n› da yarat›r. Tüm çifte standartlarda erkek için “erkektir yapar”, kad›n için ise “kad›nd›r yapamaz” denir. Yukar›dakiler gibi milyonlarca çifte standart ör-
ne¤i bulunabilir. Sizler de bu sat›rlar› okurken bu çifte standartlar› düflündü¤ünüzde onlarcas›n› sayabilirsiniz. Mesela, güçlü ve baflar›l› olmak erkek için çekici, olumlu, özenilir olurken, güçlü ve baflar›l› kad›n pek de çekici bulunmaz. Çifte standartlar yaflam›m›zda pek belirgin görünmezler, ancak bunlar toplumdaki kad›n ve erkeklerin beyinlerine, düflüncelerine, tüm varl›klar›na sinmifltir. Bunlar yorumlar›m›z›, davran›fllar›m›z›, de¤er yarg›lar›m›z› belirler. Ataerkil sistem çifte standartlar› körükleyen ve kad›n› ikinci cins konumuna iten bir özellik tafl›r ve bu özelli¤ini pekifltirmeye çal›fl›r. Medya da kad›n›n bu rollerinin pekifltirilmesinde ve kad›n cinselli¤inin metalaflt›r›lmas›nda çok önemli bir iflleve sahiptir. Televizyon ekranlar›nda oynayan pembe dizilerdeki tiplemeler kad›na biçilen cinsel rolleri pekifltiren özelli¤e sahip. Kad›n cinselli¤i reklamlar›n, filmlerin ana temas› konumunda. Yine birçok kad›n “kötü” damgas› yememek için ola¤anüstü bir güçle, var olan otoriteye (bu babas›, efli, patronu vb. olabilir) karfl› sessiz kalarak, maruz kald›¤› fliddet, cinsel taciz vb. daha birçok uygulamaya boyun e¤er. Buradaki “iyi”nin neye göre, sistemin hangi ç›karlar›na göre “iyi” oldu¤unun sorgulanmas› önemlidir. Sistem bu flekilde kad›n› her yönden kölelefltirir ve kendisine karfl› ç›kamaz, haks›zl›klara karfl› savaflamaz hale getirir. Gerçek anlamda iyi kad›n olmak, iyi insan olmakla eflde¤erdir; kendisine, çevresine, topluma karfl› duyarl›laflan, sisteme karfl› gücü oran›nda savaflan ve böylece özgürleflen, insan oldu¤unun bilincine varan kad›nd›r. Kendisini özgürce ifade edebilen, yeteneklerini gelifltiren, yaflamda söz sahibi olan güçlü bir kad›n kiflili¤ini yaratan sosyalist devrimlerle yerle bir edilir, sistemin bask› arac› olan “iyi kad›n” kavram›...
işçi-köylü 42
20 Aralık 2002-2 Ocak 2003
29
Anlatılan senin hikayendir düğün ya da davul Haflmet Zeybek’in yazd›¤› Nurhan Karada¤’›n yönetmenli¤ini yapt›¤› “Dü¤ün ya da Davul” bir köy dü¤ünü etraf›nda köy halk›n›n yaflam tarz›ndan kesitler sunan bir tiyatro oyunu. Birbirlerini seven ancak bafll›k paras› yüzünden biraraya gelemeyen iki gencin feodal de¤erlere, a¤aya ve para h›rs›na yenik düflen sevdalar›n›n bir hikayesi de denilebilir. Bir yandan kavuflamayan sevgililer anlat›l›rken bir yandan da bu ac›lar›n ve ayr›l›klar›n toplumsal ve ekonomik nedenlerini de sorgulayan oyunun dili ise oldukça sade ve anlafl›l›r. Köylülerin yaflam gerçekli¤ine ve üslubuna uygun, deyifl ve atasözlerine de s›k s›k baflvuruyor. Sahnelenen oyunu anlatan, oyunda yaflananlar› sorgulayan, nedenlerini soran kifli bu sorular› seyircilere de sorarak böylece onlar› da birer oyuncu yap›yor. Meydanc› tiyatro oyununa konuflmalar› ile ayr› bir hava verdi. Sad›k Gürbüz’ün elinde saz›yla sevdal›lar›n duygular›na ses olan Ozan babay› oynad›¤› ve yerel k›yafetlerin kullan›ld›¤› oyun, dü¤ün haz›rl›klar› ile
bafll›yor. A¤an›n o¤lu olan damat mutlu iken gelin sevdi¤ine kavuflamaman›n ac›s›yla hüzün içinde. Ard›ndan sahneye ç›kan Meydanc› ve
arkadafllar› “söylemek görevdir bize. Seçmesini bilmiyoruz” diyerek bafllad›klar› konuflmalar›na halk›n yafla-
d›¤› sorunlar›n nedenlerini sorgulayarak devam ettiler. Erkek oyuncular›n kendi aralar›nda yapt›klar› k›z kaç›rma sahnesi feodal toplumda namus
kavram›n› ortaya koymas› aç›s›ndan dikkat çekiciydi. Di¤er bir sahnede gelin baflka bir
Sinema ve tarih buluflmas› Uluslararas› Sinema ve Tarih buluflmas› 13 Aral›k günü Lütfi K›rdar Uluslararas› Kongre ve Sergi Saray›’nda yap›lan törenle bafllad›. 19 Aral›k gününe kadar Beyo¤lu Sinemas›, Levent Sinemas›, TÜRSAK, Frans›z ve Alman Kültür Merkezi’nde festival kapsam›nda filmler gösterildi. Festivalde en tan›nm›fl filmler yer ald›. Festivalin bu y›lki t e m a s › “Dinleraras› Diyalog ve Ayd›nlanma” olarak belirlendi. Festivalin di¤er bölümlerinde ise “Ayd›nlanma”, “‹nsan Haklar›”, “Bir Ülke Bir Sinema; Polonya” yer ald›. Sinema ve Tarih buluflmas›nda Vatikan’› k›zd›ran Costa Cavras’›n “Amen” filmi,
Peter Mullan’a Venedik’te ödül kazand›ran “Magdalena Rahibeleri” ve Türk yönetmen Fatih Ak›n’›n “Almanya Düflündü¤üm Zaman Geri Dönmeyi Unutuyoruz” isimli filmler de sahne ald›. U z u n Metrajl› Film Ya r › fl m a s › bölümünde “Magdalena Rahibeleri; Portekizli ünlü yönetmen Manuel De Oliviera’n›n Cannes’te Alt›n Palmiye için yar›flan filmi “Söz ve Ütopya; Hany AbuAssad’›n yönetti¤i Filistin-Hollanda yap›m› “Rana’n›n Dü¤ünü’nün de oldu¤u 10 film yer ald›. 80 filmin gösterildi¤i festival “Yüzüklerin Efendisi” ve ikinci olan “‹ki Kule”nin gösterimiyle bitti.
sevdi¤i oldu¤unu söylerken annesi ise yaflam koflullar›ndan, a¤an›n verece¤i bafll›k paras›ndan söz ederken, sözü Meydanc›n›n al›p soru yöneltmesi seyircileri de oyuna katt›. Oyunda a¤an›n köylüler üzerindeki bask›s› da s›k s›k ifllenen temalardan birisi idi. Sevdal›lar›n çektiklerine dayanamayan Ozan baban›n dile getirdi¤i türküler ve deyifller y›llard›r feodal toplumun k›skac›nda yaflayan halk›n sesi, solu¤uydu adeta. Sonlara do¤ru günümüz dünyas›ndan kesitler de sunan oyun, nerde olursa olsun halk›n bask› alt›nda tutuldu¤unu gösterirken, çözüm yolunu da ortaya koyuyordu: Sapan bizim Öküz bizim Yaflam bizim olmal› Birlik olmal› Karfl› ç›kmal› Tepeden t›rna¤a y›kmal› Güçlünün karfl›s›na güçlü ç›kmal›.
Kad›na fliddet her yerde Ba¤›ms›z ‹nsan Haklar› Komisyonu, Uluslararas› ‹nsan Haklar› Günü nedeniyle Pakistan’›n baflkenti ‹slamabad’da “Kad›n ve Namus Cinayetleri” bafll›¤› alt›nda yap›lan araflt›rma sonuçlar›n› aç›klad›. Komisyon, 2002 y›l› içerisinde Pakistan’da 450’den fazla kad›n›n “namus” cinayetinde öldürüldü¤ünü ifade etti. Araflt›rmada, Sind eyaletinde 300’den fazla “namus” cinayeti ifllendi¤ini, Pencap eyaletinde 161 kad›n›n yak›nlar› taraf›ndan öldürüldü¤ünü belirtildi. Pakistan’da seçimlerde ‹slamc›lar›n galip ç›kmas› en çok kad›nlar› kayg›ya düflürdü. Kad›nlara yönelik tecavüz olaylar›n›n s›kça yafland›¤› Pakistan’da hapiste yatanlar ço¤unlukla tecavüze u¤rayan kad›nlar oluyor. MARD‹N’DE RECM CEZASI Pakistan, Nijerya gibi fleriat kanunlar›n›n hüküm sürdü¤ü ülkelerde birçok kad›na uygulanan recm cezas› Türkiye’de de fiemsiye Allak ve Halil Aç›l’a verildi. Otuzbefl yafl›ndaki fiemsiye Allak ve Halil Aç›l girdikleri iliflkiden dolay› aile meclisi taraf›ndan tafllanarak cezaland›r›ld›. Mardin’in Yal›m beldesinde yaflayan elli befl yafl›ndaki Halil Aç›l bafl› taflla ezilip öldürülürken, Allak ise a¤›r yaraland›. Çevredeki insanlar taraf›ndan Dicle Üniversitesi T›p Fakültesi Beyin Cerrahisi bölümüne kald›r›lan Allak’›n 4 ayl›k hamile oldu¤u da ö¤renildi. fiemsiye Allak’›n ziyaretine hiç kimse gitmezken, hastane masraflar› kad›n dernekleri taraf›ndan karfl›land›.
30
20 Aralık 2002-2 Ocak 2003
‹flçi-köylü’den Dün “Küçük Amerika” Olacaktık, Bugün “Avrupa Birliği’ne Gireceğiz”
SENARYO AYNI SENARYO; SADECE OYUNCULAR DE⁄‹fi‹K! Son bir haftad›r Türkiye’nin Avrupa Birli¤i üyeli¤i ile ilgili pek çok fley yaz›l›p çiziliyor. ‹fl o kadar 盤r›ndan ç›kt› ki sanki bütün sorunlar›m›z Avrupa Birli¤ine girilirse çözülecek… Kopenhag’da yap›lan zirveden ç›kan sonuçla da daha birkaç y›l bu söylem devam edecek gibi görünüyor… Türkiye’nin merakla bekledi¤i “müzakere tarihi” konusu, Avrupa Birli¤i (AB) Dönem Baflkan› ve Danimarka Baflbakan› Anders Fogh Rasmussen taraf›ndan, “Türkiye’nin Kopenhag kriterlerini yerine getirip getirmedi¤i 2004 y›l› Aral›k ay›nda de¤erlendirilecek; kriterleri karfl›lad›¤› sürece üyelik müzakerelerine ‘mümkün olan en k›sa zamanda’ bafllanacak” biçiminde ifade edildi. Bu durum ilk aç›kland›¤›nda Avrupa’ya ç›kartma yapan AKP’liler ve bilumum “gazeteciler” taraf›ndan tepkiyle karfl›lansa da, sonra yelkenler suya indirildi ve Türk halk›na vaat ya¤muru devam etti. S›kl›kla aç›kland›¤› gibi Avrupa Birli¤i üyeli¤i meselesi “bir devlet politikas›”d›r. Faflist devlet iktidar› bunun için her fleyi yapmaktad›r. Devletin bütün kurumlar›n›n bunun için “çal›flmas›” yetmiyormufl gibi buna afla¤›l›k burjuva
bas›n› da ekliyorlar. Beyinleri bulamaca çevirip yönetiyorlar. Öyle bir durum ortaya ç›k›yor ki sanki Avrupa Birli¤i’ne girilince “Demokratik Halk Devrimi” yap›lacak! Hadi saf›n› ezenlerden yana belirleyenleri anlad›k ancak kendisinin halktan yana, emekten yana oldu¤unu iddia eden baz› çevrelerin keskin AB’ci olmas› hiç kuflkusuz ki “bilmemeleri”nden kaynakl› de¤ildir. Türkiye halk› bunlar› iyi tan›mal›d›r. Emperyalizmden ve özellikle de AB emperyalizminden medet uman bu anlay›fllar, tasfiyecili¤in geldi¤i noktay› iflaret ediyorlar….. Türkiye halk› sürekli olarak bofl vaatlerin esiri yap›lmaktad›r. Türkiye “Cumhuriyeti”nin kuruluflundan bu yana, onca vaade ra¤men flimdi ne köylü daha iyi imkanlara sahiptir ne memur ne de küçük sanayici. Bugün yine “her fleyin iyi olaca¤›” vaadiyle bekletiliyoruz. Dün de bekletildik. Üstelik emperyalistlerin zavall› uflaklar› bu bofl beklentiye bir de emperyalist Avrupa Birli¤i’ne üyelik yalan›n› eklediler! Ne Avrupa Birli¤i sa¤lam bir birliktir ne de Türkiye’nin bu birli¤e eflit statüde üye al›nmas› sözkonusudur. Efendi ufla¤›na ayn› masada yer vermemifltir bugüne kadar. Amerika rüyas› kaç y›l
beklemenize neden oldu?! Y›llard›r süren Avrupa rüyas› kaç y›ld›r beklemenize neden oluyor?! Gelecek umudunu art›k karanl›klara b›rak›nca geriye ne kal›yor? Kocaman bir hiç! Bugün “Avrupa Birli¤i’ne girerek demokratikleflece¤iz” biçimine dönüflmüfl olan “muas›r medeniyetler seviyesine yükselme” demagojisinin foyas› çoktan a盤a ç›kt›. ‹flte NATO içindeyiz! ‹flte ABD’nin “stratejik orta¤›”y›z! ‹flte gümrük anlaflmas› yapt›k! ‹flte IMF’nin tam kontrolüne izin veriyoruz! vs. Sonuç nedir? Daha çok sömürü ve daha fazla yoksulluk!.. Sonuç bu! Türkiye halk›, emperyalistler aras› hegemonya mücadelesinde kemik kapma çabas›nda olan emperyalistlerin ufla¤› Türk hakim s›n›flar› taraf›ndan oyalanmaktad›r. Son Avrupa Birli¤i meselesinde bu gerçek biraz daha a盤a ç›km›flt›r. ABD emperyalizmi Irak’a sald›r›da mafla olarak kullanaca¤› Türkiye’yi ayn› biçimde AB içinde bir “truva at›” olarak kullanmak istiyor. Bunun için AB emperyalizmine bask› üstüne bask› yap›yor. ABD emperyalizminin derdinin Türkiye olmad›¤› çok aç›k. ABD, Türkiye’nin Irak sald›r›s›nda flu veya bu biçimde yer almas› için, Türkiye’yi ekonomik olarak destekleyece¤ini, AB üyeli¤i için destekledi¤ini aç›kl›yor. Bu destek ABD emperyalizminin, AB emperyalizmine yönelik hamlesi olarak anlafl›lmal›d›r. Türkiye’nin ABD emperyalizmine uflakl›¤›, AB emperyalistlerini oldukça rahats›z ediyor. ‹flte bir örnek: Kopenhag Zirvesi’nde Avrupa Birli¤i Konvansiyonu Baflkan› Valery Giscard d’Estaing, ABD Baflkan› Bush’un Türkiye’nin müzakere tarihi için bask› yapmas›na ilifl-
işçi-köylü 42 kin bir soruyu “neyse ki Konvansiyon’un ifllerine müdahale etmiyor. Türkiye konusu henüz çözümlenmedi, ayr›ca bu Avrupal›lar›n meselesidir” diye yan›tl›yor. Emperyalistler aras› çeliflkiler iyi görülmedi¤i zaman, bu durum kimi anlay›fllar› emperyalizmden medet ummaya götürüyor. Oysa bugün görülmesi gereken emperyalistler aras› çeliflkinin yo¤unlaflmas›d›r. Türkiye’nin AB üyeli¤i meselesinde belirleyici olan ABD ve AB emperyalistlerinin hegemonya dalafl›d›r. Bugün tart›fl›lmas› gereken nokta budur. ABD emperyalizmi “terörle mücadele” yalan› ad› alt›nda hegemonyas›n› gelifltirmeye ve Irak’a sald›rmaya haz›rlan›rken, AB emperyalizmi bunu görüyor ve itiraz ediyor. Örne¤in Almanya D›fliflleri Bakan› Joschka Fischer, Irak’a yönelik bir harekata karfl› ç›k›yor ve “teröre karfl› oluflturulan uluslararas› koalisyon, bir ülkeyi iflgal etmek için aç›k çek de¤ildir” diyor. Hatta Avrupa Birli¤i Komisyonu’nun d›fl iliflkilerden sorumlu üyesi Chris Patten, ABD emperyalizminin son dönemdeki politikalar›n› sert bir dille elefltirerek, “Avrupa hükümetlerinin seslerini yükseltmesinin zaman› geldi. Ne kadar güçlü olursan›z olun, hatta en büyük süper güç olsan›z dahi, tek bafl›n›za hareket edemezsiniz” (The Guardian) diyerek AB emperyalistlerinin görüflünü yans›tmaktad›r. Bu k›sa örnekler bile ABD ve AB emperyalistleri aras›nda dalafl›n tüm h›z›yla sürdü¤ü ve bu dalaflta Türkiye’ye her zamanki gibi piyon olma görevi düfltü¤ü görülmelidir. ‹flte Türkiye’nin “rolü” ve “önemi” bu dalaflta ortaya ç›kmaktad›r. Türk
hakim s›n›flar› bu dalaflta kendilerine pay kapma derdindedirler. ABD ve AB emperyalizminin bu dalafllar›nda Türkiye halk›na yarar sa¤layacak, demokratikleflme, ça¤dafllaflma, ekonominin düzelmesi gibi olgular yok ve olmayacakda. Türkiye halk› aç›s›ndan emperyalizmin uflaklar›n›n egemenli¤inde ekonomik durumun, sosyal yaflam›n gelecekte iyi olmas›n› sa¤layacak hiçbir fley yok: Yeni bir iktidar oluflmayacak! Bugün hangi s›n›flar yönetiyorsa yar›n yine onlar yönetecek! Yeni bir ekonomik model ç›kmayacak! Efendileri ne istiyorsa uflaklar› onu uygulayacaklar! Yeni bir dünya oluflmayacak! Bugün sömürü ve talan üzerine kurulu olan dünya bunlar›n elinde yine ayn› flartlarla yönetilecek! ‹ktidar bunlar›n elinde oldu¤u sürece ezilenler için gelecek karanl›kt›r. Sonuçlar› bilinen, art›k belli olan bofl vaatlerin sa¤lad›¤› tek fley güçsüz bir halkt›r, halk›n bitap düflmesidir. Baflard›klar› fley hakk›n› arayamayan, yoksullaflan, iflsizlik dalgas›nda bo¤ulan bir halk yaratmakt›r. Halk›m›z bugün düne nazaran daha da aç. Daha periflan halde. Neden? Neden bir avuç büyük patron ve a¤an›n hem sömürüsüne ve hem de zulmüne karfl› duram›yor? Çünkü örgütlü de¤il. Çünkü halk› parçalay›p güç olmas›n› engelliyorlar, bir arada olmas›n› istemiyorlar. Devrime inanmas›n› ve devrim için bir fleyler yapmas›n› istemiyorlar. Halk›m›z›n kurtuluflu örgütlenmesindedir. Halk›m›z›n kurtuluflu ne ABD ne de Avrupa Birli¤i emperyalizmindedir. Halk›m›z›n kurtuluflu Demokratik Halk Devrimindedir!
Savafl karfl›t› eylemler devam ediyor ‹zmir: Savafla Karfl› ‹zmir Giriflimi’nin her cumartesi günü gerçeklefltirdi¤i “Savafla hay›r” oturma eylemi 14 Aral›k günü saat 14:30’da Konak Sümerbank önünde yaklafl›k 150 kiflinin kat›l›m› ile gerçekleflti. Alk›fllar ve “Yaflas›n halklar›n kardeflli¤i”, “ABD askeri olmayaca¤›z”, “Susma hayk›r savafla hay›r” sloganlar›n›n at›lmas› ile bafllayan eylemde Giriflim taraf›ndan “Ne için isteniyor bu kan” bafll›kl› bildiri da¤›t›ld›. Bildiride sözde özgürlük, demokrasi ve mutluluk için bu savafl›n meflrulaflt›r›lmaya çal›fl›ld›¤›, ABD’nin dünya halklar›na zulüm ve açl›ktan baflka verebilecek
birfleyi olmad›¤› Ayr›ca Türkiye’nin bu savafla ne kadar hevesli oldu¤u ve en çok zarar› çocuklar›n görece¤i belirtildi. “SAVAfiA HAYIR” M‹T‹NG‹NE ÇA⁄RI Ankara: ABD’nin Irak’a yapmay› planlad›¤› sald›r›ya karfl› Ankara Savafla Hay›r Platformu taraf›n-
dan 22 Aral›k 2002 tarihinde “Savafla Hay›r” mitingi dü-
zenlendi. Bu miting öncesinde de mitinge ça¤r› anlam›nda çeflitli eylemlilikler yap›ld›. 14 Aral›k 2002 tarihinde Yüksel Caddesi ‹ n s a n Haklar› A n › t › önünde bir araya gelen Savafla Hay›r Platformu üyeleri
“ABD askeri olmayaca¤›z”, “Kahrolsun emperyalizm”, “Savafla hay›r” sloganlar›n› atarak “ABD Ortado¤u’dan defol”, “Savafla de¤il e¤itime bütçe”, “Yaflas›n halklar›n kardeflli¤i” yaz›l› dövizler açt›lar. Eylemde ‹HD Ankara fiubesi Baflkan› Ender Büyükçulha’n›n “ülkemizin topraklar›n› iflgal ordular›n›n kirletmesine izin vermeyelim. Savafl de¤il, eflitlik ve kardeflli¤e dayal› bir bar›fl için mücadele edelim” fleklindeki konuflmas›n›n ard›ndan K›z›lay’da bildiri da¤›t›ld›. Ayr›ca 22 Aral›k 2002 tarihinde yap›lacak savafl karfl›t› mitinge ça¤r› yap›ld›.
Bafl taraf› sayfa 32’de TÜRK‹YE HALKI SAVAfi ‹STEM‹YOR Irak üzerinden savafl pazarl›klar›n›n sürdü¤ü ve Türkiye’nin üsleriyle, askerleriyle savafla destek olmas›n›n istendi¤i sald›r›da, yukar›da araflt›rmalarda sunmaya çal›flt›¤›m›z gibi emperyalist bir sald›r›n›n ne hakl› gerekçesi olabilir ne de halklar lehine bir sonucu. Bu do¤rultuda dünyan›n pek çok yerinde oldu¤u gibi Türkiye’de de savafl karfl›t› sloganlar yükseliyor. Her ne kadar bu ses eylemlilik anlam›nda istenilen düzeyde olmasa da karfl› durufl anlam›nda Türkiye halk›n›n genel düflüncesi Irak halk›n›n yan›ndad›r. Genel fikir ise Türkiye’nin savafla kat›lmamas› yönündedir. Hatta bu durum 21 Temmuz - 9 A¤ustos tarihleri aras›nda ABD nin önemli araflt›rma kurulufllar›ndan PEW’in Türkiye’de yapt›¤› bir kamuoyu araflt›rmas›yla da ortaya ç›k›yor. Araflt›rma sonucuna göre 1005 kifli üzerinden yap›lan hesaplamalarla halk›n % 83’ü Irak’ta savafla karfl› ve ABD’ye üs sa¤lanmamas› görüflünde. Savafl k›flk›rtc›l›¤›ndan ve flovenizmden etkilenme sonucunda savafl› onaylayanlarsa % 13’lük bir rakama denk düflüyor. Ankete kat›lanlar›n % 55’inin genel olarak ABD hakk›nda olumsuz görüfl dile getirdi¤i bildirilirken, halk›n % 63’ünün Irak’ta savafl ç›kmas›ndan kayg› duydu¤u, % 23’lük bir kesimin de daha az kayg›l› oldu¤u ortaya ç›kt›. ABD’nin Irak’a karfl› sald›r› girifliminde Türkiye ve
benzeri ülkelerin ç›karlar›n› göz önünde bulundurmad›¤›n› belirtenlerin oran› da % 74, ekonomik anlamda yaflant›s›ndan memnun olarak görüfl bildirenlerin oran› %
muflluk içinde dört bir yana sald›rmaya devam eden emperyalistlerin Ortado¤u’daki ç›karlar› da yi-
n
17’lik bir kesim oldu. PEW’in 44 ülkedeki 38 bin kifli üzerinde yapt›¤› araflt›rmaya göre ayn› araflt›rman›n 2000 y›l›nda da yap›ld›¤› ve 27 ülkenin 19’unda yaflayanlar›n iki y›l öncesine göre ABD’ye daha olumsuz bir gözle bakt›¤› da raporun devam›nda aç›klan›yor. Araflt›rmada Türkiye’de ABD’ye olumlu bakanlar›n oran›n›n yüzde 22 azalarak yüzde 30’a düfltü¤ü de raporun ortaya ç›kard›¤› sonuçlar aras›nda. “B‹Z‹M ADIMIZA SAVAfiMAYIN” Hem Türkiye hem de dünya halklar›n›n savafl karfl›t› eylemlilikleri ve kamuoyu araflt›rmalar›n›n sonuçlar› emperyalizme “bizim ad›m›z› kullanarak savaflmay›n” mesaj›n› vermeyi sürdürüyor. Ve en çok da “emperyalist savafllara hay›r” slogan›yla, gençli¤in “ABD askeri olmayaca¤›z” söylemini hayk›rmas› ile istenilen düzeyde olmasa da Türkiye’de de belli uyan›fllar›n yaflanmas› olumludur. Olas› bir Irak savafl›n›n önünü almak bak›m›ndan bu hareketlilik yeterli olmasa da art›k kendi ülkesinde bile “uluslararas› terörist bafl› Bush” olarak tan›mlanan ABD baflkan› ve iflbirlikçilerinin nas›l teflhir oldu¤u ortadad›r. Bu teflhir ol-
20 Aralık 2002-2 Ocak 2003
31
işçi-köylü 42
e “petrol için sald›r›ya hay›r” slogan›yla a盤a ç›k›yor. Amerika’n›n en yak›n müttefiki olan ‹ngiltere’de bile yüksek bir kat›l›mla yar›m milyon insan›n 28 Eylül’de sokaklara ç›karak savafl› protesto etmesiyle, 31 Ekim’in genel direnifl günü ilan edilmesi hem dünya halklar›n›n Irak halk›n›n yan›nda oldu¤unu hissettirmesi bak›m›ndan hem de emperyalist devletlerin ‹ngiltere veya Amerikan halk› ad›na de¤il bir avuç sermayedarlar› ad›na savaflt›klar›n› göstermesi bak›m›ndan oldukça anlaml›d›r. Ve ö¤retme-
ninden ö¤rencisine, ayd›n›ndan iflçisine kadar yükseltilen anti emperyalist eylemliliklerde kimsenin savafl ad›na birfleyler yapmak, savafla ortak olmak istemedi¤i öne ç›kan bir noktad›r. Yakalanan ortak nokta Amerika’da 12 bin ö¤retim üyesinin yapt›¤› eylemdeki gibi ya da Floransa’da 1 milyona yak›n insan›n ayn› “emperyalist savafla hay›r” dedi¤i mitingteki ABD karfl›t› ruhtur. EMPERYAL‹ZME VE UfiAKLARINA KARfiI DA‹MA SAVAfi Ortado¤u’yu ve daha birçok bölgeyi ç›karlar›na uygun olarak yeniden flekillendirmek isteyen emperyalistlerin bunal›ml› olduklar› dönemlerde savafllar onlar›n nefes borular› gibidir. Savafllarla nefes al›r, soluklan›r ve kendilerine yeniden çeki dü-
zen verirler. Ancak onlar›n her soluk al›fl› da ezilen dünya halklar› için soluksuz bir yaflam›n getirdi¤i kaç›n›lmaz son olarak ölümleri ifade eder. Bizler kaderimizi kendileri tayin etmek isteyen, yaflam›m›za yön vermeye çal›flarak tüm ipleri kontrolleri alt›na almaya çal›flan emperyalistlerin açmaya çal›flt›klar› çukura düflmeyelim. Onlar özelde Ortado¤u halklar› olmak üzere tüm dünya halklar›na düflman gözü ile bak›yorlar. Hem gelecek için tehlikeleri bast›rmak hem de ekonomik anlamda zengin yeralt› yerüstü kaynaklar›n›n bulundu¤u yerleri ele geçirmek emperyalistlerin önünde duran bir görevdir. Onlar bu görevlerini yerine getirmek için her fleylerini kullan›yorlar. Ya bizler? Onlar›n karfl›s›nda y›llard›r kan ve barut kokusu alt›nda soluk al›rken, ezik ve ba¤›ml› bir flekilde yaflamaya mecbur muyuz? Olas› bir savafl›n bizler yani ezilen halklar için faturas› s›rtlayamayaca¤›m›z kadar a¤›r
olacakt›r. Bu faturan›n en aç›k hali ise; iflsizlik olacak ve bu sorun salg›n bir hastal›k gibi büyüyecek, ülke ekonomisi bugün oldu¤undan daha gerilere kayacakt›r. Bu durumda her ne olursa olsun bizim yan›nda bulunmam›z gereken, arkas›nda dünya halklar›n›n bulundu¤u bilinciyle sömürücülere karfl› savaflacak olan Irak halk›d›r. Olmas› gereken hakl› gördü¤ümüz bir savafl var asl›nda. O da emperyalist, kapitalist sisteme karfl›, birleflmek ve savaflmakt›r. Bu koflullarda yap›lmas› gereken “Amerikan askeri olmamak”; Filistin’de yaflananlar› haf›zam›z›n bir yerinde hep canl› tutarak; Körfez savafl›n›n a¤›r faturas›n› hat›rlayarak emperyalistlerin listesinde en yak›n hedef olarak yer alan Irak halk›n›n yan›nda olmakt›r. Hay›r diyebilme cüreti ile donanarak emperyalist sald›rganl›¤a, haks›z savafllara karfl› örgütlenip halk savafl›n› yükseltmek önümüzdeki en acil görevdir.
DEVRİM YOLUNDA
B‹Z HALKIZ GELECEK ELLER‹M‹ZDED‹R
UMUT YAYIMCILIK VE BASIM SANAY‹ LTD. fiT‹ Yönetim yeri: Gureba Hüseyin A¤a Mah. ‹mam Murat Sok. No:14/1 Aksaray-Fatih/‹STANBUL. Tel: (0212) 521 34 30, 531 48 53 FAKS: (0212)621 61 33 Sahibi ve Yaz›iflleri Müdürü: Bar›fl AÇIKEL Bask›: Gün Matbaac›l›k Genel Da¤›t›m: YAY-SAT ISSN: 1303-0299 @mail: haber@iscikoylu.org
BÜROLAR ➧ KARTAL: HAMAM SOK. DEM‹RL‹ ‹fiHANI NO: 57/14 KARTAL, TELEFAKS: (0216) 306 16 02 Cep: 0 544 521 34 30 ➧ ANKARA: MEfiRUT‹YET MAH. KONUR SOK. NO: 14/24 KIZILAY/ANKARA TEL: (0312) 418 25 26 Cep: 0 535 562 33 72 ➧ ‹ZM‹R: GAZ‹OSMANPAfiA BULVARI, KOÇAfi ‹fiHANI NO: 87, DA‹RE:318 KONAK, TELEFAKS: (0232) 441 93 09 Cep: 0535 310 31 84 ➧ MALATYA: DABAKHANE MAHALLES‹, BOZTEPE CAD., BABACAN ‹fiHANI NO:9 KAT:1/16 MALATYA TEL: (0422) 325 78 13 Cep: 0 536 558 45 04 ➧ BURSA: GÜMÜfiÇEKEN CAD. ERKMEN ‹fiHANI, NO:7/21, HEYKEL, TEL: (0224) 224 09 98 Cep: 0 536 612 81 98 ➧ SAMSUN: KALE MAH., YUSUF KEFEL‹ ‹fiHANI, KAT: 6 NO: 9 , TEL: (0362) 435 64 57 Cep: 0535 454 22 50 ➧ TURHAL: YAVUZ SULTAN SEL‹M MAH. TANRI-VERD‹ SOK. 19/15 2. NOTER YANI TURHAL/TOKAT TEL: 0356 276 37 20 Cep: 0533 414 65 54 ➧ MERS‹N: ÇANKAYA MAH. S‹L‹FKE CAD. ÜZÜM ‹fiHANI KAT :1 NO: 47 MERS‹N CEP: 0535 434 32 58 ➧ AVRUPA MERKEZ BÜRO: WESELER STR 93 47169 DUISBURG-DEUTSCHLAND TEL: 0049 203 40 60 958 FAKS: 0049 203 40 60 959
Dünya halklar› emperyalist sald›rganl›¤a hay›r diyor Bizler kaderimizi kendileri tayin etmek isteyen, yaflam›m›za yön vermeye çal›flarak tüm ipleri kontrolleri alt›na almaya çal›flan emperyalistlerin açmaya çal›flt›klar› çukura düflmeyelim. Onlar özelde Ortado¤u halklar› olmak üzere tüm dünya halklar›na düflman gözü ile bak›yorlar. Hem gelecek için tehlikeleri bast›rmak hem de ekonomik anlamda zengin yeralt› yerüstü kaynaklar›n›n bulundu¤u yerleri ele geçirmek emperyalistlerin önünde duran bir görevdir. Onlar bu görevlerini yerine getirmek için her fleylerini kullan›yorlar. Ya bizler? Onlar›n karfl›s›nda y›llard›r kan ve barut kokusu alt›nda soluk al›rken, ezik ve ba¤›ml› bir flekilde yaflamaya mecbur muyuz? Olas› bir savafl›n bizler yani ezilen halklar için faturas› s›rtlayamayaca¤›m›z kadar a¤›r olacakt›r. ‹nsan Haklar› Haftas›n›n geride b›rakt›¤›m›z flu günlerde neredeyse her güne bir hak gasp› s›¤d›r›lan yaflam›m›zda, onca haks›zl›klara tan›k dünyada en büyük hak ihlali olan insan yaflam›n›n emperyalist ç›karlar gere¤i sonland›r›lmas› süren haks›z savafllarla devam ediyor. Asl›nda ihlal sözcü¤ünün bile emperyalist sald›rganl›k karfl›s›nda “yumuflak” kald›¤›; çocuk, kad›n, genç, yafll› demeden çeflitli milliyet ve uluslardan halklar›n tank ve mermi sesleriyle günü karfl›lad›¤› zulüm saltanatlar›n› korku salarak sürdürmeye çal›flan emperyalistlerin halklar› birbirine düflürmeye çal›flt›¤› bir süreçte dünyan›n flu son hali için; bizim olan herfleyin “çal›nmak istendi¤ini” telaffuz etmek san›r›z yanl›fl olmaz. Çünkü bizim olana göz diken ve hep “daha fazla kâr” slogan›yla iktidar›n› pekifltirmeye çal›flarak içinde bulundu¤u ekonomik krizin bunal›m›n› adeta ganimet av›na ç›karcas›na savafllar yaratarak elde etmeye çal›flan emperyalistler, halklar›n gelece¤i ile oynuyor; yar›n›m›z› karartmaya çal›fl›yorlar. ABD’nin Irak’a sald›r› haz›rl›klar›n› sürdürdü¤ü ve uydurma gerekçelerle adet yerini bulsun misali k›l›flar haz›rlad›¤› flu günlerde de ayn› senaryolar tekrarlan›yor. Tekrar diyoruz çünkü bunlar›n öncesinde özellikle ABD emperyalizminin ve Avrupal› emperyalistlerin Balkanlar’dan Ortado¤u’ya uzanan ve bilançosu dünya halklar› aç›s›ndan bir hayli a¤›r olan diyetlerle bu gibi savafllar›n yaln›zca y›k›m ve ölüm getirdi¤ini görmüfltük. Bu yüzden Irak tekrar›nda da k›l›f, t›pk› Afganistan örne-
¤inde oldu¤u gibi “halka demokrasi getirece¤iz” vaatleri olmaktad›r. Böylece emperyalistler halklar›n büyük bir özlemle bekledi¤i demokrasi, ilericilik gibi sözleri telaffuz ederek tepki toplamak yerine böylece halklara “bu istediklerinizi size ben sa¤layabilirim” mesaj›n› vermek istemektedir. Kendini çözüm gücü olarak göstermeye çal›flmaktad›r. Oysa flu bir gerçektir ki emperyalistlerin müdahalesi ile bir bölgeye gelebilecek olan tek fley açl›k, ölüm ve sefalettir. Adalet ve özgürlük kavramlar› ancak halklar›n kendi mücadeleleri ile kazan›lacak haklard›r. Ama ne var ki herfley emperyalizmin istedi¤i gibi olmamaktad›r. Savafl karfl›t› eylemliliklerin de tüm dünya çap›nda h›zla yükseltildi¤i son y›llarda art›k halklar bu yalanlara inanm›yor ve em-
lizmi yaln›z petrol yataklar› ad›na de¤il, iktidar›n› bölgeler üzerinde de sa¤lamlaflt›rma ad›na her yolu denemeyi sürdürürken; Ortado¤u halklar›n›n da ABD’ye olan öfkesi her geçen gün bileniyor. Son olarak BM konseyinin 1441 say›l› karar› ile Irak’ta çal›flmalara bafllanmas› ve Irak’›n elinde bulundurdu¤u silahlarla ilgili olarak yaklafl›k 12 bin sayfal›k raporu BM silah denetçilerine sunmas› bile olas› bir sald›r›y› engelleyecek gibi görünmüyor. Zaten iflin sadece prosedür taraf›n› oluflturan bu BM denetimi olumlu yönde rapor sunsa bile mutlaka bir baflka yerden bir neden ç›kartacak olan ABD, bu tür uzatmalarla sadece haz›rl›klar›n› tamamlamaya çal›fl›yor. Nitekim
peryalistlerin savafl›na ortak olmayaca¤›n› daha kararl›ca hayk›r›yor. Özellikle Ortado¤u denince ne olursa yapmaya haz›r olan ABD emperya-
ABD, elinde Irak’ta kitle imha silahlar›n›n bulundu¤una dair kan›tlar oldu¤unu söylese de, sald›r›s› için asl›nda hiçbir kan›ta ihtiyaç
duymuyor. 11 Eylül sald›r›lar›yla birlikte uluslararas› alanda terörizme karfl› savafl açt›¤›n› ilan ederek bundan hareketle “adaletin tek do¤rusu” olarak kendini gösterip adeta savafl a¤as›
olarak dünya arenas›nda koltu¤una oturuyor. Ama yukar›da da belirtti¤imiz gibi art›k dünya halklar› hatta ABD ve en yak›n müttefiki ‹ngiltere’nin “kendi” halklar› bile “savafla hay›r” slogan›n› hayk›r›yor. Bundan önceki Bosna Hersek, Filistin, Afganistan ... vb. emperyalist sald›rganl›klarda her ne kadar ortak bir savafl karfl›t› ses oluflturulamam›flsa bile, son Irak haz›rl›klar› çerçevesinde örgütlü bir savafl karfl›t› ses oluflturulmaya çal›fl›l›yor. Çünkü emperyalizmin vaatlerinin halklara yaln›zca ac›, gözyafl›, geleceksizlik ve iflsizlik getirdi¤i özellikle son 10 y›ld›r yaflanan savafllarda daha bir net anlafl›ld›. Bu gerçe¤i ülkelerin savafla ay›rd›¤› bütçelere bakt›¤›m›zda görebiliyoruz. Son on y›ld›r savafl bütçesine ayr›lan pay ile e¤itim-sa¤l›k gibi insan›n temel gereksinimleri olan alanlara ayr›lan pay aras›ndaki uçurum oldukça düflündürücüdür. 1988 y›l›nda silahlanma için Türkiye’de bütçeden 4 milyar dolar ayr›l›rken, 2001 bütçesinden ayr›lan pay 4.5 katrilyon gibi bir rakama f›rlam›fl. Bu savafllar›n bilançosu da çok uzak de¤il bize. Y›-
k›m getiren savafllar›n izleri günümüze kadar uzan›yor. 1991 Körfez savafl› döneminde 102 bin iflçinin kriz bahanesiyle iflten at›lmas› ve ekonominin durgunluk içine girmesi emek cephesinden do¤an savafl sonuçlar›n› yans›t›rken, bugün aç›klamalarda bulunan ABD’li uzmanlar Irak savafl›yla birlikte ABD ekonomisinin h›zla büyüyece¤ini kaydediy o r . ABD’de strateji ve uluslararas› çal›flmalar merkezi taraf›ndan düzenlenen bir konferansta Irak’ta elde edilecek “zaferin” ABD ekonomisini ateflleyece¤i aç›klamas› savafllar›n gerçekte hangi hesaplar üzerinden planlad›¤›n› ortaya koyuyor. Irak’a yap›lacak olan bir savafl›n nedeni de yukar›daki sebeplerden baflka birfley de¤ildir. Yine Türkiye’nin olas› Irak savafl›ndaki rolü düflünüldü¤ünde en büyük zararlar› emekçilerin çekece¤i görülüyor. Küresel Sa¤l›k Örgütü Medact’›n Körfez savafl› verileri üzerinden haz›rlad›¤› rapora göre Irak’a karfl› olas› savafl›n nükleer bir çat›flmaya dönüflmesi halinde 4 milyon kiflinin ölebilece¤i; bunun yan›nda, nükleer bir silah kullan›lmasa bile savaflla yar›m milyon insan›n ölebilece¤i ortaya konuluyor. Raporda iç savaflla birlikte açl›k ve salg›n hastal›klar›n yay›laca¤› da belirtilerek petrol fiyatlar›ndaki art›fl›n da tüm dünyay› ekonomik krize sürükleyece¤i aç›klan›yor. Devam› sayfa 31’de