OGYIK35

Page 1

ÖZGÜR GELECEK YOLUNDA

www.iscikoylu.org

Say›: 2005-25

35

*Y›l:2 *18 Kas›m-1 Aral›k 2005 *Fiyat›: 75 YKr ISSN:1303-9350

Umut da¤lardad›r, hesap da¤larla! fiemdinli’de suçüstü yap›lan, Susurluk’ta ortaya dökülen ya da Trabzon’da, Rize’de ucuz kahramanl›k yaparak salyas›n› ak›tan katiller sürüsü ile bafl etmenin as›l yol ve yöntemi, devrim mücadelesini ateflini daha da yükseltmektir. Bu, tek tek faflistlere karfl› mücadeleden öte, faflist diktatörlü¤e karfl› yürütülen halk savafl›n›n dolu dizgin gelifltirilmesiyle hayat bulabilecektir. Bunun günümüzdeki özgün biçimi k›rlardaki gerilla savafl›d›r. Merkezi görev onun güçlendirilmesidir. Ana halkam›z budur. Bütün görevler buna tabi olarak flekillenmek durumundad›r. Herkes savafla odaklanmal›,

geliflmesi için bulundu¤u mevziyi onun bir parças› haline getirmeyi bilmelidir. Faflizmi y›kacak, emperyalizmi süpürecek yegane yolun halk savafl› oldu¤u gerçe¤ini dünya halklar› dün oldu¤u gibi bugün de çeflitli siperlerden mufltuluyorlar. Bu gerçe¤i asl›nda en az bizim kadar düflmanlar›m›z da biliyor. PKK “ekonomizm” ad›na olsa da ne zaman silaha sar›lsa düflmanda yaratt›¤› pani¤in cümle alem fark›ndad›r. De¤il fiemdinli, Yüksekova, Hakkari’de, bütün Türkiye Kürdistan’›nda ve Karadeniz’de korku da¤lar› beklemektedir.

Telekom’un gerçek sahipleri iflyerlerini iflgal etti! Türk Telekom’un yüzde 55 hissesinin, ‹srailli ifl adam› Sami Ofer’e devredilmesine iliflkin sözleflme 14 Kas›m’da imzaland›. Günlerdir “Telekom halk›nd›r, sat›lamaz”, “Telekom’u satanlar vatan haini” sloganlar›yla eylem yapan Telekom çal›flanlar› da Türkiye’nin birçok ilinde kap›lar› kapatarak Telekom’un sat›lmas›n› protesto ettiler ve sözleflmenin iptalini istediler. 14 Kas›m’da Telekom Ankara ‹l Müdürlü¤ü’nün kap›lar›n› kapatan iflçiler 15 Kas›m’da da ‹stanbul Gayrettepe’de bulunan Telekom ‹l Müdürlü¤ü binas›nda iflgal eylemi gerçeklefltirdiler. Sabah iflyerlerine giden iflçiler iflbafl› yapmayarak Telekom’un bahçesinde eyleme geçtiler. Ancak sa-

bah›n erken saatlerinden itibaren yo¤un y›¤›nak yapan Çevik Kuvvet ve Özel Harekat Timleri iflçilere gaz bombalar›yla sald›rarak Haber-‹fl ‹stanbul fiube Baflkan› Levent Dokuyucu, Haber-Sen 9 No’lu flube Baflkan› Ali Y›ld›z, Haber-Sen Disiplin Kurulu Baflkan› Enver Ifl›kl›, Türk Haber-Sen ‹stanbul fiube Baflkan› Ahmet Kurt ve ‹smail Özbalç›k, ‹sa Çimen, Metin Gündüz, Yener Ünal adl› iflçileri eylem bafllamadan önce savc›l›k taraf›ndan haz›rlanan talimatnameye dayanarak gözalt›na ald›. Sald›r›ya ra¤men geri çekilmeyen Telekom çal›flanlar› ve iflkolunda örgütlü sendikalar kendilerini Telekom binas›na kapatarak binay› iflgal ettiler. Çevrede yo¤un önlem

alan polis, iflçilere biber gaz› ve coplarla sald›rd›. Biber gaz›ndan dolay› baz› iflçiler bayg›nl›k geçirirken, çok say›da iflçi de gözalt›na al›nd›. Polisin çevrede kurdu¤u ablukadan içeri kimse al›nmazken kimlik kontrolü yap›lan iflçiler iflbafl› yapmalar› koflulunda ablukadan içeri al›n›rken içeri girmeyi baflaran iflçiler iflgal eylemine kat›ld›. Kap›lar›n arkas›nda kalan 200 kadar iflçi de Telekom önünde oturma eylemi yap›yor. Polisin sald›r›s›n› ve Telekom iflçilerinin iflgalini duyan demokratik kitle örgütleri de destek vermek için Gayrettepe’ye giderken iflçiler içerde ve d›flar›da “Y›lg›nl›k yok direnifl var”, “Bu ülke bu halk sat›l›k de¤il,

AKP sat›lm›flt›r”, “Zafer direnen emekçinin olacak”, “Direne direne kazanaca¤›z”, “Gözalt›lar serbest b›rak›ls›n”, “Bask›lar bizi y›ld›ramaz” sloganlar›n› hayk›rmaya devam ediyor. Bu arada eylem yerine gelen aralar›nda Türk-‹fl 1. Bölge Baflkan› Faruk Büyükkucak’›n da bulundu¤u Türk-‹fl yöneticileri bir bas›n aç›klamas› yapt›lar. Gazetemiz yay›na haz›rland›¤› s›rada iflçilerin eylemi halen devam ediyordu. Deri-‹fl Sendikas› Tuzla fiubesi de yapt›¤› yaz›l› aç›klamayla ifline, onuruna, ekme¤ine sahip ç›kan iflçilere yap›lan sald›r›y› k›narken herkesi Telekom iflçilerinin eylemine destek vermeye ça¤›rd›.


2

18 Kasım-1 Aralık 2005

34

‹flçi-köylü gazetesi ile dayan›flma etkinli¤i Zorlu bir sürecin a¤›r sorumluluklar›n› yüklenmifl durumda olan, ezilenleri ve sömürülenleri zorlu süreçte do¤ru bir mücadele çizgisinde, yürümesini sa¤layacak olan Türkiye ve Türkiye Kürdistan›, dahil olmak üzere dünyam›z›n farkl› alanlar›nda, ulusal ve sosyal kurtulufl mücadelesi yürüten devrimci ve komünistlerin mücadelelerini ç›plak gerçekli¤i ile bizlere ileten ve bu sorumluluk bilinci ile yay›n yaflam›n› sürdüren, ‹flçi-köylü gazetesi ve di¤er devrimci bas›n› sahiplenerek, hem okuyucular›, hem de kitlelere ulaflt›ranlar› olmal›y›z. Ülkemiz co¤rafyas›nda Avrupa ve onun oluflturdu¤u Avrupa Birli¤i bir umut olarak, Kürt-Türk ve çeflitli milliyetlerden halk›m›za sunulmak isteniyor. Bu eme¤e yak›n güçler taraf›ndan da öne ç›kart›larak destekleniyor. Gerçekler tarumar edilerek, reform paketleri aldatmalar› devrimci saflarda da kafa kar›flt›r›yor. Yoksul ve çilekefl halk›m›z, sözde AB ile birlikte gelecek refahtan, kalk›nmadan alacaklar› paylardan bahsedilerek mücadeleden geri çekilmek isteniyor. Oysa bu birlik eme¤in gasp› ve halklar›n özgürlük mücadelelerinin bast›r›lmas› ve yok edilmesi için oluflturulmufl emperyalist bir birliktir. Bizler Avrupa’da yaflayan emekçiler olarak, sosyal hak gasplar›na, anti-terör yasalar›na ve yeni ç›kar›lan ve ç›kar›lmakta olan gerici yasalar›na, buna paralel olarak gelifltirilmek istenen iç faflistleflmeye karfl› aç›k durufl sergileyerek uygulanmakta olan bu politikalar› teflhir etmek sorumlulu¤uyla karfl› karfl›yay›z. Yaflad›¤›m›z ülkede 15-20 senelik bir geçmifli olan Türkiyeli toplumundan kim diyebilir ki; 15 sene öncenin sosyal haklar›yla flimdinin sosyal haklar› bir ve

ayn›d›r. ‹flsizlere veya çal›flamayanlara verilen iflsizlik paras› bir kiflinin hangi ihtiyaçlar›n› karfl›layabilir. Geçmiflte ö¤rencilere sunulan geri ödemesiz ö¤renci grantlar›n›n yerini alan ö¤renci kredileri, onlar› okulu bitirdi¤inde 40 bin pound civar›nda bir borç olarak sunulmakta. Sa¤l›k hizmetlerinin bu ülkede ne boyutta bir keflmekeflli¤i bar›nd›rd›¤› ortada. Ve bu hizmetler yavafl yavafl özellefltirilmeye çal›fl›l›yor. Bu ekonomik sorunlar daha da art›r›labilir. Biliyoruz ki özellikle AB’nin motor gücü say›lan Almanya’da büyük rakamlara ulaflan iflsizlik sorunu bu k›tan›n hangi sorunlarla karfl› karfl›ya oldu¤unun ipuçlar›n› vermektedir. Bizler burada Brezilyal› bir gencin nas›l yarg›s›z infaz edildi¤ine flahit olduk. Bizim ülkemizdeki yarg›s›z infazlar› aratmayacak flekilde polis fleflerinin bu olay› nas›l yalanlarla kamuoyuna anlatt›¤›n› televizyonlardan izlemedik. 3 ayl›k gözalt› süresi polis flefleri taraf›ndan bu ülkede talep edilirken bugün bu talep 28 günlük gözalt› süresi olarak Lortlar kamaras›ndan geçmifl bulunmakta. ‹flte sözde Avrupa demokrasisi ve özgürlükleri bunlard›r dostlar. Biz bunlara her geçen gün tan›kl›k ediyoruz. Devrimci bas›n›n üzerindeki bask› ve devlet teröründen ‹flçi Köylü gazetesi de üzerine düflen pay› al›yor. Yaz›iflleri müdürleri hapis cezalar›na çarpt›r›l›yor, genel yay›n yönetmenleri onlarca y›la mahkum ediliyor, bürolar› bas›l›yor, her türlü araç gereci bask›nlarda tahrip ediliyor. Böyle bir süreçte bizler de bu gazeteyle dayan›flma göre-

Umut Yay›mc›l›k’tan ‹ND‹R‹ML‹ K‹TAP SET‹ Umut Yay›mc›l›k, yay›nlad›¤› kitaplardan seçtikleri ile oluflturdu¤u e¤itim setini devrimci gençli¤in ideolojik-politik çal›flmas›na katk› sunmak için indirimli olarak sunmaktad›r.

‹ND‹R‹ML‹ K‹TAP SET‹=10 YTL

vini yerine getirmek zorunday›z. Yeni Terörle Mücadele Yasas› ile muhalif bas›n art›k daha da bask› alt›na al›nacak ve susturulmaya çal›fl›lacakt›r. Böyle bir süreçte ‹flçi Köylü gazetesi ile dayan›flma gecesi yapmak ve bu geceye kat›lmak gerçekten çok önemli. Kitlelere gerçek kurtuluflun nerede oldu¤unu yüksek sesle hayk›ran, Kürt, Türk ve çeflitli milliyetlerden ezilen halk›m›z›n sesi, solu¤u olmaya çal›flan ‹flçi-köylü gazetesinin daha gür ve daha sistemli sesini hayk›rabilmesi için bizler Londra da yaflayan ‹flçi-köylü gazetesi okurlar› olarak bu bilinçle hareket edip, gazete-

miz ‹K ile dayan›flma gecesi düzenledik. Düzenlemifl oldu¤umuz gecede esas olarak ‹K’n›n amaçlar›n›n anlat›m›n›n d›fl›nda gece program›m›z içerisinde bulunan sanatç›lardan Arzu, Abidin, Serhat Tunç Ar›can ve Grup Hayk›r›fl’›n coflkulu ve direnifl türküleri ile geceye kat›lan kitle üzerinde coflku ve olumlu etki b›rakt›. Daha sonra sahne alan Nergizcan Halk oyunlar› ekibinin ard›ndan Sinevizyon gösterimi ile program›m›z son buldu. Yapm›fl oldu¤umuz ‹K ile dayan›flma gecesine 1000’ e yak›n kat›l›m sa¤land›. Londra ‹flçi Köylü Okurlar›

YEN‹ DEMOKRAT GENÇL‹K KONFERANSINA DAVET! Gençlik gelece¤ine sahip ç›k›yor! 24–25 ARALIK 2005 TOHUM KÜLTÜR MERKEZ‹-‹STANBUL 24 Aral›k Cumartesi 10.00 – 11.00 Konferans›n aç›l›fl› / sayg› duruflu / enternasyonal marfl› /aç›l›fl konuflmas› 11.00 – 13.00 Demokrasi mücadelesinde gençli¤in rolü (50 dakika sunum- 65 dakika serbest kürsü) 13.00 – 14.00 Yemek aras› 14.00 – 15.30 Çal›flma Gruplar›n›n ilk bölümünün toplant›s› 14.30 – 15.30 Söylefli “E¤itimin Özellefltirilmesi” 16.30 – 20.00 Anti-emperyalist mücadele ve enternasyonal dayan›flman›n önemi (1.5 saat sunum–2 saat serbest kürsü)

25 Aral›k Pazar 10.00 – 12.00 YDG Program›, kurumsallaflma meselesi ve örgütlenme sorunlar› (50 dakika sunum – 70 dakika serbest kürsü) 12.00 – 12.45 Yemek 12.45 – 14.15 Çal›flma gruplar›n›n ikinci bölümünün toplant›s› 14.15 – 15.30 Program›n son halinin ve çal›flma gruplar›n›n sonuç bildirgelerinin okunmas› 16.30 – 17.30 Bas›n aç›klamas› 19.00 – 20.00 Yemek 20.00 – 22.00 fienlik

işçi-köylü senin sesin! OKU-OKUT! ABONE OL! ABONE BUL!

ABONEL‹K fiARTLARI

(Yeni Demokrat Gençlik): 0212 521 34 30 (Tohum Kültür Merkezi): 0212 643 22 33 ADRES: So¤anl› Mah. Mimar Sinan Cad. No:62/5 Bahçelievler- ‹ST e-mail: yenidemokratgenclik@hotmail.com

6 AYLIK: 10.200.000

1 YILLIK: 20.400.000

NOT: ‹stedi¤iniz süreye denk gelen oranda paray› hesap numaralar›m›za yat›rarak banka dekontunu yay›nevimize fakslay›n›z ya da postalay›n›z. Abonelik ücretine posta masraflar› dahildir.


3

35

18 Kasım-1 Aralık 2005

‹flas eden devletin politikas› de¤il, onun sistemidir! Son birkaç y›l, emperyalizmin genel olarak dünyada ekonomik sars›nt› içerisinde oldu¤unu kan›tlar durumdad›r. Nitekim gerek sömürge, yar›-sömürge ülkelerde, gerekse de kapitalist-emperyalist ülkelerde alttan gelen seslerin git gide dinamikleflmesi, yönetenlere karfl› kabaran (örgütlü veya örgütsüz) öfkenin yans›mas›ndan baflka bir fley de¤ildir. Avrupa özgülünde emperyalizm, girmifl oldu¤u krizi denetlemek amac›yla gereksinim duydu¤u sald›r› politikalar›n› bir bir uygulamaktad›r. Tarihin belli kesitlerinde hayal k›r›kl›¤›na u¤rad›ysa da, esasta “sosyal refah” plan›n›n temel bir hedefi olan “sömürücüye itaat etme anlay›fl›n› toplumun belle¤ine kaz›mak” perspektifi, süreç içerisinde halk› kendi özünden kopard›. Direniflçi ve hak alma mücadelesinde ›srarc› gelene¤ine zincir vurdu. Öfkesini güce dönüfltüren örgütlenme bilincine vurulan prangalar, seçimden seçime, y›ldan y›la, günden güne a¤›rlaflt›r›ld›. Bu, burjuvazinin elde etmifl oldu¤u bir baflar›yd›. Fransa, burjuvazinin bu biçimde baflar›lara imza atm›fl oldu¤u bir ülkedir. Ancak ayn› Fransa, sessizli¤i sa¤lama çal›flmas›na paralel olarak, sosyoekonomik yap›s›n›n gere¤i göçmenlerin ak›n etti¤i bir ülkedir. Göçmenlerin ço¤unlu¤unun Afrikal› olmalar›, Fransa’n›n istilac› tarihinin do¤al bir sonucudur. Nitekim 1955’ten 1962’ye Cezayirli Arap ve Kabiller, Fransa devletinin vahfli yüzüne son yar›m as›rl›k y›l içinde aç›ktan tan›k olan uluslard›r. Bu yüzden Cezayir halk›, Fransa devletine özel bir bak›fl aç›s›na sahiptir. Ancak bu, di¤er Afrika halklar›n›n bu tarzda uygulamalara tabii tutulmad›klar› anlam›na gelmemektedir. Bilinir ki son üç y›l içinde, Fil Difli Sahilleri’nde Fransa emperyalizminin ç›karlar›na denk düflmeyen geliflmeler mevcuttu. Bu geliflmelerin karfl›s›nda ise Fransa devleti askeri müdahaleyi tereddüt etmeden gerekli görmüfltü. Buna ba¤l› olarak ülkedeki sorunlardan kaynakl› (ki bunun sorumlusu yine Frans›z emperyalizmidir) Fransa’ya Fil Difli Sahilleri’nden yeni bir göç dalgas› bafllam›flt›. O ülkeden gelen göçmenleri, t›pk› göçmenlerin ço¤unlu¤una yapt›¤› gibi insanca yaflam›n koflullar›na uymayan çürümüfl binalara yerlefltirmiflti. Ve yine bilinir ki Nisan 2005’te 24, A¤ustos’ta ise 24 olmak üzere toplam 48 Afrikal› göçmen bu binalarda ç›kan yang›n sonucu diri diri yanm›flt› (ço¤unlu¤u daha çocuktu). A¤ustos 2005’te binalarda ç›kan alevlerde hayat›n› kaybeden 17 göçmenin içinde yer alan ailesini kaybeden 16 yafl›ndaki genç k›z, televizyon kameralar›ndan devlet yetkililerine hitap ederek sarf etti¤i “Ülkemizde ç›kan olaylardan dolay› bizleri koruyaca¤›n›z› söylemifltiniz. Oradan buralara kadar geldik ve siz bizi böyle karfl›lad›n›z: yakarak karfl›lad›n›z!” sözleri, bu vahfletin özünü ortaya koyma yönünde özel öneme sahiptir. ‹flte bu kesimler devlet taraf›ndan flantaj arac› olarak kullan›ld›lar, kullan›lmaktad›rlar. Ancak 60’l› y›llar›n sonunda, ne flantaj politikas›, ne de di¤er emperyalist politikalar geliflen iflçi s›n›f›n›n öfkeyle mayalanm›fl kabu¤unun parçalanmas›n›n önüne geçebilmiflti. Her bardak, olmas› gerekenden bir damlac›k fazla suyla taflar. Ve Mart 1968’de, Paris’in bir banliyösünde, Nanterre Üniversitesi’nde ö¤rencilerin bir talebi, barda¤› tafl›rmaya vesile olabilmiflti. Eylemlerin geliflimine di¤er ekonomik-sosyal talepler de eklenince, iflçi sendikalar› da mücadelenin içinde yerlerini ald›. Devletin politikalar›na karfl› ayn› bütünün de¤iflik parçalar› olarak ö¤rencilerin, ayd›nlar›n, iflçilerin ve küçük esnaflar›n birleflmeleri, eylemin içeri¤ini geniflletti ve niceli¤ini niteli¤e dönüfltürdü. Bu geliflmelerde, kuflkusuz devrimci örgütlerin eyleme örgütsel olarak yön vermelerinin pay› büyüktür. Çünkü bu süreç, ayn› zamanda liberal örgütlenmelerin bir bölümünün radikal örgütlenmelere evrildikleri bir süreç olarak Fransa’n›n mücadele tarihine yaz›ld›. ‹flte 70’li y›llardaki petrol krizinden bu yana, buna benzer devrimci örgütlerin kadrolar›n›n zindanlara konulmufl olmas›ndan ve

Mahalle k›v›lc›m›ndan ülke atefline, GÖÇMENLER‹N ‹SYANI AYDINLATTI! di¤erlerinin ise ideolojik arenada cephe de¤ifltirmesinden dolay›, geliflen hareketlili¤e devrimci dinamizm de¤il, esasta demokratik dinamizm afl›lanabilindi. Nihayetinde, bu zeminde bugüne gelindi. Ve 70’ten bugüne kadar geçen otuz befl y›l içinde, Avrupa anlaflmalar› ve flifreli “G” zirvelerinden ç›kan kararlar ba¤lam›nda uygulanan politikalarda göçmenlere düflen pay, kendisini daha fliddetli hissettirmifltir. Nitekim göçmenleri, yani geliflen hak alma mücadelesinde di¤er emekçiler karfl›s›nda “joker kart›” olanlar› Fransa halk›ndan soyutlamak için ele ald›klar› gettolaflt›rma politikas›, göçmenleri kimliksizlefltirme ve kifliliksizlefltirmenin mayas›yla yo¤rulmufl kültür çat›flmas›nda bilinçli olarak bo¤dular. Eyfel kulesinin bir vidas›n› takma u¤runa düflüp can veren göçmenlerin torunlar›n›, çeflitli sebeplerden dolay› ülkesini terk edip Paris metrosunu delerken patlayan dinamitlerden dolay› ölenlerin torunlar›n› ve di¤er tüm göçmenleri, öncesinde “iflyerleri ve fabrikalar›n bulundu¤u yerlere yak›n konutlar verece¤iz” söylemleriyle hayvanat bahçelerine koyar gibi bugün “gangsterlerin bölgesi” dedikleri getto tipli sitelere, banliyölerin ücra köflelerine yerlefltirildiler. Toplumun sosyal gelifliminde yaflad›klar› sorunlar› dile getirirken, zerre kadar muhatap al›nmad›lar/al›nmamaktad›rlar. PAR‹S ‹NT‹FADASININ ‹LK TAfiI 27 Ekim 2005’den bugüne alev alan göçmenlerin öfkesinin, Fransa devletinin günümüze kadar uygulanan göçmen politikas›n›n biriktirmifl oldu¤u sorunlar›n sonucu oldu¤u bilinmektedir. Nitekim son birkaç ay, Fransa sokaklar› yeni görevlerle dolaflan polislere tan›kl›k etti. Bunlar, UMP hükümetinin ‹çiflleri Bakan› Nicolas Sarkozy’nin s›n›r d›fl›larda rekor üstüne rekor k›rmas› için yo¤un çaba harcayan özel görevli polislerdir. Görevleri, hukuksal sorunlar› henüz çözülmemifl göçmenlere b›kt›rma politikas›na uygun olarak psikolojik bask› ve “mümkün” ise s›n›r d›fl› ifllemlerinde bulunmak. Bunun için, göçmenlerin yo¤un olduklar› bölgelere giderek sokaklarda önlerine ç›kana kimlik kontrolü uyguluyorlar. Hedefleri ise ilk sekiz ay içinde elde etmifl olduklar› performans›n hemen hemen ayn›s›n› y›lbafl›na kadar gerçeklefltirmek; yani yaklafl›k 20.000 göçmeni Ocak ay›na kadar s›n›r d›fl› etmek. Burada fluna vurgu yap›lmal›d›r ki, kimlik kontrolü sadece Avrupa Birli¤i’nin önümüzdeki y›llar için “nüfuz da¤›l›m› ve nüfuz dengesi” projesi gere¤i yap›lmas› gereken “göçmen azaltma” politikas›n›n aletidir. Buna genel olarak Avrupa’da geliflen yabanc› düflmanl›¤› eklenince, bu kontrollerin zaten toplumdan d›fltalanm›fl göçmenleri yeniden ve yeniden afla¤›layarak bürokratik-akademik kurumlardan ve ifl yerlerinden iyice soyutlaman›n politikas›na dönüflüyor. ‹flte ayn› politikan›n çeflitli araçlar›ndan olan kimlik kontrolleri, Paris’in Chateau d’Eau metrosunda Eylül sonu ve Ekim bafl›nda iki defa göçmenlerin tafll›-sopal› müdahalesiyle karfl›land›ysa da, h›zla yo¤unlaflmaya devam etti. 27 Ekim’de ise iki göçmen genç, kimlik kontrolü yap›lacak ve bu yüzden de karakola götürülüp dayak yenilecek korkusuyla bu polislerden kaçarken elektrik trafolar›na tak›larak can verdiler. Oysa olay› inceleyen resmi heyetin raporuna göre, orada bulunan ve daha sonra gençleri kovalamak için 4 araç takviye isteyenlerin esasta BAC’l› olduklar› (Anti-kriminal timleri) ortaya ç›kt›. Kovalamacan›n ise tamamen “keyfi” bir tutum oldu¤u yine ayn› rapor içerisinde belirlendi. Bu olay üzerinden ise meflru Paris ‹ntifadas›n›n ilk tafl›, ayn› tarihte göçmenlerin öfkesinin tutufltu¤u Clichysous-bois’da at›ld›. Ve Afrikal›, Ortado¤ulu, Kaf-

kasl›, Asyal› ve hatta Avrupal› ezilen mazlum halklar›n çocuklar›n›n kini tepkiyle birleflerek yak›lan atefllerle hoflnutsuzluklar› sert bir flekilde dile getirildi. Dalga dalga ülkenin dört bir yan›ndaki semtlerde kabaran öfkeyi tutuflturan Paris’teki isyan atefllerinden korkan devlet yetkilileri, bir yandan yat›flt›r›lmaya çal›fl›lsa da di¤er yandan sarf ettikleri sözlerin büyüklü¤ünden tedirgin olduklar›n› saklam›yorlar. Bu süreçte gizli panik içerisinde olan belediye baflkanlar›, devlet bakanlar› ve Baflbakan, geliflen olaylar›n “perde arkas›n›” görmeye yeltendiler. “Kim bunlar› örgütlüyor” diye. Konu ile ilgili medyaya yans›yan boyutun d›fl›nda bir gerçek vard›r. O da, sokaklarda çat›flanlar›n sadece Afrikal› göçmenler de¤il, genel olarak bütün göçmenlerin oldu¤udur. Sadece Müslümanlar de¤il, H›ristiyanlar, Budistler vb. din ve inançlara mensup olanlar›n oldu¤udur. Ve yine medyan›n bir defas›nda “yanl›fll›kla” gösterdi¤i barikatlarda bir genç taraf›ndan dalgalanan Mao’nun bayra¤›n›n da kan›tlad›¤› gibi, sadece siyasal geliflmelere ilgisiz olanlar de¤il, ayn› zamanda politik görüflleri do¤rultusunda orada bulunanlar›n oldu¤udur. Ve devlet yetkililerinin “bunlar›n peflinde ‹slami örgüt ve mafyavari çeteler vard›r” tezi çürümüfl oldu. Bu tart›flma da olay› kapatamay›nca ‹çiflleri Bakan› Sarkozy, olaylar›n hemen ard›ndan kabul edilmedi¤inden dolay› ziyaret edemedi¤i ölen göçmenlerin ailelerine arac›larla mesaj yolluyordu. Güçsüzlü¤ünü gizlemeliydi. Çünkü devletin ona biçmifl oldu¤u misyon gere¤i, sistemin çürümüfllü¤ünün üstünü “kapatmal›d›r”. Bunun için derhal olay› bast›rmal› ve unutturmal›yd›. Bir yandan polis teflkilatlar›na “göreviniz gençlerle mahallede Rugby maç› yapmak de¤il, onlar›n yanl›fll›klar›n› gerekli oldu¤u gibi göstermektir” derken, bunun ne anlama geldi¤ini kendisi yine aç›kça söylemektedir: “Onlar› tazyikli suyla temizleyece¤iz!”. Temizlik, pratik boyutuyla çevik kuvvetin (CRS’lerin) ak›n ak›n siteleri kuflatmas›yla uygulan›rken, hukuksal olarak da “temizlenen göçmenleri” cezaevlerine koymak için hapis cezas›na maruz kalma s›n›r›n› 18’den 15’e indirmenin çal›flmalar› bafllad›. Zira Sarkozy’nin afla¤›lay›c› sözleri, semt gençli¤ine bir savafl ilan› gibi yans›d› ki, olaylar bu konuflmalardan sonra bütün Fransa’ya yay›ld›. Büyük kentler, art›k sadece göçmenlerin de¤il, ›rkç›l›¤a ve yabanc› düflmanl›¤›na karfl› olanlar›n, radikal eylemler gerçeklefltirmeye tereddüt etmeyenlerin yakt›klar› ateflle yanmaya bafllad›. Politik yönlendiricili¤inden yoksun olmas›ndan kaynakl› eksikli¤e ve belirli yerlerde yanl›fll›klara düflülse de, haks›zl›¤a karfl› hakl› ve meflru olanlar›n tepkisini ifade eden bu isyan, iktidar› do¤rudan hedefleyen bir örgütlenmeye ra¤men düzeni ayakta tutmaya çal›flanlar› korkutmufltur/korkutmaktad›r. Bu yüzden hedef al›nan karakollar› dillendirmekten çok, araba, spor salonlar›, okul..vb… yerlerin yak›ld›¤›n› defalarca yans›tmay› tercih ediyorlar. Nitekim, eylemlerin bafllad›¤› günden flu ana kadar, ço¤unlu¤unun serbest b›rak›ld›¤› üç binin üzerinde gözalt› yaflanm›flt›r. Fransa genelinde yaklafl›k alt› bine yak›n arac›n yak›ld›, devletin yirmi befl milyon Euro zarar etti¤i, on bir karakolun sald›r›ya u¤rad› ve onlarca polisin yaraland›¤› isyanda yüz yirmi göçmen tutuklanarak hapishaneye konuldu. Cezayirlilerin direnifllerinin oldu¤u dönemde, Fransa yasalar›na 3 Nisan 1955’te giren ve pratikte 1 y›l süren uygulama yeniden hayat hakk› buldu; soka¤a ç›kma yasa¤› Paris’in yedi bölgesinde uyguland›. fiu an, bu bölgelerin birkaç›nda ve Fransa’n›n di¤er büyük kent semtlerinde (toplam 11 bölge olmak üzere esasta da Lyon ve Toulouse’da) bu uygulama

hala sürmektedir. Buna uymay›p soka¤a ç›kanlar, iki ay hapis cezas› ve/veya 3750 Euro para cezas›na çarpt›r›lacak. Bu tarz bir çal›flmayla amaçlanan› tek cümle ile UMP’li Raincy belediye baflkan› aç›klamaktad›r: “Ele geçirilen bölgeleri kurtarmak”. Oysa her ne kadar Paris ve çevresinde araç yakma eylemlerinde bir azalma görünse de, özellikle Paris d›fl›ndaki flehirlerde tafll› ve molotoflu eylemler için bir azalmadan söz etmek flu an için mümkün de¤il. Bu yüzden yirminci günlerinde olan isyan, 60 çevik kuvvet merkezinden 57’sini uyutmuyor. Baflbakan Dominique De Villepin, çözüm için 2006 y›l›n›n bafl›nda semtlerde yeni ifl imkanlar›n› sa¤lamak için 100 milyon Euro ay›rtaca¤›n› söyledi. Bu miktar, yine sitelerde yeni sosyal ve kültürel derneklerin aç›lmas›n› teflvik etmek için iktisadi yard›m olarak kullan›lacak. E¤itim alan›nda, art›k 16 yafl›nda de¤il, 14 yafl›ndan itibaren gençlerin gelece¤ine yön verilecek (tabi ki burjuvazinin ç›karlar› do¤rultusunda. Ve böyle bir yasan›n yürürlü¤e girmesi, art›k gençlerin yasal olarak 14 yafl›nda çal›flabilecekleri anlam›na geliyor. Bu da yine salt sosyal gerilemeyi de¤il, sistem mekanizmas›n›n bozuklu¤unu/çürümüfllü¤ünü ifade etmektedir). Çözüm reçetesi bu iken, “önlem reçetesi” ise bunun karfl›s›nda a¤›rl›¤›ndan ötürü yere gömülmektedir. 2006 y›l› ekonomik giderlerini ele alan parlamentoda, Sarkozy güvenlik için (polis ve jandarma teflkilatlar›n› maddi ve manevi bak›mdan güçlendirmek için) 30 milyar Euro, yani çözüm reçetesinin 300 kat›, yaklafl›k 1 milyar Euro olarak bilinen sosyal sigortalardaki a盤›n ise (ki ayn› ‹çiflleri Bakan›, bu a盤› bahane ederek sosyal haklar› k›s›tlam›flt›) 30 kat› daha a¤›r bir pay ay›rtma girifliminde bulunaca¤›n› aç›klad›. Ekonomik kaosun yan›s›ra, hapishaneye girebileceklerin yafl s›n›r›n› 15’e indirmeyi hedeflerken, bu olaylarda yer alm›fl ve tutuklanm›fl göçmenlerin, oturum ka¤›d› olsun veya olmas›n, en k›sa zamanda s›n›r d›fl› edilmeleri için gerekeni yapaca¤›n› 9 Kas›m’da parlamentoda ifade etti. Kuflkusuz devletin her sald›r›s›, kitlelerde bir tepki görüyor. Ancak devlet, burjuvazinin as›rl›k yönetme ve yönlendirme deney ve tecrübesinden yola ç›karak, do¤ru bir çal›flma tarz› izleyen ve iktidar› hedefleyen bir örgütlenmenin bofllu¤undan faydalanarak bu tepkiler üzerinden yeni sald›r› dalgalar›n› yaratma ustal›¤›n› göstermektedir. Bunun için tepkiler ani bir ivme sa¤larken, etkisinin düflmesi de bir o kadar ani olmaktad›r. Paris’ten bütün Fransa’ya yay›lan alev, gücünde bir zay›flama olsa da henüz sönmüfl de¤ildir. Genel olarak kitle deste¤inin ve politik yönlendiricili¤in eksikli¤i ile beraber DKÖ’lerin üzerlerine düfleni tam anlam›yla yerine getirmemelerinin bu zay›flamada pay› vard›r. Nitekim Fransa güneyinde Eylül ay›nda denizcilerin eylemleri, 8 Kas›m’da EDF’nin özellefltirilme politikas›na karfl› yürüyen binlerin eylemi, haklar›n› savunmak ve iflten atmalar› teflhir etmek için Ekim ay›nda grev yap›p barikatlar kuran postane iflçilerinin eylemi, önümüzdeki befl y›l içinde at›lmas› planlanan SNCF demiryollar› iflçilerinin dile getirdikleri tepkiler ve göçmenlerin isyan›ndan ›rkç›l›k ba¤lam›nda hükümete karfl› isyana evrilen olaylar ayn› sorunun de¤iflik versiyonlar› olmas›na karfl›n birbirinden kopuk olarak gerçeklefltiler. Eylemlerin bütünlü¤ü, politik örgütlü müdahaleler üzerinden yap›lmas›, göçmenlerle halk›n di¤er kesiminin ortak sorunlar›n çözümü için birleflmesini sa¤layacakt›r. Günümüz koflullar›nda, göçmenlerin tutuflan öfkelerinin de gösterdi¤i gibi sosyal tabakan›n patlamas› için bir fitilin yanmas› yeterlidir. Sarkozy flahs›nda UMP hükümetinin politik uygulay›c›l›¤› ve ›rkç› tutumlar› bu süreci sadece h›zland›rmaktad›r. Bu yüzden Sarkozy’nin “tazyikli sular›”, ne göçmenlerin yakt›klar› isyan ateflini, ne de kabaran emekçilerin öfkelerini söndüremeyecektir. Olsa olsa, kendi suni atefliyle saltanat›n› kül edecektir.


4

18 Kasım-1 Aralık 2005

S›n›fsal Bak›fl HALK TÜRKÜSÜ SÖYLER MAVZER KURfiUNU: UMUT DA⁄LARDADIR, HESAP DA⁄LARDA! Rize Belediye Baflkan› Halil Bak›rc›, faflistlerin TAYAD’l›lara yönelik linç sald›r›s› ile ilgili yapt›¤› aç›klamada, “E¤er onlar oldu¤unu bilsem inip ben de vururdum. Halk›m›z onlara gereken cevab› verdi. Bir daha buraya gelmeye cesaret edemezler. Gelirlerse çok farkl› olur. Bir daha bu kadar kolay kurtulamazlar.” (04.11.05) diye “ucuz kahramanl›k” yap›p, meydan okudu. Bu “cesareti” ona ordusu, hükümeti, yarg›s›, polis teflkilat›, kontr-gerillas›, k›sacas› bütün kurumlar› ile faflist diktatörlük vermektedir. Aksi takdirde bütün katliamc›lar, iflkenceciler, linççiler ve zalimler gibi korkak oldu¤u muhakkak olan pek hevesli Halil Bak›rc›; linçe ifltirak etme gibi bir alçakl›¤›/flerefsizli¤i, “haysiyetli” bir davran›fl/görev olarak aç›ktan benimseyemez, destekleyemez, övemezdi. B›rakal›m AKP Rize milletvekili Abdülkadir Kart’›n “Derslerini ald›lar. Bir daha buraya gelmeye cesaret edemezler.” sözleriyle aç›ktan destek beyanat›n›; kendi yandafllar›n›n bas›n yoluyla uluorta yapt›¤› uyar›lara karfl›n, usulen de olsa Belediye Baflkan›n›n “uygunsuz cüretine” iliflkin herhangi bir aç›klama yapmamakla AKP yönetimi ve hükümeti; linç sald›r›lar›n›n içinde oldu¤unu bir kez daha ispatlam›flt›r. Polislerin, “provokasyon olur, haflat ettiririz sizi” tehditlerinin gerçe¤e dönüfltü¤ü Rize sald›r›lar›; t›pk› Trabzon, Afyon, Bozüyük, Ayval›k, Eskiflehir ve di¤er bir dizi ilçe ve beldede oldu¤u gibi, TAYAD’l› devrimciler ya da DEHAP’l› yurtseverler flahs›nda, bütün ilerici, devrimci, demokrat güçlere, halka karfl› yap›lm›flt›r. Bu bilinçle anlafl›lmas›, gö¤üslenmesi, yan›tlanmas› gerekmektedir. Adana’daki bayrak provokasyonu ile kampanyaya çevrilmesinin ard›ndan Trabzon’la bafllay›p Rize’ye uzanan linçler, “bölücü teröre karfl› y›llar›n getirdi¤i birikimin sonucu, halk›n tepkisi” olarak nitelendiriliyor, “vatandafl hassasiyeti” olarak meflru k›l›n›yordu. Merkezi otoritenin organizasyonu alt›nda resmi ve sivil faflistlerin birlikte kotard›klar› bu sald›r›lar, “halk eylemi” olarak gösterilmeye çal›fl›l›yor, kitleleri provoke etmek için her türlü propaganda yürütülüyordu. “Gizli Anayasa” olarak kabul gören Milli Güvenlik Siyaset Belgesi (MBSB)’nin bas›na “s›zd›r›lan” son düzenlemesinde, “afl›r› sa¤›n” iç tehdit unsuru olmaktan ç›kar›lmas›yla (1997’de “ülkücü” mafya, denetim d›fl› ifllere kay›nca tali de olsa iç tehdit unsurlar› aras›nda say›lm›flt›), sivil faflistlerin (MHP, BBP ve di¤er benzeri yap›lanmalar) resmi ittifak güç oldu¤u ilan edildi. Birbirini tamamlayan bu geliflmeler yeni sürecin nas›l örüldü¤ünü gözler önüne sermektedir. Yürürlükteki 1982 anayasas› askeri-faflist karakterine karfl›n uygulamada “illegale” düflerken, MGSB’nin “gizli” ve “gizemli” yan› giderek kaybolmaktad›r. Koflullardaki geliflmelerin yaratt›¤› bu duruma paralel faflist diktatörlü¤ün pervas›zl›¤› art-

maktad›r. “Geliflmeler”den kas›t, s›n›fsal çeliflkilerin keskinleflmesi ve s›n›f mücadelesinin yo¤unlaflmas›d›r. “Öncelikli tehdit” kategorisinin içerisine yeniden “afl›r› sol”un dahil edilmesi de bunun bir baflka göstergesidir. Türk Ceza Kanunu ve Cezalar›n ‹nfaz› Kanunu’nda de¤ifliklikler yap›lmas› ve ard›ndan Terörle Mücadele Kanunu’nda esasl› düzenlemelere gidilmesi için haz›rl›klara giriflilmesi de hakim s›n›flar›n bu kapsamdaki tasarruflar›d›r. MGSB’nin “gizli” yan›n› a盤a vuran, bir yandan para-medyaya bilinçli s›zd›rmalarla egemenlerin kendisi olurken, bir yandan da fiemdinli’deki gibi suçüstü yapt›r›lmas›n›n ard›ndan ortaya serilenler ve tak›n›lan tutumlard›r. Özellikle son aylarda fiemdinli a¤›rl›kl› olmak üzere Hakkari ve Yüksekova’da halk› hedef alan ço¤u bombalamal› kontra eylemlerini gerçeklefltirenlerin, Mehmet A¤ar’›n deyimi ile “acemilik” yapmas› sonucu bu kez yakay› halk›n eline vermesi ve araba içinde silahlar, malzemeler, listeler, krokiler, ajanda dahil bir çok somut delili de kapt›rmas› hakim s›n›flar aç›s›ndan büyük bir “talihsizlik” olmufltur. Bütün bunlara karfl›n, Susurluk’taki “kaza” ile meydana gelen “flanss›zl›¤›” aflmay› nas›l baflard›larsa bu badireden ç›kmak için de pek zorlanmayacaklar›n› düflünüyor olsalar gerek ki, oldukça rahat davranmaktad›rlar. Mehmet A¤ar’›n olaylar›n failleri taraf›ndan yard›m istenmek üzere telefonla aranmas›n›, ba¤lant›s›na/suçlulu¤una yeni bir kan›t de¤il de övünç vesilesi olarak deflifre etmesinden; Kara Kuvvetleri Komutan› Yaflar Büyükan›t’›n sald›r›lar›n suçüstü yakalanan en önemli failine, “O astsubay çok iyi Kürtçe bilir. Kuzey Irak’ta görev yapm›flt›r. Ben Diyarbak›r’da görev yaparken de yan›mdayd›. ‹yi bir askerdir.” (11.11.05) sözleriyle kefil olmas›na kadar kritik noktadaki tutumlar, olacaklar› haber vermektedir. Tayyip, A. Gül, A. Aksu, C. Çiçek, B. Ar›nç gibilerinin, Susurluk dönemindeki benzer makam iflgalcileri gibi, “sonuna kadar gidece¤iz”, “iflin ucu kime var›yorsa takipçisi olaca¤›z”, “arkas›nda kim varsa ortaya ç›karaca¤›z” türünden sözleri, klasik palavralard›r. Ha keza Yarg›tay Baflkan› Osman Arslan’›n, A. Necdet Sezer’in, C. Çiçek’in ve de Hilmi Özkök’ün “Türk yarg›s›na sayg›m›z büyüktür.”, “yarg›ya sonsuz güven duyuyoruz” vb. sözleri de büyük aldatmaca içermektedir. En iyi ihtimalle baz› tetikçilerin feda edilmesiyle sonuçlanacak bir “soruflturma”n›n ard›ndan bu “ifl kazas›” da atlat›lmaya çal›fl›lacakt›r. “Susurluk uzmanl›¤›” ile flöhretini art›ran Fikri Sa¤lar’dan Sürekli Ayd›nl›k ‹çin Bir Dakika Karanl›k Kampanyas›’n›n giriflimcisi kimi flahsiyetlere, reformist parti ve çevrelerden özellikle yurtsever kesime kadar önemli bir grubun birbirlerini de etkileyerek yapt›klar› aç›klamalardan anlafl›lmaktad›r ki, AKP hükümetinden beklenti

35 içerisine girilmifltir. Yer yer fiemdinli halk›n›n katillerin yakas›na yap›flmas›na da de¤inilen demeçlerde, meselenin bu yan› ve halk›n bu gerçekli¤i ile soruna sahip ç›k›lmas›n›n esas al›nmas› unutulmakta, suç ortaklar›ndan “adalet” beklenmektedir. Tayyip Erdo¤an’›n “Kürt sorunu benim de sorunumdur.” manevras›n›n ard›ndan baflta ulusal hareket olmak üzere kimi “ayd›n”lardan reformist çevrelere neredeyse “umut” seferberli¤i ilan edilmifl, buna Kürt halk›ndan baflka herkes (!) itibar etmiflti. Gözlerden kaçmas› imkâns›z son noktay›, bas›na aç›ktan yans›yan flu demeciyle Tayyip koyuyor ve bugün paçay› kapt›ran katillere de mesaj vermifl oluyordu: “Her gün bir baflka ilimizde, al bayra¤a sar›l› flehit cenazesi kald›r›rken, analar a¤larken, bebeler yetim kal›rken Türkiye’de kimse bu noktada art›k sab›r isteme hakk›na sahip de¤ildir. fiu gerçek herkes taraf›ndan, özellikle de bölgede sorumlulu¤u olanlar taraf›ndan bilinmelidir. Milletimiz bölgedeki terörist odaklar›n temizlenmesi için etkin ad›mlar›n at›lmas›n› bizden bekliyor. Bu konuda gere¤inin vaktinde, zamanlamas›n›n da iyi yap›lmak kayd›yla yerine getirilebilece¤inin bilinmesini tekrar burada hat›rlat›yorum.” (18.10.05) Susurluk olay›n›n deflifre etti¤i ve fiemdinli’nin alt›n› bir kez daha kal›n bir biçimde çizdi¤i “devlet” gerçe¤i bir türlü anlafl›lamamaktad›r. “Devlet” denilen olgunun, bütün legal-illegal kurumlar› ve yasalar›yla/kurallar›yla bir bütün oldu¤u ve yukar›dan afla¤›ya canl› bir organizma gibi iflledi¤i kavranamamaktad›r. Ayk›r›l›¤›n kabul edilemezli¤i, istisnan›n tan›nmazl›¤› ve halka düflmanl›¤›n esasl›¤›, bu mekanizman›n desturudur. Sömürü ve fliddet bu sistemin mayas›nda vard›r. Bunlar olmadan komprador burjuvazi ve toprak a¤alar›n›n diktatörlü¤ü ayakta kalamaz. Bu mayan›n yo¤rulmas›yla ortaya ç›kan rejimin üstüne kurulan dekorda her türlü oyun tezgahlanmaktad›r: “Demokrasi ad›na parlamento, seçimle kurulmufl bir hükümet, tarafs›z bir cumhurbaflkan›, vatan›n› koruyan bir ordu, ba¤›ms›z mahkemeler, bilimsel üretim yapan üniversiteler, halka hizmet için seçimle iflbafl›na gelen yerel yönetimler”, vb… Bu, devletin bir bak›ma legal (yasal) yüzüdür. Kutlu Savafl’›n, resmi raporunda (Ocak 1998); “Susurluk Olay› nedir? Kas›m 1996’dan itibaren faili meçhul olaylar adeta b›çakla kesilir gibi durmufltur. Susurluk iflte budur.” (sf. 16), “Devletin ilgili tüm kurumlar› bu ifl ve eylemlerden haberdard›r.” (sf. 74), “Susurluk Ankara’daki tercihlerden kaynaklanm›fl, OHAL bölgesinde yetiflmifl ve ülkenin büyük merkezlerine tafl›nm›fl, oralardaki uygun olay, kifli ve guruplar› bünyesine alarak genifllemifltir. Neticede çok yönlü ve derinli¤ine bir iliflkiler yuma¤› oluflmufl, devlet kurumlar› ve yöneticiler bilerek bilmeyerek devrede olmufllard›r.” (sf. 100) sözleriyle, zorlanarak ve esasen elindeki belgeler-bilgilere göre üstü kapal› ve eksik de olsa tespitini yapt›¤› Susurluk gerçe¤i ise devletin illegal (yasad›fl›) yüzünü resmetmektedir. Yasalar›n yetmedi¤i yerde, daha “pratik” yöntemlerin uygulanmas› için ölüm mangalar›n›n örgütlenip harekete geçirilmesi ... Jandarma Genel Komutan› Fevzi Türkeri’nin henüz soruflturman›n bafl›nda, do-

¤al olarak olaylardan önceden haberli ve kendinden çok emin bir biçimde “Ne ilgisi var. Olay lokaldir. fiemdinli ile Susurluk aras›nda ba¤lant› kurulamaz.” sözleriyle tepki vermesi ve devamla, geliflmeleri sapt›rmak ve yürütülen kontra faaliyetini meflrulaflt›rmak için, “O bölge ‹ran ve Irak s›n›r›na yak›n. Hat›rlayacaks›n›z ilk PKK eylemleri de Eruh, fiemdinli bölgesinde oldu.” (11.11.05) fleklinde konuflmas› anlaml›d›r. Fevzi Türkeri’nin “lokal” sözleri, kurdurdu¤u kontra ekibinin faaliyet alan› aç›s›ndan do¤ru olabilir. Ancak bunun Susurluk gibi “merkezi” nitelikte olmad›¤› fleklindeki itiraz› büyük bir yalan ve çarp›tmadan ibarettir. fiu çok iyi bilinmelidir ki, emperyalizmin ve faflizmin kontra türü faaliyetleri, ad› üstünde “karfl›” organizasyonlard›r. Yani, s›n›f mücadelesi (genellikle silahl› mücadele) nerede ivme kazan›yorsa orada devreye girmekte gecikmez. Örgütlenme tarz›, kulland›¤› yöntemler, propaganda biçimleri, seçti¤i hedefler, gerçeklefltirdi¤i eylemler büyük ölçüde benzerlik arz eder. Bunlar dünya ölçe¤inde bir dizi ülkede oldu¤u gibi, ülkemizin yak›n geçmiflinde de yaflanm›flt›r ve yaflanmaktad›r. fiemdinli’de yaflananlar bu çerçevede anlafl›lmal›d›r. Son süreçte özellikle an›lan bölgede geliflen mücadeleye müdahale amaçl› “özel” olarak örgütlenen ve eylemlere giriflen Jitem çeteleri ifl üzerinde yakay› halka kapt›r›nca “rastlanmad›k” bir durum ortaya ç›km›flt›r. Bu geliflme çeflitli platformlar arac›l›¤›yla devrimci-demokratik-yurtsever güçler taraf›ndan iyi de¤erlendirilmelidir. Son sald›r› ve yakalama olay›n›n tan›klar›, belgeleri ve di¤er bir dizi kan›t ortadad›r. Ancak fiemdinli’de suçüstü yap›lan, Susurluk’ta ortaya dökülen ya da Trabzon’da Rize’de ucuz kahramanl›k yaparak salyas›n› ak›tan katiller sürüsü ile bafl etmenin as›l yol ve yöntemi, devrim mücadelesini ateflini daha da yükseltmektir. Bu, tek tek faflistlere karfl› mücadeleden öte, faflist diktatörlü¤e karfl› yürütülen halk savafl›n›n dolu dizgin gelifltirilmesiyle hayat bulabilecektir. Bunun günümüzdeki özgün biçimi k›rlardaki gerilla savafl›d›r. Merkezi görev onun güçlendirilmesidir. Ana halkam›z budur. Bütün görevler buna tabi olarak flekillenmek durumundad›r. Herkes savafla odaklanmal›, geliflmesi için bulundu¤u mevziyi onun bir parças› haline getirmeyi bilmelidir. Faflizmi y›kacak, emperyalizmi süpürecek yegane yolun halk savafl› oldu¤u gerçe¤ini dünya halklar› dün oldu¤u gibi bugün de çeflitli siperlerden mufltuluyorlar. Bu gerçe¤i asl›nda en az bizim kadar düflmanlar›m›z da biliyor. PKK “ekonomizm” ad›na olsa da ne zaman silaha sar›lsa düflmanda yaratt›¤› pani¤in cümle alem fark›ndad›r. De¤il fiemdinli, Yüksekova, Hakkari’de, bütün Türkiye Kürdistan’›nda ve Karadeniz’de korku da¤lar› beklemektedir. Bize do¤ru yolda oldu¤umuz mesaj›n› veriyorlar. Mao Zedung yoldafl›n dedi¤i gibi, “Düflman bize sald›r›yorsa, bu bizim iyi fleyler yapt›¤›m›z› gösteriyor.” Linçler, kontralar, iflkenceler, katliamlar, provokasyonlar bofluna örgütlenmiyor. Bunlar›n artmas› hakim s›n›flar›n zorda oldu¤unu göstermektedir. Öyleyse daha fazla yüklenmenin zaman›d›r!


5

35

Çorlu ve Gönen’de deri iflçileri tüm sald›r›lara karfl›

AYLARDIR D‹REN‹fiLER‹N‹ SÜRDÜRÜYORLAR! Çorlu’daki ‹leri Deri direnifli 17 fiubat’tan bu yana devam ediyor. ‹leri Deri’de yetki davas›n› Deri-‹fl kazanm›flt›. Yetkiye patronun itiraz› sonucu dava temyiz edildiyse de, Yarg›tay’dan yetki karar› ç›kt›. Deri-‹fl Sendikas› Çal›flma Bakanl›¤›’ndan bu iflyeri ad›na toplu sözleflme yapabilmek için yetki tespiti bekliyor. Yetki tespiti geldikten sonra Deri-‹fl Sendikas› patrona ça¤r› yaparak görüflmelere bafllayacak. Birsinler Deri’de ise Temmuz ay›nda bafllayan direnifl devam ediyor. Burada da yetki davas› kazan›ld›. fiu anda iki iflyeri için de toplu sözleflme yapabilmek için yetki bekleniyor. Çorlu’da patronlar örgütlenmenin önüne geçebilmek için her türlü yolu deniyorlar. ‹leri ve Birsinler Deri’de sendikan›n kazan›m› deri havzas›n› hareketlendirecek. Buradaki direniflin kazan›mla sonuçlanmamas› için patronlar ortak hareket etmektedirler. Bununla birlikte patronlar devletin kolluk güçlerini de arkalar›na alarak sald›r›lar›n› art›rmaktad›r. Direniflteki iflçilerin çad›rlar› polis taraf›ndan yak›lm›fl, iflçiler birçok kez gözalt›na al›nm›fllard›. Patronun tüm sald›r›lar›na karfl› Çorlu iflçileri direnifllerine kararl›l›kla devam ediyor. Gönen’de ise tüm iflyerlerindeki direnifl devam ediyor. Ancak baz› iflyerlerinde sezon bitti¤inden dolay› iflyerleri çal›flt›r›lm›yor. Sendikal› iflçiler kap› önüne koyuluyor. Burada da 22 Temmuz’dan itibaren 260 iflçi direniflte. 6 aydan fazla süresi olan, 30’un üzerinde iflçi çal›flt›ran yerlerde ifle iade davalar› aç›ld›. Bu 147 iflçiyi kaps›yor. 30’dan az iflçi çal›fl-

t›r›lan yerlerde sendikal tazminat davalar› aç›lacak. Gönen’de de patronlar›n ve polisin iflçiler üzerindeki sald›r›lar› devam ediyor. ‹fle iade mahkemelerinin görülece¤i gün mahkeme önüne emniyet güçleri yo¤un y›¤›nak yap›yor. Gönen’de de çad›rlar yak›l›p, y›k›l›yor. Burada çad›rlar Belediye taraf›ndan akflam sökülüp götürülüyor. Birkaç kez sendikan›n ve iflçilerin giriflimi sonucu çad›rlar belediyeden geri al›nsa da çad›rlara Belediye müdahale ediyor. ‹flçiler üzerindeki psikolojik bask› devam ediyor. Sermayenin tüm sald›r›lar›na karfl› Gönen ve Çorlu iflçisi kararl›l›kla direnifle devam ediyor. Toplam 300 iflçinin mücadelesi aylard›r devam ederken direnifller di¤er ifl kollar›ndan ve bas›ndan yeterli deste¤i göremiyor. Direniflteki iflçilerin masraflar› Deri-‹fl Sendikas› taraf›ndan karfl›lanmaya çal›fl›l›rken mücadelenin uzun süreye yay›lmas› sendikay› da maddi anlamda zor durumda b›rakmaktad›r. Di¤er sendikalardan maddi, manevi destek gelmemesi direniflin uzun vadede daha da zorlanmas›n› beraberinde getirecektir. Burada s›n›f sendikac›l›¤› yapt›¤›n›, s›n›ftan yana oldu¤unu söyleyen sendikalara önemli bir görev düflmektedir. Çorlu’da, Gönen’de, Serna-Seral’de yaflanacak olan bir kazan›m sadece buradaki sendikalar›n ya da iflçilerinin bir kazan›m› de¤il, iflçi s›n›f›n›n bir kazan›m› olacakt›r. Bu kazan›mlar di¤er iflkollar›na örnek olacakt›r. Bu nedenle direniflteki iflçiler ziyaret edilmeli, yaln›z b›rak›lmamal› maddi ve manevi olarak desteklenmelidir. (Kartal)

Emekçinin Gündemi SINIFIN GÜNDEMLER‹NDEN KOPMADAN GÖREVLER‹M‹ZE SARILALIM! Hâkim s›n›flar sömürülerini ve iktidarlar›n› korumak için devlet arac›l›¤›yla her türlü yöntemi kullan›rlar. Devlet zor ve ideolojik ayg›tlar›yla emekçilerin bilincinin geliflmesinin, ekonomik demokratik haklar›n› almalar›n›n ve esas olarak s›n›f bilinci kazanarak siyasal iktidar bilinciyle donanmalar›n›n önüne geçmeye çal›fl›r. Bunun için zor, fliddet, bask›, y›ld›rma, ideolojik yönlendirme, demagoji, di¤er bir deyiflle halk›n bilincini buland›racak, örgütlenmesini engelleyecek her türlü sald›r›ya baflvururlar. Günümüz aç›s›ndan yelpazesi geniflleyen bu sald›r›lar devletin sömürü ve zulmünü yeni yasal k›l›flar›yla (TMY, C‹K, TCK vb.) yo¤unlaflt›rma sürecinden baflka bir fley de¤ildir. Bugün devletin fiemdinli’de tezgâhlad›¤› son sald›r› ve akabinde geliflen tepkilere karfl› gelifltirilen sald›r›lara imza atanlar, Telekom’u pazara ç›karan, Çorlu’da, Gönen’de iflçilerin sendikal örgütlenmesine tahammülsüzce sald›ranlard›r. Özellefltirme sald›r›lar›yla iflsizlik girdab›na sokulan, her türlü demokratik hakk› gasp edilen, ulusal kimli¤i yok say›lan emekçilere iki kap› gösterilmekte; Ya açl›¤›n, yoksullu¤un ve her türlü demokratik hak ve özgürlü¤ün yok say›ld›¤› bir girdapta bo¤ulmak ya da tüm bunlara karfl› ç›k›p örgütlenerek, kurtuluflun yolunu ad›m-

lamak. Geliflmesi olas›dan öteye mutlaklaflan toplumsal muhalefeti engellemenin yeni manevralar› olan bu sald›r›lar, ezilen emekçi y›¤›nlar›n örgütlülü¤ü ile püskürtülebilecektir. Ezilen emekçilere yöneltilen bu sald›r›lara karfl› politik bir zeminde karfl› durmak, yan›t olmak, mücadele zeminini yükseltmek bütün devrimci-demokratik kurumlar›n asli görevidir. ‹flçi s›n›f›n›n en öz örgütlülü¤ü olan sendikalar da bunlardan biridir. ‹flçi s›n›f›n›n bugün örgütlü oldu¤u var olan sar› sendikalar›n bu perspektiften ne derece uzak oldu¤u ortadad›r. Bu sonucu do¤uran elbette öncelikle devrimci ve komünist hareketin iflçi s›n›f› ve sendikalar içindeki c›l›z örgütlülü¤üdür. Bu bofllu¤u kullanan hâkim s›n›flar emekçilerin mücadelesinin önüne geçmek için emekçilerin öz örgütlülükleri olan sendikalar›n yönetimlerine kendilerinin sömürülerine engel olmayacak yöneticileri getirmifl durumdalar. Ya da buna benzer olarak gerici sendikalar kurarak emekçilerin birlikten gelen gücünü bölmüfllerdir. Lafta devrimci özde ise di¤er gerici sendika yönetimlerinden fark› olmayan (zira pratiklerine bakarak bunu rahatça görebiliriz) bu demagoji makinelerinin yapt›klar› tek fley gerçek bir hak alma mücadelesinin, gerçek bir ilerlemenin önüne geçmektir. Gerici söylemin pratik aya¤›n› oluflturmak bunlara düflmektedir. 12

18 Kasım-1 Aralık 2005

Foto¤raf sanatç›lar› direniflteki DER‹ ‹fiÇ‹LER‹N‹ Z‹YARET ETT‹! Deri-‹fl sendikas›na üye olduklar› için iflten at›lan ve direnifle bafllayan ‹leri Deri ve Birsinler Deri iflçilerinin direnifli kararl›l›kla devam ederken, toplumun çeflitli kesimleri iflçileri destekliyor. 10 aya yak›n bir zamand›r iflyerleri önünde çad›r kurarak direnen Çorlu Deri iflçileri bu süreç boyunca gerek patronlar gerekse de jandarma-polis bask›s›yla karfl› karfl›ya kalm›fl, iflyerlerinin ad› Müge Deri olarak de¤ifltirilmifl, çad›rlar› yak›lm›fl, gözalt›na al›nm›fl, tehdit edilmifllerdi. ‹lk günkü kararl›l›klar›yla hakl› mücadelelerine devam eden deri iflçileri son olarak 9 Kas›m’da yani ‹leri Deri patronu taraf›ndan iflçilere aç›lm›fl olan dava duruflmas›n›n oldu¤u gün “yol kesip adam dövme, ‹leri Deri’de flu an çal›flan iflçilerin ifle gitmemesi için evlerine kadar giderek tehdit etme, rahats›z etme” vb. gerekçelerle gözalt›na al›nd›lar. Gözalt›na al›nan iflçilerin bir k›sm› ayn› gün b›rak›l›rken 7 kifli, 24 saat karakolda tutulduktan sonra Savc›l›k taraf›ndan serbest b›rak›ld›. Sürekli olarak benzer sald›r›larla ve s›k›nt›larla karfl›laflan deri iflçilerinin bu onurlu ve kararl› direnifllerinde onlar› yaln›z b›rakmayan foto¤raf sanatç›lar› da direnifli farkl› bölgelerde kamuoyunun gündemine tafl›mak, genifl kesimlerin deste¤ini sa¤lamak, ayn› zamanda direniflte olan 54 iflçinin sorunlar›n› anlatmak için 13 Kas›m’da Taksim Tramvay duraEylül darbesinin y›ldönümünde egemen s›n›flar›n ça¤r›lar›na uyarak mitinge kat›lmama karar› almak bunlar›n ne menem bir devrimci ilerici hatta demokrat olduklar›n› göstermeye yeterlidir. Bu tabloda varolan sendikalardan iflçi s›n›f›n› ekonomik-demokratik-sosyal haklar çerçevesinde örgütlemesi beklenemez. Bu durumda iflçi ve emekçilerin bu sendikalara karfl› duruflu ne olmal›d›r? ‹flçiler, emekçiler aç›s›ndan sendikalar›ndan vazgeçmek emeklerinin sömürüsünü art›r›c›, çal›flma koflullar›n›n daha da kötüleflmesi, sosyal haklar›n›n t›rpanlanmas› vb. sonuçlar do¤uracakt›r. Emekçi s›n›flar hiçbir durumda sendikalar›ndan vazgeçme tutumuna girmemelidir. ‹flçi ve emekçilerin yapmalar› gereken egemen s›n›flar›n Truva atlar›n› bafllar›ndan def etmek ve sendikalar›na sahip ç›kmak olmal›d›r. Emekçi s›n›flar›n örgütlenme ve mücadeleye sevk edilmesinde ikinci temel ve esas etken komünist partisi ve onun güçlerinin durumudur. Burada flu sesler yükselebilir; “‹yi de emekçiler kendi haklar› için k›l›n› k›p›rdatm›yor” ya da “o kadar zorluklar yafl›yorlar, yine de hiç sesleri ç›km›yor”; yine bunlarla özde ayn› olan “emekçilerin keyfi yerinde hak alma gibi devrim gibi dertleri yok.” Bu tür serzenifller ve yak›nmalar› çokça duyar›z. Bu söylemlerin özünde kitlelere, halka karfl› güvensizlik vard›r. Burada söylenecek tek fley iflçi ve emekçilerin sömürü ve zulmünden hiç de memnun olmad›¤› gerçe¤idir. Sorun örgütsüz ve hareketsiz tepkinin örgütlü bir güce dönüfltürülmesi ve bununla yükümlü olan devrimci ve komünistlerin

¤›nda bir bas›n aç›klamas› yapt›. Aç›klamay› yapan sanatç›lardan Sayg›n Serdaro¤lu, foto¤rafç›lar›n sadece do¤a manzaralar› ve egzotik yerleri de¤il toplumda yaflanan olumsuzluklar› da paylaflt›klar›n› söyledi. Ve Coca Cola, Serna Seral, Bal›kesir Gönen ve Çerkezköy’deki Serfil Tekstil iflçilerinin bugüne kadar neler yaflad›klar›n› anlatt›. Bas›n aç›klamas›n›n ard›ndan Çorlu’ya giden foto¤raf sanatç›lar› burada ‹leri Deri iflçilerini ziyaret ederek onlar›n s›k›nt›lar›n› dinledi ve foto¤raf çekti. Yap›lan s›cak sohbetlerden sonra Çorlu Belediyesi önüne giden deri iflçileri ve sanatç›lar burada da yapt›klar› bas›n aç›klamas›yla genel olarak iflçilerin sorunlar›na de¤inerek deri iflçilerinin direniflini anlatt›lar Çorlu halk›na. Aç›klamay› yapan Metin Avdaç ifllerinden at›lan iflçilerin sendikal› olarak ifllerine geri dönmelerini isterken “Bugünden itibaren objektiflerimize benzer olumsuz geliflmelerin yaflanmamas› için baflta sendikalar olmak üzere tüm emekçileri, ayd›nlar› ve duyarl› insanlar›, birlikte mücadele etmeye ça¤›r›yoruz” dedi. Çevrenin de ilgi gösterdi¤i aç›klamada iflçiler “Direne direne kazanaca¤›z”, “Deri iflçisi yaln›z de¤ildir”, “Susma sustukça s›ra sana gelecek”, “Bask›lar bizi y›ld›ramaz” vb sloganlar at›l›rken eyleme E¤itim-Sen’li ö¤retmenler de destek verdi. (‹stanbul) bunu yapma iradesini, azmini, cüretini büyütmesi, bu noktada düflülen kavray›fls›zl›klar› ortadan kald›rmas›d›r. Unutulmamal›d›r ki, devrimi iflçi ve emekçilerin y›k›c› gücüyle örme iddias›nda olanlar›n, Marksizm-Leninizm-Maoizm’i kavramamas› ya da içsellefltirememesi kitlelere güvensizli¤in yan›nda daha birçok yetmezli¤i beraberinde getirmektedir. ‹flçi ve emekçilerin gündeminden kopma; örgütlü oldu¤u halde bireyci davranma; bu temelde elindeki olanaklar›, birikimi örgüte sunmama; sorunlara ideolojik ve politik bakmak yerine kiflisellefltirme ve tepkiselleflme; kendi bildi¤ini okuma; mücadeleye kendini yeterince vermeme; politik yönelime ayak direme; politik yönelimi yarat›c› tarzda uygulamama vb. anlay›fllar mutlaka afl›lmas› gereken eksikliklerdir. ‹flçi ve emekçilerin gündeminden kopuldu¤unda, bu gündemler üzerinden örülen muhalefetin örgütleyeni olunmad›¤›nda emekçilerin örgütlenmesini mücadeleye girmelerini engellemifl oluruz. Egemen s›n›flar› ve onlar›n objektif ve subjektif iflbirlikçilerini yani reformist, revizyonist, oportünist güçleri alt etmek proleter s›n›f bilinciyle donanm›fl parti militanlar›n›n, kadrolar›n›n mücadele azimlerini gelifltirmelerine, bilimsel yaklaflmalar›na, sab›rl› ama cesaretle faaliyet sürdürmelerine ba¤l›d›r. Dünya ve Türkiye’deki iflçi hareketinden edindi¤imiz birikim ve tecrübeyle ve esas olarak da Marksizm-Leninizm-Maoizm’in yol göstericili¤inde devrimci demokrat iflçi (emekçi) hareketi yaratmak önümüzde duran en büyük görevlerimizden biridir. Bunun için görevlerimize dört elle sar›lmal›y›z.


6

18 Kasım-1 Aralık 2005

35

Üretici de, tar›m iflçisi de devletin elinden çekiyor! Diyarbak›r’›n Bismil ilçesindeki pamuk üreticileri bu y›l ektikleri pamu¤un taban fiyat›n›n düflük olmas› nedeniyle pamuk üretiminden vazgeçme noktas›na geldiklerini belirtirken, tar›m iflçileri ise olumsuz çal›flma koflullar›na ra¤men üreticinin para kazanamamas› nedeniyle kendilerinin de haklar›n› alamad›klar›na dikkat çektiler. Üreticinin ve tar›m iflçilerinin birleflti¤i nokta ise sorunun çözümü için taban fiyatlar›n›n yükseltilmesi.

Diyarbak›r’›n Bismil ilçesindeki pamuk üreticileri bu y›l ektikleri pamu¤un taban fiyat›n›n düflük olmas› nedeniyle pamuk üretiminden vazgeçme noktas›na geldiklerini belirtirken, tar›m iflçileri ise olumsuz çal›flma koflullar›na ra¤men üreticinin para kazanamamas› nedeniyle kendilerinin de haklar›n› alamad›klar›na dikkat çektiler. Üreticinin ve tar›m iflçilerinin birleflti¤i nokta ise sorunun çözümü için taban fiyatlar›n›n yükseltilmesi. D‹HA’ya aç›klama yapan köylüler y›llard›r pamuk ekerek geçimlerini sa¤lad›klar›n›, ancak son 2 y›ld›r ektikleri pamuktan zarar ettiklerini söylüyorlar. Bu köylülerden Hüseyin Saruhan, geçen y›l oldu¤u gibi bu y›l da pamuk taban fiyat›n›n düflük oldu¤unu ve zararlar›n› karfl›layamayaca¤›n› belirtti. Ürettikleri pamuktan kendilerine kâr kalmad›¤›n›n alt›n› çizen Saruhan “Taban fiyat› düflük ve devletin verdi¤i teflvik az olunca zarar ediyoruz. Elektrik, iflçi ve çavufl paras›ndan dolay› elimizde hiçbir fley kalm›yor. Her y›l yeteri kadar iflçi

Hüseyin Ekin al›rken, bu y›l günlük ödedi¤imiz ücret az oldu¤undan bu say› yar›ya indi” dedi. Pamu¤u toplamak için iflçi bulamad›klar›na da dikkat çeken Saruhan “Pamuktan zarar etti¤imiz için ve iflçilere verdi¤imiz yevmiye az oldu¤u için, tarlada çal›flt›racak iflçi bulam›yoruz. Bu y›l iflçi bulamad›¤›m için Mardin, Cizre vb. illere kadar gittim, ama sadece 50 iflçi bulabildim. ‹flçilerin az olmas› ve k›fl›n yaklaflmas›yla pamu¤un bir k›sm› yerde kalacak” diye konufltu. Yaklafl›k 15 y›ld›r pamuk tarlalar›na ifl-

çi toplayarak “çavuflluk” yapan Hüseyin Ekin ise, son 3 y›ld›r pamu¤un fiyat›n›n düflmesi nedeniyle para kazanamad›klar›n› belirtti. ‹flçilerin günlük yevmiyesinin çapa için 10 milyon, toplanan pamuk için ise kilo bafl›na 100-120 bin lira oldu¤unu kaydeden Ekin, “Pamuk taban fiyat› yükselmedi¤i için, pamuk sahipleri de iflçilerin yevmiyelerini art›ram›yor. Her fley devletin elinde” dedi. ‹flçilerin emeklerinin karfl›l›¤›n› alamad›¤›na iflaret eden Ekin “‹flçiler sabahtan akflama kadar güneflin alt›nda, devaml› e¤ildikleri için hastalan›yor. Sürekli hastal›k geçirmelerine ra¤men paras›zl›ktan tedavilerini yapt›ram›yorlar” dedi. Pamu¤un de¤eri ve taban fiyat› art›r›lmad›¤› takdirde birçok köylünün pamu¤u b›rakaca¤›n› vurgulayan Ekin “Pamuk ekilmezse birçok insan iflsiz kalacak. Bu koflullar köylüyü zorluyor. Köylüler art›k pamuk üretimini b›rakmaya bafllad›lar” diye konufltu. Pamuk taban fiyat›n›n düflük olmas› nedeniyle emeklerinin karfl›l›¤›n› alamad›klar›na dikkat çeken fienay Akbulut ise “12 kardefliz ve babam yafll› oldu¤u için çal›flam›yor. Evde ben ve erkek kardeflim çal›fl›yoruz. 7 y›ld›r pamuk iflçili¤i yap›yoruz, ama bugüne kadar eme¤imizin karfl›l›¤›n› alamad›k. Oysa en zor ifli biz yap›yoruz ve büyük emek harc›yoruz. Sabahtan akflama kadar belimiz e¤ik, pamuk topluyoruz. Ve

Üretici de, tar›m iflçisi de devletin elinden çekiyor!

Türkiye Ziraat Odalar› Birli¤i (TZOB) Genel Bakan› fiemsi Bayraktar, 2006 tar›m bütçesinin tar›m› ayakta bile tutamayaca¤›n› belirterek, “2006 tar›m destekleme bütçesi, çiftçi için, ‘mesle¤ini b›rak’ demektir” dedi. Tar›m bütçesine iliflkin yaz›l› aç›klama yapan Bayraktar, Türkiye’nin tar›m sektörü için daha fazla kaynak ay›rmay› göze almak durumunda oldu¤unu belirterek, “Ama görülüyor ki; ülkemiz henüz bu gerçe¤in fark›nda de¤ildir. ‹flte 2006 Bütçesi; tar›ma sadece 4 milyar YTL ödenek ayr›lm›flt›r” dedi. Bütçeden tar›m destekleri için ayr›lan

kayna¤›n›n “Tar›ma önem veriyoruz” fleklinde sunulmas›n›n gerçekçi ve samimi olmad›¤›n› ifade eden Bayraktar, “Bu bütçe ile tar›m›n desteklenmesi mümkün de¤ildir” dedi. TBMM’de bulunan Tar›m Kanun Tasar›s›’nda, tar›m› destekleme için “Bütçe’den ayr›lacak kaynak, Gayri Safi Milli Hâs›lan›n yüzde 2’sinden az olamaz” hükmünün yer ald›¤›na iflaret eden Bayraktar, flunlar› ifade etti: “Kanun tasar›s›ndaki büyüklü¤ü dikkate ald›¤›m›zda, tar›ma ayr›lacak destekleme bütçesinin 10 milyar YTL’nin alt›na düflmemesi gerekir. Tar›m gere¤i gibi desteklenemedi¤i için, Türkiye ekonomisi büyürken tar›m bu büyümeden nasibini alamamaktad›r. Çünkü sadece destekler de¤il, tar›msal yat›r›mlar için ayr›lan kaynaklar da yetersiz kalmaktad›r. Tar›mda yap›sal sorunlar›n çözümü daha fazla kamu yat›r›m›yla mümkün olacakt›r.” Dünyada tar›m bütçelerine önem verildi¤ini belirten Bayraktar, Türkiye’nin de bu sürece ayak uy-

durmak durumunda oldu¤unu vurgulayarak, “DTÖ anlaflmalar› sonucu dünyada tar›m ürünleri ticaretinin daha serbest hale gelece¤i öngörüldü¤üne göre, önümüzdeki dönemde korumalar azalaca¤› için art›k iç fiyatlarda gerileme süreci yaflanacakt›r. Bu durumu ülkemiz aç›s›ndan genel olarak de¤erlendirirsek, girdi maliyetlerinin azalt›lmas›, prim ve di¤er do¤rudan desteklerin art›r›larak üreticilerin fiyat düflmelerinden kaynaklanan kay›plar›n›n telafi edilmesi gerekmektedir. Bunu yapabilmek için yeterli ve ihtiyac› karfl›layabilecek büyüklükte tar›msal destekleme bütçesine ihtiyaç vard›r” dedi. Türkiye’nin son y›llarda ay›rd›¤› kaynaklarla ne tar›m›n› rekabetçi bir yap›ya kavuflturabilece¤ini, ne de müzakere aflamas›na geldi¤i AB’ye uyum sa¤layabilece¤ini savunan Bayraktar, “Art›k, AB raporlar›nda yer alan 11 milyar Avro rakamlar›n› tar›m› desteklenmesi için düflünmeye ve uygulamaya bafllama zaman› gelmifltir” dedi. (H. Merkezi)

ellerimiz yara bere içinde sürekli kan›yor. Kald›ramayaca¤›m›z a¤›rl›ktaki pamuk telizlerini tafl›yoruz” ifadesini kulland›. Ald›klar› yevmiyenin kendilerine yetmedi¤ini ancak çal›flmak zorunda olduklar›n› dile getiren Zeynep Koluman ise, “Bütün gün güneflin alt›nda pamuk topluyor ve 60-70 kilo pamuk tafl›yoruz. Günlük yevmiyemiz 10 milyona geliyor. 12 saat çal›flmam›za ra¤men ald›¤›m›z para bize yetmiyor” dedi. Ailesine maddi katk›da bulunmak için çal›flt›¤›n› belirten Sevda Duman da, geçim kap›lar›n›n pamuk tarlalar› oldu¤u için gelmek zorunda olduklar›n›n alt›n› çizerek, “Evin geçimini annemle birlikte çal›flarak sa¤l›yoruz. Maddi durumumuz iyi olmad›¤› için okuyamad›m, çal›flmak zorunda kald›m. Ellerimiz pamuk toplamaktan kan›yor ve yara oluyor. S›cak oldu¤u için so¤uk su yerine s›cak su içmek zorunda kal›yoruz” dedi. Maddi durumlar›n›n iyi olmad›¤› için okula gidemedi¤ini ve pamuk tarlas›nda çal›flmak zorunda kald›¤›na iflaret eden fienay Ekin ise “14 yafl›nday›m ve evde 9 kardefliz. Ben ve babam çal›fl›yoruz. Durumumuz iyi olmad›¤› için ailem beni okula göndermedi. Yapt›¤›m›z ifl çok zor. Günlük yevmiyemiz 6-7 milyon ve günde 50-100 kilo aras› pamuk topluyoruz” diye konufltu. (H. Merkezi)

Tüm Köy-Sen’in Bismil fiubesi aç›ld› Diyarbak›r’›n Bismil ‹lçesi’nde topraklar›n›n a¤a taraf›ndan hileyle ellerinden al›nd›¤›n› belirterek a¤aya baflkald›ran Sinan ve Aslano¤lu köylülerinin haklar›n› aramak için kurduklar› sendika flubesi aç›ld›. Tüm Köy-Sen’in Bismil fiubesi düzenlenen törenle aç›ld›. Tüm Köy-Sen Bismil fiube Baflkan› Halil Duru, bölgede ve Bismil’de yaflad›klar› sorunlar›n çok farkl› boyutlarda oldu¤unu belirterek, bir yandan a¤alarla bir yandan da toprakla u¤raflt›klar›n› belirtti. Toprak sorununun Türkiye’de ciddi bir sorun oldu¤unu dile getiren Duru, konuflmas›n› flöyle sürdürdü: “Ülkemizde AB uyum yasalar› bahane edilerek tar›ma verilen yüzde 5’lik deste¤in de kesilmesini istiyorlar. AB ülkelerinde yüzde 50’lere varan desteklerle tar›m korunmaktad›r. Çiftçinin ald›¤› bile devlet taraf›ndan ödenmektedir. Ülkemizde ise verilen krediler yüzde 150 oran›nda faizlerle geri al›nmakta. Bu du-

rumda biz nas›l komflular›m›zla rekabet edelim.” Aç›l›flta konuflan Tüm KöySen Genel Baflkan› fievki Konur ise, Türkiye’de köylülerin s›k›nt›lar›n› ancak birleflerek atlataca¤›n› söyledi. Hiçbir partinin yada kuruluflun kuyrukçulu¤unu yapmad›klar›n› ve yapmayacaklar›n› belirterek, köy köy dolafl›p örgütlendiklerini ifade etti. Yapt›klar› çal›flmalar sonucunda 100’ün üzerinde flube açt›klar›na ve her geçen gün de bunun artt›¤›na dikkat çeken Konur, “Biz bu köylülere yard›mc› olmak zorunday›z, yoksa bu köylüler köylerinden olacaklar. Büyük flehirlerde periflan olacaklar. Bu vatan› atalar›m›z beraber kurdu, Kürdüyle, Türküyle biz bu topraklar› yaflan›l›r k›laca¤›z” dedi. Aslano¤lu köylülerinin güvenlik gerekçesiyle kat›lmad›klar› aç›l›fl töreni, “Bismil köylüsü yaln›z de¤ildir”, “Topraklar bizimdir, bizim olacak”, “‹flte köylü, iflte sendika” sloganlar› eflli¤inde sona erdi. (H. Merkezi)


7

35

18 Kasım-1 Aralık 2005

Ulusal tar›m politikas› ve toprak reformu talebi Kongrenin sonuç bildirgesinde tar›m›n gerçek ve stratejik bir sektör olarak yeniden yap›lanmas›, üretimi ve üreticiyi destekleyen politikalarla yaflanan olumsuz sürecin durdurularak ulusal tar›m politikalar›n›n uygulamaya konmas› gerekti¤i vurguland›. Türk Mühendis ve Mimar Odalar› Birli¤i’ne (TMMOB) ba¤l› Harita ve Kadastro Mühendisleri Odas› (HKMO) ile Ziraat Mühendisleri Odas› (ZMO) taraf›ndan fianl›urfa’da düzenlenen Toprak Reformu Kongresi sona erdi. Kongrenin sonuç bildirgesinde tar›m›n gerçek ve stratejik bir sektör olarak yeniden yap›lanmas›, üretimi ve üreticiyi destekleyen politikalarla yaflanan olumsuz sürecin durdurularak ulusal tar›m politikalar›n›n uygulamaya konmas› gerekti¤i vurguland›. fianl›urfa’da 11-12 Kas›m tarihlerinde düzenlenen Toprak Reformu Kongresi’nin sonuç bildirgesi aç›kland›. Bildirgeye göre, üretim yap›lar› kadar demokratik yaflam› da yak›ndan ilgilendiren ve egemen güçlerce unutturulmaya çal›fl›lan toprak reformu konusunda küreselleflmenin y›k›c› etkileri aç›kça görülüyor. Toprak reformu ekonomik, toplumsal ve siyasal boyutlar› olan ve çok boyutlu bir yaklafl›mla çözülebilecek bir sorun de¤il. Sorunun özünü oluflturan toprak mülkiyeti tar›msal yap›dan soyutlanarak de¤erlendirilemez. Tar›m sektörü yap›sal sorun-

larla karfl› karfl›ya. Halen birçok yörede topraks›z ya da az toprakl› köylü yaflam mücadelesi veriyor. Kirac›l›k, ortakç›l›k ve yar›c›l›k düzeni belli kurallara ba¤lanmam›fl durumda. Toprak reformu hedefleriyle tutarl› biçimde tapu ve kadastro sorunlar› da çözülemedi. Toprak reformu kapsam›nda de¤erlendirilmesi gereken hazine arazileri ise sat›lam›yor. Tar›msal yap›daki bozukluklar ve toprak mülkiyetindeki dengesizlikler ülke çap›nda günümüz koflullar›n› göz önüne alan bir toprak reformunu gerekli k›l›yor. Toprak reformu sorunsal›, k›rsal ve kentsel alan› kapsayacak flekilde topra¤› ve insan› korumak gelifltirmek için do¤adan ve emekten yana bir sistem de¤iflikli¤i fleklinde ele al›nmak zorunda. Sonuç bildirgesine göre, toprak reformuna iliflkin flunlar yap›lmal›: * “Yeryüzünde üretilemeyen ve kolayca yok edilebilen tek kaynak olan toprak ile ilgili tüm çal›flmalar öncelikli olarak belirlenen stratejik hedefler do¤rultusunda yürütülmelidir. * Tar›m gerçek ve stratejik bir sektör olarak yeniden yap›lanmal›, üretimi

ve üreticiyi destekleyen politikalarla yaflanan olumsuz süreç durdurulmal›, ulusal tar›m politikalar› uygulamaya konmal›d›r. * Tar›mda toprak mülkiyet yap›s›, yoksul halk›n ç›karlar› do¤rultusunda yeniden ele al›nmal›d›r. * Ülkemizde zorunlu durumlardan dolay› boflalan yada zorla boflalt›lan köylerimizdeki insanlar›m›z›n yerinden ve topraklar›ndan göç ederek üretimden ve do¤al yaflam›ndan kopar›lmas›n›n önüne geçinmeli, köye dönüfl süreci sorunsuz yürütülmelidir. * Toprak reformu yaln›zca arazi da¤›t›mla s›n›rl› kalmamal›, yaflayabilir ve yar›flabilir iflletme yap›lar› kurulmal› ve desteklenmelidir.

* Hazineye ait tar›m arazileri kullan›m› öncelikle topraks›z ve az toprakl› çiftçilere verilmelidir. * May›nl› araziler temizlenerek topraks›z ve az toprakl› çiftçilerin kullan›m›na aç›lmal›d›r. * Belirli büyüklü¤ün üstündeki topraklar kamulaflt›r›lmal›, kamulaflt›r›lmayan araziler ise artan oranda vergilendirilmedir. * Üreticilerin demokratik kooperatiflerde ve üretici sendikalar›nda örgütlenmesi özendirilmelidir. * Bölgeler aras› dengesizliklerin giderilmesine yönelik sosyal, ekonomik, siyasal ve kültürel politikalar demokratik bir planlama ile yaflama geçirilmelidir.” (D‹HA)

Ya¤l› tohum bitkilerindeki ithalat devasa boyutta

Türkiye’nin petrol ve petrol ürünlerinden sonra en fazla ithal etti¤i ürünlerin bafl›nda ya¤l› tohumluk ve ya¤l› tohum bitkileri geliyor. Bu yüzden her y›l milyar dolarlar›n d›flar›ya ak›t›ld›¤›n› kaydeden Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü Ö¤retim Görevlisi Prof. Dr. H. Halis Ar›o¤lu, GAP Bölgesi’ne gerekli yat›r›m yap›ld›¤› takdirde Türkiye’nin ya¤l› tohum ve ya¤l› tohum ürünleri ithal eden de¤il ihraç eden bir ülkeye dönüflebilece¤ini söyledi. Y›lda toplam 1 milyon 350 bin ton bit-

kisel ya¤›n tüketildi¤i Türkiye’de, bu tüketimin yaln›zca 415 bin tonu Türkiye’deki üretimden elde edilebiliyor. Geri kalan 935 bin ton ise ithal ediliyor. Yani, yeterli üretimin olmamas› nedeniyle Türkiye’nin petrol ve petrol ürünlerinden sonra en fazla döviz kaybetti¤i ithal mallar›n›n bafl›nda ya¤l› tohumluk ve ya¤l› tohum bitkileri geldi¤i kaydedildi. Bu sorunun temel nedenini bu konuda gerekli önlemleri almayan hükümetlere ba¤layan Prof. Dr. H. Halis Ar›o¤lu, dünyada 1960’l› y›llardan sonra ya¤l› tohum bitkileri üretiminde h›zl› bir art›fl oldu¤unu belirterek, Türkiye’nin bu büyümenin çok gerisinde kald›¤›n›, hatta geriledi¤ini söyledi. Türkiye tar›m alanlar›n›n ayçiçe¤i, soya fasulyesi, susam, kolza ve yer f›st›¤› gibi ya¤l› tohum bitkilerinin üretilmesi için çok elveriflli oldu¤unu belirten Ar›o¤lu, yanl›fl tar›m politikalar› nedeniyle bu ürünlerin üretilemedi¤ini söyledi. Ar›o¤lu ayr›ca ya¤l› tohum a盤›n›n kapat›lmas› için Çukurova Bölgesi’nde bulunan sulak alanlar›n yüzde 30’unun yani 180 bin hektar›n›n ya¤l› tohum bitkilerinin ekimine ayr›lmas› halinde tohum ihtiyac›n›n büyük bir miktar›n›n karfl›lanabilece¤ini ifade etti. Ya¤l› tohum bitkileri ile ilgili var olan veriler bu konunun ne kadar önemli bir

yer tuttu¤unu gösteriyor. Türkiye’de ya¤ bitkileri üretimine iliflkin tutarl› tar›msal planlamalar›n yap›l›p, uygulamaya sokulamay›fl› nedeniyle Türkiye her y›l bütçesinin büyük bir k›sm›n› ithalata vermek durumunda kal›yor. 2003 y›l›nda yaklafl›k 400 bin ton ya¤l› tohum ithalat› ile 400 milyon dolar; 900 bin ton ham ya¤ ithalat› ile yaklafl›k 450 milyon dolar baflka ülkelere ödenmifl durumda. Ayr›ca; ya¤l› tohum, ham ve rafine

ya¤ ile ya¤l› tohum küspesi olarak yaklafl›k 1 milyar dolarl›k döviz karfl›l›¤›nda ithalat yap›lm›flt›r. Buna göre, 2003-2004 verileri ise flöyle: “Ayçiçe¤i 820 bin ton üretilmifl 651 bin ton ithal edilmifl, Pamuk çekirde¤i 1.370 bin ton üretilmifl 55 bin ton ithal edilmifl, Soya fasulyesi 95 bin ton üretilmifl 574 bin ton ithal edilmifl, Toplam 2.285 bin ton üretilmifl 1.250 bin ton ithal edilmifltir.” (H. Merkezi)

Diyarbak›r’da 40 köylü icral›k Tar›m Kredi Kooperatifi Diyarbak›r Müdürlü¤ü, kredi alan 40 köylünün geri ödeme yapmad›¤› için icraya verildi¤i bildirildi. Tar›m Kredi Kooperatifi Diyarbak›r Müdürlü¤ü taraf›ndan 450 köylüye 3 milyar 200 bin YTL kredi verildi. Kifli bafl›na yaklafl›k 10 bin YTL kredi alan 40 köylü geri ödeme yapmad›¤› için icraya verildi. Tar›m Kredi Kooperatifi Diyarbak›r Müdürü Avni Akkufl, icraya verilen köylülerin geri ödemesini yapamamas›n›n tar›mda girdi maliyetlerinin yüksek olmas›ndan kaynakland›¤›n› belirterek, “Akaryak›ta, gübreye ve tar›mda kullan›lan araçlara her geçen gün zam geliyor. Bunlara zam gelmesine ra¤men köy-

lünün üretti¤i ürünlerin sat›fl fiyat› ise her geçen gün geriliyor. Geçen y›l kilosu 450 YKR olan bu¤day bu y›l 280 YKR’den sat›ld›. Bu da dolay›s›yla köylünün zarar etmesine sebep olurken, köylüler ald›klar› kredinin geri ödemelerinde zorluk çektiler ve ödeyemediler” dedi. Köylülerin kredilerin ve desteklemelerin art›r›lmas›n› istediklerini ifade eden Akkufl, “Tar›mda girdi maliyetleri fazla, ancak krediler az. Köylü her geçen gün artan akaryak›t ve gübre fiyatlar› karfl›s›nda destek ve kredilerin de artmas›n› bekliyor. Destekler biraz daha artarsa köylünün de durumu daha iyi olur ve çiftçiler de derin nefes al›r” dedi. (H. Merkezi)


8

18 Kasım-1 Aralık 2005

35

ÇETE ‹fi‹ DE⁄‹L, DEVLET POL‹T‹KASI! Hakkari-fiemdinli ve Yüksekova’da Temmuz ay› bafl›ndan itibaren ifl merkezleri, dükkanlar ve kiflileri hedefleyen sald›r› eylemlerinin sorumlular› a盤a ç›kt›. 9 Kas›m günü Umut Kitapevi’ne bomba at›lmas› s›ras›nda, olay› gören halk›n sald›r›y› gerçeklefltirenleri yakalamas› ve kulland›klar› arac› a盤a ç›karmas›, devlet taraf›ndan sald›r› ve bask›lar›n yo¤unlaflt›r›lmas› olarak karfl›land›. Araçtaki delilleri a盤a ç›karan halka atefl edilmesi sonucu bir kifli katledildi.

‹stanbul

Devletin y›llard›r yapt›¤›, kimi zaman aç›k kimi zaman ise el alt›ndan gerçeklefltirdi¤i kontrgerilla faaliyetleri geçti¤imiz günlerde Hakkâri fiemdinli’de geliflen olayla bir kez daha deflifre oldu. Hakkarifiemdinli ve Yüksekova’da Temmuz ay› bafl›ndan itibaren ifl merkezleri, dükkanlar ve kiflileri hedefleyen sald›r› eylemlerinin sorumlular› a盤a ç›kt›. 9 Kas›m günü Umut Kitabevi’ne bomba at›lmas› s›ras›nda, olay› gören halk›n sald›r›y› gerçeklefltirenleri yakalamas› ve kulland›klar› arac› a盤a ç›karmas›, devlet taraf›ndan sald›r› ve bask›lar›n yo¤unlaflt›r›lmas› olarak karfl›land›. Araçtaki delilleri a盤a ç›karan halka bir polis arac›ndan atefl edilmesi sonucu bir kifli katledildi. Devletin olay karfl›s›ndaki sessizli¤ini koruma tavr› esas olarak devam ederken, olayla ilgili gözalt›na al›nan biri itirafç› iki askerden biri serbest b›rak›ld›. Olay›n ayd›nlat›lmas› ve sorumlular›n›n a盤a ç›kar›lmas› talebiyle eylem yapan kitleye, gaz bombalar› ile sald›ran devlet, düfltü¤ü aciz durumdan bu yolla kurtulmay› planl›yor. Devletin özellikle T. Kürdistan›’nda gelifltirdi¤i sald›r›lara karfl› Türkiye’nin birçok ilinde tepki gösterildi. ‹STANBUL 12 Kas›m Cumartesi günü saat 12:00’de Taksim Gezi Park’ta bir araya gelen KESK ‹stanbul fiubeler Platformu, ‹HD, DTP, TUAD ve ESP’nin örgütledi¤i ve Partizan’›n da destek verdi¤i bir bas›n aç›klamas› yap›ld›. “Paris’ten fiemdinli’ye bin selam”, “fiehit nam›r›n”, “Kahrolsun M‹T, CIA, Kontrgerilla” sloganlar›yla bafllayan eyleme genifl bir kat›l›m vard›. Partizan da; “fiemdinli’deki ‘derin devlet’ de¤il, devletin kendisidir”, “fiemdinli’deki devletin gerçek yüzüdür” vb. dövizleriyle eyleme kat›l›m sa¤lad›. Polisin ise eylemi terörize etmeye haz›r bir flekilde maskeli ve gaz bombal› Çevik Kuvvet ekipleri ve köpekleriyle “yo¤un” güvenlik önlemi ald›¤› gözlemlendi. “fiemdinli Failleri Aç›klans›n-J‹TEM La¤vedilsin” yaz›l› pankart açan kitle ad›na k›sa bir konuflma yapan Hasan Toprak; yaflanan olayla Türkiye’nin yeni bir kader dönemecinin efli¤ine geldi¤ini belirterek bu karanl›¤a karfl› verilen mücadelede kimsenin birbirinden ba¤›ms›z olmad›¤›n› söyledi. Hemen ard›ndan kitle ad›na ortak bas›n metnini okuyan Hürri-

yet fiener; geçmiflte benzeri yaflanan ve Susurluk olay› ile net olarak a盤a ç›kan çetelerin halen görev bafl›nda oldu¤unu söyledi. fiemdinli halk›n›n üstüne gündüz vakti atefl açan bu çeteyi ele geçirdi¤ini ancak halk›n gösterdi¤i sa¤duyuya ra¤men çetenin teslim edildi¤i polis ekiplerinin zanl›lar›n bir k›sm›n› serbest b›rakt›¤›n› ve olay›n akibetinin belli olmad›¤›n› söyledi. Olay s›ras›nda yakalanan Jandarma Baflçavufl Ali Kaya ve di¤er suçlular›n görevlerinin derhal kamuoyuna aç›klanmas› gerekti¤ini söyleyen fiener, olay›n zanl›s› olanlar›n olaydan hemen sonra Mehmet A¤ar’› aramas›n›n gayet anlaml› oldu¤unu ve Susurluk’ta yarg›lanmayan A¤ar’›n yarg›lanmas› gerekti¤inin alt›n› çizdi. Tüm duyarl› halk kesimlerini, kurumlar› ve bas›n› bu olay›n takipçisi olmaya ça¤›ran fiener, yeni Susurluk’lara izin vermeyeceklerini ve bu olaylar›n takipçisi olacaklar›n› da sözlerine ekledi. Aç›klamaya kat›lan di¤er demokratik kitle örgütlerinin de k›sa konuflmalar yapaca¤›n› belirten fiener, Ak›n Birdal’a söz verdi. Birdal, yapt›¤› konuflmada Türkiye’nin demokrasi tarihinde yeni bir dönemeç noktas›nda oldu¤unu belirtti. Bugüne kadar yarg›lanmayan bu çetelerin daha da fl›mart›ld›¤›n› belirten Birdal, “Dün Ankara’dan yap›lan aç›klamay› duydunuz. ‘Kimseyi sorumlu tutamay›z’ diyorlar. Peki, sorumlu kimdir?” dedi. Birdal’dan sonra konuflma yapan Eren Keskin, devletin içinde çete veya baflka bir fley olmad›¤›n›, çete diye ad› geçenlerin zaten Özel Hareket Dairesi arac›l›¤› ile devlete ba¤l› oldu¤unu söyleyerek bugüne kadar bu teflkilat›n ‹HD’nin 16 üyesini katletti¤ini, pek çok ‹HD üyesinin bu zamana kadar bu kurumdan tehditler ald›¤›n› söyledi. Bölgedeki çat›flma ve ölümlerin kayna¤› olarak sürekli olarak Kürt halk›n›n suçlu gösterildi¤ini belirten Keskin, bu çat›flma ve ölümlerin sorumlular›n›n bölgede yaflayan insanlar de¤il bu kontrgerilla birlikleri oldu¤unu söyleyerek konuflmas›n› noktalad›. Keskin’in konuflmas› s›k s›k “J‹TEM halka hesap verecek”, “Katiller belli hesap sorulsun”, “Kürdistan faflizme mezar olacak” sloganlar›yla bölündü. Keskin’in ard›ndan sözü alan KESK fiubeler Platformu dönem sözcüsü Dursun Y›ld›z; “Türk ve Kürt halk› demokrasi istiyor mu, istemiyor mu? ‹stiyorsa iflte meydanlar!” dedi.

Konuya iliflkin bir konuflma yapan DTP’den Cemal Kavak ise kendilerinin de DEHAP olarak geçmiflte bunu yapan insanlar› polise teslim ettiklerini, ancak ifadeleri bile al›nmadan “Gidin yar›m kalan iflinizi bitirin” dercesine bu insanlar›n serbest b›rak›ld›¤›n› anlatt›. Konuflmas› s›ras›nda Genelkurmay’a da seslenen Kavak; “Halk› olur olmaz aç›klamalarla linç giriflimlerine teflvik etmeye çal›flt›n›z, ama halk sizin çetelerinizi linç etmeye giriflti, buyurun flimdi hesap verin” dedi. Kavak’›n aç›klamas›n›n ard›ndan EMEP ad›na Mehmet K›l›çarslan ve ESP ad›na Figen Yüksekda¤ da k›sa birer konuflma yapt›. Kitlenin s›k s›k hesab› halk›n soraca¤›na dair att›¤› sloganlar içinde son bulan eylemde en son konuflmay› yapan Hürriyet fiener, buna dair eylemliliklerine devam edeceklerini de iletti. ANKARA Hakkari’nin fiemdinli ‹lçesi’nde yaflanan olaylar› meflaleli yürüyüflle protesto eden yaklafl›k 300 kifli, “Bugüne kadar ifllenen bütün suçlar ve failleri aç›klan-

madan, suçlular gerekli cezaya çarpt›r›lmadan, devlet töhmet alt›nda kalmaktan kurtulamayacakt›r” uyar›s›nda bulundu. Konur Sokak’ta bir araya gelen Demokratik Toplum Partisi (DTP) Gençli¤i, Ba¤›ms›z Gençlik Hareketi (BAGEH), Ankara Gençlik Kültür Merkezi (AGKM), EMEK Gençli¤i, Sosyalist Gençlik Derne¤i (SGD) ve Sosyalist Demokrasi Partisi (SDP) Gençli¤i’ne mensup yaklafl›k 300 kifli, meflalelerle Yüksel Caddesi’nde bulunan ‹nsan Haklar› An›t› önüne kadar yürüdü. “Devlet terörüne son, çeteler yarg›lans›n” yaz›l› pankart ve “Bijî biratîya gelan (Yaflas›n halklar›n kardeflli¤i)”, “Devlet suçüstü yakaland›”, “Sivil katliam›na son” vb. yaz›l› dövizler açan grup, s›k s›k “Bijî tevgera azadiya Kurd (Yaflas›n Kürt Özgürlük Hareketi)”, “fiemdinli halk› yaln›z de¤ildir”, “Çeteler halka hesap verecek”, “Bijî berxwedan a fiemzînan (Yaflas›n fiemdinli direnifli)” ve “Terörist devlet, halka hesap verecek” sloganlar› att›.

Diyarbak›r’da miting sonras› YÜRÜYÜfiE POL‹S SALDIRISI Diyarbak›r’da düzenlenen “Kürt Sorununa Demokratik ve Bar›flç›l Çözüm” mitingi sonras› yürüyüfle geçen kitleye polis müdahale etti. Müdahale sonucu çok say›da kifli gözalt›na al›nd›. ‹stasyon Meydan›’nda düzenlenen mitingin ard›ndan Abdullah Öcalan’›n posterleri eflli¤inde yürüyüfle geçen binlerce kifli, Ory›l Petrol Mevkii’nde polis müdahalesiyle karfl›laflt›. Göz yaflart›c› bomba kullanan ve havaya atefl açan

polise, grup da tafllarla karfl›l›k verdi. Eyleme kat›lan kitle ile polisler aras›nda bafllayan çat›flma, ara sokaklarda da devam etti. Polisin att›¤› göz yaflart›c› bombadan, göstericilerin yan› s›ra çevredeki vatandafllar ve gazeteciler de etkilendi. Birçok polisin de yaraland›¤› çat›flman›n ard›ndan çok say›da kiflinin gözalt›na al›nd›¤› belirtildi. Eylemcilerin sokak aralar›na da¤›lmas›yla çat›flma sona erdi. (H. Merkezi)


35

9

18 Kasım-1 Aralık 2005

Grup ad›na konuflan Tuncay Çiçek, rabacak okudu. Okunan metinde; “Ülke- bir araya gelen DEHAP’l› bir grup, Hak- nak Sümerbank’a do¤ru yürüyüfle geçti. devletin, y›llard›r Kürt halk›n›n demokra- mizde 2005 Newroz’unda Mersin’de kari’nin fiemdinli ‹lçesi’nde yaflanan Kitle Çankaya Metro ‹stasyonu’na geltik meflru taleplerini bask› ve zor yöntemi meydana gelen bayrak olay›ndan sonra olaylar›n faillerinin ortaya ç›kar›l›p, ceza- di¤inde, bir provokatör elinde “Katil ile bast›rmaya çal›flt›¤›n› belirterek, geçmiflte de hiç yabanc›s› olmad›¤›m›z land›r›lmas›n› istedi. devlet hesap verecek- Partizan” imzal› “Devlet ve çetesi bir kez daha ifl bafl›n- b i r Kartal Meydan›’nda bir araya dövizi tafl›yan okurumuza sald›rarak elinda. Ancak devletin çetesi bu kez gelen DEHAP üyesi bir grup, “Temiz deki afifli y›rtmak istemifl, bunun üzerine Kürt halk› taraf›ndan suçüstü yave demokratik bir toplum istiyo- kitlenin müdahale etmesiyle sald›rgan Ankara kalanm›flt›r ve devletin yetkili ruz”, “Hakkari Valisi istifa”, “Suç- olay yerinden uzaklaflt›r›lm›flt›r. a¤›zlar› Susurluk çetesinin ortaya lular adalete teslim edilsin” yaz›l› Saat 12:00’de Sümerbank önüne geç›k›fl›nda oldu¤u gibi olay›n lokal dövizleri açarak, “fiemdinli halk› len kitle ad›na ‹HD ‹zmir fiube Baflkan› bir olay oldu¤una Türkiye ve dünyaln›z de¤ildir”, “Biji biratiya ge- Mustafa Rollas bir bas›n aç›klamas› yapya kamuoyunu inand›rmaya çal›fl›lan”, “Katiller halka hesap vere- t›. Aç›klamada öncelikle yaflananlar hakyor” dedi. Devletin yoksulluk ile tercek” sloganlar› att›. DEHAP Kartal k›nda bilgi verildikten sonra, “bizler bubiye edemedi¤i ve taleplerinden vaz‹lçe Baflkan› Gülflehri Emifl, “Ka- gün fiemdinli halk›n›n taleplerinin talebigeçiremedi¤i Kürtlere bu kez de bomtiller arabada suçüstü yakalanm›flt›r. miz oldu¤unu hayk›rmak için buraday›z. balar ile yöneldi¤ini ifade eden Çiçek, Suç iflleyenleri suçüstü yakalayan Hükümete ve onun temsil etti¤i devlete son 2 ayda Hakkari ve çevresinde yafiemdinli halk›n› selaml›yoruz. Bu sesleniyoruz ve görevlerini hat›rlat›yoruz. flanan olaylardan PKK’yi sorumlu tuttür sald›r›lar›n tekrarlanmas› duru- fiemdinli olay›n›n, Susurluk olay› ile aç›tu¤unu hat›rlatarak, flunlar› dile getirmunda tepkimizi daha etkili bir bi- lan perdenin alt›nda rolleri görülmeyen di: çimde ortaya koyaca¤›z” dedi. veya görülmek istenmeyenlerin a盤a ç›k“Daha birkaç gün önce bombalama kaos ve t›¤› bir olay oldu¤unu düflünüyoruz. Bizeylemlerinin PKK taraf›ndan yap›ld›¤›n› Türk-Kürt çat›flmas› ortam› yarat›lmaya ‹ZM‹R ler bu olayda devletin, derin taraf› ile manfletlerine tafl›yan devletin resmi yay›n çal›fl›lm›flt›r. ‹lk olarak çeflitli illerde Aralar›nda çok say›da devrimci ve de- aç›klanmayacak kadar sorumluluk ve zan organlar›, flimdi olay›n bütün ç›plakl›¤›na Kürtlere yönelik linç giriflimleriyle h›z- mokrat kurumun bulundu¤u yaklafl›k 400 alt›nda oldu¤unu düflünüyoruz” denildi. ra¤men olay›n provokasyon olabilme ih- land›r›lan süreç Trabzon’da ve son olarak kiflilik bir kitle 12 Kas›m günü ‹zmir’de Rollas konuflmas›n›n devam›nda ise; “Bu timaline halk› inand›rmaya çal›fl›yor. ‹flin Rize’de TAYAD’l›lara yönelik linç giri- bir eylem yapt›. ba¤lamda buradan hükümete ve baflbakaen vahim yönü Kürtlere karfl› bin operas- flimleriyle tek hedefin Kürtler de¤il, topSaat 11:30’da ‹HD önünden yürüyüfle na sesleniyoruz. Kamuoyuna sadece ald›yon ile övünen polis flefi Mehmet lumsal muhalefetin tüm devrimci bileflen- geçen kitle s›k s›k “Faflizme karfl› omuz ¤›n›z duyumlara dayal› aç›klama yapmak A¤ar’›n çeteyi himaye etmesidir. Zor du- leri oldu¤unu göstermifltir” denildi. omuza”, “Katil devlet hesap verecek”, yerine hükümet olman›n ve baflbakan olrumda kalan, üzerlerine kurflun ya¤d›r›fiemdinli ilçesinde yaflanan olaya da “fiemdinli halk› yaln›z de¤ildir”, “Biji man›n gere¤ini yap›n. fiemdinli halk›na lan, bombalanan halk m›d›r, yoksa bom- vurgu yapan Karabacak “MGK’n›n top- biratiya gelan” vb. sloganlar atarak Ko- ve kamuoyuna zanl›lar› ve görevlerini bay› patlatan, kurflunu s›kan devlet görev- yekün savafl stratejisinin uyguderhal aç›klay›n. Baflta ‹çifllileri midir? Ç›k›p bütün piflkinli¤i ile bu lay›c›s› olan sald›rganlar bu leri Bakan›, Genel Kurmay ‹stanbul durumu kamuoyuna aç›klayan A¤ar, ‘De- kez teflhir olmufl, kimlikleri Baflkan›, Hakkari Valisi ve mek ki orda kimse yoktu ki beni arad›lar’ a盤a ç›km›flt›r” dedi. Kitle fiemdinli Kaymakam› olmak diyerek kendini devletin yerine koyuyor” “Dün Susurluk, bugün fiemüzere olay bölgesinde yetkili dedi. Eylem at›lan sloganlar›n ard›ndan dinli, katil devlet hesap vereve görevli olan idari yönetison buldu. cek”, “Irkç›l›¤a, flovenizme, cilerin, güvenlik görevlilerilinçlere son, yaflas›n halklar›n nin ve Jandarma görevlileriHATAY kardeflli¤i”, “Susma sustukça nin görevinden el çektirin” Hatay Demokrasi Platformu 12 Ka- s›ra sana gelecek”, “Nerede zudedi. s›m 2005 tarihinde bir aç›klama yaparak lüm, linç, katliam orada isyan, Aç›klaman›n ard›ndan fiemdinli’deki sald›r›lar› k›nad›. Aç›kla- intifada, serh›ldan” vb. sloganlar tüm yap›lanlar› protesto etma saat 13:00’de sloganlarla bafllad› yak- att›lar. mek için 5 dakikal›k sessiz lafl›k yüz kiflinin oldu¤u aç›klamada kitle oturma eylemi yap›ld›ktan “J‹TEM da¤›t›ls›n, 1000 operasyon KARTAL sonra, kitle sloganlarla da¤›laç›klans›n” yaz›l› pankart› tafl›d›. Plat‹stanbul Kartal Meydan›’nda d›. form ad›na aç›klamay› Reflat Dal yapt›. Dal yapt›¤› aç›klamada “bölgede kanunlar›n nas›l iflledi¤ine, devlet görevlilerinin halk›n mal ve can güvenli¤ini korumakla görevli olanlar›n hangi karanl›k ifller peflinde kofltuklar›na tan›k olduk. Terör ve Diyarbak›r’da 2 Kas›m Çarflamba 47 AE 128 plakal› minibüs bayram ta- rine döndüklerini belirten floför Sad›k Önanarflinin kimler taraf›ndan ç›kar›ld›¤›, günü halk soka¤a döküldü. Halk› soka¤a tili için Konya’da inflaat iflçisi olarak çal›- cel ise polis olduklar›n› iddia eden 5 kiflidökülen kan›n ve yaflanan ac›n›n kimler dökense özel bir gün veya bir kutlama de- flanlar› memleketleri Mardin K›z›ltepe’ye nin sald›r›s›ndan kurtulamad›. Olaya tataraf›ndan kullan›ld›¤› bomba at›lan kitap ¤ildi. K›sa süre önce sivil polis olduklar› götürmek üzereyken Kuruçeflme’de dur- n›k olan inflaat iflçilerinden Tahsin Akda¤, evi ile birlikte daha anlafl›l›r oldu. Devlebelirtilen 5 kifli Konya’dan bayram için duruldu. Minibüsü durduran 5 kifli mini- bas›na yapt›¤› aç›klamada “‹kaz üzerine tin resmi güçlerinin, devletin resmi araçMardin K›z›ltepe ilçesine gitmekte olan büste fuhufl amaçl› olarak kad›nlar›n ta- durdu¤umuzda bize kad›nlar›n nerede ollar›n›n, devletin silah ve bombalar›n›n, bir minibüsü durdurmufl ve minibüsün fl›nd›¤›n› iddia ederek bu kad›nlar›n nere- du¤unu sordular. Bilgimizin olmad›¤›n› devletin güvenlik güçlerinin nas›l ve niiçindekilere sopalarla sald›rm›flt›. de oldu¤unu sordu. Tatil için memleketle- söyledik. Yine de inanmad›lar. fioför arçin kullan›ld›¤›n› bir kez daha gördük ve kadaflla tart›flt›ktan sonra kavga ç›kt›. Elyaflad›k” dedi. Aç›klamada kitle s›k s›k lerindeki sopalarla floförü dövüp hasta“Faflizme karfl› omuz omuza”, “Dün nelik ettiler. Polis olduklar› ellerindeki Susurluk, bugün fiemdinli, yar›n neretelsizlerden ve telsiz konuflmalar›ndan si” vb. sloganlar› att›. Eylemde bir kifli belliydi. Ama sivil giyinimliydiler. Konprovokasyon girifliminde de bulundu anHPG Bas›n Bürosu taraf›ndan yap›lan bir ya’da inflaatta çal›fl›yoruz ve bayram tatili cak baflar›l› olamad›. Kitle aç›klaman›n aç›klamaya göre U¤ur Kaymaz ve babas› Ahmet için memleketimize gidiyorduk” dedi. ard›ndan sloganlarla da¤›ld›. Olay›n görgü tan›klar› arife gününde Kaymaz’› katleden J‹TEM elemanlar› ölümle cezaland›r›ld›. 12 yafl›nda olan U¤ur Kaymaz bile pervas›zca devam eden bu sald›r› ve BURSA bedenine 13 kurflun s›k›larak katledilmiflti. bask›lar› k›namak ve protesto etmek için 12 Kas›m günü Setbafl› Mafel Kafe Olay›n yaflanmas›n›n ard›ndan aç›lan dava yolu yaklafl›k 1 saat trafi¤e kapad›. Emniönünde bir araya gelen ‹HD, Partizan, Eskiflehir’e al›nm›fl ve duruflmaya destek için yet yetkilileri halk› yaklafl›k 1 saat boyunESP, SDP, BDSP, Al›nteri, DTP “Irkç›l›gelen kurumlar sald›r›ya u¤ram›flt›. HPG Bas›n ca yolu açmalar› için ikna etmeye çal›fl›r¤a, flovenizme, linçlere son-Yaflas›n Bürosu’ndan yap›lan aç›klamaya göre ken Diyarbak›r Emniyet Müdürlü¤ü yethalklar›n kardeflli¤i” pankart›n› açarak, Kaymazlar› katleden J‹TEM grubunun içinde kilileri de bu s›rada olaya kar›flan polisleburadan AVP önüne kadar sloganlar ve bulunan fieyhmus Erden ve Ahmet Koçhan HPG ri telsiz anonsuyla emniyet müdürlü¤üne dövizlerle yürüdüler. ça¤›rd›. (H.Merkezi) taraf›ndan ölümle cezaland›r›ld›. (H. Merkezi) Burada bas›n metnini kurumlar ad›na ‹HD Yönetim Kurulu Üyesi Yakup Ka-

‹nflaat iflçilerine sivil polis daya¤›!

Katiller cezalar›n› buldu!


10

18 Kasım-1 Aralık 2005

35

“Terörle Mücadele Yasas›”n› reddediyoruz! Halka yönelik ciddi sald›r›larla dolu olan Terörle Mücadele Yasa Tasar›s›’na karfl› çeflitli eylemler düzenlemeye devam ediliyor. Ülkenin birçok ilinde ve ilçesinde demokratik kurumlar tasar›y› protesto ediyor.

Fatih

TAKS‹M ‹stanbul’da kurulan TMY Tasar›s› Karfl›t› Birlik, 3 Kas›m Perflembe günü Taksim’de konuya iliflkin haz›rlad›klar› bildirileri da¤›tmak üzere topland›. Saat 13:30’da Taksim Tramvay Dura¤› önünde toplanan birlik ad›na konuflma yapan Ersin Sedefo¤lu, ezilenler ve ezenler aras›nda yüzy›llard›r süren hak alma mücadelesi içinde halk›n her baflkald›r› ve isteminin “isyan”, “bölücülük”, “y›k›c›l›k” ve “terörizm” olarak nitelendirildi¤ini belirterek son y›llarda da ABD emperyalizmi baflta olmak üzere pek çok emperyalistin kendilerine karfl› olanlar› “terörist” olarak göstermeye çal›flt›¤›n› ancak bu nitelemenin sadece zulme ve baflkald›ranlara de¤il art›k tüm halka karfl› kullanmaya baflland›¤›n› anlatt›. Toplumun huzurunu bozup terör suçu iflleyenlerin emperyalist güçlerin özellefltirme sald›r›lar›na, tar›m›n tasfiyesi sald›r›lar›na ve 12 Eylül faflist miras› YÖK’e karfl› direnen ve mücadele verenlerin de¤il toplumun en demokratik haklar›n› bile ortadan kald›rmay› hedefleyenler oldu¤unu belirten Sedefo¤lu, egemenlerin tüm bu sald›r›lar›na karfl› daha da bütünleflmifl, yükselen bir duruflla karfl› konulmas› gerekti¤ini vurgulad› ve halk› TMY karfl›t› mücadeleye destek vermeye ça¤›rd›. Aç›klaman›n ard›ndan Taksim ‹stiklal Caddesi’nde yo¤un flekilde bildiri da¤›tan kitle sesli ajitasyonla çevredeki insanlar› TMY tasar›s›na karfl› mücadeleye ça¤›rd›. KARTAL 9 Kas›m Çarflamba günü saat 13.00’te Kartal AKP ilçe binas› önünde toplanan TMY Karfl›t› Birlik üyeleri, buradan toplu bir flekilde yürüyüfle geçti. Bankalar Caddesi’nde “TMY Tasar›s› geri çekilsin! Tüm anti-demokratik yasalar iptal edilsin! TMY Tasar›s› Karfl›t› birlik” yaz›l› pankart ve “TMY Tasar›s› geri çekilsin”, “Hükümet yasan› al bafl›na çal”, “Bask›lar bizi y›ld›ramaz” vb. dövizler aç›ld›. “Susma sustukça s›ra sana gelecek”, “Faflizme kar-

gösterdi¤i “performans›” protesto etmek üzere saat 13:00’de eylem düzenledi. Kitlenin “TMY tasar›s› geri çekilsin” sloganlar›yla bafllatt›¤› eylemde yap›lan konuflmada; AB ve ABD emperyalistlerinin 11 Eylül sald›r›s›ndan sonra “terörizmle mücadele” ad› alt›nda bugüne kadar ezdi¤i, sömürdü¤ü bütün emekçi halklara savafl açt›¤› ve fiili olarak savaflmad›¤› yerlerde ise terörle mücadele ad›na halk›n kazan›lm›fl haklar›n› gasp eden a¤›r yasalar›n devreye sokuldu¤u anlat›ld›. Türkiye’de zaten bu yasalar›n yürürlükte oldu¤u belirtilirken flimdiki Terörle Mücadele Yasas› (TMY) tasar›s›nda mevcut hak gasplar›n›n daha da derinlefltirilmek istendi¤ine, kamuoyunun bask›s› ile gösterl rta melik olarak birkaç maddenin Ka geri çekildi¤ine ancak yasan›n mevcut demokratik haklara yönelik fl › omuz omuza”, “TMY tasar›s› geri çe- kapsaml› sald›r› yasalar›n›n durdu¤una kilsin” vb. sloganlar›yla Kartal Meyda- vurgu yap›ld›. Ülke içinde hak gasplar›na yönelik n›’na yürüyen kitle ad›na burada bir bas›n metni okundu. Bas›n metninde ç›kan yasa tasar›lar›nda AKP hükümeti“Toplumun huzurunu bozanlar, terör nin de rolünün belli oldu¤unu söyleyen suçu iflleyenler; halklar›n en temel de- ve bugünkü eylemlerini sonland›rd›klamokratik hak ve özgürlüklerini orta- r›n› ancak gelecek eylemler için daha dan kald›ranlar, bu hak ve özgürlük- defalarca kez alanlara ineceklerini ifade lerini kullanmak için mücadele eden- eden kitle, “Faflist yasaklar de¤il delere tüm silahlar›yla sald›ranlard›r. mokratik haklar”, “TMY tasar›s› geri ‹flte bu yüzden gerçek terörist onlar- çekilsin”, “Bask›lar bizi y›ld›ramaz” d›r. Bu yüzden bizler hak ve özgürlükle- sloganlar›n› atarak eylemi bitirdi. rimizin sahibi ve savunucular› olarak ya‹ZM‹R san›n geçmesine izin vermemeliyiz” deTMY karfl›t› eylemler ülkenin birçok nildi. Bas›n aç›klamas› TMY karfl›t› sloyerinde sürerken, ‹zmir’de de bir süre ganlar›n at›lmas›n›n ard›ndan sona erdi. Bas›n aç›klamas› öncesinde ve s›ra- önce bir araya gelen Partizan, BDSP, s›nda TMfi polislerinin, Çevik Kuvvet ÇHD, ‹HD, DHP, ESP, EKB, ÖMP, ekiplerinin AKP önünde ve bas›n aç›kla- Kurtulufl Partisi, SDP, Kald›raç ve ‹zmas›n›n yap›ld›¤› Kartal Meydan›’nda mir Cezaevi ‹nisiyatifi TMY karfl›t› çayo¤un y›¤›nak yapt›¤› gözlenirken uzun l›flmalar›n› h›zland›rd›lar. ‹lk olarak babir aradan sonra devrimci, demokrat ku- s›lan bildirilerin da¤›t›lmas› için bir rumlar›n birlikte kararl› bir flekilde Ban- program ç›kar›ld›. Bu program dahilinde kalar Caddesi’nden Kartal Meydan›’na 12 Kas›m günü Karfl›yaka Çarfl›da, saat yürümesi bir olumluluk olarak de¤erlen- 16:00’da bir araya gelen yaklafl›k 25 kiflilik grup, megafonla sesli ajitasyon yadirilmelidir. Ayn› gün ESP de Kad›köy ‹skele parak yaklafl›k 2500 bildiriyi 45 dakika Meydan›’nda yapt›¤› bas›n aç›klamas›n- içinde da¤›tt›. Bileflenin önüne koydu¤u program da TMY Tasar›s›’n›n geri çekilmesini istedi ve tasar›ya karfl› mücadele edeceklerini belirtti. FAT‹H/‹STANBUL Yeni TMY tasar›s›na karfl› halk›n tepkisini merkezilefltirmeye ve birlefltirmeye çal›flan TMY Tasar›s› Karfl›t› Birlik, 13 Kas›m Pazar günü AKP Fatih ‹lçe Binas› önünde toplanarak AKP’nin TMY tasar›s› için

‹zmir

flöyle; * 16 Kas›m 2005-Buca Pazar›’nda bildiri da¤›t›m›-saat 15:00 * 19 Kas›m 2005-Çi¤li Pazar›’nda bildiri da¤›t›m›-saat 14:00 ve saat 15:00’te bir bas›n aç›klamas›. * 23 Kas›m 2005-Bornova Metro önünde-bildiri da¤›t›m›-saat 16:00 Bütün da¤›t›mlarda megafonlarla ajitasyon çal›flmas› yap›lacakt›r.

Hasta tutsaklar ölüme terk ediliyor! ‹stanbul TAYAD taraf›ndan yap›lan bir aç›klamada tutsaklar›n F tipi hapishanelerde karfl›laflt›klar› zorluklar gözler önüne serildi. Aç›klamaya göre Kand›ra 1 No’lu F Tipi Hapishanesi’nde bulunan Ufuk Keskin DiabetüsMellütüs Tip fleker hastas›. Keskin s›k s›k fleker komas›na girmesine ra¤men, cezaevi idaresi, jandarma ve hapishane doktorlar›n›n yaklafl›mlar›ndan kaynakl› tedavi olamamaktad›r. Ufuk Keskin babas› ile yapt›¤› son ziyarette durumu ile ilgili olarak flunlar› anlat›yor; “‹nüsilin i¤nemi vurmak için her zaman oldu¤u gibi sabah 07:00’ye saati kurmufltum. Saatin zili devaml› çal›p, susmay›nca ayn› hücredeki arkadafllar›m yan›ma gelmifller. Ben fleker komas›na girmiflim. Yere düflmüflüm a¤z›mdan kan gelmifl. Kaskat› olmuflum. Hemen idareye haber veriyorlar. ‹dare sedyeyle revire götürmüfl. Daha önceden devaml› yan›mda bulunan fleker komas›na girdi¤im zaman kulland›¤›m floklayarak ay›lmam için glikoz i¤nem vard›, onu vurmufllar. O i¤nenin de tarihi geçmifl, ay›ltamam›fllar. Bu durumda acil hastaneye götürülmem gerekiyordu, buna ra¤men sabah 07.00’dan 12.30’a kadar revirde sedye üzerinde bekletmifller. Befl buçuk saat sonra hastaneye götürmüfller.” Girdi¤i koma nedeniyle hastaland›¤› günü hat›rlamayan Keskin’e Bayrampafla Devlet Hastanesi’nde yatmak istemedi¤ine dair dilekçe imzalat›lm›fl oldu¤u, hapishanenin sa¤l›k memuru taraf›ndan baba Keskin’e ifade edilmifl. Hapishanelerde bulunan hasta tutsaklar›n tedavisi konusunda devlet taraf›ndan uygulanan politika, tecridin bir parças› olarak uygulanmaya devam etmektedir. Bu konuda gerek ailelerin gerekse de tutsaklar›n talebini görmezden gelen devlet, tutsaklar› ölüme terk etmifl durumdad›r. Yap›lan adli soruflturmalardan hiçbir sonuç alamayan tutsaklar, bu baflvurular›ndan kaynakl› da disiplin soruflturmalar›na ve cezalara maruz kalmaktad›r. (H. Merkezi)


11

35

18 Kasım-1 Aralık 2005

TAYAD’LILARA R‹ZE’DE L‹NÇ G‹R‹fi‹M‹ Devletin ülkücü faflistleri kullanarak yurtsever, devrimci güçlere yönelik sald›r›lar›na devam etmektedir. Devlet taraf›ndan yap›lan aç›klamalarda toplumun bütününe mal edilen linç sald›r›lar›n›n, devletin yönlendirmesi do¤rultusunda yap›ld›¤› bilinen bir gerçektir. Halk› yönetmekten aciz sistemin “güvenlik” önlemlerini hergün biraz daha art›rd›¤› bugünlerde, karakol say›lar›n›n, Mobese kameralar›n say›s› art›r›lma çal›flmalar› yürütüldü¤ü aç›klanmaktad›r. Geliflen linç histerili sald›r›lar›n da sistemin içinde bulundu¤u durumdan ba¤›ms›z olmad›¤› bir gerçek. Yönetme krizi derinleflen devlet linç sald›r›lar›na da ara vermeden devam etmektedir. Bu sald›r›lar›n sonuncusu 2 Kas›m Cuma günü yafland›. Rize’nin Hopa ilçesine giden TAYAD (Tutuklu ve Hükümlü Aileleri ile Dayan›flma Derne¤i) üyesi 15 kifli; 2001 y›l›nda Küçükarmutlu’da Ölüm Orucu’nda flehit düflen Canan ve Zehra Kulaks›z kardefllerin mezar›n› ziyaret etti. fiehre girdikleri andan itibaren polis kontrolüne al›nan TAYAD’l›lar›n yolu geri dönüflte Cumhuriyet Meydan›’nda 300 kiflilik bir kalabal›k taraf›ndan kesildi. fieyh Camii’nin arkas›nda ellerinde tafl ve sopalarla araç belirdi¤i anda linçe

lerle bas›n› bilgilendiren TAYAD’l›lar olay› k›nad›lar. (H. Merkezi)

giriflen ülkücü/faflist grup, giriflimleri baflar›ya ulaflmadan polis taraf›ndan(!) durduruldu. Olay s›ras›nda minibüsün camlar› k›r›l›rken yap›lan aç›klamalarda yaralananlar›n da oldu¤u bildirildi. Havaya atefl açarak grubu durdurmaya çal›flan(!) polisin daha sonradan yapt›¤› aç›klamalar ise gayet çarp›c›yd›. Israrla devrimci ve ilerci güçleri ve dinamikleri “terörist” ve “toplumun huzurunu bozanlar” olarak lanse eden devlet yetkilileri ve kolluk güçleri gerçeklefltirilen sald›r›da 300 kiflinin bir yol

üzerinde nas›l topland›¤›n› ve nas›l olur da bir linç girifliminde gözalt›na al›nan olmad›¤›n› aç›klamazken Emniyet taraf›ndan yap›lan aç›klamada “Polis müdahale etti, ancak vatandafl tahrik oldu. ‹stenmeyen olaylar› polisimiz engelledi” denildi. As›l çarp›c› aç›klama ise olaydan bir gün sonra Belediye Baflkan› taraf›ndan yap›larak “Halk az bile yapm›fl, bir daha buralara u¤ramas›nlar, daha da beteri olur” denildi. Olaya iliflkin faks yoluyla ve eylem-

Mersin HÖC’den eylemler 20 Ekim 2000 tarihinde bafllayan ve 6. y›l›na giren Ölüm Orucu direniflinde flehit düflen 100’ü aflk›n devrimciyi anmak ve tecriti protesto etmek için Mersin’de HÖC taraf›ndan bir dizi eylem ve etkinlik gerçeklefltirildi. 20 Ekim’de kampanya olarak bafllat›lan eylemler çerçevesinde çeflitli emekçi semtlerde ve çarfl› merkezinde bildiri da¤›t›m› yap›ld›. 20 Ekim’de yap›lan aç›klaman›n ard›ndan ise üç kifli gözalt›na al›nm›fl ve gözalt›na al›nanlardan ikisi tutuklanm›flt›. Tutuklanan Özkan Kay›kç›, bir hafta sonra itiraz üzerine serbest b›rak›l›rken Sevtap Türkmen halen tutuklu bulunmaktad›r. Kampanya kapsam›nda 1 Kas›m 2005 tarihinde AKP Mersin ‹l Binas› önünde tabutlu bir eylem yap›ld›. Saat 13.00’de yap›lan aç›klamay› HÖC ad›na Mehmet Tafl okudu. Aç›klaman›n ard›ndan HÖC üyeleri TAYAD’›n tecrit karfl›t› bildirilerini Çarfl› merkezinde da¤›tt›.

2 Kas›m 2005 tarihinde ise HÖC üyeleri Taflbina önünde saat 17.30’da meflaleli bir eylem yapt›lar. Yap›lan aç›klamada F Tiplerine ve tecrite karfl› süren Ölüm Oruçlar›na de¤inildi. Eylemde kitle s›k s›k tecrit karfl›t› sloganlar atarak da¤›ld›lar. Ayn› kampanya kapsam›nda 6 Kas›m 2005 tarihinde ise Küçükarmutlu operasyonunda flehit düflen Bülent Durgaç’›n mezar› bafl›nda bir anma gerçeklefltirildi. Anmada “Kahramanlar Ölmez, Halk Yenilmez, TAYAD’l› Aileler” pankart› tafl›nd›. Durgaç’›n mezar› bafl›nda yap›lan aç›klamada onun hayat›n› ve mücadele yaflam›n› anlatan bir konuflma yap›ld›. Ard›ndan söz alan HÖC Temsilcisi, Küçükarmutlu operasyonunu ve halen devam eden tecriti anlatan bir konuflma yapt›. Söylenen marfllar›n ve okunan fliirlerin ard›ndan kitle, “Yaflas›n Ölüm Orucu direniflimiz” vb. sloganlar› atarak anmay› bitirdiler. (Mersin)

Devlet, hapishanelerde YEN‹ KATL‹AMLARA AÇIK! 1 Kas›m Cuma gecesi Antalya’n›n Alanya ilçesinde bulunan B Tipi Kapal› Hapishane’de adli tutuklular hapishane idaresine sunduklar› talepler kabul edilmeyince direnifl bafllatt›. Al›nan bilgiye göre h›rs›zl›k vb. suçlardan hükümlü 9 tutuklunun hapishanede baflka ko¤ufllarda bulunan arkadafllar›n›n yanlar›na getirilmelerini istemeleri üzerine hapishane idaresi bu talebi reddetti ve adli tutuklular taleplerinin reddedilmesi üzerine ko¤ufl kap›lar›n› dövmeye bafllad›. K›sa sürede durumun idarece bildirilmesi üzerine Alanya Emniyeti’ne ba¤l› Çevik Kuvvet ekipleri hapishaneye girdi. Geçmiflte özellikle 19 Aral›k katliam›nda gördü¤ümüz ve daha sonras›nda ülkemiz hapishanelerinde s›kça tan›k oldu¤umuz ve sonu katliam veya tutsaklara

ya¤d›r›lan cezalarla biten bu uygulaman›n adli tutuklulara da uyguland›¤›n› gösteren sahneye Çevik Kuvvet’in kat›lmas›n›n hemen ard›ndan Gazipafla’da bulunan Jandarma Komando Birli¤i’ne ba¤l› tam donan›ml› askerlerin gelmesiyle de tamamland›. ‹çeride adli tutuklularla süren 3,5 saatlik pazarl›¤›n ard›ndan tutuklular›n direnifli sona erdirilirken arkadafllar›n›n kendi ko¤ufluna getirilmesini isteyen 9 tutuklu karga tulumba ring araçlar›na bindirilerek Ermenek Kapal› Hapishanesi’ne götürüldü. Bu arada adli tutuklulardan kalp rahats›zl›¤› oldu¤u bildirilen birinin fenal›k geçirdi¤i ve Alanya Devlet Hastanesi’ne kald›r›ld›¤› da gelen bilgiler aras›nda. (H. Merkezi)

MERS‹N’DE PROVOKASYONA TEPK‹ Rize’de TAYAD’a dönük sald›r›lar› protesto etmek amac›yla HÖC üyeleri AKP Mersin ‹l Binas› önünde bir bas›n aç›klamas› yapt›. 11 Kas›m Cuma günü saat 13.00’de yap›lan aç›klamada kitle “Provokasyonlar›n, linç giriflimlerinin sorumlusu AKP’dir-HÖC” yaz›l› pankart› açarak bas›n aç›klamas›na bafllad›. HÖC ad›na aç›klamay› Cihan Güler yapt›. Güler, yapt›¤› aç›klamada Rize valisinin ve Rize AKP milletvekili flahs›nda AKP’lilerin yap›lan aç›klamalarla sald›r›lar› sahiplendi¤ine vurgu yapt› ve “bu sald›r›lar› sahiplenmek yasalara göre suçtur. Bir kez daha ortaya ç›km›flt›r ki provokasyonlar, linç giriflimleri bizzat AKP iktidar›n›n halka karfl› örgütledi¤i sald›r›lard›r. Ancak provokasyonlar› örgütleyen, hak arayanlara karfl› tehditler savuran iktidar ayn› zamanda ‘hukuk devleti’ oldu¤unu söylüyor” dedi. Aç›klaman›n ard›ndan kitle s›k s›k “Bask›lar bizi y›ld›ramaz”, “Komplolar› bofla ç›karaca¤›z” vb. sloganlar› atarak eylemi sona erdirdi. (Mersin)

Tutsaklar› geçtik, s›ra avukatlarda! Yeni C‹K, TCK ve CMK vb. ile tutsaklar›n ve halk›n ilerici unsurlar›n›n ifade ve örgütlenme haklar›n› ellerinden almaya çal›flan devlet, emperyalist efendileri için görücüye ç›kard›¤› son yasalarla nereye varmak istedi¤ini bir kez daha gösterdi. Geçti¤imiz günlerde Edirne F Tipi Hapishanesi’nde bulanan müvekkillerine kitap ve Cezaevi Dayan›flma Derne¤i’ni tan›tan mektuplar gönderen avukatlara “Örgüt üyelerini ve örgüt liderlerini yeniden örgütlemek” iddias› ile soruflturma aç›ld›. Müvekkilleri için hesaplar›na kitap yat›ran ve F tiplerinde art›k al›fl›k oldu¤umuz hak ihlalleri ile ilgili faaliyete geçen Cezaevi Dayan›flma Derne¤i ile ilgili mektup gönderen Avukat Faz›l Ahmet Tamer, Gülizar Tuncer ve fiafak Y›ld›z bu kitaplar›n müvekkillerine ulaflmad›¤›n› haber al›nca Edirne Cumhuriyet Savc›l›¤›’na hapishane idaresi hakk›nda suç duyurusunda bulundu. Bu s›rada misillemeci tav›rlar› ile zaten ün kazanan F Tipi Hapishane idarelerinin genel anlay›fl› tekrar ortaya ç›kt› ve Edirne F Tipi Hapishanesi idaresi avukatlar hakk›nda, hükümlü Ahmet Aytunç Altay, Tuncay Kurtbafl, Erol Zavar, Yusuf Sarp, tutuklu Erol Engin, Ercan Kartal, Zeki fiahin, Engin K›rt›l ve Kenan Güngör’e gönderilen mektuplarda “Yasad›fl› örgüt üyesi ve örgüt lideri konumunda bulunan hükümlü ve tutuklular› tekrar örgütlemeye çal›flt›klar› tespit edilmifltir” diyerek soruflturma talebinde bulundu. Avukat Tamer, Tuncer ve Y›ld›z suç duyurular›n›n sonuçlar› için Edirne Cumhuriyet Savc›l›¤›’na gitti¤inde ise suç duyurular›n›n savc›l›k taraf›ndan reddedildi¤ini ancak Edirne F Tipi Hapishanesi idaresi taraf›ndan kendileri hakk›ndaki suç duyurusunun kabul edildi¤ini ö¤rendi. Avukatlardan Faz›l Ahmet Tamer bas›na yapt›¤› aç›klamada “fiikayetçiydim, ancak flüpheli san›k olarak ifade vermek zorunda kald›m” diyerek bu yaflanan kanun tan›mazl›¤a karfl› A‹HM’e gidece¤ini belirtti. Tamer ayn› aç›klamas›nda “Müvekkillerimden idarenin tutumu hakk›nda dava açmak için vekâlet istedim, bunun için A‹HM yetki belgesi gönderdim. Ancak belgeye de el konuldu” dedi. En basit de¤erlendirmede bile savunma hakk› ihlali olan ve art›k uygulama alan›n› d›flar›ya tafl›ran F tipi anlay›fl›n, en son icraat› ise bize, yeni TMY ile neler gelece¤ini de görmemiz için olanak sa¤l›yor. (H. Merkezi)


12

18 Kasım-1 Aralık 2005

35

Filipinler’de devlet terörüne son! “ABD emperyalizmi ve onlar›n kuklas› faflist Arroyo hükümetinin halk muhalefetini sindirme-yok etme sald›r›lar›n›n bir parças› olan bu katliamlar›n sorumlular›n›n derhal a盤a ç›kar›lmas›n› istiyor, direnen Filipinler halk›n›n yan›nda oldu¤umuzu bir kez daha ilan ediyoruz.”

Filipinler’de iktidarda olan faflist Arroyo hükümeti, halk güçlerinden oluflan toplumsal muhalefete ve toplumsal muhalefetin temsilcilerine dönük izledi¤i, vahfli bir sindirme ve yok etme politikas›yla emperyalist efendilerine yaranmaya çal›fl›yor. Çünkü emperyalistler aras›ndaki dünyay› yeniden paylaflma kavgas› Asya, Güney Asya, ve Güneydo¤u Asya’y› da içine alacak biçimde geniflledi. Bu bölgelere askeri üsler kuran, askeri y›¤›nak yapan ABD’nin Filipinler’de uzun y›llard›r askeri üsleri bulunuyor ve dönem dönem, ABD’nin Filipinler’den asker ç›karmas› gündeme geliyor.

ABD emperyalizminin politikalar›n›n en büyük destekçilerinden olan Filipinler’de bugüne kadar iflbafl›na gelen gerici-faflist rejimlerin temsilcilerinden biri olan Arroyo hükümeti ABD’nin sald›rgan ve iflgalci politikalar›n› destekledi¤ini, efendisine karfl› elinden gelen en iyi hizmeti sunaca¤›n› Irak iflgaline asker göndererek göstermiflti. Bütün bunlarla birlikte Filipinler’de emperyalist politikalara ve onlar›n ülkedeki uygulay›c›lar›na karfl› ciddi bir halk muhalefeti geliflmektedir. Filipinler’de giderek yükselen ulusal-sosyal kurtulufl mücadelesi de hem ABD emperyalizmine hem de onun yerli uflaklar›na-ifl-

birlikçilerine korku salmaktad›r. Bu korkunun büyümesiyle birlikte faflist Arroyo hükümeti halk muhalefetinin öncülerine yönelik son aylarda özellikle Ocak 2005’ten itibaren say›s› ve vahfleti daha da artan katliamlar gerçeklefltirmekte ve bu katliamlara her gün yenileri eklenmektedir. Bu katliamlar›n sonuncular› ise 25 Ekim 2005 tarihinde Hacienda Luisita Çiftli¤inin Sendika Baflkan› Ricardo Ramos’un evinin yak›nlar›nda “kimli¤i belirsiz” kiflilerce M14 silahlar›yla katledilmesi, 26 Ekim’de de Tarlac yak›nlar›ndaki Pampanga eyaletinde Bayan Muna partisinin koordinatörü Francisco Rivera ve iki arkadafl›n›n yine silahl› sald›r› sonucu infaz edilmeleri oldu. ‹nfazlar›n hemen ard›ndan Bayan Muna Baflkan› Satur Ocampu, bu son yarg›s›z infazlarla birlikte Eylül 2005’ten itibaren 18 üye ve aktivistlerinin katledildi¤ini ve bu katliamlar›n sorumlusunun daha önce de benzer katliamlarda imzas› bulunan Jovito Palparan oldu¤unu söyledi.

“Biz ancak örgütlü hareket etti¤imizde kazan›r›z!” Teksif Bak›rköy fiubesi’nde örgütlü Serna-Seral iflçilerinin 27 Ekim Perflembe günü bafllatt›klar› imza kampanyas› sürüyor. ‹flçilerin Kad›köy’de açt›klar› imza stand› 30 Ekim’de Belediye taraf›ndan kald›r›lm›flt›. Bayram tatili nedeniyle stand›n tekrar aç›lmas› için gerekli çal›flmalar›n› k›sa süreli¤ine erteleyen iflçiler, stand› tekrar açacaklar›n› belirtmifllerdi. Daha önce de 2 kere çad›rlar› y›k›lan iflçiler, kararl› bir flekilde çad›rlar›n› tekrar kurdular. fiimdi iflyerlerinin kap›s›n›n önünde içinde bir soba olan küçük bir baraka ve hemen yolun alt›na kurduklar› çad›r ile direnifllerine devam ediyorlar. Maltepe semtinde kaçak üretim yapt›¤›n› tespit ettikleri patronun, üretim yapt›¤› yere yönelik eylemlerinin sürece¤ini de belirtiyorlar. Direniflteki iflçileri ziyarete gidip iflyeri temsilcisi Suzan Gündüz’le sohbet ettik. Örgütlenmeden önceki ve flimdiki durumunuzu k›yaslad›¤›n›zda nas›l farkl›l›klar var?” diye sordu¤umuzda, Gündüz, “Örgütsüz oldu¤umuz dönemde ne iflçi s›n›f›ndan ne de ezilenlerin sadece biz olmad›¤›m›zdan haberimiz vard›. fiimdi biliyoruz ki sömürü kapitalizmin getirisi ve biz ancak örgütlü hareket etti¤imiz zaman kazan›r›z” diyor. Burada bulunan insanlar›n ço¤u çok uzun zamandan beridir ayn› yerde çal›fl›yor. Yani iflçiler aras›nda eskiye dayanan bir dostluk da var. Bu yüzden akl›m›za “eskiye göre flimdiki iliflkileriniz nas›l?” sorusu geliyor, Gündüz “Ne dostlu¤u? Dostluk yoktu ki. Birço¤u-

muz birbirimizi tan›m›yoruz, hatta ayn› iflyerinde çal›flanlar bile birbirini tan›m›yor. Biz sendikalaflma sürecinde birbirimizi tan›d›k. Çal›flmaktan birbirimizle konuflmaya f›rsat›m›z olmuyordu ki birbirimizi tan›yal›m. ‘Kimse kendinden baflkas› için k›l›n› k›p›rdatmaz’, ‘Her koyun kendi baca¤›ndan as›l›r’ gibi söylemlerle yans›t›lan bencil tablonun “ç›kmaz›” içinde oldu¤u hissettirilmeye çal›fl›l›yor iflçi s›n›f›na. Tabi bütün bunlar bu gün Serna-Seral’de oldu¤u gibi örgütlenmenin önünü kesmek, iflçilerin hak aramalar›n› engellemek için” diyor. “Peki birbirinizi tan›mazl›¤›n›za karfl›n flimdi nas›l beraberlik sa¤l›yor ve sorunlar› çözüyorsunuz?” sorumuza yan›t› da, “kaybedecek bir fleyimiz yok. Biz hakl› oldu¤umuzun fark›na vararak ve hakk›m›z› nas›l aramam›z gerekti¤ini ö¤renerek örgütlü mücadeleye bafllad›k. Buradaki herkes ilk defa bir grevde yer al›yor. Önemli olan hatalar›m›zdan ders ç›kartmakt›r” oluyor. Son sorumuz, “grevden sonra ne yapmay› düflünüyorsunuz?” oluyor. “Biz de çok iyi biliyoruz ki bir yerde bu direnifl bitecek. Kazan›m olmas› halinde zaten tekrar ifl bafl› yap›p çal›fl›r›z. Ancak kazanamazsak o zaman bu bildiklerimizi baflka insanlara da anlataca¤›z. Yani bildiklerimizi kendimize hapsetmek do¤ru de¤il. 3-5 kiflilik gruplar halinde baflka ifl yerlerinde çal›fl›p elimizden geldi¤ince oradaki insanlar› bilinçlendirece¤iz” diyen Gündüz, direniflin ›srarc› tutumunun yaln›z kendileri için ve sadece Serna-

Seral önünde olmad›¤›n› da belirtiyor. Bu s›rada iflçilerden birisi söze giriyor, “Ya ben anlam›yorum bunca sömürülen insan neden hiç hakk›n› aram›yor?” Baflka bir iflçi cevap veriyor. “Sen burada örgütlenmeden önce neyin bilincindeydin? Anam›z, babam›z bize sanki haklar›m›z› m› ö¤retti? Zaten kendileri de bilmiyorlar ki neyi ö¤retsinler. Benim babam bana tarla sürmeyi, çapa yapmay› ö¤retti. Ben de bütün gün burada kafam› kafl›maya vakit bulamadan çal›fl›yorum. Zaten okuyamad›m da. fiimdi ben böyle bir örgütlülük olmasayd› nereden bilecektim haklar›m›?” Onaylar biçimde bir di¤er iflçi devam ediyor; “Do¤ru söylüyor. fiimdi akflama kadar inflaatta çal›flan adam nereden bilsin ne hakk› var. ‘Kaderimiz böyleymifl, taktir-i ilahi’ deyip geçiyor adam. Evine bir lokma ekmek götürmenin derdinde herkes. Ama bilse asl›nda sömürülmenin kaderi olmad›¤›n› o da bir fleyler yapar, yapmak ister.” Ezilen, sömürülen insanlar›n u¤rad›klar› haks›zl›klar› gördükleri büyük ölçüde do¤ru. Ancak paras› olan›n okuyabildi¤i ve okuyan›n da var olan sistemin kendi ç›karlar›n› gözetecek biçimde, hakk›n› aramayan, bencil, ezberci ve anti-bilimsel bir tarzda okutulmas› bugünün bencil ve “çaresiz” insan›n› yarat›yor. Ezilenlerin bilinçlenmesi için örgütlenmesi flart m›d›r? Evet, tabii ki flartt›r. Çünkü tarih göstermifltir ki, kendili¤inden geliflen hareketler k›sa vadede ses getirebilir belki, ama uzun süreli kazan›mlar elde edemez. (Kartal)

Filipinler’de Arroyo hükümetine ve ABD emperyalizmine karfl› geliflen toplumsal muhalefetin bast›r›lmas› amac›yla yap›lan bu katliamlar› protesto eden ILPS Türkiye Seksiyonu bileflenleri de 2 Kas›m’da Taksim Gezi Park’ta bas›n aç›klamas› yapt›. Faflist Arroyo ve Palparan’›n resimlerini tafl›yan kitle ILPS pankart› açt›lar. Belediye-‹fl 2 Nolu fiube Baflkan› Hasan Gülüm, Filipinler’de yaflanan hak ihlallerine ve katliamlara iliflkin k›sa bir bilgilendirme yaparken ILPS aktivisti Selma fiahin ILPS Türkiye Seksiyonunun Filipinler’de halk güçlerine ve önderlerine dönük gerçekleflen katliamlar› k›nayarak “ABD emperyalizmi ve onlar›n kuklas› faflist Arroyo hükümetinin halk muhalefetini sindirme-yok etme sald›r›lar›n›n bir parças› olan bu katliamlar›n sorumlular›n›n derhal a盤a ç›kar›lmas›n› istiyor, direnen Filipinler halk›n›n yan›nda oldu¤umuzu bir kez daha ilan ediyoruz” dedi. ESP’nin de destek verdi¤i eylem “Katil ABD Filipinler’den defol”, “Devlet terörüne son” sloganlar›yla sona erdi. (‹stanbul)

MERS‹N DEMOKRAS‹ PLATFORMU’NDAN 15-16 HAZ‹RAN K‹TAPÇI⁄I Yaklafl›k bir y›l önce kurulan Mersin Demokrasi Platformu (Partizan, ESP, DHP, TÖP, Ça¤r›, SDP, EMEP, DEHAP, HAKPAR, SHP, EKB, Sosyalist Kültür Merkezi, Yol Kültür Merkezi, AKSM, Akdeniz GÖÇDER, ‹HD, Halkevleri, SEH, Çevre Gönüllüleri Derne¤i, Tabipler Odas›, 68’liler Vakf›, E¤itim Sen, SES, BES, ESM, Yap› Yol Sen, Tüm Emekli Sen, Petrol ‹fl, Genel ‹fl, Liman ‹fl, Yol ‹fl, Kristal ‹fl ve TÜMT‹S) 15-16 Haziran Büyük ‹flçi Direnifli’nin 35. y›ldönümünde Emek Forumu’nda sunulan yaz›lar›, bir kitapç›k haline getirdi. “15-16 Haziran Direnifli ve Emek Hareketi’nin DurumuMersin Demokrasi Platformu: 1” ad›yla ç›kan kitapç›k Mersin Demokrasi Platformu’nun önsözü ile bafll›yor. Önsözde dünyada ve ülkemizdeki sald›r›lara de¤inilerek 1516 Haziran Direnifli’nin yol göstericili¤iyle s›n›f mücadelesinin ortak bir duruflla gelifltirilmesi gerekti¤ine de¤iniliyor. Mersin Demokrasi Platformu’nun amaçlar›na ve tüzü¤üne de yer verilen kitapç›kta ayr›ca Emek Forumu’nda sunulan Partizan, Mersin DDSB, BES, Akdeniz GÖÇ-DER, Ça¤r›, ESP, EMEP, Sosyalist Kültür Merkezi, EKB, Tüm Emekli Sen, Liman ‹fl, Genel ‹fl, HAKPAR, Halkevleri, Kültür Sanat Sen, ‹HD, Kristal ‹fl, Petrol ‹fl, E¤itim Sen, SEH, TKP, Yurtsever Cephe Mersin ‹nisiyatifi, Mersin Demokrasi Platformu, Mersin 78’liler Derne¤i, Forum Divan›, iflçiler ve kamu emekçilerinin yaz›lar› da bulunmakta. (Mersin)


13

35

18 Kasım-1 Aralık 2005

“YÖK kald›r›ls›n özgürlük istiyoruz” ‹STANBUL * YÖK, ‹stanbul’da 9 Kas›m günü Beyaz›t Meydan›’nda liseli ve üniversiteli ö¤renciler taraf›ndan protesto edildi. ‹stanbul Üniversitesi, Y›ld›z Teknik Üniversitesi, ‹TÜ, Bo¤aziçi, Marmara vb. üniversitelerde okuyan bini aflk›n ö¤renci Tramvay dura¤›nda toplanarak Beyaz›t Meydan›’na kadar sloganlarla yürüdü. Gruba ‹stanbul Üniversitesi merkez kampüsten sloganlarla ç›kan ö¤renciler de kat›larak “YÖK, polis, medya bu abluka da¤›t›lacak”, “YÖK kalkacak polis gidecek üniversiteler bizimle özgürleflecek”, “ÖSS kald›r›ls›n”, “Ferman YÖK’ün üniversiteler bizimdir” vb. sloganlar att›lar. Yap›lan aç›klamalarda 24 y›l önce 12 Eylül AFC’sinin ürünü olarak kurulan YÖK’ün kald›r›lmas› istenirken her üniversiteden birer ö¤renci okullarda yaflad›klar› s›k›nt›lar› anlatt›lar. Aç›klamalar›n ard›ndan ö¤renciler halay çektiler ve merkez kampüsten içeri girmek istediler. Ancak yo¤un y›¤›nak yapan polis ö¤rencilerin içeri girmesine izin vermedi. Buradan merkez kampüs araç ç›k›fl kap›s›na kadar sloganlarla yürüyen ö¤renciler eylemlerini bitirdi. * 12 Kas›m günü Galatasaray Postanesi önünde toplanan Devrimci Proleter Gençlik (DPG) saat 13:00’de yapt›¤› aç›klama ile ülke çap›nda ayd›n kimlikli kesimlere ve halk gençli¤ine yöneltilen sald›r›lar› protesto etti. Kitle ad›na aç›klama yapan DPG sözcüsü, 24 y›l önce halk gençli¤inin ve ö¤renci gençli¤in bafl›na musallat edilen YÖK’ü protesto etmek için eylem yapt›klar›n› söyledi. S›k s›k “YÖK, polis, medya bu abluka da¤›t›lacak”, “Herkese ifl, herkese çal›flma hakk›”, “Yaflas›n bilimsel, demokratik, anadilde e¤itim” sloganlar›n›n at›ld›¤› eylem aç›klaman›n son bulmas›yla sloganlar içinde son buldu. ANKARA * 8 Kas›m günü Ziya Gökalp Caddesi’nde merkezi olarak bir araya gelen Sosyalist Gençlik Derne¤i YÖK’ü protesto etti. “YÖK kald›r›ls›n özgürlük istiyoruz”, “Türk ve Kürt gençli¤i kardefltir. Demokratik bar›fl istiyoruz” yaz›l› pankart açan SGD’liler “YÖK kalkacak polis gidecek üniversiteler bizimle özgürleflecek” sloganlar›yla SSK iflhan›n›n önüne kadar yürüdüler. Polis barikat›n›n önünde bas›n aç›klamas› yapan ö¤renciler YÖK’ün kald›r›lmas›n› istediler. Buradan ara soka¤a giren SGD’liler Yüksel Caddesi’ne ç›kt›. Alternatif üniversite kuran ö¤renciler türküler söylediler. Eyleme “YÖK kald›r›ls›n darbeciler yarg›lans›n” yaz›l› pankartla ESP de kat›ld›. MERS‹N * 12 Eylül AFC’sinin oluflturdu¤u YÖK, kuruluflunun 24. y›ldönümünde

ülke genelinde oldu¤u gibi Mersin’de de protesto edildi. 9 Kas›m 2005 tarihinde MEÜ (Mersin Üniversitesi) Çiftlikköy Kampüsü’nde toplanan ve aralar›nda YDG’lilerin de oldu¤u YÖK Karfl›t› Ö¤renciler sloganlarla bulufltular. S›k s›k “YÖK kalkacak, polis gidecek, üniversiteler bizimle özgürleflecek”, “YÖK’e hay›r”, “Sermaye defol, üniversiteler bizimdir” vb. sloganlar atan ö¤renciler, “Ne YÖK, Ne AKP, Söz, Yetki, Karar Üniversitelilere, YÖK Karfl›t› Ö¤renciler” yaz›l› pankart› açt›lar. 100 kadar ö¤renci sloganlar ve alk›fllarla kampüsün içini dolafl›p, kampüs girifline geldiler. MEÜ Çiftlikköy Kampüsü önünde toplanan ve içinde Partizan’›n da bulundu¤u Mersin Demokrasi Platformu bileflenleri ise pankartlar›n› açarak slogan atmaya bafllad›lar. Kap›ya 100 metre geride toplanan Mersin Demokrasi Platformu, ö¤rencilerin kap›ya gelmesiyle beraber ö¤rencilerin yan›na gelerek aç›klamaya kat›ld›. ÖGB’ler taraf›ndan engellenmeye çal›fl›lan Mersin Demokrasi Platformu bileflenleri kararl› tutumuyla ÖGB’lere geri ad›m att›rd›lar. YÖK Karfl›t› Ö¤renciler ad›na yap›lan aç›klamada YÖK teflhir edilerek “özgürlü¤ümüzü yok edip, bizi tek tip robotlar haline getirmeye çal›flan YÖK’e karfl›y›z. Bu kurum kald›r›lmal›d›r” denildi. Ö¤rencilerin aç›klamas›n›n ard›ndan Mersin Demokrasi Platformu’nun aç›klamas› okundu. Aç›klamadan önce Ankara’da 7 Kas›m’da yaflanan polis sald›r›s›yla 49 ö¤rencinin dövülerek gözalt›na al›nmas› k›nand›. Kitle bu esnada “Gözalt›lar, tutuklamalar, bask›lar bizi y›ld›ramaz” slogan›n› att›. Eylem, s›k s›k at›lan sloganlar ve alk›fllarla bitirildi. Eylemin ard›ndan kitle da¤›l›rken TMfi polisleri Ekim Gençli¤i’nden bir ö¤renciyi gözalt›na almaya çal›flt›. Sald›r›, devrimcilerin ortak durufluyla püskürtüldü. BURSA * 9 Kas›m günü Uluda¤ Üniversitesi Kampüsü içinde bulunan kütüphanenin önünde toplanan ö¤renciler “Paras›z, bilimsel, demokratik, anadilde e¤itim için YÖK’ü kald›raca¤›z” Uluda¤ Üniversitesi Ö¤rencileri imzal› pankart açarak slogan ve alk›fllar eflli¤inde Mediko Sosyal binas› önüne kadar yürüdüler. Burada bas›n aç›klamas› yaparak halay çektiler. 12 Eylül askeri darbesinin sadece iflkencelerin, gözalt›lar›n, idamlar›n darbesi olmad›¤›, toplumu apolitize etmenin, gelece¤i dair umudu karartman›n darbesi oldu¤u söylenen aç›klamada “okullar›m›za konan kameralar, turnikeler, dört dolanan jandarma, polis bu zihniyetin yaflamlar›m›zdaki yans›malar›d›r” dedi. Eylemde jandarma robocoplar›, özel güvenlik ve atl› özel güvenlik, TMfi polisleri yo¤un ablukas› gözlenirken, ülkücü faflistler laf atarak eylemi provoke etmeye çal›flt›lar.

Eylem olays›z sona erdi. * Ayn› gün saat 17:00’de Fomara Vergi Dairesi önünde bir araya gelen YDG, SGD, DGH, DPG, SDG, Emek Gençlik, Halkevleri, ÖDP gençli¤inin örgütledi¤i ve Partizan, ESP, SDP’nin de destek verdi¤i bir eylem düzenlendi. Burada “Paras›z, bilimsel, demokratik, anadilde e¤itim için YÖK’ü kald›raca¤›z” pankart› ve sloganlar eflli¤inde Osmangazi Metro ‹stasyonu’na kadar yürüdüler. Burada yap›lan bas›n aç›klamas›nda YÖK’ün faflist uygulamalar›na ve YÖK, AKP hükümetinin aras›ndaki yetki kavgas›na de¤inildi. * 8 Kas›m günü E¤itimSen Bursa fiubesi, flube binas›nda bir bas›n aç›klamas› yaparak YÖK’ün anti-demokratik uygulamalar›n› ve Ankara’daki ö¤renci eylemine yap›lan sald›r›y› k›nad›. ‹ZM‹R * Üniversite ö¤rencileri, 12 Kas›m günü ‹zmir’de bir bas›n aç›klamas› yapt›lar. Aralar›nda YDG’lilerin de bulundu¤u üniversite ö¤rencileri, bir süredir ‹zmir üniversitelerinde YÖK karfl›t› çal›flmalar yapmaktayd›lar. Bu çal›flmalar›n sonucunda 12 Kas›m günü Konak Pier önünde topland›lar. Burada “Ne AKP Ne YÖK, Üniversiteler Bizimdir-Üniversite Ö¤rencileri” pankart› aç›larak “YÖK, polis, medya bu abluka da¤›t›lacak”, “F tipi üniversite istemiyoruz”, “Ne AKP ne YÖK üniversiteler bizimdir”, “YÖK’e

hay›r” sloganlar› ve ayn› içerikteki dövizler ve YÖK maketiyle yürüyüfle geçildi. Saat 13:00’te Sümerbank önüne gelen yaklafl›k 150 kiflilik kitle, burada bir bas›n aç›klamas› yapt›. Burada çeflitli sloganlar›n yaz›l› oldu¤u 5 adet pankart aç›ld›. Bas›n aç›klamas›n›n ve haz›rlanan YÖK maketinin yak›lmas›n›n ard›ndan, çekilen halaylarla ve coflkulu sloganlarla eylem sona erdirildi.

“Özellefltirmeye hay›r TELEKOM SATILAMAZ!” Telekom’un peflkefl çekilmesine karfl› emekçiler pekçok yerde oldu¤u gibi Ankara’da da eylem yapt›lar. 11 Kas›m Cuma günü ö¤le saatlerinde bir araya gelen Haber-Sen üyesi emekçiler E¤itim-Sen 1 No’lu fiube’den AKP binas›na yürüdüler. “Özellefltirmeye hay›r, TELEKOM sat›lamaz” yaz›l› siyah çelengi AKP binas›n›n önüne b›rakmak isteyen emekçiler polis barikat›yla karfl› karfl›ya kald›lar. “Emekçiye de¤il, IMF’ye barikat” sloganlar›n› atan emekçiler çelengi binan›n karfl›s›ndaki soka¤a b›rakt›lar. (Ankara)

SES’ten döner sermaye protestosu SES ‹zmir flubesi, hükümetin sa¤l›k çal›flanlar›na dayatt›¤› performansa dayal› döner sermaye uygulamas›n› yapt›¤› eylemle protesto etti. 11 Kas›m günü Basmane Meydan›’nda bir araya gelen SES’liler, “Müflteriye de¤il, hastaya hizmet”, “Performans sa¤l›¤a zararl›d›r” sloganlar› eflli¤inde ‹l Sa¤l›k Müdürlü¤ü’ne yürüdü. Burada SES ‹zmir fiube Baflkan› Ergun Demir bir bas›n aç›klamas› yapt›. Demir, “Döner sermaye uygulamas›yla sa¤l›k eti¤i de zedelenmifltir. Gereksiz röntgen ve ameliyatlar artm›fl, hijyenik olumsuzluklar nedeniyle yeni do¤an bebek ölümleri yaflanm›flt›r” dedi. Demir sosyal devlet olman›n temel ilkelerinden birinin, sa¤l›k hizmetinin tüm vatandafllara eflit ve paras›z verilmesi oldu¤unu söyledikten sonra eylem sona erdi. (‹zmir)


18 Kasım-1 Aralık 2005

14

35

Davam›z›n en yürekli temsilcilerinden Komünist Önder Mehmet Demirda¤ yoldafl› anlamak! Kas›m’da kaybettik komünist önder MEHMET DEM‹RDA⁄ yoldafl›. Mehmet Demirda¤ ad›, zor koflullar alt›nda devrimi örgütlemenin, partiyi gelifltirmenin umudu büyütmenin ad›d›r. Partiyi ayaklar› üzerine dikmenin, karamsarl›k içinde umudun yeflertilmesinin, savafl›p kazanman›n, komünist yaflam›n, bilme ve yapman›n, geliflim ve ilerlemenin, ad›m ad›m yükselmenin, çözüm ve irade gücünün ad›d›r. Y›lg›nl›¤›n, kaçk›nl›¤›n, dönekli¤in ve tasfiyecili¤in her renkte yafland›¤› süreçte cesaretle partiye, devrime ve halk›n onurlu davas›na sahip ç›kman›n, engellere meydan okuman›n, zorluklar› alt etmenin, ileriye do¤ru cüretle bakman›n ad›d›r. Devrim düflünü Kaçkarlar’a, Munzur’lara resmetme mücadelesini örgütlemenin, örgütleme ve yönetme biliminin gelifliminde “flöhretsiz” genç bir komünist önderin ad›d›r. Yaflad›¤›m›z s›n›fl› toplumda sömürenle sömürülen, ezenle ezilenler aras›nda mücadele devam etti¤i sürece sömürülen ve ezilenler, kurtulufllar›n› elde etmek için kendi öz örgütlülüklerini yarat›p, örgütlenerek, geleceklerini kendi ellerine al›p, kaderlerini devrimle tayin etme hakk›n› kullanmaktan asla vazgeçmeyecektir. Parti yaflam› ve s›n›f savafl›m tarihi ayn› zamanda bu mücadele içinde yer alan komünistlerin ve devrimcilerin de yaflam tarihidir. Kas›m ay›nda Proletarya Partisi’nin flehit düflen dördüncü Genel Sekreterini, en geliflkin ve en ileri önder kadrosunu, komünist önder Mehmet yoldafl› an›yoruz. Demirda¤ yoldafl, s›ra d›fl› yaflam›n, cesaret ve cüretin, “namuslu” bir partili duruflun ve yaflam›n ad›d›r. O’nu anlatmak, partiyi anlatmakt›r. O’nu anmak onun parti ve devrim sürecinde oynad›¤› rolü ve prati¤ini anlamakt›r. Demirda¤ yoldafl› anlamak onun mücadele yürüttü¤ü ve önderlik yapt›¤› koflullar› ve partinin yaflad›¤› sürecin özelliklerini, ortaya ç›kan sorunlar›n çözüm yöntemlerini kavramakt›r. Bunlar anlafl›lmadan komünist önder Mehmet Demirda¤ yoldafl lay›k›yla anlafl›l›p an›lamaz, O’nu anmak ve anlamak devrimimizin özelliklerini, Proletarya Partisi’nin sürecini, ileri do¤ru att›¤› ad›mlar› anlamakt›r. Mehmet yoldafl›n Proletarya Partisi tarihinde genç bir Komsomol önderi olarak oynad›¤› devrimci rol ne kadar önemli ise partili yaflam› ve partide yaflanan darbe sürecinde oynad›¤› rol çok daha önemlidir. Komsomol önderi olarak parti önderlik kademesinde yer alan Mehmet Demirda¤ yoldafl›n, darbe karfl›s›ndaki bilinçli ve cesaretli duruflu parti bütünü aç›s›ndan ve Komsomol’un politik tercihini do¤ru tayin etmesi, yönünü Proletarya Partisi’nin devrim yönünde belirlemesi aç›s›ndan önemlidir. Komsomol’un darbe karfl›s›nda bilinç ve cesaret dolu politik tavr›n› belirlemesinde, komünist durufl sergilemesinde Demirda¤ yol-

dafl›n pay› büyüktür. Proletarya Partisi’nde yaflanan darbecilik sadece partinin ortak iradesine, onun örgüt olma durufluna ve yürüyüflüne vurulan darbe olmad›. Ayn› zamanda Proletarya Partisi’nde a¤›r bir bilinç k›r›lmas›na, devrim karfl›s›ndaki duruflunda ciddi bir sars›nt›ya ve devrim yürüyüflünde ciddi oranda zay›flamas›na ve güç kaybetmesine yol açt›. Tasfiyecilik, sadece darbecilik olarak Proletarya Partisi’nin ortak iradesini parçalay›p, ilkelerini ayaklar alt›na almad›. Ayn› zamanda ciddi bir y›k›m ve kaos yaratt›. En büyük k›r›lma ve sars›nt› parti ve örgüt olma bilincinde, ortak parti anlay›fl›nda, parti birli¤inde yafland›. Darbecilik sürecinde kendini gizleyen sa¤ tasfiyecilik 6. Konferans (2. Ola¤anüstü Parti Konferans›-OPK) süreci öncesi ellerinden gelen bütün maharetini sergiledi. Konferans›n örgütlenmesini geciktirmek için her türlü

çabay› ortaya koydu.

Konferans›n gecikmesi Proletarya Partisi’nde yaflanan sorunlar›n daha da a¤›rlaflmas›na, bir bunal›ma ve kaosa dönüflmesine hizmet etti. 2. OPK, Proletarya Partisi’nin ola¤an geliflimi içinde örgütlenen bir konferans olmad›. Proletarya Partisi içi bunal›m›n geliflimi üzerinde, ola¤anüstü koflullar›n sonucu olarak örgütlendi. 2. OPK sadece ola¤an bir sürecin gelifliminde ortaya ç›kan sorunlar›n çözümüne ›fl›k tutacak bir rol oynamayacakt›. Ayn› zamanda sol sekter tasfiyeci kli¤in darbesinin yaratt›¤› y›k›m ve tahribatla birlikte bu zemin üzerinde var olmaya çal›flan sa¤ tasfiyecili¤e karfl› da mücadeleyi içermekteydi. Proletarya Partisi kapsaml› ve a¤›r bir görevle karfl› karfl›yayd›. Partide yaflanan ideolojik-politik-örgütsel çözülmenin, zay›flaman›n yafland›¤› bu süreçte umutsuzluk, güvensizlik, hoflnutsuzluk üst noktalara t›rmand›. S›n›f savafl›m›na müdahale etme bilinç ve çabas› en alt düzeye indi. Öncelikli görev tasfiyeci ak›mlara karfl› mücadele etmekti. Onlar›n ideolojik-politik-örgütsel dokusunu, beslendikleri zemini, geliflim nedenlerini, etki boyutlar›n› deflifre edip, a盤a ç›kartmak,

etkisizlefltirip, tasfiyeciliklerine son vermekti. Bu temel görev üzerinde ortak parti bilinci, güçlü bir parti birli¤i sa¤lanabilirdi. Partinin merkezileflmesi, ilkeleri üzerinde aya¤a dikilmesi ancak sa¤ ve sol tasfiyecili¤e karfl› mücadele bilinci ve görevi üzerinde sa¤lanabilirdi. Ancak ideolojik birlik üzerinden örgütsel birlik sa¤lan›r. Parti içindeki sol ve sa¤ tasfiyecilerin söylem ve iddialar›yla gerçek niyetleri aras›nda derin bir uçurum vard›r. 2. OPK’n›n örgütlenme sürecinde görüldü¤ü gibi, sa¤ tasfiyeciler konferans›n örgütlenmesini geciktirmek için ellerinden gelen her fleyi yapt›. Konferans›n örgütlenmesi için kullan›lmas› gereken parti olanaklar›n› partiye sunmayarak, gerçek niyetlerini ve tasfiyeci yüzlerini ortaya koydular. Bunda baflar›l› olamay›nca konferans›n yap›ld›¤› süreç içinde bir dizi ilkesizli¤e, kurals›zl›¤a, devrimci olmayan yöntemlere baflvurdular. Onu sabote etmek için her türlü çabay› gösterdiler. ‹flah olmaz küçük burjuva unsurlar, proleter disiplinden korkar. Disiplin onlar› s›kar. Proletaryan›n merkeziyetçi anlay›fl› ve çelikten disiplin anlay›fl› parti içinde proleterleflemeyen küçük burjuvaziye makine difllisi gibi gelir ve rahats›z eder. ‹flah olmaz tasfiyeci unsurlar Menflevik tipte gevflek ve laçka bir partiden ve herkesin istedi¤i gibi davrand›¤› bafl›bozuk bir “disiplin” anlay›fl›ndan anlar. Proleter disiplin onun gevflek yap›s›na dar gelir. Bundand›r ki o parti içinde afl›r› demokrasiden, afl›r› özgürlükten istedi¤ini istedi¤i yerde yapma, istedi¤ini istedi¤i yerde yazma ve söyleme hakk›ndan bahseder. Bafl›bozukluk olarak ifade edece¤imiz disiplinsiz laçka ve gevflek Menflevik örgüt anlay›fl› ve kurals›zl›klar› her zaman tasfiyecilerin anlad›klar› parti anlay›fl› olmufltur. Proletarya Partisi tarihinde yeterince kavranmayan ve yarat›lamayan proleter ideolojik zemin üzerinde yükselen “ortak parti anlay›fl›d›r”. Önemli düzeyde çat›flma ve ayr›flma, bu zeminin farkl› kavran›fl› ve uygulan›fl› üzerinde geliflmifltir. Proletarya ve küçük burjuvazinin doku farkl›l›klar› bu zeminde ortaya ç›km›flt›r. Proletarya Partisi’nin temel ilkesi olan demokratik merkeziyetçilik, disiplin ve özgürlük, elefltiri ve özelefltiri anlay›fl›nda, iki z›t s›n›f›n farkl› anlay›fl ve kavray›fl› görülür. Bu farkl› iki temel anlay›fl ve kavray›fl partinin konferans› örgütleme ve iradesinin belirlenmesi sürecinde, yönelimini belirlemesinde belirgin flekilde ortaya ç›kar. Gerek sa¤ gerek sol tasfiyeciler iflah olmaz küçük burjuva anlay›fllar›n› ortaya koyarken her ikisinin de ortaklaflt›¤› ortak payda partinin iradesinin darbelenmesi ve hançerlenmesidir. Görünüflte farkl› savunu ve iddiaya, farkl› söyleme sahip olan sa¤ ve sol tasfiyecili¤in ortaklaflt›¤› zemin, parti karfl›tl›¤›, parti y›k›c›l›¤›d›r, demokratik merkeziyetçili¤e uymada ve kavramadaki zemin karfl›tl›¤›d›r. Çünkü parti içinde proleterleflemeyen küçük burjuva zemin üzerinde beslenen ge-

liflen ve ortaya ç›kan her türden tasfiyeci hizipçi, darbeci, ben merkezci, parti üstü anlay›fllar parti birli¤ine, onun disiplin anlay›fl›na ve ortak iradesine, ortak parti anlay›fl›na karfl›d›r. Parçal›, bireyci niteli¤i üzerinde kendi varl›¤›n› parti üzerinde var etmeye çal›flan iflah olmaz küçük burjuvazi, proletaryan›n devrim yürüyüflü sürecinin her zay›flamas›nda bu zay›fl›¤› f›rsat bilerek ortaya ç›kmaya çal›fl›r. Her yönüyle zorluklar›n, engellerin dolu oldu¤u bir süreçte parti iradesi, konferans›n› gerçeklefltirdi. Konferans›n örgütlenme öncesi ve örgütleme aflamas›nda iki farkl› s›n›f›n ideolojik-politik-örgütsel ilke ve kural çat›flmas›n›n bütün görüngüleri yafland›. Partinin merkezi iradesinin belirlenmesi kolay olmad›. Tasfiyecili¤e ve her türden ideolojik hastal›klara, ilkesizliklere, disiplinsizliklere karfl› mücadele içinde 2. OPK örgütlendi. 2. OPK parti çizgisine temel yönelime uygun tarzda örgütlenmeyi amaçlad›. ‹deolojik olarak “savafla göre flekillenme, illegaliteye göre flekillenme, parti disiplinine göre flekillenme” anlay›fl›n›n esas al›nmas›n› hedefledi. Çünkü parti bilincinin k›r›ld›¤› zemin ve geriledi¤i konularda de¤iflim, düzelme ve ilerleme sa¤lanmal›yd›. Parti disiplini, parti iflleyifli ve parti hukuku temelinde parti birli¤i sa¤lanabilirdi. “Çünkü birli¤in temeli s›n›f disiplini, ço¤unlu¤un iradesinin tan›nmas›, bu ço¤unlu¤un saflar›nda ve onunla yan yana uyumlu çal›flmad›r.” (Lenin) KONFERANSIN ÖRGÜTLENMES‹ HER SORUNUN ÇÖZÜLDÜ⁄Ü ANLAMINA GELMEMEKTED‹R! Partinin merkezileflmesiyle yaflad›¤› sorunlar›n sadece bir bölümü çözülmüfltü. Konferans›n gerçeklefltirilmesi, merkezi önderli¤in oluflturulmas›, bütün sorunlar›n çözüldü¤ü, yaflanan gerili¤in afl›ld›¤› anlam›na gelmez. Parti saflar›nda böylesi yan›lg›l› ve yanl›fl bak›fl aç›s›na sahip önemli say›da yoldafl vard›. Oysa daha zorlu bir görev süreci yeni bafll›yordu. Merkezi önderli¤in seçimi ve oluflumu yar› da¤›n›k örgüt yap›s›n›n belli düzeyde toparlanmas›d›r ancak bu durum ideolojik hastal›klar›n ve örgütsel zaaflar›n bir ç›rp›da ortadan kald›r›lmas› anlam›na gelmez. Tasfiyecili¤in sald›r›lar› sonucu tahribat ile birlikte parti bünyesinde var olan örgütsel yetmezlikler ve ideolojik hastal›klar›n giderilmesi için parti bütününün do¤ru bir yönelime girmesi gerekiyordu. Ancak partinin belirledi¤i “Partimizin ilkeleri üzerinde aya¤a dikilmesi ve s›n›f mücadelesinde gere¤ince mevzilendirilmesi” yöneliminin lay›k›yla prati¤e uygulanmas›yla parti bünyesinin geçmiflten günümüze dek tafl›d›¤› yo¤un örgütsel yetmezlikler ve ideolojik zaaflar ortadan kald›r›labilirdi.


15

35 “Partinin s›n›f mücadelesine var gücüyle müdahalesi, Parti disiplininin oturtulmas›, Partinin pazarl›kl›, bir aya¤› düzende olan unsurlardan ar›nd›r›lmas›, kitleselleflme, gerilla bölgelerinde Partinin inflas›, askeri faaliyetin gelifltirilmesi, lojisti¤in sa¤lanmas›, mali politikan›n düzeltilmesi, komitelerin ifllemesi, Parti yay›nlar›n›n gelifltirilmesi yönünde çaba harcand›. ‹lk at›lan ad›mlar içindeki yanl›fll›klar, özellikle örgütsel flematizm afl›lmaya çal›fl›ld›. Ama gerek bu müdahalelerin dört bir yana yumruk sallama kendili¤indencili¤i ve subjektivizmi sonucu yetersiz kalmas›, gerekse de Parti bünyesinin tafl›d›¤› yo¤un örgütsel yetmezlikler ve ideolojik zaaflar nedeniyle dirençle karfl›laflmas› sonucu, tüm bu çabalar sonuçlara müdahale olmay› aflamad›.” (Komünist 32) Demirda¤ yoldafl partide yaflanan sorunlar›n a¤›rl›¤› ve afl›lmas› gereken engellerin zorlu¤u karfl›s›nda küçük burjuva ayd›n bireycilerin muzdarip oldu¤u umutsuzlu¤a ve de idealist karamsarl›¤a kap›lmad›. Ve O ciddi boyutta var olan sorunlar karfl›s›nda materyalist iyimserli¤i asla elden b›rakmayan komünist bir önderin yapmas› gerekti¤i gibi “Durum iyidir” tespitini yapt›. “Ve durum iyidir. Durum iyidir, çünkü gerçekler devrimcidir, bizim için kötü olan gerçekler de¤il, gerçekleri keflfedememektir. Durum iyidir, çünkü hayallerle de¤il gerçeklerle u¤rafl›yoruz, k›s›r çekiflmelerde de¤il gerçek sorunlar›m›zda yo¤unlafl›yoruz. Durum iyidir, çünkü bize ›fl›k tutan teorimiz ve stratejimizden güç alarak tüm bu yetmezliklerimizi aflaca¤›m›z› biliyoruz. Durum iyidir, çünkü ne kadar sorunlu ve yetersiz olursa olsun üzerinde yükselece¤imiz, geliflime aç›k ve hiç de küçümsenmeyecek bir örgütsel güç mevcuttur. Durum iyidir, çünkü yaflad›¤›m›z topraklardaki s›n›f mücadelesinin geliflimi teori ve stratejimizin ›fl›¤›nda ataca¤›m›z her ad›ma, yapaca¤›m›z her müdahaleye karfl›l›¤›n› kat kat verecek bir yöndedir. Durum iyidir, çünkü çözümsüzlü¤ün de¤il çözümün, da¤›lman›n de¤il birleflmenin,

karamsarl›¤›n de¤il umudun yolunday›z.” Yaflanan süreçte tüm yetmezliklere ve karfl›lafl›lan güçlüklere karfl›n partinin ilkeleri üzerinde aya¤a dikilme ve s›n›f mücadelesinde gere¤ince mevzilendirme hatt›nda ›srarl› olundu. Parti, belirlenen yönelimde yürümekte ›srarl› oldu. Bu süreçte parti ve önderlik gerçekli¤ini kavramada, parti çizgisini ve yaflad›¤›m›z topraklardaki s›n›f mücadelesini çözümlemede daha derin kavray›fl ve kazan›m elde etti, önemli dersler ç›kard›. MEHMET DEM‹RDA⁄’IN HEDEF‹ PART‹N‹N GEL‹fi‹M‹YD‹! “Partimiz bu 25 y›ll›k süreçte, Partimizin benimsedi¤i teori ve stratejiyi do¤ru ve yeterince kavram›fl, Türkiye devrimine önderlik edebilecek deneyim, yetenek ve bilince sahip, süreklili¤i sa¤lanm›fl bir önderli¤i yaratamad›.” Mehmet yoldafl bu belirlemeyi de¤ifltirmeye yönelik düflündü, çal›flt›, hareket etti, parti bütününün bu tespite uygun hareket etmesi, çal›flmas› ve flekillenmesi için çal›flt›. Süreklili¤i sa¤lanm›fl önderli¤in yarat›lmas› sorununun kilit sorun oldu¤unu, bunu sa¤lamak için partinin atmas› gereken ad›mlar›n ve yönelimin do¤ru belirlenmesi gerekti¤ini ifade etti. Ayr›ca teorimize, stratejimize, parti gerçekli¤ine, yaflad›¤›m›z topraklardaki s›n›f mücadelesinin geliflimi üzerinde yükselen bilinçle baflar›laca¤›n› do¤ru bir pratik hatt›n yo¤un bir tart›flma, inceleme-araflt›rma sürecine girilerek, parti bütünlü¤ünün kolektif ve yarat›c› tarzda bu yönlü uygulama içinde baflar›laca¤›n› belirtti. Partinin önünde kapsaml› bir örgütsel infla sorunu durmaktayd›. Bunun için önderlik ve kadrosal düzeyini yükseltmek, askeri gücünü ve askerileflme düzeyini gelifltirmek, kitlelerle iliflkilerinin niteli¤ini art›rmak gerekiyordu. Bunun için partinin her prati¤ine yön veren MarksizmLeninizm-Maoizm ve Halk Savafl› stratejisi olmak zorundayd›. Savafla göre flekillenmek ancak böyle gerçekleflebilir ve somutluk kazanabilirdi. Örgütsel inflan›n gerçekleflmesinin ancak

PUSULA PART‹Y‹ VE ÖNDERL‹⁄‹ ANLAMAK! Komünist önderleri anmak, onlar› do¤ru anlamakt›r. Onlar yaflad›klar› koflullar›n özellikleri içinde, oynad›klar› rol, yüklendikleri görev ve sorunlar› çözüm yöntemleriyle, de¤iflim ve dönüflüm gücüyle, ileri do¤ru att›klar› ad›m›n niteli¤iyle anlafl›l›r, hak ettikleri flekilde an›l›rlar. MEHMET DEM‹RDA⁄ yoldafl› anmak ve anlamak da, Proletarya Partisi’ne karfl› gelifltirilen tasfiyeci-darbeci sald›r›lar›n sonucunda yaflanan tahribat ve y›k›m›n boyutunu, buna karfl› mücadelenin örgütleme gücünü anlamakt›r. Demirda¤ yoldafl› anlamak 6. Konferans (2. OPK) sürecinde parti önderli¤inin oynad›¤› rolü anlamakt›r. Mehmet Demirda¤ yoldafl tasfiyeci-darbeci sald›r›lar›n Proletarya Partisi’nde ideolojik-politik-örgütsel çözülmeye yol açt›¤›; tahribat›n ve zay›flaman›n ileri düzeyde yafland›¤›; umutsuzluk, güvensizlik, hoflnutsuzlu¤un üst noktalara t›rmand›¤›; s›n›f savafl›m›na müdahale etme bilinç ve çabas›n›n en alt düzeye indi¤i bir süreçte görev yapt› ve önderlik sorumlulu¤unu üstlendi. O’nun öncelikli ve temel görevi, tasfiyeci ak›mlara karfl› mücadele etmekti. Onlar›n ideolojik-politik-örgütsel dokusunu,

beslendikleri zemini, geliflim nedenlerini, etki boyutlar›n› deflifre edip, a盤a ç›kartmak, etkisizlefltirip, tasfiyeciliklerine son vermekti. Partinin bünyesi sol ve sa¤ tasfiyecilerin sald›r›lar› sonucu ciddi bir tahribat ve bununla birlikte geçmiflten günümüze dek tafl›d›¤› yo¤un örgütsel yetmezlikleri ve ideolojik zaaflar› yaflamaktayd›. Bu durumda Proletarya Partisi’nin varolufl zemini olan Marksizm-Leninizm-Maoizm’in ve Halk Savafl›n›n yön verdi¤i ilkeler üzerinde toparlanmas› ve merkezileflmesi gerekiyordu. Bunu sa¤laman›n ilk ve temel ad›m› sa¤ ve sol tasfiyecili¤e karfl› mücadele bilincinin gelifltirilmesi ve bu bilincin yön verdi¤i görevin lay›k›yla yerine getirilmesiydi. Bu temel görev üzerinde ortak parti anlay›fl› ve güçlü bir parti birli¤i yarat›labilirdi. Parti ancak ilkeleri üzerinde aya¤a dikilip, s›n›f savafl›m›nda gere¤ince mevzilenerek do¤ru bir yönelime girebilir ve yaflad›¤› sorunlar› aflabilirdi. Partinin toparlan›p, merkezileflmesi görevi örgütsel bir toparlanma ve merkezileflmeyle s›n›rlanan bir görev olarak belirlenemezdi. Bu görev Marksizm-Leninizm-Maoizm biliminin ve Halk Savafl›

18 Kasım-1 Aralık 2005

parti çizgisi do¤rultusunda k›rsal alanlar›n ve gerilla savafl›n›n esas al›nmas› ve buna uygun bir yo¤unlaflmayla baflar›laca¤› aç›kt›. Bu yönelim ayn› zamanda partinin önderlik ve kadrosal düzeyini yükseltebilir, her alanda önderlik düzeyinin yükseltilmesiyle birlikte parti bütününde bir önderlik tesis edilebilirdi. Ancak bu bilinçle birlikte parti bütününde ortak bir parti anlay›fl›, ortak hareket etme ve tek bir adam gibi yürüme bilincinin geliflimi olmadan belirlenen yönelim somutluk ve gerçeklik kazanamazd›. Örgütsel inflan›n ancak “Süreklili¤i sa¤lanm›fl gerilla savafl›n› yaratma ve gerilla bölgelerinde Parti inflas›n› sa¤lama” prati¤ine ve yönelimine girilerek gerçekleflece¤i belirlendi. Partinin tüm alan ve bölgelerinin faaliyetlerinin temel ekseni bu temel yönelim olmak zorundayd›. Partinin tüm alan ve bölgeleri “Her fley Halk Savafl› için”, “Her fley süreklili¤i sa¤lanm›fl gerilla savafl›n› yaratmak ve gerilla bölgelerinde parti inflas›n› sa¤lamak için” anlay›fl›na uygun hareket edecek, tüm faaliyetlerini bu eksene oturtarak yürütecekti. Partinin bütünü savafl›n sorunlar› üzerinde yo¤unlaflacak, savafl tüm Parti organlar›n›n temel gündemi ve sorunu olacakt›. Halk Savafl›’n›n evrensel ilkeleri, çeflitli ülkelerdeki deneyimler, yaflad›¤›m›z topraklar›n mevcut koflullar› incelenecek, düflman›n askeri gücü, olanaklar›, teknik donan›m› vb. hakk›nda sürekli bilgi edinilmeye çal›fl›lacak ve bu bilgilerin Partiye aktar›lmas› sa¤lanacakt›r. Mehmet yoldafl gerilla bölgesindeki mücadele sürecinin temeline partinin gerilla bölgesinde inflas›n›, süreklili¤i sa¤lanm›fl önderli¤in yarat›lmas›n› koydu. Bunun için bölgesel planlar yapt›, partinin ve gerilla güçlerinin önüne k›saorta ve uzun vadede hedefler koydu. O’nun bütün düflünce merkezinde ve dikkatinde partiyi s›n›f savafl›m›nda lay›k oldu¤u yere tafl›mak, halk savafl›n› yükseltmek oldu. Partinin ilkeleri üzerinde aya¤a dikilmesi için var gücüyle çal›flt›.

Mehmet yoldafl›n en önemli ve tayin edici özelli¤i zor ve a¤›r koflullarda karamsarl›¤a ve umutsuzlu¤a düflmeden ileri do¤ru umutla ve devrimci heyecanla bakmakt›. “En olumsuz tabloda” bile tutsak analar›n›n kararl› direniflinde gelece¤in büyütülecek devrim mücadelesinin nüvesini ve geliflim tohumunu görürdü. T›pk› KAYPAKKAYA yoldafl gibi “küçük gruplarla, büyük cüretlerle yürümek” bilinci ve motivasyonuna sahipti. T›pk› KAYPAKKAYA yoldafl gibi “O, görünenle, gösterilenle yetinmeyen, inceleyen, sorgulayan, bütünü kavrayan ve parçay› bütün içinde tan›mlayabilen bilimsel yaklafl›m›yla bugünün kendili¤indencileri ile aram›zdaki kal›n çizgiyi çizendi”. Düflünce dünyas›n›n temelinde ve süreci sorgulamadaki çabas›nda, “devrimi gerçeklefltirecek partiyi yaratmak ve niteli¤ini yükseltmek, bu seviyeye gelmek için çal›flmak, düzelmek, savaflmak ve kazanmak” vard›. Bunu gerçeklefltirmek için büyük emek harcad›. Parti nas›l düflünmeli? Nas›l ortak hareket edip, nas›l ortak yürümelidir? sorular›na yan›t aramada yo¤un çaba gösterdi. Ancak hangi süreç bütünüyle olumlu olarak hükmünü sürdürebilir ki? Her süreç z›dd›yla birlikte vard›r. Hangi devrimci önder eksiksiz, hatas›z ve kusursuzdur? Mehmet yoldafl›n eksik ve hatal› yanlar› partinin eksik ve hatal› yanlar›yd›. Ancak Demirda¤ yoldafl›n önderlik sürecinde partinin esas yan› olumlu, e¤itici ve kavrat›c› yand›r. Demirda¤ yoldafl herkesten çok ilerisini görmeye çal›flt›. O, bunun için büyüktü. Partiyi ve demokratik halk devrimini, halk savafl›n› örgütleyecek düzeye getirmek için çal›flt›. O, bunun için büyüktü. ‹stediklerini güçlü ve herkesten çok istedi ve tafl›d›¤› idealler u¤runa yaflam›n› vermekten çekinmedi. ‹flçi s›n›f› baflta olmak üzere çeflitli milliyetlerden emekçi halk›m›z önderine ve onun tüm de¤erlerine sahip ç›karak, onu anlayacak ve anacakt›r. Çünkü KOMÜN‹ST ÖNDER DEM‹RDA⁄ YOLDAfiI ANMAK, ONU ANLAMAKTIR!

stratejisinin yön verdi¤i örgütsel toparlanma ile baflar›labilirdi. Bu görevin icras› için Proletarya Partisi’nin önünde yap›lmas› gereken acil bir dizi görev durmaktayd›. Proletarya Partisi’nin s›n›f savafl›m›na müdahale edebilmesi için, önce zay›flayan bünyesinin ideolojik-politik olarak güçlendirilmesi, ço¤unlu¤un iradesinin hâkim k›l›nmas› üzerinde yarat›lan parti birli¤inin, proleter disiplinin oturtulmas›yd›. 2. OPK sürecinin belirleyici ve tayin edici özelliklerinden biri olan önderlik sorunu ayn› zamanda Proletarya Partisi tarihinin belirleyici özelliklerinden biridir. Teorik, ideolojik, politik, örgütsel yetersizlikler Proletarya Partisi’nin ve önderli¤in süreklili¤ini sa¤lamas›na engel olmufltur. Yaflanan bu yetersizli¤in temelinde Marksizm-Leninizm-Maoizm biliminin, teorimizin ve Halk Savafl›n›n kavran›fl›ndaki yetersizlik mevcuttur. Bu yetersizlik ayn› zamanda gerçe¤i kavramada ve gerçe¤e hükmeden yasalar› çözümlemede yatmaktad›r. Bu sorunun çözümü; silahl› mücadele üzerinde ayakta durmay›, yürümeyi ve bunu süreklilefltirmeyi hedefleyen ve buna kilitlenen, bu temel üzerinde geliflmeyi hedefleyen ortak bir parti anlay›fl›n› benimseyen partinin yarat›lmas›ndad›r. Bu baflar›ld›¤› oranda önderlik sorunu çözülür. Önderli¤in yarat›lmas› sorununun flimdiye dek sadece seçili önderli¤e b›rak›larak, (partinin bütün komiteleri ve üyeleri kendisini sorunun çözüm gücü olarak görmeyerek)

çözülece¤i düflüncesiyle hareket edildi. Yönetimlerin de¤iflimiyle yaflanan sorunun çözülece¤i, ifllerin düzelece¤i ve her fleyin halolaca¤› düflünüldü. Ancak yönetimlerin de¤iflimiyle partinin yaflad›¤› sorunun çözülmedi¤i, ifllerin düzelmedi¤i, her fleyin hallolmad›¤› k›sa sürede görüldü. Bu yan›lg›l› yaklafl›m uzun bir süre devam etti. Silahl› mücadeleyi esas alan Halk Savafl› stratejisini ülke gerçekli¤ine yarat›c› ve ustaca uygulamay› amaçlayan bu temel kavray›fl üzerinde yükselen ortak parti anlay›fl› yaflanan sorunlar› kal›c› tarzda çözebilir. Süreklili¤i sa¤lanm›fl önderli¤in yarat›lamamas› “zaaf›”n›n yaln›zca yönetici organ›n omuzlar›na yüklenerek ortadan kalkmayaca¤› gerçe¤i yaflanan otuz y›ll›k tarihle ispatlanm›flt›r. Sürecin sonucu itibariyle de bak›lsa bunun böyle oldu¤unun do¤rulu¤u aç›kt›r. 2. OPK sürecini ve onun yetenekli ve yürekli önderi Mehmet Demirda¤ yoldafl› and›¤›m›z Kas›m ay›nda s›n›f bilinçli proleterler, önderlik yetene¤ini a盤a ç›kararak, h›zla ve bilinçle önderlik konuma gelece¤i perspektifiyle hareket etmeli; bu yönde çal›fl›p, yo¤unlaflmal› ve haz›rlanmal›d›r. Önce bulundu¤u komitede önderlik yapmay› ö¤renmeli, önderlik yetene¤ini gelifltirmelidir. MEHMET DEM‹RDA⁄ yoldafl ancak böyle an›l›r, anlafl›l›r ve hak etti¤i yere konulmufl olunur.


18 Kasım-1 Aralık 2005

16

35

YÖK’ü protesto eylemi vesilesiyle VANDAL‹ZM M‹, MEfiRU fi‹DDET M‹??

Ankara’da 7 Kas›m’da gerçeklefltirilen YÖK protestosunda, polisin sald›r›s›, bu sald›r› karfl›s›nda devrimci gençli¤in hakl› ve meflru tepkisi burjuva medyada yine bildik görüntüler ve de¤erlendirmelerle yorumland›. Devrimci gençli¤in polis sald›r›s›na karfl› direnifli kimi aymaz kalemflörlerce “Vandalizm” olarak nitelendirilerek, mahkûm edilmeye çal›fl›ld›. Hiç kuflkusuz ki, bunlar bilinen yorumlar› içerdi¤i için ayr›ca de¤erlendirilmesine gerek yok. Ancak bir noktan›n alt›n› çizmek gerekiyor. Devrimci gençli¤in en do¤al haklar›ndan birisi olan söz söyleme ve karfl› ç›kma hakk›, bu düzenin efendileri ve onun kolluk kuvvetleri taraf›ndan böyle pervas›zca sald›r›yla, gaz bombalar› ve onlarca gözalt›yla sonuçlan›yorsa, o zaman burada durup flu soruyu sormak gerekmez mi? Neden devrimci gençli¤in bu hakk› elinden al›nmak isteniyor? AKP hükümeti ve rektörler, birbirleriyle kay›kç› kavgas› ve a¤›z dalafl› yaparken, YÖK üzerinde tart›flma yürütülürken YÖK’ten ve onun uygulamalar›ndan birebir etkilenen ö¤renci gençli¤in söz söyleme hakk›, neden azg›n bir polis sald›r›s›yla engellenmek isteniyor? Neden ö¤renci gençli¤in önüne polis barikat› kuruluyor ve “da¤›lma ça¤r›s›” yap›l›yor? Ö¤renci gençlik en do¤al hakk›ndan, yani AB normlar›na uygun “TC demokrasi”si içinde söz söyleme, bas›n aç›klamas› yapma hakk› azg›n bir polis sald›r›s›na u¤ray›nca, ö¤renci gençli¤in buna karfl› koymas›, direnmesi ve en meflru ve demokratik haklar›n› savunmas› neden Vandalizm olarak adland›r›l›yor? Bu gerçekten Vandalizm midir yoksa, gençli¤in en meflru haklar›n› savunmas› m›d›r? Bu gerçekten üç befl gencin sa¤a sola sald›rmas› m›d›r, yoksa faflizmin gençlik üzerindeki zulmü müdür? Bu düzenin bekçilerinin ve savucular›n›n, her f›rsatta dile getirdikleri ve b›kmadan usanmadan yineledikleri/yeniledikleri bu yorumlar› biliyoruz. Biz bunlar› ve bu türden yorumlar› fazlas›yla duyduk, duymaya da devam edece¤iz. Bu düzenin “iflletmecileri” olan “pazarla-

mac›”lar›n, daha dün gündüz gözüyle havai fiflek patlatt›klar› K›z›lay Meydan›’nda bayram yaparak ilan ettikleri “AB demokrasisi”nin gerçek yüzü bir kez daha, evet bir kez daha ö¤renci gençli¤in eylemine azg›nca müdahale edilmesiyle ortaya ç›km›yor mu? Ankara’da ö¤renci gençli¤in eylemine yönelik gerçeklefltirilen bu azg›n polis sald›r›s›, TC faflizminin yüzüne takt›¤› AB maskesinin ne kadar kof bir balon oldu¤unu göstermiyor mu? Kasaba politikac›lar›n›n, çaps›zl›¤›n ve düzeysizli¤in safkan birer örne¤ini teflkil edenlerin, AB emperyalistlerinin kap›lar›nda, ülkeyi bir “hal› pazarlamac›s›” gibi pazarlarken s›kl›kla yeniledikleri; “Kopenhag kriterleri olmuyorsa, Ankara kriterlerini uygular›z” dedikleri bu olsa gerek; Ö¤renci gençli¤in üzerine tonlarca gaz bombas› atmak! Bütün Ankara’y› gaza bo¤mak ve sonra da bütün halka gençli¤in sa¤a sola sald›rarak eylem yapt›¤› yalan›n› propaganda etmek. Ancak ö¤renci gençli¤in eylemine barikat olmak ne haddinize? Barikat olanlara, o barikatlar› neden kurduklar› sorulmaz m›? Ve yine o barikatlar›n kald›r›lmas›, kald›r›lm›yorsa gençli¤in öfkesiyle y›k›laca¤› söylenmez mi? Hiç kuflkusuz ki söylenir ve söylenmekle kal›nmaz prati¤e de dökülür. Ondan sonra da, ö¤renci gençli¤in en do¤al eyleminin polis barikat› ve sald›r›s›yla engellenmesine izin vermeyenler Vandal oluyorlar! Bir grup provakatör oluyor! ‹flte bu düzenin, “AB demokrasisi”nin, “dini bütün çocuk iflkencecileri”nin ve neresine bak›l›rsa bak›ls›n, neresine el at›l›rsa at›ls›n tel tel dökülen, çürümüfl ve gittikçe de çürümekte olan, kokan ve koktukça da gençli¤ine umut olmad›¤› bir kez daha ortaya ç›kan “genç TC”nin, savunucular›, maafll› elemanlar›n›n ürünü bu söylemler. Hakk›n› arayan, söz söyleyen, kabul etmeyen gençli¤in üzerindeki polis zulmü, ard›ndan mahkeme ve hapishane zulmü... ‹flte “ba¤›ms›z”, “demokratik”, “hukuk” devleti TC’nin son hali... “Genç TC” çürümüfl bir ceset gibi kokuyor... Ve kokan bu cesedin bafl›nda, akbabalar olan emperyalistler döne döne

dolan›yor. Ülkemizin yeralt› ve yerüstü kaynaklar› da bu dini bütün muhafazakâr ‹slamc› hac› hoca tak›m› olan levaz›matç›lar taraf›ndan büyük bir beceriyle, gün geçtikçe daha da fazla pazarlan›yor! Onun için rektörler “Cumhuriyet’e sahip ç›k›yor!” O “Cumhuriyet” ki, ad›na sahip ç›k›lan rektörün icraatlar› olunca daha iyi anlafl›l›yor. Van Yüzüncü Y›l Üniversitesi’nde, onlarca ö¤renci defalarca çeflitli soruflturmalardan geçiriliyor, okuldan at›l›yor, uzaklaflt›r›l›yor. Sebep bilinen fleyler; “Milleti ve ülkesiyle bölünmez bütünlü¤e karfl› yasad›fl› faaliyetler”de bulunmak. Yani Türkçesi ile hak aramak, hakk›na sahip ç›kmak, itaat eden de¤il, sorgulayan gençlik olmak! ‹flte onlar›n sahip ç›kt›klar› “Cumhuriyet” budur! ‹flçinin, köylünün, hak arayan ilerici gençli¤in üzerinde polis, jandarma zulmü? Yurtta kalmak m› istiyorsun? Paras›z e¤itim mi istiyorsun? Daha iyi sosyal olanaklar m› istiyorsun? Orada dur bakal›m! Ö¤renciysen ö¤rencili¤ini bil! Yasad›fl›, bölücü, y›k›c› faaliyetlerde bulunma! Uslu uslu otur ve derslerine çal›fl! Yoksa okuldan atar›z seni!... Onun için, mezarda kemikleri bile kalmam›fl olan Atatürk yeniden diriltilmeye çal›fl›l›yor! Herkes gardrobundan kendine bir Kemalizm elbisesi al›p üzerine giyiyor. Uysa da oluyor uymasa da. Nas›l olsa her yol ayn› kap›ya ç›k›yor. Kemalizm elbisesini giyen veya en iyi Kemalist olan halk›n ve onun gençli¤inin üzerinde faflizm uyguluyor. Bugün AKP bile “en iyi Atatürkçü benim” diyor! Hakk›n› yememek gerekiyor. Bu bak›mdan hiç de di¤er hükümetleri aratm›yor! Hatta kabaday› a¤z›yla Tayyip, halk›m›z› afla¤›lamada, f›rçalamada di¤erlerine fark at›yor. Bu da onun Atatürkçü, laik sosyal TC devletine katk›s› oluyor. Onun için, Milli Güvenlik Siyaset Belgesi (MGSB) denilen ve bu “anayasal laik sosyal hukuk devleti”nin, gerçek anayasas›nda halk bir tehlike olarak görülüyor. Ne demektir bir ülkenin halk›n› iç tehdit olarak görmesi? Bir devletin halka yönelik olarak bir tehdit de¤erlendirmesinde (hangi gerekçeyle olursa olsun) bulunabilmesi, o devletin çürüdü¤ünün ve o devletin halk›n devleti olmad›¤›n›n en bariz göstergesi de¤il midir? Bir devletin kendi halk›n› iç tehdit olarak de¤erlendirmesi, o devletin ortadan kald›r›lmas›n›n zaman›n›n ve cenaze namaz›n›n k›l›nmas›n›n çoktan gelip de geçti¤ini göstermiyor mu? Ve o devlette yaflayan halk›n, devletin bu gerçek anayasas› taraf›ndan böyle de¤erlendirilmesi sonucunda nas›l bir muameleye maruz kald›¤› ve kalaca¤› aç›k de¤il mi? O

halk›n devletle olan her iliflkisinde ve iflinde devletin kendisine yönelik tehdit de¤erlendirmesinden kaynakl› uygulad›¤› ve uygulayaca¤› yapt›r›mlar hangi demokrasiyle ba¤dafl›yor? Biz söyleyelim bunun ad› kat›ks›z faflizmdir! Halk›n› tehdit olarak alg›layan, s›rt›n› bir avuç komprador kapitaliste ve toprak a¤as›na dayayan ve her f›rsatta halka yönelen bu yönetim biçiminin baflka bir ad› yoktur. ‹flte Ankara’da ö¤renci gençli¤in önünde barikat olan da budur! Yani halk› ve do¤al olarak da halk gençli¤ini bir tehdit olarak gören ve onun kendini ifade etmesini büyük bir “vatan aflk›yla” engelleyen zihniyet budur. Bunun ad› faflizmdir! Bu faflizme karfl› ö¤renci gençli¤in kendisini savunmas› Vandalizm olarak de¤erlendirilemez. Faflizme karfl› mücadele etmek bir insanl›k görevidir ve kendisine insan›m diyen herkes bu onurlu mücadelede yerini almal›d›r. Ö¤renci gençli¤in Ankara’daki eylemine azg›n bir polis sald›r›s›yla müdahale edenler, gençli¤in “Emperyalist ba¤›ml›l›k istemiyoruz, Halk Demokrasisi istiyoruz” söylemine müdahale edenlerdir. Ö¤renci gençli¤in eylemine müdahale edenler, ö¤renci gençli¤in “YÖK’e hay›r! Yaflas›n Halk Üniversiteleri” söylemine müdahale edenlerdir. Evet, onlar, bu çürümüfl düzeni ve onun kurumlar›ndan biri olan YÖK’ü, emperyalist ba¤›ml›l›¤› savunanlard›r! Gençli¤in bu taleplerine karfl› azg›nca sald›ranlar, bir avuç azg›n polis grubundan ibaret de¤ildir. Onlar bu düzenin köpekleri olarak, maafll› görevlerini yerine getiriyorlar! Savunduklar›, u¤runa cop ve gaz bombas› savurduklar›, emperyalistlerin ve onun yerli uflaklar› olan bir avuç komprador patron a¤ad›r. Onlar ki seksen küsur y›ld›r bu ülkenin iflçi s›n›f› ve emekçi halk› üzerinden sömürülerini, zevk ve sefa alemlerini sürdürüyorlar. Onlar ki seksen küsur y›ld›r baflta Kürt halk› olma üzere çeflitli az›nl›k milliyetlere karfl› katliam, bask› ve asimilasyon politikas› güdüyorlar. Onlar›n savunduklar› ve bunun için gençli¤e sald›rd›klar› düzenin gerçek icraatlar› bunlard›r. Onlar düzenin bekçileri olarak, bir milyon kiflinin açl›k, on dokuz milyon kiflinin yoksulluk s›n›r›nda yaflad›¤› ülkemizdeki “intizam›” sa¤l›yorlar ve bunun için her türlü kirli ve pis ifli yap›yorlar. Çünkü savunduklar› sistem, çürümüfl ve kokuflmufl bir sistem. Kendi karfl›lar›nda buna alternatif fleyleri savunanlara, bu talepleri ileri süren gençli¤e sald›rmalar› da bu aç›dan bak›ld›¤›nda anlafl›l›rd›r. Onlar gençli¤in en meflru ve en demokratik talebinden korkuyorlar. Ve ne olursa olsun izin vermek istemiyor-


17

35 lar. Ankara’da yaflanan budur. Ankara’da yaflanan faflizmin, bu kokuflmufl sistemin gerçek yüzüdür. Gençli¤in bu taleplerine karfl› polis barikat› kuranlar, bu da yetmiyor jandarma kuvvetlerini de baflkentlerinin ortas›na sevk ediyorlar. Ve bu ülkenin Cumhurbaflkan› olan “hukukçu” A. N. Sezer, hukuk fakültesinde törene kat›ld›¤›nda al›nan genifl güvenlik önlemleriyle gençli¤in bu taleplerinden korkusunu ele veriyor. Bir ülkenin “bir numaral› adam›” o ülkenin gençlerinden ola¤anüstü güvenlik önlemleriyle korunma ihtiyac› hissediyor! Bu onlar›n çaresizli¤inin, içine düfltükleri zavall› durumun göstergesi de¤il midir? Ankara’da yaflananlar› Vandalizm olarak adland›r›p, ö¤renci gençli¤in faflizme karfl› direnme hakk›na kara çalanlar, özellikle kullan›lan yönteme, baflvurulan fliddete karfl› laf ebeli¤i yap›yorlar. Bunlar bilinen fleyler. Bu baylar›n en çok ve hakl› olarak çekindikleri devrimci fliddettir. Bir gün bu fliddetin kendilerini bulaca¤›n› bildiklerinden dolay› en fazla bunun üzerinde duruyorlar. Oysa Ankara’da yaflananlar basit ve yal›nd›r. Faflizmin fliddetine karfl›, devrimci fliddet kullan›lm›flt›r. Orada hedeflenen hiçbir zaman esnaflar ve halk›n mal› olmam›flt›r. Ö¤renci gençli¤in fliddetinden bahsedenler, faflizmin fliddetinden, gaz bombas›ndan, sald›r›s›ndan bahsetmemektedirler. Ancak bu yorumlar› yaparken de gözyafllar›n› tutamamaktad›rlar! Faflizmin sald›r›s›na karfl› ö¤renci gençli¤in devrimci

fliddeti meflru ve hakl›d›r ve hiçbir tart›flmaya yer vermeyecek kadar aç›kt›r! Son söz yerine; Ankara’da yaflananlar bizlere, devrimci gençli¤e bir kez daha bu düzen içinde en do¤al hak araman›n fliddetle, gaz bombalar›yla yan›tland›¤›n› göstermektedir. Bunu pratik deneyimlerimizle biliyoruz. Bizleri yan›ltmad›lar. Sistemin en ufak bir hak aramaya dahi tahammülü olmad›¤› bir kez daha kan›tland›. Onlar için hak arayacaksan, “uslu uslu hak arayacaks›n”, “flark›l› ve türkülü hak arayacaks›n”, “bir bas›n aç›klamas› yap›p da¤›lacaks›n!” Faflizmin mant›¤› budur. Bu yöntem onlar için en ideal oland›r. Nitekim bunun örne¤ini bir gün sonra gerçeklefltirilen eylemi “överek” ve “örnek” göstererek yapt›lar. Onlar için “Bir iki üç daha fazla Paris’e selam” böyle yollan›r. Hem onlar araba yak›yor, polis tafll›yorlar “bizimkiler” ise flark› söyleyip, selam yolluyor. Paris’e selam 7 Kas›m’da halk gençli¤i taraf›ndan lay›k›yla ve onlar›n tarz›yla, emperyalizmin ve faflizmin anlad›¤› dilden yerine getirilmifltir. 7 ve 8 Kas›m’da YÖK protestosu vesilesiyle yaflananlar bizlere bir kez daha, hak araman›n, emperyalizme, faflizme ve her türden gericili¤e karfl› mücadele etmenin yolunun nas›l olmas› gerekti¤ini göstermektedir. Göstermifltir çünkü, kamuoyuna yans›t›lan, haber bültenlerinde döne döne üzerinde durulan nokta flu olmufltur: “fiu ‘bizim gençler’ ne güzeller ah bir gün öncekiler olmasa.....”

Bask›lar bizi y›ld›ramaz! 6 Kas›m YÖK eyleminde gözalt›na al›nan ve sonras›nda tutuklanan ö¤rencilerle dayan›flmak amac›yla bir bas›n aç›klamas› yap›ld›. 11 Kas›m günü saat 10:00’da Yüksel Caddesi’nde bir araya gelen Ankara Gençlik Derne¤i, Yeni Demokrat Gençlik, Ekim Gençli¤i, Sosyalist Gençlik Derne¤i ve Kurtulufl Partisi Gençli¤i bask›lara karfl› sessiz kalmayacaklar›n› hayk›rd›lar. “Ne YÖK ne AKP Demokratik Üniversite” yaz›l› Gençlik Federasyonu imzal› pankart›n yan›s›ra “Tutuklu ö¤renciler serbest b›rak›ls›n” yaz›l› dayan›flma pankart›n›n da aç›ld›¤› eylemde “YÖK’e hay›r”, “Bask›lar bizi y›ld›ramaz”, “Gözalt›lar serbest b›rak›ls›n” sloganlar› at›ld›. Okunan bas›n aç›klamas›nda olay ç›karanlar›n ö¤renciler de¤il, polis oldu¤u vurguland›. (Ankara)

18 Kasım-1 Aralık 2005

Gençler Ankara’ya uğurlandı! nkara’ya gitme karar alan Yeni Demokrat Gençlik, Gençlik Federasyonu, Devrimci Ö¤renci Birli¤i (DÖB), Devrimci Sosyalist Gençlik bileflenleri 6 Kas›m Pazar akflam› Galatasaray Lisesi önünde yap›lan kitlesel bas›n aç›klamas›yla u¤urland›. Saat 20:30’da toplanmaya bafllayan kitle dakikalar içinde 250-300 kifliyi buldu. Kitlenin içinde Ankara’ya YÖK protestosu için gidenler haricinde arkadafllar›n›, çocuklar›n› ve yoldafllar›n› u¤urlamak üzere kat›lan insanlar da dikkat çekti. “Ö¤renciyiz, hakl›y›z kazanaca¤›z!”, “YÖK’e hay›r”, “F tipi üniversite istemiyoruz” sloganlar›yla bas›n aç›klamas›n› bafllatan kitle ad›na konuflma yapan Ebru Benek; 25 y›l önce bugün ABD emperyalizminin deste¤i ile bu ülkede bir darbe yap›ld›¤›n› belirterek, bu süreçte halk›n iflkenceden geçirildi¤ini, binlerce insan›n iflten, binlerce ö¤rencinin de okullar›ndan at›ld›¤›n› ve amac›n gençli¤i teslim alarak gelece¤i teslim almak oldu¤unu söyledi. YÖK’e karfl› olduklar›n› söyleyen Benek; YÖK’ün gerçek yüzünü teflhir etmek,

A

YÖK ve YÖK’e benzer baflka kurumlar› istemediklerini belirtmek için Ankara’ya gittiklerini söyleyerek aç›klamas›n› bitirdi. S›k s›k “Bask›lar bizi y›ld›ramaz”, “Yaflas›n örgütlü mücadelemiz”, “Halk için bilim, halk için e¤itim” sloganlar›n›n at›ld›¤› aç›klaman›n son bulmas›yla kitle Tünel Caddesi üzerinden TRT binas›n›n önüne geldi. Kitle burada kendilerini Ankara’ya götürecek otobüsleri halaylar çekerek ve marfllar söyleyerek bekledi. Uzun süre pankartlar›n› yola do¤ru aç›k tutan ve halaylarla, marfllarla ve sloganlarla coflkusunu gösteren kitle otobüslerin gelmesiyle Ankara’ya gitmek üzere eylemini noktalad›. (‹stanbul)

YÖK KALDIRILSIN! EMPERYALİST BAĞIMLILIK DEĞİL HALK DEMOKRASİSİ YÖK, bu y›l da yap›lan militan bir eylemle protesto edildi. 7 Kas›m günü Ankara’n›n merkezi pekçok yerine barikat kuran polis, metro ç›k›fllar›nda kimlik kontrolü yaparken bir gün önce de tren gar›, AfiT‹ vb. yerlerde y›¤›nak yapt›. Binlerce polisin K›z›lay’›n her taraf›n› iflgal etti¤i, izinlerin kald›r›ld›¤› 6 Kas›m’da ö¤rencileri yukar›dan izlemek amac›yla bir de helikopter kullan›ld›. 7 Kas›m günü saat 12:30’da Ziya Gökalp Caddesi’ne ç›kan Yeni Demokrat Gençlik, Devrimci Ö¤renci Birli¤i ve Gençlik Dernekleri Federasyonu, “YÖK’e hay›r”, “YÖK, polis, medya bu abluka da¤›t›lacak” sloganlar›yla Mithatpafla Köprüsü’ne kadar yürüdü. Polis panzerlerinin kald›r›lmas›n› isteyen ö¤renciler K›z›lay Meydan›’nda bas›n aç›klamas› yapma hakk›n› kullanacaklar›n› aç›klad›lar. K›sa bir bekleyiflten sonra kitle K›z›lay’a do¤ru yürümeye bafllad›. “YÖK kald›r›ls›n-Anadilde e¤itim hakk›m›z› istiyoruz” yaz›l› Diyarbak›r YDG, “YÖK kald›r›ls›n”, “Emperyalist ba¤›ml›l›k de¤il, Halk Demokrasisi” yaz›l› ‹stanbul YDG imzal› pankartlar›n yan›s›ra “YÖK’e hay›r” yaz›l› bir pankart ve DÖB pankart› aç›ld›. Kitlenin yürümesi üzerine polis biber gazlar›yla ö¤rencilere sald›rd›. Polise tafllarla karfl›l›k vreen kitle geri çekilmeye bafllad›. Yo¤un gaz alt›nda kalan ö¤renciler Adakale Sokak’tan barikatlar kurarak SSK önüne buradan da Abdi ‹pekçi Park›’na do¤ru çekildi. Ö¤rencilerin üzerine say›s›z gaz bombas› atan polis, yoldan geçen insanlara da sald›rd›. Parktan uzaklaflarak S›hhiye yö-

nüne uzaklaflan ö¤renciler yolu trafi¤e kapatarak Numune Hastanesi’nin önüne kadar çat›flarak geri çekildi. Ulucanlar’›n önüne oradan Samanpazar› ve Ankara Kalesi’ne kadar devam eden çat›flmada polis gaz bombalar›n› yo¤un olarak kulland›. Yaklafl›k 3 saat süren eylemde bir grup genç, K›z›lay Meydan›’na girerek YÖK’ü teflhir eden konuflmalar yapt›. Polisin sald›r›s›yla gözalt›na al›nan ö¤rencilere meydandan geçen insanlar da destek verdi. Toplam 49 kiflinin gözalt›na al›nd›¤› eylemde polis terör estirdi. Dolmufllar› durdurarak ö¤rencileri gözalt›na alan polis, K›z›lay’da ö¤renci av›na ç›kt›. Gözalt›na al›nanlar 2 gün gözalt›nda tutulduktan sonra Savc›l›k’a ç›kar›ld›. Mahkeme 29 kifliyi serbest b›rak›rken 20 kifliyi ise örgüt üyeli¤i iddias›yla tutuklayarak Ulucanlar Hapishanesi’ne sevk etti. Polisin ola¤anüstü önlemlerine ve uygulad›¤› teröre ra¤men yaklafl›k 300 kiflilik bir kitle akflam saatlerinde Yüksel Caddesi’nde meflaleli bir eylem yapt›. Ard›ndan flehir d›fl›ndan gelenler geri gönderildi. (Ankara)


18 Kasım-1 Aralık 2005

18

35

‹mha, inkar, tehcir, asimilasyon, soyk›r›m; OSMANLI=TC ‹mha, inkar, tehcir, asimilasyon ve soyk›r›m Türk olmayan uluslar›n Osmanl› ve TC’deki kaderi mi? Yak›n tarihimizin en bildik ve kapsaml› soyk›r›m›n›n, Hitler faflizmince, 2. Emperyalist Paylafl›m Savafl› öncesinden bafllayarak, tüm savafl boyunca Yahudilere dönük gerçeklefltirdi¤i soyk›r›m oldu¤u söylenir. Oysa ayn› yüzy›l›n bafllar›nda, Hitler’e “ilham” olan kapsaml› soyk›r›mlara sahne olmufltur ülkemiz topraklar›. Hem Osmanl›, hem de baflta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, TC’nin kurucular›n›n bu topraklarda binlerce y›ld›r yaflayan Türk olmayan uluslara dönük gerçeklefltirdikleri ve sistematik bir politikan›n ürünü olan soyk›r›m, sürgün, imha, inkâr olarak tan›mlanabilecek uygulamalar söz konusudur. Çeflitli kesimlerce s›kça gündeme gelen, getirilen Ermeni Soyk›r›m›, en son bir süre önce bir kez daha, oldukça tart›flmal› bir biçimde gerçeklefltirilen bir konferansla ülke gündemine tafl›nd›. Yasaklama tart›flmalar›n›n ve de yasaklamalar›n ard›ndan gerçeklefltirilen bu konferans, ›rkç›-faflist kesimlerin beklenen tepkisini almakta gecikmedi. AB görüflmelerinin efli¤inde, kerhen de olsa konferansa izin veren faflist TC devleti, hemen ertesinde, AB görüflmelerinin ard›ndan gelen günlerde, Agos Gazetesi Genel Yay›n Yönetmeni H›rant Drink’e “Türklü¤e hakaretten” hapis cezas› vererek, Osmanl›’n›n ve onun devam› olan faflist Kemalist diktatörlü¤ün soyk›r›ma, imhaya, inkâra, asimilasyona dönük politikalar›n›n sürdürücüsü oldu¤unu bir kez daha deklare etti. Biz bu yaz›da bu topraklarda yaflanan soyk›r›m›n, sadece Ermenileri de¤il, di¤er Türk olmayan uluslar› da, hem de genifl bir biçimde kapsad›¤›n› koymaya çal›flaca¤›z. Yak›n tarihimizin en bildik ve kapsaml› soyk›r›m›n›n, Hitler faflizmince, 2. Emperyalist Paylafl›m Savafl› öncesinden bafllayarak, tüm savafl boyunca Yahudilere dönük gerçeklefltirdi¤i soyk›r›m oldu¤u söylenir. Oysa ayn› yüzy›l›n bafllar›nda, Hitler’e “ilham” olan kapsaml› soyk›r›mlara sahne olmufltur ülkemiz topraklar›. Hem Osmanl›, hem de baflta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, TC’nin kurucular›n›n bu topraklarda binlerce y›ld›r yaflayan Türk olmayan uluslara dönük gerçeklefltirdikleri ve sistematik bir politikan›n ürünü olan soyk›r›m, sürgün, imha, inkâr olarak tan›mlanabilecek uygulamalar söz konusudur. Kitlesel k›y›mlar halinde gerçeklefltirilen bu uygulamalar›n, geçmiflte oldu¤u gibi, bugün hala inkâr edilmesi, yok say›lmas›; bunu dile getirmeye çal›flanlar›n ise, her türden yöntemle susturulmaya, sindirilmeye çal›fl›lmas›, bu “as›ls›z iddialar›n” karfl›s›na hemen karfl› “iddialarla” ç›k›lmas›, ayn› zihni-

yetin hala sürdürülmesinden baflka bir anlam ifade etmemektedir. Çok s›k›flt›klar›nda “savafl ortam›nda karfl›l›kl› olarak öldürmeler olmufltur” vb. söylemlere s›¤›nsalar da, ya da sorumlulu¤u daha çok Osmanl›’ya y›kmaya çal›flsalar da, tarihi belgeler ve tan›kl›klar öyle demiyor! HALK KATL‹AMLARINA KARfiI TEK SES OLALIM! 26-28 Nisan 2002 tarihinde Almanya/Berlin’de “Halk katliamlar›na karfl›-Tek Ses Olal›m” ad› alt›nda bir etkinlik gerçeklefltirilir. Bu bir Enformasyon ve kültürel etkinliktir ve konusu 19121922 y›llar› aras›nda Türkiye topraklar›nda yaflayan Türk olmayan uluslara yönelik sistematik bir biçimde hayata geçirilen, imhalar ve sürgünlerdir. Yani soyk›r›m politikalar›. Yukar›da sözünü etti¤imiz ve tan›k anlat›mlar›n› da kapsayan, say›s›z belge bu etkinlikte ele al›nm›flt›r. Peki, soyk›r›m nedir? “Soyk›r›m”dan anlafl›lmas› gereken fley, bir ulusun veya bir etnik grubun sistematik bir biçimde yok edilmesidir. Ancak genel olarak söylemek gerekirse, soyk›r›m bir ulusun tüm fertlerinin toplu olarak öldürülmesinin d›fl›nda, bir ulusun hemen yok edilmesi anlam›na gelmez mutlaka. Soyk›r›m ayn› zamanda, ulusal gruplar›n, planl› bir biçimde, kendili¤inden imha olmas›n› getiren, de¤iflik uygulamalar› da kapsar. Geçti¤imiz yüzy›l bafllar›nda Türk olmayan uluslara dönük hayata geçirilen do¤rudan ve dolayl› soyk›r›m politikalar›n›n ülkemiz topraklar›nda sistematik olarak uygulanmas›n›n zemini özde, Osmanl› ‹mparatorlu¤u’nun çöküfl döneminde, 1878’de, II. Abdulhamit’in iktidara gelmesiyle oluflmaya bafllam›flt›r. O döneme kadar göreceli de olsa “tahammül edilen” gayri Müslüm uluslar›n haklar›, ç›kar›lan bir yasayla gasp edilmeye bafllanm›fl, aç›kça afla¤› dereceden vatandafl ilan edilmifllerdi. Gasp

edilen haklar aras›nda oturduklar› topra¤a sahip olamama da vard›. Çeflitli ek vergiler getirilmifl, yasal güvenceleri ortadan kalkm›fl ve yetkililerin keyfiyetine b›rak›lm›fllard›. Pan-‹slamizm fikrini ortaya atan ve halklar aras›nda dini çat›flmalar›, Müslümanlar›n lehine k›flk›rtan Abdülhamit, 1894’de bu politikalar› ‹stanbul’da protesto eden binlerce Süryani’yi katlettirmiflti. Abdülhamit’in pan-islamc› politikalarla gayri Müslüm uluslara dönük gerçeklefltirdi¤i katliam vb. sald›r›lar›n, Türk olmayan uluslara ve bununla birlikte de Türklefltirme sald›r›lar›na, kapsaml› ve sistematik soyk›r›mlara dönüflmesi ise, ayn› dönemde. Yeni Osmanl› olarak faaliyet gösteren, yasaklanmalar›n ard›ndan Jön Türklere dönüflen hareketin oluflturdu¤u gizli birlik ‹ttihat Terakki ile birlikte gerçekleflmifltir. Fikir babal›¤›n› o dönem, Türklefltirme program›n› ç›karan Ziya Gökalp’›n yapt›¤› ‹ttihat Terakki, ayn› zamanda ilk Türk Kontr-gerillas›n›n da kurucusudur. Fidajinler olarak faaliyet yürüten kontrgerilla örgütlenmesi, 1909-1911 y›llar› aras›nda Makedonya ve S›rbistan’da birçok ulusal halk önderini kaybetmifl veya öldürmüfl, Bulgar Partizanlara karfl› kontra faaliyetler gerçeklefltirmifltir. Ziya Gökalp’›n tohumlar›n› ekti¤i ve sonralar› ise Mustafa Kemal’le birlikte Kemalizm’de somutlaflan Türklefltirme program›n›n ‹ttihat Terakki taraf›ndan resmi olarak kabul görmesi ise, Jön Türklerin 1911’de Selanik’te gerçeklefltirdi¤i kongrede olmufltur. Ancak yine ayn› kongre d›fl kamuoyunu yan›ltmak, daha do¤rusu gerçek niyeti gizlemek amac›yla, Türklefltirme program›n› resmi ifadelerde “Osmanl›laflt›rma” olarak kullanmay› tercih ediyor. Bu ise daha “dikkatli” olan MK üyelerinin önerisi ile gerçeklefliyor. Bu tarihten itibaren ise Jön Türklerin bilincinde Osmanl›laflma Türklefltirme anlam› tafl›yordu. Ve kongre, ayn› zamanda “Türkiye Türk-

lerindir” anlam›na gelen (ki düflüncenin özü de o dönem böyle konuyor) bu politikan›n (Türklefltirme) hayata geçirilmesine iliflkin flu karar› al›yor: “Kongre, imparatorluktaki halklar›n er ya da geç Osmanl›laflt›r›lmas› gerekti¤ini teyit eder ve e¤er bunu bar›flç›l yollarla elde etmek mümkün olmuyorsa, o zaman zordan, evet hatta askeri araçlar kullanmaktan çekinilmemeli. (....) Türk olmayan halklar›n ulusal temelde örgütlenme haklar› ellerinden al›nmal›.(....) Ulusal az›nl›klar›n çap› önemsenecek boyutta de¤il. Dinlerini koruyabilirler. Ancak ana dilleri yerine, imparatorlu¤un resmi dilini, Türkçe’yi kullanmal›lar.” Bu karar, Osmanl›’n›n çöküfle geçmesi ve bununla birlikte de, yüzy›llar boyu Osmanl› boyunduru¤u alt›nda olan Balkan halklar›n›n kurtulufl hareketlerini yükseltmeye bafllamas› ile birlikte, 1. Emperyalist Paylafl›m Savafl› öncesi ve sonras› ve hatta TC’nin kuruluflundan sonraki y›llarda, 1924’lere kadar, kapsaml› bir biçimde hayata geçirildi. Ermeni, Rum ve Süryaniler’in bu topraklar üzerinde 3 bin y›ldan fazla bir zamand›r süren etkin varl›klar› ortadan kald›r›ld›. Türkiye’yi sadece Türklerden oluflan bir ülke yapmay› hedefleyen politikan›n ilk kurbanlar› Rumlar olmufltu. Balkanlardaki ayaklanmalar bahane edilerek Do¤u Trakya’da yaflayan Rumlara yönelik bafllat›lan katliamlar, sonraki y›llarda baflta Karadeniz olmak üzere, bu ulusun yaflad›¤› tüm bölgelerde hayata geçirildi. Trakya’da sadece 1913 y›l›nda 15.690 Rum katledildi, binlercesi ayn› dönemde göç ad› verilen ölüm yürüyüfllerinde bitkinlikten ve açl›ktan vahflice ölüme terk edildi. Bu ölüm yürüyüflleri, belli bir bölgedeki Rum ahalinin bir merkezde toplanarak, ülkenin çok uzak bir bölgesine, hem de k›fl aylar›nda, yürüyerek götürülüp, yine yürüyerek geri getirilmeleri biçiminde gerçeklefliyordu.


35 Tabii ki bu yürüyüfllere zorlanan kitlenin büyük bir bölümünün açl›k, bitkinlik, yoksunluk ve de so¤uktan ölümü anlam›na geliyordu bu. 1. Emperyalist Paylafl›m Savafl›’yla birlikte, Temmuz-A¤ustos 1914’de, 18-40 yafl aras› Rumlardan meydana gelen Amele Taburlar› oluflturuldu. Bu taburlardakiler insanl›k d›fl› koflullarda çal›flt›r›l›yorlar ve açl›ktan ve bitkinlikten kitleler halinde ölüyorlard›. Burada sözü bir tan›¤a b›rakal›m. O dönem zorla Amele Taburlar›’na al›nan ve 1964’de yaflam›n› yitiren Dimitris Tsirkandis an›lar›nda flöyle anlat›yor: “Eylül 1916’da beni, Pontus’un en güneyinde bulunan Akda¤ Madeni yak›n›ndaki köyümden ald›lar. 35 günlük bir yürüyüflten ve 300 kifliden 70’ini açl›k ve yoksunlukta yitirdikten sonra Kürtlerin, Türklerin ve 1915’de hepsi öldürülene kadar Ermenilerin yaflad›¤› Hozat’a geldik. 18-50 yafl aras› erkeklerdik. F›r›nc›, nalbant, arabac› vb. tüm zanaatkârlar› ay›rd›lar ve geriye kalan›m›z›, yaklafl›k 150 kifliyi baflka bir flehre götürdüler. (....) Durumumuz çok kötüydü. Ayakkab›lar›m›z parçalanm›flt› ve biz bunlar› da¤›lmas›nlar diye iple ba¤l›yorduk. Kirliydik ve yürümekten, özellikle de açl›ktan bitkindik. (....) Tüm g›dam›z günde iki kez verilen bir parça ekmek ve sulu bir çorbadan olufluyordu. Her gün birileri takatsizlikten veya dayaktan ölüyordu.(...) fians›m›za bir süre sonra bölgedeki Kürtler ayakland›. O kargaflada biz, iskelete dönmüfl 14 kifli kaçt›k. Bir ay dolaflt›k, üç kifli yolda öldü. Sonra Pontuslu bir Partizan önderine rastlad›k. ‹ki arkadafl›m›z Partizan olarak onlarla kald›. Geriye kalan yedimiz bizi Batum’a götürecek bir Rus donanmas›na binmek üzere Sinop’a gittik. (...) Savafltan sonra memleketime döndüm. Ancak Kemal’in (Mustafa Kemal) terörü bafllad›ktan sonra küçük kardeflimi de yan›ma ald›m, kaçt›k. Bir Frans›z gemisi bizi Kavala’ya (Yunanistan) götürdü, burada sakal›k yapt›k.” 1919’da Amerika’da yay›nlanan bir raporda flöyle deniyor*: ‘Türkiye’yi sadece Türklerden oluflan bir ülke yapmay› hedefleyen politika alt›nda ezilen halk bir tek Ermeniler de¤ildi. Ermenilerle ilgili anlat›lanlar, birkaç de¤ifliklikle Yunanl›lara iliflkin de anlat›labilir. Gerçekte bu ulusallaflma fikrinin ilk kurbanlar› Yunanl›lard›.(...) Herhalde medeni dünya bu uygulamalara karfl› bir protesto yükseltmedi¤i için olacak, Türkler ayn› uygulamalar›, daha kapsaml› olarak, sadece Yunanl›lara de¤il, Ermenilere, Süryanilere ve Türkiye’nin di¤er boyunduruk alt›ndaki halklar›na karfl› da uygulamaya karar verdiler.’ Bir k›yaslamal› soyk›r›m araflt›rmas›n›n kurucusu olan ve toplu öldürmeler anlam›na gelen “Demozid” deyimini

19 inceleme literatürüne kazand›ran Rudolph J. Rummel, önce Osmanl›, ard›ndan Jön Türkler ve daha sonra ise Kemalistler taraf›ndan gerçeklefltirilen soyk›r›mlarda kaç kiflinin katledildi¤ine dair flunlar› söylüyor: “Demozid Jön Türklerin hâkimiyetinden önce de vard›. Bunlar›n, 1. Dünya Savafl›’n›n bitimindeki çöküfllerinden sonra ard›ndan gelen ulusalc› hükümet Yunanl›lara ve geride kalan ya da geri dönen Ermenilere karfl› kendi Demozid’ini uygulad›. 1900-1923 y›llar› aras›nda de¤iflik Türk hükümetleri say›lar› 3.500.000 ile 4.300.000 aras›nda, hatta daha fazla say›da Ermeni’yi, Yunanl›’y›, Nesturi’yi ve di¤er H›ristiyan halk› öldürdü.” Dünya Savafl› boyunca az›nl›k uluslara dönük gerçeklefltirilen katliamlar, savafl›n bitiminden sonra, Kurtulufl Savafl› denilen süre boyunca da sürüyor. Bu süreçteki katliamlar ise bizzat Mustafa Kemal’in “izni” ile gerçeklefliyor. O süreçte ortaya ç›kan çeteler özellikle Karadeniz’de, o dönem Pontus ad› verilen bölgede, Rum halk›na dönük katliamlar gerçeklefltiriyor. Halk›n flikâyetleri ‹stanbul’a ulafl›yor ve Mustafa Kemal bölgede “asayifli” sa¤lamak üzere Samsun’a gönderiliyor. Tarih 19 Ma-

y›s 1919. Mustafa Kemal bölgeye geldi¤inde, 29 May›s 1919’da bölgenin az›l› çete reisi Topal Osman’la ilk görüflmesini yap›yor. Bu görüflmede, ona bölgenin genel komutanl›¤›n› veriyor. Ve flöyle diyor: “... Sana genç ve so¤ukkanl› subaylar verece¤iz. Tüm flehri denetimin alt›na al. Sen kaçaca¤›na, b›rak Rumlar kaçs›n. E¤er bir kanunsuzluk yaparlarsa, onlar›n iflini bitiririz.” Topal Osman ald›¤› görevi “lay›k›yla” yerine getiriyor. Rumlara dönük katliamlar art›yor, köyler, flehirler yerle bir ediliyor, kad›nlara tecavüz edilip, erkekler toplu halde kurfluna diziliyor. ‹nsanlar evlere, kiliselere doldurulup, yak›l›yor. Samsun bölgesindeki tüm Rumlar jandarma eflli¤inde sürgün yürüyüflüne ç›kar›l›yor ve yol üstündeki boflalt›lm›fl yerleflim yerlerinde geceye kadar bekletilip, kurfluna diziliyorlar. Ayn› uygulama Giresun ve di¤er yerlerde de gerçeklefliyor. Topal Osman’›n rütbesi ise bu süreçte giderek yükseliyor! Çete reislerinin ve rütbeli subaylar›n katliamlar› her yerde sürüyor. Nikolaos Tsaikopulos “Köyüm: Fulaziki” adl› kitab›nda köyünün nas›l yak›l›p y›k›ld›¤›n› flöyle anlat›yor: “Cemil Bey ve adamlar› 21 Hazi-

Fikir babal›¤›n› o dönem, Türklefltirme program›n› ç›karan Ziya Gökalp’›n yapt›¤› ‹ttihat Terakki, ayn› zamanda ilk Türk Kontr-gerillas›n›n da kurucusudur. Fidajinler olarak faaliyet yürüten kontr-gerilla örgütlenmesi, 1909-1911 y›llar› aras›nda Makedonya ve S›rbistan’da birçok ulusal halk önderini kaybetmifl veya öldürmüfl, Bulgar Partizanlara karfl› kontra faaliyetler gerçeklefltirmifltir.

18 Kasım-1 Aralık 2005 ran 1920’de köyümüze geldiler. 15 yafl›ndan büyük erkeklerin köy kilisesinde toplanmalar›n› emretti. ‹nsanlar onun bir konuflma yapaca¤›n› zannettiler. Kilise t›ka basa doluydu. Kap›lar› kapad›lar ve binan›n etraf›na petrol dökerek, atefle verdiler. Bir yandan da içeri atefl ediyorlard›. Üç yüz kiflinin öldü¤ü söyleniyor. Kiliseden kurtulan bir papaz› yakalad›lar, sakallar›n› yoldular ve öldürene kadar iflkence yapt›lar. Ben gençlerle ve daha baflka erkeklerle birlikte bodruma saklanm›flt›m. Ancak çeteler bizi buldu. Bizi ayd›nl›k bir yere götürüp, atefl etmeye bafllad›lar. Ben kaçmaya bafllad›m. Üç kurflun sa¤ kolumun kemi¤ini k›rd›. Kan kayb›ndan bay›ld›m. (....) Ameliyatla sa¤ kolum kesildi. O zamanlar 12 yafl›ndayd›m. Köydeki bir çok kifli çevredeki ormanlara kaçt›... Yerlerini belli etmelerinden korktuklar› için bebekleri öldürdüler.” Sonuç olarak: Osmanl›’n›n katliamc› miras›n› devralan ve ‹ttihat ve Terakki’nin (Jön Türkler) ideolojik ve siyasi mirasç›s› olan Kemalist rejim, “Kurtulufl Savafl›” sürecinde, çeteler ve ölüm timleri üzerinden yükselerek, daha sonraki inflas›n› böyle sa¤lam›flt›r. Savafl sonras›nda ise, katliam tan›klar›n›n ortadan kald›r›lmas› amac›yla çete reisleri, çeflitli vesilelerle birer birer idam edilmifltir. Örne¤in Topal Osman, Mart 1923’de TBMM önünde idam edilmifltir. Ancak idam edilen tüm çete reislerinin aileleri “flehit ailesi” kabul edilerek, maafl ba¤lanm›fl ve Ermenilerden, Rumlardan kalan mülklerin tapusu, 31 Mart 1926’da ç›kar›lan bir yasayla bunlara verilmifltir. 26-28 Nisan 2002’de Berlin’de “Halk Katliamlar›na Karfl› Tek Ses Olal›m” fliar›yla yap›lan etkinli¤in sonucunda, Rumlara, Ermenilere ve di¤er az›nl›klara yönelik katliamlar›n rakamlar› flöyle veriliyor: - 1915-1922 y›llar› aras›nda katledilen ve ölüm yürüyüfllerine ç›kar›lan Ermeni say›s› toplam 2.1 milyondur. Bunun 1.5 milyonu 1915-1916 aras› gerçekleflmifl. - Katliamlarda, ölüm yürüyüfllerinde ve sürgünlerde imha edilen Rum (Yunanl›) say›s› toplam 1.5 milyondur. Bunlar›n 353 bini Pontus Rumudur. - 1914-1918 aras› katledilen Arami/Asurlu (Süryani vd.) say›s› 500 bindir. Geride kalan binlerce Rum ve Ermeni çocu¤u ise, nüfus kütükleri de¤ifltirilip, Türkçe adlar verilerek, korku ve tehditle “Türklefltirilmifl”tir. Ayn› imhac›, inkârc›, asimilasyoncu politika, bilindi¤i gibi sonraki y›llarda Kürt halk›na dönük uygulanm›flt›r ve uygulanmaya devam edilmektedir. *Not: Tessa Hoffmann’›n, “19121922 y›llar›nda Osmanl› ‹mparatorlu¤u’nda H›ristiyanlara dönük katliamlar, sürgünler ve imhalar” kitab›n›n orijinalinden yararlan›lm›flt›r.


20

18 Kasım-1 Aralık 2005

35

Çinli Maoistlerin mücadelesi üzerine gözlemler...

Çin’de Mao’nun ölümün ard›ndan askeri darbe ile yönetimi ele geçiren revizyonistler 25 y›l› aflk›n süredir kapitalizmi yeniden infla etmeye çal›flmaktalar. Ancak yaklafl›k 30 y›l süren devrimci savafl ve ard›ndan yine yaklafl›k 30 y›l süren sosyalist infla süreci sonucunda yarat›lan de¤erlerin etkilerini silmek revizyonistlerin iflini zorlaflt›rmaktad›r. Çin halk›n›n Baflkan Mao’ya sevgisini, emek, can, kan pahas›na yarat›lan sosyalist sistemin getirilerini tamamen yok ederek, yüzlerdeki maskeyi atmak kolay olmamaktad›r. Bilhassa Çin halk›n›n yaflad›¤› Büyük Proleter Kültür Devrimi revizyonizme karfl› halk›n boyun e¤mesini engellemektedir. Sansürden dolay› Çin’deki s›n›f mücadelesi üzerine bilgi sahibi olmakta s›k›nt› yaflasak da gelen k›s›tl› haberlerden dahi Çin’deki s›n›f mücadelesinin yüksek oldu¤u, revizyonizme karfl› güçlü bir muhalefe-

tin var oldu¤u anlafl›lmaktad›r. Geçti¤imiz aylarda gazetemizde yer verdi¤imiz ve 4 Maoist’in yarg›land›¤› duruflma, yasaklanan internet siteleri ve yay›nlar, özellikle Mao’nun do¤um ve ölüm günlerinde, kimi yerlerde çat›flmalar›n da yafland›¤›, kitlesel eylemler bunlar›n örnekleridir. Yine, zaman zaman burjuva gazetelere yans›yan haberler de muhalefetin etkisini göstermektedir. Köylerde uygulanan kapitalist politikalara karfl› son dönemlerde artan köylü eylemleri ve yaflanan çat›flmalar, köy komünlerini koruma amaçl› yap›lan direnifller bu haberlerden birkaç›d›r. Çin’den gelen haberlerde ÇKP içinde de bürokratik-revizyonist önderli¤e karfl›, özellikle alt kademelerdeki üye ve kadrolardan oluflan bir muhalefetin var oldu¤u ve son zamanlarda bu muhalefetin güçlendi¤i de belirtilmektedir. Çin’deki Maoist muhalefetin internet siteleri üzerinden örgütlenmeye önem verdi¤i görülmektedir. Çin’deki ilerici muhalefeti daha yak›ndan tan›mak aç›s›ndan 2003 y›l›nda örgütlenen bir kampanya üzerinden Dong Xulin taraf›ndan yaz›lan ve “Çin Çal›flma Grubu” adl› web sitesinde yay›nlanan yaz›dan yararlanaca¤›z. “Mao Zedung Günü” Kampanyas› Baflkan Mao’nun 110. do¤um y›l› olan 2003 y›l›nda ÇKP önderli¤i taraf›ndan Mao’nun görkemli törenlerle an›laca¤› ilan edilmifltir. Bunun üzerine Maoist web siteleri bir inisiyatif oluflturarak Mao Ze-

dung’un düflüncelerini yayg›nlaflt›rma ve revizyonist önderli¤i teflhir etme amaçl› bir kampanya örgütlemifltir. Bu amaçla birleflen 110 web sitesi Mao’nun do¤um günü olan 26 Aral›k’›n “Mao Zedung Günü” olarak kutlanmas›n› ve resmi tatil olarak ilan edilmesini önermifl, bu amaçla bir imza kampanyas› bafllat›lm›flt›r. Kampanyay› örgütleyen siteler içinde yer alan “Mao Zedung Bayra¤›” adl› web sitesinde yay›nlanan yoruma göre bu kampanyan›n amac› Partinin yeni Genel Sekreteri Hu Jintao üzerinde parti içindeki Maoist muhalefetin bask›s›n› güçlendirmek ve partiyi sola do¤ru çekmektir. ‹mza metninde Mao’nun “en büyük ulusal kahraman” oldu¤u vurgulanm›fl, Mao’nun “ölümsüz eseri” sayesinde “uyuyan aslan›n uyand›¤›” belirtilmifltir. Bildiride “Baflkan Mao’ya teflekkürler. Çin art›k yabanc› ülkelerin boyunduru¤u alt›nda bir ülke olmayacakt›r. Mao Zedung, Çin’de karanl›k ça¤›n sona erip Çin’in ayd›nl›k gelece¤inin bafllang›c›n›n simgesidir. Çin iflçi s›n›f›n›n temsilcisi, Çin’deki sosyalist modernleflmenin mimar›d›r. Mao, kavgaya cüret etmede halk›m›za ilham olmakta, hakl› mücadelemizin zaferi için kararl›l›¤›m›z› art›rmaktad›r. Mao, gerici emellere sahip olan halk düflmanlar›n›n yüreklerine korku salmaktad›r” denilmektedir. Bildiride ayr›ca Mao’nun ölüm y›ldönümü olan 9 Eylül’de ve do¤um günü olan 26 Aral›k’ta Çin halk› ve di¤er ülkelerin halklar› taraf›ndan zaten an›ld›¤› belirtilerek, bu nedenle Ulusal Halk Kongresi’nin 26 Aral›k’› “Mao Zedung Günü” olarak ilan etmesi talebinde bulunmaktad›r. Bu kampanya ÇKP’nin önderli¤ini teflhir etmeyi amaçlamaktad›r. Popülist söylemlerde bulunan Baflkan Hu Jintao ve yard›mc›s› Wen Jiabo gelir da¤›l›m›ndaki uçurumdan kendilerinin de rahats›z oldu¤unu, daha önceki baflkanlardan (Jiang Zemin ve Zhu Rongji) farkl› olduklar›n› ve halk›n

Peru’da Maoistlerin SALDIRILARI ARTIYOR Peru’da Peru Komünist Partisi önderli¤indeki Halk Kurtulufl Ordusu’nun yapt›¤› eylemler medyan›n sansürüne u¤ramakta. Bununla birlikte çeflitli kaynaklardan gecikmeli de olsa edinilen bilgilere göre PKP son süreçte eylem ve devlete yönelik sald›r›lar›na ivme kazand›rm›fl durumda. Bu kaynaklara göre bu y›l HKO taraf›ndan 96’s› Alto Huallage bölgesinde olmak üzere 217 eylem gerçeklefltirilmifl. Bu nedenle de devletin askeri kanad› bu bölgede ola¤anüstü hal ilan edilmesinin gereklili¤ini ve 26 yeni askeri üssün kurulmas›n› tart›fl›yor. Askeri yetkililer bu sald›r›lar›n panik yaratt›¤›n› da itiraf etmekten kaç›nm›yorlar. 18 Ekim günü yap›lan bu aç›klaman›n ard›ndan 19 Ekim günü Peru ordusunun paniklemekte ne kadar hakl› oldu¤u PKP-HKO taraf›ndan yap›lan bir sald›r›yla görüldü. Peru Ordusunun Albay› Guillermo Paz Bustamente Palmapampa bölgesinde Halk Kurtulufl Ordusu’nun sald›r›s› sonucu öldürüldü, ayn› sald›r›da birçok askeri personel de yaraland›. Bir tatbikat s›ras›nda helikopterde bulunan albay›n yerden

gerillalar›n açt›klar› ateflle öldükleri bildirildi. 11 Kas›m günü ise gerillalar taraf›ndan bir ABD flirketine yönelik eylem gerçeklefltirildi. Gerillalar, Kuzey Amerika Uluslararas› fiirketinin yönetici ve iflçilerinden oluflan bir grubu durdurarak sorgulad›. ‹flçilere flirkete karfl› ajitasyon da yapan gerilla grubunun bafl›nda Yoldafl Clay’›n oldu¤u bildirildi.

büyük önderi Mao Zedung’a ba¤l› olduklar›n› gösterme çabalar›ndalar. Söz konusu metin bu popülist söylemleri teflhir etmeyi amaçlasa da yaz›n›n içerisinde Parti otoriteleri do¤rudan hedef al›nmam›flt›r. Bu nedenle Parti otoriteleri kampanyaya do¤rudan karfl› ç›kmak yerine süreci yak›ndan takip alt›na almay› tercih etmifller, “beklegör” politikas›na uygun davranm›fllard›r. Kampanyay› örgütleyen 110 sitenin 15’i ulusalc›yken geri kalan› Maoist-sosyalist sitelerdir. Maoist-sosyalistler içinde teorik-pratik konularda farkl› bak›fl aç›lar› bulunmas›na ve ortak bir program çerçevesinde örgütlenmemifl olmalar›na ra¤men temel Maoist ilkelerde ortaklaflmaktalar. Mao sonras› reformlar reddedilmekte ve bu reformlar›n ülkeyi sosyalizmden uzaklaflt›rarak kapitalizmi restore etti¤i, Parti önderli¤inin yaln›zca görünüflte sosyalist oldu¤u savunulmaktad›r. Bu web sitelerine gönderilen yaz›larda genç devrimcilerle Mao döneminin yafll› solcular› aras›nda anlay›flta farkl›l›klar gözlemlense de ortak yönleri, 1981’de 11. MK 6. Geniflletilmifl Toplant›s›’nda karar alt›na al›nan çözümlemelerde geçen “Mao büyük bir komünist önder ve ulusal kahramand›r ancak onun y›k›m getiren kültürel devrime yol açan sürekli devrim teorisi yanl›flt›r” tespitine karfl› olmalar›d›r. Mao’nun Çin halk› içinde etkinli¤ini art›rmay› hedefleyen bu kampanya örgütsüz durumdaki Çin solunda toparlanman›n ad›mlar›n› atabilir. Özellikle kampanyan›n internet ba¤lant›s› bulunmayan ancak Mao’ya sevgi ve sayg› duyan emekçi kitlelere tafl›nmas› için daha iyi bir örgütlülük gerekmektedir. Çin d›fl›ndan az kifli taraf›ndan bilinse de Büyük ‹leri At›l›m ve Büyük Proleter Kültür Devrimi nedeniyle günümüz Çin’inde halk kitlelerinin Mao’ya duyduklar› ba¤l›l›k devam etmektedir.

KOMÜN‹ST PART‹S‹ EK‹M DEVR‹M‹’N‹ KUTLADI Rusya’da Ekim Devriminin y›ldönümü kutlamalar›n›n iptal edilip yerine “Milli Birlik Bayram›” ilan edilmesi Moskova baflta olmak üzere bütün büyük kentlerde protesto edildi. 7 Kas›m’da Moskova’da yaklafl›k 10 bin Komünist Partili bunu protesto ettiler ve Ekim Devriminin 88. y›ldönümünü marfllarla kutlad›lar. Eylemde “Sosyalist Devrim Bayram Günü Olarak Kalmal›”, “Lenin’in mozolesine dokunmay›n” ve “Putin istifa” pankartlar›, SSCB bayraklar›, Lenin ve Stalin posterleri tafl›nd›. Ukrayna’da da Komünist Parti taraftarlar› gösteri düzenledi. K›z›l bayrakl› göstericiler Devlet Baflkan› Viktor Yuflçenko’nun ofisine yürümek istediler, ancak polis taraf›ndan engellendiler.

ASKER‹ TATB‹KATA KARfiI B‹NLER ALANDAYDI Dünyada “terörizme” karfl› savafl ad› alt›nda emperyalistler taraf›ndan bafllat›lan sald›r› furyas› tüm h›z›yla sürerken ülkeler aras› iliflkilerin güçlendirilmesi konusunda da somut ad›mlar at›lmaktad›r. Geçti¤imiz haftalarda ABD’nin Nepal’de geliflen halk hareketine karfl› Nepal kral›na verdi¤i deste¤in yan›s›ra Hindistan’da da ABD ile askeri iliflkilerin güçlendirilmesi için ortak bir anlaflmaya var›ld›. Hindistan ve ABD Hava Kuvvetlerinin ortak yapt›¤› askeri tatbikat, Bat› Bengal eyaletinde on binlerce kifli taraf›ndan protesto edildi. Tatbikat›n yap›laca¤› üssün d›fl›nda toplanan 70 bin kifli Amerikan karfl›t› sloganlar atarak Bush’un kuklas›n› yakt›lar. Polisin eylemcilere karfl› yo¤un güvenlik önlemleri ald›¤› protesto gösterileri s›ras›nda hava üssüne giden yollara da polis taraf›ndan barikatlar kuruldu. Yap›lan askeri tatbikata ABD F16 uçaklar›ndan oluflan bir filo ile erken uyar› ve denetim sistemi uça¤› da kat›ld›. ABD ile Hindistan hükümeti aras›nda geçti¤imiz aylarda sivil nükleer anlaflma imzalanm›flt›.


21

35

18 Kasım-1 Aralık 2005

Dünyada binlerce iflçi grevde, eylemde Avrupa’n›n ortas›nda Paris’te göçmenlerin yakt›klar› atefl varofllar› ayd›nlat›rken di¤er yandan baflta Avrupa olmak üzere birçok yerde iflçilerin grevleri art›yor. Yunanistan: Yunanistan’da kamu emekçileri, hükümetin önerdi¤i ücret zamlar›n›n yetersiz oldu¤u gerekçesiyle genel grev bafllatt›lar. Yunanistan Kamu Çal›flanlar› Konfederasyonu’nun (ADEDY) ça¤r›s›yla bafllat›lan greve, doktorlar, ö¤retmenler, ö¤retim üyeleri ve havayolu çal›flanlar›, 24 ile 48 saat aras›nda de¤iflen sürelerde kat›ld›lar. Devlet hastanelerinde çal›flan doktorlar›n 24 saat grev yapt›klar›, baflkent Atina ile Pire’nin de yer ald›¤› Atika bölgesindeki devlet hastanelerinde çal›flan doktorlar›n ise 4 saatlik ifl b›rakma eylemiyle greve destek verdikleri aç›kland›. ABD: ABD’nin Cape Canaveral Hava Kuvvetleri Üssünde Delta füzeleri program›nda çal›flan Boeing iflçileri greve gitti. Uluslararas› Teknik Eleman ve Havac›l›k ‹flçileri Konfederasyonu, Boeing fir-

mas›yla görüflmelerden sonuç al›namamas› üzerine yaklafl›k 100 kifliyle greve ç›k›ld›¤›n› duyurdu. Üç eyaletteki Boeing iflyerlerinde de 1400 teknik eleman grevde bulunuyor. Fransa: Demiryollar› iflçi federasyonlar›, 21 Kas›m’da özellefltirmeye karfl› greve gitme karar› ald›. Fransa Ulusal Demiryollar› Kuruluflu (SNCF) özellefltirme ile ilgili herhangi bir projenin gündemlerinde olmad›¤›n› iddia ederken, grev ça¤r›s›nda bulunan federasyonlar, kamu kurulufllar› için getirilen tedbirlerin SNCF’yi yeniden biçimlendirmeyi dayatt›¤› ve yayg›n bir özellefltirme koflulu sa¤lad›¤›n› belirtti. ‹spanya: Hükümetin kömür madenleriyle ilgili 2006-2012 y›llar›n› kapsayan plan›na karfl› ç›kan iflçilerin grevi sürüyor. Maden iflçileri, ülkenin kuzeyindeki Asturias ve Katalonya bölgelerinde yollar› trafi¤e kapatt›lar. Sanayi Bakanl›¤› ile Maden ‹flçileri Sendikas› aras›ndaki görüflmelerde, iflçilerin “emeklilik süresi ve sosyal

Evrensel Bak›fl D‹PTEN GELEN DALGA “Özgürlük, art›k kaybedecek baflka hiçbir fley kalmad›¤›nda kullan›lan bir sözcüktür.” Janis Choplin Emperyalizmin içine girdi¤i kriz her geçen gün daha da belirginleflirken, Fransa’da son günlerde yaflanan olaylar, Avrupa Birli¤inin, Avrupa egemen s›n›flar›n›n söyledi¤i gibi “demokrasi”, “özgürlük” ve “refah” anlam›na gelen bir birlik olmad›¤›n›, aksine Avrupa emperyalist haydutlar›n›n birli¤i oldu¤unu bir kez daha göstermektedir. Frans›z emperyalizminin kalesi olan Paris’te, son günlerde yaflanan olaylar bizlere ayn› zamanda, emperyalistler ve dünya ezilen halklar› aras›ndaki çeliflkinin her geçen gün biraz daha büyüdü¤ünü de göstermekte ve bu çeliflkinin ifadesi olan ve dünyan›n birçok bölgesinde yaflanan fliddetli çat›flmalar›n, emperyalist güçlerde giderek daha fazla panik ve korkuya yol açt›¤›, gizlenemez bir hal almaktad›r. Emperyalist ideologlar›n yüzy›l›n bafl›nda yapt›klar› “yeni önlemler al›nmazsa dünya büyük çat›flmalara gebedir” tespiti, emperyalist-kapitalist güçleri, hakimiyet alanlar›n› daha iyi denetleyebilmek ve ayn› zamanda kendilerine yeni Pazar alanlar› yaratmak için harekete geçmeye zorlam›fl ve bu zorlaman›n sonucu olarak ortaya ç›kan yoksulluk, sefalet, sosyal vb. y›k›mlar, sadece emperyalizme ba¤›ml› ülkelerde de¤il, emperyalist ülkelerde de yo¤un bir biçimde hissedilmeye bafllam›flt›r. Dolay›s›yla, Fransa’da son haftalarda yaflanan “gerginlik” yeni ortaya ç›kan ve anl›k geliflen bir durum de¤ildir; tam tersine, y›llar boyu, özellikle de Fransa’n›n baflkenti Paris’teki, ço¤unlu¤unu mültecilerin ve göçmenlerin oluflturdu¤u yoksullar›n, flehir d›fl›nda, gettolaflt›r›lm›fl

bölgelerde, insanl›k d›fl› bir biçimde yaflamaya zorlanmalar› ve bu yaflam koflullar›n›n, son y›llarda tüm Avrupa’da oldu¤u gibi, Fransa’da da artan sosyal y›k›m politikalar› sonucu dayan›lmaz bir hal almas›d›r. Paris’te bafllayan ve di¤er flehirlere yay›lan isyanlar›, içinde bulunulan sürecin bütünlü¤ü içinde de¤erlendirmek gerekmektedir. Bugün giderek artan bu tepkinin ilk sinyalleri, iki ay önce yoksul bir mahallede ç›kan bir yang›n sonucu 8 kifli hayat›n› kaybetti¤inde yap›lan gösteriler ve protestolarda görülmüfltü. Bu eylemlerde, özellikle de Fransa’daki göçmenlerin içinde yaflad›klar›, insanl›k d›fl› koflullar dile getirildi. Ancak bu durum o dönem Frans›z hükümeti taraf›ndan basit bir yang›na indirgenerek, yang›n›n sorumlular›n›n bulunaca¤›n›n, ma¤durlarla ilgilenilece¤inin söylenmesi ile geçifltirilmeye çal›fl›ld›. Yani dipten gelece¤i kesinleflmeye bafllayan dalga, bir kez daha ciddiye al›nmad›! Oysa, Fransa’n›n ve di¤er Avrupa ülkelerinin iflçi s›n›f› da art›k bugün ba¤›ml› ülkelerdeki iflçi s›n›f› gibi a¤›r bedeller ödemekte, kazan›lm›fl haklar›na dönük hak gasplar› giderek artmakta ve emperyalist tekellerin içine girdi¤i krizin faturas›n›, di¤er ülkelerdeki s›n›f kardeflleri gibi, baflta mülteciler ve göçmen iflçiler olmak üzere, Avrupa iflçi s›n›f› da ödemek zorunda b›rak›lmaktad›r. Bu durum ise iflsizli¤in, yoksullu¤un ve sefaletin giderek boyutlanmas›n› getirmektedir. Yani buradaki iflçi s›n›f›n›n da art›k giderek kaybedecek hiçbir fleyi kalmamaya bafllam›flt›r! Frans›z emperyalistleri ise yapt›klar›

yard›mlar” konusunda anlaflma sa¤lanamad›. Arjantin: 100 kadar Atendo Barrcas (Arjantin’de Buenos Aires merkezli bir ça¤r› merkezi flirketi) iflçisi, patronlar›n zorlad›¤›, iflten ç›karma, ifl program›n› de¤ifltirme, makinelerin sökülüp 610. Bloktaki bir baflka ça¤r› merkezine yerlefltirilmesi ve iflçi temsilcilerinin çal›flt›klar› yerlerin de¤ifltirilmesi gibi çeflitli uygulamalar›na karfl› flirket merkezini iflgal etme karar› ald›. Almanya: Alman Telekom flirketi gelecek 3 y›l içinde 32 bin iflçiyi iflten ç›karacak. Özellikle rekabetten dolay› y›llardan bu yana zarar etti¤ini iddia eden flirket, T-Com biriminden çok say›da kiflinin iflten ç›kar›laca¤›n› bildirdi. Romanya: 40 bin kadar ö¤retmen greve bafllad›. Realitatea televizyonunun haberine göre, 4 ö¤retmen sendikas›n›n, maafllar›n›n art›r›lmas› talebinin hükümetçe karfl›lanmamas› üzerine süresiz greve bafllad›. aç›klamalarda bir kez daha, iflkence yapanlar›, insanlar›n diri diri yanmas›na neden olanlar› de¤il, öfkesini soka¤a tafl›yanlar› hedefliyordu. ‹çiflleri Bakan› faflist Nicolas Sarkozy bu süreçte yapt›¤› aç›klamalarda, eylemcileri “pislikler”, “ayaktak›m›” vb. ifadelerle afla¤›layarak, genelde tüm emperyalistlerin, özelde ise Frans›z emperyalizminin ezilen yoksul emekçi halk kitlelerine nas›l bakt›¤›n› da dile getiriyordu. Ve Fransa’n›n gettolar›nda bafllayan isyan bugün hala sürüyor. Paris’te bafllay›p birkaç Avrupa ülkesine yay›lan bu isyanda, polis binlerce insan› gözalt›na almay›, say›s›z insan› tutuklamay› sürdürüyor... ve tüm bu devlet bask›s› ve fliddeti, ola¤anüstü hal ilanlar›, soka¤a ç›kma yasaklar› ve bunlar›n yan› s›ra gözalt›na al›nan gençlerle karakollarda yaflanan göstermelik “diyalog çabalar›”, Avrupa’n›n göbe¤inde yanan ateflin alevlerinin Frans›z flehirlerinin gecelerini ayd›nlatmas›n› engelleyemiyor. En az›ndan flimdilik. STÖ’lerin de bu süreçte yine “görev bafl›nda” oldu¤u görülüyordu. Eylemlerin ilk bafllad›¤› günlerde, özellikle de Cumartesi günü bir grup Sivil Toplum Örgütü “fiiddete Hay›r-Bar›fla Diyalog” slogan›yla bas›n aç›klamas› düzenledi. Yoksullar›n öfkesini, bask›lara karfl› mücadelelerini, evlerinde diri diri yak›lmalar›n›, gençlerin geceleri karakollara sürüklenmelerini, Nazilerin bu insanlara dönük katliamlar›n› görmezden gelenler, tüm bu zulüm ve vahflet karfl›s›nda “sessizliklerini koruyanlar”, ne ilginçtir ki tüm bunlar›n getirdi¤i öfke soka¤› taflt›¤›nda, “fliddete hay›r-diyaloga evet” sloganlar›yla yürüyüfle geçiyorlard›. Bu durum ise, sistem içi iyilefltirmeleri öngören, s›n›f mücadelelerini tasfiye etmenin ve halklar›n bu yönlü mücadelelerinin önünü kesme anlay›fl›n›n temsilcisi olan STÖ’nin, bir kez daha misyonlar›n› oynamak için ortaya ç›kmas›ndan baflka bir fley de¤ildi. Fransa’da bafllayan ve tüm Avrupa’ya yay›lma ihtimali üzerinde durulan bu is-

‹SRA‹L, EL AKSA fiEH‹TLER‹ TUGAYI L‹DER‹N‹ ÖLDÜRDÜ ‹srail askerleri, Bat› fieria’n›n Cenin kenti yak›nlar›nda, Filistin Devlet Baflkan› Mahmud Abbas’›n El Fetih hareketi bünyesindeki El Aksa fiehitleri Tugay› liderini katletti. ‹srail ordusundan bir kaynak, düzenlenen operasyonda 3 silahl› kiflinin öldürüldü¤ünü, daha sonra yak›ndaki bir evde ‹srail taraf›ndan aranan Filistinli bir militan liderin de vurularak öldürüldü¤ünü bildirdi. ‹srailli kaynak, ölen kiflinin kimli¤i hakk›nda bilgi vermedi. Filistinli t›p yetkilileri ise vurulan kiflinin, El Aksa fiehitleri Tugay›’n›n bölge lideri 26 yafl›ndaki fioja’a Balavi oldu¤unu aç›klad›.

yan›n, dipten gelen bu dalgan›n, ülkemiz egemenleri de dahil, tüm egemenlere korku sald›¤›, panikletti¤i, dalgan›n kendilerini bo¤abilece¤ini hesap ettikleri kesin. Ancak Avrupa’n›n göbe¤indeki hareketin yakt›¤› ateflin, baflta Avrupa iflçi s›n›f›n›n olmak üzere, tüm dünya halklar›n›n verdi¤i s›n›f mücadelelerinde belli bir bilinç s›çramas› yapabilece¤ini söylemek ne kadar kolaysa, bu hareketin s›n›fsal temelde devrimci bir dönüflüme yol açaca¤›n›, örne¤in “Paris’i düflürebilece¤ini” söyleyebilmek de o kadar zor. Çünkü bu isyan hareketi, s›n›f mücadelesi temelinde örgütlü, devrimci bir önderli¤in yön verdi¤i bir hareket olmaktan yoksundur bugünkü haliyle ve daha çok kendili¤inden geliflmektedir. Yine bu süreçte Arjantin’de biraraya gelen Amerika k›tas›ndaki 34 ülkenin ekonomik iliflkilerinin ele al›nd›¤› zirvede onbinlerin karfl› duruflu, emperyalistlerin her istedi¤ini, istedi¤i gibi yapamayaca¤›n› gösteren örnek oldu. Amerika halklar›n›n bu karfl› duruflunun yan›nda Brezilya, Arjantin, Paraguay ve Uruguay’›n oluflturdu¤u Mercosur bloku ve Venezülla’n›n karfl› koyuflu ile ABD’nin Amerikan Serbest Ticaret Anlaflmas› (FTAA) dayatmas› bloke edildi. Bu arada bölgede yer almas›na ra¤men zirve toplant›lar›na davet edilmeyen tek ülkenin Küba oldu¤una da dikkat çekmek gerekiyor. Zirveden her ne kadar Bush eli bofl dönse de bu, arka bahçesinden vazgeçece¤i anlam›na gelmemektedir. Tüm bunlara ra¤men, “dünyan›n lanetlenmiflleri”nin, yani ezilen emekçi halklar›n özgürlük tutkusu öyle büyük ki, bu tutkunun atefli Irak’ta, Filistin’de, Türkiye’de, Filipinler’de, Kolombiya’da, Nepal’de ve bugün ise emperyalizmin göbe¤i olan Fransa’da, Almanya’da, ‹ngiltere’de, Avusturya’da, dünyan›n dört bir yan›nda, emperyalistleri ve onlar›n uflak-iflbirlikçilerini yakmaktad›r ve bu atefl, art›k kaybedecek baflka hiçbir fleyi kalmayanlar›n yakt›¤›, özgürlük ateflidir. Ve bizlere düflen görev ise, halklar›n meflru direnifllerini örgütleyerek, ileri tafl›makt›r!


18 Kasım-1 Aralık 2005

22

35

Çiçekli yine bir direnifle tan›kl›k ediyor! 7 Temmuz 2005 tarihinde Dersim’de flehit düflen MKP-HKO gerillas› Özlem Eker (Dilflad)’›n an›s›na...

Y›llardan beri her kar›fl topra¤› bombalanan, yak›lan, y›k›lan, nice çat›flmalara tan›kl›k eden ve nice komünist, devrimci ve yi¤itlerin düflerken gülüfllerini gören bu co¤rafya, 6 Temmuz’da Çiçekli’nin Arman mevkiinde bir çat›flmaya ve bir direnifle daha tan›kl›k ediyordu. Düflen her bombayla birlikte da¤lar, tafllar, dereler, bütün tabiat bir yandan görece¤i tahribat› bir yandan da kaybedeceklerini düflünüyor ve içi s›zl›yordu. Bunlarla birlikte bir devrimcinin düflerken gülüflüne bir kez daha tan›kl›k ediyordu bu topraklar. Bu gülüfl sonras›nda Mao yoldafl›n “ölümler vard›r kufl tüyü kadar hafif, ölümler vard›r Tay Da¤› kadar yüce” sözleri pratikte bir kez daha anlamlan›yor ve Dersim topraklar›nda dilden dile dolafl›yordu. Belki kimilerine göre s›radanlaflan ya da anlam›n› yitiren bu sözlerin ne kadar yüce bir anlam ifade etti¤i bir kez daha 6 Temmuz’da Arman’da yeniden somutlan›yordu. 17’lerin Ovac›k’taki katlediliflleri ya da onlardan da önce onlarcayüzlerce devrimcinin ve komünistin ölümü nas›l küçülttüklerini, kendisine rehber edinerek ölümü bir kez daha rezil rüsva ediyordu Dilflad, Çiçekli’de… Daha bir y›l önce Muharrem’le “beni beklemeyin yoldafllar, dostlar. Bir an evvel bu alandan ç›k›n”; Aflk›n’da ve Cafer’de “yoldafllar, dostlar; bizden hiç tereddütünüz olmas›n, bombayla ve tabancalarla ölümü, düflmandan kay›plar verdirerek ve tereddütsüzce karfl›layaca¤›m›zdan kuflkunuz olmas›n, siz grubu ç›kar›n buradan, sizi yeni görevler bekliyor”la hiçlefltirilen ölüm bir kez daha Özlem taraf›ndan, siper dostuna söyledi¤i “ben gelemem, siz bir an evvel ç›k›n buradan, mücadelenizde baflar›lar diliyorum” sözleriyle hiçlefltirilmiflti… Çiçekli’de üç TKP-ML /T‹KKO gerillas› Muharrem-Aflk›n-Cafer’in ölüm karfl›s›ndaki militan durufllar›n›, Çiçekli, Dilflad’›n bu tavr› ile hat›rl›yordu. Bu onurlu düflüfllerden sonra Çiçekli ismiyle an›lan m›nt›ka belki de ufal›yor, eziliyor ve kendisini sorguluyordur “Ben nas›l bar›nd›r›r›m bu yi¤itlerin yan›nda zulmedeni, cellad›, insan k›l›¤›na girmifl yarat›klar›. Neden daha fazla koruyamad›m yi¤itlerimi ve kucak açt›m cellada…” diye. Çiçekli bir devrimcinin daha ölüm karfl›s›ndaki militan duruflunu görürken ayn›

zamanda bir çat›flmaya ve direnifle de tan›kl›k ediyor, cellad›n zulmünün, kininin boyutunu bir kez daha görürken, devrimci ve komünistlerin kahramanca direniflini de görüyordu. Çiçekli ile birlikte çat›flmay› gören Dersim halk› da sorguluyordu savafl ve bar›fl gerçekli¤ini. Kürt ulusuna kurtuluflun ne ABD’den ne AB’den gelece¤ini bir kez daha gösteriyordu, faflist TC güçleri. “Bar›fl ve demokrasi” gösterilerinin ne anlama geldi¤ini, pratikte bir kez daha görüyordu Dersim halk›… Kimilerinin devrimci mücadeleden flu veya bu nedenlerle uzaklaflt›¤› veya yard›m etmesine karfl›n, örgütlülükten kaçt›¤› bir süreçte s›n›f mücadelesinin en k›zg›n alan›nda, kahramanca direnen komünist ve devrimcilerin varl›¤›, Dersim halk›na güven verirken, ayn› zamanda niçin zulüm karfl›s›nda direnen saflarda daha aktif bir flekilde yerini almad›¤›n› da sorgulat›yordu. Çat›flman›n ç›kt›¤› mevkinin ÇiçekliDersim merkez yolunun kenar›nda olmas›ndan kaynakl› çat›flmay› k›sa sürede duydu Dersim halk›. Ayn› zamanda helikopterlerin geliflini gören halk, bir taraftan devrimci ve komünistlerin niye daha dikkatli olmad›¤›n› düflünürken, di¤er taraftan iflbirlikçili¤i, ajanl›¤›, alçakl›¤› bir kez daha lanetledi. Düflman gerilla birliklerini arazi olarak iyi olmayan bir ortamda yakalam›flt›r. Arazinin yap›s› ve çat›flman›n ö¤leden sonra ç›km›fl olmas› düflman›n lehinedir. Hâkim bir tepeye konumlanan düflman arazi avantaj›n› iyi kullanarak çok yo¤un atefl etmeye bafllar. Uzun namlulu silahlar ile sürekli atefl edip özellikle de nokta atefli yaparak pusuya düflen birli¤in pusudan ç›kmas›n›, alandan uzaklaflmas›n› engellemeye çal›flmaktad›r. Gerilla birlikleri bir an önce uzaklaflmak için uygun yer aramaktad›rlar. Fakat her yöneldikleri yeri gören düflman bulunduklar› yerlere çok yo¤un olarak atefl etmektedir. Böylesi durumlarda düflman›n elden kaç›rmamak ve kesin sonuç almak isteyece¤ini, onun için de Kobra helikopterlerini devreye sokaca¤›n› bilir gerilla. Helikopterler gelmeden daha sa¤lam yerlere çekilmek gerekmektedir. H›zl› bir flekilde hem savunma oluflturarak karfl›l›k verebilecekleri hem de düflmana görüntü vermeyecekleri yerlere do¤ru çekilirler. Tam da bu s›rada helikopterlerin sesi gelmeye bafllar. Kobra helikopterlerin alan› bombalamaya bafllamas›n›n ard›ndan tam bir cehenneme dönüflür Çiçekli’nin Arman mevkii. Arman’›n her deresine

dolu gibi bomba ya¤d›r›r helikopterler. Bir köylünün deyimiyle “Çiçekli’den Zime¤’e kadar her yer yan›yordur.” Yer yer orman tutuflur ve yanmaya bafllar. Bir yandan helikopterler ile bir yandan uzun namlulu silahlar ile bir yandan da roketler kullan›larak sürekli atefl edilirken, böylesi bir güç dengesizli¤inin içinden gerilla birlikleri karfl›l›k vererek uzaklaflmaya çal›fl›yordur. Gerilla biliyordur ki, bu cehennemden direniflle ç›k›lacakt›r. Ve gerilla ilk flaflk›nl›¤› att›ktan sonra çok zor koflullarda çeflitli mevzilere mevzilenmeye bafllar. Ama bu mevzilenifl difle difl ve ad›m ad›m olmaktad›r. Gerilla birli¤inin bir ucu hakim tepelerden ç›k›fl› zorlarken, en arkada, iki silah arkadafl› birli¤e yetiflmek için çal›flmaktad›rlar. Birlik savunmal› bir flekilde uzaklafl›rken iki kavga dostu bulunduklar› cehennemden ç›kmaya çal›fl›yordu. Bunlardan birisi Dilflad yani Özlem Eker di¤eri ise bir TKP/ML T‹KKO gerillas›d›r. O ortamda devrimci dayan›flman›n, ayn› mevzide çat›fl›yor olman›n en güzel örnekleri yine Çiçekli’de sergileniyordu. Ayn› flekilde, daha önce Turhal Kuytul köyünde Bülent Akbaba’n›n flehit düfltü¤ü çat›flmada oldu¤u gibi, açl›k grevlerinde, ölüm oruçlar›nda hapishanelerde oldu¤u gibi, 1 May›slarda, 8 Mart’ta Beyaz›t’ta oldu¤u gibi… Karar verir iki kavga dostu: Bir an önce bulunduklar› alandan daha iyi bir yere çekilmek gerekir. Çekilmek için harekete geçtikleri anda düflman atefli yo¤unlafl›nca Dilflad “ben baca¤›mdan yaraland›m, ba¤lay›p geliyorum” diye seslenir. ‹lk çat›flmas› de¤il bu Dilflad’›n. Baflkalar›ndan edindi¤i tecrübeleri kendi tecrübesi ile birlefltirerek kan kayb›n› önlemek için yaras›n› ba¤layarak devam etmeyi düflünür. Can pazar›n›n yafland›¤› bu ortamda biraz daha uzaklaflmak ve kendilerini iyi bir yere ulaflt›rmak için harekete geçtiklerinde helikopterden at›lan bomba bulunduklar› yere, ikisinin ortas›na düfler. Bomba düfltükten sonra Dilflad yeniden seslenir: “Ben kas›¤›mdan da yara ald›m. Art›k gelemiyorum. Sen yoldafllara selam söyle. Mücadelemizde baflar›lar diliyorum. Sen de moralini bozma ve buradan uzaklafl….” O an Çiçekli’nin tüm dereleri ve tepeleri Dilflad’›n inanç dolu, kararl›l›k dolu, mücadelesine ba¤l›l›k, halka ve yoldafllar›na sevgi dolu bu sözleri ile ç›nl›yordu. Ölümü bir devrimcinin metanetle karfl›la-

y›fl›na en sade bir örnek gösteriyordu Özlem… Bu sözler dolafl›yordu tüm Dersim topraklar›n› ve yi¤it mezarlar›n›. Dilflad bu tavr› ile ondan önce flehit düflen nice devrimciden nice komünistten ö¤rendi¤i ölüm karfl›s›nda boyun e¤meme, cellada aman dilememe gelene¤ini daha da yüceltirken, etekleri onlarca yi¤it mezar› ile dolu olan Munzurlar selaml›yordu bu yi¤it devrimciyi. Görkemli direnifllere tan›kl›k eden bu topraklar Dilflad’›n bu tavr› karfl›s›nda selama duruyor ve kucak açarak ba¤r›na bas›yorlard› Dilflad’› ……Gerilla birli¤i ad›m ad›m akflama kadar alandan ancak çekilebildiler. Hatta yer yer düflmana geri ad›m att›rd›lar. Ve düflman›n bütün teknik üstünlü¤üne karfl›n, her fleyi belirleyenin, bir kez daha insan oldu¤unu gösterdiler. Helikopter bombard›man› ile her taraf›n yand›¤›, bomban›n ateflinin gerillalar›n yüzünü yalad›¤›, mermilerin sa¤lar›n› sollar›n› s›y›rarak geçti¤i bir ortamda y›lg›nl›¤a yer olmad›¤›n› ve direniflin kazand›rd›¤›n› bir kez daha dosta ve düflmana gösterdi TKP/ML T‹KKO ve MKP-HKO militanlar›. Özlem Eker’in ölüm karfl›s›ndaki bu net tavr› bir bomba olup düflman›n beyninde patlarken, bu tavr› duyan onurlu Dersim halk›n›n gönlünde ise umutlar› ve güveni güçlendirerek taht kuruyor ve yeniden hayk›r›yor Dilflad cellad›n surat›na: “Sizler onlarca bomban›z, topunuz, tüfe¤iniz ile sald›rsan›z bile bizler asla ölüm karfl›s›nda boyun e¤meyiz. Cellada aman dilemeyiz. Bizleri bedenen yok edebilirsiniz. Ama her düflenimizin onurlu duruflu, düfltü¤ümüz yerden onlarca devrimcinin do¤mas›na neden olur….” Her flehit düflen devrimcinin flehit düflüflünden ve yaflam›ndan ö¤renmeliyiz. Biz kavga dostlar›, silah arkadafllar› flehit düflüflünü anlatarak, flehit düflüflünden ö¤renilmesi gerekenleri anlatmaya çal›flt›k. Yaflam›n› ve yaflam›ndan devrimcilerin ö¤reneceklerini ise en iyi yoldafllar› anlatacakt›r. Gün, a¤lay›p-s›zlanman›n ya da duygusall›¤a kap›larak kendi kabu¤umuza çekilmenin günü de¤ildir. Gün devrime olan inanc›m›z› güçlendirmenin, “ben ne yap›yorum” diyerek kendimizi sorgulaman›n ve daha çok görev-sorumluluk alarak görevlerimize dört elle sar›lman›n günüdür. Gün flehitlerimizin yaflamlar›ndan ö¤renerek kendimize daha çok yönelmenin ve mücadelede ›srarl› olman›n günüdür. Gün bedel ödeme bilimsel gerçekli¤ini unutmadan, bedel ödetmekten de korkmadan bedel ödetmenin günüdür.


23

35

18 Kasım-1 Aralık 2005

Tükenmeyiz ölmek ile yeniden do¤ar›z ölümlerde! S›n›f mücadelesinin en amans›z an›nda verilen baz› kay›plar vard›r ki ilmek ilmek örülen kavgan›n kanayan yaras› oluverirler. Ama tüm flehitler gibi kapanmaz de¤ildir bu yaralar. E¤er s›n›f mücadelesi, u¤runa ödenecek bedeller istiyorsa tereddüt etmeden “canlar›n› kavgada feda edenlerle” kazan›lacakt›r zafer. Bu kay›plar ki bazen düflman›n yayd›klar›/yaymaya çal›flt›klar› karamsarl›k havas›n›n bir parças› olarak ç›k›verirler karfl›m›za. Her kayb› “bitirdik”, “tükendiler” türü söylemlerle emekçi halklara yönelik psikolojik sald›r› amaçl› kullanm›flt›r egemenler. Ancak ne bedel ödeyenler, ne de ard›llar› kay›plar›n yol üzerinde büküntü olsa da asla s›n›f mücadelesinin sonu olmad›¤›n› bilerek yürümüfllerdir/yürümektedirler. Hep böyle sürüp gelmedi mi s›n›f mücadelesi tarihi? “Sabo’larda”, “Demirda¤’larda”, “17’lerde” böyle ifllememifl miydi egemenler aç›s›ndan tarih. T›pk› 3. Konferans için Dersim’de bulunan 7 TKP/ML delegesi ve 2 T‹KKO savaflç›s› gibi. Bir tarafta “Bu koflullarda Konferans yap›lmaz” deyip, kaçk›nl›¤›n, karamsarl›¤›n teorisini yapanlar di¤er tarafta karamsarl›¤›n, kaçk›nl›¤›n karfl›s›nda ezilenlerin kurtuluflu için can bedeli kavgaya ba¤lananlar. Bir tarafta “hiçbir kiflisel ç›karlar› olmadan s›n›f mücadelesinin engin denizine at›lanlar”, di¤er tarafta “üç befl kurufl için insanl›¤›n› satarak halk›n öncülerini ihbar edenler”. Bir tarafta “partiye, halka, devrime ba¤l›l›k and› içenler”, di¤er tarafta… Tarihin en anlaml› sayfalar›nda insanca bir yaflam için düflenler yok mudur, her kelimesi direnifl ve ö¤reti kokan sat›rlarla nakfledilmifl. Bu anlam›yla her direniflten ç›kart›lan ders ve deneyim ayd›nlatmal› yolumuzu. Ö¤renmeliyiz onlardan, her bir yap› tafl›n›n yolumuza döflenen mihenginden. 1986 y›l›n›n Kas›m ay›nda Proletarya Partisi’nin 3. Konferans› için Dersim’de bulunan delegelerinde içersinde bulundu¤u bir birlik konferans›n son haz›rl›¤›n› yaparken düflman›n bir iflbirlikçiden ald›¤› bilgiler do¤rultusunda haberdar olmufltur Partizanlar›n bölgede oldu¤undan. Düflman›n ald›¤› bilgi sonucu kapsaml› bir operasyon yapmas› nedeniyle daha dikkatlidir Partizanlar. 21 Kas›m’da bafllat›lan kuflatma iki gün sürdü. Gece boyunca hareket halindeki gerilla birli¤i acil ihtiyaçlar›n› karfl›layabilmek için yollar› üzerindeki bir eve u¤rarlar. Düflman›n evi tespit etmesiyle birlikte gerillalar evi terk eder. Düflman birlikleri kuflatt›¤›nda Partizan yürekleri, mevzilerini alm›flt› Dersim da¤lar›nda. Tek yol vard› art›k önlerinde son mermilerine kadar direnip çemberi yarmak. Ancak düflman›n dört bir yandan bafllayan yo¤un si-

A. R›za Boyo¤lu

R›za Sökmen

lah at›fllar› ve bombalar› karfl›s›nda gerilla birli¤inde yeterli say›da askeri malzeme yoktu. Ancak bahanesi de¤ildi bu Partizanlar›n ve direnildi son mermiye kadar. Böyle ö¤renmifllerdi zaten Ahmet Muharrem Çiçek’ten son mermiye kadar çat›flmay›. Çünkü düflman›n sahip oldu¤u teçhizat›n karfl›s›nda daha üstün bir silahlar› vard› onlar›n, O’da u¤runa tereddüt etmeden yaflamlar›n› feda edecekleri olan alt›nça¤ mücadelesi. Saatler süren çat›flma sonras› güç dengeleri eflit olmasa da Partizanlar›n bu inançla ve kararl›l›kla gösterdikleri direnifl galip gelmifltir. Ve bir destans› direnifl daha nakflediliyordu tarih sayfalar›na takvimler 1986 Kas›m ay›n›n 22’sini gösterdi¤inde, Dersim Mercan Vadisi’nde. “Partimiz gelece¤in kendisi oldu¤unun bilincindedir ve hala dört bir yandan atefl alt›nda olmas›na ra¤men, bugün gelinen noktada gelece¤e çok daha güvenle bakmaktad›r. Zira kurucu önderimiz ‹brahim Kaypakkaya yoldafl›n üzerine gerdi¤i teorik z›rh sayesinde, bugüne kadar geçen süre içerisinde herhangi bir nitelik dönüflüme u¤ramadan varl›¤›n› koruma baflar›s› gösteren partimiz, uzun y›llar›n ürünü olarak kan can pahas›na edinilen zengin bir mücadele deney ve tecrübesi zemini üzerinde, zafere aç›lan kap›y› ad›m ad›m aralamaya bafllam›flt›r bile…” (Zeki Uygun) Sivas-Hafik do¤umlu olan Zeki Uygun 3. Konferans yurtd›fl› delegesi olarak flehit düfltü. Yaflam› boyunca sayg›l›, ölçülü davran›fllar›yla ön plana ç›kan Zeki Uygun özellikle ö¤retmenlik yapt›¤› Çorum iline ba¤l› bir köyde ve görev alan› olan Mazgirt ile Naz›miye’de köylüler üzerinde derin etkiler b›rakm›flt›r. Öyleki Dersim’de yo¤unlaflan bir düflman operasyonu s›ras›nda köylüler “Zeki’yi bize getirin biz saklar›z” diyecek kadar çok sevmifllerdir. 1954 y›l›nda Urfa Viranflehir’de do¤an Ünal Küçükbayrak ise 70’li y›llar›n sonlar›nda tan›flm›flt›r TKP/ML’nin düflüncüleri ile. 80 y›l› bafllar›nda tutsak düflen Küçükbayrak “iflkencehanelerde k›z›l direnme ruhunu yaflatan” yoldafllardan bir olmufltur. Hapishaneden ç›kt›ktan sonra da solu¤u kavgada alm›fl ve çok zorlu koflullarda bile ald›¤› görevleri lay›k›yla yerine getirerek kavgaya ba¤l›l›¤›n ifadesi olmufltur. fiehit düfltü¤ünde TKP/ML 3. Konferans Hapishaneler delegesiydi. Kavgada kendini yenilemenin, y›lg›nl›¤a karfl› kararl›l›¤›n, yetmezliliklerle mücadelenin tarifi olan T‹KKO Genel Komutanl›k üyesi ve Do¤u Anadolu Bölgesi delegesi olan Hüseyin Tosun tüm yetmezliliklerine ve zaaflar›na ra¤men

M. Kemal Y›lmaz

Ü. Küçükbayrak

kavgadaki yerini alarak Partinin verdi¤i her görevi yerine getirmek fliar›yla s›n›f mücadelesinin engin denizinde yol alm›fl ve T‹KKO’nun ilk gerilla birli¤inin de üyesi olmufltu. 6 y›ll›k gerilla yaflam› boyunca halka ve yoldafllar›na karfl› derin bir sevgi besleyin Hüseyin Tosun 1956 Dersim Pertek do¤umludur. Zonguldak Karabük do¤umlu olan M. Kemal Y›lmaz Parti aday üyesi olarak 80 y›l›nda tutukland›¤› Metris hapishanesinin sorumlu komitesinde yer al›yordu. fiehit düfltü¤ünde BABK üyesi ve delegesiydi. Yaflam› devrimcilefltirmek, bulundu¤un her alan› devrimin kalesi haline getirmek kavga tarihi boyunca yaflam ilkesidir A. R›za Boyo¤lu’nun. Erzincan Refahiye do¤umludur. Ekonomik nedenlerden dolay› ailesinin ‹stanbul’a göç etmesiyle birlikte bir taraftan okurken di¤er taraftan ise ailesine katk›da bulunmak amac›yla çal›flm›flt›r. Yaflam› boyunca bir taraftan çal›flan di¤er taraftan yaflam›n›n her an›n kavgaya adayan Boyo¤lu bu özelli¤i nedeniyle “‹flçi” Kod ad› ile bilinmektedir. Faaliyetlerinden dolay› rahats›z olan egemenlerin as›ls›z iddialarla tutsak etti¤i Boyo¤lu 7 y›ll›k tutsakl›¤›n›n ard›ndan kavgaya kald›¤› yerden devam ederek Konferans örgütleme çal›flmas› için Bat› Anadolu Bölge Komitesi Delegesi olarak flehit düfltü. 1955 y›l› Elaz›¤ do¤umlu olan R›za Sökmen (Rüstem) 80 öncesi kat›ld›¤› mücadeleyi 3. Konferans Do¤u Anadolu Bölgesi Komitesi delegesi ve T‹KKO komutan› olarak ölümsüzleflti¤i ana kadar aral›ks›z sürdürmüfltür. TKP/ML T‹KKO’nun kuruluflundan beri parti saflar›nda mücadele yürüten ‹brahim Polat ‹brahim Kaypakkaya ile birlikte Sinan Cemgil’i ihbar eden Mustafa Mordeniz’in cezaland›r›lmas› eyleminde görev ald›. Bu eylemin ard›ndan aran›r duruma düflen Polat, illegal yollardan Almanya’ya gider. K›sa süre sonra yeniden partiyle iliflki kurarak birçok faaliyete aktif olarak kat›l›r. O süreçte yurtd›fl›nda boy gösteren hiziplere karfl› da amans›z mücadele yürütür. Dersim’de 8 yoldafl›yla birlikte flehit düflen iki çocuk babas› ‹brahim Polat, flehit düfltü¤ünde 3. Konferans Yurtd›fl› Delegesi ve TKP/ML üyesidir. 1956 Çorum Alaca do¤umlu Kamile Öztürk Proletarya Partisi’yle 1980 y›l›nda Ankara’da iliflkiye geçti. Mersin’de gözalt›na al›nd›¤›nda iflkencecilerin tüm yöntemlerine meydan okudu. Hapishaneden tahliye olur olmaz gerillaya kat›lan Öztürk, Parti ileri sempatizan›yd›. Dersim’li olan ‹smail Do¤an da ayn› çat›flmada flehit düfltü¤ünde TKP/ML ileri sempatizan›yd›.

Zeki Uygun

‹brahim Polat

KAVGADA ÖLÜMSÜZLEfiENLER... Naki GÖK: 1 Aral›k1976’da Samsun’da sivil faflistler taraf›ndan katledildi. Zülfkar Uralçin: 19 Kas›m 1976’da ‹stanbul Halkal›’da sivil faflistler taraf›ndan katledilen Uralçin’e Parti 1. Konferans›nda onur üyeli¤i verildi. M. Zeki fierit: Zaaflar karfl›s›nda kendini yenilemenin ad› olan Mehmet Zeki fierit ikinci gözalt›s›nda ser verip s›r vermeyerek düflman› çaresizlik içerisinde b›rak›r. ‹stedi¤ini elde edemeyen egemenler çareyi fierit’i katletmekte bulur. ‹flkencede katledilen Zeki fierit flehit düfltü¤ünde TKP/ML üyesi ve kadrosuydu. Ramazan Can: 20 Kas›m 1978’de flehit düfltü. ‹sa Demirbafl: Bir eylem s›ras›nda polisin açt›¤› atefl sonucu yaralanan ‹sa Demirbafl hastane yerine karakola sorguya götürülür. Yap›lan yo¤un iflkenceler sonras› 23 Kas›m 1979’da katledilir. Mustafa Sar›tafl-fienol Özyurt: 24 Kas›m 1979’da Ankara Yeni Mahalle’de Mehmet Zeki fierit’in ölüm y›ldönümü nedeniyle haz›rlanan bombal› pankart›n patlamas› sonucu TKP/ML üyesi Mustafa Sar›tafl ve TKP/ML sempatizan› fienol Özyurt flehit düfltüler. Ali Sar›bal: 19 Kas›m 1979’da Diyarbak›r Hapishanesi’nde sopa, cop ve sandalyelerle dövülerek katledildi¤inde TKP/ML ileri sempatizan›yd›. H›d›r Utan: 18 Kas›m 1983’te geçirdi¤i trafik kazas›nda yaflam›n› yitirdi. Besime Do¤an, Suna Y›ld›r›m, Timur Demir: 1 Aral›k 1986’da Dersim Mazgirt-Geçitveren köyünde TC güçleri ile T‹KKO gerillalar› aras›nda ç›kan çat›flmada flehit düfltüler. Perihan Çolak, Hasan Alt›ntafl, Fazl› Kaya, Süleyman Kör: 19 Kas›m 1990’da Dersim’de TC askerleri ile gerillalar aras›nda ç›kan çat›flmada TKP/ML üyeleri Hasan Alt›ntafl ve Fazl› Kaya ile ‹leri Sempatizanlar Perihan Çolak ve Süleyman Kör flehit düfltüler.

Hüseyin Tosun

Kamile Öztürk


18 Kasım-1 Aralık 2005

24

35

Üreten kad›n s›n›f bilinci kuflanan kad›nd›r!

“Cennet annelerin ayaklar›n›n alt›ndad›r”, “kad›n hayatt›r”, “kad›n güldür, çiçektir”, “kad›n kutsald›r.” Bütün bu söylemler erkek egemen sistemin kad›n› yaflam›n her alan›nda, tüm boyutlar›yla daha fazla sömürmek ve kontrol alt›nda tutabilmek için gelifltirdikleri “flekere bulanm›fl kurflunlard›r”. Yaflam›n devaml›l›¤›nda belirleyici, temel unsur üretimdir, üretimin olmad›¤› alanlarda tüketim ve tekrar aflamas› bafllam›fl olur ki, bu da yaflam›n durmas›n›n bafllang›c›d›r. Üretim iliflkisi tüm sistemlerin egemenlik arac›d›r. Üretim araçlar›na sahip olanlar sistemlerin sürdürücüleridirler. Üretim araçlar›n›n sahibi egemenler bu güçlerini elde tutabilmenin koflullar›n› sürecin ihtiyaçlar›na uyarlayarak sürdürmenin gerekliliklerine uygun politikalar gelifltirmenin do¤al çabas› içindedirler. Kuflkusuz bu politikalar›n›n ekonomik, siyasi, sosyal, kültürel boyutlar› birbirlerine diyalektik ba¤la ba¤l›d›r ve iliflki ve çeliflki içerisindedir. “Her fley birbirine ba¤l›d›r” ilkesinden hareketle bu ilkenin tüm toplum üzerindeki en belirleyici boyutunu de¤erlendirmek gerekir. ‹stisnas›z tüm dünya ülkelerinde toplumlar›n yaflay›fllar› paralellik arz etmektedir. Üretim araçlar›n› elinde bulunduranlar ve eme¤ini satarak üretim sürecine dâhil olanlar. Eme¤ini satan iflçi s›n›f› ve eme¤i iflleten sermaye yani egemen s›n›f. Yine yerkürede istisnay› hiçbir kaidenin bozamad›¤› bir gerçeklik daha vard›r ki; süreçlere uygun politikalarla sömürü yer yer derinleflerek devam etmifl/etmektedir. ‹flte bu gerçeklik kad›n sorunu gerçekli¤idir. Hem ezen hem ezilen s›n›f›n belki de tarihi olarak birbirlerine en yak›n durduklar› yerdir kad›n›n toplumlardaki yeri. Egemenler zaman oldu kad›na, erkek egemen zihniyetini kad›n olarak sürdürmek kofluluyla çeflitli alanlarda lokal temsiliyetler verdi. Sistemlerin, sermayedarlar›n pazar alanlar›n›n tan›t›mlar›nda teflhirin üst boyutlara tafl›nd›¤› metaya dönüfltürüldü. Yine cinselli¤i ticaret alan›na dönüfltürülüp art› de¤er piyasa koflullar›nda cinsel sömürü sektörüne dönüfltürüldü. Avrupa ülkelerinde kad›nlar›n para karfl›l›¤› kendi vücutlar›n› satmalar› devlet güvenceli ifl olarak tan›mland›. Ülkemizde yak›n dönemde suni gündem olarak süreci meflgul eden zina tart›flmalar› sürerken genelevler kay›t alt›na al›n›p vergilendirilerek meflrulaflt›r›ld›. ‹flte bütün bu yaflanan realiteler

kad›nlar› s›n›f içerisindeki parçal› durufllar›n› derinleflmeye itti/itiyor. Ve kad›n sorununa ortak bak›fl, mücadele gelifltirme engellendi. Kad›n›n yaflam› üzerinde söz hakk›n› yitirmesi oldukça eski tarihlere dayan›r. Neolitik dönemden sonra, yani yerleflik hayata geçiflle, üretime geçiflle kad›n söz hakk›n› art› de¤erle do¤ru orant›l› olarak yitirmeye bafllam›flt›r. Gelinen son süreçte “küreselleflen” teknolojiler dünyas›nda her nedense teknolojiyle paralellik arz etmeyen birkaç gerçeklikten biri olan kad›n sorunu gerçekli¤i dünyan›n egemenli¤ine soyunan emperyalistleri hiç rahats›z etmemektedir. Oysaki emperyalistler yerkürenin herhangi bir ülkesindeki demokrasi ve insan haklar› sorununda kendilerini sorumlu tuttuklar›n› tarihsel süreçte dünya halklar›na kan›tlam›fllard›r. Son kan›t› Irak ve Af-

ganistan, Filistin co¤rafyalar›nda halen devam etmektedir. Biz ezilen cephesindeki emekçi kad›nlar biliyoruz ki, bilmeliyiz ki kad›nlar›n cins olarak, birey olarak geri b›rak›lmas› emperyalistlerin politikalar›n›n daha kolay yaflam bulmas› demektir. Neden diye sorgularsak biz kad›nlar hem biyolojik hem de nicel olarak toplumun kilometre tafllar›y›z, bu gerçekli¤imizin fark›ndal›¤› sömürenleri rahats›z etmektedir. Anne olarak kad›n, toplumun temel üreticisi ve yetifltiricisidir. Kad›n›n bilinçlenmesi toplumlar›n flekillenmesi, devinimi demektir. Bilinçli kad›n eflittir bilinçli toplum. Kad›n bilinçlenirse (bilinçten kas›t emek bilinci, s›n›f, sosyalist bilinç) araflt›ran sorgulayan, yarg›layan dönüfltüren gençlik ve nesiller yetiflir. Tarihin tekerle¤inin do¤ruya, eflitli¤e do¤al dönüflünden kim ecelinden korkar gibi korkmaktad›r? Elbette ki sömürü, zor, fliddet ve bask›n›n sürdürücüleri yani emperyalist ve kapitalistler. Öyleyse ezilen halk›n, iflçi s›n›f›n›n görevlerinden en acil olanlar›ndan biri bugüne kadar yeterli duyarl›l›k gösterilmemifl olan kad›n gerçekli¤ini bilince ç›kar›p kad›n›n toplumun dönüfltürücü eflit misyonuna hizmet eden politikalarla sorunun çözüm aflamas›n› bafllatmakt›r. Biz s›n›f bilinçli kad›nlar biliyoruz ki; sistemlerin “ölümü gösterip s›tmaya raz› eden” politikalar›n›n sonucu üzerinden kurulan kad›n gündemli sivil toplum örgütleri sorunu çözmek amaçl› de¤ildir, sürece yay›p hedefi flafl›rtmak amaçl›d›r. Sorunun sebeplerini tespit edip, teflhis koyduktan sonra tedavi etmek yerine as›l nedeni siliklefltirmek iste-

mektedirler. Bu aflamalar› es geçip sonuç üzerinden geçici çözümlerle kad›n sorunu çözülemez. Örneklendirmek gerekirse dayak yiyen kad›na geçici koruma dernekleri kurmak yerine kad›n ve erke¤e e¤itim verilerek cins eflitli¤i bilinci tafl›narak k›sa orta uzun vadeli çözüm politikalar› gelifltirilmelidir. Kad›n dünya toplumlar›n›n ezen-ezilen s›n›flar›n›n dereceleri ve sömürü tarzlar› farkl› olmak kofluluyla kanayan yaras›d›r. Bu gerçekli¤e dair söylenecek çok fley vard›r, olacakt›r. Biz Devrimci Demokratik Sendikal Birlik’li kad›nlar olarak bulundu¤umuz alanlarda kad›n sorununu bilince ç›kararak çal›flmalar›m›z› sürdürmeliyiz. ‹ktidar hedefli olmayan kad›n örgütlülüklerinde de çal›flma yürütmeliyiz, oralar› dönüfltürmek gibi bir sorumlulu¤umuz oldu¤unu haf›zalardan ç›kartmamal›y›z. Kad›n sorunu nihai çözüme ertelenemez, kad›n sorunu, Türkiye devrim hareketinin günümüze ertelenmifl, yeteri kadar kafa yorulmam›fl bir zafiyetidir. ‹htiyaçlar zorunluluktan do¤ar, bu zorunlulu¤un ihtiyac›na cevap olmak devrimci, demokrat, sosyalist ve komünist iddias›nda olan her bireyin, yap›n›n görevdir. Biz Devrimci Demokratik Sendikal Birlik’lilerin böyle bir iddias› var. ‹htiyaca cevap olmak için bulundu¤umuz her alanda kad›n bilincini yükseltmeyi görev bilelim. Yaflas›n örgütlü kad›n bilinci, yaflas›n sosyalist kad›n bilinci! Çukurova Devrimci Demokratik Sendikal Birlik’li kad›n emekçiler

‹meceli Kad›nlar Derne¤i’nden kad›n çal›flmas› Emperyalist-kapitalist sömürü cenderesi alt›nda kad›nlar çok yönlü bir sömürü cehenneminin içinde yaflamaya mecbur b›rak›l›yorlar. Bir yandan s›n›fsal bir yanda da cinsel anlamda sömürülen kad›nlar kendini ifade edemeyen, korunmaya muhtaçm›fl gibi gösterilmek isteniyor. Emekçi kad›nlar bu tür sald›r›lara karfl› sorunlar›n› dernekler ve çeflitli kurumlarda örgütlenerek dile getirmekteler. Bu kurumlardan biri olan ‹MECEL‹ KADINLAR DERNE⁄‹ çal›flmas› yürüten kad›nlarla Hatay’da bafllatt›klar› kampanya ve çal›flmalarla ilgili bir röportaj yapt›k. ‹K- Kendinizi tan›t›r m›s›n›z? Selda Gülüm: Ev kad›n›y›m, iki çocu¤um var. Samanda¤’da oturuyorum. - Bize ‹meceli Kad›nlar› ve neler yapt›¤›n› anlat›r m›s›n›z? - ‹stanbul’da bir kurum var, orada da çeflitli çal›flmalar yap›yoruz. ‹meceli Kad›nlar Derne¤i ile beraber, kad›n kahvehaneleri, kad›n kooperatifleri, meslek edindirme atölyeleri bulunuyor. Okuma yazma kurslar› var. Daha çok tekstil atölyeleri var. Buralarda sertifika da veriyorlar. Bir süre oraya gittikten ve ifli ö¤rendikten sonra art›k ifl aray›fllar›na giriyorlar. Ve bir sürü ifl bulan var. Meslek edindirme atölyelerinde ifl ö¤reniyorlar ama biliyorsunuz iflsizlik had safhada, bir sürü kad›n hem çocu¤u oldu¤undan ötürü hem çocu-

¤unu b›rakacak yer olmad›¤›ndan kaynakl› çal›flam›yor. Çal›flabilecek olan da çok fazla ifl bulam›yor. Bundan ötürü krefl istekleri de var. Yani kad›nlar krefl istiyor. Ev kad›nlar›n›n çal›flma imkân› çok azal›yor. Ancak günlük ve parça bafl› ifllerde yapabiliyorlar. Buna bir çözüm getirmek için böyle bir kampanya da bafllat›ld›, fluan hala devam ediyor. Bu kapsamda çal›flmalar›m›z geniflliyor. - Peki ‹meceli Kad›nlar Hatay’da bu konu ile ilgili ne yap›yor? - Biz bu anlamda burada böyle faaliyetler yapmad›k. Sadece Dayan›flma Evleri Derne¤i olarak o faaliyetlere destek vermek amac›yla bir eylem yapt›k. ‹flsizlik, sosyal güvencesiz ifllerde çal›flma sorunlar›n›n yan›nda burada göçmen iflçili¤i çok yaflan›yor. Bir süre kad›n›n efli Arabistan’a gidiyor ve kad›n burada tek bafl›na kal›p çocuklar›n› yetifltiriyor. Bu sorunla ilgili Otogar’da bir bas›n aç›klamas› yapt›k. Yurtd›fl›na gidifl Terminal’den

oldu¤u için sorunlar› ortaya ç›karacak, ac›lar›m›z› ortaya koyacak bir yer olarak seçtik ve orada bir bas›n aç›klamas› yapt›k. “Göçmen iflçili¤ine son”, “do¤du¤umuz yerde çal›flmak istiyoruz”, “eflimizle beraber çocu¤umuzu büyütmek istiyoruz”, “yaln›z yaflamak istemiyoruz”, “insanca yaflamak istiyoruz” taleplerinde bulunduk. Kad›nlar efllerinden ayr› çocuklar›n› tek bafl›na yetifltirmek istemiyorlar. Bu, ‹meceli Kad›nlar olarak ilk etkinli¤imiz oldu, ama bunun d›fl›nda bizim 8 Mart etkinliklerimiz ve 25 Kas›m’da kad›na yönelik fliddete yönelik bir etkinli¤imiz oldu, bas›n aç›klamalar› yap›yoruz. ‹meceli Kad›nlar burada yeni bir faaliyet.


25

35 - Az önce eflleri yurtd›fl›nda çal›flan kad›nlardan bahsettiniz. Bu kad›nlar›n istatistikleri var m›? - Tabi ki. Hatay’da efli yurtd›fl›nda olan 200 bin kad›n var. Yurtd›fl›nda olanlar›n say›s› oldukça fazla, bu erkeklerin ço¤u evli ve bunlar›n çocuklar› var, kad›nlar yaln›z yafl›yor. Erkekler bir y›lda en fazla bir defa gelebiliyorlar ve baz›lar› iki üç ayl›¤›na, baz›lar› ise yaln›zca bir ayl›¤›na baz›lar› iki üç y›lda bir izin yapabiliyorlar ve bu süreç içerisinde kad›nlar yaln›z kal›yor. Kad›nlar evlenir evlenmez hamile kal›yor, efli b›rak›p Arabistan’ a gidiyor. Çocuk do¤uyor, bir yafl›na geliyor ancak efli hala gelmemifl oluyor. Bu Arabistan’da iflinin güzel olup olmamas›na ba¤l›, çal›fl›p çal›flmamas›na ba¤l› ve bu iflçilerin ço¤u çok düflük ayl›kla çal›fl›yor. Bundan ötürü gelmesi de çok zor oluyor. Gelebilenler çok az, 100 kifliden birinin ifli iyi oluyor, bazen o yüz kifliden biri ancak y›lda

üç dört ayl›¤›na gelebiliyor. Di¤erlerinin süreleri çok k›s›tl›. - Siz ‹meceli Kad›nlar olarak genel kad›n sorununu nas›l de¤erlendiriyorsunuz ve kad›na sundu¤unuz alternatif nedir? - Biz ‹meceli Kad›nlar olarak sorunu kesinlikle kad›n erkek sorunu olarak görmüyoruz. Kad›n sorununu tamamen bir sistem sorunu olarak görüyoruz, dolay›s›yla mücadelemiz erkeklere karfl› de¤il sisteme karfl›. Öncelikle bir kad›n›n ba¤›ms›zlaflmas›, özgürleflmesi gerekiyor. Kad›nlar dar bir çerçeve içerisinde. Gerek aile ortam›nda gerek ifl ortam›nda kad›nlar ikinci s›n›f. Biz bunu yafl›yoruz, ev kad›n› olarak bunu çok s›k yafl›yoruz ve kad›nlar çok k›s›tlan›yor. ‹fl anlam›nda, ifl ortam›nda herhangi bir fabrikaya iflçi al›naca¤› zaman iflçilerin ço¤u erkek oluyor. Yani 100 iflçi al›nacaksa bunun sadece 5’i kad›n oluyor. Bu ayr›mc›l›¤› istemiyoruz, böyle bir talebimiz var. Kad›nlar erkeklerle ayn› ifle girebil-

sinler, ayn› ücreti alabilsinler. Çal›flabilmeleri için çal›flacaklar› yerde krefl olsun. Krefl olmay›nca, çocuk bak›m› olmay›nca biliyorsunuz ki asgari ücretle çal›flan biri olarak ayl›¤›n›z›n yar›s›n› bak›c›ya ödemek zorundas›n›z. Bundan ötürü çal›flam›yoruz. E¤itime de önem verilmeli. E¤itimde ayr›cal›k, ayr›mc›l›k istemiyoruz. Bu tür ayr›mc›l›¤› istemiyoruz. Bu haklar›m›z› kazanmak için mücadele ediyoruz. - Son olarak söylemek istedi¤iniz bir fley var m›? - Ev kad›nlar› “ben bir fley yapamam elimden bir fley gelmez” diye düflünmesin. Çok zor flartlarda yafl›yoruz, buradan kad›n mücadelesine kat›l›p kendini orada var edip haklar›m›z› kazan›p kendi bafl›m›za ayakta kalabilece¤imize inanarak çal›flmalara kat›lmalar›n› istiyoruz. Ö¤renci kad›nlar da çal›flan kad›nlar da ayn› sorunu yafl›yor. Sadece biraz daha farkl› yafl›yorlar. Tüm kad›nlar› ça¤›r›yoruz. (Mersin)

18 Kasım-1 Aralık 2005 BEKSAV’dan Kaz›m Koyuncu Belgeseli

BEKSAV Sinema Atölyesi taraf›ndan haz›rlanan Kaz›m Koyuncu’nun yaflam›n› konu alan belgeselin galas› gerçeklefltirildi. Kad›köy Halk E¤itim Merkezi’nde gerçeklefltirilen galaya çok say›da izleyici kat›ld›. Serap Kervanc› taraf›ndan 4 ayda tamamlanan “Dina K’ak’i” adl› belgeselde, Kaz›m Koyuncu’nun müzik hayat›, Laz müzi¤ine etkileri, sanatç› kimli¤iyle kitlelerle kurdu¤u iliflki, hayat›n› kaybetmesine neden olan Çernobil’in etkileri ve cenaze töreninden görüntüler yer al›yor. Galada bir konuflma yapan Yönetmen Serap Kervanc›, Kaz›m Koyuncu’ya gönül borcu için böyle bir belgesel çektiklerini ifade ederek filmin Kas›m ay› boyunca BEKSAV ve MKM’de gösterilece¤ini belirtti. 59 dakika olan belgesel ayr›ca Artvin, Rize, Trabzon, Diyarbak›r, Van, Batman, Mardin baflta olmak üzere Türkiye’nin birçok yerinde gösterilecek. (‹stanbul)

Lenin’in yaflam›ndan k›sa bir kesit... Ekim Öngününde Lenin MAV‹ DEFTER

Ekim Öngününde Lenin Mavi Defter/Emmanuil Kazakeviç/Evrensel Bas›m Yay›n Mavi Defter’i okumayanlar aç›s›ndan söylenecek ilk söz; okumakta geç kalm›fl olduklar›d›r. Ekim Devrimi öncesi Temmuz günlerindeki Lenin’in yaflam›ndan bir kesit sunan kitap, belgesel türünde bir roman. Kitap ad›n›, Lenin’in yaflam›n›n o k›sa kesitinde özel önem verdi¤i Devlet ve Devrim adl› broflürünü yazd›¤› mavi defterinden al›yor. Ak›c›, sürükleyici, yal›n bir anlat›m› var. Anlat›mlar; yazar›n o dönemi Lenin’le paylaflm›fl oldu¤u izlenimi veriyor okuyucuya. O dönemi yaflamam›fl olsa, bu kadar ayr›nt›l› anlat›mlarda, betimlemelerde bulunmas› imkans›z gibi görünüyor. Lenin’in ajanl›kla suçland›¤›, birçok devrimcinin tutukland›¤›, gazetelerin kapat›ld›¤› ve Lenin’in yeralt›na çekilmek zorunda kald›¤› bir dönem. Bu zor flartlarda Lenin’in nas›l yaflad›¤›, onun yan›nda kald›¤› aileyle iliflkileri, çal›flma tarz›, disiplini, cesareti, insanlara-olaylara yaklafl›m› ak›c› bir dille anlat›l-

m›fl. Lenin’in üzülen, sevinen, bulundu¤u zor flartlarla dalga geçebilen esprili bir insan oldu¤unu görüyoruz kitab› okudu¤umuzda. Onu önder özelliklerinin yan›s›ra insani yanlar›yla da tan›yoruz. ‹nsanlarla iliflkilerinde s›cak bir yap›s› var. ‹nsanlar› gözlemleyip; bireylerin yaflamlar›ndan toplumsal sonuçlar ç›karmas› O’nu birçok insandan ay›ran bir özellik olarak ç›k›yor karfl›m›za. Kitlelere güveniyor, halka ne olursa olsun do¤ru söylenmesinden yana. Yanl›fl yap›lsa dahi halka do¤ruyu söylemekten, do¤ruya yönlendirmekten yana olan ve özelefltiri verme cesaretine sahip kifli ya da anlay›fl kendisine de, düflüncesinin do¤rulu¤una da güvenen, inanan kiflidir. Gelifltirilecek, dönüfltürülecek, kendi kaderini kendi ellerinde tutabilecek insanlar› yaratman›n da bir parças›d›r onlara do¤ruyu gösterip; do¤ruyla yanl›fl› ay›r›r duruma getirebilmek. “Sloganlarla oynam›yorum; devrimin her dönemecinde kitlelere gerçe¤i söylüyorum, ne kadar ac› da olsa. Ve sen, öyle hissediyorum ki, halka gerçe¤i söylemekten korkuyorsun. Proleter siyaseti burjuva yöntemlerle çözmek istiyorsun. ‘Kendi çevrelerinde’, kendi aralar›nda gerçe¤i bilen, ama kitlelere, kendi söylemleriyle, onlar cahil ve k›t anlay›fll› olduklar› için bunu iletmeyen önderler, proleter önderler de¤ildir. Do¤ruyu söylemeli. Yenilgiden korkuyorsan, bunu ‘zafer kazan›lacak’ diye satmamal›s›n; e¤er uzlaflmaya gidiyorsan, kitlelere bunun uzlaflma oldu¤unu söylemelisin… e¤er koflullar yön de¤ifltirmeni gerektiriyorsa, sanki hiçbir de¤iflim yokmufl gibi olaylar› sunmamal›s›n; e¤er s›n›f›n sezgilerine ve devrimci sa¤duyusuna güveniyorsan, ona karfl› do¤ru sözlü olmal›s›n… Proletaryan›n gerçeklere ihtiyac› var ve soylu bir küçük burjuva yalandan daha fazla hiçbir fley onun davas›na zarar vere-

mez” diyordu Zinovyev’le sloganlar üzerine geçen bir konuflmas›nda. Kitlelerin ço¤unlu¤u O’nu Alman ajan› olarak görmesine ve yakalanmas›n› istemesine ra¤men söyledi¤i söz çok anlaml›; “Sosyalizm için yeni bir halk yarat›lamaz ama bu insanlar yeniden yarat›labilir”. Bunu söylerken Lenin’deki halka güveni, de¤iflimin-dönüflümün do¤rularla, do¤ru bir önderlikle sa¤lanabilece¤i mesaj›n› okuyoruz. Günümüzde halka güvenmeyen, “bu halktan adam olmaz” diyenlere de iyi bir cevap asl›nda bu sözler. Lenin’in mücadele yaflam›nda flahit oldu¤u olumlu-olumsuz birçok fley var. Günümüzde de yaflad›¤›m›z, yaflamaya devam edece¤imiz diyalektik olarak kaç›n›lmaz olan ölümler, tutuklanmalar, karfl› devrim saf›na geçenler vb. Tüm bunlar kimi insanlarda hayal k›r›kl›¤› vb. duygular yarat›p, kifliye tap›nman›n getirdi¤i kiflilerin yok olufluyla devrime olan inanc›n› yitirmesine neden olabiliyor. Bugüne kadar oldu¤u gibi bundan sonra da yaflan›yor ve yaflanacakt›r bu olumsuzluklar. Lenin, böyle durumlar karfl›s›nda flöyle diyor; “...Tarih karmafl›k bir fley. Kimbilir belki de Voltaire ve Rousseau bile yaflasayd›, kendi düflüncelerinden ilham alarak gerçekleflmifl olan Frans›z Devrimi’nin muhalifleri olacaklard›. Do¤ru zamanda ölmek ne büyük flans. Plehanov bunu becerememiflti”. Gazeteler onun hakk›nda dedikodular uydurup, lüks içinde yaflad›¤›n› yaz›p, kitleleri inand›r›yorlar. O ise mütevazi bir yaflam içinde, s›radan bir ailenin yan›nda, sade ve onurlu bir yaflam› paylafl›yor yan›ndakilerle. Tabi ki bu arada onun önder özelliklerini de es geçmemek gerekiyor. Örne¤in; disiplini, herfleye kafa yormas›, tek tek olaylardan bütüne dair sonuçlar ç›karabilmesi. Kendisine ve davas›na olan inanc› ve güveniyle umudunu kaybetmeden geçiriyor içinde bulundu¤u

zor flartlar›. Tüm gazeteler kapat›lm›flken, O yoldafllar›n›n mutlaka bir çözüm bulaca¤›n› biliyor-inan›yor ve yaflananlar da onun hakl›l›¤›n› gösteriyor. Do¤rular›n-gerçeklerin devrimci oldu¤unu ve hangi flart alt›nda olursa olsun do¤ru bir önderlikle kazan›labilece¤ini görüyoruz bir kez daha. Kendisi olmasa, yerini dolduracak kadrolar›n oldu¤undan bahsederken; bu kadrolar›n zamanla nas›l dönekleflebildi¤ini yaflam gösteriyor bize ve kadrolar›n önemi her flart alt›nda, her dönemde karfl›m›za ç›k›yor. Evet devrimi yapacak olan kitlelerdir. Kitlelere bilinç d›flar›dan verilece¤i için de kadrolar konusunun günümüzde özellikle ele al›nmas› gerekiyor. Çünkü kitleleri bilinçlendirecek, örgütleyecek, kendi davalar›na sahip ç›k›p, savaflmalar›n› sa¤layacak olan kadrolard›r. Onlar›n niteli¤i, zaaflar›ndan ar›nd›r›lmas› halkla bütünleflmeyi h›zland›racakt›r. Lenin, kadrolar›n zaaflar›n›, onlar›n iktidar› ald›ktan sonra bu zaaflar›n çirkin boyutlara ulaflabilece¤ini düflünürken; en zor iflin d›flar›daki düflmanla de¤il, kendi içimizdeki düflmanla savaflmak oldu¤unu da ortaya koyuyor ve hatalar noktas›nda yoldafllar› ikna etmenin, onlar› de¤ifltirip dönüfltürebilmenin olumlu yan›n› da gözler önüne seriyor. Bu kitapta Lenin’in insani ve önder özelliklerini gözlemleyerek; bir devrimcinin örnek almas› gereken yanlar›na tan›k oluyoruz. Partiye, halka, devrime inanc›n herfleyin üstünde oldu¤unu gösteriyor kiflili¤iyle, durufluyla Lenin bize. Bizler kanla, canla yaz›lm›fl s›n›f savafl›m› tarihine bakt›¤›m›zda kendimizi flansl› görmeliyiz. Çünkü olumluluk ve olumsuzluklar›yla bir tarih var önümüzde dersler ç›karabilece¤imiz. Bu tarihin k›sa bir kesitini bize sunan bu kitaptan da çok dersler ç›karabilece¤imiz unutulmamal›d›r. Bir ‹K okuru


18 Kasım-1 Aralık 2005

26

35

Köylere Geri Dönüfl Projesi masaldan ibaret! Son birkaç y›l öncesine kadar ‘al›flt›¤›m›z’, art›k “yaflam›n bir parças›” olarak sayd›¤›m›z bu olaylar›n artmas›yla birlikte görmezden gelinen insanlar varl›klar›n› her f›rsatta göstermeye bafllad›lar. Gözünün önünde çöp toplarken hissedilmeyen ancak bar ç›k›fl›, çekti¤i tinerin de sarhofllu¤uyla “sanatç›”lardan zorla para istedi¤inde korkulan insanlar “tahammül ve denetim” s›n›rlar›n› afl›nca bir “çözüm” bulmak gerekti¤i “anlafl›ld›”. Fransa’n›n baflkenti Paris’te, ülkede yaflayan göçmenlerin vatandafll›k haklar›n›n k›s›tlanmas› ve ikinci s›n›f insan muamelesi görmeleri nedeniyle sokaklarda günlerdir polisle çat›flmalar›, devlete ait kurumlar› ve özel araçlar› atefle vermeleri vb. görüntülerle karfl›m›za ç›kan gerçek, do¤duklar› topraklardan zorunlu olarak göç etmek durumunda kalan ya da zorla göç ettirilen insanlar›n ekonomik ve sosyal aç›dan dahi iyi yaflam standartlar›na kavuflabilece¤i yerlerde de kendisini göçe zorlayan nedenlerin varl›¤›n› korudu¤udur. Paris sokaklar›nda yanan otomobiller, asl›nda y›llar›n biriktirdi¤i d›fllanm›fll›k, ezilmifllik, kültürel farkl›l›klar, iflsizlik, yoksulluk olarak bir dizi s›ralanabilecek nedenlerin göçmen olarak adland›r›lan insanlar›n s›rt›nda yürüdükçe a¤›rl›¤› artan yük misali art›k tafl›namaz bir hal almas›d›r. Kuflkusuz sürekli karfl›lafl›lan bir durumdur polisten kaçan göçmenlerin ölmesi, sokak ortas›nda apaç›k infaz edilmesi. ABD’de henüz siyahlar›n insan olarak tan›nmad›¤›, pek çok insani haklar›n›n reddedildi¤i bir dönemde, bir halk otobüsünde, oturan bir siyah kad›n›n, araca binen bir beyaz adama yer vermemesi sonucu kad›n›n para ve hapis cezas›na çarpt›r›lmas›yla siyahlar›n aya¤a kalkmas› gibi küçük bir k›v›lc›md› belki de yaflanan. Suyu bardaktan tafl›ran son damlayd› kuflkusuz Paris göçmenleri için. Siyah kad›n afla¤›lanmaktan b›km›flt› bu yüzden art›k afla¤›layana yer vermemiflti. Parisli göç-

menlerse, yok yere hapse at›lmaktan, iflsizlikten, polise her gün rüflvet vermekten, potansiyel suçlu konumunda bulunmaktan ve her an ölüm riskiyle karfl› karfl›ya kalmaktan b›km›flt› ve art›k “suç ifllemeye” bafllad›. Giriflte k›saca bahsetti¤imiz kendi ülkelerinden hiç tan›mad›klar› bilmedikleri ülkelere yelken almak zorunda kalanlar›n yaflad›klar› karfl›s›nda ortaya ç›kan bir sonuç. Farkl› bir ülkede oldu¤u için göçmen olarak adland›r›lan, zorunlu göçün yaratt›¤› sorunlarla her gün her saniye karfl› karfl›ya kalan, üstelik kendi vatanlar›nda, do¤up büyüdükleri yerlerin hemen yan› bafl›nda yaflayan insanlar›n durumu da farkl› de¤il. Tek fark kendi ülkelerinde daha sanc›l› ve derinden yaflanmas›. Ac›lar›n en yo¤un yafland›¤› yerlerden biri olarak, do¤all›¤›nda zorunlu göçün de üst boyutlarda uyguland›¤› Türkiye Kürdistan’›nda daha aç›ktan yaflanmaktad›r bu durum. Gerillaya g›da, silah, araç, giyecek yard›m› yapt›¤› için, ulusal kimliklerine sahip ç›kt›klar› için y›llard›r katledilen, tecavüz edilen, kaybedilen, evleri yak›lan, ba¤lar›/bahçeleri/hayvanlar› telef edilen; yol, su, elektrik, sa¤l›k, e¤itim vb hizmetlerin verilmedi¤i Kürt halk› da ayn› ac›lar› yaflamaktad›r. Devletin Türkiye Kürdistan›’na yönelik bir dönem s›k s›k baflvurdu¤u zorunlu göçün etkileri bugün daha fazla tart›fl›lmaktad›r. Tart›flmalar›n yo¤unlaflt›¤› nokta özellikle büyük kentlere göç ettirilen insanlar›n bu kentlerde nüfus patlamas›na yol açmas›; altyap›, sa¤l›k, e¤itim ve ulafl›m›n art›k yetmeyifli, tecavüz, kapkaç, h›rs›zl›k, cinayet, uyuflturucu, fuhufl gibi toplumsal sorunlar›n zemini olarak görülmeleri. Devletin resmi rakamlarla 355 binle ifade etti¤i zorunlu göçe tabi tutulan insan say›s› tam olarak bilinmiyor ancak 1 milyonun üzerinde oldu¤u TESEV’in yapt›¤› Türkiye’de Ülke ‹çinde Yerlerinden Edilme Sorunu adl› araflt›rmas›nda ortaya konuyor. Yap›lan bu araflt›rma göç etmek zorunda kalan insanlar›n ekonomik, sosyal ve psikolojik olarak yaflad›klar› sorunlar üzerinden bir sonuca var›yor ve köylerine geri dönmeleri durumunda ortadan kalkmayaca¤›n› net bir flekilde gösteriyor. Dünyan›n 40 küsur ülkesinde 25 milyon kiflinin yerinden yurdundan edildi¤i belirtilen raporda, ülkemizdeki boyutuyla sosyal patlama denilebilecek bir düzeye

gelindi¤i anlat›l›yor. Karadeniz bölgesinde de tar›m alanlar›n›n daralt›lmas›, tar›m ürünlerine konulan kotalar, alternatif ürün yetifltiricili¤inin gelirinin yeterli olmay›fl›ndan kaynaklanan göçlerle birlikte bir gecede evlerini terk etmek zorunda kalan Kürtler’in yerlefltikleri illerde de iflsizlik sorunuyla karfl›laflmalar› sonucu yaflam alanlar› her geçen gün daha da daralmaktad›r. Türkiye Kürdistan’›ndan Akdeniz bölgesine yo¤un olarak göçen insanlar iflsizli¤i yaz›n Mersin, Adana, Karadeniz’e giderek mevsimlik iflçi olarak çal›flmakla geçici olarak çözüyorlar. Çocuklar›n› da özellikle ‹stanbul’a göndererek konfeksiyon iflçisi olarak ve inflaatlarda çal›flt›rarak geçim kaynaklar›n› sa¤l›yorlar. Yaflamlar› boyunca tar›mla u¤raflm›fl olmalar›ndan kaynakl› ya vas›fs›z iflçi olarak çal›flt›r›l›yor ya da seyyar sat›c›l›k yap›yorlar. Çocuklar da sokaklarda sat›c›l›k yaparak evin geçimine katk› sunmaya çal›fl›yorlar. Ka¤›t mendil, t›rnak makas›, oyuncak satarak, çöp toplayarak, dilenerek para kazanmaya çal›fl›yorlar. Küçük yafllardan itibaren sürekli sokaklarda olan bu çocuklar her türlü ‘suç’a bulaflmakla karfl› karfl›yalar. Medyan›n da yönlendirmesiyle sokak çocuklar› olarak adland›r›lan küçükler tiner ba¤›ml›s› oluyor ya da sokak çeteleri taraf›ndan uyuflturucu sat›c›s›, kapkaçç› olarak kullan›l›yorlar. Son birkaç y›l öncesine kadar ‘al›flt›¤›m›z’, art›k “yaflam›n bir parças›” olarak sayd›¤›m›z bu olaylar›n artmas›yla birlikte görmezden gelinen insanlar varl›klar›n› her f›rsatta göstermeye bafllad›lar. Gözünün önünde çöp toplarken hissedilmeyen ancak bar ç›k›fl›, çekti¤i tinerin de sarhofllu¤uyla “sanatç›”lardan zorla para istedi¤inde korkulan insanlar “tahammül ve denetim” s›n›rlar›n› afl›nca bir “çözüm” bulmak gerekti¤i “anlafl›ld›”. Y›k›mlar›n yo¤unlaflt›¤› dönemde ‹stanbul’a girifl için vize uygulamas›ndan bahsedilirken “Köye Dönüfllerde Rehabilitasyon Projesi”yle de zorla göç ettirilen ve toplumun elit tabakas›n› rahats›z etmeye bafllayan insanlar›n “devlet taraf›ndan y›k›lm›fl kendi dünyalar›na” geri dönmesi sa¤lanmaya çal›fl›l›yor. Ancak bu geri dönüfller eskisi gibi olmayacak elbette. Köylerinin yak›lmas›ndan, korucu ve asker bask›s›ndan, may›nl› arazilerden, hayvanlar›n›n ve tar›m alanlar›n›n yok edilmesinden, gerillaya yard›m etti¤i için öldürüldüklerinden göç etmek zorunda kalan

Kürtlerin halen askerle operasyona ç›kan 58 bin silahl› korucunun boflalt›lan evlerde yaflad›¤›, evlerinin olmad›¤›, su, elektrik, yol, sa¤l›k, e¤itim sorunlar›n›n oldu¤u, OHAL uygulamalar›n›n sürdü¤ü topraklara geri dönmesi için sözde maddi yard›m yap›l›yor. Ancak bu “yard›mlar›n” önemli bir k›sm› koruculara ve askeriyeye gitti¤i için geri dönmesi için hiçbir nedeni kalm›yor. Köylerine dönenler de eski yaflamlar›n› bulam›yor ve k›s›r bir döngü içerisinde kal›yor. Yafll›lar kentte yapam›yor, gençler köylerde. Göç alan kentler göç edenlerin yükünü art›k tafl›yamad›¤› için haz›rlanan bu projelerde sorun köye geri dönüfl olarak de¤il kent sorunu olarak adland›r›l›yor. Zorunlu göçün nedenlerini ve sonuçlar›n› s›k s›k gazetemizde de vermifltik. Bugün için bu konunun gündeme gelmesi zorunlu göçlerden kaynaklanan birikmenin yaratt›¤› toplumsal etkilerin paras› kadar varolan insanlarda “katlan›lamayacak” boyutlara varmas› ve karfl›s›nda çözüm önerisi olarak sunulan projelerle yeni rant alanlar›n›n aç›lmas›. Y›k›mlar›n bu kadar yo¤unlaflmas›n›n nedeni özellikle depremden sonra zemini sa¤lam ç›kan yerlerin yoksullar›n, emekçilerin ve Kürtlerin yo¤un olarak göç etti¤i ve yaflad›¤› yerler olmas›. Yine AB, BM ve A‹HM’in bask›s›yla düzenlenen “Terör ve Terörle Mücadeleden Do¤an Zararlar›n Karfl›lanmas› Kanunu”nun amac› da köy yakmalarla Avrupa ülkelerinde yaflayan göçmenlerin bu ülkelerde önemli bir güç haline gelmesi ve bu insanlar›n sorumlulu¤unu art›k tafl›mak istememesi. Çünkü s›n›rdan geçtiklerinde art›k mülteci konumunda olduklar› için tüm sorumluluklar› bu ülkelerin ellerinde oluyor. Bunun için de Türk devletini bu iki projenin uygulanmas› ve kendi sorumlulu¤unu tafl›mas› için AB’yle imzalanan müzakere çerçevesinde de bir gündem maddesi olarak ald›. Yine bir dönem ucuz ifl gücü için toz pembe olarak gösterilen Almanya gibi ülkelerin kendi içlerinde yaflad›¤› ekonomik krizi aflamamas› nedeniyle bu ülkelerde göçmen ve mülteci haklar›na k›s›tlama getirerek s›¤›nma hakk› isteyen insanlar›n baflvurular›n› s›n›rl›yor. Aç›kt›r ki devletin sundu¤u hiçbir politika köylerinden zorla göç ettirilen ve flimdi “toplumun bozulmas›n›n” suçlusu ilan edilmifl insanlara çözüm getirmeyecektir.


35

27

18 Kasım-1 Aralık 2005

Anne ve babalar›n kaderi ile ehlilefltirilen çocuklar Gizli kamera çekimlerinin kamuoyuna yans›mas› sayesinde(!) Malatya Çocuk Yuvas›’nda devletin korumas› alt›ndaki çocuklar›n, bu sözde flefkatli kollarda nas›l e¤itildiklerine tan›kl›k ettik geçti¤imiz süreç. Borazanc› bas›n utanmazca, bu görüntülerin dehfletini pazarlad›, anlatt›, analiz(!) etti! Küçüklü¤ümüzün tüm benzer görüntülerine hayâs›zca göz yumuldu¤u halde bir düzen elefltirisi yerine hükümet, bakan, bak›c› vb. elefltirisi yap›ld›. Oysa yarg›lamay› bu flekilde yapanlar›n, sözde kalbi k›r›lanlardan, üzülenlerden, masalar› yumruklama flovu yapanlardan asl›nda hiçbir fark› yok… Düzenin flekilsiz ürünleri a¤l›yormufl gibi yap›yor, o kadar… Gizli kameralar›n a盤a verdi¤i ve yoz kültürün, her türden pazarlamac›l›¤›n hükmetti¤i televizyonlarca en kirli ikiyüzlülükle defalarca sunulan görüntüler asl›nda toplumsal varl›¤›m›z›n bir parças›. Baflka bir fley de¤il… O kadar öfkelendi ki cümle âlem, sanki dünyay› bakan›n hatta hükümetin bafl›na y›kacaklar! Sonuç: Malatya Çocuk Yuvas›’nda 0-6 yafl grubu kimsesiz çocuklara yap›lan iflkence görüntüleri “facia” olarak nitelendirilip, bak›c› anne statüsündeki çal›flanlar tutukland› ve Yuva Müdürü ile hemflireler haklar›nda soruflturma bafllat›larak a盤a al›nd›! Her yerde mümkün olabilecek böylesi facialara karfl› millet uyar›ld› ve sosyal hizmetler yasas›n›n acil gereklili¤i malum oldu. Oysa biz bu görüntülerin içinde büyümüfltük ve zaten biliyorduk. Kimimiz bu yuvalarda, kimimiz aile ocaklar›nda, kimimiz tarlalarda, kimimiz iflçi atölyelerinde, kimimiz okullarda, kimimiz sokaklarda, kimimiz faflist devletin asker oca¤›nda vs… biliyorduk da yaflananlar›, bilmezden gelmekti yap›lan… Malatya’daki çocuk e¤itim tarz› tesadüfen deflifre oldu. T›pk› ö¤retim y›l› bafl›nda ‹stanbul’da bir okulda yoksul çocuklar›n topland›¤› “lanetliler s›n›f›”n›n ortaya ç›k›fl›, ‹zmir’de yetifltirme yurdunda k›z çocuklar›n›n u¤rad›¤› fliddet ve istismar, Tekirda¤’da tu¤la fabrikas›nda 9 yafl ve üzeri çocuklar›n toplama kamp› usulü çal›flt›r›lmas› gibi… Bakan Nimet Çubukçu sorumlunun kendileri olmad›¤›n› beyan etmifl. Do¤rudur. Bakan Çubukçu sistemin bozuk oldu¤unu ilan etmifl. Bu da do¤rudur. Bakan›n içinde bulundu¤u zor durum asl›nda bu do¤rular›n bir sonucudur. Baflka bir yerde “görevden ald›klar›m›z mahkeme karar› ile tekrar ifle iade ediliyorlar” aç›klamas›nda bulunan bir çaresizlik içinde olundu¤una vurgu yapmaktad›r, istemeden… “Her yurtta bir muhbirim var” aç›klamas› ile de dikkatleri üstüne çeken Çubukçu geçen hafta dünyan›n en afla¤›l›k ifli olan muhbirlik üzerine flu incileri dökmememifl miydi; “Muhbirlik o kadar da kötü de¤ildir. Bat› toplumlar› bugünkü geliflmiflliklerine biraz da birbirlerini ihbar ederek gelmifllerdir. ‹hbar

mekanizmas›n›n çal›flmas› laz›m.” Çocuk yurdunda olup bitenler bildik uygulamalar. Bunu hiçbir vali, Sosyal Hizmetler ‹l Müdürlükleri, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu bilmiyor de¤il. Oradaki bak›c›lar›n e¤itimsiz oldu¤u, torpilin bu gibi yerlerde en iyi ifl bulma olana¤› oldu¤u, bu yerlerde çal›flanlar›n oldukça sefil çal›flma koflullar›na maruz kald›klar›, denetimlerin aksat›ld›¤› ya da yap›lmad›¤›, flikâyetlerin ya da ihbarlar›n çekmecelere de de¤il çöp kutular›na at›ld›¤› tüm yetkililer taraf›ndan bilinmektedir. Tüm devletin bunda sorumlulu¤u bulunmaktad›r. Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdür ‹smail Bar›fl sistemin çürümüfl, kokuflmufl oldu¤una aç›kl›k getirdikten sonra “Sistem art›k tafl›m›yor. Yamal› bohça gibi, içine koymufl oldu¤unuz her fley bozuluyor…” derken çok hakl›d›r. ‹hmal edilen fley bu gerçe¤in öteden beri böyle oldu¤udur. Bu kurumlar y›llard›r insan haklar›na, halk›n denetim hakk›na, çocuk haklar›na, e¤itim hakk›na, kad›n haklar›na, çal›flanlar›n haklar›na ra¤men iflletilmektedir. Bu kurumlar y›llard›r devletin çöplü¤ü gibi çal›flmaktad›r. Son zamanlarda özellefltirmeyle birlikte devletin çöplükleri özel flirketlerin çöplü¤ü haline getirilmek üzere tasfiye edilmektedir. Bu deflifrasyonun Sosyal Hizmetler reform paketine denk gelmesi de bu bak›mdan dikkate de¤erdir. Çürümüfl, kokuflmufl bu kurumlar ›slah edilmelidir; öyleyse bu reform paketi oldukça yerindedir!… Olay› bir konferansta oldu¤u gerekçesiyle ‹ngiltere’deyken ö¤renen Baflbakan Recep Tayyip Erdo¤an yapm›fl oldu¤u aç›klamalarla korudu ve yine do¤ru aç›klamalar yapt›: “Benim bakan›m kendi döneminin faturas›n› de¤il, geçmiflin faturalar›n› m› ödeyecek?” Yaflanan fleyler bugüne kadar yaflananlardan farkl› de¤ildi. Hesab›n› flimdiki bakan›n vermesini zorlamak tayip (ay›plama) edilmesi gereken bir davran›flt›r. Baflbakan kadar Bakan Nimet Çubukçu da oturdu¤u koltu¤un pislik içinde oldu¤unu biliyordu. Sadece Malatya’da de¤il di¤er illerde de benzer olaylar s›kl›kla yaflanm›flt›r ve yaflanmaktad›r. Çürümüfl devletin çürümüfl kurumlar› bizleri flafl›rtm›yor, as›l flafl›rtan ise bunlara flaflanlar. Baflbakan›n ve Nimet Çubukçu’nun tepkilerinin özeti budur. Bu hakl› tepkinin ard›ndaki kendi çöplükleri ise mevcut çöplü¤ün üzerinde parlamaktad›r, o kadar… Bunlarla birlikte Baflbakan›n seviye-

siz elefltirilerini, tepkilerini ve önerilerini iflittik. Tam da reform paketi öncesinde üstelik… Düzen borazan› bas›n› “bakana sald›r›yor” diye elefltiren baflbakan “facia”n›n ayd›nlat›lmas› sürecinde çözüm olarak “k›zlar ve erkekler ayn› yurtta olmaz”, “bir tane k›z yetifltirme yurdumuzda tüm çal›flanlar erkekti. Ben geldikten sonra orada kad›n görevliler de istihdam etmeye çal›flt›m” demeçleriyle ayr› bir yer edindi seviyesizlik s›ralamas›nda. Oysa yaflanan ne bir tecavüz olay›d›r ne de k›z ve erkeklerin kavgas›d›r. Toplu halde, dayakla, kirli bir ortamda banyo yapt›r›lan çocuklar›n cinsiyetlerini kafaya takm›fl baflbakan hepsinin k›z ya da erkek oldu¤u bir banyo ortam›n› m› tercih ediyor! Baflbakan›n bu dâhiyane ama ça¤›n çok gerisinde kalm›fl önerisi büyük olas›l›k yeni paketin gündemi olacak ve da¤ gibi bir sorun haremlik-selaml›k tart›flmas›na heba edilecek. Bu tür saçmal›klarla oynamay› seven haflar› köfle yazarlar›na bir oyuncak; her ne kadar sevimsiz olsa da onlar bunlarla oynamay› çok seviyorlar. Bu y›l çocuk yurtlar› ve yuvalarda 478 taciz ve istismar davas› aç›lm›fl. Bu say› her y›l katlanarak artmaktad›r. Bu ülkede her iki çocuktan birinin fiziksel

fliddete maruz kald›¤›n›, dört yafl›n›n alt›nda ölen her 100 çocuktan 4-5’nin dayak sonucu öldü¤ünü sadece uzmanlar›n aç›klamalar›ndan ö¤renebiliyoruz. Ki bu rakamlar›n da gerçekleri yans›tma derecesi düflüktür. Bu gerçekleri ö¤renmek, aktarmak, sorun haline getirmek ayn› yazarlar›n, gazetelerin, televizyonlar›n ifli de¤il sanki… Borazanc› bas›n›n yapt›¤›n›n gerçekte ne oldu¤unu görmek için biraz düflünmek, gerçeklere biraz e¤ilmek dahi yetiyor. Malatya’daki olaylar kamuoyuna yans›d›¤›nda ‹ngiltere’de “Kültürel Çeflitlilik ‹çinde Kad›n›n ‹nsan Haklar› Konferans›” kapsam›nda incelemelerde bulunan Nimet Çubukçu olayla ilgili bakanl›k ve savc›l›k müfettifllerince olay›n sorguland›¤›n› belirtip “‹ngiltere’de bir bakanla konufltum. Geçenlerde buradaki yuvada 12 yafl›ndaki bir

çocu¤a tecavüz olmufl. Sorumlular cezaland›r›lm›fl ama bas›nla yap›lan iflbirli¤i sayesinde olay kamuoyuna yans›mam›fl” deme aymazl›¤›nda bulunmufl. Böylesi bir aç›klamay› yapan zihniyet sorunu cezaland›rma yöntemleri ile yap›lamayaca¤›n› kendisi de çok iyi bildi¤i halde, bu kadar kokusu ç›km›fl bir olay› halktan gizleme yöntemlerine kafa yormas› ciddiyetinin somut göstergesidir. Yine ayn› bakan›n “insan›n bulundu¤u her yerde fliddet ve istismar olabilmektedir” fleklindeki aç›klamas›, devletçe uygulanan e¤itim anlay›fl›n›n bir realitesini sunmaktad›r. Devletin oldu¤u her yerde terörün her türlü biçimini yaflayanlar bilsin ki hepimiz insan›z! ‹nsan›n oldu¤u yerde bunlar kaç›n›lmazd›r… O halde ne diye “terörist” öldürmek, “teröriste” iflkence yapmak suç olsun ki! O halde ne diye iflkenceciler hesap versin ki! O halde ne diye dayakç› ö¤retmenler ifllerinden edilsin ki!... K›fllalar›n despotlar› ne diye yarg›lans›n ki! Kaç›n›lmazl›¤›n nedeni bizatihi devletin kendisidir. Sürekli itilip kak›lan azarlanan küfürle dayakla, iflkence ile ceza ile terbiye edilenlerin yar›n karfl›m›za potansiyel suçlu olarak ç›kaca¤› kesindir. Sahte duygusall›k ortamlar›n› çocuklar› alet ederek kullananlar anne ve babas› çöplükte ekmek toplayarak geçinenlere, bedenlerini satmak zorunda kalan annelerin artt›¤› bir ülkede asla çözüm olamazlar. Aileler geçim s›k›nt›s›ndan çocuklar›n› satarken, cinnet krizleri geçiren babalar kurtuluflu intiharda ararken, “ben çocu¤umu yuvadan alaca¤›m, çalar›m ç›rpar›m yavruma ben bakar›m” diyenlerin say›s› artarken çürümüfl devlet örgütlenmesi olarak SHÇEK gibi kurumlardaki ehlilefltirme yöntemlerinin sonuçlar›n› görmüfl olmaktay›z. Çözüm anlay›fl›n›n zenginden, her türden gericilikten, emperyalizm ve feodalizmden yana oldu¤unu gösteren faflist devletin “flefkatli kollar›” her yerde, her fleyde oldu¤u gibi paras› olan› sar›p sarmalad›¤›n› bu sefer de Sosyal Hizmetler Reformunda herkesçe görülecektir. S›n›f mücadelesinin sahas› genifltir. Bütünlüklü bir kavray›fl ve her somut meseledeki do¤ru politikalarla kitlelerin kendili¤inden öfkesini, içgüdüsel baflkald›r›s›n› proleter s›n›f bilinci ile gelifltirmek gerekir. Özellefltirme politikalar›n›n sözde baflar›lar› ile kendilerini pazarlamaya devam edenlerin ipli¤ini pazara ç›karmak gerekir. Halk bunu beklemektedir. Bunu bilmek buna göre hareket etmeyi de beraberinde getirecektir.


28

18 Kasım-1 Aralık 2005

‹flçi-köylü’den DÜNYANIN “LANETL‹LER‹” fiEMD‹NL‹’DEN, PAR‹S’E HAYKIRIYORLAR; “B‹Z BURADAYIZ VE SAVAfiIYORUZ” “Ucu nereye kadar giderse o kadar gidece¤iz” sözü fiemdinli’deki “patlaman›n” ard›ndan de¤il, Susurluk “kazas›n›n” hemen ertesinde dönemin Cumhurbaflkan› Demirel taraf›ndan ifade edilmiflti. Tarih yapraklar›n›n 2005 Ekim ay›n› gösterdi¤i bugünlerde fiemdinli’nin ard›ndan aç›klama yapan dönemin baflbakan› Erdo¤an yapt›¤› aç›klamada “Genelkurmay Baflkan› ve Cumhurbaflkan›’yla görüfltüm. Ortak karar verdik. Nereye kadar gidiyorsa oraya kadar gidece¤iz” aç›klamas›nda bulundu. Diyarbak›r, Van, Hakkari, ‹stanbul, Adana ve Türkiye’nin daha birçok ilinde tutuflturulan ateflin sokaklardaki gücü bu ifadeleri kullanmay› zorunlu hale getirse de egemenler aç›s›ndan “gidilecek ucun” ne kadar oldu¤unu Susurluk’tan çok iyi biliyoruz. Temmuz ay› bafl›ndan itibaren Hakkari ve çevresinde 14 bombalama eylemi meydana gelmifl, devlet taraf›ndan yap›lan aç›klamada olaylar›n “PKK taraf›ndan” yap›ld›¤› iddia edilmifl, ancak yap›lan bombalama eylemlerinin hiç biri Kongra-Gel taraf›ndan sahiplenilmemifltir. 9 Kas›m günü Umut Kitapevi’nin bombalanmas› s›ras›nda, halk sald›rganlar›n üzerine yürüyüp, çembere al›nca patlamalar›n failleri a盤a ç›kt› ve ortal›k bir anda savafl görüntüleri ile dolmaya bafllad›. Bir itirafç›, iki J‹TEM mensubu halk taraf›ndan yakalanarak devlete teslim edilirken, kullan›lan araçta a盤a ç›kan bilgi, doküman ve silahlar yani arac›n J‹TEM taraf›ndan özel olarak görevlendirildi¤i belgeleri ile birlikte ortal›¤a daha bir dizi bilgi saç›ld›. O güne kadar yap›lan bombalama eylemlerinin üstü çizilmifl, haz›rlanan uzun listenin devam› getirilmek üzere bir dizi kroki

ile birlikte ortaya “inkar› mümkün olmayan” gerçekler ç›kt›. Olay›n patlak vermesinin ard›ndan, geliflen tepki ve yorumlar “Yeni Susurluklar” biçiminde ifade edilse de kimi çevreler taraf›ndan “devlet bu kadar acemice bir çal›flma tarz› içinde olabilir mi?” gibi sorular sorulmufl ve bir nevi “komplo” teorileri ve mu¤lak sorularla de¤erlendirme yap›lmaya çal›fl›lm›flt›r. fiemdinli’de a盤a ç›kan gerçe¤in devletin mevcut örgütlenmesinden ba¤›ms›z yada bugüne kadar bilinmedik “ola¤anüstü” geliflmeler olmad›¤› bir gerçek. ‹tirafç›lar›n halka karfl› gelifltirilen sald›r›larda aktif bir flekilde kullan›ld›¤›, bugüne kadar bas›na ç›kan itirafç› ifadeleri ile “ayd›nlanan” olaylar devletin bilinmedik gerçe¤inin d›fl›nda bir durum de¤il. Sadece Susurluk de¤il, akabinde geliflen süreçte irili ufakl› bir dizi “çete” a盤a ç›km›fl ve hepsinde de “ucu nereye kadar”sa o kadar gidilmifltir: yani devletin en tepesine uzanan iliflkiler a¤›na. Geliflen durumla ilgili bas›na aç›klama yapan Erdo¤an; “Hadise pek öyle iddia edildi¤i gibi lokal bir meseleye benzemiyor. Arkas›nda bir anlay›fl bulunuyor. Bu anlay›fl ideolojik bir yap›lanmaya da dayan›yor olabilir, bir grubun duygusal hareketi sonucu olarak ortaya ç›km›fl olabilir. Bulgular iyice netleflsin arkas›ndaki fley neyse onu kaz›maya kararl›y›z” diyor. Hat›rlanaca¤› gibi Erdo¤an birkaç ay önce de gazetecileri azarlayarak “her fleyi ideolojik düflünmeyin” uyar›s›nda bulunmufltu. Meselenin faflist devlet yap›lanmas› ile direkt ba¤lant›l› oldu¤unu düflündü¤ümüzde ideolojik olmas› kadar do¤al bir durum olmasa gerek. A盤a ne zaman bu tarzda “kirli çamafl›rlar” dökülse devletin tüm me-

35 kanizmalar› ile olan iliflki ve ba¤lant›lar› da çok geçmeden a盤a ç›kmam›fl m›d›r? Bu anlam›yla da olay›n komünistler taraf›ndan “lokal” olarak de¤erlendirilmesi mümkün de¤ildir. Olay› J‹TEM-itirafç› iliflkisi ile aç›klanman›n devletin bir bütün olarak bu mekanizma ve araçlardan olufltu¤u gerçe¤ini gözard› etmek anlam›na gelece¤i bir gerçektir. Zira Susurluk olay›n›n patlamas›n›n ard›ndan a盤a ç›kanlar karfl›s›nda dönemin baflbakan› Tansu Çiller taraf›ndan “flerefli” ilan edilip al›nlar›ndan öpülen katil sürülerinin bugün devletten ald›klar› yetkiyle ayn› katilliklerini sürdürdükleri bilinen bir gerçek de¤il mi? Yapt›¤› 1000 operasyonu ülke kamuoyuna aç›klamakla gurur duyan Mehmet A¤ar’›n Susurluk’tan sonra ad›n›n bu olayla da an›l›r olmas› “tesadüfler” zinciri olmasa gerek. Zira onlar›n da A¤ar’›n yard›mlar›na koflacaklar›ndan emin olarak kendisini aramalar› yine bizler aç›s›ndan sürpriz bir durum olmasa gerek. Ve yine Çiller taraf›ndan “fasa fiso ifller bunlar” de¤erlendirmesi bugün Erdo¤an’›n gösterdi¤i “kararl›” tutumundan özde bir farkl›l›k içermemektedir. Çünkü sistemin bilinen ve teflhir olan bu yüzünün sahiplenilmesi “pervas›zl›¤›n›n” yan›nda, “olay›n üstüne gitme” tutumu ile ayn› pervas›zl›k gösterilmektedir. Halk›n soka¤a taflan öfkesi ve a盤a ç›kanlar›n yaratt›¤› meflruluk ve üstü kapat›lamayacak kadar aç›k olan gerçekler onlar› bu “kararl›” tutumu almaya zorunlu k›lmaktad›r. Diyarbak›r’da bar›fl mitingi için bir araya gelen 100 bin kifli “fiemdinli Halk› Yaln›z de¤ildir” slogan›n› atarken, olay›n hemen akabinde yap›lan sald›r›lar halk›n sokaklardaki öfkesini dindirmeye yetmemifltir. Hakkari Belediye Baflkan›n›n yapt›¤› “sa¤duyu” aç›klamas›n› dinlemeyen halk, polis noktalar›n› atefle verip, sokaklar› barikatl› militan mücadele mevzisi haline getirirken devlet sald›rman›n ve katletmenin ötesinde hiçbir fley yapamam›flt›r. A盤a ç›kan gerçekleri zor yoluyla bast›ran devlet, bir anda ülkenin bir di-

zi bölgesini savafl ve cehennem alan›na çeviren kitlenin gücü, biriken tepki ve öfkenin korkusu karfl›s›nda “olaylar di¤er illere yay›labilir” uyar›s›nda bulunarak, “gerekli önlemlerin” al›nmas› ültimatomu çekilmifltir. Bu geliflmelerin yafland›¤› günlerde devletin “gizli yönetmeli¤i” Milli Güvenlik Siyaset Belgesi (MGSB)’nin hükümetle Genelkurmayl›k aras›nda yap›lan MGK toplant›s›nda uzlaflma sa¤lanarak yürürlü¤e sokulmas›, “ordunun yönetimdeki etkinli¤inin” art›r›lmas› tart›flmalar›n› belli oranda dindirse de J‹TEM’in fiemdinli ile birlikte an›l›r olmas›, önümüzdeki günlerde yeni tart›flmalar›n gündeme gelmesine neden olabilecek niteliktedir. Bu durum belli kesimler taraf›ndan ordunun y›prat›lmas› olarak bir f›rsat olarak de¤erlendirilebilecekken, di¤er taraftan da geliflen tepkinin “bir yönetim ve irade bofllu¤u” yarataca¤› “gerçe¤i” ordunun talebinin ne kadar “hakl›” oldu¤u tart›flmalar›n› da yaratabilir. Kuflkusuz bu durumu belli oranda etkileyecek olan devletin kendi içindeki çat›flma ve çatlaklar, di¤er bir ifadeyle dalaflt›r. Ülkemizde T. Kürdistan›’nda tutuflan atefl, dünyan›n di¤er ucundaki “lanetliler” taraf›ndan harland›r›lmaktad›r. Paris’i savafl meydan›na dönüfltüren “kara lanetliler” y›llar›n biriktirdi¤i tepki ve öfke ile karakollara ve polis noktalar›na sald›rmaktalar. Frans›z polisi “ele geçirilen flehirlerde” denetimi yeniden sa¤lamaya çal›fl›rken, “gözü dönmüfller” olarak lanse edilen mülteciler tüm terör 盤›rtkanl›¤›na ra¤men 15 gündür Paris’te son türkülerini söyleme kararl›¤› ile eylemlerine devam ediyorlar. fiemdinli sokaklar›nda yanan, Paris’te harlanan ateflin yaratt›¤› s›cakl›k cehennemin s›ca¤›ndan daha yüksek gibi görünüyor. Geliflmeler bu ateflin gerek ülkemiz topraklar›nda, gerekse de dünyan›n daha birçok bölgesinde tutuflaca¤›n›n çok güçlü sinyallerini veriyor. Ya dünyan›n “lanetlilerinin” bu ateflinin içinde yer al›p bir avuç kan emiciyi bu ateflte yakaca¤›z ya da d›fl›nda kal›p kendimiz kül olaca¤›z.

“Telekom’da özelleştirmeye geçit yok!” Telekom’da örgütlü sendikalar ve Türk Telekom çal›flanlar› 11 Kas›m’da tüm Türkiye’de sokaklara ç›karak “Telekom’u satt›rmayaca¤›z” slogan›n› hayk›rd›lar. Haber-Sen 8-9 No’lu flubeler, Birlik Haber-Sen ve Türk Haber-Sen flubelerine üye Telekom çal›flanlar› 11 Kas›m’da 1 saatlik ifl b›rakma eylemi yaparak Gayrettepe Telekom önünde topland›. Üç sendika ad›na aç›klama yapan Türk Haber-Sen ‹stanbul fiube Baflkan› Ahmet Kurt, Türkiye’nin en kârl› kurumu olan Telekom’un sermayeye peflkefl çekilmesine izin vermeyeceklerini söyledi. Ülkenin dört bir yan›nda iflyerlerini

terk etmeyerek direnifl merkezi haline getireceklerini de söyleyen Kurt, sonuç al›namad›¤› takdirde Baflbakan’›n Bush’la görüfltü¤ü k›rm›z› hat da dahil olmak üzere haberleflmeyi durduracaklar›n› belirtti. Bas›n aç›klamas›n›n ard›ndan “Özellefltirmeye geçit vermeyece¤iz” yaz›l› siyah çelengi AKP il örgütü önüne b›rakmak için yürümek isteyen kitlenin önü Çevik Kuvvet taraf›ndan kesildi. Polisle yap›lan görüflmelerden olumlu cevap ç›kana kadar bulunduklar› yerde oturma eylemi yapan Telekom çal›flanlar›, sloganlarla uzun bir bekleyiflin ard›ndan Mecidiyeköy’e kadar yürüdü. Buradan araçlarla AKP il örgütü önüne gidildi.

Piyalepafla Bulvar›’nda da yürüyüfl yapan kitle “Hükümet istifa”, “Gün gelecek devran dönecek iflbirlikçi hainler hesap verecek”, “Zafer direnen emekçinin olacak” vb. sloganlarla il örgütüne geldiler. Yurtsever Cephe Ka¤›thane ‹nisiyatifi’nin de destek verdi¤i aç›klamada konuflan Ahmet Kurt, Telekom gibi kârl› kurulufllar› emperyalizmin kanl› sermayesine peflkefl çeken iflbirlikçilerden dün oldu¤u gibi bugün de

hesap sorulaca¤›n› söyleyerek hükümeti yeniden uyard›. Eylem siyah çelengin b›rak›lmas›yla sona erdi. (‹stanbul)


29

35

18 Kasım-1 Aralık 2005

Dünyan›n Çat›s›nda Devrim: NEPAL’DE HALK ‹KT‹DARI on olarak, Nepal’de ortaya ç›kan yeni devlet, ancak ve ancak proleter devrim bilimini savunup, uygulay›p gelifltirmekle korunup gelifltirilebilir. Bu nedenle, ‘‘21. Yüzy›lda Demokrasinin Geliflimi’’ yeni devlette yol gösterici ilke olmal›d›r. Nepal’deki Everest Da¤›’na, dünyan›n en yüksek tepesine k›z›l bayra¤› dikmek istiyorsak, di¤er devrimci komünist hareketler ve Uluslararas› Komünist Hareket de bize bu konuda, yani proleter devrim bilimini savunup, uygulay›p gelifltirmekte yard›mc› olmal›d›r.

S

NEPAL’DE TOPRAK ESASINA DAYALI BÖLGE VE ALANLAR Halk Komiteleri’nin faaliyet gösterdi¤i alanlarda örgütlenme, ilçe, köy ve mezra düzeylerine ayr›lm›flt›r. Komitelerin ço¤u atanm›flsa da baz›lar› seçimle iflbafl›na gelmifltir. Mevcut e¤ilim seçimle gelen komitelerin say›s›n› art›rmak yönündedir. Halk ‹ktidar›n›n çal›flmalar›n› güçlendirmek, merkezilefltirmek ve birlefltirmek amac›yla, mezra düzeyindeki halk komitelerinin baz›lar› Örnek Köyler oluflturmak üzere birlefltirilmifltir. Genelde bu komitelerin hemen hemen tüm üyeleri, parti, kitle örgütleri ya da milis güçlerinde örgütlenmifl hane halklar›d›r ve Halk Savafl›n›n güçlü bir kalesini olufltururlar. Bu örnek köylerde, Dalitlere (Nepal toplumsal hiyerarflisinde en altta yer alan, parya kastlar›n›n üyeleri ç.n.) ve kad›nlara özel temsil haklar› tan›nm›flt›r. Kad›nlara mirasta hak eflitli¤i sa¤lanm›fl ve Dalitlerin d›fllanmas› yasaklanm›flt›r. Kurtar›lm›fl bölgelerde okullar faaliyettedir ve ö¤renciler kendi anadillerinde NKP(Maoist)’in e¤itim bölümünce haz›rlanan yeni kitaplardan ders görmektedir. Bugün ülke boyunca üs bölgelerinde de¤iflik geliflme düzeyinde çok say›da komün ve tar›m kooperatifi faaliyettedir. Ülke çap›nda halk iktidar›n›n böyle h›zl› yay›l›p güçlenmesinin nedenlerinden birinin, NKP(Maoist)’in legal cephesiyken halk savafl›n›n bafllamas›yla birlikte illegale geçen Birleflik Halk Cephesi’nce (BHC) ortam›n haz›rlanm›fl bulunmas› oldu¤unu belirtmek gerekir. BHC, illegaliteye geçmeden önce, monarflik parlamenter sistem içinde (hem parlamento içinde hem de d›fl›nda) Yeni Demokratik Devrimin savunmas›n› ve propagandas›n› yapabilme olana¤› bulmufltu. Bu dönemde ülke çap›nda oluflturdu¤u örgütlenme, halk savafl›n›n bafllamas›ndan sonra yerel BHC organlar›n›n halk komitelerine dönüflmesinin flartlar›n› haz›rlam›flt›r (3). ÜS ALANLARINDA HALK ‹KT‹DARININ fiU ANK‹ DURUMU Bu makalede, bütün ülkeyi kapsayan (Bat›, Orta ve Do¤u) üç komuta alan›ndan birisi, yani Orta Komutanl›k üzerinde yo¤unlafl›ld›. Bunun nedeni Halk Savafl›’n›n en güçlü etkisinin bu bölgede hissedilmesidir. Orta komuta alan› iki alt-bölge komutas›na ayr›lm›flt›r: Gandak ve Özel alt-bölge. Özel alt-bölge içinde, Magarat özerk

bölgesi bünyesinde yer alan Rolpa, Rukum ve Salyan’dan oluflan bütün ilçeler temel üs alanlar› olarak örgütlenmifltir. Bu alanlardan Rolpa’daki ana üs alan› öbürlerine göre daha eski, daha istikrarl› ve daha güçlüdür. Gandak alt bölgesinde ise Kuzey Gandak’taki Tamuwan özerk bölgesindeki ikincil üs alanlar›yla, Magarat özerk bölgesindeki (Özel alt-bölgeye girmeye) ikincil üs alanlar› yer almaktad›r. Bu alt-bölgedeki üs alanlar› Özel alt-bölgeye göre daha istikrars›z durumdad›r. Temel üs alanlar›yla ikincil üs alanlar› aras›nda kalan alanlarda, eski devletin imha edilmesiyle do¤an boflluk, çekirdek halindeki halk komitelerince doldurulmaktad›r. Ülkenin di¤er bölümlerini kapsayan di¤er iki komuta alan›nda da baz› farkl›l›klarla benzer bir durum geçerlidir. Baflkent Katmandu ile il merkezleri hala eski devletin denetimi alt›ndad›r, ama bunlar› çevreleyen yeni devletler, s›k s›k baflkenti felce u¤ratan genel ya da yerel grevler ve boykotlar yoluyla güçlerini eski devletin denetledi¤i alanlarda da hissettirebilmektedir. Yeni devletin çal›flma biçiminin esas› olarak ifllev gören Ortak Asgari Politika ve Birleflik Devrimci Halk Meclisi’nin program›n›n kabulüyle, özellikle yukar›da adlar› geçen üs alanlar›, örgütlü ve sistematik bir flekil almaya bafllam›flt›r. HALK ‹KT‹DARININ ÇEfi‹TL‹ UNSURLARI Eski devletin çöküflünün ve yeni bir devletinin do¤uflunun ilk iflaretleri hukukta görülür. Hareketli ve yerel temeldeki halk mahkemeleri k›sa süre içinde eski resmi mahkeme sisteminin yerini ald›. Halk mahkemeleri sistemi öylesine halk deste¤i buldu ki yeni devletin otoritesini kabul etmeye o kadar istekli olmayanlar bile, halk mahkemelerinin hükümlerini kabul etmektedir. Ülke çap›nda hukuk ve yasan›n iflleyiflinin düzenlemek ve sistemlefltirmek için 2003 y›l›nda ilan edilen Nepal Halk Cumhuriyeti Kamu Yasas› temel al›nmaktad›r. Bu y›l içinde, Özel alt-bölgeye ba¤l› 11 idari bölgenin her birinden bir erkek ve bir kad›n üye gezici halk mahkemelerinde görevlendirilmek üzere e¤itime tabi tutulmufltur. Benzer flekilde, mahkumlar› yararl› vatandafllar haline getirmek için bir aç›k cezaevi sistemi gelifltirilmifltir. Ne var ki bu alanda bilinçli ve uzman iflgücü eksikli¤i hissedilmektedir, Partinin ve halk

komitelerinin art›k görece serbest çal›flma ve adalet sisteminin günlük iflleyiflini düzenleme olana¤›na kavuflmufl olmalar›na ra¤men, hala adaleti bu iflle ilgili özel organlara b›rakmak yerine do¤rudan do¤ruya parti ya da halk komitelerinin eliyle yerine getirme e¤ilimleri hakimdir. Üs alanlar›n›n geliflmesi ve güçlenmesiyle örgütlü bir adli sistemin gelifltirilmesine duyulan ihtiyaç artmaktad›r. Adli sistemin h›zl› ve etkin ifllemesi yeni devlete kitlelerin güvenini art›racak ve böylece onu güçlendirecektir. Böyle bir sistem Uzun Süreli Halk Savafl›’n›n ihtiyaçlar› do¤rultunda halk›n dönüfltürülmesine de yard›mc› olacakt›r. Ayr›ca, NKP(Maoist)’in Birleflmifl Milletler ve di¤er uluslararas› zeminlerde Nepal halk›n›n askeri-faflist eski devlet yerine halk iktidar›nca temsil edilmesi için yapt›¤› talep de, etkin ve bilimsel bir adli örgütlenmenin varl›¤›nda daha büyük bir meflruiyet kazanacakt›r. Atanm›fl organlar fleklindeki halk komiteleri polis karakollar›n›n y›k›lmas› ve eski devlet ayg›t›n›n da¤›t›lmas›yla oluflan iktidar bofllu¤unu doldurmak için ortaya ç›kt›. Ancak, daha güvenli bir aflamada bu komitelerin atama de¤il seçimle oluflturulmas›na bafllanabildi. Bugün, yukar›da anlat›ld›¤› gibi, merkezi düzeyde Birleflik Devrimci Halk Meclisi bulunmaktad›r; onun alt›nda, bölgesel düzeyde ulusal ya da toprak esas›na dayal› çeflitli özerk bölge yönetimleri yer almaktad›r; özerk bölgelerin alt›nda ise köy ya da mahalle birlikleri vard›r. Bütün bu düzeylerde halk temsiline dayal› yönetim organlar› ve halk meclisleri faaliyet göstermektedir. ‹l merkezleri ve anayollar d›fl›nda, ülke yeni devletin denetimi alt›ndad›r. Üs alanlar›nda, halk komiteleri görece daha güçlü, birleflik ve merkezileflmifl bir yönetim biçimi haline gelmifltir. Buna karfl›l›k, ara bölgelerde halk komiteleri henüz güçlerini pekifltirememifltir, buralarda eski devletin ara s›ra yapt›¤› müdahaleler, bazen ikili bir iktidar durumunun var oldu¤u izlenimini vermektedir. Halk komitelerinin parti komitelerinden farkl› organlar oldu¤u gerçe¤inin kadrolar ve kitleler aras›nda kavranmas› için çaba göstermeye devam edilmelidir. Ancak böylelikle daha etkili ve yerel olarak hesap sorulabilen bir yeni devlet iktidar› oturtulabilir ve halk komiteleri ba¤›ms›z davranabilmek için

gerekli otoriteyi kazanabilir. Bu yüzden, kitlelerin denetimi, gözetimi ve gere¤inde müdahalesi temelinde çal›flmalar› için, mümkün olan her yerde halk komiteleri için düzenli seçimler yap›lmal›d›r. Ayr› bir organ biçiminde bir kamu yönetimi henüz flekillenmemifltir. Halk komitelerinin yetkilileri idari görevleri de kendileri yerine getirmektedir. Mücadele gelifltikçe, ayr› idari personel, resmi yard›mc›lar ve özel idari komisyonlar ortaya ç›kmaya bafllam›flt›r. Birçok durumda, idari t›kan›klar› aflmak için fiili komisyonlar ya da komiteler ortaya ç›kmaktad›r. Savafl harcamalar›n›n artmas›yla, harcamalar›n muhasebesini tutan düzenli bir kay›t sistemi ortaya ç›km›flt›r. ‹dari ifllerin en görünürü, bölgeler aras›ndaki iletiflimin sürmesi için gezici birimler halinde çal›flan posta kurye sistemidir. Ayr› bir idari organ›n yoklu¤unda, halk komitelerinin görevlilerine temel nitelikte idari bir e¤itim verilmektedir. Bununla birlikte, üs alanlar›nda, halk komitelerini as›l iflleri olan kitle çal›flmas›na yo¤unlaflabilmek üzere rutin ifllerden kurtaracak ayr› bir idari organ›n gelifltirilmesine ihtiyaç duyulmaktad›r. HALKIN GÜVENL‹⁄‹ Milisler biçiminde faaliyet gösteren Halk Güvenli¤i’nin bafll›ca ifllevlerinden biri üs alanlar›n›n ve çeflitli düzeylerdeki halk komitelerinin güvenli¤ini sa¤lamak, bir baflka deyiflle Halk Savafl›’n›n kazan›mlar›n› halk düzeyinde savunmakt›r. Halk Kurtulufl Ordusu’nun (HKO) aday üyeleri statüsündeki milisler yar›m zamanl› ve tam zamanl› milisler olarak ikiye ayr›lmaktad›r. Yani, Halk Güvenli¤i’nin ifllevlerinden biri de HKO’ya asker sa¤lamakt›r. Bu yüzden, bütün yerel ve ulusal özerk bölgelere, kendi alanlar›nda kendi milis güçlerini kurma hakk› verilmifltir. Milisler, büyük harekatlara HKO’nun destek gücü olarak kat›l›rlar. Bundan baflka, kendi bölgelerinde düzenlenen merkezi ya da yerel programlar›n korunmas›n› sa¤lar, ayr›ca lojistik destek verirler. Büyük askeri harekatlarda yaralanan HKO üyelerine güvenli bölgelerde koruma sa¤lamak da milislerin görevleri aras›ndad›r. Bundan baflka, yerel halka temel savunma e¤itimi vermekle de sorumludurlar.


18 Kasım-1 Aralık 2005 EKONOM‹K YAPI VE F‹Z‹K‹ ALTYAPIDA SA⁄LANAN GEL‹fiME Halk Savafl›’n›n halk›n iktidar›n› da kapsayan sosyo-politik baflar›lar› ancak yeni bir ekonomik temelin inflas›yla sürdürülebilir. Nepal gibi, devletin, üretimin, pazarlar›n ve toplumsal kurumlar›n, son iki buçuk yüzy›l› kapsayan ve Marks’›n Hegelci “so¤urma (subsumption)” terimiyle, Mao’nun “yar›sömürge” ve “yar› feodal” terimleriyle tan›mlad›¤› bir süreç sonunda, küresel kapitalizmin kendi ihtiyaçlar› do¤rultusunda çarp›t›l›p flekillendirildi¤i bir ülkede, Yeni Demokratik Devrim’in hedefi Komünist Parti yönetiminde sosyalist yönelimli bir ulusal kapitalist ekonomik sistem gelifltirmektir. Yeni iktidar, do¤ru bir tarzda, önceli¤i tar›m sektörüne vermifltir. Sanayinin yeniden geliflmesi ancak tar›m sektörü üzerinde gerçekleflebilir. Bu konuda, Nepal’de küçük sanayinin geliflmesinin 1920’lerde sekteye u¤rad›¤›n› ve 1990’larda Dünya Bankas›’n›n dayatmas›yla geri kalanlar›n da darmada¤›n edildi¤ini hat›rlatmak gerekir. Yeni iktidar›n tar›m politikas› bölgesel farkl›l›klara göre farkl›l›k göstermektedir. Tepelik bölgelerde küçük toprak sahipli¤inin yayg›n olmas› nedeniyle kooperatif çiftçili¤e a¤›rl›k verilirken, Terai bölgesinde feodal a¤alar›n elinden al›nan büyük topraklar›n ezilen kitlelere da¤›t›lmas›na öncelik tan›nd›. Devrimin önünden kaçan karfl› devrimciler, tefeciler ve düzenbaz devlet görevlileri daha önce gasp ettikleri kamusal topraklar› arkada b›rakt›lar. Bu verimli araziler örnek çiftliklere dönüfltürülerek ›slah edilmifl tohumlarla üretime geçildi. Buralarda üretilen ürünlerin sat›lmas›yla yerel halka gelir sa¤lan›rken, ürün çeflitlili¤ini art›rmak ve halk›n beslenme al›flkanl›klar›n› de¤ifltirmek üzere yeni sebze ve tah›l türlerinin ekimi de yap›ld›. Fiziki altyap›n›n, pek çok küçük ölçekli sulama, hidro-elektrik, su de¤irmeni ve yol flebekelerinin infla edilerek gelifltirilmesiyle tar›msal üretim desteklendi (4). Orman koruma güçlerinin kurulmas›yla birlikte genifl orman alanlar›n›n ve su kaynaklar›n›n koruma alt›na al›nmas›, taflk›nlar› önlemek için engelleyici barajlar›n yap›lmas›, o zamana dek öylesine yayg›n olan ormanlara yönelik y›k›m› durdurmakla kalmay›p, orman niteli¤ini yitirmifl alanlar›n yeniden ormana kazan›lmas›na da yard›mc› oldu. Orman ya¤mac›l›¤›na karfl› cemaat temelli denetimin en çarp›c› örne¤i, Rolpa’daki temel üs alan›ndaki tehlike alt›ndaki Thawang köyündeki Jaljala orman›n›n kurtar›lmas›nda görüldü. Rolpa ve Rukum bölgelerinde faaliyetteki üç komün, kooperatif tar›m›n baflar›l› bir örne¤ini vermektedir. Temel üs bölgelerinde tar›msal ifl merkezilefltirilmifltir ve tar›m uzmanlar› gerek çiftçilere gerek parti kadrolar›na bilimsel tar›m kurslar› vermektedir. Ne var ki bu örnek tar›m merkezlerini gerici ordunun askeri operasyonlar›na karfl› korumak zor bir ifltir. Zelwang komününde birçok ev, ordunun operasyonlar›nda yak›lm›flt›r. Ama her fleye ra¤men, temel üs alanlar›nda yiyecek, pamuk, flal, dokuma, sa-

30 bun, mum, ka¤›t ve dericilik sanayileri geliflmektedir. Bu ifl kollar› esas olarak partinin, halk ordusunun ve halk komitelerinin ihtiyac›n› karfl›lamaktad›r. Ne var ki, ço¤u Hindistan’dan ithal edilen hammaddeleri temin etmekte hala problemler yaflanmaktad›r. Ayn› flekilde yüksek kaliteli ürünleri ekonomik bir flekilde üretebilmek konusunda da s›k›nt›lar sürmektedir. Temel üs alanlar›nda maliye, ticaret ve gelir getirici faaliyetler için pek çok tüketici temelli dükkan kurulmufltur, bunlar aras›nda çeflitli kitle örgütleri ve halk komiteleri taraf›ndan iflletilen lokantalar da bulunmaktad›r. Ekonomik hayat› bir düzene sokmak için yeni iktidar›n vergilendirme çal›flmalar› sürmektedir. Bankac›l›k konusunda, Rolpa, Rukum ve Salyan’dan toplanan hisselere dayanan ilkel bir gezici banka kurulmufltur. fiu an sadece Rolpa’da 1 milyon rupisi Thawang, 400 bin rupisi ve 100–150 bin rupisi Kureli bölgelerine ait belli miktarda mevduat toplanm›fl ve yüzde 13 faizle iflletilmektedir. Güvenlik sorunu yüzünden bir bankac›l›k sistemi kurmak ve iflletmek zordur. Ayr›ca, deneyim eksikli¤i yüzünden halk›n ihtiyaçlar›n› temel alan bir bankac›l›k sistemini profesyonel bir tarzda yürütmek de güçtür. Bu nedenle kurtar›lm›fl bölgelerdeki bankalar henüz en ilkel biçimde hizmet vermektedir. Gezici halk mahkemelerinin kurulmas›yla fiziki altyap› inflaatlar› h›z kazand›. Çeflitli kitle örgütleri, HKO ve halk komitelerince üstlenilen kamusal projelerle yaya ve atl› yollar›, sulama sistemleri, de¤irmenler, yeni okul binalar›, krefller ve benzeri kamusal binalar infla edildi. Bu seferberliklerle köy yollar› yap›ld›, sulama havuzlar›, akaçlama arklar› kaz›ld›, yak›l›p y›k›lan evler yeniden infla edildi. Bu çal›flmalar, yeni devletin halk›n enerji ve yetene¤ini harekete geçirmekte ne denli baflar›l› oldu¤unun kan›t›d›r. Daha geçenlerde Rolpa ilinde, Dahavan ile Chunvang ve Thawang merkezlerini birbirine ba¤layan 91 kilometrelik bir motorlu araç yolu infla edilmifltir. Bu eser, sadece eski devleti y›kmakla kalmay›p yeni bir devleti de kurma yetene¤inde, sorumluluk sahibi ve olgun bir parti olarak Maoist Parti’nin imaj›n› güçlendirmifltir. HALK SA⁄LI⁄I, E⁄‹T‹M VE KÜLTÜR ‹fiLER‹ Halk Kurtulufl Ordusu savaflç›lar›n›n tedavisi için askeri s›hhiye olarak kurulan devrimci sa¤l›k ekibi, h›zla sivil halka da hizmet vermeye bafllad›. Sa¤l›k ekibi Halk Savafl›’n›n boyutlar›n›n büyümesine paralel geliflmesini sürdürmektedir. Bugün, aç›k k›r›klarla bafl ve mide yaralanmalar› d›fl›nda hemen hemen bütün tedaviler HKO sa¤l›k ekiplerince yap›labilmektedir. Yeni iktidar t›p kurulufllar›n›n iflleyifl biçimini ve kamu sa¤l›¤› hizmetlerini düzenleyen bir yönerge ya-

y›mlayarak t›p kurulufllar›n›n kamu sa¤l›¤›n› koruma ve gelifltirme yönünde çal›flmalar›n› karara ba¤lam›flt›r. Harekete kat›lan deneyimli sa¤l›k uzmanlar›n›n gözetiminde verilen sa¤l›k e¤itimiyle de¤iflik e¤itim ve uzmanl›k düzeylerinde sa¤l›k görevlileri yetifltirilmektedir. Bu flekilde yetifltirilen sa¤l›k görevlileri pratik yaparak becerilerini h›zla gelifltirme olana¤› bulmaktad›r. Gezici sa¤l›k ekiplerini bölgelerindeki halkla yak›n iliflki içinde sa¤l›k hizmetleri verdi¤i gibi, asker ve sivil savafl yaral›lar›n› da baflar›yla tedavi etmektedir. Bu gezgin ekipler, kentlerin d›fl›nda k›rsal kesimlerde zaten eriflilmesi mümkün olmayan geleneksel hastane ve kliniklerden çok daha etkili hizmet vermektedir. Ne var ki, sa¤l›k alan›nda da, özellikle cerrahi ve di¤er dallarda uzmanlaflm›fl hekimler olmak üzere yetiflmifl iflgücü eksikli¤i hissedilmektedir. Eski devletin emrindeki sa¤l›k kurulufllar›na yeni hükümet taraf›ndan yeni bir düzenleme getirilmifl ve halk›n hizmetinde çal›flmak üzere uymakla yükümlü olduklar› çal›flma kurallar› anlat›lm›flt›r. Ayn› flekilde, eski devlet zaman›nda kurulan geleneksel sa¤l›k kurulufllar› ellerindeki malzeme ve ekipman›n belli bir yüzdesini yeni devletin oluflturdu¤u sa¤l›k ekiplerine ba¤›fllamakla yükümlü tutulmufltur. E¤itim alan›nda Halk Savafl›, mevcut okullara do¤rudan müdahale ederek yeni e¤itim kitaplar› ç›karm›fl ve anadilde e¤itimi zorunlu k›lm›flt›r. Özellikle örnek köylerde olmak üzere baz› yerlerde yeni devlet taraf›ndan yeni okullar aç›lm›flt›r. Birinci s›n›ftan üçüncü s›n›fa kadar olan e¤itim müfredat›

belirlenmifl ve bu müfredata uygun ders kitab› ve e¤itim malzemeleri temin edilmifl, dördüncü s›n›ftan onuncu s›n›fa kadar olan s›n›flarda verilecek sosyal bilim e¤itimi için müfredat haz›rl›¤› devam etmektedir. Ayn› flekilde, 2004 y›l›nda Yeni Halk E¤itimi: Temel Müfredat Ö¤retmen E¤itim K›lavuzu tamamlanm›fl, Rolpa’daki yeni okullarda e¤itim veren 31 ö¤retmenden oluflan ilk

35 gruba burada belirlenen ilkeler do¤rultusunda e¤itim verilmeye bafllanm›flt›r. Bütün temel üs alanlar›nda özel okullar bütünüyle yasaklanm›flt›r. Temel üs alanlar›n›n çevresindeki geniflleme alanlar›nda ise, temel üs alanlardakinin aksine, mevcut okullara s›n›rl› bir müdahale politikas› benimsenmifl ve bu bölgelerdeki ö¤retmenlerden ö¤rencilerine eski rejimin ifline yarayacak hiçbir fley ö¤retmemeleri istenmifltir. Buradaki okullarda ö¤rencilere krall›¤› öven milli marfl›n söyletilmesi yasaklanm›fl, milli marfl›n yerine enternasyonal ve baflka flark›lar konmufltur. Özel okullara iyi gözle bak›lmad›¤› ihsas edilmifltir. Kent ve ilçe merkezlerinde kamu okullar›n›n kaynak ve imkanlar›n›n art›r›lmas› için oldu¤u kadar özel okullar›n ücretlerinin azalt›lmas› içinde mücadele edilmektedir. Ancak, e¤itim alan›nda da nitelikli ö¤retmen bulmakta s›k›nt› çekilmektedir. Uzun Süreli Halk Savafl›’n›n önemli bir özelli¤i halk›n devrimci dönüflümü oldu¤undan, eski feodal kültürün y›k›l›p yerine ilerici bir kültürün konulmas› süreci devam etmektedir. Özellikle temel üs alanlar›nda 8 Mart, Halk Savafl›’n›n Bafllang›ç Günü, fiehitler Haftas› gibi yeni bayram ve özel günler kutlanmaktad›r. Çocuk evlili¤i, çok efllilik, insanlar› a¤›r borç yükü alt›na sokan teferruatl› do¤um günü, dü¤ün ve ölüm törenleri gibi eski uygulamalar yavafl yavafl yerlerini yetiflkin yaflta (kad›nlar için yirmi, erkekler için yirmi iki) aflk evlili¤i, tek efllilik ve daha sade ve masrafs›z özel gün törenleri gibi yeni uygulamalara b›rakmaktad›r. Benzer flekilde, kad›nlar›n kötü muamele görmesine ve ailelerin yoksullu¤a düflmesine yol açan içki tüketimi denetim alt›na al›nm›flt›r. Ulusal, yerel ve yöresel düzeylerde uygulanan içki boykotlar› içki tüketimini cayd›rmaya yard›mc› olmufltur. Üs alanlar›nda bireysel düzeyde s›n›rl› bir içki tüketimine izin verilmektedir (çünkü Magar kültüründe içkinin önemli bir yeri vard›r) buradaki k›stas, içkinin çevreye rahats›zl›k verilmeden içilmesidir. Üs alanlar›nda ithal içkiler tümüyle yasaklanm›fl, yerli içki kullan›m›na izin verilmektedir. Kentsel alanlarda kad›n› metalaflt›r›lan güzellik yar›flmalar›n›n yasaklanmas› yönünde kampanya yürütülmektedir. Bu yar›flmalara kat›lmaya niyetlenenlere, kat›lmamalar› e¤er yan›l›p da kat›lm›fllarsa bile unvan kabul etmemeleri yönünde ça¤r›lar yap›lmaktad›r. Ayn› flekilde, sabotaj tehdidiyle masaj salonlar›nda, bar ve restoranlarda kad›nlar›n cinsel sömürüsü engellenmeye çal›fl›lmaktad›r. Eski feodal flark›, dans ve piyeslerin yerine ilerici içerikli flark›, dans ve piyesler yayg›nlaflt›r›lmaktad›r. Bat›l itikada dayal› fal, büyü gibi adetlere karfl› mücadele verilmektedir. Bütün her yerde cemaat kat›l›ml› projeler desteklenmektedir. Bu durum özellikle kooperatif tar›m hareketinde, ot toplamak, çiftçilik ve hayvanc›l›kta imece usulü çal›flman›n desteklenmesinde kendini göstermektedir. Çeflitli f›rsatlarla giriflilen temizlik seferberlikleriyle insanlarda çevre sa¤l›¤› bilinci gelifltirilmektedir.


35 Güvenlik görevlerinden baflka, kamusal inflaat ifllerinde de üretim gücü olarak görev al›rlar. Milisler, bofl zamanlar›nda da örgütçü olarak ifl görürler. Milisler sadece temel askeri e¤itimden geçtiklerinden, gerici güçlerin kapsaml› sald›r›lar›na karfl› bölgelerini tümüyle koruma yetene¤ine sahip de¤ildir. Bununla birlikte, düflman›n küçük çapl› harekatlar›na karfl› yerel halk›n deste¤iyle etkili bir savunma örgütlerler. SOSYAL HAKLAR VE REFAH fiehit Aileleri, Savafl Kurbanlar› Aileleri, Halk Ordusu Aileleri ve Kadro Aileleri gibi çeflitli yeni örgütlenmelerle devrim için fedakarl›klara katlananlar›n ailelerinin ihtiyaçlar› karfl›lanmaya çal›fl›lmaktad›r. Bu örgütlenmeler yeni devletin etkin kat›l›mc›lar› olmak üzere oluflturulmufltur. fiehitlerin, profesyonel devrimcilerin ve yoksul kitlelerin çocuklar›n›n bak›m› için birçok sa¤l›k merkezi, yurt ve krefl kurulmufltur. Halk iktidar›n› güçlendirmek için temel üs bölgelerinde birçok örnek köy kurulmufltur. Kad›nlar›n kurtuluflu yönünde, köylü kad›nlara mirasta eflit pay hakk› tan›nm›fl, ayn› flekilde kad›nlar›n yeni devletin temsili organlar›na eflit kat›l›m›n› (yüzde 50) güvenceye almak için özel uygulamalar gelifltirilmifltir. Benzer biçimde Dalitlerin de yeni devlette nüfustaki a¤›rl›klar›na eflit biçimde (yüzde 20) temsil edilmesinin mekanizmalar› gelifltirilmifltir. Bu örnek köylerde yaflayan ailelerin her üyesi flu ya da bu kitle örgütünde görev almakta ve böylece Halk Savafl› için sa¤lam bir mevzi oluflturmaktad›r. Sosyal refah ve de¤iflim konusunda cumhuriyetçi Nepal Radyosu’nun oynad›¤› rol belirtilmeden geçilmeyecek kadar önemlidir. Yeni kültürel ve toplumsal düzenlemeler radyo arac›l›¤›yla duyurulmakta ve yay›lmaktad›r. Babalara k›zlar›na eflit mülkiyet hakk› vermelerini, k›zlar›n süslü, gösteriflçi giysiler yerine, pratik ve kamu hayat›na ve çal›flmaya elveriflli giysiler giymelerini, hareketlerini engelleyen uzun saç yerine yaflam› kolaylaflt›ran k›sa saç modellerini benimsemeleri gibi yönerge ve ö¤ütler, radyonun günlük yay›nlar›n›n bir parças›d›r. Ayn› flekilde Dalitlere karfl› kötü muamele ve ayr›mc›l›¤a karfl› uyar›lar da radyo taraf›ndan en ücra köylere dek tafl›nmaktad›r. Cumhuriyetçi radyoyu dinlemek Nepal k›rsal›nda bir yaflam biçimi haline gelmifltir. BAfiARILAR, GÜÇLÜKLER VE OLANAKLAR fiimdi gururla söyleyebiliriz ki, bir zamanlar›n dünya haritas›nda yeri bile neredeyse bilinmeyen küçük, gözden ›rak, arkaik, monarflik ülkesi Nepal, bugün sadece bölgenin de¤il, Atlas Okyanusu’ndan Büyük Okyanus’a bütün dünyan›n dikkatlerini üzerine toplayan bir ilgi oda¤› olmufltur. Birleflmifl Milletler yetkilileri s›k s›k Nepal’e gelmektedir. Bütün bunlar sadece isyan›n gücü sayesinde sa¤lanmam›flt›r. Önemli olan, bu isyan›n yeni bir devlet sistemi; dine

31 de¤il bilime, borç ve kölelik iliflkilerine de¤il yurttafl sorumlulu¤una, kapal› ve dar görüfllü eski düflüncelere de¤il evrensel bir bak›fl aç›s›na, kad›nlar›n, Dalitlerin, etnik gruplar›n ve bölgelerin ezilmesine de¤il kurtulufluna dayanan yeni bir hayat tarz› getirmifl olmas›d›r. Ve bütün bunlar, geliflmifl ülkeler denen parças› da dahil dünyan›n öbür bölgelerinde hiçe say›lan, ezilen, itilip kak›lan ‘‘dünyan›n lanetlileri’’ taraf›ndan gerçeklefltirilmifltir. Halk Savafl› ezilenlerin yarat›c›l›¤›n› ve enerjisini serbest b›rakm›fl, onlar› sorumluluk tafl›yan yeni yöneticiler haline getirmifltir. Bunu yapabilmifltir, çünkü ezilenler, insanl›¤›n üretici gücünü temsil eden ço¤unlu¤a aittir, ezilenler bireysel birikim için de¤il kolektif yarar için çal›fl›rlar ve insan› gerçekten toplumsal k›lan da budur. Nepal’de yeni ortaya ç›kan devlet, politikan›n eksenini Katmandu’dan k›rlara kayd›rm›flt›r. Bugün art›k, eski devleti oluflturan kifliler ve ç›kar gruplar›, parlamentoda temsil edilen partiler de dahil, kendilerini uzun süredir ihmal edilen sorunlar› gündeme almak zorunda hissetmektedir. Halk Savafl›, Nepal’de eski devletin, flu sözde demokratik devletlerde hala varl›¤›n› sürdüren feodal güç taban›n› yerle bir etmifltir. Ne var ki, bugün karfl›laflt›¤› meydan okuma, proletarya partisinin önderli¤i alt›nda, sosyalist yönelimli bir ulusal kapitalist ekonomik temel oluflturma görevidir. Ama ne olursa olsun, Nepal Devrimi dünyan›n emekçi s›n›flar› aras›nda umut tohumlar› ekmifl, baflka bir dünyan›n mümkün oldu¤unu, tarihin sonunun gelmedi¤ini göstermifltir. Egemen s›n›f›n propagandac›lar›n›n hüsnü kuruntular› ne olursa olsun, halk mücadele etti¤i sürece tarihin sonu gelmez. NESNEL GERÇEKL‹KTE ‹ÇSEL ÇEL‹fiK‹LER BULUNUR Birleflmifl Milletler Kalk›nma Program›’n›n (UNDP) verilerine göre Nepal dünyan›n en yoksul ikinci ülkesiyse de, bu ülkede dünyan›n en çok ezilmifl kitleleri geri bir politik sistemi bafllar›ndan atmak için dünyan›n en geliflmifl bilimsel ideolojisini uygulamaktad›r. Bu yüzden, hem parti içinde, hem d›fl›nda, öznel gayretlerle nesnel gerçekler aras›ndaki karfl›tl›ktan kaynaklanan çeliflkiler olacakt›r. Bir baflka çeliflki, ülkenin büyük bölümünün Maoistlerin elinde olmas›na ra¤men, merkezi devlet iktidar›n›n Katmandu’da yo¤unlaflm›fl olarak eski devletin elinde kalmay› sürdürmesidir. Bunun sonucunda yeni devlet, henüz tam tutarl› bir flekil alamam›flt›r. NKP(Maoist) taraf›ndan yönetilen yeni devlet içinde bile, politik ve teknik nitelikte pek çok yetersizlik bulunmaktad›r. Ço¤u kez askeri zaferler, politik sonucuna, yani üs alanlar›n›n ya da mevcut halk iktidar›n›n güçlenip genifllemesine götürülememektedir. Bu durum, uzun vadede askeri bir zihniyetin güçlenmesine ve partinin kitlelerden yal›t›lmas›na yol açabilir. Bundan baflka, özellikle eski al›flkanl›klar›n yerine yenilerini geçirme konusunda, sonuç almak için ikna yöntemlerinden çok kuvvet kullanmaya güvenen halk komitele-

rinin afl›r›l›klar›ndan do¤an baz› sorunlara da hala rastlanmaktad›r. Parti ile halk komitelerinin yetki ve ifllev alanlar›n›n aç›k bir flekilde ayr›lmas› ve belirlenmesi halk komitelerine daha fazla iktidar verecek ve olgunlaflmalar›na yard›mc› olacakt›r. Birçok bölgede, henüz idari ve hukuki davran›fl birli¤i sa¤lanamam›flt›r. Halk Savafl›’n›n uzun vadeli bir strateji oldu¤unu dikkate al›rsak, enerjileri sonuçsuz yere birçok alana da¤›tmaktansa varolan bilgi ve beceri birikimini birlefltirip merkezilefltirmenin önemini gözden kaç›ramay›z. Burada bir de kitleleri yeni devlette yeterince temsil edilmelerini sa¤lamadan Parti programlar›na ve toplant›lar›na sürüklemenin tehlikesine dikkat etmeliyiz. Böyle bir durum kitlelerin yabanc›laflmas›na yol açabilir. Bunu önlemek için, mümkün olan her yerde halk komitelerinin düzenli seçimlerle oluflmas› sa¤lanmal›d›r. Bu, kitlelerin denetim, gözetim ve müdahalesinin önünü açarak yeni devletteki bürokratlaflma e¤ilimlerine de set çekecektir. Son olarak, Nepal’de ortaya ç›kan yeni devlet, ancak ve ancak proleter devrim bilimini savunup, uygulay›p gelifltirmekle korunup gelifltirilebilir. Bu nedenle, ‘‘21. Yüzy›lda Demokrasinin Geliflimi’’ yeni devlette yol gösterici ilke olmal›d›r. Nepal’deki Everest Da¤›’na, dünyan›n en yüksek tepesine k›z›l bayra¤› dikmek istiyorsak, di¤er devrimci komünist hareketler ve Uluslararas› Komünist Hareket de bize bu konuda, yani proleter devrim bilimini savunup, uygulay›p gelifltirmekte yard›mc› olmal›d›r. Notlar 1- Ama tabi, ABD’den her fley beklenir. Nepal’de 2003 Ocak ay›ndan A¤ustos ay›na dek devam eden son ateflkes s›ras›nda, ABD silahl› çat›flman›n yeniden bafllamas› için elinden gelen her fleyi yapt›. Devrimci güçlerle kraliyet aras›nda resmi görüflmelerin devam etti¤i bir s›rada, ABD yönetimi devrimcileri ‘‘terörist’’ sayd›¤›n› ilan etti. Ateflkes, ABD’nin teflvikiyle kraliyet ordusunun Doramba kasabas›nda yirmi silahs›z siyasi eylemciyi so¤ukkanl›l›kla katletmesiyle bozuldu. 2003 Kas›m’›n›n sonlar›na do¤ru, ABD D›fliflleri Bakan Yard›mc›s› Richard Armitage “NKP(Maoist)’in ABD’nin ulusal güvenli¤ini, d›fl politikas›n› ve ekonomisini tehdit

18 Kasım-1 Aralık 2005 eden... terörist eylemlere giriflme yönünde hat›r› say›l›r bir risk teflkil etti¤ini’’ iddia etti. 2- Halk Savafl›’n›n bafllamas›ndan önce yap›lan son nüfus say›m› olan 1991 say›m›na göre, Nepal’in nüfusu 18,492,097 kifliydi. fiimdiyse bu rakam›n 25 milyona ulaflt›¤› san›lmaktad›r. 1991 say›m›na göre, nüfusun yüzde 25’i de¤iflik etnik/ulusal gruplardan olufluyordu. Ayr›ca (eskiden “pis-dokunulmaz” denen) 3 Dalit kast›n›n üyeleri de nüfusun yüzde 10’unu oluflturuyordu. Yüksek Hindu kastlar›n› temsil eden Brahman ve Çhetri’lerin oran› yüzde 30’a ulafl›yordu. Ancak bu yüksek kastlar›n üyelerinin pek ço¤u da mütevazi koflullarda yaflamakta ve kendilerini ezilenler aras›nda görmektedir. 3- 1991 seçimlerinde, gelece¤in ilk üs alan› olacak olan Rolpa’da Birleflik Halk Cephesi’nin her ikisi de bölgenin yerlisi olan iki aday›, Barman Budha Magar ile Krishna Bahadur Mahara parlamentoya seçildi. Krishna Bahadur Mahara bugün NKP(Maoist)’in medya sözcüsüdür. 4- Nepal hakk›nda fazla bilgisi olmayan okur, ölçeklerin küçüklü¤üne bakarak bu kalk›nma projelerini küçümsememelidir. Daha sonra sözü edilecek bir tek motorlu araç yolu ve Gandaki Irma¤› vadisindeki at ve kat›r yollar› d›fl›nda sözü edilen yollar›n hepsi sadece yayalar›n geçebildi¤i patikalardan ibarettir. Sulamadan kastedilen teraslanm›fl da¤ yamaçlar›na su da¤›tan arklar›n inflas› ve bak›m›d›r. Hidroelektrik ve su de¤irmenleri denildi¤inde arklardan gelen suyla çal›flan tek bir de¤irmen tafl› ya da küçük bir jeneratör anlafl›lmal›d›r. Bütün bunlar ölçek olarak ne kadar küçük görünseler de yo¤un bir kolektif emek gerektirirler ve orta-bat› Nepal tepelerinde yaflayan halk›n varl›¤› ve refah› için hayati önemdedirler. 5- Kent merkezlerinin eski rejimin ordu ve polisinin denetiminde oldu¤u unutulmamal›d›r. Buna ra¤men, devrime olan destek buralarda da o kadar güçlüdür ve HKO’nun fiili gücünün uza¤›nda kalan bu yerlerde bile okullar›n örgütlenmesi ve günlük hayat›n öteki alanlar› etkilenebilmektedir. (Monthly Review dergisinin Kas›m 2005 tarihli say›s›ndan Ahmet K›rm›z›gül taraf›ndan sendika.org için çevrilmifltir.)


işçi-köylü B‹Z HALKIZ GELECEK ELLER‹M‹ZDED‹R

UMUT YAYIMCILIK VE BASIM SANAY‹ LTD. fiT‹ Yönetim yeri: Gureba Hüseyin A¤a Mah. ‹mam Murat Sok. No:14/1 Aksaray-Fatih/‹STANBUL. Tel: (0212) 521 34 30, 531 48 53 FAKS: (0212)621 61 33 Sahibi ve Yaz›iflleri Müdürü: Numan BOZER Bask›: Gün Matbaac›l›k Beflyol Mah. Telsizler Mevkii Akasya Sk. No:23/A K.Çekmece/‹stanbul Tel: 0212 426 63 30-580 63 80 Genel Da¤›t›m: YAY-SAT @mail: umutyayimcilik@superonline.com @mail: umutyayimcilik@ttnet.net.tr

BÜROLAR ➧ KARTAL: HAMAM SOK. DEM‹RL‹ ‹fiHANI NO: 57/14 KARTAL, TELEFAKS: (0216) 306 16 02 Cep: 0 544 521 34 30 ➧ ANKARA: TUNA CAD. ÇANAKÇI ‹fiHANI NO:11 KAT:3 DA‹RE:32 ÇANKAYA TEL: (0312) 432 23 01 Cep: 0 535 562 33 72 ➧ ‹ZM‹R: 856 SOKAK, NO:48/203 KEMERALTI KONAK, TELEFAKS: (0232) 441 93 09 Cep: 0535 310 31 84 ➧ MALATYA: DABAKHANE MAHALLES‹, BOZTEPE CAD., BABACAN ‹fiHANI NO:9 KAT:1/16 MALATYA TEL: (0422) 325 78 13 Cep: 0536 697 94 19 ➧ BURSA: SELÇUK HATUN MAH. ÜNLÜ CAD. SÖNMEZ ‹fi SARAYI KAT: 2 NO: 185 HEYKEL, TEL: (0224) 224 09 98 Cep: 0 536 613 81 98 ➧ SAMSUN: KALE MAH., YUSUF KEFEL‹ ‹fiHANI, KAT: 6 NO: 9 , TEL: (0362) 435 64 57 Cep: 0 537 597 69 84 ➧ MERS‹N: ÇANKAYA MAH. S‹L‹FKE CAD. ÜZÜM ‹fiHANI KAT :1 NO: 47 MERS‹N ➧ AVRUPA MERKEZ BÜRO: WESELER STR 93 47169 DUISBURG-DEUTSCHLAND TEL: 0049 203 40 60 958 FAKS: 0049 203 40 60 959

Dünyan›n Çat›s›nda Devrim: NEPAL’DE HALK ‹KT‹DARI Hisila Yami (Parvati)* * Bu makalede yer alan Yoldafl Parvati imzas›, NKP(M) hareketinde yer alan kad›n eylemcilerden birinin kod ad›d›r. Makalenin yazar›, daha sonraki bir yaz›flmayla Monthly Review’e gerçek kimli¤inin aç›klanmas› için izin vermifltir. Kendi verdi¤i bilgiye göre, gerçek ad› Hisila Yami’dir. Nepal’in k›rsal kesiminde Gurkha’da do¤an Yami, Hindistan’da mimarl›k e¤itimi alm›fl, ard›ndan ülkesine dönerek Nepal Komünist Partisi (Maoist)’e kat›larak politbüro üyeli¤ine getirilmifltir. Dünyan›n en yüksek da¤lar›n›n yer ald›¤› küçük ve yoksul bir ülke olan Nepal’de baflkent Katmandu’nun kap›lar›na dayanan devrim hareketi hakk›nda pek az fley biliniyor. Hareketin, dünyan›n di¤er bölgelerindeki devrimci hareketlerin da¤›ld›¤›, yenildi¤i ya da duraklamaya u¤rad›¤› bir dönemde taarruza geçme “münasebetsizli¤inde” bulunmas›ndan dolay›, y›llard›r “baflka yol yok!” masal›n› beyinlere çakmakta fazla zorlanmayan emperyalist medya taraf›ndan görmezden gelinmesi do¤al. Ancak bu ilgisizlik ve bilgisizlikte, harekete öncülük eden Nepal Komünist Partisi(Maoist)’in benimsedi¤i “arkaik” Maoist yöntem ve üslubun sadece liberal de¤il devrimci sol içinde bile, bir tedirginlik ve eskimifllik duygusu uyand›rmas›n›n da rolü oldu¤u düflünülebilir. Dahas›, Nepal’in kendine has özelliklerinden dolay› marjinal bir örnek olarak, modern toplumsal mücadeleler için referans al›namayaca¤› bile söylenebilir. Ancak, ne olursa olsun, 21 yüzy›la tafl›nm›fl bir halk mücadelesi olarak Nepal köylülerinin mücadelesi de ezilenlerin ortak bilgi ve deneyim birikimi içinde de¤erlendirilmesi gereken ortak bir de¤eri temsil etmektedir. (MonthlyReview) G‹R‹fi 1949 y›l›nda Nepal Komünist Partisi’nin kuruluflundan bu yana, komünizmin genifl bir kitle deste¤i buldu¤u Nepal’de eski monarflik devletin y›k›l›p Yeni Demokratik bir devletin kurulmas› pek çok insan›n özlemi olmufltur. 1996 y›l›nda bafllat›lan Halk Savafl›’ndan bu yana da Nepal topraklar›n›n afla¤› yukar› yüzde 80’i Nepal Komünist Partisi (Maoist)’in -bundan sonra NKP(Maoist) olarak an›lacakt›r- denetimi alt›na girmifltir. Eski devletin iktidar› art›k baflkent Katmandu ile il merkezleri ve bunlar› birbirine ba¤layan anayollar›n denetimiyle s›n›rl›d›r. Nepal’deki Halk Savafl›’n›n baflar›s›, art›k emperyalist güçlerce bile “çökmüfl bir devlet” olarak kabul edilen eski devletin h›zl› çöküflüyle kendini kan›tlam›flt›r. Bugün kral›n son umudu halindeki Nepal Kraliyet Ordusu k›fllalar›na kapanm›flt›r ve ara s›ra k›rsal kesime düzen-

d›ndan bu tahlili somut eyleme dönüfltürmesini sa¤layacak biçimde yerlileflmeyi baflarm›flt›r. Ve sonuncu olarak, top yekun savafl stratejisi sayesinde, eski devleti merkezi düzeyde siyasal sald›r›, yerel düzeyde askeri harekatlar yoluyla imha edip, do¤an bofllu¤u halk komiteleriyle doldurmay› bilmifltir. Halk Savafl›’n›n bu bütüncül yaklafl›m›, emperyalist ülkelere Nepal’daki Maoist hareketi bir ‘‘terörist’’ savafl olarak yaftalay›p gözden düflürme f›rsat› vermemifltir. (1) Bütün bunlar›n, aralar›nda yeni devletin yetkililerinin de bulundu¤u binlerce bilinçli flehidin fedakarl›klar›yla baflar›labildi¤ini de belirtmek gerekir.

rütüldü¤ü bir ülkede, kal›c› üsler oluflturma sorunu, insan gücü sa¤lama, savafl›n lojisti¤i ve psikolojik ve ideolojik sa¤laml›k bak›m›ndan stratejik öneme sahiptir. Savafl›n stratejik taarruz aflamas›na gelmesiyle kurtar›lm›fl bölgeleri ve üsleri pekifltirip sa¤lamlaflt›rma sorunu daha da can al›c› önem kazan›r. Daha Halk Savafl›n›n bafllamas›ndan bile önce, NKP(Maoist) yeni devletin do¤as› hakk›nda çok aç›k bir görüfle sahipti. Amaçlanan devlet, ezilen s›n›flara, kastlara, milliyetlere, bölgelere ve kad›nlara demokrasi tan›rken, yay›lmac› devletler de dahil olmak üzere feodal ve emperyalist güçler üzerinde halk diktatörlü¤ü uygulayacak Yeni Demokratik bir devlet idi. Ne var ki, bu hedef ortaya konurken, devrimin Nepal’in özgül jeo-politik koflullar›n› dikkate alarak çeflitli aflamalardan geçen zikzakl› bir hat izleyece¤i de aç›kça ifade edilmiflti. Bu yüzden parti, Nepal özgülünde Yeni Demokratik Devlet’in proletaryan›n öncülü¤ünde farkl› s›n›f, milliyet ve bölgeleri bir araya getiren bir Birleflik Cephe biçimine alaca¤›n› öngörmüfltü. Nepal nüfusunun büyük bölümünün milliyet ve bölgesel bak›mdan son derece bölünmüfl ezilen s›n›flara ait olmas›n›n sonucuydu bu. NKP(Maoist), sosyalist devletlerdeki karfl› devrimlerden ders ç›kararak 2003 y›l›nda “21. Yüzy›lda Demokrasinin Gelifltirilmesi” konulu bir karar ald›. Bu kararda, devletin sonunda ortadan kald›r›l›ncaya (sönünceye) kadar sürekli bir biçimde demokratiklefltirilmesi sorununun devlet iktidar›n› ele geçirmekten bin kez daha güç ve karmafl›k bir mesele oldu¤u vurgulan›yordu. Bu yüzden, esas mesele, sürekli devrim perspektifiyle proletarya diktatörlü¤ünün, devletin gündelik ifllemesi göreviyle nas›l birlefltirilebilece¤i meselesidir. Bu ancak önceli¤i politikaya vermek ve devleti kitlelerinin denetim, gözetim ve müdahalesine tabi k›lmakla baflar›labilir. Ancak bu flekilde halk cephesi genifllerken karfl›-devrimcilerin dayanaklar›n›n erimesi sa¤lanabilir.

KURAMSAL KABULLER Devlet iktidar› sorunu devrimin bafl meselesidir. Uzun Süreli Halk Savafl›’n›n yü-

HALK ‹KT‹DARININ GEL‹fi‹M‹ Yeni Demokratik Devlet kavram› somut biçimine ancak halk savafl›n›n bafllama-

ledi¤i y›k›m seferleri d›fl›nda askeri varl›k gösterememektedir. Bu durumu mümkün k›lan pek çok etmeni flöyle s›ralayabiliriz: Birincisi, halk komiteleri biçimindeki yeni devlet, uluslararas›, ulusal ve yerel çeliflkileri stratejik bir kat›l›k ve taktik bir esneklikle ele almay› becermifltir. ‹kincisi, yeni iktidar, siyasi inisiyatifi askeri sald›r›n›n önüne koymay› bilmifltir. Üçüncüsü, yeni iktidar, eski devletin y›k›m› ile efl zamanl› olarak bir infla faaliyetini yürütebilmifltir. Dördüncüsü, yeni devlet, eski devletin uzun süredir ihmal etti¤i etnik, cinsiyetçi, bölgeci ve kast ayr›mlar›ndan kaynaklanan bask› ve zulümleri ortadan kald›rma kararl›l›¤›n› göstermifltir. Beflincisi, yeni iktidar, Marksizm-LeninizmMaoizm’i Nepal’in somut koflullar›n› tahlil etmek için yarat›c› bir biçimde kullan›p, ar-

s›ndan sonra kavufltu. Ülkenin çeflitli bölgelerinde yerel halk iktidarlar›n›n yay›lmas›n›n gösterdi¤i h›z, Halk Savafl›’n›n ikinci y›l›nda baflta Bat› Nepal olmak üzere, birçok bölgede yaratt›¤› iktidar bofllu¤unun sonucudur. Üç komuta bölgesinde yarat›lan bu iktidar bofllu¤u, Birleflik Halk Komiteleri biçiminde rüfleym halinde ve farkl› geliflme düzeylerindeki halk iktidarlar›nca doldurulmaya baflland›. Bafllang›çta iktidar alanlar› temel, ikincil ve propaganda alanlar› biçimlerinde askeri terimlerle tan›mlanm›flt›. Bat› bölgesinde güçlü kitle deste¤i, partinin güçlü konumu, arazinin elverifllili¤i, toplumsal s›n›f düflmanlar›n›n gerilla güçleri taraf›ndan ortadan kald›r›lmas› ve hem temel hem ikincil faaliyet alanlar›nda devletin askeri gücünün önemli ölçüde yenilgiye u¤rat›lmas› sayesinde, daha savafl›n bafllamas›ndan iki buçuk y›l sonra, temel faaliyet alan›nda kal›c› bir üs oluflturulmas› görüflü tart›fl›l›yordu. Böylece, temel faaliyet alan›n›n kal›c› üsse ikincil faaliyet alan›n›n da istikrarl› bir gerilla faaliyet alan›na dönüfltürülmesine karar verildi. Halk Savafl›’n›n 5. y›l›na do¤ru Parti “Üs Alanlar›n› Güçlendirin ve Geniflletin. Yeni Bir Demokratik Merkezi Hükümet Kurma Hedefi Yönünde ‹leri!” slogan›n› att›. Ayn› y›l, NKP(M), Halk Kurtulufl Ordusu (HKO), birçok s›n›f ve kitle örgütü ile yerel Halk Komiteleri’nin temsilcilerinden ve ba¤›ms›z tan›nm›fl kifliliklerden oluflan Devrimci Birleflik Cephe’nin ilk toplant›s› yap›ld› (Eylül 2001). Toplant› sonucunda Nepal Birleflik Devrimci Halk Meclisi kuruldu. Bu organ›n kurulmas›yla merkezi Birleflik Cepheyle diyalektik bir iliflki do¤du. Meclis, merkezi düzeyde genel grev ve boykot ça¤r›lar› yapmak, eski devlete karfl› diyalog ve siyasi talepleri dile getirme ifllerini üstlenmek; yerel düzeyde de yerel halk komiteleri üzerinde merkezi iktidar› temsil etmek fleklinde, Cephe içinde politik temsil görevini üstlendi. Bütün bunlar eski devlete karfl› tam tekmil bir sald›r› anlam›na geliyordu. Halk Savafl›’n›n 7. y›l›nda (2003), ülkenin bat›s›ndan do¤usuna, kimisi toprak esas›na dayal›, kimisi ulusal nitelikte, dokuz özerk bölge oluflturuldu: Seti-Mahakali özerk bölgesi, BheriKarnali özerk bölgesi, Tharuwan özerk bölgesi, Magarat özerk bölgesi, Tamuwan özerk bölgesi, Tamang özerk bölgesi, Madhesh özerk bölgesi, Newar özerk bölgesi ve Kirat özerk bölgesi. Bunlardan ilk ikisi toprak esas›na dayal›, kalan› ulusal nitelikteydi. Devam› sayfa 29-30-31


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.