Yüz bin “dev” hükümeti uyard›:
“Sand›kta görüflürüz Tayyip Bey” Tütün, flekerpancar›, m›s›r, çay gibi ürünlere uygulanan kotalar, tar›msal K‹T’lerin tasfiyesi vb. sald›r›lar, ülke ekonomisine 2 milyar dolar gibi bir girdi sa¤layan f›nd›kta da yaflanmaktad›r. Hat›rlanaca¤› gibi 2003 y›l›nda Bakanlar Kurulu karar› ile Fiskobirlik özerk bir statüye getirilmiflti.Fiskobirlik’in
ürün iflleme üzerine yap›lanmas› yetersiz oldu¤undan, sadece depolama ve sat›fl iliflkisini sürdürdü¤ünden dolay›, bu yeniden yap›land›r›lma ile f›nd›k piyasa flartlar›na terk edilerek, özellikle yoksul küçük üreticinin yaflanan dalgalanmalar›n/krizlerin faturas›n› yüklenmesini de beraberinde getirdi. Sayfa 18-19
ÖZGÜR GELECEK YOLUNDA
www.iscikoylu.org umutyayimcilik@ttnet.net.tr
Say›: 2006-17
54
*Y›l:2 *11-24 A¤ustos 2006 *Fiyat›: 1 YTL *ISSN:1303-9350
Sawra sawra hatta nasr Zafere kadar direnifl ‹srail Siyonizmi’nin emperyalizm destekli Lübnan ve Filistin sald›r›s›nda üçüncü hafta geride kald›. Hayalet ülke haline gelen Lübnan’da ‹srail’in sald›r›lar› h›z›ndan hiçbir fley kaybetmeden devam ediyor. Ölü say›s›n›n bini, yaral› say›s›n›n üç bini geçti¤i sald›r›larda binlerce insan da topraklar›n› ve evlerini terk etmek zorunda kald›. ‹srail tüm katliam ve sald›r›lar›na ra¤men Lübnan’da direnifli k›ramazken, bölge halk›n›n Hizbullah ve Hamas’a yönelik sempati ve destekleri de art›yor. Bölgede halk›n sald›r›lara karfl› yapt›¤› protesto eylemleri bu sevgi ve destek gösterilerine dönüflüyor. Arap ülkelerinin sessizli¤ini korudu¤u bu sald›r›larda Lübnan’dan dönen ‹srail askerleri yapt›klar› aç›klamalarda “cehennem gibiydi”, “geceleri uyuyam›yorduk” diyerek korkular›n› ifade etmekteler. Ülkemiz hakim s›n›flar›n›n da bu sald›rganl›k sürecine paralel olarak t›rmand›rd›klar› sald›r›lar emekçilerin büyüyen tepkisi ile yan›t bulmaktad›r. Günlerdir tart›fl›lan 100 bin köylünün bir araya gelerek yapt›¤› F›nd›k mitingi hükümeti sinirlendirdi, emniyet müdürünü görevinden etti ve dört köylünün tutuklanmas›na neden oldu. F›nd›k üreticilerinin yan› s›ra üzüm üreticileri de hükümeti uyarmaya haz›rlan›yor. Bunun yan›s›ra TMY uygulamalar›na bafllayan devlet, keyfi tutuklamalara ve yay›n kapatmalara bafllad›. Bu sald›r›lara karfl› yaflam›n her alan›nda direnifl mevzileri kurmak, yeni direnifl mevzileri oluflturmak için Ortado¤u’da yanan direnifl ateflini ülkemizden harlayal›m.
BPKD’nin y›ldönümü vesilesiyle
“K›rsalda komünist isyanc›lar› temizle”
16 May›s Tamimi
Filipinler devrimi kararl› ad›mlarla ilerliyor
K›sa bir süre önce içinde Proletarya Partisi’nin de bulundu¤u kardefl partilerle beraber modern revizyonizme karfl› mücadelenin 50. y›ldönümü vesilesi ile bir kampanya bafllat›lm›flt›. Bu kampanya çerçevesinde “Bizler, sosyalizmin devrimci davas›n›n en zehirli düflman› olan modern revizyonizm sorununa kar-
fl› ç›kmal›y›z. Marksizm-Leninizm’i yükseltmek ve modern revizyonizme karfl› ç›kmak için Baflkan Mao’nun di¤er tüm proleter devrimcilerin yaz›l› çal›flmalar›n› ve pratik çabalar›n› teyit etmeliyiz” fliar› ile Çin Kültür Devrimi Tarihi kitab›ndan bir bölüm yay›nl›yoruz. Sayfa 20-21
Filipinler’de Filipinler Komünist Partisi önderli¤indeki devrim mücadelesi yükseliflini sürdürüyor. “K›rsalda komünist isyanc›lar› temizleme” iddias›yla sefere ç›kan Filipinler Silahl› Kuvvetleri (FSK) ve Filipinler Ulusal Polisi (FUS) ve bunlara ba¤l› özel hare-
kat timleri ve ölüm müfrezeleri, Halk Savafl› veren Yeni Halk Ordusu’nun etkili taktik sald›r›lar› karfl›s›nda çözümsüz kalmaktad›r. Ang Bayan’›n 29 Temmuz’da yay›nlanan özel say›s›nda FKP Askeri Komisyonu Baflkan› imzas›yla bir yaz› yay›nland›. Sayfa 22-23
2
11-24 Ağustos 2006
54
Filistinli çocuklarla dayan›flmaya! Tel-Faks: 0 (212) 251 88 97 www.filistindayanisma.org
işçi-köylü senin sesin! OKU-OKUT! ABONE OL! ABONE BUL!
ABONEL‹K fiARTLARI
Ba¤›fllar›n›z için; Posta Çeki Hesap No: 5151511 Posta Çeki Hesap Sahibi: Füsun Band›r
6 AYLIK: 10.200.000
1 YILLIK: 20.400.000
NOT: ‹stedi¤iniz süreye denk gelen oranda paray› hesap numaralar›m›za yat›rarak banka dekontunu yay›nevimize fakslay›n›z ya da postalay›n›z. Abonelik ücretine posta masraflar› dahildir.
3
54
11-24 Ağustos 2006
ULTRA/KOLEKT‹F EMPERYAL‹ZM: DEVR‹M‹ HAYAL ETMEKLE YET‹N‹N! ABD emperyalizminin Ortado¤u’daki uzant›s› olarak konumlanan Siyonist katliam makinesinin, yeniden tam devirle ifl görmeye bafllayarak, iflgal ve k›y›mda s›n›r tan›mazl›¤›na yenilerini ekledi¤i günümüzde, bafll›ca tart›flma noktalar›ndan birini “21. yüzy›lda emperyalizmin niteli¤i/karakteri” ve buna ba¤l› olarak bir dizi sorun oluflturuyor. Bu sorunlar; emperyalizmle bafl etmenin (bu ba¤lamda devrimlerin) imkâns›zl›¤›ndan gereksizli¤ine, sosyalizmin alternatif olma konumunu yitirdi¤inden, tek ülkede baflar› flans›n›n bulunup bulunmad›¤›na iliflkin stratejik bafll›klar tafl›yor. Oportünizm ve revizyonizmin tarihsel miras› üzerinden flekillenen modern revizyonizmin çeflitli k›l›klar alt›nda burjuvazi cephesinden müdahil oldu¤u bu tart›flmalar, bilhassa son 15 y›ll›k süreçte s›n›f mücadelesinin geliflim seyrine çapl› bir müdahalenin parças›n› oluflturmaktad›r. Marksist-Leninist-Maoist parti ve gruplar baflta olmak üzere proleter dünya devrimi cephesinin aktif güçleri konumundaki bütün devrimci hareketler üzerinde etki do¤uran emperyalist ideolojinin bütün y›k›c› ve bozucu unsurlar›, bu zeminde hayat bulmufltur/bulmaktad›r. MLM biliminin temel prensipleri ve terminolojisi ile oynaman›n etkisiz oldu¤u/yetmedi¤i koflullarda, burjuva ideolojisinin s›zma ve nüfuz etme operasyonu, “flartlar” kay›¤›na binilerek gerçeklefltirilmektedir. “Söylediklerinize ‘itiraz›m›z’ yok ama bugün için art›k bir anlam ifade etmiyorlar, çünkü flartlar de¤iflti” denildi¤inde, sald›r›lar›n kap›s› “kibarca” aralanm›fl olmaktad›r. “fiartlar” ya da bir baflka deyiflle “dünya de¤iflti” söylemiyle ç›k›fl yapan karfl›-devrimci ideolojinin, esir ald›¤› kafalarla mücadelenin tayin edici bir önem arz etti¤i, su götürmez bir gerçektir.1
De¤iflen dünyadan kast edilenin mevcut egemen sistem, emperyalizm oldu¤unun, kendi ideologlar›ndan daha cesur bir biçimde karfl›t saflardan dillendirilmesini de nihayetinde onlar›n “baflar›” hanesine yazmak, pek de yanl›fl bir yaklafl›m tarz› de¤ildir. Öyle ki, burjuva ideolojisinin temsilcileri de art›k kendi sistemlerinden “emperyalizm” ad› verilerek söz edilmesinde hiçbir sak›nca olmad›¤› yolunda görüfller ileri sürebilmektedir.2 Emperyalizm üzerine çeflitli s›fatlar eflli¤inde yap›lan çeflitlemeler, sistemin özellikle de “efendiler” aras›ndaki çeliflkilerinin hafiflemifl oldu¤u noktas›nda ortaklaflmaktad›r. Bunun emperyalizmin “yenilmezli¤i”ne do¤ru yapt›¤› aç›l›flta gizli bir “takdir”in bulundu¤unu kim yads›yabilir?3 Günümüzde “küreselleflmifl/global-emperyalizm” ya da “kolektifemperyalizm”4 tan›mlamalar›nda ifade edilen, Hobson’un 1902 (interemperyalizm) Kautsky’nin 1915’te (ultra-emperyalizm) dillendirdi¤i görüfllerin, mevcut gerçeklere ayk›r› biçimde çizdikleri dünya tablosunda, Allahtan baflka bir de hafla “düflmez kalkmaz” bir emperyalizm heyulas› bulunmaktad›r. Aralar›ndaki önemsiz nüanslar bir tarafa, bu kardefl tan›m ve tariflerin resmettikleri kapitalistemperyalist sistem, dünya egemenli¤inde öyle bir güç tesis etmifltir ki, tekelci devletler aras›ndaki çeliflkilerin uzlaflmaz niteli¤inin kaybolmas›yla (neden ve nas›l sorular› yan›tlanmaks›z›n) beraber “bar›flç›” bir karakter de kazanm›flt›r. Bu durumda halklara sunulan seçenek, bafla ç›k›lmas› imkâns›z bu güce karfl› direniflin nafile bir durumdan ötürü gereksizli¤i kadar anlams›zl›¤›d›r da. Reformizmin bir baflka mevki edindi¤i bu yeni flartlar/sarmal içinde, bar›flç› bir “düflman” ile kurulacak iliflkinin flekli ve rengi de belli olmaktad›r.
Komünist ideolojinin tahrifatç›lar› olarak tarih sahnesine ç›kan bütün s›n›f düflmanlar›n›n ruhunu flad eden modern revizyonizmin elinde büyük geliflmeler gösteren “emperyalizmin karakter de¤ifltirdi¤i”ne iliflkin savlar›n yasland›¤› en önemli temel, dünya egemenlerinin elde etti¤i güç noktas›nda toplanmaktad›r. ABD ve hempas› emperyalistlerin hegemonya savafl›nda 1990’lara gelindi¤inde Rus (sosyal) emperyalistlerinin blok çap›nda güç yitirmesi ile birlikte bafllatt›¤› ataklar›n son perdesini oluflturan ve “küreselleflme” ad›n› verdikleri sald›r›lar›n; gerek ekonomik gerekse de askeri boyut (ayn› zamanda sosyal-kültürel ve siyasal-hukuksal boyutlar›n›n) ve içeri¤inin karakter/nitelik de¤ifltirmifl oldu¤una kan›t olarak gösterilmesi, ilk a¤›zdan söylemeli ki, ancak emperyalist-kapitalist sistemin temel vas›flar›ndan5 bihaber olanlar için bir anlam ifade edebilir. Ne spekülatif (finansal) sermayenin ulaflt›¤› boyut (1990’larda 6 trilyon olan türev piyasalar›n›n 2005’te 300 trilyona dolara ulaflmas›) ne de silahlanma ve konufllanmada (askeri üslerin durumu; ABD’nin 140 ülke ve bölgede üs sahibi durumuna gelmesi) kaydedilen “devasa” ölçekteki aritmetik ve geometrik ilerleme, emperyalizmin “baflkalaflt›¤›” tezine dayanak oluflturabilir. Emperyalizmin ay›r›c› özelliklerinden kabul edilen finans kapitalin (mali sermaye) t›pk› rantiye olgusundaki gibi6 yap›sal üretimi olan spekülatif sermayedeki büyük çapl› fliflme; ne emperyalist kapitalizmin ana çizgileri (eme¤in gasp edilifl biçimi, üretimin toplumsallaflmas›, metan›n yan› s›ra özellikle sermaye ihrac›, banka ve finans sermayesinin kaynaflmas›) aç›s›ndan ne de sürekli çarp›flan ve birbirini yutan tekellerin birlik ve rekabet diyalekti¤i ile dünya paylafl›m›n›n tamamlanmas› ve nihayet yeniden paylafl›mc›l›k temel “güdüsü” bak›m›ndan “sapma” veya “de¤iflim” oluflturmaktad›r. Tam da bu karakteristik özelliklerin varl›¤›n› koruyor olmas›ndan ötürü, emperyalistlerin silahlanma alan›nda kaydetti¤i büyüme, büyük bir rekabetin ve s›n›f mücadelesinin7 ulaflt›¤› aflama ile aç›klanmak yerine, ABD’nin di¤erleri ile aras›n› açan “farkl›” konumuna vurgu/gönderme yap›lmaktad›r. Silahlanman›n, giderek artan bir grafik olufltururken, bütün faflist ve gerici devletler bak›m›ndan da -güçleri çap›nda- genellik arz etmesi, hem sald›r› hem de savunma
ihtiyac›n›n yak›c› biçimde kendisini dayatmas›nda karfl›l›k bulmaktad›r.8 Sald›r› ve savunma olgular›, halk muhalefeti kadar emperyalistlerin kendi aralar›ndaki dalaflma aç›s›ndan da anlam ifade etmektedir. Sömürge ve yar›-sömürgeleri de içine alan bu silahlanman›n efendilerinin hesap ve ihtiyaçlar›na endeksli bir özellik tafl›mas›, anlafl›l›rd›r. Anlafl›lmayan husus ise dünya çap›ndaki dur durak bilmeyen silahlanma ve siper kazma yar›fl›n›n nas›l olup da emperyalizme “bar›flç›” karakter kazand›rd›¤›d›r.9 ABD’nin öteki egemen güçlere göre “bask›n” bir kimlik elde etmesinin emperyalistler aras› çeliflkileri söndürmesi de¤il daha da keskinlefltirmesinden söz edilmelidir. Silah, hegemonya mücadelesinin gere¤i olarak kuflan›lmakta, iflgal ve sald›r› kampanyalar› bunun neticesinde devreye sokulabilmektedir. Bundan ötürü hiçbir emperyalist gücün peflinen yenilgiyi kabul edip teslim bayra¤› çekti¤i ya da kaderine boyun e¤ip kenara çekildi¤i görülmemifltir.10 Bunun en temel nedeni emperyalist-kapitalist sistemin ana karakteristi¤inde yatmaktad›r. Daha fazla kâr dürtüsü, pazardan daha çok pay kapma ve dünyan›n yeniden ve yeniden paylafl›lmas› arzusunu sürekli diri tutmaktad›r. Ayakta kalman›n tek yolunun mevcutla yetinmemekten geçti¤i gerçe¤i, emperyalist s›rtlanlara yön vermektedir. Tek bafl›na bir güç oluflturma flans› olmayanlar için geçici de olsa ittifaklara yönelinilmesi, güçler dengesi(zli¤i)nin bir baflka gerçe¤idir. Bu ittifaklar›n/bloklar›n savafla do¤ru daha kapsaml› cepheleflmeler yaratmas› da bir di¤er tarihi ders olarak belleklerdedir. Dahas›, her iki emperyalist paylafl›m savafl›ndaki taraflar›n büyük ölçüde ayn› güçlerden oluflmas› da “tesadüf” de¤ildir. Çeyrek as›rl›k bir arayla yaflanan iki büyük emperyalist paylafl›m savafl›n›n ard›ndan 60 y›ld›r bu çapta bir savafl›n ç›kmam›fl olmas›ndan hareketle; nükleer silahlar›n cayd›r›c›l›¤›ndan bahsetmekle beraber, daha ötesinde birleflik, ortaklafla, kolektif bir emperyalizmden söz edilmesi, bilimsel ve inand›r›c› olmaktan uzakt›r. Bu görüflün flampiyonlar›ndan Togliatti’nin, iflgal ve ilhaklar›n bile tarihe kar›flt›¤›ndan söz edebilecek kadar ileri gitti¤i hat›rlanacak olursa, alt› çizilmesi gereken husus, “erken” davranman›n talihsiz sonuçlar›na katlan›lmas›n›n kaç›n›lmazl›¤›d›r.
11-24 Ağustos 2006 Kald› ki dünyan›n yeniden paylafl›lmas›n› hedefleyerek hegemonya mücadelesine bütün güçleriyle yüklenen emperyalistler aras›ndaki çeliflkiler, dünya çap›nda eflzamanl› bir hal almasa da sürekli olarak bir dizi kritik bölge ve k›tada çok çeflitli biçimlerde iflgaller, çat›flmalar ve savafllara yol açmaktad›r. Bunlar›n önceki iki örnekteki benzer bir hal almas› için yeterince nedenin oldu¤u da aç›kt›r. “So¤uk savafl” ya da “3. Dünya Savafl›” olarak adland›r›lan 60’lardan 90’lara kadar uzanan süreçte, ABD ve Rus (sosyal) emperyalistlerinin birçok bölge ve ülkede “yerli aktörler” flahs›nda karfl› karfl›ya geldikleri ve birçok sald›r› ve iflgale imza att›klar› bilinmektedir. Bu durumun 1990’lardan sonra farkl› güç merkezlerinin mücadelesine yerini b›rakmas›yla gelinen noktada, ABD’nin tek kutuplu bir dünya yaratmay› baflaramad›¤›n› da teslim etmek gerekir. Bugün AB emperyalistlerinin oluflturdu¤u ittifakta yaflanan sorunlara ve özellikle de ABD müttefiki ‹ngiltere’nin durumuna bakarak, AlmanFrans›z eksenli büyük güç birikimini ihmal etmek ciddi bir yan›lg›d›r. Elindeki ekonomik güç ve bunun yans›mas› olarak dünya piyasalar›nda elde etti¤i konum itibar›yla AB emperyalizmi, ABD’yi tehdit edenlerin bafl›nda gelmektedir. Bu birli¤in dahi esasen ABD’nin projesi oldu¤undan bahisle dünya gerçekli¤inden bihaber yorum yapanlar›n paranoyas› her iki emperyalist gücün de ifline yaramaktad›r. Daha düne kadar G-7’nin d›fl›nda tutulan Rusya’n›n bugün G-8’te a¤›rl›¤›n› koyan bir pozisyona gelmesi anlaml›d›r. Çin’deki geliflmenin ABD’li stratejistler taraf›ndan “büyük tehlike” olarak nitelendirilmesi bofluna de¤ildir.11 Dünya pazar›nda estirdi¤i rüzgâr›n kas›rgaya dönmeye yüz tuttu¤u süreçte, ABD ile girdi¤i ekonomik iliflkilerde dahi durumu kendi lehine çevirmeyi baflarmas› az fley de¤ildir. Emperyalist devletler, Çin ile Rusya’n›n fianghay ‹flbirli¤i Örgütü’ndeki ba¤lafl›kl›¤› da hesaba kat›ld›¤›nda, ortaya ç›kan gücün hiç de yabana at›l›r olmad›¤› anlafl›lacakt›r.12 Japonya vd. aktörlerin de ihmal edilmemesi gereken bu panoramada, ad› geçen bütün emperyalistlerin kimi geliflmeler ve süreçlerde ortak tav›r sergiliyor olmas›, çeflitli emperyalist kurulufl ve birliklerde bir araya gelmesi geçici bir durumdur. Bir di¤er husus ise bu “geçicilik”13 özelli¤i karfl›s›nda, emperyalizmin eflitsiz ve dengesiz14 geliflmesinden ötürü farkl› yönlere savrulabilece¤idir. Bu husus kapsam›nda aç›klanmaya muhtaç konulardan bir di¤eri de ABD emperyalizmine giydirilen “imparatorluk” elbisesine ait dikifllerin pefl
4 pefle atmakta oldu¤udur. Önderlik etti¤i ‹MF’nin güç ve prestij kayb›na paralel DTÖ’nün15 de iflasa sürüklenmesi, Irak ve Afganistan iflgallerinde esas hedeflerine ulaflamam›fl/ulaflamayacak olmas›, ekonomik bak›mdan içine düfltü¤ü kriz ve bunal›m girdab›n›n süreklilik karakteri kazanmas›, yeterince aç›klay›c›d›r. Kulland›¤› petrolün yüzde 60’›n› ithal etmekte olup 1995-2004 döneminde günlük tüketiminde 3.9 milyon varillik art›fl gerçekleflen ABD’nin, petrol ve enerji alanlar›na hücum etmesinden daha do¤al bir tercihin olamayaca¤› aç›kt›r.16 Bu durumun bütün emperyalistler aç›s›ndan hayati bir önem tafl›mas› da ayr› bir vakad›r. Ayn› dönemde örne¤in Çin’in günlük tüketiminde de 2.8 milyon varillik bir art›fl olmufltur. Muazzam bir güç ve yetenek (diz çökülesi) atfedilen ABD’nin do¤rudan ya da dolayl› (‹srail örne¤inde görüldü¤ü üzere) biçimde, halk direniflleri karfl›s›nda yaflad›¤› hezimetin ifade etti¤i anlam, eflitsiz ve dengesiz geliflme yasas›n›n17 bütün sonuçlar›yla birlikte18, devrimlerin imkâns›zl›¤› ve tek ülkede sosyalizmin kurulamayaca¤› görüfllerini bofllukta b›rakmaktad›r. Devrim ve sosyalizm hedefleri tayin edildi¤inden bu yana de¤iflik flekillerde ileri sürülen bu görüfllerin, emperyalizmin gücü ve “yeni niteli¤i” gibi tespitlerden öte komünist ideolojiyle tafl›d›¤› problemler sorgulanmal›d›r. “Bar›flç› geçifl” gibi safsatalara, devrimleri sonsuza havale eden “bölgesel devrim” gibi görüfllerin eklenmesi flafl›rt›c› kabul edilmemelidir. Proletarya ve ezilen halklar›n gücü ile MLM ideolojinin bilimselli¤i/yeterlili¤i noktas›nda sorunlu olanlar›n “tez”leri, mevcut olgulardan ç›karamad›klar› dersleri s›n›f mücadelesinden ö¤rendiklerinde, ifl iflten geçmifl olmaktad›r. Proleter dünya devrimi sürecinin sosyalist ülkelerdeki geri dönüfllerle beraber ancak yara ald›¤› ve ivme kaybetti¤inden söz edilebilir. Bu sürecin ne sona ermesi ne de kesintiye u¤ramas› söz konusudur. 15. yüzy›ldan beri devrede olan kapitalizmin son bir asr› aflk›n dönemde kufland›¤› emperyalizm pelerinini esasen kefen niyetine giydi¤i iyi bellenmelidir.19 Emperyalizm, kapitalist üretim iliflkilerinin geliflim seyri içinde ileri bir aflama olmakla beraber son durak kimli¤i tafl›maktan da kurtulamamaktad›r. Bu durum, burjuvazinin mezar kaz›c›s› olan proletaryaya mesaj gibidir. Bu mesaj› unutmayarak savaflmakta ›srar edenler bundan önce oldu¤u gibi bundan sonra da muzaffer olacaklar ve emperyalizmin can çekiflme haline son vereceklerdir.
54 1 Lenin, Emperyalizm, Kapitalizmin en Yüksek Aflamas›, Ekim yay›nlar›, sf. 127 “(E)mperyalizme ve oportünizme karfl› savafl›m, s›k› s›k›ya birbirine ba¤l› olarak yürütülmedikçe, birincisinin de bofl ve yalan bir sözden ibaret olaca¤›n› bir türlü anlamak istemeyenler, en tehlikeli kimselerdir.” 2 Bknz. Türkkaya Ataöv, Ç›r›lç›plak ABD Emperyalizmi, Cumhuriyet, 7 A¤ustos 2006, sf.6 3 Lenin, age, sf. 121 “Emperyalizmin en derin çeliflkilerinin Kautsky taraf›ndan hafifletilmesi, ki bu hafifletme kaç›n›lmaz bir biçimde emperyalizmi yüceltmeye götürür” 4 Bknz. Son olarak, Fikret Baflkaya’n›n ‹srail’in Lübnan ve ‹srail’e yönelik iflgal ve sald›r›s› üzerine kaleme ald›¤› makalesi. 5 Lenin, age, sf. 90-91 “Emperyalizm, tekellerin ve malisermayenin egemenli¤inin ortaya ç›kt›¤›; sermaye ihrac›n›n birinci planda önem kazand›¤›; dünyan›n uluslararas› tröstler aras›nda paylafl›lmas›n›n bafllam›fl oldu¤u ve dünyadaki bütün topraklar›n en büyük kapitalist ülkeler aras›nda bölüflülmesinin tamamlanm›fl bulundu¤u bir geliflme aflamas›na ulaflm›fl kapitalizmdir.” 6 Lenin, age, sf. 102 “Rantiyelerin elde etti¤i gelir, d›fl ticaret gelirinden, hem de dünyan›n en büyük ticaret ülkesinin d›fl ticaret gelirinden befl kat daha fazlad›r! Emperyalizmin ve emperyalist asalakl›¤›n esas› budur iflte. Bunun için, “rantiye-devlet” (Rentnerstaat) ya da tefeci-devlet kavram›, emperyalizmi iflleyen iktisat yaz›n›nda, s›k s›k kullan›lan bir deyim olmufltur. Dünya, bir avuç tefeci devlete ve bir borçlu devletler ço¤unlu¤una bölünmüfl bulunmaktad›r.” 7 Lenin, age, sf. 121-122 “Emperyalizm, her yere, özgürlük de¤il, egemenlik e¤ilimi götüren malisermayenin ve tekellerin ça¤›d›r. Bu e¤ilimin sonucu ise flöyle olmaktad›r: siyasal rejim ne olursa olsun, her planda gericilik ve bu alanda mevcut uzlaflmaz karfl›tl›klar›n afl›r› ölçüde yo¤unlaflmas›. Ayn› biçimde ulusal bask› ve ilhak e¤ilimleri de, yani ulusal ba¤›ms›zl›¤›n bozulmas› da özellikle yo¤unlaflmaktad›r.” 8 Lenin, Sosyalizm ve Savafl, Sol Yay›nlar›, 5. Bask›, sf. 66 “Toplum yaflam› art›k tümüyle askerilefltirilmifltir. Emperyalizm, dünyan›n bölüflülmesi ve yeniden bölüflülmesi için büyük devletlerin girifltikleri vahfli bir savafl›md›r. Bu yüzden bütün ülkeler, yans›z olanlarla birlikte küçükler de, daha fazla askerleflmeye do¤ru gideceklerdir” 9 SIPRI (Stokholm Uluslararas› Bar›fl Araflt›rmalar› Enstitüsü’nün Haziran ay›nda yay›nlanan 2005 raporuna göre, bir y›l önceki döneme oranla yüzde 3.4 art›fl gösteren askeri harcamalar›n yüzde 85’i, ilk 15 devlet taraf›ndan gerçeklefltirilmektedir. 10 “‹sviçre ordusunu yeniliyor” 05.08.2006 tarihli gazeteler. 11 ABD gözden geçirilmifl Ulusal Güvenlik Stratejisi Belgesi, Mart 2006 “Çinli liderlerin dünya çap›ndaki enerji kaynaklar›n› bir flekilde kilitlemesi ve enerji kaynakl› zengin ülkeleri destekleyecek bar›flç› tutumu terk etmesi halinde savafl patlak verecektir.”
12 Rusya ve özellikle de Çin’in donanmas›n› güçlendirmesine paralel ABD’nin Pasifik’teki gücünü art›rma çabalar› söz konusudur. Pentagon yetkilisi James Thomas bombard›man unsurlar›n›n Guam’a rutin bir flekilde konuflland›r›lmaya çal›fl›ld›¤›n›, gelecek birkaç y›l içinde askeri denizalt› filolar›n›n yüzde 60’›n›n bu bölgeye kayd›r›laca¤›n› aç›klad›. (Nisan 2006) 13 Lenin, Emperyalizm, Kapitalizmin en Yüksek Aflamas›, Ekim yay›nlar›, sf. 120 “(‹)ster bir emperyalist grubun bir baflkas›na karfl› birleflmesi, ister bütün emperyalist devletleri kucaklayan genel bir ittifak biçiminde olsun, “inter-emperyalist” ya da “ultra-emperyalist” ittifaklar›, kaç›n›lmaz olarak, savafllar aras›ndaki dönemlerin “mütarekeleri” olmaktan baflka anlam tafl›mamaktad›r. Bar›flç› ittifaklar, savafllar› haz›rlar ve savafllardan do¤ar.” 14 Lenin, age, sf. 120 “(K)apitalist düzen içinde, nüfuz bölgelerinin, ç›karlar›n, sömürgelerin paylafl›lmas› konusunda, paylaflmaya kat›lanlar›n gücünden, bunlar›n genel ekonomik, mali, askeri vb. gücünden baflka bir esas düflünülemez. Oysa paylaflmaya kat›lanlar›n gücü ayn› flekilde de¤iflmemektedir, çünkü kapitalist düzende farkl› giriflimlerin, tröstlerin, sanayilerin, ülkelerin, eflit flekilde geliflecekleri düflünülemez.” 15 “Küreselleflme” sürecinin ürünü ve sembolü olarak boy gösteren ve MAI ile bafllatt›¤› ataklarla (2003’te 200 olan anlaflma adedi 2005 sonunda 300’ü aflt›) önemli ifllevler yüklenen DTÖ tam bir hayal k›r›kl›¤› yaratm›fl durumdad›r. 16 Son bir y›lda yüzde 100’den fazla bir art›fl göstererek varil bafl›na fiyat› 78 dolara ç›kan petrolün, uzak olmayan bir vadede 100 dolar baraj›n› geçece¤inden söz edilmektedir. 17 Stalin, Bütün Eserleri, ‹nter Yay›nlar›, Cilt 9, sf.92 “Emperyalizm döneminde geliflmenin eflitsizli¤i yasas›, baz› ülkelerin di¤erlerine k›yasla s›çramal› geliflmesi, baz› ülkelerin di¤erleri taraf›ndan dünya pazar›ndan h›zla uzaklaflt›r›lmas›, savaflç› çat›flmalar ve savafllar arac›l›¤›yla, hâlihaz›rda paylafl›lm›fl olan dünyan›n periyodik olarak yeniden paylafl›lmas›, emperyalizm kamp›ndaki çat›flmalar›n derinleflmesi ve fliddetlenmesi, dünya kapitalizmi cephesinin zay›flamas›, bu cephenin tek tek ülkelerin proletaryas› taraf›ndan yar›lmas› imkan›, tek tek ülkelerde sosyalizmin zaferi imkan› demektir.” 18 Lenin, Bütün Eserleri, Rusça 4. bask›, Cilt 21, sf.311 “‹ktisadi ve siyasi geliflmenin eflitsizli¤i, kapitalizmin mutlak yasas›d›r. Bundan flu sonuç ç›kar ki (alt›n› çizen Stalin), sosyalizmin zaferi bafllang›çta birkaç kapitalist ülkede ya da tek bafl›na al›nm›fl bir ülkede bile olanakl›d›r.” 19 Lenin, age, Cilt 19, sf.380 “Emperyalizmin neden can çekiflen kapitalizm oldu¤u ve sosyalizme geçifli oluflturdu¤u anlafl›l›rd›r: kapitalizmden do¤up geliflen tekel zaten kapitalizmin can çekiflmesidir, onun sosyalizme geçiflinin bafllang›c›d›r. Eme¤in emperyalizm taraf›ndan muazzam toplumsallaflt›r›lmas› (emperyalizm savunucular›n›n, burjuva ekonomistlerinin ‘giriftleflme’ dedikleri fley) da ayn› anlama gelir.”
5
54
11-24 Ağustos 2006
Kirleten Belediye; kirlili¤in ad›: ‹flten at›lanlar! kaml›¤›n verdi¤i karar ve dilekçelerin yasal olmad›¤›n› ancak bunlar›n yasal say›larak Akmercan patronunun korunmas› için en fliddetli flekilde uyguland›¤›n› anlatt›. Ak, ayr›ca direnifl çad›r›nda nöbetlefle olarak 4 kiflinin kald›¤›n› belirterek, bunun gerçekte ne kadar keyfi bir sald›r› oldu¤unu ve kimin korunmak istendi¤ini ortaya koymufl oldu. Ayr›ca polisin sadece tutanak tutarak oray› boflaltmas› gerekti¤ini söyleyen Ak; iflçilerin 5 saat kadar gözalt›nda tutuldu¤unu ve her birinin dövülerek al›nd›¤›n› aç›klad›.
10 Temmuz itibariyle toplu flekilde iflten at›lan, tüm yasal haklar› gasp edilen Akmercan Temizlik Sanayi iflçileri, 5 A¤ustos Cumartesi günü ‹HD ‹stanbul fiube’sinde biraraya gelerek bas›n aç›klamas› yapt›. Belediyelerde son 3 y›ll›k süre içerisinde s›kça karfl›m›za ç›kan tafleronlaflt›rma ve tafleronun sürekli çal›flan iflçilerin yerini almaya bafllamas›yla beraber tafleron iflçilerin direnifllerine tan›k olmaya bafllanm›fl ve bunlardan biri de, Akmercan iflçisi olmufltur. 4 A¤ustos Cuma günü zab›ta ve polislerin sald›r›s›na u¤rayan iflçiler, konuya iliflkin avukatlar› ile beraber bas›na bilgi vererek direniflin durumunu anlatt›. ‹lk olarak bas›na bilgi veren Avukat Murat Ak; iflten at›lan iflçiler için gerekli yasal ifllemlerin bafllat›ld›¤›n›, bunun yan›s›ra da iflçilerin firman›n önünde yasal haklar›n› alana kadar çad›r kurduklar›n›
belirtti. 4 A¤ustos günü saat 15:00 itibariyle Gaziosmanpafla Belediyesi’ne ba¤l› zab›talar ve polis eflli¤inde çad›ra bir sald›r› gerçeklefltirdi¤ini belirten Ak; burada bulunanlar›n yaraland›¤›n› ve haks›z bir flekilde gözalt›na al›nd›¤›n› söyledi.
Belediye söyledi, patron korundu, polis uygulad›! Olay›n gelifliminin ilginç oldu¤unu belirten Ak; Belediye’nin verdi¤i baflvuru üzerine karar›n kaymakaml›k taraf›ndan ç›kar›ld›¤›n›, gerekçe olarak direnifl çad›r›ndaki insanlar›n; toplamda 900 kifli olan Akmercan çal›flanlar›n› rahats›z etti¤inin ve çevreyi kirletti¤inin gösterildi¤ini vurgulad›. Oysa bir idari amirin olay› bilmeden ve polis eflli¤inde böyle birfley yapamayaca¤›n› belirten Ak; belediye ve kayma-
Emekçinin Gündemi SINIF SEND‹KACILI⁄INI HÂK‹M HALE GET‹RMEK ‹Ç‹N ÖRGÜTLENMEYE HIZ VEREL‹M! ‹flçi ve emekçilerin günümüzde en büyük sorunu örgütlenme sorunudur. ‹flçi ve di¤er emekçilerin örgütlenmeleri nitelik olarak geri oldu¤u gibi nicelik olarak da güçsüzdür. Bu iki yetersizlik egemen s›n›flar›n iflçi ve emekçilerin zarar›na olan birçok düzenlemeyi, hak gasp›n› hiç zorlanmadan uygulamaya geçirmesine yol açmaktad›r. Sendikalara çöreklenmifl iflbirlikçi yöneticiler ise bu durumu kolaylaflt›r›c› bir fonksiyon üstlenmektedirler. Bu durumu de¤ifltirmek isteyen güçler ise kitlelere ulaflma noktas›nda yeterli bir seviyeye ulaflm›fl de¤iller. Bu durumun afl›lmas› ancak ve ancak tabandan devrimci demokrat iflçi ve emekçilerin do¤ru politikalar ve taktiklerle sürece müdahale etmesiyle afl›labilir. Burada özellikle üzerinde durulacak nokta devrimci demokrat iflçi ve emekçilerin bu durumu bir sorun olarak görmeleri ve bunun üzerine her alan›n kendi gerçekli¤ine uygun tarzda politikalar gelifltirmek için harekete geçmesidir. En önemlisi bu sorunun afl›lmas› gereken bir sorun olarak kavranmamas›d›r. Bununla
birlikte ad›m at›lmamas›n›n di¤er nedenlerinden biride yol gösterenlere güvenlerinin yetersiz olmas›d›r. Yani öncü iflçi ve emekçilerin di¤erleri üzerinde etki gücü zay›flam›flt›r. Bu mevcut durumdan ve gidiflattan rahats›z olan binlerce emekçinin sorunun çözümü için ad›m atmamas›na neden olmaktad›r. Bu durumu de¤ifltirmek için devrimci demokrat iflçi ve emekçilerin belli bir müdahale süreci içinde oldu¤unu görmek gerekir. Ancak bu müdahaleler daha çok kendili¤indenci ve günü birlik olmaktad›r. Uzun süreli, sistemli ve yo¤unlaflm›fl bir çal›flma yürütememek sorunun çözümünü sa¤lamamaktad›r. Di¤er bir sorun da kendisini devrimci demokrat bunun ötesinde DDSB’li olarak tan›mlayan arkadafllar›m›z›n görev ve sorumluluklar›n›n yeterince fark›nda olmamalar›d›r. Herkes bir kurtar›c›, k›v›lc›m› ç›karacak birilerini beklemektedir. Örne¤in bir yerde tek bafl›na olan yoldafllar›m›z “ama ben tekim ne yapabilirim ki?” demektedir. Oysaki tek kifli olmak çok önemli de¤ildir. Bizler mevcut durumu de¤ifl-
Polis kimin ufla¤›? Patronun! Ak’›n konuflmas›n›n ard›ndan söz alan iflçilerden Zaim Özoluk; 40. günlerinde zab›ta ve polis eflli¤inde 40-50 kiflilik bir grubun sald›r›s›na u¤rad›klar›n›, zab›tan›n çekilmesiyle beraber polisin coplarla azg›nca sald›rd›¤›n› anlatt›. Özoluk, tartaklanarak ve kelepçe tak›larak gözalt›na al›nd›klar›n›, ifade için ise “Savc›l›k’ta verece¤iz” dediklerini belirterek daha sonras›ndan iflgüzarl›k peflindeki polislerin çevirdi¤i oyunu ise flöyle anlat›yor; “Küfürlerle tartaklanarak gözalt›na al›nd›k. Biz savc›l›kta ifade kullanaca¤›m›z›, onlara ifade vermeyece¤imizi söyledik. Daha sonras›ndan bize bir ka¤›t getirip imza atmam›z› istediler. Ka¤›d› okudu¤um anda geri b›rakt›m. Ka¤›tta bizim Akmercan’da çal›flanlara sald›rd›¤›m›z, bu yüzden üzgün oldu¤umuz gibi safsatalar yaz›yordu.” Ayn› sald›r›da yaralanan ve gözalt›na
tirmek istiyor muyuz istemiyor muyuz? E¤er de¤ifltirmek istiyorsak hemen ifle koyulmal›y›z. Do¤ru politikalar izlendi¤inde, kitlelere karfl› samimi oldu¤umuzu gösterdi¤imizde yetersizliklerimize karfl›n kitlelerin güveni kazanabiliriz. Ve tekli¤imizi böylece aflabilece¤imiz gibi genifl kitleler üzerinde etkili de olabiliriz. Bunun örnekleri vard›r. Sorun kendimize güvenmek ve sorunu aflmakta kararl› oldu¤umuzu göstermektir. Örne¤in e¤itim alan›nda bulunan birçok yoldafl›m›z görev ve sorumluluklar›n› yerine getirmek için bir ad›m öne ç›km›fl olsalar bu alanda bir sinerjinin ortaya ç›kaca¤› aç›kt›r. Bulundu¤umuz her alanda tek DDSB’li dahi olsak merkezi politikalar›m›za uygun tarzda örgütlenmeler yaratma çabas› içinde olunmal›d›r. En büyük sorunumuz örgütlenmek ve merkezi politikalar› yaflama uygulamakt›r. Bu iki sorunu aflt›¤›m›z ölçüde güçlenmemiz ve genifl kitlelere ulaflmam›z iflten bile olmayacakt›r. Yine örgütlenmede düflülen önemli bir hata da dört bir yana yumruk sallama ya da bunun tersi olarak bir alana s›k›fl›p kalma durumudur. Dört bir yana yumruk sallama prati¤i esasta belli alanlara yo¤unlaflmam›z› engelledi¤i için faaliyet yürüttü¤ümüz alanlarda örgütlenmeler yaratmam›z› engellemekte, var olmam›z yeterli görünmektedir. Oysaki gücümüz ölçüsünde bir veya birkaç alana yo¤unlaflmam›z hem örgütlenme yaratmam›z›,
al›nan fiinasi Odabafl ise emekçi bir iflçi olarak di¤er emekçilerin haklar›n› da savunduklar›n›n alt›n› çizip flunlar› kaydetti; “Uzun zamand›r iftiralar alt›nda kald›m. Bu iftiralar Belediye Baflkan› Erol’undur. Ben yine de hakk›m› savunaca¤›m. Bugün ekme¤im için bana copla gazla sald›ran yar›n benim çocu¤uma da sald›r›r.”
Mesele iflçilerin öz örgütlülü¤ü meselesi Hak arama mücadelelerine karfl›n devletin her zaman egemenlerin yan›nda oldu¤unu söyleyen Abidin Ateflo¤lu; kendi öz örgütlülü¤ünü bulmufl iflçileri böyle bask›lar›n y›ld›ramayaca¤›n› söyledi. Konuflurken üstündeki tiflörtü ç›karan Ateflo¤lu, sald›r› s›ras›nda vücudunda oluflan morluklar› göstererek, “Bunun k›rk kat›n› da yapsalar, bizler burada olaca¤›z” dedi. En son söz alan Ramazan Tezcan ise; kendi cümleleriyle sald›r›y› özetledikten sonra “y›lmayaca¤›m›z› biliyorlar. Bizler ekme¤imiz-eme¤imiz için buraday›z” diyerek sözünü noktalad›. Aç›klaman›n bitti¤ini belirten Ak; bir soru olup olmad›¤›n› sordu. Bunun üstüne direniflteki iflçilerin çevreyi kirletmekle suçlanmas›n› nas›l de¤erlendirdiklerine dair gelen soruya yan›t flu oldu; “Biz dedik ya, iflçiler kendi örgütlülüklerinden ve emekten güç al›rlar. Biz Gazi Osman Pafla’y› en iyi temizleyenleriz. Zaten iflimiz de buydu. Onlar›n kastetti¤i kirlilik patronlara karfl› direnen iflçi kirlili¤i ise biz bu kirlili¤e devam edece¤iz, bunu kimse temizleyemez!” (‹stanbul)
hem de oradan ç›karaca¤›m›z kadrolarla yeni alanlarda faaliyet yürütmemizi sa¤layacakt›r. Yine di¤er zaafl› bir yönümüzde y›llarca ayn› alanda s›k›fl›p kalmam›zd›r. Bu s›k›fl›p kalma s›n›f sendikac›l›¤› anlay›fl›n›n yayg›nlaflmas›n›n önüne geçmektedir. Do¤ru planlama ve potansiyelin yerinde kullan›m› s›n›f sendikac›l›¤› anlay›fl›n›n yayg›nlaflmas›n› sa¤layabilir. Her iki zaaf›n afl›lmas› da içinde bulundu¤umuz durumu do¤ru çözümlemek ve buna uygun do¤ru müdahale etmekle olacakt›r. Her alanda bilinçli ve yo¤unlaflm›fl çal›flmalar içinde olmam›z, örgütlenmemizi ve devrimci demokrat sendikal anlay›fl›m›z›n yayg›nlaflmas›n› sa¤layacakt›r. Sonuç olarak ortada bir sorun oldu¤unu görmek ve bu sorunu bizlerin çözece¤ini kabul etmek ve bu do¤rultuda harekete geçmek gerekmektedir. Elbette bu kolay de¤ildir. ‹flçi ve emekçilerin bugün gaspa u¤rayan onlarca kazan›m›n› elde etmek nas›l ki onlarca iflçi ve devrimcinin eme¤i ve bedel ödemesi üzerinden elde edilmiflse bunlar› korumak ve gelifltirmekde yine iflçi ve di¤er emekçilerle onlara öncülük eden devrimcilerin eme¤i ve bedel ödeyece¤i çal›flmalarla olacakt›r. Sorunun yak›c› oldu¤u aç›kt›r. Bu yak›c›l›¤› görmek ilk ad›m olacakt›r. Bu ilk ad›mdan sonra birçok gerçeklik daha derinden kavranarak do¤ru müdahalelerle baflar›l› ad›mlar at›lacakt›r.
6
11-24 Ağustos 2006
54
Cargill kullanaca¤› hükümeti ar›yor!
T›pk› Bergama köylülerinin mücadeleleri karfl›s›nda baflvurduklar› yöntemler gibi, uluslararas› flirketler t›kand›klar› her yerde ayn› yöntemleri deniyorlar. Hat›rlanaca¤› gibi Bergama köylülerinin eylemlerinin kamuoyunda belli bir etki yaratmas›n›n ard›ndan flirket köylülere yüklü miktarda para teklif etmifl, ifl olanaklar› yaratarak köylüleri bölmeye çal›flm›fl, sahte bilim adamlar› kiralayarak köylülere siyanürün “faydalar›”n› anlatm›fl, gazete ilanlar› ve televizyon haberleri ile siyanürü flirin göstermeye çal›flm›flt›. fiimdi ayn› yöntem Cargill taraf›ndan Bursa’da kullan›l›yor. Ancak burada köylülerin mücadelenin içinde yer almamas› nedeni ile flirketin belli ölçülerde baflar› sa¤lad›¤›n›n alt›n› çizmek gerekir. fiimdilerde Cargill’in e¤itime yönelik yat›r›mlar› Bursa’da yerel gazetelerde boy boy veriliyor. Foto¤raflar eflli¤inde “Kentimiz, gelece¤imiz, Bursa hepimizin, sahip ç›kal›m” diyen ifladamlar›n›n resimlerinin yan›nda at›lan “Cargill’den e¤itime destek” fleklindeki bafll›klar›n anlam›n› hepimiz biliyoruz asl›nda. “Orhangazi’de ilkö¤retim okulunun temelini atan ABD kökenli m›s›r iflleme devi Cargill, bölge-
de e¤itim ö¤retime deste¤ini sürdürüyor” içerikli haberler tam da bu ahtapot firmay› flirin göstermek için yerel bas›n arac›l›¤›yla yürütülen kampanyan›n bir örne¤i. “Dünyan›n say›l› g›da firmalar› aras›nda yer alan Cargill, faaliyet gösterdi¤i bölgelerde yöre halk›na karfl› ilke edindi¤i sosyal sorumluluk görevlerini yerine getirmeye devam ediyor. Orhangazi ilçesinde infla edece¤i Cargill ‹lkö¤retim Okulu’nun temelini atan Cargill, ayr›ca Gemlik ilçesindeki birçok okulun temel ihtiyaçlar›n› da tedarik etti. Konuya iliflkin bir aç›klama yapan Cargill Proje Yat›r›m Müdürü Kemal Özbelli, Cargill Türkiye’nin son 4 y›ld›r, faaliyet gösterdi¤i yerlerde yöre halk›na karfl› sosyal sorumlulu¤u çerçevesinde e¤itim ve sa¤l›k gibi konularda baflar›l› yat›r›mlar gerçeklefltirdi¤ine dikkat çekti” fleklindeki haberler Bergama’da Eurogold firmas›n›n yapt›rd›¤› yalan haberlerden farkl› de¤il. Ancak burada farkl› olan ve baflar›y› getiren, yaz›n›n bafl›nda da vurgu yapt›¤›m›z gibi Bergama’da bizzat köylülerin bu mücadele içinde yer almas›d›r. Ve asl›nda en önemli nokta da buras›d›r. Bursa’da ise
Cargill’e karfl› mücadele eden bir tak›m kurumlar›n yan›nda olmas› gereken köylüler, Cargill’in yan›nda yer almaktad›r. Yani köylüler için mücadele eden kurumlar köylüleri “karfl›s›na” alm›fl durumdad›r. Bu durumu DO⁄A-DER Yönetim Kurulu Baflkan› Ayhan Kazanc› flöyle anlatmaktad›r; “Öncelikle yarg› sürecinde biz Cargill’e karfl› müdahil taraflardan biriyiz. Köylünün henüz bu mücadelede yer alm›yor olmas› önemli bir etken.” Bu noktada söylenenlerden de anlafl›laca¤› üzere köylülerin bu mücadele içine kat›lmas›n›n önemi ve as›l baflar›n›n bu oldu¤u tart›fl›lmazd›r. Özellikle Cargill’in bulundu¤u topraklar›n birinci s›n›f tar›m arazileri oldu¤unu hat›rlarsak, asl›nda bu duruma en çok karfl› ç›kmas› gerekenlerin de bu topraklar›n sahibi köylüler oldu¤unu görmek mümkündür. Bugüne kadar verilen bu tarz mücadelelerde baflar›n›n yolunun köylülerin sorunu sahiplenmesinden geçti¤ini görmek zorunday›z. Devletin ve emperyalist flirketlerin bütün yöntemlerinin halk›n direnifli karfl›s›nda güçsüz kald›¤› ortadad›r. Örne¤in Bergama köylülerinin mücadelesinin ülkenin birçok yerinde etki yaratmas›, belli noktalarda baflar›l› olmas›, devlete ve flirkete geri ad›m att›rmas›, planlar›n› de¤ifltirmeye zorlamas›n›n alt›nda yatan neden, köylülerin bu mücadele içinde örgütlenmifl ve hakl› olduklar›na inanm›fl olmalar›ndan kaynaklanmaktad›r. Burada da do¤ru önderlik meselesi tayin edici önemdedir. Özellikle son dönemlere bakt›¤›m›zda ülkemizde birçok bölgede köylülerin öne ç›kan direnifllerini görmek mümkündür. Bu direnifllerin birço¤u ya kendili¤inden geliflmekte, ya teslimiyetçi önderlikler taraf›ndan yönlendirilmekte ya da reformist baz› kurum ve kifliler önderli¤inde “sivil
itaatsizlik” boyutu ile s›n›rl› kalarak, köylülerin tepkisi farkl› kanallara ak›t›lmaktad›r. Köylülere geçmemeleri gereken s›n›rlar kavrat›larak, asl›nda asla sonuç al›namayacak eylemlerle, yaflanan “öfke nöbetinin” geçmesi sa¤lanmaktad›r. Örne¤in Develi köylüleri uzun bir zamand›r yapt›klar› bir tak›m eylemlerle, ülke gündemindedir. Son olarak geçti¤imiz haftalarda televizyon ekranlar›nda izledi¤imiz görüntülerde Develi köylü kad›nlar›n “geçinemediklerini”, “çocuklar›n›n okula gidemediklerini” gözyafllar› içinde anlatt›klar›na hepimiz tan›k olmufluzdur. Burada önemli olan baflar›n›n, köylülerin sorunlar› etraf›nda örgütlemenin önemini kavramak, “sivil itaatsizlik” de¤il meflru demokratik eylem hakk›m›z› kullanarak köylü kitlesine sorunlar›n as›l kayna¤›n›, düflmanlar›n› gösterebilmektir. Köylü kitlesinin hareketlendi¤i, kendi bafl›na onlarca eylemin alt›na imza att›¤› ülkemizde bu mesele bugün dünden daha önem kazanm›fl durumdad›r. (Bursa)
“Bizler yönetime gelirsek bu iktidar› da kurtarm›fl oluruz” Bursa ‹l Koordinasyon Kurulu Baflkan› Fuat Sar›, ‹lçe Ziraat Odalar› Baflkanlar› ile birlikte 3 A¤ustos günü bas›n aç›klamas› yapt›. Ordu’daki f›nd›k eylemini bütün köylülerin ge-
savafl› veriyorlar. Aç kal›yor, açl›k savafl› veriyorlar” dedi. Geçmifl hükümetler gibi AKP hükümetinin de tar›m politikas› olmad›¤›n› belirten Sar› “Bir za-
“AB çiftçisi mazotu 70 kurufla al›rken Türkiye çiftçisi 2.5 YTL’ye almaktad›r. Tar›mda bu kadar girdisi yüksek olan bir ülkede, ne yaparsan yap AB ülkeleri ile tar›m konusunda rekabet etmek mümkün de¤ildir” nel mitingi olarak de¤erlendiren Sar›; “30 Temmuz’da Karadenizli köylüler Ordu’da meydanlar› doldurdu. Bu insanlar politika yapm›yorlar, var olma
manlar kendine yeter durumda olan Türkiye tarih oldu, ülkeye IMF’nin girmesi ve Avrupa Birli¤i uyum süreci ad› alt›nda yap›lan oyunlarla d›fla ba-
¤›ml› hale getirildik” dedi. Karacabey Ziraat Odas› Baflkan› Nuri Karaca ise, tar›m sektörünün canland›r›lmas› için Amerika’n›n yeniden keflfedilmesine gerek olmad›¤›n› belirterek “AB çiftçisi mazotu 70 kurufla al›rken Türkiye çiftçisi 2.5 YTL’ye almaktad›r. Tar›mda bu kadar girdisi yüksek olan bir ülkede, ne yaparsan yap AB ülkeleri ile tar›m konusunda rekabet etmek mümkün de¤ildir” dedi. Karaca ayr›ca Türkiye’deki iktidar IMF politika ve program›n› uygulamaktad›r, hiçbir direnç göstermemektedirler” dedi. ‹negöl Ziraat Odas› Baflkan› ise “bir ülke e¤er yönetenlerinin bir tar›m politikas› yoksa, o ülkenin tar›m› iflas etmifltir. Onun için 35 derecede tarlada çal›flan bizler yönetime gelirsek o zaman bu iktidar› da kurtarm›fl oluruz” dedi. (Bursa)
Köylülerden su eylemi Devlet bir yandan uygulad›¤› tar›m› imha politikalar› ile köylüleri daha zor günlere mahkum ederken, bir yandan da sözde projeler ile ad›m at›ld›¤› iddia ediliyor. Sözde “Köy Destekleme Projesi” kapsam›nda su flebekesi döflenen Malazgirt ilçesine ba¤l› Kazgöl köyünde yap›lan aç›l›fla kat›lan yak›n bir köyün sakinleri Vali ‹brahim Özçimen’in yolunu kesti. Sular› olmad›¤› için eylem yapan fiehit Mezral› köylüleri, valiye sert bir flekilde tepki gösterince Baflbakan Erdo¤an’ndan oldukça etkilenen Vali de köylüleri azarlad›. Özçimen; “Vali azarlanmaz, herkesi azarlayabilirsin ama vali azarlanmaz” dedi. K›sa süreli gerginli¤in ard›ndan köylüler eylemlerine son verdi. (H. Merkezi)
7
54
11-24 Ağustos 2006
Karaman köylüleri fabrika istemiyor! “Fabrikan›n, gazlar› ve tozlar› nedeniyle 50 y›l içinde Karalgazi köyü ve çevresi yerleflim yeri olmaktan ç›kacak. Hem tar›m ve hayvanc›l›k bitecek, hem yöre çöl olacak, hem de insanlar›m›z zehirlenecek.” Karaman’da Frans›z bir firma taraf›ndan kurulmak istenen çimento fabrikas›na bilim adamlar›, köylüler ve ziraat odalar›, tar›m› bitirece¤i ve kansere neden olaca¤› gerekçesiyle karfl› ç›k›yor. Ülkemizin birçok yerinde ayn› sorunlardan kaynakl› köylüler ve çeflitli kurum temsilcileri ayakta. Akkuyu Nükleer Santrali’ne karfl› yap›lan eylemler, Bergama ve Eflme köylülerinin mücadelelerinin yan›nda Karaman’da da yaflananlar gündeme oturdu. Karaman’›n Kaz›mkarabekir ilçesine ba¤l› Karalgazi köyünde bir süre önce baz› kifliler, çiftlik kuracaklar› gerekçesiyle önemli miktarda tar›m arazisi sat›n almaya bafllad›. Bir süre sonra bu verimli arazilere Konya Çimento Fabrikas›’n›n da sahibi olan Frans›z bir firman›n çimento fabrikas› kuraca¤› ortaya ç›kt›. Firma yetkililerinin kendilerini kand›rd›¤›n› belirten yöre halk›, “Bölgeye çimento fabrikas› kurulmas›n› kesinlikle istemiyoruz. Bu konuda ilgili kurumlar›n deste¤ini bekliyoruz” diyor. Konuyla ilgili son günlerde s›k ara-
l›klarla toplant›lar düzenleyen köylüler, fabrikan›n geri ad›m atmamas› durumunda eylemlere bafllayacaklar›n› belirttiler. Karaman Ziraat Odas› Baflkan› Ercüment Y›lmaz fabrikan›n kurulaca¤› bölgenin Karaman Ovas›’n›n en verimli
topraklar›na sahip oldu¤unu belirterek, “300 dekar üzerine kurulacak fabrika binlerce dekar alan› tehdit edecek. Öncelikle fabrika, köy ve çevresindeki tar›m arazilerini rüzgâr erozyonundan koruyan 9 ayr› yükselti, çimento üretimi için ifllenerek ortadan kald›r›lacak. Böylece bölgede Karap›nar’da
oldu¤u gibi rüzgâr erozyonu etkili olacak ve bitki yetiflmeyecek. Ayr›ca fabrikadan ç›kan gazlar ve tozlar›n zarar› tahmin edilemeyecek boyutlarda olacak” dedi. Konuyla ilgili aç›klama yapan Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi Ö¤retim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Asil Y›lmaz, baz› anlaflmalara göre Fransa’da çimento fabrikas›n›n kurulmas›n›n yasak oldu¤unu belirterek Karaman Ovas›’na kurulacak bir çimento fabrikas›n›n bölgeyi Karap›nar’daki gibi çöle dönüfltürece¤ini ekledi. Y›lmaz, “Fabrikan›n, gazlar› ve tozlar› nedeniyle 50 y›l içinde Karalgazi köyü ve çevresi yerleflim yeri olmaktan ç›kacak. Hem tar›m ve hayvanc›l›k bitecek, hem yöre çöl olacak, hem de insanlar›m›z zehirlenecek” dedi. (H. Merkezi)
Nükleer karfl›tlar› Akkuyu’da bulufltu 6 A¤ustos tarihinde Mersin Akkuyu’da bir araya gelen nükleer karfl›tlar›, Akkuyu’da yap›lmas› düflünülen Nükleer Santrali protesto etti. ‹stanbul, Adana, Antalya, Mersin, Samsun, Ankara, ‹zmir ve Sinop’dan gelen yaklafl›k bin kifliye Otistik Çocuklar Derne¤i’nden bir grup tekerlekli sandalyeli çocuk da açt›klar› “8.5 milyon sakat yetmez mi?” pankart› ile kat›ld›. Nükleer santralin yap›laca¤› yere do¤ru yürüyüfle geçen kitle, Kaz›m Koyuncu’nun posterini tafl›yarak, “Nükleer bitsin, Kaz›mlar ölmesin” slogan›n› att›. Mitingin aç›l›fl konuflmas›n› yapan EMO Mersin fiube Baflkan› ve Mersin Nük-
leer Karfl›t› Platformu Dönem Sözcüsü Kamer Gülbeyaz, AKP hükümeti ile birlikte nükleer santral yap›m›n›n tekrar gündeme geldi¤ini belirterek, hükümeti AB ve ABD’li nükleer santral lobilerine yaranmaya çal›flmakla suçlad›. Türkiye’de bilinçli olarak enerji krizi söylentilerinin ç›kar›ld›¤›n› ileri süren Gülbeyaz, “Ne zaman nükleer santraller gündeme gelse Türkiye’de bir enerji krizi de gündeme getiriliyor. 30 y›l önce Akkuyu Nükleer Santrali’ne verilen yer lisans› iptal edilmeli, çünkü 30 y›l önceki Akkuyu ile bugünkü Akkuyu ayn› de¤ildir. Ayr›ca nükleer santral yap›m›n›n ekonomik boyutunun ne olaca¤›
konusunda, denize, havaya ve burada yaflayanlara verece¤i zarar›n ne olaca¤› konusunda nükleer santralleri yapmak isteyenlerin herhangi bir tespiti yok” dedi. Söz alan Akkuyu Çevre Derne¤i Baflkan› Mehmet Ali Y›lmaz ise Akkuyu’nun Ecemifl Fay Hatt›’na 25-30 km uzakl›kta oldu¤una dikkat çekerek “Ayr›ca buradaki hakim olan rüzgar co¤rafik konumundan kaynakl›, do¤udan bat›ya esmektedir. Dolay›s›yla denizin ak›nt›s› da do¤udan bat›ya olacakt›r. Bu nedenle Akkuyu’ya yap›lacak olan nükleer santral, Antalya’y› da etkileyecektir” dedi. (Mersin)
Uflak köylüleri TÜPRAG’a karfl› MÜCADELEY‹ SÜRDÜRÜYOR “Yöre halk›n›n daha büyük ve geriye dönülmez flekilde zarar görmelerinin engellenmesi için maden derhal kapat›ls›n” Uflak’›n Eflme ve Ulubey ilçelerinde siyanürle alt›n arayan TÜPRAG Metal ve Madencilik fiirketi’ne Uflak ‹l Özel ‹daresi taraf›ndan verilen deneme üretimi izni sonucunda bölgede 1000’in üzerinde insan›n kan›nda normal de¤erlerin üzerinde siyanüre rastlanm›flt›. Bu konu ile ilgili aç›klamalara ve geliflmelere gazetemizin daha önceki say›lar›nda yer ver-
mifltik. ‹nsan yaflam›na ve do¤aya, geri dönüflü imkâns›z bir flekilde zarar veren bir zehir olan siyanürü ucuz bir yöntem oldu¤u için kullanan ve insan yaflam›n› hiçe sayan flirket yetkilileri halk›n tepkisine ve doktorlar›n uyar›lar›na kulak t›kayarak zehir saçmaya devam ederken, ilçe sakinleri ve mühendisler bir y›l süreli olarak
verilen deneme izninin durdurulmas› ve iptali için Uflak Valili¤i hakk›nda dava açt›. 31 Temmuz’da ‹zmir Tabip Odas› Toplant› Salonu’nda bir bas›n aç›klamas› yapan Elele Hareketi, madenin insan ve çevre üzerindeki zararl› etkisinin bilinmesine ra¤men madenin resmi aç›l›fl›n›n bile yap›ld›¤›n› kaydetti. Elele Hareketi ad›na aç›klamay› yapan Av. A. Ali Cang› 1000’in üzerinde insan›n madenin deneme yapt›¤› günden bu yana sa¤l›k sorunlar› yaflad›¤›n› ve zehirlendi¤ini belirterek madenin derhal kapat›lmas› gerekti¤ini söyledi. “Zararlar› k›sa sürede görülmeye bafllanmas›na ve insanlar›n zehirlenmesine ra¤men siyanürlü alt›n madeninin kapat›lmas› için neden bekleniliyor” diyen Cang› “Yöre halk›n›n daha büyük ve geriye dönülmez flekilde zarar görmelerinin engellenmesi için maden derhal kapat›ls›n” dedi.
Yine Efemçukuru köyünde de siyanürle alt›n arayan TÜPRAG’›n köydeki iflletme sahas›nda 28 Temmuz’da keflif yap›ld›. Bilirkiflilerin keflfin sonuçlar›n› 30 gün içinde raporlaflt›rmas› beklenirken Cang› keflifle birlikte iflletmenin kamu yarar›na olmad›¤›n›n aç›k oldu¤unu belirtti. Maden iflletme sahas›nda keflif yap›l›rken Efemçukuru köylülerine ait topraklar› almak isteyen TÜPRAG’a topraklar›n› satmayan köylülerin arazilerinin kamulaflt›r›larak flirkete sat›fl›n›n önünün aç›lmas› planlan›yor. Bu durum karfl›s›nda hukuki yollara baflvuran köylülerin bekledi¤i bilirkifli raporlar› bölgenin do¤al ve fiziksel konumu, bitki örtüsü ve yer alt› su kaynaklar› ve durumlar›, flora ve fauna yap›s›n›n saptanmas› ve iflletmenin insan sa¤l›¤› ve çevre kirlili¤ine olas› etkilerini de¤erlendirerek köylülerin bir seneyi aflk›n bir süredir bafllatt›klar› mücadelenin gelece¤ini belirleyecek. (‹zmir)
8
11-24 Ağustos 2006
54
TMY icraat›: Özgür Gündem’in yay›n› 15 gün durduruldu! Özgür Halk Dergisi çal›flan› tutukland› Terörle Mücadele Yasas›’n›n Meclis’te kabul edilmesinin ard›ndan devlet sald›r›lar›n› hayata geçirmeye bafllad›. Devrimci ve sosyalist bas›n üzerinde terör estirecek olan yasa kapsam›nda gözalt›na al›nan Özgür Halk dergisi çal›flan› Ayfle Tozan tutuklanarak hapishaneye konuldu. Manisa’n›n Alaflehir ilçesine dergi da¤›tmak amac›yla giden dergi çal›flan› Tozan, 29 Temmuz akflam› da¤›t›m yapt›¤› s›rada gözalt›na al›nd›. Alaflehir Sulh Ceza Mahkemesi’ne ç›kar›larak ifadesi al›nan Tozan, “Yasak yay›n bulundurdu¤u” gerekçesiyle 1 A¤ustos’ta tutuklanarak Alaflehir Kapal› Hapishanesi’ne gönderildi. Tozan ile birlikte dergi da¤›tan Mahsum M›zrak’›n evine ise tutuklama sonras› polisler taraf›ndan yap›lan bask›n sonucu M›zrak’›n babas› eski DEHAP Saruhanl› ‹lçe Baflkan› Nihat M›zrak da gözalt›na al›nd›. ‹fadesi al›nd›ktan sonra serbest b›rak›lan M›zrak’›n cep telefonu ve sim kart› ile ajandas›na savc›l›k taraf›ndan incelenece¤i gerekçesiyle el konulurken Ayfle Tozan’›n avukat› Zeynel De¤irmenci, Tozan’›n tutuklanmas›na iliflkin Alaflehir Sulh Ceza Mahkemesi Savc›l›¤›’na itiraz dilekçesi sundu. (H. Merkezi)
Kabul edilmeden önce üzerinde çokca tart›fl›lan ve demokratik haklar›n ortadan kald›r›lmas› olarak de¤erlendirilen yeni TMY, “meyvelerini” vermeye bafllad›. Özellikle devrimci, sosyalist, yurtsever bas›n üzerinde koyu bir sansür ve ceza öngören yasada, 12 Eylül döneminde konulan ancak AB Uyum Yasalar› çerçevesinde sözde “demokratikleflme” naralar›yla kald›r›lan yay›n kapatma hükmü bulunuyor. Gazeteci, yazar, sorumlu müdür ve yay›n sahibine a¤›r para cezalar› öngören TMY’nin yeni uygulamas›na göre hapis cezalar› paraya çevrilmeyecek. Yeni TMY’nin yasallaflmas›yla gündeme düflen savc›l›klar›n gazete-dergi gibi yay›nlar›n yay›n ve yay›mlar›n› durdurma yetkisi ilk Özgür Gündem ile bafllad›. 4 A¤ustos Cuma günü itibariyle Özgür Gündem hakk›nda ‹stanbul 12. A¤›r Ceza Mahkemesi’nin (eski DGM) verdi¤i karar neticesi ile Özgür Gündem’in yay›n› durdurulurken konuya iliflkin 5 A¤ustos günü ‹HD’de bas›n aç›klamas› yap›ld›. Özgür Gündem’de çal›flan birçok muhabir, yazar ve iflçinin yan›s›ra devrimci ve demokrat kurumlar da destek amaçl› aç›klamaya kat›ld›. ‹HD ‹stanbul fiubesi’nde yap›lan aç›klamada ilk sözü alan Hürriyet fiener; ‹HD olarak Özgür Gündem okuru olduklar›n›, çünkü Özgür Gün-
dem’in bugün Türkiye’de üstü kapat›lmak istenen birçok konunun üstüne gitti¤ini söyledi. Kapat›lan›n kendi gazeteleri oldu¤unu belirten fiener; herkesi Özgür Gündem gazetesine destek olmaya ça¤›rd›. Ard›ndan bas›n aç›klamas›n› okumak üzere Nurettin F›rat söz ald›. Metinden önce k›sa bir konuflma yapan F›rat, böyle bir aç›klaman›n Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nde olmas› gerekirken, sürekli olarak geçifltirildiklerini, aç›klama yapma taleplerine cevap verilmedi¤ini söyledi. Benzer flekilde Türkiye Gazeteciler Sendikas› ve Ça¤dafl Gazeteciler Derne¤i’nin de kendilerine “hafta sonunda kapal›y›z” diyerek aç›klama için yer tahsis etmediklerinden ötürü ‹HD’de aç›klama yapt›klar›n› belirten F›rat; bunun bir ay›p oldu¤unu söyleyerek bu durumu k›nad›¤›n› vurgulad›. Bas›n metninde gazetelerinin kapat›lmas› ile ilgili geliflmelerin anayasaya ayk›r›l›k içerdi¤ini belirten F›rat; A. Necdet Sezer’in bile cezaya temel olan TMY’nin 5 ve 6. maddesini Anayasa Mahkemesi’ne sevk etti¤ini hat›rlatt›. Ayn› zamanda gazeteye nakledilen aç›klamada somut bir sebep ortaya konulmazken “sürekli örgüt propagandas› yapmak” diye mu¤lâk bir tan›mdan kapat›ld›¤›n› kaydeden F›rat; bu karar›n ayn› zamanda uluslararas› hukuku reddeden bir flekilde bir yarg›lama süreci olmadan al›nd›¤›n› söyledi. Bu karardan bir gün önce ise Genel Yay›n Yönetmeni ‹brahim Akyol hakk›nda 3 y›l önce yapt›¤› bir röportaj için yeni TMY’ye dayan›larak soruflturma aç›ld›¤›n› ifade eden F›rat; bununla beraber Özgür Gündem ad›na aç›lan davalar›n 20 Temmuz tarihi itibariyle 550 oldu¤unu söyledi ve ekledi; “Bu davalar ve Terörle Mücadele Kanunu’nun haz›rl›k aflamas›ndaki tart›flmalar, gazetemizin aç›k ve aleni bir flekilde hedef gösterildi¤ini ve bu flekilde bugünkü sürece gelindi¤ini aç›kça ortaya koymaktad›r.”
Genel Kurmay yetkililerinden tutun da hükümet yetkililerine kadar birçok kesim taraf›ndan hedef gösterildiklerini belirten F›rat; gazetede yay›nlanan haberlerin Türkiye gerçeklerini yans›tt›¤›n› ve egemenlerin bu davran›fllar›n›n da sebebinin bu oldu¤unu kaydetti. Bugün de teflhir oldu¤u gibi yeni TMY’nin Toplumla Mücadele Yasas› oldu¤unu ifade eden F›rat; sözü Özgür Gündem yazar› Veysi Sar›sözen’e verdi.
Gazetecileri “hain” diyerek susturanlar, gazeteleri TMY ile susturuyor Sar›sözen kendisini tan›tt›ktan sonra R. T. Erdo¤an’›n geçti¤imiz günlerde bas›n aç›klamas› s›ras›nda bir gazetecinin sorusuna “bu ihanet sorusudur” diye yan›t vermesini an›msatarak konuya bafllad›. Erdo¤an’›n gazeteciyi “hain” diyerek sustururken gazeteleri de TMY ile susturdu¤una dikkat çeken Sar›sözen; “Demek ki TMY ile anayasa d›fl› bir rejim, sizlere ve bize karfl› ilan ediliyor. Cumhurbaflkan› yasay› veto etmiyor ama Anayasa’ya ayk›-
“Bask› ve komplolara boyun e¤meyece¤iz!” 3 Temmuz günü Bahçelievler Temel Haklar çal›flan› Tamer Korkmaz polis taraf›ndan kaç›r›l›rken, ‹kitelli Temel Haklar çal›flan› Edip Tahran ile Alt›nflehir, Bayramtepe’de oturan Mehmet Sa¤l›k ve Esenler Temel Haklar çal›flan› Aliflan Gül evleri polis taraf›ndan bas›larak gözalt›na al›nm›fllard›. Gözalt›na al›nan dört Temel Haklar ve Özgürlükler Derne¤i çal›flan›n›n daha ifadeleri al›nmadan ‹stanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah, “polis katillerini yakalad›k” fleklinde as›ls›z bir aç›klamada bulundu. Befliktafl A¤›r Ceza Mahkemesi heyeti bu karar› onaylad› ve dört dernek çal›flan› tutukland›.
24 Temmuz Pazartesi günü dernek taraf›ndan fiiflli Adliyesi önünde bir bas›n aç›klamas› düzenlendi. Kitle ad›na bas›n metnini Gebze Temel Haklar ve Özgürlükler Derne¤i çal›flan› Ekrem Kurtulufl okudu. Kurtulufl; gözalt›na al›nan çal›flanlar›n›n dört gün boyunca as›ls›z iddialara maruz b›rak›larak uykusuz b›rak›ld›klar›n›, hakaret ve küfür eflli¤inde fiziki iflkence gördüklerini belirtti. Aç›klaman›n ard›ndan Federasyon üyelerine bu komployu düzenleyen ‹stanbul Emniyet Müdürlü¤ü ve Terörle Mücadele flubesi polisleri hakk›nda suç duyurusunda bulunuldu. (‹stanbul)
Yeni TMY’nin bas›n üzerindeki terörünün ilk kurban› Özgür Gündem gazetesi oldu. r› oldu¤unu söylüyor. (…) Demek ki CHP ve Sezer de bu Anayasa suçuna ifltirak ediyor. Yasaya zaman kazand›rm›fllard›r. Bu yasa uygulan›rken TMY mahkemede tart›fl›lacak. Anayasa Mahkemesinden 2-3 y›l tart›fl›l›rken de sald›r›lar olacak, TMY bu sayede 2-3 y›l zaman kazanm›fl olacak” dedi. Hemen ard›ndan söz alan Özgür Gündem gazetesi imtiyaz sahibi Ali Gürbüz ise böyle bir yasan›n demokratik bir toplumda yeri olmad›¤›n› belirterek tüm duyarl› kurum, kurulufl ve kiflileri TMY’ye karfl› mücadele etmeye ça¤›rarak böyle bir yasay› tan›mad›klar›n› ekledi. (‹stanbul)
Özgür Halk Dergisi çal›flan› tutukland› Ülkede Özgür Gündem gazetesinin 15 gün süreyle yay›n›n›n durdurulmas›n› protesto eden gazete da¤›t›mc›lar›, Diyarbak›r’›n birçok caddesinde toplu halde gazete da¤›tt›lar. Da¤›t›mc›lar, “Gerçekler karanl›kta kalmayacak”, “Özgür bas›n susturulamaz” sloganlar›n› atarak Sanat Soka¤›’nda biraraya geldi. Ekinciler Caddesi’nde gazete da¤›t›mc›lar›n› durduran polisler, kimlik kontrolü yapt›ktan sonra da¤›t›mc›lar›n gitmesine izin verdiler. (H.Merkezi)
9
54
11-24 Ağustos 2006
Duvar›n›z v›z gelir bize v›z! evlet bu y›l özellikle devrimcileri hedef ald›. Festivalin bafllamas›yla jandarma ve polis, standlar›n kuruldu¤u yere gelerek Partizan stand›na sald›rd›. Sald›r› s›ras›nda çal›flan›m›z Erdinç Özbay, ESP üyesi Dilek Tatafl, S›tk› Güngör, Abdullah Özgenç ve Yaflar Koç gözalt›na al›narak tutukland›.
D
6. Munzur Do¤a ve Kültür Festivali her y›l oldu¤u gibi bu y›l da, devletin kolluk güçlerinin sald›r›lar›yla bafllad›. Devlet bu y›l özellikle devrimcileri hedef ald›. Festivalin bafllamas›yla jandarma ve polis, standlar›n kuruldu¤u yere gelerek Partizan stand›na sald›rd›. Sald›r› s›ras›nda çal›flan›m›z Erdinç Özbay, ESP üyesi Dilek Tatafl, S›tk› Güngör, Abdullah Özgenç ve Yaflar Koç gözalt›na al›narak tutukland›. Konuyla ilgili 1 A¤ustos’ta Taksim Tramvay dura¤›nda biraraya gelen Partizan, ESP ve di¤er devrimci kurumlardan temsilciler, burada “Dersim’de Devlet Terörüne Son-Tutuklananlar serbest b›rak›ls›n” yaz›l› Partizan ve ESP imzal› pankart açarak eylemlerine bafllad›. Kitle ad›na aç›klamay› okuyan gazetemiz çal›flan› Emriye Demirk›r; 26 Temmuz’da Dersim’de yap›lan sald›r›y› anlata-
rak, benzer flekilde ayn› gün ‹flçi-köylü gazetesi çal›flan› Derya Gökmen, Tohum Kültür Merkezi çal›flanlar› ve Yeni Demokrat Gençlik okurlar›n›n “yanlar›nda gazete ve kitap bulundurmaktan(!)” dolay› gözalt›na al›nd›¤›n› söyledi. Yay›nlar hakk›nda hiçbir toplatma veya yasaklama karar› olmadan bunun yap›lmas›n›n, uygulamalardaki keyfili¤i yans›tt›¤›n› belirten Demirk›r; tutuklananlar›n Tunceli Kapal› Hapishanesi’ne yerlefltirildi¤ini belirtti. Yine bir gün önce Filistin ve Lübnan halklar›yla dayan›flma eylemine yap›lan polis sald›r›s›na da de¤inen Demirk›r, devletin her türlü meflru hakk› ve arac› “yasad›fl›” ilan etme çabas›na dikkat çekti. Ortado¤u halklar›na yap›lan sald›r›larla ülkemizde halka ve devrimcilere karfl› yönelen sald›r›lar›n birbirinden ba¤›ms›z olmad›¤›n› belirten Demirk›r, egemenlerin
burjuva bas›nda “‹srail kadar olamad›k” diyerek kendilerini meflru göstermeye ve bu sald›r›lar› daha da azg›nlaflt›rmaya çal›flt›klar›n› kaydetti. Tüm bunlara karfl› hakl› taleplerden vazgeçmeyece¤imizi aç›klayan Demirk›r, aç›klamas›n› “Bask›lar bizi y›ld›ramaz”, “Faflizme karfl› omuz omuza”, “Yaflas›n devrimci dayan›flma” sloganlar›yla bitirdi. Eyleme Partizan ve ESP kitlesinin yan›s›ra HKM, EHP, DHP, Proleter Devrimci Durufl gibi di¤er devrimci kurum ve kurulufllar da destek verdi.
“Dersim diye bir yer yok!” Aç›klaman›n hemen ard›ndan yan›ndaki sivil polislere sald›r› talimat› veren ve bir önceki günkü eylemde de kitleye karfl› yap›-
lan sald›r›da aktif rol oynayan ‹stanbul ‹l Emniyet Müdürü; “Türkiye’de Dersim diye bir eyalet yoktur, derhal bize kimliklerinizi verin” diyerek aç›klamaya sald›rd›. Tunceli ve çevresine, Türkiye’de y›llard›r Dersim denildi¤inin alt›n› çizen kitle burada polisin amac›n›n “Dersim” sözcü¤ü ile ülkenin “bölünmesini” engellemek de¤il, bask›lara karfl› tepkilerin konuldu¤u bir aç›klamay› engellemek oldu¤unun alt›n› çizdi. Polis tart›flma s›ras›nda çevreden geçenlere de teflhir olmaya bafllay›nca tart›flmay› k›sa tutmak için kimlik bilgilerini alarak olay yerinden uzaklaflt›. (‹stanbul)
Ankara’da y›k›ma karfl› eylem
Kentsel “Y›k›m” Projesi kapsam›nda evleri y›k›lacak olan Dikmen Vadisi halk›, 2 A¤ustos 2006 tarihinde Ankara Büyükflehir Belediyesi önünde oturma eylemine bafllad›. Ankara Büyükflehir Belediye Baflkan› Melih Gökçek’in TRT
2’de kat›ld›¤› bir programda mahalleliler için “çapulcu”, mücadeleleri için de “yasad›fl›” demesi üzerine belediye önünde toplanan halk, Gökçek’in özür dilemesini istedi. Mahalleliler ad›na konuflan Av. Ender Büyükçulha, Kentsel Dönüflüm Projesi kapsam›nda Dikmen Vadisi halk›n›n bar›nma hakk›n›n yok say›ld›¤›n› belirterek, Belediye Meclisi’nin ald›¤› kararla hak sahibi mahalleli için tek yanl› koflullar belirlendi¤ini ve “uzlaflma yolu” ile projenin yaflama geçirilmesinin karara ba¤land›¤›n› ifade etti. Büyükçulha, müteahhit firman›n açt›¤› iki büroda mahalle halk› ile yap›lmas› öngörülen matbu sözleflmelerin önlerine kondu¤unu ve yoksul mahalleliyi a¤›r yük alt›na sokan ve onlar› evsiz b›rakacak olan bu sözleflmelere imza atmalar›n›n istendi¤ini belirtti. Belediye ve müteahhit
firman›n doland›r›c›l›k ve flantaj eylemini uygulamaya bafllad›¤›n› dile getiren Büyükçulha, y›k›m tehditleri ile sözleflmelerin zorla imzalat›lmaya çal›fl›ld›¤›n› kaydetti. Büyükçulha, Melih Gökçek’in TRT 2’de yapt›¤› konuflmaya da de¤indi. Belediyeden bir yetkilinin kendileriyle görüflmesini isteyen mahalle sakinleri isteklerinin yerine getirilmemesi nedeniyle oturma eylemi bafllatt›. Oturma eylemlerini sürdüren mahalleliye D‹SK, KESK, TMMOB temsilcileri de belediye önünde yapt›klar› konuflmalarla destek verdi. Halk›n belediye yetkililerine aktaracaklar› talepleri ise flöyle: “Y›k›m tehditlerinin son bulmas›, yerinde ›slah, konutlar›n teslimi sonras› bafllayacak ödemelerin konulmas›, bilgilenme hakk›n›n gözetilmesi, istenen topra¤›n metrekare oranlar›n›n düflürülmesi, enkaz bedellerinin hesaplanmas› ve bu bedelin borçtan düflülmesi, kirac›lar›n ma¤dur edilmemesi ve halktan özür dilenmesi.” (Ankara)
Dersim’i yakarak yok edemezsiniz! Bu y›l düzenlenen 6. Munzur Kültür ve Do¤a Festivali’ni engellemek isteyen faflist TC devleti, festival öncesi sald›rarak Dersim halk›na gözda¤› vermeye çal›flt›. Sald›r›lar›n bofla ç›kart›ld›¤› festival sonras› kald›¤› yerden sald›r›lar›na devam eden devlet, gerillan›n imhas›na yönelik operasyonlara h›z verdi. TSK’n›n bafllatt›¤› ve aral›ks›z süren operasyonlar kapsam›nda, askerler ormanl›k alanlar› atefle vererek, gerillay› ç›plak arazide yok etmeyi amaçl›yor. 2004 y›l›nda da bir hafta boyunca Ovac›k bölgesinde ormanlar› yakm›fl, yang›n› söndürmek isteyen demokratik kitle örgütü temsilcileri ve bölge halk› tehdit edilmiflti. Yarat›lan kamuoyu tepkisi ile yang›n
söndürülürken binlerce hektar orman kül olmufltu. Yine 2006 Haziran ay›nda da fi›rnak’›n Cudi da¤›nda “güvenlik” gerekçesi ile a¤açlar yak›lm›fl 3 hafta süren yang›n sonunda binlerce hektar orman yok olmufltu. Ancak “güvenlik” gerekçesi ile yak›lan ormanlar yeniden kendini var etmeyi bilmifl ve da¤lar gerillay› koynunda saklamaya devam ederek devletin korkular›n› da hakl› olarak büyütmüfltür. 1 A¤ustos’ta bafllayan operasyonlar kapsam›nda Ovac›k ile Hozat ilçeleri aras›nda kalan Katder ve Elgazi köyleri aras›ndaki ormanl›k alan kobra helikopterleri taraf›ndan aral›ks›z olarak 4 gün boyunca bombalan›rken 4. günün so-
nunda ise askerler sözde güvenlik gerekçesi ile ormanl›k alan› atefle verdiler. ‹lk olarak Elgazi ve Kuflluca bölgeleri aras›nda ç›kan yang›n orman iflletme ekipleri taraf›ndan söndürülürken operasyonun devam etmesi üzerine bu kez de Buzlutepe bölgesinde ikinci bir yang›n ç›kar›ld›. S›¤ bir ormanl›k alan olan Buzlutepe bölgesinde Orman Müdürlü¤ü ekiplerinin yang›n› söndürmek için bölgeye girme çabalar›na yine “güvenlik” gerekçesi ile izin verilmiyor. Dersimlilerin rüzgar›n etkisi ile yay›lmas›ndan korktu¤u yang›n›n devam etti¤i bölgede çok say›da yaylac›n›n ve binleri bulan hayvan sürüsünün can güvenli¤i de halen tehlike alt›nda bulunuyor. (H. Merkezi)
Dersim halk›na ihbarc›l›k dayat›l›yor! Dersim’de Emniyet Müdürlü¤ü taraf›ndan da¤›t›lan bildirilerle halka ihbarc›l›k dayat›l›yor. Da¤›t›lan ilanlarda, mevsim flartlar›n›n d›fl›nda giyinen, hamile görünümü ile flüphe uyand›racak kiflilerin polise bildirilmesi isteniyor. Arka sayfas›nda 13 madde ile Dersim halk›na nasihatlerin yer ald›¤› bildirilerde, birçok yaylas› “güvenlik” nedeniyle yasaklanan Pülümür’ün sahibinin halk oldu¤u belirtilerek, flu ifadelere yer veriliyor: “Ovac›k’›n ovalar›ndan Pülümür yaylalar›na kadar her tafl›n ve topra¤›n gerçek sahibi siz halk›m›z ve Türk devletidir. Kimseye boyun e¤meyin, eme¤inizin, çal›flma azim ve gayretinizin karfl›l›¤›n› yaln›z aileniz ve ülkeniz ve ülkenin ç›karlar› için kullan›n.” Operasyonlar›n, sald›r›lar›n devam etti¤i kentte, bildirilerin polis ekiplerince mahalle ve kent merkezinde da¤›t›lmas› tedirginli¤e neden oldu. (Malatya)
10
11–24 Ağustos 2006 Daha önce, 24 May›s’ta Ege Bölgesi’nde meydana gelen ve 7 ilin saatlerce elektriksiz kalmas›na neden olan elektrik kesintisi, 1 Temmuz’da da Akdeniz Bölgesi’nde meydana geldi ve 13 ilin elektriksiz kalmas›na neden oldu. Yaflanan bu kesintilerin ard›ndan, elektri¤e zam yap›laca¤› yönlü tart›flmalar yeniden bafllad›. Yap›lan aç›klamalar, kesintinin bir trafo ar›zas› sonucu(!) meydana geldi¤ini ortaya koyuyordu. Bunun hemen sonras›nda ise Elektrik Üreticileri Derne¤i Baflkan› Önder Karaduman maliyetleri çok yüksek oldu¤u için üretimi b›rakacaklar›n› aç›klayarak, “Bursa’dan kaynaklanan kesinti basit bir trafo ar›zas› sorunu de¤ildi. Herkes elektrik kesintilerine haz›r olsun” dedi. Elektrik üreticisi özel flirketler, hükümetin 3.5 y›ld›r elektri¤e zam yapmad›¤›n›, öte yandan ise do¤algaza yüzde 60 zam geldi¤ini, maliyetlerini karfl›layamad›klar›n›, ya maliyetlerinin düflürülmesini ya da elektri¤e zam yap›lmas›n› istediler. 22:00-06:00 saatleri aras›nda “indirimli tarife” olarak adland›r›lan uygulama saatinde elektrik 6.5 Ykr. Bu saatlerde kamu elektrik üretiminde bulunuyor. Bu saatlerin d›fl›nda ise otoprodüktör olan özel elektrik üreticisi flirketler elektrik üretip sat›yor. Otoprodüktörler, 22:00-06:00 saatleri aras›nda elektrik satm›yorlar. 22:00-06:00 saatleri d›fl›nda (‘pahal› tarife’ saatlerinde) elektrik üretip sat›yorlar. 22:00-06:00 saatleri aras›nda üretimi durdurup “indirimli tarife”den sat›lan elektrikten faydalan›yorlar. Daha sonra ise bunu pahal› tarifeden sat›yorlar. Otoprodüktör flirketler temsilcisinin bu konuda yapt›¤› aç›klama durumu daha net anlamam›z› sa¤layacakt›r; “Artan petrol fiyatlar› do¤algaza % 71.4 oran›nda yans›d›. Buna karfl›n elektrik fiyatlar› son üç y›ld›r artmad›¤› gibi % 5 oran›nda düflürüldü. Bizim üretti¤imiz elektri¤in kilovat› 6.5 Ykr’den elektrik sat›yorken, neden almayay›m? Bu yeni bir fley de¤il 2003 y›l›ndan beri uygulama böyle” diyor. Elektrik kesintisinin “afl›r› yüklenme nedeniyle meydana geldi¤i” s›ralarda hükümetin devreye girerek otoprodüktör flirketlere, elektrik üretmeleri talimat›n› verdi¤i, otoprodüktör flirketlerin ise kesintinin 22:00 sonras›na, “indirimli tarife”ye denk gelmesi nedeniyle devreye girip ucuz elektrik üreterek zarar etmek istemedikleri için elektrik üretmedikleri, bu yüzden kesintinin 13 ilde yafland›¤› da yap›lan aç›klamalar aras›nda.
Fatura yine emekçi halka Buna ba¤l› olarak Elektrik Mühendisleri Odas› Baflkan› Kemal Ulusaler “elektrik üreticilerinin maliyet hesab› tam gerçe¤i yans›tm›yor. Ama maliyetlerinin bir miktar artt›¤› do¤ru. Özel sektör bir yandan elektrik piyasas›na devletin girmemesini istiyor, di¤er taraftan da kamudan destek talep ediyor. Bu çeliflkinin giderilmesi laz›m. As›l çözüm elektrik üretiminin kamu eliyle ve yerli kaynaklarla yap›lmas›d›r” aç›klamas›n› yapt›. Yaflanan bu geliflmelerin ard›ndan verginin düflmesi, tak›m paylar›n›n indirilmesi, “indirimli tarife” saatinin 22:00’den 24:00’e çekilmesi ve otoprodüktörlerin 24:00’e kadar üretimde kalmas› yönlü formüller gelifltirdi¤i ve bunlar›n uygulan›p-uygulanmayaca¤› tart›fl›lmakta. Tüketici Dernekleri Federasyonu Baflkan› Turhan Çakar; “‹thal do¤algaza dayal› pahal› elektri¤in faturas›n› tüketici-sanayici ödüyor. Özel flirketleri kurtarmak devletin görevi de¤il. Çözüm ne do¤algazda verginin indirilmesi ne de elektrik faturas›n›n yükseltilmesi de¤il, elektri¤i kamunun üretmesidir” fleklinde konufltu. Elektrik üretiminin % 45 gibi bir oran› do¤algazdan sa¤lanmakta. Do¤algaz fiyatlar› petrol fiyatlar›na ba¤l› olarak art›yor. Do¤algaz fiyatlar› ise elektri¤e yans›yor. Enerji Bakan› Hilmi Güler “Do¤algazda d›flar›ya yüzde 65 ba¤›ml›y›z” diyor. Bütün bunlara ra¤men Güler ayr›ca ikiyüzlüce elektri¤e zam yap›lmayaca¤›n› da söylüyor. Oysa konutlarda kullan›lacak elektri¤in fiyat›n›n artaca¤›, sanayide kullan›lan elektri¤in ucuzlayaca¤› bu günlerde gündemde. Do¤algaz fiyatlar› artarsa konutlarda kullan›lan elektrik fiyat› da buna ba¤l› olarak artacak, sanayide kullan›lan elektrik ise ucuzlayacak. Son ola-
halde yat›r›lmad›¤›n› ifade ederek, doktorun, ayak boflluklar› su toplad›¤›n›, bu nedenle hastanede tedavisinin yap›lmas› gerekti¤ini söyledi. K›r›klar F Tipi Hapishanesi baflta olmak üzere farkl› hapishanelerden bu konuda ‹HD ‹zmir fiubesi’ne çok say›da baflvuru geliyor. ‹HD GYK Üyesi ve Ege Bölge Temsilcisi Necla fiengül, yo¤unluklu olarak tutsaklar›n sa¤l›k sorunlar›, görüfl cezalar›, ortak alanlar› kullanamama ve çeflitli disiplin cezalar› fleklinde baflvurular›n›n oldu¤unu kaydetti. Hapishane reviri ve hastanelere sevk edilen tutuklu ve hükümlülerin tedavilerine gerekli ilginin gösterilmedi¤ini ifade eden fiengül, bir i¤ne sonucu belden afla¤›s› felçli olan ve K›r›klar 2 No’lu F Tipi Hapishanesi’nde a¤›rlaflt›r›lm›fl müeb-
mazota sürekli zam yap›l›yor, ürün fiyatlar› en alt seviyeden veriliyor. Buna karfl›n emperyalistlerin dayatt›¤› politikalar uygulan›yor. Böylece ülke tar›m› öldürülüyor. ‹flçiler, köylüler yaflamlar›n› dahi zor sürdürecek hale getiriliyor. Bunun sonucunda emperyalistler tar›m alan›nda te söz sahibi oluyorlar.
rak iki özel elektrik üretim santrali üretimi durduracaklar›n›, maliyetlerini karfl›layama- Enerjide uflakl›k d›klar›n›, vergilerin indirilmesini istediklerini had safhada! belirten bir aç›klama yapt›lar. Her geliflmenin 21 Haziran’da ‹stanbul’da düzenlenen ard›ndan hiçbir zam yap›lmayaca¤›n› söyle- CERA (Cambridge Enerji Araflt›rmalar› yen ama bunu her söyledikten sonra da mut- Merkezi) Enerji Güvenli¤i Garantisi Toplanlaka zam yapan AKP hükümeti halka aç›kça t›lar›n›n Do¤u-Bat› Buluflmas›’nda bir araya yalan söylemektedir. Fatura yine yoksul gelerek Yunanistan Enerji Bakan›’yla heyetemekçi halka kesilecektir. ler aras› görüflme yapan Enerji Bakan› Hilmi “Hükümetlerin kontrolünde olmayan, Güler, Yunanistan Enerji Bakan›’na “Gelin petrol fiyatlar›na ba¤l› ve sat›n al›nmasa da size arama ruhsat› verelim, Karadeniz’de ödeme taahhütlerinin verildi¤i do¤algaz an- petrol aray›n. Karadeniz’in neresinde istilaflmalar›”n›n yap›lmas› da göstermektedir ki yorsan›z, oradan size arama ruhsat› vereTürkiye uflakl›k iliflkisi gere¤i her alanda ol- lim. Türk kara sular›nda ruhsat al›nmadu¤u gibi enerjide de d›fla ba¤›ml›d›r. Enerji m›fl, hangi bölge olursa olsun oras› için Bakan› Hilmi Güler “do- ruhsat verelim. Gelin petrol aray›n do¤al¤algazda d›flar›ya yüzde gaz aray›n. Petrol veya do¤algaz bulursa65 ba¤›ml›y›z” derken bu n›z, arama ruhsat›n›z› iflletme ruhsat›na ba¤›ml›l›¤›n boyutunu da çeviririz, ç›kard›¤›n›z petrolü siz iflletirsiortaya koymufl oluyor. niz. Ç›kard›¤›n›z do¤algaz› siz iflletirsiniz” Nas›l ki IMF “asgari üc- diyor. (Aktaran: Ali Sali-Yeni fiafak-5 ret fazlad›r azalt›n” de- Temmuz 2006) di¤inde hükümet asgari Görülece¤i gibi aç›k aç›k peflkefl çekilücreti, maafllar› azalt›yor mekte. Halk›n hakk› üzerinden sinsice oyunve fatura en ac› flekilde lar oynan›yor. Halk›n hakk› emperyalistlerin halka ç›kar›l›yorsa enerji- ç›karlar› için gasp ediliyor. Emperyalistlere, de de böyledir. Her türlü özel flirketlere yasalar ç›kar›larak, vergiler fatura yine halka kesil- düflürülerek her türlü kolayl›klar sa¤lanmakmektedir. Kurumlar vergi- ta ve halk›n daha fazla sömürülmesinin her si % 30’dan % 20’ye dü- türlü olana¤› yarat›lmaktad›r. Emekçilerin flürülüyor. Ama öte yan- daha fazla sömürülmesi için gece-gündüz dan % 30’dan % 20’ye mesai yap›lmakta, halka yönelik her türlü düflen vergi oran› aras›n- sald›r› yasas›n› h›zl›ca Meclis’ten geçirmekdaki % 10’luk vergi halk›n s›rt›na yükleniyor. te, bütün yasalar, düzenlemeler halk›n yarar›Her y›l 4-5 milyar YTL’lik kaynak özel sek- naym›fl gibi gösterilmeye çal›fl›larak halk altöre aktar›l›rken di¤er yandan “yat›r›ma ay›- dat›lmakta, kand›r›lmaktad›r. Böylece AKP racak para yok” deniliyor. Hidroelektrik hükümeti de halk›n de¤il emperyalistlerin potansiyelinin üçte ikisini faaliyete geçirecek ufla¤› hakim s›n›flar›n temsilcisi oldu¤unu bir yat›r›mlara onay verilmiyor. Bunlar›n hepsi kez daha göstermektedir. göstermektedir ki her türlü olanak ve do¤al kaynaklar emperyalistlere, özel flirketTekirda¤’da lere peflkefl çekiliyor. Örne¤in tar›m alaHapishane müdürünün n›nda Türkiye hayli zengin olmas›na ra¤odas›nda dayak men tar›m alan›nda d›flar›dan ithalat yap›yor. Ve ithalat›n oran› giderek art›yor. ÜlTekirda¤ F Tipi Hapishanesi’nde tutukke tar›m› öldürülüyor. Köylüler her türlü lu bulunan ‹smail Özdemir’in Hapishane destekten yoksun b›rak›l›yor. Tohuma, Müdürünün odas›nda dövüldü¤ünü söyleyen
TUHAD-DER’den duyarl›l›k ça¤r›s› Hapishanelerde bulunan tutuklu ve hükümlülerin yaflad›¤› sa¤l›k sorunlar› son bulmuyor. Bunlardan biri de K›r›klar 2 No’lu F Tipi’nde yafland›. K›r›klar 2 No’lu F Tipi Hapishanesi’nde kalan Bayram Kaymaz, yap›lan yanl›fl bir i¤neden sonra belden afla¤›s› felç oldu¤u için sa¤l›k sorunu yaflayan tutuklu ve hükümlülerden biri. 15 günde bir görüflmeye giden anne Medine Kaymaz, o¤lunun hastaneye sedyeyle götürüldü¤ünü, hastaneye yatmas› gerekti¤i
54
bet hapis cezas› çeken Bayram Kaymaz’›n sa¤l›k sorunlar›n›n giderilmesi ve tedavisine iliflkin Adalet Bakanl›¤› baflta olmak üzere ilgili tüm kurumlarla yaz›flt›klar›n› ancak bugüne kadar hiçbir yan›t alamad›klar›n› söyledi. Yine ayn› hapishanede bulunan Bayram Kaymaz’›n akrabas› Mehmet Ayd›n Sö¤üt’ün, Kaymaz’›n durumuna iliflkin ÇHD ve ‹HD ‹zmir fiubeleri ve ‹zmir Tabip Odas›’na yazd›¤› mektuplara hapishane yönetimi taraf›ndan “Kurumu flikâyet etti¤i” gerekçesiyle el konuldu¤unu belirten fiengül, “Çok insani bir boyutta akrabas›n›n sa¤l›k sorunlar›n› anlat›yor. Ama kurumu kötüledi¤i düflüncesiyle mektuplara el konuyor. Bu konu için de giriflimlerimiz sürüyor” dedi. (H. Merkezi)
ailesi, hapishanelerdeki keyfi uygulamalar›n son bulmas›n› ve sorumlular›n cezaland›r›lmas›n› istedi. ‹HD ‹stanbul fiubesi’nde bas›n aç›klamas› yapan PKK tutsa¤› Özdemir’in ailesi, çocuklar›n›n revire götürülürken Müdür odas›nda dövüldü¤ünü söyledi. Baba Osman Özdemir, o¤lunun 5 Mart tarihinden bu yana hapishanede bulundu¤unu belirterek, 18 Temmuz tarihinde o¤lunun revire götürülürken sald›r›ya u¤rad›¤›n› söyledi. O¤lunun sedef hastas› oldu¤unu belirten Özdemir, “Revire götürülürken gardiyanlar ayakkab›lar›n topu¤unu k›rmas›n› bahane ederek, ‹smail’e sald›r›yor. Daha sonra müdürün odas›na götürülerek dövülüyor. O¤lum suç duyurunda bulunaca¤›n› söyleyince on günlük hücre cezas›na çarpt›r›l›yor” dedi. O¤luna mektup ve görüfl yasa¤› uyguland›¤›n› belirten baba Özdemir, hapishanelerdeki keyfi uygulamalar›n son bulmas›n› ve sorumlular›n cezaland›r›lmas›n› istedi. (H. Merkezi)
11
54
11-24 Ağustos 2006
“96 SAG ve ÖO flehitleri ölümsüzdür!” 12 k›z›l karanfil an›ld›
96 SAG ve ÖO flehitlerinden Tahsin Y›lmaz ve Müjdat Yanat 23 Temmuz Pazar günü mezarlar› bafl›nda an›ld›. BDSP, DHP, ESP, HÖC, ‹C‹, Kald›raç, ÖMP ve Partizan’›n da aralar›nda oldu¤u kitle, anma için saat 10:00’da DTP Basmane il binas› önünde biraraya geldi. Kitlenin toplanmas›yla hareket eden otobüsler önce Tahsin Y›lmaz’›n mezar›na hareket etmek üzere yola ç›kt›. Mezarl›¤a gelindi¤inde askerler kitlenin kimliklerini toplad›. Bu ifllemlerin uzun sürece¤inin ö¤renilmesinin ard›ndan, kortejler oluflturularak “96 SAG ve ÖO fiehitleri Ölümsüzdür” yaz›l› pankart aç›ld› ve yürü-
yüfle geçildi. Tahsin Y›lmaz’›n mezar› bafl›na gelindi¤inde “Komünist Devrim ‹flçisi Tahsin Y›lmaz Ölümsüzdür” yaz›l› pankart aç›ld› ve mezar bafl›na k›z›l karanfiller b›rak›ld›. Tahsin Y›lmaz flahs›nda tüm dünya devrim flehitleri ad›na sayg› duruflu yap›ld›. Sayg› duruflunun ard›ndan okunan metinde “12 k›z›l karanfil özgür ve sömürüsüz yar›nlar umudunu büyütmek ve devrimci onuru korumak için yaflamlar›n› feda etmifllerdi” denilerek söz Y›lmaz’›n ablas›/yoldafl› Gülnaz Türkmen’e b›rak›ld›. Türkmen yapt›¤› konuflmada, “Yoldafl›m öldü, ama düflmana karfl› yenilmedi” dedi.
Ard›ndan Buca Mezarl›¤›’na Müjdat Yanat’›n mezar›na gitmek için otobüslere geri dönüp ifllemi tamamlanan kimliklerin al›naca¤› s›rada HÖC temsilcisi Yurdagül Gümüfl’ün ifade vermesi gerekti¤i iddia edilerek jandarma ekiplerince gözalt›na al›nmas›n›n ard›ndan bir gerginlik yafland›. Buca Mezarl›¤›’na gelinmesinin ard›ndan yine kortejler oluflturuldu. Burada da ayn› pankart aç›ld›. Yanat’›n mezar›na gelinmesinin ard›ndan O’nun flahs›nda tüm dünya devrim flehitleri ad›na sayg› duruflu yap›ld›. Yap›lan k›sa konuflman›n ard›ndan mezara k›z›l karanfiller b›rak›l›p, fliirler okundu. (‹zmir)
Emperyalizm ve faflizmin topyekün sald›r›lar›n›n azg›nca devam etti¤i bu süreçte 96 SAG ve Ölüm Orucu flehitleri bize göstermifltir ki, tüm devrimci güçler, demokrasi güçleri, anti-emperyalistler gücünü birlefltirip ortak bir direnifl ve mücadele hatt› gelifltirmeliyiz. 96 flehitleri Partizan, ESP, BDSP ve Al›nteri taraf›ndan yap›lan bir etkinlik ile an›ld›. Bursa ESP salonunda 28 Temmuz günü “96 SAG ve Ölüm Orucu flehitleri ölümsüzdür” pankart› ve 12 k›z›l karanfilin resimlerinin as›ld›¤› bir köfle oluflturuldu. Sayg› duruflu ile bafllat›lan anma etkinli¤inde, kurumlar ad›na Burcu Gümüfl ortak metni okudu. “Ezenler ve ezilen s›n›flar var oldukça hapishaneler sorunu da var olacakt›r. Ülkemizde de hapishanelerde 12 Eylül Askeri Cuntas›’yla bu sorunlar büyüyerek devam etmektedir... Hapishanelerde tecritin, sürgün sevklerin, disiplin soruflturmalar›n›n hüküm sürdü¤ü bugün içerde ve d›flar›da direnifli büyütmek için 96’n›n, devrimci dayan›flman›n ve siper yoldafll›¤›n›n izinde yürüyecek, 12’lerin miras›na sahip ç›kaca¤›z” dedi. fiiirler ve marfllarla devam ettirilen etkinli¤e ‹HD, Halkevleri, SDP ve DTP de kat›larak destek verdi. (Bursa)
Behiç Aflc› Ölüm Orucu eylemine devam ediyor! 28 Temmuz Cuma günü biraraya gelen aralar›nda Partizan, BDSP, ESP, EHP gibi kurumlar›n da bulundu¤u kitle, 14 Nisan Avukatlar Günü’nden bu yana Ölüm Orucu’nda olan Av. Behiç Aflc›’y› ziyaret etti. Saat 12:30’da Behiç Aflc›’n›n kald›¤› direnifl evinin önüne gelen kitle “Tecridi Kald›r›n, Ölümleri Durdurun” yaz›l› bir pankart açarak, bir bas›n aç›klamas› yapt›. Kitle ad›na yap›lan aç›klamada 6 y›ld›r sürdürülen tecritte birçok tutsa¤›n ölümsüzleflti¤inin, bundan kat kat fazlas›n›n sakat kald›¤›n›n alt› çizilerek benzer sald›r›lar›n ayn› flekilde Ortado¤u halklar›na da yöneltildi¤i, Türkiye’de bu politikalar›n hayata geçmesini isteyen emperyalistlerin benzer flekilde Ortado¤u’daki katliamlara kat›ld›¤›n› anlat›ld›. Aç›klamay› s›k s›k “Yaflas›n devrimci dayan›flma”, “‹çerde d›flar›da hücreleri parçala” sloganlar›yla bölen kitle, buradan Aflc›’n›n evine ç›kt›. Ziyaret heyetinin konuflmas›n›n ard›ndan Aflc› da, özellikle son dönemde ayd›n ve sanatç›lardan tecride bir duyarl›l›k geliflti¤ini belirterek, tecridi ayn› zamanda ele alarak, iflleyerek anlatmalar›n›n da önemli oldu¤unu belirtti. Siyasi iktidar›n hapisha-
nelerdeki geliflmeleri sansürleyerek bir sonuç elde etti¤ini kabul etmek gerekti¤ini vurgulayan Aflc›, neredeyse son bir y›ld›r tecritte gerçekleflen ölümlerin dahi haber olmamaya bafllad›¤›n› söyledi. Tecrit koflullar›n›n daha da a¤›rlaflt›r›ld›¤›n›, mühebbet hapis alanlar›n tek kiflilik hücrelere konuldu¤unu anlatan Aflc› konuflmas›n›n devam›nda flunlar› kaydetti; “Göreceli olarak orada iki kifli yan yana bile yürüyemez, ki orada yaflamak bile imkans›z. Geçen sene Tekirda¤’da yapt›klar› sürgün sevkleri de gördük. Hapishanelerdeki di¤er operasyonlar› da gördük. Adlilere her türlü iflkenceyi yap›yor.” Aflc›, devrimcilerde psikolojik rahats›zl›klar›n beyinlerini ve düflüncelerini korumalar›ndan ötürü pek yaflanmazken alg›lama bozukluklar›, iflitme kayb›, görme bozukluklar› gibi fiziksel hastal›klar›n yafland›¤›n› anlatt›. (‹stanbul)
Ölüm Orucu direniflçilerine destek eylemleri sürüyor! Adana ‹nönü Park›’nda 31 Temmuz’da biraraya gelen TAYAD’l› aileler Ölüm Orucu’nda bulunan 3 kifliye destek verdi. “Tecride son” pankart› açarak,
“Behiç Aflc› onurumuzdur”, “Gülcan Görüro¤lu onurumuzdur”, “Tecridi kald›r›n ölümleri durdurun” sloganlar›n› atarak hapishanelerdeki tecritin
kalkmas›n› isteyen kitle ad›na aç›klamay› yapan fiemsettin Kalkan, flu ana kadar 122 kiflinin tecrite karfl› sürdürülen direniflte yaflam›n› yitirdi¤ini hat›rlatt›. Kalkan aç›klamas›nda “6 y›ld›r süren Ölüm Orucu direniflinde 122 kifli can›n› verdi ama düflüncelerinden, inançlar›ndan vazgeçmediler. Bugün Uflak Hapishanesi’nde Sevgi Saymaz, d›flar›da da Behiç Aflc› ve Gülcan Görüro¤lu tecrit zulmüne karfl› ölüm orucunu sürdürüyorlar. E¤er tecrit kald›r›lmasa katledilenlerin say›s› 125’e ç›kacak. Ölenlerin say›s›n›n 125 olmamas› için tecride karfl› mücadele edelim” dedi. TAYAD’l› aileler aç›klaman›n ard›ndan Ölüm Orucu’nda bulunanlara destek vermek amac›yla bir saatlik oturma eylemi gerçeklefltirdi. Kitle sloganlar atarak oturma eylemini sonland›rd›. (H. Merkezi)
12
11-24 Ağustos 2006
54
Gerilladan hapishanedeki yoldafllara mektup….
“Dumanl› dumanl› oy bizim eller oturup a¤lasam delidir derler oy göresim geldi suna boylum seni” Merhaba,
…. Paylafl›lanlar, gelecek u¤runa yarat›lmak istenen de¤erler ve mevziler u¤runa, anlaml› olmas›n› sa¤larken paylafl›lan› yarat›lma sürecinde emek verilerek yarat›lan yeni kiflilikler, yeni umutlar, yeni görevlerin de müjdecisi oluyor…. Senin oralara gökyüzü seyre gelirim bazen, bazen gökyüzü kararsa ben gökyüzünü seyretti¤im içindir. Yeflil yoksa oralarda yaflama olan ba¤l›l›¤›m›z ve canl›l›¤›n oray› da bir flekli ile yeflertecektir. Kavuflaca¤›m›z gün olacak mutlaka. Bazen insanlar zorluklar vesilesi ile yapmas› gerekli olanlar› çok daha iyi yapabiliyor. fiu an kendimi öyle hissediyorum. Ve bu konuda bir fley yapam›yor olmak berbat bir durum… Yaflama sar›lmaya devam ediyorum. Ve sevginin emek üzerine kurulmufl oldu¤unu daha iyi anl›yorum. Ve her an bir fleyler düflünüp de¤erlendiriyorum. Daha çok da sizleri, neler yapt›¤›n›z› ve nas›l oldu¤unuzu. Bildi¤im fleyleri bana ö¤retenleri düflündükçe sizleri ne kadar sevdi¤imi ve de¤erli oldu¤unuzu farkediyorum. Bazen ayr›l›klar insanlar› düfllerine daha fazla yaklaflt›r›l›r. Elindeyken k›ymetini bilmedi¤in en ufak paylafl›mlar burnunda tüter. Ve insan ayr›l›klarla büyür, yani olgunlafl›r. Ayr›l›klar insanlar›n omuzlar›ndaki yükleri farketmesini ve omuzlamas›n› sa¤lar... ‹nsan tarih yazabilmek için de¤iflime ihtiyaç duyand›r. De¤ifltikçe yaflam› de¤ifltirebilendir. De¤ifltikçe de¤iflimin zirvesine ulaflmak isteyendir… Ac›, korku ile çaresizlik yaflamas›na neden oland›r. Ayn› ac› de¤iflimin sonucu cesaretin kayna¤›d›r. Ac› ve ezilmiflli¤i insan cinsi içinde en çok yaflayan kad›nlard›r. De¤iflim denilen o fleyi tan›d›¤›nda ac›s›n› isyana dönüfltüren, ac›s›n›n verdi¤i sinmifllikle kahramanl›klar sergileyendir… Gi-
Birlikte bir güç olarak bu düzene karfl› dimdik ayakta durmal›y›z Merhaba; Merhaba Kürt halk›; merhaba ezilen, sömürülen, haklar› gasp edilen emekçi halk›m! Ben ‹stanbul-Pendik’ten yaz›yorum. ABD emperyalizminin sald›rganl›¤›n› art›rd›¤› bir ortamda Latin Amerika halklar› baflta olmak üzere ezilen halklar›n onurlu ve cesaret dolu mücadelelerini sevinçle karfl›lad›¤›m›z› belirtmek istiyorum. Bu co¤rafyada y›llardan beri Amerikan uflaklar›n›n barbarca ve kendi ç›karlar› do¤rultusundaki uygulamalar›ndan kaynakl› ezildik, d›flland›k, hor görüldük. Bundan 10 y›l öncesine kadar kendi kültürünü ve anadilini yaflamay› b›rakal›m, evlere, köylere bask›nlar dahi düzenleni-
yordu. Ama bizler y›lmad›k, y›lmayaca¤›z da. Birlikte bir güç olarak bu düzene karfl› dimdik ayakta durmal›y›z. Bu sebeple bize çok ifl düflecektir. Bu nedenle bence daha fazla örgütlenmeliyiz. Sadece gazete ve dergilerle de¤il ezilen insanlara bire bir bu tarz örgütlerle ulaflmak, onlara gerçe¤in sesini hayk›rmak zorunday›z. Ayr›ca ‹flçi-köylü gazetesini Amedli gençlik grubu olarak selaml›yor ve devrim yolunda savaflt›klar› cephede önlerinde sayg›yla e¤ilip selaml›yorum. Yaflas›n halklar›n kardeflli¤i! Gelek spas! Amedli Diyar Korkmaz
denlerin yerini yeninin almas› zaman ve emek isteyecek bir süre. …. Kendine ve kendinize iyi bak›n, sizi seviyoruz. S›k›ca sar›l›p, öpüyorum. Yoldafl›n *** “Nerden geldi¤ini soruyorsun ya, bir söylefli kadar k›sad›r diyorum, ama dünyan›n geçmifli kadar da köklü; Ter döken ilk insan senin soyun, topra¤› ilk iflleyen, ilk yap›y› ekleyen do¤aya; akflam olurken bir su k›y›s›nda belini a¤aca verip ilk türküyü söyleyen… Diyorum ki ac›larla yo¤rulmufltu soyunun tarihi, ama yaln›z onun flafa¤›nda ç›k›l›r ya da, onurlu bir yar›na varmak için…” Kemal Özer. Bizi bir flekilde bekleyen sonun nereden geldi¤ini bilmemize ra¤men nas›l karfl›laflaca¤›m›z›n bilinmezli¤i ile bizi bekleyen sonun nas›l olaca¤›na iliflkin tahminler yürütmüfl olsak da, kimi zaman tahmin etti¤imiz gibi, kimi zaman da tahminimizin d›fl›nda bir engelle farkl› sürece do¤ru yol almaya devam ediyoruz. Çok da garipsemeyiz, karfl›laflt›¤›m›z engeli. “Soyumuzun ter döken ilk insandan” geldi¤i bilinci diri tutar bizi. Önemli olan da bu olsa gerek, karfl›m›za ç›kan her ne olursa kendimizi karfl›laflt›¤›m›za haz›r tutmak... Sen de senden öncekiler gibi “ac›larla yo¤rulmufl olan tarihimizin türküsüne efllik edenlerden” oldun. Sen de ac›lar›m›za ra¤men, umudun türküsünü söyleyen oldun. Ayn› içtenlikle sahiplenip sab›rs›zca bir di¤erine anlatt›¤›m›z sayg› ve onur oldun. Yaflad›¤›m›z ac›lar›n bende yaratt›¤› duygusall›kla bir süreli¤ine yazmak istemedim. Zaman gerçekten ac›lar›n, sevinçlerin paylafl›larak dizginlenebildi¤i süreç oldu. Bu nedenle; Merhaba, Nas›ls›n diye sormuyorum, bedensel sa¤l›¤›n›n ne durumda oldu¤unu bilmiyorum. Bedeni yönlendirenin zihinsel dirilik oldu¤unu biliyorum. Bu nedenle iyi oldu¤unu düflünüyorum… Öyle bir meslek edinmifliz ki ac›l› anlar›m›zda, kay›plar›m›zda o an›n hüznünü yaflayamadan, yap›lmas› gerekli olan› düflünüyoruz. Öyle bir meslek edinmifliz ki mesle¤imiz sonucu genifl bir ailemiz oluyor. Analar ve babalar çocuklar›ndan ne zaman ve nas›l ayr›lm›fllarsa hep öyle düflünürler. De¤iflebileceklerini bilir, aca-
ba nas›l oldu kayg›s› ile yaflarlar. Bizler de senin ailenin birer üyesi olarak senden ayr›ld›¤›m›z gibi canl›, esprili ve inatç› kiflili¤inle hat›rl›yoruz seni. Atm›fl oldu¤un ad›m›nla o mekan›n d›fl›na taflmay› bileceksin, yaflam›n› disipline ederek, okuyarak ve yazd›¤›n yaz›lar›nla kendini gelifltirmeyi ihmal etmeyeceksin… Ac›lar› çeflitli biçimleri ile yaflam›fl olanlar›n daha dirençli oldu¤u do¤rudur. Fakat bu ayr›l›¤›n yaflan›lan o ac›n›n yaflan›fl biçimi, süreci ve paylafl›mlar›n düzeyine göre de¤iflebiliyor… Bu nedenle seninle ayr›l›¤›m›z›n al›fl›lacak bir fley olmad›¤›n› bilmeni isterim. Yaflan›lm›fllarla karfl›lafl›lan her yerde sen bizle olmaya devam edeceksin. Evet seni özledik bu do¤al de¤il mi? Hem de en çok. Biliyor musun hepimizin seni saraca¤›m›z günün olaca¤› günü sab›rs›zl›kla bekliyoruz. Yoldafl›n
13
54
11-24 Ağustos 2006
Nükleer enerjinin felaketi ve...
Enerji insan yaflam›n›n devam› ve geliflimi aç›s›ndan gerekli ve önemlidir. Do¤ada iki tip enerji kayna¤› vard›r. Bunlardan biri yenilenebilir enerji kaynaklar›; örne¤in günefl enerjisi, jeotermal enerji ve rüzgâr enerjisi; ikincisi ise yenilenemez kaynaklar petrol, kömür ve nükleer enerji vb. Özellikle kömür ve petrol uzun y›llard›r kullan›lan temel enerji kaynaklar›ndand›r. Ancak bu kaynaklar›n ömrü gitgide k›salmaktad›r, örne¤in petrol için verilen tahmini süre 20-30 y›ld›r. Ayr›ca bu kaynaklar yanma sonucu baflta karbondioksit olmak üzere çeflitli zararl› gazlar üreterek hava kirlili¤ine ve küresel ›s›nmaya neden olmaktad›rlar. Nükleer enerji lobileri bu iki gerçe¤i kullanarak, özellikle Çernobil facias›ndan sonra birçok yerde yap›m› durdurulan veya kapat›lan nükleer enerji santrallerini tekrar gündeme getirmeye çal›fl›yor. Bu noktada da bi-
zimki gibi yar›-sömürge ülkeleri seçiyor. Ancak bu teknoloji tüm dünyada bafll›ca dört nedenden dolay› elefltiriliyor ve yap›m›na karfl› ç›k›l›yor. ‹lk neden kullan›ma girdi¤i günden beri sürekli çok ciddi kazalara neden olmas›; ikinci neden enerji elde edildikten sonra kalan radyoaktif çöpü yok edecek ya da zarars›z hala getirecek bir teknolojinin dünyan›n hiçbir ülkesinde gelifltirilememifl olmas›; üçüncü neden ise bu teknolojinin kurulmas›n›n ve iflletilmesinin çok pahal› olmas›; son olarak da nükleer enerji üretimi esnas›nda çok büyük miktarda kullan›lan suyun do¤aya yani deniz veya nehre s›cak su olarak aktar›lmas› sonucu o bölgede yaflayan pek çok deniz canl›s› türünün yaflam›na olumsuz etkide bulunmas› olarak s›ralanmaktad›r. Ülkemiz özgülüne geldi¤imizde ise durum daha da vahim bir hal al›yor. Türkiye’de nükleer enerjiyi destekleyen çevrelerin ve
Türk devletinin tek argüman› Türkiye’nin enerji kaynaklar›n›n s›n›rl› oldu¤u, bu nedenle d›fla ba¤›ml›l›¤›n her geçen gün artt›¤› (bu oran 2000 y›l› itibariyle % 62) ve Türkiye’nin kendi uranyum kaynaklar›n› kullanarak bu ba¤›ml›l›¤› azaltaca¤› söylemi. Ancak verilere bak›ld›¤›nda bu argüman›n tamamen yalan oldu¤u ortaya ç›k›yor. Öncelikle Türkiye uranyum ve toryum kaynaklar›na sahip olmas› ile birlikte bu kaynak bak›m›ndan çok zengin bir ülke de¤il. Yap›lan araflt›rmalar Türkiye’nin kendi öz uranyum kaynaklar›n›n ancak 12 y›l yetece¤ini gösteriyor. Dünyada ise bu rakam yaklafl›k 100 y›l olarak tahmin ediliyor. Bu durumda Türkiye bir 10 y›l içinde uranyum da ithal etmek zorunda kalacak ve ithal uranyumun fiyat› çok pahal› olacak. Bir di¤er yön ise NES’lerin neden olabilece¤i çevresel zararlar. Öncelikle bilindi¤i gibi Türkiye topraklar›n›n büyük bir k›sm› % 90 olarak belirtiliyor deprem kufla¤›nda. Böylesi bir bölgede bu santralleri kurmak olabilecek bir felakete davetiye ç›karmaktan baflka bir fley de¤ildir. Daha önce planlanan ve daha sonra 2000 y›l›nda iptal edilen (Türkiye’deki ekonomik istikrars›zl›k yabanc› flirketleri tedirgin etmifl olabilir) Mersin Akkuyu termik santrali; Ecemifl fay hatt› üzerinde ve bu fay hatt›
hala aktif durumda yani her an yeni bir depreme neden olabilir. santral kurulmas› düflünülen ikinci bölge ise Sinop. Bu bölgede 1984’de haz›rlanan rapora göre deprem bölgesi s›n›rlar› içinde. 1986 y›l›nda gerçekleflen Çernobil kazas› hala etkilerini sürdürmekte. Bu kazada yay›lan radyoaktif maddenin Hiroflima ve Nagazaki’ye at›lan atom bombalar›ndan 200 kat fazla oldu¤u söyleniyor. Binlerce çocuk hala bu kazan›n etkileri sonucu zihinsel ve bedensel özürlü olarak dünyaya geliyor. Bizde ise özellikle Karadeniz Bölgesi’nde kanserden ölüm oran›n›n son y›llarda gitgide yükseldi¤i görülen bir gerçek. Do¤a ve insan sa¤l›¤› üzerinde böylesi ciddi zararlara neden olabilecek bir teknolojiyi kurmaya çal›flan devlet, nedense yenilenebilir enerji kaynaklar› ile ilgili gereken çal›flmalar› ve harcamalar› sürekli ertelemekte ya da yapmamaktad›r. Sonuç olarak yenilenebilir kaynaklar›n zenginli¤i ve santrallerin zararlar› ortaya kondu¤unda Türkiye’nin nükleer enerjide ›srar etmesi, enerji üretimi d›fl›nda farkl› amaçlar›n varl›¤›n› düflündürtüyor. Bunlarda biri, ülke egemenlerinin bir kez daha yabanc› sermayenin ç›karlar› do¤rultusunda hareket etmesi, bir di¤eri de nükleer silah üretimi tehlikesi. (Bir ‹K okuru)
Tutsak muhabirimizden mektup var... Öncelikle hepinizi Partizan coflkusuyla kucaklay›p öpüyorum. Bildi¤iniz gibi 26 Temmuz 2006 tarihinde Tunceli TMfi ve Çevik Kuvvet polislerinin sald›r›s› sonucunda yaka-paça gözalt›na al›n›p 28 Temmuz 2006 tarihinde tutukland›k. Asl›nda bu mektupla hem sizlere bir merhaba demek hem de yaflad›¤›m›z sald›r›y› anlatmak istiyorum. Dersim festivalinde ö¤leden sonra saat 14:00 s›ralar›nda onlarca sivil polis ve Çevik Kuvvet, gazete, kitap vb. sat›fl›-da¤›t›m› yapt›¤›m›z Partizan stand›na geldiler. Stand›m›zda bulunan Partizan imzal› ve üzerinde ‹brahim Kaypakkaya’n›n resmi bulunan flamay› gerekçe göstererek “bu flama yeni TMY’ye göre suçtur, indireceksiniz ve bizimle Savc›l›k’a geleceksiniz” dediler. Biz de bu flaman›n suç olmad›¤›n›, yasal oldu¤unu ve Türkiye’nin birçok ilinde düzenlenen mitinglerde kullan›ld›¤›n› belirttik. Yaflanan k›sa süreli tart›flman›n ard›ndan zaten amaçlar› sald›r› olan polis (keza olay esnas›nda onlarca polis stand›m›z› ablukaya alm›flt›) çok geçmeden küfür, hakaret ve fiziki fliddet kullanarak bize sald›rd›. Bu esnada biz gözalt›na al›nd›k. Sonras›nda yan taraf›m›zda bulunan TKP, ESP standlar›ndan arkadafllarla yine bizim stand›m›zdan 6 kifli daha gözalt›na al›nd›. Biz gözalt›na al›nd›ktan sonra halk›n ve devrimci-demokrat insanlar›n olaya tepki göstermesi üzerine polis
geri çekilmifl ve gözalt›nda bulunan bizlere sald›r›n›n fliddetini art›rm›flt›r. Gözalt›na al›nd›¤›m›zda bizleri yüzüstü yere yat›rarak, ellerimizi arkadan kelepçeleyip, iflkence yapt›lar. Daha sonra yerden kald›rarak uzun bir süre ayakta ve yüzümüz duvara dönük olarak bekletildik. Bu esnada yan›m›za gelen Tunceli Emniyet Müdürü’nün fiziki iflkencesine maruz kald›k. Küfürler ve hakaretler eflli¤inde elleri arkadan kelepçeli olan bizlere iflkence yapan Emniyet Müdürü sorumlulu¤undaki polislere de iflkencenin start›n› verdi. Ayn› günün akflam›nda iki arkadafl daha gözalt›na al›nd›. Gözalt›nda kald›¤›m›z süre boyunca polisin fiziki ve psikolojik bask›s›na, tehditlerine, küfürlerine maruz kal›rken vücudumuzun çeflitli yerlerinde darp izleri olufltu. Yine nezarette bulundu¤umuz 2 gün boyunca sürekli polislerin tacizine maruz kald›k. Hastaneye götürülüp, getirilme esnalar›nda sürekli sald›r›ya u¤rad›k. 28 Temmuz 2006 tarihinde Adliye’ye ç›kar›ld›k. Burada savc›n›n 6 kiflinin tutuklanmas›n› talep etmesi üzerine mahkemeye ç›kar›ld›k. Ben ve 4 ESP’li arkadafl “TKP/ML isimli örgütün propagandas›n› yapmak, görevli memura mukavemet, hakaret ve tehdit, kamu mal›na zarar verme ve polis teflkilat›na hakaret” iddialar›yla tutukland›k. Tutukland›ktan sonra rapor almak üzere tekrar hastaneye götürüldük. Burada da po-
lisin iflkencesiyle karfl›laflt›k. Yap›lan bu sald›r›larla hakl› ve meflru olan demokratik mücadeleyi engelleyemeyeceklerini, y›ld›ramayacaklar›n› belirttik. Ayn› akflam saat 23:30’da Tunceli Kapal› Hapishanesi’ne getirildik. fiu anda hapishanenin 3. ko¤uflunda kalmaktay›z. Benim d›fl›mda tutuklanan 4 ESP’li arkadafl›n isimleri flöyle: Dilek Tatafl, S›tk› Güngör, Abdullah Özgenç ve Yaflar Koç. Yaflad›klar›m›z genel olarak böyleyken ayn› zamanda flunu belirtmek istiyorum. Bildi¤imiz gibi egemenler baflta devrimci ve demokrat kesim olmak üzere emekçi halka yeni bir sald›r› dalgas› getirdi. Ad›na Terörle Mücadele Yasas› dedikleri ama özünde Toplumla Mücadele Yasas› olan bu yasayla meflru ve demokratik haklar gasp ediliyor. fiüphesiz bugün bizim tutuklanmam›z bu sald›r›n›n bir parças›d›r. Bundan sonra da yayg›nlaflt›r›larak sürdürülecek olan bu sald›r›ya karfl› demokratik mücadelenin daha fazla gelifltirilmesi de gerekmektedir. Bugün yeni yeni hapishaneler yapan ve yenilerinin projelerini haz›rlayan egemenler elbette ki TMY’yle birlikte hapishaneleri doldurman›n haz›rl›¤› içindedir. Çok aç›k ki, hedeflenen demokratik ve meflru mücadeleye darbe indirmek, bu mücadeleyi bo¤mak ve geriletmektir. Bu yüzden de TMY kapsaml› bir flekilde hayata geçirilecektir.
Ancak biz verdi¤imiz mücadelenin hakl›l›¤›n›n ve meflrulu¤unun bilincindeyiz. Her fleyden önce flunu biliyoruz ki; meflru ve hakl› olan haklar bu flekilde gasp edilemeyecektir. Mektubumu bitirirken tüm gazete çal›flanlar›m›za ve okurlar›m›za devrimci selamlar›m› gönderiyorum. ‹Y‹ K‹ VARIZ… 30 Temmuz 2006Erdinç Özbay Tunceli Kapal› Hapishanesi 3. Ko¤ufl
14
11-24 Ağustos 2006
54
Mümkün olan en genifl Arap Halk Cephesini kural›m* ugün, baflkald›rmak ve direnmek için tarihsel bir olanakla karfl› karfl›yay›z. Bugün, yi¤it Lübnan ve Filistin Direnifli’nin temsil etti¤i öncülü¤ü desteklemek için, Arap Ulusumuzdan kitlelerin önemli güçlerini -siyasi partiler, sendikalar, federasyonlar, sivil toplum temsilcileri, kültürel flahsiyetler, yurtsever flahsiyetlerkucaklayacak en genifl Arap Ulusal Halk Cephesini kural›m.
B
ugün, baflkald›rmak ve direnmek için tarihsel bir olanakla karfl› karfl›yay›z. Bugün, yi¤it Lübnan ve Filistin Direnifli’nin temsil etti¤i öncülü¤ü desteklemek için, Arap Ulusumuzdan kitlelerin önemli güçlerini -siyasi partiler, sendikalar, federasyonlar, sivil toplum temsilcileri, kültürel flahsiyetler, yurtsever flahsiyetlerkucaklayacak en genifl Arap ulusal halk cephesini kural›m.
B
fianl› Arap Ulusumuzdan Halklar, Kardefl Lübnan topraklar›n›n Yi¤it Direnifl Savaflç›lar›, Filistin halk›m›z›n azimli kitleleri ve onlar›n Direniflinin kahramanlar›, Arap Ulusu bugün, bize, yak›n geçmiflimizin büyük dönüm noktalar›n› an›msatan tarihsel bir kavflakta. Arap Ulusumuzun, Bat›l› emperyalist
ve sömürgeci çevrelerce desteklenen Siyonist düflmana karfl› direnifli; tarihsel olarak, büyük ulusumuzun hak etmedi¤i yenilgilere ve gerilemelere yol açan resmi Arap yönetimlerinin boyun e¤ifli, basiretsizli¤i ve iflbirlikçili¤inin sonucu olarak yaflanan ac› ve ›st›rap duygular›yla daima atefllenmifltir. Ama bugün, belki de ilk defa, bu durumun de¤iflmek üzere oldu¤unu yo¤un biçimde hissediyoruz. Bu, ne resmi Arap yönetimlerinin her zamankinin ayn›s› ve belki de daha ölümcül bir halde olan iflbirlikçili¤i ve basiretsizli¤i son buldu¤u için, ne de çifte standartl› uluslararas› toplum her nas›l olduysa makulleflti¤i için; Hizbullah ve Genel Sekreteri Seyid Hasan Nasrallah’›n liderli¤inde yürütülen Lübnan Direnifli’nin kahramanlar› ve Gazze ve di¤er Filistin kentlerindeki Filistin Direnifli’nin kahramanlar› taraf›ndan yaz›lan yi¤itlik ve direnifl destan› yüzünden böyle. Bu kahramanlar, bu kez, hiçbir yan›lg›ya düflmeksizin, davay› kendi ellerine ald›lar ve flimdi, galip gelmek için can atan bir Arap ulusunun öncülü¤ünü temsil ediyorlar. Filistin ve Lübnan’daki halk›m›z›n azmi, Lübnan ve Filistin’in sebatkar kad›nlar›n›n, yafll›lar›n›n, çocuklar›n›n ve gençlerinin sel olup akan kanlar›, bu kez ya yeniden aya¤a kalkacak ya da dipsiz bir kuyuda yok olacak olan bu Ulus’un önündeki yolu, bir kez daha ayd›nlat›yor. Onurumuzu ve gururumuzu yeniden kazanmakta oldu¤umuza ve zaferin ufukta oldu¤una dair güçlü bir duyguyla doluyuz. Yi¤it Lübnan ve Filistin Direnifli, ilk kez olmak üzere, söz ve eylem aras›ndaki uçurumu kapatmaya bafllad›. Düflman› ve uluslararas› toplumu flafl›rtan ve mahcup eden muazzam bir güvenilirlik kazan›yoruz. Sözleri, direnifl eylemleri takip ediyor. Sloganlar, kahramanca bir pratik içinde gerçeklefltiriliyor ve uykular› kaçan Siyonist düflman, he-
deflerini kabul ettirmek için devasa savafl ayg›t›n› masum sivilleri öldürüp, altyap›y› y›kmak için en vahfli flekilde kullan›yor. Ama bu, etraf›nda topland›klar› meflru ulusal direnifli desteklemek için a¤›r bir bedel ödemekte olan Filistin ve Lübnan’daki halk›m›z›n sebat›n› ya da yi¤it Direnifl’in kararl›l›¤›n› hiçbir flekilde k›rm›yor. Sorun, Siyonist tutsaklar meselesinin ötesine giderek; Amerikan yönetimi ve uluslararas› toplumun ‹srail’in üstüne yükledi¤i kirli görevin, Amerikan-Siyonist stratejik plan›n›n uygulanabilmesi için Lübnan Direniflini savaflç› güçlerinden mahrum b›rakma, Lübnan’› yenik ve uysal Arap rejimlerinin saf›na itme, Suriye’nin direnme kapasitesini zay›flatma, tek tarafl› olarak empoze edilen yerleflim düzenlemeleri alt›nda, Siyonist zorlamalar› Filistin halk›na dayatma görevinin bahanesi haline geldi.
fianl› Arap Ulusumuzun Halklar›, Bugün, baflkald›rmak ve direnmek için tarihsel bir olanakla karfl› karfl›yay›z. Bugün, yi¤it Lübnan ve Filistin Direnifli’nin temsil etti¤i öncülü¤ü desteklemek için, Arap Ulusumuzdan kitlelerin önemli güçlerini -siyasi partiler, sendikalar, federasyonlar, sivil toplum temsilcileri, kültürel flahsiyetler, yurtsever flahsiyetler- kucaklayacak en genifl Arap Ulusal Halk Cep-
hesini kural›m. B›rakal›m, Arap Ulusu içindeki bütün gizli enerji ve yarat›c›l›k, zalim Siyonist-Amerikan plan›n› geri püskürtmek için, ulusun onuru ve gururunun savunmas›nda mümkün olan en genifl halk hareketinde, her yerde harekete geçsin. Selam olsun, Lübnan halk›na ve onlar›n kahraman yurtsever Direnifline! Selam olsun, Filistin halk›na ve onlar›n azmine ve fedakarl›¤›na! ‹flgal zindanlar›ndaki bütün hükümlü ve tutuklulara özgürlük! Erdemli flehitlere ebedi fleref! Zafer, özgürlük ve onur için savaflan insanlar›nd›r! *George Habash (FHKC Lideri)
ilistin ve Lübnan’daki halk›m›z›n azmi, Lübnan ve Filistin’in sebatkar kad›nlar›n›n, yafll›lar›n›n, çocuklar›n›n ve gençlerinin sel olup akan kanlar›, bu kez ya yeniden aya¤a kalkacak ya da dipsiz bir kuyuda yok olacak olan bu Ulus’un önündeki yolu, bir kez daha ayd›nlat›yor.
F
15
54
11-24 Ağustos 2006
Topra¤›m›z› ve halk›m›z› savunma ve Siyonist iflgalcilere direnme ça¤r›s› Bu kez yurdumuza karfl› görevlerimiz bizi direnifl mücadelesine kat›lmaya ve iflgalcilere ve onlar›n suçlar›na karfl› durmaya ça¤›r›yor. Bu, 1982’de sald›rganl›¤a karfl› Lübnan Ulusal Direnifl Cephesinde vatan› savunmada onurlu bir rol oynayan ve halk›m›z›n gurur ve onurla hat›rlad›¤› kahramanl›k eylemlerini yerine getiren politik partiler, solcular ve demokratik yurtsever güçler, bireyler ve savaflç›lar olarak bizim görevimizdir. ve barbar araçlar›yla mümkün olan en büyük zarar› verme amac›n› gütmektedir. Birleflik Devletler ise kendisini savafl›n kirli ve utanmaz bir kat›l›mc›s› olarak ortaya koymufltur. ABD yönetimi Irak halk›na karfl›
Siyonist düflman ordusu aral›ks›z üçün haftad›r Lübnan’a sald›r›s›n› sürdürüyor. Bu sald›r› ilk anlar›ndan bafllayarak ne sivil halk›, ne yerleflim bölgelerini, ne de hatta insani kurulufllar›, bas›n kurulufllar›n› ya da altyap› tesislerini ay›rt etmeyen vahfli ve ya¤mac› bir savafl biçimini ald›. Siyonist ölüm makinesi en son uluslararas› gözlemcileri dahi hedef olarak seçti. Kaç›r›lan iki ‹srailli askerin kurtar›lmas› bahanesiyle yürütülen bu vahfli öfke f›rt›nas›, tüm s›n›rlar› aflarak aç›kça intikam hedeflemektedir ve Lübnan ve halk›na karfl› efli görülmemifl bir nefretle, Hizbullah’›n askeri altyap›s›n› ve komuta yap›s›n› yok etmek amac›yla ülkemize en yo¤un y›k›c› ve ölümcül silahlar› ve en korkak
üç y›ld›r uygulanan proje temelinde Arap bölgesinin kaderini ve sahip oldu¤u zenginlikleri kontrol etmek üzere “Yeni bir Ortado¤u” yaratma umutlar›n› aç›kça dile getiriyor. Ancak Siyonist hava kuvvetleri, donanmas› ve topçular› dört koldan ölüm ve y›k›m› sürdürüyorsa da amaçlar›na ulaflmada baflar›s›zl›¤a u¤ram›flt›r. Bu nedenle Siyonistler, 2000 y›l›nda Lübnan’dan çekildiklerinden bu yana asl›nda baflvurmak istemedikleri kara sald›r›s› yoluna baflvurmak zorunda kalm›fllard›r. Bir haftadan bu yana Maroun Al-Ras bölgesinde, Bint-Jbeil ve çevresinde Lübnan topraklar›n› iflgal etmek için bir ilerleme kaydetmeye çal›fl›yorlar. Bu katiller suç ve vahflilikte üstün
übnan halk› ve hükümeti politik ve askeri eylemlerden güvenlik ve halk›n gündelik yaflam›yla ilgili önlem ve politikalara kadar her konuda iflgalcilere karfl› mücadelede birleflmelidirler.
L
olan Siyonist savafl makinesinin öldürme, kitle katliam›, zorunlu göç ve y›k›m araçlar›yla kendilerinin ve efendilerinin koflullar›n› zorla kabul ettirmek için bir kez daha kutsal topraklar›m›z› iflgal etmeye ve sayg›s›zl›k yapmaya çal›fl›yorlar. Ve Washington, her zamanki gibi tüm dünyay› karfl›s›na almak pahas›na onlara arka ç›k›yor ve onlar› destekliyor. Bu sald›r›lar, Lübnan hükümetini suç ortakl›¤›, kay›ts›zl›k politikalar›n› yada Amerikan veya “uluslararas›” koruma hayallerini terk etmeye zorlamaktad›r. ABD aç›kça sald›rganlar›n suç orta¤›d›r, onu böyle de¤erlendirmek ve buna göre davranmak gerekmektedir. Lübnan halk› ve hükümeti politik ve askeri eylemlerden güvenlik ve halk›n gündelik yaflam›yla ilgili önlem ve politikalara kadar her konuda iflgalcilere karfl› mücadelede birleflmelidirler. Bu ayn› zamanda vatan›n dostlar›yla düflmanlar›n›n ay›rt edilmesi temelinde eylemi, Amerikan-Siyonist savafl makinesi karfl›s›nda bir kez daha hem ülkemizin onurunun ama hem de onun birli¤i ve varoluflunun korunmas› anlam›na gelecek kahramanca direnifle her türlü deste¤i sa¤lamaya odaklanacak gerçek bir ulusal birlik hükümetinin kurulmas›n› zorunlu k›lmaktad›r.
Lübnanl› halk›m›z, ‹srail bir kez daha medeniyetimizi
ve halk›m›z› y›k›ma u¤ratmaya ve Lübnan topraklar›n› iflgal etmeye çal›fl›yor. Ve ‹slami direnifl kahramanca fedakarl›klar›na ve zaferlerine devam etmekte. Lübnan ordusu ise askerlerinin korkakça katledilmesine karfl›n mücadeleye giriflmemekte ›srar ediyor. Bu kez yurdumuza karfl› görevlerimiz bizi direnifl mücadelesine kat›lmaya ve iflgalcilere ve onlar›n suçlar›na karfl› durmaya ça¤›r›yor. Bu, 1982’de sald›rganl›¤a karfl› Lübnan Ulusal Direnifl Cephesinde vatan› savunmada onurlu bir rol oynayan ve halk›m›z›n gurur ve onurla hat›rlad›¤› kahramanl›k eylemlerini yerine getiren politik partiler, solcular ve demokratik yurtsever güçler, bireyler ve savaflç›lar olarak bizim görevimizdir. Ülkemizin gençlerini bu kahramanca deneyime sahip ç›kmaya, ondan ilham almaya, direnifllerinin temeline almaya ve kasaba ve köylerinde sebatla kalarak direnifl mücadelesine kat›lmaya ça¤›r›yoruz. Onlar› silahlar›n› ellerine almaya ve iflgalci sürülerine karfl› topra¤›m›z›, ba¤›ms›zl›¤›m›z, halk›m›z›, bizim için kutsal olan her fleyi savunmaya ça¤›r›yoruz. Yurdumuz tarihsel bir süreçten geçmektedir. Halk›m›z ya¤mac›, istila ve iflgalcileri yenerek ve onlar› geri püskürterek özgürlük, ba¤›ms›zl›k ve vatan›m›z›n ve Arap ulusunun birli¤inin flafa¤›n› getirecek ve zafere ulaflacakt›r. Beyrut, 29 Temmuz 2006
16
11-24 Ağustos 2006
54
Ya hep beraber ya hiçbirimiz!
✔
Yaln›zca modern toplumun en devrimci en ilerici s›n›f› olan proletarya, kendisiyle birlikte sömürülen ve ezilen s›n›f ve tabakalar› örgütleyerek, toplumu sömürü ve zulüm zincirlerinden kurtarabilir. Yaln›zca proletarya, sahip oldu¤u devrim ö¤retisiyle ve örgüt bilimiyle kendisiyle birlikte toplumu özgürlefltirip, kendi kaderini ellerine alarak, gelece¤ini flekillendirebilir. Bu, tarihin proletaryan›n omuzlar›na yükledi¤i en a¤›r, en zorlu ve en onurlu insanl›k görevidir. Kapitalist-emperyalist sistemin sald›r›lar›n›n ve onun yerli gerici uflaklar›n›n bask›lar›n›n çok yönlü artmas› sonucu yaflanan büyük çapl› toplumsal kuflatma, ezme, sindirip kölelefltirme süreci gözönüne al›nd›¤›nda, keza s›n›f savafl›m›n›n geliflim ve ilerleme düzeyi, günümüzde alm›fl oldu¤u mücadele biçimlerine bak›ld›¤›nda “tek bafl›na” halk saflar›ndaki hiçbir kesimin özgürleflip, kurtulmas›n›n mümkün olmad›¤› aç›kça görülecektir. “Ya hep beraber, ya hiç birimiz” bilinciyle ortak hareket edildi¤inde baflar› elde etme gerçekli¤e dönüflür. Sömürü ve zulüm alt›nda çaresiz ve umutsuz bir yaflama mahkûm edilen maddi ve manevi kölelik zincirleri içinde kuflat›lan toplumun ezici bir bölümü örgütsüz, da¤›n›k, çaresiz durumdad›r. Toplumun ezici bir ço¤unlu¤u yaflam›ndan memnun de¤il, insanca bir yaflama sahip olaca¤› umudundan yoksundur. Yer yer zay›f, dar ve s›n›rl› bir kesimle örgütsüz, yar›-örgütlü kendili¤inden bir flekilde gösterilen tepkiler, ortaya konan irade, egemenlerin bask› ve fliddeti karfl›s›nda bir varl›k gösteremeden kolayca sonlanmaktad›r. Özellikle gecekondu y›k›mlar›nda yaflanan durum bu gerçekli¤i fazlas›yla gözler önüne sermektedir. Toplumun manevi kölelik koflullar›nda örgütsüzlük, bilinçsizlik gerçekli¤i, sömürücü egemen s›n›flar›n gücünü art›rmaktad›r. Sömürücü zalimlerin gücü, yönetme “baflar›s›”, kitlelerin örgütsüzlü¤ünden, da¤›n›kl›¤›ndan ve bilinçsizli¤inden gelmektedir. Kapitalist-emperyalist sistemin geliflmifllik düzeyi, alm›fl oldu¤u sömürü ve sald›r› biçimleri, günümüzde ekonomik-demokratikulusal ve politik sorunlar› dar bir kesimin ve bir s›n›f›n sorunu olmaktan ç›kar›p, dünden daha fazla toplumun önemli bir bölümünün ortak sorunu haline getirmektedir. “Özel”, “lokal”, “bölgesel”, “çevresel” sorunlar toplumun genelinin sorunlar› haline gelmektedir. Bu durum, çözüm düflüncelerini, mücadele ve örgütleme biçimlerini de dünden daha fazla toplumun ortak paydas› haline getirmektedir. Bu süreç ayn› zamanda enternasyonal destek ve dayan›flman›n, ortak mücadele örgütlemenin zeminini ve koflullar›n› da güçlendirdi. Sorunlar›n geliflim evrimi, dar ulusal, dar bölgesel s›n›rlar› aflarak, evrensel bir boyut kazand›. Bundand›r ki; herhangi bir mücadele, toplumun di¤er kesimlerini, herhangi bir bölgenin mücadelesi di¤er bölge ve ülkelerin mücadelesini daha h›zl› ve güçlü bir flekilde etkilemektedir. Mücadele ortaklaflt›¤›, bu ortakl›k temeli üzerinde örgütlenmeler yarat›ld›¤› oranda baflar› flans› artarak, mücadele ve örgütler etkili ve kal›c› birer güç durumuna gelir. S›n›f düflmanlar›nca dikkate ve ciddiye al›nan bir güç yarat›lm›fl olunur.
‹fiÇ‹ SINIFININ ÖRGÜTLEME SORUNLARI ‹flçi s›n›f›, iflyerlerinde sendikal mücadelesinde salt kendisiyle s›n›rl› (son yirmi y›ll›k süreçte say›lar› iyice azalan sendikal›, örgütlü kesimin durumu göz önüne al›n›rsa) bir kesimi örgütlemeye çal›flt›¤›nda, komprador burjuvazi karfl›s›nda direnme, örgütsel gücünü gelifltirme, uzun vadeli baflar› elde etme flans› azalm›flt›r. ‹flçi s›n›f› içinde son süreçte sosyal y›k›m yasalar› sonucu yaflanan esnek üretim, tafleronlaflt›rma, özellefltirme, sendikas›zlaflt›rma vb. olgular ve yo¤un iflsizlik yaflanmaktad›r. Sermayenin ivmesi yükselerek artan sald›r›lar›yla birlikte, yaflanan de¤iflim ve farkl›laflma gözönüne al›nd›¤›nda, örgütlenme yöntem ve biçimleri de yaflanan bu de¤iflime koflut olarak yeni biçimler alarak zenginlefltirilmelidir. Ekonomik-demokratik hak talebi, kazan›lm›fl haklar›n korunup savunulmas› mücadelesi olsun, sendikal alanda yürütülen ücretleri art›rma talepli mücadelede olsun, s›n›rl› say›da dar bir iflçi kesimin örgütlenmesiyle kal›c› baflar› elde edilemeyece¤i aç›kt›r. Öncelikle iflten at›lan iflsizlerin, fabrika ya da atölyelerin yan› bafl›ndaki semt ve mahalle halk› örgüt-
lenmeli, bu alanda var olan kitle örgütleriyle destek ve dayan›flma ve ortak örgütlenmeler içine girilmelidir. Temel sorunlar üzerinde ortaklaflt›r›l›p örgütlenme yelpazesi geniflletildikçe, örgütleme gücü direnme kapasitesi artar, baflar› elde edilir. Bu tespite en yak›n örnek Tuzla Deri ve Organize Sanayi Bölgesi’ndeki Cevahir Deri ve Dünya Deri’nin direnifl prati¤i gösterilebilir. Bütün eksik ve yetersizli¤ine ra¤men ileri ve olumlu bir direnifl prati¤i sergilenmifltir. Bu direnifl Tuzla’da uzun süre yaflanan ve devam eden suskunlu¤u parçalad›¤› gibi Tuzla havzas›ndaki iflçilerin önemli bir bölümünün destek ve dayan›flmas›n› arkas›na alarak, direnifl ve kararl›l›k gücünü ortaya koymufltur. Tuzla’da uzun süredir devam edip sonlanan direnifl, baflta tafleronlaflmaya ve karfl›-devrimin azg›n sald›r›lar›na karfl› duran, kararl› bir barikat olmufltur. Bu barikat y›k›lm›fl olsayd›, Tuzla’da tafleronlaflman›n önüne geçilmesi zorlafl›rd›. Dünya ve Cevahir Deri’de mücadele kaybedilseydi, y›llara dayanan Tuzla’daki direnifl ve mücadele gelene¤inde ciddi bir k›r›lma yaflanacakt›. Öncelikle direnen deri iflçileri örgütlü ol-
man›n gücünü, direnifl bilincini elde ettiler. Üretimden gelen güçlerini s›n›f kararl›l›¤›yla ortaya koyup, birlikte ortak direnifl göstererek, baflta patronlara geri ad›m att›rd›lar. Bununla birlikte di¤er iflçilerin destek ve dayan›flmas›n› kazand›lar, onlara olumlu bir devrimci örnek oluflturdular. Bu direnifl, ileride patronlar›n ve kolluk güçlerinin geliflecek olan sald›r›lar›na karfl› da kararl› bir direnifl yan›t› olmufltur. Direnme ve örgütlenme bilincinin kazan›m› salt direnen iflçilerle s›n›rl› bir kazan›m olarak görülmemelidir, bu kazan›m bütün Tuzla Deri Organize Sanayi Bölgesi’nde var olan fabrikalardaki iflçilerin kazan›m› olarak görülmelidir. Küçük direnifl k›v›lc›mlar›n›n hem ö¤rettikleri hem de kazan›mlar› vard›r. Sürece do¤ru ve devrimci tarzda yaklafl›ld›¤›nda içinden geçilen sürecin niteli¤i ve özellikleri do¤ru de¤erlendirildi¤inde, bu tespitin do¤rulu¤u daha iyi anlafl›l›r. Bu küçük direnifl örne¤i, süreciyle, özellikleri ve kazan›mlar›yla do¤ru okunmal›d›r. Bu süreç do¤ru okundu¤u takdirde gelecekteki mücadelenin ve örgütlenme biçimlerinin de nas›l olmas› gerekti¤i anlafl›lm›fl olur. Önce, dar-zay›f-s›n›rl› bir iflçi ve emekçi kesimin içinde yer ald›¤› direnifl ve mücade-
lenin oldu¤u, k›v›lc›m›n çak›ld›¤› ya da çak›lmaya haz›r oldu¤u alandan mücadeleye ve örgütlemeye bafllamak gerekir. Do¤ru bir direnifl ve kitle çizgisiyle karfl› koyufl ad›m ad›m büyüyecek, örgüt potansiyeli geliflip güçlenecek ve kazan›mlar somuta dönüflecektir. Tuzla’da umutsuzlu¤a, karamsarl›¤a, yaln›zl›k ve güçsüzlük psikolojisine kap›lmadan uzun süreli kararl› direnifl sonucunda ileri düzeyde ekonomik-sendikal kazan›m elde edilmemifl bile olsa, kazan›m›n büyük oldu¤u görülmelidir. En büyük kazan›m direnifl ve örgütleme bilincinin kazan›lmas›d›r, örgütlenip, ortak mücadele yürütme, zorluklar› ve engelleri birilikte aflma bilincinin kazan›lmas›d›r. Küçük, zay›f ve önce örgütsüz bir gücün (t›pk› gerilla mücadelesinde oldu¤u gibi) kendisinden örgütlü ve güçlü bir s›n›f düflman›na ve onun kiral›k tafleronlar›na ve uflaklar›na karfl› mücadele yürütme, direnme, örgütlenme bilincinin kazan›lmas›d›r. Mücadeleye bafllad›¤›nda kendisini güçsüz ve bir hiç olarak gören say›ca s›n›rl› olan iflçilerin mücadele içinde kendisini baflar› ve kazanman›n gücü, mücadelenin öznesi olarak görmesi kadar ileri bir kazan›m olamaz. Dün elde olmayanlar›n mücadeleyle birlikte el-
de edilebilece¤i bilinci kazan›ld›. Bugünkü süreç aç›s›ndan bu büyük bir kazan›m olarak görülmelidir. Bu mücadele ve direnifl bilinci gelifltirilip, ilerletilmeli ve ad›m ad›m di¤er alanlara do¤ru yayg›nlaflt›r›lmal›d›r. Tuzla’n›n köklü, onurlu ve sayg›n bir direnifl ve mücadele gelene¤i vard›r. Y›llara dayal› zorlu, kararl› direnifl ve mücadele gelene¤i, sonucu Deri iflçilerinin somutlu¤unda hak etti¤i onurlu ve sayg›n yeri kazanm›flt›r. Bu bilinç ve mücadelenin, daha fazla proleterleflmeye partilileflmeye ihtiyac› vard›r. Hem bilinç olarak hem de mücadele ve örgütlülük olarak gelifltirilmeye, daha fazla alanlara yay›lmaya ihtiyac› vard›r. Baflta tersane iflçileri olmak üzere bugün en fazla ölüm ve ifl cinayetiyle sonuçlanan maden iflçilerinin örgütlenmesine dek varan bir devrimci mücadele ve direnifl gelene¤i gelifltirilerek, yayg›nlaflt›r›l›p, büyütülmelidir. Yoksullar›n en yoksulu, ezilenlerin en ezileni, sendikas›z-örgütsüz, a¤›r ifl koflullar›nda yar›-aç, yar›-tok yaflama mahkûm olanlardan bafllanmal›d›r. Mücadele ve örgütleme çal›flmas›na en zay›f ve en güçsüz halkadan bafllanmal›d›r. Esnek üretimle parçalanm›fl, örgütsüz, zay›f ve güçsüz olanlar›n birlefltirilmesinde, bu mücadelenin toplumun di¤er kesimlerinin sorunlar› ve mücadelesiyle birlefltirilmesinde do¤ru bir yönelime girmelidir. Emperyalist-kapitalist sistemin son yirmi y›ll›k sald›r›lar›, hâkim s›n›flar›n bask›lar› toplumsal dinamikleri zay›flatm›fl, parçalam›fl, örgütsel güçlerini s›n›rland›rm›flt›r. Bunun karfl›s›na esnek üretimle parçalanan sürecin bütünlefltirilip, birlefltirilmesine iflsizlerle semtlerin, kitle örgütleriyle esnaflar›n, ö¤rencilerle emeklilerin, kad›nlarla çevrecilerin mücadelesinin birlefltirilmesine çal›fl›lmal›d›r. Bu kolay ve zahmetsiz olmayacakt›r. Sorunlar›n ortak oldu¤u, yaflananlar›n ortak oldu¤u kavrat›ld›¤› oranda mücadele ve örgütlenme zay›ftan güçlüye, küçükten büyü¤e do¤ru ad›m ad›m geliflecektir. Halk Savafl› bir savafl teorisidir, savafl›n yasalar›, taktikleri, kural ve ilkeleri iflçi s›n›f içindeki çal›flma için de uygulanabilir. En zay›f alanda say›lar› az da olsa en yoksul olandan bafllamak. Çeliflki ve çat›flman›n yafland›¤› alandan, düflman›n görece zay›f, iflçi ve emekçilerin de¤iflim isteminin fazla oldu¤u alandan, basit ve küçükten, say›s› az da olsa direnifl ve mücadele potansiyeli tafl›yan, de¤iflim istemi güçlü olandan, alttan üste do¤ru ad›m ad›m mücadele ve direnifl k›v›lc›mlar› tutuflturarak geliflim sa¤lanmal›d›r.
DAHA B‹L‹NÇL‹, ÖZGÜVENL‹ VE D‹S‹PL‹NL‹ B‹R ÇALIfiMA... Mücadele ve örgütleme süreci geliflip, ilerledikçe kendi mücadele yönünü bularak biçimlenecektir. Bu süreçte yanl›fll›klardan ve hatalardan korkularak geri durulmamal›d›r. Hiçbir mücadele ve örgütleme çal›flmas› dümdüz bir rota, salt baflar› ve salt yengilerle dolu bir hat izlememifltir. ‹flçi s›n›f› içinde s›n›f sendikac›l›¤› anlay›fl›nda en ileri ve devrimci mevziyi temsil eden DDSB (Devrimci Demokratik Sendikal Birlik) anlay›fl› bir yandan program›n› (sendikal anlay›fl›, örgütleme çizgisi, çal›flma ilkeleri)
17
54
olufltururken di¤er yandan mücadele ve örgütleme çal›flmas›n› daha bilinçli, disiplinli, özverili ve daha örgütlü bir flekilde yürüterek yayg›nlaflt›r›p, gelifltirmelidir. Bu anlay›fl iki temel gerçekli¤e daha fazla yak›nlaflarak, sürecini yaflamal›d›r. Birincisi; iflçi s›n›f›na ve onun mücadele gerçekli¤ine; di¤eri ise proleter s›n›f bilincine daha fazla yak›nlaflmal›d›r. DDSB bilincinden örgütlü proleter s›n›f bilincine Tuzla’dan tersane, maden ve di¤er iflçi s›n›f› alanlar›na uzanmal›d›r. DDSB ücret sendikac›l›¤›n› esas alan, sistemin bir parças› olan, ona ba¤›ml›, onun uydusu haline gelen sendikac›l›k anlay›fl›na karfl› kararl› ve uzun erimli mücadele yürütmeyi asla ihmal etmemelidir. Bugün sendikal alanda sermayenin uflakl›¤›n›, savunuculu¤unu yapan uzlaflmac›, teslimiyetçi bir anlay›fl egemendir. Komprador burjuvaziye karfl› mücadelenin bir parças› da ücret sendikac›l›¤›n› esas alan egemen sendikal anlay›fla karfl› mücadeledir. Egemen olan bu anlay›fla karfl› mücadele bilinci ve zorunlulu¤u kavranmadan iflçi s›n›f›n›n önündeki örgütlenme ve mücadele engeli afl›lamaz, güçlü ve kal›c› birlikler oluflturulamaz. DDSB bilinci, bütünüyle tam bir s›n›f bilinci de¤ildir. ‹çinde belli ölçüde proleter bilinç dokusu nüvesi tafl›sa da örgütlü-sendikal-ekonomik merkezli mücadeleyi amaçlayan bir bilinçtir. Tam s›n›f bilinci Proletarya Partisi’nin sahip oldu¤u örgütlü ve öncü s›n›f bilincidir. Bu bilinç politik iktidar perspektifli devrim bilincidir. Bu bilince sahip olmak için düflünsel, örgütsel ve pratik olarak haz›rlanmak, ad›m ad›m bu bilinci kuflanmaya çal›flmak laz›m. Bu bilinç kazan›lmay›nca süreç içinde DDSB bilinci, ücret sendikac›l›¤› anlay›fl› baflta olmak üzere her türlü reformizme, bürokratizme, oportünizme karfl› mücadele bilinci zay›flar. DDSB bu mücadeleyi gündemine al›p, ileri do¤ru ad›m atmazsa süreç içinde burjuva-bürokrat s›n›f bilinciyle uzlaflma tehlikesini kendi içinde bar›nd›r›r. Ayn› mücadele sahas›nda dövüflmeye ve vuruflmaya ayn› mücadele biçimiyle devam eden, ayn› mücadele silahlar›n› kullanan, kendini sürekli bir flekilde tekrar eden her mücadele, süreç içinde kendi içinde büzülme ve kabu¤una çekilmeyi de beraberinde getirir. Keza kendini tekrar eden, gelifltirip ilerletmeyen bilinç de süreç içinde gerilemeye ve kendi içinde büzülmeye bafllar. S›n›f düflmanlar› di¤er ifl ve çal›flma alanlar›n›n Tuzlalaflmas›na müsaade etmeyecektir. Bundand›r ki, küçük bir direnifl k›v›lc›m›n› söndürmek için her türlü sald›r› biçimini ve ez-
me yöntemini devreye sokmaktan çekinmeyecektir. Mücadeleyi engelleme, bast›rma, sindirme, korkutma yöntemlerine baflvurmaktan bir an olsun geri durmayacakt›r. S›n›f düflmanlar› s›n›f hareketini d›flar›dan bask› ve fliddet yoluyla alt edemedi¤i zaman, içeriden alt etmeye çal›flacak, onu revize etmeye, düzen içine çekerek ehlilefltirmeye çal›flacakt›r. Bu tehlikelere karfl› flimdiden uyan›k olunmal›d›r. DDSB mücadelenin ekonomik-demokratik zeminden politik iktidar› hedefleyen mücadeleye do¤ru ad›m ad›m geliflimini amaçlayan bir perspektifle hareket etmelidir. Sadece kendi ifl kolunda sadece sendikal alanda dar bir iflçi ve emekçi kesimi hedefleyen sald›r› ve kuflatmaya karfl› yan›t vermekle s›n›rl› kalmamal›, di¤er ifl kollar›nda ve kesimlerde yaflanan sald›r› ve kuflatmalara, ayn› zamanda toplumun di¤er s›n›f ve tabakalar›na karfl› burjuva-feodal düzenin sald›r›lar›na karfl› da mücadele etmeli, karfl› durufl sergilemekten geri durmamal›d›r. Proleter s›n›f bilinci salt ekonomik-demokratik haklar için mücadeleyle s›n›rl› bir bilinç de¤ildir, politik iktidar› amaçlayan ileri bir mücadeleyi içeren devrimci bir bilinçtir. DDSB ideolojik-politik duruflunun ve örgütsel-pratik hareketinin ve yöneliminin var olan di¤er sendikal anlay›fllardan ve s›n›f ad›na ortaya ç›kt›¤›n› iddia eden anlay›fl ve düflüncelerden net ve berrak bir flekilde farkl›l›¤›n› her yönüyle ortaya koymal›d›r. Düflünsel ve pratik ç›tas› yüksek, berrak ve net olmak zorundad›r. ‹flçilere, emekçilere, ezilenlere umut ve güven veren bir duruflu olmal›d›r. Bu ç›tada iflçiler, emekçiler, ezilenler kendi istem ve taleplerini, mücadele pratiklerini, gelecek özlemlerini, gelece¤i flekillendirme sanat›n› görmelidir.
PROGRAM NASIL fiEK‹LLENMEL‹D‹R? DDSB ortak bir program anlay›fl› gelifltirmelidir. Her bölge ve kesime, her bireye göre farkl› alg›lanan, farkl› yorumlanan, farkl› uygulamaya çal›fl›lan bir anlay›fl de¤il, iflçi s›n›f› baflta olmak üzere, emekçilerin, sömürülenlerin ortak sorunlar›na çözüm olmay› amaçlayan ortak bir anlay›fl gelifltirmelidir. Yüzeysel, tek yanl›, tek parçal›, üstün körü, günü kurtarma amaçl› bir yaklafl›mla de¤il, bütünlüklü, derinlikli, geçmifl mücadeleyle bugünkü mücadeleyi sentezleyecek, süreci örgütlemeyi baflaracak, gelece¤i kazanmay› hedefleyecek, iflçi ve emekçilerin ezilenlerin büyük ço¤unlu¤unu örgütlemeyi amaçlayacak bir perspektife sahip olmal›d›r. DDSB Program›, önce direnifl çad›rlar›nda, grev ve mücadele alanlar›nda tart›fl›larak, ad›m ad›m gelifltirilip, iflçi s›n›f›n›n farkl› kesiminden, geçmiflte yaflanan ve günümüze dek devam edip gelen mücadele deneyiminden, farkl› ifl kollar›ndaki mücadele pratiklerinden, di¤er ülke tecrübelerinden özellikle Filipinler, Hindistan, Nepal, Peru, Brezilya kitle hareketlerinden, mücadele deneyimlerinden bugün ülkemizde özellefltirme, tafleronlaflt›rma, esnek üretim, sendikas›zlaflt›rma, iflten ç›karma, her türlü sosyal güvenceden yoksun b›rakma, kazan›lm›fl sosyal haklar›n gasp edilme süreciyle birlikte yaflanan somut de¤iflim ve farkl›laflma gözönüne al›narak, program tasla¤› oluflturulmal›d›r. Bu taslak, kat›lmas› mümkün olan en genifl iflçi ve emekçilerin düflünsel de¤erlendirmelerine, öneri ve elefltirilerine aç›k, do¤rular› benimsemeye haz›r, olumlu olumsuz bütün
tepkileri kabul etmeye yatk›n olmal›d›r. Taslak, iflçilerin-emekçilerin tart›flma ve kat›l›m›yla yeni öneri ve de¤erlendirmeleriyle, elefltirileriyle belli de¤iflikliklere/düzeltmelere gidilerek, tekrar iflçilere sunulup, son de¤iflimi ve alaca¤› biçimi bir konferansla biçimlendirerek tamamlanmal›d›r. “Kitlelerden kitlelere” ö¤renme ilkesi, bilgi edinme prati¤i, kitle çizgisi ancak bu flekilde somut bir gerçekli¤e dönüflür. Bu konuda YDG Program›’n›n oluflum süreci ve örgütleme deneyiminden yararlan›lmal›d›r.
DDSB’N‹N MÜCADELE PRAT‹⁄‹ DDSB faaliyetçilerinin gözü, kula¤›, dikkat ve ilgisinin oda¤› iflçi s›n›f›n›n ve emekçilerin yaflad›klar› ekonomik-politik sorunlar› olmal›d›r. DDSB kendi sorunu ve talepleri (iflçileri örgütledikçe kendi örgütsel ve yönetsel sorunlar›na çözüm ve yan›t bulacakt›r) için de¤il, öncelikle iflçilerin, emekçilerin sorunlar› üzerinde kafa yorup, yo¤unlafl›p, bu sorunlar›n çözümü için sorunu gündeme getirip ortak örgütleme yaratmaya, ortak mücadeleyi gelifltirmeye gitmelidir. Özellefltirme sorununu en yak›c› ve a¤›r olarak yaflayan iflçilerin, emekçilerin sorununu, salt iflçilerin emekçilerin sorunu çerçevesinde ele alan, sorunun ayn› zamanda toplumun di¤er kesimlerinin de sorunu oldu¤unu kavramayan bir bak›fl aç›s›, sorunun çözümü için belirlenecek politika ve yarat›lacak örgütsel prati¤i de bafl›ndan darlaflt›rm›fl olur. Oysa özellefltirme politikas› kapitalist–emperyalist sistemin en ciddi ve kapsaml› sald›r›s›n›n önemli bir parças›yd›. Bu politikan›n ma¤durlar› sadece iflçiler de¤ildi. Ayn› zamanda toplumun di¤er kesimleri de bu sorunu a¤›r ve yak›c› bir flekilde yaflad›. Köylüler, kamu emekçileri, iflten ç›kar›lan iflçiler, ö¤renciler, semtlerdeki esnaflar, tutsaklar, emekçi kad›nlar k›saca toplumun genifl ve kalabal›k bir kesiminin ortak sorunu olarak kavran›p buna uygun politika ve örgütsel çal›flma gelifltirilse daha genifl ve güçlü bir kesim örgütlenip, mücadeleye çekilmifl olur. Egemenler üzerinde daha güçlü bir yapt›r›m gücü sa¤lanm›fl olur. Soruna do¤ru ve bilimsel politik bak›fl aç›s›yla bakman›n önemi buradad›r. Gerçekli¤e do¤ru yaklaflma, sorunu bütünlüklü kavrama gücü kendisini burada ortaya koymaktad›r. Ancak flunu belirtmekte fayda var ki iflçi s›n›f›n›n yaflad›¤› her ekonomik-demokratik toplumsal sorun, ülke bütününün gerçekli¤inden ve sürecinden kopuk, ondan ba¤›ms›z de¤ildir. Dolay›s›yla burada devrimci bir bak›fl aç›s› olan Marksizm-Leninizm-Maoizm bilimini kavramak devreye girmektedir. Buna sahip olunmadan bunun yol göstericili¤iyle sorunlara, geliflmelere, bak›lmad›¤›nda yanl›fll›klar ve bunun sonucunda politik sapmalar örgütsel hatalar ve beraberinde umutsuzluk kaç›n›lmaz bir olgu haline dönüflür. Bu konuda nas›l ki; politik propaganda ve ajitasyon için yeterince sorun varsa ayn› zamanda iflçi ve emekçi yaflam›nda yeterince ekonomik temelli yürütülecek propaganda ve ajitasyon için sorun (malzeme) vard›r. Ülkemiz, ekonomik-demokratik-politik sorunlar› çeflitli ve yo¤un olan bir ülkedir. Gerek T‹S (Toplu ‹fl Sözleflmesi) sürecinde, gerek, özellefltirme sonucu iflten ç›karma, sosyal y›k›m yasalar›n›n gündemde oldu¤u sald›r›lar›n boyutlanarak artt›¤› hak gasplar›n›n yo¤un yafland›¤› süreçte s›n›f›n ortak sorunlar›n› belirleyip, yaz›l› ve sözlü propaganda ve ajitasyon, ikna ve inand›rma çal›flmas› yürütülmeli ortak örgütlenmeye gidilmelidir. Önce ifl-
11-24 Ağustos 2006 çilerin, emekçilerin ekonomik-demokratik sorunlar› (ifl ve yaflam koflullar›n›n iyilefltirilmesi, düzeltilmesi vb.) üzerinde düflünüp, kafa yorulmal›, yo¤unlafl›p çözümler konusunda düflünce gelifltirilmeli, iflçileri çözümün öznesi, sahibi yapmak için çal›fl›lmal›d›r. Önceli¤ine dar bir kesimin, dar bir grubun ve çevrenin sorunlar›n› s›n›f›n gündemine getiren, çözümünü onlara dayatan anlay›fl, s›n›f› örgütleyemez. Bu tür yaklafl›m küçük burjuva, bencil ve bireyci bir yaklafl›md›r. Sürecin gerisinde durmak (kendili¤indenci) kadar sürecin gerçekli¤ine yabanc›, ondan uzak, çözümünü amaçlamayan her yaklafl›m da örgütlenmeyi de¤il, örgütsüzlü¤ü yarat›r. ‹çimizden d›flar›ya do¤ru, bireyden kolektife, özelden genele, parçadan bütüne do¤ru bakmay› baflard›kça do¤ru bir düflünce gelifltirilmifl olunur. Keza bireyin, parçan›n, dar bir kesimin de¤il, bütünün, genelin sorunlar› gündeme getirildi¤inde bütünün ilgi ve duyarl›l›¤› artar, soruna yak›nlaflmas›, alg›lamaya çal›flmas› bafllar, çözümü için örgütlenme istemi artar. Bu yol kolay, zahmetsiz, s›n›rl› ve küçük bir emek ve mücadeleyle de¤il, sab›rl› uzun zaman› alacak bir ikna ve inand›rma çal›flmas›yla katedilir. Devrimci politika bireylerin oldu¤u yerde de¤il, binlerin, on binlerin oldu¤u yerde yap›l›r. DDSB Program›, dar s›n›rl› bir kesimi, çevreyi bir ifl kolunda çal›flan iflçilerin örgütlemesini amaçlayan bir perspektifte olmamal›d›r. ‹flsizleri, özellikle iflten ç›kar›lan iflsizleri, semtteki emekçileri de örgütlemeyi (direnifl ve grevlerde en ciddi destek ve dayan›flman›n, sahiplenme ve savunman›n bu kesimden gelece¤i gözönüne al›nmal›d›r) amaçlayan bir perspektife ve anlay›fla sahip olmal›d›r. DDSB’nin örgütleme çal›flmas› toplumun örgütsüz olan di¤er kesimlerini ad›m ad›m örgütlemeyi amaçlayan bir çal›flmaya dönüflmelidir. Köylüler, iflsizler, seyyar sat›c›lar, bal›kç›lar, emekçi kad›nlar, göçmenler, toplumun en kalabal›k, en örgütsüz, en fazla sömürü ve bask›ya maruz kalan kesimleri örgütleyecek örgütleme anlay›fl› ve mücadele biçimleri gelifltirilmelidir. DDSB, iflçi s›n›f›n›n somut sorunlar›n›, yaflanan de¤iflimi, k›saca geliflim yönünü kapsamal› ve bütünlüklü olarak de¤erlendirdi¤i somutu inceleyip, çözümledi¤i oranda her bir direnifl ve grev prati¤inden hem alan mücadelesi hem de bütün ve genel için somut ders ve deneyimler ç›kar›p, bunlar›n ›fl›¤›nda örgütleme çizgisini gelifltirip, bilincini derinlefltirdi¤i oranda daha güçlü geliflim kaydedecektir. Gerçekli¤e, iflçi ve emekçilerin yaflad›klar› sorunlara ve proletaryan›n devrim bilimine yak›nlaflt›¤› oranda bu iki olguya hâkim olmaya bafllad›kça zay›fl›k, yetmezlik, örgütsüzlük, da¤›n›kl›k ad›m ad›m afl›lacakt›r. Ancak o zaman DDSB baflta iflçi s›n›f› olmak üzere, emekçilerin, ezilenlerin ilgi oda¤› olup çekim merkezine dönüflecek, gelece¤i flekillendirme sanat›n›n direnifl atölyesi olacakt›r. Ekonomik-demokratik mücadeleden ad›m ad›m politik mücadeleye, dar bir alandan daha genifl alana, örgütsüzlükten yar› örgütlü duruma, yar› örgütlülükten bütünlüklü olarak örgütlü duruma, kendili¤indencilik bilincinden proleter s›n›f bilincine ad›m ad›m geliflim ve ilerleme sa¤lanacakt›r. Do¤rular, emek ve fedakarl›kla, eflsiz devrimci kahramanl›kla, büyük enerji ve özveriyle, inceleme ve araflt›rma ile ö¤renilir ve pratik s›namayla, yer yer de hayal k›r›kl›l›klar› yaflanarak elde edilir.
11-24 Ağustos 2006
18
54
Karadeniz’de f›nd›k üreticilerinin sabr› taflt› Ordu’da yaklafl›k 100 bin köylü bir araya geldi ve IMF politikalar›n› harfi harfiyene uygulayarak köylünün ölüm ferman›n› imzalayan AKP hükümetini uyard›. F›nd›k üreticilerinin uzun zamand›r yapt›¤› çeflitli eylemlerin yan›nda, bunlardan farkl› olarak öfkenin doru¤a ç›kt›¤› bu eylem, ülke kamuoyunu adeta sallad›. Yaklafl›k 8 milyon insan›n geçimini sa¤lad›¤› f›nd›kta oynanan oyunlar›n üretici üzerinde yaratt›¤› y›k›m›n boyutunun görülmesi anlam›nda önemli olan mitingin ard›ndan birçok kesim, ülkemizdeki köylü kitlesini “tekrar” hat›rlad›. “Köylülerdeki öfke patlamas›”, “devletin tar›m› tasfiye politikalar›” üzerine bolca yaz›ld› çizildi. Burjuva-feodal medya ise misyonu gere¤i mitingin farkl› yönlerini propaganda ederek köylülerin vermek istedi¤i as›l mesaj› karartmaya çal›flt›. Ülkemizde AKP hükümeti eliyle yürütülen tar›msal K‹T’lerin özellefltirilmesi, desteklemelerin azalt›lmas›, gümrüklerin eflgüdümü, kota uygulamas›, Do¤rudan Gelir Deste¤i gibi sald›r›larla birlikte köylü kitlesinin yaflad›¤› y›k›m›n boyutlar› ortadad›r. Tütün, flekerpancar›, m›s›r, çay gibi ürünlere uygulanan kotalar, tar›msal K‹T’lerin tasfiyesi vb. sald›r›lar, ülke ekonomisine 2 milyar dolar gibi bir girdi sa¤layan f›nd›kta da yaflanmaktad›r. Hat›rlanaca¤› gibi 2003 y›l›nda Bakanlar Kurulu karar› ile Fiskobirlik özerk bir statüye getirilmiflti. Fiskobirlik’in ürün iflleme üzerine yap›lanmas› yetersiz oldu¤undan, sadece depolama ve sat›fl iliflkisi-
Ülkemizde AKP hükümeti eliyle yürütülen tar›msal K‹T’lerin özellefltirilmesi, desteklemelerin azalt›lmas›, gümrüklerin eflgüdümü, kota uygulamas›, Do¤rudan Gelir Deste¤i gibi sald›r›larla birlikte köylü kitlesinin yaflad›¤› y›k›m›n boyutlar› ortadad›r. Tütün, flekerpancar›, m›s›r, çay gibi ürünlere uygulanan kotalar, tar›msal K‹T’lerin tasfiyesi vb. sald›r›lar, ülke ekonomisine 2 milyar dolar gibi bir girdi sa¤layan f›nd›kta da yaflanmaktad›r.
ni sürdürdü¤ünden dolay›, bu yeniden yap›land›r›lma ile f›nd›k piyasa flartlar›na terk edilerek, özellikle yoksul küçük üreticinin yaflanan dalgalanmalar›n/krizlerin faturas›n› yüklenmesini de beraberinde getirdi. Asl›nda uzun bir dönemdir f›nd›k üreticilerinin çeflitli eylemlerine sahne olan Karadeniz’de son olarak Ordu’da yap›lan ve öfkenin doru¤a ç›kt›¤› eylem, ülkemizdeki köylü kitlelerinin yaflad›¤› y›k›m› göstermesi bir yana; köylü kitlelerinin taleplerini görme, kavrama ve de bu do¤rultuda harekete geçmek aç›s›ndan de¤erlendirilmelidir. Ülkemiz devriminin anti-feodal niteli¤inden hareketle, köylü kitlelerinin somut taleplerinin görülmesi ve de¤erlendirilerek bu do¤rultuda ataca¤›m›z ad›mlar›m›z›n belirlenmesi önemlidir. Bu taleplerin görülmesi anlaml›d›r, çünkü ülkemizdeki köylü kitlelerinin talepleri bugün daha çok taban fiyat›n›n düflük olmas›, ürününü istedi¤i fiyattan satamama ve yoksullaflma olarak ortaya ç›kmaktad›r. Bu bize bugün yaflanan sorunlar›n farkl›laflt›¤›n› göstermektedir. Yap›lan bu eylemlerin de bu aç›dan de¤erlendirilmesi gerekmektedir. Ancak elbette ki alt› çizilen önemli noktalardan bir tanesi de belli ölçülerde bir farkl›l›k yaflansa da meselenin özünün halen kendisini korudu¤udur. Konu ile ilgili Proletarya Partisi’nin 7. Konferans›nda alt›n› çizdi¤i noktalar› bir kez daha hat›rlayal›m; “Köylülerin sosyal yaflamlar› de¤iflim göstermifltir. Meseleye salt toprak sorunu olarak bak›lamaz. Tar›ma dayal› çeliflkiler gücünü korumaktad›r. Bu de¤iflimlerin incelenmesi gerekir.” Buradan da anlafl›laca¤› üzere bugün mesele, genifl köylü kitlelerinin talep ve istemlerini do¤ru tahlil edebilmek, y›¤›nlar›n düflmanlar›n› tespit etmek ve devrimimizin temel gücünü harekete geçirerek örgütlemektir.
Karadeniz köylüsü ayakta! Fiskobirlik’in tasfiye edilmesi, taban fiyat›n giderlerin dahi alt›nda kalmas›, Zapsu baflta olmak üzere Alivrecilerin f›nd›k üreticilerini hiçe saymas› köylünün tepkisini do¤uran nedenlerin bafl›nda gelmektedir. ‹lk olarak bu eylemlerin geliflim sürecini anlamak için önceki döneme k›sa bir göz atal›m; 2005 y›l› f›nd›k fiyatlar› Fiskobirlik taraf›ndan 7.45 YTL olarak aç›klanm›flt›. Fiskobirlik, flu anda üreticinin büyük miktardaki alaca¤›n› bankalardan kredi alamamas›ndan dolay› ödeyememektedir. Bu durum zaten zorda olan üreticilerin iyice s›k›flmas› anlam›na gelmektedir. Dünya f›nd›k üretiminin % 75’i Karadeniz Bölgesi’nde yap›lmakta ve Avrupa çikolatac›lar› ve pastac›lar› yaklafl›k 220 bin ton iç f›nd›¤› Türkiye’den almaktad›r. ‹çerde ise yaklafl›k 30 bin ton iç f›nd›k tüketilmektedir. 2 kg kabuklu f›nd›ktan 1 kg iç f›nd›k üretilmektedir. 2001’de 705 bin ton, 2002’de 600 bin ton, 2003’te 480 bin ton, 2004’te 350 bin ton, 2005’de 522 bin ton kabuklu f›nd›k üretilmifl iken; bu y›l 643 bin ton rekolte beklenmektedir. F›nd›k üretimi 500 bin tonu aflt›¤›nda ürün depolarda kalmakta, yak›lmak-
ta veya ya¤ olarak kullan›lmaktad›r. Fiskobirlik’in özerk yap›ya kavuflturulmas›ndan önce bu oluflan arz fazlas›n›n zarar›n› devlet karfl›lamaktayd›. Bu yap›lanma dolay›s›yla art›k devlet karfl›lamamaktad›r. 2003 y›l›nda yaflanan don olay›ndan yaflanmas›ndan dolay› ve 2004 y›l›nda kabuklu f›nd›k üretiminin 500 bin ton olmas›ndan dolay› ihracat fiyatlar› artm›flt›r. Dünya f›nd›k üretiminin yaklafl›k % 75’ini üretmemize ra¤men Hamburg’ta kurulu f›nd›k borsas› ile Avrupal› çikolata ve pasta flirketleri fiyat politikas›n›n yönlendirilmesinde belirleyici olmaktad›r. 2006 y›l›nda yaklafl›k 700 bin ton olarak beklenen kabuklu f›nd›k üretiminin 500 bin tonuna talep olaca¤›ndan, artan 200 bin ton elde kalacakt›r. Ürün bollu¤u nedeniyle al›c› (tüccar/alivreci) biliyor ki, yoksul olan küçük üretici fiyat ne olursa olsun ürününü satmak zorundad›r. Bu piyasa flartlar›nda tüccar 2.20 YTL’den fazla ödeme yaparsa ihracat yapamayaca¤›ndan fiyatlar›n bu civarda oluflmas› beklenilmektedir. Bu bilgilere göre 2006 y›l›nda yaklafl›k 3.45 YTL olarak hesaplanan f›nd›k, üretim masraflar›n› bile karfl›layamayacak durumda. AKP hükümetinin de IMF politikalar› çerçevesinde gözetti¤i ödemeler “dengesi” nedeniyle f›nd›k üreticisini yoksulluk/göç beklemektedir.
Fiskobirlik ve AKP köylüye karfl› Fiskobirlik’in tasfiye sürecine paralel olarak 5 tane f›nd›k ihracatç›s› büyük tüccar biraraya gelerek F›nd›k A.fi. ad›nda bir olufluma gitmifllerdir. Bununla Fiskobirlik’in yerini doldurarak, tek tarafl› sözleflmeli f›nd›k üreticileri yarat›lmak istenmekte ve yoksul/küçük üreticiyi tamamen kontrolleri alt›na almay› amaçlamaktad›rlar. Sözleflmeli f›nd›k üreticileri yarat›larak, sözleflme yapamayan üreticilerin f›nd›klar› al›nmayacak veya el alt›ndan yap›lan oyunlarla ürün fiyatlar›nda kendi lehlerine olarak örgütsüz olan köylüyü tamamen sömürü flartlar›na aç›k hale getirmek istemektedirler. Bütün bu geliflmelerin üzerine AKP hükümeti ise, Ordu’da f›nd›k fiyatlar›n›n sorumlusunun Fiskobirlik oldu¤unu ileri sürerek köylüyü yanl›fl hedeflere sürükleyerek yan›ltmak istemektedir. F›nd›kta yaflanan bu durumun arkas›nda AKP’yi hükümete tafl›makta perde arkas›nda rol alan eski Dünya
F›nd›k ‹hracat-‹thalatç›lar Birli¤i Baflkan›, R.Tayyip Erdo¤an’›n bafl dan›flman› f›nd›k tüccar› Cüneyt Zapsu’nun eme¤i büyüktür. (Zapsu gelen tepkilerden sonra buradaki görevinden ayr›lm›flt›r.) Zapsu ayn› zamanda Türkiye’nin say›l› Alivrecilerinden bir tanesidir. Ülkemiz f›nd›¤›n›n en büyük al›c›s› olan Nutella’n›n bir dönem temsilcisi olan Zapsu’nun yan›s›ra ‹stanbul F›nd›k ‹hracatç›lar Birli¤i Baflkan› Ufuk Özongun da en büyük f›nd›k ihracatç›s› Prog›da’n›n % 30 orta¤›d›r. Peki nedir bu Alivre? Avrupal› f›nd›k al›c›s›, ülkemizdeki tüccarla bir sene öncesinden f›nd›k fiyat› konusunda anlafl›r ve kaporas›n› verir. Örne¤in 100 kilosu 300 dolardan anlaflt›klar›n› düflünürsek bu iflleme “alivre” denir. Alivreci tüccarlar fiyat›n beklenmedik art›fl›ndan zarar ettikleri için f›nd›k üreticilerinin zarar etmesine ald›rmadan fiyat›n düflmesini tercih ederler. ‹flte Zapsu’nun “Aman fiyat yükselmesin, üretim baflka ülkelere kayar” sözlerinin arkas›ndaki gerçek de bu yüksek orandaki kâr meselesidir.
Karadeniz’de öfke kabar›yor! Alacaklar› ödenmeyen f›nd›k üreticisinin, 2006 y›l› al›m fiyatlar›n›n maliyetlerin alt›nda kalmas› ve iflçilik masraflar›n› bile karfl›layamayacak durumda olmas› nedeniyle ürününü hasat etmesi bile zorlaflmaktad›r. Karadeniz’de f›nd›k üreticilerinin öfkesi bu sömürüye karfl› doruk noktalara ulaflm›flt›r. 22 Temmuz tarihinde Ordu ilinde bir grup üretici Samsun-Trabzon anayolunu kesmifltir. Devletin bu tepkiye yan›t› ise polis copu ve biber gaz› olmufltur. 25 Temmuz tarihinde Fatsa ilçesinde F›nd›k-Sen önderli¤inde yap›lan mitinge Fatsa ilçesi ve civar ilçelerden yaklafl›k 1000 kiflinin kat›ld›¤› “F›nd›¤›m›za Sahip Ç›kal›m” mitingi düzenlenmifltir. Mitingde ÖDP Fatsa ‹lçe Baflkan› Naci Sönmez, ÖDP MYK üyesi Alper Tafl, F›nd›k-Sen Baflkan› Kutsi Yaflar ve Hububat-Sen Baflkan› Abdullah Aysu birer konuflma yapm›flt›r. Konuflmac›lar f›nd›k politikalar›n›n üreticiyi nas›l ma¤dur etti¤ine, bu durumun uluslararas› sermayenin aya¤› olan IMF politikalar›n›n bir sonucu oldu¤una ve üreticilerin bu durum karfl›s›nda üretici örgütlülü¤ünü güçlendirmesi gerekti¤ine dair vurgu yapm›fllard›r.
54 Karadeniz köylüsü ayakta;“F›nd›kta sömürüye son!” 30 Temmuz 2006’da tarihe geçecek bir köylü direnifli yafland›. TZOB, Esnaf ve Sanatkarlar Odas› ve Muhtarlar Odas› önderli¤inde on binlerce üreticinin kat›ld›¤› miting saat 11.00’de Ordu Cumhuriyet Meydan›’nda bafllad›. Mitinge konuflmac› olarak kat›lan Giresun Ziraat Odas› Baflkan› Ömer Akbafll›, Ordu Ziraat Odas› Baflkan› Onur fiahin, TZOB Yönetim Kurulu Üyesi Yener Alç› konuflmalar›nda hükümeti protesto ederek as›l sorunun Fiskobirlik de¤il, hükümet oldu¤una vurgu yaparak mücadelenin yeni bafllad›¤›n› vurgulad›lar. Son konuflmac› olarak kat›lan TZOB Genel Baflkan› fiemsi Bayraktar ise “Türk tar›m› ile oyunlar oynan›yor, bu oyunu bozmak için buraday›z” diye bafllad›¤› konuflmas›n›, “Hükümeti alafla¤› etmek için buraday›z. Tencerelerimizde afl de¤il tafl kayn›yor. Meydanlara cevap verilmezse eylemlerimize devam edece¤iz. Et, süt, pancar, m›s›r para etmiyor. Üretim girdileri sürekli yükseliyor. Son 25 y›l›n en büyük göçü yaflan›yor. Son bir y›lda 1.5 milyon kifli göç etti. Devlet sosyal devlet rolünü oynam›yor. Baflbakan kimden yana oldu¤unu aç›klas›n. ‹flbirlikçilerden yana m› köylüden yana m›? Maliyeti 3.50 YTL olan f›nd›k 2 YTL’ye düfltü. 30 y›l önce 1 kg f›nd›k ile 5.5 lt mazot al›n›yordu, 10 kg gübre al›n›yordu bugün 6 kg al›nmaktad›r. Bunlar çiftçi düflmanlar›d›r. Devletin d›fl, ekonomi ve f›nd›k politikas›n› Cüneyt Zapsu idare ediyor” söylemleriyle konuflmas›na devam etti. Son y›llar›n en büyük göçünün yafland›¤›na dikkat çeken Bayraktar, “Fiskobirlik’ten f›nd›k bedelini alamayan üretici borçlar›n› ödeyemiyor. Bu durum tabi ki esnaf› da etkiliyor. Biz hükümeti bir defa daha uyar›yoruz. Mevcut durum çok kötü. Bunu herkesin bilmesi gerekir. Türk çiftçisini hor görenlerin iki yakas› bir araya gelmeyecektir” dedi. Mitingde konuflmalar yap›l›rken s›k s›k “Hükümet istifa”, “IMF defol, bu memleket bizim”, “Zapsu f›nd›ktan elini çek”, “F›nd›¤a uzanan eller k›r›ls›n” sloganlar› at›l›rken üzerinde “F›nd›k kurdu Zapsu” yaz›l› dara¤ac›na as›lm›fl bir maket de yak›ld›. Miting s›ras›nda pankart ve dövizlerde “2 çuval f›nd›k ekledim efle¤i, alivreciler döndü köfleyi”, “Biraraya gelmiyor yakam›z, meydanlara indik, yoktur flakam›z”, “F›nd›k fiyat›n› köylüye sor”, “M›s›rdan sonra f›nd›k, sand›kta al›rs›n z›nd›k”, “F›nd›k afl›m, eme¤im, çocuklar›m›n e¤itimi, k›z›m›n gelinli¤idir”, “F›nd›k gribine duyars›z kalmay›n haydi mitinge”, “Tüccar AKP elele, f›nd›k yerin dibine”, “Örgütlü halk› hiçbir güç yene-
19
11-24 Ağustos 2006 tepkisine hükümetin verdi¤i net yan›t› göstermekten baflka bir anlam ifade etmedi. 26 y›l önce Fatsa’da yaflanan “F›nd›kta sömürüye son” mitinginden sonra Karadeniz’de yaflanan bu eylem tarihin canl› tan›kl›¤›na hükmedecektir. F›nd›k Mitingine kat›lan/destekleyen kurulufllar: Tüm-Köy Sen, F›nd›k-Sen, Yediköyler F›nd›k Üreticileri Dayan›flma Derne¤i, Adapazar›, Karasu, Akyaz›, Yozgat, K›rflehir, Bal›kesir, Erzincan, Gümüflhane, Hendek, Alaçam, Çarflamba, Bafra, Samsun, Terme, Ünye, Fatsa, Perflembe, Kumru, Aybast›, Çamafl, Korgan, Espiye, Görele, Eynesil, Erbaa, Amasya, Bulancak, Keflap, Trabzon, Rize; Hopa, Pazar, Ardeflen, Güneysu, Of, Sürmene, Arakl›, Yomra, Beflikdüzü, fialpazar›, Tonya, Vakf›kebir, Yal›köy, Çaykar, Çaybafl›, Eldivan Ziraat Odalar›.
mez”, “Tayyip+Abdullah=Zapsu”, “1 bardak çay 1 kg bu¤day”, “Serbest piyasa ulusal tar›m› yok ediyor”, “Benim al›n yaz›m üç alivrecinin tuza¤› m›”, “IMF-AB f›nd›ktan elini çek”, “Üreten biz, yöneten de biz olaca¤›z”, “Neden Hamburg’ta borsa, üretici hakl›d›r ne diyorsa”, “Efendi idik köle olduk”, “‹flsizler ordusuna köylüyü katmay›n”, “AKP’nin ipleri ABD’nin elinde”, “F›nd›¤a devlet deste¤i istiyoruz” yaz›lmaktayd›. Miting alan›nda elektrik dire¤ine as›lm›fl Cüneyt Zapsu maketi ve miting alan›n›n her taraf›ndan görülen, üzerinde “Tütün kalesi ve fleker kalesinden sonra tar›m›n son kalesi (F›nd›k kalesi) y›k›lmak isteniyor” yaz›l› dev afifl oldukça ilgi çekiciydi. Yine miting alan›nda ilgili örgütler taraf›ndan haz›rlanm›fl binlerce döviz ve pankart vard›. “Karadeniz’e yol yapt›k diyorsunuz, yapt›¤›n›z yoldan geçin de görelim!” Miting alan›n› terk eden kitle Samsun-Trabzon karayoluna yönelerek saat 12.00’den itibaren yolu trafi¤e kapatt›. Isl›k ve alk›fll› protesto ile sloganlarla yaklafl›k 10 saat boyunca yolu kapatan yaklafl›k 20 bin üretici “AKP neren ak senin, neren adaletli senin”, “Gün gelecek devran dönecek, AKP halka hesap verecek”, “F›nd›¤a uzanan eller k›r›ls›n”, “Zapsu Baflbakan!”, “Vur vur inlesin, AKP dinlesin”, “Çiftçiyiz hakl›y›z kazanaca¤›z”, “Direne direne kazanaca¤›z” ve “Hükümet istifa” sloganlar›n› att›lar. Yolu kapatan üreticilerin kararl› durufluna ra¤men, çiftçinin yan›nda oldu¤unu söyleyen TZOB yöneticileri ve CHP Ordu Milletvekili kitleye “itidal” ça¤r›s› yaparak bundan sonra devam eden eylemin kendilerine zarar
verece¤ini söylediler. Kitlenin yo¤un protestosu karfl›s›nda geri çekilerek mitingin önderli¤ini terk ettiler. Kararl› ve öfkeleri taflm›fl kalabal›k “Karadeniz’e yol yapt›k diyorsunuz yapt›¤›n›z yoldan geçin de görelim” diyerek direnifllerini sürdürdü. Karayolunun her iki kesiminde onlarca kilometrelik konvoy oluflmas›na karfl›n yolda bekleyenler mitingin hakl› bir taleple yap›ld›¤›n› söyleyerek mitinge de destek verdiler. Baz› MHP’li flah›slar›n mitingi PKK protestosuna çevirmeye çal›flmalar› kitle üzerinde etkili olmad›. Saat 2.00 civar›nda biber gazlar› ve bir panzerle müdahale etmeye çal›flan polise karfl› direnilerek, panzer de tahrip edilerek bu giriflim engellenmifl oldu. Ordu Alay Komutan› ve Trabzon Bölge Komutan› Tu¤generali’nin yolu açmaya yönelik konuflmalar› da kitlenin protestolar›yla karfl›land›. Akflam saatleri yaklaflt›kça üreticilerin önderlikten yoksun kalmas› talepler konusunda somutlaflamama gibi nedenlerle yetkililerden bir aç›klama gelmemesi yorgunluk ve fikir da¤›n›kl›¤›n› iyice belirginlefltirdi. Yorgun düflen kitle yavafl yavafl da¤›lmaya bafllad›. Bu durumu f›rsat bilen kolluk kuvvetleri Giresun’dan gelen Jandarma ve Özel Timlerle Saat 22:00’ye kadar süre vererek da¤›lmazlarsa müdahale edilece¤ini bildirerek kitlenin taleplerini örgütleyememesinden da¤›lmas›na mukabil cop, biber gazlar› ve panzerlerle kitlenin üzerine sald›r›da bulundu. Köylüler tafl ve sopalarla karfl› koymaya çal›flarak Ordu sokaklar›na do¤ru çekildiler. Yaklafl›k 40 kifli gözalt›na al›n›p, bir gün sonra serbest b›rak›ld›. Eylemin ard›ndan Erdo¤an’›n miting için “illegal birçok örgütün kat›ld›¤› hükümeti karalamaya yönelik bir eylem” sözleri de köylülerin
Vekiller, halktan kaçacak delik ar›yor... Bu arada Trabzon’un Beflikdüzü ilçesinde AKP milletvekilleri Kemalettin Göktafl ve Ayd›n Dumano¤lu’nun tepkilerden dolay› bir tuvalete s›¤›nmak zorunda kald›klar›n› anlat›yor üreticiler. Mitingin atmosferi içersinde Giresun Keflap ilçesinden bir f›nd›k üreticisiyle röportaj yapt›k. - F›nd›kta yaflan›lan son geliflmeler ve düzenlenen miting hakk›nda düflünceleriniz nelerdir? - Üretici: Hükümet karfl›l›k ses vermezse f›nd›k için daha genifl çapl›, daha kat›l›ml› yol boykotu yap›lacak. F›nd›¤a sahip ç›k›ls›n sabr›m›z taflt›. Zapsu ve Erdo¤an’a ça¤r›da bulunuyoruz, cevap vermezlerse alanlarda olaca¤›z. Zapsu’nun f›nd›k borsas›yla 2.70 YTL’ye anlaflt›¤›n› duyuyoruz. Fiskobirlik yönetiminde 9 üye AKP’li. Baflkan Salih Erdem Keflap AKP ‹lçe Örgütü kurucusu. Hükümetin sahip ç›kmamas›n› hayretle karfl›l›yoruz. Fiskobirlik kooperatifler yasas›na tabidir. Kartel medyas› olaylar› gerçekçi yazm›yor. Baflbakan Yasin El-Kad›’ya sahip ç›kaca¤›na 8.5 milyon f›nd›k üreticisine sahip ç›ks›n. Karadeniz’den % 40 oy ald›. fiimdi ise k›v›r›yor. - Mitingi düzenleyen TZOB size ne kadar destek oluyor? - Üretici: Ziraat odalar› aktif bir politika izlemiyor. Bugünkü mitingin amac› hükümeti uyarmakt›r. Örgütlenmeli, f›nd›¤a sahip ç›kmal›y›z. Muhalefet partileri seyircidir. Fiskobirlik market, dershane açaca¤›na f›nd›k üreticisinin paras›n› ödesin.
11-24 Ağustos 2006
16 MAYIS TAM‹M‹ Bu kitab›n bafl›nda Kültür devriminin afla¤›daki ana belgesinin, hangi flartlar alt›nda ortaya ç›kt›¤›n› anlatm›flt›m. Alt›nda herhangi bir flahs›n imzas›n›n bulunmamas›na ra¤men, kendine özgü stili ve birçok kiflisel de¤inmelerinin de gösterdi¤i gibi, Mao’nun kaleminden ç›km›fl olmas› ihtimal dahilindedir. Gerçekten de, 4. Ek’de, Parti Baflkan›’n›n Çin Komünist Partisi Merkez Komitesinin, bu 16 May›s 1966 tarihli Tamiminin yazar› olmay› kabul etti¤ini görece¤iz. (...) Merkez Komitesi, Kültür Devriminden Sorumlu Grup taraf›ndan yürütülen mevcut akademik tart›flmalar üzerine yaz›lan ve 12 fiubat 1966 tarihinde da¤›t›lmas› kabul edilen Rapor Tasla¤›n›n iptaline; “Kültür Devriminden Sorumlu Grubun” ve bütün flubelerinin da¤›t›lmas›na ve Siyasi Büro’nun Daimi Komitesine do¤rudan do¤ruya ba¤l› yeni bir Kültür Devrimi Grubu’nun kurulmas›na karar vermifl bulunmaktad›r. “Grubun” bu sözde Rapor Tasla¤› temelden yanl›flt›r. Merkez Komitesi ve yoldafl Mao Zedung taraf›ndan tespit edilen sosyalist kültür devrimi çizgisine ve s›n›flar ve sosyalist toplumda s›n›f mücadelesi üzerine Parti Merkez Komitesinin 1962 tarihli Sekizinci Geniflletilmifl Oturumunda formüle edilmifl bulunan yol gösterici ilkelere karfl› bir çizgi izlemektedir. Rapor, kabul edermifl gibi görünerek, asl›nda yoldafl Mao Zedung taraf›ndan bizzat bafllat›lan ve yönetilen büyük kültür devrimine karfl› ç›kmakta ve ona karfl› inatç› bir direnifl göstermektedir. (...) Rapor Tasla¤›’n›n ana hatlar› flunlard›r: 1. Mevcut durumu ve mevcut akademik elefltirinin niteli¤ini de¤erlendirmede, Rapor, burjuva tavr›ndan ve burjuva bak›fl aç›s›ndan kalkarak, birini di¤erinin yerine koyarak, düflmanla bizim yerimizi tamamen de¤ifltirmifltir. Ülkemiz, burjuvazinin ve feodal art›klar›n halen elinde bulunan bütün ideolojik ve kültürel mevkilere a¤›r darbeler indiren Büyük Proleter Kültür Devriminin yükselifli içinde bulunmaktad›r. ‹leriye do¤ru at›l›m yapabilmeleri için, genifl iflçi, köylü, asker ve savaflç› kitlelerini proleter kültürü için aya¤a kald›rmada Partiyi cesaretle teflvik edece¤ine, Rapor, hareketi Sa¤ bir çizgiye yöneltmek için elinden geleni yapm›flt›r. Rapor, bulan›k, kendi içinde çeliflkili ve ikiyüzlü bir dil kullanarak, kültürel ve ideolojik cephedeki keskin s›n›f mücadelesini gözlerden saklamaktad›r. Özellikle de, bu büyük mücadelenin Vu Han ve burjuvazinin di¤er hat›r› say›l›r derecede çok parti aleyhtar› ve anti-sosyalist temsilcilerini (Merkez Komitesinde, Partide eyalet, il ve özerk bölge düzeyinde oldu¤u kadar Parti merkezinin flubelerinde de bu gibi birçok unsur vard›r) elefltirme ve reddetmek fleklindeki amac›n› gözlerden saklamaktad›r. (...) 2. Rapor, bütün s›n›f mücadelelerinin, siyasi mücadeleler oldu¤u fleklindeki temel Marksist tezi ihlal etmektedir. Bas›n, Vu Han’›n Hay Juy Daireden Kovuldu adl› oyunu da dahil olmak üzere siyasi metinlere de¤inmeye bafllad›¤›nda, Raporu kaleme alanlar, “bas›ndaki tart›flma siyasi sorunlara hasredilmemeli, tamamen çeflitli akademik ve teorik sorunla-
20
54
Hat›rlanaca¤› üzere gazetemizin 45. say›s›nda Hindistan Komünist Partisi (Maoist), Filipinler Komünist Partisi, Brezilya Komünist Partisi/K›z›l Fraksiyon, Endonezya Komünist Birli¤i ve Türkiye Komünist Partisi/Marksist-Leninist taraf›ndan modern revizyonizme karfl› mücadelenin 50. y›ldönümü vesilesi ile bir kampanya bafllat›lm›flt›. Bu kampanya çerçevesinde “Bizler, sosyalizmin devrimci davas›n›n en zehirli düflman› olan modern revizyonizm sorununa karfl› ç›kmal›y›z. Marksizm-Leninizm’i yükseltmek ve modern revizyonizme karfl› ç›kmak için Baflkan Mao’nun di¤er tüm proleter devrimcilerin yaz›l› çal›flmalar›n› ve pratik çabalar›n› teyit etmeliyiz. Stalin yoldafl›n ve Mao yoldafl›n sosyalist devrimde ve infladaki kazan›mlar›n› savunmal›y›z” fliar› ile Umut Yay›mc›l›k taraf›ndan bas›lan Çin Kültür Devrimi Tarihi adl› kitab›n 301. sayfas›nda bulunan 16 May›s Tamimi bafll›kl› yaz›y› yay›nl›yoruz. ra girilmelidir” diyebilecek kadar ileri gittiler. Vu Han’›n elefltirilmesiyle ilgili olarak, çeflitli vesilelerle meselenin özüne inilmesine, yani 1959’daki Luflan Toplant›s›nda Sa¤ oportünistlerin kovulmalar›n›n ve Vu Han ile di¤erlerinin Parti ve sosyalizme karfl› ç›kmalar›n›n ele al›nmas›na izin veremeyeceklerini aç›klad›lar. Yoldafl Mao Zedung’un bize s›k s›k söyledi¤i gibi, burjuvaziye karfl› yürütülen ideolojik mücadelede, aceleci ve düflüncesiz siyasi sonuçlarla çözüme kavuflturulamayacak olan, uzun süreli bir s›n›f mücadelesidir. Buna ra¤men, Peng Çen, Baflkan Mao’nun Vu Han’›n elefltirilmesinin getirdi¤i siyasi sonuçlar›n iki ay sonra ortadan kalkaca¤›na inand›¤› fleklindeki söylentileri, kas›tl› olarak etrafa yayd›. Amac›, burjuvazinin s›k s›k baflvurdu¤u gibi, kültürel alandaki siyasi mücadeleyi sözde salt akademik tart›flmalara kanalize etmekti. Bu aç›kça, proletaryan›n siyasetine a¤›rl›k verilmesine karfl› ç›karken, burjuvazinin siyasetine a¤›rl›k vermek demekti. 3. Rapor, “genifl görüfllülük” denilen fleye özel bir önem vermektedir. Fakat fleytanca bir hileyle, 1957 Mart›nda, Partinin Propaganda Çal›flmas› Üzerine Ulusal Konferans›nda yoldafl Mao taraf›ndan aç›klanan “genifl görüfllülük” siyasetini fena halde tahrif etmekte ve “genifl görüfllülük” siyasetinin s›n›f muhtevas›n› inkar etmektedir. Yoldafl Mao Zedung’un belirtti¤i gibi, bu siyaset flu hususlarla ilgiliydi. “Biz burjuva ve küçük-burjuva ideolojisine karfl› hâlâ uzun süreli bir mücadele vermek durumunday›z. Bunu anlamamak ve ideolojik mücadeleye son vermek hatal›d›r. Bütün hatal› fikirler, bütün zehirli otlar ve bütün cinler ve ucubeler, elefltiri konusu yap›lmal›d›rlar. Hiçbir flart alt›nda serbestçe yay›lmalar›na izin verilemez.” Yoldafl Mao Zedung flunu da söylemifltir, “kap›lar› genifl tutmak insanlara görüfllerini serbestçe ifade etmelerine izin vermek ve böylelikle onlar›n konuflmaktan, elefltirmekten ve tart›flmaktan çekinmemeleri demektir...” Buna ra¤men Rapor, Proletaryan›n burjuvazinin gerici tavr›n› teflhir etmesini de¤il, kap›lar›n genifl tutulmas›n› istiyor. Bunun, “kap›lar› genifl tutmak” siyasetinin burjuva liberalizmi oldu¤u, sadece bu burjuvaziye “kap›lar› genifl tutmak”, “kap›lar›n” proletaryaya “genifl tutulmas›na” izin vermemek ve burjuvazinin korunmas› anlam›na geldi¤i aç›kt›r. Baflka bir söyleyiflle, Vu Han gibi burjuvazinin gerici temsilcilerine bir s›¤›nakt›r. Bu raporun “kap›lar› genifl tutun” siyaseti, Mao Zedung düflüncesine karfl›d›r ve burjuvazinin ihtiyaçlar›na cevap vermektir. 4. Tam burjuvaziye karfl› fliddetli sald›r›lar› bafllatt›¤›m›z s›rada, Rapor’u kaleme alanlar, “Herkes gerçe¤in karfl›s›nda eflittir” slogan›n› ortaya att›lar. Bu bir burjuva slogan›d›r. Gerçe¤in s›n›fsal niteli¤ini tamamen inkar etmektedir ve bu slogan› burjuvaziyi korumak, proletaryaya, Marksizm-Leninizm’e ve Mao Zedung Düflüncesine karfl› ç›kmak için kullanmaktad›rlar. Proletarya ile burjuvazi; Marksizm gerçe¤i ile burjuvazi ve di¤er sömürücü s›n›flar›n yalanlar› aras›ndaki mücadelede, ya Do¤u Rüzgar› Bat› Rüzgar›n› alt edecektir, ya da Bat› Rüzgar› Do¤u Rüzgar›n›. Kesinlikle bu tür eflitlik
yoktur. Proletaryan›n burjuvaziye karfl› mücadelesi, proletaryan›n burjuvazi üzerindeki diktatörlü¤ü, çeflitli kültürel alanlar dahil olmak üzere proletaryan›n üst yap›daki diktatörlü¤ü, Komünist Partisine s›zan ve k›z›l bayra¤a karfl› ç›kmak için “k›z›l bayrak” sallayan burjuvazinin temsilcilerini ay›klamak için proletaryan›n gösterdi¤i sürekli çabalar, bu gibi temel sorunlar üzerinde bir eflitli¤e izin verebilir mi? Onlarca y›l, eski çizgideki Sosyal Demokratlar ve on y›ldan fazla bir zamand›r modern revizyonistler, proletarya ile burjuvazi aras›ndaki eflitli¤e asla izin vermemifllerdir. Binlerce y›ll›k insanl›k tarihinin, s›n›f mücadeleleri tarihi oldu¤unu tamamen inkar etmifllerdir. Proletaryan›n burjuvaziye karfl› s›n›f mücadelesini, burjuvaziye karfl› proleter devrimini ve proletaryan›n burjuvazi üzerindeki diktatörlü¤ünü tamamen inkar etmifllerdir. Tersine, burjuvazi ve emperyalistlerin sad›k uflaklar›d›rlar. Burjuvazi ve emperyalistlerle birlikte, proletaryan›n ezilmesi ve sömürülmesi fleklindeki burjuva ideolojisine ve kapitalist sisteme yap›flm›fllard›r ve Marksist-Leninist ideolojiye ve sosyalist sisteme karfl›d›rlar. Komünist Partisine ve halka karfl› ç›kan karfl›-devrimciler tak›m›d›rlar. Bize karfl› yürüttükleri mücadele bir ölüm kal›m mücadelesidir ve eflitlik söz konusu edilemez. Bu nedenle bizim de onlara karfl› yürüttü¤ümüz mücadele bir ölüm kal›m mücadelesidir ve onlarla olan iliflkimizde eflitlik söz konusu olamaz. Tersine bu, bir s›n›f›n di¤er bir s›n›f› bask› alt›na ald›¤›, yani proletaryan›n burjuvazi üzerinde diktatörlü¤ünü kurmas› fleklinde bir iliflkidir. Sömüren ve sömürülen s›n›flar aras›nda eflitlik veya bar›fl içinde bir arada yaflamak gibisinden ya da bu s›n›flar aras›nda nezaket ve alicenapl›k gibi sözüm ona iliflkilere yer yoktur. 5. Rapor flöyle bir aç›klamada bulunuyor, “öteki taraf› sadece siyasi bak›mdan vurmak gerekmez, fakat ayn› zamanda gerçekten genifl çapta akademik ve profesyonel standartlarda da onlar› geçmek ve yenilgiye u¤ratmak gerekir.” Bu kavray›fl akademik sorunlarda s›n›f ay›r›m› gözetmedi¤i için, son derece hatal›d›r. Akademik sorunlardaki gerçek, Marksizm-Leninizm gerçe¤i, proletaryan›n kavrad›¤› Mao Zedung düflüncesi, burjuvaziyi çoktan geride b›rakm›fl ve onu yenilgiye u¤ratm›flt›r. Rapordaki formülasyon, Raporu kaleme alanlar›n burjuvazinin sözde akademik yetkililerine övgüler düzenlediklerini ve prestijlerini yeniden kazanmalar›na yard›mc› olduklar›n›, akademik çevrelerde proletaryan›n temsilcileri olan yeni güçlerden nefret ettiklerini ve bu güçleri bask› alt›na ald›klar›n› göstermektedir. 6. Baflkan Mao s›k s›k, y›k›m olmadan infla olmaz der. Y›k›m, elefltiri ve red yani devrim demektir. Bu meselelerin çözümlenmesini de yani inflay› da kapsar. Öne y›k›m› koyun. Geliflim içinde inflay› da gerçeklefltireceksiniz. Marksizm-Leninizm, Mao Zedung düflüncesi, burjuva ideolojisini yok etme mücadelesi içinde olufltu ve sürekli bir geliflim gösterdi. Fakat bu Rapor, “infla olmadan, gerçek ve kapsaml› bir y›k›m olamaz” diye iddia ediyor. Bu burjuva ideolojisinin y›k›lmas›n› ve proletarya ideolojisinin inflas›n› yasaklamak anlam›na gelir. Baflkan Mao Zedung’un düflüncesi-
ne taban tabana z›tt›r. Burjuva ideolojisinin genifl çapta yok edilmesi için yürüttü¤ümüz, devrimci mücadeleye karfl›d›r. Proletaryan›n herhangi bir flekilde devrim yapmas›n› yasaklamaktad›r. 7. Rapor, “Daima kendi bafllar›na buyruk hareket eden ve insanlar› kendi güçleriyle bast›rmaya çal›flan, y›k›c› ö¤renciler gibi hareket etmemeliyiz” diye aç›klamada bulunuyor ve devamla “Sol’un akademik iflçilerinin, burjuva uzmanlar›n›n ve y›k›c› ö¤rencilerin yolunu tutma fleklindeki herhangi bir e¤ilimine karfl› tedbir almal›y›z” diyor. “Y›k›c› ö¤renciler”den kas›t nedir? “Y›k›c› ö¤renciler” kimlerdir? Proletarya burjuvaziye boyun e¤dirmek için diktatörlü¤e baflvurmamal› m›d›r? Proletaryan›n akademik çal›flmalar›, burjuvazininkileri bast›rmamal› yerlerinden söküp atmamal› m›d›r? Ve e¤er proletaryan›n akademik çal›flmas›, burjuvazinin akademik çal›flmas›n› bast›r›r ve onu bulundu¤u yerden söküp atarsa, bu “y›k›c› ö¤renciler” gibi hareket etmek fleklinde kabul edilebilir mi? Rapor, sald›r›s›n› proleter Solu’na yöneltmektedir. Aç›kt›r ki, Rapor’un amac› Marksist-Leninistlere “y›k›c› ö¤renciler” damgas›n› yap›flt›rmak, böylelikle gerçek burjuva y›k›c› ö¤rencileri desteklemek ve onlar›n akademik çevrelerde tekel kurmalar›n› sa¤lamakt›r. Gerçekten de, bu yetki sahibi Partili kifliler, burjuva y›k›c› ö¤rencileri ve Partiye s›zan burjuva temsilcilerini destekleyerek, kapitalist yolu tutmakla, Partinin ad›n› emellerine alet eden büyük Parti y›k›c›lar›d›rlar. Kitap okumazlar, günlük bas›n› izlemezler, kitlelerle ba¤lar› yoktur, hiçbir fley ö¤renmezler ve sadece “bafl›na buyruk bir biçimde hareket etmeye ve insanlar› güçleri ile boyun e¤dirmeye” bel ba¤larlar. 8. Bu Rapor’u haz›rlayanlar, gizli amaçlar› için, kas›tl› çabalarla, kar›fl›kl›k yaratmak, s›n›fsal çizgiyi buland›rmak ve halk› mücadelenin hedeflerinden sapt›rmak için güvenilir Sol hakk›nda iadei itibar kampanyas›n›n aç›lmas› talebinde bulunuyorlar. Sol hakk›nda dosya tutmakla yola ç›kt›lar, ona sald›rmak için türlü bahaneler icat etmeye çal›flt›lar. “‹adei itibar kampanyas›” vas›tas›yla Sol’un saflar›n› parçalama fleklindeki bofl bir umutla, sald›r›lar›n› daha da artt›rmaya niyetlendiler. Baflkan Mao’nun Sol’un korunmas› ve desteklenmesi, onun inflaas›na ve saflar›n›n genifllemesine özenle dikkat gösterilmesi fleklindeki, berrak politikas›na aç›kça karfl› koydular. Öte yandan, burjuva temsilcilerine, revizyonistlere ve döneklere, Partiye s›zan ve onun içine s›¤›nan bu unsurlara “Güvenilir Sol” unvan›n› verdiler. Burjuva Sa¤c›lar›’n›n gururunu okflamaya çal›flmakta ve proleter Sol’un ruhunu bo¤maya çal›flmaktad›rlar. Yürekleri, proletaryaya kin, burjuvaziye sevgi ile doludur. Raporun yazarlar›, iflte böylesine bir burjuva kardefllik anlay›fl›n› kaleme alm›fllard›r. 9. ‹deolojik cephede, proletaryan›n burjuvazinin temsilcilerine karfl› yeni ve fliddetli mücadelesinin henüz bafllad›¤› bir s›rada mücadelenin daha bafllamam›fl ya da henüz bafllam›fl oldu¤u birçok yer ve çevrede, Parti komitelerinin ço¤u büyük mücadeledeki önderlik görevi hakk›nda çok geri bir anlay›fla sahiptirler.
21
54 Önderlikleri de bilinçli ve etkin olmaktan uzakt›r. Rapor, mücadelenin “yönetim alt›nda”, “basiretli bir flekilde”, “ihtiyatla”, “ilgili yönetici kademelerin onay›yla” yürütülmesi gerekti¤ini tekrar tekrar vurguluyor. Bütün bunlar Proleter solunun k›s›tlanmas›na, elini kolunu ba¤lamak için önüne tabular, emirler konmas›na, Proleter Kültür Devrimi’nin önüne her türlü engelin ç›kart›lmas›na hizmet etmektedir. Tek kelime ile, Raporu yazanlar, kültür devrimini frenlemeye ve intikam h›rs›yla dolu olarak karfl› sald›r›ya geçmeye haz›rlanmaktad›rlar. Gerici burjuva “yetkilileri”ni reddeden ve proleter Sol’u taraf›ndan yaz›lm›fl bulunan makalelere gelince, bu makalelerin yay›nlanm›fl olanlar›ndan nefret etmek, henüz yay›nlanmam›fl olanlar›n› ise bast›rmaya çal›flmaktad›rlar. Öte yandan, y›llard›r bas›n›m›z›, radyomuzu, dergilerimizi, kitaplar›m›z›, ders kitaplar›m›z›, platformlar›m›z›, edebi çal›flmalar›m›z›, sinemam›z›, dram›m›z›, balat ve hikayelerimizi, güzel sanatlar›m›z›, müzi¤imizi, dans›m›z› v.s’yi y›llarca iflgal edip, proletaryan›n önderli¤ine baflvurmayanlar›, herhangi bir onaylanman›n ihtiyac›n› duymayanlar›, kötü kiflilerin dizginlerini kap›p koyveriyorlar 10. fiimdiki mücadele Mao Zedung çizgisinin Kültür Devrimine uygulanmas› veya buna karfl›
ç›k›lmas› üzerinde odaklaflmaktad›r. Buna ra¤men Rapor flu aç›klamada bulunuyor. “Bu mücadelede, Mao Zedung düflüncesinin yol göstericili¤inde, bu sorunun çözüm yolunu bulaca¤›z. (Yani, akademik alanda burjuva ideolojisinin tasfiyesi.)” Yoldafl Mao Zedung kültürel ve ideolojik cephede proletarya için y›llar önce, “Yeni Demokrasi Üzerine”, “Yenan Forumunda Edebiyat ve Sanat Üzerine Konuflmalar”, “Liangflan ‹syanc›lar›na Kat›lmak ‹çin Kaç›fl” adl› oyunu gördükten sonra “Yenan Pekin Tiyatro ve Operas›na Mektup”, “Halk ‹çindeki Çeliflkilerin Do¤ru Bir Biçimde Ele Al›nmas›” ve “Çin Komünist Partisinin Propaganda Çal›flmas› Üzerine Ulusal Konferans›ndaki Konuflma” bafll›kl› yaz›lar›yla açm›flt›. Buna ra¤men Rapor, Mao Zedung düflüncesinin bu yolu açmad›¤›n› ve flimdi açmas› gerekti¤inde ›srar ediyor. Rapor, “Mao Zedung düflüncesinin öncülü¤ü alt›nda” sanca¤›n› bir kalkan olarak kullan›p aç›kça, Mao Zedung düflüncesine karfl› bir yol, modern revizyonizm, kapitalizmin restorasyonunun yolunu açmaya çal›flmaktad›r. K›sacas›, Rapor, sosyalist devrimin sonuna kadar götürülmesine, Baflkan Mao Zedung’un bafl›nda bulundu¤u Parti Merkez Komitesinin
PUSULA HER ALANDA BURJUVAZ‹N‹N ÜZER‹M‹ZDEK‹ ETK‹S‹N‹ KIRALIM! S›n›f savafl›m›nda s›n›f bilinçli proleterler iflçi s›n›f› baflta olmak üzere, emekçileri ve ezilenleri örgütleyemedi¤i sürece kendisini örgütleyemez. Kendisini örgütlemeyi baflarabildi¤i oranda da toplumun sömürülen ve ezilen s›n›f ve katmanlar›n› örgütlemeyi baflar›r. Proletarya flunu çok iyi bilmektedir ki; sadece kendi gücü ve örgütlülü¤üyle zafer kazanamaz. Zafer kazanmak, zaferi pekifltirmek için devrimden ç›kar› olan, devrimde yer alabilecek bütün s›n›f ve tabakalarla birleflmek, onlarla bütünleflmek zorundad›r. Devrimi yapacak olan kitlelerse, ona öncülük ve önderlik edecek olan proletaryad›r. Proletarya düflünselörgütsel-yönetsel her alanda tam bir s›n›f bilincine sahip olmadan önder ve öncü rolünü oynayamaz. Örgütsel ve yönetsel rol oynamak demek, süreci, gerçekli¤i, somutu çözümlemek, bu çözümleme ›fl›¤›nda politikalar belirleyip, kitleleri ve partiyi örgütlemektir. Bu zorlu ve a¤›r görevi baflarmak, tam ve kapsaml› bir s›n›f bilinciyle mümkündür. Tam bir s›n›f bilincine sahip olmak demek, burjuvaziye karfl› her alanda sürekli ve kesintisiz olarak çok yönlü ideolojik mücadeleyi yürütmeyi baflarabilmektir. Düflünme tarz›nda tek yanl›l›k, yüzeysellik, üstün körülük, düflüncemizde burjuva etkisini yaflatmak, var etmek demektir. Düflünme tarz›nda proleterleflememek, devrimcileflememek demektir. Olaylar› gözlemleme, de¤erlendirme ve çözümleme tarz›nda her subjektif ve dogmatik yaklafl›m, bilimsel olmayan her de¤erlendirme ve çözümleme burjuva etkisini içimizde yaflatmak demektir. Bu bilimsel tespiti parti içi örgütleme ve düzenleme sorunlar›nda elefltiri-özelefltiri,demokratik merkeziyetçilik meselesinde, hata ve zaaflara karfl› mücadele yönteminde, kitleleri örgütleme çizgisinde, devrimci savafl çizgisinde vb. birçok olguda aç›klayabiliriz.
Proletarya Partisi’nin do¤ru önderlik yöntemi için kitleleri örgütlemede uymas› gereken vazgeçilmez ilke “kitlelerden kitlelere” ilkesidir, bu ilke uygulanm›yorsa, örgütleme alan›nda burjuvazinin etkisi yaflat›l›yor, varl›¤›na müsaade ediliyor demektir. Kitlelerin da¤›n›k ve sistemleflmemifl düzensiz fikirlerini almak ve onlar› inceleyerek derli toplu sistemli fikirler haline getirmek, bu fikirlerle yeniden kitlelere gitmek ve kitlelere bunlar› kendi fikirleri olarak benimseyene, onlara s›k› s›k›ya sar›lana ve onlar› eyleme dönüfltürene kadar bu fikirleri aç›klamak, benimsemeleri için yo¤un emek ve çaba sarfetmek,bu ilkeye göre hareket etmek demektir. Ve kitleler bu fikirlerin do¤ru oldu¤unu bizzat kendi eylemleri içinde s›namal›d›r. Böylece fikirlerin her defas›nda daha do¤ru, daha canl› ve daha zengin bir hale gelmesi için bu çal›flmay› tekrarlamal›d›r. Bu bilgilere ulaflmak Marksist bilgi teorisidir, bu süreç bu tarzda iflletilmeyip, yanl›fl ya da eksik, tamamlanmam›fl bir flekilde iflletiliyorsa, Marksist bilgiye de¤il, burjuva bilgiye sahip olunur. Yani burjuvazinin etkisi kitle çizgimizde, bilgilenme sürecimizde etkili oluyor, varl›¤›n› sürdürüyor demektir. Burjuvazi bofllukta aranmaz. Burjuvaziye karfl› olmak, onun etki gücünden kurtulmak, s›yr›lmak, etkisi alt›na girmemek demek somutta, yaflam›n, mücadelenin zengin çeliflkilerini çözümleme gücüyle ona karfl› durulur, demektir. Bu da yapay soyut sloganlarla, soyut söylemlerle de¤il, somutlu¤u ifade etmekten, gerçekli¤i aç›klamaktan, somutlu¤u çözümlemekten geçer, bu görev soyut ifadelerle baflar›lamaz. Unutmamak gerekir ki gerçeklikten, somutluktan, ilkelerden her uzaklaflma (düflünsel-de¤erlendirme-çözümleme-uygulama) burjuvazinin etkisi alt›na girmek, burjuvazinin varl›¤›yla beraber yaflamak demektir. Önderlik yapmak çok yönlü, çok kap-
Kültür Devrimi çizgisine karfl› ç›kmakta, proleter Solu’na sald›rmakta, burjuva Sa¤›’n› korumakta, böylelikle kapitalizmin restorasyonuna kamuoyu haz›rlamaktad›r. Bu, Parti içinde burjuva ideolojisinin bir yans›mas›d›r. Tamamen revizyonizmdir. Bu revizyonist çizgiye karfl› mücadele etmek Parti ve devletin kaderi ve gelece¤i, Parti ve devletin kaynaflmas›n›n ve dünya devriminin gelece¤i bak›m›ndan hayati öneme haiz birinci dereceden bir meseledir. Bütün düzeydeki Parti komiteleri, KDSG’nin haz›rlad›¤› Mevcut Akademik Tart›flmalar Üzerine Rapor Tasla¤›’n› uygulamaya derhal son vermelidirler. Bütün Parti, Yoldafl Mao Zedung’un, Proleter Kültür Devrimi’nin yüce sanca¤›n› yükseklerde tutun, Partiye ve sosyalizme karfl› ç›kan sözde akademik yetkililerin gerici burjuva tavr›n› enine boyuna teflhir edin, akademik çal›flma, e¤itim, gazetecilik, edebiyat ve sanat ve yay›n alan›ndaki gerici burjuva fikirlerini enine boyuna elefltirin ve reddedin, kültür alan›nda önderli¤i ele geçirin. Bunu gerçeklefltirebilmek için de, Partiye, hükümete, orduya ve bütün kültür alanlar›na s›zm›fl olan bu burjuvazinin temsilcilerinin elefltirilmesi ve reddedilmeleri de gereklidir, ve onlar›n temizlenmeleri, baz›lar›n›n da baflka mevkilere transfer edilmeleri gerekir. saml› bilgi ve tecrübeye, örgütleme ve yönetme gücüne ve devrimci kapasiteye dayan›r. Bu güç ve kapasiteye bir anda var›lamayacak, bir-iki devrimci pratikle elde edilemeyecek, kulaktan dolma yar›m bilgiyle de kazan›lamayacakt›r. Örgütleme ve yönetme gücü, do¤ru bir bilgilenme ve do¤ru bir örgütlenme yöntemiyle elde edilir. ‹flçilerin, köylülerin, kamu ve semt emekçilerinin, tutsak yak›nlar›n›n, ö¤rencilerin irili ufakl›, küçük ve orta çapl› direnifl ve eylemlikleri olmaktad›r, örgütlenen bu eylemliklerin ve mücadelelerin yaratt›¤› kazand›rd›¤› tecrübelerinin toparlanmas› yap›lmak zorundad›r. Bu tecrübeleri do¤ru dürüst elde etmek yerine eylemliklere, mücadelelere uzaktan, yüzeysel üstün körü bir göz atmakla, yar›m yamalak toparlanan bilgiyle, bu eylemliklerin bizzat içinde yer almadan, örgütleme ve mücadele içinde olmadan bir de¤erlendirme yapmakla, “tecrübe” toparlanamaz. Tamamlanmam›fl bilgilerle yeni bir devrimci pratik örgütlenmek istendi¤inde bunu baflarmak için örgütleme ad›mlar› at›ld›¤›nda subjektif (eksik yetersiz, tamamlanmam›fl) bilgi ve de¤erlendirme sonucu “tecrübe ç›karma” yönteminden dolay›, yine burjuvazinin üzerimizdeki etkisinden kurtulunamaz yine örgütsel baflar›s›zl›ktan kaç›n›lamaz. Kendi öznel düflüncelerini (böyle san›yorum, öyle düflünüyorum, böyle de¤erlendiriyorum gibi), tespit ve de¤erlendirmelerini -ki bunlar›n elde edilmesi yukar›da bahsetmeye çal›flt›¤›m›z burjuva tarzda olmufltur- gerçe¤in yerine öznel düflünceyi koymaya çal›fl›p, ileri do¤ru ad›m at›lmaya çal›fl›l›rsa, kitlelerin yaflad›¤› gerçeklikten kopuk, bürokratik bir önderlik yap›lm›fl olunur. Bu tarz bir önderlik anlay›fl›yla ne etkili bir kitle örgütlemesi, ne yeterli bir propaganda ve ajitasyon çal›flmas› yürütülür, ne de dünden farkl› ileri bir örgütsel ad›m at›lm›fl olunur. Önderlik konusunda, uygulanmas› gereken yöntem fludur: Önce do¤ru fikirlere sahip olmak gerekir. Do¤ru fikirlere sahip olunmadan do¤ru önderlik görevi yap›lamaz. Bunun için kitlelerin her konuda derli toplu olmayan henüz her yönüyle bütünlüklü olmayan, bölük pörçük, içinde eksikli¤i yanl›fll›¤› tafl›ma özelli¤ini dikkate alarak,fikirlerini almak, bunlar› devrim ve örgütleme biliminin havuzunda, gerçekli¤in yasalar›nda ay›klay›p, derli toplu ha-
11-24 Ağustos 2006 Hepsinin ötesinde, kültür devriminin yönetilmesi çal›flmas›nda bu kiflilere güvenmemeliyiz. Buna ra¤men, baz›lar›n›n hala bu tür çal›flmalarda bulunduklar› ve bulunmaya devam ettikleri de bir gerçektir ve son derece tehlikelidir, fleklindeki talimatlar›n› izlemelidir. Partiye, hükümete, orduya ve çeflitli kültür alanlar›na s›zm›fl bulunan burjuvazinin bu temsilcileri, karfl›-devrimci revizyonistler tak›m›d›r. fiartlar elverdi¤inde, siyasi iktidar› ele geçirecek ve proletaryan›n diktatörlü¤ünü, burjuvazinin diktatörlü¤üne dönüfltüreceklerdir. Baz›lar›n› flimdiden tespit etmifl bulunuyoruz. Baz›lar›n› ise daha henüz de¤il. Aram›zda hala bar›nan Kruflçev gibi baz› flah›slara, hala güven besliyor ve onlara halef muamelesi yap›yoruz. Her düzeyden Parti komitesi bu meseleye tam bir dikkat göstermelidir. Bu Tamim, 12 fiubat 1966 tarihinde Merkez Komitesince yay›nlanan hatal› belge ile birlikte, Parti ilçe komiteleri, kültür örgütlerindeki Parti komiteleri, ordudaki alay düzeyindeki Parti komitelerine kadar ulaflt›r›lmal›d›r. Bu komitelerden bu iki belgeden hangisinin do¤ru, hangisinin yanl›fl oldu¤unu, bu belgeler üzerine kavray›fllar›n›, baflar› ve hatalar›n› tart›flmalar› talep edilmektedir. Devam edecek le getirmek ve bu bilgilerle yeniden kitlelere gitmek, bu fikirlerde ve çal›flmada ›srar etmek ve bu fikirleri bir önceki uygulamadan daha kapsaml› bir flekilde derinli¤ine uygulamak, iflte önderli¤in temel yöntemi budur. Öznelci, bürokratik, önderlik yönteminden bahsedildi¤inde düflüncede ve uygulanan yöntemde burjuvazinin etkisinden bahsediliyor demektir. Burjuvazinin düflünsel ve yöntemsel uygulamalardaki etki gücünden, onun varl›¤›ndan bahsediliyor demektir. Burjuvazinin bu somutlukta yaflayan etkisinden, onun var olan gücünden bahsediliyor demektedir. Soyut ve gerçek olmayan, somutluktan ve yaflananlardan kopuk, soyut, hayali bir burjuvaziden ve somut olmayan mücadeleden bahsedilmiyor demektir. Marksist-Leninist-Maoist teoriyi incelemek, somutun ve yaflanan sorunlar›n çözümüne yan›t olacak tarzda incelemek, araflt›r›p, ö¤renmek. Bu ö¤renmenin bir tarz›d›r. Di¤er önemli ö¤renme tarz› ise kitlelerdir. ‹flçilerdir, köylülerdir, tar›m iflçileridir, emekçi kad›nlard›r, ö¤rencilerdir, ulusal hareket içinde uzun süre savaflm›fl, komutanl›k yapm›fl olanlard›r, yazar ve ayd›nlard›r. Bütün s›n›flardan ve her çeflit insandan ö¤renmektir. Bunun için yaflam›n içine kalabal›¤›n ortas›na, çeliflkilerin derinli¤ine dalmakt›r. Kitleden kopuk devrimin bilgisine sahip olunmaz. Tam bir s›n›f bilinci için do¤ru bilgilenme sürecinde burjuvazinin (subjektif-dogmatik-kitlelerden kopuk) etkisini, varl›k gücünü k›rd›¤›m›z zaman doymak bilmeden ö¤renmek, usanmadan ö¤retmek proleter ilkesine gerçek anlamda sahip olunur. Bilimde cehalet, kitleler içinde olamama yoksullu¤u, s›n›f savafl›m›nda en büyük kötülükler, bunlard›r! ‹flçiler, köylüler, kamu emekçileri, emekçi kad›nlar, ö¤renciler için nas›l çal›flaca¤›z? Önce bunu ö¤renmeliyiz. Onlar için çal›flmak devrimi ve partiyi örgütlemektir. Onlar için çal›flmak, onlar› devrim için ayd›nlatmak, bilinçlendirmek, örgütlemektir. Düflüncenin, örgütleme ve yönetmeye ait her temel sorununda her somut ayr›nt›da burjuvazinin üzerimizdeki etkisi alt edildi¤i oranda, kitleler örgütlenir. Kitleler örgütlendi¤i oranda parti güçlenir.
22
11-24 Ağustos 2006
54
Filipinler Devrimi kararl› ad›mlarla ilerliyor! Filipinler’de son süreçte yükselen devlet terörü ve bunun karfl›s›nda geliflen direniflle ilgili olarak FKP’nin merkezi yay›n organ› Ang Bayan’›n 29 Temmuz’da yay›nlanan özel say›s›nda FKP Askeri Komisyonu Baflkan› imzas›yla “ABD önderli¤indeki terör savafl›na karfl› mücadele üzerine tart›flmada genel noktalar” bafll›kl› bir yaz› yay›nland›.
Filipinler’de Filipinler Komünist Partisi önderli¤indeki devrim mücadelesi yükseliflini sürdürüyor. “K›rsalda komünist isyanc›lar› temizleme” iddias›yla sefere ç›kan Filipinler Silahl› Kuvvetleri (FSK) ve Filipinler Ulusal Polisi (FUS) ve bunlara ba¤l› özel harekat timleri ve ölüm müfrezeleri, Halk Savafl› veren Yeni Halk Ordusu’nun etkili taktik sald›r›lar› karfl›s›nda çözümsüz kalmaktad›r. Filipinler’de son süreçte yükselen devlet terörü ve bunun karfl›s›nda geliflen direniflle ilgili olarak FKP’nin merkezi yay›n organ› Ang Bayan’›n 29 Temmuz’da yay›nlanan özel say›s›nda FKP Askeri Komisyonu Baflkan› imzas›yla “ABD önderli¤indeki terör savafl›na karfl› mücadele üzerine tart›flmada genel noktalar” bafll›kl› bir yaz› yay›nland›. Yaz›da ABD’nin yönetti¤i Arroyo rejiminin anti-terörizm ad› alt›nda silahl› devrimci harekete ve legal demokratik harekete yönelik ulus çap›nda devlet terörüne baflvurdu¤u vurgulanmaktad›r. Arroyo rejimi bu sald›r›lar› iktidarda kalmak, ABD’nin deste¤ini korumak ve sistemin içinde bulundu¤u sosyo-ekonomik siyasi krizi aflmak için gerçeklefltirmektedir. Yaz›da ayr›ca Filipinler devletinin silahl› gücü üzerinde de durulmaktad›r. 85 milyon insan›n yaflad›¤› Filipinler’de FSK’n›n 120 bin askeri varken FAS’un ise 115 bin polisi mevcuttur. FSK tüm güçlerini yo¤unlaflt›rd›¤›nda ülkedeki 128 gerilla cephesinin yaln›zca 12-15’ine ayn› anda sald›rabilmektedir. Bir umuda yolculuk daha ölümle sonuçland›. Emperyalist ya¤ma, talan vb. nedenlerle ülkelerinde yaflama koflullar› giderek zorlaflan milyonlarca insan çareyi yaflad›klar› yerlerden göç etmekte bulmaktalar. Ancak “umuda yolculuk” olarak da adland›r›lan bu göçün gerçekleflti¤i koflullar çok say›da insan›n yaflam›na mal olmay› sürdürüyor. Bunun en son örne¤i ise, ‹spanya’n›n Kanarya Adalar›’na
Yaz›da stratejik olarak FSK’n›n gücünün YHO’nun 10 kat› oldu¤unu ancak taktiksel olarak YHO’nun 10 kat daha güçlü oldu¤u vurgulanmaktad›r. Çünkü FSK halktan destek görmedi¤i için kör ve sa¤›r bir güç durumundad›r. YHO ise genifl kitle deste¤i sayesinde düflman›n zay›f noktalar›na en uygun zamanda taktik sald›r›lar gerçeklefltirme potansiyeline sahiptir. FSK ve FUS’un temel zay›fl›klar› kendilerinin ABD’nin ve yerli büyük kompradorlarla toprak a¤alar›n›n ç›karlar›n› savunuyor olmas›ndan kaynakl›d›r. Hükümetteki çürüme do¤al olarak silahl› güçlerini de etkilemektedir. Bu silahl› kuvvetler adaletsiz, kriz içinde ve bozuk bir düzeni korumaya çal›flmaktalar ve sistemin içinde bulundu¤u sosyo-ekonomik ve siyasi kriz de giderek derinleflmektedir. Devlet iç ve d›fl borç içinde batmakta ve bunu halka a¤›r vergiler yükleyerek ve iflsizli¤i art›rarak ç›karmaya çal›flmakta. Bununla birlikte egemen s›n›flar içindeki klikler aras› mücadele de derinleflmektedir. Bu duruma karfl›t olarak Yeni Halk Ordusu (YHO) ve onun silahl› tamamlay›c›lar› (halk milisleri ve öz savunma birimleri) iflçi s›n›f›n›n, köylülü¤ün ve orta sosyal tabakalar›n ulusal ve demokratik ç›kar ve talepleri için savaflmaktad›r. YHO Filipinler halk›n›n sahip oldu¤u bir sanayileflmeyi ve toprak reformunu savunmaktad›r. Ulusal egemenlik ve ba¤›ms›zl›k için mücadele etmektedir. Bu kuvvetler; halk›n, demokratik halk hükümetinin ve
BATI AFR‹KA
s›¤›nmaya çal›flan 28 Bat› Afrikal›n›n, bindikleri botun batmas› nedeniyle Atlantik
Okyanusu’nda bo¤ulmalar› oldu. 28 Bat› Afrikal›n›n cesetlerinin Bat› Sahara k›y›lar›na vurdu¤u belirtilirken, bu say›n›n daha da fazla oldu¤u tahmin ediliyor ve aramalar sürüyor. Ayr›ca, yaflam›n› yitirenlerin d›fl›nda, karaya ç›kabilen 49 mültecinin de tutukland›¤› söyleniyor. Afrika’dan Kanarya Adalar’›na gelen kaçak göçmen say›s›n›n son haftalarda artt›¤›na da dikkat çekiliyor.
demokratik kitle örgütlerinin silahl› kuvvetleridir. Ve en önemlisi FKP’nin önderli¤indedir. Yaz›da legal muhalefet partilerinden, legal DKÖ’lerden ve Arroyo karfl›t› asker ve polislerden oluflan genifl birleflik cephenin, 1986’da Marcos ve 2001’de Estrada örne¤inde oldu¤u gibi kendi gücüyle, bar›flç›l bir flekilde Arroyo rejimini devirmesinin mümkün oldu¤u vurgulanmaktad›r. Ancak Arroyo hükümeti, ABD emperyalizminin, kilisenin ve ifl çevrelerinin deste¤i ile bu muhalefete direnebilmektedir. Fakat bu destek de uzun vadede ifle yaramayacakt›r. Son dönemde kitlelerin talebi do¤rultusunda YHO stratejik savunma dahilinde taktik sald›r›lar›n› yo¤unlaflt›rmaktad›r. Güçlü bir kuvvetle, h›zl› ve sürpriz bir flekilde düflman›n zay›f noktalar›na sald›r›larda bulunmakta, silahlara el konulmaktad›r. YHO düflmandan silah ele geçirmeye özel önem vermektedir. Çünkü bu silahlarla yeni birimler oluflturulmaktad›r. Bunun yan›nda sabotajlara da önem verilerek düflman›n moralinin bozulmas› sa¤lanmaktad›r. YHO savaflta inisiyatifi ele geçirmifltir. Sa¤›r ve kör olan düflman nereye konsantre olaca¤›n› bilemedi¤i halde YHO gerillar›, düflman› derinlere çekip vurma, zay›f noklar›na yüklenme, düflman askeri dinlenirken kamp yerlerini basma vb. taktiklerle inisiyatifini gelifltirmektedir. Güney Afrikal› madenciler grevde Güney Afrika’daki binlerce maden iflçisi, ücret art›fl›, sosyal haklar vb. taleplerle grev yap›yor. Ücret art›fl›na dönük haftalard›r yap›lan görüflmelerden bir sonuç al›namad›¤› söylenmekte. Sendikalar en düflük ücret grubu için % 10.5, en yüksek için ise % 9 art›fl talep ediyor. En düflük gelir grubundakilerin eline geçen ayl›k ücret 220 Rand, yani
Yaz›da faflist sald›r›lara karfl› halk›n yükselen devrimci adalet talepleri için FKP’nin, Demokratik Halk Hükümeti’nin, Halk Ordusu’nun ve demokratik kitle örgütlerinin kararl› ve etkili bir flekilde devrimci adaleti sa¤lamak için çal›flmas› gerekti¤i vurgulanmaktad›r. Bununla birlikte YHO kendi bünyesinde özel birimler oluflturarak ve flehirdeki silahl› partizanlar›n› harekete geçirerek silahs›z DKÖ üye ve önderlerini katleden faflistlerin ve ölüm müfrezelerinin ele bafllar›n› cezaland›rmaktad›r. Bununla birlikte hedefte olan, tehdit edilen faaliyetçilerin ve bask› alt›nda tutulan flehit yak›nlar›n›n korunmas› ve kurtar›lmas› da bu müfrezelerin görevleri aras›ndad›r. Yaz›da son olarak Arroyo rejiminin Markos döneminde oldu¤u gibi tüm legal sol parti ve örgütleri kapatarak iktidar› kendi ellerinde toplama ihtimalinin yüksek oldu¤u belirlemesi yap›larak buna karfl›n flehirlerde güçlü bir yeralt› örgütünün oluflturulmas›n›n önemi vurgulanmaktad›r.
GÜNEY AFR‹KA 250 Euro. Sendikalar›n ayr›ca hamilelik ve hastal›k ödemelerinde de art›fl istedi¤i belirtilmekte. fiu ana kadar ödenen miktar maafl›n % 60’›, sendikalar ise % 70 istiyor. Ayr›ca ifl güvencesine dönük de bir sosyal planlama talep ediliyor. Çünkü 1994’den beri maden sektöründe çal›flan yar›m mil-
yon vas›fs›z iflçi iflten ç›kar›lm›fl. Maden flirketleri bu zamana kadar grevden kaç›nm›fllar ve anlaflmazl›klar› uzlaflma yoluyla çözmeye gitmifller. Ortado¤u’da yaflanan kriz ise buradaki maden flirketlerinin kârlar›n› art›rmas›n› getirmifl ve kârlar› bugüne kadarki en üst seviyeye ç›km›fl. Birkaç y›l öncesinde var olma krizi yaflayan flirketler bile bu süreçte tam kapasite çal›flmakta.
23
54
Berlin sokaklar›nda ‹srail lanetlendi! Berlin, ‹srail siyonizmi ve arkas›ndaki güç ABD haydutlar›n› lanetleyen eylemlerle sars›l›yor. Binlerce kifli Filistin ve Lübnan halk›yla dayan›flma içinde sokaklara ç›k›yor. Geçti¤imiz günlerde Araplar›n ezici ço¤unlu¤unu oluflturdu¤u ve binlerce kiflinin kat›ld›¤› yürüyüfle, bir yenisi daha eklendi ve 5 bin kiflinin kat›ld›¤› bir yürüyüflle ‹srail ve ABD k›nand›. 29 Temmuz 2006 tarihinde düzenlenen yürüyüfl ve mitinge bizler, Berlin Türkiyeli ‹flçiler Derne¤i üyeleri ve Partizan okurlar› olarak AT‹F ve ILPS pankartlar› ve flamalar›yla kat›ld›k. Berlin’in ünlü Rote Rathaus Meydan›’nda bafllayan yürüyüfl, ö¤leden sonra saat 16:00’da bafllad› ve Potsdamma Platz’da bitti. Eylem üç saate yak›n sürdü. Bizler AT‹F pankart›m›z ve flamalar›m›z ve ayr›ca ILPS flamalar› ve pankart›yla yürüyüfl kortejinde yerimizi ald›k. Yok denecek kadar az say›da Alman›n kat›ld›¤› yürüyüflün ezici ço¤unlu¤u Arap kökenli göçmenlerden olufluyordu. Alman sol hareketinin, Alman otonomlar›n›n bu yürüyüfle hiç ilgi göstermemesi anlafl›l›r olmaktan uzakt›. Çok az say›da Türkiyelinin kat›ld›¤› yürüyüfle bizler bir gün öncesinden haber almam›za karfl›n, etkili bir biçimde kat›larak Filistin ve Lübnan halk›y-
la dayan›flmam›z› gösterdik. Özellikle gençlerin ABD ve ‹srail siyonizmini lanetleyen Almanca sloganlar›, hep bir a¤›zdan hayk›rmas› olumlu oldu ve kortejimize ilgiyi art›rd›. ABD’nin Irak’› iflgali döneminde yüz binlerin sokaklara döküldü¤ü an›msan›rsa, Alman ilerici ve devrimcilerinin ve de kendilerini emek yanl›s› gören sendikalar›n, ATTAC gibi yap›lanmalar›n bu yürüyüfle s›rt çevirmesi onlar›n gerçek kimliklerini bir kez daha sergilemesi aç›s›ndan olumlu oldu. Alman solunun k›l›n› bile k›p›rdatmamas›, ‹srail siyonizmini lanetlemek için sokaklara ç›kmamas›, ABD emperyalizmini bu soyk›r›m dolay›s›yla k›namay›p hareketsizli¤i seçmesi anlafl›l›r de¤il ama, gerçek olmaya devam ediyor. Sendikalar ve ATTAC türü yap›lanmalar için anlafl›lan bu durum (devlet yanl›s› ve devlet güdümünde olmalar› nedeniyle), Alman solu, otonom gruplar için soru iflareti olmay› sürdürüyor. (Berlin Partizan okurlar›)
Evrensel Bak›fl ULUSLARARASI MEDYA KALEM‹NDEN KAN DAMLATIYOR! Emperyalistler dünyaya hâkim olma arzular›n› sadece iflgaller ve katliamlarla hayata geçirmiyorlar. ‹deolojik sald›r›lar ve bunun bir parças› olarak da dezenformasyon genifl y›¤›nlar›n kafalar›n› buland›rmada, gerçeklerin ters yüz edilmesinde önemli bir rol oynuyor. Dezenformasyon, hakl›y› haks›z, haks›z› hakl›, katilleri masum, masumlar› katil veya katli vacip göstermede etkin bir yöntem olagelmifltir. Bu yöntemi hayata geçirme görevini ise egemenlerin güdümündeki veya do¤rudan sahip olduklar› burjuva medya, yani burjuvazinin kitle iletiflim araçlar› üstlenmifltir. Burjuva medya yine bu süreçte de sahibinin sesi olmay›, di¤er bir deyimle de misyonunu oynamay› sürdürüyor. Burjuva medyan›n, 11 Eylül’le birlikte artan bu yönlü çabalar›, sürece neredeyse yön verir hale gelmifltir. Baflta da ABD’nin medya kurulufllar› ABD emperyalizminin dünya halklar›na dönük ilan etti¤i savafl›n do¤rudan taraf› olmay›, iflgalleri ve katliamlar› meflru göstermeyi ve hatta “ak›l hocal›¤›” yapmay›, tüm bu katliam ve iflgalleri “Amerikan halk›na yönelmifl tehlike” karfl›s›nda, “meflru müdafaa” olarak sunmay› sürdürüyorlar. T›pk› flimdi de ‹srail’in Filistin ve Lübnan halklar›na dönük katliamlar›n› benzer argümanlarla sunduklar› gibi… Bugün bu koroya Avrupal› emperyalistlerin güdümündeki Avrupa medyas› da kat›lm›fl bulunuyor. Düne kadar timsah gözyafllar› içinde katliam ve iflgallere sözde karfl›ym›fl gibi davranan birçok Avrupa bas›n›, art›k, Siyonist lobinin de etkin olarak devreye girmesiyle, kalemlerinden
kan damlatmakta sak›nca görmüyorlar. Çünkü Avrupal› emperyalistler ç›karlar› gere¤i onaylam›yor gibi göründükleri ABD’nin sald›rganl›k politikalar›na ve de buna ba¤l› olarak ‹srail siyonizminin Filistin ve Lübnan’a dönük katliam sald›r›lar›na, art›k tam destek verdiklerini aç›kça ilan etmifl bulunuyorlar. Son haftalarda, Avrupa bas›n›nda say›s›z ‹srail yanl›s› makale ve yorum yay›nland›/yay›nlan›yor. Bu makale ve yorumlar›n tümünde gerçeklerin ters-yüz edilme çabas› aç›kça görülüyor. Örne¤in, Ortado¤u’da bugün yaflanan sürecin tek sorumlusu olarak HAMAS ve Hizbullah gösterilirken, ‹srail kendini savunmak zorunda kalan “masum bir kurban” olarak sunulmaya çal›fl›l›yor. Bununla da yetinilmiyor, bu iki örgütün kulland›¤› fliddetin kayna¤› Tahran ve Damaskus olarak gösterilmeye çal›fl›larak, emperyalistlerin ve Siyonistlerin bütün Ortado¤u’ya yaymaya çal›flt›klar› atefl, Suriye ve ‹ran hedefi iflaret edilerek körükleniyor. ‹srail’in emperyalist destekli s›n›r tan›mayan fliddeti, örne¤in en son Kana’da oldu¤u gibi, onlarca çocu¤un can›na mal oldu¤unda ise utangaçça en fazla “orant›s›z fliddet” aç›klamalar›na baflvuruluyor. Yani ‹srail’in kulland›¤› fliddete ve katliamlara karfl› de¤iller, sadece “dozun kaçmas›na”, “orant›n›n bozulmas›na” karfl›lar! “Orant› bozuldu¤unda” ise argümanlar› yine haz›r: ‹srail’in asl›nda sivil halka zarar vermemek için azami çaba içinde oldu¤u vurgusu yap›larak, ard›ndan da çocuk katliamlar›n› hakl› göstermek için, kad›n ve çocuklar›n Hizbullah veya Hamas taraf›ndan “kalkan”
11-24 Ağustos 2006
Yunanistan’dan ‹srail’i protesto Bir tarafta ‹srail siyonizminin katliam sald›r›lar› sürerken, buna karfl› hem Gazze’de hem de Lübnan’da halklar›n direnifli de sürmekte. Dünyan›n birçok yerinde direnifli sürdüren halklarla dayan›flma eylemleri artarak devam ediyor. Bu eylemlerden birisi de Yunanistan’da gerçeklefltirildi. 11 Temmuz Sal› günü bafllayan eylemler, her hafta tekrarlanarak devam ediyor. 25 Temmuz Sal› günü memur ve iflçi sendikalar›n›n da kat›l›m sa¤lad›¤› eylemler, Elefteria Park›’nda yap›lan mitingle bafllad›. Mitingde Yunanistan’da bulunan, Filistin, Lübnan ve Müslüman topluluklar› ad›na yap›lan konuflmalarda; “hepimiz Lübnanl›y›z, Filistinliyiz. Oradaki direnifl ile birlikteyiz, inan›yoruz ki direnifl kazanacakt›r, ‹srail kaybedecektir” denildi. Onlarca parti, dernek, demokratik kurum ve kuruluflun ortak organize etti¤i eylemlere, yaklafl›k 3 bin kifli kat›ld›. Önceki eylemlere oranla kat›l›m›n art›fl göstermesi, Yunanistan koflul-
olarak kullan›ld›¤› iddia ediliyor. Bugün art›k Almanya’n›n önde gelen gazeteleri sayfalar›n› sonuna kadar Siyonist örgütlere ve ‹srail’in sald›rganl›¤›n› meflru göstermeye çal›flan yönelimlere açm›fl bulunmaktalar. Günlük gazetelerde ve birçok yay›n organ›nda ç›kan yaz›lar insan›n kan›n› donduracak düzeyde. Mesela, Frankfurter Rundschau gazetesi Kudüs’deki ‹srail Üniversitesi’nde doçentlik yapan Martin Van Creveld’in flu yorumuna yer vermifl: “Gidiflat›n ne olaca¤› flu an belirsiz olabilir. Ancak Lübnan’daki sorun ‹srail’in afl›r› fliddet kullanmas› de¤ildir! Aksine, as›l sorun ‹srail’in bu meseleyi kökünden çözecek derecede bir fliddet kullanmaktan çekinmesi olur.” Creveld’in “gerçekçi politik çözüm” olarak sunulan bu yaklafl›m› di¤er yay›n organlar›ndan da destek almakta gecikmiyor ve hemen akabinde, ‹srail’in, Lübnan ve Filistin halklar›na tarifsiz ac›lar yaflatan askeri sald›r›lar›n›n, “kesin çözüm” için gerekli oldu¤u yaz›l›yor. Ancak, emperyalizmin ve siyonizmin bugün Ortado¤u’da estirdi¤i fliddet ve vahflet rüzgar›na “uyum” sa¤layan sadece ABD, Avrupa vd. emperyalistlerin medyas› de¤il. Onlar›n ülkemizdeki uzant›lar› da durumdan vazife ç›karmakta gecikmeyerek, “uygun pozisyona” girmifl bulunmaktalar. Asl›nda ise bu pozisyonlar›n› hep korudular. Ülkemizin uflak medyas› emperyalist politikalar›n hayata geçirilmesinde dezenformasyonlar›yla hep etkin rol oynad›lar. Bu politikalar do¤rultusunda, en baflta da hak alma mücadelelerini “terör”, hak alma mücadelesi içindeki devrimci-komünist-yurtsever ve tüm ilericileri “terörist” ilan ederek gerçekleri ters-yüz etme görevindeki yerlerini ald›lar ve almay› sürdürmekteler. Bu yönlü çabalar› bugün Türkiye egemenlerinin Lübnan’a asker gönderme e¤ilimi ile birlikte daha da artm›fl bulunuyor. Ortado¤u’daki pastadan kendilerine
lar› düflünüldü¤ünde (yaz sürecinden dolay›), oldukça olumlu bir geliflmedir. Mitingin bitmesinin ard›ndan, kitle önce Amerikan Konsoloslu¤u’na, ard›ndan da ‹srail Konsoloslu¤u’na do¤ru yürüyüfle geçti. Önceki eylemlere oranla polisin alm›fl oldu¤u yo¤un “güvenlik” önlemleri de gözlerden kaçmayan bir nokta oldu. Yürüyüfl boyunca “Katil Amerika-‹srail”, “Filistin’e özgürlük”, “Amerika Ortado¤u’dan defol”, “Yunanistan-Türkiye-Irak-Filistin hiçbir Amerikal› kalmayacak”, “‹srail’e ölüm” sloganlar› at›ld›. Konsoloslu¤a ulafl›ld›¤›nda ise ‹srail bayra¤› ve Bush posterleri yak›larak sald›r›lar protesto edildi. Eylemin sona erdirilmesi esnas›nda bir grubun polise tafl ve fiflek atmas› üzerine polis gaz bombalar›yla kitleye sald›rd›. Yer yer bölünmeler yaflanmas›na ra¤men kitlenin önemli bölümü kortejleri bozmadan Amerikan Konsoloslu¤u’na do¤ru yürüyüfle devam etti. Konsoloslu¤a ulafl›lmas›n›n ard›ndan, eylem sona erdirildi. Ayn› gün di¤er bir eylem de YKP (Yunanistan Komünist Partisi) sendikal örgütlenmesi PAME taraf›ndan gerçeklefltirildi. Her zaman oldu¤u gibi ayr› olarak yapt›klar› yürüyüfle 3 bin kifli kat›ld›. Yunanistan’da ayr›ca, Selanik ve Girit’te de protesto eylemleri gerçeklefltirildi. (Yunanistan’dan bir ‹K okuru)
“Kürt pay›”n›n düflece¤i hesab›n› yapan Türkiye egemenleri, bu e¤ilimle birlikte medyay› devreye daha yo¤un bir biçimde sokmakta gecikmediler. Bunun sonucudur ki, birçok medya kuruluflu, bombalanan Lübnan ve Filistin görüntülerinin, katledilen Lübnanl› ve Filistinlilerin yerine, “Hizbullah bombard›man› alt›nda ma¤dur kalan” ‹sraillilerin görüntülerine a¤›rl›k vermeye bafllad›. Sadece bu kadar de¤il tabii ki. “Derin” yorumlar›yla sürece “katk›” sunan plaza köfle yazarlar› ‹srail’in sald›rganl›¤›n› meflrulaflt›rma, direnen Ortado¤u halklar›n› ise “terörist” ilan etme yar›fl›na girmifl bulunuyorlar. Bunlar›n bafl›nda ise yine “eski solcu” diye tabir edilen kesim geliyor elbette. Mesela bunlar›n en az›l›lar›ndan olan Engin Ard›ç’›n yine “nevri dönüyormufl!” Bunun nedeni ise, ‹srail’in iflgal ve katliamla suçlanmas›ym›fl. Oysa ‹slam alemi ‹srail’in varl›¤›n› art›k tan›mal› ve bir daha da tart›flma konusu yapmamal›ym›fl! ‹srail’in yapt›¤› sadece terörist dincilerle savaflmakm›fl! K›sacas›; burjuva medya bir kez daha tarihi misyonunu yerine getirerek, uluslararas› düzeyde kaleminden kan damlatmay›, sahibinin sesi olmay›, böylelikle de büyük ço¤unlu¤u çocuk olan, binlerce insan›n katliama u¤rat›lmas›na ortak olmay› sürdürüyor. Halklar›n oluk oluk ak›t›lan kan›, bir yandan yine halklara meflru-hakl› gösterilmeye çal›fl›l›rken, di¤er yandan gözda¤› verilmek isteniyor. Dünyan›n dört bir yan›nda, tepkisiz, suskun ve korkak bir toplum yarat›lmaya çal›fl›l›yor ki, ya¤ma ve talan engelsiz hayata geçirilebilsin diye… Ancak egemenlerin ve de onlar›n medyalar›n›n tüm çabalar›na ra¤men m›zrak k›l›fa uymuyor… Halklar art›k gerçek düflmanlar›n› çok iyi biliyor ve görüyorlar. Bunun içindir ki tüm ülkelerdeki emekçi halklar her gün baflta Lübnan ve Filistin halklar›yla olmak üzere, Ortado¤u halklar›yla dayan›flmak için ard arda eylemler düzenliyor… Çünkü suskunluklar›n› koruduklar›nda s›ran›n kendilerine gelece¤ini biliyorlar!
24
11-24 Ağustos 2006
54
Kad›nlar art›k “Duygu”suz, adlar›ysa hala yok! 1980 sonras› ünlenen gazeteci-yazar Duygu Asena da kad›n sorunu denildi¤inde akla gelen, ülkemizde ismi feminizm ile özdeflleflen isimlerin bafl›nda geliyordu. 27 Temmuz günü beyin tümörü teflhisiyle tedavi gördü¤ü Amerikan Hastanesi’nde hayat›n› kaybetti Duygu Asena. Yaflarken de, öldükten sonra da çokça konufluldu ve yaz›ld› üzerine.
Naz›m Hikmet kad›nlara dair “Sofradaki yeri öküzümüzden sonra gelen kad›nlar›m›z...” demiflti. Yaflam›n her an›nda olmalar›na, bafllang›c›ndan sonuna kadar büyük bir emek harcamalar›na ra¤men, kad›nlar kendileri var olup da ad› olmayanlar, en önemlisi de haklar› olmayanlar olmaya devam ediyorlar. Bu hak olmama durumu içinde yaflad›¤›m›z toplumda kuflkusuz sadece kad›nlar› de¤il, bütün kesimleri etkiliyor, ancak kad›nlar›n yaflad›klar› belki birkaç kat daha katmerli olan›. Yine flüphesiz burada kastedilen kad›nlar, emekçi kad›nlar, zor yaflam koflullar›n›n üstüne kad›n olman›n zorlu¤unu yaflayanlar... Yoksa “kad›nlar yönetse böyle mi olur?” diye serzeniflte bulunan feministlere geçmiflte en iyi cevab› dün “demir yumruk” olarak an›lan ‹ngiltere Baflbakan› Margaret Thatcher vermekteyken, bugün Ortado¤u’yu kana bulama senaryolar›n› büyük bir ifltahla icra eden Condelleezza Rice veriyor. Sadece “kad›n duyarl›l›¤›”n›n yetmeyece¤inin, önemli olan›n hangi s›n›fa taraf oldu¤unuz meselesinin ülkemiz örne¤ini ise vakti zaman›nda Tansu Çiller oluflturmufltu. “Bu ülke için kurflun atan da, kurflun yiyen de flereflidir” vb. sözlerle döneminin faili meçhullerini, yarg›s›z infazlar›n› sahiplenen Çiller gibileri kuflkusuz kad›n sorununun ayn› zamanda bir sistem sorunu oldu¤unu gözler önüne seriyor, kad›n›n kurtulufl mücadelesinin toplumsal hak ve özgürlükler mücadelesinden ayr› ele al›namayaca¤›n› görmek isteyenlere ortaya koyuyordu. 1980 sonras› ünlenen gazeteci-yazar Duygu Asena da kad›n sorunu denildi¤inde akla gelen, ülkemizde ismi feminizm ile özdeflleflen isimlerin bafl›nda geliyordu. 27 Temmuz günü beyin tümörü teflhisiyle tedavi gördü¤ü Amerikan Hastanesi’nde hayat›n› kaybetti Duygu Asena. Yaflarken de, öldükten sonra da çokça konufluldu ve yaz›ld› üzerine. Söyledikleri ve savunduklar›na geçmeden önce yaflam›na k›saca de¤inelim Duygu Asena’n›n.
“Sözler de¤il, yaflam parlak ve özgür olmal›!” Gazeteci-yazar Duygu Asena, 19 Nisan 1946’da ‹stanbul’da do¤du. M. Kemal Atatürk’ün yaveri CHP milletvekillerinden Ali fievket Öndersev’in torunu olan
Asena, Kad›köy Özel K›z Koleji, ard›ndan ‹stanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nde Pedagoji bölümünden mezun oldu. Asena, Haseki Hastanesi Çocuk Klini¤i ve ‹stanbul Üniversitesi Çocuklarevi’nde Pedagog, bir reklâm flirketinde metin yazar› olarak çal›flt›. Gazetecili¤e 1972 y›l›nda Hürriyet Gazetesi’nde bafllayan Asena; Kelebek Gazetesi’nde köfle yazarl›¤›, Ayr›nt›l› Haber Gazetesi’nde muhabirlik yapt›. 1976-78 y›llar› aras›nda Man Ajans’ta metin yazarl›¤› görevinde bulunan, 1978’de Geliflim Yay›nlar›’na Genel Yay›n Yönetmeni olarak giren Asena, “Kad›nca”, “Onyedi”, “Ev Kad›n›”, “Bella Bayan”, “First”, “Kim”, “Negatif” dergilerini yönetti. Bu dönemde Söz, Sabah, Günefl gazetelerinde köfle yazarl›¤›, yöneticilik ve röportaj yazarl›¤› yapan Asena, 1992-1997 y›llar› aras›nda TRT-2’deki “Ondan Sonra” program›n› haz›rlay›p sundu. Duygu Asena, Milliyet Gazetesi’nde bafllad›¤› köfle yazarl›¤›n› Cumhuriyet, Yar›n ve Vatan gazetelerinde sürdürdü. Asena, 1987 y›l›nda yay›nlanan ve bir y›l içinde 40 bask› yaparak sat›fl rekoru, ard›ndan filme çekilerek gifle rekoru k›ran “Kad›n›n Ad› Yok” kitab›yla ünlendi. Bu kitap, 1998 y›l›nda Baflbakanl›k
r›na geçmeden önce onun hakk›nda dilden dile anlat›lan yap›lm›fl bir haks›zl›¤a da de¤inmek gerekir. Anlat›lan hikâye Duygu Asena’n›n Naz›m Hikmet’e “kartpostal flairi” dedi¤i, Can Yücel”in de buna argo sözlerle karfl›l›k verdi¤idir. Oysa Naz›m Hikmet”in “1950’den sonra yazd›klar› kartpostal fliirleriydi...” diyen flair Ece Ayhan’d›r. Duygu Asena’n›n yaflam›na ve durufluna bak›ld›¤›nda burjuva ve ilerici bir yazar oldu¤u net bir flekilde görülür. Ekonomik olarak rahat koflullarda büyümüfltür. Ancak ald›¤› burjuva e¤itimin getirdi¤i birikim zamanla baz› haks›zl›klar› görmesini de beraberinde getirmifltir. Anne ve babas›n›n k›sa aral› ölümlerinin ard›ndan eflinden ayr›larak “kad›nlar›n özgürlü¤ü”nü sorgular ve toplumdaki feodal de¤er yarg›lar›n›n karfl›s›nda yar al›r. Kad›nlarla ilgili tabulara de¤inen yaz›lar› kimi kesimler taraf›ndan s›kça elefltirilir. Ancak yaflam› boyunca dile getirdiklerinin büyük ço¤unlu¤unu kentli kad›nlar›n sorunlar› oluflturur. Kentlerde yaflayan emekçi kad›nlardan da çok, yaln›zl›¤›n pençesindeki kendi olma hakk› kazanamam›fl kad›nlard›r onun yazd›klar›. Darbe koflullar› sonras›nda yazd›¤› ve en fazla bilinen kitab›
Küçükleri Muz›r Neflriyattan Koruma Kurulu taraf›ndan “muz›r” bulunarak yasakland›. ‹ki y›l süren dava sonucunda yay›m›na tekrar izin verilen kitap, ayn› y›l yönetmen At›f Y›lmaz taraf›ndan filme al›nd›. Gazeteci-yazar Asena, bu kitab›n devam› niteli¤inde olan “Asl›nda Aflk Da Yok” kitab›n› yay›nlad›. Asena’n›n, “Kad›n›n Ad› Yok-1987”, “Asl›nda Aflk Da Yok-1989”, “Kahramanlar Hep Erkek1992”, “De¤iflen Bir fiey Yok-1994”, “Aynada Aflk Vard›-1997”, “Asl›nda Özgürsün-2001”, “Aflk Gidiyorum Demez2003” ve “Paramparça-2004” isimli kitaplar› bulunuyor. Duygu Asena ayr›ca, “Umut Yar›da Kald›”, “Yar›n Cumartesi”, “Bay E” adl› üç filmde rol ald›.
“Kad›n›n Ad› Yok” birçok tabuya de¤inmesi, özgürlüklerin k›s›tland›¤› dönemde soruflturmaya maruz kalsa da bu yüzden büyük bask›lar görmez. ‹lgi oda¤› olmas› ve yaz›lar›n›n ve kendinin büyük bask›lara maruz kalmamas› esasen yazd›klar›n›n egemenler üzerinde “zararl› de¤il” düflüncesi uyand›rmas›ndan kaynakl›d›r. Nitekim 80 sonras› birçok insan a¤›r iflkencelerden geçirilip, ayd›n ve yazarlar hapislere at›l›p, kitaplara el konulurken O, bu bask›lara maruz kalmam›flt›r. Bunda kad›nlar›n yaflad›¤› sorunlar›n kayna¤›n› gösterdi¤i yerle birlikte sundu¤u çözüm de etkilidir kuflkusuz. “Feminist” olarak adland›r›lan birisi olarak Duygu Asena, sorunlar›n kayna¤›n› ço¤unlukla bireysel olarak gösterdi¤i gibi, çözümleri de kad›nlar›n bireysel ç›k›fllar›nda görmüfltür. Bugün feministlerin bir k›sm› “O, gerçek bir feminist de¤ildi”
“Özgür olan hangi kad›nlar?” Asena’n›n söyledikleri ve savundukla-
demektedirler, -sosyalist feministler gibiesasen bu konunun tart›fl›lmas›n› onlara b›rakarak savunduklar›n›n neye tekabül etti¤ini ortaya koymakt›r bizim amac›m›z. Kad›n cinselli¤i, kad›n bedeni, kad›nerkek iliflkileri, aflk ve duygusall›k üzerine onlarca yaz›s› olan Duygu Asena’n›n yaz›lar›nda -inceleyebildi¤imiz kadar›yla- k›rsal kesimde feodalizmin a¤›r boyunduru¤u alt›nda bulunan kad›nlar, kölece koflullarda çal›flan iflçi kad›nlar çok daha az yer tutar. Ancak bu de¤erlendirme baflta da söyledi¤imiz gibi burjuva bir yazar için çok abesle ifltigal bir durum de¤ildir. Ülkemiz “ayd›nlar›”n›n yaflanan bunca adaletsizlik ve eflitsizlik karfl›s›nda çok büyük bir ço¤unlu¤unun sesinin ç›kmad›¤›n› göz önüne al›rsak, burjuva bir yazar›n ancak belli bir ölçüde elefltirel yaklaflmas› çok da anlafl›lmaz gelmeyecektir. Hatta Duygu Asena Cumartesi Anneleri’nden, Manisa Davas›’na, Metin Göktepe cinayetine dek birçok toplumsal sorunu sahiplenmifl ve üzerine gitmifltir. Ancak bunlar kamuoyunda oldukça ses bulan, toplumun büyük ço¤unlu¤u taraf›ndan sahiplenilen sorunlard›r ve esasen bunlar› sahiplenmek de savunmak da büyük bir bedel ödemeyi gerektirmemektedir. Kendisini “yumuflak bir ifadeye” sahip olmakla betimlemesi do¤rudur, çünkü sistemin gerek emekçi kad›nlara gerekse halka karfl› yapt›klar› karfl›s›nda ya “yumuflak” birkaç kelime söylemifl, ya da sessiz kalmay› tercih etmifltir büyük ço¤unluk gibi. Duygu Asena, emekçi kad›nlar›n kurtulufl mücadelesinde söylenmemifl birçok tabuyu dile getirmesi ile an›lacakt›r. Ülkemiz gibi feodalizmle, kapitalizmin iç içe geçti¤i bir ülkede kad›nlar›n yaflad›klar›n› bir nebze de olsa dile getirmek ve bu yönlü küçük kazan›mlar sa¤lamak önemlidir. Devrimciler sorunun esas›n›n sistemden kaynakland›¤›n› söylemekle birlikte, kad›n sorununun afl›lmas› noktas›nda ufac›k bir bilinç s›çramas› yaratacak de¤ifliklikleri de anti-feodal mücadeleyi yükseltti¤i için desteklerler. Bu yönüyle tutucu de¤er yarg›lar›na karfl› savaflan ilerici yazarlar› sahiplenir, geri durduklar› noktalar› ise elefltirirler. Duygu Asena, sözle baz› gerçekleri dile getirse de flu bir gerçek ki, kad›n haklar› mücadelesini alanlarda yürütenlerden de¤ildi. Kalemi ile bu ifli yapmas›, onun yap›lacak çok fleyi yapmad›¤› gerçe¤ini ortadan kald›rmaz. Kürtçe konuflamayan analar›n F tipi hapishanelerde yaflad›klar› iletiflim sorunundan, 19 Aral›k’ta yak›lan kad›n tutsaklardan bahseden bir yaz›s›n› gördünüz mü? Ya yak›lan kad›n gerillalardan, Cennet Dirlik’ten mesela? Ne o, sizde mi “Bunlar›n kad›n kurtulufl hareketiyle ne ilgisi var?” diyenlerdensiniz? ‹flte bu yüzden ancak devrimle çözülebilir kad›n sorunu, sisteme dokunmay›p geçip, sadece birey diyenlerle de¤il...
25
54
11-24 Ağustos 2006
Çin Kültür Devrimi Tarihi
Dünyan›n ilk sosyalist ülkesi SSCB’nin 1956’da Kruflçev önderli¤inde modern revizyonizme sar›lmas› ve burjuvazinin kapitalist restorasyonu resmen ilan etmesiyle beraber, dünya burjuvazisi zafer naralar› atarken Çin’den k›z›l bir karfl› duruflun ad›d›r Çin Kültür Devrimi. Lenin yoldafl, devrim olduktan sonra ülke içerisindeki s›n›f mücadelesini flu flekilde anlat›yor; “Ülkemizde burjuvazi yenilgiye u¤rat›ld›, ama henüz kökü kaz›nmad›, yok edilmedi, hatta kesin olarak alt edilmedi bile.” Bu söz asl›nda sosyalizmin bir son de¤il bir bafllang›ç oldu¤unun ve art›k s›n›f mücadelesinin daha farkl› bir flekil ald›¤›n›n bir hat›rlatmas›d›r. Gerçekte sosyalizm ve temeli kolektivizme dayanan her sosyo-ekonomik yer (örne¤in k›z›l siyasi üstler) çeliflkilerin son buldu¤u de¤il, en yo¤un yafland›¤› yerdir. Baflkan Mao sosyalizmde çeliflkiler olabilece¤i konusunda yak›nanlara flu cevab› vermifltir; “Korkar›m ki baz›lar› sosyalizmde baz› çeliflkilerin olabilece¤ine inan›yor. Oysa ki, sosyalizm çeliflkilerle doludur. Devrim sadece bu çeliflkilere s›ran›n gelmesidir.” Sosyalizmde s›n›flar daha yok olmad›¤›ndan ve s›n›f savafl›m›n›n aslen daha üst bir seviyesine geçildi¤inden çeliflkileri devrimci yönde çözmek, devrimi “kurumsallaflt›rmak” önemli bir konu haline gelir. Tüm bunlar›n ›fl›¤›nda sürekli devrimin bir prati¤i olarak ve 1956 y›l›nda y›ld›z›n› parlatan modern revizyonizme karfl› Çin emekçi halk›n›n ve dünya proletaryas›n›n burjuvaziye att›¤› en a¤›r silledir Proleter Kültür Devrimi.
1966 y›l› Nisan’›nda Çin Halk Cumhuriyeti’ne gelen Jean Daubier; Çin Kültür Devrim Tarihi’ni kaleme alarak bunlar› bize aktar›yor. ‘66 y›l›nda Çin’de ö¤retmenlik yapmaya bafllayan Daubier, çok geçmeden Peking Review dergisinin Frans›zca bölümünde çal›flmaya bafll›yor. 1968 y›l›na kadar Çin’de kalan Daubier, bu s›rada Kültür Devrimi’ne de aktif olarak kat›l›yor. Tüm bu süre zarf›nda gözlemlediklerini sistemli bir halde bu kitapta topluyor. Bafllad›¤› tarihten itibaren Çin Kültür Devrimi’ni “sosyalizmin ölüflü”, “iktidar dalafl›”, “Mao’nun can çekiflmesi” olarak lanse etmeye çal›flan burjuvaziye ise en iyi ve dolu yan›t bu kitapla geliyor. Çünkü Daubier kitab› di¤er burjuva ayd›nlar› gibi d›flardan bakan bir gözle ve kayna¤› meçhul bilgilerle de¤il, Proleter Kültür Devrimi’nin içinden elde etti¤i bilgi ve gözlemlerle yaz›yor. Devrimi basit bir iktidar histerisi olarak göstermeye çabalayanlara, bunu böyle alg›layan oportünistlere karfl›, devrimin gerçekte ne kadar ciddi oldu¤unu ve proletarya diktatörlü¤ünün önemini gösteriyor yazar. Sadece Çin’de k›z›l siyasi iktidar›n neler yapt›¤›na dair bir kronolojik s›ralaman›n basmakal›pl›¤›ndan ç›kan Daubier; halk ve iktidar unsurlar› aras›ndaki çeliflkilerin, parti içindeki çeliflkilerin ve farkl› fraksiyonlar aras›ndaki çeliflkilerin nas›l ele al›nd›¤›n›, bunlarla nas›l mücadele edildi¤ini, MLM’nin ›fl›¤›nda bu sorunlar›n nas›l çözüldü¤ünü anlat›yor. Ama kitap sadece olaylara tak›lan klasik bir roman de¤il. Tam anlam›yla bir inceleme. Çünkü birinin neler yaflad›¤› de¤il, bir devrimden sonra halk inisiyatifinin nas›l tam olarak aya¤a dikildi¤i ve devrimi sahiplendi¤i anlat›l›yor. Bu faaliyet için kullan›labilecek pek çok teknik; kampanya, iki çizgi mücadelesi, kitlelerin ve kadrolar›n ideolojik ve politik e¤itimi, bunun nas›l yayg›nlaflt›r›ld›¤›, halk hareketinin var edilmesi gibi birçok konuda meselenin püf noktalar› veriliyor. Örne¤in kitapta 1966 y›l›nda ortaya ç›kan Onalt› May›s Müfrezesi adl› “sol” fraksiyon anlat›l›rken, halk›n önderli¤i, Komünist Partiyi nas›l sahiplendi¤i ortaya konuyor. Bu fraksiyon gerçekte, burjuvazinin eskiden beri besledi¤i bir fraksiyon olmas› ve köken olarak sa¤ olmas› ile biliniyor. Lakin hizmet
etti¤i burjuvaziye baflar› kap›lar›n› açamamas›n›n as›l etkeni KP de¤il, KP’nin halk inisiyatifini harekete geçirmesi. Halka karfl› aç›k yap›lan yönetim, toplumdaki disiplinin ve demokratik merkeziyetçili¤in irade birli¤ini güçlendirerek sa¤lanmas›n›n halk›n ideolojik-politik seviyesini nas›l gelifltirdi¤ini ve proleter demokrasinin nas›l burjuvaziye karfl› bir silah halini ald›¤›n› bu örnekte görmek mümkün. ‹deolojik mücadelenin bafl›ndan beri aktif ve politik yap›lmas› gerekti¤ini söyleyen Mao’nun Mavi Kar›ncalar›’n›n ideolojik mücadeleyi MLM’nin birçok kavram›yla beraber nas›l bir kampanya haline getirdi¤ini aktarmak iyi olacakt›r. Bu fraksiyonun belirlenmesi üzerine Parti komiteleri sadece flunlar›n yaz›l› oldu¤u afifller as›yor; “Kendini afl›r› solcu ilan edenlere dikkat edin; bunlar bal gibi de kendilerini gizleyen sa¤c›lar olabilirler, amaçlar› Proletarya Karargahlar›n› ve HKO’nu bölmektir. Ordu içinde 1 A¤ustos tarihinden sonra ortaya ç›kan bir avuç revizyonistin alafla¤› edilerek tasfiye edilmesinin ö¤ütlenmesi hatal› bir davran›flt›.” Her ne olursa olsun, bir insan›n ömrü bellidir ve devrim kiflilere ba¤lanamayacak kadar önemlidir. Ne Mao ne de KP aç›ktan bir teflhir hareketine giriflmeden meseleyi yapt›¤› bu kampanya çerçevesinde halka intikal ettirmifltir. Beklenen cevap çok geçmeden sokak duvarlar›na yaz›lmaya bafllanm›flt›r; “Kara Eller Kesilmelidir.” Çin’de “kara el” gizli ve kötü niyetli güç demekti. Halk politik önderli¤inin sadece basit bir imas› ile tüm ö¤rendikleri çerçevesinde harekete geçmifl ve k›sa bir süre sonra kendilerine ait duvar gazetelerinde ve mahalli yay›nlar›nda “sol” fraksiyonu deflifre etmifltir. Tüm bunlardan sonra ÇKP gerekeni yaparak fraksiyonda yapmak istediklerinde direnenlere karfl›n soruflturma açm›fl ve halk karfl›s›nda politik olarak elefltirmifltir. Peki, böyle bir anlay›fl s›n›f bilinçli proleter olmak isteyenlerin ne ifline yarayacakt›r? Aç›kt›r ki belki birço¤umuz devrimi göremeyecektir. Ancak k›z›l siyasi iktidarlar›n veya bir kolektifin/komitenin nas›l iflletilmesi gerekti¤i ve bunlar›n nas›l “küçük burjuva üsleri bombalayaca¤›” konusunda, faaliyetin bulundu¤u bir semt, üniversite,
Mamak 3. Kültür Sanat Festivali gerçeklefltirildi Mamak ‹flçi Kültür Evleri 4-6 A¤ustos tarihlerinde Mamak 3. Kültür ve Sanat Festivali’ni gerçeklefltirdi. “Yoksullu¤a ve Yozlaflmaya karfl› yeni bir dünya, yeni bir kültür” fliar›yla gerçeklefltirilen festivalde gün boyu çeflitli etkinlikler yap›ld›. Tekmezar Hac› Bektafl-› Veli Park›’nda 1. gün saat 19:30’da Dertli Divani, Hüseyin Aslan, Adana fiakirpafla, Sefaköy, Mamak ‹flçi Kültür Evlerinin fliir ve müzik topluluklar› yer ald›. 2. gün Mamak ‹flçi Kültür Evi’nde
kültür, sanat, politika sorunlar› ve ‹flçi Kültür Evleri konular›n› içeren sempozyumun ard›ndan Tekmezar Park›’nda akflam konser ve etkinlikler yap›ld›. 3. günü tiyatro gösterimi ve konserlerin yer ald›¤› etkinlik Tekmezar Park›’nda devam etti. ‹flçi Kültür Evlerinin, yeni bir dünya, yeni bir kültürün mümkün oldu¤u, yozlaflmaya karfl› halk kültürü (proleter kültürü) alternatifinin yaflama geçirilece¤inin güzel örne¤ini gerçeklefltiren ‹flçi Kültür Evlerinin çal›flma-
lar›na Mamak halk›n›n ilgisi yo¤undu. Halk›n ilgisine karfl›, sistemin festivali engelleme çabalar› da dikkat çekiyordu. Festival boyunca Tekmezar Park›’nda elektrikler kesilerek etkinlikler engellenmeye çal›fl›ld›. Ayr›ca park›n çevresinde sivil polis ve resmi polis araçlar›n›n yo¤unlu¤u dikkat çekiyordu. Biz de Festivalin 2. ve 3. günlerinde Tekmezar Park›’nda stand açarak; gazete, dergi ve kitaplar›m›z›n yer ald›¤› stand›m›zda, hapishane el ürünlerinin sat›fl›n› da yapt›k.
okul, köy, fabrika vb. proletarya diktatörlü¤ünün insanlar› ne flekilde sosyalist kiflili¤e yo¤uraca¤› konusunda fazlas›yla bilgi içermektedir. Kitap bu konular üzerine daha nice canl› örneklerle doludur. Her bir olay›n di¤eri ile iliflkisi ise bir bütün olarak MLM’nin topluma nas›l uygulanmas› gerekti¤ini göstermesidir. Kitap sadece Çin Kültür Devrimi’ni de¤il, s›n›fl› bir toplumda sosyalizmin temellerinin, k›z›l siyasi üslerin temellerinin ne flekilde at›laca¤›n› anlatmaktad›r. Özellikle halk inisiyatifinin hiçe say›ld›¤› “devrimlerin” ortal›kta dolaflt›¤›, halk y›¤›nlar›n›n iktidar taleplerinin seyreltilmeye çal›fl›ld›¤› bir süreçte ise Çin Kültür Devrimi Tarihi; özel bir anlam kazanmaktad›r. Halk olmadan, seçimlerle devrim olabilece¤ini hayk›ranlar›n karanl›k köflelerde unutturmaya çal›flt›¤› Çin Kültür Devrimi halen burjuvazinin en korkunç rüyas›d›r. Lenin, devrimden sonra Paris Komünü’nü hat›rlatarak “72 günü bir gün bile geçse ne mutlu bize” demiflti. ÇKD ise nice 72 günler var etmenin anahtar›n› tüm dünya halklar›na sunmufltur. Bugün bir köyde yap›lmas› gereken köylünün topra¤›n› “fedakar devrimci” olarak iflletmek de¤il, onlar› sokaklara “Kara eller kesilmelidir” yazan insanlar yapmakt›r. Bir ö¤renci derne¤inde, ö¤rencileri kendi haklar›n› savunan bir hale getirmek, inisiyatif kullanmalar›n› sa¤lamakt›r. Benzer olarak bir semtte uyuflturucuya, yozlaflmaya, çeteleflmeye, fuhufla karfl› devrimciler olarak de¤il, halk olarak tepki koymak ve mücadele etmektir. Mesele halk›n inisiyatifini bu denli hayata geçirebilmektir, Halk Savafl›’n› as›l olarak kitleleri örgütleyerek ve onlar›n inisiyatiflerini a盤a ç›kartarak zirvelere tafl›makt›r. Bu kitap bunun yol ve yöntemlerinin aç›kça verildi¤i güzel örneklerden birisidir. (Bir ‹K okuru)
EKD 1. Genel Kurulu’nu gerçeklefltirdi Emekçi Kad›nlar Derne¤i, 30 Temmuz’da düzenledi¤i 1. Genel Kurultay›’n› Makine Mühendisleri Odas›’nda gerçeklefltirdi. Örgütlenme sorunlar› ve dernek program› üzerine tart›flmalar›n yürütüldü¤ü kurultayda, kad›nlar›n aile, sa¤l›k, e¤itim, hukuk, cinsellik, kad›n bedeninin ticareti, siyasal alandaki sorunlar› ve kad›n örgütleriyle iliflkileri tart›fl›ld›. Kurultayda konuflan EKD Baflkan› Çiçek Otlu, TMY’nin kad›nlar›n haklar›n› elinden alaca¤›n› söyledi. Kad›nlar›n gerici yasalara karfl› tav›r almas› gerekti¤ini belirten Otlu, Türk ve Kürt kad›nlar›n› TMY’ye karfl› dayan›flmaya ça¤›rd›. Yap›lan konuflmalarla kad›nlar›n edilgenliklerini k›rarak mücadelenin her alan›nda ön plana ç›kmas› gerekti¤i vurgusu yap›ld›. Demokratik kitle örgütleri de mesaj göndererek EKD’nin 1. Kurultay›n› selamlad›. (H. Merkezi)
11-24 Ağustos 2006
26
Kavga kavga üstüne verip de gelenler Ceset ceset üstüne koyup da gidenler Rüzgara yol olup türkü söyleyenler
SELAM OLSUN S‹ZLERE... Giderek derinleflen denizlerdik Dizlerimize kadar ateflten izlerdik Yürüdük düfllerin kollar›na Yasak ülkelerin ikliminde s›n›rlar› zorlad›k Suya güldük Güne güldük Kimsesizli¤ini sahiplendik flafak vaktinin Ölümse ölümdü Savaflsa savafl Ölümse ölümdü, savaflsa savafl; ancak biz kendimiz seçmemifltik bu yöntemi. Mecbur b›rak›lm›flt›k ta Spartaküs’ten bugüne kadar zora zorla karfl›l›k vermeye. Zulme seyirci kalamazd›k, kalmad›k. Halklar› ezen, sömüren, katleden katilleri elimiz-kolumuz ba¤l› seyredemezdik, seyretmedik. Zincire vurmufllard› bizleri, ci¤erimizi lefl kargalar› yesin diye, yine de boyun e¤memiflti zincirlere yüre¤imiz. Atefl, evet atefl tanr›lar›n olamazd›, o bizlerin hakk›yd›. Yüreklerimizi atefle atacak, sonra k›z›l bir örtü içinde sunacakt›k halk›m›za, sunduk. Bizler Bedreddinlerin, Börklücelerin, Pir Sultanlar›n kavga dostuyuz. Bizler dünyaya kök salm›fl ulu bir ç›nar gibi halklar›n kalbine umut, zulmün yüre¤ine korku salm›fl›z. Bizler gücünü süreklili¤inden, hakl›l›¤›ndan alm›fl flafa¤›n sahibiyiz. Yüreklerimizi mendil ettik, halay›n bafl›na geçtik. Dersim’den, Karadeniz’den yank›lanan ezgiyle saflara girdik, haydi bir-iki diyerek zirveleri hedefledik. Bizler yaflam›n güzelli¤ini kavgan›n içinde ö¤rendik. Kavga verdikçe gü-
zelleflir, kavgay› verdikçe güzellefltirdik. Günebakan çiçekleri gibiydik; yönümüz hep günefle, ayd›nl›¤a do¤ru idi. Kardelenler gibiydik; kara, borana, f›rt›naya ra¤men yaflama merhaba dedik. Bizler düfltük bu kavgada incecik bir fidan gibi sessizce. Kimimiz sokak ortas›nda, kimimiz zindanda, kimimiz da¤lar›n doruklar›nda, yerimizi bizden sonra gelen, yar›n› yaratacak olan, kavgaya sevdal› yüreklere b›rakarak… ORDU MESUD‹YE fiEH‹TLER‹ 16 A¤ustos 1993’te Ordu’nun Mesudiye ilçesi Topçam nahiyesinde Ortaalan köyü mezras›nda konaklayan T‹KKO birli¤inin, ihbar sonucu TC güçleriyle girdi¤i çat›flmada Nurgül Bölükbafl ve Muzaffer Kahraman flehit düfltü. Nurgül Bölükbafl: 15 Ekim 1970 Ordu Fatsa do¤umlu olan Nurgül Bölükbafl zengin say›labilecek bir aileye mensuptu. O, ailesinin sundu¤u imkanlar› elinin tersiyle iterek, insanl›¤›n kurtuluflu için TKP/ML saflar›nda yerini ald›. Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Hemflirelik Yüksek Okulu mezunu olan Bölükbafl, devrimci düflüncelerle üniversite y›llar›nda tan›flt›. Üniversiteyi bitirdikten sonra, Sivas Devlet Hastanesinde çal›flmaya bafllad›. Ciddi sa¤l›k sorunlar› yaflamas›na ra¤men inanc› ve kararl›l›¤›yla h›zla iyileflti ve 1993’te T‹KKO’ya kat›larak düflmana bir kurflun da o oldu. Muzaffer Kahraman: 1973 Ordu Gürgentepe do¤umlu olan Muzaffer Kahraman, yarat›c›l›¤› ve çal›flkanl›¤›yla halk›n sevgisini kazanm›flt›. Tüm iste¤i gerilla olup inanc› ve düflünceleri u¤runa savaflmakt›. ’93 Temmuz’unda gerillaya kat›lan Muzaffer Kahraman iki kez düflman taraf›ndan kuflat›lmas›na ra¤men, her iki kuflatmadan da kurtulmay› baflarm›flt›r. TKP/ML sempatizan› T‹KKO üyesi olan Muzaffer Kahraman, Ordu’nun Mesudiye ilçesinde 16 A¤ustos 1993’te flehit düfltü. KEP‹R ÇATIfiMASI 23 A¤ustos 1992 günü on kiflilik bir
T‹KKO birli¤i, Ovac›k’›n Kepir yaylas› mevkiinde bir ihbar sonucu pusuya düflürülür. 12 saat süren çat›flmada T‹KKO üyeleri Y›ld›z Ayr›ç, ‹mam Cem ‹flitmez, Ak›n Uzun ve TKP/ML üyesi, Komutan Dursun Erkul flehit düflerken, Meral Gezer ise yaral› olarak ele geçirilerek iflkencede katledilir. Dursun Erkul: 1957 Çorum do¤umlu olan Dursun Erkul 1980’de bafllad›¤› mücadeleyi 1990’da gerillan›n Cemil’i olarak sürdürmüfltür. TKP/ML üyesi, birlik komutan› ve Bölge Komutanl›¤› üyesiydi. Çocukken Dersim’de soludu¤u nefesini, Partizanlaflt›¤›nda Karadeniz da¤lar›na tafl›d›. O Artvin fiavflat halk›n›n gönlüne taht kurmufl tecrübeli bir militand›. Kepir çat›flmas›nda dört yoldafl›yla birlikte ölümsüzleflti. Y›ld›z Ayr›ç: 1968 Dersim Merkez Çeflme köyünde do¤an Y›ld›z Ayr›ç, flehit düfltü¤ünde TKP/ML ileri sempatizan›, T‹KKO savaflç›s›yd›. Halk›n yi¤it k›z› Ayr›ç’›n cenazesi Dersim’in Birma köyünde topra¤a verildi. Cenaze töreninin oldu¤u gün Dersim, Mazgirt, Hozat ve köylerinde bir günlük kepenk ve kontak kapatma eylemleri gerçeklefltirilidi. Ak›n Uzun (Ünal): 1965 Rize do¤umlu olan Ak›n Uzun, TC ordusunda k›sa bir süre kald›ktan sonra firar ederek, “olunacaksa halk›n ordusunun askeri olunmal›, emekçi halk›n u¤runa savafl›lmal›” diyerek TMLGB üyesiyken T‹KKO’ya kat›ld›. Munzurlar›n Karadenizli gerillas› da¤lar›n Ünal’› 23 A¤ustos 1992’de Kepir çat›flmas›nda flehit düfltü. ‹mam Cem ‹flitmez: 1973 Elaz›¤ do¤umlu aslen ise Dersim Ovac›kl› olan Cem ‹flitmez konfeksiyon iflçisiyken, 1992’de gerillaya kat›lm›flt›r. ‹flitmez flehit düfltü¤ünde TKP/ML ileri sempatizan›, T‹KKO savaflç›s›yd›. Meral Gezer: 1971 Dersim Ovac›k Burnak köyü do¤umlu Meral Gezer, flehit düfltü¤ünde TKP/ML sempatizan›, T‹KKO savaflç›s›yd›. Meral Gezer Kepir çat›flmas›nda yaral› olarak düflman›n eline geçmifl yap›lan iflkenceler sonucu katledilmifltir.
54 KAVGADA ÖLÜMSÜZLEfiENLER Katip Saltan: Almanya’da iflçi olarak çal›fl›rken Proletarya Partisi’nin yurtd›fl› faaliyetinde yer al›r. 19 A¤ustos 1980’de b›ç›klanarak katledilir. Hüseyin Do¤an: 1944 y›l›nda Dersim’in Pülümür ilçesinde dünyaya gelen Hüseyin Do¤an ekonomik nedenlerden dolay› 1972’de Almanya’ya gider. 1976’da AT‹F saflar›nda örgütlenir. Ayn› zamanda Ulm’de mücadele yürütür. Ulm Halk Oca¤›’n›n kurucular›ndand›r. Halkla olan iliflkilerinde alçakgönüllülü¤ü ve sayg›s›yla bilinir. 16 A¤ustos 1982’de flehitler kervan›na kat›l›r. Hüseyin K›l›¤: 1964 Dersim Za¤ge köyünde do¤an K›l›¤, TC’nin ordusuna kat›lmay› reddederek Halk Ordusu saflar›nda mücadele yürütür. 20 A¤ustos 1983 gecesi yoldafllar›yla Pülümür’ün Sampafla Karaderbent köyüne giderler. Hüseyin K›l›¤ köy köpeklerine karfl› kendini korumaya çal›fl›rken silah›n›n atefl almas›yla yaralan›r ve sa¤l›k oca¤›na götürülür. Olay›n ihbar edilmesi üzerine yakalanarak gözalt›na al›n›r ve 21 A¤ustos 1983’te iflkencede katledilir. Hasan Ataç: 1960’da Dersim’de dünyaya gelen Ataç genç yafl›nda tutsak düfler, iflkencede ser verip s›r vermeme gelene¤ine ba¤l› kalarak, iflkencehanelerde dalgaland›rd›¤› bayra¤› 13 A¤ustos 1985’te ‹stanbul’da çat›flmada katledildi¤inde yoldafllar›na devrederek flehit düfler. ÖO fiehitleri: Melek Birsen Hoflver, 21 A¤ustos 2002 (DHKPC); Gülnihal Y›lmaz, 25 A¤ustos 2002 (DHKP-C); Osman Osmano¤lu, 14 A¤ustos 2001, (DHKP-C); Selami Kurnaz, 12 A¤ustos 2004, (DHKP-C)
27
54
11-24 Ağustos 2006
Halklar›n kurtuluflunda tek çözüm Demokratik Halk ‹ktidar›’d›r! 5 A¤ustos 1984’de PKK Eruh ve fiemdinli bask›nlar› ile bir ç›k›fl yaparak TC ile k›yas›ya bir savafla tutufltu ve bu savafl içerisinde “Gerilla At›l›m›” yaparak “ben de var›m” dedi. 12 Eylül 1980’de Askeri Faflist Cunta tüm toplumu susturmaya, devrimcileri katletmeye, katledemediklerini de hapishanelere atmaya çal›flt›. Türkiye halk›n› bask›, tehdit ve gerici zoruyla sindirerek faflist anayasay› onaylad›. ‘70’li y›llardaki toplumsal dinamik, faflizm taraf›ndan cendere alt›na al›narak, etkisizlefltirildi. Böyle bir dönemde PKK fiemdinli ve Eruh bask›nlar›n› gerçeklefltirerek devrimci bir ç›k›fl gösterdi. Haydar Zagros PKK’nin tarih sahnesine ç›k›fl yapt›¤› bu tarihi, Özgür Halk’taki yaz›s›nda flöyle de¤erlendiriyor: “Umut, ateflten bir direnifl ile ilk kez zindanlarda ortaya ç›kt›. Mazlumlar, Dörtler, Hayri ve Kemaller soylu direnifllerinde Kürt halk›na dayat›lan kölece yaflama boyun e¤memenin timsali olmakla kalmad›lar, gelece¤in yönünü ve yolunu da ayd›nlatt›lar. Bu direnifl ve yaflam yoluydu, yank›s›n› 15 A¤ustos ile buldu…” Zagros ayn› yaz›s›nda “15 A¤ustos Mazlumlardan, Dörtlerden, Hayri ve Kemallerden Agitlere, Zekeriyalara, Rahflanlara, Berivan ve Zilanlara, Semalara ulaflan flahadet ve özgürlük flehidinin kan›yla yarat›lm›fl, keskinlefltirilmifl mutlak zafer bilincidir” demekte. Devrimciler, elbetteki ony›llard›r dilleri, kültürleri yasaklanan, evleri, köyleri yak›lan, her türlü zulüm ve ac›y› çeken Kürt ulusunun bu hakl› ç›k›fl›n› destekler ve bu savafl›n devrimci özünü sahiplenir. Ancak bunun yan›nda, mutlak zaferin ancak Demokratik Halk Devrimi’yle gerçekleflece¤ini unutmayarak. Ülkemizde devrim, sosyo-ekonomik yap›s› itibariyle ancak ve ancak silahl› mücadeleyi temel alarak verilecek bir mücadele sonucu kurulan bir halk iktidar›yla gerçekleflecektir. Halklar›n tek kurtulufl yolu budur. Ancak unutulmamas› gereken bir fley de silaha hükmedenin politika oldu¤udur. Hangi politikan›n kumanda etti¤i görmezden gelinerek silah›n elinde olmas›yla her türlü güce eriflilemez, do¤ru pratik hatta girilemez. 1979-1984 PKK Direnifl fiehitleri Albümü’nün sunufl bölümünde “Onlar sadece bir s›n›f sömürüsü ve yabanc› egemenli¤e karfl› de¤il, aç›k bir inkara karfl› da savaflarak halk›n varl›k mücadelesinin yarat›c›lar› olmufllard›r. Bu nedenledir ki, flehitlerimizden bahsederken, kurumaya terk edilmifl ve kurumas› için her türlü tahribat›n uyguland›¤› Kürdistan a¤ac›n›n yeflermesini sa¤layan ha-
yat suyu olarak de¤erlendirilmektedir. (…) Gerçekten de flehitler, ba¤›ms›z bir ülkenin, sömürüsüz bir toplumun üzerinde yarat›ld›¤› temeldirler. Bu ayn› zamanda halklar›n ba¤›ms›zl›k ve özgürlüklerine ne kadar tutkun olduklar›n› da kan›tlar. Tarihte hiçbir halk ne kadar küçük ve güçsüz olursa olsun en kutsal de¤er olan ba¤›ms›zl›k ve özgürlü¤ünden vazgeçmemifltir. ‹flte bunun en büyük kan›t› ismini ba¤›ms›z bir ülkeye ve özgür bir top-
bir hat›ras› olmamal›d›r. Bu yol burjuvaziye de¤il, özgür bir vatan› yaratma yolunda Demokratik Halk ‹ktidar› kavgas›na ç›kmaktad›r. Demokratik Halk ‹ktidar› için, gelecek özgür yar›nlar için halklar her fleyden önce kendi yarat›c› ve kahredici gücünden korkulmas› gerekti¤ini ö¤renmelidir. Kendi güçlerinin neler yapabilece¤ini ö¤renen bir halk›n önüne hiçbir güç ç›kamaz. Bir volkan gibi
Çin’de 1960’larda Büyük Proleter Kültür Devrimi’nde gördük. Halklar konuflmaya bafllad›klar›nda, tarihsel hakl›l›klar›ndan ald›klar› güçle yeryüzünü egemenlere cehennem haline getirecektir. Özgürlü¤ü u¤runa verdi¤i can›n, aç ve susuz geçen zaman›n hesab›n› soracakt›r. Bunun tek formülü vard›r. Zor, tarihsel rolünü oynayacak, silahlar›n kahredici gücü konuflacak ve bu sistem alafla¤› edilip, halk›n iktidar› kurulacakt›r. Tarihin verdi¤i adalet k›l›c› proletaryan›n elinde parlamakta. Sürekli parlat›lan bu k›l›ç, da¤larda, flehirlerde, zindanlarda, sokaklarda katledilen yüreklerimizin, evleri yak›lan-y›k›lan, köyleri boflalt›lan halk›m›z çektikleri ac›lar›n hesab›n› soraca¤› günü bekliyor. Direnmek ve savaflmaktan baflka çaremiz yok. Direnecek ve kazanaca¤›z.
GÜNDE DÜN…
luma veren flehitlerdir” denilerek flehitlerin savaflt›¤› ve u¤runa can verdikleri amaç anlat›lmaktad›r. Do¤rudur, kurtulufla giden yolda düflen her can, toprak olan her beden yeni filizler yeflertmekte, kavgay› büyütmektedir. “Özgür bir yaflam” için k›zlar›n›, o¤ullar›n› feda etmifl Kürt halk›, bedel ödemekten çekinmemifltir, çekinmemektedir. Ezilen, yok say›lan Kürt halk›n›n umudu elde silah düflmana aman vermeyen yi¤it k›zlar› ve o¤ullar›d›r. Bu dün de böyleydi, bugün de böyledir. Faflizme karfl› can bedeli yap›lan savaflta “ba¤›ms›z bir ülke” söylemi ancak Halk Savafl›yla, gerilla savafl›yla gerçekli¤ini bulur. Bugün bar›fl söylemleri içinde sistemle uzlaflma yoluna giden PKK, savaflan bir halka savaflmaktan baflka ç›kar yolu olmayan bir halka teslimiyeti kabul ettiremez. Binlerce insan›n da¤lar›n doruklar›nda
Tarihin verdi¤i adalet k›l›c› proleteryan›n elinde parlamakta. Sürekli parlat›lan bu k›l›ç, da¤larda, flehirlerde, zindanlarda, sokaklarda katledilen yüreklerimizin, evleri yak›lany›k›lan, köyleri boflalt›lan halk›m›z çektikleri ac›lar›n hesab›n› soraca¤› günü bekliyor. Direnmek ve savaflmaktan baflka çaremiz yok. Direnecek ve kazanaca¤›z.
flafa¤› karfl›lamas›, ezilen halklar›n gönlünde umut olmas› savafl›n bu kadar kendini dayatt›¤›, sistemin bu kadar aç›kça sald›rd›¤› bir dönemde bar›fl söylemleriyle geçmiflin ac›
patlayan, patlad›¤›nda da önüne hiçbir set çekilemeyen halklar konufltuklar› zaman yeri gö¤ü inleteceklerdir. Biz bunu 1917’de Rusya’da, 1949’da
12 A¤ustos 1927. Bolivya’da 80 bin yerli hükümete baflkald›rd›. 1969. Ere¤li Demir-Çelik ‹flletmeleri’nde 4 bin 400 iflçi greve gitti. 13 A¤ustos 1966. Mao Zedung Çin’de Proleter Kültür Devrimi’ni ilan etti. 1871. Alman sosyal demokrasisinin kurucular›ndan Wilhelm Liebknecht’in o¤lu 1918-1919 Alman Devriminin önderlerinden Karl Liebnecht do¤du. 1913. Alman sosyal demokrasisinin önderlerinden August Bebel hayat›n› kaybetti. 14 A¤ustos 1937. Japon bombard›manlar› sonucunda fianghay’da yüzlerce insan öldü. 1956. Alman oyun yazar› Bertolt Brecht hayat›n› kaybetti. 15 A¤ustos 1951. Bakanlar Kurulu, Naz›m Hikmet’i vatandafll›ktan ç›kard›. 1989. Aziz Nesin, Mina Urgan, Rasih Nuri ‹leri, Mehmet Ali Aybar ve Emil Galip Sandalc› hapishanelerdeki açl›k grevlerine destek amac›yla 15 A¤ustos 1989’da 48 saatlik açl›k grevine bafllad›. 16 A¤ustos 1908. Ankara-Ba¤dat demiryolu iflçileri greve ç›kt›. 18 A¤ustos 1944. Alman Komünist Partisi önderi Ernst Thaelmann toplama kamp›nda hayat›n› kaybetti. 23 A¤ustos 1305. “Cesur Yürek” filmine konu olan ‹skoç yurtsever Sir William Wallace Londra’da iflkenceyle öldürüldü. 24 A¤ustos 1975. ‹stanbul Alibeyköy’deki Sungurlar Fabrikas›’nda iflçiler 6 A¤ustos 1975’te direnifle geçti. Jandarma direnen 400 iflçiye müdahale etti.
11-24 Ağustos 2006
28
54
Munzur Kültür ve Do¤a Festivali sald›r›lara ra¤men engellenemedi! 26 Temmuz’da Partizan stand›nda ‹brahim Kaypakkaya’n›n resminin bulundu¤u Partizan flamas›n› indirtmek isteyen polise izin vermeyen çal›flanlar›m›z ve okurlar›m›z, polisin biber gazl› sald›r›s›yla karfl› karfl›ya kald›. Di¤er stantlardan da deste¤in geldi¤i sald›r›da Partizan, ESP ve TKP’den 10 kifli gözalt›na al›nd›. 27–30 Temmuz 2006 tarihleri aras›nda düzenlenen 6. Munzur Kültür ve Do¤a Festivali, bu y›l faflist sald›r›larla bafllad›, halaylar çekilerek sona erdi. Festival öncesi bafllayan etkinlik ve çal›flmalar, Genelkurmay Baflkanl›¤› taraf›ndan verilen emir do¤rultusunda hareket eden Jandarma Alay Komutanl›¤›, festivali engelleme ve iptal etme giriflimleriyle bafllad›. Ancak gerek devrimcilerin kararl› tutumu, gerekse halk›n sald›r›lara karfl› gösterdi¤i tav›r sald›r›lar› bofla ç›kart›rken, jandarma ve polis devrimci kurumlar›n stantlar›na sald›rarak, gazete da¤›t›m› yapanlar›, kurum çal›flanlar›n› tutuklayarak haz›ms›zl›¤›n› gidermeye çal›flt›. On y›llard›r zulme karfl› boyun e¤meyen Munzur’un asi evlatlar›, sald›r›lar› Dersim halk›na teflhir ederek, çal›flmalar›n› belli yanlar›yla aksatmadan sürdürmeye devam etse de, bask›lar›n solu¤unu sürekli ensesinde
hissetti. Gergin hava etkinliklere kat›l›m› etkiledi, ancak yap›lan bas›n aç›klamalar› ve eylemler noktas›nda geri ad›m att›rmad›. 27 Temmuz’da Pertek’ten ve Mazgirt’ten girifl yapan otobüsler saatlerce arama noktalar›nda bekletilirken Dersim do¤umlu olmayanlar ve daha önce gözalt›na al›nm›fl ya da haklar›nda soruflturma aç›lm›fl kiflilerin festivale al›nmamas› gibi engeller ç›kart›ld›. Yüzlerce kifli GBT’den geçirilirken milletvekilleri ve Festival Tertip Komitesi devreye girerek saatler sonra kente giriflleri sa¤layabildi. Ancak birçok insan, haklar›nda g›yabi tutuklama karar› oldu¤u gerekçesiyle gözalt›na al›nd›. 26 Temmuz’da Partizan stand›nda ‹brahim Kaypakkaya’n›n resminin bulundu¤u Partizan flamas›n› indirtmek isteyen polise izin vermeyen çal›flanlar›m›z ve okurlar›m›z, polisin biber gazl› sald›r›s›yla karfl› kar-
fl›ya kald›. Di¤er stantlardan da deste¤in geldi¤i sald›r›da Partizan, ESP ve TKP’den 10 kifli gözalt›na al›nd›. Ayn› gün Hozat’ta gazete da¤›t›m› yapt›ktan sonra merkeze do¤ru yola ç›kan gazetemiz çal›flanlar› ve okurlar› da gözalt›na al›narak ertesi gün akflam saatlerinde serbest b›rak›ld›. Standlardan gözalt›na al›nanlardan befli 28 Temmuz’da serbest b›rak›l›rken gazetemiz Malatya Büro temsilcisi Erdinç Özbay, ESP’li S›tk› Güngör, Abdullah Özgenç, Yaflar Koç ve Dilek Tatafl “polise mukavemet”, “suç ve suçluyu övme” gerekçeleriyle tutuklanarak Tunceli Hapishanesi’ne konuldu. Gözalt›na al›nanlar›n serbest b›rak›lmas›n›n ard›ndan ayn› gün K›flla Meydan›’nda bas›n aç›klamas› yaparak sald›r›lar› protesto eden Partizan, ESP, HÖC, HKM, DHP ve Proleter Devrimci Durufl tutuklananlar›n derhal serbest b›rak›lmas›n› istedi.
54
29
11-24 Ağustos 2006
Her y›l festival öncesinde bafllayan sald›r›lar›n ne devrimcilere geri ad›m att›rd›¤›n›n ne de Dersim halk›n›n kendi festivalini sahiplenmesinin önüne geçti¤inin vurguland›¤› bas›n aç›klamas›nda 1996’da Ölüm Orucu’nda flehit düflen 12 devrimci tutsak an›larak “Yaflas›n 96 Ölüm Orucu direniflimiz”, “Yaflas›n devrimci dayan›flma” sloganlar› at›l›rken, Dersim halk› da alk›fllarla aç›klamaya destek verdi. Aç›klaman›n sonunda ise Grup Diyar küçük bir dinleti verdi. Sald›r›ya tepki olarak ise stantlara devrimci önderlerin resimleri as›ld›.
“Lübnan ve Filistin halk› yaln›z de¤ildir!” Festivalin birinci günü festival meflalesi yak›ld› ve il d›fl›ndan gelenler karanfillerle, halaylar çekilerek, müzik dinletileriyle karfl›land›. ‹kinci gün ise sabah›n erken saatlerinde ilçelere otobüsler kald›r›larak ayd›nlarla kahvalt› yap›ld› ve “Bas›n›n Gözünden Güncel Sorunlara Yaklafl›m” konulu bir söylefli gerçeklefltirildi. Hüseyin Kaya, Murat Çelikkan, Abdurrahman Dilipak, Fatih Polat, Umur Hozatl› ve Mehmet Do¤an’›n kat›ld›¤› söyleflide güncel sorunlar ele al›n›rken, gazetecilerin hedeflerinin do¤ru belirlenmesi gerekti¤i vurgusu yap›ld›. Saat 13.00’te “Tunceli’nin Ekolojik Sorunlar› ve Çözüm Önerileri” konulu panele kat›lan Doç. Dr Tanay S›tk› Uyar, Özgür Gürbüz, Oktay Demirkan ve Prof. ‹lyas Y›lmazer, Munzur suyu üzerinde 3’ü bitmifl olan 8 baraj›n Dersim’e ve bölgeye getirece¤i zararlar› anlatarak, baraj yap›m›n›n amac›n›n enerji de¤il “güvenlik” oldu¤unu söyledi. Barajlar›n iklim de¤iflikli¤ine yol açarak yaflanmaz topraklar haline getirilmek istenen Dersim’in insans›zlaflt›r›lmaya çal›fl›ld›¤›n› belirttiler. Saat 15:00’te gazeteci Ahmet Hakan’la söylefli yap›l›rken Kemal Ulusoy’un Munzur’un ‹çindeki Sahne’de sergiledi¤i “Suyun Önünü Kesmek Günaht›r” adl› pandomim
oyunu ve Tohum Kültür Merkezi Barbara Halk Sahnesi’nin “Altta Kald›m Abi” adl› oyunu ilgiyle izlendi. Akflam Stadyum’da Kaz›m Koyuncu an›s›na düzenlenen konserde Mehmet Özcan, Asmîn, Birol Topalo¤lu ve Selda Ba¤can sahne alarak, binlerce insan Karadeniz havas› tafl›n›rken, alanda yap›lan gazete da¤›t›mlar› ve sesli ajitasyonlarla Dersim halk›n›n yaln›z olmad›¤› ve kendi topra¤›na sahip ç›kaca¤› söylendi. Saat 19:00’da ise K›flla Meydan›’nda bir araya gelen Partizan, ESP, HÖC, HKM ve DHP emperyalist ve Siyonist sald›r›larla bombalar alt›nda direnen Lübnan ve Filistin halk›na destek vermek için “ABD emperyalizmi yenilecek, ‹srail siyonizmi yenilecek, direnen halklar kazanacak” yaz›l› bir pankart açarak bas›n aç›klamas› yapt›. Genifl bir kat›l›mla gerçekleflen bas›n aç›klamas›nda “terörizm” demagojileriyle halklar› katleden teröristlerin hedeflerine ulaflmak için Filistin ve Lübnan’› günlerdir bombalad›klar› ve yüzlerce insan› katlettikleri dile getirildi. Emperyalistlerin ve Siyonistlerin sald›r›lar›n› geri püskürtmek için herkesin harekete geçmesinin istendi¤i aç›klamada “Katil ‹srail Filistin’den, Lübnan’dan defol” sloganlar› at›ld›. Cumartesi günü festival etkinlikleri kapsam›nda flair Ahmet Telli’nin verdi¤i fliir dinletisine Partizan fiehit ve Tutsak Analar› da kat›larak flehit
düflmüfl çocuklar› için yazd›klar› fliirleri okurken dinletiye kat›lanlar analar› uzun alk›fllarla selamlad›lar. Gün içerisinde kafelere ve kahvelere gidilerek ‹flçi-köylü gazetesinin da¤›t›m› yap›ld› ve Dersimlilere kendi sorunlar›n› ancak kendilerinin çözebilecekleri belirtilerek ve bunun için de 34 y›l önce bu topraklara düflen tohumlar›n filizlerini büyütme ça¤r›s› yap›ld›. Ö¤len saatlerinde Eflber Ya¤murdereli, Ak›n Birdal, Selçuk Koza¤aç, Kamil Tekinsürek ve Hasip Kaplan’›n konuflmac› olarak kat›ld›¤› “TMY ve Düflünce Özgürlü¤ü” konulu panel gerçeklefltirildi. Beklenenin üzerinde ilgiyle karfl›lafl›lan panelde Eflber Ya¤murdereli “Hak arama mücadelesi verenler, insanl›k mücadelesi verenler teröristse ben de teröristim” fleklinde konuflarak TMY’ye karfl› özgürlük, demokrasi ve insan haklar› mücadelesinin yükseltilmesi gerekti¤ini ifade etti. Saat 16:30’da Munzur’un ‹çindeki Sahne’de Zelemele ve Metin Kahraman’›n müzik dinletisi vermesinin ard›ndan Âfl›k Mahsuni fierif an›s›na Stadyum’da düzenlenen konserde Grup Latina, Hasan Sa¤lam, Kardefl Türküler ve Aynur Do¤an sahne al›rken Akdeniz’de Munzur isimli sinevizyon gösterimi yap›ld›.
“Munzur Vadisi’nde barajlara hay›r!” Festivalin son günü olan 30 Tem-
muz’da Kapal› Çarfl› üstünde toplanan 150 kifli Mavi Köprü’ye kadar “Do¤aya egemen de¤il dost olal›m” pankart›yla yürüdü. “Barajlar yok etmesin Munzur’uma dokunma” önlükleri giyen kitle ad›na aç›klama yapan Munzur Vadisi ve Çevresini Koruma Kurulu Sözcüsü Hasan fien, vadinin yok edilmesine seyirci kalmayacaklar›n› söyleyerek, protesto için kendini Munzur’a atarak slogan att›. Kitle daha sonra çevre temizli¤i yaparak köprüye pankartlar› ast›lar. Protestonun ard›ndan Celîlê Celîl’in Kürt Dili ve Edebiyat› konulu söyleflisi yap›l›rken “Savafl, fiiddet, Taciz, ‹ntihar” konulu kad›n forumu gerçeklefltirildi. Akflam saatlerinde Erkan O¤ur ve ‹smail Hakk› Demircio¤lu’nun Mavi Köprü’de verdi¤i müzik dinletisinin ard›ndan K›flla Meydan›’nda toplanan Partizan, ESP, HÖC, DHP ve HKM festival süresince yap›lan sald›r›lar› protesto ederek “Dersim halk› yaln›z de¤ildir” “Direne direne kazanaca¤›z”, “Topra¤›na geri dön Munzur’a sahip ç›k”, “Yaflas›n devrimci dayan›flma” sloganlar›n› att›. Aç›klamaya 300’ün üzerinde insan kat›larak festival boyunca yeni TMK’n›n hükümleri gere¤ince yap›lan sald›r›lar›n meflru gösterilmeye çal›fl›ld›¤›, ancak sald›r›lar›n halk›n ileri unsurlar›n› y›ld›ramayaca¤› söylenerek tutuklananlar›n derhal serbest b›rak›lmas› istendi. Aç›klamada Munzur Vadisi’ne yap›lan barajlar›n bölgede süren devrimci mücadelenin önünde engel olamayaca¤› vurgusu da yap›ld›. Son günün akflam›nda ise Stadyum’da Ahmet Kaya an›s›na konser düzenlendi. Adile Yad›rg›, Yavuz Bingöl, Fuat Saka ve Suavi’nin sahne ald›¤› binlerce kiflilik konserde Suavi kitlenin elinde tafl›nan ‹brahim Kaypakkaya resimlerinin olay ç›kmamas› için indirilmesini isterken Kaypakkaya’n›n sloganlar›n›n at›lmas›n› istedi. Kalabal›¤›n içerisinden “Önderimiz ‹brahim ‹brahim Kaypakkaya” sloganlar› at›l›rken ard›llar› da Stadyum’da Partizan ve ‹flçi-köylü da¤›t›m› yapt›lar.
30
11-24 Ağustos 2006
‹flçi-köylü’den “Hizaya Getirecek” Genelkurmay Baflkan› Belirlendi Yaflar Büyükan›t: “‹yi çocuktur” Ortado¤u’da savafl tamtamlar› tüm h›z›yla çalmaya devam ederken, Lübnan tan›nmaz hayalet bir ülke halini al›rken ve halk kimyasal silahlarla katledilirken emperyalistlerin “Yeni Ortado¤u Projesi” ifllenmeye devam ediyor. “Yeni Ortado¤u’nun do¤um sanc›lar›”n›n en a¤›r biçimde çekilmeye devam edilen Ortado¤u’da ölümün sessizli¤i sadece Lübnan’da duyulmuyor. Orada duyulan direniflin sesi ve 盤l›¤›. Dünya direnifl merkezlerinde emperyalist haydutlar›n en donan›ml› ordular›na kök söktüren halk, üstelik bu direniflleri ço¤u yerde en ilkel silahlar›yla gerçeklefltiriyor ve “yenilmez”li¤i, “süper gücü” bu yöntemlerle alafla¤› ediyor. Donan›ml› ordular› korkutarak gece uykular›ndan ediyor. Bine yak›n sivil halk›n yaflam›n› yitirdi¤i emperyalist destekli Siyonist ‹srail’in Lübnan sald›r›s›nda, sivil halk›n katledilmesine yönelik operasyonlar tüm h›z›yla devam ediyor. Bafllat›lan süreç sadece Ortado¤u aç›s›ndan de¤il, genel anlamda dünyada önümüzdeki dönem esecek olan rüzgârlar›n da ana karakterini göstermektedir. Bir süredir çeflitli nedenlerle dünyan›n birçok bölgesinde geliflen eylem ve direnifller özellikle “terör” konseptlerinin h›zla hayata geçirilmeye çal›fl›ld›¤› ülkelerde önemli geliflmelerin yaflanmas›na neden oldu. Fransa’daki ö¤renci ve iflçi eylemleri bunlardan hat›rda kalanlardan baz›lar›. Emperyalistlerin bafllatt›¤› bu sürecin bir parças› olma yolunda önemli ç›rp›n›fllar sergileyen ülkemizde de son dönem oldukça önemli geliflmeler yaflanmakta. Emperyalist ülkelerin “terör” korosuna TMY’yi ç›kararak dahil olan devlet, sürecin ileri do¤ru hamleleri konusunda da h›zla yol almaya devam ediyor. Dünyada ve özellikle de, Ortado¤u co¤rafyas›nda yaflanan geliflmelere paralel bir seyir izleyen ülkemizdeki geliflmelerden de anlafl›laca¤› üzere, devlet içinde bulundu¤u mevcut krizin afl›lmas›nda ve sisteminin devaml›l›¤›n› sa¤lama anlam›nda sald›r›lar›n› yo¤unlaflt›rarak, bu sürecin üstesinden gelmeye çal›flacak. YAfi toplant›s› öncesi Ya-
Tansafl-A Lojistik iflyerinde çal›flan iflçiler D‹SK Nakliyat-‹fl Sendikas›’na üye olduklar› için bask› ve tehditlerle karfl› karfl›ya kal›yor ve kendilerine sendikadan ayr›lmalar› dayat›l›yor. Dayatmalara direnen iflçiler ise, çeflitli bahanelerle iflten at›l›yor. Bu sald›r›lara karfl› 25 Temmuz Sal› günü saat 12:30’da iflyeri önünde bir araya gelen iflçiler “Sendika hakk›m›z söke söke al›r›z”, “‹flçiyiz hakl›y›z kazanaca¤›z”, “Tansafl iflçisi köle de¤ildir” sloganlar›n› att› ve “‹flimize, ekme¤imize, onurumuza sahip ç›k›yoruz-D‹SK/NAKL‹YAT-‹fi” imzal› pankart açarak bir bas›n aç›klamas› yapt›.
flar Büyükan›t’›n Genelkurmay Baflkanl›¤›na h›zla getirilmesinden, YAfi toplant›s›nda oluflturulan yeni savafl kurmaylar›na ve ertesinde yap›lan aç›klamalara bak›ld›¤›nda, egemen s›n›flar önümüzdeki dönemi bu savafl kurmay› ile atlatmay› tasarlad›¤› ortaya ç›k›yor. fiemdinli olaylar›ndan sonra kamuoyunda tart›fl›lan ve kitapevine bombay› atan asker Ali Kaya için “Tan›r›m. ‹yi çocuktur” aç›klamas› ile flimflekleri üzerine çeken Büyükan›t, geliflen “tepkilere” ald›rmadan yapt›klar›n› savunmufl ve “aklanmay›” baflarm›flt›r. Ali Kaya’n›n aç›klamalar› ile a盤a ç›kan ordu içindeki bu “kirli” iliflki a¤›n›n Büyükan›t taraf›ndan sahiplenilmesi ve sahip ç›k›lmas› flafl›rt›c› bir durum olmamakla birlikte, savc›n›n görevden al›nmas› gibi sürecin belli “kritik” geliflmelerinin de ülkemizdeki “yarg› ba¤›ms›zl›¤›” tart›flmalar›n›n “yeni” ve daha çarp›c› bir biçim kazanmas›na neden olmufltu. Bu tart›flmalar ilk defa karfl›m›za ç›kmad›¤› gibi son kez de ç›kmayaca¤› kesin. Büyükan›t’›n Genelkurmay Baflkanl›¤›’na atanmas› baflta ABD kamuoyu olmak üzere çeflitli kesimlerce de de¤erlendirildi. “AKP hükümeti flahin olarak de¤erlendirilen bir generali Genelkurmay Baflkan› olarak atad›.”(Le Monde) “Yeni ve flahin genelkurmay baflkan› atanmas› Türkiye’nin siyasi ve askeri elitleri aras›ndaki iliflkileri belirleyecek YAfi toplant›s›n›n öncesi gerçekleflti.” (Financial Times) Ortado¤u için oluflturulmas› planlanan “Bar›fl Gücü”, s›n›r ötesi operasyon tart›flmalar› ve Kürt ulusal hareketi merkezli, devrimci ve komünistlere karfl› genifl kapsaml› sald›r› haz›rl›klar›n›n tart›fl›ld›¤› bir dönemde atamas› yap›lan Büyükan›t, AKP hükümetine ra¤men yap›lm›fl bir atama de¤ildir. Bu konuda ABD ve AKP aras›nda yürütülen pazarl›klar›n ve anlaflman›n bir sonucu oldu¤unu görmek gerekir. Zira AKP hükümeti mevcut y›pranm›fll›¤› ve “terör” karfl›s›nda efendilerinin beklentilerine yan›t olamamas› böylesi bir atamay› ve bu ataman›n alt›nda da az›l› katiller çetesinin oluflturulmas›n› bir zorunluluk
olarak dayatmaktayd›. Ataman›n ard›ndan Erdo¤an taraf›ndan yap›lan aç›klamada da “Büyükan›t’› biz atad›k” denilmifltir. Atama öncesi cumhurbaflkan› ile görüflmelerin yap›ld›¤› ve sürece Sezer’in öncülük etti¤i sorular›na ise “Biz güdülen bir hükümet de¤iliz” yan›t›n› veren Baflbakan, “ekspres sürecin” kendileri taraf›ndan flekillendirildi¤inin mesaj›n› da vermifl oldu. Oluflturulan yeni savafl kurmay›n›n, ulusal hareket baflta olmak üzere, devrimci ve komünistlere yönelik sald›r› planlar›n› geçti¤imiz y›l Hilmi Özkök taraf›ndan medya ordusuna verdi¤i brifingden iyi biliyoruz. Tart›flmalara neden olan aç›klamada “terör örgütüne yard›m edenlere karfl›” mücadeleden, halk ve “terör örgütünün” iliflkisinin kopar›lmas›na ve en önemlisi de bu savaflta halk›n deste¤inin sa¤lanmas›na dek bir dizi plan ve program ortaya konulmufltu. Yaflar Büyükan›t, Özkök taraf›ndan aç›klanan bu plan›n hayata geçirilmesinde önemli roller oynayacak. S›n›r ötesi harekât konusunda ABD ve Irak’la yürütülen pazarl›klar›n sonuçlanmas› koflulunda yeni kurmaylar büyük bir istekle bu operasyonu yönlendirecekler. “Teröre” karfl› yürütülecek kapsaml› sald›r›larda ise her türlü yolun kullan›lmas› takdiri kendilerine teslim edildi¤i için “zorlanmayacaklard›r.” Faili meçhul cinayetlerden, yarg›s›z infazlara, “iyi çocuklar›n” bombalamalar›ndan daha bir dizi yöntemin uygulanaca¤›n› ve uyguland›¤›n› biliyoruz. fiemdinli’den sonra itiraflar› ile kamuoyunun gündemine giren emekli Korgeneral Altay Tokat, devletin bölgede uygulad›¤› yöntemleri aç›klamaktad›r. “Bak›n benim zaman›mda ben de bomba att›rd›m. Bir, iki kritik noktaya… Benim meselem mesaj vermek… Bat›dan gelen memurlar, hâkimler iflin ciddiyetini anlam›yor. Çok koordineli ve iyi çal›flm›flt›k. Bakt›m, sonradan ifller sakinleflince ifli basite almaya çal›flt›lar. Rastgele dolafl›yorlar, flunu bunu yap›yorlar. Onun üzerine flunlar bir hizaya gelsin diye evlerine yak›n bir iki yere att›rd›m. Ondan sonra anlad›lar ki çok dikkatli olmal›lar. Bir musibet bir nasihatten iyidir. Öylece onlar› e¤ittim ben…” MHP Yozgat milletvekili ve ayn› zamanda MHP Merkez Yürütme Kurulu üyeli¤i yapan Tokat’›n icraatlar› sadece bunlarla s›n›rl› olmam›fl. Altay Tokat’›n T. Kürdistan›’nda görev yapt›¤› 1995-97 y›llar› aras›nda 383 kifli “faili meçhul” cinayet sonucu öldürülmüfl, 125 kifli de gözalt›nda kaybedilmifl. Hakkâri
‹zmir’de ‹flçilere sald›r› Aç›klamada bas›n metnini Nakliyat-‹fl Genel Baflkan› Ali R›za Küçükosmano¤lu okudu. Küçükosmano¤lu, “Defalarca yap›lan görüflme taleplerine yan›t al›nam›yor, aksine patron sendika üyelerimize bask› yapmaya ve iflten atmaya devam ediyor, üyelerimizin hak ve ç›karlar›n› korumak için geleneklerimiz neyi gerektiriyorsa onu yapaca¤›z. Bu mücadelenin baflar›s› için gözümüzü budaktan sak›nmayaca¤›z. 5-6 ayd›r
süren anayasal hakk›m›z›n engellenmesi ve kölelik koflullar›na karfl› mücadele edece¤iz” dedi. Ard›ndan sözü alan D‹SK Ege Bölge Baflkan› Azat Fazl›, direniflin son derece anlaml› oldu¤unu belirtti. Ö¤le yeme¤i aras›nda d›flar› ç›kan iflçiler, aç›klaman›n ard›ndan ifllerine geri dönmek için tekrar içeri girmeye çal›fl›nca patron taraf›ndan kap›ya dizilen Çevik Kuvvet ekipleri, iflçilere cop ve biber gaz›yla sald›rd›, iflçilerden yaralananlar oldu. ‹flçilerin
54 Da¤ Komando Tugay Komutan› iken, Hakkâri-Yoncal› köyünde 18 Temmuz 1989’da 3 köylünün kuru otlar›n içine at›larak yak›lmas› olay›na da ad› kar›flm›fl olan Tokat’›n dosyas› oldukça kabar›k. Tokat sadece gerçeklefltirdi¤i katletmelerin de¤il bölgede yap›lan kaçakç›l›k ifllerinin de sorumlusu olmufl. Yap›lan kaçakç›l›k olaylar›na göz yumdu¤u/ortak oldu¤u için önemli para miktarlar› toplad›¤› devletin araflt›rma raporlar›nda belirtilmifl. fiemdinli’deki bombalama olaylar›n› da de¤erlendiren Tokat, yap›lanlar›n “beceriksizce” yap›ld›¤› saptamas›nda bulunarak, “o bombalar ikaz etmek için at›lm›flt›r” savunusunda bulunmufltur. Yarg›n›n ba¤›ms›zl›¤› gibi laflar›n yaflananlarla hiçbir hükmünün kalmad›¤› gibi, yarg›n›n as›l amac›n›n da bu eli kanl› katillerin tüm itiraflar›na ra¤men “aklanmas›” için gerekenlerin yap›lmas› oldu¤unun say›s›z örnekleri mevcuttur. Susurluk, fiemdinli vb. bir dizi örnekte de oldu¤u gibi hiç kimse ülkemizde “yarg› ba¤›ms›zd›r” tan›mlamas›nda bulunamaz. Büyükan›t’›n fiemdinli iddianamesine müdahalesi ve ard›ndan yaflanan geliflmeler, yarg› aç›s›ndan iddia edilenlerin bir safsatadan ibaret oldu¤unu göstermektedir. Bu itiraflar› ve “iyi çocuklar›n” icraatlar›n› devlet ya da ordu içinde kümelenmifl bir grup “çete”nin ifli olmad›¤›, bunun sistemli bir devlet politikas› oldu¤u aç›kt›r. Zira itirafa u¤ramam›fl daha bir dizi gerçeklerin bölge aç›s›ndan varl›¤›n› korudu¤unu da biliyoruz. Yine k›sa bir süre önce “a盤a ç›kan” “Atabeyler Grubu”nda oldu¤u gibi devletin devrimci ve komünist güçlere karfl› savaflta ortaklaflmayacaklar› hiçbir nokta bulunmamaktad›r. AKP hükümetine çok da s›cak bakmayan Büyükan›t’›n Genelkurmay Baflkanl›¤›na getirilmesi bir çeliflki olarak görünse de, ya da de¤erlendirilse de egemen s›n›f klikleri aç›s›ndan halk›n onurlu mücadelesi karfl›s›nda birlefleceklerini ve tek ses halinde hareket edecekleri yaflanan pratiklerden de ortadad›r. K›sa bir süre önce Diyarbak›r’da yaflanan ve 14 kiflinin katledildi¤i olaylarda, devlet kendi aralar›ndaki klik çat›flmalar›n› bir kenara b›rakarak tek ses halinde sald›r›n›n meflrulu¤unu ba¤›rd›lar. Devlet tüm kurum ve kurulufllar› ile kendisini yeni sald›r› ve katliamlara haz›rl›yor. Biz de tüm örgütlülüklerimizle bu sald›r›lara sadece yan›t olmak için de¤il, savafl› daha ileri mevzilere tafl›mak için haz›rlanal›m.
içeri al›nmamas› ve sald›r›n›n ard›ndan patron ve sendika aras›nda bir görüflme gerçekleflmesi için Ali R›za Küçükosmano¤lu içeriye girdi. ‹flyeri önünde tekrar toplanan iflçiler “Yaflas›n iflçilerin birli¤i”, “‹flçilerin birli¤i sermayeyi yenecek” sloganlar›n› att›. Küçükosmano¤lu’nun d›flar› ç›kmas›yla sonuçlanan görüflmede kimsenin henüz iflten ç›kar›lmad›¤›, bir günlük ücretli izinli say›ld›klar› ve kimsenin sözleflmesinin feshedilmeyece¤inin aç›klanmas›n›n ard›ndan iflçiler hakl› mücadeleleri sonuçlanana kadar mücadelelerine ve sendikalar›na sahip ç›kacaklar›n› duyurdular. (‹zmir)
31
54
‹flgal ve katliama karfl› tepkiler büyüyor
29 Temmuz günü Setbafl› Mafel Kafe önünde toplanan Türk-‹fl, D‹SK, KESK, TMMOB, ‹HD, ÇHD, Özgür-Der, Do¤a-Der, Mazlum-Der, Küresel BAK, ESP, EMEP, ÖDP, SDP, DTP, BAT‹S, ‹flçi Haklar› Derne¤i ve Partizan Orhangazi Park›’na bir yürüyüfl gerçeklefltirdi. Eylemde kurumlar ad›na metni SES fiube Baflkan› Dr. Çetin Erdolu okudu. Erdolu emperyalistlerin ve Birleflmifl Milletler’in tutumunu elefltirerek “ABD’nin Ortado¤u’daki enerji kaynaklar›na sahip olmak için gerçeklefltirmek istedi¤i BOP’un ilk ad›m›, içinde Türkiye’nin de yer ald›¤› ve Suriye ile ‹ran’a sald›rmay› da içeren bir plan›n parças›” dedi. Yine 2 A¤ustos günü Orhangazi Park›’nda toplanan ayn› kurumlar “Türkiye-‹srail Parlamento Dostluk Grubu hemen da¤›t›lmal›d›r” yaz›l› siyah çelengi Haflim ‹flçan Caddesi’ndeki AKP ‹l Baflkanl›¤› önüne b›rakt›. 3 A¤ustos günü tekrar toplanan kurumlar Türkiye-‹srail Dostluk Derne¤i’nin da¤›t›lmas› için Heykel PTT önünde Parlamento’da grubu bulunan partilere faks çekti. (Bursa)
Taksim’deki sald›r›y› k›nama eylemleri Ankara
‹zmir
‹stanbul Taksim’de Ortado¤u’da yaflanan iflgalle ilgili bas›n aç›klamas›na polisin sald›r›p gözalt›lar›n ve yaralanmalar›n olmas› nedeniyle Ankara’da sald›r›y› k›nayan bas›n aç›klamas› 2 Temmuz Çarflamba günü Yüksel Caddesi’nde yap›ld›. Emperyalizme ve Siyonizme karfl› Ankara Platformu’nun gerçeklefltirdi¤i bas›n aç›klamas›nda, Taksim’deki polis sald›r›s› k›nand›.
‹stanbul Taksim’deki sald›r›, ‹zmir’de de ILPS, HÖC, ESP, Al›nteri, Belediye-‹fl, BDSP ve birçok kurum taraf›ndan yap›lan aç›klamayla k›nand›. Kitle ad›na aç›klama yapan Yurdagül Gümüfl “Direnen Ortado¤u halklar›n› kampanyalar›m›zla ve eylemlerimizle desteklemeye devam edece¤iz” dedi.
‹zmir’de insan zinciri eylemi Aralar›nda ESP, ILPS, Belediye-‹fl Sendikas› ‹zmir fiubeleri, HÖC ve DHP’nin de bulundu¤u 11 kurum, insan zinciri oluflturarak, ABD ve ‹srail’in Lübnan ve Filistin’de gerçeklefltirdi¤i katliamlar› k›nad›. Savafl ve direnifl görüntülerinin yer ald›¤› dövizleri boyunlar›na asan yaklafl›k 100 kiflilik kitle el ele tutuflarak insan zinciri oluflturdular. Zincir eylemi s›ras›nda çevrede bulunan vatandafllara da katliamlar› teflhir eden ve direnifli anlatan bildiriler da¤›t›ld›. Yeni Kap›
Siyonizme karfl› öfke her yerde Hatay Demokrasi Platformu üyesi yaklafl›k 500 kifli 25 Temmuz akflam› Ulus Meydan›’nda toplanarak “Kahrolsun ABD”, “Filistin Halk› yaln›z de¤ildir”, “Tanklara karfl› tafl”, “Özgür Filistin kazanacak” sloganlar›n› att›. Meflalelerle yürüyüfle geçen kitle, sloganlar eflli¤inde Kemal Pafla Caddesi’nden Sümerler Mahallesi’ne kadar yürüdü. Kitle ad›na aç›klama yapan Platform Sözcüsü Necdet
11-24 Ağustos 2006
Özen, ‹srail’in Filistin’den derhal çekilmesini istedi. Özen “Bir insanl›k dram›n›n yafland›¤› Filistin’deki bu sald›r›lar›n sorumlusu bu sald›r›y› gerçeklefltiren ‹srail’e bu görevi biçen, ABD, AB ve emperyalizmin uflakl›¤›na soyunmufl olan siyasi iktidarlard›r” dedi. Aç›klaman›n ard›ndan kitle “Siyonist ‹srail Filistin’den defol” slogan›n› atarak alk›fllarla da¤›ld›. (H. Merkezi)
Tiyatrosu (YEKAT) ise savafl konulu bir skeç oynad›. Emperyalist sald›r›lar›n Ortado¤u halklar›na yaflatt›¤› vahfletin anlat›ld›¤› oyun, çevrede bulunanlar taraf›ndan da ilgiyle izlendi. Vahfletin anlat›ld›¤› oyun s›ras›nda baz› kad›nlar›n a¤lad›klar› gözlendi. Tiyatro gösteriminin ard›ndan Kemeralt›’na kadar yürüyen kitle, s›k s›k “Emperyalizm yenilecek direnen halklar kazanacak”, “Filistin-Lübnan halklar› yaln›z de¤ildir” sloganlar› at›ld›. (‹zmir)
Ortado¤u halklar› kazanacak 2 A¤ustos 2006 tarihinde “Direnen Ortado¤u halklar› emperyalizmi yenecektir!” fliar›yla Adana’da bir bas›n aç›klamas› düzenlendi. Saat 20:00’de Yap› Kredi Bankas›’n›n önünde toplanmaya bafllayan kitle, ›sl›k, alk›fl ve sloganlarla yürüyüfle geçti. Coflkulu ve hareketli bafllayan eylem, ‹nönü Park›’na ka-
dar devam etti. Eylemde en önde siyahlar içinde Azrail (‹srail) dolafl›p kitlelere seslendi. Okunan bas›n metninde “Afganistan’›, Irak’›, iflgal eden emperyalizm, Ortado¤u politikalar›n›n önünde engel gördü¤ü her direnifl oda¤›n› katliamlar›yla susturmay› hedeflemektedir” denildi. (Adana ‹K okurlar›)
ÖZGÜR GELECEK YOLUNDA
işçi-köylü B‹Z HALKIZ GELECEK ELLER‹M‹ZDED‹R
UMUT YAYIMCILIK VE BASIM SANAY‹ LTD. fiT‹ Yönetim yeri: Gureba Hüseyin A¤a Mah. ‹mam Murat Sok. No:14/1 Aksaray-Fatih/‹STANBUL. Tel: (0212) 521 34 30, 531 48 53 FAKS: (0212)621 61 33 Sahibi ve Yaz›iflleri Müdürü: Numan BOZER Bask›: Gün Matbaac›l›k Beflyol Mah. Telsizler Mevkii Akasya Sk. No:23/A K.Çekmece/‹stanbul Tel: 0212 426 63 30-580 63 80 Genel Da¤›t›m: YAY-SAT @mail: umutyayimcilik@superonline.com @mail: umutyayimcilik@ttnet.net.tr
BÜROLAR ➧ KARTAL: HAMAM SOK. DEM‹RL‹ ‹fiHANI NO: 57/14 KARTAL, TELEFAKS: (0216) 306 16 02 Cep: 0 544 521 34 30 ➧ ANKARA: TUNA CAD. ÇANAKÇI ‹fiHANI NO:11 KAT:3 DA‹RE:32 ÇANKAYA TEL: (0312) 432 23 01 Cep: 0 535 562 33 72 ➧ ‹ZM‹R: 856 SOKAK, NO:48/203 KEMERALTI KONAK, TELEFAKS: (0232) 441 93 09 Cep: 0535 310 31 84 ➧ MALATYA: DABAKHANE MAHALLES‹, BOZTEPE CAD., BABACAN ‹fiHANI NO:9 KAT:1/16 MALATYA TEL: (0422) 325 78 13 Cep: 0536 697 94 19 ➧ ERZ‹NCAN: ORDU CAD. ORDU ‹fiHANI KAT:3 TEL: 0 446 223 67 18 ➧ BURSA: SELÇUK HATUN MAH. ÜNLÜ CAD. SÖNMEZ ‹fi SARAYI KAT: 2 NO: 185 HEYKEL, TEL: (0224) 224 09 98 Cep: 0 536 613 81 98 ➧ SAMSUN: KALE MAH., YUSUF KEFEL‹ ‹fiHANI, KAT: 6 NO: 9 , TEL: (0362) 435 64 57 Cep: 0 537 597 69 84 ➧ MERS‹N: ÇANKAYA MAH. S‹L‹FKE CAD. ÜZÜM ‹fiHANI KAT :1 NO: 47 MERS‹N ➧ AVRUPA MERKEZ BÜRO: WESELER STR 93 47169 DUISBURG-DEUTSCHLAND TEL: 0049 203 40 60 958 FAKS: 0049 203 40 60 959
Filistin’le dayan›flanlar emekçi halk, SALDIRANLAR UfiAKLAR! ‹srail bayra¤›n› yere atarak çi¤nedi ve konsoloslu¤a yumurta, pet flifle f›rlatt›. (‹stanbul)
Emperyalist haydutlar Ortada¤u’dan defolun!
Emperyalizm destekli Siyonist ‹srail’in son haftalardaki sald›r›lar›nda ölenlerin say›s› bini aflm›flken, ülkemizde de Filistin ve Lübnan halklar›yla dayan›flmak üzere eylemler gerçeklefltiriliyor.
Erdo¤an “destek ‹srail’e” dedi 31 Temmuz Pazartesi günü Tünel’de toplanan Irak’ta ‹flgale Hay›r Koordinasyonu, HKP, Filistin Halk›yla Dayan›flma Derne¤i ve çeflitli DKÖ’ler ellerinde Filistin ve Lübnan halk›na destek mesajlar› tafl›yan, onlar›n direnifllerini selamlayan dövizler ve meflalelerle yürüyüfle geçti. Kitle saat 20:30’da “Katil ‹srail Filistin’den/Lübnan’dan defol”, “Emperyalizm yenilecek, direnen halklar kazanacak” sloganlar›yla yürüyüfle geçti. Sloganlarla yürüyen kitlenin önü Odakule’de polis taraf›ndan kesildi. Ayn› gün “‹srail’in yapt›klar›na tepkisiz kalacak de¤iliz, elbette bunun bir cevab› olacakt›r” diyen Erdo¤an’›n cevab› ise kitleye sald›r› oldu. Yeni TMY’yi bahane eden polis “Tünel’den Taksim’e kadar yürütmeyiz. Bu art›k bas›n aç›klamas› olmaktan ç›kar. Yak›n bir mesafede aç›klaman›z› yap›p gidin” diyerek gerginlik yaratt›. Tüm görüflme süreci boyunca polis gerçek yüzünü saklayamad›. Daha ilk dakikalarda “çok kalabal›klar buraya acil takviye gönderin” anonsu yapan polis, gaz›n› ve copunu Siyonizme ve emperyalizme hizmet için kulland›. K›sa süre içinde megafonlarla anons yapmaya bafllayan ve Filistin halk›na verilen deste¤i “yasad›fl›” ilan eden polise yan›t Filistin intifadas›na ve iflgale direnen dünya halklar›na yak›fl›r flekilde geldi. Polisin sald›r›s›na kitle tafllarla cevap verdi. Ayr›ca her eylemde insanlar› teflhir eden nitelikte yay›n yapan Flash TV’nin binas› taflland›, kuruma ait araçlar kullan›lamaz hale getirildi. 1 A¤ustos günü yaflanan bu sald›r›y› k›-
namak için Odakule önünde toplanan kitle ad›na aç›klama yapan Ersin Sedefo¤lu; sald›r›n›n iç yüzünü anlatarak sözlerine bafllad›. Alanda en yasal haklar›n› kulland›klar›n› ileten ve polisin ilk baflta hiçbir itirazda bulunmad›¤›n› kaydeden Sedefo¤lu, daha sonra neden sald›r›ld›¤›n› ise flöyle özetledi; “Bizler onurlu insanlar›z, devrimciler, yurtseverleriz. Yan› bafl›m›zda halklar›n katledilmesine, ülkemiz iflbirlikçilerinin bu katliama ortak olmas›na seyirci kalamazd›k, kalmad›k, kalmayaca¤›z… Emri verenler ‹srail’e asker göndermek için haz›rl›k yapanlard›r.” Aç›klaman›n ard›ndan kitle sloganlar›na devam ederek, bir dahaki eylemde buluflmak üzere aç›klamay› noktalad›.
‹srail’i durdurmak için yürüdüler D‹SK’in ‹srail’in Filistin ve Lübnan’a yönelik sald›r›lar›n› protesto etmek amac›yla bafllatt›¤› “Dünyan›n Bütün Bar›flç›lar› Birleflin! ‹srail’i Durdurun!” kampanyas› çerçevesinde Taksim Gezi Park›’nda kurulan çad›rda 28 Temmuz’da biraraya gelen yaklafl›k bin 500 kifli, Taksim’den Dolmabahçe’ye yürüdü. Kitle ad›na konuflan D‹SK Genel Baflkan› Süleymen Çelebi, Türkiye’nin sald›r›lar karfl›s›nda sessiz kalmamas› gerekti¤ini belirterek, tüm dünyan›n sald›r›lara karfl› birleflmesini istediklerini söyledi. (H. Merkezi)
‹srail’e iflçilerden siyah çelenk! 1. Levent Metrosu önünde toplanan yaklafl›k 2 bin iflçi ‹srail Konsoloslu¤u önüne yürüyerek bir bas›n aç›klamas› gerçeklefltirdi. Belediye-‹fl’in kitlesel kat›ld›¤› eylemde Petrol-‹fl, Metal-‹fl, Deri-‹fl, Tüm-Tis, Yol-‹fl vs. birçok sendika kat›ld›. Mitingde kitle ad›na aç›klamay› Türk-‹fl Baflkan› Salih K›l›ç yapt›. K›l›ç; ‹srail ve ABD’nin Filistin’de, Lübnan’da yapt›¤› katliamlar› k›nad›klar›n› söyledi. Aç›klaman›n ard›ndan Konsolosluk önüne siyah çelenk b›rak›l›rken bir grup iflçi,
Kartal BDSP, 28 Temmuz Cuma günü düzenledi¤i yürüyüflle, Ortado¤u’daki sald›r›lara karfl› eylemlerini sürdürdü. Saat 19:00’da ‹stasyon Caddesi’nde toplanarak “Emperyalizm yenilecek, direnen Ortado¤u halklar› kazanacak!” pankart› açan ve k›z›l bayraklar tafl›yan kitle, “Katil ABD Ortado¤u’dan defol”, “Filistin halk›, Lübnan halk› yaln›z de¤ildir”, “Katil ‹srail Filistin’den, Lübnan’dan defol” gibi sloganlar eflli¤inde Kartal Meydan›’na yürüdü. Yap›lan bas›n aç›klamas›nda, ABD ve ‹srail siyonizminin kanl› sald›r›lar›na ve Ortado¤u halklar›n›n kararl› direnifllerine de¤inildi, AKP hükümetinin ‹srail ve ABD’yle olan anlaflmalar›n›n iptali istendi. *‹srail’in Lübnan’a sald›r›s›n› protesto etmek için 6 A¤ustos’ta Kartal Meydan›’nda bir eylem düzenlendi. Partizan, DHP, BDSP, Kurtulufl, Kurtulufl Partisi, HKM, Deri-‹fl Tuzla fiubesi, Emekli-Sen, T‹YA, ‹flçi Gazetesi taraf›ndan düzenlenen eyleme Yurtsever Cephe de destek sundu. Kitle saat 18:00’de Kartal Postanesi önünde bulufltu ve k›sa bir yürüyüflle Kartal Meydan›’na geldi. Filistin ve Lübnan halk›na destek içerikli sloganlar›n at›ld›¤› eylemde iflgali ve direnifli anlatan foto¤raflar›n yer ald›¤› panolar da eylem alan›na getirildi. Okunan bas›n metninde Ortado¤u’nun kalbine bir b›çak gibi sokulan ‹srail siyonizminin sald›r›lar›n› bugün de artarak sürdürdü¤ü vurguland›. Aç›klama okunan fliirlerle, yap›lan ajitasyon konuflmalar›yla, sloganlar ve alk›fllarla sona erdi. (Kartal)
Topkap›’da iflçilerden yürüyüfl Topkap›’da çal›flan iflçiler Topkap› PTT
önünde ‹srail’in Lübnan ve Filistin’e yönelik sald›r›lar›n› protesto etti. “Direnen halklar kazanacak” yaz›l› pankart açarak yürümek isteyen iflçilerin, yürüyüflüne polis ekipleri taraf›ndan izin verilmezken; iflçiler ad›na aç›klama yapan Zafer Sönmez, “Katil ABD emperyalizmi Büyük Ortado¤u Projesi kapsam›nda Ortado¤u halklar›n› katlediyor” dedi.
Sar›gazi Sar›gazi’de emperyalist-siyonist sald›r›lar protesto edildi. 6 A¤ustos günü Partizan, DHP, ESP, Kald›raç, Odak ve EMEP’in örgütledi¤i eyleme Yurtsever Cephe ve SHP de destek verdi. Tüm kurumlar›n kendi flamalar›yla kat›ld›¤› yürüyüflte “Emperyalist sald›rganl›¤a son! Direnen halklar kazanacak!- Sar›gazi halk›” ortak pankart› aç›ld›. Sar›gazi meydan›na kadar tüm kitle çeflitli sloganlar› her bir a¤›zdan hayk›rd›. Meydanda bas›n metni okundu. ‹srail siyonizminin yapt›¤› katliamlar lanetlenirken ezilen halklar›n onurlu direnifli selamland›. Ayr›ca AKP hükümetinin ve muhalefetin de sessiz kalarak iflgale destek sunduklar› vurguland›. Sar›gazi ‹K okurlar›
Nurtepe ‹srail’in sald›r›lar›n› protesto etmek ve Filistin, Lübnan ve Irak halk›yla dayan›flmak için TÖP, ESP, PDD, HKM, HKP ve SODAP Nurtepe’de meflaleli yürüyüfl gerçeklefltirdi. 7 A¤ustos akflam› Nurtepe Cemevi önünde toplanan 50’yi aflk›n kifli “Filistin, Lübnan, Irak. Ortado¤u halklar› yaln›z de¤ildir” pankart› açarak mahalle sokaklar›nda sloganlarla Arkadafl Kafe önüne kadar meflalelerle yürüdüler. Burada yolu kapatarak slogan atan kitle ad›na bir konuflma yap›ld›. Partizan’›n da destek verdi¤i eylem “Yaflas›n devrimci dayan›flma”, “Katil ‹srail Lübnan’dan defol”, “Yaflas›n halklar›n kardeflli¤i” sloganlar›yla sona erdi. (‹stanbul)
Halklar›n öfkesi kap›ya dayand›! Irak’ta ‹flgale Hay›r Koordinasyonu, Halk›n Kurtulufl Partisi, BDSP, Al›nteri, Toplumsal Özgürlük Platformu, Divri¤i Kültür Derne¤i’nin bafllatm›fl oldu¤u eylemler siyonizmin kap›s›na dayand›. 6 A¤ustos Pazar günü 1. Levent metro ç›k›fl›nda toplanan ve say›s› 300’ü aflk›n kitle kortejler oluflturarak sloganlar eflli¤inde eylem yapt›. Kortejin ön önünde bulunanlar›n kefen giydi¤i yürüyüflte Gündo¤du Marfl› söylendi ve uzun süre sesli ajitasyon yap›ld›. Kitle ‹srail Konsoloslu¤u önünde öncelikle bir oturma eylemi yapt›. Kefen giyen-
ler yere yatarak öldürülen halk› canland›r›rken Grup Nida yapt›¤› Arapça selamlama ile Ortado¤u halklar›n›n emperyalist sald›rganl›¤a karfl› kufland›¤› direnifli selamlad›. Daha sonras›ndan ise Arapça olarak K›z›l Ordu Marfl›’n› okudu. Kitle ad›na yap›lan aç›klamay› Bülent Aslan okudu. Aslan; kendisini Ortado¤u’nun efendisi olarak gören ‹srail’in Filistin halk›n› katletmeye devam etti¤ini ve flu anda Lübnan’› iflgal etti¤ini hat›rlatarak; burada da katliamlar›na devam etti¤ini söyledi. Aç›klaman›n ard›ndan uzun süre sloganlar atan kitle da¤›larak eylemi bitirdi. (‹stanbul)