Müccadele 250

Page 1

ATiK

EMPERYALİZME, FAŞİZME ve HER TÜRDEN GERİCİLİĞE KARŞI

Sayı: 250 • 15 Mart 2015

ATİK (Avrupa Türkiyeli İşçiler Konfederasyonu) Yayın Organı ● İnternet: www.atik-online.net

HDP Avrupa Seçim Koordinasyon Komitesi Oluşturuldu!

8 MART‘TA ALANLARDA ERKEK EGEMEN SİSTEME KARŞI İSYANI HAYKIRMAYA!

İsviçre Exten SA İşçileri Grevde İsviçre Medrisio kentinde Exten SA işçileri 19 Şubat sabah saat 05’de greve başladılar ! İsviçre’nin İtalyan kantonuna ait Medrisio kentinde Exten SA adlı şirket, çalışanlarının maaşından, İsviçre ülke sınırları içinde oturanlardan %16 oranında, ülke sınırı dışında oturanlardan ise %26 kırpma kararı aldı. REAGAN VE TALİBAN ELKAİDE ...VE IŞİD/DAİŞ

El-Kaide, Libya LIFG, Bako Haram, Somali El Şahab, Cezair Mağribi El-Kaide, Endonezya İslami Cemaat, ÖSO, El Nusra, IŞİD/DAİŞ vb mücahit çetelerin piyasaya sürülmesinin perde arkası...

YDG 24. Kongresi Kobanê Şehitlerine ve Direnişçilerine Atfedildi!


2

mücadele - 250

İsviçre Exten SA İşçileri Grevde İsviçre Medrisio kentinde Exten SA işçileri 19 Şubat sabah saat 05’de greve başladılar ! İsviçre’nin İtalyan kantonuna ait Medrisio kentinde Exten SA adlı şirket, çalışanlarının maaşından, İsviçre ülke sınırları içinde oturanlardan %16 oranında, ülke sınırı dışında oturanlardan ise %26 kırpma kararı aldı. Exten SA kimdir peki? Exten SA, plastik ürün alanında, hem üretiminde hem de pazarlarda oldukça aktif bir şirkettir ve son zamanlarda yıllık kazancının, ortalama 45 milyon Euro’ya çıktığı biliniyor ve şirketin 100 küsur işçisi bulunuyor. Ocak 2015 de Exten SA mü-

Almanya’nın başkenti Berlin’de 21.02.2015 tarihinde, 1993 yılından beri yürürlükte olan PKK yasağı kaldırılması ve Rojova devrimi sahiplenilmesi için, binlerce kişinin katıldığı kitlesel bir gösteri düzenlendi.

Federal Alman Meclis’inin muhalefet partisi olan Sol Parti`nin çağrısıyla yapacağı PKK oturumu öncesi binlerce kişi Berlin Potsdamerplatz’da saat 14:00’da bir araya gelerek ünlü Brandenburg Tor meydanına doğru yürüyüşe geti. Kitlenin yürümesine polis, PKK sembollerini taşıyan insanları bahane göstererek engel olmaya çalıştı. Gösteri sırasında 3 gösterici göz altına alındı. Fakat kitlenin ısrarlı tavrı üzerine polis geri adım atarak yürüyüşe bir saat gecikmeli geçildi. Yürüyüşe Kürdistan ve Türkiyeli göçmen örgütlerinin yanı sıra

dürlüğü, öncesinde veya sonrasında nedenlerine dair hiçbir açıklamada bulunmadan işçi maaşlarının düşürüleceğini duyurdu. Bir makina işçisinin aylık bürüt maaşı bundan önce 3200 İsviçre Frank’ı iken, şu anda İsviçre’de yaşayan işçiler 2,688 frank, ülke dışından gelen işçiler ise 2,368 frank alıyor. İsviçre’de asgari maaşın 3,500 olduğu düşünülünce bu miktar oldukça düşük ve kabul edilemeyecek bir miktar olmaktadır. İşçilere ise hiç bir söz hakkı bırakılmadı. Yeni kontratlar hazırlandı ve “Yeni maaşlı kontratı imzalamazsanız, şirket kapana-

yerli kurumlarda destek verdi.

Yürüyüşe; Berlin Kürt Ulusal Kurumları, HDP Berlin Platformu, Die Linke, MLPD, ATİF, Partizan, AGİF, Alman Antifa örgütü gibi kurumlar bayrakları ve pankartları ile katıldılar. Gösteri boyunca kitle hep bir ağızdan “Weg mit dem Verbot der PKK!, Die demokratische Revolution in Rojova verteidigen!, Biji berxwâdane Kobane!, Hoch die internationale Solidaridät!“ sloganları atarak yürüyüşe coşku kattılar. Konuşmacılar (PYD Berlin Temsilcisi Şerwan Ebdulmecid, Sol Parti ve MLPD temsilcileri) Başbakan Merkel ve Alman hükümetine seslenerek 22 yıllık PKK yasağının kaldırılmasını talep ettiler.

rının açıklaması ve greve giden işçilere soruşturma açılmaması için işçiler ve Unia sendikası 18 Şubatta bir araya gelerek, 19 Şubatta greve gitme kararı aldılar. Şirketten hiçbir yanıt alınmaz ise, grev 2 Mart pazartesine kadar devam edecektir.

Rojava Devrimini Sahiplen! PKK Yasağı Kalksın!

Yürüyüşe Brandenburg kapısına gelindikten sonra, yapılan miting ve konuşmalar ardından son verildi.

Ulm Tohum Kültür Merkezi 20. Genel Kurulunu Gerçekleştirdi ATİF`e bağlı olarak mücadele sürdüren, Ulm Tohum Kültür Merkezi 20. genel kurulunu gerçekleştirdi. 22 Şubat Pazar günü dernek lokalinde yapılan genel kuruluna üye çoğunluğunun katılımı sonucu saygı duruşuyla açılış yapıldı. Üye tespitinin ardından seçilen divan kongreye sunulan faaliyet raporunun okunmasıyla devam edildi. Faaliyet raporu ve genel tartışmalar esasta bir yıllık süreç ve eksikler üzerinde duruldu. Sürecin yüklediği sorumluluklara vurgu yapıldı. Yapılan tartışmalar ardından yönetimin bir yıllık faaliyeti onaylandı, görev ve sorumluluklar hem üye hem de yöneticiler tarafından bir kez daha hatırlatıldı. Gençlik ve Kadınlar faali-

cak duruma gelecektir” denildi. Bu şantaj, işçilere kapanabileceğine dair, hiçbir belge ve kanıt sunmadan hazırlandı. Yasal haklarına saygı duyulması, eski kontratlarının yeniden verilmesi, şirketin mali raporla-

yetlerinin sunumu ve Denetim kurulunun sözlü aktarımlarının ardından yeni organların seçimi yapıldı. Yeni yönetim ve Denetim organları

seçildikten sonra dilek ve temennilerle kongre son buldu. Kongreye MLPD, İşçi Gençlik Derneği ve Demokratik Kültür Derneği yöneticileri de katılarak düşünce belirttiler.

Hannover’de Kültürlerarası Gençlik Forumu 16. Genel Kurulu Gerçekleştirildi Kültürlerarası Gençlik Forumu 15.02.2015 Pazar günü 16.Genel Kurulunu gerçekleştirdi. Üyelerinin çoğunun hazır bulunduğu genel kurul başlatıldı. Yönetim Kurulu adına yapılan açılış konuşması ve mücadelede yitirdiklerimiz için yapılan saygı duruşunun ardından Divan seçiminden sonra Genel Kurul iradesi Divana bırakıldı. Gündem maddelerini, gelen değişiklik ve ek önerileriyle üyelerin onayı alındıktan sonrası misafir arkadaşlar ve dost kurumlar mesajlarıyla genel kurulu selamladılar. Sırasıyla Siyasi, Faaliyet ve Mali Rapor okunarak bunlar üzerinde tartışma yürütüldü. Raporlar üç yıl önce Genel Kurul da alınan karar ile Denetim Raporu da okunduktan sonra onaylandı… Genel anlamıyla çok fazla üye ve arkadaşlar tartışmalara katılmadı.

Raporların tartışılmasında öne çıkan yönler genel tablo içinde Almanya (Hannover)yer verilmemesi idi. Raporlarda kullanılan dilin raporu anlamakta zorluk çıkardığı ve kafalarda çelişkiyi yol açtığı Orta Doğu ve Rojava meselelerinde yer yer abartıya kaçıldığı şeklinde özetlenebilinir. Fakat tartışmalar sonucunda içerik olarak doğru olduğuna karar verildi. Faaliyet raporu üyeler tarafında olumlu bulundu. Faaliyet yoğunluğunun çok olduğu üyelerinin katılımının az olduğu bir yıl oldu. Rapora ilişkin, yaşadığımız Ülke ve Şehre ağırlık verilmesi yönünde eleştiri ve öneriler sunuldu. Raporlar okunup onaylandıktan sonra, YK’lu 3 asıl 2 yedek, Denetim Kurulu 3 kişi olarak seçilmiştir. Geçen Yıl Genel Kurul kararı olup gerçekleşmeyen yeni Tüzük için Komite kuruldu. Başarılı bir Genel Kurul, üyelerin dilek ve temennileri ile sona erdi.

Impressum: V.i.S.d.P I. Yildirim|Postapart nummer 15809|6802 JX Arnhem - Nederland Yazışma Adresleri: Nelson Mandela plein 1|2575 T.H. Den-Haag - Nederland | haber göndermek için: mucadele1976@yahoo.de|Internet: www.atik-online.net


3

mücadele - 250

YENİ KADIN’DAN ÇAĞRI 8 MART’TA ALANLARDA ERKEK EGEMEN SİSTEME KARŞI İSYANIMIZI HAYKIRIYORUZ! 8 Mart 1857 yılında 40 bin emekçinin, “eşit işe eşit ücret”, “Sekiz saatlik iş günü” gibi talepleriyle yürüttükleri mücadelede fabrikada yanarak can veren 129 işçi kadını 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar gününde bir kez daha saygıyla selamlıyoruz. New Yorklu işçi kadınların yarattıkları bu mücadele ve başkaldırı geleneği, bugün tüm dünya emekçi kadınların mücadelesine ışık tutmaya devam ediyor. Daha fazla haklar alana kadar, özgürleşinceye kadar, elimizde bu meşale ile mücadele etmeye devam edeceğiz. Fabrikalarımızdan, evlerimizden, okullarımızdan, mahallelerimizden çıkıp, mücadeleyi bir adım daha ileri taşımak için meydanları dolduracağız. Çünkü ezilenin ezileni biz kadınlar; Daha çok çalışıp daha az kazanıyoruz. ‘‘Kutsal annelik‘‘ rolüyle hapseldiğimiz evlerimizde yarattığımız emek görülmüyor. En güvencesiz, en esnek işlerde çalışmak zorundayız. İlk işten çıkarılan bizler her daim ucuz yedek işgücü olarak görülüyo-

ruz. Dünya yoksulluğunun % 70 ini oluşturuyoruz. Evde, işte, sokakta tacize, tecavüze uğruyoruz.

zarlarda alınıp, satılıyoruz, açlıkla, hastalıklarla yüz yüze kalıp göç yollarına dökülüyoruz. Cinselliğimiz rant kapısı olmuş, alınıp satılıyoruz, üzerimizde pazarlıklar yapılıyor.

‘‘Töre ve namus‘‘ adına cinayetlere kurban gidiyoruz. Emperyalistlerin çıkardığı kirli savaşlarda katlediliyoruz, toplu tecavüze uğruyoruz, köle gibi pa-

Biz kölelerin kölesi kadınlar; tüm bunlara HAYIR diyoruz ve bu yıl da 8 Mart’ta alanları dolduracağız. Biliyoruz ki erkek egemen sistemin bize reva gördüğü bu yaşamı

Gün olmaya kadınların katledilmeleri haberleri basına yansımasın. Ortalama günde beş kadının katledildiği Erkek egemen zihniyet bir kadını daha katletti. Özgecan Aslan’ın katledilmesinin ardından Türkiye’de olduğu gibi tüm Avrupa’da protesto eylemleri yapılıyor. Kadınlar sisteme ve onun erkek egemen anlayışına karşı öfkelerini, isyanlarını meydanları doldurarak haykırıyorlar. Bu protestolardan bir tanesi 20 Şubat tarihinde Innsbruckta gerçekleşti. Yeni Kadının çağrısıyla bir araya gelen, Tirol Demokratik Kadınlar Platformu bileşenleri (Yeni Kadın, Lilith, Avrupa Demokratik kadın Hareketi, Amara, Alevi Kadınlar Birliği komitesi, Dersim Doğa ve kültür derneği Kadın Komitesi) Mitingi örgütledi ve katılım sağladılar. YDG ve Avusturyalı Anti Faşist kadın örgütleri de Mitinge katılarak desteklerini sundular. Kadın örgütlerinin katılımıyla gerçekleşen eylem, Özgecan Aslan şahsında, katledilen tüm kadınlar için yapılan saygı duruşuyla ve basın açıklamasıyla başladı. Erkek egemen anlayışın, kadının ne giyeceğine, kaç çocuk doğuracağına, ne zaman güleceğine karar verme yetkisini kendinde gören AKP iktidarı ile beraber kadın düşmanlığına vardığının belirtildiği açıklamada kadın cinayetlerinin politik olduğuna ve “cezasızlık” yoluyla artırıldığına, bu konuda kadınların sessiz kalmayacağına, öfkelerini, isyanlarını meydanlara taşıyacaklarına vurgu yapıldı. ‘’Yasta değil, isyandayız’’, şiarının öne çıktı. Ardından ortak hazırlanan Almanca bildiri okundu. Bildiride; kadın cinayetlerinin Kürdistan’da, Türkiye’de,

Almanya’da, Hindistan’da kısaca dünyanın her yerinde işlendiğine; Özgecan’ın katilinin ne ilk ne de son olduğuna; kadın katliamlarının sorumlusunun erkek egemen sistem olduğuna; AKP iktidarı döneminde kadın cinayetlerinin arttığına değinildi. Kadın katlimlarının son bulması için kadınların bilinçlenmesinin, güçlü bir kadın dayanışmasının zorun-

Mersin’de vahşice katledilen Özgecan Aslan ile kartopu oynarken esnaf saldırısı sonucu bıçaklanarak katledilen Nuh Köklü, 21 Şubat Cumartesi günü Stuttgart’ta “Yasta değil İSYANDAYIZ” çağrısıyla anıldı. Stuttgart Schlossplatz’da YDG, Yeni

luluğuna ve aciliyetine vurgu yapıldı. Güçlü bir kitlesel katılımın sağlandığı ve yoğun ilgi gören miting, “Yasta değil isyandayız” şiarıyla sonlandırıldı.

Kadın ve AABF’in saat 17ye yapmış olduğu çağrıyla yüzlerce insan “T.Cavüzcü devlet yıkacağız elbet ve Kadınlar sokağa Hesap sormaya”

Şiddete Karşı Kadınlar Ayakta!

alt etmenin, özgürleşmenin yolu mücadeleden, savaşmaktan geçer. Dünyanın birçok yerinde kadınlar onlara biçilen rollere, haksızlıklara, baskı ve sömürüye karşı mücadele ediyor, savaşıyor, daha güzel bir dünya yaratmak için yaşamlarını feda ediyor. New York‘ da şehit düşen tekstil işçisi kadınların yaktığı özgürlük meşalesini ellerinden bırakmayan, tarihte mücadele ve direnişleriyle bize muazzam bir miras bırakan devrimci kadınlar ve son olarak Kobane Direnişinde en ön saflarda savaşan kadınlar bizlere direnme ve savaşma gücü veriyor. Kadının kurtuluşu Emperyalist sistem ve onun erkek egemen anlayışına karşı örgütlü mücadele ve savaşmaktan geçer. 8 Mart’ı mücadelenin, kadının özgürleşme savaşının en önemli günü olarak görüyoruz, her günümüzü 8 Mart ruhuyla donatmak zorunda olduğumuza inanıyoruz. Emperyalist sistem ve onun egemen anlayışına karşı isyanımızı göstermek, özgürlük çığlıklarımızı dört bir yana duyurmak için alanları dolduralım.

Stuttgart’ta Özgecan ve Nuh Köklü Anıldı

dövizleri ve sloganlarıyla bir araya geldi. Miting Özgecan ve Nuh Köklü için yapılan saygı duruşu ile başladı. Yeni Kadın tarafından yapılan konuşmada erkek şiddetinin her geçen gün artmakta olduğu belirtilerek kadın cinayetlerinin artık katliam boyutuna vardığına değinildi. Biz çocuklarımızı sisteminiz tecavüz etsin ve katletsin diye doğurmuyoruz ve çocuklarımızı size katlettirmeyeceğiz diye sözlerine devam eden Yeni Kadın temsilcisi Söz bitti Eylemdeyiz, yasta değil İSYANDAYIZ diyerek sözlerini sonlandırdı. AABF ve Alınteri adına da yapılan konuşmaların ardından açık mikrofonda da dile getirilen sözlerde çözümün katilleri yaratan ahlakın, devletin ve sistemin ortadan kalkmasıyla mümkün olacağına değinildi. Son olarak “Bir gider bin geliriz. Bizi katletmek çözüm değil. Katlettiğiniz her insan isyanımız olup, sokakları ve iktidarınızı sarsacak” sözleriyle ve sloganlarla miting sonlandırıldı.


4

mücadele - 250

YDG 24. Kongresi Kobanê Şehitlerine ve Direnişçilerine Atfedildi! Yeni Demokratik Gençlik 24. Kongresini tartışmalı ve coşku dolu bir şekilde sonuçlandırdı. İki aydan daha fazla bir süredir hazırlıklarını başlatan YDG Merkezi Yönetim Kurulu, alanlardan merkeze doğru süren tartışmalarla birlikte yoğun bir tartışma ve fikir alış-verişinin olduğu bir süreç yaşandı. Gençler, iş ve okul zamanlarından feragat ederek, önemli gördükleri kongreyi hazırlamak ve tartışmaları daha verimli hale getirmek üzere önemli pratikler sergilediler. 52 delegeden 50 delegenin katılımıyla gerçekleşen Kongre’ye, Almanya, Fransa, Avusturya, İsviçre, Hollanda ve İngiltere’den gençlerle gerçekleşti. Yapılan saygı duruşu, delege tespiti ve divan seçiminin ardından, siyasal taslak yazısı tartışmaya açıldı. Kongre açılış konuşmasını gerçekleştiren bir MYK temsilcisi, YDG onur üye-

mazlarımızdan olduğunu dile getiren Gürcan, “YDG’nin önümüzdeki süreçte, Avrupa’da gelişen ırkçılık ve ayrımcı politikalara karşı mücadele etmelidir. Ayrıca işçi gençlik ve öğrenci gençliğin örgütlenmesinde daha aktif ve örgütlü çalışma yürütmelidir” diyerek konuşmasını sonuçlandırdı. Kongrenin birinci günü bir dayanışma konuşması yapan Almanya gençlik örgütü Rebell, 24. Kongreyi selamladıktan sonra, emperyalist sistemin saldırılarına karşı ortak mücadelenin önemine dikkat çekti. Kobanê zaferini selamlayan Rebell temsilcisi, önümüzdeki günlerde Kobanê için bir heyet oluşturmak istediklerini ve YDG’nin de bu heyette yer almasını istediklerini belirtti. Türkiye’den 24 kongreye katılan Yeni Demokrat Gençlik temsilcisi Türkiye ve Ortadoğu’da ki gelişmeler hak-

leri olan; Selver Balkır, Kenan Güneş, Barış Arslan, Ali İhsan Özkan, Hakan Karabulut, Kenan Demir, Eren Kaya ve Cafer Kara’nın mücadelemiz açısından önemini ortaya koyduktan sonra, gelişen gençlik mücadelesi ve kongrenin önemi hakkında önemli açıklamalarda bulundu. “25. Mücadele yılında, Emperyalist saldırılara karşı gençliğin isyan ruhunu örgütle” başlıklı siyasal taslak yazısı tartışıldı. Almanya ve Avusturya ülke kurultayları ile, İsviçre ve Fransa alt toplantıları sonucu gelen somut önerilerin sunulmasıyla birlikte, birey ve alanların sundukları öneriler tek tek oylanarak, kongre iradesi ile 24. Kongrenin siyasal perspektifi oluşmuş oldu. Kongre’de söz alan ATİK Genel Sekreteri Süleyman Gürcan, ATİK adına YDG’nin kongresini selamladı ve YDG’nin ATİK açısından çok önemli bir yerde durduğunu belirtti. Gençlik mücadelesi açısından antifaşist ve antiemperyalist duruşunun olmazsa ol-

kında bilgiler verdi. Gezi ve Kobanê sürecini anlatan temsilci, isyan ve direnişlerin gençliği daha fazla öne çıkardığını ve halk gençliğin mücadelesini radikalleştirerek devam ettirdiğini belirtti. Avrupa ve Türkiye YDG’nin geçmişte ve bugün bir bütünlük çerçevesinde hareket edebildiklerini belirtti ve Bologna sürecinin tartışıldığı dönemlerdeki önemli ayrıntılara yer verdi. Kongre Kobanê şehitlerine ve direnişçilerine atfedildi. 23. Dönem MYK’nın önerisi ile birlikte 24. Kongrenin, Kobanê zaferinin elde edilmesinde en önemli payları olan Kobanê şehitleri ve savaşçılarına atfedilmesi ve bu zaferin sahiplenilmesi gerektiğinin altı çizildi. 24. Kongre, oybirliği ile verilen önergeyi kabul etti. YDG 24. Kongresi, Emperyalistlerin TTIP politikasının önemli oranda teşhir edildiği ve ona karşı mücadele yürütülmesi gerektiğinin somutladığı bir kongre oldu aynı zamanda. YDG’liler TTIP üzerine önemli araştırmalar yap-

tı ve tartışmalar yürüttü. Sonuç itibariyle egemenlerin, ezilen gençlik kesimlerine en kapsamlı saldırısı olarak ortaya çıkan TTIP konusunda ısrarcı olmaları mücadelenin gelişeceğinin işaretini veriyor. Kongrenin birinci günü, gecikmeli başlasa da tartışmaların yaşanması, önerilerin sunulmasıyla siyasal taslak yazısının perspektif haline dönüştürme iradesinin ortaya çıkması bakımından oldukça önemli yanını oluşturuyor. Dünya çapında yaşanan saldırıların doğru temelde ele alınması, mücadelenin doğru bir seçenek olarak ortaya konması ve Avrupa’da hangi alanlarda yoğunlaşma sağlanması gerektiği konu başlıkları ile perspektif taslağı kongrede kabul gördü. Yapılan değişiklikler ile birlikte YDG’nin ırkçı politikalar ve faşist yapılanmalara karşı mücadeleyi güçlendirmesi, işçi ve öğrenci gençlik içinde çalışmaları geliştirmesi perspektifi onaylanmış oldu. Öğrenci Gençlik içinde çalışma komisyonları Kongre’de gelen bir diğer öneri öğrenci gençlik içinde çalışmaya ilişkindi. Genel doğru politikanın hayat hakkı bulması için ülke veya bölgeler bazında komisyonların oluşması

gerektiği vurgulandı. Gelen öneriyle birlikte örneğin Almanya çapında bir öğrenci gençliğin sorunları üzerine çalışacak bir YDG komisyonu oluşturulacak. Bu komisyon genel olarak perspektifte yer alan eğitimin metalaştırılmasına karşı mücadele olanaklarını ve yöntemlerini açığa çıkaracak ve belli alanlar üzerinde çalışmalar yapacak. Yine Almanya çapında eğitim politikalarına hakim olmak, talepleri somutlamak ve bu talepleri öğrenci gençlik içerisinde yaygınlaştırmak için somut araştırmalar yürütecek. Böylesi bir komisyon önerisi Kongre tarafından kabul gördü. Kadın katliamlarının yoğunlaştığı bir dönemde, gençlik ve YDG içerisinde genç kadınlarının sorunları ve genel olarak kadın bilincini geliştirme amaçlı perspektif taslağına ek yapılması, katılımcılar tarafından olumlu karşılandı. Böylece perspektifin en önemli eksikliklerinden biri olan Genç Kadın çalışması YDG’lilerin gündemlerine daha fazla girmiş oldu. YDG’nin 25 yıllık mücadelesinin anlatıldığı bölüme dair, Kültür-Sanat çalışması üzerine bir bölümün eklenmesi ile, en önemli pratiğimizin olduğu bu cephe hakkında daha ciddi düşünmemiz gerektiğinin mesajı ve-


5

mücadele - 250 rilmiş oldu. YDG’nin gelişimi açısından esaslı bir rolü olan kültür sanat festivallerimizin öneminin kavranması, ilk etapta YDG’yi geliştirecek ve genç kitlelerle buluşmasını devam ettirecektir. YDG’ye Olan İhtiyaç YDG, geçmişte olduğu gibi bugünde göçmenlikten kaynaklı sorulanların örgütlü güce dönüşmüş hali. Antifaşist ve antiemperyalist net duruşuyla birçok gencin ihtiyacına cevap olan bir gençlik kurumu aynı zamanda YDG. Bundan kaynaklı olarak, sadece Türkiyeli göçmen gençliğin örgütlendiği bir kurum değil, aynı zamanda yerli gencinde kendisini bulabildiği bir gençlik kurumu olarak önemli bir misyona sahip. Burada doğan ve büyüyen göçmen kökenli gençliğin kendisini tanımlama ihtiyacı hissetmesi ve YDG’yi de buna uygun bir şekilde tüzüksel anlamda dönüştürme çabası önemli

karması bakımından önem arz ediyor enternasyonalizm özelliği. Bir diğer neden ise YDG tarafından yürütülen tüm çalışmaların esas itibariyle dünya çapında yürütülen mücadelenin bir parçası olarak algılanması gerektiği meselesidir. Burada, Avrupa merkezli bakış açılarının ve Eurosentrik anlayışların bir çok kurumca ortaya konması ve bunun gençlik içinde yaygınlık kazanmasına karşı enternasyonalizmin öne çıkarılmasının elzem olduğu görülmektedir. Gençliğin örgütlenme çabalarına karşın, örgüt olma ilkeleri üzerinde bilincin gelişme kaydetmesi, kaçınılmaz olarak YDG’yi daha ileriye taşıyacaktır. En temel prensip demokratik merkeziyetçilik ilkesinin işletilmesi dönemin gençliği açısından can yakıcı bir sorun olarak karşımızda duruyor. Örgüt disiplinini tanıma, bu ilkeye uyma ve bu uğurda gençliği şekillendirme, günümüz açısından daha zor gibi görülebi-

bir yerde duruyor. Dolayısıyla gelecek açısından gençliğin YDG’ye olan ihtiyacı Kongrede sunulan önergelerle bir kez daha ortaya konmuş oldu. Gençlik, faşizme ve emperyalizme karşı mücadele yürütmede ısrarlı davranıyor ve YDG’yi tüm gençliğin örgütü yapma uğraşını veriyor. Göçmenlik kavramı üzerinden yapılan tartışmaların tüm ATİK bünyesini ilgilendirmesi, tüzük ve programların da buna göre şekillenmesi gerçeği karşısında, göçmen olup olmama meselesinin ileriki dönemlerde tartışmaya devam edileceğinin işaretini veriliyor. Bu konuda, pratik olarak ortaya çıkan esas duruşun antifaşist, antiemperyalist ve enternasyonal nitelik olduğu ve gençliğin bu nitelikten etkilenerek YDG saflarına katılması gerçekliği 24. Kongrede kendisini ortaya koydu. Enternasyonalizm vurgusunun bu kongrede öne çıkmasının altında iki neden yatıyor. Irkçı ve faşist yapılanmalara karşı mücadelede, egemenlerin politikalarına karşı doğru örgütlenmelerin kimler olduğunu ortaya çı-

lir. Ancak 24. Kongre göstermektedir ki, önemli oranda demokratik merkeziyetçilik ve önderlik konusunda hatalar ve zafiyetler işlense de, ileriye dönük ciddi umutlar kendisini vadediyor. Saflarımıza gelen her yeni gencin öğrenme iştahı, geleceğimize daha

umutlu bakmamız gerektiğini bize müjdeliyor. 24. Kongre, 3. 4. veya 5. kuşakta olsa gençliğin anti-faşist, anti-emperyalist saflarda örgütlenmeye devam edeceğini bize gösterdi. Kültür Sanat Cephesinde İleri Adımlarımız YDG 24. Merkezi Kongresi, 25 yıldır yürütülen kültürel ve sanatsal çalışmalarımızın adeta bir aynası oldu. YDG bünyesi içinde faaliyet yürütenler tarafından oluşturulan ve ATİK bünyesinde çalışmalarını devam ettiren müzik gruplarının kongrede sahne almaları, YDG’nin bu cephedeki çalışmalarının sergisi oldu adeta. 10 Yılı aşkın bir süredir çalışmalarını aksatmadan devam ettiren Grup Umuda Haykırış, Hamburg’da önemli çalışmalarda yer alan Grup Cemre, Hollanda gençliği için önemli bir örnek olan Grup Rengi İsyan, Frankfurt Kültür Sanat çalışmalarının yansıması durumunda olan bir çok rengi barındıran Grup Gökkuşağı, enternasyonal repertuvarı ile öne çıkan ve Duisburg’da oluşan Grup La Liberta’nın sahne alması, yıllarca verilen emeklerin boşa gitmediğini gösteren önemli bir mesaj oldu. Beş müzik grubunun sahne alması, örgütsel bütünlüğün gösterilmesi açısından da önemli bir fotoğraf olarak hafızalarımıza kazınacak. Genel olarak gençlik içinde ha-

reketliliğin yükseldiği bir dönemeçte, Avrupa çapında 3. ve 4. Kuşağın önemli tartışmaları yapmaları, antiemperyalist, antifaşist mücadelenin gelişimi için çaba harcamaları 24. Kongrenin önemini daha da arttırıyor. ATİK bünyesi altında, Türkiyeli göçmen gençlik tarafından kurulan YDG’nin 25 yıl sonra aldığı biçimsel ve özsel değişiklikler söz konusu olduğunu delegelerin bileşiminden görmek mümkün oldu. Belki de %80’ninden fazlasının Avrupa doğumlu olduğu ve Türkçe tartışmalara bir şekli ile girmeye gayret ettiğini görüyoruz. Bu gayret önümüzdeki süreçlerde daha nitelikli bir gençliğin yetişeceğinin habercisidir aynı zamanda. Görevlerimize Sarılalım! Şimdi görev, kendimizi ve yanı başımızdakini örgütleme zamanı. Yanı başımızda okuyorsak bir öğrenci, çalışıyorsak bir işçi var demektir. Öğrenci ve işçi gençlik içerisinde ki perspektifi tekrar tekrar okumalı, eski perspektiflerimiz ve farklı kaynaklara başvurulmalı, alanlarda tartışmalar yürütülmeli ve pratik noktasında kolektif adımlar atılmalıdır. Atılan her küçük adım, ileride atılacak büyük adımların habercisi olacaktır. Her pratiğimiz merkeze aktarılmalı, merkezi olarak alanları besleyecek siyasal yazılar çıkarılmalıdır. Hangi alanda olursak olalım, ilerici ve demokrat gençlerle birlikte pratiklerimizi sergilemek gerekir. Görevlerimizin ne olduğunu bilince çıkarmadan pratik sergilenemez. Görevlerimizin farkına varmak için tartışmalarda yer almak ve siyasal gelişimimizi ilerletmek gerekir. Tartışmaları ne kadar kolektif yaparsak, pratiğimiz o denli kolektif olur. Gelişen her ırkçı ve faşist yapılanmalara ve politikalara karşı reflekslerimiz arttırmak zorundayız. Bu geleceğimiz açısından bir elzemdir. 24. Kongremiz, 25. Mücadele yılımızda YDG’nin gençlik mücadelesi açısından bir ihtiyaç olduğunu ortaya koymaktadır. Yeter ki bu ihtiyacın ilk etapta biz YDG’liler farkına varalım. Nurşen Aslan’ın söylediği gibi, “Pamuk ipliği yetmiyorsa, kendimizi görevlerimize zincirleyelim!”


6

mücadele - 250

REAGAN VE TALİBAN EL-KAİDE ...VE IŞİD/DAİŞ El-Kaide, Libya LIFG, Bako Haram, Somali El Şahab, Cezair Mağribi El-Kaide, Endonezya İslami Cemaat, ÖSO, El Nusra, IŞİD/DAİŞ vb mücahit çetelerin piyasaya sürülmesinin perde arkası... Emperyalist devletlerin gözleri hiçbir şey görmüyor. Mevcut süreçte halkları sömürme hırsı ve pazarlara sahip olmak dürtüsü, uluslararası halklara reva görülen sömürüyü, baskıyı, kitlesel katliamları ve kitlesel tehcirleri en üst ve en gaddar boyutlara tırmandırmıştır. Bunun sonucu başını ABD’nin çektiği uluslararası mihraklar tarafından gerçekleştirilen işgaller ve tetiklenen çatışmalar sonucu -başta Asya ve Afrika’da olmak üzere- halklar hedef alınmıştır. Yirminci yüzyılın son çeyreğinde uygulamaya konan ve günümüzde devam eden Neo-Liberalizm sürecinde ilhaklar ve saldırılar sonucu iç savaşlar çıkartılmış, ülkeler parçalanmış, kitlesel katliamlara gidilmiş ve kitleler zoraki tehcirlere zorlanmışlardır. Emperyalistler yarattıkları kaos havasıyla ve yarattıkları sanal alemlerle yaptıkları ve tertipledikleri saldırıların arkasındaki gerçek gücün kendilerinin olduklarını kamufle etme girişiminde bulunmuşlardır. Hatta kendilerini alternatif olarak dayatmışlardır. Bunun sonucu devreye mücahit çeteleri sürmüşlerdir. Bunlar üzerinden kendi gerici emellerini gizlemeye çalışmışlardır. Dolayısıyla bu saldırıların perde arkasında başta ABD ve İngiltere, Fransa, Almanya gibi müttefikleri yer almıştır. Ayrıca yerel alanlarda bağımlı devletler de onların güdümünde hareket etmişlerdir. Neo-Liberalizm Sürecine Geçiş Ve Çetelerin Piyasaya Sürülmesi... İkinci Paylaşım Savaşı ile tahrip olan uluslararası kapitalizm savaş sonrası yeniden inşa edilmiştir. Bu süreç içerisinde belirlenen ve uygulanagelen jeo-stratejinin ekonomik temeli İthal İkameci Model olarak tanımlanmıştır. Uluslararası emperyalizmin yaklaşık 30 yıllık istikrarlı dönemine tekabül eden bu süreç, 1973-’74 “Petrol Krizi” ile yeni bir sürece girmiştir. Bu krizin tüm faturası uluslararası alanda işçi sınıfına ve ezilen halklara kesilmiştir. Giderek geçmişte elde edilmiş sosyal ve demokratik haklar gasp edilmiş, siyasal baskı ve yaptırımlar giderek tırmandırılmıştır. Çeşitli bölgelerde çıkartılan savaşlarla kitlesel katliamlara kadar gidilmiştir. Böylece ABD önderliğindeki emperyalist güçler tarafından işçi sınıfının ve halkların daha katmerli sömürüsüne ve baskısına dayanan neo-liberalizm dönemine girilmiş ve günümüze kadar gelinmiştir... Neo-liberalizmin bir diğer belirgin özelliği ise devlet mülkiyetindeki işletmelerin çok ucuz fiyatlarla tekellere havale edilmesidir. Böylece Amerika ve Avrupa’daki devlet kapitalizminin sınırları iyice daralmış ve özel mülkiyet daha öne çıkmıştır. Kapitalizmin genişletilmiş yeniden üretim sürecinden taşan sermaye geçmişe kıyasla çok daha

fazla borsa piyasalarına kaymıştır. Buna karşın Rusya’daki devlet kapitalizmi neo-liberalizme ayak uyduramamış ve rakipleri olan ABD, Japonya ve Avrupalı emperyalistler karşısında giderek zorlanmaya başlamıştır. Tam da bu koşullarda ABD’nin başını çektiği kamp ile dönemin Rus Sosyal-emperyalizmi arasındaki soğuk savaş doruğa çıkmıştır. Afganistan Savaşı bu koşullarda çıkmıştır. Rusya yanlısı Afganistan yönetimi ile ABD yanlısı Mücahit çeteler arasında patlak veren savaşa Rusya, 1979’un Aralık ayında asker çıkartmış, ABD ve müttefikleri ise Taliban Mücahitlerine aktif destek sağlamışlardır.

Giderek desteğini artıran ABD 1982’den itibaren Afganistan ve Pakistan’da askeri kamplar oluşturmuştur. CIA’in denetiminde kurulan kamplarda 43 Müslüman ülkeden 35 bin cihad savaşçısı toplanmış, yetiştirilmiş ve Afganistan Savaşı’na sevk edilmişlerdir. 1989’da savaşı kaybeden Rus sosyal-emperyalizmi Gorbaçov’un işbaşına gelmesiyle Afganistan’dan çekilmiştir. Böylece savaşı Ronald Reagan başkanlığındaki ABD tarafından desteklenen İslami Cephe kazanmıştır. Akabinde çetelerin oluşturulduğu, yönlendirildiği ve piyasaya sürüldüğü sürece girilmiştir... El Kaide ve 11 Eylül Saldırısı “Terörizme Karşı Küresel Savaş” İlanı... Afganistan Savaşı’nı kaybeden Rus Sosyal emperyalizmi 1989-1992 yılları arasında ABD ve diğer batılı emperyalist devletler karşısında havlu atmıştır. Başta doğu Avrupa ve Balkanlar’daki soğuk savaş sürecinde hükmü altına aldığı pazarları ABD’ye terk etmiştir. Bunun sonucu ABD tek başına hükmetme dürtüsüyle dünyayı yeni bir konjonktüre sokmuştur. Böylece ABD Afganistan Savaşı’nın sonlarında -1988 yılında- kendi güdümünde oluşturduğu -Usame Bin Ladin liderliğindeki- El Kaide örgütünü 1990’lı yıllardan itibaren Afganistan dışına sevketmiştir. Afganistan’da piyasaya çıkan bu İslami

Cihat Örgütü, giderek diğer ülkelere yayılmış ve saldırılarda bulunmuştur. ABD’nin resmi kurumlarına karşı saldırılar gerçekleştirmeye başlamıştır. Piyasaya çıkan El Kaide kendisini süper devlet ilan eden ABD tarafından tasarladığı saldırılar için gerekçe gösterilmiştir. Nitekim EL-Kaide tarafından üstlenilen 11 Eylül 2001 saldırısı ABD’nin planladığı saldırılar için katalizör rol oynamıştır. Bu saldırı ABD tarafından tasarlanan emperyalist emellerin yerine getirilmesinde reaksiyon unsuru olarak kullanılmıştır. Bunun üzerine ABD Devleti “Terörizme Karşı Küresel Savaş” ilan etmiş ve Afganistan ve Irak’ı

muştur. Böylece dini kisveyle farazi bir atmosfer yaratmak ve gerici emeller doğrultusunda sürece müdahale edilmek istenmiştir. Diğer taraftan Çin ve Rusya’nın etkisi altındaki pazarları kendi tahakkümleri altına almayı hedeflemişlerdir. 11 Eylül’den Charlie Hebdo’ya Kadar Olan Saldırıların Perde Arkası... Emperyalistler arası dış pazarların yeniden paylaşımı ve yeniden dizayn kavgası giderek daha uç boyutlara tırmanıyor. Beraberinde iç yapılarındaki çelişkiler yumağı da keskin bir hatta doğru yol alıyor. Girilen kriz süreci yerini istikrarlı devrevi sürece bir türlü terk etmemiştir. Oluşan yapısal sorunlar bir türlü çözüme ulaşmamıştır. Bunun sonucu burjuvazi ile kafa ve kol emekçileri arasındaki sınıf çelişkileri giderek burjuvazinin kontrolünden çıkmaktadır. Öyle ki, ABD, Fransa, Almanya, İngiltere, İtalya, Japonya, Rusya, Çin gibi emperyalist devletler ülkelerini eskisi gibi yönetemiyorlar. Bunun sonucu geçmişte elde edilen hakların gaspına gidiyorlar ve siyasi olarak da baskılarını artırıp saldırgan konuma bürünüyorlar. Daha açık bir deyimle ırkçı, dinci, faşizan yönetimlere ihtiyaç duyuyorlar. Bu kertede bir sürece giriyorlar.

işgal etmiştir. Böylece hedeflenen jeostratejik ve jeopolitik mevziler için tasarladığı saldırılara “gerekçe” oluşturulmaya çalışılmıştır!... Daha sonra ABD, Fransa, İngiltere gibi emperyalist devletler Libya, Suriye, Mali, Sudan, Somali, Kongo, Ukrayna vb. ülkelere iç ve dış saldırılar örgütlemiş ve kendi çıkarları doğrultusunda yeniden dizayn girişiminde bulunmuşlardır. Bunlar yapılırken CIA himayesinde El-Kaide ve bağlantısı durumunda diğer İslami Cihat Örgütleri saldırıların sponsor güçleri ilan edilmiştir. Oysa bu örgütler CIA ve benzeri güçler tarafından piyasaya sürülmüş ve ABD ve müttefiki Avrupa emperyalistlerin tasarladıkları emelleri için taşeron rolü oynamışlardır. ABD’nin başını çektiği emperyalistler geostratejik hedeflerine ulaşmak için İslamofobi havası ile sanal bir alem yaratmışlardır. Tüm bunlar ABD tarafından ilan edilen “Terörizme Karşı Küresel Savaş” yaftasıyla yerine getirilmiştir. Bu “Küresel Savaş”, “Hristyan-Müslüman alem arasındaki Medeniyetler Çatışması” olarak yansıtılmış ve emperyalist emeller ile sınıf çelişkileri gizlenmeye çalışılmıştır. Bunun sonucu El-Kaide, El Nusra, IŞİD/ DAİŞ, BAKO HARAM, Somali El Şahab, Endonezya İslami Cemaat, Cezayir Mağribi El Kaide ve benzeri çeteler bunun için piyasaya sürülmüştür. Çeteler üzerinden kaos havaları oluşturul-

Lakin bunu yaparken kendi iç yapılarında da sınıf çelişkilerini kamufle edecek fantezi alemlere ihtiyaç duyuyorlar. Kitleler yaratılan dini ve ırkçı manipülasyonlarla sanal ortama çekilmek istenmekte ve kendi kontrolleri altında tutulmak istenmektedir. Aksi takdirde sınıf mücadelesi gelişecek, ivme kazanacak ve iktidarlarını tehdit edecektir. Emperyalist burjuvazi mevcut konjonktürde bu halet-i ruhiye içine girmiştir. Bunun için sınıf çelişkilerini yarattıkları farazi alemler üzerinden kamufle etmeye çalışıyorlar. 11 Eylül’den Charlie Hebdo’ya kadar olan saldırıların perde arkasında -dış durumla birlikte- uluslar arası kapitalizmin köhnemiş ve çürümüş bu mevcut durumu yatmaktadır. Kriz, pazar kavgası, sınıf çelişkileri uluslararası kapitalizmin bu müzmin durumu, burjuvazi tarafından mücahit çetelerin piyasaya sürülmelerini beraberinde getirmiştir. Ama bu durum burjuvazi için çözüm değildir. Tersine yeni kronik sorunların beraberinde getirmektedir. Üretilen tüm sanal alemlere ve tüm çabalarına karşın dünya çapında kapitalizm daha çetrefilli sürece girmekte ve uluslararası sınıf mücadelesi daha keskin dönemeçlere doğru yol almaktadır.


7

mücadele - 250

HDP Avrupa Seçim Koordinasyonundan Kamuoyuna Açıklama HDP Avrupa Temsilciliği, KCD-E (Avrupa Kürt Demokratik Toplum Kongresi), TJKE (Avrupa Kürt Kadın Hareketi), AvEg-Kon (Avrupa Ezilen Göçmenler Konfederasyonu), ADHK (Avrupa Demokratik Halklar Konfederasyonu), ATİK (Avrupa Türkiyeli İsçiler Konfederasyonu), ESU (Avrupa Süryaniler Birliği), YSGP (Yeşiller Sol Gelecek Partisi) ve Yaşanacak Dünya/Devrimci Proletarya’nın katılımı ile Avrupa genelinde çalışma yürütecek bir merkezi seçim koordinasyonu oluşturulmuştur. Bu koordinasyon kendisini HDP Avrupa Secim Koordinasyonu olarak tanımlamış, yukarda ismi gecen bileşenler ile ilk toplantısını yapmıştır. HDP Seçim Koordinasyonumuz yerel ve merkezi düzeyde her bileşenin katliamına açıktır. Şimdiden birçok farklı bileşen yerel düzeyde HDP seçim çalışmalarına katılacağını beyan etmiştir. 7 Haziran seçimlerinin politik önemi, ülke ve bölge siyasi gelişmelerine ilişkin yapılan tartışmalar ışığında sürecin üzerimize yüklediği görevler tespit edilmiş, siyasi/demokratik alanın etkin bir şekilde kullanılması kararına ulaşılmıştır. Devletin Türk ve Müslüman olmayanları inkar ve imha geleneksel anlayışının bir devamı olarak iktidarda bulunduklarından

bu yana sürekli olarak toplumu kutuplaştıran, agresif, kadın düşmanı, kışkırtıcı iç politikayla her gecen gün halkları bir birine düşman etme ve ötekileştirme siyasetinde kirli derinleşen AKP’nin bu siyasetini boşa çıkarmak, devletin temel anlayış ve uygulamaları noktasında farklı bir durumda olmayan düzen partileri MHP ve CHP’nin iki yüzlü politikalarını teşhir etmek için; tüm demokratik, devrimci, ilerici sınıf ve emekçi kesimlerin ortak zeminde mücadele etmesi elzem bir durum olmaktadır. İktidarın anti-demokratik, düşmanlık üreten, inkar ve imha zihniyetini toplumun tüm kesimleri üzerinde hakim kılmaya çalışan siyasetine karşı topyekun mücadele etmek, demokratik birliği en üst düzeyde geliştirmek gerekmektedir. AKP iktidarı adeta işçi kazalarıkatliamlarıyla taban yapmış bir iktidardır. Başta Soma kömür madenlerinde yaşanan katliam olmak üzere yaşanan iş kazalarında yüzlerce işçi hayatını kaybetmiştir. Yine iç güvenlik yasası ile toplumsal muhalefeti sindirmek istemektedir. İşçi ve emekçilere yönelik saldırılara, hak gasplarına ve işçi katliamlarına karşı mücadelede ortaklaşmak gerekiyor. Bu secim bu anlamda ezilenlerin, zulme uğrayanların, ötekileştirilenlerin AKP siyasetine karşı birliğinin,

direnişi yükseltmenin en büyük aracı olmaktadır. Bizler Avrupa`da gerek siyasi gerekse ekonomik hangi nedenle olursa olsun kendi topraklarından uzakta yasamak zorunda kalmış, göçmen emekçilerin, halkların ve inanç guruplarının her türlü sorun ve sıkıntıları ile yakından ilgilenen bileşenler olarak halklarımızı 7 Haziran seçimlerinde HDP’ye oy vermeye davet ediyoruz. Yaklaşık 3 milyon seçmenin bulunduğu yurtdışından 400 bin oy alma hedefiyle hareket eden Avrupa Secim Koordinasyonumuz çalışma stratejisini ve planlamalarını buna göre belirlemiştir. Örgütlü olduğumuz her ülke ve şehirde seçim komisyonları kurarak çalışmalarımızı başlatmış bulunmaktayız. Türk, Kürt, Laz, Çerkez, Ermeni, Asuri-Süryani ve diğer bütün halkları, Alevi, Ezidi ve Demokratik İslami çevreleri, samimi, vicdanlı tüm Müslüman kesimleri, gençleri, kadınları, emekçileri ve toplumun her kesiminden birey ve toplulukları Avrupa HDP seçim çalışmalarına aktif katılmaya, bulundukları yerlerdeki en yakın seçim komisyonunda yer almaya

Hannover Hannover’de HDP ile Dayanışma Platformu kurularak, Genel Seçimler için çalışmalara başlandı. Hannover’de HDP ile Dayanışma Platformu kurularak, Genel Seçimler için çalışmalara başlandı. Almanya’nın Hannover kentinde Türkiye ve Kürdistanlı demokratik kurum ve ilerici kişiler 7 Haziran’daki Genel Seçimlerde HDP’ye destek vermek amacıyla bir toplantı düzenledi. DİDF, ATİF, ASM, NAV-DEM, YMK, TJK/E, YXX, YK gibi kurumların katıldığı toplantıda HDP ile Dayanışma Platformu kuruldu. Toplantıda, kurumların temsiliyetinden 15 kişilik merkezi bir koordinasyon da belirlendi. Koordinasyon, HDP için bütün katmanlara ulaşarak oy isteyecek. Toplantıda, Hannover merkezinde bir seçim irtibat bürosunun açılması, halk toplantılarının örgütlenmesi, her kurumun seçimlerde çalışma yürütecek kişileri belirleyerek bunları karma komisyon biçiminde örgütlemesi, alt komisyonların en geç bir hafta içinde oluşturulması gibi kararlar alındı. Nürnberg Nürnberg’de faaliyet sürdüren

devrimci-demokratik kurumlardan, NAV-DEM, ATİF, AGİF, DİDF`e bağlı derneklerin ve SYKP çevresinin oluşturduğu HDP Seçim Komisyonu oluşturma buluşmasına kalabalık kitle katıldı. 7 Haziran Genel Seçimlerinde, HDP çatısı altında birlikte çalışacağını ilan etmek ve çalışmaları birlikte nasıl daha güçlü örgütleyeceğini konuşmak ve omuz omuza vermek için, toplanılan buluşmada, Türkiye`den davetli PINAR AYDINLAR ve RIDVAN TURAN’da konuşmacı olarak yer aldılar. Açılış Konuşması ve sinevizyon gösteriminden sonra, divan seçimi yapıldı. Seçimlerde HDP’yi desteklemek üzere kurum temsilcileri kısa konuşmalarla irade beyanı gerçekleştirdiler. Seçim komisyonuna dernekleri temsilen üye verildi, ayrıca gönüllü olarak kendilerinin de seçim komisyonuna öneren kişilerinde olduğu 35 kişilik bir seçim komisyonu kuruldu. Seçim komisyonu önümüzdeki günlerde sık sık bir araya gelerek yapılacak çalışmaları ve etkinlikleri organize edecek. Nürnberg AKM-Cemevi Başkanı ve Yönetim Kurulu üyelerinin de gözlemci olarak katıldığı toplantı olumlu bir havada gerçekleşti.

İsviçre’de Seçim Çalışmaları İsviçre’de HDP’yi desteklemek amacıyla DEM-KURD, İGİF, İDHF, İTİF, SYKP, İsviçre Suryaniler Birliği, ÖSP, FEDA temsilcilerinin 23 Şubat 2015 tarihinde katıldığı bir basın toplantısıyla İsviçre merkezi seçim platformunu kurduklarını ilan ettiler. Platform seçim çalışmasını üç aşama olarak planlamayı düşünmekte, 14 Mart’a kadar kayıt işlemi, 1427 Mart arası itiraz süreci, 27 Mart, 08 Mayıs arası bilgilendirme, panel, şölen vb çalışmaları, 08-31 Mayıs arası oyların kullanılması şeklinde planlamalar yapılarak sürdürülecektir. Alanlarda sürdürülen seçim çalışmaların kısaca durumu: ZÜRİH: 19 Şubat’ta seçim çalışması için İsviçre’de İTİF, DEM-KURT, SYKP, İGİF, İDHF, ÖSP olarak 7 Haziran seçim platformunu kuruldu. İTİF olarak 22. 02. 2015 Zürih Gençlik Kültür Evi’nin Dernek Kongresinde seçim çalışması için Zürich’te 13 kişilik komisyon kuruldu. Komisyon ertesi günü ilk toplantısını yaparak izlenilecek yol ve yöntem üzerine bilgilendirme yapılarak tartışmalar yürütüldü.

çağırıyoruz. Yukarda ismi geçen bileşenler başta olmak üzere diğer bütün ilerici dernek, toplum merkezi, lokal, camii, dergah v.b kurumlar aracılığı ile seçmen kaydı ve takibi konusunda gerekli bilgi alınabilir. Bütün derneklerimizde kurulan bilgi işlem merkezlerinden seçime ilişkin her tür bilgi temin edilebilir. Seçmenlerimizi kayıtlı olup olmadıklarını kontrol etmeye, bunun için girişimde bulunmaya oylarına sahip çıkmaya çağırıyoruz. http://tr.hdpeurope.eu/ hdpeurope@skynet.be HDP Avrupa SeçiKoordinasyonu

BÖLGELERDE SEÇİM KOMİSYONLARI OLUŞTURULUYOR! St. Gallen: Bir arkadaşımız oluşturulan ortak komite içinde yer alarak çalışmalar başlatıldı. Basel: Bölgede kurulan HDP Basel bileşeni içinde İTİF olarak yer aldık. Alanda oluşturulan platform basına da açıklama yaparak çalışmalarını kamuoyu ile paylaştı. Lausanne: 01 Mart talihinde oluşturulan seçim platformunda İTİF olarak yer aldık. Neuchatel kantonunda 01 Mart tarihinde seçim çalışmaları yürütülmesi için iki koordinasyon oluşturuldu. 1 . Koordinasyon Neuchatel merkezi, 2. Koordinasyon La Chaux-defonds da çalışmalar yürütecek. İsviçre Türkiyeli İşçiler Federasyonu (İTİF) olarak içinde yer aldığımız seçim çalışmasında, Kürt Kültür Merkezleri, İTİF, EMEP’in oluşturduğu Neuchatel HDP olarak yaptığımız toplantıda çalışmaların daha sağlıklı yürütülmesi ve denetlenmesi için yürütme oluşturuldu. Ayrıca Teknik işlerin yürütülmesi içinde bir birim kuruldu. Kitle çalışmaları için ise bölge üçe bölünerek gruplar oluşturuldu.


Avrupa’da Seçimlerde Nasıl Oy Kullanılır! NASIL OY KULLANACAĞIM? Seçmen kütüğünü internet üzerinden kontrol edip kayıtlı olup olmadığınızı öğrenin. 1. ADIM - T.C. Kimlik No T.C. Kimlik Numarası’na, bütün işlemlerde ihtiyacınız olacak. Eğer TC Kimlik Numaranız yoksa, öğrenmek için internet tarayıcınızın adres çubuğuna şu adresi yazın: http://goo.gl/Z1mBli T.C. Kimlik Numarası’nı öğrenebilmek için nüfusa kayıtlı olduğunuz il/ilçe ile Cilt No, Aile Sıra No, Birey Sıra No’nuzu bilmeniz gerekmektedir. 2. ADIM - Seçmen Kütük Kaydı Seçmen kütüğünü internet üzerinden kontrol edip kayıtlı olup olmadığınızı öğrenin. Seçmen Kütüğü Kaydı, Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK) sitesinden kontrol edilebilir. Tam adresi: “https://secmen.ysk.gov.tr/ysk/ secmenBilgiYurtdisi.jsp” İnternet tarayıcınızın adres çubuğuna “http://goo.gl/RcRek0” yazarak da aynı siteye erişebilirsiniz. 3. ADIM (SEÇMEN KÜTÜĞÜNE KAYITLI DEĞİLSENİZ) En yakın Türkiye Konsolosluğu’na ya da Dış Temsilciliği’ne ŞAHSEN gidip “ADRES BEYAN FORMU” doldurun ve İMZA KARŞILIĞINDA teslim edin. En son kayit tarihi 27 Mart´dir. Bu tarihten sonra kayit islemi yapilmamaktadir. HDP´ye secimde destek veren tüm dernek ve toplum merkezlerinde bilgi islem birimleri olusturulmustur.Bilgi islem birimlerinden gerekli tüm bilgi, destek ve dökümanlar alinabilir. (Adres Beyan Formu’nu gittiğiniz Konsolosluk’tan alabileceğiniz gibi HDP Seçim İrtibat Merkezleri’nden veya bulunduğunuz kentteki HDP destekçisi derneklerden de edinebilirsiniz.) UYARI: Seçmen Kütüğü’ndeki kaydınız Türkiye’de bir adresi işaret ediyorsa, yine en yakın Konsolosluk veya Dış Temsilciliğe şahsen uğrayarak “Adres Beyan Formu” doldurmanız gerekmektedir. UYARI: Yanınızda pasaportunuzu yada oturum kimliginizi alarak temsilciliğe ŞAHSEN başvurabileceginiz gibi mektupla da basvuruda bulunulabilirsiniz. Bunun icin en yakindaki HDP secim calismalarina destek veren bir dernekten destek yada bilgi alabilirsiniz.

UYARI: Seçmen Kütük Kaydı’ndaki adresiniz, bulunduğunuz ülkedeki başka bir adreste ise, yine Adres Beyan Formu doldurmanız gerekmektedir. Örneğin, daha önce Münih’te oturmuşsanız ve kütüğünüz orada görünüyorsa, oy kullanmak için Münih Başkonsolosluğu’na gitmeniz gerekiyor; fakat önceden başvurarak kütüğünüzü bulunduğunuz kente aldırabilirsiniz. 4. ADIM (SEÇMEN KÜTÜĞÜNE KAYITLIYSANIZ) Oy kullanmak için sandık kurulan Konsolosluk veya Temsilciliğe gittiğinizde, üzerinde T.C. Kimlik Numaranızın olduğu bir kimlik belgesi göstermek zorundasınız. Bu, T.C. Nüfus Cüzdanı veya T.C. Pasaportu olabilir. Eğer üzerinde T.C. Kimlik Numarası olan bir kimlik belgeniz yoksa, hiç vakit kaybetmeden en yakın Türkiye Konsolosluğu’na başvurarak edinin. - NE ZAMAN OY KULLANACAĞIM? * YSK, Cumhurbaşkanlığı Seçimleri’nde uygulanan ve çokça karışıklığa sebep olan RANDEVU SİSTEMİ’ni KALDIRDI. Bu seçimlerde oy kullanmak için randevu almanız GEREKMİYOR. * Oy kullanma süreci, 8 MAYIS 2015’te başlayacak, 31 MAYIS 2015’e kadar devam edecek. Fakat oy kullanma günleri, ülkelere göre değişebiliyor. Almanya, Fransa, İsviçre gibi bazı ülkelerde ise 24 gün boyunca oy kullanılabilecek. (Ülkelerin oy kullanma tarihleri, oy kullanma merkezleriyle birlikte belirtilmiştir.) * Oy kullanma merkezleri, 10:00 - 19:00 SAATLERİ ARASINDA açık olacak. - NEREDE OY KULLANACAĞIM? ALMANYA 8-31 MAYIS tarihleri arasında, 24 gün boyunca, 13 ayrı Başkonsolosluk’ta oy kullanılabilecek. Bunlar: BERLİN, STUTTGART, FRANKFURT, DÜSSELDORF, KÖLN, ESSEN, MÜNİH, MÜNSTER, HANNOVER, KARLSRUHE, HAMBURG, NÜRNBERG, MAINZ. FRANSA 8-31 MAYIS tarihleri arasında, 24 gün boyunca, 6 Başkonsolosluk’ta oy kullanılabilecek. Bunlar: PARİS, STRASBOURG, LYON, MARSİLYA, NANTES, BORDEAUX İSVİÇRE

8-31 MAYIS tarihleri arasında 24 gün boyunca BERN Büyükelçiliği ile ZÜRİH ve CENEVRE Başkonsolosluklarında oy kullanılabilecek. İNGİLTERE 30-31 MAYIS’TA, başkent LONDRA’da Türkiye Başkonsolosluğu’nun kiralayacağı bir binada oy kullanılacak. Bina adresi, daha sonra açıklanacak. İRLANDA 31 MAYIS tarihinde DUBLIN Büyükelçiliği’nde oy kullanılabilecek. AVUSTURYA 8-31 MAYIS tarihleri arasında 24 gün boyunca, VİYANA, SALZBURG ve BREGENZ Başkonsolosluklarında oy kullanılabilecek. HOLLANDA 29, 30 ve 31 MAYIS tarihlerinde, ROTTERDAM ve DEVENTER Başkonsolosluklarında oy kullanılabilecek. BELÇİKA 8-31 MAYIS tarihleri arasında 24 gün boyunca ANVERS ve BRÜKSEL Başkonsolosluklarında oy kullanılabilecek. DANİMARKA 8-31 MAYIS tarihleri arasında 24 gün boyunca KOPENHAG Büyükelçiliği’nde oy kullanılabilecek. FİNLANDİYA 31 MAYIS tarihinde HELSİNKİ Büyükelçiliği tarafından kiralanacak binada oy kullanılabilecek. Adres Büyükelçilik tarafından daha sonra açıklanacak. İTALYA 29-30-31 MAYIS tarihlerinde ROMA Büyükelçiliği ve MİLANO Başkonsolosluğu’nda oy kullanılabilecek. NORVEÇ 22-31 MAYIS tarihleri arasında 10 gün boyunca OSLO Büyükelçiliği’nde oy kullanılabilecek. YUNANİSTAN 30-31 MAYIS tarihlerinde ATİNA-PİRE, SELANİK, RODOS ve GÜMÜLCİNE Başkonsolosluklarında oy kullanılabilecek. - GÜMRÜK KAPILARINDA OY KULLANILIYOR MU? Her seçimde olduğu gibi gümrük kapılarında da oy kullanmak mümkün. - SEÇİM HİLESİNE KARŞI NE YAPABİLİRİM? Yurtdışında kullanılacak oylar, Türkiye’de, diğer bütün oylarla bir-

likte, 7 Haziran akşamı sayılacak. Ancak oy kullanma işlemi sırasında seçim güvenliğini sağlamak da, en az oy sayımı sırasında sağlamak kadar önemli. Bu konuda görev, Avrupa’daki HDP seçmenine düşüyor. Bir HDP seçmeni olarak size en yakın seçim irtibat merkezi veya HDP destekçisi derneğe/toplum merkezine başvurarak “sandık müşahidi” olabilirsiniz. Sayısız seçim deneyimi göstermiştir ki, seçim güvenliğini sağlayan temel unsur, müşahitlerin emeği olmaktadır. Bu konudaki duyarlılık, en az oy kullanmak kadar önemlidir. - SEÇİM ÇALIŞMALARINA NASIL KATILABİLİRİM? Avrupa’daki seçim çalışmaları, toplumun çok farklı kesimlerini temsil eden onlarca örgütün katılımıyla oluşturulan organler eliyle koordine ediliyor. Bu kurumların herhangi birinin size en yakın derneğine/toplum merkezine uğrayarak seçim çalışmalarına katılma beyanında bulunabilir veya burada bulunan telefon numaralarını arayarak yönlendirme isteyebilirsiniz. HDP, yaygın kitle iletişim araçlarından ve teknolojik olanaklardan diğer partilere nazaran oldukça az faydalanabilmektedir. Oylarını artırmasını sağlayacak en önemli güç, milyonların desteği, emeğidir. Bu açıdan seçim çalışmalarına katılmak, HDP’yi güçlendirmek; HDP’yi güçlendirmek, demokratik alternatifi görünür kılmak anlamına gelecektir. - İLTİCACILAR OY KULLANABİLİR Mİ? Evet, bütün Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları gibi ilticacılar da üzerinde T.C. Kimlik Numarası bulunan kimlik belgesini ibraz ederek oy kullanabilir. - NEREDEN YARDIM ALABİLİRİM-İLETİŞİM? Size en yakın Demokratik Kürt Toplum Merkezi’nden veya HDP destekçisi derneklerden seçime ilişkin her konuda danışmanlık hizmeti alabilirsiniz. https://www.facebook.com/ hdpeurope http://tr.hdpeurope.eu/ hdpeurope@skynet.be 0032 250 38 619 0049 157 33 88 12 49 0049 152 55 73 06 07 0049 173 82 44 709 HDP AVRUPA SECİM KOORDİNASYONU


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.