ÖZGÜR GELECEK YOLUNDA
www.iscikoylu.org umutyayimcilik@ttnet.net.tr
Say›: 2006-05
42
*Y›l:2 *24 fiubat-9 Mart 2006 *Fiyat›: 1 YTL *ISSN:1303-9350
Tehlike olmaya devam edece¤iz! Mart’›n kavga dolu günlerine yaklaflt›¤›m›z bu süreçte ülkemizde ve dünyada ciddi geliflmeler yaflanmaktad›r. Cizre’de tanklarla halka karfl› gösteri yapan devlet, Kürt halk›na yönelik sald›r›lar›n› gittikçe t›rmand›rmaktad›r. 15 fiubat vesilesiyle bafllat›lan gözalt› ve tutuklama furyas› 21 Mart Newroz provas› olarak gündeme oturdu. Ancak devletin provas›na halk›n yan›t› yine Cizre’de Jandarma Tabur Komutanl›¤›na yürümek oldu. Devletin Kürt halk› merkezli yo¤unlaflt›rd›¤› sald›r›lar, gerçekte bütün emekçileri kapsamaktad›r. Haz›rlanan emekçi düflman› Genel Sa¤l›k Sigortas› gibi yasa tasar›lar›yla, TEKEL’in kapat›lmas› ve özellefltirme fur-
yas›yla h›z kazanan bu süreçte kitlelerin kendili¤inden mücadelesi de geliflme sinyalleri vermektedir. Bu kendili¤inden mücadelenin öncüsüyle buluflmas›, iktidar h e defi tafl›mas› ve örgütlü bir güç haline dönüflmesi ise ancak bizlerin müdahalesiyle olacakt›r. Bu anlamda Mart’›n kavga günlerini genifl emekçilerin maruz kald›¤› sald›r›lara
karfl› birer mücadele alan› haline dönüfltürmeliyiz. Bu kavga günlerinin ilk dura¤› 8 Mart Dünya Emekçi Kad›nlar Günüdür. Egemenlerin s›kl›kla yapt›klar› “Terör Zirvesi” gerçek korkular›n›n ve kendileri için as›l tehlikenin de
adresini göstermektedir. “Terör” söylemiyle bu toplant›larda masaya yat›r›lan halk›n kurtuluflu için verilen devrimci mücadeledir. Bu sald›r›lar›n bofla ç›kart›lmas› ise ancak y›¤›nlar›n örgütlenmesiyle mümkün olacakt›r. Bu örgütlenmenin adresini Trabzon’da, Rize’de, Amasya’da, Malatya’da, Adana’da ve Erzincan’da hesap sorucu namlular göstermektedir. Bu sese kulak vermek, bu sesi yükseltmek tüm örgütlü gücümüzün önünde duran en önemli görevdir.
“Medeniyetler çat›flmas›” m›, emperyalist sald›rganl›k m›? Jyllands Posten gazetesinde yay›nlanan Muhammed’in “terörist” olarak lanse edildi¤i karikatürün yay›nlanmas›n›n ard›ndan, sokakta kopan f›rt›na h›z›n› alabilmifl durumda de¤il. Dünyan›n bir dizi ülkesinde geliflen tepkiler, soka¤a ç›kan milyonlarca “öfkeli kalabal›k” Danimarka baflta olmak üzere, karikatürün yay›nland›¤› di¤er Avrupa ülkelerinin temsilciliklerine yönelerek tepkilerini ifade etmekteler. “Düflünce özgürlü¤ü” tart›flmalar› ile birlikte yürüyen sürecin ana halkas›n› “Medeniyetler çat›flmas›” oluflturmakta. 11 Eylül sald›r›lar›n›n ard›ndan Bush taraf›ndan dillendirilen “medeniyetler çat›flmas›” tezi ve tart›flmas›n› aç›larak kendilerine yönelen sald›r›lara karfl› “Haçl› Seferleri” bafllatacaklar›n› ilan etmifl ve k›sa bir süre sonra da Irak’a sald›rm›flt›. Sayfa 8
2
24 Şubat-9 Mart 2006
42
Devrim Yolunda ‹flçi-köylü gazetesi DARMSTADT’TA OKURLARIYLA BULUfiTU k›lar asl›nda TC’nin demokratikleflme yolunda ne kadar yol kat etti¤inin de göstergesidir. F tipi hapishanelerde politik tutsaklara yönelik uygulanan iflkence, tutsak yak›nlar›na estirilen devlet terörü, Türkiye’de demokrasi gerçekli¤ini tüm ç›plakl›¤›yla a盤a ç›karmaktad›r. Bu gerçekli¤i Türkiye halk›na yans›tmakta kararl› olan devrimci bas›n her daim bunu bir sorumluluk olarak kavram›fl ve kendi okurlar›yla bu ba¤lamda her tür bask›ya ra¤men s›k› ba¤lar kurmufltur. Bu nedenle faflizan sald›r›lar›yla daha da pervas›zlaflan ve ac›mas›zlaflan egemen s›n›flar, devrimci bas›n› susturmak ve onu kitlelerden soyutlamak marjinallefltirmek için her yolu kendilerine mubah görmektedirler. ‹flçi direnifllerinde iflçilerin yan›nda,
Irak’ta yeni iflkence belgeleri ‹ngiliz The Guardian gazetesi, ABD ordusunun Ebu Garib raporunu yay›mlad›. Rapor, Ebu Garib Hapishanesi’nde iflkence, tecavüz ve cinayet olaylar›n›n sistematik flekilde uyguland›¤›n› gösteriyor. Irak’ta bulunan Ebu Garib Hapishanesi’ndeki iflkence, yeni foto¤raflar›n yay›nlanmas›yla yeniden gündeme tafl›n›rken, ‹ngiliz The Guardian gazetesi de 17 fiubat tarihli say›s›nda ABD ordusunun Ebu Garib raporunu yay›mlad›. Raporda, hapishanedeki iflkence dehfletini yaflayanlar›n say›s› binlerle ifade ediliyor. ABD emperyalizminin iflgal ordusuna göre, Ebu Garib Hapishanesi’nde Irakl› tutuklulara iflkence yap›l›rken çekilen foto¤raf say›s› bin 325. Hapishanedeki iflkence sadece foto¤raflanmakla kalmam›fl, tutuklular iflkence görürken çekilen 93 video kayd› bulunuyor. ABD ordusunun raporunda, cinsel taciz ve tecavüz olaylar› bir kez daha teyit edildi. Hapishanede 660 adet porno foto¤raf çekildi¤i de belirlendi. Ebu Garib Hapishanesi bugüne kadar dünya kamuoyuna iflkence olaylar›yla yans›m›flt›. Ancak ABD ordusunun bu son raporunda hapishanede iflkence ya da baflka flekillerde öldürülen tutsaklara ait veriler de bulunuyor. Ölümü flüpheli bulunan Irakl› tutsa¤a ait foto¤raf say›s› 546. Hapishanedeki iflkence, cinayet ve tecavüz olaylar›n› belgeleyen bu kan›tlar›n 18 Ekim-30 Aral›k 2003 tarihleri aras›nda çekildi¤i belirtiliyor. Yani binlerce kay›t sadece iki buçuk ayl›k süre içerisinde elde edilmifl. Bir kez daha suçüstü yakalanan ABD’nin Savunma Bakanl›¤› da, Irak’›n Ebu Garib Hapishanesi’ndeki iflkenceyle ilgili yeni foto¤raflar›n yay›nlanmas›n›n “zararl›” oldu¤unu aç›klad›. ABD Savunma Bakanl›¤› sözcüsü, yeni foto¤raflar›n yay›nlanmas›n›n gereksiz fliddeti teflvik edece¤ini ve alevlendirece¤ini savunarak, foto¤raflar›n tüm dünyada görev yapan askerlerini tehlikeye ataca¤›n› söyledi.
işçi-köylü senin sesin! OKU-OKUT! ABONE OL! ABONE BUL!
üniversitede YÖK’e karfl› ç›kan ö¤rencilerin, tar›m›n yok edilmesine karfl› direnen köylülerin yan›nda olan devrimci bas›n, onlarca y›l tüm bask›lara ra¤men, gerekçesiz tutuklamalara ve yarg›lanmalara ra¤men halk›n deste¤inden kopar›lamam›flt›r. Bu nedenledir ki; devrim yolunda ‹flçi-köylü gazetemiz her dönem estirilen tüm faflizan politikalar›n ve bask›lar›n karfl›s›nda her daim kitlesinin yan›nda yer alm›fl ve yine deste¤ini görmüfltür. Darmstadt’da düzenlenen devrim yolunda ‹flçi köylü gazetesi ile dayan›flma gecesinde 700’e yak›n okurun bir araya gelmesi ve gazetemizle bir kez daha buluflmas›, yar›na olan yürüyüflümüzde anlaml› ve bir o kadar da önemlidir. Aç›l›fl konuflmas›yla bafllayan gece fli-
ir dinletisinden sonra Grup Hayk›r›fl’›n sahne almas›yla devam etti. Daha sonra Frankfurt halk oyunlar› ekibi, OberRamstadt hareket tiyatrosunun Türkiye’nin Avrupa Birli¤i’yle ilgili oynad›klar› oyun geceye kat›lan kitlemizle buluflmufltur. Gösterime sunulan sinevizyon’da ‹flçi-köylü gazetesinin yay›n hayat› ile ilgili görüntüler yer alm›flt›r. Daha sonra Grup fiiar’›n sahne almas› ve k›sa süre önce ç›kard›klar› “YILMADIK” albümünden eserleriyle gecemize kat›lan kitlemizi daha da coflturmufltur. Gece süresince ‹flçi-köylü, Partizan, Yeni Demokrat Gençlik, Dev Yol Avrupa örgütlülü¤ü ve At›l›m gazetesinden mesajlar okunmufltur. Gece Arzu’nun sahne almas›yla son bulmufltur.
Gerçek katiller yarg›lanm›yor 19 Aral›k 2000 tarihinde “Hayata Dönüfl Operasyonu” ad›yla 20 hapishaneye düzenlenen katliam sald›r›s›nda 28 devrimci tutsak flehit düflmüfl, yüzlercesi a¤›r yaralanm›fl, yüzlercesi de zorla F Tiplerine yerlefltirilmiflti. Katliam›n üzerinden 5 y›l› aflk›n bir zaman geçti ancak katillerden biri bile henüz cezaland›r›lmad›. Göstermelik davalarla demokrasi oyunu oynayan TC ‘Adaleti’ katliam›n faturas›n› da devrimci tutsaklara ve ailelerine ödettirmeye çal›flarak kendi sorumlulu¤unu örtmeye çal›flm›flt›. Tutsaklara aç›lan davaya infaz koruma memurlar› da dahil edilerek katliam emrini verenler ve bizzat gerçeklefltirenler hakk›nda herhangi bir hukuki giriflim bafllat›lmad›. Davan›n son duruflmas› 17 fiubat 2006 tarihinde Eyüp 3. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Davan›n katliamc›lar› yarg›lamaktan
çok hedef flafl›rtmak ve davay› zamanafl›m›na u¤ratarak sonuçland›rmak amac› tafl›d›¤› duruflmalar›n seyrinden de anlafl›lmaktad›r. Her duruflmada hakim de¤ifltirilip geçici bir hakim atanarak dava uzat›lmaya çal›fl›l›yor. Her atanan geçici hakim de davaya vak›f olmad›¤› ve dosyalara dizi pusulas› verilmedi¤inden dosyalar› inceleyememifl oluyor ve ileriki bir tarihe erteleniyor. Art›k flafl›rt›c› gelmeyen bu geliflmelerin yan›s›ra 5 y›ld›r san›k tutsaklar›n avukatlar›n›n davan›n 1614 san›¤›n da kat›labilece¤i daha genifl bir mahkeme salonuna al›nmas› talebi ancak 5 y›l sonra dikkate al›nabildi. Savc›n›n da bu yönlü talebiyle Cumhuriyet Savc›l›¤›’na yaz›lacak dilekçeyle durum dile getirilecek ve cevab› beklenecek. 2000’de gerçekleflen katliam sürecinde memur olarak çal›flan gardiyanlar›n o dönemde hangi görevde bulun-
duklar› yeni soruluyor, dava usulden sürmüyor, DHKP-C dava tutsa¤› fiadi Naci Özpolat’tan mahkeme taraf›ndan infaz koruma memuru oldu¤u gerekçesiyle ifade vermesi isteniyor, Adalet Bakanl›¤›n›n bu isimle çal›flan bir gardiyan bulunmad›¤›n› bildirmesine karfl›n savc› taraf›ndan ayn› yaz› yeniden Cumhuriyet Savc›l›¤›’na yaz›l›yor vb. vb. Tüm bunlar ve “ilginç tesadüfler” olarak gösterilen benzer bir dizi pratik, gerçek suçlular›n ortadan kaybolmas›na imkan tan›mak için yarat›lm›fl bir dava oldu¤unu aç›kça gösteriyor. Katliam› gerçeklefltirenlerin emrindeki katilleri henüz kullanma vadeleri dolmadan ‘cezaland›rmayaca¤›’ da aç›k. T›pk› gerçek sorumlular›n faflist TC’nin faflist mahkemelerinde de¤il emekçi halklar›n ellerinde cezalar›n› bulaca¤› gerçe¤i gibi... (H. Merkezi)
TEfiEKKÜR Gazetemiz Devrim Yolunda ‹flçi-köylü ile yap›lan dayan›flma gecelerinde çeflitli flekillerde katk› sunan, emek harcayan yurtiçi ve yurtd›fl›ndan tüm dostlar› selaml›yor, egemenlerin tüm bask› ve sindirme amaçl› sald›r›lar›na karfl› daima halktan yana, devrimden yana çizgimizle dostlar›m›zla birlikte omuz omuza yürüyüflümüzün devam edece¤ini umuyoruz. Devrim Yolunda ‹flçi-köylü Gazetesi Partizan Dergisi ABONEL‹K fiARTLARI
Devrim Yolunda ‹flçi Köylü gazetesiyle yap›lan dayan›flma gecelerine bir yenisi daha eklendi. Okurlar›yla buluflan gazetemiz, bu kez 11 fiubat 06 tarihinde Almanya Darmstadt flehrinde 700’e yak›n kitlesiyle bulufltu. Onlarca y›l Türkiye topraklar›nda Kemalizm düflüncesi ad› alt›nda, “ça¤dafllaflma” ve “demokratikleflme” ad› alt›nda baflta Kürt halk› olmak üzere halka uygulanan tüm bask›lar›n ve zulmün karfl›s›nda sadece bu yal›n gerçekleri dile getirmekle suçlanan devrimci ve sosyalist bas›n, her geçen gün kapat›lmakla tehdit edilmekte, tutuklamalara maruz kalmaktad›r. Gerçeklerin saklanmas›, halk›n susturulmas›, devrimci bas›n›n karart›lmas› için demokrasi ve Avrupal›laflma ad› alt›nda gerçeklefltirilen bas-
6 AYLIK: 10.200.000
1 YILLIK: 20.400.000
NOT: ‹stedi¤iniz süreye denk gelen oranda paray› hesap numaralar›m›za yat›rarak banka dekontunu yay›nevimize fakslay›n›z ya da postalay›n›z. Abonelik ücretine posta masraflar› dahildir.
3
42
24 Şubat-9 Mart 2006
Ankara’da HAMAS “depr emi” Filistin’de 25 Ocak 2006’da yap›lan genel seçimlerle birlikte iktidara gelen ve 18 fiubat’ta yemin törenini de gerçeklefltirerek göreve bafllayan HAMAS liderlerinden Halid Meflal’in Türkiye ziyareti gere¤inden fazla tart›flmalara neden oldu. Kimi köfle yazarlar›n›n “Ankara’da bu ziyareti engelleyecek ak›ll› bir adam kalmam›fl m›?” yorumlar›na neden olan ziyaret, dünya kamuoyunda da oldukça genifl bir yank› uyand›rd›. ‹srail ve ABD’nin ziyarete iliflkin yapt›klar› “çarp›c›” ve “sinir bozucu” aç›klamalar hakim s›n›flar› epeyce k›zd›rd›. Hamas’›n ziyareti üzerine ‹srail’in yapt›¤› “Biz Öcalan’› davet etseydik, ne yapard›n›z?” aç›klamas› AKP hükümeti taraf›ndan “saçmal›k” tespiti ile bertaraf edildi. Erdo¤an’›n havaliman›nda yapt›¤› oldukça “k›vrakl›k” isteyen mobilya ma¤azas›n› gezme manevras›, karfl›laflmamak için lobide geçirdi¤i zaman vs. tart›flmalar› aras›nda geçen ziyarette iki tarafta kendi rolünü oynad›.Yap›lan aç›klamalarda HAMAS’›n Türkiye’ye özel olarak davet edilmedi¤i, ABD ve ‹srail’in aç›klamalar›n›n ard›ndan “HAMAS’la hükümet olarak de¤il Parti olarak görüfltük” aç›klamas› ve bunu kan›tlamak için görüflme yerini AKP binas› olarak belirlenmesi vs. geliflmeleri ile geçen görüflmede üzerinde durulan esas meselenin HAMAS ve bu ba¤lamda da Ortado¤u’da geliflecek süreç oldu¤u anlafl›lmaktad›r. Ankara’da ziyaretle ilgili olarak “Bu zamanda bu ifle girmek bizim tarihi sorumlulu¤umuzla ba¤dafl›r” aç›klamas› yap›l›rken, HAMAS liderinin ise “Türkiye’den ald›¤›m›z ö¤ütleri de¤erlendirece¤iz... Filistin halk›n›n bekledi¤i reformlar› yapaca¤›z, ekonomik kalk›nmaya öncelik verece¤iz... Yozlaflmaya karfl› adil bir yönetim gerçeklefltirece¤iz” (18.02.06 Yeni fiafak) aç›klamas› emperyalist efendiler taraf›ndan çizilen çerçevenin d›fl›na ç›k›lmad›¤›n› ve Türkiye aç›s›ndan istenilen
görevin yerine getirildi¤ini göstermektedir. Türkiye’nin ABD’nin emirleri do¤rultusunda Orado¤u’da oynad›¤› ileri karakol rolü ile birlikte ele al›nd›¤›nda özellikle Davos’ta düzenlenen Dünya Ekonomik Forumu s›ras›nda yapt›¤› de¤erlendirmeler önemlidir. Erdo¤an burada sarfetti¤i “Türkiye iki taraf aras›nda gerek ‹srail’in, gerekse Filistin’in iyili¤i için arabulucu bir rol oynayabilir” sözleri üstlenilmeye çal›fl›lan misyonun k›sa ve öz tan›m› gibidir. Kimi köfle yazarlar›n›n ABD’den daha ABD’ci kesilerek duruma gösterdikleri tepki ve “yaratt›klar› panik”in ne kadar yersiz oldu¤unu da göstermektedir. Ziyareti kuflkusuz Türkiye’nin önümüzdeki dönem için üstlendi¤i rolle birlikte düflünmek ve de¤erlendirmek gerekir. Bu rolü tek bafl›na askeri alanla s›n›rlamad›¤›m›z ve bunun siyasi plandaki gereklerinde yerine getirilmesi gerekenlerle de¤erlendir-
di¤imizde HAMAS ziyaretinin “korkulacak düzeyde” bir fley olmad›¤› anlafl›lacakt›r. ABD D›fliflleri Bakanl›¤› Sözcüsü Sean McCormack 17 fiubat’ta yapt›¤› aç›klamada “Bunlar nihayetinde ülkelerin kendi kararlar›. E¤er buna (görüflmeye) karar verilirse biz onlar›n, bu tür görüflmeleri HAMAS’›n uluslararas› beklentileri karfl›lamalar› yönünde verilecek samimi mesajlar için kullanmalar›n› isteriz ve bu ülkeleri bu yönde destekleriz” aç›klamas›nda bulunuyor. ABD’den “habersiz” yap›lm›fl bir görüflme olarak kamuoyuna yans›t›lan bu ziyaretin, san›ld›¤› ve yans›t›ld›¤› gibi olmad›¤› ortadad›r. Ya da bu ziyaret tart›flmas›nda ana sorunun ABD’nin haberi olup olmad›¤› de¤il, Ortado¤u aç›s›ndan özellikle de Filistin süreci aç›s›ndan tafl›d›¤› önemdir. Bu ziyaretin hemen ard›ndan ABD D›fliflleri Bakan› Rice’›n günde-
“Bu zamanda bu ifle gir mek bizim tarihi sorumlulu¤umuzla ba¤dafl›r”
me gelen Ortado¤u ziyaretine dair aç›klamalar dikkat çekicidir. Seçimlerden önce Filistin’e yap›lan ekonomik destek yard›mlar›n›n kesilece¤ini ve Filistin’le ilgili ald›klar› bu karar›n di¤er devletler taraf›ndan da desteklenmesi ça¤r›s›nda bulunuyor. Bu aç›klamalar ziyaretle birlefltirildi¤inde bir taraftan talimatlar›n Türkiye ile iletilmesi, di¤er taraftan da bu yapt›r›mlarla HAMAS’›n hizaya sokulmas› politikalar›n›n yürütüldü¤ünü göstermektedir. ‹srail ve ABD bu ziyarete “do¤al” olarak tepki göstermek durumundayd›. Çünkü Türkiye “terörist” olarak kabul gören bir örgütle görüflme yap›yordu. Ancak HAMAS’›n gerekli uluslararas› beklentileri karfl›lamas› durumunda bu tepkilerin yersizli¤i de aç›kl›k kazanacakt›r. ‹srail’i tan›d›¤› ve bar›fl masas›na oturmay› kabul etti¤i taktirde gerek ABD aç›s›ndan gerekse de ‹srail aç›s›ndan “tehlike” arz eden HAMAS sorunu bir anlamda çözüme kavufltu¤unda bu ziyaretin anlam› da ortaya ç›kacakt›r. Kuflkusuz bunlar›n tümü çok k›sa zamanda gerçekleflmeyebilir. Ancak mesele ABD aç›s›ndan Ortado¤u ile ilgili iflletilmeye çal›fl›lan plana uyum sa¤lan›p sa¤lanamayaca¤›d›r. ABD’nin nimetlerinden beslenenler ve bu yüzden k›zg›nl›¤›ndan korkanlar hükümete, ABD’yi “sinirlendirdikleri” için tepki gösterirken, geliflen süreçte Türkiye’nin taraf durumunda olmas›n›n kaybettirece¤i, ABD ve AB ile iliflkilerin ziyaret vesilesiyle gerilece¤ini söyleyenlere kadar bir dizi aç›klama yap›ld›. Ancak bu kayg›l› ve korku dolu aç›klamalar› yapanlar›n “gereksiz heyecanlar›”, “oyunun devam› iyi oynan›rsa” geçecektir. Yap›lan görüflmenin ard›ndan HAMAS gerekli telkinleri alm›fl ve ödevini kavram›flsa önümüzdeki dönem kimsenin “bafl›n› a¤r›tmayacak.” Bunu önümüzdeki dönem geliflecek olan süreç gösterecektir.
T rabzon: linççiler güvende, emekçiler de¤il Uzun bir dönemdir yaflanan çeflitli olaylar vesilesiyle ad›n› çokça duydu¤umuz Trabzon, geçen say›m›zda da yer verdi¤imiz TKP/ML T‹KKO KBK’n›n Trabzon MHP ve Ülkü Ocaklar›’na ve Rize Belediyesi’ne yönelik eylemleri ile iyice gündeme oturmufl ve ard›ndan yap›lan bölge valililerinin kat›ld›¤› “Güvenlik Zirvesi” toplant›s› da, devlet cephesinden bu geliflmelerin irdelendi¤i, de¤erlendirildi¤i bir toplant› olmufltur. Yine geçti¤imiz hafta rahip Andrea Santoro’nun öldürülmesinin ard›ndan yaflanan bir tak›m geliflmelerle birlikte birçok gazetede Trabzon yeniden keflfedilmifl, bölge insan› üzerinden olmad›k ve gerçekle ilgisi olmayan tespitler yap›lm›fl, daha önce yaflanan olaylar hat›rlat›lm›fl, geliflmeler s›ralanm›fl, “Trabzon’da neler oluyor?” sorusu sorulmufltu. Hat›rlanaca¤› üzere bundan k›sa bir önce 6 Nisan 2005 tarihinde Trabzon’da ve 2 Kas›m 2005 tarihinde ise Rize’de TAYAD’l› ailelere yönelik linç giriflimleri meydana gelmiflti. Rize Belediye Baflkan› Halil Bak›rc›’n›n bu yaflananlar karfl›s›nda linçcileri sahiplenen, koruyan ve ak›llara durgunluk veren sözleri henüz hepimizin haf›zalar›ndad›r. Ayn› flekilde AKP Rize Milletvekili Abdülkadir Kart’›n benzer içerikteki sözleri de ülke kamuoyuna oturmufltu. Tüm bu olaylarla birlikte özellikle TKP/ML T‹KKO’nun bölgedeki son eylemlerinin de gündeme al›nd›¤› “Güvenlik Zirvesi” ve ard›ndan Ankara’da yap›lan ayn› içerikteki zirve, devletin yönelimi anlam›nda bizlere önemli veriler sunmaktad›r. ‹çiflleri Bakan› Abdülkadir Aksu’nun yan›nda 5 AKP milletvekilinin ve Bayburt, Trabzon, Artvin, Giresun, Gümüflhane, Ordu, Rize valilerinin kat›ld›¤› toplant›da Trabzon Emniyet
Müdürü Ramazan Akyürek’e yapaca¤› tüm operasyonlarda tam yetki ve destek verildi. Aksu, Akyürek’e artan olaylara karfl› yapaca¤› her operasyonda kendi vicdan› ile bafl bafla oldu¤unu söyleyerek, asl›nda bundan sonra yaflanacak geliflmeleri de garantiye alm›fl oldu ve tek bafl›na Akyürek’e de¤il linçcilere de destek vermifl oldu. Aç›k tehdit içeren bu gibi mesajlar rahip Santoro’nun öldürülmesinin ard›ndan da çokça duyuldu. “Akçabat’ta jandarma bir oto h›rs›z›n› yakalad›, mahkeme serbest b›rakt›. Bu gelecekte flöyle bir olumsuz geliflmeye neden olabilir. ‹hkak› hak diye bir kavram var. Devlet cezas›n› vermezse halk vermeye kalkar. Bu son derece tehlikeli olur” sözleri de valiye ait. Aç›kt›r ki bu sözler, halk›n kendi cezas›n› kendisinin vermesi anlam›n› içerdi¤i için linçcilere verilen aç›k bir destek anlam›ndad›r. GÜVENL‹K BAHANE UYGULAMA fiAHANE! Trabzon’da yap›lan toplant›dan önce de yaflanan sorunlar›n nedeninin asayifl bofllu¤u, bu bofllu¤un nedenini de de¤iflen ceza yasas› oldu¤unu belirten Vali Hüseyin Yavuzdemir’in “cezalar azalt›ld›, 17 yafl›n alt›ndaki çocuklar›n tutuklanmas› zorlaflt›r›ld›, benim yetkilerim daralt›ld›, umuma aç›k yerlerin genel olarak aranmas› talebim bile hakim onay› olmadan uygulanm›yor” diyerek özetledikleri de ortadad›r. Bu “Güvenlik Zirvesi”nin ard›ndan Ankara’da Abdullah Gül’ün de kat›ld›¤› ayn› içerikte bir zirve daha yap›ld›. Bu toplant›da da terör örgütlerinin maddi kaynaklar›n›n denetlenmesi ve engellenmesi vb. maddeler halinde özetlenen ta-
lepler, devletin bir süredir gündemden düflürmeye çal›flt›¤› Terörle Mücadele Yasa Tasar›s›’n›n maddeleri aras›ndad›r. ‹flte tüm bunlar flunu göstermektedir ki, devletin Türkiye’nin özellikle büyük kentlerinin dört bir yan›n› “güvenlik kameralar›” ile donatmas›n›n, polis ekiplerinin say›s›n› art›rmas›n›n pratikteki ad›, daha fazla sald›r›, hak k›s›tlanmas› vb. demektir. Nitekim özellikle Trabzon’da yap›lan “Güvenlik Zirvesi”nin ard›ndan bolca propaganda edilen “flehrin her yan›na gözetleme kameralar› yerlefltirilecek, bütün kent gözetlenerek kontrol edilecek” z›rvalar›, daha önceki pratiklerle bofla ç›kmaktad›r zaten. B›rakal›m “güvenlik” kameralar›n› tüm Türkiye’nin televizyon ekranlar›ndan naklen izledi¤i linç olaylar›na kat›lanlar›n yüzleri ve kimlikleri ayan beyan ortada iken, bunlar›n hangisi gözalt›na al›nm›fl, hangisi tutuklanm›fl, hangisi hakk›nda ciddi bir ifllem bafllat›lm›flt›r? Hiç birisinin! Hatta bu kadarla da kalmam›fl, bu kifliler pohpohlanm›fl, “yurtsever”, “milliyetçi gençler” olarak övülmüfltür bile. Tüm bunlar göstermektedir ki, ortada “asayifl ve güvenlik eksikli¤i”nden do¤an bir zaafiyet yoktur. Örne¤in öldürülen rahip Santoro’nun bulundu¤u kiliseye 200 metre mesafede M‹T Bölge Baflkanl›¤› bulunmaktad›r. Trabzon Valisi’nin ve Emniyet Müdürü’nün bu yönlü aç›klamalar› ise sadece gülünçtür. Çünkü güvenlikten bahseden Emniyet Müdürü’nün yard›mc›s›n›n aranan bir kifli ile ortak flirket kurdu¤u haberleri yerel gazetelerin sayfalar›na daha k›sa bir zaman önce yans›m›flt›r. Yine Vali ve Emniyet Müdürü bir yandan bu olaylar›n yaflanmas›ndan rahats›z olduklar›n› id-
dia ederek “sorumlular› yakalama” pozlar›ndayken bas›n aç›klamalar›na getirilen s›n›rlamalar, valilere verilen s›n›rs›z yetkinin sonuçlar›n›n en kat› yafland›¤› yerlerden biri olan Trabzon’da Valili¤in “Can güvenli¤ini sa¤layamay›z” diyerek eylemlere izin vermemesinin anlam› nedir? BAKAN AKSU’NUN A⁄ZINA ALAMADIKLARI! Yap›lan Güvenlik Zirvesi’nin sonuçlar›n› bas›na aç›klarken Trabzon’da yaflanan olaylar› s›ralayarak “faiilerini bulduk, yakalad›k, yakalamak üzereyiz” sözlerini sarfeden Bakan Aksu TKP/ML T‹KKO’nun zaten üstlendi¤i eylemler için hangi örgüt oldu¤unu tespit ettiklerini ifade ederek (ancak yine ismini telaffuz etmeyerek) güçlü görünmenin çabas›n› vermifltir. fiu bir gerçek ki 20 y›l öncesi Karadeniz’in en önemli kültür ve ticaret kenti olan Trabzon bugün ülkenin nerede ise tüm di¤er kentlerinde oldu¤u gibi iflsizlik, geçim s›k›nt›s›, göç ve yoksulluk merkezine dönüflmüfl durumdad›r. Bir liman kenti olan ve Kafkaslara aç›lan kap› durumundaki, 55 bin üniversiteli ö¤renci tafl›yan Trabzon’da bu geliflmelerin yaflanmas› kesinlikle bir tesadüfler zincirinin parçalar› de¤ildir. Bölgede bir Rum Pontus devletinin kurulaca¤› söylentisi ile uzun y›llard›r yap›lan propaganda bugün iflsizlik ve yoksullu¤un geldi¤i aflama ile birlikte ›s›t›l›p ›s›t›l›p sofralar›m›za tekrar sunulmaktad›r. Bu propagandalarla doldurulan Trabzon halk›n›n yaflad›¤› gerçek ise iflsizlik, yoksulluk ve göçtür. Devlet kendisi için önemli bir asker kayna¤› olan Karadeniz’deki bu oyunlar›n› ancak bölge halk›yla birlikte bozabiliriz.
4
24 Şubat-9 Mart 2006
S›n›fsal Bak›fl S‹LAHLARIN D‹L‹YLE KONUfiANLAR MENZ‹LE ULAfiIRLAR! Bugün dünya çap›nda neredeyse bütün “solcu”lar›n a¤z› aç›k alk›fllad›klar› Chavez, “Venezüella devrimi”nin önderi olarak lanse ediliyor. Bolivya devlet baflkan› Evo Morales için de “inflallah iyi gider” temennilerinde bulunulup dualar ediliyor. Yar›-sömürge bir ülkede “seçimle devrim” kulaklara nedense yabanc› gelmiyor! Zira emperyalistler, devrimlerin ve silahl› mücadelenin tarihe kar›flt›¤›n› ilan etti¤i anda, bunun karfl›s›nda ilk beyaz bayrak kald›ranlar, her renkten revizyonistler ve oportünistler olmufltu. Sosyalizmin yenildi¤i, Marksizmin iflas etti¤i propagandalar›na yan›t vermek ise onlar›n harc›/derdi bile de¤ildi. Chavez’in en büyük dostu ve yine her türden küçük burjuva sapman›n “sosyalizm bayra¤›” Castro, silahl› mücadelelerin devrini tamamlad›¤›n› beyan etti¤inde tarihler 1973’ü gösteriyordu. Küba devriminin sosyal-emperyalizmin güdümünde tipik bir yar›-sömürge haline dönüfltürüldü¤ü dönemde, Castro’nun modern revizyonizmin temel tezlerine uygun bir biçimde konuflmas› hiç de flafl›rt›c› de¤ildi. Patronu Kruflçev, 1956’dan itibaren, devlet, devrim, parti, s›n›flar, sosyalizm… diye bafllam›fl, ML ö¤retinin bütün kavramlar›n› ve temel tezlerini revize ederken, sosyalist ülkede de bafltan afla¤›ya kapitalizmi yeniden inflaya giriflmiflti. Rus sosyal-emperyalizmi 1990’l› y›llara gelindi¤inde devrini tamaml›yor, çöküfl sürecine girerek blok alt›na ald›¤› ülkeler ile birlikte Küba’y› da yaln›z b›rak›yordu. Castro’nun flefli¤indeki bürokratik-kapitalist rejimi bu tarihten sonra halka daha çok yüklenmesi gereken “zorlu” y›llar bekleyecekti. Ancak benzeri rejimler gibi, ABD ile olmasa
da di¤er emperyalistler ile kurulan iliflkiler sayesinde ifller halk›n derin yoksullu¤unun devam› pahas›na “sosyalizm” etiketiyle bugüne kadar sürdürülegeldi. Bugünlerde ise Latin Amerika’da esen “sol rüzgar” her türden anti-MLM ak›m ile birlikte reformizmin ve tasfiyecili¤in duraklar›ndan birisi olan Castroculu¤un da yelkenlerini fliflirmektedir. Latin Amerika’da kitlelerin antiemperyalist, anti-ABD’ci, sosyalizm sempatizan› ç›k›fllar›na karfl› dalgak›ran ifllevi gördürmek amaçl› devreye sokulan flahsiyetlerin pefl pefle sahne almas› tesadüf de¤ildir. Bu durumda mutlu ve umutlu bir tablo çizmek, ancak flaflk›nlar›n ve aymazlar›n ifli olsa gerektir. Halklar›n do¤ru önderliklerden yoksun oluflu karfl›s›nda, ortaya ç›kan “sosyalist”, “solcu” etiketli parti ve kliklerin önderlik etti¤i hareketlerin yönetime tafl›nmas›yla yarat›lan yan›lsama; mevcut dalgay› k›rd›¤› gibi, belli bir vadede sergilenecek pratik ile sosyalizmin “solculu¤un/ilericili¤in” hanesine yaz›lacak olumsuzluklarla birlikte büsbütün zararl› sonuçlar do¤uracakt›r. Emperyalizmin “nitelik” de¤ifltirdi¤inden, “yeni” özellikler kazand›¤›na, “koflullar›n” farkl›laflt›¤›ndan, yeni bir “aflama”ya geçildi¤ine kadar ileri sürülen bütün görüfllerin, yar›m yüzy›ll›k modern revizyonizmin serüveni içerisinde kazand›¤› anlam bütünlü¤ü, günümüzde toplu bir muhasebeyi gerektirmektedir. Bunu daha kapsaml› bir çal›flmaya/kampanyaya b›rakarak geçerken flunu belirtmek gerekiyor ki, devrimlerin ve silahl› mücadelelerin devrini tamamlad›¤› savlar› ile bu tezler aras›nda son derece güçlü iliflkiler
“Sald›r›lar› hep birlikte BOfiA ÇIKARALIM!” ILPS (Halklar›n Uluslararas› Mücadele Ligi) Türkiye Seksiyonu direniflte olan Cevahir ve Dünya Deri iflçilerinin direnifllerini sahiplenmek, devletin kolluk güçlerinin, Cevahir patronunun ve tafleronun sald›r›lar›n› k›namak amac›yla 9 fiubat Çarflamba günü saat 13:00’te Deri-‹fl Tuzla fiubesi önünde bir bas›n aç›klamas› yapt›. Jandarman›n sendikan›n karfl›s›nda y›¤›nak yapt›¤› görülürken, direniflte olan Cevahir ve Dünya Deri iflçileri ve ILPS bileflenlerinden oluflan yaklafl›k 150 kifli sendika önünde sloganlar ile topland›. Burada Deri-‹fl Tuzla fiube Baflkan› Hasan Sonkaya ve Haber-Sen 9 No’lu fiube
Baflkan› Ali Y›ld›z birer konuflma yaparken, bas›n metnini ILPS ad›na Suzan Zengin okudu. Zengin, “Deri iflçileri, ülkemiz iflçi s›n›f›n›n son birkaç on y›ll›k mücadele tarihinde önemli bir yer tutmaktad›r. Kazl›çeflme’den Tuzla Organize Sanayisi’ne tafl›d›klar› direnifl gelene¤ini, örgütlü bulunduklar› Deri-‹fl Sendikas› önderli¤inde aral›ks›z sürdüren deri iflçileri, gerek kendi sorunlar›n›, gerekse ülke ve dünya gündemindeki ezilen kesimleri ilgilendiren sorunlar› ayn› duyarl›l›kla sahiplenen bir prati¤e sahiptir. Ve iflte bunun içindir ki, ‘direniflin simgesi’ olarak an›lan deri iflçileri, öteden beri hem sermayenin hem de ülke egemenle-
42 bulunmaktad›r. Komünist manifesto, toplumsal düzenin “fliddet” kullan›larak y›k›lmas›yla hedefe ulafl›laca¤›n›n “aç›kça” ilan›n› hayk›r›yordu. Önderimiz Lenin “devlet mekanizmas› zor yoluyla parçalanmal›d›r, iktidar her fleydir” derken, “devlet ve devrim” tezlerini özetliyordu. Baflkan Mao Zedung, “ordusu olmayan halk hiçbir fleye sahip olamaz” dedi¤inde, silahl› mücadelenin tayin edici rolüne vurgu yap›yordu. S›n›f mücadeleleri tarihinin bilimsel analizinin ötesinde, insanl›¤›n gelece¤ine iradi müdahale noktas›nda iflçi s›n›f›n›n tarihi sorumlu¤u aç›s›ndan gelifltirilen tezler pratikte do¤rulan›rken, onlarca ülkede devrimler ve karfl›-devrimler sahnelendi. Komünistler birçok ülkede muzaffer oldu ve sosyalizmi kurmay› baflard›ysa da proletarya diktatörlüklerini yaflatamad›lar. S›n›f mücadelesi h›z›ndan ve ateflinden hiçbir fley yitirmeden sürüyor. Sosyalizm, insanl›¤a her geçen gün daha kötü bir dünya sunan emperyalist-kapitalist sistemin yegane alternatifi olma özelli¤ini daha da yak›c› biçimde sürdürmeye devam ediyor. Demokratik ve proleter devrimler, sosyalizme ve giderek komünizme ulaflmak için “tek yol” olma niteliklerini koruyorlar. Bunun için yar›-sömürge ülkelerde geçerli devrim yolunun, silahl› mücadele biçiminin esas al›nd›¤› halk savafl› stratejisi oldu¤u gerçe¤i, ço¤alan örneklerle kendini kan›tlamay› sürdürüyor. Paris komünü yenilgiye u¤rad›, Ekim devriminin kaleleri düflman›n eline geçti, Pekin’de yeniden burjuvazi saltanat sürüyor ama proletaryan›n k›z›l bayra¤› hiçbir zaman yere düflmedi. Emperyalist zorbal›¤a karfl› mücadele, kesintisiz bir çizgide, MarksizmLeninizm-Maoizm’in ayd›nl›k hatt›nda, çeflitli komünist partileri önderli¤inde yürütülen halk savafllar› ile günümüze kadar tafl›nd›. Bugün gelece¤e umutla bakmak için daha fazla nedenimizin oldu¤u aç›kt›r. Bunun en önde geleni, s›n›f mücadelesinin dünya çap›nda kazand›¤› ivmedir. Emperyalist-
kapitalist sistemin bafl› çeken gücü konumundaki ABD emperyalizminin son 15 y›lda gelifltirdi¤i büyük ölçekli hamlelerinde ciddi ölçüde baflar›s›z olmas›yla birlikte, dünya çap›nda geliflen anti-emperyalist dalgan›n halklara verdi¤i moral ve gücün itkisi devrim cephesinin hanesine yaz›lm›flt›r. Karfl›-devrim cephesinin büyük bir meydan okumayla bafllatt›¤› “anti-terör” ad› alt›ndaki savafl, f›rt›na merkezlerini kas›rgaya çevirmifl, kendi topraklar› ise f›rt›naya daha aç›k alanlar haline gelmifltir. “Medeniyetler çat›flmas›”ndan halklar› k›rd›rmay›, iflgal ve sald›r›lar›na zemin haz›rlamay› umanlar, “tarihin sonu”nu de¤il kendi sonlar›n› getirmektedir. Emperyalist metropoller, iflçi s›n›f›n›n ve göçmen nüfusun “nöbetlefle” isyan ve direniflleriyle sars›lmaktad›r. Proletaryan›n en tok sesi ise Maoist namlular›n ucundan gelmektedir. ‹ktidar yürüyüfllerinde ad›mlar›n› h›zland›ranlara, di¤er ülkelerdeki gerillalar›n komünist partileri önderliklerindeki vurufllar› efllik etmektedir. Emperyalizmi as›l korkutan ve pani¤e sevk eden tehlikenin bu oldu¤u s›r de¤ildir. Komünizme ulaflma perspektifiyle, sistemden temelli kopuflu sa¤lamak üzere yol ald›¤› ve savafl› halka maletti¤i için “yenilmez” olmay› baflaran bu strateji ile bafl etmenin olanaks›zl›¤› bilindi¤i için MLM ideoloji “kabus” kabul edilmektedir. “Kabus”un haleleri emperyalizme ve uflaklar›na/iflbirlikçilerine karfl› silahl› mücadelelerin yürütüldü¤ü bütün direnifl mevzileri/alanlar›d›r. PKK’den HAMAS’a, Irak’taki direniflçilerden Avrupa ve Latin Amerika’daki küçük burjuva önderlikli gerilla hareketlerine kadar bütün silahl› mücadele gruplar›n›n silahs›zland›r›lmas›n›n emperyalistler aç›s›ndan “olmazsa olmaz” kategorisinde dillendirilmesi bofluna de¤ildir. Anlad›klar›, üzerlerinde tesir icra eden, kitleleri örgütleme gücü olan en etkili dil, silahlar›n dilidir. S›n›f mücadelesini yükseltecek olan bu dili konuflanlar, koflar ad›m ilerlemeye devam edeceklerdir.
rinin hedefinde olmufllard›r ve yo¤un sald›r›lara maruz kalm›fllard›r” dedi. Zengin, ayr›ca son dönemlerde sendikan›n flube baflkan› ve sekreterine yap›lan sald›r›lara da de¤indikten sonra “Deri iflçilerine ve Deri-‹fl sendikas› yöneticilerine dönük gerçekleflen bu sald›r›lar›, dünya iflçi s›n›f›na ve ezilen halklar›na dönük sald›r›lar›n bir parças› olarak görüyor ve bu sald›r›lar›n bofla ç›kar›lmas› mücadelesinde onlar›n yan›nda oldu¤umuzu belirtiyoruz. Deri iflçileri ve sendika yöneticileri flahs›nda gerçekleflen ve iflçi s›n›f›n› örgütsüzlefltirmeyi de kapsayan bu sald›r›lar, ayn› zamanda bizlere,
anti-emperyalistlere, ilericilere, devrimcilere; k›sacas› emekten, insandan, insanca yaflamaktan yana olan herkese karfl› gerçekleflmektedir!” dedi. Bas›n aç›klamas› s›ras›nda “Yaflas›n s›n›f dayan›flmas›-ILPS” pankart› ve “Tuzla’da tafleron istemiyoruz”, “Çeteler halka hesap verecek”, “Cevahir’in paral› itleri y›ld›ramaz bizleri” vb. dövizler tafl›n›rken, Deri-‹fl Tuzla, ILPS, DDSB flamalar› aç›ld› ve s›k s›k “Y›lg›nl›k yok direnifl var”, “Çeteler halka hesap verecek”, “Sendika yoksa üretim de yok” vb. sloganlar at›ld›. (Kartal)
5
42
24 Şubat-9 Mart 2006
Tuzla’da yeni direnifl mevzisi; DÜNYA DER‹
Emperyalist sistemin uluslararas› alanda baflta iflçi s›n›f› olmak üzere genifl halk y›¤›nlar› üzerindeki çok yönlü sald›r›lar› tüm h›z›yla devam ediyor. Bunun bir parças› da iflçi s›n›f›n›n mücadelesinde önemli bir araç olan sendikalar›n ifllevini yitirmesi, a¤›r bedeller ödenerek kazan›lan haklar›n yavafl yavafl budanmas› fleklinde oluyor. Ülkemizde sendikalar›n bafl›na çöreklenmifl bürokrat, uzlaflmac›, sar›, reformist sendikal anlay›fla karfl› Devrimci Demokratik Sendikal Birlik anlay›fl›n› yaflama geçiren Deri-‹fl Sendikas› Tuzla fiubesi, deri patronlar›n›n ve patronlar›n korumal›¤›n› yapan jandarman›n ve J‹TEM’in sald›r›lar›na karfl› iflçilerle birlikte direnifl hatt› örüyorlar. Y›llard›r sermayenin sald›r›lar›na maruz kalan Deri-‹fl Tuzla fiubesi ve üyeleri, ekonomik mücadelelerini demokratik mücadeleyle birlefltirerek sald›r›lara gö¤üs germeye çal›fl›yor. Bu mücadele di¤er ifl kollar›na, iflçi s›n›f›na örnek olurken patronlar›n ve onlar›n uflakl›¤›n› yapan kolluk güçlerinin de bölgeye özel önem vermesini beraberinde getiriyor. Bölgede sendikal örgütlülü¤ü bitirmeye çal›flan patron ve jandarman›n sald›r›lar› devam edi-
yor. 24 Kas›m 2005 tarihinde Deri-‹fl Sendikas›’nda örgütlendikleri gerekçesiyle iflten at›lan Cevahir Deri iflçilerinin direniflleri tüm sald›r›lara ra¤men devam ederken 6 fiubat 2006 tarihinde Dünya Deri patronu da sendikal örgütlülü¤ü da¤›tmak amac›yla “ifl yok, iflyerini kapat›yorum” gerekçesiyle 37 iflçiyi iflten att›. At›lan iflçiler bu tarihten itibaren sendikan›n öncülü¤ünde direnifle bafllad›lar. ‹flçiler sabah mesai saatiyle fabrika önüne geliyor akflam mesai bitiminde fabrika önünden ayr›l›yorlar. Daha önceki süreçlerde Kaymakaml›¤›n keyfi talimat›yla bölgede bas›n aç›klamas› yasaklanm›flt›. Meflrulu¤undan ve hakl›l›¤›ndan güç alan sendika ve iflçiler kamu alan›nda bas›n aç›klamalar› yapm›fl ve tüm engellemelere ra¤men direnifllerine devam etmifllerdir. 15 fiubat Sal› günü sabah direnifl yerine gitmek isteyen Cevahir ve Dünya Deri iflçilerinin önü jandarma taraf›ndan kesilmifl ve 36 Dünya Deri iflçisi keyfi bir flekilde gözalt›na al›nm›flt›r. ‹flçilerin gözalt›na al›nmas›n›n ard›ndan Deri-‹fl Sendikas› Tuzla fiube Baflkan› Hasan Sonkaya Tuzla Kaymakaml›¤›na giderek keyfi bir flekilde gözalt›na al›nan iflçilerin serbest b›rak›lmas›n› istemifltir. Sonkaya’n›n kaymakamla görüflmesinin ard›ndan iflçiler hiçbir ifllem yap›lmadan serbest b›rak›lm›flt›r. Ayn› gün Sa¤l›k-‹fl Genel Baflkan› Mustafa Baflo¤lu ve Genel Merkez yöneticileri, 17 fiubat Cuma günü de ESP’liler direniflte olan Dünya Deri iflçilerini ziyaret ettiler. Dünya ve Cevahir Deri patronlar›n›n amaçlar› bölgede sendikal örgütlülü¤ü bitirmeye yö-
Emekçinin Gündemi EGEMENLER‹N ÖNEML‹ SALDIRI HALKALARINDAN B‹R‹ SOSYAL GÜVENL‹K S‹STEM‹ Y›llardan beri süregelen ekonomik ve siyasi istikrars›zl›¤›n meydana getirdi¤i daralma ve büyüme h›z›ndaki düflüfl, tüm kamu kurum ve kurulufllar›n› oldu¤u gibi Sosyal Güvenlik Sistemini de olumsuz etkilemifl, bir de bunlara uflak hükümetlerin basiretsizli¤i ve emperyalist efendilerine rant sa¤lama, peflkefl çekme, h›rs›zl›k, vb. icraatlar› da eklendi¤inde kriz, içerisinden ç›k›lamaz bir duruma bürünmüfltür. Hepimizin de bildi¤i gibi emperyalistler içerisinde bulunduklar› krizden ve derin bunal›mlardan sanki bütün bunlar›n sebebi dünyadaki yoksul emekçi kitlelermifl gibi göstererek faturas›n› da tüm dünyadaki yoksul emekçilere mal etmeye çal›flarak kurtulmaya çal›flmaktad›rlar. Faflist TC’nin uflak hükümetleri de emperyalist efendilerinin emir ve direktifleri do¤rultusunda, gözlerini yoksul emekçi halk›m›z›n, iflçi ve kamu emekçilerinin zaten k›r›nt› fleklinde kalan haklar›na dikmifl, daha fazla kâr h›rs›yla gözleri kan çana¤›na dönmüfl emperyalist haydutlara, ülkemizin yeralt› ve yerüstü kaynaklar›n› birer birer peflkefl çekmifl, deyim yerindeyse bir tepsi içerisinde sunmufllard›r. Yap›lan tüm özellefltirmelere bakt›¤›m›zda Tüprafl, Telekom, Tekel, Erdemir, Ere¤li vb. bu kurum ve kurulufllar›n yok pahas›na (ki bu kuru-
lufllar›n mal varl›klar› ve tafl›nmazlar› bile özellefltirmeden elde ettikleri gelirlerden daha fazlad›r) sat›ld›¤› ve peflkefl çekildi¤i görülecektir. 6 Ocak 2005 tarihinde sosyal güvenlik hizmetlerini kamu hizmeti olmaktan ç›kararak, özellefltirmek amac›yla tüm hastanelerin ve sa¤l›k birimlerinin sa¤l›k bakanl›¤›na devredilmesine olanak sa¤layan 5283 say›l› kanun TBMM Genel Kurulunda kabul edilmifltir. Bununla birlikte sa¤l›k hizmetlerinin tek elden yürütülece¤i söylemi (anayasan›n 56. maddesine göre) uygulaman›n Cumhurbaflkanl›¤›, Say›fltay, TSK, M‹T, üniversiteler vs. kapsamamas›, sunduklar› gerekçelerin alt›n›n ne kadar “dolu” oldu¤unun da göstergesi olmufltur. Ocak 2006’da görüflülmek üzere meclis komisyonlar›na gönderilen Sosyal Güvenlik ve Genel Sa¤l›k Sigortas› tasar›lar› da içeri¤ine bak›ld›¤›nda biz iflçi ve emekçiler için tam bir y›k›m, Sosyal Güvenliksiz ve sa¤l›ks›z bir yaflam›n dayat›laca¤›n› göstermektedir. Bu tasar›ya göre daha önce mezarda emeklilik olarak söyledi¤imiz ve tüm tepkilere ra¤men yasalaflan Mezarda Emeklilik Yasas› yafllar yeterli görülmeyerek, emeklilik yafl› 68 yafla, prim ödeme gün say›s› da 9000 güne ç›kar›lmaktad›r. Bunlar›n yan›s›ra esnek çal›flma,
nelik ad›mlard›r. Sigortas›z, sendikas›z, kaçak, ucuz iflçi çal›flt›rmak, iflçilerin eme¤ini daha fazla sömürmek isteyen patronlar bu sald›r›larda devletin çeflitli kurumlar›n› da arkalar›na alarak sald›r›lar›n› artt›rmaktad›r. Tuzla’da deri iflçilerine ve sendikaya yap›lan sald›r› Tuzla flahs›nda iflçi s›n›f›nad›r. Kazl›çeflme’den günümüze birçok sald›r›yla karfl› karfl›ya kalan Deri-‹fl Sendikas› ile deri iflçileri kararl› durufllar›yla bundan önce oldu¤u gibi bu sald›r›lar› da bertaraf etmesini bilecektir. Ayr›ca 19 fiubat Pazar günü saat 13:00’te
Konak Sümerbank önünde bir araya gelen Deri-‹fl ‹zmir fiubesi üyeleri deri iflçilerine yönelik artan sald›r›lar› ve fiube Baflkan› Hasan Sonkaya’n›n kaç›r›lmas›n› protesto etti. Bas›n aç›klamas›n› okuyan Deri-‹fl ‹zmir fiube Baflkan› Makum Alagöz’den sonra söz alan Genel E¤itim ve Teflkilatland›rma Sekreteri Gürsel Gürcü son dönemdeki hak gasplar›na yönelik bir konuflma yapt›. Belediye-‹fl 4 No’lu fiube baflkan› Ali Çelenk’in konuflmas›n›n ard›ndan iflçiye uzanan eller k›lr›l›r slogan›yla aç›klama sona erdi. (Kartal-‹zmir)
Belediye-‹fl Beyo¤lu fiube Genel Kurulu yap›ld› Belediye-‹fl Sendikas› Beyo¤lu fiubesinin ola¤an Genel Kurulu 11 fiubat 2006 Cumartesi günü Belediye-‹fl ‹stanbul flubelerinin bulundu¤u binada yap›ld›. Genel Kurul bafllamas› gereken saatten bir saat sonra bafllad›. Üç listenin oldu¤u Genel Kurul’da iflçi s›n›f›ndan ve gelecek sald›r›lardan bir tek delege hariç bahseden olmad›. Beyo¤lu fiubesinin Bayrampafla ve fiiflli Belediyelerden olufluyor olmas›na karfl›n, oluflan listeler belediyelerin ayr› listeleri oldu. Kazanan liste ise fiiflli listesi oldu, Bayrampafla’dan hiç kimse yoktu. Bu duruma neden olan anlay›fllar›n ise hiç eksikleri yokmufl gibi davranmalar›, hatta yeniden aday olmalar› Genel Kurul’da ele
al›nmayan yanlard›. fiiflli’nin Genel-‹fl örgütlenmesi sürecinde geçmesi ve flu an sözleflmelerin yap›lmamas› iflçilerin bir k›sm›n›n Genel-‹fl’te olmas› Genel Kurul’da ele al›nan eksiklikler olarak gösterildi. Belediye-‹fl Genel Baflkan› Nihat Yurdakul konuflmas›nda, “Sendikal rekabetin iflçilere verdi¤i zarara karfl› birleflmek gerekiyor, bunun için fedakârl›k yap›lmal›d›r. 4857 say›l› ‹fl Kanununun, 12 Eylül faflist döneminden daha geri yasalar oldu¤unu iyi kavramal›y›z” dedi. Seçim sonucunda fiiflli listesinden Yusuf Türkmen 44 oyla kazand›, Bayrampafla listesinden 37 eski flube baflkan›n listesi ise 24 oy ald›. (‹stanbul)
mevsimlik iflçilerin çal›flma günleri, kurall› çal›flma, tafleronlar›n sigorta günlerini eksik yat›rmalar› göz önüne al›nd›¤›nda emeklili¤in mezarda bile hayal olaca¤› görülecektir. Ayl›k geliri 127 YTL’den fazla olan herkesten gelirinin yaklafl›k %30-%50 aras›nda sa¤l›k vergisinin kesilmesi yasa tasar›s›nda yer almaktad›r. Genel Sa¤l›k Sigortas› vergisini ödemeyenler dolay›s›yla sa¤l›k hizmeti de alamayacaklard›r. ‹laç almak için katk› pay›n›n yan›s›ra ayr›ca fark ödenecektir. Paras› olan sa¤l›k hizmetini paras› kadar alabilecek, olmayan ise alamayacakt›r. Böylece herkesin hakk› olan paras›z sa¤l›k hakk› serbest piyasan›n vahfli koflullar›na terk edilerek her türlü yasad›fl›l›k, ahlaks›zl›k yasalaflt›r›lacakt›r. Kald› ki tüm bunlar›n d›fl›nda tasar›daki teminat paketi gizli tutulmakta, sa¤l›k hizmetleri bu paketle s›n›rl› kalmakta, daha fazla hizmet için ek sigorta vs. gibi fleyler gerekmektedir. Emekli maafllar› ba¤lanma oran› flu anda % 75 iken önce % 62’ye daha sonra da % 50’ye düflecektir. Uflak AKP hükümetinin IMF’ye verdi¤i ve IMF’ce de onaylanan Sosyal Sigortalar ve Genel Sa¤l›k Sigortas› kanun tasar›lar› meclis komisyonlar›nda olup, fiubat ay›n›n sonlar›nda ç›kart›lmas› planlanmaktad›r. Toplumun ve bütün çal›flanlar›n iradesi hiçe say›larak verilen bu taahhütler ile tüm halk›m›z›n sa¤l›k ve sosyal güvenli¤i ipotek alt›na al›nm›flt›r. Uflak AKP hükümeti verdi¤i bu taahhütler ile çal›flma bar›fl›n› bozarak sosyal devlet ilkesini ayaklar alt›na alarak halk›m›z›n ve tüm emekçilerin zaten k›r›nt› fleklinde kalan haklar›m›z› daha da geri-
ye götürmeye ve biz iflçi ve kamu emekçilerinin yükümlülüklerini daha fazla a¤›rlaflt›rmaya çal›flmaktad›r. Tüm bu geliflmeler karfl›s›nda sessiz kalan sendika konfederasyonlar› da içimizdeki ihanetçi cepheyi oluflturmakta, biz iflçi ve emekçilerin mücadelelerinin önünde bariyer olmaya devam etmektedirler. Bugüne kadar yaflanan özellefltirme, tafleronlaflt›rma ve iflçi k›y›mlar›na seslerini ç›karmayan hatta el alt›ndan öncü iflçilerin tasfiyesine destek olarak kendi koltuk ve saltanatlar›n› korumaya çal›flan bu cephe, flimdi dayat›lan bu sald›r›lara karfl› da flüphesiz “temiz geçmifllerine” uygun hareket edeceklerdir. Zaten tasar›n›n bir süredir ask›da olmas›n›n alt›ndaki en önemli nedenlerden bir tanesi de budur. Bugün baflta biz DDSB’liler olmak üzere tüm ilerici, demokrat, devrimci ve komünistlerin en önemli görevlerinden bir tanesi var olan ilerici, demokrat ve devrimci sendika flubelerinin say›s›n› artt›rmak ve bafl›m›za çöreklenmifl olan bu ihanetçi cepheyi alafla¤› etmektir. Baflta ‹stanbul Emek Platformu olmak üzere bu yasa tasar›lar›na karfl› at›lacak her ad›mda yer almal›, eylem ve etkinlikler örgütlemeliyiz. Hayat›m›z› her geçen gün zindana çeviren emperyalist haydutlara ve onlar›n uzant›lar›na verilecek en güzel cevap örgütlü gücümüzü alanlara ç›kartmakla, yap›lan eylem ve mitinglerde pankartlar›m›z ve flamalar›m›zla militan duruflumuzla olacakt›r. Gelecek ellerimizdedir! Birlik mücadele zafer! Yaflas›n Devrimci Demokratik Sendikal Birli¤imiz!
7
42
24 Şubat-9 Mart 2006
“Devletten ne yard›m ne de destek gördük!” Tüm Köy-Sen Malatya ve Osmaniye’de yapt›¤› toplant›larla köylülerin sorunlar›n› tart›flarak, örgütlenme ça¤r›s› yapt›. 12 fiubat tarihinde E¤itim-Sen Malatya fiubesi’nde düzenlenen ilk toplant›ya Ad›yaman, Urfa, Tunceli, Diyarbak›r ve Malatya’dan köylüleri temsilen yaklafl›k 70 kifli kat›ld›. Köylüler yaflad›klar› sorunlar› dile getirirken; Diyarbak›r Bismil’den gelen ve a¤aya karfl› koyarak topraklar›na sahip ç›kan köylülerin direnifli toplant›ya damgas›n› vurdu. Ad›yaman’dan gelen emekçiler su sorununu, Tunceli’den gelenler ise hayvanc›l›kta yaflanan s›k›nt›lar› anlatt›lar. Toplant›ya kat›lan Tek G›da-‹fl Sendikas› Bölge Baflkan› Servet Akbudak; TEKEL iflçilerinin direniflleri s›ras›nda üreticilerden
sürekli destek ald›klar›n› dile getirerek köylülerin sorunlar›n›n da iflçilerin deste¤i olmadan çözülemeyece¤ini söyledi. Akbudak üreticilerin sorunlar›n›n Tüm Köy-Sen örne¤inde oldu¤u gibi örgütlenmekten geçti¤ini, var olan örgütlülüklerin de gelifltirilmesi gerekti¤ini sözlerine ekledi. ‹kinci toplant›s›n› 13 fiubat’ta Osmaniye’de yapan Tüm Köy-Sen; Adana, Mersin, Ceyhan, Erzin, Dörtyol, Anamur ve Kadirli’den üreticileri bir araya getirdi. Uzun bir süredir direniflleri ile gündeme gelen TEKEL iflçilerinden Hüsamettin Ünal, yerli tütünü sadece TEKEL fabrikalar›n› iflledi¤ine dikkat çekerek, fabrikan›n kapat›lmas› ile
2.5 milyon üreticinin iflsiz kalaca¤›n› söyleyerek iflçi-köylü ittifak›na dikkat çekti. Toplant›ya Erzin’den kat›lan narenciye üreticisi Mustafa Ç›rak, son iki y›ld›r narenciye üreticisinin zor günler geçirdi¤ini, girdilerin artmas› ile kullan›lan gübrenin kalitesini düflürdüklerini
bunun sonucunda da topra¤›n veriminin düfltü¤ünü söyledi. Ç›rak, Baflbakan’›n Mersin’de bir köylüye yönelik hakaretini de birlik olunamamas›n›n bir sonucu olarak yorumlad›. Hayvanc›l›k yapan Gazi Kara; Büyük holdinglere muhtaç olmamak için köylülerin bir araya gelerek örgütlenmesi gerekti¤ini ifade ederken, dört y›l önce köyünde kurdu¤u modern süt tesisinin Baflbakan›n da ortak oldu¤u bir flirketin piyasaya hakim olmas›yla kapand›¤›na iflaret etti. Toplant›da konuflan Tüm Köy-Sen E¤itim Sekreteri Bülent Falako¤lu da Türkiye’de hiçbir köylünün ürününü geçen y›l›n fiyat›ndan satamad›¤›n›, üreticilerin giderek yoksullaflt›¤›n›, sefalet ücretleriyle yaflamaya mahkûm edildi¤ini belitti. (Ankara)
Limon üreticisinin yüzüne bakan yok!
Köylü, tefeci tüccar k›skac›nda Köylülerin bin bir emekle yetifltirdi¤i ürünler, komisyoncu-tefeci-tüccar arac›¤›yla emekçilere sunulurken fiyatlar› da tavan yapmaktad›r. Köylülerden ucuza al›nan sebze-meyveler defalarca el de¤ifltirerek tüketime sunulmaktad›r. Üretici köylüler al›nterleri üzerinden yükselen bu sömürücülerin zulmü alt›nda inlemektedir. Konuya iliflkin bir bas›n aç›klamas› yapan Türkiye Ziraatç›lar Derne¤i Baflkan› ‹brahim Yetkin; Türkiye’de üretilen 44 milyon ton meyve ve sebzenin yaln›zca 9 milyon tonunun hallere girerek kay›t alt›na al›nd›¤›n› geriye kalan 35 milyon ton meyve ve sebzenin de¤iflik yollardan piyasaya sunuldu¤unu söyledi. Burada vurgunu hallerdeki komisyoncular›n ve bunlar›n d›fl›nda oluflan bir arac›lar zincirinin yapt›¤›n› ifade eden Yetkin, meyve ve sebze kaçakç›l›¤›n› çok büyük oranlarda oldu¤unu, Mersin Hali’nde 20-30 YKR olan portakal›n Ankara haline gelene kadar 25-35 YKr’ya yükseldi¤ine market ve manavlarda ise 1.5 YTL’ye sat›ld›¤›na, 7-8 katl›k fiyat art›fl›na dur denilmesi gerekti¤ine dikkat çekti. Kay›t içi ürünlerden al›nan vergilerin, komisyonlar›n azalt›lmas›, üretici birliklerine yasalarda uygulanan haklar›n kullan›labilir hale getirilmesi gerekti¤inin alt›n› çizdi. Uygulanan IMF politikalar› ile her gün biraz daha kötüye giden köylülerin durumu tefeci tüccar k›skac›nda iyice çekilmez olmaktad›r. (Ankara)
Devletin tar›ma destek vermemesi, her geçen gün tar›m› tasfiye çal›flmalar›na devam etmesi ve tar›m üreticilerinin sorunlar›na s›rt›n› dönmesi yoksul köylüleri her geçen gün daha da yoksullaflt›r›yor. IMF, AB gibi emperyalist kurumlar›n emirlerini harfiyen uygulayan uflak TC devleti bunlar yetmiyormufl gibi d›fl ülkelerden yap›lan ithalatla köylüye “sizin üretmenize gerek yok, bende d›fl ülkelere verecek para çok” diyor adeta. Ülkenin her kar›fl topra¤›nda çeflit çeflit ürünün yetifltirilebilmesi mümkünken d›fla ba¤›ml› hale getirilen Türkiye’de en büyük zorlu¤u ise yoksul köylüler yafl›yor. Halk aras›nda “bereketli topraklar” olarak bilinen Çukurova’da da köylüler oldukça zor durumdalar. Pamuk, yafl sebze, elma, vb. derken bugün narenciye üreticisi de
oldukça zor koflullara mahkum edildi. Mersin’in Silifke ilçesinde limon üretimi yapan köylüler, bu y›l limonun çok fazla olmas›na ra¤men ihracat koflullar›n› olmamas›ndan kaynakl› ürünlerini ellerinden ç›karam›yor. Tüccarlar›n limon vb. narenciye ürünlerine ilgi göstermemesinden flikâyetçi olan limon üreticileri devlete olan tepkilerini de gösteriyorlar. Silifke Ziraat Odas› Baflkan› Mahire Can, bu y›l limon üretiminde önceki y›llara oranla verimli bir üretimin oldu¤unu ancak hasad›n bafllamad›¤›n› belirtti. Büyük flehirlerde 15-20 YKR’ye sat›lan limonun bugün tüccar taraf›ndan al›nmamas›ndan kaynakl› köylülerce yollara döküldü¤ünü belirten Can, “Bahçelerimizdeki a¤açlar limonlarla dolu. Limonun ise yüzüne bakan
bile yok. Bunun nedeni ise ihracat›n olmamas›. Antalya’dan ‹skenderun’a kadar olan bölgede narenciye yetifltiriliyor. Zirai ilaçlara, gübreye, mazota sürekli zam yap›l›yor. Yap›lan bu zamlarla çiftçiler eziliyor. Bankalardan çekti¤imiz kredileri ödeyemedik. Milletvekillerinin bölgemize gelerek limon üreticilerinin dertlerini dinlemelerini ve bu duruma bir çözüm getirmelerini istiyoruz” dedi. Can’›n yapt›¤› aç›klamayla da görülüyor ki bugün yoksul köylülerin zor durumda olmas› devletin, patron-a¤alar›n umurunda de¤ildir. Yoksul emekçi köylülerin bu problemlerinin çözümü ise elbette ki sorunlar›na duyarl› olarak, köy kooperatifleri gibi üretici birlikleri gibi kurumlarda örgütlenmesinden geçiyor. (Mersin)
ABD, Türkiye’den flikayetçi ABD, Türkiye’yi Dünya Ticaret Örgütü’ne (DTÖ) flikayet etti. Nedeni de, Türkiye’nin pirinç için uygulad›¤› yüzde 35-40 oran›ndaki gümrük vergisi. ABD, Türkiye ile ikili görüflmelerinden sonuç alamay›nca, 6 fiubat’ta DTÖ’ye baflvurarak gümrük engelinin kald›r›lmas›na çal›fl›yor. DTÖ kurallar›na göre gümrük vergisi uygulayan Türkiye, hububat sektöründe ithalat (d›flal›m) vergisini en düflük oranda yüzde 35-40 oran›nda pirinçte uygulamak zorunda. Vergi uygulamas›n›n kald›r›lmas›na iliflkin DTÖ’ye Türkiye’yi flikayet eden ABD’nin bu talebine iliflkin gerekçesinin haks›z oldu¤unu aç›klayan Ziraat Mühendisleri Odas› Genel Baflkan› Gökhan Günayd›n, “1999’da Uruguay turunda imzalanan anlaflmaya göre, pirinçte vergi uygulamas›na izin verildi¤ine de¤inerek “ABD’nin iste¤i bu verginin afla¤› çekilmesi. ABD’nin bu talepte gerekçesi ise hem Kuzey Amerika’dan hem de Uzak Asya’dan gelen ithal pirincin Türkiye’ye dolmas›. ABD yeni pazar ar›yor. Biz DTÖ’ye uyumlu oldu¤umuz
için ABD böyle bir talepte bulunmakta haks›zd›r” dedi. Türkiye’nin Hong Kong’da yap›lan son Dünya Ticaret Örgütü toplant›s›nda, ithalatta gümrük vergilerinin azalt›lmas› için irade beyan›nda bulundu¤una de¤inen Günayd›n, “Bu düflük düzeydeki gümrük vergisi her y›l yüzde 2-3’lük dilimler halinde azalacak ve on y›l sonra Türkiye pirinçte gümrük vergisini s›f›rlamak zorunda kalacak. ABD’nin bugün istedi¤i, on y›l sonra kendili¤inden olacak ve pirinçte üzerimizden buldozer gibi geçecekler. ABD “as›l olarak gerek DTÖ gerekse lobileri arac›l›¤›yla ikili anlaflmalarla gümrük vergilerini kald›rmaya çal›fl›yor” fleklinde konufltu. Türkiye’nin özellikle Orta Karadeniz ve Trakya’da dünyan›n en kaliteli çeltiklerinin üretildi¤ini de vurgulayan Günayd›n, üretime devam edebilmesinin tek koflulunun ise yüksek gümrük vergileri oldu¤unu belirtti. Emperyalist-kapitalist sistemin özü pazar alanlar›na hakim olmak ve bu pazarlar› daha çok sömürmektir. Emperya-
lizmin en önemli kurumlar›ndan biri olan Dünya Ticaret Örgütü de tamamen bu amaçla kurulmufl olan bir örgüttür. Bu örgüt arac›l›¤›yla emperyalistler istedikleri ülkeye istedikleri zaman hiçbir engel olmadan girme, ülke ekonomisini mahvederek ç›kma hakk›na sahip olmaktad›r. ABD emperyalizmi de yar›-sömürge durumundaki Türkiye’de 70 milyonluk tüketici potansiyelini de¤erlendirmeye, ülkeyi daha çok sömürmeye çal›flmaktad›r. Temel ihtiyac›m›z olan g›dalar› üreten köylüleri ise IMF tar›m› tasfiye politikalar›yla her geçen gün yoksullaflt›rmakta, üretemez hale getirmektedir. Çeltik üretiminin yetersiz oldu¤u ülkemizde, üretim masraflar›n›n pahal›l›¤›, ürünlerin maliyetinden düflük fiyattan sat›lmas› köylüyü çeltik yetifltirmekten vazgeçirmek zorunda b›rakm›flt›r. Pirinç tüketimini karfl›layamayan Türkiye, pirinç ithal etmektedir. Di¤er ülkelerle sömürüsünü paylaflmak istemeyen ABD emperyalistleri de aç kurtlar misali Türkiye’nin pazar›n›n tek hakimi olmaya çal›flmaktad›r. (Samsun)
8
24 Şubat-9 Mart 2006
42
“Parti ve devrim flehitleri haftas›” vesilesiyle TKP/ML T‹KKO HESAP SORMAYA DEVAM ED‹YOR! Elimize e-posta yolu ile ulaflan bildiride TKP/ML T‹KKO militanlar› “fiehitlerimizin hesab›n› sormak ayn› zamanda halk›m›za yönelik sald›r›lara yan›t olmakt›r. Halk›m›z›n kan can bedeli yaratt›¤› de¤erlere yönelik sald›r›lara partimiz duyars›z kalamaz. Partimiz bunun mutlaka hesab›n› sorar, sormufltur ve sormaya devam edecektir” denilerek yap›lan eylemler s›ralanm›flt›r. “Partimiz ‘Halk Savafl›’n› yükseltmek halk›n gelece¤ini tesis etmektir’ yaklafl›m› içerisinde bütün faaliyetlerine yön verir. Partimiz, egemen s›n›flar›n ideolojik ve politik sald›r›lar›na yan›t olarak halk›m›z› bilinçlendirmeyi ve dost güçler ve düflman güçlere ayn› zamanda mesaj vermeyi hedefler. Partimiz düflman›n sald›r›lar›na karfl› yan›t olma anlay›fl›nda özellikle silahlar›n elefltirel gücünü yo¤un bir flekilde kullanma anlay›fl›n› benimser. Bu, savafl çizgisinden kaynakl›d›r. Partimizin önderli¤inde yürütülen Halk Savafl› çizgisi bunu emretmektedir. Partimiz bu savafl çizgisinin gelifltirilmesinin, yetkinleflmesinin yolunun silahlar›n siyasetin kumandas› alt›nda güçlü ve etkili bir araca dönüflmesinden geçti¤ini bilerek hareket eder. Baflkan Mao bize bunu ö¤retmifltir. Son dönem Partimizin, Parti ve Devrim fiehitleri Haftas› vesilesiyle gerçeklefltirdi¤i eylemler tam da buna yan›t olmas› anlam›yla yaklafl›m›m›z› yeniden teyit etmifltir. Partimizin geliflen sürece paralel savafl› yükseltme zorunlulu¤una dair yapt›¤› vurgulara uygun bir yönelim içinde olma zorunlulu¤u teori-pratik bütünlü¤ü aç›s›ndan önemlidir. Buna yan›t olacak çal›flmalar›m›z› derinlefltirerek yön verme hedefi içinde hareket edilmifltir” denilen bildiriye göre militanlar 26 Ocak 2006’da Adana baraj yolunda Adana Emniyet Müdürlü¤ü’ne ba¤l› Çocuk fiubesi’ne yönelik bir bombalama eylemi gerçeklefltirmifltir. Buran›n neden hedef seçildi¤i noktas›na ise bildiri flöyle aç›kl›k getirmektedir; “Bu çocuk flubesi özellikle Adana’n›n toplumsal
yap›s›n›n getirdi¤i baz› sorunlara yönelik yapt›¤› pratiklerle oldukça teflhir olmufl durumdad›r. Sokak çocuklar›na ve kimsesiz çocuklara yönelik keyfi iflkencelerle ‹flkence fiubesi ad›n› fazlas›yla hak etmifltir. Yine Adana’n›n; Kürt ulusuna uygulanan bask›lar sonucu oluflan zorunlu göç dalgas›nda göçün merkezi olmas› anlam›yla önem arz etmektedir. Kürt halk›n›n maruz kald›¤› yo¤un s›n›fsal ve ulusal bask›ya paralel ‘erken büyümek’ zorunda kalan Kürt çocuklar›n›n özellikle devrimci ve demokratik eylem ve etkinliklerde ellerindeki taflla sapanla molotofla faflist TC’ye kustu¤u kin, faflizmin bask›lar›n› yo¤unlaflt›rmas›na neden olmufltur. Kimi zaman bu yi¤it Kürt çocuklar›n› flekerle kand›raca¤›n› düflünerek acizleflen TC bu temelde en önemli yöntem olarak genç ve taze bedenlere çeflitli iflkenceleri reva görmektedir. Adana’da sokak ortas›nda ac›mas›zca kurflunlanan fiiar Perinçek, ya da K›z›ltepe’de ‘büyüyünce çok can yakar’ diyerek katledilen U¤ur Kaymaz sadece en önde duran örneklerdir. Adana’da yi¤it yürekleriyle ve körpe bedenleriyle iflkenceye tabi tutulan Kürt çocuklar› için bu devletin bizzat somut uygulamalar›yla sokaklara düflen ve yine faflist TC’nin kolluk güçlerinin ayn› flekilde iflkencesine maruz kalan sokak çocuklar› için Adana Emniyet Müdürlü¤ü Çocuk –iflkence- fiubesi’ne TKP/ML T‹KKO militanlar› taraf›ndan bombalama eylemi gerçeklefltirilmifltir.” Bildiriye göre fliddetli patlama sonucu iflkencecilerin araç ve binalar›nda maddi hasar meydana gelmifl, polis uzun süre yaflad›¤› panikten sonra fluursuz flekilde halktan insanlara yönelmifl gözalt›na alm›flt›r. Bildiride ayr›ca 16 fiubat 2006’da da Erzincan Alperen Ocaklar›, Ba¤›ms›z Türkiye Partisi TKP/ML T‹KKO militanlar› taraf›ndan bombaland›¤› aç›klanm›flt›r. “Devrimci demokratik güçlere yö-
nelik sald›r›lar› da yan›ts›z b›rakmama yaklafl›m›n› sürdürerek Erzincan’da yo¤un bir örgütlenme çal›flmas› içinde olan ve devletle iflbirli¤i içinde devrimci-demokratik kifli ve kurumlar› bask› alt›nda tutmaya çal›flan, dönem dönem fiili sald›r›lara giren sivil faflist Alperen Ocaklar› ve Ba¤›ms›z Türkiye Partisi gibi kurumlar› hedefleyerek 16 fiubat 2006 tarihinde bombal› sald›r› düzenlemifltir. Halk›m›za uzanan faflist eller rahat etmeyecektir. Bundan kimsenin flüphesi olmas›n. Dün Trabzon ve Rize’de bugün Erzincan’da partimiz bu türden sald›r› düzenleyen odaklar›n faaliyetlerine devam ettikleri sürece sonlar›n›n ne olaca¤›n› göstermifltir. Ve bundan sonra da göstermeye devam edecektir” denildi. Ay r › b i r
aç›klama daha yapan TKP/ML militanlar› “Deri iflçisinin Deri-‹fl Tuzla fiubesi önderli¤inde onurlu ve kararl› direnifli emekçilere umut verirken karfl› devrimcilerin de yo¤un sald›r›lar›na maruz kalmaktad›r. Baflta Deri‹fl Tuzla fiube Baflkan› ve yöneticileri olmak üzere direniflteki iflçilere kaymakam, jandarma, J‹TEM, patron ve patronun örgütledi¤i tafleronlar taraf›ndan silahl›, sopal› sald›r›lar›n ard› arkas› kesilmiyor. En son fiube Baflkan› Hasan Sonkaya Sar›gazi’de J‹TEM taraf›ndan kaç›r›lmak istenmifl kendisinin direnmesi ve çevredeki halk›n J‹-
TEM’e tepkisi üzerine bir ifl yerinin deposuna çekilerek feci flekilde dövülüp b›rak›lm›flt›r. Sald›r›y› yapanlara yönelik hiçbir ifllem yap›lmazken sald›r›ya maruz kalan flube baflkan› ifadesi al›nmak üzere karakola götürülmüfltür. Bizler TKP/ML militanlar› olarak Deri-‹fl Tuzla yöneticileri ve deri iflçilerinin onurlu ve kararl› mücadelesini selamlamak ve sald›rganlar› uyarmak amac›yla ‘Tuzla Deri iflçilerinin kararl› direniflini selaml›yoruz TKP/ML T‹KKO’ imzal›, bomba süsü verilmifl pankart› 15 fiubat 2006 tarihinde gece saat 04:30’da Kaynarca Kavakp›nar Mahallesi merkezi ana caddesinde karfl› devrimci birine ait ayakkab›c› dükkan›n›n kepenklerine ast›k. Ertesi gün saat 09:00’a kadar as›l› kalan pankart, kitle taraf›ndan ilgi ve heyecanla karfl›lanm›flt›r. Düflman bütün binay› boflalt›p genifl yo¤un güvenlik önlemleri alt›nda pankart›m›z› imha ederek indirmifltir. Bizler TKP/ML militanlar› olarak buradan bir kez daha yüksek sesle diyoruz ki, emekçilere yönelik sald›r›lar›n hiçbiri bundan önce oldu¤u gibi bundan sonrada cevaps›z kalmayacakt›r” denilen bildiri flöyle devam ediyor; “TKP/ML, 1978’de yapt›¤› 1. Konferansta Ocak ay›n›n son haftas›n› Parti ve Devrim fiehitleri Haftas› olarak ilan etmiflti. Bizler TKP/ML militanlar› olarak bu bilinçle hareket ederek Sar›gazi Demokrasi Caddesi’nde ‘Devrim ve Komünizm flehitlerinin kararl›l›¤›yla halk savafl›n› yükselt TKP/ML T‹KKO’ imzal› bomba süsü verilmifl pankart as›lm›flt›r. Gece 04:00’te as›lan pankart›m›z ald›¤›m›z bilgilere göre ertesi gün saat 09:00 civarlar›nda düflman taraf›ndan indirilmifltir. Bizler TKP/ML militanlar› olarak Parti ve Devrim fiehitleri ile ilgili ‘Tarih flahittir, nicemiz flehittir ki zafer mutlakt›r!’ bafll›kl› TKP/ML MK-SB imzal› bildiriyi Gülsuyu Mahallesi’nde emekçi ailelere yönelik da¤›t›m› yapt›k. Bildirimiz emikçi halk taraf›ndan ilgiyle karfl›lanm›flt›r.”
Ülkenin her yan›nda kontr-gerilla icraatta! Son süreçte faflizmin fiemdinli’de a盤a ç›kan yüzü gösterdi ki, Türkiye ve Türkiye Kürdistan›’nda baflta J‹TEM olmak üzere devlet, M‹T, Özel Tim vb. kolluk güçleri arac›l›¤›yla kendisine zararl› gördü¤ü her çevreye ve kifliye yönelik sald›r›lar›nda s›n›r tan›m›yor. fiemdinli’de yaflanan geliflmelerin ard›ndan yaflanan “derin devlet”, “çete” vb. tart›flmalar bir yana yaflananlar›n hepsinin devletin kurum ve faflist güçlerince yap›ld›¤› çok net görüldü. fiemdinli’de at›lan bombalarla a盤a ç›kan J‹TEM, kontrgerilla gerçekli¤i kendisini ‹stanbul’da ve Uflak’ta da gösterdi. Hat›rlanaca¤› gibi birkaç hafta önce “kimli¤i belirsiz” (kontra güçler) kiflilerce Deri-‹fl Sendikas› Tuzla fiubesi Baflkan› Hasan Sonkaya iki kez kaç›r›lmak istenmiflti. fiemdinli’de yaflanan geliflmelerde
oldu¤u gibi Deri-‹fl’e yönelik sald›r›n›n failleriyle ilgili de bir fley yap›lmad›. Ancak bunun aksine J‹TEM, kontrgerilla gibi isimlerle son süreçte yaflanan faili meçhul cinayetlerle tekrar karfl›lafl›l›yor. Uflak’ta bulunan bir cesedin yaratt›¤› soru iflaretleri hiç yabanc› olmad›¤›m›z ve bu tür cinayetlerle, katliamlarla sürekli karfl›m›za ç›kan bir adresi yine gösterdi: J‹TEM. Uflak’ta bulunan cesedin bafl›, kollar› ve bacaklar› kesikken, ortaya at›lan iddialar J‹TEM’in bu cinayetle ilgisi oldu¤unu gösteriyor. 9 fiubat günü ‹HD ‹zmir fiubesi’nde fiube Baflkan› Mustafa Rollas ile birlikte bir bas›n toplant›s› düzenleyen Ömer K›sak cesedin arkadafl› ve birlikte çal›flt›¤› 44 yafl›ndaki Abdülaziz Y›lmaz’a ait oldu¤unu söyledi. K›sak, hayvan ticareti
yapt›klar›n› belirterek 26 Ocak 2006 tarihinde kendilerini arayarak ça¤›ran Hikmet Ören’in çiftli¤ine gittiklerini, burada otururken eve gelen sivil kiflilerin kendilerini jandarma olarak tan›t›p, kimliklerini ve arama ka¤›tlar›n› gösterdiklerini belirtti. Bu esnada Ören’in “Hasm›n var” deyip jandarmayla 10 milyara anlaflt›klar›n› da belirten K›sak “Bizim kim oldu¤umuzu sordular ve kimliklerimize bak›p GBT araflt›rmas› yapt›lar. Daha sonra ellerimizi plastik kelepçeyle kelepçelediler. Komutanlar›n iste¤iyle Hikmet beni banyoya götürüp ayaklar›m› ba¤lad›. Üzerimdeki 3 milyar› da ald› ve paray› komutana verece¤ini söyledi. Sabaha karfl› beni Abdülaziz ile bir araya getirdiler. Saat 13.00’de b›rak›laca¤›m›z söylendi. Ancak bu saatte bodruma indirildik. Üflüdü¤ümüzü söyleyince tekrar balkona ç›kard›lar
ve 18.00’de b›rak›laca¤›m›z› söylediler. Abdülaziz ipten kurtularak balkondan atlay›p kaçt›. Arkas›ndan Civan adl› bir kifli iki el atefl etti. Bu esnada iplerimi çözerek bir çiftli¤e kaçt›m. Oradaki kad›n jandarmay› aray›p haber verdi. ‹plerimi çözerek beni olay yerine götürdüler ama ne arabam›z ne de kimse olay yerinde yoktu” dedi. Olay›n ard›ndan karakola götürülüp rapor al›narak serbest b›rak›ld›¤›n› söyleyen K›sak “can güvenli¤i endiflesi yafl›yorum” dedi. Konuya iliflkin aç›klama yapan Rollas ise, “K›sak’›n ifadesi üzerine olay›n üstüne gittik. fiu an tutuklu olan Ören’in ifadesine göre bu kifliler (K›sak ve Y›lmaz) jandarman›n iste¤iyle Uflak’a ça¤r›lm›fllar. Susurluk ve fiemdinli gibi toplumsal olaylar söz konusu olmasa da jandarmayla ilgili ciddi flüpheler vard›r” dedi. (‹zmir)
9
42 Ulalar halk› Erzincan-Sivas yolunu trafi¤e kapatt› 19 fiubat 2006 Pazar günü Erzincan Merkez Ulalar beldesinde bir trafik kazas› meydana geldi. Saat 9:30 civar›nda gerçekleflen kazada Gürkan Külekçi adl› bir kifli olay yerinde yaflam›n› yitirdi. Cenazenin Savc›’n›n keflif yapmas› için üç saat boyunca olay yerinde sular içinde ve yol kenar›nda bekletilmesi ve jandarman›n umursamaz tavr› halk›n tepkisine neden oldu. Tepkisini önce jandarmaya gösteren halk, jandarman›n “elimizden bir fley gelmez, savc›y› bekleyece¤iz” fleklindeki tavr› karfl›s›nda toplu bir flekilde beldenin yak›n›ndan geçen Erzincan-Sivas karayolunu trafi¤e kapatt›. Savc›’n›n gelmesine ra¤men eylemlerine devam eden halk savc›ya da tepki göstererek duyars›zl›¤›n› yüzüne vurdular. Ancak savc› da halk› suçlay›p-azarlayarak tepkileri görmezden geldi. Daha sonra olay yerine gelen savc› burada da bekleyen halk taraf›ndan alk›fl ve sözlerle protesto edildi. Keflfi yap›lan cenaze, olaydan 3 saat sonra orada bulunan bir kamyonetin arkas›na konularak morga kald›r›ld›. Jandarman›n olay yerinde savc›y› protesto eden bir-iki kifliyi gözalt›na almak istemesi, ancak bunu baflaramay›nca “sonra sizinle görüflürüz” yönlü tehditleri de oldukça tepki toplad›. Jandarman›n gitmesinin ard›ndan gözalt›na al›nmak istenen gençlerin isimlerini jandarmaya veren bir muhtar da tartaklanarak halk›n tepkisinden nasibini alm›flt›r. Bu olay bir kez daha devletin ve adli-kolluk güçlerinin halk›n ne kadar yan›nda oldu¤unu, kimlerin ç›karlar›n› koruyup-hizmet etti¤ini gözler önüne sermesi aç›s›ndan halkta soru iflaretleri b›rakm›flt›r. Birkaç hafta önce gazete da¤›t›m› yapan okurlar›m›z› gözalt›na almak için 5-10 dakika içinde onlarca jandarmay› döken, savc›y› defalarca arayarak gözalt›na almak için izin isteyenler, ertesi gün bas›n aç›klamas› ve anma için toplanan okurlar›m›z› linç ettirmek isteyenler, beldede tam bir abluka uygulayarak terör estirenler; bugün ise bir cenazeyi saatlerce sular içinde tutmaktan, Savc›’y› olay yerine ça¤›rmaktan aciz kalabiliyorlar. Yine halk›n hakl› olarak gösterdi¤i tepkiye tehditlerle karfl›l›k verebilmekteler. Bu tarz yorumlar olay yerinde halk taraf›ndan yüksek sesle muhataplar›na da söylenmifltir. Halk›m›z er ya da geç gerçekleri kavrayarak dostunu düflman›n› bilince ç›karacakt›r. (Erzincan)
Katiller d›flarda! Kelepçeler bofl kalmad›! evletin daha önceki “kirli çamafl›rlar›n›n ortaya saç›lmas›” olaylar›nda oldu¤u gibi fiemdinli’de halka atefl açanlardan hesap sormayaca¤› tahmin edilen bir durumdu. Ancak “piyonlar›n›” bile cezaland›rmama hatta ödül verme tavr›na girmesi, hesap soracaklar›n yeterince hissettiremedi¤i bas›nçtan kaynaklanmaktad›r.
D
Aylard›r gündemdeki yerini yaflanan yeni geliflmelerle birlikte koruyan fiemdinli’deki geliflmeler devletin gerçek yüzünü ortaya ç›kar›yor. Umut Kitabevi’nin bombalanmas›n›n ard›ndan halk, bombac›lar› suçüstü yakalam›fl ve TC yarg›s›na teslim etmiflti. Ancak suçlular› teslim alan devlet t›pk› Susurluk davas›nda oldu¤u gibi “iyi çocuklar›n›” aklaman›n temize ç›karman›n çabas› içerisine girdi. Olay s›ras›nda bizzat savc›n›n ve bir milletvekilinin gözü önünde halk›n üzerine atefl açarak bir kifliyi öldüren astsubay Tanju Çavufl ilk duruflmada serbest b›rak›ld›. Ve yine ayn› dönemde bombalamay› gerçeklefltiren astsubaylar (devletin kontr-gerillalar›) tüm delil ve belgelerin aç›kta olmas›na karfl›n serbest b›rak›ld›. fiemdinli olaylar› sonras› yaflananlar, bizlere Susurluk sonras› yaflananlar› hat›rlatmaktad›r. Yaflanan geliflmeler bunu aç›k bir flekilde ortaya koyuyor. Geçti¤imiz günlerde bas›n›n sorular›n›
ABD’nin yeni iflgal plan›: ‹ran afl›n› ABD’nin çekti¤i emperyalistlerin yeni iflgal plan› bugün ‹ran olarak görünmektedir. Bunun için ABD’nin Büyük Ortado¤u Projesi’nin (BOP) önündeki engellerden biri olmas› yeterlidir. ABD emperyalizminin, iflbirlikçilerini ve uflaklar›n› da kullanarak ‹ran’› hedef tahtas›na oturtmas›na sessiz kalmayan devrimciler meflaleli yürüyüfl yaparak bu planlar› protesto etti. 11 fiubat günü akflam› Fomara Meydan›’nda toplanan Partizan, ESP, DHP, BDSP, HÖC taraf›ndan örgütlenen ve SDP’nin de destek verdi¤i eylemde “Dün Irak, bugün ‹ran, Kahrolsun ABD emperyalizmi” yaz›l› pankart aç›larak buradan Santral Metro Garaj›’na kadar meflale-
B
24 Şubat-9 Mart 2006
li yürüyüfl yap›ld›. Bas›n metnini kat›l›mc› kurumlar ad›na okuyan Burcu Gümüfl, ABD emperyalizminin iflgal ve katliam sald›r›lar›na vurgu yaparak “Bizler bu emperyalist sald›rganl›¤a karfl› iflçi s›n›f› ve emekçi halklar›m›z› ‹ran ve Ortado¤u halklar›yla dayan›flmay› yükseltmeye, egemenlerin ülkeyi komflu halklara karfl› bir sald›r› üssü haline getirme giriflimlerini engellemek için anti-emperyalist mücadeleyi büyütmeye ça¤›r›yoruz” dedi. Kitle aç›klaman›n ard›ndan “‹ran halk› yaln›z de¤ildir”, “Katil ABD Ortado¤u’dan defol”, “Katil ABD iflbirlikçi AKP” sloganlar›yla ABD bayra¤› yakarak emperyalist iflgalleri protesto etti. (Bursa)
yan›tlayan AKP Ni¤de Milletvekili ve Meclis ‹nsan Haklar› ‹nceleme Komisyonu Baflkan› Mehmet Elkatm›fl, Susurluk olay›n›n “çok kapsaml›” oldu¤unu bu nedenle bir sonuç al›namayaca¤›n› itiraf etti. Olay›n kapsam›n›n ne oldu¤una iliflkin aç›klay›c› cevaplar vermeyen Elkatm›fl, olayla ilgili tehditler ald›klar›n› da sözlerine ekledi. Her ne kadar Mehmet Elkatm›fl olay›n kapsam›n› aç›klamasa da biz bunun arkas›nda kimlerin oldu¤unu çok iyi bilmekteyiz. Devletin y›llard›r özellikle Türkiye Kürdistan›’nda oynad›¤› oyun, binlerce faili belli cinayet, köy yakmalar, katliamlar, iflkenceler vb. sald›r›lar› ya münferit olaylarm›fl gibi göstererek, ya da saklayarak içinden s›yr›lmaya çal›flmas›, fiemdinli’de bombalaman›n faillerinin suçüstü yakalanmas›yla bir “kazaya” u¤ram›flt›r. Bu kaza sonucu halk taraf›ndan yakalanan katilleri hemen himayesine alm›fl ve ilk duruflmada da serbest b›rakm›flt›r. Bundan sonra yapaca¤› da çok aç›kt›r. Bombac›lar terfi ettirilecek, cepleri doldurulacak, olay›n ma¤durlar› ise birer birer tutuklanacakt›r. T›pk› Susurluk olay› sonras› katil Sedat Bucak ve Mehmet A¤ar gibi. T›pk› di¤er binlerce katil gibi. Suçlular ödüllendiriliyor... fiemdinli’de yaflanan olaylar›n ard›ndan devlet kurumlar›n›n yapt›klar› aç›klamalar› san›r›z tekrar hat›rlatmam›za gerek yok, ancak gelinen aflamada sonucun asl›nda bafl›ndan itibaren belirgin oldu¤unu göstermek aç›s›ndan ve as›l mahkum edilmek istenenin fiemdinli halk› oldu¤unu, baflbakan R. Tayyip Erdo¤an’›n “fiemdinli halk›n›n tan›k olarak dinlenmesine gerek yok, onlar›n hepsi zaten PKK yandafllar›” sözleri faflizmin halka bak›fl aç›s›n› ortaya koymaktad›r. fiemdinli’de mekanlar› bombalanan, üzerine kurflun s›k›lan halk suçlu; halka kurflun s›kan, evlerini iflyerlerini bombalayan-
lar suçsuz olarak gösterilmekte, bu flekilde muamele görmektedir. Faflizmin yarg› anlay›fl› bir kez daha bizi flafl›rtmad›. Milliyet gazetesinin 7 fiubat tarihli haberine göre, bombac› astsubaylar›n sicil dosyalar›na, olay›n yafland›¤› 9 fiubat’tan tam 13 gün sonra birer baflar› belgesi, yani takdirname eklenmifl! Haberde, iki astsubay›n daha önce de pek çok baflar› belgesi ald›klar›, Hakkâri ‹l Jandarma Komutan› Albay Erhan Kubat’›n imzas›n› tafl›yan son takdirnamelerin ise sicil dosyalar›na 22 Kas›m tarihinde ifllendi¤i belirtiliyor. Tüm bu yaflananlar suçlular›n as›l kimler oldu¤unun da bir itiraf›d›r. Bir zamanlar dönemin baflbakan› Tansu Çiller’in söyledi¤i “Vatan için kurflun atan da, kurflun yiyen de flereflidir” sözünü hat›rlad›k ister istemez. Faflist TC devletinde hükümetler de¤iflse de, kifliler de¤iflse de anlay›fl de¤iflmemektedir. “fierefli” olman›n k›stas› adam öldürmek, halka iflkence yapmak, sistemin bekçi köpe¤i olmakt›r. Baflka türlü bu sistemin anlay›fl›na göre flerefli olmak mümkün olamaz. Ya çal›p ç›rp›p halk› doland›racaks›n, ya kabaday› olacaks›n t›pk› flimdiki baflbakan Erdo¤an gibi halka küfredecek, tehdit edeceksin ya da katil olup Meclis’e gireceksin t›pk› flu anda Meclis’te bulunanlar› büyük bir ço¤unlu¤u gibi. Katillere takdirname veren faflizm ayn› zamanda fiemdinli’de yaflananlar›n da hesab›n› sormaya çal›fl›yor. Geçti¤imiz günlerde fiemdinli’de yap›lan bir operasyonda, 9 Kas›m’da yaflanan olaylara kat›ld›klar›, jandarma komutanl›¤›na ait araç ve kamu binalar›na zarar verdikleri gerekçesiyle 11 kifli gözalt›na al›nd›, bunlardan alt›s› ise tutukland›. Tutuklananlar TCK’n›n 302. maddesinde yer alan “devletin birli¤ini ve ülkenin bütünlü¤ünü bozmak” suçlar›ndan müebbetle yarg›lan›rken fiemdinli’de hala gözalt›lar yaflanmaktad›r. Bu durum da bizlere serbest b›rak›lan katillerin kelepçelerinin her zamanki gibi bofl kalmad›¤›n› halk›m›z›n kollar›na tak›ld›¤›n› göstermektedir. Yaflanan tutuklamalarda fiemdinli nezdinde tüm halka gözda¤› vermek isteyen faflizme cevab› yine binlerce fiemdinli halk› tek yürek, tek vücut sokaklara ç›karak “Katiller hesap verecek” sloganlar›yla verdiler. fiemdinli olay› da bundan önce yaflanan ve devletin direkt teflhir oldu¤u, faili oldu¤u di¤er olaylar gibi karart›lmaya çal›fl›l›yor. Bu senaryo her dönem tekrarlanan bir senaryodur. Ancak bugün özellikle fiemdinli halk› bu yaflananlar› unutturmak isteyenlere karfl› durmakta, kararl›l›¤› ve direngenli¤iyle örnek olmaktad›r. Bugün bizlerin üzerine düflen en büyük görevlerden biri hesap sorma bilincini kuflanarak fiemdinli’deki Kürt halk›n›n ayak seslerini güçlendirmektir.
10
24 Şubat-9 Mart 2006
42 TMY Karfl›t› Birlik Bak›rköy’deydi!
“Sessiz” iflkence tecrit sürüyor!
TMY karfl›t› eylemler sürüyor! Fatih AKP ilçe binas› önünde, 12 fiubat günü bir araya gelen TMY Karfl›t› Birlik bileflenleri yapt›klar› eylemle yasan›n devletin halk düflman› yüzünü ortaya serdi¤ini bir kez daha yineledi. Terörle Mücadele Yasas› Karfl›t› Birlik protesto eylemlerinin devam› olan bas›n aç›klamas›nda “TMY Tasar›s› geri çekilsin, Tüm anti-demokratik yasalar iptal edilsin” yaz›l› pankart aç›ld›. Birlik bileflenleri ad›na Ali Ekfli, yapt›¤› aç›klamada TMY Tasar›s›’n›n tüm demokratik haklar› bir ç›rp›da ortadan kald›rd›¤›n›, polisin ve ordunun anti-demokratik uygulamalar›n› yasallaflt›ran tasar›s› oldu¤unu vurgulayarak “Tasar› ‘terör’ tan›m›n› yaparken toplumun bilincini buland›rmaktad›r” dedi. (‹stanbul)
Partizan, DTP ve ESP, Demokratik Toplum Partisi Gebze ‹lçe binas›nda 18 fiubat Cumartesi günü saat 17.30’da “19 Aral›k’tan günümüze tecrit, F tipleri ve Cezaevleri gerçe¤i” konulu bir panel düzenlediler. Panel, ülkemizde ve dünyada flehit düflen tüm devrimciler an›s›na sayg› duruflu ile bafllad›. Aç›l›fl konuflmas›n› yapan Dilber Bilgiç’in, s›n›fl› toplumlar›n ortaya ç›kmas›yla birlikte oluflan hapishaneler gerçe¤inin günümüzde de devam eden sorunlar›m›z aras›nda yer ald›¤›n› belirtmesinin ard›ndan, 19 Aral›k sürecinde yap›lan eylemlerin, burjuva bas›na yans›yan 19 Aral›k operasyonu görüntülerinin ve TUYAB’l› ailelerin konuflmalar›n›n yer ald›¤› bir CD gösterimi yap›ld›. “Zindanlar y›k›ls›n tutsaklara özgürlük” pankart›n›n as›ld›¤› panele kat›l›mc› olarak, ‹HD ad›na Do¤an Genç, Bar›fl Grubu ad›na
Yüksel Genç ve TUYAB ad›na da Tekin Y›ld›z kat›ld›. Panelde ilk olarak söz alan Do¤an Genç, “Tecrit bu ülkenin onlarca y›ld›r gündeminde olan bir sorundur” diyerek konuflmas›na bafllad›. Genç, 19 Aral›k operasyonunun öncesindeki devletin provokatif tutumlar sergileyerek yapaca¤› eylemin alt›n› doldurmaya, toplumu psikolojik olarak yapacaklar› katliama al›flt›rmaya çal›flt›klar›n› belirterek ne gibi bir süreç sonunda 19 Aral›k katliam›n›n gerçekleflti¤ini anlatt›. Genç, ayr›ca “Bugün ‹mral› gerçe¤inde oldu¤u gibi gene bizim içine düfltü¤ümüz dar çerçevede tecridi sadece F tipinde gibi alg›lamam›z› istiyor” dedi. Ard›ndan söz alan Tekin Y›ld›z, “19 Aral›k’› bizim flahs›m›zda tüm dünya halklar› yaflam›flt›r” fleklinde konuflmas›na bafllad›. Y›ld›z, “Toplumun düflünsel olarak en diri kesimine sald›ran devlet, gelece¤imizi ka-
rartmak istedi” dedi. Bar›fl Grubu ad›na konuflan Yüksel Genç, tecridin çeflitli boyutlarda nas›l görüldü¤üne ve toplumda ve kiflilerde yarat›lmak istenen tahribatlara de¤indi ve “Tecrit özgürlü¤ün evrimine vurulan bir darbedir, özgürlüklere karfl› uygulanan bir silaht›r” dedi. Abdullah Öcalan flahs›nda Kürt halk›na uygulanan tecrit içinde tecrit uygulamas›n›, halk› k›flk›rtmak için halk›n de¤erlerine sald›r›lmas› olarak de¤erlendiren Yüksel Genç, “Karfl› ç›km›yorsak kabulleniyoruz demektir. Bizim taban›m›z bugün siyasi olarak ileri bir düzeyde olmad›¤› için, tecridi engelleyecek boyutta bir tepki gösterememifltir” dedi. Tecrit konusunda fikirlerin belirtildi¤i bu bölümde çeflitli tart›flmalar›n ard›ndan sahneyi Grup Kardelen Ezgisi ald›. Kardelen Ezgisi’nin müzik dinletisiyle panel saat 20:30’da sona erdi. (Kartal)
18 fiubat 2006 tarihinde Bak›rköy Özgürlük Meydan›’nda TMY (Terörle Mücadele Yasas›) Karfl›t› Birlik saat 12:30’da bir bas›n aç›klamas› yapt›. Aç›klamay› TMY Karfl›t› Birlik ad›na Erdinç Özbay okudu. Aç›klamada “devletin emekçilere yönelik artan sald›r› ve bask›s› her gün daha da artarak devam etmektedir. Bu sald›r›lar›n tümü farkl› biçimlerde ve isimlerde sürdürülse de esas olarak emekçilerin hakl›, meflru ve onurlu mücadelesini teslim alma ve yok etme hedefiyle gerçeklefltirilmektedir. Sistem, mevcut t›kanm›fll›¤›n› emekçi halka yönelik sald›r›lar›n› dizginsiz bir biçimde sürdürerek aflma ve mevcut otoritesini bu bask›larla koruma hedefindedir” dedi. Aç›klaman›n devam›nda Özbay “Uzun süredir gündemde olan Terörle Mücadele Yasa Tasar›s› da devletin emekçilere yönelik planlad›¤› kapsaml› sald›r›lardan sadece biridir. Devletin önümüzdeki dönem aç›s›ndan planlad›¤› bu sald›r›, emekçi halk›n gelece¤inin belirlenmesi aç›s›ndan oldukça önemlidir” dedi. (‹stanbul)
Amaç tutmak de¤il, iflkence!
Katliamlarla iflleve giren F tipi hapishanelerin amac›, her geçen gün su yüzüne ç›kan icraatlar›yla kendini ortaya koymaya devam ediyor. “Topluma kazand›rma!” amaçl› oldu¤u ileri sürülen F tipi hapishanelerde “topluma tecrit” devam ederken gerçeklefltirilen hak ihlalleri de sürüyor. Özelde Sincan, Tekirda¤ ve Adana Kürkçüler F Tipi Hapishanesi olmak üzere siyasi ve adli tutsaklara uygulanan hak gasplar›n› kamuoyuna duyurmak için TUYAB taraf›ndan bas›n aç›klamas› yap›ld›. 17 fiubat Cuma günü Galatasaray Postanesi önünde bir araya gelen TUYAB’l›lar burada “Tecrit Kald›r›ls›n, Hücreler Kapat›ls›n” yaz›l› pankart açt›. Saat 12.00’de “Devrimci tutsaklar yaln›z de¤ildir” sloganlar›yla bafllayan eylemde kitle ad›na konuflma yapan Meltem Kuruhan; alt› y›ld›r uygulanan tecritte
2005 y›l›nda yürürlü¤e giren C‹K (Ceza ‹nfaz Kanunu) ile hak ihlallerinin yasallaflt›¤›n› belirterek tutsaklar›n kimliklerini ve kifliliklerini yok etme amaçl› sald›r›lar›n ise sadece biçim de¤ifltirdi¤ini söyledi. Kuruhan yap›lan keyfi uygulamalar› flöyle sayd›; * Edirne F Tipi Hapishanesi’nde hiçbir toplatma karar› olmad›¤› halde gönderilen veya ziyaretçiler arac›l›¤› ile tutsaklara verilen gazete, dergi, kitap vb. yay›nlara keyfi olarak el konulmaktad›r. * Adana Kürkçüler Hapishanesi’nde tutsaklara ayakkab› aramas› dayat›lmakta; amac› tutsaklar›n onurlar›n› ve bilincini k›rmak olan bu sald›r›ya tav›r alan tutsaklar›n sa¤l›k, görüfl, haberleflme, savunma (davalar›na gitme) haklar› gasp edilmektedir. * Sincan F Tipi Hapishanesi’nde tutsaklar›n hücrelerinde kaloriferler uzun zamand›r yak›lmamakta; s›cak su ise keyfi olarak verildi¤inden tutsaklar›n sa¤l›klar› bozulmaktad›r. * Tekirda¤ F Tipi Hapishanesi’nde ayakkab› aramas›n› reddeden tutsaklar ‹stanbul Taksim Verem Savafl Derne¤i’nden gelen doktorlarla görüfltürülmedi. Kuruhan ayr›ca Bar›fl Akkufl ve Er-
dinç Yücel’in görüfl haklar›n›n ziyaretçilerinin ek uygulamalara tabi tutularak gasp edildi¤ini belirtti. Tüm bu uygulamalar›n yan›nda “tecrit”in sadece siyasi tutsaklar için de¤il tüm tutsaklar için oldu¤unu gösteren bir olay›n da Reflat Caymazer adl› adli tutsa¤›n bafl›na geldi¤ini anlatan Kuruhan; Caymazer’in yemeklerin kötü ç›kmas› vb. bir dizi uygulama için arkadafllar›na not atarak idareye baflvurdu¤unu ancak not idare taraf›ndan ele geçirilince “Mahkumlar› örgütlemek ve idareye karfl› isyana teflvik etmekten” di-
siplin soruflturmas› aç›larak 10 günlük hücre cezas› verildi¤ini söyledi ve sözü Gülmez anaya b›rakt›. O¤lu Ali Gülmez’in de tutsak oldu¤unu belirten Gülmez ana; Ankara’n›n –19 derece so¤u¤una ra¤men 4 günü aflk›n bir süredir Sincan F Tipi Hapishanesi’nde kaloriferlerin yak›lmad›¤›n› belirtti. S›cak suyun ise verilmedi¤ine ve havaland›rma saatlerinde de hücre kap›lar›n›n kapat›larak tutsaklar›n havaland›rma saatlerinde havaland›rmada b›rak›ld›¤›na dikkat çekti. (‹stanbul)
TAYAD’l› ailelere Taksim’de sald›r› TAYAD’l› Ailelerin, “Tecrite son” demek için 18 fiubat günü saat 15:00’te ‹stanbul Taksim Tünel’de yapmak istedi¤i bas›n aç›klamas›na polis gaz bombalar› ve plastik mermilerle sald›rd›. TAYAD’l› Aileler, “Tecrite son” demek için 18 fiubat günü saat 15:00’te ‹stanbul Taksim Tünel’de hapishanelerde süren tecrite karfl› bas›n aç›klamas› yapmak istedi. TAYAD’l› Ailelerin daha yeni bafllad›¤› bas›n aç›klamas›na herhangi bir uyar›da bulunmayan Çevik Kuvvet ekipleri gaz bombalar› atarak, plastik mermiler s›karak, coplarla sald›rd›. Sald›r› sonucu pek çok kiflinin yaraland›¤› ve bir kiflinin gözalt›na al›nd›¤› bildirildi. TAYAD üyeleri ise kendini savunma haklar›n› kullanarak güvenlik güçlerine tafllarla karfl›l›k verdi. TAYAD’l›lar ile güvenlik güçleri aras›nda Tepebafl›’na kadar çat›flma yafland›. Ard›ndan yap›lan sald›r›y› protesto eden TAYAD’l›lar saat 17:00’de sald›r›ya u¤rad›klar› Galatasaray Lisesi önünde bir bas›n aç›klamas› yaparak sald›r›ya tepkilerine dile getirdiler. (H. Merkezi)
11
42
24 Şubat-9 Mart 2006
Mektuplar, sessizlikte bo¤ulmak istenenleri dile getiriyor...-2Geçen say›m›zda yay›nlad›¤›m›z F Tipi Hapishanelerden gelen tutsak mektuplar›n›n devam›n› yay›nl›yoruz bu say›… Daha önce belirtti¤imiz gibi F Tipleri aç›ld›¤›ndan beri binlerce mektup yaz›ld›/yaz›l›yor, mektuplar sessizli¤e gömülmek istenenlerin, tecritle susturulmaya çal›fl›lanlar›n sesi oluyor çünkü… Kuflkusuz, F Tiplerinde sözünüzü d›flar› tafl›mak oldukça zorlu ve sab›r isteyen bir u¤rafl. “Disiplin suçlar›” nedeniyle al›nan “ceza”lar› düflündü¤ünüzde, aylarca sürecek bir iletiflim engellenmesine tan›k oluyorsunuz. ‹çerideki herfley gibi bu “ceza”lar da kiflili¤i ezmenin bir arac›, yola getirmenin, ›slah etmenin… Ancak bu amaçla yap›lsa da karfl›lar›nda bilinçle örülmüfl bir duvar var: ‹rade! Sincan 1 No’lu F Tipi’nden yazan Ongun Yücel isimli tutsak, mesane kanseri olan Erol Zavar’›n durumu hakk›nda da bilgi vererek hastal›¤›n mücadeleye engel olamad›¤›n› iletiyor d›flardakilere. Örülen bir irade duvar›n›n daha yap›tafllar›n› döflüyor siyasi tutsaklar… YÖK protestosundan al›nanlara defalarca fiziksel fliddet uyguland›¤›n› belirten Yücel, en son bayram aç›k görüflünden dönerken Ender Aldanmaz isimli tutsa¤›n feci flekilde h›rpaland›¤›n› ve üç gün “doktor yok” diye revire ç›kar›lmad›¤›n›, en son ç›kar›ld›¤›nda ise doktorun yeni oluflan yaralanmalar› “do¤um yaralanmas›” olarak tan›mlad›¤›n› belirtiyor! Yap›lan haks›z uygulamalara karfl› suç duyurusunda bulunduklar›n› belirten Yücel, daha önce hiç sonuç alamad›klar› halde yine de bunu yapmaktan vazgeçmeye-
ceklerini belirtiyor. Kap› dövüp slogan att›klar› için ald›klar› mektup yasa¤›n›n yan›s›ra otomatikman 6 ay aç›k görüfl yasa¤› ald›klar›n› belirten Yücel, hangi “ceza” al›n›rsa al›ns›n, 6 ayl›k görüfl yasa¤›n›n üstüne eklendi¤ini vurguluyor. “Terör mahkumu” oldu¤unu kabul etmeyip kimlik almamak ise 3 ayl›k görüfl yasa¤› olarak geri dönüyor size diyerek ortaya seriyor gerçekli¤i. Edirne F tipi Hapishanesi’nden yazan Zeki fiahin ise, tek kald›¤› hücresinde hastalan›nca hissettiklerini aktar›rken “s›cak bir gülümsemenin olmay›fl›n›n” tekli hücrede kalman›n ruh haline de¤inmifl. Hapishaneye ulafl›m sorununa de¤inen fiahin, “Ziyaret aç›s›ndan ailelerin buraya gelip-gitmeleri hem maddi aç›dan hem de manevi aç›dan çok sars›c› oluyor. Hapishane flehir merkezine biraz uzak oldu¤u için ‹stanbul’dan Edirne’ye gelirken verdikleri otobüs paras›ndan daha fazlas›n›, Edirne merkezden buraya taksi paras› olarak veriyorlar” diyerek Kand›ra’ya sevk dilekçesi verildi¤ini ancak Silivri’de aç›lacak olan D Tipi Hapishanelerin aç›l›fl›n› yapabileceklerini belirtiyor! Bu arada mektuptan içeride ütü kullan›lmas›n›n yasak oldu¤unu da ö¤reniyoruz! Kendisini ziyarete gelen ‹HD ve TUYAB üyesi Sevim Kalman’›n “örgütsel propaganda yapt›¤›” gerekçesiyle bir y›l görüflten men cezas› verildi¤ini belirten
Fatma Koyup›nar hücresinden zorla kaç›r›ld› 19 Aral›k 2000 katliam›yla 28 devrimci tutsa¤›n kan› üzerinden hayata geçirilen, devrimci ve komünist tutsaklar nezdinde tüm halk› tecrit etmek, sindirmek amac›yla infla edilen F Tipi
fiahin, yap›lan konuflmalardan duyulan rahats›zl›¤›n böyle ifade edildi¤ini belirtiyor. Ayn› flekilde ‹HD Genel Merkezi’ne yazd›¤› mektuplar›n da ayn› gerekçeyle imha edildi¤ini vurguluyor. F Tipinde yaflanan tecritin en çarp›c› örneklerinden birini de aktar›yor fiahin: “K›smi arama ad› alt›nda yap›lan aramada üç y›ld›r binbir güçlükle biriktirdi¤im ve flimdiye kadar kar›flmad›klar› topra¤›m› al›p götürdüler. Tabi iflin rengini birkaç gün sonra Erzurum’dan arkadafltan gelen mektubu okuyunca çözdüm. Ben Erzurum’daki arkadafltan çiçek tohumu istemifltim, o da tutup mektupla göndermifl. Tabi idare hem onun gönderdi¤i tohuma, hem de benim hücremdeki topra¤a el koydu!” Geçen say›m›zda maruz kald›¤› sürgün sevk sald›r›s›na yer verdi¤imiz Fadime Özkan, mahkemeye gitme esnas›nda yaflad›klar›n› aktar›yor mektubunda. 5 Ocak’ta Erzurum’dan A¤r›’ya sürgün sevk götürülen Özkan, mahkemeye gidifl dönüfl 8 saatlik süre boyunca hiçbir ›s›tmas› olmayan ring arac›nda adeta dondu¤unu, aramada ayakkab›lar›n› ç›kartmad›¤› için kelepçelerinin s›k›ld›¤›n› belirtiyor. Kald›klar› A¤r› Hapishanesinin zorlu flartlar›ndan da bahseden Özkan, tüm bunlar›n yine de morallerini bozamad›¤›n› söylüyor.
hapishaneler bugüne kadar süren ve artarak devam eden say›s›z insanl›k d›fl›, hukuk d›fl› uygulamalara sahne oluyor. Bunun bir örne¤i de 24 Haziran günü DHKP-C davas›ndan kad›n tutsaklar›n kald›¤› hücreye arama ad› alt›nda giren jandarman›n Fatma Koyup›nar’› hücresinden zorla kaç›rmas› oldu. Ölüm Orucu direniflçisi olan Fatma Koyup›nar’›n zorla müdahaleyle sakat b›rak›lmas› söz konusu. Koyup›nar’›n bu durumuyla ilgili Halk›n Hukuk Bürosu 27 Haziran tarihli bir aç›klama yapt›. Yap›lan aç›klamada “24.06.2005 tarihinde kaç›r›lan müvekkilimiz zorla müdahale iflkencesi tehdidi alt›nda sakat b›rak›lmaya çal›fl›l›yor. Zorla müdahale, zorla beslenme gayri hukukidir, gayri hukuki oldu¤u kadar gayri insanidir de. Tecrit iflkencesi bir baflka iflkence olan zorla beslenmeyle pekifltirilmektedir. ‹flkence bir insanl›k suçudur. Tecrit iflkencesini zorla müdahalelerle büyüten iktidarlar bugüne kadar yaflam›n› yitirmifl olan 119 insan›n ölümünden, 600’den fazla insan›n sakat kalmas›ndan sorumludurlar. Müvekkilimiz Fatma Koyup›nar’›n bafl›na gelebilecek herhangi bir sakatl›ktan da, ölümünden de bu suçu ifllemekte ayak direyenler sorumlu olacakt›r. Tutuklu ve hükümlülerin, ailelerinin, hukukçular›n, t›p çevrelerinin seslerine kulak verilmeli. F Tipi hapishanelerde yaflama geçirilmeye çal›fl›lan insanl›k d›fl› tecrit ve izolasyona bir son verilmelidir” denildi. (‹stanbul)
Sincan 2 No’lu F Tipi Hapishanesi’nde tutsak bulunan Kenan Özyürek ise, daha önce sayfalar›m›zda yer verdi¤imiz kendisine uygulanan fiziki sald›r›y› mektup cezas› yeni bitti¤i için yeniden anlatm›fl. Özyürek: “21 Aral›k 2005 günü 10-15 tane gardiyan›n havaland›rmada sald›r›s›na u¤rad›m. Yaflad›¤›m tecriti protesto için yapt›¤›m eylemler gerekçe gösterilerek yere yat›r›l›p kollar›m, bileklerim büküldü, a¤z›m ve bo¤az›m s›k›ld›, yumruk darbeleri ald›m, çeflitli tehditlerle karfl›laflt›m. Ertesi gün ayn› sald›r› tekrarland›. Üç gün boyunca alt› kez ayn› sald›r›ya maruz kald›m. Bunlar›n sonucunda iki ayd›r yan yana hücrede kald›¤›m arkadafl›m›n hücresi de¤ifltirilerek tekrar yaln›z b›rak›ld›m” diyerek yap›lan sald›r›n›n sistematik oldu¤unu dile getiriyor. ‹ki y›la yak›n zamand›r tek kald›¤›n› belirten Özyürek, baflka bir F Tipine sevk olmak için verdi¤i dilekçelerine çeflitli bahanelerle ret cevab› verildi¤ini belirtiyor. F Tiplerindeki uygulamalarda kurallardan daha çok keyfiyetin hakim oldu¤unu vurgulayan Özyürek, Tekirda¤ F Tipinde yasak olmayan bir yaz›n›n kendine gönderildi¤inde “yasak” denilerek verilmedi¤ini vurguluyor. Mektuplar, kanat açm›fl turnalar gibi gidip geliyor içerisi ve d›flar›s› aras›nda… Mektuplar, yaflananlar›n gelece¤e aktar›ld›¤› belge oluyor, tarih yaz›yor art›k… Birgün özgürlük sofras›na hep beraber oturuldu¤unda unutturmamak için… fiimdi harekete geçmek gerekti¤ini göstermek, gelece¤e b›rakmamak için hesap sormay›…
“‹nsan hücreye s›¤ar m›?” 18 fiubat Cumartesi günü saat 13.00’de Konak Postanesi önünde bir araya gelen ‹zmir Cezaevi ‹nisiyatifi bir bas›n aç›klamas› yapt›. “ H ü c r e ölümdür istemiyoruz”, “Devrimci tutsaklar yaln›z de¤ildir” vb. sloganlarla bir araya gelen kitle ad›na bas›n aç›klamas›n› Özgül Mollaibrahimo¤lu okudu. Bas›n aç›klamas›nda; “19 Aral›k 2000 tarihinde kanl› operasyonla aç›lan F tipi hapishanelerde uygulanan tecrit ve izolasyon politikas› 6. y›l›na girdi. Bu süreçte 121 can yitimine ve 500’den fazla insan›m›z›n sakat kalmas›na tan›k olduk. Ancak buna ra¤men hapishanelerde insan onuruna ayk›r› tecrit uygulamalar› hala sona ermedi. Kamuoyunun onca ça¤r›s› yan›ts›z b›rak›ld›” denildi. Bas›n aç›klamas›n›n ard›ndan içerisinde tutsaklar için iletilen taleplerin oldu¤u mektuplar TBMM komisyonlar›, Cumhurbaflkanl›¤› v.b kurumlara postalan›rken, eylem sonras› da yine konuya iliflkin bildiri da¤›t›m› yap›lmak üzere kitle da¤›ld›. (‹zmir)
12
24 Şubat-9 Mart 2006
42
TEKEL’in kapat›lmas› flimdilik dur duruldu! Emperyalizmin “Yeni Dünya Düzeni”, “Küreselleflme” ad› alt›ndaki neo-liberal politikalar›, dünya emekçi halklar› için sonuçlar› her geçen gün daha da a¤›rlaflan sald›r›lar› beraberinde getiriyor. Emperyalizmin bu sald›r› politikalar› emperyalizme ba¤›ml› sömürge ve yar›-sömürge yar› feodal ülkelerde IMF, DB, DTÖ gibi kurumlar arac›l›¤›yla yaflama geçirilmektedir. Ülkemizde de IMF, DB, DTÖ gibi emperyalist kurumlar›n programlar› emperyalizmin iflbirlikçileri ve uflaklar› arac›l›¤›yla yaflama geçirilmekte. Ülkenin yeralt› yerüstü kaynaklar› emperyalist flirketlere peflkefl çekilmekte, özellefltirilmekte. AKP hükümeti taraf›ndan 2005 y›l›nda h›z kazanan özellefltirme, kapatma sald›r›lar› 2006 y›l›nda da h›z›ndan hiçbir fley kaybetmeden devam ediyor. TEKEL’e iliflkin 2002 y›l›nda verilen karar›n Kas›m 2005’te hayata geçirilmeye çal›fl›lmas›n›n ard›ndan gelinen süreçte baflta Adana ve ard›ndan Malatya TEKEL iflçilerinin fabrikay› iflgale dönüflen direniflleri ülkenin birçok ilinde yank› bulmufl, direniflleri büyük oranda sahiplenilmifltir. Ancak bu sahiplenme bas›n aç›klamalar›, destek eylemleri d›fl›na ç›kar›lamam›flt›r. Bunda Tekel iflçilerinin örgütlü oldu¤u Tek G›da-‹fl Sendikas›’n›n Genel Merkezinin pay› büyüktür. Tek G›da-‹fl Sendikas› direniflleri di¤er fabrikalara yaymam›fl, bas›n aç›klamalar›yla, des-
tek eylemleriyle süreci geçifltirmifltir. Baflta ‹stanbul bölgesi olmak üzere di¤er bölgelerde c›l›z eylemler yap›lm›flt›r. Bütün yük Adana ve Malatya iflçilerinin omuzlar›nda kalm›flt›r. Adana ve Malatya’daki iflçiler sendikal önderli¤in pasif tutumlar›na ra¤men kararl›ca direnmifller ve fabrikalar›n› terk etmemifllerdir. ‹flçilerin direniflleri sonucunda burjuva bas›n da eylemliliklere yer vermek zorunda kalm›flt›r.
Özellefltirmeler devam edecek… ‹flçilerin iflgal eylemleri devam ederken baflbakan R. Tayyip Erdo¤an Adana’da yapt›¤› bir aç›klamada “TEKEL’le ilgili olarak Tek G›da-‹fl Sendikas› Genel Baflkan› ve Türk-‹fl yetkilileriyle görüfltüm. Maliye Bakanl›¤›’na da konuyla ilgili çal›flma yap›lmas› için talimat verdik. Ama özellefltirmeler de devam edecektir. Devletin s›rt›na kambur olmufl bu kurumlar› bir bir özel sektöre devredip elimizden ç›karaca¤›z” dedi. Erdo¤an konuflmas›n›n devam›nda “devlet yine hizmetini vermeye devam edecektir, ancak özel sektör bunlar› yürütecektir. Buralar özel sektöre devredildi¤i zaman sizler ifllerinizden olmayacaks›n›z. ‹thal iflçi getirtip çal›flt›rmayaca¤›z. Yine siz çal›flacaks›n›z. Sizler güçlü olursan›z Türkiye güçlü olur. Siz zay›f olursan›z Türkiye zay›f olur” dedi.
“Geliflmelere göre hareket edece¤iz!” Baflbakan›n aç›klamalar›n› de¤erlendiren Tek G›da-‹fl Sendikas› Genel Sekreteri Mecit Amaç ise “hükümetin özellefltirmeden vazgeçmeye niyeti yok. Malatya ve Adana fabrikalar› için kapatma karar›ndan vazgeçilerek yeniden üretime geçme karar› al›nd›. Üretime yeniden bafllanmas› talebini kabul ettik. Ancak bu fabrikalar› özellefltirme kapsam›ndaki di¤er TEKEL fabrikalar›yla birlikte elden ç›karmak isteyebilirler. Özellefltirmeye karfl›y›z. Adana ve Malatya fabrikalar›n›n özellefltirme kapsam›na al›nmas› durumunda geliflmelere göre hareket edece¤iz” dedi. Aç›klamalar›n ard›ndan Malatya ve Adana’da üretim yeniden bafllad›.
Genel Sa¤l›k Sigortas› protesto edildi Ülkede yaflayan bütün herkesi ilgilendiren Sosyal Sigortalar ve Genel Sa¤l›k Sigorta Yasa Tasar›s› ay sonunda Meclis’e gelecek. Tasar› yasa halini al›rsa yoksul halk›n hastalanmas› bile yasaklanm›fl olacak. Emeklilik yafl› kad›nlarda 58’den 68’e, erkeklerde 60’tan 68’e ç›kar›lacak. Sigortal›n›n prim ödeme günü 7 binden 9 bin güne ç›kar›lacak. Emekli maafllar› aflamal› olarak yüzde 23 ile yüzde 33 aras›nda düflürülecek. Sa¤l›k hizmetlerinden yararlanabilmek için yüzde 12.5 prim ödenecek. Ayl›k geliri 127 YTL’den fazla olan herkesten 64 ile 431 YTL aras›nda sa¤l›k vergisi al›nacak... Daha birçok sald›r›y› beraberinde getiren yasa, emekçilerin sa¤l›k ve yaflam hakk›n› hiçe saymakta. fiu andaki sa¤l›k politikas›yla bile emekçiler bir sürü zorluk yaflarlarken, ç›kar›lmas› düflünülen yasayla emekçileri daha zor günler beklemektedir. Bu nedenle en genifl kesimle birlikte yasaya karfl› durufl sergilenmeli, ortak mücadele hatt› örülmelidir. Kartal Sa¤l›k Platformu ile ‹stanbul Emek Platformu yasa tasar›lar›n› protesto etmek amac›yla 18 fiubat Cumartesi günü saat 13.00’te Kartal Meydan›’nda bir bas›n aç›klamas› yapt›lar. Bas›n aç›klamas›na BDSP, ESP, EMEP, ÖDP gibi kurumlar da kendi pankart, flama ve dövizleriyle kat›larak destek verirlerken bas›n aç›klamas›na direniflteki Tuzla deri iflçileri, Rozi iflçileri, Serna Seral
iflçileri damgalar›n› vurdular. Direniflteki iflçiler kendilerini anlatan dövizlerle bas›n aç›klamas›na kat›l›rlarken deri iflçileri de “Kölelik yasas›na hay›r Deri-‹fl Tuzla” pankart›, Deri-‹fl Tuzla fiubesi, DDSB flamalar›yla kat›ld›lar. S›k s›k “Hükümet yasan› al bafl›na çal”, “Birlik, mücadele, zafer”, “Kurtulufl yok tek bafl›na ya hep beraber ya hiçbirimiz”, “Tuzla iflçisi direniflin simgesi” vb. sloganlar› at›l›rken burada s›ras›yla Sinan Sefero¤lu, direniflte olan Rozi iflçileri ad›na Bar›fl Aflan, KESK ad›na ‹smail Hakk› Tombul, Nizamettin Aktepe ile Ali Aluç birer konuflma yapt›lar. Yap›lan konuflmalarda özetle AKP hükümetinin sa¤l›k politikalar› elefltirildi ve bu sald›r›lara karfl› ortak mücadele edilmesi gerekti¤i vurguland›. Direniflte olan Rozi iflçileri ad›na konuflan Tümka-‹fl Sendikas› Örgütlenme Uzman› Bar›fl Aflan ise yapt›¤› konuflmada “Onurumuz ve
gelece¤imiz için direnifle bafllad›k. Bundan 4 ay önce kölece koflullardan kurtulmak için örgütlenmemiz gerekti¤ini anlad›k. Bunun için Nakliyat‹fl’e gittik. Ülker Grubu bizi kölece çal›flt›rmaya al›flm›flt›. 163 iflçiden 90 üzerinde kifli Tümka-‹fl’e üye olduk. Bunun üzerine patron 15 iflçiyi iflten att›. Patron sendikadan istifa etmemiz için bize 50 bin YTL, araba, ev vaat etti. Ancak hiç kimse bu onursuzlu¤u kabul etmedi. Bunun üzerine 7 iflçi daha iflten at›ld›. Fabrikadaki iflçiler ifl yavafllatarak ve kendi aralar›nda para toplayarak direnifli destekliyorlar. Fabrika önünde çad›r kurduk ve sendikal› olarak ifle geri dönene kadar direniflimiz sürecektir” dedi. Bas›n aç›klamas›nda “Sa¤l›¤›m›z› Paralatmayaca¤›z Kartal Sa¤l›k Platformu” pankart› ve çeflitli dövizler de aç›ld›. Bas›n aç›klamas› imza stand›n›n aç›lmas›n›n ard›ndan saat 13:45’te sona erdi. (Kartal)
Baflbakan’›n yapt›¤› aç›klamadan da çok rahatl›kla anlafl›l›yor ki TEKEL’in kapat›lmas› ya da özellefltirilmesi gündemdeki yerini koruyor. Yine Mecit Amaç’›n aç›klamas›ndan da gelecek sürece yönelik somut hedeflerin olmad›¤› anlafl›lmaktad›r. Bu fabrikalardaki kazan›mlar iflçilerin kararl› tutumlar› sonucu elde edilmifltir. Bundan sonraki süreçte de iflçilerin durufllar› özellefltirme sald›r›s›n›n hayata geçirilip geçirilmeyece¤ini belirleyecektir. ‹flçilerin yakalad›klar› birliktelikleri daha ileriye tafl›malar› zorunludur. Burada baflta sendikal önderli¤i zorlamalar› gerekmektedir. Günü kurtaran, c›l›z eylemlilikleri daha ileriye tafl›mak, flimdiden gelecek sald›r›lara göre flekillenmek, ad›mlar›n› örmek önemlidir. (Kartal)
Çukurova DDSB’den bildiri da¤›t›m› Çukurova DDSB “8 Mart Dünya Emekçi Kad›nlar Günüdür!” ve “‹flimiz, Ekme¤imiz ve özgürlü¤ümüz için s›n›f dayan›flmas›n› yükseltelim!” bafll›klar› ile ç›kard›¤› iki adet bildiriyi genifl bir flekilde da¤›tt›. “Limanlar, SEKA, PETK‹M, TÜPRAfi, SEYD‹fiEH‹R gibi ülke ekonomisinin bel kemi¤i olan kurulufllar› özellefltirerek emperyalistlere peflkefl çeken, Tuzla Deri havzas›nda yasal haklar›n› kullan›p sendikal› olmak isteyen iflçileri iflten atan ve iflçiler direniflle karfl›l›k verince polis, asker ve s›n›f içindeki iflbirlikçileri de kullanarak sald›ran ve birçok iflçinin yaralanmas›na sebep olan burjuva-feodal medyay› kullanarak direniflteki iflçileri kamuoyuna ‘terörist’ olarak gösteren; Bergama’da, Dersim’de ve Mersin’de mahkeme karar› olmas›na ra¤men buralarda yaflayan yoksul emekçi halk›m›z›n hayat›n› yok sayarak siyanürle alt›n aranmas›na ve rafinerilerin iflletilmesine izin veren, Bursa’da daha fazla kâr etmek u¤runa aralar›nda çocuklar›n ve hamile kad›nlar›n da bulundu¤u 5 iflçiyi 5 YTL mesai ücreti karfl›l›¤›nda öldüren emperyalist-kapitalist sistemin ufla¤› ülkemiz hakim s›n›flar›d›r” fleklindeki bildiride ayr›ca “SEKA iflçilerine omuz veren ‘TEKEL’den ölümüz ç›kar’ diyerek direnifle geçen ve direniflleri devam eden TEKEL iflçileri sömürü sisteminin ne flekilde tarihin çöplü¤üne gidece¤ini bize ö¤retmektedir. Onlardan ö¤renelim, onlar›n seslerini duyal›m ve seslerine ses katal›m” denildi. 8 Mart için ç›kart›lan bildiride de “Bugün tart›flmas› yürütülen 8 Mart’›n emekçi kad›nlar günü mü yoksa kad›nlar günü mü oldu¤u veya 8 Mart’›n erkeklerle mi yoksa erkeksiz mi olaca¤› tart›flmas› asl›nda bu tarihsel günün özüne ters düflmektedir. Elbette ki 8 Mart Dünya Emekçi Kad›nlar Günü’dür, tabi ki bugün Condalieaze Rice’in, Tansu Çiller’in vs. nezdinde burjuva kad›nlar›n günü de¤ildir” denildi. (Mersin)
13
42
24 Şubat-9 Mart 2006
“Üretiminde bulunulmayan hiçbir fley yeterince sahiplenilmez” Merhaba Kolektif bir çal›flman›n ürünü olan ‹flçi-köylü gazetesinin bir süre önce bafllatm›fl oldu¤u okur sayfas› arac›l›¤›yla bir ‹flçi-köylü okuru olarak ben de yay›n faaliyeti üzerine düflüncelerimi sizlerle paylaflmak istedim. Kolektif-kültürel bir etkinlik olan yay›n faaliyeti, s›n›f savafl›m›n›n çok de¤iflik biçimleri içinde en önemli gövdeyi oluflturan ideolojik-siyasi mücadelenin can damar›d›r. Emperyalizm bugün her türlü iletiflim araçlar›n› kullanarak insanl›¤› kimliksizlefltirme, robotlaflt›rma ve sömürüyü daha da art›rma çabas› içindedir. Buna karfl›l›k devrimci ve demokratlar da halka ulaflmada kullanabilece¤i her arac› kullanmal›d›r. Bu araçlar içerisinde yay›n faaliyeti kuflkusuz çok önemli bir yer tutmakta, çok önemli görevler üstlenmektedir. Sosyal yaflam›n bir ihtiyac› olarak do¤an ‹flçi-köylü prati¤in, somut koflullar›n ihtiyac›na cevap verebildi¤i oranda görevlerini yerine getirebilir. Bu da gazetenin s›n›f savafl›m›ndaki rolünün gere¤ince kavranmas›yla, misyo-
nunun bilince ç›kar›l›p, yap›s›na uygun gelifltirilmesiyle mümkündür. Bu eksende biz ‹flçi-köylü okurlar›na da önemli görevler düflmektedir. Dört taraf›m›z televizyonuyla, gazetesiyle ve birçok iletiflim arac›yla kuflat›lm›flken, sömürü düzeni her kanaldan insanlar›n beynini uyufltururken bizim için ilk elden yap›lmas› gereken yay›n faaliyetinin öneminin kavranmas›d›r. Gazetemizin kitleler-
Dersim’de siyanürlü alt›na ve barajlara karfl› alanlara! Munzur Çevre Derne¤i ve Munzur’un Delileri taraf›ndan “Munzur baraj projesi” ile birlikte Munzur nehri üzerinde yap›lmas› planlanan (ki bu projeden 8 baraj ve hidroelektrik santralinden Uzunçay›r ve Mercan barajlar› tamamlanm›flt›r) barajlar ve Ovac›k ilçesindeki siyanürlü maden aramalar›na dikkat çekmek amac›yla 10 fiubat Cuma günü Tunceli Belediyesi Konferans Salonu’nda söylefli düzenlendi. Söylefli öncesi ‹zmir-Bergama’da siyanürlü alt›n aramas›na karfl› Bergama köylülerinin direnifllerini ve eylemlerini anlatan bir sinevizyon gösterisi sunuldu. Sinevizyon gösteriminden sonra konuflan Munzur’un Delileri üyesi Mahir T›rafl, siyanürün insan sa¤l›¤› üzerindeki etkilerine dikkat çekerek “Siyanürün insan yaflam›n› ve do¤ay› nas›l etkiledi¤ini hepimiz çok iyi biliyoruz. O zehiri topraklar›m›zda görmek istemiyoruz. Ama buna karfl› güçlü bir dayan›flma olmas› gerekiyor. Bilmek yeterli de¤il, direnmek laz›m. Ancak bu flekilde sonuca ulafl›r›z” diyerek topraklar›m›z›n ve yaflamlar›m›z›n zehirlenmesine, siyanürlü maden aranmas›na dur ça¤r›s› yapt›. Yine 12 fiubat Pazar günü Munzur Do¤al Yaflam› Koruma Derne¤i ve Munzur’un Delileri barajlara ve siyanürlü alt›n aranmas›na karfl› Ovac›k ilçesinde bir etkinlik düzenlediler. Ovac›k Belediyesi Konferans Salonu’nda yap›lan etkinlik, Tunceli Belediyesi Gençlik Kültür Merkezi Semah Ekibi’nin semah gösterimiyle bafllad›. Daha sonra Munzur’un Delileri Tiyatro Grubu taraf›ndan Munzur Nehri üzerine kurulacak olan barajlara ve siyanürlü alt›n araman›n insan sa¤l›¤› ve do¤a üzerindeki etkilerini anlatan bir oyun sahnelendi. Tiyatro gösteriminin ard›ndan Hindistan’daki siyanürlü alt›n aramaya karfl› gösterilen mücadeleyi konu alan sinevizyon gösterimi ile etkinlik sona erdi. (Erzincan)
le buluflabilmesi ve daha nitelikli hale getirilebilmesi için bu flartt›r. ‹kinci olarak bilince ç›karmam›z gereken fleyse gazetemizin sahiplenilmesidir. Bir fleyin sahiplenilmesi için onun üretimine kat›lmak flartt›r. Üretiminde bulunulmayan hiçbir fley yeterince sahiplenilmez. Kitlelerin sahiplenmedi¤i bir yay›n›n yaflama flans› yoktur. Gazetemi-
zin kitlelerle bütünleflebilmesi için de onun üretimine katk› sunmal›y›z. Peki biz üretime nas›l kat›laca¤›z? Üretime kat›lmak ne demektir? Üretime kat›lmak demek öncelikle gazetenin okunmas› demektir. Gazetede ç›kan yaz›lar›n dikkatle okunmas›, tart›fl›lmas›, kavranmas› ve çevremize kavrat›lmas› demektir. Gazetemizin kitlelere ulaflt›r›lmas›, okutulmas› demektir. Üretime kat›lmak demek yaz›lar›m›zla, deneyimlerimizle yay›n›n beslenmesi demektir. Üretime kat›lmak gazetemizin da¤›t›lmas›n› sa¤lamak, etkili ve verimli da¤›t›m a¤› oluflturmakt›r. Üretime kat›lmak demek, yay›nlar›m›za maddi destek sunmak ve maddi olanaklar yaratmak demektir. Semtlerde, okullarda, fabrikalarda var oldu¤umuz her alanda ‹flçi-köylü okurlar› olarak bu sorumlulu¤u üstlenmeli ve bu sorumlulu¤un bilincinde olarak en genifl kesimlere gazetemizin ulaflmas›n› sa¤lamal› ve en genifl kesimi bu üretime katmak için elimizden geleni yapmal›y›z. (Bir ‹K okuru)
“KOCAM EVDE YOK” Gazetemiz ve her türlü yay›n faaliyetimiz bizim için kitlelere gitmede, onlar› örgütlemede önemli birer araçt›r. Yay›n, çeflitli alanlardaki faaliyetin aynas›d›r. S›n›f mücadelesinin günümüzdeki düzeyini, izledi¤i yolu gösterir. Faaliyetçilerin, militanlar›n, kolektifin bütünü hakk›nda bilgi sahibi olmas›n› di¤er alanlar›n sorunlar›n› da dikkate alarak düflünmesini sa¤lar. Yay›n her alan›n s›n›f mücadelesindeki yerini, kavray›fl›n› merkezi politikalara yaklafl›m›n› ve nas›l uygulad›¤›n› gösterir. Yay›n kitlelerle iliflkilerimizde sesimiz, solu¤umuzdur. Güncelli¤inden kaynakl› y›¤›nlar›n nabz›n› tutmada, sorunlar› üzerinden onlarla iliflki kurmada düzenin yaratt›¤› kuflat›lm›fll›¤› k›rmada önemli bir araçt›r. Kendimizi ve emekçileri örgütlememizde fonksiyonu çok önemlidir. Yay›n›n sürekli beslenmesi, da¤›t›m›n›n yap›lmas› ayn› zamanda bizim ajitasyon ve propaganda çal›flmam›z›n önemli bir aya¤›d›r. Bu bilinçle biz de kendi alan›m›zda belirledi¤imiz semtlerde gazetemizin da¤›t›m›n› yapt›k/yap›yoruz. Da¤›t›m, sesli ajitasyonla kalabal›k bir flekilde yap›labilece¤i gibi evler gezilerek de yap›labilir. Biz iki kifli olarak gitti¤imiz gecekondu mahallesinde emekçilerle birebir iliflki kurarak da¤›t›m-ajitasyon yapt›k. Amac›m›z kendimizi anlatmak, kitleleri anlamakt›. Onlardan ö¤ren-
mek, onlara bilinç tafl›makt›. Etkinliklerimizin eylemlerimizin propagandas›n› yapmak halk›m›z› kendi sorunlar›na duyarl› hale getirmekti. Kimi evlerde kap› bile aç›lmaz iken kimi yerlerde içeri davet edildik. Baz› yerlerde ev kad›nlar›ndan “kocam evde yok, bilmem ki” birkaç yerden “ben memurum siyaset yasa¤›m var” cevab›n› ald›k. Da¤›t›m s›ras›nda karfl›laflt›¤›m›z gençlerle sohbetimiz daha da canl› geçiyor. Merak edip sorduklar› sorular› yan›tlamaya çal›fl›rken heyecanlan›yoruz. Yafll› bir teyzemizin “okumam yazmam yok, ama al›r›m, siz içeri girip biraz ›s›n›n” sözleri so¤uk havada bizi oldukça sevindiriyor; ancak yine de girmeden hedefledi¤imiz alan› gezmeye devam ediyoruz. Bir teyzenin gazetemizi tan›tt›ktan sonra “ben gazetenizi biliyorum,
okudum vermeyin” söylemi üzerine ne zaman okudu¤unu soruyoruz. “Geçen sene “ cevab›n› veriyor. Demek ki “bir y›lda fazlaca bir fleyin de¤iflmedi¤ine kanaat getirmifl olmal›” diyerek çal›flmam›za devam ediyoruz. Kap›s›n› çald›¤›m›z her evde bir kez daha kendimizin ve kitlelerin gerçekli¤i ile karfl› karfl›ya geliyoruz. Her ad›mda kim oldu¤umuzu biraz daha anlam›fl olarak yürüyoruz. S›cak gülümsemeleri ile devrimcilere kap›s›n› açan insanlar›n bizden beklentilerini daha iyi hissediyoruz. Onlara umut tafl›d›¤›m›z›n daha çok fark›na var›yoruz. Ve kendimize daha çok k›z›yoruz neden daha çok gitmiyoruz diye. Onlardan ö¤rendiklerimizle onlara ö¤reteceklerimizle daha coflkulu, daha umutlu giderek kalplerini ve bilinçlerini fethedelim. (Bir ‹K okuru)
14
24 Şubat-9 Mart 2006
42
Devletin süreklili¤ini sa¤lamak için toplumsal fliddet büyütülüyor ‹flsizlik ve yoksullu¤un gün geçtikçe büyüdü¤ü, yaflam standard›n›n yükselmesi için önerilen reçetelerin tek tek iflas etti¤i bir süreçte toplumda artan bireysel kurtulufl mücadelelerinin yans›mas› olarak toplumsal fliddet, cinnet, yabanc›laflma, linç vb. konularla ilgili Dinamik Psikoterapi Merkezi’nde Psikiyatri Uzman› olan Serpil Do¤an’la yapt›¤›m›z röportaj› yay›nl›yoruz. - Toplumsal fliddeti nas›l tan›mlars›n›z? Serpil Do¤an: fiiddet çok genifl yelpazede yer alan bir kavram asl›nda. Genel anlam›yla bir kiflinin yada grubun bir ötekine yada baflka bir gruba yönelik sözel, fiziksel yada farkl› ba¤lamlarda de¤erlendirilebilecek bir eylem. Ancak bu eylemin elbette bir çok nedeni var. Ekonomik, politik, sosyal, psikolojik nedenler gibi s›ralayabiliriz bunlar›. Temel olarak ötekinin bireyden bafllay›p bir toplumsal gruba gidebilecek ölçüde ötekinin yada ötekilerin normlar›na, kültürlerine fiziksel ve psikolojik bütünlüklerine zarar verici pasif yada aktif eylemler olarak s›n›fland›rmam›z mümkün. Son süreçle ilgili söylenebilecek çok fley var bu konuda. Psikolojik nedenleri konusuna de¤inecek olursam medyada tan›k oldu¤umuz fliddet için Kurtlar Vadisi örne¤ini verdiniz. Yada çocuklar›n bir flekilde televizyonda izledikleri fliddet programlar›ndan nas›l etkilendikleri veya toplumda fliddetin ne kadar rolü var yada rolü nedir sorusunu sormam›z gerekir. Çocuklarla bafllayacak olursak; özellikle 12 yafl›na kadar olan süreçte özellikle 5-12 yafl aras›ndaki çocuklarda fliddete yönelik bir merak var ama bu merak oyun tarz›nda. Çocuklar televizyonda gördükleri fliddet içerikli programlardan edindikleri bilgilerle kendi oyuncaklar›yla oynama tarz›nda bir tak›m eylemler içerisine girebiliyorlar. Ancak ortalama olarak 12 yafl›na kadar henüz ölüm yada suç, kötülük, iyilik gibi soyut kavramlar› bilmedi¤i için onlar çocuk için oyunun birer parças› gibi. Ancak o yafltan sonra özellikle bu gruplaflmalar tarz›nda özellikle gördü¤ümüz ve linç olaylar›nda da tan›k oldu¤umuz daha ergen bir yafl grubu var. 13 yaflla 20-25 yafl aras› bir popülasyon. Onlar için çok daha farkl› bir anlam ifade ediyor elbette. O insanlar fliddet içerikli programlar› izledikçe oradaki güçlü olanla, erkle bir özdeflim içerisine giriyorlar. Özdeflleflme bir savunma mekanizmas› oluyor ve kifliler
öfkeyi, k›zg›nl›¤›, fliddete e¤ilimli taraflar›n› yada sald›rgan dürtülerini o yolla boflaltma f›rsat› yakalam›fl oluyorlar. Bu bir flekilde eriflkin kiflilerin kendi sald›rgan dürtülerini boflaltmalar›na, bir yerlere kanalize etmelerine f›rsat tan›yor. Çünkü birebir toplumdaki fliddetin art›fl›yla, fliddet içerikli programlar› izlemek aras›nda birebir ba¤lant› kurmak mümkün de¤il. Bu kadar fliddet içerikli program d›flar›da bu kadar fliddete yol aç›yor gibi bir ba¤lant› kurmak mümkün de¤il. Ama kiflilerin sürekli olarak bir üst güçle yada kurumla özdeflim kurma ihtiyaçlar›n›n olmas› ve bu yolla biraz sald›rgan taraflar›n› ve agresif dürtülerini boflaltmaya çal›flmalar› söz konusu. - Medyan›n pay› yok mu, yönlen-
de kamuoyu taraf›ndan kabul edilebilir bir fliddet. Çünkü orada bir meflrulu¤u var. Halk›n ve kamuoyunun benimsedi¤i fliddet bir flekilde daha çok iktidar taraf›ndan, otorite taraf›ndan uygulanan bir fliddet. Halk ve kamuoyu taraf›ndan daha çok kabul görüyor. Mesela askerlikte böyle bir fley de¤il midir? Çünkü normal zamanda asla yap›lmayabilecek eylemler askerlikte bir flekilde çok meflru görülebiliyor. Çünkü o iktidar›n emri do¤rultusunda uygulan›n bir fliddet oldu¤u için. O noktada gücün yada iktidar›n lehine olan her fley iktidar› koruma yönlü her türlü fliddet kabul görüyor. Ona karfl› ç›k›lm›yor çünkü onun devam› söz konusu. Polisin uygulad›¤› fliddetten tutun da iflkence bunun bir örne¤i. Bir flekilde üst düzeyde fliddetler
önemli bir rolü var. Linç olaylar›nda yine benzer bir durum söz konusu. Orada bir grup psikolojisi, grup dinami¤i elbette çok önemli ama o grup dinami¤inin otoritenin emirleri alt›nda hareket ediyor olmas› çok önemli bir nokta diye düflünüyorum. Özellikle ergenlerin bir araya geldi¤i, grup olarak hareket ettikleri ve kabul etmedikleri görüfllere, yaflant›lara sahip öteki gruplara yönelik sald›r›lar›. Orada da yine ülkenin bölünmezli¤i, devletin süreklili¤i gibi söylemler iktidar taraf›ndan üretilen ve sürekli olarak yenilenen söylemler o grubu bir flekilde özdeflleflme ihtiyac› olan ve sald›rgan dürtülerini boflaltma ihtiyac› olan o grubu bir tak›m linç eylemlerine yöneltmeye çal›fl›yor. - Bunlar›n nedeni nelerdir, sosyoekonomik yap›n›n pay› nedir?
Devlet varsa fliddette vard›r demek, fliddetin devletin kaç›n›lmaz bir unsuru oldu¤u anlam›na geliyor ki, bu da devletin kendi devaml›l›¤› için baflvurdu¤u yöntemler geliyor. Linç olaylar› böyle bir fley de¤il mi sonuçta, bölünmezlik- parçalanmazl›k söylemleri ve bu söylemlerin karfl›s›nda yer alan gruplara yönelik yap›lan sald›r›lar.
diricili¤i yok mudur yani? Yönlendirme çok bilinçli bir kavram. Benim kast etti¤imse daha çok kiflilerin kendi psikolojik, ruhsal dünyalar›ndaki bir tak›m dürtüleri harekete geçirmekle ilgili bir fley. Bu noktada medyan›n kimin elinde oldu¤unu biliyoruz. Hangi fliddet olursa olsun, medya fliddetinden tutun da iflkenceye kadar bir flekilde iktidar›n uygulad›¤› fliddet
uygulay›p, adam öldürmeye, katliamlara var›ncaya kadar uygulanan fliddetlerde kahraman ilan edilen bir çok kifli var de¤il mi? Çünkü bunlar kamuoyunun gözünde ve yap›lan çal›flmalardan anketlerden öyle ç›k›yor, insanlar›n yüzde ellisinden fazlas› bunun do¤rulu¤unu kabul ediyor. Burada da yine insanlar›n güçle, iktidarla, otoriteyle kurduklar› özdeflimin yada özdeflleflme ihtiyaçlar›n›n çok
‹nsanda temel olarak iki tür dürtü var. Libidinal ve agresif dürtüler. Agresif dürtüler asl›nda iki yönde geliflme gösteriyor. Tek bafl›na y›k›c› sald›rgan dürtüler de¤il. Sa¤l›kl› psikolojik yap›lanmaya sahip bir kifli agresif dürtülerini çok yap›c› bir flekilde kullan›yor. Nerde sald›rgan hale geliyor? Kendilik dedi¤imiz k›sm› zedelenme tehdidi oldu¤u anda. Kiflinin kendisiyle ilgili imajlar›, tasar›mlar›, hayalleri vard›r.
15
42 Bu kendili¤e yönelik söz konusu olan herhangi bir sald›r› o kendilikte bir yaralanmaya yol açar. Narsizm deriz buna. Narsistik yaralanma deriz. Kifli bunu ortadan kald›rabilmek ve kendini yeniden onarabilmek için sald›rganlaflabilir. Agresif dürtülerini y›k›c› bir yere kanalize ederek y›k›c› ve fliddet içeren eylemlerde bulunabilir. Elbette ekonomik yetersizlik, iflsizlik temelde bir mutsuzlu¤a yol açan fleyler. Hazz›n karfl›t› bir durum söz konusu. Orada kendili¤in yaralanmas›, incinmesi var. Ve bu incinme sürekli bir hale geldi¤inde zaman içerisinde tekrar ettikçe kifli travmatize olmaya bafll›yor do¤al olarak. Bu tekrarlayan travmatizasyonlar kifli de sald›rgan davran›fllar yada fliddet içeren eylemler fleklinde kendini gösterebiliyor. Çünkü temel olarak temel ihtiyaçlar›n karfl›lanmas› mümkün de¤ilse ve kifli yaflad›klar›ndan, yaflant›lar›ndan haz alm›yorsa o zaman bir Narsistik yaralanma yafl›yor. Ve bu yaralanman›n yol açt›¤› bir tak›m sald›rgan agresif fliddet içeren eylemlere yönelebiliyor. Bir di¤er nedeni de iflinde problem yaflay›p gidip evinde eflini döven erkekler. Nedenlerinden biri az önce söyledi¤im flekilde aç›klanabilir. Bir di¤er neden de orada baflka mekanizmalar rol oynuyor. Yap›lan birçok çal›flma flunu gösteriyor ki baflkas›na fliddet uygulayan kifliler kendi geçmifl yaflam›nda fliddete maruz kalm›fl kifliler. Aile içi fliddet çok yüksek oranlarda gördü¤ümüz fley. Efline, çocu¤una psikolojik yada fiziksel fliddet uygulayan erkeklerle yap›lm›fl araflt›rmalar flunu gösteriyor. Bu erkeklerin büyük k›sm›n›n geçmiflte fliddete maruz kalm›fl olmalar›. Geçmiflte fliddete maruz kalm›fl inanlar›n ötekilere fliddet uygulama potansiyeli daha yüksek. Çünkü her defas›nda asl›nda bilinçd›fl› bir mekanizma rol oynuyor. Her defas›nda kendi u¤rad›¤› fliddeti ortadan kald›rmaya çal›fl›yor. Her defas›nda onun son olabilece¤ine dair bir inanc› oluyor. Ama böyle olmuyor. - ‹flsizli¤in gittikçe büyüdü¤ü, yoksullu¤un derinleflti¤i, insanlar›n en temel gereksinimlerini karfl›lamakta giderek daha fazla zorluk yaflad›¤› dönemlerde bunlar›n yaflanmas› normal de¤il mi?
Bunun sadece aç›klamas›n› yapabiliriz. Ama normal demek bunun bir flekilde devam›n› da kabullenmek anlam›na geliyor diyebilir o zaman. Böyle bir tehlikesi var yani. Ama anlafl›labilir demek daha do¤ru olur. Burada ciddi bir patoloji var. fiiddete maruz kalan kad›nlarla yap›lan çal›flmalarda da bu kad›nlar›n büyük bir k›sm›n›n fliddete tan›k oldu¤u bir ailede yetiflmifl olduklar› ortaya ç›k›yor. Ço¤unlu¤unda oldukça otoriter, kurallar› koyan, fliddet uygulayan bir baban›n varl›¤› söz konusu. Burada normallik yok, hem fliddeti uygulayan hem de fliddete maruz kalan kiflileri kad›nlar› tedaviye almak da yeterli de¤il. Ayn› zamanda fliddeti uygulayan kiflilere de yard›mc› olmak, psikiyatrik yada teropatik yard›mlar›n yap›lmas› gerekir. - Ço¤u zaman cehalet olarak aç›klamalar yap›l›yor ancak pek çok ankette özellikle üniversite mezunlar›n›n fliddet uygulad›¤›n› söylüyor. Bunu nas›l de¤erlendirebiliriz? fiiddet uygulayanlar›n birço¤u daha düflük sosyo-ekonomik düzeyden geldi¤i görülüyor. Optimal yaflam koflullar›na sahip olmayan, bar›nma, kurdu¤u iliflkiler yada toplumun ço¤unlu¤u için geçerli olabilecek bir fley bu asl›nda. Düflük sosyo-ekonomik düzeyde kiflinin ihtiyaçlar›n›n karfl›lanmamas› söz konusu. Yani orada hazz›n olmad›¤› bir durum var. Hazz›n olmad›¤› bir durumda da sald›rganl›k, agresyon ön plana ç›k›yor. Bunlar›n önemli bir oran› üniversite mezunu insanlar. Çünkü e¤itim-ö¤retimle kiflinin ruhsal çat›flmalar› farkl› fleyler. Üniversite mezunu olup da üniversite mezunu eflini döven binlerce erkek var. E¤itim ve ö¤retim kiflinin ruhsal dünyas›ndaki çat›flmalar›n› çözmeye yeten bir fley de¤il. E¤itim-ö¤retim kiflinin iyi bir gelir düzeyine, arzulad›¤› yaflam standartlar›na sahip olmas› onun yaflamdan haz alma oran›n› art›r›r ve hazz›n oldu¤u yerde de fliddet daha az görülebiliyor. - Peki linç bir kültür müdür, kültür de¤ilse neden bu flekilde ifade ediliyor ve yayg›nlaflt›r›lmaya çal›fl›l›yor? Kültür onu karfl›layan bir kavram de¤il diye düflünüyorum. Orada bir grup dinami¤i söz konusu. Bir gruba ait olma ihtiyac› duyan insanlar›n ve
fiiddet uygulayanlar›n birço¤u daha düflük sosyoekonomik düzeyden geldi¤i görülüyor. optimal yaflam koflullar›na sahip olmayan, bar›nma, kurdu¤u iliflkiler ya da toplumun ço¤unlu¤u için geçerli olabilecek bir fley bu asl›nda.
24 Şubat-9 Mart 2006 kendi sald›rganl›klar›n› incinmifl taraflar›n› onarma imkan› bulduklar› bir yer onlar için. O grupla beraber ayn› davran›fl› göstererek, kendi geçmifl travmalar›n› onarma ihtimali var orada. Bu ba¤lamda bir kültürden bahsedemeyiz ve o fliddet eylemini destekleyen kurumlar›n yönlendirmeleri çok önemli. Çünkü linç eylemlerini yapan insanlar›n yada gruplar›n arkas›nda bir destek oldu¤unu görüyoruz. Hep iktidar taraf›ndan destekleniyorlar o gruplar. Destekleniyor olmak onlar›n tek bafllar›na yapamayacaklar› eylemlerin içerisinde olmalar›n› sa¤l›yor. - Cinnet ve insan›n insana yabanc›laflmas› fliddetin neresinde yer al›yor, arada nas›l bir ba¤lant› var? Bütün bu söyledi¤im mekanizmalar rol oynuyor zaten. Duyars›zlaflma yada yabanc›laflmaya gelirseniz orada çok daha farkl› bir mekanizma oldu¤unu görürüz. Duyars›zlaflma yada yabanc›laflman›n mekanizmalar›ndan bir tanesi az önce söyledi¤im iktidardan, güçten gelen eylemlerin bir flekilde kabullenilmesiyle ilgili. Gücün devam›n› tehlikeye atan bir duruma veya gruba karfl› yap›lmas› gibi bir anlay›fl var. Benzer bir fley iflkence için de söylenebilir. Bir di¤er mekanizma da o travmaya kalmam›fl kiflilerin ama bir flekilde tan›k olmufl kiflilerin duyars›zlaflmas› yada yabanc›laflmas›n›n alt›nda yatan nedenlerden biri de o durumla nas›l bafl edece¤ini bilememesidir. Kendi egosuyla ilgili bir durum söz konusu. Öylesine güçlü bir fliddet bir travma var ki orada buna televizyonda, sokakta tan›k olabilirsiniz, yada duymufl olabilirsiniz bir flekilde ama orada egonun kald›rmakta ve bafl etmekte zorlanaca¤› ölçüde fliddetli bir durum söz konusu. Bunu bilemedi¤i için bir tak›m rasyonel gerekçeler bulmaya çal›fl›yor. ‹flkenceye maruz kalm›fl kifliler için di¤er insanlar›n söyledikleri çok yayg›n bir söz vard›r. “Sen de bu ifllerin içerisine girmeseydin, o zaman buna maruz kalmazd›n” denir. Orada iflkenceye maruz kalan kifliyi suçlay›c› bir tav›r vard›r. Orada bir destek söz konusu de¤ildir. Ayn› fley tecavüze maruz kalan kad›nlar içinde geçerlidir. “Sen de o saatte sokakta olmasayd›n, o flekilde giyinmeseydin, kim bilir sen ne yapt›n ki sana
böyle bir fley yapt›lar” deniyor. Orada fliddete maruz kalan kifli d›fllan›yor. Bir yan› duyars›zlaflma, yabanc›laflma yada ilgisizleflme ise di¤er yan› kifliyi suçlamaya kadar varan bir yelpazede yer al›yor. Çünkü orada kiflilerin kald›ramayaca¤› ölçüde bir fliddet vard›r. O yüzden bir tak›m aç›klamalarla kendilerini rahatlatmaya çal›fl›yorlar. Birey olarak bir flekilde fliddetli bir duruma yada fliddete tan›k oldu¤u zaman egonun kendini korumas› gerekiyor ve bir tak›m savunma mekanizmalar›na baflvuruyor. - Temel nedeni ne olabilir, burada sorun sistemin kendisidir diyebilir misiniz? Temel nedenler genel çerçeve olarak az önce söylediklerimizdir. Ama bunlar› tek bir nedene indirgemek do¤ru de¤ildir. Devletle ilgisi nedir dersek, bir flekilde devlet terörü diyebilece¤imiz bir fliddet çeflidi de var tabii ki. Bütün araflt›rmalarda, bütün çal›flmalarda bu ortaya konmufl bir fley. Kendi iktidar›n› devaml›l›¤›n› sa¤lamak için uygulanan bir fliddet. Ama bu iktidardan geldi¤i için onaylanan, desteklenen, meflru görülen bir fliddet oluyor. Bu Amerika’da da böyle Türkiye’de de böyle. Dünyan›n her yerinde bu böyle. Sizin verdi¤iniz örnekte devlet varsa fliddet de vard›r demek fliddetin devletin kaç›n›lmaz bir unsuru oldu¤u anlam›na geliyor ki, bu da devletin kendi devaml›l›¤› için baflvurdu¤u yöntemler gibi geliyor. Linç olaylar› böyle bir fley de¤il mi sonuçta, bölünmezlik-parçalanmazl›k söylemleri ve bu söylemlerin karfl›s›nda yer alan gruplara yönelik yap›lan sald›r›lar. - Pek çok insan›n bireysel kurtulufl çabas› vererek içinden ç›kmaya çal›flt›¤› bu durumu toplumsal de¤iflime yönlendirmek için neler yapmak gerekir? Önce bunlar› anlamak gerekti¤ini düflünüyorum ben. Çünkü bunlar› ne kadar do¤ru anlarsak, ne kadar do¤ru yere koyarsak o durumla bafl etmemiz o kadar kolaylafl›r diye düflünüyorum. Çünkü bilinmezlik yada belirsizlik insanda kayg› yaratan bir durum ve do¤ru olmayan yollara baflvurmas›na yol açan bir durum. Ve bunu nas›l tek bir nedene indirgemek nas›l mümkün de¤ilse çözümü konusunda da tek bir fley yapmak çok do¤ru bir fley olmaz diye düflünüyorum.
Duyars›zlaflma yada yabanc›laflman›n mekanizmalar›ndan bir tanesi az önce söyledi¤im iktidardan, güçten gelen eylemlerin bir flekilde kabullenilmesiyle ilgili. Gücün devam›n› tehlikeye atan bir duruma veya gruba karfl› yap›lmas› gibi bir anlay›fl var.
16
24 Şubat-9 Mart 2006
42
“Medeniyetler çat›flmas›” m›, emperyalist sald›rganl›k m›?
ay önce yay›nlanan ve Muhammed’e hakaret içerdi¤i iddia edilen karikatürlerin yaratt›¤› f›rt›na dinmek bilmiyor.
5
‹ngiliz askerlerinin Irak’ta gençlere yapt›klar› iflkence görüntüleri dünya televizyonlar›n› ve gazetelerini k›sa süreli¤ine de olsa meflgul etti. Gençlere büyük bir kinle dayak atan askerler, ac›yla at›lan 盤l›klar›n ve inleme seslerinin verdi¤i zevkle daha fazla iflkence etmeye devam ediyorlard›. Ancak bu görüntüler ve insanl›¤›n iflkence alt›ndaki 盤l›klar› “karikatür” kadar etki yaratmad›. ‹slam dünyas› iflkence alt›ndaki Müslümanlar için t›pk› daha önce oldu¤u gibi bu sefer de ses ç›karmad›. ‹flkence görüntülerinin bu denli sessiz sedas›z geçmesinin ya da unutulmas›n›n nedeni kuflkusuz ki daha “önemli” bir sald›r›dan kaynaklanmaktayd›! Jyllands Posten gazetesinde yay›nlanan Muhammed’in “terörist” olarak lanse edildi¤i karikatürün yay›nlanmas›n›n ard›ndan, sokakta kopan f›rt›na h›z›n› alabilmifl durumda de¤il. Dünyan›n bir dizi ülkesinde geliflen tepkiler, soka¤a ç›kan milyonlarca “öfkeli kalabal›k” Danimarka baflta olmak üzere, karikatürün yay›nland›¤› di¤er Avrupa ülkelerinin temsilciliklerine yönelerek tepkilerini ifade etmekteler. “Düflünce özgürlü¤ü” tart›flmalar› ile birlikte yürüyen sürecin ana halkas›n› “Medeniyetler çat›flmas›” oluflturmakta. 11 Eylül sald›r›lar›n›n ard›ndan Bush taraf›ndan dillendirilen “medeniyetler çat›flmas›” tezi ve tart›flmas›n› aç›larak kendilerine yönelen sald›r›lara karfl› “Haçl› Seferleri” bafllatacaklar›n› ilan etmifl ve k›sa bir süre sonra da Irak’a sald›rm›flt›.
5 ay gecikmeli tepki Geliflen sürece dair bir dizi soru sormak ve bu sorular›n yan›tlar›n› aramak mümkün. Bugün en çok yöneltilen soru ise 30 Eylül 2005 tarihinde yay›nlanan bu karikatüre tepki verme sürecinin (5 ay gecikmeli) neden bu kadar uzad›¤›
ve bunun baflta Ortado¤u ülkeleri olmak üzere di¤er ‹slam ülkelerini bir anda sard›¤›d›r? Yaflananlar›n arka plan›n› anlamak ve çözümlemek bu sürecin ana halkas›n›n anlafl›lmas› aç›s›ndan önemlidir. Ancak yukar›da sordu¤umuz sorunun yan›t›n› vererek bafllad›¤›m›zda emperyalizmin geliflen süreçteki rolünü anlamak aç›s›ndan elimize ilk verileri sunacakt›r. “Kafas›n› kesin”, “Esas soyk›r›m flimdi geliyor” pankartlar›yla tepkilerini ifade eden Müslümanlar bu pankartlarla Bat›’ya olan tepkilerini gösteriyorlar. Karikatür krizinin geliflim süreci belli “ilginçlikleri” kapsasa da bak›ld›¤›nda planlanm›fl bir sürecin iflletildi¤ini ciddi boyutlarda göstermektedir. Danimarka’da yay›nlanan 12 karikatür, 20 Ekim 2005’te Danimarka’daki ‹slam örgütleri (cemaatleri) taraf›ndan protesto edildi. Danimarka yönetimine yapt›klar› baflvurulardan yan›t alamay›nca, bu olay› uluslararas› ‹slam cemaatinin gündemine getirmeye karar verdiler. Karikatürler ‹skandinav ülkelerinde de elefltiri konusu olmufltu. ‹slam Konferans› Örgütü, Danimarka yönetimine ve Birleflmifl Milletler ‹nsan Haklar› Komisyonu’na baflvurdu. 10 Ocak 2006 tarihinde, Norveç’te Magazinet adl› bir dergi karikatürleri tekrar yay›nlad›. Norveç yönetimi bu yay›n› k›nar ve özür dilerken, Danimarka yönetimi “bas›n özgürlü¤ünü” savunarak özür dilemeyece¤ini aç›klad›. 26 Ocak’ta Suudi Arabistan Danimarka elçisini yaflanan geliflmeler üzerine geri ça¤›rd›. Ürdün d›fl›ndaki Ortado¤u ülkelerinde gazetelerde karikatürler yay›nlanmam›fl, konu edilmiflti. Ürdün’de karikatürlerden iki tanesini örnek olarak yay›nlayan gazete editörü iflten at›ld› ve özür diledi. Bu süreçte Norveç ve Danimarka ürünlerine yönelik olarak Suudi
Arabistan, Kuveyt gibi Ortado¤u ülkelerinde genifl çapl› bir boykot bafllatt›. Kopenhag’da gösteriler yap›ld›. Kas›m ay›nda baflka Avrupa gazeteleri de ayn› karikatürleri yay›nlad›. Libya Danimarka’daki elçili¤ini kapatt›. Pakistan’da iflçi grevleri oldu. 30 Ocak’ta hala “geri ad›m” atmam›fl olan Danimarka’ya yönelik protestolar fliddetlendi, Gazze’de AB bürosunu basan silahl› kifliler özür talep ettiler. 31 Ocak’ta Danimarka Jyllands-Posten gazetesi özür diledi. 1 fiubat’ta Almanya, ‹talya, Fransa ve ‹spanya gazetelerinde, Hz. Muhammed’in tasvir edilebilece¤i konusunda ›srar eden yeni karikatürler yay›nland›. Ortado¤u’daki protestolar kitlesel boyut kazand›. Filistin ve fiam’da gösteriler düzenlendi. Elçilikler önünde yap›lan gösterilerin ard›ndan, 4 fiubat’ta, fiam’daki Danimarka ve Norveç elçilikleri, cep telefonlar›na “Kuran yak›l›yor, ama provokasyona gelmeyin” diye k›sa mesaj (sms) gönderilen protestocular taraf›ndan yak›ld›. 5 fiubat’ta Beyrut’taki Danimarka elçili¤i sald›r›ya u¤rad›. 6 ve 7 fiubat’ta Afganistan, Pakistan, Nijerya’daki fliddetli protestolar s›ras›nda ölenler oldu. En son ‹talya Reform Bakan› Roberto Calderoli’nin karikatürle ilgili yapt›¤› aç›klamalar üzerine Libya’da binlerce kifli soka¤a döküldü. ‹talya konsoloslu¤unun yak›ld›¤› eyleme müdahale eden Libya polisi 11 kifliyi öldürdü. T›rmanan ve ölüm bilançolar›n›n artt›¤› bu geliflmeler canl›l›¤›n› uzun bir süre koruyacak gibi görünüyor. Baflta da vurgulad›¤›m›z gibi özellikle Ortado¤u’da bulunan çeflitli ‹slami örgütler bugüne kadar bir dizi katliama sessiz kal›rken, ciddi bir tepki ortaya koymazken genifl y›¤›nlar›n tepkisini çeken karikatürlere tepkilerini “sert” biçimlerde gösterdiler. Emperyalist ülkelerle flu ya da bu biçimde iliflkileri bulunan bu örgütlenmelerin ortaya koyduklar› bu tepkinin emperyalistlerin ifline yarad›¤› bir gerçektir. Bu gerçekten hareketle de bu geliflmelerin yafland›¤› günlerde yap›lan ‹KÖ Konferans› önem tafl›maktad›r.
‹KÖ’nün senaryodaki yeri Bu geliflmelerin içine önemle yerlefltirilmesi gereken ise ‹slam Konferans› Örgütü toplant›s›d›r. “Karikatür krizi” ile ilgili olarak Kahire’deki Ahram Siyaset ve Strateji Merkezi’nden Muhammed el-Sayed Said “‹KÖ konferans›na kadar bir fley oldu¤u yoktu, sonra bafllad›” (09/02/06) aç›klamas›nda bulunmufltur. Bu aç›klaman›n üzerinden es geçmeyerek ‹KÖ’nün niteli¤ine ve bilefleni olan ülkelerin konumlan›fllar›na k›saca bakal›m. ‹KÖ’nün içindeki
en etkin ülkeler olan ‹ran ve Suriye d›fl›nda kalanlar›n hepsi ABD güdümünde olan ülkelerdir. Örne¤in bu ülkelerden M›s›r’da ABD’den y›lda 2 milyar dolar destek alan bir yönetim söz konusu. Ve “öfkeli kalabal›¤›n” soka¤a ç›k›fl›nda M›s›r’›n yapt›¤› aç›klamalarla önemli bir rol oynad›¤› görülüyor. Di¤er yandan Cezayir ve Lübnan ise geliflen süreçle birlikte ABD’nin isteklerine haz›r hale gelmek istedikleri yönlü sinyalleri oldukça güçlü bir biçimde vermektedir. Bu durumun kan›t› aç›s›ndan da “Fransa’n›n arka bahçesi” olarak tan›mlanan Cezayir’e ABD’nin çöldeki Müslüman isyanc›lar› bast›rmak için silah satmaya, Rumsfeld’in ilk kez bu ülkeyi ziyaret etmeye haz›rland›¤› bilgileri yaflanan isyan›n ard›ndan konuflulan ve gazetelere yans›yan geliflmeler oldu. ‹lk etapta flunu vurgulamak gerekir ki emperyalist sistemin mevcut t›kanm›fll›¤› bir biçimde patlamak ve patlat›lmak zorundayd›. Özellikle de ABD aç›s›ndan yaflanan mevcut t›kanma gözle görülür biçimde ortadayken. Bu krizi bir süredir dillendirilen “medeniyetler çat›flmas›” ile patlatmak tercih edilmifl ve eldeki bu silah devreye sokulmufl durumdad›r. Bu anlam›yla da kitlelere hedef olarak gösterilen Danimarka ya da karikatürü yay›nlayan bas›n organlar› de¤ildir. Çünkü onlar günümüz geliflmelerinin kurgulay›c›s› ve yöneticisi de¤il, basit birer piyonlar›d›r. Eldeki bu mevcut verilerle dahi bak›ld›¤›nda meselenin sözü edilen ve bayraklaflt›r›lan “medeniyetler çat›flmas›” safsatas›yla bir alaka ve iliflkisinin dahi olmad›¤› gerçe¤ini bizlere göstermektedir. Emperyalizmin mevcut krizinin yönetimi ve idaresi için ortaya att›¤› bu savlar›n hiçbiri gerçe¤i ifade etmedi¤i gibi, yaz›l› ve görsel medya arac›l›¤›yla kitlelerin bilinçlerinin bu yöne kayd›r›lmas›, yani gerçeklerin de¤il, büyük bir yan›lsaman›n yarat›lmas› hedeflenmektedir.
Medeniyetler Çat›flmas› m› emperyalist sald›rganl›k m›? Benim faraziyem fludur ki, bu yeni dünyada mücadelenin esas kayna¤› öncelikle ideolojik ve ekonomik olmayacak. Befleriyet aras›ndaki büyük bölünmeler ve hakim mücadele kayna¤› kültürel olacak. Milli devletler ve hakim mücadele kayna¤› kültürel olacak. Milli devletler, dünyadaki hadiselerin yine en güçlü aktörleri olacak fakat global politikan›n as›l mücadeleleri farkl› medeniyetlere mensup grup ve milletler aras›nda meydana gelecek. Medeniyetlerin çat›flmas› global politikaya hakim ola-
42 cak. Medeniyetler aras›ndaki fay hatlar› gelece¤in muharebe hatlar›n› teflkil edecek.” (Samuel P. Huntington Foreign Affairs’deki makalesinden 1993) Huntington’un kendisinin de ifade etti¤i gibi “farazi” olan bu saptamalar›n esas hedef ve amac›, emperyalizmin sald›r›lar›n›n alt›nda yatan gerçek nedenlerin sapt›r›lmas› ve buna ba¤l› olarak da kitlelerin tepki ve öfkesinin sisteme karfl› de¤il de, din olgusu merkezli yanl›fl yöne kanalize edilmesidir. Gerçek düflman›n kamufle edilmesi ile kitleler yapay gündemler ve gerçek olmayan düflmanlar›na yönelerek tepki ve öfkelerini ak›tmalar›n› sa¤layan bu tezlerin tümü bugün, üzerinde f›rt›na koparmaya de¤er olmayan saptamalard›r. 21. yüzy›l› medeniyetler çat›flmas› olarak lanse eden ve saptayan emperyalizmin bu 盤›rtkanl›¤›n›n ard›nda tüm geliflme ve olaylarda oldu¤u gibi baflka gerçek nedenler yatmaktad›r. Gelifltirilen bu tarz tez ve saptamalar›n hiçbirinin elle tutulacak bir yan›n›n olmad›¤› bir gerçek. Bu gerçe¤i anlamak için çok gerilere gitmeye gerek yok. Amerika’da geçti¤imiz y›l yaflanan Tusunami felaketinin ard›ndan silahl› katillerini ölüm ve yoksulluk bilançolar›n›n artt›¤› bölgeye öldürme emri ile gönderen Bush, bu önlemleri ç›kacak medeniyetler çat›flmas›n› önlemek için mi ald›? Ya da aç ve yoksul zencilerin önce beyazlar›n kurtar›lmas›na duyduklar› tepkinin nedeni dini ve inanç farkl›l›klar› m›yd›? ABD’de artan yoksullu¤a ba¤l› geliflen ve “önlenemeyen” fliddet olaylar›n›n nedeni medeniyet farkl›l›klar› m› yoksa ülkenin yoksullu¤u mu? Yine ABD’nin Irak’a “‹slami terör” yüzünden de¤il de Ortado¤u’da hakimiyetin sa¤lanmas› hedefiyle sald›r›p iflgal etti¤i gerçe¤ini bugün kim inkar edebilir ki? 11 Eylül’de ikiz kulelere yap›lan sald›r›n›n ard›ndan Bush “medeniyetler çat›flmas›” ve yap›lan sallamas›nda bulundu. Sald›r›lar›n sorumlusunun Bin Ladin olmas›ndan hareketle Bush taraf›ndan yap›lan bu saptama önümüzdeki dönem aç›s›ndan ABD’nin dünyay› kana bulama politikalar›n›n bu yan›lsama üzerinden olaca¤›n›n güçlü sinyallerini de vermekteydi. Ancak bu çat›flman›n bafllat›lmas› için yeterli zeminin ve koflullar›n yarat›lmas› gerekiyordu. 11 Eylül tarihi ve onu izleyen günlerde “yeni” çat›flma ortam›n›n zemin tafllar› da döflenmeliydi. Kald› ki o dönemden bugüne tehdit olarak gösterilen “‹slami terörün” baflta ABD olmak üzere emperyalistlerin beslemesi oldu¤u gerçe¤i ise unutulmamal›d›r. Bir dönem komünizm tehlikesi vesilesiyle bizzat ABD taraf›ndan oluflturulan ve beslenen örgüt ve kifliler gelinen aflamada “bafl düflman” olma niteli¤ine bürünmüfllerdi.
Karikatürün ard›ndaki gizli hedefler Gelinen aflamada Balkanlar’dan Orta Asya’ya kadar uzanan bölge, bir “enerji koridoru” olma özelli¤ini korumakta. ABD, Avrupa ve Rusya bu “kori-
17 dor” üzerinde çat›fl›yor. Ve bu “koridor”, hemen hemen tamamen Müslüman ülkelerden olufluyor. ‹srail’in yay›lma alanlar› olarak saptad›¤› ve üzerinde çal›flt›¤› co¤rafya da bir ‹slam co¤rafyas›. Ama çat›flma, Müslümanlarla H›ristiyanlar, Müslümanlarla Museviler aras›ndaki bir çat›flma de¤il. Tarih, bir oyun oynasayd› da, ayn› co¤rafyada tümüyle H›ristiyan halklar yaflasayd›, durum de¤iflmeyecekti. Topraklar, üzerinde yaflayan halklar›n kültürlerine göre de¤il, altlar›nda tafl›d›klar› kaynaklara ve neyin yolu üzerinde olduklar›na göre emperyalist sald›rganl›k alan› haline geliyorlar. Bu gerçek kendini bir yerde korurken patlayan “karikatür krizi”nin perde arkas›ndaki di¤er bir gerçek ise ABD’nin dünya kamuoyunun gündemine soktu¤u ‹ran müdahalesidir. Bu sald›r› plan›nda yaln›z kalmay› kald›ramayacak bir durumda olan ABD, Avrupal› emperyalistlerin deste¤ini almak zorundayd›. Bunun için de kendisiyle Avrupa kamuoyunu ortak bir noktada birlefltirecek bir neden bulmak zorundayd›. Ve bu nedenin “Medeniyetler çat›flmas›”, “‹slami terör” tezi olmas› önünde hiçbir ciddi engel bulunmamaktayd›. Bu ortak düflmana karfl› yürütülecek mücadelede iliflkiler gelifltirilecek, böylelikle ‹ran’a olas› müdahale aflamas›na yani “‹slami teröre” karfl› ortak bir duruflun sa¤lanmas› zemini güçlenmifl bir flekilde sürece girilecek. Patlayan krizin perde arkas›ndaki di¤er bir önemli gerçek ise ABD’nin Ortado¤u’ya yönelik politikalar›n›n bu süreç boyunca uygulanabilir düzeyinin test edilmifl ve sonucun kendisi aç›s›ndan hiç de iç aç›c› bir durumda olmad›¤› gerçe¤idir. Döne döne örnek verdi¤imiz Irak iflgali bu anlamda oldukça kilit bir noktada durmaktad›r. Batakl›k gerçe¤i bugün kendisini dünden daha fazla ispat etmektedir. ABD aç›s›ndan yap›lan hamlelerin hiçbirinden baflar› elde edilebilmifl de¤il. Son olarak yap›lan Filistin seçimleri de bu aç›dan de¤erlendirilmelidir. ‹flgal etmedi¤i ülkeleri kendine ba¤l› iflbirlikçiuflak yönetimlerle idare etmeyi planlayan ABD bu plan›nda dahi çuvallam›fl durumda. Filistin’de geçti¤imiz ay yap›lan
seçimlerden HAMAS’›n galip ç›kmas›, ABD’nin dönem politikalar› aç›s›ndan “kayg› verici” bir özellik tafl›maktad›r. Irak’ta yap›lan seçimlerden de istedi¤i sonucu alamayan ABD bugün için uflak bir yönetim olufltursa da bu yönetimin ülkede tam anlam›yla bir “istikrar” sa¤lamas›n›n, ya da ABD’nin çekildi¤i koflulda istedi¤i gibi bir yönetimi ve dene-
timi sa¤lamaya gücü olmad›¤› bir gerçek. ABD’nin so¤uk savafl›n ard›ndan “düflmanlar›n› belirleme” hedefiyle ortaya att›¤› bu teze dayanarak bugün belirlenen “‹slami terör” veya “‹slami tehdit” aç›klamalar› gerçek “düflmanlar›n›” ifade etmedi¤i bir gerçek. Irak’ta Felluce’yi yerle bir edip halk› katlederken “hedefimiz silahl› teröristleri yok etmek” dediginde gerçek düflmanlar›n› aç›k etmiflti. Onlar her ne kadar insanlar›n kafalar›n› koparan birer cani olarak lanse edilseler de ve bu iflleri yaparken ellerinde Kuran’› tafl›salar da esas meselenin ABD’ye Irak’ta diz çöktüren silahl› dir eniflçi ler olmas› gerçe¤iydi. Ve onlar dini inançlar› bir yana ülkelerindeki emperyalist iflgale karfl› direniyorlard› ve bu
24 Şubat-9 Mart 2006 gerçek yüzünden “teröristlerdi.” Bu tablonun içinde kendine yer bulan Türkiye’de ise klasik protesto aç›klamalar›n›n d›fl›nda, protesto gösterilerini izleyen gazetecinin linç edilmesi olay›yla birlikte tart›fl›ld›. R. Tayyip Erdo¤an “Medeniyetler çat›flmas› de¤il Medeniyetler ittifak›” aç›klamas›nda bulunurken, bu tart›flmalar›n s›cakl›¤›nda Yarg›tay›n türban›n sadece kamu hizmetlerinin verildi¤i devlet dairelerinde de¤il, sokakta da tak›lmamas› karar› yeni bir “türban krizine” neden oldu. Beyaz›t camii önünde protesto gösterisi yapanlar›n “Zavall› Müslüman Kurtlar Vadisi Danimarka’y› m› Bekliyorsun” pankart› “çarp›c›” bir ayr›nt›yd›. “Türklü¤ün incinen gururunun” ancak filmlerde düzeltilebilece¤ini düflünenler demek ki hiç de az de¤il. “Medeniyetler ittifak›ndan” söz edenlerin uzun bir zamand›r milliyetçili¤i hortlatmas› meselenin özünü anlamak aç›s›ndan önemlidir. Halk üzerindeki etkisini yitiren mevcut hükümetin sald›rganlaflmas› ve bu sald›rganl›kta miliyetçili¤i kullanmas› ve bunu esas olarak da devrimcilere karfl› kullanmas› “medeniyetler ittifak›ndan” ne anlad›klar›n› ve anlatt›klar›n› da göstermektedir. Milliyetçili¤e bürünmüfl medeniyetimizin sokaklardaki linçli tezahürü 21. yüzy›lda egemenlerin gerçek düflmanlar›n›n da kimler oldu¤unu göstermektedir. Ancak yukar›da özetlenen tablonun içinde bizler aç›s›ndan dikkate de¤er göstergelerden biri de kuflkusuz halklar›n emperyalizme olan öfkesi ve nefretidir. Bugün için emperyalizm onlar›n gözünde H›ristiyan Bat› olarak tezahür etse de, dizginlerinden boflanm›fl olan öfke ABD emperyalizminin ellerini ovuflturarak “Medeniyetler Çat›flmas›” saçmal›¤›na dayanak yapmas›na olanak tan›sa da ve esas olarak islami motiflerden ve zeminden hareket etse de, tafllar er ya da geç yerine oturacak do¤ru hedef bulunacakt›r. Bundan emperyalistler kadar emin olmal›y›z. Bugün karikatüre karfl› sokaklarda öfkesini gösterenler için: “Dinsel s›k›nt› bir yandan gerçek s›k›nt›n›n ifadesi, bir yandan da gerçek s›k›nt›ya karfl› protestodur. Din, tinsiz koflullar›n tini oldu¤u gibi, ezilmifl yarat›¤›n iniltisi, kalpsiz bir dünyan›n ruhudur da. O halk›n afyonudur.” (K. Marx, F. Engels Din Üzerine, sf: 35, Sol Yay›nlar›)
“Dinsel s›k›nt› bir yandan gerçek s›k›nt›n›n ifadesi, bir yandan da gerçek s›k›nt›ya karfl› protestodur. Din, tinsiz koflullar›n tini oldu¤u gibi, ezilmifl yarat›¤›n iniltisi, kalpsiz bir dünyan›n ruhudur da. O halk›n afyonudur.”
18
24 Şubat-9 Mart 2006
42
Genel Sa¤l›k Sigortas› ile devletin dedi¤i;
“Hastane görmeden ölün!”
Devrim, bir altüst olufltur. Devrim, eskinin y›k›lmas› yerine yeninin infla edilmesi, zulmün y›k›lmas› özgürlü¤ün inflas›d›r, az›nl›¤›n iktidar›n›n y›k›lmas› halk iktidar›n›n kurulmas›d›r. Bu mücadele içinde emperyalizm, faflizm, feodalizm ve her türden gericilik y›k›l›ncaya, halk iktidarlar› kuruluncaya kadar flehitler verilecek, flehitlerimizle zafere var›lacakt›r. Mücadelede yitirdi¤imiz her flehidimiz bizi zafere bir ad›m daha yaklaflt›rmaktad›r. Çünkü onlar zaferimizin teminat›d›r. Onlar› sahiplenmek, onlar› anmak mücadelelerini sahiplenmek, ileriye tafl›makt›r. Onlar› sahiplenmek bizlere miras olarak b›rakt›klar› bayra¤› daha yukar›lara kald›rmakt›r. Proletarya Partisi’nin 1978’de yapt›¤› 1. Konferans’ta ald›¤› kararla Ocak ay›n›n son haftas›n› Parti ve Devrim fiehitlerini Anma Haftas› olarak ilan etmiflti. Bu çerçevede her y›l Ocak ay›n›n son haftas› devrim ve komünizm u¤runa yaflam›n› feda edenler için birçok alanda çeflitli eylem ve etkinlikler yap›lmaktad›r. Her an›m›zda, her ad›m›m›zda, her alanda bizimle birlikte yaflayan flehitlerimiz bu y›l da çeflitli eylem ve etkinliklerle an›lmaya devam edildi. Bu eylemlerden biri de Partizan taraf›ndan 29 Ocak Pazar günü saat 13:00’te Sar›gazi Mezarl›¤›’nda gerçeklefltirildi. Saat 13:00’te 1. Mezarl›k önünde toplanan Partizan kitlesi önde “Önce çocuklar›m›z› savunuyorduk flimdi onlar›n düflüncelerini-PfiTA” pankart›, baflta Proletarya Partisi’nin kurucusu ve kuramc›s› önder yoldafl ‹brahim Kaypakkaya olmak üzere Proletarya Partisi’nin flehit resimlerini, ‹brahim Kaypakkaya ve Baflkan Mao’nun flamalar›n› tafl›rken bunlar›n arkas›nda “Devrim ve komünizm flehitlerinin militanl›¤›yla Halk Savafl›’n› yükselt Partizan” pankart› “Gerillalar ölmez yaflas›n Halk Savafl›”, “fiehitlerimiz tohum oldu ekinimiz devrim olacak” dövizleri açarak çeflitli sloganlar ile mezarl›¤a yürüdüler. Mehmet Demirda¤’›n mezar› bafl›ndaki anma etkinli¤i parti ve devrim flehitleri için yap›lan bir dakikal›k sayg› durufluyla bafllad›. Sayg› duruflunun ard›ndan PfiTA ad›na yap›lan konuflmada “fiehitlerimiz beynimizde, kalbimizde, bile¤imizde yafl›yor. Onlar› bir gün de¤il her gün, her alanda militan bir ruhla yaflat›yoruz/yaflataca¤›z” denildi. Bilindi¤i gibi AKP hükümeti sa¤l›k hizmetlerini birlefltiren ve tüm nüfusu kapsayan bir Genel Sa¤l›k Sigortas› (GSS) sisteminin kurulmas› için çal›flmalar yap›yor ve bu amaçla bir reform tasla¤› da haz›rland›. “Sa¤l›kta Dönüflüm Program›” ad› verilen bu taslak çerçevesinde, Düzce’de Aile Hekimli¤i Pilot Projesi’nin bafllat›lmas›na dair kanun, geçen ay Mec-
lis’ten geçirildi ve di¤er alanlarda da dönüflüm program›n› uygulamak için çal›flmalar h›zland›r›ld›. 1980’lerden itibaren Rus Sosyal Emperyalizmi’nin ve sosyalist blok ülkelerinin çökmesi dünya genelinde serbest piyasa ekonomisinin kurallar›n›n yayg›nlaflt›r›larak, emperyalizmin içine girdi¤i krizi aflmada Keynesyen politikalar› rafa kald›rmas›na ve sosyal devlet olgusu yerine kamu hizmetlerinin özellefltirildi¤i, devletin küçültüldü¤ü bir yap›y› uygulamaya koymufltur. E¤itimde, ulafl›mda, bar›nmada pek çok konuda yans›yan bu yönelim kuflkusuz sa¤l›k alan›nda da etkisini göstermektedir. Bugünlerde kamuoyunun gündemini iflgal eden Genel Sa¤l›k Sigortas› da bu yönelimin bir ürünüdür. Asl›nda bu önerinin nereden ve kimlerden geldi¤ini bilmek bile kimlere yarar sa¤layaca¤›n› ortaya seriyor. “Dünya Bankas›’nca haz›rlanan ‘Türkiye’de Genel Sa¤l›k Sigortas›na Haz›rl›k’konulu raporda, ülkede bu alanda yaflanan geliflmeler ile alternatif çözüm önerileri ortaya konuldu.”(1)
Emeklilik; Ancak Mezarda Hükümetin Emek Platformu ile yapt›¤› görüflmelerde teknik birkaç fley d›fl›nda dikkate almamas› hatta görüflme sürecinde de birtak›m ad›mlar atarak uygulamaya zemin haz›rlamas› IMF ve Dünya Bankas›’n›n isteklerinin yerine getirilmesinde çoktan verilmifl bir karar› göstermektedir. Sa¤l›k hizmetlerini devletin halka sunmas› gereken bir hak olmaktan ç›kartarak, “paran kadar sa¤l›k” anlay›fl›n›n köklefltirilmesini sa¤layacak olan bu tasar›n›n, Meclis’ten geçirilmesi durumunda özellikle yoksul emekçi kesimin en temel sa¤l›k hizmetlerinden faydalanmas› engellenmifl olacakt›r. Genel Sa¤l›k Sigortas›’n›n yol açaca¤› zararlar belli bafll›klar alt›nda topland›¤›nda özetle flunlar› söyleyebiliriz:
Emeklilikle ilgili olarak; • Emeklilik yafl› 68’e ç›kacakt›r. • Emeklilik için, “çal›flarak ölmek” anlam›na gelecek, 9 bin iflgünü prim ödenmesi zorunlulu¤u getirilecek. • Esnek çal›flanlar, belirli süreli çal›flanlar, mevsimlik ifllerde çal›flanlar, sözleflmeli olarak çal›flanlar, çal›flt›klar› sürece prim ödemelerine karfl›n emeklilik haklar›n› elde edemeyecekler. • Emekli ayl›klar›n›n hesaplanma yöntemi de¤ifltirilerek, emekli maafllar›, dörtte bir ila üçte bir aras›nda de¤iflen oranlarda azalacak. • Kamu görevlilerinin prim yükü art›r›larak ücretleri düflecek. • Tüm çal›flanlar aras›nda norm ve standart birli¤i sa¤lanmas›, bir aldatmaca olmay› sürdürecek; baflta milletvekilleri olmak üzere ayr›cal›kl› kesimlerin korunmas›na devam edilecektir. Yani farkl› gelirlere sahip olanlardan ayn› oranda prim kesilmesi, yoksullar›n daha fazla ma¤duriyeti, zenginler içinse daha fazla kazanç anlam›na gelecek.
128 YTL Alanlar Yoksul De¤il! Sa¤l›kla ilgili olarak; • Sa¤l›k temel hak niteli¤inden uzaklaflt›r›larak, devletçe ödedi¤imiz vergilerle karfl›lanan sosyal bir hak olmaktan ç›kar›lacak. • Ayl›k geliri, 127 YTL’nin üzerinde olan herkesten, gelirine göre her ay için 64-431 lira aras›nda de¤iflen miktarlarda sa¤l›k sigortas› primi al›naca¤›
gibi, tedavi için baflvuranlardan ayr›ca kurumca belirlenecek miktarda katk› pay› da al›nacak. • Genel Sa¤l›k Sigortas› primlerini ödemeyen esnaf ve sanatkârlar ile köylüler sa¤l›k hizmetinden yararlanamayacak. • Sa¤l›k hakk›, sadece belirli hizmetlerin karfl›lanmas› ile s›n›rland›r›labilecektir. Tedavi için gerekli olan yöntem ve hizmetlere ulaflmak paras› olanlar›n “hakk›” olacakt›r. (2) “Sa¤l›k sektöründe yaflanan en önemli sorun finansman sorunudur” denilmektedir. Ancak sorun aktar›lacak kaynak olmamas› de¤il, emperyalizmin içinde bulundu¤u krize paralel olarak gelifltirdi¤i sald›r›s› ve bunun ba¤›ml› ülkelere dayat›lmas›d›r.
“Yaflas›n Özellefltirme” Emperyalist-kapitalist ülkelerde, uzunca süredir, sa¤l›k harcamalar›ndaki art›fl h›z›, ayn› ülkelerin ulusal gelirlerindeki art›fl h›z›n› önemli oranda geride b›rakm›fl durumdad›r.(3) Bu nedenle bu ülkelerde temel hedef sa¤l›k harcamalar›n›n s›n›rlanmas›d›r. Bugün Avrupa’da sosyal haklar›n k›s›tlanman›n (Hartz IV, Bolkestein vb.) ardarda gündeme gelmesi devletin halka sunmas› gereken hizmetleri adeta s›rt›nda “kambur” olarak görmesinden kaynaklanmakta ve piyasay› tamamen sermayenin insaf›na b›rakarak bu kesintilerden elde edece¤i geliri düflünmektedir. Bizim burada ele ald›¤›m›z Genel Sa¤l›k Sigortas› (GSS) konusu aç›s›ndan daha önemli olan geri b›rakt›r›lm›fl, ba¤›ml› ülkelerde ise, eskiden beri sa¤l›k kaynaklar› aç›s›ndan önemli bir yetersizlik vard›r. Bu ülkelerdeki temel sorun sa¤l›k harcamalar›n›n temel sa¤l›k gereksinimlerini bile karfl›layamamas›d›r. Türkiye gibi yar›-sömürge ülkelerde, ekonomik krizin etkisi ve IMF ve Dünya Bankas›’n›n da dayatmalar›yla, zaten yetersiz olan kamusal fonlar k›s›lmakta, kamunun sa¤l›k güvenlik sistemlerine katk›s› azalt›lmakta, finansmanda özel-cepten harcamalar›n oran› görece olarak yükselmekte, ancak kamunun ortada b›rakt›¤› ve giderek büyüyen bofllu¤u özel harcamalar›n doldurmas› olanaks›z olmakta ve aynen düflük gelirli ülkelerdekine benzer biçimde sa¤l›kta finansman yetersizli¤i ortaya ç›kmaktad›r. Bu koflullarda finansman sorununun çözümünde tek gerçekçi seçenek olarak emekçi kesimlerden ç›kacak yeni vergiler ve/veya özel harcamalar öne ç›kar›lmaktad›r.
Sa¤l›k hizmetlerine kaynak sa¤lamak bak›m›ndan birkaç seçenek vard›r: Yaflamsal olmayan sektörlerden, sa¤l›k, e¤itim, sosyal güvenlik gibi sosyal sektörlere kaynak kayd›r›lmas›d›r. Tüm ba¤›ml› ülkelerde, hükümetler emperyalist kurumlar›n talimatlar› do¤rultusunda hareket etmekte ve kamusal kaynaklarla de¤iflik özel sektör kurulufllar›n› (özel sa¤l›k kurulufllar› da içinde olmak üzere) desteklemektedirler. Do¤ald›r ki, “Ben ülkemi satmakla mükellefim” sözünde cisimleflen bir anlay›fl, özellefltirmeyi önüne hedef koyacak ve üst s›n›flar›n ç›karlar›n› savunacak, halk›n içinde bulundu¤u duruma gözlerini kapayacakt›r.
Verginin Kutsall›¤› Yaln›zca Yoksullara “Sa¤l›k sektörüne kaynak yaratman›n iki temel mekanizmas› vard›r. Bunlardan birincisi sa¤l›k hizmetlerini genel vergilerle finanse etmek, ikincisi ise sigorta sistemi kurmakt›r. Ancak sözü edilen ilk tercih yine son 25 y›l›n egemen ekonomik politikalar›na tak›lmaktad›r. Çünkü bir yandan bu ülkelerin burjuva s›n›flar› vergi ödememekte, öte yandan üzerlerine vergi yükü bindirmenin kolay oldu¤u genifl halk y›¤›nlar›, gelirlerindeki azalma nedeniyle vergi ödeme güçlerini hemen tamamen yitirmifl bulunmakta-
d›r. Bütün bu söylediklerimize somut bir örnek olarak Türkiye’nin durumunu gösterelim. Bilindi¤i gibi Türkiye’de gelirin % 60’›n› en zengin %20’lik nüfus kesimi almakta, buna karfl›l›k vergi yükünün ancak % 30’unu bu kesim s›rtlanmaktad›r.”(4) Devletin üst s›n›flardan vergi toplamak gibi bir derdinin olmay›fl›, vergi veren alt s›n›flar›nsa “vergi ödeyemez” hale gelmesi yeni kaynak yaratma deyince akla yine vergiyi getirmektedir! Tabi emekçilerden kesme ya da yoksullara yüklemeye dayanarak.
“Herkese sa¤l›k hizmeti” sadece paras› olanlar› kaps›yor! Böylece, sa¤l›k hizmetlerinde tek kamusal finansman seçene¤i olarak, sa¤l›k hizmeti için özel olarak konulacak bir vergi, yani GSS kalmaktad›r. Sa¤l›k sigortac›l›¤› kelimenin gerçek anlam›yla sa¤l›k için özel olarak konulmufl do¤rudan nitelikli bir vergi sistemidir. Bu vergiyi sa¤l›k hizmetini kullanacak olanlar öder. Böylece, yüksek gelirliler, burjuvazi, geliri eflitlikçi biçimde yeniden da¤›tmak bak›m›ndan yerine getirmesi gereken vergi sorumlulu¤undan da kurtulmufl olur. Öte yandan, halk kesimlerini sa¤l›k için vergi ödemeye ikna etmek ve böyle bir verginin propagandas›n› yapabilmek daha kolayd›r. Hat›rlanacak olursa hükümetin kamuoyunda dillendirdi¤i söylem “herkese sa¤l›k hizmeti”dir. Ancak bu yan›lsama yaratan bir söylemdir, çünkü do¤rusu “paras› olan herkese sa¤l›k hizmeti”dir! Nitekim Türkiye’de GSS tercihi sistematik biçimde ilk kez, 1992 y›l›nda Sa¤l›k Bakanl›¤› taraf›ndan haz›rlanan Ulusal Sa¤l›k Politikas› Taslak Doküman›’nda dile getirilmifl ve uygulama ile birlikte kamu emekçilerinin ücretlerinden % 10’luk bir sa¤l›k primi kesintisine bafllanaca¤› aç›kça belirtilmiflti.
Sonuç yerine... Türkiye’de emekçi s›n›flar›n GSS meselesini ekonomik ve siyasal bir boyutta yürütmelerinde bu nedenle zorunluluk vard›r. Esasen GSS üzerinde yürütülecek bütün tart›flma ve mücadele, do¤rudan, Türkiye’de gelirin yeniden da¤›t›m›yla ilgili politik bir öze sahiptir. Emekçi s›n›flar, ya GSS düzenlemesine etkili bir tepki gösteremeyip prim (sa¤l›k vergisi) ödemeyi kabul edecekler (oysa vergilerimizin bize yol, su, elektrik... Olarak geri dönece¤i söylenirdi) yada bu konudaki mücadelelerini toplam gelirin kendileri ve sosyal sektörler lehine yeniden da¤›t›m›n› talep eden siyasal bir düzleme tafl›may› becereceklerdir. Bugün için ikisinin aras›nda bir konum yoktur. Sözünü etti¤imiz bu mücadelenin, bu haliyle zorunlu olarak, devrimci mücadele perspektifi olaca¤› kesindir. E¤itimde, ulafl›mda vb. oldu¤u gibi sa¤l›kta da devletin emekçi halk›n ç›karlar›na uygun bir yönelime girmesi mevcut devletin do¤as›na ayk›r›d›r. Belli bir s›n›f›n haklar›n› korumak üzerine kurulmufl olan devletin bu politikalar›na karfl› mücadele hem kazan›lm›fl haklar›n kaybedilmemesi hem de hakça, eflit ve özgür bir düzen talebiyle birlikte yürütülmek zorundad›r. Karfl› ç›kmamak, daha büyük sald›r›lar›n ön ad›m›n› oluflturacakt›r. Bu yüzden tüm emekçi s›n›f›n bu yasa tasar›s›na karfl› mücadelesi bir zorunluluk olarak omuzlar›m›zda durmaktad›r. Kaynakça: (1) 28.06.2004, Hürriyet gazetesi. (2) Emek Platformu SS-GSS De¤erlendirmesi.27 Ocak 2006 (3) Dr. ‹lker Belek, Akdeniz Üniversitesi T›p Fakültesi Halk Sa¤l›¤› Anabilim Dal› (4) Sosyal Politika Forumu; Bo¤aziçi Üniversitesi.
➫
19
42
“Mezarda emekli olmak istemiyoruz” Genel Sa¤l›k Sigortas› ve Sosyal Güvenlik Yasa Tasar›lar›na karfl› ülke genelinde yap›lan miting ve bas›n aç›klamalar›na binlerce kifli kat›ld›. Yap›lan eylemliliklerde iflçiler yasan›n geri çekilmesini aksi taktirde üretimden gelen güçlerini kullanacaklar›n› belirttiler. D‹SK’in 19 fiubat Pazar günü ‹zmit’te düzenledi¤i mitinge yaklafl›k 6 bin kifli kat›ld›. D‹SK’in d›fl›ndaki konfederasyonlar›n c›l›z kat›l›m sa¤lad›¤› mitinge EMEK, ÖDP, HKP, TAYAD, ESP, ‹flçi gazetesi, TMMOB gibi kurumlar da kat›ld›. Birleflik Metal-‹fl, Nakliyat-‹fl ve Genel-‹fl’in kitlesel kat›ld›¤› mitingde direniflte olan Serna-Seral iflçileri de yer ald›. Saat 11:00’de Merkez Bankas› önünde toplanan ve en önde “Yoksullu¤a, adaletsizli¤e hay›r” pankart› açt›. “GSS’ye geçit vermeyece¤iz”, “Yaflas›n örgütlü mücadelemiz”, “Örgütlüysek her fleyiz, örgütsüzsek hiçbir fley” vb. dövizlerinin aç›ld›¤› yürüyüfl sloganlarla mitingin yap›laca¤› Perflembe Pazar› Meydan›’na kadar sürdü.
Miting alan›nda emek mücadelesinde yaflam›n› yitirenler için sayg› duruflunun ard›ndan bir konuflma yapan D‹SK Genel Baflkan› Süleyman Çelebi, “Türkiye y›llard›r küresel sermayenin ihtiyaçlar› do¤rultusunda yeniden yap›land›r›l›yor. Halk›n derdine derman olma yalanlar›yla iktidar koltu¤una kurulan AKP hükümeti, IMF talimatlar›n› yerine getirmede büyük bir heves gösteriyor. Bu hevesin bedelini emekçiler ve yoksul halk ödüyor” dedi. Sanatç› Onur Ak›n’›n verdi¤i müzik dinletisinin ard›ndan miting saat 15:00’te sona erdi. Mitingden Notlar: * Mitinge gelirken kalp krizi geçiren Salih Akyüz adl› emekçi yaflam›n› yitirdi. * Mitinge yaklafl›k 6 bin kifli kat›l›rken kad›n kat›l›mc›lar neredeyse yok denecek kadar azd›. * Devrimci gruplar içinde en kalabal›k olan TAYAD’l› ailelerin açt›kla-
r› “Tecritle öldüren, sa¤l›¤›m›z› ve gelece¤imizi yok eden AKP’dir TAYAD” ve Ölüm Oruçlar›nda ve tecride karfl› yürütülen mücadelede flehit düflenlerin resimlerinin oldu¤u pankartlar› dikkat çekiciydi. * Yürüyüflte Büyükflehir Belediyesi’nin oraya gelindi¤inde kitle durarak düdüklerle AKP’yi protesto etti. * Amerika’ya, Avrupa’ya, iflbirlikçilerine, provokasyona karfl› birlefl pankart› dikkat çekiciydi. * Kürsüden at›lan sloganlara kat›l›m zay›ft›. * Miting bitmeden birçok kiflinin miting alan›n› terk ederek arabalara yöneldi¤i görüldü. * Emekli-Sen’liler att›klar› coflkulu sloganlarla dikkat çektiler. * Lastik-‹fl’in mitinge kat›l›m› c›l›zd›. SARIGAZ‹ Partizan, ESP, DHP ile Kald›raç 18 fiubat 2006 tarihinde saat 15:00’te Sar›gazi Meydan›’nda yapt›klar› bas›n aç›klamas›yla GSS’yi protesto et-
tiler. Yap›lan aç›klamada “Hükümet Sosyal Güvenlik Reformu ad› alt›nda toplumsal yaflam›n ve çal›flma yaflam›n›n flartlar›n› dikkate almadan, Anayasan›n sosyal devlet ilkesi ile ba¤daflmayacak flekilde iflçilerin, emekçilerin mevcut sistemindeki haklar›n› daraltmaya, yükümlülüklerini a¤›rlaflt›rmaya çal›fl›yor. E¤er gerçeklefltirilmek istenen düzenlemeler hayata geçirilirse hastaneler ticarethane, hastalarsa müflteri haline getirilecektir. Emeklilik hakk› mezarda hatta ahirette kazan›labilecek bir hak halini alacakt›r. Biz Sar›gazi halk›, emekçileri olarak bu yasaya karfl› ç›k›yoruz. Sa¤l›k hakk›m›z›n elimizden al›nmas›na, paran kadar sa¤l›k ilkesinin hayata geçirilmesine ve kazan›lm›fl sosyal haklar›m›z›n budanmas›na karfl› herkesi mücadeleye ça¤›r›yoruz” dendi. (Kartal) BURSA 18 fiubat günü Fomara Meyda-
n›’nda toplanan Bursa Emek Platformu bileflenleri buradan büyük boy Türk bayra¤›n› açarak, döviz ve sloganlarla AKP ‹l binas›na kadar yürüdü. Aç›klamay› Emek Platformu dönem sözcüsü Osman Gümüfl yapt›. Gümüfl “Dünyada IMF reçetelerini uygulay›p da kurtulan ülke var m›d›r? K›lavuzu IMF olan›n sonu sefalettir” dedi. Eyleme 24 Ocak’tan beri Petrol-‹fl Sendikas›’na üye olduklar› için iflten at›lan direniflteki BPO iflçileri ve 13 fiubat’ta TÜMT‹S üyesi Horoz Lojistik iflçileri de u¤rad›klar› haks›zl›klar› sloganlarla dile getirdiler. Eylemin olumsuz yan› ise Türk Metal-‹fl Sendikas› ve KamuSen yöneticilerinin bayrak gösterisiydi. ANKARA Genel Sa¤l›k Sigortas› ve Sosyal Güvenlik Yasa tasar›lar›na karfl› Emek Platformunun düzenledi¤i eylemlerden biri de Ankara’da gerçekleflti. 19 fiubat günü ö¤len saatlerinde Ankara Ga-
r›nda biraraya gelen Platform bileflenleri en önde “Herkese sa¤l›k güvenli gelecek” pankart› açarak yürüyüfle geçtiler. “Sa¤l›k hakt›r sat›lamaz”, “Paras›z sa¤l›k paras›z e¤itim” sloganlar›n› atan emekçiler S›hhiye Meydan›na yürüdü. Haber-‹fl, Yol-‹fl, Petrol-‹fl Sendikalar›n›n kat›l›m› dikkat çekerken D‹SK ve Memur-Sen mitinge kat›lmad›. Alanda kitleye seslenen Ankara Emek Platformu Dönem Sözcüsü Çelik ‹fl fiube Baflkan› Naci Bayanl›; Emeklilik yafl›n›n 68’e yükseltilece¤ini emeklilerin maafllar›n› yüzde 50 sini alabileceklerini söyleyerek IMF politikalar›n›n ülkeyi uçuruma sürükledi¤ini söyledi.Türkiye’deki en büyük konfederasyonlar›n örgütledi¤i miting Emek Platformunun sendikal mücadeledeki ifllevini de gösteriyor. Eylem, imzalar› bulunan sendikalar›n yöneticileri bile kat›lsayd› daha kitlesel olacak iken Platformun var olan tepkileri sönümlemekten ileri gidemeyece¤i bir kez daha görüldü.
24 Şubat-9 Mart 2006
Neden Karfl› Ç›kmal›y›z? 1. Sa¤l›k hak olmaktan ç›kar›l›yor. Genel Sa¤l›k Sigortas› Yasa Tasar›s›n›n 27. maddesinde, “Bu Kanun kapsam›ndaki sa¤l›k yard›mlar›ndan yararlanan sigortal› ve bakmakla yükümlü oldu¤u kifliler sa¤l›klar›n› korumaktan asli olarak sorumludur” biçiminde yap›lan düzenleme, sa¤l›k hakk›n› bir hak olarak görmeyen anlay›fl›n ürünüdür. Sa¤l›¤›n› korumak bireye bir yükümlülük olarak getirildi¤i durumda bu yükümlülü¤ü yerine getirmeyen sorumludur anlay›fl›, devletin en temel yükümlülü¤ünden vazgeçti¤inin ifadesidir. 2. Hastaya müflteri yaklafl›m› getiriliyor. Genel Sa¤l›k Sigortas›’n›n temel mant›¤›nda sa¤l›k bir hak anlay›fl›yla ele al›nmad›¤›ndan, sa¤l›k hizmetinin “bunu tüketen müflteriler” taraf›ndan ödenmesi gereklili¤i vard›r. Böylece de ödeme süresince yerine getirilen bir hizmet olarak de¤erlendirilmekte, bir tüketim malzemesi olarak görülmektedir. 3. Genel Sa¤l›k Sigortas›ndaki Prim Sistemi neyi getiriyor? Hasta olan öder mant›¤› do¤rultusunda “Asgari yaflam standard›”n›n üzerinde olan herkes primli sisteme geçmek zorundad›r. Nedir asgari yaflam standard›? Genel Sa¤l›k Sigortas› Yasa tasla¤›nda bu aç›k ifade edilmiyor. Ancak bunun asgari ücretin 1/3 kadar, yani yaklafl›k ayda 120 milyondan fazla kazanc› olanlar› kapsad›¤› düflünülmektedir. Herkes zorunlu olarak prim ödeyecektir. Sa¤l›k hizmetine daha çok ve s›k ihtiyaç duyan az gelirlilerden, yoksullardan, y›ll›k sa¤l›k hizmeti alma s›kl›¤›na göre prim ödeme oranlar› her y›l yeniden belirlenecektir. 4. Genel Sa¤l›k Sigortas› daha fazla ödeme daha az sa¤l›k hizmeti demektir. Genel Sa¤l›k Sigortas›’na ödenen sa¤l›k primleri ile ancak Genel Sa¤l›k Kurumu’nca belirlenmifl baz› sa¤l›k hizmeti için ödeme yap›lacakt›r. Masrafl› oldu¤u için sigortay› zarara sokmayacak baz› koruyucu sa¤l›k hizmetleri ile baz› hastal›klar›n, baz› ameliyatlar›n, baz› tahlil ve tetkiklerin karfl›lanaca¤› minimum hizmet temelli bir sistem getirilmektedir. 5. Katk› Pay› ad› alt›nda cepten ödeme yapma zorunlulu¤u getiriyor. Genel Sa¤l›k Sigortas› ile birlikte, sigortal› kiflilerin bu gün sadece ilaç al›rken verdi¤i katk› pay›n› anlay›fl› art›k, sadece ilaçta de¤il, hekim muayenesi, tahlil ve tetkikler ile ayaktan tedavi giderleri içinde yap›lacakt›r. Katk› pay›n›n sa¤l›k hizmetinin sunumu esnas›nda peflin olarak al›nmas› ön görülmektedir. 6. Eflitsizlik yasal güvence alt›na al›n›yor. Sosyal devletin sosyal olma vasf› zay›flat›ld›, tahrip edildi. fiimdi de bütünüyle ortadan kald›r›lmaya çal›fl›l›yor. Sa¤l›k olsun, sosyal güvenli¤in di¤er unsurlar›, emeklilik vb olsun, bunlar bir toplumun ortak sorunu olmaktan ç›kar›l›yor. Bütünüyle piyasan›n vahfli ortam›na terk ediliyor. 7. Mezarda emeklilik getiriliyor. Bu alanda yap›lmak istenen de, emeklilik yafl›n›n 70 yafla, prim gün say›s›n›n da 9 000 güne ç›kart›l›yor. Emeklilik ayl›k ba¤lama oran› ise %70’lerden % 35’e düflürülmektedir. Ayr›ca da, malullük ve ölüm ayl›¤› hak edebilmek de zorlaflt›r›l›yor. K›sacas› kazan›lm›fl haklar› budayarak emeklilik fonlar›n›n sermaye piyasalar›na aktar›m› için gerekli düzenlemenin yap›lmas› amaçlanmaktad›r. Kaynak: TMMOB Sa¤l›kta Dönüflüm Program› Raporu
24 Şubat-9 Mart 2006
Gerillan›n kaleminden
Büyük bir muharebe alan›nda savafla kumanda etmek, büyük çarp›flmalarda tek tek savaflç›lar›n› kumanda etmek, en zor anda en zoru aflma kararl›l›¤› ve güvenini verebilmek, kaybedildi¤ini düflünüldü¤ü anda, nas›l kazan›laca¤›n› göstermek ve inanmak… Tüm bunlar oldukça önemli ve kritik konulard›r. Savafl ve savaflç›ya yön vermek, yol göstermek, büyük çat›flma muharebelerinin yaratt›¤› deneyim ve tecrübe ile büyük bir usta olarak savafla hükmetmeyi baflarabilmek için Proletarya Partisi’nin sahip oldu¤u ideolojik-politik çizgiyi asgari düzeyde kavramak gerekmektedir. Halk Savafl› ve eksenindeki gerilla savafl›n› teorik ve pratik çerçevede kavramak, s›n›f mücadelesinin temel özelliklerini kavramak, Proletarya Partisi’nin gerilla savafl›na biçti¤i misyonu bilmek, gerilla bölgesi kapsam›ndaki görev ve sorumluluklar› birçok yan›yla asgari düzeyde bilince ç›karmak, ordu özelliklerini, hiyerarflisini, disiplin ölçülerini, iflleyiflini, ilke ve kurallar›n›, hukukunu belirli çerçevelerde bilmek, partinin sahip oldu¤u tarihsel deneyimlerle ç›karm›fl oldu¤u derslere sahip olmak, partinin kitle çizgisini genel ve özel yanlar›yla kavramaya çal›flmak, askeri çizgisiyle birlefltirebilme becerisini gösterebilmek ve tüm bunlarla iç içe geçmifl inanm›fll›k, kararl›l›k, cesaret, ba¤l›l›k ve özverili olma özellikleri temeldir. Zaten belirli bir dönem gerilla bölgesinde kalm›fl olan ve o alan›n zorlu koflullar› içinde piflmifl her birey, bahsedilen özellikleri yavafl yavafl edinir. Bir gerilla komutan› olma yolundaki ilk dönemeçleri bütün olarak herkes yaflar. ‹flte bahsedilen temel unsurlar›n herkesteki etkisi farkl› düzeylerde olur. Bu farkl›l›klar do¤al olarak görev ve sorumluluk kimliklerini oluflturur. Kimileri savaflç› kimli¤iyle s›n›rlan›rken, kimileri daha derin kavray›fl›yla s›n›rlar›n› hep zorlayan olabiliyor. S›n›rlar›n› zorlayanlar, parti ruhundaki militanl›¤› daha derin yakalayanlar olmufltur. Her bireyin kavray›fl›, anlama düzeyi, yan›t olma gerçekli¤i farkl›l›klar gösterir. Eksiklikler zamanla afl›lacak fleylerdir. Militanl›k vurgusunun önemi, tafl›nmas› gereken özelliklerin bir gere¤i oldu¤u içindir. Bir bireyin örgütlü oldu¤u alanda daha aktif olmas› için partinin temel do¤rular›n› asgari düzeyde kavramas›, alan özelliklerini bilmesi, bu çerçevede görev ve sorumluluklar› kavramas› ve tüm bunlarla birlikte kendini tan›mla-
20
42
‹nisiyatifli Bir Gerilla Komutan› Nas›l Olur? mas›na ba¤l›d›r. Bireyin bulundu¤u mücadele alan›ndaki inisiyatifi için bu temeldir. Alan›m›zda önemli ve zor görevlerinden biri gerilla komutan› olmakt›r. Bir gerilla komutan› bütün detaylara gereken önemi vermek zorundad›r. Ö¤renmeye s›n›r koymamal›d›r. Çok yönlü bakmal›, mümkün olan tüm olas›l›klar› göz önünde bulundurmal›d›r. Plan yapmal› hem de alternatifi olmal›, koflullar çok yönlü de¤iflip planlar yan›t olmad›¤›nda, devreye sokaca¤› planlar› olmal›d›r. Çünkü savafl her daim için haz›rl›kl› olmay› zorunlu k›lar. E¤er haz›rl›¤›n, tedbirlerin, ihtiyat unsurlar›n mevcut de¤ilse, bafltan kaybettin demektir. Yine, ilkeli olmal› ama esnekli¤i zedeleyecek kör “ilkelili¤e” de düflülmemelidir. ‹yi ve do¤ru zamanlama yapabilmelidir. Güçlerini korumal›, sevk ve idarede çevik, konumland›rmada esnek olunmal›d›r. Taktik geliflkinli¤e sahip olunmal›d›r. H›zla yer de¤ifltiren, manevra yapabilen, düflman› yan›ltabilen olmal›d›r. Sald›r› ve savunma biçimlerini, zamanlamas›n› iyi belirleyebilmelidir. Sorumlulu¤u alt›ndaki güçlerin e¤itimine önem vermelidir. Savafl›n her biçimine karfl› silahlanmal›d›r. ‹deolojik, politik, psikolojik yönlerini bilmeli ve haz›rl›kl› olmal›d›r. Kitlelerin durumunu, savafla karfl› tutumlar›n› sürekli takip etmeli ve belirli bir davran›fl çizgisi oluflturmal›d›r. Düflman›n kitlelere yaklafl›m›n› kavramal› ki, neyle karfl›laflaca¤›n› önceden bilsin. Bu çerçevede onlarca fley s›ralanabilir. Ama esas nokta fluras›; tan›mak, bilmek, kavramak, do¤ru iliflkiler kurmak ve sürekli aray›fl içinde olmak. Bu özellikler gelifltirici, ön aç›c› önceliklerdir. Araziyi tan›mak: Düflman› tan›mak, kendi güçlerini tan›mak, kitleleri tan›mak as›l mesele buradad›r. Gerilla komutan› araziyi iyi ö¤renmek zorundad›r. Yollar›n›, patikalar›n›, bitki örtüsünün özelliklerini, su kaynaklar›n›, kritik noktalar›n›, yerleflim birimlerini,
psikolojik unsurlar›n›, destek güçlerini, müdahale niteli¤ini, teknik donan›m›n›, savafl taktiklerini, araziye hakim olma özelliklerini, tepkisini, psikolojisini, aç›k ve kapal› davran›fllar›n›, görünen ve görünmeyen tarzlar›n›, olas› hareketini vs. bilmek. Kendi güçlerini tan›mak: Komutan mevcut güçlerinin askeri kapasitesini, donan›m›n›, silah ve mühimmat durumunu, manevra yetene¤ini, zorluklar karfl›s›ndaki tutumunu, vurufl gücünü, ideolojik donan›m›n›, cesaret-kararl›l›k özelliklerini, düflman olgusunu kavray›fl düzeylerini, zihinlerdeki bu yönlü netliklerini ve bulan›kl›klar›n›, her savaflç›n›n özel niteliklerini, kavray›fl düzeylerini, silah kullanabilme yeteneklerini, h›zlar›n›, hantall›klar›n›, bileflen içi birlik ruhunun durumunu vs. bilmelidir. Kitleleri tan›mak: Kitlelerin politik e¤ilimlerini, sistemle çeliflkilerini, iliflkilerinin niteli¤ini, devrimci mücadeleye ve güçlere bak›fl aç›lar›n›, sosyal durumlar›n›, düflman› alg›lay›fl›n›, beklentilerini, e¤ilimlerini, düflmanla iliflki ihtimallerini, ajan-iflbirlikçi özelliklerini, onlar›n çekincelerini, kayg›lar›n›, hoflnutsuzluklar›n›, destek düzeylerini, mücadeleye kat›l›m potansiyelini, bask›lar karfl›s›ndaki tav›rlar›n›, de¤er yarg›lar›n› vs. daha say›labilecek onlarca yönü bir düzeye kadar bilmek. ‹flte, gerilla komutan›n›n inisiyatifi somut olarak, yukar›da ifade edilenleri bilmek ve kavramak demektir. Ne yapt›¤›n›, nas›l yapaca¤›n›, niçin v ne zaman yapmak gerekti¤ini, bilen ve yerinde yapan insan inisiyatifli insand›r. Bahsedilen tüm bunlar gerçek bir çaban›n ürünü olarak ortaya ç›kar. Niyetle, istemle, duygusal ifadelerle hayat bulabilecek fleyler de¤ildir. Bir gerilla komutan›n› örneklendirmemizin nedeni, ald›¤› sorumluluklar›n a¤›rl›¤›n›n onu daima zorlamas› ve sürekli olarak d›fl dünyaya yani maddi unsurlara yö-
yaylalar›n›, derin yerlerini, s›¤ yerlerini, ba¤lant›lar›n›, köprülerini, büyük sular›n›, stratejik yerleri, üslenmeye elveriflli noktalar›n›, askeri harekata uygun arazileri, sald›r›ya elveriflli olan ve olmayan yerleri, gece ve gündüz hareket edilebilecek alanlar›, vadileri, tepeleri vs. bilmesi gerekir. Düflman› tan›mak: Düflman›n gücünü, donan›m›n›, araziyi kullanma kapasitesini, hareket tarz›n›, operasyon biçimini, pusu tarz›n›, kulland›¤› silahlar›, aç›k-zaafl› yanlar›n›,
nelterek düflünmeye itmesindendir. Yani sürekli olarak görevlerine yan›t olmak, bunun içinde sürekli olarak de¤iflen unsurlar› kavrama zorunlulu¤uyla yüzleflmesinin kaç›n›lmazl›¤› vard›r. Aksi takdirde bir biçimde savafl d›fl› kalmaktan kurtulmak zordur. Burada ayn› flekilde her gerilla da bu özellikleri tafl›mak durumundad›r. Yoksa kendi varl›k zeminlerini bafltan ölümlü hale getirmifl olurlar. ‹nisiyatif soyut, edinilmesi güç, kavran›lmas› zor ve bizlere uzak bir fley
de¤ildir. Önemli olan ideallerimize olan ba¤l›l›¤›n iflaret etti¤i yolda ilerleyebilme cüretini gösterebilmemizdir. Bundan sonras› ise her fleye, ilk defa görmüfl olma heyecan› ve ö¤renme merak›yla bakmakt›r. Unutmayal›m teori, düflünce maddi yaflam›n ard›ndan gelir. Bizler kavrayabildi¤imiz, tan›yabildi¤imiz ölçüde bir bilgiye sahip oldu¤umuz gibi, mevcut bilgilerimizin de s›n›rlar›yla çevrili kalabiliyoruz. Bunu aflmak elimizdedir. Devrim ve s›n›f savafl›m›n›n zorunluluklar› düsturumuz oldu¤u sürece s›n›rlar› aflmaktan geri durmay›z. Gerilla ruhunu partinin her alan›nda yaflamsal hale getirmemiz gerekir. S›n›f mücadelesinin çetin, çeliflkilerinin keskin ve çözümlerinin kat› oldu¤u bir sahad›r k›rsal. ‹flte bu yüzden mücadelenin kiflilikleri de ayn› kat›l›¤›, nesnel zorunlulu¤un özünüruhunu tafl›mak zorundad›r. Görev bireyin, birey de görevin öteki yüzü olmak zorundad›r. Aksi halde ikisi de yok olur. Yok olmasa bile baflka bir fley olur. Ama bu, art›k öz olarak kendisi de¤ildir. ‹nisiyatiflilik ruhu gerillan›n temel dinamiklerinden biridir. Bir komutan yukar›da s›ralanan ve daha yaz›lmam›fl ayn› çerçevede y›¤›nlarca d›fl dünya unsurunu tan›mak zorundad›r. Ancak o zaman do¤ru karar verecektir, iyi sevk- idare edecektir, kararl›l›k gösterecektir. Örne¤in uyan›kl›k; e¤er bir savaflç› nerede kiminle savaflt›¤›n› biliyorsa, savaflt›¤› gücü iyi tan›yorsa, onu ço¤u zaman yan›ltabilir ve oyunlar›n› bofla ç›kartabilir. ‹flte uyan›k olmak bu kadar basit ve somut bir olgudur ve ulafl›lmaz bir özellik de¤ildir. ‹nisiyatif için ifade etti¤imiz özellikler gibi. Gerilla veya gerilla komutan› do¤ru bir kavray›fla sahip oldu¤u ölçüde her zaman esnek olmay› da baflaracakt›r. Örne¤in gerillan›n yürüdü¤ü arazi yap›s›, bitki örtüsü, yol durumu farkl›laflt›kça yürüyüfl düzeni de de¤iflir. Çünkü sald›r›, savunma durumlar› de¤iflim gösterir. “Kendini korumak düflman› yok etmek” ilkesi her ad›mda geçerlidir. Bu yüzden her de¤iflen duruma göre düzen almak do¤ru olan›d›r. Savafl seyrinde her çat›flma ortam› farkl› olur. Kimi zaman dakika bile sürmezken bazen saatler sürebilir. Gerilla için temel taktik vur-kaçt›r, bunu beklenmedik zamanda ve yerde yapmakt›r. Gerilla kendi inisiyatifi d›fl›nda bir çat›flmaya girdi¤i zaman mümkün olan en k›sa zamanda çat›flmay› durdurup çekilmesi gerekir. Ama baz› anlar vard›r ki çekilmek daha büyük kay›plara neden olabilir. Bu yüzden çat›flmay› ye¤lersin. Bazen de düflman gerçekten kuflatm›flt›r, çekilemezsin. Bazen de çat›flman›n bafl›nda inisiyatif sendedir, düflmana yüklenirsin, çekilmezsin. Gerillan›n k›sa sürede çekilmesi gerekir anlay›fl›, duruma göre de¤iflebilir. Ama durumu kavramayan biri ya da yeterince kavramayan biri pratikte hataya düfler. Hem inisiyatifi kaybeder hem de esnek olamaz. Ya kabaca somut durumu göz ard› eder hep çekilmeye kilitlenir, pasif tutum sergiler, ya da durumu yine yanl›fl kavramaktan dolay› çekilmesi gerekirken, yersiz ve zamans›z çat›flmay› sürdürür ve gereksiz yere kay›plara neden olur. ‹flte an› kavramak bu derece önemlidir. T›pk› bir kural›n yak›c›l›¤› gibidir. Kurallar bir durum, bir an için konmufltur. E¤er do¤ru anda uygulanmazlarsa birçok fleyi kaybedebilirsin.
21
42 ‹nisiyatif ve esneklik daha çokça örneklerle anlat›labilir. Ama esas özün ifade edildi¤ini düflünüyoruz. ‹nisiyatiflilik ve esneklik kifli kal›plar›na uymaz. Ancak birey maddi flartlar› ve o flartlar›n gerekliliklerini kavrad›¤› ölçüde inisiyatifli ve esnek olur. Mevcut olanla yetinmek, bilgilenmeye, ö¤renmeye s›n›rlar koymak, heyecan ve aray›fltan uzak olmak, mekanik-dogmatik olmak, önyarg›l›-kibirli- bencil özellikler tafl›mak ve en önemlisi de kendini bilmemek ya da yanl›fl bilmek inisiyatifiesnekli¤i öldürür. De¤iflimi köreltir.
Coflkuyu, heyecan› dumura u¤rat›r. ‹flte inisiyatif ve esneklik, baflar›l› olman›n ön flartlar›d›r. Bugün hepimiz, mevcut ölçülerimizi zorlay›p, büyütmek zorunday›z. Kabuklar›m›z› k›rmak ve bize ayak ba¤› olan kimi gereksiz ve zararl› a¤›rl›klar›m›zdan kurtulmal›y›z. Do¤ru bir bak›fl aç›s› edinip, gerilla ruhunda bir durufla sahip olmal›y›z. Her yer bir biçimde savafl ortam›d›r ve her tarafta düflman varsa, o halde gerilla ruhunda düflünmek, davranmak gerekir. Belki bir hücre evinde uyuyup kalmak çok zarar vermeyebilir ama gerillada belir-
PUSULA HALK SAVAfiI’NI DO⁄RU KAVRAYALIM, GEL‹fiT‹REL‹M! Faflizmin içinde bulundu¤u krizin derinleflmesine paralel olarak egemen s›n›flar›n sald›rganl›¤›n› artt›rd›¤›na tan›k olmaktay›z. Resmi rakamlara göre 18 milyon kiflinin yoksulluk s›n›r›n›n, 1 milyon kiflinin açl›k s›n›r›n›n alt›nda yaflad›¤›, cari a盤›n rekorlar k›rd›¤› ülkemizde s›n›fsal çeliflkiler keskinleflmekte, burjuva bas›nda dahi daha büyük bir krizin kap›da oldu¤u aç›kça dillendirilmektedir. Yönetememe krizinin bariz bir flekilde sergilendi¤i ülkemizde egemen s›n›flar›n kliklerini temsil eden siyasal partiler aras›ndaki “polemikler” de faflizmin seviyesizligini gözler önüne sermektedir. Bununla birlikte egemenlerin halka bak›fl aç›lar›n› sergileyen örnekler de kendisini göstermektedir. Halk›n haklar›n› gasp eden, faflist yasalar› “gelifltiren”, “terör” zirveleri düzenlemek zorunda kalan devlet halk düflman› yüzünü hergün göstermektedir. Kendisini protesto eden köylüye hakaretler eden baflbakan› buna zorlayan nedenler fazlas›yla mevcuttur. Ülkemizde s›n›f mücadelesinin ortaya ç›kard›¤› tüm veriler kitle hareketinin yükseliflinin h›z kazanaca¤›n› mufltulamaktad›r. Bugün halk›n hoflnutsuzlu¤unu gösteren birçok örnek bulunmaktad›r. Kürt halk›n›n flovenist bask›lara karfl› mücadelesi, Genel Sa¤l›k Sigortas›na, TEKEL’in kapat›lmas›na, özellefltirmelere karfl› eylemler sürmektedir. Halk›n kendili¤inden hareketinin daha da geliflece¤i ortadad›r. Bu hareketle bütünleflmek, ona yön vermek, kitleselleflmek ve kendili-
¤inden mücadeleyi iktidar talepli bir kitle hareketine çevirmek de elbette biz s›n›f bilinçli devrimcilerin ellerindedir. Tasfiyecili¤in yo¤un etkiler b›rakt›¤›, örgüt bilincinin zedelendi¤i, tek bir adam gibi hareket etmenin zorlaflt›¤› bu dönemi aflma yönlü at›lan ad›mlara paralel olarak kitlelerin gözünde devrimci bir alternatif olmaya da hak kazanaca¤›z. Kitlelerin gözünde devrimci bir alternatif haline gelmek, sistemin bask›s› alt›nda yaflamak zorunda kalan kitleleri saflar›m›za katabilmek için faflizmin artan sald›r›lar›na cevap olabilmemiz gerekmektedir. Sürekli gerileyen, savunma halinde olan, kaybeden bir halk›n veya örgütün kendine güveni de azalacakt›r. Bu nedenle demokratik, ba¤›ms›z bir ülke için mücadele etme flevkini kazanmak için faflizmle anlad›¤› dilden konuflmak, hesap sorma bilincini yayg›nlaflt›rmak, bir avuç ezenin moralini bozarken genifl halk y›¤›nlar›na umut olmak gerekmektedir. Bu da ancak ülkemizde silahl› mücadeleyi yükseltmekle mümkün olacakt›r. Bu noktada anlafl›lmas› ve bilince ç›kar›lmas› gereken nokta kitlelerin bilinçlendirilmesinin ve örgütlenmesinin sadece propaganda çal›flmalar›yla olmayaca¤›d›r. Örne¤in son dönem Proletarya Partisi taraf›ndan yap›lan eylemler, devletin sald›r›lar›na yan›t olma anlam›nda önemlidir. Eylemlerle oluflan ses flu ya da bu biçimde kitlelerin bilincinde etkisini bulacak ve olumlu anlamda cevap al›nacakt›r. Bunun gibi bir dizi örnek vermek mümkün. Si-
24 Şubat-9 Mart 2006 lenen zamanlar d›fl›nda uyuyakalmak ölüme davetiye ç›kart›r. Tam da bu disiplini almal›y›z. ‹htiyaç kadar uyumak ve zaman› disipline etmek gerekir. Nas›l ki bir kiflinin gerillaya kat›ld›¤›nda, art›k oran›n her sürecine göre flekillenmenin ne kadar hayati oldu¤unu, yaflamasa dahi, k›sa sürede görmesi ve ister istemez uyma zorunlulu¤unu hissetmesi önemliyse, ayn› flekilde bizler de her alanda zorunluluklar›n keskinli¤ini görmeliyiz.
lahlar›n de¤ifltirici gücü olarak ifade edilen tam da budur. Ya da kitlelerin beyinlerinin silahlanmas› olarak ifade edilen kaba anlamda “silahland›rmak” de¤ildir. Onlar› bu bilinçle örgütlemek ve Halk Savafl›’na kanalize etmektir. Ülkemizde devrimi yükseltmenin, halk› örgütlemenin ve iktidar talepli silahl› bir halk hareketini yaratman›n yegane yolu Halk Savafl›n› güçlendirmekten geçmektedir. Halk savafl›, halk›n iktidar›n› yaratma, faflizmi ortadan kald›rmada baflvurmam›z gereken bugün için ülkemizde tek stratejidir. Halk savafl›n›n geliflmesi dünyan›n en barbar, zalim devletlerinden olan TC faflizminin cenderesinden kurtulman›n önünü açacakt›r. Bu anlamda devrim iddias›nda olan tüm devrimcilerin, s›n›f bilinçli militanlar›n yüklenmesi gereken yer ülkemizdeki gerilla mücadelesidir. Devrim için örgütlenmek Halk Savafl› için örgütlenmekse bizlerin de kendimizi ve içinde yer ald›¤›m›z örgütlülü¤ümüzü savafl›n bir parças› olarak alg›lamam›z gerekmektedir. Halk Savafl› yaln›zca k›rsaldaki gerilla mücadelesiyle s›n›rl› olamaz. Kuflkusuz Halk Savafl›n›n nabz› k›rlarda atmaktad›r. Ancak Halk Savafl›n›n bu nabz›n› besleyecek, at›fl›n› h›zland›racak ve güçlendirecek kan› tafl›ma misyonu tüm di¤er organlar›n omuzlar›ndad›r. Bu anlamda kendi alan›nda elinden gelenin en iyisini yapmayan, örgütlü düflünmeyen, örgüt birli¤ini zedeleyen herhangi bir devrimci veya komite nesnel olarak Halk Savafl›n›n geliflimine de zarar vermektedir. Bu nedenle savafl›n bir parças› olarak savafl› inceleme göreviyle karfl› karfl›yay›z. Savafl› incelemek, onun yasalar›n› kavramak ve savafl› en iyi flekilde nas›l gelifltirece¤imiz üzerine aç›l›mlar yapmak kitleleri Demokratik Halk Devrimi için örgütlemenin de önünü açacakt›r. Aksi halde savafla kat›l›m bireylerle s›n›rl› kal›r
ki, bu da esas hedefimiz olan halk›n iktidar›n›, Demokratik Halk ‹ktidar›n› yaratmam›za engel olacakt›r. Oysa devrimin yolu halk kitlelerini Halk Savafl› perspektifiyle savaflt›rmaktan geçmektedir. Bugünkü meselemiz yaln›zca gerilla savafl›n› yeni savaflç›larla sürdürmek de¤ildir. Bununla birlikte savafl›n süreklili¤ini sa¤lama yönlü bir hareket tarz›m›z da olmal›d›r. Hedefimiz boflalan yerleri doldurmakla s›n›rl› de¤ildir. Ayn› zamanda yar›n, ortaya konulan ça¤r›ya daha güçlü cevap verebilmemiz de gerekmektedir. Bu nedenle gerilla savafl›na göre flekillenmenin örgütlü olmaktan geçti¤ini kavramal›y›z. Bizler kendimizi örgütlemeliyiz. Proletarya Partisi’nin ihtiyaçlar›na uygun olarak faaliyetlerimizi sürdürmeliyiz. Bu do¤rultuda bireysel de¤il örgütsel ihtiyaçlar› öne ç›karmal›y›z. Bununla birlikte örgütlemeliyiz. Daha güçlü cevaplar verebilmek için, halk›n artan öfkesini örgütlemek için, kitlelerin sistemden kopuflunu h›zland›rmak için kitleleri Demokratik Halk Devrimi perspektifiyle örgütlemeliyiz. Halk Savafl›n›n günümüzdeki biçimi olan gerilla savafl› için örgütlemek ve kitleleri örgütleyebilmek için genelde ortaya konulan politikan›n alan özgünlü¤ünde somutlanmas› bir zorunluluktur. Yaln›zca teoride kalan bir Halk Savafl› propagandas›n›n fazla bir anlam› yoktur. Kitlelerin somut sorunlar›na yaklafl›m›m›z, ortaya koydu¤umuz hedefler, sorunlar› yaratanlara karfl› yönelimimiz vb. faktörler biraraya geldi¤inde her alanda kitlelerin gözünde devrimci bir alternatif haline gelmek, halk›n güvenini kazanmak Halk Savafl›n› güçlendirmede de muazzam olanaklar sunacakt›r. Bu olanaklara hayat vermek içinse mükemmel bir çaba ve üst düzeyde devrimci coflkuyla kitle faaliyetine yo¤unlaflmal›y›z.
22
24 Şubat-9 Mart 2006
42
Seçim aldatmacas›na Maoistlerden yan›t 1 fiubat 2005’te gerçeklefltirdi¤i darbeyle parlamentoyu fesheden ve tüm yönetimi eline alan Kral Gyanendra, Nepal Komünist Partisi (Maoist) taraf›ndan yap›lan görüflme ça¤r›lar›n› dikkate almam›fl, bunun ötesinde NKP(Maoist)’in ilan etti¤i tek tarafl› ateflkes sürecinde de sald›r›lar›n› sürdürmüfltü. Bu süreçte NKP(Maoist) ise Kral›n hedef tahtas›na oturttu¤u 7 politik parti ile 12 maddelik bir anlaflma yaparak monarflinin tamamen yaln›zlaflmas›n› ve tecrit edilmesini sa¤lam›flt›. Kral Gyanendra ise hem halk›n gözünde iyice düflen itibar›n› ve meflruiyetini sa¤lamak ve hem de politik partileri yeniden yan›na çekmek için belediye seçimlerini gündeme getirmiflti. Halk Savafl›n›n ülkenin yüzde 80’inden fazlas›n› sard›¤›, stratejik sald›r› aflamas›na geldi¤i Nepal’de Nepal Komünist Partisi monarflinin y›k›lmas› için ciddi hamleler içindeyken pek tabi ki Kral›n bu takti¤ini ve halk› aldatma plan›n› görmüfl ve seçimlerin aktif bir flekilde boykot edilmesi için halka ça¤r› yapm›flt›. Ayn› flekilde muhalefet partileri de hem seçimlere kat›lmayarak ve hem de kitle-
lerine oy vermeme ça¤r›s› yaparak bu tavra kat›lm›fllard›. NKP (Maoist) ayn› zamanda seçim gününde Nepal çap›nda genel grev ilan etmiflti. Bu ça¤r›lar›n da etkisiyle 600 kifli, yerel seçimlerden önce adayl›klar›n› çekti. Bu durumu sözde ba¤›ms›z gözlemciler dahi teyit ederek, rejime duyulan tepkinin yan› s›ra, Maoist gerillalar›n adaylara yönelik uyar›lar›n›n da çekilmede etkili oldu¤unu belirttiler. Çekilmeyle birlikte, 8 fiubat’ta yap›lan yerel seçimler öncesinde ilginç bir tablo olufltu. Toplam 4146 sandalye için aday olan kifli say›s› 1000 civar›ndayd›. Adayl›kta ›srar edenler, çeflitli bölgelerdeki gizli noktalara tafl›narak, devlet güçleri taraf›ndan s›k› bir flekilde korundu. Birçok aday ise, seçime kat›lmak istemedikleri halde devlet güçleri taraf›ndan zorla aday yap›ld›klar›n› belirtmifllerdi. Bu koflullarda seçimler sadece 36 bölgede yap›ld›, 22 bölgede ise yeterli say›da aday olmad›¤›n› için sand›k dahi aç›lmad›. 8 fiubat günü bafllayan seçimlerde Maoistlerin ça¤r›s› büyük oranda yank› buldu ve ülkede seçimlere kat›l›m BBC’nin de¤erlendirmesine göre yüzde 10’da kald›. Bu süreçte NKP (Maoist)’e ba¤l› Halk Kurtulufl Ordusu gerillalar› da baflar›l› sald›r›lar gerçeklefltirerek Kraliyet Ordusu’na birçok kay›p verdirdi. ABD dahi seçim de¤erlendirmesinde mutlak iktidar›n› meflrulaflt›r›lmak için gerçeklefltirilen “içi
bofl hamle” kavram›n› kulland›. 4 bin belediyede hiç seçime gidilemezken bat› Nepal’de oy pusulalar›na “Kurucu Meclis Örgütleyin” yazan baz› seçmenler tutukland›. Kraliyet darbesinin y›ldönümü olan 1 fiubat’ta Halk Kurtulufl Ordusu Palpa’daki bölge karargah›n› ele geçirdi. Karargahta bulunan tüm kraliyet askerleri ya kaçt›, ya öldürüldü ço¤unlu¤u ise yakalanarak tutukland›. Silah deposuna da el konuldu. Sivillere ise zarar verilmedi. 9 fiubat günü ise Terrai’deki Nawalparasi bölgesinde HKO, Kraliyet Ordusunun konvoyuna bir sald›r› düzenleyerek konvoyu tahrip etti. Askerler teslim al›n›rken, HKO ile birlikte hareket etmeyi kabul eden askerler serbest b›rak›ld›. Yine Newalparasi’de tutuklananlar aras›nda bulunan gazeteci ve insan haklar› örgütü temsilcileri serbest b›rak›ld›. Seçim günü de Dhankuta ve Kailali bölgelerinde baflar›l› sald›r›lar gerçeklefltirildi. Bunun yan›nda Dang flehrinde Kraliyet Ordusu askerleri kral karfl›t› gösteri yapan halk›n üzerine atefl açt›. Bunun üzerine ertesi gün Katmandu’da üniversite ö¤rencileri protesto gösterisi düzenledi. Ö¤renciler lastik yakarak barikat kurdular ve polise karfl› tafllarla sald›rd›lar. Kral, seçim hamlesi ile öylesine komik bir duruma düfltü ki, en büyük destekçileri olan ‹ngiltere, Hindistan ve ABD dahi bu seçimlerden dolay› kendisini elefltirdi. Ancak bunun yan›nda ABD’nin Nepal Konsolosu James F. Moriarty ABD’nin Maoistlerin içinde bulundu¤u herhangi bir hükümete karfl› olmaya devam etti¤ini aç›klad›.
Bolkestein Direktifi Yasas›’na karfl› on binler Strasbourg sokaklar›nda! AB’nin ekonomik rekabet gücünü art›rmay› ve her alanda serbest hizmet ticaretinin özellefltirme yoluyla önünü açmay› hedefleyen ve ad›n› Hollandal› liberal politikac› ve eski AB-Komiseri Fritz Bolkestein’dan alan yeni tasa tasar›s›na karfl›, çeflitli kitle örgütlerinin ça¤r›s› ile Fransa’n›n Strasbourg flehrinde protesto yürüyüflü gerçeklefltirildi. Bu yasan›n kabul edilmesi durumunda belediyelerin/hükümetlerin gerçeklefltirmek durumunda oldu¤u sosyal hizmetler, özel kurulufllara b›rak›lacak, bu özel kurulufllar faaliyette bulundu¤u ülkelerin denetiminde de¤il, kurulu olduklar› ülkelerin yasalar›na tabii olacaklar›ndan, faaliyet gösterdikleri ülkelerdeki sendikalar›/ifl temsilciliklerini ifllevsizlefltireceklerdir. Belediyelerin,
tüketiciyi koruma derneklerinin yapt›r›mlar› geçerlili¤ini yitirecek, denetim engellenecektir. Öncelikle kamu iflçilerini ve devam›nda genifl halk y›¤›nlar›n› birinci dereceden etkileyecek bu yasa tasar›s›, biz göçmenlerin hayat›n› oldukça zorlaflt›racakt›r. Bu geliflmelere sessiz kalmamak amac›yla 11 fiubat 2006 tarihinde Strasbourg flehrinde yaklafl›k 15 bin kifli sokaklar› doldurdu. Al-
manya ve Fransa’n›n önde gelen sendikalar›, partileri, kitle örgütlerinin kat›ld›¤› yürüyüfle FT‹F ve AT‹K üyeleri de kat›l›m sa¤lad›lar. CGT (Fransa Genel ‹flçi Sendikas›), IG Metal, MLPD, Fransa Komünist Partisi gibi onlarca kurumun kat›ld›¤› eylemde, AT‹K ve ILPS bayraklar›n›n dalgaland›¤›, FT‹F/AT‹K kortejinde, “Bolkestein yasalar›na hay›r”, “Yaflas›n halklar›n kardeflli¤i”, “Emperyalist politikalara hay›r” sloganlar› s›k s›k at›ld›. Yürüyüfl sonunda FT‹F taraftarlar› MLPD’liler ile birlikte Enternasyonal Marfl› söyleyerek alandan ayr›ld›lar. Halk›n karfl› ç›kt›¤› bu yasal düzenlemeler Avrupa Parlamentosu’nda yap›lan oylamada 213 ret oyuna karfl› 391 kabul oyuyla kabul edildi. (Fransa ‹K okurlar›)
Seçimlerden önce 2 fiubat günü ilk kez 300 bin askeri personel gücünde olan ve 45 ülkeye bakmakla sorumlu ABD’li bir komutan Nepal’i ziyaret etti. ABD Pasifik Komutan› Amiral William J Fallon Kralla görüflerek Washington’un Maoist “tehditle” ilgili endiflelerini dile getirdi. Fallon, Nepal D›fliflleri Bakan›n›n d›fl›nda 7 politik muhalefet partisinin liderleriyle de bir görüflme yapt›. ABD’nin Nepal Konsolosu Moriarty de kral ve politik partiler aralar›ndaki mesafeyi kapatmazlarsa Maoistlerin Nepal’de iktidar› ele geçirece¤i uyar›s›nda bulundu. Moriarty ayr›ca Maoistlerin iktidar› ele geçirmesinin Nepal için bir felaket olaca¤›n› ifade etti. Bu aç›klamalar Nepal gibi küçük bir ülkede de olsa Maoistlerin gücünün emperyalistleri nas›l ürküttü¤ünü, uykular›n› kaç›rd›¤›n› göstermektedir. NKP (Maoist)’in Baflkan› Prachanda Yoldafl›n BBC’ye verdi¤i röportaj›nda söyledi¤i gibi Nepal’de gerçekleflecek devrimin iki büyük s›n›r komflusu olan Hindistan ve Çin’de de etkili olaca¤› gerçe¤i yani dünya nüfusunun dörtte birini direkt etkileyecek olmas› emperyalizm aç›s›ndan çok tehlikeli bir durumdur. Sonuç olarak dönemin ABD D›fliflleri Bakan› Colin Powell’›n 18 Ocak 2002’de Hindistan ve Nepal’de sürdürdü¤ü temaslarda ifade etti¤i gibi “Nepal’deki bir Maocu gerilla ayaklanmas›” ve onlar “Maocular›, gerillalar› ve ayaklanmalar› sevmezler.” Ve bu nedenle bir paçavraya dönmüfl kral› da gözden ç›karmalar› sorun olmayacakt›r.
DAYANIfiMA GECELER‹ SÜRÜYOR! Avusturya’da yap›lan ‹flçi köylü gazetesi ile dayan›flma gecesi sayg› duruflu, Grup Serzenifl’in okudu¤u fliirlerle ve söyledikleri halk türküleriyle bafllad›. Ard›ndan Nergiz Halk Oyunlar› Ekibi’nin gösterisi ile geceye devam edildi. ‹kinci bölümde Tiyatro Grubu’nun AB ve Türkiye üzerine sergiledikleri oyun kitlenin alk›fllar›n› ald›. Daha sonra Grup fiiar sahne ald› ve söylemifl oldu¤u coflkulu türkü ve marfllarla geceye renk katt›. Ard›ndan bir kifli Ocak ay›n›n son haftas›n›n öneminden ve anlam›ndan bahsetti. At›lan sloganlarla coflku doru¤a ç›kt›. Ard›ndan Ferhat Tunç sahneye ç›kt›. Gece Tunç’un söyledi¤i parçalarla sona erdi. (Avusturya ‹K okurlar›)
ALMANYA’DA NATO PROTESTOSU NATO toplant›s› protestolar alt›nda gerçeklefltirildi. 4 fiubat 2006 tarihinde Almanya’n›n München flehrinde yap›lan toplant› binlerin kat›l›m›yla protesto edildi. ‹lk günkü bisikletli protestonun ard›ndan Cumartesi günü birçok Alman örgütlerinin ve Türkiyeli örgütlerin kat›l›m›yla yer yer polisin sald›r›s›yla karfl›laflmas›na ra¤men devam edildi. Bizler bu toplant›ya ‹brahim Kaypakkaya resimli orak çekiçli k›z›l bayraklar›m›z ve AT‹K, YDG ve ILPS pankart›yla kat›ld›k. Yine bu gündeme iliflkin yüzlerce bildiri da¤›tarak yürüyüflümüzü tamamlad›k. (Almanya ULM’dan bir ‹K okuru)
23
42
24 Şubat-9 Mart 2006
Filipinler’de Maoistlerin taktik sald›r›lar› sürüyor Son günlerde toprak kaymas› sonucu yaklafl›k 2 bin insan›n yaflam›n› yitirmesiyle gündeme gelen Filipinler’de son bir ay içinde taktik sald›r›lar›na devam eden Filipinler Komünist Partisi’ne ba¤l› Yeni Halk Ordusu birçok bölgede baflar›l› sald›r›lar gerçeklefltirdiler. Bu sald›r›larda YHO, orduya ait birçok silah› ele geçirmeyi baflar›rken, di¤er yandan birçok asker ve polisi de savafl d›fl› b›rakt›. Maoistler öncülü¤ünde verilen Halk Savafl› Filipinler’de bir yandan büyük kitle hareketiyle güçlenirken di¤er yandan da Yeni Halk Ordusu’nun eylemleriyle derinlefliyor. 3 fiubat’ta FKP, bir aç›klama yaparak Filipin Hava Kuvvetlerinden Binbafl› Neptune Elequin’in serbest b›rak›ld›¤›n› aç›klad›. 2 Temmuz 2005’ten bu yana savafl esiri olarak YHO’nun elinde bulunan Elequin, ailesinin talebi üzerine Senatör Rodolfo Biazon ve kilise yetkilileri taraf›ndan teslim al›nd›. FKP yapt›¤› aç›klamada Elequin’in serbest b›rak›lmas›n›n
FKP, YHO ve devrimci hareket taraf›ndan Ordu ve Polis içindeki Arroyo hükümetine karfl› mücadeleye haz›r olan yetkililerin say›s›n›n artmas›yla onlara uzanan dostluk eli oldu¤u ifade edildi. 5 fiubat’ta Güney Mindanao’da YHO taraf›ndan yap›lan bask›nla birçok silah ve teçhizat ele geçirildi. Tek bir silah at›fl›n›n yap›lmad›¤› bask›nda Ordu güçleri Maoist gerillalar›n gerici askerler oldu¤una inand›r›ld›¤› aç›kland›. Bu bask›n›n Eylül 2002’den bu yana ayn› yerdeki yedinci bask›n oldu¤u da bildirildi. 6 fiubat’ta Brgy Kauswagan’da YHO’na ba¤l› bir birlik taraf›ndan düzenlenen pusuda 8 asker öldürüldü. Pusu baflar›ya ulafl›rken bir YHO gerillas› da çat›flma s›ras›nda flehit düfltü. 10 fiubat’ta düflman kamp›na yönelik
Evrensel Bak›fl NÜRNBERG AEG’N‹N KAPATILMASINA KARfiI D‹REN‹fi DEVAM ED‹YOR! Ocak ay›n›n ikinci haftas› itibar›yla bafllat›lan Nürnberg AEG süresiz genel grevi, yüksek moral ve motivasyonla devam diyor. Kitlesel yoksullu¤un, kitlesel iflsizli¤in ve gelecek kayg›s›n›n çok fazla hissedildi¤i bu dönemde; kitlelerin artan hoflnutsuzlu¤u, kendili¤inden tepkilerin art›fl göstermesi ve iflçi s›n›f›n›n grev, direnifl silahlar›na sar›ld›¤›, sar›lmaya haz›rland›¤› böylesi bir süreçte; gerek dünyadaki gerekse Avrupa’daki geliflmeler, 2006 y›l›n›n mücadele aç›s›ndan s›cak geçece¤inin mesajlar›n› güçlü bir flekilde vermektedir. Bu aç›dan AEG direnifli de kendi içinde önemli verileri tafl›maktad›r. Son 50 y›ll›k süreçte Almanya’da ilk süresiz genel grev oluflu ve iflçilerin % 96’s›n›n genel greve evet demesi; oldukça önemli bir kamuoyu deste¤ini arkas›na alm›fl olmas›; y›llar sonra ‹G Metal sendikas›n›n aktif tav›r sergilemifl olmas› vb. Elektro Lux’un Almanya’da 19 firmas› daha faaliyette ve ‹GM oralarda da örgütlü. Elektro Lux tekeli ‹sveç bandrollüdür ve bu tekel AEG’yi yuttuktan sonra s›ras›yla AEG ismini pazardan silme ve var olan pazar pay›n› Elektro Lux ismiyle devam ettirme amac›n› tafl›maktad›r. Ve var olan itirazlar da isim ve pazar pay›n›n kalmas› yönlüdür. Grev boyunca iflçiler aras›nda var olan farkl›l›klar bir yana b›rak›lm›fl ve
bu farkl›l›¤› kullanmak isteyen milliyetçi kesimlere de prim verilmemektedir; iflsizler ordusuna dâhil edilmek istenen iflçilerin a¤›rl›¤›n› Yunan, ‹talyan ve Türkiyeli göçmenler oluflturuyor; ‹flçilerin birli¤inin en yal›n ifadesini direniflçi bir iflçinin a¤z›ndan flöyle özetleyebiliriz: “11 y›ld›r burada çal›fl›yorum ve bugüne kadar iflçiler aras›nda gruplaflmalar vard›. Kimileri dini tart›fl›r, kimileri futboldan bahseder, kimileri de para olarak, mal olarak birikimlerini konuflurdu. Konuflulmayan tek fley siyaset olmufltu. Ama flu 9 günlük direnifl bize flunu gösterdi; tüm farkl›l›klar›m›z bir yana, ortak sorun etraf›nda bir araya geldik ve de sürekli olarak siyaset üzerine konufluyoruz.” Ve bu yal›n ifade iflçi s›n›f›n›n disiplini ve s›n›f bilinci ile birleflti¤inde, iflte o zaman sermaye’nin as›l korkusu daha fazla büyüyecektir! AEG direnifline gelinceye de¤in, geçen y›llardan Siemens, Daimler Chrysler, Opel direnifllerinin de yaratt›¤› bir birikim söz konusudur. Fakat AEG direniflini belli yönlerde farkl› k›lan etkenlerden biri; flehir halk›n›n aktif deste¤ini alm›fl olmas› ve enternasyonal desteklerin sürekli olufludur. Bu durum bizler aç›s›ndan da iyi görülmelidir. ‹flçilere destek ziyareti yapan AT‹F Güney Bölgesi temsilcili¤i özellikle Tuzla Deri-‹fl Sendikas› ve deri iflçilerinin se-
yap›lan bask›nda birçok silaha el konuldu ve iki asker ile bir para-militer unsur öldürüldü. Ayn› gün Barangays Anonag ve Magsaysay s›n›r›nda gerçeklefltirilen sald›r›da iki asker savafl d›fl› b›rak›ld›. DÜfiMAN AJANI CEZALANDIRILDI Yeni Halk Ordusuna ba¤l› Wilfredo Zapanda Komutanl›¤›, YHO’nun eski kadrolar›ndanken devletin ajan› haline gelen Emmanuel Dalalamon’u öldürerek cezaland›rd›. ‹stihbarat ajan› olarak Yeni Halk Ordusu’na karfl› çeflitli sabotaj, s›zma ve k›flk›rtma hareketlerinin sorumlusu olan Dalalamon’un cezaland›r›lmas›n›n halka ve devrime karfl› suç iflleyen unsurlar›n sonunun eninde sonunda bu olaca¤›n› göstererek halka güven verdi¤i bildirildi. lamlar›n› iletti¤inde, iflçilerin ve sendika temsilcisinin yüzündeki gülümseme ve gözlerdeki p›r›lt› önemlidir. Çünkü birçok iflçi Tuzla Deri-‹fl önderli¤indeki iflçi direnifllerini bildiklerini, k›smen bas›ndan da takip ettiklerini ifade ederek onlar›n da deri iflçilerinin yan›nda olduklar›n›, ayn› dava u¤runa yüreklerin bir att›¤›n› söylemeleri oldukça anlaml›d›r. ‹flçilerden birinin nöbetini devreden bir baflka iflçiye hitaben, espri kar›fl›k flu sözleri oldukça anlaml›d›r: “Nereye gidiyorsun, ben evde çocuklar yüzümü unutmas›nlar diye büyük boy bir foto¤raf yapt›r›p koltu¤un üzerine koydum; çocuklar arada bir bak›p bak bu bizim babam›z desin, beni hat›rlas›nlar.” Espri mahiyetli ifade edilen bu sözler bizlere de birçok fleyi hat›rlatmal› ve düflündürmelidir. Var olan küçük burjuva yaflam al›flkanl›klar›, hantall›klar›, edilgenli¤i ve sürece kendili¤indenci yaklafl›mlar›n üzerine gitme cesaretini daha fazla kamç›lamal›d›r. Buradan hareketle AEG grevi ve direnifli özgüllü¤ünde (ve bu arada Almanya’n›n birçok alan›nda direnifllerin olaca¤› sinyalleri gelmektedir, faaliyetlerimizi ele al›rken bütünlüklü bakabilmeliyiz.) bir kez daha çal›flma tarz›m›z ve sorunlar›m›z› gözden geçirmeliyiz. Dar alanc›l›k hastal›¤›ndan kurtulman›n çabas›n› bu dönem daha fazla harcamal›y›z. Unutmamak gerekir ki böylesi dönemlerde sürdürülecek genifl ajitasyon-propaganda faaliyeti, kitle ziyaretleri bizlere çok fleyler kazand›racakt›r. D›fl›m›zdaki demokratik kurum ve kurulufllar› da bu sürece dahil etme çabas›n› vermeliyiz. Direnifl çad›r›n›n ziyaret edilmesi yan›nda flehir merkezi ve semtlerde de¤iflik etkinlikler, eylemler örgütlenmesi, destek yard›mlar›n›n top-
F‹L‹P‹NLER’DE HEYELAN B‹R KÖYÜ YOK ETT‹ Yoksullukla bo¤uflan Filipin halk›n› bu kez de heyelan vurdu. Filipinler’de meydana gelen heyelan sonucu toprak alt›nda kalan bir köyde ölenlerin say›s›n›n 1800’ü buldu¤u tahmin ediliyor. Leyte Adas›’ndaki Guinsaugon köyü, fliddetli ya¤›fl sonucu yamaçlardan akan bir toprak, çamur ve kaya seli ile örtüldü. Yaklafl›k 500 ev ve bir okulun tamamen toprak alt›nda kald›¤› bildiriliyor. Bölgede yasad›fl› a¤aç kesimi nedeniyle topra¤›n gevflemesinin de felaketin ciddiyetini artt›rd›¤› iddialar› da dile getiriliyor. Filipinler Komünist Partisi aç›klama yaparak Yeni Halk Ordusu dahil bölgedeki tüm komite ve güçlerine halk›n yard›m›na koflma talimat› verdi. Ayr›ca aç›klamada ABD-Arroyo rejiminin büyük kapitalistlerin yarar›na çevreye zarar verdi¤ine dikkat çekti. lanmas›, bas›n aç›klamalar›n›n yap›lmas› oldukça güçlü mesajlar› içerecektir. Tüm bu ve benzeri faaliyetler s›n›f dayan›flmas›n›n güçlenmesi, s›n›f bilincinin kitlelere tafl›nmas› aç›s›ndan oldukça önemli ad›mlar› teflkil edecektir. Örne¤in ‹talya’daki Elektro Lux çal›flan› yüzlerce iflçinin Nürnberg AEG direnifline destek ziyareti, New York’ta binlerce destek mesajlar›n›n iletilmesi, kendili¤inden geliflen “AEG mallar›n› boykot” kampanyas› ve tav›rlar›, Berlin Siemens iflçilerinin destek ziyareti vb. Tüm bu ad›mlar ve tav›rlar s›n›f dayan›flmas›na verilmifl güçlü mesajlard›r. Ve böylesi süreçler s›n›f bilincinin geliflmesine önemli katk› sunacakt›r. Ayr›ca Almanya’n›n birçok alan›nda toplu iflten ç›karmalar, fabrika ve üretim bölümlerinin kapat›lmas› gündemdeki yerini korumaktad›r. Bunun için tüm derneklerimiz ve komitelerimiz bulunduklar› alanlarda pratik faaliyetler örgütlemeli, di¤er kurumlarla eylem birli¤i platformu oluflturup; bu sorunlar çerçevesinde araflt›rmalarda bulunarak geliflebilecek direnifllerde, grevlerde yer almal›d›rlar. Örne¤in; Telekom’da 32 bin kiflinin ifline son verilmesi halen gündemdedir. Yine Hannover Continental lastik firmas›n›n önemli bölümünün kapat›lmas› halen gündemdedir (flu an için 2007 y›l›na ertelenmifl olsa da), yine Daimler Chrysler, Siemens ve Bosch’ta iflçi ç›kar›m› gündemdeki yerini koruyor. Yani bu süreçte ve önümüzdeki dönemde gündemdeki geliflmeler s›cak geçecektir. Bu noktada ya sürecin aktif bilefleni ve öznesi olarak müdahalelerde bulunup kazan›mlar›m›z› büyütece¤iz! Ya da sürecin gerisinde kalarak, kitlelerden kopuk marjinal kalaca¤›z! Sorun bu kadar aç›k...
24 Şubat-9 Mart 2006
24
42
8 Mart, Dünya Emekçi Kad›nlar Günü’dür
S›n›fl› toplumlar tarihi göstermifltir ki, s›n›f mücadeleleri düz bir hatta ilerlememifl, iniflli ç›k›fll› bir hatta dönemsel güçlenmeler ve zay›fl›klar yaflam›flt›r. Kuflkusuz bu güçlenmeler ve güçten düflmelerin ekonomik-siyasi ve sosyo-kültürel nedenleri vard›r. Bu süreçlerde ekonomi ve siyaset toplumsal alt ve üst s›n›r olarak belirleyici rol oynam›flt›r. Öyle ki a¤›r bedeller ödenerek toplumsal mücadelelerin dönüm noktalar›n› oluflturan, gelece¤e ›fl›k tutan ve kazan›mlar›n ancak bedeller üzerinden gerçekleflece¤ini toplumlara yaflatan olaylar vard›r. ‹flte bunlardan sadece birisidir; 8 Mart Dünya Emekçi Kad›nlar Günü. Kazan›mlar›n bedeller üzerinden olabilece¤inin prati¤idir bu gün. Do¤an›n diyalekti¤i ya da maddenin diyalekti¤i toplumlar tarihinde temel ya da esas çeliflkiyi emek-sermaye, ezen-ezilen çeliflkisi olarak aç›klam›fl, çeliflki ve de¤iflimin kayna¤›n› bunun üzerinden aç›klam›flt›r. ‹nsan›n do¤a ile mücadelesinde insan›n insan› sömürüsü yoktur. Aflama aflama do¤ay› kontrol etme gücüne ulafl›l›nca insan›n insan› sömürüsü de bafllam›flt›r. Özel mülkiyet ve eflgüdümünde cinsler aras› tahakküm bafllam›fl, ataerkil ve egemen sistemleflmelerle erkek egemen toplum yaflam bulmufltur. Bütün bu geliflmeler ve de¤iflmeler cins ayr›mc›l›¤›n› ve sömürüsünü derinlefltirerek erkek üstünlü¤ünü do¤an›n temel kanunuymufl gibi günümüze tafl›m›flt›r. Cins ayr›mc›l›¤› her boyutuyla yaflam›n bütün alanlar›nda kad›n› üretim, siyaset, e¤itim ve sosyal kültürel alan›n d›fl›na itmifltir. De¤ifltirilmesi imkâns›z yazg› olarak toplumlar›n bilincine empoze edilmifltir. Ülkemizin gerçekli¤i de bunlardan ba¤›ms›z de¤ildir. Egemen güçler, dinlerin deste¤ini de alarak kad›nlar› birey olma ve cins olma gerçekli¤inden uzaklaflt›rm›fl, meta seviyesine indirgemifltir. 1900’lerde dünyada geliflen mücadelelere karfl› bir önlem olarak egemenler taraf›ndan kad›nlara bir tak›m
reformlar verilse de k⤛t üstünde burjuva s›n›f›n›n kad›nlar›na tan›nan haklar olmaktan öteye gidememifltir. Emperyalizmin güdümündeki faflistKemalist “devrimin”, seçme-seçilme, medeni kanun, k›l›k-k›yafet, e¤itim ve ö¤retimin birli¤i reformlar› burjuva s›n›f›n›n kad›nlar›n›n yararland›¤› kazan›m denebilecek ileri ad›mlar olmufltur. Ezilen s›n›f›n kad›nlar› iflçi, emekçi, köylü kad›nlar bu reformlardan ne o tarihte ne de bugün yararlanamad›¤› gibi birço¤u haberdar de¤ildir. 1960’lardan sonra ülkede toplumsal muhalefet yükselmifl, devrimci hareketler iflçi s›n›f›, ö¤renci gençlik sisteme karfl› mücadeleyi anti-emperyalist mücadeleyle birlefltirmifl, sistemi temellerinden sarsabilecek bir niteli¤e dönüflmüfltür. Egemenlerin önlem olarak ‘80 darbesini gerçeklefltirmesi bu mücadeleleri engellemifl, sonras›nda toparlanmas›n›n önüne geçememifltir. Kad›nlar›n bu mücadelelerin her aflamas›nda var olmas›na ra¤men s›n›f bilincinden, kad›n bilincinden ve birey olma bilincinden uzak olmas› tesadüf de¤ildir. Egemenlerin bilinçli politikalar› gere¤i kad›n›n bilinci elinden al›nmaktad›r. Ne yaz›k ki s›n›f perspektifli yap›lanmalar›n ve Türkiye devrimci hareketinin kad›n bak›fl aç›s› da kad›na s›n›f, cins, birey olma bilinci tafl›yamam›flt›r. Ülkemizde 80 AFC’sinden sonra kad›n örgütlenmeleri artt›¤› halde s›n›f bilincinden yoksun oldu¤u için kad›n sorununu çözmeye katk› sunmak flöyle dursun sistemin devam›na dolayl› olarak katk› sunmufltur. Çünkü kad›n sorununun sömürü sisteminden kaynakland›¤› gerçe¤ini hedef flafl›rtarak mu¤lâklaflt›rm›flt›r. Kürt ulusal hareketinin Türkiye Kürdistan’›n da geliflimine paralel olarak 90’lardan itibaren geliflmeye bafllayan Kürt ulusal kad›n hareketi, ülkemizdeki kad›n hareketine önemli bir ivme kazand›rsa da hareketin s›n›f bilincinden yani sosyalist bilinçten yoksun olmas› dolay›s›yla ivmesi giderek düflmüfl ve
sistem içi bir yönelime girmekten kendini kurtaramam›flt›r. Oysa kad›n sorunu toplay›c›l›ktan üretim toplumuna geçiflle bafllam›fl, özel mülkiyetin denetleme ve soya devri ihtiyac›yla güçlenmifltir Sistemleflerek erkek egemenli¤ine dönüflmüfltür. O halde bütün s›n›f bilincinden yoksun kad›n örgütleri, platformlar› bilmelidir ki; kad›n sorunu kökleri olan, sistemlerin yüzy›llard›r katmerlefltirerek bugüne kadar tafl›d›¤› ve giderek bilinçleri buland›rarak çok yönlü gelifltirdikleri bir sorundur. Kayna¤›nda emek-sermaye çeliflkisi bulunan kad›n sorunu s›n›f merkezli örgütlenmelerle çözüme ulaflabilir. Paris Komünü, Ekim Devrimi, Çin Devrimi emekçi kad›nlar›n, köylü ve iflçi kad›nlar›n mücadelesiyle baflar›ya ulaflm›flt›r ve beraberinde sosyalist ideolojinin kad›n haklar›n› kazan›ma dönüfltürmüfltür. Ezilen kad›nlar›n mücadelesinde karfl›t›nda ezen kad›nlar›n var oldu¤unu bilinçlerde taze tuttukça kad›n sorununun s›n›fl› toplumlar sorunu oldu¤u daha bir netleflecektir. Bugün tart›flmas› yürütülen, gücü bölen bir noktaya ulaflan 8 Mart’›n emekçi kad›nlar günü mü yoksa kad›nlar günü mü oldu¤u veya 8 Mart’›n erkekli mi yoksa erkeksiz mi olaca¤› tart›flmas› 8 Martlar›n üzerinden yarat›ld›¤› ve yaflat›ld›¤› zeminin özüne ters düflmektedir. Tam da emperyalizmin dümenine su tafl›makt›r. Elbette ki 8 MART DÜNYA EMEKÇ‹ KADINLAR GÜNÜDÜR, tabi ki bugün Condoleezza Rice’in, Tansu Çiller’in vs. nezdinde burjuva kad›nlar›n günü de¤ildir. Ve tabi ki 8 Mart s›n›f›n di¤er cinsini oluflturan erkek yoldafllar›m›zla omuz omuza yaflanacak ve yaflat›lacakt›r. 8 Mart’›n program›n›n ve organizasyonunun her aflamas›nda erkek yoldafllar›m›zla birlikte olmak, süreci birlikte örmek devrimci-demokrat, sosyalist bilinçli bütün kad›nlar›n ve erkeklerin görevidir. Her renkten kad›n örgütlülüklerine bu bilinci tafl›mak devrimci sorumluluk
ve görevdir. 8 Martlar›n özüne yak›fl›r bir bilinçle yaflat›lmas› için biz DDSB’liler olarak diyoruz ki alanlarda erkek yoldafllar›m›zla omuz omuza saf tutarak, bizi iliklerimize kadar sömüren bu düzenden hesap sorma bilinciyle, 8 Mart’› DÜNYA EMEKÇ‹ KADINLAR GÜNÜ olarak kavrayal›m ve kavratal›m. fiAN OLSUN 8 MART’I YARATANLARA! KADIN ERKEK ELELE DEMOKRAT‹K DEVR‹ME! YAfiASIN DEVR‹MC‹ DEMOKRAT‹K SEND‹KAL B‹RL‹K! Çukurova DDSB
8 Mart isyand›r, isyan› örgütle “8 Mart isyand›r isyan› örgütle” fliar›yla TKM ve DKH olarak ele ald›¤›m›z “8 Mart’a Do¤ru” etkinli¤imiz çal›flmalar›m›z sonucu 19 fiubat’ta TKM’de yap›ld›. Etkinli¤e yaklafl›k 120 kiflilik bir kat›l›m oldu. ‹lk olarak kad›nlar›m›z›n yaflam içersinde s›n›fsal, cinsel, ulusal sömürüsünü anlatan ve bu sömürüye boyun e¤meyen, baflkald›ran kad›nlar›n konu al›nd›¤› dia gösterimi yap›ld›. Devam›nda Barbara Halk Sahnesi’nin haz›rlad›¤› Tanya oyunu sahne ald›, bir kad›n Partizan›n iflkencedeki direniflini konu alan oyun izleyiciden be¤eni ald›. Etkinlik içinde kad›nlar›n sorunlar› ve çözüm yollar› üzerine bir söylefli düzenlendi. Söyleflide kad›nlar›n kurtuluflunun örgütlü mücadeleden geçti¤i, kad›n›n sorunlar›n›n s›n›fl› toplumun bir ürünü oldu¤u vurguland›. Söylefliden sonra sahne alan TKM Müzik Toplulu¤u marfllar›yla ve türküleriyle kitleye coflkulu anlar yaflatt›. Etkinli¤in sonunda bir kez daha kad›nlar örgütlü mücadeleye ça¤›r›ld› ve 5 Mart Beyaz›t Meydan›’nda yap›lacak mitingin duyurusuyla etkinlik son buldu. (Tohum Kültür Merkezi Emekçileri)
25
42
24 Şubat-9 Mart 2006
“Tarafs›zl›k” taraf olmakt›r!
Uzun bir süre televizyon dizisi olarak karfl›m›za ç›kan Kurtlar Vadisi dizisi her geçen gün kötüleflen ekonomik koflullar alt›nda ezilen halk üzerinde etkisi azalmaya bafllayan milliyetçili¤e kan tafl›man›n araçlar›ndan biri olmufltu. Senaristli¤ini ve yönetmenli¤ini eski(lerden) bir ülkücü oldu¤u söylenen Osman S›nav üstlenmiflti. Osman S›nav’›n halen M‹T ile iliflkisi oldu¤u ve dizide sahnelenen olaylar›n gerçekten yaflanm›fl olaylar oldu¤u iddialar› ortaya at›ld›. Tüm bunlar›n olabilirli¤i bir yana diziyle ortaya konulan, devletin Susurluk ve fiemdinli’de ortaya ç›kan ve daha fazla gizleyemedi¤i yüzünü kendi istedi¤i biçimiyle halka kavratma çabas›d›r. Bu flekilde gizleyemedi¤ini istedi¤i gibi tan›mlamak ve halk üzerinde etkisi azalmaya bafllayan milliyetçili¤i tekrar azd›rmak hedeflenenler aras›ndad›r. Dizinin özellikle faflist milliyetçi kesim olmak üzere halktan birçok insan›n üzerinde yaratt›¤› etki elbette hakim s›n›flar›n da, kâr amac› ile yan›p tutuflan film yap›mc›lar›n›n da çok iyi fark›na vard›klar› bir durum olmal› ki dizinin hemen ard›ndan Kurtlar Vadisi Irak, halka karfl› yap›lan daha da büyük kültürel sald›r›yla vizyona girdi. Tan›t›mlar›ndan da bildi¤imiz gibi film 2003’te yaflanan ve uzun süre gündemde kalan çuval kriziyle bafll›yor. Böyle bir konuyu seçmeleri onlar için gerçekten önemli ve oldukça yerindedir. Dizi ile yarat›lan milliyetçi dalgay› finale ulaflt›rmak için bu olay tam da biçilmifl kaftand›r. Filme hakim olan bak›fl aç›s›n› çarp›c› bir biçimde ortaya koyan bir diyalog filmin ilk sahnelerinde yaflan›r. Amerikal› subay Marshall ile Polat Alemdar’›n konuflmalar› halk›, do¤ru hedefe de¤il birbirine düflman etmek ve bilinçlerini buland›rmak için dayat›lan Türk milliyetçili¤inin kaba hatlar›n› ortaya koymaktad›r. Amerikal› subay Marshall: özetle Türkiye’nin y›llard›r içinde oldu¤u uflak pozisyonunu ve Türkiye hakim s›n›flar›n k›r›nt›lar peflinde düfltü¤ü tabloyu anlat›r ve sorar: “tüm bunlar› de¤il de bir çuval› m› sorun ettiniz?” Çevresinde olup biteni az da olsa takip edebilen her insan, Irak sald›r›s› gündeme geldi¤inde ayyuka ç›kan Türk hakim s›n›flar›n›n baflta Amerikan emperyalizmine ve di¤er emperyalistlere yapt›¤› uflakl›¤› görebilir, bunu
kendileri de bilmektedir. Bu filmle Türk hakim s›n›flar› kendilerince herkesçe bilinen bu durumun savunmas›n› ve aklama çal›flmas›n› yapm›fllar tabi ki bunun için de Türk milliyetçili¤inin en kaba halini ›s›t›p önümüze sunmufllard›r. Do¤rusu bunlar›n konufluldu¤u sahne traji-komiktir de: subay Marshall tüm bunlar› söyledikten sonra Polat cevap verir: “Ben ne parti baflkan› ne de politikac›y›m, ben Türküm”. Burada acaba Polat karakteri ile aptal yerine konmaya çal›fl›lan Türkiye halklar› m›d›r? Belki “kahraman” Polat, kendi ifade etti¤i gibi tüm bu var olan gerçeklikleri anlayamayacak durumda olan bir Türk’tür, ama Türkiye’de yaflayan çeflitli milliyetlerden halk faflizmin zavall› yüzüne çoktand›r tan›kt›r. O nedenle elindeki çuval› karfl›s›ndaki Amerikal› subay›n kafas›na geçirerek kendini rahatlatmaya çal›flan Polat’›n kahramanl›klar›na karn› toktur. Polat’›n peflinden koflanlar gözleri Türk milliyetçili¤iyle karart›lm›fl bir dizi gerici kesim ve ç›kar için kraldan çok kralc› olan komprador patron-a¤a devletinin yardakç›lar›d›r. Son y›llarda iyice elenip s›k dokunularak, eski solcular›(!?) konu eden filmlerde devrimci mücadelenin bofl ve anlams›z bir çaba oldu¤u mesaj› inceden verilmeye çal›fl›l›rken, bir de faflizmin gövde gösterisi olan Kurtlar Vadisi tarz›nda filmler ortaya ç›kmaktad›r. Bu kültürel sald›r›lar do¤rusu oldukça anlaml›d›r. Sistem böylece her kesimi etkileyebilece¤ini düflündü¤ü farkl› yerlerden sald›rmaktad›r. Bir yandan halk üzerinde umutsuzluk yarat›rken, bir yandan da, kendi ceplerini doldurma telafl›nda tepkisini ald›¤› milliyetçi ve gerici kesimin de gönlünü alma çabas› içerisine girmektedir.
Sorgulanan Amerika de¤il, Türk milliyetçili¤inin çizilen imaj›d›r Filmin çok konuflulan bir di¤er yönü de Türkiye bu filmle Amerika karfl›tl›¤› m› yap›yor tart›flmas›d›r. Bu suni gündemi yaratanlar çok iyi bilmektedir, bu filmde suya sabuna dokunmadan yap›lan esasen, tüm dünyada var olan Afganistan ve Irak sald›r›lar› nedeniyle doru¤a ç›kan Amerikan emperyalizmine olan tepkiyi kontrollü hale sokmakt›r. Türk hakim s›n›flar› bu kontrollü tepkiyi ayn› zamanda
milliyetçilik dalgas›n› yükseltmenin bir arac› olarak kullanmaktad›r. Yüz y›llard›r d›fl›ndaki her ulusu ve kültürü kendisine köle olarak gören ve flu anki durumunun fark›nda bile olmayan, egemenlerin büyük silah› milliyetçili¤in beslenmesi için Amerika’ya da birkaç fley söylenebilir: Ne de olsa yükseltilen bu milliyetçi dalga Amerika da dahil tüm egemenlerin ekme¤ine ya¤ sürecektir. Zaten tüm dünyan›n gözü önüne dökülen iflkence sahnelerini veya organ ticaretini filmde canland›rmak, Amerika’n›n gerçek yüzüyle de¤il sadece gölgesiyle dövüflmektir. Bir de tüm bunlar›n yan›nda verilmek istenilen bir mesaj daha vard›r; y›llard›r duydu¤umuz dinler ve medeniyetler çat›flmas› z›rval›¤› bir kez daha karfl›m›za ç›kar. Yaflanan çarp›flma H›ristiyan Amerikal› Marshall ile Müslüman Türk Polat ve onun taraf oldu¤u Müslüman Türkmen ve Irakl›lar aras›ndad›r. Yüceltilmifl flekilde önümüze sunulan Müslüman din hocas›n›n dini konuflmalar› ve dualar› ile Marshall’›n Tanr›ya ve Meryem’e dualar› aralara serpifltirilmifl olarak karfl›m›za ç›k›yor. Din hocas›n›n a¤›ndan ç›kan konuflmalar pek çok ‹slami mesaj veriyor, ‹slam bir kez daha yüceltiliyor.
Direnifle de¤il boyun e¤meye ça¤r› Yine bu konuflmalar›n birinde, kocas› Amerikan askerlerince öldürülen ve bu nedenle intihar eylemcisi olmak isteyen Türkmen k›z›na intihar eylemlerinin asla kabul edilmez bir fley oldu¤unu anlat›yor ve çözümü Allah’tan beklemesini söyleyerek direnifli engelliyor. Böylece y›llard›r iflgal alt›ndaki topraklarda, Filistin’de, Afganistan’da, Irak’ta halk›n kendini savunma biçimi olarak kulland›¤› intihar eylemlerinin meflrulu¤una da sald›r›lm›fl olunuyor. Elbette ki esasen var olan tepkiyi ve direnifli bilinçli ve örgütlü hale getirme çabas› içersinde olmakt›r fakat iflgal alt›ndaki topraklarda yap›lan intihar sald›r›lar› direniflin bir biçimidir, çözüm halk›n kendisidir ne Allah nede d›flardan gelecek
bir baflka güç!
TC’nin “hassas” noktas› Kürtler Irak sald›r›s›n›n bafllad›¤› ilk günden bu yana, öldürülen, evinden olan, ailesini kaybeden, tecavüze u¤rayan, açl›k ve salg›n hastal›klarla bo¤uflan bölgedeki halkt›r. Milliyeti ve dini ayr›lmaks›z›n, bölgedeki tüm halk Amerika ve onun iflbirlikçilerinin pastadan pay kapma savafl›n›n kurban› olmufltur, olmaktad›r. Önderleri küçük ç›karlar için Amerika ile iflbirli¤i içine giriyor olsa da Irak’ta var olan Kürt halk›n›n da pay›na düflen farkl› olamam›flt›r ki flunu da gözden kaç›rmamak gerekir iflbirli¤i içinde olan sadece Kürt önderleri de¤ildir. Kurulan geçici hükümetler ve yönetimler Amerika’n›n kontrolünde oluflturulmufltur. Bahsetti¤imiz fley filmde Irakl› ve Türkmen halk›n ac›lar› gözler önüne serilirken, Kürt halk›n›n Amerika’ya iflbirlikçilik yapan önderleri sayesinde rahat içinde gösterilmesidir. Bir de bu yetmezmifl gibi, “iyi Kürt sadece benimle iflbirli¤i yapan Kürt’tür” mesaj›n› Polat’›n iki adam›ndan birinin durumuna (Kürt ve iflbirlikçi) yap›lan övgüden al›yoruz. Do¤rusu bu da bizi hiç flafl›rtm›yor. Türk hakim s›n›flar›n›n y›pranan prestijini -en az›ndan Türkiye kamuoyundacilalamas›n›n manevras›, bir vicdan rahatlatma seans› olarak adland›rabilece¤imiz Kurtlar Vadisi özel olarak böyle bir misyona sahipken, genel olarak da burjuva–feodal kültürün pervas›zlaflan sald›r›lar›ndan biridir. Bu sald›r›lar karfl›s›nda oluflan Amerika karfl› tepkileri, Türk milliyetçili¤i k›l›f›ndan kurtar›p emperyalizmin teflhirini yaparak devrimci bilince dönüfltürmek ve özellikle gençler üzerinde etkisi daha yo¤un görülen bu kültürel sald›r›y› gö¤üslemek acil görevlerimiz aras›ndad›r. Bu elbette ki devrimci mücadelenin büyütülmesi yoluyla olacakt›r. (Tohum Kültür Merkezi emekçileri)
26
24 Şubat-9 Mart 2006
42
“Özgür insanlar›n generali”nin ruhu Latin Amerika’da dolafl›yor! ABD’ye karfl› verilen ba¤›ms›zl›k savafl›n›n sembolü haline gelen Nikaragual› devrimci önder Augusto Cesar Sandino, Nikaragual›lar taraf›ndan “Özgür insanlar›n generali” diye an›l›yor. Muhafazakar Adolfo Diaz’›n darbesine karfl› Liberallerin öncülük etti¤i ayaklanmaya kat›ld›. Ayaklanma, ABD deniz kuvvetlerinin ülkeye ç›kartma yapmas›ndan sonra büyük bir darbe yedi. Liberaller ABD’nin bask›s›yla 4 May›s 1927’de Tipitapo Antlaflmas›’n› imzalad›lar. Antlaflmaya karfl› ç›kan tek general Sandino’ydu. Sandino, ülkede yabanc› iflgal hüküm sürdükçe savaflaca¤›n› ilan etti. Çevresine toplad›¤› birkaç yüz adamla birlikte Nikaragua’n›n kuzeyindeki da¤lara çekilen Sandino, özellikle madenlerde çal›flan iflçileri ve köylüleri örgütlemeye çal›flarak, eski tüfek ve konserve kutular›ndan imal edilen bombalarla savafla devam etti. Sandino’ya göre “Yaln›z iflçiler ve köylüler mücadeleyi sonuna kadar sürdürecek ve zafer, onlar›n örgütlü gücünün eseri olacakt›r.” Bu arada ABD deste¤iyle oluflturulan Ulusal Muhaf›zlar adl› bir örgütle birçok çat›flmaya girilerek a¤›r kay›plar verilmifltir. Mücadelenin sürekli olarak sürmesi ve yayg›nlaflmas› di¤er Latin Amerika ülkelerinde de büyük sempati yarat›yordu. Sandino’nun bafl›n› çekti¤i muhalefet karfl›s›nda geri çekil-
mek zorunda kalan ABD, 1933’te deniz kuvvetleri piyadelerini Nikaragua’dan çekmek zorunda kald›. Geri çekiliflin hemen ard›ndan yap›lan seçimlerde, Liberal aday Sacasa baflkan oldu. Sacasa, ekonomik nedenlerle Sandino ile anlaflmay› gerekli görüyordu. Karfl›l›kl› uzlaflmadan sonra, Sandino savafla son verdi¤ini aç›klayarak, hakim oldu¤u Nueva Segovia’da tar›m kooperatifleri oluflturmaya bafllad›. Topraks›z köylü ve iflsiz proleterler sorununu çözmek için uygulanan bu tar›m kooperatifi fikri ilk olarak Wiwili’de Rio Coce k›y›s›ndaki bölgede uygulanmaya bafllad›. Ulafl›m yollar› ve Bat›’dan Do¤u’ya telgraf hatlar› infla etmek; Nikaragua’n›n ithal etmek zorunda kald›¤› mallar›n tümünü kendisinin üretmesi; bunun için gerekli olan paran›n, ülkeyi terk etmifl bulunan Amerikal›lar›n sermayelerine el konarak elde edilmesi vb. görüflleri, baflta Ulusal Muhaf›zlar olmak üzere günün iktidar›n› ürkütmeye yetti ve Sandino’nun art›k ölmesi gerekti¤ine karar verildi. Sandino, 22 fiubat 1934’te baflkan Sacasa’yla Baflbakanl›k Saray›’nda yapt›¤› görüflmeden ayr›l›rken, Ulusal Muhaf›zlar taraf›ndan kaç›r›larak ertesi gün öldürüldü. Çok geçmeden Sandinist hareket de büyük ölçüde da¤›ld›. Sandino’nun oluflturdu¤u kooperatifleri de da-
¤›tan Somoza bundan böyle y›llar sürecek olan yolsuzluk, ahlaks›zl›k, zulüm ve katliamlarla dolu yeni bir süreç bafllat›yordu. Ancak her karanl›¤›n ayd›nl›¤a dönüflece¤i gerçe¤i katil Samoza’y› da es geçmemifl ve katil Samoza diktatörlü¤üne öldürdü¤ü Sandino’nun ad›n› tafl›yan Sandinist Ulusal Kurtulufl Cephesi (FSLN) taraf›ndan 17 Haziran 1979’da son verilmifltir. 17 Temmuz 1979’da Samoza ülkeden kaçarak ait oldu¤u yere, emperyalistlerin kuca¤›na s›¤›nm›flt›r. Nihai zafer 19 Temmuz’da FSLN birliklerinin Managua’ya girmesiyle kazan›lm›fl ve binlerce kifliyi katleden Ulusal Muhaf›zlar da¤›t›lm›fl, 7000 kadar› tutuklanm›flt›r. Ancak ne yaz›k ki, FSLN, büyük bedeller ödenerek kazan›lan devrimi korumay›, gelifltirmeyi ve kesintisiz olarak sosyalizme dönüfltürmeyi baflaramam›fl ve 1984’te silahla kazand›¤› iktidar› seçimle burjuvaziye b›rakm›flt›r. Bu da do¤ru ideolojik hatta sahip olmayan bir örgütün devrim yapabilse bile ileriye tafl›yamaca¤›n›, bunu sürdüremeyece¤ini bir kez daha göstermifltir. Bugün Latin Amerika’da soldan esen rüzgar ne kadar reformist etiketlere ba¤l› olarak geliflirse geliflsin temelinde Sandinolar›n, Zapatalar›n, Chelerin bedel ödeyerek yaratt›¤› silahl› direnifl gelene¤i bulunmaktad›r. Latin Amerika
“‹yi kalplili¤i ve yard›mseverli¤iyle bulunmaz bir insand›” 1929 Elbistan do¤umlu olan Ali Kepez, Proletarya Partisi’nin düflünceleriyle 1963 y›l›nda gitti¤i Almanya’da tan›flt›. Burada inflaatlarda çal›flarak yaflam›n› sürdürdü. Yaflam›n› yitirene kadar Proletarya Partisi’nin politikalar› do¤rultusunda hareket etti. Biz ‹flçi-Köylü gazetesi olarak ye¤eni olan Ali Kepez’den bize Ali Kepez’i anlatmas›n› istedik. Ali Kepez öldükten y›llar sonra do¤anlar silah tutuyorlar flimdi, hatta yafllar›n›n küçüklü¤üne bakmadan kucakl›yorlar topra¤›... Yitiriflimizin üzerinden ne kadar zaman geçerse geçsin, özelde Proletarya Partisi’nin genelde ise özgürlük mücadelesi içinde topra¤a düflmüfl tüm flehitlerin unutulmaz oldu¤unu vurguluyoruz bir kez daha… - Bize Ali Kepez’i anlat›r m›s›n›z? Amcam 1963’de yurtd›fl›na gitti. Orada duvar ustas› olarak çal›flmaya bafllad›. Daha sonra Partizanc›larla tan›flt›. Bizim ailemiz demokrat, duyarl› bir aileydi, amcam da yoldafllar›yla sürekli diyalog halindeydi ve iyi bir sempatizand›. -Ali Kepez mücadele ile ne zaman tan›flt›? Tam olarak bilmiyorum. Ama yak›n olarak söyleyebilirim ki, 1975-76 dönemleri olsa gerek. 1963’de Almanya’ya gitti¤i dönemde, benim bildi¤im kadar›yla, ‹brahim Kaypakkaya’n›n k›z kardefli ile tan›flm›fl, orada amcam› a¤›rlam›fllar ve birbirleri ile dostluk gelifltirmifller. -Yurtd›fl› sürecini anlat›r m›s›-
n›z? 1963’de Almanya’ya iflçi olarak gitti. ‹nflaatlarda duvar ustas› olarak çal›fl›yordu. Yang›nda vefat edene kadar Almanya’da iflçi olarak kald›, flu anda çocuklar› hala Almanya’da yafl›yorlar. -Ailesi ve çevresi ile olan iliflkileri nas›ld›? Bulunmaz, çok iyi kalpli, yard›m sever, duyarl› bir insand› diyebilirim. ‹nsani yönleri geliflmifl birisi olmas› dolay›s›yla, herkes taraf›ndan çok sevilen biriydi. -Ali Kepez’in yaflam›n› yitirdi¤i yang›n hakk›nda bir bilginiz var m›? Ali Kepez 30 Aral›k 1979’da Almanya’n›n Nürnberg kentinde, o¤lunun dü¤ün haz›rl›klar›n› yapt›klar› s›rada, kald›¤› evin alt kat›nda TV tüpü-
nün patlamas›yla ç›kan yang›nda, dumanlar›n üst katlara do¤ru ç›kmas› üzerine, 3. kattan atlayarak yaflam›n› yitirdi¤i s›rada 50 yafl›ndayd›. Ben o s›rada Partizan davas›ndan hapishanedeydim. Aslan K›l›ç, olaydan bir ay sonra bana haber verdi, Partizan dergisinde okumufl o da. -Ali Kepez’in yoldafllar›na ve dostlar›na gazetemiz arac›l›¤›yla söylemek istedi¤iniz bir fley var m›? fiu anda aktif siyaset içinde de¤ilim. Ama duyarl› demokrat birisi olarak mücadeleyi destekliyorum. Genel olarak söylemek gerekirse, zorlu, a¤›r, çok yönlü sald›r›lar›n oldu¤u bir süreçten geçiyoruz. fiartlar› iyi tahlil etmek ve ona göre politika üretmek gerekir. Özellikle belirtmek isterim, flu anda mücadele içindeki herkesi sayg›yla selaml›yorum.
halklar› emperyalizme olan tarihsel öfkeleriyle “arka bahçe” olmay› reddederek özgür günlere ulaflma hayalini büyütmeye devam etmektedir.
KAVGADA ÖLÜMSÜZLEfiENLER Niyazi Sezgin: Dersim Mazgirt ‹bimahmut köyünde dünyaya gelen Niyazi Sezgin, Dersim Babaoco¤› köyü Tülük mezras›nda 24 fiubat 1988’de ç›kan çat›flmada flehit düfltü. Kader Özgül K›l›ç: 1974 Dersim Hozat Türktaner köyünde do¤du. 1993’te gerillaya kat›ld›. Da¤lar›n Y›ld›z’› 1 Mart 1994’te Dersim Çemiflgezek’te TC güçleri ile girdi¤i çat›flmada flehit düfltü. Kenan Demir: 2 Mart 1970’de Erzincan’da do¤du. 1984 y›l›nda ailesiyle birlikte ‹sviçre’ye gitti. 1989’da Proletarya Partisi ile iliflkiye geçti. Basel kentinde dürüstlü¤ü ve çal›flkanl›¤›yla tan›n›yordu. 5 Mart 1998’de ‹sviçre’de görev için gitti¤i bir alanda karfl› devrimci-asalak bir çetenin silahl› sald›r›s› sonucu flehit düfltü. Faaliyetin Mehmet Ali’si, ‹sviçre’nin Özgür’ü, düzenin kendine sundu¤u imkanlara karfl› verdi¤i amans›z mücadele ile öne ç›k›yordu. Ölüm Orucu fiehitleri: Yusuf Kutlu, 8 Mart 2002 (DHKP-C), Yeter Güzel, 10 Mart 2002 (TKP(ML). Feda Eylemi fiehitleri: Muharrem Karademir, 28 fiubat 2004’te, Günay Ö¤re ner 2 Mart 2004’te, Kaz›m Gülba¤, 25 Nisan 2001’de tecrite ve F Tipi Hapishanelere karfl› bedenlerini tutuflturarak ölümsüzlefltiler. Orhan Keskin: Devrimci-Yol’un Diyarbak›r ‹l Komitesi içinde yeral›r. 1980 May›s’›nda polisle girdi¤i çat›flmada yaral› olarak tutsak düfler. Diyarbak›r zindan›nda yarat›lan direniflin öznesi olmufltur. 14 Ocak 1984’te bafllatt›¤› Ölüm Orucu’nun 48. Gününde 3 Mart 1984’te ölümsüzleflmifltir.
27
42
24 Şubat-9 Mart 2006
Namlunun gözü olan kad›nlara... 8 Mart Dünya Emekçi Kad›nlar günü… ‹lk olarak nas›l ortaya ç›kt›¤› konusunda farkl› görüfller olsa da, aç›k olan bir durum vard›r ki o da, bu günün emekçi kad›nlar›n mücadelesiyle kazan›ld›¤›d›r. Bu mücadelenin an›s›na, II. Enternasyonal’in 1910’daki Kongresi’nde Clara Zetkin’in önerisiyle, Uluslararas› Emekçi Kad›nlar Günü olarak ilan edildi¤idir. 1910 y›l›ndan bafllayarak 8 Mart emekçi kad›nlar›n baflkald›r›s›n› simgeledi, birlikte bir güç olman›n, dayan›flman›n anlam›n› bugünlere tafl›d›. 1960’l› y›llara dek sosyalistlerin kutlad›¤› bir gün olan 8 Mart, Birleflmifl Milletler taraf›ndan da 1975’te “Dünya Kad›nlar Günü” olarak ilan edildi! Y›llardan beri kutlanan 8 Mart’›n “emekçi” vurgusu at›lm›fl oluyordu böylelikle. Yok edemedi¤i tarihi bozmay› bir politika haline getiren burjuvazi, 8 Mart’› da dejenere etmeyi önüne hedef olarak koyuyor. Marks ve Engels kad›n›n çal›flmas›na de¤il, çal›flma koflullar›n›n de¤ifltirilmesine yönelinmesi gerekti¤ini söylüyorlard›. Frans›z Charles Faurier’in söyledi¤i ve Marks’›n da kullan-
da bütün bat›l› ülkelerde ve Asya ülkelerinde güçlü bir kad›n örgütleri a¤› oluflturuldu. Onun bafl görevi, mevcut kapitalist toplum çerçevesinde bütün alanlarda kad›n›n ve erke¤in hak eflitli¤inin tan›nmas›yd›. Sosyalizme yabanc› kalan bu burjuva kad›n haklar› savunucular›n›n bir bölümünün 19. yüzy›l sonuna do¤ru sosyalistlerden al›nm›fl talepleri öne sürmesinin biricik nedeni, kendi politik önlemlerini büyütmek için, proleter kad›nlar›n deste¤ini güvence alt›na almak, onlar›n iflbirli¤ini sat›n almak istemeleriydi. Kendisini s›n›fsal olarak tarafs›z görmesi ve taleplerini ve eylemlerini tüm kad›nlar›n taleplerini ve eylemlerini temsil ediyor olarak görmesi de, burjuva kad›n hareketi aç›s›ndan tipik bir özellikti. Gerçek elbette farkl›yd›, burjuva kad›n haklar› savunucular›, burjuva kad›nlar›n taleplerini ve ç›karlar›n› savunmaktan baflka bir fley yapm›yorlard›; burada burjuva kad›n hareketinin en çeflitli katmanlardan olufltu¤unu kesinlikle d›fllamak istemiyoruz. “Feministler, safdilliklerinden, kad›n›n
d›¤› flu sözler bunu gösteriyor: “Tarih hakk›nda bir fleyler bilen birisi, kad›n mayas› olmadan büyük toplumsal de¤iflikliklerin gerçekleflmesinin olanaks›z oldu¤unu bilir. Toplumsal ilerlemenin tam ölçüsünü veren, kad›n cinsinin toplumsal konumudur.” Paris Komünü’ne kad›nlar›n aktif olarak kat›lmas›, 1. Enternasyonal’e de yans›yan egemen ideolojinin etkilerinin k›r›lmas›nda önemli bir etken oldu. Paris’in Savunulmas› ve Yaral›lara Yard›m ‹çin Kad›nlar Birli¤i Merkez Komitesi’nin, Paris’li kad›nlar›n “ne pahas›na olursa olsun bar›fl istedikleri” yalan›na karfl› haz›rlad›¤› 6 May›s tarihli bildirisi de, bunun nedenlerini aç›kça gösteriyor;
haklar› için mücadeleyi, s›n›f mücadelesinin sa¤lam temelinden cinsiyetler aras›nda mücadele düzeyine kayd›rmaya çal›flt›lar” derken Kollontai y›llar öncesinden daha bafllang›c›nda feminist kad›n hareketinin ç›kmazlar›n› ortaya koymufltur. Kapitalizmle birlikte kad›nlar›n hapsolduklar› evden d›flar› ç›kt›klar› do¤rudur; ama d›flar›s›n›n ferah oldu¤u yalan, sokaklar›n ayd›nlat›lmas›yla daha da ferah olaca¤› ise bir aldatmacad›r. Bunun sonucu olarak kad›nlar›n ekonomik ba¤›ms›zl›k elde etmesinin kurtulufl oldu¤u da do¤ru de¤ildir, çal›flan kad›n “koca” egemenli¤inden k›smen ç›karak “patron” egemenli¤ine geçifl yapmaktad›r. Kald› ki, çal›flan kad›n çeflitli gerekçelerle sadece erkekler taraf›ndan de¤il, erkek egemen ideolojinin tutsa¤› hemcinsleri taraf›ndan da horlan›p denetlenmektedir.. Feministler ve s›n›f mücadelesinin içerisinde yer alan kad›nlar›n “kad›n sorunu”nun çözümünde temel ayr›m noktalar›ndan biri; feministlerin sistem içi bir tak›m reformlarla kad›nlarla erkekler aras›nda eflitli¤in sa¤lanaca¤› gibi bir düflünceyi savunurken, proleter kad›nlar›n nihai kurtuluflu sistemin alafla¤› edilmesinde görmesidir. Bu temel ayr›m pek çok politikada yans›r; feministler seçimlerde daha fazla kad›n aday olmas› ve bunlar›n seçilmesinin yararlar›n› vurgularken, proleter kad›nlar seçimlerin bir burjuva aldatmaca oldu¤unu sadece seçimlerin sömüren bir klik ile di¤er klikler aras›nda seçim yapmaya zorlad›¤›n›n propagandas›n› yaparlar. Bu çok genel ve özgün durumlar› içermese de
“Hay›r, Paris’in emekçi kad›nlar› bar›fl de¤il, k›yas›ya bir savafl istemektedir! Bugün bir uzlaflma ihanettir!... Uzlaflmak, mutlak bir toplumsal reformu alk›fllayan, yücelten kad›n iflçilerin özlemlerini inkar etmek; halen varolan bütün toplumsal ve hukuki iliflkilerin y›k›lmas›n› istemek ve bütün ayr›cal›klar›n, bütün sömürmelerin, k›saca sermaye egemenli¤inin yerine geçmesini kabul etmek; bir tek kelimeyle, emekçinin kendi kendisini özgür k›lmas›n› reddetmek olur!...” Kad›nlar, bu dönemde yürüttükleri mücadeleler sayesinde hem iflçi hareketi, hem de komünistler aras›ndaki yerlerini almaya bafllad›lar. “D›flar›s› ferah m›, sokaklar›n ayd›nlat›lmas› sorunu çözer mi?” Kad›n hareketi h›zla büyüdü ve 19. yüzy›l-
ortaya ç›kan tablo genelde bu flekildedir. 1. Emperyalist Paylafl›m Savafl›’nda da feministler “Kad›nlar da erkeklerle birlikte ifl istiyor!” slogan›n› ortaya atarken, proleter kad›nlar “Emperyalist savafla hay›r!” slogan›n› hayk›rm›flt›r. Ayferleflmek, önderleflmektir… 8 Mart 1999 tarihinde gerilla birli¤inde yapt›¤› konuflmada bugünün niteli¤i nedeniyle gittikleri köyde özellikle köylü kad›nlar›n sorunlar›n› dile getireceklerini söyler Komutan Ayfer yoldafllar›na. Münire Sa¤d›ç ve Kemal Tutufl da bulunmaktad›r birlikte. Belki ›rgat Hatçe’nin, belki okula gidimeyen Ayfle’nin sorular›n› cevaplamaktad›r Ayfer karanl›kta ilerleyenleri, hain bir dilin söylediklerini bilmeden… Bilmedi¤i fley onun için flafl›rt›c› olmayacakt›r asl›nda, bu yolda herfleyi göze alm›flt›r çünkü, yan›ndaki di¤er yoldafllar› gibi… Öyle de olur, hain namlular mermi kusmaya bafllad›¤›nda karfl›lar›nda tereddütsüz ve kararl›l›kla silaha davranan gerillalar› görürler… Ayfer’in yeflil gözleri namlu olmufltur art›k düflman›n üstünde…Silah›n›n namlusundan ç›kan kurflunlar kadar keskindir bak›fllar›. Cezaland›rd›¤› iflbirlikçi muhtar Cafer Avc›’n›n öldürülmesine tan›k olan bir akrabas› onun için burjuva bas›na flunlar› söyleyecektir: ‘‘Birden bahçeye asker k›yafetli bir kad›n atlad›. Tüfe¤inin namlusunu omuzuma dokundurarak ‘Panik yapma hemen içeri gir’ dedi. Aya¤a kalkt›m ve hayat›m boyunca unutamayaca¤›m bir çift yeflil gözle karfl›laflt›m.’’ Kararl›l›¤›n›n aynas›d›r Ayfer’in gözleri, tüm yoldafllar› gibi bakmaktad›r, O, bütün yoldafllar› onun gibi bakman›n yolunda, azmindedir. 8 Mart’ta Kad›vakf›’nda katledildi¤i zaman burjuva bas›n O’nu “ölüm mele¤i” “melek yüzlü canavar” gibi ifadelerle istedi¤i kadar karalamaya çal›fls›n. O, bölge halk›n›n “Emine”si olarak gönüllere yerleflmifltir çoktan. “Emineye kurflun ifllemez” demeleri bundand›r, bundan›r ölümüne inanmak istemeyiflleri… Ayfer Celep, kad›n›n kurtulufl mücadelesinde ve özgürleflmesinde örnek al›nacak bir kifliliktir. Nedir bu kiflili¤i örnek yapan? Kuflkusuz Ayfer’i Eminelefltiren kolektifin örgütlü gücüdür, kolektifin iradesidir. Ayn› güç de¤il midir Münire’yi hayat›n sessizli¤inde ak›p giderken da¤lar›n coflkusuna tafl›yan, Kemal’i genç yaflta da¤lara sevdaland›ran… Ölümü utand›rmak de¤il midir bu kadar genç ölmek? Hem de bu kadar bofluna geçerken yaflamlar… Nereden gelir bu inanç? “Babana bile güvenmeyeceksin” denilen zamanlarda nas›l bu kadar umut yüklü olur bu insanlar? Duyulan güven yoldafllara ve Proletarya Partisinedir. Duyulan güven MLM ideolojiyedir. Duyulan güven hesap soruculu¤ad›r. Duyulan güvendir bugün Trabzon’da, Rize’de, Merzifon’da, Malatya’da, Adana’da, Ezincan’da öfkeyi düflman›n surat›na vurup flaflk›na çevirten. Düflman› korkutup, dosta sevinç verendir, geçmiflten bugüne tafl›nand›r onlar› elde silah ölümün üstüne üstüne yürüten… Kad›n›n ikincil s›n›f rolünü gerilla savafl›n›n içinde yoldafllar›na komutanl›k,önderlik yaparak aflm›flt›r Ayfer… O, daha fazlas›n› istemenin, kabu¤unu k›rman›n, önderleflmenin pratikteki uygulay›c›s› olmufltur… Onlar›n yolu, bugün “Kad›nlar nas›l kurtulur?” diyenlerin cevab›n› tafl›maktad›r. fian olsun özgür yar›nlar u¤runa ölümsüzlü¤ü kucaklayanlara!
GÜN’DE DÜN… 26 fiubat 1943. ‹stanbul’da Varl›k Vergisi’ni ödemeyen 160 kifli Aflkale’ye gönderildi. 1992. 200 metre uzunlu¤unda tünel kazan 11 devrimci tutsak Kayseri Cezaevi’nden firar etti. 1984. fiair Hasan Hüseyin Korkmazgil yaflam›n› yitirdi. 27 fiubat 1993. ‹nsan Haklar› Derne¤i Elaz›¤ fiubesi Baflkan› Avukat Metin Can ve Dr. Hasan Kaya öldürülmüfl olarak bulundu. 1975. Tüm Ö¤retmenler Birleflme ve Dayan›flma Derne¤i (TöbDer) ve çeflitli devrimci kurulufllar taraf›ndan “Hayat Pahal›l›¤› ve Faflizmi Protesto” mitingleri düzenlendi. Malatya, Tokat, Marafl, Erzincan ve Ad›yaman’daki mitingler sald›r›ya u¤rad›. 28 fiubat 1917. Rusya’da demokratik devrim baflar›ya ulaflt›. 1995. Sivas’ta ö¤rencilerin gitti¤i kafeteryay› tarikat üyesi 12 kifli bast›. “Oruç yiyorlar” diye sopa ve zincirlerle ö¤rencilere sald›rd›; 7 kifli yaraland›. 1996. Türkiye Büyük Millet Meclis’i Genel Kurulu’nda “Ö¤renci harçlar›na hay›r” yaz›l› pankart açan 12 üniversite ö¤rencisi tutukland›. 1997. Milli Güvenlik Kurulu muht›ra verdi; Milli Güvenlik Kurulu’nun 1997’de yapt›¤› toplant›da “laik devlet ilkesine ayk›r› hareketlerin artt›¤›na” dikkat çekilerek Refahyol hükümetine bir dizi önlem önerildi. Bu toplant› MGK’n›n tarihinin en uzun toplant›s› oldu. 8.5 saat sürdü. 29 fiubat 1944. Endonezya Komünist Partisi’nin 5 lideri ölüm cezas›na çarpt›r›ld›. 2 Mart 1990. Y›ld›z Üniversitesi’nde ö¤renciler 3,5 saat iflgal eylemi yapt›, eylemden sonra 200 ö¤renci gözalt›na al›nd›. 4 Mart 1991. Mardin’in ‹dil ilçesinde yürüyüfl yapan kalabal›¤a atefl aç›lmas› sonucu 2 kifli öldü, 25 kifli yaraland›. 3 gün sonra ‹dil’deki olaylar› protesto etmek için Mardin’in Dargeçit ilçesinde yürüyüfl yapan gruba atefl aç›ld›; 1 kifli öldü, 7 kifli yaraland›. 7 Mart 1983. 18 y›l önce bugün Zonguldak Kandilli Armutçuk’taki maden oca¤›nda büyük bir grizu patlamas› oldu. Bu s›rada ocakta 406 iflçi bulunmaktayd›. Kazada 102 iflçi öldü. Savc›l›kça oluflturulan bilirkifli heyeti, havaland›rma sisteminin ters kurulmufl oldu¤unu saptad› ve iflletmenin %100 suçlu oldu¤u sonucuna vard›. Kaza ülkemiz madencilik tarihinin en büyük facias› olarak tarihe geçti.
24 Şubat-9 Mart 2006
28
42
Ülkeyi kime karfl›, ne için korudu¤unu bilmeyen gençleri “vatanseverler” öldürüyor!
Yirmi yafl›na gelen her gencin zorunlu oldu¤u bir “görevdir” askerlik yapmak. “Vatan›n bölünmezli¤ini, birli¤ini korumak” için bu u¤urda can›n› vermeye “haz›r” binlerce genç 15 ayl›k “vatani görevi”ni en iyi flekilde yerine getirmekle “yükümlüdür.” Bu en “kutsal” görevidir “her Türk gencinin”. Kahraman dedelerinin kanlar›yla sulanan topraklardan ald›¤› renkle olanca haflmetiyle dalgalanan bayra¤›n azametinin sürmesi için daha fazla fedakârl›¤a gerek vard›r çünkü. Vatan›n bölünmezli¤inin, bütünlü¤ünün bozulmamas› için yap›ld›¤› söylenmektedir her defas›nda. Ancak bu yan›yla ifadelendirilen askerlik yapma zorunlulu¤unun gerçek mant›¤› tek tip insan yaratmak ve devletin gücünü dosta düflmana göstermektir.
Beyin Y›kama Vakti: Yafl 20... Kemalist ideolojinin y›lmaz temsilcisi ordunun hizmetinde onlarca gencin ezilen emekçi halklar›n kurtulufl mücadelesini verenlere karfl› kullan›ld›¤› bilinmektedir. Resmi/gayri resmi örgütlenmeleriyle operasyonlar yapan orduda s›n›f mücadelesinin özellikle gerilla mücadelesinin yükseldi¤i dönemlerde kullan›lan askerler, bu vas›tayla geri ve orta kitle üzerinde s›n›f mücadelesine bu yönlü tepkilerini kazand›rmaya ve bunu da en etkili arac› olan medya sayesinde süsleyerek sansasyonel haberlerle yaratmaya çal›flmaktad›r. Yüz binlerce gencin en verimli oldu¤u ça¤da askere al›nmas›n›n bir nedeni bu iken di¤er
bir nedeni de ergenlik döneminden ç›k›fl sürecine denk gelen yani kiflili¤inin tam anlam›yla oturdu¤u, dünyay› yorumlayabildi¤i bir dönemde beyinlerini teslim almakt›r. Her türlü afla¤›laman›n mübah say›ld›¤› askerlikte gençler lambay› nas›l söndüreceklerinden tutun da hangi renk çamafl›r kullanacaklar›na, hangi müzi¤i dinleyeceklerine, nerede yatacaklar›na, nas›l kalkacaklar›na kadar emir ve talimatlar zinciriyle yönetilmektedir. Çarfl› izninde nerelerde dolaflaca¤› önceden belirlenmifltir, verilen yeme¤i yemek zorundad›r d›flardan beslenmesi yasakt›r, yak›nlar›ndan herhangi biri öldü¤ünde bunu resmi olarak kan›tlamadan izin verilmez, her türlü insanl›k d›fl› uygulama disiplin uygulamas›d›r, düflünmesi ve karfl› ç›kmas› kesinlikle yasakt›r. “Disiplin yönetmeli¤i”nin d›fl›na ç›kmak askeri hapishanede “disipline” edilene kadar kalmas› demektir. Yasa¤›n mant›¤› da yoktur. Sadece yasak. ‹ntihar eden askerin kendisini ast›¤› a¤aç cezal›d›r, bafl›nda bir nöbetçi beklemek zorundad›r ve kesinlikle su verilmez. Savaflta askerleri yar› yolda b›rakan tank cezal›d›r, bafl›nda bir nöbetçi bekler ve kesinlikle kullan›lmaz. Yeme¤i iyi piflirmeyen kazan cezal›d›r vb. bir dizi mant›k s›n›rlar›n› zorlayan yasaklar. Hiçbir söz hakk›n›n bulunmad›¤› bir yerde insan kiflili¤ini-benli¤ini yok etmenin temel noktas›d›r emirle itaat etmesine yönelik uygulamalar ve yasaklar. Yani mant›¤›n, asl›nda insanl›¤›n bitti¤i yer diye bofluna söylenmemifltir, askerlik için.
intihar süsü verilmifl cinayetler olarak karfl›m›za ç›kmaktad›r. Daha önce de birçok kez farkl› örneklerle haberlefltirdi¤imiz bu cinayetlerden biri olan er Murat Polat’›n ölümü de bunlardan biri. Ancak durum bu kez farkl›. Fark› Murat Polat’›n ölümünün Adana 6. Kolordu Komutanl›¤› 1. S›n›f Cezaevindeki askeri görevliler taraf›ndan iflkenceyle öldürüldü¤ünün Adli T›p raporuyla ispat edilmifl olmas›. ‹stanbul’da oturan 1984/1 tertip asker olan Murat Polat, askerlik yapt›¤› Gaziantep’teki Topçu Taburu’nda 23 Haziran 2005’te dizinden rahats›zlan›yor. Hatay’›n ‹skenderun ‹lçesi’ndeki Deniz Asker Hastanesi’ne sevk edilen Polat hastanedeki arkadafl› Ahmet Sambur ile birlikten kaç›yor. ‹ki asker 27 Haziran 2005 tarihinde ‹skenderun’da bir eve h›rs›zl›k yapmak için girdi¤i iddias›yla yakalanarak tutuklan›yor. 28 Haziran 2005’te Adana 6. Kolordu Komutanl›¤› 1. S›n›f Cezaevi’ne götürülüyor. Cezaevi görevlisi askerler taraf›ndan mahkûm gömle¤i giydirilmek isteniyor. Ancak Murat Polat mahkûm gömle¤i giymeyi kabul etmeyince gardiyan askerler taraf›ndan cop ve sopalarla dövülerek hastaneye kald›r›l›yor. Çukurova Üniversitesi T›p Fakültesi Balcal› Hastanesi’nde yo¤un bak›ma al›nan Polat’›n dayak sonucu böbrekleri ile
yaflam›n› yitiriyor. Öldü¤ünde terhisine iki ay zaman› kalan Polat’›n Adana Adli T›p Kurumu’nda yap›lan nöbetçi ve askeri savc›n›n da kat›ld›¤› otopsi raporunda iflkenceyle öldürüldü¤ü ispatlan›yor. Askeri Savc› Yard›mc›s›n›n karar›nda “cezaevine getirilen tutuklu ve hükümlülerin giydirme odas›na al›n›p, ç›r›lç›plak soyulduktan sonra kendileri de asker olan gardiyanlar›n gözü önünde ç›plak halde ‘çök-kalk’ yap›ld›¤›n›, ‘hofl geldin’ ad› alt›nda dövüldü¤ünü, sopa ve coplarla dövülenlerin daha sonra so¤uk suya sokulduklar›, yerlere akan kanlar› temizlettirdikleri, tel k›zd›r›l›p vücutlar›na bast›r›ld›¤› kaydedilmifltir. Baz› flüphelilerin verdikleri ifadelerinde, iflkence olaylar›n›n cezaevi yöneticilerinin emriyle yap›ld›¤› da ayr›nt›lar›yla anlat›lm›flt›r” ifadelerine göz att›¤›m›zda bu yöntemlerin yan› bafl›m›zdaki Irak halk›n›n baflta Ebu Gureyb olmak üzere pek çok hapishanede yaflad›klar›yla ayn› oldu¤unu hat›rlar›z. Raporun çarp›c› olan bölümü ise “iflkenceye s›f›r tolerans” aç›klamalar›n›n gerçek d›fl›l›¤›n› ortaya koymas› aç›s›ndan oldukça önemli. “Bu eylemlerin insan onuruyla ba¤daflmad›¤›, ma¤durlar›n bedensel ve ruhsal yönden ac› çekmelerine sebep oldu¤u, onlar›n afla¤›lanmas›na yol açt›¤› aç›kt›r. fiüphelilerin eylemlerinin uzun bir süre devam et-
Devletin ‹nsan Tan›m›; “düflünmeyen, sorgulamayan...” Askerli¤i bitip de terhis belgesini eline alan gençlerin uzun süre eski yaflam›na adapte olmakta sorun yaflad›¤› da herkesin tan›k oldu¤u bir durumdur. Kafas›nda kurduklar›, askerken karfl›laflt›klar› ile gerçekte yaflananlar›n aras›ndaki derin uçurumun içinde ciddi bir bofllu¤a düflenlerin büyük bir k›sm› bütün yaflamlar› boyunca etkisini üzerinden silemezler. Devletin en ciddi kurumunda insan›n tan›m› da yap›lm›flt›r çünkü. Düflünmeyen, sorgulamayan, karfl› ç›kmayan k›sacas› biat eden canl› varl›klar olarak geçmektedir. Gönüllülük temelinde ele al›nd›¤› söylenen askerli¤i yapmak istemeyenler ve belirlenen s›n›rlar›n öteki yakas›na geçen askerlerin kaderi de ya askeri cezaevi, ya sürgün, ya da
Gençlerin önüne “kutsal” olarak konan askerlik, emekçi halka zulüm etmenin, evlerini yakman›n, iflkence ve katliam›n ad›d›r... akci¤erinin ifl göremez hale geldi¤i, kaburgalar›n›n k›r›ld›¤› ve beyninde ödem olufltu¤u anlafl›l›yor. Makineye ba¤l› olarak yaflat›lmaya çal›fl›lan Polat 27 Temmuz 2005 tarihinde karfl›
mesi, birden fazla kifliye karfl› gerçeklefltirilmifl olmas› dikkate al›nd›¤›nda, eylemlerin sistematik hale geldi¤i görülmektedir.” ☞
42 “Cezaevinde görevli subay ve astsubaylar›n tutuklu ve hükümlülerin dövülmesi konusunda emir vermeleri, zaman zaman eylemleri bizzat kendilerinin gerçeklefltirmeleri, kendilerine intikal eden eylemler konusunda hareketsiz kalmalar›, özellikle Murat Polat’›n ölümü sonras›nda gardiyanlar› korumaya yönelik tutum sergilemeleri, gardiyanlar›n suçun ifllenmesinde araç olarak kullanmalar› dikkate al›nd›¤›nda, iflkence suçuna ifltirak ettikleri ortaya ç›kmaktad›r. Bizzat flüphelilerin ifadelerinden flüphelilerin eylemlerini ‘yönetim tarz›’ fleklinde ve emir komuta zinciri içerisinde gerçeklefltirdikleri görülmekte ve bu nedenle suçun ifltirak halinde ifllendi¤i görülmektedir.”
Tek Tip giymeyeni dövmek mi gerekiyor? ‹flkencenin sistematik bir flekilde devam etti¤i bizzat askeri yetkililer taraf›ndan kay›t alt›na al›nm›fl olarak Türkiye tarihinde bir ilk olmas› özelli¤i tafl›yor. Hastanede 20 gün kald›ktan sonra ölen Murat Polat’›n ailesi ise evlat ac›s›n› yaflarken bir yandan da iflkenceyi ispatlad›klar›ndan dolay› mutlular. Anne Gülflen Polat, baba Kenan Polat askere gönderdikleri o¤ullar›n›n cesedini geri alacaklar›n› bilmeden bekledikleri terhis gününde yapt›klar› aç›klamalarla hesap soruyorlar. “O¤lum, Murat’›m› öldürdüler. Ben o¤lumu öldürsünler diye mi askere gönderdim? Mahkum gömle¤i giymedi¤i için insan dövülür mü? Suçlu-
29 lar›n cezas›n› çekece¤ine, herfleyin ortaya ç›kaca¤›na inan›yorum. Vatani görevini yapan çocuklar›m›za bu iflkenceler yap›lmamal›. Zaten biz evlatlar›m›z›n hasretiyle yan›p tutufluyoruz. Bir de iflkencelerle öldürülmesi bizi kahrediyor. Daha ne kadar böyle gider. ” Askerli¤in zorunlulu¤u, neden yapt›r›ld›¤› üzerine elbette daha pek çok fley söylenebilir. Ancak gün geçtikçe zorunlu askerli¤e karfl› geliflen tepkiler de artmakta. Tescilli katilimiz Mehmet Ali A¤ca’n›n hapishaneden yanl›fll›kla tahliye edildikten sonra askerlikten muaf tutulmas› talebi de hat›rland›¤›nda “vatanseverlik”, “Türkiye’nin bölünmez bütünlü¤ü için ilk elden can›n› feda edecek kesim”, “atalar›n›n miras›na sahip ç›kan Türk evlatlar›” yönlü propaganda yürüten milliyetçi çevreler dahi askerlik konusunda tereddüt yafl›yor. Faflist örgütlenmelerde ya da çevrelerde yer alm›fl pek çok insan›n ya bedelli askerlikle “vatani görev”lerini yerine getirmifl yada sa¤l›k raporlar›yla kendilerini çürü¤e ç›karm›fl olduklar› da görülecektir. Vicdani retçi Mehmet Tarhan’›n asker olmay› kabul etmeyip 4 ay› aflk›n bir süredir askeri hapishanede tutulmas› ve öncesindeki tart›flmalarla c›l›z da olsa kendisini tart›flt›ran bu zorunlu uygulamay› kabul edilebilir k›lmak için yeni yöntemler devreye konulmaktad›r. Devlet, Türkiye’nin parsel parsel emperyalistlere pazarland›¤›n›, pazarl›¤›n kilit noktas›nda ordunun bulundu¤unu gören Türkiye emekçi halklar›na, iflsizli¤in 盤 gibi büyüdü¤ü, yoksullu¤un her
geçen gün daha da derinleflti¤i bir düzende gerek bu imaj› silmek gerekse de iktidar›n› korumak için insanlar›n ihtiyaçlar›n› kullanarak zorunlu askerli¤i bir çekim merkezi haline getirmeye çal›fl›yor. Askerli¤in 18 aydan 15 aya düflürülmesi yeterli etkiyi sa¤lamay›nca, efli ya da o¤lu askerde olan ailelere ve askerin kendisine askerlik süresince maafl ba¤lanmas› için yasal düzenlemeler yap›lmaya baflland›. Akflam eve nas›l gidece¤ini, ifl bulamad›¤› için ne yapaca¤›n› bilmeyen insanlar›n karfl›lar›na çal›flmadan maafla ba¤lanmak alternatifi sunuldu¤unda ne olacak dersiniz? Elbette 3 kuruflluk da olsa sorumlulu¤unu tafl›d›¤› insanlar›n bo¤azlar›na birkaç lokma daha girsin diye iflin askerli¤in zorunlu k›sm› gönüllü¤e dönüflecektir büyük bir olas›l›kla. Bu da egemenlerin insan› “açl›kla terbiye” yöntemi olacak. Bütün bunlar bir yana emekçi halklar›n 盤 gibi büyüyen hakl› direnifllerinin karfl›s›nda her türlü sald›r›y› meflru k›lmaya çal›flan, ç›kard›¤› faflist yasalarla insanlar› kölelefltirmeye çal›flan egemenlerin korkular› her geçen gün biraz daha büyürken daha ne kadar geçici ‘çözümlerle’ yakay› kurtarabileceklerini kendileri de bilmiyor asl›nda. Alanlarda seslerini duyurmaya çal›flan memurlar›, gelece¤ine sahip ç›kmak için flalter indiren iflçileri, topraklar› ellerinden al›narak üretememeye mahkûm edilen köylüleri daha ne kadar azarlayabilecek, daha ne kadar hakaret edebilecekler ki? Zorla olan›, zorunlu olan› reddedenleri daha ne kadar öldürebilirler ki?
24 Şubat-9 Mart 2006 ‹flkencenin sistematik bir flekilde devam etti¤i bizzat askeri yetkililer taraf›ndan kay›t alt›na al›nm›fl olarak Türkiye tarihinde bir ilk olmas› özelli¤i tafl›yor. Hastanede 20 gün kald›ktan sonra ölen Murat Polat’›n ailesi ise evlat ac›s›n› yaflarken bir yandan da iflkenceyi ispatlad›klar›ndan dolay› mutlular.
“Emek”çili¤e dair; Emekten ‘Emekçiye’ yan›t 16-28 fiubat 2006 tarihli Devrimci Demokrasi gazetesinde “Ozan Emekçi’den Aç›klama” bafll›¤› ile yay›mlanan yaz› bizi zorunlu bir aç›klamaya itmifltir. Çal›flmalar›n› AT‹K (Avrupa Türkiyeli ‹flçiler Konfederasyonu) bünyesinde sürdüren Grup fiiar’›n Y›lmad›k isimli albümünde yer alan “Y›k›las› ‹stanbul” adl› ezgiyle ilgili bir aç›klama yapan Emekçi “küçük burjuva” sanat anlay›fl›n›n s›¤ sular›nda kulaç atmaktad›r. Emekçinin kitlelere mal olmufl bir eseri özel mülkiyet kayg›s›yla nas›l kendi dar dünyas›na hapsetmeye çal›flt›¤›n› ve flehitler üzerine yaz›lm›fl bir ezginin politik özünü kavramaktan ne kadar uzak oldu¤unu görmekteyiz. Bu meselenin bir yan›n› olufltururken, esasa dair olan yan› ise isminin devrimci ozanl›k gelene¤iyle birlikte an›lan bir sanatç›n›n geçmifline ne kadar yabanc›laflt›¤›d›r. Emekçinin yapt›¤› aç›klama devrimci üretimiyle tan›nan bir ozan›n isminin kitleler nezdinde de¤er kazanmas›na ne-
den olan belirleyici olgulardan ne kadar uzaklaflt›¤›n› göstermektedir. Devrimci sanat› gelifltirmek ve cehalete mahkûm edilmek istenen kitlelere sanatsal cepheden alternatif yaratmak amac›nda olan örgütlü bir müzik grubu olarak Grup fiiar’a atfen “bu genç arkadafllar›n baflkalar› taraf›ndan yönlendirildi¤ini duyuyorum…” demektedir. Aç›klamada ortaya ç›kan tablo fludur: genç arkadafllar›n(?) baflkalar› taraf›ndan yönlendirildi¤ini duyan Emekçi “deneyimlerinden” referans alarak olsa gerek kendine ustal›k/hocal›k misyonu biçiyor. Devam›nda görevini tamamlamam›fl oldu¤unu düflünerek “genç kardefllerine” bir daha doldurufla gelmemelerini sal›k vererek onlar› yanl›fl yönlendirenleri “ifle yaramayaca¤›n› bile bile”(?!) k›n›yor. Ayr›ca bir de parantez açarak “yine de belli olmaz ola ki bir ifle yarar” demeyi de ihmal etmiyor. Kula¤› delik Emekçi’nin ne tür du-
yumlar ald›¤›n› bilmiyoruz. Fakat Emekçi’nin yapt›¤› aç›klamada kulland›¤› mu¤lak ifadelerle kamuoyunda kafa kar›fl›kl›¤› yaratmay› amaçlad›¤›n›, özenle seçti¤i tan›mlarla (genç kardefllerim, yanl›fl yönlendirenler gibi) kitlelerin kimi geri yanlar›n› kendine dayanak yapmak istedi¤ini görüyoruz. Emekçi, izledi¤i bu ucuz burjuva siyaset tarz› ile bizzat aç›klama yapt›¤› kamuoyundan gereken cevab› alaca¤›n› düflünüyor ve devrimci ve demokrat kamuoyunu böylesi gayri ahlaki yöntemlerle ortaya at›lan geri tart›flmalar›n birer parças› olmamaya davet ediyoruz. Aç›klamayla ilgili Emekçi’nin söylediklerine dair de¤erlendirmemize son vermeden önce kendisine “hak” olarak de¤erlendirdi¤i “sakl› tuttu¤u” telif hakk› gibi “hafifli¤in a¤›rl›¤›ndaki” bir konuda ise kendisini bir halk ozan› sorumlulu¤unda davranmaya davet ediyoruz. Meselenin bizce as›l üzerinde du-
rulmas› gereken yönü devrimci bir yay›n çizgisine sahip olan “Devrimci Demokrasi gazetesinin” ad› geçen aç›klamaya sayfalar›nda yer vermifl olmas›d›r. Bu haliyle gazete, kendi okur kitlesini geri bir tart›flman›n parças› haline getirmektedir. Devrimci yay›nlar elbette ayd›n ve sanatç›lar›n ilerici de¤erler tafl›yan, halk›n ayd›nlanmas›na katk› sunacak makale ve aç›klamalar› yer vermelidirler. Fakat Emekçi’nin bu aç›klamas›n›n çizdi¤imiz bu çerçeveyle uzaktan yak›ndan alakas› yoktur. Bu anlamda Devrimci Demokrasi gazetesi kitlelere ve devrimcilere karfl› olan sorumlulu¤unu yerine getirmemifltir. Emekçi’nin popülist-özel mülkiyetçi düflüncelerinin devrimci mücadeleye ve anlay›fl›m›za dönük tepkiselli¤iyle harmanlanan bu geri aç›klamas›na sayfalar›nda yer vererek yanl›fl yerde taraf olmufltur. Biz devrimci sorumlulu¤un her konuda oldu¤u gibi bu tarz konularda da gösterilmesi gerekti¤ine inan›yoruz.
30
24 Şubat-9 Mart 2006
‹flçi-köylü’den KÜRT CO⁄RAFYASINDA SON DURUM VE GÖREVLER‹M‹Z Bilindi¤i gibi Ortado¤u dünyan›n en çat›flmal› bölgelerinden birisidir. Bölgenin bu denli çat›flmal› olmas›n›n temelinde petrol ve enerji kaynaklar›n›n varl›¤› yatmaktad›r. Bu zenginliklerin varl›¤›, tüm emperyalist güçlerin bölgeye dönük hesaplar›n› da art›rmaktad›r. Bu hesaplar emperyalist sald›rganl›k politikas› üzerinde yap›lmaktad›r. Baflta ABD emperyalizmi olmak üzere tüm emperyalist güçler sald›rgan ve hegemonyac› politikalar›n› uygulamak için öncelikli silahlardan biri olarak bölge halklar›n› birbirine düflürme, ulusal ve dinsel çeliflkilerden yararlanmak için her türlü karfl› devrimci yönteme baflvurmakt›r. Ve her zaman oldu¤u gibi, bu karfl› devrimci politikalar›n› “özgürlük”, “demokrasi” vb. argümanlarla perdelemeye çal›fl›yorlar. Bugün Irak Kürdistan›’nda yap›lmaya çal›fl›lan da budur. Kürt halk›n›n hakl› ve meflru mücadelesi emperyalist iflgalcilerin bölgeye yerleflmelerinin bir dayana¤› haline getirildi. ‹flgalci güçlere karfl› savaflan de¤il, iflgalci güçlerle birlikte direniflçilere karfl› savaflan bir güç konumuna düflürüldü. Ezilen Kürt halk›n› emperyalist güçlerin bu politikas›na alet eden elbette ki feodal afliretçi burjuva Kürt önderlikleridir. ‹flbirlikçi önderliklerin bu politikas› Kürt halk›n›n hakl› ve meflru mücadelesini yok saymam›z› gerektirmez. Bilakis her koflulda bu hakl› ve meflru mücadeleye-mücadelelere dikkat çekmeliyiz. Bu iflbirlikçi politikaya karfl› Kürt emekçilerinin tav›r almas› gerekti¤inin propagandas›n› yapmal›y›z. Ve s›n›f mücadelesinin tarihi tecrübeleri bize göstermifltir ki; emekçiler pratik tecrübeleriyle, d›flar›da tafl›nan s›n›f bilincinin etkisi ve yönlendirmesiyle kendi egemenlerine karfl› mücadele etme tarihi sorumlulu¤unu yerine getirmifllerdir. Tüm mesele bu bilincin yön verece¤i bir örgütlülü¤ün yarat›lmas›ndan geçiyor. Bugün bu do¤ru zeminde yürüyen güçlerin etki düzeyinin zay›f olmas›, gerçeklerin a盤a ç›kar›lmas›nda, ezilen halklar›n düflmanlar›n›n yüzüne geçirdikleri dost maskesinin y›rt›l›p at›lmas›nda ciddi zorluklar›n oldu¤u bir gerçektir. Ama tüm
bu dezavantajlara ra¤men gerçekleri savunmada ›srarl› olmak, hiçbir emperyalist gücün ve iflbirlikçileri komprador burjuvalar ve toprak a¤alar› s›n›f›n›n Kürt emekçilerinin dostu olmad›¤›n› döne döne vurgulamak temsil etti¤imiz s›n›f›n, savundu¤umuz ideolojinin bir gere¤idir. Bugün özellikle Irak’ta iflgalcilerin yaratt›¤› güç dengesinden dolay› Kürtler lehine görece ortaya ç›kan baz› “avantajlara” tak›l›p gerçek tabloya s›rt dönmek, ezilenlerin gelece¤ine, kurtulufluna zarar vermekten baflka bir anlam ifade etmez. Bunun en iyi tan›¤› tarihtir. Ve Kürtlerin tarihi bu tan›kl›klarla doludur. Irak’›n iflgalinden bu yana Irak Kürdistan›’nda Kürtlerin ABD emperyalizminin de deste¤iyle devletleflme sürecinde ilerledi¤i bilinmektedir. Irak Kürtlerinin bu geliflimi bölgedeki devletlerin (TC, ‹ran ve Suriye ) aleyhine bir geliflme olarak de¤erlendirildi ve her devlet kendi koflullar›na, ittifaklar›na, iliflkilerine ve sahip oldu¤u kimi özgünlüklere dayanarak önlemler almaya bafllad›. Özellikle TC’nin tüm karfl› politikalar›na, itirazlar›na, “k›rm›z› çizgileri”ne ra¤men ABD’nin de ç›karlar›na uygun olarak Irak Kürtlerinin hâkim s›n›flar› kendi egemenliklerini oluflturdular. Burjuva-feodal Kürt egemenlerinin iflbirlikçi bir çizgiyle, Irak’›n iflgaline destek vererek girifltikleri bu yeni süreç bölge devletlerinin Kürt sorunu ile ilgili politikalar›n› önemli ölçüde etkilemektedir. Irak’ta Kürtlerin devletleflme sürecinin karakteri ile ilgili olarak flu tespit kesindir: Oluflum halindeki bu devletin sahipleri Kürt toprak a¤alar›, afliret reisleri ve emperyalistlerin deste¤i ile büyümekte olan iflbirlikçi burjuvalard›r. Aç›k olan flu ki: varl›¤›n› koruyan afliretçi yap›, bölgedeki gerici ve faflist devletlerin Kürt halk›na karfl› yürüttü¤ü imha ve inkâr siyasetinin yaratt›¤› bas›nç, k›sa vadede s›n›fsal bir zeminde çat›flman›n, yani Kürt emekçileri ile iflbirlikçi yönetim aras›ndaki mücadelenin yo¤unluk kazanmas› beklenmemelidir.
“Devlete postam›z var!”
42 Ama iflbirlikçi yönetim kurumlaflt›kça, Kürt emekçileriyle aras›ndaki s›n›fsal farkl›laflma, yani yaflam standartlar› aras›ndaki aç› giderek geniflleyecektir. Demokratik hak ve özgürlüklerin kullan›lmas›nda emekçilerin aleyhinde s›n›rlamalar›n artmas› kaç›n›lmaz hale gelecektir. Ve yönetenlerle yönetilenler aras›ndaki gerçek tablo da bu pratik süreç içinde ortaya ç›kacakt›r. Ama yukar›da da ifade etti¤imiz gibi, d›fl tehdidin varl›¤›, mevcut durumda s›n›f bilinçli örgütlenmelerin zay›fl›¤› ve yine iflgalcilerin ve bölgedeki iflbirlikçi gerici ve faflist devletlerin Kürt topraklar›nda yaratt›klar› katliamlar›n Kürt halk›n›n haf›zas›nda b›rakt›¤› derin izler, kendi egemenlerine karfl› s›n›fsal bir perspektifle mücadele yürütme pratiklerinin çok sanc›l› ve a¤›r ifllemesine neden olacakt›r. Bu sürecin daha h›zl› bir temelde geliflmesi için bölgede ve dünyada devrimci ve sosyalist bir temelde sosyal ve ulusal savafllar›n h›z kazanmas› gerekir. Yine Irak Kürdistan›’nda oluflum halinde olan Kürt devletine yön veren çizginin Türkiye Kürdistan›’ndaki etkisinin görece artmas› bu partilere ve ABD emperyalizmine karfl› bir sempatinin do¤mas› kaç›n›lmaz bir olgudur. Bugün bunun iflaretlerini görmek mümkündür. Anti-emperyalist mücadelede ve özellikle emperyalist haydutlar içinde bir ad›m önde olan ABD emperyalizmine-iflgale karfl› tutarl› bir tavr›n al›nmamas› tesadüfî de¤ildir. Tam aksine emperyalizme karfl› tutumdaki zay›fl›ktad›r. Emperyalizmin dünya halklar›na uygulad›¤› tüm bask› zulüm ve sömürüye ra¤men hala ezilenlerin lehine bir fleyler yapabilecekleri umudunu tafl›ma yan›lg›s›ndad›r. Tabi ki bu bir ideolojik durufl sorunudur. Bize düflen görev bu burjuva ideolojik düflünüfl tarz›na karfl› tavizsiz bir flekilde mücadele etmektir. Emperyalizme karfl› savafl›lmad›kça, demokrasi ve özgürlü¤ün hayal oldu¤u gerçe¤ini döne döne y›¤›nlara anlatmakt›r. Bu aç›lardan bak›ld›¤›nda ülkemizde yaflanan son geliflmelerin de¤erlendirilmesi, önümüzdeki sürecin örülmesi anlam›nda önemlidir. Geçen y›lki Newroz kutlamalar›n›n ard›ndan yarat›lan ›rkç›-floven dalga, çeflitli illerde çeflitli vesilelerle gerçeklefltirilen sald›r›lar, gözalt› ve tutuklama furyas› ve son olarak fiemdinli olaylar› önümüzdeki dönem noktas›nda hassas noktalar› ortaya koymaktad›r. 15 fiubat protestolar› vesilesiyle bir-
Gündelik yaflamda fazlas›yla karfl›laflt›¤›m›z; ço¤unlu¤u kadrosuz çal›flarak ifl güvencesi olmayan postac›lar bu gidiflata dur demek için eyleme bafllad›. 16 fiubat Perflembe günü saat 12:00’de Sirkeci Postanesi önünde toplanan Haber-Sen üyesi emekçiler alk›fl ve sloganlarla eylemlerine bafllad›. Burada kitle ad›na konuflma yapan Haber-Sen 9 No’lu fiube Baflkan› Ali Y›ld›z; günlük yaflam içinde postac›lar›n s›rf yapt›klar› iflten ötürü sald›r›ya u¤rad›klar›n›, tehdit edildiklerini, hakarete maruz kald›klar›n› belirterek meslek gruplar›n›n ifl koflullar›n› aktard›.
çok ilde kitlesel bir flekilde yaflanan gözalt›lar ve tutuklamalar devletin yönelimini göstermesi aç›s›ndan aç›k verilerdir. fiemdinli’de 9 Kas›m 2005 günü Umut Kitabevi’ne yap›lan bombal› sald›r› sonras› halktan 7 kiflinin tutuklanmas› devletin meseleye yaklafl›m› noktas›nda aç›k bir örnektir. Ya da Adana’n›n fiakirpafla ve Da¤l›o¤lu mahallelerinde 15 fiubat’› protesto eden gençlere silah s›k›lmas› ve yine çarp›c› bir örnek olarak DTP Adana ‹l binas›nda polis zoruyla gözalt›na al›nan 232 kifliden 86’s›n›n tutuklanmas› önemlidir. Kürt ulusunun ilerici ve demokratik taleplerinin savunulmas›, desteklenmesi her zamanki gibi bugün de devrimci mücadelenin bir parças› olarak görülmelidir. Kürt ulusunun egemen s›n›flar›n›n emperyalizm ve yerli uflaklar›yla iflbirli¤ini, kendi ç›karlar›n›, imtiyaz elde etme u¤rafllar›n› aç›k ve net biçimde reddederken, ayn› zamanda ulusal bask›ya, ulusal mücadeleyi bask› ve zorla bast›rma yöntemine, askeri harekâtlara, ulusal mücadeleyi bast›rmak amac›yla kurulan her türlü olufluma (koruculuk gibi), son dönemde “üst kimlik” saçmal›¤›yla yeni biçimlerle dayat›lan ›rkç›l›¤a, linç hareketlerine karfl› devrimci mücadeleyi örgütlemek görevdir. fioven sald›r›lar›n artt›¤›, Türklü¤ün ›rkç› bir üslupla dayat›ld›¤› yerde hem Kürt ulusunun varl›¤›n› ve Kendi Kaderini Tayin Hakk›n› ve hem de devrimci-demokratik taleplerini savunmak aç›k ve net bir görev olarak görülmelidir. Bununla birlikte Kürt halk›n›n Türkiye devriminin önemli bir parças› olarak örgütlenmesi görevi kesinlikle ihmal edilmemelidir. Kürt halk›n›n ç›kar› bugün de Türkiye’deki Demokratik Halk Devrimi’ndedir; halk›n birli¤ini sa¤lamak için hem Kürtler içerisinde ve hem de di¤er milliyetler içerisinde birli¤i amaçlayan çal›flmalar yapmak gerekir. Bu hedeflerin yerine getirilmesinde ise önümüzdeki Mart sürecinin takvimsel günlerini en iyi flekilde de¤erlendirmek gerekir. Cizre’de sokaklarda yap›lan tankl› gösteriler ve Newroz arifesi devletin gelifltirdi¤i pratik tutumlar›n tümünü artacak sald›r›lar›n birer sinyali olarak alg›lamak gerekir. Bu sald›r›lar karfl›s›nda gelifltirece¤imiz politik ve pratik tutum bizler aç›s›ndan bir s›nav niteli¤i tafl›maktad›r. Bu s›nav› geçmek için s›n›f mücadelesinin bizlere yükledi¤i misyonu kavrayarak hareket etmekten baflka bir seçene¤imiz olmad›¤›n› bilmek durumunday›z.
PTT’de her geçen gün ifl miktar›n›n ve personel ihtiyac›n›n artt›¤›na vurgu yapan Y›ld›z, bu duruma karfl›l›k yeni çal›flan al›nmad›¤›n›n, postac›lar için ise fazla mesailerin art›k normal mesaiye dönüfltü¤ünü ve bu mesailer için ek ücret verilmedi¤ini belirtti. Giflelerde çal›flan arkadafllar›n›n can güvenli¤ini ve gasp edilen kefalet faizlerinin iadesini istediklerini söyleyen Y›ld›z; taleplerini k›saca flöyle belirtti: “Kadrolu personel istiyoruz. Büyük özveri ile çal›flan posta da¤›t›c›lar›n›n elinden al›nan fiili hizmet zamm›n›n yeniden verilmesini istiyoruz”.
42 Ne oldu? AKP’nin yolsuzlukla mücadelesi üzerine “görünen köy k›lavuz istemez” yorumunu yap›yoruz. Son günlerde yaflananlar hükümetin fleffafl›ktaki kararl›l›¤›n› da göstermektedir. Bo¤az›na kadar yalan-dolan bata¤›na saplanan AKP’nin naralar› sadece kulaklar› t›rmalamaktad›r. AKP hükümeti s›ras›nda; veriler Cumhuriyet Gazetesi’nde 15 fiubat’ta yay›mlanan Devlet ‹statistik Enstitüsü 2004 Hane Halk› sonuçlar› AKP’nin bize söylemediklerini anlatmaktad›r. Araflt›rmaya göre Türkiye’de açl›k s›n›r›n›n alt›nda yaflayanlar›n say›s› 2004 y›l›nda 909 bine yükseldi. K›rsal kesimde açl›k s›n›r›n›n alt›nda yaflayanlar›n oran› % 2.15’ten % 2.36’ya, yoksulluk oran› ise % 37’den % 40’a yükseldi.
K›rsal bölgelerde yaflayan her 100 kifliden 40’› yoksul. Hane halk› fertlerinin çal›flt›¤› sektörlere göre en yüksek yoksulluk oran›n› % 40.88 ile tar›m sektöründe çal›flanlar oluflturuyor. Rakamlar›n dili bunlar› söylerken, söylenenlerin aksine üretici köylüler isyan ediyordu. Diyarbak›r Bismil’de topraklar›na a¤a taraf›ndan el konulan köylüler itaat etmeyerek direnince jandarma taraf›ndan gözalt›na al›nd›. Kanadal› TÜPRAG flirketinin siyanürlü alt›n arama çal›flmalar› s›ras›nda borular›n köylerinden geçmesine karfl› koyan Uflak’›n Ulubey ilçesine ba¤l› ‹nay köylüleri jandarma sald›r›s›na ra¤men direnifllerine devam ediyorlar. Türkiye Ziraatç›lar Derne¤i Genel Baflkan› ‹brahim Yetkin 27 fiubat 2005’te yapt›¤› aç›klama ile hükümetin sözde Do¤rudan Gelir Deste¤i ödemelerini yapmad›¤›n› söyledi. Ziraat Mühendisleri Odas› Baflkan› Gökhan Günayd›n ise ayn› tarihlerde tar›m›n çökme noktas›nda oldu¤una dikkat çekti. 13 fiubat 2005 tarihinde Malatya’da biraraya gelen iflçiler-köylüler özellefltirmelere karfl› “tek kurtuluflumuz örgütlenmektir” diyerek bir miting yapt›lar. Hekimhan ilçesinden eyleme kat›lan Mustafa Ç›nar isimli köylü, muhabirlerimize “biz periflan durumday›z, devlet bizi halktan saym›yor, el uzatm›yor” diyordu. 25 Ocak 2005’te Adana’n›n Seyhan ilçesine ba¤l› Had›rl› köyünde eylem yapan köylüler “IMF DEFOL BU MEMLEKET
31 BIzim” slogan›n› hayk›rd›lar. San›r›z AKP bu 盤l›¤› duymad›. Marafl’›n Pazarc›k ilçesinin Nefsi Do¤an’l› köyünde köylüler a¤aya baflkald›r›nca devlet duruma el at›yor. Sonuç: Bütün köylüler gözalt›nda. 22 Eylül günü Manisa’da Ziraat Odalar› taraf›ndan örgütlenen mitingde köylüler AKP’ye dair duygular›n› yans›t›yordu. 70 bin kiflinin kat›ld›¤› mitingde IMF ve DB’nin di-
rektifleriyle uygulanan politikalara karfl› kitlesel hoflnutsuzluklar›n› ifade eden köylülerin söyledikleri de son derece yal›nd›: “Üzüm bizim can›m›z, IMF düflman›m›z”, “Tayyip Erdo¤an bu flark› bitti sand›kta görüflürüz”, “Traktörler icrada, köylü hapiste, hükümet nerede?” Emekçiler “Pamukçu öldü, ba¤c› yaral›, domatesçi hasta, m›s›rc› yasta AKP hala coflta” diyerek dertlerini yans›t›rken “Kahrolsun Amerikan ufla¤› AKP” slogan›yla kabaday›n›n kimli¤ini de deflifre ediyordu. Özellefltirmelerin, K‹T’lerin tasfiye edilmesine yönelik söyledikleri tüm çarp›tmalara ra¤men gerçekten beslendiklerini gösteriyordu: “IMF’yi dinlediniz 6 milyonu yediniz.” 20 bin kiflinin ulafl›m vb. nedenlerden mitinge kat›lamad›¤›n›n da alt›n› çizelim. 8 Aral›k 2004’te Ayd›n’da yap›lan mitinge kat›l›m ise onlar için daha kötüydü. “20 bin Çiftçinin Hayk›r›fl›” da bu anlamda önemli bir veridir. Örnekler buzda¤›n›n görünen yüzüdür. IMF’ye ve DB’ye uflak olanlar halka gelince kabaday› olmaktad›r. Köylü nas›l kurtulur? Ortaya ç›kan tablo AKP hükümeti nezdinde emperyalizmin ufla¤› patrona¤a iktidar›n›n bir sonucudur. Hükümetler bu noktada sadece sürecin ihtiyaçlar›n› karfl›layan önemli araçlard›r. Ülkemizdeki yar›-sömürge, yar›-feodal iktisadi yap›n›n yaratt›¤› sorunlar›n k›skac›nda bo¤ulan köylüler dönem dönem çeflitli eylem ve etkinliklerle tepkilerini ifade etseler de esas olarak büyük bir örgütsüzlük yaflamaktad›rlar. Mücadele hatt›nda do¤ru bir çizgiden de oldukça uzakt›r. Köylülerin temel örgüt-
lenmelerinden olan mevcut kooperatif ve birliklerin politik tepkilerinin hedefinde mevcut hükümetler, tepkinin renginde ise Türk bayra¤› bulunmaktad›r. Yap›lan eylemlerde IMF ve DB’nin tar›m politikalar› hedeflense de bu tepki bilinçli ancak kendi sorunlar›n›n gerçek çözümünden uzakt›r. Emperyalizme ba¤›ml›l›k iliflkileri içinde feodal, yar›-fe-
odal sömürü politikas› devam ettikçe köylülerin yaflad›¤› yaflamsal sorunlar›n köklü ve kal›c› bir de¤iflim geçirmesi de mümkün olmayacakt›r. Ürünlerini tefeci-tüccara ve komprador-feodal devlete yok pahas›na satmaya mecbur b›rak›lan köylüler ço¤u zaman mahsullerini çürümeye b›rakmaktad›r. A¤›r bir faiz ve borç içinde yüzen köylüler önümüzdeki günlerde hayat bulacak politikalarla daha da yoksullaflacakt›r. Mazot, gübre, ilaç ve tohum fiyatlar›n›n her geçen gün zamlanarak artmas›yla üreticiler ürünlerinin maliyetini bile karfl›layamamaktad›r. Köylülerin örgütlenme ve hak alma bilincinin zay›f olmas› düflünsel darl›klar› muhalefet etme prati¤ine de yans›maktad›r. Köylülerin kitlesel olarak tepki koyduklar› mitingler de ço¤unlukla devlet icazetli Ziraat Odalar› taraf›ndan örgütlenmektedir. Bunlar d›fl›nda Tüm-Köy Sen, Tütün-Sen, Üzüm-Sen vb. köylü sendikalar› bir ad›m ilerde durmakta iken anlay›fllar› tart›fl›l›r ve etki alanlar› da s›n›rl›d›r. Ülkemizde köylülü¤ün örgütlenmesi devrimci hareketin tarihi boyunca hep zay›f kalm›flt›r. Ülkemizin sosyo-ekonomik yap›s›na yönelik yanl›fl tahliller köylülerin devrimde temel güç oldu¤unun görülememesine ve kal›c› öz örgütlülüklerin yarat›lamamas›na neden olmaktad›r. Bu durumun sonucunda da köylüler kaderleriyle baflbafla kalmaktad›r. Köylülerin sorunlar›n›n nihai çözümü uygun araçlarla (sendika, dernek, kooperatif, birlik vb.) örgütlenerek iktidar mücadelesine seferber edilmesi ile gerçekleflecektir.
24 Şubat-9 Mart 2006 Bu noktada köylülerin yeri az›msanmayacak önemdedir. Feodalizme indirilecek her darbe emperyalizmin ülke içindeki ayaklar›n› da kesmek demektir. Köylülerin s›n›f mücadelesinde yer alarak do¤ru yere yöneltilmesi köylü y›¤›nlar›n›n içindeki çal›flmalar›n artt›r›lmas› ile sa¤lanacakt›r. Köylülerin yürüyüfl, miting vb. eylemlerinde yer almak, köylü sendikalar› kurmak, varolanlar›n içinde uzun erimli, sab›rl› bir emek harcamak örgütlenmede ilerleme sa¤lamak için bir zorunluluktur. Toplumdaki temel çeliflkilerin çözülmesinde köylüler temel bir gücü olufltururken proletaryan›n önderlik etti¤i Demokratik Halk Devrimi’nin de gövdesidir. Çeliflkilerin çözülmesi var olan do¤ru anlay›fl›n köylüler içinde kök salmas› için at›lacak ad›mlarla olacakt›r. 24-25 Aral›k 2005 tarihinde Yeni Demokrat Gençlik taraf›ndan dazenlenen konferansta konuflan Tüm Köy-Sen Baflkan› fievki Konur’un sarf etti¤i “Türkiye’de köylüler olmadan devrim yapaca¤›n› söyleyenler yalan söylüyordur” sözleri anlaml›d›r. Son olarak Erdo¤an’›n hakareti ile tekrar su yüzüne ve her ad›mda karfl›s›na ç›kan köylülük, uygulanacak politikalar yüzünden patlamaya haz›r bir volkan gibidir. Seçim öncesi vaat ettikleri ile yaflananlardan sonra bafl› e¤ik, yüzü k›zarmas› gereken Erdo¤an, yapt›klar›n› savunarak sözleriyle de halk düflmanl›¤›na devam ediyor hala. Tüm bunlardan sonra hakk›n› arayan köylüler mi, yoksa onlara hergün daha fazla açl›k, yoksulluk getiren, efelenip kabaday›l›¤› elden b›rakmayarak emekçilerin üzerine yürüyen Erdo¤an m›? Sahiden artist kim?
ÖZGÜR GELECEK YOLUNDA
işçi-köylü B‹Z HALKIZ GELECEK ELLER‹M‹ZDED‹R
UMUT YAYIMCILIK VE BASIM SANAY‹ LTD. fiT‹ Yönetim yeri: Gureba Hüseyin A¤a Mah. ‹mam Murat Sok. No:14/1 Aksaray-Fatih/‹STANBUL. Tel: (0212) 521 34 30, 531 48 53 FAKS: (0212)621 61 33 Sahibi ve Yaz›iflleri Müdürü: Numan BOZER Bask›: Gün Matbaac›l›k Beflyol Mah. Telsizler Mevkii Akasya Sk. No:23/A K.Çekmece/‹stanbul Tel: 0212 426 63 30-580 63 80 Genel Da¤›t›m: YAY-SAT @mail: umutyayimcilik@superonline.com @mail: umutyayimcilik@ttnet.net.tr
? m i k Artist
Kemal Öncel: Anam›z› a¤latt›n›z be. Aflk olsun size aflk olsun. Tar›m Bakan› Anayasay› ihlal ediyor. Yetmedi mi? Öldük bittik Say›n Baflbakan›m. Hangi yüzle geldin buraya? Baflbakan: B›rak›n yan›ma gelsin derdini bana anlats›n. ……. Baflbakan: Böyle ba¤›r›lmaz ki terbiyesizlik yapma. K. Öncel: Terbiyesizlik yapm›yorum. Lütfen bana hakaret etmeyin. Baflbakan: Artistlik yapma! K.Öncel: Artistlik yapm›yorum, ben sanatç› de¤ilim. Baflbakan: ‹yi bir sanatç›s›n! K.Öncel: Tar›m Bakan›n›n AnaYukar›daki diyalog sokaktaki iki insan›n konuflmas› de¤il bir ülkenin baflbakan› ile bir köylünün tart›flmas›n› yans›t›yor. Erdo¤an’›n derdini anlatmaya çal›flan köylüye yönelik hakaretleri pes dedirtecek nitelikte. Baflbakan bir süredir gitti¤i her yerde karfl›s›na ç›kan köylülere, emekçilere yönelik üslubunu giderek çirkinlefltiriyor. Bu konuda Erdo¤an ve kabinesinin sicili zaten oldukça bozuk. Daha önce de Erzurum’da bir köylüyü “Yahu bu millet yat›p kalk›p size mi çal›flacak?” diyerek azarlayan, Adana’da “Gözünü toprak doyursun” sözlerini kullanan Erdo¤an’›n, Maliye Bakan› da “Satar›m arkadafl babalar gibi satar›m” ifadesi ile kimlerin hizmetinde oldu¤unun iflaretini vermiflti. Suçlu bulundu: Haddini bilmez köylü! Yaflanan bu “tart›flman›n” ard›ndan televizyon ve gazetelerde yap›lan yorumlar da esas olarak köylüyü hedef almaktayd›. Milletvekilleri ve düzen partilerinin yöneticileri taraf›ndan yap›lan aç›klamalar ise iç politika hamlesi olarak görülmelidir. DYP Genel Baflkan› tescilli katil Mehmet A¤ar 13 fiubat’ta Radikal gazetesine verdi¤i demeçte
yasay› ihlal etti¤ini biliyor musunuz? Baflbakan: Lan terbiyesizlik yapma. K.Öncel: Lan m›? Baflbakan: Evet K. Öncel: Lan m›? Can›n sa¤ olsun. Baflbakan: fiu anda çiftçiye ne verildi¤inin fark›nda m›s›n? K. Öncel: Ne zaman? Baflbakan: fiimdi… K. Öncel: Benim mahsulüm öldükten sonra m›? ‹ki senedir anam›z a¤l›yor. Baflbakan: Hadi anan› al git buradan! K. Öncel: Suya muhtaç olduk. Lan diye hitap etme ay›p be… “Vatandafla herkesin önünde hakaret etmek bir pani¤in, bir tecrübesizli¤in, bu ülkeyi yönetememenin ifadesidir” derken CHP Genel Baflkan› Deniz Baykal ise Erdo¤an’›n a¤z›na ac› biber sürülmesini öneriyordu(!) CHP Milletvekili Berhan fiimflek de olay›n es geçilen bir yönüne dikkat çekerek(!) Erdo¤an’›n artistli¤i yanl›fl kavrad›¤›n› ve sanata bak›fl aç›s›n› elefltiriyordu. Yaflananlardan sonra çeflitli gazetelerdeki köfle yazarlar›n›n tutumu asl›nda onlar›n kimin yan›nda saf tuttuklar›n› ve kimin de¤irmenine bu tafl›d›klar›n› bir kez daha gösterdi. Kemal Öncel’in asl›nda köylü olmad›¤›n› söyleyenden tutal›m da önceki eylemlerine kadar Erdo¤an lehine kan›t arayan sat›l›k bas›n, böylece yüzsüzlü¤ünü bir kez daha sergiliyordu. Bu konuda en düzeysiz yorumu ise Akflam Gazetesi “yazar›” Serdar Turgut yapt›. 15 fiubat 2005 tarihli yaz›s›nda “…Gerçekte o çiftçi, köylü falan da de¤ildi bence. Çünkü gerçek köylüler bir baflbakan› karfl›lar›nda gördüklerinde köylerine gelen devlet trenini karfl›lamaya ç›kan ‘Selams›z Bandosu’ üyeleri gibi sayg› durufluna geçer ve Baflbakan rahat olun deyinceye kadar öylece dururdu. Bu köylüler belirli bir pozisyon
BÜROLAR ➧ KARTAL: HAMAM SOK. DEM‹RL‹ ‹fiHANI NO: 57/14 KARTAL, TELEFAKS: (0216) 306 16 02 Cep: 0 544 521 34 30 ➧ ANKARA: TUNA CAD. ÇANAKÇI ‹fiHANI NO:11 KAT:3 DA‹RE:32 ÇANKAYA TEL: (0312) 432 23 01 Cep: 0 535 562 33 72 ➧ ‹ZM‹R: 856 SOKAK, NO:48/203 KEMERALTI KONAK, TELEFAKS: (0232) 441 93 09 Cep: 0535 310 31 84 ➧ MALATYA: DABAKHANE MAHALLES‹, BOZTEPE CAD., BABACAN ‹fiHANI NO:9 KAT:1/16 MALATYA TEL: (0422) 325 78 13 Cep: 0536 697 94 19 ➧ ERZ‹NCAN: ORDU CAD. ORDU ‹fiHANI KAT:3 TEL: 0 446 223 67 18 ➧ BURSA: SELÇUK HATUN MAH. ÜNLÜ CAD. SÖNMEZ ‹fi SARAYI KAT: 2 NO: 185 HEYKEL, TEL: (0224) 224 09 98 Cep: 0 536 613 81 98 ➧ SAMSUN: KALE MAH., YUSUF KEFEL‹ ‹fiHANI, KAT: 6 NO: 9 , TEL: (0362) 435 64 57 Cep: 0 537 597 69 84 ➧ MERS‹N: ÇANKAYA MAH. S‹L‹FKE CAD. ÜZÜM ‹fiHANI KAT :1 NO: 47 MERS‹N ➧ AVRUPA MERKEZ BÜRO: WESELER STR 93 47169 DUISBURG-DEUTSCHLAND TEL: 0049 203 40 60 958 FAKS: 0049 203 40 60 959
Baflbakan Erdo¤an’›n kabaday› tav›rlar›yla gündeme tafl›nan tart›flma sonras›nda köylüye “efendi” diyenlerin gerçek tutumu flafl›rtacak bir pervas›zl›kla ortaya serilmifltir. Peki Erdo¤an bu pervas›zl›¤› nereden al›yor? olarak hareketsiz durma uzman›d›r. Örne¤in; köylüler yere çömelip ayaklar› üzerinde oturur gibi durabilirler ….” yorumunu yapan Turgut ayn› yaz›s›nda Lenin, Stalin, Mao’yu da karalamaktad›r. Görünen o ki, emekçilere hakaret eden Turgut, Mine K›r›kkanat’›n açt›¤› yolda yürümektedir. Ülkeyi yönetenlerin resmi Yaflananlar›n ard›ndan toplanan Bakanlar Kurulu’nda Erdo¤an konuyu gündeme getirerek Öncel’in malvarl›¤›n›n araflt›r›lmas›n› istedi. Tar›m Bakan› Mehdi Eker’in Öncel’le ilgili haz›rlad›¤› secere bakanlara da¤›t›ld›. Erdo¤an ve ekibi Öncel’in köylü olmad›¤›n› ispatlamak için bin dereden su getirdi. Konu bir yandan gündemde yo¤un bir flekilde tart›fl›l›rken ma¤dur olan köylü Kemal Öncel, sonras›nda yapt›¤› bir aç›klama ile baflbakandan özür diledi ve sayg›s›zl›k etti¤ini itiraf etti! Kameralar›n, milyonlarca insan›n gözü önünde köylüye sald›ran Erdo¤an’›n pervas›zl›¤›n›n bu tav›rda bir etkisi olmal›d›r kesinlikle. “Özürden” önce Öncel’in iflyerinin y›k›ld›¤›n› ve gözda¤› verildi¤ini de hat›rlatmal›y›z. AKP’nin son dönemlerde emekçilere yönelik bu sald›rgan tutumu Mehmet A¤ar’›n dilinden “ülkeyi yönetememenin” resmidir. Emperyalizme uflakl›kta dizginsizce koflturan AKP, uygulamalar› ile her gün biraz daha köfleye s›k›flmaktad›r. Bu da sald›rganl›¤›n›, halk düflman› yüzünü daha fazla teflhir etmektedir. Erdo¤an ve çetesi, iflçileri ve köylüleri afla¤›larken ayn› günlerde TOBB taraf›ndan Ankara’da düzenlenen 3. Bölgesel ve Sektörel Ekonomi Zirvesi’nde sermayeye 5 saat vakit ay›rarak “dertlerine derman” olmak için kendini heba etmekteydi. 2002 y›l›ndan beri fliflirilen AKP balonunun havas› efendilerinin hizmetindeki icraatlar› sayesinde giderek sönmektedir. ‹fller her ne kadar kabul etmeseler de hiç de istedikleri gibi gitmemektedir. Üzerinde yükseldi¤i zemin giderek daralmakta bu da onlar› köfleye s›k›flm›fl bir hayvan gibi vahfli–sald›rgan yapmaktad›r Milletin efendisinin suskunu makbuldur ABD’nin ‹ran’› iflgale haz›rland›¤› bugünlerde AKP, efendilerinin isteklerini yerine getirmenin telafl›ndad›r. ‹fllerinin zorlu¤unun ve yaflanacak y›k›m›n sonlar› olaca¤›n›n fark›ndalar. Köylülerin baflbakan nezdinde ortaya koyduklar› tepkiler dipten gelen öfkenin su yü-
zeyinde yaratt›¤› dalgalard›r. Malvarl›¤› tart›flmalar› s›ras›nda hamle yapamayan, sürdü¤ü sefahati, saltanat› her f›rsatta teflhir eden Erdo¤an, servetinin kayna¤›n› aç›klamakta “utangaç” davran›yor. Kufl gribinin olmad›¤›n› aç›klad›klar› s›rada emekçiler ölürken, ard›ndan “olmayan” bir hastal›k yüzünden de tavukçuluk sektörünün bütün borçlar› ertelenmektedir. Unak›tan’›n bu sektörde olmas› kuflkusuz bir tesadüf olmal›. Unak›tan tavukçulu¤un reklâmlar›n›n bu kadar afifle edilmesi ise “maksad›n› aflan” bir hareket olmal›. Serüvenin sonunu aktar›rken AKP’nin ve köylülerin bu dura¤a nas›l geldiklerini izledikleri “yol haritas›na” bakmak perdenin arkas›ndakileri de görmemizde yararl› olacakt›r. AKP emekçilere ne demiflti? fiatafatl› görüntülerle yak›lan AKP ampulü 2002 y›l›nda piyasaya sunuldu¤unda oldukça temiz görünüyordu. Haz›rlad›¤› seçim bildirgesinde yolsuzlukla mücadelenin önemli oldu¤unu belirten AKP, “Sosyal, ekonomik, kültürel, siyasal ve her fleyden önemlisi ahlaki çöküntü ve çürümüfllü¤ün ürünü ve göstergesi olan yolsuzlu¤un, halk›n bürokrasiye, siyaset kurumlar›na ve genel olarak devlete ve adalete güven duygusunu zay›flatt›¤›n›” söyleyerek hedefini “Öncelik siyasetin ve kamu yönetiminin yolsuzluktan ar›nd›r›lm›fl olmas›” olarak koymaktayd›. Bunlar eksik görülmüfl olacak ki “siyasetsermaye iliflkilerinde fleffafl›¤›n sa¤lanmas›….” da bildirgeye eklenmifl. AKP hükümeti iflçilerin, emekçilerin gönlünü çelmek için öncelikle tar›msal alanda “ülkemizin temel g›da ürünleri aç›s›ndan kendi kendine yeterli olmas›, verimli tar›m arazilerinin sürekli ifllenir halde tutulmas›, tar›msal üretimde verimlili¤in artt›r›lmas›” hedeflerine iflaret etmekteydi. Erdo¤an’›n serveti üzerinden tart›fl›lan gelir da¤›l›m› konusundaki hassasiyetleri ise göz yaflartmaktad›r. “Nüfusumuzun en zengin % 20’lik k›sm›, en fakir % 20’lik k›sm›ndan 10 kat daha fazla gelire sahiptir. AKP’ye göre gelir da¤›l›m›n›n iyilefltirilmesi ve yolsuzlukla mücadele politikalar›n›n baflar›l› olabilmesi için ‘insan›’ ekonomik kalk›nman›n merkezine oturtmak ahlaki bir zorunluluktur. Yoksullu¤un ortadan kald›r›lmas› bir ahlaki insanl›k görevi olarak yönetimin temel görevleri aras›nda yer almaktad›r” diyerek ahlaki duyarl›l›klar›n› da dile getirmifllerdi. AKP bunlar› vaat ederken yaflananlara bir göz atal›m: Devam› sayfa 31’de