DYIK44

Page 1

DEVRİM YOLUNDA

www.iscikoylu.org

126345 Say›: 2003-02 44

*Y›l:2 *17-30 Ocak 2003 *Fiyat›: 500 000 TL ISSN:1303-0299

Emperyalist sald›rganl›¤a karfl›

Örgütlü öfkemizle kalkan olal›m ✔ ABD emperyalizmi bir yandan Irak’a sald›r› haz›rl›klar›n› devam ettirirken dünya halklar› ise bu geliflmelere sessiz kalm›yor. Emperyalist ülkelerden Ortado¤u’ya uzanan genifl bir yelpazede binlerce insan farkl› eylem biçimleri ile sald›r› haz›rl›klar›n› protesto ediyor. Tüm çabalar›na ra¤men Irak’a sald›rmak için bir türlü tatmin edici kan›tlar bulamayan ABD en sonunda “sald›r› için kan›ta ihtiyac›m›z yok” diyerek sald›r›lar›n›n gerçek amac›n› da ortaya koymufl oldu. Ancak dünya halklar› bu sald›rganl›k karfl›s›nda sessiz kalmamaya kararl›. ABD’de sokaklar “sald›r›ya hay›r” diyen genifl kitlelerin sloganlar› ile inlerken; en yak›n müttefiki ‹ngiltere’de ise demiryolu iflçileri Irak sald›r›s›nda kullan›lacak silahlar› tafl›mayarak sald›r›ya alet olmayacaklar›n› belirttiler.

Örgütlü olmak güçlü olmakt›r Her protesto gösterisinde yank›lanan “Katil Bush” slogan› emperyalizmin tüm yalan haberlerine ve yan›ltmalar›na ra¤men dünya halklar›n›n büyük oranda gerçekleri gördü¤ünün ispat›d›r. Dünya halklar› özellikle bu sald›r› özgülünde emperyalizme karfl› öfke içindedir. Bu öfkeyi örgütleyerek; örgütlü olman›n gücüyle onlar›n kabuslar›n› gerçe¤e çevirelim.

Ezilenlerin öfkesini örgütlü güce dönüfltürelim Ortado¤u bütün emperyalistler için önemli, stratejik bir aland›r. Çünkü petrol ihtiyaçlar›n›n esas›n› oradan sa¤lamaktad›rlar. ABD emperyalizmi kendi teröristliklerini baflkalar›na yükleyerek “terörizme karfl› savafl”› öncelikli görev olarak önlerine koymaktad›r.. Emperyalizme karfl› olanlar›, kendileriyle çeliflkileri olanlar› da “terörist” s›fatland›rmas›na almakta ve savafl ilan etmektedir. Kamuoyu yaratmak için provokasyonlar düzenlemekte ve ard›ndan sald›rmaktad›r. Sayfa 16-17-18-19

Kürt ulusal sorunu ve güncel görevlerimiz ✔ Kürt ulusunun demokratik hak ve taleplerini gündemlefltirmek ve bu u¤urda mücadele etmek, önümüzde duran ertelenemez bir görevdir. Bafltan beri ifade etti¤imiz gibi, ulusal hareketi güçlü ve etkili k›lan, ulusal istemleri radikal ve ›srarl› tarzda hayata geçirme prati¤iydi. Elbette ki komünistler sorunu ulusal de¤il, s›n›fsal zeminde ele alacaklard›r. Burada dikkat edilmesi gereken önemli nokta, sorunu s›n›fsal bir perspektifle ele alman›n güncel politikalarda ezilen ulus ve milliyetlerin demokratik taleplerine s›rt dönmek olmad›¤›d›r. Sayfa 14

Av. Muharrem Erbey

SÖYLEfi‹... SÖYLEfi‹ “Bölgede Irak’a en yak›n havaalan› Diyarbak›r’da bulunuyor. ABD’nin savafl uçaklar›n› en rahat konumland›raca¤› yer buras›. Bir de y›llard›r bölgede yürütülen savafltan kaynakl› haz›r bir altyap› var. Bu yüzden Diyarbak›r tercih edilen illerden biri. Sayfa 20-21

ÖLÜM ORUCU’NDA 63. ÖLÜM Özlem Türk 11 Ocak 2003 tarhinde Ölüm orucunun 63. flehidi olarak tarihteki yerini ald›. Sayfa 10

Özlem Türk

TUTSAKLARIN AÇLIK GREV‹ SONA ERD‹ 19 Aral›k katliam sald›r›s›n› protesto etmek ve tecrit iflkencesine karfl› direnifl kararl›l›¤›yla AKP hükümetini uyarmak için DHKP-C, TKP/ML, T‹KB, MLKP, KAWA, TDP, THKP-C/HDÖ tutsaklar›n›n 19 Aral›k 2002 tarihinde bafllatt›kla-

Proletarya Partisi 7. Konferans›’nda ulusal mücadeleyi flahs›nda somutlaflt›ran PKK/KADEK’in dünü ve bugününü de¤erlendirdi.

KESK’TEN NEMA EYLEMLER‹ AKP hükümetinin nema ödemelerinde emekçilere oynamak istedi¤i oyun ülkenin dört bir yan›nda yap›lan eylemler ile bofla ç›kart›ld›. Emekçiler ‹stanbul’dan Samsun’a; Malatya’ya kadar birçok ilde eylemler yaparak hükümetin bu tavr›n› protesto ettiler. Sayfa 13

“KÖYLÜ DEVLETTEN UMUDUNU KEST‹” Türkiye tar›m›n›n önemli bir bölümünü oluflturan serac›l›k devletin tar›m› imha politikalar› sonucu zor günler geçiriyor. Do¤a koflullar›ndan oldukça etkilenen serac›l›k bunun yan›s›ra devletin imha politikalar› karfl›s›nda da korumas›z kal›yor. Sayfa 7

KÜRT HALKI TECR‹TE KARfiI Abdullah Öcalan’a dayat›lan tecrit politikas›na karfl› ülkenin çeflitli bölgelerinden tepkiler yükselmeye devam ediyor. Sayfa 11

‹flçi-köylü’den TC’N‹N “BARIfi KOMED‹S‹” Sayfa 30


17-30 Ocak 2003

işçi-köylü 44

2

‹brahim’den Mehmet’e, 7. Parti Konferans›m›z›n Coflkusuyla Parti ve Devrim fiehitlerini An›yoruz Kad›n, erkek emekçiler, Emperyalist-kapitalist dünya sisteminin yerküremizin her kar›fl topra¤›n› sömürü, zulüm ve katliamlarla kontrol alt›na almaya çal›flt›¤› ve bu sald›r›lar›n› her geçen gün daha da artt›rd›¤› tarihsel bir süreçte, Parti ve Devrim fiehitlerini An›yoruz. Yine bu sürece anlaml› bir yan›t teflkil eden ve dünya gericili¤inin ideolojik, siyasi, askeri, kültürel...vb çok yönlü sald›r›lar› alt›nda, partimiz TKP/ML, 7. Konferans›n› baflar›yla gerçeklefltirerek, s›n›f düflmanlar›na a¤›r bir darbe indirmifltir. Konferans›m›z, flehitlerimizin u¤runa can verdi¤i ilkeleri kendisine rehber ederek, bu ilkeleri yaflat›p gelifltirmenin ve bunun somut anlam› olarak da ülkemizde halk savafl› stratejisi ile düflman› parça parça yok etme görevini önüne koymufltur. Bilindi¤i gibi partimiz, 1978’de gerçeklefltirdi¤i 1. Konferans›nda ocak ay›n›n son haftas›n› Parti ve Devrim fiehitlerini Anma haftas› olarak ilan etmifltir. Neden ocak ay›? Bunun cevab›, ocak ay› Türkiye ve dünya proleteryas›n›n büyük kay›plar verdi¤i bir ayd›r: Dünya iflçi s›n›f›n›n büyük ö¤retmeni Lenin’i, Alman komünist önderleri Roza ve Karl’›, TKP’nin kurucusu Mustafa

Suphi ve 14 yoldafl›n›n Kemalistlerce katledilmesi, Ali Haydar Y›ld›z, Meral Yakar, Barbara Anna Kistler ve daha onlarca yoldafl›m›z› ocak ay›nda yitirdik. Yine partimizin kurucusu, önderimiz ‹brahim Kaypakkaya bu ayda düflmana yaral› olarak esir düfltü. Otuz y›ll›k Parti tarihimizin yaz›lmas›n›n önemli bir bileflkesi olan flehitlerimizin bizlere b›rakt›klar› devrime ba¤l›l›k ve feda ruhu erincimiz olacakt›r. Partimiz, ocak ay›nda and›¤› parti flehitlerinin yan› s›ra, Türkiye Devrimci Hareketi’nin bir parças› olan di¤er devrimci örgütlerin saflar›nda mücadele ederek flehit düflen devrimci önder ve militanlar› da unutmamaktad›r: Mahir Çayan, Deniz-Yusuf-‹nan’lar›, Baba Erdo¤an, Süleyman Yeter, Sinan Kukul, Tamer Arda, M.Fatih Öktülmüfl, Erdal Eren, Nejdet Adal›, H›d›r Aslan, Habip Gül, Mazlum Do¤an ve binlerce devrim flehidini sayg›yla an›yoruz.

Evet, tarihin her döneminde ezenle ezilen aras›nda yaflanan bu savafl›mda mazlum halklar Komünist Partileri önderli¤inde emperyalizm ve uflaklar›n› yok ederek kendi iktidarlar›n› kuracaklard›r. Partimiz 7. Konferans›nda, enternasyonal proleteryan›n Türkiye kesitinde faflist komprador burjuvazi ve büyük toprak a¤al›¤› sistemini yok etmenin güçlü ve kal›c› ad›mlar›n› atm›flt›r. 7. Parti Konferans›m›z›n kararlar› ›fl›¤›nda, parti ve devrim flehitlerini anmak amac›yla düzenledi¤imiz geceye ilerici-demokrat, yurtsever tüm halk›m›z›n kat›l›m›n› bekliyoruz. Parti ve devrim flehitleri ölümsüzdür! Yaflas›n Marksizm Leninizm Maoizm! Yaflas›n Halk savafl›! Yaflas›n 7. Parti Konferans›m›z! Gece Tertip Komitesi

Anma etkinli¤ine ça¤r› * Her flehidimiz kavga naralar›m›z›n gücüdür! * Her flehidimiz zafer halay›m›z›n türküsüdür! * Gün, kavgan›n ateflini dünden daha çok körükleme günüdür! * Gidenler ard›llar›ndan bunu istiyor, bunu bekliyor! * Biz de herkesi sesimize ses, gücümüze güç katmaya ça¤›r›yoruz!

Parti ve Devrim fiehit lerini An›yoruz Program: *Ferhat Tunç ve grubu *Grup Da¤lara Türkü *Partizan Ozanlar *Ozan Laç›nbala *fiiir *Sinevizyon *Halk-Der Halk Oyunlar› Ekibi *Konuflmac›lar

PROGRAM: * Grup Dervifller * Grup Hayk›r›fl * Frankfurt Partizan Korosu * fiehitler an›s›na Sinevizyon * Darmstadt Sanatevi Tiyatrosu (Oyun: N. Hikmet Memleket) * Kavga fliirleri * Türkü ve fliirler: Hüseyin Aslan ve Sabri Çal›flkan

Tarih: 26 Ocak 2003, Pazar Saat: 15:00 Gecenin yap›laca¤› salonun adresi: Theatre du Gymnase 38 Bd. Bonne Nouvelle 75010 PAR‹S Metro: Bonne Nouvelle ( hat 8 ve 9) Genifl bilgi için tel: 06 03 48 19 77

Tarih: 26 Ocak 2003 Pazar Saat: 15:00 Adres: Kleinturnhalle Ober-Ramstadt Partizan-Hessen

UMUT 30 YAfiINDA

Y›ld›z Göksu ve Tuncay Deniz taraf›ndan derlenen ve yay›nevimiz

ÇIKIYOR ✔Ç

Komünist önder ‹brahim Kaypakkaya ile ayn› dönemi paylaflm›fl ayd›nlar›m›z›n Onunla ilgili yazd›klar› yaz›lardan oluflan ve Onu tan›tacak bir çal›flmay› gelece¤e ›fl›k tutaca¤› u m u d u y l a yay›nl›yoruz.

senin sesin! ABONE OL! ABONE BUL!

PART‹ VE DEVR‹M fiEH‹TLER‹ ALBÜMÜ

1972-2002

PART‹ZAN

30 yafl›nda Parti ve Devrim fiehitleri Albümü” isimli çal›flma, esas olarak 1972-2002 y›llar› aras›nda 30 y›ll›k tarihteki Proletarya Partisi flehitlerinin nas›l flehit düfltüklerini, özgeçmifllerini, çeflitli resimlerini ve onlarla ilgili dönemin gazetelerinde yer alan haber küpürlerini içeriyor. 432 sayfadan oluflan “Parti ve Devrim fiehitleri Albümü”nde ayr›ca di¤er devrim flehitleri ve enternasyo-

Umut Yay›mc›l›k

ABONEL‹K fiARTLARI

işçi-köylü OKU-OKUT!

ÇIKIYOR ✔Ç

taraf›ndan yay›na haz›rlanan “Umut

6 AYLIK: 10.200.000 1 YILLIK: 20.400.000 NOT: ‹stedi¤iniz süreye denk gelen oranda paray› hesap numaralar›m›za yat›rarak banka dekontunu yay›nevimize fakslay›n›z ya da postalay›n›z. Abonelik ücretine posta masraflar› dahildir.

nal flehitleri de yer al›yor. Yurtd›fl› Hesap Numaralar› Sema Gül Euro Hesab› Ziraat Bankas› ‹stanbul Aksaray fiubesi: 0 751 00 38 65 97 00 00 009 Emlak-Halk Bankas› Atatürt Bulvar› fiubesi: 00 238 041 Vak›f Bank Valide Sultan fiubesi: 401 20 35


işçi-köylü

44

3

17-30 Ocak 2003

Emperyalizme karfl› “canl› kalkanlar” Irak yolunda Tüm dünya kamuoyununun ilgisini üzerine çeken “canl› kalkanlar” Irak’a do¤ru yola ç›k›yorlar. Bu kifliler içinde en öne ç›kanlardan bir tanesi de Ken Nichols O’Keefe ismindeki eski bir deniz piyadesi. Brüksel, Paris, Milano, Saraybosna vb. ülkelerden sonra Türkiye’ye de u¤rayacak olan savafl karfl›tlar›, 20 Ocak’ta Ba¤dat’ta olacaklar.

A

BD’nin Irak’a yönelik sald›r› haz›rl›klar› her seferinde yeni gerekçeler ile ç›k›yor karfl›m›za. Konunun ilk gündemde oldu¤u zamanlarda sürekli Irak’›n kitle imha silahlar› bulundurdu¤unu ve silah denetçilerine kap›lar›n› açmad›¤›n› öne süren ABD, bu flartlar›n yerine getirilmesinin ard›ndan yeni yeni gerekçeler üretmekten geri kalmad›. Silah denetçilerinin haz›rlad›¤› raporlar› BM’den önce ele “geçiren” ve bu raporlardaki en ufak bir yanl›fl› dahi savafl sebebi sayaca¤›n› ilan eden ABD için raporlarda “yanl›fl” bulmak ise zor bir durum de¤il. ABD flimdi ise silah programlar›nda görev alan iki Irakl› bilim adam›n›n baflkanl›k saray›nda sakland›¤›n› ileri sürüyor. Böylece ABD’nin plan›na göre Irak BM kararlar›n› ihlal etmifl bulunuyor. Ancak son olarak ABD Savunma Bakan› Rumsfeld taraf›ndan aç›klama göstermektedir ki ABD art›k bahane bulma gere¤i bile hissetmemektedir. Rumsfeld yapt›¤› aç›klamada “art›k kan›t beklemeyece¤iz” diyerek as›l niyetlerini de aç›k etmifltir. Ayr›ca as›l sald›r› için gün sayan ABD emperyalizmi, haz›rl›k sald›r›lar›ndan da geri durmamaktad›r. Geçti¤imiz pazartesi günü askeri hedeflere yönelik oldu¤u iddia edilerek at›lan bombalar sonucu 2 kiflinin hayat›n› kaybetti¤i bilinmektedir. Ancak tüm bunlara ra¤men ABD’nin bir türlü istedi¤i ortam› haz›rlayarak Irak’a sald›ramad›¤› da bir gerçektir.

“GERÇEK S‹LAH DENETÇ‹LER‹ B‹Z‹Z” ünyan›n dört bir yan›nda gerçekleflen protesto gösterileri, savafl karfl›t› eylemler, canl› kalkan olmak için Irak’›n yolunu tutan binlerce insan, “gerçek silah denetçileri bi-

D

kesinde 247 bin askeri bulunuyor. Ayr›ca bu askeri üsler adeta mantar misali ço¤al›yor ve hergün bir yenisi ekleniyor. Bu durumda dünyada ABD üssü olmayan ülke say›s›n›n parmakla say›lacak kadar az bir durumda oldu¤u görülüyor. Türkiye aç›s›ndan

(WHO) yapt›¤› bir araflt›rmaya göre Amerikan sald›r›s›n›n daha ilk günlerinde en az 500 bin Irak’l› ölecek ya da yaralanacak. 9.5 milyonu g›da konusunda d›flar›ya muhtaç hale gelecek ve 900 bin Irak’l› mülteci olacak. Ve bu korkunç tablonun tek

Amerika’n›n Irak’a olas› sald›r›s›n›n daha ilk gününde 500 bin Irakl› ölecek, 9,5 milyonu aç kalacak ve 900 bini mülteci olacak. ziz” diyerek ABD’nin Kanada s›n›r›ndaki üslerini inceleme karar› alan bar›fl savunucular›n›n varl›¤› da bunu kan›tlamaktad›r. Kald› ki dünyan›n en ücra köflesinde bile art›k insanlar›n bildi¤i en önemli gerçekler aras›nda ABD’nin Irak’a sald›r›s›n›n gerçek amac› olarak petrol ve Ortado¤u’ya hakim olma anlay›fl›n›n yatt›¤› bilinmektedir. Kurdu¤u yüzlerce askeri üs ile hegemonyas›n› sa¤lama almak isteyen ABD’nin dünyan›n 130 ül-

bak›ld›¤›nda ABD’nin neredeyse 50 y›ld›r Türkiye topraklar›nda oldu¤unu görebiliriz. Rakamlara baflvurursak; sadece ‹ncirlik üssünde 160 sivil insan say›s›na karfl›l›k 2091 asker bulundu¤u ortaya ç›k›yor. ABD’nin savafl konusunda att›¤› ileri ad›mlar›, yeni bulufllar› da hesaba katarsak olas› bir sald›r›da dünya halklar›n›n özellikle Ortado¤u halklar›n›n yaflayaca¤› vahfleti daha iyi anlayabiliriz. Dünya Sa¤l›k Örgütü’nün

yarat›c›s› ise gözünü petrol ve para h›rs› bürümüfl olan ABD emperyalizmi olacakt›r. Ancak daha önce belirtti¤imiz gibi tüm bunlar dünya halklar› taraf›ndan sessizce karfl›lanan ve geçifltirilen gündemler de¤ildir. Dünyan›n birçok yerinde protestolar baflgöstermekte. Üstelik bu protestolar ABD’nin göbe¤inde olabilmekte ya da eski bir ABD askeri Irak’a giderek canl› kalkan olaca¤›n› ve Irak halk›ndan özür dileyece¤ini beyan edebilmektedir. Bu

gösterilerden en fliddetlisi geçen hafta Bahreyn’de gerçekleflti. Sokaklara dökülen binlerce insan otomobilleri atefle vererek, ABD’lilerin kald›¤› otellerin ve e¤lence merkezlerinin camlar›n› k›rd›. Yine bu noktada tüm dünya kamuoyununun ilgisini üzerine çeken “canl› kalkanlar” Irak’a do¤ru yola ç›kt›lar. Bu kifliler içinde en öne ç›kanlardan bir tanesi de ABD’nin Körfez savafl›na deniz piyadesi olarak kat›lan Ken Nichols O’Keefe. Brüksel, Paris, Milano, Saraybosna vb. ülkelerden sonra Türkiye’ye de u¤rayacak olan savafl karfl›tlar›, 20 Ocak’ta Ba¤dat’ta olacaklar. Ve kendilerini önemli caddelere, köprülere, elektrik santrallerine ba¤layarak emperyalist sald›rganl›¤a karfl› canl› kalkan olacaklar. Canl› kalkan olarak Ba¤dat’a gitmek isteyenlerin say›s› özellikle Ortado¤u ülkelerinde çok daha fazla. Öyle ki Ürdün’de bir günde 17 bin kifli canl› kalkan olmak için baflvurdu. fiu bir gerçek ki ABD Irak sald›r›s› noktas›nda oldukça kararl›. Ancak flunu da görmek gerekiyor; dünya üzerinde gerçeklefltirilen protesto gösterileri ve savafl karfl›t› eylemler, ABD emperyalizmini daha temkinli olmaya itiyor. Bu eylemliliklerin etkisini küçümsememek gerekiyor. Bu eylemlilikler nedeniyle Irak’a sald›r› konusunda emperyalistler aras›ndaki çeliflki de daha fazla ön plana ç›k›yor. Bizler herhangi bir emperyalist güce ya da onlar›n uflaklar› olan yerli iflbirlikçilerinin politikalar›na yedeklenmeden, geliflen anti-emperyalist ve savafl karfl›t› hareketi daha üst boyuta s›çratmal›y›z.


17-30 Ocak 2003

S›n›fsal yaklafl›m EMPERYAL‹ZM‹N BOZKIRLAfiTIRDI⁄I DÜNYA KIVILCIM BEKL‹YOR !

“Bir k›v›lc›m bütün bozk›r› tutuflturabilir.” Mao Zedung A盤a ç›kanlar›/bilinenleri özetleyelim: ABD; “küreselleflme” ad›yla emperyalist-kapitalist sisteme yeni bir biçim ve yön verme operasyonu bafllatm›fl, 11 Eylül’ün ard›ndan da “anti-terörizm” bayra¤›yla bunun “hukuki” altyap›s›n› oluflturarak seri sald›r›/müdahale/iflgal sürecine giriflmifltir. Amac›; ezilenlerin “yeni bir dünya” yaratmak için, genelde kendili¤inden de olsa kabaran öfkesini dizginlemek, h›zl› bir biçimde mesafe alan rakip emperyalist güçleri geriletmektir. Bunun için, özellikle 90’l› y›llarda yaratt›¤› ve dünyadaki toplam potansiyelin yar›s›ndan fazlas›n› oluflturan askeri gücünü de¤erlendirerek, bütün kritik bölgelerde hakimiyet tesis etmesi, var olan› ise güçlendirmesi gerekmektedir. Zira, nihayetinde güç, mali bir portrenin ürünüdür ve korunmas› da egemenli¤in alabildi¤ine geniflletilmesi ve ayaklar›n›n tahkim edilmesine ba¤l›d›r. Somut ifadesi ise yeryüzündeki maddi kay-

işçi-köylü

4

naklar›n kendi sermayesinin elinde ve kontrolünde tutulmas›nda karfl›l›k bulmaktad›r. Ülkemizdeki duruma gelince; komprador burjuvazi ve toprak a¤alar› s›n›f›n›n faflist kemalist diktatörlü¤ünün, çeflitli ünvanlar alt›ndaki temsilcilerinin tümü (patronlar, g.kurmay, c.baflkan›, baflbakan, bakanlar, faflist parti yöneticileri, medya sözcüleri), önceki benzer süreçlerde oldu¤u gibi; efendilerinin hesap ve planlar› do¤rultusunda hizaya girmifller ve rollerine uygun bir konumda sahne alm›fllard›r. Bu tablonun görünen yüzünde “yurtta sulh cihanda sulh”, “uluslararas› hukuk”, “bar›fl yanl›l›¤›” vs. olup, yalvarmac› ve yaltaklanmac› bir kemik yalay›c›l›¤› hesab›yla “kan pazarlamac›l›¤›” vard›r. Arka yüzünde ise tipik bir afla¤›l›k uflak duruflu gösterilmekte, tecrübeli bir kan dökücü olarak gözü dönmüfl bir katliamc›l›k h›rs›yla efendisinin iflgal ve imha planlar›nda görev alma faaliyeti sergilenmektedir. Karfl›t cephede süreç böyle ifllerken, halklar cephesinde ise genifl çapl› bir öfke ve tepki atmosferi oluflmufl, kitleler baflta ABD olmak üzere sald›rgan

kampta yer alan emperyalistler ile onlar›n uflak ve iflbirlikçilerine karfl› yayg›n bir protesto dalgas› yaratm›fllard›r. Aylard›r dünyan›n pek çok köflesinde alanlar ve sokaklar gösterilere, mitinglere, yürüyüfllere sahne olmakta, “canl› kalkan olma”, “imza toplama” vb. kampanyalar örgütlenmekte, pefl pefle emperyalist savafl karfl›t› platformlar oluflturulmaktad›r. Giderek sald›rganlaflan, sald›rganlaflt›kça pervas›zlaflan, pervas›zlaflt›kça daha çok teflhir olan, teflhir oldukça tecrit süreci h›zlanan emperyalizmin; “büyük yaralar almadan, ciddi mevzi kay›plar›na u¤ramadan içinden ç›kamayaca¤› bir batakl›¤a girdi¤i” saptamas› hiç de abart›l› bir öngörü de¤ildir. Nitekim geçen yüzy›lda büyük bedeller ödenerek esasen halklar taraf›ndan gö¤üslenen emperyalist savafllar, karfl›-devrim cephesinde önemli gedikler açm›fl, s›n›f mücadelesinin ivmesinin yükselmesi, ezilenlerin yöneliminin netleflmesi ve güçlenmesi sonucunu do¤urmufllard›r. S›n›f bilinçli proletaryan›n görevi; insanl›¤a yönelik organize toplu katliam niteli¤indeki emperyalist paylafl›m ve iflgal savafllar›na karfl› bir avuç halk düflman› d›fl›ndaki bütün kitleleri, ezilen/sömürülen y›¤›nlar› birlikte tav›r tak›nmaya sevk etmek, bu yönde geliflen tepkileri ortaklaflt›rmak, oluflturulabilecek en genifl platformla ölümk›r›m kas›rgas›n›n karfl›s›na dikilmektir. Tarih her ne kadar

emperyalist savafllar›n kaç›n›lmazl›¤›na vurgu yap›yorsa da yine tarih, k›flk›rt›c›l›¤›n geriletildi¤ine ve savafl planlar›n›n bozuldu¤una da defalarca tan›kl›k etmifltir. ‹nsanl›k proletaryan›n önderli¤inde, sadece haks›z savafllara de¤il bunlar›n kayna¤› olan sisteme de son verecektir. Emperyalist savafllar›n kaç›n›lmazl›¤›, emperyalizmin ömrüne ba¤l›d›r. Onun ömrüne süre biçecek olanlar ise emekçi s›n›flard›r. ABD emperyalizminin günümüzdeki sald›r› azg›nl›¤›, sadece di¤er emperyalistlerin görece zay›fl›¤›ndan de¤il, emek cephesinin direnifl gücünün kendini gösterememesinden de kaynaklanmaktad›r. Ço¤u, Maoistlerin önderli¤inde olmak üzere, kurtulufl hareketlerinin iktidar yolunu k›saltt›¤› ülke say›s›n›n azl›¤›; bir dizi ülkede komünistlerin ve devrimci güçlerin mücadele ve direnifl sürecinin ciddi bir alternatif yaratamamas›; “küreselleflme karfl›tl›¤›” eksenindeki protesto, eylemlilik, örgütlenme zincirinin politikleflme aflamas›na ulaflmam›fl olmas›, karfl›-devrimin saltanat›na yönelik potansiyel tehditten öte bir barikat kurulamamas›na yol açmaktad›r. Oysa emperyalizm, sömürü ve bask›y› artt›r›p zulmün çap›n› ve dozunu geniflletmek suretiyle s›n›fsal çeliflkiyi derinlefltirerek, dünyadaki bozk›rl›k alanlar› sürekli geniflletmektedir. Uzun soluklu ve dirençli bir barikat, sermayenin egemenli¤i ve kitleleri ö¤ütme mekanizma-

44

s›n›n sald›r›lar›na karfl› koyarak mücadelenin iktidar hedefli s›çrama yaratmas›n›n zeminini oluflturacakt›r. Bu barikat›n yarat›lmas›, emekçilerin kendi güçlerini idrak etmesi yolunda sars›c› bir ad›m olmakla gerçek manada kurtulufla giden yolu ayd›nlatacakt›r. Dünya çap›nda bir yönelim, sald›r› ve tehdidin tek tek ülkeler özelinde gö¤üslenmesiyle beraber, uluslararas› çapta efl zamanl› kampanyalar›n örgütlenmesi, bunlar›n daha sars›c› seri eylemler dizisine dönüfltürülmesi öncelikli görev haline gelmifltir. Bu yolda, eldeki flartlar›n elverifllili¤i zemininde, emperyalizm için ciddi bir tehdidin “politik aktör sokak” oldu¤u gerçe¤inin üzerinde yükselen bir eylem prati¤i felsefesini gelifltirmek durumunday›z. “Sokak”, sistemin reddi, isyan›n ve direniflin yata¤›d›r. Bununla beraber, ezilenlerin güçlerini birlefltiren ve kaynaflt›ran bir pota ifllevi görmektedir. Emperyalizmin savafl k›flk›rt›c›l›¤› ve sald›rganl›¤›na karfl› geliflen potansiyeli, siyasal ve ekonomik teröre yönelik bir zeminde harmanlayarak örgütlemek, güçlü ve elveriflli bir mücadele ve direnifl mevzisi yaratacak, bunun içinde komünist bilincin tohumlar› daha iyi yeflertilebilecektir. 21. yüzy›l›n ayaklanmalar, isyanlar ve devrimlerle flekillenecek sürecinin k›v›lc›m› bu hesaplaflmayla çak›lacakt›r.

Kıbrıs’ta Denktaş karşıtı hareketler ve Annan planı K›br›s’ta gerçek çözüm ancak Ada halklar›n›n özgür iradeleri ile kendi kararlar›n› belirlemelerinde yatmaktad›r.

U

zun bir süredir Kofi Annan’›n ortaya att›¤› “Annan plan›” tart›flmalar› ile gündemde olan K›br›s sorunu özellikle Kuzey K›br›s’ta bafllayan AB yanl›s› ve Denktafl karfl›t› protesto gösterileri ile yeni bir boyuta ulaflt›. Kuzey K›br›s’ta emekçilerden, gençlere binlerce insan protesto gösterileri ile taleplerini Denktafl’a ve Türkiye’ye duyurmaya çal›fl›yor. ‹lk olarak Kas›m 2000’de genifl kat›l›mla bafllayan bu mitingler 26 Aral›k 2002 tarihinde yap›lan genel grev ile neredeyse hayat› durduracak dereceye geldi. Ancak Kuzey K›br›sl› Türklerin bu protestolar›na ra¤men KKTC lideri Rauf Denktafl’›n Annan plan›na yönelik olumsuz yan›t-

lar› devam ediyor. “50 bin insan›m›z› yeniden göçmen yapacak, içimize 60 bin Rum yerlefltirecek ve bizi idari aç›dan k›sa zamanda imtiyazl› az›nl›k k›lacak olan bu anlaflma kabul edilemez” yan›t› sokaktaki halk›n istemi ile taban tabana z›t. Bu noktadan bak›ld›¤›nda halk›n büyük bir kesimi Denktafl karfl›t› iken Denktafl’›n en büyük savunucular›n› ise milliyetçi K›br›sl› Türkler ve Annan plan› kabul edildi¤inde Türkiye’ye dönmeleri gerekecek olan kitle ile Türkiye’den giderek K›br›s’a yerleflenler oluflturuyor. Muhalefet eden bu genifl kesimin tepkisi bizim için oldukça anlaml›d›r. Bu genifl kitlenin Denktafl’a ve Türkiye’ye olan

tepkisinin sokaklara taflmas›d›r. ‹lk bak›flta Annan plan› Kuzey K›br›sl› Türkler için oldukça avantajl› bir öneri gibi görülebilir. Uluslararas› düzeyde yaln›zlaflt›r›lm›fl, Türkiye’nin uzant›s› olarak görülmüfl, hem Denktafl ve hem de Türkiye bask›s› alt›nda bunalm›fl halk için bu emperyalist plan adeta bir hediye, bir f›rsatlar kap›s› gibi alg›lanmaktad›r. Ve Denktafl’›n Annan plan› karfl›s›ndaki inkarc› tutumu halk için barda¤› tafl›ran son damla olmufltur. Bu noktada AB emperyalizminin henüz kitlelerin gözündeki teflhir olmam›fl durumu da karfl›m›za ç›kmaktad›r. Tüm protesto gösterilerinde en öne ç›kan taleplerden birisi de AB üyeli¤inin sa¤lanmas›d›r. fiu an AB’ye giriflin önündeki

engel olarak da Denktafl öne ç›kmaktad›r. Özce denilebilir ki halk y›llard›r yaflanan bölünmüfllü¤üyle, y›k›ma karfl› emperyalistlerin ç›karlar› icab› ortaya att›klar› plan› tercih eder duruma gelmifltir. Mitinglerde at›lan “bu memleket bizim” slogan› bir anlam› ile K›br›sl› Türklerin Türkiye Cumhuriyeti kimli¤inden koparak daha K›br›sl›laflmas› anlam›na gelmektedir. Rum kesimi aç›s›ndan bak›ld›¤›nda AB üyeli¤i daha garanti gibi dursa da buradaki as›l amaç AB’nin ç›karlar›ndan öte bir anlam tafl›mamaktad›r. Annan plan› dahilinde adadaki bölünmüfllü¤ün giderilmesi iki taraf halk› aç›s›ndan ilk bak›flta hofl gibi görünse de uzun vade-

de emperyalizmin ç›karlar›n› hayata geçirmenin ad›mlar›d›r. Sorun ne tek bafl›na Denktafl’›n istifa etmesi ne de AB’ ye giriflle halledilemeyecektir. K›br›s’ta gerçek çözüm ancak ada halklar›n›n özgür iradeleri ile kendi kararlar›n› belirlemelerinde yatmaktad›r. Adadaki Türk ve Rum halklar›n›n emperyalizmin ve söz konusu emperyalist plan›n gerçek yüzünü fark ederek anti-emperyalist mücadeleyi yükseltmelerinde yatmaktad›r. Ne AB’nin refah getirece¤i ne de Denktafl’›n “içimize 60 bin Rum girecek” milliyetçi aç›klamalar› gerçekleri yans›tmaktad›r. Gerçekler ada halklar›n›n kendi iradeleri ile ald›klar› kararlard›r.


işçi-köylü

44

5

17-30 Ocak 2003

Metin Göktepe mezar› bafl›nda an›ld› 5 Ocak 2003 tarihinde Metin Göktepe’nin mezar› bafl›nda toplanan gazeteci arkadafllar› ve dostlar› Onu ve mücadelesini anlatt›lar. Evrensel gazetesi muhabiri Metin Göktepe katlediliflinin 7. y›l›nda mezar› bafl›nda an›ld›. 8 Ocak 1996 tarihinde Ümraniye Hapishanesi’nde katledilen tutsaklar›n Alibeyköy’de yap›lacak cenaze törenini izlemek amac›yla orada bulunan, polisin cenazeye sald›rmas› sonucu kitle ile birlikte gözalt›na al›narak Eyüp Kapal› Spor Salonu’na götürülen Evrensel Muhabiri Metin Göktepe, polisler taraf›ndan gözalt›nda dövülerek katledilmiflti. Ard›ndan da spor salonunun yak›nlar›ndaki bofl bir araziye at›lm›flt›. Polis ise Metin Göktepe’nin serbest b›rak›ld›ktan sonra gitti¤i çay bahçesinde fenalaflarak öldü¤ünü iddia etti. Ancak onu katletmekle Türkiye’de daha önce ifllenen gazeteci cinayetlerinin faillerini de ortaya koymufl

oldu. Türkiye’de cezas›z kalan onlarca iflkence ölümleri karfl›s›nda sessiz kalan devlet, bu defa oluflan kamuoyunun bask›s› ile ceza vermek zorunda kald›. Ancak herfleye ra¤men yine de davay› uzatmak için de elinden geleni yapt›. 4 y›l süren ve ilden ile gönderilen dava sonunda san›k polisler fiuayip Mutluer, Saffet H›zarc›, Fedai Korkmaz ve Metin Kürflat 7 y›l 6’flar ay hapis cezas›na çarpt›r›ld›. 5 Ocak 2003 tarihinde Metin Göktepe’nin mezar› bafl›nda toplanan gazeteci arkadafllar› ve dostlar› Onu ve mücadelesini anlatt›lar. Duygular›n› anlatan Metin Göktepe’nin annesi Fadime Göktepe “Metin hiç ölmedi. Metin’in arkadafllar› benim için birer Metin. Arkadafllar› yan›nda olsayd› Onu bu kadar kolay öldüremezler-

di. Metin’i öldürenler ölüp ölüp diriliyorlar” dedi. Anmaya kat›lan ‹HD ‹stanbul fiube Baflkan› Kiraz Biçici, Evrensel Gazetesi editörü Tuncay Sayman, EMEP ‹stanbul ‹l Baflkan› Mehmet Turp, Evrensel Gazetesi Genel Yay›n Yönetmeni ‹hsan Çoralan da söz alarak metin Göktepe’nin mücadelesini devam ettireceklerini kay›plar›n da olaca¤›n› ama kazanan›n özgür bas›n olaca¤›n› söylediler. Anmada at›lan “‹nad›na hepimiz birer Metiniz”, “Özgür bas›n susturulamaz” sloganlar› sürekli polis bask›s› ve gözalt› tehlikesi ile karfl› karfl›ya kalan, yay›nlar›na, filmlerine el konulan, gözalt›na al›nan, foto¤raf çekmesi engellenen gazeteciler için oldukça anlaml›yd›. (‹stanbul)

Milliyetçili¤in sol maskeli “militanlar›ndan” sald›r› ‹stanbul üniversitesi’nde K›br›s sorununun tart›fl›ld›¤› bir panelde Do¤u Perinçek’in özel korumalar› sol görüfllü ö¤rencilere sald›rd›

8 Ocak 2003 tarihinde ‹stanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Amfi salonunda K›br›s sorunu, savafl ile ilgili bir panel yap›ld›. Orgeneral Necati Özgen, D›fliflleri Eski Bakan› fiükrü Sina Gürel ve ‹flçi Partisi Genel Baflkan› Do¤u

Perinçek’in panelist olarak kat›ld›¤› amfi salonu oldukça kalabal›kt›. Hukuk Fakültesi dekan›n›n yönetti¤i panelde konuflma s›ras› Do¤u Perinçek’e geldi¤i s›rada bir ö¤rencinin sadece “bir dakika” sözü ile bafllayan konuflmas›,

an›nda ‹flçi Partili kitle taraf›ndan sopal›, tekme tokatl› bir sald›r› ile susturulmaya çal›fl›ld›. Olay an›nda bütün salon flaflk›nl›¤a u¤rarken, sald›ran kitlenin ö¤renci olmamas› ve Do¤u Perinçek’in özel korumalar› olmas› yine salonda bulunan güvenlik görevlilerinin müdahalesizli¤i dikkat çekiciydi. Olayda üç ö¤renci ciddi darbeler ald›. Bir ö¤rencinin bafl›na dikifl at›l›rken, bir ö¤rencinin kolu ç›kt›. Di¤er ö¤ren-

cilerin ise vücutlar›n›n de¤iflik yerlerinde ezilme ve morluklar olufltu. Önceden haz›rland›¤› belli olan ‹flçi Partili kitlenin sol görüfllü ö¤rencileri tespit etti¤i ve salondan ç›karmak için de ellerinden geleni yapt›klar›, panel sonras› yap›lan aç›klamalarda daha bir netleflti. Yaka paça d›flar› at›lan ö¤renciler yapt›klar› aç›klamada sözde bilim yuvas›nda bu tarz olaylar›n meydana gelmesine anlam veremediklerini be-

lirterek “okula girenlerin nas›l zihniyete sahip olduklar›n› birkez daha görmüfl olduk” yönlü yorumlar yapt›lar. Anti-emperyalist mücadele ad› alt›nda ezen ulus milliyetçili¤inde MHP’den eksik kalmayan ‹flçi Partililerin bu tutumu as›l provokasyon ortam›n› kimin yaratt›¤›n› ve hangi ideoloji do¤rultusunda hareket ettiklerini bir kez daha göstermifl oldu. (‹stanbul)

2002 YILINDA 77 K‹TAP YARGILANDI Yay›nc›lar Birli¤i’nin 2002 y›l› için haz›rlam›fl oldu¤u “Yay›nlama Özgürlü¤ü Raporu” y›l içinde devletin yay›nevlerine yönelik yasakç› zihniyetini ortaya koyuyor. Hatta rapora göre bu yasaklar›n artarak sürdü¤ü görülen bir gerçek. 2002 y›l›nda 38 yay›nevinden 57 yazar›n 77 kitab› yarg›land›. Yarg›lanan kitaplar›n en çok oldu¤u yay›nevi Aram Yay›nevi. Aram Yay›nc›l›k’tan ç›kan 7 kitap toplat›ld›. Bunlar›n aras›nda Chomsky’nin de kitab› bulunuyor. Aram Yay›nevi’nin ard›ndan Çivi Yaz›lar› Yay›nlar› onun ard›ndan da yay›nevimiz Umut Yay›mc›l›k geliyor. Türkiye Yay›nc›lar Birli¤i Yay›nlama Özgürlü¤ü Komitesi ad›na Komite Baflkan› Rag›p Zarakolu imzas› ile aç›klanan rapor devletin yasakç› zihniyetini aç›ktan ortaya seriyor. Rapora göre yasaklanan kitaplar›n geneli Kürt Sorunu ve di¤er az›nl›klara iliflkin. Örne¤in Ömer Asan’›n “Pontus Kültürü” ve Kemal Yalç›n’›n “Emanet Çeyiz” adl› kitaplar› da yasaklananlar aras›nda. Söz konusu bu kitaplar›n esas toplat›lma gerekçesi olarak da “bölücülük” öne sürülüyor. 2002 y›l› içerisinde son olarak toplat›lan kitap “Göç, Rumlar›n Anadolu’dan mecburen ayr›l›fl›; 1919-1923” ad›n› tafl›yor. (‹stanbul) TKP(ML) KONGRE SONUÇLARINI AÇIKLADI Yurtd›fl›nda yay›n yapan Özgür Politika Gazetesi’nin 13 Ocak Pazartesi tarihli say›s›nda yay›nlanan bir habere göre TKP(ML) kongre yapt›¤›n› ve ad›n› de¤ifltirdi¤ini duyurdu. Al›nan bilgilere göre 2002 y›l›n›n son günlerinde Dersim’de yap›lan kongrede al›nan bir kararla örgütün ad› Maoist Komünist Parti (MKP) olarak, askeri kolu olan T‹KKO’nun ad› ise Halk Kurtulufl Ordusu (HKO) olarak de¤ifltirildi. Bu de¤ifliklikleri kamuoyuna duyurmak için Almanya’n›n Wiesbaden kenti yak›nlar›ndaki Etvilla Am Rhein kasabas›nda bir “uluslararas› sempozyum” yap›ld›. Sempozyumda konuflan MKP temsilcisi tarihlerinin bir de¤erlendirmesini yaparak temel sorunlar›n› önderlik sorunu olarak belirlediklerini söyledi ve “Kaypakkaya’dan sonra gelen önderlikler Kürt Sorunu, Kemalizm, Türk flovenizmi gibi konularda zaman zaman çizgiden sapt›. Kürt ulusunun üzerinde yaflad›¤› topraklar› ‘Kürdistan’ olarak ifade etmeye bile cesaret edemedi.” dedi.


17-30 Ocak 2003

işçi-köylü

6

44

Sendikal örgütlülü¤e sald›r› Sendikal› iflçiler iflten at›ld› Kristal-‹fl Sendikas›’n›n yetkisine itiraz ederek dava açm›fl olan fiiflecam patronu, flimdiye kadar görülmemifl bir uygu-

kazan›ma götürme konusunda hem haz›rl›kl› hem de fazlaca niyetli olmayan Kristal-‹fl’in tavr› belirleyici olmufl, tarihi Pa-

lamayla, sendika temsilciliklerini kapad›. Cam ‹flverenleri Sendikas› taraf›ndan Kristal-‹fl Sendikas›’n›n iflkolu yetkisine karfl› aç›lan davan›n sürmesi ve toplu ifl sözleflmesinin sona ermesi bahane edilerek sendikal faaliyetlere izin verilmeyece¤i aç›kland›. Kristal-‹fl Sendikas› taraf›ndan yap›lan aç›klamada bu uygulama “sendikal s›k›yönetim “ olarak adland›r›ld›. Bilindi¤i gibi fiiflecam patronunun, 2002 Temmuz’unda Paflabahçe Fabrikas›n› kapatmas› üzerine iflçiler, 17 günlük bir direnifl gerçeklefltirmifllerdi. Böyle bir direnifli kararl›l›kla

flabahçe fabrikas› kapat›lm›fl, iflçiler ya erken emekli edilmifl ya da fiiflecam’›n baflka fabrikalar›na gönderilmiflti. Bu direnifl sürerken, 29 Temmuz’da fiiflecam grubunun denetimindeki Cam ‹flverenleri Sendikas›, di¤er fabrikalardaki iflçileri harekete geçirmede ve mücadelede zaaf gösteren sendikan›n toplu sözleflme yetkisine itiraz ederek, dava açt›. Mevcut yasalara göre bir iflçi sendikas›n›n bir iflyerinde toplu sözleflmeye yetkili olabilmesi için, iflkolundaki tüm iflçilerin % 10’unu ve o iflyerindeki iflçilerin % 51’ini üye yapmas› gerekiyor. Pafla-

bahçe gibi mücadele gelene¤i olan bir kaleyi düflürmenin güvenini tafl›yan patron temsilcileri çeflitli bahanelerle mahkemeyi oyalayarak, kendi açt›klar› davan›n uzamas›n› sa¤lad›lar. 2003’ün 1 Ocak’›ndan itibaren sendikan›n toplusözleflme süresi doldu¤u ve yetki konusu da mahkemelik oldu¤u için, iflveren sendikas›, Kristal-‹fl’in sendika temsilciliklerinin kapat›laca¤›n›, iflyeri sendika temsilcilerinin ve sendikac›lar›n iflyerinde sendikal çal›flmalar›na, temsilci ve sendikac›lar›n iflçilerle görüflmesine, aç›klama yapmas›na ve sendika yay›nlar›n› da¤›tmalar›na engel olunaca¤›n› bildirdi. fiiflecam patronu, Kristal-‹fl gibi zaman zaman sorun ç›karma potansiyeli tafl›yan bir sendika yerine kendisiyle tam bir iflbirli¤i içinde olan Çimse-‹fl Sendikas›’n› tercih ediyor. Yeni açt›¤› fabrikalara ald›¤› iflçileri do¤rudan Çimse-‹fl’e üye yaparak yetkili olmas›n› sa¤l›yor. Her ikisi de Türk-‹fl’e ba¤l› olan bu sendikalardan Çimse-‹fl, duruflmalara fiiflecam patronunun yan›nda mü-

58. HÜKÜMET‹N NEMA OYUNU Özal hükümeti döneminde 1998 y›l›nda ç›kar›lan bir yasayla ve “iflçiler, memurlar tasarruf yapam›yor, devlet onun yerine tasarruf yapar” aç›klamalar›yla iflleyifle sokulan bu yasa; iflçileri ve emekçileri daha fazla sömürmenin, soyman›n, bir ifllevi olarak gündeme getirildi. Zaten “zorunlu” denmesi bile yasan›n amac›n› yeterince aç›klamaya yetiyor. Yaklafl›k 7 milyon iflçi ve kamu emekçisinin maafllar›ndan yap›lan %1’lik kesinti, kesintilerin baflka bir yasayla sonland›r›ld›¤› 1999 y›l›na kadar 11 katrilyonu aflan devasa büyüklü¤e ulaflt›, yap›lan bu kesintiler biraz daha art›r›larak iflsizlik sigortas› fonuna çevrildi. Devlet her alanda, her konuda oldu¤u gibi zorunlu tasar-

ruf teflvik fonu uygulamas›nda da zorba faflist karakterini ortaya koydu. Bu paralar bütçe aç›klar›nda, memur maafllar›n›n ödenmesinde, Susurluk çetelerinin finanse edilmesinde kullan›ld›. Geldi¤imiz noktada AKP hükümeti bu paralar› 2007 y›l›na kadar taksitlendirerek, ödeme yapaca¤›n› aç›klad›. Ana paraya uygulanan (nema) faiz gelir oran›n›n %13.5 olmas› genel faizlerin %70’lerde seyretti¤i süreçte bu yasa iflçilerin, kamu emekçilerinin ve örgütleri sendikalar›n tepkisini çekti. Geçmifl hükümet dönemlerinde s›k s›k iflçi ve emekçiler taraf›ndan gündeme getirilen ödenmesini istedikleri anapara kukla hükümetler taraf›ndan “kaynak yok” gerekçesiyle ödenmiyordu. Hükümetin bu

dahil olarak kat›ld› ve iflbirlikçi tavr›n› mahkemede de sürdürdü. Paflabahçe fabrikas›n›n kapat›lmas›na iflçilerin ve sendikan›n karfl› ç›kmas› nedeniyle patronun öç almak istedi¤ini belirten Kristal-‹fl yönetimi, yapt›¤› bas›n aç›klamas›nda “amaç Kristal-‹fl üyelerini y›ld›rmak, sözleflmeyi geciktirmek ve iflçilerin sendikal tercihlerine müdahale etmektir. fiiflecam, ‘biz güçlü ve sorumlu sendikalar istiyoruz’ diyerek Anayasa ile güvence alt›na al›nm›fl sendika seçme özgürlü¤üne müdahale etme niyetini aç›kça ortaya koymufltur” dedi. Sendika ayr›ca TBMM, Uluslararas› Çal›flma Örgütü ve uluslararas› sendikal üst kurulufllara baflvurdu. Sendika yönetimi, üye iflçilere hitaben yay›nlad›¤› bildiride de bu badireyi atlatacaklar›n› söylerken, “flimdi sendikaya daha s›k› sar›lma zaman›d›r. ‹flveren sendikas›n›n kararlar› temsilcili¤in kap›s›n› kapatabilir ama gönlümüzün, akl›m›z›n kap›lar›n› kapatamaz” dedi.

cüreti; iflçi s›n›f›n›n da¤›n›kl›¤›, örgütsüzlü¤ü ve iflbirlikçileri sendikal bürokrasiden ald›¤› bir gerçektir. Bu organik iflbirli¤inin somut, üst iflbirlikçi örgütü Ekonomik Sosyal Konsey (ESK)’dir. Ekonomik Sosyal Konsey esasta Emekçilere Sald›r› Konseyidir. Hükümetin nemalar konusundaki hedefi en alt düzeyde faizle tutmas›na ra¤men 11 katrilyonu aflan birikmifl alacaklar›n› sahiplerine, halk›m›z›n deyimiyle “gaz tuz paras›” olarak 2007’ye kadar ödeyece¤ini aç›klam›fl bulunuyor. Burada iki nokta önemlidir. Birincisi; hükümet, en iyimser tahminle 2005 y›l›na kadar varl›¤›n› sürdürebilir. Ki (bu süreci ve tarihi kendileri de pekala bilmelerine ra¤men) 2007 tarihinin belirlenmesindeki niyeti iflçi alacaklar›n› oldu bittiye getirip üzerine yatmakt›r. Ve söylenen tarihte kendilerinin olmayaca¤› gerçe¤inden hareketle sorumluluktan kurtulmay› hedefliyorlar.

Sa¤l›k-‹fl Sendikas› sendikal› olduklar› için iflten at›lan üyeleri ile ilgili 8 Ocak 2003 tarihinde saat 13:00’te kendi binas›nda bir bas›n aç›klamas› yapt›. fiube baflkan› Halit Kaya sözlü olarak yapt›¤› aç›klamada “1999 y›l›ndan bu yana Turgut Özal T›p Merkezi’nde sendikal› olarak faaliyet yürütmekteyiz. Son bir haftad›r üyelerimize bofl borç senetleri imzalat›lmak istenmektedir. Senedi imzalamak istemeyen iflçiler ifl bafl› yapamamaktad›r. Önceden 950 iflçinin çal›flt›¤› yerde bugün 800 iflçinin çal›flmas› ve iflten at›lanlar›n hepsinin sendikam›z›n üyesi olmas› dikkat çekicidir” dedi. Bofl senetlerin imzalat›lmaya çal›fl›lmas›n›n iflçilere verilen malzemelerin üzerlerine tapulanmas› gerekçesine ba¤land›¤›na dikkat çeken Kaya “as›l amaç sendikas›zlaflt›rmakt›r” dedi. Rektörün zaten sendikay› istemedi¤ine de vurgu yapan Kaya, e¤er so-

runlar devam ederse üyeleri ile birlikte Ankara’ya yürüyüceklerini belirtti. Bas›n›n sorular›n›n yan›tlanmas›n›n ard›ndan aç›klama sona erdi. ‹flten at›lan iflçilerin konu ile ilgili görüfllerini ald›k: Basri Kanan: Ben hastane idaresinin 31 Aral›k tarihinde ifl hakk› yenilenmeyen iflçilerinden biriyim. Daha önce de 2001 y›l›nda sendikaya üye oldu¤umuz için bölümlerimizden al›n›p di¤er bölümlere verilmifltik. Mesela ben Genel Cerrahi Servis Sekreteri olarak çal›fl›rken sendikaya üye oldu¤um için cerrahi personeline verildim. ‹stifa etti¤im takdirde eski iflime geri al›naca¤›m söylendi. Biz rektörün toplant›s›nda konufltu¤umuz için kamera ile tespit edilerek iflten ç›kart›ld›k. Sakine Y›lmaz: Ben alt› y›ld›r Araflt›rma Hastanesi’nde hemflire olarak çal›fl›yordum. Sendikadan istifa etmezsek iflten ç›kart›laca¤›m›z söylendi. Biz istifa etme-

Sendikal çevreyi de sürecin orta¤› yapmak AKP hükümetinin hedefidir. Bu noktada ortaya sendikalar taraf›ndan konan tepkiler ve talepler sonuç almaktan çok taban tepkisini törpülemeye, yumuflatmaya yönelik yumuflak, etkisiz “yapt›k olmad›” dedirtecek cinstendir. Halbuki sembolik protokol düzeydeki bas›n aç›klamalar›, bakan ziyaretleri, kapal› kap›lar ard›nda yap›lan ESK toplant›lar› yerine sonuç al›c›, sars›c›, kopar›c› etkin ifl b›rakma dahil cayd›r›c› bir eylem plan› rahatl›kla alacaklar›n›n 1 y›lda tamamen ödenmesini sa¤layabilir. Bu göstermelik eylemsellik sonu kuvvetle muhtemel bir a¤›zdan savafl da gerekçe gösterilerek “memleketin yüksek menfaatleri” u¤runa iflçi ve emekçilerin alacaklar› patrona¤a devletine peflkefl çekilecektir. ‹kincisi; iflçiler alacaklar› için hukuksal mücadele bafllatmalar›na karfl›n hükümetin tavr›na iliflkindir. ‹flçiler ala-

dik. 122 iflçi içerisindeyim. Rektör toplant›s›nda belirtmiflti. “Biz sendikaya karfl›y›z, sendikal› iflçi çal›flt›rmay›z” demiflti. Bizler eme¤imizin karfl›l›¤›n› istiyoruz. Onun için mücadele edece¤iz. Rektör elinden geleni ard›na koymas›n. Esra Kurt: Dahiliye servisinde çal›fl›yorum. Bize verilen sözler yerine getirilmiyor. Örne¤in toplant› olacak diyorlar ama yap›lm›yor. Toplu olarak görüflmelere gitti¤imizde ise eylem kabul ediyorlar. “Tek tek veya iki kifli gelin” diyorlar. ‹ki kifli senetleri imzalam›flt›. ‹stedik geri vermediler. Bizim de senet imzalamam›z› istediler ama biz imzalamad›k. Ve bize “burada baban›z›n hayr›na çal›flm›yorsunuz” dediler. Ben istifa etmek istemiyorum. Bize hastalar›n deste¤i de çok güzeldi. Hastaneye gitti¤imizde hepsi arkam›zdayd›lar ve bizi destekliyorlard›. (Malatya)

caklar› için mahkemelere dava açmaktad›r, böylece devlet taraf›ndan gasp edilen alacaklar›n› mahkeme kanal›yla alma yoluna girmektedirler. Hükümet ise yapt›¤› aç›klamada ertelenen alacaklar›n mahkeme karar› olsa dahi ödenmeyece¤ini ilan etmektedir. Böylece AKP hükümeti “mazlumlar›n, ezilenlerin, fakir fukaran›n sesiyiz, yan›nday›z” aç›klamalar›n›n tersine ‘IMF’nin program›na ba¤l›y›z” aç›klamalar›yla sermayenin hizmetinde oldu¤unu ilan etmekte, iflçi, emekçi alacaklar› konusunda da düflmanca tavr›n› ortaya koymaktad›r. Bu k›sa pratik süreç göstermifltir ki uygulanan devlet politikas›d›r. Hangi parti gelirse gelsin emperyalizmin ve hakim s›n›flar›n ç›karlar› için halk düflman› politikalar eksiksiz sürdürülecektir. Ve tarih binlerce kez gösterdi¤i gibi çözüm ve kurtulufl emekçi halk›n kahredici örgütlü gücündedir.


işçi-köylü

44

7

17-30 Ocak 2003

Köylü devletten umudu kesti ✔ Yani art›k devletten art›k hiçbir talebimiz olamaz. Çünkü art›k neyin ne oldu¤unu ben de¤il, bütün çiftçiler anlam›fl durumda. Her fleyin gidiflat›n›n kötü oldu¤unun, art›k ne yap›l›rsa yap›ls›n çiftçinin kurtar›lamayaca¤›n›n fark›nday›z. Yani orta çiftçiler yoksul çiftçiler yok olmaya do¤ru gidiyor.

Türkiye’de sera üretiminin yayg›n oldu¤u illerden biri olan Tarsus ve çevresindeki köylerde serac›l›k ve sera üreticilerinin sorunlar› üzerine köylülerle k›sa bir söylefli yapt›k. - Kendinizi tan›t›r m›s›n›z? Ad›m Haydar Ç›nar. 6-7 y›ld›r çiftçilik yap›yorum. Tarsus’a ba¤l› Atalar köyünde yafl›yorum. - Serac›l›kta kullan›lan gübre, naylon, ilaç, tohum, mazot gibi girdi ürünlerini nas›l temin ediyorsunuz? Bu ihtiyaçlar›m›z› kooperatiflerden veya bankadan çekilen krediler ile alabiliyoruz. Asl›nda bu söyledi¤im koflullar, ekonomik seviyesi güçlü olan çiftçiler için geçerli. Bizim gibi ekonomik seviyesi düflük olan çifçiler ise tefeciden para alarak serac›l›¤› sürdürüyor. - Serac›l›¤›n size maliyeti ne kadar oluyor? Sadece naylon için senede en az çiftçinin cebinde 2-3 milyar olmas› gerekir. Nedeni ise naylonun kilosu 2.5-3 milyondur. Bir sera için ise 10 kilo naylon gerekli. Yani sera için 50-60 metre naylon gerekiyor. Bu da 2-3 milyar› bulur. Tohum ve gübrenin ise her sene al›nmas› gerekiyor. Daha önceki senelerde ald›¤›m›z tohumlar ve gübreler

artt›¤›nda bir sonraki y›l kullan›yorduk. Ancak yeni ç›kanlar› artt›¤›nda bir dahaki sene kullanam›yoruz. Bu yüzden de her sene yeni tohum ve gübre al›yoruz. Bunlar›n fiyatlar› ise her sene di¤er seneye oranla iki üç kat art›yor. - Peki köylüler bu kadar yüksek maliyeti nas›l karfl›l›yorlar? Çiftçi sürekli borçlu oluyor. Tohumu al›yor, malzemeyi al›yor borçlan›yor. Tarlaya yat›r›yor ve krizden kaynakl› gelen çok az kâr› borca da¤›t›yor. Yani kendi geçimini sa¤layacak kadar kâr bile yapam›yor. - Devletten kredi al›yor musunuz? Ben devletten kredi alm›yorum. Kredi alabilmek için tapu ve kiflinin arazisi olmal›. Kredinin faizi de çok yüksek, tefeciden pek bir fark› yok - Gübrede sübvansiyonlar›n kald›r›lmas› sizi nas›l etkiledi? Uygulanan bu vergiyi ben ve benim gibi birçok çiftçi kullanam›yor. Kullananlar da bundan faydalanabilmek için baz› ifllemler yap›yorlar. Muhtardan, Ziraat Odas›’ndan baz› belgeler al›yorlar. Bunun için de 3040 milyon masraf gidiyor. Mesela flimdi dönümü bafl›na 13-14 milyon para veriyorlar. Zaten bu

paran›n yar›s› masraflara gidiyor. - Üretilen ürünü de¤erinden fazlas›na satabiliyor musunuz? Ülkemizde yaflanan ekonomik krizden kaynakl› hemen hemen 5 senedir ayn› fiyattan sat›yoruz. Her y›l maliyetinin artt›¤›, mazot fiyatlar›na zam geldi¤i halde biz ürünlerimizi ayn› fiyattan sat›yoruz. - Bu kazanc›n ne kadar›n› vergi, komisyon gibi di¤er giderlere veriyorsunuz? Son süreçte komisyoncular da komisyonculuk yapmay›p, tefecili¤e bafllad›lar. Önceden komisyoncular taraf›ndan %24’ü kesiliyordu. fiimdi para al›yorsunuz, o paray› faizi ile ödüyorsunuz. % 6,7 faizi ve % 15 komisyon al›yor. Çiftçinin kald›ramayaca¤› bir oran bu. - Serac›l›k teknolojisi geliflebilmifl mi sizce? Bizim buradaki serac›l›k yöntemi en ilkel yöntemdir. Çok az yüksek seram›z var. Yüksek sera tamam› ile naylon ve gene insan gücü ile yap›l›yor, makineleflme yok. - Serac›l›k do¤a olay›na duyarl›, buna karfl› nas›l tedbir al›yorsunuz? Halk dilinde buna tamam›yla “iflimiz Allah’a kald›” denir. Bizim yapaca¤›m›z tek fley iyi kapatmak, baflka yapabilece¤i-

miz bir fley yok. - Herhangi bir sosyal güvenceniz var m›? Hay›r hiçbir güvencemiz yok. Yani tar›m sigortas› gibi bir fleyler ç›kacak deniyordu. Ama hiçbir geliflme yok. - Düzenli çal›flma koflullar›n›z var m›? Do¤a olaylar›ndan dolay› hemen hemen düzensiz bir çal›flma ortam›m›z var. Ama yine de her gün

aras› olacak. Devlet buralar› da özellefltirdi¤i için Sahil Sulama bu ücreti al›yor. Ve bunlar›n haricinde artezyenlerden de para kesilmeye baflland›. Bir de e¤er sulama yap›lmad›¤› takdirde mesela bu¤day ekiyorsun bu¤day sulanmaz, bundan da kurutma paras› al›n›yor. At›k su ücreti gibi bir fley bu. Tabii bundan sulama ücreti kadar de¤il, dönüm

f› daha da büyütüyor. Bizim gibi küçük çiftçi ölüyor zaten. Yapacak hiçbir fley yok. Olana¤›m›z kalm›yor. - Bu kadar sorun karfl›s›nda tar›m›n tasfiye sürecini nas›l de¤erlendiriyorsunuz? Bu konuda devletten istedi¤iniz birfley var m›? Yani art›k devletten art›k hiçbir talebimiz olamaz. Çünkü art›k neyin

✔ Daha önceki senelerde ald›¤›m›z tohumlar ve gübreler artt›¤›nda bir sonraki y›l kullan›yorduk. Ancak yeni ç›kanlar› artt›¤›nda bir dahaki sene kullanam›yoruz. seray› aç›p kapatmak için tarlaya gidiyoruz. - Seralarda sulama nas›l yap›l›yor? Bizim buralarda ›rmaklardan su kullan›yoruz. Ve geçen sene su ücreti sezonluk dönemin bafl›na 7 milyondu. Bu sene tahminen 10-11 milyon

bafl›na 1-2 milyon al›n›yor. - Devletin tar›m üzerinden de flirketleflmeye gitti¤ini ve tar›m› da tekellefltirmeye çal›flt›¤›n› görüyoruz. Bu konuda ne düflünüyorsunuz? Bizi daha fazla ezmeye çal›fl›yor. Egemen s›n›-

ne oldu¤unu ben de¤il, bütün çiftçiler anlam›fl durumda. Her fleyin gidiflat›n›n kötü oldu¤unun, art›k ne yap›l›rsa yap›ls›n çiftçinin kurtar›lamayaca¤›n›n fark›nday›z. Yani orta çiftçiler yoksul çiftçiler yok olmaya do¤ru gidiyor. (Mersin)


17-30 Ocak 2003

işçi-köylü

8

44

Ziraat Odalar› “Tar›m Raporu” haz›rlad› AKP’nin yeni “reformu”olan “sözleflmeli çiftçilik” ile üretim ülkenin gereksinimlerine göre de¤il, uluslararas› tar›m tekellerinin ç›karlar›na göre yap›larak, tar›ma vurulan pranga daha da kal›nlaflt›r›lm›flt›r. 3 Kas›m seçimleri sonras› kurulan AKP hükümeti, bir yandan yoksullukla mücadele edece¤i, halk›n ç›karlar›n› ön planda tutaca¤› yönünde aç›klamalar yaparken di¤er yandan da 57. ve daha önceki hükümetlerin uygulad›¤› tüm politikalar› öz olarak uygulamaya devam etmektedir. Aç›klanan “Acil Eylem Plan›”yla emekçi halka yönelik sald›r›lara daha kapsaml› ve planl› olarak devam edece¤ini gösteren AKP hükümetinin, bu sald›r›lardan en bariz olan› tar›m›n tasfiyesine devam edilmesine yönelik yeni “reformlar”d›r. Öyle ki AKP’nin seçimler öncesinde ve sonras›nda köy-

lülere verdi¤i tüm vaatlerinin içi bofl ç›km›flt›r. Tar›m sektörünün desteklenmesi, üretimin ve verimlili¤in art›r›lmas› yönünde hiçbir ad›m at›lmam›flt›r. Aksine AKP’nin yeni “reformu”olan “sözleflmeli çiftçilik” ile üretim ülkenin gereksinimlerine göre de¤il, uluslararas› tar›m tekellerinin ç›karlar›na göre yap›larak, tar›ma vurulan pranga daha da kal›nlaflt›r›lm›flt›r. AKP’nin uygulad›¤› politikalarla ilgili bir rapor haz›rlayan Ayd›n ve ilçelerindeki Ziraat Odas› Baflkanlar› hükümet program›n›n baflar›ya ulaflmas›n›n tar›ma yat›r›mla olaca¤›n› vurgulad›lar. Hükümete sunulan

raporda, ülke nüfusunun yaklafl›k yar›s›n›n k›rsal kesimde yaflad›¤› belirtilerek flöyle devam ediliyor; “tar›m sektöründe yaflanacak ekonomik bir çöküflün, çok büyük sorunlar yaratabilece¤i ve tüm di¤er sektörleri de ne denli olumsuz etkileyebilece¤i yads›namaz bir olgudur.” Raporda ayr›ca pamuk üretimi üzerinde oynanan oyunlara da dikkat çekilerek, haks›z rekabet içine sürüklenen Türkiye köylüsünün pamuk üretiminin art›r›lmayarak, her y›l 500 bin ton civar›nda pamuk ithal edildi¤i, tekstil sektörünün yaklafl›k 1.4 milyon ton iflleme kapasitesine karfl›n, üretimin

800-850 bin tonu geçmedi¤i belirtildi. Önümüzdeki y›llarda tekstil sektörünün ABD pamu¤una ba¤›ml› hale gelece¤inin de vurguland›¤› raporun sonuç bölümünde flu noktalara dikkat çekiliyor; “Do¤rudan Gelir Deste¤i (DGD) sistemi, üretimi art›r›c› de¤il, k›s›tlay›c› ve ülke gerçekli¤ine ayk›r› bir sistemdir. Aksi halde ise tar›mdan geçimini sa¤layan yüzde 45’e yak›n bir kesim, flehirlere göç etmek zorunda kalacak ve bu sosyal sorunlar› beraberinde getirecektir.”

F›nd›k üreticisi bekleyifl içinde Emperyalizmin kendine ba¤›ml› ülkeler üzerinde uygulad›¤› politikalar ülkemizde de üreticileri içler ac›s› bir duruma düflürmüfltür. Her seçim döneminde bol keseden at›lan vaatler bir türlü yerine getirilmeyerek bu yara daha da büyütülmüfltür. Ayn› flekilde 3 Kas›m seçimleri öncesi iktidara gelebilmek için türlü vaat-

lerde bulunan AKP Genel Baflkan› R. Tayyip Erdo¤an “iktidara gelirsek f›nd›k fiyatlar›n› 2 milyona ç›karaca¤›z” demifltir. Bu söz ilk zamanlar üreticilere bir umut gibi gelse de daha sonra yaflananlar f›nd›k üreticisini bir kez daha hüsrana u¤ratm›flt›r. Çünkü AKP iktidar› da t›pk› kendinden öncekiler gibi IMF’nin y›-

k›m politikalar›n› uygulamaktad›r ve uygulayacakt›r da. Bu y›k›m politikalar› tar›mdan sanayiye birçok alana kadar uzanmaktad›r. ÜRET‹C‹YE DGD ALDATMACASI AKP Genel Baflkan› Recep Tayyip Erdo¤an, f›nd›k üretici-

sinin kay›plar›n›n önlenmesi için uygulanacak yöntemin Do¤rudan Gelir Deste¤i (DGD) oldu¤unu ileri sürerek “bu problem art›k ortadan kalkm›flt›r” demektedir. Bu sözleri ile f›nd›k üreticisini düflündü¤ünü göstermeye çal›flan Erdo¤an’a ra¤men gerçekler ortadad›r. Konu ile ilgili bir aç›klama yapan Samsun Ticaret Borsas› (STB) Yönetim Kurulu Baflkan› Yusuf Özer; “F›nd›k hakk›nda neredeyse 50 y›ld›r konufluyoruz. Ama bugüne kadar sektörü kurtaracak bir çözüm üretilemedi” dedi. F›nd›¤›n Karadeniz bölgesinde say›ca oldukça fazla bir kitlenin dolayl› ya da dolays›z geçimini sa¤layan bir ürün oldu¤una de¤inen Özer “bölgede f›nd›k üreticisinin hali kanayan yarad›r” dedi. Bunun yan›s›ra f›nd›k üreticisinin 2002 f›nd›k al›m kampanyas›ndan kalan 2 trilyon liral›k alaca¤›n›n F‹SKOB‹RL‹K taraf›ndan henüz ödenmedi¤i de biliniyor. F›nd›k ihracat›n›n 18. haftas›nda bu üründen 341 milyon 463 bin 129 dolar elde edildi¤i belirtilirken üreticinin borcunun halen ödenmemifl olmas› devletin “kaynak

yok” yalan›n› da gözler önüne sermektedir. FINDIK ÜRET‹C‹S‹ KARARNAMEYI BEKL‹YOR R.Tayyip Erdo¤an’›n “f›nd›k fiyatlar› en az 2 milyon olmal›” aç›klamas› ayr›ca üreticinin ve tüccar›n elinde stok oluflmas›na neden oldu. Hükümetin görüfltü¤ü kararnameyi bekleyen üretici ve tüccar f›nd›¤›n› satm›yor ve piyasaya sürmüyor. Edindi¤imiz bilgilere göre toplanan f›nd›¤›n 49 bin tonu üreticinin, 100 bin tonu ise tüccar›n elinde bulunuyor. Ç›kacak kararname ise sadece tüccar›n ifline yarayacak, üreticinin yüzünü güldürmeyecek gibi görünüyor. Ordu Ticaret Borsas› Baflkan› Necdet Gürsoy f›nd›k sektörünün gelece¤inin karanl›k oldu¤unu belirterek ülkeye her y›l 650 milyon ile 1 milyar dolar döviz kazand›rd›¤›na da dikkat çekti. fiimdilerde üreticinin de, tüccar›n da gözü, ç›kacak kararnamede. (Samsun)


işçi-köylü

44

9

TUTSAKLARIN AÇLIK GREV‹ SONA ERD‹ Tutsaklar faflizmin devrimci düflüncelerini ve kimliklerini teslim almaya yönelik uygulanan F tipi tabutluk sald›r›lar›na karfl› bafllatt›klar› direnifllerini 10 gün sürdürdüler. 19 Aral›k katliam sald›r›s›n› protesto etmek ve tecrit iflkencesine karfl› direnifl kararl›l›¤›yla AKP hükümetini uyarmak için DHKP-C, TKP/ML, T‹KB, MLKP, KAWA, TDP, THKP/C-HDÖ tutsaklar›n›n 19 Aral›k 2002 tarihinde bafllatt›klar› açl›k grevi sona erdi. Tutsaklar faflizmin devrimci düflüncelerini ve kimliklerini teslim almaya yönelik uygulanan F tipi tabutluk sald›r›lar›na karfl› bafllatt›klar› direnifllerini 10 gün sürdürdüler. Devrimci ve komünist tutsaklar bundan sonra da direnifllerini ayn› kararl›l›kla çeflitli biçimlerde sürdüreceklerini aç›klad›lar.

F T‹PLER‹NDE TECR‹T ‹fiKENCES‹ KAÇIRMA VE GÖZALTILARLA SÜRÜYOR Hiçbir tutsa¤›n can güvenli¤inin bulunmad›¤› F tipi hapishanelerde, flimdi de tutsaklar çeflitli keyfi gerekçelerle tecritte tutulduklar› hücrelerinden al›narak kaç›r›labiliyor, gözalt›nda tutulabiliyor, vb. bask›lara maruz kalabiliyor. 18 Aral›k 2002 tarihinde Edirne F tipi hapishanesinde tutuklu bulunan Bekir fiimflek ve Muhammed Gücum adl› tutsaklar, hapishane idaresi taraf›ndan “doktor, kontrol için ça¤›r›yor” denile-

rek hapishane revirine götürülmüfl ve iki gün “güvenlik” gerekçesiyle al›konulmufllard›r. Keyfi bir flekilde al›konulmalar›n›n sebebini ö¤renmek isteyen tutsaklara ise cevap olarak gayri ciddi bir tarzda “can›m›z böyle istedi” denilmifltir. Yaflanan bu olay üzerine Edirne F tipinde kalan devrimci tutsaklar, kamuoyuna bir aç›klama yaparak; tutsaklar›n can güvenli¤inin olmad›¤›n› ve herfleyin hapishane idaresinin elinde oldu¤unu belirttiler. “Her an doktor, savc›, mahkeme vb. denilerek tecritte tutuldu¤umuz hücrelerden

al›n›p bilmedi¤imiz bir yere götürülüp sorgulanmam›z, iflkenceye hatta öldürüp “intihar etti” denilmeye varacak sald›r›larla karfl› karfl›ya kalmam›z önünde hiçbir engel yoktur. ‹ki arkadafl›m›z›n kaç›r›l›p, zorla gözalt›nda tutulma örne¤i de bu gerçe¤i ortaya koymaktad›r” diyen tutsaklar, bu tür sald›r›lar›n önüne geçmenin tek yolunun F tipi hücre ve tecrit politikas›na son vermek oldu¤unun alt›n› bir kez daha çizerek kamuoyuna tecrit iflkencesine karfl› sürdürülen direnifle destek olmalar› yönünde ça¤r› yapt›lar. (‹stanbul)

17-30 Ocak 2003

TAYAD’l› ailelerden hükümete ça¤r› TAYAD’l› aileler yapt›klar› bas›n aç›klamas› ile hükümetten tecritin kald›r›lmas›n› istediler. 12 Ocak’ta Sar›gazi, Kartal, Gebze ve Gazi mahallesinden gelen yaklafl›k 150 kiflilik TAYAD’l› bir grup aile, Ça¤layan’daki AKP binas› önünde toplanarak 10 dakikal›k oturma eylemi yapt›. Üzerinde “Herfley Türkiye ‹çin” yaz›l› ve çevik kuvvet polislerinin bekledi¤i AKP binas›n›n önünde oturan tecrit karfl›tlar›n›n ellerinde “Tecriti kald›r›n ölümleri durdurun” dövizleri, al›nlar›nda da k›z›l bantlar vard›. Ya¤mur alt›nda ve so¤uk bir havada yap›lan eylemde TAYAD’l› aileler, 6 haftad›r il ve ilçelerdeki AKP binalar› önünde toplanarak bas›n aç›klamas› yapt›klar›n›, 11 Ocak’ta Özlem Türk’ün de flehit düfltü¤ünü belirterek, AKP hükümetine “tecrit sorununu çözün” ça¤r›s› yapt›lar.

‹HD Ankara fiubesi 2002 y›l› hak ihlalleri raporunu aç›klad› 2003 y›l›n›n ikinci haftas›na girdi¤imiz flu günlerde, hak ihlalleri, Türkiye’nin her yerinde 2002’de kald›¤› yerden yaflanmaya devam ediyor. 11 Ocak 2003 tarihinde Ölüm Orucu’nda flehit düflenlerin say›s› 104’e yükseldi. DHKP-C davas›ndan hapishanede olan Özlem Türk adl› tutuklu kald›r›ld›¤› Ankara Numuune Hastanesi’nde zorla müdahale edilerek flehit düfltü. Öte yandan ‹nsan Haklar› Derne¤i Ankara fiubesi 2002 y›l› Ankara ve civar iller hak ihlalleri raporunu aç›klad›. Raporun, elde edilen verilerin gerçek rakamlar›na ulafl›lamad›¤›, ancak ‹HD’ye yap›lan baflvurular ve anlat›mlar do¤rultusunda haz›rlan-

Konsolosluk eylemleri sona erdi Yaklafl›k 6 ayd›r devam eden F tiplerine karfl› AB üyesi ülkelerin konsolosluklar›na dilekçe verme eylemi sona erdi. 3 Ocak günü Amerikan Konsoloslu¤u önündeki eski TÜYAP önünde toplanan TAYAD ve TUYAB’l› aileler, Halkevleri 1. Bölge temsilcili¤i, toplad›klar› tecrit karfl›t› 40 dilekçeyi konsoloslu¤a ilettiler. TAYAD’l› Fahrettin Kesgin’in gözalt›na al›nd›¤› eylem, Kesgin serbest b›rak›lana kadar devam etti. Tecrit karfl›tlar› yapt›klar› aç›klamada ABD’nin de F tipi projesinden sorumlu oldu¤unu belirterek bu eylemlerini bitirdiklerini ancak F tipi hücrelerde tecrit ve izolasyon kalkana kadar mücadelelerini de¤iflik flekillerde devam ettireceklerini belirttiler. (‹stanbul)

TAYAD’LI A‹LELER AKP’DE TAYAD’l› aileler tecrit ve ölüm orucu sorununu görüflmek için 11 Ocak Cumartesi günü saat 13:30’da AKP Konak ‹lçe Baflkanl›¤›nda topland›lar. 15 kifliden oluflan aile ve Ölüm Orucu gazileri AKP ilçe yöneticilerine tecritin halen sürdü¤ünü, ölümlerin artarak devam etti¤ini ve AKP iktidar› döneminde de insanlar›n yaflam›n› yitirdi¤ini söylediler. Aileler AKP’nin seçim öncesi vermifl oldu¤u vaatleri bir an önce yerine getirmesini istediler. AKP yöneticileri ise sorunu merkeze aktaracaklar›n›, bu konuda ellerinden geleni yapacaklar›n› belirttiler. Görüflmenin ard›ndan d›flar›da toplanan yaklafl›k 40 kifliden oluflan kitle bir bas›n aç›klamas› yapt›. Kitle “Tecriti kald›r›n ölümleri durdurun”, “Tecrit ölümdür, ölümlere son” vb. sloganlar›n ard›ndan eylemi bitirdi. (‹zmir)

d›¤› belirtiliyor. Rapora göre 2002 y›l›nda yaflanan hak ihlalleri bilançosu flöyle; •Keyfi olarak gözalt›na al›nanlar: 420 kifli •Gözalt›nda iflkence ve gayri insani, onur k›r›c› muamele görenler: 72 kifli •Engellenen bas›n aç›klamas›, yürüyüfl, toplant› vb.: 16 •Hak ve özgürlüklerin kullan›m› niteli¤indeki kimi eylemleri YÖK taraf›ndan disiplin ifllemine konu yap›lan ö¤renciler: 46 kifli •Kapat›lan dernek, kültür merkezi, bas›n-yay›n kuruluflu vb.: 2 •Adil yarg›lanma hakk› ihlal edilerek ceza alanlar: 44 kifli •Muhbirlik teklifine maruz kalanlar: 3 kifli (Ankara)

19 Aral›k bir kez daha k›nand› ● 29 Aral›k 2002 tarihinde Samsun’da çeflitli çevrelerin bir araya gelmesi ile 19 Aral›k katliam› bir kez daha protesto edildi. Etkinli¤e bir dakikal›k saygu duruflu ile baflland›. Ard›ndan katliam sürecine de de¤inen bir aç›l›fl konuflmas› yap›ld›. Aç›l›fl konuflmas›nda egemenlerin iktidarlar›n› korumak için sürekli katliam-

lara baflvurdu¤u belirtilerek “ancak her türlü katliamlar›na ra¤men her zaman yenilen onlar olmufltur” denildi. fiiirler ve türkülerle devam eden etkinlik Tohum Kültür Merkezi taraf›ndan haz›rlanan “Su Damlas›na S›¤d›r›lan Yaflam” adl› belgeselin izlenmesi ile son buldu. (Samsun)


17-30 Ocak 2003

işçi-köylü

10

44

Tutsak yakınları açlık grevinde Devletin tecrit sald›r›s› çeflitli flekillerde sürerken ve Özlem Türk adl› tutsak Ölüm Orucu’nun 63. flehidi olarak direnifl tarihindeki yerini al›rken, flehit ve tutsak yak›nlar›, duyarl› kurum ve kifliler de bu politikalar karfl›s›nda çeflitli eylemler yap›yorlar.

Emine Palab›y›k Devletin F tipi hapishanelerde devrimci ve komünist tutsaklara yönelik sald›r›lar› devam ederken di¤er yandan tutsak

yak›nlar›, duyarl› kurum ve kifliler de bas›n aç›klamalar›, ziyaretler, açl›k grevi vb. eylemlerle tecrit karfl›t› mücadeleyi gelifltirmeye çal›fl›yorlar. Bu amaçla TAYAD’l› ailelerden Emine Palab›y›k ve Feridun Osmana¤ao¤lu 5 Ocak 2003 tarihinden itibaren açl›k grevi bafllatt›lar. fiu an açl›k grevinde bulunan aileler ile k›sa bir söylefli yapt›k: Emine Palab›y›k: 48 yafl›nday›m. O¤lum 5 senedir hapishanede. Yakaland›¤›nda henüz 15 yafl›nda idi. 12.5 y›lla yarg›lan›yor. O¤lumun görüflüne gitti¤imde onur k›r›c› bir flekilde

aran›yoruz. Ben utan›yorum bunlar› söylemeye. O¤lum 8.5 ayd›r Ölüm Orucunda. fiu an tek kiflilik hücrede tutuluyor. Ben sürekli tedirginim. “Ya haftaya gidersem de o¤lumu göremezsem” diye. O¤lumun can güvenli¤i yok. Yan›na kimseyi vermiyorlar. Elektrik ve su paras› al›yorlar. Haftada bir gün s›cak su veriyorlar. Onu da görüfl gününe denk getiriyorlar. 19 Aral›k katliam›nda Ümraniye’de idi. Daha sonra Kand›ra F tipine götürüldü. 8. ekipte Ölüm Orucuna bafllad›. fiu an 251. gününde. Bu hükümet döneminde de 7 tane flehidimiz oldu. Uyku uyuyam›yo-

rum. Telefonu açam›yorum ölüm haberi gelecek diye. Onca insan flehit düfltü. Yeter art›k diyoruz. ‹çerde çok tan›d›¤›m var. Hepsi benim çocu¤um. Onlar› yok edemezler. Onlar› yok etmek için beyinlerini, yüreklerini yok etmeleri gerekir. Biz her zaman onlar›n yan›nday›z. Feridun Osmana¤ao¤lu: Osman Osmana¤ao¤lu’nun abisiyim. Osman 12 Eylül’le birlikte 7.5 sene yatt›. Tahliye olduktan 3 sene sonra tekrar yakaland›. Ölüm Orucu’nun ilk ekibindeydi. Kand›ra F tipinden hastaneye kald›r›ld›. 4.5 ay hastanede

“Cezaevi çal›flma grubu”ndan rapor ● ‹HD ‹zmir fiubesi Cezaevi Çal›flma Grubu” 2002 y›l›nda hapishanelerde yaflanan sorunlarla ilgili bir rapor haz›rlad›. Haz›rlanan rapor ‹HD ‹zmir fiubesi’nde 10 Ocak 2003 tarihinde saat 12:30’da bas›na ve kamuoyuna sunuldu.

Okunan aç›klamada Ölüm Oruçlar›nda birçok kiflinin hayat›n› kaybetti¤i ve onlarcas›n›n sakat kald›¤›, hak ihlallerinin daha da yo¤unlaflarak sürdü¤ü, ailelerin ve avukatlar›n görüfl günlerinde onur k›r›c› davran›fllara maruz kald›klar›

Zorla müdahale iflkencesinde

Bir flehit daha

Feridun Osmana¤ao¤lu kald›. Zorla müdahale iflkencesine maruz kald›. 4 gün boyunca yata¤›na zincirle ba¤land›. Eyleminin 252. gününde tahliye edildi. D›flarda eylemi sürdürdü. Ölüm Orucu’nun 299. gününde flehit düfltü. Kardeflimi kaybetti¤imden beri di¤er insanlar›n ölmemesi için mücadele etmekteyim. Bunun için de bedenimizi yat›rd›k. Devletin her türlü bask› ve katliam›na karfl› içerdeki insanlar yürekleri ve bilinçleri ile karfl›l›k verdiler. Biz de tecrit politikas› ortadan kald›r›lana kadar içerdekilerin mücadelesini destekliyoruz. Bu sorun sadece bizim de¤il Türkiye’deki tüm ezilen halklar›n sorunudur. Biz bu sorunu çözece¤imize inan›yoruz. ANTEP’TE DE TUTSAK YAKINLARI AÇLIK GREV‹NDE Antep Kapal› Hapishanesi’nin F tipine çevrilmesi ve son zamanlarda artan bask›lar nedeniyle Antep’te de tutsak yak›nlar› açl›k grevi bafllatt›. Al›nan bilgiye göre çocuklar›na giyecek, yiyecek vb. eflyalar idare taraf›ndan içeri sokulmuyor. Hücrelere geçiflle birlikte çocuklar›na ve kendilerine yönelik bask›lar›n sürekli artt›¤›n› belirten 10 tutsak yak›n›, 2 Ocak 2003 tarihinde DEHAP Antep ‹l Örgütünde açl›k grevi bafllatt›. (‹stanbul)

vurgulanarak tecrit ve izolasyonun halen sürdü¤ü ve buna ba¤l› olarak mahkumlar›n psikolojik sorunlar yaflad›¤›n›n, kendilerine dahi yabanc›l›k çekti¤inin alt› çizildi. Ayr›ca raporda ÇHD, Mazlum-Der ve TAYAD’›n da hapishaneler ile ilgili çal›flmalar›na yer verildi. (‹zmir)

Özlem Türk 11 Ocak 2003’te ölüm orucunun 63. flehidi olarak tarihteki yerini ald›. 19-22 Aral›k 2000 “Hayata Dönüfl” operasyonunu Çanakkale zindan›nda karfl›layan Özlem Türk oradan Kütahya hapishanesine sevk edildi. 27 Eylül 2001 tarihinde ölüm orucu 7. ekibinde yer ald›. 12 A¤ustos 2002 tarihinde durumunun a¤›rlaflmas› üzerine Ankara Numune Hastanesi’ne kald›r›ld›. Özlem Türk’e Ankara Numune Hastanesi’nde defalarca elleri, ayaklar› kalepçelenerek zorla müdahale edildi. Türk’ün flehit düflmesinin ard›ndan yaz›l› bir aç›klama yapan TAYAD’l› aile-

ler bu ölümün AKP hükümeti iflbafl›na geldikten sonra yaflanan 7. ölüm oldu¤unu belirterek “AKP hükümeti, bu ölümlerin sorumlulu¤unu kald›ramaz, kaybedecek zaman yoktur. Derhal F tiplerindeki tecrit kald›r›lmal›d›r. Tecrit öldürüyor, ölümleri durdurun” dediler.

T utuklu yak›nlar›ndan aç›klama ● Tutuklu yak›nlar› Bayrampafla Hapishanesinde bulunan tutuklular›n haklar›n›n ihlal edildi¤ini ve insan onurunu zedeleyici hareketlerde bulunuldu¤unu belirttiler. Konu ile ilgili ‹HD ‹stanbul fiubesinde 9 Ocak 2003 günü bir bas›n aç›klamas› yapan tutuklu ailelerinin aç›klamas›na ‹HD’liler de destek verdi. Bas›n aç›klamas›nda metni tutuklu yak›n› Zülküf Do¤an okudu. Do¤an aç›klamada bask›lar›n sadece F tipi hapishanelerde olmad›¤›n› ayr›ca di¤er hapishanelerde de devam etti¤ini belirterek herkesi duyarl› olmaya ça¤›rd›. Bunlar›n yan› s›ra sorunlar› iletmek istedikleri yetkili makamlar taraf›ndan da oyaland›klar›n› belirten Do¤an sorunlar›n bir an önce giderilmesi ça¤r›s› yapt›. (‹stanbul)


işçi-köylü

44

11

17-30 Ocak 2003

Kürt halk› tecritin kald›r›lmas›n› istiyor Abdullah Öcalan’a uygulanan tecritin kald›r›lmas› için ülkenin birçok yerinde protesto eylemleri yap›l›yor. KADEK Genel Baflkan› Abdullah Öcalan’a uygulanan tecrit uygulamas›na karfl› ülkenin çeflitli yerlerinden tepkiler yükselmeye devam ediyor. 31 Aral›k 2002 tarihinde Mardin’in K›z›ltepe ilçesinde kendilerine “Ferhat Kurtay’›n Fedaileri” ad›n› veren bir grup genç, ‹pek Sanayi ve Bahçelievler mahallelerinde Öcalan’a destek amac›yla bir eylem yapt›. Elektrik trafolar›ndaki flalterleri indirerek, bir süre elektrikleri kesen grup, daha sonra bildiri da¤›tt›. Kendilerine “‹zmir Serh›ldan Gençli¤i” ad›n› veren bir di¤er grup ise ‹zmir’in Konak ilçesine ba¤l› Agora ve ‹kiçeflmelik mahallelerinde yolu bir süre trafi¤e kapatarak “Be Serok Jiyan nabe”, “Disa disa serh›ldan Seroke me Öcalan” sloganlar›n› att›. Osmaniye’nin Mimar Sinan, Karaboyunlu, Rauf Bey, Bafl Mahalle, Selimiye ve Yunus Emre mahallelerinde saat 20:00’de 5 dakikal›k ›fl›k söndürme eylemi yapan “Osmaniye Özgürlük ‹nisiyatifi” tecritin kald›r›lmas›n› istedi. 3 Ocak 2003 tarihinde Ayd›n’›n Söke ilçesine ba¤l› Sazl›köy beldesinde kendilerine “Apocu Gençlik” ad›n› veren bir grup da Ayd›n-‹zmir yolunu trafi¤e kapatt›. “PKK’ye selam KADEK’le devam” yaz›l› pankart açan grup yolu atefle vererek slogan att›. Yine 3 Ocak 2003’te Diyarbak›r’›n Ba¤lar semtinde kendilerine “Amed Bar›fl Savaflç›lar›” ad›n› veren bir grup genç, Fatih caddesini molotof kokteyli atarak trafi¤e kapatt›. Adana’n›n Yüre¤ir ilçesinde de “Apocu Halk ‹nisiyatifi” ad›nda bir grup KADEK bayra¤› açt›. 9 Ocak 2003 tarihinde Van’da ö¤renciler taraf›ndan 7 ayr› lisede tecritin kald›r›lmas›na yönelik bil-

BARIfi ANNELER‹ “SAVAfiA HAYIR” DED‹

Öcalan’a uygulanan tecrit uygulamas›na karfl› HADEP gençli¤i de yapt›klar› eylemle tepkisini dile getirdiler. diri da¤›t›ld›. Siirt’in Çakmak, Ulus, Conkbay›r› ve Dumlup›nar; Diyarbak›r’›n Kofluyolu caddesinde; Mersin’in Çilek ve Karaduvar mahallelerinde Öcalan’a özgürlük istemiyle eylemler yap›ld›. 4 Ocak 2003 tarihinde ‹HD ‹stanbul flubesinde Abdullah Öcalan’›n avukat› Hatice Korkut ve kardefli Mehmet Öcalan taraf›ndan Öcalan’a yönelik tecriti protesto etmek amac› ile bir bas›n aç›klamas› yap›ld›. ‹HD ‹stanbul flube baflkan› Kiraz Biçici’nin de kat›ld›¤› aç›klamada devletin Öcalan’a yönelik bir çürütme politikas› uygulad›¤› belirtilerek tecrit politikas›n›n terkedilmesi gerekti¤inin alt› çizildi. Kiraz Biçici tecrit politikas›n›n hapishanelerde devam etti¤ini ve buna karfl› ölüm oruçlar›n›n da halen sürdü¤ünü belirtti. Öcalan’›n avukat› Hatice Korkut ise 18 Eylül 2002 tarihinden itibaren Öcalan ile görüflemediklerini, sürekli olarak hava muhalefetinin gerekçe

Devletten çocuklara yine terör dersi ● Devlet bir yandan “terörle mücadele” ad› alt›nda kendisi terör estirirken bir yandan da “a¤aç yafl iken e¤ilir” deyimine uygun olarak özellikle orta ve lise ö¤reniminde olan gençlere katletti¤i insanlar›n görüntülerini izleterek vahfletini or-

taya seriyor. Bunda as›l olarak gençlere “bana karfl› gelmeyin yoksa sonunuz böyle olur” mesaj›n› vermeyi amaçl›yor. Bu uygulama birçok ö¤rencide piskolojik sorunlara varan olaylara yol açmakta ve devlet as›l yüzünü

gösterildi¤ini anlatt›. A‹HM’ne de baflvurduklar›n› belirten Korkut vekil müvekkil görüflmelerinin yasal bir hak olarak aksat›lmamas› gerekti¤ini belirterek gerek ulusal gerek uluslararas› mevzuatta güvence alt›na al›nm›fl savunma hakk›n›n bu flekilde engellenmesinin kabul edilemez oldu¤unu vurgulad›. Öcalan’›n iletiflim hakk›n›n sa¤lanmas›n› isteyen kardefli Mehmet Öcalan ise “dört ayd›r Urfa’dan buraya geliyoruz. Aylard›r buraday›z” diyerek yaflad›klar› sorunlar› dile getirdi. Mehmet Öcalan ayr›ca yasalar›n Türkiye’de yaflayan herkes için geçerli oldu¤unu belirterek yetkili mercilerden kendilerine bir aç›klama yap›lmad›¤›na vurgu yapt›. 12 Ocak 2003 tarihinde Beyo¤lu ‹stiklal caddesinde biraraya gelen yüzlerce kifli Irak savafl›n› ve Öcalan’a yönelik tecriti protesto etti. HADEP ‹stanbul ‹l Gençlik Kollar›’n›n düzenledi¤i eylemde “Biji kendi eliyle teflhir etmektedir. Daha önce de Bolu’da duydu¤umuz bu tür olaylar›n son örne¤i Tunceli’de yafland›. Bolu’da ilkokul ö¤rencilerine çat›flmalarda öldürülen, yaral› yakalanarak iflkence edilen gerillalar›n resimleriyle “terörle mücadele dersi” verilmiflti. Son olarak da Tunceli’de 7-10 Ocak tarihleri aras›nda ö¤rencilere ve ö¤retmenlere terör konulu konferans

Serok Apo” slogan›n› att›¤› iddia edilen bir kifli gözalt›na al›nd›. ‹zmir’de de 5 Ocak Pazar günü Tutuklu Aileleri ‹nisiyatifi taraf›ndan Konak Sümerbank önünde, Öcalan’a yönelik tecriti protesto amaçl› kitlesel bir bas›n aç›klamas› düzenlendi. Bas›n metnini okuyan Mehmet Yanat, yaklafl›k 20 y›ld›r Kürt halk›n›n çok ac›lar çekti¤ini belirterek, “Abdullah Öcalan üzerindeki tecrit giderek yo¤unlaflmakta ve 2 ayd›r avukatlar› ve ailesi ile görüfltürülmemektedir. Abdullah Öcalan’›n yaflam koflullar› düzeltilmelidir” dedi. Yap›lan aç›klaman›n ard›ndan polisle kitle aras›nda süren bir gerginlik yafland›. Daha sonra kitle sloganlarla Konak Meydan›’ndan ayr›ld›. Ayr›ca hapishanelerdeki KADEK’li tutsaklar da dönüflümlü açl›k grevi yaparak 15 gün aile görüfllerine ç›kmayacaklar›n› aç›klad›lar. Yine tutsaklar ‹mral›’ya sevk için dilekçe verdiler. verildi. Ö¤rencilerin sinemaya gidecekleri söylenerek konferansa götürüldüleri ve ceset görüntüleri görünce gözlerini kapatt›klar› kendi anlat›mlar›. Konferansta düzenlenen sinevizyon gösterimlerinde çat›flmalarda katledilen gerillalar›n resimleri çocuklara izletildi. ‹lkokul ve lise ö¤rencilerine ders ad› alt›nda parçalanm›fl cesetlerin izletilmesi ise özellikle ailelerde tepkilere yol açt›.

● 4 Ocak 2003 tarihinde Galatasaray postanesi önünde biraraya gelen Bar›fl Anneleri “Irak’ta savafla Hay›r” diyerek bir protesto eylemi yapt›lar. Bar›fl Anneleri ad›na bas›n metnini Müyesser Günefl okudu. Günefl, olas› bir sald›r›dan sonra bölgede kan ve gözyafl› akaca¤›na dikkat çekerek Abdullah Öcalan üzerindeki tecrit koflullar›n›n da bir insan haklar› ihlali oldu¤unu belirtti. Cumhurbaflkanl›¤›, Baflbakanl›k, Meclis Baflkanl›¤›, Adalet Bakanl›¤› ve ‹çiflleri Bakanl›¤› ile CHP Genel Baflkanl›¤›na soruna duyarl› olma ça¤›r›s› yap›larak dilekçelerin gönderilmesinin ard›ndan eylem sona erdi. (‹stanbul)

ÜM‹T C‹HAN TARHO ANILDI ● 8 Ocak 2003 tarihinde Ümit Cihan Tarho’nun mezar› bafl›nda toplanan kitle önce devrim ve demokrasi flehitleri için bir dakikal›k sayg› duruflu yapt›. Ard›ndan Ümit Cihan Tarho’nun hayat› ve mücadelesini anlatan bir konuflma yap›ld›. Anma s›ras›nda jardarma ve polis yo¤un güvenlik önlemi alm›flt›. Ayn› gün Ümit Cihan Tarho’yu anmak için EMEP binas›nda saat 18:00’de bir bas›n aç›klamas› düzenlendi. (Malatya)


17-30 Ocak 2003

işçi-köylü

12

44

En yoksul bölge Türkiye Kürdistan› Türkiye’deki sosyoekonomik çarp›kl›k bölgeler aras›nda uçurum boyutlar›nda bir eflitsizli¤i de beraberinde getiriyor. Özelikle bat› ile do¤u bölgeleri aras›ndaki sosyal ekonomik fark her geçen gün daha da aç›lmaktad›r. Türkiye’de yoksulluk s›ralamas›nda bafl› T. Kürdistan› çekerken onu Karadeniz bölgesi izliyor. Devletin özelikle bu bölgelere yönelik y›llard›r uygulad›¤› görmezden gelme tavr› bölgesel eflitsizli¤in en büyük nedenidir. Türkiye Kalk›nma Bankas› (TKB) Araflt›rma Müdürlü¤ü taraf›ndan yap›lan araflt›rma

bu bölgesel eflitsizli¤i gözler önüne seriyor. Araflt›rmaya göre, Do¤u Anadolu bölgesi Türkiye’nin en az geliflmifl bölgesi durumunda. Bu bölge Türkiye gayri safi yurt içi has›las›n›n (GSY‹H) 2000 y›l› itibar›yla yüzde 4.1’ini olufltururken, kifli bafl›na gelir de 1.343 dolar dolay›nda. T. Kürdistan› illerinde kifli bafl›na gelirin bölge ortalamas› alt›nda kalanlar Mufl, A¤r›, Bitlis, Ardahan, Bingöl, Van, Hakkari, Kars, I¤d›r. Bu iller aras›nda en yoksul il ise Mufl. Yoksullu¤un çok büyük boyutlara ulaflt›¤› bölgenin birçok ilinin ekonomisi kamu görev-

lilerinin ald›klar› maafllar üzerinden döndü¤ünü yap›lan araflt›rma ortaya koyuyor. Bölge ekonomisinde en büyük pay› ise tar›m sektörü al›yor. 2000 y›l›nda 5 katrilyon 163 trilyon lira olan bölge GSY‹H’da tar›m sektörünün pay› yüzde 27.9 olarak tespit edilirken, bu oran Türkiye GSY‹H’s› içinde yüzde 14.1 olan pay›n›n iki kat› durumunda. Yine ayn› araflt›rmaya göre 2000 y›l› itibar›yla bölgedeki devlet “hizmetlerinin” pay› GSY‹H’n›n yüzde 27.1’ini oluflturuyorken, bu oran Türkiye ortalamas›n›n 3 kat›

Koruculara “savafla haz›r” olun ça¤r›s› ABD bir yandan Irak’a sald›r› haz›rl›klar›n› devam ettirirken Türkiye’de ise “yeni” hükümet hala “savafla karfl› oldu¤u imaj›n›” vermeye çal›fl›yor. ‹lk olarak BM kararlar›n› beklediklerini söyleyen AKP yetkilileri flimdi de “bar›flç›l çözümden” yana olduklar›n› vurgulayarak imajlar›n› zedelememeye çal›fl›yorlar. Ancak tüm bunlar bir kenarda dururken bir yandan da sald›r›n›n ana üstlerinden olan Türkiye Kürdistan’› illerinde sald›r› için haz›rl›klar had safhaya varm›fl durumda. Son olarak 30 Askeri kamyon ‹stanbul’dan trenle Diyarbak›r’a gönderildi. K›z›lay’da, Habur s›n›r kap›s›nda haz›rl›klar›n› sürdürüyor. Özellikle Silopi, Diyarbak›r ve Mersin’de yo¤unlaflan bu askeri haz›rl›klar hükümetin farkl› söylemleri olsa da tam bir savafl makinesi olarak örgütlendi¤ini kan›tl›yor. Türkiye ‹ran s›n›r›nda bulunan askeri hareketlilik bölge halk›n› da tedirgin ediyor. Geçti¤imiz hafta içerisinde Nusaybin’den hareket eden malzeme ve asker tafl›yan 500 araçl›k askeri konvoy Habur s›n›r kap›s›na yerleflti. fi›rnak valisi Hüseyin Baflkaya’n›n “olas› bir savafl için haz›rland›klar›n›” aç›klamas› da h›zla devam ettirilen savafl provalar›na kan›t. Ancak bu haz›rl›klardan kaste-

✔ Batman’da 600 korucuya gönüllü olarak sald›r›da rol almalar› halinde 15 bin dolar para önerisi yap›ld›. Ancak baz› korucular buna hevesli oldu¤u gibi, baz›lar› da bu sald›r›da yer almak istemiyor. dilen sadece silahl› kuvvetlerin kendisi için yap›lanlar› kaps›yor. Yani bu bölgenin bir savafl durumunda nas›l etkilenece¤i yönünde halk›n sa¤l›¤› ve yaflam› için al›nan önlemler yok dene-

cek kadar az. Örne¤in bölgede bulunan askeri hastaneler d›fl›nda hiçbir hastanede sald›r› koflullar›na göre bir düzenleme yok. Bu konudaki di¤er bir haz›rl›k da sald›r›da korucular›n kullan›lmas›na iliflkin. Özellikle Van ve Batman’da koruculara savafla gönüllü kat›lmalar› halinde para teklif ediliyor. Özellikle 20-25 yafl aras›nda olan ve özel tim üyesi korucular›n tercih edildi¤i bu görevlendirme devletin zaten önem vermedi¤i insanlar› kullanma politikas›ndan baflka bir anlam tafl›m›yor. Ayn› flekilde Batman’da 600 korucuya gönüllü olarak sald›r›da rol almalar› halinde 15 bin dolar para önerisi yap›ld›. Ancak baz› korucular buna hevesli oldu¤u gibi, baz›lar› da bu sald›r›da yer almak istemiyor. Örne¤in ad›n› vermek istemeyen bir korucu bu talimat›n nereden geldi¤ini bilmediklerini belirterek savafla kat›lmak istemediklerini sözlerine ekliyor. Tüm bu haz›rl›klar›n gösterdi¤i tek gerçek ise Ortado¤u halklar›n›n ard›ndan sald›r›da en çok yara alacak olan bölgenin Türkiye Kürdistan› oldu¤u gerçe¤idir.

üzerinde bulunuyor. Ancak bölge halk› bu hizmetlerden hiçbir pay alamamaktad›r. Yap›lan yat›r›mlar ise aç b›rak›lan, katledilen yoksul Kürt emekçi halk›n› asimile etmek için kullan›lmaktad›r. Bir yandan barlar›n, y›ld›zl› otellerin, spor tesislerinin mantar gibi türedi¤i bölgede halk yozlaflt›r›lmaya çal›fl›l›rken di¤er yandan Kürt ulusunun özgürlük mücadelesine karfl› askeri yat›r›mlar da tüm h›z›yla sürmektedir. Ancak Kürt ulusu her türlü bask›ya, zulme, manipülasyon kampanyalar›na ra¤men teslim al›namamaktad›r.

KORUCU KATL‹AMLARI SÜRÜYOR ● Devletin silahlar›yla ve yine devletin deste¤iyle katliamlar›na devam eden korucular, Urfa’n›n Viranflehir ilçesinde bir otomobili tarayarak bir kiflinin a¤›r yaralanmas›na neden oldular. Bir akrabas›n›n cenazesini karfl›lamak üzere 28 Aral›k 2002 tarihinde Herbana köyünden Viranflehir’e do¤ru yola ç›kan, Esat Sakin (50) ve Mehmet Sakin (60) adl› kardeflleri tafl›yan otomobil, Sesik Köyü’nde korucular taraf›ndan tarand›. Olayda Esat Sakin’in a¤›r yaraland›¤› ve Antep Özel Sani Hastanesinde tadavi alt›na al›nd›¤› ö¤renildi. Sald›r›dan yara almadan kurtulan Mehmet Sakin’in ifadeleri do¤rultusunda K›rl›k Jandarma Karakolu Korucubafl› Salih Diken ve adamlar›n› gözalt›na ald›. Bir gün gözalt›nda kalan korucular, savc›l›¤a bile ç›kar›lmadan serbest b›rak›ld›. Olaylarla ilgili aç›klama yapan Mehmet Sakin, korucular›n h›rs›zl›k, yol kesme ve adam öldürme gibi birçok olaya kar›flt›klar›n› belirterek flunlar› söyledi; “Devletin silahlar›yla intikam al›yorlar. Bir gün tutulup serbest b›rak›l›yorlar.”


işçi-köylü

44

13

17-30 Ocak 2003

KESK’ten nema eylemleri

Savafl harcamalar›na trilyonlar ayr›l›yor. AKP hükümeti sadece 2003 y›l› için borç faizleri için harcad›¤› 34 milyar dolar için kaynak bulabilmekte. Ancak emekçilerin nema ödemesine gelince 7 milyar dolar›n bulunamad›¤›n› söyleniyor. AKP hükümeti de önceki hükümetler gibi tercihi IMF’den, sermayeden yana kulland›¤›n› göstermektedir” metnini KESK Dönem Sözcüsü ve Tüm Bel-Sen fiube Baflkan› Nurettin K›n›k okudu. K›n›k aç›klamada “AKP hükümeti seçim meydanlar›nda yapt›klar› vaatleri iktidara gelince unuttu” dedi. Aç›klama s›ras›nda s›k s›k “Yaflas›n örgütlü mücadelemiz”, “Sadaka de¤il toplu sözleflme” vb. sloganlar at›ld›.

Kamu emekçileri birçok ilde yapt›klar› eylemlerle hükümetin nema ödemelerine iliflkin plan›n› teflhir etti. ‹STANBUL Birikmifl tasarruflar›n ödenmesi için Ça¤layan’daki AKP binas› önünde bir aç›klama yapan KESK üyeleri hükümetin istifas›n› ve savafl›n durdurulmas›n› istediler. Platform ad›na aç›klamay› KESK Merkez Yürütme Kurulu üyesi Mustafa Avc› yapt›. Avc› AKP iktidar›n› elefltirerek kendilerine yap›lan %5’lik zamm›n %10 gibi gösterildi¤ini, bu flekilde halka yalan söylendi¤ini belirtti. AKP’yi seçim meydanlar›nda verdi¤i sözleri tutmaya ça¤›ran Avc›, nema ödemelerini 5 y›la yayan yasa tasar›s›n›n meclise gönderildi¤inin de alt›n› çizdi. Yap›lan›n emekçilerin al›nterine el koyma plan›ndan baflka birfley olmad›¤›n› belirten Avc› hükümetin kendilerini dinlemek zorunda oldu¤unu da sözlerine ekledi. SAMSUN KESK Samsun flubesi nemalar›n ödenmesi için haz›rlanan program› protesto için, 7 Ocak 2002 tarihinde saat 12:00’de AKP merkez ilçe binas› önünde yaklafl›k 150 kiflinin kat›l›m› ile bir eylem yapt›.

“Zafer direnen emekçinin olacak”, “Hükümet flafl›rma sabr›m›z› tafl›rma” vb. sloganlar atan emekçiler hükümetin verdi¤i sözleri tutmas›n› istediler. KESK Dönem Sözcüsü Yusuf ‹nci burada bir aç›klama yaparak, ücretlere yap›lan zam konusunda devletin göz boyamaya çal›flt›¤›n› belirtti. “Emekçiler olarak hükümeti uyar›yoruz” diyen ‹nci’nin ard›ndan eylem sloganlarla sona erdi. BURSA Nemalar›n›n gaspedilmesini protesto etmek amac› ile Bursa KESK fiubeler Platformu taraf›ndan bir bas›n aç›klamas› yap›ld›. 7 Ocak günü AKP önüne gelerek siyah çelenk b›rakan emekçiler tepkilerini dile getirdiler. Hamifl ‹flcan caddesindeki AKP ‹l Baflkanl›¤› binas›na sloganlar atarak gelen emekçiler buraya siyah çelenk b›rakarak alk›fllarla hükümeti protesto ettiler. KESK Bursa fiubeler Platformu Dönem Sözcüsü Saim Gültekin bas›n metnini okudu. Gültekin 3 Kas›m seçimleri öncesi AKP’nin binlerce söz verdi¤ini hat›rlatarak, bu sözleri tutmas›-

n› istedi. Eylemde “Savafla de¤il, emekçiye bütçe”, “Tasarruflar›m›z hemen ödensin”, “IMF de¤il üretenler yönetsin” vb. sloganlar› at›ld›. ANKARA KESK üyeleri Ankara’da AKP Genel Merkezi önüne gelerek buraya çelenk b›rakt›lar. Nemalar›n›n peflini b›rakmayacaklar›n› belirten kamu emekçileri “Kaynak yok demeyin, nemalar›m›z› hemen ödeyin” diyerek Hazine Müsteflarl›¤› önüne gitmek için buradan ayr›ld›lar. Müsteflarl›k önünde toplanan yaklafl›k 500 kifliye hitaben KESK Genel Baflkan› Sami Evren, Erdo¤an’a seçim öncesi verdi¤i vaatleri hat›rlatarak “Birikmifl olan 11 katrilyon, tüyü bitmemifl yetimin hakk› de¤il mi? Bu paray› iç ettirmeyece¤iz” dedi. MALATYA KESK Malatya fiubeler Platformu 7 Ocak günü saat 11:30’da AKP önünde bir bas›n aç›klamas› düzenledi. KESK üyeleri “Rantiyeye de¤il, emekçiye bütçe”, “Nemalar› ald›n›z, hortumculara verdiniz” vb. dövizler açarken, bas›n

MERS‹N 7 Ocak 2003 tarihinde KESK Mersin fiubeler Platformu; zorunlu tasarruflar›n, ücret zamlar›n›n, nemalar›n ödenmesi için eylem yapt›. Eylem kamu emekçilerinin saat 12.30’da Defterdarl›k önünde buluflmas› ile bafllad›. AKP Mersin binas› önüne do¤ru “Zorunlu tasarruflar hemen ödensin”, “Savafla de¤il emekçiye bütçe”, “ABD askeri olmayaca¤›z”, “IMF defol bu memleket bizim”, “Hak gasp›na hay›r”, “Direne direne kazanaca¤›z” sloganlar› eflli¤inde yüründü. AKP Mersin fiube binas› önünde bas›n aç›klamas› gerçeklefltirildi. Aç›klamay› KESK fiubeler Platformu Bas›n Sözcüsü Abbas Koluaç›k yapt›. Koluaç›k “Hükümet yetkilileri bize kayna¤›n olmad›¤›n› iddia ediyor. Sadece bat›k bankalar için 32 katrilyon harcand›. Savafl harcamalar›na trilyonlar ayr›l›yor. AKP hükümeti sadece 2003 y›l› borç faizleri için harcad›¤› 34 milyar dolar için kaynak bulabilmekte. Ancak emekçilerin nema ödemesine gelince 7 milyar dolar›n bulunamad›¤› söyleniyor. AKP hükümeti de önceki hükümetler gibi tercihi IMF’den, sermayeden yana kulland›¤›n› göstermektedir” dedi. Bas›n aç›klamas› sloganlar eflli¤inde bitti. Ayr›ca Bitlis’te yap›lan aç›klamaya polisin müdahale etti¤i ve 15 kiflinin gözalt›na al›nd›¤› ö¤renildi.

BEDAfi ‹fiÇ‹LER‹ ‹fi BIRAKTI ● BEDAfi Gaziosmanpafla ‹flletme Müdürlü¤ü bünyesinde “Baranlar” adl› tafleron flirkette çal›flan iflçiler patronun sözleflmeye uymamas› üzerine üç günlük ifl b›rakma eylemi gerçeklefltirdiler. Üç gün boyunca çal›flmayan iflçiler ESM ‹stanbul flube yöneticilerinin BEDAfi Genel Müdürü ve Gaziosmanpafla ‹flletme Müdürü ile görüflme yapmas›n›n ard›ndan 10 Ocak’ta iflbafl› yapt›lar. Görüflmelerle ilgili 9 Ocak günü bas›na bilgi veren ESM ‹stanbul fiube Baflkan› Gürsel Ümit Sever tafleron iflçilerin yaflad›klar› sorunlar› irdeleyerek bunlar›n çözümü için bir komisyon oluflturacaklar›n› söyledi. Sorunu en k›sa zamanda çözeceklerini belirten Sever, iflçilerden iflbafl› yapmalar›n› istedi. Alk›fllarla da¤›lan grup daha genifl konuflmak üzere Baranlar flirketinde oturmaya ça¤r›ld›. Çevredeki iflçilerin de tepki gösterdi¤i bu olay üzerine kadrolu iflçiler de tafleron çal›flanlara destek verdiklerini aç›klad›lar. (‹stanbul)

‹HD ‹fi KANUNU YASA TASARISINA HAYIR DED‹ ● 7 Ocak 2003 tarihinde Unkapan›’nda bulunan Çal›flma ve Sosyal Güvenlik Müdürlü¤ü önünde bir araya gelen ‹HD’liler, ifl kanunu yasa tasar›s›n›n iflçi s›n›f› ve tüm emekçilere dayat›laca¤›na de¤inerek bu uygulamay› protesto ettiler. Tüm BelSen’in de destek verdi¤i aç›klamada tasar› ile esnek çal›flman›n yasalaflt›r›ld›¤›, sendikalaflma ve örgütlenme hakk›n›n ifllevsizlefltirildi¤i belirtilerek “bu yasa tasar›s› ile iflçiler modern köleler haline getirilmek isteniyor” denildi. (‹stanbul)

BES’TEN HÜKÜMETE UYARI ● 8 Ocak 2003 tarihinde BES Mersin fiubesi’nin yapt›¤› bas›n aç›klamas›n› BES Mersin fiube Baflkan› Gürsel S›¤›n›r okudu. S›¤›n›r aç›klamada “Halk düflman› politikalar› uygulamakta ›srar eden hükümeti uyar›yoruz. Emek düflman› programlar›nda ›srar ederlerse bir zamanlar 57. hükümetin korkulu rüyas› haline gelen Arjantin’deki genel grevleri, mitingleri, sokak gösterilerini kendilerine hat›rlat›r›z. Emekçilerin baflka yolu kalmam›flt›r” dedi. (Mersin)


17-30 Ocak 2003

işçi-köylü

14

44

Kürt ulusal sorunu ve güncel görevlerimiz üzerine!-2 PKK/KADEK’in ulusal devrimci zeminden, ulusal reformist zemine kaymas› bir süreç sorunudur. Bu sürece damgas›n› vuran özellik burjuva milliyetçili¤idir. KADEK, sosyalizmden etkilenmifl olsa da hiçbir zaman sosyalist bir hareket olmad›. KADEK, sosyalist etkilerin en fazla oldu¤u dönemde dahi, öz olarak burjuva milliyetçi nitelikliydi. Nitelik olarak böyle olmas›na ra¤men devrimci bir zemindeydi ve proleter sosyalist hareketin müttefiki say›l›rd›. Ulusal hareketi, proleter sosyalist hareketin müttefiki yapan, onun milli zulme tav›r al›fl›, egemen ulus zulmüne karfl› silahl› mücadele yürütüflü ve o ölçüde de emperyalizme tav›r al›fl› Kürt ulusunun ulusal demokratik taleplerini dile getirip, bu u¤urda mücadele etmesiydi. ‹flte Proletarya Partisi’nin sahiplenip savundu¤u bu muhtevad›r.

Kitleler söylenene de¤il, yap›lana bakar, bedel ödeyenlerin sözlerine de¤er verir. BURJUVA M‹LL‹YETÇ‹L‹⁄‹N‹N TEMEL FELSEFES‹ PRAGMAT‹ZMD‹R Bugün ulusal mücadeleyi flahs›nda somutlaflt›ran PKK/KADEK hareketinin yönetici kadrolar› da bu sürecin ürünüdürler. Bu sürecin en somut özelli¤i sosyalizmin somut baflar›lar›ndan ötürü ezilen halklar için bir umut tafl›mas›yd›. Özellikle “Uluslar›n kendi kaderini tayin hakk›” ilkesi ve “hakl› savafllar›n desteklenmesi” politikas› sosyalizmin ezilen ulus burjuvazisi için, tutars›z da olsa, savunulmas›na neden oluyordu. PKK/KADEK ve di¤er Kürt örgütlerini kuran kadrolar da sosyalizmden etkilenmifllerdi. Elbette ki bu sonuca yol açan en önemli neden sosyalizmin o tarihi koflullarda sahip oldu¤u prestij, ezilen dünya halklar› üzerinde yaratt›¤› sayg›nl›kt›. Ve bundan dolay› da tüm ulusal ve küçük burjuva milliyetçi hareketler kendini sosyalist olarak ifade ediyordu. Çün-

kü, pragmatizm burjuva milliyetçili¤inin temel felsefesidir. Ortama ve ç›karlar›na göre kabuk de¤ifltirirler, yeri gelince sosyalist, yeri gelince dinci ve yeri gelince dar-milliyetçi çizgisiyle sahneye ç›kar ve ç›karlar›n› tüm halk›n ç›karlar›ym›fl gibi göstererek kitlelere ça¤r›da bulunurlar. Stalin yoldafl›n do¤ru olarak ifade etti¤i gibi “ezilen ulusun dört bir yandan s›k›flt›r›lan burjuvazisi elbette harekete geçer. “Kendi halk›na” baflvurur ve kendi sorunuymufl gibi göstererek avaz avaz ‘vatan’a yard›ma ça¤›rmaya bafllar. Kendi “yurttafllar›” aras›nda kendisi için.... vatan yarar›na bir ordu toplar. Ve halk ça¤r›lara her zaman kay›ts›z kalmaz, onun bayra¤› yöresinde toplan›r, yukar›dan gelen bask› onu da ezer ve onda da hoflnutsuzluk uyand›r›r ulusal hareket iflte böyle bafllar.” PKK/KADEK hareketinin dünü ve bugünü bu bak›fl aç›s›yla de¤erlendirilmelidir. Hiç kuflkusuz ulusal hareketin bu-

gün geldi¤i noktaya esas olarak yön veren, belirleyici olan onun ideolojik flekillenifli ve durufludur. Ama bu sonucun bu denli h›zl› haz›rlanmas›nda sosyalist hareketin bürokrat burjuvazi flahs›nda ald›¤› yenilginin de pay› vard›r. Bu yenilgi yaln›z ezilenlerin sosyalizme duydu¤u güveni sarsmad›, ayn› zamanda proleter enternasyonalist duygular› da zay›flatt›. Dar burjuva milliyetçi anlay›fllar›n yeniden körüklenmesine yol açt›. Bu gerçekleri görmeliyiz. Ve ayn› zamanda ulusal demokratik talepleri sahiplenmede ulusal hareketin bugününü de¤erlendirmede hep bu nesnel tabloyu hesaba katmal›y›z. PROLETARYA PART‹S‹ 7. KONFERANSI’NDA SORUNU BU B‹L‹NÇ VE SORUMLULUKLA ELE ALDI Proletarya Partisi 7. Konferans›nda ulusal mücadeleyi flahs›nda somutlaflt›ran PKK/KADEK’in dünü ve bugününü de¤erlendirdi, bu de¤erlendirme-

lerin sonuçlar›n› flu ana bafll›klar alt›nda özetledi. 1) PKK/KADEK’in ulusal devrimci zeminden, ulusal reformist zemine kaymas› bir süreç sorunudur. Bu sürece damgas›n› vuran özellik burjuva milliyetçili¤idir. KADEK, sosyalizmden etkilenmifl olsa da hiçbir zaman sosyalist bir hareket olmad›. KADEK, sosyalist etkilerin en fazla oldu¤u dönemde dahi, öz olarak burjuva milliyetçi nitelikliydi. Nitelik olarak böyle olmas›na ra¤men devrimci bir zemindeydi ve proleter sosyalist hareketin müttefiki say›l›rd›. Ulusal hareketi, proleter sosyalist hareketin müttefiki yapan, onun milli zulme tav›r al›fl›, egemen ulus zulmüne karfl› silahl› mücadele yürütüflü ve o ölçüde de emperyalizme tav›r al›fl› Kürt ulusunun ulusal demokratik taleplerini dile getirip, bu u¤urda mücadele etmesiydi. ‹flte Proletarya Partisi’nin sahiplenip savundu¤u bu muhtevad›r. 2) Yine, ulusal devrimci bir çizgide, faflist Türk devletine karfl› mücadele eden PKK/KADEK, Kürt topraklar›nda az›msanmayacak derecede bir ulusal uyan›fla yol açt›. Türkiye Kürdistan›’nda Kürt halk› ulusal uyan›fl ve örgütlenmede en üst dereceyi PKK/KADEK prati¤i ile yakalad›. Bu prati¤in devrimci yönde gelifltirilmesi gerekmektedir. 3) PKK/KADEK hareketine yön veren “‹mral› Manifestosu”nun özü, uluslar›n kendi kaderini tayin hakk›n›n reddidir. ‹ltihakç› ve egemen ulus flovenizmiyle el ele yürümektir. Kürt ulusunun demokratik taleplerinin ulusa ait kültürel baz› k›r›nt›lara indirgenmesidir. Kürt ulusunun milli zulme karfl› yürüttü¤ü hakl› ve meflru mücadelesine iliflkin tereddütlerin yarat›lmas›, hakl›l›¤›n›n gölgelenmeye çal›fl›lmas› ve teslimiyetin Kürt ulu-

suna dayat›lmas›d›r. 4) Reformizm, Kürt ulusal sorununun çözümünü sa¤layamaz. Faflizm, bu soruna çözüm getirmez, getiremez. Kürt ulusal hareketi “bar›fl” ad› alt›nda teslimiyeti dayat›yor. Türk devleti bu “bar›fl” ça¤r›lar›n› bile yan›ts›z b›rak›yor. Dayat›lan ve istenilen koflulsuz bir teslimiyet. Bunun için Kürt kurumlar›n›n yasal zeminde siyaset yapmas› dahi engelleniyor. Tüm bu yaklafl›mlar önümüzdeki süreçte faflist devletin ne yapmak istedi¤i noktas›nda da ipuçlar› vermektedir. Faflist Türk devletinin T. Kürdistan›’nda yürüttü¤ü imha, inkar ve bask› siyasetini görmezlikten gelmek, inkar etmeye kalkmak, en ufak k›r›nt›ya olmayan payeler biçmek, sistemi tan›mamakt›r. Nitekim, hala kimileri, “tarihi ad›m, ad›mlardan” söz edip dururken, Türk egemen s›n›flar› Irak Kürdistan›’ndaki iflbirlikçi güçlerin deste¤iyle kendine alanlar açmaktad›r. Tüm bu haz›rl›klar›n hedefi ve amac› belli. Ortada bu nesnel gerçekler varken, “bar›fl için tarihsel bir ad›m” vb. subjektif, kitleleri yan›lt›c› belirlemelerde bulunmak Kürt halk›n› faflizme karfl› silahs›zland›rmakt›r. Canl› ve diri olan herfleyi yoketmeyi, düflünsel olarak sistemle bütünlefltirmeyi, onun bir parças› haline getirmeyi hedeflemektedir-ki yap›lan da budur. Özet olarak, burjuva milliyetçi reformistler gelinen süreci olumlamalar›, sürece büyük payeler biçmeleri, onlar›n ideolojik flekillenifl ve durufllar›n›n do¤al bir sonucudur. Reformistler bugün kendileri için yararl› olan fleyi istiyorlar ve kitleleri de bu kendi istekleri do¤rultusunda flekillendirmeye çal›fl›yorlar. Tüm politikalar›, pratik eylemlilikleri bu temel mant›k üzerine kuruludur. ☞


işçi-köylü

44

PROLETARYA PART‹S‹NE DÜfiEN GÖREV VE SORUMLULUKLAR Herfleyden önce sonuçlardan hareketle ortaya ç›kan tabloya “biz demifltik”, “tarih bizi hakl› ç›kard›” vb. temelde yüzeysel, basit yaklafl›mlar sergilemek, yaflananlardan hiç ders ç›karmay›p, ileriye yönelik öngörü ve hedeflerden uzaklaflmakt›r. Bu durumda, var olan› do¤ru olarak belirlemek de yetmiyor. Ayn› zamanda bu do¤ru belirlemelere uygun pratik ad›mlar atmak zorunludur. Ve bu pratikle birlikte eksikliklerimizi ve olumsuzluklar›m›z› a盤a ç›kar›p giderme yönünde çaba sarf etmek gerekir. Yine, ortaya ç›kard›¤›m›z sonuçlardan hareketle sürece denk düflen taktik politikalar gelifltirmeli ve politikalara uygun örgütsel düzenlemeler yapmal›y›z. Ajitasyon/Propaganda araçlar›n› çok yönlü ve kapsaml› olarak kullanarak komünistlerin meseleye somut yaklafl›m›n› aç›k ve net olarak halka göstermeliyiz. Yine bu durumda komünistlerin görevi, yaln›zca bu refor-

15 mist siyaseti deflifre etmek de¤il, ayn› zamanda Uluslar›n Kendi Kaderini Tayin Hakk›’n› kay›ts›z-flarts›z savunmak ve bu u¤urda net ve berrak bir mücadele yürütmektir. Gerçek çözümün halk için demokrasi ve özgürlük mücadelesinden geçti¤ini kavratmak, uluslar›n gönüllü birlikteli¤inin ancak bu pratik hatla yarat›laca¤›n› tereddütsüzce ortaya koymakt›r. fiu aç›k; devrimci çözüm ile burjuva çözüm aras›ndaki fark›, ileri kitlelere anlatma olana¤› bugün daha çoktur. E¤er bu olana¤› güncel politika ve pratik ad›mlar temelinde kullan›rsak, iflte o zaman mesajlar›m›z›n kitlelere ulaflma imkan› daha da artacakt›r. Bafltan beri ifade etti¤imiz gibi, ulusal hareketi güçlü ve etkili k›lan, ulusal istemleri radikal ve ›srarl› tarzda hayata geçirme prati¤iydi. Elbette ki komünistler sorunu ulusal de¤il, s›n›fsal zeminde ele alacaklard›r. Burada dikkat edilmesi gereken önemli nokta, sorunu s›n›fsal bir perspektifle ele alman›n güncel politikalarda

PUSULA Kürt sorununun çözümü Kemalist cumhuriyet ile bütünleflmekten de¤il onu y›kmaktan geçer -2 Hemen flunu belirtmeliyiz ki, ulusal hareketin bir önceki say›m›zda ifade etti¤imiz, aktard›¤›m›z düflüncelerinde de paylaflmad›¤›m›z, hemfikir olmad›¤›m›z birçok nokta var. Ama bu makalemizdeki esas amac›m›z aktard›¤›m›z bu farkl› noktalar üzerinde polemik yapmak de¤il. Bu makalemizdeki esas amac›m›z Proletarya Partisi’nin 7. Konferans›n›n görüflleri ›fl›¤›nda ulusal harekette yaflanan de¤iflimlerin neden ve niçinlerine yan›t aramak ve Proletarya Partisi’nin ulusal sorunun çözümüne iliflkin güncel görevleri üzerinde durmakt›r. Proletarya Partisi’nin 7. Konferans›nda bir kez daha alt› çizildi¤i gibi ulusal hareketin proleter sosyalist hareketin müttefiki yapan onun milli zulme karfl› tav›r al›fl›, egemen ulus zulmüne karfl› silahl› bir savafl›n içine girmesi ve yine emperyalizm karfl›s›ndaki tutumuyla da devrimci zeminde olmas› gerçe¤idir. Bu gerçek ulusal hareketin, faflist Türk devletine karfl› devrimci bir çizgide yürümesini sa¤lad›. Deyim yerindeyse ulusal hareketi, ulusal hareket yapan, Kürt kitlesiyle birlefltiren, sayg›nl›¤›n› artt›ran bu belirlemeler ve bu belirlemelere uygun özlenen radikal pratiktir. Di¤er bir söylemle ulusal istemleri radi-

kal bir tarzda gündemlefltiren ›srarl› pratiktir. Bu pratik, gücünü bir önceki say›da uzunca aktard›¤›m›z teorik görüfllerden al›yordu. Yine, ‘84 ç›k›fl› da bu anlay›fl›n ürünüdür. Bu anlay›fltan uzaklaflmak gerçeklerden tümden uzaklaflmakt›r. Her fley çok aç›k ve nettir. Ulusal devrimci çizgide ›srar Kürt topraklar›nda can bedeli bir direnifle, Serhildanlara, ulusal uyan›fla yol açt›. Ve bugün hala ulusal hareket o zemin üzerinde yarat›lan de¤erlerle, sayg›nl›kla yürüyor. De¤iflim ad› alt›nda, ulusal hareketin önderli¤i taraf›ndan ‹mral›’da formüle edilen görüfllerin reformist düflüncelerin pratik sonuçlar›n› Kürt halk› hala derinden hissetmiyor. Bunun olumsuz etkilerini Kürt halk› pratik tecrübeleriyle yaflayarak görecektir. Ancak herfleyi de “Kürt halk› yaflayarak görecek” anlay›fl›yla ele alamay›z. Ne yapmal›y›z? Bilimsel Çözümlemede Pratik Ad›m Atmakta Israrl› Olmal›y›z Öncelikle bu teorik keflmekeflli¤in içinde, yani düflman›n dost, çözümsüzlü¤ün çözüm olarak Kürt halk›na dayat›ld›¤› böylesi bir ortamda

ezilen ulus ve milliyetlerin demokratik taleplerine s›rt dönmek olmad›¤›d›r. Tam tersine s›n›f perspektifine uygun olarak Kürt ulusunun demokratik hak ve taleplerini gündemlefltirmek ve bu u¤urda mücadele etmek, önümüzde duran ertelenemez bir görevdir. Bir ulusun ulusal demokratik taleplerini görmezlikten gelmek, herfleyin çözümünü Demokratik Halk Devrimi’ne b›rakmak stratejimize hizmet

17-30 Ocak 2003

eden reformlar için, mücadeleyi yads›makt›r. Bu reformlar›n ve bunun u¤runa mücadelenin kitlelerin düflünüfl ve yaflam tarzlar›nda yaratt›¤› etkiyi, Proletarya Partisi’ne yak›nlaflt›rma gerçe¤ini görmezlikten gelmektir.

Politikalar nesnel gerçeklikler üzerinden yap›l›r. Kürt topraklar›nda bu nesnel duruma uygun olarak bugün dost da, düflman da “özgürlükler”, “ulusal kimlik” üzerinde tart›flmalar yürütüyor. Ve bu tart›flmalarda kimi zaman dost düflman; düflman ise dost olarak gösteriliyor. Yaflanan bu tablo karfl›s›nda devrimcilerin, komünistlerin tavr› ne olmal›d›r? Birincisi; PKK/KADEK geri dönülmez bir rotaya girmifltir. PKK/KADEK’in az da olsa girdi¤i rotadan ç›kmas› için baflta yaflad›¤›m›z topraklarda olmak üzere, bölgede ve dünyada nispeten güçlü devrimci dalgan›n yükselmesi gerekir. Böylesi bir dalga PKK/KADEK saflar›ndaki ulusal demokratik ve devrimci yan› canl› ve diri k›lan e¤ilimleri harekete geçirir, onlara güç ve cesaret verir. Bu temelde geliflecek bir e¤ilim, belki mevcut gidiflat› durduramaz ama gelece¤e yönelik bir direnifl oda¤› olur. Görünen o ki, yak›n süreçte güçlü devrimci dalgan›n patlayaca¤›n›n iflaretleri henüz yoktur. Bu demektir ki, bu süre böyle yaflanacakt›r.

uluslar›n kendi kaderini tayin hakk›n› kay›ts›z flarts›z savunmak, bu yönlü propaganda ve ajitasyona a¤›rl›k vermek, gerçek çözümün demokratik halk devrimi ile olaca¤›n› ve halklar›n gönüllü birlikteli¤inin ancak böyle bir pratikle yarat›laca¤› gerçe¤inin alt›n› inatla, ›srarla çizmek gerekir. fiu aç›k ki, bu net duruflumuz, bu ›srar›m›z bugünden yar›na Kürt kitlesi içinde istedi¤imiz düzeyde bir etki yaratmayacakt›r. Bunun bilincindeyiz ve her partili militan da bu gerçe¤i kavramal›d›r. Hiç kimsenin kendi kendisini kand›rmaya, büyük beklentiler içine girmeye hakk› yoktur. Burada önemli olan do¤rular›m›zda daha da derinleflmenin ve özellikle ulusal sorunda, güncel politika yapma, somut geliflmelere göre tav›r belirleme noktas›nda daha da aktifleflmektir. Ki bu tav›r merkezi kampanyalar fleklinde olabilece¤i gibi, merkez olarak belirlenen genel anlay›fla uygun olarak her alanda, koflullara uygun olarak somutlama sorumlulu¤umuzun oldu¤u da aç›kt›r. Elbette ki bizler soruna ulusal pencereden de¤il, s›n›fsal pencereden bak›yoruz. Kürt topraklar›ndaki her geliflmeyi s›n›fsal bak›fl aç›s›yla ele al›p sorgulamak zorunday›z. Soruna bu bak›fl aç›s› ile yaklaflmak demek, ulusal demokratik taleplere s›rt›m›z› dönmek de¤ildir. Bilakis bu talepleri demokratik devrim stratejisine uygun olarak gündemlefltirmek ve bu u¤urda aktif olarak mücadele etmek zorunlulu¤u ve sorumlulu¤uyla karfl› karfl›yay›z. Bu konuda ulusal hareketin pratiklerinden ö¤renmeliyiz. Mesela Kürt topraklar›nda PKK/KADEK d›fl›nda di¤er Kürt parti ve örgütleri niye istenilen düzeyde tutanamad›lar? ‹stisnas›z tümü de ulusal bir zemin

üzerinde yükseliyorlard›. Hatta baz› parti ve örgütler daha dar ulusal milliyetçi bir ideolojik flekillenifle de sahiptiler. Ama buna ra¤men Kürt topraklar›nda tutunamad›lar. Çünkü bu parti ve örgütler, ulusal istemleri radikal bir tarzda uygulama gücüne, önderli¤ine sahip de¤illerdi. Söylemleriyle, pratiklerinin uyumu yoktu. Ulusal hareketle di¤er Kürt parti ve örgütlerin aras›ndaki temel fark da budur. Bunun do¤ru alg›lanmas› gerekir. O halde bu pratikten nas›l bir devrimci bir sonuç ç›karmal›y›z? Ç›karmam›z gereken en büyük sonuç; evet, soruna s›n›f bak›fl aç›s›yla yaklaflmal›y›z. Ama ulusal demokratik talepler u¤runa mücadele etmesini de bilmeliyiz. Her fleyi demokratik halk devriminin zaferine b›rakamay›z. Yani ana dilde e¤itim, ana dilde yay›n hakk›, yar›n›n de¤il bugünün sorunudur ve Kürt halk›n›n da gündemindedir. Komünistler bu gündemi, bu somutlu¤u görmezlikten gelemez. Bu yönlü farkl› mücadele taktikleriyle ve araçlar›yla izleyece¤imiz pratik bizi kitlelere daha da yak›nlaflt›rabilir. Oluflan önyarg›lar›n k›smen parçalanmas›n› sa¤lar. Böyle bir yönelimin içine girmek zorunday›z. Unutmamak gerekir ki Kürt topraklar›nda ulusal eksende PKK/KADEK yapmas› gerekeni asgari ölçüde yapt› ve geldi¤i nokta da ortada. Bu demektir ki, Kürt topraklar›nda bu eksenli bir çizgide ›srar, yaflananlar›n bir tekrar›ndan ibaret olacakt›r. O yüzden yeni bir yönelime girmeliyiz. Bu yönelim araflt›rma ve incelemeyi içerir. Bu yönelim Kürt topraklar›ndaki geçmifl pratik faaliyetimizi çok kapsaml› bir tarzda çözümlemeyi baflar› ve baflar›s›zl›klar›m›zdan dersler ç›karmay› içerir. Bu yönelim, ulusal hareketin prati¤inden ö¤renmeyi

✔ Reformizm, Kürt ulusal sorununun çözümünü sa¤layamaz. Faflizm, bu soruna çözüm getirmez, getiremez. Kürt ulusal hareketi “bar›fl” ad› alt›nda teslimiyeti dayat›yor.

‹kincisi; bugün kültürel haklar noktas›nda yaflan›lan bu tart›flma önümüzdeki süreçte devam edecektir. Bu durumda, Demokratik Halk Devrimi program›na uygun olarak, baflta anadilde e¤itim olmak üzere, Kürt ulusunun ulusal demokratik taleplerini gündemlefltirme ve bu yönlü yaz›l› ve sözlü A/P yapma göreviyle karfl› karfl›yay›z. Bu görevimizi mutlaka yapmal›y›z. Yine bu konuda asgari düzeyde bir hem fikirlilik sa¤layaca¤›m›z devrimci parti ve örgütlerle ortak kampanyalar yürütme politikas›ndan da uzak durmamal›y›z. fiu aç›k ki, elefltirilerimiz, önerilerimiz ancak böylesi bir pratik içinde anlam kazan›r. Unutmamak gerekir ki kitleler söylenene de¤il, yap›lana bakar, kitleler bedel ödeyenlerin sözlerine de¤er verir; kitleler, ac›lar›na ve sevinçlerine ortak olanlar›n arkas›ndan yürür, ça¤r›lar›n› can kula¤›yla dinler ve talimatlar›na uyar. Tüm bunlar› görmek için fazla uza¤a gitmeye, kitap sayfalar›n› kar›flt›rmaya gerek yok. Sadece ve sadece Kürt topraklar›nda objektif bir gözle irdelemek yeterlidir. B‹TT‹

içerir. Bu yönelim, Kürtlerin bugünkü objektif durumunu do¤ru bir tarzda saptamay›, buna uygun taktik politika belirleyip pratik ad›m atmay›, ajitasyon ve propaganday› genel söylemlerden ç›kar›p, somut talepler üzerinde gelifltirmeyi, yayg›n yo¤unlaflt›rmay› içerir. Bu yönelim, devrimci parti ve örgütlerle daha planl› ve ciddi bir temelde eylem birlikleri yapmay› içerir. Bu yönelim, savafltaki gücü tan›may›, onun hareket tarz›n› izlemeyi içerir. Her parti militan› bulundu¤u alanda sorunlar› bu bilinç ve sorumlulukla ele almak zorundad›r. Gerçek anlamda bir çözüm ancak, daha devrimci ve sosyalist bir yaklafl›mla mümkündür. Ulusal hareketin sistemle bütünleflme çabas›n›n bir özeti olan “Demokratik Cumhuriyet” projesine karfl› proleter önderlikli demokratik halk devrimi, demokratik halk cumhuriyeti perspektifiyle ç›kmak, bu u¤urda ›srarl› olmak, bizim için vazgeçilmez bir görevdir ki, halklar›n gönüllü birlikteli¤i de ancak böyle bir mücadele prati¤iyle yarat›labilir. Bu konuda düne oranla koflullar bugün daha olumludur. Olmas› gereken, ama istenilen düzeyde olmayan bu yönlü çabalar›m›zd›r. Pratik tutumu belirleme ve ona uygun ad›m atma konusundaki yetersizliklerimizdir, darl›klar›m›zd›r. Bunlar› mutlaka aflmal›y›z ki, yönelimimizin temel mant›¤› da gücünün oran›nda çözümlemede derinleflmek pratik ad›m atmakta yo¤unlaflmakt›r. Bu yo¤unlaflma Kürt topraklar›nda bizim için daha elveriflli olan bölgelerde ad›m ad›m olmak zorundad›r. Bitti


17-30 Ocak 2003

işçi-köylü

16

44

Ezilenlerin öfkesini örgütlü güce dönüfltürelim ABD’nin 2003 y›l› bütçesinde 393 milyar dolar “savunma”ya ayr›lm›fl ve senatolar›nda oylamada kabul edilmifltir. Bu korkunç bir rakamd›r. Dünyan›n bir dizi ülkesinde hatta kendi ülkesinde milyonlarca insan açl›k çekerken, her gün binlerce çocuk açl›ktan, hastal›ktan ölürken, dünya iflçi ve emekçilerinin eme¤inden gaspedilmifl bu paralar dünyan›n flu ya da bu halklar›n›n bafl›na bomba olarak ya¤acakt›r. Baflar› ve baflar›s›zl›klarla dolu bir y›l› daha geride b›rakt›k. Emperyalist ve onlar›n kiral›k kalemflörlerinin “ideolojisiz”, “savafls›z” bir dünyaya do¤ru gidiyoruz sahte söylemleri s›n›f savafl›m›n›n gerçek yasalar› karfl›s›nda kar gibi eridi. Tarih, 2002 y›l›nda da, ezen ve ezilenlerin mücadelesine tan›kl›k yapt›. Tarih, ezilenlerin hergün lokmalar› küçülürken, ezenlerin sofralar›n›n daha da zenginleflti¤ine, ama huzursuzluklar›n›n da zenginleflen sofralar›na paralel olarak artt›¤› perspektifine de tan›kl›k yap›yor. Elbette ki tüm bu yaflan›lanlarda hiçbir eksik yok. Çünkü tarih hükmünü sürdürüyor. Ve zalimler de, ezilenlere zulüm uygulamakta s›n›r tan›mamaya devam ediyor. Bunun için özel ordular kuruyorlar. Her türlü terörist sald›r›lar›na meflruluk kazand›rmak için, anti-terör yasalar›n› ç›kar›yorlar. Ama yine de rahat de¤iller. Dünyan›n birçok co¤rafyas›nda emperyalist-kapitalist sistemin yaratt›¤› yoksullu¤a, iflsizli¤e karfl› kitlelerin kendili¤inden geliflen protesto eylemleri haydutlar› rahats›z ediyor. Haks›z da de¤iller. Çünkü kitlelerin bu tepki ve öfkesi sistem d›fl› örgütlü bir güce dönüflürse, büyük muharebelerin kaç›n›lmaz olaca¤› ve bundan dolay› asla rahat yüzü göremeyeceklerini tarihi tecrübeleriyle biliyorlar. Ve bunun içindir ki; baflta bafl haydut ABD olmak üzere birçok emperyalist haydut ve uflaklar› 2002 y›l›nda da söylemde “bar›fltan” sözettiler. Ama “bar›fl” için de¤il, haks›z savafl k›flk›rt›c›l›¤› için çal›flt›lar. Emperyalist ç›karlar› için ülkeleri iflgal edip bombalad›lar. Devrimcilere ve komünistlere karfl› pervas›zca sald›r›lar›n› sürdürdüler-sürdürmeye de devam ediyorlar. Dahas› onlar için, onlar gibi düflünmeyen, haks›zl›klar›na itiraz edip, hak-

lar›n› isteyen herkes “teröristtir”, dünya “bar›fl›” için bir tehdittir. Ve yok edilmesi gerekir. ASIL TERÖR‹ST EMPERYAL‹ZMD‹R Hiç kuflkusuz gerçek teröristler emperyalistler ve iflbirlikçileridir. fiöyle bir haf›zam›z› yoklayal›m. Rus Sosyal Emperyalizminin (RSE) çöküflü ile birlikte en çok “küresel demokrasi”, “insan haklar›”ndan ve zenginliklerden söz eden bu haydutlar de¤il miydi? Oysa içinden geçti¤imiz yüzy›l›n son çeyre¤inde Balkanlar, Ortado¤u ve Kafkaslar’da yarat›lan tüm haks›z savafllar›n mimar› yine bu haydutlard›r. ‹flte bugün bu haydutlar›n bafl› ABD’nin öncülü¤ünde Irak flahs›nda Ortado¤u halklar›

yeni bir sald›r›yla yüzyüzedir. ABD emperyalizmi oldukça pervas›z hareket ediyor. Amaç ve planlar›n› pek de gizlemiyorlar. Tersine, flu veya bu boyutta aç›klay›p, kamuoyunu haz›rl›yor. Genelde emperyalizm ve uflaklar› için, özelde ABD emperyalizmi için dünyada en büyük düflman ve tehlike hala, komünist, devrimci ve ulusal devrimci hareketlerdir. Onun için bu hareketleri terörizm diye damgalamaktad›rlar. Ve besledikleri dinci-fleriatç›, flimdilik pek bir ihtiyac› kalmay›p kontrol alt›na almakta zorlan›p, pek de güvenemedi¤i kesimleri de bilinç bulan›kl›¤› yaratmaya çal›flarak ayn› kefeye koyarak “teröristler” diye göstermektedirler. Kendi teröristliklerini

baflkalar›na yükleyerek “terörizme karfl› savafl”› öncelikli görev olarak önlerine koymaktad›rlar. Emperyalizme karfl› olanlar›, kendileriyle çeliflkileri olanlar› da “terörist” s›fatland›rmas›na almakta ve savafl ilan etmektedirler. Kamuoyu yaratmak için provokasyonlar düzenlemekte ve ard›ndan sald›rmaktad›rlar. ABD’nin belirtti¤imiz sald›rgan politikas› Bush’un gelifliyle birlikte aç›klan›nca uluslararas› alanda belli bir tepki gördü. Tepkiyi etkisizlefltirmek ve içte ve d›flta lehine kamuoyu yaratmak için 11 Eylül 2001 olay›n› direkt ve dolayl› düzenlediler. Baflar›l› da oldular. Bush iktidar› ilk icraat›n› Afganistan’da gösterdi. Di¤er emperyalistlere de boyun e¤direrek ABD önderli¤inde çok uluslu bir iflgal gerçeklefltirdiler. ABD hükümeti stratejik politikas›n›n Orta Asya, Kafkaslar aya¤›n›n ilk ad›m›n› att›. Daha sonra ise ad›m ad›m bölgede geniflleyip sa¤lamlaflmaya çal›flacakt›r. Kafkaslar’daki oldukça zengin petrol, do¤al gaz yataklar›n› baflta Rusya ve Çin’e b›rakmay›p, Orta Asya’da Afganistan ve Pakistan üzerinden, Umman Denizi, Hint Okyanusu’ndaki tafl›ma yollar›n› da denetim alt›na alma politikas›n›n önemli ad›mlar›n› att›. KATL‹AMLARIN NEDEN‹ EMPERYAL‹ST ÇIKARLARDIR ABD emperyalizmi Ortado¤u için iki y›la yak›nd›r u¤rafl›yor. Ancak rakiplerini (AB emperyalistlerini, Rus ve Çin, Japon emperyalizmini) henüz tam ikna etmede baflar›l› olamad›. Diplomatik trafikleri, pazarl›klar› h›zlanarak devam ediyor. Çünkü Ortado¤u bütün emperyalistler için önemli, stratejik bir aland›r. Petrol ihtiyaçlar›n›n esas›n› oradan sa¤lamaktad›rlar. Hepsinin emperyalist yat›r›mlar›, ç›karlar›, ç›karlar›n› temsil edenleri var.

‹ran, Suriye, Irak, Libya’da ABD gerilese de, bölgede hala egemendir. Bölge ülkelerinin, ad› geçenler d›fl›nda, ço¤u petrol kuyular›na göre oluflturulmufl devletlerdir ve hemen hemen hepsi ABD’nin sad›k uflaklar›d›r. Dahas›, bölgede ‹srail gibi sald›rgan ve fl›mar›k bir yavrusu da bulunmaktad›r. Türkiye gibi sad›k bir ufla¤› bölgenin ensesindedir. ABD emperyalizmi bölgedeki hakimiyeti elde tutmak istiyor. Bu çerçevede ABD baflta Irak olmak üzere ‹ran, Suriye ve halk deste¤i zay›flam›fl ve o nedenle kaybedebilece¤i uflak ülkelerine yeniden bir biçim vermek istiyor. ABD’nin gizli belgelerinde Ortado¤u’ya yönelik plan›n›n önemine iliflkin vurgular içinde flunlar var: “Amerikan gizli belgelerinde çok önemli bir paragraf var. Amerika, kendisi d›fl›ndaki bütün büyük endüstriyel güçlerin, baflta Ortado¤u olmak üzere, dünyada önemli roller üstlenmesine engel olunmas› gerekti¤ini belirtiyor” (Eric Rouleau. Fransa’n›n eski Türkiye büyükelçisi. 12 Kas›m 2002. Özgür Politika.) Bu vurgular, ABD’nin amac› ve sald›rgan stratejik plan›n›n esas›n› ortaya koyuyor. Baflta Orta Asya-Kafkaslar ve Ortado¤u’ya niye önem verdi¤i, etkinli¤ini daha da gelifltirme ve sa¤lamlaflt›rmas›na yönelik ayn› zamanda emperyalist rakiplerini kontrol alt›nda tutma ve bafl haydutlu¤u elde tutup uzun vadeli k›lmaya yönelik bir politika ve plan izlendi¤i aç›kça ortaya ç›k›yor. ABD buralarla da yetinmeyecektir. Brezilya, Arjantin, Paraguay, Uruguay, Bolivya, Peru, Kolombiya gibi Güney Amerika ülkelerinde de kar›fl›kl›klar ç›karacak, müdahalelerde bulunacakt›r. “Arka bahçe”sinde yeni “düzenlemeler” yapacakt›r. 1960 sonlar› ve 1970’li y›llarda yapt›klar›na


işçi-köylü 44 ABD’nin belirtti¤imiz sald›rgan politikas› Bush’un gelifliyle birlikte aç›klan›nca uluslararas› alanda belli bir tepki gördü. Tepkiyi etkisizlefltirmek ve içte ve d›flta lehine kamuoyu yaratmak için 11 Eylül 2001 olay›n› direk ve dolayl› düzenlediler. Baflar›l› da oldular. Bush iktidar› ilk icraat›n› Afganistan’da gösterdi. Di¤er emperyalistlere de boyun e¤direrek ABD önderli¤inde çok uluslu bir iflgal gerçeklefltirdiler. benzer flekilde Latin Amerika halklar›n› katliamdan geçirecektir… Yine Afrika’da da benzer “düzenlemeler” yapacakt›r. Özellikle Güney Afrika kesimi, Afrika boynuzu denilen kesime s›ra gelecektir… SAVAfi MEDYASI ‹fiBAfiINDA ABD yeni dönemin stratejik sald›rgan politikas›n› hayata uygulamak için (baflta Ortado¤u ve Kafkaslar, Orta Asya olmak üzere) kamuoyu yaratmaya çal›fl›yor. Bir politikay› hayata uygulamada baflar›l› olmak için kamuoyu yaratmak gerekiyor. Bu, hem kapitalistler için, hem devrimci hareket için geçerli olan bir kurald›r. Kafalar› dönüfltürme, kazanma, dünyas›nda yer edinip deste¤ini direkt ve dolayl› alma olay›d›r. Ancak, burjuvazi her türlü afla¤›l›k yöntemlerle, komplolarla, provokasyonlarla bunu yapar, iç ve d›fl kamuoyunu manipüle ederek yapar. Öyle ki, kitleler ço¤u kez gerçek niyeti, amac›, hedefi, nedeni, niçini göremez. Gerçek düflmanlar›n› “kurtar›c›” veya dost

17 sanabilir… Özgül sorunda ABD emperyalizmi, esas›n› elinde bulundurdu¤u dünya medya tekelleriyle istedi¤i kamuoyunu önemli ölçüde yaratmada baflar›l› olabiliyor. ‹rili, ufakl› kamuoyu yaratma amaçl› olay ve yalan-yanl›fl haberler, psikolojik savafl yöntemlerinin yan› s›ra 11 Eylül-‹kiz Kule olay›n› düzenletip, onun yank›s›yla kamuoyu haz›rlay›p di¤er emperyalistleri de yan›na alarak Afganistan’a girdi. Bölgede geniflleme, kökleflme planlar› yap›yor. Ortado¤u’ya sald›r› için komplolara, senaryolara devam ediliyor. Irak hedef tahtas›na oturtuluyor. Son iki y›ld›r, her gün ABD bas›n› Pentagon kaynakl› sald›r› planlar›, sald›r› öncesi k o m p l o l a r, darbeler, suikast planlar› vb. yay›nl›yor. Çeflitli ülkelerin bafl›n› da ABD’nin elinde bulundurdu¤u haber ajanslar›n›n bu senaryolar›n›, bu psikolojik savafl haberlerini yay›nl›yor. Öyle ki, ha bu gün, ha yar›n, ha bu ay, ha gelecek ay veya mevsim Irak’a sald›r›laca¤›, “plan›n haz›r” oldu¤u, “haz›rl›klara baflland›¤›”n›n propagandas› yap›l›yor. Öyle ki, yaz›lanlardan, aç›klamalardan neyin do¤ru, neyin yanl›fl oldu¤u veya kesin ciddiyet tafl›d›¤›n› anlamak zorlafl›yor. Ancak, kesin bir fley var ki, o da, bafl terörist ABD’nin Irak’a ve dolay›s›yla Ortado¤u’ya bir savafl haz›rl›¤›nda oldu¤udur. Irak ve bölge ülkelerinin daha önce emperyalistlerce paylafl›lm›fl zenginlikleri, daha yeni sald›r›ya giriflmeden emperyalistler aras›nda diplomatik pazarl›klarla yeniden paylafl›lmaya, savafl sonras› yeniden altyap› ve üst yap›n›n inflas›nda kime ne düflece-

17-30 Ocak 2003

¤inin paylafl›lmas›na çal›fl›l›yor. ABD iki y›ld›r emperyalist rakiplerini ikna etmeye çal›fl›yor. Pazarl›klar t›kan›yor, birbirlerine zaman tan›yorlar. Sonuçta son aylarda bu yönlü diplomatik trafiklerini yo¤unlaflt›rd›lar. ABD rakiplerine, yoksa “sizlere ra¤men sald›r›r›m” tehdit ve flantajlar›nda bulunuyor. ABD emperyalist rakiplerinin savaflla (ki, bu yeni bir emperyalist dünya savafl› olur, flimdilik bu emperyalistler güce göre dünyay› yeniden paylaflma noktas›na gelmediklerini gördüklerinden dolay› dünya paylafl›m savafl›na haz›r de¤iller…)

SALDIRI TÜM ORTADO⁄U HALKLARINA Bafl terörist ABD’nin baflta Irak olmak üzere Ortado¤u “sevgisi”, petrol sevgisi ve Irak ve komflular›n›n stratejik öneminin sevgisi oldu¤u aç›k. “Irak dünyan›n ikinci büyük petrol rezervlerine sahip bir ülke. Bu da Irak’a büyük önem kazand›r›yor. Amerika buray› kontrol ederse, bütün Ortado¤u’yu kontrol edece¤i hesaplar›n› yap›yor. Yine Amerika bu yolla Ortado¤u rejimlerini zay›flatarak kendine ba¤lamak istiyor. Suudi Arabistan gibi Arap krall›klar›n›n Washington poli-

engellemeyece¤ini, bu noktada olmad›klar›na göre ve d›fl›nda da kalamayacaklar›na bir biçimde kendisine tabi olarak yan›nda yer almak d›fl›nda fazla seçeneklerinin olmayaca¤›n› biliyor. Her gecikmenin rakiplerinin daha da palazlanmas›na yarayaca¤›n› biliyor ve “yoksa tek bafl›m›za ve yan›m›za ald›klar›m›zla sald›r›r›m. Buna kararl›y›m” diye bast›r›yor. Bu yönlü ciddi haz›rl›klar› var.

tikalar› karfl›s›ndaki ikircikli tutumlar› da Amerika istedi¤i politikay› hayata geçirmesini ve bölgeyi kontrol edebilir yönetimler oluflturmas›na katk› sunuyor… Irak petrolü, kötü durumda olan ekonomisini yeniden canland›rmak için hedeftir…” “ABD’nin politikas› yaflam bulursa Ortado¤u rejimleri zay›flayacak, zaten halk deste¤inden mahrum olan Suudi Arabis-

tan, ‹ran ve Suriye ülkelerde Amerika’ya ba¤l› rejim de¤ifliklikleri Washington’un hedefidir…” (Eric Rouleau. Fransa’n›n eski Türkiye büyükelçisi. 12 Kas›m 2002. Özgür Politika.) ABD bunlarla yetinmeyecek, bölgede gevflemifl çivilerini daha da onaracak, kimilerini birbirlerine karfl› k›flk›rt›p karfl›l›kl› bol miktarda silah satacak, böylece silah pazarlar›n› canland›racak, mali ba¤›ml›l›¤›n› artt›racakt›r. K›sacas› siyasal, ekonomik, askeri ba¤l›l›klar›n› artt›rmay› da hesapl›yor. ABD emperyalizmi Ortado¤u’ya daha etkin bir flekilde yerleflmek için iç ve d›fl kamuoyunu ikna edebilecek ve arkas›na alabilecek pek bir fley bulamad›. Çeflitli propagandalar, uydurmalar, provokasyonlar yeterli olmad›, ikna edemedi. Özellikle Irak için bu yönlü çabalar gerekli deste¤i yaratamad›. “‹kiz Kule” sald›r›s›n› Irak ile ba¤lant›land›rmaya çal›flt›, hiçbir kan›t olmad›¤›ndan dolay› koyamad›. Destek alacak bahane bulamay›nca Irak’›n kitle imha silahlar›na sahip oldu¤unu ve “kitle imha silahlar›ndan ar›nd›r›lmas›”, “bölge ülkelerine yönelik tehlikenin etkisizlefltirilmesi” vb. ikiyüzlü demagojik bahanelerini ileri sürüyor. Etkinlik sa¤lad›¤› BM’nin daha önce birkaç sefer heyet gönderip inceleme yapt›rmas› ve biyolojik, kimyasal kitle imha silahlar› üretmesine iliflkin bir veri bulunamad› yönlü raporlar›na ra¤men ABD emperyalizmi demagojik söylemlerinde ›srar ediyor, bahane bulmaya gerekçe ar›yor. ABD’nin kitle imha silahlar›na karfl› olmad›¤›n› herkes biliyor. Geçmiflte sosyalistken Sovyetler Birli¤i ve Çin Halk Cumhuriyeti, geri dönüflten sonra Sosyal Emperyalist Rusya ve Çin (bu süreçte sahte olsa da) defalarca kitle imha silahlar›n›n üretiminin durdurulmas›, elde olanlar›n imha edilmesi için ça¤r›da bulundu ve zorlad›lar ama bafl haydut buna yanaflmad›. Biyolojik genetik silahlar› durmaks›z›n gelifltirdi. Baflta Amerika, Rusya, ‹srail, ‹ngiltere, Almanya, Fransa olmak üzere birçok ülke bu tür silahlara sahip. ABD emperyalizmi ile bu konuda kimse yar›flamayacak kadar her türlü geliflmifl silaha sahip. Dünyay› birkaç defa imha edecek silah bulunduruyor. Silah fabrikalar› durmaks›z›n çal›fl›yor. 2003 y›l› bütçesinde 393 milyar dolar “savunma”ya ayr›lm›fl ve senatolar›nda oylamada kabul edilmifltir. (15 Kas›m 2002 Özgür


17-30 Ocak 2003

işçi-köylü

18

haneyle gizlemeye çal›flmas›d›r. Bu sald›r› için gerekçeyse her fleyden önce, ilkin savafl ilan edip yok edilmesi gereken (tepeden t›rna¤a kimyasal biyolojik vb. her türlü bu silahlara sahip) ABD emp e r y a l i z m i d i r. . Dünya halklar›, “ABD ilkin aynaya bakmal›d›r, kimyasal kitle imha silahlar›n› ABD’nin baflka Irak’a sald›r› için son haz›rl›klar›n› yapan ABD Savunma Bakan› yerde aramaya Donald Rumsfeld 1983 y›l›nda Ba¤dat’ta Saddam’la el s›k›fl›rken. hakk› yok ve ilkin kendi ellerindekini imha etmeli” Politika) Bu korkunç bir ra- Hiçbir s›n›r, hiçbir kural tan›maça¤r›s›nda bulunmal›, tepkisini dikamd›r. Dünyan›n bir dizi ülke- maktad›rlar… sinde hatta kendi ülkesinde milIrak gerici, faflist diktatörlü¤ü- le getirmelidir. Di¤er emperyalistler de yonlarca insan açl›k çekerken, nün elinde kimyasal silah bulunaher gün binlerce çocuk açl›k- bilir. Bu mümkündür. Ayn› soy- ABD’nin (ve ‹ngiltere’nin) Irak’a tan, hastal›ktan ölürken, dünya danlar. Yetifltiren emperyalistler- sald›r› hesap, plan ve amac›n› göriflçi ve emekçilerinin eme¤in- dir. Ama son y›llarda bafl haydu- dükleri için, ç›karlar›na uygun den gaspedilmifl bu paralar dun dayatmalar›yla Irak’a giden görmedikleri için, yani emperyadünyan›n flu ya da bu halklar›- BM heyetleri kimyasal üretimine listler aras›ndaki çeliflkilerden do-

Irak, bunu bildi¤i için kabul etti. Kas›m sonlar›ndan beri 60-100 aras›, emperyalistlerin casus heyetleri “denetleme” yap›yor; istihbarat topluyor, plan ç›kar›yor. Irak halk› ve Irak devleti için onur k›r›c› bir tarzda dayatmalarda bulundular ve halklar› rencide edici bir flekilde “arama” “denetleme” yap›p sald›r›ya bahane bulacak malzeme arad›lar/ar›yorlar. BM silah denetçileri kimyasal silahlara ait herhangi bir bulguya rastlamad›klar›n› aç›klad›lar. Ama, bafl haydut sald›rmay› stratejik bir plan olarak önüne koyup, rakiplerinin daha fazla palazlanmas›na seyirci kalmadan, önlerini kesmek ve krizlerini atlatma ve pozisyonlar›n› daha sa¤lamlaflt›r›p uzun vadeli k›lmak amac›yla bir an önce sald›rmak için baz› bahaneler bulacakt›r. Yaratacakt›r. Zaten “BM heyeti”nin haz›rlad›¤› raporlar üzerinde emperyalistler aras›nda anlaflmazl›klar ç›kaca¤› flimdiden görülmeli. ABD’nin savafl dayatmalar›na karfl› veya isteksiz olanlar bu raporlarda da ç›kt›¤› gibi savafl› gerektirecek

44

için illaki sözkonusu gazlar› bulmam›z m› gerekiyor?” (Evrensel l2 Kas›m 2002). Bafl haydut, etkinli¤i alt›ndaki BM heyetlerine de güven duymuyor. Irak’ta fabrikalara, tesislere, hükümet ordu binalar›na, karargahlar›na Saddam’›n saray› ve evlerine haber vermeden bask›nlarla arama yapmalar›na, onursuz koflullara boyun e¤dirmeleriyle yetinmiyor. Heyetlerinin verece¤i raporu da peflinen ciddiye alm›yor. Herhangi birinin bir ifadesini yeterli bulaca¤›n› söylüyor. Kocaman ülkede y›¤›nlarca muhalif kesimin varl›¤› biliniyor, bunun yan› s›ra, birinin sat›n al›nmas›n›n veya kaç›r›l›p konuflturmalar›n›n çok zor olmad›¤›n› da herkes biliyor. Aç›kt›r ki, ABD “her halükarda mutlaka sald›raca¤›m” diyor. Buna göre k›l›f›n› haz›rlayacakt›r ve buna haz›rl›k yap›yor. EMPERYAL‹ZM‹N HEDEF‹ ORTADO⁄U PETROLÜDÜR Bafl haydutu ve suç ortaklar›n› Irak’a yönelik bu denli sald›rganl›¤a iten Saddam diktatörünün elin-

Bugün Irak flahs›nda Ortado¤u halklar›na verilmeye çal›fl›lan terör yüklü mesaj da bu maskeli politikan›n ürünüdür. Bütün bu maskeyi ç›karmak, emperyalist burjuvazinin sald›rganl›¤›n› deflifre etmek, en genifl kitlelere anti-emperyalist bir bilinç tafl›mak ajitasyon ve propagandada yo¤unlaflmak, buna uygun haks›z savafl karfl›t› güçlerle ortak pratik ad›mlar atman›n nesnel zemini düne göre bugün daha uygundur. Ve bu sorun bizim için güncel bir görevdir. n›n bafl›na bomba olarak ya¤acakt›r. SAVAfiA KARfiI OLMAK EMPERYAL‹ZME KARfiI SAVAfiMAKTIR Dünya halklar›n›n emperyalizmden kurtulma gibi, her türlü kimyasal kitle imha silahlar›n›n üretimi ve bulundurulmas›n›n yasaklanmas› gibi bir talebi de var. Bunun için de mücadele yürütecektir. Baflta ABD olmak üzere bütün emperyalistlere ve uflaklar›na karfl› mücadele olmadan kimyasal kitle imha silahlar›na da son verilemez. Kimyasal silaha karfl› olan ilkin ABD’ye karfl› olmak durumundad›r. Çünkü ABD bo¤az›na kadar her türlü kimyasal silahla doludur. Her türlü en gelifltirilmifl kitle imha silahlar›na sahiptir. 2. emperyalist paylafl›m savafl›ndan bu yana dünyay› en çok kan a¤latan, dünya jandarmal›¤›n› yapan ABD ve di¤er emperyalist haydutlar›d›r.

iliflkin bir fley bulamad›. Bugün elindekilerin d›fl›nda yeni üretimi olmayabilir. Sorun bu de¤ildir. Sorun, bafl haydudun Irak’a sald›rmak için, “kimyasal, biyolojik kitle imha silahlar›na sahip, bu tehlike yarat›yor” vb. bahanesiyle Irak’› iflgal edip savafl mezbahas›na sokma iste¤ini demagojik ba-

lay› Irak’a sald›r›ya karfl›lar ya da istekli de¤iller. ABD’nin bast›rmas› karfl›s›nda isteksiz davran›yorlar. ABD’nin diplomatik pazarl›klar› sonras› BM heyetinin Irak’a gidip yeniden “denetleme” yapmas› için 1441 say›l› karar› ald›lar. Ve Irak kabul etmezse, otomatikman sald›r› bahanesi yapacaklard›.

ciddi gerekçe yok diyecek, dayatmalarda bulunuyorsunuz diyecek vb. ABD ise sonuçlara itiraz edecek, iddia edecek ve dayatmalarda bulunacak. ABD bunu baflta da bildi¤i halde BM heyeti yollamaya raz› olmufltu ve tasla¤› kendisi sunmufltu. Ama sonucunu yine de hesaba katarak flimdiden sonuçlar›n kendisini ikna edemeyece¤ini söylüyor. Savafl için bas›nç oluflturmaya devam ediyor. Psikolojik savafl yönü de hesaplansa, BM heyetinin yollanaca¤› günlerde Bush’un dan›flman› Richard Perle çok pervas›zca aç›k aç›k flunu söylüyor: “BM denetçileri Irak’ta silah bulsa da bulmasa da sald›raca¤›z. BM denetçileri baflkan› Hans Blix’in ‘temiz’ raporu vermesi bizi engelleyemez. Varsayal›m ki, silah gelifltirme program›n›n içinde çal›flan birini bulduk. Bu kifli bize Irak’›n sinir gaz› saklad›¤›n› söyledi. Bu sözler için ikna olmak

de bulundu¤unu iddia ettikleri “kimyasal silahlar” de¤ildir. Onlar› bu sald›rganl›¤a iten bölgenin zenginliklerine hakim olma ç›lg›nl›¤›d›r. Enerji kaynaklar› üzerinde denetim sa¤layarak, içinde bulunduklar› ekonomik krizin yükünü hafifletme çabas›d›r. K›sacas› sald›rganl›¤a kaynakl›k eden gerçek neden tam da budur. Bunun d›fl›nda ileri sürülen tüm gerekçeler uydurma ve yaland›r. Özellikle “11 Eylül sald›r›lar›yla birlikte terörizm” demagojisi ile ezilen halklar cephesinde geliflen anti-emperyalist, özelde ABD karfl›t› tepkiye karfl›, emperyalistler ve suç ortaklar›n›n terörü artt›-art›yor. Yine karfl› devrimci güçler “11 Eylül sald›r›lar›”n› uygulad›klar› ve uygulayacaklar› terörün maskesine dönüfltürdüler. Bugün Irak flahs›nda Ortado¤u halklar›na verilmeye çal›fl›lan terör yüklü mesaj da bu maskeli politikan›n ürünüdür. Bütün bu maskeyi ç›karmak, emperyalist burjuvazinin sald›rganl›¤›n› deflifre etmek, en genifl kitlelere anti-emperyalist bir bilinç tafl›mak ajitasyon ve propagandada yo¤unlaflmak, buna uygun haks›z savafl karfl›t› güçlerle ortak pratik ad›mlar atman›n nesnel zemini düne göre bugün daha uygundur.


işçi-köylü 44 UfiAK TÜRK‹YE SAVAfi SAHNES‹NDE Herfleyden önce bafl haydut ABD emperyalizmine uflakl›k etmekte kusur etmeyen faflist Kemalist diktatörlü¤ün böyle bir savafl›n d›fl›nda kalmayaca¤› aç›kt›r. Kemalistlerin tüm derdi, böylesi haks›z bir savaflta ne tür kazan›mlar elde edecekleri noktas›nda dü¤ümleniyor. fiüphesiz ki faflist diktatörlük bu konuda efendisi bafl haydutla eflit durumdad›r. IMF reçeteleriyle borç bata¤›na batan ve faizlerin faizini dahi ödemekte güçlük çeken egemenler, ezilenlerin her türlü demokratik istemine copun ucunu ve DGM’nin kap›s›n› gösteriyor. D›flta ise ABD’nin tetikçili¤ini yap›yorlar. Hiç flüphesiz bu politikalar birbirini tamamlayan politikalard›r. Egemenler, efendilerinin kendilerine yükledi¤i tetikçilik rolünü en iyi flekilde yapmalar› için, içerde susturulmufl bir toplum bir çöl sessizli¤i yaratmak istiyorlar. Ve onlar da bunu yapmaya çal›fl›yorlar. fiu aç›k ki demokratik kurumlar›n en ufak demokratik tepkilerini içeren bas›n aç›klamalar›na karfl› vahflice sald›r›lar, Kürt topraklar›nda gözalt›nda kay›plar›, yarg›s›z infazlar› yeniden bafllatanlar ve dahas› muhalif olan her sese karfl› kemalizmin ›rkç›, floven ruhuna uygun karfl› devrimci fliddeti devreye sokanlar tam da sessizli¤i yaratmaya çal›flan, sesten, hareketten korkan egemenler ve zebanilerdir. Çünkü faflist devlet, içine düfltü¤ü ekonomik krizin yükünü tetikçilikle aflmaya çabal›yor. Bunun için Irak’a yönelik yürütülmeye çal›fl›lan sald›r› plan› içinde kendisini en “iyi” flekilde pazarlamaya çal›fl›yor. Elbette ki uflak olmas›ndan kaynakl› olarak bu etki gücü zay›f aç›klamalar›n ço¤u demagojik ve kamuoyunu yan›ltmaya dönüktür. Keza yine kimi çevrelerin bafl haydutun “AB” üyeli¤i için Türk devletine verdi¤i destek karfl›l›¤›nda, Irak’a yönelik yap›lacak sald›r›da kendilerini desteklemeleri sav› da yukar›da izah etmeye çal›flt›¤›m›z mevcut tabloyu objektif olarak aç›klamaya yetmedi¤i gibi, kafa kar›fl›kl›¤›na da yol aç›yor. Neden; Birincisi, bafl haydutun AB üyeli¤i için Türk egemen s›n›flar›na verdi¤i destek yeni de¤ildir. Yeni olan, ABD-AB aras›nda düne oranla bugün giderek artan rekabet olgusudur. Bölgesel politikalarda AB’nin daha etkin olma çabas›d›r, ki bu çaba ileriye yönelik de devam edecektir. ‹flte tam da burada ABD, AB politikalar› içinde etkin olmak için, Türk egemen s›n›flar› gibi kusursuz uflaklara ihtiyaç duyuyor. AB üyesi ülkeler de bu durumun fark›n-

19 da. Nitekim, son Kopenhag Zirvesi’nde Frans›z devlet baflkan› Chirac’in “önce kibar ve medeni olmak gerekiyor”, “ABD’yi kullanarak tehdit ve flantaj yapmaya bafllad›lar” m›r›lt›lar› alt›nda yatan gerçe¤i de tam da yukar›da ifade etti¤imiz sebeplerde aramak gerekir. ‹kincisi Türk egemen s›n›flar› Avrupa kat›nda ba¤›ms›z olarak da, Ortado¤u’da ABD tetikçili¤ini yapmaya zorunludurlar. Yine hem IMF yard›m› için hem de askeri yard›m

isimleriyle dolaflmaya bafllarlar. Saddam eline geçen bütün paray› kitle imha silahlar› gelifltirmeye ve sat›n almaya harcar. Kuzey Irak’ta siyasi belirsizlik kal›c› hale gelir”; “Saddams›z Irak”da ise, “Avrupa’da, Asya’da baflar›dan baflar›ya koflan Türk müteahhitleri yeni Irak’›n gelece¤inde de önemli pay sahibi olur. Kürt ço¤unlu¤unun yaflad›¤› Kuzey Irak’ta ve Türkiye’nin güney

karfl›l›¤›nda bunu yapmak zorundalar. Tüm bunlar›n yan›s›ra da Irak Kürdistan›’nda binlerce KADEK savaflç›s› var. Egemenlerin MusulKerkük rüyas› var. Elbette ki Irak’a yönelik bir iflgal hareketi olsa dahi, Musul-Kerkük petrolleri egemenler için rüya olmaya devam edecektir. Ama böylesi karmafl›k bir ortamda en az›ndan KADEK savaflç›lar›na yönelik imhaya dönük sald›r›lara yönelebilirler. Bu f›rsat› de¤erlendirmek isterler vb. Özet olarak AB kart› efendiuflak iliflkisinde belirleyici de¤ildir. Sorunu bu noktaya kilitlemek hem eksik hem de kamuoyuna yönelik yap›lan demagojik propagandaya objektif olarak çanak tutmak olur. Geri kitleler üzerinde bafl haydutun AB üyeli¤i için yapt›¤› “fedakarl›klara” karfl› fedakarl›k yapmak gerekir yan›lsamas›n› yarat›r. Bu da Türk egemen s›n›flar›n tetikçilik politikas›na hizmet eder. Bu konuda Milliyet gazetesinde “ABD’nin Türkiye’yi ikna tablosu” bafll›¤› alt›nda yay›nlanan bir haberi aktarmakta yarar görüyoruz. Habere göre ABD Saddam’l› ve Saddam’s›z Irak k›yaslamas›yla Türk egemen s›n›flar›n› “ikna” etmeye çal›fl›yormufl! “Saddaml› Irak”da “Bütün ihaleler, Fransa ve Rusya’ya verilir. Türk ifl adamlar› hiç yat›r›m yapmaz. Türkmenlerin haklar› ellerinden al›n›r, Arap

do¤usunda büyük ölçüde istikrar sa¤lan›r. Ambargo alt›nda olmayan bir Irak Türkiye ekonomisini olumlu yönde etkiler.” Bu durumda neden haks›z savafl tetikçili¤i sorusunun cevab› aç›k de¤il midir? Yine daha önce de birçok kiral›k kalemflörün defalarca dillendirdi¤i gibi böylesi bir savafl›n d›fl›nda kalmak, bölge politikalar›nda etkisiz hale gelmek demektir. Oysa TC’nin güvenli¤i ve ekonomik ç›karlar› için bölge politikalar›nda etkin olmas› gerekir. Yani bafl haydutun ç›karlar›na uygun olarak hareket etmesi... Bunun pratik anlam› da fludur: Sofran›n yan›nda dur. Sana verilen kemiklerle idare et. ÖRGÜTLENEREK HALKIN ÖFKES‹N‹ ÖRGÜTLEYEL‹M Bugün ister sonuçlardan hareketle isterse öngörülü davranarak do¤ru belirlemelerde bulunmak tek bafl›na yetmiyor. Aslolan müdahale etmek, de¤ifltirmek ve dönüfltürmektir. Enternasyonal proletaryan›n ölümsüz önderlerinden Marks’›n “aslolan de¤ifltirmektir” söyleminin, ideolojik keflmekeflli¤in yafland›¤›, çok fleyin söylendi¤i ama az fleyin yap›ld›¤›, söylemle pratik aras›nda uyumun olmad›¤› böylesi

17-30 Ocak 2003 bir dönemde bu söylemin tarihsel önemi ve gereklili¤i daha iyi anlafl›l›yor. Çünkü, pratikten kopuk söylemlerin de¤ifltirme gücü yoktur. Ayn› zamanda incelemeyi, araflt›rmay› içermeyen, sürecinde ö¤renmeye çal›flmayan pratikler de baflar›s›z olmaya mahkumdur. Marks’›n “Genel olarak söylemek gerekirse, fikirler hiçbir fleyi iyi bir sonuca vard›ramazlar, fikirleri iyi bir sonuca vard›rmak için pratik bir gücü kullanan insanlar gerekir” saptamas›ndan ö¤renelim. Yine Dimitrov yoldafl›n “ö¤renmek gerekli, yoldafllar her zaman her ad›mda mücadele sürecinde, içeride ve d›flar›da hep ö¤renmek, ö¤renmek ve savaflmak, savaflmak ve ö¤renmek gerekir” bu cesaretli hayk›r›fl ve ç›k›fl bugünkü t›kan›kl›klar› aflman›n panzehiridir. Yeter ki bu bilinç ve at›lganl›k becerisini gösterme ruhuna sahip olal›m. Keza Proletarya Partisi’nin 7. Konferans›’n›n ana fikirlerinden biri de inceleme ve sürecinden ö¤renmedir. Kitlelerin pratik ihtiyac›na yan›t olmayan her türlü basma kal›p teorik gevezelikten uzak durmakt›r. Geneli somuta uygulamada yarat›c›, teoriyi ihtiyaca yan›t verecek tarzda kavrayan bir kadro, bir militan tipi yaratmakt›r. Bunlar olmadan güncel görevlerimizi yerine getiremeyiz. Güncel görevlerini yapmayan, kendili¤inden geliflen kitle hareketlerine müdahale etmeyen, kitlelerin huzursuzlu¤unu, tepkisini a盤a ç›kar›p pratik eyleme dönüfltürmeyen bir güç bir irade ne ö¤renme ne de savaflma sanat›nda baflar›l› olabilir. Ö¤renmeyen ve savaflmayan geliflmez; geliflmeyen de¤iflmez de, tam aksine kendisini tekrarlar. Kendini tekrarlayan›n de¤ifltirici gücü olmaz. ‹flte kriz ve çözümsüzlükler de burada bafllar. Çünkü ideolojik zaaflar, hakl›l›¤›ndan ve meflrulu¤undan kuflkuya düflme duygu ve düflüncesi gerek kiflilerde ve gerekse partilerde, kitlelerden kopuflun, s›n›f savafl›m›ndan kopuflun habercisidir. Pratikte kopuk bir de¤iflim olmayaca¤›na göre somut güncel görevlerimiz üzerinde prati¤e yönelmek, tart›flmalar› pratik üzerinde yürütmek ortaya ç›kan sonuçlarla yeniden prati¤e dönmek hedefiyle savaflma-

l›y›z ve yetkinleflmeyi, geliflmeyi de burada aramal›y›z. Baflka ülkelerin tecrübe ve deneyimlerinden de bu somutluk üzerinde yararlanmal›y›z. Her türlü dogmatik ve flematik yaklafl›mlardan uzak durmaya çal›flmal›y›z. Tüm bunlar ÖRGÜT VE ÖRGÜTLÜLÜKTE olur. PART‹ olmadan, ÖRGÜTLÜLÜK olmadan ne anti-emperyalist mücadele yükseltilebilir nede kitlelerin öfke ve tepkisi örgütlenerek düflmana yöneltilebilir. O halde yönelime uygun olarak, çal›flt›¤›m›z tüm alanlarda örgütlü mücadeleyi gelifltirmek için somut pratik ad›mlar atmal›y›z. Elbette ki örgütlenme derken, flekilsiz ifllevsiz komitelerden sözetmiyoruz. Geliflme dinami¤i körelmifl, ayakta kalmakta zorlanan insanlar›n yanyana getirildi¤i flematik komiteler de¤il sözünü etti¤imiz. Sözünü etti¤imiz tüm eksikliklerine ve yetersizliklerine ra¤men geliflme dinami¤i olan ö¤renmeye ve bedel ödemeye haz›r yeni dinamik güçlerdir. Baflkan Mao’nun dedi¤i gibi “proletaryan›n devrimci davas›n›n halefleri y›¤›n mücadelesi s›ras›nda ortaya ç›karlar ve büyük devrimci f›rt›nalar›n ortas›nda piflip büyürler.” Bugün büyük bir devrimci f›rt›nadan söz edemeyiz ama küçük f›rt›nalar yaratacak nesnel bir güç ve nesnel bir zeminden sözedebiliriz. Tüm sorun do¤ru neyse, yukarda sözünü etti¤imiz birlikte bunlar yoktur. Peki ne var? Ufku darlaflm›fl, sorgulama gücü zay›flam›fl, sorunlar›n çözücüsü de¤il sorunlu hale gelmifl bir kiflilik. Böyle bir flekillenifl, böyle bir ruh hali bu a¤›r sürecin tafl›y›c›s› olamaz, ancak yükü olabilir. Bu gerçekleri görmeliyiz. Bu gerçekleri görmek demek, görevlendirmede netlik ve somutluk, enerjileri kolektif hale dönüfltürmede ›srar, yaklafl›mlarda ilkeli, kazanmada ›srar demektir. Unutmamak gerekir ki; her bireyimiz verilmifl yo¤un emekler üzerinde flekillenen bir de¤erdir. De¤erlerimizi sahiplenmede, eme¤imizi sahiplenmede gereken duyarl›l›¤› ve hassasiyeti göstermek zorunday›z. Sonuç olarak, yönelimimize uygun olarak pratik görevlerimiz üzerinde yo¤unlaflmal›y›z. Özellikle her militan günceli yakalamada, tart›flmalar› pratik üzerinde yürütmede ve geneli somuta uygulamada daha yarat›c›, daha ›srarl› olma tarihsel görevi ve sorumlulu¤uyla yüz yüze oldu¤unu asla unutmamal›d›r.


17-30 Ocak 2003

işçi-köylü

20

44

“Savafl› en iyi bölge halk› biliyor” ABD’nin Irak’a yönelik savafl haz›rl›klar›n› h›zland›rd›¤› bugünlerde savafl›n üssü olarak belirlenen Diyarbak›r’da da haz›rl›klar tamamlanmak üzere. Bölgeye yap›lan asker sevkiyat› özellikle Nusaybin taraf›nda yo¤unlaflm›fl durumda. Halk›n can güvenli¤ine yönelik hiçbir haz›rl›¤›n olmad›¤› bu giriflimlerin tümü sald›r›ya yönelik. ‹HD Diyarbak›r fiubesi Yönetim Kurulu Üyesi Avukat Muharrem Erbey’le yapt›¤›m›z söyleflide savafl›n bölge üzerindeki etkileri ve devletin y›llard›r süren uygulamalar› ile birlikte son dönemde gündeme gelen “OHAL kalkt› m›?”tart›flmalar› üzerine bir söylefli yapt›k.

Bugün Diyarbak›r’a gelen 80 bin Amerikan askeri var. Bu küçümsenecek bir rakam de¤ildir. fiu soruyu ister istemez soruyoruz: “Burada bizim kanunlar›m›z m› geçerli say›lacak yoksa onlar›nki mi?” Biz bugünden bu soruyu soruyor ve tart›fl›yoruz. Bu konuda ne söylenen ne de aç›klanan herhangi bir fley yok. - ABD’nin Irak’a yönelik müdahale haz›rl›klar›n›, bölgede y›llard›r devam ettirilen ve devlet taraf›ndan uygulanan haks›z savafl› ve etkilerini de¤erlendirebilir misiniz? - Buradaki savafl y›llar›nda insanlar öldürüldü, gözalt›na al›nd› ve kaybedildi. Bunlar savafl y›llar›nda bölge halk›n›n neredeyse her gün yüzyüze kald›¤› hak ihlalleriydi. Savafl›n gerçek yüzünü, neler yaflatt›¤›n› bu anlam›yla bölge halk› çok iyi bilmekte. Savafltan kaynakl› bölge ve bölge insan› çok büyük tahribatlar yaflad›. Savafl›n ne demek oldu¤unu bu yönüyle Diyarbak›r ve Diyarbak›r insan› bilmektedir. Öylesi durumlar ya-

fland› ki. Kimi aileler öldürülmekten kaynakl› yok olmayla yüzyüze kald›. Bu anlamda savafl, nerede ve nas›l olursa olsun hak ihlallerinin yaflanmas› ve artmas› anlam›na gelmektedir. Bu aç›dan savafllar›n olumlanacak bir yönü olamaz. Özellikle bugün yürütülen savafllar rant savafllar›d›r. Tarihe bakt›¤›m›zda da bu savafllar›n hiçbir zaman galibi olmam›flt›r. Savafl› bir koyup üç alma mant›¤›yla sürdüren bir anlay›fl› olumlamak kesinlikle mümkün de¤ildir. Bölgemizde de çat›flman›n oldu¤u dönemlerde yo¤un hak ihlallerinin yafland›¤›n› görmek mümkün. ‹nsanlar›n zorla köylerinden göç ettirildikleri, koruculaflt›r›ld›klar›, köylülere d›flk› yedirtildi¤i, iflkencede, faili meçhullerde öldürüldü¤ü, bir anlamda yasalar›n ve hukukun hiçe say›larak savafl yasalar›n›n uyguland›¤› bir dönemdi. Bu politika ise sadece bölgemiz aç›s›ndan de¤il, savafl›n sürdürüldü¤ü her yerde uygulanacakt›r. Bu anlam›yla da savafl›n halklar aç›s›ndan bir fayda sa¤lamas›n› beklememek gerekiyor. Soruna Ortado¤u aç›s›ndan bakt›¤›m›zda da böyledir. Yo¤unlaflan savafl politikalar›n›n sonucu daha fazla hak ihlallerinin yaflanmas› gündeme gelecektir. Çünkü bu ihlaller savafl politikas›n›n kaç›n›lmaz sonuçlar›d›r. Hak ihlalleri savaflla birlikte artacakt›r. Bugün Diyarbak›r’a gelen 80 bin Amerikan askeri var. Bu küçümsenecek bir rakam de¤ildir. fiu soruyu ister istemez soruyoruz: “Burada bizim kanunlar›m›z m› geçerli say›lacak yoksa onlar›nki mi?” Biz bugünden bu soruyu soruyor ve tart›fl›yoruz. Bu konuda ne söylenen ne de aç›klanan herhangi bir fley yok. Savafl politikas›, savafl ekonomisi bugüne kadar bölgede uygulanan politikalard›.

Bunun yaratt›¤› a¤›r tahribatlar ve sonuçlar birikmifl bir tarzda dururken yeni bir savafl ortam› çok daha olumsuz sonuçlar yaratacakt›r. ‘91’de yaflanan Körfez savafl›nda en çok etkilenen yine bölge insan› olmufltu. Biz bölge insan›n›n bir daha benzer bir durum yaflamas›n› istemiyoruz. - Diyarbak›r ve çevre illerde savafla yönelik ne tür haz›rl›klar var? - Devletin oluflturdu¤u Sivil Savunma ad›nda bir kurum var. Yerel bas›na yans›d›¤› kadar›yla ne bu kurumun ne de baflka kurumlar›n ciddi anlamda bir haz›rl›¤› yok. Gerek halk›n bilinçlendirilmesine yönelik gerekse de korunma amaçl› gerekli teçhizatlar›n sa¤lanmas› anlam›nda herhangi bir çal›flma ve haz›rl›k yok. Halk ne yapaca¤›n›, ne yapmas› gerekti¤ini çok da fazla bilmiyor. Evlerinin etraf›n› naylonla kaplamak gibi ilkel yöntemlerle halk savafla m› haz›rlanacak? Kimyasal gazlara yönelik böylesine ilkel ve etkisiz yöntemlerle halk savafla haz›rl›k yapmaya çal›fl›yor. Oysa afifllerle, el ilanlar›yla, bildirilerle, bilgilendirme toplant›lar›yla halk bilimsel gerçeklerle savafla karfl› bilinçlendirilmeli. E¤er devlet savafl› istemedi¤ini belirtiyorsa halk›n can güvenli¤ini de sa¤lamak zorunda. Muhalif cephede yani savafla karfl› olan kitle örgütleri-sendikalar-dernekler-çeflitli siyasi çevreler olarak savafla karfl› sesimizi yükseltmeye çal›fl›yoruz. Bu konuda bas›na verdi¤imiz demeçler oldu. Savafla karfl› olan kesimler olarak Bar›fl Platformu ad›nda bir platform oluflturduk. Bu platform arac›l›¤›yla en genifl kesimi kucaklamaya çal›fl›yoruz. Bugün Türkiye’deki halk, ç›kmas› muhtemel olan bu savafl› istemiyor. ‹radesini bu yönde kul-

lan›yor. Ancak halk›n bu iradesi devlet taraf›ndan tan›nm›yor. Halk do¤ru karar verme yetisinden uzaklaflt›r›larak bilinçleri buland›r›l›yor. Bu konuda özellikle boyal› bas›n dedi¤imiz bas›n›n yaz›lar› ve yönlendirmesiyle bu bulan›kl›k yarat›l›yor. Bölge halk›n›n tepkisi aç›s›ndan ise flunlar› söylemek mümkün. OHAL döneminde yani çat›flma ortam›nda yaflam savafl› veren halk, savafl›n fayda getirecek hiçbir fleyinin olmad›¤›n› çok iyi biliyor. OHAL y›llar›nda y›¤›nca yapt›r›ma maruz kalan halk flimdi yeni bir savafla haz›rlan›yor, haz›rlat›l›yor. Halk›n böylesi bir savafl› kald›racak gücü yok. Bu anlamda da savafl›n olmamas› için biz muhalif olan güçler olarak elimizden gelen herfleyi yapmaya çal›flaca¤›z. Bu konuda herkesin üzerine düfleni yapmas› gerekir diye düflünüyoruz. - ABD bir taraftan savafl haz›rl›klar›n› t›rmand›r›rken di¤er taraftan da Saddam’› savafls›z tahttan indirme tart›flmalar›n› gündeme getiriyor ve bu konuda halihaz›rda süren görüflmeler var. Bu tart›flmalar› ne kadar inand›r›c› buluyorsunuz? Sizce savafls›z bir yöntemi gerçekten düflünülebilir mi? - Bu tart›flmalar› inand›r›c› bulmak elbette ki mümkün de¤il. Çünkü as›l amaç var olan zengin petrol yataklar›na sahip olmak. Bu petrol yataklar›na egemen güçlerin tümü sahip ç›kmak istiyor. Bu müdahalenin ilk haz›rl›klar› kimyasal silah konusu gündeme getirilerek yap›ld›. Gelinen aflamada da bunun geçersiz bir bahane oldu¤u ortaya ç›km›fl durumda. BM silah denetçilerinin Irak’ta yapt›klar› araflt›rma henüz tamamlanmad›. Ancak flimdiye kadar yap›lan aç›klamalarda da ciddi bir bulguya rastlanm›fl de¤il. Bu an-

lam›yla savafl gerekçesi olarak sunulan kimyasal silahlardan öte, amac›n petrol yataklar›n› ele geçirmek ve bir anlamda dünya haritas›n› yeniden çizmek oldu¤u ortada olan bir gerçektir. Savafls›z Saddam’› tahttan indirerek planlar›n› hayata geçirme tart›flmas› ise ABD’nin savafl gerekçelerini olgunlaflt›rmas› ve tamamlamas›d›r. Yap›lan görüflmelerin istenilen düzeyde sonuç vermeyece¤i ortadad›r. ‹stenilenleri Irak yönetimi kabul etmeyecektir. Bu biliniyor. Ancak dedi¤im gibi bu konudaki as›l çal›flma kamuoyunun savafl noktas›nda ikna edilmesine yöneliktir. Yani ABD yar›n “biz bar›flç›l yöntemi de denedik ama onlar kabul etmedi” diyebilecek.

Bölgede 25 yafl›n alt›ndaki tüm gençler ola¤an hali bilmezler. Ola¤an yaflam› görüp yaflamad›lar yani. OHAL kald›r›ld› ancak bugün fiili anlamda uygulamalar›yla devam ediyor. Bölgede ola¤an yaflam› görmek mümkün de¤il. Bu anlamda hak ihlalleri de hala devam ediyor.


işçi-köylü 44 - Neden Diyarbak›r üs olarak seçildi? - Bölgede Irak’a en yak›n havaalan› Diyarbak›r’da bulunuyor. ABD’nin savafl uçaklar›n› en rahat konumland›raca¤› yer buras›. Bir de y›llard›r bölgede yürütülen savafltan kaynakl› haz›r bir altyap› var. Bu yüzden Diyarbak›r tercih edilen illerden biri. Ancak bizim aç›m›zdan ister Diyarbak›r olsun, ister Van olsun isterse de baflka bir il ABD güçlerini nerede konumland›r›rsa konumland›rs›n biz bu savafla karfl›y›z. Çünkü her yerde yaratt›¤› y›k›m ve tahribat ayn› olacakt›r. Bu temel mant›kla savafla karfl› ç›kmak gerekiyor. - Bölgede kalkt› denilen OHAL gerçekten kalkt› m›? - Bölgede 25 yafl›n alt›ndaki tüm gençler ola¤an hali bilmezler. Ola¤an yaflam› görüp yaflamad›lar yani. OHAL kald›r›ld› ancak bugün fiili anlamda uygulamalar›yla devam ediyor. Bölgede ola¤an yaflam› görmek mümkün de¤il. Bu anlamda hak ihlalleri de hala devam ediyor. Keyfi biçimde uygulanan sürgünler bugün hala yaflan›yor, bu sürgünler hakk›nda henüz davalar aç›labilmifl de¤il. Keyfi gözalt›lar ilde ve bölgede yaflanmaya devam ediyor. OHAL yasalar›ndan kaynakl› bölgeye gazete ve dergiler girmiyordu, bu uygulama da belli yönleriyle devam ediyor. Getirilen k›s›tlamalar varl›¤›n› koruyabiliyor diyebiliriz. OHAL döneminde yaflanan faili meçhuller devam ediyor. Geçti¤imiz günlerde Mufl Varto’da gözalt›nda kay›p olay› yafland›. Yol kontrolleri devam ediyor. ‹nsanlar istedikleri saatte köylerine girip ç›kam›yorlar. Yol üzerindeki belli karakollarda minibüsler durdurularak hala aramalar ve kimlik kontrolleri yap›l›yor. Köylülere yönelik OHAL döneminde yap›lan iflkenceler bugün hala devam ediyor. Yani OHAL’in ne kalkt›¤›n› söylemek mümkün ne de bu haliyle görmek mümkün. OHAL’in insanlara, buradaki halka ac›dan baflka yaflatt›¤› hiçbir fley olmad› ve olamazd› da. - Devlet OHAL’i “demokratiklefliyoruz” naralar›yla kald›rd›. Vitrini tazelemek aç›s›ndan da olsa bu uygulamalar› belli anlamda hafifletmesi gerekiyorken sizce neden hala devam ettiriyor?

21 - Devlet her türlü muhalif sesi ve gücü, hakk›n› arayan, u¤rad›klar› hak ihlallerine karfl› ç›kan insanlar› kendisi için tehlike olarak görüyor. ‹nsanlar›n haklar›n› aramak için kurumlara yapt›klar› baflvurular›, bu yönde oluflturduklar› dernek ve kurumlar› kendi bütünlü¤üne yönelik yap›lan giriflimler olarak de¤erlendiriyor. Bu anlam›yla da OHAL’i bir bütün olarak kald›rm›yor. Muhalif olan insanlar hala çok yo¤un bask›lar yafl›yor. Kendileri için tehlikeli gördükleri

lardan biri de koruculuk. Y›llard›r bölge halk›na yönelik yap›lan anti-demokratik uygulamalar›n yan›s›ra birçok hak ihlalinin yaflanmas›nda da ad›n› duydu¤umuz koruculuk için ne diyeceksiniz ve bu sorunun ortadan kalkmas› için ne yap›lmal›d›r? - Bölgede çat›flmal› ortam›n oldu¤u dönemde kurulan koruculuk, silahl› güç anlam›nda yo¤unluklu olan güçlerden biridir. Diyebiliriz ki askerden önce korucular geliyor. 70 binin üzerinde bir ko-

17-30 Ocak 2003 anlam›yla da koruculuk sorununa bir an önce çözüm bulunmal›d›r. fiu ana kadar koruculara yat›r›lan parayla ilin kalk›nmas›na yönelik bir yat›r›m yap›lsayd› çok daha faydal› sonuçlar elde edilirdi. ‹lde fabrika ya da birçok ifl sahas› açmak mümkündü. Böylesi bir çal›flma ve giriflim de insanlar›n ekonomik sorunlar›n›n belli anlamda hafiflemesi anlam›na gelecekti. Bölgeye en ufak bir ekonomik yat›r›m›n olmad›¤›n› düflünürsek, böylesi bir giriflim ve çal›flma-

Bölgede Irak’a en yak›n havaalan› Diyarbak›r’da bulunuyor. ABD’nin savafl uçaklar›n› en rahat konumland›raca¤› yer buras›. Bir de y›llard›r bölgede yürütülen savafltan kaynakl› haz›r bir altyap› var. Bu yüzden Diyarbak›r tercih edilen illerden biri.

insanlar› hemen sürgün ediyorlar. Ancak flöyle de bir yan var; devlet gerçekten demokratikleflecekse, bu anlamda belli uygulamalar› kald›racaksa bunu AB’ye girdi¤i ya da girece¤i için yapmamal›d›r. Bu mant›k da do¤ru de¤ildir. Bu uygulamalar insanca yaflam koflullar›n›n sa¤lanmas› için yap›lmal›d›r. ‹nsanl›¤›n, ülkenin geliflebilmesi ve ilerleyebilmesi için yap›lmal›d›r. Bu uygulamalar›n kald›r›lmas› insanlar›n kendilerini özgürce ifade edebilecekleri bir ortam›n sa¤lanmas› için yap›lmal›d›r. Ve bugün ülkemizde insanlar›n kendilerini özgürce ifade edebilecekleri bir ortam yarat›lmal› ve sa¤lanmal›d›r. - Bölgedeki önemli sorun-

rucu gücü var. Bölgede yaflanan birçok hak ihlalinde korucular›n önemli bir rolü var. Yap›lan hak ihlallerini araflt›rd›¤›m›zda karfl›m›za yo¤unluklu olarak korucular ç›k›yor. Buna ra¤men yap›lan mahkeme baflvurular›ndan ç›kan sonuçlar ilginçtir. Birço¤unun yapt›¤› suçlar kan›tlanmas›na ra¤men d›flar›da rahatça dolaflabilmektedir. Hatta kimi zaman öyle fleyler yaflanmaktad›r ki mahkemenin tutuklama karar›na ra¤men serbest b›rak›lanlar bile olmufltur. Korucular›n kurulurken önlemeye çal›flt›klar› suçlar ile bugün kat›ld›klar› suçlar› karfl›laflt›r›p oranlamaya vurdu¤umuzda kat›ld›klar› suçlar›n daha fazla oldu¤unu görürüz. Bu

n›n etkilerini düflünmek daha rahat olacakt›r. Bölgede yaflanan önemli sorunlardan biri olan koruculuk sorununun bir an önce çözülebilmesi için ad›mlar at›lmal› ve ilk elden koruculu¤un tamamen la¤vedilmesi yani bir bütün olarak ortadan kald›r›lmas› gerekiyor. Bugün insanlar›n köyüne geri dönmesinin önündeki önemli engellerden biridir koruculuk. Köylerine dönmek isteyen insanlar da korucular taraf›ndan öldürülebiliyor, ki bunun örne¤ini de yine k›sa bir süre önce yaflad›k. Bir aileden üç kifli korucular taraf›ndan öldürüldü ve geçen gün yap›lan duruflmalar›nda suçsuz olduklar› gerekçesiyle tahliye edildiler. Üstelik sald›r›y›

yapanlar›n teflhis edilip tan›nmas›na ve görülmesine ra¤men böyle bir karar al›nd›. Ya da insanlara zorla koruculuk dayat›l›yor. Bölgede hem bu uygulamalar›yla hem de önemli bir güç olarak konumland›r›lmalar›ndan dolay› oluflturduklar› tehditle koruculuk sistemi tamamen da¤›t›larak kald›r›lmal›, ellerine verilen silahlar geri al›narak silahs›zland›r›lmal›lar. - Devlet OHAL’i kald›rd›¤›n› aç›klayarak OHAL döneminde ifllenen suçlar› da örtbas etmeye çal›fl›yor. Bu dönemde uygulanan ve hala da uygulanmaya devam eden hak ihlallerine iliflkin bir çal›flman›z ya da girifliminiz var m›? - Demokratik kurum ve kurulufllar olarak ve bunlar›n bir parças› olarak biz ‹HD olarak OHAL dönemindeki hak ihlallerini ve yapt›r›mlar› kapsayan dosyalar›n incelenmesi ve bunlar hakk›nda davalar›n aç›lmas› için giriflimlerde bulunaca¤›z. OHAL bafll› bafl›na yarg›lanmas› gereken bir oluflumdur. Bu konuda gerekli mahkemelerin aç›lmas› için baflvurularda bulunaca¤›z. Kurum olarak düzenli raporlar›n oluflturularak kamuoyunun bilgilendirilmesine yönelik çal›flmam›z var. Bu çal›flmalar›m›z› bugün de devam ettirece¤iz. Sonuçta bir dönem yaflanan yo¤un hak ihlalleri var ve bunlar›n unutturulmamas› gerekiyor. Biz de bu konudaki tüm çal›flmalar›m›z› devam ettirece¤iz. - Son olarak söylemek istedikleriniz. - Ben gazeteniz ‹flçi-köylü ile yeni tan›flt›m. Boyal› bas›na bakt›¤›m›zda yaflanan olaylar›n do¤ru ve objektif yans›t›lmad›¤›n› görüyoruz. Manfletlere tafl›nan konular halk›n gündeminde olmayan olaylar oluyor ço¤u zaman. Bu anlamda muhalif bas›na görevler düflüyor. Muhalif bas›n bence daha da artmal›. Gazetenize kabaca bakabildim ancak mizampaj›n› be¤endim. Bizimle görüflme girifliminde bulundu¤unuz için ayr›ca teflekkür ediyorum. Görüflmeler ve bilgi al›flverifli devam ettirilmeli. Bizden bir iste¤iniz ve talebiniz olursa her zaman yan›tlamaya çal›fl›r›z. Çal›flmalar›n›z›n devam›n› diler teflekkür ederim. (Mersin)


17-30 Ocak 2003

işçi-köylü

22

44

Filistin 2003’te de yan›yor Irak’a sald›r› haz›rl›klar›n›n ilk s›rada yer ald›¤› dünya gündeminin içinde ve 28 Ocak’ta ‹srail’de yap›lacak seçimlerin yaklaflmas›yla oluflan havan›n yan›nda Filistin’den yine dumanlar yükseliyor, yine gencecik insanlar›n katledilme haberleri gelmeye devam ediyor. Ortado¤u’nun on y›llard›r atefl ortas›ndaki bölgesi Filistin’de 2003 y›l›na yine sald›r›lar, iflgaller ve katliamlarla girildi. Irak’a sald›r› haz›rl›klar›n›n ilk s›rada yer ald›¤› dünya gündeminin içinde ve 28 Ocak’ta ‹srail’de yap›lacak seçimlerin yaklaflmas›yla oluflan havan›n yan›nda Filistin’den yine dumanlar yükseliyor, yine gencecik insanlar›n katledilme haberleri gelmeye devam ediyor. ‹flte k›saca 2002’nin son gününden itibaren Filistin’de yaflananlar... 31 Aral›k 2002- Filistinli bir genç Han Yunus yak›nlar›nda ‹srail askerlerince öldürüldü. ‹slami Cihad üyesi bir kad›n›n da içlerinde bulundu¤u 10 Filistinli gözalt›na al›nd›. El Halil’de de ‹mran Ebu Ramadiye (17) isimli Filistinli, yine askerler taraf›ndan dövülerek katledildi. ‹flte Filistin’de “bar›fl dilekleriyle” sona eren bir y›l›n son günü. 1-2 Ocak 2003- “Yahudi yerleflimlerine s›zmaya çal›flt›klar›” iddia edilen 4 Filistinli gencin öldürülmesinin ard›ndan ‹srail ordusu “teröristlerin kalesi” ilan ettikleri Gazze fieridi’ndeki Nusayrat, Burey ve Refah mülteci kamplar›na tank ve helikopterlerle girdi. Camilerden direnifl ça¤r›lar› yap›ld›. 2 saat boyunca yaflanan çat›flmalarda 1 Filistinli öldürüldü.

5 Ocak 2003- Baflkent Tel Aviv’de birbirine çok yak›n yerde iki dakika ara ile iki intihar sald›r›s› düzenlendi. ‹slami Cihad’›n

Ocak’ta Ramallah’ta toplanmas›n› ve Filistin yetkililerinin 14 Ocak’ta Londra’da yap›lacak Ortado¤u Bar›fl Konferans›na kat›l-

üstlendi¤i sald›r›larda 25 kifli öldü, 100’ün üzerinde kifli yaraland›. Bu Kudüs’te 11 kiflinin öldürüldü¤ü 21 Kas›m’daki intihar sald›r›s›ndan sonraki ilk intihar sald›r›s› oldu. 6 Ocak 2003- Hemen intihar sald›r›lar›n› bahane eden ‹srail ordusu Gazze fieridi’ne girdi. Bölge helikopterlerle füzeyle bombaland›. ‹srail Güvenlik Kabinesi, Filistin Merkez Konseyi’nin 9

malar›n› engelleme karar› ald›. Ayr›ca 3 Filistin üniversitesinin kapat›lmas›na ve operasyonlar›n yo¤unlaflt›r›lmas›na karar verildi. ‹srail donanmas› da Gazze aç›klar›na kurdu¤u bir barikatla, Filistinli bal›kç›lar›n Akdeniz’e ç›kmas›n› engelliyor. Gazze fieridi’ndeki Mughazi Mülteci Kamp›na gece düzenlenen operasyonda 3 Filistinli öldürüldü.

7 Ocak 2003- 35 yafl›n alt›ndaki Filistinlilere Bat› fieria ve Gazze’yi terketme yasa¤› konuldu. Bu yasakla, ‹srail’e çal›flmaya giden 4 bin iflçiden yaln›zca 1350’si s›n›r› geçebildi. 11 Ocak 2003- ‹srail tanklar› Gazze kentine girdi. Han Yunus’ta Abdel-Latif Wadi (28) isimli Filistinli öldürüldü, hastane kay›tlar›na göre en az 6 Filistinli yaraland›. Nablus’ta Bassem Shanir (20) adl› genç öldürüldü, 9 kifli yaraland›. Bunlar›n yan›nda Filistinlilere ait onlarca ev y›k›ld›, zeytinlikler tahrip edildi ve onlarca insan da tutukland›. Y›l›n ilk haftalar›nda sald›r›lar vahflice sürerken ‹srail’de 28 Ocak’ta yap›lacak seçimlerde Filistinlilerin bafl düflmanlar›ndan kasap fiaron’un koltu¤u da sallan›yor. Hala kamuoyu yoklamalar›nda ‹srail parlamentosu “Knesset”te en çok sandalyeyi alaca¤› görülmekle birlikte özellikle son aylarda üst üste a盤a ç›kan rüflvet skandallar›yla fiaron ve partisi büyük oy kayb›na u¤rad›. Filistin topraklar›nda yürütülen operasyonlar›n mali yükü, turizm ve daha birçok sektördeki gerilemeyle daralan ekonomisi ve iflsizlikle sars›lan fiaron hükümeti 12 milyar dolarl›k “yard›m” için babas› Bush’a bir heyet gönderiyor. Bu yard›m›n 4 milyarl›k bölümü Fi-

listin’deki operasyonlar ve olas› Irak sald›r›s›n›n etkilerini karfl›lamaya ay›r›lacak. Vietnam Sendromu benzeri sonuçlar›n ‹srail askerleri aras›nda yayg›nlaflt›¤› ‹srail’de Filistinlilere yönelik vahflete gözlerini kapatan birçok ‹srailli ise hala fiaron’a “kurtar›c›” gözüyle bakmaya devam ediyor. Seçimlerde ülke nüfusunun 1/6’ ini oluflturan Arap as›ll› ‹sraillilerin parlamentoda temsil edilmelerini engellemeye çal›flma oyunlar› da bu süreçte sahneye kondu. ‹srail Seçim Komisyonu, Arap as›ll› Ahmed Tibi (Habafl Partisi) ve Balad Partisi’nin tek milletvekili Biflara’n›n “Filistin terörüne destek verdikleri” gerekçesiyle aday olmalar›na izin vermeyerek ‹srail devletinin terörünün üzerini örtmeye çal›flt›. Ancak Biflara ve Tibi’nin baflvurdu¤u ‹srail Yüksek Mahkemesi, karar› iptal etti. Filistin halk›na yönelik ‹srail devletinin uygulad›¤› terör ve fliddet günlük yaflam›n bir parças› olarak sürerken bak›n ‹sraillilerin 2002 y›l›nda tamamen barbarlaflt›¤›n› söyleyerek ‹srail’i k›nayan eski e¤itim bakanlar›ndan, liberal e¤ilimli Meretz partisinin kurucular›ndan Shulamit Aloni Filistin’in durumunu nas›l özetliyor: “Kendimizi barbarlara, 3.5 milyon insan› rehineye, her bir köyü ve kasabay› tutsak kamp›na çevirdik.”

Rosa ve Karl’› Berlin’de on binler and›

Berlin’de onbinler Rosa ve Karl için yürüdü

Tarih 15 Ocak 1919, evrensel proletaryan›n yi¤it önderlerinden Rosa Luxemburg ve Karl Liebknecht Alman tekelci burjuvazisinin siyasi temsilcileri ve onlar›n sad›k ufla¤› sosyal demokrat iktidarca katledildiler. Enternasyonal proletarya bu tarihi kal›n çizgilerle yazarak Rosa ve Karl’› kalbine gömdü. Alman devrimci hareketinde en önde gelen bu iki isim önce Alman Sosyal Demokrat Partisi (USDP)’nin sol kanad› Spartaküs Birli¤i’nin daha sonra Alman Komünist Partisi olan önderlerindendi. Gerek pratik durufllar›yla gerekse teorik bak›fl aç›lar›yla Al-

manya devrimci hareketinin en önde duran iki ismiydi. Katledilifllerinin üzerinden y›llar geçmesine ra¤men ac›lar› yüreklerde, ak›llarda taptaze. Bundan dolay›d›r ki her y›l on binlerce insan seli Rosa ve Karl için yürümekte, on binler onlar› mezarlar› bafl›nda anmakta. ‹flte bu y›l da onbinin üzerinde insan 11 Ocak’ta yap›lan Rosa ve Karl’› anma yürüyüflüne kat›ld›, yüz binin üzerinde kitle bu yi¤it önderlerin mezarlar›n› ziyaret etti. Bu yürüyüflte Rosa ve Karl’›n resimlerinin bulundu¤u TKP/ML imzal› pankartla yürüyüfle kat›lan taraftarlar›n d›fl›nda, emper-

yalist sald›rganl›k ve iflgalleri teflhir eden pankartlar›yla AT‹F ve ILPS de kitlesel olarak yerlerini ald›lar. K›z›l bayraklarla bezenen kortejde özellikle Almanca sloganlara a¤›rl›k verilirken savafl 盤›rtkanl›¤›nda bafl› çeken ABD emperyalizmi, emperyalist sald›rganl›k ve iflgalleri lanetleyen sloganlar hayk›r›ld›. Yürüyüflte ayr›ca TKP/ML-MK imzal› “Emperyalizm ezilen halklar›n kan›nda bo¤ulacakt›r” ve TKP/ML-YDB imzal› “Rosa ve Karl’›n devrimci an›s› mücadelemizde yaflayacakt›r” bafll›kl› binlerce bildiri da¤›t›ld›.


işçi-köylü 44

23

17-30 Ocak 2003

Emperyalizmin saldırısı tüm dünya halklarına Emperyalizmin dünya üzerinde gerçeklefltirdi¤i sald›r›lara karfl› dünya halklar› çeflitli biçimlerde tepkilerini gösteriyor. Bu tepkiler daha çok emperyalist patentli politikalar sonucunda ortaya ç›kan sonuçlara yönelik olsa da dünya halklar›n›n gelece¤i aç›s›ndan olumlu say›labilecek eylemliliklerdir. Dünya halklar› “e¤er aya¤a kalkmazsak yok olaca¤›z” diyen ‹rlandal› köylülerin prati¤inde örülen bir eylemlilik sürecinde... Emperyalizmin küresel sald›r›lar›ndan pay›n› alan tüm dünya halklar› büyük s›k›nt›larla yüz yüze gelerek yaflam mücadelesi vermek zorunda kal›rken emperyalist tekellerin ürünleriyle rekabet edemeyen, çeflitli emperyalist anlaflmalarla yok olufla sürüklenen köylüler, serbest ticaret anlaflmalar› ve özellefltirmelerle iflinden ya da sosyal güvenlik haklar›ndan edilen iflçi ve di¤er halk kesimleri tepkilerini çeflitli biçimlerde göstererek kendilerini sefalete mahkum edenleri protesto ediyorlar. MEKS‹KA: KÖYLÜNÜN ÖLÜM FERMANI Kuzey Amerika’n›n yoksul halklar›n› pençesine alan Kuzey Amerika serbest Ticaret Anlaflmas› (NAFTA) ile Meksika’da 2003 y›l›n›n ilk gününden itibaren birçok tar›m ürününün ithalat› üzerindeki koruyucu gümrük tarifeleri ortadan kald›r›l›yor ve daha ucuz olan ABD ithalat› ürünler Meksika pazarlar›n› istila ediyor. ‹thalat üzerinde koruyucu gümrük tarifeleri uygulan›rken dahi ürünlerinin karfl›l›¤›n› alamayan Meksikal› köylülerin bu kararla ölüm ferman› da imzalanm›fl oldu. Zira tarifelerin 0’a indi-

rilmesiyle sahip olduklar› küçük toprak parçalar›nda, efleklerle, eski zamandan kalma yöntemlerle elde ettikleri ürünlerin ABD’nin yüksek teknolojili, makineli, sa¤lam altyap›l› ürünleriyle yar›flmas› mümkün San Salvador Katedrali de¤il. Bir Meksikal› çiftçinin ortalama topra¤› San Salvador’da kentin merkezinde bulunan 5 ila 7 dönüm aras›nda de¤iflirken, San Salvador Katedrali’ni iflgal eden eylemciler. NAFTA üyesi ABD lemler, 10 Ocak günü Dubve Kanada çiftçilerinin 250 çevriliyor. Bu süreçte Meksikal› köy- lin’de traktörleriyle yapt›klar› dönümü geçiyor. Ayn› eflitsiz lülerin protesto eylemlerinin protesto eylemleriyle sona erdurum Avrupa’n›n sübvansihedefi Meksiko City’deki AB di. Çiftçiler, devletle yaflad›kyonlu ürünleri için de geçerli. Konsoloslu¤u önüydü ve talep- lar› mevcut t›kan›kl›¤› k›racak 1994’te imzalanan ve yüleri s›n›rlar›n aç›lmas›n›n erte- ve tar›m›n gelece¤i için bir tarürlü¤e giren NAFTA’n›n tasar› gelifltirilmesi için bir kolenmesi ve NAFTA’n›n yenir›mla ilgili bölümlerindeki ölüm ilam›n› bugün yaflaya- den görüflülmesiydi. Atlar›, misyon oluflturulmas›n› istirak gören köylüler, kendileri- inekleriyle ülkenin birçok böl- yorlar. “E¤er aya¤a kalkmazni serbest ticarete haz›rlama- gesinden gelen çiftçiler ABD’li sak yok olaca¤›z” diyen köylüyan Meksika devletine atefl rakiplerine karfl› daha fazla ler ‹rlanda’n›n bat›s›ndan 1.000 traktörden oluflan bir püskürüyor. Bugün birçok ta- devlet korumas› istediler. konvoyla ‹rlanda parlamentor›m üreticisi köylü topraklar›‹RLANDA: DUBL‹N sunun önünde eylem yapt›. n› terk ederek ya ifl bulmay› Kötü hava ve ürün fiyatlaTRAKTÖR ‹fiGAL‹NDE umduklar› büyük flehirlere r›ndaki düflüflün geçen y›l ciddi göç ediyor ya da ABD’ye kabir biçimde zarar verdi¤i ‹rlanAB’nin genifllemesinin arçak olarak girmenin yolar›n› d›ndan yap›lan yard›mlar›n dal› Çiftçiler bugüne kadar Avar›yor. ve Meksika’n›n köyazalt›larak gelirlerindeki düflürupa Birli¤i taraf›ndan verilen lük bölgeleri emperyalist tesübvansiyonlar›n AB’nin geflü protesto etmek için ‹rlandakellerin ç›karlar› u¤runa çöle l› köylülerin sürdürdükleri ey- nifllemesiyle önerileni Ortak

F‹L‹P‹NLER ULUSAL DEMOKRAT‹K CEPHE Hareket mutlulu¤umuzun kayna¤›d›r Cesaretimizi her zaman di¤erleriyle paylaflt›k Sevgimizin ba¤lar› s›ms›k› ve k›r›lmazd›r Bu ba¤lar devrim ve halk›n ç›karlar›d›r Do¤uflumuz ve sonraki sürekli yürüyüfl Do¤ru yoldad›r ve özgürlük meflalesini tafl›maktad›r (Filipinler Ulusal Demokratik Cephe’nin yeni y›l vesilesiyle gazetemize gönderdi¤i kart)

Tar›m Politikas›n›n sonucu olarak gelirlerinin daha da düflmesiyle yüz yüzeler. 80 bin üyesi bulunan ‹rlanda Çiftçiler Birli¤i Baflkan› John Dillon protestolar›n amac›n›n çiftçileri topraklar›ndan eden tar›msal gelirlerin kötü durumuna dikkat çekmek oldu¤unu söyledi. Dillon çiftçilerin geleneksel imtiyazlar›n› devam ettirmeye çal›flmad›klar›n› ifade ederek “Süper marketler ürünleri ucuza al›p müflterilere müthifl pahal› satarak ihtiyaçlar›n› karfl›layan insanlar› sömürüyorlar. Biz burada kaybeden taraf oluyoruz” dedi. Ayakta durma çabas› içindeki köylüler devlete eylemleriyle verdikleri mesajda “Benim gelece¤im çiftçiliktir ancak daha fazla bu flekilde yaflayamay›z, kesintiler bizi bunun d›fl›nda yaflamaya zorluyor” dediler. EL SALVADOR: SERBEST T‹CARET ANLAfiMASINA HAYIR El Salvador’da ABD ile yap›lmas› planlanan serbest ticaret anlaflmas› ve ülkede sosyal hizmetlerin özellefltirilmesine karfl› protestolar yükseliyor. Baflkent San Salvador’da gerçekleflen gösterilerde 8 Ocak günü kentin merkezinde bulunan katedral 20 kiflilik maskeli bir grup taraf›ndan iflgal edildi. San Salvador yard›mc› piskoposu Rosa Chavez, insan haklar› savc›s› Beatrice de Carrilla ve bir grup devlet görevlisi, protestocular›n liderleriyle görüfltü. Ancak görüflmeler baflar›s›zl›kla sonuçland›. Eylemciler Baflbakan Francisko Flores ile görüflmelerine izin verilinceye kadar ciddi görüflmelere bafllamayacaklar›n› ifade ettiler. Akflam saatlerinde çeflitli sosyal gruplardan onlarca protestocu da katedralin çevresini saran polislerin etraf›n› sard› ve içeridekilere destek verdiklerini göstermek için çanlar çald›lar.


17-30 2003

Evrensel Bak›fl KES‹K DAMARLARIN KANI DURDURULAB‹L‹R M‹? Yazar Eduardo Galeano 1971’de yazd›¤› “Latin Amerika’n›n Kesik Damarlar›” adl› kitab›nda Latin Amerika ülkelerinin gerçekli¤ini gözler önüne seriyordu. Dünya üzerinde estirilen neoliberal politikalar›n bu ülkelerde uygulanmas›, kesik damarlardan f›flk›ran kanlar›n daha da artmas›ndan baflka bir anlam ifade etmedi. Arjantin örne¤inde oldu¤u gibi Latin Amerika ülkelerinin pekço¤unda IMF programlar› baflar›yla uyguland›! Bunun sonucunda pekçok ülkede özellefltirmeler büyük bir h›zla uyguland›, yabanc› sermayeye kap›lar ard›na kadar aç›ld›. Ard›ndan hiç kuflkusuz ki yolsuzluk, yoksulluk, açl›k sökün etti. Bölge ülkelerinde yaflanan bu ya¤ma ve talan politikalar› sonucunda, halk kitleleri tam bir y›k›mla yüzyüze kald›. Bu y›k›m sonucundad›r ki flimdi Latin Amerika’da halkç› rüzgârlar esiyor.. Güney Amerika’da son yaflananlar yeni bir dalgan›n, yeni bir milliyetçili¤in, yeni bir anti-neoliberal flekilleniflin yükseldi¤ini gösteriyor. Latin Amerika ülkelerinde yaflanan son seçimler ve siyasal geliflmeler bu yarg›m›z› güçlendirir niteliktedir. Özellikle reform beklentilerinin ve 1990’l› y›llarda uygulanan politikalar›n reddi söylemi üzerinden flekillenen bu hareket sonucunda; Bolivya’da Temmuz seçimleri sonucunda yerlilerin temsilcisi Evo Morales liderli¤indeki Sosyalizme Do¤ru Hareket, Bolivya kongresinde

işçi-köylü

24

2. büyük parti konumuna geldi. Peru’da Merkez Sol Amerikan Halk Devrimci ‹ttifak› 17 Kas›m’da 25 yeni bölgenin yönetimi için düzenlenen yerel seçimlerde büyük baflar› elde etti. Brezilya’da Luiz Inancia “Lula” da Silva ve ‹flçi Partisi 27 Ekim seçimlerinde yüzde 60’›n üzerinde oy alarak ezici bir zafer kazand›. Brezilya’da Lula’n›n zaferinden sonra Ekvator’da yap›lan devlet baflkanl›¤› seçimlerinin ikinci turunda, eski darbe lideri Lucio Gutierrez, oylar›n yüzde 54.4’ünü ald›. Paraguay’da 2003’te yap›lacak baflkanl›k seçimlerinde popülist politikalar öne süren liderlerin flansl› oldu¤u ileriye sürülüyor. Paraguay’da Oviedismo (General Oviedia liderli¤indeki popülist hareket) bu ülkede kitleler nezdinde taban bulabiliyor. Panama’da da durum ayn›. Meksika’da ulusalc› politikalar ve demokratik de¤iflim ve reform sözcükleri kullan›l›yor. Dominik’te sosyal demokratlar iflbafl›nda, Nikaragua ve Honduras’taki geçen y›lki seçimlerde ve Kosta Rika’da bu y›l›n Mart ay›nda yap›lacak seçimlerde öne ç›kan partiler ve siyasal anlay›fllar geçmiflte sürdürülen neoliberal politikalar›n elefltirisini yap›yorlar. Latin Amerika’n›n siyasi tarihindeki eski popülist politikalar (Peronizm vb.) bir yana dünyadaki yeni geliflmeler ve özellikle küreselleflme karfl›t› söylem (dikkat edilsin emperyalizm karfl›t› de¤il) bu süreci etkiliyor ve yönlendiriyor. Örne¤in Nikaragua’da Sandinistlerin, bu politik duruflu benimseye-

rek eski küçük burjuva radikal söylemelerinden önemli oranda uzaklaflt›klar› görünüyor. Ya da El Salvador’daki iç savafl sonras› sivil politikalara, reformcu politikalara vurgu yap›lmas› bu sürecin bir ürünü… Venezüella’da Hugo Chavez ABD ve neoliberalizm karfl›t› söylemiyle önemli oranda ön plana ç›km›fl durumda. Tüm bu geliflmeler karfl›s›nda ABD emperyalizmi kendisinin Arka Bahçesi olarak adland›rd›¤› Latin Amerika’da bofl durmuyor. Son süreçte “terörizmle mücadele” ad› alt›nda Latin Amerika’ya müdahale ediyor. Venezüella örne¤i bir yana Latin Amerika ülkelerinin yaflanan geliflmelerin hepsinde çeflitli biçimlerde ABD’nin parma¤› bulunmaktad›r. Örne¤in bu müdahalenin bir aya¤› olarak Kolombiya bar›fl sürecinin bitiflini f›rsat bilen ABD, “terörle savafl›” Latin Amerika’ya yaymaktad›r. Kolombiya Devlet Baflkan› Andreas Pastrana’n›n FARC’›n denetimindeki bölgelere yönelik bafllatt›¤› “Tanatos Operasyonu/Ölüm Mele¤i” adl› harekâta ABD destek ç›km›flt›r. (Kolombiya Savafla Teslim, Radikal, 24 fiubat 2002, syf 10) Latin Amerika’da yaflanan bu de¤iflimin niteli¤i hakk›nda belli bir fikir vermesi aç›s›ndan flu örnekler verilebilir: Ekvator’daki baflkanl›k seçimlerini kazanan Lucio Gutierrez o kadar halkç› ve neoliberal karfl›t› söylemine, seçimlerde kulland›¤› broflürlerin alt›nda “Oligarfliyi ezin” yazmas›na ve karfl›tlar› taraf›ndan “komünist olmakla suçlanmas›na” ra¤men, kendisini “ortan›n solu” olarak tan›ml›yor ve Washinton yönetimine ve IMF’ye Marksist olmad›¤›n›, yürürlükteki anlaflmalara, özellikle de petrolle ilgili olanlara uyaca¤›n›, ABD’nin Manta’daki uyuflturucuyla mücadele üssünün (acil müdahaleler için askeri üs olarak görmek daha do¤ru) kalabilece¤i konusunda güvenceler veriyor. Guierrez o kadar ileriye gitmiflti ki seçim kampanyas› sü-

rerken kampanyas›ndan üç günü Washington, New York ve Miami’de ABD ve IMF yetkilileri ile görüflmek için kullanmaktan çekinmemiflti. Bu örnek bize Latin Amerika’da esen “solcu” rüzgarlar›n yönünün esmesi gereken yönde esmedi¤ini gösteriyor. Yine Brezilya’da büyük umutlarla iflbafl›na gelen ‹flçi Partisi aday› Luiz Inancia “Lula” da Silva seçimi kazan›r kazanmaz yapt›¤› aç›klamalarda, IMF’ye önceki cumhurbaflkan› Cardossa’n›n ekonomik politikalar›n› (yumuflatarak) sürdürme vaadinde bulunmufl durumda. ‹lk söylevinde IMF’nin dikte ettirdi¤i ekonomik ve mali politikalar› izleyece¤ini duyurdu. Brezilya’n›n 260 milyar dolarl›k d›fl borçlar›n›n taksitlerini ödemede hiçbir aksakl›¤›n yaflanmayaca¤› sözünü verdi. Bu geliflmeler bize yaflanan “de¤iflimin” nas›l bir de¤iflim oldu¤unu göstermektedir. Hem IMF’nin ve sermayenin gönlünü al›p hem de halk›n eflitlikçi isteklerini gerçeklefltirmek olanakl› de¤ildir. Çünkü gerek Brezilya’da ve gerekse de dünyan›n çeflitli bölgelerinde yaflanan açl›¤›n, yoksullu¤un, sefaletin, iflsizli¤in vb. sorumlusu baflta emperyalizm ve onun yereldeki temsilcisi hakim s›n›flard›r. Bunlara karfl› uzlaflmaz bir tav›r tak›n›lmad›kça pratik duruflun alt› hep bofl kalacakt›r. Bu gerçe¤i Lula’n›n partisinden Joao Machado Borges Neto da gördü¤ü için flunu söylemekten çekinmemektedir: “Lula, eski radikal Lula de¤il art›k…” (Ergun Ayd›no¤lu, Siyasi Gazete, B‹A) Evet Latin Amerika ülkelerinde bir “de¤iflimin” oldu¤u aç›k. Ancak bu de¤iflim sistem için kabul edilebilirlik s›n›rlar› içerisinde yer al›yor. Sistemin s›n›rlar›n› zorlamayan, emperyalizm ve onun kurumlar›n› sorgulamaktan uzak, daha çok var olan objektif flartlar›n olumsuzlu¤unu elefltiri üzerinden yükselen bir de¤iflimle karfl› karfl›yay›z. Seçimlerde baflar› kazanan pekçok siyasal hareket, bulunduklar› ülke-

44

lerde “ifl çevreleri” ile uzlaflmaya önem gösteriyor. Söylemlerinde devrimci de¤il reformcu bir dil kullanmaya özen gösteriyorlar. Binghamton Üniversitesi, Fernand Braduel Merkezi’nin Brezilya ve Lula için yorumundaki “iktidardaki Lula, ne iktidardaki Ayd›nl›k Yol Hareketi (Peru Komünist Partisi bn.) ne de Çin Kültür Devrimi” (100. Yorum, 1 Kas›m 2002 “Lula: Umut Korkuyu Yendi”) ifadelerde kendisini net olarak ortaya koyan gerçek, Latin Amerika’n›n kesik damarlar›ndan akan kan›n nas›l durdurulabilece¤inin gerçekli¤i olarak önümüzde durmaktad›r. Peru Komünist Partisi’ne ya da Büyük Proleter Kültür Devrimi’ne yön veren ideolojik flekillenme yani Marksizm-Leninizm-Maoizm’in yol göstericili¤inde yap›lmayan her müdahale akan kana tampon yapma ifllevinden baflka bir anlam ifade etmeyecektir. Kan durdurulamayacak ve Latin Amerika emperyalizmin ve onun yerli uflaklar›n›n sömürüsünden, vahfletinden kurtulamayacakt›r. Brezilya m› dediniz? Bu samba ve futbol ülkesinin yaralar›n› saracak ve akan kan› durduracak olanlar Amazon’un derinliklerinde kendi köklerine dayanarak haz›rlan›yorlar. Brezilyal› Maoistler Halk Savafl›’n›n o muazzam yak›c›l›¤›n›, gerçek de¤iflim ve dönüflümü Amazon’un derinliklerinde s›n›yorlar flimdi…. Peru mu dediniz? Devrimin yolu engebelidir, sarpt›r ve iniflli ç›k›fll›d›r. Peru Komünist Partisi önderlik düzeyinde ald›¤› a¤›r kay›plardan sonra halk savafl›n› kitlelerin derinliklerinde yeniden mayal›yor. “Maocu gerilla hareketi Ayd›nl›k Yol ile (PKP bn) A. Fujimori’nin siyasi polisinden korkular ortadan kalkt›¤›ndan bu yana halk›n önemli bir bölümü harekete geçmeye haz›r.” (Nejat Aflk›n, Bizim Gazete, 29.07.2002. B‹A-Lima)

SAVAfi: Bizim ad›m›za de¤il “Baflkan (George W.) Bush’a ABD’nin sald›rgan bir ulus olmak ve Irak’a sald›rmak istemedi¤ini söylemek için çok az bir zaman› var.”

Los Angeles

Dünya gündeminin en bafl s›ras›n› iflgal eden Irak’a emperyalist sald›r› olas›l›¤› ve buna karfl› yap›lan dünya halklar›n›n irili ufakl› onlarca eylemi devam ediyor. Pakistan, Filipinler, Türkiye, Los Angeles, Avrupa ülkeleri... birçok ülkede gerçeklefltirilen protesto eylemlerinde ABD sald›rganl›¤› ve petrol için savafl lanetlenirken Irak halk›yla dayan›flma ana temayd›. Bunlardan en önemlilerinden biri Irak halk›na canl› kalkan olmak için on binlerce insan›n Irak’a gidece¤i canl› kalkan projesiydi kuflkusuz.

Yine Amerikan savafl karfl›t› Enternasyonal Yan›t (International A.N.S.W.E.R. -Savafl› ve Irkç›l›¤› Durdurmak ‹çin fiimdi Harekete Geç) koalisyonunun organize etti¤i 18 Ocak’ta yap›lacak ve onbinlerce insan›n kat›l›m›n›n beklendi¤i gösteri büyük önem tafl›yor. Zira koalisyonun sözcüsü eski baflsavc› Ramsey Clark’›n dedi¤i gibi “Baflkan (George W.) Bush’a ABD’nin sald›rgan bir ulus olmak ve Irak’a sald›rmak istemedi¤ini söylemek için çok az bir zaman› var.”


işçi-köylü 44

25

17-30 Ocak 2003

Diyarbak›r’dan izlenimler...

Ac› ve direniflin 盤l›¤› var sokaklarda Bu zulmü bugün unutturmaya çal›flanlara inat, tarihi tersyüz edenlere inat bir kez daha dinlemek, bir kez daha okumak çok daha farkl› bir anlam kazan›yor. Halk bugün anlat›lanlara karfl›, yaflam›n gerçekli¤inden hareketle flunu çok iyi biliyor ki tarih ne kadar tersyüz edilirse edilsin bunlar yafland› ve yaflanmaya da devam ediyor. “Askerler bütün köyü kuflatt›lar. Hepimizin d›flar› ç›kmas›n› söyle-

diler. Eflyalar›n›z› topl a y›n dediler. Köyü boflaltmam›z›n emrini verdiler sonra. Evlerimize girip eflyalar›m›z› toplamaya bafllad›k. Biçare idik, a¤layarak toplamaya bafllad›m eflyalar›m›. Evlerimiz, eflyalar›m›z herfley y›llar›n eme¤iydi. Ancak eflyalar›m›z› toplamam›za izin bile vermeden evlerimizi atefle verdiler. Tek kurtard›¤›m eflya buzdolab›m oldu. Evlerimiz eflyalar›m›zla, ah›rlar›m›z mallar›m›zla yak›ld›. A¤lad›k, s›zlad›k ama boflunayd›.” YAfiAMAK D‹RENMEKT‹R “Berxudan jiyane” (Yaflamak direnmektir) cümlesini duydu¤umuzda ça¤r›flt›rd›¤› ilk fleylerden biri idi, Diyarbak›r’›n Lice ilçesinde yaflanan vahflet ve direnifl. Daha çocuk yafltakilerin hayk›rd›¤› bu söz yukar›da küçük bir parças›n› aktard›¤›m›z zulüm karfl›s›nda tutunduklar› iki sihirli sözcük olmufltu. Yeniden dinledik bu vahfleti Liceliler’den. Daha konuflmaya bafllamadan dolan gözler yaflan›lanlar› anlatmaya yetiyordu. Yüzlerde biriken çizgilerin tümü y›llard›r yaflanan ac›lar›n en yal›n ifadesi idi belki de. “O y›llar› sorma” diyor bir di¤eri. “Yak›nlar›m›z o ateflin içinde, biz buradayd›k. Hastanelere koflturuyorduk. Köye alm›yorlard› bizi. Köyümüze girmek yasak olmufltu. Merak içindeydik. Ölen kim, yaflayan kim bilmiyorduk. Can›m›z›n derdine düflmüfl, o yana bu yana koflturuyorduk” diyor.

“Sonra topraklar›m›z› b›rak›p göç etmek zorunda kald›k. Biz gene Diyarbak›r merkeze geldik. Köyün di¤er haneleri baflka yerlere gittiler.” Konuflanlar›n ço¤u flu anda ayn› zulmün devam etti¤ini söylüyorlar yar› Türkçe, yar› Kürtçe. “Hani nerde rahatl›k” diyorlar. “Yine korku, yine korku. Bir yere gitti¤imizde yine askerler var bafl›m›zda. Biz yine topraklar›m›za dönemiyoruz. Evimizi, afl›m›z› kuram›yoruz orada.” Sonra gözler yine gerilere gidiyor. “Faili meçhullerin yo¤un oldu¤u y›llar. Bizim buralar, Diyarbak›r iyi idi. Silopi çok kötüydü. Askerlerin elinde isim listesi vard›. Günde en az 4 genç gidiyordu. Evimizin erkekleri sabah evden ç›kt›¤›nda uzun uzun bakard›k arkalar›ndan, bir daha geri dönerler mi diye. Akflam eve ya ölüleri ya dirileri gelene kadar korku ile beklerdik. Hergün yi¤itlerimizi vururlard›. Evlerinde genç delikanl›lar› olanlar sorard›. ‘S›ra ne zaman bizimkilere gelecek.’ Hepsine terörist dediler. Onlar fidan gibi gencecik delikanl›lard› ve terörist de¤illerdi.” Bu anlat›mlar birço¤umuzun yabanc›s› oldu¤u fleyler de¤il asl›nda. Belgelenmifl bu zulüm yöntemlerini ço¤u kez ya okumufluzdur ya da dinlemiflizdir yine. Ancak bu zulmü bugün unutturmaya çal›flanlara inat, tarihi tersyüz edenlere inat bir kez daha dinlemek, bir kez daha okumak çok daha farkl› bir anlam kazan›yor. Halk bugün anlat›lanlara karfl›, yaflam›n gerçekli¤inden hareketle flunu çok iyi biliyor ki tarih ne kadar tersyüz edilirse edilsin bunlar yafland› ve yaflanmaya da devam ediyor. fiehir merkezine girmeden anlafl›l›yor kentin içindeki hava. S›n›rda askeri bir arama noktas›. Ki askeri arama noktas› olmayan yer yok adeta. Türkiye’nin birçok yerinde oldu¤u gibi Diyarbak›r’da da flehrin en güzel yerleri askeriyeye ayr›lm›fl durumda. Genifl bir arazide J‹TEM’in iflkence merkezini görmek mümkün. fiehre girmeden ardarda iki köy. Gecekondu bile diyemeyece¤imiz tafl duvarl› evlerin önünde k›fl›n so¤u¤una meydan okuyan yal›nayak çocuk-

lar. Otobanda duran otobüslerden inenler, gitmek istedikleri yere gidebilmek için önce jandarman›n üst aramas›ndan ve kimlik yoklamas›ndan geçmek zorunda. fiüpheli flah›s say›lmazsa ne mutlu ona. Bu ilk denetimden geçtikten sonra araç flehir merkezine do¤ru yol al›yor. fiehir merkezi mi? Köfle bafllar›, cadde üstleri ve sokak aralar›nda askeri araçlar, nokta halinde polis y›¤›na¤› görmek mümkün. Bir süre sonra gözler al›fl›yor bu y›¤›na¤a. Üstelik bunlar sokakta görünenler. Bir de görünmeyen, fark edilmeyen kelle avc›lar› var bu caddelerin. ‹nsan kalabal›¤› içinde akflam evine yetiflmeye çal›fl›rken kendini göstermeye bafllayanlar yani. “Ola¤anüstü hal kalkt›” aç›klamalar›n›n gerçe¤i ne kadar ifade etti¤inin aç›klamas› bunlar ayn› zamanda. Sohbet etti¤imiz insanlar “arama noktalar›n› azaltt›lar ancak kald›rmad›lar”. “Özellikle köylere girifllerde eskiden iki karakol kontrol ediyordu, flimdi tek karakol yap›yor ancak o da çok s›k› denetim yap›yor” deniliyor. ‹nsanlar eskisi gibi olmasa da akflamlar› d›flar› ç›karken çok rahat olmad›klar›n› belirtiyorlar. Çünkü keyfi gözalt›lar ve gözalt›nda kay›plar hala yaflan›yor. BÖLGEN‹N YEN‹ GÜNDEM‹ IRAK SALDIRISI Ve flimdi yeni bir gündemi var bu halk›n; savafl. Bölgeye kayd›r›lan ABD askerlerinin yan›s›ra TC de ordu güçlerini önemli ölçüde bölgeye y›¤m›fl durumda. Bu flehir merkezinden çok fazla hissedilmiyor. Ancak köylerden gelenler, özellikle de s›n›r köylerden gelenler büyük bir askeri sevkiyat›n oldu¤unu söylüyorlar. Bu, devletin yapt›¤› savafl haz›rl›¤›. Halk›n can güvenli¤ine yönelik herhangi bir haz›rl›k yok. Asker anneleri “biz çocuklar›m›z› bu savafl için büyütmedik” diyerek çaresizlik içinde soruyorlar. “fiimdi ne yapaca¤›z?” Körfez savafl› döneminde Diyarbak›r’da yaflayanlar kentin görüntüsünün çok kötü oldu¤unu, adeta terk edilmifl bir yer görüntüsünde oldu¤unu söyleyip “bunlar› bir daha m› yaflayaca¤›z” diye soruyorlar. Halk, savafl› istemiyor. Ancak onlar›n bu tedirginli¤ini ve 盤l›¤›n› duyan yok. Ola¤an yaflam›n› devam ettirmeye çal›flan halk›n yüzünde savafl tedirginli¤ini görmek mümkün. Ancak bu tedirginli¤e ra¤men rahatl›¤› da görebiliyoruz. Yani savafl hem insanlar›n yan› bafl›nda hem de uza¤›nda. Halk›n en önemli sorunlar›ndan biri iflsizlik. fiehir giriflindeki küçük iki iflletmenin d›fl›nda herhangi bir fabrika ya da iflletme yok. Küçük esnaflar›n yo¤un oldu¤u merkezde

belli yerlere odaklanm›fl seyyar sat›c›lar bulunuyor. Bunun yan›s›ra evlerine ekmek götürme kayg›s› yaflayan çocuklar. Ço¤u sokakta selpak sat›yor, boyac›l›k yap›yor, simit sat›yor. Çöpten ka¤›t toplayanlar ve ekmek arayanlar da gözlere çarpan yoksulluk görüntülerinden birkaç›. ‹l’e iliflkin yap›lan bir araflt›rmada tiner, boya, t›rnak cilas› gibi maddeleri kullanan çocuklar›n say›s›n›n hergün biraz daha artt›¤› görülüyor. Çocuklar›n birço¤u ekonomik koflullar›n›n kötü olmas›ndan kaynakl› hiç okula gidememifl durumda. Lice’nin Karaca köyünden göç ederek Diyarbak›r’a gelen Ramazan “köyümüz yak›ld›¤› için buraya geldik. Üç kardeflim annem ve babamla birlikte evde 6 kifliyiz. Bir kardeflim sak›z, babam ise çekirdek sat›yor. Annem temizlikçilik yap›yor. Ekonomik durumumuz kötü oldu¤u için, ben hiç okula gidemedim. Aileme yard›m etmek için ayakkab› boyac›l›¤› yap›yorum” diyor. Bu durumda olan yüzlerce aile ve binlerce çocuk var Diyarbak›r’da. Birço¤u evin ekonomik yükünü s›rtlanm›fl yol al›yor sokaklarda. Bu görüntülere ek yine gözlerin al›flk›n oldu¤u yafll› kad›nlar var sokaklarda dilenen. Belki de birço¤u bir dönem kendi evinde kendi ya¤› ile kavruluyordu. Ancak devletin zulmünden dolay› göç ederek buralara gelince baflka ç›kar yollar› kalmam›fl. T. Kürdistan›’n›n birçok ilinde oldu¤u gibi Diyarbak›r’da da sa¤l›k koflullar› oldukça kötü. Yine bölgeye iliflkin yap›lan bir araflt›rmada göçlerin etkisiyle nüfusu artan kentte Ola¤anüstü hal koflullar›ndan kaynakl› yeterli hizmetin verilmedi¤i belirtiliyor. Ola¤anüstü hal uygulamalar›ndan kaynakl› köylere sa¤l›k hizmetlerinin hiçbirinin girmedi¤i vurgulanarak, sa¤l›k personellerinin köylere sokulmad›¤› aç›klan›yor. Görevini yapmak için mücadele yürüten sa¤l›k personeli de k›sa zamanda sürgün ediliyor. Halk tifo, s›tma, k›zam›k, dizanteri gibi bulafl›c› hastal›klarla bo¤uflurken sa¤l›kl› müdahalenin olmay›fl›ndan kaynakl› ölüm oranlar› hergün art›yor. Sa¤l›k kurumlar›n›n bölgedeki yetersizli¤i Diyarbak›r’da da kendini gösteriyor. Bu yetersiz kurumlaflman›n içinde var olanlar ise nas›l m› kullan›l›yor? Diyarbak›r Da¤kap› Sa¤l›k Oca¤› ikiye bölünerek bir bölümü polis karakolu haline getirilmifl. Yani halka verilen bu s›n›rl› “hizmet” dahi çok görülerek yar›s›na el konulmufl. Surlar›yla da ünlü Diyarbak›r y›llar›n yaflanm›fl ac›lar›n› ve direnifllerini anlat›yor sanki. Onar›lmay› bekleyen surlar oldukça y›pranm›fl.

Birçok yeri dökülen surlar bu y›pranm›fll›¤a inat hala ayakta durmaya çal›fl›yor. Sur dibindeki esnaflar, gözleme yapan kad›nlar buralardan kald›r›larak etraf› boflalt›lm›fl. Koca bir tarihe tan›kl›k eden bu surlar› yaln›z b›rakmayanlar var. Etraf›ndaki seyyar sat›c›lar›n yan›s›ra sokak çocuklar›n›n vazgeçilmez mekan› olan surlar›n, ev sahipli¤i yapt›¤› birileri var hala. Diyarbak›r sokaklar›n› rengarenk giysili, kendi kültür ve motifini yans›tan kad›nlar dolduruyor bir de. Kültürün en yal›n ifadesi olan bu giysilerin üstüne özenle yerlefltirilen pullar ve boncuklar, üzerinde ne kadar titizlikle çal›fl›ld›¤›n›n da göstergesi. Bu giysileri dini bayramlarda giyinmenin yan›s›ra Newroz’da ya da çeflitli eylem ve etkinliklerde giyinmenin ayr› bir anlam› var. Ulus olarak kendilerini bu giysilerle ve renklerle ifade etmenin kimi zaman duyulan onur ve gururu bir baflka anlam tafl›yor. Bu özel günlerin d›fl›nda da kullan›lan bu giysileri giyinmek bir gelenek. ANALARIN GÖZLER‹NDEK‹ YAfi B‹TMED‹KÇE ZULMÜN B‹TT‹⁄‹NE K‹M ‹NANIR fieyh Saitlerden bugüne devam eden devletin katliamlar›na karfl›l›k süren direnifller ve Kürt halk›n›n yaratt›¤› direnme gelene¤i bugün bizler için ö¤retici olma özelli¤ini hala tafl›yor. Yaflanan zulüm karfl›s›ndaki direnifllerin yan›s›ra yaflananlar›n halk üzerinde yaratt›¤› yorgunluk yans›sa da yaflananlara tepkiler büyüyerek devam ediyor. Halk yaflad›¤› gerçeklerle, Kürt ulusal hareketinin önüne koydu¤u politikay› bu çeliflkiyle birlikte sorguluyor. Analar›n gözlerinde var olan yafl bitmedikçe bu zulmün bitti¤ine kim inand›rabilir ki bizi. Kendi dilini kullanamayan, çocu¤una istedi¤i ismi veremeyen, Kürtçe kaset dinledi¤i için yarg›lanan, okullar›, hastaneleri askeri k›fllalara dönüfltürülen bu ülkede adeta ayr› bir yönetimin uyguland›¤› bu topraklarda yaflayan bir ulus var. Ve hiç kimse bu ulusun kendini ifade etme özgürlü¤ünü elinden alamaz ve bu gerçekli¤in üstünü örtemez. Ayr›l›rken flehirden u¤urlayanlar yine selpak satan, so¤uktan yüzleri çatlayan çocuklard›. Onlar yaflam›n tüm zorluklar›na ra¤men gülmeyi baflaranlar. El ele tutufltuklar› otobüs dura¤›nda en küçüklerini uçuruyorlard› gülerek t›pk› gelece¤in ayd›nl›k günlerine uçar gibi. (Mersin)


17-30 2003

işçi-köylü

26

44

Parti ve devrim flehitlerini an›yoruz... ONLARDAN Ö⁄REN‹YOR, GELECE⁄E YÜRÜYORUZ... G

Mustafa Suphi

M e r a l Ya k a r

Ali Haydar Y›ld›z

Atilla Özkan

Haydar Aslan

Ali Demirda¤

Ali Ekber Batasul

elecek güzel günler u¤runa zaferi ad›mlamak ve ona ulaflmak, s›n›f mücadelesine girmifl her devrimcinin, her militan›n vazgeçilmez iste¤idir. Bu u¤urda ödenen her bedel, verilen her flehit, günümüze dek uzanan bir zincirin halkalar›n› oluflturmaktad›r. Gelece¤e uzanan bu zincirde birbirine kopmaz ba¤larla ba¤l› her bir halkada; bütün ömürleri devrime adanm›fl, yaflamlar› say›s›z fedakarl›k ve zengin mücadele deneyimleriyle dolu, isimleri, mücadele deneyimleri gazete sayfalar›na s›¤mayacak kadar çok yüzlerce de¤erimiz vard›r... Dünyada yeni bir ça¤ açan Büyük Ekim Devrimi’ne bizzat kat›lan, Mustafa Suphi, ülkemizde Komünist Partisinin kurucusu ve ilk önderidir. O dönemler iflgal alt›nda olan Anadolu’da emperyalist iflgale karfl› mücadeleyi, sosyal kurtulufl mücadelesiyle birlefltirmek için 14 yoldafl›yla birlikte ülkeye dönerlerken Kemalistler taraf›ndan katledildiler. Böylelikle ülkemiz emekçi halk› proletarya önderli¤inden mahrum b›rak›lmak istendi. Mustafa Suphi TKP’si bugün Proletarya Partisi flahs›nda yafl›yor. 24 Nisan 1972’de ‹brahim Kaypakkaya ve yoldafllar› taraf›ndan yeniden kurulan Komünist

Partisi de t›pk› Mustafa Suphi TKP’si gibi k›sa sürede önemli kay›plar verdi: 22 Ocak 1973’te ‹stanbul’da flehit düflen Meral Yakar, Proletarya Partisi’nin ilk flehidi olarak tarihteki yerini ald›. Tarihin o durdurulamaz ak›fl› devam ediyordu... Dersim da¤lar›nda faaliyet yürüten Proletarya Partisi militanlar› Vartinik Mirik mezras›nda ikinci büyük kay›plar›n› verdiler. Parti üyelerinden Ali Haydar Y›ld›z, do¤du¤u Dersim

topraklar›na tohum oldu. Ard›ndan çat›flma alan›ndan yaral› olarak kurtulan Parti Kurucusu ‹brahim Kaypakkaya, 29 Ocak 1973’te tutsak düflerek 18 May›s’ta Diyarbak›r iflkencehanelerinde katledildi. Proletarya Partisi ‹brahim

Kaypakkaya’dan sonra üç genel sekreterini daha savafl›n içinde flehit verdi. 1981 Eylül’ünde Süleyman Cihan iflkencede katledildi. 1987 May›s’›nda Kaz›m Çelik destans› bir çat›flmada Elaz›¤ Palu’da flehit düfltü. Yine 1997 Kas›m’›nda Mehmet Demirda¤ Tokat’›n Ese Yaylas›nda bir direnifl destan› yaratarak silah elde topra¤a düfltü. Günümüze kadar yüzlerce militan›n› savafl›n içinde flehit veren Proletarya Partisi, flehitleri

anman›n; onlar›n mücadele deneyimlerinden ö¤renmek, savafl› onlardan devralarak daha da yükseltmek demek oldu¤undan yola ç›karak 1978’de yap›lan 1. Konferans›’›nda her y›l›n Ocak ay›n›n son haftas›n› “Parti ve Devrim fiehitlerini

Anma Haftas›” olarak ilan etti. Her Ocak ay›n›n son haftas›nda parti ve devrim flehitlerini; da¤larda, fabrikalarda, emekçi semtlerde, okullarda k›sacas› hayat›n her alan›nda daha bir coflkuyla an›yor, onlardan ö¤reniyor, gelece¤i ad›ml›yoruz. Ocak ay› içerisinde yitirdi¤imiz di¤er flehitlerimiz; 18 Ocak 1976’da Zeytinburnu’ndaki evi Mete Altan, Muhsin Bodur, ve U¤ur Gür sorumlulu¤undaki faflist polis timleri taraf›ndan bas›larak katledilen Atilla Özkan; 24 Ocak 1981’de Diyarbak›r Hazro’da ç›kan çat›flmada flehit düflen Haydar Aslan, ‹hsan Parçac›; 21 Ocak- 10 fiubat 1993 tarihleri aras›nda k›fl›n dondurucu so¤u¤una karfl› destanlaflarak flehit düflen Barbara Anna Kirstler, Ali Demirda¤, Zeki Peker, Erkan Fener, Ali ‹hsan Yalç›n, Ali Ekber Batasul; 24 Ocak 1994’te Artvin fiavflat’ta düflmanla difle difl savaflarak flehit düflen Erhan Öztürk, ‹hsan fiimflek, Hasan Özdo¤an, Muharrem Kaya; devrime adanm›fll›¤›, kararl›l›¤›, inanc›, iradeyi ve umudu kendilerinden sonrakilere miras b›rakarak o büyük zincirdeki yerlerini ald›lar.

Barbara Anna Kistler

Zeki Peker

Erkan Fener

Erhan Öztürk

‹hsan fiimflek

Hasan Özdo¤an

M u h a r re m K a y a


işçi-köylü 44

27

17-30 Ocak 2003

Vladimir ‹lyiç Lenin ÖLÜMSÜZDÜR! Aç›klama: 21 Ocak 1924’te bedenen kaybetti¤imiz enternasyonal proletaryan›n büyük ö¤retmeni, Marksizm-Leninizm-Maoizm biliminin büyük ustalar›ndan V. ‹. Lenin yoldafl›n ölümünün 79. y›ldönümü vesilesiyle Ocak 1985’te Proletarya Partisi flehitlerinden Zeki Uygun’un kaleme ald›¤› bir yaz›s›n›n baz› bölümlerini hem güncelli¤inden ve hem de Parti ve Devrim flehitlerinin an›s›na yay›nl›yoruz. 21 Ocak 1985 tarihi, enternasyonal proletaryan›n ve ezilen dünya halklar›n›n büyük önder ve ö¤retmeni yüce Bolflevik Partisi’nin kurucusu ve mimar›, Büyük Ekim Devriminin simgesi, dünyan›n ilk Proletarya Diktatörlü¤ü devleti olan SSCB’nin yarat›c›s› Vladimir ‹lyiç Lenin’in, 21 Ocak 1924’te Moskova yak›nlar›ndaki Gorki’de hayat›n› kaybediflinin 61. y›ldönümüdür. Ölümünün 61. y›ldönümünde V. ‹. Lenin’in ölümsüz an›s› önünde bir kez daha sayg›yla e¤ilerek an›yoruz. V. ‹. Lenin ismi, ölümsüzlük sembolü olarak dünya tarihi içinde son derece müstesna bir yere, son derece büyük bir anlam ve öneme sahiptir. Bütün ömrünü, en küçük bir kiflisel menfaat dahi gözetmeksizin, yüce Bolflevik Partisi’ne, Rusya Devrimine, çeflitli milliyetlerden Rusya proletaryas› ve halk›na, proleter dünya devrimine, enternasyonal proletaryaya ve ezilen dünya halklar›na adayan, bu u¤urda yorulmak nedir bilmeyen ve adeta insanl›k tarihinin mucizelerini yaratan V. ‹. Lenin; bu son derece amans›z ve çetin, ama o kadar da flanl› ve yüce çok yönlü, genifl kapsaml› teorik, ideolojik, siyasi, örgütsel, kültürel ve pratik mücadelesiyle ad›n›, dünya tarihinin sayfalar› aras›na alt›n harflerle ve hiçbir zaman silinmeyecek biçimde kaz›m›flt›r. Hiç kuflkusuz ki, Lenin’i Lenin yapan tayin edici ö¤e; onun, gerek Rusya devriminin gerekse proleter dünya devriminin çok yönlü ve genifl kapsaml› sorunlar›na ›fl›k tutma do¤rultusunda ortaya koydu¤u ve Marksizm bilimi hazinesine katt›¤› teorik eserleri, ölümsüz fikirleri, yani Leninizmdir. Lenin’in yüce ve ölümsüz an›s› içerisinden bu belirleyici ö¤e ç›kar›l›p al›nd›¤›nda ya da bu ö¤e Lenin’in an›s› içerisindeki müstesna yerine gere¤i gibi ve bilinçlice oturtulamad›¤›nda, geriye ortada aziz derekesine düflürülmüfl basit bir “Lenin si-

lüeti”nden baflka bir fley kalmaz. Ki, bu, Lenin’in yüce ve ölümsüz an›s›na yap›lm›fl en büyük sayg›s›zl›k olur. (...) Kelimenin gerçek anlam›yla Lenin’i savunmak, onu lay›k›yla anmak ve onun ölümsüz an›s›n› her türden aç›k ve gizli, dolayl› ve dolays›z sald›r›ya karfl› gere¤i gibi korumak ne demektir? Bunun, herfleyden önce

¤u kadar gelifltirmek, zenginlefltirmek ve derinlefltirmek demek oldu¤u, gerçek Marksist-Leninistler aç›s›ndan tart›flma götürmez bir gerçektir. Yine tart›flma götürmez bir gerçektir ki, bütün bu görevlerin müm-

Leninizmi, dolay›s›yla Marksizmi, daha tam söylersek Marks, Engels, Lenin, Stalin ve Mao Zedung yoldafllar›n Marksist-Leninist miras›n›n bütününü; her türden iç ve d›fl, aç›k ve gizli, dolayl› ve dolays›z sald›r›lardan korumak; bu miras› kararl›l›kla savunmak; yarat›c› bir tarzda de¤iflen ve geliflen toplumsal hareketlilik flartlar›na uygulamak; onu mümkün oldu-

getirilmeye çal›fl›lmas›, halihaz›rda içinde bulunulan mevcut dünya ve ülke flartlar›nda, çok daha özel bir anlam ve önem kazanmaktad›r. Çünkü bu miras, bugün, her zamankinden daha da çok, daha da pervas›z biçimde, her renk ve boydan aç›k-gizli, iç-d›fl, dolayl›-dolays›z sald›r›lara maruz kalmakta, adeta i¤difl edilmekte, içi boflalt›lmaya çal›fl›lmakta, onun ger-

kün oldu¤unca çok yönlü ve genifl kapsaml› bir biçimde yerine

çek özü, binbir yol ve yönteme baflvurularak ç›kar›l›p bir kenara at›lmakta ve ortal›kta geriye Marksizmin Leninizmin, Marks, Engels, Stalin ve Mao Zedung’un lafz›ndan baflka birfley kalmamaktad›r. (...) Aç›kt›r ki Lenin yoldafl›n ölümsüz an›s›, bugün, içinde bulunulan yenilgi y›llar› ve zor devrimcilik döneminde Partimize de her zamankinden daha da çok yol göstermeye ve ›fl›k tutmaya devam etmektedir. (...) Mevcut ülke ve dünya flartlar›nda çok yönlü zor ve a¤›r görevlerle karfl› karfl›ya bulundu¤umuz bir ortamda Lenin yoldafl› lay›k›yla anman›n, herfleyden önce: (...) * Lenin gibi gerçek bir komünist önderin ve Leninist bir merkezi önderlik çekirde¤inin; komünist teorinin yarat›lmas›nda; komünist partisinin flekillendirilmesi ve inflas›nda; komünist bilincin s›n›f mücadelesine sokulmas›nda; y›¤›nlara komünist bilincin tafl›nmas›nda; devrime baflar›yla önderlik edilmesinde vs. oldu¤u gibi; bu tür dönemlerin genel ve özgün sorunlar›n›n mümkün oldu¤unca bilinçli tarzda ortaya konulmas›nda ve çözülmesinde de oynayaca¤› tayin edici merkezi rolün çok daha iyi biçimde bilincine var›lmas›, bu tür komünist önder ve önderlik çekirdeklerinin düflman sald›r›lar›ndan korunmas› için azami çaban›n sarfedilmesi; * Leninist parti ruhunun alabildi¤ine yüceltilmesi; partinin dalgaland›rd›¤› komünizmin k›z›l bayra¤›n›n yere düflmesine ve ayaklar alt›nda sürünmesine kesinlikle ve ne pahas›na olursa

olsun meydan verilmemesi; bu bayrak etraf›nda, gerçek dostlar›n en iyi flekilde felaket anlar›nda belli olaca¤› diyalektik gerçe¤i bir an için olsa dahi ak›ldan ç›kar›lmadan, çok daha s›k›, bilinçli ve örgütlüce kenetlenmesi; onun her türden tehlike ve sald›r›lara karfl› gözbebe¤i gibi korunmas›; üzerine lekeler sürülmesine olanak tan›nmamas›; ve her zamankinden daha da çok yükseklere kald›r›lmas›; (...) *Leninist “devrimci teori olmadan, devrimci pratik olmaz” ilkesi her zamankinden daha da çok ak›lda tutularak, ülkemiz devriminin bugün gelinen noktada bariz biçimde içine düfltü¤ü teorik ve pratik t›kan›kl›¤›n, öncelikle de teorik aç›dan aç›labilmesi ve afl›labilmesi aç›s›ndan teorik e¤itim, faaliyet ve mücadeleye -ki, teorik mücadele s›n›f mücadelesinden ayr› bir fley de¤il, onun siyasi ve ekonomik mücadeleyle birlikte ve en az onlar kadar önemli olan üçüncü bir biçimdir- gereken önemin verilmesi; *Leninist özelefltiri ilkesine, her zamankinden çok daha s›k› biçimde sar›l›nmas›: mevcut duruma düflülmesinde flu ya da bu biçimde, flöyle ya da böyle rol oynayan tüm hata, zaaf ve eksikliklerin cesaretle a盤a ç›kar›l›p, amans›z ve ac›mas›z biçimde köklerinin kurutulmas› do¤rultusunda gereken azami çaban›n sarfedilmesi; bu temelde ortaya konulacak ideolojiksiyasi-örgütsel mücadele ürünleriyle, komünist hareketin, devrimci kadrolar›n, iflçi s›n›f›n›n ve y›¤›nlar›n e¤itilmeye, ilerletilmeye çal›fl›lmas›; (...) Lenin’i, ad›na ve ölümsüz an›s›na uygun tarzda ve lay›k›yla anmak, aç›kt›r ki, ancak bu ve benzeri somut derslerin ç›kar›labilmesiyle mümkün olur. Aksi takdirde, ço¤u sahte “Leninistlerin” yapt›¤› gibi, keskin “Lenin” 盤›rtkanl›¤› yapm›fl olunmaktan öteye geçilemez. (...)


17-30 2003

28

işçi-köylü

44

Gerici de¤er yarg›lar› ile zulme dönüflen yaflamlar Feodal toplumda s›n›f olarak a¤a zulmünde yaflayan kad›n, kapitalist toplumda patronlar›n sömürüsü alt›nda yaflam›n› idame ettirmeye çal›flt›. Her üç toplumda da hem s›n›f hem de cins olarak sömürünün zulmün en katmerlisini yaflar oldu. Kad›n sorununun varl›¤›n› do¤ru tahlil edebilmek için, öncelikle onun tarihsel süreç içinde yaflad›¤› evreleri bilimin ›fl›¤›nda irdelemek gerekiyor. Kad›nlar›n yaflad›klar› sorunlar ezeli olmad›¤› gibi ebedi de olmayacakt›r. ‹nsan soyunun topluluk halinde yaflamaya bafllad›¤›, ilkel komünal sistemde kad›n ya da erkek sorunundan söz etmek mümkün de¤ildi. Zira ortaklafla üretim ve ortaklafla tüketim söz konusuydu. Erkekler ev d›fl›nda avlan›rken kad›nlar da tar›mla u¤rafl›p, çocuklar›n›n bak›m›n› üstlenmifl durumdayd›. Hatta ana erkil denilen bu süreçte kad›n do¤urganl›k özelli¤inden ötürü daha da sayg›n ve otoriterdi. Çocuklar annelerinin ad›yla an›l›rd›. Daha sonraki süreçlerde artan ürünün genelde erkeklerin denetiminde toparlanmas› nedeniyle yavafl yavafl özel mülkiyet olgusu varolmaya bafllad›. Bu süreçte üretenler ve üretilenlere el koyanlar›n gündeme gelmesiyle ilk s›n›fl› toplum olufltu. Köleci toplum dedi¤imiz bu süreçte kad›n›n hem eme¤i hem de cinselli¤i sömürülerek tarih sahnesinde art›k ezilen ikinci cins olarak varl›¤›n› sürdürebildi. O gün bugündür köleci, feodal, kapitalist toplum süreçlerinde kad›n ikinci cins olarak ak›l almaz, vicdan kabul etmez yokluk ve yoksunluklar› yaflar oldu. Feodal toplumda s›n›f olarak a¤a zulmünde yaflayan kad›n, kapitalist toplumda patronlar›n sömürüsü alt›nda

yaflam›n› idame ettirmeye çal›flt›. Her üç

cuk do¤urmas›n›n beklenmesi, sosyal yaflam-

lerde yer alma yerine verdi¤i tüm çabalar ev

toplumda da hem s›n›f hem de cins olarak sömürünün zulmün en katmerlisini yaflar oldu. Kapitalizmin flafa¤›nda gündeme gelen uluslaflma sürecinden sonra da, önceden ve etkin bir flekilde kendilerini var eden kimi uluslar di¤er uluslar› ya da uluslaflma aflamas›nda olan topluluklar› bask›, zulüm sömürü ve asimilasyon alt›nda tuttu, tutmaya da devam ediyor. Böylelikle kad›nlar s›n›fsal, cinsel sömürünün yan›nda bir de ba¤l› bulundu¤u ulusun durumuna göre de ulusal bask›n›n en katmerlisini yaflar oldu. Köylü kad›nlar›m›z›n yaflad›klar› sorunlar çok daha a¤›rd›r. Köylü kad›nlar›m›z›n önemli bir k›sm› e¤itimsizdir. Gerici feodal de¤er yarg›lar› ile yaflamlar› karart›lm›flt›r. Küçük yaflta kimi zaman kendinden çok büyük insanlarla r›zas› d›fl›nda evlendirilmesi, çok çocuk yapma gelene¤i, ille de erkek ço-

dan uzak tutulmas›, bütün gün evde, tarlada çal›fl›p ayr›ca da çocuklar›na, efline, ailenin di¤er fertlere hizmet etti¤i halde eme¤inin karfl›l›¤›n› alamamas› ya da kimi zaman erkekle herhangi bir diyalo¤u namus meseleleri yap›l›p cezaland›r›lmas› gibi bir dizi sorunu yaflar durumdad›r. Kentte yaflayan (iflçi, kamu emekçisi, ev kad›n›, ö¤renci, ayd›n) kad›nlar›m›z da mevcut koflullar içinde bir dizi sorunu yak›c› bir flekilde yaflamaktad›rlar. Ucuz iflgücü olarak görülen kad›nlar›m›z bir yandan erkeklerle eflit ifle eflit ücret almamakta, di¤er yandan cinsiyetçi ifl bölümü anlay›fl nedeniyle belli meslek gruplar›na mahkum edilmenin zorluklar›n› yaflamaktad›r. Erkek egemen ideolojinin etkisiyle, çal›flan kad›nlar da ekonomik ba¤›ms›zl›k kazanma ve sosyal aktivite-

ekonomisine katk› olarak de¤erlendirilmektedir. Gündüzleri iflte çal›flan kad›nlar geceleri ve hafta sonlar› yo¤un bir flekilde çocuklar ve evdeki sorunlarla ilgilenmek zorunda kalmaktad›rlar. Bu durum kad›n› hem sosyal yaflamdan çekmekte hem de maddi koflullar›

biraz elverdi¤inde çal›flma yaflam›ndan vazgeçme iste¤ini yo¤un olarak duymaktad›r. Çal›flan kad›nlar›m›z›n ezici ço¤unlu¤u sosyal güvenceden uzak (sendika, sigorta vb) yaflamas›n›n yan›nda ev kad›nlar› ise erke¤e ba¤›ml› asosyal bir yaflam›n girdab›nda ömür törpülemektedir. Ekonomik ba¤›ms›zl›¤›n›n olmamas› bir yönüyle onu her türlü derde katlanmaya ve edilgenli¤e de mahkum etmektedir. Kentlerde en büyük sorunlar› yaflayan kad›nlar›n bafl›nda zorla evinden, köyünden göçettirilmifl kad›nlar gelmektedir. fiehrin kenar mahallelerinde her türlü alt yap› hizmetinden yoksun, diline, kültürüne yabanc› oldu¤u bu ortam da ailece yo¤un bir iflsizli¤in girdab›nda kulaç atar halde yaflamaktad›rlar. E¤itimsizlik, iflsizlik, geleceksizlik karabasan gibi yaflamlar›n› sarm›fl durumdad›r. Bir yandan köy yaflam›n›n gelenek ve tö-

releri di¤er yandan çarp›k kapitalizmin ve emperyalist kültürün dayatmalar› alt›nda, kimlik ve kiflilik bunal›mlar› kad›n ve erkek olarak ezici bir ço¤unlu¤u sar›p sarmalamaktad›r. E¤itim gören ö¤renci kad›nlar›m›z da bir dizi sorunla içiçe yaflamaktad›r. Özellikle k›rsal kesimden gelenler için köy-kent çeliflkisi, e¤itiminin paral› hale getirilmesiyle maddi imkans›zl›ktan dolay› okuyamama ya da maddi yoksunluklar›n girdab›nda zar zor okuma, YÖK cenderesi alt›nda kifliliksizlefltirme dayatmalar›, mezun oldu¤unda da ifl bulmama ya da tatmin edici ifl bulamama e¤itimli kad›nlar›m›z›n yaflad›¤› belli bafll› sorunlard›r. Ancak aç›kt›r ki kad›nlar›n ve as›l olarak tüm insanl›¤›n gerçek kurtulufl yolu s›n›fs›z ve s›n›rs›z bir dünya yaratmakla mümkündür. Bunu yaratman›n yolu da ancak özellikle kad›nlar›n zincirlerini k›rarak s›n›f mücadelesine kat›lmalar› ile mümkündür.


işçi-köylü 44

29

17-30 Ocak 2003

Kendini Arayan Bir Derviş; Kaygusuz Abdal

Gönülde gizli mana yaz›l›d›r dile gelmez Bu mana ancak gönülü yol bulana feth olur Gönül bahrinde yol bulan,

ne inci isterse dal›p ç›kar›r Gönlü b›rak›p surete bakanlar gaflet ipini boyunlar›na takm›fl olurlar “Kaygusuz Abdal” adl›

oyun, sahneye ç›kan avc›n›n vurdu¤u ceylan›n pefline düflmesi ile bafll›yor. Ceylan› arayan avc›, Abdal Musa’n›n dergâh›na girerek yaral› ceylan› sorar, ancak kimse bir fley söylemez. Tam bu s›rada dergâha Abdal Musa girer ve avc›n›n arad›¤› ceylan›n vuruldu¤u oku koynundan ç›kar›r. Savaflç› karfl›s›ndaki hikmeti anlay›nca diz çökerek af diler ve bir daha hiçbir cana k›ymayaca¤›n› söyler. Böylece Gaybi beyin Kaygusuz Abdal’a dönüflme süreci bafllar. Dergâh’ta yaflam›na bafllayan Gaybi beyin niflanl›s› Dilgüflah Hatun onu almaya gelir ancak Gaybi bey daha sonra bütün hayat› boyunca kalbinden atamayaca¤› ve sürekli karfl›s›na ç›kacak sevdi¤ini reddeder. Kaygusuz Abdal için aflk; Bugün, yar›n ve ondan sonraki gündür ilk gün öldürür, ikinci gün yakar ve üçüncü günde küllerini havaya savurur.

Ruhi Su türkülerle anıldı Halk ozan› Ruhi Su’nun ölümünün 18. y›l›nda anma etkinlikleri kapsam›nda düzenlenen gecede Atatürk Kültür Merkezi türkü sevenlere dar geldi. Ruhi Su Kültür ve Sanat Vakf›’n›n düzenledi¤i “Ruhi Su Gecesi-Türküler ‹mecesi”nde türkü ve ezgi flöleni yafland›. Halk ozan› Ruhi Su’nun ölümünün 18. y›l›nda anma etkinlikleri kapsam›nda düzenlenen gecede 3000 kiflilik Atatürk Kültür Merkezi türkü sevenlere dar geldi. Tiyatro sanatç›s› Mümtaz Soysal’›n Metin Alt›nok, Arif Damar ve Hasan Hüseyin’in Ruhi Su’ya yazd›klar› fliirleri okumas›n›n ard›ndan bafllayan gece Kardefl Türküler’le

devam etti. Ruhi Su’dan ö¤rendiklerini söyledikleri “Burçak Tarlas›”n› seslendirerek bafllayan grup fiivan Perver’in “Mirkut” parças›n› da yorumlad›. Onun ard›ndan da Kürtçe Leyla ve Ermenice olarak Bingöl türkülerini seslendirdiler. “Ruhi Su Dostlar Korosu”nun seslendirdi¤i “Dereyi dereye katt›m”, “Karanfilim Susuzum” türküleri ile korodaki ses ve ritm ahengi dinlenmeye de¤erdi. Uzun bir aradan sonra ilk kez sahneye ç›-

kan Selda Ba¤can da dinleyicileri ile buluflamad›¤› günlerin ac›s›n› ç›kart›rcas›na bir türkü ziyafeti verdi. “Metris’ten bir haber geldi”, “Yürü Bre h›z›r Pafla”, “Yürüyorum dikenlerin üstünde” ve son olarak da “Ald›rma Gönül”ü yorumlayan Selda Ba¤can yo¤un istek üzerine tekrar sahneye dönerek “Sivas Elleri”ni seslendirdi. “Drama Köprüsü”nün Ruhi Su’nun kendi sesinden dinlenmesinin ard›ndan gece sona erdi. (‹stanbul)

12 y›l boyunca nefsi ile mücadele eden, yetmifl iki millete bir gönül gözüyle bakmas›n› ö¤renmeye çal›flan, elsiz, dilsiz, belsiz seyran eden Kaygusuz Abdal M›s›r’a gitmek için Abdal Musa’dan icazet ister. “Ben kimim bilmek istiyorum” diyerek kendindeki gerçek manay› aramak için yollara düfler. Kurnaz M›s›r hükümdar› dervifller ile mollalara oyun haz›rlar ve uzun çubuklarla içilecek bir çorba getirir, mollalar kafl›klarla kendileri içmeye çal›fl›p beceremezken dervifller birbirlerini doyururlar. Nil kenar›nda dergâh kuran Kaygusuz’a sevdi¤ine çok benzeyen hükümdar›n kar›s› afl›k olur ve Abdal nefsiyle yeniden hesaplafl›r. Abdal Musa’n›n dergâh›na geri dönen Kaygusuz burada da rahat edemez ve Tuna boyuna do¤ru tekrar yollara düfler. Bu s›rada Ahi fieyhleri ile birleflen Abdal Musa’ya Osmanl› idam cezas› verir. Bunu du-

yan Kaygusuz dergâh›na döner. Ve son derslerini de al›r. Gerçek mucize insan›n kendisidir! Mevlay›, s›rr› ararsan kendinde ara! Kaygusuz Abdal 14. yüzy›lda yaflam›fl bir dervifltir. fiu an yatt›¤› yer kimi kaynaklara göre M›s›r’da kendi ad›na kurulmufl dergâh, kimi kaynaklara göre ise Elmal› Abdal türbesinin yan›d›r. ‹yi bir ö¤renim görmüfl, genç yaflta Abdal Musa’n›n mürid’i olduktan sonra kendini tasavvufa vermifltir. Gülistan, Gevhername, Minbername eserlerinden birkaç›d›r. Bektafli meydan›nda yer alan 12 posttan biri mürflid’i Abdal Musa’n›n birisi de kendi ad›nad›r. 12 dilimli “Tac”›n Kaygusuz Abdal’dan geldi¤ine inan›l›r. Aleviler de ibadetten sonra sunulan pilav› (lokma) Kaygusuz olarak adland›r›r. (‹stanbul)

Mersin Platformundan faks eylemi ● Mersin Kad›n Platformu 9 Ocak tarihinde postane önünde Meclis Baflkanl›¤›na savafl karfl›t› faks çekti. Kad›n platformu sözcüsü olan Hamide Yüksel yapt›¤› aç›klamada; ABD’nin ç›karlar› do¤rultusunda ç›kacak savafl› istemediklerini ve savafla karfl› olman›n insanl›k görevi oldu¤unu belirterek “savafllardan en çok etkilenen biz kad›nlar, üzerinde yaflad›¤›m›z topraklarda kurulu olan baflta ‹ncirlik Üssü olmak üzere tüm üslerin kapat›lmas›n› kaynaklar›m›z›n bar›fla yönlendirilmesini istiyoruz. Mersin savafl kenti olmas›n” dedi. Kat›l›mc› dernekler ise ‹HD, Emekçi Kad›nlar Birli¤i, TUHAD-DER, Sa¤l›k Emekçileri Sendikas›, HADEP, Eme¤in Partisi, Sosyalist Demokratik Parti, Anka Kültür Sanat Merkezi, Gençlik Kültür Merkezi, Özgür Kad›n Derne¤i idi. (Mersin)

Kad›n dergisinin Yaz›iflleri Müdürü tutukland› ● Ayl›k olarak yay›n yapan “Özgür Kad›n›n Sesi” dergisi Sorumlu Yaz›iflleri Müdürü Kadriye Kanat tutukland›. Derginin 25. sayfas›nda yer alan baz› yaz›lar nedeniyle TCK’n›n 169. maddesine ve 3713 Say›l› “ Terörle Mücadele Yasas›na” muhalefet etti¤i iddias›yla ‹stanbul 2 Nolu DGM’de aç›lan davaya Kanat kat›lmay›nca hakk›nda g›yabi tutuklama karar› ç›kar›ld›. Mahkemenin karar›yla Kad›köy’deki evi bas›lan Kanat, tutuklanarak Bak›rköy Kad›n ve Çocuk Tutukevi’ne konuldu.

Töre cinayetlerinde çocuklar kullan›l›yor ● Yap›lan araflt›rmalar töre cinayetlerinde ma¤durun da, zanl›lar›n da çocuklar oldu¤unu ortaya koyuyor. Ülkenin birçok bölgesinde s›kça duydu¤umuz töre cinayetlerinde çocuklar›n kullan›lmas›n›n en büyük nedeni yasalardaki indirimler. “Namus cinayeti” iflleyen çocu¤un cezas›nda büyük indirimler oluyor. Aileler de bunu bildikleri için çocuklar› kullanmakta. Yasalardaki boflluklarla çocu¤un eline oyuncak yerine silah verenler hakk›nda dava bile aç›lm›yor. Devlet ise bu katliamlar karfl›s›nda sessizli¤ini sürdürüyor.


17-30 Ocak 2003

‹flçi-köylü’den TC’N‹N “BARIfi KOMED‹S‹” ABD emperyalizmi Irak’a sald›r›ya haz›rlan›yor. Bafl haydut ABD’nin esas amac›n›n “kimyasal silahlar›” yok etmek olmad›¤›n› tam tersine “kimyasal silahlar” demagojisiyle tüm derdinin Ortado¤u zenginlikleri üzerinde daha da denetim kurmak oldu¤unu, gerek bu köflede ve gerekse de gazetemizin geçmifl say›lar›nda her f›rsatta dile getirdik. Ki bugün bu düflünceler kamuoyunun büyük bir k›sm› taraf›nda da kabul görülen düflüncelerdir. E¤er sorun “kimyasal silah” sorunuysa bunun en büyük üreticisi ve yarat›c›s› büyük hayduttur. E¤er sorun dünyada “bar›fl›” sa¤lamak ise, gerçek bar›fl içinde yine en büyük tehdit bu hayduttur.Bu konuda fazla uza¤a gitmeye gerek yok yüz y›l›m›z›n son çeyre¤ine bak›n karfl›n›zda bu büyük haydudun kanl› kimli¤ini göreceksiniz. Irak’ta Yugoslavya’da, Kosova’da ve Afganistan’da binlerce sivil halk “bar›fl” demagojisi eflli¤inde katledildi. Ve yine bugün Irak halk› yeni bir katliamla yüz yüzedir. Büyük haydut bu katliam›na “meflruluk” kazand›rmak için art›k BM çetesinin karar›na da ihtiyaç duymuyor. K›sacas› düne göre bugün herfley daha aç›k ve nettir. Büyük haydut gerçekleri örtbas etmek için öteden beri kulland›¤› BM çetesinin tül perdesini de elinin tersiyle itiyor. Ve gerçek amac›n› aç›ktan ilan ediyor. “Ortado¤u petrollerini ve di¤er zenginlikleri denetim alt›na almak istiyorum” olan budur. Ve tüm gerekçeler de bu plan›n gerçeklefltirilmesi için üretiliyor. “Bana arkadafl›n› söyle sana kim oldu¤unu söyleyeyim” halk deyifli soyut de¤il somuttur. Yaflanan tecrübelerin özetidir. Elbetteki Türk hakim s›n›flar›, arkadafltan çok, büyük haydut için bir uflakt›r. Bu uflaklar Ortado¤u’da, Kafkaslar’da ABD’nin ç›karlar› için tetikçilik yapmaya her an haz›rd›rlar. Bu co¤rafyada darbeler olur, hükümetler de¤iflir, ama bir fley de¤iflmez. De¤iflmeyen Türk hakim s›n›flar›n›n

işçi-köylü

30

emperyalizme olan uflakl›¤›d›r. Bu uflaklar emperyalist efendilerinin ç›karlar› için Kore’ye asker gönderdiler. O dönemin ABD D›fliflleri Bakan› “NATO’ya en ucuz askeri Türkiye sa¤lad›. Her Türk askeri bize 23 sente mal oldu” diye aç›klamada bulunmufltu. ‹flte emperyalist efendilerinin uflaklar›na verdi¤i de¤er. ‹flte faflist Kemalist diktatörlü¤ün halka ve ezilenlere karfl› düflmanl›k belgesi. Burada ucuz olan burada kirli olan yoksul emekçi çocuklar› de¤il. Burada ucuz kirli olan egemen s›n›flar›n ruhlar›d›r. Lanetlenmesi gereken de budur. Dün Kore’de “en ucuz askeri Türkiye sa¤lad›” diyen büyük haydut sözcüleri bugün ise “dediklerimizi yap›n-ki yapacaklar-zarar›n›z neyse veririz” diyorlar. De¤iflen sadece tarihtir, efendi uflak iliflkisi ise, efendi lehine derinleflerek devam ediyor. Ve ufla¤›n istedi¤i de zararlar›n tanzim edilmesidir. Bilindi¤i gibi TC cephesinde yap›lan tüm aç›klamalar›n ana temas› “Körfez krizinde büyük zarar›m›z oldu. Savafl ç›karsa yine büyük zararlar›m›z olacakt›r vb. vb.” Yani faflist diktatörlü¤ün tüm derdi ve emperyalist efendilerinden istemi, kriz içinde olan ekonomilerini de hesaba katarak ücretlerinin biraz daha art›r›lmas›d›r. Bombalar alt›nda can verecek, göçe maruz kalacak Irak halk› onlar› pek ilgilendirmiyor. Asl›nda burada flafl›lacak bir fley yok üç dolar için “Memet’in” kan›n› pazarlayan uflak ve afla¤›l›k bir zihniyet, baflka halklar›n ac›s›n› hissedemez. A¤›zlar›nda kirletmeye çal›flt›klar› “insan haklar›”, “demokrasi” vb. tüm söylemler de gerçekleri sapt›rmaya ve pazarlamaya dönük sahte söylemlerdir. AKP TERC‹H‹N‹ “D‹N KARDEfiL‹⁄‹NDEN” YANA DE⁄‹L UfiAKLIK VE DOLARDAN YANA YAPTI AKP’nin bu tercihi belki bu partiye oy veren önemli bir kitle üzerinde flaflk›nl›k yaratabilir. Ama AKP’nin gerçekli¤ini asgari düzeyde bilenler için yaflanan hiç bir fley sürpriz de-

¤il aksine olmas› gerekenlerdir. E¤er gerçekleri olgularda arayacaksak, tüm bu icraatlar›n nedenlerini de AKP’nin s›n›fsal kökeninde ve parlamentonun figüranl›¤›nda arayaca¤›z. Hat›rlanaca¤› gibi egemenler ‹srail ile en stratejik askeri anlaflmalar›n› Erbakan Hükümeti döneminde yapt›lar. fiimdi ise, Erbakan’›n ö¤rencileriyle ABD’nin sözcüleri kamuoyu önünde yaflanan tüm bu gerçekleri gizlemek için her türlü ikiyüzlülü¤e ve sahtekarl›¤a bafl vuruyorlar. Abdullah Gül’ün son Ortado¤u gezisi de bu sahtekarl›¤›n resmi bir belgesidir. Kamuoyunu aldatmaya dönük bir hile oyunudur. Baflta ‹ncirlik üssü olmak

Ne diyor Yak›fl: “Biz savafla kat›lmazsak, daha fazla ABD askeri ölür ve Türkiye karfl›t› lobiler bunu ABD kamuoyunda aleyhine kullan›r. Bu da ABD ile yol ayr›m› olur.” Bu söylemler, yorum gerektirmeyecek flekilde birçok fleyi aç›klamaya yetiyor. Bu uflak özet olarak flunu diyor: Amerikal›lar ölece¤ine bizim “Memet”ler ölsün. Yeter ki Amerikal›lar k›zmas›n. Yeter ki Amerikan kamuoyu, uflakl›¤›m›z konusunda herhangi bir tereddüde düflmesin. üzere büyük haydutun tüm askeri üsleri ile savafl haz›rl›¤› içinde oldu¤unu sermayenin kiral›k kalemflörleri sabah akflam yaz›yor. Türkiye s›n›rlar› içindeki özellikle Kürt topraklar›nda ne kadar Amerikan askeri kalaca¤› tart›flmalar› yap›l›yor. Dikkat edilirse burada tart›fl›lan say›d›r. Burada tart›fl›lan sald›r› an›nda bu co¤rafyada aç›lacak cephenin askeri gücü ve rolüdür. Büyük haydudun tüm bu çabalar› yan›s›ra, Kemalist diktatörlü¤ünde önemli bir askeri gücü Irak Kürdistan›’na yerleflmifl durumdad›r. Bas›nda ç›kan haberlere göre, s›n›rda 40 km mesafede Bauerni kasabas›nda da bu havaalan›na tank takviyesi yap›l›yormufl. Dahas› flu anda TC’nin bölge-

de bulundurdu¤u askeri gücün say›s› da tam olarak bilinmiyor. Tüm bunlar yaflan›rken, TC Baflbakan› Abdullah Gül Irak sorununun “Bar›flç›” bir tarzda çözümü için, Ortado¤u’da baz› ülkelerle görüflmeler sürdürüyor. Ortak çözümler üretmeye davet ediyor. Hatta sermayenin kimi kalemflörleri bu durumun ABD’de tepkilere yol açaca¤›n› yaz›yor. K›sacas› kamuoyuna savafla karfl› ve dolay›s›yla Irak özgülünde ABD’ye karfl› tav›r ald›klar› mesaj›n› vermeye çal›fl›yorlar. Peki gerçek olan nedir? Abdullah Gül’ün “Bar›fl” diplomasisi mi? Yoksa yukarda alt›n› çizdi¤imiz TC’nin emperyalist efendisi için yürüttü¤ü savafl haz›rl›¤› m›? Tabi ki ikincisidir. “Bar›fl” giriflimi tamamen ikiyüzlü ve kitleleri kand›rmaya dönük bir hile oyunudur. Peki bu hileye niye ihtiyaç duyuluyor? Herfleyden önce genifl kitleler böyle bir savafla hay›r diyorlar, ABD’nin ç›karlar› için savafla katk› sunuldu¤u düflüncesi genifl kitlelerin ortak düflüncesi haline gelmifltir. Bu bir. ‹kincisi ABD uflakl›¤› ‹srail ortakl›¤› bölgede TC’ye karfl› özellikle (‹slami kesimde) büyük bir tepki oluflturmufl durumdad›r. Bu tepkiyi azaltmak “bar›fl” için çabalad›klar› mesaj›n› kitlelere vermek için böyle bir giriflimde bulundular. Buna oluflan tepkileri k›rma operasyonu da diyebiliriz. Dikkat edilirse, Abdullah Gül’ün ziyaret etti¤i baz› ülkeler böyle bir operasyonun d›fl›nda kalacaklar›n› çok önceden beyan etmifllerdi. Di¤erleri ise körfez krizi döneminde oynad›klar› rolü tam olarak oynamak istemiyorlar. Yani böyle haks›z bir savafl›n en büyük yatakç›s› ve destekçisi “bar›fl” diplomasisini yürütmeye kalk›yor Bunu yaparken dahi yalan üstüne yalan üretiyorlar. Efendileri için a¤z›yla konufluyorlar. Mesela Abdullah Gül diyor ki Irak “BM kararlar›na uymal› ve müdahale olacaksa BM karar› ile olmal›.” BM’nin silah denetçileri nüfus say›s› memurlar› gibi Irak sokaklar›nda dolafl›yorlar. Ama hala bafl haydut uflaklar› Gül ve Tayyip ikna olam›yorlar. Anlafl›lan bundan sonraki ad›mda CIA ve M‹T’in Ba¤dat sokaklar›nda iflkence merkezleri kurarak “kimyasal silahlar›” bulmak için “fleffaf” sorgulamalar yapmalar› gerekiyor. Bunun için BM çetesinin karar›na da ihtiyaç yoktur.

44

Tüm bu yaflananlar tam bir komedi. Ama bu piflkinliklere dur diyen de (!) var mesela. D›fliflleri Bakan› Yak›fl’›n söylemi; gerçeklerin duygusal (!) bir tarzda izah›d›r. Ne diyor Yak›fl: “Biz savafla kat›lmazsak, daha fazla ABD askeri ölür ve Türkiye karfl›t› lobiler bunu ABD kamuoyunda aleyhine kullan›r. Bu da ABD ile yol ayr›m› olur.” Bu söylemler, yorum gerektirmeyecek flekilde birçok fleyi aç›klamaya yetiyor. Bu uflak özet olarak flunu diyor: Amerikal›lar ölece¤ine bizim “Memet”ler ölsün. Yeter ki Amerikal›lar k›zmas›n. Yeter ki Amerikan kamuoyu, uflakl›¤›m›z konusunda herhangi bir tereddüde düflmesin. Yine Tayyip Erdo¤an Amerika’da “diktatör Saddam Hüseyin’in herkes için bir tehdit oluflturdu¤unu” belirtti¤i ABD Savunma Bakan› ile yapt›¤› görüflmenin sonucunu flöyle özetliyor. “Askeri planlama ve haz›rl›¤a iliflkin olarak çok somut ad›mlar atmam›z hususunda da mutab›k›z” Ama ayn› Tayyip kamuoyuna yönelik tersi aç›klamalar yap›yor. Ayr›ca parantez içinde herkes flunu belirtebilir ki Abdullah Gül, “Bar›fl” turlar›na ç›kmadan önce efendisi ABD’ye gereken bilgileri sunmufltur. Hatta bu ikiyüzlü politikac› büyük haydutun katk› (fikir düzeyinde) düzeyini de bir köflede not etmekte yarar vard›r. Sonuç olarak büyük haydutun amac› belli ve bu sald›rganl›¤›n alt›nda yatan as›l amac›n genifl kitleler taraf›ndan görülmesi bir olumluluktur. Bu olumlulu¤u savafl karfl›t› eylemlerde daha da ileriye tafl›mak anti-emperyalist bilinçte s›çramalar yaratmak güncel bir görev olarak karfl›m›zda duruyor. Yine kitlelerin sisteme ve onun parlamentodaki temsilcilerine duydu¤u tepkiyi demagojik söylemlerle kendi lehine çeviren ve bunda da belli oranda baflar›l› olan AKP’yi teflhir etmeye özel önem vermeliyiz. AKP’nin ikiyüzlü ve sahtekarl›¤›n› somut pratik icraatlar üzerinde kitlelere anlatmak için sözlü, yaz›l› propaganda araçlar›n› gücümüz oran›nda daha s›k kullanmal›y›z. Bu propaganda ayn› zamanda hükümetin figüranl›¤›n›, bu ülkeyi gerçekte kimlerin yönetti¤ini ve emperyalizme olan ba¤›ml›¤›n› da içermelidir.


Bafltaraf› sayfa 32’de

‹ZM‹R *Savafla Karfl› ‹zmir Girifliminin her cumartesi günü gerçeklefltirdi¤i “Savafla hay›r” içerikli bas›n aç›klamas› 4 Ocak 2003 günü Konak Sümerbank önünde saat 14:00’de yap›ld›. Kitle ‹HD önünde toplanarak “Savafla Hay›r” pankart› açt› ve alk›fllarla Konak Meydan›’na yürüdü. Burada yap›lan aç›klamada; emperyalistlerin kendi ç›karlar› için yapt›¤› katliamlara sessiz kal›nmayaca¤›na de¤inildi. *‹zmir Barosu avukatlar› da “Savafl istemiyoruz” diyerek yaklafl›k 300 kiflinin kat›ld›¤› bir bas›n aç›klamas› yapt›lar. 8 Ocak 2003 Sal› günü Adliye’nin önünde toplanan avukatlar ellerinde “Savafl istemiyoruz” pankart› ile Büyükflehir Belediyesi önüne kadar alk›fllarla yürüdüler. Belediye önünde bir

BURSA *Bursa’da Ba¤›ms›z Tekstil ‹flçileri Sendikas› (BAT‹S), TÜMT‹S, Tunceli Kültür ve Dayan›flma Derne¤i, ‹HD, ÇHD, ÇGD, MazlumDer, ‹flçi-köylü, At›l›m, EKB, Günyüzü Kad›n Dayan›flma Kooperatifi, Halkevleri ve DEHAP bileflenlerinden oluflan “Savafl Karfl›t› Platform” oluflturuldu. Savafl Karfl›t› Platform 5 Ocak 2003 günü için “Irak’ta savafla hay›r” mitingi yapma karar› ald›. Mitinge ça¤r› amaçl› bas›n aç›klamalar›, bildiriler da¤›t›ld›, imza standlar› aç›ld› ve afifllemeler yap›ld›. *5 Ocak günü saat 12:30’da Fomora Meydan›’nda yaklafl›k 2 bin dolay›nda kitle “Kahrolsun ABD emperyalizmi”, “Irak halk› yaln›z de¤ildir”, “Emperyalist savafla hay›r” gibi savafl karfl›t› sloganlar hayk›rarak topland›.

Davut Türko¤lu ve kad›n kurumlar› ad›na Deniz Köse birer konuflma yapt›lar. Konuflmalar›nda ABD sald›rganl›¤›n›n iç yüzünün alt›n› çizerek, anti-emperyalist mücadelenin yükseltilmesinin vurgusunu yapt›lar. Gazetemiz ve okurlar› da “Savafla, iflsizli¤e, yoksullu¤a hay›r” pankart› ve savafl karfl›t› dövizleri ile alanda yerlerini al›rken, anti-emperyalist ve savafl karfl›t› sloganlar›n yan›nda F tipi hapishanelerdeki tecrit karfl›t› sloganlar› da hayk›rd›lar. Miting, müzik dinletisinin ard›ndan halaylarla son buldu. MALATYA *19 kurumdan oluflan Malatya Savafl Karfl›t› Platform taraf›ndan 31 Aral›k günü saat 12:30’da postane önünde bir bas›n aç›klamas› yap›ld›. Bas›n aç›klama-

Kartal

Kartal’da biraraya gelen iflçiler ABD’nin sald›r› planlar›na karfl› “ABD askeri olmayaca¤›z” diye hayk›rd›. aç›klama yapan ‹zmir Baro Baflkan› Bahattin Özcan; “bugün vekilimiz bar›fl, bugün bar›fl› savunmak için buraday›z” dedi. Avukatlar “Kahrolsun ABD emperyalizmi”, “Savafl istemiyoruz” vb. slogan lar att›lar.

Mitingte “Savafl Karfl›t› Platform” ad›na Tertip Komitesi Baflkan› ‹skender Y›ld›z, Dernekler ad›na ‹HD fiube Baflkan› Av. Ayfle Batumlu ve Mazlumder Baflkan› R›fat Bakav, Sendikalar ad›na TÜMT‹S fiube Baflkan›

17-30 Ocak 2003

31

işçi-köylü 44

s›ndan sonra TBMM, AKP ve Baflbakanl›¤a faks çekildi. Her kurumun imzal› dövizlerini açt›¤› eylemde ayr›ca “Emperyalizm ka¤›ttan kapland›r”, “Terörist ABD Ortado¤u’dan defol” ILPS imzal› dövizleri de aç›ld›.

Bas›n aç›klamas›nda metni SES Baflkan› Hasan Kald›k okudu. Kald›k hem Ortado¤u hem de Türkiye aç›s›ndan savafl›n sonuçlar›na de¤inerek “kullan›lacak üslerden birisinin Malatya’da olmas› bizleri daha da kayg›land›rmakta ve duyarl› olmaya zorlamaktad›r” dedi. *Yine Malatya’da 8 Ocak tarihinde ‹nönü Üniversitesi’nde “ABD’nin Irak’a karfl› savafl›” konulu bir konferans yap›ld›. Konferansa ODTÜ Ö¤retim görevlisi Cem Somel kat›ld›. Panele kat›lan ‹nönü Üniversitesi Ö¤renci Platformu üyeleri yakalar›na “Irak’ta savafla hay›r” kokartlar› takt›lar. ANKARA *8 Ocak 2003 tarihinde “Savafla hay›r” demek için avukatlar cüppelerini giyerek Ankara Adliyesi önünde topland›lar. Savafl›n hukuki dayana¤› olmad›¤›n› belirten avukatlar alk›fllarla savafl› protesto ettiler. Ankara Barosu Baflkan› Semih Güner, Türk Barolar Birli¤i ve 74 Baro’nun ortak haz›rlad›¤› bildiriyi okudu. Güner aç›klamada “TTB ve barolar›m›z ulusal ve uluslararas› sorunlar›n bar›fl içinde çözülmesini öneriyor. Savafla hay›r diyorlar” dedi. *‹çerisinde Tohum Kültür Merkezi’nin de bulundu¤u Demokratik Mamak Platformu “Irak’ta savafla hay›r, Bu savafl kimin savafl›” adl› bir panel düzenledi. Tohum Kültür Merkezi’nde yap›lan panele yazar Haluk Gerger, ‹HD Ankara fiubesi Baflkan› Ender Büyükçulha, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilimler Fakültesi Ö¤retim Görevlisi Metin Özu¤urlu panelist olarak kat›ld›. SAMSUN *Samsun’da 26 kurumdan oluflan savafl karfl›t› platform “Savafla hay›r” eyleminde bulufltu. Liman içinden tek-

‹stanbul nelerle hareket eden bir grup daha sonra sahil yolunda toplanan kitle ile bulufltu. ABD ve savafl karfl›t› sloganlar atan grup ad›na bas›n metnini D‹SK Karadeniz Bölge Temsilcisi Bekir Belovac›kl› okudu. Belovac›kl›, “Türkiye ABD’nin ç›karlar› için yoksul Irak halk›na yönelik bu sald›r›da bulunmamal›d›r” dedi. *Yine Samsun’da 5 Ocak 2003 tarihinde biraraya gelen TKP’liler “Limanlar›m›z› kulland›rtmayaca¤›z” sloganlar›n› atarak savafl karfl›t› eylem yapt›lar. DERS‹M *11 Ocak 2003 tarihinde Savafl Karfl›t› Platformun Tunceli’de düzenledi¤i “Savafla hay›r” mitingine 2000 kifli kat›ld›. Ö¤len saatlerinde bafllayan miting, ilk olarak mahalli sanatç›lar›n konserleriyle aç›ld›. Ard›ndan miting Tertip Komitesi Baflkan› Mustafa Taflkale halka seslenerek “Amerika’n›n askeri olup Irak’taki müslüman Arap halk›n›n katliam›na ortak olmayaca¤›z”

dedi. Mitingte “ABD askeri olmayaca¤›z”, “Savafla hay›r” vb. sloganlar at›ld›. ANTALYA *Çeflitli kurumlar biraraya gelerek “Savafla hay›r” imzalar› topluyor. Kent merkezine standlar yerlefltiren grup üyeleri bir hafta sonra bu imzalar› Cumhurbaflkan› ve Baflbakana gönderecek. TOKAT *Baz› derneklerin ve kurumlar›n biraraya gelmesiyle oluflturulan birliktelik Irak’a yönelik sald›r›y› protesto için imza topluyor. Bunlar›n d›fl›nda Türkiye’nin birçok yerinde savafl karfl›t› platformlar kuruluyor ve çal›flmalar›na bafll›yor. Örne¤in son olarak Diyarbak›r Bar›fl Platformu kuruluflunu deklare etti Batman’da demokratik kurumlar bir imza kampanyas› bafllatt› ve Urfa’da savafl karfl›t› gösteriler yap›ld›. Kayseri Hac› Bektafl Veli Derne¤i Baflkan› Ali Y›ld›r›m savafl karfl›t› bir aç›klama yapt›.


UMUT YAYIMCILIK VE BASIM SANAY‹ LTD. fiT‹

DEVRİM YOLUNDA

Yönetim yeri: Gureba Hüseyin A¤a Mah. ‹mam Murat Sok. No:14/1 Tel: (0212) 521 34 30, 531 48 53 FAKS: (0212)621 61 33 Sahibi ve Yaz›iflleri Müdürü: Bar›fl AÇIKEL

B‹Z HALKIZ GELECEK ELLER‹M‹ZDED‹R

➧ KARTAL: HAMAM SOK. DEM‹RL‹ ‹fiHANI NO: 57/14 KARTAL, TELEFAKS: (0216) 306 16 02 Cep: 0 544 521 34 30 ➧ ANKARA: MEfiRUT‹YET MAH. KONUR SOK. NO: 14/24 KIZILAY/ANKARA TEL: (0312) 418 25 26 Cep: 0 535 562 33 72 ➧ ‹ZM‹R: GAZ‹OSMANPAfiA BULVARI, KOÇAfi ‹fiHANI NO: 87, DA‹RE:318 KONAK, TELEFAKS: (0232) 441 93 09 Cep: 0535 310 31 84

Aksaray-Fatih/‹STANBUL.

Bask›: Gün Matbaac›l›k

BÜROLAR

Genel Da¤›t›m: YAY-SAT

➧ MALATYA: DABAKHANE MAHALLES‹, BOZTEPE CAD., BABACAN ‹fiHANI NO:9 KAT:1/16 MALATYA TEL: (0422) 325 78 13 Cep: 0 536 558 45 04 ➧ BURSA: GÜMÜfiÇEKEN CAD. ERKMEN ‹fiHANI, NO:7/21, HEYKEL, TEL: (0224) 224 09 98 Cep: 0 536 612 81 98 ➧ SAMSUN: KALE MAH., YUSUF KEFEL‹ ‹fiHANI, KAT: 6 NO: 9 , TEL: (0362) 435 64 57 Cep: 0535 454 22 50 ➧ TURHAL: YAVUZ SULTAN SEL‹M MAH. TANRI-VERD‹ SOK. 19/15 2. NOTER YANI TURHAL/TOKAT TEL: 0356 276 37 20 Cep: 0533 414 65 54

ISSN: 1303-0299

➧ MERS‹N: ÇANKAYA MAH. S‹L‹FKE CAD. ÜZÜM ‹fiHANI KAT :1 NO: 47 MERS‹N CEP: 0543 434 12 53

@mail: haber@iscikoylu.org

➧ AVRUPA MERKEZ BÜRO: WESELER STR 93 47169 DUISBURG-DEUTSCHLAND TEL: 0049 203 40 60 958 FAKS: 0049 203 40 60 959

Emperyalizmin “petrol savafllar›”na karfl›

halk›n öfkesi alanlarda birlefliyor Tüm Türkiye çap›nda ABD’nin genelde Ortado¤u’ya yönelik özelde de Irak’a yönelik sald›r› haz›rl›klar›na karfl› yap›lan protesto gösterilerinde, ABD’nin kimyasal silahlar› sadece bahane olarak kulland›¤›, bunun bir savafl de¤il sald›r› oldu¤u öne ç›kt› ve de hükümete “savafla alet olma” ça¤r›s› yap›ld›. ‹STANBUL *Tekstil iflçileri, olas› ABD sald›r›s›na karfl› tepkilerini Bak›rköy Özgürlük Meydan›’nda yapt›klar› bir aç›klama ile kamuoyuna duyurdular. 9 Ocak 2003 tarihinde Teksif Sendikas› Bak›rköy fiubesi’nin ça¤r›s› ile Sümerbank Tekstil fabrikas›nda çal›flan yaklafl›k 700 iflçi, fabrikadan ç›karak ellerinde “Savafl kimin için”, “Savafla hay›r” pankartlar› ile yürüyerek Bak›rköy Özgürlük Meydan›’nda bir bas›n aç›klamas› yapt›lar. Belediye-‹fl Sendikas›’n›n da destek verdi¤i eylemde iflçiler “Bu ülke, bu vatan sat›l›k de¤il”, “Kahrolsun ABD emperyalizmi” sloganlar›n› att›lar. Teksif Sendikas› Bak›rköy fiubesi ad›na okunan aç›klamada savafl›n durdurulmas› için herkese eylem ça¤r›s› yap›ld›. Aç›klamadan sonra geldikleri yönden geri dönen iflçiler yol boyunca da savafl karfl›t› sloganlar att›lar. *11 Ocak günü ÖDP binas› önünde toplanan ÖDP’liler “Savafla hay›r” dedi. Polisin iki taraftan yolu trafi¤e kapatt›¤› Beyo¤lu caddesinde, ÖDP’liler “Kahrolsun ABD emperyalizmi”, “Yankee Go Home” sloganlar›n› atarak Taksim Meydan› yönünden ABD Konsoloslu¤u’na yürümek istedi. Ancak polis izin vermedi. Bunun üzerine ÖDP’liler binan›n karfl›s›ndaki sokaktan sloganlar eflli¤inde konsoloslu¤a yürüdü. Burada bas›n aç›klamas›n› okuyan ÖDP ‹stanbul ‹l Baflkan› Sinan Tutol, ABD’nin olas› Irak sald›r›s›n› k›nad›. Elindeki Sam amca maketi ile azrail görünümündeki bir kiflinin savafl karfl›t› iflçilerle yapt›¤› konuflmalar eylemciler taraf›ndan alk›fllarla karfl›land›.

EMEK PLATFORMU SAVAfiA KARfiI EYLEM TAKV‹M‹N‹ AÇIKLADI *4 Ocak 2003 tarihinde savafla karfl› eylem takvimini aç›klayan Emek Platformu (EP) bir bas›n aç›klamas› yapt›. ‹stanbul Tabip Odas› (‹TO)’nda EP taraf›ndan yap›lan bas›n toplant›s›na EP Dönem Sözcüsü ve KESK Genel Baflkan› Sami Evren, ‹TO ‹stanbul fiube Baflkan› Gencay Gürsoy, Türk-‹fl ‹stanbul 1. Bölge Baflkan› Faruk Büyükkucak, D‹SK Genel Baflkan› Süleyman Çelebi ve birçok sendika ile DKÖ temsilcisi kat›ld›. Platform ad›na aç›klamay› Dönem Sözcüsü Sami Evren yapt›. Evren, olas› bir sald›r›n›n dünya halklar›na açl›k, yoksulluk, sefalet, kan ve gözyafl› getirece¤ini belirtti. Olas› Irak savafl›n›n birinci dereceden bölge emekçilerini vuraca¤›n› da sözlerine ekledi. Gazetecilerin sorular›n› da yan›tlayan Evren daha sonra eylem takvimini kamuoyuna sundu. EP’nin sald›rganl›¤a karfl› sundu¤u eylem takvimi flöyle; 16 Ocak 2003: Tüm ülkede EP bileflenleri saat 11.30’da yar›m saat ifl b›rakacak. Ayn› gün ve saatte EP Baflkanlar Kurulu Ankara Güvenpark’ta bildiri da¤›tacak. 19 Ocak 2003: Ayd›n ve sanatç›lar›n da kat›l›m›yla Tar›k Zafer Tunaya Kültür Merkezi’nde ‘Bar›fl Beyannamesi’ne imza at›lacak. Kampanya EP taraf›ndan geniflletilecek. 23 Ocak 2003: D‹SK Baflkanlar Kurulu’nun Habur Kap›s›’nda yapaca¤› bas›n aç›klamas› desteklenecek. 24 Ocak 2003: Bar›fl Beyannamesi’ne at›lan imzalar TBMM’ye verilecek. 25 Ocak 2003: Mersin’de düzenlenen mitinge kat›l›m sa¤lanacak. Bar›fl Giriflimi’nin ‹stanbul Lütfi K›rdar Kongre Merkezi’nde yapaca¤› 100’ler Bildirgesi etkinli¤i desteklenecek. 26 Ocak 2003: BM silah de-

netçilerinin raporlar›n› BM’ye sunaca¤› bugünde Irak’ta Savafla Hay›r Koordinasyonu’nun Beyaz›t Meydan›’ndaki bas›n aç›klamas› ve di¤er illerdeki bas›n aç›klamalar› desteklenecek. 26-27-28 Ocak 2003: Silah denetçilerinin raporlar›n›n BM Güvenlik Konseyi’nde tart›fl›laca¤› bugünlerde saat 20.00’de bir dakikal›k ›fl›k söndürme eylemi yap›lacak. 15 fiubat 2003: Avrupa’da yap›lacak eylemlerle ayn› anda ülke çap›nda eylemler yap›lacak. KARTAL 8 Ocak 2002 tarihinde Genel ‹fl Sendikas› 3 No’lu Bölge Baflkanl›¤› önünde bir araya gelen Deri-‹fl Tuzla fiubesi, Genel ‹fl fiube baflkanlar›, Tuzla deri iflçileri ve Belediye iflçileri bas›n aç›klamas› düzenleyerek savafla karfl› olduklar›n› duyurdular. “Savafla Hay›r” pankart›n› açan iflçiler “Kahrolsun ABD emperyalizmi”, “ABD askeri olmayaca¤›z” sloganlar›n› atarak sendika binas›n›n cam›na “Savafla Hay›r” yaz›l› dövizleri ast›lar. Bas›n aç›klamas›n› okuyan Genel ‹fl fiube baflkan› Zeynel Demirçivi; “Emperyalizm 20 y›ldan bu yana uygulamaya çal›flt›¤› Ortado¤u’yu iflgal edip denetim alt›na alma plan›n›, son bir y›l içerisinde hayata geçirmeye çal›fl›yor” dedi. Demirçivi bu savafltan en çok da emekçilerin etkilenece¤ini, bu yüzden herkesin evinin duvar›na, okuluna ve iflyerlerine ‘savafla hay›r’ pankart› asmas› gerekti¤ini vurgulayarak “duyarl› olan tüm halk›m›z› savafla hay›r demeye ça¤›r›yoruz” dedi. MERS‹N *‹HD Mersin fiubesi ABD’nin Irak’a olas› bir sald›r›s›n› k›namak amac› ile bir bas›n aç›klamas› yapt›. Yap›lan bas›n aç›klamas›n› ‹HD Mersin fiube sekreteri Celal Sonuvar

okudu. Sonuvar yapt›¤› aç›klamada “demokrasi güçlerinin savafla karfl› mücadelenin aktif özneleri olarak harekete geçmeleri halinde savafl planlar› bozulacakt›r. Savafl istemiyoruz, kan ve y›k›m istemiyoruz” dedi. Ve herkesi Ortado¤u halklar› ile dayan›flmaya ve savafl› engellemeye ça¤›rd›¤›n› belirtti. Aç›klamaya ‹HD, ÇHD, Halkevleri, ‹çel Ça¤dafl Gazeteciler Derne¤i, 68’liler Birli¤i Vakf›, Mersin Tuncelililer Derne¤i ve devrimci, sosyalist bas›n kat›ld›. Aç›klama “Türkiye halk› kiral›k de¤ildir” ve “ABD askeri olmayaca¤›z” sloganlar› at›larak bitirildi. *Ayr›ca Mersin Partiler Platformu da (DEHAP, EMEP, SDP, HADEP, TKP) savafl karfl›t› bas›n aç›klamas› yapt›. Aç›klama 10 Ocak’ta DEHAP ilçe binas› önünde gerçekleflti. Aç›klamay› DEHAP ‹l Baflkan› Hikmet Özcan yapt›. Özcan aç›klamada “Bizler ABD’nin Irak’a yapaca¤› sald›r›ya asla ve asla ortak olmamal›, Amerikan askerinin ülkemiz topraklar›nda, üslerinde konumlanmas› gibi bir plana kesinlikle karfl› ç›kmal›y›z. Ac›, y›k›m, gözyafl› istemiyoruz ve ifllenecek insanl›k suçuna ortak olmama kararl›l›¤› ve

azmi içindeyiz” dedi. *Mersin Emek Platformu da yapt›¤› bir bas›n toplant›s› ile ABD sald›rganl›¤›n› k›nad›. Aç›klamay› Mersin Emek Platformu Yürütme Kurulu ad›na Abbas Koluaç›k yapt›. Koluaç›k yapt›¤› aç›klamada Bu bir savafl de¤il Amerikan sald›rganl›¤› ve Irak’ta savafla karfl›y›z. Biliyoruz yaln›z de¤iliz” dedi. 11 Ocak’ta imza kampanyas› bafllatacaklar›n› ve imza stand› açacaklar›n›, halka yönelik bildiri da¤›tacaklar›n›, 25 Ocak’ta miting yap›laca¤›n› 26-27-28 Ocak günleri akflam saat 20.00’de bir dakika süreyle tüm Türkiye bar›fl için ›fl›k söndüreceklerini belirten Koluaç›k’›n konuflmas›n›n ard›ndan bas›n toplant›s› alk›fllar eflli¤inde sona erdi. *Çok say›da bas›n mensubunun kat›ld›¤› eylemde gazete, radyo ve televizyon muhabirleri “savafl ve y›k›m istemiyoruz” aç›klamas› yapt›lar. Aç›klamay› muhabirlerden Hediye Ero¤lu yapt›. Ero¤lu, “Türkiye ve Ortado¤u senelerce büyük ac›lar çekti. Yoksul kald›, ezildi. Sar›kam›fllar›n, Yemenlerin, Halepçelerin, Hiroflimalar›n bir daha yaflanmamas›n› istiyoruz. Savafl muhabiri olmak istemiyoruz” dedi. Devam› sayfa 31’de

Bursa’da yap›lan savafl karfl›t› mitingte gazetemiz ve okurlar› da “savafla, iflsizli¤e, yoksullu¤a hay›r” pankart› ve sloganlar›yla yerlerini ald›lar.


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.