ÖZGÜR GELECEK YOLUNDA
www.iscikoylu.org umutyayimcilik@ttnet.net.tr
Say›: 2005-22
33
*Y›l:2 *21 Ekim-3 Kas›m 2005 *Fiyat›: 75 YKr ISSN:1303-9350
GERÇEK TERÖR‹ST K‹MD‹R? ✔ E¤er terör; iflgaller gerçeklefltirenlere, halklar› katledenlere karfl› direnmekse, ✔ Terör; özellefltirmelere karfl› ç›kmaksa, ✔ Terör; hapishanelerdeki devrimci tutsaklar› savunmaksa, ✔ Terör; dünyan›n bir ucundaki katliamlara karfl› ç›kmaksa, ✔ Terör; halklar›n kardeflli¤ini ve dayan›flmas›n› savunmaksa, ✔ Terör; emperyalizme, uflaklar›na ve iflbirlikçilerine karfl› mücadele etmekse ezilen emekçi halklar bu “terör” eylemlerine ve “teröristlik” yapmaya devam edecektir.
T. Kürdistan› atefl alt›nda
DERS‹M’E SEFER OLUR, ZAFER OLMAZ Emperyalizmin ezilen halklara yönelik topyekun savafl ilan›n›n bir parças› da ülkemizde yaflanmaya devam ediyor. Özellikle T. Kürdistan›’nda son süreçte yo¤unlaflan operasyonlarla birlikte gözalt›, katliam, yarg›s›z infaz sald›r›lar› da yükseldi. Özel Tim ve asker eliyle yap›lan bu sald›r›lar devletin halka karfl› politikas›n›n ta kendisidir. Gerillaya yönelik 10 binlerce askeri güçle bölgede yürütülen katliam ve imha operasyonlar›nda devlet istedi¤i sonucu bir kez daha alam›yor. Operasyonda kulland›¤› korucular› öldürerek çok say›da gerilla vuruldu¤u, gerillaya erzak yard›m› yaparken insanlar›n yakaland›¤› söylentileri yayarak psikolojik üstünlük havas› yarat›lmaya çal›fl›l›yor. Bu üstünlük yaratma ve çat›flmalarda ölen asker say›lar›n› gizleme
çabalar›na ra¤men, bu gerçek bir flekilde a盤a ç›kmaktad›r. “fiehitlerimiz” propagandas›yla ve asker ailelerini kullanarak ald›¤› darbelerin yaratt›¤› olumsuz etkisini da¤›tma çabalar› da ifle yaramamaktad›r. Di¤er yandan gerilla cenazelerine iflkence yapan devlet, bunlar› ak›l almaz yöntemlerle teflhir ederek halk› korkutma ve sindirmeyi hedeflemektedir. Ancak y›llard›r uygulanan bu yöntemlerin ifle yaramamas› bir yana, halk›n gerillaya olan ba¤l›l›¤›n› art›rm›fl ve daha fazla sahiplenmesini sa¤lam›flt›r. Yani zulmün rengi koyulaflt›kça, korkunun de¤il, hakl› ve onurlu olan›n yan›nda saf tutma gerçe¤i daha da belirginleflmifltir. Bu gerçek devletin sald›r›lar›n›n boyutu ne olursa olsun, karart›lamayacak kadar güçlüdür.
TC’nin gerillay› imhaya yönelik Bugün onbinlerce operasyonlar› songelmesiyaskerle operasyon bahar›n le beraber yo¤unyapan devletin bu laflarak devam Yerel kayhamlesi de, geç- ediyor. naklardan edindimifl hamleleri gibi ¤imiz bilgilere göyaklafl›k 35 bin baflar›s›z olmak re kiflilik askeri güzorundad›r. Çün- cüyle Dersim’de bafllakü gerilla halkt›r, operasyona yan TC, Hozat, halk oldu¤u süre- Ovac›k, Naz›miPülümür ve ce de var olacakt›r. ye, Dersim Merkez’de da¤ köylerini ve yaylalar› boflaltt›rd›. 17–25 Ekim tarihlerinde “can güvenlikleri” aç›s›ndan
köylüye ilçelere inmelerini sal›k veren faflizm, operasyonlarda Ovac›k baflta olmak üzere Dersim’i yerle bir etmeye niyetli gözükse de, Pülümür k›rsal›nda HPG gerillalar›yla girdi¤i çat›flmada hezimete u¤ram›fl ve verdi¤i kayb›n flokunu henüz üzerinden atamam›flt›r. Bölgenin dört bir yan›nda operasyonlar devam ederken 16 Ekim günü saat 21:30 saatlerinde Ovac›k’›n Gözeler köyü k›rsal› Aksu deresinde erzak tafl›d›klar› iddia edilen MKP gerillalar›yla çat›flmaya giren faflist TC güçleri, üç MKP HKO gerillas›n› katletti. Malatya Adli T›p Merkezi’ne götürülen gerillalar›n kimlikleri aç›klanmazken, yerel kaynaklardan edindi¤imiz bilgilere göre flehit düflen gerillalar›n isimleri flunlar; Muharrem kod adl› Murat Güzel, Rojda kod adl› Ayten Gülmez, Ahmet kod adl› Yusuf Dal.
Köylülerin hayk›r›fl› ve iflçi-köylü ittifak›n›n do¤ru kavran›fl› üzerine On binlerce köylü IMF, Dünya Bankas› destekli tar›m politikalar›n› uygulayan AKP hükümetini Manisa’da yap›lan “Çiftçinin Hayk›r›fl›” mitingiyle uyard›. Bu mitingin, köylülerin uyar› ve protesto amaçl› gerçeklefltirdi¤i ilk miting olmad›¤›n› belirtmek gerekir. Bundan önce de farkl› tarihlerde kitlesel kat›l›ml› merkezi ve bölgesel düzeylerde gerçekleflen çeflitli mitingler örgütlenmiflti. TC’nin de¤iflken resmi verilerine göre 7 milyon köylünün istihdam edildi¤i, 23 milyon insan›n geçimini sa¤lad›¤› tar›m sektöründeki geliflmeler her geçen gün
kabul edilemez ve dayan›lmaz boyutlara varmaktad›r. Köylülerin çal›flma ve yaflam koflullar› her geçen gün kötüye gitmekte ve tepkileri geniflleyip, büyüyerek, kitlesel boyut kazanarak artmaktad›r. Ekonomik ve yaflamsal taleplerin sorumlu adresi sadece mevcut hükümetlerle s›n›rl› kalsa da, toplumsal yap›n›n önemli ve etkili gücü olan köylülü¤ün yaflad›¤› sorunlar› görmemek ve çözümü konusunda somut, etkili ve kal›c› politikalar üretmemek, kendili¤indencili¤e ve tasfiyecili¤e hizmeti beraberinde getirir. Sayfa 16-17-18-19
2
21 Ekim-3 Kasım 2005
33
Bal›kesir’in flirin ilçesi Gönen’den Siz Türk-‹fl üyeleri ve Tuzla Deri-‹fl (Gönen’den gelen 30 temsilci ve iflçi Tuzla ziyaretinin ard›ndan üyelerine selam ile sözlerimize bafll›yoruz. Bizler Gönen deri iflçileri olarak, bizlere Zeytinburnu Günder önünde bas›n aç›klamas› yapt›. Bunun üzerine gösterdi¤iniz misafirperver davran›fl›n›zdan iflçiler taraf›ndan afla¤›daki yaz› yaz›lm›flt›r.) dolay› sizlere teflekkür ederiz. Gönen deri iflçileri olarak yaflad›klar›m›- Günder Deri ve birkaç iflveren Gönen insa- na da kendi kafalar›na göre girdi ç›kt› yapt›z› anlatmaya geldi¤imiz bu platformda fark- n›na milattan önce yaflananlardan bile daha lar. Art›k bu zehir tüm vücutlar›n› sarm›flt›. l› bir flekilde konuyu ele almak istiyoruz. fazlas›n› yapm›fllard›r. Vücutlar›ndaki bu vi- ‹flçiyi bayram gününe bir gün kala “ifller bitSon günlerde tüm Türkiye’nin gündeminde rüsü yayabilecek ortam olarak da Gönen il- ti” diyerek iflten ç›kard›lar. Y›llar geçtikçe olan Bal›kesir ilini ayr› konu ile arkadaflla- çesini seçmifller. Ve çal›flan emekçilere her daha da ac›mas›z oldular ve iflçilere insan›n r›m›z yaflad›klar›na uyarlam›fl. Bildi¤iniz gi- türlü kötü muameleyi yapt›lar. Sigortas›z insana yapmayaca¤› uygulamalar yapt›lar. bi gündemde bir kufl gribi vakas› var. Kanat- çal›flt›rd›lar, yetmedi haftal›k 45 saat yeri- Çal›flma Bakanl›¤› müfettiflleri geldi¤inde l› hayvanlarda görülen bu hastal›k bizim ne 90-100 saat çal›flt›rd›lar. Küçük yafltaki iflçileri kurutma odalar›na, depolara saklayaGönen ilçesinde ise daha farkl› olarak ka- iflçileri çal›flt›rd›lar. Senenin befl ay› çal›flt›- rak tehdit ettiler. Bunlar› yaparken d›flar›ya nats›z bir kesimde ve y›llardan beri bulun- r›p sonra kap›n›n önüne koydular. ‹fl kazas› da demokrat göründüler. Biz Gönen iflçileri maktad›r. Bunlar, bundan yaklafl›k 15-20 y›l geçiren, parma¤›n› kolunu kapt›ran iflçiyi olarak bu virüsün daha fazla yay›lmas›n› önönce ‹stanbul Kazl›çeflme’den göçen bir tehdit ederek flikayet etmesini engellediler. lemek için bir dernek kurduk ve bu insanl›grupta görülmüfltür ve y›llardan beri Gönen Ve iflten ç›kard›lar. Bunlar öyle bu virüsün ¤›n› kaybetmifller için bir afl› bulduk. Bu afl› insan›n›n bafla ç›kamad›¤› bir tür griptir. etkisindeydiler ki, iflçinin de bir insan oldu- da Türkiye’de Deri-‹fl Sendikas›’d›r. Amac›Bizler de bu rahats›zl›¤a (puflt) gribi ad›n› ¤unu unuttular ve di¤er iflverenlere de bunu m›z iflçi emekçi kardefllerimizin kan›n› emen verdik. Y›llar önce göç ederek yöremize ge- empoze ettiler. Fazla mesai yapt›r›p ücret bu zehiri yok etmek, bu yüzden bu afl›y› Gölen bu iflverenler yani bu gribin tafl›y›c›s› vermediler. O da yetmedi sigorta yapt›klar›- nen’e getirdik. Bütün iflçi arkadafllar›m›za
fiiflli Belediyesi’nde iflçiler üzerindeki bask›lar sürüyor! ¤um yapmas›na 1 hafta kalan efli fenalaflarak hastaneye kald›r›ld›. Belediye-‹fl Genel Merkez ve flube yöneticileri, sendika üyeleri ve Türkmen’in ifl arkadafllar› kendisini ziyaret ederek sald›r›ya tepki gösterdiler ve sorumlular›n ortada oldu¤unu söylediler. Sald›r›y› k›nayan Belediye-‹fl Sen-
dikas› ayn› gün sendika binas›nda bir bas›n toplant›s› düzenleyerek Genel‹fl’i ve fiiflli Belediye Baflkan› Mustafa Sar›gül’ü uyard›. Belediye-‹fl Sendikas› Genel Baflkan› Nihat Yurdakul; D‹SK Genel Baflkan› Süleyman Çelebi, Genel-‹fl Genel Baflkan› Mahmut Seren ve fiiflli Belediyesi Baflkan› Mustafa Sar›gül’ün sald›r›lardan sorumlu oldu¤unu söyledi. Yurdakul, aylardan beri faflist bir uygulamayla ad› örgütlenme olan çal›flmalarda iflçilerin sendika seçme özgürlü¤ü yok say›la-
işçi-köylü senin sesin! OKU-OKUT! ABONE OL! ABONE BUL!
ABONEL‹K fiARTLARI
fiiflli Belediyesi ve yan kuruluflu olan Kentyol Afi’de örgütlü olan Belediye-‹fl Sendikas› ve 2 ay önce ayn› iflyerinde örgütlenme çal›flmas› bafllatan D‹SK Genel-‹fl Sendikas› aras›nda yaflanan gerginlik devam ediyor. Belediye-‹fl’e üye iflçilerin fiiflli Belediye Baflkan› Mustafa Sar›gül deste¤iyle Genel-‹fl sendikas› taraf›ndan zorla üye yapt›r›ld›¤›, iflçilerin bu yönlü flikayetlerini dile getirmesi sonucu ortaya ç›km›flt›. 7 Ekim’de fiiflli Belediyesi Makine ‹kmal bölümünde çal›flan Belediye-‹fl üyesi Veysel Ball›kaya’n›n sabah›n erken saatlerinde evinin önünden bir grup taraf›ndan kaç›r›larak zorla ormanl›k alana götürülmesi, burada “örgütlenmemize engel olmayacaks›n yoksa kötü olur” fleklinde tehdit edilerek dövülmesi gerçekleri bir kez daha ortaya koydu. fiiflli Belediyesi Fen ‹flleri Müdürlü¤ü’nde çal›flan ve Belediye-‹fl Sendikas› üyesi, iflyeri bafl temsilcisi olan Yusuf Türkmen ise 10 Ekim günü sabah saat 05:30’da evinden ç›karken maskeli 6 kifli taraf›ndan “bizi tan›yorsun, örgütlenmemize engel olma” tehditleri savrularak demir çubuklarla dövüldü. ‹ki kolu birçok yerinden k›r›lan, yüzünden, bafl›ndan, gö¤sünden ve s›rt›ndan da darbeler alan Türkmen’in dövüldü¤ünü gören mahalle halk› yaral› iflçiyi hastaneye kald›r›rken, Türkmen’in dövülmesine tan›k olan ve do-
rak, eli silahl› adamlarla istediklerini uygulamaya kalkman›n sendikal etikle uyuflmad›¤›n›n alt›n› çizdi. Türk-‹fl 1. Bölge Baflkan› Faruk Büyükkucak da, “Bu sald›r› iflçi s›n›f›na yap›lm›flt›r” dedi. Toplant›ya kat›lan fiiflli Belediyesi iflçileriyle toplant› sonras› yapt›¤›m›z görüflmelerde birçok iflçinin tehdit edildi¤i söylendi. Makine ‹kmal Müdürlü¤ü ‹flyeri Bafltemsilcisi Cemal Karabulut 1.5 ay önce tehdit edilmifl, Fen ‹flleri Delegesi Binali Bülbül telefonla aranarak “sizinle de görüflece¤iz” denilerek gözda¤› verilmifltir. Kentyol iflçisi Ayd›n Aslan 4 Ekim’de Genel-‹fl 1 No’lu Bölge Baflkan› Mehmet Karagöz’ün konuflmas›n› protesto etti¤i için 5 kifli taraf›ndan tekmelenmifltir. Genel-‹fl’e üye yapt›r›lan iflçilerin 1 Ekim’den itibaren ilk 34 gün içerisinde 140’a yak›n›n›n Belediye-‹fl Sendikas›’na geri dönmesiyle birlikte sald›r›lar›n fiziksel olarak devam etti¤i belirtilirken Belediye-‹fl Sendikas› Beyo¤lu fiube Sekreteri fienol Erdem’in de tehdit edildi¤i eklendi. Gece vardiyas›ndan gündüz vardiyas›na geçen ancak Genel-‹fl’e geçmesi için zorlanan Hasan Seçik adl› iflçi hay›r cevab› verdi¤i için 15 gün içinde yeniden gece vardiyas›na al›nd›¤› da verilen bilgiler aras›nda. (‹stanbul)
6 AYLIK: 10.200.000
bu afl›y› yapt›k. Sonunda iflçiler hak, adalet ve daha ça¤dafl bir yaflam hakk› istediler, tabi buna karfl›l›k iflverenler bu afl›ya al›fl›k olmad›klar› için iflçiye daha fazla zulüm yapmaya bafllad›. Bask› yapt› olmad›, adam tuttu kurflun s›kt› olmad›, emniyeti ve seçilmiflleri üzerimize sald› olmad›, bizler art›k afl›y› alm›flt›k. Bakt› olmuyor, afl›n›n süresi k›sa bundan sonra ne yapacaks›n›z diyerek afl›m›z (sendikam›z) hakk›nda karalama kampanyas› yapt›. Yine baflaramad›. Biz Gönen iflçileri olarak sendikam›zdan ald›¤›m›z güçle dimdik ayakta durduk ve tam 83 gündür bu afl›ya karfl› yap›lan savafla direniyoruz. Sizlerden bu gücü ald›¤›m›z sürece de direnece¤iz. Bu puflt gribini yenece¤iz. Devlet büyüklerimize buradan sesleniyoruz; Manyas’taki gribi de¤il, Türkiye’deki bu gribi yenmedi¤imiz sürece bu ülke daha çok Avrupa kap›lar›nda bekler. Gelin tüm gücümüz ile bu gribe karfl› da mücadele edelim. Teflekkür ederiz. (Gönen Deri ‹flçileri)
S›n›f bilinçli destekle direnifl büyüyecek! TEKS‹F Bak›rköy fiubesinde örgütlü 80 Serna-Seral iflçisi 16 Eylül 2005 tarihinde Toplu Sözleflme Görüflmeleri s›ras›nda patronla anlaflamam›flt›. Bunun üzerine greve ç›kan 130 Serna-Seral tekstil iflçisinin direnifli, polisin çad›rlar› bahane ederek yapt›¤› azg›nca sald›r›lara ra¤men kararl›l›kla sürüyor. ‹lk olarak 30 Eylül Cuma günü sabaha karfl›, oldukça kalabal›k sivil ve çevik kuvvet polisi bölgeye y›¤›nak yaparak iflçilere sald›rm›flt›. Sald›r›n›n ard›ndan çad›r› tekrar kuran iflçilere, polis tekrar müdahale ederek, bu kez “elebafl›” olarak önceden tespit ettikleri 4 iflçiyi gözalt›na alarak çad›r› y›kt›lar. ‹flçiler 14 Eylül Cuma günü Ba¤dat Caddesi’nde bulunan Serna Tekstil’in sat›fl ma¤azas› önünde bir bas›n aç›klamas› yapt›lar. Aç›klamay› Serna-Seral sözcüsü Suzan Gündüz okudu. Bu s›rada s›k s›k, “Yaflas›n örgütlü mücadelemiz”, “Kurtulufl yok tek bafl›na ya hep beraber ya hiç birimiz”, “Yaflas›n grev ve toplu sözleflme” vb. sloganlar atan iflçilerin, oldukça coflkulu olmalar› dikkat çekti. Aç›klaman›n ard›ndan ma¤azan›n önüne “Serna’n›n penyeleri kanla dikiliyor” yaz›l› döviz b›rakt›lar. Serna’da son olarak yaflanan olayda da iflçiler farkl› ayr›nt›lar›n alt›n› çiziyor; 15 Eylül Cumartesi günü sabah saat 9:00’da Çevik Kuvvet ekipleri eflli¤inde gelen icra memurlar› 25 milyarl›k baflka bir alaca¤› gerekçe göstererek zorla iflyerindeki bilgisayarlara ve Elektra Makinesi’ne (tasar›m için kullan›lan bilgisayar destekli çal›flan bir makine) el koydular. ‹flçiler borcun oldu¤u söylenen Genmak adl› haz›r kumafl ald›klar› firmayla 2 y›ld›r hiç al›flverifl yapmad›klar›n›, bu firman›n ise 2004 y›l›na ait alaca¤›n› bahane ederek icra takibi bafllatt›¤›n› söyledi¤ini belirttiler. Bunun üzerine avukatlar›na baflvuran iflçiler, “bu oyun sendikalaflma sürecinde bafllam›fl bir dan›fl›kl› dövüfltür” diyerek, patronlar› ve oyunlar›n› teflhir edeceklerini belirttiler. (Kartal)
1 YILLIK: 20.400.000
NOT: ‹stedi¤iniz süreye denk gelen oranda paray› hesap numaralar›m›za yat›rarak banka dekontunu yay›nevimize fakslay›n›z ya da postalay›n›z. Abonelik ücretine posta masraflar› dahildir.
3
33
21 Ekim-3 Kasım 2005
Bush can çekifliyor:
BU CENAZEY‹ K‹M KALDIRACAK? Katrina Kas›rgas› ABD’nin bir flehrini de¤il, Bush ve flürekâs›n› da önemli oranda etkisi alt›na ald›. Kas›rgan›n ard›ndan yaflananlar, özellikle de yap›lan aç›klamalar Bush’un önemli oranda y›pranmas›n› beraberinde getirdi. Kas›rgada yaflamlar›n› yitirenler, açl›kla ve hastal›kla yüz yüze b›rak›lanlar, aç kald›klar›ndan kaynakl› yiyecek dükkânlar›na sald›ranlar› katletme emri ile katledilecek olanlar ve haftalarca hiçbir yard›m›n ulaflt›r›lmad›¤› bölge “imparatorlu¤un” gerçek yüzünü de gösterdi. Önce beyazlar kurtar›ld› bölgeden ama ard›ndan s›ra siyahlara gelmedi çünkü onlar ölüme terk edildi. Bu tablo Bush’un y›pranan yüzünü iyice eskitti ve ülkesi baflta olmak üzere, “güvence verdi¤i” halklar “hayal k›r›kl›¤›” ile yaflanan geliflmeleri izledi. ABD kamuoyuna yans›yan araflt›rmalara göre ABD halk›n›n Bush’a olan güven ve deste¤i yüzde 45’lere kadar gerilemifl durumda. Üstelik bu oran son y›llar›n en düflük yüzdesini ifade ediyor. Washington Post ve ABC televizyonunun son kamuoyu yoklamas›na kat›lanlar›n yüzde 57’si Bush’un Irak politikas›n› onaylamad›klar›n› söylerken, yüzde 53’ü de “savafla girmeye de¤mezdi” düflüncesini ifade ediyor. Bu oranlar Irak iflgalinin hiçbir flekilde sonu olmayan bir yol oldu¤unu göstermesinden ve kan›tlamas›ndan kaynakl›, halk iflgal alt›ndaki ülkedeki çocuklar›n›n yaflamlar› ve geleceklerinden kayg› duyuyor. ‹flgalin her gün artan bilânçosu ve a盤a ç›kan yalanlar ve iflkenceler azalan destek ve güvenin temel nedenlerinden. Bush Katrina Kas›rgas› ile birlikte önemli oranda itibar kaybetti ve kaybettiklerini yeniden toparlamak için bildik yöntemlerini devreye koydu. Önce halk›na yapt›¤› seslenifl konuflmas›nda “Kas›rgan›n yaratt›¤› tahribat› ortadan kald›rmak için milli beraberlik” dedi ve ard›ndan da yeni sald›rgan politikalar›n› devreye koydu. Zira bu durumu kurtarmak için elindeki bütün silahlar› devreye koymak durumunda. Çünkü Katrina, Bush aç›s›ndan sadece siyasi anlamda y›pranmas›n› sa¤lamakla kalmad›, ayn› zamanda ABD ekonomisi baflta olmak üzere dünya ekonomisini etkileyen bir y›k›m oldu. Kas›rgan›n ard›ndan petrolün “önlenemez” yükselifli ABD yat›r›mc›lar› baflta olmak üzere Çin dâhil olmak üzere AB pazar› ve Japonya’y› da etkisi alt›na alm›fl durumda. Petrolün son bir ayl›k zaman zarf›ndaki yükselifli etkiledi¤i ülkelerdeki halk›n al›m gücünü de önemli oranda geriletti. Ekonomisinde 40 milyar dolarl›k bir hasar›n oluflmas›na neden olan Kas›rga, Euro’ya ba¤l› ülkelerin ekonomik geliflimini de önemli oranda yavafllatm›flt›r. Bu y›k›m›n a¤›r bilânçosunu atlatmak için Bush’un “milli hassasiyetlere” yönelik aç›klamalar›n›n hiçbir etkisinin olmad›¤› da ortada. Çünkü halk›n geliflen tepkisini bast›rma noktas›nda pek fazla ifle yaramad›¤› yap›lan araflt›rmalar sonucu a盤a ç›kan istatistiklerle ortada. Bu tablo içinde Bush’u kurtaracak tek alternatif kal›yor ki, o da sald›rganl›k üzerine kurulu politikalar›n›n daha aktif biçimde devreye sokulmas›d›r. Son günlerde gözlerden kaçmayan ‹ran ve Suriye geliflmeleri bu ad›mlar›n yak›n zamanda at›laca¤› ihtimallerini güçlendirmektedir. “Bir seçimle karfl› karfl›yay›z. Ya 11 Eylül öncesinin izolasyon ve geri çekilme mant›¤›na dönece¤iz veya düflmana karfl› savaflarak büyük Ortado¤u’daki müttefiklerimizi destekleyece¤iz. Ben ter-
cihimi yapt›m. Sald›rmaya devam edece¤iz. Irak halk›yla omuz omuza olmaya devam edece¤iz ve kazanaca¤›z.” Bush bu aç›klamay› çok k›sa bir zaman önce yapt›¤› halk›na seslenifl konuflmas›nda ifade etti. Kendileri aç›s›ndan var olan durumun nas›l afl›laca¤›n› bu konuflmas›nda da çok net göstermifl durumda. ABD ve ‹ngiliz yetkililerinin son dönem ‹ran ve Suriye ile ilgili dikkat çeken aç›klamalar›na bakmadan önce ilk adresimiz Irak’ta son dönem yaflanan geliflmelere k›saca de¤inmekte fayda var. Yap›lan anayasa yoklamalar› aylard›r baflta ABD olmak üzere iflgalci güçlerin umutla bekledi¤i bir durumdu. Irak cehennemi; referandum bu atefli söndüremeyecek! Aylard›r tart›flmalar› yürütülen Irak Anayasas› 15 Ekim günü “halk oylamas›na” sunuldu. Referandumun aç›klanan ilk sonuçlar›na göre halk›n istenilen kat›l›m› sa¤lanm›fl durumda. Kat›l›m›n Kerbela’da 440 bin kifli oldu¤unu ve yüzde 95’in “evet” oyu kulland›¤› aç›kland›. Tikrit’teki seçim yetkililerinin yapt›¤› aç›klamaya göre 43.571 hay›r oyunun ç›kt›¤› ve bunun yüzde 96’l›k bir oran› ifade etti¤i belirtiliyor. Yine Sünnilerin ço¤unlukta yaflad›¤› Samarra kenti hariç yüzde 65 oran›nda bölgeden hay›r oyu ç›kt›¤› ifade edildi. Bush Beyaz Saray’dan yapt›¤› aç›klamada bunun Irak halk› için büyük bir baflar› oldu¤unu ifade ederek kat›l›mdan dolay› Irak halk›n› kutlad›. Ancak bu tebrik mesajlar›n›n bofl bir yalan balonu oldu¤u bir gerçek. Çünkü Irak’taki süreç baflta ABD olmak üzere iflgalci güçler aç›s›ndan istenilen biçimde bir geliflim göstermemektedir. Oylamalar›n kesin sonucu anlam›nda yukar›daki verilerin hiçbir inand›r›c›l›¤› bulunmamas›n›n yan› s›ra, Anayasa tasla¤› sürecinde yürütülen tart›flma ve memnuniyetsizliklerin yans›d›¤›n› da mevcut verilerden görmek mümkün. Bunun yan› s›ra referandum Irak’ta bugüne kadar denenen çeflitli “demokrasi” yöntemlerinin bofla ç›kt›¤› gibi bofla ç›kacak bir gerçekliktir. Sürecin bundan sonraki aflamas› için ön görülen iç savafl zemini gittikçe bir yükselifl gösterirken, içinde iflgalci güçlerin oldu¤u çeflitli oyunlar›n tezgâhland›¤› tart›flmalar› yürütülüyor. Askeri aç›dan ç›kmaz› derinleflen ABD’nin bu konudaki giriflimlerinin tümü fiyaskoyla sonuçlanmaktad›r. Bir kere daha vurgulamak gerekir ki direnifl gerçe¤i “demokrasi” gerçe¤ine ra¤men kendisini koruyarak devam ettirmektedir ve referandumun yap›ld›¤› 15 Ekim günü Ba¤dat’ta bir seçim bürosunun yan›na konulan bomban›n patlamas› sonucu Irakl› 5 asker yaflam›n› kaybetmifltir. Bundan daha da önemlisi ABD askerleri taraf›ndan e¤itilerek silahland›r›lan Irakl› askeri birliklerin say›s› üçten bire inmifl durumda. E¤itilenlerin büyük bir ço¤unlu¤u ise e¤itim bitince, silahlar› ile birlikte kaçarak direniflçilere kat›lmaktad›r. Irak Referandumu’ndan iki gün önce yani 13 Ekim’de Irak’ta yaflanan geliflmeleri halk›na duyurma çabas›nda olan Bush, bölgede olan askerleri ile canl› ba¤lant› kurarak durumu izah etmek için bir TV program› haz›rlatt›. Ancak iflin kötüsü bir gün sonra yine bir ABD
bas›n› taraf›ndan haz›rlanan program›n bir hafta öncesinden planland›¤›n›, programda Bush ve askerlerin neler konuflaca¤›n›n ezberletildi¤i a盤a ç›kt›. Halk›n› kand›rman›n s›n›rlar›n› epeyce zorlayan Bush bu yalanlar›n›n a盤a ç›kmas› ile sözde itibar›n› her gün biraz daha kaybetmektedir. ABD halk› için flu anda tek gerçek var; o da orada bulunan çocuklar›n›n gelece¤i ve her gün ülkelerine dönen tabutlard›r. Bu gerçekler Bush’un çabalar›n› bofla ç›kartacak kadar güçlüdür. ‹ran ve Suriye Maceras› Giderek Güçleniyor mu? “Potansiyel olarak en tehlikeli senaryo, Çin, Rusya ve belki de ‹ran’›n oluflturaca¤› anti hegemonyac› ve yaln›zca ideoloji arac›l›¤›yla de¤il, fakat birbirlerini tamamlay›c› ›st›raplarla birleflmifl büyük bir koalisyondur.”(Brezenski) ABD aç›s›ndan bu korkulu senaryo, korkuluk olmadan ç›karak bir kâbusa dönüfltü. Rusya ve Çin’in geçti¤imiz ay yapt›¤› askeri tatbikat, bu kâbusun ilk güçlü sinyallerini ABD’ye gönderdi. Yaflanan büyük kriz ve s›k›fl›kl›¤›n içinde kendisine alternatif bloklar›n oluflmaya bafllamas› ABD aç›s›ndan korkunun önemli oran-
da yaflanmas›n›n zeminini oluflturmakta. Bu bloklaflmalar karfl›s›nda gücünü kan›tlamak için ve onlardan önce bir hamle yapabilmek ise yukar›da da vurgulad›¤›m›z gibi tek ç›k›fl yolu sald›rgan politikalar›n› daha güçlü bir flekilde devreye koymak durumundad›r. Son günlerde gerek ABD gerekse de ‹ngiltere taraf›ndan ‹ran ve Suriye’ye iliflkin yap›lan aç›klamalar “Bu konuda bir kamuoyu mu oluflturuluyor?” sorusunu gündeme getirmifl durumda. Bildik bir yöntem olmas› aç›s›ndan hat›rlanaca¤› gibi sald›r›n›n zemininin haz›rlanmas› aç›s›ndan dünya kamuoyuna belli aç›klamalar yap›lmakta ve bu do¤rultuda ad›mlar at›lmaktad›r. Bu süreç Afganistan ve Irak örneklerinde çok somut olarak görüldü. fiimdi Suriye merkezli yap›lan aç›klamalar benzer bir sürecin yafland›¤›n› ak›llara ister istemez getirmektedir. Bush, 8 Ekim’de National Endowment for Democracy vakf›n›n aç›l›fl›nda yapt›¤› konuflmada ‹ran ve Suriye hedefini yenileyerek bu ülkeleri “yasad›fl›” ülkeler olarak bir kez daha tan›mlad› ve “teröristlerle terörizme yard›m edenler aras›nda hiçbir fark gözetmeyeceklerini” özellikle vurgulad›. Bush’un bu aç›klamas›n› 15 Ekim’de ‹ngiltere’nin aç›klamas› izliyor ve Irak’taki direniflçileri ‹ran’›n e¤itti¤i ve bunlara silah ve mühimmat verdi¤i aç›klamas›nda bulunuyor. Bunun “terörist” bir faaliyet oldu¤unu aç›klayan ‹ngiltere “gerekli hassasiyet gösterilmedi¤i takdirde önlem almalar›n›n flart oldu¤u” aç›klamas›nda bulundu. Yak›n müttefiklerin birbirlerine yak›n bu
aç›klama ve tehditleri ‹ran, Suriye hedefinin çok uzak bir tarihte olmad›¤› ihtimalini güçlendirmekte. Ancak bu aç›klamalara ra¤men bu iki ülkeye karfl› yap›lacak bir fiiliyat›n ABD aç›s›ndan hiç de kolay olmad›¤› bir gerçek. Hat›rlanaca¤› gibi Bush’un yak›n zamanda Rusya’ya yapt›¤› ziyarette Putin’le ‹ran pazarl›¤› yürütülmüfl ancak istenilen yan›t al›namam›fl ve Putin daha Bush gelmeden ‹ran’la nükleer silah ortakl›¤› konusundaki giriflimlerini sürdüreceklerini ve bu giriflimin dünya bar›fl›n›n sa¤lanmas› ve korunmas› aç›s›ndan önemli oldu¤unu vurgulam›flt›. ABD’ye bir meydan okuma olarak da alg›lanabilecek bu durum gelinen aflamada bu özelli¤inden bir fley kaybetmemifl, üstüne üstlük Rusya; ‹ran, Çin ve Almanya gibi ülkeler baflta olmak üzere çeflitli ülkelerle iliflkilerini daha da gelifltirmifltir. ABD aç›s›ndan bu iki ülkeden hangisinin öncelikli “lokma” oldu¤u tart›flmalar›na gelirsek, e¤er ikisi aç›s›ndan da ilk etapta vurgulanmas› gerekenin ikisinin de kendi içinde çetin olan yollar› oldu¤u gerçe¤idir. Suriye, bu yolda biraz daha kolay lokma gibi görünüyor. Askeri aç›dan zay›f oluflu bu kolayl›¤›n en temel nedenidir. ABD bas›n›na yans›t›ld›¤› kadar›yla Bush’un Milli Güvenlik Konseyi’nin, Irak’a geçifl yolu olarak de¤erlendirilebilecek belli köyleri bombalamay› konufltu¤u söyleniyor. Bunun yan›s›ra Suriye’nin olas› bir ABD sald›r›s›na karfl› dayanmas› askeri zay›fl›¤›ndan kaynakl› zor. Ancak böylesi bir durumda karfl›l›k verme anlam›nda Suriye’nin ‹srail seçene¤ini devreye sokma ihtimali, üzerinde tart›fl›lan ihtimaller aras›nda. Suriye sald›r›s›n›n ek bir gündemi daha, Hizbullah’›n böylesi bir durumda aktif bir karfl› cephe durumuna gelmesi ki, bu da Lübnan’›n gündeme gelmesi anlam›na gelmektedir. ‹ran seçene¤i ise ABD aç›s›ndan çok daha karmafl›k bir süreci ifade ediyor. Çünkü Rusya, Çin ve Almanya iliflkileri ABD aç›s›ndan üstünden atlan›lmamas› gereken bir cephe niteli¤i tafl›yor. Bu gerçek ABD’yi hem askeri aç›dan zora sokmakta, hem de dünya kamuoyunun olas› bir sald›r› durumunda daha zor ikna edilmesi anlam›na gelmektedir. Bush’un özellikle de ikna konusunda daha fazla çaba sarf etmesi gerekti¤i gerçe¤i çok net olarak ortada durmaktad›r. Bu arada NATO’nun Azerbaycan’›n Hazar k›y›lar›ndaki üs haz›rl›klar›n› iflletilmeye çal›fl›lan bu sürecin bir parças› olarak de¤erlendirmek mümkün. Bu tabloya ülkemize son dönem yap›lan ABD askeri yetkililerinin ziyaretlerini de ekledi¤imizde, planlar›n belli kapsam ve biçimlerde hayata geçirilmeye çal›fl›ld›¤›n›n sinyallerini büyük ölçüde görmekteyiz. ABD’nin bu planlar›, önümüzdeki dönem Ortado¤u aç›s›ndan yaflanma ihtimali gittikçe yükselen bir cehennem ortam›n›n foto¤raf›n› gösteriyor. Bu foto¤raf›n önemli bir parças›n› oluflturan Türkiye ise sürecin önemli ölçüde parças› olacak. ABD yaflad›¤› derin buhran› “savafl makinesi” olma özelli¤ini koruyarak atlatmay› düflünürken, Türkiye’yi bu makinenin önemli bir difllisi haline getirme hedefini dünden daha fazla koruyor. Çünkü krizi dünden daha yo¤un yafl›yor. “Savafl makinesi” ABD can çekifliyor ve yaflam süresini uzatmak için tüm terörist yöntemleri kullan›yor ve hepsini en aktif biçime getirmeye çal›fl›yor. K›sacas› dünya halklar›n›n düflman› ABD can çekifliyor. Son darbeyi vurup cenazeyi kimin kald›raca¤› ise dün oldu¤u gibi bugün de aç›k. Üstelik açl›kla terbiye edilemez olan öfkesini her gün biraz daha büyüterek.
4
21 Ekim-3 Kasım 2005
S›n›fsal Bak›fl AVRUPA B‹RL‹⁄‹N‹N DE AB’YE ÜYEL‹K MASALININ DA MUMU SÖNÜYOR! ‹ngiltere’de hükümet taraf›ndan haz›rlanarak 13 Ekim’de Avam Kamaras›’na sunulan yeni “terörle mücadele” yasa tasar›s›, “terör” zanl›lar›n›n 90 gün boyunca mahkemeye sevk edilmeden gözalt›nda tutulmalar›na olanak sa¤l›yor. Mevcut “terörle mücadele” yasas›nda bu sürenin 14 gün olmas› ‹ngiliz devletine yetmiyor! Ayn› gün elefltirileri yan›tlayan Blair, “toplumu terörün y›k›c› etkisinden korumak için polisin baz› yetkilere ihtiyaç duydu¤u” aç›klamas›n› yapt›. Devamla, “terörün do¤as› gere¤i zanl›n›n gözalt›nda uzun süre tutulmas›n›n gerekebildi¤i”ni söyledi. ‹ngiltere en sivri örne¤i oluflturmakla beraber, ço¤u Avrupa devletlerinin hukukuna özellikle 11 Eylül’ün ard›ndan hakim k›l›nan “güvenlik” gerekçeli bask› ve terör yasalar›, bugün sistematik bir hal alm›fl durumdad›r. Art›k, “AB hukuku” diye adland›r›lan kavram› aç›klamak amac›yla bir dolu laf salatas› yapmak isteyenler, ciltlerce mevzuat› s›ralamaktan b›kmayanlar bofluna yorulmaktad›r. AB hukuku, yak›n zamana kadar, hak ve özgürlükler alan›nda üretilen en ileri metin olarak lanse edilen “Avrupa ‹nsan Haklar› Sözleflmesi”ni Avrupa Birli¤i’nin gayr›-resmi Anayasas› olarak kabul ederek yol almaktayd›. Bu süreç, sosyal haklar ve di¤er yönetsel yap›lanmalar ile ilgili düzenlemelerin de eklenmesiyle oluflturulan resmi “Avrupa Anayasas›” tasla¤›n›n Fransa ve Hollanda halklar›nca veto edilmesiyle yeni bir aflamaya tafl›namad›. Temel hak ve özgürlüklerin bir bölümünü yaln›zca bireysel kategoride ele alan ve devletlerin keyfiyeti ile s›n›rlanmas›n› “medeni” ölçütlerde sa¤layan A‹HS, esasen, 1982 tarihli faflist Türk Anayasas›na bile temel oluflturmufl “kalite”de bir belgedir. Bu sözleflmenin Avrupa ‹nsan Haklar› Mahkemesi yarg›lamalar› ile ortaya ç›kan yorumu (içtihatlar), bütün mahkemelerin siyasal/s›n›fsal karakteri gere¤i halk›n de¤il egemen s›n›flar›n lehine geliflim seyri izlemekte ve kaba bir tak›m ihlallerin “mahkumiyeti” ile yap›lan makyaj ve imaj tazeleme ifllevi yerine getirilmektedir. Bu yorumlar ve ifllevin konjonktürel bir durum arz etti¤i aç›kt›r. Nitekim mevcut konsept ve süreç, 11 Eylül’ün ard›ndan Strazburg’daki görkemli binada asl›nda mahkeme de¤il tiyatro sergilendi¤inin gizlenmesine gerek olmad›¤›n› da a盤a ç›karm›fl bulunmaktad›r. Hukuk diplomal› cüppeliler sürüsünün engizisyon yarg›çlar›ndan tek fark›, ayr› yüzy›lda yafl›yor olmalar›, ayr› giysiler giymeleri, ayr› mekanlarda oturmalar›d›r. Bir de bunlar usul aç›s›ndan tabii ki suçluyu tersi yönden aklama gibi bir ifllev görmektedirler. Ellerindeki bir zamanlar›n pek parlak ambalajl› “AB (insan haklar›) hukuku”nun son kullanma tarihi de art›k geçmifl bulunmaktad›r. ABD emperyalizminin bütün dünyaya dayatt›¤› “orman hukuku”, “terörle savafl” ve “güvenlik konsepti” çerçevesinde;
kendisinden olmayan, kendisine itaat etmeyen, kendisi gibi düflünmeyen herkesin “düflman” oldu¤u ve bu unsurlar›n hiçbir hakka sahip bulunmad›¤›, onlar(a) karfl›/üzerinde ölümden iflkenceye her türlü tasarrufun meflru oldu¤u felsefesiyle hareket edilmektedir. Bu do¤rultuda önce BM sonra AB D›fliflleri Bakanlar› taraf›ndan ortaklafla yap›land›r›lan prensip kararlar› ve yasalar ile emperyalist sistem ile sorunu olan herkese karfl› ABD ve yede¤indeki AB emperyalistlerince “savafl” aç›lm›flt›r. Savafla dünya çap›nda bütün gerici ve faflistlerin büyük bir ifltahla kat›lmas› son y›llar›n ve günümüzün prati¤idir. Özellikle ABD ile rekabette farkl› bir hukuk mekan›/alan› iddias›ndaki AB bunu yitirmenin ötesinde kendi iç bütünlü¤ünü sa¤lama alma yolunda da bir geliflme elde edememifltir. Avrupa’n›n temel direklerinden ‹ngiltere’nin ekonomik (para birli¤i, dolafl›m) entegrasyondaki ayr›ks› durumuna son verilemeyifline, Anayasa oylamas›nda kurucu ülkeler olan Fransa ve Hollanda halklar›ndan gelen vetolar›n ard›ndan 2006 bütçesindeki anlaflmazl›¤›n giderilememesi de eklenince, Alman-Frans›z patentli proje iflas›n efli¤ine sürüklenmifltir. Gelinen aflamada AB’nin gelece¤inden öte bugün “birlik” vasf›n› tafl›y›p tafl›mad›¤› sorgulanmakta, olumsuz yorum ve yaklafl›mlar a¤›r basmaktad›r. Bu gidiflata paralel AB’nin dünya arenas›ndaki prestij ve a¤›rl›¤› da büyük oranda erozyona u¤ram›flt›r. Bunda Avrupa çap›nda giderek artan bask› ve sömürü politika ve uygulamalar›n›n da önemli bir rolü vard›r. Nitekim 4 Ekim’de Fransa’da 1 milyonu aflk›n iflçi ve emekçi genel grevle beraber ülke çap›nda büyük gösteri ve eylemlere imza atm›flt›r. Bunu takiben 7 Ekim’de Belçika’da 1.3 milyon üyeli FGTB sendikas›na ba¤l› iflçiler 12 y›l aradan sonra yine genel greve gitmek suretiyle bütün ulafl›m, e¤itim, hizmet ve üretim alanlar›n› felç etmifltir. Di¤er ülkelerdeki iflçi ve emekçilerin gerek hedef olduklar› ve karfl› karfl›ya bulunduklar› sald›r›lar, gerekse de bunlara karfl› gelifltirdikleri direnifl ve eylemler de benzer merkezde ve yo¤unluktad›r. Avrupa çap›nda iflsizlik oranlar› h›zla t›rmanmaktad›r (bir dizi ülkede yüzde 10’a ulaflm›fl durumda). Sosyal güvence sistemi e¤itim, sa¤l›k ve çal›flma yaflam›nda büyük oranda tasfiye sürecine sokulmufltur. Ücretlerdeki düflüflle birlikte çal›flma saatlerinde art›fl›n dayat›lmas› nedeniyle emekçi s›n›flar›n yoksullaflma ivmesi yükselifl göstermektedir. Bu durumun keskinlefltirdi¤i toplumsal çeliflkilerin yaratt›¤› tehdidin bertaraf edilmesi için, bir zamanlar fonksiyonunun azalt›lmas›ndan bahsedilen devletin yeniden ve daha güçlü bir otoritesine ihtiyaç bafl göstermifltir (“Tarihin Sonu”nu getirmeye kalkan Fukuyama’n›n flimdi de “Güçlü Devlet” diye ç›rp›nmas› bu yüzden). ‹flte bu ihtiyaç, “terörle savafl” bahanesiyle getirilen düzenlemeler sayesinde giderilmektedir.
33 Yukar›da özetlemeye çal›flt›¤›m›z durum çerçevesinde, derin bir kriz içerisinde bocalayan AB’nin, Türk devleti ile yürütmekte oldu¤u üyeli¤e iliflkin “s›k› pazarl›klar”, yo¤un diplomasi trafi¤i ve yaz›lançizilen sarf edilen tonlarca sözden oluflan “tarihi olay/gündem” nas›l yorumlanmal›, nereye oturtulmal›d›r? 12 Aral›k 1999’da (Helsinki) adayl›k statüsü verilmesinin ard›ndan 17 Aral›k 2004’te (Brüksel) üyelik müzakerelerine bafllan›lmas› için 3 Ekim 2005’in saptanmas›yla, sürecin iflletilmesi için bu tarih “önem” kazanm›flt›. Müzakere süreci denilen bu evre için ortaya konulacak “çerçeve belge”de sa¤lanacak uzlaflma ile yola ç›k›lmas› ve AB’ye üyelik hedefine var›lmas› öngörülüyordu. Asl›nda sözü edilen “çerçeve belge” daha önce, 17 Aral›k 2004’teki zirvede haz›rlanan “mutabakat belgesi”nin içerik olarak ayn›s›yd›. Bu belgelerdeki “yol haritas›”nda anlat›lan; Türk devletinin AB’ye üye olmas›n›n imkans›zl›¤›n›n (ucu aç›kl›k, her üyenin sürekli veto hakk›, referandumlar, hazmetme kapasitesi) aç›k bir biçimde tarifi ile en iyi ihtimalle ve en erken 10-15 y›l içinde AB’ye yamanmas›n›n ise ancak di¤er üyelerin sahip oldu¤u haklardan (serbest dolafl›m, tar›mdaki sübvansiyonlar vd. derogasyonlar-kal›c› k›s›tlamalar/istisnalar) yoksun bir “ayr›cal›k”la (imtiyazl› ortakl›k) mümkün olabilece¤inden ibarettir. Olaylar›n kamuoyuna sunulan yüzünde, anlaflmalar›n belgelere yans›t›lan taraf›nda bunlar vard›r. Oysa gerçekler bambaflka bir içerikte yaflanmaktad›r. Bir k›s›m anlaflmazl›klar›n ve uyumsuzluklar›n ç›kt›¤›/ç›kabildi¤i ancak bunlar›n hiç birinin bu konular özelinde halledilemez nitelikte olmad›¤› da bilinmelidir. Zira hakim s›n›f temsilcilerinin, emperyalizmin ç›karlar› do¤rultusunda ortaklaflt›klar› ve birlikte hareket ettikleri konusunda hiçbir flüphe tafl›nmamal›d›r. Bu her fleyden önce Türk devleti ile efendisi konumundaki Avrupal› emperyalistler aras›ndaki iliflkiden kaynakl› olarak böyledir. Türk komprador burjuvazisi ve büyük toprak a¤alar›n›n devleti, ABD ve Avrupal› emperyalistlere ekonomik olarak tam ba¤›ml› (göbekten), yar›-sömürge (yar›-feodal) statüde oldu¤u için; Türk hakim s›n›f temsilcilerinin, efendisi konumundaki güçlerin temsilcileri ile pazarl›¤a tutuflma, kafa tutma, direnme vb. keyfiyetleri söz konusu bile olamaz. Tarihte, çeflitli ülkelerde uflaklar›n bu tür “haddini bilmezlik”lerinin cereyan etti¤i istisnai durumlar trajik biçimde noktalanm›flt›r/noktalanmaktad›r. 42 y›l önce bafllayan 12 Eylül ile uzun bir kesinti yaflanmas›n›n ard›ndan 1995’ten sonra yeniden canland›r›lan AB masal›yla oyalama, bundan böyle “müzakere süreci” ad› alt›nda devam ettirilecektir. 1997’den sonra hakim s›n›f partilerinin tamam›na yak›n› taraf›ndan büyük kampanyalarla yo¤un biçimde ifllenen AB’ye üyelik meselesi kitleler nezdinde ciddi bir yan›lsama yaratm›flt›r. Ancak gelinen noktada yarat›lan sis perdesinin y›rt›ld›¤› ve Avrupa rüyas›ndan uyan›lmakta olundu¤unun iflaretleri al›nmaya bafllanm›flt›r. Nitekim konuyla ilgili çeflitli kurulufllarca son bir y›la kadar yap›lan anketlerde, AB’ye üyelikten beklenti sahibi olanlar›n oran› yüzde 70 civar›nda seyrederken, bu say›n›n günümüzde yüzde 45’lerde kalmas› söz konusudur.
Orandaki bu gerilemede, 1999 y›l›ndaki aday üyelik karar›n›n ard›ndan bafllat›lan AB’ye uyum süreci ile birlikte, her renkten partiler arac›¤›yla “devrim” diye sunulan, say›s› onlar› aflan uyum paketlerindeki yüzlerce yasada ve anayasadaki de¤ifliklere karfl›n, rejimin/sistemin özünde, pek do¤al ki hiçbir de¤iflimin yaflanmamas›d›r. Bireysel hak ve özgürlükler alan›nda görüntüye yönelik k›smi baz› düzenlemeler yap›lmakla beraber; bütün sakatl›klar›n, bask› ve terör yasalar›n›n kayna¤› olan 1982 Anayasas›na tali baz› rötufllar d›fl›nda dokunulmam›flt›r. Nitekim bugün aç›s›ndan meseleye bakt›¤›m›zda da AB’nin özellikle kritik bir evre olarak kabul etmesi gereken 17 Aral›k 2004’den günümüze, yo¤un biçimde yaflanan hak ihlaleri ile ilgili de ciddi manada hiçbir tavr›, kayg›s›, uyar›s› söz konusu olmam›flt›r. Oysa, ajanlaflt›rma bask›lar›, kaç›rmalar, iflkenceler, yarg›s›z infazlar, gösteri-yürüyüfl-bas›n aç›klamalar›na sald›r›lar, okuldan ve iflten atmalar, sürgünler, soruflturmalar, gözalt› ve tutuklamalar, ev-iflyeridernek-gazete-parti binas› bask›nlar› giderek yo¤unlaflmaktad›r. Durum öyle çarp›c›d›r ki, Türk devletinin AB üyeli¤i konusunda en s›k› tart›flmalar›n yafland›¤› 3 Ekim günü Türkiye’deki gazeteler; ‹stanbul Ba¤c›lar’da gösteri yapan bir gruba polisin açt›¤› atefl sonucu Atilla Geçmifl isimli 19 yafl›ndaki yurtsever bir gencin katledildi¤ini, Van’›n Gürp›nar ilçesi Otbiçer köyündeki bir ev bask›n›nda katledilen HPG gerillas› fierif Kaya’n›n kulaklar› ve bo¤az›n›n kesilmifl, gözlerinin oyulmufl, çenesinin parçalanm›fl oldu¤unu yazmakta/resmetmektedir. AB’nin temel hak ve özgürlükler rejimi aç›s›ndan geldi¤i aflamaya iliflkin yaz›m›z›n bafl›nda yeterince bilgi vermifltik. Gerek sosyal haklar gerekse de ekonomik politikalar›n uygulanmas› bak›m›ndan ülkemizdeki yak›n sürece IMF-DB ile birlikte damgas›n› vuran en önemli güç AB’dir. AB, 1 Ocak 1996 itibar›yla yürürlü¤e sokulan “Gümrük Birli¤i” anlaflmas› sayesinde oturdu¤u ya¤ma sofras›ndaki ifltah›ndan hiçbir fley kaybetmemifl durumdad›r. Tar›m›n çökertilmesi/tasfiyesi (özellikle 2003’den bu yana satt›¤›ndan fazla ithal eden ülke konumuna gelindi), MAI-MIGA anlaflmalar›yla kaynak transferinin dizginsiz-s›n›rs›z hale getirilmesi bunun sonuçlar›d›r. Do¤al olarak bütün bunlar›n en vahim neticesi emekçi kitlelerin daha azg›n sömürülmesi, daha da yoksullaflt›r›lmas›, daha fazla hak yoksunlu¤una sürüklenmesi olmufltur. Emperyalist AB devletleri ile faflist Türk devleti aras›ndaki iliflkinin, egemen s›n›flar aras›ndaki efendi-uflak iliflkisinin teflhir/deflifre edilmesi ve bu düflman güçlere karfl› kitleleri mücadeleye sevk etme görevi son geliflmelerle beraber daha da önem kazanm›flt›r. Bunun nedeni, yaflad›klar› krizin giderek derinleflmesi ve oynad›klar› oyunun daha aleni biçimde sergileniyor olmas›d›r. Bu koflullarda halka düflmanlar›n›n gerçek yüzünü göstermek çok daha elverifllidir. AB’ye karfl› mücadele, “nas›l olsa Türk devletini almayacaklar” anlay›fl›yla tali plana itilemez. Sorun, bu oyunun a盤a ç›kar›lmas›ndan öte AB emperyalizmi ve onunla uflakl›k iliflkisi içerisinde olan Türk hakim s›n›flar›n›n bu çerçevede teflhiridir.
5
33
21 Ekim-3 Kasım 2005
Devletin tüm sald›r›lar›na karfl› deri iflçilerinin direnifli devam ediyor! olisin ve patronun tüm sald›r›lar›na karfl› sendikalar›yla bütünleflerek direnen iflçiler, sendikal› olarak ifle geri dönene kadar direnmekte kararl›lar.
P ‹rili ufakl› yaklafl›k 40 fabrikan›n bulundu¤u Gönen Deri Havzas›’nda 800 iflçi çal›fl›yor. Örgütlenme çal›flmalar›n›n patronlar›n kula¤›na gitmesi ile 22 Temmuz 2005 tarihinde iflten atmalar bafllam›fl, k›sa sürede iflten at›lan iflçilerin say›s› 236’y› bulmufltu. Bu sald›r›lar karfl›s›nda iflçiler ile Deri-‹fl Sendikas› bütünleflerek patronlar›n tüm sald›r›lar›na karfl› birlikte direnifl bafllatt›lar. Tüm sald›r›lara ra¤men 14 iflyerinde direnifl hala devam ediyor. Deri-‹fl Sendikas› hukuksal süreci bafllatmas›n›n ard›ndan 4 iflyerinde yetki tespiti ald›. Di¤er iflyerlerinde de baflvuru tarihi itibariyle yetki tespiti al›nmas› gerekiyor. Ancak patronlar yetki tespiti al›nmamas› için çe-
flitli oyunlar oynuyor. Mesela Vefa Deri’de örgütlenme çal›flmalar› bafllarken, 20 iflçi sigortas›z çal›flt›r›l›rken sendikan›n örgütlenme çal›flmalar› bafllay›nca patron 52 iflçiyi sigortal› göstererek ço¤unlu¤un sa¤lanamad›¤›n›, dolay›s›yla yetki al›nmas›n› engellemeye çal›fl›yor. Sigortal› gösterilen 52 kifliden sürekli köyde oturanlar varken, baflka iflkolunda çal›flanlar bile bulunuyor. Yani Vefa Deri ile hiçbir alakas› olmayan kifliler burada çal›fl›yormufl gibi gösteriliyor. Yine baflka bir fabrikada 16 iflçi çal›fl›rken, bu fabrikada da patron sadece muhasebeciyi çal›fl›r gösteriyor. Ancak sendika dönem bildirgesi verdi¤i için bu fabrikalarda normal flartlarda yetki alma-
Emekçinin Gündemi BAfiARI ‹Ç‹N DDSB ÖRGÜTLENMES‹N‹ GÜÇLEND‹REL‹M! ‹flçi ve emekçiler içindeki örgütlenme çal›flmas›n› uzun vadeli düflünmek ve bu çerçevede ›srarl› ve sab›rl› bir faaliyet yürütmek zorunludur. Bir yandan çal›flmalar›m›z› uzun vadeli bir düflünce tarz›yla örerken, di¤er yandan günün acil görevlerini yerine getirmek olmazsa olmazd›r. Çünkü uzun vadeli planlar›n baflar›ya ulaflmas›, günün somut sorunlar›na müdahale etmekle mümkün olur. Niçin uzun vadeli düflünmeliyiz? Öncelikle iflçi s›n›f› ve di¤er emekçiler içinde yeterli bir örgütlenmeye sahip de¤iliz. Yeterli örgütlenmeden kast›m›z Devrimci Demokrat Sendikal anlay›fl› do¤ru tarzda yaflama uygulayacak komitelerin ve örgütlenmelerin yeterli olmamas›d›r. Öncelikli görev bu komitelerin di¤er bir deyiflle Devrimci Demokratik Sendikal Birlik (DDSB) komitelerinin örgütlenmesi ve bu çerçevede Devrimci Demokratik Sendikal Birlik’i gelifltirmektir. Bu anlay›fla sahip tüm emekçiler kendi çal›flt›¤› alanlarda, sendikalarda, ifl yerlerinde DDSB anlay›fl›n›n ve örgütlenmesinin yayg›nlaflt›r›lmas›, komitelerinin oluflturulmas› yönlü çabalar›na h›z vermelidirler. Burada üzerinde durulmas› gereken bir nokta fludur; demokrat niteliklere sahip her emekçi kendini Devrimci Demokratik Sendikal Birlik içinde ifade edebilir/etmelidir. Bu anlamda bir s›n›rlama ortaya koymak do¤ru de¤ildir ve
Devrimci Demokratik Sendikal Birlik anlay›fl›yla da uyuflmaz. DDSB’yi demokratik kitle örgütü olarak benimsemek ve çal›flmalar›m›z› bu temel üzerinden yürütmemiz zorunludur. Ancak flu da bir gerçek ki DDSB di¤er demokratik kitle örgütlerine göre savundu¤u anlay›fltan kaynakl› daha niteliklidir. Bu nitelikli olma durumu onun kitle örgütü olma misyonunu karartmaz/karartmamal›d›r. Ayr›ca demokratik özellikler tafl›yan emekçilerin kendilerini DDSB d›fl›nda görmelerine ya da d›fllanmalar›na yol açmamal›d›r. DDSB genifl emekçi kitlesini içinde bar›nd›rabilecek bir esnekli¤e, bir niteli¤e sahiptir. Ona dar misyonlar biçmek isteyen her kim olursa olsun onun geliflmesini, gerçek misyonunu oynamas›n› engelliyor demektir. DDSB anlay›fl›n› savunan her emekçi, faaliyetçi buna dikkat etmelidir, çal›flmalar›nda do¤ru anlay›fl› prati¤e geçirmelidir. Bu anlay›fl do¤ru uyguland›¤›nda kendisini demokrat olarak niteleyen birçok emekçi DDSB ile bütünleflir; DDSB’yi, bu anlamda s›n›f sendikac›l›¤› anlay›fl›n› güçlendirir. Uzun vadeli düflünmenin ikinci nedeni ise mevcut durumda sendikalar›n ve emekçi s›n›flar›n durumudur. Sendikalar›n hemen hepsi uzlaflmac› s›n›f sendikac›l›¤› anlay›fl›yla yönetilmektedir. Buna paralel olarak iflçilerin ve emekçilerin bilinçleri ise geridir. Egemen s›n›flara karfl› sömü-
s› gerekiyor. Patronlar Gönen’de üretemedikleri mallar› Çanakkale Biga, Ezine, Bursa Kemalpafla ve Çorlu’da üretmeye çal›fl›yor. Yine d›flar›dan getirilen iflçiler çal›flt›r›lmaya çal›fl›l›yor. Günder Deri patronu Bursa’dan getirtti¤i iflçileri kay›t d›fl› çal›flt›r›yor. Fabrikaya ranza yaparak iflçileri gece gündüz fabrikada tutuyor. Direniflte olan iflçiler il d›fl›ndan getirilen ve direnifl k›r›c›l›¤› yapan iflçileri ikna etmeye çal›fl›rken polisin sald›r›lar›na maruz kal›yorlar. Direnifl k›r›c›lar› polis korumas›nda evden ifle, iflten eve giderlerken direnifl k›r›c›l›¤›n› yapan iflçileri ikna çabalar›nda direniflçiler polis taraf›ndan hemen gözalt›na al›n›yor. Çorlu ve Gönen’de patronlar›n haks›z bir flekilde iflçilerin iflten at›lmalar›n› protesto etmek, iflçilerin anayasal hakk› olan sendikal› olarak ifle geri al›nmalar› için 4000’e yak›n imza toplanarak Çal›flma Bakanl›¤›’na ve Cumhurbaflkanl›¤›’na gönderildi.
ÇORLU’DA D‹REN‹fi SÜRÜYOR Çorlu’da ise ‹leri Deri ve Birsinler Deri iflçilerinin direniflleri de tüm bask› ve sald›r›lara ra¤men kararl›l›kla devam ediyor. ‹leri Deri iflçilerinin direnifli 9. aya girerken; Birsinler Deri iflçilerinin direnifli de 4. aya girdi. Direnifller ilk günkü kararl›l›klar›yla devam ederken burada da polis ve patronun çeflitli sald›r›lar›na maruz kal›yorlar. Polisin ve patronun tüm sald›r›lar›na karfl› sendikalar›yla bütünleflerek direnen iflçiler, sendikal› olarak ifle geri dönene kadar direnmekte kararl›lar. Ancak buradaki direnifller kamuoyundan yeterli deste¤i görmüyor. Di¤er iflkollar›ndan, devrimci, demokrat, ilerici sendikalardan destek gördü¤ü oranda buradaki direnifller amac›na ulaflacak ve s›n›f ad›na bir kazan›m olacakt›r. (Kartal)
rülmekten, bask›, iflsizlik ve günlük yaflam›n zorlu¤undan kaynakl› bir tepki olmas›na karfl›n bu kendili¤inden oluflan ancak s›n›f bilinciyle yo¤rulmam›fl bir tepkidir/bilinçtir. ‹flçilerin ve emekçilerin bu kendili¤inden geliflen tepki ve bilinçleri gelifltirilmeye muhtaçt›r. Aksi takdirde egemen s›n›flara karfl› s›n›f bilinçli bir mücadeleye giriflmeleri mümkün de¤ildir. ‹flçilerin ve emekçilerin s›n›f bilinci kazanmalar› ve uzlaflmac› sendikal anlay›fl› kap› d›flar› etmesi uzun bir süreci kapsar. Aceleci yaklafl›mlar, günübirlikçi çal›flmalar günü kurtarmak ad›na yap›lan çal›flmalar, yaklafl›mlar yanl›flt›r ve sonuç al›c› de¤ildir. Emekçiler içindeki örgütlenme çal›flmam›z maraton koflusuna benzer. Hiç durmadan, sürekli koflarak, son turda bütün gücümüzle yüklenerek, ipi gö¤üslemeliyiz. Bu iki nedenden kaynakl› DDSB örgütlülü¤ünün geliflmesi yayg›nlaflmas› ve emekçiler içinde kök salmas› uzun bir süreci kapsayacakt›r. Uzun vadeli düflünürken iflçilerin ve emekçilerin kendili¤inden edindikleri bilinç ve bunun sonucunda girifltikleri mücadeleler dikkatle izlenmeli ve bunlara müdahale ederek s›çrama tahtas› haline dönüfltürülmelidir. Do¤ru bir bak›fl aç›s›yla ele al›nd›¤›nda, do¤ru ve zaman›nda müdahale edildi¤inde, kendili¤inden hareketlenmeler bilinçli hareketlenmelere dönüflebilir. Bizlerin her dönem için önünde duran görevlerden biri de budur. Yani emekçilerin kendili¤inden geliflen mücadelelerine müdahale etmek ve bunu s›n›f bilincine dönüfltürmektir. Bugünlerde özellefltirmelere karfl› bu yönlü bir tepki oluflmufltur. Bulundu¤umuz alanlarda buna müdahale ederek s›n›f sendikac›l›¤› an-
lay›fl›n› ve s›n›f bilincini emekçilere kazand›rmaya çal›flmal›y›z. Kendili¤inden geliflen mücadelelere yapt›¤›m›z müdahaleler uzun maratonda bize h›zlanma imkânlar› sa¤layacakt›r. Güçlü bir örgütlenme ancak somut gündemlere müdahale ederek, gündemler yaratarak, politikalar ortaya koyarak ve bunlar› uygulayarak baflar›labilir. Emekçilere yönelik birçok sald›r›n›n oldu¤u bu süreçte baflta eylemler örgütlenerek, yap›lan eylemlere kat›larak, bu süreçlerle ilgili bildiriler da¤›tarak, emekçileri bilgilendirici paneller örgütleyerek, ifl yerlerinde konuflmalar örgütleyerek, gazetemizi genifl kitlelere da¤›tarak vb. sürece müdahale edebiliriz. Sürece müdahale ederken görünen yetersizlikler, eksiklikler, hatalar de¤erlendirilerek zaafl› yanlar›n afl›lmas› sa¤lanmal›d›r. Yine bu eksikliklere yönelik e¤itim çal›flmalar› örgütlenerek siyasal yetersizlikler afl›lmal›d›r. Bunlarla birlikte bütün DDSB anlay›fl›nda olan emekçilerin merkezi politikalara daha fazla duyarl› olmalar›, farkl› ifl kollar› ve alanlarla koordinasyonu yakalamalar› gereklidir. Herkesin ayr› telden çald›¤› bir örgütlenme baflar›y› yakalayamaz. Gerçekli¤imize bakt›¤›m›zda örgütlenme ve bilinçlenme yönünde pekçok yetersizliklerimiz vard›r. Bizler bu yetersizliklerimizi aflmad›kça ne sendikalar›n do¤ru bir hatta girmesini sa¤layabiliriz ne de iflçilerin bilinçlenmesini, örgütlenmesini. Öncelikli yap›lmas› gereken bilinçli emekçilerin s›k› bir flekilde örgütlenmesidir. Bunu sa¤lad›¤›m›z ölçüde sendikalar› do¤ru hatta çekme, iflçileri ve emekçileri bilinçlendirme ve egemen s›n›flara karfl› mücadeleye sokmada baflar›l› ad›mlar atabiliriz.
6
21Ekim-3 Kasım 2005
33
Ondokuz May›s Üniversitesi Ziraat Fakültesi f›nd›k üreticileriyle anket çal›flmas› yapt›
Türkiye % 70.6 payla dünyada en fazla f›nd›k üreterek, ‹talya, ABD ve ‹spanya’n›n paylar›n›n çok üzerinde olmas›na karfl›n, dünya pazar›nda fiyat oluflumunun kontrolüne hakim de¤ildir. “Çarflamba ve Terme ilçelerinin ova kesiminde F›nd›¤a Alternatif Üretim Planlamas›”n›n oluflturdu¤u anket çal›flmas›n› yapan Ziraat Fakültesi Tar›m Ekonomisi Bölümü ö¤retim üyeleri, ilçelerde f›nd›k üretiminin yap›ld›¤› 130 köyün 20’sinde f›nd›k üreticileriyle bulufltu. 20 köyde bulunan örnek tar›m iflletmesi say›s›n›n 3 grup halinde de¤erlendirildi¤i ankette, tar›m iflletmesi büyüklü¤ü dikkate al›n›yor. Buna göre arazisi 1-25 dekara kadar olan 36; 26-50 dekara kadar olan 22; 51 dekar ve daha büyük iflletme arazisine sahip 15 köylüden toplam 73 f›nd›k üreticisi ankete kat›ld›. Araflt›rmada ayr›ca Çarflamba Ovas›’nda f›nd›k üretiminin yayg›nlaflmas›n›n nedenleri de araflt›r›lm›flt›r. Ovan›n do¤al yap›s›, co¤rafi konumu ve durumu dikkate al›narak iflletmelerin ekonomik analizleri yap›ld›. Çarflamba ilçesi, nüfus büyüklü¤ü bak›m›ndan Samsun’un 15 ilçesi içinde 3. s›rada yer al›yor. Terme ilçesi ise 5. s›rada. Son 10 y›lda her iki ilçede de, flehir nüfusunda artma, köy nüfusunda ise azalma olmufltur. Çarflamba ilçesinin % 82.5’i, Terme ilçesinin ise % 69.7’si köyde yaflamaktad›r. Çarflamba ve Terme ilçelerindeki köylerde, hayvanlar›n bak›m ifllerinde, bitkisel üretimin çapalama, seyreltme, hahat gibi emek yo¤un ifllerde kad›nlar aktif rol oynamaktad›r. Araflt›rman›n yap›ld›¤› bölgede küçük aile iflletmeleri hakim durumda. ‹ncelenen iflletmelerin % 77.6’s› kendi mülk arazisinde, % 16.5 mülk arazisiyle kiraya tuttu¤u arazide, % 4.7’si mülk arazisiyle birlikte orta¤a tuttu¤u arazide çal›flmaktad›r. Burada, kirac›l›k ve ortakç›l›k daha çok tarla ve sebze arazisinde söz konusudur. Arazilerini daha çok kiraya veya orta¤a veren iflletme sahipleri ço¤unlukla flehirlerde yaflamaktad›r. F›nd›k bahçelerinde kirac›l›k ve ortakç›l›k yapan iflletmelere rastlanmam›flt›r. ‹nceleme, araflt›rma alan›nda, iflletme arazisi içinde % 54.6 ile en yüksek pay› f›nd›k arazisi almakta. Bunu s›ras›yla %
15.3 m›s›r, % 9.3 sebze, % 7.3 soya, % 4.7 ile çeltik arazisi, % 3.1 ile silajl›k m›s›r ve bu¤day arazisi, % 2 fleker pancar› arazisi, % 2 ile fleftali, % 0.9 ile fi¤*, arpa ve tane m›s›r arazisi, % 0.8 ile kavak arazisi takip etmektedir. F›nd›k dikim alanlar›n›n artarak taban araziye kaymas›, zorunlu iflgücü iste¤inin, alternatif ürünlere göre daha az belli bir takvime ba¤l› olmas› yani hasat ve bak›m›n di¤er ürünlere göre daha az zaman almas›, f›nd›¤›n di¤er ürünlere göre tercihini kolaylaflt›r›yor. Karadeniz sahilinde tar›m arazilerinin iflletmelerinin 2 hektardan küçük olmas›, f›nd›k tar›m› yapan birçok iflletme sahibinin memur ya da iflçi olarak kentlerde yaflamas›na ra¤men üretime devam edebilmesi f›nd›k alanlar›n›n genifllemesinin sebeplerinden oldu¤u sonucunda ortaya ç›km›flt›r. Türkiye % 70.6 payla dünyada en fazla f›nd›k üreterek, ‹talya, ABD ve ‹spanya’n›n paylar›n›n çok üzerinde olmas›na karfl›n, dünya pazar›nda fiyat oluflumunun kontrolüne hakim de¤ildir. F›nd›k üretiminde % 70.6 payla ilk s›rada olan Türkiye’yi, % 13.7 ile ‹talya, % 3.8 ile ABD, % 3 ile ‹spanya izlemektedir. ABD son y›llarda f›nd›k üretimini art›rma programlar›n› izleyerek üretim miktar›n› ‹spanya’n›n üzerine ç›karm›flt›r. Bu ülkelerin d›fl›nda Azerbaycan, Gürcistan, ‹ran ve Çin üretimlerini art›rma çabas›ndad›r. AB’ye üye ülkelerinin f›nd›k üreticilerine üretici örgütleri arac›l›¤›yla projeye dayal› yap›sal destek ve pazarlama yard›mlar› sa¤lamas› sonucu üye ülkelerde de f›nd›k üretimi artabilecektir. (Anket Araflt›rma Yaz›lar›.) Dünyan›n en fazla f›nd›k üreticisi Türkiye’de f›nd›k tar›m›n›n ekonomik ve sosyal aç›dan önemli olmas›, üretim, iflleme ve pazarlama aflamalar›nda büyük bir nüfus kitlesi için istihdam ve gelirin sa¤lanmas› söz konusudur. Bu durumda devletin f›nd›k üretim alanlar›n›n s›n›rland›r›lma ve sökümüne yönelik politikalar›n›n büyük ve önemli bir kesimi etkiledi-
¤ini görmek gerekmektedir. Bu politikalar emperyalistlerden ba¤›ms›z uygulamalar da de¤ildir. ABD, ‹talya, ‹spanya, AB emperyalistleri üreticilerine f›nd›k üretimini teflvik eden politikalar uygulat›rken, Türkiye’de f›nd›k üretim alanlar› s›n›rland›r›larak, taban arazilerde f›nd›k sökümlerini dayatan yasalar›n ç›kart›ld›¤› politikalar uygulanmaya devam ediliyor. Bu amaçla 1983 y›l›nda ç›kart›lan 2844 say›l› yasayla f›nd›k üretim alanlar› s›n›rland›r›lmaya gidilmifl, % 6’dan daha az e¤imli taban arazide f›nd›k bahçelerini sökmesi için üreticiye, 2001–2002 döneminde 146 dolar tazminat belirlenmifl, bu tazminat karfl›s›nda f›nd›k bahçesini sökmek için müracaat eden köylü olmam›fl. 2003 y›l›nda 200 dolara ç›kar›lan tazminat miktar›ndan sonra ise söküm yapan çok az köylü olmufltur. Ziraat Fakültesi ö¤retim üyelerinin yapt›¤› araflt›rma bölgesinde, Temmuz 2004 y›l›na kadar 200 dolar karfl›l›¤›nda, sökülen f›nd›k bahçelerinin sökülmesi planlanan alana oran› % 1’in alt›nda kalm›fl. Araflt›rma alan›nda sökümü yap›lan çok az miktardaki f›nd›k bahçesinin ise yafllanm›fl veya hastal›kl› olduklar› belirlenmifl. F›nd›¤a alternatif ürünlerin yetifltirilmesi için Tar›m ‹l Müdürlü¤ü Alternatif Ürün Listesi oluflturmufltur. F›nd›ktan boflalacak arazide: ayçiçe¤i, m›s›r, silajl›k m›s›r, sebze, soya fasulyesi, kolza, fi¤, üzümsü meyveler, çilek, kivi, Trabzon hurmas›, yonca, kuflburnu, süs çal›lar›, sar›msak, aromatik ve t›bbi bitkiler gibi bitkilerin yetifltirilmesi öngörülmekte. Yap›lan araflt›rmada görüflülen üreticilerin büyük bir k›sm› f›nd›¤›n yerine m›s›r, soya, çeltik, flekerpancar›, sera ürünleri ile ceviz yetifltirebileceklerini ifade etmifller. Araflt›rmada f›nd›k bahçesinde daha önce yetifltirilen ürünler de tespit edilmifl. Araflt›rma alan›nda f›nd›¤›n yaklafl›k 40–45 y›ll›k bir geçmifli oldu¤u, öncesinde yetifltirilen ürünlerin m›s›r (% 69), sebze (% 16), çeltik (% 13), bu¤day (% 10), ayçiçe¤i (% 7), tütün (% 7), ka-
vak ve di¤er meyvesiz a¤açlar (% 3), soya (% 3), flekerpancar› (% 2) oldu¤u belirlenmifl. Öncesinden de f›nd›k yerine yetifltiricili¤ini bildikleri ürünlerin, bugün üreticiler aç›s›ndan f›nd›k lehine dönüflmesi araflt›rma sonuçlar›n›n da ortaya koydu¤u gibi, f›nd›k ile di¤er ürünler aras›ndaki fiyat pay›n›n f›nd›k lehine dönüflmesidir. Bu alternatif ürünlerin, fiyat›n›n, pazar› ve depolama gibi faktörlerinin bölgede çözümlenmemifl olmas›, pazardaki fiyat› ve f›nd›¤›n uzun süre depolanabilmesinin çiftçiler aç›s›ndan tercihi ortaya ç›km›flt›r. Köylülerin yasa¤a ra¤men yeni f›nd›k bahçelerinin dikmesi ya da olanlar› yenilemesi, f›nd›¤›n iyi fiyat bulmas›, alternatifinin olmamas›, herkesin dikim yapmas› ve geçinebilmek için baflka alternatifinin olmamas› gibi gerekçelerle aç›klanmaktad›r araflt›rma sonuçlar›nda. Yap›lan araflt›rmadaki ekonomik analiz sonucunda iflletmelerin küçük, arazinin parçal› ve da¤›n›k, iflletme sermayesinin az oldu¤u belirlenmifltir. ‹flletmelerdeki yo¤un nüfus bask›s›na ra¤men, uygun üretim plan›na göre çal›fl›lmad›¤› için aile iflgücü önemli oranda at›l kalmaktad›r. ‹ncelenen tar›m iflletmelerinde bulunan aile iflgücünün yar›dan fazlas›n›n (% 57) at›l kald›¤› tespit edilmifltir. At›l iflgücü ve buna ba¤l› olarak gizli iflsizli¤in, tar›mda nüfus fazlas›ndan kaynaklanmakta oldu¤u araflt›rma sonucunda belirtiliyor. Araflt›rma alan›nda, baz› bitkisel ürünlerin ekim ve hasat ifllemlerinin elle yap›ld›¤›, genellikle küçük iflletmelerde uygulanan bu durumun ürün ve verim kalitesi üzerinde olumsuz etki yapt›¤› belirtiliyor. ‹nceleme alan›nda tar›msal konularda örgütlenmenin çok düflük düzeyde oldu¤u, tar›msal üretimin en iyi flekilde de¤erlendirilmesi ve baz› üretim masraflar›n›n azalt›labilmesi bak›m›ndan, çiftçilerin örgütlenmeleri gerekti¤i belirtilmektedir. Hayvanc›l›¤›n küçük birimler halinde genellikle aile tüketimine yönelik yap›ld›¤› bölgede ›slah çal›flmalar› ile birlikte süt üretiminin artaca¤›, süt ve süt ürünlerinin pazarlanmas›na yönelik kooperatif iflletmelerinin kurulmas›n›n sa¤lanmas› gerekti¤i belirtilmektedir. ‹ncelenen iflletmelerde köylülerin f›nd›k sökme konusunda gönüllü olmamalar›n›n nedenleri aras›nda en önemli faktörün f›nd›k fiyatlar› oldu¤u belirtilmekle birlikte, di¤er nedenlerin de gözard› edilmemesi gerekir denilmektedir. Bunlar aras›nda özellikle bölgede genç nüfusun baflka yerlere göç etmesiyle, köylerde kalan yafll› nüfusun üretim tekni¤i kolay, iflgücü ihtiyac› sadece hasat döneminde yo¤unlaflan f›nd›k tar›m›na yöneldi¤i vurgulanmaktad›r. (Samsun) * Fi¤: Yem bitkisi
7
33
21 Ekim-3 Kasım 2005
Ceviz üreticileri flikayetçi “Devlet ceviz üretimini bitirmek istiyor”
Pülümür’e 18 km uzakl›kta bir da¤ köyündeyiz. Eski ad› Panc›las, yeni ad› Çak›rkaya olan köyün tarihçesi çok eski. ‘38 katliam›yla birlikte köylüler çeflitli illere sürgün edilmifl. Sürgün cezas› 1947’de kald›r›l›nca tekrar köylerine dönmüfller ve buradaki yaflam koflullar›n›n zorlu¤una ra¤men çok güzel fleyler üretmifller. O dönemde kad›nlar›n da üretime kat›lmalar›, el becerilerini gelifltirmeleri için dikifl nak›fl kurslar›, hal› dokuma kurslar› açm›fllar. 1976’da meydana gelen 盤dan kaynakl› zarar gören evlerini yapt›rmak için çok u¤raflm›fllar. Ve ancak 1992 y›l›nda yaln›zca 12 ev afet konutlar› olarak yap›lm›fl. Ancak bu kez de bölgede sürdürülen gerilla savafl› nedeniyle gerillay› halktan koparmak amac›yla ‘94 y›l›nda köyleri boflalt›lm›fl ve 98-99 y›llar›na kadar köye girifl yasaklanm›fl. Onca zulme ra¤men köylerine dönmekte ›srar eden köylülere bu kez de g›da ambargosu uygulanm›fl. Köylüler üzerinde sürdürülen bask›lar; (köy boflaltmalar, orman yakmalar, ev yakmalar› vb.) nedeniyle geçmiflte 350 nüfusu olan bu köyde flu anda yerleflik olarak 1 ev kalm›fl. Onun d›fl›nda 10-15 aile ise bahar-
da gelip ürünlerini topluyor. K›fl olmadan da geri dönüyorlar. Ceviz a¤açlar›n›n çok yo¤un oldu¤u köyde köyün temel geçim kayna¤› da ceviz. Cevizler Ermenilerin köyde yaflad›¤› dönemden kalm›fl. Bunun yan›nda geçmiflte çok yo¤un olarak sürdürülen hayvanc›l›k art›k ya tamamen yok olmufl, ya da yaln›zca kendi ihtiyac›n› karfl›layacak düzeyde yap›lmakta. Bol miktarda meyve a¤açlar›n›n oldu¤u köyde bak›ms›zl›ktan kaynakl› meyveler günlük ihtiyaç için toplanmayan bölümü d›fl›nda çürümeye b›rak›l›yor. K›saca; çeflmeleriyle, a¤açlar›yla, dereleriyle, da¤lar›yla çok güzel bir do¤al güzellik olarak tan›mlanan köyün güzelli¤ini ancak y›k›lm›fl, yak›lm›fl evler bozuyor. GEÇM‹fiTE 3 B‹N TON OLAN ÜRET‹M fiU ANDA YAKLAfiIK 1 TONA DÜfiTÜ Bölgenin insans›zlaflt›r›lmas›yla birlikte üretimin de düfltü¤ünü söyleyen köylülerle yapt›¤›m›z söylefliyi sunuyoruz. -Ne zamandan beri köydesiniz ve ceviz ifliyle u¤rafl›yorsunuz? 1. köylü: 1992 y›l›nda köyden ayr›ld›m. 94’teki köy boflaltmalar, girifl yasaklar›, ard›ndan g›da ambargolar› derken köye gelemedik. ‹lk defa bu y›l geliyorum. - Bu y›lki ürünü nas›l de¤erlendiriyorsunuz? Bekledi¤iniz ürünü alabildiniz mi? -A¤açlar›n büyük bölümü kurumufl. 93-94 y›llar›nda bölgenin afl›r› bombalanmas› nedeniyle cevizlerin kurumufl olabilece¤ini düflünüyorum. Bu nedenle geçmifl y›llara oranla ceviz üretimi düfltü. - Sizin kaç ceviz a¤ac›n›z var? Ne kadar ürün alabiliyorsunuz? - 50 a¤açtan yaklafl›k 150 kilo ceviz topluyoruz. Bir k›sm›n› kendi ihtiyac›m›z için ay›r›yoruz, di¤er kalan›n› sat›yoruz. - Cevizleri tüccara m› sat›yorsunuz?
- Tüccar gelirse yerinde tüccara satmay› tercih ediyoruz. Gelmezse Erzincan’da pazarda satmay› düflünüyoruz. - Ceviz fiyatlar› neye göre belirleniyor. Devletin koydu¤u bir taban fiyat› var m›? - Devletin koydu¤u bir taban fiyat› yok. Asl›nda f›nd›kta oldu¤u gibi bir taban fiyat konmal›. Çünkü f›nd›¤›n taban fiyat› 2.5 milyon. Kuruyemiflçilerde ceviz içinin kilosu 15 milyona kadar ç›kt›¤› halde biz en fazla 5 milyona kadar satabiliyoruz. Yani aradaki para tefeci tüccara kal›yor. - Bu durumu nas›l de¤erlendiriyorsunuz? - Di¤erlerinde oldu¤u gibi cevizde de kooperatifleflmeye gitmek gerekir. Yani ancak örgütlenerek bu sorunlar› en aza indirebiliriz. fiu an Türkiye’de 70 bin ton ceviz üretimi oldu¤u söyleniyor. Bu da iç piyasada talebi karfl›lamad›¤› için cevizi ithal eder duruma geldik. Yani devlet kendi üreticisini korusa, desteklese cevizi ithal etmek zorunda kalmaz. - Yani devlet her alanda oldu¤u gibi tar›m› da bitirmek istiyor. Bunun nedeni nedir sizce? - Yani ülkemiz d›fla ba¤›ml› bir ülke oldu¤u için kendi ülkesinde ceviz üretimini dolay›s›yla tar›m› bitirmek istiyor. Böyle olsun ki d›flardan ithal ürünler getirmek istiyor. ‹thal ürünleri daha düflük fiyata satarak ülkesindeki üreticiyi zor duruma sokuyor. 5 YILLIK BOfiALTMA SÜREC‹NDE KÖY TAMAMEN YIKILMIfi, YAKILMIfiTI… - Ne kadar zamand›r köyünüze geliyorsunuz? - 2. köylü: Girifl izninin ç›kt›¤› 1999 y›l›ndan beri geliyorum. Boflaltma süreci sonras› köyüme geldi¤imde hayal k›r›kl›¤›na u¤rad›m. Çünkü 1938’de sürgün edilen bir ailenin çocu¤uyum. Ailem 9 y›l sürgünde kald›. Çank›r›’ya sürülmüfller.
Sürgünden sonra köye döndüklerinde köyün tabiat›ndan hiçbir fley kaybetmedi¤ini anlat›rlard›. Ama bu dönemde 5 y›ll›k bir boflaltma sürecinde tabiat tamam›yla yak›lm›fl, y›k›lm›flt›. - Ceviz toplama iflinde kendiniz mi çal›fl›yorsunuz ya da iflçi çal›flt›r›yor musunuz? - Zaten geriye dönüfl sürecinde geriye dönenlerin büyük bölümü yafll› kesim. Bu nedenle özellikle ç›rpma iflini parayla yapt›rmak zorunda kal›yorlar. Genç kesim fazla olmad›¤› için ç›rpma iflini yapanlar›n yevmiyesi 50 milyona kadar ç›k›yor. Yine ç›rpt›ktan sonra toplanan cevizleri tafl›mak da ayr› bir sorun. Çünkü köyde ne tafl›t var ne de hayvan. Üç-befl tane genç bu iflin nakliyesini s›rt›yla yapmak zorunda kal›yor. Tesadüfen araç geçerse cevizler köye onunla tafl›n›yor. Bu arada yafll›larla gençler aras›nda ifl yapt›rmak aç›s›ndan çok komik diyaloglar geçiyor. Örne¤in, yafll› bir nine cevizini ç›rpt›rabilmek için “bizim leekler var, onlar› silkele” diyor. (Leek: küçük cevizler) Gidiyoruz kocaman ceviz a¤açlar› ç›k›yor. Yine ceviz çuvallar›n› tafl›tabilmek için “bizim durik var onu da götürür müsün” diyorlar. (Durik: küçük çanta) Gidiyoruz kocaman ceviz çuvallar› ç›k›yor. Yani ceviz, çok ilkel çal›flma koflullar›nda üretiliyor. Ürünse tatmin etmiyor. - Cevizin pazara kadar gidifl sürecini anlat›r m›s›n›z? Toplanan cevizler hangi ifllemlerden geçiyor? - Cevizler önce uzun s›r›klarla ç›rp›l›yor. Sonra kabuklar›yla toplanan cevizler eve tafl›n›yor. 2-3 gün zarf›nda cevizler sopalarla dövülerek kabuklar›ndan ayr›l›yor. Bu iflleme “purlama” deniliyor. Cevizler günefl alt›nda bir hafta kurutulmaya b›rak›l›yor. Ve çürükler ayr›larak sat›fla sunuluyor. - Bizi bilgilendirdi¤iniz için çok teflekkür ederiz. - Biz teflekkür ederiz. Dersim ‹K
F›nd›k üretim alanlar› geniflliyor! Dünya f›nd›k üretiminin % 70’ine sahip olan ülkemizde, tar›m› tasfiye politikalar›na ra¤men köylüler f›nd›k dikim alanlar›n› art›rmaya devam ediyor. Osmanl› döneminden beri Do¤u Karadeniz Bölgesi’nde Ordu, Giresun ve Trabzon’da yetifltirilen f›nd›¤›n, ticaret gemileriyle (f›nd›k fidanlar›n›n) Rusya’ya gönderilmesine karfl› tedbir al›nmas› için 1907 tarihinde Osmanl› karar alarak “Trabzon’dan Rusya’ya f›nd›k fidan› ihracat›n› men” etti. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmas›yla beraber de ülke d›fl›na ç›kar›lan fidanlar›n engellenmesi için meclisten ç›kar›lan yasayla 1927 y›l›nda “F›nd›k fidanlar›n›n d›fl sat›m›n›n yasaklanmas›na yönelik kararname” ç›kar›ld›. 1964 y›l›nda fiyat destekleme politikas›n›n etkisiyle üretimde önemli art›fllar sa¤land›. 1938 y›l›nda Giresun, Trabzon, Ordu, Bulancak ve Keflan kooperatiflerinin bir araya gelmesiyle kurulan F‹SKOB‹RL‹K; 1938-64 y›llar› aras›nda kendi hesab›na f›nd›k al›m ve sat›m› yaparak 1964-94
y›llar› aras›nda da do¤rudan kurumsal hazineden aktar›lan paralarla f›nd›k piyasas›ndaki faaliyetini kamu kurumu niteli¤inde devam ettirdi. 1960 y›l›ndan sonra uygulanan destekleme, al›m politikalar›n›n etkisiyle h›zl› bir art›fl gösteren f›nd›k üretimi Do¤u Karadeniz’den Sakarya’ya kadar yayg›nlaflt›. Al›m garantisinde bulunan F‹SKOB‹RL‹K, üretimin geliflme seyrine uygun olarak yap›s›nda de¤iflimi sa¤layamad›¤› için f›nd›kta pazar sorunu oluflmufl ve önemli oranda stok birikimi her y›l yaflanmaya bafllanm›flt›. O dönemden günümüze f›nd›k üreticilerinin mevcut durumu ve sorunlar›na karfl› devletin izledi¤i politikalarla çözüm üretilmedi¤i için pazarlama sorunu yaflayarak üretim fazlal›¤›na dönüflen f›nd›k stoklarda birikmifltir. Bu nedenle 1983 y›l›nda “F›nd›k dikim alanlar›n›n s›n›rland›r›lmas›na dair kanun” ç›kart›lm›flt›r. Bu tarihte f›nd›k dikim alanlar› 385 bin hektard›. Aradan geçen 20 y›l sonunda f›nd›k üretimi 625 bin hektara ulaflt›. 1999 y›l›nda Türki-
ye’de yaflanan ekonomik ve siyasal politikalardan kaynakl›, emperyalist sermayenin direkt müdahalesini kolaylaflt›ran özellefltirmeler ve destekleme ile birlikte al›mlarda bulunan tar›m kurumlar›n›n yap›s›nda de¤iflikli¤e gidilmesi tar›m sektöründe üreticiyi ma¤dur edecek, üretim alanlar›n› s›n›rland›ran uygulamalar› da beraberinde getirdi. 1999 IMF programlar›n›n uygulanmas›yla yap›sal de¤iflikli¤e giden egemen s›n›flar›n, tar›m› tasfiye politikalar›n› hayata geçirmesiyle serbest pazarda f›nd›k fiyatlar› oluflmaya bafllad›. F‹SKOB‹RL‹K de yap›sal de¤ifliklikler sonucu serbestleflen pazara endekslendi. F›nd›k fiyatlar›nda sürekli yaflanan istikrars›zl›k üreticiyi ma¤dur etti. Bu son y›llarda ç›kar›lan yasalar f›nd›k alanlar›n›n sökümüyle alternatif ürün dayatmalar›, fiyat›n serbest pazarda
flekillenmesi köylüyü zorlasa da f›nd›k yetifltirmekten vazgeçiremiyor. Üreticinin f›nd›k yetifltirmekten vazgeçmemesinin en büyük nedeni, f›nd›k yerine dayat›lmaya çal›fl›lan alternatif ürünlerin pazar sorunlar›n›n olmas›, fiyatlar› serbest pazarda düflük olsa da alternatif olarak sunulan ürünlere göre yüksek fiyattan f›nd›¤›n sat›lmas›, depolama sorununun alternatif olan elma, kivi, ahududu ve benzeri pek çok üründeki gibi yaflanmamas› köylülerin f›nd›ktan vazgeçmemesinin nedenidir. (Samsun)
8
21 Ekim-3 Kasım 2005
Dersim’de devlet terörü sürüyor... Devletin Türkiye Kürdistan›’ndaki mücadeleyi bast›rmak için son süreçte h›z verdi¤i yarg›s›z infaz, gözalt›, tutuklama ve katliam sald›r›lar› sürerken kitlelerde bu sald›r›lara karfl› tepki de gelifliyor. Dersim’de son aylarda artan sald›r›lar devlet taraf›ndan “kiflilerin hatalar›” olarak gösterilmeye çal›fl›lsa da; Özel Tim ve askerlerin bu sald›r›lar› devlet politikas›n›n ta kendisidir. Geçti¤imiz haftalar içinde bir polis taraf›ndan katledilen taksi floförü Hasan Akda¤’›n öldürülmesinin ard›ndan da benzer aç›klamalar yap›lm›flt›. Ancak Dersim halk›n›n bu aç›klamalara inanmad›¤› cenazedeki direniflle ortaya ç›km›flt›. Tüm bu bask›lara iliflkin 5 Ekim Çarflamba günü Tunceli Dernekler Federasyonu (TUDEF) bir aç›klama yapt›. Saat 14:00’de ‹HD ‹stanbul flubesi binas›nda yap›lan aç›klamay› TUDEF Baflkan› ‹smail Aslan okudu. Aslan; Dersim’de öldürülen Hasan Akda¤ adl› floförün cenazesinde, halk›n cenazeyi genifl kat›l›mla sahiplenerek olaya tepkisini ortaya koydu¤unu, ancak sonras›ndan cenazeye kat›lan demokratik kitle örgütü mensuplar›n›n sözde kimlik kontrolleriyle gözalt›na al›nmas›n›n Dersim
halk›na gelecekte uygulanacak terörün de habercisi oldu¤unu söyledi. Dersim halk›n›n dün oldu¤u gibi bugün de bask›lar alt›nda kör-sa¤›rdilsiz hale getirilmek istendi¤ini belirten Aslan, halk›n tüm bu bask›lara karfl› bafl e¤medi¤ini, bunun cevab›n›n ise devletten cop, gözalt›, biber gaz› ve tutuklamalar fleklinde geldi¤ini söyledi. Aslan ayr›ca AB konusuna da de¤inerek AB’nin bir demokrasicilik oyunu oldu¤unu söyledi ve bu süreçte Atilla Geçmifl’in katledilmesini hat›rlatt›. Aslan; tüm bu katliamlar›n yafland›¤› s›rada bu katliamlar› ve özelde Hasan Akda¤’›n katledilmesini protesto etmek için Dersim’de yürüyüfl yapanlardan 7 kiflinin gözalt›na al›narak 29 Eylül günü tutukland›¤›n› söyleyerek gözalt›na al›nanlar› flöyle sayd›; Yürüyüfl Dergisi muhabiri Özcan Do¤an, Hozat Temel Haklar ve Özgürlükler Derne¤i yöneticisi Hüseyin Öztürk, DHP üyesi Serpil Tütmez ve Bülent Erdo¤an, DEHAP üyesi Cemal Kuhak. Aslan; ç›kar›ld›klar› mahkeme sonunda Hüseyin Öztürk ve Cemal Kuhak’›n tutukland›¤›n› da sözlerine ekledi. Konuflmas›nda köy boflaltma
Dersim’de namlunun ucunda halk var!
Y›llard›r gerek Karadeniz’de gerekse Türkiye Kürdistan›’nda devletin gerillay› halktan soyutlama çabalar› çeflitli flekillerde sürüyor. Her fleye ra¤men köyünde yaflamay› tercih eden köylüler devletin zulmüyle yüzyüze b›rak›l›yor. Halktan insanlar üzerinde estirilen terör; yayla yasaklar›yla, yarg›s›z infazlarla, iflkencelerle, sürgünlerle, orman yakmalarla devam ediyor. Operasyonlarda kulland›¤› korucular› öldürerek çok say›da gerilla vuruldu¤u, gerillaya erzak yard›m› yaparken insanlar›n yakaland›¤› söylentileri yayarak, operasyonlarda ölen askerlerin say›lar›n› daha az göstere-
rek psikolojik olarak üstünlük yaymaya çal›flsa da art›k kay›plar›n› gizleyemiyor. Bunlar›n yan›nda bölgede faaliyet sürdüren gerilla güçlerine yönelik operasyonlar boyutlanarak devam ediyor. Son olarak Dersim’de TSK taraf›ndan 9 Ekim’de Dersim ili k›rsal›nda bulunan Tülük s›rtlar›, Pilvene bo¤az›, Anabar s›rtlar›, Orta s›rt, Laç Vadisi, Dolu Baba, Demenan ve Peter s›rtlar› alanlar›n› kapsayan genifl kapsaml› yap›lan operasyon sonucu HPG gerillalar› Erender Do¤an (fiahan), Nevzat Aslan (Serhildan) ve Cezmi Çelik (Nesimi) yaflam›n› yitirdi. 3 gün devam eden ve Cobra ve skorsky helikopterlerinin deste¤inde, 10.000’e yak›n askeri güç ve a¤›r silahlar›n yan›nda tanklar›n da kullan›ld›¤› operasyonla ilgili HPG Bas›n-‹rtibat Merkezi’nin yapt›¤› aç›klamaya göre; Demenan s›rtlar›nda bulunan TC ordusu güçlerine yönelik HPG gerillalar› taraf›ndan bir misilleme eylemi gerçeklefltirildi. (Dersim)
operasyonlar›na da yer veren Aslan, Hozat’›n Deflt nihayesine ba¤l› Haceli (Dikenli) köyünde 29 Eylül günü orman yang›n› ç›kar›ld›¤›n› ve çevredeki orman ve köyün tamamen yak›ld›¤›n› söyledi. Aslan, yetkililerin yer yer devam ettirilen yang›nlara derhal müdahale etmesi gerekti¤ini ve köyleri yand›¤› için evinden bark›ndan olan köylülerin evlerine geri dönüfllerinin sa¤lanmas› gerekti¤ini belirterek flöyle devam etti; “12 Eylül koflullar›n› aratmayan bu uygulamalar Dersim’in onurunu ayaklar alt›na almaya ve Dersimlileri pasifize etmeye yöneliktir. Kamerada görüntün var denilerek, resimler gerekçe gösterilerek halk üzerinde terör estirilmeye son verilmelidir.” TUDEF olarak bu anti-demokratik uygulamalar son bulup sorumlular› yarg›lana kadar bu olaylar›n takipçisi olacaklar›n› belirten Aslan; sözü TUDEF Genel Sekreteri Ali R›za Bilir’e devretti. Bilir, Mazgirt’te ‹mam Boztafl’›n katledilmesinin sorumlular›n›n halen ortaya ç›kar›lmad›¤›n› hat›rlatarak zaten bu sistemden böyle bir fley beklemediklerini söyledi. Aç›klama Bilir’in konuflmas›n›n ard›ndan sona erdi. (‹stanbul)
33 Hrant Dink’e keyfi ceza! Yeni TCK’n›n “bas›na özgürlük getirece¤i” yalan› flimdiden a盤a ç›kmaya bafllad›. Adana, Mersin ve Dersim baflta olmak üzere devrimcilere sald›r›lar›n artt›¤›, en basit hak istemlerinin bile cop, biber gaz› ve tutuklama-gözalt› terörü ile karfl›laflan halk›n ilerici dinamik kesimlerinden biri olan gazeteler de art›k yeni TCK’n›n uygulamalar›yla karfl› karfl›ya. Bunlar›n en son örne¤i Agos gazetesi genel yay›n yönetmeni Hrant Dink’e verilen ceza oldu. fiiflli 2. Asliye Ceza Mahkemesi, Agos’ta yay›nlanan bir yaz› dizisi hakk›nda karar vererek, yarg›lanan Hrant Dink hakk›nda “Türklü¤e hakaret” suçundan(!) ceza verildi. Karin Karakafll›’n›n ise olay üzerinde bir sorumlulu¤u olmad›¤›na kanaat getiren mahkeme Karakafll›’ya ise beraat karar› verdi. Bilirkifli incelemesinden geçen ancak bilirkifli heyetinin konuya iliflkin “suç teflkil etmiyor” aç›klamas› yapt›¤› yaz› dizisi için ise 6 ay hapis cezas› alan Dink, konuyla ilgili bas›na yapt›¤› aç›klamada Yarg›tay da dahil A‹HM’e kadar gidece¤ini söyledi ve “Bana isnat edilen suçu ne yaz›lar›mda ne de konuflmalar›mda iflledim. Bütün yasal haklar›m› kullanaca¤›m, bu iflin yarg›tay aflamas› var, A‹HM aflamas› var. Hakikatten bu aflamalardan sonra da bir mahkumiyet yersem, art›k bu ülkede Türklerle beraber yaflamay› kendime onursuzluk sayar›m ve benim için gerçek hakaret bu olur. O zaman ben bu ülkeyi terk ederim” dedi. (H. Merkezi)
Dersim’de yerleflim yerleri tehlike alt›nda
Tunceli’de devletin operasyonlar› devam ederken flimdi de bölgedeki top at›fl› talimi halk› tedirgin ediyor. 9 Ekim günü Tunceli Jandarma Komutanl›¤› taraf›ndan Ovac›k ‹lçesi Belediyesi’ne gönderilen bir yaz› belediye hoparlörlerinden tüm ilçeye anons edildi. Anonsta 17-25 Ekim tarihleri aras›nda havan ve tank toplar›yla at›fllar yap›laca¤› söylenerek ilçenin bat›s›ndaki Gökkufla¤› Tepesi, Pamuklu s›rt›, Dar›tarlas› tepe; do¤usunda Surubabatepe, Karao¤lan; güneybat›s›nda Almaca, Karayaylas›, Durul, Karatafl, Dereköy, K›rm›z›tepe; kuzeyinde Avbaba s›rt›, Kontçeviz, Taht, Ziyarettepe, K›z›lviran, Emirganderesi, Ha-
litp›nar; güneyinde Yenibafl, Alt›nbafl, Büyüktepe, Bozan Tepesileri, Gözlüçay›r, Büyüktop s›rt› bölgelerinin boflalt›lmas› istendi. Aç›klamada ad› geçen bölgelerin ormanl›k olmas› ve bahsi geçen top at›fl taliminin orada yang›n ç›kartaca¤›n›n kesin olmas› ise konunun dikkat çeken baflka bir yönü. Konuya iliflkin bir aç›klamayla bilgilendirme yapan TUDEF; bu “tatbikat›n(!)” ilçenin yar›dan fazlas›n›n yeniden yak›lmas› demek oldu¤unu belirtti. Bu uygulaman›n halka gözda¤› vermek için oldu¤unu ifade eden TUDEF; özellikle bu zamanlarda k›fl haz›rl›¤› ile u¤raflan Ovac›k köylüsünün ihtiyaçlar›n› karfl›lamas›n›n sabote edildi¤ini ve üstü kapal› bir flekilde göçe zorland›klar›n› söyledi. Bu uygulaman›n bir an önce son bulmas›n›n yöre halk›n›n menfaatine oldu¤unu belirten TUDEF; tüm kamuoyunu ve duyarl› kesimleri bu konuya daha duyarl› olmaya ça¤›rd›. (H. Merkezi)
9
33
21 Ekim-3 Kasım 2005
Kürt topraklar›na özgürlük emperyalistlerle de¤il
DEMOKRAT‹K DEVR‹MLE GELECEKT‹R! Türkiye Kürdistan›’nda HPG güçleriyle TC aras›ndaki çat›flmalar yo¤unlaflarak sürüyor. Öcalan’›n yakalanmas›ndan sonra daha yüksek sesle dile getirilen ve tek ç›k›fl yolu olarak gösterilen devletle “bar›flma” politikas›n›n yanl›fll›¤›n›n alt› y›ll›k süreçten sonra sosyal pratik taraf›ndan giderek daha net olarak kan›tlanmas›, mevcut politikan›n sorgulanmas›n›, sorgulamaya dönük sorular›n daha yo¤un bir tarzda sorulmas›n› da beraberinde getirmektedir. Aç›k ki, faflist Kemalist diktatörlü¤ün Kürt ulusuna yönelik sürdürdü¤ü imha ve inkâr siyaseti de, ‹mranl›’dan yön verilen bu politikaya iliflkin sorulan sorular›n daha da artmas›na neden olmufltur. Çünkü tan›mlananla yaflanan aras›nda adeta bir uçurum söz konusudur. Yani devlet her fleye ra¤men “önce teslim olun, sonra biz Kürtlerin demokratik haklar› üzerinde düflünürüz” demektedir. Üstüne adeta k›yamet kopart›lan Diyarbak›r ziyaretinin ard›ndan yaflananlar ortadad›r. Bir yanda tüm bunlar yaflan›rken “Bar›fl içinde bir arada yaflayal›m” vb. söylemlerin soyut olmaktan öteye gidemeyece¤i de aç›kt›r. * AB süreciyle insanlar›n gözlerini “demokratikleflme” söylemleriyle boyamaya çal›flan AKP’yi, gerillaya ve halka karfl› aral›ks›z sürdürülen operasyonlar›, gelifltirilmek istenen faflist sald›r›lar› ve Abdullah Öcalan üzerinde uygulanan tecriti protesto etmek için 2 Ekim günü Ba¤c›lar’da eylem yapan yurtsever gençlere atefl aç›larak 19 yafl›ndaki Atilla Geçmifl’in polisler taraf›ndan katledilmesini protesto eden DEHAP’l›lar 8 Ekim’de Ba¤c›lar Göztepe Meydan›’nda toplanarak, Geçmifl’in vuruldu¤u yere karanfil b›rakt›lar. Yaklafl›k 200 kiflinin kat›ld›¤› eylemde karanfillerle süslenen Atilla Geçmifl’in resimleriyle birlikte “Bir gider bin geliriz”, “Katil polis hesap verecek”,
“Katiller belli hesap sorulsun”, “Atilla yoldafl ölümsüzdür” dövizleri tafl›rken “fiehîd na mirin”, “Katiller bulunsun hesap sorulsun”, “Bijî serok Apo” sloganlar› at›ld›. Kitle slogan atmaya devam ederken polis “Terör örgütü lehine slogan atarsan›z, yürüyüfle geçerseniz, bir arkadafl›n›z daha ölür” tehdidini savurdu. DEHAP yöneticileri olay ç›kmas›n› önlemek için slogan at›lmamas› yönünde ça¤r› yaparken kitleden bu tavra karfl› tepkiler yükseldi. Gerginli¤in bitmesiyle bas›n aç›klamas›n› Demokratik Halk ‹nisiyatifi ad›na yapan Celal Alpan, Atilla Geçmifl’in katledilmesinin ard›ndan ‹stanbul Valisi’nin olay› hakl› ve meflru bir katliamm›fl gibi gösterip katilleri sahiplenmesinin çeteci katilleri daha da cesaretlendirdi¤ini dile getirdi. ‹nsanlar›n sokak ortas›nda hunharca vuruldu¤una ve her geçen gün art›fl gösterdi¤ine dikkat çeken Alpan, AKP’yi elefltirerek “B›rak›n AB’ye verilen sözleri, kendi insan›na bile verdi¤i sözleri tutmayan bu hükümetin iradesizli¤i ortadad›r. Halk›m›z bütün katliam ve bask›lara, terörize etme çabalar›na ve faili belli cinayetlere
Devrimcilere yasak alan: TAKS‹M Newroz’da yarat›lan bayrak provokasyonundan sonra defalarca çeflitli etkinliklere aç›lan ancak kanl› 1 May›s’tan bu yana emekçilere, devrimcilere kapat›lan, ç›k›ld›¤›nda her surette polis sald›r›lar›yla yüz yüze kal›nan Taksim’de devrimcilere yine polis sald›rd›. 6 Ekim Çarflamba günü dergilerini da¤›tmak üzere Taksim’e ç›kan Mücadele Birli¤i okurlar› daha sesli da¤›t›ma yeni bafllam›flken polis sald›r›s›na u¤rad›. Son say›s›nda Kürt ulusuyla dayan›flmaya, halklar›n kardeflli¤ine ve varolan provokasyonlar›n devlet güdümlü oldu¤una dikkat çeken Mücadele Birli¤i dergisini da¤›tan okurlara sald›ran polis, yasal olmas›na ra¤men derginin sat›lamayaca¤›n›(!) belirtti. ‹lk sald›r› ile bir kifliyi gözalt›na alan polis kitleye da¤›lmalar› konusunda tehdit savurdu. Mücadele Birli¤i okurlar› arkadafllar›n›n ser-
best b›rak›lmadan da¤›lmayacaklar›n› söyleyerek arkadafllar›n›n derhal serbest b›rak›lmas›n› ve el konan dergilerin iade edilmesini istedi. Devrimcilere defalarca tahammülsüzlü¤ünü ortaya koyan polis, Çevik Kuvvet’i ça¤›rarak topluca Mücadele Birli¤i okurlar›na sald›rd›. Sald›r›da Aysun Güven, Alev Oral, Kenan Konuk ve soyadlar› ö¤renilemeyen Sevda, Mehmet, Erdo¤an ve adlar› ö¤renilemeyen iki kifli gözalt›na al›narak Beyo¤lu Karakolu’na götürüldü. Gözalt›lar üzerine aç›klama yapan Mücadele Birli¤i, polisin faflist tutumunu k›nayarak, son süreçte halka ve halk›n ilerci dinamiklerine karfl› geliflen sald›r›lar›n bir parças›n›n yafland›¤›n› belirterek gözalt›na al›nanlar›n serbest b›rak›lmas›n› istedi. Gözalt›na al›nanlar bir gün sonra serbest b›rak›ld›. (‹stanbul)
ra¤men bedenini de ortaya koyarak art›k savafl› istemedi¤ini göstermifltir. Savafl›n bu ülkeye neye mal oldu¤unu herkes görmüfltür. Bundan sonra geliflen savafl›n da faili devlet ve hükümet yetkilileridir. Tüm bu bask› ve katliamlara karfl› bütün demokratik kamuoyunu duyarl› olmaya ça¤›r›yoruz” dedi. Aç›klaman›n ard›ndan Geçmifl’in katledildi¤i Kandil Sokak’a yürümek isteyen kitleye polis yine tehdit savurarak izin vermedi. Bunun üzerine kitleyi temsilen oluflturulan bir heyet Atilla Geçmifl’in katledildi¤i yere karanfiller b›rakarak sayg› duruflu yapt›. Eylem olays›z sona ererken Çevik Kuvvetin yapt›¤› y›¤›nak ve tafl›d›¤› a¤›r silahlarla yeni bir cinayet ifllemek için haz›rland›¤› da gözlerden kaçmad›. * Adana ‹nönü Park›’nda bir araya gelen DEHAP, DTH, Demokratik Özgür Kad›n Hareketi, Özgür Yurttafl Meclis Giriflimi, AKSM, GKM, Özgür Halk ve Genç Bak›fl Dergisi, THAYD-DER, GÖÇ-DER ve DTH Gençlik Çal›flma Grubu üyeleri “Uluslararas› komployu k›n›yoruz”, “Tüm komplocular ve iflbirlikçiler kaybedecek, Özgürlük kazanacak” yaz›l› dövizler açt›.
Aç›klamay› okuyan Murat Çiçek, “Birkez daha hiçbir hukuk, vicdan ve hatta insani de¤erlerle ba¤daflmayan bu komployu nefretle k›narken, 7 y›l›n ard›ndan halen halklar›n demokrasi ve özgürlük mücadelesi önünde farkl› biçimlerde devam ettirilmek istenen komplo karfl›s›nda, halklar›n kardeflli¤i ile kararl›l›¤›m›z› bir kez daha hayk›r›yoruz” dedi. * Gaziantep’te ise Adliye önünde toplanan yaklafl›k 100 kifli, “Öcalan halkt›r halk burada” slogan›n› att›. Aç›klama yapan Gülten Ayd›n, “ABD’nin Ortado¤u projesi ve projenin içerisinde Kürtlere biçilen rol ekseninde gelifltirilen bu proje ve bu projenin uygulanmas› için engel görülen güçlerin tasfiye edilmesi gerekiyordu” dedi. Mardin’de de K›z›ltepe Demokratik Gençlik ‹nisiyatifi üyeleri, Öcalan’›n yakalan›fl›n› ve bugünkü durumunu protesto etti. DEHAP K›z›ltepe ilçe binas› önünde bir araya gelen kitle, Cumhuriyet Meydan›’na kadar yürüdü. Siirt’te ise yap›lan bir yürüyüflle kitle taleplerini hayk›rd›. “Kana kan cana can seninleyiz Öcalan”, “AKP flafl›rma sabr›m›z› tafl›rma” sloganlar› atan kitle Ulus Mahallesi’ne yürüdü. * Mersin’de düzenlenen yürüyüfle ise polis sald›rd›. Sald›r›ya tafllarla karfl›l›k veren kitlenin att›¤› molotofkokteyl ile 2 panzer atefl al›rken, kitleye sald›ran bir panzer pazarda seyyar sat›c›l›k yapan vatandafla çarpt›. Akdeniz Beldesi’ne ba¤l› Günefl Mahallesi Halil ‹brahim Cami önünde bir araya gelen kitle buradan fievket Sümer Mahallesi Pazar Soka¤›’na kadar yürüdü. Cuma Pazar›’na do¤ru tekrar yürüyüfle geçen kitleye tekrar Çevik Kuvvet ve Özel Hareket Timleri sald›rd›. Kitle yine molotofkokteyl ve tafllarla sald›r›ya karfl› direndi. Yaflanan çat›flmada iki panzer at›lan molotofkokteyler ile atefl ald›.
Bursa’da ulafl›m zamm›na protesto AKP hükümetinin y›ll›k lemde bas›n aç›klamas›n› lardan daha yüksektir. Zamlaenflasyonun “tek haneli” ol- okuyan D‹SK Marmara Bölge r›n iptal edilmesini bekliyodu¤unu aç›klad›¤› bir dönem- temsilcisi Hüseyin Yaman, ruz. Aksi takdirde dava açacade, Bursa Belediyesi’nin ula- 1980 sonras› uygulanan özel- ¤›z” dedi. Eyleme kat›lan belediye fl›ma yapt›¤› % 50 ile % 100 lefltirme politikalar›yla, kamu oran›ndaki zam, hükümetin taraf›ndan üstlenilen hizmet- çal›flanlar› ise zamla birlikte söylemlerinin yalan oldu¤unu lerin peyder pey ticarilefltiri- iptal edilen pasolar›n›n geri ispatlamaktad›r. fiehir içi ula- lerek paral› hale getirildi¤ini verilmesini istediler. Bursa Büyükflehir Belediyesi fl›ma yap›lan bu zamlar kitle örgütleri taraf›n- 12 Ekim günü Bursa Büyükflehir Bele- Maliye Bakanl›¤› genelgediyesi önünde biraraya gelen Türk-‹fl, sini bahane ederek pasolar›dan protesto edildi. 12 Ekim günü Bur- D‹SK, KESK ve TMMOB’un organize n› iptal etti¤i belediye emeksa Büyükflehir Beledi- etti¤i eyleme birçok demokratik kitle çileri ad›na Tüm Bel-Sen örgütü de destek verdi. fiube Baflkan› Sevgi Ba¤l›lar yesi önünde biraraya “Biz belediye çal›flanlar› gelen Türk-‹fl, D‹SK, KESK ve TMMOB’un orga- vurgulad›. Yaman “Belediye y›llard›r kuruma aidiyet nize etti¤i eyleme birçok de- otobüs biletleri 1 YTL’den 1.5 duygusunu yaflatan pasolamokratik kitle örgütü de des- YTL’ye; Bursaray ö¤renci üc- r›m›z› yine kullanmak istitek verdi. Kitlenin “Ulafl›m retleri 300 Ykr’den 600 yoruz. Büyükflehir Belediye hakk›m›z engellenemez”, Ykr’ye ç›kar›lm›flt›r. Ticari- Baflkan› Hikmet fiahin’i bu “Ulafl›m zamlar› geri al›ns›n”, lefltirme o kadar net görün- sorunu çözmeye davet edi“Gün gelecek devran döne- mektedir ki, Bursaray ve oto- yoruz” dedi. Halka da¤›t›lan cek AKP halka hesap vere- büslere yap›lan zamlar dol- bildirilerle eylem sona erdi. (Bursa) cek” sloganlar›n›n at›ld›¤› ey- mufl ve taksilere yap›lan zam-
21 Ekim-3 Kasım 2005
10
‹HD “flaibeli”, adalet soka¤a inenlere teslim!
33
“Engelliyiz, hakl›y›z, kazanaca¤›z!”
Sald›r›ya u¤rayan Bingöl ‹HD fiubesi’nin, önlem almayan polis ve halk› k›flk›rtan dernekle ilgili flikâyeti savc›dan döndü. Gerekçe: ‹HD flaibeli... Son dönemlerde artan sald›r›lar›n pek ço¤unun “hedef gösterilmenin” ard›ndan gerçekleflti¤i bilinmesine ra¤men Bingöl Baflsavc›l›¤›, hedef gösterildikten iki gün sonra bas›l›p tahrip edilen ‹HD Bingöl fiubesi’nin, uyar›lara ra¤men önlem almayan Emniyet ve k›flk›rtmay› yapanlar hakk›ndaki flikâyetini yerinde bulmad›. ‹HD Bingöl fiube binas›na 3 Temmuz’da kap› kilidini k›rarak girenler, eflyalar› tahrip etmiflti. Bask›ndan iki gün önce ilde bildiri yay›mlayan fiehit Aileleri ve Malulleri Derne¤i yöneticilerinin halk› k›flk›rtarak suça zemin haz›rlad›¤›n› ileri süren flube yöneticileri, hem bu kifliler, hem sald›r› ihtimaline ra¤men önlem almayan polis hakk›nda suç duyurusunda bulunmufltu. Savc› Müslüm Canpolat ise ‹HD’nin flikâyetini takipsizlik karar›yla sonuçland›rd›. Savc›, karar›nda ‹HD kuruculu¤undan istifa ederken derne¤i suçlayan yazar Adalet A¤ao¤lu’nu kastederek “halkta da mevcut olan, derne¤in terör örgütünün savunuculu¤unu yapt›¤› yönündeki ciddi kayg›lar” oldu¤unu dile getirerek ‹HD’yi flaibeli olmakla suçlad›! Bu yüzden kamu davas› aç›lmas›na gerek olmad›¤› karar›n› veren savc›l›¤a ‹HD Bingöl fiube Baflkan› R›dvan K›zg›n, tepki göstererek flöyle dedi: “Bugüne kadar ‹HD’ye yönelik tehdit içeren hedef gösterici aç›klamalar, devlet erkine sahip kamu yetkililerince defalarca yap›lm›fl ve ‹HD bu aç›klamalardan sonra çeflitli bask›lara maruz kalm›flt›r. Ancak ilk defa, kamu hukukunu korumaktan birinci derecede sorumlu bir Cumhuriyet savc›s›, ‹HD’ye yönelik sald›r›lar› karar›yla meflrulaflt›rm›flt›r. Bu yarg› karar›yla bundan sonras› olas› sald›r›lara da davetiye ç›kar›lm›flt›r.” “Yasayla, toplant› gösteri yürüyüflleri dahi terör eylemleri say›labilecek” 3 Eylül Gemlik Yürüyüflü gerekçe gösterilerek geçti¤imiz hafta gerçeklefltirilen operasyon çerçevesinde ‹HD ve DEHAP yöneticilerinin gözalt›na al›nmas›na karfl› ‹HD ‹zmir fiubesi’nde 16 Ekim’de bas›n toplant›s› düzenlendi. Bas›n aç›klamas›n› yapan ‹HD ‹zmir fiube Baflkan› Rollas, polisin dernek binas›n›n önüne y›-
¤›nak yapt›¤›n› belirterek, polisin tutumunun bask› oluflturmak amaçl› oldu¤unu söyledi. “3 y›l içinde 100’ü aflk›n dava” Rollas, 4 Eylül tarihinde Gemlik’te düzenlenmek istenen mitingin engellendi¤ini, kaydederek Bozüyük’de linç girifliminde bulunuldu¤unu ve halen de sald›rganlar›n yarg›lanmad›¤›n› belirtti. Bu çerçevede ‹HD ‹zmir fiubesi yöneticileri hakk›nda 3 y›l içinde 100’ü aflk›n dava aç›ld›¤›n› belirten Rollas uygulamalar› protesto etti. “Toplant› ve yürüyüfller terör eylemi say›lacak” Tüm söylemlere ra¤men yeni ç›kar›lan yasalarla k›s›tlamalara gidildi¤ini ifade eden Rollas, de¤ifltirilmek istenen Terörle Mücadele Yasas›’n›n bunun en somut örne¤i oldu¤unu belirtti. Yasa tasar›s›n›n gizlice ve kamuoyuna aç›klamada bulunulmadan haz›rland›¤›na dikkat çeken Rollas flöyle devam etti: “Yasayla, toplant› gösteri yürüyüflleri dahi terör eylemleri say›labilecek. Örgüt üyesi olmasalar dahi baz› fiiller iflleyenler örgüt üyesi gibi cezaland›r›labilecek, yarg›lamalar özel yetkili mahkemelerde yani DGM’lerde yap›lacak ve daha saymad›¤›m›z bir çok de¤ifliklik düflüncesinden de anlafl›laca¤› üzere düflünce, ifade, örgütlenme özgürlükleri oldukça k›s›tlayacak düzenlemeler getirilmek istenmektedir.” Terörle Mücadele Yasas›’nda yap›lmak istenen de¤iflikliklerden ve demokratik haklar›n k›s›tlanmak istenmesinden ve engellemelerden vazgeçilmesi gerekti¤ini kaydeden Rollas, “Gizli kap›lar arkas›nda haz›rlanan TMY’deki de¤ifliklikler kamuoyuna aç›klanmal› ve tart›fl›lmal›d›r. Demokratik kitle örgütlerine karfl› uygulanan bask›lara son verilmelidir” dedi. Aç›klama Emekçi Kad›nlar Birli¤i (EKB), Tutuklu Aileleri ile Yard›mlaflma Derne¤i (TAY-DER), Ege 78’liler Dayan›flma Derne¤i, Ezilenlerin Sosyalist Platformu ve DEHAP, SDP ve EMEP ‹zmir il örgütleri de destek verdi. Aç›klama s›ras›nda ‹HD flubesinin önünde yüzlerce çevik kuvvet sivil polisin beklemesi ise dikkat çekti.
Alt› Nokta Körler Derne¤i, “Dünya Beyaz Baston Körler Günü” nedeni ile 15 Ekim günü saat 15:00’de Taksim Meydan›’nda bas›n aç›klamas› yaparak ayr›mc› uygulamalara karfl› mücadele etmeye devam edeceklerini vurgulad›. “Dünya Beyaz Baston Körler Günü” kaza sonucu kör olan bir foto¤rafç›n›n, çevredekilerin kendisinin kör oldu¤unu anlamas› ve dikkat çekici olmas› için bastonunu beyaza boyayarak dolaflmaya bafllamas›yla at›l›r ilk tohumlar› Londra sokaklar›nda. Bu deneyim o denli baflar›l› olur ki, 1931’de Frans›z körlerinin örgütü, körlerin bastonunun beyaza boyanmas›n› ve beyaz baston ad›yla simgelefltirilmesini kararlaflt›r›r. Bu uygulama giderek yayg›nlafl›r ve körlerin kulland›¤› baston, beyaz baston olarak an›lmaya bafllar. John Kennedy zaman›nda 1963’te 15 Ekim günü, “Beyaz Baston Güvenlik Günü” olarak ilan edilir. Hatta Beyaz Baston Yasas› ç›kar›larak beyaz baston kullan›m›n›n hem kullan›c›lar hem de muhataplar› taraf›ndan uyulmas› gereken kurallar› saptan›r. Sonunda 1969 y›l›nda Sri Lanka’n›n baflkenti Colombo’da toplanan Dünya Körler Fe-
derasyonu 15 Ekim gününü, tüm dünyan›n körleri için Beyaz Baston Körler günü olarak kabul eder. 15 Ekim, Dünya Beyaz Baston Körler Günü’nün 39.’sunun tüm dünya da kutland›¤› gün. Dünya Beyaz Baston Körler Günü 15 Ekim’de Alt› Nokta Körler Derne¤i ‹stanbul fiubesi taraf›ndan Taksim Meydan›’nda yap›lan bas›n aç›klamas›yla kutland›. Taksim Meydan›’nda toplanan dernek üyeleri ad›na burada konuflmada bulunun Alt› Nokta Körler Derne¤i ‹stanbul fiube Baflkan› Murat Demirok, beyaz bastonun görme engelliler için özgürlük ve ba¤›ms›zl›k anlam›na geldi¤ini dile getirdi. Demirok, “Beyaz bastonun anlam› görmeyenler için böyle ancak, hayat›n her alan›nda özgürlük sa¤lam›yor. 1 Temmuz 2005 tarihinde yürürlü¤e giren Özürlüler Yasas› ayr›mc›l›¤a son verdi¤i halde hala ayr›mc› uygulamalar devam etmektedir. Kapsaml› bir yasa için uzun süre mücadele ettik ve bu ayr›mc›l›klar›n sona ermesi içinde sonuna kadar mücadele edece¤iz” dedi. Taksim’de yap›lan bas›n aç›klamas›, “Engelliyiz Hakl›y›z Kazanaca¤›z” slogan›n›n at›lmas›yla son buldu. (H. Merkezi)
“Engelliyiz, hakl›y›z, kazanaca¤›z!” 16 Eylül Pazar günü saat 19.00’da Gülensu-Gülsuyu Güzellefltirme Derne¤i taraf›ndan dernek binas›nda 4. Dostluk Kupas› Ve Dayan›flma fiöleni düzenlendi. Davul zurna eflli¤inde bafllayan flölende ilk olarak sahneye Grup Çinko ç›kt›. Grubun söyledi¤i Kürtçe ezgilere, kitle halaylar ve alk›fllarla efllik etti. Ard›ndan gecenin aç›l›fl konuflmas›n› Gülensu-Gülsuyu Güzellefltirme Derne¤i Baflkan› Ali R›za Y›ld›z yapt›. Y›ld›z konuflmas›nda, y›k›mlarla ilgili olarak gelinen son aflamaya iliflkin konuflurken, bu konuyla ilgili görüflmelerin sürdü¤ü üzerine vurgu yapt›. Konuflman›n ard›ndan sahneyi sevilen parçalar›yla Özcan Türe ald›. Türe’nin hemen sonras›nda sahne alan Engin Ayd›n söyledi¤i halk türküleriyle geceyi renklendirirken, saat 21.00’de 4. Dostluk ve
Dayan›flma Kupas› töreni yap›ld›. Törenin ard›ndan Partizan ve ‹flçi-Köylü Gazetesi okurlar›, ESP, BDSP, DHP, Temel Haklar ve Özgürlükler Derne¤i, DEHAP, EMEP gibi kurumlar›n geceye gönderdikleri mesajlar okundu. Dursun Beydilli’nin sahne almas›yla birlikte gece içinde düzenlenen bir çekilifl yap›ld›. Çekilifl sonunda Umut Yay›mc›l›k’›n kitaplar› da¤›t›ld›. Ard›ndan Dursun Beydilli’nin söyledi¤i ezgilerle kat›l›mc› kitle coflkun bir flekilde uzun süre halay çekti. Dursun Beydilli’nin sunuculu¤unu yapt›¤› çekiliflin ikinci ve son bölümünde ise dernek taraf›ndan bir kifliye saz hediye edildi. Son olarak Hasan Karayol’un sahne almas›yla gecenin son türküleri söylendi ve davul zurna eflli¤inde çekilen halaylarla gece bitti. (Kartal)
11
33
F Tipi’nde traji-komik uygulamalar bitmiyor
“YASA⁄A BAHANE SORULMAZ!” “Bisküvilerin bölünmezli¤i” olay›n›n bir benzeri de Tekirda¤ F Tipi Hapishanesi’nde yafland›. Hapishanelerde uygulad›¤› politikalar ile tutsaklar›n irade ve kimliklerini k›rmay› amaçlayan devlet, tek tip elbiseden, haz›r ol komutuyla say›m vermeye kadar bir dizi prati¤i yaflama geçirmeye çal›fl›yor. En son Adana Kürkçüler Hapishanesi’nde yaflanan “Amaç d›fl›nda kullan›lan bisküvilerden” sonra flimdi de Tekirda¤ 1 No’lu F Tipi’nde benzer uygulamalar boy gösteriyor. 31 A¤ustos 2005 tarihinde ziyaretçisi arac›l›¤›yla hücresinde besledi¤i muhabbet kufllar›ndan tekini MKP davas›ndan fiükrü Duman’a göndermek isteyen MKP davas› tutsa¤› Erdal Süsem; idarenin en komik bahanesiyle karfl›laflt›. Tekirda¤ 1 No’lu F Tipi idaresi; kuflun de¤iflimini “Örgüt üyeleri aras›nda siyasi temas sa¤layabilir” bahanesiyle engelledi.
Bu olay tutsaklar›n ‹HD ‹stanbul flubesine yazd›¤› mektupla ortaya ç›kt›. Konu üzerine bas›na aç›klama yapan Eren Keskin; özellikle son 2-3 ayd›r hapishanelerden gelen baflvurularda bu tarz traji-komik olaylar›n artt›¤›n›; yaflanan hak ihlallerinin boyutland›¤›n› aç›klad›. Erdal Süsem’in ailesinin de “kufl yasa¤›n›” kendisine aktard›¤›n› bildiren Eren Keskin; “Siyasi tutuklular›n gönderdikleri mektuplarda as›ls›z bir fleyler yazmalar› gibi bir durum genelde söz konusu olamaz. Son zamanlarda cezaevlerinde trajikomik olaylara iliflkin olarak derne¤imizde birçok baflvuru bulunuyor. Cezaevlerinde insan›n hayvan sevgisine dahi tahammül yok. Tecrit uygulamas›nda olan insanlara bu tür uygulamalarla daha a¤›r bir tecrit uygulan›yor” dedi. (H. Merkezi)
söyledi. ‹nsan Haklar› Derne¤i (‹HD) Mardin fiubesi’ne baflvuran Çelik, sorumlular hakk›nda K›z›ltepe Cumhuriyet Savc›l›¤›’na suç duyurusunda bulundu. Yasal bir gazetenin da¤›t›mc›s› olmas›na ra¤men fliddete maruz kald›¤›n› belirten Çelik, “Bana kötü muamelede bulunma haklar›n›n olmad›¤›n› söylememe ra¤men, beni dövmeye devam ettiler. Bir yandan
Terörle Mücadele Yasas›’na karfl› ESP’liler 15 Eylül günü Taksim’de eylem gerçeklefltirdiler. TMY’nin geri çekilmesi talebiyle kendilerini lambalara zincirleyen ESP’liler, yolu trafi¤e kapatt›lar. Trafik lambalar›na kendilerini zincirleyen ESP’lilere sald›ran polis, dört kifliyi yaka paça gözalt›na ald›. “TMY kald›r›ls›n”, “Söz, eylem, örgütlenme özgürlü¤ü istiyoruz” sloganlar›n› atan Ç›rak Bingöl, ‹brahim Horata, Halis Hac›alio¤lu ve ‹brahim Uçar adl› ESP’liler gözalt›na al›narak Taksim Karakolu’na götürüldüler. (H. Merkezi)
Erzurum’da siyasi tutsaklara bask›
Muhabbet kufllar›n›n de¤iflimi “örgüt üyeleri aras›nda siyasi temas” sa¤layabilir iddias›yla engellendi.
beni dövüyor, di¤er yandan da ‘Seninle hesaplaflaca¤›z, sen daha bizi tan›m›yorsun, seninle alayda görüflürüz’ diye tehditlerde bulundular. Daha sonra beni araçlar›na götürerek hiçbir gerekçe göstermeden beklettiler. 20 dakika bekletildikten sonra kamyon floförleri olaya tepki gösterdi ve ben floförlerin tepkisi üzerine serbest b›rak›ld›m” dedi. (H. Merkezi)
Altunbaş davasında işkence “itirafı” 1991 y›l›nda gözalt›na al›narak iflkencede katledilen Hacettepe Üniversitesi ö¤rencisi Birtan Altunbafl’›n mahkemesi sürüyor. Ankara 2. A¤›r Ceza Mahkemesi’nde görülen davan›n son duruflmas›na Altunbafl’›n avukatlar› ile san›klardan Hasan Cavit Orhan ve ‹brahim Dedeo¤lu san›k avukatlar› kat›ld›. Duruflmada söz alan Altunbafl’›n avukat› Oya Ayd›n, 8 y›ld›r süren yarg›lamada bütün delillerin topland›¤›n›, baz› san›klar›n bulunamamas› ve san›klar›n iflkence suçunun kesine yak›n hüküm içermesi nedeniyle san›klar›n tutuklanmas›n› ve cezalarda indirim yap›lmamas›n› istedi. Aradan geçen 8 y›l içerisinde A¤›r Ceza Mahkemesi’nce “ceza” alan iflkencelerin cezalar› Yarg›tay taraf›ndan bozulmufltu. Bir türlü sonuçland›r›lamayan davada son olarak san›klar Altunbafl’a iflkence yap-
Necdet Adal› an›ld› 12 Eylül faflist cuntas›n›n ilk idam› Necdet Adal› yap›lan eylemliliklerle an›ld›. Sosyalist Demokrasi Partisi Ankara ‹l Örgütü, 8 Ekim günü Yüksel Caddesi’nde bir araya gelerek Adal›’y› and›. Yap›lan aç›klamada AB’nin demokratikleflme oldu¤unu iddia edenlerin 12 Eylül karanl›¤›na bakmalar› gerekti¤i belirtildi. Adal› için ‹zmir’de de bir eylem gerçeklefltirildi. (Ankara)
TMY’ye karfl› ESP’den zincirleme eylemi
Gündem gazetesi da¤›t›mc›s› askerler taraf›ndan dövüldü! Ülkede Özgür Gündem gazetesi da¤›t›mc›s› M. Ali Çelik, Habur S›n›r Kap›s›’nda gazete da¤›t›m› yapt›¤› s›rada askerlerin kendisini dövdü¤ünü ve tehdit etti¤ini söyleyerek sorumlular hakk›nda suç duyurusunda bulundu. 77 315 119 plakal› askeri arac›n önünü kesti¤ini söyleyen Çelik, araçta bulunan askerler taraf›ndan dövülerek ölümle tehdit edildi¤ini
21 Ekim-3 Kasım 2005
Kars Barosu avukatlar›ndan Fahrettin Kaya, son günlerde Erzurum H ve E Tipi Kapal› Hapishanesi’nde bulunan siyasi tutuklulara yönelik bask›lar›n artt›¤›n› belirterek, “Müvekkillerimin bana verdi¤i bilgilere göre; siyasi tutuklulara görüfl yasa¤› getirilmifl. Kendilerine dergi ve gazeteler verilmiyor, ayr›ca spor aktivitelerinden yaraland›r›lm›yorlar” dedi. Hapishanede bulunan müvekkilleriyle sa¤l›kl› görüfltürülmedi¤ine dikkat çeken Av. Kaya, “Görüflmeler gardiyanlar›n gözetiminde yap›l›yor. Bu da hukuka ayk›r›l›k teflkil ediyor” diye konufltu.
Kürtçe konufltu, ceza ald›! DEHAP Urfa ‹l Yöneticisi Reflit Yard›mc›, DEHAP ‹l Kongresi’nde Kürtçe konuflma yapt›¤› için, 2821 say›l› Siyasi Partiler Yasas›’na muhalefet suçundan 6 ay hapis ve 1 milyar 640 milyon para cezas›na çarpt›r›ld›. Yard›mc›’n›n daha önce ayn› maddeden ceza almam›fl olmas› nedeniyle cezas› ertelendi. AB görüflmelerinde devlet yetkililerinin s›kl›kla dile getirdi¤i “Kürtlere kültürel haklar› tan›n›yor” söylemlerine ra¤men, uygulamalar faflizmin Kürt ulusuna olan tahammülsüzlü¤ünü ortaya koyuyor. Ceza alanYard›mc›, flunlar› ifade etti: “Bu ülkede 20 milyon Kürt yafl›yor. Bunlar›n kendi anadiliyle konuflmas› ve kendini ifade etmesi en do¤al ve insan› haklar›d›r. Ben de kendi anadilimle kendimi ifade etmek istedim. Daha iki cümle Kürtçe konuflmadan engellendim ve Kürtçe konuflmay› kestim. Ona ra¤men bu cezaya çarpt›r›ld›m.” Daha önceki kongrelerinde Alman parlamenter Feleknaz Uca’n›n konuflmas›n› Türkçe bilmedi¤i için Kürtçe yapt›¤›n› ancak uyar› üzerine konuflmas›n› Almanca olarak bitirdi¤ini belirten Yard›mc›, “Yani bu ceza sadece Kürtçe için geçerli bir cezad›r, di¤er dilleri hiç etkilemiyor” diyerek devletin ikiyüzlü ve asimilasyoncu yüzünü ortaya koydu.
TÜYAP’ta F Tipi Protestosu
t›klar›n› kabul ederek mahkemeye bir dilekçe verdiler. “Vicdan azab›ndan kurtulmak için içten itiraf ve aç›klama” fleklinde dilekçe yazan iflkencecilerin bu tavr› mahkeme heyetini etkilemifl olacak ki, dilekçenin incelenmesi için mahkeme 10 Kas›m 2005’e ertelendi. Aç›k bir
flekilde zamanafl›m›na do¤ru giden davada, AB ile demokratikleflti¤i iddia edilen Türkiye’nin “adalet” kurumunun demokratikli¤i gözler önüne seriliyor. ‹flkencede katledilen bir genç için demokrasi ifllemez iken iflkenceciler için geçerli olabiliyor. (Ankara)
TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi’nde eylem yaparak F tipi hapishaneleri protesto eden 5 kifli polis taraf›ndan gözalt›na ald›. Beylikdüzü’ndeki TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi’nde 24. ‹stanbul Kitap Fuar›’n›n son günü olan 16 Ekim’de, Devrimci ‹flçi Konfederasyonu (D‹K) üyesi bir grup eylem yapt›. Adam Yay›nc›l›k stand› önünde “Ölüm oruçlar› sürüyor” yaz›l› pankart açan grup, “Yaflas›n ölüm orucu eylemimiz”, “Zindanlar y›k›ls›n tutsaklara özgürlük” sloganlar› att›. Ölüm oruçlar›yla ilgili olarak bildiri da¤›t›ld›. Grup ad›na yap›lan aç›klamada, “‹flçi s›n›f›n›n kurtulufl davas›nda tutsak düflmüfl öncü devrim savaflç›lar›n› sahiplenmek amac›yla buraday›z” denildi. Aç›klaman›n sona ermesinin ard›ndan polis, 5 kifliyi de yaka paça gözalt›na ald›.
21 Ekim-3 Kasım 2005
12
33
Teori ve pratik bütün olarak ele al›nmadan
BAfiARILI OLMAK MÜMKÜN OLMAZ! Emperyalizm ve uflaklar›n›n emekçi y›¤›nlar› açl›¤a, yoksullu¤a, sefalete sürükledi¤i, daha fazla kâr etmek için bütün yollar› deneyerek, emekçilere nerede ise yaflam hakk› tan›mad›¤› bir dönemden geçiyoruz. Tüm bunlara karfl› mücadele etmek hepimiz aç›s›ndan önemli. Ama bu mücadelede tek tek bireylerle de¤il, genifl emekçi y›¤›nlar›n›n bafl çeliflkileriyle ilgili kafa yorup emek harcamal›y›z. Aksi bir yaklafl›m bizi dar prati¤e, kendili¤indencili¤e, hatta ve hatta marjinalleflmeye kadar götürür. Bunun tam aksini yani do¤ru olan›, ezilen emekçi y›¤›nlar›n bafl çeliflkisini do¤ru tespit edip bu tespite denk düflen pratikleri sergilemek, y›lmadan, usanmadan çaba harcamak ve harekete geçmek bizi baflar›ya götürür. Burada da pratik ad›mlar çok önemlidir. Ancak prati¤e geçerek savundu¤umuz davan›n yaflam bulmas›n› sa¤layabiliriz. Bunu örneklendirerek geniflletmeye çal›flal›m; biz düflüncelerimizin ne kadar do¤ru oldu¤unu iddia edersek edelim, bir fleyin ne kadar do¤ru söylersek söyleyelim, pratik yaflam içerisinde söyledi¤imiz fleylerin karfl›l›¤› yoksa ya da do¤rulu¤unu pratik olarak kan›tlay›p, tarihi misyonunu yerine getiremiyorsa bunun emekçi halk kitleleri aç›s›ndan hiçbir hükmü olmaz. Örne¤in bir fliir dahi yazamayan ama flair oldu¤unu söyleyen birini düflünün. Ya da boya f›rças›n› eline alamayan bir “usta” düflünün. Bunlara kim flair ya da kim boyac› der? Çünkü yukar›da da anlatmaya çal›flt›¤›m›z gibi prati¤in, hareketin olmad›¤› yerde güven olmaz ya da oras› ona yaflam hakk› tan›maz. K›sacas› insanlar sevdi¤i, benimsedi¤i, inand›¤› fleyler için u¤rafl›r, çaba harcar, fedakârl›k yapar ve savafl›r.
S›n›f savafl›m›n›n herhangi bir alan›nda yer alan bireyler olarak bizlerin de mücadele içerisinde yer al›fl›m›z›n nedeni yukar›da belirtti¤imiz nedenler de¤il mi? Yani mücadele etmemizin, bedel ödeyip, bedel ödetmemizin nedeni inand›¤›m›z davan›n do¤rulu¤u de¤il mi? O zaman burada sorgulanmas› gereken fleyler halk›n neden mücadeleye uzak oldu¤udur, hem de zulmün, bask›n›n, iflkencenin, açl›¤›n, sefaletin vb. bu kadar yo¤un oldu¤u bir dönemde. Bu durum tek bafl›na faflist TC devletinin bask›lar›yla aç›klanamaz. Öyle olmufl olsayd› daha önceki direnifller, isyanlar nas›l aç›klan›r? Örne¤in 38 isyan›n›n ard›ndan Dersim’de gerçeklefltirilen kanl› katliamlar ve yine mücadelenin en yo¤un olarak bilinen, tan›nan Dersim topraklar›nda, mücadele bu kadar çetin ve güçlü olmazd›. Yine düflman›n onca bask›, katliam, iflkencesine ra¤men o topraklarda Dersim halk› Proletarya Partisi’ne kap›s›n› aç›yor, halk›n d›fl›nda hiçbir ç›kar gözetmeksizin o¤ullar›n›, k›zlar›n› kavgan›n sofras›na cömertçe sunuyorlarsa bu davaya inand›¤›ndan, mücadele etmekten baflka hiçbir çaremizin olmad›¤›n› bildi¤indendir. Çünkü kendi deyimleriyle Dersim halk› bu davaya ve davan›n çocuklar›na inan›yor, güveniyor, seviyor ve sayg› duyuyor. Ya da Türkiye Kürdistan›’n›n birçok yerinde devam eden sald›r›lar ve bunun karfl›s›nda örgütlenen direnifller de ortadad›r. Buradaki durum aç›s›ndan da eksik olan bizim bu süreci yeterince kavrayamamam›zd›r. Esas neden bizim komünist önder ‹brahim Kaypakkaya yoldafl taraf›ndan formüle edilen Uluslar›n Kendi Kaderini
Tayin Hakk›’n› yeterince kavrayamamam›z ya da kavrad›¤›m›z halde yeterince bilince ç›karamamam›zd›r. Demek ki mücadelenin istenilen seviyede olmay›fl›n›n nedeni olarak faflist bask›lar›, iflkenceleri, katliamlar› gerekçe olarak görmek ya da göstermek düflman›n ekme¤ine ya¤ sürmek olur. Yaflad›¤›m›z süreci, koflullar› de¤erlendirirken düflünce sistemati¤imizi koflullara göre de¤erlendirip, koflullar›n bize dayatt›¤› flekilde düflünmek ve harekete geçmek koflullar› zorlamamak, alternatif olamamak koflullar›n esiri olmak de¤il midir? Yani iflin özü koflullar›n bize neyi nas›l dayatt›¤› de¤il, bizlere dayat›lan y›lg›nl›k, teslimiyetçilik, siyasetten uzaklaflma vb. karfl› duruflumuzdur. Burada önemli olan kimin bize nas›l sald›rd›¤› de¤il, bizim bu sald›r›lara karfl› gerek teorik gerekse de pratik olarak kendimizi nas›l savundu¤umuzdur. Zindanlardaki tutsaklar› düflünelim mesela. Düflman›n “elinde esir olmalar›na”, gelifltirilen her türlü sald›r›lara, yap›lan bin bir çeflit iflkencelere ra¤men hala direniyor olmalar› ya da çok zor flartlara ra¤men gerillan›n y›lmadan usanmadan savafl›yor olmas› bireylerin özel yeteneklerinden de¤il, beslendi¤i, g›das›n› ald›¤› siyasetin ideolojik sa¤laml›l›¤›ndan bilimsel do¤rulu¤undand›r. ‹flin özünü sorgulamak ve yanl›fl olan› a盤a ç›kar›p mahkûm etmektir. Sorun siyasetimizde de¤il, as›l sorun siyaseti do¤ru kavramay›p kitlelere yeterince ulaflamayan faaliyetçilerde yani bizlerde. Buna örnek verecek olursak kitlelere güvenmek, kitlelerin içerisinde kaybolmak, kitlelerin sorunlar›na do¤ru ve zaman›nda müdahale etmek, kitleleri kendi sorunlar› etraf›nda birlefltirip mücadeleye
E¤itim emekçilerinden kadro isyan› Devletin ö¤retmen al›mlar› politikas›, E¤itim-Sen Bursa fiubesi, e¤itim fakültesi ö¤rencileri ve mezunlar› taraf›ndan protesto edildi. 9 Ekim günü Ahmet Vefik Pafla Tiyatrosu önünde toplanan e¤itim emekçileri sloganlar ve tafl›d›klar› dövizler eflli¤inde Büyükflehir Belediyesi önüne kadar yürüdüler. Kitle “Sözleflmeli köle olmayaca¤›z”, “KPSS kald›r›ls›n, ö¤retmen a盤› kapat›ls›n”, “Ö¤retmen olacakt›k, yar› yolda kald›k” yaz›l› dövizler tafl›d›. Eylemde konuflan E¤itim-Sen fiube Baflkan› Kemalettin Y›ld›z, “hükümetin as›l hedefi bu uygulamayla ‘yedek iflgücü’ yarat›p ücretleri düflürmek, herhangi bir krizde, yasal engel olmaks›z›n iste-
di¤i kadar kamu emekçisini koymakt›r ve örgütlü mücadeleyi bitirmek amac›ndad›r” dedi. “KADRO HAKKIMIZI ‹ST‹YORUZ” E¤itim Fakültesi mezunlar› ad›na konuflan fiükran Kahraman, “e¤itimci
a盤› ücretli ö¤retmenler, sözleflmeli ö¤retmenler ve emekli ö¤retmenlerle kapat›lmaya çal›fl›l›yor. Ücretli ö¤retmenler 250-300 YTL gibi rakamlarla çal›flt›r›l›yor. Adeta kullan›l›yor” diyerek ücretli ö¤retmenlik, sözleflmeli ö¤retmenlik ve emekli ö¤retmenlerin çal›flt›r›lmas›na karfl› olduklar›n› ve kadrolu olarak ö¤retmen haklar›n› istediklerini belirtti. Son dönemde iflbafl› yapan ö¤retmenlerden de 20 bininin sözleflmeli oldu¤una iflaret eden E¤itimSen Genel Mali Sekreteri Adnan Gölp›nar ise önümüzdeki günlerde ‹stanbul’dan Ankara’ya “E¤itim yürüyüflü” bafllatacaklar›n›, yaflanan bu olumsuz uygulamalara dur demek gerekti¤ini belirtti. (Bursa)
seferber etmek ve daha da önemlisi seferber olan kitleleri Marksist-Leninist-Maoist bilimin yol gösterici ›fl›¤›nda Demokratik Halk Devrimi sürecine dâhil etmek, bunlar kuflkusuz savunulmas› gereken do¤rular›m›zd›r. Ancak yukar›da belirtmeye çal›flt›¤›m›z gibi tek bafl›na do¤ru fleyleri söylemek ve savunmak pratik olmaks›z›n hiçbir anlam ifade etmemektedir. Bu nedenle savundu¤umuz, do¤rulu¤una inand›¤›m›z, u¤runa ölümü göze ald›¤›m›z görüfllerimizi tabi ki daha ›srarla, daha kararl›, daha cesur savunmal› ve pratik ad›mlarla harekete geçmeli, demokratik halk iktidar› sürecini daha da h›zland›rmal›y›z. ‹flte o zaman Proletarya Partisi önderli¤inde savaflacak olan ezilen emekçi halk›m›z›n nelere kadir olaca¤›n› daha net görürüz. Bu nedenle zaman flimdi bulundu¤umuz yerden f›rlay›p harekete geçme zaman›d›r. Zaman mücadeleye dört elle sar›l›p yak›nmac› anlay›fllar› mahkûm edip ç›tay› daha da yükseltme zaman›d›r. Zaman kötünün tarihin çöplü¤ünde yok olmaya, iyinin devrimlerle yaflamaya gebe oldu¤unu gösterme zaman›d›r. Zaman elimizde bulunan Marksist-Leninist-Maoist silah›n mitralyöz, mavzer gibi ifllemesinin, düflmana darbeler üstüne darbe indirmenin zaman›d›r. Zaman Marksizm-Leninizm-Maoizm biliminin yol gösterici ›fl›¤›nda Demokratik Halk Devrimi’ni gerçeklefltirip ezilen tüm emekçi halklar› özgürlefltirmek ve Proletarya Partisi’nin k›z›l bayra¤› alt›nda birlefltirip s›n›rs›z ve s›n›fs›z bir dünyaya do¤ru yola ç›k›p ezilen bütün insanl›¤› özgürlefltirme zaman›d›r. Gazi’den YDG okuru Serh›ldan
Mühendisler; ‹nsanca yaflam istiyoruz! TMMOB özgürlükten, emekten, demokrasiden ve bar›fltan yana bir Türkiye için miting düzenledi 8 Ekim Cumartesi günü sabah saatlerinde tren gar›nda toplanmaya bafllayan TMMOB’a ba¤l› odalar kortejlerini oluflturarak S›hhiye Meydan›’na do¤ru yürüyüfle geçti. “Demokratik Türkiye insanca yaflam”, “Bu ülke bu halk sat›l›k de¤il”, “Nükleer Santral istemiyoruz”, “Telekom halk›nd›r sat›lamaz” pankartlar› açan kitle, S›hhiye Meydan›’nda toplad›. Kitleye hitaben ilk konuflmay› yapan TMMOB Baflkan› Mehmet So¤anc›, TMMOB’un 270 bine ulaflan üye say›s›n›n yüzde 25’inin iflsiz ya da meslekten ifllerde çal›flt›¤na dikkat çekerek IMF, DB gibi kurulufllar›n çal›flanlar› sefalete sürükledi¤ini ifade etti. So¤anc›; bütün kamu mallar›n›n sat›ld›¤›n›n alt›n› çizerek “Kurtulufl yok tek bafl›na ya hep beraber ya hiçbirimiz” sözleriyle konuflmas›n› bitirdi. Mitingde Hilmi Yaray›c› da türküleriyle kitleyi coflturdu. (Ankara)
13
33
21 Ekim-3 Kasım 2005
E¤itim emekçileri 5 Ekim’de mücadele ça¤r›s› yapt› Ö¤retmenlerin toplumsal statülerine iliflkin ILO ile UNESCO’nun 5 Ekim 1966’da kabul etti¤i ortak belgeden sonra her y›l 5 Ekim, Dünya Ö¤retmenler Günü olarak kutlan›yor. 145 paragraftan oluflan bu belge, ö¤retmenlik mesle¤inde ifle al›nma, ifle al›nmadan seçme ve formasyon, mesle¤e haz›rl›k, de¤iflik düzeydeki ö¤retmenlerin meslek sorunlar›, istihdam güvenli¤i, ö¤retmenin hak ve sorumluluklar›, disiplin ifllemleri ve mesleksel ba¤›ms›zl›klar› gibi konular›n bütününü kapsamaktad›r. Daha nitelikli, kamusal, bilimsel ve demokratik e¤itim mücadelesinin bir simgesi olarak her y›l çeflitli etkinliklerle kutlanan 5 Ekim Dünya Ö¤retmenler günü E¤itim-Sen'in örgütlülü¤ünde ülkenin birçok ilinde de kutland›. Ö¤retmenlerin yaflad›klar› demokratik ve mesleki sorunlara dikkat çekilen etkinliklerde mücadele ça¤r›s› yap›ld›.
‹STANBUL * 5 Ekim Dünya Ö¤retmenler günü nedeniyle ‹stanbul Makina Mühendisleri Odas›’nda bir aç›klama yapan E¤itim-Sen Genel Baflkan› Alaaddin Dinçer, ö¤retmenlerin yoksulluk s›n›r›n›n alt›nda yaflad›¤›na dikkat çekerek, hükümetin 6’flar ayl›k zaman diliminde yapmay› planlad›¤› yüzde 2.5’lik zamm›n yoksullu¤u daha da art›raca¤›n› belirtti. Ö¤retmenlerin çal›flma süresine de de¤inen Dinçer, Türkiye’deki ö¤retmenlerin Avrupa’dakilerden daha fazla çal›flt›klar›n› ancak daha az maafl ald›klar›n› belirtti. * E¤itim-Sen ‹stanbul fiubeleri üyesi bir grup, ‹stanbul Milli E¤itim Müdürlü¤ü önünde bir araya gelerek e¤itim ve e¤itim emekçilerinin niteli¤ini olumsuz yönde etkileyen sorunlar›n giderilmesi talebinde bulundu. E¤itim-Sen 3 No’lu
fiube Baflkan› Dursun Y›ld›z, E¤itim Sen ‹stanbul fiubeleri ad›na haz›rlanan ortak aç›klamay› okuyarak; “E¤itim emekçileri özlük haklar› ile sosyal haklar›n› kullanma konusunda büyük s›k›nt›lar yaflamaktad›r” dedi. Ortalama 800 YTL maafl alan e¤itim emekçilerinin bu maaflla ihtiyaçlar›n›n sadece yüzde 40’›n› karfl›layabildiklerini dile getirirken, AKP hükümeti boyunca 3 bin 351 okul müdürünün, 2 bin 970 okul müdür yard›mc›s›n›n, 335 il ve ilçe Milli E¤itim Müdürü’nün, 390 il ve ilçe Milli E¤itim fiube Müdürü’nün ve 117 ‹l Milli E¤itim Müdür Yard›mc›s›n›n atand›¤›n› da sözlerine ekledi. ANKARA 5 Ekim Ö¤retmenler günü dolay›s›yla Abdi ‹pekçi Park›’nda düzenlenen konserde konuflan E¤itim-Sen Genel Baflkan› Alaaddin Dinçer, ö¤retmenlerin
✔ Bayatbademi köylüsü tafloca¤›na isyan etti Antalya’n›n Korkuteli ilçesine ba¤l› bulunan Bayatbademi köylüsü köylerinin yak›n›na kurulacak olan Tafl oca¤›n› kitlesel bir aç›klama ile protesto etti. Bayatbademi köyü, do¤al bir oksijen kayna¤› olmas› nedeniyle solunum yolu rahats›zl›¤› bulunanlar›n gittikleri turistik bir bölgedir. Köyün 500 metre yak›n›na Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakan› ile Orman Bakanl›¤›’ndan özel izinle tafl oca¤› yap›lmaya baflland›. Tafl oca¤›n› kurmaya çal›flan firma dozerlerle alanda flantiye
kurmaya bafllam›fl durumda, buna karfl›n yaklafl›k 400 köylü izinin derhal iptal edilmesi için bir eylem yapt›.
Tafl oca¤›n›n kurulaca¤› yer çeflitli bitkilerin ve ormanl›k arazinin kurulaca¤› bir bölge, tafl oca¤› kurulmas› halinde ise bu bölge talan olacakt›r. Sular›n›n kirlenmesine, do¤an›n katledilmesine, hayatlar›n›n riske at›lmas›na karfl› ç›kan köylüler buna izin vermeyeceklerini söylediler. Eylem s›ras›nda jandarma aç›klama yap›lan alana barikat kurdu. Eylemden sonra köylüler kahvede toplanarak ne yapacaklar›na iliflkin konufltular ve bu sorunun bu flekilde burada bitmeyece¤ini dile getirdiler. (Mersin)
✔ fiekerpancar› üreticileri kuyruk çilesine isyan ediyor A¤r›’da flekerpancar› üreticileri, ürünlerini fabrikaya teslim etmek için 2 kilometreye varan kuyruklar oluflturuyor. Gece gündüz fabrikan›n önünde beklemek zorunda kalan köylüler, önceki y›llarda elde etti¤i ürün oran›na göre devlet taraf›ndan konan kotan›n kendilerini zor durumda b›rakt›¤›n› söylüyor. A¤r› ve çevresindeki fleker pancar› üreticisi ile I¤d›r’dan gelen pancar üreticisi havalar›n so¤umas›yla birlikte ürünlerini A¤r› fieker Fabrikas›’na teslim etme telafl›na düfltü. Binlerce köylü fabrika önünde 2 kilometreyi bulan uzun kuyruklar oluflturuyor. Köylüler yaflanan olumsuz geliflmelerden yetkilileri sorumlu tutuyor. D‹HA’ya yaflad›klar› sorunlar ile ilgili bilgi veren Tafll›çay ilçesinden gelen üretici Ali Y›ld›z, bazen 24 saat kuyrukta bekledi¤ini söyledi. Y›ld›z, “Bu sabah güneflin
do¤ufluyla birlikte fabrika önüne geldim, burada kuyruk epey uzun. Yar›n sabah ö¤lene do¤ru yükümü boflalt›rsam flansl›y›m demektir. Her gün bu çileyi çekiyoruz. Birileri bir an önce buna son vermeli. Bu çile sona erdirilmeli. Bu bizim tek geçim kayna¤›m›z” dedi. M. Ali Özer isimli köylü ise tepkisini “Bu rezaleti dünyan›n hiçbir yerindeki çiftçi çekmiyor. Devlet bize ton bafl›na 112 milyon lira para veriyor, çiftçi emek ve iflçi paras›n› ç›karmas› için en az 200 milyon almas› gerekiyor.
Bunlar›n d›fl›nda bölgede tek ana merkez oldu¤u için binlerce çiftçi buraya y›¤›l›yor. Ben 40 kilometre uzakl›ktan geliyorum, yolda gelirken polis traktörüme 600 milyon lira para cezas› kesti. Benim bütün kazanc›m zaten bu kadar. Buradan hükümet yetkililerine sesleniyorum, ‘AB’ye girece¤iz’ diyorsunuz, peki neden bizleri görmüyorsunuz?” dedi. Nihat Aslan ise, elde edilen kazanc›n kuyrukta beklemelerine de¤medi¤ini kaydetti ve flunlar› dile getirdi: “Devlet ton bafl›na 112 milyon lira para veriyor, verdi¤i bu para zaten bizim eme¤imizi karfl›lam›yor. Bu yetmiyormufl gibi çiftçiye s›n›rlama kota getiriyor. Bana verilen kota 30 ton, ancak elde etti¤im ürün 60 ton, bunun 30 tonunu devlet almayaca¤› için ya çöpe ataca¤›m ya da yar› fiyat›na kotas› eksik olan birisine verece¤im, kota çiftçinin belini k›r›yor.” (H. Merkezi)
ve e¤itim emekçilerinin sorunlar›n›n her geçen y›l artt›¤›n› söyledi. Demokratik, ba¤›ms›z ve örgütlenmenin önünde engellerin olmad›¤› Türkiye istemi dile getirilen konserde KESK Genel Baflkan› ‹smail Hakk› Tombul da bir konuflma yaparak; “Bu ülkeyi aflkla yeniden kurmak için alanlarda mücadele edece¤iz. Bu ülke çok kültürlü, çok kimlikli bir ülkedir. Özgür ba¤›ms›z bir Türkiye için mücadele edece¤iz” dedi. Konuflmalar›n ard›ndan Grup Öteki, Ali Asker ve Volkan Konak flark›lar›n› seslendirdi. 5 Ekim Ö¤retmenler günü ‹stanbul ve Ankara’n›n yan›s›ra Mardin, Batman, Mersin ve Tunceli’de de e¤itim emekçileri taraf›ndan çeflitli etkinliklerle kutlanarak yap›lan konuflmalarda e¤itim emekçilerinin her geçen gün artan demokratik ve mesleki sorunlar›na vurgu yap›ld›. (H. Merkezi)
TÜPRAfi VE PETK‹M ‹fiÇ‹LER‹ ‹fi BIRAKTI TÜPRAfi Alia¤a Tesisleri’nde çal›flan iflçiler ile PETK‹M iflçileri 11 Eylül tarihinde ifl b›rakma eylemi yaparak özellefltirme politikalar›n› protesto etti. Petrol-ifl Sendikas› Merkez Yöneticileri ve TÜPRAfi iflçileri TBMM CHP Grup toplant›s›na kat›lmak üzere Ankara’ya giderken, Petrol-‹fl Alia¤a, K›r›kkale, Kocaeli, Batman Rafinerileri’nde çal›flanlar ve PETK‹M iflçileri ifl b›rakma eylemleri yapt›lar. Alia¤a’da sabah ifle gelen TÜPRAfi ve PETK‹M iflçileri, ifl bafl› yapmayarak özellefltirme politikalar›n› protesto ettiler. PETK‹M (A) kap›s› önünde toplanan iflçilere hitaben konuflma yapan Petrol-‹fl Alia¤a fiube Baflkan› ‹brahim Do¤angül, TÜPRAfi’›n Koç Grubu’na sat›lmas›na baz› çevrelerin yerli sermayeye gitti diye ses ç›karmay›p onaylad›klar›n› belirterek, “Biz soruyoruz Koç Holding’in neresi yerli. Shell ile yap›lan ortakl›k niye o zaman? Shell’deki pay yüzde 10’da kal›r m› sizce? ‹MKB’de Mart ay›nda sat›lan 14.76’l›k hissenin nas›l sat›ld›¤›n› hepimiz biliyoruz. Sami Ofer denilen ifladam›na 1.2 milyar dolar para kazand›rd›lar. Yap›lan bu yanl›fll›klar›n her zaman karfl›s›nda olmaya devam edece¤iz. Petrol-‹fl olarak tek bafl›m›za kalsak dahi sonuna kadar mücadele edece¤iz” dedi. Bas›n aç›klamas›n›n ard›ndan PETK‹M iflçileri saat 10:00’da iflbafl› yapt›lar. TÜPRAfi çal›flanlar› ise eylemlerini saat 12:00’ye kadar devam ettiler. Eylem süresince tüm TÜPRAfi’lardan dolum, sevk›yat ve sat›fl ifllemi durduruldu. (‹zmir)
21 Ekim-3 Kasım 2005
14
33
Lula için a¤lamay›n: Çürüyen bir iflçi yönetiminin siyaseti James Petras*
“Hiç kimse benimle etik tart›flacak ahlaki yetkiye sahip de¤ildir” Brezilya Devlet Baflkan› Lula da Silva (Temmuz 2005) Yolsuzluk Brezilya’da Lula yönetimini mahvetti. 2005’te May›s-Temmuz aras› süreçte hemen hemen her gün, Lula’n›n “‹flçi Partisi”nin (PT) her parças›n›n rüflvet, yolsuzluk, oy sat›n alma, kamu mal›n› çalma, yasa d›fl› seçim finansman›na göz yumma ve benzeri yüz k›zart›c› ifllere kar›flm›fl oldu¤unu gösteren haberler patlak verdi. Lula’n›n en yak›n ve en önemli bütün dan›flmanlar›, kongre liderleri ve parti flefleri seçim kampanyalar›n› finanse etmek, kampanyalar için paral› eylemciler tutmak ve geleceklerini güvenceye almak amac›yla yasa-d›fl› büyük çapl› para transferlerine kar›flt›klar› suçlamas›yla istifaya zorland› ve meclis kovuflturmas›na al›nd›. fiimdiye kadar haklar›nda sahtekarl›k soruflturmas› aç›lmayan yegane yetkililer Lula’n›n kendisiyle rejimin neo-liberal politikalar›n› yöneten milyoner bakanlar›. Onlar aras›nda bile, Merkez Bankas› Baflkan› Mireiles, Boston Bankas›’n›n müdürlü¤ü s›ras›ndaki icraatlar› yüzünden ve vergi kaçakç›l›¤›ndan soruflturmaya u¤ruyor. ‹flçi Partisi’nin f›rsat bu f›rsat mant›¤›yla hareket eden türedi, ç›karc› siyasetçilerinin aksine, borsa spekülasyonlar› ya da iflçi ve köylüleri sömürmek yoluyla yeterli dünyal›k biriktirmifl bulunan milyoner bakanlar devlet hazinesini soyma ifline bulaflma gere¤ini duymam›fla benziyor. PT’nin tüm dokular›na bulaflan bu kapsaml› yozlaflman›n siyasi nedenleri nedir? Çeyrek yüzy›l önce toplumsal mücadeleler ve hareketlere dayal› olarak hayata at›lan sa¤l›kl›, demokratik, kat›l›mc› bir parti, nas›l oldu da mali spekülatörler, rantç›lar ve büyük toprak sahipleri taraf›ndan desteklenen, aç gözlü türedi profesyonellerce yönetilen yozlaflm›fl bir seçkinler partisine dönüfltü?
Bu sorunun yan›t› yak›n geçmiflte yat›yor. PT, 1990’lar›n bafl›nda militanlar›n› tasfiye ederek bir “hareket partisi” olmaktan ç›k›p seçimleri esas alan bir kitle partisi haline geldi. Buna paralel olarak, daha önce halk meclislerinin elinde olan karar alma mekanizmalar› parlamenter ve bürokratik yetkililere devredildi. Parti, profesyonel seçim dan›flmanlar›na, ücretli kampanya uzmanlar›na bel ba¤lad›, bunun sonucunda medyaya olan ba¤›ml›l›¤› artt›. Seçim politikalar›n›n ve medya kampanyalar›n›n önem kazanmas›, seçim kampanyalar›na gönlü k›r›lan, morali bozulan inançl› militanlar›n giderek daha az ilgi göstermeye bafllamas›yla da birleflince, daha büyük mali kaynak gerektirmeye bafllad›. Bu ihtiyaç karfl›s›nda parti ve kongredeki temsilcileri özel sektördeki müteahhitlerle iliflkilerini s›klaflt›rd›lar ve kamu ihaleleri karfl›s›nda bu müteahhitlerden kaynak sa¤lad›lar. Lula’n›n devlet baflkanl›¤›na gelmesiyle, binlerce PT siyasetçisinin makam mevki sahibi olup kendi özel finans kaynaklar›n› yaratmaya bafllamas›yla, bu uygulamalar katlanarak ço¤ald›. Lula, kongredeki sa¤c› partilerin deste¤ini sa¤lamak amac›yla, halkç› toplumsal hareketlerin, sendikalar›n ve özellikle kamu kesimindeki sendikalar›n zarar görmesi pahas›na neo-liberal bir siyasi program belirleyip, kilit önemdeki ekonomik görevlere büyük ifladamlar›yla bankerleri getirdi. Lula’n›n Kongre’deki sa¤c› temsilcilerin deste¤ini kazanmakta karfl›laflt›¤› siyasi sorun iki yönlüydü: Siyasi makamlar›n ço¤u, seçim zaferlerini bir an önce paraya çevirmek için sab›rs›zlanan PT yetkilileriyle doldurulmufltu, bu yüzden, Lula sa¤c›lar› siyasi arpal›klarla ödüllendirerek tavlayam›yordu; ikincisi, sa¤c›lar her ne kadar Lula’n›n izledi¤i siyaseti bütünüyle onaylasalar da, önünde sonunda siyasi rakipleriydi ve ifl dünyas›n›n deste¤ini kazanmak için onunla rekabet ediyorlard›. Böylece, Lula’n›n yak›n çevresi çareyi oylar›n› garantilemek amac›yla, sa¤c› kongre üyelerini rüflvete ba¤lamakta buldu. Tarife belirlendi. Her kongre üyesi hükümetin tasar›lar›n› onaylamak üzere ayda 12 bin dolar al›yordu. Bu rüflvetler, hükümetle iliflkili bir halkla iliflkiler flirketi arac›l›¤›yla “hak sa-
hiplerine” ulafl›yordu. S›nai-tar›m› (tar›msal kredilerin yüzde 90’› bu alana tahsis edildi), mali sermayeyi (30 ayda faiz ve anapara cinsinden borç taksiti fleklinde 90 milyar dolar ödendi - borç ödemeleri için bir ayda harcanan para, e¤itim, sa¤l›k ve toprak reformu için bir y›lda harcanandan fazlayd›), madencilik ve petrol sektörünü gelifltirmeye öncelik veren bir program› benimsemekle PT ideolojik bak›mdan art›k bir sol parti olmaktan ç›km›flt›. Partiyi bir arada tutan fley art›k “devlet mal› deniz” ya da “bal tutan parma¤›n› yalar” anlay›fl›nda ifadesini bulan yolsuzluk, iflbirli¤i, cebini doldurma ve klientalizm/kay›rmac›l›k f›rsatlar›yd›. Siyasi iktidar ve neo-liberal “bireysel zenginleflme” de¤erleri, etkili konumlara yönelmenin ard›ndaki bask›n itici güç haline gelmiflti. ‹flçi Partisi yönetimine (Sosyal Demokrat Parti ve Liberal Cephe Partisinden yönelen) sa¤c› muhalefet, programatik farkl›l›klar üzerinden yürütülmüyor. Muhalefet partileri, Lula’n›n kendi hükümetine çekti¤i ifl dünyas›n›n, Uluslararas› Para Fonu (IMF), Dünya Bankas› ve di¤er uluslararas› mali kurulufllar›n deste¤ini tekrar ele geçirmek için PT’ye muhalefet ediyorlar. Bu durumda, Lula hükümetinin düfltü¤ü durum için gözyafl› dökenler kentli mülksüzler ya da k›r yoksullar› de¤il. “Lula için a¤layan” bafll›ca gruplar Lula iktidar› s›ras›nda milyarlar kazanm›fl olan bankerler, yabanc› yat›r›mc›lar, milyonerler ve
spekülatörlerdir. Uluslararas› sermayenin sözcüsü Financial Times ve Wall Street Journal gazeteleri, patlayan yolsuzluk soruflturmalar›n›n Lula’n›n gerici neo-liberal program›n›n kalan k›sm›n› tamamlamas›n› engelleyece¤i olas›l›¤›ndan büyük rahats›zl›k duyuyorlar. Financial Times’›n ifadesiyle (22 Temmuz 2005, s. 11) “Yolsuzluk skandal›, muhtemelen Bay Lula de Silva’ya Wall Street çevrelerinde o denli sayg›nl›k kazand›ran reformlar›n devam ettirilememesine yol açacak gibi gözüküyor. Skandal hükümeti gün be gün daha da felce u¤rat›yor ve kamu-özel sektör finansman mevzuat›n›n de¤ifltirilmesi Merkez Bankas›’n›n daha genifl özerkli¤e kavuflturulmas› gibi reform tasar›lar›n› uygulanamaz hale getiriyor”. Yolsuzluk soruflturmalar› ve Kongre’nin “felce u¤ramas›” sayesinde, Lula, kamu hizmetleri ile altyap›dan geriye kalanlar› özellefltirme ve Merkez Bankas›’n› para babalar›na teslim etme (kamudan daha fazla özerklik kazanmas› özel sektörle daha fazla bütünleflmesi anlam›na geliyor) planlar›n› gerçeklefltiremiyor. “‹flçi” Partisini sarsan yolsuzluk skandal› sayesinde özellefltirme kapsam›ndaki iflletmelerin çal›flanlar› ifllerini, ücretlerini ve emekliliklerini kurtard›lar. Lula, neo-liberal politikalar› u¤runa geleneksel müttefiklerini kaybettikçe daha da sa¤a kay›p, ‹flçi Partili bakanlar›n yerini sa¤ partilerden –Muhafazakar Parti ve Brezilya Demokratik Muhalefet Partisi- isimlerle de¤ifltirmifl bulunuyor.
33 Wall Street, the City** ve IMF nezdinde sahip oldu¤u destekten dolay› Lula’ya karfl› bir darbe tehlikesi kesinlikle yoktur. Eskilerin dedi¤i gibi, “Askeri darbeler asla IMF’ye karfl› olmaz”. Lula yönetiminin ani çöküflünden en büyük zarara u¤rayan Topraks›z K›r ‹flçileri Hareketi (MST) oldu. Hareket, çok say›da köylü eylemcinin katledilmesine, on binlerce topraks›z köylünün el koyup beraberce ifllettikleri kolektif arazilerinden zorla ç›kar›lmas›na ve Lula’n›n toprak reformu hakk›nda verdi¤i bütün sözlerden dönmesine ra¤men, hükümeti desteklemeye devam etmiflti. Yolsuzl u k skandal›n›n en civcivli döneminde, Lula’n›n büyük toprak sahiplerinin ve rantiyelerin sa¤ partileriyle geniflleyen ittifak›n› daha aç›kça ortaya koydu¤u günlerde bile MST sendika bürokratlar›yla el ele hükümet yanl›s› gösteriler düzenledi. MST’nin Lula yanl›s› politikalar› topraks›z köylülerin mücadelesini ciddi biçimde zay›flatmakla kalmay›p, muhalefeti bölerek Sosyal Demokrat ve Liberal Cephe partilerinin temsil etti¤i “eski sa¤”›n yeniden güç kazanmas›na neden oldu. Baz› spekülatörlerin Brezilya Borsas›’ndaki faaliyetlerini azaltmas›na ra¤men, büyük yat›r›m gruplar› hala, yüzde 18-25 aras›nda faizlerle dünyada en yüksek faizi getiren yüksek getirili Brezilya ka¤›tlar›ndan tatl› kârlar sa¤lamaya devam etmekte. Ne var ki, 2004 y›l›nda Brezilya ekonomisinin yüzde 5 büyümesine yol açan spekülatif köpük da¤›lma noktas›na gelmifl bulunuyor. Ülkenin ekonomik büyüme h›z›n›n bu y›l yüzde 2’de kalmas› bekleniyor. Serbest piyasa politikalar› sayesinde ülkenin ucuz Asya s›nai mallar›yla dolmas›yla imalat sanayi duraklamaya giriyor. Muhalefet partileri ve bas›n yolsuzluk skandal›n› izlemeyi Lula rejiminin en yüksek kademelerine kadar derinlefltirseler de, büyük flir-
15 ketler ve bankalar› Lula’n›n 2006’daki seçimlerden önce iktidardan uzaklaflt›r›lmas›ndan yana de¤il. Financial Times (25 Temmuz 2005) Brezilya’daki duruma ay›rd›¤› baflyaz›s›nda, Lula’n›n s e r -
21 Ekim-3 Kasım 2005
n› desteklemek için Kongre’ye rüflvet vermek olsa bile. Böyle bir tablo karfl›s›nda, bir zamanlar›n ba¤›ms›z ve militan MST’sinin bo¤az›na kadar yolsuzlu¤a batm›fl bir hükümeti savunmak için Wall Street ile el ele vermesi büyük bir ironidir. Bankerler hiç olmazsa 100 milyar dolar faiz ve anapara kald›rd›lar. MST’nin elde etti¤i tek fley ise otoyollar›n kenar›nda naylon çad›rlarda yaflayan 200 bin topraks›z ailenin saflar›na el konmufl kolektif topraklardan kovulan 40 bin köylünün daha kat›lmas› oldu. Bankerin biri bana aç›kça, “Lula için a¤lama” dedi “O, onlar için konufltu ama bize çal›flt›”. Lula, ahlaks›z Kongre üyelerini sat›n alma, ikna etme, iflbirli¤ine raz› etme gücünü ya da halk› etkileme yetene¤ini yitirip de neo-liberal
best piyasa yanl›s› politikalar›n› övmeye devam ederken, bir yandan da kendisine, “yolsuzluklara göz yummaktaki sorumlulu¤unu daha fazla kabullenmesi” ve “istikrar sa¤lay›c› bir program çerçevesinde hükümetini yeniden düzenlemesi” yönünde ö¤üt veriyor. Öte yandan, meta ak›fl›ndaki patlaman›n so¤umaya bafllamas›yla Brezilya paras›n›n yüzde 20 oran›nda afl›r› de¤erlendi¤i bir ortamda, imalat sektöründeki patronlar, büyük bir tekstil flirketine sahip olup, düflük faizleri ve sanayiye devlet deste¤ini savunan Liberal Partili Baflkan Yard›mc›s› Alencar’›n Lula’n›n yerine geçmesini umuyor. Lula’n›n koltu¤unu koruyaca¤› m› yoksa istifa etmek zorunda m› kalaca¤›, yolsuzluk skandal›na ne derece bulaflm›fl oldu¤unun ortaya ç›kmas›ndan çok, görevden ayr›l›fl›n›n mali piyasalara nas›l etki edece¤ine ba¤l› olarak belirlenecek. Hangisi olursa olsun, yani ister gitsin ister kals›n, büyük yat›r›m kurulufllar›n›n uzmanlar› muhalefetten de, onun öylesine inatla yürüttü¤ü monetarist -neoliberal- politikalara ba¤l› kal›nmas›n› isteyecek. Bunun gere¤i, emekli maafllar›n› düflürmek, asgari ücreti dondurmak ve s›nai tar›m uygulamalar›-
programlar› uygulayamaz hale geldi¤i an, yönetici elit onu kullan›lm›fl bir prezervatif gibi çöpe atacakt›r. * ABD’li sosyolog, araflt›rmalar› özellikle Latin Amerika üzerinde yo¤unlaflmaktad›r. Yazar›n yukar›daki yaz›s› 23 A¤ustos 2005 tarihinde yay›nland›¤› rebellion.org’dan sendika.org için Ercüment Özkaya taraf›ndan çevrilmifltir. ** Wall Street, ABD New Yorkta borsan›n, bankalar›n ve di¤er finans kurumlar›n›n merkezlerinin bulundu¤u bölgenin, the City de bunun ‹ngiltere Londra’daki karfl›l›¤›n›n ad›d›r. Genel anlamda kullan›ld›¤›nda bu kelimeler, ayr› ayr›, kolektif bir varl›k ve güç olarak ABD ya da ‹ngiliz finans çevrelerini, birlikte kullan›ld›¤›nda da genel olarak Anglosakson mali sermayesini ifade eder. (ç.n)
Sonuç: Lula rejimi iflbafl›nda oldu¤u ilk 30 ay içinde Brezilya tarihinde birçok “ilk”e imza att›. Ondan önce hiçbir iktidar, bu kadar h›zl› ve bu kadar fazla sa¤a kaymam›flt›. Ondan önce hiçbir iktidar partisinin bu kadar çok yöneticisi, bakan, milletvekili ve eylemcisi bu kadar k›sa sürede yolsuzluk soruflturmas›na u¤ramam›flt›. Ondan önce hiçbir iktidar, bu kadar k›sa sürede, faiz ve anapara ödemesi biçiminde, bu kadar fazla d›fl borç ödememiflti. Ondan önce hiçbir iktidar, 30 ay içinde bu kadar çok multimilyoner yaratmam›flt›. Ondan önce hiçbir iktidar, bu kadar çok yoksul seçmeni bu kadar k›sa süre içinde hayal k›r›kl›¤›na u¤ratmam›flt›. Lula yönetimi k›sa sürede pek çok rekor k›rd›, ama ne yaz›k ki bunlardan hiçbiri gurur verici de¤il.
21 Ekim-3 Kasım 2005
16
33
Köylülerin hayk›r›fl› ve iflçi-köylü ittifak›n›n do¤ru kavran›fl› üzerine konomik ve yaflamsal taleplerin sorumlu adresi sadece mevcut hükümetlerle s›n›rl› kalsa da, toplumsal yap›n›n önemli ve etkili gücü olan köylülü¤ün yaflad›¤› sorunlar› görmemek ve çözümü konusunda somut, etkili ve kal›c› politikalar üretmemek, kendili¤indencili¤e ve tasfiyecili¤e hizmeti beraberinde getirir. Köyden flehre göçün köylülerin yaflamlar›nda düzeltici ve iyilefltirici bir de¤ifliklik yaratmad›¤›, onlarca y›l›n geçmifl prati¤iyle ortada durmaktad›r.
E
On binlerce köylü IMF, Dünya Bankas› destekli tar›m politikalar›n› uygulayan AKP hükümetini Manisa’da yap›lan “Çiftçinin Hayk›r›fl›” mitingiyle uyard›. Bu mitingin, köylülerin uyar› ve protesto amaçl› gerçeklefltirdi¤i ilk miting olmad›¤›n› belirtmek gerekir. Bundan önce de farkl› tarihlerde kitlesel kat›l›ml› merkezi ve bölgesel düzeylerde gerçekleflen çeflitli mitingler örgütlenmiflti. TC’nin de¤iflken resmi verilerine göre 7 milyon köylünün istihdam edildi¤i, 23 milyon insan›n geçimini sa¤lad›¤› tar›m sektöründeki geliflmeler her geçen gün kabul edilemez ve dayan›lmaz boyutlara varmaktad›r. Köylülerin çal›flma ve yaflam koflullar› her geçen gün kötüye gitmekte ve tepkileri geniflleyip, büyüyerek, kitlesel boyut kazanarak artmaktad›r. Ekonomik ve yaflamsal taleplerin sorumlu adresi sadece mevcut hükümetlerle s›n›rl› kalsa da, toplumsal yap›n›n önemli ve etkili gücü olan köylülü¤ün yaflad›¤› sorunlar› görmemek ve çözümü konusunda somut, etkili ve kal›c› politikalar üretmemek, kendili¤indencili¤e ve tasfiyecili¤e hizmeti beraberinde getirir. Köyden flehre göçün köylülerin yaflamlar›nda düzeltici ve iyilefltirici bir de¤ifliklik yaratmad›¤›, onlarca y›l›n geçmifl prati¤iyle ortada durmaktad›r. Köyden flehre göç eden köylülerin ezici bir ço¤unlu¤u ifl, bar›nma yoksunlu¤u içinde yaflamsal sorunlar›n a¤›rl›¤› alt›nda ezilmektedir. Köylüler, toprak a¤alar›n›n, yar›-burjuva, yar›-feodal çiftlik beylerinin, zengin köylülerin, tefeci-tüccarlar›n, feodal ve yar›-feodal sömürü k›skac›nda, sefalete ve cehalete mahkûm edilmektedir. Mazot, gübre, ilaç, tohum fiyatlar›n›n her geçen gün zam art›fl›yla yükselmesi karfl›s›nda köylüler, ürettikleri ürünün maliyetini karfl›lamakta bile zorlanmaktad›r. Ürünlerini tefeci-tüccara ve komprador-feodal devlete yok pahas›na satmaya mecbur b›rak›lan köylüler, mahsulü bazen çürümeye terk
etme pahas›na toprakta b›rakmaktad›r. A¤›r faiz ve borç koflullar› alt›nda tefeci-tüccara ve bankalara borçlanan köylüler, ürünlerinin yok pahas›na sat›m›yla y›k›m ve sefalet içinde bir yaflama mahkûm edilmektedir. Köylülerin temel örgütlenmelerinden olan mevcut kooperatif ve birliklerin politik tepkilerinin hedefinde mevcut hükümetler, tepkinin renginde ise Türk bayra¤› bulunmaktad›r. Örgütlenen tepkiler dönem dönem IMF ve Dünya Bankas›’n›n tar›m politikalar›n› hedeflese de, bu tepki bilinçli ve politik iktidar perspektifli olmaktan, kendi yaflamsal sorunlar›n›n çözümünden uzakt›r. Oysa bugün, köylülü¤ün yaflad›¤› ekonomik-politik sorunlar›n temel nedeni, emperyalizme ba¤›ml›l›k iliflkileri, komprador feodal kölelik sistemidir. Yaflanan sorunlar›n yegâne sorumlusunun sadece mevcut hükümetler ve günümüzdeki temsilcisi AKP’nin olmad›¤› bir gerçektir. Köylülerin düflünsel dünyalar›n›n darl›¤›, örgütlenme ve hak alma bilincinin zay›fl›¤›na, muhalefet etme bilincinin gerili¤ine yans›maktad›r. Bu yans›may›, gösterdi¤i tepkinin hükümetle s›n›rlanan hedefinde, taleplerin niteli¤inde görmek mümkündür. Emperyalizme ba¤›ml›l›k iliflkileri içindeki feodal (yar›c›l›k-ortakç›l›kkirac›l›k), yar›-feodal (tefecilik-faizcilik), sömürü politikas› devam etti¤i sürece; ülkedeki komprador ve toprak a¤alar› uflaklar›n faflist iktidarlar› devam ettikçe, yaflanan sorunlar›n kal›c› ve köklü de¤ifliminin gerçekleflmesinin mümkün olamayaca¤› gerçe¤i, TC tarihinin 80 y›ll›k tarihiyle fazlas›yla ispatlanm›flt›r. 1970’li y›llar›n bafllar›nda toprak reformu slogan›yla ve halk›n umudu olarak ortaya ç›kar›lan, çok yönlü karfl› devrimci propagandayla halk›n “Karao¤lan”› haline getirilen ECEV‹T ve hükümeti, ifl bafl›na geldikten k›sa bir süre sonra verdi¤i vaatlerin hiçbirini
gerçeklefltirmedi¤i gibi; b›rakal›m halk›n umudu olmay›, gerçeklefltirilen uygulamalar ve politikalarla, emsallerini aratmayan az›l› bir faflist oldu¤unu fazlas›yla gösterdi. Bu gerçekli¤i o dönemin küçük burjuva yap›lar› göremedi. Toprak Reformu vaadiyle yola ç›kan Ecevit hükümeti, ne toprak a¤alar›n›n ne zengin köylülerin topraklar›n›, ne de devlete ait arazileri yoksul ve topraks›z köylülere da¤›tt›. Göstermelik olarak devlete ait en verimsiz toprak parçalar›n›n bir k›sm›n›n köylülere da¤›t›m›, Toprak Reformu olarak yutturulmaya çal›fl›ld›. 1960’l› ve 1970’li y›llardaki köylülerin toprak talepli mücadeleleri, bir yandan toprak a¤alar›n› hedeflerken di¤er yandan devletin köylü ve tar›m politikas›n› hedefliyordu. O dönem Ege, Trakya ve Türkiye Kürdistan›’n›n baz› yerlerinde toprak iflgalleri ve köylülerin direniflleri, miting ve yürüyüflleri s›kça gündeme geliyordu. “Bölge köylüleri, demokratik haklar› u¤runa birçok miting ve yürüyüfl düzenlemifl, hayk›rd›¤› devrimci sloganlarla egemen s›n›flar›n yüre¤ine korku salm›flt›r.” (‹. Kaypakkaya Seçme Eserler.) Bugün toprak talepli iflgal ve direnifller, miting ve yürüyüfller düne göre görece olarak geriye çekilmifl, (Diyarbak›r’›n Bismil ilçesindeki Sinan köylülerinin direnifli hariç) a¤›rl›kl› olarak emperyalizmin yar›-sömürge, yar›-feodal ülkelere uygulatt›¤› tar›m politikalar› sonucu borçlanma ve ürünlerini istedikleri fiyata satamama, pazarlayamama, yoksullaflma sorunu ön plana ç›km›flt›r. Bugün yaflanan sorunlar›n belli ölçüde farkl›laflarak biçim de¤ifltirmesi, köylülü¤ün y›llard›r çözüm bekleyen temel sorunlar›n›n ortadan kalkt›¤› ve temel çeliflkilerin çözüldü¤ü fleklinde anlafl›lmamal›d›r. Bugün köylülü¤ün temel sorunlar›nda belli farkl›l›klaflma yaflansa da, esasa ve öze iliflkin yaflanan temel çeliflkiler kendisini toplumsal yaflam›n temel dokusunda
göstermektedir. “Köylülerin sosyal yaflamlar› de¤iflim göstermifltir. Meseleye salt toprak sorunu olarak bak›lamaz. Tar›ma dayanan çeliflkiler gücünü korumaktad›r. Savaflla birlikte de¤iflimler olmufltur. Bu de¤iflimlerin incelenmesi gerekir. Türkiye’de sanayi iç dinami¤iyle geliflmemifltir. Köylerinden göç edenlerin ezici ço¤unlunun flehirlerde fabrika iflçisi olarak yaflamad›¤› biliniyor.” (7. Konferans Kararlar›ndan) Türkiye Devrimci Hareketi’nin geçmifl tarihinden bu yana köylülü¤e ve sorunlar›na yan›lg›l› ve eksik bak›fl aç›s›ndan dolay› buna uygun politikalar gelifltirilememifltir. Görev ve sorumluluklar› belirlenip örgütlenme çal›flmalar›na gereken önem verilmemifltir. Keza s›n›f bilinçli proleterler birçok konuya iliflkin do¤ru ve bilimsel bir bak›fl aç›s›na sahip oldu¤u gibi, bu soruna iliflkin de öngörülü devrimci bak›fl aç›s›na sahiptirler. Ancak köylülü¤ün yaflad›¤› çeliflkilerin çözümünün, Demokratik Halk Devrimi’nin özü ve devrimin bir savafl sorunu oldu¤u ülkemizde; yürütülecek gerilla savafl›n›n köylü karakterli oldu¤u belirlemesine ra¤men, bu belirleme ve tespitlere uygun güncele ve somuta iliflkin politikalar yeterince üretememifl ve örgütlenmelerini gelifltirip, tezlerini derinlefltirememifltir. Bu gerçe¤in alt›n› hiçbir kayg›ya kap›lmadan çizmeliyiz. Devrimci hareketin bu temel zaaf› günümüze dek sürüp, devam etmektedir. Ülkenin sosyo-ekonomik yap›s›na yan›lg›l› bak›fl aç›s›, köylülerin ülke devrimindeki temel güç oldu¤u gerçekli¤ini kavray›fls›zl›¤›na da yans›m›flt›r. Bu kavray›fls›zl›k ve gerilik, köylülük sorununa karfl› görev ve sorumluluklar›n, kal›c› öz örgütlenmelerin oluflturulmas›n› ve nitelikli bir devrimci köylü hareketinin yarat›lmas›n› engellemifl, köylülü¤ü adeta kendi kaderiyle bafl bafla b›rakm›flt›r. ‹hmal edilen ve yerine getirilmeyen görevler so-
33 nucu, TDH s›n›f savafl›m›n› gelifltirici, ilerletici önemli f›rsatlar› kaç›rm›flt›r. Bu politik kavray›fls›zl›k örgütsel t›kanmaya yol açm›fl, yaflad›¤› politik ve örgütsel sorunlar›n büyümesine, giderek marjinal bir hal alarak, darlaflmaya, deyim yerindeyse politik ve örgütsel ç›k›fls›zl›¤a neden olmufltur. Ülkenin sosyo-ekonomik yap›s›n› kapitalist (ileriorta-geri fark etmez) de¤erlendiren ya da kapitalist üretim iliflkilerinin hakim üretim iliflkileri haline geldi¤ini savunan bil cümle oportünist ve revizyonist hareketler ülke nüfusunun çok önemli bir bileflenini, devrimdeki rolünü ve gücünü görmezlikten gelmifltir. Proleter s›n›f bak›fl aç›s›ndan uzak, küçük burjuva perspektifli bak›fl aç›s›, ülkede komprador kapitalist üretim iliflkilerinin hâkimiyetini savunarak, Demokratik Halk Devrimi’nin özünü ve niteli¤ini kavrayamam›fl, temel çeliflkileri hangi temel örgütlenme ve mücadele biçimiyle çözece¤ini do¤ru tespit edemedi¤i gibi, iflçi-köylü temel ittifak›n önemli bilefleni olan köylülü¤ün devrimdeki rolünü görememifltir. Küçük burjuva bak›fl aç›s›na uygun tespit ve de¤erlendirmeler, iflçi-köylü temel ittifak›n›n pratikte yads›nmas›n›, gerçekleflmesinin mümkün olamayaca¤›n› da beraberinde getirmifltir. 25 milyona (bu say›n›n de¤iflken olma durumu var) yak›n bir kesimin devrimdeki rolü ve gücü görmezlikten gelinmifl, bu önemli devrim gücüne s›rt çevrilmifl, deyim yerindeyse bu güç kendi kaderiyle örgütsüzlü¤e ve komprador-feodal devletin azg›n sömürü ve bask› politikas›na terk edilmifltir. Yaman “iflçici”, en keskin “kitleci” kesilen birçok küçük burjuva eksenli bak›fl aç›s› sahibi yap›lar, ne iflçi s›n›f› içinde güçlü bir örgütlenme yaratm›fllard›r, ne de köylülü¤ü örgütleme gibi görev ve sorumluluk bilinciyle hareket etmifllerdir. DEMOKRAT‹K HALK DEVR‹M‹’N‹N N‹TEL‹⁄‹ Ülkemizin ekonomik-politik ve kültürel geliflimi, eflitsiz ve dengesiz bir yar›-sömürge, yar›-feodal bir yap›ya sahip olmas›ndad›r. Birden fazla emperyalist devletin sömürü ve hegemonyas› alt›nda emperyalizme ba¤›ml› yar›-sömürge bir ülke konumundad›r. Emperyalizmin sömürü ve talan politikalar› do¤rultusunda flekillendirilen TC ekonomisi, kendi öz dinamikleri üzerinden yükselmemifltir. Ülkemizdeki egemen sermaye emperyalizme ba¤›ml› sanayi sermayesi de¤il, tefeci, asalak, rantiye sermayesidir. Egemen üretim iliflkileri komprador-feodal üretim iliflkileridir. Emperyalizm kendi varl›¤›n› kapitalizm öncesi sömürü biçimlerini koruyarak ve devam ettirerek sürdürür. Ülkemiz yar›-sömürge, yar›-feodal statüye ve çok uluslu bir toplumsal yap›ya sahiptir. Bu gerçeklikten kaynakl› ülkemiz, ba¤›ms›zl›k ve özgürlük sorunu, toprak ve demokrasi sorunu, ulusal ve az›nl›klar sorunu, kad›n ve kültür sorunuyla k›saca, tasfiye edilmemifl bir feodalizm ve emperyalizme ba¤›ml›l›k
17
21 Ekim-3 Kasım 2005
sorunuyla karfl› karfl›yad›r. Bundand›r çeliflme di¤er bafll›ca çeliflmeler üzerinlar mevzilenmesi, ittifaklar sorunu baflki ülkemizdeki baflta temel çeliflme de tayin edici bir etki icra etmektedir. ta olmak üzere köylük bölgede ve köyolma üzere bafll›ca çeliflmeleri ve çöFeodalizme indirilecek her darbe, emlüler içinde s›n›f bilinçli proleterlerin zümü ve ilk müdahaleyi bekleyen bafl peryalizmin ülke içindeki ayaklar›n› örgütlenme anlay›fl› ve mücadele biçeliflme do¤ru tespit edilip, do¤ru kesmek demektir. Feodalizmle halk y›çimleri konusunda birden fazla kapkavranmak zorundad›r. ¤›nlar› aras›ndaki çeliflmenin belirli bir saml› araflt›rma inceleme ve de¤erlenS›n›fl› bütün toplumlarda o toplukeskinlik seviyesine ulaflmas›ndan sondirme yaz›lar›n› görebiliriz. Bunlardan mun yap›s›n› belirleyen temel çeliflme ra muhtemeldir ki, emperyalistler uflakbafll›calar›; “Kürecik Bölge Raporu”, üretici güçler ile üretim iliflkileri aralar›n› koruyabilmek için do¤rudan mü“Bir Köylük Bölgedeki Yönetici Yols›ndaki çeliflmedir. Bu çeliflme çözüldahale etmek zorunda kalabilirler. Didafla Mektup”, “DABK fiubat Kararmedikçe mevcut toplumsal yap›da ¤er yandan feodalizmle halk y›¤›nlar› lar›” olmak üzere fiafak revizyonistleköklü de¤iflim ve dönüflüm sa¤lanaaras›ndaki çeliflmenin çözüme do¤ru riyle yürütülen polemiklerin bir k›smaz ve toplum ileri bir aflamaya s›çgeliflmesi burjuvazi-proletarya çeliflmem›nda bu konuya iliflkin yaz›lar görülerayamaz. Yani toplumsal dokuda nitesini güçlendirecek ve olgunlaflt›racakbilir. liksel bir de¤iflim gerçekleflemez. Tet›r. Çünkü feodal ve yar›-feodal üreKaypakkaya yoldafl Kürecik Bölge mel çeliflmenin çözümünü devrimle tim iliflkilerinin y›k›m›na do¤ru olan Raporu’nda köylük bölgelerde yap›lagerçeklefltirme düflüncesine sahip olanbir geliflme kaç›n›lmaz olarak iki mocak s›n›fsal de¤erlendirmeler için lar devrimciler iken, bu temel çeliflmedern s›n›f olarak burjuvazi ve proleönemli tahliller yapmakta ve ileride yayi görüp, de¤iflimi devrimde de¤il de taryay› güçlendirecek, bu geliflmenin p›lacak devrimci çal›flmalar için ciddi reformlarda görenler reformistlerdir. çözümü ise ancak anti-feodal devridevrimci veriler sunmaktad›r. Örne¤in: Bu temel ayr›m önemli bir s›n›fsal ve min baflar›lmas›yla gündeme gelebi“Önce flunu belirtelim: Bu bölgede s›ideolojik ayr›md›r. lecektir. Ülkemizde feodalizm tasfiye n›flar henüz kesin çizgilerle birbirinÜlkemizde toplumsal geliden ayr›lm›fl de¤ildir. Ege’de ve flim dinamizmini sa¤layacak Trakya’da gördü¤ümüz gibi olan temel çeliflme, çözümü köylüleri ücretli iflgücü yoluyla kaç›n›lmaz hale gelmifl eski sömüren zengin köylülere (köy üretim iliflkilerini temsil eden burjuvazisine) pek rastlanmaz. emperyalizm, komprador ka‹kinci olarak flunu belirtelim: pitalizm ve feodalizm ile üretiBu bölgede, Urfa, Mardin ve ci güçlerin h›zla geliflmesinDiyarbak›r ovas›nda görüldüden yana olan proletarya, ¤ü gibi, köylüleri yar›c›l›k, orköylülük, kent küçük burjutakç›l›k, angarya ve benzeri vazisi ve milli burjuvazi arayollarla sömüren toprak a¤al›s›ndaki çeliflmedir. ¤› bulunmamaktad›r. Köylüler Bir toplumdaki temel çeliflgenel olarak ‘özgür’ küçük me, o toplumdaki, toplumsal üreticilerdir” gibi. devrimin niteli¤ini ve karfl›Keza 1969 y›l›nda Türk Solu devrim ile devrim güçlerinin dergisine yazd›¤›; “De¤irmens›n›fsal içeri¤ini belirler. Teköylülerinin Mücadelesine mel çeliflme devrimle karfl› Omuz Verelim” bafll›kl› yaz›n binlerce köylü IMF, Dünya Bankas› devrim güçleri aras›nda kos›nda da kapsaml› bilimsel dedestekli tar›m politikalar›n› uygulanumlan›fl› belirler. Türkiye’de ¤erlendirme yapm›flt›r. Bu mayan AKP hükümetini Manisa’da yap›temel çeliflmenin bu flekilde kalesi Kaypakkaya yoldafl›n gilan “Çiftçinin Hayk›r›fl›” mitingiyle uyard›. oluflmas› toplumsal devrimin derek olgunlaflan Marksist-Lehenüz Burjuva Demokratik ninist-Maoist devrim ve savafl Devrim aflamas›nda oldu¤unu gösterir. olup, emperyalizme ba¤›ml›l›k iliflkileanlay›fl›na hizmet edecek ve sonras›nda Ülkemiz henüz Burjuva Demokratik ri Demokratik Halk Devrimi ile çöprati¤e dökece¤i düflüncelerinin ipuçlaDevrimi’ni gerçeklefltirmemifl, emperzülmedikçe köylü ve Kürt sorunu çör›n› vermektedir. “…‹ki yanl›fl e¤ilim: yalizme ba¤›ml› feodalizmi tasfiye edezülmeyecektir. Köylülerle iliflkilerimizde arkadafllar›memifl, yar›-sömürge ve yar›-feodal bir 1970’li y›llar›n bafl›nda gerek kom›z aras›nda iki yanl›fl e¤ilime flahit oltoplumsal yap›ya sahiptir. Ülkemizin münist önder KAYPAKKAYA yoldafl duk. Ve bu e¤ilimleri elefltirerek hemen çok uluslu bir yap›ya sahip olmas›, ülke ve gerekse de dönemin baz› devrimci düzeltme yoluna girdik. pazar›na sahip olan egemen s›n›f olarak önderleri, k›rsal alanlarda köylülü¤ün Birincisi, köylülerin kendine güven Türk hâkim s›n›flar›n›n olmas›, pazar toprak talepli iflgal ve direnifllerinde fiduymas›n› engelleyen, onlar› pasifizme ç›karlar› u¤runa Kürt ulusunun azg›n ili olarak yer alarak, köylülü¤ün deviteleyen, ‘Biz yapar›z siz bekleyin’ e¤ibir ulusal bask› alt›na alm›flt›r. Dolay›rimdeki rolü ve ülke devriminin nitelilimi. Kayna¤›n› küçük burjuva bireycis›yla ülkemizde Kürt ulusal sorunu ay¤inin kavranmas›nda bilinç s›çramas› li¤inden ve halka yaranma kayg›s›ndan n› zamanda çözülmemifl bir demokrasi yaflam›fllard›r. Devrimci hareket içerialan bu e¤ilim, kitlelerin gücünün ortave demokratik devrim sorunu olarak sinde ülkenin sosyal ve ekonomik yap›ya ç›kmas›n› engelledi¤i, onlar›n ileriye gündeme gelmektedir. s› hakk›nda en ileri devrimci tezlere, bidönük yanlar›n› göremedi¤i ve kurtuÜlkemizde yar›-sömürge, yar›-felimsel ve gerçekçi tespit ve de¤erlenlufllar›n› baflkalar›na b›rakt›¤› için tehliodal statüden kaynakl› olarak toplumudirmelere sahip olan Kaypakkaya yolkelidir ve hemen düzeltilmesi gerekir. muzda dört bafll›ca çeliflme mevcuttur: dafl köylülü¤ün devrimdeki rolü, ülke ‹kincisi, ‘Biz hiçbir fleyiz, siz her 1) Feodalizmle halk y›¤›nlar› aras›ndevriminin niteli¤i, iflçi-köylü temel itfleysiniz’, e¤ilimi. Bunun kayna¤› da daki çeliflme, 2) Emperyalizmle halk tifak› sorununa köylülük içinde örgütyine popülizmdir, halk dalkavuklu¤uy›¤›nlar› aras›ndaki çeliflme, 3) Burjulenme biçimi ve çal›flma tarz›, mücadedur. Kitlelerin geri yönlerini de¤erlenvazi ile proletarya aras›ndaki çeliflle biçimi konusunda kapsaml› bir dediremeyen, onlar›n bilinç ve örgütlenme, 4) Hakim s›n›flar›n kendi aralar›n¤erlendirme yaparak, önemli tespitlerme düzeylerini hesaba katmayan, onladaki çeliflme. de bulunmufl ve proleter devrimcilerin r› her durumlar›yla bafl üstünde tutan Bu dört bafll›ca s›n›fsal çeliflmelerköylülük içinde örgütlenme ve çal›flmabu e¤ilim de bilinçli militanlar›, halk›n den, bafl çeliflme feodalizmle halk y›lar› konusuna do¤ru ve bilimsel bak›fl kuyru¤una takt›¤› için en az birinci ka¤›nlar› aras›nda olan çeliflmedir. Bu çeaç›s› getirmifltir. dar tehlikelidir. Biz her iki e¤ilimi de liflmenin çözümü Demokratik Halk Komünist önder Kaypakkaya yolelefltirerek düzelttik ve bunlar›n yerine, Devrimi ile gerçekleflecektir. Çünkü dafl›n ülkenin sosyo-ekonomik yap› ‘köylülerle gençlerin beraberli¤i’ ilkefeodalizmle halk y›¤›nlar› aras›ndaki tahlili, devrimin niteli¤i ve yolu, s›n›fsini koyduk.
O
21 Ekim-3 Kasım 2005 Devrimciler, De¤irmenköy Mücadelesinden Yeni Dersler Ç›kard›lar: De¤irmenköylülerin toprak mücadelesi, örgütlenme, propaganda, ajitasyon konusundaki bilgilerimizi derinlefltirdi ve zenginlefltirdi. Devrimci mücadelemizin, iflçi s›n›f›n›n öncülü¤ünde, iflçi köylü ittifak› temeli üzerinde, bütün milli s›n›flar›n kat›ld›¤› bir köylü savafl› olaca¤›, devrimin temel gücünü köylülerin teflkil edece¤i yolundaki görüflümüzü do¤rulayarak küçük burjuva bireyci e¤ilimlere karfl› bizi uyard›. Yine De¤irmenköylülerin toprak mücadelesi, kitlelerle ba¤› olan ve meslekten devrimci üyelerden teflekkül eden, demir disiplinli proleter sosyalist bir örgütün zorunlulu¤unu gösterdi ve ilerde mutlaka kurulacak olan bu örgütün do¤mas›na bu günden katk›da bulundu.” Bu yaz›s›nda, özellikle köylüler içerisinde çal›flma, köylülerin toprak mücadelesi ve devrimin yolunun nas›l olmas› gerekti¤i üzerine düflüncelerinin ipuçlar› vard›r. “Bir Köylük Bölgedeki Yönetici Yoldafla Mektup” yaz›s›nda köylük bölgelerde s›n›f bilinçli proleterlerin örgütlenme ve çal›flma sorununa, izlemesi gereken silahl› propaganda ve ajitasyon çal›flmas›na, ideolojik ve politik e¤itimin hangi temelde ele al›nmas› ve nas›l olmas› gerekti¤ine, tasfiyecilerin en çok tart›flmak istedi¤i ve kavrayamad›¤›, kafa kar›fl›kl›¤› yaflad›¤› “gerilla savafl›na haz›rl›k sorununa” do¤ru bir bak›fl aç›s› getirerek, gerilla savafl›n›n süreklilefltirilmesi ve gerilla bölgelerinde partinin infla meselesine Marksist- Leninist-Maoist
ugün yaflanan sorunlar›n belli ölçüde farkl›laflarak biçim de¤ifltirmesi, köylülü¤ün y›llard›r çözüm bekleyen temel sorunlar›n›n ortadan kalkt›¤› ve temel çeliflkilerin çözüldü¤ü fleklinde anlafl›lmamal›d›r. Bugün köylülü¤ün temel sorunlar›nda belli farkl›l›klaflma yaflansa da, esasa ve öze iliflkin yaflanan temel çeliflkiler kendisini toplumsal yaflam›n temel dokusunda göstermektedir.
B
18 bak›fl aç›s› sunmaktad›r. ‹flçi-Köylü ittifak› temelinde ve temel gücü köylülerin oluflturdu¤u bir köylü savafl› tezinde “köylü gerilla savafl›, köylülerin s›n›f mücadelesinin tabii sonucu ve en yüksek fleklidir” ve “Hareketimizin köylük bölgelerdeki faaliyetin yürütülmesinde belli bir eylem program›na ve perspektife sahip olmamas›n›n...” tespitlerinde bulunarak, köylük bölgelerde devrimci çal›flma yürütmek için bir eylem program›na ve örgütlenme perspektifine sahip olunmas› gerekti¤ini belirtir. Köylülerin s›n›f mücadelesinde yer alarak, mücadelenin do¤ru bir devrimci zeminde ve do¤ru hedeflere, somut devrimci amaçlar için yönlendirilmesi için, çal›flmalar yürütmek ve bir programa sahip olmak gerekti¤ini belirtir. Salt iflçi s›n›f› içindeki devrimci çal›flmalar için bir eylem program› ve perspektifine sahip olmakla yetinilmemesi gerekti¤ini, ayn› zamanda köylüler içindeki devrimci çal›flma içinde bir eylem program›n›n haz›rlanmas› gerekti¤inin üzerinde durur. Köylü gerilla savafl›n› köylülerin s›n›f savafl›m›n›n en ileri biçimi oldu¤unu ve gerilla savafl›n›n insan kayna¤›n›n köylülerden oluflturulmas› gerekti¤ini belirtir. Ve Kaypakkaya yoldafl devrimci tespitleri do¤rultusunda ciddi pratik ad›mlar atarak, örgütlenme çal›flmas›na giriflir. O, devrimci tespit ve de¤erlendirmelerini prati¤in zengin ve yarat›c› yasalar›na uygulamak, de¤iflimin hükmünde ispatlamak için yapard›. Devrimci tespit ve de¤erlendirmelerini devrimci teorinin gerili¤i içinde hapsetmez, prati¤in canl› ve yeflil yarat›c›l›¤›nda ispatlamaya çal›fl›rd›. 70’li y›llar›n bafl›nda iflçi ve köylü sendikalar› kurmak, kurulmufl olan sendikalarda ise devrimci çal›flmay› ve bu çal›flmalar› da illegal partinin infla çal›flmalar›na ve silahl› mücadelenin günümüzde alm›fl oldu¤u biçim olan süreklili¤i sa¤lanm›fl gerilla savafl›n›n hizmetine ba¤l› hale getirmek için ele ald›. Perspektifi ve yaklafl›m› buydu. “Gerçekte kitle mitingleri, yürüyüfller, grevler düzenlemek, iflçi ve köylü sendikalar› kurmak vb’de lafta kald› (bunlar, silahl› mücadeleye hizmet etmek ve ihtilalci bir örgütlenmenin parças› olmak flart›yla elbette reddedilemezler)” diyordu. Kitle (iflçi, köylü) mitinglerinde yürüyüfl ve grevlerinde yer almak, iflçi köy-
lü sendikalar› kurmak, kurulu olanlar içinde sab›rl› ve uzun erimli çal›flmak, bugün s›n›f savafl›m›n›n geliflimi aç›s›ndan ikincil derecede önemli faaliyet alan ve kurumlar içinde örgütlenmeyi tali yani ikincil plana alarak, esas çal›flma üzerinde yo¤unlaflarak, ilerleme sa¤lanabilir. ‹flçi ve köylü sendikalar› içinde örgütlenme aciliyeti ülke devriminin niteli¤i ve alm›fl oldu¤u savafl biçimi aç›s›ndan yaflamsal önemdedir. Örgütsel görevler politik görev tespitine uygun ele al›n›r. Devrimin politik görevi Demokratik Halk Devrimi’ni gerçeklefltirmek ise, bunun özünün bir köylü devrimi oldu¤u tespitine uygun olarak insan gücü kayna¤›n› esas olarak köylüler teflkil ediyorsa, o zaman bu tespite uygun olarak köylük (en ileri bölge baflta olmak üzere) bölgelerde çal›flmaya a¤›rl›k verilmelidir. Bu mesele kavranmadan feodalizme ve emperyalizme karfl› mücadelede zafer elde edilemez. B‹R PRAT‹K ADIM VE KAVRANMASI GEREKENLER ÜZER‹NE Bugün gerilla savafl›na dolays›z ve etkili hizmeti yapacak gerilla savafl›na en yak›n ve geliflmeye en yatk›n bölgeler baflta olmak üzere yani en ileri bölgelerde, var olan mevcut köylü sendikalar› içinde çal›flmay› reddetmeden, en yoksul köylüler içinde devrimci çal›flma, devrimci propaganda ve ajitasyon çal›flmas› yürütmek asloland›r. Ülkemizdeki toplumsal bafl çeliflmenin çözümünü sa¤layacak, illegal parti örgütlenmesine, süreklili¤i sa¤lanm›fl gerilla savafl›na hizmet edecek, devrimci savafl›n kadro ve savaflç› ihtiyac›n› giderecek, iflçiköylü temel ittifak›n›n alt örgütlülü¤ünü yaratmaya hizmet edecek köy çal›flmalar› ve köy sendika çal›flmalar› örgütlemek, devrimin politik temel görevlerinden önemli bir bölümünü yerine getirmek demektir. Gençli¤in, köylük bölgede bafllatt›¤› k›sa süreli propaganda ve ajitasyon çal›flmas› temelinde yürütülen devrimci çal›flma prati¤i sonucunda görüldü ki, Partizanc›lar› bekleyen ve bunu aç›k bir flekilde söz ve davran›fllar›yla belirten belli bir köylü kitlesi vard›r. Partizan gelene¤inin bölge köylüleri üzerinde günümüze dek devam ederek gelen belli bir sayg›nl›¤›n›n oldu¤u, geçmifl devrimci çal›flman›n etkilerinin günümüze dek devam etti-
33
ençli¤in, köylük bölgede bafllatt›¤› k›sa süreli propaganda ve ajitasyon çal›flmas› temelinde yürütülen devrimci çal›flma prati¤i sonucunda görüldü ki, Partizanc›lar› bekleyen ve bunu aç›k bir flekilde söz ve davran›fllar›yla belirten belli bir köylü kitlesi vard›r.
G
¤i görüldü. Örgütlenmek isteyen ve örgütsüz bir flekilde bekleyen genç köylü kesimin oldu¤u ve bu kesimin devrimci düflüncelere ilgi duyduklar› ve örgütlenmeye aç›k olduklar› görüldü. K›sa süreli devrimci propaganda ve ajitasyon çal›flmas›na köylülerin gösterdi¤i tepkinin olumlu oldu¤u ve örgütlenmek istediklerini belirten yaklafl›mlar›n ne kadar samimi ve içten oldu¤u görüldü. K›sa zamanda devrimci yay›n da¤›t›m›n›n niceli¤inin çoklu¤u bile devrimci düflüncelere gösterilen istem ve duyarl›l›¤›n anlafl›lmas› olarak de¤erlendirilmelidir. Köylülü¤ün tefeci-tüccar sömürüsü alt›nda a¤›r yaflam koflullar›na mahkûm oldu¤u ve tefeci tüccar sömürüsüne karfl› örgütlenme çal›flmas›nda devrimci propaganda ve ajitasyonun önemi bir kez daha görüldü. Gençli¤in; köylülük içindeki çal›flmas›yla bugün süreklili¤i sa¤lanm›fl gerilla savafl›n›n insan ihtiyac›n›n öncelikli sa¤lanmas› gereken alan›n köylük bölgelerdeki yoksul genç köylüler oldu¤u bir kez daha görüldü. Bu zeminin var oldu¤u, gerçek ve somut oldu¤u görüldü. ‹flçi ve köylü ittifak›n›n teorik bir tespitten ç›kar›l›p, pratikte somut hale getirilmesinin ad›mlar›n›n en ileri köylük bölgelerde, en ileri köylüler içinde ve köy sendikalar›nda örgütlenmeye bafllanarak, iflçi ve köylülerin yaflad›¤› ortak sorunlar temelinde dayan›flma ve sahiplenmenin, ortak amaçlar için eylem birliklerinin gerçeklefltirilmesinin ad›mlar› at›larak yarat›laca¤› bilincinin do¤rulu¤u bir kez daha görüldü. Güçlü toplumsal muhalefet bilincinin etkili ve kitlesel eylemlerin örgütlenmesinin sadece iflçilerin, kamu emekçilerinin örgütlenmesiyle sa¤lanamayaca¤›, ayn› zamanda köylülerin kendi öz örgütlülükleri içinde örgütlenerek ve ortaklafl›larak gerçeklefltirilmesinin önemi bir kez daha görüldü.
19
33 Gençli¤in çal›flmas›yla en ileri köylük bölgeler baflta olmak üzere, en ileri köylüler içinde örgütlenme çal›flmas›na baflland›¤›nda karfl›l›¤›n›n kat be kat al›naca¤› görüldü. Devrime önderlik edecek ve kitleleri örgütleyecek olan›n s›n›f bilinçli proleterler ve devrimi gerçeklefltirecek olanlar›n kitleler oldu¤u bilinci bir kez daha somutluk kazand›. Kitleler içinde yürütülecek devrimci çal›flmayla faaliyetçilerin kendi hata ve zaaflar›ndan ad›m ad›m ar›naca¤›, proleterleflme için devrimci teorinin yeterli olmad›¤›, devrimci prati¤in de¤ifltirici ve dönüfltürücü gücünün yaflamsal ihtiyaç oldu¤unun kavranmas› gerekti¤i bir kez daha pratik taraf›ndan görüldü ve kavrand›. Küçük burjuva hata ve zaaflardan ar›nman›n, temizlenmenin yerinin kitle içinde devrimci çal›flma (ayn› zamanda devrimci savafl) oldu¤u görüldü. Bu çal›flma içinde, gizli kalan ortaya ç›kmayan küçük burjuva (disiplinsiz, gevflek, rahat, eme¤e yabanc›, zorlu¤a karfl› dayan›ks›z, rahat›na ve uykusuna düflkün, bireyci, bencil, kolektif yaflama yabanc›) zaaflar›n nas›l da k›sa sürede ortaya ç›kt›¤› ve ortaya ç›kan bu zaaflara karfl› de¤ifltirici ve dönüfltürücü dinamizm olan devrimci e¤itimin ne kadar yaflamsal oldu¤u ve neden bu küçük burjuva zaaflara karfl› mücadele edilmesi gerekti¤i bilinci netlik ve aç›kl›k kazand›. Proletarya Partisi önderli¤inde veri-
kitlelerin süreklili¤i sa¤lanm›fl gerilla faaliyetine kat›l›m› aç›s›ndan köylük bölgelerde örgütlenmeye, kitleler içinde kök salmaya ve bu savafl› kitlelerin kat›l›p/sahiplenip savundu¤u bir savafl haline getirmek aç›s›ndan köylü sendikalarda ve köylük bölgelerde kitlelerin sistemle olan çeliflkilerini derinlefltirmek amaçl› çal›flmalar örgütlenmeli ve yürütülmelidir. Gençli¤in bafllatt›¤› köy çal›flma ad›mlar›n›n gelifltirilip, güçlendirilerek, daha ileri bir düzeyde örgütlenmesine ihtiyaç vard›r. Bu örgütlenmenin eksik ve yetersiz yanlar›n›n giderilerek, niteli¤inin art›r›lmas›na ve süreklilik kazanmas›na ihtiyac› oldu¤u bir gerçektir. Bafllat›lan bu çal›flmalarda süreklilik sa¤lanmal›, gerilla savafl›n› ve köylük bölgelerde (yerel) parti inflas›n› gelifltirme, güçlendirme perspektifiyle ele al›nmal›d›r. YAfiANAN SORUNLARA YANIT OLACAK ÇALIfiMALAR Devrimci yap›lar›n yaflad›¤› sorunlar›n ve s›k›nt›lar›n önemli nedenlerinden birinin, devrimci bir tarzda güçlü bir flekilde kitlelere yüzünü dönmemek (iflçi-köylü) kitleler içinde çal›flmamak oldu¤u görüldü. Devrime inançta k›r›lerilla savama yaflanan yerin, kitlelefl›n›n sare güvensizvaflç› ve inlik, san kayna¤›n›
G
yaratacak/kazanacak olan birincil bölgeler, Proletarya Partisi’nin belli bir etki gücünün oldu¤u köylük bölgelerdir.
len ve verilecek olan bölgelerde gerilla savafl› aç›s›ndan yerel örgütlenmeler önemlidir. Yerel alanlar›n örgütlenmesinin bu tarzdan devrimci çal›flmalar›n örgütlenip, gelifltirilmesiyle yarat›laca¤› aç›kt›r. “Yerel faaliyetimizin esas›na kitle çal›flmas›n›n oturmas› gerekir. Bu çal›flman›n biçimi ve yöntemi bölgelerin somut flartlar›na ve durumuna göre belirlenir. Bu anlam›yla yerel komitemizin kendisini de¤erlendirirken ortaya koydu¤u köylü sendikalar›nda çal›flma vb. hedefleri önemlidir ve önemsenmelidir.” (7. Konferans Kararlar›ndan.) 7. Konferans kararlar›na uygun örgütlenme çal›flmas›na baflland›¤›nda baflar› elde edilece¤i, al›nan kararlar›n do¤rulu¤unun ispat› görüldü. Gerilla savafl›n›n gelifltirilip güçlendirilmesi dar bir alan faaliyetinden ç›kar›l›p,
kitlelerin devrimde oynayaca¤› rolün yeterince kavranmamas› oldu¤u gerçekli¤i her kitle çal›flmas›nda ortaya ç›kmaktad›r. Kitleler içinde çal›flma yürüten faaliyetçilerin devrime olan inançlar›n›n güçlendi¤i, kendilerine olan güvenlerinin artt›¤›, devrimci coflku ve heyecan›n daha ileri düzeyde devrimci bilincin kavranmas›na hizmeti getirdi¤i görüldü. Kitleler içinde çal›flmayan, kitlelerden uzak ve onlardan kopuk olanlar›n karamsar ve kendilerine, kitlelere ve devrime güvensiz olduklar› görülmektedir. Kitleler deyince salt dar bir devrimci sempatizan taban ve dar bir kesim anlafl›lmamal›d›r. Devrimci yap›lar›n (bürokratizm, sekterlik, kendili¤indencilik, geçinmeci kitle çizgisi vb. tüketicilik, üretememe, yenilenememe, statükoculuk, dogmatizm, insan
ve kadro sorunu vb.) yaflad›¤› yap›sal ve örgütsel sorunlar›n afl›lmas›n›n ve giderilmesinin adresi, iflçiler ve yoksul köylüler içinde partiyi, gerilla savafl›n› ve kitleleri örgütlemektir. En ileri devrimci teoriyle donanmak ne kadar vazgeçilmez önemde ise, iflçiler ve yoksul köylüler içinde olmak ve onlar› devrimin temel görevlerini yerine getirmek için örgütlemek, bilinçlendirmek gerekti¤i bilinci ve çal›flmas› da bir o kadar vazgeçilmez önemdedir. Bugün devrimci yap›lar›n yaflad›¤› sorunlardan biri de, y›pranm›fl, afl›nm›fl dar bir kesim içinde s›n›rl› kalmakt›r. Bu kesim içinde ne kadrolar, ne savaflç›lar, ne de devrimin sorunlar›n› giderecek çözümler ç›kar. Darlaflan, y›pranan, afl›nan ve geçmiflten günümüze dek sorunlar›n-çat›flmalar›n yafland›¤› kesim içinde ç›kacak “ileri unsurlar” da oldukça y›pranm›fl ve yorulmufl olarak ç›kacakt›r. Komünist önder Kaypakkaya yoldafl›n Demokratik Halk Devrimi perspektifli devrimci çal›flma yöntemine, önderlik ve parti çizgisine, kitle çizgisine ve çal›flma yürüttü¤ü alanlar›n tespitinin belirlenmesinde izledi¤i yolu ve bunlara kaynakl›k eden proleter bak›fl aç›s›na yüzümüzü çevirdi¤imizde bile küçümsenmeyecek bir kitlenin örgütlenece¤i çok aç›k bir flekilde görülecektir. Yeter ki Kaypakkaya yoldafla bilinçle, do¤ru ve cesaretle, samimiyetle bakal›m. Gerilla savafl›n›n t›kan›kl›¤›n› aflacak, farkl› alanlarda gerilla savafl›n›n geliflim ve ilerlemesini yaratacak, kadro ve savaflç› sorununu, kitle deste¤inin güçlendirilmesi ve genifllemesi sorununu çözecek olan çal›flmalar›n bafl›nda gerek gerilla faaliyet alanlar›nda gerekse gerilla faaliyet alanlar›na en yak›n bölgelerde, geçmiflte Proletarya Partisi’nin devrimci çal›flma yürüttü¤ü, etki gücünün oldu¤u köylük bölgelerde köy çal›flmalar›na bafllama ve yürütme perspektifiyle hareket etmek, Halk Savafl›’n›n günümüzde alm›fl oldu¤u biçim olan süreklili¤i sa¤lanm›fl gerilla savafl› için vazgeçilmez önemdedir. Gerilla savafl›n›n savaflç› ve insan kayna¤›n› yaratacak/kazanacak olan birincil bölgeler, Proletarya Partisi’nin belli bir etki gücünün oldu¤u köylük bölgelerdir. Örgütlenmeyi bekleyen haz›r bir güç vard›r. Bu alanlar baflta olmak üzere yoksul köylülü¤ün en fazla oldu¤u, geçmifl devrimci mücadelenin etkisinin oldu¤u, gerilla savafl›n›n k›smen s›n›rl› süre için kesintili yürütüldü¤ü bölgelerde köy çal›flmalar›na bafllanmal›d›r. Bu çal›flmalar, koflullar› varsa yar›legal ve illegal olmak zorundad›r. Yar›legal koflullar zorlanmal›d›r. Ancak illegal örgütlenme ilkelerinden asla ödün vermeden, onu esas alarak, anl›k rehavete kap›l›p gevflemeden, kolayc›l›¤a ve rahata düflmeden örgütlenme çal›flmas› yürütülmelidir. Aceleci, anl›k, k›sa vadeli dar düflünme tarz›yla de¤il, sab›rl› dikkatli ve ciddi bir çal›flman›n yürütülmesi durumunda karfl›l›¤›n›n mutlaka al›naca¤› görülecektir. Bu bölgelerde ilk çal›flma yürütecek yoldafllar›n asgari bir bilgiye sahip olmas›, geliflmeye aç›k proleter disiplini tan›yan yoldafllar olmas› flartt›r. Köylük bölgelerde yürütülecek ilk devrimci çal›flmaya sekter, hotzotçu ve disiplinsiz özellikler ta-
21 Ekim-3 Kasım 2005 fl›yan unsurlar yollanmamal›d›r. Bugün gerek iflçi s›n›f› içinde gerekse yoksul köylüler içinde çal›flmada yaflanan t›kan›kl›¤›n bir nedeni de k›sa vadeli (“vurursak kitleler gerilla saflar›na hemen gelecek”, “k›sa bir propaganda ve ajitasyon çal›flmas› yürütürsek kitleler saflar›m›zda örgütlenecek” gibi küçük burjuva anlay›fllar) düflünme tarz›ndan kaynakl› k›sa sürede baflar› elde etme anlay›fl›n›n yaflanmas›d›r. Unutulmamal›d›r ki, ülkemizde reformist temelde bar›fl hedefli, k›smi kültürel haklar elde etmek amaçl› da olsa yürütülen Kürt ulusal hareketinin sürdürdü¤ü, askeri olarak yükseltilmifl bir gerilla savafl› ç›tas› var. Bu ç›tan›n süreklilik kazanm›fl, yükseltilmifl askeri olarak geliflkin bir boyutu var. Düflmana etkili ve güçlü vurufl gücü var. Düflman›n moral ve motivasyonunu önemli oranda sarsacak, farkl› araç ve yöntemleri kullanmada belli bir düzey yakalam›fl, yükseltilmifl bir gerilla vurufl gücü ve tarz› var. Bu gerçeklik görülmeden, prati¤e uygulanacak her politik karar ve hamle, beklentileri aza indirecektir. Ancak reformist temelde yürütülen gerilla savafl›ndan farkl›l›¤›n› aç›k bir flekilde ideolojik, politik, örgütsel olarak ortaya koyan, askeri alanda sürelilik kazanm›fl, rüfltünü ispat etmifl, istikrarl› bir s›n›f perspektifli gerilla savafl›m› baflar› elde edebilir ve zafer kazanabilir. Süreklili¤i sa¤lanamayan, kesintiye u¤rayan gerilla savafl›, k›sa vadede baflar› elde etse bile kitleselleflme ve s›çramal› geliflme sa¤layamaz. S›n›f bilinçli proleterler, bu tespitleri dikkate almak zorundad›r. ‹deolojik durufluyla sa¤laml›¤›n› ispatlam›fl, askeri-politik hedef ve amaçlar›yla kitlelerde devrim ve iktidar bilincini güçlendiren, kitle çizgisiyle önderlik yap›s›yla güven veren, nitelikli, söz ve eylem birli¤ini et ve t›rnak gibi iç içe geçirmeyi ispatlam›fl devrimci hareket baflar› elde edebilir. Baflar›s›n› süreklilefltirerek, gelifltiren devrimci hareket (k›sa vadede de¤il) orta vadede baflar› kazanabilir, kitleselleflerek etkili bir güç olabilir. Keza bugün PKK’nin politik yönelimini olumlayan onun prati¤ini kötü bir flekilde kopya etmek isteyen, PKK endeksli ve onun destekçisi bir hareket de baflar› elde edemeyecektir. T. Kürdistan›’nda s›n›fsal temelde yükselen, Kürt ulusal sorununu devrim perspektifiyle çözmek amaçl› hareket eden, Kürt ulusal sorununun yaflad›¤› politik ç›kmaz› sab›rla ve ikna gücüyle aç›klayan, farkl›¤›n› aç›k ve net olarak ortaya koymay› baflaran, günümüzün yaflanan ç›kmaz politikalar›na yan›t ve çözüm gücünü içeren, devrimci hareket geliflme ve ilerleme gösterebilir. Bunun kolay olmayaca¤› k›sa vadede geliflim ve baflar› sa¤lanamayaca¤› da aç›kt›r. Ancak sab›rl›, uzun soluklu düflünen, ideolojik durufluyla, politik hedef ve amaçlar›yla güven veren, gerilla savafl›n› esas alm›fl devrimci hareket geliflimi gösterebilir. Kaypakkaya güzergâh›nda ›srar, ›srar ›srar. Düflünsel ve pratik yarat›c›l›k ve farkl›l›k, s›n›fsal temelde sab›rla yürüyen, “k›sa sürede baflar› kazanaca¤›m” yan›lg›s›na ve hayaline kilitlenmeden, ancak sab›rla yürüyen gerilla savafl›.... ‹zlenmesi gereken budur. Proletaryan›n sab›r ve kararl›l›¤›, kal›c› baflar›s› burada yatmaktad›r.
21 Ekim-3 Kasım 2005 “‹nsanl›k tarihinin bilinen en önemli, anlaml› bayramlar›ndan biridir Ekim Devrimi. Ekim Devrimi s›radan bir günün kutlanmas›na, an›lmas›na indirgenemez. O, ezilenlerin s›n›fsal-tarihsel, maddi ve manevi kölelik zincirlerinden kurtuluflunun gerçekleflti¤i en büyük ve en görkemli özgürleflme ve insanlaflma bayram›d›r. Bu bayram, yeni bir dünya yaratmak için s›n›f kiniyle aya¤a kalkan proletaryan›n, kendi kaderini kendi ellerine alma ve gelece¤ini belirleme, sömürücü ve egemen s›n›flar› iktidarlar›ndan alafla¤› etme saltanatlar›na son verme günüdür. Tarihte ilk kez iflçi s›n›f› baflta olmak üzere emekçiler ve çeflitli
20 flam bulmas› ve bilimsel do¤rulu¤unun ispatlanmas›d›r. Ekim Devrimi ile baflta iflçi s›n›f› olmak üzere emekçiler ve tüm ezilenler ellerindeki kurtulufl silah›n› somut bir gerçekli¤e dönüfltürmüfltür. Devrim ve örgüt bilimi somut ve gerçek bir kurtulufl silah›na dönüflmüfltür. Bu kurtulufl silah› bütün dünya proletaryas› için evrensel de¤erde ö¤renilmesi ve ülke gerçekli¤ine uygun tarzda uygulanmas› gereken s›n›f savafl›m› ö¤retisi olmufltur. S›n›f savafl›m› ö¤retisi Marksizm, Ekim Devrimi ile birlikte daha ileri bir aflamaya, Leninizm aflamas›na s›çram›flt›r. Bu ayn› zamanda s›-
Sömürü ve cehalet ezilenlerin kaderi olmaktan ç›km›fl, egemenlerin ezilenlere mahkûm etti¤i karanl›klarla dolu olan dönem kapanm›fl, devrim atefliyle yeni ayd›nl›k dolu bir dünya yarat›lmas›n›n ilk güçlü ad›m› at›lm›flt›r. Köleci toplumdan bu yana süren s›n›fl› toplumlar tarihinde yeni bir 盤›r, yeni bir sayfa aç›lm›flt›r. ‹flçiler, köylüler, tüm emekçiler ve toplumun tüm ezilenleri için buz k›r›lm›fl yol aç›lm›flt›r. Uluslar ve az›nl›klar için hapishane ve manevi kölelik olan sömürü ve zulme dayal› kapitalist, yar›-feodal, feodal toplumsal yap›lar, zulüm imparatorluklar›, devrimle alafla¤› edilip, özgürlü¤ün, eflitli¤in ve geliflimin yolu aç›lm›flt›r. Ezilen ba¤›ml› uluslar›n, sömürge uluslar›n özgürleflme ve geliflmenin temel ilkesi “Uluslar›n Kendi Kaderini Tayin Hakk›”, “Uluslar›n Tam Hak Eflitli¤i” toplumsal devrimle birlikte uygulanarak somutluk ve gerçeklik kazanm›flt›r. Uluslar›n ve az›nl›klar›n kurtuluflunun özgürleflmesinin yegâne yolunun devrim oldu¤u bilinci gerçeklik kazanm›flt›r. Proletaryan›n kendi öz bayra¤› alt›nda proletarya enternasyonalizmi sanca¤› alt›nda kurtuluflun elde edilece¤i görülmüfltür. Ekim Devrimi ile birlikte, her türden ulusal burjuva milliyetçi tezler ve ulusal burjuva ideolojilerin, uluslar›n kurtulufl mücadelesinde etkisi ve gücü alafla¤› edilmifltir. Her türden ulusal ideolojinin dar ulus milliyetçili¤ini güçlendirdi¤ini ve bu ideolojinin burjuva ideolojisine hizmet etti¤ini, bununla ezilen ba¤›ml› ve sömürge uluslar›n, boyunduruktan kurtulup, özgürleflemeyece¤i bilinci somutlu¤a ve gerçe¤e dönüfltü. Ezilen ba¤›ml› ve sömürge uluslar proleter ideolojiyle ve onun devrim ö¤retisiyle, onu kurtulufla götürecek olan öz proleter s›n›f örgütü çat›s› alt›nda örgütlenerek, di¤er ulustan emekçi kardeflleriyle birleflerek, mücadele edip, her türden milli zulümden ve kölelikten kurtulaca¤› ve özgürleflece¤i bilinci bütün dünya ezilen ve ba¤›ml› uluslar›na, sömürge uluslar›na yol gösterici bir k›lavuz oldu. ‹flçiler, köylüler ve tüm emekçilerle birlikte her türlü bask›, zulüm ve cins ayr›mc›l›¤›n›n, cinsel bask›n›n ma¤duru olan gökyüzünün yar›s›n› kucaklayan kad›nlar›n gerçek kurtuluflu ve özgürleflmesi proleter ideolojinin yol göstericili¤inde gerçekleflece¤i bilinci gerçeklik ve somutluk kazand›. Tarih boyunca “ezilenlerin ezileni” olarak, her türden maddi ve manevi köleli¤e, bask› ve sömürüye en pasl› ve geri zincirlerle tutsak edilen kad›nlar, t›pk› ezilen uluslar kurtulmadan ezen ulusun kurtulamayaca¤› gibi, kendileri kurtulmadan toplumun kurtulamayaca¤›n›, bunun mümkün olabilmesinin yegâne yolunun proleter s›n›f çat›s› alt›nda topluEkim Devrimi, proleter s›n›f savafl›m› ö¤retisinin, yani devrimci Marksiz- mun di¤er ezilen ve sömürülenleriyle birlikte kurtuluflu elde edecekleri görülmin, pratikte yaflam bulmas› ve bilimsel do¤rulu¤unun ispatlanmas›d›r. dü. Ekim devrimi ile birlikte dünyadaki tüm emekçi kad›nlar kurtulufl ve özgürleflme silah›na sahip oldular. milliyetlerden tüm ezilenler, devrimci Marksiz- n›fl› toplumlar›n egemen oldu¤u yeni bir ça¤›n “Milyonlarca emekçi y›¤›n›n›, onlar›n üsmin bilimini kuflanarak, s›n›f savafl›m› ö¤retisiy- yani “Emperyalizm Ve Proleter Devrimleri tün ço¤unlu¤unu ezmeseydi, sindirmeseydi; le silahlanarak, ortak kurtulufllar›n› birlikte ger- Ça¤›”n›n bafllang›c› olmufltur. Yerkürede ikili onlar› yokluk ve bilgisizlik içinde tutmasayd›; çeklefltirmifltir. Ekim Devrimi, proletaryan›n, çe- sistemin, sosyalizm ve kapitalizmin ve ikili ikti- kapitalizm, kapitalizm olmazd›.” Lenin. flitli milliyetlerden tüm halklar›n, örgütlenme, da- dar biçiminin, burjuva ve proleter iktidar›n birlikKapitalizm, emperyalizme ba¤›ml› yar›-söyan›flma, savaflma ve kazanma günüdür, kardefl- te ve karfl› karfl›ya var olmas›n›n ve süre¤en ça- mürge, yar›-feodal toplumlarda yoksulluk kadar lik bayram›d›r, halk y›¤›nlar›n›n özgürlük, mutlu- t›flman›n da bafllang›c› olmufltur. S›n›flar müca- cehaletin, maddi kölelik kadar manevi ve ruhsal luk bayram›d›r.” delesinin boyutu ve kapsam› ulusal ve dar s›- köleli¤e mahkûm edilen karanl›¤›n en koyu yaflaS›n›fl› toplumlar tarihinde Ekim Devrimi ile n›rlar› aflarak evrensel mecrada var olmaya, m›na, bilgiden toplumsal geliflim düzeyinin kailk kez ezilen s›n›f, egemen s›n›f›n yaratt›¤› dev- bazen örtülü bazen aç›k bir flekilde aral›ks›z zand›rd›¤› düflünsel kültürel nimetlerinden yoklet ayg›t›n› parçalay›p, yok ederek, sömürü ve olarak devam etmeye bafllad›. Daha önce alter- sun yaflamaya zorlanan emekçiler ve ezilenler bask›y› ortadan kald›r›p kendi öz iktidar›n› ger- natif, muhalif düflünce olarak ortaya ç›kan prole- Ekim Devrimi ile birlikte maddi kölelikten kurçeklefltirmifltir. Ekim Devrimi, o güne dek ezi- tarya ideolojisi, devrimci Marksizm, iktidar ola- tulduklar› gibi manevi kölelikten de kurtuldu. lenlerin daha önce giriflti¤i ve baflar›s›zl›kla so- rak savafl›m›n› burjuva ideolojisine karfl› sürdür- E¤itim, bilim ve sanat›n bütün nimetlerinden faynuçland›¤› birçok devrim mücadelelerini ve de- meye bafllad›. Proletarya ideolojisi ve onun sava- dalanan ve toplumdaki tüm maddi eflitsizlik gibi neyimlerini özümseyerek, baflar›ya ulaflt›rm›flt›r. fl›m ayg›tlar› daha örgütlü, sistemli ve güçlü bir manevi eflitsizlik zincirini k›ran emekçiler, ezilen Ekim Devrimi, proleter s›n›f savafl›m› ö¤re- flekilde burjuva ideolojisinin karfl›s›nda savaflma- kad›nlar, ezilen uluslar, özgürce geliflim olanaktisinin, yani devrimci Marksizmin, pratikte ya- ya bafllad›. lar›na, f›rsat eflitli¤ine sahip oldular. E¤itimin, bi-
Ekim Devrimi yeni devrimlerin ilham kayna¤›d›r!
33 limin, sanat›n önündeki tüm engeller ve çitler kald›r›larak, yaratt›¤› kazand›rd›¤› tüm imkan ve olanaklardan en fazla ve en baflta faydalananlar emekçiler oldu. Ekim Devrimi ile sosyalizmin yaratt›¤› ve kazand›rd›¤› tüm maddi ve manevi nimetlerden, sosyal olanaklardan eflit ve adil bir flekilde en baflta ve en fazla emekçiler faydaland›. Toplumun gerçek efendileri, eme¤in yarat›c›lar›, savunucular› oldu. Sayg›nl›k, öz güven, insanl›¤›n emek üzerine kurulu olan onurunu elde eden, Sovyet emekçileri oldu. Ülkesel, ulusal, toplumsal, s›n›fsal, cinsel eflitsizlik ve dengesizlikler ad›m ad›m ortadan kald›r›larak, Sovyet yurttafllar› eflit, özgür ve eme¤in gerçek sahibi, onurlu, sayg›n insanlar durumuna geldiler. PROLETARYA D‹KTATÖRLÜ⁄Ü ALTINDA SOSYAL‹ZMDE SINIFLAR VE SINIF MÜCADELES‹ Üretim araçlar›n›n toplumsallaflmas›, üretim iliflkileri önündeki her türden engelleyici gücün ortadan kald›r›lmas› sonucu üretimin geliflimi, bölüflümü ve paylafl›m›na sosyalist “herkesten yetene¤ine ve herkese eme¤ine göre” hukukunun egemen hale gelmesi s›n›f ve s›n›flar mücadelesini yeni biçimde yeni mecrada yürütülmesini beraberinde getirdi. Sosyalizmde, s›n›flar ve s›n›f mücadelesi ortadan kalkmam›fl tam tersine daha sert ve ac›mas›z, daha örtülü bir flekilde devam etmifltir. Proletaryan›n iktidar› ele geçirmesiyle toplumsal de¤iflim ve dönüflüm süreci bitmedi, sosyalizmden komünizme geçifl süreci tamamlanmad›. S›n›f bilinçli proletaryan›n s›n›f savafl›m›n›n sadece eski biçimde sürüp devam eden tarzda olanlar› üzerinde de¤il, yeni biçimler alarak sürüp devam eden tarzda olanlar üzerinde yo¤unlaflmas›, daha dikkatli, bilinçli ve uyan›k olmas› gerekti¤i ortaya ç›kt›. Sovyetlerde esas olarak sosyalist sistemin kurulmas›, üretim araçlar› mülkiyetinde dönüflüm esas olarak sa¤lanm›flt›. Ancak ideolojik ve politik alanda burjuva ve küçük burjuva ideolojisine karfl› mücadele bütün fliddetiyle sürmekteydi. Kavranmas› gereken halka; sosyalist toplum uzun bir tarihi süreci kapsad›¤›, s›n›f çeliflmeleri ve s›n›f mücadelesinin devam etti¤i, henüz kimin kazanaca¤› belli olmayan, kapitalist yol ile sosyalist yol aras›nda mücadelenin bütün fliddetiyle devam etti¤i, geri dönüfl tehlikesinin var oldu¤u bir süreç oldu¤udur. Sosyalizmin ekonomik-politik-örgütsel-kültürel toplumsal gerçekli¤inden kaynakl› proletarya diktatörlü¤ü, gevfletilmeden devam etmelidir. Çünkü proletarya diktatörlü¤ü alt›nda s›n›flar varl›¤›n› sürdürmektedir ve s›n›f mücadelesi devam etmektedir. Henüz kimin kazanaca¤›n›n bütünüyle netlik kazanmad›¤› bir süreç olan sosyalizmde, proletarya diktatörlü¤ünün kesintisiz bir flekilde sürdürülmesi gerekti¤i gerçekli¤i somut olarak varl›¤›n› korumaktad›r. Leninizm, emperyalizm ve proleter devrimleri ça¤›n›n Marksizm’idir. S›n›f savafl›m› ö¤retisi olan Marksizm, Çin Devrimi’yle birlikte Mao’nun usta elinde gelifltirilip, Proletarya Diktatörlü¤ü alt›nda burjuvaziye karfl› devrimlerin kesintisiz sürdürülmesi olarak, ayr›ca s›n›f savafl›m› ö¤retisinin felsefi yönüyle zenginlefltirilmesiyle, ekonomi-politi¤e sundu¤u nitel katk›larla ve bilimsel sosyalizme Halk Savafl› tezleriyle sundu¤u katk›yla yeni bir nitel s›çramaya kavufltu. Ekim Devrimi’nden sonra Proletarya Diktatörlü¤ü’nü yaflatman›n, sosyalizmi ilerletmenin, iktidar› almaktan daha zor oldu¤u, as›l zorlu¤un burjuvaziden iktidar› ald›ktan sonra bafllad›¤›, üretim araçlar› üzerindeki özel mülkiyetin ortadan kald›r›lmas›n›n burjuvazinin ve burjuva al›flkanl›klar›n tümüyle ortadan kalkt›¤› anlam›na gelmedi¤i, küçük meta üretiminin varoldu¤u sürece burjuvazinin her zaman ortaya ç›kaca¤›, bu anlam›yla s›n›flar ve s›n›f mücadelesinin sürece¤i gerçekli¤i, sosyalizm hakk›nda ki bilgilerimizin zenginleflmesine hizmet etmifltir.
21
33 Proletarya Diktatörlü¤ü tezi Ekim Devrimi ile s›n›f savafl›m›n›n yeni biçimler alt›nda sürdürülmesi ve yenilen ama yok olmayan, ortadan kalkmayan, direnmekten vazgeçmeyen burjuvaziye karfl› savafl›m› somutluk kazanmas› ve bilimsel bir gerçek olarak ispatlanmas›d›r. Bu tez uluslararas› proletaryan›n s›n›f savafl›m› ö¤retisinde Ekim Devrimi ile somutluk kazanarak muazzam bir silaha dönüfltü. S›n›f savafl›m› ö¤retisi Leninizm bilimi, proletaryan›n elinde Maoizm olarak felsefi (çeliflki yasas›n› ele al›fl›yla diyalekti¤e sundu¤u katk›), bilimsel sosyalizm (Halk Savafl› gibi bütünlüklü ve geliflkin bir devrim yolunu proletaryan›n silah› haline getirmesi), ekonomi-politik (sosyalizmde geriye dönüfllere yan›t olunmas›, bürokrat ve komprador kapitalizm belirlemeleri, sosyalizmin ekonomi-politi¤ini gerçek anlamda tesis etmesi vb.) konular›nda ilerleme ve geliflim sa¤lay›p bir s›çrama yaratm›flt›r. EK‹M DEVR‹M‹’N‹N PROLETARYANIN SINIF ÖRGÜTÜNE KAZANDIRDIKLARI Ekim Devrimi’nin ö¤retileri, baflta iflçi s›n›f olmak üzere, köylülü¤e ve farkl› uluslardan emekçilere yönelik sadece sosyalizmin inflas›yla gerçeklefltirilen kazan›mlara indirgenemez. Ekim Devrimi’nin pratik somut ve gerçek kazan›mlar› oldu¤u kadar, evrensel de¤erde teorik, ideolojik boyutlar› da vard›r. Sovyet halklar›
Ekim Devrimi’nin somut kazan›mlar›ndan, yaratt›¤› toplumsal ve insani de¤erlerinden ne kadar yararland›ysa, ayn› flekilde enternasyonal proletarya ve ezilen dünya halklar›, onun s›n›f savafl›m› ö¤retisinden, onun örgüt yaratma bilgi ve tecrübesinden büyük kazan›mlar elde etti. Ekim Devrimi ile birlikte Marksizm, teorik ve ideolojik evrensel boyutuyla somutluk ve pratik bir de¤er olarak kazan›m yaratmad›. Ayn› zamanda örgüt biliminde somut ve yol gösterici bir k›lavuza da sahip oldu. II. Enternasyonal döneklerinin elinde bir bar›fl aleti olan parti, k›smi reformlar için mücadele etmeyi hedefleyen bir parti anlay›fl›, Ekim Devrimi ile birlikte devrimleri gerçeklefltirmeyi hedefleyen, iktidar› ele geçirme ayg›t›, bir savafl partisi oldu¤u anlay›fl› somutluk kazand›. Usta teoriysen, büyük taktisyen, proletaryan›n ve ezilen dünya haklar›n›n büyük ö¤retmeni, flaflmaz yol göstericisi Lenin yoldafl, Bolflevik tipte bir savafl ayg›t› yaratarak da proletaryaya çok de¤erli bir silah kazand›rd›. Lenin yoldafl›n ve Bolfleviklerin elinde parti, bir savafl aletine dönüfltü. EK‹M DEVR‹M‹ ile birlikte proletarya yeni tipte devrimci tarzda bir partiye, politik iktidar› ele geçirmeyi amaçlayan profesyonel kadro ve militanlardan oluflmufl savaflç› bir parti silah›na sahip oldu. EK‹M DEVR‹M‹, iktidar u¤runa savafl›m› amaçlayan proletaryay› ve yedek güçlerini haz›rlayan örgütleyen, iflçi-köylü ittifak›na uygun ola-
PUSULA NESNEL ZEM‹NE DAYANMAYAN B‹Ç‹MLER, DÜfiMANA H‹ZMET EDER Devrimci mücadelenin seyri içinde, onlarca biçim, araç ve yöntem kullan›l›r. Bu araç ve yöntemlerden her biri sürecin özelliklerine uygun olarak oluflturulur ve s›n›f mücadelesinin ileri tafl›nmas›na hizmet eder. Devrimci savafla önderlik eden s›n›f ve onun örgütlü mekanizmas› olan Komünist Partisi ise, bu tablonun olmazsa olmaz öncelidir. Ve Komünist Partisi’nin do¤ru ideolojik-siyasal temellere dayal› stratejik biçimleri ve tümüyle birlikte flekillendirilen insan unsuru çok önemlidir. Bu bileflenler mücadele seyri içinde geliflir, güçlenir ve prati¤in en dinamik unsurlar› haline getirilir. Zaten devrimler tarihine bak›ld›¤›nda genel seyir böyle olmufltur. Her at›lan ad›mla ulafl›lan bilinç her daim yeni aray›fllar›, daha ileri olana yönelimi, daha etkin araçlar›n aranmas›n› ve yeni yeni savafl›m biçimlerini do¤urmufltur. Tarihsel koflullar içinde yaflam bulmufl savafl›m biçimlerinden baz›lar›, devrimin bafl›ndan sonuna esas› olufltururken, baz›lar› belirli dönemlerde devreye girerek tarihsel rolünü oynam›flt›r. 1949 Çin Devrimi’ne gelinceye kadar, ÇKP’nin esas mücadele biçimi silahl›d›r ve di¤erleri tali, tamamlay›c› karakterlidir. 1917 Ekim Devrimi’ne bak›ld›¤›nda, özellikle son 20 y›l›n içinde birçok mücadele biçimi üzerine kurulu bir devrimi görürüz. Bu da Rusya’n›n tarihsel, sosyal, ekonomik gerçekli¤idir. Önemli olan devrimci savafl›n seyri içindeki de¤ifliklikleri iyi görmek ve uygun olan biçimleri do¤ru zamanda hayata geçirmektir. Günümüzün, önemli sorunlar›ndan biri de budur. Ülkemiz, yar›-sömürge yar›-feodal ekonomik-sosyal karakterde, faflist diktatörlü¤ün hüküm sürdü¤ü ve üç önemli düflman kamp›n›n zoruyla yönetilmektedir. Emperyalizm, feodalizm ve komprador kapitalizm
y›k›lmas› gereken üç düflman kamp›d›r. Bu da hiç tart›flmas›z olarak ülkemizde devrimci zorun bafl›ndan sonuna en fliddetlisini zorunlu k›lmaktad›r. Bu kamplar ancak ve ancak genifl halk y›¤›nlar›n›n do¤ru siyasi bir çizgi ve proletaryan›n öncü kurmay›n›n yönlendiricili¤inde sürdürülecek olan silahl› mücadeleyle y›k›lacakt›r. Yani Halk Savafl›. Emperyalizm ve proleter devrimler ça¤›nda hakl› savafllar›n ço¤u, ancak genifl halk y›¤›nlar›n›n silahl› mücadeleleri sonucu kazan›mlar elde etmifltir. Esas biçim tayin edildikten sonra, tamamlay›c› ve tali biçimler, araçlar da her daim haz›r tutulmal›d›r. En az›ndan, bir sonraki ad›mda, ihtiyaç duyulacak araçlar öngörülmelidir. Hangi biçimin ya da arac›n ne zaman, nas›l ve nerede oluflturulaca¤›n› iyi görmek gerekir. Legal-illegal, parlamenter-parlamento d›fl›, silahl›-yar› silahl›, ekonomik-demokratik talep içerikli bir dizi mücadele biçimi söz konusudur. Her devrim nihai hedefinin ana do¤rultusunu bilimsel temellerde saptad›ktan sonra, uygun biçimleri de do¤ru flekilde kullanacakt›r. Devrimler iniflli-ç›k›fll›, dalgal›-dingin, h›zl›-yavafl, f›rt›nal›-sakin süreçlerden geçmifltir. Böylesi dönemlerin elbette objektif ve subjektif nedenlerden dolay› zeminleri vard›r. Bu yads›namaz. Ama kaç›n›lmaz bir gerçeklik de vard›r. Ezmenin, sömürmenin, talan›n, bask›n›n oldu¤u ve her geçen gün katland›¤› bu tarihsel seyirde devrimler durdurulamayacakt›r. ‹flte burada subjektif unsurlar belirleyicilik düzeyinde bir role sahiptir. Nesnel gerçekli¤i sa¤dan, soldan yorumlayanlar olacak; oportünist, reformist düflüncelerle sarmafl-dolafl olacaklar da ç›kacakt›r. Zaten tasfiyeci esinti de bunu hedeflemektedir. Zor her tarihi süreçte olmufltur olacak-
21 Ekim-3 Kasım 2005 rak örgütlemeyi gerçeklefltiren parti yaratt›. EK‹M DEVR‹M‹, proletaryan›n en büyük silah›n›n devrimci partisi oldu¤u, parti olmadan devrimin zaferinin mümkün olamayaca¤›, proletarya diktatörlü¤ünün zaferinin olanaks›z oldu¤unu ö¤retti. Proletaryay› partiden yoksun b›rakman›n onu devrimci öncüsünden yoksun b›rakmak ve devrim davas›n› y›kmak oldu¤unu ö¤retti. EK‹M DEVR‹M‹, s›n›f savafl›m› ö¤retisine, en ileri teoriye sahip olunmadan iflçi s›n›f›n›n önder ve öncü gücü rolünü oynayamayaca¤›n›, devrimi örgütleyemeyece¤ini ö¤retti. Parti proletaryan›n devrimci ordusunun kurmay›d›r. Süreklili¤i sa¤lanm›fl bir önderler örgütü yaratamadan kurmay rolünü oynayamaz. Partinin örgütlenmesi komünist önderli¤in örgütlenmesidir. ‹rade ve eylem birli¤inin, disiplin ve özgürlük, demokrasi ve merkeziyetçilik ilkelerinin s›k› s›k›ya birlefltirilmesidir. Proletarya Partisi s›n›f›n ve tüm emekçilerin öncüsü ise bu s›n›f›n en iyi temsilcilerini kendi saflar›nda örgütlemesi gerekir. Parti kitlelerle kopmaz güçlü politik ba¤larla ba¤lan›p, onlara güven vermeyi baflararak, onlar› örgütleyip, savaflt›rabilir. Lenin’in dedi¤i gibi; “Ezilenlerin en genifl y›¤›nlar›yla -esas olarak proletaryayla, ama ayn› zamanda proleter olmayan ezilen y›¤›nlarla da- ba¤lar› kurmay›, onlara yak›nlaflmay› ve bir ölçüde kaynaflmay› baflarabilen bir parti, yenilmez olur.”
t›r. Çünkü s›n›flar gerçe¤i bunun zeminidir. Paris Komünü’nde Frans›z gericili¤ine, Sovyet devriminden Rus aristokrasisinin, 1949 Çin Devrimi’nde Çin zorbalar›n›n, Vietnam’da, Küba’da ve günümüzde birçok ülke gericili¤inin yapt›klar› üç afla¤› befl yukar› ayn›d›r. Düflman; y›ld›rmak, sindirmek, susturmak, cayd›rmak, k›r›lganl›k yaratmak için elinden geleni ard›na koymayacakt›r. Marks, Lenin, Mao, Ho fii-Minh, Che, Gonzalo, Prachanda ve daha niceleri bu gerçe¤i yaflayanlar, görenlerdi. Davaya ba¤l›l›k, kavgada ›srar, genifl halk y›¤›nlar›na olan güven, devrimci yarat›c›l›kla, en zorlu süreçlerin üstesinden gelinmifltir. Engeller, zorluklar, zay›fl›¤›, k›r›lganl›¤›, uzlaflmay›, teslimiyeti de¤il, direnifli, savafl›, kararl›l›¤› getirmifltir. Dura¤anl›klar olur, gerilemeler olur, yenilgiler de al›n›r. Esas olan, her aflamada ders ç›karmak ve ö¤renmesini bilmektir. Komünistler, devrimciler yoluna ç›kan engeller karfl›s›nda, daha güçlü olmak ve yola devam etmek zorundad›r. Her an yeni yeni ihtiyaçlar belirebilir. Önemli olan do¤ru arac›, örgütlenmeyi ve öncesi politikay› tayin etmektir. Ustalar hiçbir mücadele biçiminin reddedilmemesi gerekti¤ini ifade etmektedirler. “Marksizm her türlü soyut formüle, her türlü dogmatik reçeteye kesinlikle düflmand›r ve hareketin geliflmesiyle, kitlelerin bilincinin artmas›yla, iktisadi ve siyasi buhranlar›n keskinleflmesiyle birlikte sürekli olarak yeni ve çeflitli savunma ve sald›r› yöntemleri ortaya ç›karan kitle mücadelesinin dikkatle incelenmesini talep eder. Bu yüzden Marksizm hiçbir zaman hiçbir mücadele biçimini reddetmez.” (Proleter Devrimin Strateji ve Takti¤i 7. defter sy.29) Marksizm-Leninizm-Maoizm bilimi legal ve illegal biçimleri benimser. Ne salt illegal, ne de sadece legal diye, kat› bir tutumda de¤ildir. “Somut flartlar›n somut durumu” ilkesini baz alarak fikir yürütür ve her fleyi verili flartlar›n içinde irdeler, biçimi buna somutlar. Bizim gibi ülkelerde illegal mücadele biçimleri ve örgütleri esast›r. Çünkü faflizmin “ideolojisinde” siyasetin-
Ekim Devrimi’nin 88. y›ldönümünde s›n›f savafl›m› ö¤retisinin evrensel ve güncel öneminden hiçbir fley kaybetmeden devam etti¤i gerçekli¤i, örgütlenen ve sürdürülen devrimci savafl›mla halk savafllar›yla somutluk kazanmaktad›r. Bugün, Ekim Devrimi’nin yarat›c›lar›, yol göstericileri, devrimci teorinin usta ve flaflmaz uygulay›c›lar› baflta Lenin, Stalin yoldafllar olmak üzere, yaflamlar›n› devrime ve yüce komünizm ideallerine arma¤an eden onlarca komünist önderi (Sverdlov, Kalinin, S. fiahumyan, S. Spandaryan, Orjonikidze, Azizbegov, Narimanov, Çaparidze, Fiyoletov, Kaganoviç, Molotov, Yaroslaski, Migoyan vb.) say›s›z komutan ve savaflç›y›, isimsiz halk kahraman›n› anmadan, onlar›n Sovyet Devrimi’ne kazand›rd›¤› de¤erleri, yaratt›klar› eserleri ö¤renmeden, gerçek anlamda Ekim Devrimi’ni anm›fl olamayaca¤›z. Devrimler tarihinde Ekim Devrimi, son yüzy›l›n devrimci teori ve prati¤in usta sentezidir. S›n›f savafl›m› ö¤retisini ustaca uygulama, yönetme diyalekti¤idir. Bu kocaman devrim hazinesinden, devrimci Marksizm havuzundan ö¤renilecek, ülke devrimimize uygulayacak, evrensel de¤erde tezler oldu¤u görülecektir. “Ekim devrimi proleter ö¤retinin pratikte yaflam bularak do¤rulanmas›d›r. Ekim devrimi, tüm ülkelerin devrimci hareketinin deneyimlerinin genellefltirilmesidir. Ekim devrimini bütün dünya proletaryas› ö¤renilmesi gereken bir taktik sorun olarak görmek gerekir.”
de, prati¤inde biliyoruz ki yar› gizlilik özelli¤i geçelim, legal örgütlenmeler, kurumlar bile zaptu-rapt alt›na al›n›yor. Süreklilik sa¤lamak, güç biriktirmek, hem düflünsel hem de patrik ad›mlarla yol alabilmek, yok denecek düzeydedir. Ordusu-polisi ile her türden bask›y›, katliam› yapmaktan geri durmamaktad›r. B›rakal›m yasal varl›k göstermeyi, düflüncenin bile suç say›ld›¤› bir zemindeyiz. Di¤er bir yan, s›n›f savafl›mlar›n›n temel yasalar›d›r. Karfl›t s›n›f gerçekli¤i her zaman çat›flmal›d›r. Güçler dengesi, ittifaklar, dostdüflman s›n›flar, sahip olunan savaflma gücü, kullan›lan araçlar, savafl yöntemleri-taktikleri... vs her savafl›n temel unsurlar›d›r. Ama en önemlisi ise düflman›na kendi gücün ve zay›fl›klar›n hakk›nda mümkün oldu¤unca bilgi vermemektir. Bir muharebenin kazan›lmas› buna ba¤l›d›r. Düflman ne yapaca¤›m›z› bilen olmamal›, her zaman yapt›klar›m›z› görebilme s›n›rl›l›¤› içinde hapsolmal›d›r. Öz olarak gizlilik esast›r. Savafl gerçekli¤i içinde hayati olan bu düflünce, siyaset alan›nda daha karmafl›k ve zordur. Proletarya Partisi’nin temel görüflleri sahip olaca¤›m›z en önemli ve etkin silaht›r. ‹llegal yap›lanma gerçe¤i, illegal mücadele çizgisi, üzerinde yaflad›¤›m›z topraklarda ezilen halk y›¤›nlar›n› kurtulufla götürecektir. ‹llegal biçimlerde ›srar etmek, ilkesel olmak ve devrimci çal›flmalarda bulunmak günümüzün temel hareket çizgisidir. ‹llegal mücadele çerçevesinde kazan›lm›fl küçücük bir mevzi, konumlan›fl ve etkileme sahas›, gelece¤in en önemli cepheleri olacakt›r. Düflman›n› iyi tan›d›¤›n ölçüde zaferler kazan›rs›n. Bu çok önemlidir. Yine di¤er önemli bir nokta, düflman›n seni çekmek istedi¤i zeminde onunla savafla tutuflma. Bunlar savaflta temel yasalard›r. Devrimci savafl, devrimci politikalar›n muharebesidir. Devrim zora dayal›d›r, bu yüzden tüm çal›flmalar, haz›rl›klar, eylemler bu eksenli olmak zorundad›r. Burjuvazi elde etti¤i hiçbir fleyi kolay kolay paylaflmaz, vermez. Ama devrimci zor, onu alt edecektir.
21 Ekim-3 Kasım 2005
22
33
Filipinler’de silahl› devrim yükseliyor ABD’nin Filipinler’deki kukla hükümetinin Baflkan› Gloria Macapagal Arroyo hükümetine karfl› son aylarda giderek yükselen, esas gücünü Filipinler Uusal Demokratik Cephenin oluflturdu¤u kitle hareketi sürerken, Filipinler Komünist Partisi’ne ba¤l› Yeni Halk Ordusu da devlet güçlerine yönelik taktik sald›r›lar›n› yükseltti. oranla daha da güçlenmektedir” fleklinde sonland›rd›.
ABD’nin Filipinler’deki kukla hükümetinin Baflkan› Gloria Macapagal Arroyo hükümetine karfl› son aylarda giderek yükselen, esas gücünü Filipinler Ulusal Demokratik Cephenin oluflturdu¤u kitle hareketi sürerken, Filipinler Komünist Partisi’ne ba¤l› Yeni Halk Ordusu da devlet güçlerine yönelik taktik sald›r›lar›n› yükseltti. Yeni Halk Ordusu’ndan yap›lan aç›klamaya göre; daha önce haftada 1-2 olan sald›r› say›s› günde 1-2’ye ç›kt›. 20 Eylül-3 Ekim tarihleri aras›nda Mindanao Adas›nda askeri hedeflere 24 taktik sald›r› gerçeklefltirildi. Bu sald›r›larda 9 asker, 4 askeri personel, 4 güvenlik görevlisi ve 1 muhbir öldürülürken, tahmini olarak 13’ü de yaraland›. Bicol Bölgesinde de 24 Eylül-1 Ekim tarihleri aras›nda 38 askeri eylem gerçeklefltirildi¤i ö¤renildi. Bu tarihlerden sonra da Yeni Halk Ordusu’nun sald›r›lar› devam ederken bu sald›r›larda çok say›da silaha da el konuldu¤u bildirildi. Askeri cephede durum buyken, Filipinler Komünist Partisi taraf›ndan 6 Ekim gü-
nü yay›nlanan bildiride “Gloria Macapagal Arroyo’nun artan bir flekilde uygulad›¤› faflist ve diktatörce önlemlerin rejimin y›k›l›fl›n› haber verdi¤i” söylenerek, Marcos rejimini izole eden s›k›yönetim yasalar› gibi, bu önlemlerin de diktatörlü¤e karfl› anti-faflist güçleri geniflleflti¤ine, silahl› devrimci ve aç›k legal kitle hareketlerini yükseltti¤ine dikkat çekildi. Filipinler Komünist Partisi bildiride ayr›ca “Fakat halk hem Marcos’tan ve hem de Arroyo’dan çok fley ö¤rendi ve art›k aptal yerine konulamayacak, kand›r›lamayacaklard›r. E¤er Marcos ordu üzerindeki daha güçlü hakimiyetiyle uzun süre dayanamad›ysa Arroyo çok daha h›zl› ve kolayca düflecektir” denildi. FKP sözcüsü Ka Roger Rosal, Yeni Halk Ordusu’nun taktik sald›r›lar›n› yo¤unlaflt›rmaya devam edece¤ini ve Arroyo’nun büyüyen faflist yönetimine karfl› daha s›k ve daha güçlü vuraca¤›n› aç›klad›. Ka Roger, sözlerini “Halk›n silahl› devrimi Arroyo rejimi alt›nda daha da kötüye giden faflizmine
SARAY DARBES‹NE KARfiI ‹SYAN VE S‹LAHLI SALDIRI 9 Ekim günü yay›nlad›¤› bir bildiriyle Filipinler’in özgürlük isteyen halk›na seslenen Filipinler Komünist Partisi, Arroyo rejiminin tüm muhalefeti ezmek için tüm ülke çap›nda aç›k faflist yasalar›n› uygulama giriflimlerine karfl› harekete geçmeye ça¤›rd›. FKP sözcüsü Ka Roger Rosal, Malacang’›n “kirli oyunlar›n›n” Metro Manila’da bir dizi bombalama planlad›¤›n› ve Arroyo’nun bunu Arroyo karfl›t› politik liderlere, faaliyetçilere ve onu elefltirenlere yükleyerek tüm yaflamsal giriflimlere el koyaca¤›n› ifade etti. Ka Roger, Malacang’›n son manevras›n› “ölümcül politik ve sosyo ekonomik krizin çalkant›s› içinde can çekiflen bir rejimin umutsuz ç›rp›n›fllar›” olarak de¤erlendirdi. Halktan ve hatta hakim s›n›flar›n önemli kesimlerinden son derece izole olmufl ve ülkeden gitmesini isteyen insanlar›n say›s›n›n sürekli artt›¤› Arroyo’nun aç›ktan tiranl›¤a baflvurdu¤unu ancak rejimin ömrünün çok fazla olmad›¤›n› ifade eden Ka Roger, Arroyo karfl›t› protesto hareketinin yükseltilmesini istedi.
Nepal’de gözalt›nda ölüm epal’de 2004 y›l›nda Nepal Komünist Partisi (Maoist) ile ba¤lant›s› oldu¤u iddias›yla tutuklanan Haftal›k Swabhiman gazetesinin muhabiri Maheshwor Pahari gözalt›nda yaflam›n› yitirdi. 2004 y›l›n›n Ocak ay›ndan beri sürekli gözalt›na al›nan 30 yafl›ndaki Pahari’nin yine gözalt›ndayken Katmandu’nun 200 km bat›s›ndaki Pokhara’daki bir hastanede yaflam›n› yitirdi¤i aç›kland›. Nepalli Gazeteciler Federasyonu’nun yapt›¤› aç›klamada Pahari’ye bir buçuk ay önce tüberküloz teflhisi konuldu¤unu ancak hastaneye geçen hafta kabul edildi¤ini ifade etti. Doktorlar›n Pahari’nin Katmandu’ya tedavi için sevk edilmesi gerekti¤ini rapor etmesine karfl›n yetkililerin bunu reddetti¤i ö¤renildi. Nepal’de gözalt› süresi 6 aya kadar uzat›labilmesi gözalt›nda ölümleri artt›r›yor.
N
Irak iflgali Roma’da lanetlendi ILPS 2. Konferans›’nda iflgale karfl› Irak halk›yla dayan›flma konferans›n›n düzenlenmesi karar› al›nm›flt›. ILPS Ocak 2005 tarihinde yapt›¤› bir ça¤r›yla düflünülen konferans›n ilk ad›m›n› att›. Avusturya, ‹sveç ve ‹talya’dan anti-emperyalist kurum ve kurulufllar, 12 fiubat 2005 tarihinde yap›lan ortak toplant›da oybirli¤iyle Konferans›n ‹talya’da yap›lmas› kararlaflt›rm›flt›. Konferans›n aç›k duyurusu yap›lmaya baflland›ktan hemen sonra tüm dikkatler bu konferansa çevrildi. Birçok kurum ve kurulufl oluflumu olumlu bulup kat›lma iradesi belirlerken, emperyalistler de bofl durmad›. ABD’li 44 parlamenterin imzas›yla ‹talya hükümetine gönderilen mektupla konferans›n engellenmesi istendi. Bu mektupla birlikte ‹talya hükümeti konferans› düzenleyenler aras›nda yer alan birçok kiflinin evlerini basarak belgelere el koydu, baz›lar›n› geçici olarak tutuklad›, banka hesaplar›na el koydu. O güne kadar hiçbir haber geçmeyen ‹talya medyas›, sürekli olarak konferans›n aleyhine yaz›lar yazmaya bafllad›. Daha da ileri giderek konferans›
düzenleyenlerin tutuklanarak anti-terör yasas›ndan yarg›lanmas›n› istedi. Kiflileri teflhir etti, hedef gösterdi. Tüm bunlar elbette ki rastlant› de¤ildi. Bizzat ABD’ci olan Berlusconi hükümetinin direktifleri sonucu gerçeklefliyordu. ‹talya’daki bu geliflmelere karfl›n, konferans›n örgütlenmesi için uluslararas› deste¤in her gün ço¤almas› ve konferansa kat›l›m say›s›n›n
artmas›yla birlikte, birçok Arap medyas› da konferans hakk›nda haberler geçmeye bafllad›. Konferansa kat›lmalar› için Irak direnifli içinde yer alan temsilcilerin getirilmesi giriflimler bafllat›ld›. Süreç içinde Abu-Garip cezaevinde iflkence gören ve ABD’li kad›n askerlerin yapt›¤› iflkencelerle dünya kamuoyunda simge haline gelen Hac› Ali’nin de bu konferansa getirilmesi fikri do¤du. Yap›lan giriflimler sonuç vermeyince Eylül ortalar›nda ‹talya D›fliflleri Bakanl›¤› önünde bir açl›k
grevi yap›ld›. Eylemi yumuflatma ve etkisini k›rmak için ‹talya hükümeti vize verebilece¤i izlenimi do¤urduysa da, sonralar› ortaya koydu¤u tav›rla hiç kimseye vize verilmeyece¤i ortaya ç›kt›. 15 gün süren açl›k grevi bu geliflmeler sonras›nda son bulurken, kamuoyunda da büyük bir destek olufltu. 300 kurum ve kurulufl açl›k grevine destek mesajlar› göndererek konferans› desteklediklerini aç›klad›lar. Bu, ayn› zamanda ‹talya’da anti-emperyalist güçlerin bir araya gelmesini sa¤lad›. Eylül ay›nda yap›lan geniflletilmifl bir toplant›yla bir durum de¤erlendirmesi yap›ld›. Bu toplant›da geliflmeler aç›kland› ve olas›l›klar üzerinde duruldu. Yap›lan tart›flmalar sonucu Irak direnifli içinde yer alan temsilcilerin olmad›¤› bir konferans›n çok anlaml› olmayaca¤›; buna karfl›n, 1-2 Ekim tarihinde geniflletilmifl bir aç›k toplant› yap›lmas› karar› al›nd›. 2 Ekim günü geniflletilmifl kitleye aç›k toplant› saat 11.00’da Roma’da yaklafl›k 300 kiflinin haz›r bulunmas›yla bafllad›. Toplant› ‹talya Konferans› Örgütleme Komitesi ad›na yap›lan konuflmayla aç›ld›.
Geliflmelerin özetlendi¤i ve konferans›n yaratt›¤› etkinin ‹talya kamuoyundaki yeri konusunda bilgiler verildi. Toplant›y› birçok ‹talyan bas›n ve medyas›n›n yan› s›ra Arap medyas›ndan da baz› gazeteciler izledi. Kat›l›mc› örgütlerin ve ‹talya’dan birçok de¤iflik kiflilerin yan› s›ra, de¤iflik ülkelerde yaflayan gazeteci, doktor, mühendis Irakl› flahsiyetlerin de toplant›ya konuflmac› olarak gelmesi toplant›n›n daha da canl› geçmesini sa¤lad›. Toplant› ortak bir deklarasyon yay›nlayarak sona erdi. Toplant›ya; Uluslararas› Eylem Merkezi-ABD, Anti-Emperyalist Kamp-Avusturya, AG‹F, Serbest Irak Komitesi-Avusturya-Almanya-‹sveçNorveç-Macaristan, ‹nisiyatif-Duisburg, YKP-ML, Irak’la Dayan›flma Komitesi-‹sveç, Norveç ‹flçi Partisi, ‹sveç Komünist Partisi, Devrimci Komünist Gençlik-‹sveç, Kifaya-M›s›r, Domik Konsolt›-Marksist Filozof ‹talya, Arap ve Filistin Halklar›yla Dayan›flma Komitesi-Viyana, Ernesto Grubu-‹talya, ABD Askerlerinin Geri Çekilme Grubu-ABD, MLKP, Irak Yurtseverler Birli¤i, AT‹K, ILPS Hollanda-Yunanistan kat›ld›.
23
33
21 Ekim-3 Kasım 2005
Do¤al afetler de yoksullar› vurur... Deprem kas›rga, tsunami, sel… Kimine göre tanr›n›n insano¤luna cezas›, kimine göre do¤an›n bir oyunu. Rivayetler bir yana tüm felaketlerin bir bilimsel aç›klamas› olsa da bu aç›klamalar, neden bu felaketlerin hep yoksullar› vurdu¤unu, onlar›n yaflamlar›n› karartt›¤›n› aç›klamaya yetmiyor. Katri-
na’n›n gelece¤ini haber alan New Orleans’›n zengin elit burjuvalar› bölgeyi terk ederken, kalan yoksullar kas›rgaya teslim oluyor. Güney Asya’n›n zenginler için par›lt›l›, yoksullar için kara ve yoksul bölgelerinde kimisi kiflisel kameras›yla dev dalgalar› kaydederken, kimisi de sular›n çekilmesini “f›rsat” bi-
Evrensel Bak›fl YURTDIfiI ÇALIfiMALARIMIZI DEVR‹M PERSPEKT‹F‹M‹ZE UYGUN OLARAK ELE ALMALIYIZ Her faaliyet alan›n›n özgünlükleri oldu¤u gibi, yurtd›fl› faaliyetlerinin de özgünlükleri vard›r. Bu özgünlükleri görmemek, çal›flmalarda bu özgünlükleri hesaba katmamak, her fleyden önce somut durumu tan›mlama ve bu tan›mlama üzerinden pratik faaliyete yönelme eyleminde soruna eksik ve yanl›fl bafllamak demektir. Yurtd›fl› faaliyetleri her fleyden önce enternasyonal bir nitelik içermek zorundad›r. Di¤er halklarla birlikte, baflta sendikalar olmak üzere çeflitli platformlarda, s›n›f bak›fl aç›s›na uygun olarak birlikte mücadele etme perspektifine sahip olmak zorundad›r. Bu perspektife sahip olmak ülke devrimine hizmet etmeyen bir çal›flma içine girmek anlam›na gelmez. Bilakis, ülke devrimine sunulacak en büyük katk›, bu bak›fl aç›s›na uygun bir pratik faaliyet izlemekle mümkündür. Ayr›ca göçmen iflçiler içinde ülke devrimi perspektifine uygun olarak örgütlenme faaliyetlerini yürütmek, bulundu¤umuz ülkenin s›n›f mücadelesine s›rt dönmek; s›n›fdafllar›m›z›n emperyalist-kapitalist sisteme karfl› yürüttü¤ü ekonomik-siyasi mücadele karfl›s›nda kay›ts›z kalmak anlam›na gelmez, gelmemelidir. Bu konuda sergilenen her kay›ts›zl›k, s›n›f mücadelesini ve enternasyonal görevleri kavramadaki yetersizliklerin ürünüdür. Mevcut istatistiki verilere bak›ld›¤›nda, a¤›rl›kl› olarak Bat› Avrupa merkezli olmak üzere yaklafl›k üç buçuk milyon Türkiyeli yurtd›fl›nda yaflamaktad›r. Bugün bu göçmen kitlesinin bir dizi sorunu vard›r. Bunlar›n baz›lar›n› flöyle özetlemek mümkündür: Serbest dolafl›m hakk›, ifl ve ev bulma sorunu, yabanc› düflmanl›¤› ve ›rkç› sald›r›lar. ‹kinci s›n›f vatandafl
olarak görülmeleri, ulusal ve kültürel kimlik sorunlar›, çocuklar›n ana dilde e¤itim görme imkanlar›n›n olmamas› vb. temelde sorunlar› daha da ço¤altmak mümkündür. Göçmen iflçilerin göçmenlikten kaynaklanan sorunlar› için yürüttükleri mücadelenin yan›s›ra bulunduklar› ülkelerin s›n›f mücadelesine kat›lmalar›, dünyada yaflanan siyasal geliflmelere karfl› birlikte tav›r belirlemeleri gerekir. Böylesi bir mücadele anlay›fl› bu anlay›fl›n yön verdi¤i bir kitle faaliyeti, ayn› zamanda enternasyonalist bilincin geliflmesine de hizmet eder. Tüm bu verilerden hareketle bugün flu gerçeklerin alt›n› çizmek zorunday›z: Göçmen iflçilerden oluflan yada onlar ad›na hareket eden tüm dernek ve federasyonlar, yürütecekleri bir kitle faaliyetiyle emekçileri etkileyebilirler ve kendilerini de var olan darl›ktan, dernek içine hapsolmaktan kurtarabilirler. Özgün faaliyetler üzerinde kitle çal›flmas›na yönelmeyen kurumun, bireyler olarak de¤iflen ama say›sal olarak de¤iflmeyen hatta daha da darlaflan bir çevrenin ihtiyac›n› gidermeye dönük bir mekan ifllevini görmekten öteye bir rolü olmaz. Her yeni yüz, yeni soluk, yeni iliflkiler için a盤a ç›kan bir imkand›r. Bu imkanlara planl› bir temelde do¤ru bir yöntemle yaklafl›l›rsa sonuç al›c› ürünlerin ortaya ç›kar›lmas›n›n zemini güçlenir. Yine yaflad›¤›m›z her ülkede, bulundu¤umuz her flehirde bir çekim merkezi olman›n-yaratman›n yolu, yaflanan sorunlara, geliflen olaylara karfl› kay›ts›z kalmayarak, ortaya asgari düzeyde bir sorumlu yaklafl›m koymaktan geçer. Haks›zl›klara karfl› net bir durufl sergilemeyen, ezilenle-
lip karaya vuran bal›klar› toplamak için k›y›ya ak›n ediyor ve “talihleri” gibi kara sularda yok oluyordu. 8 Ekim Cumartesi günü sabah› da, on y›llard›r Hindistan ve Pakistan aras›nda bölünmüfl ve ba¤›ms›zl›¤› için mücadele veren Keflmir’de 7.6 fliddetinde vuran deprem de yoksul halk› ald› hedefine. Ölenlerin say›s›n›n 50 bine yaklaflt›¤› bölgede binlerce çocuk enkaz alt›nda kald›. “Bütün bir nesil kaybedildi” fleklindeki aç›klamalar›n yap›ld›¤› deprem bölgesinde böylesi her durumda oldu¤u gibi tüm yard›m ekipleri yoksul halk›n yan›ndan geçip birinci dereceden kurtar›lmas› gerekenlerin yan›na gidiyordu. Cammu Keflmir’de bir yandan Hindistan’da iktidar partisi olan Kongre Partisinin lideri Sonia Gandhi “ac›n›z› paylaflmaya geldim” diyerek flov yaparken, hemen 5 kilometre ilerisinde halk yard›mlar›n yavafll›¤›n› protesto ediyordu. rin sesi olmas› bak›m›ndan belli bir meflruluk kazanmayan hiçbir kurum ne göçmenleri saf›na katabilir ne de farkl› milliyetlerden iflçileri ortak sorunlar› için harekete geçirme becerisini gösterebilir. Yani bunlar baflar›lmad›ktan sonra ad›na kitle derne¤i denilen kurumun s›n›f mücadelesine sunaca¤› katk› düzeyi üyelerinin ve taraftarlar›n›n gücüyle s›n›rl› kal›r. Böylesi bir çal›flma tarz›, kendini tekrarlamaktan kurtaramaz. Böylesi bir çal›flma tarz›yla üretim olmaz, ortaya ç›kan sorunlar›n çözümü ve afl›lmas› konusunda yarat›c› e¤itici ve gelifltirici çözüm perspektifleri sunulamaz. Hal böyle olunca kitle çal›flmas› hedefi tümden yok olur, taraftar kitlesi daha da s›n›rlanarak geri düzeyde kendini koruyan bir tarzda devam eder. Demek ki baflar›s›zl›klar› baflar›ya dönüfltürmenin yolu, kitle derneklerinin ruhuna uygun olarak yürütülecek bir kitle çal›flmas›ndan geçer. Somut sorunlar veya belirlenmifl hedefler üzerinde, dernek d›fl›na ç›karak yap›lan her pratik hamle, yeni güçlerle yüzleflmemizi kendi hata ve eksikliklerimizi görmemizi, kitlelerin hakk›m›zdaki düflüncelerini ö¤renme f›rsat›n› bize sunar. Elbetteki her alandaki darl›klar›m›z› aflmay›, ideolojik siyasal duruflumuzdan, sorunlar› çözme gücümüz ve irademizden ba¤›ms›z olarak ele alamay›z. E¤er kavray›flta bir problem, sorunlar›n çözümünde bir yetersizlik varsa, söylem düzeyindeki en do¤ru fliarlar›m›z dahi, yürüyüfl tempomuzu düflüren sakatlayan birer pranga haline gelir. Yurtd›fl› örgütlülü¤ümüz emperyalistlerin ezilen dünya halklar›na karfl› yürüttü¤ü ekonomik, siyasi, askeri ve kültürel sald›r›lar›na karfl› anti-emperyalist mücadelenin gereklili¤inin propagandas›n› faaliyet yürüttü¤ü her ülke halklar› içinde yapmay›, bu yönlü pratik ad›mlar atmay› güncel bir görev olarak alg›lamal›d›r. “Demokrasi ve özgürlük” ülkeleri olarak tan›mlanan baflta AB’li emperyalistler olmak üzere, tüm emperyalist burjuvalar›n
Keflmir’de zarar görmeyen ev, depremden etkilenmeyen aile bulunmad›¤› ve kentin %70’inin y›k›ld›¤› belirtiliyor. Birleflmifl Milletler, depremin ard›ndan 2,5 milyon kiflinin evsiz kald›¤›n› aç›klad›. Do¤a felaketlerinin dahi emperyalist-kapitalist sisteme ba¤lanmas›n› komplo teorisi olarak görüp mahkum edenler, emperyalizmden önce de depremler, seller vard› diyenler bir 8-9 fliddetinde depremlerin yafland›¤› Japonya’ya bir de 6-7 fliddetindeki depremlerin yafland›¤› Keflmir’e baks›nlar. Chavez’in dedi¤i gibi bu felaketler “do¤an›n kapitalizme yan›t›d›r”. Do¤al afetler karfl›s›nda da, ölümler karfl›s›nda da insanlar eflit de¤il, ba¤l› bulundu¤umuz s›n›fa göre ölüyoruz, ona göre yaflad›¤›m›z gibi. “Ölüm bu/ Fukara ölümü/ Geldim, geliyorum demez./ Ya bir kuflluk vakti, ya akflam üstü,/ yada seher, mahmurlukta,/ Bakars›n olmufl olacak.” sömürge ve yar›-sömürge ülke halklar›na uygulad›klar› katliam-soygun ve talan politikalar›n›n, bulunduklar› ülkelerin iflçilerine ve di¤er emekçilerine anlatacak-teflhir edecek propaganda ve ajitasyon araçlar›n› kullanmada bir zenginlik yarat›lmal›d›r. Yurtd›fl› örgütlülü¤ümüz faaliyet yürüttü¤ü her ülkenin halklar›n›n verdi¤i devrimci mücadeleyi desteklemeli, var olan sosyal haklar› koruma ve yeni haklar kazanma mücadelesinin yaln›z destekçisi de¤il, ayn› zamanda örgütleyicisi olmal›d›r. Bu eksende kurulan yerel-bölgesel ve yine somut sorunlar üzerinde oluflturulan k›sa dönemli esnek platformlar içinde yer almal›d›r. Bu tarzda at›lacak her ad›m, derneklere hapsedilmifl her türlü dar ve ulusal bak›fl aç›lar›n›n k›r›lmas›na, sorunlar›n entarnasyonalist bir bak›fl aç›s›yla ele al›nmas›na hizmet eder. Bu düflünceler ›fl›¤›nda uluslararas› anti-emperyalist bir kurum olan ILS’nin Bat› Avrupa aya¤›n› oluflturmak, kuruma yeni üyelerin kazan›lmas›na çal›flmak, somut sorunlar üzerinde di¤er halklar›n var olan demokratik kurumlar›yla birlikte ortak kampanyalar örgütlemek, sömürge ve yar›-sömürge ülkelerde yürütülen ilerici ve devrimci savafllar› sahiplenen pratiklere yönelme görevlerimizi asla göz ard› edemeyiz. Bu görevlerin lay›k›yla yerine getirilmesi bak›m›ndan bulundu¤umuz ülkelerdeki iflçi ve emekçilerin, ayd›nlar›n soruna yaklafl›m› ve tutumu önemli bir yer tutmaktad›r. Bunlar›n deste¤inden yoksun her faaliyet kat›l›m ve propaganda cephesinde yarataca¤› etki düzeyi bak›m›ndan eksik ve yetersiz kal›r. Bu eksiklikleri giderme, yetersizlikleri yeterli hale getirmenin yolu, bu ülke halklar›n›n mücadelesine kay›ts›z kalmamaktan geçer. Hakl› mücadelelerine sunulacak her destek, alanlarda ortak hareket etme anlay›fl›n›n güçlenmesine, birbirlerinin sorunlar›n› sahiplenmesine hizmet eder.
24
21 Ekim-3 Kasım 2005
Muharrem yüre¤imizde yafl›yor
2 Kas›m 2004’te Dersim Merkez’e ba¤l› Çiçekli’de çat›flmada ölümü kucaklayan Muharrem Yi¤itsoy’un an›s›na.... Bir gün bizim köye benim k›zla birlikte iki arkadafl› geldi. Biri k›z çocu¤uydu, di¤eri erkek çocu¤uydu. Erkek olan›n ad› Muharrem’di. Bizim eve geldiler. Tan›flmam›z öyle oldu. Oturdular, yemek yedik, sohbet ettik. Bu gelifllerinde iki gün kald›lar. Muharrem bize nas›l çal›flt›¤›m›z›, geçimimizi nas›l sa¤lad›¤›m›z› sordu. Biz de “tarlaya ekin-ürün ekiyoruz, kay›s› a¤açlar› var. Bunlarla geçiniyoruz” dedik. “Sizin bahçelerinizi gezmek istiyorum, nas›l çal›flt›¤›n›z› merak ediyorum” dedi. Sonra ç›kt›k hep beraber bahçeye gittik. Biz o zamanlar kay›s› a¤açlar›na ilaçlama yap›yorduk. ‹laçlamay› benle eflim yap›yorduk. Muharrem “Ana hele bir ver de ben de deneyeyim. Nas›lm›fl bu iflçilik, bir bakal›m” dedi. Sonra eli-
ne al›p birkaç kay›s› a¤ac›n› ilaçlamaya bafllad›. ‹laçlama iflinden sonra hep beraber eve geri dönüp çay içtik. ‹ki gün sonra benim k›zla beraber gittiler. Daha sonra benim k›zdan ö¤rendim, Muharrem’in Özgür Gelecek Gazetesi’nin Malatya Bürosu’nda çal›flt›¤›n›... Üç-dört ay sonra yaz gelmiflti. San›r›m Temmuz ay›yd›. Muharrem kay›s› zaman› yine geldi köye. Bizimle birlikte kay›s› ç›rpmay› (düflürmeyi) ö¤rendi. Kay›s›lar› kasalara yükledik. Muharrem’le eflim birlikte motorla kay›s›lar› tafl›d›lar. Muharrem “kay›s›n›n iflçili¤i zormufl. Ama ben ö¤rendim. Bundan sonra ben bu ifli yapar›m” dediydi. Daha sonra baflka köylerde de kay›s› ç›rpmaya gitti. Köylülerle birlikte kay›s› indirip kendi mücadelesine katk›da bulunuyordu. Bu arada köylülerle iliflkileri de çok iyiydi. Köylülerle çay içip sohbet ediyordu. Gerekeni görüflüyordu onlarla. Köylülere mücadeleyi, nas›l sömürüldüklerini anlat›yordu. Çözümü söylüyordu onlara. Köylüler Muharrem’i seviyorlard›. “Hakl›s›n, sen do¤rusun” diyorlard›. Muharrem gidince köylüler bize geliyorlard›. Onun için “sözleri do¤ru, dürüst, temiz bir çocuk” diyorlard›. Zaten bizim köylüler devrimcileri severler. Köylüler Malatya’ya indiklerinde Özgür Gelecek Bürosu’na, Muharrem’in yan›na gidiyorlard›. O’nu çok seviyorlard›. Halk›m›z Muharrem’i seviyordu. Biz Muharrem’le iki buçuk y›l boyunca böyle sürekli görüfltük. Bir pazar günü gelmeseydi, bir dahaki pazar günü mutlaka gelirdi. Her geldi¤inde bahçeleri, da¤lar›, tarlalar› geziyor, resim çekiyor, kameraya al›-
“Sevdan›za kurban olay›m” Havar… Havar, havar yine yüre¤im yang›n yeri, bir flahan›m yine topra¤a düfltü, selvi boyu gür sakal›yla s›zlanmadan ak aln›yla, y›ld›zl› beresiyle Dersim’de. Yar› h›çk›r›k bir türkü yolluyorum pefli s›ra Muharremime ve iki kafiye fliir, “Ey o¤ul yücelmek gerek, hem de senin kadar.” Havar… Havar… fiahin gözlüm, sen de mi gidecektin flu yaral› yüre¤imi da¤layarak. Teselli vermeye çal›fl›yorum kendime “ne de olsa aslan yata¤›d›r da¤lar, yi¤itlerin bedeniyle örülür gelece¤in duvarlar›.” Ah… Ancak aln›na yoldafl baba yüre¤iyle en derinden bir öpücük kondurmak isterdim, k›z›l bayra¤› kapatmadan gül yüzüne. Ama olmad›, nice günler sonra ö¤rendim irkilerek flahadete erdi¤ini. Ben ki y›llar önce senin gibi bir flahan o¤lumu yani senin gibi insan›n en güzeli bir o¤lumu gelece¤in k›z›l flöleni için vermifltim bu topra¤a. Ve Malatya’n›n ücra bir köyünde kalan iki o¤lu da bu sevda için mahpus ve de yang›n yeri yürekli bir baba. Muharrem için ne diyebilirim diye kalemi elime ald›¤›mda flu can›na yand›¤›m yumruk kadar yürek dellenir yine. Gözlerim bu¤ulu, içime ak›yor yafllar ve ben bir bafl›ma “sevdan›za kurban olay›m” diyorum. Dostum, s›rdafl›m güzel insan Ak›ner
Ça¤lar’›n ani bir kalp krizi sonucu daha türküsünü bitirmeden topra¤a düflüflünü yine günler sonra duymufltum. Kay›s›yla u¤rafl›yordum. Ö¤le s›ca¤› günlerden pazard›. Hemen üst bafl›m› de¤ifltirip yola koyuldum. ‹ki saatlik bir yürüyüflten sonra flehre ulaflt›m. Özgür Gelecek bürosunda ilk kez onunla tan›flt›m. Ad› Muharrem’di, siyah sakal›, o flahin bak›fl›yla kartal› and›r›yordu. Yozgatl› olmas› bu güzel insan›n bir çeliflki gibi görünse de o tertemiz aln›yla, çocuk sadeli¤iyle ne de güven veriyordu… Beraber Ak›ner’in evine gittik. Kuca¤›mda Ak›ner’in küçük o¤luyla iki kafiye okudu¤umda gözleri dolmufltu, bak›fllar› yaflla doluydu. Ve ondan sonra siper yoldafll›¤› harc›yla kar›fl›k bir yoldafl, baba-o¤ul iliflkimiz oldu. Her flehre gidiflimde o gür sakal›ndan geriye kalan iki yana¤›na birer Kürtçe öpücük kondurdu¤umda flehit flahan›m› hat›rlat›rd›. Onun da böyle gür sakal› vard›, ne kadar da çok benzer yanlar› vard›… Dostlar, yoldafllar beni ba¤›fllay›n, yoldafl baba yüre¤i bu, ne mümkün zaptetmek. fiahan›m Rüstem’in o güzel gerilla bedenini, u¤runa flehit oldu¤u topra¤a verirken son kez aln›ndan ve de ellerinden öpmüfltüm. ‹brahim yüceli¤indeki bedeni topra¤a verirken, aln›ndan ellerinden öptükten sonra k›z›l bayra¤› ben sarmak isterdim tabutuna Muhar-
yordu. Muharrem güvendi¤i kiflilere, çevre köylerde baz› evlere Özgür Gelecek Gazetesi veriyordu. Bize de sürekli gazete getiriyordu. Bir keresinde geldi¤inde bizim evin önündeki çiçeklerin, da¤lar›n resimlerini çekti. Daha sonra bunlar› kartpostal haline getirip satmaya bafllad›. Oradan gelen gelirle büronun ihtiyaçlar›n› karfl›l›yordu. Muharrem üretkendi, yokluktan bir fleyleri üretmeyi becerirdi. Çal›flkand› Muharrem. En son bizim köye geldi¤inde bizde bir gece kald›. “Malatya’dan gidiyorum” dedi. Herkese s›k› s›k›, gözleri bu¤ulu bir flekilde sar›ld›. “Bir daha görüflemeyebiliriz” dedi. Biz donup kald›k. Al›flm›flt›k Muharrem’e. Gidece¤ini söyleyince çok üzüldük. Muharrem’e “yine görüflürüz” dedim. “Bir daha görüflemeyiz” deyince bizim de akl›m›za gerillaya gidebilece¤i geldi. Aradan tam dört y›l geçti. Muharrem’den bir haber alamad›k. Sonra birgün gazeteden ö¤rendik ki; Muharrem flehit olmufl. Çok üzüldük, ama elimizden de birfley gelmedi. Eflimle ben üç-dört gün üzüldü¤ümüzden dolay› d›flar› ç›kmad›k. Komflular gelip ne oldu¤unu sordular. Biz de “çok sevdi¤imiz bir dostumuzu kaybettik” dedik. Sonra köylüler dostumuzun Muharrem oldu¤unu ö¤renince onlar da çok üzüldüler. Köylüler bizim eve bafl sa¤l›¤›na geldiler. Köyde herkes çok üzüldü. Muharrem’i çok seviyordum. Muharrem ölmedi, yüre¤imizde yafl›yor. Muharrem’in yoldafllar› O’nun bayra¤›n› hiç bir zaman yere düflürmesinler. Türkiye Kürdistan›’ndan Bir Ana remimin. Umar›m anas› babas›, yoldafllar› ona lay›k bir u¤urlama yapm›fllard›r. E¤er onu hala tan›mam›fllarsa çok yaz›k. Çünkü en güzel karanfilleri, gülleri ben götürece¤im bir gün Muharrem’in mezar›na. Ve onu, o güzel evlad›, o s›zlanmayan ak al›nl› komünisti son kez dü¤ünümüzden sonra kucaklayarak u¤urlam›flt›m. K›z›m›n dü¤ünüydü. Bir Kürt dü¤ününde halay›n bafl›ndayd› selvi boyuyla. Dü¤ünümüz bas›lm›flt› “örgüt bayra¤› aç›lm›fl” gerekçesiyle. Herkes usulca s›v›fl›rken etraf›m›zdan iki demokrat dostla bir o kalm›flt›. fiahine dönüflen bak›fl›yla tavr›n› koyup savurmufltu gelenleri. Bafl›m› kald›r›p hayranl›kla izledim. Ve bir fliirle dindirmeye çal›flay›m flu ac›l› yüre¤i. “Ey o¤ul, da¤ bafll› ölümdü seçti¤imiz,/‹nanc›m›n ve ruhumun derinliklerindesiniz/Hem de flu anm›fl gibi gidiflini/Yaflad›¤›m ac›n›n derinli¤inde/Taptazesiniz daha/fiak›rdayan silah›n›n tutulan dile/Zamans›z ve elvedas›z /gidifliniz/Ve ben o¤ul/Yaflam›n bir ayk›r›s› olsam da/Sizinle doluyum an be an/Ve o gün geldi¤inde/Kavgada halaylar sizsiz olacak/Ve bu rehberli¤inizle akaca¤›z/K›z›l flölenli alanlara” Ve ben Malatya’n›n ücra bir köyünde yoksul bir köylü o güzel devrim neferini yüre¤imin, inanc›m›n en büyük ufkuyla selaml›yorum. Ve onun ufkuna gönül vermifl gönüldafllar›n› hasretle kucakl›yorum. Ali Emmi
33 KAVGADA ÖLÜMSÜZLEfiENLER... Hasan Yaflar: Dersim Mazgirt ‹bimahmut köyü do¤umludur. Lise y›llar›nda “Halk›n Yolu” ile birlikte hareket etti. 1978’te ‹zmit’e yerleflti. Burada Proletarya Partisi’nin görüfllerini benimsedi. ‹zmit-Gebze aras›ndaki otoban›n yap›m flantiyesinde puantör olarak çal›flmaya bafllad›. ‹flçi temsilcisi olarak çal›flt›¤› burada örgütlenme faaliyeti yürüttü. 24 Ekim 1979’da “tren kazas›nda öldü¤ü” haberi geldi. ‹fli durduran iflçiler saatlerce E-5 yolunu trafi¤e kapatt›lar. Hasan Yaflar, maafl›n› almaya gitti¤i muhasebe odas›nda bafl›na vurulan darbelerle katledilip tren yoluna at›lm›flt›. Cenazesi al›n›rken de yol trafi¤e kapat›l›p yürüyüfl yap›larak memleketi Dersim’e u¤urland›. Yaflar Yi¤it: 1963 Erzincan Refahiye Leventler köyü do¤umludur. 1977 y›l›nda Proletarya Partisi’nin görüfllerini benimsedi. Sivas Y›ld›zeli Ö¤retmen Lisesi’ni bitirdikten sonra ekonomik nedenlerle ö¤renimine devam edemedi. Gecekondu direnifllerinde ‹stanbul Gülsuyu halk›n›n yüre¤inde alçakgönüllülü¤üyle yer etmiflti. 30 Ekim 1980’de yoldafllar›yla birlikte bomba e¤itimi yapt›klar› s›rada kaza sonucu bomban›n elinde patlamas› nedeniyle flehit düfltü. Halil ‹brahim Kater: Diyarbak›r do¤umludur. ‹zmir Buca Lisesi’nde liseli gençlik içerisinde faaliyet yürüttü. ‹zmir’de Armenak Bak›rciyan’›n (Orhan Bak›r’›n) kaç›r›lmas›nda görev ald›. T. Kürdistan›’nda faaliyet yürüttü. Siverek’teki gerilla biriminin içerisinde yer al›yordu. Bir ev toplant›s›nda Ekim 1980’de dikkatsizlik sonucu bir kaza kurflunuyla hayat›n› kaybetti. Necdet Oynargül: 1959 do¤umludur. Balkanlardan yaflad›¤›m›z co¤rafyaya göç etmifl bir ailenin çocu¤udur. Asker kod ad› ile ‹stanbul Askeri Komitesi’nde görevlendirilir. Kas›m 1980’de M‹T’den Ahmet Öztürk’ün cezaland›r›lmas›n›n ard›ndan düzenlenen bir operasyon sonucu tutsak düfler. Yap›lan iflkencelerde “ser verip s›r vermeme” ilkesine uygun tav›r tak›nan Oynargül, Ça¤layan semtinde bir gecekonduya götürülerek kurflunlanarak katledilir. “Çat›flmada öldü” denilerek yarg›s›z infaz meflrulaflt›r›lmaya çal›fl›l›r. Tekin Çakmak: Dersim Hozat Tavuklar köyünde 1959’da do¤du. 30 Ekim 1983 tarihinde Hozat Inc›ga köyü k›rsal›nda çat›flmada flehit düfltü. Do¤an Erdem: Erzincan Tercan do¤umludur. Bektafl kod adl› Do¤an Erdem T‹KKO’nun komutanlar›ndand›r. Kas›m 1984’te Dersim’de 盤 alt›nda kalarak yaflam›n› yitirdi. Mehmet Yeflil: 1960 Dersim Ovac›k Bal›kan köyü do¤umludur. Cunta sonras›nda aran›r duruma düfler. 1986’da girdi¤i iflkencelerden bafl› dik ç›kt›. Ayn› bafl› dik tutumu hapishane sonras›nda da devam ettirdi. 1993 y›l›nda PKK gerillalar› taraf›ndan üç yak›n›yla birlikte kaç›r›ld›. Di¤er üç yak›n› daha sonra kaçmay› baflar›rken, Mehmet Yeflil 24 Ekim 1993’te devrimci ahlak ve ilkeler hiçe say›larak iflkencede katledildi. Ercan Eser: 20 fiubat 1973 Dersim Mazgirt do¤umludur. Proletarya Partisi’nin sempatizan› olan Eser, 22 Ekim 1998’te ‹stanbul Ka¤›thane’de meydana gelen trafik kazas› sonucu hayat›n› kaybetti. Hüseyin Toraman: 27 Ekim 1991’de gözalt›nda kaybedildi. Düzgün Tekin: 21 Ekim 1995’te gözalt›nda kaybedildi. H›d›r Aslan: Devrimci-Yol kadrolar›ndan H›d›r Aslan 12 Eylül Askeri Faflist Cuntas›’n›n mahkeme kararlar›yla 25 Ekim 1984’te ‹zmir’de idam edildi. Serdar Soyergin: THKP/C-HDÖ savaflç›s› Serdar Soyergin 25 Ekim 1980’de Adana’da idam edildi.
25
33
21 Ekim-3 Kasım 2005
Afl›lamaz denen engelleri aflman›n ad›d›r
Ac›n›n ba¤r›ndan mavi bir çelik gibi f›flk›ran öfke dünyay› de¤ifltirecektir mutlaka yani hayat kendini yeniden yaratacakt›r ona sahip ç›kan ellerde ve bu yüzden öfke sevda gibidir kimilerinde... A. Yücel Yaflam›n› kavgaya adayan, bu u¤urda topra¤a düflen her devrimcinin, her komünistin yaflam› belli benzerlikler içerir. Befl sat›rla da anlat›labilir koca bir yaflam, peki ne kadar aktarabilir yaflan›lan›? K›saca anlat›labilen her devrimci yaflam, ayr›nt›s›na inildi¤inde nice sevinç, nice keder, nice coflku, nice zorluk k›sacas› dile getirilmesi zor olan binlerce yaflanm›fll›kla doludur. Bunca yaflanm›fll›k karfl›s›nda dilin ve sözcüklerin yetersiz kalmas›ndan de¤il midir, topra¤a düflenlerin ard›ndan onlar› anlatman›n zorlu¤u? Tarihimize iz b›rakarak topra¤› kucaklayan her yüre¤in, binlerce kez hangi duygularla çarpt›¤›n› düflündü¤ümüzde, anlat›labilenin yaflanan›n, paylafl›lan›n sadece bir k›sm› oldu¤u a盤a ç›kacakt›r. ‹flte bu yüzden, nas›l bundan yüzlerce y›l önce topra¤a düflen Bedreddin’in, Pir Sultan’›n, Köro¤lu’nun hakk›nda yaz›lanlar halen daha bitmiyorsa, devrimci ve komünistlerin devrim u¤runda yaflad›klar› ve bu u¤urda ölümsüzlefltikleri yaflamlar› hakk›nda anlat›lanlar da hiç bitmeyecektir. ‹flte ölümsüzlük budur. Ölümsüzlük, bedensel varl›¤›n›z sona erdikten sonra düflüncelerinizin geride kalanlarda yaflamas›d›r. Ölümü yenmek böyledir, bu yüzden de¤il midir ölürken gülümsemek? “Görevimizi yapt›k” diyebilmenin rahatl›¤›ndand›r bu, yoksa dünyay› de¤ifltirmek için atanlar›n yüre¤idir en fazla yaflam› sevenler. Do¤ay›, yaflam›, kavgay›, hele hele deli gibi insanlar› severken ölümü usulca karfl›lamakt›r devrimcilerin yapt›¤›, ölümü kutsallaflt›rmak de¤ildir asla…Tarihimizin bize yükledi¤ini lay›k›yla tafl›mak ve bayra¤› sonrakilere devretmek s›ras› geldi¤inde… ‹flte devrimcili¤in özü budur. Huriye Ç›tak, ülkemiz devrim tarihine bir yap›tafl› daha koyarak ölümsüzleflen komünistlerden biridir. O, kad›n olman›n önüne ç›kard›¤› iki katl› engelleri aflarak, yaflam›n› devrim mü-
cadelesine adam›fl ve bu u¤urda ölümsüzleflmifltir. 23 k›sa y›la neleri s›¤d›rm›flt›r kimbilir? Bilinen o ki genç yafl›ndaki yüre¤inin devrim için att›¤›d›r durana dek… Huriye Ç›tak; 1968 Çorum Alaca Kefllik köyü do¤umludur. Maddi s›k›nt›lardan dolay› yat›l› okullarda geçen ilkö¤retimi onda yoksullu¤un s›k›nt›lar›n› en derininden yaflat›rken, ‹brahim Kaypakkaya’n›n yaflam› ve mücadelesi devrimci düflüncelere sempatiyle bakmas›n› sa¤lam›flt›r. 19 May›s Üniversitesi Matematik Bölümünü kazanmas›yla gençlik içerisinde faaliyet yürütmeye de bafllam›flt›r. Stajyer ö¤retmenlik yapt›¤› s›rada akl›nda olan da¤lar›n yolunu tutmakt›r. Sevdal›s›yla birlikte at›lacakt›r, en büyük sevdan›n koynuna. Ancak gerillaya kat›ld›¤›nda heyecanla bekledi¤i sevdal›s›n›n yerine gelen, flehit düfltü¤ü haberi olacakt›r. Yaz›n›n giriflinde söyledi¤imiz gibi, her devrimci yaflam nice sevinçle birlikte nice kederi de bar›nd›rmaktad›r ayr›nt›s›na inildi¤inde… Kendini daha da s›k›ca kavgaya adar Huriye Ç›tak, en büyük sevda olan kavgan›n içinde, ölene dek içinde tafl›d›¤› sevdas›yla. Gerilladayken, kod ad› Özlem’dir. Da¤lar›n Özlem’i, 28 Ekim 1991’de Hozat’›n Kurukaymak (Koçeri) köyünde, köyde bulunan askerin açt›¤› atefl sonucu flehit düflecektir. “Durun, atefl etmeyin, biziz” derken, köyde bulunanlar› gerilla zannetmifltir dikkatsizlik sonucu. Geriye çekilen yoldafllar›n›n ard›ndan, askerler bir kuyu kazarak gömmek istemifllerse de, köylüler onu sahiplenmifl ve elleriyle y›kayarak u¤urlam›fllard›r onu… Yüre¤i devrim için atan, ne yapt›¤›yla birlikte nas›l yapt›¤›n› da sorgulayan önder kadrolardan biridir Tuncay Çar›kç›o¤lu. 1962’de Kastamonu’da do¤an Tuncay Çar›kç›o¤lu, 1982’de ‹stanbul’da Mühendislik Fakültesi’nde okurken Proletarya Partisi’nin faaliyetine aktif olarak kat›l›r. 1985’te Partiye yönelik bir operasyonda gözalt›na al›n-
d›¤›nda düflmana kök söktüren O’dur. ‹ki y›ll›k tutsakl›ktan sonra, yüre¤inin pas tutmamas› yine örgütlü faaliyete itecektir onu. Bu kez ‹smail Oral’la birlikte TMLGB’yi fiilen kuran önderler aras›nda alacakt›r yerini. 1989’da gerillaya kat›lmadan önce, Kayseri, Sivas ve Çukorova’da ad›mlayacakt›r yollar›, örgütlülük yaratma hedefiyle. Gerillada gözlerinin rahats›z olmas› onu zorlad›ysa da geri b›rakamam›flt›r mücadeleden. Da¤lar›n Çetin’i olarak en zor flartlar› gö¤üsleyendir O. Karadeniz Bölgesi Askeri Komisyon üyeli¤ine getirildi¤inde, faaliyet yürütürken, 2-3 Kas›m 1992’de Tokat’›n Almus ilçesi Ar›su köyü Eskici mezras›nda saatler süren bir çat›flma sonucu kucaklayacakt›r Karadeniz’in ba¤r›n›. Bu usulca kucaklay›flta, geride kalanlara duyulan güvenin rahatl›¤› vard›r yüzünde… H›zaralan fiehitleri, olanca gençlikleriyle gülümsüyorlar Karadeniz’den… Devrimcilik, gidenin yerini daha güçlü doldurabilmektir, daha yukar› tafl›yabilmektir bayra¤›… A¤›r bedeller ödenerek yarat›lan de¤erlere, eklenmesidir yeni bedellerin. Geçmiflte yarat›lan de¤erler ne kadar güçlü olursa olsun, içinde bulunulan günde yaflat›lmazsa tüketilmeye do¤ru gidilmesi kaç›n›lmazd›r. De¤erlerin söylemde s›kça kullan›l›p, pratikte karfl›l›k bulamamas› alt›n›n boflalt›lmas›na sebep olur. ‹flte Partizanc› olmak, geçmiflte can pahas›na yarat›lan bu direniflçi çizginin, kavgac› ruhun an be an yeniden yarat›lmas›, her geçen gün tekrar tekrar üretilmesidir. ‹ki yi¤it Partizand› onlar, da¤ doruklar›nda silah kuflanm›fl, az›klar›yla umutlar›n›, ideallerini kuflanm›fllard›. Geçmiflten ne ald›klar›n› biliyorlard›, bugüne ne katacaklar›n› da, gelece¤e ne b›rakacaklar›n› da… De¤ilmi ki ömür kavgaya adanm›fl coflkulu bir türküydü, öylesine nefessiz kal›ncaya dek hayk›r›lacakt› orman›n derinliklerinde.
Tarih: 1 Kas›m 1999. Yer: Tokat’›n Erbaa ilçesi H›zaralan Mevkii. Bir yanda T‹KKO gerillalar›, di¤er yanda TC ordusu. ‹ki s›n›f›n cenge tutufltu¤u bir arena flimdi Tokat da¤lar›. Bar›fl Aslan, 1978 Yozgat Sorgun Karabal› Köyü do¤umludur. 1991’e kadar yaflad›¤› köyünden sonra Almanya’ya yerleflmifltir. Hamburg’da bir yandan okuyup, bir yandan faaliyet yürütmektedir. Çok geçmez, her türlü göreve haz›r oldu¤unu söyleyecek ve s›n›f mücadelesinin denizinde daha derinlere aç›lmak isteyecektir. 1998 yaz›nda ülkeye gelir ve da¤lar› mesken eyler kendine. “Vur eskiye y›k›ls›n, omuz ver yeniye yeflersin” derken, bunu kendi prati¤inde uygulayand›r O. Cem Ergüldü, Dersimli Kürt bir anne ile Yunanistan göçmeni bir baban›n çocu¤u olarak 1980 y›l›nda ‹zmir’de do¤mufltur. 1996’da TMLGB ile tan›flt›¤›nda 16 yafl›ndad›r. Bergama köylülerine destek için Eurogold flirketinin ‹zmir bürosuna bomba konulmas›nda görev al›r. Lise sorumlulu¤unu yürütür. 1996 Ölüm Orucu’ndan etkilenerek, kavgaya daha s›k› sar›l›r. Çünkü her devrimci kay›b›n, daha h›zla yerinin doldurulmas›n›n gerekti¤ini bilmektedir. 1998 yaz›nda özlemini duydu¤u da¤lara kavuflur. 18 yafl›n olanca güzelli¤i, kavgan›n en s›cak yerinin güzelli¤iyle birleflmifl ve O’nu coflkuyla doldurmufltur. 1 Kas›m 1999’da TC askerlerinin att›¤› pusuda birlikte ölümsüzleflmifltir Bar›fl ve Cem. Farkl› yerlerden ak›p ayn› yerde denize dökülen bir ›rmak olmufllard›r birlikte. Cem Ergüldü kendisine flehit düflen komünist önder Mehmet Demirda¤’›n bir tiflörtü verildi¤inde: “Sadece bunu mu, herfleyi, onlar›n herfleyini üzerimde tafl›yaca¤›m” diyordu, siz merak etmeyin yoldafllar, size ait ne varsa geride kalanlarda yafl›yor! Hepimiz, birken “biz”lefltik çünkü…
21 Ekim-3 Kasım 2005
26
33
Devlet, e¤itimi “hay›rseverlere” paslad›! Son birkaç y›ld›r “Haydi K›zlar Okula”, “Yaflas›n Okulumuz”, “Kardelen”, “Baba Beni Okula Gönder”, “E¤itime % 100 Destek” gibi kimi devlet taraf›ndan kimi de çeflitli kurumlarca organize edilen e¤itim kampanyalar› yenileri de eklenerek sürdürülüyor. Gerçeklefltirilen kampanyalar, gösterilen amac›n›n aksine sadece kalitesiz ve her türlü ayr›mc›l›¤› içinde bar›nd›ran e¤itim sisteminin yayg›nlaflmas›na hizmet etmektedir. Bu kampanyalar› kimlerin organize etti¤ine ve kimlerin destekledi¤ine bakarak; gizli kalan niyetleri anlamak daha kolay olacakt›r. “Haydi K›zlar Okula” kampanyas›n› emperyalizmin bir parças› olan UNICEF ile Milli E¤itim Bakanl›¤› (MEB), “E¤itime % 100 Destek” kampanyas›n› MEB, Temel E¤itime Destek Projesi (TEDP), Mesleki E¤itimi Güçlendirme Projesi (MEGP) ve Meslek ve Teknik E¤itimin Modernizasyonu Projesi’ni Avrupa Birli¤i, fiartl› Nakit Transferini Dünya Bankas›, Bin Y›l Kalk›nma Hedefleri’ni Birleflmifl Milletler, “Kardelen”i Turkcell, “Yaflas›n Okulumuz”u Show TV, “Baba Beni Okula Gönder”i Milliyet gazetesi organize etmifl durumda. Bunlar› destekleyenlerin de bafl›nda Sabanc›, Koç, Eczac›bafl›, R›fat Hisarc›kl›o¤lu, Sinan Aygün gibi komprador kapitalistler geliyor... Bir Asimilasyon Arac› Olarak E¤itim Yukar›da bahsetti¤imiz kampanyalar›n ço¤unun hedef bölgesi Türkiye Kürdistan›’d›r. TC’nin asimilasyon, Türklefltirme çabalar› Kürtler üzerinde esasta baflar›l› olmad›. Bunun için futbol, uyuflturucu, fuhufl, koruculuk gibi ö¤elerin yan›nda e¤itimle de bölge halk›n› kendi kültüründen, isyankâr, özgürlükçü, direngen, savaflç› özelliklerinden ar›nd›rmak, kendileri için zarars›z, burjuva ideolojisini, burjuva kültürünü benimsemifl insanlar yaratmak için u¤rafl›yor. “A¤aç yaflken e¤ilir”, “en iyi yat›r›m gençlere yap›lan yat›r›md›r” mant›¤›yla ana dilde e¤itim, yay›n yapma, okuma hakk› ve olanaklar› ellerinden al›nm›fl Kürtler, zorunlu 8 y›ll›k e¤itim, h›zland›r›lm›fl e¤itim kampanyalar›yla tamamen kendi köklerinden, tarihinden, kültüründen kopar›larak egemen ideolojiyle donat›lmak, Türklefltirilmek, asimile edilmek isteniyor. Bölge halk›n›n yoksullu¤unun, sefaletinin sebebi olan koflullar› devam ettirmek, gerici s›n›flar› ve bu s›n›flar›n ekonomik ve siyasal sistem üzerindeki hâkimiyetini destekleyen, koruyan devlet, bu gerçekli¤ine karfl›n, halk›n yoksullu¤unu vesile ederek fiartl› Nakit Transferi denilen uygulamayla aileleri, çocuklar›n› okula göndermeye teflvik ediyor. Bu uygulamada ailelere paran›n ödenmesinin tek flart› çocu¤un okula devam etmesidir. Ayr›ca bu uygulaman›n esasta T. Kürdistan›’nda uygulanacak olmas› da devletin bu asimilasyon amac›n›n bir ispat›. Devlet bakan› Beflir Atalay: “fiartl›
Nakit Transferi çerçevesinde yap›lan deste¤in % 50’si Güneydo¤u illerine gidiyor” diyerek bu amaçlar›n› bir flekilde ifade etmifl oluyor. Bunlar›n yan›nda ücretsiz ders kitaplar› da¤›t›m›, özellikle ordu eliyle okul araç gereçlerinin da¤›t›lmas›, yat›l› ilkö¤retim okullar›n›n yayg›nlaflt›r›larak sadece ders saatlerinde de¤il 24 saat çocuklar› denetleme ve flekillendirme, A¤r›, Batman, Bitlis, Diyarbak›r, Hakkâri, Mufl, Siirt, Urfa, fi›rnak ve Van’da valiler, milli e¤itim müdürleri ve ö¤retmenlerin kap› kap› dolafl›p çocuklar›n› okula göndermeleri için aileleri ikna etmeye çal›flmalar› ve benzeri faaliyetler de egemenlerin Türkiye Kürdistan›’ndaki okullaflmay› ne kadar çok önemsediklerini gösteriyor. Yine çok göç alan il oldu¤u için ‹stanbul’da da benzeri faaliyetler yürütülüyor. ‹stanbul Milli E¤itim Müdürü Ömer Bal›bey; “Birebir ev ziyaretleri yaparak ikna yolunu seçiyoruz. Maddi yard›m yap›yoruz. Direnene 780 milyon para cezas› veriliyor” aç›klamas› da bunun bir kan›t› niteli¤inde. Aslolarak verilmesi gereken en temel hak olan “anadilde e¤itim” noktas›nda en ufak bir ad›m atmayan devlet, asimilasyonun derinlefltirilmesi içinse elinden geleni ard›na koymuyor. Asl›nda uygulamalar faflist, flovenist, sömürücü sistemlerin karakteristik özelli¤idir. Fransa’n›n sömürgelefltirdi¤i Afrika ülkelerinde Frans›zca, ‹ngiltere’nin sömürgelefltirdi¤i Asya ülkelerinde ‹ngilizce bugün hala çok yayg›n. ‹spanyollar›n iflgal etti¤i Latin Amerika ülkelerinin neredeyse tamam›nda bugün ‹spanyolca konufluluyor. Bir numaral› emperyalist güç olan ABD de yayg›nlaflan ‹ngilizce ile kültürünü tüm dünyaya tafl›yor. Dilin halk›n birikimini gelece¤e tafl›madaki rolünü, burjuva devletler, özellikle faflizm ile yönetilen ülkelerde halk›n tarihini unutturmak üzere, geçmifli olmayan ya da çarp›t›lm›fl bir halk bilinci yaratmak için kullanm›flt›r. Cahil Yetifltirme Arac› Olarak E¤itim BM’nin 2000 y›l›nda yapt›¤› “Milenyum Zirvesi” toplant›s›nda Türkiye’nin önü-
ne ‘Bin Y›l Kalk›nma Hedefleri’ ad› alt›nda görevler konmufltu. Bunlardan baz›lar› flöyle idi: Herkesin temel e¤itim almas›n› sa¤lamak, 5 y›l olan zorunlu e¤itimin 8 y›la ç›kar›lmas›, okullaflman›n % 100’e ulaflmas›, ikili e¤itimden tam gün e¤itime geçilmesi, okul binalar›n›n ve s›n›f say›lar›n›n art›r›lmas›, yat›l› ilkö¤retim okullar›n›n yatak kapasitelerinin art›r›lmas› vs. Emperyalistlerin ve onlar›n deste¤i ve yönlendiricili¤iyle Türk egemenlerinin e¤itimi yayg›nlaflt›rma, % 100 okullaflma istemlerinin nedeni tezat gibi görünse de amaç “diplomal› cahiller” ordusu yarat-
makt›r. Egemenler kendi statükolar›n›, konumlar›n› korumak için, sömürü çarklar›n›n kesintisiz ve istedikleri gibi ifllemesi için gençleri e¤itim sisteminin tezgâhlar›ndan geçiriyorlar. Onlar›n e¤itim sistemi, insanlar› ezberci, düflünmeyen, üretmeyen, sorgulamayan, elefltirmeyen insanlar daha do¤rusu bir tür makineler üretmek içindir. Böylece bu sistem özgürlü¤ü de¤il esareti getiriyor ö¤rencilere. Çünkü ezberleyen, sorgulamayan, düflünmeyen özgür olamaz, özne olamaz. Amaç gençlerin sisteme entegrasyonudur. Devletin “düflünme korkular›ndan” dolay› yasalar›nda cinayet iflleyen, h›rs›zl›k yapanlar 3–5 y›l; yolsuzluk, hortumculuk yapanlar, mafya liderleri 3–5 ay (ya da hiç) hapis yat›p ç›karken düflünenler, kitap-dergi yazanlar ve yay›nlayanlar, düflüncelerini aç›klayanlar ise uzun y›llar hapis yat›yor, iflkence görüyor, taciz ediliyorlar. Hay›rseverlik Maskesi Olarak E¤itim Bir yerde yard›m, ba¤›fl, hay›rseverlik gibi kavramlar›n olmas› orada adaletsizli¤in, eflitsizli¤in var oldu¤unun da bir ispat› ve itiraf›d›r. Sömürünün oldu¤u yerde adaletten ve eflitlikten söz edilemez. Egemenler de ezilenlerin kendilerine yönelik tepkilerini engellemek, ayn› zamanda kendilerini halk düflman› de¤il “halk dostu”, “iyi kalpli”, “yüce gönüllü” gibi göstererek halk› maniple edebilmek, kendilerine yönelebilecek tepkileri etkisizlefltirebilmek için çeflitli konularda oldu¤u gibi e¤itimde de bahsetti¤imiz kampanyalar› bafllat›yor ya da destekliyorlar. Bu kampanyalar›n amac› e¤itimdeki adaletsizli¤i ortadan kald›rmak de¤il tam aksine varolan adaletsizli¤i korumak ve adaletsizli¤e yönelebilecek tepkileri engellemektir. fiunu çok iyi biliyoruz ki sömürücüler e¤er ç›karlar› yoksa hiç kimseye günahlar›n› bile vermezler. “Yard›m”, halk›n gözünde dost görünme, kendilerini sevimli gösterme
böylece sömürücü yüzlerini kamufle etme çabalar›n›n sonucudur. Hat›rlayaca¤›m›z gibi Sak›p Sabanc› öldü¤ünde burjuva medya sürekli olarak onun “yoksul babas›” oldu¤unu anlat›p durmufltu. Oysa o, “yoksul babas›” oldu¤u için de¤il halk› ezdi¤i, sömürdü¤ü için, fabrikalar›nda çal›flt›rd›¤› emekçilerin emeklerinin karfl›l›¤›n› ödemedi¤i, grevleri MGK kararlar›yla erteleterek, polis-asker zoruyla bast›rd›¤›, yasalarla emekçilerin haklar›n› sürekli gasbetti¤i için zengin oldu. Sonra da bu yoksullaflt›rd›¤› insanlar›n az bir k›sm›n›n çocuklar›n› okutmak için e¤itime yat›r›m yapmas›, onun hay›rseverli¤ini de¤il
ikiyüzlülü¤ünü ve hay›rsever maskesi takm›fl bir zalim oldu¤unu gösteriyor. Devlet, bafllatt›¤› “e¤itime destek” kampanyalar›yla anayasas›yla kendisine görev olarak belirledi¤i ama hiçbir zaman uygulamad›¤› “paras›z, eflit ve zorunlu e¤itim” görevini “hay›rseverlere” yüklemekte, esasta e¤itimde kendi rolünü yok saymaya çal›flmaktad›r. Oysa ki temel sorumluluk devlete aittir. Özellefltirmelerle e¤itimi piyasa ekonomisinin insaf›na b›rakan devlet, 盤 gibi büyüyen e¤itim sorunlar›nda vatandafllar›na “duyarl›l›k” ça¤r›s› yapmakta, bu duyarl›l›k en fazla % 100 vergi indirimi yap›lan flirketleri ve büyük sermaye sahiplerini etkilemektedir! Kamuoyunda “imaj›n›” iyi göstermenin derdinde olan bu flirketlerin halk›n sorunlar›yla ilgilenmek gibi bir derdi yoktur/olamaz da. Onlar›n tek derdi “al›nan her ürünle e¤itime katk›da bulunuyorsunuz” diyerek, asl›nda daha çok ürün satmak ve dolay›s›yla kâr etmektir. Kuflkusuz bu tür kampanyalara halktan insanlar da olanca iyi niyetiyle destek vermektedir. Ancak verilen bu deste¤in devletin ikiyüzlülük maskesini tafl›maya yard›mc› oldu¤u bilinmelidir. Milyonlarca dolarl›k askeri harcama yapan devletin s›ra e¤itime geldi¤inde “param›z yok” diyerek velilerden haraç istemesinin hesab› sorulmal›d›r. E¤itimin Önündeki Engel Sömürü Sistemidir E¤itim-Sen Urfa fiubesi’nin yapt›¤› aç›klamaya göre Urfa’da okul ça¤›nda olup da okuyamayan 20 bin tar›m iflçisi çocuk var. MEB ile ILO’nun yapt›¤› araflt›rmaya göre ise Adana’n›n Karatafl ilçesinde 6 bin tar›m iflçisi çocuk var. E¤itim Reformu Giriflimi’nin verilerine göre Türkiye’de 874 bini k›z olmak üzere 1.4 milyon çocuk okula gidemiyor. Yine devlet verilerine göre Türkiye’de 7.5 milyon kifli okuma-yazma dahi bilmiyor. E¤itim-Sen’in yapt›¤› araflt›rmaya göre çocu¤u devlet okulunda ilkö¤retim 5. s›n›f› okuyan bir ailenin bir y›l içinde 2.83 milyar lira masraf yapmas› gerekiyor. Bu birkaç veri bile halk çocuklar›n›n okuyamamas›n›n sorumlusunun devlet oldu¤unu gösteriyor. ‹flsizli¤in ve sömürünün çok yo¤un oldu¤u ülkemizde b›rakal›m çocu¤unu okula göndermeyi, bir lokma ekme¤i zor bulan/ bulamayan aileler, yoksul oldu¤u için okula de¤il tarlada çal›flmaya gitmek zorunda olan çocuklar var. Devlet gerekli okul ve s›n›flar› yapmayarak, araç-gereçleri sa¤lamayarak, bir s›n›fa 60–70 ö¤renciyi t›karak, binlerce ö¤retmen iflsizken ö¤retmen atamalar› yapmayarak halk gençli¤inin e¤itim hakk›n› elinden al›yor. E¤itim kampanyalar› “Nas›l bir e¤itim?” sorusu ile iç içe ele al›nd›¤›nda gerçek olan flu zeminde hareket etmek gerekti¤i a盤a ç›kar: Burjuva-feodal tüm gericili¤in korunmas›n› ve egemenli¤inin sürmesini teflvik eden tüm unsurlara ve politikalara karfl› mücadele birincil kofluldur. Feodal düzenin tüm kal›nt›lar›n› yok etme hedefini içermeyen hiçbir kampanya, çal›flma, mücadele cehaletin karfl›s›nda yer alamaz. Aksine, sadece buna hizmet eder.
27
33 K›z çocuklar›n›n okumas› amac›n› ancak bu anlay›fl çerçevesinde alabilenler gerçek devrimcilerdir, gerçek halk hizmetkârlar›d›r. Feodal-burjuva düzenin en gerici odaklar› taraf›ndan yönlendirilen, sonuçta buna mahkûm olan her türden çal›flma bu nedenle gericili¤e hizmet eder. E¤itimde üvey evlatlar: K›z çocuklar› Son günlerde “AB’ye girme telafl›” ile birlikte okula gönderilmeyen k›z çocuklar›n›n etraf›nda, velileri ikna etme turlar› yapan devlet yetkililerinin görüntüleri yans›yor boyal› bas›na. Devlet, y›llarca ne e¤itim, ne sa¤l›k ne de herhangi bir hizmet götürmedi¤i köylülerin kap›s›n› çalarak, ama flartlar›nda hiçbir de¤ifliklik yapmadan, “kuru sözle” ikna olmas›n› bekliyor köylülerin. K›z çocuklar›n›n ya küçük kardefllerinin bak›c›s›, ya tarlada iflçi olarak görüldü¤ü erken yaflta evlenmekle karfl› karfl›ya bulunduklar›, feodalizmin en koyu haliyle devam etti¤i Anadolu köylerinde böylesi bir tav›r kuflkusuz onlar›n hayat›nda birfleyi de¤ifltirmeyecek. Y›llarca bu konuda köylülere yönelik herhangi bir ayd›nlatma giriflimi olmayan, tam tersi köylük bölgelerdeki feodalizmden oldukça hoflnut görünen devlet, flimdi bu durumu “AB’ye girmeye engel” gördü¤ünden pansuman tedavi yapmaya çal›fl›yor. Ancak bunun için ne yeterli okul ve ö¤retmen, ne de ayr›lm›fl yeterli bir bütçe var. Devlet, sorumluluklar›n› es geçip, k›z çocuklar›n›n okutulmas›n› da “hay›rseverlere” paslam›fl durumda! Oysaki ailelerin çocuklar›n› okula gönderememesini sa¤layan yoksullu¤u ya-
21 Ekim-3 Kasım 2005
ratan da devlet, köylere en ufak bir ayd›nlatma hizmeti götürmeyen de devlet! Y›llarca unuttuE¤itim kampan¤u köylülü¤ü, bugün tayalar› incelendi¤inde r›m› tasfiye politikalaen dikkat çekici nokr›yla açl›¤a mahkum talardan biri de bu eden devlet, k›z çocukkampanyalar›n ço¤ular›n› okula getirebilnun emperyalist kumek için herfleyde oldurumlarca planlan›yor, ¤u gibi “zor”a baflvurayönlendiriliyor olmabilece¤ini söylüyor, janlar›d›r. Bu kurulufllar darma ve polisi devreye baflta maddi olmak sokuyor. Ancak birkaç üzere çeflitli flekillerolay d›fl›nda buna cesade bu projeleri desret edebilmifl de¤il. Nitekliyorlar. Mesela tekim y›llard›r dinsel TEDP, MEGP, dogmalarla, feodal yarMTEMP projelerinin g›larla çoktan ev içine uygulanmas› için hapsedip görünmez k›l176.7 milyon Avro d›¤› k›z çocuklar›n›n o ayr›lm›fl durumda ve evlerden ç›kmas› hiç de bunun neredeyse takolay de¤il. mam›n› (165 milyon Avro) Ticarethane de¤il okul; ezAB TC’ye hibe ediyor. berci de¤il bilimsel; flovenist K›z Daha önce de belirtde¤il anadilde; adaletsiz deçocuklar›n›n okula ti¤imiz gibi emperya¤il eflit; uyuflturan de¤il listler ve onlar›n yeruyand›ran; kölelefltiren gönderilmesi için difle li uflaklar› komprade¤il özgürlefltiren bir dokunur bir çabas› dor kapitalistler, e¤itim sistemi halk›n olmayan devlet, AB’ye e¤itimi kendi ç›hakk›d›r. karlar› için kullaSonuç olarak bizler; giriflte bu durumu “engel” n›yorlar. Genç behem sonuna kadar e¤itim olarak gördü¤ünden kolyinleri küçük yaflhakk›m›z› savunmal›, tan itibaren yetifltidevletin uygulamalar›n› lar› s›vad› ve bu sorumlurerek kendi sömürü bu yönlü teflhir etmeli, lu¤u da “hay›rseverçarklar›n›n hizmetihem de özgür, bilimsel, eflit lere” paslad›! ne sunulmak üzere habir e¤itim sisteminin ancak z›rl›yorlar. ‹flsizli¤in ve Demokratik Halk ‹ktidar› genç nüfusun yo¤un olduile mümkün olaca¤›n› bilerek ¤u Türkiye, emperyalistler bunun için mücadele etmeliyiz.
Onlar, kurtulmaya çal›flt›klar›, ancak hava koflullar› uygun olmad›¤› için bir türlü kurtulamad›klar› hastal›¤› atlatt›klar› için flendiler... Hava nihayet elvermifl ve hastal›¤› yenmifllerdi! Hastal›k onlar›n her fleyi k›rm›z› görmelerine neden olmufltu, bunun için bir daha k›rm›z› görmek istemiyorlard›… “Mikrop” beyinden at›lm›flt›, görüntüye yans›yan k›sm›na gelmiflti. Önce bak›ms›z bedenleri et doldu, enseleri kal›nlaflt›, önce hafiften, sonra ise iyiden iyiye göbek sald›lar… Ha bir de eski “hastal›kl›” günlerini hat›rlatan, dolgun b›y›klar›n› kestiler, yeni “sa¤l›kl›” imajlar›na yak›flm›yordu çünkü.... Onlar›n, art›k iyilefltiklerini ispat etmek gibi bir yükümlülükleri de do¤mufltu bu arada. Ancak sa¤lam raporunu kendileri yazmak zorundayd›lar. Hem sadece yazmak de¤il, raporda yaz›lanlar› pratikte de kan›tlamak gibi bir görev duruyordu omuzlar›nda… Onlar ki, bir zamanlar bu “dertle” yaflamaktan sözde “onurlu”ydular.... Peki kimdi onlar? Onlar, s›n›f mücadelesinin h›zla tasfiye edilmeye çal›fl›ld›¤› 90’l› y›llarda saflar› ayn› h›zla terk ederek, burjuvazinin saflar›na ilk kat›lanlard›. Onlar eski “solcular”, eski “devrimciler”, eski “proleter ayd›nlar”d›... Burjuvazinin ve onlar›n ideologlar›n›n, devrime, komünizme, sosyalizme ve
Emperyalistlerin Çıkarı İçin Eğitim için ucuz ve bol insan gücü anlam›na geliyor. Makineleflmenin ve teknolojinin h›zla geliflti¤i günümüzde hem bu araçlar› kullanacak e¤itimli emek gücüne hem de yeni teknolojiler, makineler gelifltirecek beyin gücüne ihtiyaç duyuyorlar. Türkiye’nin AB ile “uyum” çal›flmalar›nda e¤itim konusunun ilk s›ralarda yer almas›n›n as›l nedeni de bu; emperyalistlerin ihtiyac› olan yetiflmifl emek ve beyin gücünü haz›rlay›p onlara sunmakt›r. R. Tayyip Erdo¤an’›n Eylül ay›nda yapt›¤› Ulusa Seslenifl konuflmas›nda “hem özel ö¤retim sektörünü teflvik etmek için hem de baflar›l› ama yoksul gençleri devlet imkânlar›yla özel okullarda okutmak için bir proje bafllatt›k” sözleri de egemenlerin e¤itimi sermayenin ç›karlar› do¤rultusunda ele ald›klar›n›n bir ifadesi niteli¤indedir. Bunlarla beraber Koç, Sabanc›, Eczac›bafl› gibi komprador kapitalistlerin baflar›l› fakat yoksul gençleri kendi kurduklar› okullarda okutmalar›, ÖSS’nda yüksek puanlar alan gençlere burslar, yurtlar vs. vererek kendi açt›klar› üniversitelerde okumalar›n› sa¤lama yar›fllar› da tamamen kendi ç›karlar›na hizmet içindir; baflar›l› örgencileri yetifltirip onlar›n beyin gücünü kullanmak. Bu çok bildik bir yöntemdir ve dünyan›n her taraf›nda sömürücü egemenlerce kullan›l›r. Yoksa gençlerin e¤itimini ya da yoksullara yard›m etmeyi sevdiklerinden de¤il. Zaten e¤itimin paral›, ayr›mc› olmas›n›n da yoksullu¤un da nedeni onlar›n sahibi olduklar› bu sömürü sistemi de¤il mi?
S A AT D Ö R T, D Ö N D Ü M ! insana ve insanl›¤a dair tüm de¤erlere dönük ideolojik sald›r›lar›na koro halinde kat›ld›lar. Kraldan daha kralc› kesildiler ve bir zamanlar savunduklar›n› iddia ettikleri de¤erlere, onlardan daha fazla sald›rd›lar.... Kimileri düzen partilerinin saflar›nda dan›flman vb. “görevler” üstlenirken, kimileri serbest piyasa ekonomisinin nimetlerinden yararlanarak, k›sa yoldan köfle dönmeye koyuldu. En çok da reklamc›l›k sektörü sard› bunlar›. Yazd›klar› reklam metinleri sermayenin ürünlerinin sat›fl›n› art›rd›. Bir de burjuva medyan›n patronlar› ile aralar›nda ani bir “yak›nl›k” do¤anlar vard›. Do¤rusu sermayeden en fazla ra¤beti gören de bunlar oldu... Bunlar, kendilerine ihanetleri karfl›l›¤› sunulan bo¤az manzaral› yal› dairelerinde köfle yaz›lar› yazmaya bafllad›lar... Böylece hepsi bu sömürü ve talan düzeninin sat›l›k birer kalemflörü haline dönüfltüler.... Yaz›lar› “çok tuttu”, çünkü sermayenin gözünü korkutan de¤erleri en çok onlar yerden yere vurdular. H›zlar›n› alamay›p, burjuvaziye biat ettiklerini ispatlama gayretiyle, söylemlerine küfürler eklediler... Eskiden savunduklar› de¤erler bunlar için “demode”, savunmaya devam edenler ise “dinazor” oldu en iyi haliyle....
Mehmet Barlas’lar, Gülay Göktürk’ler, Ertu¤rul Özkök’ler vd. dönekler, hepsi bu sürecin ürünü olarak ortaya ç›kt›lar. Bu döneklik durumunu en iyi ifade eden ise, büyük bir iddia sahibi olmasa da, devrimci kitleler üzerinden yükselen Zülfü Livaneli olmufltu. O dönem kapa¤› yeni att›¤› bir burjuva gazetesinde yazd›¤› yaz›y› flöyle bitiriyordu: “Saat dört, döndüm!” Bugün bunlara her gün yenileri ekleniyor. Hepsi birer medya maymunu olmufl vaziyette, televizyonlardaki çeflitli “ayd›nlat›c›” programlarda dolafl›p duruyorlar. Bunlar›n sonuncusu, yani son medya maymunu ise, bugünlerde çeflitli kanallarda yine “ayd›nlat›c›” programlar yapan ve baz› kesimlerce solcu bir ayd›n olarak gösterilmeye çal›fl›l›p, yere gö¤e s›¤d›r›lamayan (en az›ndan k›sa süre öncesine kadar, flimdi bilemiyoruz) Sunay Ak›n. Önce kanal›n birinde, mankenler ve bunlar›n bacaklar›n›n boyu konusunda bir “otorite” olan H›ncal Uluç ile birlikte yapt›¤› bir programda boy gösterdi. Bugünlerde ise, Ramazan’›n bafllamas› ile birlikte, baflka bir programla karfl›m›za ç›kt›: “Mahyal› Ifl›klar”. Bu programda, her iki laf›n aras›nda ramazan›n “faziletlerine”, ne kadar “ayd›nla-
t›c›” oldu¤una ›srarla vurgu yapan Sunay Ak›n, belli ki egemenlerin ülkemizdeki günümüz temsilcileri olan dinci kesimin gözüne girmeye çal›fl›yor. Bu arada yüzüne bir “nur” gelmifl ki, sormay›n. Ha bire “bizim zaman›m›zdaki ramazanlar” diyerek, “asl›nda ben öteden beri böyleyim” demeye getiriyor. Huflu içinde, “hidayete ermifl” vaziyette program›n› sunarken, uçup gidecek san›rs›n›z. Öyle ya, halk›n ihtiyac› olan da bu zaten! Yoksulluk, açl›k, iflsizlik, zam zulüm mü dediniz? Halk zaten yoksulluktan 365 gün “oruç” mu tutuyor? Hadi can›m siz de, art›k b›rak›n böyle “demode” söylemleri ve “dinazorluk” yapmay›n. Hem biz mahyan›n ›fl›klar›n› bofluna m› yakt›k, haydi hep birlikte oruca!
21 Ekim-3 Kasım 2005
28
33
Sendikal örgütlenmede “REKABET” VE SONUÇLARI... Sendikalar aras› iliflkilerde ve sendikal örgütlenmede en önemli iç sorunlar›n bafl›nda “sendikal rekabet” ad›na bir sendikada örgütlü bulunan iflçilerin o sendikadan istifa ettirilip, bir baflka sendikaya üye yap›lmas› ve bu süreçte ortaya ç›kan yetki sorunu gelmektedir. Sendikalar aras› iliflkilerde ve sendikal örgütlenmede en önemli iç sorunlar›n bafl›nda “sendikal rekabet” ad›na bir sendikada örgütlü bulunan iflçilerin o sendikadan istifa ettirilip, bir baflka sendikaya üye yap›lmas› ve bu süreçte ortaya ç›kan yetki sorunu gelmektedir. Bu konuda bugüne kadar sendikal hareket içinde ciddi sorunlar yaflanm›fl ve yaflanmaya da devam etmektedir. Sorun iflçi s›n›f›n›n ç›karlar› temelinden çok, bu yaklafl›m içine giren sendikalar›n yönetiminde bulunanlar›n ve bunlar›n arkas›nda bulunan siyasalgrupsal anlay›fl sahiplerinin ç›karlar› temelinde ele al›nmakta ve süreçte, nesnel olarak, s›n›f ç›karlar› karfl›tl›¤› ekseninde yer al›nmaktad›r. 12 Eylül Askeri Faflist Darbesi taraf›ndan kapat›l›p, y›llar sonra 1990’lara gelindi¤inde, yap›lan yasa de¤iflikli¤iyle yeniden faaliyetine izin verilen D‹SK’e ba¤l›, baflta Genel-‹fl olmak üzere, kimi sendikalarda bu yönde belirli giriflimler yap›lm›fl ve bu sendikalar var olmak için örgütsüz ifl yerlerini tespit edip, buralarda örgütlenmek yerine, bir sendikada örgütlü iflçileri oralardan kendi sendikalar›na üye yapma giriflimleri yak›n tarihimizin en belirgin pratikleri olarak hala belleklerdedir. Sonraki y›llarda yerel yönetimlerin de¤iflmesiyle, bu kez Hak-‹fl ayn› yöntem ve metotlarla, ayn› ve benzer pratiklerle, yine iflçilerin ç›karlar›na tezat giriflimlerin sahibi olagelmifltir. Bu tutum bugün halen yerel yönetimler de¤ifltikçe yap›lmaya devam etmektedir. Bir baflka önemli örnek de, TÜMT‹S ve Nakliyat-‹fl sendikalar› aras›nda, Ambarlar ve Nakliyat-‹fl kolunda yaflanan geliflmeler ve Orman-‹fl kolunda, Türk-‹fl ve Hak-‹fl rekabeti ad›na yap›lan istifa ettirmeler ve yeniden “örgütleme”ler olmaktad›r. Egemen s›n›flar›n içinde debelendi¤i ekonomik-siyasal krizlerinden kurtulmak ve faturas›n› da iflçi s›n›f› ve emekçi halk›m›z›n s›rt›na yüklemek için oluflturduklar› program ve yönelimlerinde en çok yararland›klar› nesnel ortamlar, iflte bu s›n›f cephesinde ortaya ç›kan, ya da ç›kar›lan sorunlar olmaktad›r. “Böl-parçala-yönet, krizden ç›k” anlay›fl› ve sald›r›s›, hep ayn› taktiklerle tekrar tekrar s›n›f güçlerine yöneltilmektedir. Sendika bürokratlar› da bu oyuna gelmekten kendilerini bir türlü kurtaramamaktad›rlar. S›n›f›n örgütsüz bölüklerinde örgütlenme zorlu¤unu gö¤üslemek yerine, örgütlü kesimlerini yeniden “örgütleme” kolayl›¤›, sar› sendika bürokratlar›n›n en
çok baflvurdu¤u s›n›f karfl›t› politikalard›r. 1990’larda D‹SK’in yeniden aç›lmas› talep ve tart›flmalar› s›ras›nda, D‹SK’ in aç›lmas›na karfl› ç›kan patronlara o dönem Özal’›n verdi¤i yan›t ibretlik olmas›na ra¤men, bu sendikalarca bir türlü do¤ru yorumlanmam›fl ve dikkate al›nmam›flt›r. T. Özal patronlar›n “D‹SK aç›lmas›n, aç›l›rsa zarar›m›z olur” vb. yak›nmalar› karfl›s›nda “Rekabetten, sendikal rekabetten korkmay›n. Göreceksiniz sizlere yarayacakt›r” diyerek, asl›nda sonralar› ortaya ç›kan geliflmeleri önceden yorumlayabilmifl, belki de yönlendirmifltir! Özal’›n kastetti¤i rekabet, iflçi s›n›f›n›n ç›karlar›n›n bu yolla artmas›, yeni haklar elde edecek mücadele zemini yaratmas› vb. de¤il, s›n›f güçlerinin “yeniden örgütlenmesi” ad›na bölünüp, parçalan›p, güçten düflürülmesi ve egemen sermaye kesimlerinin karfl›s›nda topyekun bir karfl› duruflun sergilenmesinin engellenmesi ve bu süreçte, b›rakal›m yeni haklar elde etmeyi, mevcutlar›n› dahi koruyamayacak noktaya evrilmesi vb. sonuçlar› do¤uran bir “rekabet” olmufltur. Yerel yönetimlerde, ‹ETT’de yaflananlar da, AmbarlarNakliyat-‹fl kolunda olan da, Seramik-‹fl kolunda ve Orman-‹fl kolunda da olan bu yaklafl›md›r. Egemen s›n›flar karfl›s›nda emek cephesinin hep birlikte, sorunsuz bir yönelim ve mücadele içine girmesi de, iflte bu “rekabet” ortam›nda engellenmifl ve sendikalardaki göreceli birlikler bazen biri, bazen de bir di¤erince dinamitlenmifl ve ezilen, bölünen, sömürülen, iflinden olan, hep iflçiler olmufltur. Biz Belediye-‹fl 2 No’lu flubede bulunan Devrimci Demokratik Sendikal güçler bu konuda ilkeli, do¤ru ve s›n›f ç›karlar›n› esas alan bir anlay›fl›n, yönelimin ve prati¤in sahipleri olageldik bu süreçte. Yerel yönetimlerde yaflanan geliflmeler karfl›s›nda olsun, TÜMT‹S ve Nakliyat-‹fl aras›nda ortaya ç›kan sorundaki yaklafl›m›nda olsun, hep bu ilkeli ve do¤ru tutumla hareket edilmifl ve hep s›n›f ç›karlar› önde tutulmufltur. REKABET ADINA ÖRGÜTLÜ ‹fiÇ‹LER‹ B‹RB‹R‹NDEN ÇALIP, ÖRGÜTSÜZLEfiT‹RME G‹R‹fi‹MLER‹ DEVAM ED‹YOR! Bilinmektedir ki, sendikalar aras› rekabet bugüne kadar her seferinde birbirlerinin örgütlü olduklar› iflkolu ve iflyerlerine dönük örgütlü iflçileri “yeniden örgütleme” giriflimleri fleklinde alg›lana
ve yap›lageldi. D‹SK’e ba¤l› kimi sendikalar da 12 Eylül Askeri Faflist Darbesi sonras› yeniden aç›l›rken, özellikle Genel Hizmetler iflkolunda kendini böyle var etmiflti. ‹flte budur bugünlerde yine gündemde olan. Aradan geçen y›llar yine bunlara bir fley ö¤retmemifl ki, yine ayn› yol ve yöntemlerle, hiçbir s›n›f kayg›s› gütmeden ayn› giriflim içerisine girme aymazl›¤›n› göstermeye bafllad›lar. ‹ster D‹SK, isterse Türk-‹fl’e ba¤l› olsun kimi sendika yönetimleri di¤erlerinin alm›fl oldu¤u hak ve kazan›mlar›, kendilerinin örgütlü olduklar› alanlarda daha da gelifltirip, bask›ya, sömürüye, zulme, hak gasplar›na karfl› ekonomik-demokratik mücadeleyi yükseltme ve daha çok demokrasi mücadelesi verme fleklinde bir sendikal rekabet izleme yerine, yukar›da belirtti¤imiz, birbirinden üye çalma yar›fl›na dün oldu¤u gibi bugün de girmektedirler. Hiç ders al›nmam›fl ki, 1992’de yaflananlar›n benzerini bugün fiiflli Belediyesi’nde Genel-‹fl Sendikas› yeniden bafllatm›flt›r. Örgütlenme Mustafa Sar›gül’ün deste¤i ve katk›s› ile yap›lmaktad›r. fiiflli’de çal›flan toplam 500 ile fiiflli Afi. olan Kentyol’da çal›flan 1000 kifli bulunmaktad›r. 70 günlük çal›flmalar›nda hiç üye kaydedemeyen Genel-‹fl, ne zaman Sar›gül ve müdürleri iflçilere bask› yapmaya bafllad› o zaman zorla üyelikler al›nd›. Bunlar›n D‹SK/Genel-‹fl taraf›ndan yap›lmas› oldukça anlafl›l›r. Öyle ki fiiflli’de örgütlenmede kullan›lan yöntemler dünkü Genel-‹fl ile Belediye-‹fl aras›nda, TÜMT‹S ile Nakliyat-‹fl aras›nda, Orman-‹fl ile Türk 0rman-‹fl aras›ndaki örgütlenmeden hiç fark› yoktur. ‹flçileri dövme gibi pratiklerin s›n›f ç›kar›na katk›s› m› var yoksa dar grupçu ç›karlara m› katk›s› var? Aç›kt›r ki bu tür pratiklerin iflçi s›n›f›n›n mücadelesine zerre kadar katk›s› yoktur. fiiflli’deki örgütlenme, patrona dayal› bir örgütlenmedir. fiiflli’deki örgütlenme, taban› hiçe sayan bir örgütlenmedir, iflçilerin iradesine bask› kuran bir örgütlenme tarz›d›r. fiiflli örgütlenmesi dar grup ç›karlar›n›n kuruma örgütlenmesidir. Oysa onca örgütsüz, sendikas›z ve
hatta sigortas›z, sosyal güvenceden yoksun milyonlarca çal›flan› örgütlemeye yönelmemeleri, onlar›n s›n›fa yaklafl›m›n› göstermektedir. Bugün on milyonun çok üstündeki çal›flan iflçinin sadece 1 milyonun alt›nda kalan k›sm›n›n sendikal› olmas› gibi bir tablo hepimizi rahats›z etmelidir. Bu gerçe¤in karfl›s›nda örgütsüz y›¤›nlar›n örgütlendirilmesi yönünde ciddi bir çaba içerisinde olmadan kolay bir yol olarak, örgütlü güçleri çeflitli vaatlerle ve siyasal yak›nl›kla etkileyip, örgütlerinden istifaya zorlayarak, örgütsüzlefltirme yoluna giderek, s›n›f›n gücünü da¤›tmak, parçalamak ve etkisizlefltirmek do¤ru bir anlay›fl de¤ildir. Daha önceleri, özellikle de Nakliyat, CamMetal ve Genel Hizmetler ifl kollar›nda yaflanan bu tür geliflmeler, bu kez Orman Bakanl›¤› bünyesinde Türk- ‹fl’e ba¤l› Orman-‹fl sendikas›nda, örgütlü iflyerlerinde Hak-‹fl taraf›ndan bu yönlü çaba ve giriflimlere tan›k oluyoruz. Daha önce yukar›da belirtti¤imiz gibi, benzer sald›r›lar Genel Hizmetler iflkolunda, yine baflta ‹stanbul’da o dönemin belediye baflkan› olan R. Tayyip Erdo¤an döneminde belediyelerde gündeme getirilmifl, kimi “refah”, “fazilet”, “saadetli” belediyelerde, belediyelerin olanaklar› kullan›larak ve yönetimlerin bask›lar›yla, ço¤unlukla örgütsüzlefltirme anlam›na gelen sald›r›lar gündeme getirilmiflti. Bunun en bariz örne¤i y›llard›r örgütsüz b›rak›lan ve yetkileri mahkemeler ve sendika a¤alar› taraf›ndan y›llarca sürüncemede b›rak›lan ‹ETT iflyerinde yaflanm›flt›. AKP hükümet olduktan sonra ne tesadüftür ki(!) yetki Hak-‹fl’e ba¤l› Hizmet‹fl Sendikas›’na verilmifltir. fiimdi ise merkezi iktidar›n olanaklar›ndan yararlanarak yine ayn› ellerce, di¤er ifl kollar›na ve Genel-‹fl’in bürokrat, grupçu kimi yöneticilerince yine özellikle CHP’li belediyelerde sendikalarda örgütlü iflçileri örgütsüzlefltirmeye yönelik giriflimler söz konusu olmaktad›r. E¤er buna karfl› topyekün bir tav›r al›nmazsa, bu giderek yayg›nlaflacak ve bugün orman iflyerlerinde, yine genel hizmetler ve yar›n enerji iflkolunda ya da baflka kamu iflyerlerinde yaflanmaya devam edecektir.
33 Biz anlay›fl olarak daha önceleri belediyelerde gündeme geldi¤inde, gerek Nakliyat-‹fl kolunda yafland›¤›nda, gerekse bugün fiiflli’de yaflanan bu tür giriflimlere karfl› tutumumuzu ortaya koymufl; bu yönlü giriflimlerin iflçi s›n›f›na hizmet etmedi¤ini ve bu yola baflvurulmamas› gerekti¤ini dile getirmifl, taraflar› uyarm›fl, yaflanmas› durumunda ise yetki konusunun mahkemeler yerine, iflçilerin önüne sand›k konarak, oylama ile belirlenmesi önerimizi ortaya koymufltuk. fiimdi bu anlay›fl sahiplerine sormak gerekiyor: Bu “yeniden örgütleme” giriflimleri kimin ifline yar›yor? Bu, oralarda örgütlü iflçilerin talebi olarak, onlar›n hak ve ç›karlar›n›, ekonomiksosyal kazan›mlar›n›, oldu¤undan daha ileriye tafl›maya yönelik olarak m› yap›lmaktad›r? Kendi grupçu ve siyasal anlay›fllar› do¤rultusunda, hükümetin iste¤i üzerine ve hükümetin emek güçlerinin göreceli birli¤ini parçalayarak, onlar› etkisiz hale getirme yönünde s›n›f› güçten düflürmek, bölmek, siyasal iktidarlar›n yede¤i haline getirmek amaçl› m›d›r? Hiç flüphe duyulmamal›d›r ki, ikincisidir. Konfederasyonlar aras› zaman zaman kimi konularda “emek platformu” örne¤indeki gibi, göreceli birliktelikler oluflturulup, hükümetlere karfl› s›n›f›n kimi konularda haklar› yönünde gerçeklefltirilen mücadele ya da giriflimler, her seferinde hükümetleri rahats›z eder olmufltur. Ne yap›l›p edilip, bunun parçalanmas› gerekiyordu. ‹flte bu “üye çalma” giriflimleri bunlar için bulunmaz f›rsat oluflturmufltur. Zira zaten bu tablo, hükümetlerin arzulad›¤› bir tablodur. S›n›f sendikac›l›¤› anlay›fl› bu duruma iliflkin de¤erlendirmelerini öteden beri yapmaktad›r. Bu sürede ne kadar hakl› olundu¤u, yaflanarak görüldü ve gösterildi. Oysa bu yetmiyor art›k. Bütün iflkollar›nda örgütlü bir yönelimle s›n›f sendikac›l›¤› anlay›fl›yla fabrikalardan ve flubelerden bafllayarak, merkezlere; oralardan da konfederasyonlara kadar bunlar› tümüyle alafla¤› etme mücadelesi gelifltirilmek zorundad›r. S›n›f güçleri bunun için gerekli politik ve sendikal anlay›fl donan›m›na sahiptir. S›n›f sendikac›l›¤› program› do¤rultusunda bunu yapmak, vazgeçilmez bir zorunluluk olarak s›n›f güçleri önünde hayati bir görev olarak durmaktad›r. Bunun için nesnel koflullar elverifllidir. Yeter ki subjektif güçlerdeki zaaflar, kopukluklar, statükocu çitler afl›labilsin, pasifikasyon tersine çevrilebilsin ve tasfiyeci etkiler bertaraf edilebilsin. Bu da mümkündür. Yeter ki ak›ma karfl› durma mücadelesi bilinciyle hareket ederek, s›n›f güçlerini yeniden toparlay›p, B‹RL‹K-MÜCADELE-ZAFER fliar›yla, gelece¤in iflçi s›n›f›n›n devrimci demokratik
29 güçlerinin ellerinde oldu¤u bilinciyle, inançla, kararl›l›kla, özveriyle yola devam edilebilsin. SEND‹KAL ÖRGÜTLENMEDEK‹ SORUNLARA DO⁄RU YAKLAfiALIM! S›n›f mücadelesinin en önemli alan ve araçlar›ndan olan sendikalar›n, bu misyonuna uygun olarak ele al›nmas› ve iflçi s›n›f›n›n sermaye güçlerine karfl› mücadelesinde, ideolojik-politik çizgisinin bu tan›ma uygun flekillendirilmesi hayati önemde bir sorundur. Sorundur, çünkü bu tam anlam›yla berrak bir flekilde anlafl›lmamaktad›r. Anlafl›lmas›n›n ötesinde, bu tan›m her türlü s›n›f düflmanlar›nca, oportünistlerce çarp›t›lmakta, s›n›f mücadelesi yerine, s›n›f iflbirli¤i eksenine oturtulmaktad›r. Sendikal mücadelede, s›n›f›n bütününü kapsamalar› ve grup damgas› yerine, s›n›f damgas› tafl›mas› gereken sendikalar›n, çeflitli düflman cephelerce çepeçevre kuflat›larak, s›n›f mücadelesi sürecinde gerçek ifllevini üstlenmesinin engellenmeye çal›fl›ld›¤› gerçe¤i çeflitli pratiklerde görülebilmektedir. Egemen s›n›flar bunu çeflitli yasal düzenlemelerle yaparken, her türlü s›n›f karfl›t› oportünist-revizyonistler de türlü demagoji, yalan, çarp›tma ve uyduruk teorilerle bunu yapmaya çal›flmaktad›r. ‘80’lerden bafllayarak, s›n›f›n örgütlerinin bafl›na bela edilmeye çal›fl›lan “ça¤dafl sendikac›l›k”, “s›n›f ve kitle sendikac›l›¤›”, “kalite çemberleri”, “grup-parti sendikalar›” kavram ve politik önermeler, günümüzde de¤iflik boyut ve flekillerde korunmaya çal›fl›l›yor. Bunun çeflitli sendikalarda pratik yans›malar› ve sonuçlar› yer yer düflmanca sald›r›lar boyutuna vard›r›l›yor. Sendikal anlay›fllar›n, pratik cepheleflmelerdeki yans›malar›n›n, s›n›f mevzilerinin art›r›lmas›, s›n›f ç›karlar›n›n korunmas›, gasp edilen haklar›n yeniden kazan›lmas› ve yeni haklar›n elde edilmesi, sermaye güçlerinin topyekun sald›r›lar›na karfl›, s›n›f dayan›flmas›n›n örülerek, topyekun bir karfl› koyuflun yarat›lmas› vb. ekseninde olmas› gerekirken, pratikte bundan uzaklaflm›fl görüntüler, örnekler tarihimizin kara lekeleri olarak, sendikal sürecin mücadele oklar›n›n yönelece¤i olumsuz pratiklerdir. Buna gösterilecek en önemli örnek Zeytinburnu, Ambarlar’da yaflanan ve 3 öncü iflçinin hayat›n› kaybetti¤i pratik ve fiiflli Belediyesi’nde Genel-‹fl’in yeniden “örgütlenme” giriflimiyle orada örgütlü olan sendika flubesinin baflkan›n›n dövülmesi ve bafl temsilcinin yaralanmas›, bir iflçinin kaç›r›lmas› ve çeflitli iflçilerin tehdit edilmesi giriflimidir. Sald›r› türü pratikler, bu sürecin geldi¤i aflamay› göstermesi aç›s›ndan, önemli bir aflama olarak ele al›nmak zorundad›r. ‹flçilerin istedikleri sendikada ör-
gütlenebilmesi, ya da örgütlülü¤ünü istedi¤i sendikada sürdürmesi gibi demokratik hakk›n› kullanmas›, en temel iflçi hakk› olarak görülüp tan›nmas› ve pratik olarak buna r›za gösterilmesi gerekirken, Ambarlar ya da fiiflli olay› benzeri yaklafl›mlarla bunun pratik olarak ortadan kald›r›lmas›, Özal’›n sermaye s›n›f›na “sendikalar aras› rekabetten korkmay›n, o sizin iflinize gelir” dedi¤i yaklafl›mlar›n› hakl› ç›karm›flt›r. Zira rekabet, s›n›f hak ve ç›karlar›n› koruyup, bunlar› yükseltmek olmaktan ç›km›fl, ‹ETT örne¤inde oldu¤u gibi, sendikas›zlaflmak, örgütsüzleflmek ve hak kay›plar›na u¤ramak olarak yer bulmufltur. Yar›n fiiflli’de de ‹ETT örne¤i yaflanacakt›r. SEND‹KALAR ARASINDAK‹ ÖRGÜTLENME SORUNLARINA ‹L‹fiK‹N DO⁄RU YAKLAfiIM NASIL OLMALIDIR? Konuya iliflkin uzun uzad›ya sözler sarf etmenin art›k bir gere¤i yoktur. Yukar›daki de¤erlendirmeler ›fl›¤›nda düflüncelerimizi özetleyerek aktarmak istiyoruz: 1) Ayn› ifl kolunda faaliyet sürdüren sendikalar›n, birbirlerinin örgütlü bulundu¤u iflyerlerinde yeniden örgütlenme çal›flmas› yapmalar› ilke olarak do¤ru de¤ildir. Her sendikan›n örgütsüz iflyerlerini tespit ederek oralarda örgütlenme çal›flmalar› yapmalar› en do¤ru tutumdur. Örgütlenmeyi bekleyen yüzlerce iflyeri, binlerce sendikas›z (hatta sigortas›z) iflçi bulunmaktad›r. Bütün güç ve olanaklarla buralardaki örgütsüz iflçilerin örgütlenmesine yönelinmelidir. 2) Sendikalar aras›ndaki rekabet ayn› ve bir iflyeri üzerinde de¤il, farkl› örgütsüz ifl yerlerinde yapacaklar› örgütlenme çal›flmalar› ve oralarda sa¤lad›¤› haklar ve kazan›mlar ekseninde; haklar› gelifltirici, mevzileri art›r›c›, s›n›f mücadelesini ivmelendirici, birlik ve dayan›flma ruhu yarat›c› ve gelifltirici, emek cephesini güçlendirici bir anlay›fl ve pratik yaklafl›m›yla ele al›nmal›d›r. Bu yönelimle sendikalar aras›nda rekabetten ziyade, destek ve dayan›flmalar öne ç›kar›lmal›d›r. Örgütlülü¤e yo¤un sald›r›lar›n bulundu¤u bir dönemde, örgütsüz iflyerlerinde kim taraf›ndan (e¤er kontra bir yönelime sahip de¤ilse) sendikal örgütlenme yap›l›yorsa yap›ls›n, desteklenmelidir. 3) Bir sendikadan istifa edip/ettirilip di¤er bir sendikaya (hele iki sendika da demokratik cephedeyse) üye yap›lmas›na da ilke olarak karfl›y›z. Ancak sat›lm›fl, iflbirlikçi, faflist yöneticilerin sermaye güçleriyle birleflerek s›n›fa sald›ran ve haklar›n› ortadan kald›ran pratiklerinin çizgi halini ald›¤› sendikalardan istifa ederek “daha iyi” bir sendikaya üye olma istekleri makul ve hakl› kabul edilebilir bir istek olmas›na; bunun karfl›s›nda herhangi bir engel ç›kar›lmamas› gerekmesine ra¤men; yine de mevcut sendikada kal›p, oray› dönüfltürme ve faflist, iflbirlikçi sar› sendikac›lar› sendika yönetimlerinden alafla¤› ederek, buralar› s›n›f›n gerçek mücadele mevzileri ve ekonomik-demokratik hak örgütleri haline getirme mücadelesi verilmesi önerilmelidir. Bütün bunlar yap›l›p sonuç al›nama-
21 Ekim-3 Kasım 2005 m›flsa, ya da bu tür bir mücadelenin imkan› yok ya da ortadan kald›r›lm›flsa, mevcut mevzi s›n›f mevzisi olma yerine, sermaye güçlerinin “cephe gerisi” haline getirilip, ihanet ediliyorsa, s›n›f›n sendikal olanaklar› art›k üyeler yerine, aç›ktan sendikac›lar›n kiflisel ç›karlar›n›n hizmetine sunulmuflsa, bu durumda mevcut örgütlü sendikadan istifa edip, “iyi bir sendika”ya geçme istekleri desteklenir, teflvik edilir ve bu yönde mücadele edilir; verilen mücadeleye önderlik edilir. Buna kay›ts›z kal›namaz. Bu yönlü örnekler sendikal tarihte mevcuttur. 4) ‹lke olarak iflçilerin özgürce sendika belirleme demokratik istem ve iradelerine ipotek konulamaz. E¤er sendikan›n üyeleri (zorla de¤il) kendi iradeleriyle istifa edip, baflka bir sendikaya üye olmufllarsa, buna diyecek bir fley olamaz. (Zeytinburnu Ambarlar benzer bir örnektir.) Bu süreçte her iki sendikan›n üyeleri bulunuyor ve bir yetki sorunu ortaya ç›km›flsa, konuyu TÜMT‹S ve Nakliyat-‹fl örne¤inde oldu¤u gibi engelleyici, sald›rgan, t›rmand›r›c› ele alma, ya da mahkemelerde sürüncemeye, karmafla dolu bir sürece b›rakmak yerine, bütün iflçilerin ortak iradesinin ortaya ç›kaca¤› “ifl yerinde sand›k kurup” iflçilerin referandumla sendikalar›n› belirleme haklar› tan›nmal›d›r. Bu referandum sonucunda en çok oy alan, en çok üyeye sahip oldu¤u ç›kan oylarla belirlenen sendika, “yetkili sendika” olarak tan›nmal›d›r ve az›nl›k ço¤unlu¤un demokratik tercih ve seçimine uyarak, hep birlikte ço¤unlu¤un istedi¤i, belirledi¤i sendikaya üye olmal›d›rlar. Di¤er sendika da bu iradeye uyarak, engelleyici tutuma ve yarg›ya gitmemelidir. ‹ETT’de bu yönde bir süreç yaflanm›fl, bu örgütsüz karmafla durumu devam etmektedir. Sonradan yetki Hak‹fl’e ba¤l› Hizmet-‹fl Sendikas›’na verilmifltir. Dolay›s›yla ‹ETT’de bu yukar›da aktard›¤›m›z yaklafl›m sendikalarca benimsenmedi¤i için, ‹ETT iflçileri 5-6 y›ld›r T‹S yapamamakta olup, y›llard›r örgütsüzlü¤e mahkum edilip, ma¤dur edilmifllerdir. ‹flçiler ayn› fiiflli ve Zeytinburnu Ambarlar’da oldu¤u gibi birbirlerine düflman hale getirilmifllerdir. Dolay›s›yla buradaki tek çözüm iflçi iradesine baflvurmak, buna sayg› göstermek, az›nl›¤›n ço¤unlu¤a uymas› ve referandumla sendika belirleme fleklindeki çözümüdür. Devrimci demokratik s›n›f sorumlulu¤u soruna do¤ru temelde yaklaflmay›, s›n›f ç›karlar›n› esas alan ve sorunun çözümünde iflçi iradesini tan›may› dayatmaktad›r ve emretmektedir. Taraflar›n buna uyarak süreci sa¤duyulu ve nesnel aç›dan do¤ru de¤erlendirmesi, elefltiriözelefltiri mekanizmas›n› çal›flt›rmas›, sald›rganlara tav›r al›nmas›, sürecin çözümü aç›s›ndan tayin edici olacakt›r. ‹flçi s›n›f›n›n devrimci demokratik s›n›f güçlerinin tek beklentisi de bu yöndedir. Böylelikle bafllayan olumsuz süreç son bulacak ve egemen s›n›flar›n her türlü sald›r›s› karfl›s›nda s›n›f barikat› oluflturulmas›n›n nesnel ve öznel koflullar› yarat›lacak ve sürecin önü aç›lacakt›r. Belediye-‹fl 2 No’lu fiube’de örgütlü Devrimci Demokratik Sendikal Birlik emekçileri
30
21 Ekim-3 Kasım 2005
‹flçi-köylü’den ÜLKEY‹ EMPERYAL‹STLERE PAZARLAYANLAR HALKIN ÖFKES‹N‹ BÜYÜTÜYOR AKP hükümetinin seçimler öncesi sergiledi¤i, ancak ifl bafl›na gelir gelmez unuttu¤u “özgürlükçü”, “adaletçi”, “fakirden yana olma” söylemlerindeki sahtecilik, k›sa sürede yerini emekçi düflman› yüzüne b›rakmak zorunda kalm›flt›r. Yeni ve ek vergilerle, özellefltirme sald›r›lar›yla, kölelik yasas›yla, emekçilere dayat›lan s›f›r zamlarla, direnifller karfl›s›ndaki sald›rgan tutumuyla, yeni Terörle Mücadele Yasas›’yla ve daha nice uygulamalarla hükümetin gerçek yüzü çok geçmeden a盤a ç›km›flt›r. Özellefltirmeye, iflten atmalara, sendikas›zlaflt›rmaya karfl› direnen iflçilerin çad›rlar› yak›lm›fl; köylülerin yapt›¤› mitingler yasad›fl› ilan edilmifl, ezilenlerin yan›nda tav›r tak›nanlar “terörist” olarak tan›mlanm›fl; iflçiler, köylüler azarlanm›fl, küçümsenmifl ve horlanm›flt›r. AKP hükümeti ve onun sözcüsü Erdo¤an, tüm bunlar› emperyalist efendilerine olan uflakl›¤›n›n bir gere¤i olarak yerine getirmifltir. Üstelik Erdo¤an dâhil tüm devlet yetkilileri yapt›klar› aç›klamalarda bu sald›r›lar›, gizleme gere¤i dahi duymadan aç›ktan savunmufllard›r. Bunun son örne¤i Baflbakan R. Tayyip Erdo¤an’›n ‹stanbul’da bir al›flverifl ve e¤lence merkezinin aç›l›fl›nda yapt›¤› konuflmad›r. Erdo¤an buradaki konuflmas›nda; “Ben ülkemi adeta pazarlamakla mükellefim. Bunu her ülkenin baflbakan›
yap›yor, devlet baflkan› yap›yor. Bugüne kadar benim baflbakanlar›m yapmam›flsa bu ileri bir anlay›fl de¤ildir. Bunu say›n Bush’tan tutun, Almanya’n›n, Fransa’n›n, bütün Avrupa ülkelerinin baflbakanlar› yap›yor” diyerek devlet politikalar›n›n esas›n› k›saca özetlemifltir. Ayr›ca daha da ileri giderek “Türkiye’ye Yahudi sermayesi gelir ‘tu kaka’, Arap sermayesi gelir ‘yeflil sermaye tu kaka’, bat›l› sermaye gelir tu kaka! Peki, kardeflim bu ülke nas›l aya¤a kalkacak?” demeyi de ihmal etmemifltir. “Pazarlama”n›n kelime olarak bile satmak anlam›na geldi¤i düflünülürse, Erdo¤an’›n a¤z›ndan düflürmedi¤i “ülkenin kalk›nmas›”, “refah seviyeye ulaflmas›” söyleminden ne anlad›¤› bu sözleri ile ortaya ç›kmaktad›r. Sanki kendinden önceki hükümetlerden farkl›, “ba¤›ms›z” bir ekonomi politikas› varm›fl gibi davranan AKP hükümetinin dilinin alt›ndaki bakla ise tüm ekonomi politikalar›n› IMF’nin belirledi¤idir. Hükümetin “gönül rahatl›¤›” ile uygulad›¤› bu politikalar her geçen gün emekçi halk›n yaflam flartlar›n› daha da a¤›rlaflt›rmaktad›r. Bu a¤›rlaflma hem emekçilerin öfkesinin birikmesine yol açmakta, hem de egemenlerin korkulu rüyas› olmaya devam etmektedir. Bu konuda yapt›klar› bir araflt›rman›n sonuçlar›n› aç›klayan Türkiye Ziraatç›lar Derne¤i Baflkan› ‹brahim
33 Yetkin, Türkiye’de yaklafl›k 900 bin kiflinin uluslararas› ölçülere göre yetersiz beslendi¤ini belirtti. Aç›klamada “IMF politikalar› sonucu 20 milyondan fazla insan›m›z beslenemiyor, ucuz ne buluyorsa karn›n› onunla doyuruyor” fleklindeki belirlemeyi do¤rulayan birçok örnek bulmak mümkündür. Benzer bir araflt›rma yapan Ekonomik ‹flbirli¤i ve Kalk›nma Örgütü’nün (OECD) “‹stihdam›n Genel Görünümü 2005” bafll›kl› raporu da, bu konuda çarp›c› rakamlar ve gerçekler içermektedir. Bu rapora göre 1992-2002 ortalamas›nda 1 milyon 800 bin, 2003 ve 2004 y›l›nda 2 milyon 500 bin olan iflsiz say›s›, bu y›l, yani 2005 ve gelecek y›l ise ortalama 2 milyon 600 bine yükselecek. OECD raporuna göre, Türkiye yüksek iflsizlik oran›nda yüzde 10.2’yle, Polonya, Slovakya, ‹spanya ve Yunanistan’dan sonra beflinci s›rada. OECD raporuna göre, iflsizlik oran›ndaki art›fl önümüzdeki y›llarda da devam ederek bu y›l yüzde 10.4’e, gelecek y›l da yüzde 10.5’e ç›kacakt›r. Yine rapora göre, Türkiye yüzde 46.1 olan istihdam›n, çal›flabilir yafltaki nüfusa oran›yla, istihdam oran› en düflük ülke konumunda bulunuyor. 2003 y›l›nda Türkiye’deki toplam iflsizlerin yüzde 39.9’u 6 ay ve daha fazla, yüzde 24.4’ü de 1 y›l ve daha fazla süredir iflsiz konumunda bulunurken, bu oranlar 2004 y›l›nda yüzde 56.9 ve yüzde 39.2’ye ç›kt›. Rapor yafl gruplar› aç›s›ndan da bir de¤erlendirme yapm›fl. Burada ise, 15-24 yafl›ndaki istihdam›n ayn› yafl grubundaki nüfus içindeki pay›n›n 2003 y›l›nda yüzde 30.5 iken, 2004 y›l›nda yüzde 31.6’ya yükseldi¤i görülüyor. Bas›nda bir yandan yap›lan bu
S›n›f bilinçli destekle direnifl büyüyecek! TEKS‹F Bak›rköy fiubesi’nde örgütlü 80 Serna-Seral iflçisi 16 Eylül 2005 tarihinde Toplu Sözleflme Görüflmeleri s›ras›nda patronla anlaflamam›flt›. Bunun üzerine greve ç›kan 130 Serna-Seral tekstil iflçisinin direnifli, polisin çad›rlar› bahane ederek yapt›¤› azg›nca sald›r›lara ra¤men kararl›l›kla sürüyor. ‹lk olarak 30 Eylül Cuma günü sabaha karfl›, oldukça kalabal›k sivil ve çevik kuvvet polisi bölgeye y›¤›nak yaparak iflçilere sald›rm›flt›. Sald›r›n›n ard›ndan çad›r› tekrar kuran iflçilere, polis tekrar müdahale ederek, bu kez “elebafl›” olarak önceden tespit ettikleri 4 iflçiyi gözalt›na alarak çad›r› y›kt›lar. ‹flçiler 14 Eylül Cuma günü Ba¤dat Caddesi’nde bulunan Serna Tekstil’in sat›fl ma¤azas› önünde bir bas›n aç›klamas› yapt›lar. Aç›klamay› Serna-Seral sözcüsü Suzan Gündüz
okudu. Bu s›rada s›k s›k, “Yaflas›n örgütlü mücadelemiz”, “Kurtulufl yok tek bafl›na ya hep beraber ya hiç birimiz”, “Yaflas›n grev ve toplu sözleflme” vb. sloganlar atan iflçile-
rin, oldukça coflkulu olmalar› dikkat çekti. Aç›klaman›n ard›ndan ma¤azan›n önüne “Serna’n›n penyeleri kanla dikiliyor” yaz›l› döviz b›rakt›lar.
Serna’da son olarak yaflanan olayda da iflçiler farkl› ayr›nt›lar›n alt›n› çiziyor; 15 Eylül Cumartesi günü sabah saat 9:00’da Çevik Kuvvet ekipleri eflli¤inde gelen icra memurlar› 25 milyarl›k baflka bir alaca¤› gerekçe göstererek zorla iflyerindeki bilgisayarlara ve Elektra Makinesi’ne (tasar›m için kullan›lan bilgisayar destekli çal›flan bir makine) el koydular. ‹flçiler borcun oldu¤u söylenen Genmak adl› haz›r kumafl ald›klar› firmayla 2 y›ld›r hiç al›flverifl yapmad›klar›n›, bu firman›n ise 2004 y›l›na ait alaca¤›n› bahane ederek icra takibi bafllatt›¤›n› söyledi¤ini belirttiler. Bunun üzerine avukatlar›na baflvuran iflçiler, “bu oyun sendikalaflma sürecinde bafllam›fl bir dan›fl›kl› dövüfltür” diyerek, patronlar› ve oyunlar›n› teflhir edeceklerini belirttiler. (Kartal)
araflt›rmalar›n sonuçlar› sayfa sayfa verilirken; di¤er yandan da bu haberlerle paralel dönem dönem kullan›lan “teröristlerin iflsiz ve e¤itimsiz” oldu¤u; “terörün iflsizlikten beslendi¤i” söylemleri ile birlikte verilmeye baflland›. Bunun yan›nda bir de devlet yetkililerin devrimci ve demokratlara gözda¤› vermek için “önlemlerin sertleflece¤i”, “yap›lanlar›n bedelinin ödetilece¤i” gibi kelimelerin özenle kullan›ld›¤› aç›klamalar yapmas› tesadüfî de¤ildir. Özellikle haz›rlanan yeni Terörle Mücadele Yasa Tasar›s› ile birlikte bafllat›lan gözalt› ve tutuklama terörü bu aç›klamalarla birlikte ele al›nd›¤›nda daha anlafl›l›r olmaktad›r. En temel demokratik haklar›n gaspedilmesine karfl› alanlara ç›kanlar› “bu iflin bir bedeli olacakt›r” sözleri ile tehdit eden devlet tüm toplumsal muhalefeti yasaklar›, sald›r›lar›, tutuklamalar› ile sindirmeyi amaçlamaktad›r. Burjuva-feodal bas›nda s›k s›k yaz›lan “yoksulluk terörü besliyor” içerikli haberlerinin egemenler aç›s›ndan çift tarafl› bir anlam› vard›r. Onlar hem emekçileri sefalet içinde b›rakmakta, hem de bunun sonucu olarak ortaya ç›kan öfkeden nasiplerini almamak için çaba harcamaktad›rlar. Ancak bu çaban›n nafile oldu¤u bir gerçektir. Devletin tüm sald›r›lar›na ra¤men istenilen düzeyde olmamakla birlikte yaflanan eylemler, karfl› durufllar, devrimcilerin ortaklaflarak yapt›¤› eylem ve etkinlikler önemlidir. Bu yönde olumlu belli ad›mlar›n at›ld›¤› görülmektedir ve bu ad›mlar›n pratik sonuçlar› elde edilmektedir. At›lan bu ad›mlar büyütülmeli ve bütüne mal edilerek, gelifltirilmeye ve s›n›f savafl›m›n›n prati¤inde derinlefltirilmeye ihtiyaç duymaktad›r.
Çocuk iflçili¤inin önlenmesi için Adana’da ortak proje Ucuz iflçilik elde edebilmek için küçük yaflta çocuklar tar›m ve mobilya sektöründe, sokakta ve daha birçok iflte çal›flt›r›lmaktad›r. Bu çocuk iflçili¤ini engelleyebilmek için TÜRK-‹fi ve T‹SK ortak bir proje haz›rlad›. Adana’da bafllat›lmas› planlanan proje çocuk iflçili¤inin en kötü biçimlerinin iflçi ve iflveren kurulufllar›n›n ortak giriflimleri ile ortadan kald›r›lmas› konusunda zamana ba¤l› politika ve program çerçevesi çocuklara ulafl›lmas› planlanmaktad›r. Proje çerçevesinde sokakta yap›lan ifllerden 100, Mevsimlik Tar›m ‹flçili¤inden 75, Mobilya sektöründen ise 75 olmak üzere toplam 250 çal›flan çocuk iflten çekilecek. Ayr›ca sokakta yap›lan ifllerde çal›flma riski bulunan 50, Tar›m ve Mobilya sektöründe 25’er olmak üzere 100 çocu¤un çal›flmas› engellenecek. Proje 2007’nin Ocak ay›nda sona erecek. (Mersin)
31
33
21 Ekim-3 Kasım 2005
6 KASIM’da “YÖK kald›r›ls›n isyan›yla” ANKARA’day›z! Emperyalizmin ve faflizmin halk›m›za yönelik sald›r›lar›n›n yo¤unlaflt›¤› bir süreçten geçmekteyiz. Ülkemizin en önemli sanayi kurulufllar› emperyalist tekellere peflkefl çekilmekte ve sistemin içinde bulundu¤u ekonomik kriz derinleflirken; egemen s›n›flar da halk›n artan tepkisine karfl› önlemlerini almaktad›r. ‹flçilerin, köylülerin, emekçilerin eylemlerle tepkilerini ortaya koydu¤u, kendili¤inden hareketlerin geliflti¤i ve bu mücadelenin siyasal iktidar mücadelesine evrilme koflullar›n›n yüksek oldu¤u ülkemizde, hareketi güçsüzken bast›rmay› hedefleyen egemen s›n›flar, bir yandan “Terörle Mücadele Yasas›” ad› alt›nda faflist yasalar› daha da a¤›rlaflt›rmakta, di¤er yandan ise devletin temel kurumlar›n› yeniden yap›land›rmay› planlamaktad›r. Bu do¤rultuda yöneldi¤i ilk hedef ise halk›n en bilinçli, ileri kesimi olan ve sisteme karfl› radikal bir mücadele örgütleyen devrimci ve komünist güçler olmaktad›r. Ülkemizdeki demokrasi ve ba¤›ms›zl›k mücadelesinde belirleyici öneme sahip olan gerillaya karfl› büyük askeri operasyonlar düzenlenmekte, Kürt ulusuna yönelik sald›r›lar örgütlenmekte, sokak ortas›nda insanlar polis taraf›ndan infaz edilmekte, demokratik haklar›n› kullananlar hapsedilmekte, tutsaklara tecridi a¤›rlaflt›ran yeni yapt›r›mlar dayat›lmakta, Yeni Terörle Mücadele Yasa Tasar›s› (TMY) ile demokratik mücadelenin önü daha sert bir flekilde al›nmak istenmektedir. Bunun yan›nda emperyalist flirketin topraklar›n› kirletmesine karfl› direnen Uflak’taki köylülere jandarma sald›rmakta, sendikal haklar›n› arayan iflçilere sald›r›lar düzenlenmekte, 12 Eylül’ü protesto eden, hatta AB’yi destekleyen mitingler, festivaller dahi yasaklanmaktad›r. ‹flte bu gündemlerin yan›nda AB ile müzakerelerin bafllamas› nedeniyle ülkemizde “demokrasi” rüzgâr› estirilmeye çal›fl›lmaktad›r. Elbette ki devletin bahsetti¤imiz yönelimi, içine girmeye çal›flt›¤› AB ülkelerinin yöneliminden farkl› de¤ildir. Ekonomik koflullar› kötüleflen AB ülkeleri de çareyi “terörle mücadele” ad› alt›nda emekçilere, ilerici, devrimci örgütlere bask›y› artt›rmakta bulmaktad›r. Ancak halk›m›z›n gerçek talep ve istemlerini sömürerek, kitleleri beklenti içinde tutmaya çal›flan rejim, her fleyin AB ile düzelece¤i masal›n› anlatmakta, ancak bu masal her geçen gün daha az insana inand›r›c› gelmektedir. Söz konusu geliflmelerin gündemimizde yerini ald›¤› bu süreçte devrimcidemokratik ö¤renci hareketinin geleneksellefltirdi¤i YÖK protestolar› da yaflanacakt›r. 12 Eylül Askeri Faflist Cuntas›’n›n ürünü olan ve üniversiteleri k›fllalara çevirmeyi hedefleyen, emperya-
list tekellerin taleplerine uygun olarak üniversiteleri yöneten YÖK’ün uygulamalar› da genel gündemlerden ba¤›ms›z de¤ildir. Üniversiteleri özellefltiren, üniversitelerde okuma koflullar›n› a¤›rlaflt›ran YÖK ayn› zamanda ilerici, muhalif ö¤rencilere de soruflturmalar açarak demokratik ö¤renci hareketini bo¤maya çal›flmaktad›r. Özcesi, faflizmin en önemli kurumlar›ndan biri olan YÖK, misyonuna uygun bir pratik sergilemektedir. Son y›llarda “YÖK Yasa Tasar›s›” ad› alt›nda üniversitelere yönelik kapsaml› sald›r› paketi de YÖK taraf›ndan parça parça yürürlü¤e konulmaktad›r. Üniversitenin temel bileflenleri olan ö¤rencilere, ö¤retim üyelerine ve emekçilere yönelik kapsaml› sald›r›lar demokratik çevrelerin tepkisini çekmekte, her kesim ideolojik-politik durufluna uygun olarak YÖK’e muhalefet etmektedir. Sistem için büyük bir “pazar” olan üniversiteler
flen YÖK protestolar›n›n en önemli ortak yönü süreklili¤inin sa¤lanm›fl olmas›d›r. Bunun yan›nda devletin tüm engellemelerine ra¤men, bedel ödeme pahas›na, protestolar›n yap›lmas› ve YÖK’e karfl› kararl›, militan bir duruflun sergilenmesi de baflka bir olumluluktur. Özellikle son y›llarda, 13 Mart ve 6 Kas›m eylemlerinde de görüldü¤ü gibi devrimci gençlik örgütlerinin büyük k›sm›n›n eylem birli¤i yapmalar›, kitle faaliyetine birlikte yo¤unlaflmalar› ve güçleri oran›nda en genifl kesimi Ankara’da bir araya getirerek militan bir durufl sergilemeleri, polis sald›r›s›na karfl› uzun saatler çat›fl›lmas› ülke gündemine müdahale etmede, YÖK’e karfl› kararl› bir durufl sergilemede devrimcilere önemli deneyimler kazand›rm›flt›r. Özellikle tasfiyecili¤in, reformizmin moda oldu¤u, “devletin yenilmezli¤inin” propagandas›n›n yap›ld›¤›, kitle hareketlili¤inin geri oldu¤u bir dönemde “hak verilmez, al›n›r!” fliar›yla ortaklaflan devrimci örgütlerin meflru sald›r› hakk›n› da kullanarak, molotof, tafl ve sapanla kolluk kuvvetlerine
eylem için haz›rl›klara bafllamas› gerekmektedir. Bu do¤rultuda, eylemi birlikte örgütleyece¤imiz di¤er devrimci-demokrat örgütlerle ortak eylem ve etkinlikler düzenlemeye önem vermeliyiz. YÖK’ü 6 Kas›m’da merkezi bir eylemle protesto edecek olmam›z yerellerde örgütlenecek eylem ve etkinliklere kat›lmayaca¤›m›z anlam›na gelmemektedir. YÖK’ü protestoyu yaln›zca bir güne s›k›flt›rmay› do¤ru bulmuyoruz. Bu nedenle, gerek 6 Kas›m öncesinde gerekse de sonraki dönemde yerellerde YÖK’ü protesto amaçl› pratikleri, ortaklaflabilece¤imiz en genifl kesimle birlikte örgütlemeliyiz. Yerellerdeki eylemleri örgütlerken yaln›zca üniversite içinde kalmamaya, pratikleri ayn› zamanda flehir merkezine tafl›maya da özen göstermeliyiz. YÖK gündemi yaln›zca üniversitelilerin sorunu de¤ildir. Bizim YÖK’süz, eflit, paras›z, bilimsel, demokratik, anadilde e¤itim taleplerimizi ve anti-emperyalist, antifaflist fliarlar›m›z› yerellerdeki en genifl kesimin gündemine sokmak için çaba harcamal›y›z. Özellikle yerellerdeki çal›flmalar›m›zda ö¤renci derneklerinin önemine vurgu yapmal›y›z. Üniversite ö¤rencilerinin ekonomik-demokratik taleplerini savunan ve iflleyiflinin her düzeyinde ö¤rencilerin
mperyalizmin ve faflizmin yo¤unlaflan sald›r›lar›na karfl› güçlü, birleflik, örgütlü ve militan bir karfl› koyufl sergilemek için YÖK’ü, Ankara’da, merkezi olarak örgütleyece¤imiz eylemle protesto edece¤iz.
E ayn› zamanda egemen s›n›flar›n farkl› klikleri aras›nda da çat›flma nedeni olmaktad›r. Bu nedenle YÖK meselesi ülke gündeminde s›k s›k ön s›ralarda yerini almaktad›r. Üniversiteler üzerinde sürdürülen mücadele ve son AB süreci ile birlikte YÖK de kendisini yeniden yap›land›raca¤›n› ilan etti. Emperyalizmin ve faflizmin halk düflman› politikalar›n›n dozunun giderek artmas›, yeniden yap›land›r›lan YÖK’ün izleyece¤i çizgi hakk›nda da fikir vermektedir. Projeleri ne olursa olsun, YÖK, sistemin temel kurumlar›ndan biri olarak gerici rejimin ç›karlar› do¤rultusunda ö¤renci, bilim, demokrasi düflman› yüzünü daha fazla gösterecek, emperyalizmin dayatmalar› do¤rultusunda ö¤renci gençli¤e yönelik bask›lar›n› artt›racakt›r. YÖK’e karfl› mücadelede en aktif, en tutarl› ve en radikal tavr› devrimci gençlik örgütleri tak›nmaktad›r. YÖK’e ve uygulamalar›na karfl› devrimci örgütlerin uzun y›llard›r ›srarla muhalefet etmesi ve genel olarak ortak hareket etmeyi baflarmas› YÖK’ün kitleler nezdinde teflhirinde de belirleyici olmufltur. Devrimci gençlik örgütlerinin kitlelerle ba¤›na paralel olarak niteliksel ve niceliksel aç›dan YÖK protestolar› aras›nda farkl›l›klar bulunsa da gelenekselle-
direnmesinin de anlam› büyüktür. 13 Mart, 6 Kas›m eylemlerinin devaml›l›¤›n›n sa¤lanmas›, her seferde daha kitlesel, daha donan›ml› olunmas› için emek harcamal›y›z. Bu y›lki 6 Kas›m protestolar›nda YÖK’ün kald›r›lmas› ile bilimsel, demokratik, paras›z, anadilde e¤itim talepleri ön plana ç›kacakt›r. Ancak, bunlar›n yan›nda “AB emperyalizmiyle demokratikleflme” masal›n› teflhir etmeyi, faflist sald›r›lara karfl› direnifli büyütmeyi, Terörle Mücadele Yasas›’n›, özellefltirmeleri protesto etmeyi de önümüze almal›, 6 Kas›m’a yönelik çal›flmalar›m›zda emperyalizmin ve faflizmin teflhirini somut gündemler üzerinden yapmal›y›z. Emperyalizmin ve faflizmin yo¤unlaflan sald›r›lar›na karfl› güçlü, birleflik, örgütlü ve militan bir karfl› koyufl sergilemek için YÖK’ü, Ankara’da, merkezi olarak örgütleyece¤imiz eylemle protesto edece¤iz. Ankara’da YÖK’e karfl› öfke ve kinimizi, meflru bir zeminde, meydanlarda, militan bir protestoya dönüfltürmeliyiz. Ankara’da taleplerimizi görmezden gelecek, bu haklar›m›z› engelleyecek her türlü engeli inançl› bir karfl› duruflla püskürtme azmi ve kararl›l›¤› içinde olmal›y›z. Bu amaçla, alanlar›nda faaliyet yürüten YDG’lilerin ve tüm ilerici, demokrat kesimin flimdiden merkezi
söz hakk›n›n oldu¤u öz örgütlülüklerin olmamas› demokratik, birleflik, kal›c› bir ö¤renci hareketinin yarat›lmas›nda eksik kalmam›za neden olmaktad›r. Bu bofllu¤u doldurma yönlü çal›flmalar›m›za h›z vermeliyiz. YÖK’ün ö¤rencilere yönelik akademik-demokratik sald›r›lar› nedeniyle ö¤renci derneklerinin ilk elden karfl› ç›kmas› gereken kurum YÖK’tür. Bu nedenle alanlar›n özgünlüklerine uygun olarak yerellerdeki çal›flmalarda ö¤renci derne¤i imzas›n› öne ç›karmam›z yararl› olacakt›r. Bu y›lki 6 Kas›m sürecine yo¤un bir gündemle ve bununla paralel olarak yo¤un bir sorumlulukla haz›rlanmal›y›z. YÖK karfl›t› çal›flmalar›m›z› tek bir gündemle veya birkaç araçla s›n›rland›rmamal›, anti-emperyalist, anti-faflist bilinci gelifltirmeye, örgütlenmenin gereklili¤ini kavratmaya ve gençlik kitlelerinden ö¤renmeye, bilhassa ileri kitleyle diyalogumuzu gelifltirmeye özen göstermeliyiz. Çal›flmalar›m›z› farkl› araçlarla zenginlefltirirken ve daha genifl kitlelere politikalar›m›z› tafl›rken güçlü bir durufl, militan bir protesto için Ankara’daki merkezi eyleme güç vermemizin gereklili¤ini diyalog kurabildi¤imiz herkese anlatmal›y›z. Bu do¤rultuda, devrimci gençli¤in tarihsel sorumlulu¤una yak›fl›r bir duruflla YÖK’e karfl› isyan›m›z› her yana yayal›m!
işçi-köylü B‹Z HALKIZ GELECEK ELLER‹M‹ZDED‹R
UMUT YAYIMCILIK VE BASIM SANAY‹ LTD. fiT‹ Yönetim yeri: Gureba Hüseyin A¤a Mah. ‹mam Murat Sok. No:14/1 Aksaray-Fatih/‹STANBUL. Tel: (0212) 521 34 30, 531 48 53 FAKS: (0212)621 61 33 Sahibi ve Yaz›iflleri Müdürü: Numan BOZER Bask›: Gün Matbaac›l›k Beflyol Mah. Telsizler Mevkii Akasya Sk. No:23/A K.Çekmece/‹stanbul Tel: 0212 426 63 30-580 63 80 Genel Da¤›t›m: YAY-SAT @mail: umutyayimcilik@superonline.com @mail: umutyayimcilik@ttnet.net.tr
BÜROLAR ➧ KARTAL: HAMAM SOK. DEM‹RL‹ ‹fiHANI NO: 57/14 KARTAL, TELEFAKS: (0216) 306 16 02 Cep: 0 544 521 34 30 ➧ ANKARA: TUNA CAD. ÇANAKÇI ‹fiHANI NO:11 KAT:3 DA‹RE:32 ÇANKAYA TEL: (0312) 432 23 01 Cep: 0 535 562 33 72 ➧ ‹ZM‹R: 856 SOKAK, NO:48/203 KEMERALTI KONAK, TELEFAKS: (0232) 441 93 09 Cep: 0535 310 31 84 ➧ MALATYA: DABAKHANE MAHALLES‹, BOZTEPE CAD., BABACAN ‹fiHANI NO:9 KAT:1/16 MALATYA TEL: (0422) 325 78 13 Cep: 0536 697 94 19 ➧ BURSA: SELÇUK HATUN MAH. ÜNLÜ CAD. SÖNMEZ ‹fi SARAYI KAT: 2 NO: 185 HEYKEL, TEL: (0224) 224 09 98 Cep: 0 536 613 81 98 ➧ SAMSUN: KALE MAH., YUSUF KEFEL‹ ‹fiHANI, KAT: 6 NO: 9 , TEL: (0362) 435 64 57 Cep: 0 537 597 69 84 ➧ MERS‹N: ÇANKAYA MAH. S‹L‹FKE CAD. ÜZÜM ‹fiHANI KAT :1 NO: 47 MERS‹N ➧ AVRUPA MERKEZ BÜRO: WESELER STR 93 47169 DUISBURG-DEUTSCHLAND TEL: 0049 203 40 60 958 FAKS: 0049 203 40 60 959
Terörle Mücadele Yasas›, OHAL kanunlar›n› aratacak! Ekim ay›nda Meclis’e sunulacak olan Terörle Mücadele Yasa Tasar›s› (TMY) ile demokratik hak ve özgürlüklerin k›s›tlanmas› planlan›yor. Sald›r› kapsam› çok genifl olan bu yasa ile devrimci-demokratyurtsever kesimlerin faaliyet alanlar› daralt›lmaya çal›fl›larak, sesleri bo¤ulmak isteniyor. Özellikle devrimci ve sosyalist bas›n ve DKÖ’ler üzerinde hiçbir hukuki gerekçeye dayanmaks›z›n terör estirecek olan yasa tasar›s›n›n Meclis’ten geçmesini önlemek için, kitle örgütleri yapt›klar› eylemler ve panellerle güçlü bir muhalefet yaratmaya çal›fl›yor. * 11 Ekim Cumartesi günü ESP, BDSP, Barikat, ÇGD (Ça¤dafl Gazeteciler Derne¤i), DEHAP, Partizan, Halkevleri, ILPS... vb. pek çok kurum ve DKÖ, Taksim Tramvay dura¤› önünde bir araya gelerek yasa tasla¤›n› protesto etti. Saat 13:00’da bir araya gelen kitle “Terörle Mücadele Yasas› Tasar›s›’na Karfl› Temel Haklar ve Özgürlükler ‹çin Mücadeleye” yaz›l› pankart açt›. Kitle ad›na aç›klamay› okuyan Talip Dönmez, devletin son dönemde baflta Kürt illeri olmak üzere ülkenin dört bir yan›nda tutuklama ve gözalt› terörünün estirildi¤ini, bunlar›n en yo¤un flekilde Mersin, Tunceli ve Adana’da yafland›¤›n› aç›klad›. Dönmez ayr›ca, bafllat›lan bu sald›r›n›n devlet a¤z›yla “topyekün” olarak adland›r›ld›¤›n› ve TMY’nin de bu sald›r›lar›n temel ad›mlar›ndan biri oldu¤unu söyledi. Dönmez; ayr›ca “Devletin gelifltirdi¤i sald›r› terörüne karfl› hakl›l›¤›m›zdan ve meflrulu¤umuzdan ald›¤›m›z güçle, her kesimi bu konuda etkin mücadeleye ça¤›r›yoruz” dedi. Aç›klaman›n ard›ndan “Sald›r› yasalar› geri çekilsin”, “Susma, sustukça s›ra sana gelecek”, “Terörle Mücadele Yasas› geri çekilsin” sloganlar›n› atan kitle, yasay› protesto eden eylemlerle tekrardan buluflmak üzere eylemlerini sonland›rd›. * 15 Ekim Cumartesi günü Tohum Kültür Merkezi’nin düzenlemifl oldu¤u “Terörle Mücadele Yasas› Neler Getiriyor?” konulu panele kat›lanlar yasan›n kapsam› hakk›nda bilgilendiler. Av. Ercan Kanar, Araflt›rmac›-yazar Rag›p Zarakolu ve Tutuklu Yak›nlar› Birli¤i (TUYAB) aktivisti Meltem Kuruhan tasar›n›n hedefledikleri üzerinden yapt›klar› araflt›rmalar› sundular. Ercan Kanar, dünyada ve ülkemizde yaflanan belli bafll› geliflmelerden sonra bu yasan›n haz›rland›¤› gibi bir yan›lg›ya düflmemek gerekti¤inin özellikle alt›n› çizdi¤i konuflmas›nda 11 Eylül sald›r›lar›ndan, Londra’daki metro sald›r›lar›ndan ve ülkemizdeki Genelkurmay Baflkanl›¤›’n›n yapt›¤› aç›klamalardan çok önce ABD’de, ‹ngiltere’de, Almanya’da, Türkiye’de vb. ülkelerde benzer yasalar›n haz›rland›¤›n› belirtti. Rag›p Zarakolu, geçmiflte Türkiye’nin ABD ve AB ülkelerini örnek ald›¤›n› ancak tasar› halinde olan TMY’ye bak›ld›¤›nda ve dünyadaki geliflmeler in-
celendi¤inde art›k ABD ve Avrupa ülkelerinin “terörle mücadele” konusunda Türkiye’yi örnek ald›¤›n› vurgulad›. Son panelist olan Meltem Kuruhan ise ülkemizde 1980 12 Eylül Askeri Faflist Cuntas›’ndan bu yana TMY’nin flu anki haliyle yasalaflt›r›lmak istendi¤ine ancak hiçbir dönem bugünkü zeminin bulunamad›¤›na dikkat çekti. Panel kat›l›mc›lar›n yasaya iliflkin soru sormas›yla sona erdi. * Gazi Halk Platformu bileflenleri, 16 Ekim Pazar günü Eski Karakol önünde bir bas›n aç›klamas› yaparak Terörle Mücadele Yasa (TMY) tasar›s›n›n geri çekilmesini istedi. fiair Abay Kunanbay Lisesi önünde bir araya gelen platform bileflenleri, yolu trafi¤e kapatarak yürüyüfl yapt›lar. Çeflitli konuflmalar›yla halka seslenen ve onlar› TMY’ye karfl› mücadeleye ça¤›ran platform bileflenleri, Eski Karakol önünde ise bir bas›n aç›klamas› gerçeklefltirdiler. Aç›klamay› okuyan Kenan Alt›n, yeni TMY tasar›s›n›n emperyalizmin genel sald›r›lardan ba¤›ms›z olmad›¤›na dikkat çekerek, “ABD, 11 Eylül’ü bahane ederken, ‹ngiltere ise göçmenleri öne sürerek tüm muhalif kesimleri susturmak istiyor. ‹ngiltere’yi Fransa, Almanya ve ‹talya takip ediyor” fleklinde konufltu. Bu sald›r›lar›n ezilenlere dönük oldu¤unu dile getiren Alt›n, “Tamamen sessiz bir toplum yaratma düflüncesinde olan egemenler, ülkemizde de TMY’yi efline az rastlan›r bir h›zla haz›rlad›lar” dedi ve “TMY ile en temel insani hak ve özgürlüklerimiz dahi hedef tahtas›na konuluyor” vurgusunda bulundu. Alt›n, platform olarak tüm halk› mücadeleye ça¤›rd›klar›n› belirtti. Gazi halk›n›n alk›fllarla destek verdi¤i eyleme yaklafl›k 50 kifli kat›ld›. “Yeni TMY geri çekilsin” pankart›n›n aç›ld›¤› eylemde, “TMY geri al›ns›n”, “Bask›lar, gözalt›lar, tutuklamalar bizi y›ld›ramaz”, “Halk›m›z saflara hesap sormaya”, “Direne direne kazanaca¤›z” sloganlar› at›ld› ve ayn› içerikte dövizler tafl›nd›. (‹stanbul)
Mersin’de de sald›r›lar k›nand› Çukurova’da geçti¤imiz süreçte bafllayan gözalt› ve tutuklama terörü, halen de-
vam etmektedir. Mersin Temel Haklar ve Özgürlükler Derne¤i üyesi Hasan Biber’in evinden sabah saatlerinde gözalt›na al›nmas› ve daha sonra Mersin Temel Haklar ve Özgürlükler Derne¤i’nin abluka alt›na al›nmas› ile sald›r›lar devam etti. Ayn› gün derne¤e gelen üye ve ziyaretçilere keyfi kimlik kontrolleri yap›ld›. Bu kontroller s›ras›nda gazetemiz Mersin büro çal›flan› Danyal Ülgen ve ESP üyesi Vedat Arici’ye kimlik sorgulamas› yap›ld›, bu sorgulama sonras›nda Arici gözalt›na al›nd›. Hasan Biber ve Vedat Arici ç›kar›ld›klar› Savc›l›k’tan saat 15:00’de serbest b›rak›ld›. Gözalt›lar›n serbest b›rak›lmas›yla Temel Haklar ve Özgürlükler Derne¤i önündeki abluka kald›r›ld›. Temel Haklar ve Özgürlükler Derne¤i’ne verdi¤imiz destekten kaynakl› abluka, “gözda¤›” vermek amac› ile gazetemiz Mersin irtibat bürosu önüne kayd›r›ld›. Bu sald›r›lar› protesto eden Partizan, Mersin Temel Haklar ve Özgürlükler Derne¤i, Ezilenlerin Sosyalist Platformu, DEHAP Mersin ‹l Örgütü, Mersin TUHAD-DER ortak bir bas›n aç›klamas› yapt›. Aç›klamaya Mersin Halkevleri de destek verdi. Aç›klamay› kitle ad›na Hasan Biber okudu. Biber yapt›¤› aç›klamada TMY’ye de¤inerek son süreçte Mersin’de artan faflist sald›r›lar›n TMY’nin ürünü oldu¤unu ifade etti. Kitle slogan ve alk›fllarla da¤›ld›. (Mersin)
Kitap Fuar›’nda TMY protestosu 16 Ekim Pazar günü bu y›l 24.sü düzenlenen TÜYAP ‹stanbul Kitap Fuar› önünde de TMY protestosu yap›ld›. BDSP, Barikat, Bilinç ve Eylem, ÇGD, DHP, DDSB, EHP, EKB, ESP, Halkevleri, ILPS, HKP, ‹flçi Mücadelesi, Kald›raç, ÖMP, Partizan, PSAKD Kad›köy fiubesi, SODAP, SDP, Tekstil-Sen, TÖP, ÇHD, PDD, TUYAB ve D‹SK Limter-‹fl Sendikas›’n›n örgütledi¤i eylem fuar›n kalabal›k oldu¤u bir saatte gerçeklefltirildi. Saat 14:00’te 1. Girifl Kap›s› önünde aç›lan “TCK ve TMY Tasar›s› söz, bas›n, yay›n özgürlü¤ünün düflman›d›r” pankart› arkas›nda toplanan kitle “Söz eylem örgütlenme hakk›m›z engellenemez”, “Sosyalist bas›n susturulamaz” sloganlar›-
n› atarak toplat›lm›fl gazete ve kitaplar› zincirlediler. Bas›n aç›klamas›n› yapan Ersin Sedefo¤lu daha önce ç›kart›lan TCK, CMK ve C‹K’in toplam›n› ifade eden TMY ile en temel demokratik haklar›n›n talep etmenin bile terör eylemi, bunlar› talep edenlerin de terörist olarak tan›mlanmak istendi¤ini söyledi. Sedefo¤lu toplumun tüm muhalif kesimlerini kapsayan bu sald›r›larla iflçi s›n›f›, ezilen haklar ve emekçilerin mücadelesinin
sindirilmek ve bask› alt›na al›nmak istendi¤ini söyledi. TMY tasla¤›ndaki yetkilerin OHAL Kanunu’nda bile olmad›¤›n› belirten Sedefo¤lu “Bizler mevcut TMY’ye karfl› oldu¤umuz gibi ondan daha a¤›r hükümler içeren yeni TMY tasar›s›na da karfl› ç›kt›¤›m›z› beyan ediyoruz” dedi. Aç›klaman›n ard›ndan alk›fllarla protestoya devam eden kitleye fuar kat›l›mc›lar› da alk›fllarla destek verdi. (‹stanbul)