gazete_3

Page 1

ÖDP Meclis’te ■ Aydın Milletvekili Sema Pişkinsüt, İstanbul Milletvekili Nazire Karakuş ve İzmir Milletvekili Mehmet Özcan, TBMM’de düzenlenen törenle ÖDP’ye katıldılar. Böylece ÖDP, Meclis’te temsil olanağı buldu. Üç milletvekili seçimlere ÖDP listelerinden giriyor. Şimdi hedef, yola koyulmak ve Türkiye’de ÖDP rüzgarı estirmek.

ÖDP Genel Başkanı Ufuk Uras:

dayan›flma HAFTALIK ÜCRETS‹Z EK

15 EYLÜL 2002

SAYI 14

“Sol’un önündeki engeller afl›lacak” ● Solda güçbirliği girişimi, kimlikleri yok edici bir iltihak değil, politik kültürü zenginleştirecek bir birlik olarak anlaşılmalıydı. ● ÖDP, seçime kendi bayrağıyla girecek ve ilkeleri doğrultusunda yoluna devam edecek.

Seçim ittifakından neden çekildik? Sayfa 3’te

✭ Eflit ve paras›z e¤itim! ÖDP NE DİYOR?

3

Devlet, ülkenin kaynaklarını IMF’ye ve rantiyeye aktarıp, eğitime bütçeden sadece %1.5 pay ayırıyor. Eğitimi paralı hale getirerek sorumluluktan kaçıyor

Her yıl yüzbinlerce genç üniversite kapısından dönüyor. Girenler ise potansiyel işsiz olarak mezun oluyor. Bu sistem gençlerin ve hepimizin geleceğini çalıyor.

Eteklerden dökülen taşlar Şevket Bülent Yahnici: “Öcalan’ı İmralı’da tutarak yataklık eden Başbakan ve eski-yeni Adalet Bakanları için suç duyurusunda bulunuyorum.” Deniz Baykal: “Derviş’le kimyamız da fiziğimiz de tam uyumlu, bunu herkes bilsin.” İsmail Cem: “Hükümeti düşürme yönünde SP’nin verdiği önerge tekrar gündeme gelirse destekleriz.” Devlet Bahçeli: “AB uyum yasalarının iptali için Anayasa Mahkemesi’ne başvurma kararını bir ay önce almıştık. Şimdi bunu yerine getiriyoruz.”

Demokratik, parasız, bilimsel eğitim uygulanacak ● 100 kadının 30’u, 100 erkeğin 10’u okur yazar değil. ● Eğitimin GSMH içindeki payı %2.2. Bu oran AB ülkelerinde %5’in üzerinde. ● Ailelerin cebinden sırf ilköğretim kitapları için 170 trilyon, ortaöğretim kitapları için 62 trilyon çıkıyor. ● Öncelikle bütçeden ayrılan pay arttırılacak.Başlangıç olarak en az %12 olması hedeflenecek. ● Eğitim sistemi yeniden düzenlenecek. Her gencin yeteneğine göre yönlenebileceği bir eğitim anlayışı geliştirilecek. ÖSS sınavı kaldırılacak. ● YÖK tasfiye edilecek.Üniversite yönetimlerinde öğretim elemanları, öğrenciler ve çalışanlar olacak.

● İlköğretim ders kitapları yeniden yazılacak. Irkçı, milliyetçi anlayışa son verilerek eşitlikçi, özgürlükçü, paylaşımcı değerler ön plana çıkarılacak. ● Zorunlu din dersi kaldırılacak ve herkese ana dilinde eğitim olanağı getirilecek. ● Her yaştan yurttaşa, özellikle kadınlara eğitim fırsatı tanınacak. ● Ders kitapları parasız sağlanacak. Üniversite harçları kaldırılacak. Eğitimde fırsat eşitliği için burs, teşvik politikaları uygulanacak. ● İlk ve orta öğretimde tüm okullar özerklik kazanacak, yöneticiler seçimle gelecek. Okullardaki denetim öğrenci ve ailelerine bırakılacak.


IMF yanl›s› partilerin program›nda ne var? ÖFKEN‹N SES‹

CHP’sinden AKP’sine IMF’ci tüm partiler sermaye güçlerine güvence verme yarışında:‘Endişe etmeyin, programdan şaşmayacağız’ diyorlar.Yani, işsizliğe, açlığa, yoksulluğa, dışlanmaya, özelleştirmeye, soyguna, talana devam sözü veriyorlar!

SORU:

İşçinin ah’ı Bayram Meral’e

Size göre %10 seçim barajı adil bir uygulama mı?

“Baraj

yüzünden mecliste bütün fikirler temsil edilemiyor. Devrim İnandığımız Çelik (esnaf) partilere oy veremiyoruz, hiç adil değil

. “Baraj

korkusundan istediğimiz partiye oy veremiyoruz. Sonunda da Yeşim Ercan ortaya (grafiker) içimize sinmeyen ama mecbur bırakıldığımız bir durum çıkıyor

.

Baraj haksızlık yaratıyor. Dünyanın hiçbir yerinde Mert Şengül olmayan bu (muhasebe) sistem düşüncelerimize sansür vuruluyor. Tümden kaldırılmalı

.

ütün düzen partileri mevcut IMF programını en iyi kendilerinin sürdüreceği iddiasıyla yarışıyor. Sandığa, IMF arabasının direksiyonuna kimin oturacağını belirlemek için gidilecek. Güney Kore, Brezilya gibi ülkelerde “güçlü” adaylardan, “IMF’ye bağlılık yemini” talep ederken, bizde buna gerek bile duyulmadı. Peki, CHP’sinden AKP’sine herkesin uygulayabilmek için sıraya girdiği son niyet mektubunda neler var: ● 2002 Ekim sonuna kadar 46 bin kamu işçisinin üçte ikisi işten atılacak.

B

MHP örgütlerinde geçmişe özlem!

M

HP’de yapılan milletvekilliği ön seçimlerinde, 80 öncesinde aydınları, sanatçıları, öğrencileri katletmekten hükümlü kişiler ön sıraları aldılar. Geçtiğimiz dönem IMF programını uygulayarak halkın ekmeğini elinden alıp rantiyelere veren MHP’deki ön seçim sonuçları, parti kadrolarının eğilimini açığa çıkardı. Doğan Öz’ün katili İbrahim Çiftçi, Abdi İpekçi’yi vuran Yavuz Ceylan, Doğu’nun başbuğu Yılma Durak gibi isimlerin MHP örgütünden büyük destek gördüğü ön seçimlerde, şu an milletvekili ve bakan olan bazı MHP’lilerin alt sıralarda kalması ise dikkat çekici. MHP’nin iç dinamikleri, şimdiden muhalefete hazırlanıyor anlaşılan.

● POAŞ, Erdemir, Petkim’de özelleştirme hızlandırılacak. Anlamı; işsizlik, sendikasızlaştırma, taşeronlaştırma! ● Haziran sonuna kadar en az 800 kamu bankası şubesini kapatma sözünde duramadılar, sadece 788 şubenin kapısına kilit vurabildiler, bunu telafi edecekler. ● Toplanan vergilerin % 76’sını faizlere ayırıp emeklileri, kamu çalışanlarını aç bırakmaya devam edecekler. Yatırımlara yönelmeyen;sağlık, eğitim gibi sosyal harcamalardan kesen politikalar sürecek. 30 Temmuz 2002 tarihli,Kemal Derviş imzalı, 27 maddeli, 123 tedbiri içeren niyet mektubunda bunlar var. Hazmı kuvvetli olanlar tekmilini okuyabilir.

■ IMF politikalarını sol sosuyla pazarlamaya aday CHP’ye katıldığını açıklayan Bayram Meral, daha bir kaç hafta önce kendisini Derviş’in arkasından gitmemesi doğrultusunda uyaran işçi temsilcilerine de sırtını dönmüş oldu. Katılım töreninde konuşan Baykal tüm çalışanları uygulayacakları ekonomik programı desteklemeye çağırırken,Meral’in bu uygulamaya çalışanların temsilcisi olarak katılacağını

belirtti. Yani ‘açıkça’ IMF programını yoksulun sırtına yüklerken, seni ‘yumuşatıcı’ olarak kullanacağız dedi. Meral’in buna cevabı öngörülüydü:“...Başarısız olursam, bir Bayram Meral vardı silindi gitti derler.” Tamam Meral, sen altü üstü ‘silinip’ gidiyorsun da, yıllarca hakkını savunduğunu söylediğin emekçiler ne oluyor, bir koltuk için bu kadar insanın ahı fazla değil mi?

Örtülü ödene¤in örtüsünü kald›r›n! H üsamettin Özkan’ın, istifasına bir gün kala örtülü ödenekten 4.2 trilyon çektiği iddiası Türkiye politik tarihindeki örtülü skandallarına bir yenisini ekledi. Bu skandal YTP’nin ‘temizlik’ iddiasını daha yolun başında gölge düşürürken ‘derin devletin’ işleyişini de bir kez daha gözler önüne serdi. Geçmişte de bir çok karanlık iş için kullanıldığı öne sürülen bu özel bütçe, özellikle Çiller döneminde kirli savaşın finansında kullanılmasıyla gündeme gelmişti.

Hiç bir hükümet bu ödeneği ortadan kaldırma girişiminde bulunmadı.Tam tersine hepsi de, büyük miktarlardaki bu paraları, halkın bilmediği işler için kullandı.Vatandaş tarafından denetlenemeyen bir devlet olmaz. Örtülü ödeneklerin olduğu bir ülkede demokrasiden söz edilemez. Derhal bu ödeneğin geçmişte hangi amaçlarla kullanıldığının halka açıklanması, daha sonra da ortadan kaldırılması gereklidir.Vatandaşından korkan bir devlet anlayışı artık terk edilmek zorundadır.

Mış, Miş Yapanlar...

Türkiye’ye çok bağlı kaldım,ABD vatandaşı olabilirdim, olmadım” diyen Derviş, her fırsatta ABD’nin çıkarlarının koruyucusu IMF programını savunacağını tekrarlamaktan geri durmuyor.

Kadın olduğum için radikal sağ ve kafatasçılar bana oy vermez” diyen Çiller, daha sözlerinin üzerinden bir kaç gün geçmeden ATP ile ittifak yaparak,Tuğrul Türkeş ve arkadaşlarına kollarını açtı.


ÖDP YOLA DEVAM ED‹YOR Dört emek/meslek örgütü ile beş partiden oluşacak 9’lu kurul önerisi kabul edilmediği için çekildik, milletvekili pazarlığı nedeniyle değil!

eçim ittifakı yapmak istedik. Çünkü, önümüzdeki dönem toplumsal muhalefetin IMF politikaları karşısında güçlü bir taraf oluşturması gerekiyor. Çünkü, IMF politikalarının ‘sol’ etiket altında uygulanması çabalarına karşı güçlü bir sol duruş sergilemek gerekiyor. Çünkü, toplumsal muhalefetin Meclis’te temsil edilmesi gerekiyor.

S

Peki ittifak çalışmalarına katılan partiler bunları gerçekleştirme olgunluğuyla mı davrandı? Hayır. Ne yazık ki, küçük hesaplar, dar bakışlar bu ittifak çalışmalarını zedeledi. Güven ortamını ortadan kaldırdı. Peki ittifakın bozulması kime yaradı? Derviş-CHP ikilisine.Ve bu ikilinin belirleyici odak olmasını isteyen egemen çevrelere...

ÖDP yoluna devam edecek. Türkiye’de solu güçlendirmedikçe, emekçileri ve yoksulları örgütlemedikçe bu sorunların aşılması mümkün olmayacak. Şimdi Türkiye’nin her köşesine gideceğiz ve ÖDP rüzgarını güçlü bir şekilde estireceğiz. Türkiye için kritik olan bu kritik seçime kendi bayrağımızla ve başımız dik gireceğiz!

‹ttifak kurulamad›

ÖDP, SHP ve emek/meslek örgütlerinin içinde olmadığı bir ittifak, solu temsil edemez ttifak görüşmeleri sürerken açığa çıkan sol içi düşmanlık, özellikle ÖDP’yi hedef aldı. Gerek Evrensel gerekse Özgür Gündem gazetelerinde yapılan yalan haberler, ÖDP’yi ‘uzlaşmaz’ taraf gibi göstermeye çalıştı. Biz bu yayınlarla ilgili polemik yapmadık,

İ

çünkü ittifakı gerçekleştirme konusunda engel yaratmak istemedik. Şu çok açık. ÖDP’nin içinde olmadığı bir ittifak sol ittifak olmaz. Türkiye toplumuna güven vermez. Hedefimiz, Türkiye’nin emekçilerine, yoksullarına güven verecek bir ittifaktı.O

nedenle DİSK, KESK, TMMOB, TTB’nin ve ittifaka katılan siyasi partilerin ortak kurul oluşturmasını istedik. Reddedildi. Sol partiler, sağa ve sermayeye karşı mücadeleyi esas almalı. ÖDP düşmanlığı ve ikbal avcılığı hiç kimseye yarar sağlamaz.

Görüşmeler hakkındaki bazı yalanlar:

ÖDP’nin çekilme nedenleri ● Oluşturulacak seçim ittifakı konusunda yaşanan tıkanmayı aşabilmek için gösterdiğimiz çaba sonuç vermedi. Yaptığımız değerlendirme sonucunda partimiz bu ittifak çalışmalarından çekilme kararı aldı. Bizi bu karara iten nedenler şunlardır: 1. Bu ittifak içinde olacağı belirtilen partiler arasında ortak bir hukuk oluşturulamadı. 2. Ortak seçim bildirgesinin yazılması, seçim çalışmalarının organize edilmesi ve milletvekili listelerinin kesinleştirilmesi konusunda ortak karar kurulu ve hukuku oluşturulamadı. 3. Toplumsal muhalafetin ve Emek Platformu’nun önde gelen örgütleri DİSK- KESK-TMMOB ve TTB’den temsilcilerin ve siyasi partilerin içinde yer alacağı ortak kurul oluşturulması önerisi kabul edilmedi. 4. Seçim bildirgesi politik zemininin, Emek Platformu’nun Alternatif Ekonomi Programı olması fırsatı kaçırıldı. ● Gerçekleştirmek istediğimiz bu tarihsel buluşma, kimlikleri yok edici bir iltihak değil, politik kültürümüzü zenginleştirecek bir birlik olmalıydı. Hiçbir siyasi partinin veya demokratik örgütün bir başkasına biat etmesini değil, kendi fikirleri ve özellikleriyle bu ittifakta yer almasını ve ortaklığı zenginleştirmesini istiyorduk. Ancak bu konuda yeterince özen gösterilmedi. ÖDP olarak seçim çalışmalarına devam ediyoruz.

ÖDP yüzünden değil, HADEP ve Saadet Partisi arasındaki görüşme nedeniyle ittifak çalışmaları geç başladı. ■ SHP Başkanı Murat Karayalçın’a genel başkanlık önerisi ÖDP’den değil, HADEP’ten geldi. ■ İP ve Hak-Par’ın ittifak kapsamına dahil edilmesi, ÖDP tarafından önerilmedi. Bu partilerin isimleri hiç bir görüşmede konu edilmedi. ■ SDP ile aramızda bir ayrılık yaşanmış olmasına rağmen, ayrıntılar nedeniyle ittifakı bozmayacağımız belirtildi. ■ SHP ile ÖDP arasında özel anlaşma olmadı. SHP hiç bir zeminde ÖDP adına pazarlık sürdürmedi. ■ ÖDP, milletvekili sayıları ve sıralaması ile ilgili herhangi bir tartışmayı ve pazarlığı gündeme getirmedi. ■

ÖDP ad›na sahibi: Ufuk Uras, Sorumlu Yaz›iflleri Müdürü: Necdet Okcan Genel Merkez: Necatibey Cad. 23/11 S›hhiye Ankara. Tel: (0312) 231 72 32 Fax: (0312) 231 33 12 Bas›ld›¤› yer: Ça¤dafl Matbaas›

HADEP herşeyi kendisi belirlemek istedi...

ORTAK çalışmanın kültürü, bu çalışmaya katılan örgütler arasında şeffaf olmayı ve açık olmayı gerektirir.Aksi takdirde kendi kurullarında her kararı alıp diğer örgütlere dayatma mantığı ile hareket edildiğinde, ortaya ortak hukuk çıkmaz. Bu mecbur kılma, biat ettirme anlayışı ile ortaklık kurulmaz. ÖDP-SHP ve HADEP arasında görüşmeler sürerken, SDP ve EMEP ile basın açıklaması yapılması bu anlayışın bir sonucudur.“Seçim bildirgesini de,seçim çalışmalarını da, listeleri de ben belirlerim, sizler uyarsınız” anlayışı ile ittifak yapılmaz. Bu, siyasi olgunluktan uzak bir davranıştır.

SHP, projeyi gölgeleyen bir davranış gösterdi

BAZI SHP yöneticileri, ittifak çalışmalarının içinde yer alan partilere haber vermeksizin HADEP’le milletvekili sayıları üstüne pazarlık yapmaya oturarak, ortak çalışmayı gölgeledi. Hangi niyetle yapılmış olursa olsun, bu davranış, konuyu basit bir pazarlık noktasına indirdi. Tarihsel bir buluşma, bir Türkiye projesi oluşturma fikri böylece bir kenara itildi.

EMEP, emek ve meslek örgütlerini istemedi...

ÖNERİMİZ çok açıktı: Toplumsal muhalefetin, Emek Platformu’nun önde gelen dört örgütü DİSK, KESK,TMMOB ve TTB, sol ittifakın önde gelen yüzü olsun, bir emek inisiyatifi tablosu öne çıksın. Ama bu konularda en hassas olduğunu iddia eden EMEP bu öneriye karşı çıktı. Emek ve meslek örgütlerinin toplantı çağrısına ‘hayır’ dedi. Küçük hesaplar peşinde koşarak onları reddetti.“Bu örgütler masada oturursa ÖDP’nin gücü artar; bu örgütler seçim meselelerini bilmez” tutumu takındı. Oysa bu örgütler Türkiye’deki toplumsal muhalefetin bütün renklerini içinde barındırıran örgütlerdir. Bu örgütlerle ÖDP arasında doğrudan alaka kurmak doğru değildir. ‘Ortak seçim çalışmaları kurulu’nu bile bir pazarlık arenası olarak algılayan zihniyetin sol ittifakı gerçekleştirmesi mümkün olamaz.


Kamu emekçileri eyleme devam “Enflasyon artış oranını zam diye yutturmak istiyorlar” diyen Sami Evren, hükümeti protesto eylemlerinin süreceğini açıkladı

amu çalışanları ‘eyleme devam’ dedi. 15 Ağustos’da başlayan toplu görüşme süreci uyuşmazlıkla sonuçlandıktan sonra uzlaştırma kuruluna gitmişti. Uzlaştırma kurulunun ‘kraldan çok kralcı’ davranması ve IMF’nin direktiflerinin dışına

K

çıkmamakta direnmesi sonucunda, reel ücretleri her hükümet tarafından kırpılan kamu emekçilerine brüt 45-62 milyon arasında komik zamlar önerilmişti. Bu paranın bir kısmı zaten enflasyon artışı nedeniyle doğal olarak yapılacak zam miktarıydı. Kamu

emekçileri, işyerlerinde çalışmaları yavaşlatarak, yemekhaneleri boykot ederek karşılık veriyor. Eğer hükümet IMF’nin dayatmalarına uymaya devam ederse KESK, bordro yakarak ve genel greve giderek direnişi sürdüreceğini açıkladı.

Çok yaşa Sezen! “Şarkı söylemek lazım” dedi ve söyledi. Irkçı, ayrımcı kafalara inat, koro halinde...

Fındık üreticisi kandırılamaz! G

eçtiğimiz yıl üreticiden kilosu 1 milyon 750 bin liraya alınan fındığın fiyatı bu yıl 1 milyon 300 bin lirayı bulmuyor. Yaşanan maliyet artışları ve enflasyon da düşünüldüğünde bunun anlamı dünyanın en büyük fındık ihracatçılarından biri olan Türkiye’de üreticinin aç kalması, fındığın depolarda çürümesidir. IMF’ci hükümetlerin, tarım satış kooperatifleri borçlarının tasfiyesine engel olmaları sonucu Fiskobirlik’in fındık alamaması, üreticiyi tüccarın insafına

terk etti. Bir de bunun üzerine tüm dünya ülkelerinin tersine bir tutumla hükümetin fındık üretimine destek olmaması, üreticiyi çözümsüz bıraktı. Hedef bellidir: Diğer ürünlerde yaşandığı gibi fındıkta da Türkiye’nin tüketim pazarının yabancı şirketlere açılması. Üretici birliklerine sahip çıkan ve iç üretimi destekleyen politikalar uygulanmadıkça sorunun çözümü olanaksız. ÖDP’nin tarım politikası, dayatmacı programları değil, üreticinin kendi iradesini esas alır.

Türkiye yolsuzluk rekortmeni U

luslararası izleme kuruluşu Transparency International’ın son raporuna göre,Türkiye 1995’te en temiz 27. ülke iken, yedi yılda 37 basamak birden düşerek 64. oldu. Yani, en kirli 100 ülke sıralamasında 36. sıraya yükseldi. 2001 yılında Gana, Çin, Mısır, El Salvador ve Dominik Cumhuriyeti’nden daha az yolsuzluğa sahip Türkiye, 2002 yılında bu ülkeleri de geride bıraktı.Yolsuzlukların en az yaşandığı ülke ise, Finlandiya olarak belirlendi.Yolsuzluğun önlenmesi yerine yolsuzluk yapan siyasilerin korunduğu bir ülke haline gelen Türkiye, bir an önce demokratik işleyişe kavuşamadığı sürece, bu utanç tablosunda en tepeye tırmanmaya devam edecek.

Yasakçı YÖK işbaşında nlatılması en zor duygularımızı döktü mısralarına hep.Ve anlatılması en gerekli olanları sıraladı notaların ahenginde... Hep yüreğimizi anlattı, dosta düşmana inat. Müziğin evrensel dilini en iyi O kullandı.Ve, çıktı sahneye yeniden,

A

koro halinde. Bu kez, Türkçe, Kürtçe, Rumca, Ermenice ezgilerle. Hemen çullandılar üzerine ırkçı, gerici kafalar;“Gitsin Ermenistan’da söylesin” demeye yeltendiler. Sezen’e söker mi böyle efelenmeler. Çok yaşa sen Sezen, çok yaşa!

■ 1991 yılında kaldırılan ve “devletin şahsiyetine karşı suç işleyenlere yükseköğretim yapma imkanı vermeyen” yasanın yeniden yürürlülüğe girmesini talep eden YÖK, Milli Eğitim Bakanlığı’na başvurdu.YÖK, kuruluş amaçlarından sapmadığını, özgürlükçü fikirlere karşı olduğunu yeniden ortaya koydu.Cinayet işleyenlere ve tecavüz suçlularına okuma hakkı tanıyan yükseköğretim kurumu, sistemi eleştirenlerin okuma hakkını elinden almaya çalışarak en geri diktatörlüklerde bile ender rastlanacak bir girişimde bulunmaya çalışıyor. YÖK’ü kaldıracak ve üniversite sistemini özerk, demokratik, bilimsel ilkeler doğrultusunda yeniden yapılandıracağız.


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.