DYIK43

Page 1

DEVRİM YOLUNDA

www.iscikoylu.org

126345 Say›: 2003-01 43 *Y›l:2 *3-16 Ocak 2003 *Fiyat›: 500 000 TL ISSN:1303-0299

Dünya halklar›n›n bar›fl› için

Emperyalizme karfl› savafl ✔ Uzun bir süredir çeflitli bahanelerle Irak’a sald›r› haz›rl›klar›n› sürdüren ABD sald›r› için son rötufllar› yaparken dünya halklar›n›n büyük ço¤unlu¤unun bu sald›r›ya karfl› oldu¤u gerçe¤ini gözard› ediyor.

A

Prof. Dr. Erhan Y›ld›r›m

BD’nin Irak’a sald›r› haz›rl›klar›n› devam ettirmesinin yan›s›ra bölgedeki en has uflaklar› olan Türkiye ve ‹srail de yo¤un bir flekilde sald›r›ya göre konumlan›yor. Bir yandan ABD’li savafl 盤›rtkanlar›n›n Ankara ziyaretleri devam ederken bir yandan da Irak gündemli yap›lan MGK toplant›s›nda al›nan örtülü sald›r› karar› bu konumlanman›n kan›t› durumunda. MGK “Türkiye’nin uzun vadeli ç›karlar›n› düflünerek karar ald›k” fleklinde aç›klamalar yapsa da as›l baz al›nan emperyalizmin Ortado¤u politikalar› ve ç›karlar›d›r.

SÖYLEfi‹... SÖYLEfi‹ "Türkiye savafl›n d›fl›nda kalmal›"

Öfkemizi örgütleyelim ABD bugün tüm Ortado¤u’yu bir kan gölüne çevirmenin ad›mlar›n› atmaktad›r. Ancak bir yandan da tüm dünya halklar› savafla olan öfkelerini meydanlarda dile getirmeye bafllam›fl durumdad›r. Bu öfke er ya da geç emperyalizme yönelecek ve onu temellerinden sarsarak yok edecektir. Bugün dünyan›n jandarmal›¤›na soyunan ABD ve tüm emperyalistler yenilmez gibi görünen güçlerini halk›n örgütsüzlü¤ünden ve bilinçsizli¤inden al›rlar. Öyleyse öfkemizi örgütleyelim ve gücümüzün fark›na vararak anti emperyalist mücadeleyi daha da “Demokratikleşme”, “insan hakları” söylemleri ile dünya halklarına ölüm kusan ABD, katliam ve ölümlerle dolu vahşet listesine yenileriyükseltelim.

2002’den

Kürt ulusal sorunu ve güncel görevlerimiz

2003’e

✔Elbette ki bask›, zulüm ve inkarc›l›¤›n oldu¤u her yerde direnifller kaç›n›lmazd›r. Sessizlik sese, korku korkusuzlu¤a, teslimiyet direnifle ve isyana gebedir...

Dünya nereye gidiyor? Sayfa 16-17-18-19

U

lusal hareketin önderli¤inin ‹mral› süreci ile birlikte daha da derinlefltirip ve Kürt halk›na da tek do¤ru seçenek olarak sundu¤u Kürt sorununda sistem içi çözüm formülasyonunun egemenler cephesinde kabul görmemesi ve egemenlerin inkara yönelik politi-

kalar›nda ›srar etmesi, Kürt halk›n›n giderek sunulan “Demokratik Cumhuriyet” projesine karfl› kuflku ve kayg›lar›n›n derinleflmesine yol aç›yor. Di¤er bir ifadeyle her duyarl› Kürt’ün kafas›ndaki soru iflaretleri düne göre bu- “Demokratik cumhuriyet” vb. söylemgün daha da art›yor. ler ile susturulmaya çalışılan Kürt Sayfa 14-15 halkının direniş ateşi sönmeyecek.

Sorun sadece silah meselesi de¤il. Emperyalizm özellikle ABD emperyalizmi bugüne kadar uygulad›¤› politikalar› baflka araçlar ile sürdürüyordu. Ancak art›k ABD bu politikalar›n› mevcut araçlar ile sürdüremeyece¤i için savafl arac›n› kullanmaktad›r. Yani ABD bugün politikalar›n› hayata geçirmek için savaflmak zorundad›r. Sayfa 20-21

ÖLÜM ORUCU’NDA 63. ÖLÜM DHKP-C dava tutsa¤› Berkan Abatay 21 Aral›k günü direniflinin 589. gününde flehit düfltü. Sayfa 12

EVR‹M YILMAZ ‹LE SÖYLEfi‹ Resmi düzeyde kald›r›lan OHAL en son Diyarbak›r’da kald›r›ld›. Tabi biz OHAL’in tam anlam› ile kalkt›¤›n› söyleyemiyoruz. Çünkü uygulamalar› hala devam ediyor. Sayfa 6

ATİK’TEN YENİ YIL MESAJI Dostlar, yoldaşlar 2002 yılını geride bırakıyoruz.

‹flçi-köylü’den ortado¤u’nun sorunlar› Ortado¤u halklar›n›n devrimci iradesiyle çözülecektir. Sayfa 30


2

3-16 Ocak 2003

işçi-köylü 43 HALK GECES‹NDE BULUfiALIM!

Tohum Kültür Merkezi’nin 7. Kurulufl Y›ldönümünde Suavi Halk Konserinde Buluflal›m

GERÇEK AYDINLAR YAfiADIKLARI ÇA⁄IN HEM TANI⁄I HEM DE SANI⁄I OLANLARDIR PROGRAM Ferhat Tunç K›v›rc›k Ali Arzu Ali Mahzuni Serhat Tunç Ar›can Tohuma Türkü Hüseyin Ak›c› Tohum Halk Oyunlar› Ekibi Tohum Çocuk Grubu Film-Dia Konuflma ve mesajlar

PROGRAM

• Suavi • Ekrem Ataer • Günefle Türkü

•Kaz›m Koyuncu •Burhan Berken •TKM-Gulasor Halkoyunlar› Ekibi

ANADOLU TOPRAKLARINA KARADEN‹Z’‹N DORUKLARINDAN MUNZUR’UN ETEKLER‹NDEN 7 KIZIL YILDIZ KAYDIRDIK. HER YILDIZLA UMUDU B‹R KAT DAHA BÜYÜTEREK, IfiI⁄I AKKORA ÇEV‹RME AZM‹NDEY‹Z. 7. KIZIL YILDIZIMIZLA UMUDA B‹R ADIM DAHA YAKLAfiTIK. HAYD‹ HER ZAMANK‹NDEN DAHA GÜÇLÜ, HER ZAMANK‹NDEN DAHA FAZLA UMUDU YAKALAMAYA.

YER: OCEAN (270 MARE STREET, HACKNEY) Tarih: 12/01/2003 PAZAR Bafllama saati: 17:00 Bilet ücreti: 10,- £, 12.-£

‹RT‹BAT: TOHUM KÜLTÜR MERKEZ‹ [0 212 643 22 33] Fax: [0 212 644 46 54] BOSTANCI GÖSTER‹ MERKEZ‹ [0 216 384 72 10-11]

Tarih: 19 Ocak 2003 Pazar Yer: Bostanc› Gösteri Merkezi Saat: 17.00-23.00

senin sesin! ABONE OL! ABONE BUL!

1972-2002

PART‹ZAN

Umut Yay›mc›l›k ABONEL‹K fiARTLARI

işçi-köylü OKU-OKUT!

PART‹ VE DEVR‹M fiEH‹TLER‹ ALBÜMÜ

ÇIKTI ✔Ç

ÇIKIYOR ✔Ç

ÇIKIYOR ✔Ç

UMUT 30 YAfiINDA

6 AYLIK: 10.200.000 1 YILLIK: 20.400.000 NOT: ‹stedi¤iniz süreye denk gelen oranda paray› hesap numaralar›m›za yat›rarak banka dekontunu yay›nevimize fakslay›n›z ya da postalay›n›z. Abonelik ücretine posta masraflar› dahildir.

Yurtd›fl› Hesap Numaralar› Sema Gül Euro Hesab› Ziraat Bankas› ‹stanbul Aksaray fiubesi: 0 751 00 38 65 97 00 00 009 Emlak-Halk Bankas› Atatürt Bulvar› fiubesi: 00 238 041 Vak›f Bank Valide Sultan fiubesi: 401 20 35


işçi-köylü 43

3

3-16 Ocak 2003

Gerçek “fler ekseni” iflbafl›nda! ABD haydutunun Irak’a olas› sald›r›s›n›n özünde Irak özgülünde Ortado¤u bölgesinin ABD denetiminde “yeniden yap›land›rma”s› gerçe¤i yatmaktad›r. Bu do¤rultuda Ortado¤u ilk ad›m Irak olmaktad›r. Daha sonra s›ran›n kime gelece¤i emperyalistler aras› pazar savafl›m›n›n alaca¤› boyuta ba¤l› olarak belirlenecektir... SADDAM BAHANE ABD emperyalizminin Irak’a yönelik savafl haz›rl›klar›nda son viraj dönülmüfl durumda. Irak’a gönderilen BM (Birleflmifl Milletler) silah denetçilerinin 26 Ocak 2003 tarihinde sunacaklar› raporun ard›ndan daha s›cak geliflmeler yaflanabilir. Hiç kuflkusuz Irak’a yönelecek sald›r›n›n nedeni; ne Irak’›n üretti¤i iddia edilen kitlesel imha silahlar› ne de Irak’›n faflist bir diktatörlükle yönetilmekte olmas›d›r. ABD emperyalizminin tarihine bakt›¤›m›zda en gerici, faflist yönetimlerin bizzat desteklendi¤i, hatta ABD ç›karlar›na flu veya bu flekilde karfl› ç›kan, onun denetimi alt›na girmek istemeyen birçok ülke yönetimlerine karfl› darbeler düzenlenerek uflak rejimler oluflturuldu¤u görülür. Çok uza¤a gitmeye gerek bile yok. ‹ki y›l önce Pakistan’da gerçeklefltirilen Pervez Müflerref önderli¤indeki askeri-faflist darbe, bu y›l›n nisan ay› içinde Venezüella Devlet Baflkan› Chavez’e yönelik askeri darbe girifliminin alt›nda ABD emperyalizminin imzas› vard›r. Bu aç›dan ABD haydutunun kendi ç›karlar›n› temsil eden, etmeyi sürdüren gerici, faflist devletlerle herhangi bir sorunu olmad›¤› gibi bu rejimleri “demokratikleflme” yoluna sokma diye de bir sorunu yoktur, olamaz da. Emperyalizmin böyle bir misyonu oldu¤unu iddia etmek ya da emperyalizmden “demokrasi” beklemek onun ideolojik, ekonomik ve politik özünü kavramamak demektir. Ayn› flekilde savafla gerekçe olarak sunulmaya çal›fl›lan “kitlesel imha silahlar›”n›n üretildi¤i ve bunun dünya ve bölge bar›fl› aç›s›ndan tehdit oluflturdu¤u yönlü savlar ise yalan ve demagojik söylemlerden öteye bir anlam tafl›mamaktad›r. Dünya bar›fl›ndaki engel bu haydutlar›n kendilerinden baflkas› de¤ildir. ORTADO⁄U YEN‹DEN fiEK‹LLEND‹R‹LMEK ‹STEN‹YOR ABD haydutunun Irak’a olas› sald›r›s›n›n özünde Irak özgülünde Ortado¤u bölgesinin ABD denetiminde “yeniden yap›land›r›lma”s› gerçe¤i yatmaktad›r. Bu do¤rultuda Ortado¤u genelinde ilk ad›m Irak olmaktad›r. Daha sonra s›ran›n kime gelece¤i emperyalistler aras› pazar savafl›m›n›n alaca¤› boyuta ba¤l› olarak belirlenecektir. fiimdiden s›rada ‹ran’›n oldu¤u konuflulmaya

baflland› bile. ABD haydutu aç›s›ndan Irak randevusunun baflar›l› olup olmamas› bu aç›dan hayati önem arzediyor. Zira; 2000 y›l›ndan itibaren ekonomisi resesyon sürecine(durgunluk sürecine) giren, birçok alanda dünya pazarlar›nda söz sahibi olan tekellerinin pefli s›ra if-

meyince (birçok emperyalist ülke ve bölge ülkeleri böylesi bir olufluma girmeyi reddediyor) en büyük yaltakç›s› ‹ngiliz emperyalizmini belli düzeyde ikna edip yan›na alarak ve bölgedeki en has uflaklar› olan ‹srail ve Türkiye’yi olas› savafl›n eklentisi yaparak dü¤meye basmaya haz›rlan›yor.

ABD emperyalizminin bölgedeki en sad›k uflaklar› olan ‹srail ve Türkiye de ayn› yo¤unlukta savafl haz›rl›klar›n› sürdürüyor. Böylece 1997 y›l›nda “REFAHYOL ‹KT‹DARI” döneminde imzalanan ‹srailTürkiye stratejik ortakl›k anlaflmas›, Irak özgülünde efendileri olan ABD emperyalizminin ç›karlar› do¤rultusunda prati¤e geçirilmeye çal›fl›l›yor. laslar›yla sars›lan, son olarak OECD (Uluslararas› Ekonomik Kalk›nma Teflkilat›)’n›n Kas›m 2002’de yay›nlanan raporuna göre; 2003 y›l› içerisinde de resesyon sürecinin devam edece¤i ve büyüme h›z›n›n 3,6 düzeyinde olaca¤› tahmin edilen ABD emperyalizminin di¤er emperyalist güçler karfl›s›ndaki konumunu

“ABD-‹SRA‹L-TÜRK‹YE fiER EKSEN‹” ‹fi BAfiINDA Art›k savafl menziline girilmifl bulunmakta. ABD haydutu diplomatik ve askeri haz›rl›klar›n› tamamlamak üzere. fiüphesiz Irak’la s›n›rl› kalmayacak ve süreç içerisinde Ortado¤u’dan Avrasya bölgesine enerji kaynaklar›n›n denetim alt›na al›nmas›n› içe-

laflmas›, Irak özgülünde efendileri olan ABD emperyalizminin ç›karlar› do¤rultusunda prati¤e geçirilmeye çal›fl›l›yor. Bu do¤rultuda ‹srail Genelkurmay Baflkan› Mofle Yaalan ile Türkiye Genelkurmay Baflkan› Hilmi Özkök, geçen hafta içerisinde Ankara’da biraraya gelerek kapal› kap›lar ard›nda ABD’nin olas› savafl planlar› ve bu planlar içerisinde kendilerine biçilen rol ve görevleri masaya yat›rd›lar. ANKARA’DA SAVAfi PAZARLI⁄I YAPILDI Bu geliflmelerin yan›s›ra ABD yönetiminin etkili ve yetkili sözcüleri gerek Washington’tan yapt›klar› aç›klamalar ve gerekse de Ankara’ya gönderdikleri ekonomik, politik ve askeri alandaki diplomatlar arac›l›¤›yla Türkiye üzerindeki bask›lar›n› art›rmak için yo¤un çaba harc›yorlar. Son olarak Ankara’ya gelen ve savafl pazarl›¤› yürüten ABD Hazine Bakan Yard›mc›s› John Taylor ve D›fliflleri Bakan Yard›mc›s› Marc Grossman; “Savafla kat›l›rsan›z hem kay›plar›m›z azal›r, hem de savafl daha k›sa

Türkiye, ABD’nin dü¤meye basaca¤› Irak savafl›nda taraf›n› belirlemifl ve emekçi halk›m›z› batakl›¤a sürüklemektedir. korumak ve egemenli¤ini sürdürebilmesi için Irak özgülünde Ortado¤u bölgesini “yeniden düzenlemesi” zorunlu bir hal alm›flt›r. Bundan dolay› 1991 Körfez savafl›nda kendi önderli¤i alt›nda oluflturulan “emperyalist savafl koalisyonu”nun bir benzerini oluflturma çabas› istenilen sonuç ver-

recek düzeyde geniflleme e¤ilimi tafl›yabilecek böylesi bir savaflta ABD emperyalizminin bölgedeki en sad›k uflaklar› olan ‹srail ve Türkiye de ayn› yo¤unlukta savafl haz›rl›klar›n› sürdürüyor. Böylece 1997 y›l›nda “REFAHYOL ‹KT‹DARI” döneminde imzalanan ‹srail-Türkiye stratejik ortakl›k an-

sürer” fleklinde demeçler vererek 1 Ocak 2003 tarihine kadar kesin bir yan›t beklediklerini bir kez daha uflaklar›na deklare etmifl bulunuyorlar. ABD emperyalizminin a¤›rl›kl› etkisiyle 3 Kas›m seçimleri ile tek bafl›na iktidara tafl›nan ve “IMF VE SAVAfi HÜKÜMET‹”

misyonuyla görevlendirilen AKP’nin bu misyonun d›fl›nda hareket etmesi mümkün de¤il. Aslolan ABD haydutunun ve yerli uflak s›n›flar›n›n ç›karlar›d›r. Bu ç›karlar› temsil etmeyen bir hükümetin bir gün bile koltukta kalmas› olas› de¤ildir. TÜRK‹YE ABD’N‹N YANINDA Nitekim komprador burjuvazinin a¤›r toplar› olan Sak›p Sabanc›; “Madem savafl olacak bari biz de iyi pazarl›k edip pay›m›z› art›ral›m” ile Rahmi Koç’un; “Körfez savafl›na kat›lmad›k kaybettik. fiimdi bafl›ndan itibaren bu savafl›n içinde olmal›y›z” yönlü sarfetti¤i sözler, egemen s›n›flar›n h›zla ABD’nin savafl arabas›na tak›ld›klar›n›n en somut göstergesidir. Bu kat›l›m›n resmi olarak ilan› ise 27 Aral›k’ta gerçekleflen MGK (Milli Güvenlik Kurulu) zirvesi ile kesinlik kazanm›flt›r. MGK sonuç bildirisinde yer alan “s›n›rl› destek verilecek” yönlü aç›klamalar kimseyi aldatmas›n. Art›k Türkiye, ABD’nin dü¤meye basaca¤› Irak savafl›nda taraf›n› belirlemifl ve emekçi halk›m›z› batakl›¤a sürüklemektedir. ANT‹-EMPERYAL‹ST MÜCADELEY‹ YÜKSELTEL‹M Bu batakl›¤a sürüklenmeyi engellemenin biricik yolu; gerek savafl içerisinde gerekse de savafl sonras›nda ortaya ç›kacak a¤›r faturalar› ödeyecek olan emekçi halk kitlelerinin; ivmesini sürekli yükselterek boyutland›racaklar› anti-emperyalist mücadelesidir. Halihaz›rda gerçeklefltirilen savafl karfl›t› eylemlilikler küçümsenmemekle beraber faflist diktatörlü¤ü ba¤land›¤› ABD emperyalizminin savafl arabas›ndan indirecek düzeyde de¤ildir. Bu noktada devrimci ve komünistler tüm güçleriyle genifl halk kitleleriyle temasa geçerek anti-emperyalist propagandaya h›z vermeli ve halk kitlelerini örgütleyerek bu mücadelenin birer öznesi haline getirmeleri önemli bir sorumluluk olarak görülmesi gerekmektedir. ABD emperyalizmi ve yerli uflaklar›n›n en büyük kabusu geliflecek olan bu yöndeki eylemliliklerin yüksekli¤i ve niteli¤idir. Bu kabuslar›n› gerçe¤e dönüfltürmek için daha fazla çaba, daha fazla özveri, daha fazla kitlelerle ba¤ kurmak için çal›flmalar›m›z› h›zland›ral›m.


3-16 Ocak 2003

işçi-köylü 43

4

Deri patronlar› iflçi kan›na doymuyor Daha önce Erel Deri’de sendikal› bir iflçiyken hakk›n› arad›¤› için iflten at›lan Hakk› Kilikli, Y›ld›z Deri fabrikas›nda elektrikçi olarak kaçak çal›flt›r›l›rken merdivenin kaymas› sonucu yaflam›n› kaybetti Kartal: 24 Aral›k 2002 tarihinde 13:00’de Y›ld›z deri fabrikas›nda elektrikçi olarak kaçak çal›flt›r›lan Hakk› Kilikli (32) çal›flt›¤› s›rada merdivenin kaymas› sonucunda yüksek gerilim tellerine çarp›larak feci bir flekilde can verdi. Kilikli daha önce Erel Deri’de çal›flan sendikal› bir iflçiydi. Hakk›n› arad›¤› için iflten at›lm›flt›. Deri sanayi bölgesinde özellikle devletin kolluk güçleriyle patronlar›n ortak sald›r›s› sonucu Deri‹fl sendikas›n›n bitirilmesi hedefleniyor. ‹flçiler istifaya zorlan›yor. Deri sanayi köle kamp›na çevrilmek isteniyor. Kaçak iflçilik ve esnek çal›flma dayat›l›yor.

Bu sald›r›larla birlikte ölümler ve ifl kazalar›nda da ciddi bir art›fl gözlenmektedir. Y›ld›z Deri de kaçak iflçilik ve tafleron uygulamalar›nda bafl› çeken fabrikalardan birisidir. Bu ve benzeri ifl cinayetlerinin engellenmesi için T‹S’de ba¤›tlanan iflçi sa¤l›¤› ifl güvenli¤i hükümlerinin etkin bir flekilde uygulat›lmas› gerekiyor. Patronlar daha çok kâr u¤runa iflçilerin ölümüne, sakat kalmas›na, hasta olmalar›na yol aç›yor. Bu konudaki duyarl›l›¤›n art›r›lmas› için sendika temsilci iflçi e¤itimi çok önemlidir. Ölümleri, ifl kazalar›n› kan›ksamak, ola¤an karfl›lamak ya da tepki sav›c› yaklafl›mlar

Tuzla Deri iflçileri direnifl gelene¤ini sürdürüyor

D

Deri iflçileri arkadafllar›n›n “ifl kazas›nda” yaflam›n› yitirmesine tepkilerini dile getirdiler. sergilemek bu olaylar›n devam etmesine niyetlerden ba¤›ms›z olarak hizmet edecektir. Hakk› Kilik’linin cena-

zesi 25 Aral›k’ta Ayd›nl› köyü Cemevinden al›narak öfkeli bir kalabal›k taraf›ndan topra¤a verildi.

Bergamal›lar’a casus suçlamas› Son olarak casuslukla suçlanan Bergama köylüleri direnifllerine devam ediyor. ● Bergamal› köylüler DGM eski Cumhuriyet Baflsavc›s› Nuh Mete Yüksel’in haz›rlad›¤› iddianamede “legal casusluk” yapt›klar› iddias›yla 26 Aral›k günü yarg›land›lar. Ankara 1 No’lu DGM’de görülen duruflmaya Türkiye Mühendis ve Mimarlar Odas› Birli¤i (TMMOB), Türkiye ‹nsan Haklar› Vakf› (T‹HV), ‹nsan Haklar› Derne¤i (‹HD) ve Almanya’n›n Ankara Büyükelçilik Müsteflar› Clemenz Von Gotze de kat›ld›. Duruflmada iddianamedeki suçlamalar› reddeden Oktay Konyar “10 y›l mücadele verdik. Herkesi bu konu üzerinde düflünmeye sevk ettik, bunu baflard›k. Yaln›z ben de¤il, biz Bergama’da 10 bin tane casusuz” dedi. Yarg›lananlardan biri olan eski ‹stanbul Barosu Bafl-

kan› Yücel Sayman da “Davay› açan savc› AB uyum yasalar›n› da casusluk faaliyetinin baflar›s› olarak göstermifltir. Böylece bu yasalar› ç›karan meclise hakaret etmifltir, bu suçun karfl›l›¤› TCK’n›n 159. maddesidir. Bizler suçlu de¤iliz” dedi. Almanya vatandafl› olan Wulf Schonbohm (Condrad Adenaver Vakf› Türkiye Temsilcisi), Dirk Tröndle (Schonbohm’un yard›mc›s›), Figen Fatma U¤ur (Heinrich Böll Vakf› Türkiye Temsilcisi), Hans Schummaher (Fredrich Ebert Vakf› Baflkan›) kendilerine yönelik “casusluk” suçlamalar›n›n ve bu davan›n vatandafll›k ve kiflilik haklar›na yönelik ihlal oldu¤unu belirttiler. DGM heyeti san›klar›n savunmalar›n› dinledikten sonra duruflmay› Ocak ay›na erteledi.

eri iflçileri Tuzla Deri Sanayi Bölgesinde iflten at›lmalar› ve sald›r›lar› protesto etmek için bafllatt›klar› imza kampanyas› hakk›nda Türk-‹fl 1. Bölge Temsilcili¤inde bir bas›n toplant›s› yapt›lar. Toplant›ya Tuzla Deri-‹fl Sendikas› fiube baflkan› Hasan Sonkaya, Türk-‹fl 1. Bölge Baflkan› Faruk Büyükkucak, Deri-‹fl Sendikas› Genel Merkez Sekreteri Cemalettin fiahin ve bir grup deri iflçisi kat›ld›. Toplant›da söz alan Hasan Sonkaya jandarman›n sald›r›lar›yla s›kça karfl›laflt›klar›n› belirterek “gözalt›na al›nmalar ve sorunlar›n bu kadar büyümesi konfederasyonun ve sendikalar›n üzerine düflen görevleri yapmad›¤›n› gösterir. Tuzla’da flu anda ola¤anüstü bir hal yaflan›yor. Gözalt›nda iflkence gördük. Bütün bunlar raporlarla kan›tlanm›flt›r.Belgeleri vard›r. 5 gün içinde toplad›¤›m›z 8 bin imzay› valili¤e, ‹çiflleri Bakanl›¤›na ve Cumhurbaflkanl›¤›na verece¤iz. Tek istedi¤imiz insan haklar› önündeki bütün engellerin kald›r›lmas›d›r” dedi.

Alman casusu olmakla suçlanan Bergamal›lar “Biz on bin tane casusuz” dediler

Ege Bölgesi’nde tütün üretimine IMF engeli! ● Türkiye tar›m›nda önemli bir yeri olan tütün üretimi birçok insan›n geçim kayna¤›n› oluflturuyor. Ancak yükselen maliyet, önüne konulan kotalar, üreticinin tüccar›n insaf›na b›rak›lmas› vb. uygulamalar yüzünden tütün art›k ekilemez duruma geldi. Örne¤in ‹zmir’in Menderes ilçesinin De¤irmendere beldesinde Ege’nin en kaliteli tütünü olan flark tütünü, geçen y›llarda binlerce aile taraf›ndan ekilirken bu y›l sadece 5 aile taraf›ndan ekiliyor. Aileler maliyeti dahi karfl›layamad›klar›n› ve bir marlboro paketine karfl› bir kilo tütün verdiklerini söyleyerek bir dahaki sene tütün ekemeyeceklerini belirtiyorlar. Ege bölgesinin en önemli geçim kaynaklar›ndan olan tütün, uzun y›llard›r uygulanan tar›m politikalar› yüzünden ekilemez oldu. Önceki dönemlerde 13 bin balya olan tütün üretimi bu sene sadece 200 balya ile s›n›rl› kald›. Konu ile ilgili bir aç›klama yapan Menderes Ziraat Odas› Baflkan› N. fiemsettin Eren TEKEL’in art›k üreticiye avans bile vermedi¤ini söyledi. Menderes IMF’nin TEKEL’in sigara üretmesini istemedi¤ini, hükümetin de bunu kabul etti¤ini ancak yabanc›lar›n gelip Torbal›’da iki fabrika kurmas›na kimsenin ses ç›karmad›¤›n› belirterek; tütünün Türkiye’ nin en önemli ihraç ürünlerinden biri oldu¤u halde son y›llarda üreticinin hakk›n›n gasp edildi¤ini vurgulad›.


5

işçi-köylü 43

S›n›fsal yaklafl›m EFEND‹N‹N UfiAKTAN ‹STE⁄‹ DE⁄‹L EMR‹ OLUR 90’l› y›llar›n bafl›ndan itibaren Rus sosyal-emperyalizminin çözülmesi ve geriletilmesinin ard›ndan, rakiplerine göre çok daha ileri seviyede bulunan askeri gücünün avantaj›yla “yeniden paylafl›m” ad›na dünyay› yeniden biçimlendirme/s›n›r çizme ataklar›na bafllayan ABD emperyalizmi; Balkanlar (Yugoslavya, Bosna, Kosova) ve Hazar bölgesinin (Afganistan) peflinden, enerji (do¤algaz ve petrol) çemberinin en önemli parças› olan Ortado¤u ve Arap Yar›madas›’na yönelik operasyonun ilk aya¤›n› (Irak) büyük ölçüde olgunlaflt›rm›fl durumda, gün sayma sürecine girmifl bulunuyor. Abdullah Gül’ün “Önümüzdeki yüzy›l› belirleyecek bir savafl›n arifesindeyiz.” (30.12.02) sözleri, bölgeye y›¤›lan ve Irak’a sald›r›y› hayli aflan askeri güç ve Türkiye’de en az 5-6 y›ll›k bir üstlenme, 100 bin asker konuflland›rma ve TrabzonSamsun limanlar›na yerleflme planlar› ile birlikte okundu¤unda olay›n çap› ve Türkiye’yi ilgilendiren boyutu daha iyi anlafl›lmaktad›r Art›k hiç kimse için bilinmezli¤i kalmayan bu stratejiyi, ekonomik olarak gerilemesi ve di¤er emperyalist odaklar›n h›zl› bir geliflim ve at›l›m sürecine ba¤l› olarak flekillendiren ABD emperyalizmi; 3. emperyalist paylafl›m savafl›na kadar uzanabilecek bir sürecin tafllar›n› döflemektedir. Elindeki y›llard›r biriktirdi¤i devasa askeri gücüyle ad›m ad›m üstlendi¤i, yerleflti¤i bölgelerde kal›c›/uzun süreli hegemonya tesis etmek için parçalar› birlefltirmek ve güçlü/istikrarl› bir a¤ örmek hedefiyle ilerleyen ABD emperyalistleri, kendi sonunu getirecek, geri dönülmez bir yola girmifl durumdad›r.

Emperyalizmin; mevcutla yetinmeyen, hep daha fazlas›n› elde etmeyi amaçlayan, varl›k koflulunu dünya halklar›n› daha fazla sömürmeye ve ezmeye ba¤l› olarak biçimlendiren, ilerlemesini kendi aralar›ndaki çat›flma ve savafllarla sa¤layan karakteri gere¤i, dünyadaki bütün gerici güç odaklar› sürekli bir hesaplaflma içinde ellerindeki kuvvetleri, kozlar› ve kartlar› çok çeflitli ittifak ve dengelerle birlikte kullanmaktad›rlar. AB’deki Almanya‹ngiltere iliflki ve çeliflkisi, Çin-Rusya ittifak› ve hatta son günlerde geliflen Çin-Almanya iliflkisi ile Japonya’n›n izledi¤i politikalar vb. bu ba¤lamda çok flafl›rt›c› gelmemelidir. Bu “ka¤›ttan kaplanlar” aras›ndaki cepheleflme ve ittifaklar, çeliflkilerin keskinleflmesini/derinleflmesini ve ciddi çat›flmalara/savafllara do¤ru yol al›nd›¤›n› gösteriyor. Bu tablonun bir di¤er okunuflu ise emperyalist-kapitalist sistemin dikifllerinin tutmaz hale geldi¤i, ezilenlerin dayanma ve katlanma s›n›r›n›n afl›ld›¤›n› anlat›yor. Sürdürülebilirlik, istikrar, huzur vb. tarzda ifade ettikleri mevcut sistemi idame ettirmenin flartlar› her geçen gün daha da zorlaflmaktad›r. Bütün ilgili istatistiki verilerle sabittir ki dünya, insanl›k aleminin tamam›na yak›n ezici bir ço¤unluk için yaflan›r olmaktan ç›km›flt›r. “Efendileri”nin hem saltanat hem de hegemonik kayg›larla hareket ettikleri ve stratejilerini bu çerçeveye oturttuklar› dünya gerçekli¤i içerisinde onlar›n uflakl›¤› ve iflbirlikçili¤ini yapan di¤er gerici s›n›flar›n ve güçlerin durumlar› ise daha farkl› özellikler arz ediyor. Yar›-sömürge ve sömürgelerdeki bu egemenler, emper-

yalistlerin bölge bayisi, istasyonu, karakolu vd. misyonlarla ifllev görmekte, güç dengelerine ve içerdeki klik çat›flmalar›na paralel konumlan›fl sergilemektedirler. Ülkemizde devleti elinde bulunduran komprador-bürokrat burjuvazi ve büyük toprak a¤alar› s›n›flar›n›n gerek iç politikada gerekse de devletler aras› iliflkilerdeki duruflu da bu merkezde anlam kazanmaktad›r. AB’ye üyelik meselesinden K›br›s sorununa, 11 Eylül süreci ve Afganistan sald›r›s›ndan Filistin ve nihayet Irak konusuna kadar bütün geliflmeler karfl›s›nda sergilenen konumlan›fl, emperyalizme göbekten ba¤›ml› Türk hakim s›n›flar›n›n bu statüsüyle aç›klanmal›d›r. Medya arac›l›¤›yla manipülasyona u¤rat›larak kamuoyuna empoze edilmeye çal›fl›lan bu gerçeklik, T.C. devletinin ba¤›ms›z bir statüsü olmad›¤›, konu do¤rudan emperyalistlerin ç›kar› oldu¤unda pazarl›k pay›n›n dahi bulunmad›¤›d›r. Bu anlamda, sözü edilen üslerin, havaalanlar›n›n, limanlar›n, demiryollar›n›n, askerlerin kulland›r›lmas› gibi hususlar›n hiç birisi pazarl›k konusu de¤ildir. Zira faflist diktatörlük arac›l›¤›yla bu tesislerin ve güçlerin as›l sahibi zaten emperyalistlerdir. Yine emperyalist ordular›n ülkemiz topraklar›n› çi¤nemesi, üstlenmesi (zaten var), hatta yar›-iflgal konumuna dönüfltürmesi gibi planlara uflaklar›n karfl› koymas› mümkün de¤ildir. Efendileriyle bu afla¤›l›k uflaklar›n yapt›¤› “pazarl›k” sadece ve sadece kendi iktidarlar›n›n bekas›, kendi ç›karlar›n›n gere¤i olarak flekillenmektedir. Gözetilmeye çal›fl›lan özünde yine emperyalistlerin ç›karlar›d›r. Zira ç›kacak olan fatura, geliflecek halk muhalefeti nihayetinde emperyalizmin ülkemizdeki menfaatlerini zedeleyecek sonuçlara yol açacakt›r. Yani ABD’li çeflitli düzeyden yetkililerle yap›lan görüflmeler, klasik anlamda bir pazarl›k de¤il, Pentagon’daki planlamalara uygun olarak, olas› geliflmeler karfl›s›nda al›nacak tedbirler bak›m›ndan bir

Malatya’da Savafl Karfl›t› Platform kuruldu! Malatya: ABD emperyalizminin Irak’a yönelik sald›r› planlar›n› h›zland›rd›¤› son günlerde, tüm dünyada oldu¤u gibi ülkemizde de savafl karfl›t› gösteriler artarken, çeflitli DKÖ’ler kurumlar bir araya gelerek platformlar oluflturuyor. Bu çerçevede Malatya’da da ABD emperyalizminin Irak’a yapaca¤› sald›r› öncesi aralar›nda KESK, TMMOB, Tür Köy Sen, Hak-Der ve ILPS’nin de bulundu¤u 16 kurum 23 Aral›k 2002 tarihinde saat 12:30’da E¤itim-Sen’de yapt›klar› bas›n aç›klamas›yla Malatya Savafl Karfl›t› Platform’un kuruldu¤unu kamuoyuna duyurdular. Platform ad›na ya-

3-16 Ocak 2003

p›lan aç›klamay› Hasan Kald›k okudu. Kald›k “Amerikan müdahalecili¤inin ve dizginlenemeyen sald›rganl›¤›n›n s›n›rlar›na vard›¤› yeni bir dönem bafllam›flt›r. 11 Eylül sonras›nda küresel terör bahanesiyle dünyan›n jandarmal›¤›na soyunan ABD kendine biat etmeyen yoksul halklar karfl›s›nda tehdit oluflturmaya devam ediyor. Afganistan’dan sonra yeni hedef Irak olarak belirlenmifl durumda” dedi. Kald›k, ayr›ca Türkiye’nin bu sald›r›daki rolüne de de¤inerek toplumsal muhalefetin harekete geçmesi gerekti¤ine vurgu yapt›.

düzenleme ve dikte etme/belletmeden ibarettir. ABD’nin T.C.’yi ba¤›ms›z bir devlet gibi göstermesi ve sanki “olur/onay” al›yor gibi davranmas›, Türk uflaklar›n da bu tarz bir iliflkiyi “meclis onay›”, “BM, NATO karar›” vb demagojilerle süslemesi, ucuz bir mizansenden baflka bir fley de¤ildir. ‹flin asl›, t›pk› AB iliflkilerinde oldu¤u gibi dan›fl›kl› bir senaryo etraf›nda döndürülmektedir. D›fliflleri Bakan› Yaflar Yak›fl’›n “Pazarl›k yapmak, kendi askerimizin can›n› pazarlamakt›r.”(29.12.02) sözleri gafla itiraf kar›fl›m› bir ibretlik tafl›maktad›r. Soros’un “T.C.’nin en iyi ihraç ürünü ordusudur.” beyan›yla da a盤a vuruldu¤u ve Kore’den bafllayarak defalarca kan›tland›¤› üzere faflist diktatörlü¤ün üstlendi¤i görevler özellikle askeri bak›mdan önem arz etmektedir. Olay Türkiye’nin de içinde bulundu¤u bölgeyi do¤rudan ilgilendirdi¤inde ise bu durum jeopolitik-jeostratejik aç›dan fazlas›yla böyledir. Nitekim AKP modelinin tam da bu süreçte devreye sokulmas› ve emperyalist karargahlardan destek görmesi ‹slam co¤rafyas›yla yak›ndan ilgilidir. Faflist Türk devletinin ABD’ye hay›r deme gibi bir alternatifi yoktur. Bu nedenle yürütülen spekülasyonlar›n tümü kitlelerin tepkisini izole etmeye yöneliktir. Kürt devletinin kurulmamas› (Irak’›n toprak bütünlü¤ü palavras›), Türkmenlere statü tan›nmas› (Irak’›n iç ifllerine aç›kça müdahale), Irak petrollerinden pay (ya¤mac›l›¤›n resmi), savafl tazminat› vb. bütün söylemler kamuoyunu oyalamak ve yanl›fl yönlendirmek amaçl› kullan›lmaktad›r. Abdullah Gül’ün “Her fley kontrol d›fl›nda gelifliyor.” (21.12.02) sözleri gerçek durumun foto¤raf›n› yans›tmaktad›r. Ezilenler cephesinden emperyalizmin oyunlar›n› bozmak, sald›r›lar›n› gö¤üslemek için güçleri birlefltirerek mücadeleyi yükseltmekten baflka bir alternatif yoktur. Türk hakim s›n›flar›n›n çeflitli kademelerdeki sözcü ve destekçilerinin

özellikle kulland›¤›, “savafl istemiyoruz ama ABD sald›racaksa bizde ona göre konumlanmal›y›z” argüman› ayn› zamanda “savafl›n önlenemezli¤i” üzerine kurulu bir propaganda yürütme amaçl›d›r. Nitekim ABD’nin Irak’a sald›r›s›n›n kaç›n›lmazl›¤› üzerine yap›lan konuflma ve yorumlar, “harekat esnas› ve sonras›na” kayd›r›lm›fl bulunuyor. Benzer kan›ksatma faaliyeti öteden beri esas olarak “emperyalistlerin yenilmezli¤i, devrimlerin imkans›zl›¤›” üzerine yap›lmaktad›r. Bu, halklar›n/kitlelerin gücünün “yenilmez” biricik güç oldu¤unu iyi bilenlerin, emperyalizmin devrimlerle kaç›n›lmaz biçimde parçalanarak yok edilece¤i gerçe¤ini kabul etmek istemeyenlerin çaresizce sar›ld›klar› bir hayaldir. Halk düflmanlar›n›n gelifltirdikleri bütün manevralar, ürettikleri strateji ve planlar, yapt›klar› siyaset bu gerçek üzerine kuruludur. Onlar›n “zamanlama” ad›na gerçeklefltirdikleri bütün hamleler buradan kaynaklanmaktad›r. Uygulanan fliddet ve terör, yasaklamalar, engellemeler, yönlendirmeler, her türden yalan ve demagojiler, tüketilen bütün hukuk kurallar› ve kararlar›n›n tek bir amac› vard›r,o da; halk kitlelerinin öfkesini biriktirmemek, da¤›tmak ve bertaraf etmektir. Aksi halde icraatlar›n›n sonuçlar›, sonlar›na tekabül edecektir. Bu sonu geciktirmemek için en az düflmanlar›m›z kadar çal›flmal›y›z. Bilmeliyiz ki Afganistan sald›r›s›n› önleyemediysek, Irak iflgalini engelleyemeyebileceksek de bu zinciri bir yerinden mutlaka k›raca¤›z. Bunun için her sald›r›ya direnmek ayn› zamanda güç biriktirmek demektir. Onlar› durdurmak, geriletmek ve yenilgiye u¤ratman›n yolu, güç dengesine bakmaks›z›n mücadeleyi sürdürmekten geçiyor. Zira çok iyi biliyoruz ki sonunda zafer hakl› olandan yana tecelli edecek, bu da ancak bizim parça parça elde edece¤imiz kazan›mlar›m›zla gelecektir.

Ekmek ve Adalet dergisinde yang›n...

● Devletin devrimci ve sosyalist bas›na yönelik sald›r›lar› devam ediyor. Gazetemizin Turhal irtibat büro çal›flan› Sefagül Kesgin’in düzmece gerekçelerle tutuklanmas›n›n ard›ndan Ekmek ve Adalet dergisinin Adana Temsilcili¤i “kimli¤i belirlenemeyen” kifliler taraf›ndan 21 Aral›k Cumartesi günü kundakland›. Büroyu da¤›tarak yang›n ç›kartan, oturma gruplar›n› tahrip eden sald›rganlar daha sonra kaçt›lar. Yang›n itfaiyenin gelmesiyle kontrol alt›na al›nd›. Ekmek ve Adalet dergisi Adana temsilcisi, kundaklaman›n organize bir flekilde yap›lm›fl oldu¤unu gözlemlediklerini ve gereken yerlere baflvurduklar›n› belirtti. Olay› protesto etmek amac›yla Ekmek ve Adalet dergisi Adana temsilcisi Erhan Bingöl büro önünde bir bas›n aç›klamas› yapt›. Bingöl, “baz› yerler özellikle yak›lm›fl. Sald›r›n›n planl› oldu¤u aç›k” dedi.


3-16 Ocak 2003

işçi-köylü 43

6

Mersin HADEP Kad›n Kollar› ‹l Baflkan› Evrim Y›lmaz ile Söylefli

Irak’a sald›r›n›n Kürt halk›na etkileri I

rak’a yönelik sald›r› haz›rl›k- si, en son Diyarbak›r ö¤renci der- ABD’nin Irak’a yönelik sald›r› lar›n›n h›zland›r›ld›¤› bu ne¤inin kapat›lmas› gibi olaylar haz›rl›klar›n› nas›l de¤erlendirigünlerde savafl›n a¤›r tahri- bask›lar›n hala devam etti¤inin yorsunuz? -Haz›rl›k de¤il savafl bafllam›fl batlar›n› yaflayacak olan dünya- göstergesidir. Yani OHAL’in n›n ezilen, bask› alt›nda tutulan, kald›r›ld›¤›n› söyleyemeyiz ve durumda asl›nda. Kürtler bu duyoksul halklar›d›r. Savafl›n so- kald›r›lmas› gerekti¤inin alt›n› rumdan direkt etkilenecekler. Önnuçlar› sadece yafland›¤› yerle s›- çizmek gerekiyor. Bu uygulama- celikle flunu belirtelim ki biz san›rl› kalmayarak tüm dünyay› et- lar demokratik bir ülkeye yak›fl- vafllara karfl›y›z. Çünkü savafllakilemektedir, etkileyecektir de. m›yor, bu yüzden bu tip uygula- r›n yükünü sivil halk çekiyor. Ve Bu sald›r›n›n a¤›r y›k›m›n› yafla- malar› k›n›yoruz. Resmi anlamda özellikle de kad›nlar savafltan en yacak olanlardan biri de Kürt hal- kald›r›lan OHAL’in uygulamalar- çok etkilenenlerdir. Eflini, çocuk› olacakt›r. Özellikle de bölgeye da da kald›r›lmas› yönünde tavr›- ¤unu kaybeden kad›nlar ac› çekiyor. Savafl›n yaratt›¤› ekonomik müdahale için yap›lan asker sev- m›z oldu. kiyat›n›n yan›s›ra Ortado¤u’ya ✎ Koruculuk, boflalt›lan krizin faturas›n› da kad›nlar çekiyönelik sald›r›da da stratejik bir köyler, faili meçhul cinayetler, yor. ABD’nin Irak’a yönelik gernokta olan T. Kürdistan›’nda ya- tüm bunlar› a盤a ç›karma süre- çeklefltirece¤i sald›r› Ortadoflayan Kürt halk› bu savafl›n fatu- ci nas›l bafllat›lmal› ve bu konu- ¤u’ya hakim olma sald›r›s›d›r. ABD’nin dünya jandarmal›¤›na ras›n› çok a¤›r ödeyecek. Savafl- da neler yap›lmal›? tan Kürt halk›n›n nas›l etkileneKoruculu¤un özellikle kald›- soyundu¤unu hepimiz görüyor ve ce¤i ve T. Kürdistan›’ndaki son r›lmas› gerekti¤ini, bunun kendi- biliyoruz. ABD’nin plan› oradaki geliflmeler üzerine Mersin HA- sini çok ciddi bir flekilde dayatt›- iflbirlikçi Kürtlerle Saddam’› deDEP Kad›n Kollar› ‹l Baflkan› ¤›n› görüyoruz. Korucular›n böl- virerek yeni bir Kürt devleti kurEvrim Y›lmaz ile görüfltük. gede bulunan ailelere yönelik mak. Ve bunu yaparken de tama✎ Geçti¤imiz günlerde kal- bask›lar›, köylerine geri dönmek men kendi kadrolar›n› bölgeye d›r›ld›¤› iddia edilen OHAL’in isteyen ailelere yönelik yapt›klar› yerlefltirmeyi hedeflemek. Savafl fiili anlamda devam etmesi du- k›y›mlar ve bunun karfl›s›nda el- Kürtleri her bölgede etkileyecektir. Yeni katlirumu yaflan›yor. Bu konuda ne l e r i n i , düflünüyorsunuz? -OHAL bugüne kadar Türkiye’nin bir bölgesinde anti demokratik uygulamalar yaflamda faili yaflan›rken Türkiye’nin demokratikleflmesi mümkün de¤ildir. meçhul cinayetlerin, g›da ambaramlar, golar›n›n uyguland›¤›, halk›n zorla koruculaflt›r›ld›¤› yani insanl›- kollar›n› sallayarak çok rahat do- cinayetler, ekonomik s›k›nt›lar ve ¤›n aleyhine iflleyen bir durum ol- laflmalar› durumu kabul edilecek özellikle bu durumdan kad›n ve du. 15 y›ll›k bir çat›flma ortam› bir durum de¤ildir. Hala kad›nla- çocuklar fazlas›yla etkilenecekvard›, bu ortam›n sonucu olarak ra uygulanan tecavüz olaylar› da ler. ortaya ç›kt› OHAL. Her an bafl›- var. Bunun son örneklerini gör✎ Türkiye ve Irak Kürdistam›za her fleyin gelebilece¤i bir dük ve yaflad›k. Faili meçhul ci- n›’n›n bu sald›r›da kullan›lmas› durum söz konusuydu. Orda bu- nayetlerin ayd›nlat›lmas›na dö- durumuyla birlikte Kürt halk› lunan halk›n aleyhine geliflen bir nük YAKAY-DER adl› yak›nlar›- a¤›r tahribatlar yaflayacakt›r. Bu durum oldu. Birçok etkinli¤in ya- n› kaybedenlerin oluflturdu¤u bir durumu nas›l de¤erlendiriyorsusaklanmas›, birçok alternatif ça- dernek kuruldu. Bu dernek arac›- nuz? l›flman›n engellenmesi aç›s›ndan l›¤›yla insanlar davalar açt›lar. ‹ç -Irak bölgesinde KNK ve getirilen yasaklar, yaflanan anti hukuk yollar› t›kan›nca A‹HM’e YNK var. Tabi bunlar Kürtler’in demokratik uygulamalara karfl› kadar gidilecek. Bunun yan›nda en küçük ses ç›karanlar›n dahi köylere geri dönüflün sa¤lanmas› Helikopterler yarg›s›z infazlarla, faili meçhul- için Göç-Der’in haz›rlam›fl oldulerle öldürüldü¤ü bir süreçti. Bu ¤u belli projeler var. Ancak bu daha şimdiden durum sadece bizim aç›m›zdan projelerin desteklenmesi yönünSilopi’de de¤il tüm demokratik kamuoyu de ad›mlar yeterince at›lamad›. aç›s›nda kabul edilebilir bir du- Devlet bu projeleri desteklemesi savaş rum de¤ildir. Bu yaflananlar sü- gerekirken bunlar olmad›, tam hazırlıklarına rekli karfl›s›nda oldu¤umuz uygu- tersine gelifltirmek istenen projelamalard›r. Bafllat›lan bar›fl orta- ler engellenmeye çal›fl›ld›. Geliflbaşladı. m›n sonucu OHAL gereksiz hale tirilen bu projelerin hayata geçigeldi, kald›r›lmas›na yönelik or- rilmesi, insanlar›n köylerine geri taya konulan tepkiler ve bar›fl or- dönüflünün sa¤lanmas› için detam›yla OHAL kald›r›ld›. Resmi mokratik kitle örgütlerine ve sivil düzeyde kald›r›lan OHAL en son toplum örgütlerine görev düflüDiyarbak›r’da kald›r›ld›. Tabi biz yor. Yap›lan her etkinlikte, her OHAL’in tam anlam›yla kald›r›l- eylemde halk›n bu talebini dillend›¤›n› söyleyemiyoruz. Çünkü dirmek gerekiyor. Türkiye’nin bir bölgesinde uygulamalar›yla hala devam ediyor. Örne¤in, köylerine geri dön- anti demokratik uygulamalar yamek isteyen köylülerin korucular flan›rken Türkiye’nin demokrataraf›ndan vurulmas›, hala illerde tikleflmesi mümkün de¤ildir. girifl ç›k›fllarda yaflanan zorluklar, ✎ Kürt halk› aç›s›ndan di¤er dernekleflmelere izin verilmeme- bir önemli geliflme olarak

ç›kar›na bir öncü de¤il, öncü olmad›¤›n› da düflünüyoruz. Örne¤in Barzani’nin ABD yanl›s› çizgisi YNK’n›n da ondan fark› olmayan bir çizgisi var. Bunlar›n ikisi de savafltan bir pay almak ve bir ç›kar elde etmek istemekteler. Do¤al olarak da bunlar halk›n ç›karlar›na dönük bir tutum sergilemeyeceklerdir. KNK’n›n son dönem yapt›¤› bir bar›fl ça¤r›s› vard›. Bu bizce ikiyüzlüce bir politika. Bizim bunlara da bir ça¤r›m›z var. Savafla karfl› bir durufl sergilemeleri noktas›nda. Yani art›k faydac›l›k bir kenara b›rak›larak halk›n lehine olan bar›fl esas al›nmal›d›r. Bölgede sadece Kürtler yaflamamaktad›r. Mesela Türkmenler var, Araplar var, fiiiler var. Bu halklar›n da zarar görmesi söz konusudur. Tabi en çok Kürtlerin yaflamas›ndan kaynakl› savafltan en çok etkilenecekler onlar olacaklard›r. Savafl›n getirece¤i hiçbir fley iyi olamaz. Sonuç tamam›yla açl›k, y›k›m ve gözyafl› olacakt›r. ✎ Devlet bir yandan AB telafl›yla bir yanda Kürtçe yay›n hakk›, ana dilde e¤itim gibi göstermelik kararlar› kamuoyuna sunarken di¤er taraftan bölgede yaflayan Kürt halk›n› olas› bir sald›r› durumunda çok rahat gözden ç›karabilmektedir. Buna iliflkin ne diyeceksiniz? -K›saca çifte standart olarak de¤erlendirebiliriz. Türkiye’de özellikle Kürtler aç›s›ndan bu olay çok s›k yaflan›yor. Bir yandan AB’ye girifl telafl›yla yap›lan yasa de¤ifliklikleri di¤er yandan bir halk›n talepleri için yürüttü¤ü

mücadelenin bask›yla bast›r›lmas› durumu yaflanmaktad›r. Kürtçe isimlere getirilen yasaklamalar, ana dilde e¤itim isteyen ö¤rencilere ve velilere getirilen tutuklamalar bu çarp›kl›¤›n ifadesidir. Birçok TV kanal›nda Kürtçe diziler yay›nlan›rken çocuklar›na Kürtçe isim veren aileler hakk›nda dava aç›labilmektedir. TV’lerde bir saatlik yay›n yap›lmas› karar› al›nm›fl. Bu karar taleplere yan›t veren bir durum de¤il. Bu tip ad›mlar› atmas›n›n nedeni de zorlaman›n ve mücadelenin bir sonucudur. Böylesi bir anlay›fl›n kalk›p da Güney ve Kuzey’deki Kürtler’in varl›¤›n› kabul etmesi ve onlar›n savafltan zarar görmemesi gibi bir düflünce sahibi olmas› elbette ki beklenecek bir durum de¤ildir. ✎ Abdullah Öcalan’a yönelik tecriti nas›l de¤erlendiriyorsunuz? -Bu Türkiye’nin önemli bir gündemidir. Öcalan bir halk›n önderidir, ona inanan ve ba¤l› olan bir halk var. Öcalan’a uygulanan tecritin kald›r›lmas› için yap›lan eylemler var. Di¤er taraftan yap›lan aç›klamalarda da tecritin bir savafl nedeni olabilece¤i aç›klanmakta ve 15 fiubat’a kadar bir zaman tan›nmakta. Bu iyi bir flekilde de¤erlendirilmezse savafl›n yeniden gündeme gelmesi kaç›n›lmazd›r. Savafla karfl› oldu¤umuz için bu durumun yaflanmas›n› istemiyoruz. Abdullah Öcalan’a uygulanan bask› halka uygulanan bir bask›d›r. Bu anlam›yla da tecrit kesinlikle ortadan kald›r›lmal›d›r, yoksa savafl kaç›n›lmaz olacakt›r.


işçi-köylü 43

7

3-16 Ocak 2003

OHAL’in karanl›k yüzü: Faili meçhuller Y›llarca süren OHAL uygulamas›ndaki tüm sald›r›lar›n hemen hemen hepsinin aç›klamas› “karanl›k güçler” ile s›n›rl› kald›...

D

evletin T. Kürdistan›’nda uygulad›¤› iflkence, gözalt›, yarg›s›z infaz, zorla göç ettirme koruculaflt›rma uygulamalar›n›n yan›s›ra “faili meçhul” cinayetler de az›msanmayacak kadar fazla. Ulusal hareketin özellikle bölgede yayg›nlaflan mücadelesiyle birlikte artan bu cinayetlerde demokratik kitle örgütlerinin yöneticileri, ya-

zarlar ve ifl adamlar› hedefte oldu. Ve tüm bu sald›r›lar›n hemen hemen hepsinin aç›klamas› “karanl›k güçler” ile s›n›rl› kald›. Susurluk’ta belli yönleriyle a盤a ç›kan “karanl›k güçler”in bizzat devlet taraf›ndan beslendi¤i ve yetifltirildi¤i gün yüzüne ç›kt›. Ki daha sonra birçok devrimci ve yurtseverin katili olan Abdullah Çatl› için örne¤in “ülke için kurflun s›kanlar flereflidir” aç›klamas›yla Çiller, halk düflman› güçlerle olan iliflkisini gizleme kayg›s› bile duymadan a盤a vurmufltur. Yine bir dönem devletin kendi eliyle besleyip güçlendirdi¤i ve bölgede devrimci, komünist ve yurtsever güçlere karfl› kullan›lan Hizbullah’›n da say›lar› yüzleri geçen “faili meçhul” cinayetleri iflleyenlerin bafl aktörleri olduklar› ortada. Devletin bir süre sonra kontrolü alt›ndan ç›kmaya bafllayan bu güçlere yönelik yap›lan operasyonlar bir anlamda bunlar üzerinde otorite kurma operasyo-

nuydu. Devlet içinde organize edilen bu suç çeteleri özellikle baflta OHAL bölgeleri olmak üzere T. Kürdistan›’nda birçok ilde cinayet flebekeleri biçiminde çal›flarak suç ifllemifllerdir. OHAL’in uyguland›¤› bölgelerde yüzlerce faili meçhul cinayetin yan›s›ra 4500 köy boflalt›ld›, 70 bin insan koruculaflt›r›ld›. Ve bunlar›n tümü OHAL kanunlar›na göre silahland›r›larak yine halka ve gerillaya yönelik düzenlenen operasyon ve katliamlarda kullan›lm›flt›r. Boflalt›lan 4500 köyün sorumlulu¤unu üstlenmeyen devlet, flimdi köye dönüfllerin önünü kesmek için korucular› kullanarak katliam yapman›n yan›s›ra köylerinden göç ettirilerek zarar gören köylülere tazminat da ödemiyor. Yak›l›p y›k›lan, tahrip edilen köylerine geri dönmek isteyen ailelere birkaç torba çimento verilerek halk kand›r›lmaya çal›fl›lmaktad›r. OHAL’in kald›r›ld›¤› iddia edilen illerde devletin iflledi¤i yukar›da s›ralad›¤›m›z suçlar›n yan›s›ra ayd›nlat›lmas›, sorumlular›n›n bulunup yarg›lanmas› gereken yüzlerce “faili meçhul” cinayet var. 25 y›ll›k OHAL uy-

gulamal› yaflamda yak›nlar› katledilenler onlar› bulman›n umuduyla yafl›yor. Yetim kalan çocuklar, dul kalan kad›nlar, evlatlar›n› yitiren analar öldürülen yak›nlar›n›n sorumlular›n›n bulunmas›n› istiyor ve bekliyor. Örne¤in yazar Musa Anter ile birlikte Haf›z Akdemir’in katledilmeleri hala sisli bir perde. Devletin t›pk› di¤erleri gibi raflarda unuttu¤u onbinlerce dosya gibi… Welat ve Özgür Gündem muhabirlerinden Hüseyin Deniz, Yahya Orhan, Haf›z Akdemir 1992 y›l›nda “faili meçhul” cinayette katledilenler aras›nda. 1992 y›l›nda gerçekleflen “faili meçhul” cinayetlerin toplam say›s› 1401. Yukar›da ismini s›ralad›klar›m›z bu 1401 isimden sadece bir kaç›. fiimdi OHAL’in kalkt›¤›n› iddia eden devlet, 25 y›ld›r yapt›¤› uygulamalar›na devam ediyor. OHAL’li y›llarda köylülere uygulanan iflkence bugün hala devam ediyor. OHAL y›llar›ndaki tüm bu uygulamalar›n sorumlular›n›n bulunup yarg›lanmas› talebi yükseltilmelidir. ‹fllenen cinayetlerin sorumlular›n› as›l yarg›layacak olan›n halk oldu¤u ortadad›r. Ancak bu gerçekli¤e ra¤men bu günden bu talebi yükseltmeli ve bunu demokratik mücadelenin bir arac› haline dönüfltürmeliyiz.

Baskılar halka ulaşmamızı engelleyemez!

G

azetemiz Turhal irtibat bürosu 14 Aral›k 2002 tarihinde siyasi flube polisleri taraf›ndan bas›lm›fl, çal›flanlar›m›z Sefagül Kesgin ve Derya Gökmen haklar›nda ifade oldu¤u gerekçesiyle büroda bulunan misafirleriyle birlikte gözalt›na al›nm›fllard›. Büromuzda bulunan bilgisayar ve eski gazetelere el koyan polis, toplat›lm›fl yay›n bulunduruldu¤u gerekçesiyle de büromuzu süresiz mühürlemiflti. Gözalt›na al›nan Derya Gökmen ve büromuzda bulunan misafirler ayn› gece serbest b›rak›lm›fl ancak Sefagül Kesgin Sivas’a gö-

türülüp, sorguland›ktan sonra mahkeme karar› ile serbest b›rak›lm›flt›. Ancak Kesgin hakk›nda Cumhuriyet Savc›l›¤›’n›n bir üst mahkemeye itiraz› dikkate al›narak tutuklama karar› verilmifl ve Kesgin ertesi gün Turhal’daki evinden gözalt›na al›narak Zile Hapishanesi’ne götürülmüfltü. fiu anda Zile Hapishanesi’nde tutuklu bulunan çal›flan›m›z›n maruz kald›¤› bu uygulamalar ve Turhal ‹rtibat Büromuzun halen mühürünün aç›lmamas› gazetemiz taraf›ndan 24 Aral›k 2002 tarihinde ‹HD ‹stanbul fiubesi’nde yap›lan bir bas›n aç›klamas› ile kamuoyu-

na duyurularak teflhir edildi. Turhal ‹rtibat büromuz çal›flanlar›ndan Derya Gökmen, okudu¤u aç›klamada gazetemizin devletin yasakç› ve bask›c› zihniyeti alt›nda, muhalif sesini yükselterek, sesini emekçi halk kitleleriyle buluflturma yönlü ›srar›ndan dolay› devlet terörüne maruz kald›¤›n› belirterek çal›flan›m›z Memik Horuz’un da bir itirafç›n›n iftiralar› sonucu 2 y›ld›r Sincan F tipi Hapishanesi’nde tutuldu¤unu hat›rlatt›. Turhal büromuzun ilk aç›ld›¤› günden beri sürekli bask› alt›nda tutuldu¤unu, haber için gidilen köylerde çal›flanlar›m›z›n gözalt›na al›nd›¤›n›, çektikleri foto¤raflarla ilgili “keflif yapt›¤›” iddias› ile tutukland›klar›n›, büromuza sahip ç›kan köylülerin de devlet bask›s›ndan nasibini ald›¤›n›, okurlar›m›z›n kaç›r›l›p tehdit edildi¤ini söyleyen Gökmen, kaç›r›lan okurlar›m›za zorla iflbirlikçilik teklif edildi¤ini, kabul etmeyenlerin sabahlara kadar karakolda bekletildi¤ini; “gençsin bafl›na neler gelebilece¤ini sen düflün” sözleri ile ölümle tehdit edildiklerini de sözlerine ekledi.

Gökmen bu tür bask›larla gerçeklerin halka ulaflmas›na engel olunamayaca¤›n›, devrimci ve sosyalist bas›n üzerindeki bask›lar›n sesimizi yükseltmemizi ve halkla bütünleflmemizi asla engelleyemeyece¤ini vurgulayarak aç›klamay› “bask›lar bizi y›ld›ramaz” diyerek bitirdi. MEM‹K HORUZ’UN DAVASI YARGITAY’DA Kendisine yönelik bir komplo sonucu Ankara 2 No’lu DGM taraf›ndan TKP/ML-T‹KKO üyesi oldu¤u gerekçesiyle 15 y›l a¤›r hapis cezas› verilen ve yaklafl›k bir buçuk y›ld›r Sincan 1 No’lu F Tipi’nde tecrit sald›r›s›na maruz kalan gazetemiz ‹flçi-köylü çal›flan› Memik Horuz’un davas›, Yarg›tay 9. Ceza Dairesi’nde 25 Aral›k 2002 tarihinde görülmeye baflland›. Duruflmaya Memik Horuz’un avukat› Filiz Kalayc› ile Uluslararas› Halk›n Avukatlar› Birli¤i üyeleri olan ‹ngiltere’den Av. Raglnder Claire, Hollanda’dan Dündar Gürses ve Amsterdam Uluslararas› Hukuk Klini¤inden Mr. Joost P.J.Wielink de kat›ld›.

Memik Horuz Horuz’un Avukat› Filiz Kalayc› itirafç› Erol Çetin ve ‹rfan Durmufl’un çeliflkili beyanlar verdi¤ine dikkat çekerek, itirafç›lar›n s›rf kendilerini kurtarmak için gerçekleri çarp›tt›¤›n› belirtti. Suç tarihinde Memik Horuz’un baflka bir yerde oldu¤unun güçlü delillerle ispatlad›¤›n› belirten Kalayc›, mahkemeye Amsterdam Hukuk Klini¤i’nin haz›rlad›¤› ve Horuz’un adil yarg›lanmad›¤›n›n belirtildi¤i raporu sundu. Kalayc›’n›n karar›n bozulmas›n› istedi¤i duruflma, Yarg›tay taraf›ndan 22 Ocak 2003 tarihinde yeniden görülmek üzere ertelendi.


3-16 Ocak 2003

işçi-köylü 43

Haberler...Haberler...Haberler... -8- ...Haberler...Haberler...Haberler...

IMF programlar›na karfl› eylem ‹stanbul: SES Aksaray fiubesi 22 Aral›k’ta ‹stanbul Üniversitesi Cerrahpafla T›p Fakültesi bahçesinde bir bas›n aç›klamas› yapt›. SES üyesi sa¤l›k emekçilerinin “Tasarruflar nemalar ödensin”, “Reform aldatmacas›na hay›r”, “K›y›ma karfl› direnece¤iz” sloganlar›n› att›¤› aç›klamada SES Aksaray Yönetim Kurulu Üyesi Ayd›n Erol bir konuflma yapt›. Erol konuflmas›nda Anayasa Mahkemesi’nin; zorunlu tasarruf birikimlerinin tümünün bir

defada nakit olarak ödenmesine ve hükümetin 28 Aral›k’a kadar ödeme plan› ç›karmas›na karar verdi¤ini ancak mahkemenin verdi¤i sürenin sonlar›na yaklafl›ld›¤› bugünlerde bakanlar›n yapt›klar› aç›klamalar ile sadece 15 y›l›n› dolduranlara ödeme yap›labilece¤ini söylediklerini ifade ederek “bizi oyalamaya, tasarruflar›m›z› unutturmaya çal›fl›yorlar” dedi. Reform ad› alt›nda aldat›ld›klar›n› söyleyen Erol, “Esnek çal›flma diye istedikleri saatte, istedikleri kadar

GÜVEN KARACA D‹REN‹fi‹ B‹TT‹ ● Deri-‹fl sendikas›na üye olduklar› gerekçesiyle Güven Karaca patronu taraf›ndan iflten at›lan iflçiler, 5 Ekim 2002 tarihinde fabrika önünde bafllatt›klar› direnifli sendikayla birlikte ald›klar› ortak kararla 23 Aral›k günü bitirdiler. Yaklafl›k 3.5 ayd›r direniflte olan Güven Karaca iflçileri patronun ve jandarman›n tüm sald›r›lar›na direniflle cevap verdiler. ‹flçiler Tuzla Havzas›nda uygulanan OHAL’in ancak örgütlü mücadele ederek geri püskürtülebilece¤ini duyurdular.

emrettikleri her iflte (görevimiz d›fl›nda) çal›flt›rarak, amirin istedi¤i kadar ücret vermeyi, istedikleri anda iflten atmay› planl›yorlar” diyerek de esnek çal›flman›n gerçekli¤i üzerinde durdu. Taban maafllar›n›n yoksulluk s›n›r›n›n üstüne ç›kar›lmas›n›, özellefltirmeden ve Kamu Reformu aldatmacas›ndan vazgeçilmesini isteyen Erol, IMF programlar›na grev haklar›n› kullanarak geçit vermeyeceklerini de sözlerine ekledi.

KARA ELMASTA YAS ● 19 Aral›k günü Zonguldak’ta kömür ocaklar›nda patlama meydana geldi. Patlamada 2 maden iflçisi hayat›n› kaybederken, kurtarma çal›flmalar›na kat›lan 2 maden iflçisi de metan gaz›ndan zehirlendi. Türkiye Taflkömürleri Kurumu (TTK) Karadon Müessesesinde meydana gelen patlamada hayatlar›n› kaybeden ‹rfan Karabak ve Mehmet Güllü’nün cenazeleri Zonguldak Hastanesi’nin morguna götürüldü. Metan gaz›ndan zehirlenen iflçiler Alaattin Gündem ile Hasan Kaymak ise tedavi alt›na al›nd›.

KADEK’L‹ TUTSAKLAR AÇLIK GREV‹NDE ADEK Genel Baflkan› Abdullah Öcalan’a yönelik tecriti protesto etmek amac›yla KADEK’li tutsaklar 23 Aral›k tarihinde açl›k grevine bafllad›. Açl›k greviyle ilgili KADEK’li tutsaklar ad›na aç›klama yapan Nasrullah Kuran, 5 bin KADEK ve PJA tutsa¤› olarak sürece yay›lm›fl imha politikas›n› çok tehlikeli bir dönemin bafllang›c› olarak gördüklerini aç›klad›. KADEK’li tutsaklar›n talepleri aras›nda; KADEK Genel Baflkan› Abdullah Öcalan’›n yaflam ve iliflkilenme koflullar›n›n acilen düzeltilmesi, avukatlar›, ailesi, sivil toplum kurulufllar› ve bas›nla hiçbir s›n›r konulmadan görüflmesi ve haberleflmesinin sa¤lanmas›, hapishanelerde koflullar›n düzeltilmesi vb yer al›yor.

K

“TABUTLUKLARA HAYIR” ● Hak-Der 22 Aral›k 2002 tarihinde saat 14:00’de Malatya’da Hak- Der binas›nda “F tipleri, ÖO süreci, 19 Aral›k” konulu bir panel düzenledi. Panelde ayr›ca ‘‹nsan sadece mezarda yaln›z kal›r’ ve ‘Diri diri yakt›lar’ filmleri gösterildi. Panelde ilk sözü alan ÖO flehidi Feride Harman’›n babas› Asaf Harman, yapt›¤› konuflmada “Feride 102. flehidimiz oldu. Her an ölüm haberleri gelebilir. Herkesin ölümleri durdurmak için çaba harcamas›, devrimci tutsaklara sahip ç›kmas› gerekiyor” dedi. Daha sonra konuflan Taylan Çak›r ise, F tiplerinin hayata geçirilifl amac›n›n hukuksal, t›bbi boyutunu anlatt› ve “Tecritin kald›r›lmas› için sonuna kadar mücadele edece¤iz. Tüm muhalif kesimlerin bu mücadeleye destek vermesi gerekiyor. Yar›n kimlerin F tipine konulaca¤›n› kimse bilemez. F tiplerini y›kmaktan baflka çaremiz yok” dedi.

YILDA 3 B‹N ‹fiÇ‹ ÖLÜYOR nflaat Mühendisleri Odas›‹MO) Adana fiubesi taraf›ndan yap›lan “‹flçi Sa¤l›¤› ve ‹fl Güvenli¤i” konulu panelde her y›l 3 bin iflçinin ifl kazas›nda öldü¤ü aç›kland›. Panelde patronlar›n kazadan sonra sonucun bilirkifli raporu üzerinden gitmesi gerekti¤i aksi takdirde kazalar›n takip edilmesinin güçleflece¤i belirtildi. Ayr›ca panelde konuflan maden mühendisi Sabahattin Öztafl, kazalar› önlemeye yönelik tedbirler alman›n en ak›lc› yol oldu¤unu ve bu konuda iflçilerin bilinçlendirilmesi gerekti¤ini söyledi.

GROSSMARKET’TE

‹fiÇ‹ KIYIMI ● Metro Grosmarket patronlar›n›n iflyerlerinde sendikal› iflçileri iflten atmalar›n›n h›zlanmas› üzerine Tez Koop-‹fl sendikas› üyesi iflçiler 24 Aral›k’ta Ankara’daki marketin önünde bas›n aç›klamas› düzenleyerek patronlar›n sald›r›lar›na karfl› mücadele edeceklerini aç›klad›lar. Tez Koop-‹fl sendikas› Genel Sekreteri Faruk Üstün, toplu sözleflmeye ra¤men dört y›lda 1500 iflçinin sendikal› olduklar› için ifllerine son verildi¤ini aç›klad›. Patronun sendikay› safd›fl› b›rakmaya çal›flt›¤›n› belirten Üstün, “iflçiler toplu sözleflmesiz ve keyfi bir flekilde çal›flt›r›lmak istenmektedir” dedi.

‹flsizlik tehdidi kap›da atronlar ‹fl Yasa Tasar›n›n meclisten geçmesi için bast›r›rken bir yandan da iflçileri iflten atmay› ihmal etmiyor. Adana’da BOSSA tekstil fabrikalar›n›n sahibi Sak›p Sabanc› önce 25 kifliyi daha sonra da geçen hafta içerisinde 18 kifliyi iflten ç›kard›. Bossa tekstil fabrikalar›nda 1800 kadrolu iflçi çal›fl›yor. Sabanc› iflten atmalara “ekonomik kriz, performans düflüklü¤ü, modernizasyon” gibi gerekçeler gösteriyor. Sabanc› ayn› zamanda ç›kard›¤› iflçilerin yerine iflçi almay› ihmal etmiyor. ‹flyerinde örgütlü D‹SK’e ba¤l› Tekstil-‹fl sendikas› BOSSA fiube Baflkan› Recep Türk Y›lmaz iflten ç›karmalara sa¤duyu ile yaklaflt›klar›n› söyledi. Y›lmaz yapt›¤› bir konuflmada “amac›m›z ba¤c›y› dövmek de¤il. Bu nedenle sa¤duyuluyuz” diye konufltu. Yap›lan bu aç›klamayla patronlar› savunan sendika yönetimi kimlerin ç›karlar›n› gözettiklerini de göstermifl oldu.

P

Elaz›¤ ‹HD’de söylefli Malatya: ‹HD Elaz›¤ flubesi 19 Aral›k 2002 günü saat 13:00’da hapishanelerle ilgili bir söylefli düzenledi. Söyleflide ilk sözü alan ‹HD Elaz›¤ flube baflkan› Cafer Demir, dünyadaki ceza uygulamalar›n›n tarihçesine ve F tipi uygulamalar›na de¤indi. Demir’in ard›ndan 19 Aral›k katliam›nda o¤lu Çanakkale Hapishanesi’nde bulunan bir baba sözü ald›. Baba Çanakkale hapishanesinde katliamda yaralananlar› anlatt›. Daha sonra Ulucanlar katliam›ndan bir hafta önce tahliye olan adli bir tutuklu da “devrimcilerle orada tan›flt›m. Hücre tipi bir yaln›zlaflt›rma politikas›d›r. F tipi tabutluklar› y›kmak kitlelerle mümkündür” dedi. Son olarak söz alan F tipinden 6 ayl›k süreyle tahliye edilen bir kifli de “12 Eylül’de yaflananlar bile 19 Aral›k katliam›nda yaflananlar kadar a¤›r de¤ildi. ‹deolojik netli¤imizi ortaya koymam›z gerekir” dedi. Söyleflinin ard›ndan Cafer Demir ‹HD’nin kampanyalar›ndan bahsederek oradaki insanlar› bilgilendirdi. Kampanya genelinde herkesin tutsaklarla dayan›flma amaçl› mektup yazma ve bir hafta boyunca çeflitli film gösterimi yapacaklar›n› anlatt›. Ayn› gün “Diri diri yakt›lar” filmi gösterilirken 20 Kas›m günü de saat 13:00’da Tohum Kültür Merkezi’nin haz›rlad›¤› “Su Damlas›na S›¤d›r›lan Yaflam” adl› belgesel gösterime sunuldu.


işçi-köylü

43 Haberler...Haberler...Haberler... -9- ...Haberler...Haberler...Haberler...

Dünya Bankas›: Ulusal tar›m üreticiye kongresi yap›ld› ödeme yok! ● ‹lki geçen y›l düzenlenen “Ulusal Tar›m Kongresi”nin ikincisi 24-25 Aral›k 2002 tarihlerinde Ankara’da gerçekleflti. Kongrenin aç›l›fl konuflmas›n› yapan Türkiye Ziraatçiler Derne¤i Genel Baflkan› ‹brahim Yetkin IMF ve DB politikalar›n›n Türkiye tar›m›n› bitirdi¤ine dikkat çekti. Kongrenin ilk gününde konuflma yapan yeni Tar›m Bakan› Sami Güçlü üreticilerin öfkesiyle karfl›laflt›. “Haciz gelmeyen bir tek efllerimiz kald›”, “Mazot alacak param›z yok” seslerinin yükseldi¤i salonda Tar›m Bakan› kendisinden hesap sorulmas› için erken oldu¤unu söyleyerek üreticileri yat›flt›rmaya çal›flt›. Bakan›n “tar›m› siyasetçiler bozdu. fiehirlisi köylüsü tepki gösterdi” sözleri üzerine köylüler; “gösterdik, domateslerimizi yollara döktük sonra da alt› ay hapis yatt›k” cevab›n› verdi. Bakan›n konuflmas›n› bitirdikten sonra üreticilerin sorunlar›n› dinlemeyerek salondan ayr›lmas› üzerine üreticilerin öfkesi daha da artt›. Kongre boyunca düzenlenen panallerde ise genel düflünce IMF politikalar›na bu flekilde devam edilmesi halinde Türkiye tar›m›n›n tamamen son bulaca¤› yönünde oldu. Kongrenin ikinci gününde söz alan üretici köylüler uygulanan tar›m politikalar›yla art›k üretemez duruma geldiklerine dikkat çektiler.

● Dünya Bankas›n›n Do¤rudan Gelir Deste¤i uygulamas› için Türkiye’ye verece¤ini söyledi¤i 100 milyon dolar 2 y›l geçmesine ra¤men hala verilmedi. DB proje kapsam›nda 600 milyon dolarl›k kredi verece¤ini söyleyip Türkiye’yi borca soktu. Ancak bu sözün üzerinden iki y›l geçmesine ra¤men paray› göndermeyen DB, Türkiye’ye baz› flartlar koflmaktan geri kalmad›. Bu flartlardan birkaç› 2000 y›l›nda pilot proje uygulanmas›, 2001 y›l› Mart ay›na kadar çiftçi kay›t sistemine geçilmesi idi. Uluslararas› kurumlar›n bütün isteklerini yerine getiren devlet, yine para alamad›. 2002’nin son haftalar› yaflanmas›na ra¤men 58. hükümet, 47 ilin ödemelerini yapmad›¤› gibi köylülere “bütçedeki kaynaklar art›k bitti” aç›klamas› yapt›.

Diyarbak›r’da köylülere bask›n iflkencesi ● Daha OHAL’in “kalkmas›n›n” üzerinden uzun bir zaman geçmeden yap›lan ve devam eden uygulamalarla devlet OHAL dönemini aratm›yor. Bu durumun en son örne¤i geçti¤imiz günlerde Diyarbak›r’›n Lice ilçesinin Feyzo köyünde yafland›. Köye gelen jandarma, yapt›¤› bask›nda köylüleri saatler-

Jandarma Lice Feyzo köyünde köylüleri d›flar› ç›kar›p karl› havada saatlerce bekletti.

ce so¤uk havada bekleterek köyün tüm evlerinde arama yapt›. Jandarma köyde silah bulundu¤una dair ihbar ald›klar›n› gerekçe gösterdiler. Köylüler “aramalar sonucu köyde hiçbir fley bulunmad›¤›n›” söyleyerek askerlerin köyden ç›karken 8 kifliyi de gözalt›na ald›¤›n› belirttiler.

Polisten iflbirlikçilik teklifi! ● Devletin devrimci ve sosyalist bas›na yönelik sald›r›lar› devam ederken bu sald›r› sadece çal›flanlar›na de¤il, okurlar›na kadar uzanmaktad›r. Bunun bir örne¤i de Mersin’de yafland›. Gazetemiz okuru Hasan Polat’a polis iflbirlikçilik dayatmas›nda bulundu. Daha önce Partizan imzal› seçim bildirilerini çarfl› merkezinde da¤›t›rken hiçbir gerekçe gösterilmeksizin psikolojik iflkenceye maruz kalan ve ifade vermeye zorlanan okurumuz gözalt›nda tutulurken polis “bize yard›mc› ol” tarz›nda fleyler söyleyerek iflbirlikçilik teklif etmifltir.

Ayr›ca gün vererek “seni telefonla arayaca¤›z” demifltir. 20 Aral›k Cuma günü büro ç›k›fl›nda yan›na gelen sivil polisler yine randevu için yer ve saat vererek yan›ndan ayr›lm›fllard›r. Sivil polisler taraf›ndan takip edilen okurumuz Hasan Polat’a yönelik yap›lan bu psikolojik ve fiili iflkence ve dayatmalar yabanc›s› oldu¤umuz bir durum de¤il. Polisin insanlar› y›pratmak ve iflbirlikçilefltirmek için kulland›¤› bir yöntem. Yaflananlar “Türkiye’de iflkence yok” diyenlerin de ne kadar büyük bir yan›lg› içinde olduklar›n›n bir kan›t›d›r.

3-16 Ocak 2003

“‹T‹RAF” PROGRAMINA SUÇ DUYURUSU ● Star TV’de yay›nlanan “‹tiraf” program›na ç›karmak amac›yla 14 yafl›ndaki Y.Ö’yü 5 gün boyunca Taksim Riva Otel’de al›koyan program sunucusu Reha Muhtar ve Star TV yay›n yönetmeni Dilek Cansevgi hakk›nda 28 Aral›k günü ‹HD taraf›ndan Sultanahmet Adliyesi’nde suç duyurusunda bulunuldu. Emekçi Kad›nlar Birli¤i, Kad›n Tavr›n› Gelifltirme ‹nisiyatifi, Dicle Kad›n Kültür Merkezi, Bar›fl Anneleri, SDD, HADEP ve ‹HD Kad›n Komisyonlar› ad›na suç duyurusu dilekçelerini savc›l›¤a ‹HD Genel Baflkan yard›mc›s› Eren Keskin iletti.

‹HD’DEN RUSYA KONSOLOSLU⁄UNA KINAMA ● ‹stanbul: 20 Aral›k günü ‹HD ‹stanbul fiubesi taraf›ndan, Çeçen Lider Salman Raduyev’in ölümüyle ilgili olarak bir eylem yap›ld›. Beyo¤lu’ndaki Rus Konsoloslu¤u’na mektup atan kitleyi engellemek için polis caddeyi iki yönden kapat›nca aç›klamay› polis kordonunun d›fl›nda yapmak zorunda kalan insan haklar› savunucular›, Raduyev’in iç kanama sonucu öldü¤ünün aç›kland›¤›n›, oysa öncesinde bir hastal›¤› oldu¤una dair bir bilginin olmad›¤›n›, bunun da kuflku yaratt›¤›n› söyleyerek Rusya’n›n Çeçen politikas› gözönüne al›nd›¤›nda da bu kuflkunun artt›¤›n› ve iflkence ihtimalinin olabilece¤ini belirttiler.

TOKAT’TA ÇATIfiMA ● 29 Aral›k 2002 tarihinde Tokat k›rsal kesiminde DHKP-C ve devlet güçleri aras›nda yaflanan çat›flmada Celalettin Ali Güler flehit düfltü. Çat›flmada yaflam›n› yitiren Celalettin Güler, 21 Temmuz 1995 tarihinde Buca Hapishanesinden 3 yoldafl›yla birlikte firar etmiflti.

Ç‹FTEHAVUZLAR’DA S‹L BAfiTAN ● 1992 tarihinde Devrimci-Sol kadrolar›ndan Sabahat Karatafl, Taflk›n Usta, Eda Yüksel’i katleden ve “kasten adam öldürmek” suçundan yarg›lanan 22 katliamc› polise verilen beraat karar› Yarg›tay’da bozuldu. Katliam ‹stanbul s›n›rlar›nda ifllenirken güvenlik gerekçesiyle duruflma Kayseri 2. A¤›r Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Adliye’nin önü çevik kuvvet ve siyasi flube polislerince abluka alt›na al›nd›. Mahkeme heyeti, Yarg›tay’›n bozma ilan›na karfl› diyeceklerini tespit etmek için Kad›köy Kartal, Bak›rköy, Küçükçekmece ve ‹stanbul nöbetçi A¤›r Ceza Mahkemelerine gönderilen talimatlar›n cevaplar›n› beklemek için duruflmay› erteledi.

EL‹F T‹FT‹KÇ‹ YAfiAMINI Y‹T‹RD‹ ● Yaflam› boyunca devrimcilerden ve devrimden yana olan devrimcilerin dostu Elif (Saadet) Tiftikçi 24 Aral›k 2002 tarihinde aram›zdan ayr›ld›. 1970’li y›llar›n ikinci yar›s›nda devrimci düflüncelerle tan›flt›. Dev-Genç içerisinde yer ald›. Yaflanan ayr›fl›mlar sonucu “Sanayi Dev-Genç” içerisinde yerald›. 12 Eylül sonras› aran›r duruma düfltü. 84 y›l›na kadar illegal flartlar alt›nda mücadelesini sürdürdü. 84 y›l›ndan önce Yunanistan’a oradan da Almanya’ya geçti. Gerek 12 Eylül’den kalma psikolojik tahribatlardan dolay› gerekse de yurtd›fl›ndaki sistemin insanlar› yaln›zlaflt›rma politikalar› sonucu baz› psikolojik sorunlar yaflad›. Belli dönem tedavi olan Elif Tiftikçi rahats›zl›¤›ndan kurtulamayarak yaflam›na son verdi. 28 Aral›k tarihinde dostlar› ve yoldafllar› taraf›ndan düzenlenen cenaze töreninin ard›ndan Türkiye’ye gönderildi.


3-16 Ocak 2003

işçi-köylü 43

10

Gökçesu iflçileri direnifle devam dedi 1 y›l› geçen bir süredir ellerinden al›nan iflleri için direnen Gökçesu Maden iflçileri, 20 Aral›k 2002 tarihinde Kad›köy Cafera¤a Spor Salonu’nda yapt›klar› dayan›flma gecesiyle “direnifle devam” dediler “Gökçesu iflçisi yaln›z de¤ildir”, ederiz diye düflünerek bizi iflten yok. Elektrik, telefon paralar›n› “Zafer direnen emekçinin ola- att›. 12 ayd›r ev kiralar›m›z› vere- zar zor ödüyoruz. Kiralar›m›z› cak”, “‹çerde d›flarda hücreleri medik. Patron “sendikadan istifa ödeyemiyoruz. Sald›r›lar sadece parçala” vb. sloganlar at›ld›. Ge- etmedi¤iniz sürece sizi ifle al- efllerimize yönelik de¤il, bize de cenin yap›ld›¤› salona Ölüm Oru- mam” diyor. Ama biz direniflimiz- yönelik. Bu yüzden efllerimizle cu eylemini sürdüren Berkan de kararl›y›z. Sonuna kadar de- beraber direniyoruz. Ben ameliyat Abatay’›n flehit düfltü¤ü haberi vam edece¤iz. Kazan›ncaya kadar oldum. Efllerimiz iflten at›ld›¤› için sürekli borçlan›yoruz. Taleplerigelince “Berkan Abatay Ölüm- direniflimiz sürecek. Hacer Saraçl›: Biz aylard›r miz kabul edilene kadar direnecesüzdür” slogan› at›ld›. Birçok DKÖ’nün yan›s›ra Partizan, ‹flçi- aç›z. Yiyecek, giyecek birfleyimiz ¤iz. köylü, Yeni Demokrat Gençlik de geceye mesajlar›yla kat›ld›. Geceye kat›lan Gökçesu Maden ‹flçileri ve efllerinin direnifl hakk›nda görüfllerini ald›k: Ramazan Uzun: Dire‹zmir: Tüm Bel-Sen 1 kileri dahilindeki ekonomik niflimiz bir y›ld›r sürüyor. No’lu fiube üyesi memurlar 19 yard›m yap›lmas›n› isteyerek Biz çal›fl›yorken maafllar›Aral›k günü ‹zmir Büyükflehir tüm ça¤r› ve uyar›lara ra¤men m›z› vermiyorlard›. Sendiekim ay›nda Belediyesi yekaya üye oldu¤umuz için bitoplanmas› gemekhanesinde zi ücretsiz izne ç›kard›lar. ‹zmir Belediyesi’nde sendikal haklar›reken Kurum Biz iflimizi istedi¤imiz için n› kullanama- çal›flan, açl›k s›n›r›n›n ‹dari Kurullar›direniyoruz. Nurullah Ercan d›klar›n› söyle- dahi alt›nda maafl alan n›n halen topgibi patronlara bu ülkeyi teslim etmesinler. Bu ülkenin yerek yemek lanmad›¤›n› be2 bin 300 kamu as›l sahipleri bizleriz. boykotu yapt›lirtti. Gül, Haklar›m›z› vermelerini emekçisi haklar› için 1950’si Büyüklar. istiyoruz. Haklar›m›z› alana flehir’de olmak Belediye çamücadele ediyor kadar direnmeye devam l›flanlar› ad›na üzere toplam 2 edece¤iz. bir konuflma yapan flube baflkabin 300 memurun haklar› için Hüseyin Uslu: Ayl›klan› Yaflar Gül; kamp ve lokal mücadele verdiklerini, talepler›m›z› vermeyip bizi iflten atkonular›nda verilen sözlerin yerine cevap alamad›klar› takdirt›lar. Patron sendikadan vazrine getirilmesini, açl›k s›n›r›n›n de eylemlerine devam edecekgeçmemizi istedi. Vazgeçmeyince bizi iflten att›. Paraalt›nda maafl alan memura yet- lerini ifade etti. s›z kal›rsak sendikadan istifa

Tüm Bel-Sen’li memurlar yemek boykotu yapt›

Kartal: 2001 y›l›n›n Aral›k ay›nda patron taraf›ndan ücretsiz izne ç›kar›lan ve bir daha ifllerine geri al›nmayan Gökçesu maden iflçileri aylard›r onurlu direnifllerini sürdürüyorlar. ‹flçiler son olarak 20 Aral›k 2002 tarihinde Kad›köy’deki Cafera¤a Spor Salonu’nda saat 19.00’da yapt›klar› dayan›flma gecesiyle bir kez daha “direnifle devam” dediler. Program Dev Maden-Sen Genel Baflkan› Çetin Uygun’un konuflmas›yla bafllad›. Uygun konuflmas›na iflçilere yönelik sald›r›lara de¤inerek bafllay›p, patronun iflçileri sendikas›zlaflt›rmaya çal›flt›¤›n› vurgulad›. Uygun, konuflmas›n›n devam›nda “‹flçiler bugün direniyorlar ve direnmeye devam edecekler” dedi. Uy-

gun’un ard›ndan konuflma yapan D‹SK Genel Baflkan› Süleyman Çelebi ise konuflmas›na iflçileri selamlayarak bafllad›. Çelebi “bu mücadelenin sonuna kadar içinde yer alaca¤›z” diyerek konuflmas›n› bitirdi. Konuflmalar›n ard›ndan müzik dinletisine geçildi. Metin Y›lmaz, Hüseyin Turan, fiehir Ifl›klar› Müzik Grubu, Halkevi ‹flçi Komisyonu Müzik Toplulu¤u, Bulutsuzluk Özlemi ve Özgürlük Türküsü müzik dinletisi verirken Gültepe Halkevi Halk Oyunlar› Ekibi de halaylar›yla programa kat›ld›. Gecede “Üreten biziz yöneten de biz olaca¤›z”, “Yasad›fl› uygulamalara karfl› iflimiz, afl›m›z ve gelece¤imiz için direniyoruz” vb. pankartlar as›l›rken, s›k s›k

‹flçi s›n›f›na bir sald›r›: Esnek çal›flma! snek çal›flma özellikle 1990’l› y›llardan itibaren en çok tart›fl›lan, tart›fl›ld›kça da “her derde deva” diye emekçilere yutturulmak istenen bir kavramd›r. “Japon mucizesinin anahtar›”, “üretimi, kaliteyi, istihdam› art›ran”, “iflyerlerinde endüstriyel demokrasiyi yerlefltiren biricik yol” olarak sunulmakta hatta baz›lar› daha da ileri giderek esnek üretimin uyguland›¤› iflyerlerinde, iflçinin yarat›c› gücünün ortaya ç›kar›l›p üretime sokuldu¤unu, iflçinin ifle yabanc›laflmas›n›n ortadan kald›r›larak ifl doyumunun sa¤land›¤›n›, üretimin planlanmas›ndan ürünün kalitesine, pazarlamaya kadar bir dizi alanda iflçilerin inisiyatiflerinin artt›¤›n› iddia ederek sermayenin emek üzerindeki de-

E

netiminin kontrolünün azald›¤›n› yani denetimin iflçilerin gönüllü kat›l›m›yla yaflama geçti¤ini söyleyebilmektedirler. Oysa yap›lmak istenen bunun tam tersidir. Emekçilere dayat›lan Kalite Kontrol Çemberleri (naylon sorumluluk etiketleri vb) iflçileri kurals›z (kendi mant›¤› içinde kurall›) bir rekabet yar›fl›na sokmakta, prim uygulamalar›yla “kâr” ortakl›¤› mant›¤›yla eme¤ine yani kendine, insana yabanc›laflmas›na yol açmaktad›r. Bu aç›dan iflçilerin do¤al kolektif yaflam›n›n esneklik ekseninde bireysel yaflam dayatmas›yla cendereye al›nmas› küreselleflme sald›r›s›n›n en önemli aya¤›n› oluflturmaktad›r.

SERMAYE ESNEK ÇALIfiMAYI NEDEN BU KADAR ÖNEMS‹YOR? Ad›ndan da anlafl›laca¤› gibi esnek çal›flma serbest, k›vrak, ihtiyaca göre çal›flt›rma keyfiyetini kapsamaktad›r. Bu serbestlik hakk› sadece sermayenin ihtiyac›na göre düzenlenmektedir. O halde flunu söyleyebiliriz; sermaye için serbestlik olan bu kavram emekçiler için tutsakl›k ve esaret anlam›na gelmektedir. K›saca birkaç noktada esnek çal›flt›rman›n sak›ncalar›na de¤inirsek; 1) Bizim gibi yar›-sömürge, yar›-feodal sosyo ekonomik yap›ya sahip ülkelerde zaten öz dinamikleriyle geliflmemifl olan zay›f, c›l›z, sar› pozisyonda olan sendikalar› daha da güçsüz düflürerek ortadan kald›r›lmas›n› hedefliyor ki uygulanan plan geldi¤imiz noktada bunu fazlas›yla do¤ruluyor. Örne¤in son yap›lan metal ve tekstil ifl kollar›ndaki Toplu ‹fl Sözleflmeleri (T‹S)

anlaflmalar›na esnek çal›flma monte edilmifltir. Önümüzdeki süreçte T‹S sürecine girecek sendikalar da bu kervana kat›lacak gerekçeler yakalam›flt›r. Bu da gösteriyor ki sendikalarda kan kayb› devam edecek. 2) 500 bin toplam sendikal örgütlülük içinde yer alan üyeler aras›nda rekabetten kaynakl› kolektif birlik zay›flayacak; toplu hareket anlay›fl› geriletilerek (göze girme) tekil hareket etme duygular›, esneklik sald›r›s›yla kamç›lan›p sorunlar› bireysel ele alma, çözme anlay›fl› güçlendirilmeye çal›fl›lacakt›r. 3) Kay›tl› (sigortal›) iflçilerle; kay›t d›fl›, kaba tahminle %50’lik kesim aras›ndaki çeliflki kay›t d›fl› istihdam›n art›fl›yla keskinleflecek, ülke tam bir ucuz emek cenneti haline gelecektir. 15 milyon iflsizler ordusu keskinleflen çeliflkileri yo¤unlukla tetikleyecektir. 4) Tafleron flirketler ço¤alt›lacak, yar›m gün (part time) çal›flmalar evlere tafl›narak ço-

cuk ve kad›n ucuz ifl gücü kanallar› yayg›nlaflt›r›lmaya çal›fl›lacakt›r. (Örne¤in efli grevde ya da direniflte olan kad›n ve çocuklara parça bafl› fason ifller verilerek eflinin mücadelesi yine ailesi taraf›ndan k›r›lmaya çal›fl›lacak) 5) Esnek çal›flma emperyalist kapitalist sistemin anarflik, kurals›z, kâra dayal› ekonomik politikalar›n› uygularken karfl›laflaca¤› zorluklar› asgariye indirmeyi -ki bu somut olarak ‹fiÇ‹ SINIFININ ÖRGÜTLÜ GÜCÜDÜR- hedeflemekte; insanl›¤› felakete sürükleyip, saltanat›n› devam ettirmenin plan› olarak esnek çal›flma sald›r›s›n› öne sürmektedir. Sonuç olarak emekçilere karfl› kapsaml› ve planl› yap›lan topyekün sald›r›n›n önemli bir parças›d›r “esnek çal›flma”. Sermayeyi bu kadar ifltahland›ran da dikensiz gül bahçesi yaratma arzusudur. Ancak emekçiler için daha çok ucuz ifl gücü, yoksulluk, sefalet, iflsizlik ve y›k›md›r esnek çal›flma.


işçi-köylü

43

3-16 Ocak 2003

11

Köylünün eti de kemi¤i de tekellere fiimdiye kadar büyük darbeler alan Türkiye tar›m›na vurulacak daha fliddetli darbelerin beyan› olan ve hükümet program›nda da geçen sözleflmeli çiftçilik/üreticilik, üzerinde özellikle durulmas›, irdelenmesi gereken bir konudur

3

Kas›m seçimleriyle hükümet olan AKP, 58. hükümet olarak aç›klad›¤› program›nda asl›nda hiç de yabanc›s› olmad›¤›m›z söylemleri s›ralad›. Recep Tayyip Erdo¤an’›n baflkanl›¤›n› yasallaflt›rmaya çal›flt›¤› flu günlerde joker baflbakan olan Abdullah Gül taraf›ndan TBMM’de aç›klanan hükümet program› emekçiler için ince sözlerin alt›nda gizlenen yeni sömürülerden, yeni k›y›mlardan baflka birfley ifade etmiyor. fiimdiye kadar büyük darbeler alan Türkiye tar›m›na vurulacak daha fliddetli darbelerin beyan› olan ve hükümet program›nda geçen sözleflmeli çiftçilik/üreticilik, üzerinde özellikle durulmas›, irdelenmesi gereken bir konudur. 57. hükümetin yar›m kalan y›k›mlar›n›n aras›nda bulunan sözleflmeli çiftçilik, AKP’nin de üzerinde en çok durdu¤u konulardan biridir. Peki nedir sözleflmeli çiftçilik? Köylülere ne getirecek daha do¤rusu neler götürecektir? DÜNDEN BUGÜNE SÖZLEfiMEL‹ Ç‹FTÇ‹L‹K Dumura u¤rat›lan köylüye giydirilmeye çal›fl›lan sözleflmeli çiftçilik ilk olarak AKP taraf›ndan dillendirilmiyor. Ancak bugün daha da sistemli uygulamaya sokulmaya çal›fl›lan sözleflmeli çiftçilik öncekilerden oldukça farkl› nitelikler tafl›makta. Türkiye’de ilk olarak 1965 y›l›nda T‹GEM ile köylüler aras›nda hububat tohumlu¤u üretmek üzere yap›lan sözleflmeli çiftçilik, 1995 y›l›nda ise Türkiye fieker Fabrikalar› Afi ile köylüler aras›nda yap›ld›. Bahsi geçen bu sözleflmeli

çiftçilik örneklerinde taraflardan biri devlet di¤eri ise köylüydü. 1970’li y›llarda daha çok Marmara Bölgesinde salça ve konserve fabrikalar› ile köylüler aras›nda yap›lan sözleflmeli çiftçili¤in taraflar›ysa özel sektör ve köylülerdi. O dönemin günümüzden önemli bir fark› da budur. Yani sözleflmenin taraflar›d›r. 1980’li y›llarda devletin tar›m politikalar›nda emperyalist flirketlerle daha içli d›fll› olufluyla yerli ve yabanc› büyük tar›m g›da flirketleri meydanda yerlerini almaya bafllam›flt›. Bugün AKP’nin yeni özellefltirmeler ve yabanc› tekellere yapaca¤› jestlerle(!) ayaklar› yere basacak olan “sözleflmeli çiftçilik” ile yerli ve yabanc› büyük tar›m flirketleri tar›m-hayvanc›l›k alan›nda üretimden tüketime de¤in her aflamada egemen olabilecek. Bunu bir al›nt› ile daha da açal›m; “Örne¤in; flirket çiftçiye arpa ürettirecekse, arpa tohumunu veriyor, flirketin kendi traktörü ile topra¤› ifllettiriyor, gübresini ilac›n› veriyor, biçimini-hasad›n› yapt›r›yor; bütün bu harcamalar harcaman›n yap›ld›¤› dönemdeki dolar kuruna göre dolara dönüfltürülüyor. Tohumun, gübrenin, mazotun, traktörün, ilac›n çiftçiye verilifl tarihi üzerindeki dolara dönüfltürülmüfl fiyat› mal teslimat›ndaki dolar›n kuru üzerinden hesaplanarak maliyet belirleniyor. Hesaplanan maliyet, toplam üründen düflürülüyor, kalan› çiftçiye flirketçe veriliyor. (Birfley kald›ysa tabii) köylü borçluysa da borcunu flirkete ödemek zorundad›r. Bu süreçte kurakl›k olmas› halinde çiftçi flirketin üretim maliyetlerini hasat döneminin dö-

viz kuru üzerinden vermekle yükümlüdür. Görüldü¤ü gibi flirket, tohum, ilaç, gübre satarken zaten kâr ediyor. Riski yok. Çiftçi kurakl›k halinde maliyeti ödeyece¤i için riski tamamen üstlenmifl oluyor. Baflka sözleflme modelleri de var tabii. Ama bütün sözleflmeler çiftçinin elini kolunu ba¤lay›c› tarzda düzenleniyor. Üreticiler, IMF ve hükümet iflbirli¤iyle önce bütün olanaklardan yoksun b›rak›l›yor, sonra pazar ekonomisi koflullar›na teslim ediliyor. Sonra da çaresiz ve sahipsiz çiftçi ilk bak›flta avantajm›fl gibi gözüken sözleflmeli üreticili¤e bal›klama dal›yor ve öyle bat›yor ki feryad›n› kimse duyam›yor bile” (Türkiye’de Tar›m Politikalar›Türkiye Tar›mc›lar Vakf› Baflkan› Abdullah Aysu) SÖZLEfiMEL‹ Ç‹FTÇ‹L‹K TARIMA DARBED‹R Türkiye’nin verimli tar›m arazilerinin peflkefl çekilmesinin projelerinden olan “Sözleflmeli çiftçili¤in” ülkemiz tar›m›na vurgununun bir di¤er ayr›nt›s› ise üretimin ülkenin gereksinimlerine göre de¤il, büyük tar›m ve g›da flirketlerinin gereksinimlerine göre yap›larak, ürün çeflitlili¤inin giderek azalt›lmas›d›r. Tar›ma ve köylüye vurulmak istenen bu pranga ile köylü tam bir köleli¤e itilmektedir. AKP’nin flaaflal› projeleri aras›nda yer alan “sözleflmeli çiftçili¤i” gözden ç›karmamas›n›n sebeplerini anlamaksa hiç de zor de¤il. Tar›m›n desteklenece¤inden, krizden boynu bükülen köylülerin elinden tutulaca¤›ndan dem vuran AKP, projesinde bir aksakl›k ç›k-

✔ Bugün AKP’nin yeni özellefltirmeler ve yabanc› tekellere yapaca¤› jestlerle(!) ayaklar› yere basacak olan “sözleflmeli çiftçilik” ile yerli ve yabanc› büyük tar›m flirketleri tar›m-hayvanc›l›k alan›nda üretimden tüketime de¤in her aflamada söz sahibi olup, istedikleri gibi yönlendirebileceklerdir... mazsa, devleti devreden ç›karmay› planlad›¤› “sözleflmeli çiftçilikle” köylüyü firmalar›n kollar›na b›rakacak. Ve sonuç köylü için flimdiden belli. Y›k›m›n günah keçisi yerliyabanc› firmalar olacak. AKP’nin “Acil Eylem Plan›”nda tar›ma iliflkin hedeflenen hususlara bak›ld›¤›nda mu¤lak olmayan tek konu yerli-yabanc› flirketlere yap›lacak desteklerdir. Öyle ki AKP köylüye, kooperatiflere kredi ve teflvik vermek yerine, vergi indirimlerini,

kredi olanaklar›n›, hatta karfl›l›ks›z arazi ve tesisleri yerli-yabanc› flirketlere vermeyi vaad ediyor. Daha önce de ad›n› koydu¤umuz gibi senaristi emperyalizm olan 58. hükümetin y›k›m filminin yönetmeni Recep Tayyip Erdo¤an olacak; ancak oynanan oyunun hem seyircisi hem hamal› yap›lmaya çal›fl›lanlar ergeç son perdeyi indirecektir. Emperyalistlerin ufla¤› patron a¤a devleti ve hükümetlerinin bu oyununu bitirecek tek silah halk›n örgütlülü¤üdür.

Şeker pancarı üretimi bitirilmek isteniyor Geçimini fleker pancar› üretimi ile sa¤layan 400 bini aflk›n üretici, üretim öncesinden sonras›na de¤in yo¤un bir sömürüye maruz b›rak›lmaktad›r... ürkiye tar›m›nda önemli bir T yere sahip olan fleker pancar›, sanayi üretiminde pamuktan sonra yer alan ikinci tar›m ürünüdür. Ve fleker pancar› tar›m›, Türkiye’de devletin denetimi alt›nda yap›lan tar›m›n en belirgin örneklerinden biridir. Bu denetim sistemi dünya ölçe¤inde örnek olmaya adayd›r. Bu denetim üreticiyle Türkiye fleker fabrikalar› Afi (TfiFAfi) aras›nda yap›lan sözleflmeyle bafllamaktad›r. Bu sözleflmeyle üreticinin nereye, ne zaman, ne kadar pancar ekece¤i, ne zaman

söküp nereye teslim edece¤i, ne kadar fire kesilece¤i ve ürün bedelini ne zaman alaca¤› tamamen flirketin insaf›na b›rak›lmaktad›r. Böylelikle köylünün tarlas› ve üzerindeki tasarruf haklar›n› ortadan kald›racak boyutta bir denetimin sürmesi sa¤lanmaktad›r. Geçimini fleker pancar› üretimi ile sa¤layan 400 bini aflk›n üretici, üretim öncesinden sonras›na de¤in yo¤un bir sömürüye maruz b›rak›lmaktad›r. Köylü, ürününü her y›l çok düflük taban fiyat› art›fl›yla satmakta; ancak her

geçen gün artan mazot, gübre, tohum, ilaç vb. girdi fiyatlar›yla köylünün eski gelirini koruyamaz duruma getirilifli yetmezmiflçesine uygulanan kotalar da üreticinin önünü iyice t›kamakta. Bir yandan fleker pancar› üretimine kotalar getirilmesi, öte yandan köylünün üretimini sürdürememesi sonucu ortaya ç›kacak olas› fleker a盤› ihracat geri ödemeleri ile desteklendi¤i için “daha ucuz” fleker üreten emperyalist ülkelerden ve özellikle AB’den ithal edilerek kapat›la-

cakt›r. Süreç içinde yine daha ucuza fleker üretti¤i gerekçesiyle niflasta bazl› flekerlere tan›nan ayr›cal›klar sürdürülecek ve sanayi flekerinde tümüyle fleker kam›fl›ndan ve m›s›rdan elde edilen flekerlere dayan›lacakt›r. Sonuç olarak fleker pancar› üreticisine verilmeyen tar›msal

destekler vb. AB üreticileri ve ABD ve Arjantin m›s›r üreticilerine ve di¤er emperyalist flirketlere aktar›lmaya bafllanacakt›r. Ülkenin her yan›nda titizlikle uygulanan peflkefl çekme politikas› bu alanda da kendisini gizleme gere¤i görmeden bütün h›z›yla devam ediyor...


12

3-16 Ocak 2003

işçi-köylü 43

Hapishanelerde hak gasplar› sürüyor Tutsaklar›n y›llarca bedel ödeyerek kazand›klar› en ufak haklar› dahi bir süre sonra hak olmaktan ç›kar›l›yor. Avukatlara, ailelere, tutsaklara uygulanan onur k›r›c› aramalar, elektrik, su ve hastane masraflar›n›n tutsaklara ödettirilmesi art›k “ola¤an” hale geldi. em F Tipi hapishanelerde hem de di¤er hapishanelerde yaflanan hak gasplar› devam ediyor. Tutsaklar›n y›llarca bedel ödeyerek kazand›klar› en ufak haklar› dahi bir süre sonra hak olmaktan ç›kar›l›yor. Avukatlara, ailelere, tutsaklara uygulanan onur k›r›c› aramalar, elektrik, su ve hastane masraflar›n›n tutsaklara ödettirilmesi neredeyse ola¤an hale gelmifl durumda. Afla¤›da çeflitli hapishanelerde yaflanan hak gasplar› ve baz› tutsaklar›n sa¤l›k durumlar›ndan çeflitli örnekler yay›nl›yoruz. Erzincan Çay›rl› Hapishanesi: Mutfak sistemi olmad›¤› için tutsaklara her onbefl günde bir verilen çi¤ g›dalar›n saklanmas› ve haz›rlanmas›nda sorunlar yaflan›yor. Elektrik, gaz gibi giderler Adalet Bakanl›¤›’n›n konu ile ilgili bir genelgesi oldu¤u halde tutsaklara ödettiriliyor. Manisa Hapishanesi: Kaloriferler yanm›yor. Haberleflme haklar› engelleniyor. Toplatma karar› olmayan yay›nlar keyfi olarak tutsaklara verilmiyor. Hapishane revirinde düzenli tedaviler yap›lm›yor. Uflak Hapishanesi: Hastane sevkleri geç yap›l›yor. Kimi dergi ve kitaplar toplatma karar› olmad›¤› halde tutsaklara verilmiyor. Kütahya Hapishanesi: Hapishane girifl ç›k›fllar›nda

H

tutsaklara zorla ayakkab› ç›karmalar› dayat›l›yor. TEK‹RDA⁄ F T‹P‹’NDE TUTSAKLARIN SA⁄LIK DURUMLARI Fehmi Küçükaslan; Ölüm Orucunun 145. günü zorla müdahale edildi. Devam›nda haf›za kayb›, afl›r› unutkanl›k, denge problemleri, karaci¤er enzimleri normalden yüksek, sol bacakta uyuflma, göz bozuklu¤u, ülser, halsizlik, vb. flikayetleri var. Bayram Kama; 96 ÖO gazisi. Ölüm Orucuna ba¤l› olarak Wernike Korsakoff tan›s› konuldu. Adli T›p Kurumunca rapor verildi¤i halde tutuklu oldu¤u için tahliye edilmiyor. Ölüm Orucuna ba¤l› olarak denge bozuklu¤u, afl›r› unutkanl›k vb flikayetleri var. Serdar Turan; 19 Aral›k operasyonunda sa¤ elinden yaraland›, sa¤l›kl› tedavisi yap›lmad›. Bu yaralanmada sa¤ elin bafl, iflaret, ortanca parmaklar› koptu, avuç içi parçaland›. Kopan parmaklar tedavi sürecinde gelifligüzel, kemikler törpülenmeden parmak yerleri dikildi¤inden kemik uçlar› ete batmaktad›r. Ayak parmaklar›ndan nakil imkan› olmas›na ra¤men ameliyat mahkum olma gerekçesiyle yap›lmamaktad›r. Tecrit koflullar›ndan göz bozuklu¤u, unutkanl›k, eklem a¤r›lar›, halsizlik flikayetleri ortaya ç›km›flt›r. Nefes darl›¤› ne-

deniyle Bayrampafla Hapishanesi Hastanesi’nde ameliyat olmas› gerekti¤i belirtilmesine ra¤men Tekirda¤ Devlet Hastanesi sorunu ilaçla geçifltirip tedaviyi engellemektedir. Yaflar Erifl; 1992’de Çorlu Askeri Hastahanesi’nin psikiyatri bölümünde yatarak fiizofreni tedavisi gördü. Hapishane sürecinde tecrit koflullar›n›n etkisiyle eski flikayetleri artarak nüksetmifltir. Tedavi için bütün giriflimlerine ra¤men tedavisi bir uyuflturucu hapla geçifltirilerek engellenmektedir. Neslin Ça¤lar K›l›nç; 19 Aral›k operasyonunda ald›¤› darp nedeniyle suç duyurusunda bulunmufl, ancak darp izleri geçtikten sonra Adli T›p’a sevk edilmifltir. Hapishanede de iflkence ve darpa maruz kalm›flt›r. Ancak flikayetleri iflleme bilinçli olarak geç konulmufltur. Zeki fiahin; Hapishaneye sevkle götürüldükten sonra giriflte, say›mda sald›r›ya maruz kalm›flt›r. Önemli sa¤l›k problemleri olmas›na ra¤men 399. maddeden tahliyesi tutukluluk gerekçesiyle yap›lmamaktad›r. Beyninde tümör ilerlemifl, mide ülseri, epilepsi, bel f›t›¤›, kronik faranjit ve sinüzit rahats›zl›klar› mevcuttur. Haydar Ball›kaya; 19 Aral›k operasyonunda sa¤ diz ekleminden kurflunla yaralanm›flt›r. Kand›ra F tipi

hapishanesine sevk sürecinde ve orada kald›¤› süre içerisinde, birçok kez sald›r›ya maruz kalm›flt›r. Kurflun yaras› içindeki kurflunun al›nmas› için yap›lmas› gereken tedavi yap›lmam›flt›r. Tüm çabalar›na ra¤men halen tedavi imkan› bulamam›flt›r. Ayr›ca dizindeki kurflunun menfleyi gizlenmektedir. Aliflan Y›lmaz; 19 Aral›k operasyonu sevk sürecinde ve hapishanede birçok kez fiziki sald›r› ve iflkenceye maruz kalm›flt›r. Bu sald›r›larda bir kaburga kemi¤i k›r›lm›fl, ancak tedavisi yap›lmam›flt›r. Yine bu sald›r›larda kafas›ndan ald›¤› darbe nedeniyle beyninde hasar oluflmufltur. Bu konuda adli t›ptan raporu olmas›na ra¤men aylard›r rapor hapishaneye ulaflt›r›lmam›flt›r. Devrim Gür; Açl›k grevinden kaynakl›, mide, bel a¤r›lar›, sinüzit, alg›lama sorunu, afl›r› unutkanl›k, göz bozuklu¤u vb rahats›zl›klar› vard›r. Revire ç›karken sald›r›ya maruz kalm›fl, giriflimleri takipsizlikle sonuçlanm›flt›r. Onur Öztanr›verdi; 45 gün açl›k grevinden sonra 245 gün Ölüm Orucuna gitmifltir. 399. maddeden Wernike-korsakoff tan›s›yla raporludur. Tutuklu oldu¤u için tahliye edilmiyor. Süleyman fiahin; 27 Eylül 2001 tarihinde hücrede sald›r›ya maruz kalm›flt›r. Aral›kl› 81 gün açl›k grevi

F Tipi’ne onay insanl›k suçudur ● 20 Aral›k’ta tecrit karfl›tlar› Belçika Konsoloslu¤u’na dilekçe vererek tecrite onay veren ülkeleri protesto etmeye devam ettiler. TUYAB, TAYAD, Halkevleri 1. Bölge Temsilcili¤i, ‹stanbul ‹l Örgütü, Eme¤in Partisi ve Tüm-Bel Sen’in kat›l›m› ile toplanan 50 dilekçe ‹stanbul S›raselviler’deki Belçika Konsoloslu¤u’na verildi. Ard›ndan SDP ‹l Baflkan› Fadik Bilge Tekin bir konuflma yapt›. Tekin konuflmas›nda “hapishane koflullar›n›n ne kadar kötü oldu¤u ortaTecrit karfl›tlar› bu kez Belçika Konsoloslu¤u’ndayd›... dad›r. fiimdiye kadar 102 kifli tecrit yüzünden öldü. Direnifller F tipi kald›r›lana kadar devam edecektir” diyerek, F tipine karfl› ç›kman›n Türkiye’deki bütün sosyalist ve devrimcilerin görevi oldu¤unu belirtti.

Ölüm Orucunda bir flehit daha ● DHKP/C dava tutsa¤› Berkan Abatay 21 Aral›k günü ölüm orucunun 589. gününde flehit düfltü. 19 Aral›k operasyonu s›ras›nda Ümraniye hapishanesinde bulunan, katliam sonras›nda Tekirda¤ F Tipi Hapishanesi’ne götürülen Berkan Abatay, burada 11 May›s 2001 tarihinde 4. ekip olarak ölüm orucuna bafllad›. Bir süre sonra Bayrampafla Hastanesi’ne kald›r›larak zorla müdahale için defalarca fiiflli Devlet Hastanesi’ne götürüldü. Tedaviyi kabul etmeyen Abatay, Ölüm Orucunun 589. gününde fiiflli Devlet Hastanesi’nde flehit düfltü. Abatay’la beraber Ölüm Orucunda flehit düflenlerin say›s› 63’e yükseldi. 1975 ‹stanbul do¤umlu olan Berkan Abatay’›n cenazesi 22 Aral›k günü Adli T›p kurumundan al›narak “ Devrim flehitleri ölümsüzdür”, “Berkan Abatay ölümsüzdür” sloganlar› eflli¤inde Gazi Cemevi’ne götürüldü. Yaklafl›k 500 kiflinin efllik etti¤i cenaze daha sonra Cebeci Mezarl›¤›’nda yoldafllar›n›n yan›nda topra¤a verildi.

yapm›flt›r. Unutkanl›k, tansiyon düflüklü¤ü, hemoroit gibi sa¤l›k problemleri vard›r. Ali Kemal Seleno¤lu; Aral›kl› 85 gün açl›k grevi yapm›flt›r. Giderek artan göz bozuklu¤u, bel a¤r›s›, menisküs rahats›zl›¤› vard›r. Taylan Baltac›; Yaklafl›k 375 gün Ölüm Orucuna gitmifltir. Wernike-korsakoff tan›s›yla Adli T›p kurumundan raporludur. Ancak tutuklu oldu¤u için tahliye edilmiyor. Daha önce baca¤›ndan ald›¤› kurflun yak›n dönemde ç›kar›lm›flt›r. Sürreyya Öztürk; 19 Aral›k operasyonunda sol dizinde kimyasal yan›k ve boyun bölgesinde yan›k yaras› olmufltur. Tedavi engellemeleri neticesinde yara iyileflse de yaraya ba¤l› hasarlar devam etmektedir. Mide ve ba¤›rsak rahats›zl›klar› vard›r. Böbrek rahats›zl›¤›, yaralanmadan kaynakl› sol bacakta hareket k›s›tl›l›¤›, diz alt›nda incelme gibi bir çok rahats›zl›klar› mevcuttur. Burhan Özdemiro¤lu; Yaklafl›k 50 gün açl›k grevine gitmifltir. Ci¤erlerde iltihaplanma, eklemlerde menisküs vard›r. Sa¤ elinde

düflmekten kaynakl› k›r›k oluflmufl, tedavisi yap›lmad›¤›ndan kendi kendine kaynam›flt›r. Do¤an Akçiçek; Tüberküloz bafllang›c› mevcuttur. Ancak tedavi ilaçla s›n›rl›d›r. Toplam 35 gün açl›k grevine gitmifltir. Tunay Günel; 194 gün Ölüm Orucuna gitmifltir. Afl›r› unutkanl›k, alg›lama, ö¤renme bozuklu¤u, tansiyon problemi, dengesizlik, mide problemi vücutta yeryer uyuflma rahats›zl›klar› mevcuttur. Ermenek Hapishanesi’nden Tekirda¤ Hapishanesi’ne sevk s›ras›nda sald›r›ya u¤ram›fl, falakaya yat›r›lm›flt›r. Bu sald›r›da ald›¤› darbe neticesinde kulak zar›nda tahribat oluflmufltur. Necati Arslan; D›flarda tüberküloz geçirmifl, tedavi olmufltur. Tecrit koflullar›nda rahats›zl›klar› tekrar nüksetmektedir. Halil Gündo¤an; 1981- 1988 hapishane sürecinde de varolan sa¤l›k sorunlar› devam etmektedir. fiu an bafla¤r›s›, kulak u¤uldamas› flikayetleri mevcuttur. Tedavi u¤rafl› sonuç vermemifl, teflhis konulmam›flt›r.


işçi-köylü 43

13

3-16 Ocak 2003

Süleyman Yeter davas›na erteleme 1999 y›l›nda terörle mücadele flubesinde katledilen Süleyman Yeter’in duruflmas›na g›yab›nda tutuklu polisler kat›lmazken; kitle örgütleri, siyasi partiler ve sanatç›lardan kat›l›m oldu

1

999 y›l›nda ‹stanbul Emniyet Müdürlü¤ü Terörle Mücadele fiubesi’nde katledilen Limter-‹fl Sendikas› E¤itim Uzman› Süleyman Yeter’in davas› yine ertelendi. ‹stanbul A¤›r Ceza Mahkemesinde görülen duruflmaya g›yab›nda tutuklu olan Bayram Kartal, Sedat Selim Ay, Yusuf Öz adl› iflkenceci polisler kat›lmad›. Bas›n›n çok yo¤un ilgi gösterdi¤i duruflmaya demokratik kitle örgütlerinden, siyasi partilerden ve sanatç›lar-

dan oluflan oldukça yo¤un bir kat›l›m oldu. Duruflma salonuna sadece 25 kiflinin al›nmas› yü-

zünden kap›da izdiham yafland›. Gazetecilerin duruflma salonuna girmesi engellenirken, analar

da içeri sokulmad›. Mahkeme heyeti Süleyman Yeter’in ‹stanbul Emniyet Müdürlü¤ü TEM fiubesi’ndeki ölümü ile ilgili olarak emniyette yap›lan disiplin soruflturmas› evraklar›n›n yeniden incelenmesi için duruflmay› 26 fiubat’a erteledi. Müdafi Avukat Ercan Kanar erteleme karar›n› aç›klarken bir ana “onlar› biz yarg›layaca¤›z” diyerek karara tepkisini gösterdi. Duruflma sonucunu ellerindeki Süleyman Yeter foto¤raflar› ile bekle-

yen kitle karar›n aç›klanmas›ndan sonra “‹nsanl›k onuru iflkenceyi yenecek” “Süleyman Yeter ölümsüzdür”, “Susma sustukça s›ra sana gelecek” sloganlar›n› koridor boyunca atarak Adliye kap›s›na geldi. Burada Limter-‹fl Genel Baflkan› Kaz›m Bak›fl ve Yeter’in efli Ayfle Yumli Yeter k›sa bir aç›klama yapt›lar. Ayfle Yumli Yeter, davan›n 3 y›ld›r sürdü¤ünü söyleyerek yap›lan bütün iflkencecilerin arkas›nda devletin oldu¤unu belirtti.

ABD sald›rganl›¤› protesto edildi KARTAL 21 Aral›k 2002 tarihinde Kartal Demokrasi Platformu (‹flçi-köylü, At›l›m, Devrimci Demokrasi, ‹flçi Gazetesi, K›z›l Bayrak, Kurtulufl Sosyalist Dergi, EMEP, HADEP, E¤itim-Sen) ABD’nin Irak’a yönelik sald›r› haz›rl›klar›n› protesto etmek için saat 14.00’de Kartal Meydan›’nda bir bas›n aç›klamas› yapt›. Aç›klamada ABD’nin bugüne dek dünya halklar›na hep savafl ve sömürüyü dayatt›¤› belirtilerek “çözüm d›fl müdahalede de¤il halklar›n özgür iradesine sayg›da yat›yor. Bu nedenle; ne analar›n 盤l›¤›n› ne de genç ölüler için yak›lan a¤›tlar› duymak istemiyoruz ve bütün halklar kardefltir diyoruz” denildi. Eylem alk›fllarla sona erdirildi. ÇA⁄LAYAN’DA M‹T‹NG 29 Aral›k günü Ça¤layan meydan›nda Mazlum-Der, ‹nsan Haklar› Yard›m Vakf›, Esnaf ve Sanatkarlar Derne¤i’nin organizasyonu ile “Dünyan›n Bütün Çocuklar› Bizimdir” bafll›¤› alt›nda savafl karfl›t› bir miting düzenlendi. “Saddam Bahane Petrol fiahane”, “Emperyalist Savafla Hay›r” vb dövizler tafl›yan yaklafl›k 1.500 civar›ndaki kitle s›k s›k “Kahrolsun Amerika”, “Müslümanlar Zulme Boyun E¤mez” sloganlar›n› att›. Amerikan ve ‹srail bayraklar›n›n da yak›ld›¤› mitingde konuflmac›lar toplumun bütün kesimlerinin bir ara-

ya gelerek Amerikan sald›rganl›¤›na karfl› koymas› gerekti¤ini belirttiler. ANKARA Ankara’da da 22 Aral›k tarihinde “ABD askeri olmayaca¤›z, emperyalizme ve savafla hay›r mitingi” düzenlendi. Ankara Savafl Karfl›t› Platform taraf›ndan düzenlenen mitinge kat›lanlar ö¤le saatlerinde Toros Sokak’ta toplanmaya bafllad›lar. Sendikalar, dernekler, meslek odalar›, kültür merkezleri, devrimci ve sosyalist bas›n okurlar› ve baz› siyasi partilerin kat›ld›¤› mitingde Toros Sokaktan Abdi ‹pekçi Park›’na kadar yüründü. Savafl Karfl›t› Platform ad›na konuflma yapan ‹HD Ankara fiube Baflkan› Ender Büyükçulha ülkedeki siyasi iktidar›n, emperyalist güçlerin ç›karlar›n› bu ülkenin ç›karlar›n›n üzerinde tuttu¤unu söyledi. “Halklara özgürlük için emperyalizme karfl› savafl” pankart›yla mitinge kat›lan ADSBP, att›¤› solaganlarla coflkulu bir kortej oluflturuyordu. ‹ZM‹R EMEP, DEHAP ve SDP’den oluflan blok 22 Aral›k Pazar günü Konak Sümerbank önünde kitlesel bir bas›n aç›klamas› yapt›. Bas›n aç›klamas›n› DEHAP il baflkan› Av. Celal Temel okudu. Aç›klamada AKP hükümetini elefltiren Temel, Erdo¤an’›n ABD ile Irak savafl› için pazarl›k yapt›¤›n› söyledi. Aç›klamada ayr›ca Kürt sorununun

hala çözümsüzlü¤ünü korudu¤u, F tipi hapishanelerde tecritin sürdü¤ü, F tiplerini protesto için bafllat›lan ölüm orucunda

karfl› sessiz k›lmaya çal›fl›rken pastadan pay kapma hünerini göstererek suç orta¤› devletlerin s›rt›n› s›vazl›yor” dedi. Ayn›

KOPAN KOL, DEL‹L DE⁄‹L! ● 5 Temmuz 2000’de Burdur Hapishanesi’ne düzenlenen operasyon s›ras›nda tutsaklara fliddet uygulad›klar› gerekçesiyle infaz koruma memurlar› hakk›nda Burdur Cumhuriyet Savc›l›¤›’na yap›lan suç duyurusuna; “fliddet kullan›ld›¤›na dair herhangi bir delilin” olmad›¤› iddias›yla takipsizlik karar› verildi. Baflsavc›l›k tutsaklara yönelik düzenlenen operasyona hapishane idaresini sa¤lamak amac›yla son çare olarak karar verildi¤ini söyleyerek tutsaklara yönelik bu sald›r›y› meflrulaflt›rmaya çal›flt›. Hükümlülerin direnifl göstermeleri karfl›s›nda devletin zor kullanmas›n›n operasyonun do¤as› gere¤i oldu¤unu ve hapishane görevlilerinin zor kullan›m› s›n›r›n› aflarak fena muamelede bulunmad›¤› yalan›n› da söylerken savc›ya göre bu sald›r›da kolu kopan ve daha sonra da kolu bir köpe¤in a¤z›nda bulunan Veli Saç›l›k olay› da operasyonun do¤as›ndan(!) kaynaklan›yor.

ADALET BAKANINA FAKS

Kartal Demokrasi Platformu da yaptığı açıklamayla emperyalist saldırganlığı protesto etti 103 kiflinin hayat›n› kaybetti¤i belirtildi. BURSA 28 Aral›k günü saat 13: 00’de Santral garaj metrosu önünde biraraya gelen Bursa Kad›n Platformu üyeleri, Türkçe ve Kürtçe okuduklar› bas›n metni ile ABD sald›rganl›¤›na karfl› tepkilerini dile getirdiler. Aç›klamay› Türkçe olarak Emine Öztürk okudu. ABD’nin sald›rganl›¤›n›n sonucu yaflanacak vahfletin alt›n› çizen Öztürk “ABD yay›lmac› planlar›n› tek bafl›na yapm›yor. Tüm dünyay› haz›rlamakta oldu¤u vahflete

aç›klaman›n içeri¤ini de Kürtçe olarak Kevser Tekdemir okudu. TRABZON KTÜ’lü ö¤renciler ile ‹HDKESK-ÖDP ve DEHAP’›n kat›ld›¤› eylemde ABD’nin amac›n›n sadece Irak de¤il, Ortado¤u’da oldu¤u belirtilerek, “Topraklar›m›z› savafl için kimse kullanamaz” vurgusu yap›ld›. Platform ad›na bas›n aç›klamas›n› okuyan Murat Bektaflo¤lu “ABD bugünlerde, 11 Eylül sald›r›s›n› bahane ederek tüm dünya halklar›na karfl› sald›r›s›n› meflrulaflt›rmaya çal›fl›yor” dedi.

● TAYAD’l› aileler 23 Aral›k 2002 tarihinde Malatya’da tecritin kald›r›lmas› için Adalet Bakan› Cemil Çiçek’e faks çektiler. Saat 14:00’de postanede faks çeken aileler daha sonra bir bas›n aç›klamas› yapt›lar. “Tecriti kald›r›n, ölümleri durdurun”, “Yaflam› savunmak hücre duvarlar›n› y›kmakt›r” dövizlerini açan aileler ad›na konuflan Songül Akkurt, “F tipi hapishanelerde tutuklu ve hükümlüler, insan›n sosyal bir varl›k oldu¤u hiçe say›larak a¤›r tecrit koflullar›nda tutulmaktad›r. AKP iktidar›nda ÖO’da befl ölüm meydana gelmifltir. fiu anda tecritten kaynakl› birçok tutuklu ve hükümlü psikolojik ve fizyolojik olarak a¤›r hastal›klar›n efli¤indedir. Sizden tecrit koflullar›n›n acilen kald›r›lmas›n› ve ölümlerin durdurulmas›n› istiyoruz” dedi.


3-16 Ocak 2003

işçi-köylü 43

14

Kürt ulusal sorunu ve güncel görevlerimiz üzerine!.. Elbette ki, bask›, zulüm ve inkarc›l›¤›n oldu¤u her yerde direnifller kaç›n›lmazd›r. Sessizlik sese, korku korkusuzlu¤a, teslimiyet direnifle ve isyana gebedir KÜRT HALKI SORGULUYOR Ulusal hareketin önderli¤inin ‹mral› süreci ile birlikte daha da derinlefltirip ve Kürt halk›na da tek do¤ru seçenek olarak sundu¤u Kürt sorununda sistem içi çözüm formülasyonunun egemenler cephesinde kabul görmemesi ve egemenlerin inkara yönelik politikalar›nda ›srar etmesi, Kürt halk›n›n giderek sunulan “Demokratik Cumhuriyet” projesine karfl› kuflku ve kayg›lar›n›n derinleflmesine yol aç›yor. Di¤er bir ifadeyle her duyarl› Kürt’ün kafas›ndaki soru iflaretleri düne göre bugün daha da art›yor. fiu aç›k ki; Osmanl› gelene¤i üzerinde flekillenen faflist Kemalist diktatörlü¤ün iç evrimleflme yoluyla “demokratik bir cumhuriyete” dönüflece¤ini beklemek, nesnel bir zemin üzerinde yükselen gerçek bir beklenti de¤il, kötü bir hayaldir. Oysa Kürt halk› için yararl› olan, tüm zorluklara ra¤men hayali beklentilerle de¤il, nesnel gerçeklerle u¤raflmak olmal›d›r. Çünkü; Kürt halk›n›n mücadelesini uluslararas› plana tafl›yan pratik de nesnel gerçe¤e daha yak›n olan pratiktir. Gücünü halktan ve meflrulu¤undan alan pratiktir. Bu gerçe¤e gözünü kapayanlar ‘de¤iflim dönüflüm’ ad›na yüzünü sistem içi k›r›nt›lara çevirenler, özgürlü¤ü burada arayanlar s›n›f savafl›m›n›n nesnel yasalar› karfl›s›nda hayalleriyle baflbafla kalmak zorundad›rlar. Nitekim son dönemlerde kimi Kürt politikac›yazarlar› hayallerle gerçekler aras›nda gel-gitler yafl›yorlar. “Demokratik cumhuriyet” projesine temelde s›rt›n› dönmeseler de; ulusal hareketin önderli¤inin methiyeler dizdi¤i faflist kemalist diktatörlü¤ü elefltirmekte daha cesaretli davran›yorlar. Egemen s›n›flar›n inkar siyasetinin devam etti¤i, de¤iflen pek bir fleyin olmad›¤› ger-

çe¤ine daha çok vurgu yap›yorlar. Sistemli bir temelde olmasa da yarat›lan bu bilinç bulan›kl›¤› içinde ortaya konulan

✔ Kürt halk› için yararl› olan, tüm zorluklara ra¤men hayali beklentilerle de¤il, nesnel gerçeklerle u¤raflmak olmal›d›r.

a盤a vurdu. Gerçe¤e daha yak›n olan baz› aç›klamalar› buraya aktarmaya yarar görüyoruz. “1987’de uygulamaya konulan ve kesintisiz 15 y›l süren OHAL Kürt halk› aç›s›ndan ac› ve gözyafl› dolu felaket y›llar›, Türk devleti aç›s›ndan da tarihin en kirli ve karanl›k dönemi oldu. Devaml›, devletin bu kirli ve karanl›k süreci, 30 Kas›m da sona erdirilmesi olumlu bir

Ayn› gazetenin yazarlar›ndan A. Kahraman da “OHAL, Bu Hal” bafll›kl› makalesinde özde de¤iflen bir fley olmad›¤› gerçe¤inin alt›n› flöyle çiziyor; “‹ttihatç›lar›n C tak›m› olan Cumhuriyetçiler de “kurtar›c› özgürlükçüler” olarak semalar› feryad› figanlarla ç›nlat›yorlard›. Onlar, istiklal mahkemeleriyle sa¤a, s›k›yönetimle sola dönüyor, elde silah “tedip ve tenkil” yaparak, “korku cum-

yan OHAL ile “memleket kurtarmaya” kalk›flanlar Avrupa’dan yard›m alabilmek için flimdi, onu ka¤›t üzerinde kald›rarak, “memleketi yeniden kurtar›yorlar.” Evet, gerçek olan özde de¤iflen bir fleyin olmad›¤›d›r. Ka¤›t üzerinde yap›lan de¤ifliklikler, miting alanlar›nda at›lan “demokrasi-özgürlük” nutuklar›, bizim için de¤iflimin ölçütü olamaz-olmamal›d›r. Biz, de¤iflimi pratikte aramal›y›z. GERÇEKLER‹ SAHTE AÇIKLAMALARDA DE⁄‹L, OLGULARDA ARAMALIYIZ

Kürt halkının geleceği dün olduğu gibi bugün de Demokratik Halk bu itirazlar anlaml›d›r ve süreci de olumlu yönde etkiler. Elbette ki bu itirazlar bugün Kürt cephesinde hala etkili bir konumda de¤ildir. Kürt bas›n›nda bugün en çok göze çarpan, günü birlik politikalar, birbiriyle çeliflen hatta birbirini yads›yan aç›klamalar vb. Asl›nda yaflananlarla, yans›yanlar bir anlamda sürecin resmi de say›l›r. Somutlarsak, OHAL’in kalkmas›na iliflkin Kürt cephesinde sergilenen pratik tutum da bu ikili yaklafl›mla kendini

ad›m olarak görülse de, devlet bu hususta samimi de¤ildir. 30 Kas›m’da OHAL’e son verilmesi, d›fltan bir dayatman›n kerhen ka¤›t üstünde kabul edilmesidir. Devletin flimdiden OHAL’in yerine “kritik iller” aray›fl›na girmesi, OHAL valili¤i yerine “koordinat valilik” sistemini gündeme sokmas›, OHAL uygulamalar›nda ›srarl› oldu¤u- OHAL’i kald›rma konusunda samimi olmad›¤›n› gösteriyor. (M. Öztürk- Ö. Politika)

huriyeti”ni infla ediyorlard›. 15 y›l önce uygulanmaya baflla-

✔ Evet, gerçek olan özde de¤iflen bir fleyin olmad›¤›d›r. Ka¤›t üzerinde yap›lan de¤ifliklikler, miting alanlar›nda at›lan “demokrasi-özgürlük” nutuklar›, bizim için de¤iflimin ölçütü olamazolmamal›d›r.

Sahte aç›klamalarda de¤il, olgularda aramal›y›z. E¤er devlet, bir s›n›f›n bir baflka s›n›f üzerinde tahakküm kurma arac›ysa, de¤iflimden söz edenler, Kemalist diktatörlü¤ün ezilenler ve Kürt ulusuna karfl› hangi tahakkümden vazgeçti¤i sorusuna somut ve net cevap vermek zorundalar. Ya da “silahlar susarsa devlet aç›l›m yapar” diyen her renkten reformistler, susan silahlar ve izlenen teslimiyetçi politikalara ra¤men, faflist Kemalist diktatörlü¤ün izledi¤i inkarc› ve yok sayma politikalar›n› nas›l aç›klayacaklard›r? Hiç flüphesiz bu durumda da reformistler yine ortaya birçok hayali reçeteler sunabilirler. Ama nesnel gerçekler ulusal hareketin mücadele tarihinde bize baflka somut veriler de sunuyor. Mesela Kürt topraklar›nda silahl› savafl›m›n boyutland›¤› dönemlerde bu ülkeyi “yönetenler” federasyon dahil herfley tart›fl›labilir” diyorlard›. Ama bugün b›rakal›m federasyonu, Kürtlerin çocuklar›na özgürce isim vermeleri engelleniyor. Ana dilde e¤itim hakk› talebi reddediliyor. Kürtçe e¤itim, Kürtçe yay›n konusunda ortaya at›lan tüm demagojik söylemlerin arkas›nda ç›ka ç›ka devlet denetiminde saatler-


işçi-köylü

le s›n›rland›r›lm›fl Kürtçe TV yay›n› ç›k›yor. Yürütülen bu tart›flmalar sonucu özet olarak egemenlerin yapt›¤› flu: Bugüne kadarTürkçe olarak Kürt ulusuna karfl› yürütülen anti-propaganda ve asimilasyon siyasetine Kürtçe propagandas›yla kat›lmak. Öyle ya, bu karfl› devrimci siyaseti Kürtçeyle yapmak daha da etkili oluyor. Yani d›fla karfl› “demokrasi” gösterisi, içe karfl› daha anlafl›l›r bir dille inkarc›l›k siyasetine devam etmek. Reformistler, egemenlerin sözcülerini federasyon tart›flmalar›na iten esas gücün, bask›lara karfl› direnen kitlelerin, egemenler üzerinde oluflturdu¤u bas›nçta, yaratt›¤› korkuda aramak yerine; Özal’›n kiflisel meziyetlerinde ar›yorlar. Hal böyle olunca, bugün ortaya ç›kan tablonun sonucunu da izledikleri teslimiyetçi politikada de¤il, A veya B baflbakan›n icraatlar›nda, ›rkç›l›¤›nda ar›yorlar. Evet, baflbakanlar›n ›rkç› ve emperyalistlerin ufla¤› oldu¤u do¤rudur. Ama do¤ru bir

fley daha var: O da Özal ve Demirel’in de uflak ve ›rkç› oldu¤u gerçe¤idir. Tüm Türkleri birlefltirme nutuklar› atan, Adriyatikten Çin’e hayaller kuran zat›, yeniden hat›rlamakta fayda vard›r. O halde terslik nerede? Terslik, reformistlerin tarih bilincinin çarp›kl›¤›nda. Terslik devlet ve hükümet olgular›n› birbirine kar›flt›rmakta. Bu ülkeyi yönetenlerin esas olarak emperyalistler ve onlar›n ufla¤› egemen s›n›flar oldu¤u, hükümetin figüranl›ktan öteye bir ifllevi olmad›¤› gerçe¤ini alg›lamamaktan kaynaklan›yor. Terslik, bask›lar›n görkemli direnifllere yol açt›¤›n› ve bu direnifller karfl›s›nda, yönetenlerin ac›mas›z ve katliamc› politikalar izledi¤i gibi, hareketi, direniflçi güçleri etkisiz hale getirmek ve sistem içine kanalize etmek için, figüranlar› vas›tas›yla sahte “demokrasi” ve “reformcu” söylemlere baflvurduklar› gerçe¤ini yeteri kadar görememekten kaynaklan›yor. Terslik, tarihinden yeteri kadar ö¤renmeme, yaflanan baflar› ve

PUSULA Kürt sorununun çözümü Kemalist cumhuriyet ile bütünleflmekten de¤il onu y›kmaktan geçer -1 ugün PKK/KADEK’siz bir ulusal sorun tart›flmas›n› yürütmek yetersiz ve eksiktir. Dolay›s›yla ulusal sorunun çözümüne iliflkin yapaca¤›m›z tüm de¤erlendirmeler PKK/KADEK’in içinde bulundu¤u durumu ve yönetimini bilimsel bir tarzda sorgulamay› içermek zorundad›r. PP. 7. Konferans›nda bu bilinç ›fl›¤›nda sorunu ele al›p de¤erlendirmifltir. PKK/KADEK’in ideolojik siyasal durumunu ve yaflanan de¤iflimlerin çap› ve nedenlerini bütünsellikli bir tarzda alg›lamak için PKK/KADEK hareketinin ç›k›fl sürecine ve hedefine k›saca da olsa göz atmakta fayda vard›r. Yine PKK/KADEK’te yaflananlar gerçekte objektif koflullardan kaynakl› olmas› gereken de¤iflmeler midir yoksa kendi geçmifl tarihinin reddi, varl›k gerekçesinin inkar› m›d›r? Tüm bu sorulara makul ve mant›kl› cevaplar verilmek zorundad›r. Özellikle bu noktada PKK/KADEK sözcüleri yapt›klar› aç›klamalarla kitlelerde bilinç bulan›kl›¤› yaratmay› hedefliyorlar. Her kürdün tarihe iliflkin haf›-

B

3-16 Ocak 2003

15

43

zas›nda olan do¤rular silinip onun yerine yanl›fllar yerlefltirilmeye çal›fl›l›yor. Elbette ki burada do¤ru olan iki fley vard›r. Birincisi: De¤iflim ve geliflmenin sürekli oldu¤u ve her ilerici-devrimci gücün genel ve güncel politikalarda bu gerçe¤i hesaba katmas› gerekti¤idir. ‹kincisi: ‹nsanl›k tarihinde sosyal ve ulusal kurtulufl mücadelelerine sosyalist iktidarlara s›rt›n› dönen, ihanet eden tüm parti, örgüt ve bireyler bu geriye dönüfllerini koflullar teorisiyle aç›klam›fllard›r. Ulusal hareketin dün ifade etti¤i görüflleri ve üzerinde yükseldi¤i ideolojik siyasal zemini sorgulamadan önce PP’nin kuruluflu ile birlikte Kürt ulusal sorununa iliflkin ortaya koydu¤u görüfllerin k›sa bir özetini yapaca¤›z. Buradaki esas amac›m›z dün ile bugün aras›ndaki ba¤lant›y› kurmak yani tarih kavram›n› yeniden canland›rmak ve haf›za yitimine u¤ramadan yeniden k›sa hat›rlatmalarda bulunmakt›r. Yaflad›¤›m›z co¤rafyada Kürt ulusal sorununa iliflkin ve SuphiTKP`sinin program›ndaki de¤inmelerin yan›s›ra daha sonra H.

Bilindi¤i gibi, faflist Türk devleti, Osmanl› imparatorlu¤unun y›k›nt›lar› üzerinde ve esasen onun devam› olarak kuruldu. Fesler ç›kar›l›p, henüz fötr flapkalar giyilmemiflken Kemalist paflalar, önce müslü-

man olmayan az›nl›klara yöneldiler. Türk devleti kurulup emperyalizmin tam deste¤ini ald›ktan sonra baflta Kürt ulusu olmak üzere, çeflitli milliyetlerden az›nl›klara karfl› imha ve inkar politikas› izledi. Irkç›l›k ve flovenizm zehiri ile kuflanan Türk egemen s›n›flar› tarihleri boyunca iki fleyden asla vazgeçmediler. 1) Emperyalizme ba¤›ml›l›k ve bu ba¤›ml›l›k iliflkisinin dayatt›¤› haks›z savafl tetikçili¤i görevleri (Dün bu “ulvi”görev için Kore’ye asker gönderenler, bugün Afganistan’da ve Irak Kürdistan›’nda nöbetteler) 2) Devrimcilere, komünistlere ve halka düflmanl›k. Hat›rlanaca¤› gibi Türk devletinin kurulufl aflamalar›nda, Kemalist iktidar zorluk içindeydi. Bu zorlu¤u dünyadaki güç dengelerini lehine kullanarak aflma politikas› izleyen faflist iktidar, bir yandan Sovyetlere övgüler dizerken, di¤er yandan iç deste¤i güçlendirmek için kurulacak devletin Türkleri ve Kürtleri temsil ettiklerini ifade ettiler. Lozan’da bunu ifade eden

K›v›lc›ml›’n›n yapt›¤› vurgular› da bir yana b›rak›rsak en genifl ve bütünsellikli de¤erlendirmeyi Kaypakkaya önderli¤inde kurulan PP yapm›flt›r. Faflist Kemalist diktatörlü¤ün Kürt ulusuna karfl› yürüttü¤ü imha ve inkar politikas› T. Kürdistan›’nda yaln›z direnifl temelinde bir çöl sessizli¤i yaratmad› ayn› zamanda düflünsel planda da kendisine demokrat›m, ilericiyim diyen kesimleri de Kürt sorunu karfl›s›nda tam bir duyars›zl›k içine itmifltir. Bu kesimlerin (istisnas›z olarak) en büyük yan›lg›s› Kemalizmi “sol” olarak tan›mlamalar›d›r. Kemalizmi dokunulmaz bir tabu olarak görmeleridir. Ancak soruna bilimsel sosyalizm perspektifiyle yaklaflan Kaypakkaya öncelikle tabu olarak görülen Kemalizmin gerçek niteli¤ini a盤a ç›kard›. Su aç›k ki ulusal sorun noktas›nda ortaya do¤ru çözümlemeler sunman›n yolu Kemalizmle do¤ru bir temelde hesaplaflmaktan geçer. Çünkü bu co¤rafyada “tek dil tek ulus tek bayra¤›n” yarat›c›lar› Kemalistlerdir. Bu co¤rafyada “Ne mutlu Türküm diyene. Bir Türk dünyaya bedeldir” gibi ›rkç› ve flöven söylemlerin mimarlar› Kemalistlerdir. Dolay›s›yla her kim ki Kemalistlerle bar›fl›ksa, söylem düzeyinde ne söylerse söylesin özünde Kürtlerle kavgal›d›r. Geçmiflte PKK/KADEK önderli¤i Kemalizmi yads›yordu. Ama bu yads›ma s›n›fsal bir çözümlemeden uzak dar milliyetçi bir zemin üzerinde yükselen duygusal bir tepkiden ibaretti. Durum böyle olunca co¤raf-

yam›z üzerinde yaflayan KürtTürk ve di¤er tüm az›nl›k milliyetlerden emekçilerin örgütsel birlik olup her türlü birli¤ini savunan devrimcileri, komünistleri, sosyal floven ve Kemalistleri suçlayan ulusal hareketin önderli¤i bugün Kemalistlerin kurdu¤u faflist cumhuriyeti “demokratiklefltirmenin” mücadelesini yürütüyor. Bununla da kalmayarak, Kemalistlerin Kürtlere karfl› yürüttükleri katliamlara hakl› mazeretler bulmaya çal›fl›yor. Mesela “‹mral› Manifestosu”nda PKK/KADEK önderli¤i söyle diyor: “25 isyan›nda Mustafa Kemal Atatürk objektif olarak hepsini birleflik ve ortak hedefli güç olarak de¤erlendirecek ve kararl›ca tasfiye etmekten geri kalmayacakt›r. Temel sorun cumhuriyetin -ki bir iki yafl›ndad›r- korunmas› sorunudur. Bu en az›ndan Atatürk için kesin böyledir. “Demokratlar› ve Kürtleri eziyorum demiyor. Cumhuriyet karfl›tlar›n› tasfiye ediyorum” diyor. Ki bu biraz afl›r›ya kaçsa da daha gerçekçi bir yaklafl›md›r....” Hiç flüphesiz ulusal hareketin önderli¤ini faflist Kemalist diktatörlü¤ün gerçekli¤ini bu kadar ters yüz etmeye götüren esas neden g›das›n› burjuva milliyetçili¤inden alan ideolojik güçsüzlü¤üdür. Ba¤›ms›z düflünüfl tarz›na sahip olmama gerçe¤idir. Bu durum geçmiflte sosyalizmden etkilenen ulusal hareketin önderli¤inin sosyalist etkilenmelere tümden s›rt›n› dönmesine ve reformist hatta koflar ad›mla ilerlemesine yol açm›flt›r. Di¤er bir ifadeyle gerçek özüne

baflar›s›zl›klar›n neden ve niçinlerini bilimsel bir tarzda istenilen düzeyde sorgulamamaktan kaynaklan›yor. E¤er tüm bu yaflananlar bilimsel bir temelde asgari düzeyde sorgulanm›fl olsayd›, Kürt illerini de kapsayan s›k›yönetim, Askeri cunta, OHAL ve bugün düflünülen “kritik iller”, “koordinat valilik” ve benzeri tüm uygulamalar›n hedefinin de Kürt ulusal uyan›fl›n› yok etmek oldu¤u görülecektir. De¤iflimlerin biçimsel ve sahte oldu¤u anlafl›lacakt›r. Bask›n›n dozunu ve çap›n› da belirleyen mücadelenin boyutu ve ulusal hareketin duruflu oldu¤u gerçe¤i daha iyi anlafl›lacakt›r vb. vb. IRKÇILIK VE fiOVEN‹ZM, Efi‹TT‹R KEMAL‹ZMD‹R!

Türk egemen s›n›flar›n›n sözcüleri, iktidarlar›n› sa¤lama al›r almaz, Kürt topraklar›n› kana bulama sürecini bafllatt›lar. Hedef imha ve Kürt ulusunun inkar›. Kemalistler taraf›ndan “Tek ulus, tek dil, tek bayrak” gerçe¤i böyle yarat›ld›. Bu kanl› tarih bugün do¤ru bir tarzda alg›lan›rsa, Türk devletinin ikiyüzlülü¤ü ve sahtekarl›¤› daha iyi anlafl›lacakt›r. Reformistlerin umut ba¤lad›¤› Kopenhag kriterlerinin, TC’nin imzas›n› att›¤› uluslararas› anlaflmalar›n pek pratik bir de¤eri olmad›¤› gerçe¤i daha iyi görülecektir. Nitekim katliamlarla sessizli¤e gömülen ama öfkesi dinmeyen, kendili¤inden ulusal istemlerini canl› ve diri tutan Kürt ulusu, 1960 ve 70’li y›llarda geliflen s›n›fsal ve ulusal savafllar›n etkisiyle sessizli¤ini bozdu. Öncelikle gençlik içinde dile getirilen ulusal demokratik talepler, beraberinde buna uygun örgütlenmeler de yaratt›. Devam edecek dönmüfltür. Hat›rlanaca¤› gibi ulusal hareket kuruluflu ile birlikte amaç ve hedeflerini teorik olarak k›saca flöyle ifade ediyordu: “Bu sömürgecili¤e d›flta emperyalistler içte de feodal kompradorlar destek vermektedirler. Birbirlerine çok s›k› ekonomik ba¤larla ba¤l› olan bu güçtür. D›fltan devrimcinin hedeflerini teflkil ederler. Baflta Türk sömürgecili¤i olmak üzere, onunla birlikte iç ve d›fl destekçilerine karfl› geliflmeyen bir hareket, Kürdistan’da devrimcilik s›fat› tafl›yamaz”…“Demokratik bir Kürdistan yaratmak ise Kürdistan’›n toplumsal yap›s› üzerindeki a¤›r feodal komprador bask›n›n ortadan kalkmas›na ba¤l›d›r…” “Ama revizyonistler ve reformistler hariç onlar yeni bir yol “bar›fl içinde toplumsal ilerleme” ve burjuvazinin gerici zoruyla anlaflan yeni bir dünya yaratabileceklerini iddia etmektedirler. ‹ddia edebilirler, ancak onlar›n yaratacaklar› dünya, burjuvazinin çoktan miad›n› dolduran yoz dünyas›d›r. Yine onlar, tekellerle savaflmadan, sömürgecilikle difle difl mücadele vermeden, parça parça parlamenter, bakan, müsteflar, genel müdür, general say›s›n› art›rarak iktidar› burjuvaziden alabileceklerini söylemektedirler. Alabilirler, ama bir flartla; kendileri de burjuvazinin uflaklar› olmak, burjuvazinin hizmetkarl›¤›n› yapmakla……” (Al›nt›lar Kürdistan’da Devrimin Yolu M. W. Serxwabun´nun 24. bask›s›ndan al›nm›flt›r) Devam Edecek


3-16 Ocak 2003

işçi-köylü 43

16

2002’den 2003’e

Dünya nereye gidiyor?

Emperyalistler aras› çeliflkiler bu pazar alanlar›ndan kaynaklan›yor. Bir yandan 11 Eylül sonras› anlaflt›klar› ‘terörizme karfl› savafl’la ezilen mazlum halklara sald›rmaya devam ederlerken, di¤er yandan yeni alanlar için kap›flmaktad›rlar. Irak operasyonunda ABD’ye destek vermeyen ve aç›k tav›r alan Almanya ve Fransa’n›n çeliflkileri de buradan do¤uyor. mperyalist kriz ve bu krizin do¤urdu¤u sonuçlar her kesimi flu ya da bu ölçüde etkileyerek devam ediyor. Emperyalist kapitalist sistemin bu krizi üretim fazlal›¤›ndan kaynaklan›yor. Piyasalar tekellerin üretti¤i mallarla dolu olmas›na ra¤men bunu eritecek pazar bulamayan kapitalist büyük tekeller krizin nedeni olarak orta yerde duruyor. Kapitalizmin kâr ve sömürü üzerine kurulmufl bir sistem olarak, öncelikle ihtiyaç için de¤il, kâr için üretim yapt›¤› hat›rlan›rsa bugünkü emperyalist krizin neden ve sonuçlar›n› daha iyi anlam›fl oluruz. Lenin emperyalizmi tahlil ederken onun sürekli bir kriz oldu¤unu aç›k ve net olarak belirledi¤inde baz›lar› Lenin’i çok fazla ütopik bularak elefltirmiflti. Bugün ise birçok kesim Lenin’in ortaya koydu¤u tahlilleri kendisine referans alarak emperyalist sistemin içine düfltü¤ü krizi tahlil etmeye bafllad›. Emperyalizm kriz demektir. Bu krizlerin kendisine has nedenleri ve tarihi geliflimleri vard›r. 1. ve 2. paylafl›m savafllar› da sistemin do¤urdu¤u krizlerin sonucu olarak emperyalistler aras› çeliflkinin öne ç›kmas› ve bunun bir savaflla sonuçlanmas›d›r. Bugün aç›s›ndan da emperyalistler aras› çeliflkiler kendisini su yüzüne vursa da, bunun flimdilik bir savaflla çözülmesini gerektirecek flartlar oluflmufl de¤ildir. Pazar ve nüfuz alanlar› kapma mücadelesini kendi aralar›nda uzlaflarak ya da ABD’nin yapt›¤› gibi ‘kim erken kalkarsa o kapar’ anlay›fl›yla çözerek saltanatlar›n› de-

E

vam ettiriyorlar. Küreselleflme bu krizden ç›kman›n en önemli ve tarihi ad›m› olarak yutturulmaya çal›fl›ld›. Emperyalizmin son 50 y›ll›k dönemsel krizlerinin küreselleflmeyle tamamen son bulaca¤›, bu krizden ç›kman›n hem kendilerini refaha kavuflturaca¤›, hem de yar›-sömürge ülkeleri kalk›nd›raca¤› ileri sürülerek, emperyalizmin ‘ne ka-

jik olarak emperyalist sistem için do¤an en büyük f›rsatt›. Ekonomik olarak Rusya’dan kopan ve Kafkaslar’da ‘ba¤›ms›zl›klar›n›’ ilan eden ülkelerin yer alt› ve yer üstü kaynaklar› emperyalistler için bir zenginlik kayna¤› olurken, ayn› zamanda bu ülkeler, emperyalist büyük tekellerin yat›r›m yapacaklar› alanlar olarak

yöndü. Emperyalist sistem ‘sosyalizmin öldü¤ü’ propagandas›n› yaparak, ideolojilerin bitti¤i ve art›k bu u¤urda mücadele edilecek bir fleyin kalmad›¤›n›n müthifl propagandas›n› yapt›. Emperyalizmin bir di¤er yüzü olan küreselleflme y›k›m, açl›k ve yoksullu-

peryalist ve kapitalist ülkelerde kazan›lm›fl sosyal haklar bir bir yontularak iflçi s›n›f›n›n kazan›lm›fl haklar› ellerinden al›nd›. IMF ve DB emperyalist sistemin merkez bankalar› gibi çal›flarak tüm yar›-sömürge ülke ekonomilerini ele alarak, bütçe oluflturmaktan, yat›r›m yap›lacak alanlar, toplumsal harcamalar, memur al›m› ve iflçi ç›kartmalara kadar tüm politikalar› belirleyen bir düzeye geldi. ‹flas eden ülke say›s› giderek artmaya bafllad›. Geçen ay Arjantin IMF’ye olan borçlar›n› ödeyemeyece¤ini aç›k olarak ilan etti. Hem de “buna neden olan IMF’dir aç›klamas›” yaparak. Türkiye ve Brezilya’n›n yaflad›¤› ekonomik krizler ve bunu takip eden di¤er ülkelerin say›s› giderek artarken, küreselleflmenin getirdi¤i y›k›m›n hangi boyutta oldu¤u bir kez daha gözler önüne serilmifl oldu. fiimdi emperyalist sistem fliflirilen küresel politikan›n da dertlerine çare olmad›¤›n› aç›ktan tart›flmaya bafllad›. ABD’de Worldcom, Xerox, Enron, Dyne, Adeplhi gibi tekellerin kârlar›n› oldu¤undan fazla i iğ d göstererek borsada yapt›kr ti e g ” erin “barış tl s li a lar› sahte oyunlar›n a盤a y r e p aylaşıyor hboba em p o i M r e i d k a a ç›kmas›yla gelen iflaslar› k d ı ın kla ayn 02. 7 yaş irçok çocu b dünya çap›nda yeni bir dalgai 1 Mart 20 k a ’d n Afganista ¤u dünyan›n her yan›na lanmay› birlikte getirdi. Bu, muazzam bir ola- yayd›. Yar›-sömürge ülkeler bir ekonomistler aras›nda küredar iyi bir sis- nak sunuyordu. ‹fl gücünün bir iflas etti. Emperyalist sis- selleflmenin sonu olarak ilan tem’ oldu¤unu anlatan ciltler ucuz olmas› üretimin buralara tem yar›-sömürgelerden ala- edildi. Bu erken bir tespit oldolusu kitaplar yaz›ld›. Tutulan kayd›r›lmas›na neden oluyor caklar› borçlar› kurtarmak ve sa da, küreselleflmenin emkiral›k kalemflörler vas›tas›yla ve böylece daha az ücretle daha yar›-sömürge ekonomilerini ta- peryalist sistemi düze ç›kartküreselleflmenin “ideolojik tüm çok kâr elde etmifl olduklar› gi- mamen kendi kontrollerine al- mad›¤› aç›kt›r. Ve tart›flma yeyönleri” izah edilerek kapita- bi, ellerindeki fazla üretim de mak için özellefltirme, tahkim ni bir boyut alarak ‘küresel lizmin bir kez daha galebe çal- bu alanlarda tüketilerek, pazar vb. yasalar›n› dayatarak ülke ekonominin marfl› basm›yor’ d›¤› anlat›lmaya çal›fl›ld›. Rus tamamen tekellerin denetimine ekonomilerine bir anlam›yla el tespitleri yap›lmaya ve sisteSosyal Emperyalizminin aç›k- girmifl oluyordu. Keza askeri koydu. Tar›m bu y›k›m ve el min girdi¤i ç›kmaz ve bu ç›ktan havlu atmas›yla bafllayan olarak buraya konumlanacak koyman›n bir baflka sacaya¤› maz›n sonucu olarak grafi¤i bu sürecin ad› Yeni Dünya Dü- her bir emperyalist güç kendi olarak dayat›ld›. Devlet eliyle yukar› do¤ru yükselen krizin zeni’ydi. Bu emperyalistlerin aç›s›ndan yeni alanlar açm›fl teflvik kredileri ve sübvansi- hangi yeni sonuçlar› do¤uraifltah›n› oldukça kabart›yordu. oluyordu. Bunu tamamlayan yonlar kald›r›larak köylülük ta- caklar› tart›fl›lmaya baflland›. Bu ekonomik, askeri ve ideolo- bir di¤er husus da ideolojik mamen yoksullu¤a itildi. Em- Motor niye çal›flm›yor? Bu so-


işçi-köylü 43 AB ülkelerinin önemli bir kesiminde kitlelerde büyük hoflnutsuzluk olmas›na ra¤men, önderliklerin zay›f olmas› alternatif hareketlerin pasif ve kendili¤inden geliflmesinin nedenidir. Frans›z köylülerinin hareketi, geçen ay özellefltirmeye karfl› bafllayan grevler ve eylemler çok fazla ileri gitmeden sadece bir tepki hareketi olarak kald›. Keza Almanya AB içinde en sorunlu ülke durumundad›r. runun do¤ru cevab› sistemin kendisiyle izah edilebilir. Neden budur. Bunun do¤urdu¤u sonuçlar üzerinde tart›flmalar yap›labilir. fiunu belirtebiliriz; Bugün üretim fazlas›n› eritecek pazar bulmakta zorlanan tekeller, yeni yat›r›mlara yönelmekte zorlan›yor. Al›m gücünün giderek düflmesi, iflsizli¤in artmas› kapitalist pazara bir canl›l›k getirmiyor. Tüm ç›kmaz buradad›r. ‹stisnas›z tüm ülkelerde iflsizlik giderek art›yor. Örne¤in Almanya’da da flimdiden iflsiz say›s› 5 milyona dayanm›fl bulunuyor. Dünya ekonomisinin motoru olarak görülen ABD’ye istenilen sermaye çekilemiyor. Yat›r›mlar›n durgunluk gösterdi¤i bu aflamada halk›n al›m gücündeki düflüfl ve yoksullu¤un giderek artmas› ABD emperyalist burjuvazisini yeni politikalara yöneltiyor. EMPERYAL‹STLER‹N KEND‹ ARALARINDAK‹ ÇEL‹fiK‹LER HANG‹ ALANDA SÜRÜYOR Emperyalist sistemin kendi içindeki bloklar› aras›ndaki çeliflkiler 11 Eylül sonras›nda yumuflama göstermifl gibi olduysa da, bu yumuflaman›n Afganistan sonras› kendisini yeni çeliflkilere b›rakt›¤› aç›kt›r. Bu çeliflkiler ABD-‹ngiltere, Avrupa Birli¤i, Rusya-Çin ve Japonya aras›nda sürmektedir. 11 Eylül’le birlikte kriz ABD’yi kendi cephesinden yeni iflgal ve pazarlar›n ele geçirilmesiyle nefes almaya yöneltirken, ayn› zamanda dünyan›n tek patronu oldu¤unu di¤er emperyalist bloklara kabul ettirmek için ata¤a geçti. Bunu k›smi olarak da kabul ettirdi. Ancak di¤er emperyalist bloklar buna daha fazla tahammül etmediklerini pratik tutumlar›yla gösterdiler. ABD, içine girdi¤i krizi 11

17

3-16 Ocak 2003

19 Ekim 2002. 4 yaşındaki Ahmet, Bağdat’ta bir fabrikada demircilik yapıyor. BM tarafından 12 yıldır Irak’a uygulanan yaptırımlar sonucu pek çok Iraklı aile çocuklarını çalıştırmak zorunda kalıyor.

Eylül sald›r›s›n› kullanarak aflmak için öncesinde oluflturdu¤u fakat uygulamas› ancak 11 Eylül sonras›na denk gelen yeni stratejisini hayata geçirdi. Bu strateji ABD’nin üstünlü¤ünün kabul edilmesi, ABD’nin istedi¤i yere sald›rmas›, ABD ile di¤er emperyalist bloklar aras›ndaki mesafenin en az on y›l olmas› ve bunun kapat›lmas›na müsaade edilmemesini içeriyor. 11 Eylül öncesinde Bush’un silah sanayiine a¤›rl›k verilmesini istemesi bugün daha iyi anlafl›lmaktad›r. ABD’nin Afganistan sonras› aç›k hedef haline getirdi¤i Irak, ‹ran, Sudan, Filipinler yeni stratejinin aç›klanmas›yd›. Bununla ABD üç fleyi hedefliyor. Birincisi, krizi savafl sanayiyle aflmak; ikincisi, ihtiyaç duydu¤u enerji kaynaklar›na sahip olmak; üçüncüsü ise, Ortado¤u, Asya ve Kafkaslar’a yeni bir düzen vermek. Emperyalistler aras› çeliflkilerin kayna¤› da buradan do¤uyor. ABD’nin bu yeni plan›na neden Ortado¤u’dan bafllad›¤› sorusu sorulabilir. Bunun birçok cevab› var. Ortado¤u hem ABD hem de di¤er emperyalist güçler aç›s›ndan önemli bir enerji kayna¤› oldu¤u gibi ayn› zamanda büyük bir pazar durumundad›r. 1990 Körfez savafl› sonras›nda Irak’›n tecrit edilmesi hala son bulmufl de¤ildir. Bu tecrit k›smi olarak Avrupa taraf›ndan k›r›ld›ysa da, resmi olarak kald›r›lm›fl de¤ildir. ABD bunu kullanarak ve Irak’›n kitlesel imha silah üretti¤ini ileri sürerek sald›r› flartlar›n› oluflturmufl bulunuyor. Bu ayn› zamanda ABD’nin yeni stratejisi olan ‘istedi¤im zaman istedi¤im yere girerim’ plan›n›n Irak’la bafllat›lmas›d›r. ABD bunu baflard›¤› andan itibaren, di¤erleri bunu takip edecektir. Kafkas petrol ve do¤al gaz boru hatt›n›n da bu bölgeden geçti¤i hat›rlan›rsa, ABD’nin ne-

den bu kadar sald›rganlaflt›¤› daha iyi anlafl›lacakt›r. ABD, Saddam’›n art›k kesin gitmesinden yanad›r. Yerine gelecek olan kukla yönetim direkt ve tamamen ABD denetiminde olacakt›r. Bu, Irak üzerinde ABD’nin tam hakimiyeti olaca¤› gibi ayn› zamanda ABD, Musul ve Kerkük petrollerine de el atacak ve denetimi alt›na alacakt›r. Burada kukla bir Kürt devletinin kurulup kurulmamas› o kadar önemli de¤ildir. Zaten Irak Kürdistan›’ndaki Talabani ve Barzani ABD’nin denetimine girmifl ve iflbirli¤i halindedir. Kald› ki Irak Kürdistan›’nda resmi olarak ilan edilmemenin d›fl›nda bir devlet flekli de vard›r. ABD flu anda ufla¤› Türkiye’yi fazla ürkütmemek ve Irak operasyonunda kullanmak için Irak Kürdistan›’nda bir Kürt devletinin kurulmayaca¤› güvencesi vermifl durumdad›r. Tüm bunlar haz›rlanan plan dahilinde gelifliyor. ABD’nin Irak operasyonu tamamland›ktan sonra, ‹ran ve Suriye’nin hizaya getirilmesi kaç›n›lmaz olarak devreye girecektir. Bu operasyon istenilen biçimde tamamland›¤›nda ABD, Kafkaslar’› daha iyi kontrol etme imkan›na kavuflacakt›r. Ve buradaki enerji kaynaklar› ABD denetiminde pazarlanacak ve kontrol edilecektir. Keza Filistin sorunu ‹srail’in istemleri do¤rultusunda çözülecektir. Plan sadece bununla da s›n›rl› de¤ildir. ABD Asya ve Uzakdo¤u Asya’da zay›flayan gücünü yeniden tesis edecektir. Hindistan ile Pakistan aras›ndaki Keflmir sorunu iki taraf› da kaybetmeyecek flekildeki ABD plan› ile çözülmek istenecek. fiimdi sular durulmufl gibi görünse de Asya’da da büyük sorunlar›n oldu¤u biliniyor. ABD bu bölgede otoritesinin zay›flamas›yla devreye Çin’in girece¤ini ve bu bölgede etkili bir güç olabilece¤ini hesapl›yor. 11

Eylül sonras›nda Pakistan’› yan›na alan ABD, terörizme karfl› mücadele ad› alt›nda Keflmir’deki ‹slamc› güçlere karfl› Pakistan’› destekledi. Ayn› zamanda ABD, bu durumu kendi lehine çevirmek ve Hindistan’la iliflkileri yeniden kurmak için ata¤a geçti ve Hindistan’la gelifltirilen iliflkiler sonucu askeri alanda yeni bir antlaflma yap›ld›. ABD donanmas› Hint limanlar›n› kullanmaya bafllad›¤› gibi, Hindistan ABD’ye 140 milyonluk radar sistemi siparifli vererek yeni bir ad›m atm›fl oldu. Bu durum ABD’nin bu bölgedeki otoritesini yeniden kurman›n ilk ad›mlar› olarak de¤erlendirilebilir. Bu bölgede emperyalistleri en çok tedirgin eden güç ise Nepal’daki mücadeledir. Bu bölgenin emperyalist zincirden kopmas›, ABD’nin bu bölgedeki planlar›n› alt üst edecektir. Nepal’deki mücadelenin kontrol edilemeyecek kadar ileri bir boyutta olmas›, bölge ezilen halklar›na umut olmufltur. Bu durumda ABD’nin, Hindistan gerici güçlerini de yan›na alarak Nepal’deki bu ileri mevziye sald›rma olas›l›¤› gözden kaç›r›lmamal›d›r. Keza bu plan içinde Filipinler’i unutmamak gerekiyor. ABD’nin FKP’yi terör listesine almas› Asya plan›n›n bir parças›d›r. Bunun anlam›; ABD’nin teröre karfl› mücadele bahanesiyle Filipinler’e girmesini kolaylaflt›rmakt›r. ABD’nin 11 Eylül sonras› Filipinler’e 6 bin asker göndererek yerleflmesi buradaki hakimiyetini yeniden ve daha kal›c› olarak kurmak istemesinin sonucudur. Emperyalistler aras› çeliflkiler bu pazar alanlar›ndan kaynaklan›yor. Bir yandan 11 Eylül sonras› anlaflt›klar› ‘terörizme karfl› savafl’la ezilen mazlum halklara sald›rmaya devam ederlerken, di¤er yandan yeni alanlar için kap›fl-


3-16 Ocak 2003 maktad›rlar. Irak operasyonunda ABD’ye destek vermeyen ve aç›k tav›r alan Almanya ve Fransa’n›n çeliflkileri de buradan do¤uyor. ABD’nin tek bafl›na Irak ve Ortado¤u’ya hakim olmas› durumunda, gerek enerji alan›nda, gerekse de pazar alan›nda büyük kay›plar› olaca¤›ndan, Almanya ve Fransa Irak operasyonuna karfl› ç›kmaktad›r. ‹flin özü budur. Yoksa gerçek anlamda savafl istemediklerinden de¤il. Çeliflkilerin bloklar aras›nda farkl›l›klar gösterdi¤i aç›kt›r. ABD, bugün için en güçlü rakip olarak kendi aç›s›ndan Avrupa Birli¤i’ni görüyor. Avrupa Birli¤i’nin co¤rafya olarak genifl bir alan› kapsamas› ABD’nin bu bölgedeki etkisini zay›flatmaya yöneliktir. Avrupa Birli¤i’nin co¤rafi olarak klasik Avrupa s›n›rlar›yla kalmayaca¤› ve daha da geniflleyece¤i görülmektedir. Kendi içindeki ekonomi, hukuk ve pazar anlaflmalar› AB, ABD ve di¤er emperyalist güçler aras›ndaki çeliflkileri iyice art›rmaktad›r. Euro’nun dolar karfl›s›nda de¤er kazanmas› ve eflit düzeye gelmesinin yan›nda, dünya pazar›nda bir de¤iflim arac› olarak kullan›lmas›, ABD’nin dolar üzerinden yapt›¤› kazançlar› afla¤›lara do¤ru çekmektedir. Bu da ABD’nin ekonomik olarak dünya borsalar›nda paradan para kazanmas›na engel teflkil etmektedir. AB’nin yeni aday ülkeler almas› ABD’nin Avrupa’daki etkisini daha da zay›flatmaktad›r. Polonya, Bulgaristan, Çek, Macaristan gibi ülkelerin birli¤e dahil edilme plan›n›n alt›nda yatan AB’nin kendi co¤rafyas›nda etkisini iyice perçinlemesinin ad›m›d›r. ABD’nin Türkiye’nin AB’ye al›nmas›nda bunca ›srar etmesinin nedeni ken-

işçi-köylü 43

18 disine yak›n güçleri Birli¤e dahil ederek ileride etki gücünü art›rmak istemesinden kaynaklan›yor. ‹ngiltere’nin yan›s›ra, AB için Türkiye’nin de olmas› ABD’nin etki gücünü art›racakt›r. Keza ‹spanya ve ‹talya’n›n ABD’ye olan yak›nl›¤› düflünüldü¤ünde, ABD’nin nas›l bir plan dahilinde hareket etti¤i daha iyi anlafl›lacakt›r. Rusya’n›n di¤er emperyalist bloklarla olan çeliflkileri esas olarak Kafkaslar’dan ileri geliyor. 1990’larla birlikte Gorbaçov’un yeniden yap›lanma politikas›na paralel olarak elindeki pazarlar› kaybetmesi ve ard›ndan Rusya’n›n denetiminden ç›kan ülkelerin ba¤›ms›zl›klar›n› ilan etmeleri, bu co¤rafyada yeni pazarlar›n do¤mas›na yol açt›. Bu durum Rusya ve di¤er emperyalist bloklar aras›ndaki çeliflkinin kayna¤›n› oluflturuyor. Rusya askeri olarak güçlü olmas›n›n getirdi¤i avantaj› kullan›yor. Ekonomik olarak kendisini toparlayan ancak istedi¤i seviyeye gelemeyen Rusya dünya emperyalist sistemi aç›s›ndan önemli bir güç olarak orta yerde durmaktad›r. Moskova’daki Çeçen güçlerine aç›k sald›r›s›n›n ard›ndan fazla tepki almamas› bu etki gücünden geliyor. Çin, emperyalist sistem içinde giderek geliflen bir güç durumundad›r. Ekonomik olarak genifl bir pazara sahip olmas›, büyük tekellerin bu alana yat›r›m yapmalar›n› h›zland›rm›fl ve tekelci sermayeyi kendi ülkesine çekmede bir ad›m daha ileride durmaktad›r. Asya aç›s›ndan di¤er emperyalist bloklar taraf›ndan önemli bir rakip görülen Çin’in Rusya’yla gelifltirdi¤i iflbirli¤i di¤er emperyalist bloklar taraf›ndan önemsenen bir geliflme olarak görül-

mektedir. Çin ve di¤er emperyalist bloklar aras›ndaki çeliflkiler kendisini flu anda fazla öne ç›karmasa da, Çin ABD çeliflkisi daha öndedir. EMPERYAL‹STLER‹N ASKER‹ ALANDAK‹ ÇEL‹fiK‹LER‹ Emperyalist bloklar aras›nda çeliflkilerin bir di¤er sacaya¤› da askeri alandad›r. Bu çeliflkinin temel ç›k›fl› NATO ve AB’nin oluflturmak istedi¤i Avrupa ordusu aras›ndad›r. ABD’nin NATO’nun zay›flamas›ndan yana olmad›¤› biliniyor. Bunun temel nedeni ABD’nin NATO’yu kendi yedek ordusu gibi kullanmas›ndan ileri gelmektedir. Ancak NATO’nun kurulmas›ndaki ifllevi ile bugünkü ifllevi aras›nda önemli farkl›l›klar›n oldu¤u art›k gizlenmiyor. NATO’nun dönemin Sovyetler Birli¤i’ne karfl› kuruldu¤u ve kullan›ld›¤› düflünüldü¤ünde, NATO’nun art›k bu ifllevden ç›kt›¤› aç›kt›r. Ancak ABD, NATO’nun buna ra¤men kalmas›ndan yanad›r. Geçti¤imiz y›l NATO’nun ‹talya’da yap›lan toplant›s›nda Rusya’n›n da NATO’ya dahil edilmesi düflünüldü¤ünde NATO’nun kurulufluna neden olan durumun de¤iflti¤i görülecektir. 1997’de kurulan ‘dayan›flma komitesi’nin yerine Rusya 19 NATO ülkesi gibi Birli¤e dahil olacak, karar mekanizmas› içinde yer alacak, kararlarda söz sahibi olacak, ancak veto hakk› olmayacak. Bu Rusya’n›n resmi olarak NATO’ya girmesi de¤ilse de önemli bir geliflme olarak görülmektedir. Kas›m ay› içinde toplanan NATO üyesi ülkeler NATO’ya yeni üyeler tespit ettiler. Macaristan, Romanya, Litvanya, Slovenya, Estonya, Bulgaris-

Batı Şeria 21 Şubat 2002. İsrail’li askerler, Batı Şeria’daki bir denetim noktasında çıkan çatışma sonucu öldürdükleri Filistinli’nin cesedinin yanında hatıra fotoğrafı için poz veriyor.

tan’›n Birli¤e dahil edilerek en geç 2004’te üyeliklerinin sonuçland›r›lmas› karar›yla ABD, NATO’yu daha da güçlendirip, AB’nin oluflturmak istedi¤i Avrupa Ordusunun önünü kesmek istiyor. ABD, NATO’nun eski ifllevinden yeni bir iflleve geçmesi gereklili¤iyle NATO’yu da buna göre yeniden konumland›rmak istiyor. Bu yeni konum 11 Eylül sonras›nda ortaya at›lan ‘terörizm’dir. ABD, bu toplant›da di¤er NATO ülkelerine bir dayatmada bulunarak NATO bünyesinde yirmi bin kiflilik bir çevik gücün oluflturulmas› ve bu gücün de ABD ordusuyla iflbirli¤i içinde hareket etmesini dayatt›. NATO’ya yeni dahil edilmek istenen ülkeler askeri ve ekonomik olarak NATO’ya çok fazla bir güç katmasa da bunun ABD için birçok avantaj getirdi¤i biliniyor. ABD, bu durumu iyi kullanarak ve 11 Eylül öncesi üslerinin bulunmad›¤›, K›rg›zistan, Tacikistan, Özbekistan, Afganistan ve Gürcistan’a yerleflti. Ve yine ABD, bu yeni dönemde ‘Çek Cumhuriyeti ve Macaristan kimyasal savafl savunma birimleriyle, Romanya ve Bulgaristan hava sahalar›n› açarak (....) Slovenya da¤l›k alanlarda savaflmaya yetkin güçler, Latviya, Litunya ve Estonya yetkin polis gücü, patlay›c› ve kimyasal silah bulma uzman› köpekler vb sunacaklar’ ve bunlar ABD’ye avantajlar sa¤layacakt›r. Bu ayn› zamanda ABD’nin yeni üsler kurma, askeri alanda yeni pazarlar›n aç›lmas› ve AB’nin gelifltirmeye çal›flt›¤› güvenlik inisiyatifini zay›flatmaya yönelik politikalar›n› içeriyor. Bu durum AB ile ABD aras›ndaki askeri çeliflkilerin giderek su yüzüne vuran nedenleri olarak gelifliyor.

Ortado¤u hem ABD hem de di¤er emperyalist güçler aç›s›ndan önemli bir enerji kayna¤› oldu¤u gibi ayn› zamanda büyük bir Pazar durumundad›r. 1990 Körfez savafl› sonras›nda Irak’›n tecrit edilmesi hala son bulmufl de¤ildir. Bu tecrit k›smi olarak Avrupa taraf›ndan k›r›ld›ysa da, resmi olarak kald›r›lm›fl de¤ildir. ABD bunu kullanarak ve Irak’›n kitlesel imha silah üretti¤ini ileri sürerek sald›r› flartlar›n› oluflturmufl bulunuyor.


işçi-köylü 43 AVRUPA’NIN ‹Ç‹NDE BULUNDU⁄U DURUM Emperyalist bir birlik olarak AB’nin genel durumu incelendi¤inde en büyük sorun ekonomik durgunluk ve bunun getirdi¤i sonuçlard›r. Emperyalizmin genel krizinin AB’yi etkilememesi düflünülemez. Küresel emperyalist politikay› en uçta uygulayan AB içindeki tek tek ülkeler incelendi¤inde farkl›l›klar gösterse de ortak noktalardaki politikalar›n en belirgini özellefltirme ve sosyal haklardaki k›s›tlamalard›r. ‹flsizlik Avrupa Birli¤i’nin en büyük ç›kmaz›d›r. 20 milyona varan iflsiz say›s› Avrupa Birli¤i hükümetlerini yeni aray›fllara itmektedir. ‹flsizlik say›s›n›n artmas›nda özellefltirmeler sonucu iflten at›lan iflsizler önemli bir yer tutarken, buna ba¤l› olarak gelifltirilen tafleron firmalar›n oldukça yayg›n bir yer tutmas› ve birçok kiflinin yapaca¤› ifllerin bir ya da iki kifliye yapt›r›lmas› da iflsizli¤in artmas›nda etkili olmaktad›r. Do¤u Avrupa ülkeleri baflta olmak üzere ucuz ifl gücünün oldu¤u alanlara yat›r›m yapan firma say›s›n›n oldukça ço¤almas› iflsizli¤in artmas›nda bir baflka etkendir. Avrupa Birli¤i ülkelerinin önemli bir kesiminde kitlelerde büyük hoflnutsuzluk olmas›na ra¤men, önderliklerin zay›f olmas› alternatif hareketlerin pasif ve kendili¤inden geliflmesinin nedenidir. Frans›z köylülerinin hareketi, geçen ay özellefltirmeye karfl› bafllayan grevler ve eylemler çok fazla ileri gitmeden sadece bir tepki hareketi olarak kald›. Keza Almanya Avrupa Birli¤i içinde en sorunlu ülke durumundad›r. En çok iflsizli¤in oldu¤u ülke olarak Almanya, ekonomik olarak durgunlu¤u aflman›n çabas› içindedir. Ekonomi uzmanlar› Almanya’n›n ekonomik olarak daha da gerileyece¤ini ve gelecek y›l sadece %1 oran›nda bir büyümenin beklendi¤ini söylerken, hükümet ise %1.5 oran›nda bir büyüme bekliyor. ‘Alman ekonomistlerin yan›s›ra AB Komisyonu taraf›ndan haz›rlanan raporda da Almanya’n›n Avrupa istikrar kriterlerini 2002 ve 2003 y›l›nda yerine getiremeyece¤ine dikkat çekiyorlar. Almanya hükümetini oluflturan SPDYefliller içindeki çeliflkiler de giderek art›yor. SPD’nin emeklilik yafl›n›n ve emeklik kesintisinin yükseltilmesi düflüncesine Yefliller karfl› ç›karken, patronlar SDP’nin söylediklerini yerine getirmesinde diretiyor. Aral›k ay› içinde memurlar ayl›klar›n›n %3 artmas›n› isterken, hükümet bu art›fl› çok oldu¤u gerekçesiyle reddetti. Hükümetin tasarruf paketi içine ald›¤› bir di¤er kesinti de konut alan›ndad›r. Hükümet kendileri oturmak için ev sat›n alan evli ya da bekar olanlara önceden 8 y›l boyunca ödenen teflvik primini 9.5 milyardan 6 milyar Euro’ya düflürmeyi planl›yor. Ekonomik durgunluk reklam piyasas›nda da kendisini göstermifl bulunuyor. Tekel mallar›n›n sat›fl›nda reklamlar›n kitleleri oldukça etki alt›na ald›¤› biliniyor. Merkezi Münih’te bulunan Seven One Media isimli kuruluflun aç›klad›¤›

19 y›l sonu verilerine göre, 2003 y›l›nda reklam gelirlerinin 7.4 dolay›nda gerileyerek 10.1 milyar Euro seviyesine düflece¤i ifade edilmektedir. Almanya inflaat sektörü de oldukça zor anlar yafl›yor. Almanya’n›n dev inflaat flirketi olan Holzmann’›n iflas etmesi bu sektörü oldukça düflündürmektedir. Keza hükümet devletin deste¤iyle sanayi kurulufllar› ve tar›m alan›nda üretim yapan kurulufllara enerji dal›nda bundan böyle yard›m›n azalt›lmas›na karar verdi. Ve ayr›ca çevre vergisinin art›r›lmas›na yönelik al›nan kararla da, %20 olan vergi %60 ç›kart›lm›fl durumda. Tüm tasarruf paketleri Alman ekonomisinin içine girdi¤i ç›kmazdan kaynaklan›yor. ‹talya’da ekonominin pek iç aç›c› olamad›¤› son Fiat otomobil sektörünün kriziyle kendisini a盤a vurdu. Binlerce iflçiyi ç›kartmay› planlayan Fiat’›n flimdilik bir durgunluk içine girmekle birlikte krizi aflt›¤› söylenemez. Avrupa hükümetlerinin içteki istikrar› kolay sa¤lamad›klar› biliniyor. Avusturya’da Halk Partisi (ÖVP) ve FPÖ’nün ortak olarak yürüttükleri koalisyon bozularak erken seçimlere gidildi. ÖVP’nin yeniden kazand›¤› seçimlerden sonra de¤iflen bir fley olmad›. Ayn› durum Hollanda için de geçerli. Sa¤ hükümetin kendi içinde parçalanmas›yla, Ocak 2003’de erken genel seçim karar› al›nm›fl bulunuyor. Avrupa Birli¤i blok olarak kendi içinde çeliflkiler yaflasa da rakip bir güç olarak kendi nüfuz alan›n› geniflletme karar› alm›fl bulunuyor. Yeni aday ülkelerin tespitiyle geniflleyecek birlik, co¤rafi olarak daha güçlü bir pazara sahip olman›n hesaplar›n› yap›yor. Yeni kat›lacak üye ülkeler AB’ye yeni yükler getirmesine ra¤men, uzun vadeli olarak bak›ld›¤›nda etki gücü daha da artacakt›r. Türkiye’nin AB´ye hemen dahil edilmemesinin birçok nedeni olmas› ve Birli¤e dahil edilmek istenmemesine ra¤men, Türkiye AB iliflkileri kopma noktas›na gelmeyecektir. AB’nin Türkiye’ye uzun bir tarih vermek istemesinin birçok nedeni var. Türkiye’nin insan haklar› konusunda kötü bir konumda bulunmas›ndan de¤il, di¤er aday ülkelere göre Türkiye’nin daha fazla bir yük getirmesindendir. Ve ayr›ca Türkiye’de yo¤un bir iflsiz ordusunun bulunmas›ndan dolay› bu iflsiz ordusunun Avrupa’ya ak›n etmesinden korkulmaktad›r. ABD’nin Türkiye’nin Birli¤e dahil edilmesinde ›srarc› olmas›, kendine yak›n bir gücün daha AB içine girmesini istedi¤indendir. TÜRK‹YE’DE DURUM VE S‹YAS‹ GEL‹fiMELER Türkiye’de 57. hükümet olarak ifl bafl›nda bulunan DSP, ANAP ve MHP koalisyon hükümetinin erken genel seçim istemelerinin ard›ndan yap›lan 3 Kas›m erken genel seçiminde hezimete u¤ramalar› ve AKP’nin tek bafl›na hükümet olmas› beklenen bir geliflmeydi. Ancak yine de tek bafl›na hükümet kuraca¤› bir sonucun olmas› beklen-

miyordu. AKP’nin baflar›s›n›n birçok nedeni var. 57. hükümeti oluflturan partilerin ülkeyi her yönüyle krize sokmalar›, iflsizlik, yolsuzluk, banka boflaltmalar halkta büyük bir tepkiye neden olmufl ve bu tepki AKP’yi hükümet yapm›flt›r. AKP hükümetinin flatafatl› bir flekilde bafla gelmesi ve seçim döneminde verdi¤i vaatleri yerine getirme sözü daha flimdiden bofla ç›km›fl durumdad›r. ‹fl bafl›na gelir gelmez IMF program›n› eksiksiz kabul ederek ifle bafllayan yeni hükümet, emperyalistlerin de onay›n› alarak ‘biraz rahat’ duraca¤›n›n mesaj›n› verdi. ABD’nin görkemli törenlerle Erdo¤an’› baflbakan olmad›¤› halde kabul etmesi bunun sonucudur. AKP’nin di¤er düzen partilerinden hiçbir fark› yoktur. Tek fark AKP’nin arkas›nda duran sermayenin “yeflil sermaye” olmas›d›r. Ancak bu komprador sermayenin dikkate al›nmayaca¤› anlam›na gelmiyor. Geçti¤imiz günlerde TÜS‹AD ve MÜS‹AD’›n yapt›¤› öneriler paketi içinde AKP’nin TÜS‹AD’› dikkate almas› bunun sonucudur. Emperyalistlerin AKP hükümetine flimdilik ses ç›kartmamalar› onu ehlilefltirme politikas›ndan ileri geliyor. 11 Eylül sonras›n›n yeni stratejisine denk gelen ve di¤er islamla yönetilen ülkelere örnek olarak gösterilen Türkiye’nin bundan sonras› için bir örnek teflkil etmesi AKP hükümeti üzerinden yap›lacakt›r. Karfl›l›kl› bir uzlaflman›n oldu¤u aç›kt›r. Türban konusunda devletin taviz vermesi, MGK’n›n bu duruma ses ç›kartmayarak, orduevlerine dahi türbanl› olarak girilmesine raz› olmas›, türban aff›n›n ç›kart›lmas› hükümete verilen tavizlerdir. AKP’nin Türkiye’yi düze ç›karamayaca¤› daha flimdiden belli olmufltur. ‹flsizlik devam ediyor. IMF program› oldu¤u gibi uygulan›yor. Açl›k s›n›r›nda yaflayan 15 milyon insan orta yerde duruyor. Hapishanelerdeki zulüm devam ediyor. AKP hükümeti olur olamaz dokunulmazl›klar› kald›raca¤›n› söylemesine ra¤men, bu sözünü dahi tutmad›. AKP Türkiye için ak bir sayfa olaca¤›n› ve yolsuzluklara izin vermeyece¤ini aç›klamas›na ra¤men en çok yolsuzluk dosyas› bulunan ve haklar›nda yolsuzluk davas› aç›lan milletvekili de AKP’de bulunuyor. Bu dahi AKP’nin yolsuzluklara karfl› mücadele etmeyece¤i ve ilk f›rsatta yolsuzluklara yeniden bulaflaca¤›n› gösteriyor. ANT‹-EMPERYAL‹ST MÜCADELEY‹ YÜKSELTEL‹M Dünyan›n nereye gitti¤i bu gerçekler içindedir. Dünyam›z›n bir felakete do¤ru sürüklendi¤i aç›kt›r. Emperyalist sistem ve onlar›n uflaklar› hem kendi saltanatlar›, hem de efendilerinin saltanatlar› için her türlü zorbal›¤a baflvurmaktan kaç›nm›yorlar. Emperyalist sistem, dünyay› yaflanmaz bir duruma sürüklemifl durumdad›r. Nükleer denemeler ve yeni silahlar insanl›¤›n sonunu getirecek seviyedir. Kendi aralar›ndaki çeliflkilerin faturas› ezilen halklara ç›kart›l›yor. Pazar

3-16 Ocak 2003

ABD, içine girdi¤i krizi 11 Eylül sald›r›s›n› kullanarak aflmak için öncesinde oluflturdu¤u fakat uygulamas›n›n ancak 11 Eylül sonras›na denk gelen yeni stratejisini hayata geçirdi. Bu strateji ABD’nin üstünlü¤ünün kabul edilmesi, ABD’nin istedi¤i yere sald›rmas›, ABD ile di¤er emperyalist bloklar aras›ndaki mesafenin en az on y›l olmas› ve bunun kapat›lmas›na müsaade edilmemesini içeriyor. ve egemenlik sahalar›n› geniflletmek için bölgesel savafllar ç›kart›lmakta, sald›r›lmakta, iflgaller yap›lmaktad›r. Yoksullu¤a, savafla ve nükleer denemelere karfl› dünyan›n her yerinden yükselen anti-emperyalist mücadele tek bir merkezden yönetilmese de, dikkate de¤er bir yükselifl gösteriyor. Kas›m ay› içinde ‹talya’da yap›lan gösteride 700 bin insan›n savafla hay›r demesi, s›radan bir tepki olarak gösterilemez. Bunlar›n bir önemi ve dikkate de¤er bir yönü vard›r. Anti-emperyalist mücadelenin do¤ru ve bütünlüklü bir rota izledi¤inden bahsedemesek de bu, hareketleri küçümseyip, d›fl›nda kalarak karfl›m›za almay› gerektirmiyor. Birçok kesimin aray›fl içinde oldu¤u biliniyor. Bu hareket içinde sivil toplum örgütü olarak bulunan ve asl›nda bizzat devletler taraf›ndan örgütlenen kesimler hariç her grup ve çevreyle ayn› saflarda bulunmaktan çekinmemeliyiz. Bu hareketleri do¤ru bir rotaya çekmek için hareketin içinde olmal› ve etkileme gücümüzü kullanmal›y›z. Halklar›n Uluslararas› Mücadele Ligi (ILPS) bunun için bir örgütlemedir. ILPS’in antiemperyalist bir kurulufl oldu¤unu düflündü¤ümüzde tüm anti-emperyalist güçleri ILPS çat›s› alt›nda toplaman›n görevimizin oldu¤unu unutmadan anti-emperyalist mücadelede yerimizi almal›y›z.


3-16 Ocak 2003

20

işçi-köylü 43

Demokratik haklar, halklar›n talebiyle olmal›d›r Hükümetler sadece ABD’nin emirlerine boyun e¤mek durumunda. Ama Türk halk›n›n ç›karlar› nerede diye bakarsan›z olaya; Türk halk›n›n ç›karlar› savafltan yana de¤il, bar›fltan yana. Yani Türk milleti bu savafla karfl› ç›kmak zorundad›r.

✔ Dünya

ekonomik sisteminin zaten hegemonik bir gücü olan ABD bu gücünü daha da pekifltirmenin ve bunu savaflla sa¤laman›n çabas› içerisindedir. Yapt›¤› son müdahaleleri böyle görmek gerekiyor.

A

BD’nin Irak’a yönelik sald›r› haz›rl›klar›n› h›zland›rd›¤› bu günlerde hem söz konusu emperyalist sald›rganl›kla ilgili geliflmeler hem de ülkemizde bu sald›rganl›k durumunda aktif olarak kullan›lacak bölgelerden biri olan Adana ve Mersin’in bu durumdan nas›l etkilenece¤i üzerine Prof. Dr. Erhan Y›ld›r›m’la görüfltük. -Kendinizi tan›t›r m›s›n›z? ▼ Çukurova üniversitesinde profesör olarak görev yapmaktay›m. Ortado¤u Teknik Üniversitesi mezunuyum. Buradan mezun olduktan sonra Çukurova ‹ktisadi ve ‹dari Bilimler Fakültesine geldim. Ve hala burada görev yap›yorum. -Hem ülkemiz hem

dünya kamuoyunun gündemi olan ABD’nin Irak’a yönelik sald›r› haz›rl›klar› söz konusu. Sizce ABD’nin derdi gerçekten kimyasal silahlar sorunu mu? ▼ Elbette ki hay›r. Bu aç›k bir flekilde görülen bir olay. Yani sorun sadece silah meselesi de¤il. ABD’nin yani emperyalizmin günümüzde uygulad›¤› politika bu güne kadar baflka araçlarla sürdürülüyordu. Art›k ABD bu politikay› mevcut araçlarla sürdüremeyece¤i için savafl -ki savafl siyasetin silahlarla sürdürülmesi demektir ve bu tan›m› herkes kabul eder- arac›n› kullanmaktad›r. Yani ABD bugün politikalar›n› hayata geçirmek için savaflmak zorundad›r. Dolay›s› ile ABD’nin bugüne kadar uygulad›¤› politikalara, olaylara bakt›¤›m›zda örne¤in en basit biçimi ile kendisini dünya ekonomisinde, silahlanmada imparator olarak ilan etme aflamas›na geldi¤ini görürüz. En az›ndan kendisi böyle iddia etmektedir. ABD eski d›fliflleri bakan›n›n aç›klamalar› da hep bu yönde olmufltur. ABD’nin bir imparatorlu¤a dönüfltü¤ü ve bugüne kadarki kazan›mlar›n› hiçbir flekilde kaybetmek istemedi¤ini ifade etmektedir. Bu aç›dan bakt›¤›m›zda ABD’nin Afganistan’a müdahalesi di¤er taraftan Güneydo¤u Asya’daki Venezüella’ya müdahalesi ve flimdi Irak’a müdahalesi ekonomik ç›karlar›n›n ve girilen krizin bir sonucudur. Dünya ekonomik sisteminin zaten hegemonik bir gücü olan ABD bu gücünü daha da pekifltirmenin ve bunu savaflla sa¤laman›n çabas› içerisindedir. Yapt›¤› son müdahaleleri

böyle görmek gerekiyor. Tabi asl›nda bu olaya 70’lerde yaflanan dünya ekonomik krizi ile bakmak gerekiyor. 70’lerde bafllayan kriz yeni bir dönemin bafllang›c›yd› ve bu kriz hala da devam etmektedir. Dolay›s›yla yaflanan olaylar bu ekonomik krizle birlikte gelen hegemonya çat›flmas›d›r ayn› zamanda. Bir tarafta AB’ye üye emperyalist ülkeler söz konusu di¤er tarafta da dünyan›n imparatorlu¤una soyunan ABD. AB art›k ABD’ye karfl› hegemonyay› ele geçirme mücadelesi yürütüyor. Merkez emperyalist ülkelerle ABD aras›nda yürütülen bir çat›flma diyebiliriz ama emperyalistler aras›ndaki bu hegemonya ça-

dir. Bunu hem AB’li emperyalistler hem de ABD emperyalizmi istemektedir. ABD’nin Irak’a yönelik bafllatt›¤› savafl haz›rl›klar›n› da bu kapsamda de¤erlendirmek gerekir. Yani sorun petrol yataklar›n›n ele geçirilmesidir. -Türkiye’nin bu sald›rganl›k karfl›s›ndaki tavr›n› nas›l de¤erlendiriyorsunuz? ▼ Türkiye tamamen bir çevre ülkedir. Yani merkez ülkelerin çevresinde bulunan bir ülke konumu itibar› ile stratejik bir noktada bulunmaktad›r. Bir anlam›yla Türkiye emperyalizme ba¤›ml› bir ülkedir. Bu da emperyalizmin tüm sömürü politikalar›na aç›k olmay› beraberinde getir-

fley yok. Hükümetler sadece ABD’nin emirlerine boyun e¤mek durumunda. Ama Türk halk›n›n ç›karlar› nerede diye bakarsan›z olaya; Türk halk›n›n ç›karlar› savafltan yana de¤il, bar›fltan yana. Yani Türk milleti bu savafla karfl› ç›kmak zorundad›r. Bunun için de belli kurumlar, kurulufllar savafla karfl› bir fleyler yapmaktad›r. Hükümet bunu çok fazla dikkate almasa da gerçek böyle. Bu konuda iktidara hangi parti gelirse gelsin halk›n tepkilerini sistem içinde toplayabiliyor. Yani halk›n gösterdi¤i tepkiler sistem içinde bitmek zorunda kal›yor. Bu noktaya dikkat çekmekte fayda oldu¤unu düflünüyorum.

ise Kuzey Irak’ta konuflland›raca¤› gücü savafl sonras›nda da orada tutmaya yönelik. ABD yeni dönemde askeri gücünü Afganistan’dan çekmedi. ABD yeni dönemde sald›rd›¤› ülkelerden vurup geri çekilme de¤il, gücünü bu ülkelerde tutma politikas› izliyor diyebilir miyiz? ▼ Olaya tabii flöyle bakmak gerekiyor. Az önce de belirtti¤im gibi ABD kendisini dünya imparatoru olarak ilan etmeye haz›rlan›yor. Asl›nda 1800’lerin sonu 1900’lerin bafl›nda söylenmifl bir fley var. fiayet kapitalist üretim, ülkeler aras›ndaki rekabetini yitirir tek bir imparatorlu¤a dönüflürse bu kapitalizmin sonu olur

Sovyetler’e savafl döneminde ABD, Karadeniz’e üst kurmufltu. fiimdi Ortado¤u’ya müdahale edecek. Ve bu müdahaleyi rahat gerçeklefltirmek için stratejik olarak de¤erlendirdi¤i yerlere üs aç›yor. Ve bu stratejik yerleri kendi kontrolü alt›nda tutmak istiyor. t›flmas› Afganistan’a, Irak ve Ortado¤u’ya yönelik sald›r›larda kendini göstermektedir. Amaç buradaki petrollerin ele geçirilmesi ve denetlenmesi-

mektedir. Bu anlam›yla da Türkiye hükümetinin yapaca¤›, yapabilece¤i çok fazla bir fley bulunmamaktad›r. Hükümetlerin bu konuda yapt›¤› bir

-ABD son yapt›¤› aç›klamalarda sald›r› üssünü Diyarbak›r olarak belirleyip buraya askeri gücünü y›¤aca¤›n› aç›klad›. Bir di¤er aç›klamas›

deniliyor. Dolay›s›yla flu anda yaflanan geliflmeler ABD ne kadar çok askerini baflka ülkelere yaymaya yani konumland›rmaya yöneliyorsa da bu


işçi-köylü 43 ABD’nin kendi çöküflünü ne kadar h›zland›rd›¤›n› gösteriyor. ABD bugüne kadar nas›l bir yöntem izliyordu. Kendisine ba¤›ml› hükümetler oluflturup bölgeden çekilmek ve onlar›n vas›tas›yla istediklerini yapt›rmakt›. Çok gerekti¤i zamanda ise müdahale etmekti. Bugüne kadar izlenen politika buydu. Bugün bunu yapmayarak sald›rd›¤› ülkelerde askeri gücünü tutuyorsa bu ABD’nin bu ülkeler üzerinde hegemonya sa¤layamayacak kadar geriledi¤ini göstermektedir. Yani ABD kendi çöküflünü daha da h›zland›rmaktad›r. Nas›l ki Vietnam’da ABD geri ad›m atmak zorunda kald›ysa -ki bu da 1970’lerin bafl›ndaki bunal›m›n ateflleyicisi olmufltur- bugün yaflananlar da yeni bir sistemin ateflleyicisi yani yeni bir dönemin bafllang›c› olabilir. -Olaya Türkiye aç›s›nda bakt›¤›m›zda ABD Irak’a müdahale için bölgeye getirdi¤i askerlerini savafl sonras› sizce geri çekecek mi? ▼ Bugünkü gazetelerde okudu¤um kadar›yla ABD Rambolar› Türkiye’ye yerleflmeye gelmifller. Ben savafl sonras› ABD askerlerinin geri çekilme durumu söz konusu olacaksa bunun kolay kolay olmayaca¤›n› söyleyebilirim. Çünkü ABD’nin en güvenli yeri buras›. Ve göründü¤ü kadar›yla Irak müdahalesi içinde çok farkl› mücadelelerin olaca¤› görünüyor. Ve bu mücadeleler karfl›s›nda ABD’nin en güvendi¤i yer Türkiye. Tabii bu durumun yarataca¤› olaylar da mutlaka olacakt›r. -Savafla, Çukurova Bölgesinden ‹ncirlik Üssü, Mersin Liman›n›n kullan›laca¤›n› düflünerek bakt›¤›m›zda bölge bu durumdan nas›l etkilenecek? ▼Birincisi ekonomik aç›dan etkilenecektir. Zaten savafl›n Türkiye’ye en önemli darbesi buradan olacakt›r. ‹kinci ise bölge insan› psikolojik aç›dan etkilenecektir. Hat›rlarsan›z Körfez savafl›nda da ‹ncirlik Üssü kullan›lm›flt›. Bu durumun yaratt›¤› büyük bir panik olmufltu. Dolay›s› ile bu tip bir durumun yeniden yaflanmas› ile genel anlamda Türkiye’de özellikle de bölgede yaflanacak olan panik bir anlamda tüm yaflam› olumsuz etkileyecektir. Körfez savafl› y›llar›nda en ufak bir sirende insanlar yolun ortas›nda arabas›n›n kap›s›n› aç›k b›rak›p kaç›yorlard›. En ufak bir söylentide insanlar Adana’dan Mersin’e do¤ru kaçarak günlerce K›zkalesi’nde kald›lar. fiimdi ise Irak müdahalesinde Mersin Liman› da aktif olarak kullan›lacak. Yani insanlar art›k Mersin’e de kaçamayacaklar. Yani bir anlamda insanlar bu savafl s›ras›nda Adana d›fl›na kaçabilirler. Ki bu sefer yaflanacak savafl Körfez savafl›ndan daha a¤›r geçece¤e benziyor. -Yani bölgede savaflla birlikte göç yaflanabilir mi ? -Türkiye zaten savafltan kaynakl› özellikle Kuzey Irak taraf›ndan önemli oranda göç bekliyor. Bu göç bölgeye de kayabilir. Ancak buras› aç›s›ndan yukar›da söylediklerimin yan›nda ‹ncirlik’in kullan›lmas›ndan kaynakl› insanlar büyük rahats›zl›klar yaflad›. Körfez savafl› y›llar›nda birçok aile çocuklar›n› üniversiteden çekerek yan›na ald›. Üniversite olarak böyle sorunlar da yaflad›k. Ki bu

3-16 Ocak 2003

21 sefer daha a¤›r› yaflanacak. Bu durum mutlaka karfl› bir tepki yaratacakt›r. fiimdiden neler yaflanabilece¤ini kestirmek zor. Ancak bir tepki mutlaka olacakt›r. -ABD bu sald›r›da neden Adana, Mersin ve Diyarbak›r’› seçti? ▼Bölge aç›s›ndan Adana stratejik bir durumda. Örne¤in ABD’nin K›br›s ve Arabistan’da da belirli konumland›r›lm›fl güçleri var. Benim bildi¤im kadar›yla güçlerini flimdi oradan ç›kartarak Kuveyt’e yerlefltirdiler. Dolay›s› ile tüm Ortado¤u’yu kontrol alt›na alabilecekleri bir konumlanma yaratt›lar. ABD’nin Diyarbak›r’da da üsleri var. Sovyetler’e savafl döneminde ABD, Karadeniz’e üst kurmufltu. fiimdi Ortado¤u’ya müdahale edecek. Ve bu müdahaleyi rahat gerçeklefltirmek için stratejik olarak de¤erlendirdi¤i yerlere üs aç›yor. Ve bu stratejik yerleri kendi kontrolü alt›nda tutmak istiyor. -Türkiye’nin sald›r› noktas›nda somutlanan bu tavr› ile AB’ye üyelik süreci aras›nda bir iliflki düflünebilir miyiz? ▼ AB’ye üyelik süreci stratejik olarak farkl› bir olay asl›nda. Farkl› bir sürecin de¤erlendirilmesi yani. Bu konuda çok de¤iflik de¤erlendirmeler söz konusu. AB az önce de belirtti¤im gibi hegemonik bir güç olarak ABD ile çeliflki içerisinde. Yani çeliflkileri giderek fliddetlenen bir durumda. Ve bildi¤imiz gibi bu mücadele uzun süredir de devam etmekte. Bu mücadele çerçevesinde Türkiye bu hegemonik güçler içerisinde ABD’ye yanaflm›fl durumda. ‹flin asl›nda çeliflik taraf› bu. Bir taraftan hem AB’ye üyelik isteniyor. Di¤er taraftan da AB’nin ekonomik ve siyasal olarak hegemonya mücadelesi yürüttü¤ü ABD’ye yanafl›lm›fl durumda. Dolay›s› ile bu önemli bir çeliflki, bu çeliflkiyi görmek gerekiyor. Bu anlamda Türkiye’nin ABD’den yana savafla girmesi AB’li emperyalistlerin çok da onaylad›¤› bir durum de¤il. AB’li emperyalistler bu durumu onaylamayacaklar›ndan kaynakl› Türkiye’yi d›fltalamak gibi bir durum yaflanabilir. -Erdo¤an’›n Rusya gezisini bu ba¤lamda nas›l de¤erlendiriyorsunuz? ▼ Erdo¤an’›n Rusya ile görüflmelerinin bu ba¤lamda oldu¤unu düflünmüyorum. Çünkü savafla girip girmeme noktas›nda Erdo¤an’›n da söyleyebilece¤i çok fazla bir fley yok. Yap›lan olay ABD’nin isteklerini yerine getirmektir. Onun savunmas›n› yapmak için gittiyse bilemem tabii. Irak müdahalesi noktas›nda sorun ABD ile Rusya aras›nda. Yani Erdo¤an’›n söyleyebilece¤i çok fazla bir fley yok. Ancak hükümet Arap ülkelerine bir ziyaret planl›yor. Bu ziyareti flöyle de¤erlendirmek gerekiyor. Sadece ve sadece elinin mahkum oldu¤unu aç›klamak olacakt›r Ortado¤u ülkelerine. Hükümetin yapabilece¤i bir fley yok. Biz olsak da olmasak da bu savafl yaflanacakt›r. Biz de etkilenece¤imiz için bu savafla girmek zorunday›z mesaj› verilecek. Tabii bunlar varsay›m. -ABD müdahale s›ras›nda Türkiye’ye ekonomik olarak yard›m edece¤ini aç›klad›. Varolan krizle birlikte dü-

flündü¤ümüzde Türkiye ekonomisi bu durumdan nas›l etkilenecektir? ▼ Bugün söylenen rakamlara bakt›¤›m›zda gazetelerde ç›kt›¤› kadar›yla ve yine yans›t›ld›¤› kadar›yla bu sald›r›n›n Türkiye aç›s›ndan maliyetinin 10-14 milyar dolar civar›nda olaca¤› söyleniyor. ABD ise 4 milyar dolar yard›m edece¤ini söylüyor. Olay›n bu matematiksel hesab›ndan bakt›¤›m›zda bile ABD ne kadar yard›mda bulunursa bulunsun bu savafl›n Türkiye ekonomisi için yarataca¤› y›k›m tazmin edilemez. Dolay›s› ile Türkiye’nin bu savafl›n d›fl›nda kalmas› laz›m. Hem ekonomik olarak hem siyasal olarak hem de politik olarak yani her anlam› ile bu savafl›n d›fl›nda kalmal›d›r. Tabii bu yüreklili¤i gösterecek bir hükümet laz›m. Hangi hükümet olursa olsun bu yüreklili¤i göstermelidir. -22 Aral›k tarihinde savafl karfl›t› platformun Adana’da düzenlemek istedi¤i bir miting vard›. Bu miting valilik taraf›ndan çeflitli gerekçelerle yasakland›. Bu yaklafl›m› nas›l de¤erlendiriyorsunuz? -Türkiye’de demokrasinin gelifltirilmesi için çaba sarf edildi¤ini aç›klayanlar var. Ya da çaba sarf edildi¤i söyleniliyor. Ancak di¤er taraftan da demokrasiyi bo¤mak için ellerinden gelen her türlü çabay› sarf ediyorlar. En basitinden insanlar›n her konuda tepkilerini ifade etme haklar› vard›r. Hele hele bu, savafl gibi önemli bir konuysa. Bunun yasakland›¤› yok say›ld›¤› bir ortamda demokrasiden söz etmek mümkün de¤ildir. Gerek Irak’a yönelik müdahalede olsun gerekse de emperyalistler aras›ndaki dalaflta olsun en çok zarar gören dünya haklar›d›r. -Sizce bu sald›r›ya karfl› neler yap›lmal›d›r? ▼Tüm dünyada savafl karfl›t› gösteriler oluyor. Bu ne kadar dikkate al›nmasa da böyle. Bu sald›r›da iflin ekonomik ve siyasal boyutu çok önemli. BM’nin Irak’a iliflkin ald›¤› kararlar son yaflanan geliflmeler içerisinde önemli olan noktalardan biri. Silah denetçilerini Irak’a gönderirken ald›¤› kararlar önemli. BM’nin yapt›¤› bu toplant› bir anlamda Irak’a “ABD’nin her iste¤ini kabul et” talimat›n›n verildi¤i bir toplant› oldu. Demek ki merkezdeki konseyin G-7’lerin bunlar›n d›fl›nda Çin ve Rusya’n›n da onaylad›¤› kararlar olmufltur. Ve Irak’a dayat›lan bu kararlar›n tamam› oy birli¤i ile al›nm›flt›r. Yani ABD Irak’a karfl› di¤er emperyalist ülkelerin deste¤ini de arkas›na alarak bir bask›nl›k yaratm›fl durumda. Dolay›s›yla da böylesine güçlü bir birlikteli¤e ancak dünya halklar›n›n bir araya gelerek yürütecekleri ortak mücadeleyle karfl› durulabilir. Bar›fltan yana olan halklara bu savafl› onaylayan hükümetlerini bir dahaki seçimde alafla¤› edeceklerini beyan edip, önemli kitle gösterileri düzenlemekten baflka bir fley kalm›yor geriye. -Son olarak eklemek istedikleriniz. ▼Bu savafl sadece emperyalist ülkelere ç›kar sa¤layacak bir savaflt›r. Bu savafl gerek ABD aç›s›ndan gerekse de di¤er emperyalist ülkeler aç›s›ndan yaflanmas› kaç›n›lmaz olan bir durum. Çünkü

✔ Türkiye hem ekonomik olarak hem siyasal olarak hem de politik olarak yani her anlam› ile bu savafl›n d›fl›nda kalmal›d›r. Tabii bu yüreklili¤i gösterecek bir hükümet laz›m. Hangi hükümet olursa olsun bu yüreklili¤i göstermelidir. emperyalistlerin girdikleri kriz sürecinden kaynakl› hem ekonomik olarak hem de siyasal olarak belli de¤iflimlere ihtiyaç duymaktad›r. Özellikle de ABD ekonomisi yeni resesyon sürecine girmek zorunda. Yaflanan t›kan›kl›k sürecinden kurtulman›n biricik yolu da onlara göre savafl. fiu yaflanacak durum silah sanayini ateflleyecektir, bu krizden kurtulmak için bu önemli etken. Di¤er bir önemli nokta petrol rezervlerinin kontrol alt›nda tutulmas› çabas›. Bugün petrol fiyat› 42 dolar olarak aç›klan›yor. Bunun yan›nda Venezüella’daki grevle birlikte bu fiyatlar da art›fl göstermekte. ABD’nin sald›r› planlar›n› düflündü¤ümüzde dünya ekonomisi için önemli olan bu kayna¤›n üretildi¤i yerleri kendi kontrolü alt›nda tutmak ve bu noktadaki denetimlerini art›rmak istemektedir. ABD flu anda bile petrol rezervlerinin önemli bir k›sm›n› kendi elinde bulundurmas›ndan ve son petrol fiyatlar›nda yaflanan art›flla beraber rakiplerine karfl› bir üstünlük sa¤lam›fl durumda. Bu savafl›n içinde fiili anlamda belli ülkeler olsa da savafl tüm dünya halklar›n› yak›ndan etkileyecektir. BM bugün bar›fl gücü olarak gösteriliyor. Irak konusunda ald›klar› kararla ne kadar bar›fl gücü olduklar›n› göstermifllerdir. Onlar da ald›klar› kararla bu savafltan ve savafl›n sonuçlar›ndan sorumlular. Son olarak dünya halklar› bu savafla karfl› bir araya gelerek sesini yükseltmeli ve daha fazla harekete geçmelidir.


3-16 Ocak 2003

işçi-köylü 43

22

Maoizm atefli yan›yor! F‹L‹P‹NLER YEN‹ HALK ORDUSU’NUN SALDIRILARI DEVLET‹ SARSIYOR Filipinler Komünist Partisi önderli¤indeki Yeni Halk Ordusu, Filipinler Baflbakan› Gloria Arroyo’nun tek tarafl› ateflkes ilan etmesinden k›sa bir süre sonra 21 Aral›k günü Kuzey ve Güney Filipinler’de sald›r›lar düzenledi. 15 a¤›r silahl› YHO gerillas›n›n, 21 Aral›k günü ‹locos Sur’da Santa Cruz kasabas› yak›nlar›nda düzenledi¤i sald›r› sonras›nda çat›flma ç›kt›. Bu sald›r›lardan birkaç saat önce Arroyo 24-31 Aral›k ve 1 Ocak günleri için ateflkes ilan etmiflti. Ancak FKP de geçti¤imiz hafta bir aç›klama yaparak devletin yo¤unlaflan sald›r›lar›ndan dolay› bu y›l ateflkes yapmayacaklar›n› aç›klam›flt›. FKP’N‹N 34. YIL KUTLAMASI 1968’de yeniden kurulan Filipinler Komünist Partisi, bir bildiri yay›nlayarak 34. kurulufl y›ldönümünü kutlad›. FKPMerkez Komite Baflkan› Armando Liwanag imzal› bildiride tüm kadrolar, üyeler, aday

üyeler, aktivistler, YHO savaflç›lar› ve Filipin halk› selamlan›yor ve Halk Savafl›ndaki geliflmelerden bahsediliyor. 2004 y›l›nda seçimlerin gerçekleflece¤i Filipinler’de Arroyo-Macapagal hükümetinin ya bu seçimlerde ya da daha önce kendilerinin bu hükümete son vereceklerini aç›klad›lar. NEPAL NKM (M)’N‹N GÖRÜfiMELER ‹Ç‹N 4 KOfiULU NKP(M) hükümetle bar›fl görüflmeleri bafllamadan önce 4 koflul öne sürdü. 22 Aral›k günü bir demeç veren NKP(M) baflkan› Prachanda bir süre önce insan haklar› çevrelerinin vesilesiyle bar›fl görüflmelerini yürütecek bir ekip oluflturduklar›n› ancak görüflmeyi istemeyenin devlet oldu¤unu; Maoistlerin karfl›l›kl› görüflmelere kat›lma iste¤ine karfl› devletin sessizli¤inin art›k görüflmelerin mümkün olmad›¤›n› aç›kça gösterdi¤ini söyledi. Prachanda ayr›ca görüflmeler için; Maoistlerin üzerindeki terörist etiketinin kald›r›lmas›, “asilerle savafl” bahanesiyle masum insanlar›n öldürülmesine son veril-

Avusturya’da seçim ve sonuçlar›

A

vusturya’daki son seçimlerin sonucunda Avusturya Nazi Partisi FPÖ büyük bir yenilgi ald›. Bunun yerine FPÖ’nün koalisyon orta¤› Halk Partisi (ÖVP) milletvekili say›s›n› art›rarak seçimlerden ç›kt›. Sosyal demokratlar ve Yefliller partisi ise umduklar›n› bulamad›lar. Çünkü Avusturya iflçi s›n›f› Alman Sosyal Demokrat Partisi’ni ve Almanya Yefliller Partisi’ni görüp onlara göre karar vermiflti diyebiliriz. Ancak seçimlerin üzerinden 1 ay geçmesine ra¤men Avusturya partileri hükümet kuram›yorlar. Bu partilerin içinde adayl›klar›n› koyan 9 göçmen uyruklu milletvekili adaylar›n›n da hiçbirisi kazanamam›flt›r. Çünkü Avus-

turya’da s›ra pek önemli de¤il. Tercih oylar› kime giderse o kazan›r. Bu aç›dan bak›ld›¤›nda göçmen milletvekili adaylar›n›n Avusturya’da kazanmalar› mümkün de¤il. Bu noktada tek alternatif tav›r koyan AT‹GF ve ona ba¤l› kurum-kurulufllar oldu. AT‹GF, Avusturya KPÖ ile seçim ittifak› yaparak 2 bölgeden milletvekili aday› göstermifl, 3 bölgede kitlesel gece düzenleyerek seçim propagandalar›n› yapm›flt›r. Ve bu sayede Avusturya Komünist Partisi 1970’lerden sonra büyük bir oy potansiyeli bulabilmifltir. Tüm Avusturya’da ald›¤› oy say›s› 30.000’dir. Bu da seçmen say›s›na göre büyük bir rakamd›r. Bu anlamda AT‹GF’in rolü büyüktür.

Filipinler Komünist Partisi önderli¤inde Yeni Halk Ordusu’nun yürüttü¤ü Halk Savafl› 34. y›l›nda mesi, gözalt›ndayken kaybolan insanlar›n nerede olduklar›n›n aç›klanmas›, tart›fl›lacak konular için aç›kça gündem verilmesi flartlar›n› ortaya koydu. Prachanda Partisinin “bask›c› güçlere ve yabanc› iflgale” karfl› savaflmak için politik partilerle anlaflmaya haz›r oldu¤unu ve politik aktivistlere sald›r› düzenlememe karar› ald›klar›n› da ifade etti. NKP(M) bu aç›klamas›yla Maoist Partinin politik partilerle yak›n iflbirli¤i içinde çal›flmaya istekli oldu¤unu da gösterdi. NEPAL KRALINA KARfiI BÜYÜK GÖSTER‹ Baflkent Katmandu’da 5.000 kifli 22 Aral›k günü Kral Gyanendra’n›n seçilmifl baflbakan Sher Bahadur Deuba’y› görevden almas›n› protesto etti. Gyanendra 4 Ekim günü Baflbakan Deuba’y› görevden alarak yerine kendisine yak›n Lokendra Bahadur Chad’› atam›fl ve Kas›m’da yap›laca¤›n› duyurdu¤u seçimleri de belirsiz bir tarihe ertelemiflti. Bu anayasaya ayk›r› ve anti demokratik hareketi protesto eden gösteriyi Nepal Halk Cephesi örgütledi.

NEPAL’DE GER‹LLA SALDIRILARI Katmandu’nun 400 km bat›s›ndaki Dang bölgesinde bir polis ekibine sald›r› düzenleyen Maoist gerillalar 6 polisi öldürdüler. 26 Aral›k’ta ise Maoistler Katmandu merkezinde bir devlet ofisine bombal› sald›r› düzenledi. Sald›r›da 11 kifli yaraland› ve binada büyük hasar meydana geldi. Ayn› gün bir

polis devriyesine sald›ran gerillalar, iki polisi yaralarken, 27 Aral›k’ta da Prenses Helen’in saray›n› tahrip ettiler. 27 Aral›k günü NKP(M) fiubat ay›nda 2 günlük genel grev ça¤r›s› yapt›. NKP(M) önderli¤inde bafllat›lan Halk Savafl›n›n y›ldönümünde yap›lacak olan genel grevde Kral›n uygulamalar› ve fliddeti protesto edilecek.

Nepalli Maoist geril-


işçi-köylü 43

23

Almanya’da grev dalgas› ✔ Yabanc› düflmanl›¤›n›n gelifltirildi¤i, iflten ç›karma ve sosyal güvencelerin özellefltirmelerle ortadan kald›r›lmaya çal›fl›ld›¤› süreçte Almanya, kamu emekçilerinin 10 y›ldan sonra ilk kez grev dalgas›yla sars›l›yor.

E

mperyalist kapitalist ülkelerde iflçi ve emekçilere yönelik sald›r›lardan ve sosyal haklardaki gasplardan Almanya’daki iflçi ve emekçiler de pay›na düfleni al›yor. Yabanc› düflmanl›¤›n›n gelifltirildi¤i, iflten ç›karma ve sosyal güvencelerin özellefltirmelerle ortadan kald›r›lmaya çal›fl›ld›¤› süreçte Almanya, kamu emekçilerinin 10 y›ldan sonra ilk kez grev dalgas›yla sars›l›yor. Dünyan›n en büyük kamu çal›flanlar› ile hizmet sektörünü temsil eden, toplam üye say›s› 3 milyona yaklaflan Verdi Sendikas› 2003 y›l›n› grevle karfl›lamaya haz›rlan›yor. Kamu iflvereninin haftal›k çal›flma süresinin

39 saate ç›kar›lmas› flart›yla ücretlere 2003 y›l›n›n Ocak ay›nda % 0,9; Ekim ay›nda %1,2 oran›nda zam yapma önerisi sendika taraf›ndan sert bir tepkiyle karfl›land›. Sendikan›n iste¤i ise asgari % 3 oran›nda zam yap›lmas›yd›. ‹flverenin önerisi yaln›zca Bat› Almanya’y› kapsarken toplu sözleflme anlaflmas›n›n Almanya’n›n yeni eyaletlerinde 2004 y›l›nda yürürlü¤e girmesi de bu önerinin içinde yer al›yor. Kamu iflvereni ve Verdi Sendikas› aras›ndaki görüflmelerden sonuç ç›kmamas› üzerine Sendika Baflkan› Frank Bsirske, devlet, eyalet ve belediyelerin zam önerisini sert bir dille elefltirerek “Kamu iflvereninin maddi teklifi an-

cak provokasyon olarak tan›mlanabilir. Yap›lan teklif müzakere masas›nda görüflerek uzlaflmaya varma çabalar›n› sürdürme imkan›n› ortadan kald›r›yor. Bu temelde on hafta görüflsek bile difle dokunur bir düzelme sa¤layamay›z…‹flveren çat›flmay› göze alm›flt›r, sineye çekmek zorunda da kalacakt›r” dedi. Almanya ‹çiflleri Bakan› Otto Schily ise durumun abart›lmamas› gerekti¤ini söyleyerek, ekonomik krizin sorumlulu¤unu iflçi ve emekçilere yükledi ve “belli bir oranda zam talep edildi¤inde bunun nas›l karfl›lanaca¤› da düflünülmeli. Çünkü kamu bütçeleri bu zamm› kald›racak durumda de¤il” dedi. Bu geliflmelere bak›ld›¤›nda

3-16 Ocak 2003 2002’nin son aylar›nda grev dalgas› ve gösterilerle çalkalanan ‹talya’n›n ard›ndan Almanya da 2003 y›l›na grevlerle girece¤e benziyor. Krizin sonuçlar› üzerlerine y›k›lmak istenen iflçi ve emekçilerin bu durumu kabul etmeyerek iflten atmalara, sosyal haklar›n gasp›na ve ücretlere yap›lan sefalet zamlar›na karfl› mücadeleyi yükseltmekten baflka seçenekleri yoktur. BELED‹YELERDE YABANCI DÜfiMANLI⁄I HAD SAFHADA Linz’e ba¤l› Krems Münster belediye baflkan› Franz Fellinger di¤er milliyetten insanlara karfl› Nazileri aratmayacak düflüncelerini gazetelere ve radyolara demeçler vererek ortaya koyuyor. 1-Yabanc›lar kokuyor. 2-Yabanc›lar temiz giyinmiyor. 3-Yabanc›lar evlerinde yüksek sesli müzik çal›yor. 4-Yabanc›lar›n üst ve bafllar›na bak›n, öyle kiraya verin. 5-Ben öncelikle kendim insa-

n›m ve ›rk›m için çal›fl›yorum. Bizim kültürümüz üstündür. Yabanc›lar baflörtülerini ç›karmal›d›r. Yaflananlar sadece bununla da s›n›rl› de¤il. Bunlar›n d›fl›nda yabanc›lara karfl› çirkin kampanyalar örgütlenmektedir. Tüm bunlara karfl› 13 Aral›k günü valilik önünde bir miting düzenlendi. 1 saat süren miting gazete ve yöre radyolar›n›n ilk haberi olarak geçti. Mitingi düzenleyen komitede AT‹GF, Umut Kültür Merkezi, Netzwerk faflizme karfl›, Yefliller Linz Organizasyonu, Volkshilfe OÖ Yabanc›larla Dayan›flma Derne¤i, Sosyalist Gençlik, Wels. ‹nitiative gegen faschismus isimli kurum ve kurulufllar bulunuyor. 20 Aral›k tarihinde valiyle bir delegasyon görüflmesi yap›ld›. Bu görüflmeye her organizasyondan bir kifli kat›ld›. 1 saat süren görüflmede sorunlar valiye anlat›ld› ve belediye baflkan› istifaya ça¤r›ld›. E¤er istifa gerçekleflmezse 2003’te ayn› bileflenler tekrar yan yana gelip, yeni eylemlilikler örgütleyeceklerini kamuoyuna duyurdular.

YEN‹ YIL MESAJI DOSTLAR, YOLDAfiLAR 2002 y›l›n› geride b›rak›yoruz. 2002 y›l› ezilen dünya halklar› aç›s›ndan oldukça zor bir y›l oldu. Emperyalist sistem dünya üzerindeki egemenli¤ini bir çok alanda kendisini hissedilir bir flekilde devam ettiriyor. Tek kutuplu bir dünyada emekçilerin aleyhine olan bu durumun mutlak ve kaç›n›lmaz olarak de¤iflece¤ine olan inançlar›n› yitirmeyenler bu yüzy›l› kendi lehlerine çevirmesini de bileceklerdir. 2002 y›l›nda emperyalistler dünyan›n bir çok yerinde yeni sald›r› ve iflgal planlar› yaparak, bunu fiili olarak uygulayarak egemenliklerini iyice pekifltirmek için sald›rganl›klar›n› devam ettirdiler. 11 Eylül 2001’de kendi lehlerine do¤an f›rsat› kaç›rmayan ABD emperyalizmi her alanda sald›rganlaflarak en büyük savafl k›flk›rt›c›s› oldu¤unu bir kez daha gösterdi. ‹çinde bulundu¤u ekonomik krizi yeni iflgaller ve bölgesel savafllar ç›kararak, nefes almak için kullanan ABD emperyalizmi, ayn› zamanda dünyan›n tek patronu oldu¤unu di¤er emperyalist güçlere kabul ettirmek için de ata¤a geçti. Afganistan’la bafllayan bu süreç,

bugün Irak’a sald›rmaya haz›rlanmakla devam ediyor. Emperyalizm savafl, yoksulluk, y›k›m ve soyk›r›md›r. Her fleyi kâr ve pazarlara hakim olmak üzerine kuran emperyalist sistem, krizin tüm faturas›n› emekçilere ç›kartmaktad›r. ABD, ne pahas›na olursa olsun Irak’a sald›rmak için haz›rlan›yor. Ortado¤u’ya hakim olmak ve buradaki enerji kaynaklar›n› denetim alt›na almak için, sald›r› haz›rl›klar›n›n son aflamas›na gelmifl bulunuyor. 1990’daki Körfez savafl›nda oldu¤u gibi binlerce insan›n ölümü, binlercesinin yerlerinden olmas› ve sakat kalmas› demek olan bu savafla karfl› oldukça c›l›z bir karfl› ç›k›fl vard›r. Yaflad›¤›m›z Avrupa Birli¤i kendi içinde oldukça karmafl›k sorunlar yaflamaktad›r. Bu sorunlar›n bafl›nda da iflsizlik ve bundan do¤an problemler gelmektedir. Avrupa hükümetleri art›k bu sorunun göçmenlerden kaynaklanmad›¤›n› dil ucuyla da olsa kabul etmektedirler. Sorunun temelinde sistemin kendisinin bu-

lundu¤unu dile getiren Avrupa Birli¤i, bunun dünyadaki sistem krizi oldu¤unu biliyor. Küre-

selleflmenin de dertlerine çare olamad›¤› art›k a盤a ç›km›fl bulunuyor. Yeni aray›fllar peflinde olan sistem, bunu flimdilik sosyal haklar› k›s›tlama, iflçi ücretlerini düflürme, vergileri art›rmada bulmaktad›r. Ülkemiz Türkiye’deki durumu dünyadaki geliflmelerden farkl› düflünmek yanl›fl olacakt›r. 57. hükümet olarak bilinen DSP, MHP ve ANAP hükümetinin yaratt›¤› kriz, katliamlar ve ülkeyi her yönüyle emperyalistlerin dümen suyuna sokan uygulamalar›, onlar› 3 Kas›m erken genel seçimlerinde hezimete u¤rat-

t›. AK-Parti olarak bilenen gerici partinin seçimden birinci parti olarak ç›kmas›, bir ‘umut’ olarak görünse de, AK-Partinin de emperyalistlerin ufla¤› bir parti oldu¤u aç›kt›r. IMF ve Dünya Bankas›n›n ekonomik program›n› harfiyen uygulayan, ABD emperyalizminin Ortado¤u’da planlar›n› eksiksiz yerine getiren, Irak’a sald›r›da ABD’ye ülkenin tüm üs’lerini açan ve yüz bin kiflilik bir ordu gücünü ABD emperyalizminin emrine veren AK-Parti hükümetinin halka verece¤i bir fley yoktur. Ülkede zam, zulüm ve bask›lar devam ediyor. Hapishanelerde 3. y›l›na giren direniflte ölen devrimcilerin say›s› 102’ye ç›kt›. Bunu görmezden gelen ve F tipi hapishanelerde direteceklerini aç›klayan AK-Parti hükümetinin gerici ve faflizan yüzünü görmek için daha fazla beklemeye gerek yoktur. 2002 y›l› bu geliflmeler ›fl›¤›nda de¤erlendirildi¤inde ezilenlerin aleyhine geçti. Bu tamamen güçlerin durumuyla orant›l› bir geliflme oldu. Bunun hep böyle devam etmeyece¤i aç›kt›r. Emperyalistlerin dünyay› bir uçuruma do¤ru

götürdü¤ü bir evrede ezilen emekçi halklar ve mazlum uluslar›n baflkald›rmalar› uzak bir ihtimal de¤ildir. Bugün Nepal, Filipinler, Hindistan ve co¤rafyan›n daha bir çok yerinde tutuflan k›v›lc›m dünyay› sarsacak ve emperyalistleri tarihin çöplü¤üne atmas›n› bilecektir. 2003 y›l›n›n ezilen dünya halklar› için yeni bir bafllang›ç olmas›n› diliyoruz. 2003 y›l›nda Türkiye hapishanelerinde bafl e¤meyen ve 3. y›l›na giren F tipi hapishaneler direniflini devam ettiren devrimci tutsaklar› selaml›yor, yeni y›llar›n› kutluyoruz. Kürt ulusunun, tüm inançlardan halk›m›z›n, Avrupa’daki s›n›f kardefllerimizin ve tüm AT‹K üyelerinin yeni y›l›n› kutlar›z. Dünyan›n neresinde olursa olsun ezilen emekçilerin yeni y›llar›n› kutlar, mücadelelerinde baflar›lar dileriz. Nepal, Hindistan, Filipinler’de emperyalizme baflkald›ran s›n›f kardefllerimizin yeni y›l›n› kutlar, 2003 y›l›n›n daha baflar›l› geçmesini dileriz. AT‹K (AVRUPA TÜRK‹YEL‹ ‹fiÇ‹LER KONFEDERASYONU)


3-16 Ocak 2003

işçi-köylü 43

24

Evrensel Bak›fl KOPENHAG Z‹RVES‹’N‹N ARDINDAN

A

B (Avrupa Birli¤i) emperyalizmi aç›s›ndan oldukça önem tafl›yan ve ayn› zamanda Türkiye’yi de yak›ndan ilgilendiren “Kopenhag Zirvesi”nin sonuçlar› üzerindeki tart›flmalar olas› Irak savafl›n›n gölgesi alt›nda hararetli bir flekilde devam ediyor. Dünya ve Türkiye medyas›nda Zirve sonuçlar› üzerinde çok de¤iflik yorumlar yap›l›yor. Eflyan›n do¤as› gere¤i her s›n›f kendi ç›karlar› do¤rultusunda Zirve sonuçlar›n› yorumluyor. AB emperyalizminin motor güçleri olan Almanya ve Fransa’n›n esas olarak damgas›n› vurduklar› Zirve sonuçlar›n›n öne ç›kan en büyük özelli¤i olarak art›k iyice su yüzüne ç›kmaya bafllayan ve süreç içerisinde giderek keskinleflecek gözüken emperyalistler aras› pazar savafl›m› gösterilebilir. Kopenhag Zirvesi ile a¤›rl›kl› olarak geçmiflte Rus Sosyal Emperyalizminin etkisinde bulunan ancak 1990 y›l› bafl›nda yaflanan da¤›lma süreciyle ortal›¤a saç›lan Do¤u Avrupa ülkelerinin pazarlar›

kontrol alt›na al›nm›flt›r. Ayn› flekilde Ortado¤u pazarlar› için önemli bir geçifl üssü olarak kabul edilen K›br›s da (flimdilik sadece güney Rum kesimi) AB flemsiyesi alt›na girmifl durumdad›r. 1 May›s 2004 tarihinde müzakereleri tamamlanan 10 ülke AB’ye “TAM ÜYE” olacak. 2007 tarihinde ise Romanya ve Bulgaristan’›n kat›l›m›yla Türkiye d›fl›nda bu süreç tamamlanm›fl olacak. AB’nin genifllemeden sorumlu siyasi komiseri Günter Verheugen, “Türkiye’nin de üye olmas›yla geniflleme sürecinin sona ermesi gerekti¤ini” Zirve sonras› muhtelif defalar dile getiriyor. fiu andaki durumuyla 500 milyona varan nüfus ve 4 milyon kilometre karelik toprak parças›yla ABD emperyalizmi baflta olmak üzere di¤er emperyalist güçlerin karfl›s›na dikilen AB emperyalizmi ile dünya pazarlar›n›n paylafl›m› noktas›nda büyük bir çat›flma yaflanaca¤› gerçe¤inin alt›n› çizmek gerekiyor. Ayn› flekilde AB flemsiyesi alt›nda yer alan emperyalistler aras›nda da pazar sava-

fl›m›n›n k›z›flaca¤› da ayr› bir gerçek olarak orta yerde duruyor. Hiç flüphesiz ki esas olarak dünya pazarlar› üzerindeki çat›flman›n ABD emperyalizmi ile AB emperyalizmi aras›nda daha çetin ve fliddetli geçece¤ini söylemek yanl›fl olmaz. Gerek Zirvede Türkiye üzerinde sürdürülen tart›flmalar ve ABD emperyalizminin yo¤un bask›lar› gerekse de ABD onayl› K›br›s için sunulan Annan plan›na karfl›n K›br›s’›n “ TAM ÜYE” kabul edilmesi, ayn› do¤rultuda olas› Irak savafl› karfl›s›nda özellikle Almanya ve Fransa’n›n durufllar› gözönüne al›nd›¤›nda k›sa ve orta vadede tafllar›n eskisi gibi durmayaca¤› ve yeni dengeler ›fl›¤›nda kap›flman›n alevlenece¤ini rahatl›kla görebiliriz. ABD emperyalizminin yaflad›¤› ekonomik gerilemenin durdurulamamas› özellikle Almanya’n›n hamlelerini daha da etkili hale getirebilir. ABD emperyalizminin elinde bulundu¤u askeri güç flimdilik AB emperyalistlerinin seslerini çok daha yüksek ç›kartmalar›n› engellese de bu durumun uzun sürmeyece¤i ve geçici oldu¤u aç›kt›r. Nitekim NATO’ya karfl› Avrupa Güvenlik Savunma Politikas› (AGSP) sürecini h›zland›rmak için yo¤un çaba harcayan AB emperyalizmi; AGSP sürecine engel ç›kartmak isteyen ve bu do¤rultuda ufla¤› Türkiye’nin “veto yetkisi” üzerinden bask› oluflturmaya çal›flan ABD en-

gelini de bu Zirvede aflm›fl ve Avrupa Ordusu önündeki önemli bir etkeni de ortadan kald›rm›flt›r. Özellikle Almanya ve Fransa’n›n son y›llarda bütçelerinden savunmaya ay›rd›klar› pay› sürekli art›rmalar› ilerleyen süreçlerde ABD emperyalizminin karfl›s›na yaln›zca ekonomik ve siyasal olarak de¤il askeri olarak da ç›kabileceklerinin önemli bir göstergesi say›labilir. ABD-AB emperyalizmi aras›ndaki kap›flman›n en bariz örne¤i Türkiye özgülünde yaflanmaktad›r. ABD emperyalizmi önemli bir rakip olarak gördü¤ü AB’yi içten parçalamak ve istikrar›n› bozmak amac›yla AB içinde yer alan kendisine yak›n ülkelerin yan›na (‹ngiltere, ‹talya, ‹spanya vs) Türkiye’yi de eklemek istiyor. Buna karfl›l›k AB emperyalizmi de 21. yüzy›l›n pazar savafllar› bölgeleri olarak belirlenen Balkanlar, Ortado¤u ve Ortaasya bölgelerinin merkezinde yer alan ve bu bölgelerde tarihi ve kültürel olarak derin ba¤lar› bulunan Türkiye’yi kendi içerisine alarak ABD emperyalizminin bu bölgelerdeki etkinli¤ini k›rmay› hedefliyor. Bu nedenle ABD emperyalizminin Türkiye üzerindeki etkinli¤ini k›rmak için yo¤un bir çaba harc›yor. Zira ABD etkisi alt›ndaki bir Türkiye’nin AB içerisine al›nmas› kendileri aç›s›ndan bir intihar olur. Böyle bir harakiri yapmayacaklar›n› “Kopenhag Zirvesi” ile birkez da-

ha ortaya koymufl oldular. Zirve sonuçlar›n›n yans›tt›¤› bir di¤er gerçek ise AB emperyalizminin çat›s› alt›na girmenin demokrasi ve refah getirece¤i yönlü -özellikle egemen s›n›flar›n ve onlar›n medyadaki kalemflörlerinin- yalanlar›n asl› astar› olmad›¤›d›r. Emekçi halk kitlelerinin beyinlerini bu flekilde y›kamaya çal›flan egemen s›n›flar›n yüzüne Zirve sonuçlar› bir tokat gibi inmifltir. AB emperyalizminin derdi ne Türkiye’deki insan hak ve özgürlükleri önündeki engellerin kald›r›lmas› ne de gün geçtikçe yoksullaflan emekçi halk›m›z›n refah seviyesinin yükseltilmesidir. Ülkemizde yaflanan yoksullu¤un ve sefaletin ana kayna¤›n› oluflturan IMF politikalar›n›n ve uygulanan bask› ve anti-demokratik uygulamalar›n alt›nda AB emperyalizminin imzas› vard›r. Bu aç›dan bak›ld›¤›nda sömürü, açl›k ve zulüm yarat›c›lar› olan AB emperyalizminden “demokrasi-özgürlük-refah” bekleyenler ya en ufak bir demokratik talep için direnme gücü kalmam›fl zavall› budalalard›r ya da bilinçli olarak emekçi halk›m›z› yalan ve demagojik söylemlerle beklentiye sokan emperyalizmin ajanlar›d›r. Bunu a盤a ç›karmak ve her defas›nda halk kitlelerinin gözlerinin önüne sermek de devrimci ve komünistlerin önemli görevleri aras›ndad›r.

Petrol için savafla hay›r ABD saldırganlığı bugün hedef tahtasına Irak’ı oturtmuşken, dünya halkları ABD’ye ve uşak ülkelerine karşı öfkelerini eylemlerle ifade ediyor. MISIR M›s›r’›n baflkenti Kahire’de 21 Aral›k günü Katar Büyükelçili¤i önünde Irak’a yönelik savafla karfl› bir eylem düzenlendi. Büyükelçilik önünde toplanan 700 M›s›rl› ABD’nin Irak’a sald›rmak için Arap ülkelerini kullanmas›n› protesto ettiler. Irak’a sald›r›n›n olas› komutan› General Tommy Franks’in mobil bir karargah infla ettirdi¤i Katar’da 5.000 Amerikan askeri yerlefltirilmiflti. Çevresi güvenlik güçleriyle sar›lan göstericiler bu konuda “Utan, utan. Ülkeni kaç dolara satt›n?” fleklinde slogan att›lar. M›s›rl› aktivistlerin organize etti¤i gösteriye bir konferans için Katar’da bulunan ‹ngiltere sol kanat parlamenterlerinden George Galloway de kat›ld›. Eylemde

okunan demeçte Arap ülkelerinde ABD varl›¤›n›n sona erdirilmesi ve Irak’a sald›r› için topraklar›n›n kullan›lmas›na izin veren Arap ülkelerinin Arap Birli¤i’nden ihraç edilmesini talep edildi. KUZEY KORE Haziran ay›nda ABD askerlerinin bir “kazada” 2 genç k›z›n öldürülmesine yönelik tepkiler geçti¤imiz hafta da sürdü. 21 Aral›k Cumartesi günü baflkent Seul’de ABD Büyükelçili¤inin önünde bir eylem gerçeklefltirildi. Haziran ay›ndan bugüne bu eylemlere on binlerce kifli kat›ld›. ABD Büyükelçili¤ini kuflatmak isteyen ço¤unlu¤u gençlerden oluflan 2.500 kiflilik kitle “Katilleri cezaland›r›n” slogan›n› att›lar. Eylemde binlerce polis ABD karfl›tlar›n›n yolunu keserek protestocular›n Büyükelçili¤i kuflatma planlar›n›

engellediler. Cumartesi günü ülkenin 27 kentinde düzenlenen eylemler yeni seçilen Baflbakan Roh Moohyun’un hükümete geldikten sonraki ilk eylemler. Roh Moo-hyun Kuzey Kore ve ABD aras›ndaki anlaflman›n de¤ifltirilmesini istiyordu. Protesto gösterileri de K. Kore’de bulunan 37.000 ABD askerinin statüsünü yöneten Güçler Anlaflmas› Kurallar›n› hedef al›yor. Bu kurallara göre ABD askerleri bulunduklar› ülkelerde iflledikleri suçlardan o ülkenin de¤il ABD yasalar›nca ‘yarg›lan›yorlar’. Kore’deki örnekte askerler ABD mahkemelerinde beraat etmifllerdi. Olas› bir Irak savafl› için ABD’nin, askerlerini konumland›rmak istedi¤i Türkiye’deki bu tart›flmalar için önemli bir örnektir K. Kore’de yaflananlar.

✔ABD uçak gemisinin 4 günlü¤üne Marsilya liman›nda demirlemesi Frans›zlar›n tepkisine neden oldu. ABD’nin savafl politikas›na karfl› yüzlerce kifli yapt›klar› eylemde Frans›z hükümetini de protesto etti.


işçi-köylü 43

25

3-16 Ocak 2003

“Biz haks›zl›klar karfl›s›nda hiçbir güce boyun e¤meyiz” ürkiye’de yaflayan milliyetlerden birisi de Araplard›r. Onlar da di¤er milliyetler gibi kendi kültürlerini var etme ve yaflatma konusunda devletten sürekli bask› görmüfller ve görmektedirler. Türkiye’ye göçleri Osmanl› dönemine dayanan Araplar›n buralara göç nedeni Emeviler’den gördükleri bask›dan kaynaklanmaktad›r. O dönemde yaflanan katliam ve zulümden dolay› topraklar›n› terk etmek zorunda kalan Arap halk› tarihinde birçok kez toplu göçler yaflam›flt›r. Türkiye’de a¤›rl›kl› olarak; Hatay, Antakya, Tarsus, Adana ve Mersin’de yaflayan Araplar’da Nusayrilik olarak tan›mlanan Arap Alevileri yo¤unluktad›r. Bu bölgeye yo¤un göçün nedenlerinden biri Yavuz Sultan Selim’in uygulad›¤› zulümden kaç›p kurtulmakt›r. Halk Akdeniz’in sahillerindeki nehir k›y›lar›na ve ormanl›k bölgelere gizlenmek için özellikle buralara yerleflmifltir. Bununla birlikte Suriye’den yine Emevilerin bask›s› yüzünden göç etmek zorunda kalan Araplar TC’nin kuruluflundan k›sa bir süre sonra Kürtlerle birlikte o dönemde batakl›k olan Çukurova bölgesinin belli yerleflim yerlerine örne¤in Tarsus’a bilinçli olarak sürülmüfllerdir. Batakl›ktan dolay› halk›n k›sa zamanda s›tma hastal›¤›na yakalanarak öldürülmesi amaçlanm›flt›r. Bölgede yaflayan Nusayriler 15. yy’dan beri Hatay, ‹skenderun, Adana, Tarsus, Mersin ve çevresinde yaflamaktad›r. Osmanl› döneminde Haçl›lara karfl› savaflan Nusayriler dinleri yüzünden dönemin padiflahlar› Beyaz›t ve Timurlenk’ in bask›s›na u¤ram›fllard›r. M›s›r’›n Memlük sultan› Baybars Nusayrileri Sünni olmalar› için zorlayarak oturduklar› yerlere dinlerini de¤ifltirmek için cami yapt›rm›flt›r. TC’nin Türk flovenizmi politikalar›ndan pay›na düfleni fazlas›yla alan Araplar›n dilleri olan Arapça TC’nin kuruluflundan k›sa bir süre

T

Hemen her köyde ve her evde bulunan tand›r, Arap kad›nlar›n›n vazgeçilmez araçlar›ndan biri... sonra yasaklanm›flt›r. Dillerine uygulanan bu yasak Tarsus’ta halk aras›nda konuflulan flöylesi komik bir olaya da sahne olmufltur; Tarlada çal›flan ›rgatlar, aralar›nda yüksek sesle Arapça konuflmaktad›r. O s›rada yoldan geçen jandarma ›rgatlar›n yan›na gelerek Arapça konuflup konuflmad›klar›n› sorar, ›rgatlardan biri korkarak “Le vallah ye hayyi” hay›r abi vallahi konuflmad›m der. Suriye’den gelerek bölgeye yerleflen Araplar geçimlerini yerlefltikleri bölgede genellikle çiftçi ve ›rgat olarak çal›flarak sa¤lamaktad›rlar. Araplar›n bu durumu daha sonra onlar› küçümsemenin bir arac› olarak kullan›lm›flt›r. Araplara Türkçesi çiftçi anlam›na gelen “fellah” diye hitap edilmektedir. Tarsus’ta yaflayan Nusayrilerle görüflerek yaflad›klar›n› onlar›n kendi a¤z›ndan dinledik. ● Bölgeye nereden ve niçin geldiniz? “Benim yafl›m 60. Babam›zdan, dedemizden duydu¤umuz kadar›yla biz Suriye’den göç edip gelmifliz. Biz Emevilerin yapt›klar› zulümden dolay› da¤lara kaçt›k ve biz toplum olarak genellikle da¤ eteklerinde ya-

Her yerleflim merkezinde as›l ziyaret yeri olan H›z›r Makam› hergün çocuk, yafll›, genç yüzlerce ziyaretçiyi a¤›rl›yor.

flamaya bafllam›fl›z. Çünkü fazla zulüm gördük. Bizim dedelerimiz Suriye’den kaçarak Antakya’ya gelmifllerdir, oradan da Tarsus’a gelmifliz. A¤›rl›kl› Antakya’da yafl›yoruz. Araplar flimdiye kadar iddia ederler ve derler ki Adana’ya kadar bizim s›n›r›m›zd›r. ● Türkiye’ye geldikten sonra yaflam koflullar›n›z nas›ld›? Araplara bu ülkede hiç toprak verilmedi. Biz sürekli kendi ya¤›m›zla kavrulduk. Kendi geçimimizi kendimiz sa¤l›yoruz. Yani devlet taraf›ndan bizden vergi al›n›yor ama bize verilen hiçbir fley yok. ● Dini özellikleriniz nelerdir? Bizim namaz›m›zda flekil yoktur. Namaz k›lmak isteyen e¤ilerek, yatarak, oturarak namaz k›labilir. Bizim dinimiz özgürlük dinidir. Bizim dinimizde hiçbir s›k›nt›, hiçbir zorlama yoktur. Namaz› da istedi¤imiz gibi k›lar›z. Mesela y›l›n belirli aylar›nda belirli günlerinde pilav türü, çorba türü yemekler yap›l›p fakirlere da¤›t›l›r. Bunu en fakir insan bile yapmaya çal›fl›r. Bu bizde bir gelenektir. Toplumumuzun birlik ve kardeflli¤e dayand›¤›n› gösteriyor. ● Bölgede Araplar yo¤un olarak yaflamalar›na ra¤men neden kendilerini ifade ettikleri bir örgütlülük yok? “Biz kendi toplumumuzu gelifltirecek hiçbir fley yapam›yoruz. fiu anda bütün yaflam›m›z maddi s›k›nt›larla geçiyor sadece yaflamaya çal›fl›yoruz. Bütün amac›m›z aç kalmamak hiç kimse kimseyle u¤raflam›yor. Herkes geçim derdinde. Devlet de bizim din adamlar›m›za, büyüklerimize di¤er dinlere verdi¤i gibi destek verse biz her fleyi yapar›z. Ama devlet bizi yok say›yor. Yard›m etmiyor. Bu sebeple biz herfleyi kendi evlerimizde yap›yoruz. Camiye de gitmeme sebebimiz bizim büyüklerimizin camide öldürülmesinden kaynaklan›yor. Bizim toplumumuz hep katliama u¤rad›¤› içindir ki biz hep da¤larda da¤lar›n eteklerinde yaflam›fl›z. Zulüm oldukça da¤lara kaçm›fl›z. ●Araplar›n halk destanlar› var m›? Destan›n Arapça anlam› “Tevhit”dir. Tevhit’de ermifl insanlar›n yaflad›¤› olaylar anlat›l›r. Mesela “H›d›r” Türkiye’nin her yerinde “H›z›r” olarak tan›n›r, her yerde makam› vard›r. Zorda kalan kifli H›d›r’a dua eder. H›d›r da onun yard›m›na koflar. Zorda kald›¤›m›z zaman “Ya H›d›r” deriz. O anda bize bir güç geldi¤ine inan›r›z. ● Genç kuflak kendi dil ve kültürüne sahip ç›k›yor mu? “Hay›r, maalesef ç›km›yorlar. Neden ç›km›yorlar, onun da sebepleri var. Diyelim ki bizim toplumu-

muzdan birinin bir çocu¤u oldu. Biz ilk önce ‹ngilizce, Frans›zca vs. ö¤rensin istiyoruz Ama önemli olan Arap dili, yani kendi dilimiz. Bir çocuk do¤du¤u zaman ilk önce ana dilini ö¤renmesi laz›m ve ondan sonra Türkçe’yi ö¤renmeli. Türkçe’yi de ö¤renmeli çünkü yaflad›¤›m›z ülkede bu dil konufluluyor. Ama bizim toplumumuz buna pek önem vermiyor. Burada suç devletin. ‹nsanlar paran›n peflinde. Kendi dillerini unuttular. ‹ngilizce ö¤renirsem ilerde iflime yarar diye düflünüp paran›n pefline düfltüler. Ayr›ca biz Arap oldu¤umuz için, Arapça konufltu¤umuz için sürekli d›fllan›yoruz. Ayr›mc›l›¤a maruz kal›yoruz. Bir de flu var; bizim bu kadar mütevazi olmam›z, yeri geldi¤inde savaflmayaca¤›m›z anlam›na gelmiyor. Zaten Nusayri ismi de köken olarak “Ansar” dan yani “savaflç›” anlam›na geliyor. Biz haks›zl›klar karfl›s›nda hiçbir güce boyun e¤meyiz. Bu da unutulmas›n. ● Filistin’de katledilen Araplar hakk›nda ne düflünüyorsunuz? Bu katliam karfl›s›nda Türkiye’de yaflayan Araplar neden bu kadar sessiz kal›yorlar? Evet, buradaki Araplar Filistin’deki Araplar›n öldürülmesine sessiz kald›lar. Bunun sebepleri çoktur. Buradaki Araplar (Arap Alevileri-Nusayriler) öncelikle kendilerinin d›fl›ndakileri yani Sünni olanlar› kendilerinden saym›yorlar. Ama bundan daha önemlisi devletin yapt›¤› asimilasyon politikalar›n›n sonucu kendi kültürümüze ve insan›m›za yabanc›y›z. B›rakal›m Filistin’deki Araplar›n katledilmesine karfl› bir fleyler yapmay› kendi aram›zdaki sorunlara bile duyars›z›z. Arap ülkelerinin orada bir arada olmalar› yaflananlar› daha yak›ndan hissetmelerine neden oluyor. Bundan dolay› da ‹srail ve Amerika’ya daha fazla tepkililer. Burada yaflananlara sessiz kalmaya neden olabiliyor. ARAP MÜZ‹⁄‹ Arap müzi¤i genellikle çok seslidir. Ud, bir tür zurna, tambur, tef ve davul s›kça kullan›lan müzik aletleridir. Yap›lan araflt›rmalarda Arap müzi¤inin en önemli özelli¤i belli bir makamla s›n›rland›rmay›p do¤açlama olmas›d›r. Bu da Araplar›n dünya görüfllerinin yans›mas› olarak kabul görür “kal›plar›n evrenselli¤i, ruh durumu dalgalanmalar›yla günün ya da y›l›n dönemleriyle renklerle, gezegenlerle, vb. yak›ndan il-

gili-

dir. Çalg›lar›n bile müzik ötesi tan›mlar› vard›r. Ud’un dört telinde dört temel ö¤eden ve mevsimlerden esinlenilmifltir.” (Dört temel ö¤e; toprak, su, atefl, hava) Arap müzi¤inde ölülere yak›lan a¤›tlar da ayr› bir önem tafl›r. ARAP HALK TÜRKÜLER‹NE B‹R ÖRNEK Nizlet axaddu dam-a we cnahatu mitkiyyi We thadda bilard we kal bedi imfli we ma fiyyi Dum mayytu’a kalbi ü sar yitwacc’a ala cruhatu Kbel ma ykesser-ilhabs itkesser sawtu w› cnahatu (bir damla gözyafl› süzüldü yana¤›mdan Kanatlar› büküldü “Yere sa¤lam bas›p kendi yolumda yürüyece¤im” diyordu. Onun yaral› hali gibi Kalbimin yaralar› da ac› veriyordu bana Zindan›n demirlerini k›rmadan Kesildi sesi, k›r›ld› kanatlar›.) ARAP YEMEKLER‹ Yemeklerinin çeflitlili¤iyle bilinen Arap mutfa¤›n›n en çok bilinen yemekleri; H›r›si, Cayfura, Bendubriz, Ferki, S›rays›r, Babagannuç, Patatemg›lle…vs.’dir. Bu yemekler ço¤unlukla tah›l ve sebzeden yap›lmaktad›r. Bu da Araplar›n genellikle çiftçi olmalar› ve toprakla u¤raflmalar›ndan kaynakl›d›r. Bir anlamda sosyal ve ekonomik koflullar›n›n mutfaklar›na yans›mas›d›r. Bu¤day a¤›rl›kl› bir beslenme düzenine sahip olan Araplar, yine de sofralar›n› renklendirmeyi baflarabilen uluslardan biri olarak dikkat çekiyor...


26

3-16 Ocak 2003

işçi-köylü 43

15 Ocak 1997’de 96 SAG ve ÖO süreci sonras› yakaland›¤› akci¤er kanserinden dolay› kaybetti¤imiz Proletarya Partisi’nin önder kadrolar›ndan olan Polat ‹yit an›s›na yaz›l›p Özgür Gelecek gazetesi 90. say›s›nda yer alan yaz›y› Polat ‹yit’in an›s›na, oldu¤u gibi yay›nl›yoruz

PAG ASA* ÖLDÜ

OYSA BEN YAfiIYORUM HALA

P

ag Asa öldü. Birlikte Kepir yaylalar›nda, B›lges doru¤unda ve A¤baba’da delikanl› ›sl›klar çald›¤›m›z orman çocu¤u öldü. Kalbimin Pulur yüzlü ö¤rencisi yok art›k. Geride sivilce tarlas› yüzü, sö¤üt gölgesi boyu ve ›sl›¤› kald› bir tek. Art›k Ç›rpaz›n, kara lastik ve önlük de yok. fiimdi ekmek, gül ve hürriyet için yola ç›kt›¤›m›z ay da¤lar›nda bile bir tek tufan var. Da¤lar›n s›r küpü kartal› öldü. Akl›ma kuru ekmek, varofl kardeflli¤i, boykot ve uzun açl›klar geliyor. Oysa birbirimize ne çok sözümüz vard›. Do¤du¤umuz topraklarda kireç lahitler üstünde ›slak çimenler yeflerdikçe biz hep yafl›yor olacakt›k! Sureti do¤du¤u co¤rafyan›n topraklar›na benzeyen maraba çocu¤u art›k yok. Yeryüzünün gelmifl geçmifl bütün tanr›lar›n› “hay›r”layan, ekme¤ini seninle benimle ve herkesle bölüflen, kara kuflatmalar alt›nda donan, ayak parmaklar› kesilen, barbarlar›n dayatt›¤› hiçbir fleye “evet” demeyen bir “karar”ken öldü. Rehindi, hastayd› ve sürgit bir ateflin tam orta yerindeydi. Ne ki art›k yok. O öldü. Ve ben kör oldum. Ve amac›m bir yi¤itlik güzellemesi yazmak de¤ildir elbette. .... fiimdi ben, ard›nda ac›larla ve aln›mdan akan kanl› terlerle sak›ncal› bir fliire bafllar gibi p›l› p›rt›m› toplay›p bu flehre veda ediyorum. Serin ve yüksek yaylalar›ma dönüyorum yeniden. Veroc dibinde, at s›rt›nda bir Kureflanl› bana ve ona selam durup yol sürüyor Kemah’a. Herkes bir yerlere kalp gömüyor, adak ad›yor ve ölüyor. Biz PAG ASA’yla buzlu su bafllar›nda serin bir memleket molas›nday›z. Y›l bilmem kaç?... Ama O öldü. Tek gerçek bu. Kalbimin r›bes yüzlü ö¤rencisi art›k yok! Yemyeflil çay›rlar›m›z ve ormanlar›m›z kar alt›nda flimdi. Art›k ne y›k›k bacal› okul

fiehit düflen yoldafllar›n›n anmas› s›ras›nda aralar›nda Polat ‹yit’in de oldu¤u halk ordusu gerillalar› y›llar›, ne zorla ö¤retilen Türkçe günleri, ne de süttozu seanslar› var. Biz bir tufan›n orta yerinde do¤duk, bir tufan›n orta yerinde ölüyoruz iflte. Kim ne derse desin. PAG ASA öldü. Yüre¤ini yeryüzü yoksullar›n›n yüre¤inin yan›na koyan maraba çocu¤u art›k yok. Sular›n, da¤lar›n ve karlar›n esmer o¤lu elikolu ba¤l›yken ve bir reddiyeciyken öldü. Ve ben bafl›m› “DER” ve “S‹M”in sisli saçlar›na gömerek upuzun bir yolculu¤a daha ç›k›yorum. Elimde eski zaman dervifllerinden kalma haritalarla her fleyi bir bir an›ms›yorum. Gür b›y›kl›, yitik eflkiya gülümsemeli ve menekfle yüzlü bir babas› vard›. ‹nflaat ustas›yd›. Göçertilmifl köy evlerinin hemen hepsinde eme¤i vard›. Günlerden bir gün bu kötücül dünyaya ans›z›n veda edip gitti. O¤lunun y›llar önce ihzar müzekkereleriyle aranmas› erken ölümünün sebepleri aras›nda say›ld›. Ben ki o serin karlar ülkesinde geceleri idare lambas›n›n titrek ›fl›¤›nda Gorki, Direnme Savafl› ve daha bir dizi ilk sosyalist gerçekçi roman› O’nun eli mahsulü kürsüler üzerinde

hatmettiydim. Esmer al›nl› yüzü, ustal›¤› ve ac› kasketi hep hat›r›mdad›r flimdi. O öldü. Geride ad›n› bile bilmedi¤im öksüz bir o¤ul b›rakarak, an›lar›n› ve mücadelesini b›rakarak göçüp gitti bu hoyrat dünyadan. Ömrünü u¤ultulu da¤ rüzgarlar›na hayata ve gökyüzüne adayan, “korkak cesur cahil” halk›n› hep seven, ölümcül hastal›¤›n› bile kimbilir belki de çok az önemseyen bu trajik yazg›l› karaya¤›z delikanl›y› tarih flimdi hangi kat›nda a¤›rlayacakt›r? O ki rehin yatt›¤›nda ölüm tüneline do¤ru ilerlerken ve k›vran›rken, yoldafllar›na b›rakt›¤› pusulalar d›fl›nda hayat›nda dokunakl› anlar yaflad›¤› baflkalar›n› da hiç düflündü mü? Birlikte fecir sömününü karfl›lad›¤› kufl sesleri aras›nda ekme¤in, suyun, ateflin ve közün kalbine yürüdü¤ü baflkalar›n› m›? Bunlar› hep bilmek isterim. Demek ki, “Siz bir akflam›n en güzel saatinde geldiniz/ Yüzleriniz bir uzun su gibi/ Akan kanayan yanan” diye fliirler yaz›p dururken o serin da¤ evinde O ve birli¤i ay ›fl›¤›nda

seviflip ay ›fl›¤›nda y›kanan bir s›r gibi geçip gidiyordu puslu doruk bafllar›ndan. Öyleyse flimdi kim ne düflünür, ne hisseder ne der bilmem ama, ben k›rmanç k›z› Gezer Hatun’la A¤baba’da her y›ld›z kayanda kalp kalbe verip a¤lamak a¤lamak a¤lamak istiyorum yaln›zca. Çünkü kalbimin cenk yüzlü o¤lu art›k yok. Bir oturuflta tam tekmil bir so¤ray› derdest eden soka¤›n, okulun, barikat›n ve varoflun kara yazg›l› o¤lu Saycana¤a öldü. Bir hastal›k bir organizmada üç yaflamsal trafoyu bir anda nas›l bertaraf eder? Günlerdir kendime ve önüme gelen herkese sorup duruyorum bunu. Nas›l? 35 y›ll›k bir ömrün yirmi y›l›n› ideallerini gerçekli¤e dönüfltürme savafl›na adayan, onulmaz bir sayr›l›¤›n sisli kuflatmas› alt›nda son nefesini veren bu Dersim yüzlü tutsa¤›n hiç beklenmedik ölümü trajik de¤il de nedir? O ki her felakette gökyüzüne bak›fl›n› sürdürebilen aktivist bir iyimserken böyle ölümcül bir sayr›l›kla ne zaman tan›flt›? Nas›l dayand›? Yaflam hiç kimsenin yads›mamas› gereken bir arma¤anken önlemini neden erken almad›? Kuflku yok. O bizim ideali-

mizi temsil etti¤i ve onun u¤runa savaflt›¤› için kalbimizde hep a¤›rlanacakt›r. Ama kimi insanlar vard›r ki ölümleriyle bunu bile haketmezler. Çünkü onlar bizim toplumsal ideallerimizin önünde afl›lmas› gereken birer engeldirler hep. Bu yüzden ölümleri bizi asla üzmez. Olsa olsa gönendirir. Bugün, bir an durup düflünürsek; kufla¤›ndan bir sürü insan›n reel hayata gömüldü¤ü, her fleye so¤uk bir akl›n egemen oldu¤u bu kirli ve kuntsal zamanda O, ›sl›¤›n› ufkunu ve hayallerini yitirmeden yürüyebilen bir dava adam›yd› diyebiliriz. De¤il mi ki yürüyen yürüdü¤ü yere eninde sonunda var›rd›. Ama en yaz›k ki o uzun kofluda ve onlarca vartada pes etmeyen Olimpos da¤›n›n bu atefl h›rs›z›, en sonunda sinsi bir hastal›kla canevinden vuruldu iflte. Siyasal zorun despotik ayg›tlar› ise O’nun ölümünde adeta h›zland›r›c› bir ifllev gördü. Yasal baz› haklar›n› kullanmas›na bile izin vermeyerek geleneksel yüzünü bir kez daha gösterdi. Evet ömrü boyunca bir garip seyyah gibi iz süren, ardarda yakalanan, da¤lara ç›kan, omzuna bazukas›n› al›p uzun havalar söyleyen bir son zaman gerillas› daha öldü. Ard›ndan bu sisli k›fl gecesinde bir y›ld›z daha kayabilir. Bir hayat kendi küllerinden yeniden do¤abilir. Uzun adamlar›n gidipte kayboldu¤u dipsiz göl kenarlar›nda bir da¤ yeniden göçebilir. Ne var ki yeryüzüne adalet denen o t›ls›ml› sözcük inene dek daha çok r›bes yeflermek üzere topra¤a düflecektir. O¤ur bo lacê herdê xo O¤ur bo Son bir balad: “Art›k ayr›l›yoruz Eski sevinçleri yan›na al Bir gün gerekebilir.” Haydar O¤ur (fiair, öykü yazar›) * Güneydo¤u Asya ülkelerinde umut ve zenginli¤i geri getirece¤ine inan›lan ve soyu neredeyse tükenen estetik abidesi kartallara verilen ad.


işçi-köylü 43

27

3-16 Ocak 2003

Haydar Do¤an Nilüfer Atav

Adem Asal

Artvin Borçka flehitleri ● 3 Ocak 1994’te Artvin’in Borçka ilçesinde Halk Ordusu gerilallar›yla TC güçleri aras›nda ç›kan çat›flmada ilk olarak Nilüfer Atav flehit düfltü. Yaral› olarak ele geçen Adem Asal ise 9 Ocak’ta iflkencede katledildi.

Haydar Aslan

‹hsan Parçac›

Hazro flehitleri ● Diyarbak›r Hazro’da 8 Ocak 1981’de TC güçleriyle girdikleri çat›flmada Halk Ordusu gerillalar›ndan Haydar Aslan ve ‹hsan Parçac› flehit düfltü.

10 Ocak 1991’de Ulafl Bardakç›’n›n katili Habip Gür’ün cezaland›r›lmas›ndan sonra ç›kan çat›flmada flehit düfltü.

Mehmet Günalp, Mevlüt Ç›nar Ali Sa¤can ● Proletarya Partisi saflar›nda mücadele yürütürken 9 Ocak 1980’de flehit düflen Mevlüt Ç›nar; 16 Ocak 1980’de flehit düflen Mehmet Günalp ve Ocak 1980’de flehit düflen Ali Sa¤can’› ölüm y›ldönümlerinde an›yoruz.

Metin Göktepe katledildi Ümraniye katliam› Ü

mraniye katliam›n›n sonras›nda 7 Ocak 1996 gecesinden itibaren bafllayan operasyonlarla birlikte 8 Ocak’ta gözalt›na al›nanlar›n say›s› 2000’i geçmiflti. R›za Boybafl ve Orhan Özen’in cenazesini izlemeye giden binlerce kifli gözalt›na al›narak karakollara dolduruldu. Say›lar› 2000’i geçen gözalt›na al›nanlar art›k karakollara s›¤maz olmufltu, spor salonlar›na dolduruluyordu. Eyüp Stadyumu yan›ndaki spor salonuna doldurulan binin üzerindeki insan tekme, tokat, küfürlerle iflkencelerden geçiriliyordu. Burada gözalt›na al›nanlar›n aras›nda bulunan Evrensel gazetesi muhabiri Metin Göktepe, dövülerek öldürüldü. Metin Göktepe’nin öldürüldü¤ünü duyan devrimci ve sosyalist bas›n emekçileri (Özgür Gelecek, At›l›m, Al›nteri, Kurtulufl, Partizan Sesi, K›z›lbayrak, Sterka R›zgari) Ca¤alo¤lu’nda bulunan Gazeteciler Cemiyeti’nde ortak bir bas›n aç›klamas› ve yürüyüfl düzenleyerek katliam› protesto ettiler. Gözalt›nda katledilen Metin Göktepe’nin cenazesi 15 bin kiflinin kat›l›m›yla yaklafl›k 18 km yürüyüfl yap›larak Esenler Mezarl›¤›’nda topra¤a verildi.

Abdülmecit Seçkin

Rıza Boybaş

Ü

mraniye Hapishanesi, 95 Temmuz’unda aç›ld›. Yeni tutuklanan siyasi tutsaklar›n götürüldü¤ü s›rada hala inflaat iflleri bitmemifl olan bu hapishanenin alelacele aç›lmas›n›n en önemli nedeni devrimci tutsaklar›n kalesi olarak tabir ettikleri Sa¤malc›lar Hapishanesini tasfiye etmek ve Ümraniye’de uygulad›klar› yeni politikalarla devrimci tutsaklar› sindirmekti. Daha birkaç ay önce 21 Eylül 1995’te Buca’da gerçeklefltirdikleri katliamla yetinmeyen faflist devlet Ümraniye’de daha fazlas›n› hedefliyordu.

Orhan Özen

Gültekin Beyhan

Gerekçe haz›rland› katliam için; “Say›m vermiyorlar, arama yapt›rm›yorlar” Katliam için yeterli olan bu gerekçenin arkas›na s›¤›narak 4 Ocak 1996’da harekete geçildi. Büyük bir direniflle karfl›lanan katliam›n bilançosu 4 flehit, onlarca yaral› olmufltu. DHKP-C tutsaklar› Abdülmecit Seçkin, R›za Boybafl, Orhan Özen ve Gültekin Beyhan Ümraniye flehitleri olarak tarihe adlar›n› yazd›r›rken protestolar sokaklara taflt›. Binlerce kifli gözalt›na al›nd›, iflkencelerden geçirildi.

Rosa Luxemburg ve Karl Liebknecht B “S›k› durun, biz kaçmad›k, yenilmedik... Çünkü Spartaküs proleter devriminin atefli ve ruhu, kalbi ve beyni, iradesi ve yapt›klar› demektir. Çünkü Spartaküs, bütün baflar› özlemlerinden, s›n›f bilinçli proletaryan›n savaflta ald›¤› bütün kararlardan yanad›r... Hepsi baflar›lana dek hayatta kalal›m, kalmayal›m, program›m›z yaflayacakt›r...” Karl Liebknecht

irinci emperyalist paylafl›m savafl›n›n bafllamas› ile birlikte 3 A¤ustos 1914’te Alman Sosyal Demokrat Partisi “yurtseverlik” ad›na Kayzer hükümetinin savafl kredilerini destekleme karar› ald›. O dönemde Alman Sosyal Demokrat Partisi içinde bulunan Rosa Luxemburg ve Karl Liebknecht bu politikaya karfl› ç›kt›lar. Ç›kacak herhangi bir savafl›n iç savafla dönüfltürülmesi gerekti¤ini söyleyerek aleyhte oy kulland›lar. Rosa, Karl, Franz Mehring, Clara Zetkin bir araya gelerek Spartakistler Birli¤i’nin çekirde¤ini oluflturdular. “Emperyalizme karfl› savafl, ayn› zamanda proletaryan›n siyasal iktidar› için savaflt›r; Kapitalizm ile sosyalizm aras›ndaki kararl› çat›fl-

mad›r. Enternasyonal proletarya emperyalizme karfl› uzlaflmaks›z›n bir bütün olarak dövüflürse bütün gücünü ve kendini feda etme yetene¤ini bir araya getirip eylemine pratik ilke olarak ‘savafla karfl› savafl’ slogan›n› seçerse sosyalizm amac›na ulaflabilir” sözleriyle Rosa Spartakistler Birli¤i’nin ilkelerini aç›klad›. 1916’da tutuklanan Rosa ve Karl iki y›l sonra 8 Kas›m 1918’de serbest b›rak›ld›lar. Ocak 1919’da Berlin’de “Spartakist ayaklanma” adl› sokak çat›flmalar› bafllad›. Rosa ve Karl, 15 Ocak 1919 akflam› tutuklanarak katledildiler. Bir kanala at›lan Rosa Luxemburg’un cesedi ancak May›s 1919’da bulunabildi.

“Berlin’de düzen hüküm sürüyor. Sizi budala çakallar! Sizin ‘düzen’iniz kumdan infla edilmifltir. Yar›n devrim bir kere daha aya¤a kalkacak ve trompet sesleri ortas›nda sizi dehflete düflürerek hayk›racakt›r: “Buradayd›m, buraday›m, Hep burada olaca¤›m!” Rosa Luxemburg


28

3-16 Ocak 2003

işçi-köylü 43

Kad›nlar›n ekonomik ba¤›ms›zl›¤› neden gereklidir? Kad›n ülkemiz özgülünde Demokratik Halk Devrimi ve oradan kesintisiz geçilen sosyalist devrim ve komünizmle özgürleflir. Burada kad›n da çal›fl›r ve eme¤ine göre ücret al›r. Yaflad›¤› toplumun, çocuklar›n›n, ailenin üzerinde söz sahibidir. lkemizde kad›nlar›n onlarca sorununun yan›nda hiçbir sosyal hak ve güvencelerinin, özellikle de ev kad›nlar›n›n kendine ait bir (e¤er miras vb. kalmad›ysa) gelirlerinin olmamas› da bafll› bafl›na bir problemdir. Bu durumda evli kad›n eflinin, bekar olansa baba ve kardefllerin eline bakmakta ve ekonomik olarak onlara ba¤›ml› yaflamaktad›r. Ülkemizde bu durum hem yayg›n hem de köklüdür. K›rsal kesimde veya kentlerde al›nteriyle para kazanan, üreten kad›nlar da ald›klar› paray› bekar ise babaya, evli ise efline verir ve kendini onlara ba¤›ml› hale getirir. Bu durum her iki taraf için de içsellefltirildi¤i için, buradaki ba¤›ml›l›k iliflkisi sorgulanmaz. Sistem böylece ailenin ortak mülk ve paras›n›n denetiminde söz sahibi olamayan kad›nlar›n aileye ve efline ba¤›ml›l›¤›n› iyice perçinler. Bu ac›mas›z bir ekonomik ba¤›ml›l›kt›r. Kad›n, kendi eme¤iyle kazand›¤› paray› bile denetleme hakk›na sahip de¤ildir. Eve hangi yolla olursa olsun giren paran›n erke¤e ait oldu¤u düflüncesi toplumumuzda hala geçerlidir. Oysa kad›n ömür törpüsü ev iflleri, ailenin, çocuklar›n sorumlulu¤unu yüklenip eflinin bir y›¤›n gereksinimini karfl›larken çok yo¤un bir emek harcar. Ailenin tüm sorumlulu¤unu hem fiziksel, hem duygusal olarak omuzlar. Ancak buna ra¤men kad›n kocas› ve toplum taraf›ndan yan gelip yatan, haz›r yiyen bir tüketici gibi görülür ve bundan dolay› aile ve toplum içinde iyice de¤ersizlefltirilir. Çünkü ekonomi, sosyal yaflam›n esas belirleyenidir, davran›fl ve tutumlar bunun sonucunda flekillenir. Ekonomiyi erkek elinde tuttu¤u için, söz sahibi ve üstün olan da odur. Toplumumuzun sosyoekonomik yap›s› da gözönüne

Ü

✔ Kendini arka plana çekip baflkalar›n› öne ç›karmak, önceliklerini ertelemek, kapal› ev yaflant›s› sebebiyle yeteneklerini gelifltirememek kad›nlar›n öz benli¤inde ikincilik duygusu ve güvensizlik yarat›rken, ba¤›ml›l›¤›n› da perçinler. al›nd›¤›nda kad›n›n durumunun ne kadar vahim oldu¤u daha net görülür. Medeni kanun denilen ve eflitli¤i sa¤lad›¤› iddia edilen kanunlar›n da kad›nlara getirdi¤i birçok k›s›tlama vard›r. Kad›n›n erke¤in nüfusuna geçmesinin zorunlu oluflu, evlendikten sonra eflinin soyad›n› tafl›ma zorunlulu¤u, çal›flmak isteyen kad›n›n kocas›n›n izni olmadan çal›flamayaca¤›, tecavüze u¤rayan kad›nlar›n tecavüzü ispatlayamad›¤›nda, tecavüz edenin hiçbir cezaya çarpt›r›lmad›¤› vb. gerici yarg›lar halen varl›¤›n› korumaktad›r. Kad›n ülkemiz özgülünde Demokratik Halk Devrimi ve oradan kesintisiz geçilen sosyalist devrim ve komünizmle özgürleflir. Burada kad›n da çal›fl›r ve eme¤ine göre ücret al›r. Yaflad›¤› toplumun, çocuklar›n›n, ailenin üzerinde söz sahibidir. Üretir, yarat›r, sosyalist devlet taraf›ndan her türlü yetene¤ini gelifltirecek olanaklara sahip olur. SSCB, Çin, Vietnam, Küba vb. sosyalist ülkelerde kad›nlar da çal›flm›fl, emek vermifl, üretmifl ve sosyalist toplumda söz sahibi olmufl, kendilerine de¤er vermeyi ö¤renmifllerdir. Yüzy›llard›r ezilen, sömürü-

len, afla¤›lanan kad›nlar, bu ülkelerde özgürlefltiler. Bugüne kadar ki tüm toplumsal sistemler kad›n› daha da ba¤›ml› ve köle haline getirirken, sosyalist sistemde kad›n, özgür bir birey olma mutlulu¤unu tatt› ve kendi ayaklar› üzerinde durmay› ö¤rendi. Çocuklar›n bak›m› sosyalist devlet, dolay›s›yla toplum taraf›ndan üstlenildi ve kad›nlar›n ömrünü alan bu u¤rafl ve yük kolektif olarak paylafl›ld›. Kad›nlar böylece, çocuklar›n› saf ve tüm ba¤›ml›l›k iliflkilerinden uzak bir sevgiyle, yüreklerine basabildiler. Sömürücü toplumlarda ise çocuk bak›m› annelerin omuzlar›na çok a¤›r bir yük olup bindi¤i için kad›nlar bu yükün alt›nda ezilirler ve h›rslar›n› çocuklar›ndan al›rlar. Sömürücü sistemlerin varoldu¤u toplumlarda kad›nlar kendi öz çocuklar›na iflkence yapacak, cinnet geçirdikleri bir anda öldürecek hale getirilebiliyorlar. Oysa sosyalist toplumun tam aksine kapitalist toplumda kad›nlar küçük yafltan itibaren edilgen, zay›f, uyum gösteren, fedakarl›k gibi birçok davran›fla yönlendirilerek ba¤›ml› hale getirilir. Bu sistematik olarak devlet, aile, top-

lum taraf›ndan kad›na ö¤retilen bir tarzd›r. Bu davran›fl ve tarz›n d›fl›na ç›kan, kendine güvenli, kararl› ve ne istedi¤ini aç›kça söyleyen kad›nlara “erkek gibi kad›n” denir. Çünkü bu davran›fllar›n sadece erkek cinsine ait oldu¤u kabul görmektedir. Kad›nlar kendilerini erkeklere be¤endirmek ve onlar› kendilerine ba¤lamak için bu tür davran›fllardan özenle kaç›n›r ve korunmaya, himaye edilmeye muhtaç pozlar›na bürünürler. K›z bebekler daha do¤ufltan nazik, zay›f kabul edilir ve aile içinde bafllayan afl›r› korumac›l›k, ileriki yafllarda uygulanan kontroller, yasaklar, k›s›tlamalar, her türlü ba¤›ms›zl›k ve özerklik giriflimlerini bask›c› ve potansiyeli söndürücü müdahaleler, sistematik bir ba¤›ml›l›k halini al›r. Kendini arka plana çekip baflkalar›n› öne ç›karmak, önceliklerini ertelemek, kapal› ev yaflant›s› sebebiyle yeteneklerini gelifltirememek kad›nlar›n öz benli¤inde ikincilik duygusu ve güvensizlik yarat›rken, ba¤›ml›l›¤›n› da perçinler. Toplumumuzda onaylamak, bir çeflit kabuldür. Onay ald›kça varoldu¤umuzu, be¤enildi¤imizi, kabul edildi¤imi-

zi hisseder, yapacaklar›m›z› daha istekli, daha güvenli bir flekilde yerine getiririz. Oysa ki kabul ve sevginin onaya ba¤›ml› olmamas› gerekir. Ancak genelde, oldu¤umuz için de¤il, yapt›klar›m›z için kabul görmeyi ve sevilmeyi ö¤reniriz. Sistem ve kurallara uyum sa¤layarak sorun ç›karmamay› ö¤reniriz. Toplumda, varolufl ve kabul de onaya ba¤›ml›d›r. Be¤enisini göstermemek, taktir etmemek ise özellikle otorite konumundaki kifliler taraf›ndan kullan›lan bir kontrol mekanizmas›d›r. Onayda k›z ve erkek aras›nda da farklar vard›r. K›zlar ald›klar› sistemli e¤itim sonucunda tüm davran›fllar›nda onay ba¤›ml›s› olmay› ö¤renir ve onays›z hareket etmemeye do¤ru bilinçli veya bilinçsiz koflulland›r›l›r. Kad›nlar için onay olmadan hareket etmek neredeyse imkans›zd›r. Onaylanmayacak davran›fllardan kaç›nmay› ö¤renir, onay alacaklar›, dolay›s›yla da kabul görecekleri davran›fllarda bulunmaya fazlas›yla çaba harcar hale gelirler. K›zlar kabul edilme, sevilme ve be¤enilmelerinin onaya ne denli ba¤›ml› oldu¤unu çok erken yaflta ö¤renirler. Anne ve baban›n gözlerinde onay arayarak hareket etmek k›zlar›n erken yaflta ö¤rendi¤i önemli bir duyarl›l›k ve al›flkanl›kt›r. Bu duyarl›l›k gibi, uyum gösterme, sorun ç›karmama, itaat etme, her yafltaki kad›nlardan beklenen ve çevrece be¤eni alan davran›fllard›r.Kad›nlar, koflullu sevgi nedeniyle, uyum gösterdikçe sevilir, itaat ettikçe fark edilir, karfl› koymad›kça be¤enilir ve onaylan›r. Bilinçalt›na iflleyen ve içsellefltirilen bu varolufl tarz›, bir süre sonra bir kad›n için kimli¤ine sahip ç›kmaktan daha da önemli olur. Onay elde etmek bir varolufl ve hayatta kalma gerçekli¤ine dönüflür.


işçi-köylü 43

3-16 Ocak 2003

29

Ankara TKM’de etkinlik

Memet Fuat öldü

29 Aralık 2002’de Ankara TKM’de “F Tipi, yoksulluk, tecrit, savaş ve katliamlara karşı direnenler kazanacaktır” adlı bir etkinlik düzenlendi nsanl›k, ezilen ve ezen diye iki karfl›t s›n›f halinde yaflamaya bafllad›¤› günden bu yana her s›n›f›n kendi ç›kar ve ihtiyaçlar› ekseninde geliflen say›s›z çat›flmalara tan›kl›k etmifltir. Egemen s›n›flar sömürdü¤ü ve bask› alt›nda tuttu¤u emekçi halk›n, bir gün gelip uyanmas›ndan korku duymaktad›r. Bu uyan›fl› engellemek ve geciktirmek için her türlü ve kanl› oyunu tezgahlamaktan çekinmemektedir. Özellikle ‘80 son-

ras›nda kendini daha çok gösteren bask› ve teslim alma politikalar› yüzünü Marafl, Çorum vb. kanl› katliamlarla gösterirken 19 Aral›k 2000 tarihinde hapishanelere düzenlenen katliam da bunlar›n en belirginlerinden biri olmufltur. 19 Aral›k tarihinde Pir Sultan Abdal Kültür ve Dayan›flma Derne¤i, Halkevleri, ‹dilcan Kültür Merkezi, Mamak ‹flçi Kültürevi ve Tohum Kültür Merkezi’nin ortak düzenledi¤i “F tipi, yoksulluk,

tecrit, savafl ve katliamlara karfl› direnenler kazanacak” adl› etkinlik saat 14:30’da yaklafl›k 300 kiflinin kat›l›m›yla gerçekleflti. Devrim flehitleri için sayg› durufluyla bafllayan etkinlikte dia gösterimi yap›l›rken Ölüm Orucu gazileri de yaflad›klar›n› anlatt›. Su Damlas›na S›¤d›r›lan Yaflam adl› belgeselin gösterilmesinin ard›ndan tiyatro gösterimi yap›ld›. ‹dilcan Kültür Merkezi müzik grubunun dinletisiyle etkinlik sona erdi.

Kad›nlar konferansta bulufltu 21-22 Aral›k tarihlerinde Türkiye’nin çeflitli yerlerinden gelen kad›n örgütlerinin ve ba¤›ms›z kad›nlar›n kat›l›m› ile “Kurtuluflumuzu Örgütleyelim” kad›n konferans› düzenlendi. ‹ki gün süren konferansa çeflitli illerden 200’ü aflk›n kad›n kat›ld›. Dicle Kad›n Kültür Merkezi, Feminist Kad›n Çevresi, Emekçi Kad›nlar Birli¤i, Diyarbak›r Kad›n Platformu dahil olmak üzere çeflitli kad›n örgütleri ile At›l›m

dergisi, Özgür Halk dergisi, Yeni Dünya ‹çin Ça¤r› dergisi, Yeniden Özgür Gündem gazeteleri, ayr›ca ‹HD, KESK, D‹SK, HADEP, SDD, CHP gibi kurumlarda kad›n çal›flmas› yapan kad›nlar da kat›ld›. Konferansa 70 civar›nda feminist kad›n da tüm grup ve örgütlerden ba¤›ms›z kat›ld›. Kad›nlar›n ezilmiflliklerini tart›flt›klar› konferansta kad›n›n kurtulufl mücadelesinin yöntem ve araçlar› üzerinde de durularak ya-

flanan deneyimler, farkl› modellerin sa¤lad›¤› avantajlar konusunda bilgi al›flveriflinde bulunuldu. Konferans›n sonunda kad›n gücünü birlefltirecek bir koordinasyon için örgütleme girifliminin oluflturulmas›na karar verildi. Bu koordinasyon 2003-2004’te çeflitli illerde genifl kat›l›ml› toplant›lar örgütleyerek Türkiye ve dünya gündemine iliflkin geliflmeleri takip edecek.

●Türk edebiyat›na önemli eserler kazand›ran Memet Fuat, 19 Aral›k günü yaflama veda etti. Akci¤er yetmezli¤i nedeniyle vefat eden Fuat’›n cenazesi 20 Aral›k günü Altunizade Camii’nde k›l›nan cenaze namaz›n›n ard›ndan topra¤a verildi. 1926 y›l›nda ‹stanbul’da do¤an Memet Fuat 1946’da Haydarpafla Lisesi, 1951’de ‹stanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi ‹ngiliz Dili ve Edebiyat› Bölümü’nde okudu. Fuat, yaflam› boyunca ö¤retmenlik, çevirmenlik, muhabirlik ve inflaatlarda mimarl›k yard›mc›l›¤› gibi ifllerde çal›flt›. 1981 tarihinde Adam Yay›nevi’nin Yerli Yay›nlar Yönetmeni olan Fuat’›n, Naz›m Hikmet’in, Orhan Veli’nin yap›tlar›n›n bas›lmas›nda büyük katk›lar› oldu.

Munzur’un sesine kulak ver

li olarak bir toplant› gerçeklefltirildi. Dersimliler’in, sanatç›lar›n, hukukçular›n ve bilim adamlar›n›n kat›ld›¤› toplant›da, barajlar›n Munzur Vadisi üzerindeki etkileri, son durumlar›, devletin barajlara bak›fl aç›s› ve Munzur Vadisini kurtarmak için yap›labilecekler üzerinde duruldu. 1999-2000 y›llar› aras›nda haz›rlanm›fl olan “MunKomite Munzur Vadisi’nin kurtulmas› için bir an zur Vadisi ve Barajlar Sorunu” adl› çal›flman›n kat›l›mc›lara da¤›t›ld›¤› toplant›da konuflan Giriflim Komiönce harekete geçilmesi gerekti¤ini belirtti tesi Sözcüsü Celal Turna, barajlar›n 1960’lardan beri ‹stanbul: 22 Aral›k’ta Zeytinburnu Panaroma devletin gündeminde oldu¤unu, 1930’larda da GenelOtel’de “Munzur Vadisi ve Çevresini Koruma ‹nisi- kurmay taraf›ndan askeri harekatlar›n rahat yap›labilyatifi Giriflimi Komitesi” taraf›ndan Munzur Vadisin- mesi için Munzur Vadisi’nin sularla doldurulmas›n›n de yap›m› biten ve yap›lmas› planlanan barajlarla ilgi- önerildi¤ini söyledi. Ayr›ca, baraj›n maliyetinin 80

milyon dolar oldu¤unu, 50-60 y›ll›k ömrü olan barajlar›n, ömürlerini tamamlad›ktan sonra Munzur’un bir batakl›¤a dönüflece¤ini, Dersim’in bu barajlarla insans›zlaflt›r›laca¤›n› da sözlerine ekledi. CHP Milletvekili Sinan Yerlikaya’n›n da bir konuflma yapt›¤› toplant›da Bursa, Gebze, Kocaeli, Tunceli dernek temsilcileri de söz alarak bir çevre derne¤inin kurulmas›n›n önemi üzerinde durdular. Barajlarla ilgili bilgi aktar›m›n›n yap›ld›¤› ilk bölümden sonra ikinci bölümde kat›l›mc›lar söz alarak düflüncelerini ifade ettiler. Kurulmas› düflünülen dernekle ilgili anketlerin da¤›t›ld›¤› toplant›da Munzur’un kurtar›lmas› için biran önce harekete geçilmesi gerekti¤i düflüncesi hakimdi.

“‹brahim Kaypakkaya” kitab› yarg›lan›yor Mersin Halkevi aç›ld› ●Turhan Feyizo¤lu’nun Ozan Yay›nc›l›k’tan ç›kan “‹bo-‹brahim Kaypakkaya” isimli kitab› TKP/ML adl› örgütün propagandas›n› yapt›¤› iddias›yla 1 y›l 1 ay 10 gün hapis cezas› ald›. Kitab› yay›nlayan Ozan Yay›nc›l›¤›n sahibi Mustafa Demir de 1 milyar 300 milyon lira a¤›r para cezas›na çarpt›r›ld›. ‹stanbul 4 No’lu DGM’de süren davan›n son duruflmas›nda savunma yapan Feyizo¤lu, kitab› belge ve tan›klara dayal› olarak yazd›¤›n› aç›klad›.

Mahkeme heyeti Turhan Feyizo¤lu’nun yazd›¤› “‹bo-‹brahim Kaypakkaya” isimli kitapta, ‹brahim Kaypakkaya ve arkadafllar› taraf›ndan kurulan TKP/ML adl› örgütün propagandas›n›n yap›ld›¤›n› söyledi. Feyizo¤lu’na 1 y›l 1 ay 10 gün hapis ve 1 milyar a¤›r para cezas›, Ozan Yay›nc›l›¤›n sahibi Mustafa Demir’e de 1 milyar 300 milyon a¤›r para cezas› verdi. Mahkeme heyeti hapis ve para cezalar›n› 4744 ve 44421 say›l› yasalarla erteledi.

● Mersin Halkevi yeniden aç›ld›. 1998 y›l›nda kapat›lan halkevi 22 Aral›k 2002 tarihinde düzenlenen bir törenle aç›ld›. Halkevinin aç›l›fl töreninde Mersin Halkevi fiube Baflkan› Hakan Kendirici yapt›¤› aç›l›fl konuflmas›nda “70 y›ll›k kültüre sahip olan halkevleri, yaflanan s›k›nt›lara ra¤men diri kalmaya çal›flan bir kurumdur. Kendirici, “‹flkenceye, savafla karfl› sesimizi daha fazla yükseltece¤iz.” dedi. Törende ayr›ca konser için Mersin’de bulunan Kemal Kahraman da bir konuflma yapt›. Yap›lan konuflmalar›n ard›ndan halkevi bünyesindeki müzik grubunun ezgileriyle aç›l›fl bitirildi.


30

3-16 Ocak 2003

‹flçi-köylü’den ORTADO⁄U’NUN SORUNLARI ORTADO⁄U HALKLARININ DEVR‹MC‹ ‹RADES‹YLE ÇÖZÜLECEKT‹R “Irak çok ›rak de¤il, emperyalist sald›rganl›k yan›bafl›m›zda” cümlesi gazetemiz ‹flçi Köylü’nün 2-15 A¤ustos 2002 tarihli ‹flçi Köylü’den köflesinin bafll›¤›yd›. Dört ay önce ortaya konulan bu sald›rganl›k bugün daha bir gerçeklik kazanm›fl bulunuyor. ABD emperyalistinin Irak’a yönelik sald›r› haz›rl›klar› son aflamaya gelmifl durumda. Olas› bir sald›rganl›k durumunda bölge halklar› yine “bar›fl”, “demokrasi”, “özgürlük” ad› alt›nda katliam ve k›y›mdan geçirilecek. ABD haydutunun bafl› olan George W. Bush, 29 Aral›k tarihinde yapt›¤› radyo konuflmas›nda “bar›fl ad›na, ABD’nin Irak rejimini silahs›zland›rmak ve Irak halk›n› kurtarmak için bir koalisyona liderlik edece¤ini” aç›kl›yor. Tarih bize göstermifltir ki emperyalist haydutlar›n dile getirdikleri “bar›fl”, “demokrasi”, “insan haklar›” söylemlerinin arkas›nda mutlaka onlar›n i¤renç ve bir o kadar da kanl› ve zalimane sömürü ç›karlar› vard›r. Bu demagojik söylemlerin alt›nda yatan gerçek onlar›n haks›z savafl k›flk›rt›c›l›¤› ve yarat›c›l›¤›d›r. Bu durum insano¤lunun geç-

mifl tarihiyle sabittir. Ve bugün yine ABD haydutunun ve onun suç ortaklar›n›n, TC ve ‹srail gibi uflaklar›n› bölgede kanl› bir role soyundurmas› “bar›fl” ad›na, “Saddam gibi bir diktatörden bölgeyi temizlemek” ad›na aç›klamalarda bulunmas› bu “gerçeklik” içinde anlafl›labilirdir. ABD emperyalizmi bölgede yaflanan sorunlar› bahane ederek, bölgede kendine bugün bulundu¤u aflamadan daha ileride hareket alanlar› açmak istemektedir. Bugün sorun olarak ilan edilen ve Irak özgülünde Saddam ile somutlanan gerici diktatörlü¤ü yaratan ve besleyen yine bu haydutlard›r. ABD haydutunu ve suç ortaklar›n› Ortado¤u’ya çeken gerçek “Saddam diktatörünün bölge halk› için oluflturdu¤u tehdit” de¤ildir. Onlar› bölgeye çeken yeralt› zenginlik kaynaklar›d›r. Yani Ortado¤u ve Kafkaslardaki petrol, enerji ve su kaynaklar›n› denetim alt›na alma çabas›d›r. Bu bölgenin ve özelde de Irak topraklar›n›n stratejik önemi aç›s›ndand›r. Bu gerçeklik baz› burjuva yazarlar›nca bile dile getirildi¤i için üzerinde fazla durmuyoruz. Ancak önümüzdeki y›llarda Ortado¤u halklar› aç›s›ndan

önem arz edecek baz› noktalar üzerinde durmakta yarar vard›r. ABD’nin Irak’a sald›raca¤› ve bu sald›r›da bölgedeki “müttefikleri” ‹srail ve TC’yi kullanaca¤› art›k iyiden iyiye a盤a ç›km›fl bulunmaktad›r. Faflist Kemalist Diktatörlük ABD emperyalizminin Irak sald›r›s›nda “haz›r ol” durumuna geçmifl bulunmaktad›r. Bunun için gerekli haz›rl›klar›n› yapmaktad›r. “BM kararlar›”, “uluslararas› meflruiyet” vb. aç›klamalar› “temas muhakkak” durumunun, zevahiri kurtarma çabalar›n›n bilinen aç›klamalar›d›r. Bunun böyle oldu¤unu geçen hafta yaflanan flu geliflmelerde çok aleni bir biçimde görmekteyiz. Geçen hafta yap›lan Yüksek Askeri fiura (YAfi) toplant›s›nda, “Politik Askeri Durum De¤erlendirmesi” bafll›¤›n› tafl›yan brifingde iç ve d›fl tehdit a¤›rl›kl› bir sunum yap›ld› ve bu bölümde a¤›rl›kl› olarak Irak konusu de¤erlendirildi. Toplant›n›n önemli gündem maddelerinden birini ‘Milli Askeri Stratejik Konsept’ oluflturdu. Belirli aral›klarla yap›lan bu tehdit de¤erlendirmesindeki de¤iflikliklere göre, yeniden flekillendirilen konsept, bu kez yaklaflan Irak savafl›’n› birinci tehdit olarak de¤erlendirdi. Bu toplant›n›n hemen ard›ndan gerçeklefltirilen MGK’da ABD’nin Irak sald›r›s›nda “iflbirli¤i” talebi üzerine müzakerelerin bafllamas› karar› ç›kt›. Bu karar MGK bildirisinde “Türkiye’nin uzun vadeli ç›karlar›” sözleriyle aç›kland›. Böylelikle flu aç›k bir biçimde ortaya ç›km›fl bulunmaktad›r. Türkiye bu savaflta etkin bir politika izleyecektir. Bu etkin politikas›n› da özellikle “Türkiye’nin uzun vadeli ç›karlar› aç›s›ndan, “Kürt meselesi” üzerinden, Kürt

işçi-köylü 43 tehdidini dillendirerek (bunun d›fl›nda ekonomik faktör, bölgede söz sahibi olmak vb. gerekçeler de s›ralanabilir) kendi sald›rganl›¤›n› ve emperyalizmin ufla¤› olma misyonunu gizlemek isteyecektir. Nitekim bu yönlü aç›klamalar yap›l›yor. Faflist Kemalist Diktatörlük Irak Kürdistan›’ndaki bir Kürt devleti oluflumunu bile “savafl sebebi” sayaca¤›n› ifade etmektedir. Faflist Kemalist Diktatörlük emperyalist ç›karlar›n maflas› olma misyonunu bu tehlikeyi gerekçe göstererek yerine getirecektir. Bu bahaneyle kesinlikle bir Kürt devletinin ortaya ç›kmas›na izin vermeyecek, s›n›ra askeri güç ve malzeme konumland›r›lacak ve yine bu bahaneyle savafl an›nda ise gelebilecek tehlikeler s›n›r›n ötesinde karfl›lanacak ve orada denetlenecektir. K›sacas› bölgedeki savafl›n aktif bir bilefleni olacakt›r. TC Irak Kürdistan›’n› iflgal edecek, bu iflgali süreklilefltirecek ve bunu Irak’›n yeniden flekillendirilmesi plan›nda daha etkin söz ve karar sahibi olmada etkili bir politik ve askeri koz olarak kullanacakt›r. Ve hiç kuflkusuz bunu da devletin “milli ç›kar”lar› için yapt›¤›n›n propagandas›n› yapacakt›r. Ancak tüm bunlar bir yana bugün aç›s›ndan flu de¤erlendirme yap›labilir. ABD ufla¤› konumundaki TC’ye Irak Kürdistan›’nda ba¤›ms›z bir Kürt devleti olmayacak güvencesini vermifl olabilir. Burada belirleyici olan TC’nin de¤il, ABD’nin ç›karlar›d›r. Bugün aç›s›ndan bak›ld›¤›nda ABD için Irak Kürdistan›’ndaki oluflum zaten kendi denetimindedir. Görüntüde de olsa bir devlet flekli vard›r. Ancak TC’nin bölgeye müdahalesine gerekçe olarak bu durum ileriye sürülebi-

lir. K›sacas› olmayan bir fley ABD’nin ve Türkiye’nin “uzun vadeli ç›karlar› için” oluyor gibi gösterilebilir. Uygulanan senaryo ABD-‹srail ortak yap›m›d›r ve bu oyunda TC’ye baflrol verilmektedir. Bu senaryo daha önceden ABD taraf›ndan ‹srail arac›l›¤›yla Filistin’de uygulanm›flt›r. Bugün genelde Irak’ta özelde ise Irak Kürdistan›’nda Kürt halk› üzerinden kimilerinin “demokratik cumhuriyet” söylemleri eflli¤inde bu senaryo yeniden sahnelenmektedir. Bu oyunda TC d›fl›nda Talabani ve Barzani’ye rol verildi¤i anlafl›l›yor. Bölgedeki di¤er Kürt gruplar›n›n nas›l bir rolde oynayaca¤›n› ise zaman gösterecek. Ancak flu kesindir. Irak Kürdistan›’nda bir Kürt devleti oluflumuna gidilse bile bu oluflum görüntüde olacakt›r. T›pk› Filistin’deki gibi…. Yaflananlar bölge halklar› aç›s›ndan yeni sorunlar›n, yeni ac›lar›n daha kapsaml› bir biçimde yeniden tekrarlanaca¤›n› gösteriyor. Tüm bunlar bizlere, herhangi bir emperyalist güce dayanmadan, “demokratik cumhuriyet” vb. hayalleri terk ederek, bölge halklar›na yönelik tehdit ve sald›r›lara karfl› tav›r almay› ve buna karfl› mücadele etme görev ve sorumlulu¤unu önümüze koymaktad›r. Bundan dolay›d›r ki bugün devrimci görev emperyalist sald›rganl›¤a ve olas› iflgale hay›r demektir. “Ortado¤u sorunlar›n› Ortado¤u halklar› çözecektir!” fliarlar›n› daha güçlü hayk›rmakt›r. Bunun için genel olarak birleflebilecek tüm güçlerle birlikte “onlara ›rak bize yak›n” slogan› çevresinde haks›z savafllara ve Irak iflgaline karfl› gelifltirdi¤imiz pratik tavr› daha üst boyuta s›çratmal›y›z.

MGK toplantısından örtülü saldırı kararı

Türkiye sald›r›ya haz›rlan›yor 27

Aral›k 2002 tarihinde “Irak harekat›” ve “PKK/KADEK’e karfl› al›nmas› gereken önlemler” resmi gündemleri ile toplanan Milli Güvenlik Kurulu toplant›s›nda özellikle ABD’nin Irak’a yönelik sald›rganl›¤› ve Türkiye’nin bu sald›r›daki rolü tart›fl›ld›. Geçti¤imiz haftalarda ABD’li savafl 盤›rtkanlar›n›n Türkiye ziyaretleri s›ras›nda dayatt›¤› taleplerin, Türkiye’nin bu dayatmalar karfl›s›ndaki durumunun masaya yat›r›ld›¤› toplant›dan ç›kan sonuç ABD’nin Ortado¤u politikalar› oldu. Nitekim sonuçta hava üslerinin aç›lmas›, limanlar›n kullan›m› “gerekli durumlarda” sald›r› vb. konularda görüfl birli¤ine var›ld›. Ve üstü kapal› da olsa “sald›r›da sonuna kadar

var›z” mesaj› verildi. “Uluslararas› yasall›k” vurgusu yap›larak üstü örtülmeye çal›fl›lan gerçek, Türkiye-ABD aras›ndaki efendiuflak iliflkisidir. Uluslararas› yasall›¤› Birleflmifl Milletler kararlar›na ba¤layan Milli Güvenlik Kurulu bu söyledikleri ile asl›nda kimin taraf›nda yer ald›¤›n› göstermifltir. Kald› ki Birleflmifl Milletler’in bileflimi ve kararlar› da ortadad›r. ABD’nin Birleflmifl Milletler silah denetçilerini Irak’a göndererek amaçlad›¤› ve sonuçta oluflturulan raporlar›n BM’den önce ABD’nin eline geçmifl olmas› göstermektedir ki gücü elinde bulunduran ve kararlar› veren ABD’dir. Yani BM’nin ABD kararlar› d›fl›nda ya da onun ç›karlar›na ayk›r› bir karar almas› imkans›z bir durumdur. ABD’ye

uflakl›kta s›n›r tan›mayan Türkiye BM kararlar›n› öne sürerek asl›nda ABD’nin emirlerine tabi olaca¤›n› belirtmifl olmaktad›r. Özcesi tart›fl›lan Türkiye’nin bu sald›r›da rol al›p almayaca¤› ya da Irak halk›n›n bu durumdan nas›l etkilenece¤i vb. de¤ildir. Sonuçlardan da anlafl›ld›¤› gibi emperyalistler için en az zararla operasyonun tamamlanmas› için uflaklar›na düflen rollerdir. Örne¤in Türkiye güvenlik aç›s›ndan gerekli gördü¤ü anda askeri önlemler alabilecek ve bu önlemleri art›rabilecek. Yine bunun gibi Kuzey Irak içlerine do¤ru 60-70 km derinli¤inde bir güvenlik fleridi oluflturulacak. Tüm bunlar sald›r›n›n haz›rl›klar›n›n h›zla devam etti¤inin göstergesi. Yap›lan aç›klamalarda ise bilinçli olarak

öne ç›kart›lan nokta MGK’n›n emperyalizmin ihtiyaçlar› do¤rultusunda de¤il Türkiye’nin uzun vadeli ç›karlar›n› baz alarak karar verdi¤idir. Oysa ki emperyalizme göbekten ba¤›ml› Türk hakim s›n›flar›n›n ve bu anlam›yla faflist Kemalist diktatörlü¤ün ç›karlar› emperyalist a¤ababalar›n›n ç›karlar›d›r. Türk devletinin uzun vadeli ç›karlar›ndan bahsetmek, görüntüde bir çeliflki gibi alg›lansa da gerçekte, bu ç›karlar emperyalistlerin ç›karlar›d›r. Türk hakim s›n›flar› böyle bir manevrayla emperyalizme uflakl›k misyonlar›n›n görülmesini engellemeye çal›fl›yorlar. MGK’dan ç›kan “isteksiz” Türkiye görüntüsünün halkta ve özellikle 3 Kas›m seçimlerinde AKP’ye oy veren tabanda geliflen savafl karfl›tl›¤›n›n

bir sonucu olarak de¤erlendirmek çok yanl›fl olmaz. Ama Türkiye’nin ABD’ye sundu¤u taahhütlere bakt›¤›m›zda bu sonucun bir görüntüden ibaret oldu¤unu görebiliriz. “ABD ile y›lbafl›ndan sonra da her türlü iliflki sürecek. ‹liflkilerimizi aç›k kanallar arac›¤›yla sürdürece¤iz.” ABD ile yap›lan önceki görüflmelerde baz› üs ve limanlar›m›z›n incelenmesine iliflkin izin verildi. ABD ile bu incelemenin ayr›nt›lar›n›n belirlendi¤i bir belge imzalanacak. Bunlar, al›nan ve ABD’ye bildirilen kararlardan sadece ikisi. Ancak her ne kadar devlet görüntüde Irak halk›n›n yan›nda olmaya çal›flsa da eninde sonunda yan›nda oldu¤u emperyalist efendileridir.


işçi-köylü 43 Bafltaraf› 32’de BAYRAMPAfiA HAP‹SHANES‹’NE KARANF‹L BIRAKILDI ‹HD ‹stanbul fiubesi 19 Aral›k katliam›n› Bayrampafla Hapishanesi önünde saat 12:00’de bir bas›n aç›klamas› yaparak protesto etti. Aç›klamaya tutsak ve flehit yak›nlar› baflta olmak üzere yaklafl›k 70 kifli kat›ld›. Polisin a¤›r silahlar ve panzerlerle bölgeyi ablukaya ald›¤› eylemde 19 Aral›k katliam›nda çekilmifl foto¤raflar›n bulundu¤u dövizler tafl›nd›. ‹HD Genel Baflkan Yard›mc›s› Eren Keskin’in okudu¤u aç›klamas›nda 19 Aral›k sürecinden söz edildi. 19 Aral›k gününün “Cezaevlerinde insan haklar› için mücadele ve dayan›flma günü” olarak ilan edildi¤i üzerinde durularak hükümete “*Tutuklu ve hükümlülere uygulanan tecritin kald›r›lmas›, * Cezaevi operasyonlar›n›n sorumlular›n›n yarg› önüne ç›kar›lmas›, *Tüm cezaevlerinde koflullar›n insan onuruna uygun bir hale getirilmesi” ça¤r›s› yap›ld›. TAYAD KATL‹AMI LANETLED‹ 19 Aral›k’ta bir grup TAYAD’l› Bayrampafla Hapishanesinin önüne saat 11:00’de k›rm›z› karanfil b›rakarak katliam› protesto etti. Bayrampafla önüne gelen flehit ve tutsak yak›nlar› ellerindeki karanfilleri b›rakt›ktan sonra katliamda onlarca insan›n öldürüldü¤ünü belirttiler. Polis TAYAD’l›lar›n aç›klamas›n› kesip müdahale etti ve tutsak yak›nlar›n› hapishane önünden uzaklaflt›rd›. ÇHD’DEN SUÇ DUYURUSU Ça¤dafl Hukukçular Derne¤i taraf›ndan 19 Aral›k katliam›n› protesto için 20 Aral›k 2002 tarihinde Sultanahmet Adliyesi’nde bir bas›n aç›klamas› yap›ld›. Aç›klamada hapishanelerde katliama özel komando birliklerinin kat›ld›¤› ve kasten adam öldürmek maddesinden yarg›lanmalar›n› istedik-

lerini dile getiren avukatlar bu durumun operasyonun iddia edildi¤i gibi “hayat kurtarma” amaçl› olmad›¤›n› gösterip operasyon s›ras›nda afl›r› kuvvet kullan›ld›¤›n›n ortada oldu¤unu vurgulad›lar. Aç›klamada ayr›ca soruflturman›n yap›lmas› ile, görevi kötüye kullanma ve ihmal suçunu iflleyen Cumhuriyet savc›lar›n›n cezaland›r›lmas›na karar verilmesini de isteyen avukatlar daha sonra haz›rlad›klar› belgeleri Hakimler ve Savc›lar Yüksek Kurulu ve Adalet Komisyonu Baflkanl›¤›na sundular. MAZLUM-DER’DEN KINAMA 19 Aral›k katliam›n› k›nayan Mazlum-Der ve tutsak aileleri F tipi yaflam koflullar›n› ve 19 Aral›k’› protesto amaçl› 19 Aral›k 2002’de Mazlum-Der ‹stanbul fiubesi’nde bir bas›n aç›klamas› yapt›. Mazlum-Der fiube Baflkan› yard›mc›s› Ahmet Mercan yapt›¤› konuflmada insanlar›n yaflama haklar›n›n ellerinden al›nd›¤›n› belirterek ceza içinde ceza uyguland›¤›na dikkat çekti. ANKARA 15 Aral›k 2002 tarihinde Ankara Devrimci Sosyalist Bas›n Platformu (ADSBP) ve TAYAD, Ekin Sanat Merkezi’nde yaklafl›k 300 kiflinin kat›ld›¤› bir anma düzenledi. Sayg› durufluyla bafllayan anman›n aç›l›fl konuflmas›nda 19 Aral›k süreci ve devletin hapishanelerdeki katliamc› politikas›n›n nedenleri anlat›ld›. Daha sonra katliam› yaflayanlardan Esmehan Ekinci ve Funda Davran, 19 Aral›k katliam›n›n ilk flehidi Ali ‹hsan Özkan’›n annesi Hayriye Özkan, ‹HD Cezaevi Komisyonu’ndan fiengül Kalkan, sendikac› Mahmut Konuk ve Av. Selçuk Koza¤açl›’n›n birer konuflma yapt›¤› anmada flair Mehmet Özer’in fliirleri eflli¤inde dia gösterisi yap›ld›. Etkinli¤e türküleriyle kat›lan ‹dilcan Müzik Grubunun verdi¤i müzik dinletisinden sonra anma, tutsak aileleri ve Ö.O gazilerine karanfiller

3-16 Ocak 2003

31 verilerek sona erdi. 19 Aral›k 2002 tarihinde ise düzenlenen eylemlerle katliam ve tecrit uygulamas› protesto edildi. ‹lk olarak ‹HD, ADSBP, ÇHD ve TAYAD taraf›ndan ‹nsan Haklar› An›t› önünde yap›lan eyleme yaklafl›k 200 kifli kat›ld›. ADSBP’nin “19 Aral›k fiehitleri Ölümsüzdür” pankart›yla kat›ld›¤› eylemde ‹HD Genel Baflkan› Hüsnü Öndül katliam› k›nayan bir konuflma yapt›. Yine ayn› bileflenler Ulucanlar hapishanesi önüne giderek karanfiller b›rakt›lar. “Yaflas›n 19 Aral›k Direniflimiz”, “Katil devlet hesap verecek”, “Analar›n öfkesi katilleri bo¤acak” sloganlar›n›n at›ld›¤› eylemden sonra kitle Karfl›yaka mezarl›¤›na giderek Cafer Tayyar Bektafl, Ali ‹hsan Özkan, ‹rfan Ortakç›, Ümüfl fiahingöz’ü mezarlar› bafl›nda and›lar. MERS‹N 19 Aral›k 2000 tarihinde gerçekleflen hapishane katliam›nda yaflam›n› yitiren 28 tutsa¤›n an›s›na ‹HD Mersin Cezaevleri Komisyonu taraf›ndan 19 Aral›k akflam› bir anma düzenlendi. Saat 18:00’de bafllayan anma Grup Türkü’nün ezgileri ile bafllad›. Ard›ndan okunan fliirlerle birlikte 19 Aral›k katliam›n›n canl› tan›klar›ndan birinin yapt›¤› k›sa konuflma kitlenin be¤enisini ald›. “Su Damlas›na S›¤d›r›lan

Yaflam” adl› belgeselin gösterimi ile etkinlik son buldu. 2 y›l›n› dolduran 19 Aral›k katliam›n› protesto etmek amaçl› bir baflka etkinlik de ‹HD Mersin fiubesi taraf›ndan yap›ld›.Yap›lan bas›n aç›klamas›n› ‹HD Mersin fiube Baflkan› Cüneyt Durnao¤lu okudu. Durnao¤lu sorumlular›n yarg›lanmas› için hükümeti göreve ça¤›rd›klar›n› söyledi. SAMSUN 19 Aral›k katliam›n› protesto etmek için bir araya gelen TAYAD, SDP, ‹flçi-köylü, At›l›m, Yurtsever Gençlik ve Kald›raç okurlar› 22 Aral›k tarihinde saat 15:00’de ‹stiklal Caddesi Süleymaniye geçidinde bir bas›n aç›klamas› yapmak istedi. Bas›n aç›klamas›na izin vermeyen polis bas›n metnini y›rtmaya çal›fl›rken kitlenin tepkisiyle karfl›laflt›. Bas›n metninin tekrar okunmaya bafllamas›yla polis kitleye sald›rarak 23 kifliyi gözalt›na ald›. Eylemde s›k s›k “ Tecriti kald›r›n ölümleri durdurun”, “‹çerde d›flarda hücreleri parçala”, “Devrimci tutsaklar onurumuzdur” vb sloganlar at›ld›. Sald›r›ya gerekçe olarak izin al›nmay›fl› gösterildi. Gözalt›na al›nanlar 23 Aral›k’ta Samsun Adliyesi’nde sorgular› tamamland›ktan sonra serbest b›rak›ld›lar. MALATYA

19 Aral›k 2002 günü saat 12:30’da postane önüne gelen TUYAB’l› aileler “F tipi yaflama hay›r” , “19 Aral›k katliam› sorumlular› yarg›lans›n”, “F tiplerinde Irak çöllerinde evlatlar›m›z ölmesin” vb dövizler açt›lar. Bas›n aç›klamas›na Ekmek ve Adalet okurlar›, ‹flçi-köylü, Yeni Demokrat Gençlik okurlar› da destek verdiler. Bas›n aç›klamas›nda metni okuyan Mahmut Boran 19 Aral›k 2000 tarihinde hapishanelerde gerçekten operasyonun sadece tutsaklar› teslim almaya yönelik olmad›¤›n› belirtti. Bas›n aç›klamas›nda “F tipi yaflama hay›r”, “Tecriti kald›r›n ölümleri durdurun”, “Emperyalist savafla hay›r” vb sloganlar at›ld›. ‹ZM‹R ‹HD ‹zmir flubesi 19 Aral›k 2002 tarihinde saat 13:00’de Konak Meydan›’nda 19 Aral›k katliam›n›n 2. y›l› dolay›s›yla kitlesel bir bas›n aç›klamas› yapt›. Analar en önde boyunlar›na 19 Aral›k’ta ve Ölüm Orucunda flehit düflenlerin isimlerinin yaz›l› oldu¤u dövizlerle eyleme kat›ld›lar. Bas›n aç›klamas› tüm devrim flehitleri ad›na yap›lan sayg› duruflu ile bafllad›. Burada okunan bas›n metninde yaflanan olaylar›n devletin nas›l bir “hayata dönüfl” mant›¤› güttü¤ünü gösterdi¤i belirtildi. Burada Duvara Karfl› Tiyatro Grubu da

bir oyun sahneledi. Güncele denk düflmesi nedeniyle oyun kitle taraf›ndan bol bol alk›flland›. Ayr›ca TAYAD’l› aileler de 21 Aral›k 2002 tarihinde saat 14:00’de Konak Sümerbank önünde 19 Aral›k katliam›nda ve ölüm orucunda flehit düflenleri anmak için bir bas›n aç›klamas› yapt›. Bas›n aç›klamas›nda “19 Aral›k bir gözda¤› sald›r›s›d›r. 19 Aral›k Türkiye’de efli görülmemifl bir vahfletin günüdür. 19 Aral›k hapishanelerde tecritin resmen bafllat›ld›¤› gündür” denildi. Yaklafl›k 30 kifliden oluflan aileler “Tecriti kald›r›n ölümleri durdurun”, “Yaflas›n ölüm orucu direniflimiz”, “Berkan Abatay ölümsüzdür” vb sloganlar› atarak eylemi bitirdiler. ELAZI⁄ ‹HD Elaz›¤ flubesi 19 Aral›k 2002 tarihinde saat 12:30’da flube binas›n›n önünde bir bas›n aç›klamas› düzenledi. Bas›n aç›klamas› 19 Aral›k katliam›nda yaflam›n› yitirenler an›s›na mum yak›larak bafllad›. Bas›n metnini kitleye okuyan ‹HD Elaz›¤ fiube Baflkan› Cafer Demir, hükümete ve kamuoyuna bir ça¤r› yaparak hapishanelerdeki sorunlar›n çözülmesini istedi. Bas›n aç›klamas› boyunca kitle “Tecriti kald›r›n ölümleri durdurun”, “Duvarlar› y›kal›m insanlar› yaflatal›m” vb. sloganlar›n› att›-

‹zmir’de tutsak yak›nlar› boyunlar›nda 19 Aral›k’ta ve ÖO’da flehit düflenlerin isimlerinin yaz›l› oldu¤u dövizlerle eyleme kat›ld›lar.


UMUT YAYIMCILIK VE BASIM SANAY‹ LTD. fiT‹

DEVRİM YOLUNDA

Yönetim yeri: Gureba Hüseyin A¤a Mah. ‹mam Murat Sok. No:14/1 Tel: (0212) 521 34 30, 531 48 53 FAKS: (0212)621 61 33 Sahibi ve Yaz›iflleri Müdürü: Bar›fl AÇIKEL

B‹Z HALKIZ GELECEK ELLER‹M‹ZDED‹R

➧ KARTAL: HAMAM SOK. DEM‹RL‹ ‹fiHANI NO: 57/14 KARTAL, TELEFAKS: (0216) 306 16 02 Cep: 0 544 521 34 30 ➧ ANKARA: MEfiRUT‹YET MAH. KONUR SOK. NO: 14/24 KIZILAY/ANKARA TEL: (0312) 418 25 26 Cep: 0 535 562 33 72 ➧ ‹ZM‹R: GAZ‹OSMANPAfiA BULVARI, KOÇAfi ‹fiHANI NO: 87, DA‹RE:318 KONAK, TELEFAKS: (0232) 441 93 09 Cep: 0535 310 31 84

Aksaray-Fatih/‹STANBUL.

Bask›: Gün Matbaac›l›k

BÜROLAR

Genel Da¤›t›m: YAY-SAT

➧ MALATYA: DABAKHANE MAHALLES‹, BOZTEPE CAD., BABACAN ‹fiHANI NO:9 KAT:1/16 MALATYA TEL: (0422) 325 78 13 Cep: 0 536 558 45 04 ➧ BURSA: GÜMÜfiÇEKEN CAD. ERKMEN ‹fiHANI, NO:7/21, HEYKEL, TEL: (0224) 224 09 98 Cep: 0 536 612 81 98 ➧ SAMSUN: KALE MAH., YUSUF KEFEL‹ ‹fiHANI, KAT: 6 NO: 9 , TEL: (0362) 435 64 57 Cep: 0535 454 22 50 ➧ TURHAL: YAVUZ SULTAN SEL‹M MAH. TANRI-VERD‹ SOK. 19/15 2. NOTER YANI TURHAL/TOKAT TEL: 0356 276 37 20 Cep: 0533 414 65 54

ISSN: 1303-0299

➧ MERS‹N: ÇANKAYA MAH. S‹L‹FKE CAD. ÜZÜM ‹fiHANI KAT :1 NO: 47 MERS‹N CEP: 0543 434 12 53

@mail: haber@iscikoylu.org

➧ AVRUPA MERKEZ BÜRO: WESELER STR 93 47169 DUISBURG-DEUTSCHLAND TEL: 0049 203 40 60 958 FAKS: 0049 203 40 60 959

Katliam›n 2. y›ldönümünde tecrit karfl›tlar› sokaklardayd›... 19 Aral›k Hapishaneler katliam› olarak tarihe geçen 19-22 Aral›k 2000’de 20 hapishaneye birden yap›lan katliam, 2. y›ldönümünde Türkiye ve Avrupa’da yap›lan çeflitli eylemlerle protesto edildi.

Avrupa’da 19 Aral›k protestolar›...

Bayrampafla/‹stanbul

19 Aral›k, cezaevlerinde insan haklar› için mücadele ve dayan›flma günü ilan edildi. Hücre tipi hapishanelere geçiflin en kanl›s› olan 19 Aral›k katliam› s›ras›nda 28 devrimci tutsak vahflice katledilmifl, yüzlerce tutsak da yaralanm›flt›. Ve yaral› tutsaklar yap›lan operasyonlar›n ard›ndan apar topar F Tiplerine götürülmüfltü. Devrimci ve komünist tutsaklar›n tecrite karfl› sürdürdükleri mücadele, katliam›n üzerinden 2 y›l geçmesine ra¤men hala sürüyor. 19 Aral›k Hapishaneler katliam› olarak tarihe geçen 19-22 Aral›k 2000’de 20 hapishaneye birden yap›lan katliam, 2. y›ldönümünde Türkiye ve Avrupa’da yap›lan çeflitli eylemlerle protesto edildi. TUYAB VE HÜCRE KARfiITI PLATFORM’DAN EYLEM 19 Aral›k Hapishaneler katliam›; 21 Aral›k günü ‹stanbul Taksim’de TUYAB ve Hücre Karfl›t› Platform’un ortak düzenledikleri bir bas›n aç›klamas›yla protesto edildi. “Devrim flehitleri ölümsüzdür” slogan›n› atarak alk›fllarla akflam saat 18:00’de biraraya gelen kitle, 19 Aral›k öncesinde de tecrit karfl›t› seslerin yükseldi¤i Mis Sokak’ta topland›. Bas›n aç›klamas›n› TUYAB ad›na ‹smail Karagöz yapt›. Karagöz aç›klamada 19 Aral›k sürecine de¤inerek katliam› unutmad›klar›n›, tecritin hala sürdü¤ünü ve tecrite karfl›

mücadelenin de sürece¤ini vurgulad›. Aç›klama s›ras›nda etraf› polis taraf›ndan çembere al›nan kitle “Yaflas›n 19 Aral›k direniflimiz”, “Devrim flehitleri ölümsüzdür”, “Devrimci tutsaklar onurumuzdur”, “ Bedel ödedik bedel ödetece¤iz” sloganlar›yla Büyükparmakkap› soka¤›na yönelerek yürüyüfle geçti. Soka¤›n bitimine kadar sloganlarla yürüyen kitle, ellerinde 19 Aral›k katliam›nda ve Ölüm Orucunda yaflam›n› yitirenlerin foto¤raflar›n› ve katliam› protesto eden TUYAB imzal› dövizler tafl›d›. Eylemin bitirilmesinin ard›ndan bir grup, ara sokaklara yönelerek meflalelerle yürüdü. TAKS‹M’DE GÖZALTI Mücadele Birli¤i okurlar›, katliam› 19 Aral›k günü ‹stiklal Caddesinde bir bas›n aç›klamas› yaparak k›nad›. Ellerinde 19 Aral›k katliam› ile ilgili dövizler tafl›yan grup hapishanelerde yaflanan katliamlara dikkat çekmek amac›yla bir bas›n aç›klamas› okumak istedi. Ancak polis, bas›n aç›klamas›n›n bitirilmesine izin vermeyerek 12 kifliyi gözalt›na ald›. 24 Aral›k’ta ‹HD ‹stanbul fiubesi’nde bir bas›n aç›klamas› yapan eylemciler gözalt›na al›n›rken ve gözalt›nda iflkenceye maruz kald›klar›n› aç›klad›lar. Devam› 31’de

PAR‹S 19 Aral›k katliam›n›n 2. y›ldönümünde Paris’te bir miting düzenlendi. ‹flçi-köylü, Devrimci Demokrasi, At›l›m, Al›nteri ve Odak okurlar› taraf›ndan düzenlenen miting, saat 16:00’da Cumhuriyet Meydan›’nda bafllad›. Sayg› duruflu ile bafllayan mitingde yap›lan konuflmalarda F tiplerinde tecritin hala devam etti¤i ve zindanlardaki tutsaklar›n en temel haklar›n›n ihlal edildi¤i belirtilerek, çeflitli biçimlerde süren direniflin sahiplenilmesi gerekti¤i vurguland›. Konuflmadan sonra etkinli¤e Halklarla Dayan›flma Derne¤i bünyesinde çal›flmalar›na devam eden Da¤lara Türkü Müzik Grubu 19 Aral›k’la yarat›lan direnifl gelene¤ini selamlayarak, kavgan›n türkülerinden oluflan bir dinleti sunarak programa devam edildi. Daha sonra 19 Aral›k katliam›n› yaflayan iki ölüm orucu direniflçisi söz alarak, devrimci

tutsaklar›n ideolojik olarak zafer kazand›¤›n› ve zindanlar cephesinde bir direnifl tarihinin yaz›ld›¤›n› belirttiler. Yaklafl›k 200 kiflinin kat›ld›¤› mitingde Frans›zca ve Türkçe bildiriler da¤›t›ld›. Yine kat›l›mc›lar taraf›ndan her iki dilde, “Tecrite son”, “Devrim flehitleri ölümsüzdür”, “Kahrolsun emperyalist savafl”, “Yaflas›n halklar›n kardeflli¤i” vb sloganlar at›ld›. fiiir dinletisinin ard›ndan, çekilen halaylarla miting sona erdi. BERL‹N Berlin’de ‹flçi-köylü, Devrimci Demokrasi, At›l›m okurlar› taraf›ndan 21 Aral›k günü saat 14:00’te Kreuzberg-Kottbusser tor semtinde bir miting gerçeklefltirildi. K›z›l bayraklar›n aç›ld›¤› miting devrim flehitleri an›s›na yap›lan sayg› durufluyla bafllad›. Almanca ve Türkçe sloganlarla, her iki dilde yap›lan konuflmalarla coflkulu bir flekilde gerçeklefltirilen eylemde 19 Aral›k katliam›n› unutturmaya hiçbir gü-

cün yetmeyece¤i, F tipi tabutluklar›na karfl› mücadelenin sürdü¤ü ve insanl›¤›n gelece¤i için bu mücadeleye, kendine insan›m diyen tüm insanlar›n omuz vermesi gerekti¤i vurgusu yap›ld›. Eylem öncesi, esnas› ve sonras›nda da¤›t›lan bildirilerle de daha genifl kamuoyu duyarl› olmaya, kendi geleceklerine sahip ç›kmaya ça¤r›ld›. Eylemin örgütlenmesinde merkezi olarak imzalar› bulundu¤u halde Al›nteri okurlar› çeflitli gerekçeler göstererek eyleme kat›lmad›. LONDRA 19 Aral›k katliam›n›n 2. y›ldönümünde Londra’da bulunan ‹flçi-köylü, Devrimci Demokrasi, At›l›m ve Al›nteri gazetesi okurlar› 21 Aral›k günü bir yürüyüfl gerçeklefltirdi. ‹ngilizce ve Türkçe sloganlar›n at›ld›¤› yürüyüfl, 19 Aral›k katliam›nda flehit düflenler flahs›nda tüm devrim ve komünizm flehitleri ad›na yap›lan sayg› duruflu ile bitirildi.

Paris’te yaklafl›k 200 kiflinin kat›ld›¤› mitingde Frans›zca ve Türkçe bildiriler da¤›t›ld›.


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.