ÖZGÜR GELECEK YOLUNDA
www.iscikoylu.org umutyayimcilik@ttnet.net.tr
Say›: 2006-13
50
*Y›l:2 *16-29 Haziran 2006 *Fiyat›: 1 YTL *ISSN:1303-9350
Halka karfl›, “gerilla ordular›” kuranlar,
Halka hesap verecek! Son dönemde yaflanan kimi geliflmeler; AB üyeli¤i vb. gerekçeleriyle at›lan ad›mlar sonucunda TC devletinin faflist karakteri, halka karfl› bir örgütlenme oldu¤u gerçe¤i –kimi reformistlerin, sahte solcular›n, tasfiyecilerin yads›namaz katk›lar›yla da- yok say›lmaya, “demokratikleflme yolunda önemli ad›mlar at›ld›” söylemleri ile gözden kaç›r›lmaya çal›fl›lmaktayd›. Ankara’da hâkim s›n›f klikleri aras›nda yaflanan dalafl›n sonucu olarak, “Atabey Gerilla Grubu” ad›yla kamuoyuna yans›yan kontr-gerilla örgütlenmesi, faflist Türk devletinin ne kadar demokratikleflti¤ini göstermektedir. Türk hâkim s›n›flar› aras›nda yaflanan bu dalafl›n emekçi halka yans›mas› ise, içinden geçilen sürece paralel olarak geliflme göstermektedir. Mardin’in K›z›ltepe ilçesinde 88 kurflun s›k›larak Rozerin ve babas› Selahattin Aksu katledilmifl, ücretlerini talep eden iflçilere sald›r›larak sendika yöneticileri ve iflçiler tutuklanm›fl, TMY gibi polise s›n›rs›z yetkiler tan›yan yeni sald›r› yasalar›n›n haz›rlanmas› gündeme getirilmifltir. Tüm bu sald›r›lar hâkim s›n›flar›n sistemlerini ayakta tutma çabalar›n›n bir sonucu olarak geliflmekte; ancak bu sald›r›lara karfl›l›k olarak s›n›f mücadelesinin sert rüzgârlar› da esmeye devam etmektedir.
Kendi içinde çat›flanlar, halka sald›rmakta ortaklafl›yorlar “Düflman sald›r›yorsa bu iyidir. Daha çok sald›r›yorsa bu daha da iyidir. Bu bizim do¤ru yolda oldu¤umuzu gösterir.” Ülkemizin sosyo-ekonomik yap›s› gere¤i, s›n›f
‹flte faflizmin adaleti: Baba ve k›z›na 88 kurflun Mardin’in K›z›ltepe ilçesi Yaflar köyünde 3 Haziran Cumartesi günü Selahattin Aksu ve 7 yafl›ndaki k›z› Rozerin Aksu onlarca kurflunla katledilmifl olarak köyün sulama kanal›nda bulundu. S›k›lan mermilerden 20 tanesi Selahattin Aksu’nun üzerinden 11’i ise Rozerin Aksu’nun bede-
ninden ç›karken, katliam›n yap›ld›¤› yerde 88 bofl kovan bulundu. Köyde Davut Bozan’a ait bu¤day tarlas›nda sulama iflçisi olarak çal›flan Selahattin Aksu, olay günü saat 17:00 s›ralar›nda k›z›yla birlikte köye gidiyor. Akflam 21:00 s›ralar›nda sulama kanal›n›n yak›nlar›ndaki evlerine “kimli¤i be-
mücadelesinin seyri “fliddetli” bir biçimde sürmektedir. Bu fliddetin derecesi ve yo¤unlu¤u bazen silahl› bir biçimde, öldürme, katletme, bombalama, sabotaj; vs… üzerinden yükselirken, bazen ise “sakin” bir seyir izlemektedir. Silahl› biçimlerden kaslirsiz” kifliler gelerek ayr› odalarda bulunan baba ve k›z› kurflun ya¤muruna tutuyorlar. Köylülerin çevredeki karakola haber vermesiyle baba ve k›z›n cesedi sulama kanal›nda bulunuyor. Sayfa 9
t›m›z, bir yan›yla “siyasetin silahlarla sürdürülmesi” iken di¤er yan›yla en genel anlam›yla halk kitleleri ve onlar›n devrimci, komünist öncüleri üzerinde uygulanan katliam, bask›, iflkence, tutuklama, tecrit vb. uygulamalard›r. Bu anlam›yla ülkemizde s›n›f mücadelesi tüm yo¤unlu¤u ve fliddetiyle yak›c› bir biçimde sürmektedir. Sayfa 16-17-18-19
2
16-29 Haziran 2006
50
YDG Merkezi E¤itim Kamp› baflar›yla sonuçland›
Yöneticilik, demokratik merkeziyetçilik, kadrolaflma gibi birçok konunun yer ald›¤› 5 ayr› çal›flma grubu bu bölümde derinlikli tart›flmalar yürüterek var olan sorunlara cevaplar arand›. Yap›lan çal›flmalar daha sonra merkezi sunumlarla di¤er gençlikle paylafl›ld›. Daha çok örgütsel yönlerin a¤›r bast›¤› bu çal›flma gruplar›ndan elde edilen tecrübeler, YDG’nin gelecek süreci aç›s›ndan önemli verilerle doluydu.
Kamp›n moral kayna¤› Belçika YDG flöleni Önemli bir mevzi YDG’nin uzun bir dönemdir üzerinGençlik Kültür Sanat de durdu¤u Belçika’da YDG çal›flmalar›n› bafllatma yönlü çabalar› bu alanda festivali; bulunan YDG dostlar›n›n çabalar› ile son dönemlerde bir hareketlilik yaflamaktayd›. Son olarak Belçika’da YDG tarihinde ilk olarak bir flölen tertip edildi. Gençlik kamp›n›n ikinci günü olan Cumartesi günü gerçeklefltirilen geceye kampta bulunan tüm YDG kat›l›m sa¤layarak coflkulu bir flölen gerçeklefltirdiler. Gerek flöleni tertipleyen YDG dostlar›n›, gerekse yeni bir alanda YDG’yi görmenin coflkusuyla dolan gençleri motive eden bu flölen s›k s›k at›lan sloganlarla dikkat çekiciydi. fiölen de ayr›ca söz alan YDG-MYK baflkan› arkadafl, emperyalizmin dünya çap›ndaki sald›rganl›¤›na dikkat çekerek, bunun Avrupa’ya yans›mas› olan sosyal hak gasplar› ve bununla birlikte ›rkç›l›k ve ayr›mc›l›¤›n ulaflt›¤› boyutlara de¤indi. Böyle bir flöleni var eden gereksinimleri ve Belçika özgülünde çal›flmalara da de¤inen MYK baflkan›, kitleyi YDG saflar›nda örgütlenmeye,
işçi-köylü senin sesin! OKU-OKUT! ABONE OL! ABONE BUL!
ABONEL‹K fiARTLARI
Bu y›l, YDG Merkezi E¤itim Kamp› 2-5 Haziran tarihleri aras›nda Belçika’da gerçeklefltirildi. ÜGK (Ülke Gençlik Komitesi) ve belli faaliyetçilerin ça¤r›ld›¤› e¤itim kamp›nda, Fransa, Hollanda, Avusturya, Almanya, ‹sviçre ve Belçika’dan gelen 80’i aflk›n YDG okuru, anti-emperyalist mücadelede üzerlerine düflen görev ve sorumluluklar çerçevesinde tart›flmalar yürüttü. Özellikle son y›llarda Avrupa’da ›rkç›l›k ve ayr›mc›l›kla birlikte geliflen ve sosyal hak gasplar› ile ciddi boyutlara ulaflan geliflmelerden hareketle e¤itim seminerleri ve çal›flmalar›n›n yo¤un oldu¤u kamp, birçok aç›dan yeniliklerle doluydu. Kamp›n bafllad›¤› gün olan Cuma akflam› hemen hemen tüm alanlar›n haz›r bulunmas›yla start ald›. ‹lk gün yap›lan tan›flma ve kamp içi kurallar›n belirlendi¤i k›sa bir toplant›n›n ard›ndan, farkl› alanlardan gelen genç yoldafllar›n birlikte olma istemleri göz önünde bulundurularak program önceden belirlendi¤i biçimiyle sonland›r›ld›. Kamp›n ikinci günü olan Cumartesi günü YDG-MYK üyesi olan bir arkadafl taraf›ndan bir seminer verildi. Bir kaç dönemdir gerek AT‹K’in gerekse YDG’nin s›k s›k üzerinde durdu¤u ve gençlik aç›s›ndan önemli konulardan biri olan GATS uygulamalar› bir kez daha derinlikli bir flekilde ele al›nd›. GATS’›n tarihsel süreci, geliflimi, kapsam› ve içeri¤inin madde madde aç›ld›¤› seminer nitelikli tart›flmalara sahne oldu. Görsel bir anlat›mla desteklenen seminer gelen sorular ve karfl›l›kl› tart›flmalarla devam etti. Ard›ndan ikinci bölüm olan çal›flma gruplar›na geçildi.
YDG’yi gelifltirmeye ça¤›rd›. Kamp›n üçüncü günü olan Pazar günü iki farkl› çal›flma gruplar› ile programlanm›flt›. Ö¤leden önceki bölümde tek tek ülke özgüllerinde gençli¤in sorunlar›n› konu alan çal›flma gruplar› oluflturuldu. Bununla birlikte YDG’nin örgütsel ve siyasal mücadele hatt›n›n da ele al›nd›¤› çal›flma gruplar›, ÜGK ve önde gelen faaliyetçilerin yapm›fl oldu¤u derinlikli bir toplant› biçiminde ele al›nd›. Ayr›ca bu bölümde Fransa’daki ö¤renci eylemlerinin de tecrübelerinin aç›ld›¤› çal›flma gruplar› sonras›nda yine merkezi sunumlar yap›larak somut tart›flmalar yürütüldü. Program›n ikinci bölümü ise ö¤leden sonra yap›lan atölye çal›flmalar›yd›. Özellikle çal›flmalar›m›zda bas›n yay›n aya¤›ndaki yetmezliklerden hareketle belirlenen bu bölüm oldukça önemliydi. “‹nterneti daha titiz kullanal›”, “Konuflmama hakk›n› kullan”, “Kendi filmini kendin yap”, “Kendi slayt›n› kendin yap” gibi birçok teknik konunun pratik olarak ele al›nd›¤› bu bölüm üretkenli¤i ve kat›l›mc›l›¤› aç›s›ndan en verimli bölümlerden biriydi. Çal›flma gruplar› sonunda oluflturulan 4 farkl› k›sa film ve daha sonra yap›lan bir slayt gösterimi ile kitleye sunuldu.
YDG’nin en önemli faaliyetlerinden biri olan Gençlik Kültür Sanat Festivali Pazar günü yap›lan bir toplant› ile ele al›nd›. Bu y›l 14 Ekim tarihinde yap›la-
6 AYLIK: 10.200.000
cak olan festival için ön haz›rl›klar›n› tamamlayan 16. MYK bu faaliyet için gençlerin öneri ve elefltirilerini alarak, daha nitelikli bir festival için karfl›l›kl› bir tart›flma yürüttü. Özellikle festivalin siyasal içeri¤i, ön elemeler, yafl ve zaman s›n›rland›r›lmas› gibi birçok konunun tart›fl›ld›¤› toplant›, muhtevas›na uygun hofl görüntülere sahne oldu. Bu bölümde bir kaç arkadafl›n kitleden ba¤›ms›z örgütleyip sundu¤u skeç be¤eni toplad›. Kamp›n son günü olan Pazartesi günü tüm kat›l›mc›lar ile birlikte bir kamp de¤erlendirilmesi yap›ld›. Bu bölümde konuflan gençler gerek kamp›n siyasal hatt›, gerekse kat›l›m ve paylafl›m biçimiyle kamp›n iyi geçti¤i noktas›nda ortak görüfller belirttiler. Bu bölümün ard›ndan hep birlikte at›lan “Birlik Mücadele Zafer” sloganlar›yla kamp sonland›r›ld›. Sonuç olarak; YDG’nin yapm›fl oldu¤u bu merkezi e¤itim kamp› gerek Belçika aç›l›m›, gerek saflar›nda bulunan genç faaliyetçilerin siyasal çal›flmalar›, gerekse teknik ve örgütsel çal›flmalar›n ifllendi¤i nitelikli bir kamp olarak sonuçland›. Dolay›s›yla anti-emperyalist mücadele de önemli bir yere sahip olan YDG, bu çal›flmas›yla da var olan mücadele hatt›n› bir ad›m daha ileriye tafl›yabilmenin somut olanaklar›n› yakalayarak önemli bir faaliyet daha gerçeklefltirmifl oldu. Birlik Mücadele Zafer! Yaflas›n AT‹K-YDG! (16. Dönem YDG-MYK)
1 YILLIK: 20.400.000
NOT: ‹stedi¤iniz süreye denk gelen oranda paray› hesap numaralar›m›za yat›rarak banka dekontunu yay›nevimize fakslay›n›z ya da postalay›n›z. Abonelik ücretine posta masraflar› dahildir.
3
50
16-29 Haziran 2006
Halka karfl›, “gerilla ordular›” kuranlar, halk›n gerilla ordusunun hesap soruculu¤undan kurtulamayacaklar! Ülkemizde son aylarda yaflanan kimi geliflmeler, Türk hâkim s›n›flar›n›n nas›l bir devlet yap›s›na sahip oldu¤unu bir kez daha oldukça aç›k bir biçimde gösterdi, göstermeye de devam ediyor. Son süreçte, hâkim s›n›f klikleri aras›nda yaflanan klik dalafl›n›n bir sonucu olarak, kamuoyuna yans›yan kimi örgütlenmeler, her ne kadar devlet görevlileri baflta olmak üzere kimi çevrelerce, “çete”, “mafya”, “derin devlet” vb. olarak adland›r›lsa da, gerçekte bu tür tan›mlamalarla, bu örgütlenmelerin ifllevi ve niteli¤i gözden kaç›r›lmakta, bu örgütlenmelerin kurulufl amaçlar› ve görevleri bilinçli-bilinçsiz bir biçimde göz ard› edilmektedir. fiu kesin bir gerçektir, faflist TC devleti, “yasal” ve “yasad›fl›” örgütlenmelerinin kurulufl mant›¤› ve ifllevleri; iflçi s›n›f› ve emekçi halka, onun devrimci ve komünist öncülerine yönelik sald›r›lar›n gerçeklefltirilmesi, halk›n, devrimcilerin ve komünistlerin özgür, ba¤›ms›z, demokratik bir ülke için verdikleri mücadelenin engellenmesi ve bast›r›lmas› amac›n› güden örgütlenmeleri vard›r. Hâkim s›n›f klikleri aras›nda yaflanan klik dalafl›n›n sonucunda ortaya ç›kan, kimi yads›namaz gerçekler, bunu bir kez daha ispatlamaktad›r. fiemdinli’de bafllayan 23 Nisan’da Bülent Ar›nç’›n aç›klamalar›yla devam eden, Cumhuriyet Gazetesi ve Dan›fltay’a yönelik sald›r›lar sonucunda yaflananlarla kendini iyiden iyiye hissettiren klik dalafl›, beraberinde Türk hâkim s›n›flar›n›n, iflçi s›n›f› ve emekçi halka, onun devrimci ve komünist öncülerine yönelik örgütlenen ve bu amaç do¤rultusunda katliamlar, provokasyonlar gerçeklefltiren kimi “gizli” örgütlenmelerin deflifre edilmesi ve aç›ktan a盤a tart›fl›lmas›na yol açt›. Dan›fltay sald›r›s›n›n hemen sonras›nda hâkim s›n›flar›n bir kli¤inin hükümeti elinde tutan kli¤e yönelik, “laiklik elden gidiyor, rejimin temelleri tehlikede” yönlü aç›klamalar›yla kitleleri harekete geçirme çabas›, Cumhurbaflkanl›¤› ve erken genel seçime dönük politik manevralar›, beraberinde hükümeti elinde bulunduran kli¤in, emniyeti harekete geçirerek Genelkurmay, Özel Kuvvetler Komutanl›¤›’na ba¤l› olarak faaliyet sürdüren ve “Atabey Gerilla Grubu” olarak isimlendirilen kontrgerilla örgütlenmesini deflifre etmelerine yol açt›. Kimi çevrelerce, “AKP-Ordu” çeliflmesi olarak eksik bir biçimde tan›mlanan durum, hâkim s›n›f klikleri aras›ndaki dalafl›n do¤al bir sonucuydu. Bu do¤al sonuç, beraberinde, Türk hâkim s›n›f kliklerinin halka yönelik, devrimci ve komünist öncülerine yönelik sald›r›lar›nda bir dura¤anlaflma/azalma yaratmak. Türk hâkim s›n›f klikleri ve onlar›n iflçi s›n›f› ve emekçi halk üzerindeki bask›, sömürü ve katliam ayg›t› olan faflist TC devleti, bu süreç içinde sald›r›lar›na h›z kesmeden devam etti. Hâkim s›n›flar›n hangi kli¤i olursa olsun bütün bu klikler emperyalistlerle iliflkilerinde “stratejik uflak” pozisyonuna sahiptirler. Ekonomik olarak emperyalistlerin kendilerine dikte ettirdikleri programlar› uygularlar. Bütün mesaileri emperyalist sermayenin dolafl›m›n›n ve sömürüsünün, ülkemizdeki “güvenli¤ini” sa¤lamak ve bu hizmet karfl›l›¤› var olan sömürü çark›ndan belli oranda “nemalanmakt›r”. Ülkemizdeki burjuvazinin, burjuva demokratik devrimi gerçeklefltirememesi, ilkel sermaye birikimini sa¤layamadan emperyalist sermayenin tahakkümüne maruz kalmas›, beraberinde Türk hâkim s›n›flar›n› ve onlar›n örgütlü gücü olan TC devletini, daha kuruluflundan itibaren emperyalizme ba¤›ml›l›¤›n› getirmifl, öte yandan ülkemiz hakim s›n›flar› olan komprador burjuvazi ve büyük toprak a¤alar›n›n bu güçsüzlü¤ü, beraberinde iflçi s›n›f› ve emekçi halka karfl› sürekli bir bask› ve fliddet politikas› uygulamas›n› getirmifltir. Ülkemizde yaflanan s›n›fsal çeliflkilerin keskinli¤i,
ulusal çeliflkinin varl›¤› vb. etkenler beraberinde hakim s›n›flar›n bir yandan “demokrasi” söylemlerini kullanmalar›n›, di¤er yandan ise fliddet, bask›, katliam, asimilasyon vb. politikalar›n› uygulamalar›n› getirmifltir. 80 küsur y›ll›k TC tarihi bu söylediklerimizi fazlas›yla ispatlamaktad›r. Son dönemde yaflanan kimi geliflmeler; AB üyeli¤i vb. gerekçeleriyle at›lan ad›mlar sonucunda TC devletinin faflist karakteri, halka karfl› bir örgütlenme oldu¤u gerçe¤i –kimi reformistlerin, sahte solcular›n, tasfiyecilerin yads›namaz katk›lar›yla da- yok say›lmaya, “demokratikleflme yolunda önemli ad›mlar at›ld›” söylemleri ile gözden kaç›r›lmaya çal›fl›lmaktayd›. Ancak son dönemde yaflanan kimi geliflmeler göstermekteri ki, TC devleti niteli¤inden ve özünden hiçbir fley kaybetmemifltir. TC devletinin halka karfl› bir örgütlenme oldu¤u bir kez daha ortaya ç›km›flt›r. Susurluk’ta kamyona çarpan devlet gerçe¤i, fiemdinli’de halka; Ankara’n›n göbe¤inde ise hâkim s›n›f klikleri aras›nda yaflanan dalafl sonucunda ortaya ç›kan kontr-gerilla örgütlenmesine çarpt›. Ankara’da hâkim s›n›f klikleri aras›nda yaflanan dalafl›n sonucu olarak, “Atabey Gerilla Grubu” ad›yla kamuoyuna yans›yan kontr-gerilla örgütlenmesi devletin ne kadar “demokratikleflti¤ini” bir kez daha çarp›c› bir biçimde gözler önüne serdi. Hâkim s›n›f klikleri aras›ndaki dalafl›n sonucunda a盤a ç›kan bu örgütlenmenin, kamuoyuna “çete” örgütlenmesi olarak yans›t›lmas› tamamen planl› bir çaban›n ürünüdür. A盤a ç›kan kimi k›smi bilgiler bu örgütlenmenin Genelkurmay’a ba¤l› Özel Kuvvetler Komutanl›¤› alt›nda örgütlenen kontr-gerilla örgütlenmesinin bir birimi oldu¤unu göstermektedir. Bu örgütlenmelerin kurulufl amac›, “Türkiye’nin yabanc› bir devlet taraf›ndan iflgal edilebilece¤i ya da ülke içinde bir ayaklanma olabilece¤i “varsay›mlar›ndan hareketle gayri nizami harp yöntemleri izlenerek, kontr-gerilla faaliyetiyürütmek olarak aç›klanmaktad›r. Ülkenin yabanc› bir devlet taraf›ndan iflgal edilmesi bir varsay›m olarak ileri sürülebilecekken, ülke içinde ayaklanma kavram› ve bu ayaklanma olas›l›¤›na karfl› mücadele etme görevi oldukça “somut” bir gerçeklik olarak görülmektedir. TC’nin kuruluflundan itibaren bu tür özel örgütlenmelerin varl›¤›na ve faaliyetlerine tan›k olmaktay›z. Her ne kadar kontr-gerilla örgütlenmesinin gerilla savafl›na karfl› gelifltirilen gayri nizami harp anlay›fl›na göre örgütlenmesi söz konusuyken; kontr-gerilla faaliyetleri, çetecilik, komitac›l›k vb. bir Osmanl› gelene¤i olarak ‹ttihat ve Terakki Partisi taraf›ndan da baflar›yla uygulanan ve TC’nin kurulufl y›llar›nda da yayg›n bir biçimde kullan›lmaktan çekinilmeyen örgütlenmelerdir. Daha sonradan TC’nin NATO üyeli¤i vesilesiyle; emperyalist devletlerle var olan iliflkinin gere¤i sonucunda, emperyalizmin ileriye sürdü¤ü “komünizm tehdidine” karfl› örgütledikleri bu tarz kontr-gerilla örgütlenmeleri, halka, devrimcilere ve komünistlere karfl› yayg›n ve yo¤un bir biçimde kullan›ld›klar›na, vahfli ve kanl› katliamlar gerçeklefltirdiklerine tan›k olmaktay›z. M. Kemal’in muhaliflerinin bizzat M. Kemal’in “korumalar›” taraf›ndan katledilmeleri, 6-7 Eylül olaylar› (ki y›llar sonra bu operasyonu yöneten kifli olan S. Yirmibeflo¤lu, “bu olaylar› muhteflem bir gayri nizami harp örgütlenmesi” oldu¤unu söylemekten çekinmeyecektir.) K›z›ldere katliam› (K. Yamak an›lar›nda bu katliama de¤inmekte ve katliam›n özel kuvvetlere ba¤l› kontr-gerillalarca gerçeklefltirildi¤ini anlatmaktad›r.) 16 Mart Beyaz›t katliam› (Bu katliamda da Cumhuriyet Gazetesi’ne sald›r›da kullan›lan bombalara benzer bir biçimde, ordu mal› bombalar kullan›l-
m›flt›r.) Marafl, Çorum katliamlar›, Sivas ve en son Gazi Mahallesi’nde halka sald›r›lmas›, 1977 1 May›s katliam› vb. kontr-gerilla örgütlenmesinin, bu tür katliam ve provokasyon faaliyetlerine örnek olarak verilebilir. Son olarak fiemdinli’de halk taraf›ndan yakalanan “iyi çocuklar”, “Atabey Gerilla Grubu” bu tür örgütlenmelerin faal bir biçimde görevlerine devam ettiklerini göstermektedir. Yani bu örgütlenmelerin as›l hedefi halk›n, ilericilerin, devrimcilerin ve komünistlerin yürüttükleri özgürlük, ba¤›ms›zl›k, devrim ve sosyalist mücadelesidir. Bu örgütlenmeler halk›m›z›n, özgürlük sosyalizm ve ba¤›ms›zl›k mücadelesine karfl› kurulmufltur ve kanl› katliamlarla, provokasyonlar gerçeklefltirmifllerdir. Bir dönem ‹çiflleri Bakanl›¤› da yapm›fl olan ve flimdi “demokrasi” timsali kesilen M. A¤ar’›n “1000 operasyon yapt›k” sözü bu tür karfl› devrimci örgütlenmelerin hangi amaçla ve ne oranda kullan›ld›klar›n› yeterince ortaya koymaktad›r. TC devleti gerçek anayasas› olarak adland›r›lan MGSB’de bu tür örgütlenmelerin kuruluflunun temel gerekçesi oldukça aç›k olarak ifade edilmektedir. Türk hâkim s›n›flar›n›n devleti olan ve bu anlam›yla ülkemizdeki Türk, Kürt ve çeflitli milliyetlerden halk›m›z›n devleti olmayan TC devleti gerçek anayasas›nda halk› bir düflman olarak adland›rmakta ve bunu da “iç düflman” olarak kavramsallaflt›rmaktad›r. “‹ç düflman” yani halka karfl› yürütülecek savaflta iflte bu tür gizli örgütlenmeler yayg›n bir biçimde kullan›lmaktad›r. TC devletinin gerçek anayasas›nda halk› iç düflman olarak tan›mlay›p, üç tehlikeyi ön plana ç›kard›¤› kamuoyuna yans›m›flt›. Bu tehlikeler, “bölücülük, irtica ve afl›r› sol örgütler” olarak adland›r›lmaktayd›. Bölücülükten kast edilen Kürt ulusal mücadelesidir. ‹rtica, ‹slami merkezli hareketlerdir. Afl›r› sol ise silahl› mücadeleyi savunan devrimci hareketler ve KP’dir. Hâkim s›n›flar›n “irtica tehlikesi” olarak adland›rd›klar› tehlikenin günümüzde somut bir karfl›l›¤› yoktur. Aksine halk›m›z›n geri ve dini duygular› üzerinden politika yapanlar, en çok da Türk hâkim s›n›flar›n›n kendileridir. Bu “tehlike”, bu anlam›yla hâkim s›n›f kliklerinin kendi aralar›ndaki klik dalafl›n›n bir yans›mas› olarak kullan›lmak ve gerçek anayasada ifade edilmektedir. “Bölücülük” olarak ifade edilen ise, hâkim s›n›flar›n›n Kürt ulusu üzerinde uygulad›¤› bask›, asimilasyon, zulüm politikalar›na karfl› Kürt ulusunun sürdürdü¤ü hakl› ve meflru mücadeledir. Kürt ulusunun yürütmüfl oldu¤u bu hakl› mücadele karfl›s›nda TC devleti bu tür kontr-gerilla örgütlenmelerini yo¤un olarak kullanm›fl ve bu tür örgütlenmeler T. Kürdistan›’nda katliamlar gerçeklefltirirken, Türkiye’nin di¤er bölgelerinde ise Türk ve Kürt halklar›n› karfl› karfl›ya getirmeyi amaçlayan birçok provokatif eylem gerçeklefltirmifllerdir. T. Kürdistan›’nda ÖKK’ya ba¤l› faaliyet yürüten kontr-gerilla örgütlenmelerinin yan›nda, ayn› zamanda J‹TEM, yeni ad›yla J‹T vb. karfl› devrimci örgütlenmelerde Kürt halk›n›n katledilmesinde önemli roller üstlenmifllerdir. “Afl›r› sol örgütler” olarak tan›mlanan tehlike ise, silahl› mücadele yürüten devrimci örgütler ve KP’dir. TC devleti kendi “hukuk” kurallar› içinde örgütledi¤i polis, M‹T vb. kurumlar›n›n yan› s›ra ayn› zamanda devrimci ve komünist harekete yönelik “gayri nizami savafl” yürüten bu tür kontrgerilla örgütlerini kullanmaktad›r. Bu tür kontr-gerilla örgütlenmelerinin kurulufl gerekçelerinden bir tanesinin “ülke içinde ayaklanmalara karfl› “önlem olarak gösterilmesi beraberinde MGSB’de ifade edilen tehlikelere karfl› mücadele edilmesi anlay›fl›n› da getirmektedir.12 Eylül öncesi, bu tür örgüt-
lenmeler çok yo¤un olarak kullan›lm›fl, binlerce ilericinin, devrimcinin ve komünistin katledilmesi bu türden örgütler taraf›ndan gerçeklefltirilmifltir. “Atabeyler” isimli kontr-gerilla örgütlenmesi, örgütlenme flekli, örgütlenmenin içinde asker-sivil-polis unsurlar›n olmas›, faflizmin klasik söylemi olan “vatan›n ve milletin bölünmez bütünlü¤ü”nü sa¤lamak amac›yla hareket etmesi, çeflitli çap ve ebatta silah ve patlay›c› maddelerin, krokilerin vb. bulunmas›, ÖKK’ya ba¤l› bu tür örgütlenmelerin varl›¤›n› halka karfl› örgütlendiklerini, geçmiflte halka karfl› gerçeklefltirilen ve nedense bir türlü “ayd›nlat›lmayan” kanl› katliamlar›n provokasyonlar›n bu örgütlenmeler taraf›ndan gerçeklefltirildi¤ini göstermektedir. Nitekim belli dönemlerde bu tarz örgütlenmelerin bafl›nda yer alan, S. Yirmibeflo¤lu, K. Yamak az›l› halk düflmanlar›n›n an›lar›nda bu örgütlenmelerin ABD deste¤iyle finanse edildi¤i, e¤itildi¤i ve halka, devrimcilere, komünistlere karfl› katliam ve provokasyon eylemleri gerçeklefltirdikleri övünülerek anlat›lmaktad›r. Karfl› devrimci bu tür örgütlenmelerin bir aya¤›n› asker-polis gibi resmi unsurlar olufltururken, di¤er aya¤›n› da “sivil” unsurlar oluflturmaktad›r. Bu sivil unsurlar ise genellikle sivil faflistlerden mafya örgütlenmelerinden, bu örgütlenme içinde yer alanlardan oluflmaktad›r. Nitekim flu veya bu nedenle deflifre edilen, a盤a ç›kart›lan bu tür örgütlenmelerin, sivil faflist unsurlardan oluflan mafya örgütlenmeleriyle iç içe geçmesi tesadüf de¤ildir. Bu örgütlenmeler emperyalistlerin deste¤iyle bizzat devlet taraf›ndan kurulan, sevk ve idare edilen örgütlenmelerdir. Görevleri oldukça aç›k ve nettir, “halka karfl›, halk›n devrimci ve komünist öncülerine karfl› her türlü yöntemi kullanarak savafl yürütmek.” Yöntemleri ise kontr-gerilla yöntemleridir. Bugün kimi çevrelerce, “çete”, “mafya” vb… olarak adland›r›lan bu tarz örgütlenmelerin bu tan›mlamalarla ifade edilmesi, bu örgütlenmelerin görevleri ve kurulufl amaçlar›n›n bulan›klaflt›r›lmas›na hizmet etmektedir. Bu tür ifade ve tan›mlamalarla böylesi örgütlenmeler “ola¤anlaflt›r›lmakta”, “meflrulaflt›r›lmaktad›r”. Son olarak deflifre edilen Atabey Kontr-gerilla örgütlenmesinin hakim s›n›f kliklerinin aras›ndaki dalafl›n sonucunda hasbelkader kamuoyuna yans›mas› beraberinde bu tür, “kontrolden ç›kan” ve “kendi bafl›na hareket eden” 30-40 kadar grubun oldu¤u aç›klamalar›n› da getirmifltir. Bu tür örgütlenmelerin bizzat halka karfl›, halk›n mücadelesine yönelik kurulan örgütlenmeler oldu¤u dikkate al›nd›¤›nda, bu örgütlenmelerin görevleri gere¤i “kontrolden ç›kmad›klar›” yönelik ve hedeflerinin, halk, devrimciler, komünistler ve onlar›n mücadelesi olmaya devam ettikleri aç›kt›r. “Kontrolden ç›kma” meselesi hakim s›n›f klikleri aras›ndaki dalafl›n bir sonucu olarak ifade ediliyorsa, bu anlam›yla anlafl›l›rd›r. Çünkü gelinen aflamada, hâkim s›n›f klikleri bu örgütlenmeleri kendi klik dalafllar›n›n bir arac› olarak kullanmaya bafllam›fllard›r. Ancak bu durum bu örgütlenmelerin halka, ilericilere, devrimcilere ve komünistlere yönelik haks›z savafl›n “özel” örgütleri oldu¤u, kontr-gerilla örgütleri oldu¤u gerçe¤ini ortadan kald›rmaz. Tam da bu nedenlerden hareketle devrimci ve komünist güçler bu türden karfl› devrimci örgütlenmelerin gerçek amac›n› ve niteliklerini genifl kitlelere teflhir ederek; bu tür örgütlenmelerin da¤›t›lmas› yönlü faaliyet sürdürmelidirler. Bu faaliyet askeri yönelimlerle desteklenen, genifl kitle mücadelesiyle birlefltirilmek ve kitle eylemlerinde “kontr-gerilla örgütleri da¤›t›ls›n” yönlü talepler dillendirilmelidir.
4
16-29 Haziran 2006
S›n›fsal Bak›fl Modern Revizyonizm Yafl›yor… LAT‹N AMER‹KA USULÜ DEVR‹MS‹Z “DEVR‹MLER” “Burjuva devlet, proleter devlete (proletarya diktatörlü¤üne) yerini ‘sönme’ yoluyla de¤il, genel kural olarak, ancak ve ancak, zora dayanan bir devrimle b›rakabilir.” (Lenin, Devlet ve ‹htilal, Bilim ve Sosyalizm Yay›nlar›, 2. Bask›, sf. 26) Peru’daki baflkanl›k seçimlerini Garcia kazan›nca, Latin Amerika “Devrimleri” zincirine bir yenisinin eklenmemifl olmas›, bilumum oportünist, revizyonist ve reformistleri hüzne bo¤uverdi. Venezuella “devrimi”nin önderlerinden Chavez, Garcia’ya kutlama mesajlar› gönderince flafl›ranlar; do¤al olarak kendisi gibi subay eskisi “solcu” Humala’y› destekledi¤inde ayn› flaflk›nl›¤› göstermemifllerdi. Bolivya “devrimi”nin önderi Morales ise flu s›ralar “Che Turizmi” kampanyas› ile ilgi burjuva medyaya poz vermekle meflguldür… Lula ile bafllayan, bilhassa Chavez ile parlat›larak Morales’e uzat›lan, ancak genifl parantezine Castro’nun Küba’s›n›n oturtulmas› ihmal edilmeyen “Latin Amerika’da devrimler ve yeni sosyalizm” yan›lsamas›n›n önünde, modern revizyonizmin gerdi¤i sis perdesi bulunmaktad›r. Gerçekliklerin ortaya serilmesi için hem dünya halklar›n›n önüne çekilen sis perdesinin y›rt›lmas›, hem de meselelerin arka plan›n›n ayd›nlat›lmas› gerekmektedir. Yirminci as›r, çok sevilen tabirle “reel sosyalizmin” önce zafer sonra yenilgileriyle kapan›nca, 21. yüzy›l için(de) her fleye “yeni” denilmesi adetten oldu. Yenilenin, öldürülmek için “kirli” ve “eski” kabul edilmesi gerekiyordu. Sosyalist iktidarlara içten vurulan darbelerin mimarlar›, emperyalist karargahlardaki kardefl ideologlar› ile ayn› cephanenin ürünü tezlerle yürüttükleri kampanyalarda, benzer argümanlar› döne döne ifllediler. Nafile çabalar›na karfl›n ne s›n›flar›n ne de onlar›n mücadelesinin ortadan kalkmad›¤›; ne iflçi s›n›f›n›n ne de onun ideolojisinin yok edilemedi¤i; ne kapitalizmin tek alternatifi sosyalist/komünist toplum özlemi ne de ona ulaflman›n yolu olarak devrim ideali silinemedi¤i için, yürütülen karfl›-devrimci faaliyet ve propaganda, a¤›rl›kl› olarak modern revizyonizmin “klasik” tezleri üzerinden yeniden yükseltilmeye baflland›. “Yeni dünya düzeni” ve “küreselleflme” ad›n› verdikleri birbirlerine eklenen stratejik program ve ajitasyon faaliyeti ile ata¤a kalkan, önderli¤inde ABD’nin bulundu¤u emperyalistler, bütün dünyada büyük çapl› bir halk muhalefetinin birikmesine de neden oldu-
lar. 11 Eylül’ün yüksek ivme kazand›rd›¤› koflullarda, a¤›r sömürü ve bask› ile birlikte s›n›f mücadelesinin a¤lar›n› s›k› biçimde örmesiyle geliflen anti-emperyalist mücadelenin önüne çekilen setin ideolojik cephesinde, Latin Amerika iflaret edilerek “baflka bir dünya böyle de mümkün” yaz›ld›. Tam da burada, Sovyetler ve Çin baflta olmak üzere Do¤u Avrupa’dan Güneydo¤u Asya’ya sosyalizmin bütün kalelerini yitirmifl olanlar›n bilinçaltlar›na fl›r›nga edilen “emperyalizmin yenilmezli¤i”, “sosyalizmin iflas›”, “devrimlerin tarihe kar›flt›¤›” propagandas› devreye girmektedir. Emperyalizmin dayatt›¤› azg›n sömürü ve y›k›m politikalar›n›n, iflgal ve sald›r› operasyonlar› ile kesiflerek öfke ve tepkiyi kabartt›¤› noktada; ezilen halklar ve uluslar›n gerek tek tek ülkelerde gerekse de uluslararas› alanda gelifltirdi¤i anti-emperyalist, anti-kapitalist, anti-feodal ve anti-faflist mücadelelerin tehdit edici bir boyut al›p almamas›, örgütlülüklerinden öte yön ve hedeflerinin do¤ru olup olmamas› ile do¤rudan ilintiliydi. Modern revizyonizmin emperyalizmin imdad›na yetiflti¤i yak›n süreçte ve günümüzde, yürütülen temel propaganda, “sosyalizmin eski biçimde getirilmesi ve uygulanmaya çal›fl›lmas›n›n iflas etti¤i” üzerinedir. Bunun baflka bir ifadesi, MLM ö¤retinin temel tezleri olarak kabul edilen “devlet”, “devrim” ve “proletarya diktatörlü¤ü” konusundaki yaklafl›mlar›n geçersiz hale geldi¤idir. Kautsky ve Bernstein’den, Kruflçev ve Liu fiao Çi ile Deng’e kadar uzanan hatta, isimleri saymakla bitmeyen bütün MLM düflman› “sosyalizm tüccarlar›”n›n, komünist ideolojiyi tahrif etmek için öncelikle el att›klar› konular›n bafl›nda, “devlet” ve “devrim” gelmektedir. Onlar›n içini boflaltmaya çal›flt›¤› “devlet” kavram›n›n Marksist teorideki karfl›l›¤›n› Lenin yoldafl en özlü biçimiyle flöyle aç›klamaktad›r: “Marks’›n devlet teorisinin özünü, bir s›n›f›n diktatörlü¤ünün, yaln›zca genel olarak bütün s›n›fl› toplumlar için, yaln›zca burjuvaziyi devirecek proletarya için de¤il, ayr›ca kapitalizmi ‘s›n›fs›z toplum’dan, komünizmden ay›ran tarihsel dönemin tümü için zorunlu oldu¤unu anlayanlar, yaln›z onlar, iyice kavram›fllard›r. Burjuva devlet biçimleri son derece çeflitlidir, ama özleri hep ayn›d›r: Bütün bu devletler son çözümlemede, flu ya da bu biçimde, ama zorunlu olarak, bir burjuva diktatörlü¤üdür.” (Lenin, Devlet ve
50 ‹htilal, Bilim ve Sosyalizm Yay›nlar›, 2. Bask›, sf. 40-41) Burjuvazinin bizimki gibi ülkelerde daha gerici s›n›flarla ittifaklar halinde faflist karakterdeki yap›lanmalar da oluflturarak hüküm sürdürdü¤ü bu devletler, egemen s›n›flar›n ekonomik gücüne paralel, silahl› olarak da teflkilatlanmak ve kurumsal olarak örgütlenmek suretiyle zor ve fliddet üzerine temel atm›fllard›r. Bütün burjuva devletlerin “zorunlu olarak” böylesi bir organizasyona sahip olmalar›n›n gere¤i, uygulanan bask›, sömürü ve zulmün, yaflanan haks›zl›k, adaletsizlik ve eflitsizliklerin sonucu olarak geliflmesi kaç›n›lmaz olan muhalefetin bast›r›lmas›d›r. Bu zorunluluk, karfl› yönden bir baflka zorunlulu¤u da koflullamaktad›r. Bu da burjuva devletlerin y›k›lmas› için fliddete dayal› devrimlerin kaç›n›lmazl›¤› ve devrimden sonra da proletarya diktatörlü¤ünün olmazsa olmazl›¤›d›r. Birbirleriyle ba¤lant›s› aç›kça okunabilen bu gerçeklik nedeniyle oportünizmin MLM ideolojiye karfl› ilk ördü¤ü barikat her zaman için “devlet” teorisiyle ilgilidir. Devrimlerin fliddete dayal› olmas›n›n zorunlulu¤u proletaryan›n tercihi olarak flekillenen bir olgu de¤ildir. Bu durum, burjuvazinin kendi devrilifl/alt edilifl sürecine “bar›flç›” biçimde katlanmas›n›n mümkün olmamas›ndan ötürüdür. Ayn› gerçeklik, burjuva devlet mekanizmas› parçalan›p da yeni bir devlet oluflturulmadan devrimin tamamlanm›fl say›lamayaca¤› noktas›nda da kendisini göstermektedir. Marks yoldafl bu hususa flu sözlerle dikkat çekmiflti: “…Devrime karfl› savafl›m›nda, parlamenter cumhuriyet, sonunda, eylem araçlar›n› ve hükümet iktidar›n›n merkeziyetçili¤ini, önleyici önlemlerle güçlendirmek zorunda kald›. Bütün siyasal devrimler, bu makineyi parçalayacak yerde, daha da yetkinlefltirmekten baflka bir fley yapmam›fllard›r(aç Lenin). S›ras›yla, iktidar için savafl›m yürüten partiler, bu engin devlet yap›s›n›n fethini, galibin bafll›ca nimeti sayd›lar.” (Marks, Louis Bonaparte’›n 18. Brumaire’i, Almanca 4. Bask›, sf. 98-99) Marks’›n iflaret etti¤i ve Lenin’in alt›n› çizerek dikkat çekti¤i husus, bu tarz iktidar de¤iflimlerinin “devrim” niteli¤i tafl›mad›klar›d›r. Burjuva devletinin ancak ve ancak zora dayal› devrimlerle y›k›labilece¤i ve gerçekleflen devrimin tamamlanmas› için eski devlet mekanizmas›n›n parçalanmas› ve yeni bir devlet yap›s›n›n oluflturulmas› gerekti¤inden söz eden MLM teorinin kuramc›lar›, proletarya diktatörlü¤ünün vazgeçilmezli¤ine Paris Komünü dersleriyle birlikte vurgu yap›yorlard›. Günümüzde Latin Amerika ülkelerinin baz›lar›nda, genel olarak baflkanl›k (kimi örneklerde beraberinde parlamento) seçimleri yoluyla gerçekleflen de¤iflimlerin “devrim” olarak adland›r›lmas›, büyük bir aldatmacad›r. Ezilen halk
kitlelerinin estirdi¤i güçlü rüzgar› arkas›na alarak, sosyalizm, ilericilik, halkç›l›k söylemli ve iyi prim yapan antiABD’ci ajitasyon-propaganda ile iflbafl›na gelen Lula, Chavez, Morales gibilerinin hakim s›n›flar ve onlar›n “devlet”i ile ciddi manada hiçbir sorun yaflamadan sürdürdükleri “devrimler”, dünya halklar›na de¤il oportünist, reformist ve revizyonistlere ilham kayna¤› olmaktad›r. Devrim inanc›n› yitiren ve sosyalizmi içeri¤inden soyutlay›p kapitalizmin ehlileflmifl bir format› olarak düflleyenler, ipli¤i çoktan pazara ç›kan Lula’y› alelacele terk edip daha dayan›kl› gördükleri “Bolivaryan Devrimi”nin önderi Chavez’in eteklerine s›k› s›k›ya tutunmufl durumdad›r. Chavez’in kötü bir kopyas› olmaktan ileriye gidemeyece¤i anlafl›lan Morales’ten ise kimsenin fazla umudu olmad›¤›, kendisine ait pek fazla propaganda yürütülmemesinden anlafl›lmaktad›r. Sosyal-emperyalistlerle kurdu¤u iliflki ile sosyalizmden etkilenmifl olma sürecine nokta koyan ve k›sa süre içerisinde modern revizyonizmin gönüllü uflakl›¤›na/bayraktarl›¤›na soyunarak Küba’y› sosyalizmin de¤il kendi kalesi haline getiren Castro’nun manevi önderli¤i ve popülist kampanyalarda/dayan›flmalardaki rolü ve aktörlü¤ü ile yol alan Chavez’in, reformist kimi ad›m ve giriflimleri d›fl›nda “devrim” ile iliflkilendirilebilecek prati¤i olmam›flt›r. Böyle bir niyeti oldu¤una dair aç›klamas› ve program›n›n da olmad›¤› bilinmektedir. “Sosyalizmi getiriyoruz, getirece¤iz” fleklinde, devlet baflkan› seçilmesinden çok sonraki y›llarda yapt›¤› aç›klamalar›n içerisinde, somut olarak say›lan ve mevcut devlet yap›s› ile hakim s›n›flar›n egemenli¤ine yönelik “devrim” niteli¤i tafl›yan herhangi bir yönelim de yoktur. Castro’nun sosyalizmden baflka her fleye benzeyen bir rejimle (bürokrat kapitalizm) yönetilen Küba’s›n›, sadece sosyalizm söylemini kullan›yor, ABD emperyalizminin sürekli tacizine maruz kal›yor ve hatta “ABD’ye kafa tutuyor” diye sahiplenmek, sosyalizme olan inanc› ayakta tutmaya yetmemifl olacak ki, Lula, olmad› Chavez ve ard›ndan Morales’e büyük bir ifltahla sar›lmak, herhalde en çok emperyalistleri güldürmektedir. Emperyalizm ve proleter devrimleri ça¤› de¤iflmemifltir. Devrimler, geçen yüzy›ldaki gibi ancak zor yoluyla, fliddete dayal› biçimde baflar›labilecektir. Bu yolda, devrimin f›rt›na merkezlerinde, MLM partiler önderli¤indeki halk savafllar› dün oldu¤u gibi bugün de büyük ifller baflar›yorlar. ‹nsanl›¤›n kurtuluflu için umut arayanlar, yüzünü Lula, Chavez, Morales gibi modern revizyonizmin yeni aktörlerine de¤il, faflist ve gerici iktidarlar› sarsan Hindistan, Filipinler, Nepal’deki Halk Savafl›n›n “müjdeler veren” ça¤r›s›na dönmelidirler.
5
50 Tuzla Tersanelerinde bulunan Desan Tersanesi’nde alacaklar› ödenmedi¤i için Limter‹fl Sendikas› öncülü¤ünde 24 May›s 2006 tarihinde bafllayan direnifl polis ve patronun bask›lar›na, sald›r›lar›na ra¤men devam etti. ‹flçiler alacaklar› için Desan önünde direnifllerine devam ederken, polis sabahlar› ‹çmeler Tren ‹stasyonu’nu ablukaya alarak Limter-‹fl yöneticileri baflta olmak üzere iflçilere kimlik kontrolü yapt›, üst aramas› dayatt›. Direniflteki iflçiler polisin biber gazl›, coplu sald›r›s›na u¤rad›. Limter-‹fl yöneticileri, direniflteki iflçiler ve deste¤e gelen tersane iflçileri gözalt›na al›nd›. Tüm bu pervas›z sald›r›lara ra¤men Limter-‹fl öncülü¤ünde iflçiler kararl› bir flekilde direnifllerine devam ettiler.
‹flçiler gemiyi iflgal etti Patronun iflçilerin alacaklar›n› verece¤i sözü üzerine iflçiler beklemeye bafllarken patronun verdi¤i sözü tutmamas› üzerine iflçiler 6 Haziran Sal› günü daha önce çal›flt›klar› gemiyi iflgal ettiler. Tersanedeki tafleron firma Modesan’›n patronu iflçilerin yan›na gelerek 20 bin YTL verece¤ini ve geri kalan› için de senet vermeyi teklif etti. ‹flçiler alacaklar›n›n tamam›n›n verilmesini aksi takdirde bundan sonra olacaklardan tafleronun ve tersane patronunun sorumlu olaca¤›n› belirttiler. Bir süre daha kap› önünde bekleyen iflçilere net bir yan›t gelmeyince iflçiler tersaneye girerek eskiden çal›flt›klar› gemiye ç›kt›. Burada çal›flan iflçileri afla¤› gönderen iflçiler s›k s›k “Direne direne kazanaca¤›z”, “Ücret hakk›m›z gasp edilemez” vb. sloganlar› atarken emeklerinin karfl›l›¤›n› alana kadar geminin üzerinde bekleyeceklerini belirttiler. ‹flçilerin ard›ndan tersaneye giren polis, iflçileri d›flar› ç›karamay›nca tersane kap›s› önünde iflçileri desteklemek için bulunanlara biber gaz› ve copla sald›rarak Limter-‹fl Genel Baflkan› Cem Dinç ve E¤itim Uzman› Kamber Sayg›l›’n›n da aralar›nda bulundu¤u 8 kifliyi gözalt›na ald›. Polis tersanenin önünde kimsenin beklemesine izin vermezken, bölgeye itfaiye ve ambulans getirildi. Desan bünyesin-
Tuzla Tersanelerinde s›cak günler de faaliyet gösteren tafleron iflçilerden 30’u ifl b›rakarak direniflteki iflçilere sahip ç›kt›. Deri‹fl Tuzla fiubesi Baflkan› Hasan Sonkaya, Genel-‹fl 3 No’lu Bölge Baflkan› Veysel Demir, Tekstil-Sen Genel Baflkan› Ayfle Yumli Yeter ile EMEP Tuzla ilçe yönetimi de bölgeye gelerek direniflteki iflçileri sahiplendiler. ‹flçilerin bir k›sm› gece yar›s› patronun “gelin görüflelim” aldatmacas›yla afla¤› inerken, di¤er iflçiler kendi inisiyatifleriyle iflgal eylemini sona erdirdi. Bu arada 30 iflçi polis taraf›ndan gözalt›na al›nd›. Gözalt›na al›nanlar ikinci gün savc›l›ktan serbest b›rak›ld›lar. Gözalt›na al›nan sendika yöneticilerine “‹flgale teflvik etmekten”, iflçilere ise “iflgal” eyleminden dava aç›ld›. Direniflçi iflçilerden 15’ini ‹zmit Hereke’den iflyerine getiren minibüsün tekerlekleri iflçiler gemideyken b›çakla parçalanarak kullan›lamaz hale getirildi.
Sonuna kadar direnece¤iz 8 Haziran Perflembe günü sabah saat 07:00’de ‹çmeler ‹stasyonu’nda toplanan iflçiler Tuzla Gemi önünden sloganlarla Desan önüne yürüdüler. Desan yak›nlar›nda iflçilerin önü çevik kuvvet polisi taraf›ndan kesilirken sendika yönetimi ile polis amirleri aras›nda yap›lan görüflmelerde polis amirleri “valilik, kaymakaml›k ve emniyet müdürlü¤ünün ortak karar›d›r, sizi Desan önüne sokamay›z” sözleri devlet yetkililerinin sermayenin uflakl›¤›n› yapt›¤›n› bir kez daha gözler önüne seriyordu. Yap›lan görüflmelerden sonuç ç›kmay›nca iflçiler sloganlarla bas›n aç›klamas› yap›lacak saati beklemeye bafllad›. Bu arada Desan’›n önünden geçen muhabirler de polisin yasakç› tutumuyla karfl›laflt›. K›sa süreli bir tart›flman›n ard›ndan muhabirlerin kararl› tutumlar› sonucu
Emekçinin Gündemi ASLOLAN S‹STEMDEN DE⁄‹L EMEKÇ‹LERDEN ALINAN YETK‹D‹R! E¤itim-Sen içerisinde ekonomik, demokratik ve özlük haklar› için mücadele yürütürken; ülkedeki s›n›flar çeliflkisini gören, yaflananlar›n s›n›fsal gerçeklikten ba¤›ms›z olmad›¤›n› bilen, bu geliflmelere müdahil olma çabas›nda olan, devrimci, demokrat üyeler, yetki meselesini mevcut haliyle asla bir kazan›m olarak görmediler. Bu bilinçten hareketle yetki alamamay› bir kay›p olarak da asla görmüyoruz. Nedenine gelince; elbette ki bizler, sisteme karfl› kazan›lan her mevziyi önemsiyoruz. Bu mevzileri koruyarak, daha ileri bir mevzi için mücadeleyi esas al›yoruz. Bu taktik yöntem, s›n›flar mücadelesinin yaflam›n her alan›nda as›rlard›r devam eden, giderek keskinleflen pratikten edinilmifl ilkesidir. Ancak kazan›m› olmayan bir olgunun kayb› da söz konusu olamaz. E¤itim-Sen fiili-meflru mücadele gelene¤i ile tarih yazarak bugünlere geldi ve ülke gerçekli¤ine duyarl› ve müdahil olma noktas›nda da gerçekli¤i paralelinde mücadele gelene¤i yaratt›. Ancak Sendikalar Yasas› E¤itim-Sen’i mücadele gelene¤ine ters düflen pratiklere hapsetti. Mücadele hatt›n› bekle-gör, pasif, içe dönük ve nihayet bürokratik bir noktaya geriletti. Toplu görüflme
16-29 Haziran 2006
masas› bizim taleplerimizi söyledi¤imiz, kabul edilmedi¤inde sistemi ve sözcülerini teflhir ederek kalkaca¤›m›z propaganda arac› olarak kullan›labilseydi, sistemin kanallar›ndan yararlanarak kazan›mlar elde etme mant›¤›ndan hareketle, ortada duran formalite yetki de olsa, “bizde olsun biz kazan›ma dönüfltürelim” diye düflünülebilirdi. Ama bu yetkiyi asla s›n›f lehine dönüfltüremedik. Bu halde yetkiye tak›l›p as›l nitelik sorunumuzu gözden kaç›rmadan kökünden çözüm yöntemleri üretme sürecine geçmeliyiz. Toplu görüflme masalar›na kendimizi mecbur b›rakan politikalarla devaml›l›¤›m›z› sürdürme anlay›fl›na nokta koyarak s›n›f sendikac›l›¤› prati¤ine gidilmelidir. Sokakta kazan›lan ancak bugün bir bir yitirilen mütevaz› kazan›mlar› yeniden sokaklara dökülerek kazanal›m. Hemen flöyle denilebilir. “Gerçekli¤imiz ne ki?” ya da “taban buna haz›r de¤il.” Ama biz biliyoruz ki, bu sendika 200 bin üyeyle kurulmad›. Bugün tüketti¤imiz mücadele prati¤ini ne yaz›k ki niteliksizlefltirilen bu nicelikle yaratmad›. Sokaklara ç›kt›¤›nda 10 binleri bulamadan bu üzerinde at koflturdu¤umuz miras› ve bir bir dolayl› olarak egemenlerin
polisler amirlerini arad›ktan sonra muhabirlerin geçifllerine izin verdi. Limter-‹fl’in saat 12.45’te yapt›¤› bas›n aç›klamas›na Deri-‹fl Tuzla fiubesi, D‹SK Genel-‹fl 3 No’lu Bölge, Tekstil-Sen, E¤itim-Sen 2 No’lu fiube, EMEP Tuzla ‹lçe örgütü, Tersane ‹flçileri Birli¤i Derne¤i, ESP ile ‹flçi Köylü okurlar› da kat›larak destek verdiler. “D‹SK Limter-‹fl” pankart›n›n aç›ld›¤› bas›n aç›klamas›ndaki metni Limter-‹fl Genel Baflkan› Cem Dinç okudu. Dinç “Sendikam›z Limter-‹fl say›s› 20 bini bulan tersane iflçilerinin haklar›n› almak konusunda sonuna kadar mücadele edecektir. Tüm duyarl› kamuoyunu 21. yüzy›lda yaflanan bu kölelik koflullar› ve bask›lara karfl› tersane iflçileri ve sendikam›zla dayan›flmay› büyütmeye ça¤›r›yoruz” dedi. Dinç’in ard›ndan Deri-‹fl Tuzla fiube Baflkan› Hasan Sonkaya ile E¤itim-Sen 2 No’lu fiube Baflkan› Hasan Toprak da birer konuflma yaparlarken Sonkaya “Baflbakan Erdo¤an gidin özel sektörde örgütlenin diyor. Özel sektörde örgütlenen sendikac›lara ve iflçilere sermaye ve polis azg›nca sald›r›yor. Günlerdir tersane iflçilerine yönelik her türlü bask› uygulan›yor. Tersaneler bölgesinde insanlara kölece koflullar dayat›l›yor. Biz Deri‹fl Sendikas› Tuzla fiubesi ve üyeleri olarak tersane iflçilerinin direnifllerini sahipleniyoruz. Bu sorunun çözülmesini istiyoruz. Bu sorunu çözmeye yanaflmazlarsa üretimden gelen gücümüzü kullanarak tersane iflçilerinin yan›nda yerimizi alaca¤›z” dedi. Bas›n aç›klamas› s›ras›nda s›k s›k “Yaflas›n Desan direniflimiz”, “Gün gelecek devran dönecek patronlar iflçiye hesap verecek”, “Yaflas›n s›n›f dayan›flmas›” vb. sloganlar›n› att›lar. Bas›n aç›klamas›n›n ard›ndan sendika yöneticileri ile direniflteki iflçiler patronla görüflme yapmak
ellerine verdi¤imiz kazan›mlar› üretti ve ço¤altt›. Hiçbir dönem ne bu örgüt ne de baflka bir örgüt üyelerinin % 100’ünü b›rak›n % 50’sinden ço¤unu sokaklara ya da ortak durufla katamam›flt›r. Evet, örgütün MYK’lar› (Merkez Yürütme Kurulu üyeleri) taban sizin s›n›ftan yana tavr›n›z›, s›n›f bilinciyle dönüfltürme politikalar›n›z› bekliyor. Sendikam›z› sistem sendikalar›yla yar›flt›rarak onlara göre mücadele prati¤ini belirlemeyin. Bu iflleyifl s›n›f› çözüme götürmez. Çözümü dü¤üme dönüfltürdü¤ümüz ilk yerde arayal›m. Evet, çözüm emperyalistlerin ve uflaklar›n›n bizi inkâr etti¤i ve bizi de buna inand›rd›¤› o yerde aramal›y›z. Biz iflçi s›n›f›y›z. Bize dediler ki; “hay›r siz bir k›s›m memur, bir k›s›m iflçisiniz.” Böylece emek cephesini, bölüp yabanc›laflt›rarak daha fazla kazan›m edindiler. Biz s›n›f olarak kan kaybettik, giderek zay›flad›k. Neden mi? Vücut sa¤lamd› sakat b›rak›ld›. Bu da yetmedi karfl› karfl›ya getirildik bir k›s›m iflçiden çald›¤›n›, yaratt›klar› yar› aristokrat diyebilece¤imiz bir avuç iflçi eliti oluflturarak, iflçiyi iflçiye düflürdüler, karfl› karfl›ya getirdiler. Birbirlerinin dolay›s›yla kendilerinin sorunlar›na duyars›zlaflt›rd›lar. Söylem ve politikalar›yla biz kamu emekçilerini yönlendirdiler. Kamu emekçileri olarak buna sadece kanmad›k üstelik egemenlerin bu yönlü ücretsiz propagandas›n› yapt›k. Ta ki iflçi s›n›f› kastlaflmas›n› gerçeklefltiren egemenler, sömürülerini iflçi-memur ay›rmadan ceplerinden alarak sürdürme aflamas›na var-
üzere bölgede bekleyifllerini sürdürdü. Polis ve patron hakk›nda suç duyurusunda bulunuldu 9 Haziran sabah› sloganlarla Desan önüne gelen iflçilerin önü yine polis taraf›ndan kesildi. Polis barikat kurarak iflçilerin Desan önüne gitmesine izin vermeyince, iflçiler Desan yan›nda beklemeye bafllad›. Polisin patron yanl›s› ve keyfi tutumunu protesto eden iflçiler ayn› gün saat 14.00’te Tuzla Savc›l›¤›’na giderek patron ve polis hakk›nda suç duyurusunda bulundular. Suç duyurusunun ard›ndan Adliye önünde bir aç›klama yapan Limter-‹fl Sendikas› Avukat› Hasan Günaslan “‹flçilerin en temel haklar› olan ücretleri ödenmedi. ‹flçiler de bunun karfl›s›nda ifl yasas›n›n 34. maddesinden yararlanarak eylemlere bafllad›lar. ‹flçiler eylem yapt›klar› için defalarca kez sald›r›ya u¤rad›. Bu durumla ilgili suç duyurusunda bulunduk” dedi. Aç›klama s›ras›nda iflçiler “Gözalt›lar, bask›lar bizi y›ld›ramaz”, “Polis patron iflbirli¤ine son” vb. sloganlar› att›ktan sonra da¤›ld›lar.
Sendikac›lara tutuklama 10 Haziran Cumartesi günü ise BEKSAV çal›flanlar› direniflteki tersane iflçilerini ziyaret etti. Desan önüne yürümek isteyen iflçiler yine polis barikat›yla karfl›lafl›rken burada yaflanan tart›flma s›ras›nda polis iflçilere sald›r›rken, Limter-‹fl Genel Baflkan› Cem Dinç’i araya alarak vurmaya bafllad›. Dinç çeflitli yerlerinden yaralan›rken gözalt›na al›nan olmad›. Daha sonra Limter-‹fl Örgütlenme Uzman› Kamber Sayg›l› ‹çmeler Tren ‹stasyonu’ndan, Limter-‹fl Genel Baflkan› Cem Dinç ise polisler hakk›nda suç duyurusunda bulunmaya giderken “polise mukavemet” ettikleri gerekçesiyle gözalt›na al›nd›lar. Gözalt›na al›nanlar daha sonra tutuklanarak Kartal F Tipi Hapishanesi’ne götürüldüler. Tersanelerde çak›lan k›v›lc›m›n büyümesini di¤er tersanelere s›çramas›n› istemeyen sermayedarlar›n emirleri do¤rultusunda tutuklamalar yaflan›rken Desan’da yak›lan k›v›lc›m eninde sonunda tersaneleri saracakt›r. (Kartal)
d›rana kadar. ‹fl yasas› ile iflçilerin, kamu personel rejimi reformu ile kamu emekçilerinin tüm kazan›mlar› ellerinden al›nm›flt›r, al›nmaya devam edecektir. Kamunun yeniden yap›land›r›lmas› ad›yla ülkenin yer alt›-yerüstü kaynaklar›, üretim alanlar›, hizmet sektörü serbest piyasa koflullar›na terkedilmifltir. Yaflam›m›z›n her alan›na dönük topyekûn bu sald›r›lara karfl› devrimci kiflili¤imizi yaratan iflçi s›n›f› bilimiyle kuflanarak eme¤e sahip ç›kman›n pratiklerini üretmenin ad›mlar›n› ifl yerlerimizde ve sendika politikalar›m›za yön vermede h›zland›ral›m. E¤itim-Sen’li e¤itim iflçileri olarak biz devrimci ve demokrat üyeler sendika yönetimleri ve alt organlar›nda görevler alarak sendika politikas›na yön vermeliyiz. Ertelemeci adamsendeci, bananeci pratik bizi sistemin sömürüsüne hapsetmifltir. Bu gidiflata dur demek mümkün. Sendikan›n program tart›flmas›n› s›n›f sendikac›l›¤› bilimi do¤rultusunda Tüzük kurultay›na tafl›yal›m. Program ve tüzük kurultay›n› basite almamal›y›z. Bizim politikalar›m›z›n ba¤l› bulundu¤u en üst organ›m›zd›r Sendika Tüzü¤ümüz. Program kurultay›n›n atölye ve komisyonlar›nda çal›flmay› görev bilen biz DDSB’liler bütün devrimci ve demokratlara bu yönlü çal›flman›n ça¤r›s›n› yapmay› da devrimci sorumluluk olarak görüyoruz. Çeflitli illerden DDSB’lilerden bu süreci yay›n organ› üzerinden tart›flmay› öneriyoruz, fikirlerimiz süreci do¤ru alg›lay›p yorumlamada katk› sunacakt›r!
6
16-29 Haziran 2006
50
“Köylünün anas›n› a¤latt›lar” diyen köylüler hayk›r›yor:
“Köylü ancak birlik olursa kazan›r” F›nd›kta zor günler bekleniyor F›nd›k hasad›n›n yaklaflmas›yla birlikte 3,5 YTL’ye düflen f›nd›k fiyat› üreticiyi harekete geçirdi. 2005 f›nd›k sezonu bafllad›¤›nda 7 YTL’ye al›mlara bafllayan F‹SKOB‹RL‹K’in ürün tesliminin ard›ndan yaklafl›k 9 ay geçmesine ra¤men paralar›n›n bir k›sm›n› hala alamayan köylüler, F‹SKOB‹RL‹K’in piyasadan çekilmesiyle, 3,5 YTL’ye kadar fiyat›n› serbest pazarda tüccar›n çekti¤i f›nd›k fiyat›na karfl› çeflitli eylemler yaparak tepkilerini dile getiriyorlar. ‹lk olarak Ordu’da f›nd›k mitingi düzenleyen üreticilerin protesto yürüyüflüne, Kocaeli’deki üreticiler de kat›ld›. Kocaeli Ziraat Odas›’n›n 1 Haziran günü düzenledi¤i miting Ziraat Odas› önünden bafllayarak F‹SKOB‹RL‹K önüne yürünmesiyle gerçekleflirken köylüler tepkilerini sloganlarla dile getirdiler. Kocaeli Ziraat Odas› Baflkan› Erkem Tunca 2005 f›nd›k sezonu bafllad›¤›nda kendilerine kilogram bafl›na 7 YTL verilece¤inin söylendi¤inin, aradan 9 ay geçmesine ra¤men kalan paralar›n›n ödenmedi¤inin aç›klamas›n› yapt›. Tunca, bölgede F‹SKOB‹RL‹K’e ortak olanlar›n say›s›n›n 6 bin 674 kifli oldu¤unu, 1179 orta¤›n f›nd›¤›n› F‹SKOB‹RL‹K’e teslim etti¤ini ancak 616 kifliye paralar›n›n ödendi¤ini, paralar›n› alamayan üreticilerin zor durumda oldu¤unu belirtti. Ayr›ca yönetimi istifaya davet eten Tunca, yeni sezonda üreticileri f›nd›¤›n fiyat›n›n düflmesiyle birlikte zor günler bekledi¤ini de vurgulayarak üreticilerin sahipsiz kald›¤›n› vurgulad›. (Kartal)
Hasat mevsiminin geldi¤i bu günlerde köylüler tepkili ve öfkeli. Eme¤ini, al›nterini topra¤a ak›tan, gece gündüz çal›flan, ekme¤ini topraktan ç›karan köylü için uygulanan politikalar bugünlerde daha bir önem kazan›yor, daha yak›c› hissediliyor. Bütün bir yaz boyunca kavurucu güneflin alt›nda koflturan üreticiler, geleceklerini topraktan alaca¤› ürüne ba¤l›yor. Kimisi traktör alacak, kimisi borçlar›n› ödeyecek, kimisi çocuklar›n›n okul masraflar›n› ç›kartacak… K›sacas› bütün umutlar, gözler toprakta büyüyen, boy atan baflakta; çuvallar›, sand›klar›, depolar› dolduracak olan üründe, mahsülde… Ancak her ne kadar köylüler emek verse, ekine gözü gibi baksa da istedi¤ini alam›yor. Beklentileri, hayalleri hep suya düflüyor. Her yaz›n sonunda; genç, yafll›, kad›n, erkek köylüler yine buruk giriyor k›fla. Ümitlerini bir sonraki bahara erteleyerek… Giderler sürekli artarken cebine giren para ise giderek azal›yor. Girdilerin fiyatlar› artarken ürünün fiyat› de¤iflmiyor. Özellikle 2000’li y›llardan sonra h›z kazanan özellefltirme ve yeniden yap›land›rma politikalar›yla köylünün beli iyice bükülüyor. Köylülere ekonomik destek sa¤layan, kredi veren Ziraat Bankas›’n›n ifllevsizlefltirilerek ard›ndan özellefltirilmesi ve tar›m kredi faizlerinin art›r›lmas› ile köylüler dar bo¤aza sokulmufltu. Ç›kar›lan yasalar ile getirilen kota uygulamalar›, piyasan›n uluslararas› sermayeye daha yo¤un bir flekilde aç›lmas›, girdi fiyatlar›na yap›lan müdahalelerin kald›r›lmas› üreticilerin art›k geceleri de çal›flmas›na ra¤men giderek yoksullaflmas›na neden oldu/oluyor. IMF’nin Türkiye’ye sundu¤u “niyet” mektubunda belirtti¤i k›rsal alandaki nüfusun yüzde 8-10’lara düflürülmesi hedefi dikkate al›nd›¤›nda önümüzdeki günlerde k›rsal›n hareketlenece¤ini söylemek mümkün. Manisa’da, Bafra’da vb. yerlerde yap›lan köylü eylemleri ve yer yer bireysel ç›k›fllar, bu noktada yaflanacaklara birer örnek teflkil ediyor. Türkiye’de açl›k, yoksulluk s›n›r›na iliflkin yap›lan aç›klamalar›n ilk s›ralar›nda k›rsal alan›n olmas› tesadüf de¤il. Aksine uygulanan y›k›m, tasfiye yasalar›n›n birer sonucu ve flimdilik küçük bir yans›mas›. Kapat›lan fleker fabrikalar›yla ilgili yap›lan eylemler, tepkiler kaynayan kazandan birer görüntüydü sadece.
Ac›lar ayn›, sesler neden ulaflmas›n?
Üreticiler ister Erzincan’da ister Kars’ta isterse ‹zmir’de olsun bu y›k›m› yafl›yor. Birbirlerinin ac›lar›n› biliyorlar seslerini neden ulaflt›rmas›nlar? Tepkilerini öfkelerini alanlara tafl›yorlar, daha fazla tafl›mal›lar. Bizler de bu sorunlar› yaflayan ve ülkemizin en önemli tar›m alanlar›ndan biri olan Çukurova Bölgesi’nde yaflayan köylülere gittik. Çukurova’n›n sar› s›ca¤›nda IMF ve DB’nin y›k›m›na dayanan, onlara uflakl›k eden patron a¤alar›n sözcüsü AKP’ye inat üreten, topra¤› eken, biçen köylülerle bir röportaj gerçeklefltirdik. Köylüler flafakla bafllad›klar› kofluflturmacay› gece yar›lar›na kadar sürdürüyor. Günler tarlada, bahçede elde çuval, kürekle geçiyor. - Bize kendinizi tan›t›r m›s›n›z? Ekti¤iniz ürünle ilgili bilgi alabilir miyiz? - ‹smim Ali Sarman. Bu sene fasulye ektik. Fasulyeyi Mart ay›nda ekiyoruz. Toplam iki ayda yetifliyor. Tohumu fiubat aylar›nda al›yoruz. Bursa’da yetifltirilen May adl› bir tohum kullan›yoruz. Fabrika tohumu kullan›yoruz. Kilosu 6 milyon. Fasulye yetiflene kadar vadeli al›yoruz yani asl›nda 5 milyon. Fasulyeyi iki kere topluyoruz. Ekmeden iki üç kere sürülüyor, düzeltiliyor, gübre at›l›yor. Zehir at›l›yor. Herkes burada farkl› bir ilaç at›yor. ‹laç atarken devletten herhangi bir destek alm›yoruz. ‹laç satan bayilerden al›yoruz, onlardan ö¤reniyoruz. ‹lac› dört kere at›yoruz. Her depo en az 200 milyona mal oluyor. Ot ilac› at›yoruz, ilk ekti¤imizde kurt için ilaç at›yoruz. Her toplamada 30-40 kifli gidiyor. Bazen üç kere topluyoruz. 10 dönüm ekeceksen en az 20 yevmiye gider, yevmiye 16 milyon. Kilosu 400 bin. Geçen y›l da ayn›yd›. Naylondan tut, ilaca, gübreye her fleye zam geliyor, fasulyeye zam gelmiyor. 96’dan beri fiyat› ayn›. Hale götürüyoruz. Tüccar›n dükkân›na kadar götürüyoruz. fiimdi fasulye bakkalda 1 milyon. Kazanan arac› oluyor. Kooperatif olsa tarlada üreticiye ulafl›r. Böyle ‹stanbul’a Ankara’ya götürsek hem biz kazanm›fl oluruz hem de tüketici
daha ucuza alm›fl olur. Fasulye fiyatlar› düflük, ama her fley pahal›. Bilhassa tohum çok pahal›. Art›k ne ekersen tohum sat›n alacaks›n. Kendin ç›kartam›yorsun. Eskiden biz ç›kart›rd›k. Köylü art›k kazanam›yor, koydu¤unu alam›yor. - Son y›llarda tar›m alan›ndaki geliflmeleri nas›l de¤erlendiriyorsunuz? AKP hükümetinin uygulamalar›ndan memnun musunuz? - Maalesef 4-5 y›ld›r gerileme var, tar›mla ilgilenen yok. Köylünün arkas›nda kimse yok. Son hükümet köylüye karfl› tepkili, yard›m› k›s›tlad›. Ben fasulyeye 5 milyar harcam›fl›m, 2 milyar a盤›m var. Hükümet IMF’nin dedi¤i gibi hareket ediyor. Mesela 2001 y›l›nda burada sel olmufltu. 30-40 dönüm ekmifltik, hepsi gitti. Geldiler yazd›lar, çizdiler, kaydettiler. Yine verilmedi. IMF “vermeyin” dedi, vermediler. IMF “yard›m› kald›r›n” diye bask› yap›yor. Eskiden destek al›yorduk, IMF kald›rd›, art›k verilmiyor. Dönümüne 16 milyon al›yorduk. 2 y›ld›r vermiyorlar. Eskiden ihraç yapanlara teflvik verilirdi. Onu da kald›rd›lar, olsa bile çok az. Erdo¤an’›n köylüye yönelik tepkileri çok çirkin, vatandafl hakl›yd›. ‹nsanl›¤› bu kadar. Hükümet vatandafla hep yalan söylüyor. Ben AKP’den memnun de¤ilim. Bu hükümet u¤ursuz geldi her yönden. Tar›m Bakan›’n›n yapt›¤› da çirkin bir fley. Köylü ancak birlik olursa kazan›r. Bu çevre köylerde ne kadar traktör varsa ç›kacak anayolu kapatacak. Buradan ta Adana’ya kadar, baflka çaresi yok. Köylünün anas›n› a¤latt›lar. AKP geldikten sonra köylünün yüzü gülmedi. Yard›mlar tek tek kesildi. Köylü için u¤ursuz y›llar oldu. Bu hükümet devam ederse köylünün durumu daha kötü olacak. Durum hiç iç aç›c› de¤il. Bu hükümetle düzelmez. Birlik olarak sesimizi duyurmak için otobana dökülmemiz laz›m, korkusuzca tüm Çukurova’n›n dökülmesi laz›m. Bu yolun kapanmas› laz›m, baflka çaresi yok. (Mersin)
7
50
16-29 Haziran 2006
Tar›ma sald›r› azg›nlafl›yor Türkiye’de bir taraftan “Türkiye’nin gelece¤i tar›mda” denilirken di¤er taraftan tar›m› bitirmek için ç›kar›lan yasalarla, konulan kotalarla köylülük bitirilmeye çal›fl›lmaktad›r. Türkiye’nin gelece¤i tar›mda ise sorun bu tar›m›n kimin tekelinde olaca¤›d›r, bu tar›mdan kim fayda sa¤layacakt›r? Bunun örneklerini tarihimizde çeflitli flekillerde görmekteyiz. 2000 y›l› süreci içinde 500 bin ailenin geçim kayna¤› tütün üretimiyken özellikle Ad›yaman bölgesinde önce TEKEL’i özellefltirme çabas›na giriflilmifl, devlet gösterdi¤i alternatif ürünle destekledi¤ini iddia etti¤i köylüyü, tütün üretimine koydu¤u kotalar ve ekonomik sebeplerden dolay› köylerinden göç etmek zorunda b›rakm›flt›r. Bu süreçte Avrupa’n›n en iyi tütününü Türkiye üretiyordu. Türkiye’de tütünün iyi bir pazar oldu¤unu gören emperyalistler bu pazara yönelince uflaklar egemenlerine yard›mc› olmakta gecikmediler. Zaten devletin gösterdi¤i alternatif ürünler ya o bölgenin ihtiyac› olmayan ya da uygun yetifltirme koflullar› bulunmayan ürünlerdir. Devlet ilk iki y›l için destek sunarken sonraki y›llar köylüyü yaln›z b›rak›yor. Y›l 2006; devlet yine Türkiye’nin en iyi ürünlerinden olan f›nd›k ve fleker pancar›n› bitirme çabas›ndad›r. D. Anadolu ve Karadeniz bölgesindeki halk›n tek geçim kaynaklar›na azg›nca sald›rarak, bu pazarlar› bitirerek yerine emperyalist efendilerini getirmek çabas›ndad›r.
Karadeniz’de f›nd›k üretimine karfl› kiviyi alternatif gösteren devlet, dünya pazar›n›n ve ülke pazar›n›n ço¤unun d›fl pazardan elde edildi¤i bu ürünü yetifltirmek istiyor. Belli oranda çevre koflullar›na uygun olan kivi flu soruyu akla getiriyor; f›nd›k tüketimine karfl› kivi Türkiye’de ne kadar bir Pazar kapl›yor ve köylünün ihtiyac›n› karfl›lay›p ülke pazar›na ne kadar fayda sa¤layacak? Karadeniz köylüleri bu sorunlarla karfl› karfl›yayken Erzincan-Kelkit ve çevre illerde üretim yapan fleker pancar› üreticileri de gittikçe yoksullu¤a sürüklenmektedirler. Erzincan köylüsün tek geçim kayna¤› olan fleker pancar›na konan kotalar da üreticiyi tamamen bitirmektedir. Devlet kendi ihtiyac›na göre koydu¤u pancar kotalar›n› köylünün ihtiyac›na göre ayarlam›yor yani köylünün kotas› 4 ise ve de köylü 5 üretmiflse yine de 4’ün paras›n› almakta, kotan›n üstündeki pancardan zarar etmifl olmaktad›r. Geçen sene 110 bin liraya ald›¤› pancar›n taban fiyat›n› bu sene 86 bin yapan devlet, zaten eme¤inin karfl›l›¤›n› alamayan köylüyü iyice bitirmeyi amaçlamaktad›r. Kotalar, taban fiyatlar› derken flimdi de fleker fabrikalar›n›n özellefltirilmeleri gündemde; buralar özellefltirilirse binlerce iflçi iflsiz kalacak. Tabi bu sadece fabrikadaki iflçiyi ilgilendiren bir durum de¤ildir. Fabrikalar›n özellefltirilmesi demek köylüden al›nacak pancar fiyat›n›n bu flirketler taraf›ndan belirlenece-
¤i anlam›na gelmektedir. Al›m miktar›n› bir süre sonra azaltacak, böylece fleker ithaline kap› aç›lacakt›r. 2000 y›l›nda fleker fabrikalar›n›n özellefltirilmesini ilk olarak IMF gündemlefltirmifl, önce yasa sonra
öylünün üretti¤i temel ürünleri pancar, f›nd›k, çay ve tükenen tütünün bitirilmek istenmesinin as›l sebebi dünya ve ülkemiz pazar›ndaki yüksek yeridir.
K
para diyerek Amerikan emperyalizminin fleker kam›fl›n›n iç pazara girmesini istemifltir. Zaten köylünün üretti¤i temel ürünleri pancar, f›nd›k, çay ve tükenen tütünün bitirilmek istenmesinin as›l sebebi dünya ve ülkemiz pazar›ndaki yüksek yeridir. Bu pazarlara göz diken emperyalizm, ülkemizdeki uflaklar› arac›l›¤›yla tar›m› bitirmekte ve tar›m› tekellefltirerek köydeki halk› yoksullaflt›rmaktad›r. Bu sald›r› sadece köylüye de¤il tüm halka yap›lmaktad›r. fieker fabrikalar› özellefltirilince binlerce iflçi iflten at›lacak, köylünün üretimi bitecek, flehirlere yeni göçler bafllayacak ve flehirlerdeki yoksulluk oran› artacakt›r. Bu sald›r›lar karfl›s›nda köylü ne durumda? May›s ay› içerisinde ülke genelinde yap›lan fleker pancar› mitinglerinin bir di¤eri de Erzincan’da yap›ld›. fieker-‹fl’in
düzenledi¤i eyleme kat›l›m›n az oluflu dikkat çekiciydi. Kat›l›m›n az oluflu köylünün umursamaz tavr›ndan kaynakl› de¤il; çözümü bu sendikalarda görmediklerindendir. Ki zaten bizim hakk›m›z›n aranmad›¤›n› dile getirerek, ço¤u köydeki üreticiler do¤al bir tepki oluflturarak kat›lmam›fllard›r. Köylünün önüne konan kooperatifçilik ise özellikle son süreçte devletin de önüne koydu¤u, destekledi¤i bir oluflumken bunun içi boflalt›larak kooperatif anlay›fl› bitirilmek isteniyor. Ço¤u köyde ortak olarak kurulan kooperatifler ifllevsiz b›rak›larak köylünün öz örgütlenme arac› olan kooperatifler ifllevsizlefltiriliyor. Kooperatifleri köylülerin temel örgütlenme sahas› ve hak alma bilinçlerinin geliflece¤i yerler haline getirmek, bugün köylülü¤ü örgütlemede kullanaca¤›m›z araçlardan biri olmal›d›r. (Kelkit’den ‹flçi-köylü okuru)
“Alt›n al›p, zehiri bize b›rakacaklard›!” Petrol için Ortado¤u halklar›n› katleden, emperyalistler, komprador bürokratik burjuvazinin egemen oldu¤u ülkemizde de komprador uflaklar›yla birlikte halk›n sa¤l›¤›n› hiçe sayarak siyanürle alt›n ç›kart›lmas›n› halk›m›z›n tepkisine ra¤men sürdürüyor. Y›llard›r Bergama’da siyanürlü alt›n ç›kart›lmas›na karfl› ç›kan yöre halk›n›n eylemleri sürekli gündemde olmas›na ra¤men, emperyalist flirketler çeflitli oyunlarla alt›n ç›karmaya devam etmekte. Uflak’›n ‹nay köyünde de siyanürlü alt›n ç›kart›lmaya bafllanmas›na tepki gösteren ‹nayl› köylüler son olarak seslerini duyurmak için Ankara’ya geldiler. KESK’e ba¤l› sendikalar gibi çeflitli demokratik kitle örgütlerinin de destek verdi¤i ‹nayl› köylüler 31 Nisan günü Yüksel Caddesi’nde bas›n aç›klamas› yapt›. ‹nay köylüleri ad›na aç›klama yapan ‹nay Vicdan Hareketi Sözcüsü Av. Tahsin Köse “alt›n› al›p zehiri bize b›rakacaklar” diyerek yürürlükteki maden yasas›na göre her yerde maden iflletilebilece¤ini hat›rlatarak sözlerine flöyle devam
ESK’e ba¤l› sendikalar gibi çeflitli demokratik kitle örgütlerinin de destek verdi¤i ‹nayl› köylüler 31 Nisan günü Yüksel Caddesi’nde bas›n aç›klamas› yapt›.
K
etti: “17 y›l boyunca K›fllada¤’da bulunan 360 ton alt›n rezervinin 98 tonunu ç›kar›p Kanada’ya götürecekler. De¤eri 6 milyar dolar olan 262 ton alt›n bir daha ç›kar›lmamak üzere at›k içinde b›rak›larak çöpe gidecek. Bize ise 132 milyon tonu y›llarca zehirli asit üreten ve a¤›r metal içeren toplam› 242 milyon ton at›k ile 400 metre derinlikte ve 1 km. çap›nda, içinde siyanür ile a¤›r metal asitleri ile dolmufl bir zehir göleti kalacak.” Av. Tahsin Köse aç›klamas›n›n devam›nda Dan›fltay’›n daha önce Bergama alt›n madeni için verdi¤i karara dikkat çekerken eylem boyunca s›k s›k “Köylüler yürüyor, dayan›flma büyüyor”, “Siyanürcü flirket köyümüzü terket”, “Bergama kazand›, s›ra Uflak’ta” sloganlar› atan köylüler “Siyanüre hay›r” yaz›l› beyaz önlükler giyerek, siyanürlü alt›n ç›kar›lmas›na karfl› toplad›klar› 10 bin 500 imzay› iletmek üzere heyet oluflturarak TBMM’ye ve Cumhurbaflkanl›¤›’na götürdüler. (Ankara)
8
16-29 Haziran 2006
50
Görevlerimize daha s›k› sar›lmal›, umudu büyütmeliyiz” er ödenen bedel bu günden yar›na zaferi mufltulayacakt›r. Bu tür süreçlerde artan sald›r›lara karfl›l›k biz görevlerimize daha s›k› sar›lmal›, umudu büyütmeliyiz.
H
25 May›s gecesi silahl› sald›r› sonucu yaralanan Erzincan çal›flan›m›z Murat Demir’le yaflanan sald›r› ve sonras›ndaki geliflmeler hakk›nda k›sa bir söylefli yapt›k. Ba¤›rsaklar›nda, karaci¤erinde ve akci¤erinde hasarlar oluflan Murat Demir’in sa¤l›k durumu iyiye gidiyor. ‹K: Sald›r›y› ve sald›r› sonras›nda yaflad›klar›n› anlatabilir misin? M. Demir: ‹flçi-Köylü okurlar›n›n da yak›ndan bildi¤i gibi Erzincan Ulalar Beldesi’nde yaflanan olaylardan sonra gazetemiz ve biz çal›flanlar› baflta jandarma olmak üzere devletin yetkili mercilerince, yerel ve yaz›l›, görsel bas›n taraf›ndan halka ve özellikle hayat›n› yitiren çocuklar›n ailelerine hedef olarak gösterildik. Bizlerin de devletin teflhir ve hedef gösterme sald›r›lar›na karfl› yetersiz kalmam›z sonucunda böyle bir sald›r› gerçekleflti. 25 May›s gecesi vurul-
madan önce sald›rganla yapt›¤›m k›sa konuflmada bana “biz paflalar›n yan›ndan geliyoruz senin ve Derya’n›n isimlerini verdiler. Bu olaylar›n sorumlusu sizlersiniz.” Yine “paflalar bu olaylar›n kesin sorumlular›n›n sizler oldu¤unu söyledi ve ilk kan hakk› sizindir, siz almazsan›z biz içeri alaca¤›z” demeleri sald›r›n›n geldi¤i adresi aç›kça göstermekte. Ve yine hastaneden taburcu olduktan sonra olayla ilgili jandarmaya ifade vermeye gitti¤imde ifade verirken sürekli bizleri hedef göstererek “bunlar teröristtir” diyen binbafl›n›n “bu iflleri b›rakacak m›s›n? Senin için çok üzüldük kimsenin ölmesini istemeyiz” vb. konuflmalarda bulunmas› ve yine savc›l›kta verdi¤im ifademde jandarma hakk›nda suç duyurusunda bulunmam üzerine savc›n›n “yalan ve iftiralarla jandarmay› karal›yorsun, senin amac›n nedir” diyerek ç›k›flmas›
vb. tüm gerçekleri ortaya seriyor. - Son olarak söylemek istedi¤in bir fley var m›? - Sald›r›dan sonra maddi ve manevi desteklerini hiçbir zaman benden esirgemeyen akrabalar›ma, yak›n arkadafllar›ma, devrimci-demokrat ve yurtsever dostlar›ma ve yoldafllar›ma teflekkürlerimi iletmek istiyorum. Herkese seslenmek istiyorum; s›n›f mücadelesinin keskinleflmesine paralel olarak artan sald›r›lar faflizmin çaresiz ç›rp›n›fllar›n› yans›tmaktad›r. Zafer er ya da geç bizim olacakt›r, bu kesindir. Ancak biliyoruz ki zafere ulaflabilmek için nas›l öncüllerimiz bedeller ödemekten çekinmemifllerse, bizler de bugün onlar›n ard›llar› olarak bedeller ödemeyi göze almal›y›z. Her ödenen bedel bu günden yar›na zaferi mufltulayacakt›r. Bu tür süreçlerde artan sald›r›lara karfl›l›k biz görevlerimize daha s›k› sar›lmal›, umudu büyütmeliyiz. (Erzincan)
‹K çal›flanlar›na ve okurlar›na Merhaba Yoldafllar! Öncelikle sizleri Partizan coflkunlu¤uyla s›ms›k› kucaklay›p öpüyorum. Umar›m hepiniz iyisiniz… 25 May›s gecesi faflizm taraf›ndan yönlendirilen bir sald›r› sonucu sizlerden ve mücadeleden bir süreli¤ine fiziken ayr› kald›m… fiimdilik sa¤l›k durumum iyiye gidiyor. Yavafl yavafl kendimi toparl›yorum… Bu süreçte sizler baflta olmak üzere, ailemin ve dostlar›m›z›n sahiplenifli ve s›cakl›¤› beni güçlü k›ld›… Gazetemiz arac›l›¤›yla tüm aileme, dostlar›ma ve siz yoldafllar›ma desteklerinden dolay› teflekkürlerimi iletmek istiyorum. “‹yi ki vars›n›z!…” Bu süreçle ilgili çok fley yazmak, sizlerle paylaflmak isterim. Ancak flimdilik birkaç cümle yeter diyorum. Son olarak diyorum ki; faflizmin ister do¤rudan ister yönlendirmeleriyle olsun, yaflad›¤›m›z tüm sald›r› ve bask›lar s›n›f bilincini kuflanan Ak›ner Ça¤lar yoldafllar›n, Muharrem Yi¤itsoy’lar›n ard›llar›n› s›n›f mücadelesinin “engin denizine” at›lmalar›ndan al› koyamayacak, onlar› “özgür gelecek” yürüyüflünde soluksuz b›rakamayacakt›r… Dün bu nas›l tarihe not olarak kaz›nd› ise bugün de kaz›nmaya devam edecektir… Umuda selam kavgaya devam! Er ya da geç biz kazanaca¤›z!... Tekrar her birinizi özlem ve hasretle kucakl›yor, sevgiyle öpüyorum… Umutla kal›n!... Murat Demir Erzincan Büro Muhabiri
TMLGB militanlar› ÖSS bürosunu hedefledi Elimize posta kanal›yla geçen habere göre, TKP/ML’ye ba¤l› Türkiye Marksist-Leninist Gençlik Birli¤i (TMLGB) militanlar›, 5 Haziran’da, ‹stanbul-Aksaray’daki ÖSS bürosunu atefle verdiklerini aç›klad›lar. Aç›klamada, faflizmin adaletsizli¤inin en bariz örneklerinden biri olan Ö¤renci Seçme S›nav›n›n egemenlerin önemli bir rant kap›s› oldu¤u vurgulan›rken, bu s›nav› geçmek için y›llar›n› harcayan milyonlarca ö¤rencinin ve ailelerinin ciddi ekonomik, psikolojik sorun-
lar yaflad›¤› belirtildi. Ö¤rencilerin gelece¤inin 195 dakikada belirlemesi isteminin alt›ndaki mant›ks›zl›¤›n esas olarak egemenlerin ç›karlar›na uygun oldu¤unun ve egemenlerin halk düflman› yüzünün kendisini bariz bir flekilde sergiledi¤inin anlat›ld›¤› aç›klamada ö¤rencilerin dershanelere mahkum edildi¤i ve buna ra¤men yüzbinlerce gencin üniversiteye giremedi¤i vurguland›. Özel okullarda okuyabilen, dershanelere gidebilen, özel dersler alabilen küçük bir az›nl›¤›n
istedi¤i bölümde okudu¤unun, yoksul emekçi kitlelerin çocuklar›n›n ise üniversitede okuma haklar›n›n gasp edildi¤inin vurguland›¤› aç›klamada ö¤rencilerin nefretini çeken ÖSS’nin komünist gençli¤in hedeflerinden biri olmas›n›n do¤al oldu¤u kaydedildi. Aç›klamada gençlerin kurtuluflunun faflizm flartlar›nda mümkün olmad›¤› ve faflizmin, gençli¤in yaflam›n› her geçen gün daha fazla karartt›¤› belirtildi. TMLGB militanla-
r›, çözümün Demokratik Halk ‹ktidar›nda kurulacak olan ve halk gençli¤inin bilimsel, demokratik, anadilde, paras›z e¤itim taleplerinin somutlanaca¤› Demokratik Halk Üniversitelerinde oldu¤unu; Demokratik Halk ‹ktidar›n›n ise TKP/ML önderli¤inde verilen Halk Savafl› yoluyla faflist düzenin y›k›lmas›yla kurulabilece¤i vurguland›. Aç›klama, halk gençli¤ini TKP/ML’nin gençlik örgütü TMLGB’de örgütleme ça¤r›s›yla sona erdi.
Dersim onurdur, onuruna sahip ç›k! Havas›, suyu, do¤as›nda bar›nd›rd›¤› yüzlerce canl› ve tabiat› nedeniyle devlet taraf›ndan “Milli Park” ilan edilen Dersim devlet destekli yap›lmak istenen barajlar ve siyanürlü alt›n arama çal›flmalar›yla yok edilmek isteniyor. 4 Haziran 2006 tarihinde “Dünya Çevre Haftas›” nedeniyle Galatasaray Lisesi önünde bir araya gelen TUDEF üyesi bir grup “Munzur özgürdür, öz-
gür akacak”, “Munzur’da baraj istemiyoruz”, “Munzur onurdur, onuruna sahip ç›k” sloganlar› atarak Taksim tramvay dura¤›na kadar yürüdü. Burada aç›klama yapan TUDEF Munzur Koruma Kurulu Sözcüsü Hasan fien, Munzur havzas›n›n yeralt› sular› ve do¤al dengesinin, maden iflletmelerine teslim edilerek sonsuza dek yok edilmek istendi¤ini söyledi. Munzur’un do¤al kaynaklar›n-
dan elde edilecek gelirin ulusal servet de¤erinin sonsuza kadar etkin olaca¤›n› vurgulayan fien, “30 milyar dolardan bafllay›p 150 milyar dolara kadar yükselecek Munzur kaynaklar›, 8 barajla sonsuza kadar yok edilmek istenmektedir” dedi. TUDEF üyeleri aç›klaman›n ard›ndan davul zurna eflli¤inde bir süre halay çektikten sonra da¤›ld›. (‹stanbul)
9
50
16-29 Haziran 2006
‹flte faflizmin adaleti: Baba ve k›z›na 88 kurflun Mardin’in K›z›ltepe ilçesi Yaflar köyünde 3 Haziran Cumartesi günü Selahattin Aksu ve 7 yafl›ndaki k›z› Rozerin Aksu onlarca kurflunla katledilmifl olarak köyün sulama kanal›nda bulundu. S›k›lan mermilerden 20 tanesi Selahattin Aksu’nun üzerinden 11’i ise Rozerin Aksu’nun bedeninden ç›karken, katliam›n yap›ld›¤› yerde 88 bofl kovan bulundu. Köyde Davut Bozan’a ait bu¤day tarlas›nda sulama iflçisi olarak çal›flan Selahattin Aksu, olay günü saat 17:00 s›ralar›nda k›z›yla birlikte köye gidiyor. Akflam 21:00 s›ralar›nda sulama kanal›n›n yak›nlar›ndaki evlerine “kimli¤i belirsiz” kifliler gelerek ayr› odalarda bulunan baba ve k›z› kurflun ya¤muruna tutuyorlar. Köylülerin çevredeki karakola haber vermesiyle baba ve k›z›n cesedi sulama kanal›nda bulunuyor. K›z›ltepe’de katledilen Ahmet Kaymaz ve o¤lu U¤ur herkesin gözleri önünde onlarca kurflun s›k›larak katledilmiflti. K›z›ltepe’de bu tür cinayetler Kürt halk›n›n bildi¤i ancak ad› “kimli¤i belirsiz” kalanlarca birçok kez yafland›¤› gibi her gün yeni örneklerle yeni bir boyut kazan›yor. Çünkü katledilen Selahattin Aksu 1991’de gerillaya kat›lan ve sonras›nda devletle sürekli iliflkilenmek zorunda kalan biri. Kat›ld›¤› gerillada k›sa bir süre sonra yakala-
n›yor, iflkencelerden geçiriliyor ve tutuklu kald›¤› 2 y›l boyunca zorla operasyonlara götürülüyor. Hapishaneden ç›kt›ktan sonra da J‹TEM ad›na çal›flmas› için bask› uygulan›yor. Katledildi¤i güne kadar J‹TEM taraf›ndan sürekli takip edilen ve iflbirlikçilik dayat›lan Aksu, yeniden DEHAP’la iliflkiye geçerek 2003 y›l›nda Özgür Gündem gazetesinin da¤›t›mc›l›¤›n› yaparken di¤er yandan da DEHAP K›z›ltepe Gençlik Örgütü çal›flmalar›nda yer al›yor. Bu süre zarf›nda J‹TEM’in kendisine iflbirli¤i yapmas› için sundu¤u teklifleri reddeden Aksu, DTP PM üyesi Sevim Bozan’›n tarlas›nda sulama iflçisi olarak çal›flmaya bafll›yor. Tarlan›n sahiplerinin siyasi kimliklerinin olmas› Aksu’nun üzerindeki psikolojik bask›y› art›r›yor ve Sevim Bozan’la efli Davut Bozan’›n tutuklanmas› için yeniden iflbirli¤i yapmas› yönünde a¤›r bask›lara maruz kal›yor. Öldürülmeden bir hafta önce bu¤day tarlas›na yap›lan bir bask›nla hint keneviri bulunarak Aksu ve Bozan gözalt›na al›n›yor. Hint kenevirini koyduklar› gibi bulan jandarma götürdükleri fienyurt Karakolu’nda Bozan ailesine tehditler ya¤d›r›rken Aksu’yu ise “hint keneviri ya benimdir de ya da Davut Bozan’›n diyeceksin. Yoksa buradan ç›k›fl›n olmaz”, “Seni yok edece¤iz” fleklinde tehdit ediyorlar. Bunu da kabul etmeyen Ak-
su olay sonras› istihbarat taraf›ndan ad›m ad›m izleniyor. Yine öldürülmeden birkaç saat öncesinde ise AKP Mardin ‹l Kongresi için flehre giden Baflbakan R. Tayyip Erdo¤an’› protesto ederken görülen Aksu, ailesinin ve Bozan ailesinin gözalt›ndayken jandarman›n tutumu ve sürekli olarak izlenmesinden dolay› yaln›z bafl›na hareket etmemesi yönlü uyar›lar›na ra¤men 3 Haziran’da tarlay› sulamak için k›z›yla birlikte tarlaya gidiyor. Sonras›nda ise kurflunlarla katledilen baba ve k›z›n delik deflik cesetleri bulunuyor. Olay›n ard›ndan ‹HD Mardin fiubesi köye giderek incelemelerde bulundu. Olay yerini inceleyen ve köylülerle görüflen heyet katliamla ilgili bir rapor haz›rlayacak. Rapordan bildik ve tan›d›k sonuçlar ç›karacakt›r. Birçok katliamda ve yarg›s›z infazda oldu¤u gibi. Baba ve k›z›n katledilmesi T. Kürdistan›’nda yaflanan katliamlar›n “faili meç-
hul”lerin en son örne¤idir. Kürt halk›na yönelik imha ve inkâr politikalar›n› tarihi boyunca ac›mas›zca uygulayan faflizm buna ra¤men baflar›l› olamam›flt›r. Say›s›z sald›r› ve infazlarla talepleri, dilleri, kültürleri yok edilmeye çal›fl›lan Kürt halk› bunlara karfl› asla bafle¤memifltir. Serh›ldanlar yaratarak da¤lara taflan öfkeleriyle katillerden hesap soran Kürt halk›n›n direnifli devleti ç›kmaza sokmaktad›r. Aksu’nun katledilmesinden birkaç saat önce il kongresinde demokrasi nutuklar› atan Erdo¤an’›n söylemlerinin koca bir yalan oldu¤u bir kez daha görülmelidir. Erdo¤an t›pk› kendisinden öncekiler gibi faflizmin bir sözcüsüdür ve çark›n bir difllisidir. Hukuk ve demokrasi devlet için katletmenin, infazlar›n, gözalt›nda kay›plar›n iflkencelerin kendisidir. Diyarbak›r’da çocuklar› katleden devlete yan›t bin befl yüz gencin gerillaya kat›l›m› olmufltur. Kürt halk›n›n özgürlü¤ü da¤lardan yak›lan isyan atefli ile olacakt›r. (H. Merkezi)
“Gizlice yap›lanlar› kabul etmeyece¤iz!” Kartal’a ba¤l› Hürriyet ve Yenimahalle halk›, Kentsel Dönüflüm Projesi çerçevesinde al›nan y›k›m karar›n› protesto etmek amac›yla 5 Haziran Pazartesi günü saat 12:00’de Kartal Belediyesi önünde bir bas›n aç›klamas› yapt›. 400 kiflinin kat›ld›¤› “Mahallemizi savunaca¤›z, y›kt›rmayaca¤›z Kurfal› mahallesi”, “Evlerimizi y›kt›rmayaca¤›z Hürriyet Mahallesi” pankartlar›, “Arif Da¤lar, sana oy verenin anas› a¤lar”, “Evimiz namusumuz, namusumuza sahip ç›kaca¤›z”, “Kentsel yenileme de¤il rantsal yenileme” vb. dövizleri açan kitle ad›na bas›n metnini Yakac›k ve Mahallelerini Koruma Tan›tma Yaflatma Derne¤i Baflkan› Turan Mencü okudu. Mencü Kentsel Dönüflüm Projesi’ne karfl› olduklar›n› belirterek projenin geri çekilmesini istedi. Mencü “kentsel yenileme veya kentsel dönüflüm planlar›nda ma¤dur olan bizlere sorulmadan,
görüfllerimiz al›nmadan, gizlice yap›lan ya da yap›lacak olan bu planlar› kabul etmeyece¤iz ve yap›lm›fl olan mevcut planlar›n iptal edilmesi için anayasal ve demokratik haklar›m›z› sonuna kadar kullanmaya devam edece¤iz” dedi. Bas›n aç›klamas›n›n ard›ndan Kentsel Dönüflüm Projesi’ne karfl› toplanm›fl olan dilekçeler Kartal Belediye Baflkanl›¤›’na verildi.
Bar›nma hakk›m›z engellenemez Bafl›büyük Koruma ve Güzellefltirme Derne¤i de 8 Haziran 2006 tarihinde saat 11:00’de Maltepe Belediyesi önünde yapt›¤› bas›n aç›klamas›nda Kentsel Dönüflüm Projesi’ni protesto etti. “Evimiz namusumuzdur, y›kt›rmayaca¤›z Bafl›büyük Koruma ve Güzellefltirme Derne¤i” pankart› açan yaklafl›k 250 kifli ad›na bas›n metnini Bafl›büyük Koruma ve Güzellefltirme Derne¤i Baflkan› Akgül Bozda¤ okudu. Kentsel Yenileme ad› alt›nda sunulan planlara hay›r diyerek bu planlar›n geri çekilmesini isteyen Bozda¤, “Kentsel Yenileme veya Kentsel Dönüflüm planlar›nda ma¤dur olan bizler bu planlar›n iptal edilmesi için anayasal ve demokratik haklar›m›z› sonuna kadar kullanaca¤›z” dedi. Bas›n aç›klamas› s›ras›nda “AKP halka hesap verecek”, “Bugün Bafl›büyük yar›n neresi”, “Susma sustukça s›ra sana gelecek” vb. sloganlar› at›ld›. (Kartal)
fiemdinli san›klar› “basit çete suçlular› fiemdinli’de Umut Kitabevi’nin bombalanmas› olay›ndan sonra J‹TEM elemanlar›n›n suçüstü yakalanmas›yla beraber olaya el atmak zorunda kalan devlet, tetikçilerini aklamak için çeflitli giriflimlerde bulunmufl ve olaya iliflkin delilleri yok etmek için ne gerekiyorsa yapm›flt›. Olay›n ard›ndan oluflan kamuoyunun tepkisiyle “soruflturma” bafllat›lm›flt›. Ali Kaya, Özcan ‹ldeniz ile itirafç› Veysel Atefl’in yarg›land›¤› davan›n 2. duruflmas› Van 3. A¤›r Ceza Mahkemesi’nde 1 Haziran 2006 tarihinde yap›ld›. Mahkemeye 12 J‹TEM eleman›n›n kat›lmas› tepkiyle karfl›lan›rken, Seferi Y›lmaz’›n avukatlar› “mahkemede bulunan 12 J‹TEM eleman›, mahkemeyi bask› alt›na almak istiyor” diyerek itiraz etseler de sonuç alamad›lar. ‹fadesinde kendisine yönelik suçlamalar› reddeden Veysel Atefl, PKK’ye karfl› devletin kendisine verdi¤i görevleri yerine getirerek, operasyonlara kat›ld›¤›n›, istihbarat toplad›¤›n› ve Seferi Y›lmaz’› da tan›mad›¤›n› ifade etti. Atefl bu sözlerle asl›nda meselenin devletle olan direkt ba¤lant›s›n› da aç›klam›fl oldu. Bombalanan Umut Kitabevi’nin sahibi Seferi Y›lmaz, Atefl’in ifadesinin ard›ndan konuflarak bombay› atan›n Veysel Atefl oldu¤unu belirtti. J‹TEM elemanlar›n›n yarg›land›¤› davan›n 3. duruflmas› 13 Haziran’a ertelenirken, duruflmada Cumhuriyet Savc›s› Metin Dikeç’in olay› “basit çete” suçu olarak nitelemesi oldukça dikkat çekiciydi. (H. Merkezi)
10
16-29 Haziran 2006
50
TMY’ye karfl›t› eylemler h›z kazand› TMY Tasar›s›’n›n Meclis’te görüflüldü¤ü bugünlerde toplumun tüm muhalif kesimleri çeflitli eylemler düzenleyerek bu Tasar›n›n geri çekilmesi gerekti¤ini hayk›rd›. DTP ‹zmir ‹l binas›nda yap›lan aç›klamada bas›n metnini TAYD-DER üyesi Özgür Ero¤lu okudu. Ero¤lu TMY’n›n Türkiye’yi kaosa sürükleyece¤inden ötürü geri çekilmesini istedi. Ero¤lu, “Sokak ortas›nda çocuklar› öldürenler serbest dolafl›rken, çocuklar›n anne ve babalar›na 5 y›la kadar hapis cezas› reva görülmektedir. Yeni yasayla güvenlik güçlerine atefl açma hakk›n›n tan›nmas› 1990’larda yaflanan yarg›s›z infazlara dönüflün önünü açacakt›r. Yani en temel ve k›s›tlanamaz ‘yaflam hakk›’ güvenlik bahanesiyle ortadan kald›r›lmaktad›r” dedi.
“Toplumun tüm kesimleri terörize edilmekte, potansiyel terör suçlusu konumuna getirilmektedir.” TAYD-DER, yeni Terörle Mücadele Yasas›’n›n (TMY) evrensel de¤erlere ayk›r› oldu¤u için geri çekilmesini istedi.
K›z›ltepe’de yürüyüfllü protesto Mardin K›z›ltepe’de bir araya gelen yüzlerce kifli, TMY tasar›s›n› yürüyüflle protesto etti. THAY-DER taraf›ndan düzenlenen yürüyüfle DTP yönetici ve üyeleri de kat›ld›. Kitle THAY-DER binas› önünde bir araya geldi. “TMK’ya hay›r” önlükleri giyen ve “Tecride hay›r” vb. dövizler tafl›yan kitle, Cumhuriyet Meydan›’na kadar sessiz yürüdü. Meydanda THAY-DER Yönetim Kurulu üyesi Hamit Turan bir aç›klama yapt›. Tu-
ran, flunlar› söyledi: “Toplumun tüm kesimleri terörize edilmekte, potansiyel terör suçlusu konumuna getirilmektedir.”
Batman ve Siirt’te de aç›klama Batman TUHAY-DER ile Siirt Tutuklu Hükümlü Aileleriyle Yard›mlaflma ve Dayan›flma Derne¤i (STHAY-DER) TMY’yi protesto etti. Batman TUHAY-DER, TMY’yi protesto etmek amac›yla DTP ‹l Örgütü binas›nda bas›n aç›klamas› yapt›. TUHAY-DER ad›na aç›klamay› okuyan Yönetim Kurulu Üyesi Sebbahattin Getiren, tasla¤›n yasa haline getirilerek, toplumun tüm kesimlerinin terörize edilip, potansiyel terör suçlusu konumuna getirildi¤ini söyledi. Siirt’te de STHAYDER binas› önünde toplanan ve aralar›nda DTP, ‹HD ve Botan Kültür Merkezi yönetici ve üyelerinin bulundu¤u kitle, TMY’yi protesto etmek için bas›n aç›klamas› yapt›. “TMK’ya hay›r” yaz›l› beyaz önlükler giyen kitle, “Cezaevlerinde kifliye özel uygulamaya son”, “Yeni yasaya hay›r” pankart› ile “TMK demokrasi tahammülsüzlü¤ü yasas›d›r” vb. dövizler açt›.
Diyarbak›r’da da “TMY’ye hay›r” TUHAD-DER, TMY Tasar›s›’na iliflkin hükümete seslenerek, sorunlar›n bask›, fliddet ve cezai uygulamalarla çözülemeyece¤ini belirtti. Kofluyolu Park›’ndaki ‹nsan Haklar› Abidesi önünde yap›lan kitlesel bas›n aç›klamas›nda “TMY’ye hay›r” yaz›l› beyaz önlükler giyildi. TUHAD-DER Yönetim Kurulu Baflkanl›k Divan› Sözcüsü Ayfle Kaya, tasla¤›n yasalaflt›r›larak, toplumun tüm kesimlerinin terörize edilerek potansiyel terör suçlusu haline getirilmek istendi¤ini belirtti. Kaya, bu tasar›yla anti-demokratik ve keyfi uygulamalar›n geliflebilece¤i bir zemin ortaya ç›kar›lmak istendi¤ini vurgulayarak, “Susan toplum yerine; tart›flan, kat›l›mc›, çözüm üreten, demokratik haklar›n› kullanan, evrensel insan haklar›n› eflit ve özgürlükçü bir tarzda hayata geçiren bir toplum, çözümün de anahtar› olacakt›r. Bunun için yasalar›n evrensel hukuk normlar›na göre flekillenmesi olmazsa olmazd›r” dedi. Bas›n aç›klamas›n›n ard›ndan kitle alk›fllarla eylemlerine son verdi. (H. Merkezi)
‹stanbul’da TMY karfl›t› mitinge izin verilmedi Aralar›nda Partizan, ESP, Odak, ÖDP, DTP, EMEP, ‹HD, DHP vb. kurumlar›n da bulundu¤u bir bileflen taraf›ndan 11 Haziran tarihinde Kad›köy’de yap›lmak istenen “TMY Karfl›t› Miting”in Valilik taraf›ndan yasaklanmas›, Taksim Gezi Park›’nda kitlesel bir flekilde protesto edildi. Burada toplanan yaklafl›k 400 kifli, bir bas›n aç›klamas› yaparak, TMY Karfl›t› Miting’in ‹stanbul Valili¤i taraf›ndan yasaklanmas›n› protesto etti. “Toplumla mücadele yasas›na hay›r, anti-demokratik yasalara karfl› birleflelim” yaz›l› pankart açan kitle ad›na aç›klama yapan Ersin Sedefo¤lu, ‹stanbul Valili¤i’nin mitingi, pazar günü yap›la-
cak olan OKS s›nav›n› gerekçe göstererek, iptal etti¤ini belirtti. Sedefo¤lu, Türkiye’de insan güvenli¤ine verilen önemin, maden iflçilerinin grizu patlamalar›nda ölmesinde, Diyarbak›r’da Kürt gençlerinin ve çocuklar›n›n sokak ortas›nda öldürülmelerinde gözler önüne serildi¤ini söyledi. Ç›kar›lmak istenen TMY’ye dikkat çeken Sedefo¤lu, “Bu yasa güvenlik bahanesiyle temel hak ve özgürlükleri ask›ya alarak bize ola¤anüstü hal koflullar›n› dayat›yor. Yasa ‘Terör örgütünün veya amac›n›n propagandas›n› yapmak’ suçlamas›yla her türlü muhalif düflünceyi yarg›lan›r k›l›yor” dedi.
TMY karfl›t› eylem TMY komprador patron-a¤a düzeninin kendi devam› için devrimcileri, mücadele edenleri sindirme, hak arama mücadelelerini yok etme yasas›n›n ta kendisidir. TMY zerre kadar demokrasiye hizmet etmedi¤i gibi iflçi-emekçi halk›m›za hiçbir bak›mdan yarar getirmeyecektir. En keskin örne¤i ise “vur emri”nin getirilmesiyle bu yasay› adeta haz›r bekleyenlerin(!) ‹stanbul’da gerçeklefltirdi¤i katliamlard›r. TMY yasas› halk›n iyili¤i için de¤il patron-a¤alar›n iktidarlar›n› sa¤lamlaflt›rmak, geleceklerini garantileme çabas› ile hayata geçirilen bir yasad›r. Her zaman oldu¤u gibi bu yasa da emperyalistler ve onlar›n çanak yalay›c›lar›n›n iktidarda daha fazla kalmalar›n› sa¤lamlaflt›rma yasas›d›r.
Hatay Demokrasi Platformu da (Partizan, DTP, ESP, KESK bileflenleri ve TÖP) bu konuyu gündeme alan bir eylem örgütledi. Ulus Meydan›’nda bir bas›n aç›klamas› yapan yaklafl›k 100 kifli “TMY de¤il demokratik haklar” pankart› “Bask›lar bizi y›ld›ramaz”, “Faflizme karfl› omuz omuza”, “TMY de¤il k›y›m yasas›”, “TMY’ye ve GSS’ye hay›r” sloganlar› ile bir aç›klama yapt›. Eylemde ayr›ca son sald›r›larda yitirilenler için ve devrim flehitleri için sayg› duruflu yap›ld›. Ve Erzincan’da ‹flçi-köylü gazetesi çal›flanlar› ve okurlar›na yap›lan sald›r›lar k›nand›, sayg› duruflu esnas›nda bir YDG’li Vartinik’te bir köm fliirini okudu, eylem sloganlarla son buldu. (Hatay DDSB)
TMY’ye karfl› toplumsal bir örgütlenmenin ortaya ç›kar›lmas› gerekti¤ini dile getiren Sedefo¤lu,“Hep birlikte TMY tasar›s›na hay›r diyor, bar›fl›n ve adaletin hüküm sürdü¤ü, emekçilerin tüm etnik gruplar›n, Kürtlerin, devrimcilerin, ö¤rencilerin, kad›nlar›n yaflama ve örgütlenme haklar›n›n tamamen garanti alt›na al›nd›¤›, demokratik ve adil bir toplum için herkesi TMY’ye karfl› dayan›flmaya ça¤›r›yoruz” dedi. Aç›klaman›n ard›ndan s›k s›k, “‹nfaz bask› iflkence iflte TMY”, “Yaflas›n halklar›n kardeflli¤i”, “TMY’ye hay›r” fleklinde slogan atan kitle daha sonra eyleme son verdi. (‹stanbul)
TMY geri çekilsin Adana Çakmak Caddesi Kültür Soka¤› önünde bir araya gelen SDP, ESP, THAYD-DER ve ‹HD, TMY’yi protesto ederek bir bas›n aç›klamas› yapt›. “TMY geri çekilsin, kaybedenler yarg›lans›n” yaz›l› pankart açan kitle “Kahrolsun M‹T, CIA, Kontr-gerilla” ve “Kaybedenler kaybedecek” sloganlar›n› hayk›rarak, emekçileri TMY’ye karfl› ç›kmaya ça¤›rd›. Yap›lan aç›klamada bu yasa ile demokratik muhalefetin susturulmak, her türlü hak talebinin önüne geçilmek istendi¤i, yap›lan her eylemin “terör”, eylemi yapan›n da “terörist” ilan edilece¤i ve tüm duyarl› kesimlerin bu yasaya karfl›
ç›kmas› gerekti¤i ifade edildi. Aç›klamadan sonra 5 dakikal›k oturma eylemi yap›ld›. (Mersin)
11
50
16-29 Haziran 2006
F Tipi hapishaneler: “Vatandafl! Türkçe konufl!” F Tipi Hapishanelerde keyfi uygulamalar ve bask›lar art›yor. Siyasi tutsaklar›n yaflam alanlar›n› hücreye “s›¤d›r›larak”, tecrit ve izolasyon alt›nda her türlü insani taleplerinden mahrum b›rak›ld›¤› F tipi hapishanelerde her geçen gün tutsaklar›n yaflad›¤› sorunlar artmakta. Sincan F Tipi Hapishanesi’nde tutsaklara yönelik artan bask›lara iliflkin ‹HD Ankara fiubesi’nde 7 Haziran Çarflamba günü bir bas›n aç›klamas› yap›ld›. Sincan F Tipi Hapishanesi’nde müvekkili bulunan Av. Filiz Kalayc›, hapishanedeki bask›lara dikkat çekerken özellikle Sincan 2 No’lu F Tipi Hapishanesi’nde keyfi uygulamalar›n had safhaya ulaflt›¤›na dikkat çekti. TAHYD-DER Ankara fiube Baflkan› Nedim Tafl da Sincan 2 No’lu F Tipi Hapishanesi’ne ulaflabilmek için tutuklu yak›nlar›n›n otobüsten indikten sonra 5 kilometre yü-
rümek zorunda kald›¤›n› ifade etti. Hapishanelerden gönderilen mektuplar di¤er hapishanelerde de yay›n yasa¤›n›n keyfi olarak uyguland›¤›n› gösteriyor. Tekirda¤ 1 No’lu F Tipi’ndeki tutsaklar “kurul karar›” ile pekçok devrimci bas›n› alamazken, ayn› durum Edirne F Tipi Hapishanesi için de geçerli. 2 ay kadar önce yay›nlanan Adalet Bakanl›¤›’n›n Yeni Ceza ‹nfaz Tüzü¤ü’ne göre, telefon konuflmalar›nda Türkçe d›fl›nda bir dil kullan›ld›¤›nda konuflma kesiliyor! Devrimci tutsaklar protesto amac›yla telefon kullanmasalar da özellikle yurtsever tutsaklar›n aileleri büyük problem yafl›yor, çünkü pek ço¤u sadece Kürtçe biliyor. Bir saatlik havaland›rma boyunca hava flartlar› ne olursa olsun d›flarda kalman›n dayat›ld›¤›n› söyleyen tutsaklar, girifl ve ç›k›flta üst aramas› dayat›ld›¤› için hücre cezas› boyunca havaland›rmaya ç›kmad›klar›n› belir-
TAYAD’dan eylem TAYAD üyeleri, TAYAD’l› ailelerin Ankara Apdi ‹pekçi Park›’nda yürüttü¤ü tecrit karfl›t› oturma eyleminin bininci günü nedeniyle ailelere destek için Ankara’ya gitti. TAYAD üyesi aileler Galatasaray Lisesi önünde biraya gelerek “Tecride Son” pankart›n› açarak, “Behiç Aflç› onurumuzdur” ve “Yaflas›n Ölüm Orucu direnifli-
miz” sloganlar›n› att›. Burada kitle ad›na aç›klama yapan TAYAD Baflkan› Mehmet Güvel, TAYAD’l› aileler taraf›ndan 16 Eylül 2003 tarihinde Apdi ‹pekçi Park›’nda bafllat›lan ‘tecrit’ karfl›t› oturma eyleminin 11 Haziran günü bininci gününü dolduraca¤›n› söyledi. Hapishanelerde uygulanan tecrit sisteminin kald›r›lmas›n› isteyen Güvel, “Kazanaca¤›m›za inan›yoruz. Bu-
tiyorlar. ‹ngilizce yaz›lan mektubun gönderilmemesi, avukat›n istedi¤i belgenin “tahrik” say›lmas› gibi traji komik pekçok uygulamaya ev sahipli¤i yap›yor F Tipleri. Hatta henüz ç›kmam›fl devrimci yay›nlar›n bile öncesinden “yasaklanmas›” söz konusu! Daha öncesinden ailelerin ihtiyac› olan tutsaklara istedi¤i eflyalar›n yat›r›ld›¤› Edirne F Tipi’nde, bugün gardiyanlar “Sadece görüflüne geldi¤iniz kifliye eflya vb. yat›rabilirsiniz” diyerek eflyalar› al›nm›yor. Yeni bir eflya almama gerekçesi de eflyan›n kullan›lm›fl olmas›! “Kullan›lm›fl eflyay› art›k alm›yoruz, tez y›pran›yor, s›k de¤ifltiriliyor ve biz u¤rafl›yoruz” diyen gardiyanlar, etiketi üstünde olmayan eflya alm›yorlar! Bununla yetinmemifl olacaklar ki, “Her ziyarete eflya almayaca¤›z, mevsimlik olarak getirilecek!” deme hakk›n› kendilerinde görüyorlar. (H. Merkezi)
nun için gerekli sab›r ve kararl›l›¤›m›z var” fleklinde konufltu. Ankara’ya giden aileler içinde yer alan ve 5 Nisan Dünya Avukatlar Günü’nde hapishanelerde uygulanan ‘tecrit’ sistemini protesto etmek amac›yla ölüm orucuna eylemine giren Av. Behiç Aflç› ise, söz alarak Adalet Bakanl›¤›’n›n tecrit uygulamas›n› kald›rmas›n› istedi. Aç›klaman›n ard›ndan TAYAD üyeleri sloganlar eflli¤inde TRT binas›na kadar yürüyerek, tecrit karfl›t› oturma eylemine destek vermek amac›yla Ankara’ya hareket etti. (‹stanbul)
FHDD’den Filistin’e yard›m kampanyas› listin’de bir kardeflim var” ad›yla yard›m kampanyas› bafllatt›klar›n› aç›klad›. Kampanyan›n ‹kinci Filistin ‹ntifadas›’n›n bafllang›ç tarihi olan 27 Eylül’e kadar devam edece¤ini belirten Band›r, “Kampanya kapsam›nda, Filistin’li çocuklar için okul malzemeleri baflta olmak üzere yard›m toplamay› amaçl›yoruz. Toplayaca¤›m›z yard›m malzemelerini 27 Eylül’den sonra oluflturaca¤›m›z heyetle Filistin’e gönderece¤iz” dedi. Kampanya ile ilgili bilgiler www.filistindayanisma.org adresinden takip edilebilir. (‹stanbul)
Filistin Halk›yla Dayan›flma Derne¤i (FHDD), ABD ve Avrupa Birli¤i’nin Filistin’e uygulad›¤› ekonomik ambargoya karfl› “Filistin’de Bir Kardeflim Var” adl› Filistinli çocuklara yönelik bir yard›m kampanyas› bafllatt›. 10 Haziran günü Galatasaray Lisesi önünde biraraya gelen FHDD üyeleri, “Filistin’e kardefllik elini uzat” pankart› açarak, “Filistin halk› yaln›z de¤ildir” sloganlar› att›. FHDD Genel Baflkan› Füsun Band›r, HAMAS’›n iktidara gelmesi ile birlikte ABD ve AB’nin Filistin’e uygulad›¤› ekonomik ambargoya karfl› “Fi-
TUYAB hak ihlallerine dikkat çekti
TUYAB’l› aileler 8 Haziran günü Taksim Gezipark’ta bir araya gelerek, hapishanelerde son dönem artan hak ihlallerine dikkat çekti. Kitle ad›na aç›klama yapan Semiha K›rkoç, baz› tutsaklar›n hastanelere götürülürken jandarma ve askerlerden fiziki iflkence ile hakaretlere maruz kald›klar›n› söyledi. Tutsaklar›n kelepçelenerek hastanelere götürüldü¤ünü söyleyen K›rkoç, F tipi hapishanelere anadilde konuflman›n, türkü söylemenin, çöp tenekesinde meyve b›ça¤› unutman›n a¤›r cezalar› oldu¤unu kaydetti. K›rkoç, “Bizler tutsak aileleri olarak F tipi hapishanelerindeki bu uygulamalara karfl› ‘‹nsan hücreye s›¤ar m›’ sorusunu tüm duyarl› kamuoyuna sorduk ve bir kez daha soruyoruz. ‘Tecrit kald›r›ls›n-talepler kabul edilsin’ kampanyam›z çerçevesinde tüm kamuoyunu duyarl› olmaya ça¤›r›yoruz” dedi. Aç›klaman›n ard›ndan 10 dakika oturma eylemi yapan kitle sloganlar ile da¤›ld›. (‹stanbul)
‹ran halk›na destek için bir araya gelindi Irak’ta ‹flgale Hay›r Koordinasyonu, HKP, Pir Sultan Abdal Kültür Derne¤i, BDSP, TKP ve Divri¤i Kültür Derne¤i taraf›ndan oluflturulan bileflen, ‹ran halk›na destek vermek amac›yla ‹ran Konsoloslu¤u önünde 8 Haziran’da bir eylem yapt›. Kitle ad›na aç›klama yapan Irak’ta ‹fl-
gale Hay›r Koordinasyonu Sözcüsü Eyüp Demir, ABD’nin Ortado¤u politikalar›n› hayata geçirmek için ‹ran’a müdahale etmek istedi¤ini belirtti. ‹ran halk›na destek vermek amac›yla kampanya bafllatacaklar›n› söyleyen Demir, flöyle konufltu: “Bizler bu ülkenin devrimcileri, yurtseverleri,
anti-emperyalist güçleri olarak emperyalizmin Ortado¤u’ya yönelik sald›r› politikalar›na karfl› anti-emperyalist mücadeleyi yükseltmek için bir araya geldik. ‹ran halk›na destek vermek, emperyalistlerin ve iflbirlikçilerinin sald›rgan politikalar›na dur demek için Tür-
kiye genelinde bir kampanya bafllatarak mücadelemizi daha ileri götürece¤iz. Tüm kamuoyunu bu kampanyaya destek vermesi için duyarl› olmaya davet ediyoruz.” Aç›klaman›n ard›ndan “Ortado¤u halklar› yaln›z de¤ildir” slogan›n› atan kitle eylemi sonland›rd›. (‹stanbul)
12
16-29 Haziran 2006
50
Haklar ve özgürlükler direnifllerle gelir 1 Haziran Perflembe günü Edebiyat Fakültesi’nde flenlik düzenlemek isteyen ‹stanbul Üniversitesi Ö¤renci Derne¤i (‹ÜÖ-DER), sabah saatleri itibariyle rektörlü¤ün keyfi ve dayatmac› uygulamalar›yla karfl› karfl›ya kald›. Sabah saatlerinde etkinlik için ses sistemi getiren ö¤renciler, ÖGB’lerle zor dakikalar yaflad›.
‘ÖGB’ler ö¤rencilere sald›rd› ‹stanbul Üniversitesi’nde özellefltirme haz›rl›klar›yla paralel bafllayan faflist sald›r›lar dönemin bitmek üzere olmas›na ra¤men devam ediyor. 1 y›ll›k süreçte polis, sivil faflistler ve en son olarak ÖGB (Özel Güvenlik Birimi)’nin sald›r›lar›na maruz kalan ö¤renciler, kendi öz örgütlülükleriyle bu sald›r›lara karfl› gereken barikat› örmeye devam ediyor. 1 Haziran Perflembe günü Edebiyat Fakültesi’nde flenlik düzenlemek isteyen ‹stanbul Üniversitesi Ö¤renci Derne¤i (‹ÜÖDER), sabah saatleri itibariyle rektörlü¤ün keyfi ve dayatmac› uygulamalar›yla karfl› karfl›ya kald›. Sabah saatlerinde etkinlik için ses sistemi getiren ö¤renciler, ÖGB’lerle zor dakikalar yaflad›. Ö¤rencilere sald›ran ve bu konuda efendisinden tebrik alan ÖGB’ler saat 10:00 sular›nda Fen Fakültesi giriflinde tansiyonu yükseltti. Polisin ve ülkücü faflistlerin kampüslere girifline izin veren, onlar› koruyan ÖGB’ler ‹ÜÖ-DER’li ö¤rencilerle beraber sanatç›lar›n da gelmeye bafllad›¤›n› görünce kap›lar› e¤itim ve ö¤retime kapad›. Burada arkadafllar›n›n ve sanatç›lar›n içeri al›nmas›n› isteyen ö¤-
rencilere ‘Gebertirim hepinizi’ diye tehditler savuran ve ö¤rencileri dövmeye kalk›flan ÖGB’ler, k›sa sürede ö¤rencilerin say›s›n›n artmas› üzerine çok uzun süre direnemedi.
E¤itim ö¤rencilere kapal› polise aç›k Ses sistemi ve sanatç›lar›n bir k›sm›n›n içeri al›nmas›ndan sonra rektörlük taraf›ndan kampüse ça¤›r›lan TMfi (Terörle Mücadele fiubesi) polisleri burada ses sistemi kuran ö¤rencilere gelerek ‘Bizi rektörlük ça¤›rd›. Bu etkinlik yasaklanm›flt›r. Rektör bey ses sistemini al›p sizi de d›flar› atmam›z› istedi. Çeviklerimiz d›flar›da bekliyor buray› derhal boflalt›n’ dedi. Ö¤rencilerin ‘yasaklama’ dilekçesini talep etmeleri üzerine göstermek zorunda kalan TMfi’nin verdi¤i cevap ise kendi hukuksuzlu¤u oldu. Rektörlü¤ün daha baflvurusu olmam›fl bir etkinli¤i yasaklad›¤›n› ve bunun kanun d›fl› oldu¤unu söyleyen ö¤renciler, tek muhataplar›n›n da rektörlü¤ün kendisi oldu¤unu söyledi.
Di¤er sanatç›lar›n gelece¤ini anlayan rektörlük ö¤rencilerin daha öncesinden baflvurusunu de¤erlendirmezken 15 dakika içinde jet h›z›yla ‘red karar›’ ç›kard›. Ö¤rencilerin bunun bir hukuksuzluk oldu¤unu, bu rektörü kendilerinin seçmedi¤ini ve bu etkinli¤i kendi meflruluklar›yla yapacaklar›n› belirtmeleri üzerine ise rektörlü¤ün sopas› ÖGB’ler harekete geçti. ‹Ü’nün Laleli’deki Edebiyat-kampusü giriflinden girmek isteyen sanatç›lara daha kap›ya gelmeden sald›rmak isteyen ÖGB’lerle ö¤renciler ve sanatç›lar aras›nda arbede ç›kt›. Sürekli olarak küfür eden ve özellikle fiziksel aç›dan kendisinden daha zay›f olanlara sald›ran ÖGB’ler içerdeki ö¤rencilerin de direnifl göstermesiyle aciz kald›.
Polis olsun, ÖGB olsun; faflizmle elele Kimi ÖGB’ler ö¤rencilere vurmamak için kenara çekilirken ço¤unlu¤u oluflturan di¤erleri içeride bulunan polisleri de yard›ma ça¤›rarak ö¤rencilere sald›rd›. Ö¤rencilerin kitlesel bir sahiplenmeyle ÖGB’lerin bu sald›r›s›na set olmas›ndan ötürü bir ÖGB, d›flar›daki polislerden ald›¤› copla ve üstünde ta-
fl›d›¤› biber gaz›yla ö¤rencilere sald›rd›. Yukar›da olaylara tan›kl›k eden kimi ö¤rencilerin afla¤› inmesi ve bir ö¤rencinin de gaz s›kan ÖGB’yi yukar›dan att›¤› sandalye ile saf d›fl› b›rakmas› üzerine ö¤renciler giriflin iki yan›ndan sloganlarla yürüyüfle geçti. Kalabal›k karfl›s›nda kaçmay› ve olay› hemen yat›flt›rmay› tercih eden ÖGB’ler yolu açarak ö¤rencilerin ç›k›fl›na izin verdi. Tekrar giriflte ‘Bizden birinin telsizi kay›p, sizi arayaca¤›z, telsizi siz ald›n›z’ diye yolu kesen ÖGB’ler kad›n-erkek demeden ö¤rencileri aramak istedi. Bunun üstüne ö¤renciler kendilerini içeri sokmak istemeyen ÖGB’lerle yine kavga-dövüfl olarak kampüse girdi.
Copunuz, gaz›n›z bizi engelleyemez! ‹çeri girince kitlenin de sahiplenmesiyle karfl›laflan ‹ÜÖ-DER’liler alana giren Grup fiiar’la beraber k›sa bir dinleti yapt›. Kitleyle beraber halaya duran ‹ÜÖ-DER’liler, etkinliklerinin engellense de zaten amaca ulaflt›¤›n›n, çünkü rektörlü¤ün ve ÖGB’lerin insanl›k d›fl› tutumlar›n›n teflhir oldu¤unu ve okullar›n sermayenin yandafllar›na de¤il, ö¤rencilere ait oldu¤unun görüldü¤ünü söyledi. (‹stanbul)
Ö¤renci Derne¤i susmayacak ‹stanbul Üniversitesi Ö¤renci Derne¤i’nin flenli¤ine ÖGB’lilerin (Özel Güvenlik Birimi) sald›rmas› üzerine, ‹Ü ö¤rencileri Taksim Galatasaray Postanesi önünde saat 15:00’de bir bas›n aç›klamas› yapt›. “Mücadele edenler kaybedebilirler mücadele etmeyenler ise zaten kaybetmifl-
lerdir” ‹Ü ö¤rencileri imzal› bir pankart açarak, “Bask›lar bizi y›ld›ramaz”, “YÖK kalkacak polis gidecek üniversiteler bizimle özgürleflecek”, “Ö¤renci derne¤i susmayacak”gibi sloganlar atarak, “F tipi üniversite istemiyoruz”, “Faflizme karfl› omuz omu-
‹stanbul Üniversitesi Ö¤renci Derne¤i’nin flenli¤ine ÖGB’lilerin (Özel Güvenlik Birimi) sald›rmas› üzerine, ‹Ü ö¤rencileri Taksim Galatasaray Postanesi önünde saat 15:00’de bir bas›n aç›klamas› yapt›.
za”, “Yaflas›n devrimci dayan›flma” vb. dövizler tafl›nd›. Bas›n aç›klamas›n› ‹Ü Ö¤renci Derne¤i üyesi Ender Aldanmaz okudu. Aç›klamada; TMY ile “demokratik haklar›n” rafa kald›r›lmak istendi¤i bir dönemden geçildi¤inin alt› çizildi. Yemekhane-
nin özellefltirilmesine karfl› yap›lan eyleme polis-idare iflbirli¤i ile sald›r›ld›¤›na dikkat çeken Aldanmaz, ‘‘Son olarak ‹ÜÖ-DER flenli¤ine keyfi olarak Rektörlük ve Fen Fakültesi dekan›n›n izin vermemesiyle ÖGB ve sivil polisler cop ve gaz bombalar›yla sald›rd›’’ diyerek; sald›r›da çok say›da ö¤rencinin yaraland›¤›n› belirtti. Aç›klamada ayr›ca flu ifadelere yer verildi; “Bu sald›r›lar›n topluma dönük sald›r›lar›n bir parças› oldu¤unu biliyoruz. Dün maafl›n› alamayan tersane iflçilerine sald›ran polis, bugün biz ö¤rencilere sald›rd›. Toplumda yapay kamplaflmalar yarat›lmak isteniyor.” Aç›klaman›n ard›ndan sanatç› Hasan Sa¤lam k›sa bir konuflma yaparak, “Biz dostlar›m›z›n daveti üzerine flenli¤e gittik ve sadece türkü söylemekti amac›m›z. Ama karfl›laflt›¤›m›z uygulama tek kelimeyle anti-demokratik bir uygulamayd›. Bu sald›r›y› k›n›yorum. Yine de türkülerimizi söylemeye devam edece¤iz, susmad›k susmayaca¤›z” dedi. (‹stanbul)
13
50
16-29 Haziran 2006
Gençlik misyonumuzu sahiplenerek görevlere sar›lal›m!
dan›’nda saat 14:00’te yapt›klar› bas›n aç›klamas›nda ÖSS’nin kald›r›lmas›n›, herkese okuma hakk›n›n tan›nmas›n› istedi.
1.5 milyon gencin “kaderinin” 3 saatte belirlenmesine karfl› ç›kan YDG’liler 10 Haziran Cumartesi günü Kad›köy ‹skele Mey-
“ÖSS kald›r›ls›n herkese okuma hakk›YDG” pankart› açan, YDG’liler s›k s›k, “Okuma hakk›m›z engellenemez”, “Liseliler LÖB’lere örgütlenmeye”, “Paras›z, bilimsel, anadilde e¤itim” vb. sloganlaratt›. Bas›n aç›klamas›ndaki metni YDG’liler ad›na Gülçin Eda Özkanl› okudu. Özkanl› ülkemizdeki e¤itim sistemini elefltirerek “Sistemin özünde hiçbir fley de¤iflmemifltir. E¤itim sisteminin faflist, flovenist, anti-demokratik, anti-bilimsel, bask›c› ve erkek egemen karakterinden hiçbir fley de¤iflmemifltir.” dedi.
di. fiimdiye kadar yüzün üzerinde kifliye 300’e yak›n soruflturma aç›ld›¤›na dikkat çekildi. Girifl ç›k›fllarda karfl›lafl›lan bask›lara de¤inilen aç›klamada, ö¤rencilerin toplu olarak okula girdikleri, bunun yan› s›ra kültür-sanat faaliyetlerinin de engellendi¤i ifade edildi. Aç›klaman›n sonunda oturma eylemi yapan ‹Ü ö¤rencileri uygulanan bask› politikalar›n›n kald›r›lmas› için toplad›klar› imzalar› rektörlü¤e verdiler. Marfllar eflli¤inde oturma eylemini gerçeklefltiren ö¤renciler eylemin sonunda “flimdi üniversitemize gidece¤iz ve bu terörle mücadele etmeye devam edece¤iz” dediler. (‹stanbul)
Özkanl› konuflmas›n›n devam›nda “paran kadar oku! dayatmalar›na liselerdeki bilimsellikten uzak, anti-demokratik, düflünmek, üretmek ve araflt›rmak yerine köfle dönmecili¤i, kolayc›l›¤›, haz›rlopçulu¤u yücelten, cinsiyetçi, paral› e¤itim sistemine, üniversite kap›lar›n›n bizlere halk gençli¤ine kapat›lmas›na karfl› LÖB’lerde örgütlenmeliyiz” dedi. (Kartal)
Hatay MKÜ’de faflist sald›r›lara yan›t
‹stanbul Üniversitesi ö¤rencileri bask›lara karfl› susmuyor! ‹Ü Ö¤rencileri 6 Haziran Sal› günü saat. 12:00’da ‹Ü Merkez Fakültesi önünde, kimlik kontrolleri, üst aramalar›, fakülteler aras› geçifllerin engellenmesi gibi bask›lara karfl› bir bas›n aç›klamas› yapt›. “Üniversiteler hapishane mi?” pankart› açan ö¤renciler, “Bask›lar bizi y›ld›ramaz”, “F tipi üniversite istemiyoruz”, “Katil polis üniversiteden defol” gibi sloganlar att›. Bas›n aç›klamas›nda Rektör Mesut Parlak’›n sermayeyle olan iflbirli¤inden dolay› “sermayeyi nas›l okula daha fazla sokar›m” uygulamas›ndan dolay› rektörün amac›n›n bilimsellik olmad›¤› ve amac›n› aç›kça ortaya koydu¤u belirtil-
“ÖSS kald›r›ls›n herkese okuma hakk›”
Son günlerde artan sivil faflist sald›r›lar›n bir benzeri Hatay MKÜ’de yafland›. Kürt kökenli bir lise ö¤rencisinin evine bask›n yap›ld›. Bu sald›r›lardan sonra bizler MKÜ-Ö⁄DER olarak hiçbir zaman bu sald›r›lara yan›ts›z kalmad›¤›m›z›, kalmayaca¤›m›z› belirtmek için farkl› fakültelerde (MYO ve E¤itim Fakültesi) bas›n aç›klamalar› örgütledik. Bas›n aç›klamalar›m›z› faflizme karfl› bir karfl› koyufl, her fleye ra¤men “biz var›z” fliar› ile örgütledik. ‹lk bas›n aç›klamas› Alahan Kampüsü’nde (MYO) gerçekleflti. Aç›klaman›n refleks bir aç›klama olmas›, az zamanda örgütlenmesi ve s›nav zaman›na denk gelmesi nedeniyle kat›l›m istenilen düzeyde olamam›fl yaklafl›k 150 kiflilik bir
kitleyle kararl› bir yan›t verilmifltir. Bir kaç gün sonra 1 Haziran tarihinde bu sefer E¤itim Fakültesi’nde (Rektörlük) bir bas›n aç›klamas› örgütleyen MKÜ-Ö⁄DER’in eyleminde E¤itim Fakültesi bina giriflinde toplanan yaklafl›k 200-250 kifli “MKÜ faflizme mezar olacak”, “Sa¤-sol de¤il faflist sald›r›”, “YÖK kalkacak polis gidecek üniversiteler bizimle özgürleflecek”, “Biji bratiya gelan” sloganlar› ve çeflitli dövizlerle ana yola yürüdü. Kararl› olan ve gerekti¤inde tek yumruk olabilece¤ini gösteren, faflizme karfl› birçok kesimin rahats›zl›¤› eylemin olumlu yanlar›ndand›. Burada bir bas›n aç›klamas› okuyan kitle sloganlarla eylemlerine son verdiler. (Hatay MKÜ YDG)
Mimarlar Kentsel Dönüflüm Plan›’n› protesto etti Mimarlar Odas› Kartal Temsilcili¤i 10 Haziran 2006 tarihinde Kartal Meydan›’nda Kentsel Dönüflüm Projesi’ni protesto etmek amac›yla bir bas›n aç›klamas› düzenledi. “Bizi y›k›nt›lara çad›rlara mahkum ediyorlar”, “Halk için planlama”, “Kuflatmaya, iflgale, ya¤maya son” vb. pankartlar›n›n aç›ld›¤› aç›klamaya Bafl›büyük Koruma Yaflatma ve Güzellefltirme Derne¤i, Gülsuyu Güzellefltirme ve Dayan›flma Derne¤i, Yakac›k Yeni Mahalle Derne¤i, BDSP, EKD, Temel Haklar Federasyonu, Partizan okurlar›n›n da bulundu¤u bir çok kurum ve kurulufl da kat›larak destek verdi. Yaklafl›k 400 kiflinin kat›ld›¤› aç›klamada bas›n metnini Mimarlar Odas› Kartal Temsilcisi Osman Güdü okudu. Güdü “Kentsel Dönüflüm Projesi ile halk soka¤a at›lmak isteniyor. Bugünlerde 1/5000 ölçekli planlarda Kentsel Dönüflüm Alan› olarak belirlenen yerleflim alanlar›, TOK‹-‹stanbul Büyükflehir Belediyesi-‹lçe Belediyeleri aras›nda yap›lan protokollerle y›k›m süreci ve ard›ndan kimi ayr›cal›kl› flirketle-
re pazarlanmas› gündemdedir” dedi. Y›k›mlara karfl› hukuki ve meflru mücadelelerini sürdüreceklerini söyleyen Güdü, ‹stanbul Büyükflehir Belediyesi taraf›ndan oluflturulan ‹stanbul Meropoliten Planlama (‹MP) Bürosu’nca yap›lan planlar ve Merkezi ‹darenin kararlar› ile içme suyu d›flar›dan tafl›nan, solunacak havaya muhtaç ve Dünya Kültür Miras› Listesi’nden ç›kar›lmas› gündemde olan ‹stanbul’un kimliksiz bir metropol haline gelmifl olmas›n› umursamadan, ‹stanbul birikimleri büyük ölçüde kara paradan sa¤layan küresel sermayeye pazarlanmaya çal›fl›lmaktad›r” dedi. Bas›n aç›klamas›nda ayr›ca Mimarlar Odas› Baflkan› Eyüp Muhçu, Hürriyet Mahallesi Dernek Baflkan› Niyazi fiahin, Yakac›k Yeni Mahalle Dernek Baflkan› Turan Menger, Kartal Merkez ‹nisiyatifi ad›na Suzan Çay›r, Harita Mühendisleri Odas› ‹stanbul fiube Kartal temsilcisi Metin A¤›rman ile Aysel Durgun da birer konuflma yapt›lar. “Y›k›mlara karfl› omuz omuza” slogan›n›n at›ld›¤› eylem saat 12:30’da sona erdi. (Kartal)
Dünya Çevre Günü Mamak çöplü¤ünde kutland› 5 Haziran Dünya Çevre Günü dolay›s›yla Mamak çöplü¤ünde eylem yap›ld›. Her gün 3 bin ton çöpün döküldü¤ü Mamak çöplü¤üne yürüyen Ege Mahallesi halk›, çöplü¤ün kald›r›lmas›n› istedi. Her an metan gaz› patlamas› riski tafl›yan ve 26 y›ld›r Ege Mahallesi halk›n› rahats›z eden Mamak çöplü¤üne yürüyen Mamakl›lar “Sa¤l›kl› bir çevrede yaflamak istiyoruz-Mamak çöplü¤ü kapat›ls›n” pankart› tafl›yarak “Mamak’ta çöplük istemiyoruz”, “‹nsanca yaflamak istiyoruz” vb. sloganlar att›lar. TMMOB Çevre ve Mimarlar Odalar›, Halkevleri ve Mamak halk›n›n kat›ld›¤› eylemde konuflan Çevre Mühendis-
leri Odas› Ankara fiube Baflkan› Atilla H›fl›r günde 3 bin ton çöpün döküldü¤ü çöplükte ve o bölgede yaflayan insanlar›n sa¤l›¤›n›n büyük tehlike alt›nda oldu¤unu belirterek, Çevre ve Orman Bakan› Osman Pepe’nin çöplü¤ün kapat›lmas› yönündeki giriflimlerini hat›rlatarak bakana hitaben “Niçin verdi¤iniz sözü tutup bizlerle birlikte çöplükte eylem yapm›yorsunuz” dedi. H›fl›r ayr›ca, belediyecili¤in sadece ticaret merkezleri açmak, f›skiyeler yapmak, sanatç›lar eflli¤inde kavflak veya üst geçit açmak olmad›¤›n› hat›rlatarak Melih Gökçek’in görevini yapmas› gerekti¤ini hat›rlatt›. Aç›klaman›n ard›ndan eylem sona erdi. (Ankara)
16-29 Haziran 2006
14
50
Karada¤’›n “ba¤›ms›zl›¤›”, Yugosyavya’n›n parçalanmas›n› tamamlad› 1990’larla birlikte, Rus Sosyal Emperyalizmi’nin da¤›lmas› sonras›nda ise Balkanlar ve Do¤u Avrupa ülkeleri olarak bilinen ülkeler emperyalizmin yeni dalafl alan› oldu. Önemli bir toprak parças›na sahip olan co¤rafya ayn› zamanda emperyalistler aç›s›ndan yeni bir Pazar alan› durumuna geldi. Balkanlar, 2. Emperyalist Paylafl›m Savafl› sonras›, birçok demokratik cumhuriyetin do¤du¤u ve sosyalist sistemin önemli bir parças›n› meydana getiren bir bölgeydi. Büyük mücadelelere sahne olan Balkanlar, özellikle faflizme karfl› büyük direnifllerin verildi¤i ve Alman faflizminin yenilgiye u¤rat›ld›¤› bir bölge olarak tarihe geçti. 1956 sonras›nda ise, baflta Yugoslavya olmak üzere, Balkanlar’da do¤an demokratik cumhuriyetler, süreç içinde Rus Sosyal Emperyalizmi’nin hakim oldu¤u bir bölgeye dönüfltü. 1990’larla birlikte, Rus Sosyal Emperyalizmi’nin da¤›lmas› sonras›nda ise Balkanlar ve Do¤u Avrupa ülkeleri olarak bilinen ülkeler emperyalizmin yeni dalafl alan› oldu. Önemli bir toprak parças›na sahip olan co¤rafya ayn› zamanda emperyalistler aç›s›ndan yeni bir Pazar alan› durumuna geldi. Balkanlar’da en önemli geliflme Yugoslavya’da yafland›. Alt› cumhuriyet ve iki özerk bölgeden oluflan Yugoslavya, 1980’de Tito’nun ölümünden sonra h›zla parçalanmaya bafllad›. Yugoslavya’n›n parçalanmas›nda Almanya baflta olmak üzere, tüm emperyalist güçler u¤rafl verdiler. Almanya’n›n Yugoslavya’da 1960’lardan beri gizli bir faaliyeti oldu¤u, Yugoslavya’n›n parçalanmas›ndan sonra tam olarak netleflti. 1991 y›l›nda Alman emperyalizminin mali deste¤i ve silah yard›m›yla H›rvatistan ve Slovenya Yugoslavya’dan ayr›lan ilk ülkeler oldular. Bunu 1992 y›l›nda Bosna-Hersek izledi. Bu ayr›l›¤› kabul etmeyen S›rbistan, Bosnal›lara sald›rd›. 3 y›l süren bu kanl› savaflta binlerce insan yaflam›n› yitirdi ve y›k›lmayan flehir kalmad›. Yugoslavya’n›n parçalanmas›nda Almanya, ABD, Rusya gibi emperyalist güçler aktif rol oynad›lar. 3 y›l birbirine k›rd›r›lan Bosna ve S›rp halklar›na seyirci kalan emperyalist güçler, 1995 y›l›nda, insan haklar›, soy k›r›m vb. gerekçeler öne sürerek ve de ABD, Alman ve Rus askeri iflgali alt›nda Dayton Anlaflmas›yla Yugoslavya’y› parçalamaya koyuldular. Yugoslavya’n›n parçalanmas› sonras› Rusya’n›n denetimine giren S›rplar›n,
etkisinin ve nüfus alan›n›n daralt›lmas› için, Kosova sorunu ABD emperyalizmi taraf›ndan k›flk›rt›ld›. 1912 Balkan savafl›ndan sonra S›rbistan taraf›ndan iflgal edilen Kosova, 1913 y›l›nda S›rbistan’a ba¤land›. 1943 y›l›nda Yugoslavya Cumhuriyeti’nin kurulmas›yla özerk bir bölge olan Kosova, Yugoslavya’n›n parçalanmas›ndan sonra ayr›l›¤›n› ilan edip, Arnavutluk’la birleflme karar› ald›. Buna Makedonya’da bulunan Arnavutlar da destek verdi. S›rbistan’›n buna karfl› Kosova’ya sald›rmas›yla bafllayan süreç ise henüz bitmifl de¤il. Kosova bugün ABD emperyalizminin denetiminde bir bölgedir ve Arnavut ve S›rp gerici güçleri aras›ndaki görüflmeler ise hala sürmektedir. Balkanlar’da Bosna ve Kosova sorununda kendine pay biçen bir ülke de Türk devleti oldu. Ancak istedi¤i sonucu alamayan Türk hakim s›n›fla-
luk’ta bulunan Yunan az›nl›k sorunu, Bosna ve S›rp sorunu hala kal›c› çözüm beklemektedir. Emperyalist gerici güçler ise kendi ç›karlar› do¤rultusunda “çözümler” dayatmay› sürdürmekteler. Balkanlar gelinen aflamada emperyalist güçler taraf›ndan esasta bölünmüfl bir bölgedir. Çözülemeyen sorunlar emperyalistlerin denetiminde ve onlar›n “çözüm reçeteleri” do¤rultusunda ilerlemektedir. Parçalanan Yugoslavya’ya birçok emperyalist güç hakimdir. Rusya, ABD, Almanya, Avusturya ve ‹ngiltere Yugoslavya’ya hakim olan güçlerdir.(*) Yugoslavya’n›n parçalanmas› tamamlan›yor Yugoslavya’daki son parçalanma ise, geçti¤imiz günlerde Karada¤’›n S›rbistan’dan ayr›lmas› ile birlikte yaflanm›flt›r. Böylece Yugoslavya’n›n parçalanma süreci tamamlanm›flt›r. S›rbistan-Karada¤, yani eski Yugoslavya’n›n bir arada kalan bu son parças›, 1990’larda h›z kazanan parçalanman›n ard›ndan, 1992’de Yugoslavya Federal Cumhuriyeti ad›n› ald›. Ancak uluslararas› camiada tan›nmamas› nedeniyle, 4 fiubat 2003’te resmen S›rbistan-Karada¤ ad› kullan›lmaya baflland›. Ayr›ca iki otonom bölgeye daha sahip olan S›rbistan-Karada¤, pek çok alan-
osova bugün ABD emperyalizminin denetiminde bir bölgedir ve Arnavut ve S›rp gerici güçleri aras›ndaki görüflmeler ise hala sürmektedir.
K
r› bir taraf gibi davranmaya devam ediyorlar. Yüzy›llard›r birlikte yaflayan Bosna, S›rp, Kosova, H›rvat ve Sloven halklar› tamamen emperyalistlerin böl-parçalayönet politikas› sonucu parçalanm›fllard›r. Balkanlar’da sular hala durulmam›flt›r. Bulgaristan’daki Türk az›nl›¤› sorunu, Kosova sorunu, Makedonya’da Arnavut az›nl›k sorunu, Güney Arnavut-
da kendi politikalar›n› belirleme serbestli¤ine ve de ayr› baflkentlere sahipti. Balkanlar’daki parçalanma, Karada¤’›n S›rbistan’dan ayr›lmas›na iliflkin 21 May›s 2006’da yap›lan referandum ile birlikte tamamland›. Böylelikle de eski Yugoslavya’dan ayr›lan ülke say›s› 6 oldu. Burjuva medya Yugoslavya’n›n nihai parçalan›fl›n› “coflkuyla” karfl›lad›! “Ba¤›ms›z” bir Karada¤’›n olanaklar›na
dikkat çekildi! Ancak Balkanlar’daki gerçek yaflama damgas›n› vuran fley, giderek artan yoksulluk ve istikrars›zl›k. Referandum’da tek bir soru oyland›: “Karada¤ Cumhuriyeti’nin uluslararas› alanda tam ba¤›ms›z bir ülke olarak tan›nmas›n› istiyor musunuz?” Ba¤›ms›zl›¤a taraf olanlarla, karfl› olanlar oylaman›n hangi koflulda kabul edilece¤i üzerinde anlaflamay›nca, AB’nin önerisi ile % 55’lik ço¤unluk koflulu getirildi. Ba¤›ms›zl›ktan yana oy verenler, % 55.4 gibi k›l pay› bir oranla “zafer” elde ettiler. Referanduma kat›lanlar›n toplam oran› ise % 86 olarak verilmekte. Ayr›l›k yanl›s› Djulanoviç, 2001 y›l›ndaki parlamento seçimlerini ba¤›ms›zl›k referandumundan ç›kabilecek sonucun göstergesi olarak kullanmaya çal›flm›flt›. Ancak oylar›n % 50’sinin karfl›tlar›na gitmesi ve de referandumu az bir farkla kazanmalar›, büyük ço¤unlu¤un ba¤›ms›zl›ktan yana olmad›¤›n› göstermekte. “Ba¤›ms›zl›k” tan›m›na gelince, bu da baya¤› kafa kar›flt›r›c›! Karada¤ Baflbakan› Milo Djulanoviç daha bafl›ndan itibaren, bir ayr›l›k söz konusu oldu¤unda bu stratejik bölgedeki jeo-politik ç›karlar›na iliflkin vaatte bulundu¤u ABD’nin ve AB’nin deste¤ine sahipti. Yugoslavya’n›n devrik baflkan› Slobodan Miloseviç’in eski bir müttefiki olan Djulanoviç, 1991-1997 y›llar› aras›nda Karada¤ baflbakan›yd›. 1997’de ise Baflkan seçildi. Tüm bu süreç boyunca bat›l› güçlerin Federal Yugoslavya’y› parçalamaya dönük stratejilerini hayata geçirmenin önündeki tüm engelleri ortadan kald›rmada belirleyici bir rol oynad›. Büyük emperyalist güçlerin, 630 bin nüfuslu, bu küçücük, da¤l›k bölgedeki nüfuzlar›, Belgrad’›n izolasyonu için kullan›ld›. S›rbistan’›n 1999’da Karada¤ üzerindeki hakimiyetini yitirmesi, Adriyatik Denizine ulafl›m›n› da engelledi. Savafltan önce S›rbistan’›n petrol ihtiyac› büyük ölçüde gemilerle geliyor ve buradan da Karada¤ üzerinden geçiriliyordu. Djulanoviç bat› yanl›s› tutumu ile bölgede “öncelikli” bir konuma ulaflt›. Karada¤ resmi olarak S›rbistan’a ba¤l› olmas›na ra¤men, S›rbistan ekonomik olarak izole edilirken, savunma önceli¤i buraya tan›nd› ve “arka kap›dan” Avrupa sahas›na dahil edildi.
50
15
16-29 Haziran 2006
urjuva medya Yugoslavya’n›n nihai parçalan›fl›n› “coflkuyla” karfl›lad›! Ba¤›ms›z bir Karada¤’›n olanaklar›na dikkat çekildi! Ancak Balkanlar’daki gerçek yaflama damgas›n› vuran fley, giderek artan yoksulluk ve istikrars›zl›k.
B
2001 y›l›nda 81 milyon dolar ABD yard›m› ald›. Djulanoviç bunun karfl›l›¤›nda özellefltirmelere ve hak gasplar›na h›z verdi. Djulanoviç bu ekonomik ayr›cal›¤› kendi ayr›l›kç› planlar›na destek için kullanmaya çal›flt›. Ancak bu ekonomik avantajdan yararlananlar ülkenin ço¤unlu¤u de¤ildi. Ülkede sanayiye dönük bir temel olmamas›ndan kaynakl›, bu avantaj baflta sigara kaçakç›l›¤› olmak üzere, karaborsada art›fla neden oldu. ‹flsizlik resmi rakamlarla % 30 olurken, ayl›k ortalama kazanç sadece 250 Euro. “Ba¤›ms›zl›k” yanl›lar›n›n k›l pay› kazand›¤› bu referandumun arka perdesine iliflkin de bir dizi iddia dolaflmakta. Bu iddialar ise seçimlerin pek de adil olmad›¤› üzerinde yo¤unlafl›yor. Örne¤in, haber kaynaklar› bir seçim hilesine dikkat çekerek, ülke d›fl›nda yaflayan Karada¤l›lar›n seçimlere kat›labildi¤ini ancak ayn› fleyin S›rplar aç›s›ndan geçerli olmad›¤›n› bildiriyorlar. Referandum sonuçlar›nda, yüzy›llard›r kardeflçe bir arada yaflayan S›rplar ve Karada¤l›lar aras›ndaki yak›n iliflkilerin de büyük etkisi olmal›. Çünkü Karada¤ nüfusunun % 32’sini S›rplar oluflturmakta. K›sacas›, son referandumdan ayr›l›k ç›ksa da, bu durum burada yaflayan halk aç›s›ndan pek de kabul gören bir durum de¤il. Referandum öncesi AB gibi emperyalist güçlerinin de bu ayr›l›¤a iliflkin baz› kayg›lar› vard› ve bu kayg›lardan dolay› da ayr›l›¤a biraz temkinli yaklaflmaktayd›. Çünkü S›rbistan’da Miloseviç’in devrilmesinden ve de onun yerine ifllerine daha çok yarayan Vojislav Kostunica’n›n gelmesinden sonra, bat›l›lar ba¤›ms›z bir Karada¤’a pek de ilgi duymamaya bafllam›fllard›. Özellikle de AB, Djulanoviç’i ba¤›ms›zl›k referandumu yapmamas› yönünde frenlemeye çal›fl›yordu. Bu temkinli yaklafl›m›n ard›nda yatan bir neden de, bu ayr›l›¤›n ‹spanya gibi ülkelerde, Bask ve Katalan ulusalc›lar›na örnek teflkil edebilece¤i ve ayr›lma taleplerini körükleyece¤i kayg›s›yd›. Ancak sonuç itibariyle AB, Washington’la birlikte hem Karada¤’›n, hem de Kosova’n›n ayr›lmas›na iliflkin süreci h›zland›rmaya karar verdi. Asl›nda S›rbistan-Karada¤’a ait otonom bir bölge olan Kosova, 2000’li y›llar›n bafl›ndan
beri zaten BM denetiminde. S›rbistan’›n AB’ye entegrasyonuna iliflkin geçen ay yap›lan toplant›daki son görüflme turunda, Belgrad’›n General Ratko Mladiç’i Den Haag’da BM’ye teslim etmedi¤i gerekçesiyle ret karar› ç›kmas›n›n ard›nda da asl›nda AB ile ABD’nin Karada¤ ve Kosova’n›n ayr›lmalar›n› körükleme tavr› yatmaktad›r. Eski bir Bosna-S›rp ordusu önderi olan Mladic, 1995 y›l›nda Srebrenica’da 8 bin Müslüman erke¤i katletmekle suçlan›yor. Onun tutuklanmas›, S›rbistanKarada¤ ve AB aras›nda daha yak›n iliflkiler kurulmas›n›n koflulu olarak getirilmekte. Ancak teslim edilmesine iliflkin verilen ültimatomun süresi geçti¤imiz Nisan ay›nda dolmufl durumda. fiu da bir gerçek ki, Balkanlar’daki savafl›n da, burada katledilen halk›n da sorumlusu bat›l› emperyalistlerdir ve kimilerini “savafl suçlusu” ilan etmeleri kendi sorumluluklar›n› gizleme amaçl› oldu¤u kadar, dönemsel ç›karlar› gere¤idir. S›rbistan’la emperyalist güçler aras›nda yaflanan bu durum, Karada¤l› ayr›l›kç›lara yaram›flt›r. Bu ayr›l›¤› daha da körüklemek için “S›rbistan’›n elinde esir olduklar›n›” propaganda etmeye bafllam›fllar ve emperyalistlerle iflbirli¤i içerisinde ayr›l›kç› planlar›n› hayata geçirmeye koyulmufllard›r. Karada¤l› ayr›l›kç›lar AB ile yap›lacak olan do¤rudan görüflmelerin ekonomide istikrar sa¤layaca¤›n› iddia etmekteler. Baflkan Vujanovic “ekonomide h›zl› bir büyüme ve yaflam standartlar›nda h›zl› bir art›fl” öngördü¤ünü söylemifl. Ekonomi program›n›n a¤›rl›k noktas›n› ise turizm endüstrisine dönük geliflme oluflturmakta.
Ancak böyle bir büyüme olsa bile, Karada¤l› ço¤unluk bundan pek bir pay alamayacak. Çünkü küçük ekonomileri büyük uluslararas› holdinglerin ve ekonomi kurulufllar›n›n insaf›na kalm›fl durumda. S›rbistan ise, kendini bat› Avrupa’da “istikrar›n faktörü” olarak görmekte. Ancak buna karfl›n, Kostunica entegrasyona iliflkin ad›mlar›n› küçük atmaya ve de içerde popülist milliyetçi oylara göz k›rpmaya devam ediyor. Kostunica “hay›r” oylar›n›n yükseltilmesi için de çaba harcayarak, AB’yi referanduma haks›z müdahale etmekle suçlam›flt›. AB bu referandumla birlikte bölgede denetimsiz bir ayr›flma yaflanaca¤› kayg›s›n› da gizlemiyor. Bunun için de Karada¤’›n bir an evvel, S›rbistan’dan önce AB’ye entegre edilmesi gerekti¤i vurgulan›yor. Karada¤ Baflbakan› Djulanoviç ise referandumdan hemen sonra yapt›¤› aç›klamada, “stratejik hedefinin” NATO’ya ve AB’ye tam üyelik oldu¤unu, önümüzdeki Eylül ay›nda BM’de bir sandalyeye sahip olaca¤›n› söyleyerek, emperyalistlerin bu e¤ilimini güçlendiriyor. Ancak baz› yorumcular, tüm bu geliflmelere karfl›n Balkanlar’da yeniden h›zl› bir istikrars›zl›k yaflanabilece¤ini söylüyorlar. Ve de bu durumun ise Avrupa’n›n geri kalan k›sm›nda bir yang›n› körükleyebilece¤ini ekliyorlar. fiu çok aç›k ki, Balkanlar’da istikrar›n sa¤lanamamas›, tüm Avrupa k›tas›nda istikrars›zl›k anlam›na gelmektedir. Bunu emperyalistler de çok iyi bilmekteler. Bunun içindir ki, “e¤er S›rbistan yüzünü AB’ye dönmezse, Balkanlar’da istikrar sa¤lamak mümkün ol-
mayacak gibi görünüyor” demekteler. Ayr›ca, Karada¤’›n AB’ye giriflinin, yani tam üyeli¤inin h›zland›r›lmas›n›n S›rbistan’daki iç ayaklanmalar› daha da körükleyece¤i düflüncesi de a¤›rl›kl› olarak dile getirilmekte. K›sacas›; emperyalistlerin böl-parçala-yönet politikalar›n›n ve de bu politikalar›n alt›nda yatan ya¤ma ve talan arzular›n›n sonucu olarak gerçekleflen bu ayr›l›k Balkanlar’daki istikrars›zl›¤›n ve çeliflkilerin artmas›ndan baflka bir sonuç getirmemifltir. Bu da Balkanlar›n yeniden bir barut f›ç›s›na dönmeye bafllamas› anlam›na gelmektedir. Çünkü öyle görünüyor ki, emperyalist politikalar sonucu ve de emperyalistlerin ç›karlar›na hizmet etme amac›yla gerçekleflen bu ayr›l›k, Balkan halklar›n› ileriki süreçte daha da karfl› karfl›ya getirecek. Ve emperyalist politikalar›n bugün tüm Balkanlar’da hem de yo¤un olarak hayata geçiriliyor olmas› bu ihtimali daha da art›rmaktad›r. Do¤u bloklar›ndaki çöküflten sonra bat› emperyalizmine yak›n ve onlarla tam bir iflbirli¤i içerisinde olan iktidarlar›n bafla gelmesi, sadece Yugoslavya’da de¤il, birçok Balkan ülkesinde gerçekleflmifltir. Balkanlar’daki ve Do¤u Bloklar›ndaki ülkelerin neredeyse tamam›n›n AB’ye dâhil edilmesi ile AB buralarda ekonomik olarak güç kazan›rken, ABD de askeri gücünü art›rma çabas›na girmifltir. Emperyalistlerin, özellikle de ABD emperyalizminin bugün Balkanlar’da en fazla yo¤unlaflt›¤› yerlerden birisi de Bulgaristan’d›r. Geçti¤imiz aylarda yap›lan askeri üs anlaflmalar› ise bu yo¤unlaflman›n en somut göstergesidir. Tüm bu geliflmelerin bugün emperyalistlerin lehine gibi görünmesinin bafll›ca nedeni ise, Balkanlar’daki devrimci dinamiklerin henüz çok zay›f ve de örgütsüz olmas›nda yatmaktad›r. Buradaki geliflmeleri s›n›f mücadelesi rotas›na çekecek, halklar aras›nda yarat›lan ve de yarat›lmaya çal›fl›lan çat›flmalar› bofla ç›karacak devrimci önderliklerin güçsüzlü¤ü ise, emperyalistlerin iflini -en az›ndan flimdilik- kolaylaflt›rmaktad›r. Ancak halklar bugün emperyalistlerin lehine esen rüzgarlar› eninde sonunda halklar›n lehine çevirecektir. …………………………………. (*)Yaz›n›n buraya kadar olan bölümü, Partizan ad›na, Atina’daki Antiemperyalist, Anti-kapitalist Buluflma’ya sunulan yaz›dan al›nm›flt›r.
eliflmelerin bugün emperyalistlerin lehine gibi görünmesinin bafll›ca nedeni ise, Balkanlar’daki devrimci dinamiklerin henüz çok zay›f ve de örgütsüz olmas›nda yatmaktad›r.
G
16-29 Haziran 2006
16
50
“ Türk hakim s›n›flar› aras›nda çeliflkilerin keskinleflmesi üzerine, rüzgara karfl› yürüyenler f›rt›na tohumlar› ekerler. Bafllar yukar› yoldafllar” Ülkemizin sosyo-ekonomik yap›s› gere¤i, s›n›f mücadelesinin seyri “fliddetli” bir biçimde sürmektedir. Bu fliddetin derecesi ve yo¤unlu¤u bazen silahl› bir biçimde, öldürme, katletme, bombalama, sabotaj; vs… üzerinden yükselirken, bazen ise “sakin” bir seyir izlemektedir. Silahl› biçimlerden kast›m›z, bir yan›yla “siyasetin silahlarla sürdürülmesi” iken di¤er yan›yla en genel anlam›yla halk kitleleri ve onlar›n devrimci, komünist öncüleri üzerinde uygulanan katliam, bask›, iflkence, tutuklama, tecrit vb. uygulamalard›r. Bu anlam›yla ülkemizde s›n›f mücadelesi tüm yo¤unlu¤u ve fliddetiyle yak›c› bir biçimde sürmektedir. Ülkemizdeki s›n›f mücadelesinin bu derece; fliddetli ve yak›c› olmas›; ülkemizdeki s›n›fsal çeliflkilerin uzlaflmazl›¤› ve keskinli¤i ile alakal›d›r ve esasa iliflkindir. ‹flte bu esasa iliflkinlik beraberinde Türk hakim s›n›flar›n›n s›n›f düflmanlar›na, halka, devrimcilere ve komünistlere yönelik her daim, sürekli bir sald›r› yönelimi içerisinde olmalar›n› da beraberinde getirmektedir. Türk hakim s›n›flar›, yine ayn› nedenden dolay›, kendi aralar›nda yaflad›klar› “istikrar” mücadelesinde de dönem dönem fliddete, silahl› sald›r›lara, bombalama eylemlerine, provokasyonlara ve komplolara baflvurmaktad›rlar. Hakim s›n›f klikleri aras›ndaki bu mücadele dönem dönem en uç boyutuyla ortaya ç›karken; silahl› sald›r›lar da dahil olmak üzere komploculuk, dezenformasyon amaçl› haber yapma gibi bir dizi pratikle beslenen politikalar yaflama geçirilmekte ve böylelikle kamuoyu oluflturmak amaçlanarak, halk kitlelerinin hakim s›n›flar›n herhangi bir kli¤inin “iktidar›na” yönelik hoflnutsuzluklar›, tepkileri ve kendili¤inden geliflen eylemleri, bir di¤er hakim s›n›f kli¤inin “iktidar” mücadelesine tabi k›l›nmaktad›r. Hakim s›n›f kliklerinin kendi aralar›ndaki klik mücadelelerinde “kitlelere” böyle bir anlam yüklenmektedir.
Hakim S›n›flar, halka karfl› savafl, kendi aralar›nda dalafl TC tarihi bize fazlas›yla ispatlamaktad›r ki; Türk hakim s›n›flar› kendi aralar›ndaki “iktidar” mücadelesin-
de; halk kitlelerinin, Türk hakim s›n›flar›n›n bir kli¤inin mevcut olan iktidar›na karfl› tepkilerini, hoflnutsuzluklar›n›, eylemlerini kendi klik mücadelelerinde, kendi politikalar›n› güçlendirmek amac›yla ele almakta, halk kitlelerinin politik iktidara yönelik; içeri¤inde flu veya bu oranda devrimci öz tafl›yan yönelimini, kendi “iktidar” mücadelesinin arkas›na alarak ya da yönlendirerek rakiplerini etkisizlefltirmek, tasfiye etmek amaçlanmakta ve bunun için de kendi iktidar mücadelesinin halk›n istem ve taleplerine yan›t olma amac›nda oldu¤unun propagandas›n› yapmaktad›rlar. Türk hakim s›n›flar›n›n hangi kli¤i olursa olsun, bu kliklerin bütün hedefleri ve amaçlar›, halk›n kendili¤inden hareketlerini, kendi “iktidar” mücadelesine tabi k›lmakt›r. Ancak yaflanan geliflmeler; halk›n ç›kar› söz konusu oldu¤unda ya da di¤er bir ifadeyle halk›n gerek kendili¤inden gerekse de devrimci ve komünistler öncülü¤ünde yürüttü¤ü mücadele karfl›s›nda, Türk hakim s›n›flar›n›n bütün kliklerinin kendi içlerindeki bu “iktidar” dalafl›n›n tali plana düfltü¤ünü ve hakim s›n›flar›n halka, devrimcilere ve komünistlere yönelik sald›r›s›n›n esas hale geldi¤ini görmekteyiz. Bu anlam›yla hakim s›n›f klikleri aras›ndaki çeliflki ve “iktidar” mücadelesi; halk›n mücadelesi söz konusu oldu¤unda tali bir çeliflki halini almakta; hakim s›n›flar›n bütün klikleri halka, devrimcilere ve komünistlere yönelik sald›r›da, ortak bir sald›rganl›k politikas› izlemektedirler. Hakim s›n›f-
lar›n herhangi bir kli¤inin kendi “iktidar” mücadelesi için “halkç›”, “halktan yana” görünmesi, bu yönlü politikalar› dillendirmeleri, bu nedenle tamamen aldatmacadan ibarettir ve sahtedir. Hakim s›n›f kliklerinin bütün dertleri ve amaçlar›, halk› kendi kliklerinin sömürmesini, kendi kliklerinin “sömürü pastas›ndan” daha fazla pay al›nmas›n› sa¤lamakt›r. Hakim s›n›f klikleri bir yandan halka karfl› sald›r›da s›n›fsal durufllar›n›n gere¤i olarak ortak bir s›n›fsal refleks gelifltirirken ve sald›r›lar›nda ortaklafl›rken; öte yandan kendi aralar›ndaki klik mücadelelerinde ise kimi dönem sertleflen, kimi dönem ise “demokrasi kurallar›” içerisinde bir mücadele sürdürmektedirler. Son dönem yaflanan kimi geliflmeler dikkatle de¤erlendirildi¤inde hakim s›n›f klikleri aras›nda “iktidar” dalafl›n›n suni gündemler üzerinden giderek sertleflti¤ine tan›k olmaktay›z. Yaflanan geliflmeler bu tespitimizi fazlas›yla do¤rulamaktad›r. Bir yandan TSK, bürokrasi ve kendisini CHP’nin politikalar›nda somutlayan Türk hakim s›n›flar›n›n bir kli¤i ile di¤er yandan kendini AKP hükümetinde ve uygulad›¤› politikalarda somutlayan bir di¤er klik aras›nda yaflanan dalaflma, son dönem cumhurbaflkanl›¤› seçimleri vesilesiyle yap›lan tart›flma üzerinden su yüzüne ç›km›flt›. R. Tayyip Erdo¤an’›n ya da AKP’nin herhangi bir aday›n›n cumhurbaflkan› seçilme olas›l›¤›n›n yüksek olmas›, beraberinde “Çankaya’da türban” tart›flmalar›n› getirmifl, bu tart›flmalar üzerinden ise; laik, anti-laik, Müslüman-Müslüman karfl›t› vb. tart›flmalar “rejim krizi” olarak adland›r›lm›flt›. Bu tart›flmalar sonucunda ise kendini AKP hükümeti ve uygulad›¤› politikalarda somutlayan, “‹slamc› yönü a¤›rl›kl›” Türk hakim s›n›flar›n›n bir kli¤inin kendi “iktidar›n›” sa¤lamlaflt›rmas›n›n önüne geçilmesi amac›yla “erken seçim” tart›flmalar› gündeme getirilmiflti.
Egemenlerin ortak görüflü: IMF ile devam! Türk hakim s›n›f kliklerinin aras›ndaki bu dalaflma, her ne kadar, “sömürüden daha fazla pay” alma amac›n› güdüyorsa da, tart›fl›lan meselelerin bu
konu üzerinden olmamas› (ekonomi, ekonomik politikalar vs…) Türk hakim s›n›flar›n›n halka karfl› uygulanacak ekonomi politikalar›nda tam bir mutabakat içinde olmalar›ndan kaynakl›d›r. Bu nedenle yaflanan bu klik dalafl› kendisini ekonomik politikalar üzerinden de¤il de, daha çok, halk› direkt yak›ndan ilgilendirmeyen ve esasta da günlük yaflam›nda sorun teflkil etmeyen konular üzerinden yap›lmaktad›r. Bu nedenle bugün “kopart›lan f›rt›nan›n” arka cephesinde hükümette olan AKP’nin devletin kritik noktalar›na, kendi kadrolar›n› yerlefltirmeye bafllamas› ve cumhurbaflkanl›¤› da dahil olmak üzere TSK hariç devletin bütün önemli mevzilerinin kendini AKP’de somutlayan kli¤in eline geçmesi ihtimalinin ciddi ciddi kendisini hissettirmesidir. AKP’nin seçim sonras› izledi¤i politikalar, ekonomik alanda ve di¤er alanlarda, gerek emperyalistler ve gerekse de Türk hakim s›n›flar› aç›s›ndan onaylanan politikalard›. Ancak kendini AKP’de somutlayan kli¤in kendi “iktidar›n›” sa¤lamlaflt›rma yolunda att›¤› ad›mlar, Türk hakim s›n›flar›n›n di¤er kli¤ini rahats›z etti. Yarg›ya yap›lan atamalar, YÖK’e yap›lan atamalar, en son Merkez Bankas›’na yap›lan atama, AKP’nin devletin kilit ve önemli noktalar›nda kadrolaflmas› bu rahats›zl›¤› iyiden iyiye art›rd›. Cumhurbaflkanl›¤› seçiminde AKP aday›n›n kazanma ihtimalinin yüksek olmas› ise, hakim s›n›f klikleri aras›ndaki bu çeliflkiyi/rahats›zl›¤› bir üst boyuta tafl›d›. Bu nedenle bugün hakim s›n›f klikleri aras›nda yaflanan bu dalaflma esasen devlet ayg›t›, “bürokrasi” üzerinde ortaya ç›kmaktad›r. Hakim s›n›f klikleri di¤er konularda ve özellikle de halka sald›rganl›k noktas›nda tam bir anlaflma içindedirler. Zaten emperyalistlerin “konuya dahil” olmamalar›n›n nedeni de budur. Nihayetinde AKP de, CHP de emperyalistlerin ve onlar›n uflaklar›n›n politikalar›n› büyük bir istek ve flevkle sürdüreceklerinin sinyallerini ve güvencesini fazlas›yla vermektedirler.
AKP, “Kürt sorunu”nda farkl› m› düflünüyordu? Hakim s›n›f klikleri aras›nda bir dizi meselede yaflanan çeliflki ve çat›flma kendisini daha önceden de aç›k bir biçimde hissettiriyordu. Kendini AKP’de ifade eden ve onun uygulad›¤› politikalarda somutlayan Türk hakim s›n›flar›n›n bir kli¤i uygulad›¤› ki-
17
50 mi politikalarda “farkl› söylemler” kullansa da ard›ndan yaflanan tart›flma ve çeflitli uyar›lar sonras›nda “devlet politikas›n›” uygulamaya mecbur kal›yordu. Örne¤in AKP’nin “Kürt Sorunu” karfl›s›nda söylemde farkl› ancak özde ayn› tavr› baz› çevrelerce (liberal, reformist ve Ulusalc›) olumlu bulunur ve ayakta alk›fllan›rken; Kürt Ulusal Sorununa iliflkin esas›nda çözüm içermeyen (ki hakim s›n›flar bu sorunu çözemez) bu yaklafl›m bile yap›lan “uyar›” ve “balans ayar›” ile düzeltilmiflti. Bu “düzeltme harekat›” sonras›nda Erdo¤an birden “flahin” kesilmiflti. Yine fiemdinli’de faflist devletin gerçek yüzünün; genelde halka karfl› özelde Kürt ulusuna karfl› sald›rganl›¤›n›n ayan beyan ortaya ç›kmas› üzerine, Erdo¤an’›n ilk tepkisi “ucu nereye giderse gitsin” oluyor, ucu Genelkurmay’a gidince ise, yap›lan “uyar›” ve “balans ayar›” ile bu söylem “fiemdinli halk›n›n tan›kl›¤›na güvenilmez” oluyordu. Yine Van Savc›s›n›n haz›rlad›¤› fiemdinli iddianamesinde kontr-gerilla bafl› Y. Büyükan›t’›n ad› geçti diye hükümet bu savc›y› meslekten almak zorunda b›rak›l›yordu. K›sacas› bu ve benzeri onlarca örnek Türk hakim s›n›flar› ve onlar›n temsilcileri aras›nda yaflanan klik dalafl›na örnek olarak verilebilir.
Klik dalafl›n›n son oyunu: Dan›fltay sald›r›s› Ancak son yaflanan geliflmeler, Türk hakim s›n›f klikleri aras›ndaki bu çeliflkilerin ve dalaflman›n bir üst aflamaya s›çrad›¤›n› göstermektedir. Dan›fltay’a yap›lan silahl› sald›r› sonucunda bir yarg›c›n öldürülmesi ve arkas›ndan bilinçli ve planl› bir biçimde örgütlenen gösteriler, yap›lan aç›klamalar Türk hakim s›n›f klikleri aras›nda yaflanan bu çat›flmay› iyice a盤a ç›karm›fl, yaflanan bu çat›flman›n boyutunu ve derinli¤ini göstermifltir. Kimi çevreler yaflanan bu geliflmeleri laik, anti-laik, “türban sorunu”, cumhurbaflkanl›¤› seçimi, AB’ye girilmesini istemeyen baz› “ulusalc›” güçlerin ifli, çetelerin derin devletin ifli, provokasyon, T‹T, J‹TEM, kontr-gerilla vb. örgütlenmelerin ifli olarak de¤erlendirmekte ve Türk hakim s›n›f klikleri aras›nda yaflanan, bu klik dalafl›n›n üzerini örtmektedirler. Gerek yukar›da de¤indi¤imiz kimi de¤erlendirmeler ve gerekse de burada de¤inmeyi gerekli görmedi¤imiz bir dizi yorum ve “komplo teorisi” Dan›fltay sald›r›s›n›n arka plan›nda yatan gerçek nedeni ortaya koymamaktad›r. Ülkemizde gerçeklefltirilen bu türden “eylemleri” do¤ru de¤erlendirebilmek için her fleyden önce Türk hakim s›n›flar› aras›nda yaflanan klik dalafllar›n› ve Türk hakim s›n›flar›n›n emperyalizme ve dolay›s›yla emperyalist politikalara ba¤›ml›l›¤›n› göz ard› etmemek gerekir. Ülkemizin sosyo-ekonomik yap›s› ve yönetim biçimi beraberinde hakim
s›n›f klikleri aras›nda çat›flmay›/çeliflkiyi sürekli k›lmakta ve bu süreklilik içerisinde bazen bu çeliflkiler ve çeliflkilerin “çözümü” yönünde at›lan ad›mlar, sergilenen pratikler “en uç” noktaya varabilmektedir. Son yaflanan Dan›fltay sald›r›s› ve bunun üzerine kopart›lan “f›rt›nalar”, gerçeklefltirilen protesto gösterileri ve yap›lan aç›klamalar, bu durumun tipik bir örne¤ini yans›tmas› aç›s›ndan kayda de¤er geliflmelerdir.
TC Osmanl›’n›n “komplocu” miras›n› devralm›flt›r TC devleti, Osmanl› Devleti’nden ve özellikle de ‹ttihat ve Terakki Partisi’nden devral›nan komploculuk, çetecilik, suikastlar vb. gibi “iktidar” mücadelesinde her yolu ve yöntemi mübah gören bir gelene¤in mirasç›s› ve devamc›s›d›r. Osmanl› Devleti’nde “iktidar” için “kardefl katlinin” padiflah ferman› ile yasalaflt›r›larak meflrulaflt›r›lmas›, hakim s›n›flar›n “iktidar” mücadelesinde hangi gelenekten beslendikleri konusunda önemli bir örnek oluflturmaktad›r. Osmanl› devleti’nin son dönemine damgas›n› vuran ‹ttihat ve Terakki Partisi’nin önderlerinden Talat Pafla’n›n an›lar›nda; “Biz iktidar› ikiyüz kifliyle Bab-› Ali’yi basarak ele geçirdik” demesi, ülkemizde “iktidar” mücadelesinin hakim s›n›f klikleri aras›nda nas›l verildi¤ine dair tipik ve anlaml› bir gerçe¤e iflaret etmektedir. Yine TC devleti daha kurulamadan Kemalistler ve ‹ttihatç›lar aras›nda yaflanan “iktidar” çat›flmas›nda Kemalistler, baflta ‹ttihatç›lar olmak üzere, tarihin garip bir cilvesi olarak bugün “rejim düflman›” ilan ettikleri ‹slamc›lar ile ittifaka girmifller ve en büyük düflmanlar› olan komünistlere yönelmifllerdir. Baflta M. Suphi olmak üzere KP’nin önderli¤inin önemli bir k›sm›n› vahfli bir komployla Karadeniz’de katletmifllerdir. Kat-
Görülece¤i üzere TC devleti daha kurulufl y›llar›nda, gerek hakim s›n›f klikleri aras›nda yaflanan çeliflkilerin “çözümünde” ve gerekse de s›n›fsal düflmanlar›yla yaflad›klar› çeliflkilerde komplocu, katliamc› bir pratik ve “siyaset yöntemi” seçmifllerdir. TC devletinin kuruluflundan günümüze kadarki yaflanan tarihsel süreç bu gerçe¤i fazlas›yla ortaya koymaktad›r.
liam›n bir numaral› sorumlular›ndan olan “Topal Osman” o dönem M. Kemal’in korumal›¤›n› yapmaktad›r. Ayn› kifli daha sonra M. Kemal’i elefltiren bir milletvekilini öldürmüfl, ard›ndan ise bu kifli yine M. Kemal’in korumas› taraf›ndan öldürülmüfltür. Görülece¤i üzere TC devleti daha kurulufl aflamas›nda miras›n› ve kurumlar›n› devrald›¤› Osmanl›’n›n “Osmanl› oyunlar›n›” da devralm›fl ve kendi klik çat›flmalar›nda “baflar›yla” hayata geçirmifltir. O süreçte Türk hakim s›n›flar›n›n çeflitli kliklerini temsil eden Kemalistler, ‹ttihatç›lar, ‹slamc›lar vb… gerçek s›n›f düflmanlar› olan komünistlere karfl› birleflmifller ve emperyalistlerle iflbirli¤ine girerek ulusal kurtulufl mücadelesine komünistlerin önderlik etmesini ve bu mücadelenin tam anlam›yla amac›na ulaflmas›n›, emperyalizmin ülkemizden kovulmas›n› ve ulusal mücadelenin zafere ulaflt›r›lmas›n›, demokratik devrimin tamamlanmas›n› “baflar›yla” engellemifllerdir. Türk hakim s›n›flar› en büyük düflmanlar› olan komünistlerin önderli¤ini ortadan kald›rd›ktan sonra kendi aralar›nda “iktidar” mücadelesine giriflmifller ve bu mücadele 1922’den itibaren Kemalistler ve ‹ttihatç›lar aras›nda giderek fliddetlenmifltir. ‹ttihatç›lar›n, Kemalistlere boyun e¤memesi sonucunda Kemalistler, ‹ttihatç›lar› 1925 y›l›nda ‹zmir Suikast› giriflimi bahane ederek tasfiye etme yoluna gitmifllerdir. Bu tasfiye sonucunda bir k›s›m ittihatç› “fail” as›larak idam edilmifltir. Görülece¤i üzere TC devleti daha kurulufl y›llar›nda, gerek hakim s›n›f klikleri aras›nda yaflanan çeliflkilerin “çözümünde” ve gerekse de s›n›fsal düflmanlar›yla yaflad›klar› çeliflkilerde komplocu, katliamc› bir pratik ve “siyaset yöntemi” seçmifllerdir. TC devletinin kuruluflundan günümüze kadarki yaflanan tarihsel süreç bu gerçe¤i fazlas›yla ortaya koymaktad›r. Türk hakim s›n›flar› kendi aralar›ndaki klik mücadelesinde dönem dönem fliddeti ve pro-
16-29 Haziran 2006 vokasyonlar› “baflar›yla” kullanm›fllar ve bu türden “siyaset yöntemleriyle” rakip hakim s›n›f kliklerini tasfiye etmeyi, tasfiye edemiyorsa da güçten düflürmeyi hedeflemifllerdir. Ülkemizde yaflanan askeri darbeler bir yan›yla emperyalist politikalar›n ülkemizde sorunsuz ve baflar›yla uygulanmas›n›n bir arac› olarak ifllev görmüflken; di¤er yan›yla hakim s›n›f kliklerinin kendi aralar›ndaki klik dalafl›n›n bir sonucu olarak ortaya ç›km›fllard›r. 27 May›s askeri darbesi ve ard›ndan A. Menderes ve iki bakan›n as›lmas›, 12 Mart ve 12 Eylül darbeleri, Türk hakim s›n›flar› aras›nda yaflanan klik dalafllar›n›n ve emperyalist politikalar›n ülkemizde engelsiz bir biçimde uygulanmas› amac›yla gerçeklefltirilen askeri müdahalelerdir. Türk hakim s›n›flar›n›n emperyalistlerden ve emperyalist politikalardan ba¤›ms›z politikalar izleyemeyece¤i ve bu klik dalafllar›n›n do¤rudan emperyalist politikalarla iliflkilenmesi beraberinde ülkemizde yaflayan Türk, Kürt ve çeflitli milliyetlerden halk›m›za yönelik katliam, bask›, sald›r› politikalar›n›n izlenmesini de getirmektedir. Türk hakim s›n›flar›n›n bu türden klik dalafllar› beraberinde, halk›m›za yönelik sald›rganl›¤›n daha üst bir aflamaya s›çrat›lmas›n› da getirmifltir. Hakim s›n›flar bir yandan kendi aralar›nda klik mücadelesi verirken ve bu mücadele dönem dönem en uç biçimde tezahür ederken; iflçi s›n›f›na emekçi halk›m›za, onun devrimci ve komünist öncülerine yönelik sald›r›lar›n› hiç aksatmadan devam ettirmifllerdir. Hakim s›n›flar aras›ndaki çeliflkinin fliddetlendi¤i dönemde ise bu sald›rganl›¤›n dozaj› daha da art›r›lm›flt›r. Bugün yaflanan süreçte; hakim s›n›f klikleri aras›nda yaflanan çeliflkinin fliddetlenmesi, ülkemizin bulundu¤u co¤rafyada yeni emperyalist politikalar›n uygulanmas›n›n gündeme gelmesi, beraberinde Türk hakim s›n›flar›n›n ve onlar›n zor ayg›t› olan TC devletinin halka, devrimcilere ve özelde de komünistlere yönelik sald›rganl›¤›n›n azg›nlaflmas›n› getirmifltir. Proletarya Partisi’ne yönelik kapsaml› sald›r›lar›n oldu¤u bu süreçte, bu sald›rganl›¤›n bir nedeni de bölgemizde uygulanmaya konulmak istenen emperyalist politikalar ve bu politikalar do¤rultusunda hakim s›n›f kliklerinin kendi aralar›ndaki klik dalafl›n›n fliddetlenmesiyken, di¤er nedeni de yaflanan bu çeliflkinin keskinli¤inin halkta yarataca¤› etki ve halka yönelik sald›r›lar karfl›s›nda durarak var olan bu etkiyi politik iktidara yöneltecek/yönlendirebilecek yegane gücün Proletarya Partisi olmas›ndan kaynakl› oldu¤unu gözden kaç›rmamak gerekir.
16-29 Haziran 2006 Söz konusu olan halka, devrimcilere ve komünistlere yönelik sald›r› oldu¤unda, hakim s›n›f klikleri kendi aralar›ndaki klik mücadelesini bir kenara b›rakmakta ve sald›r›lar›n› en üst düzeyde ve bir ittifak halinde gerçeklefltirmektedirler. Bu onlar›n s›n›fsal durufllar›n›n bir gere¤i olarak ortaya ç›kmaktad›r. Hakim s›n›f kliklerinin emperyalist politikalardan ba¤›ms›z olmayan bu klik dalafllar›nda halk kitlelerinin tepkileri ve kendili¤inden hareketleri, hakim s›n›flar taraf›ndan kendi klik dalafllar› için bir kald›raç ifllevi olarak kullan›lmaya çal›fl›lmaktad›r. Hakim s›n›flar kendi aralar›nda yürüttükleri dalafl›, emperyalist politikalar do¤rultusunda kimi dönem “sol” politikalar izleyerek, halk›n devle-
18 s› yapmaktad›rlar. Hangi de¤erlendirme yap›l›rsa yap›ls›n hangi ça¤r› gerçeklefltirilirse gerçeklefltirilsin, kesin olan bir fley var ki; gerçekleflen Dan›fltay sald›r›s› (planl›, örgütlü, yönlendirilmifl bir sald›r› olup olmad›¤›na bak›lmaks›z›n) sonras›nda yap›lan aç›klamalardan da görülece¤i üzere, hakim s›n›f klikleri aras›nda dalafl›n gittikçe k›z›flt›¤›n›, “sine-i millete dönme” ça¤r›lar›n›n yap›ld›¤› bir döneme rast gelmesi aç›s›ndan ele al›nd›¤›nda var olan ortam›n üzerine, “atefl üzerine benzin dökme” ifllevine bürünmüfltür. Türk hakim s›n›flar›n›n klik dalafl› ve dalaflta halk kitlelerini kendi arkalar›na yedekleme çabas› ve giriflimlerini olabildi¤ine art›rm›flt›r. Ülke çap›nda flu veya bu oranda kitlelerin
de¤inmekte yarar vard›r. Bu iddia do¤ru ve gerçekçi bir iddia de¤ildir. Türk hakim s›n›flar›n›n emperyalist efendilerinin karfl›s›nda ba¤›ms›z, kendi bafllar›na politika izleyebilme flanslar› ve imkanlar› yoktur. Hangi klik olursa olsun, Türk hakim s›n›flar› ülkemizde kendi iktidarlar›n›n devam› için emperyalistlerin her türlü deste¤ine ihtiyaç duyduklar›n›n fazlas›yla fark›ndad›rlar. Nitekim bugün hükümeti elinde bulunduran ve kendisini AKP arac›l›¤›yla ifade eden hakim s›n›f kli¤i için de bu yaklafl›m›m›z geçerlidir. K›sa bir süre önce ABD’de “Baflbakan dan›flman›” s›fat›yla C. Zapsu’nun emperyalist efendilerine, “Erdo¤an ve hükümetinin delikte afla¤›ya süpürülmesi yerine kulla-
50 do¤an ve hükümetinin emperyalist politikalar› hayata geçirmede, eski hükümetlere oranla bu kadar pervas›z olmas›n›n ard›nda yatan neden, emperyalistlerin deste¤ine duydu¤u ihtiyaçt›r. Zaten Erdo¤an ve hükümeti, emperyalistlerden ald›¤› bu destek sayesinde bugün “bafl›n› dik tutabilmekte”, rakip hakim s›n›f kli¤ine karfl› daha güçlü ç›k›fllar yapabilmektedir. Bu nedenle tüm bu yaflananlar›, “laik, anti-laik, “türban” vb. çeliflkisi/çat›flmas› olarak de¤erlendirmek eksik bir de¤erlendirme olacakt›r. Bu meselenin sadece görünen bir yüzüdür. Bu durum yukar›da ifade edilen nedenler bir yana esas yaflanan Türk hakim s›n›flar› aras›ndaki klik dalafl›d›r. Ve bu dalaflta em-
Proletarya Partisi zorluklar› aflacak güçtedir Proletarya Partisi’ne yönelik son süreçte yaflanan sald›r›lar, Türk hakim s›n›flar›n›n kendi aralar›ndaki dalafllar›ndan, emperyalizmin özellikle Ortado¤u’daki politikalar›ndan ve Proletarya Partisi’nin yöneliminden ba¤›ms›z olarak de¤erlendirilmemelidir. te, iktidara, hakim s›n›flara yönelik tepkilerini ve öfkelerini ustaca yönlendirerek hakim s›n›f kliklerinin bir kesiminin politikalar›n›n güçlenmesini sa¤lamaya çal›flmaktad›rlar.
Hedef rejim mi, hükümet mi? Son dönem yaflanan Dan›fltay sald›r›s› tam da bahsini etti¤imiz bu zemin üzerinden yükselmekte; Türk hakim s›n›flar›n›n CHP’de somutlanan kli¤inin aç›klamalar›yla; “bu sald›r› rejimin temellerine yönelik” bir sald›r› olarak de¤erlendirilerek, Genelkurmay Baflkan›; “eylemlerin devam ettirilmesi”ni talep etmektedir. Türk hakim s›n›flar›n›n bir di¤er kli¤inin sözcülü¤ünü yapan AKP ise bu sald›r›n›n “bir komplo oldu¤unu”, “Hedefin rejim de¤il, hükümet” oldu¤unu ileri sürmektedir. Bunun d›fl›nda kalan bir dizi “sa¤” ve “sol” çevre sald›r›y› kendi aç›lar›ndan de¤erlendirmekte ve kimileri “aman dikkat” ça¤r›-
hakim s›n›f kliklerinin ard›nda saf tutmas› sa¤lanmaya çal›fl›lmaktad›r. Burada önemli ve Türk hakim s›n›flar›n›n klik dalafl›nda belirleyici olan bir di¤er nokta ise, gerek hükümet görevini yürüten ve bu anlam›yla Türk hakim s›n›flar›n›n birli¤ini temsil eden AKP ile muhalefette olan ancak TSK ve bürokrasi içinde etkinli¤i ile önemli bir güç olan ve kendisini CHP’de somutlayan hakim s›n›f kli¤inin emperyalistlerle iliflkileridir. ABD emperyalizminin Irak iflgaliyle fiili olarak yer ald›¤› Ortado¤u bölgesinde yaflanan son geliflmeler ve ABD’nin “Büyük Ortado¤u Projesi çerçevesinde” ‹ran sald›r›s›n› gündeme getirmesi beraberinde Türk hakim s›n›flar›na hangi klik olursa olsun- önemli görevler ve sorumluluklar yüklemektedir. Burada AKP’nin ABD emperyalizminin taleplerine “direndi¤i için” Dan›fltay sald›r›s›n›n gerçeklefltirildi¤i ya da baflka bir ifadeyle Türk hakim s›n›flar›n›n ‹ran sald›r›s›nda fiili olarak yer almas› için “ikna edilmesi” olarak de¤erlendirilmesine
n›lmas›” gerekti¤ini hat›rlatmas›, Türk hakim s›n›flar›n›n bu gerçe¤in “bilincinde” olduklar›n› yeterince göstermektedir. Erdo¤an ve hükümet arac›l›¤›yla kendisini ifade eden Türk hakim s›n›flar›n›n “‹slamc›-muhafazakar” maskeli bu kli¤inin emperyalist politikalar do¤rultusunda kullan›lmaya haz›r ve istekli oldu¤unu bu sözler yeterince ispatlamaktad›r. Öte yandan AKP’nin izledi¤i politikalar›n pek ço¤unun emperyalist politikalar do¤rultusunda olmas›, zaten bu kli¤in bütün mesaisinin, bölgemizde emperyalist politikalar›n uygulanmas›na harcand›¤›n›, Erdo¤an’›n deyimi ile “adeta ülkeyi pazarlamakla mükellef oldu¤u” düflünüldü¤ünde, bu hakim s›n›f kli¤inin bütün amac›n›n ve hedefinin emperyalist efendilerine hizmet oldu¤u daha net a盤a ç›kar. Bu hizmetten Erdo¤an ve hükümette kendisini ifade eden hakim s›n›f kli¤inin ç›kar› ise emperyalistlere pazarlanan ülke kaynaklar›m›zdan alaca¤› komisyon ve hiç kuflkusuz ki önümüzdeki seçimlerde destektir. Er-
peryalist efendilerini ikna eden ve halk kitlelerinin deste¤ini yaratt›¤› sahte gündemle arkas›na alan klik baflar›yla ç›kacakt›r. Yaflananlar AKP’de kendini ifade eden kli¤in hareket alan›n›n önemli oranda daralt›ld›¤›na iflaret etmektedir. Önümüzdeki süreçte ülkemizin bulundu¤u co¤rafyada emperyalist politikalar›n en baflar›l› biçimde uygulanmas› do¤rultusunda, hangi klik daha istekli ve azimli olursa, halk kitlelerini kendi yaratt›klar› suni gündemler arac›l›¤›yla kendi politikalar›n›n arkas›na yedekleyebilirse o klik bu mücadeleden baflar›yla ç›kacakt›r! Hakim s›n›f klikleri aras›nda yaflanan bu klik dalafl›nda kaybeden, zararl› ç›kan ise iflçi s›n›f› ve emekçi halk olacakt›r. Hakim s›n›f klikleri aras›nda yaflanan bu dalafllar esnas›nda özellefltirme sald›r›s›n›n devam etmesi, yeni sald›r› yasalar›n›n ç›kart›lmas›n›n gündemde durmas› ve birbiri ard›na yaflanan bir dizi geliflme bu yaklafl›m›m›z› güçlendiren bir durum arz etmektedir.
19
50 ‹flte gözden kaç›r›lmamas› gereken nokta ise hakim s›n›f kliklerinin kendi aralar›ndaki bu dalaflmalar›n›n arka plan›nda halka, devrimcilere ve komünistlere yönelik sald›r›lar›n alabildi¤ine azg›n bir flekilde sürdürülmesi yatmaktad›r. Bir yandan özellefltirmeler, yarg› kararlar›yla devam ettirilirken Terörle Mücadele Yasas› (TMY) gibi yasalardan baz›lar› resmilefltirilmeyi beklerken, baz›lar› ise yasalaflt›r›lm›flt›r. Yaflanan tüm bu “gürültünün” arka plan›nda bu gerçekler yatmaktad›r. Türk hakim s›n›f kliklerinin halka yönelik bu sald›rganl›¤›nda bu noktalar kendisini aç›k bir biçimde hissettirirken, pratikte ise iki yönlü bir sald›r› ön plana ç›kmaktad›r. Bunlardan birincisi Kürt Ulusal Hareketi ve somutta Kürt halk› iken, di¤eri ise ülkemizde sosyal kurtulufl mücadelesi veren komünistlerdir. Türk hakim s›n›flar›n›n, TC devletinin kuruluflundan itibaren Kürt ulusuna yönelik asimilasyon, katliam, yok sayma ve bask› politikalar› izleyegeldikleri bilinen ve ortada olan bir gerçektir. Türk hakim s›n›flar›n›n Kürt ulusuna yönelik bu imha ve inkar politikalar› içinden geçti¤imiz süreçte bizim de¤ifltirerek ama özünden ve h›z›ndan hiçbir fley kaybetmeden devam ettirilmektedir. Kürt Ulusal Hareketi önderli¤inin “stratejik yaklafl›m›na” ve her türlü “bar›fl” politikas›na ra¤men imha ve inkar siyaseti azg›n bir flovenizm dalgas› eflli¤inde, gerillaya ve halka yönelik askeri operasyonlarla sürdürülmektedir. Yine Türk hakim s›n›flar›n›n, Kürt ulusuna yönelik sald›r›lar›na benzer bir biçimde ülkemizde Demokratik Devrim mücadelesi veren komünistlere yönelik katletme, iflkence, tutuklama sald›r›s› bugün de tüm h›z›yla sürdürülmektedir. Türk hakim s›n›flar›n›n kendi aralar›ndaki klik dalafl›nda ortaklaflt›klar› nokta komünistlere ve Proletarya Partisi’ne yönelik sald›r›d›r. Son bir ayd›r, ülkemizde Proletarya Partisi’ne yönelik artan tutuklama slad›r›lar›, s›n›f düflmanlar› olan komünistleri ve Proletarya Partisi’ni Türk hakim s›n›flar›n›n ne denli önemsediklerini ve kendileri aç›s›ndan bir tehlike olarak gördüklerini göstermektedir. Nitekim bu önemsemenin ve korkunun do¤al bir sonucu olarak birbiriyle öyle k›yas›ya bir klik dalafl› içinndeyken bile (halk›m›z›n güzel bir deyimiyle “iki eli kanda olsa bile”) Proletarya Partisi’ne yönelik tüm güçleriyle azg›n bir sald›r› içine girmifllerdir. Faflizm bu sald›r›lar bir yana, burjuva-feodal bas›n yay›n organlar› ve televizyonlar arac›l›¤›yla bu sald›r› olabildi¤ince art›larak “TKP/ML’yi çökertiriz”, “T‹KKO’yu çökerttik” vb. türden bildik ve oldukça tan›d›k aç›klamalarla, yalan haberlere yer vermifllerdir. Faflizmin maafll› memurlar›n›n aç›klamalar›, burjuva-feodal bas›nda, “terör örgütüne darbe vuruldu”, “teröre büyük darbe” vb. haberleri bir yana daha i¤renç ve afla¤›l›k karfl›-devrimci propagandalar eflli¤inde manfletlere ve
haber bültenlerine tafl›nm›flt›r. Bir yandan komünistleri ve Proletarya Partisi’nin Ermeni soyk›r›m› vesilesiyle “Türk halk›ndan hesap soraca¤›z”(!) abuk sabuk yalan›n› ortaya atarken; öte yandan ise “örgütte tecavüz” vb… kendi s›n›fsal durufllar›n› ve ahlaklar›na uygun düzeysiz haberler yapmaktan geri durmam›fllard›r.
Burjuva bas›n psikolojik harekat›n sözcüsüdür Türk hakim s›n›flar›n›n komünistlere ve Proletarya Partisi’ne yönelik “psikolojik harekat” konsepti çerçevesinde yürüttükleri bu türden, yalan, çarp›tma ve düzeysiz haberler hiç kuflkusuz ki yeni ve yabanc› de¤ildir. Son da olmayacakt›r. Geçmifl süreçlerde bu ve benzeri aç›klamalar ve haberler s›kl›kla yap›lm›flt›. Ülkemizde Proletarya Partisi faflizmin maafll› memurlar›n›n aç›klamalar› ve burjuva-feodal bas›na göre pekçok kez “çökertilmiflti”(!) Ancak her ne hikmetse, “çökertilen Proletarya Partisi” eskisinden daha güçlü bir biçimde, aya¤a dikilmifl, yoluna ve mücadelesine devam ederek, s›n›f düflmanlar›na, korku ve kayg› salmaya devam etmifltir. Ancak faflizmin Proletarya Partisi’ne yönelik son süreçte yöneltti¤i bu sald›r›lar›n daha özel bir anlam›n›n oldu¤unu da gözden kaç›rmamak gerekir. Bu durum ise yaflanan sald›r›yla birlikte, faflizmin ve burjuva-feodal medyan›n eflgüdümlü bir biçimde ve hiç kuflkusuz ki ayn› merkezden beslenen “psikolojik sald›r›” kampanyas›yla net olarak ortaya ç›kmaktad›r. Proletarya Partisi’ne yönelik son süreçte yaflanan sald›r›lar, s›n›f mücadelesinin do¤al seyri içinde yaflanabilecek/yaflanabilen geliflmeler ve olas›l›klar olmas›na ra¤men, bu sald›r›n›n “gere¤inden fazla” abart›larak propaganda edilmesi, bir yandan faflizmin Proletarya Partisi ve Halk Savafl› çizgisi karfl›s›nda duydu¤u korkunun ve kayg›n›n ürünüyken di¤er yandan içinden geçti¤imiz sürecin belli bafll› özelliklerinden ve çeliflkilerin keskinleflmesinden kaynakl›d›r. Proletarya Partisi’ne yönelik son süreçte yaflanan sald›r›lar, Türk hakim s›n›flar›n›n kendi aralar›ndaki dalafllar›ndan, emperyalizmin özellikle Ortado¤u’daki politikalar›ndan ve Proletarya Partisi’nin yöneliminden ba¤›ms›z olarak de¤erlendirilmemelidir. Gerek Türk hakim s›n›flar›n›n kendi aralar›ndaki klik mücadelesi ve gerekse de, halka yönelik kapsaml› sald›r›lar›n sonucunda yaflanan hoflnutsuzluk, büyük rakamlara ulaflan iflsizlik ve bununla do¤ru orant›l› olan iflsiz ve yoksul say›s›ndaki muazzam art›fl, halk kitleleri içerisinde belli bir hareketlili¤e ve tepkiye neden olmaktad›r. ‹flgününe denk gelmesine ra¤men 2006 1 May›s’›n›n ülkemizde ortaya ç›kard›¤› tablo bu durumu net olarak yans›tmaktayd›. Öte yandan özellikle
ABD emperyalizminin Irak iflgalinden sonra, tehditlerini ‹ran’a yöneltmesi, halk kitlelerinde, ABD emperyalizmi nezdinde emperyalist politikalara karfl› öfkeyi, tepkileri daha da belirginlefltirmekteydi. Tüm bu politik geliflmeler içerisinde, Proletarya Partisi’nin Halk Savafl›’na yönelik net ve berrak yaklafl›m›, gerilla mücadelesini yükseltme kararl›l›¤› ve bunu içeren pratik yönelimi; ayn› zamanda bu yönelimini politik içeri¤i oldukça güçlü ve hesap sorucu eylemlerle yaflama geçirmesi, halk kitlelerine yönelik hakim s›n›flar›n yaratm›fl olduklar› sahte gündemlerin arka plan›nda yatan gerçekleri teflhir dire¤ine çivilemesi ve kitlelerin yürümesi gereken yolun, yapmas› gerekenlerin yarat›lan sahte gündemlerin peflinden gitmek de¤il, Halk Savafl› ve gerilla mücadelesinin yükseltilmesi oldu¤unun propaganda edilerek, bu yönelim içine girilmesi beraberinde faflizmin bütün imkan ve olanaklar›yla Proletarya Partisi’ne yönelmesini getirmifltir. Hakim s›n›flar›n emrindeki kolluk güçlerinin, Proletarya Partisi’ne yönelik sald›r›lar›ndaki ele al›fllar› ve yaklafl›mlar›, yine bu sald›r›lar sonucunda yap›lan aç›klamalar ile oluflturulan sahte zafer havas›, Proletarya Partisi’nin kitlelere yönelik vermifl olu¤u “gerilla savafl›n› yükseltme” mesaj›n›n; faflizmin maafll› uflaklar› taraf›ndan da oldukça net olarak “anlafl›ld›¤›n›” göstermektedir. Proletarya Partisi’nin s›n›f düflmanlar›; Proletarya Partisi’nin yönelimini ve ele al›fl›n› kendileri ve politik iktidarlar› aç›s›ndan “hakl› olarak” yaflamsal bir tehlike olarak alg›lam›fllar ve tüm güçleriyle Proletarya Partisi’ne yönelmifller, onun savafl› yükseltme yönelimine darbe vurmak istemifllerdir. Estirilen bu sözde zafer havas›, faflizmin Proletarya Partisi’ne yönelimiyle birlikte baz› tutsakl›klar›n yaflanmas› ola¤and›r. S›n›f mücadelesi içinde düflmana tutsak düflmek anlafl›labilir bir olgudur. ‹flte tam da bu nedenle faflizmin sözcüleri taraf›ndan yaflanan bu geliflmeler üzerinden daha yo¤un ve kapsaml› bir “psikolojik harekatla” beslenen karfl› devrimci sald›r›ya baflvurulmas› anlaml›d›r. Bu nokta üzerinde hassasiyetle durulmal›d›r. Faflizmin bu yönlü bir sald›r›ya giriflmesinin alt›nda daha kapsaml› ve bilinçli bir hesap vard›r. Bu hesap faflizmin Proletarya Partisi’nden ve onun yöneliminden, “gerilla savafl›n› yükseltme” ça¤r›s›ndan ve bu ça¤r›n›n halk kitlelerinde yank› bulmas›ndan ne kadar çekindi¤inin, kendi a¤›zlar›ndan aç›k bir ilan›d›r. Bu nedenle faflizm ve onun temsilcileri ülkemizdeki s›n›f mücadelesi içerisinde yaflanmas› her an ihtimal dahilinde olan bu türden geliflmeleri oldu¤undan daha fazla abartarak, psikolojik savafl teknikleri kullanarak ve yalan haberlerle besleyerek, kitleleri Proletarya Partisi’nin flahs›nda manipülasyona tabi tutmufllard›r. Çünkü Proletarya Partisi’ne yöneltilen bu sald›r›larla, onun yöneliminin engellenemeyece¤i, Halk Savafl› çizgisinin
16-29Haziran 2006 ve onun ülkemizdeki savuncular›n›n bitirilemeyece¤ini en iyi s›n›f düflmanlar› bilmektedir. Tam da bu nedenden dolay›, faflizmin Proletarya Partisi’ne yönelik bu sald›r›lar›yla birlikte, burjuva-feodal bas›n yay›n organlar›, büyük bir gayretle kullan›lmaya çal›fl›lm›fl, Proletarya Partisi ve Halk Savafl› çizgisi karalanmaya, halk kitleleri nezdinde gözden düflürülmeye çal›fl›lm›flt›r. Proletarya Partisi’ne yönelik düflman›n bu sald›r›s›n›n, Proletarya Partisi’nin yöneliminde ve Halk Savafl› çizgisinin uygulanmas›nda belli s›k›nt›lar yarataca¤› aç›kt›r. Bu eflyan›n tabiat› gere¤i böyledir. Ancak bu durum Proletarya Partisi’nin yöneliminde ve Halk Savafl› çizgisinde, yol üzerinde küçük bir tümsekten öteye bir anlama tafl›mamaktad›r. Bu durum geçici ve gizlenilebilir bir olgu oldu¤u için (Proletarya Partisi bu türden sald›r›larla 34 y›ll›k tarihi sürecinde pekçok kez karfl›laflm›fl ve her defas›nda bu türden sald›r›lar› bertaraf edebilmifltir.) S›n›f düflmanlar›, Proletarya Partisi’ne yönelik sald›r›lar› ve yaflanan geliflmeleri alabildi¤ince abartma ve bu sald›r›lar› yalan-yanl›fl haberlerle dezenformasyon amaçl› oldu¤u oldukça aç›k olan beyanatlarda bulunarak, halk kitlelerinde, Proletarya Partisi’nin taraftar ve çerçevesinde olumsuz bir ruh hali yaratmaya çal›flmaktad›r.
Proletarya Partisi zorluklar› aflacak güçtedir! Oysa Proletarya Partisi, faflizmin kendisine yönelik bu sald›r›s›nda, bütün iflleyifli ve kurumlar›yla dimdik ayaktad›r. Yönelimi berrak ve nettir. Halk Savafl› ve silahl› devrim mücadelesi faflizmin bu sald›r›s›yla engellenemez/engellenemedi. Faflizmin bu sald›r›s› ve ard›ndan yap›lan aç›klamalar›n içeri¤i Proletarya Partisi’nin yöneliminin ve Halk Savafl› çizgisinin, s›n›f düflmanlar›nda nas›l bir kayg›, korku ve telafl yaratt›¤›n›n bir kez daha aç›k bir biçimde ilan›d›r. Baflkan Mao’nun ifadesiyle “Düflman sald›r›yorsa bu iyidir. Daha çok sald›r›yorsa bu daha da iyidir. Bu bizim do¤ru yolda oldu¤umuzu gösterir.” Faflizm bu sald›r›s›yla Halk Savafl›n›n, halk›n hakl› mücadelesinin engellenebilece¤i politik yan›lg›s› içerisinde, Halk Savafl› çizgisinin daha güçlü savunulmas› ve bunun pratik ad›mlar›n›n daha da h›zland›r›lmas› gerekti¤ini göstermifltir. Faflizm Proletarya Partisi’ne yönelik bu yönelimiyle gerilla savafl›n›n, Halk Savafl›n›n yükseltilmesinin tohumlar›n› atm›flt›r. Düflman Proletarya Partisi’nden ve Halk Savafl› çizgisinden ne denli çekindi¤ini, kendi içinde fliddetli klik çat›flmalar› yaflarken bile Proletarya Partisi’ne yönelik azg›n bir sald›r› gerçeklefltirerek bir kez daha göstermifltir. Faflizm bu sald›r›s›yla ekti¤i tohumlar› Halk Savafl› f›rt›nas›yla geri alacakt›r. Buna inanc›m›z tamd›r.
16-29 Haziran 2006
20
50
Beyinlerde kurulu barikatlar› y›karak, yeni insan› yaratma mücadelesinde yerimizi alal›m! Dünyay› de¤ifltirip-dönüfltürmeye, onu yeniden yaratmaya aday bizler, kendimizi de¤ifltirip-dönüfltürmenin, yeniden yaratman›n neresindeyiz? Bu soruya her birimizin farkl› yan›tlar verece¤i muhakkak. Verece¤imiz yan›t kavray›fl›m›z oran›nda olaca¤› için yan›tlar da farkl› olacakt›r. Bu do¤ald›r. Ancak as›l olarak prati¤in diliyle bakt›¤›m›zda do¤ru sonuçlara ulaflaca¤›m›z da görülecektir. Böyle bakt›¤›m›z zaman farkl›l›¤›n çok daha derinleflti¤i farkedilecektir. Bu, bize her birimizin teorisiyle prati¤i aras›ndaki fark› vermektedir. Onun içindir ki, bugün as›l üzerinde durulmas› gereken konu, teoriyle prati¤in birli¤i meselesidir. Genelde bir bütün olarak devrimci hareketin, özelde ise biz Marksist-Leninist-Maoist’lerin sürekli vurgulad›¤›; kitleselleflememe, çekim merkezi olamama, kitlelerin devrimcilere karfl› güvensizli¤i, marjinalleflme vb. sorunlar teori ve prati¤in diyalektik birli¤ini sa¤layamam›fl olmam›zdan kaynaklanmaktad›r. Bizler çok iyi bilmekteyiz ki; pratikten kopuk bir teori, teori de¤ildir. Yine devrimci teori olmadan devrimci prati¤in olmayaca¤› da aflikard›r. Demek ki, toplumsal prati¤in içinden ç›kan devrimci teori, ayn› zamanda toplumsal prati¤e yön vermek durumundad›r. Bütün mesele bu diyalektik birli¤in tutarl› bir flekilde yaflama uyarlanmas›d›r. Yaflanan süreç, ödenen bedeller ve kat edilen yola bak›ld›¤›nda, olunmas› gereken noktada olunmad›¤› aç›kt›r. Dahas› bu durumu her birimiz büyük bir rahatl›kla ifade edebilmekteyiz. Peki neden? Bu kaç›n›lmaz bir durum mu? Elbette ki de¤il. Hep söyleriz nesnel dünyan›n de¤ifltirilme mücadelesi öznel dünyan›n de¤ifltirilmesiyle mümkündür diye. Bu do¤ru önermeyi teorik olarak sahiplenmekle birlikte, pratikte ne kadar ete kemi¤e büründürdü¤ümüz ya da büründüremedi¤imiz meselesidir önemli olan. Peki bu aç›dan bak›ld›¤›nda düflüncelerimiz ne kadar prati¤imizle örtüflüyor? Ne kadar›n› eyleme dökebiliyoruz? ‹flte tüm bu sorular hepimizin üzerinde düflünmesi ve çözüm yollar›n› mutlaka bulmas› gereken önemli noktalard›r. Bu tür durumlarda Baflkan Mao’nun “Do¤ru düflüncelerin hayata geçirilmesi üzerine...” adl› makalesi çözümün adresini aç›kça göstermektedir. Yine Baflkan Mao’nun özellikle alt›n› çizdi¤i ve hemen tüm ustalar›n iflaret etti¤i gibi, en mükemmel programlar›n bile onlar› hayata geçirecek kadrolardan yoksun olmas› halinde hiçbir anlam ifade etmedi¤i, baflka bir ifadeyle; bir düflünce do¤ru bir programla ortaya konduktan sonra, onu hayata geçirecek kadrolar›n belirleyici oldu¤u gerçe¤i unutulmamal›d›r. Do¤ru düflüncelerin hayata geçirilmesinin bir de¤il, birçok yolunun oldu¤unu hepimiz biliriz. “Somut koflullar›n somut tahlili” ilkesi her zaman baflvurdu¤umuz bir sözdür. En genel anlam›yla söz konusu do¤rula-
r›n bilinçlere kaz›nmas›-içsellefltirilmesi için, süreklili¤i sa¤lanm›fl siyasal e¤itimin aksat›lmadan verilmesi, verilen bu e¤itimin pratikten kopuk, teorik düzeyde kalmamas› için gerekli olan örgütsel mekanizmalar›n devreye sokulmas› olmazsa-olmazd›r. Dahas› bu e¤itimin prati¤in içinde bilfiil verilmesidir aslolan. “Siyasal çal›flma bütün çal›flmalar›n can damar›d›r.” Bu do¤ru önermeden ne anl›yoruz? Kitabi bilgilerin döne-döne ezberlenmesi fleklinde alg›l›yorsak, daha bafltan yanl›fl yap›yoruz demektir. Do¤rular toplumsal prati¤in içerisinden ç›kar›lacaksa, o zaman öyle mekanizmalar yaratmal›y›z ki, bizim toplumsal prati¤in içindeki tutum ve davran›fllar›m›z› objektif biçimde denetleyebilsin-de¤erlendirebilsin. Ve bu denetleme ve de¤erlendirmelerin ›fl›¤›nda konumland›rabilsin. Tam da burada do¤ru güçlerin do¤ru yerlerde konumland›r›lmas› olgusunun da alt›n› çizmek durumunday›z. Do¤ru düflüncelerin hayata geçirilmesine dair çok fley söylenebilir. Ama önemli olan söylenecek fleylerin çoklu¤undan ziyade nesnel gerçekli¤imizle ne oranda örtüfltü¤ü, ihtiyaçlara ne oranda yan›t verdi¤idir. Bugün elefltiriözelefltiri mekanizmas›n›n devrimci tarzda iflletilmesinin Proletarya Partisi aç›s›ndan hayati öneme sahip oldu¤una, onun geliflme yasas› oldu¤una hiçbirimiz itiraz etmeyiz. Ama elefltiri karfl›s›ndaki tutum ve davran›fllar›m›z buna uygun olmak zorundad›r. Nesnel dünyay› de¤ifltirme-dönüfltürme mücadelesinde oldukça istekli ve heyecanl› olan bizler, ne yaz›k ki, ayn› isteklili¤i ve heyecan› öznel dünyam›z› de¤ifltirmede gösteremiyo-
ruz. Aksine bu konuda oldukça ayak diretiyoruz. Y›llarca bu yan›m›z› koruyoruz, sakl›yoruz. Kolektif içinde ikili bir kimlikle varl›¤›m›z› sürdürüyoruz. Terazinin kefesi e¤ildi¤i zamanda duruma uygun olan kimli¤i öne ç›kar›yoruz. Deyim yerindeyse vaziyeti idare ediyoruz.
“Biz kimiz?” sorusunu sormak... Her durum, her olgu kendisini var-eden nesnel gerçeklikler üzerinde flekillenir. Ve her durum kendi alt evrelerini oluflturarak onlar›n üzerinde tezahür eder. Dünyay› de¤ifltirip-dönüfltürmek, onu yeniden yaratmak gibi zorlu ve soylu bir kavgaya soyunanlar; Demokratik Merkeziyetçilik ilkesine ba¤l› kalmak, somut koflullar›n somut tahlilinden yola ç›karak hareket etmek, elefltiri-özelefltiri silah›n› tam ve devrimci tarzda amac›na uygun olarak kullanmak, kitlelerin ö¤retmeni olmadan önce onlar›n ö¤rencisi olmak, onlardan ö¤renmeyi esas almak, kaprislerimizden, komplekslerimizden s›yr›l›p mütevaz›l›¤›, hoflgörüyü ve erdemi kuflanmak zorundad›r. Asl›nda yukar›da sayd›¤›m›z genel kabul gören ilkelerimizin her biri ayr› bir makale konusudur. Her biri hakk›nda sayfalarca yaz›labilir. Burada yaln›zca sorunun merkezinde yatan olgulara dikkat çekmekle yetinece¤iz. B i r fleyin yanl›fll›¤›n› vurgulaman›n
yeterli olmad›¤›n› biliriz. Alternatif olarak do¤rusunu söylemek de yeterli de¤ildir. Alternatif olarak ileri sürülen, do¤ru olarak önerilen-sahiplenilen düflüncelerin yaflam bulmas› için gerekli ortam›n sa¤lanmas›, mekanizmalar›n yarat›lmas› da gerekmektedir. Dahas› bu da yeterli de¤ildir, zira mekanizmalara ifllerlik kazand›r›lmas› olmazsa-olmazd›r. Bugün gelinen aflamada teorimizin ön gördü¤ü prati¤i sergileyemedi¤imiz gerçeklik olarak bütün ç›plakl›¤›yla karfl›m›zda durmaktad›r. Kitlelerden ö¤renme yerine “burnumuzun dikine” gidip, kitlelerden kopmay›, içine kapanmay›; adil olma objektif davranma yerine, alabildi¤ine ben merkezci ve öznelcili¤in bata¤›na saplanma; burjuvalara tafl ç›kartan kapris, kompleks ve ön yarg›lara kendini kapt›rma... Evet yoldafllar, flimdi bir kez daha yüksek sesle “biz kimiz?” sorusunu soral›m kendimize. Yeninin temsilcisi, Alt›nça¤›n haz›rlay›c›lar› olarak önümüze koydu¤umuz görevleri yerine getirmek, hedeflerimize ulaflmak için yukar›da s›ralanan burjuva hastal›klar›n her birini yaflam›m›zdan söküp atarak, halk›n deyimiyle özüyle sözü bir olan yani düflündü¤ü gibi yaflayan, yaflad›¤› gibi düflünen; yani, teoriyle prati¤in diyalektik birli¤ini yaflama uyarlayan; dürüstlü¤üyle, mütevaz›l›¤›yla kitlelerin gönlünde taht kuran birer militan, örgütleyici olmal›y›z.
‹nand›¤›m›z oranda inand›r›c› olabiliriz Öncelikle teorinin ele al›n›fl›, alg›lanmas›, kavranmas›nda bir yetmezli¤in oldu¤unun alt›n› çizelim. Teorinin beslendi¤i damarlardan kesilip kopar›lmas›, yaflam›n canl› prati¤inden soyutlanmas›, kitaplar›n-sat›rlar›n aras›na s›k›flt›r›lmas› sorunun bir yan›n› olufltururken; bir di¤er yan› (ki, oldukça önemli yan›) kitaplara s›k›flt›r›lan teoriyi hayata uyarlayacak olanlar›n, bu düflüncenin pratikte yap›labilirli¤inin muhakemesini yapmadan, deyim yerindeyse kuru kuruya savunmas›, kendisini de buna inand›rmas›d›r. Tabi burada nesnelden uzak “kendini inand›rma” konusu üzerinde iyice düflünmek gerekir. Bu durum halk deyimiyle “evdeki hesab›n çarfl›ya uymamas›” fleklinde tezahür etti¤i gibi, düflünce sahibinin kendi yapamad›¤›, inanmad›¤› fleylere baflkalar›n›n yapmas›n›-inanmas›n› beklemesi gibi bir ham fikirlili¤i do¤urmaktad›r. Yine proletaryan›n iktidar› için mücadele etti¤imizi, içinde bulundu¤umuz yap›n›n en do¤ru ve en bilimsel yolu izledi¤ini söyleriz, ama bir yandan da devrimin gerçekleflmesini mevcut gidiflatla pek mümkün görmedi¤imizi bütün ruh halimizle ele veririz. Bir yandan da kitlelere içi boflalt›lm›fl, nesnellikten fersah-fersah uzak kuru ajite çekmeye devam ederiz. Ve kitlelerin bize inanmas›n›, peflimizden koflup gelmesini bekleriz.
21
50 Tabi beklenen gerçekleflmeyince (bu durumda baflka sonuç da beklenemez) “bu halk adam olmaz” diyerek ya da on y›llar›n toplumsal prati¤inden ve tarihin imbi¤inden dam›t›larak birikip günümüze kadar gelen ve bütün canl›l›¤›n› koruyan düflüncelerin sorgulanmas›na yöneliriz. Düflüncenin sorgulanmas›na karfl› de¤iliz. Bunu tabi ki yapaca¤›z. Ama kendimizi, hareket tarz›m›z› da sorgulamay› asla ihmal etmeden. Demek ki, baflar›n›n yolu yapt›¤›m›z iflin, koyuldu¤umuz yolun bizi hedeflerimize götürece¤ine olan sars›lmaz inançtan geçmektedir. Yapt›¤›n iflin ucunda ›fl›¤› göreceksin. Yapt›¤›n iflin do¤rulu¤una ve yap›labilirli¤ine inanacaks›n ki, hem yapt›¤›n iflle bütünleflesin, hem de kitlelerin güvenini kazan›p, onlar›n da inanmas›n› sa¤layabilesin. Baflar› için; düflüncenin billurlafl›p-kristalize olmas›, verili koflullarda en ideal araçlar›n yarat›lmas› ve zafere kilitlenme... Çal›flma flevki, heyecan› ancak böylesi bir ruhi flekillenme ile yakalanabilir. Her yeni duruma göre an›nda politika belirleme, ileriye do¤ru at›l›m› sürekli k›lma, siyasal-askeri, ideolojik-politik her alanda tam bir seferberlik ilan etme, siyasal ruhsuzlu¤u kökünden söküp atma, kitlelerin
güven duygusunu yeniden kazanma ve yap›n›n tabandan-tavana kadar tüm faaliyetçilerinde bunu hissettirme ve yaflama geçirme... Kolektifin ald›¤› kararlar›n (en genel anlamda devrim perspektifinden tut, güncele yönelik taktik politikalar›na var›ncaya dek) her faaliyetçinin do¤rulu¤una, yap›labilirli¤ine yürekten inanmas› ve prati¤e geçirme noktas›nda ifle dört elle sar›lmas› bir zorunluluktur. Bu zorunluluk; salt tüzük, disiplin, kural ve kaidelerin bas›nc›yla duyulan zorunluluk olmamal›d›r. Kolektifin karar alma süreci ve aflamalar›n›n mahiyetiyle ilintilendirilmelidir. Kendi düflüncelerinin derli toplu biçimde önlerinde bulan kitleler, esas itibariyle kendilerine ait olan bu düflüncelere dört elle sar›lacakt›r. Bu durum tüm faaliyetçilerimiz için geçerlidir. Düflüncelerinin Parti içinde yank›s›n›, ürüne dönüfltü¤ünü gören her faaliyetçi, büyük bir flevk ve coflkuyla ifle koyulacak, eme¤ini daha da üretken k›lma çabas›na girecektir. Aksi taktirde düflüncelerinin kaile al›nmad›¤›n› düflünecek, her türlü giriflimi ve çabalar›n›n beyhude bir u¤rafltan öteye gitmeyece¤i düflüncesine kap›lacakt›r. Böylece üretimden kopacak, dura¤anlaflacak, bu durum da kaç›n›lmaz olarak
PUSULA Bilimsel do¤rular ç›karlara sald›rmasayd›, çürütülmeye çal›fl›lmazd› Bilimsel her ö¤reti kaç›n›lmaz olarak sömürücü s›n›flar›n ç›karlar›na dokunarak, var olmaya, yaflamaya ve geliflmeye çal›flm›flt›r. Bu gerçeklik onun egemen s›n›flar taraf›ndan sald›r›ya u¤ramas›n›n en güçlü nedeni olmufltur. S›n›f çat›flmas› üzerine kurulmufl bir toplumda tarafs›z ve ba¤›ms›z bir bilim yoktur/olamaz da. Özellikle toplum-bilim alan›nda ortaya konan, gelifltirilen her bilimsel düflünce karfl›tlar›n›n sahipleri taraf›ndan (egemen güçlerce) bask› alt›na al›n›p, susturulmaya, yok edilmeye çal›fl›lm›flt›r. Baflar›s›z kal›nd›¤›nda devreye çarp›t›c›lar, manipülatörler, her türden idealizm savunucusu reformist, oportünistler sokulmufltur. Modern toplumun en ileri s›n›f olan proletaryan›n devrim bilimine karfl› en büyük sald›r› s›n›f uzlaflmac› düflünceleri temel alan reformistlerden ve onun daha geliflkin savunucular› olan revizyonistlerin sinsi ve aç›k sald›r›lar›ndan gelmifltir. Bilimsel devrim ö¤retileri sadece do¤rular›n karfl›tlar› olan egemenler taraf›ndan sald›r›ya bask›ya ve yok edilmeye çal›fl›lmam›flt›r. Ayn› zamanda yan› bafl›nda bulunan, onunla yo¤un iliflki ve karfl›l›kl› çat›flk› içinde bulundu¤u küçük burjuvazinin darl›k, s›n›rl›l›k engeliyle ve tahrifatlar›nca da karfl› karfl›ya gelmifltir. Kaypakkaya yoldafl Türkiye proletaryas›n›n ayd›nlanmas›na ve örgütlenmesine do¤rudan hizmet eden ve bu s›n›f›n görevlerine iflaret eden ve bugünkü düzenin yerine kaç›n›lmaz olarak demokratik halk iktidar›n›n geçece¤ini gösteren bilimsel ö¤retisi att›¤› her ad›mda karfl›tlar›n›n sald›r›lar›
ve engeliyle karfl›laflt›. O’nun ideolojik-politik karfl›tlar› olan revizyonistler, reformistler onun teorik görüfllerine, politik çal›flmalar›na karfl› mücadeleyi elden hiç b›rakmad›. Düflüncelerinin parti içinde ve devrimci çevrelerde yay›lmas›n›, fikirlerinin geliflimini engellemeye, baflaramay›nca tahrif ederek çarp›tmaya gözden düflürmeye çal›flt›rlar. Hatta daha ileri giderek onu fiziksel olarak imha etmeye kalkt›lar. O’nun bütün mücadele yaflam› toplumun ekonomik-politik-kültürel yaflam›na egemen olan yasalar› ortaya ç›karmak, bu yasalar›n ›fl›¤›nda toplumsal yap›n›n geliflimi önündeki engeller olan baflta emperyalizmin dayanaklar› olan feodalizmi, komprador kapitalizmi devirmek için proletaryay› ve emekçileri devrimci silahla donatmakt›. “Dünyan›n hiçbir yerinde proleter hareket birdenbire ortaya ç›kmam›flt›r, dünyan›n hiçbir yerinde böyle ortaya ç›kamazd›” der büyük usta Lenin yoldafl. Yine der ki “bizzat ileri iflçilerin, s›n›f bilinçli iflçilerin uzun mücadeleleri ve zorlu çabalar›yla proleter s›n›f hareketini her türlü küçük-burjuva katk›lardan, s›n›rl›l›klardan, darl›klardan ve tahrifattan kurtarmak ve onu sa¤lamlaflt›rmak mümkün olmufltur.” Türkiye devrimci hareketinin geliflimi ve ilerlemesi, s›n›f bilinçli proleterlerin elinde muazzam bir silaha dönüflümü de “birden bire” olmad›. Y›llarca pasifist parlamentarist görüfllerin alt›nda reformizmin bunalt›c› darl›¤›na “Bir avuç yurtsever ayd›n›n ordu içinde darbe” anlay›fl›na bel
16-29 Haziran 2006
yozlaflma ve çürümeyi getirecektir. Ve bir noktadan sonra çürüyen her nesne parçac›¤› gibi bütünden kopup toz zerrecikleri fleklinde yok olmas›na, daha do¤rusu art›k eski mahiyetinin d›fl›nda baflka bir fley olmas›na neden olacakt›r. Kolektif, insan ö¤üten makine de¤ildir. ‹nsan› e¤iten, onu ayaklar› üzerine diken, yarat›c› yanlar›n› a盤a ç›karan, eme¤ini verimli k›lan, ona toplumsal kiflilik kazand›ran, sistemden kaynakl› bast›r›lm›fll›klar›na son verip, özgürleflmesinin yolunu açan ve en nihayetinde onu insanlaflma yürüyüflüne katan bir ifllev görmelidir-ifllev görendir. Toplumsal mücadelenin içinde yer alan her faaliyetçi yapt›¤› iflle bütünleflmeli, alan›nda uzmanlaflmay› önüne hedef koymal›d›r. Üretim araçlar›na, insana ve insana dair her fleye karfl› yabanc›laflmay› s›f›r noktas›na çekmelidir. Yukar›da da belirtti¤imiz gibi yapt›¤› iflin hem do¤rulu¤una, hem de baflar›yla tamamlanaca¤›na önce kendisi inanmal›d›r. Bugün insanlar›m›zda ciddi anlamda siyasal gerilik, ideolojik yetmezlik, alg›lama ve anlatmadaki yetersizliklerin nedenleri-niçinleri irdelendi¤inde yukar›da anlat›lmaya
çal›fl›lan olgularla s›k s›k karfl›lafl›lacakt›r. Y›llarca Parti saflar›nda olup hiç mi hiç kendini gelifltirememifl; al›fl›lagelmifl, kal›plaflm›fl cümlelerin d›fl›nda söyleyecek tek bir sözü olmamas› baflka nas›l aç›klanabilir? Bu üretimsizlik, bu ruhsuzluk, bu içe kapanma nas›l aç›klanabilir? Baflkan Mao der ki, “e¤er bir insan y›llarca hiçbir siyasal ilerleme kaydetmiyor, hep yerinde say›yorsa; bu, iki fleyden kaynakl› olabilir; ya zekas›nda bir sorun vard›r, ya da inanç sorunu vard›r.” Bir noktan›n alt›n› önemle çizmek durumunday›z. Gerek bir bütün olarak devrimci hareket, gerek Proletarya Partisi feda ruhu, direngenlik, devrimci mücadelede ›srar ve daha birçok alanda yarat›lan de¤erler manzumesine sahiptir. Kan-can pahas›na yarat›lan tüm de¤erler bizimdir. Ve onlar art›lar›m›z olarak, kazan›mlar›m›z olarak yads›namaz biçimde yüreklerimizdeki yerlerini alm›fllard›r. Burada as›l amaç zaaflar›m›za açmazlar›m›za yönelmek; bunlar›n nedenleriniçinleri üzerinde kafa yormakt›r. Ve bu zaaflar›m›zdan, açmazlar›m›zdan olabildi¤ine ar›nmak, bunu baflarmak için kendimize yönelmekte tereddüt etmemek, yaflam›n canl› prati¤i içinde büyük dersler ç›karabilmektir.
ba¤layan, kitlelerin devrimdeki rolünü inkâr eden milli burjuvazinin darbeci görüfllerine; keza bir avuç öfkeli ayd›n›n› kitlelerin devrimdeki rolünü a盤a ç›kart›p onlar› örgütleyerek k›rlardan flehirlere do¤ru ilerleyen, uzun süreli Halk Savafl› stratejisi yerine öncü savafl teorisinin yön verdi¤i fokocu tezlerine karfl› uzun süreli yo¤un bir mücadele içinde proletaryan›n devrim ö¤retisi olufltu. Uzun bir ideolojik-politik mücadele içinde ad›m ad›m proleter devrimci tezler olufltu. Türkiye devrimci hareketi içinde küçük burjuvazi taraf›ndan uzun bir süre modern revizyonizmin etkisi alt›nda kalarak sosyal emperyalizmin bilinçsiz savunuculu¤u yap›ld›. Bu anlay›fl devrimci hareketin önemli bir kesiminde ve uzun bir süre etkili oldu. En önemlisi de Kemalizm’in bitmek bilmeyen hayranl›¤› alt›nda komprador burjuva ve toprak a¤alar›n›n egemen ›rkç› floven görüfllerinin etkisidir. Yar›m asra yak›n bir süre onun etkisi alt›nda kal›nd›. O’nun feodal-faflist yüzü görülemeyerek, Kemalizm’in “milli burjuva”, “küçük burjuva s›n›f›n”, “ilericidevrimci” görüflleri oldu¤u iddia edildi ve savunuldu. Kemalizm dalkavuklu¤u ve hayranl›¤› devrimci hareketin geliflim ve ilerlemesini bask› ve zulüm alt›nda en demokratik haklar›ndan yoksun b›rak›lan Kürt halk›yla ve proletaryas›yla bütünleflmesini engelledi. Kemalizm savunuculu¤u yap›larak mazlum ve ezilen bir ulusun kendi kaderini tayin hakk› reddedildi; flovenizmin, Türk milliyetçili¤in a¤›r gerici zinciri devrimci hareketin geliflimine vurulmufl pranga olarak kald›. Oysa çok iyi bilinmektedir ki Türkiye iflçi s›n›f›n› ve çeflitli milliyetlerden emekçi halk› sömürüsüz bask›s›z bir topluma, özgürlü¤e, ba¤›ms›zl›¤a ve sosyalizme götürmek için sa¤lam bilimsel görüfllere sahip olmak gerekirdi. Burjuva feodal sistemin
yaratm›fl oldu¤u düflünceler ve görüfller elefltirici bir tutumla ve tek bir noktas› atlanmaks›z›n ele al›n›p gözden geçirilmeli ve bu elefltirel sorgulay›c› bilimsel dünya görüflü üzerinde örgütlenmenin ve ayd›nlanman›n yolu gösterilmeliydi. Eskinin yerine yeninin geçece¤ini gösteren bilimsel devrimci ö¤reti, bütünlüklü, sa¤lam ve devrimci olmal›yd›. Yoksa eskinin y›k›m› gerçekleflemezdi. Bundand›r ki Kaypakkaya yoldafl, burjuvaziye ve gericili¤e ait tüm düflünce ve fikirlere karfl› amans›z bir mücadele yürüterek, devrimci ö¤retisini oluflturdu. S›n›f bilinçli proleterlerin bütün ilgilerini komünist partinin silahl› mücadele içinde infla edilmesi sorununa çevirdi. Devrimci savafl›n gelifltirilmesine, devrimci program›n› s›n›f bilinçli proleterlerin bilincini gelifltirmeye çal›flt›. Bütün çal›flmas›n› proletaryan›n ve çeflitli milliyetlerden emekçilerin burjuva feodal sisteme karfl› mücadele görevlerine yo¤unlaflt›rd›. Do¤rudan do¤ruya devrimin politik görevlerinin günümüzde alm›fl oldu¤u biçim olan gerilla savafl›nda örgütlenmesine çevirdi. S›n›f bilinçli proleterler, ‹brahim Kaypakkaya yoldafltan ö¤renecekleri fludur; sonuna dek devrime inanmay›, s›n›f bilinçli proleterlere devrimci görevlerini sonuna kadar savunma ça¤r›s›nda bulunmay›, devrimin geçici yenilgilerden ve baflar›s›zl›klardan dolay› yüreksiz yak›nmalara izin vermeyen ideolojik sa¤laml›¤› ö¤renmelidir. O’nun yol göstericili¤i, emretti¤i devrim görevleri vazgeçilmez devrim yolu olmaya, devrimin flah damar› olmaya devam ediyor. O’nun devrim bayra¤› Diyarbak›r’da genç militanlar›n elinde, iflkencehanelerde yoldafllar›n›n elinde direnifl bayra¤›na, bafl e¤mez kararl›l›k silah›na dönüflmüfltür. Kaypakkaya yoldafl›n ard›llar› onun yolundan yürümeye, zaferi kan ve can pahas›na zirvelere tafl›maya kararl›lar.
16-29 Haziran 2006
22
50
Emperyalistlerin Afrika’y› ya¤malama çabalar›
BM, Afrika’n›n kalbi olan Kongo’ya 2 bin asker göndermeye haz›rlan›yor. fiimdilik 4 ay bölgede kalmalar› planlanan bu askerlerin yaklafl›k 800’ünü Alman askerlerinin oluflturacak olmas› da meselenin bir di¤er yan›. Afrika’ya 2. Paylafl›m Savafl›’ndan bu yana en büyük asker gücünü yollamaya haz›rlanan Almanya aç›s›ndan Afrika’da asker bulundurman›n önemi ise 19. yüzy›la kadar uzan›yor. Afrika bu dönemde Avrupal› sö-
mürgecilerce paylafl›l›rken Almanya geç kalm›fl ve Togo ve Nambia gibi iki küçük bölgeyle yetinmek zorunda b›rak›lm›fl ve buralar› ise 1. Paylafl›m Savafl›’nda yine kaybetmiflti. Anlafl›lan bu defaki paylafl›mda geç kalmak istemiyor! BM’nin göndermeye haz›rland›¤› askerlerin misyonu “bar›fl gücü” olarak belirlenmifl! Ancak bu misyon bir anda “savafl gücüne” dönüflebilir. Çünkü flu an iktidarda olan Joseph Kabila 10-15 bin aras›nda bir baflkan-
l›k muhaf›z›na sahip ve önümüzdeki günlerde yap›lacak seçimleri kaybetmesi durumunda bunlar› harekete geçirebilir. Kongo’da on y›l› aflk›n bir süredir bir iç savafl yaflanmakta ve bu savaflta 3.8 milyon insan yaflam›n› yitirmifl durumda. Bu iç savafla kat›lanlar ise -yerli halk›n ve hükümet güçlerinin d›fl›nda- Uganda, Ruanda, Angola, Sudan vb. komflu ülkelerin yan› s›ra Fransa, ABD ve di¤er bat›l› emperyalist güçler. Peki, Kongo emperyalistler aç›s›ndan neden bu kadar de¤erli? Hem emperyalistlerin bölgede yo¤unlaflmas›n›n hem de süren iç savafl›n bafll›ca ve hatta tek nedeni bölgenin hammadde zenginli¤i. Bölgede, alt›n, mücevher, bak›r, petrol ve dijital teknolojide kullan›lan hammadde vb. do¤al zenginlikler bol miktarda bulunmakta. Ülke ayr›ca dünyan›n en büyük odun rezervlerine sahip. Kongo’da bulunan hammaddenin, Afrika’n›n yar›s›na enerji sa¤layabilecek miktarda oldu¤u ve yoksulluk ve sefalet içindeki Kongo’nun asl›nda, Afrika’n›n en zengin 5. ülkesi içinde olabilece¤i söylenmekte. Bu arada emperyalistlerin Afrika’y› ya¤malamaya dönük giriflimleri kendi aralar›ndaki çeliflkileri de iyice k›z›flt›r›yor. Bölgedeki talanda öteden beri bafll›ca rolü oynayan Almanya ve Fransa gibi Avru-
pal› emperyalistler, ABD’nin ve de özellikle Çin’in bölgedeki ya¤mada kendilerinden öncelikli bir yere oturacaklar›ndan kayg›l›lar. ABD emperyalizmi giderek t›rmand›rd›¤› sald›rganl›k politikalar› gere¤i bu bölgeye “ilgisini” art›r›rken, giderek büyüyen bir emperyalist güç olan Çin, son y›llarda bölgedeki en büyük rakip durumunda. Kongo’daki madenlerden büyük miktarda maden ç›kartan Çin, bölgeyi ucuza üretti¤i mallar aç›s›ndan da iyi bir pazar olarak görmekte. BM’nin bugün ya¤ma ve talan etmek istedikleri her yerde oldu¤u gibi “demokrasi ve bar›fl” ad› alt›ndaki sinsice bir yalanla asker göndermek istemesinin ard›nda yatan gerçeklikler iflte bunlard›r. Bu süreçte Kongo’yu yo¤un bir biçimde gündemlerine almalar›n›n nedenlerinden biri olan seçimlere gelince; seçimler sakin geçse bile, bu durum ülkenin esasl› sorunlar›na çözüm getirmeyecek. Seçimler olsa olsa birbirleriyle rekabet halindeki yerel kliklerle, onlar›n arkas›ndaki emperyalist güçler aras›nda kartlar›n yeniden da¤›l›m›n› getirecek. Yani ülkenin muazzam zenginliklerinin yeniden da¤›l›m›n›. Emperyalistlerin bu günlerdeki yo¤unlaflmas›n›n ard›nda yatan gerçek neden iflte budur: da¤›l›mdan en büyük pay› almak!
Nepal’de Maoistlerden büyük eylem Nepal’de 10 y›l› aflk›nd›r devam eden Halk Savafl› süresince, Maoistler taraf›ndan baflkent Katmandu’da ilk kez kitle eylemi düzenlendi. 2 Haziran’da gerçekleflen mitinge 200 bini aflk›n insan kat›ld›. Katmandu’nun 6 de¤iflik noktas›nda toplanan kitle, yoksul semtlerden baflkentin merkezindeki Aç›k Hava Tiyatrosuna do¤ru yürüyüfl yapt›. Yürüyüfl boyunca kitle, “Yaflas›n Nepal Komünist Partisi (Maoist)!”, “Ülkeye Yönetmeye Haz›r›z!”, “Kahrolsun Kraliyet Rejimi!” sloganlar›n› att›. Eylem için ülkenin farkl› bölgelerinden 1000 otobüsün baflkente geldi¤i belirtildi. Toplanma yerine s›¤mayan kitle, daha öncesinde kraliyetin resmi törenlerinin yap›ld›¤›, orduya ait bölgeye de girdi. Buradaki “Yaflas›n Kral!” yaz›l› bayra¤› indiren kitle k›z›l bayra¤›m›z› göndere çekti. Eylemin güvenli¤ini sa¤lamak amac›yla ço¤u genç kad›nlardan oluflan 5 bin gönüllü genç, Prachanda’n›n resimlerinin bulundu¤u k›rm›z› tiflörtlerle alanda yerlerini ald›lar. Eylemde yap›lan konuflmalarda, parlamentonun aç›l›fl›n›n halk hareketinin tam zaferinin önünde engel oldu¤u vurgulanarak hükümetin istifas› istendi. Prasanta (Jonardan Sharma) yoldafl, konuflmas›nda mücadelenin nihai hedeflerine ulaflana kadar sürece¤ini belirtti. Mitingdeki esas konuflmay› yapan Bahadur Mahara yoldafl ise 12 maddelik anlaflmadan geri ad›m att›¤› için hüküme-
ti elefltirdi ve parlamentonun derhal feshedilerek halk meclisi seçimlerinin gerçekleflmesini talep etti. Mitingde kad›n önderlerden Bhusal ile Halk Kurtulufl Ordusu’nun üst düzey komutanlar›ndan Prabhakar yoldafl ile farkl› Maoist önderler de konuflmalar yapt›lar. Maoistler yaklafl›k 2 haftad›r, gerici rejimin kontrolündeki çeflitli illerde büyük mitingler düzenliyor. Do¤u Nepal’deki mitinglere Prachanda ile Baburam yoldafllar da kat›l›p konuflmalar yap›yorlar. Baburam yoldafl yapt›¤› de¤erlendirmede, bu eylemin ülkenin % 80’inin Halk Hükümetinin ve Halk›n Birleflik Devrimci Konseyi’nin yönetiminde oldu¤u bir dö-
nemde gerçekleflti¤ini ve Maoistlerin hedefinin ülkenin geri kalan %20’sini kazanarak zafere ulaflmak oldu¤unu vurgulad›. Özellikle kral›n 1 fiubat 2005’deki darbesinin ard›ndan Maoistlerin halk hareketine önderli¤i güçlenmifl ve 7 parlamenter parti, Maoistlerle ittifak yapmak zorunda kalm›flt›. Emperyalist güçlerle Hindistan da bu 7 parti üzerinden gerici rejimin devaml›l›¤›n› sa¤lamak için taktiklere baflvurmaktad›r. Mücadelenin halk meclisi ve yeni anayasa için devam etti¤ini vurgulayan Baburam yoldafl, flayet parlamenter partiler halk›n taleplerine uyarsa ifllerinin daha kolay olaca¤›n›, aksi takdirde ise iflleri biraz zorlaflsa da zaferin engellenemeyece¤ini belirtti.
Viyana’da M‹T‹NG Bu y›l Federasyonumuz AT‹GF, 25. mücadele y›l›n› ve 20. yafl›n› kutluyor. 1986 y›l›nda federasyonlaflana kadar koordinasyon komitesi olarak demokrasi ve eflitlik mücadelesi veren AT‹GF, bu y›l buna yönelik çeflitli etkinlikler yürütmektedir. Bugüne kadar Avusturya’n›n de¤iflik bölgelerinde miting ve toplant›lar yapt›. Son olarak 25-28 May›s tarihleri aras›nda Literaturhaus’da panel, seminer, müzik dinletileri ve film gösterimleri yapt›. 3 Haziran 2006 tarihinde de gerek federasyonumuzun 20. kurulufl y›l›ndan dolay›, gerekse de Avusturya’da geliflen ›rkç›l›¤a, yabanc› düflmanl›¤›na, sosyal haklar›n k›s›tlanmas›na ve son olarak Avusturya ‹çiflleri Bakan› Liese Prokop’un “Bize uymayan yabanc›lar buray› terk etsin” söylemlerine karfl› Stephansplatz’da bir miting düzenlendi. Yaklafl›k olarak iki saat süren mitingde, AT‹GF’i anlatan çeflitli konuflmalar yap›ld› ve sloganlar at›ld›. Avusturya AT‹GF üyeleri
23
50
16-29 Haziran 2006
Tamil Kaplanlar› terör listesinde
Tamil Kaplanlar›’n›n örgütü olan LTTE, AB taraf›ndan “terör örgütü” listesine al›narak, tüm faaliyetleri yasakland›. AB 30 May›s’ta aç›klad›¤› yasak karar› ile birlikte, 25 AB üyesinden LTTE’nin (Tamil Eelam Kurtulufl Kaplanlar›) ekonomik kaynaklar›n›n dondurulmas›n›, do¤rudan veya dolayl› olarak maddi yard›m›n yasaklanmas›n› ve
LTTE üyelerine bu ülkelere girifl yasa¤› konmas›n› yasaklanmas›n› talep etti. AB’nin bu karar› tamamen keyfiyete dayanmakta. Tamamen politik nedenlere dayal› ve tüm Avrupa’daki göçmenlerin demokratik haklar›na dönük daha fazla sald›r› gerçekleflece¤i anlam›na gelmekte. Sri Lanka’da 20 y›ldan bu yana süren iç savafl nedeniyle göç etmek zorunda kalan yaklafl›k 300 bin Tamilli, bugün tüm Avrupa’ya da¤›lm›fl durumda. AB yapt›¤› aç›klamada, Sri Lanka hükümetinden denetimi alt›ndaki bölgelerde fliddetin önünü almas›n› istedi. Ancak ne Sri Lanka güvenlik güçlerinin ne de para militer güçlerin Tamillere karfl› gerçeklefltirdi¤i katliamlar›n sözünü bile etmedi. Kararda etkili olan ABD, bir yandan bar›fl görüflmelerinin ye-
niden bafllamas›n› talep ederken, di¤er taraftan da, Tamil Kaplanlar›’n›n Sri Lanka hükümetine karfl› gerçeklefltirebilecekleri askeri eylemlere karfl› Sri Lanka ordusunu güçlendirme haz›rl›¤› yap›yor. Bush hükümetinin bar›fl görüflmelerinin bafllamas›n› talep etmesi ise sadece bir taktikten ibaret. Buradaki savafl›n bitmesini istemesinin tek nedeni, bu
Evrensel Bak›fl “BA⁄IMSIZLIK” VE “‹ST‹KRAR” ALDATMACASI GEN‹fiLEYEREK SÜRÜYOR! ABD emperyalizmi, dünyan›n hâkim gücü olma iddias›yla h›z verdi¤i sald›r›lar›n› sürdürürken, O’nun sald›rganl›k politikalar›n› hayata geçirmede birbiriyle yar›fl içinde olan ve de iflgal, katliam, talan sald›r›lar›nda ABD’nin en sad›k müttefiki konumlar›n› koruyan di¤er emperyalist güçler de bofl durmuyor. Özellikle de ABD’nin Irak’ta girdi¤i ç›kmaz, en baflta da AB emperyalistlerini iyice cesaretlendirmifl, ABD’nin öncü emperyalist güç olma pozisyonunu sarsm›fl olmal› ki, kendi hâkimiyet alanlar›n› geniflletme çabalar›n› da bu do¤rultuda h›zland›rd›lar. ABD’nin askeri üstünlü¤ünü aflacak bir güce henüz sahip olamamaktan kaynakl›, O’nun askeri sald›rganl›¤›nda müttefik olmakla yetinerek, ülkelerin ya¤ma ve talan›ndan bu vesileyle pay almaya çal›flan AB emperyalistleri, bir yandan Avrupa Ordusu kurma çabalar›n› sürdürüp, askeri anlamda da ABD ile yar›fl›r duruma gelmeye çal›fl›rlarken, di¤er yandan da ekonomik büyümelerine h›z vermekteler. Do¤u Blok’undaki çöküflle birlikte, eski Do¤u Bloku ülkelerinin birço¤unu AB’ye dâhil ederek, siyasal-ekonomik etki alanlar›n› genifllettikleri bilinmekte. Siyasal-ekonomik yap›lar› çöküntü içinde olan bu ülkelerin emekçi y›¤›nlar›n› ucuz iflgücü potansiyeli olarak de¤erlendirmenin yan› s›ra, buralar›n emekçi halklar›, oluflturulmas› düflünülen Avrupa Ordusu için asker potansiyeli olarak da görülmektedir.
Do¤u Avrupa’da 1990’lardan itibaren h›zlanan parçalanma, en baflta da AB emperyalistlerince k›flk›rt›lmfl, bu parçalanman›n sonucu olarak ortaya ç›kan büyüklü-küçüklü bir dizi ülke ola¤an süreç bile iflletilmeden AB’ye dahil edilmifltir. Bu parçalanmalar›n en büyü¤ü ise, k›flk›rt›lan böl-parçala-yönet politikalar› sonucu halklar› birbirine k›rd›r›lan Yugoslavya’da yaflanm›flt›r. Ancak AB emperyalistleri bu aralar sadece Balkanlar’a de¤il, Afrika’ya da “istikrar”, “bar›fl”, “ba¤›ms›zl›k” götürme çabas›ndalar! Bu çabalar› her ne kadar BM flemsiyesi alt›nda gerçekleflse de, Kongo vb. eski sömürgelerin de yeniden hâkim olma telafl›na kap›ld›klar› kesin. Bat›l› emperyalistlerin Afrika’da etkin olma çabalar›nda ise, giderek büyümekte olan Çin emperyalizmiyle aralar›nda süren rekabetin pay› oldukça büyük. Çünkü ayn› bölgelere bugün Çin’de yo¤unlaflm›fl durumda Emperyalistlerin birbiriyle yar›fl halinde girifltikleri ya¤ma ve talandan “geç kalmadan” pay alma derdinde olan bir di¤er güç ise, ABD emperyalizminin son y›llardaki iflgal vb. askeri sald›rganl›¤›n›n tam destekçisi olan Avustralya. Avustralya, biraz da “gözlerden uzak” olman›n verdi¤i avantajla olacak, sessiz sedas›z iflgaller gerçeklefltiriyor. Hem Endonezya’ya hem de kendisine komflu olan Do¤u Timor’u, “iyi yönetilmedi¤i” gerekçesiyle geçti¤imiz günlerde iflgal ederek, iflgal yasalar› hayata geçiriyor. Bu da tabii ki,
savafl›n ekonomik ve stratejik ç›karlar› oldu¤u Güney Asya ve özellikle de Hindistan’da istikrars›zl›¤a neden olmas›d›r. AB’nin ald›¤› bu karar ise Tamil Kaplanlar› aç›s›ndan tam bir darbe. Çünkü AB ülkelerindeki Tamiller, Tamil Kaplanlar›n› ekonomik ve politik olarak oldukça desteklemekte. fiimdi ise Tamillere ait baz› medya kurulufllar› ve flirketleri yasaklanabilir.
keyfi tutuklamalar, gözalt›lar ve de katliamlar anlam›na geliyor. Bu iflgalin ard›nda yatan gerçek neden ise, % 80’i Do¤u Timor’a ait olan gaz ve petrole el koymak ve Asya-Pasifik sahas›na hâkim olmak. Tüm bu geliflmeler elbette ABD’den habersiz ve de ba¤›ms›z gerçekleflmiyor. Son dönemde yaflanan bu geliflmelerin arka plan›na bakt›¤›m›zda, hemen hepsinde ABD’nin flu veya bu biçimde onay›-deste¤i oldu¤unu görüyoruz. Bunun bir nedeni; emperyalistlerin kendi aralar›ndaki rekabet sürse de, halklara karfl› gerçeklefltirdikleri sald›r›larda ortaklafl›yor olmalar›d›r. ABD aç›s›ndan bir di¤er önemli neden ise, bu güçlere flu süreçte ihtiyaç duymas›ndand›r. Özellikle de Ortado¤u’ya dönük sald›rganl›k politikalar›n›; Irak’ta girdi¤i bataktan sonra tek bafl›na hayata geçiremeyece¤ini görmektedir. Irak halk›n›n iflgale karfl› verdi¤i amans›z direnifli tüm çabalar›na ra¤men bitiremeyece¤ini giderek fark›ndad›r. Çünkü bu direnifli bitirmek için gerçeklefltirdi¤i tüm hamleler bofla ç›kmaktad›r. Saddam yakaland›¤›nda direniflin bitece¤ini ilan etmifl ancak direnifl bitmek bir yana, daha da artm›flt›. Bugün ayn› söylemi Zarkavi’nin öldürülmesinden sonra da dillendirdi ve direniflçilerin yan›t› sald›r›lar›n› yükseltmek oldu. ABD emperyalizmi Irak’taki bu ç›kmaza karfl›n, Ortado¤u’yu kan gölüne çevirme arzusundan vazgeçmeyecek, iflgal ve katliamlar›na yenilerini ekleme çabalar›n› sürdürecek gibi görünüyor. Bunu ‹ran’a sald›r› haz›rl›¤›n›n k›z›flt›r›lma çabalar›nda gördü¤ümüz gibi, bu yönlü askeri haz›rl›klarda da görmekteyiz. Ama bu çaba ve haz›rl›klar ayn› zamanda sald›rma planlar›n› dayand›rd›klar› gerekçelerin ne kadar yalan ve de ikiyüzlüce oldu¤unu da a盤a ç›karmakta. ‹ran’da var oldu¤u söylenen nükleer silahlar, kendilerine ait askeri üslerde, hem de
✰ YUNAN‹STAN Yunanistan’›n baflkenti Atina 1991’ den bu yana gerçekleflen en kitlesel ö¤renci eylemlerine sahne olurken, 7 Haziran’da 25 bin ö¤renci sokaklar›nda eylem yapt›. Benzer eylemler di¤er flehirlerde de gerçekleflirken, polisle ö¤renciler aras›nda fliddetli çat›flmalar yafland›. Polis ö¤rencilere gaz bombalar› ile sald›rarak, birçok ö¤renciyi feci flekilde dövdü ve 40’tan fazla ö¤renciyi gözalt›na ald›. Yunanistan’da Haziran bafl›ndan beri birçok üniversitede profesörler de grevde. Ö¤renciler ise 200’ün üzerinde yüksek okulda üç yüzden fazla enstitüyü iflgal etti. Bu ortak eylemlerin gerekçesi ise, sa¤c› Yunanistan hükümetinin e¤itim sisteminde bir dizi neo-liberal reformun önünü açan yeni bir yasay› ç›karmak istemesi ve anayasada bu yönlü de¤ifliklik yapmaya çal›flmas›.
kendi raporlar›yla a盤a ç›kt›. Bu askeri üssün ‹ncirlik olmas› ise, Türk egemen s›n›flar›n›n bölge halklar›na dönük katliam ve iflgallere nas›l do¤rudan ortak olduklar›n› gösterdi¤i gibi, emperyalizme uflakl›k derecelerini de gösterdi ayn› zamanda. Hem bölge halklar›n› hem de Türkiye halk›n› tehdit eden bu gerçeklik ise, baflta Türkiye devrimci ve komünist hareketin olmak üzere, tüm ilerici, anti-emperyalist güçlerin çok ciddi ve de acil olarak, gündemlerine almalar›n›, bu yönlü tepkilerini geciktirmeden ortaya koymalar›n› gerektirmektedir. Ülkemizde ve dünyada yaflanan ve de emperyalistlerin dünyay› ya¤ma ve talan etme arzular›n› ürünü olan bu geliflmeler, mazlum halklardan gereken yan›t› alacakt›r. Dünyan›n birçok bölgesinde yükselen mücadeleler bunun göstergesidir. Asya, Latin Amerika, Türkiye vb. ülke halklar›n›n verdi¤i ulusal-sosyal kurtulufl mücadeleleri, Avrupa’da, Yunanistan gençli¤inin ö¤renci eylemlerinde, Fransa’daki göçmenlerin isyan›nda, “sol” maskeli Latin Amerika önderlerinin ülkelerindeki gençlik ayaklanmalar›nda ve daha birçok ülkede iflçi-emekçi y›¤›nlar›n gelifltirdi¤i birçok halk hareketinde yank›s›n› bulmaktad›r. Bu ço¤unlu¤u kendili¤inden geliflen iflçi-emekçi-gençlik hareketlerinin do¤ru devrimci bir rotaya kanalize edilmesi, bunlar aras›ndaki enternasyonal dayan›flman›n gelifltirilmesi ise, devrimci-komünist önderliklerin en acil görevleri aras›ndad›r. Halklara “ba¤›ms›zl›k” ve “istikrar” ancak o zaman gelecektir. Halklar›, yeryüzündeki zulmün, yoksullu¤un, sefaletin, katliamlar›n yarat›c›s› ve sahibi olan emperyalistler de¤il, devrimci rota ve enternasyonal dayan›flma temelinde yükselen s›n›f savafllar› ve bu savafllardan elde edilen zaferler özgürlefltirecektir!
24
16-29 Haziran 2006
50
“Bilmiyorum nerdedir, ben neler çektim kimse bilmiyor...” Haber bafll›¤›ndaki sözler k›r›k Türkçesiyle ac›lar›n› anlatmaya çal›flan Kürt bir anaya ait. Kay›p yak›nlar› bugünlerde yeni bir kampanya bafllatm›fl durumdalar, kampanyan›n ad› bile insanlara hangi ac›lar›n reva görüldü¤ünü ortaya koyuyor: “Mezar›m› istiyorum”. Kaybedilenleri aradan geçen onca y›ldan sonra bulabilece¤i ümidini yitiren insanlar, en az›ndan bafl›nda a¤layabilecekleri bir mezar istiyorlar. ‹stekler bununla s›n›rl› de¤il kuflkusuz, kaybedenlerin ve sorumlular›n›n a盤a ç›kart›lmas› da gerekiyor; ancak insanlara çocuklar›n›n kemiklerini bile vermeyip “Ne yapacaks›n›z ki onlar›?” diyen zihniyetin yol açt›¤› ac›lar›n, bu ac›y› hiç yaflamayanlarca da görünür k›l›nmas›, dile getirilmesi ve bunun üzerinden hesap sorulmas› gerekiyor. Kürt halk›na sistemin yaflatt›¤› bu ac›lar›n ülkemizde yaflayan di¤er milliyetlerden emekçi halk›m›z›n da görmesi ve bu ac›lara karfl› ortak bir duruflun koyulmas›, hesab›n›n sorulmas› için zorunlu. Çünkü bu ülkede en yo¤un olarak onlara uygulansa da, kaybetme politikas› hem devrimcilere ve muhaliflere hem de sistemin kolluk güçlerinin eline düflen s›radan insanlara bile bir korku yayma arac› olarak kullan›ld›. Böylelikle devletin “gücü” de ortaya konmufl oldu, “bak›n ve görün devletin nelere kadir oldu¤unu” mesaj› verildi. Son verilere göre 1200’ü geçti ülkemizde devlet, kolluk güçleri ya da devletle ba¤lant›l› kifliler taraf›ndan kaç›r›l›p kaybedilenler. Kaybedilenler, Cumartesi eylemleriyle kamuoyunun gündemine girdiler belli bir süre, sonras›nda polisin azg›n sald›r›lar› nedeniyle eylemler bitirildikten sonra, kamuoyunun gündemine zaten çok fazla girmemifl olan ama en yo¤un ac›y› yaflayan onlard›: kaybedilenlerin eflleri ve çocuklar›… Nas›l ki ölüm do¤an›n bir gerçekli¤iyse ama ayn› ölüm farkl› insanlarda farkl› etkiler yarat›yorsa, kaybedilenlerin eflleri de içinde bulunduklar› koflullara göre çok daha keskin ve sanc›l› yaflad›lar bu süreci/halen daha yafl›yorlar. Yapt›¤›m›z sohbetlerde hepsinin söyledi¤i ortak bir nokta var; süresiz bekleyiflin getirdi¤i çaresizlik ve geçmek, bitmek bilmeyen, tüketilemeyen bir ac›. Tam da bu noktada, kaybedilenlerin efllerinin politik olup olmamalar› ya da yaflam içindeki durufllar› ac›lar› azaltan ya da art›ran bir rol oynam›fl. Gözlemleyebildi¤imiz konufltu¤umuz kadar›yla, eflinin ölümünün ard›ndan “O’nun yolu benim yolumdur” diyerek aktif siya-
set içerisinde yer alan kad›nlar, bu ac›yla daha fazla bafl edebilmifller, çünkü karfl›lar›nda çok net görebildikleri bir durum var: iyiyle kötünün, do¤ruyla yanl›fl›n aras›ndaki bu savaflta, zulmeden her fleyi yapabilir hakl› mücadeleyi bast›rmak için, kaybetmek de bunlardan birisi… Ayn› politikan›n kendilerine de uygulanabilece¤ini biliyorlar, efllerine neden uyguland›¤›n› kavrad›klar› gibi. Kuflkusuz bu durum ac›y› ortadan kald›rm›yor ama en az›ndan bafl edebilme gücünü art›r›yor. Politikleflen efller, mücadeleyi devam ettirerek hem efllerinin kendilerine b›rakt›¤› yolu devam ettirdiklerini, bu yönüyle sistemin amac›na ulaflamad›¤›n›, hem de hesap sorman›n ancak bu yolla yap›labilece¤i düflüncesiyle kendilerini “çaresizlik” düflüncesinden kurtarm›fl oluyorlar. T›pk› Filistinli çocuklarla görüflmeler yapan Frans›z bir gazetecinin “Tafl atan çocuklar, tafl atmayan çocuklardan daha sa¤lam bir psikolojiye sahip. Çünkü kendilerini ifle yarar hissediyorlar ve çaresizlik duygusunu afl›yorlar” demesindeki tespitte oldu¤u gibi, mücadele etmek kiflinin hem kendisine hem de içinde bulundu¤u, beraber yol ald›¤› toplulu¤a güven duymas›n› da beraberinde getiriyor.
“Kaybedilenlerin eflleri süresiz bir yas tutuyor…” Diyarbak›r Kardelen Kad›n Dayan›flma Evi’nde görevli olan bir psikolog pek çok kay›p efli olan kad›nla yapt›¤› görüflmelerden flunlar› aktar›yor: “Normal bir ölümde, kiflinin belirli bir yas tutma süresi var. Kifli cenaze töreniyle, mezar ziyaretleriyle, arkas›ndan yapt›klar›yla bu yas tutma sürecini yavafl yavafl atlat›yor. Ancak kaybedilenlerde ortada ölümü somutlayacak herhangi bir fley yok. Pek çok aile y›llar sonra bile “Belki ç›kagelir” düflüncesiyle bekliyor. Bu bekleyifl sürecinin uzun olmas› özellikle kad›n ve çocuklarda psikolojik travmalar›n yaflanmas›na neden oluyor. Efllerini kaybeden kad›nlar, hem annelik hem de babal›k rolünü birden üstleniyorlar. Bu da hem
kad›nlar› çok h›rpal›yor, hem de model alabilece¤i bir baba bulamayan çocuklar›. Pek çok efl, kaybedilen kocas›yla kendini özdefllefltiriyor. Travma atlat›lamad›¤› için ço¤u depresyonda ve çevresiyle iletiflim kuram›yor” diyerek anlat›yor kad›nlar›n psikolojilerini. Özellikle Türkiye Kürdistan› gibi feodalizmin yo¤un olarak yafland›¤› bir co¤rafyada bir kad›n›n efli olmadan yaflamas› çok büyük zorluklar demek. Öyle ki eflinin ac›s›n› bir tarafa koymak zorunda kal›p toplumun üretti¤i dedikodularla bo¤uflmak zorunda bu kad›nlar. Toplumun tepkisinden çekinerek, kendi kendilerine büyük k›s›tlamalar getirerek adeta hayattan elini aya¤›n› çekerek kendini cezaland›ranlar da var, çözüm olarak büyük kayn›yla evlendirilen de… Bir de toplumun tepkisini, ne diyece¤ini düflünmeye, eflinin ac›s›n› yaflamaya bile tam f›rsat bulamayanlar var ki, bunlar gördü¤ümüz kay›p eflleri aras›nda en zor durumda olanlar. Bu kad›nlar, tüm ac›y› içlerine gömüp, çal›flmak ve çocuklar›na bakmak zorundalar. Yoksulluk, efllerinin gidiflinin ard›ndan olanca a¤›rl›¤›yla çökmüfl omuzlar›na ve ifl imkan›n›n olmad›¤›/yarat›lmad›¤› bir co¤rafyadan bir iç ülkeye sürekli göçebe bir yaflamla ekmeklerini kazanma derdindeler… Sohbet etmek için yan›na yaklaflt›¤›m›z Behiye Sevim, “Benimki gözalt›nda de¤ildir, da¤dad›r” diyor, k›r›k Türkçesiyle. Sonra soru sormaya f›rsat kalmadan ard› ard›na s›ral›yor bir ç›rp›da: “13 sene olmufltur. Benim çocu¤um da¤a ç›km›flt›r. fiimdiye kadar benim haberim yoktur. Bu sene 26 Aral›k’ta haberdar oldum, bana dediler senin o¤lun flehit düflmüfl. Bilmiyorum nerdedir? Bilmiyorum sa¤ m› ölü mü? Ben neler çektim kimse bilmiyor. Zaten hepsi bizi öldürüyor, hepsi bizi eziyor…” Erdo¤an’›n çocuk ve kad›nlar› hedef gösteren aç›klamas›na atefl püskürüyor. “Üç yafl›nda çocu¤u vurdular, bunu mu savunuyor?” diyor. 13 yafl›ndaym›fl Küçük Mazlum kod adl› Yakup Sevim da¤a ç›kt›¤›nda. Besta’da flehit düfltü¤ü yerde mi, yoksa baflka yerde mi gömülmüfl bilmiyor. Bildi¤i arkadafllar›n›n onun cenazesini alamad›¤›. Devlet, bugüne kadar ona mezar yerini ö¤renme hakk› tan›mam›fl…
“Ben de insand›r… Bizim hakk›m›z yok mu?” Kadriye Türker’in efli Celal Demir faili belli olsa da “faili meçhul” cinayetle öldürülenler aras›nda. Dolmufl floförüymüfl. Batman’da arkadafl›yla birlikte vurulmufl.15 sene ol-
mufl. Konuflamad›¤› Türkçe’yle var gücüyle anlatmaya çal›fl›yor: “benim üç çocu¤um vard›r. Batman’da oturuyorum. Herkes görmüfl O’nu vururlarken, bana cenazesi üç gün sonra verilmifl. O’nu devlet vurmufl…” “Dava açt›n›z m›?” sorusunun cevab› önce “Ben de bu davay› istiyorum…” diyor, ikincisi “Sonuna kadar davac›y›m” oluyor. Bu topraklarda dava, devletten beklenen adaletten daha çok u¤runa bafl koyduklar› davay› temsil ediyor çünkü… Sonras›nda giriflti¤i dava hukuk davas› de¤il, ekmek davas› olmufl, üç çocu¤unu doyurabilmek için. ‹flin bu k›sm› tam anlam›yla yürek paralayacak cinsten; anlat›yor: “2 ay f›nd›k toplamak için Bolu’ya gidiyorum, Nevflehir’e patates toplamak için, ‹zmir’e tütün toplamak için… Çapaya gidiyorum, pamuk toplamaya gidiyorum. Mecburum çocuklar›ma bakmak için. Yak›nlar›n› kaybeden çok aile var ama komflular›na söylüyor, baflkalar›na söylemiyor.” 15 yafl›ndaki iki k›z› da okuma-yazma bilmiyor ve okula gitmiyorlar. Okula giden sadece o¤lu. “Bizim hakk›m›z yok mu?” sorusuna cevab› kendi yap›flt›r›yor: “Vard›r, vermemifl devlet…”
“Ayn› aileden alt› kifli kaybedildi…” Kamile Y›ld›r›m’›n efli Ali Bulut 1994’te yaflad›klar› Lice’nin Kabakkaya (Ç›mari) köyünde di¤er befl amca o¤luyla birlikte kaybedilmifl! Askerler köye geldiklerinde kendileriyle birlikte köyden befl kifliyi daha alm›fllar. 15 gün nerede tutulduklar›n› bildiklerini daha sonra köyden al›nan befl kifliye “Siz gidin biz onlar› b›rak›r›z” denildi¤ini aktar›yor. Ancak sonras›nda ne eflinden ne de amca çocuklar›ndan herhangi bir haber alamam›fllar. Komutanl›¤a yapt›klar› baflvurulardan herhangi bir sonuç gelmemifl. Hatta böylesi durumlarda kendilerinin “suçlu” ç›kart›lmaya çal›fl›ld›klar›n› ve “Siz nerde olduklar›n› bilirsiniz” yönlü söylemlerin kullan›ld›¤›n› söylüyor. Eflleri kaybedilen di¤er aile fertleriyle birlikteler, hepsi birbirinin ac›s›n› yafl›yor. Bir kay›p eflinin dedi¤i gibi “Hepsinin ac›s› birdir…” diyorlar, bu yüzden sadece kendi kay›plar›n›n de¤il, tüm kay›plar›n bulunmas›n› ve sorumlular›n yarg›lanmas›n› istiyorlar…
25
50 “Kay›b› anlatmak zordur…” Han›m Tosun, ‹stanbul’da 1995’te gözalt›nda kaybedilen Fehmi Tosun’un efli. Kendisi eflinin kaybedilmesinin ard›ndan olay›n peflini b›rakmad›¤›n› ve defalarca nas›l kaç›r›ld›¤›n›, neler yaflad›¤›n› anlatt›¤›n›, ancak her defas›nda bu zorlu¤u tekrar yaflad›¤›n› belirtiyor. Anlat›yor bir kez daha duymayanlar duysun diye yan›bafllar›nda neler olup bitti¤ini “1995’in 15 Ekim’inde evden ç›kt› sabahleyin. Akflam saat yedide Avc›lar’da evimizin önünde gördük O’nu sivil polislerle birlikte” deyince flafl›r›yoruz, “kaybedilmek” istenen birinin niçin ailesine gösterildi¤ini anlamaya çal›fl›yoruz. Han›m Tosun, efline niçin böyle yapt›klar›n› flöyle aç›kl›yor: “Eflim kaybedilenler için hep ‘kimseye zarar vermeden kendilerini gösterebilseler, en az›ndan nerde olduklar›n› biliriz’ derdi. Bir arkadafl› sonradan o gün Aksaray’dan gözalt›na al›nd›¤›n› söyledi. O’nu getirdiklerinde yan bahçeye götürüp bir yerleri kazm›fllar. Belli ki eflim kendini bize göstermek için oraya getirmiflti onlar› bir bahaneyle. Getirdikleri taksiden ç›kard›klar›nda k›z›m görmüfl ‘adamlardan birinin elinde telsiz vard›’ dedi. Balkondan bakt›¤›mda birinin araba sanki bozukmufl gibi kaportas›n› kald›rd›¤›n› gördüm. O esnada eflimi bahçeden ç›kar›rlarken gördüm balkondan. Eflim kafas›n› kald›r›p bizi görünce ‘beni kaç›r›yorlar’ diye ba¤›rd› ve biz o zaman anlad›k olanlar›. Afla¤›ya kofltu¤umuzda araba h›zla hareket etmiflti, eflimin ayaklar› d›flar›da sürükleniyordu. Birisi araban›n plakas›n› alabildi. Bence eflim bizi haberdar etmek için böyle yapt›, daha önce iki arkadafl› kaybedilmiflti” diyor.
“Bizi ara ki, bu adam kaybolmas›n!” ‹nsana söyleyecek söz b›rakmayan, böylesi bir göz göre göre kaybetme olay› karfl›s›nda ne söyleyece¤imizi bilemiyoruz. Peki ya sonras›? “Olaydan yar›m saat sonra polisler geldi. Ben hem karakola, hem DGM’ye, hem ‹HD’ye baflvurdum. Ertesi gün eve döndü¤ümde ev darmada¤›n edilmiflti, Gayrettepe’ye gelmem gerekti¤ini yazd›klar› bir ka¤›t vard› evde. Gitti¤imde evimizden al›nan foto¤raflar›n yap›flt›r›ld›¤› bir dosya gösterdiler ve çeflitli sorular sordular, ben cevap vermedim. Bana ‘Sen korktu¤un için bir fley söylemiyorsun, sonra sakinleflince beni ara ki, bu adam kaybolmas›n!’ dediler. O günden sonra bir daha haber alamad›m eflimden. 6 ay sonra A‹HM’e baflvurdum, ben davay› kazand›m ancak ben eflime gözalt›nda ne oldu¤unu ö¤renmek ve faillerinin yarg›lanmas›n› istiyordum, bu olmad›” diyor. Asl›nda emperyalistlerin ve onlar›n uflaklar›n›n kendilerine adaleti sunamayaca¤›n›n fark›nda, o yüzden çok fazla bir fley beklemiyorlar ne TC ne de A‹HM’den. Ancak toplumsal muhalefet bu iflin üzerine giderse, fiili’de oldu¤u gibi faillerin yarg›lanabilece¤ini biliyorlar.
“Her bir çocu¤uma bakt›¤›mda eriyorum…” Hem anne, hem baba olmak nas›l diye bir soru sorulur mu? Soramazd›k, bu yüzden “Sonras›?” deyip b›rak›yoruz sözü. “5 çocu¤um var. Her türlü s›k›nt›y› çektim. Ac› bir yana, ekonomik s›k›nt› bir yana, babas›z büyümeleri bir yana. Bir yemekte tuz olmazsa nas›l tad› tuzu olmazsa, babas› ol-
16-29 Haziran 2006
mayan bir çocu¤a da ne yapsan mutlu olmuyor, ne o mutlu oluyor ne sen mutlu oluyorsun” diyor. Eflinin ölümünden sonra kendini O’nun mücadelesini devam ettirmeye ve çocuklar›na bakmaya adam›fl yi¤it bir kad›n olarak konufluyor. Gözlerinin içinde oynaflan ac›y› öfkesini büyüterek aza indirgemifl. “Tekrar evlenmek?” “Çocu¤um olmasayd› belki” diyor ve kararl›ca ekliyor: “Benim için en önemlisi hem çocuklar›ma ba¤l› kalmak, hem de babas›n›n b›rakt›¤› yerden mücadelesine devam etmek… Eflim hakl› bir davay› savundu¤u için, kimli¤ine sahip ç›kt›¤› için kaybedildi. Ben ölene kadar eflimin çizdi¤i çizgiden ç›kmayaca¤›m, sonuna kadar arkadafl›y›m, yoldafl›y›m” diyor inançla. ‹nsanlara ne demeli buradan? “Bu kadar insan kay›p, bu kadar› faili meçhul. Benim çekti¤im ac›y› kimsenin çekmesini istemiyorum ama birbirimize destek olal›m. ‹lk bayramdan bugüne kadar özel günleri yaflamak istemiyorum. ‹nsan en sevdi¤i insan› kaybedince ne yapar? Bu kay›plar bir daha olmas›n. Her bir çocu¤uma bakt›¤›mda eriyorum ben, bir daha çocuklar babas›z kalmas›n ve bu ac›y› çekmesin. Bu mücadele için herkes destek versin. Ben bugüne kadar verdi¤im mücadeleyi sadece eflimi geri getirmek için de¤il, bir daha insanlar gözalt›nda kaybolmas›n diye verdim” diyerek herkesi bu mücadeleye destek sunmaya ça¤›r›yor. Senem Tosun da eflini “faili meçhul” denilen asl›nda kimin yapt›¤›n› herkesin bildi¤i cinayetlerden birinde kaybetmifl. Polis ve korucular taraf›ndan 1994’te Diyarbak›r Merkez’den al›nm›fl efli Mehmet Pektafl. Kahvehaneden al›nmas›na yan›ndakiler karfl› ç›km›fllar bunun üzerine gelenler
“Biz polisiz” diyerek silah çekmifller. Üstelik d›flar›da bekleyen tan›d›k korucular› görüyorlar. fiehitlik semtinde çevre evlerden bakanlar›n gözleri önünde b›çaklarla katlediliyor efli. Uzun süren bo¤uflmada gücü 5 korucuya yetmiyor ve öyle kanlar içinde b›rak›p gidiyorlar onu semtin orta yerinde.Yaral› oldu¤u halde kimse yan›na gidemiyor. Sabah cesedinin resimlerini köylülerine gösterip soruyor polis: “Hastanenin morgunda böyle bir ceset var. Tan›yor musunuz?!” daha dün gözleri önünden al›nan kiflinin resimlerini gören köylüler flafl›p kal›yorlar. O zaman 7 ayl›k hamileymifl Senem Tosun, eflinin ölümünden sonra olan o¤luna onun ad›n› vermifl. “Bu ifli yapan devlettir. Yapan korucular›n isimlerini söyledik, köylerimizi yakanlar da onlard›. Al›p b›rakt›lar korucular›. Devletin onlara izin verdi¤ini, birlikte yapt›klar›n› biliyoruz” diyor korkusuzca. Dikkatinizi çeken bir fley oldu mu? Kad›nlar›n pek ço¤unun eflleriyle soy isimleri farkl›. Çünkü resmi nikahlar› yok. Ço¤unun e¤itim düzeyinin düflük olmas› ve yoksulluk hak aramalar›n› engellemifl. Bölgedeki feodal yap› onlar›n önüne daha büyük engeller ç›karm›fl. Ancak tüm zorluklara, yaflad›klar› tüm s›k›nt›lara ve ac›lara ra¤men, onlardan “çaresiz insanlar” olarak bahsetmek mümkün de¤il. Ac›lar›n bu kadar çok yafland›¤› bir co¤rafyada baflka insanlar›n yaflamas› durumunda uzun süre atlatamayaca¤› durumlar› onlar so¤ukkanl›l›kla karfl›lamay› ve mücadele etmenin vazgeçilmezli¤ini görmüfller. “Daha fazla ne yapabilirler ki?” diye soran onlar ve bu kadar bedelden sonra vazgeçmeyenler de…
Elinize bulaflan kan, aln›n›z› aklad› m›? fiiddetin yaflam›m›z›n bir parças› haline getirildi¤i, getirilmekle de kalmay›p kutsand›¤›, alabildi¤ine k›flk›rt›ld›¤› ülkemizde “töre” ad› alt›nda öldürülen kad›nlara her geçen gün bir yenisi ekleniyor. Ne yaz›k ki daha önceki ölümlerden, Güldünya’dan, fiemse’den, Kadriye’den yeterince utanmam›fl olacak ki bu toplum, hem yeni ölümler yaratmaya hem de bu yeni ölümlere yeterince tepki vermemeye devam ediyor. Bu nas›l bir “töre”dir ki, kaç sabah birlikte uyand›¤›n›z kardeflinizi, kaç akflam üstünüzü örtmüfl annenizi, kaç kere “en güzel sözü söylemek” için ç›rp›nd›¤›n›z sevgilinizi, ayn› günün akflam›nda elinizde solup giden bir yaflam haline getiririrsiniz? Dünya daha m› yaflan›l›r, daha m› güzel olur elinize kardefl kan› sürüldü¤ünde? “Namus”unuz kirlenmiflse, aln›n›za sürdü¤ünüz kan m› aklayacak sizi? Kurban m› veriyorsunuz tanr›ya, asl›nda çok daha fazla ikiyüzlü davrand›¤›n›z› bildi¤inizden, kendi “borcunuzu” ödemek için? Kad›nlar› “gezilecek ve evlenilecek” olanlar ikiye ay›ran sizin zihniyetiniz de¤il mi? O kad›nlardan biri kardefli-
niz oldu¤unda kopan f›rt›na, duygular› parayla al›n›p sat›lan metaya indirgedi¤inizde sizin içinizde niye kopmuyor? Yüzy›llard›r süregelen bu çarklar, kad›nlar›n aleyhine dönüyor ve sonuçta yine kad›nlar› ö¤ütüyor. “Bakire olmad›¤›” gerekçesiyle “baba evi”ne ertesi gün b›rak›lan Yasemin’in yazg›s›nda cisimlefliyor bu defa kad›nlar›m›z›n yazg›s›. Ne kahreden bir durumdur ki bu “Bana enifltem tecavüz etti” demesine ra¤men, kendisine biçilen kurban rolünden kaçam›yor… “Benim ne suçum var?” sorusuna verecek bir cevaplar› yok oysa. Mamak’ta O’nu vuran kardefli flimdi firarda, öldürülmesine sebep olan enifltesi ise ortalarda yok. Belli ki kendisine tan›nmayan “kaçma hakk›” onlara tan›nm›fl, kendisine tan›nmayan yaflam hakk› gibi. Ülkemizdeki pek çok kad›n gibi “resmi nikah hakk›” da olmadan, kocas› olmayan ama “sahibi” olan erkek taraf›ndan, ailesinin evine geri götürüldü, babadan ç›k›p koca evine gitmiflti, geri dönebilece¤i tek yer de gene oras›yd›. Askerden izine gelmifl olan kardefli Gökhan, y›ld›r›m h›z›yla yetiflti: “Bu leke temizlene-
cekti…” Düflünce kaç defa yerden kald›rm›flt›r kardeflini, kaç defa doyurmufltur elindeki ekme¤in yar›s›yla… Tüm bunlar› y›llarca yaflar da nas›l uzan›r elleri o teti¤e kardeflin? Mamak’ta bafl›na s›k›lan kurfluna karfl› verdi¤i mücadeleyi kaybetti Yasemin. Cenazesini almaya ailesinden gelen olmad›, “utan›lacak” olan Yasemin miydi ki? Oysa olanca masumlu¤uyla gülümsüyor bize geride kalan resimlerinden. O, Cebeci Asri Mezarl›¤›’nda yatarken flu an, AKP hükümeti aile içi fliddetin cezaland›r›lmamas› için ›srar›n› sürdürüyor. Efline dayak atanlar özür dilerse, affedilecek… Devletimizin her dönem çok sevdi¤i o “Piflmanl›k Yasa”lar›ndan biri de ç›kart›labilir Yasemin’i, Güldünya’y›, fiemse’yi öldürenler için… Ç›k›p ortaya “piflman›m” deseler yetmez mi devlet baban›n gözünde? O¤ullar›na “vur emri” veren babalar, polislerine “katli vaciptir” diyen devlet babadan esinleniyor, güç al›yorlar. Kad›nlarsa, bu bildik oyunda bir figürler, ezberi bozup, çark›n d›fl›na ç›k›p “oynam›yorum!” diyene kadar…
26
16-29 Haziran 2006
Zor dönemlerin 盤›r aç›c›s›: Hayrettin Bak›fl BARG‹N‹ fiEH‹TLER‹ Hayrettin Bak›fl komutas›ndaki gerilla birli¤i 29 Haziran 1985 tarihinde Hozat’›n Bargini köyüne yak›n bir mezrada konaklad›¤› bir s›rada bir iflbirlikçinin, ihbar› sonucu TC askerleriyle T‹KKO gerillalar› aras›nda ç›kan çat›flmada Nihat Topuzo¤lu ve Metin Eker ile birlikte flehit düfltü. Nihat Topuzo¤lu: 1961 y›l›nda Dersim Ovac›k Topuzlu köyünde dünyaya geldi. Kod ad› Mazlum’dur. Yurtd›fl›ndan k›sa bir süre önce ülkeye dönmüfl ve kavgan›n denizine at›lm›flt›. Metin Eker: 1962’de Dersim Hozat Ergen (Gecimli) köyünde dünyaya gelen Metin Eker; Cenk ve Gözlük kod adlar›n› kulland›. Genç yafllarda tan›flt›¤› Proletarya Partisi’nin düflüncelerine gönülden ba¤l›yd›. Hayrettin çok genç yafllarda Proletarya Partisi’nin düflüncelerinden etkilendi ve k›sa sürede örgütlü faaliyete bafllad›. Bu faaliyet içerisinde düflmana esir düfltü, hapishaneye konuldu. ‹ki y›la yak›n bu koflullar›
M. Eker yaflad› ve 1980 sonlar›nda ç›kt›. Hapishane sürecinde sürekli okuyor, araflt›r›yor, yoldafllar›yla tart›fl›p birçok fley ö¤reniyor, kavr›yor, ideolojik ve siyasal olarak yetkinlefliyordu. Kendisini “d›flar›”daki s›n›f mücadelesine haz›rl›yordu. Hapishaneden ç›k›nca ilk ifli partisi ile ba¤ kurmak oldu ve örgütlü faaliyete b›rakt›¤› yerden devam etmekte tereddüt etmedi. Art›k k›rsal alanda görevlendirilmiflti ve Dersim’e getirilmifl, gerillaya kat›lm›flt›. Cuntan›n geliflinden aylar sonra yap›lan 2. Konferans’dan sonra çeflitli karar›lar al›nm›fl ve buna uygun görevlendirmeler yap›lm›flt›. 1981 yaz sonlar›ndan itibaren Proletarya Partisi birçok alanda al›nan kay›plar sonras› önemli darbeler yedi. Ancak Dersim’deki büyük ve yo¤un operasyonlara ra¤men, k›rsal alan oluflu ve kitle deste¤inden dolay› kay›p alm›yordu. Ancak flehirlerde düflman›n çok yönlü sald›r›lar› sonucu önemli kay›plar al›nm›flt›. A¤›r faflist terörün bütün h›z›yla sürdü¤ü, devrimci hareketin çok a¤›r kay›p ald›¤›, kitlelerin önemli ölçüde sindirildi¤i koflullarda Proletarya Partisi’nin daha iyi korunabilece¤i ve örgütlü gücü ve silahl› gücünün bafl›nda olman›n önemini görüp, onda diretenlerden biriydi Hayrettin yoldafl. Hem hedefe ilerlemek, hem keflmekeflli¤i önlemek ve ortaya ç›kan her karmaflay› önlemek, hem de f›rt›na ve azg›n dalgalarda gemiyi ba-
t›rmamak için, geminin dümenine daha s›k› sar›l›p usta bir kaptan›n engin tecrübesiyle, engellerle ustaca bo¤uflup yoluna devam etmesi için görevinin bafl›nda olmal›yd›. Kaptanlardan biri olarak geminin bafl›nda bulunmas› bir ideolojik kavray›fl, davaya, partiye, halk›na ba¤l›l›k sorunudur. Dava, parti, kitleler ve kendine karfl› sorumluluk ve samimiyet sorunudur. O, buna lay›k olmaya çal›flt›. Kavray›fl›, seviyesi, yetenekleri ve birikimi oran›nda çaba saffetti. Yetersizliklerini gördü¤ü ve gösterildi¤i oranda samimiyetle aflan bir yoldaflt›. Oldukça alçak gönüllü idi. Araflt›rmaktan b›kmayan, ö¤renmekten kaçmayan... Ondan ö¤renece¤imiz, bize örnek teflkil eden birçok yönü var. En baflta araflt›rma ve inceleme yapmas›n› sevmesi. Teorik-siyasal araflt›rmalar› imkân ve zaman› elverdi¤i oranda yapard›. Onun d›fl›nda herhangi bir sorun ve olguyu ele al›rken mümkün oldu¤u kadar iyi araflt›r›r ve ondan sonra hüküm
H. Bak›fl yürütürdü. Araflt›rmad›¤›, incelemedi¤i, bilmedi¤i konulara kar›flmazd› ve “bunlara sahip olmadan konuflmak saçma sapan konuflmakt›r, ciddi hatalara götürür” derdi. Kitlelerle diyalogu çok muazzamd›. Yafll›larla, kad›nlarla, gençlerle ve çocuklarla oldukça rahat diyalog kurar, yafll›yla yafll›, çocukla çocuk gibi olur ve öne ç›kan sorunlar› üzerine ajitasyon/propaganda yaparak onlar› s›kmadan saatlerce dinlemelerini sa¤lard›. Oldukça sab›rla onlar› dinler, konuflurken de ara s›ra soru sorar onlar›n dikkatini yo¤unlaflt›r›r ve nefleyle dinlemelerini sa¤lard›. Kitlelerin iyi bir ö¤rencisi oldu¤u gibi, iyi bir ö¤retmeni oluyordu. Ayn› zamanda iyi bir ajitatördü. Kitlelerin sorunlar›yla ilgilenmeye önem verirdi. K›rsal alanlarda bulundu¤u için köylülü¤ün küçük mülk sahipli¤inden gelen sorunlar›n›, çeliflkilerini, sürtüflmelerini, bunlar›n nedenlerini iyi bildi¤i için kolay çözerdi. Kim neyi, niye, hangi amaçla getiriyor veya hangi zemine çekecek hemen bafl›nda tahmin eder, hemen alt›nda yatan hesaplar› ortaya döker, “böyle olmaz” deyip ikna ederdi. Herhangi bir sorunu araflt›r›rken de oldukça uyan›kt›. Yoldafl›n di¤er fleylerin yan› s›ra a¤›rbafll›l›¤›, olgunlu¤u, alçakgönüllülü¤ü, fedakarl›¤›, ciddiyeti, verdi¤i sözlere ba¤l›l›¤›, kitlelerle diyalogu, seviyeli esprileri, yoldafllar›na ba¤l›l›¤›, onlar üzerinde gözle görülür yaratt›¤› etki, oturakl› kiflili¤i vb. kitleleri derinden etkiliyor, ola¤anüstü denile-
bilecek sayg›nl›¤›n› ve sevgisini kazan›yordu. Yoldafl›n s›n›f kiniyle dolu olmas› ve düflmana karfl› ac›mas›z olmas› onun bir baflka özelli¤iydi. O dönemin s›n›rl› teçhizat›na ra¤men bir dizi sald›r› ve savunma eylemine girmifl, baflar›yla ç›km›flt›. ‹hbarc›lar›n korkulu rüyas›yd›. Gelen bilgilerin yan› s›ra diyaloglarda istihbarat edinir, zay›f noktalar bulur, tahlil, ba¤lant›, iliflki ve çeliflkileri iyi yakalar, izlerini sürdürür, gözetim alt›nda bulundurup, müthifl bir mant›k gücüyle ele al›r sonuca tafl›rd›.
Yoldafllar›n›n gözbebe¤iydi Hayrettin yoldafl sadece kitleler taraf›ndan bu kadar sevilmiyordu. Bütün yoldafllar› taraf›ndan da çok seviliyordu. Onunla çal›flmak, onun gerilla birli¤inde olmak bütün yoldafllar›n›n gönlünde yatan bir istemdi. Onunla birlikte çal›flmak bir flanst›. Onun yan›nda olanlar kendini daha güvende hissediyordu. Gerek siyasal meselelerde, gerek örgütsel meselelerde, gerek geliflen olaylar-
N. Topuzo¤lu da, gerek sorunlar› ele al›rken yöntemde ve gerek düflman karfl›s›nda tak›n›lan tav›r ve izlenmesi gereken hat konusunda olsun Hayrettin yoldafl›n yan›nda olmak bir avantajd› yoldafllar için.
‹yi bir örgütçüydü Yoldafl›n örgütçü yetene¤i geliflkindi. Her koflulda koflullar›, ihtiyac›, mevcut nicel gücünü ve onun niteli¤ini iyi tahlil edip, stratejik hedeflerini gözden kaç›rmadan, neleri önce, neleri daha sonra ele alaca¤›n› iyi hesaplayarak hareket eder, planlamas›n› ona göre yapard›. Güçlerini organize edip do¤ru yönlendirmeyi iyi becerirdi. Pratik zekâ, çekip çevirme, duruma hâkim olma, inisiyatifi elde tutma, insanlara güvenip öncelik tan›rken ayn› zamanda inisiyatifi elinde bulundurma, yanl›fl ve aksakl›klara zaman›nda müdahale etme, her insan›n yeteneklerinden yararlanmak, görevlendirmelerde yeteneklerini göz önünde tutmak her örgütçüde bulunmas› gereken bir özelliktir. Bugün genelde devrimci örgütlerin, özelde Proletarya Partisi’nin her zamankinden çok böylesi yoldafllar yetifltirmeye ihtiyac› vard›r. Yeni kuflaklar baz› yönlerini vurgulad›¤›m›z Hayrettin yoldafl› kendilerine örnek almal›d›r. Her isimlerini telaffuzda ve foto¤raflar›na bakarken onlara ne derece lay›k oldu¤una cevap verebilmelidir. Onlar›n ideallerine bugün daha çok ba¤l› kal›p hayata uygulamal›y›z. Bir yoldafl›
50 KAVGADA ÖLÜMSÜZLEfiENLER Aziz Akp›nar: 17 Haziran 1978’de Tarsus’ta polis taraf›ndan katledildi. Aziz Araz: Aslen Karsl› olan Aziz Araz, 15-16 Haziran’la ilgili yap›lan gösteriler sonras›nda 16 Haziran 1980 tarihinde ‹stanbul’da gözalt›na al›narak iflkencede katledildi. Devrimci örgüt T‹KB’nin yapt›¤› bir korsan eylem sonras›nda ç›kan çat›flmada bir aste¤men ve iki er öldürülmüfltü. Tek bir eylemciyi dahi ele geçiremeyen devlet, bölgede insan av›na ç›km›flt›. Bu operasyonlar s›ras›nda Aziz Araz da gözalt›na al›nd›. Aziz Araz ve T‹KB militan› Songül Kayabafl› bu iflkenceler sonucuna katledildiler. Efendi Diril: 30 Haziran 1980 tarihinde ‹stanbul Kanarya’da katledildi. 1956 y›l›nda Dersim’in Ovac›k ilçesi Hülükufla¤› köyünde dünyaya gelen Efendi Diril, henüz çocuk yafllarda tan›flt› faflizmin zulmüyle. 1976 y›l›nda TKP/ML saflar›na kat›ld›. Birçok eylemde aktif rol alan Efendi Diril, 1978 y›l›nda Parti Üyesi olduktan sonra da çeflitli askeri eylemlerde yerini ald›. ‹stanbul Bölgesi örgütlenme komitesinde yer al›yordu. Yi¤it, militan, fedakar mücadelesiyle k›sa zamanda düflman›n korkulu rüyas› haline geldi. ‹stanbul Kanarya Çakar soka¤›nda vücuduna 20 kurflun s›k›larak katledilmifl vaziyette bulundu. Cenazesi daha köye varmadan Ovac›k Merkezde görkemli bir tören düzenlendi. 2000’i aflk›n kitlenin hep bir a¤›zdan att›¤› “Efendiler Ölmez” sloganlar›yla u¤urland›. Aziz Erkoç: Aziz Erkoç (‹zzet) Dersim-Hozat Tagar köyünde do¤du. 1980 öncesinde mücadeleye kat›ld›. ‹smail Bulut: 1963 y›l›nda Dersim’in Hozat ilçesi Zenkire köyünde do¤an ‹smail Bulut, mücadele hayat› boyunca fiahin, Qero isimlerini kulland›. Gerilla savafl›ndaki ustal›¤› ile sadece Dersim de¤il; Sivas’ta da halk›n sevgilisi, düflman›n ise korkulu rüyas› olmufltu. Karadeniz da¤lar›nda ad›m ad›m çat›flmalar devam ederken T‹KKO gerillalar› Kaçkar da¤lar›n› afl›yorlard›. Tarihler 21 Haziran 1992’yi gösterdi¤inde bir haber daha dalga dalga duyuluyordu. Eksilen cephanelerini tamamlamak için bomba imal eden gerillalardan Do¤an Karada¤, elindeki bomban›n patlamas› sonucu flehit düflerken yan›nda bulunan ‹smail Bulut ise yaralanm›flt›. Ayn› gün yaral› olarak ele geçirilen ‹smail Bulut, yap›lan iflkenceler sonucu katledildi. Do¤an Karada¤: 1962 y›l›nda Dersim Hozat, Tagar (Ormanyolu) köyünde do¤du. Çocuklu¤undan itibaren devrimcileri tan›yan Do¤an Karada¤, önceleri DevYol taraftar›yd›. 12 Eylül AFC’sinin ard›ndan T‹KKO’ya kat›larak halk›n sevgisini k›sa zamanda kazand›. Fatih Öktülmüfl: 1949 do¤umlu olan T‹KB MK Üyesi Mehmet Fatih Öktülmüfl, 68 kufla¤› devrimci gençli¤in anti-faflist, anti-emperyalist mücadelesinin içinde yer ald›. Devrimci bir grubun içinde faaliyet sürdürürken 12 Mart döneminde tutsak düfltü. Hapishaneden bafl› dik ç›kan Fatih Öktülmüfl, Çukurova tar›m iflçilerinin aras›nda sendika çal›flmas› yürüttü. 1976’da yeniden tutukland›¤›nda yine flubedeki direnifliyle düflman› ç›lg›na çeviriyordu. Osman Yaflar Yoldaflcan’›n flehit düfltü¤ü çat›flmada a¤›r yaraland›. Ard›ndan yakaland›¤› Adana’da, 12 Eylül faflizminin en a¤›r döneminde Adana, Ankara ve ‹stanbul polisinin aylar süren iflkencelerine devrimci iradeyle karfl› koydu. Kabakoz, Metris, Sultanahmet’te süren tutsakl›k yaflam› Sa¤malc›lar Özel Tip Hapishanesi’nde son buldu. 1983 sonlar›nda Tek Tip Elbise’ye karfl› T‹KB ve Devrimci Sol’un bafllatt›¤›, Devrimci-Sol savaflç›lar› Abullah Meral, Hasan Telci ve Haydar Baflba¤’›n da flehit düfltü¤ü Ölüm Orucu direniflinin 67. gününde 17 Haziran 1984’te flehitler kervan›na kat›ld›. Ölüm Orucu fiehitleri: Veli Günefl, 16 Haziran 2001(DHKP-C), Aysun Bozdo¤an, 26 Haziran 2001(TKEP/L) Zehra Kulaks›z, 29 Haziran 2001 (DHKPC) Feda eylemcileri: Hüseyin Çukurluöz ve Bekir Baturu (DHKP-C) 23 Haziran 2004’de hapishanede ölüm orucundayken bedenlerini tutuflturarak flehit düstüler.
50
27
16-29 Haziran 2006
“Hayat›n oldu¤u yerde savaflmak istiyorum”
Bugün herkesin bildi¤i devrimci kad›n önder Clara Zetkin, bir zamanlar konuflma kürsüsüne korka korka ç›kand›r, oysa mücadelenin içinde art›k mücadelenin en ön saf›nda yer alan bir savaflç› ve kad›nlar›n kürsüdeki sesi olur.
“Sanki kanat takm›fl›m gibi geldi bana…” Paris’te 1889’daki II. Enternasyonal’in kurulufl kongresinde ismi okundu¤unda bu korkuyu yener, “Söz s›ras› yurttafl Zetkin’in”. Bafllang›çta tutuk, sonra gittikçe kendisinden daha emin ve daha ak›c› bir dille, 32 yafl›ndaki Clara Zetkin ilk büyük konuflmas›nda kad›nlar›n davas›n› temsil eder: Konuflma metninin bafll›¤›, “Kad›n›n kurtuluflu için”dir. Clara Zetkin sosyalist partilerde haklar› için savaflmak isteyen kad›nlara tercüman olmaktad›r. “Erke¤in deste¤i olmadan” diye aç›klar, “evet, hatta genellikle erkeklerin iradesine karfl›n, kad›nlar sosyalist bayrak alt›na girmifllerdir... Fakat onlar flimdi bu bayrak alt›nda duruyorlar ve burada kalacaklar! Burada özgürlükleri için, eflit haklara sahip insan olarak kabul edilmeleri için savafl›yorlar. Sosyalist iflçi partisi ile el ele yürüyerek savafl›n tüm zorlu¤una ve gerektirdi¤i özverilere kat›lmaya haz›r olduklar› gibi, zaferden sonra da elde ettikleri tüm haklar› korumaya kesin kararl›d›rlar.” Paris kongresindeki bu konuflma sadece Clara Zetkin’in ilk büyük konuflmas› de¤ildir. Bu konuflma uluslararas› bir topluluk önünde cinsinin eflitlik haklar› için savafl veren ve “Kad›n ve Sosyalizm” konusunu gündeme getiren bir kad›n›n tarihteki ilk konuflmas›d›r. “Sanki kanat takm›fl›m gibi geldi bana” der Clara Zetkin konuflmas›n› bitirdi¤inde. “Yaflam›n oldu¤u yerde savaflmak istiyorum” slogan› onun yarat›fl›d›r. Bu noktaya nas›l varm›flt›r? Bu genç Alman kad›n neden ille de Sosyal Demokrat Parti’ye kat›lm›flt›r? Bir köy ö¤retmeninin k›z› olan Clara Eissner, Chemnitz yak›n›ndaki Wiederau’da yetiflir. Günün birinde babas›n›n kütüphanesinde Papa’ya karfl› ayaklanmalar›n bir hikâyesini bulur. Yak›lmak için odun y›¤›nlar› üstüne ba¤l› olduklar›nda bile inançlar›ndan dönmeyen bu kad›n ve erkeklerden çok etkilenmifltir. “Onlardan, daha çocukken, insan›n inanc› u¤runa ölmeye haz›r olmas› gerek-
ti¤ini ö¤rendim” diye anlat›r hayat›n›n sonunda. 1872’de Eissner ailesi Leipzig’e tafl›n›r. Clara ö¤retmen olmak ister. Gerçekleflmesi kolay olmayan bir arzudur bu. Çünkü devlet o zamanlar kad›nlar›n yüksek ö¤renim görmesi ve kad›n ö¤retmen yetifltirilmesi ile ilgilenmemektedir ve kad›nlar kamusal e¤itimin henüz her dal›nda çal›flamamaktad›r. Leipzig’deki kurs döneminde Clara, devrimci düflünceleri ve eylemleri yüzünden ülkelerinden sürülen ve flimdi Leipzig’de ö¤renim gören bir grup Rus ö¤renciyle tan›fl›r. Karl Marx ve Friedrich Engels isimlerini ilk kez iflitir. Rus ö¤rencilerden biri olan Ossip Zetkin, Clara’n›n en yak›n arkadafl› ve dostu olur. S›k s›k kendisini sosyal demokratlar›n toplant›lar›na götürür. Ayn› y›l 1878’de Sosyalistler Yasas› yürürlü¤e girer. Bu yasa eyalet polis müdürlüklerine yerel sosyal demokrat cemiyetleri, sendikalar› ve iflçi e¤itim cemiyetlerini yasaklama yetkisi vermektedir. Birdenbire parti ve onunla birlikte tüm iflçi örgütleri yasad›fl› olur, tüm yay›nlar› yasaklan›r. Partinin yasad›fl› çal›flmalar›na kat›lmaya devam eder. 1880’de Ossip Zetkin Leipzig’den sürülür. ‹ki y›l sonra Clara onun ard›ndan Paris’e gider. Evlenirler.. K›sa bir zaman sonra Ossip Zetkin a¤›r hastalan›r. 1889’un Ocak ay› sonunda ölür. Clara Zetkin y›llar sonra bir k›z arkadafl›na kocas›n›n ölümünü yazarken, “Sanki benim hayat›m da durmufltu” der; “o zaman sadece çocuklar›m u¤runa hayata geri döndüm; ve tam ad›n› koyarsak, sosyalist devrim savaflç›s› bir kad›n olarak verdi¤im u¤rafl sayesinde.” Clara Zetkin Paris’te sürgündeyken sürekli Alman ve Frans›z iflçi hareketleriyle ilgilenir ve bu s›rada iki temel sorunla karfl›lafl›r: Sosyalist toplumda kad›n›n yeri nerededir? Sosyalistler kad›nlar› nas›l uyand›r›p mücadelenin içine çekebilirler? Bu konuya iliflkin ilk büyük katk›s›n› Paris’teki II. Enternasyonal’in kurulufl kongresinde yapar. Eylül 1890’da sosyal demokratlara karfl› tedbir yasalar› kald›r›l›r. Clara Zetkin iki çocu¤uyla vatan›na geri döner ve Stuttgart’ta yerleflir. Kad›n iflçilerin ç›kar›n› kollayan Eflitlik adl› bir derginin kurucu orta¤› ve yöneticisi olur. ‹lk y›llar›n Eflitlik dergisinin sayfalan çevrilirse, kad›n iflçi hareketi gelifliminin canl› tablolar› görülür. Bu dergilerde Jüt ‹plik Fabrikas›’nda bir kad›n iflçinin Bremen’de 14 fenikten 15 feni¤e kadar saat ücreti ald›¤› okunur. Ço¤u, haftada yaln›z bir kez s›cak ö¤le yeme¤i yiyebilmektedir… Dresdenli tütün iflçileri; “içimizden biri mesai s›ras›nda gülecek olsa bu ölümcül
suçun bedelini 50 fenik ceza ile ödemek zorundayd›,” diye anlat›rlar. 1905 y›l›ndan itibaren e¤itimini tamamlam›fl olan ö¤retmen Clara Zetkin kendisini yürekten istedi¤i bir konuya adar: Pedagojik çal›flma. A¤ustos 1907’de sosyalist kad›nlar›n ilk uluslararas› toplant›s›na 14 ülkeden 56 delege kat›l›r. Bu kad›nlar Clara Zetkin’i uluslararas› sekreterli¤e seçer ve Eflitlik dergisini uluslararas› yay›n organ› olarak belirlerler. A¤ustos 1910’da ise, Kopenhag’da toplanan Uluslararas› Emekçi Kad›n Kongresi, Zetkin’in önerisiyle 8 Mart’› Uluslararas› Emekçi Kad›nlar Günü ilan eder. II. Uluslararas› Kad›nlar Konferans›’nda kat›l›mc› kad›nlar, her y›l uluslararas› bir kad›nlar günü kutlanmas›n› kararlaflt›r›r. ‹lk önce, mart ay›ndaki bu gün, kad›nlar›n seçme hakk› için propaganda yapmaya hizmet edecektir. “Yaflas›n kad›nlar›n oy hakk›!” Bir y›l sonra Alman kad›nlar mart ay›ndaki “kendi günlerinde” caddelerde bu slogan› pankartlara yazarlar. Clara Zetkin Eflitlik dergisinde bunu, “Dünyan›n flimdiye kadar gördü¤ü, kad›n›n eflitli¤i için yap›lan en görkemli gösteri” diye haber verir. Daha 1912 y›l›nda Clara Zetkin uluslararas› sosyalistler kongresinde, Basel’de dünya kad›nlar›n› bar›fl›n korunmas›na aktif olarak kat›lmaya ça¤›rm›flt›r. Savafl›n sür-
dü¤ü 1915’te Almanya’da illegal olarak bir manifesto yay›nlar: “Savafl› B›rak›n!” “Vatana ihanete teflebbüs”ten tutuklan›r. Serbest kal›r kalmaz, savafla karfl› yasad›fl› mücadeleye devam eder. En a¤›r darbeyi yiyinceye kadar: Parti yönetimi Eflitlik’in redaksiyonunu elinden al›r.. “Her fley beni Rusya’ya çekiyor. Ruslar›n aras›nda yeni vatan›m› buldum, politik aç›dan, insanl›k aç›s›ndan, onlar›n aras›nda sonuna kadar çal›flmak ve savaflmak istiyorum.” Bunu 1917’de Rus iflçi ve köylüleri Çar’› devirdiklerinde yazm›flt›r. Lenin’le uzun konuflmalar yapar ve bunlar› Lenin ile An›lar kitab›nda yay›nlar. 1920’de Alman parlamentosunda yeni kurulan Komünist Parti’nin bafl aday› seçilir. Komünist Enternasyonal’in kad›nlar›n çal›flma hayat›yla ilgili temel esaslar›n› haz›rlar. Ölümünden bir y›l önce, 75 yafl›ndayken hâlâ Berlin’deki Alman parlamentosunun kürsüsünden faflist tehlikeye karfl› hararetli bir konuflma yapm›fl ve a¤›r hasta olmas›na ra¤men flöyle hayk›rm›flt›r: “…Faflizmin tüm ülkelerdeki karfl›tlar›! Kanl› zulümle, terörle, açl›k ve savaflla birleflmifl faflizm paramparça edilip yere serilmeden, aram›zdan hiç kimse dinlenme ve mola verme hakk›na sahip de¤ildir.”
BEYAZ DA⁄ fiEH‹TLER‹ 19 Haziran 1982 Düflman bir ihbar üzerine Dersim’in Hozat ilçesindeki Beyaz’Da¤’› dört bir yandan kuflatma alt›na al›r. Konaklamak için gittikleri bu yerde nöbetçinin dikkatsizli¤i, durumu daha da zorlaflt›r›r. 19 Haziran 1982’de ç›kan çat›flmada Hüseyin Gözlü flehit düflerken Mahmut fiefik Karaa¤aç a¤›r yaral› olarak düflman›n eline geçer ve iflkencede katledilir. M. fiefik Karaa¤aç: 1956’da Der-
sim’in Hozat ilçesi Inc›ga köyünde ayd›n bir ailenin çocu¤u olarak dünyaya geldi. II. Parti Konferans›’ndan sonra T‹KKO’nun çeflitli komutanl›klar›nda da görev yapt›. Hüseyin Gözlü: Dersim Merkez Rayberler köyünde do¤an Hüseyin Gözlü (Bozo), kendi köyünde Proletarya Partisi’yle iliflkiye geçerek kuryelik görevini üstlendi. Daha sonra T‹KKO örgütlenmesi içinde yer ald›. T‹KKO m›nt›ka komutanl›¤›nda da görev yapt›.
28
16-29 Haziran 2006
Umudu
Geleneksel “Umudu Tohumca Büyütece¤iz” pikni¤i Tohum Kültür Merkezi taraf›ndan bu sene 4 Haziran Pazar günü gerçeklefltirildi. Kemerburgaz’da Aziz Pafla Piknik Alan›’nda gerçekleflen pikni¤e ‹stanbul’un pek çok semtinin yan›s›ra çevredeki illerden de kat›l›m sa¤land›. Her y›l insanlar› bir araya getirmek, egemenlerin dayatt›¤› yoz kültüre karfl› emekçilerin kültürünü yükseltmek amac›yla yap›lan pikni¤e bu y›l pek çok sanatç›n›n yan›s›ra tiyatro, halk oyunlar› ve konuflmac›lar da kat›ld›.
Sabah›n erken saatinde buluflmaya: Sabah erken saatlerde kalkan otobüslerle piknik alan›na gelen kitle k›sa süre içinde 3000’in üzerinde bir say›ya ulaflt›. Alana giren kitle; “Kürt halk›na özgürlük Halk Savafl›yla gelecek”, “Emperyalizmin kölelefltirici kültürüne karfl› Yeni Demokrasi Kültürünü kuflan”, “Emekçi semtlerinde y›k›m ve çeteleflmeye karfl› direnifli yükseltelim” yaz›l› pankartlarla karfl›land›. Otobüsten inen kitle k›sa süre içersinde piknik alan›nda yerini haz›rlayarak kahvalt›lar›n› yapt›. Yaklafl›k yar›m saat sonra piknik alan›nda kurulan platformdan etkinlik ça¤r›s› yap›ld›. ‹lk sahne alan Gulasor Halk Oyunlar› Ekibi, Adana yöresine ait oyunu ile kitleyi coflturdu.
Kürt halk›n›n talepleri ve türküleri kendi dilindeydi Gulasor Halk Oyunlar› ekibinin ard›ndan sahneye Koma Çiya ç›kt›. Son günlerde egemenlerin “Türk egemen ulus” politikalar›n› daha da azg›nlaflt›rmas› ve sahneye ülkücü-flovenist kuklalar› sürmesiyle Kürt halk›n›n kültürü ve kimli¤i üzerine olan bask›lar› hedef alan türkülerde, s›k s›k “Yaflas›n halk-
50
Tohumca büyüttük
lar›n kardeflli¤i”, “Kürt halk›na özgürlük halk savafl›yla gelecek” sloganlar› at›ld›. Kitleyi uzun süre halaya çeken Koma Çiya üyeleri, burada olmaktan ve böyle bir flekilde kültürlerini yaflatmaktan mutlu olduklar›n› söyleyerek sahneden inmeden önce herkesi selamlad›.
Partizan coflkusu halaya durdu Geçmiflten beri tan›nan ve bugüne kadar pek çok konser ve etkinlikte ad›n› s›k s›k iflitti¤imiz Hasan Sa¤lam, k›sa bir aradan sonra sahne ald›. Egemenlerin, halk›n kültürünü yozlaflt›rmak için elinden geleni yapt›¤›n›, halklar›n dillerini yasaklad›¤›n›, mahallelere çeflitli yozluklar soktu¤unu belirten Sa¤lam, kitleyi de bu konuda mücadeleye ça¤›rarak, birli¤in de¤erinin iyi bilinmesi gerekti¤ine vurgu yapt›. Sa¤lam, sahnede bulundu¤u süreçte halay türküleriyle kitlenin coflkusunu perçinledi. Ayr›ca Kürtçe bir a¤›t› da seslendiren Sa¤lam, baflka etkinliklerde de buluflmak üzere kitleyi selamlad›.
“Dönen dönsün ben dönmezem yolumdan!” Esenler’de kurulup çal›flmalar›na TKM’nin ev sahipli¤i yapt›¤› Tiyatro Meflale “Pir Sultan” oyunuyla türkülerin aras›na Anadolu’nun isyankâr ruhunu, bafle¤mezli¤ini ekleyerek pikni¤e kat›lanlar için sahneye koydu. Bir yandan deyifller, bir yandan Pir Sultan türküleriyle sahneye konan oyunda Pir Sultan’›n
zaman›n sömürücüleri taraf›ndan ve H›z›r Pafla’n›n maflal›¤› ile nas›l as›ld›¤›n› canland›rd›. Tarihi türküleriyle tekrar canland›ran tiyatro grubu, en son sahnesinde kitleden “A¤a patron devletini y›kaca¤›z, halk iktidar› kuraca¤›z”, “Faflizmi döktü¤ü kanda bo¤aca¤›z” sloganlar›yla destek buldu.
Halaylar, horonlarla bulufltu Ö¤le yeme¤i için verilen aradan sonra ç›kan Gökhan Birben, ilk baflta çok iyi bilinen “Avluska Licunali” türküsüyle dinletisine bafllad›. Sahnede kitlelere takdim edilirken Gökhan Birben’i sanata kazand›ran›n Kaz›m Koyuncu oldu¤u belirtilerek, söylenen türküler O’na ithaf edildi. Birben, türkülerinden önce Kaz›m Koyuncu’nun k›sa bir biçimde hayat›na de¤inerek, onun Karadeniz ezgilerini
çok i y i bir flekilde iflledi¤ini, Karadeniz halk›n›n sevdalar›n›, ac›lar›n› ve umutlar›n› halka tafl›d›¤›n› söyledi. K a z›m’›n zamans›z öldü¤ünü ve ac› bir
ölüm oldu¤unu belirten Birben; bedeninin topra¤a gömülmüfl olsa bile sevgisinin ve ezgilerinin insanlar›n, halk›n›n yüre¤ine gömüldü¤ünü söyledi. Kaz›m Koyuncu an›s›na Kaz›m’›n baz› flark›lar›n› da dillendiren Birben, kitleyi horona ça¤›rarak piknikteki renklili¤i daha da art›rd›.
Arap halk›n›n ezgileri “halklar›n kardeflli¤i”ni dile getirdi Daha sonra sahne alan Hilmi Yaray›c›, bugün halka yönelmifl bu kadar sald›r› aras›nda buna karfl› duran devrimcilerin toplum aç›s›ndan önemine de¤inerek, sahneden Partizan’› selamlad›. Y›llardan beri pek çok direnifl var edildi¤ini ve bu direnifllerin halk›n kendi kültürü ile dilden dile, yerden yere yay›ld›¤›n› belirten Hilmi Yaray›c›, bugün burada egemenlerin yoz kültürü yerine devrimci bir kültürü seslendirmekten duydu¤u mutlulu¤u belirtti. Dinletisine daha ilk bafl›nda coflkuyu ve devrimi koyan sanatç› burada Arapça ezgilere de yer verdi. Bir ara dinletisine k›sa bir ara veren sanatç›; yeni haz›rlanan TMY’nin halk›n pek çok kesiminin haklar›n› gasp edece¤ini, halka karfl› savafl yasas› oldu¤unu belirterek pikni¤e kat›lanlar› TMY’ye karfl› yap›lan eylemlere daha duyarl› olmaya ve bu eylemlere kat›lmaya ça¤›rd›.
“Bu birlikteli¤in de¤erini bilmek, hakk›m›z için mücadele etmek laz›m” Hilmi Yaray›c›’dan sonra sahne alan Suavi, dinletisinin bafl›nda k›sa bir konuflma yaparak Tohum Kültür Merkezi’nin örgütledi¤i pikni¤in önemine vurgu yapt›.
50
Baz›lar› taraf›ndan bu tarz pikniklerin arkadafl, efl, dostun y›lda bir buluflmas› gibi görülse de var olan bu kadar yozlaflt›rma içinde bunlar›n ayr› bir yeri oldu¤unu söyledi. Kültür denilen kavram›n bütün bir yaflam› etkiledi¤ini ve bu yüzden kan emicilerin dejenere etmek için u¤rafl verdi¤ini belirten Suavi, pikni¤e kat›lanlar›n burada söylenen türkülere daha coflkulu ve inançl› kat›lmas›n› istedi. Ayr›ca baz› “sanatç›lar›n” kültür üzerinde var ettikleri yozlaflmaya de¤inen Suavi, böylelerinin sanatç› say›lmamas› gerekti¤ini ve halk›n bunlara ra¤bet etmemesi gerekti¤ini vurgulad›.
29
Suavi, kitleyi at›lan sloganlara daha gür bir sesle efllik etmeye ve bu sloganlar› hayatlar›na hedef olarak koymaya ça¤›rd›. Suavi’nin arkas›ndan ise 7 Nisan 2006 tarihinde Ordu’da askeri bir eylem haz›rl›¤›ndayken bir kaza sonucu flehit düflen TKP/ML T‹KKO komutanlar›ndan Dilek Polat’›n abisi Metin Polat, k›sa bir konuflma yapt›. “O, bu yolda yaflad›, bu yolda öldü” diyen Polat’›n sözleri “Gerillalar ölmez yaflas›n Halk Savafl›” slogan›yla karfl›land›. Daha sonra “Yeni Demokrasi” kültürünü yaymak için üretimler yapan ve hepimizin yak›ndan tan›d›¤› Grup fiiar sahneye ç›kt›.
Grup fiiar’a Partizan coflkusu efllik etti Sahne ald›¤› s›rada program›n geç bafllad›¤›n› ve bu yüzden baz› sanatç›lara çok fazla zaman kalmad›¤›n› belirten Grup fiiar, yeni ç›kan kasetinden okudu¤u türkü ve marfllarla kitlenin coflkusunu art›rd›. Kitle s›k s›k “Gençler da¤lara Partizan iktidara”, “Kürt halk›na özgürlük halk savafl›yla gelecek” sloganlar›n› att›. Grup fiiar’›n ard›ndan ç›kan ve Ruhi Su Sanat Toplulu¤u içersinde y›llarca Ruhi Su’nun türkülerini halka tafl›yan Hasan Karayol ve müzisyen Mus-
16-29 Haziran 2006
tafa Karaçeper sahne ald›. Sanatç›lar Ruhi Su’nun Türkiye’deki pek çok milliyet ve ulusun geleneklerine yerleflmifl türkülerini dillendirdi ve be¤eniyle karfl›land›lar. Etkinlikte ayr›ca flair Ruhan Mavruk fliirleriyle pikni¤e coflku katarken, Kartal Hürriyet Mahallesi’ndeki y›k›mlarla ilgili olarak Hasan Ekinci, Dünya Çevre Günü nedeniyle de Munzur Çevre Derne¤i Baflkan› Ali Ekber Barma¤›ç birer konuflma yapt›lar. Etkinlik havan›n kararmas›na ra¤men kitlenin coflkulu alk›fllar› ile son buldu.
Gözlemler... Gözlemler... Gözlemler... Gözlemler... Gözlemler... Bu sene çal›flmas› geçmifl y›llara göre daha k›sa bir zamana s›k›flt›r›lan TKM’nin Umudu Tohumca Büyütelim pikni¤ine tüm aksiliklere ve k›sa süreli çal›flmas›na ra¤men yo¤un kat›l›m oldu. Biz de burada insanlarla sohbetlerimiz s›ras›nda edindi¤imiz gözlemleri aktarmay› uygun gördük.
“Kültürümüzü hep beraber yafl›yoruz” TKM’nin geleneksel pikni¤inde en hofl olan olaylardan biri insanlar›n sofralar›n› ve yiyeceklerini paylaflmas›yd›. Haberi izlerken bize çay ikram eden ve sofras›na buyur eden bir aile ile görüflmemiz de bu noktada önemli bir gerçekli¤i temsil ediyor. Diyarbak›r’dan göç eden aile, pikni¤e geldiklerini ve ortam›n çok hofllar›na gitti¤ini belirtiyor. Ailenin babas›na nedenini sordu¤umuzda efli de arada söze girerek flunlar› belirtiyor; “Böyle bir fleyi mahallede yapsan adamlar seni linç etmeye kalk›fl›r. Öte yandan Kürdüz ve kendi kültürümüzü yaflayam›yoruz. Ama buraya geldi¤imizde bizim gibi düflünen ve yaflayan
nice insan gördük. Demek ki tek biz de¤iliz. Koca bir halk›z burada ve hep beraberiz…” Öte yandan pikni¤e kat›lan YDG’lilerin yan›na gidiyoruz. Gençler büyük bir flevkle çal›flmalar›na devam ediyor. Aralar›nda oturup onlar› dinledi¤imizde ise Haziran ay› içersinde gerçeklefltirilecek ÖSS’yi konufluyorlar ve hararetli bir tar-
t›flma ile eylem karar› al›yorlar. Tart›flmalarda bir arkadafl›n belirtti¤i durum hofl; “Çevremize bir bakal›m, bu kadar insan buraya sadece e¤lenmeye gelmiyor, kültürünü yafl›yor. Biz de istediklerimizi yaflayabiliriz ama öncelikle haklar›m›z› almam›z laz›m. ÖSS zaten bir hak gasp›. Do¤rusu ben üniversitede okudum, as›l hak gasp› s›navdan sonra görülüyor ama
bu s›nav liseli kardefllerimizin üniversite haklar›n›n gasp edilmesidir.” Biraz sonra ise flehir d›fl›ndan gelip pikni¤e kat›lan arkadafllarla tan›fl›yoruz. Arkadafllar böyle bir pikni¤e ilk kez kat›ld›klar›n› söylüyor. Nas›l bulduklar›n› soruyoruz, cevap flu oluyor; “Valla kirve bizim ilk kat›l›fl›m›m›z. ‹nan insan böyle bir sahneden gayet mutlu oluyor. Ayr›ca böyle bir fleyi devrimci geleneklere göre kutlamak ayr› bir zevk” ‹nsanlar›n pek ço¤una yöneltti¤imiz sorularda piknik konusunda ortaklafla olarak flunlara yer veriyor; “TKM’nin pikni¤i bize kendi kültürümüzü yaflat›yor. Biz bu sanatç›lar› normal organizasyonlarda dinleyemiyoruz. Bir sürü para… Ekonomik olarak bunu yapamay›z. Lakin insanlarla ortaklaflmaya dayal› böyle bir piknikte hem de böyle sanatç›larla güzel bir gün yaflamak, düflündüklerini yaflamak insan› diri tutuyor. Bence pikni¤i bu flekilde ele almak laz›m”. E¤lencenin ve devrimci coflkunun iç içe geçti¤i bir piknik daha sonlan›rken, yüzlerden halay çekmekten gelen yorgunluk ve dost gülümsemeleri okunuyor...
30
16-29 Haziran 2006
‹flçi-köylü’den Zerkavi’den sonra Irak’ta yeni bir dönüm mü? “Soruflturmalar›n sonuçlanmas› iki haftay› bulacakt›r ve peflin yarg›larda bulunmamal›y›z. Fakat, asl›nda liderler olarak oraya gidip birliklerimizle konuflma sorumlulu¤umuz var. Yüzde 99.9’unun zaten yapt›¤› fleyi –tam olarak onlardan bekledi¤imiz gibi onurlar› ve yürekleriyle savaflmalar›n›- onlara anlatmam›z gerekiyor.” Yukar›daki al›nt› ABD Genelkurmay Baflkan› Peter Pace’nin Kas›m ay›nda Hadisa’da ABD askerleri taraf›ndan yap›lan ve 25 insan›n katledilmesiyle sonuçlanan sald›r›yla ilgili yapt›¤› de¤erlendirmenin bir bölümüdür. Irak’ta Hadisa ve di¤er bölgelerde yap›lan katliamlar›n sorumlusu olan yüzde 0.1’lik oranla aç›klanamayacak bu katliam bilançolar›n›n bafl sorumlusu kuflkusuz ki baflta ABD olmak üzere emperyalist güçlerdir. Irak’›n baflkenti Ba¤dat’ta y›l›n ilk 5 ay›nda ço¤unlu¤u halktan insanlar› hedef alan sald›r›larda 6 bin kifli hayat›n› kaybetti. ‹ngiliz Yay›n Kuruluflu BBC’nin Irak hükümetinin resmi rakamlar›n› kaynak göstererek verdi¤i habere göre, 2006’n›n ilk 5 ay›nda Irak’ta ABD’nin silahl› katillerinin sald›r›s› sonucu ço¤unlu¤u sivil yaklafl›k 6 bin kifli hayat›n› kaybetti. Ramadi’de, Amerikan savafl uçaklar›n›n 7 Haziran günü yapt›¤› hava sald›-
r›s›nda 19 Irakl›n›n yaraland›¤› a盤a ç›km›flt›. Art›k her gün yaflanan sald›r›lardan b›kt›klar›n› ifade eden Ahmet Eymen isimli Irakl›, “Her gün bizi havan topu ve füzeyle vuruyorlar. Sürekli sald›r› alt›nda kal›yoruz. Bunu Bush ve Maliki kabul eder mi? Bu mu demokrasi, bu mu bize getirdikleri özgürlük?” sorular›n› soruyor. Amerikal›lar›n keskin niflanc›larla sivilleri hedef ald›¤›n› anlatan Kadir Sami de, “Amerikal›lar buraya geldikten sonra sürekli fakir aileleri öldürüyor. Bize böyle özgürlük getiriyorlar. Her gün keskin niflanc›lar 20-30 kifli öldürüyor. Biz, Irak hükümetinden El Ambar bölgesine biraz daha ilgi göstermesini istiyoruz. Burada masum insanlar ölüyor. Bu sald›r›da 19 kifli yaraland›. Hepsi masum insanlar. Amerikal›lar için önemli olan tek fley, Irakl›lar› öldürmek. Amerikal›lar›n hepsi terörist. Burada aileleri öldürüyorlar. Irakl›lar bunu yapm›yor” diyor. Sald›r›lar›n›n h›z kazand›¤› Irak’ta ABD askerleri yeni bir “baflar›ya” daha imza att›. Bafl›na 25 milyon dolar ödül konulan “terörist” Ebu Musab Zerkavi kald›¤› yerin tespit edilmesinin ard›ndan hava sald›r›s› düzenlenerek öldürüldü. Baflta Bush olmak üzere bir dizi ismin tebrik mesajlar› ve aç›klamalar yay›nla-
50 d›¤› olay›n ard›ndan en çok tart›fl›lan nokta, direniflin bundan sonraki sürecine bu geliflmenin nas›l bir etkide bulunaca¤› oldu. Yani direniflin lideri olarak tan›mlanan Zerkavi’nin öldürülmesinin ard›ndan direniflçiler da¤›lacak, “terörist” sald›r›lar azalacak vb. tespitler yap›lmaya baflland›. Ve bu gerçek d›fl› rüya, en çok da Bush taraf›ndan görülmek istendi. Bu rüyan›n hayalden öte bir anlam tafl›mad›¤›n› bilmesine ra¤men. Ürdünlü olan Zerkavi, Irak’ta Ladin’e ba¤l› direnifl gruplar›n›n lideri durumundayd›. TV ekranlar›na yans›yan ve Irak direniflini karalaman›n arac› olarak kullan›lan kafa kesme eylemlerinin de lideri olarak tan›mlanan Zerkavi’nin ard›ndan yap›lan de¤erlendirmelerde dikkat çeken nokta “Zerkavi, Irak’ta bafl kesmelerle Kaide’nin ad›n› kötüye ç›karan kontrolden ç›km›fl tehlikeli bir kifliydi. Ladin, gruplar aras›nda ba¤› sa¤lamada Irakl› birinin daha ak›ll›ca olaca¤›n› düflündü” oldu. Zerkavi’nin yerine düflünülen yeni lider ise ölümünün hemen ard›ndan aç›kland›: Abdurrahman Iraki. Ölümünün ard›ndan dolaflan isimler bir yana kamuoyunun en çok üzerinde durdu¤u noktay› incelemekte fayda var. Direniflin bundan sonraki aflamas›n›n nas›l flekillenece¤i ve bir anlamda emperyalistlerin ve uflaklar›n›n beklentilerinin ne kadar gerçek olup olmad›¤› sorunu. Irak’ta iflgal, bafllad›¤› günden bugüne çeflitli dönüm noktalar› geçirdi. Bu dönüm noktalar›n›n tümünde de yap›lan de¤erlendirmelerin hepsi ayn› nitelikte oldu ve hepsinde de direniflin sonunun geldi¤i aç›kland›. Ancak bu aç›klamalar›n hemen ertesinde direniflin bitmesi bir kenara, ABD’nin sald›r›lar›n›n artmas›na paralel
olarak direnifl ivme kazanm›flt›r. Son dönemde artan sald›r› ve katliamlara paralel olarak da direnifl etkisinden ve gücünden bir fley kaybetmeyecektir. ABD’nin son dönem yo¤unlaflan krizine paralel olarak artan ve artacak olan sald›r›lar›n etkisi sadece kendi ülkesiyle s›n›rl› kalmayarak, oldukça genifl bir yelpazeyi kapsamaktad›r. ABD’nin son dönemde Rusya ile ilgili olarak ABD Baflkan Yard›mc›s› Cheney’in Rusya’y› hedef alan sert aç›klamas›, Putin’in “Ulusa seslenifl” konuflmas›nda, ABD’ye yönelik, “‹stedi¤ini kimseye sormadan yutan kurt” nitelemesi, ulusal savunmaya yapt›¤› vurgu, ‹ran’a diyalog ça¤r›s› petrol fiyatlar›n›n yükselifli, dolar›n de¤er kaybetmesi, euronun kullan›m›n›n gittikçe yayg›nlaflmas› gibi oldukça kritik geliflmeler ABD ekonomisindeki çalkant›lar› ifade eden somut baz› göstergelerdir. Ortado¤u’da ise Irak f›rt›nas›na ek olarak ‹srail-Filistin çat›flmalar› yeniden alevlenme e¤ilimleri tafl›maktad›r. ‹srail’in hava sald›r›lar› olarak bafllayan ve sivil halk›n ölümü ile sonuçlanan sald›r›lar›na HAMAS’›n da yan›t vermesi bu e¤ilimlerin büyümesi sinyallerinin güçlü oldu¤unu göstermektedir. Artan sald›r›lara paralel olarak dünyan›n bir dizi bölgesinde direnifller de yayg›nl›k kazanmaktad›r. Fransa’da gerici yasalara karfl› direnenler bugün fiili’de sokaklar› doldurmakta. Her f›rsatta “bitirilen” Irak direnifli tüm sald›r› ve kuflatmalara ra¤men devam ediyor. Emperyalizm yenilgiye mahkum olmufl gelece¤ini de¤ifltirmek için ç›rp›n›yor. Ancak dünya halklar› da direnifl ateflinin etraf›nda ördü¤ü halkayla atefli harlamaya devam ediyor.
Corus Yasan iflçileri grevde ‹flçi s›n›f›n›n genelde sistemin bask›lar›na özelde ise kendi bafl çeliflkileri olan patronlara karfl› örgütsüz olmalar›ndan dolay› “sessiz” kald›klar› bir dönemdeyiz. Grevlerin, direnifllerin kendi bulunduklar› bölgedeki di¤er iflçilerden “destek görmekte zorland›¤›”, di¤er bölgelere ise (baflka semtler, ilçeler, flehirlere vs.) “haber” niteli¤i d›fl›nda tafl›nmad›¤› bir dönemde, grevlerin örgütlenmesi, direnifllerin olmas› geri kesimin suskunlu¤una karfl› oldu¤undan çok daha nitelikli bir karfl› koyufltur. Bu direniflin nitelikli bir kazan›ma ulaflmas› için, ekonomik taleplerle s›n›rl› kalmay›p sosyal ve demokratik talepler içeren politik bir hatta ilerlemesine önem gösterilmelidir. Bunun yan›nda lokal olarak geliflen direnifller aras›ndaki dayan›flman›n örgütlenmesi de var olan direnifli büyütecektir. Sakarya 1. OSB (Organize Sanayi Bölgesi)’de bulunan 70 kiflilik Corus Yasan Metal sanayi iflçilerinin örgütlü oldu¤u Birleflik Metal-‹fl ile ile patron
irleflik Metal-‹fl Genel Baflkan› Adnan Serdaro¤lu, Corus flirketinin dünyan›n en büyük çelik tekellerinden birisi oldu¤unu, devletin resmi kurumlar›n›n aç›klamalar›nda açl›k s›n›r› 500 YTL’nin üzerinde oldu¤unu, ancak Corus iflçilerine bu ücretin verilmedi¤ini ve bunun için mücadele ettiklerini belirtti.
B
aras›ndaki görüflmelerde, idari maddelerde anlaflma sa¤lan›rken, ücret konusunda sa¤lanamad›. 450-500 YTL maafl alan iflçilerin ilk alt› ay için %35’lik zam taleplerine karfl›n patron enflasyon oran›nda zam dayatt›. Bunun üzerine iflçiler OSB içinde yürüyüfl yaparak çevre fabrikalardan destek istediler. “‹flçiler ortak mücadeleye”, “Corus iflçisi köle de¤ildir” vb. sloganlar›yla grev pankart›n› iflyerinin ast›lar. Konuyla ilgili görüfllerini belirten Birleflik Metal‹fl Genel Baflkan› Adnan Serdaro¤lu, Corus flirketinin dünyan›n en büyük çelik tekellerinden birisi oldu¤unu, devletin resmi kurumlar›n›n aç›klamalar›nda açl›k s›n›r› 500 YTL’nin üzerinde oldu¤unu, ancak Corus iflçilerine bu ücretin verilmedi¤ini ve bunun için mücadele ettiklerini belirtti. Ayr›ca Corus iflçilerinin sanayi bölgesindeki bütün iflçileri örgütlemekle yükümlü olduklar›n› belirtti. Greve ç›kan iflçilere D‹SK’e ba¤l› sendika yöneticileri de destek verdiler. (‹stanbul)
50 Binlerce eylem içerisinde, ancak az say›da olumsuz örnekte, daha çok zarar gören “kaza” sonucu kendi yoldafllar›m›z olmufltur. Halktan kiflilerin ölüm ve yaralanmas›na yol açan eylemler, bu kadar uzun süreli ve yo¤un faaliyet içerisinde bir iki olay ile s›n›rl› kalm›flt›r. Bunun hiç olmamas› için duydu¤umuz sorumluluk, gösterdi¤imiz titizlik, özen ve dikkate karfl›n, her alanda ve konuda oldu¤u gibi bu faaliyette de hatal› tutumlar olabilmekte ve sonuçta halka/devrime zarar verilebilmektedir. Bunu ne do¤al ne de meflru (mücadelenin bir parças›) olarak kabul ediyoruz. Hiç olmamas› ve yaflanmamas› için azami dikkatin gösterilmesi ve yüksek bir sorumluluk duygusu içinde çal›fl›lmas› gerekti¤inin bilincindeyiz. Erzincan-Ulalar’da yaflanan ve “katliam” gibi sonuç do¤uran olay, eylem için görevli yoldafllar›m›z›n aceleci, düflüncesiz, hesaps›z, dikkatsiz ve disiplinsiz hareket etmesi sonucu meydana gelmifltir. Bu, affedilmesi zor bir sorumsuzluktur. Yoldafllar›m›z, eylemi gerçeklefltirmeyi devrimci görev olarak de¤il, bir “ifl” olarak görme anlay›fl›yla hareket ederek; eylemin flartlar›n›n oluflmas›n› beklemek yerine disiplinsiz davran›p kolayc›l›¤› seçmifller, tarz›m›z olmayan bir biçimde herkesin girebilece¤i kolayl›ktaki bir mekana ses bombas› b›rakmak suretiyle büyük bir sorumsuzluk göstermifller, elektronik düzene¤in haz›rlanmas›nda dikkatsizlik yapma ciddiyetsizli¤iyle davranm›fllard›r. Bu tutumlar›n, bizim “halka zarar vermeme” ilkesi do¤rultusunda gösterdi¤imiz, sorumluluk duygusu içinde hareket ederek azami dikkat ve özen ile çal›flma biçimimizle ilgisi yoktur. Bu ilke do¤rultusunda faaliyet yürütmekten bir an için uzaklafl›ld›¤›, sorumsuz davran›ld›¤›, gerekli hassasiyetin, dikkat ve itinan›n gösterilmedi¤i durumlarda, halka ve devrime zarar verici her türlü sonucun yaflanmas› için flartlar yarat›lm›fl demektir. Bunun olabilecek en a¤›r ve vahim bilançolar›ndan biri Erzincan-Ulalar’da karfl›m›za ç›km›flt›r. Eylemle görevli yoldafllar›m›z›n hatal› tutumlar› partimizi ba¤lay›c› niteliktedir ve bundan ötürü de sorumluluk onlar›n flahs›nda partimize aittir. Partimiz ilke ve anlay›fllar›na, çizgi ve gelene¤ine ayk›r› bir sorumsuzlukla sergilenen prati¤imiz neticesinde meydana gelen ölümlerden dolay› halk›m›za özelefltiri veriyoruz. fiunun iyi bilinmesi gerekir ki hatam›z sonucu halka ve devrime verilen zarar yaln›zca dört çocu¤un ölümü ile s›n›rl› olmam›flt›r. Bu olay›n etkisi ile belirli bir kitle nezdinde partimize karfl› güvensizlik ve tepki geliflmifl, s›n›f mücadelesi o bölgede ciddi ölçüde yara alm›flt›r. Düflman bu f›rsat› en iyi biçimde de¤erlendirme yoluna gidip, kitlelerin geri yanlar›na hitap etmeyi de baflararak, partimiz ve devrimci güçler aleyhinde propaganda faaliyeti yürütmüfl ve bundan geçici de olsa belli ç›karlar sa¤lam›flt›r. Nitekim sadece faflistlerin de¤il, bu provokatif tutumlar›n etkisiyle ölen çocuklar›n yak›n› s›fat›yla kimi “ucuz kahraman”lar›n da devrimcilere yönelik silahl› sald›r›lar› söz konusu olabilmifltir. Olaylar›n hassasiyeti ve geliflim flekli ne-
31 deniyle flu aflamada bu tarz hareket sahiplerini uyarmakla yetinmek zorunda kald›¤›m›z, ancak benzer tav›rlar›n sürmesi halinde, devrimcilere yönelik sald›r›lar› yan›ts›z b›rakmayaca¤›m›z›n da herkesçe anlafl›lmas› gerekmektedir. Hiç kimse faflist diktatörlü¤ün eli kanl› katillerine s›¤›narak, bu faflist devletin korumas›na güvenerek devrimcilere el kald›rma cüretine giriflmemelidir. Hiç kimse, faflist Türk devletinin oyununa gelip komünistlere ve devrimcilere karfl› kan davas› gütme ak›ls›zl›¤› ve acizli¤i içerisine düflmemelidir. Sonuçlar› ne kadar a¤›r ve vahim olursa olsun, dört çocu¤un hayat›n› kaybetti¤i olay, partimizin bilerek ve isteyerek gerçeklefltirdi¤i bir eylem de¤ildir. Çocuklar›n “cinayet gibi” de olsa kaza sonucu yaflamlar›n› yitirdi¤i gerçe¤i gözard› edilmemelidir. Biz, devrim yolunda yüzlerce can veren, büyük bedeller ödeyen, halka olan sevgi ve ba¤l›l›¤›n› binlerce yoldafl›n›n yaflam›n›n her karesindeki milyonlarca örnekle ispatlayageldi¤i, komünist bir gelene¤i temsil ediyoruz. Bizim halka ve devrime olan ba¤l›l›k, inanç ve sevgimiz sorgulanamaz bir aç›kl›kla orta yerde durmaktad›r. Ne kadar kötü ve trajik bir sonuca sahip olsa da bir olaydan yola ç›k›larak partimiz ve onun flahs›nda komünistler ve devrimciler aleyhinde, ne faflistlerin ne de gericilerin “halk düflmanlar›” tarz›nda propaganda yürütmelerine izin vermemiz düflünülemez. Hiç kuflkusuz bu olayda da en adil ve do¤ru yarg›lamay› ac›mas›z bir biçimde yapacak olan komünistlerin kendilerinden baflkas› de¤ildir. Zira komünistler hatalar›na düflmana hizmet eden bir illettin kayna¤›n› kurutmak, ondan dersler ç›karmak ve bir daha ayn› yanl›fl› tekrarlamamak için büyük bir ciddiyet ve ac›mas›zl›kla yaklaflmay› her zaman en önemli ilke ve görevlerinden bellemifllerdir. Daha birkaç ay önce Diyarbak›r’da ço¤u çocuk 11 kifliyi kitle direnifli ve gösterisinde kurfluna dizen, Baflbakan› “çocuk, kad›n dinlemeyin vurun” diye talimat ya¤d›ran, ordusu kan dökme konusunda nam salan, iflkencehaneleri dünyan›n en rand›manl› çal›flan bu faflist devletin, Erzincan-Ulalar’daki olay› partimiz ve devrimciler aleyhinde kullanmaya çal›flmas› anlafl›l›r bir durumdur. Bunun için burjuva bas›n›n seferber olmas› ve “anneler günü”nün de kullan›larak trajedinin daha da boyutland›r›lmaya çal›fl›lmas› da anlafl›labilir. Ancak anlafl›lmaz ve kabul edilemez olan, kimi reformist çevrelerin, bu olay›, karfl›-devrimci koroya ifltirak ederek onlar›n a¤z› ve tutumuyla yorumlamaya ve lanse etmeye kalkmas›d›r. Emperyalist zorbalar›n, faflist katillerin ve halk düflman› gericilerin saltanat sürdü¤ü bu yeryüzünde, her fleyden önce, dünya nüfusunun üçte birinden fazlas›n› oluflturan (2.5 milyar) çocuklara insanca yaflam hakk› tan›nmamaktad›r. 1 milyar› aflk›n çocuk, sa¤l›kl› beslenme, bar›nma ve bak›m olanaklar›n›n bulunmad›¤› koflullar alt›ndad›r. Önlenebilir hastal›klardan 1 y›lda ölen çocuk say›s›n›n 4 milyon, her gün ölen çocuk say›s›n›n 35 bin, 1 dakikada sadece açl›k ve kötü beslenmeden ölen çocuk say›s›n›n 12 oldu¤u bir dünyada; 100 milyon çocuk sokak-
larda yaflamakta, 150 milyon çocuk okul yüzü görememekte, 10 milyon k›z çocu¤u fuhufl sektöründe kullan›lmaktad›r. Dünya iflgücünün yüzde 10’unu oluflturan çocuklar›n a¤›r ifllerde çal›flt›r›lan nüfusu 250 milyondur. Son 10 y›ldaki savafl ve çat›flmalarda 2 milyon çocuk öldürülmüfl, 6 milyon çocuk sakat kalm›fl ve yaralanm›flt›r. Dünya hapishaneleri binlerce “suçlu” çocukla doludur. ‹dam sehpalar› bir dizi ülkede çocuklar için de kurulmaktad›r. Ülkemizdeki çocuklar›n durumu da bu panoraman›n izdüflümü olarak ayn› sefalet, angarya, kölelilik, iflkence ve ölüm tablosuna sahiptir. Son 20 y›l içerisinde, özellikle Türkiye Kürdistan›’nda faflist Türk ordusu, Özel timi ve polisi taraf›ndan katledilen, bombalamalar ve may›nlar yüzünden yaflam›n› yitiren ve sakat kalan çocuklar›n say›s› yüzlercedir. ‹flkenceci vali ve emniyet müdürleri ile katliamc› Türk ordusunun eli kanl› temsilcileri eliyle Partimizi, biz komünistleri ve genel olarak devrimcileri, Erzincan-Ulalar’daki olay› f›rsat bilerek “çocuk katili” olarak karalamaya kalk›flan faflist Türk devletinin uflakl›¤›n› yapt›¤› emperyalist-kapitalist sistemin, halk ve çocuk sevgisinden anlad›¤› budur. Onlara sundu¤u dünya, böylesi törpülenmifl istatistiklerle örülüdür. “Anneler, Babalar, Çocuklar Günü”, “çocuk haklar›”, “çocuk sevgisi” vb. bütün kampanya, düzenleme ve demagojileri, bu kanl› zulüm ve vahflet tablosunu gizlemeye yönelik aldatmacalardan ibarettir. Çocuklardan kad›nlara, iflçilerden köylülere, emperyalist-kapitalist sistemin kanl› çarklar› aras›nda ö¤ütülen bütün s›n›f ve kategorilerin bu cehennemden kurtuluflu için dünya çap›nda 1.5 asra yak›n bir süredir amans›z ve kesintisiz bir kavgas›n› omuzlayan Marksist-Leninist-Maoist ideolojinin temsilcisi komünistler, hedeflerine do¤ru emin ad›mlarla yürümeye devam ediyorlar. Bu yolda nice zaferler elde edildi¤i gibi say›s›z yenilgilere de u¤ran›ld›. Büyük baflar›lar elde edildi¤i gibi, büyük hatalar da yap›ld›. Her birinden ö¤renerek, dersler ç›kararak, ideolojimize, kitlelere ve kendimize güvenimizi yitirmeden daima ileriye do¤ru ad›m atmay› ö¤rendik. Hiçbir baflar›n›n sarhoflluk ve kibir yaratmamas› gerekti¤i gibi, hiçbir hatan›n da boynumuza yafta olarak as›lmas›na izin vermemeliyiz. Yanl›fllar›m›z› iyi biçimde analiz etmeli, kaynaklar›na inmeli, bütün yönleriyle kavramal›, do¤ru ve kapsaml› dersler ç›karmal›y›z. Hatam›z sonucu yaflam›n› yitirenler için durumu eski haline döndürme ve zararlar› telafi etme flans›m›z olmad›¤›na göre, yapmam›z gereken, o bölgede Demokratik Halk Devrimi için Halk Savafl› do¤rultusunda yürüttü¤ümüz faaliyette eskisinden çok daha fazla yo¤unlaflmak olacakt›r. Kitlelerde sars›lan güvenin tekrar sa¤lanmas› ve karfl›devrimci propagandan›n etkisinin k›r›lmas› ancak böylesi bir pratikle mümkündür. Komünistler, yaflamlar›n› insanl›¤›n s›n›fs›z, sömürüsüz bir dünya özlemini gerçeklefltirmesi davas›na adam›fllard›r. Bunun için bulunduklar› ülkelerde önlerindeki engelleri devrimler yoluyla birer birer geçmeyi hedefleyerek ilerlerler. Bu yolu seçen ve komünist partisi saflar›nda örgütlenen her dev-
16-29 Haziran 2006 rimci için, o andan itibaren bireysel varl›¤› ve ç›karlar›, u¤runa mücadele etti¤i ezilen s›n›flar›n ç›karlar›na kay›ts›z flarts›z tabi durumdad›r. Bu, yaflam›n› gözünü k›rpmadan feda etmeyi gerektirecek bir cesaret ruhuyla mücadele azminin kuflan›lmas›, s›n›rs›z ve sonsuz bir özveriyle savafl›lmas›, tükenmek bilmeyen bir azimle çal›fl›lmas› anlam›na gelmektedir. Partimiz TKP/ML’nin 34 y›ll›k tarihi boyunca, saflar›m›zda örgütlenen say›s›z komünist militan ve savaflç›n›n, yüzlercesi can›n› vermek, binlercesi a¤›r bedeller ödemek suretiyle bu prati¤i sergilemifller ve sergilemeye devam etmektedirler. Bu prati¤imiz, artan bir h›z ve coflkuyla, kurtulufla kadar hiç kesintisiz bir biçimde sürecektir. Yaklafl›k iki ay önce partimizin en de¤erli militanlar›ndan, halk ordusu T‹KKO’nun yi¤it komutanlar›ndan Dilek POLAT yoldafl›m›z› faflist diktatörlü¤e karfl› yürüttü¤ümüz amans›z kavgan›n doruklar›nda k›z›l bayra¤a sard›k. Yoldafl›m›z, kendisinden önce topra¤a düflen baflta partimizin kurucusu, önderimiz ‹brahim Kaypakkaya olmak üzere yüzlerce yoldafl›m›z gibi, ölümü büyük bir özveri ve cesaretle kucaklarken, halka ve devrime olan ba¤l›l›k and›m›z› hayk›r›yordu. Son neferini Dilek POLAT yoldafl›m›z›n oluflturdu¤u flehitler ordumuzun tafl›d›¤› demokratik halk devrimi mücadelesi, bu ülke halk›n›n gelece¤i için yürütülmektedir. Nice bedellerin ödendi¤i ve çok daha fazlas›n›n ödenmesinin kaç›n›lmaz oldu¤u bu kavga, proleter dünya devrimi mücadelesinin parças›d›r. Nihai amac›m›z, emperyalistkapitalist sistemin insanl›¤a reva gördü¤ü bu sömürü, zulüm ve iflkence düzeninin yerle bir edilmesi, s›n›fs›z-sömürüsüz bir dünyan›n kurulmas›d›r. Bizim kuraca¤›m›z dünyada, çocuklar herhangi bir barakada bomba ile karfl›laflmak zorunda kalmayacakt›r. Bizim kuraca¤›m›z dünyada, çocuklar kurcalad›klar› bir paketteki bomban›n hedefi olarak yaflamlar›n› yitirme riskini de tafl›mayacakt›r. Bizim kuraca¤›m›z dünyada, çocuklar; yar›nlar›na güvenle bakabilecekleri bir ortamda; sömürü, kölelefltirme, fuhufl, angarya, zorla çal›flt›rma gibi bask›lara u¤ramadan, suça itilmeden, hapsedilmeden, kurfluna dizilmeden, e¤itim hakk›ndan yoksun b›rak›lmadan, sa¤l›kl› koflullarda büyüyecektir. Bütün çocuk ölümlerinde hissettiklerimizi yafl›yor ve Orhan, Mert, Cem ve Umut’un ölüm ac›s›n› en az kendi yoldafllar›m›z›nki kadar derin bir biçimde hissediyoruz. Sorumlulu¤umuzun üzüntümüzü bir kat daha art›rd›¤› bu ölümlerin, demokratik halk devrimi mücadelesinde yol açt›¤› zararlar› gö¤üslemesini bilecek güçte oldu¤umuzun, dost ve düflman bütün güçler taraf›ndan bilinmesinde fayda vard›r. Enternasyonal proletaryan›n Türkiye temsilcisi Partimiz, kuruluflundan itibaren komünizmin bayra¤›n› ülkemiz topraklar›nda onurlu bir flekilde dalgaland›rmaktad›r. Buna hiç kimsenin leke sürmesine izin vermemifltir ve bundan sonra da vermeyecektir. Türkiye Komünist Partisi/MarksistLeninist Merkez Komite Siyasi Büro May›s 2006
ÖZGÜR GELECEK YOLUNDA
işçi-köylü B‹Z HALKIZ GELECEK ELLER‹M‹ZDED‹R
UMUT YAYIMCILIK VE BASIM SANAY‹ LTD. fiT‹ Yönetim yeri: Gureba Hüseyin A¤a Mah. ‹mam Murat Sok. No:14/1 Aksaray-Fatih/‹STANBUL. Tel: (0212) 521 34 30, 531 48 53 FAKS: (0212)621 61 33 Sahibi ve Yaz›iflleri Müdürü: Numan BOZER Bask›: Gün Matbaac›l›k Beflyol Mah. Telsizler Mevkii Akasya Sk. No:23/A K.Çekmece/‹stanbul Tel: 0212 426 63 30-580 63 80 Genel Da¤›t›m: YAY-SAT @mail: umutyayimcilik@superonline.com @mail: umutyayimcilik@ttnet.net.tr
BÜROLAR ➧ KARTAL: HAMAM SOK. DEM‹RL‹ ‹fiHANI NO: 57/14 KARTAL, TELEFAKS: (0216) 306 16 02 Cep: 0 544 521 34 30 ➧ ANKARA: TUNA CAD. ÇANAKÇI ‹fiHANI NO:11 KAT:3 DA‹RE:32 ÇANKAYA TEL: (0312) 432 23 01 Cep: 0 535 562 33 72 ➧ ‹ZM‹R: 856 SOKAK, NO:48/203 KEMERALTI KONAK, TELEFAKS: (0232) 441 93 09 Cep: 0535 310 31 84 ➧ MALATYA: DABAKHANE MAHALLES‹, BOZTEPE CAD., BABACAN ‹fiHANI NO:9 KAT:1/16 MALATYA TEL: (0422) 325 78 13 Cep: 0536 697 94 19 ➧ ERZ‹NCAN: ORDU CAD. ORDU ‹fiHANI KAT:3 TEL: 0 446 223 67 18 ➧ BURSA: SELÇUK HATUN MAH. ÜNLÜ CAD. SÖNMEZ ‹fi SARAYI KAT: 2 NO: 185 HEYKEL, TEL: (0224) 224 09 98 Cep: 0 536 613 81 98 ➧ SAMSUN: KALE MAH., YUSUF KEFEL‹ ‹fiHANI, KAT: 6 NO: 9 , TEL: (0362) 435 64 57 Cep: 0 537 597 69 84 ➧ MERS‹N: ÇANKAYA MAH. S‹L‹FKE CAD. ÜZÜM ‹fiHANI KAT :1 NO: 47 MERS‹N ➧ AVRUPA MERKEZ BÜRO: WESELER STR 93 47169 DUISBURG-DEUTSCHLAND TEL: 0049 203 40 60 958 FAKS: 0049 203 40 60 959
Çeflitli milliyetlerden halk›m›za özelefltirimizdir 13 May›s 2006 günü, Erzincan ili Ulalar Beldesi’ne ba¤l› Atatürk Mahallesi Muhtar› Erdal Türkmen’e ait garajda meydana gelen patlamayla ilgili olarak Proletarya Partisi taraf›ndan yap›lan ve elimize posta e-mail kanal› ile ulaflan afla¤›daki aç›klamay› haber de¤eri tafl›d›¤› için yay›nl›yoruz. 13 May›s 2006 günü, Erzincan ili Ulalar beldesine ba¤l› Atatürk mahallesinin muhtar› Erdal Türkmen’in garaj olarak kulland›¤› kapal› mekanda meydana gelen patlama sonucu, Orhan O⁄UZ, Mert CELEP, Cem CELEP ve Umut TÜRKMEN isimli çocuklar›n yaflam›n› yitirmesi olay›yla ilgili tafl›d›¤›m›z sorumluluk kadar duydu¤umuz ac› ve üzüntü de büyüktür. Öncelikle bunun iyi bilinmesi ve anlafl›lmas› gerekmektedir. Hedef olarak seçilen muhtar Erdal Türkmen; devletle iflbirli¤i içinde, devrimci, demokrat ve yurtseverler aleyhinde ihbarc›l›k yapan bir kifliliktir. Eylemimizin amac›, arabas›n›n alt›na
Düzenlemeye çal›flt›¤›m›z bir eylem sebebiyle, dolayl› da olsa dört çocu¤un hayat›n› kaybetmesinin sorumlulu¤unu bütünüyle üstlendi¤imizi ilan etmeyi; halka, devrime ve komünizme olan inanç ve ba¤l›l›¤›m›z›n gere¤i biliyoruz. Niyetimiz ve olay›n geliflim flekli nas›l olursa olsun, hiçbir mazeret ve gerekçenin arkas›na s›¤›nmaks›z›n, bütün içtenli¤imizle kendimizi yarg›lamay› görev kabul ediyoruz. Komünistler, zoru ve fliddeti tarihsel bir gereklilik olarak benimsemek zorunda kalm›fllard›r. Bu seçimleri, nesnel dünyan›n yasalar› ile do¤rudan ilintili olarak önlerine konulmufltur. ‹nsanl›¤›n s›n›flardan ar›nd›r›lmas›, her türlü bask›, sömürü
¤›n kurtuluflu için bir yol çizmesiyle birlikte, silahl› mücadeleler devrimin zaferinin tayin eden rollerini daha güçlü bir biçimde oynamaya bafllad›lar. Dünyan›n bütün ülkelerinde Halk Savafl› ya da toplu ayaklanma biçimiyle de olsa kurtulufl yolu, silahl› mücadelenin güçlü biçimde verilece¤i devrimlerden geçmektedir. Silahl› mücadele, halk düflman› s›n›flara yönelik çok çeflitli eylem biçimlerini içinde bar›nd›r›r. Hedef, canl› ya da cans›z her zaman için düflmand›r. Gerçeklefltirilecek eylem esnas›nda halka zarar verilmemesi, birinci öncelikle gözetilen husus olmaktad›r. Bu riskin de¤il çok zay›f, ancak hiç olma-
çok acil durumlarda büyük ç›karlar›n korunmas› gerekçesiyle iflkencenin yap›labilece¤i bahanesinden yola ç›karak iflkenceyi meflru k›lma oyununa düflülmesi kaç›n›lmazd›r. Komünistler bu noktada da her türden küçük burjuva devrimcisinden ayr›l›rlar. Bu konudaki titizlikleri, hassasl›klar›, eylemin amac› ile sonuçlar› aras›nda çok yönlü kurduklar› iliflkiler bak›m›ndan tutumlar› farkl›d›r. Temsil ettikleri s›n›f›n a¤›rl›¤›n›, kapsay›c›l›¤›n› ve kavray›c›l›¤›n› göstermek, sabr›n› ve sebat›n› kuflanmak, zorluklar›n üstesinden gelme konusundaki azmiyle donanmak zorunda olduklar›n›n bilincindedirler.
inlerce eylem içerisinde, ancak az say›da olumsuz örnekte, daha çok zarar gören “kaza” sonucu kendi yoldafllar›m›z olmufltur. Halktan kiflilerin ölüm ve yaralanmas›na yol açan eylemler, bu kadar uzun süreli ve yo¤un faaliyet içerisinde bir iki olay ile s›n›rl› kalm›flt›r.
B
“ses bombas›” koymak suretiyle bu halk düflman›n›n uyar›lmas›yd›. Militanlar›m›z, arabas› gelmeyince, elektronik düzene¤i gece saatine (11.00) ayarlayarak, ses bombas›n› garaj olarak kulland›¤› barakaya b›rakm›fl ve olay yerinden ayr›lm›fllard›r. Gerek saatteki olas› bir yanl›fll›k/ar›za, ya da çocuklar›n kurcalamas›, gerekse de çok yak›n›na sokulmalar›yla tesirinin artmas›ndan kaynakland›¤›n› sand›¤›m›z nedenlerle, sadece düflmanlar›m›z› sevindiren bu büyük ac› verici olay gerçekleflmifltir.
ve zulme son verilmesi için ç›k›lan komünizm yolculu¤unda, devrimlerin gerçeklefltirilmesi için fliddet, baflvurulmas› gereken bir yöntem olarak tarihteki yerini alm›flt›r. Bunun esas temeli, s›n›flar›n ortaya ç›k›fl›yla beraber fliddetin her türünü sistemli bir biçimde üreten sömürücü toplum düzenleridir. Ezen ve sömüren egemenlerin devletleri arac›l›¤›yla yönetilen y›¤›nlar üzerinde yo¤un bir biçimde uygulad›klar› fliddet, devrimlerin de yöntemini belirlemifltir. Komünist ideolojinin devrimlere bilimsel perspektif kazand›rmas› ve insanl›-
d›¤› koflullarda eylemlerin gerçeklefltirilmesi prensibiyle hareket edilir. Halk ad›na ve devrim/halk için gerçeklefltirilen eylemlerde bu ilke ile hareket edilmesinden daha do¤al bir anlay›fl olamaz. Bu prensipten herhangi bir gerekçe ile uzaklafl›lmas›, vazgeçilmesi, istisna yarat›lmas› düflünülemez. Sözgelimi büyük çapl› ya da hedefli bir eylemin gerçeklefltirilmesi u¤runa halka zarar verilmesi kabul edilemez. Ayn› flekilde, halka verilen zarar›n az ya da çok olmas› gibi hesaplar da yap›lamaz. Aksi takdirde, faflistlerin,
Kuruluflu ile birlikte temel stratejik tespitleri do¤rultusunda Halk Savafl›n›n zorlu basamaklar›n› hiç vakit yitirmeksizin t›rmanmaya bafllayan partimiz TKP/ML; tarihi boyunca gerçeklefltirdi¤i say›s›z silahl› eylemlerinde, “halka zarar vermeme” ilkesine büyük bir titizlik göstermifltir. Gerek partimiz kadrolar›, gerek halk ordusu T‹KKO gerillalar›, gerekse de gençlik örgütümüz TMLGB militanlar›n›n yerine getirdi¤i eylemlerde, 34 y›ll›k tarihimiz boyunca son derece baflar›l› bir tutum izlenmifltir. Devam› sayfa 31’de