Say›: 2006-21
58
*Y›l:2 *6-19 Ekim 2006 *Fiyat›: 1 YTL *ISSN:1303-9350
Egemenlerin her alanda artan sald›r›lar›na karfl›
Birlikte direnifl, birlikte mücadele Özgürlük ve eflitli¤i savunuyoruz
Devletin sald›r› furyas›na cevap:
HEP‹M‹Z TERÖR‹ST‹Z!
ABLUKAYI B‹RL‹KTE YARACA⁄IZ!
“Son terörist bitene kadar savaflaca¤›z” diyen ‹lker Baflbu¤, faflist Kemalist diktatörlü¤ün iflletti¤i sald›r› konseptini özetlemektedir. Dünyan›n dört bir taraf›ndan iflas› aç›klanan neo-liberal politikalar›n art›rd›¤› yoksulluk ve iflsizlik ülkemizde de derin etkilerini sürdürmektedir. Devrimcileri teslim almak için yürütülen kapsaml› sald›r›lar gerek hapishanelerde gerekse de mücadelenin yürütüldü¤ü bütün alanlarda sürdürülmektedir.
“Gaye” ad› verilen ve 8 Eylül’de bafllat›lan sald›r›, ESP, At›l›m, Beksav, SGD, Özgür Radyo gibi demokratik kurumlar›n bas›lmas› ve 50’yi aflk›n insan›n gözalt›na al›narak tutuklanmas›, devletin t›rmand›rd›¤› sald›r›lar›n son örne¤i. Bu sald›r›lar›n iflaret etti¤i en önemli noktalardan biri ise önümüzdeki dönemde devrimcilerin ortak ve birlikte hareketinin önemidir. Sürecin tek tek gösterilecek tepkilerle geri püskürtülemeyece¤i bir gerçek olarak ortada durmaktad›r. Devletin t›rmanacak olan bu sald›r›lar›na karfl› daha üst birliklerin oluflturulmas› ve bu birliklerde aktif rol oynanmas› önemlidir. Türkiye Devrimci Hareketi aç›s›ndan önemli bir gelene¤in bu süreçte daha da canland›r›lmas› görevi omuzlar›m›zdad›r. Görevimizi bilince ç›kararak bu sald›r›lar› gö¤üsleyelim.
“Gaye”leri devrimcileri teslim almakt›r!
ALAMAYACAKLAR!
At›l›m gazetesi, ESP ve Özgür Radyo’ya “Gaye” operasyonu ile sald›ran egemenler bu sald›r›lar s›ras›nda yaklafl›k 70 kifliyi tutuklad›. 21 Eylül Perflembe günü saat 17:00 s›ralar›nda At›l›m gazetesinin merkez bürosu da dahil olmak üzere bürolar›, ESP bürolar›, Özgür Radyo merkezi, SGD merkezi, Sanat ve Hayat dergisinin bürosu, Limter-‹fl ve Tekstil-Sen bürolar› TMfi ekiplerince “arama” ad› alt›nda bas›ld›. 7 saat süren sald›r›larda toplam 91 devrimci gözalt›na al›nd›. Bunlardan 5’i olay akflam› serbest b›rak›l›rken 86 kifli ise gözalt›nda tutuldu. Bu sald›r›larla ilgili baflta ‹stanbul olmak üzere birçok ilde yap›lan eylemlerde devrimci dayan›flman›n önemine vurgu yap›ld›. Sayfa 16
mperyalizmin artan sald›rganl›¤›na paralel ülkemiz aya¤›ndan da egemenler emekçi halka, devrimcilere ve örgütlü güçlere karfl› sald›r›lar›n› t›rmand›r›rken, ç›kan karfl› koyufl sesinin hep birlikte yükseltilmesi gerekiyor.
E
58
2
6-19 Ekim 2006
‹flçiler özellefltirmeyi protesto etti!
fieref Ayd›n binlerce kiflinin kat›l›m›yla topra¤a verildi
1970’li y›llarda THKO saflar›nda devrimci mücadele ile tan›flan ve tedavi için Almanya’da bulunan fieref Ayd›n Almanya’da yaflam›n› yitirdi. 1970 y›l›nda genç bir ö¤retmen olarak Türkiye Halk Kurtulufl Ordusu (THKO) saflar›nda devrimci mücadeleye kat›lan fieref Ayd›n, 12 Eylül Askeri Faflist Cuntas›’n›n ard›ndan Türkiye Devrimci Komünist Partisi (TDKP) davas›ndan yarg›lanarak 5 y›l hapishanede kald›. Hapishanenin zorlu koflullar›n›n vücudunda yaratt›¤› tahribat ve kanser has-
tal›¤›na ra¤men Türkiye’de mücadelesini sürdüren Ayd›n, 1988 y›l›ndan sonra TDKP Merkez Komitesi Üyesi olarak çeflitli kovuflturmalara u¤rad›. 1995 y›l›ndan sonra ‹sviçre’de tedavi görmeye bafllayan Ayd›n, tedavi amac›yla Almanya’da bulunuyordu. Almanya’da yaflam›n› yitiren Ayd›n, 30 Eylül 2006 tari-
TKP/ML militanlar›ndan baz istasyonuna molotof!
işçi-köylü senin sesin! OKU-OKUT! ABONE OL! ABONE BUL!
ABONEL‹K fiARTLARI
Elimize posta kanal›yla ulaflan bir habere göre TKP/ML militanlar› 28 Eylül akflam› Sar›gazi ‹nönü Mahallesi’nde bir gün önce kurulan Baz ‹stasyonu’nu tahrip etti. Tüm elektrik ba¤lant›lar› kesilen ve kullan›lamaz hale getirilen Baz ‹stasyonu’nun tahrip edilmesinden sonra militanlar, Demokrasi Caddesi’ni trafi¤e kapatarak, yolu molotoflarla atefle vermifltir. Baz ‹stasyonu’nun kurulu oldu¤u binan›n üzerine “Halk düflman› faaliyetlere izin vermeyece¤iz!-TKP/ML T‹KKO” yaz›l› pankart asan militanlar, daha sonra caddede toplanarak “Yaflas›n Partimiz TKP/ML”, “Marks, Lenin, Mao; önderimiz ‹bo; savafl›yor T‹KKO”, “‹brahim’den Mehmet’e, selam olsun Partiye” vb. sloganlar atarak, burada sesli ajitasyon yapm›flt›r. Ajitasyon s›ras›nda eylemin nedenleri halka anlat›larak, “dün oldu¤u gibi bugün de halk düflman› faaliyetlere izin vermeyece¤iz” denilmifltir. Elimize ulaflan bildiri afla¤›daki gibi sona eriyor; “Bizler TKP/ML militanlar› olarak, bu eylemi bir uyar› eylemi olarak gerçeklefltirdik. Halk›m›z›n itirazlar›na ra¤men, baz istasyonunu kuran firmay›, firmayla sözleflme yapan bina sahibini ve ilgili kurumlar› uyar›yoruz. Halk›n sa¤l›¤› ile oynamay›n! Bu halk düflman› girifliminizin sürmesi halinde yan›t›m›z çok daha sert olacakt›r.”
hinde binlerce kiflinin kat›l›m›yla ‹stanbul Karacaahmet Mezarl›¤›’nda topra¤a verildi. 24 Eylül günü Almanya’da tedavi gördü¤ü hastanede yaflam›n› yitiren 56 yafl›ndaki Ayd›n topra¤a verilmek üzere ‹stanbul’a getirilmiflti. Ayd›n’›n cenazesinin getirildi¤i Karacaahmet Cemevi önüne sabah saatlerinden itibaren binlerce kifli ak›n etti. Burada toplanan kitle, Aslan’›n cenazesinin Cemevi’nden al›nmas› ile birlikte “S›n›fs›z, sömürüsüz, savafls›z bir dünya için yaflad›. Mücadelemizde yaflataca¤›z” pankart› eflli¤inde Karacahmet Mezarl›¤›’na do¤ru yürüyüfle geçti. Ayd›n’›n cenazesi iflçi ve emekçilerin ellerinde tafl›n›rken, gençlerin k›z›l bayrak tafl›malar› dikkat çekti. Mezarl›¤a do¤ru yürüyen kitle caddeyi trafi¤e kapat›rken, s›k s›k “Yaflas›n devrim ve sosyalizm”,
“fieref Ayd›n yoldafl ölümsüzdür”, “‹flçi s›n›f› partisiyle güçlüdür” sloganlar› att›. Ayd›n’›n Karacaahmet Mezarl›¤›’nda yap›lan cenaze törenine sanatç›, yazar ve flair dostlar›n›n yan› s›ra, Türk-‹fl, D‹SK ve KESK’e ba¤l› genel merkez ve flube sendika baflkanlar›, çeflitli siyasi parti yöneticileri ile yaklafl›k 5 bin kifli kat›ld›. Cenaze töreninde ‹flçi Marfl› eflli¤inde 1 dakikal›k sayg› duruflunda bulunuldu. Daha sonra yap›lan konuflmalarla süren törende, iyimserli¤in ve gerçekçili¤in simgesi fieref Ayd›n’›n kiflili¤i anlat›larak genç kuflaklarca örnek al›nmas› gerekti¤inin alt› çizildi. ‹spanya, Ekvador, Tunus, Fransa, Yunanistan, Yukar› Volta ve Dominik Cumhuriyeti’nde bulunan devrimci örgütlerin mesajlar›n›n okundu¤u törenin ard›ndan Ayd›n’›n cenazesi topra¤a verildi. Topra¤a verilmesi s›ras›nda mezar›na karanfiller at›ld›. (‹stanbul)
Devrimci tutsaklar Diyarbak›r katliam›n› k›nad›! Hapishanede bulunan devrimci tutsaklar ad›na bir aç›klama yapan Bayram Kama, Hasan Rüzgâr, Murat Karayel, Aytunç Altay, Hasan Polat ve Aysel Güldo¤an Diyarbak›r’da yaflanan sald›r›y› k›nad›. “Tarih 12 Eylül 2006’y› gösterdi¤i günün akflam saatlerinde, Diyarbak›r’›n emekçi yoksul semti Ba¤lar’da kontr-gerilla örgütlenmesi çocuklar› hedef alan bir bombal› sald›r› düzenlemifl ve sekizi çocuk 12 insan›m›z› katletmifltir. Bu vahfleti ‘Türk ‹ntikam Tugaylar›’ (T‹T) adl› katliam flebekesi üstlenmifltir” denilen aç›klamada asl›nda katliam›n kimin üstlendi¤inin pek önemi olmad›¤›, günümüze kadar çeflitli isimler alt›nda resmi-gayr› resmi olarak örgütlenen kontrgerilla katliam flebekelerinin her dönemde devletin asli örgütlenmeleri olageldi¤i belirtiliyor. “Bu katliam flebekelerinin birimlerinden biri, yine sonbahar günü 9 Kas›m 2005’te fiemdinli’de Umut Kitapevi’ne yönelik bombal› sald›r›lar› sonras› Kürt ulusu ve halk› taraf›ndan suçüstü yakalanm›fl ve yakalanan katil Astsubaylar dönemin kara kuvvetleri komutan› bugünün Ge-
nelkurmay Baflkan› taraf›ndan “iyi çocuklar” olarak sahiplenilmifltir” fleklinde devam eden aç›klamada son dönem yaflanan geliflmelere de de¤inilerek, “ABD emperyalizminin atad›¤› ‘PKK ile mücadele koordinatörü’nün ‘Kürt sorunu’nu ‘çözme’ temaslar› için bölgeye geldi¤i günün hemen sonras›nda yap›lan bu katliam önemli bir gerçe¤i gözler önüne sermektedir. Bu katliam, ABD emperyalizmi ve iflbirlikçi-uflaklar›n›n ‘Kürt sorunu’nu nas›l çözeceklerinin aç›k bir ilan›d›r!” denildi. Tüm bu sald›r›lar karfl›s›nda direnmek gerekti¤inin alt›n›n çizildi¤i aç›klama flöyle sona eriyor; “Kürt ulusu on y›llard›r maruz kald›¤› katliam ve vahfletlere ra¤men özgürlük mücadelesini hep büyütmeyi baflarm›fl, katliamc›lar›n beyinlerinde patlam›flt›r. Bu afla¤›l›k katliamdan medet uman zavall›lar da Kürt ulusu ve halk›n›n direnifli karfl›s›nda kaybetmeye mahkûmdurlar. Baflta katledilen canlar›m›z›n yak›nlar›na; Kürt ulusu ve halk›na baflsa¤l›¤› diliyor, ac›lar›n› paylafl›yoruz ve katliamlar›n hesaps›z kalmayaca¤›n› ilan ediyoruz.” (H. Merkezi)
6 AYLIK: 10.200.000
‹flçi ve köylülerin daha fazla açl›k ve yoksulluk çekmesi anlam›na gelen özellefltirme politikas›, flimdi de fleker fabrikalar›n› k›skaca alm›fl durumda. Çorum fieker Fabrikas›’n›n 16. Pancar ‹flleme Kampanyas›’n›n töreninde konuflan AKP’li vekil, efendilerinin emirlerini yerine getirerek büyük bir ifltahla özellefltirmeyi savundu. AKP Çorum milletvekili Muzaffer Külcü, özellefltirmeleri savunarak “Devlet ekmek kap›s› de¤il hizmet kap›s› olacak” diyerek iflçileri azarlad›. Külcü’nün konuflmas›n› ve özellefltirmeleri protesto eden iflçiler, vekilin konuflmas› sürerken tören alan›n› terk ettiler. AKP’nin “K‹T’ler zarar ediyor” iddialar›na karfl›l›k konuflan fieker‹fl Sendikas› Mali Sekreteri Ramazan Beker ise fabrikan›n kamuya ait en büyük befl fabrikas›ndan biri oldu¤unu ve geçen y›l 14 milyon YTL net kâr elde etti¤ini söyleyerek, Eylül ay›ndan beri 600 bin ton flekerin depolarda bekletildi¤inin alt›n› çizdi. Dünyan›n her taraf›nda fleker üreticilerinin desteklendi¤ine dikkat çeken Beker; Türkiye’de ise böyle bir uygulaman›n olmad›¤›n› söyledi. (H. Merkezi)
Sar›gazi’de hain sald›r› Komprador patron a¤a devletinin iyi çocuklar› 23 Eylül Cumartesi günü saat 15:00 s›ralar›nda yine ifl bafl›ndayd›. Seçilen bölge bu kez Sar›gazi idi. Büyükan›t’›n iyi çocuklar›, efendilerini gururland›rmak için hareket etmifltir. Sar›gazi merkezde bulunan Dünya Hastanesi’nin önündeki otobüs dura¤›na yap›flt›r›lm›fl olan “Geleneksel Sar›gazi Birlik ve Kardefllik Festivali’nin” afiflini herkesin gözünün içine baka baka y›rtmaya çal›flan ve oradan geçen Evrensel da¤›t›mc›s› bir arkadafl›n müdahalesine de silahla karfl›l›k veren bir sald›rgan, elini kolunu sallayarak oradan uzaklaflmaya çal›flm›flt›r. Ancak Sar›gazi halk› devletin iyi çocuklar›ndan biri olan sald›rgan› etkisiz hale getirmifl, kimli¤ini ve silah›n› alarak olay yerine gelen jandarmaya teslim etmifltir. Kimlikteki ismi “Vedat Savaflç›” olan kiflinin yan›na gelen jandarma ile diyalogu onun kim oldu¤unu göstermeye yetmektedir. Bu sald›r›y› k›namak için, 24 Eylül Pazar günü tüm kurumlar›n destekledi¤i bir aç›klama yap›ld›. EMEP Belde Baflkan›’n›n okudu¤u aç›klamaya Partizan, DHP, ESP, DTP, Odak ve HÖC kat›ld›. Aç›klamada “Faflizme karfl› omuz omuza”, “Faflizmi döktü¤ü kanda bo¤aca¤›z”, “Katil devlet hesap verecek” vb. sloganlar at›ld›. (Sar›gazi ‹K okurlar›)
1 YILLIK: 20.400.000
NOT: ‹stedi¤iniz süreye denk gelen oranda paray› hesap numaralar›m›za yat›rarak banka dekontunu yay›nevimize fakslay›n›z ya da postalay›n›z. Abonelik ücretine posta masraflar› dahildir.
3
58
6-19 Ekim 2006
Birlik, Mücadele, Zafer! ZAFER, ZAFER, ZAFER! Oldukça s›cak bir yaz›n ard›ndan, sert bir sonbahara ve hatta k›fla girece¤imize iflaret ediyor yaflananlar. Sald›r›lar›n› tüm h›z›yla ve ivmelendirerek sürdüren emperyalistler ve uflaklar›, görünen o ki, daha fazla sald›rmak durumunda kalacaklar. A¤›r tahribatlar›n›n bedelini, a¤›r tahribatlar verdirerek, a¤›r yenilgilerini, yenilgiler yaflatarak ödetmeye çal›flan emperyalistler ve uflaklar›, bundan bir sonuç alamayacaklar›n› çok iyi bilmelerine ra¤men, baflka flanslar›n›n olmad›¤› da bilinen baflka bir gerçek. Ortado¤u’da oluk oluk ak›t›lan halklar›n kan›yla çizmeye çal›flt›klar› haritan›n, her hücre ve köflesine bu kan› s›çratmak istiyorlar. “Durum oldukça kötü” aç›klamas› yapan ‹ngiltere D›fliflleri Bakan›, ABD’nin Irak’ta yanl›fl bir politikayla hareket etti¤ini söyleyerek, Ortado¤u’daki iflgal adresinin yenilgi ve iflas›n› itiraf ediyor. ‹flgal ve direnifl yurdu Irak’a iliflkin, bu itiraflar› ilk defa duymad›¤›m›z gibi son kez de duymayaca¤›z. Yeni iflgaller, yeni itiraflar› ve yeni “kötü durumlar›” beraberinde getirecek çünkü.
p›ld›¤› bu “kritik” ve di¤er bir ifadeyle kaç›n›lmaz olan sürecin yarataca¤› sonuçlar›n bu a¤›rl›¤a paralel bir durum izleyece¤i kesindir. “‘29’da ABD ekonomisi durgunlu¤a girince, ABD’ye afl›r› borçlu Avrupa ülkelerine giden kredi kurumufl, küresel bir depresyon oluflmufltu. Günümüzde de ‘29’u an›msatan bir durum var. ABD, Çin ve Asya ülkelerine borçlu” de¤erlendirmelerinin yap›ld›¤› süreçle ilgili olarak ABD ekonomisinin bu tabloyu de¤ifltirecek ya da idare ettirebilecek stoklar›n›n da tükenmesine ba¤l› olarak, faturan›n daha da a¤›rlaflaca¤›, sürecin daha a¤›r geçece¤i ortadad›r. Bu a¤›rl›k ise kuflkusuz dünya ezilenlerine ç›kar›lacak olan faturan›n kendisinde aç›k bir flekilde görülecektir. Meselenin Lüb-
ABD kan kaybediyor Uzunca bir süredir yaral› durumdaki ABD ekonomisi ve siyaseti, geçen her gün kan kaybetmeye bafll›yor. Bu kan› elindeki tampon ilaçlarla durdurmaya çal›flan ABD’nin bugünkü aflamada bu özelli¤ini de kaybetti¤i aç›klan›yor. Kamuoyuna yans›yan ve “sa¤›r sultan bile duydu” denilen bu kan kayb›, yeni krizleri ve ekonomik çalkant›lar› da gündeme getirmifl durumda. Son bir haftal›k zaman diliminde yaflananlara kabaca bakt›¤›m›zda, bu çalkant›lar›n siyasi plandaki yans›malar›n› görmek mümkün. Tayland’da 75 y›l içinde 24. kez gerçeklefltirilen askeri darbeye karfl› halk ilk eylemlerini gerçeklefltirirken hükümetin neo-liberal politikalarla ilgili olarak “flimdiye kadar halka yalan söyleyerek durumu idare ettik” aç›klamas› yapt›¤› Macaristan’da yüz binlerce insan sokaklara dökülerek, hükümeti ve uygulanan politikalar› protesto etti. Polonya’da gerici koalisyon hükümeti çöktü ve yerine hala alternatif bir hükümet kurulabilmifl de¤il. Dünya ekonomisindeki huzursuzlu¤un en çabuk yans›d›¤› Güney Afrika Cumhuriyeti’nde cari aç›k son 25 y›l›n en yüksek düzeyine ulaflt› ve para birimi ciddi oranlarda de¤er kaybetti. Ekvador’da hükümet mevcut borçlar›n› ödeyemeyece¤ini aç›klad›. Ekonomilerinde petrolün belirleyici bir noktada durdu¤u Brezilya ve Rusya, petrol fiyatlar›n›n 58 dolara düflmesiyle önemli bir gelir kayb› yaflad›. Bu ekonomik ve siyasal dalgalanmalar, emperyalizme ba¤›ml› ülkeleri etkisi alt›na almas› bir kenara, ekonomik olarak son y›llarda yükselifl ve toparlanma yafland›¤› aç›klanan Brezilya ve Rusya gibi ülkeleri önemli oranda etkilemesi, dalgan›n büyüme etkisine karfl› daha ciddi boyutlarda bir tehlike arz etti¤ini oldukça aç›k göstermektedir. Durgunluk olarak tan›mlanan ekonomik sürecin ABD merkezli görüngüleri ise çok daha ciddi boyutlarda yans›makta ve etkisini göstermektedir. ’29 bunal›m›na at›flar›n ya-
aksine, Türk askerinin konumland›r›lmas› planlanan yerlerin tümünün di¤er ülkeler taraf›ndan dolduruldu¤unu, bu anlamda da askerin orada yapacak iflinin kalmad›¤› saptamas›nda bulundu. Yani Türk askerine yeni bir görev alan› bulmak gerekti¤i söylendi. Bu konuyla ilgili henüz aç›klama yapmayan hükümet, belli ki Erdo¤an’›n Bush’la yapaca¤› görüflmeyi bekliyor. ‹çinden geçti¤imiz ve önümüzdeki dönemde ABD baflta olmak üzere emperyalistlerin dönem politikalar›n› yaflama geçirmek için üzerinde önemli planlar yapt›klar› Türkiye’de “huzur” ve “istikrar›n” yakalanmas› ve süreklilefltirilmesi oldukça önem kazan›yor. Türkiye’de olas› bir dalgalanman›n bölgeyi etkileyece¤i çok iyi bilindi¤i için, bu dalgalanman›n önünün al›nmas› için tüm “gerekenlerin” yap›lmas› bir zorunluluk olarak hâkim s›n›flar›n önüne konuldu. Genel anlamda izlenen süreç “terörün” yok edilmesine yönelik oldu¤u için hâkim s›n›flar gerekenlerin yap›lmas› konusunda zorlanmad›lar. TMY bu sald›r› dalgas›n›n içinde önemli bir halka olarak flekillendirildi. TMY’nin kabul ve onay›ndan sonra polise s›n›rs›z yetki tan›yan ek yasalar gündeme getirildi ve onayland›. Yani sokak infazlar›ndan, gözalt›na al›-
Sokak infazlar›ndan, gözalt›na al›nanlar hakk›nda bilgi verilmemesine, insanlar›n sokak ortas›nda kaç›r›larak, katledilmesi ya da b›rak›lmas› art›k bu ülkenin mevcut yasalar›ndaki yerini ald› nan’la s›n›rl› olmad›¤›n› aç›klayan ABD, planlar›n› ve hedeflerini 2004 y›l› NATO zirvesinde belirlendi¤i ve aç›kland›¤› gibi “Yeni Ortado¤u’nun” haritalar› belirgin bir hal alana kadar devam ettirecektir. ‹ran’› nükleer silahlanma konusunda Avrupa ülkelerinin tan›d›¤› zaman›n çok genifl bir dilim olmamas› gerekti¤i uyar›s›n› yap›p, temennilerini aç›klayan Bush, Rice’›n da bu konudaki çal›flmalar›na h›z verdi¤ini aç›klad›. Sald›r› ve iflgallerini tüm iflbirlikçi ve uflaklar›na yaymaya çal›flan ABD, gerek askeri harcamalar gerekse de askeri gücünün bölünmüfllü¤ünden kaynakl› olarak, oluflturaca¤› ittifaklara paralel Ortado¤u planlar›n› hayata geçirecek koflul ve zeminleri zorlayacakt›r.
Türkiye: T›rmanan sald›r›lara karfl›, direnifl odaklar›n› yayal›m ve diri tutal›m! ABD’nin plan ve programlar›n› uygulamaya aday olan ülkemiz hâkim s›n›flar›, kendilerine biçilen misyona uygun olarak süreci iflletmektedirler. Lübnan’a gönderilecek “Bar›fl Gücü” içerisinde yer alma tezkeresinin onaylanmas›ndan sonra, bölgeye gönderilen Türk heyetinin dönmesi bekleniyordu. Ancak heyet beklenen aç›klaman›n
nanlar hakk›nda bilgi verilmemesine, insanlar›n sokak ortas›nda kaç›r›larak, katledilmesi ya da b›rak›lmas› art›k bu ülkenin mevcut yasalar›ndaki yerini ald›. Devlet aç›s›ndan bunlar uygulanmayan yöntemler kuflkusuz de¤ildi. S›n›f mücadelesinin seyrine ve ivmesine göre uygulanan bu yöntemler, ç›kar›lan yasalarla birlikte resmilik kazand›. Bunlar›n tümü ülkemizde devrim mücadelesi yürüten güçler aç›s›ndan oldukça ciddi geliflmelerdir. Mevcut tabloda devlet dipten gelen dalgalanman›n fark›nda. “Vatan sa¤olsun demeyece¤im” diyen asker ailelerinden, her yap›lan araflt›rmada trendi biraz daha yükselen iflsizler ve açlardan, sefalet ücretine mahkûm edilen kamu emekçilerinden ve toplumun di¤er tüm kesimlerindeki homurdanmalar oldukça ciddi noktada. Ancak bu homurdan›fl›n, ülkede mücadelenin seyrini belirleme anlam›nda bir hareketi sistemli bir biçimde olmasa da, devleti ürkütecek bir noktada durmaktad›r. 100 bin f›nd›k üreticisinin tepkisinden sonra deyim yerindeyse afallayan devlet, kitlelerde biriken tepkiyi oldukça net gördü. Bu tepkinin devrimci öncülerle bir-
leflmesi, buluflmas› ise hiç istemedi¤i bir durum. Son savafl kurmay› içinde yer alan ‹lker Baflbu¤’un “bütün teröristler yok olana kadar savaflaca¤›z” aç›klamas›ndan, daha bir dizi “sert” mesaj› sürecin ana rengini ve karakterini göstermektedir. “Gaye” ad› verilen ülke çap›nda efl zamanl› olarak MLKP’ye yönelik devletin sald›r›s›n› da tüm bu geliflmeler içinde de¤erlendirmek gerekir. Geçti¤imiz y›l MKP’nin 17 kadrosunun Dersim’de katledilmesi, DHKP-C’ye yönelik “1 Nisan” ad› verilen operasyonun ve Proletarya Partisi’ne yönelik yap›lan operasyonlar›n tümü Türk hâkim s›n›flar›n›n dönem politikas› olarak flekillendi. Sald›r›lar›n boyutland›¤› böylesi dönemlerde karfl›t cephenin oluflturulmas›nda devrimcilerin birlikteli¤inin yeri oldukça önemlidir. Bu sald›r› dalgas›n›n gö¤üslenmesinde ve karfl› mücadele çizgisinin oluflturulmas›nda birliktelik oldukça önem kazan›yor. Devletin tüm sald›r› ve katletme politikalar›na ra¤men, bu süreçte faflist haydut ve çetelerini soka¤a salarak Kürt av›na ç›kard›¤›, hatta bununla da yetinmeyerek yerlerinden ve yurtlar›ndan göndermeye kadar giden bu sald›r›lara ra¤men, bilindi¤i gibi Öcalan avukatlar›yla yapt›¤› son görüflmede “silahlar› gömelim” ça¤r›s›nda bulundu. Bir süredir Kürt Ulusal Hareketi’nin gündeme getirdi¤i ateflkes ça¤r›lar› Öcalan’›n ça¤r›s› ile birlikte daha da somutluk kazand›. Öcalan, “Gelin hep birlikte Türkiye’de ve Ortado¤u’da silah› sonsuza dek sonuç alma yöntemi olmaktan ç›karal›m. Silahlar› gömelim” beyan›nda bulunarak, ülkede son dönem oldukça diri bir flekilde ayakta duran güçlere yönelik tasfiye politikas›n› daha yüksek bir sesle ifade etmifl oldu. Kürt Ulusal Hareketi aç›s›ndan yaflanan bu geliflmelerin tüm devrimcileri etkiledi¤i/etkileyece¤i bir gerçek. Ancak bu etkinin ülkede devrimin yolunu silahl› mücadele ile çizen devrimci örgütler aç›s›ndan daha fazla hissedildi¤i ve hissedilece¤i de ayr› bir gerçek. Egemenlerin artan sald›r›lar›na karfl›l›k gelinen aflamada devrimcilerin eylem birli¤i ve dayan›flmas› daha da önem kazanmaktad›r. Yukar›da vurgulad›¤›m›z devletin merkezi sald›r›lar›n tümünde devrimciler ortak hareket etmeyi ve dayan›flma örneklerini en üst biçimde göstermeyi baflarm›flt›r. Bunun gelinen aflamada sistemli bir flekilde yürütülmesi ve devam ettirilmesi için özel bir çaba sarf edilmeli, bu konudaki giriflimlerin tümünün büyütülmesi sa¤lanmal›d›r. Bu konuda her türlü görevin al›nmas› bir zorunluluk olarak önümüzde durmaktad›r. Bu tarz sald›r›lar›n geçici moral bozukluklar› yaratmas›, direnifl mevzilerini zay›flatmas› do¤al bir sonuçtur. Bu sonucu tersine çevirmek ise bizlerin elinde. S›n›f mücadelesi denizinde önemli dalgalanmalar yaflanmaktad›r. Bu dalgalanmalara karfl› dalga k›ranlar›n saf›n› s›klaflt›rmas› yine do¤al bir sonuç olarak yaflanacak. Çünkü bu dalga karfl›s›nda duramayanlar do¤al olarak bo¤ulup, denizin engin derinliklerine kar›flacakt›r.
4
6-19 Ekim 2006
S›n›fsal Yaklafl›m B‹RL‹KTE D‹REN‹fi, B‹RL‹KTE MÜCADELE! Geliflmeleri, TMY’deki de¤iflikliklerle h›z kazanan sald›r› sürecine ba¤lamak, olaylar› tek yanl› bir bak›fl aç›s›yla ele almak demektir ki, bu bizi yan›lg›ya götürür ve daha fazla darbeler ve yenilgileri kaç›n›lmaz hale getirir. Oysa sürecin bütününe bak›ld›¤›nda, NATO zirvesi öncesine uzanan ABD emperyalizminin bölgeyle ilgili planlar› ve ülkemiz ile ilgili hesaplar› çerçevesinde, faflist Türk devletine iliflkin konumland›r›l›fltaki hedefler önemli rol oynamaktad›r. Hiç kuflkusuz emperyalistler aç›s›ndan Türkiye denildi¤inde akla ilk önce stratejik konum aç›s›ndan bir Ortado¤u ülkesi gelmektedir. Di¤er bütün konu bafll›klar› buna tabi olarak flekillenmektedir. AB üyeli¤inden, Kürt sorununa, Irak ve Afganistan iflgallerinden, Filistin meselesine bütün do¤rudan-dolayl› konular›n Türkiye ile ilgilerinin ele al›nma derecelerini belirleyen husus budur. Türkiye’deki devrimci-demokratik ve anti-emperyalist muhalefetin konumu da bu ba¤lamda “ilgi” uyand›rmaktad›r. 1968 kufla¤› olarak adland›r›lan; 1965 reformist-parlamanterist T‹P yönelimine tepki olarak FKF, DEVGENÇ süreçlerinden gelerek radikaldevrimci bir ç›k›fl yapan ö¤renci gençlik hareketi; 1970’li y›llar›n bafl›nda Türkiye devrimci hareketini yaratt›. Bu devrimci hareketin ba¤r›ndan ç›kan baflta ‹brahim Kaypakkaya’n›n önderlik etti¤i Komünist Partisi olmak üzere çeflitli çizgilerdeki devrimci hareket/grup ve devam› örgütlerin flekillendirdi¤i bir gelene¤in üzerinden süren Türkiye’deki devrimci mücadele, nice yenilgiler ve badirelere karfl›n yoluna devam etmektedir. 1971-73 döneminde 12 Mart cuntas›n›n a¤›r “darbe”si ile yaflanan ilk yenilgi sürecinin atlat›lmas› fazla zaman almam›flt›. 12 Eylül’le gelen daha azg›n sald›r›lar›n savuflturulmas› ise daha uzun y›llar› ald›. Türkiye devrimci hareketinin belini do¤rultmaya, yaralar›n› sarmaya çal›flt›¤› 12 Eylül sonras›ndaki süreçte, Kürt Ulusal Hareketi faflist diktatörlü¤e karfl› açt›¤› savafl cephesi ile devrimci di-
namizmin hareket unsurlar› aç›s›ndan bafll›ca çekim merkezi haline geldi. Mücadeleyi, s›n›fsal karakteri/çizgisinden ve politikalar›ndan ötürü on y›ldan daha ileriye tafl›yamad›¤› için devrimci dinamizmini yitirdi ve çekim merkezi olmaktan ç›kt›. Kürt Ulusal Hareketi’ndeki son on y›ldaki bu geriye gidifl, Türkiye devrimci hareketinin ulusal devrimci dinamiklerden yoksun kalmas› aç›s›ndan önemli bir kan kayb› oluflturuyordu. Bununla birlikte savrulmalar ve reformist e¤ilimler (ve legalizm) devrimci hareket üzerinde etkili olmaya bafllad›. Zaten 12 Eylül’ün do¤ru tarzda yap›lamayan muhasebesi, derlenifl sürecini kötü flekillendirmifl ve bir dizi hareket aç›s›ndan, 1980’lerdeki direnifl oca¤› hapishanelerden gelen bir “merkezi politikaya” hapsetmiflti. Türkiye devrimci hareketinin bu yaz›n›n konusu olmayan çaptaki genel analizinden özetleyebilece¤imiz bütün bu zaaflara karfl›n, var olan mücadele gelene¤indeki ana çizgiler, düflman aç›s›ndan ciddi ölçüde tehdit oluflturmaktad›r. Bunun bafll›ca nedeni Türkiye halk›n›n kurtulufl yolunun fliddete dayal› bir devrimden geçti¤i gerçe¤inde birleflilmesidir. Her ne kadar küçük burjuva hareketlerin kurtulufl yolu olarak benimsedikleri çizginin, nihai olarak bu devrimi gerçeklefltirmeyi imkâns›z k›lan bir platformu öngörmesi söz konusuysa da bugün için asgari müfltereklerde yakalanan bu birliktelik, Proletarya Partisi ile bu grup ve örgütler aras›nda belirli bir dayan›flmay› mümkün k›labilmektedir. Bunun da az bir fley oldu¤u söylenemez. Komünist Partisinin de ayn› zamanda bir parças› oldu¤u Türkiye devrimci hareketindeki güçler; kitle potansiyeli aç›s›ndan bugün sahip olduklar› genel zafiyete karfl›n, ülkenin sosyo-ekonomik koflullar›ndan kaynakl› nesnel olarak kitlelerle “tehdit edici” iliflkiler kurmaya aday durumdad›rlar. “Sosyalizm”, “komünizm” söylemli reformist-revizyonist yasal partilerin dahi prim yapmad›¤› koflullar, faflizmin bir baflka okunufluna delalet olmaktan baflka, düzenden bek-
58
lentisi kalmayan kitlelerin yönelimine yan›t olacak programa da iflaret etmektedir. K›sa ve geçici dönemler gerileme göstermesine karfl›n hep ç›k›fl trendinde olan “sosyal patlama” olgusu, emperyalizmin bölgeye iliflkin son süreçteki planlar›yla birlikte Türkiye’deki s›n›f mücadelesinin seyrini bambaflka bir havaya sokmufltur. Burada, Kürt Ulusal Hareketi’nin yürüttü¤ü savafl ile olgunlaflan dinamikler de muazzam bir potansiyele sahip olarak rol üstlenmek üzere hareket halindedir. Bütün hamleler bu gerçekler üzerinden yap›lmak durumundad›r. Karfl› atak uzun bir süredir, hamle üstünlü¤ünü elinde bulunduran hâkim s›n›flardan gelmeye devam etmektedir. Emperyalizmin genel sald›r› kampanyas›yla daha da fliddetlenen bu politikalar›n, öteden beri savunma hatt›na çekilen ve “direnifl”i adeta içsellefltiren (stratejik hale getiren) mücadele takti¤i karfl›s›nda nihayetinde baflar›l› olmas› kaç›n›lmazd›r. Bunun geçici ya da dönemsel bir baflar› olaca¤›ndan söz edebilece¤imiz kuflkusuzsa da bu sürecin kavgadaki kazan›mlar› büyük ölçüde eritece¤i ve mevzileri da¤›taca¤› kesindir. “Güçler dengesi” teorisi her koflulda her fleyi aç›klamaya yetmemektedir. Zay›fl›k, güçlü karfl›s›nda pasifize olmay› koflullamaz. Zay›fl›k, gücünü gözeterek hareket etmenin önemini daha fazla art›r›r. Düflman›n bizden güçlü oldu¤u günümüz koflullar›nda, sürekli biçimde sald›r› alt›nda bulundu¤umuz bir gerçektir. Bunun, kimi süreçlerde çeflitli f›rsatlar vesilesiyle yo¤unlafl›p azalmas› da bir vak›ad›r. Bu f›rsatlar, toplumsal geliflmelere, bizim ve düflman›n durumuna ba¤l› olarak ortaya ç›kmaktad›r. Bütün bu durumlar, baflta devrimci hareketler olmak üzere düzene muhalif di¤er güçler aç›s›ndan da benzerlikler arz ederler. Önceki sene DHKP-C, geçen sene MKP, bu y›l içerisinde Proletarya Partisi’ne, geçen ay MLKP ve di¤er devrimci ve demokrat yap›lanmalara yönelik çeflitli boyutlardaki sald›r›lar, operasyonlar ve katliamlar ile genelde yine s›k s›k bütün devrimci, yurtsever eylem ve gösterilere, kifli ve kurumlara yönelik her türlü bask›, iflkence, tutuklama, katletme ve linç sald›r›lar›, faflist diktatörlü¤ün s›n›f mücadelesini yürütme biçimi olarak okunmal›d›r. Faflist-Kemalist Türk devletinin bu sald›r›lar›nda devrimcilerin esas olarak “yaln›z” kalmalar› –geçici ve
sahte, hatta timsah gözyafllar› kimseyi aldatmas›n- düzenin kimyas› gere¤idir. Bunun bir bak›ma yine devrimcilerin eseri oldu¤undan söz edilebilecekse de, ilk bak›flta do¤ru gibi görünebilecek yanlar› yan›lsamalar yaratmamal›d›r. Devrimci politikalar›n kitlelerden soyutlanmaya yol açabilecek -marijinalite- sonuçlar do¤urdu¤una dair iddialar, istisnai gündemlere iliflkin isabetli say›labilse de genel olarak kitlelerin geri yanlar› ile uyumlu anlay›fllara karfl›l›k gelmektedir. As›l sorun devrimciler aras›nda yarat›lamayan dayan›flma ve iflbirli¤idir. Üzerinde durulmas› gereken öncelikli konulardan birisi budur. Yenilgi ve a¤›r sald›r› koflullar›nda sürekli ak›llar› bafla getiren bu sorun, büyük bir sorumsuzluk örne¤i olarak di¤er flartlarda geri plana itilmektedir. Bu konuda ad›m atma ad›na gösterilen samimiyetsizliklerin iflleri büsbütün bozmas› da ayr›ca bir baflka olumsuzluktur. Düflmana hizmet eden bir çizgide davran›lmas›, iliflkileri içinden ç›k›lmaz hale getirmektedir. Hiçbir siyasi grup ve çevreyi -özellikle- niyet noktas›nda sorgulama ve yarg›lamaya kalk›flmadan meseleleri çözmeye kalk›flmak gerekmektedir. Öncelikle ve özellikle devrimci güçler içinden geçti¤imiz süreçte daha fazla güç birli¤i içinde hareket etme zorunlulu¤unu bilince ç›karmak zorundad›r. Bu durum hem hapishaneler hem de d›flar›daki bütün platformlar aç›s›ndan ayn› derecede önem arz etmektedir. Düflman son genelkurmay kademesindeki de¤ifliklik esnas›nda da bir kez daha dikte etti¤i ve prati¤e yans›tt›¤› üzere azg›n bir yönelime girmifltir. Bunun stratejik arka plan› ortadad›r. Bu bir üst evreye karfl›l›k gelmektedir. Buna birlikte karfl› koyman›n gere¤i aç›kt›r. En genifl halk kitlelerinin seferber edilmesi ve direniflten öte karfl› mücadele hatt›n›n örülmesi için bütünüyle yüklenilmesi görevi, bizlerin omzundad›r. Her türlü grupsal ç›kar, önyarg›, hesap ve k›s›r çekiflme bir kenara b›rak›lmal›d›r. Herkes kendi gündemine kapanmaktan vazgeçebilmelidir. Ortak gündemi saptayabilmek hiç de zor olmasa gerektir. Türkiye devrimci hareketinin, kimi dönemler oldu¤u gibi son süreçte unutulsa da önemli bir tarihi gelene¤i olan dayan›flmac› yan› öne ç›kart›larak, bu damar üzerinden beslenen bir güç birli¤i yarat›lmal›d›r.
5
58
6-19 Ekim 2006
Tersanelerde iflçiler ölüyor! B‹L‹YOR MUYDUNUZ? Günümüzde en a¤›r koflullarda çal›flan tersane iflçileri, dün oldu¤u gibi bugün de örgütsüz, “yaln›z”, gurbetçi, ölü, k›zg›n, güçlü ve patlamaya haz›r bir potansiyelle, kendi kurtuluflunu sa¤layaca¤› günlere do¤ru ölmeye devam ediyor. Son günlerde adeta ana haber bültenlerini izler gibi düzenli bir flekilde, tersane iflçilerinin “ifl cinayetlerine” kurban gidiflini izliyoruz. Bu ifl cinayetleri gerek iflçi s›n›f›, gerek tersane iflçileri aç›s›ndan yeni bir sorun olmad›¤› gibi, k›sa vadede çözülecek bir sorun da de¤il. Ancak çok a¤›r koflullarda çal›flan tersane iflçileri, öncelikli örgütlenmesi gereken bir yerde duruyor. Tersane iflçilerinin ve tersaneye dönük çal›flmalar› olan iflçilerin, genel olarak durum ve son süreçteki ifl cinayetlerine dair görüfllerini ald›k. “Ben yaklafl›k 8 y›ldan beri tersanelerde çal›fl›yorum, hemen hemen bütün tersanelerde çal›flt›m. Tersaneler iflçiler için cehennem, patronlar için cennet bir yerdir. Tersanelerin en büyük sorunu tafleronlar›n gün geçtikçe ço¤almas›, ayn› zamanda o tafleronlar›n da bir alt firmas›n›n olmas›d›r” diyerek özetliyor bir iflçi yaflad›klar› sorunlar›.
‹flçilerin örgütlenmesindeki en büyük sorun tersanelerdeki iflçilerin bir bölümünün gurbetçi, mevsimlik iflçilerden olmas›ndan ziyade, ‹stanbul ve Gebze gibi yerlerden gelen iflçilerin sürekli olarak tersane de¤ifltirmeleridir. Tersane iflçisi kendi içlerinde simsar, tafleron gibi arac›lar›n oluflturdu¤u güvensizlik a¤›ndan dolay› korkuyor. ‹flçilerin birbirine yanc›laflmalar› beraberinde güvensizli¤i do¤uruyor ve bunu da tafleronlar çok iyi kullan›yor. Çarp›c› ölümlerin hikâyeleriyle dolu tersane havzas›. Bunlardan birisi de flöyle; iflçiler, tersanenin giriflini kapat›p iflçileri çal›flmamalar› için ikna etmeye çal›fl›yorlar. ‹flçilerden birisi kapat›lan kap›ya ald›rmadan tellerden atlay›p tersaneye giriyor ve bir sonraki ifl cinayetinde o tellerden atlayan iflçi ölüyor. ‹flçilerin örgütlenmelerini önlemek için tafleronlar ve patronlar çok iyi örgütlenmifl durumda. Eylemlere kat›lan iflçilerin adlar›n› listeleyip ifle alm›yorlar ve gözda¤› veriyorlar; “bak›n ekme¤inizden olursunuz, bunlar terörist vb.” Bu durumda toplu bir örgütlenme yap›lmas› gerekti¤ini söylüyor Tersane ‹flçileri Birli¤i Derne¤i. “2005 y›l› 15–16 Haziran Direnifli’ne denk gelen
Emekçinin Gündemi “Dilenciye de¤il, memura istedik” Devlet eliyle yap›lan her sald›r›n›n as›l temelini ekonomik sald›r›lar›n oluflturdu¤u bugün gözle görülür bir gerçektir. Gazetemizin geçen say›s›nda devlet bakanlar›n›n aç›k aç›k kamu emekçilerine yönelik “eyleme gitmeyin, suç sayar›z, iflinizden olursunuz” tehditlerine yer vermifltik. 23 Eylül Cumartesi günü KESK’in toplu görüflme masas›ndan çekilmesiyle beraber Kamu-Sen ve Memur-Sen ile yap›lan görüflmelerde emekçilerin önüne iki alternatif(!) konuldu. Bunlardan biri, düflük gelirli emekçiye % 4+4 zam, yüksek gelirli emekçiye % 3+3, bürokratlara ise % 1 zam, di¤eri ise herkese % 3 zam ve düflük maafll›lara ise % 20+20 fleklinde verilecek tazminat. Di¤er seçenek düflük gelirli emekçiye y›ll›k ald›¤› maafl› ayl›k oran›na indirirsek % 6.3 zam demek oluyor. Zam konusunda anlaflma sa¤lanamamas›na karfl›l›k, emekçilerin özlük haklar› üzerinde yap›lacak tart›flmalar gündeme geldi. Bu konuda bir komisyon oluflturularak bir anlaflma haz›rlanmas›na karar verilmesine karfl›n, Bakan fiahin, yan›ndaki bürokratlarla ayr› bir top-
lant› yaparak anlaflma metnini haz›rlay›p taraflar›n karfl›s›na koydu. Bunun üzerine Kamu-Sen görüflmelerden çekildi. Toplant› ç›k›fl›nda aç›klama yapan Kamu-Sen Baflkan› Bircan Aky›ld›z, mutabakata vard›klar› 33 maddelik metinden 24’ünün ç›kar›lmas›n›n kabul edilemez oldu¤unu, ç›kar›lan maddelerin ise emekçilerin özlük haklar›yla ilgili oldu¤unu söyleyerek, devlete “eylem sürecini bafllatma zaman› geldi” uyar›s›nda bulundu. Ard›ndan toplant›dan her türlü muhalif sesi ekarte eden Bakan fiahin, Memur-Sen’i de yan›na alarak bas›n›n karfl›s›na geçti ve Uzlaflt›rma Kurulu’nun karar›n› bafl›ndan beri kabul etmeyeceklerini aç›klad›klar›n› belirterek, bunun devlete 3 katrilyon liral›k zarar demek oldu¤unu, ayr›ca emekçilerin kendi hükümetleri s›ras›nda enflasyondan kay›plar› olmad›¤›n› iddia etti. Tüm konuflmas› boyunca emekçilere “s›rt›m›zdaki asalak” damgas›n› vurmaya çal›flan fiahin, söz Memur-Sen’e gelince teflekkür etmekle yetindi. Aç›kt›r ki, bu görüflmenin taraflar› devlet ad›na o dönemin hükümeti ve emekçiler ad›na da sendikalard›r. On
bir patlama oldu Torgem Tersanesi’nde, 3 iflçi öldü. Tuzla Tersanesi’nin önünde yol kesildi, 4–5 bin kadar iflçi yol kesme eylemine kat›ld›. Ama iflçilerin taleplerine yeterince cevap verilemedi.” Tersanelerde genel olarak sigorta, ücretlerin ödenmemesi, a¤›r çal›flma koflullar›, sa¤l›ks›z ve güvensiz çal›flma koflullar› gibi haks›zl›klardan çok ifl cinayetlerine karfl› yo¤unlukta tepki bir gerçek. Ancak bunu da kaderci ya da ola¤an karfl›layan kesim çok büyük, tafleronlar›n bir yöntemi de akrabalar›n›, hemflerilerini çal›flt›rmalar›. Bu sayede iflçilerin isyanlar› daha kolay “bast›r›lm›fl” oluyor. ‹nsan›n kan›n› donduracak ifl cinayetleri anlat›yor iflçiler; “‹stanbul Tersanesi’nde, sabaha kadar çal›flan bir iflçi, sabah namaza gidiyor ve geri gelirken denize düflüyor. ‹flçinin ölüsünü bulmak için ertesi gün dalg›çlar denize dal›yorlar ve 6–7 ay önce denize düflmüfl, oradaki saca yap›flm›fl baflka bir iflçinin ölüsüyle karfl›lafl›yorlar. Kimsenin haberi yok öldü¤ünden.” Bu bilinen olaylar›n d›fl›nda say›s› bilinmeyen yani patronlar›n kaç›rd›¤›, ailelere para vererek susturdu¤u bir sürü iflçi cenazesi var.
Limter-‹fl Sendikas› son dönemdeki sald›r›lardan dolay› yeni bir kampanyaya haz›rlan›yor, bunun koflullar›n› örgütlüyor. Limter-‹fl, “Biz bu gün sadece iflçilerin somut talepleriyle de¤il onlar›n yaflamla olan ba¤lar›n› da sa¤lamam›z gerekti¤ini düflünüyoruz. Yani bütün gün çal›fl›yorlar ve neredeyse dünyadan bihaber yafl›yorlar. ‹flçilere dünyada geliflen olaylar›n kendi ülkemizde geliflen olaylar›n ve kendi yaflad›¤›m›z sorunlar›n, hepsinin bir biriyle ba¤lant›l› oldu¤unu kavratmaya çal›fl›yoruz. Verilen mücadeleler sonucunda küçük de olsa haklar al›nm›flt›r. Ancak burada önemli olan Dersan gibi bir direnifli daha ileri tafl›makt›r. Bu gün hala sendikam›za yönelik sald›r›lar sürüyor, yöneticilerimiz gözalt›na al›n›yor, öncü iflçilere polis, patron iflbirli¤iyle sald›r›lar sürüyor, son olarak Baflkan›m›z Cem Dinç tutukland›. Biz burada tersane koflullar›n›n daha iyi olmas› için çal›fl›yorsak bu çat› alt›nda birleflmeliyiz. Bu yolu bedel ödeyerek yürüyece¤iz, ya bu koflullardan rahats›z olaca¤›z ya da b›rakaca¤›z kendi halinde yuvarlans›n gitsin. Bu koflullar› de¤ifltirmek için yola ç›kt›k ve dönmeye niyetimiz yok” diyor. (Kartal)
binlerce emekçinin iradesini temsil eden KESK’in masada olmad›¤› bir toplant›n›n hangi “demokrasi” anlay›fl› ile yap›ld›¤› ayr› bir sorudur. Di¤er yandan ise yaflanan farkl› geliflmeler önemlidir. Kamu-Sen ve Memur-Sen, KESK masadan kalkt›¤›nda elefltirmifl ve özellikle eylem sürecini bafllatmaktan geri durmufltur. Ayn› dönemde di¤erinden daha da sar› bir tav›r koyan iki sendikay› arkas›na alan Bakan fiahin televizyonlardan “eyleme ç›kmay›n, gününüzü görürsünüz” diye tehditler savurmufltur. Ancak eylem hakk›n›n bu flekilde gasp edilmesine karfl› masada kalan di¤er iki sendikan›n tavr› susmak olmufltur. Di¤er yandan fluna da de¤inmek gerekir ki, Uzlaflt›rma Kurulu zaten devlete çal›fl›r halde olan bir kurumdur. Bundan “emekçinin lehine” ç›kacak karar›n nas›l olaca¤› ise dünden bellidir. Tüm bu geliflmelerle beraber KESK, D‹SK ve BASK (Ba¤›ms›z Sendikalar Konfederasyonu) Emek Platformu olarak 25 Eylül Pazartesi günü Meclis önünde eylemdeydi. Eylemin sebebi ise Avrupa Sosyal fiart›n›n Onaylanmas›n›n Uygun Bulundu¤una Dair Tasar›’n›n kabul edilmesi idi. Yasa tasar›s›, emekçilere k›smi baz› haklar›n›n verilmesini öngörüyor. Bu tasar›n›n önemli olan iki noktas› flu; 5. maddede geçen özgür örgütlenme hakk›, 6. maddede geçen özgür toplu pazarl›k
hakk›. Lakin bu iki yasadan biri iyi di¤eri ise kötü, t›pk› gece ve gündüzün kardeflli¤i gibi. KESK Baflkan› ‹smail Hakk› Tombul yapt›¤› aç›klamada, tasar›n›n 5. ve 6. maddelerine dikkat çekerek; hükümetin yasa tasar›s›n› geri çekerken bu maddelere çekince koydu¤unun alt›n› çizdi. Tasar›n›n 6. maddesinin zaten T‹S anlam›na gelece¤ini söyleyen Tombul, D‹SK ve BASK temsilcileriyle beraber AKP, ANAP ve CHP baflvekilleriyle görüflmek üzere Meclis’e girdi. Görüflmenin ard›ndan aç›klama yapan Tombul, muhalefet milletvekillerinin söylemlerini de¤erlendirece¤ini aktard›. Lakin görüflme s›ras›nda al›namayan haklar için flimdi de AB’ye el aç›lm›fl oldu. fiu anda yürürlükteki Sendika Yasas›’n›n bile IMF ve AB belirlemeleriyle, yönlendirmeleriyle olufltu¤u hat›rlanacak olursa, bu tasar›n›n di¤er yanlar›n›n ne getirece¤i bilinmiyor. Aç›k ki, haklar masada al›nmaz, elinde zorla ald›¤›n bir hak yoksa pazarl›¤a oturulmaz. Masada herkes kazand›klar› üzerinden pazarl›k yapar. Emek gücünün kullan›lmad›¤›, bir zaferin elde edilmedi¤i yerde ise masaya oturmak, masan›n karfl› taraf›nda oturanlar›n kafas›n› okflayanlardan hak beklemek ise “özgürlü¤ünü karfl› tarafa teslim etmek” olur. Böyle bir süreçte de s›n›f sendikac›l›¤›na olan ihtiyac›n alt›n› çizmeye gerek bile yoktur.
6
6-19 Ekim 2006
58
Alt›n madeni için ABD’ye ikna gezisi “Bizler de ilk aflamada sevindik, ifl vaat ettiler, yat›r›m sözü verdiler, kazançl› ç›kaca¤›m›z söylendi. Ama süreç geçtikçe, bizler araflt›r›p sordukça, hiç de öyle olmad›¤›n› gördük. Ölüler hiç alt›n takar m›? Biz yapt›k, siz yanl›fl yapmay›n, birilerine uyduk. Bir fleyler yapt›k. Siz yapmay›n…” Erzincan’›n ‹liç ilçesinde bulunan ve Türkiye’nin ikinci büyük alt›n rezervi oldu¤u belirtilen madeni iflletmek için ruhsat alan ABD-Kanada ortakl› Anatolion Minerals Development flirketine ba¤l› Çukurdere Madencilik Afi. bölgedeki köylüleri, ilçe eflraf›n› ve Erzincan’daki her kesimden bürokrat› alt›n ç›karma yöntemi konusunda ikna etmek (as›l olarak onlar üzerinden bölge köylülerini ikna ettirmek) için ABD’ye götürüyor. ‹liç’e 11 km. uzakl›kta bulunan maden mevkiinde tespit edilen alt›n madeni için 1999 y›l›nda madenin iflletme ruhsat›n› alarak 2000 y›l›n›n A¤ustos ay›nda 25 milyon dolar bütçe ile etüd çal›flmalar›na bafllayan Çukurdere Madencilik, bölgede yaklafl›k 2 km’lik alanda uzunlu¤u toplam 63 bin metreyi bulan 600 adet sondaj çal›flmas› yapt›. 2008 y›l› ortalar›nda üretime geçmeyi planlayan maden flirketi, yat›r›m maliyeti 125 milyon dolar olan alt›n madeninden ürün elde etme yöntemi (siyanür ile elde etme) konusunda ‹zmir-Bergama’daki halk tepkisine benzer bir tepki ile karfl›laflmamak ad›na, madene yak›n bulunan köylüleri ikna edebilmek, onlar› tepkisiz k›labilmek için 25 milyon dolarl›k bütçesinin önemli bir bölümünü çeflitli yollarla “rüflvet amaçl›” kullanmaya bafllad›. Bunlardan biri çevre köylerden muhtarlar›, ilçe ileri gelenlerini (siz zengin, sözü para edenleri anlay›n) ve bürokratlar› (emniyet müdüründen, milletvekiline, faflist partilerin ilçe baflkanlar›ndan, sivil toplum örgütlerine ve bas›n TV spikerlerine kadar) “teknik, sosyal(!) geziler” bahanesiyle ABD’ye götürmek iken, bir yandan da maden sahas›nda bulunan veya çevresindeki tarlalar› bedellerinin çok çok üstünde fiyatlar vererek maddi anlamda köylülerin “yok” diyemeyece¤i tekliflerle sat›n alarak, köylülerin bundan kazanç sa¤lamas›n› sa¤layarak onlar› tepkisiz k›lm›flt›r. Yine madenin ifllenmesi durumunda 300-350 kifliye ifl imkan› vaad ederek onlar›n bilinçlerini buland›rm›fllard›r. Son olarak da üretime bafllad›¤›nda hiç kuflkusuz oluflacak olan zehirli gaz, at›k vb. yan ürünleri ile do¤rudan temas etmesi ile bölge köylülerinin do¤all›¤›nda oluflacak tepkileri bir süreli¤ine de olsa engelleyebil-
mek için bu bölgelerdeki köylülerin farkl› bir alana (4-5 km uzakl›ktaki) tafl›nmas›n› isteyen maden flirketi, köylülerle sözleflme imzalad›ktan sonra ‹l Genel Meclisi’nden izin alarak köyün tafl›nmas› için çal›flmalar bafllatm›flt›r. Bu amaçla maden sahas› içindeki 40 haneli Çöpler köyünde her aile için belirlenen alanda dubleks evler yap›l›yor. Evlerin büyüklü¤ü 110 metre kare ve dubleks olacak. ‹çinde kaloriferi, günefl enerjisi, modern mutfak ve banyosu olacak. Yine ev yapt›rmak istemeyip de köyden tafl›nmay› seçenlere ise evin bedeli ödenecek. 2007 y›l›nda köylülerin yeni mekânlar›nda yaflamaya bafllamas› hedefleniyor. Gördü¤ünüz gibi bölgedeki köylülerimizin bafl›na “devlet kuflunun” bir türü olan “alt›n kuflu” konmufl. Burjuva ve yerel bas›nda da bu durum sürekli vurgulan›yor. Öyle ya flirket halk›n tepkisini üzerine ilk etapta çekmemek için bol bol para da¤›t›yor, “rüflvet veriyor”. “Hangi ak›ll›(!)” bu durumda “siyanürle alt›n aranacakm›fl” diye veya “çevre-bitki örtüsü zarar görecekmifl”, “bir-iki y›l gibi k›sa sürede insan ve di¤er canl› türlerinin yaflam›n› tehdit edecekmifl” diye düflünür, bu durum için eylem yapar, hukuk mücadelesi yürütür. ‹flte bu noktada Bergama köylülerinin y›llar önce söyledi¤i sözlere kulak verelim. Ne diyordu Bergamal› köylülerimiz; “bizler de ilk aflamada sevindik, ifl vaat ettiler, yat›r›m sözü verdiler, kazançl› ç›kaca¤›m›z söylendi. Ama süreç geçtikçe, bizler araflt›r›p sordukça, hiç de öyle olmad›¤›n› gördük. Ölüler hiç alt›n takar m›? Biz yapt›k, siz yanl›fl yapmay›n, birilerine uyduk. Bir fleyler yapt›k. Siz yapmay›n…” Evet onlar gerçe¤i gördüler. Ve y›llarca süren-sürdürülen direniflleriyle halk›m›za örnek oldular.
Siyanür tehlikedir! Bunun yan›nda bir uyar› da biz yapal›m. Patron-a¤a devletinin ülkemizin yeralt› ve yerüstü zenginlik kaynaklar›n›n talan edilmesi pahas›na uflakl›k misyonu gere¤i çok uluslu flirketlere açt›¤› kap›lar, (maden sahas›nda yeni maden yasas›yla) bugün k›sa vadede yeni ifl sahalar›, maddi olanaklar vb. türünden yarar sa¤l›yor görünse de, uzun va-
dede çok büyük maddi kay›plar›n yan›nda, halk sa¤l›¤›ndan tutun da çevre katliamlar›na kadar birçok olumsuzlu¤un ülkemizde yaflam bulmas›n› sa¤layacakt›r. ‹liç özgülünde bunu somutlamaya çal›flal›m. Tonlarca siyanürün içinde alt›n oldu¤u tahmin edilen un ufak edilmifl tonlarca toprakla kar›flt›r›l›p önce alt›n›n siyanürde çözülmesini sa¤lamak, sonra da bir ar›tma ifllemiyle siyanürden ay›rmak esas›na dayanan, siyanürle alt›n ç›karma iflleminden geriye, siyanürle kar›flm›fl bir y›¤›n toprak, ölü bir do¤a ve bir sürü sa¤l›k sorunu kalacakt›r. ‹liç halk› bu denli tehlikeli olan siyanürle 150 bin metre kare alan› kaplayan siyanürlü at›k havuzlar›ndan havaya kar›flan hidrojen gaz›n› soluyarak veya havuzun iyi yal›t›lmamas›, depremle çatlamas› ya da daha önemli olarak ya¤murlarla taflmas› sonucu çevreye yay›lan siyanürlü çamurun bulaflt›rd›¤› sular› içerek veya bitkileri yiyerek karfl›layacakt›r. Yine siyanür tafl›yan kamyonlar›n u¤rayaca¤› tra-
fik kazalar›ndan kaynaklanan kirlenmeler, tehlikeyi yöre d›fl›na tafl›yacakt›r. Kazalar söz konusu olmasa dahi, tehlikenin ‹liç d›fl›na tafl›nmas›nda yeralt› sular› ve rüzgâr da önemli rol oynayacakt›r. Siyanürün bizzat kendisi tehlikedir. Ama bir baflka tehlike ise siyanürle bileflim oluflturan ve daha sonra at›k havuzunda birikecek olan a¤›r metallerle ilgilidir. Günlük çal›flman›n ard›ndan nicel ve nitel aç›dan fazla miktarda tehlikeli at›k üretilmektedir. Ç›kan at›¤›n önemli bir k›sm› ise madencilik ifllemleri s›ras›nda kullan›lan makinelerin y›kanmas›nda kullan›lan halojenli çözücülerden oluflmaktad›r. Alt›n gibi siyanürle birleflerek topraktan ayr›lan ve do¤al halleri ile toksit olmayan bu metaller, siyanürlü bileflikler halinde suda erir hale gelecek ve at›k havuzundan yeralt› sular›na kar›flarak insan sa¤l›¤›n› tehdit edecektir. Etkileri y›llar sonra ortaya ç›kacak olan ve a¤›rl›¤›n› akci¤er, mide, barsak, mesane ve kan kanserlerinin çekece¤i pek çok sa¤l›k sorunu, ‹liç halk›n› tehdit edecektir. Alt›n elde edilmesinden sonra ortada kalan zehirli at›klar bölgede bitki ve hayvan türlerinin yok olmas›na ve bir daha tar›m yap›lamamas›na yol açacak. Bölge halk› baflka yerlere göçe zorlanacak Göç edemeyenler ise -flayet hayatta kalabilirlerse- köylerine, köklerine ba¤l›l›klar›n›n bedelini ciddi sa¤l›k sorunlar›yla karfl›laflarak ödeyeceklerdir. Bu uyar› ekseninde baflta ‹liç halk› olmak üzere tüm köylülerimize diyoruz ki; do¤a ve insanl›k düflman›, para-kâr azman› bu flirketlerin (siz çete deyin) masumane pozlar›na bürünmesine, “çevreye zarar vermeyece¤iz” sözlerine aldanmay›n, onlardan gelen ve gelebilecek rüflvetleri onurluca yüzlerine çarp›n. Bergama halk› bunu yapt›, direniflleriyle halk›m›z›n gönüllerinde taht kazand›lar, siz de kazan›n! (Erzincan)
F›nd›k üreticisi periflan: Köy sat›l›¤a ç›kar›ld›! Binlerce köylünün geçim kayna¤› olan f›nd›kta oynanan oyunlar üretici köylüleri periflan ediyor. Köylüler binbir emekle yetifltirdikleri f›nd›¤a umut ba¤larken, IMF politikalar›n› uygulayan hükümet, f›nd›k üreticisini açl›¤a mahkûm ediyor. Yapt›klar› eylemlerle seslerini duyurmaya çal›flan köylüler, karfl›laflt›klar› s›k›nt›lar› aflmak için flimdi de köylerini sat›l›¤a ç›kard›. Düzce’nin Akçakoca ilçesine ba¤l› Tepeköy’de f›nd›k üreticisi köylüler, 50 rand›man f›nd›¤›n kilosuna 4 YTL verilmesine karfl›l›k, borçlar›n› ödeyemeyeceklerini söyleyerek, köylerini sat›l›¤a ç›kard›lar. F›nd›¤›n para etmedi¤ini ve giderlerini bile karfl›lamad›¤›n› söyleyen köylüler, hükümete ve Cüneyt Zapsu’ya atefl püskürdü. Ülkemizde her hükümetin çeflitli vaatlerle kand›rd›¤› köylüler devletin IMF
politikalar›n› harfiyen uygulamas›n›n sonucunda topraklar›n› sat›l›¤a ç›kard›. Akçakoca yolu üzerinde bulunan Tepeköy’de köylüler köyün girifline ve köy camisinin alt›ndaki kahvenin önüne “Devren sat›l›k köy- Nüfus:1200 Müracaat: Zapsu” yaz›l› afifller ast›. 185 haneli köyde 7 bin dönüm f›nd›k bahçesinden y›lda 700 ton f›nd›k üretiliyor. “F›nd›¤›m›z para etmedi¤i için köyü terk ediyoruz, hiçbir siyasetçi giremez” yaz›l› pankart tafl›yan köylüler, uygulanan politikalar›n köylüyü yoksullu¤a mahkûm etti¤ini hayk›rd›lar. Bankaya Tar›m Kredi Kooperatifi’ne, piyasaya borçlar› oldu¤unu söyleyen köylüler, f›nd›¤›n piyasada 2 YTL’ye kadar düfltü¤ünü, bu yüzden borçlar›n› ödeyemediklerini dile getiriyorlar. (H. Merkezi)
7
58
6-19 Ekim 2006
“Do¤al afetler” kap›da!
Emperyalist-kapitalist sistemin daha fazla kâr-rant ve kazanç amac›yla altüst etti¤i, bozdu¤u ekolojik dengenin bir sonucu olarak dünyan›n birçok bölgesinde susuzluk bafl göstermeye, göller kurumaya, akarsu ve nehirlerde su seviyesi düflmeye bafllad›. Bu durum do¤al olarak tar›m›, dolay›s›yla da insan yaflam›n› büyük oranda tehdit etmektedir. Türkiye de son y›llarda bu durumla ba¤lant›l› olarak “do¤al afetlerle(!)” yüzyüze kalmaktad›r. Akflehir Gölü, Konya Ovas›’ndaki onlarca göl gibi varolan göllerimizin bir bölümü kurumufl, birçok akarsu ve nehirleri-
mizdeki su seviyesi de bir hayli düflmüfltür. Son y›llarda yaflanan susuzluk-kurakl›k uzun bir süredir yaz›l› ve görsel medya taraf›ndan ifllenerek kamuoyunun gündemine tafl›nm›flt›r. Ancak yeterli duyarl›l›k sa¤lanamam›fl olsa gerek ki, yetkililerden(!) gerekli aç›klama flu ana kadar yap›lmad›. Bu durumla ile ilgili TZD (Türkiye Ziraatç›lar Derne¤i), “...bu durumun tar›m› ve tar›m köylüsünü tehdit etti¤ini” belirterek kamuoyuna “Türkiye Su Raporu”nu sundu. Rapora göre, bu¤day yetifltirilen yaklafl›k 9.5 hektar alan›n yaln›zca % 13’ü sulanabilmektedir. Ülkemizde toplam ekim alan› 17.7 milyon hektarken, bunun 12.5 milyon hektar› sulanabilir arazidir. Ancak sulanabilen miktar 4.2 milyon hektarla s›n›rl›d›r. Yine Türkiye’nin “bu¤day deposu” olarak tan›mlanan
T o h u mculuk Yasas› k ö y l ü y ü b i tirmeye yöneliktir
Satmak, pazarlamak deyince akl›m›za hemen AKP hükümeti gelmektedir. AKP bu konuda o kadar usta ki, pijamayla bile pazarlama-satma iflini “baflar›” ile gerçeklefltiriyor. Ülkede özellefltirilmedik, satmad›k kamu kuruluflu kalmad›. Fabrikalardan üniversitelere, sa¤l›¤a kadar her fley özellefltiriliyor. Bu özellefltirme furyas›nda köylünün de pay›na düfleni almas› gerekiyor elbette. Onun için de “Tohumculuk Kanunu Tasar›s›” ad› alt›nda yeni bir proje ile tohum al›m-da¤›t›m ifli de özellefltiriliyor. Böylece GDO (Geneti¤i De¤ifltirilmifl Organizmalar) ürünlerin sat›fl› ve pazarlanmas› yasallaflacak. Önümüzdeki günlerde Meclis’te görüflülecek olan Tohumculuk Yasa Tasar›s› ile tohum alan›ndan kamu tamamen çekilecek, sektör tamamen çok uluslu flirketler ve onlar›n yerli tafleronlar›n›n egemenli¤ine b›rak›lacak. Emperyalist tekellerin dünya tar›m›n› denetimleri alt›na almak için IMF ve DB gibi emperyalist finans kurulufllar› arac›l›¤›yla sömürge, yar›-sömürge, uflak-iflbirlikçi ülkelere bask› yaparak bu kanunun ç›kmas›n› istedikleri bilinmektedir. Bunun nedeni bugün tar›msal üretimde faaliyette bulunan ayn› zamanda tar›msal gelirleri yani kimyasal gübreleri, tohumlar›, antibiyotik-
leri, ilaçlar›, hormonlar› ve genetik de¤iflime u¤rat›lm›fl tohumlar›n üretimi bu emperyalist tekellerin elindedir. Ülkemizde de ç›kar›lacak bu yasayla tohum üretimini kendi denetimlerine almay› amaçlamaktad›rlar. Emperyalizme ba¤›ml› politikalar nedeniyle sebze tohumculu¤unun % 90’› zaten bu tekellerin elindedir. M›s›r, ayçiçe¤i gibi tohumlar Hollanda, ‹srail, ‹spanya kaynakl› flirketlerin ve onlar›n yerli ortaklar›yla üretilerek veya do¤rudan ithal edilerek üreticilere sat›l›yor. AKP taraf›ndan ç›kar›lmaya çal›fl›lan Tohumculuk Yasa Tasar›s›’na birçok ziraat odas›, köylü sendikas› ve DKÖ’ler taraf›ndan tepki gösterildi. Ortak yap›lan bir aç›klamada “…bitkisel üretimin ana girdisi, olmazsa olmaz olan› tohumdur. Köylü tohumu bir kez üretti¤inde ya da sat›n ald›¤›nda onu gelecek y›llarda da kullanabilir. Di¤er köylülerle paylaflabilir veya baflka tohumlarla de¤ifl tokufl yapabilir. fiirketler tar›m› ve köylüleri denetimleri alt›na alabilmek için tohumu ele geçirmeyi hedeflediler” denilmektedir. Bunun anlam› devletin tohum üretiminden elini çekerek bu ifli özel flirketlere vermesi, böylece GDO tohumlarla (bu tohumlar her y›l yeniden sat›n al›nmak zorundad›r, zira elde edilen üründen yeni tohum elde edilememektedir) her y›l köylüye yüksek fiyatla tohumun sat›lmas›d›r, bu da zaten üretemeyecek durumda olan, üretti¤ini de satamayan köylüyü zor durumda b›rakacakt›r. “Yan gelip yatarak” ülkenin her taraf›n› satan AKP, icraatlar›na aral›ks›z devam ededursun. “Sand›kta görüflürüz Tayyip bey” diyen köylü sesini yükseltmeye devam edecektir. Geçen say›m›zda yer verdi¤imiz CHP’nin yalan paketini okumuflsunuzdur. Acaba bu yasa karfl›s›nda CHP’liler ne yapmaktad›r, merak etmekteyiz. (Erzincan)
Konya Ovas›’nda sulanabilen arazi miktar› % 15-20 civar›ndad›r. Sulanabilen bu bölgede de bilinçsiz ve kaçak sulama nedeni ile yeralt› kaynaklar› h›zla tüketilmekte, kuraklaflma e¤ilimi yerini çölleflme e¤ilimine b›rakmaktad›r. Raporda bu konu ile ilgili baz› veriler sunularak tar›mdaki tehlikenin varl›¤›na dikkat çekilmektedir. Son 30 y›lda 15 bin hektara yak›n sulak alan›n kurudu¤unun gözlendi¤ine dikkat çekilerek; Hotam›fl, Su¤la, Seyfe gölleri, Eflmekaya Sazl›¤› ve Ere¤li Akgöl örnek verildi. Ayr›ca Tuz gölü, Akflehir, Eber, Beyflehir, Meke göllerinde su seviyesinin yer yer 1 metrenin alt›na düfltü¤üne ve göl alanlar›n›n önemli ölçüde küçüldü¤üne iflaret edilen raporda Türkiye’nin ikinci büyük gölü olan Tuz Gölü’nün son 40 y›lda yar› yar›ya küçüldü¤ü belirtildi.
GAP da tehlikede Raporda ayr›ca tar›m potansiyelini ikiye katlayaca¤› söylenen GAP’ta 3.2 milyon hek-
tar tar›m alan›n›n 2 milyon hektar›n›n sulanabilir arazi oldu¤u ifade edildi. Buna karfl›l›k sulanan arazinin 350 bin hektar civar›nda yani potansiyel olarak sulanabilen arazinin ancak % 17’si düzeyinde oldu¤u belirtilen raporda, “bunun da onda biri yanl›fl sulama nedeniyle afl›r› tuzlanm›fl ve çölleflmifl durumdad›r” denildi. fiu an itibariyle Türkiye’de sulama hizmetlerinin % 57’sini gerçeklefltiren DS‹’nin “sulama tesislerinin verimli iflletilmedi¤iiflletilemedi¤i” gerekçesiyle sulama hizmetlerini sulama birlikleri ve çiftçi kurulufllar›na devredilmesinin yanl›fl oldu¤u belirtilerek, bu durumun tar›m› ileriki süreçte sorunlarla baflbafla b›rakmak anlam›na geldi¤i vurguland›. Son olarak raporda mevcut e¤ilimler dikkate al›nd›¤›nda, Türkiye’nin en fazla 20 y›l gibi k›sa bir zamanda tar›msal ürün rekoltelerinde ciddi düflüfller, çölleflme, yetersiz beslenme ve içme suyu k›tl›¤› gibi sorunlarla karfl› karfl›ya kalaca¤› belirtildi. (Erzincan)
✓T ü t ü n - S e n ’ e k apatma karar›
‹zmir 2. ‹fl Mahkemesi Tütün-Sen hakk›nda kapatma karar› verdi. Ülkemizde yo¤un bir sömürüye maruz kalan milyonlarca köylü, sorunlar›n›n çözümüne yönelik örgütlü bir karfl› koyufl gösteremiyor. Köylülerin sorunlar›na ortak çözüm bulmak için oluflturulan kooperatif, birlik vb. örgütlenmeler devlet icazeti alt›na al›n›rken bu-
nun d›fl›nda kalanlar sistemin yasaklar›na tak›l›yor. Tütün üreticisi köylülerin yaflad›¤› s›k›nt›lar› aflabilmek amac›yla kurulan Tütün-Sen devlet taraf›ndan kapat›ld›. Sistem böylece bir kez daha köylülerin hak arama mücadelesini engellemeye çal›fl›yor. Konuya iliflkin bir aç›klama yapan Tütün-Sen Genel baflkan› Ali Bülent Erdem; devletin köylü örgütlenmeleri için bir iç hukuk oluflturmad›¤›n›, bunun sonucu olarak köylü sendikalar›n› kapatmak istedi¤ini söyleyerek, mücadelenin devam edece¤ini ve bu engeli de aflacaklar›n› söyledi. Erdem; Devletin TÜS‹AD ve TOBB gibi örgütlere gösterdi¤i ilgiyi, köylü örgütlenmelerine göstermedi¤ini ve köylülerin haklar›n› alana kadar mücadeleden vazgeçmeyeceklerini ifade etti. (‹zmir)
Halk, iradesini belirtiyor: HAYIR! Geçmifl y›llarda Ankara’n›n Mamak kondular›nda yaflanan s›k›nt›n›n bir benzeri flimdi Koldere köylülerinin bafl›nda. Hat›rlanaca¤› gibi Mamak’ta koca bir mahalleye ra¤men belediye mahallenin ortas›ndaki aç›k araziyi y›llarca çöplük olarak kullanm›fl, burada halk›n gelifltirdi¤i tepki ve bu tepkinin devrimci-demokrat kurumlarla birleflmesiyle beraber bu çöplük flehir d›fl›na tafl›nm›flt›. Koldere’de ise devlet, “kurulacak kat› at›k tesisi” için yer ar›yor. 19 Eylül Sal› günü halk›n tepkisini ortaya koymas› ve örgütlenmesi için yap›lan referandumda halk kendi iradesini belirledi. 2 gün süren referandumda kurulan 8 sand›kta oy kullanan köylülerin 3 bin 570’i tarlalar›n›n çöp yap›lmas›na hay›r derken, sadece 7 kifli “evet” dedi. “Bu 7 kifli acaba kim?” sorusu iflin esprisini olufltururken oylama sonuçlar›n›n aç›kland›¤› s›rada yap›lan bas›n aç›klamas›nda köylülerin sözcüsü Oktay Konyar flunlar› söyledi;
“Bu beldede yaflayan halk›n yar›dan fazlas›, beldelerine ve tarlalar›n›n üzerine çöplük yap›lmas›n› istemiyor. fiimdi s›ra halk›n ‘hay›r’ oyuna karfl›, belde Belediye Baflkan› Serdar Y›ld›r›m’›n yan›t›d›r. Halka ra¤men ‘evet’ diyecekse halk onun yan›nda olmad›¤›n› bu referandumda ortaya koydu.”
Bir geçmifl zaman hikâyesi Manisa’n›n Saruhanl›, Koldere, Mütevelli ve Alibeyli belediyeleri yapt›klar› ortak anlaflma ile bu bölgede kat› at›k tesisi kurmaya karar vermiflti. Ancak buna karfl› tesisin yak›n›nda bulunan Develi köylüleri karfl› durdu ve k›sa sürede di¤er belde köylülerini de yan›na ald›. Yola kad›n-erkek dökülen halka karfl› flimdi sermaye uflaklar›n›n yan›t› ise bir soru iflareti. Cevap ya “hay›r, ilerde bu tepkiyi eritince icab›na bakar›z” olacak, ya da “evet” olarak geçmiflte Bergama’da oldu¤u gibi köylülerce yine bir direniflin öyküsü yaz›lacak. (H. Merkezi)
8
6-19 Ekim 2006
58
Behiç Aflç›’ya destek ziyaretleri öldürüyor” yaz›l› dövizler açt›. Burada kitle ad›na aç›klama yapan SES fiiflli fiube Baflkan› Rabia Tuncer, ifade ve düflünce özgürlü¤ünün en temel insan hakk› oldu¤unu vurgulayarak, Türkiye’de insanlar›n düflüncelerinden dolay› hapishanelere kapat›ld›¤›n›, yaflamdan izole edildi¤ini söyledi. Sendika üyeleri aç›klaman›n ard›ndan Aflç›’y› evinde ziyaret ederek, kendisiyle sohbet etti.
Adana’dan destek eylemi SES emekçilerinden ziyaret SES fiiflli fiubesi üyeleri, 5 Nisan Dünya Avukatlar Günü’nde F tipi hapishanelerde uygulanan tecrit ve tredman uygulamas›n› protesto etmek için ölüm orucu eylemine bafllayan ve eyleminin 174. gününe giren Av. Behiç Aflç›’y› ziyaret etti. Aflç›’n›n eylemini sürdürdü¤ü fiiflli’deki evinin önünde biraraya gelen sendika üyeleri, “Tecride son”, “Tecrit
22 Eylül Cuma günü hapishanelerde yaflanan tecriti protesto eden ‹HD Adana fiubesi Cezaevi Komisyonu üyeleri, Adalet Bakanl›¤›’n›n Av. Behiç Aflç› ile görüflmesi için faks gönderdi. Merkez Postane önünde biraraya gelen ‹HD Adana fiubesi Cezaevi Komisyonu, yaflanan tecrit uygulamas›n› protesto etmek amac›yla bas›n aç›klamas› yapt›. “Tecrit iflkencesine son” yaz›l› pankart açan kitle, “‹çeride d›flar›da hücreleri parçala”, “‹nsanl›k
onuru iflkenceyi yenecek” sloganlar›n› att›. Kitle ad›na bir aç›klama yapan komisyon sözcüsü Ethem Aç›kal›n, yaflanan tecride karfl› ölüm oruçlar›n›n halen sürdü¤ünü belirterek, ölümleri durdurmak için tecridin kalkmas› gerekti¤ini söyledi. (H. Merkezi)
Behiç Aflç›’ya destek ziyareti ‹HD ve ÇHD Bursa fiubeleri “F tiplerindeki iflkence ve tecritin kald›r›lmas›” talebiyle Ölüm Orucu eylemine bafllayan Behiç Aflç›’y› ziyaret etti. 23 Eylül tarihinde ‹HD, ÇHD, E¤itim-Sen, Partizan, ESP, SDP, DTP ve Temel Haklar Derne¤i’nden oluflan kurum temsilcileri Aflç›’y› fiiflli’deki direnifl evinde ziyaret etti. Kurumlar ad›na haz›rlanan ortak metni okuyan ‹HD Bursa fiube Baflkan› Abdülaziz Akyol “F tiplerindeki tecrit iflkencesinin insanl›k d›fl› bir suç oldu¤unu ve bu insanl›k suçuna karfl› bafllatm›fl oldu¤unuz ‘Hukukun Bitti¤i Yerde Direnmek Hakt›r’ fliarl› eyleminizi destekliyoruz” dedi. (Bursa)
Kontr-gerilla de¤il, fiemdinli yarg›lan›yor! 9 Kas›m 2005 tarihinde Umut Kitabevi’ne düzenlenen bombal› sald›r›y› kontr-gerillan›n yapt›¤›n› ortaya ç›karan kitabevi sahibi Seferi Y›lmaz, 20 Temmuz 2006’da tutuklanarak Van F Tipi Hapishanesi’ne konulmufltu. Sald›r›n›n hemen ertesinde hedef olmaya devam eden Seferi Y›lmaz’a genifl bir kamuoyu taraf›ndan sahip ç›k›l›rken, özellikle bölgede devlete ve orduya karfl› büyüyen bir öfke hâkim. Bölge insan›n›n yeniden “güvenini” kazanmak için sald›r›y› baflar›s›zl›kla sonuçland›ran astsubaylar Ali Kaya, Özcan ‹ldeniz ve itirafç› Veysel Atefl 19 Temmuz’da tutuklanm›flt›. Ancak ertesi gün de Seferi Y›lmaz, Hasan Salar adl› bir itirafç›n›n sözde ifadelerine dayan›larak tutuklanm›fl ve Van F Tipi Hapishanesi’ne konulmufltu. Eylemi “baflar›s›zl›kla” sonuçland›ran kontr-gerilla elemanlar›na “iflinizi düzgün yap›n” mesaj› verilirken, Y›lmaz’›n tutuklanmas›yla adeta devletin hedefi durumunda olan muhalif kesimlere ise hedef olmaktan kurtulamayacaklar› mesaj› verilmiflti. 2 ayd›r tutuklu olan Y›lmaz’›n ilk duruflmas› 18 Eylül’de Van Adliye Sara-
Seferi Y›lmaz’›n görüfltü¤ü insanlar›n telefon kay›tlar›ndan yeni senaryolar üretmeye çal›flt›. May›s ay›nda Almanya’da yap›lan bir anma gecesinde konuflma yapmas› için ça¤r›lan Seferi Y›lmaz’› TKP/ML’nin yurtd›fl›na kaç›rmaya çal›flt›¤› iddia edildi.
y›’nda görüldü. “PKK üyesi olabilece¤i” yönlü ifadeler sonucu haz›rlanan 6 sayfal›k iddianameyle yarg›lanan Y›lmaz, tahliye edilmedi. Hakkâri ‹l Jandarma Komutanl›¤› taraf›ndan haz›rland›¤› aç›kça belli olan iddianamede Y›lmaz’›n örgüt üyesi oldu¤una dair hiçbir kan›t bulunamazken; yeni kan›tlar yaratmaya çal›flan jandarma,
Seferi Y›lmaz’›n görüfltü¤ü insanlar›n telefon kay›tlar›ndan yeni senaryolar üretmeye çal›flt›. May›s ay›nda Almanya’da yap›lan bir anma gecesinde konuflma yapmas› için ça¤r›lan Seferi Y›lmaz’› TKP/ML’nin yurtd›fl›na kaç›rmaya çal›flt›¤› iddia edildi. Duruflma boyunca Y›lmaz’›n “yasad›fl›” örgüt üyesi oldu¤una dair “kan›t-
lar” sunularak bafl›na gelenleri hak etti¤i yönünde konuflmalar yap›ld›. Savc›n›n tahliye talebine karfl›n ise mahkeme heyeti oy çoklu¤uyla itirafç› Hasan Salar ve Astsubay Özcan ‹ldeniz’in dinlenmesi için 15 Kas›m 2006 tarihinde yap›lacak olan duruflmaya kadar tutukluluk halinin devam etmesine karar verdi. (H. Merkezi)
9
58
6-19 Ekim 2006
BJ Tekstil’de iflçi k›y›m› ve direnifl... “Patron yasal haklar›m›z› çi¤niyor!”
Had›mköy’de kurulu bulunan BJ Tekstil’de patron yüzlerce iflçiyi iflten att›. Çal›flma koflullar›n›n düzeltilmesini isteyen çeflitli bantlarda çal›flan iflçiler, örgütlenme çal›flmas›na bafllam›fllard›. Birkaç öncü iflçinin emekleri üzerinden bafllayan sendikal mücadele, k›sa zaman içinde fabrikadaki tüm iflçileri içine alarak genifllemiflti. ‹flçiler yeterli ço¤unlu¤u sa¤lay›nca sendikaya üye olmufllar. Sendikaya üye olan iflçiler, iflyerinde temsil yetkisi alabilmek için Çal›flma ve Sosyal Güvenlik Bakanl›¤›’na baflvurmufllar. Bu geliflmeler üzerine patron, önce bir grup öncü iflçiyi, daha sonra ise çok say›daki iflçiyi iflten at›yor. Patron ayr›ca sendikalaflman›n önüne geçebilmek için iflçiler üzerinde bask› uyguluyor. Ancak patronun tüm bask›lar›na ra¤men iflçiler kararl› bir mücadele yürüterek sendikaya üye oluyorlar. Sendikalaflman›n önünü alamayan patron ise “son çare” olarak yüzlerce iflçiyi iflten at›yor. ‹flçileri iflten atan patronun yasal olarak böyle bir hakk› olmad›¤›ndan iflçileri; ifle gelmemek, çal›flmamak, geç kalmak ve ifli aksatmakla suçluyor. ‹flçiler ise hukuksuz bir flekilde iflten at›lmalar›n› protesto etmek amac›yla 16 Eylül Pazartesi günü fabrika önünde bir eylem yapt›lar. ‹fllerine geri dönmek isteyen iflçiler, patronun yasalara göre suç iflledi¤ini söyleyerek haklar› için mücadele edeceklerini hayk›rd›lar. BJ Tekstil’de yaflanan direnifli kamuoyu ile paylaflmak amac› ile biz de ‹flçi-köylü gazetesi olarak iflçilerle bir söylefli gerçeklefltirdik. Fabrikan›n önünde tazminatlar›n› almak için bekleyen iflçiler oldukça öfkeliydiler. Fabrikada 650 iflçi çal›fl›yor ve bunlar›n 500’ü flu anda iflten at›lm›fl durumda. - Kaç y›ld›r burada çal›fl›yorsunuz ve BJ Tekstil’de sendikalaflma mücadelesi nas›l geliflti? Murat Lale: 3 y›ld›r çal›fl›yorum. Burada birçok haks›zl›k oldu, iflçilere bask› yap›ld›, b›kt›rma politikas› izlendi. BJ Tekstil’de en az çal›flan 2 y›ll›k-
t›r. Biz eme¤imizi, al›nterimizi buraya ak›t›yoruz. Çal›flan, üreten, yaratan bizleriz. Ancak biz lavaboya giderken bile azar iflitiyoruz. 2 y›ld›r maafllar›m›za zam alam›yoruz. “Vermiyoruz, ne yapabilirsiniz?” diyorlar. Sab›rlar›m›z denendi. Biz de “yasalar›n bize tan›d›¤› haklar var, onlar› kullan›r›z” dedik. Sendikaya gittik. Onlar›n tüm engellemelerine ra¤men sendikalaflt›k. Yetki aflamas›na kadar geldik. 400 iflçi sendikaya üye oldu. Yetki baflvurusu yapt›¤›m›zda içinde benim de oldu¤um 17 kifli tazminats›z iflten at›ld›. Gözda¤› amaçl›yd›, ancak bizi y›ld›ramad›lar, örgütlülük sürdü. Son iflten atmalardan sonra burada personel kalmad›. Ancak 80-100 kifli var, 500 kifli iflten at›ld›. - ‹flten atmalar›n sebebi neydi? M. Lale: Gerekçe uyduruyorlar. Bizi; ifle ve flirkete zarar vermek, kalitesiz ifl üretmek bahaneleriyle iflten ç›kartt›lar. Ben 2006 y›l›ndan beri uyar›l›yormuflum. Ama 2006 y›l›n›n ikinci ay›nda çal›flmamdan ötürü prim ald›m. Bana gelen yaz›da uyar›ld›¤›m yaz›yor, hepsi yalan dolan. - Sizin talebiniz nedir, ne yapmay› düflünüyorsunuz? M. Lale: Biz ifle geri dönmek istiyoruz. Dava açt›k, 11. ayda davam›z var. Biz, ifle geri dönünceye kadar geceli gündüzlü flirketin önünde kalmaya raz›y›z, kalaca¤›z da. Öyle kolay de¤il iflçi at›p yerine baflkas›n› almak, tazminat› vererek k›r›lma yaratmak. BJ burada, biz de buraday›z. Biz hakk›m›z› biliyoruz. Hakk›m›z› sonuna kadar savunaca¤›z. Pazartesi günü burada bir eylem oldu. Patron fabrikaya girerken biz buradayd›k. Girdikten 15 dakika sonra “d›flar›y› da¤›t›n” dedi. Biz burada yasalar› çi¤nemiyoruz. Yasalar› onlar çi¤niyor. Ben eme¤imin karfl›l›¤›n› al›r›m, ama öyle ama böyle. Biz buraya çad›r kuraca¤›z, flirket nereye kaçarsa kaçs›n, biz hakk›m›z› alaca¤›z. Biz çekip gitmeyece¤iz. Çünkü hakl›y›z, sonuna kadar da davam›z›n arkas›nday›z.
- Kendinizi tan›t›r m›s›n›z? Sendikaya nas›l üye oldunuz? Arzu Ayd›n: Ben 5 y›ld›r burada çal›fl›yorum. Avc›lar’da oturuyorum, 2 çocu¤um var. Paketlemede çal›fl›yordum. ‹lk dönemde koflullar›m›z daha iyiydi. Maafllar›m›z› da zamlar›m›z› da az da olsa al›yorduk. Zamm› kestikten sonra iflçiler olarak tepki gösterdik. Tuvalete gitme yasaklar›, tuvalete kartla göndermeler, kap›lar› kapatmalar vb. bafllad›. Çay ve yemek saatleri de¤iflikli¤e u¤rad›. Son zamanlarda ifl olmad›¤›nda eve gönderiyorlard›, sonra da buna karfl›l›k hafta sonlar› çal›flt›r›yorlard›. Mesailere mecburi kal›yorlard›. Son zamanlarda hafta sonu mesaisine kalmayanlara ihtar yazmaya bafllad›lar. Mesailerin karfl›l›¤›n› da alam›yorduk. Son aylarda insanlar›n cebinde 1 milyon bile kalm›yordu. ‹nsanlar, çok ma¤dur duruma düfltü. Üstüne üstlük bir de bize ihtar yazd›lar. Biz de sendikalaflmaya bafllad›k. ‹flçilerin %75’i üye oldu. Henüz resmi yetkiyi alamad›k. E¤er resmi belgeyi alsayd›k, ç›k›fllar bir nebze durdurulabilirdi. - ‹flçiler flu an tazminatlar›n›n miktar›n› bilmiyor mu? A. Ayd›n: Sendika yetkiyi alabilseydi iflçilerin tazminat› daha do¤ru verilirdi. Hiç kimsenin tazminat› birbirini tutmuyor. Asgari ücret üzerinden mi, taban fiyat› üzerinden mi veriliyor bilinmiyor. Normalde tazminat girifl tarihinden itibaren verilir. Ama burada verilmiyor. Sendikalaflmay› sezdiklerinde öncü iflçileri herhangi bir neden yokken tazminats›z iflten att›lar, ondan sonra iflçiler ayakland›. Patron buna karfl›l›k yüzlerce iflçiyi iflten att›, ben ise dönmek için dava açaca¤›m. Arkadafllar›ma da söylüyorum “dava aç›n” diye. ‹nsanlar pes etmesin, “param›z› ald›k bitti” demesinler. Bunun devam›n›, arkas›n› getirsinler. 3 ay da sürse, 5 ay da sürse davalar›n› açs›nlar. Sonuçta biz sendikalaflt›k diye bizi iflten att›lar. Bu ise bizim yasal hakk›m›z. Bizim yasal hakk›m›z› çi¤niyorlar. Ne kadar toplu olursak gücümüz büyük olur. ‹flçilerin sendikalaflma mücadelesi çeflitli bantlarda çal›flan öncü iflçilerin müdahalesi ile geliflmifl. ‹flçiler önce TEKS‹F Sendikas› Bak›rköy flubede örgütlenmek istemifller. Ancak sendika genel merkezi flubeyi kapat›nca Yedikule flubesine gitmifller. Tüm örgütlenme süreci boyunca sendikan›n katk›s› yok denecek kadar az. Sendika mücadeleye destek vermedi¤i gibi, iflten at›lmalara karfl›l›k iflçileri tazminatlar›n› almaya yönlendirmifl. Yani sendikan›n fabrika-
ya girmek gibi bir derdi yok. Yap›lan eylem de iflçilerin bas›nc› sonucu gerçekleflmifl. Sendika patronla yapt›¤› görüflmelerden sonra her ne kadar “Biz sonuna kadar götürece¤iz” sözlerini sarf etse de; iflçiler için art›k her fley bitti. Sendika yetkinin gelmesini beklediklerini söylüyor, ancak bu süre içinde de iflçileri tazminatlar›n› almaya teflvik ediyor. “Yetki” al›nd›¤›nda sendikaya üye olan iflçilerin büyük bir ço¤unlu¤unun fabrikayla iliflkileri kesilmifl olacak. Yani, yetki al›nd›¤›nda iflçi olmayacak. Bu tutum sendikan›n niteli¤ini, çizgisini de ortaya koyuyor. ‹flçilerin ekonomik-demokratik haklar› için mücadele etmesi gereken sendikalarda bugün hâkim olan anlay›fl bu tabloda kendini bir kez daha gösteriyor. TEKS‹F Yedikule fiubesi’nin iflçilerin sorunlar›n› çözmek gibi bir derdi yok. ‹flçilerin kendili¤inden geliflen tepkisi pek çok kez karfl›laflt›¤›m›z gibi sendikal ihanetle karfl› karfl›ya gelmifl durumda. ‹flçi s›n›f›n›n ç›karlar›n› savunan, s›n›f sendikac›l›¤› anlay›fl›yla hareket eden, iflçileri ekonomik-demokratik talepleri do¤rultusunda harekete geçiren bir örgütlülü¤e duyulan ihtiyaç bugün kendisini çok yak›c› bir flekilde hissettirmektedir. (‹stanbul)
Balcal› iflçilerinden eylem!
Çukurova Üniversitesi’ne ba¤l› Balcal› Hastanesi’nde çal›flan iflçiler 10 ayd›r sosyal haklar› için mücadele yürütüyor. D‹SK/Dev Sa¤l›k-‹fl Sendikas›nda örgütlenen iflçiler üzerinde, üniversite ve hastane yönetiminin bask›lar› devam ediyor. Son olarak sendikalaflman›n önüne geçmek amac›yla üç iflçi daha iflten at›ld›. fiu anda mahkeme sürecinde olan sendikalaflma faaliyetini hazmedemeyen hastane yönetimi, üç iflçiyi iflten atarak iflçilerin moralini bozmaya çal›fl›yor. 28 Eylül günü saat 12.30’da Adana ‹nönü Park›’nda bas›n aç›klamas› yapan Dev Sa¤l›k-‹fl Sendikas› insanca yaflanacak bir ücret ve ifl güvencesi istediklerini belirterek bunun için mücadele etmeye devam edeceklerinin alt›n› çizdi. Rektörün iflçilerin üzerinde bask› oluflturdu¤unu ifade eden Dev Sa¤l›k-‹fl Sendikas› Çukurova Bölge fiube Baflkan› Mustafa Hotlar; hastanede usulsüzlük oldu¤unu ve iflçilerin çal›flma koflullar›n›n düzeltilmesi için mücadeleden vazgeçmeyeceklerini belirtti. (Mersin)
10
6-19 Ekim 2006
58
Devrimci tutsaklara disiplin soruflturmas› ya¤muru… Tutsaklar›n savunma hakk› engelleniyor!
Tekirda¤ 1 Nolu F Tipi Hapishanesi’ndeki devrimci tutsaklar bir aç›klama yaparak idarenin verdi¤i cezalar› protesto etti. Tüm dünyada Guantanamo’nun hukuk ve adaletin olmad›¤›, tutsaklara insanl›k d›fl› her türlü zulmün yap›ld›¤› bir hapishane olarak bilindi¤ini belirterek aç›klamalar›na bafllayan tutsaklar, “ABD Guantanamo’da yaflananlar› tüm dünyadan gizliyor. Guantanamo, bu nedenle hukuksuzlu¤un ve tecritin simgesi durumundad›r. Ülkemizin ayd›nlar›, demokratlar› ve daha genifl bir kesim ‘insanl›k k›y›m›na’ çeflitli düzeylerde tepki gösterdi/gösteriyor. F tiplerindeki uygulamalar aç›ld›¤› ilk günden itibaren Guantanamo’dakinden farkl› olmam›flt›r. Bugün gelinen aflamada ise bask›lar Guantanamo’yu arat›r hale gelmifltir” dediler. 14 Temmuz 2006 tarihinde “gereksiz yere slogan at›l›p, kap›lara vurularak gürültü yap›ld›¤›” gerekçesiyle tüm devrimci tutsaklara “1 ay süreyle mektup al›p yollamaktan ve 1 ay süreyle ziyaret yapmaktan men” cezalar› verildi¤ini, ayn› eylem nedeniyle iki ayr› ceza verilmesinin F tiplerindeki bir ilk oldu¤unu sözlerine ekleyen tutsaklar, idarenin gelinen aflamada bir ceza ile yetinmedi¤inin de alt›n› çizdiler.
Yasalara göre ald›klar› cezalar karfl›s›nda sözlü savunma haklar› olan tutsaklara savunma yapma hakk›n› kullanmalar› için “sözlü savunma için dilekçe yaz›n” dayatmas› yap›l›yor. Aç›klamaya göre tutsaklara 15 A¤ustos 2006 tarihinde yine slogan at›ld›¤› gerekçesiyle “1 ay mektup al›p yollamaktan men” cezas› verilmifltir. Tutsaklar›n bu keyfi cezalar› protesto etmek için att›¤› sloganlar bahane edilerek yine haklar›nda disiplin soruflturmalar› aç›lm›fl ve mektup ve ziyaret cezalar› verilmifltir. En son aç›lan üç ayr› soruflturma sonucunda ayr› ayr› 3’er ay ziyaretten men cezas› verilmifl, böylece 9 ay aç›k-kapal› görüfl yapamama durumu ortaya ç›km›flt›r. Aç›klamada idarenin “kanuni” yoldan verilen bu cezalar›n yan› s›ra fiili cezalar da verdi¤inin alt› çizilerek “7 ve 8 Eylül’de havaland›rma kap›lar›m›z zorla kapat›lm›fl, çeflitli yerlerinden bu olay sonucu yaralanan arkadafllar›m›z bunlar› revirde rapor ettirmifltir. Konuyla ilgili yapt›¤›m›z suç duyurusunun sonucunu merakla(!) bekliyoruz” denmektedir.
Direnen halklar› desteklemenin cezas›… “As›l olan ise Filistin ve Lübnan halklar›na yönelik sald›r›lar› protesto etmek için 22–23–24 A¤ustos’ta yapt›¤›m›z açl›k grevinin dahi ceza ile karfl›l›k bulmas›d›r. Böylece Filistin, Lübnan genelde de Ortado¤u halklar›na yönelik sald›r›lar desteklenmifl, onaylanm›fl olmaktad›r. Bugüne kadarki yüzlerce suç duyurusu ve itiraz dilekçemizin lehimize sonuçlananlar› yok denecek durumdad›r. ‹nfaz Hâkimli¤i hapishane idaresinin ald›¤› her türlü karar› onama mercii ifllevini görmektedir. ‹dare ceza ya¤d›rmakta o kadar cömerttir ki, ço¤umuzun dört befl
Yine onur bize düfltü! Sincan 1 Nolu F Tipi Hapishanesi’ndeki devrimci tutsaklara da yap›lan açl›k grevinden kaynakl› 1 ay iletiflim yasa¤› getirildi. Konuyla ilgili bir aç›klama yapan tutsaklar “ama ne büyük mutluluk, Filistinlilerin, Lübnanl›lar›n yan›nda oldu¤umuz, yeni bir Kürt katliam›na karfl› oldu¤umuz için bu yapt›r›mlara u¤ramak. Yine onur bize düfltü” diyerek yasaklar›n kendileri için ne anlama geldi¤ini vurgulad›lar. Yap›lan aç›klamaya göre Sincan Kapal› Kad›n Hapishanesi’nde tutulan kad›n tutsaklar, kendilerine dayat›lan çeflitli uygulamalar karfl›s›nda direndikleri için vücutlar›nda oluflan hasarlar›n tespiti için Adli T›p’a oldukça geç götürülmüfltür. Hala revire, avukat
görüflüne ve görüfle ç›kamayan tutsaklar yüz yüze kimseyle görüfltürülmüyor ve bazen çok yüksek sesle anons yap›larak veya marfl dinlettirilerek psikolojik bask› uygulan›yor. Ayr›ca bu hapishanede Ece Temelkuran’›n “Ne Anlatay›m Ben Sana” adl› kitab› da ölüm orucunu övücü ifadeler tafl›d›¤› için tutsaklara verilmedi. Sincan’da flu an toplam 6 hapishane oldu¤unu belirten tutsaklar, devletin hapishanenin yan›na bir de duruflma salonu yapt›¤›n›, tutsaklar›n art›k Adliye’ye götürülmeyece¤ini, hatta Bakanl›¤›n hapishanelerin oldu¤u bölgeye “Sincan Cezaevi kampusü” tabelas›n› ast›¤›n› belirterek, bunun da tecritin baflka bir aya¤› oldu¤unu vurgulad›lar. (H. Merkezi)
Ne yasaklar bitiyor ne de sald›r›lar! Devrimci tutsaklara yönelik sald›r›lara her gün bir yenisi daha ekleniyor. Son olarak da Uflak Hapishanesi’nde Eylem Bafl adl› TKP/ML dava tutsa¤›na Umut Yay›mc›l›k’tan ç›kan “Ser verip s›r vermeyen komünist önder ‹brahim Kaypakkaya” ve ‹brahim Kaypakkaya’n›n “Seçme Yaz›lar” isimli iki kitap hapishane yönetimi taraf›ndan verilmedi. Hapishanedeki sald›r›lar bununla bitmiyor. 14 Eylül günü ayn› hapishanede bulunan Ölüm Orucu direniflçisi Sevgi Saymaz zor kullan›larak hastaneye götürülmüfl, Ayfle Ya¤c› isimli devrimci tutsak ise belinden ve boynunda ciddi rahats›zl›klar bulunmas›na ra¤men hastaneye sevki yap›lmam›flt›r. (H. Merkezi) mektup ve ziyaret cezas› üst üste birikmifltir. Yani biri bitmeden di¤eri uygulanamad›¤› için verilen cezalar çekmekle bitmemekte, üst üste y›¤›lmaktad›r” fleklinde devam eden aç›klamada idarenin keyfi tutumlar›na de¤inilerek bu cezalar›n tutsaklar›n “iyi halleri”ni ortadan kald›rd›¤› ve “iyi hali” iade edilene kadar tutsaklar›n tahliye bile edilmedi¤i belirtilmektedir. Aç›klamaya göre keyfi disiplin cezalar›ndan kaynakl› “iyi halleri” kald›r›ld›¤› için tahliyesi ertelenen (infaz› yak›lan) onlarca tutsak vard›r. Yine tutsaklar›n göndermek istedi¤i ve kendilerine gelen binlerce mektup imha edilmifltir. D›flar›yla tutsaklar›n iliflkisini koparmak için s›kça baflvurulan bir yöntem haline gelen mektup yasaklar›n›n yan›nda onlarca yasal dergi, kitap, gazete, hakk›nda hiçbir toplatma karar› vb. olmamas›na ra¤men, kendisini bas›n savc›lar›n›n yerine koyan, hapishane idaresinin kurdu¤u “E¤itim kurulu” taraf›ndan “sak›ncal›” bulunarak tutsaklara veril-
memektedir. Devrimci bas›n›n bir k›sm› “F tipleri hakk›nda yanl›fl bilgilendirme yap›yor”, “kurum güvenli¤ini tehlikeye düflürüyor” denilerek tutsaklara verilmezken; bir k›sm› da “müstehcen” bulunmaktad›r! Adli tutsaklara kendi elleriyle porno dergileri da¤›tan idare, devrimci yay›nlar› ise bu flekilde karalamaktan geri durmamaktad›r. “F tiplerinin Guantanamo’dan, Ebu Gureyb’den bir fark› var m›? Belki biz flimdilik fiziksel fliddete oradaki tutsaklar kadar maruz kalm›yoruz, fakat psikolojik iflkence yöntemlerinin hiçbir fark› yoktur. Amerika’n›n Guantanamo’sunu elefltirmek do¤rudur. Fakat Guantanamo’yu, Ebu Gureyb’i elefltirip kendi Guantanamolar›n›za sessiz mi kalacaks›n›z? Sessiz kal›nmamas› gerekir. Biz sessiz kalmayaca¤›n›za inan›yoruz” fleklinde sona eren aç›klama Tekirda¤ 1 Nolu Hapishanesi’nden devrimci tutsaklar imzas›n› tafl›yor. (H. Merkezi)
11
58
6-19 Ekim 2006
TUYAB;
“Ulucanlar flehitleri ölümsüzdür!” Gerillalar çukura gömüldü!
Ulucanlar Hapishanesi’nde 1999 y›l›nda 10 devrimcinin, “tünel ihbar› var, say›m vermiyorlar” gibi bahaneler uydurularak devlet taraf›ndan katledilmesinin 7. y›l›nda Üsküdar Karacaahmet Mezarl›¤›’nda TUYAB taraf›ndan bir anma düzenlendi. Ümit Alt›ntafl’›n mezar› bafl›nda yap›lan anma için mezarl›¤›n giriflinde toplanan kitle, Alt›ntafl’›n mezar›na kadar yürüdü. “Ulucanlar fiehitleri Ölümsüzdür” pankart›n› açan kitle, “Devrimci irade teslim al›namaz”, “Yaflas›n devrimci dayan›flma”, “Yaflas›n Ulucanlar direniflimiz” gibi sloganlar att›. Alt›ntafl’›n mezar› bafl›nda yap›lan anma, Ulucanlar flehitleri an›s›na bir dakikal›k sayg› duruflu ile bafllad›. TUYAB ad›na Ezgi Samay’›n okudu¤u aç›klamada, “devlet siyasi tutsaklar› imhay› amaçlad›¤› bir operasyon gerçeklefltirdi. Bu katliamda 10 devrimci ve komünist, devletin kiral›k-maafll› katilleri taraf›ndan katledildi. Yapt›klar› katliam› gizlemeye çal›flm›fllar, fakat Ulucanlar’da döktükleri kan deryas› yüzlerine çarparak onlar› teflhir etmifltir. Ulucanlar’da ve Diyarbak›r’da ölümsüzleflenlerimiz zafere giden yolda ödedi¤imiz bedelin bir parças› oldular. Bugün hala hapishanelerde irade savafl› ile faflist düzeni dize getirdi¤imiz bir gerçektir” dedi. Samay’›n ard›ndan konuflan Alt›ntafl’›n kardefli Tayfun Alt›ntafl ise, “Bizler onlarca katliam yaflad›k ve bugün burada onlarca Ümit var. Ben daha da ço¤alaca¤›m›za inan›yorum,Ümitlerin yerinin nas›l doldurulaca¤›n›n cevab› burada bulunan bizleriz” dedi. Anma, söylenen marfllarla sona erdirilirken Gülmez ana da hapishanelerdeki tutsaklara dönük sald›r›lara duyarl› olunmas› ça¤r›s›nda bulundu. (Kartal)
Direniflin sönmeyen meflalesi; ULUCANLAR ‹ZM‹R ‹zmir’de biraraya gelen Al›nteri, BDSP, DHP, Devrimci Hareket, ESP, HÖC, ‹C‹, Partizan, Kald›raç, Kurtulufl Partisi Konak/Kemeralt› giriflinde saat 13:00’te bir eylem yaparak hapishane katliamlar›nda yitirdiklerimizi and›. “Buca-Diyarbak›r-Ulucanlar Cezaevi Katliamlar›n› Unutmad›k. Katledenler Cezaland›r›ls›n” pankart› arkas›nda toplanan kitle, ilk olarak hapishanelerde katledilen devrimciler flahs›nda bir dakikal›k sayg› duruflu yapt›. “Devrim flehitleri ölümsüzdür”, “Gün gelecek devran dönecek, katiller halka hesap verecek”, “Zindanlar y›k›ls›n tutsaklara özgürlük” sloganlar›n›n at›lmas›yla bafllayan aç›klamada “Tarihinde Deniz’lerin, 17’sinde Erdal Eren’in idam›na tan›kl›k eden Ulucanlar Hapishanesi, 26 Eylül 1999 tarihinde ‘planl› ve öldürmeye yönelik bir sald›r›ya da tan›kl›k etmifltir. Tek talepleri kalabal›klar› giderecek yeni bir ko¤ufl olan ve bunu aylarca idareye ileten devrimci tutsaklara yan›t Ulucanlar Katliam› olmufltur” denildi. ANKARA Ankara’da da Al›nteri, BDSP, DHP, Devrimci Hareket, EHP, ESP, HÖC, HKP, Kald›raç ve Partizan temsilci ve üyeleri, Hamamönü Ziraat Bankas› önünden biraraya geldi. Buradan Ulucanlar Hapishanesi’ne kadar yüründü. Burada kitle ad›na bir aç›klama yap›ld› ve ard›ndan Ulucanlar Katliam›’n› yaflam›fl tutsak aileleri ad›na Bayram fiahin bir konuflma yapt›. Çeflitli sloganlar›n at›lmas›n›n ard›ndan Karfl›yaka Mezarl›¤›’na gidildi. ADANA Adana’da da Çakmak Caddesi üzerinde
bulunan Kültür Soka¤› önünde bir araya gelen ‹HD, BDSP, Çukurova Halk Kültür Merkezi, DHP, Al›nteri, Partizan, ESP, SDP, ‹flçi Mücadelesi, Adana THAYD-DER üyeleri bas›n aç›klamas› yapt›. HATAY Hatay’›n Ulus Meydan›’nda biraraya gelen ESP, HÖC, BDSP, Al›nteri, HKM ve Partizan üyeleri ve okurlar› bas›n aç›klamas› yapt›. Kitle ad›na aç›klamay› yapan Gülflen Arslan, Ulucanlar Katliam›’n›n ard›ndan 6 y›l geçti¤ini belirterek, 10 tutuklunun öldürülmesiyle sonuçlanan cezaevi operasyonunu k›nad›. Operasyonlar sonras› bafllat›lan ölüm orucunda fluana kadar 122 insan›n hayat›n› kaybetti¤ine dikkat çekti.
15 Eylül 2006 tarihinde Van’›n Ercifl ilçesi Kardo¤an köyünde yap›lan operasyonda HPG gerillalar› ile TSK askerleri aras›nda çat›flma ç›kt›. Afganl› korucular›n da kat›ld›¤› operasyonda, 1 korucu ve 1 asker ölürken, 6 HPG gerillas› da flehit düfltü. fiehit düflen gerillalardan Seyfettin Ayd›n’›n ailesi cenazeyi teflhis ettikten sonra Batman’a götürüp defnederken, 5 gerilla ise Ercifl’e ba¤l› Ö¤rene (Oxrene) Köyü’nde kaz›lan bir çukura jandarma taraf›ndan topluca gömüldü. Operasyonda kullan›lan kimyasal silahlardan kaynakl› vücutlar› yanan gerillalar›n operasyona ç›kan Özel Harekat Timleri taraf›ndan kulaklar› kesilip, kafalar› parçalanarak tan›nmaz hale getirildi. Yaz döneminden beri aral›ks›z sürdürülen operasyonlar k›fl›n yaklaflmas›yla birlikte daha da yo¤unlaflt›r›ld›. Bingöl, Diyarbak›r, Batman vb. illerde operasyonlar düzenleyen ancak umdu¤unu bulamayan devlet, Van’da flehit düflen gerillalar›n cesetlerini parçalayarak kendisini tatmin etmeye çal›fl›yor. Gerillalar›n›, toplu mezar› açt›rarak teslim alan aileler ise Kürt halk›n›n sömürüsüz, bask›s›z, onurlu bir yaflam talebini yükseltiyor. fiehit düflen gerillalardan Hasan Kaya, 19 Eylül’de toplu mezardan ç›kar›larak Batman’a götürüldü. Erkin Bal›kç› ve cesedi tamamen parçalanan Ergül Toro, Bitlis’e götürülürken, Y›lmaz Aflkan Hakkari’ye, Kaz›m Milan ise ‹ran’›n Maku kentine götürülerek defnedildi. (H. Merkezi)
Özgür Halk dergisine yeniden kapatma karar› Devlet bir yandan çeflitli demokratik kurumlar› yasad›fl› göstermeye çal›fl›rken, di¤er yandan da toplatma ve kapatma sald›r›s›na ara vermeden devam ediyor. Geçen say›m›zda At›l›m gazetesine yönelik gözalt› teröründen bahsetmifl ve Yeni Demokrat Gençlik ve Özgür Halk dergilerinin ald›¤› bir ayl›k kapatma cezas›n› duyurmufltuk. Son olarak birçok devrimci bas›n çal›flan› tutuklanarak hapishaneye konulurken Özgür Halk dergisi de bir kez daha kapatma karar› ile karfl› karfl›ya kald›. ‹stanbul 9. A¤›r Ceza Mahkemesi, Özgür Halk Dergisi’nin son say›s› hakk›nda toplatma karar› vererek, derginin yay›n›n› 1 ay süreyle durdurdu. ‹stanbul 9. A¤›r Ceza Mahkemesi, 3713 say›l› Terörle Mücadele Kanunu’nun 7/2. maddesinde belirtilen “terör propagandas› yapmak” suçunu iflledi¤i gerekçesiyle, Özgür
Halk dergisine 1 ayl›k yay›n durdurma cezas› verdi. Söz konusu mahkemenin karar›nda, Bas›n Yasas›’n›n 25/2. maddesine dayan›larak, derginin son say›s› hakk›nda ise toplatma karar› verildi. Özgür Halk dergisinin ‹stanbul bürolar› ‹stanbul 12. A¤›r Ceza Mahkemesi’nin karar› ile 13 Eylül’de Terörle Mücadele fiubesi’ne ba¤l› polisler taraf›ndan bas›larak arama yap›lm›flt›. Aramalar sonras›nda Özgür Halk ve Genç Bak›fl dergilerinin ‹mtiyaz Sahibi Suat Kolca, dergi çal›flanlar› Yaflar Duman, Selahattin Sumeli ve Mahmut Bozda¤ gözalt›na al›narak tutukland›. Dergiye, 4 A¤ustos tarihinde ‹stanbul 12. A¤›r Ceza Mahkemesi karar› ile daha önce de 1 ay yay›n durdurma cezas› verilmifl, ancak 12 A¤ustos tarihinde itirazda bulunulmufl, 12. A¤›r Ceza Mahkemesi itiraz baflvurusunu kabul ederek, yay›n durdurma cezas›n› kald›rm›flt›. (‹stanbul)
12
6-19 Ekim 2006
58
‹ntifada’n›n atefli yüreklerde harlan›yor!
Ony›llard›r emperyalist iflgal gölgesinde kendini direnifllerle var eden Filistinlilerin emperyalistlerin emrindeki siyonizme karfl› bafllatt›klar› 2. ‹ntifada’n›n bu y›l 6. y›l›. Yaklafl›k 30 y›l› aflk›n zaman› emperyalistlere ve onun Ortado¤u’daki sald›rgan maflas› ‹srail’e karfl› direnifl içersinde geçiren Filistin halk›n›n bu önemli gününe Türkiye’deki anti-emperyalistlerden ve devrimcilerden selam gönderildi. 27 Eylül Çarflamba günü Galatasaray Postanesi önünde toplanan Al›nteri, HÖC, Devrimci Hareket, EHP, ESP, HKM, ILPS, Kald›raç, Odak, FHDD ve Proleter Devrimci Durufl kitlesi burada ‹ntifada’n›n 6. y›l›n› selamlamak için bas›n aç›klamas› yapt›. Eylemde “Emperyalistler yenilecek, Filistin’de ‹ntifada, Irak’ta, Lübnan’da Direnifl Kazanacak” yaz›l› pankart açarken, kitle ad›na aç›klamay› Suzan Zengin yapt›. Zengin; yi¤it Filistin halk›n›n Ortado¤u’da ve dünyada tüm halklara ilham olan
intifadas›n› yükseltti¤ini belirterek emperyalistlerin güdümünde kurulan uflak ‹srail devletinin de baflta Filistin olmak üzere di¤er ülkelere yapt›¤› sald›r›lar› meflrulaflt›rmaya çal›flt›¤›n› söyledi. Ancak tüm bunlara karfl›n “bask›n›n oldu¤u yerde isyan meflrudur” ilkesinin bir kez daha do¤ruland›¤›n› hat›rlatan Zengin, buna ba¤l› olarak y›llard›r katliam ve iflgalle ezilen Filistin halk›n›n bafl›ndan beri devam ettirdi¤i direniflten ise ‹ntifada’n›n do¤du¤unu söyledi. Filistin intifadas›n›n halklar›n beynine elinde tafllarla panzerlere karfl› direnen “Filistin’in çocuk tafl generallerini” kaz›d›¤›n›n alt›n› çizen Zengin, Filistin halk›n›n tüm dünya halklar›na taflla, sopayla bile olsa emperyalizme karfl› nas›l direnilebilece¤ini ö¤retti¤ini vurgulad›. Bafl›n› ABD’nin çekti¤i emperyalistlerin bugün Ortado¤u üzerinde kuracaklar› egemenlikle, Geniflletilmifl Ortado¤u Projeleri ile bölgedeki enerji kaynaklar›na sahip olmaya çal›flt›¤›n› dillendiren Zengin, bunun için Afga-
Tezkere tutuklamalar› protesto edildi!
26 Eylül Sal› günü saat 14:00’de Kartal Postanesi önünde, 5 Eylül günü yap›lan Tezkere karfl›t› eylemde gözat›na al›narak tutuklanan 18 kifli ile dayan›flma amaçl› bir aç›klama yap›larak, tutsaklara kart gönderildi. Kartal Postanesi önünde “Lübnan’a asker gönderme halklara ihanettir, AntiEmperyalistler yarg›lanamaz!” pankart›n› açan kitle, “Gözalt›lar, tutuklamalar, bask›lar bizi y›ld›ramaz”, “Tutuklananlar serbest b›rak›ls›n”, “Emperyalizm yenilecek direnen halklar kazanacak” sloganlar›n› att›.
Kitle ad›na bas›n aç›klamas›n› Gülcan Ceylan Ekinci okudu. Ekinci aç›klamada, 5 Eylül’de Meclis’te tezkere görüflülmesi yap›l›rken protesto eylemleri yap›ld›¤›n›, 6 Eylül’de de BM Genel Sekreteri’nin Türkiye’ye geliflini protesto eden anti-emperyalistlere polisin sald›rd›¤›n› ve eylemcileri gözalt›na ald›¤›n› hat›rlatt› ve At›l›m Gazetesi’ne yönelik son sald›r›lar› da k›nad›. Ekinci ayr›ca “BDSP olarak buradan bir kez daha hayk›r›yoruz, bask›lar, gözalt›lar, tutuklamalar bizi y›ld›ramaz” dedi. (Kartal)
nistan ve Irak’la bafllayan iflgal projelerini ‹srail’in Lübnan ve Filistin’e yapt›¤› sald›r›lar›n takip etti¤inin alt›n› çizdi. Bu sürecin içinde boyutlanan›n sadece sald›rganl›k de¤il, ayn› zamanda halklar›n direnifli oldu¤unu söyleyen Zengin; Filistin’de “kimsenin yenemeyece¤i” denilen ordular›n tafl ve sopa ile yola getirilmesini Filistin halk›n›n ö¤retti¤ini söyledi. Ortado¤u’da sadece emperyalistlerin de¤il, onlara ba¤l› uflak rejimlerin de bu sald›rganl›¤›n›n karfl›l›¤›n› bu ülkelerde halklar›n yükseltece¤i direniflle alaca¤›n› ve bunlardan birinin de TC oldu¤unu söyleyen Zengin; “Bölgede kendilerine biçilen rolü en iyi flekilde oynamaya çal›flan TC devleti ve temsilcileri, iflgal ve katliamlara do¤rudan ortak olmak demek olan Lübnan’a asker gönderme tezkeresini ç›kararak, misyonlar›n› yerine getirmeyi sürdürüyor” dedi. Zengin, yapt›¤› konuflmadan bir kez daha Filistin’in 2. ‹ntifada’s›n›n 6. y›l›n› selamlarken emperyalistlere ve onlar›n uflak rejimlerine, patron-a¤a devletine seslenerek; “Gücünüz ne Filistin halk›n›n ‹ntifada’s›na ne iflgal karfl›t› direniflleri ne de halklar›n emperyalizme karfl› yükseltti¤i mücadeleleri durdurmaya yetmeyecek” dedi. Zengin’in konuflmas›n›n ard›ndan Filistin’le ilgili fliirler okunurken, konuflmac›lardan biri de flu anda F tipi zindanda mesane kanseri ile yaflayan Erol Zavar’› hat›rlatarak “Filistin’deki zulmün benzerini bugün ülkedeki zindanlarda da uyguluyorlar. Baz› insanlar tedavileri engellenerek mesane kanseri ile F tiplerinde yaflat›l›yor” dedi ve Erol Zavar’›n Filistin halk›na ve intifadas›na dair yazd›¤› fliiri okudu. (‹stanbul)
Selam olsun direnen Filistin halk›na!
2. ‹ntifada’n›n y›ldönümünde süren direnifle destek olmak amac›yla Ankara’da Filistin Konsoloslu¤u önünde bir eylem gerçeklefltirildi. Yap›lan eylemde; “Binlerce insan›n› kaybeden, on binlercesi mülteci durumuna düflen, bütün alt yap›s› yerle bir edilen Lübnan, her fleye ra¤men tek vücut olmufl, bu savafltan galip ç›km›fl ve stratejik aç›dan ‹srail’i yenmifltir. Bunu ‹srailli generaller bile kabul etmifltir. Bu savafl ve Filistin’de y›llard›r süren direnifl, bize inançl› halk›n yenilemeyece¤ini, emperyalistlerin, Siyonistlerin kaybedece¤ini, kaybetmeye mahkûm olduklar›n› bir kez daha göstermifltir” denildi. Eylemin sonunda ‹srail’le yap›lan tüm anlaflmalar›n iptal edilmesi istendi. (Ankara)
Tutuklananlar›n giysileri zorla ç›kar›ld›
Emperyalizme ve Siyonizme Karfl› Ankara Platformu, Lübnan’a asker gönderilmesini protesto ettikleri için tutuklanan 7 kifliye, Sincan Kad›n Hapishanesi giriflinde k›yafetlerinin zorla ç›kar›larak üst aramas› yap›ld›¤›n› aç›klad›. G‹MA önünde yap›lan eylemde bas›n metnini okuyan Mehmet Ali Tosun, tutuklanan 18 kifliden 7 kad›n eylemcinin hapishane giriflinde idare taraf›ndan k›yafetleri zorla ç›kar›larak arama yap›ld›¤›n› söyledi. Tosun, tezkereyi ç›karan hükümetin, Genelkurmay’›n ve MGK’n›n bu iflgalin suç orta¤› oldu¤unu ifade ederek, “BM,
Irak’ta, S›rbistan’da, Afganistan’da, Filistin’de, Ruanda’da, Somali’de ve daha sayamad›¤›m›z onlarca ülkede katledilen yüz binlerce sivil halk›n, çocuk ve kad›nlar›n, Kürtlerin katledilmesinden, kullan›lan kimyasal silahlardan sorumludur. Lübnan’a gönderilecek BM Bar›fl Gücü’nün Lübnan’daki rolü de Siyonist ‹srail devletinin korumal›¤›n› üstlenmek, bölgedeki direniflçi güçleri silahs›zland›rmakt›r” dedi. Anti-emperyalistlerin iflgalin karfl›s›nda yer alaca¤›n› belirten Tosun, tutuklanan 18 arkadafllar›n›n serbest b›rak›lmas›n› istedi. (Ankara)
13
58
6-19 Ekim 2006
E¤itimde kadrolaflmada yeni ad›mlar... Türkiye’deki e¤itim sistemi çürüdükçe çürümeye devam ediyor. Yeni bir ö¤renime¤itim y›l›n›n bafllamas› ile beraber, yaflanan sorun ve s›k›nt›lar geçen y›la göre çok daha fazla hissediliyor. Geçen say›m›zda bu y›l okula bafllayacak bir çocu¤un masraflar›ndan, veli ve ö¤retmenlerin bu duruma bak›fllar›ndan bahsetmifltik. Yak›n zamanda Radikal baflta olmak üzere birçok burjuva ve demokrat bas›nda ders kitaplar›na iliflkin boy boy yaz›lar ç›kt›. Adam kay›rmayla, soruflturma ve sürgün terörü ile her türlü ilerici dinamikten “temizlenmeye” çal›fl›lan devlet mekanizmas›ndan ç›kan kitaplarda kimileri kamile erdirildi, kimilerine besmele çektirildi, kimilerine “tarihin bu k›sm›n› anlatma” dendi. Bir bütün olarak ortaya ç›kan manzarada e¤itim-ö¤renim için kullan›lan kitaplar›n birer meta olarak pazarlanmas›n›n yan› s›ra ayn› zamanda yozlaflt›rma için nas›l kullan›laca¤›n› da gözler önüne serdi. MEB’in Talim ve Terbiye Kurulu’ndan geçmesi gereken kitaplar›n birço¤u bu kuruldan bile geçmeden bas›ld› ve MEB taraf›ndan okullara da¤›t›ld›. Lakin bununla yetinmeyen ve “uflak devlet” kimli¤ini halk›na kara cehalet getirerek daha da iyi flekilde oynamak isteyen AKP hükümeti, Eylül ay›n›n ortas›na gelindi¤inde Talim ve Terbiye Kurulu’ndan kitaplar› inceleme ve ders araçlar›n› belirleme yetkisini ald›. 21 Eylül Perflembe günü Milli E¤itim Bakanl›¤›’n›n e¤itim araçlar›n› inceleme görevini Talim Terbiye Kurulu’ndan almas›na tepki gösteren E¤itim-Sen üyeleri, Talim Terbiye Kurulu binas› önünde oturma eylemi
maktad›r” dedi. Okullarda yaflanan fliddet olaylar›na da de¤inen Güngör, sorunun sadece polisiye tedbirlerle çözülmeye çal›fl›ld›¤›n› söyledi.
E¤itim hakt›r sat›lamaz, çal›namaz
gerçeklefltirdi. Milli E¤itim Bakanl›¤›’n›n ders kitaplar›n›n incelenmesini ilk, orta, mesleki ve teknik e¤itim genel müdürlüklerine devretmesine dair yönetmeli¤ine tepki gösteren E¤itimSen üyeleri “Gün gelecek tüccar Çelik hesap verecek” vb. dövizler tafl›yarak kurulun binas› önüne gelirken, kitleye çeflitli sivil toplum kuruluflu ile parti temsilcileri de destek verdi. Burada aç›klama yapan E¤itim-Sen 2 Nolu fiube Baflkan› Özgür Bozdo¤an, hükümeti kadrolaflma inad›ndan derhal vazgeçmeye ça¤›rd›.
Diyarbak›r’da da e¤itim içler ac›s› halde! 20 Eylül Çarflamba günü; E¤itim-Sen Diyarbak›r fiube Sekreteri Hasan Güngör, 2006-2007 e¤itim-ö¤retim y›l›n›n aç›l›fl› ne-
deniyle flube binas›nda bas›n aç›klamas› yapt›. E¤itim-ö¤retim y›l›n›n büyük s›k›nt›larla bafllad›¤›n›, Diyarbak›r’da birçok ö¤rencinin 60-70 kiflilik s›n›flarda okudu¤unu belirten Güngör, “Ekonomik koflullardan kaynakl› olarak velilerin yaflad›¤› s›k›nt›lar, okullar›n fiziki koflullar›, kalabal›k s›n›flar, e¤itim emekçilerinin açl›¤a mahkum edilmesi gibi sorunlar çözülmeden e¤itim ö¤retimde baflar›l› olunmas› söz konusu de¤ildir” dedi. Güngör, “Y›llarca yaflanan göçlerle köykente dönüflen ilimizde, gerek ekonomik gerekse de toplumsal aç›dan yaflanan sorunlar mevcudiyetini devam ettirmektedir. Ailelerin ekonomik aç›dan yaflad›klar› s›k›nt›lar çocuklarda da yans›mas›n› bulmaktad›r. Aileler çocuklar›na iflgücü gözüyle yaklaflmakta, ço¤u ö¤renci okuldan arta kalan zaman›nda çeflitli ifllerde çal›fl-
Temel Haklar ve Özgürlükler Derne¤i’ne polis bask›n›
Ölüm oruçlar›na destek vermek amac›yla bafllatt›klar› 15 günlük açl›k grevini sona erdiren Dersim Temel Haklar ve Özgürlükler Derne¤i polis taraf›ndan bas›ld›.
Dernek binas›n› arayan Tunceli Emniyet Müdürlü¤ü’ne ba¤l› polisler, derne¤in bulundu¤u Sanat Soka¤›’n› da ablukaya ald›. Barikat ve robocoplar ile ablukaya al›nan sokak, vatandafllara kapat›l›rken, binada yap›lan arama yaklafl›k 45 dakika sürdü. Emniyet Müdürlü¤ü yetkilileri, savc›l›¤›n talebi üzerine dernekte flüpheli flah›s arad›klar›n› aç›klarken, genifl “güvenlik” önleminin de “olas› bir çat›flmay› ve kargaflay› önlemek” amaçl› oldu¤u belirtildi. Araman›n ard›ndan polis barikatlar› toplarken, Dernek Baflkan› Murat Kaymaz, dernek binas›n›n penceresinden bir aç›klama yapt›. Her flart alt›nda mücadele edeceklerini belirten Kaymaz, bask›lar›n kendilerini y›ld›ramayaca¤›n› dile getirdi. (Malatya)
Adana’da tezkere tutsaklar›na destek Ortado¤u Halklar›yla Dayan›flma Platformu üyeleri, Lübnan’a asker gönderme tezkeresini protesto ettikleri için gözalt›na al›n›p tutuklananlara, mektup gönderdi. Merkez Postane önünde biraraya gelen Çukurova Halk Kültür Merkezi (ÇHKM), Al›nteri, HÖC, BDSP, Partizan, DHP ve ESP’den oluflan Ortado¤u Halklar›yla Dayan›flma Platformu üyeleri Lübnan’a asker gönderilmesine karfl› gerçeklefltirilen eylemlerde gözalt›na al›n›p tutuklanan arkadafllar›na mektup
gönderdi. “‹srail askeri olmayaca¤›z dedikleri için tutuklananlar serbest b›rak›ls›n” yaz›l› pankart tafl›yarak, “‹srail askeri olmayaca¤›z”, “Ortado¤u halklar› yaln›z de¤ildir” ve “Direnen halklar kazanacak” sloganlar› atan kitle ad›na aç›klama yapan Hasan Kutlu, tutuklu olan 18 arkadafllar›n›n serbest b›rak›lmas›n› istedi. Kutlu, “Ne gözalt›lar, ne tutuklamalar ne de yasalar bizlerin ba¤›ms›zl›k ve sosyalizm diyen sesini susturamayacak” dedi. (Adana ‹K okurlar›)
25 Eylül Pazartesi günü KESK Mersin fiubeler Platformu yapt›¤› aç›klama ile e¤itim mekanizmas›n›n sorunlar›na dikkat çekti. Platformun dönem sözcüsü Merdan Tafl, hükümetin e¤itim ve sa¤l›k hizmetlerini özellefltirmeye kurban verdi¤ini belirtti. Tafl Bina önünde yap›lan bas›n aç›klamas›nda e¤itim ve sa¤l›k hizmetlerinin paras›z olmas›n› istendi.
Erzincan’da da kampanyaya destek E¤itim-Sen Erzincan fiubesi de “E¤itime yeterli bütçe okullar›m›za ödenek istiyoruz” fliar›yla bafllat›lan kampanya ekseninde çal›flmalar yap›yor. ‹lk etapta CHP, DSP, DTP, ÖDP ve DYP gibi siyasi parti il temsilcilikleri, Kristal-‹fl, Hac› Bektafl Vakf› gibi demokratik kitle örgütleri ve sendikalar ve yerel TV ve bas›n kurumlar› ziyaret edilerek kampanyan›n amac› anlat›ld›. ‹kinci olarak 25 Eylül Pazartesi günü E¤itim-Sen binas› önünde yap›lan aç›klamada “Çocuklar›m›z› ve gelece¤imizi savunaca¤›z” denilerek aç›klama sonland›r›ld›. Aç›klamadan sonra 5 gün süre ile kurulacak olan imza stand›na toplu olarak imza at›larak imza kampanyas› bafllat›ld›. (H. Merkezi)
6-19 Ekim 2006
14
Ba¤›ms›zlar Blo¤u içinde yer alan ülkelerin tamam›na yak›n›n›, kimilerinin “üçüncü dünya ülkeleri” diye adland›rd›¤›, az geliflmifl, geliflmemifl veya geliflmekte olan ülkeler diye tabir edilen ülkeler oluflturmaktad›r.
58
“Ba¤lant›s›zlar” Havana’da bir araya geldi
Emperyalizmle ba¤› koparacak olan halklar›n mücadeleleridir! zcesi, “ba¤lant›s›z” olma iddias› daha bafl›ndan do¤ru de¤ildir ve bu blo¤u oluflturanlar›n ve de sürdürenlerin hepsi de emperyalizme göbekten ba¤l›d›r. “Tarafs›zl›k” meselesine gelince; tarafs›zl›k, ezen ve ezilenlerin oldu¤u dünyam›zda mümkün de¤ildir. Bu “tarafs›zl›¤›n” ne sözde bat› emperyalizmine ne de sosyalist blo¤a taraf olmama ad›na gerçekleflti¤i düflünüldü¤ünde ise, bunun baflka anlam› yoktur.
Ö
11 Eylül’de Havana’da gerçekleflen “Ba¤lant›s›zlar Zirvesi”, kimi reformist-revizyonistleri ve sözde “solcu”lardan, “eski”mifl solculara kadar uzanan, genifl yelpazede bir kesimi yine “sevince” bo¤du! Bu “sevinç” Latin Amerika’n›n, Chavez, Morales gibi “sol” maskeli liderlerinin kat›l›m› ile daha da bir artm›fl anlafl›lan. Zirveyi (ve böylelikle de kat›l›mc›lar›), “anti-emperyalist” olarak niteleyenlerin say›s› da az de¤il…
“Ba¤lant›s›zlar” kimlerdir ve ne zaman ortaya ç›km›flt›r? M›s›r, Yugoslavya ve Hindistan’›n bafl›n› çekti¤i bir dizi ülke, 2. Paylafl›m Savafl› sonras›n›n bir yanda ABD emperyalizminin di¤er yanda ise SSCB’nin yer ald›¤› “iki kutuplu” dünyas›nda “tarafs›zl›k” politikas› izleme ad›na bir blok olufltururlar. 1955’te Bandung Konferans›’nda tohumlar› at›lan bu yönelimin ilk toplant›s› 1961 y›l›nda Belgrad’da yap›l›r. Ba¤›ms›zlar Blo¤u içinde yer alan ülkelerin tamam›na yak›n›n›, kimilerinin “üçüncü dünya ülkeleri” diye adland›rd›¤›, az geliflmifl, geliflmemifl veya geliflmekte olan ülkeler diye tabir edi-
len ülkeler oluflturmaktad›r. Önce “tarafs›z” ve “ba¤lant›s›z” olma iddias›yla bu blo¤un bafl›n› çekenleri ele alal›m. M›s›r ve Hindistan ne dün ne de bugün, yani hiçbir zaman “tarafs›z” veya “ba¤lant›s›z” olmam›fl/olamam›fl iki ülkedir. Her ikisi de bat› emperyalizmi ile her daim s›k› iliflkiler içinde olmufllard›r ve emperyalizmin kendi bölgelerindeki en sad›k ufla¤›-iflbirlikçisi olma pozisyonlar›n› hep korumufllard›r. Bu durum blo¤un oluflturuldu¤u dönem için de geçerlidir. O dönemin Tito önderli¤indeki Yugoslavya’s›na gelince; bu süreç Tito’nun sosyalist kamptan kopufluna
denk gelmektedir. Yani sosyalizmin de¤erlerinden h›zla uzaklaflmaya, ihanet etmeye, k›sacas› bat› emperyalizmi ile yak›nlaflmaya bafllad›¤› döneme.
“Ba¤lant›s›zlar” içinde yer alan di¤er irili-ufakl› ülkelerin tümüne bakt›¤›m›zda ise, bunlar›n tamam›n›n emperyalistlerle dolayl› veya dolays›z ba¤› oldu¤u görülmektedir. Zaten bunun aksi de mümkün de¤ildir. Çünkü “üçüncü dünya ülkesi” denilen ülkelerin az geliflmiflli¤inin ya da geliflmemiflli¤inin temel nedeni, bunlar›n, kendi yerel iktidarlar› arac›l›¤›yla, flu veya bu emperyalist güç taraf›ndan azg›nca sömürülüyor olmalar›d›r. Özcesi, “ba¤lant›s›z” olma iddias› daha bafl›ndan do¤ru de¤ildir ve bu blo¤u oluflturanlar›n ve de sürdürenlerin hepsi de emperyalizme göbekten
ba¤l›d›r. “Tarafs›zl›k” meselesine gelince; tarafs›zl›k, ezen ve ezilenlerin oldu¤u dünyam›zda mümkün de¤ildir. Bu “tarafs›zl›¤›n” ne sözde bat› emperyalizmine ne de sosyalist blo¤a taraf olmama ad›na
gerçekleflti¤i düflünüldü¤ünde ise, bunun baflka anlam› yoktur. O halde, büyük ço¤unlu¤u flu veya bu emperyalist güçle ba¤lant›l› olan, kimisi de, Tito örne¤inde oldu¤u gibi sosyalizmden çark etmifl olan ülke rejimlerini böyle bir olufluma yönlendiren anlay›fl nedir? Bu olufluma yön veren anlay›fl hiç kuflkusuz s›n›f mücadelelerini tasfiye etmeye dönük, do¤rudan s›n›f düflmanlar›ndan veya onlar›n uzant›s› olan reformist-revizyonist düflünceden oluflan, her türden yönelimdir. Ve ortaya ç›k›fl›ndaki esas amaç sosyalizm karfl›t› blo¤u geniflletmektir. “Tarafs›zl›k”, “ba¤lant›s›zl›k” ad›na yap›lan özde budur. Bu blok içinde yer alan ülkelerin emekçi halklar›n›n bat› emperyalizmine karfl› tepkilerini, çeflitli “iyilefltirme” politikalar› ile dizginlemek ve buralarda geliflebilecek halk hareketlerinin yükseliflini engellemektir. 90’l› y›llara kadar koordineli olarak çal›flmalar›n› yürüten, toplant›lar›n› gerçeklefltiren “ba¤lant›s›zlar”, neredeyse tüm ‘90’lar boyunca suskunlu¤a bürünmüfllerdir. Çünkü, “iki kutuplu” dünyan›n ortadan kalkt›¤› bu y›llar, ayn› zamanda s›n›f mücadelelerine dönük ideolojik sald›r›lar›n da artt›¤› bir dönemdir. Ve bu oluflumun bu süreçte fazladan bir çabaya girmesine gerek kalmam›flt›r.
58 Bir yandan emperyalistlerin “küreselleflme” ad› alt›nda gerçeklefltirdi¤i sald›r›lar, di¤er yandan ise devrimden-s›n›f mücadelesinden çark eden revizyonist-reformist anlay›fllar bu süreçte halklar›n kafas›n› buland›rma görevini üstlenmiflti. Emperyalizmin uzant›s› olan ve bugün Sosyal Forum olarak karfl›m›za ç›kan sivil toplumcu anlay›fl da yine bu süreçte güçlenerek, emekçi y›¤›nlar›n sisteme karfl› yükselen tepkisini, sistem içine hapsetmeye çal›flm›flt›r. Ancak 2000’li y›llar s›n›f mücadelelerini tasfiye etmeye dönük çabalar›n daha genifl yelpazede ele al›nmas›n› gerektirmifltir. Çünkü halklara dönük bafllat›lan ve askeri müdahalelerin a¤›rl›kta oldu¤u topyekun sald›r›lar, halklar›n sistem karfl›t› mücadelelerinde de belli bir yükselifli getirmifl, bu mücadelelerin önünü kesmek, halklar›n tepkilerini “dizginlemek”, sistemin sahipleri ve uzant›lar› için daha bir aciliyet oluflturmaya bafllam›flt›. ‹flte uzunca bir aradan sonra 11-16 Eylül tarihlerinde Havana’da gerçekleflen “Ba¤lant›s›zlar” Zirvesi bu atmosferde gerçekleflmifltir. Ortado¤u’nun günümüz sürecinin ve Latin Amerika’daki geliflmelerin a¤›rl›kl› olarak ele al›nd›¤› söylenen zirveye söylemde damgas›n› vuran ise ABD karfl›tl›¤›(!) olmufl. Avrupal› emperyalistlerle yak›n iliflkiler içinde olan, ama ç›karlar› ters düfltü¤ü için ABD karfl›t› olmak zorunda kalan ‹ran Cumhurbaflkan› Ahmedinejad’›n yan›s›ra, ABD karfl›t› görünen Morales, Chavez ve Kübal› yöneticilerin zirvede a¤›rl›kl› olarak bulunmas› hiç kuflkusuz bu iddian›n bafll›ca nedenini oluflturmakta. Evet, zirvede Filistin, Lübnan ve ‹ran meseleleri gibi, Ortado¤u’nun bafll›ca sorunlar› ele al›narak, ‹srail’in Bat› fieria’dan çekilmesi, Lübnan’a tazminat ödemesi vb. taleplerin yan› s›ra, ‹ran’›n nükleer silah meselesi de ele al›narak, ülkelerin bar›flç›l amaçl› nükleer programa sahip olabilme hakk› dile getirilmifl ve bunlar sonuç deklarasyonu içinde de yer alm›fl. Küba’ya dönük ABD ambargosunun ve ABD’nin Venezüella, Bolivya gibi ülkelerle olan çeflitli yapt›r›mlara dönük dayatmalar›n›n da ele al›nd›¤› Zirve tüm bu konular›, sadece sözde ele ald›¤› ve alabilece¤i, bunlar› eyleme dökmesinin zorun da ötesinde mümkün olamayaca¤›n›n ise gerekçeleri oldukça fazla. Çünkü büyük ço¤unlu¤unu ABD güdümlü ülkelerin oluflturdu¤u ve ABD’nin istemedi¤i hiçbir karar›n al›namad›¤› BM’ye üye ülkelerin 2/3’ünün yer ald›¤› bir oluflumdan farkl› bir pratik beklemek ancak hayal
15 olabilir. Zirve’de, sözde ABD karfl›t› bir tutuma girilmesi bu tutumun bugün halklar taraf›ndan sempatiyle karfl›lanmas›ndan kaynakl›d›r. Zirve’de al›nan kararlar ise halklar› bir kez daha kand›rmaktan baflka bir anlam ifade etmemektedir. BM Genel Sekreteri Kofi Annan’›n Zirve’ye kat›lmas› bile, özellikle de Ortado¤u’daki iflgallerin ve katliamlar›n BM “Bar›fl Gücü” ad› alt›nda meflrulaflt›r›lmaya çal›fl›ld›¤› günümüzde, Zirve’de al›nan kararlar›n göz boyamadan öteye geçemeyece¤inin tek bafl›na göstergesidir. ABD karfl›t› ve hatta daha da ileri gidenlerce anti-emperyalist olarak
y›kayan D›fliflleri Bakan› Condzolezza Rice ile kol kola pozlar veren Morales. Bir di¤eri ise, burjuvazi ile iflçi s›n›f›n›n uzlaflmas› üzerinden yükselen bir “sosyalizm modeli” öngören ve bu ikisinin uzlaflmazl›¤›n› “eskide kalm›fl” olarak teorize eden dan›flmanlar›n›n bu öngörülerini hayata geçirme çabas›nda olan ve ABD d›fl›ndaki birçok emperyalist güçle yak›n iliflkiler gelifltirmeyi sürdüren Chavez. Latin Amerika’daki “sol rüzgâr›n” bu iki temsilcisi bugün bu co¤rafyadaki s›n›f mücadelelerini tasfiye etmeye dönük yönelimin bafll›ca temsilcileridir ve emperyalistler bu gerçe¤i çok iyi görmektedirler. Övgü-
gösterilen Zirve’de al›nan bir di¤er önemli ve asl›nda gerçek niyeti ortaya koyan karar ise, “terörizmin” her biçimine karfl› olunmas› karar›d›r. Burada “terörizm”den kast edilenin ne oldu¤u aç›klanmamaktad›r. Ama sözü edilen çok aç›kt›r ki, halklar›n emperyalizme karfl› yükselttikleri mücadelelerdir. Çünkü buraya kat›lan ülkeler a¤›rl›kl› olarak halk hareketlerini “terörizm” olarak tan›mlayan ülkelerdir. Zirve ayn› zamanda “sol” maskeli Latin Amerika liderlerinin asl›nda emperyalistlerle ne kadar iç-içe olduklar›n›, sözde üzerinde yükseldikleri “sosyalizm”in de¤erlerine ise ne kadar uzak olduklar›n› da a盤a ç›karm›flt›r. Emperyalist oluflum BM’nin Genel Sekreteri Koffi Annan bu önderleri zirvede övmüfl! Özellikle de Fidel Castro’yu! Bu övgüyü almalar›n› hak ettiren neden ise, bugün s›n›f mücadelelerini tasfiye etmeye dönük en yo¤un çabalar›n “sol”, “sosyalist” maskeli bu önderlikler taraf›ndan gerçeklefliyor olmas›ndan baflka bir fley olmasa gerek! Bunlardan biri, anti-emperyalist ve “sosyalist” olarak nitelendirilen, ancak bat› emperyalizminin öncü gücü ABD’nin, elini halklar›n kan›yla
lere neden olan ise, sahip olunan bu ideoloji ve bu ideolojinin yön verdi¤i pratik durufltur. Kofi Annan’dan esas övgüleri alan ve bir çok revizyonist-reformist kesim taraf›ndan, “sosyalizmin ayakta kalan tek kalesi” olarak adland›r›lan Küba’n›n önderi Fidel Castro’ya gelince: Castro’nun, Küba Devrimi’nin gerçeklefltirildi¤i günlerde ›srarla komünist-sosyalist olmad›¤›n› vurgulad›¤› biliniyor. Devrimden sonra ise ABD ile uzlaflma çabalar›na giriyor ve kalk›nma modeli olarak Marshall Plan›’n›n ülkesinde hayata geçirilmesini bile talep ediyor. Ancak eski sömürgesindeki devrimden rahats›z olan ABD s›cak iliflkiler kurmaya yanaflmay›nca, yüzünü Sovyetler’e dönüyor ve buradan ise sadece Sovyetlerin inflas›nda uygulamaya konulan kalk›nma plan›n› örnek alarak, ülkede sosyal devlet anlay›fl› olarak özetlenebilecek bir yönelimi oturtma çabas›na giriyor. Küba’daki devrim küçük burjuvazinin, ordunun muhalif kesimleri ile çeflitli anlaflmalar yaparak gerçeklefltirdi¤i, özde iflçi s›n›f›ndan kopuk bir devrim olmas› nedeniyle, zaten hiçbir zaman proletarya ideolojisi üzerinde yükselme-
6-19 Ekim 2006 mifltir. Devrim sonras› ortaya ç›kan tablo ise, ordu ile küçük burjuvazinin ortaklaflt›¤›, iflçi s›n›f›ndan kopuk (devrim öncesinde ve s›ras›nda da oldu¤u gibi), bürokratik bir yönetim tarz› olmaktan öte geçmiyor/geçemiyor. Küba Devrimi’nin ve devrime yön veren anlay›fl›n özeti budur. Küba’daki siyasal dengeler bugün Fidel Castro’nun karizmatik kiflili¤i ile korunmaya çal›fl›lsa da, bu dengelerin O’nun ölümünden sonra (bilindi¤i gibi Castro uzunca süredir a¤›r hasta) oldukça de¤iflece¤i, ülkede siyasal bir karmafla yaflanaca¤› beklentisi a¤›rl›k kazan›yor. Kofi Annan gibi emperyalizmin bafll›ca temsilcilerinden birinin Castro’ya övgüler dizmesi bile tek bafl›na, Küba’daki siyasi dengelerin tamamen bat›l› emperyalistlerin, daha do¤rusu ABD emperyalizminin lehine de¤iflebilece¤i olas›l›¤›n› güçlendiriyor. Bu yönlü olas›l›¤› güçlendiren bir di¤er neden ise, “ba¤lant›s›zlar”›n dönem temsilcili¤inin bu Zirve’de Küba’ya geçmifl olmas›. Bu durum bir yandan bu olas›l›kla ba¤lant›l› ele al›nabilirken, di¤er yandan da tüm Latin Amerika’daki geliflmelerle ba¤lant›l› ele al›nmak durumundad›r. Sözde “solcu” özde ise burjuva yazarlar (toplant›ya kat›lan Ertu¤rul Mavio¤lu baflta olmak üzere) “ba¤lant›s›zlar›n” “sosyalist” Küba’da yeniden aya¤a kalkt›¤›n› söyleyerek, bu toplant›y› halklara umut olarak göstermeye çal›flmaktalar. Ancak ilginçtir, bir yandan Küba’n›n hala ne kadar “sosyalist” oldu¤unu, Havana sokaklar›nda s›kça gördükleri “Vamos Bien” (‹yi Gidiyoruz) afiflleriyle aç›klamaya çal›fl›rlarken, di¤er yandan da bu Zirve’ye Türkiye’den Devlet Bakan› Abdüllatif fiener’in kat›lmas›n› “hofl bir sürpriz” olarak görüyorlar! Burada “iyi gitmeyen” bir fleyler oldu¤u kesin! K›sacas›, “ba¤lant›s›zlar” bu son zirvelerinde, bir yandan Latin Amerika ülkelerinin revisyonist-reformist önderlikleri ile kol kola girerek, s›n›f mücadelelerini ve de halklar›n her türden mücadelelerini tasfiye etmeye dönük ideolojik sald›r›lar›n› nas›l daha da art›racaklar›n› tart›flm›fllard›r. “Ba¤lant›s›z” olma iddias›nda olup da, ipleri emperyalistlerin elinde olanlardan, emperyalizme s›k› s›k›ya “ba¤lant›l›” olanlardan da zaten bunun ötesinde bir fleyler beklemek de, onlar›n halklar›n ç›karlar›n› düflünece¤ini ve de bu yönlü ad›mlar ataca¤›n› düflünmek de ham hayalden baflka bir fley olmazd›. Emperyalizmle ve onlar›n tüm uzant›lar›yla ba¤lar› ancak ve ancak halklar›n her geçen gün yükselttikleri mücadeleler koparacakt›r!
6-19 Ekim 2006
16
58
Yeni Demokratik Devrim’e do¤ru Nepal’den gözlemler
KATHMANDU’DA MAO‹STLER‹N AYAK SESLER‹-1
Büyük Gençlik Eylemi
Kathmandu’dan görünüm
Büyük Gençlik Eylemi
Baburam
Dünyan›n çat›s›nda k›z›l bayra¤›m›z› dalgaland›ran Nepalli Maoistlerin 10 y›l› aflk›n bir süredir baflar›yla sürdürdükleri Halk Savafl›’n› ülkemizde de elimizden geldi¤ince takip etmeye çal›fl›yoruz. Emperyalizme, faflizme ve feodalizme karfl› ba¤›ms›zl›k, halk demokrasisi, özgürlük ve sosyalizm fliarlar›yla, emperyalizmin yaflam bulamad›¤› baflka bir dünyay› tan›mlayan ve toplumun gerçek dönüflümü için emperyalizme ve yerli uflaklar›na karfl› silaha sar›lan Nepal halk›na önderlik eden yoldafllar›m›z›n izledi¤i çizgiyi anlamak, sorgulamak ve deneyimlerinden ö¤renmek için s›n›rl› olanaklar›m›z› mümkün oldu¤unca kullanmaya dikkat ediyoruz. ‹flte Nepal devriminin içinden geçti¤i böylesi kritik öneme sahip bir dönemde Kathmandu’da gerçekleflen 2 Konferans’›n davetiyesini al›nca Nepal devrimine do¤rudan tan›kl›k edebilmek amac›yla Yeni Demokrat Gençlik ad›na Nepal’e gidifl haz›rl›klar›na bafll›yoruz.
halklar direnifl göstermektedir. Ülkenin yap›s›na, çeliflkilerin derinli¤ine, devrimin öznel güçlerinin gerçekli¤ine ve niteli¤ine paralel olarak her ülkede flu veya bu düzeyde halk muhalefeti devam ediyor. Özellikle son 20 y›lda emperyalizmin artan ideolojik, politik, kültürel ve askeri sald›r›lar›na paralel olarak devrimci-komünist güçlerin de gereken örgütlenmeyi yaratamamas› nedeniyle dünya çap›nda devrim güçlerinde bir gerilemenin yafland›¤› bilinen gerçektir. Ancak gericili¤i temsil eden ve bask›, sömürü ve zulüm üzerine sistemini kuran ve krizler içinde dünya halklar›na yönelik sald›rganl›¤›na h›z veren emperyalizmin halklar›n hakl› mücadelesine son verebilmesi mümkün de¤ildir. Büyük Ekim Devrimi’ni, Çin Devrimi’ni ve say›s›z destans› devrimi ve mücadeleyi deneyim hazinesine katan dünya halklar›n›n bilincinin karart›lmas› ve tamamen bast›r›lmas›, özcesi s›n›f mücadelesine son verilmesi mümkün de¤ildir. Ve özellikle son y›llarda emperyalizmin askeri iflgallerine, ekonomik yapt›r›mlar›na karfl› Asya’dan Latin Amerika’ya, Avrupa’dan Afrika’ya halklar›n mücadelesindeki geliflim dinamikleri kendisini hissettirmektedir. ‹flte böylesi bir ortamda, tarihin sonunu ilan etme gafletine düflenlere, emperyalizmin “yenilmez” gücünü övgüler dizerek diz çökenlere sert bir cevap Maoistler önderli¤inde aya¤a kalkan yoksul Nepal halk› taraf›ndan verilmektedir.
yer üstü kaynaklar›n› Hindistan yay›lmac›l›¤›na ve ABD ile ‹ngiliz emperyalizmine ya¤malatan egemen s›n›flara karfl› ilk kez 10 y›l önce 1996’da Halk Savafl›’n›n bafllamas›yla aya¤a kalkabildi. Nepal halk› kendisini on y›llard›r seçim vaatleriyle aldatan, emperyalizme ve faflist krall›¤a olan öfkesini sömüren NKP (BML) (Nepal Komünist PartisiBirleflik Marksist Leninist) gibi tüm revizyonistlere karfl› ilk kez 1996’da bafllayan Halk Savafl›’yla dur diyebildi. Ve Nepal halk›, komünist önderlik alt›nda ilk kez bir halk oldu¤unun bilincine vard›, birleflti¤inde ortaya ç›kan gücünü gördü ve kendisine güveni kazand›. Ve en yi¤it o¤ul ve k›zlar›n› özgürlük kavgas›na bedel vererek bugünkü aflamaya ulaflt›.
tif olarak yaln›zca Maoistler kalm›flt›. Bu da sadece yoksul halk›n de¤il farkl› s›n›flardan genifl halk kesimlerinin Maoistlere olan deste¤ini artt›rm›flt›.
Bu konferanslardan ilki 18-21 Eylül tarihlerinde Maoistlerin gençlik alan›ndaki cephe örgütlenmesi olan Tüm Nepal Ulusal Ba¤›ms›z Ö¤renci Birli¤iDevrimci’nin (ANNISU-R) 17. konferans›yken, di¤er konferans ise, ayn› zamanda ILPS ve UHAB’›n da destekledi¤i ve Nepal Politika Enstitüsü ile Uluslararas› Nepal Dayan›flma A¤› taraf›ndan 22-24 Eylül tarihlerinde örgütlenen “Nepal Halk›n›n Demokrasi ve Bar›fl Mücadelesiyle Uluslararas› Dayan›flma Konferans›” idi.
Genel durum Bugün yerküremizin dört bir yan›nda emperyalizme ve uflaklar›na karfl›
Nepal halk›, kendisini yüzy›llard›r otokratik, feodal rejim alt›nda bast›ran, halk›n köleleflmesine hizmet eden kast sisteminin alt›nda bo¤an, e¤itimden, sa¤l›ktan ve insanca yaflam koflullar›ndan mahrum b›rakan, ülkenin yeralt› ve
Günümüzde Nepal’de 2 ayr› devlet bulunmakta. ‹lki Baflkent Kathmandu ile flehir merkezlerine s›k›flan gerici Nepal devleti, öteki ise ülkenin % 80’ine hakim olan Demokratik Halk ‹ktidar›. Nepal Halk Savafl›, 10 y›l içinde savafl›n son aflamas› olan stratejik sald›r› aflamas›na ulaflm›fl ve Halk Kurtulufl Ordusu (PLA) düflman› sürerek baflkentin yaklafl›k 2 saat ötesine kadar gelmifl durumda. Ülkede politik krizin derinleflmesi ve Maoistlerin baflkenti ablukaya alabilecek güce eriflmesi üzerine egemen s›n›flar içindeki klik çat›flmalar› da artm›fl ve Kral Gyanendra ABD’nin deste¤i ile darbe yaparak parlamentoyu ve parlamentodaki partileri kapatm›fl, bu partilerin liderlerini hapse atm›flt›. Ancak bu darbe de kral›n ifline yaramam›fl, halk hareketi Maoistlerin önderli¤inde daha da yükselmiflti. Parlamenter partilerin etkisizli¤i iyice ortaya ç›km›fl ve faflist kraliyet rejiminin karfl›s›nda alterna-
Geçti¤imiz y›l 22 Kas›m’da Maoistler klikler aras› çat›flmadan yararlanarak egemen s›n›flar› bölmek ve özellikle gücünün az oldu¤u flehirlerdeki kitleler aras›nda gücünü artt›rmak amac›yla 7 parlamenter partiyle 12 maddelik bir anlaflma imzalam›fl ve kral›n ülkeden kovularak demokratik bir cumhuriyet kurulmas› talebini bu partilere de kabul ettirerek kendi gündemini ulusun gündemi haline getirmeyi baflarm›flt›. Anlaflman›n ard›ndan Maoistler ile YP‹ (Yedi Parti ‹ttifak›) birlikte büyük bir halk hareketi bafllatm›fl ve Nisan ay›nda 19 gün süren genel grev ve militan kitle eylemleri ile milyonlar soka¤a ç›km›flt›. (1990’da parlamentonun aç›l›fl› ile sonuçlanan “Halk Hareketi 1” nedeniyle bu harekete “Halk Hareketi 2” ad› verilmektedir.) Bunun üzerine kral geri ad›m atm›fl ve parlamentonun aç›lmas› önerisini YP‹’ye sunmufltur. Kral›n kovuluflu üzerine anlafl›lmas›na karfl›n YP‹, s›n›fsal do¤as›na uygun davranm›fl ve halk›n özlem ve taleplerine ve imzalad›¤› anlaflmaya ayk›r› olarak kral›n bu “lütfunu” kabul ederek hükümeti kurmufltu. Parlamentonun aç›l›fl› ile Halk Hareketi 2, görünürde dursa da ülke kaynamaya devam etmektedir. Halk›n bask›s› ve tepkisi sonucu hükümet geri ad›m atm›fl, anlaflmaya uyaca¤›n›, yeni, demokratik bir Nepal için Kurucu Meclis seçimlerine gidece¤ini ve Maoistlerle ittifaka devam edece¤ini ilan etmek zorunda kalm›flt›r. Ard›ndan bar›fl sürecine geçilmifl ve bar›fl görüflmeleri üzerinden çeflitli anlaflmalar imzalanm›flt›. Bunun
17
58 sonucunda hapishanelerdeki tutsak Maoistler serbest b›rak›lm›fl, savafl s›ras›nda kaybedilen devrimcilerin ak›betleri ö¤renilmifl, kaybedenlerden hesap sorulmaya bafllanm›fl, Maoist Parti üyeleri ve önderleri a盤a ç›kma imkan›na kavuflmufl, Maoistler flehirlerde aç›k kitle çal›flmas›na bafllayarak örgütlülüklerini gelifltirmeye bafllam›flt›r. Ancak süreç bitmemifltir. Maoistler bu imkanlar› kullanmakta, YP‹’yi teflhir etmekte, 6 ay öncesine kadar zay›f olduklar› flehirlerde halk›n güvenini ve deste¤ini kazanmakta ve tüm halk›, kraliyeti ve gericileri y›kacak olan ayaklanmaya, Halk Hareketi 3’e haz›rlanmaya ça¤›rmaktad›r. Bu bar›fl süreci ve ülkedeki dengeler üzerine gezimiz boyunca görüfltü¤ümüz onlarca insandan edindi¤imiz deneyimleri yaz›n›n ileri k›s›mlar›nda aktarmaya çal›flaca¤›z. Ancak yaz›n›n bafl›ndayken vurgulamak istedi¤imiz bir gerçek var. Hem dünyadaki gerçek devrimci ve komünist güçler hem de emperyalistler, faflistler, revizyonistler ve tüm gericiler Nepal’deki süreci takip etmeye çal›fl›yor. Emperyalistler çeflitli müdahalelerde bulunurken devrimci güçler de enternasyonal dayan›flmay› k›s›tl› olanaklar›n› kullanarak yükseltmeye çal›flmakta. Bu dayan›flmay› somutlamak için de Nepal’deki süreçten sa¤l›kl› bilgiler edinmek gerekmektedir. Bilgi kaynaklar›n› ele ald›¤›m›zda esas güvenece¤imiz kaynak Maoistlerin ve Nepal’deki gerçek devrimcidemokratlar›n yay›nlar›yken, dikkate almam›z gereken bir di¤er kaynak da emperyalist ve yerli gerici medyad›r. Ve aç›kt›r ki gerici tekelci medya Nepal’in koflullar›n› ve Maoistlerin aç›klamalar›n› çarp›tarak vermektedir. Maoistlerden akan bilgi ise oldukça k›s›tl›d›r. Bu nedenle emperyalist medyan›n aktard›¤› Maoist önderlerce yap›lan aç›klamalara dikkat etmek gerekmektedir. Özellikle silahlar›n denetimi, bar›flç›l geçifl, Hindistan’a övgüler vb. konularda yalan haberler devrimcilerde de soru iflaretleri yaratmaktad›r. Bu anlamda bu k›sa gezinin genel bir gözlem aç›s›ndan yararl› oldu¤u düflüncesindeyiz. Bu konuya örnek vermek gerekirse, 26 Eylül tarihinde emperyalist medyada Maoist önderlerden Baburam yoldafl›n bir aç›klamas› yay›nland›. Bu haberde, yoldafl Baburam’›n kendilerinin Hindistan’a tehdit olmad›¤›n› aç›klad›¤› belirtilmekteydi. Oysa Baburam’›n aç›klamas› okundu¤unda YP‹’n›n iplerinin Hindistan’›n elinde oldu¤u ve Hindistan desteklemedikçe anlaflmalar›n hayat bulmayaca¤› vurgulanmakta, demokratik bir Nepal’in Hindistan’a tehdit olmayaca¤› belirtilmekte ve YP‹ teflhir edilmekteydi. Ancak bilgiyi sadece emperyalist medyan›n verdi¤i fleklinde yorumlad›¤›m›zda Maoistlerin s›n›fsal duruflu dahi sorgulan›r hale gelebilmektedir.
Büyük gençlik eylemi 18 Eylül sabah› Kathmandu’ya vard›¤›m›zda bizi karfl›layan Gopal adl› yoldafl o gün konferans›n aç›l›fl›n› bir kitle toplant›s› ile gerçeklefltireceklerini söyledi¤inde eylemin büyüklü¤ünü anlayamam›flt›k. Beklenen ö¤renci say›s›n› sorup da yaklafl›k 100 bin cevab›n› ald›¤›m›zda söz konusu aç›l›fl›n büyük bir kitle eylemi olaca¤›n›n fark›na varabildik. Gopal gezimiz boyunca bize rehberlik etti. Babas› 6 y›l önce parti merkez komitesi üyesiyken kaybedilmifl ve kendisi flu an gençlik örgütünde faaliyet yürütüyor. Gezi boyunca bizimle ilgilenen esas yoldafl Gopal’di. Ö¤len saatlerinde eylem alan›na do¤ru gidiyoruz. Kathmandu’nun her taraf› ANNISU-R’un bayraklar› ve afiflleri ile donat›lm›fl. Otobüslerin üstlerinde okul
k›yafetli gençler ANNISU-R’un bayraklar›n› sallayarak sloganlar atmakta. Okullardan gruplar halinde ç›kan gençler, sloganlar ve pankartlarla yürüyorlar. Baflkentin her bir yan›ndan yüzlerce ö¤renci irili ufakl› gruplar halinde miting alan›na gidiyor. Biz de küçük bir gruba kat›ld›k. Mitingin bafllamas›na 2 saat kala alana varmam›za karfl›n alan büyük oranda doluydu. Miting bafllayana kadar ANNISU-R’dan birçok yoldaflla tan›flabildik. Bunlar aras›nda y›llarca tutsak tutulan ve bar›fl sürecinde serbest kalan yoldafllar da bulunmakta. Miting saat 2’de bafllad›. Miting bafllad›¤›nda alanda gerçekten 100 bin civar›nda ö¤renci yerini alm›flt›. Kürsüde NKP (Maoist)’in, çeflitli ilerici gençlik örgütlerinin ve farkl› demokratik kitle örgütlerinin temsilcilerine yer verilmiflti. Konferansa bizim d›fl›m›zda Yunanistan’dan KOE (Yunanistan Komünist Örgütü), Brezilya’dan MEPR (Halk›n Devrimci Ö¤renci Hareketi), Butan’dan ABRSU (Tüm Nepal Devrimci Ö¤renci Birli¤i) ve Hindistan’dan Nepal Devrimiyle Dayan›flma Komitesinden de yoldafllar ve arkadafllar kat›ld›. Biz de kürsüde yerimizi ald›k ve önü-
6-19 Ekim 2006
müzde duran büyük ö¤renci kitlesini izlemeye bafllad›k. Miting ANNISU-R’un sekreteri Himal Sharma taraf›ndan yap›lan konuflmayla bafllad› ve devrim flehitleri için yap›lan sayg› durufluyla devam etti. Ard›ndan söz alan ANNISU-R baflkan› Lekhnath Neupane konferans›n öneminden bahsetti ve içinden geçti¤imiz süreçte, gericilerin tüm çabalar›na karfl›n devrimi baflar›ya ulaflt›rmak için gençli¤in üzerine düflen büyük sorumluluktan söz etti. Eylemde ayr›ca NKP (Maoist) Merkez Komitesi ad›na Dev Gurung da söz alarak emperyalistlerin ve gericilerin bar›fltan yana olmad›¤›n›, gizli ifller yapt›klar›n› ve krall›¤› korumak için çaba harcad›klar›n› belirterek özellikle YP‹’yi teflhir etti. Mitingde enternasyonal kat›l›mc›lar
olarak biz de birer konuflma yapt›k. YDG ad›na kitleye yapt›¤›m›z konuflmada Nepalli genç devrimcileri YDG olarak selamlad›¤›m›z›, devrimin bu kritik döneminde Nepal’de olmaktan mutlu oldu¤umuzu, ülkemizde de Nepal devrimini takip etti¤imizi ve Yeni Demokratik Devrim’in baflar›ya ulaflmas›n› diledi¤imizi vurgulad›k. Yine bu alanda toplanan kitlenin bize gerçekleri gösterdi¤ini ve Nepal’deki tart›flman›n asl›nda çoktan sona erdi¤ini anlad›¤›m›z› söyledik. Çünkü gençlik kiminse gelecek onundur ve buradaki kitle de gösteriyor ki, gençlik devrimin saf›nda yerini çoktan alm›fl durumdad›r. Mitingde konuflmalar›n yan›nda çeflitli kültürel gösteriler de gerçeklefltirildi. Gerilla k›yafetleri içinde sahneye ç›kan grup, devrimci flark›lar eflli¤inde danslar etti ve kitleyi devrim ve Kurtulufl Ordusu saflar›nda örgütlenmeye ça¤›rd›. Dans›n ard›ndan da k›sa bir askeri e¤itim gösterildi. Komut eflli¤inde mevzilendiler ve niflan ald›lar. Bunun yan›nda çeflitli az›nl›k milliyetleri temsilen halk oyunlar› da oynand›. Ayr›ca devrimci hareketin önemli flairlerinden biri de okudu¤u fliirlerle kitleyi coflkuland›rd›.
Aya¤›m›z›n tozuyla Nepal’de kat›ld›¤›m›z bu ilk kitle eylemi bize baflkent Nepal’de Maoistlerin artan gücünü göstermesi ve devrimin gerçekli¤ini hissetmemiz aç›s›ndan büyük bir veri oldu.
ANNISU-R Burada k›saca ANNISU-R’dan bahsetmekte fayda var. Tüm Nepal Ulusal Ba¤›ms›z Ö¤renci Birli¤i- Devrimci’nin Nepal çap›nda 125 binden fazla aktif üyesi var ve Nepal’deki en büyük gençlik örgütü. Ülkedeki okullar›n büyük ço¤unlu¤unda örgütlülükleri bulunmakta. Bu say›y› ele al›rken ülkede üniversite ve okul say›s›n›n çok az oldu¤unu, okullar›n önemli bir k›sm›n›n da özel statüde oldu¤unu hesaba katmak gerekmektedir. Örne¤in tüm Nepal’de yaln›zca 1 tane üniversite (Kathmandu Tribhuvan Üniversitesi) bulunmakta. Ö¤renci say›s›n›n azl›¤› da göz önüne al›nd›¤›nda ANNISU-R’un gücü ve etkisi daha iyi anlafl›labilir. ANNISU-R 1995’de kuruluyor. Daha öncesinde 1966’dan önce Tüm Nepal Ö¤renci Federasyonu (ANSF) bulunmakta. 1966’da ANNISU (Tüm Nepal Ulusal Ba¤›ms›z Ö¤renci Birli¤i) kuruluyor ve 1995’de bu isme “Devrimci” kelimesi eklenerek ANNISU-R kurulmufl oluyor. ANNISU-R 14. konferans›n› 2001 y›l›nda gerçeklefltiriyor. Bu konferansta baflka bir devrimci gençlik örgütü de yoldafllara kat›l›yor. Ancak ayn› y›l kral›n darbesiyle örgüt yasaklan›yor ve terörist ilan ediliyor. 2001’den bu yana ateflkes dönemleri hariç sürekli illegal faaliyet yürütmekte. 2001’deki ve 2003’deki k›sa ateflkes döneminde legalleflen ANNISU-R bu k›sa dönemleri f›rsat bilerek 15. ve 16. konferanslar›n› da örgütlemifl. Konferanslarda örgüt yeni Merkez Komitesini seçmekte. Yasakl› döneminde devlet Maoistleri ihbar edene para vaadinde bulunmufl ve parti hiyerarflisine uygun olarak herkese bir de¤er biçmifl. Prachanda ve Baburam’›n “kafas›” bafl›na 5’er milyon rupi para konulmufl. Di¤er parti üyeleri için miktar azal›rken ANNISU-R’un bir önceki baflkan› Diebendra Parajuli için de 5 milyon rupi para ödülü konulmufl. Bu da devletin ö¤renci hareketinden duydu¤u rahats›zl›¤› gösteren bir baflka veri. Yine de devlet hedefine ulaflamam›fl. ANNISU-R kuruluflundan bu yana, son 10 y›lda 17 Merkez Komitesi üyesini flehit vermifl. Bunlar›n bir k›sm› iflkencede, bir k›sm› ise gerillada flehit düflmüfl. Yine 20’ye yak›n MK üyesi de kaybedilmifl, bar›fl süreciyle birlikte ak›betleri araflt›r›l›yor. 17. Konferans’›n slogan› ise “Demokratik Cumhuriyet, halk yanl›s›, bilimsel bir e¤itim için Kurucu Meclis seçimleri koflulsuz bir flekilde gerçeklefltirilsin!”
6-19 Ekim 2006 Konferans Konferans resmi olarak 19 Eylül’de bafll›yor. Kathmandu’da Tribhuvan Üniversitesi’ndeki salonda yap›lan konferansa, ülkenin dört bir yan›ndan 1200 kadar delege kat›l›yor. 19 Eylül sabah› tüm delegeler kan ba¤›fl› yap›yor. Bu nedenle tart›flmalara ö¤leden sonra geçiliyor. Biz de bu esnada üniversiteyi geziyoruz. Ülkenin tek devlet üniversitesi ve üniversite ö¤rencilerinin büyük ço¤unlu¤u bu üniversitede okuyor. Büyük bir kampüsü var ama bölümlerin ders gördü¤ü binalar›n hemen hepsi tek ya da çift katl›. Daha çok köy okullar›n› and›r›yor. Üniversitenin her yeri yoldafllar›n afiflleri, pankartlar› ve bayraklar› ile süslenmifl. Kütüphaneyi gezerken Maoistlere destek veren bir ayd›nla tan›fl›yoruz. Kendisi esasen Marksizm üzerine incelemelerde bulunuyor ve yaklafl›k 7 y›ld›r “21. Yüzy›lda Ekonomi Politi¤in Elefltirisi” adl› 2 ciltlik bir kitap üzerinde çal›fl›yor. K›sa sohbetimizde bize “Maoistler olmasayd› bu ülkede hiçbir geliflme olamazd›” diyor ve kral›n ancak Maoistlerin önderli¤indeki bir halk hareketiyle, bir flehir ayaklanmas› ile kovulabilece¤ini düflündü¤ü-
18 kalara uygun faaliyet yürütmenin önemli oldu¤undan bahsediyor. “Bizler yeni bir dünya talep ediyoruz. Yeni bir dünya için yeni bir bilime ihtiyaç vard›r. Bu da ancak Marksizm-Leninizm-Maoizm’dir. 7 Parti ‹ttifak› emperyalizmin saf›ndad›r ve bizleri bast›rmak istiyor. Saray da iktidar›n› geri almak için çaba harc›yor. Ve hepsi var olan sistemi korumaya çal›fl›yor. Bizler bar›flç›l mücadeleyle monarfliyi ve YP‹’yi s›n›rlad›k. Biz ülkemizde demokratik cumhuriyet mücadelesine önderlik ediyoruz. Bu salon da gösteriyor ki, gençlik monarflinin y›k›lmas›n› istiyor. Bu nedenle konferansta bu talebi yükseltmek önem kazanmaktad›r.” Baflkan›n konuflmas›n›n ard›ndan eski merkez komitenin görevi sonlanm›fl oluyor. Yeni MK seçilene kadar konferans› yönetecek bir Geçici Komite oluflturuluyor. Yeni MK konferans›n sonunda seçilecek. Ancak bu herkesin oy kullanarak gerçeklefltirece¤i bir seçim de¤il. Eski MK içinden 5 kiflilik bir Seçim Komisyonu örgütleniyor ve bu komisyon yeni 61 kiflilik MK’y› seçiyor. Yeni seçilenler konferansta duyuruluyor ve delegelerin onay› isteniyor. Delegeler be¤enmedikleri üyeleri reddetme hakk›na sahip. Bu usül tam anlam›yla
58 ve 4. gün seçimlerden önce delegeler raporun son haline elefltirileri ve katk›lar›n› sunuyorlar.
yoktur. Nepal halk› yabanc›larca yönetilen bu güçleri temizlemedikçe ba¤›ms›zl›¤a ulaflamayacakt›r.
Raporu özetlemek gerekirse; ülkede ve dünyada durum bölümü flöyle bafll›yor; “Karfl›m›za ç›kan alt›n f›rsatlar› de¤erlendirebilirsek özgür Nepal’i yaratmak için feodalizme son darbeyi de vuraca¤›z. Toplumun dönüflümünün bu önemli dönemecinde ANNISU-R’un konferans› s›radan bir konferans de¤ildir. Bu örgüt ideolojik olarak en devrimci, düflünce olarak en önder, örgütlenme olarak en büyük ve do¤as› gere¤i en militan ve ülkenin her birimine kadar sesini duyuran bir örgüt oldu¤unu kan›tlam›flt›r. Kendisini feda eden binlerce flehidin, yüzlerce kaybedilen arkadafl›m›z›n kurdu¤u temeller üzerinden yükselen, yüzlerce gazi arkadafl›m›z›n sayesinde güçlenen örgütümüz ANNISU-R feodalizmin y›k›lmas› için son kavgaya haz›rlanmakta ve örgütlenmektedir.” Yoldafllar ayn› zamanda tüm solcu, ulusalc› ve halk yanl›s› gençleri ve gençlik örgütlerini demokratik cumhuriyet için bir platformda birleflmeye de davet ediyor. “Bizler emperyalizme ve feodalizme karfl› bu tarihsel görevi ancak birleflerek ve ortak hareket ederek baflarabi-
Emperyalizme ve feodalizme karfl› mücadele 12 maddelik anlaflmayla somutluk kazanm›flt›. Ancak bu partilerin s›n›fsal do¤alar›, feodal ideolojileri ve mekanik düflünme tarzlar› imzalad›klar› anlaflmaya ihanet etmelerine neden oldu. Maoistlerin 10 y›l› aflk›n süredir önderlik ettikleri Halk Savafl› ve 19 gün boyunca yönettikleri Halk Hareketi 2 olmasayd› Kral›n geri ad›m atmas› ve YP‹ liderlerinin politik yaflama dönebilmesi mümkün olur muydu? Ancak ülke YP‹ taraf›ndan yeniden kirli parlamenter oyunlara çekilmek istenmektedir. Kral hapsedilmemekte, sermayesine el konulmamakta, Kraliyet Ordusunun (RNA) katil komutanlar› soruflturulmamakta, böylece halk hareketinin talepleri göz ard› edilmektedir.”
Konuflmalar›n ard›ndan Prachanda ve Baburam yoldafllarla enternasyonal misafirler olarak k›sa bir görüflme yap›yoruz. Temsil etti¤imiz örgütleri tan›tt›ktan sonra Prachanda yoldafl, bizlere teflekkür ediyor ve yoldafllar›m›z› selamlad›¤›n› belirtiyor. nü belirtiyor. Halk›n taleplerini yaln›zca Maoistlerin temsil etti¤ini vurguluyor. Benzeri düflünceleri daha sonraki günlerde tan›flaca¤›m›z ayd›nlardan, garsonlara ve taksi floförlerine bir çok kifliden duyuyoruz. Konferans ö¤leden sonra baflkan›n aç›l›fl konuflmas›yla bafll›yor. Baflkan konuflmas›nda bu konferans›n daha önceki konferanslardan daha farkl› bir niteli¤e sahip oldu¤unu; çünkü art›k ülkeden feodalizmi tamamen kovarak demokratik bir düzeni kurman›n son safhas›na geldiklerini, gerici güçleri y›kacak olan Halk Hareketi 3’ü haz›rlamak için çal›flt›klar›n› vurguluyor. Tüm üyelerin bu bilinçle alanlar›nda gerçek de¤iflim için harekete geçmeleri gerekti¤ini belirtiyor ve zafere ulaflmada NKP (Maoist)’in belirledi¤i çizgiye ve politi-
demokratik say›lamaz. Ancak uzun süre yasakl› oldu¤u halde faaliyet yürüten bir örgütte üyelerin birbirini tan›mas›, denetlemesi ve buna göre seçmesi çok mümkün görünmüyor. Ayn› zamanda Partinin farkl› alanlarda, özellikle de PLA’da görevlendirdi¤i yoldafllar›n kimler oldu¤u da herkesçe bilinmiyor. Bu konulara ve alanlara hakim olan seçim komitesi en iyi seçimi yapacak kapasiteye sahip oldu¤u için delegelerin deste¤ini kazanabiliyor. Konferans›n 2. ve 3. günü daha öncesinde taslak olarak haz›rlanan ve delegelerin alt konferanslarda tart›fl›p elefltirdi¤i politik raporun son hali okunuyor. Yaklafl›k 80 sayfal›k rapor tüm delegelerce takip edilerek, sessiz bir ortamda okunuyor ve 3. günün sonunda
liriz.” “237 y›ld›r Nepal halk›n› sömüren krall›¤a karfl› çok say›da mücadele yafland›ysa da bunlar›n hiç biri flu ana kadar baflar›ya ulaflamad›. Bu hareketlerin baz›lar› vahflice bast›r›l›rken baz›lar›nda ise önderli¤in ihanetine u¤rad›lar. Halk hareketi 2’de de YP‹, Hindistan ve ABD’nin çabalar› ile harekete ihanet etti. fiayet halk hareketi 2-3 gün daha sürseydi hedefi olan kraliyeti y›kabilecekti. Ancak bu gerici güçler bilmekteydi ki hareket 2-3 gün daha sürseydi iktidar› ele geçiren Maoistler olacakt›. YP‹ ‘törensel kral’ ad› alt›nda monarfliyi koruma çabalar›na devam ederek ihanetten vazgeçmeyece¤ini gösteriyor. Bu da göstermektedir ki YP‹’n›n liderlerinin ba¤›ms›z düflünme kapasiteleri bulunmamakta ve Nepal topraklar›n›n ve halk›n›n ihtiyaçlar›na uygun bir planlar› da
YP‹ imzalad›¤› anlaflmalara uymamakta ve ABD büyükelçisi Moriarty’nin emirlerine göre hareket etmektedir. Aç›kt›r ki Moriartyler halk›n düflmanlar›d›r. Art›k Nepal halk› için zaman gelmifltir. Kaderimizi kendi ellerimize mi alaca¤›z yoksa emperyalizme ve onun uflaklar›na m› b›rakaca¤›z? Onlar NKP (Maoist)’i bitirmek istiyorlar ama bu mümkün de¤ildir. Halk›m›z›n bilinci yüksektir, partiyle ba¤› s›k›d›r. Halk Savafl› ve Halk Hareketi bu bilinci gelifltirmifltir.” E¤itim alan›nda ise özel okullar›n ulusallaflt›r›lmas› öne ç›kmakta. Hâkim s›n›flar›n ve ideolojinin e¤itime yön verdi¤inin vurguland›¤› raporda eski e¤itim sisteminin idealizme, gericili¤e ve bask›ya dayand›¤› belirtilmekte. “Bu e¤itim sistemi feodallere ve kapitalistlere hizmet etmektedir. Emperyalizme yeni uflaklar yetifltirmektedir. Emekçileri ve eme¤i reddetmektedir. Ba¤›ms›z insanlar yetifltirmemektedir. Bu nedenle e¤itim sistemi kökten de¤iflmelidir. Okur-yazarl›k kampanyas› en acil görevlerden birisidir. Ülkede okur yazar olmayanlar›n oran› % 47’dir. Okullar e¤itimli iflsizler yetifltirmektedir. Çünkü ülkede üretim, ihtiyaç duyulan emek gücü üzerine bir plan yap›lmamaktad›r. Çünkü bu sistem ba¤›ms›z de¤ildir. Ülkenin ihtiyaçlar›na uygun olarak tar›m, sanayi, turizm vb. alanlarda bilimsel, eflit, paras›z olarak e¤itim verilmelidir. ANNISU-R e¤itimin özellefltirilmesine ve ticarilefltirilmesine tamamen karfl›d›r. E¤itim herkese aç›k ve zorunlu olmal›d›r. E¤itim süresi çok uzundur. Yaflam süresinin k›sa, halk›n yoksul oldu¤u bir ülkede 12-13 sene okumak gereksizdir. E¤itim üretime dayanmal›d›r. Ö¤renciler üretim içerisine de girmelidir. E¤itim sistemi federal hükümetin denetiminde olabilir. Böylece her bölgenin özgünlü¤üne göre bir e¤itim modeli seçilebilir.
58
19 Ö¤renci hareketi ilk kez ANNISU-R ile bilimsel ve do¤ru bir önderli¤e sahip oldu. Daha öncesinde ekonomist, sendikal mücadele esast› ve bu mücadeleler trajediyle sona eriyordu. ANNISU-R’un halk e¤itimi için talepleri flunlard›r: tüm ö¤rencilere zorunlu askeri e¤itim verilmeli. Kafa ve kol eme¤i fleklinde halka hizmet edilmeli, ö¤renciler üretime kat›lmal›. E¤itim sistemi eme¤i esas almal›. Okullar›n atölye, fabrika ve tarlalar›nda ö¤renciler teorik bilgilerini pratikte s›namal›d›r. Halk›na ve ülkesine ba¤l›, ba¤›ms›z insanlar yetifltirmelidir.”
“Biz ülkemizde demokratik cumhuriyet mücadelesine önderlik ediyoruz. Bu salon da gösteriyor ki, gençlik monarflinin y›k›lmas›n› istiyor. Bu nedenle konferansta bu talebi yükseltmek önem kazanmaktad›r.”
Prachanda ve Baburam konferans› ziyaret ediyor Konferans›n son günü NKP (Maoist) Baflkan› Prachanda ve önderlerinden Baburam konferans› ziyaret ederek birer konuflma yapt›lar. Yoldafllar›n Nepal’in içinden geçti¤i süreçte devrimci gençli¤in üzerine düflen görevler ve bu anlamda konferans›n önemi üzerine yapt›klar› konuflmalar delegelerin yo¤un ve coflkulu alk›fllar› ile karfl›land›. Konuflmalar›n ard›ndan Prachanda ve Baburam yoldafllarla enternasyonal misafirler olarak k›sa bir görüflme yap›yoruz. Temsil etti¤imiz örgütleri tan›tt›ktan sonra Prachanda yoldafl, bizlere teflekkür ediyor ve yoldafllar›m›z› selamlad›¤›n› belirtiyor. Prachanda yoldafl görüflme s›ras›nda özet olarak flunlar› vurguluyor: “Biz devrimin önemli bir dönüm noktas›nday›z. Final dönemindeyiz. Bar›fl görüflmeleri sürecindeyiz, ancak biz masaya güvenmiyoruz. Düflmanlar aras›nda diplomatik görüflmeler gerçeklefltiriyoruz.
“Biz ülkemizde demokratik cumhuriyet mücadelesine önderlik ediyoruz. Bu salon da gösteriyor ki, gençlik monarflinin y›k›lmas›n› istiyor. Bu nedenle konferansta bu talebi yükseltmek önem kazanmaktad›r.”
Biz hedeflerimizde kararl›y›z. 21. yüzy›lda devrimi gerçeklefltirmek için bu yüzy›l›n olumlu ve olumsuz yanlar›n› görüp MLM’yi güçlendirmek istiyoruz. MLM’yi dogmatik ve mekanik bir flekilde alg›lamak zaferi de engeller. Enternasyonalistler ve bilim insanlar› olarak MLM’yi güçlendirmek görevimizdir. Biz burada evrensel bir teori gelifltirmeyi de¤il ülkemizin somut flartlar›na uygun bir teori gelifltirmek istiyoruz. Yeni bir politik çizginin yan›nda yeni bir askeri çizgi de gelifltirmek için çaba harc›yoruz. Enternasyonal görevimizi tamamlad›¤›m›zda bu özellikle Güney Asya’y› etkileyecektir. ABD emperyalizmiyle do¤rudan mücadeleye flimdiden bafllad›k. ABD emperyalizmi bar›fl sürecini aç›ktan sabote ediyor, provoke ediyor. ABD’nin bölgede çok güçlü bir üssü var. Mücadele çok ciddi ama eminim ülkemizde bir y›l içinde önemli geliflmeler olacak ve bu geliflmeler enternasyonal proletarya için de yararl› olacakt›r.”
Bas›n aç›klamas› Nepal’de yoldafllar tan›fl›rken veya birbirleriyle karfl›laflt›klar›nda önce yumruklar›n› kald›r›p ard›ndan tokalafl›yorlar. Ve “Lal Salam” yani K›z›l Selamlar diyorlar. Uzaktaki yoldafllar› selamlamak istedi¤imizde de yumru¤u kald›rmak yeterli.
Uzun süren konferans›n sonunda yeni MK delegeleri selaml›yor ve delegelerin deste¤ini al›yor. Yoldafllar›n önünde çok ciddi bir süreç duruyor. Konferans›n ald›¤› kararlar› uygulamak ve devrimin zaferi için son tarihsel görevleri gerçeklefltirmek genç yoldafllar›n omuzlar›nda. Farkl› bölgelerden gelen yoldafllarla konferans ve süreç üzerine sohbet etmeye çal›fl›yoruz. Yoldafllar bize çok yak›n davran›yor, ancak dil sorunu yafl›yoruz. Özellikle k›rsaldan gelen yoldafllar ‹ngilizce bil-
6-19 Ekim 2006 miyorlar. Ancak yine de yemek aralar›nda, mercimekle pirincimizi kafl›klarken (daha do¤rusu yoldafllar›n önemli bir k›sm› yeme¤i elleriyle yiyorlar) karfl›l›kl› sorular sorabiliyoruz. Delegelerin büyük ço¤unlu¤u k›rsaldan, özellikle Kurtar›lm›fl Bölgelerden geliyorlar. Bu daha çok ilgimizi çekiyor. Ço¤unun köyü PLA’n›n denetiminde. Ve birçok yoldafl okuldan sonra PLA’ya kat›lmak istiyor. Devrimden sonra ABD sald›r›rsa ne olur diye sordu¤umuzda tereddütsüz bir flekilde bunun büyük bir olas›l›k oldu¤unu ve iflgal durumunda tüm halk›n savaflaca¤›n› söylüyorlar. Nepal’de yoldafllar tan›fl›rken veya birbirleriyle karfl›laflt›klar›nda önce yumruklar›n› kald›r›p ard›ndan tokalafl›yorlar. Ve “Lal Salam” yani K›z›l Selamlar diyorlar. Uzaktaki yoldafllar› selamlamak istedi¤imizde yumru¤u kald›rmak yeterli. Konferans 21 Eylül akflam› 18.00 dolaylar›nda sona eriyor ve tüm delegeler otobüslere binerek flehir merkezinde yap›lacak bas›n aç›klamas›na gitmeye haz›rlan›yor. Nepal’de otobüslerin üstünde de yolcu tafl›n›yor. Özellikle heyecanl› yoldafllar kendilerini otobüsün üstüne at›yorlar ve daha yola ç›kmadan bayraklar›n› sallayarak sloganlarla ortal›¤› inletiyorlar. Bu bas›n aç›klamas› kitleye duyurulan bir aç›klama de¤il. Sadece 1200 kadar delegenin ve bas›n›n kat›l›m› bekleniyor. Zaten hava karard›¤› için sokaklarda da çok fazla insan yok. Yoldafllar ve onlarla biz s›k s›k “Dzona luda dzinda bahd!” (Yaflas›n Halk Savafl›!), “Moriarity Murdabahd!”, “Amerika Murdabathd!” (Kahrolsun Amerika/ Moriarty!) ve “NKP (Maoist) dzinda bahd!” (Yaflas›n NKP (Maoist)) sloganlar›n› at›yoruz. Daha do¤rusu bir yoldafl bu slogan› at›yor ve biz de 2 kez “Kahrolsun” ya da “Yaflas›n” diyerek tekrar ediyoruz. Otobüslerimiz bir konvoy halinde yola ç›k›p yoldafllar›m›z ortal›¤› inletmeye bafllad›klar›nda sloganlar› duyan halk evinden, dükkan›nda d›flar› ç›k›p bizleri izlemeye bafll›yor. Çok say›da insan el sall›yor, sloganlara kat›l›yor. Bas›n aç›klamas›na 100 metre kala otobüslerden inip yürüyüfle geçiyoruz ve bas›n aç›klamas› fiili bir eyleme dönüflüyor. 100 metre içinde çevredeki halk›n kat›l›m› ile kitlenin say›s› 5 bini geçiyor ve k›sa sürede 10 bine ulafl›yor. Brezilyal› yoldafl da slogan att›ranlar aras›na kat›l›yor ve gür sesiyle “Kahrolsun Amerika!” diye ba¤›r›yor. Kitle büyük bir coflkuyla alana ak›yor ve bas›n aç›klamas› için belirlenen yeri de afl›p bir süreli¤ine kontrolden ç›k›yor. Görevli yoldafllar coflkulu kalabal›¤› planlanan yere geri getiriyor. Ve baflkan kameralar›n karfl›s›nda feodalizmi ezecek ve demokratik cumhuriyeti kuracak son kavgaya haz›r olduklar›n› ilan ediyor. Gerek ilk gün kat›ld›¤›m›z 100 bin kiflilik eylem gerekse de konferans›n son günü kat›ld›¤›m›z ve kendili¤inden büyük bir kitlenin kat›ld›¤› eylem bizlere Maoistlerin artan gücünü ve halk›n devrime olan deste¤ini gösteren çok önemli kan›tlar oluyor. Gerici egemen s›n›flar›n denetiminde olan baflkent Kathmandu’da Maoistler militan ve kitlesel kitle eylemlerine imza atarak önlerinde duran büyük halk hareketinin tohumlar›n› at›yorlar, kitleleri haz›rl›yorlar. Devam edecek
20
6-19 Ekim 2006
58
Kitle örgütlerinde çal›flma anlay›fl›m›z ve tarz›m›z nas›l olmal›d›r? -2Neden örgüt çal›flmas› a¤›rl›kl› olarak kitle çal›flmas›d›r? S›n›f bilinçli proletarya flunu çok iyi bilmelidir ki, en ileri politik bilince ve örgütlenme anlay›fl›na sahip olan, toplumun en devrimci s›n›f› proletarya olmas›na karfl›n, bu s›n›f sadece kendi gücü ve örgütlülü¤üyle zafer kazanamaz. Zafer kazanmak için de¤iflen koflullara göre, devrimden ç›kar› olan, devrimde yer alabilecek bütün s›n›f ve tabakalarla birleflmek, onlarla bütünleflmek zorundad›r. Çünkü devrimi örgütleyecek olan parti ise, devrimi yapacak olan da kitlelerdir. Yasal olanaklardan ve kitle örgütlenmelerinden yararlanma sorunu Yasad›fl› parti çekirde¤ini koruyarak, olabildi¤i ölçüde genifl ve dal budak salm›fl, yasal olarak kurulmufl kitle örgütleri içinde çal›flma ve bu olanaklardan devrim ve parti için faydalanma sorunu, tüm devrim süreci boyunca yaflanan belli bafll› sorunlardan biri olarak görülmelidir. Devrimci savafl›m›n kitlelerin elinde güçlü bir silaha dönüfltürülmesi, kitlelerin tarihi yapan özne durumuna getirilmesi, partinin kitleler taraf›ndan çepeçevre sar›lmas›, yasal olanaklardan parti ve devrimin ç›karlar› için düzenli ve flaflmaz bir biçimde inatla faydalanma sorunu ö¤renilmek zorundad›r. S›n›f bilinçli proleterlere düflen görev, parti kararlar› do¤rultusunda yasad›fl› partiyi örgütleme amac›ndan uzaklaflmadan, “ilkeden yoksun bir yasalc›l›k ak›nt›s›nda kaybolmadan, tüm canl› ve devrimci ö¤eleri ad›m ad›m toparlayarak, her türlü yasal f›rsat› kullanmakt›r.” Bugün bu alan›n devrim ve parti aç›s›ndan tafl›d›¤› de¤erin yeterince kavrand›¤› söylenemez. Demokratik alanlara iliflkin flimdiye dek gösterilen dikkatten, verilen önemden, örgütlenmesi için ortaya konan çaba ve iradeden, uygulanan kitle çizgisi politikas›ndaki ciddi yanl›fll›klardan bunu anlamak mümkündür. Mevcut örgütsel gerçeklik göz önüne al›nd›¤›nda, yap›lacak fleylerin çok fazla oldu¤u, düzeltilmesi gereken yanl›fl anlay›fl ve pratiklerin önemli düzeyde oldu¤u da görülecektir. Yasal ve yasad›fl› çal›flmalar›n temelinde kitleler olmal›d›r. Kitlelerin olmad›¤› hiçbir çal›flma, devrimci çal›flma olamaz. Kitlelerle çevrili bir çal›flma içinde ancak “yasad›fl› ve yasal çal›flmalar›n birbiriyle ba¤lant›s›” do¤ru ve devrimci tarzda kurulabilir. Ancak o zaman “yasal dernekler, bir ölçüde yasad›fl› örgütler için ve y›¤›nlar aras›nda iflçi s›n›f› dayan›flmas› fikrinin genifl kapsaml›, yasal savunusu için perde görevini görür.” Ancak o zaman yasad›fl› parti komiteleri yasal olarak oluflan kitle dernekleriyle (ö¤renci ve ö¤retmen örgütleri, iflçi sendikalar›, meslek örgütleri, çevre ve yöre dernekleri, spor kulüpleri vb. kitle dernekleri gibi) çevrelenmifl ve örülmüfl olunur. “Yasal örgütlerin ço¤u kentlerdedir.” (Lenin) Düflman›n denetim ve kontrolünün en güçlü oldu¤u, izleme, gözetleme, takip etme olana¤›na en fazla sahip oldu¤u, denetimi en kolay sa¤lad›¤› alan flehirlerdir. Düflman›n, bilimin ve tekni¤in sundu¤u tüm olanaklar› özgür ve s›n›rs›zca kulland›¤› alan flehir-
Köy çal›flmas› 2006
lerdir. Düflman›n flehirlerde sahip oldu¤u avantajlar, onun ayn› zamanda en büyük dezavantaj› durumuna gelebilir. fiehirler, iflçi ve emekçilerin yoksul kalabal›¤›n da en yo¤un oldu¤u alanlard›r ayn› zamanda. Yani flehirlerin da¤lar›d›r kitleler. S›n›f bilinçli proleterler, do¤ru bir örgütleme politikas›yla, bu avantaj› devrimin ve partinin örgütlenmesi lehine kullanabilirler. fiehir çal›flmas›nda, do¤ru bir kitle çal›flmas›yla kitleleri korunma ve savunma z›rh› yapabilirler. Gerek devrimi gerçeklefltirmifl komünist partilerin, gerekse gerçeklefltirme yöneliminde olan baz› ülkelerin komünist partilerinin uzun y›llar yaflad›¤› ve ileri düzeyde bir bilinç ve kavray›fl düzeyine ç›kard›¤›, do¤ru bir parti çizgisi haline getirdi¤i, uygulamada say›s›z baflar›lar elde etti¤i konular›n bafl›nda illegal/legal çal›flma ve kitle çal›flmas› aras›ndaki kopmaz diyalektik ba¤›n do¤ru tarzda ele al›nmas› ve do¤ru bir temel üzerine oturtulmas› sorunu gelmektedir. MLM ile reformizm ve oportünizm aras›nda temel ayr›m konusu haline gelen bu temel sorun, s›n›f bilinçli proleterler taraf›ndan ileri düzeyde ve bütünlüklü olarak kavranmad›kça gerilikler, zay›fl›klar ve kitleselleflememe sorunlar› “örgüt olamama” zay›fl›¤› yaflanmaya devam edecektir. Yasad›fl› çekirdek örgütlenmeyi temel alan örgütleme çal›flmas›ndan vazgeçmemek kofluluyla oluflturulan komiteler, kitleler içinde, onlardan kopmadan çal›flma yürütmeli ve etraf› kitlelerle çevrilmifl bir korunma z›rh› yaratmal›d›r. Yoksa bafl›n› kuma gömen gövdesi d›flar›da kalan devekufluna, dönülür. Bundand›r ki, kitlelerin her türlü ekonomikdemokratik eylemliklerine, hareketlerine karfl› kuflku duymadan, onlara ilgisiz kalmadan, onlar›n içinde yer almak, bilinçlerini uyand›rmak, ayd›nlatmak, partiye yak›nlafl-
t›rmak için en etkili propaganda ve ajitasyon çal›flmas›na dört elle sar›lmak gerekmektedir.
Örgüt çal›flmas› a¤›rl›kl› olarak kitle çal›flmas›d›r! Neden örgüt çal›flmas› a¤›rl›kl› olarak kitle çal›flmas›d›r? S›n›f bilinçli proletarya flunu çok iyi bilmelidir ki, en ileri politik bilince ve örgütlenme anlay›fl›na sahip olan, toplumun en devrimci s›n›f› proletarya olmas›na karfl›n, bu s›n›f sadece kendi gücü ve örgütlülü¤üyle zafer kazanamaz. Zafer kazanmak için de¤iflen koflullara göre, devrimden ç›kar› olan, devrimde yer alabilecek bütün s›n›f ve tabakalarla birleflmek, onlarla bütünleflmek zorundad›r. Çünkü devrimi örgütleyecek olan parti ise, devrimi yapacak olan da kitlelerdir. Bunun gerçekli¤e dönüflebilmesi için sürekli ve kal›c› hale getirilmesi gereken do¤ru bir kitle çizgisine, do¤ru bir örgütlenme anlay›fl›na sahip olunmal›d›r. Kitleleri, sorunlar›na, istem ve taleplerine, düzeylerine göre örgütleme perspektifine, kural ve ilkelerine sahip olunmal›d›r. Do¤ru bir örgütleme anlay›fl›na ve örgütleme biçimine sahip olunmal›d›r. Sahip olunan teorik, programatik görüfller, pratikte uygulanan kal›c› bir politik çizgi haline getirilmeye baflland›¤› oranda devrimi yapacak özneler, partinin önderli¤i alt›nda tek bir yumruk fleklinde kenetlenir. Politik iktidar hedefine do¤ru cesaretle yürür. S›n›f bilinçli proleterlerin asla vazgeçmemeleri ve pratik içinde derinlefltirip gelifltirmekten bir an bile olsa vazgeçmemeleri, acil olarak uygulamalar› gereken kitle çizgisi, kitle örgütlenmesinin özü fludur: “Partimizin bütün pratik çal›flmalar›nda do¤ru önderlik, “kitlelerden kitlelere” ilkesine uygun olmak zorundad›r. Bunun anlam› fludur: Kitlelerin fikirlerini (da¤›n›k ve sistemleflmemifl fikirleri) almak ve onlar› derli toplu hale getirmek
(onlar› inceleyerek, derli toplu ve sistemli fikirler haline getirmek), ondan sonra yeniden kitlelere gitmek ve kitleler bunlar› kendi fikirleri olarak benimseyene, onlara s›k› s›k›ya sar›lana ve onlar› eyleme dönüfltürene kadar bu fikirleri yaymak, aç›klamak ve bu fikirlerin do¤rulu¤unu bizzat kitlelerin eylemi içinde s›namak. Sonra kitlelerin fikirlerini al›p bir kez daha derli toplu hale getirmek, yeniden kitlelere gitmek ve böylece ›srarla bu fikirlerin uygulanmas›n› sa¤lamak. Böylece fikirlerin her defas›nda daha do¤ru, daha canl› ve daha zengin bir hale geldi¤i sonsuz bir helezon içinde bunu bir daha, bir daha tekrarlamak. ‹flte Marksist bilgi teorisi budur.” Mao Gizli çal›flma bütün ülke çap›nda esas bir örgütlenme ilkesiyse, kitlelere dayanmayan, mümkün olan en genifl kitleleri etraf›nda örgütlemeyi baflaramayan devrimci hareket, gizli çal›flma ilkelerine uygun hareket edemez, düflman darbelerinden kurtulamaz. Düflman darbelerinden korunmak, subjektivizmden sak›nmak için ‘kitlelerden kitlelere’ çizgisine uygun tarzda kitle çal›flmas› yürütülmesi baflar›lmal›d›r. Her türlü yenilgi ve kayb›n, yaflanan zay›fl›¤›n temelinde bu ilkenin uygulanmamas› gelmektedir.
Kitleleri, onlar›n içinde olarak örgütleyebiliriz! Etraf›m›zda kaç devrimci ve s›n›f bilinçli proleter devrimin propagandas›n› yapmak için baflta en yak›n›nda bulunan iflçilerin, köylülerin, mevsimlik tar›m emekçilerinin evlerine gitmektedir? Oysa devrim biliminin en temel ilkelerinden biri iflçilerin evlerini, mevsimlik tar›m emekçilerinin, hatta en uzakta kalm›fl ücra köflelerde yaflayan köylülerin kulübelerini aramakt›r. Bütün s›radan halk›n gidip geldi¤i kahvehanelere vb. köylü sendikalar›na, kooperatiflerine, derneklere gidilmeli; bu alanlar devrimin etkisini geniflletme, güçlendirme alanlar› olarak de¤erlendirilmelidir. Onlarla küçük gruplar fleklinde toplant›lar yap›p, kitlelerin sorunlar›, karfl›laflt›klar› zorluklar ve yaflam gerçekli¤i hakk›nda bilgilenilmelidir. Bu bilgiler devrimci propaganda ve örgütleme çal›flmas›n›n hammaddesi haline getirilmelidir. “Kitlelerden kitlelere” ilkesini gerçek k›lman›n ad›mlar› böyle at›l›r. Her yerde düflünmeyi canl› tutmak, kitleleri yaflad›klar› sorunlar temelinde harekete geçirmek için bütün bilgiler ve olanaklar üzerinde kapsaml› olarak düflünce gelifltirilmeli, oluflan bilgilerle tekrar iflçilere, emekçilere, köylülere, gençli¤e gidilmelidir. Halk ile konuflurken, propaganda ve ajitasyon yaparken halk›n anlayamayaca¤› bir dil kullan›lmamal›d›r. Yal›n, anlafl›l›r, somut ve canl› bir dil kullan›lmal›d›r.
21
58 Bu çal›flmalar›n amac› kitlelerle yak›n iliflkide bulunmakt›r. Onlar›n gereksinimlerine yan›t olabilmeyi ö¤renmek, iflleri yönetmeyi ö¤renmektir. Kitleler nereye giderse, neredeyse, parti komiteleri örgütsel çal›flmas›n› kitlelerin oldu¤u ve onlar›n sorun yaflad›¤› yere “tafl›mal›d›r.” Kitlelerin yaflad›¤› her sorun proletaryan›n devrim ve politik iktidar› ele geçirme savafl›m›yla iliflkilendirilmelidir. Demokrasi talepleri, hak arama ve haklar›n› koruma talepleri, çetelerden, katillerden, soygunculardan hesap sorma talepleri, ücret art›fl›, ifl ve yaflam koflullar›n› iyilefltirme, çevreyi koruma talepleri devrim sorunuyla iliflkilendirilmelidir. Onlar›n kendili¤inden bilinci sosyalizm ile donat›lmal›d›r. S›n›f bilinci tafl›yan proleterler her zaman ve
her yerde kitlelerin önünde yürüme cesaretini ve kararl›l›¤›n› göstermelidir. Onlar› parti ve devrim bilinciyle etkilemek, bilinçlendirip e¤itmek için her türlü fedakârca çaba ve etkiyi göstermekten, feda ruhunu ortaya koymaktan çekinmemelidir. E¤itim ve kitlelerin örgütlenmesi kitle çal›flmas›nda iki ana flartt›r. E¤itim; kitleleri MLM bilimine ve partinin devrim politikas›na göre e¤itmektir. Kitleleri burjuva-feodal sisteme ait ideolojikpolitik-kültürel kölelikten sömürücü s›n›fa ait düflünsel gericilikten kurtarmak, onlar›n politik bilinçlerini yükseltmektir. E¤itim, yani bilinçlendirme mücadelesinde her türlü sözlü ve yaz›l› propaganda araçlar› etkin ve zengin bir flekilde kullan›lmal›d›r. Bunun
PUSULA Burjuvazinin üzerimizdeki etkileri olan DUYARSIZLI⁄A VE SORUMSUZLU⁄A KARfiI MÜCADELE EDEL‹M Nas›l ki disiplinsizlik, sömürü ideolojisinin miras›ysa ayn› zamanda sorumsuzluk, duyars›zl›k ve yabanc›laflma da burjuva ideolojisinin miras›d›r. Burjuva-feodal sisteme karfl› olmak, sömürü ve zulüm sisteminin yaratt›¤›, e¤itti¤i, biçimlendirip flekillendirdi¤i “insan tipine” ve onun kiflilik özelliklerine de karfl› olmak demektir. Sorumsuzlu¤a, duyars›zl›¤a ve disiplinsizli¤e karfl› olmak, s›radan bir düflünsel ve pratik tav›r olarak alg›lanmamal›d›r. Burjuva ideolojisine, onun sömürü ve bask› politikas›na, e¤itim ve ö¤retim yöntemine, moral ve ahlaki de¤erlerine karfl› olmak demektir bu. Çünkü s›n›f mücadelesi birçok alanda, birçok biçimde birbiriyle ba¤lant›l› olarak sürekli bir flekilde devam etmektedir. S›n›fl› toplumlarda s›n›f mücadelesi, bazen göze çarpan ve öne ç›kan bir flekilde ideolojik-politik-kültürel alanda kendini gösterirken, esasta ve de a¤›rl›kl› olarak politik iktidar merkezli sürmektedir. Her toplumsal sistem, kendisine uygun ekonomik alt yap›ya ve bu alt yap› üzerinde yükselen, biçimlenip flekillenen, ona hizmet eden, onu koruyan, gelifltiren, varl›¤›n› sürdürmesine hizmet eden bir üst yap›ya sahiptir. Burjuva-feodal sömürü biçimine uygun tarzda ve bu sömürü iliflkilerini esas alan, ona hizmet eden toplumsal yap› flekillendirilir. Ve yine bu sisteme uygun insan tipi ve onun temel kiflilik özellikleri yarat›l›r. Bu insan tipinin esas özelli¤i, sömürü biçiminin varl›¤›n› kabul eden, ona biat eden ve onu kutsayarak, vazgeçilmez parças› ve nesnesi oland›r. E¤itim-ö¤retimden bafllamak üzere bütün ahlaki ve moral de¤erleri, düflünme, çal›flma, üretim ve tüketim al›flkanl›klar›, günlük yaflam biçimi tamamen sömürü ve zulüm sisteminin ihtiyac›na ve istemlerine uygun ve onun bir parças› olacak biçimde flekillendirilir. Sömürü ve zulüm üzerine kurulu s›n›fl› (kapitalist ve burjuva-feodal) top-
lumlar›n en önemli özelli¤i günlük, anl›k h›zl› tüketimin gelifltirilmesi ve yayg›nlaflt›r›l›p yaflam›n her alan›nda egemen k›l›nmas›d›r. Çünkü burjuva-feodal sistem maddi ve manevi olarak tüketimi toplumun vazgeçilmez yaflam biçimi haline getirmek için çal›fl›r. Bundand›r ki, toplumu ideolojik-kültürel ve ahlaki olarak zehirler. Tüketimi, toplumun her alan›nda sürekli ve egemen k›lmak için çok yönlü ve sistematik bir sald›r›yla toplumu kuflatma içine al›r. Komprador burjuvazi ve toprak a¤alar›, sömürü ve zulüm üzerine kurulu diktatörlü¤ünü sorunsuz bir flekilde güvence alt›na almak ve sürekli k›lmak için iflçi s›n›f›n›, emekçi halk› sadece ekonomik olarak sömürmez. S›n›f mücadelesini sadece ekonomik alanda sürdürmez. O, toplumu yozlaflt›r›p yabanc›laflt›rmak, ahlaks›zlaflt›rmak, akl›n› çelmek, onu bafltan ç›karmak için burjuva-feodal düflünce ve kültürle, sanat, edebiyat ve müzik anlay›fl›yla gerici gelenek ve göreneklerle ve bitmek bilmeyen tüketici al›flkanl›klarla çok yönlü bir kuflatma içinde k›skaca al›r. S›n›f bilinçli proleterler ise “uygar-ça¤dafl-geliflkin” diye dayat›lan her türlü burjuva-feodal kültüre, manevi köleli¤e karfl› sürekli ve dikkatli bir mücadele yürütmeyi asla ihmal etmez. Bu mücadele s›n›f mücadelesinin vazgeçilmez önemli bir parças›d›r. S›n›f mücadelesinin en zorlu, en karmafl›k ve en fazla dikkat, devrimci uyan›kl›k isteyen alanlar›ndan biridir. Manevi köleli¤i alt etmenin ilk temel ad›m› olan proletaryan›n devrim ö¤retisi MLM biliminin yön verdi¤i devrimci bak›fl aç›s›yla, s›n›f bilinciyle topluma dayat›lan burjuva düflünme ve yaflam biçimine, tüketici al›flkanl›klar›na, gerici gelenek ve göreneklerine karfl› mücadele eder. Proleter s›n›f bilincinin ve onun mücadele ve direnifl anlay›fl›n›n geliflip derinleflmesi, mücadele ve örgütlenmede güçlenmesinin önemli bir ad›m› her alanda farkl› biçimlerde ortaya ç›kan burjuva ideolojisine
6-19 Ekim 2006
için en önemli araçlar›n bafl›nda parti yay›nlar› gelmektedir. Kitlelerin her kesiminin yaflad›¤› sorunlar›n içinde bulunduklar› durumun gerçekli¤ine uygun propaganda ve ajitasyon çal›flmas› yürütülmelidir. ‹flçilerin, köylülerin, kad›nlar›n, gençlerin, Kürtlerin, farkl› inançlardan emekçilerin sorunlar›na, yaflad›klar› bask› ve sömürü gerçekli¤ine, karfl› karfl›ya kald›klar› zorluklara karfl› bilinçlendirme çal›flmas› yürütülmelidir. Herkese aspirin politikas› (bafl-mide-böbrek rahats›zl›¤› olana, kalp rahats›zl›¤› çekene, yüksek tansiyon yaflayan herkese aspirin vermek) do¤ru bir çal›flma politikas› olamaz. Kitle çal›flmas› sürekli bir çal›flma olarak ele al›n›rsa etkili ve amac›na ulaflmay› hedefler, k›sa süreli, anl›k, kesintiye u¤rayan
ya da dönemsel yürütülen kitle çal›flmas› asla sonuç vermez. Halk›n kültüründen yararlanarak, MLM bilimi, devrim anlat›lmal›d›r. Halk›n anlayabilece¤i, onlar›n kavray›fl ve kültür düzeyine göre yaz›l›-sözlü propaganda ve ajitasyon araçlar›ndan yararlan›lmal›d›r. Buna örnek gelifltirmek ve zenginlefltirmek kofluluyla Proletarya Partisi’nin geçmiflte ç›kard›¤› “Patron-a¤a devletini y›kaca¤›z!” adl› broflür gösterilebilir. Kitlelerin e¤itilmesi, bilinçlendirilip, ayd›nlat›lmas› partinin güçlenmesini sa¤lar. Kitleler, sistematik olarak burjuva-feodal sistemin bütün politik yönleriyle teflhiri yap›ld›¤› oranda bilinçlendirilir. Partiyi güçlendirmek, kitleleri e¤itmekle baflar›l›r. Devam edecek
karfl› mücadele içinde gelece¤in yarat›c›s› “yeni insan” tipinin ve özelliklerinin yarat›lmas›d›r. Bu baflar›lamadan komprador burjuva ve toprak a¤alar›n›n gerici faflist diktatörlü¤üne karfl› esasl› ve kal›c› mücadele yürütülemez. Bunun için “iki s›n›f, iki yol, iki çizgi” aras›ndaki mücadelenin esas halkas›n› oluflturan ideolojik mücadele her flart alt›nda esas al›nmal›d›r. ‹deolojik mücadele esas al›nmadan burjuvaziye ve her türden gericili¤e karfl› uzun vadeli, istikrarl› ve kal›c› bir mücadele yürütülemez. Burjuvazi toplumun yabanc›laflmas›, duyars›zlafl›p, sorumsuzlaflmas›, tüketici toplumun bir nesnesi durumuna gelmesi için her türlü çabay› sarf eder. Özellikle gençler ve kad›nlar› tüketim toplumunun birer uyumlu parças›, itaatkâr nesnesi haline getirmek için yo¤un bir çaba içine girer. Medya, sinema, bas›n ve yay›n arac›l›¤›yla reklamlarla tüketimi çekici k›lmak, kolaylaflt›rmak için yapt›¤› “her bütçeye, her kesime, her yafla uygun” ça¤r›lar arac›l›¤›yla yo¤un ve etkili bir ideolojik-kültürel-ahlaki ve moral sald›r›s›na geçer. Toplumun manevi dünyas›n› düflünsel yetilerini kuflat›r, özgürce hareket etmesini engeller. ‹flçilerin, köylülerin, emekçilerin ve ezilenlerin kendi kaderini ellerine almas›n›, ba¤›ms›zl›k ve özgürlük yolunu tutmas›n›, bu u¤urda yaflama ve mücadele etmesini engellemeye çal›fl›r. Bilimsel düflünmesine elefltirel sorgulamas›na, örgütlenip mücadele etmesine f›rsat tan›maz, böyle bir olana¤› ona kolay kolay vermez. Asalak, tüketici, günlük ve anl›k yaflayan-düflünen, her fleye boyun e¤en, sorumsuz, duyars›z, ilgisiz, duygusuz, sevgisiz, vefas›z, bencil, bireyci, moda ve marka peflinde koflan, moda ve markayla “yaflayan, var olan” tüketim budalas› insan tipleri yaratarak toplumun içine salar ve toplumu kuflat›r. Toplumun maddi dünyas›n› sömürüp kuflatt›¤› gibi onun manevi dünyas›n› da sömürerek kuflat›r, bütün yaflamsal, düflünsel, tinsel dokular›na egemen olur. Onu düflünsel, moral ve ahlaki olarak kölelefltirir, kifliliksizlefltirerek zavall› düflkün bir duruma koyar. Bu gerçeklik ›fl›¤›nda s›n›f bilinçli proleterler s›n›f mücadelesini kavramal›d›r. S›n›f mücadele anlay›fl›n› gelifltirip derinlefltirdikçe s›n›f düflmanlar›na karfl› mücadele ve direnifl gücünü art›r›r. Örgütleme potansiyelini gelifltirir. S›n›f mücadelesi sömürücü ideolo-
jinin yaratt›¤› sorumsuzluk, duyars›zl›k, disiplinsizlik ve gevflekli¤e, isteksizli¤e karfl› ve her türlü tüketici kiflilik özelliklerine ve “eski insan” tipine karfl› mücadele içinde geliflir ve güçlenir. Eskiye karfl› yeninin bütün özellik ve de¤erlerini üzerinde tafl›yan “var olandan farkl›”, var olan› bütünüyle yads›yan, her yönüyle alternatif devrimci bak›fl aç›s›, proleter durufl ve tav›r ancak çevreyi, toplumu etkileyip de¤ifltirme ve dönüfltürme gücüne sahip olabilir, kitlelere yön verme, harekete geçirme, dönüfltürme, örgütleme güç ve iradesini ortaya koyabilir. Eskinin farkl› bir benzeri olan sözde yeninin sahibi özde eskinin bir farkl› kopyas› olan düflünce ve irade (reformist-oportünist) çevreyi, toplumu etkileyemez, ona farkl› bir yön verip, harekete geçirip örgütleyemez. Burjuva ideolojisine karfl› mücadele içinde proleter ideoloji ileri düzeyde bilgeli¤e ve s›n›rs›z bir de¤iflim ve dönüflüm gücüne, etkileme ve örgütleme yetene¤ine çok yönlü geliflkin özelli¤ine kavuflur. Proleter ideoloji MLM, bilimsel gözlemde güçlü bir silah›n ad›d›r. Araflt›rma ve incelemede, s›n›fsal analizde, devrimci çal›flma ve mücadelede ›srar etmenin bilimsel rehberidir. Etkilemede, de¤ifltirip dönüfltürmede, örgütleyip harekete geçirmede yol göstericidir. Proletarya Partisi’nin örgütleme ve devrimci savafl politikas› ve taktikleri proletaryan›n güçlü ideolojik silahlar›d›r. Proleter ideoloji soyut de¤il somuttur, s›n›f savafl›m›n›n her alan›nda her kesitinde sürekli olarak sürdürülen s›n›f mücadelesinin somut olgular›d›r. Proletarya Partisi önderli¤i alt›nda kitleler s›n›f düflmanlar›na karfl› savafl›r. Partiye yol gösteren ise MLM’dir. MLM’nin bilimsel düflünce sistemati¤idir, proleter bak›fl aç›s›d›r, s›n›fsal analiz gücüdür. Her alanda burjuvaziye ve onun her türlü etkisine karfl› mücadele etmenin gücü ve iradesi proleter ideolojinin yol gösterdi¤i yeni insan tipini yaratmak muazzam önemdedir. Emperyalist-kapitalist sistemin yo¤un sald›r›lar› içinde, burjuva-feodal bask› alt›nda maddi ve manevi köleli¤e mahkûm edilen toplumsal yap›da proleter ideolojinin yön verdi¤i “yeni insan”›n özellikleri, de¤erleri kazan›larak s›n›f mücadelesinde etkili, kal›c› ve çekici bir güç haline gelinir. Bugün buna yaflamsal düzeyde ihtiyaç vard›r.
22
6-19 Ekim 2006
58
Tayland’da 24. kez askeri darbe iflbafl›nda!
Örneklerini yar›-sömürge, sömürge ülkelerde s›kça gördü¤ümüz bir askeri darbe örne¤i daha Tayland’da 19 Eylül günü yafland›. Tüm benzeri ülkelerin d›fl›nda Tayland halk› bizzat bu duruma hiç de yabanc› de¤il, zira bu, ülkedeki 24. askeri darbe. Tayland’da darbenin lideri olan Kara Kuvvetleri Komutan› General Sonthi Boonyaratglin, televizyonda yay›nlanan aç›klamas›nda, ülke çap›nda s›k›yönetim ilan edildi¤ini ve anayasan›n yürürlükten kald›r›ld›¤›n› belirterek, tüm askerlerden komutanlar›n›n izni olmadan k›fllalar›n› terk etmemelerini istedi. Aç›klamada, halktan orduyla iflbirli¤i yapmas› da istenerek, “verilen rahats›zl›k” nedeniyle af dilendi. Ordu, hükümet ve anayasan›n ard›ndan Meclis’i de feshetti. Baflbakan Thaksin fiinavatra da, BM Genel Kurul çal›flmalar› için bulundu¤u New York’tan ülkesinden gelen haberleri ‘so¤ukkanl› karfl›lad›¤›n›’ bildirdi. Thaksin, Bangkok’taki darbeye ra¤men, hala hükümetin baflkan› oldu¤unu söyledi. Yönetime el koyan darbeciler, tüm ülkede s›k›yönetim ilan edildi¤ini aç›klad›. Darbeyi yapan askerlerin sözcüsü Orgeneral Prapart Sakuntanak,
ordu güçlerinin iktidar› geçici olarak el koyduklar›n› belirterek, yak›n zaman içinde iktidar›n “halka” devredilece¤ini söyledi. Bu darbenin gerekli oldu¤unu savunan Prapart, Baflbakan Sinavatra’n›n ülkeyi böldü¤ünü ve yolsuzlu¤a sürükledi¤ini ileri sürdü. Yap›lan aç›klamada anayasan›n yürürlükten kald›r›ld›¤› ve Tayland’da geçici bir yönetim oluflturuldu¤u da belirtildi. Tayland’da Kara Kuvvetleri Komutan› General Sonthi Boonyaratglin liderli¤indeki askeri cuntan›n önceki akflam yapt›¤› kans›z darbenin, aylard›r yolsuzluk suçlamalar› nedeniyle istifas› istenen Baflbakan Thaksin fiinavatra’y› koltu¤undan etmesi, darbeye halk deste¤ini de sa¤lad›. Rajabhat Suan Dusit adl› enstitünün yapt›¤› ankete göre halk›n yüzde 84’ü darbeyi destekliyor ve darbeyle ülkede gergin olan siyasi durumun normale dönece¤ine inan›yor. Tayland Kral› Bhumibol Adulyadej de, ülkede 15 y›l aradan sonra sözde demokrasiye ara veren Sonthi Boonyaratglin’in yeni yönetimin lideri olmas›n› onaylad›. Devlet televizyonundan yay›nlanan yaz›l› aç›klamada, “Kral›n, ülkede bar›fl›n tesisi için Sont-
hi’yi ‹dari Reform Konseyi’nin baflkan› olarak atad›¤›” bildirildi. Aç›klamada, halka sükûnet ça¤r›s›nda bulunulurken, kamu görevlilerinin General Sonthi’nin emirlerini dinlemesi gerekti¤i kaydedildi. Dünyan›n en uzun süre iktidarda kalan Kral› olan Bhumibol, 75 yafl›nda ve 1945’te taç giymesinden bu yana, 20 baflbakan ile 16 anayasa ve 17 darbe gördü. Ülkede s›ra d›fl› bir durum oldu¤unun ilk sinyali, orduya ait bir televizyon kanal›n›n, normal yay›n ak›fl›n› ask›ya almas›yd›. Televizyonda, geçmiflteki darbeleri ça¤r›flt›ran baz› flark›lar eflli¤inde kraliyet ailesinin görüntüleri yay›mlanm›flt›.
Tayland’da çalkant›l› siyaset yaflam› Baflbakan Thaksin fiinavatra, kendisine karfl› giderek artan protestolar üzerine 2006Nisan ay›nda, zaman›ndan üç y›l önce erken seçim düzenlenmifl ancak bu seçim sonradan geçersiz say›lm›flt›. Erken seçime muhalefet partileri kat›lmam›flt›. Ülkenin en zengin ifladamlar›ndan olan Thaksin, son dönemde yolsuzluk ve görevi kötüye kullanma suçlamalar› ile karfl› karfl›ya kalm›flt›. Ay bafl›nda ailesinin sahibi oldu¤u Shin Corp telekomünikasyon flirketinin yüzde 49 hissesi 2 milyon dolara bir Singapur flirketine sat›ld›. Thaksin’in ailesinin bu sat›flla vergi ödemekten kurtulmaya çal›flt›¤› iddialar› gündeme gelmiflti. Önceki hafta ise 5 askeri yetkili, Thaksin’e yönelik darbe plan› yapt›klar› gerekçesiyle gözalt›na al›nm›flt›. Darbenin taraflar›na gelince, bir yanda Tayland’›n baflbakan› Thaksin, di¤er tarafta ise Kral ve Ordu var. ABD’nin “terörle mücadele” konsepti-
Devrimci ve sosyalist bas›n susturulamaz! Yunanistan’daki Türkiyeli çeflitli gruplar son süreçte At›l›m gazetesi, ESP, BEKSAV vb. birçok devrimci kurumun bas›lmas›n› ve çal›flanlar›n›n gözalt›na al›narak tutuklanmas›n› yapt›klar› bir bas›n aç›klamas› ile k›nad›lar. Yunanistan Devrimci Demokrasi, At›l›m, ‹flçi-Köylü, Bilinç ve Eylem temsilcilikleri, Kürdistan’›n Sesi Gazetesi imzal› ve “Türk egemen s›n›flar› ve onun siyasi erki olan gerici iktidar, genelde emekçi halklara ve özelde ise ilerici-devrimci dinamiklere karfl› sald›rganl›¤›n›, TMY ad› alt›nda ‘yeni’ biçimlerle daha da geniflletmektedir. Zaten var olan devlet terörünün daha da geniflletilerek-t›rmand›r›lmas›ndan baflka bir fley olmayan bu ‘yasal’ düzenlemeler, en küçük bir hak arama eylemini bile ‘terörizm’ kapsam›na koymakta ve vahflice sald›rmaktad›r” denilerek bafllayan aç›klama flu flekilde devam ediyor: “Özellikle son süreçlerde devlet terörü topyekûn bir sald›rganl›¤a dönüfltürülerek, gemi az›ya alm›flt›r. Sald›rganl›kta s›n›r ve kural tan›mayan hâkim s›n›flar; kontra tarzlarla Kürt ulusuna yönelik yap›lan bombalama sald›r›lar›ndan, sivil faflistler eliyle yürütülen “linç” giriflimlerine; devrimci ve sosyalist bas›n›n›n susturulmas›na dönük yap›lan yarg›s›z infaz, silahl› sald›r›, kapatma cezalar›, yüklü para cezalar›na varana kadar... Adeta k›p›rdayan her dal› kökünden kesmeye yeltenmektedirler.
Bu genel sald›rganl›¤›n bir parças› olarak, en son yeni bir sald›r› da At›l›m gazetesi ve okurlar›na geldi. Aralar›nda At›l›m gazetesinin Genel Yay›n Yönetmeni, Genel Koordinatörü, eski Yay›n Yönetmeni ve çal›flanlar›, Özgür Radyo Yay›n Yönetmeni ve aralar›nda gazete okurlar›n›n da bulundu¤u, toplam 24 devrimci; ne ile suçland›klar› bile kendilerine ifade edilmeden, hukuksuzca ve apar-topar gözalt›na al›nm›fl; yap›lan iflkenceli sorgular›n ard›ndan çeflitli as›ls›z suçlamalarla tutuklanm›fllard›r.” Genel Kurmay Baflkanl›¤›ndan, kuvvet komutanl›¤› gibi mevkilerde adeta flova dönüfltürülen “görev de¤ifliklikleri”nin ilk icraat›n› Diyarbak›r’da patlatt›¤›n›n ifade edildi¤i aç›klamada “7’si çocuk olmak üzere toplam 11 kifli bu bombal› sald›r›yla katledilmifltir. Yürütülen çeflitli demagojilerle bu sald›r›lar Kürt Ulusal Hareketi’ne mal edilmeye çal›fl›lmaktad›r. Fakat bilinmelidir ki, bu katliam›n sorumlusu -fiemdinli’de de a盤a ç›kt›¤› gibi- Ordu’dur, Genel Kurmay’d›r, MGK’d›r. Bu bilinçle, bizler afla¤›da imzas› bulunan kurumlar olarak, Diyarbak›r’da yap›lan bu katliam› k›n›yoruz. Yine At›l›m gazetesi üzerinde estirilen tutuklama terörünü ayn› flekilde k›n›yor, tutuklananlar›n serbest b›rak›lmas› talebiyle dayan›flma ça¤r›s›nda bulunuyoruz” fleklinde son buluyor. (H. Merkezi)
nin bölgedeki en büyük destekçisi olan Thaksin, bir yandan kendi servetini büyütürken, di¤er yandan da ülkedeki gücünü art›racak ekonomik programlar› hayata geçirmeye koyuldu. ‹çinde bir dizi reformu da bar›nd›ran bu yönelim, iktidar›n›, Bangkok sermayesiyle ve seçilmifl siyasetçilerle korumaya çal›flan kralla Thaksin aras›nda giderek artan bir çat›flmay› bafllatt›. ABD yanl›s› orduyla da iyi iliflkiler gelifltiren ve orduyu aktif siyasete do¤rudan kar›flt›ran Thaksin, kendini koruma refleksiyle ordunun terfilerine de el atmaya bafllay›nca, onlarla da aras›n› bozdu. Kralla ordunun Thaksin karfl›s›nda giderek güçlü bir muhalefet oluflturmas› ülkedeki siyasal krizi derinlefltirdi. Kral›n bask›s›yla istifa eden Thaksin, ordunun üst kademelerine müdahale etmeyi sürdürünce büyük bir protesto haz›rl›¤› gündeme geldi ve bunu f›rsat bilen ordu karmaflay› durdurma ad›na iktidara el koydu. Tayland’da yaflanan darbenin özeti budur. ‹ktidar›n kimlerin eline geçti¤ini ise, gündemdeki baflbakan aday›n›n eski Dünya Ticaret Örgütü Baflkan› olmas› ise, iktidar›n art›k bütünüyle ABD yanl›lar›n›n, IMF, DB vb. emperyalist kurulufllar›n politikalar›n› daha h›zl› hayata geçirecek olanlar›n eline geçti¤ini göstermektedir. Ve ayn› zamanda da bu darbenin ard›nda ABD emperyalizminin parma¤› oldu¤unu da. Çünkü Thaksin’in ABD ile aras› çok iyi olsa da, kendi siyasal gücünü art›rmak amac›yla, “ulus infla etme” ad› alt›nda hayata geçirmeye çal›flt›¤› ekonomik politikalar emperyalistlerin mevcut ekonomi politikalar›n›n bölgede hayata geçirilmesini k›smen de olsa zora sokuyordu. Özellikle de ekonomik dalgalanmalar›n tüm dünyada daha büyük ekonomik krizleri getirece¤i beklentisinin oldu¤u flu dönemde.
B ir d a h a a s la !
Gloria Macapagal Arroyo rejiminin son y›llarda artan katliamlar›n› protesto etmek üzere 21 Eylül günü Avrupa’dan Filipinler’in birçok kentine kadar onlarca yerde kitleler alanlara ç›kt›. Amerika’da Filipinli ve Amerikal› eylemciler New York, Washington DC, San Francisco, Hawaii ve Los Angeles’te Filipinler Konsolosluklar› önünde eylem yapt›lar. Kanada-Vancouver’da ise bir yürüyüfl düzenlendi. Avrupa’n›n Hollanda’dan ‹talya’ya, Norveç’ten ‹sviçre’ye kadar çeflitli ülkelerinde de Filipinler halk› ile dayan›flma eylemleri düzenlendi. Hollonda’n›n Hague kentinde Alman, Türkiyeli ve Filipinli eylemciler Filipinler
Gloria Macapagal Arroyo rejiminin son y›llarda artan katliamlar›n› protesto etmek üzere 21 Eylül günü Avrupa’dan Filipinler’in birçok kentine kadar onlarca yerde kitleler alanlara ç›kt›. Büyükelçili¤i önünde eylem yapt›lar. Baflkent Amsterdam’da ise Kraliçe’nin saray›n›n önündeki Dam Meydan›’nda bir gösteri düzenlendi. Londra’da Halklar›n Uluslararas› Mücadele Ligi Yeflil Yol Saray› boyunca Filipinler Konsoloslu¤u önünde eylem yapt›. Bunun yan›nda Asya’n›n birçok bölgesinde de ayn› içerikte eylemler düzenlendi.
23
58
6-19 Ekim 2006
Tamil gerilla lideri Sri Lanka hükümeti ile görüfltü
Tamil Eelam Özgürlük Kaplanlar› (LTTE) lideri Velupillai Prabhakaran’›n bar›fl görüflmelerinin yeniden bafllamas› için Sri Lanka hükümet yetkilileri ile bizzat görüfltü¤ü bildirildi. Sri Lanka hükümeti planlama politikas›ndan sorumlu bakan› Keheliya Rambukwella gazetecilere yapt›¤› aç›klamada, LTTE liderinin, Sri Lanka Baflkan› Mahinda Rajapakse’a bizzat bar›fl için güvence verdi¤ini söyledi. Bakan, “bar›fl görüflmelerine yeniden bafllamak için LTTE liderinden gelen somut sözlere ihtiyac›m›z vard›. Bu sözler verildi” dedi.
Sri Lanka’daki çat›flmalar›n durmas› için arabulucu olan Norveç geçti¤imiz 12 Eylül’de yapt›¤› aç›klamada, Ekim ay› bafl›nda hükümet ile Tamil gerillalar› aras›nda görüflmelerin bafllayaca¤›n› duyurmufltu. Son haftalarda ülkenin kuzeyi ve do¤usunda gerillalar ile ordu aras›nda çat›flmalar yo¤unlaflt›. 2002 fiubat’›nda yap›lan ateflkesten bu yana en fliddetli çat›flmalar oldu¤u belirtiliyor. LTTE geçti¤imiz haftalarda, Sri Lanka ordusunun paramiliter birliklerle bir ayda Cafna Yar›madas›nda yaklafl›k 100 sivili öldürdü¤ünü belirtti. Ayr›ca Sri Lanka makamlar› ülkenin kuzey do¤usunda 4 A¤ustos’ta infaz edilen 17 ACF görevlisinin cesetlerini yeniden incelemek için ikisinin cesedini defnedildikleri yerden ç›kard›. Di¤er 15’inin ise daha sonra incelenece¤i belirtildi. Ateflkesi gözetleme misyonu (SLMM), hükümetti katliamdan sorumlu tutarken, hükümet halen de tarafs›z bir soruflturma yapmaktan uzak duru-
Evrensel Bak›fl Ekonomik-siyasi kriz sosyal patlamalar eflli¤inde büyüyor Sistemin içine girdi¤i siyasal-ekonomik kriz, birçok ülkede ardarda yaflanan geliflmeleri de tetiklemeyi ve böylelikle de bu geliflmelerin kayna¤› olmay› sürdürüyor. Macaristan Baflbakan› Ferenc Gyursany’nin 25 May›s’ta yapt›¤› bir konuflmada “gerçekler halktan gizlendi” demesi, tüm ülke genelinde protesto gösterilerine yol açt›. Ancak bu “itiraf”, protestolar için sadece somut bir gerekçe oluflturuyordu. Genifl kesimleri soka¤a iten esas gerekçe AB Komisyonu’nun dayatt›¤› ve aç›kça halk düflman› olan bir “kriz program›”yd›. Bu program, emekçi kesimlere dönük, devletin elektrik ve suya yapt›¤› katk› pay›n›n azalt›lmas›ndan, kamuda iflten ç›karmalara, vergi art›r›m›ndan, e¤itim ödeneklerinin kesilmesine kadar bir dizi sald›r›y› öngörmekte. Tüm dünya iflçi s›n›f› gibi, mevcut emperyalist politikalarla haklar› bir bir gasp edilen, yoksullaflan kitlelerin, yeni sald›r›lara karfl› tepkisiydi özde yaflanan. Macaristan’daki geliflmelerin ard›ndaki gerçek nedenler bunlard›r. Ancak, burjuva medya burada yaflananlar› aktar›rken yine misyonunu yerine getirdi ve geliflmeleri genel olarak, bu durumu kendi lehlerine çevirmeye çal›flan milliyetçi-faflist güruhlar›n sa¤› solu
k›r›p döken görüntüleri eflli¤inde ve buna uygun söylemlerle vermeyi ye¤ledi. Böylece egemenlerdeki korkuyu büyüten, ö¤rencilerin, köylü birliklerinin ve genifl emek çevrelerinin tüm ülke çap›nda gerçeklefltirdi¤i eylemler ve toplant›lar göz ard› edilmeye çal›fl›ld› ya da binlerce kiflinin kat›ld›¤› gösteriler, “birkaç yüz kifli” olarak verildi. Macaristan’› sarsan bu geliflmeler yaflan›rken, faflist politikac›lar bu f›rsat› gösteri ve toplanma hakk› da dâhil, bir dizi demokratik hakk›n gasp› için kullanmaya çal›fl›rken, dünyan›n bir di¤er ucunda da yer alan Tayland’daki farkl› bir geliflme dünya gündeminde yerini ald›. Ancak Tayland’da ortaya ç›kan ve temelinde yine ekonomik-siyasal kriz yatan askeri darbe emekçi kesimlerin de¤il, daha çok da Tayland’›n emperyalizme s›k› s›k›ya ba¤l› egemenlerinin kendi aralar›ndaki çat›flmalar›n sonucu olarak ortaya ç›kt›. Dünya ekonomisinin Mart ay›ndan bu yana tehlikeli bir döneme girdi¤i iddia ediliyor. “Kritik durum” olarak adland›r›lan bu tehlikenin ise, 1980’lerde oldu¤u gibi, devletlerin de¤il, özel flirketlerin borçlar›na ve bundan hareketle de bunlar›n kredi borç ve faizlerine ba¤l› bir tehlike oldu¤u söyleniyor. Söz ko-
yor. LTTE yaklafl›k 30 y›ld›r adan›n kuzey do¤usunda otonomi için mücadele ediyor. 1972 y›l›ndan bu yanan 60 bini aflk›n kifli çat›flmalarda öldü. Ancak silahl› reformizm çizgisi denilebilecek çizginin belirledi¤i politikalarla hareket eden LTTE’nin geldi¤i bu hat, MLM’ler aç›s›ndan flafl›rt›c› bir durum de¤ildir.
PERU Sendikalardan protesto Peru Genel Sendikalar Birli¤i, Lima, Chiclayo, Arequipa ve Cusco gibi flehirlerde eylemler örgütledi. Baflkent Lima’da gerçekleflen eylemlere 3 bin civar›nda sendikal› kat›l›rken, di¤er kentlerdeki kat›l›m›n da ayn› oranlarda gerçekleflti¤i bildiriliyor. Sendikalar› bu yönlü bir protestoya iten neden ise, Peru’nun yeni baflkan› Garcia’n›n seçim vaatlerini yerine getirmeye yanaflmamas›. Garcia seçimlerde çal›flanlar›n ve yoksullar›n yaflam düzeyinde iyilefltirmeler yapaca¤› sözünü vermifl, ancak seçimlerden sonra bu vaatlerini hayata geçirmeye dönük ad›mlar atmam›flt›.
nusu olan, denetimsiz bir ortamda ve banka sisteminin d›fl›nda gerçekleflen kredi ifllemleriymifl. Özel flirketlerin ald›klar› kredilerle enerji piyasalar›nda “oynamalar›” ve pefl pefle kaybetmeleri ve bunun da giderek artan mebla¤larda (milyar dolarla ifade edilen) “bat›k borçlar” ortaya ç›karmas› olarak özetlenebilecek bu geliflmeler, ABD ve Çin ekonomisinde büyük delikler açm›fl. Örne¤in ABD’nin d›fl borç ödemeleri ile yabanc› yat›r›mlar aras›nda 90 y›l sonra ilk kez 2.5 milyar dolarl›k bir aç›k ortaya ç›km›fl. Tabii ki bu durum sistemin ekonomik krizinin bütününü de¤il, sadece bir yan›n› oluflturuyor. Ancak flu kesin ki, flu süreçte krizin büyümesinde önemli bir faktör olmay› da sürdürüyor. Ve ekonomik ve siyasi krizler birbirini tetikleyerek, Macaristan, Tayland örne¤inde de oldu¤u gibi, bir dizi ülkede h›zl› sosyal geliflmelere yol aç›yor. ABD ve AB gibi emperyalist güçler, krizin derinleflmesiyle birlikte “önlemlerini” art›rmay› da sürdürüyorlar. Bu “önlemler” uzunca bir süredir hayata geçirilen askeri vb. her türden sald›r›lar›nda daha da t›rmand›r›lmas›n›n yan› s›ra, bunlar›n meflrulaflt›r›lmas› çabalar›n› da kaps›yor. Meflrulaflt›rma çabalar›nda en büyük rolü ise yine yasal düzenlemeler oynuyor. Bir süre önce Bush CIA’n›n gizli hapishanelerinin varl›¤›n› “itiraf” etti¤inde, birçok kesim bunun buralar› ve buralarda gerçekleflen iflkenceleri yasallaflt›rma giriflimi oldu¤unu dile getirmiflti. Ve bunun böyle oldu¤u çok k›sa bir süre sonra ortaya ç›kt›. Bush’un cumhuriyetçi senatörlerle birlikte haz›rlad›¤› bir ya-
fi‹L‹ E¤itimcilerin eylemine sald›r› fiili’nin baflkenti Santiago’da eylem yapan 5 bin ö¤retmen polisin sald›r›s›na u¤rad›. Daha yüksek ücret, daha iyi bir e¤itim sistemi ve emekli maafllar›n›n yükseltilmesi gibi taleplerle harekete geçen e¤itim emekçileri, devletin bu taleplerini karfl›layabilecek kaynaklara sahip oldu¤unu dile getirdiler. Ancak e¤itimcilerin demokratik haklar›n› dile getirmek amac›yla gerçeklefltirdikleri ve çok say›da ö¤rencinin de kat›larak destek verdi¤i eylem, polisin tazyikli su ve göz yaflart›c› bombalarla gerçeklefltirdi¤i sald›r› ile son buldu. Çok say›da insan›n yaraland›¤› eylemde, polis 83 kifliyi de gözalt›na ald›.
sa önerisi, “terörle mücadele” kapsam›nda, iflkenceyi, baflta Guantanamo olmak üzere, gizli-aç›k tüm hapishanelerde ve de genel anlamda, yasallaflt›rmay› hedefliyor. BOP kapsam›ndaki Ortado¤u politikalar› ç›kmaza giren, Afganistan ve Irak’taki direnifller karfl›s›nda yenilgi ald›klar›na art›k kesin gözüyle bak›lan emperyalistler, bölgedeki jandarmalar› Siyonist ‹srail’in Lübnan’da ald›¤› yenilgiyle birlikte daha da zora girmifl durumdalar. ‹çine girdikleri ekonomik-siyasal krizi aflmak için içine girdikleri yönelim ne siyasal ne de ekonomik krizi aflmalar›na yetmeyi b›rakal›m, daha da büyütünce, çareyi sald›r›lar›n dozunu art›rmada görmekteler. Hem ekonomik hem de siyasal krizin yans›malar› ülkemizde de olanca yak›c›l›¤›yla hissediliyor. Tabii buna paralel geliflen sald›r›larda. Kürt ulusal hareketine dönük sald›r›lara paralel olarak, devrimci yap›lara, kurumlara ve de kiflilere dönük sald›r›lar giderek pervas›zlafl›yor. MLKP operasyonu ad› alt›nda tüm ülke genelinde say›s›z kurumun bas›lmas›, eflyalar›n›n talan edilmesi ve de ço¤unlu¤u, devrimci bas›nda, sendikalarda veya dernek vb. kurumlarda aç›k faaliyet sürdüren yüzden fazla insan›n gözalt›na al›narak, birço¤unun tutuklanmas›, tüm devrimci harekete dönük sald›r›lar›n ayn› dozda artaca¤›n›n da bir iflaretidir. Tüm bu geliflmeler, önümüzdeki sürecin daha da zorlu geçece¤ini göstermektedir. Bu süreci gö¤üsleyebilmek ise, süreci çok iyi tahlil etmekten ve de en önemlisi, üzerimizdeki ölü topra¤›n› atarak, mücadelenin tüm alanlar›nda güçlü bir aya¤a dikiliflten geçmektedir!
6-19 Ekim 2006 1 A¤ustos 2006, Kudüs Sabah tekrar Bir Zeit Üniversitesi’ne gittim, tan›flt›¤›m herkesle vedalaflmak için. Kuzeyde bir kasabada yaflayan Musevi Filistinlilere geldi söz. Hepsi Hamas’a vermifl oylar›n›... Yurda gidip eflyalar›m› toparlamam saatler sürdü, nedense ayaklar›m geri gidiyordu, hedef Kudüs olsa bile Ramallah’tan ayr›lmak istemiyordum. Asl›nda yol 16 km. olmas›na ra¤men kontrol noktalar›ndaki beklemelerle 1 saat sürdü. Yan›mda oturan Namir’le sohbet ettik. 20 yafl›nda Kudüslü bir Bir Zeit Üniversitesi ö¤rencisi olan Namir, her gün Kudüs’ten Ramallah’a geliyor okula gidebilmek için... Yüzlerce, binlerce ‹srailli ellerinde ‹srail bayraklar› çoluk çocuk ayn› yöne do¤ru ilerliyorlard›. Hemen eflyalar› b›rak›p Yahudilerin aras›na kar›fl›p onlar›n gitti¤i yöne do¤ru yürümeye bafllad›m. Bu s›rada ö¤rendim ki hepsi A¤lama Duvar›’na hem dua etmeye hem de savafla destek vermek amac›yla gidiyorlarm›fl! Bugün ayn› zamanda Gazze’den ‹sraillilerin ç›kar›lmas›n›n y›ldönümüymüfl. Savafla destek sözünü duyunca resmen kan›m dondu. Binlerce ‹srailli bu miting için kuzeyden, güneyden otobüsler kald›r›p genç yafll›, çoluk çocuk Kudüs’e gelmifller. Gençlerin baz›lar›n›n bafllar›nda turuncu bantlar, kimisi bir köflede durmufl elinde dua kitab›, ileri geri giderek ibadet ediyor, di¤erleri koflturuyor, ben de flaflk›n bir halde bir duruyor bir yürüyorum. San›r›m benden baflka Müslüman yoktu aralar›nda, beni de onlardan san›p arama gere¤i duymad›lar ve alana girdim. Haham, yüksek sesle, bazen ba¤›rarak, bazen a¤layarak, ‹branice bir fleyler söylüyor, insanlar efllik ediyor, dinliyor, içim bir tuhaf oldu. Daha fazla dayanamay›p geri dönmek için yola ç›kt›m. Kapal› çarfl›y› and›ran üstü kapal› pasajlar›n içinden geçerek yürüdüm eski kentte ve kayboldum. Yahudiler de gösterilerini bitirmifl geri dönüyorlard›, her yer kalabal›k, Filistinli dükkân sahipleri hayret içinde etraflar›n› seyrediyorlard›. Evet, burada herkes birarada yafl›yor ama pek de dostça de¤il, birbirleri yokmufl gibi davran›yorlar. 3 A¤ustos 2006, Kudüs Hepimizin Mescid-i Aksa olarak bildi¤i asl›nda Hz. Ömer Camii olan camiye giriflte müslüman oldu¤unu kan›tlamak gerekiyor, gayr-› müslimlere yasak. Önce Hz. Ömer Camii’ne gidiyorum, ö¤le namaz› vakti, cami kalabal›k, sonra ayn› bahçe içindeki Mescid-i Aksa’ya geçiyorum. Yine Kapal›çarfl› sokaklar›ndan geçerek Jaffa Gate’e yürüyorum ve Davut’un Kulesi (Tower of David) müzesini geziyorum. Akflam bir hahamla bulufluyorum, gelmeden önce irtibata geçti¤im, ismi Jeremy Milgrom. 55-60 yafllar›nda ‹srailli liberal, muhalif bir haham. Bulufltu¤umuz s›rada yine bir grup Yahudi, A¤lama Duvar›’na do¤ru yürüyor, ama bu kez protesto de¤il ibadet için, ‹srail bayraklar› yok. Y›l›n önemli ibadet günlerinden biri ve hepsi oruçlu, dün gün bat›m›ndan bugün gün bat›m›na kadar. Biz de pefllerine tak›l›p gidiyoruz ve Milgrom’›n ‹srail’e, savafla, tüm olanlara iliflkin gö-
24
58 için yola ç›k›yoruz.
Filistin Günlü¤ü 3
rüfllerini dinliyorum hayretle. “‹srail’le Lübnan aras›nda yaflanan savafl de¤ildir” diyor, “‹srail’in haks›z sald›r›s›d›r, bask›n ve haks›z iflgalidir” diyor. Kendi çocuklar›n›n flu an askerde bulunmas›ndan duydu¤u rahats›zl›¤› anlat›yor, sonuna kadar elefltiriyor tüm politikalar›. Bu arada tüm ülke genelinde 3-4 okul varm›fl ‹srailli ve Filistinli çocuklar›n birlikte gidebildi¤i... 3 A¤ustos 2006, Kudüs Sabah erkenden kalk›p Betlehem’e gittim. fiam Kap›s›’ndan kalkan araçlarla 15 dakika sürüyor “duvar”a var›fl. Sonra inip havaalan›n› and›ran büyük bir terminalde 3 kez pasaport gösterip iki kere aran›p, X-raylardan geçip, tekrar Bat› fieria’ya geçifl. Betlehem yar›s› Müslüman, yar›s› H›ristiyan 22.000 nüfuslu bir Filistin flehri. Kudüs’te otobüsün beni indirdi¤i yerde Garden of Tomb iflaretini görüyorum ve içeri giriyorum. Buras› Protestan inanc›na göre Hz. ‹sa’n›n mezar›n›n bulundu¤u yer, bir aç›k hava kilisesini and›r›yor. Katolik ve Ortodokslar ise yar›n görmeye çal›flaca¤›m Holy Sepulcher Kilisesi’nde oldu¤una inan›yorlar. ‹lk defa Kudüs’ün bat› k›sm›na geçiyorum, küçük bir Avrupa flehrini and›r›yor. En küçük bir büfenin giriflinde bile güvenlik görevlileri çantalar› kontrol ediyorlar. Bu arada daha yeni fark ettim ki Ermeni mahallesinde kal›yormuflum, hemen yan›nda Müslüman bölümü, sonra H›ristiyan ve Yahudi bölümleri var. Bu mahalleler birbiriyle yan yana iç içe. 5 A¤ustos 2006, Nablus Dün sabah erkenden kalk›p, hahamlar ve papazlardan oluflan, insan haklar›n› savunan bir grupla sohbet için Vatikan’a ait Notre Dame binas›na gittim. Önce bir belgesel seyrettik, Kudüs’ün hemen d›fl›nda Bedeviler’in yaflad›¤› Filistin köyünün, ‹srailliler taraf›ndan yerle bir ediliflini ve bu duruma halk›n tepkisini anlatan bir belgesel. Zaten derme çatma evlerde yaflayan halk fakir, sadece hayvanc›l›kla geçiniyor. Birkaç kez ‹srail yerleflkesi kurulaca¤› gerekçesiyle köyü boflaltmalar› isteniyor ve hiçbiri bunu kabul etmiyor, sonuna kadar direniyorlar. Bir sabah askerler gelip tüm evleri y›k›yor. Bunun üzerine bir k›sm› mülteci kamplar›na naklediliyor,
bir k›sm› ise o kurak, çorak da¤ bafl›nda çad›r kurup yaflamaya devam ediyor. Abu Muhammad, köyün ileri gelenlerinden, diyor ki: “Bizi buradan att›klar› yetmiyormufl gibi, topra¤›m›za yapacaklar› evlerini de bize infla ettiriyorlar, Kudüs duvar›n› bize ördürüyorlar, oraya her bakt›¤›mda gözlerim doluyor! Bunlar sadece topra¤› istemiyor, topra¤› insans›z istiyor. Ben de asla onlar›n kölesi olarak çal›flmayaca¤›m!” Bu s›rada ‹srail yerleflkesinin evlerini yapan Filistinli iflçiler konufluyor, “ne yapal›m” diyorlar, “aç m› otural›m, çocuklar›m›z› doyurmayal›m m›, mecburuz!” Buradan yine Kapal› Çarfl›’ya geçiyorum ve Bir Zeit’de tan›flt›¤›m Amerikal› Amanda ve Romanyal› Marian’a rastl›yorum, birlikte A¤lama Duvar›’na gidiyoruz, fiabad seremonisini izlemek için… Zeytin Da¤›’na geçiyoruz ve inan›lmaz bir manzarayla karfl›lafl›yoruz. 2000 y›ll›k zeytin a¤açlar› özel muhaf›zlar taraf›ndan korunuyor, etraf Musevi, Müslüman ve H›ristiyan mezarl›klar›yla dolu. Ahiret gününde dirilmenin bu da¤dan bafllayaca¤›na inan›ld›¤› için bu mezarl›klar çok özel, yer bulmak zor ve pahal›. Mezarlar›n içinden geçerek flehre do¤ru yürürken birkaç ‹srailli askerle karfl›lafl›yoruz, Marian sohbete bafll›yor, ben de f›rsat bilip soruyorum savafl hakk›nda ne düflündüklerini: - Savafltan nefret ediyoruz ama savafl› destekliyoruz?!! - Nas›l yani? - Kendimizi savunmak zorunday›z. 18-25 yafl aras› bu “asker”lerle ilk defa sohbet ediyorum, asl›nda baflta o kadar önyarg›l›y›m ki konuflmak istemiyorum, ama sonra onlar›n s›cak davrand›¤›n› görünce konufluyorum ve çok da bilinçli olmad›klar›n› görüyorum. Hiçbiri s›n›ra gidip Araplar› öldürme atefliyle yan›p tutuflan kana susam›fl tipler de¤il, ama sonradan duydu¤um hikâyeleri düflününce belki de oraya gidenler biraz öylelerinden seçiliyor… Amanda ve Marian bana uzun uzun Nablus’tan bahsedince sabah erkenden kalk›p yine Bat› fieria’ya geçip, savafl›n izlerini tafl›yan Nablus’a geliyorum. fiu an An Najah Üniversitesi’ndeyim, burada birçok gönüllü çal›flan Avrupal› ö¤renci var, ben de bu projelerle ilgili bilgi al›yorum ki uzun vadeli gelebileyim... fiimdi flehir turu ve mülteci kamplar›
6 A¤ustos 2006, Kudüs Nablus, 7000 y›ll›k bir flehir, bu vesileyle önemli bir kültür miras›na sahip, fakat flu anki durumu içler ac›s›. Birçok genç ellerinde tüfeklerle sokaklarda geziyor. 180 bin nüfuslu flehirde iki hafta önce bir ‹srail sald›r›s› yaflanm›fl. Yine birinin pefline düflmüfller, ad› Ala Sanaqra, belediyeye ve hükümete ait binalar›n oldu¤u bir alan› tamamen bombalam›fllar. Bu arada Sanaqra civarda bir evde saklanm›fl ve bombard›man bitince “merak etmeyin ben iyiyim” diyerek millete el sallay›p gitmifl, olan flehre olmufl, yaralananlar ve maddi zarar da cabas›… Dönüflte çok fazla kontrol noktas› oldu¤u için erken ayr›l›yorum. Taksi beni s›n›ra kadar götürüyor ve 1000’e yak›n kiflinin bekledi¤i kuyrukla karfl›lafl›yorum. Askerler geçifle izin vermiyorlar, öylece bekletiyorlar insanlar›. Pasaportumu göstererek buradan geçiyorum, di¤erleri kim bilir kaç saat bekleyecek? 2 kez daha kontrol noktalar›nda durduruluyoruz, araç taksi dolmufl, tek yabanc› benim. En son Ramallah’a yaklafl›rken yolun kapand›¤›n› görüyoruz, 2 tank gelmifl ve yolu kapam›fl, sebep ya da aç›klama yok! 40 derece s›cakta, susuz 1 saate yak›n bekliyoruz, sonra tekrar kontrol ve geçiyoruz, Kudüs’e geçifl de ayn› flekilde saatler sürüyor yani 70 km yol 4.5 saat sürüyor. Bugün son günüm, biraz önce -Kudüs’te bile bunu yap›yorlar- askerler yine yollar› kesmifl, arabalar›n içine dikkatlice bak›p Filistinlileri kenara çekiyorlar ve hepsi didik didik aran›yor. Yar›n havaalan›nda Bat› fieria’ya gitti¤imi söylersem bana da ayn› fleyi yapacaklar ve belki de bir daha gelmeme izin vermeyecekler. Onun için tüm foto¤raflar› bir CD’ye yükleyip Filistin resimlerini sildim, Filistin yaz›l› fleyleri saklad›m, fiflleri, biletleri att›m, sanki kötü bir fley yapm›fl›m gibi… 7 A¤ustos 2006, ‹stanbul Gece hotelin teras›ndan son kez Mescid-i Aksa’y› seyredip, dikkatlice valizlerimi haz›rlad›ktan sonra uyudum ve sabah havaalan›na gittim. S›raya girdim ve gergin bekleyifl bafllad›, Filistin’e gitti¤imi söylememem gerekiyordu. Görevli yaklaflt› ve yine tipik sorular› bafllad›, “nerdeydin, niye geldin, savafl var ne iflin var, burada neden yaln›zs›n, Ürdün’de ne yapt›n” vs... Çantalara yap›flt›rmak için 4 renk etiket var ve flüphelenme düzeylerine göre mesela benimki eflatundu- yap›flt›r›yorlar. Bir sonraki aflamada da bu renge göre bavullar ‘üstünkörü’ ya da ‘didik didik’ aran›yor. Sonra tek tek bavullar aç›ld›, tüm hediyelik eflyalar›n kutular› paketleri y›rt›ld›, sandaletlerimin bantlar›n›n içlerine kadar yar›m saat arand›. Sonra THY kontuar›na gittim, tekrar bir kontrol, tüm kimliklerim, diplomalar›m, difl macunlar›n›n kapak içlerine kadar arand›. Sonunda uça¤a bindim, özenle içime ters olarak giydi¤im “Free Palestine” ve Filistin bayra¤› olan tiflörtümle oturdum ve sanki büyük bir ifl baflarm›fl gibi ve özgür hissettim kendimi. Kalbimi Filistin’de b›rakarak ‹stanbul’a geldim. -Bitti-
25
58
6-19 Ekim 2006
“K›sa Film sineman›n temelidir, bafllang›ç noktas›d›r!” Henüz halk k›sa film nedir bilmiyor. Ö¤renci çal›flmalar›yla s›n›rl› kal›yor. Asl›nda yurtd›fl›nda da çok farkl› de¤il. Belli bir elit kesimin elinde duruyor. Bunu halkla buluflturabiliriz elbette. Bunu onlar› iflleyece¤imiz hikayelerle yapabiliriz. ‹stanbul K›sa Filmciler Derne¤i Baflkan› Oktay Güzelo¤lu ile K›sa Film, sinema sanat› ve festivalimiz üzerine bir röportaj yapt›k. Tohum Kültür Merkezimizin çal›flmalar› içerisinde bugün daha da güncelleflen ve ilan etti¤imiz 2. K›sa Film Festivali vesilesiyle sinema sanat› ve k›sa film hakk›nda söz söyleyebileceklerle röportaj ve söyleflilerimiz devam edecek. - Merhaba, Tohum Kültür Merkezi olarak bu y›l k›sa film festivalimizin ikincisini düzenliyoruz. Bu ba¤lamda sizinle görüflmek istedik. Bize sinema sanat›n›n tarihsel geliflimi ve bu geliflim seyri içinde kimler taraf›ndan, nas›l kullan›ld›¤› hakk›nda bilgi verebilir misiniz? - Sinema 1876’da k›sa filmle bafllar. Türkiye’de k›sa film, k›sa süreli çekilen belgesellerle bafllam›flt›r. O dönemlerde, Vasfi R›za, Muhsin Ertu¤rul, Naz›m Hikmet gibi sanatç›lar k›sa film belgeselleri çekmifllerdir. ‹lk ‹talya’da Rumiel Kardefller ortaya ç›km›flt›r. Sineman›n uzun bir tarihçesi yoktur. Önce k›sa film, orta sinema sonra da uzun metrajl› filmler çekilmeye bafllam›flt›r. Orta dönemin çal›flmalar›na bakt›¤›m›zda sessiz filmle fiarlo’yu görürüz. Zaten fiarlo’dan sonra uzun metrajl› sinemaya geçince fiarlo ve sessiz film de bitiyor. K›sacas› “k›sa film” sineman›n vazgeçilmez bir olgusudur. “K›sa film nedir?” sorusu herkesin kafas›n› yorar. Biz buna metraj fark› deriz. Mesela biri üç bin metre, befl bin metre film çeker ama derdini anlatamaz. Ama baflka biri on dakikal›k film çeker, bir dünya fley anlat›r. Yani bu bir öykü ile bir roman aras›ndaki fark gibidir. K›sa film; k›sa zamanda çok fley anlatmakt›r. Önemi de burada. K›sa filmde vakit o kadar bol harcanmaz, iyi bir girifl, iyi ve düzgün bir anlat›m ve do¤ru fleyi anlat›p ç›kmak gerekir. Düzgün bir hikayeyi 10 dakikada çek, istedi¤in her yerde onu götürüp izletebilirsin, ama iki saatlik filmin böyle bir avantaj› yoktur, yani k›sa film çok ifllevselli¤i olan bir sinema
dal›d›r. Gerçekten sinemad›r, ifli bilmeyenler onu küçümseyebilir, ama onun ifllevselli¤i her zaman daha çoktur. K›sa filmi yapabilen bir insan uzun metrajl›y› çok rahat yapabilir, uzun filmde birkaç ekleme yapacakt›r, sahneleri uzatacakt›r, ayn› fleyi anlatacakt›r. Sinemam›zda da bir sürü insan k›sa filmle bafllam›fl, flu an uzun metrajl› film çekiyordur. Fakat bizde k›sa film hala ö¤renci seviyesinde duruyor. Üniversitelerde yeterli hoca da yoktur, çal›flmalar da ödev düzeyindedir. Bu ödev ifllerinde de 20 ile 24 dakika aras›nda olmalar› istenir. Halbuki makbul olan› 8-10 dakika aras› oland›r. Bizim için 8-10 dakikada anlat›yorsa film daha baflar›l›d›r. K›sa film daha anarflist ve ba¤›ms›z bir sinemad›r. K›sa filmin en büyük özelli¤i budur, k›sa film sineman›n temelidir, bafllang›ç noktas›d›r ve daha zordur. Bugünkü sinemac›lar da bunu yeterince kavram›fl de¤ildir, bu olmadan da k›sa filmi halka indirmek, kavratmak mümkün de¤ildir. ‹nsanlara sinemay› sevdirmek için bir atölye aç›labilir. Bir öyküyle bafllay›p gelifltirilebilir. - Peki, k›sa filmi toplumsal sorunlar› anlatman›n bir arac› olarak görebilir miyiz, bunu nas›l gerçeklefltiririz? - Elbette ki görebiliriz. Önce bir hikaye oluflturmal›y›z. Sloganlaflt›rmadan, ba¤›rmadan, naifce herfleyi anlatabiliriz. ‹nsanlar sözle birlikte görsellik oldu mu daha kolay anlarlar. Hem sinemada halk taraf›ndan sevilen birfley. Ülkemizin bir sürü sorunlar› var, bunlar› belgesel yap›da da çekebiliriz. Bu zaten bugün yap›l›yor da. Mesela biz dernek olarak her y›l bir tema koyuyoruz. Çevre, sokak, bireysel silahs›zlanma gibi konular› tema yapt›k. Bu temalarla toplumsal yaralar› konu ald›k. Bunu yapmak çok da faydal›d›r. Bize çok soyut, sadece bireysel bunal›mlar›n›, s›k›nt›lar›n› anlatan filmler de geli-
yor. Ama onlar› suçlam›yoruz; flu an fikirsiz bir gençli¤imiz var ortada. 12 Eylül’den sonra yetiflen yirmili yafllarda olan, üniversitelerde okuyan gençlerimiz böyle. Bu onlar›n suçu de¤il, 12 Eylül sonras›nda oluflturulmak istenilen gençlik, insan tipi bu: fikirsiz, düflüncesi olmayan, sorgulamayan. - K›sa filmleri nas›l halkla buluflturabiliriz, neler yapabiliriz? - Henüz halk k›sa film nedir bilmiyor. Ö¤renci çal›flmalar›yla s›n›rl› kal›yor. Asl›nda yurtd›fl›nda da çok farkl› de¤il. Belli bir elit kesimin elinde duruyor. Bunu halkla buluflturabiliriz elbette. Bunu onlar› iflleyece¤imiz hikayelerle yapabiliriz. Onun derdini nas›l anlat›yoruz. ‹ster drama hikayesiyle ister belgeselle, her ikisini de yapabiliriz. Siz de kültür merkezi olarak halkla iç içesiniz. Filmleri nas›l iflleyece¤iniz önemli. ‹çi bofl, s›k›c› bir film olursa halka tafl›yamazs›n, halk bunu sevmez. Sanatta genel olarak ele alal›m; fliirinde, edebiyat›nda hatta günlük konuflmada bu böyle olmal›d›r. Bir toplumsal sorunu, hikayesini güzel anlatabilirsek halk mutlaka sever. K›sa film çok genifl çapl› bir ifltir. ‹stedi¤in yerde gösterebilirsin. Hikayesi olmayan, insan› anlatmayan hiçbir fley sevilmez. Televizyonda halk›m›z zenginlerin aflklar›n›, hayatlar›n› izliyor, kendini görmüyor orada. Halbuki, kendi sorunlar›na a¤layaca¤›na zenginlerin sorunlar›na a¤l›yor. Kendisini anlatan bir fley yok zaten. Bunun alternatifi vard›r. Halk›n hikayelerini güzel yapabilirsek, halk mutlaka k›sa filmi sevecektir. - Biz Tohum Kültür Merkezi olarak 2. K›sa Film Festivali’ni gerçeklefltiriyoruz. Bu konuda fikir ve görüfllerinizi bize sunabilir misiniz?
- Biz derne¤imizi 1999’da kurduk. O zamana kadar bu yönde bir eksiklik vard›. Ço¤u insan bu derne¤i kurma noktas›nda çaba harcamak istemedi. Ama biz o günden bu yana pek çok festival düzenledik, pek çok güzel ifle imza att›k. Ancak 7 y›lda Kültür Bakanl›¤› bize sadece 34 milyar para verdi. Yani öyle bir sistem var ki, adam› olan para alabiliyor. Biz böyle bir derdimiz olmad›¤› için, ancak resmi yaz›flmalarla ihtiyaçlar›m›z› istedik, ama hep oyaland›k. Bu flekilde yedinci seneye kadar geldik, flimdi de bu konuda arfliv çal›flmas› yürütüyoruz. Bu arflivle birlikte sizin gibi kültür merkezlerinin etkinliklerine film katabilece¤iz. Böyle bir sistemli çal›flma ile daha iyi hizmete sunabiliriz, flu anda çal›flmalar›m›z devam ediyor. Hiçbir ücret talep etmeden bu hizmeti verece¤iz. Festivaliniz elbette iyi bir fley. Ama bunu sistemli bir hale getirmelisiniz. Bu çal›flmadan sonra çal›flmalar›n›za devam ederseniz daha çok verim al›rs›n›z. Mutlaka bu çal›flman›z› görüp kendi içinizden çal›flma yapmak isteyenler ç›kacakt›r. - Son dönemde birçok k›sa film festivali yap›l›yor. Bunlar› nas›l de¤erlendiriyorsunuz? - Bu olay k›sa filme hizmet etmiyor. Bu iflin içi boflalt›l›yor. Belediyelerin, tröstlerin yar›flmalar› var. Bu tröstler bu çal›flmalar ve ö¤renci iflleri üzerinden çok ucuza reklâmlar›n› yapt›r›yorlar. Ve buna ön ayak olan sinema yazarlar› var. ‹nan›n biz buna karfl›y›z. Kendi reklâmlar›n› bedavaya getiriyorlar. Bu k›sa filmi gelifltirmiyor, bir fley üretmiyorlar. Yar›flmalarda büyük ödüller vaad ediyorlar. Bir kaset otuz yar›flmaya da gidiyor. Yarat›c› bir fley yap›lm›yor, bir üreticilik, k›sa filme katk› olmuyor. Bu bir sömürü arac› olarak kullan›l›yor. Biz bütün bunlara çok karfl›y›z. - Son olarak bize söylemek istedi¤iniz bir fley var m›? - K›sa metrajl› film çok önemlidir. K›sa metrajl› filmde derdimizi do¤ru anlatabilirsek, her yerde gösterebiliriz. K›sa metrajl› filmde kafandaki dünyay› anlat›rs›n, bir s›n›r› yoktur. Gelece¤in sinemac›lar› k›sa filmden yetiflir ve onlar›n sinemaya gerçekten bir yarar› vard›r. Üzüldü¤üm bir konu daha var; bizim edebiyat kurumlar›m›z›n, sinema kurumlar›m›z›n hepsi, d›flar›daki kurumlardan al›nan paralarla yap›l›yor. Üç befl sonra bunun zarar›n› çok daha fazla görece¤iz. Birkaç insan›n kendi ç›karlar› için kültürümüzü yok edip, d›fla ba¤›ml› hale getirmesi, ki bu k›sa film için de geçerli, bize çok daha zarar verecek. Sonras›nda kültürümüzden bir fley kalmayacak. - Bu konuda fikirlerinizi bizimle paylaflt›¤›n›z için teflekkür ederiz.
26
6-19 Ekim 2006
Bu ay Ekim ay›, tohumun topra¤adüfltü¤ü ay Bu ay hangi ayd›r biliyor musun? Bu ay Ekim ay› Tohumun topra¤a düfltü¤ü ay, 20 Ekim Karadeniz’de gökyüzü bulutlarla, toprakla birlefliyor Özgür’ü aras›na ald›lar. Boy boy yefleriyor Halk›n umudu oluyor Karadeniz’de halk için savaflan gerilla kardeflleri Özgür’ün onlara emanet etti¤i bayra¤› dalgaland›racaklar Çünkü bütün yeryüzündeki halklar›n kurtuluflu olacak O¤lum; bugün 20 Ekim Bugünün ne kadar ac› bir gün oldu¤unu nas›l anlatay›m Sabah›n ilk ›fl›klar›yla beraber kurflun s›k›yorlar Bütün halk için çarpan senin o yüre¤ine Her biri ayr› bir isimle çarp›fl›yordu Bu isimler saymakla bitmiyor Ben befl y›ld›r her sabah yüre¤ime kurflun s›k›larak uyan›yorum Yan›mda kuzum diyerek uyan›yorum Fakat bugün karanl›k ve kahpe bir gündü Her taraf zindan olmufltu Ci¤erimi koparm›fllar Yavruma kahpe kurflun s›km›fllard› Fakat bilmedikleri bir fley vard› Bir Özgür gider, bin Özgür gelir Bir yan›m orada bir yan›m burada Baykufllar konmufl virane yurda Kuzuyu kapt›rd›m az›l› kurda Onun için yanar yanar a¤lar›m (Sultan Karabulut) *Özgür yoldafl›n annesi Bak›fllar›nda bir parlakl›k, gülümsemesinde bir içtenlik, kahkahas›nda bir canl›l›k vard›. Bahtiyar, mutlu ve hayat dolu... Bak›fl (Özgür Kemal Karabulut) yoldafl› san›r›m ilk, 1995 yaz›nda tan›d›m. Tan›mam, bir görev nedeniyle olmufltu. Görüflmemizde yapmam›z gereken ifller üzerine konuflmufl, çeflitli alternatifler gelifltirmifltik. Göreve yaklafl›m›nda, sorunlara bak›fl›nda, çözüm aray›fl›nda bir samimiyet ve içtenlik vard›. Güven afl›layan, insan› rahatlatan bir güvendi bu. Yozgat do¤umlu oldu¤unu, Y›ld›z Teknik Üniversitesi Elektrik Bölümü 2. s›n›ftan ayr›ld›¤›n›, mücadeleye kat›ld›¤›n› flehit düfltükten sonra ö¤rendim. Dönem dönem yapt›¤›m›z görüflmelerde kendisinden bahsetmezdi. Bunun genel bir ilke oldu¤unu bilirdi. ‹llegal mücadelede henüz tecrübesizdi. Ama bunu dert edinmezdi. Çünkü yoldafllardan ve kendi prati¤inden ö¤renmesini bilirdi. Ö¤renmede oldukça istekliydi. ‹stekli olmay›nca insan, ö¤renemez.
‹stek, meraktan ileri gelir. Merak, iste¤i kamç›lar. ‹leri gitmeyi, pefline koflmay›, elde etmeyi gerekli k›lar. Özgür, halk›n durumunu merak ederdi. Nas›l yaflad›¤›n›, nas›l geçindi¤ini bilmek isterdi. Bununla kalmaz, Partinin bu konuda nas›l düflündü¤ünü, nas›l bir yol gösterdi¤ini araflt›r›r, sorar ö¤renirdi. Ki, kitlelere doyurucu yan›tlar verebilsin. O nedenle yapt›¤›m›z görüflmelerde karfl›laflt›¤› sorunlardan (emekçilerin sorunlar›ndan) bahseder, çözüm yollar› üzerine fikir yürütür, partinin görüfllerini iyi bir flekilde anlamak isterdi. Tart›flmalarda inatç› ve ›srarc› bir yan› vard›. Do¤rulu¤una inand›¤› görüflleri sonuna kadar savunurdu. Ama ard›ndan araflt›r›r, tetkik eder, e¤er yanl›fl oldu¤unu görürse gelir öz elefltiri verirdi. Bir devrimcide olmas› gereken tutumdu bu. ‹nand›¤› fleyi savunmak, inanmad›¤› fleyi savunmamak, neden savunmad›¤›n› aç›k yüreklilikle ortaya koymak... Özgür yoldaflta bu vard› ve bu onu gelifltiren bir yand›. 1995 sonbahar›nda yine bir görevi yerine getirmenin hummal› çal›flmas› içindeyken bir grup yoldafl›yla düflmana esir düfltü. Her devrimcinin karfl›laflt›¤› gibi o da iflkenceli sorgulardan geçti. Y›lg›nl›¤›n, karamsarl›¤›n yayg›n oldu¤u bir dönemdi. Ne kendisi, ne yoldafllar› düflmana bir fley vermedi. Partiyi, halk› ve de¤erleri göz bebe¤i gibi korudu, en güçlü oldu¤u yerde düflman› yenilgiye u¤ratt›. Özgür yoldafl, 1996 ilkbahar›nda hapishaneden ç›kt›. Ç›kar ç›kmaz mücadeleye b›rakt›¤› yerden devam etti ve yeniden KBK alan›nda görev ald›. Eskisine nazaran daha olgun davran›yordu. Ald›¤› görevleri baflar›yla yerine getiriyordu. Bir taraftan istihbarat topluyor, olanak yarat›yor, alt yap› haz›rl›klar› yap›yordu. Di¤er taraftan gerilla birlikleriyle ba¤lant› kuruyor, partiyle iliflki sa¤l›yordu. Gitti¤i iliflkiler ona çabuk ›s›n›r, derin bir sevgi duyard›. Özellikle çocuklar onu, o da çocuklar› çok severdi. Onun haz duydu¤u, mutlu oldu¤u iki fley vard›. Biri partili yoldafllar› di¤eri, halk kitleleri idi.
Bir keresinde Muharrem Horoz yoldaflla, düflman›n silahl› sald›r›s›na u¤ram›flt›. San›r›m flehit düflmeden üç ya da dört hafta önceydi. Gerilla birli¤iyle yapt›klar› bir görüflmeden dönüyorlard›. Gerilla birli¤inden henüz yeni ayr›lm›fl, arazide yol al›yorlard›. Düflman, üstlerine ya¤mur gibi kurflun ya¤d›r›yordu. Özgür, arabay› zik zak yaparak tehlike menzilinden ç›kmay› baflarm›flt›. Ama araba kullan›lacak gibi de¤ildi. Her taraf› delik deflik edilmiflti. Bu gibi durumlara haz›rl›kl› olmak bir kurald›. Temel baz› gereçler haz›r bulundurulurdu. ‹lk f›rsatta silahlar›n› yanlar›na al›p araziye da¤›lm›fllard›. Daha sonra silah sesini duyup gelen gerilla birli¤i sayesinde tehlikeden kurtulmufllard›. Özgür, dikkatli ve kavray›fll› bir yoldaflt›. K›rda olsun flehirde olsun temkinli davran›rd›. Bofl dolaflmazd›. Bir görüflmemizde bir yerden edindi¤i bir el bombas›n› da beraber getirmiflti. Ara sokaklarda dolafl›rken takip alm›flt›k. Takip ald›¤›m›z› o benden önce fark etmiflti. Gülerek “üzerimize gelirlerse bu elmay› yerler” demiflti. Düflman› tan›mak isterdi. O nedenle onu takip eder, hareket durumunu, kabiliyetini, kulland›¤› güzergahlar› ö¤renirdi. Araziyi, gidip geldi¤i güzergahlar› iyi bilirdi. F›rsat buldukça alternatifler üzerine çal›fl›r, yeni güzergahlar bulurdu. Çal›flmalar›n yo¤un oldu¤u bir dönemdi. Zaman ve imkan elveriflli de¤ildi. Ama çal›flmalar›n sürdürülmesi gerekliydi. Öyle yap›ld›. Gerekli alt çal›flmalar yap›ld› ve s›ra araç meselesine gelip tak›ld›. Sorun araç bulmakt›. Eldeki olanaklar k›tt›. Olanaklar de¤erlendirildi, olanlar olmayanlar gözden geçirildi. En kötü olas›l›klar göz önünde bulunduruldu ve bir plan yap›ld›. Plana göre iki koldan araflt›rmaya girilecekti. Özgür erken bulursa, randevuyu beklemeden harekete geçecekti. Di¤er yoldafl bulursa arac› randevu yerine getirecekti. Buna göre randevu tarihi belirlendi ve harekete geçildi. Araflt›rmalar sonuç verdi ve her ikisi de birbirinden habersiz olarak araç buldu. Özgür, kararlaflt›rd›klar› gibi yapt›. Buldu¤u arac› devreye koydu. Yükledi¤i eflyalar› gerillaya ulaflt›rd›. Dönerken araç bozuldu. Çeflitli zorluklardan sonra araç, Amasya-Taflova’da tamire çekildi. Bir ihbar sonucu düflman çevreye güç y›¤d›. “Teslim ol!” ça¤r›s›na Özgür silahla karfl›l›k verdi. Çat›flma ç›kt›. Çat›flmada flehit düfltü. “Etraf düflmanla çevriliyken ne yap›l›r, ne yap›lmaz?” meselesi, ak›lc› davranma, do¤ru karar verme ya da vermeme meselesidir. Karar verme ise bir ideolojik durufl meselesidir. Durufl, davaya inanmak ya da inanmamakla ilintili bir meseledir. Özgür yoldafl bu meseleyi, bu çetin an› her seferinde karara ba¤lad›, bunda tereddüte düflmedi. Duruflunu net olarak ortaya koydu. Hem içeride hem d›flar›da militan bir durufl sergiledi. O’nun; partiye, devrime, halka olan ba¤l›l›¤›, ö¤renmeye, tart›flmaya olan ›srar›, kararl› ve militan duruflu bize örnek olsun... (Bir yoldafl›)
58 KAVGADA ÖLÜMSÜZLEfiENLER M. Kemal Alp›nar: 1959 y›l›nda Afyon’da dünyaya gelen Alp›nar, Proletarya Partisi’nin düflünceleriyle gençlik y›llar›nda tan›flt›. Faflizmin pervas›zca sald›rd›¤› bir ortamda bu sald›r›lara karfl› Afyon Sand›kl›’da tüm anti-faflist gençli¤i ajitasyon propagandada serbestlik, eylemde birlik çerçevesinde yürüttü¤ü çabalar sonucu hareketlendirdi. 18 Ekim 1979’da 40-50 kiflilik faflist bir grubun sald›r›s›nda alçakça katledildi. Kemal Özgül, Salih Kaynar, Abdullah Y›ld›z: 10 Ekim 1984 tarihinde Malatya Harunufla¤› köyü do¤umlu Kemal Özgül, Salih Kanar, Abdullah Y›ld›z Fransa’da ›rkç› faflistler taraf›ndan katledildiler. Mustafa Tekin: Dersim’in Naz›miye ilçesine ba¤l› Pane (Bostanl›) köyünde dünyaya gelen Mustafa Tekin 6 Ekim 1978 tarihinde Edirne’de Meriç nehrini geçerken bo¤ularak
yaflam›n› yitirdi. Kahraman Ailesi (9 Ekim 1993): Veli Kahraman, 16 yafl›ndaki k›z› Meral Kahraman ve 22 yafl›ndaki k›z› Zeynep Kahraman Dersim’in Çemiflgezek ilçesine ba¤l› Do¤an köyünde PKK gerillalar› taraf›ndan katledildi. PKK’nin kaç›rd›¤› Murat Kahraman adl› genç ellerinden kaç›nca 9 Ekim akflam› PKK gerillalar› gelip, “a¤abeyinizi getirdik” diyerek kap›y› açt›rd›ktan sonra aileyi “O¤lun elimizden kaçt›, tüm sülaleni öldürece¤iz” diye tehdit ederler. Aile fertlerinin ellerini ba¤lad›ktan sonra evi atefle vererek Kahraman ailesini katlederler. Tuzla Katliam›: Tarihe Tuzla Katliam› olarak geçen dört Proletarya Partisi militan›n›n katledilmesi olay› faflist TC’nin ajan faaliyetinin bir sonucudur. Gebze’den ‹stanbul’a gelen ‹smail Hakk› Adal›, Kemal So¤ukp›nar, Reha fien ve Fevzi Yalç›n hakim s›n›flar›n bir piyonu olarak Proletarya Partisi çevresine s›zm›fl olan Engin Kaya adl› ajan›n verdi¤i bilgiler do¤rultusunda 7 Ekim 1988 günü Tuzla köprüsünde pusuya düflürülerek katledildiler. Behzat Firik: Dersim-Ovac›k do¤umlu Behzat Firik, 10 Ekim 1981 tarihinde Kulaks›z Yüzbafl› olarak bilinen Aytekin ‹çmez taraf›ndan evinden zorla al›n›p, a¤abeyinin gözleri önünde a¤aca ba¤lanarak k›zg›n demirlerle sorguya çekilir. Ama o düflman›n tüm çabalar›n› bofla ç›kar›r. Sonuç elde edemeyece¤ini ö¤renen düflman çözümü Behzat Firik’i yakarak katletmekte bulur.
27
58
6-19 Ekim 2006
Yenilginin ba¤r›ndaki zafer: “Uzun Yürüyüfl” aflkan Mao’nun önderli¤inde ÇKP bu muhteflem maceray› devrimin tohumlar›n› atman›n, militanlar›n ideolojik-politik seviyesini yükseltmenin, en önemlisi kitlelerle ba¤ kurman›n muazzam bir arac› haline getirmifltir.
B
Kah›rl›d›r Uzun Yürüyüfl On bin uçurum ve on bin azg›n seli Geçti K›z›l Ordu kufllar gibi Nazl› dalgac›klard›r bafl s›rada¤lar Ve görkemli Vumeng ufac›k toplara benzer Alt›n kumun s›cac›k sular› Okflar bulutlar›n sard›¤› dik yamaçlar› Demir zincirli köprüler Tatu ›rma¤›ndan so¤uk Minfla’n›n karlar›nda Bin Li’yi nefleyle geçtik Üç ordu ilerliyor, gözlerde sevinç 1936 Mao Zedung Çin halk›n›n zafere giden yolunda en önemli dönemeçlerinden biridir Uzun Yürüyüfl. Çinli iflçi, emekçi, köylülerin komünist ideoloji ile yo¤rulduklar› ve gelece¤in devrimci tohumlar›n›n at›ld›¤› büyük bir “kaç›flt›r” Uzun Yürüyüfl. Yokolma tehlikesi ile karfl› karfl›ya gelmifl bir ordunun kendini yeniden yaratma serüvenidir. Çan Kay-flek Çin Komünist Partisi’nin yaratt›¤› K›z›l Siyasi Üslere yönelik 1933 A¤ustos’unda harekete geçer. Amac› Çinli komünistleri Çin topraklar›ndan silmektir. Bunun için her türlü yolu kullan›r. Köylerin yak›lmas›, y›k›lmas›, yok edilmesi ve s›n›rs›z bir vahflet... Düflman sald›r›lar›na karfl› ÇKP “sol” oportünist Wang Ming önderli¤inde “Bir kar›fl toprak vermeme” siyasetini izler. Bunun sonucunda yüz binlerce K›z›l Ordu askeri aç, susuz, periflan bir halde üs bölgelerine s›k›fl›r. 1934 Eylül ve A¤ustos aylar›nda günlük yiyecek
360 gram pirince kadar düfler. K›z›l Ordu imha olmaktan kurtulmak için tarihin en büyük ve Uzun Yürüyüflü’ne bafllar. Uzun Yürüyüfl, düflman sald›r›lar›na karfl› K›z›l Ordu’nun kendini korumak, ülkenin gelece¤ini savunmak ve özgürlü¤e sahip ç›kmak için yola ç›k›fl›d›r. 120 bin K›z›l Ordu askeri ile yola ç›kan Çin Komünist Partisi yürüyüfle dair bir plan ve programdan yoksundu. Tek hedefleri gelece¤in düflleri için hayatta kalmakt›. 30 bin kifli ile 12.500 km’lik bir yol kat eden K›z›l Ordu, 11 eyaletten geçti, s›rada¤lar›, taflk›n ›rmaklar› aflt›. Tehlikeli geçitlerden geçti ve yüz binlerce düflman askeriyle yap›lan kuflatmalar› yard›. Yiyecekleri ve içecekleri olmayan K›z›l Ordu askerleri keskin, dondurucu so¤u¤a ve do¤an›n tüm zulmüne karfl› düflman›n azg›n sald›r›lar›yla da savaflt›. Uzun Yürüyüfl’ün sonunda (1936) hayatta kalabilen asker say›s› ancak 30 bin oldu. Uzun Yürüyüfl, dünya halklar›na Çin halk› taraf›ndan arma¤an edilen bir destand›r. K›z›l Ordu askerlerinin gösterdi¤i fedakârl›k, özveri halka ve devrime ba¤l›l›k tüm dünyadaki devrimcilere ilham kayna¤› olmaktad›r. En zor flartlarda bile mücadeleyi sürdürmenin, özgür yar›nlar›n anahtar› oldu¤u bir kez daha Uzun Yürüyüfl’te ortaya ç›kt›. Çinli komünistlerin Çin halk›na derin ba¤l›l›¤›, köklü iliflkileri onlara zaferi getirdi. Her türlü olanaks›zl›¤a ve zorlu¤a ra¤men Çin halk› ÇKP flahs›nda kendi gelece¤ini ellerine ald› ve büyük bedeller ödedi. “… Öylesine yorulmufltuk ki, ayakta durabilmek için kendimizi a¤açlara ya da tüfeklerimize ba¤l›yorduk, birbirimize yaslan›yorduk… Durdu¤umuz yerde uyuyor, yürürken uyuyorduk. Kafam›zda tek bir düflünce vard› uyumak. Ama uyuyam›yorduk ki. Güçlüler güçsüzleri sürüklüyordu. Topluluktan ayr› düflmek istemiyorduk. Yürüyüfle devam edebilmek için kendimizi uzun s›ralar halinde birbirimize ba¤l›yorduk. Ayakta uyumak diyorduk buna” söz-
leri ile yaflad›klar›n› anlat›yor bir K›z›l Ordu askeri. Uzun Yürüyüfl halk›n öncüleri komünistlerin, devrimcilerin halka sadakatinin s›nand›¤› bir süreçtir ve zaferin ne büyük zorluklarla kazan›laca¤›na iflaret etmektedir. Mücadelenin geriledi¤i, darbelerin al›nd›¤›, her türlü olumsuzlu¤un yafland›¤› anlarda bile halka güveni yitirmemek gerekti¤inin bir ispat›d›r. Devrimci iyimserli¤i ve yenilgiyi zafere dönüfltürme iradesinin bir örne¤idir. Koflullara teslim olmayan devrimci iradenin oynad›¤› tarihsel rolün önemini göstermektedir. Çinli komünistler bu olanaks›zl›klara karfl›l›k kitle faaliyetinden bir an bile geri durmad›lar. Ölmek üzere olduklar› zaman bile köylülerin gönlünü fethetmeyi düflündüler. Onlar›n tüm sorunlar›yla ilgilendiler, onlar›n de¤erlerine sayg› gösterdiler ve en küçük bir zaman› bile ajitasyon-propaganda için kulland›lar. Böylece bu büyük kaç›fl büyük bir zaferi, ileride serpilip boy verecek binlerce tohumu serpti Çin topra¤›na. Uzun Yürüyüfl, en zor anlarda önderli¤in de¤erini ve tayin edicili¤ini çok çarp›c› bir flekilde kan›tlamaktad›r. ÇKP de o güne kadar az›nl›kta kalan ve Wang Ming çizgisine muhalefetini sürdüren Baflkan Mao’nun düflüncelerinin ve önderlik yeteneklerinin a盤a ç›kt›¤› ve pratikte s›nand›¤› bir tarihsel dönemdir ayn› zamanda. Baflkan Mao’nun önderli¤inde ÇKP bu muhteflem maceray› devrimin tohumlar›n› atman›n, militanlar›n ideolojik-politik seviyesini yükseltmenin, en önemlisi kitlelerle ba¤ kurman›n muazzam bir arac› haline getirmifltir. Karl› da¤lar› aflarken, açl›ktan ayakta duramayacak halde iken ve dört bir yan› düflman taraf›ndan sar›lm›flken Baflkan Mao, flanl› K›z›l Ordu askerlerinin moralini, motivasyonunu art›rmaktan ve siyasi faaliyetten bir an bile geri durmam›flt›r. Sonras›nda bütün dünyay› kökünden sarsacak sistematik düflüncelerin sosyal prati¤in sanc›lar›nda s›nanaca¤› bir yer olacakt›r
Uzun Yürüyüfl. Uzun Yürüyüfl Baflkan Mao flahs›nda önderli¤in tayin edici rolünü, do¤ru bir çizginin uygulanmas› ile her türlü olumsuzlu¤un olumluya dönüfltürülebilece¤ini de göstermektedir. Baflkan Mao, tüm yürüyüfl boyunca K›z›l Ordu askerlerinin aras›na kar›flm›fl, onlarla ayn› yemekleri yemifl, ayn› elbiseleri giymifl, savafl koflullar›na ra¤men sürekli okumufl, araflt›rm›fl, inceleme yapm›fl, sonuçlar ç›karm›flt›r. O’nun bir k›z›l ordu askerinden tek fark› daha fazla çal›flmas› ve daha az uyumas›yd›. Yenilgi, ÇKP önderli¤inde büyük bir örgütlenmeye, genifl y›¤›nlara kendini anlatma faaliyetine dönüfltü. Uzun Yürüyüfl’ün bugün bizler için en önemli yan› bu olmal›d›r. Muhalefetin zay›f oldu¤u, sistemin komünistlere, devrimcilere azg›nca sald›rd›¤› ve devrime inanc›n s›nand›¤› bugünlerde Uzun Yürüyüflte yarat›lan de¤erler bize yol göstermektedir. Fedakârl›k, özveri ve halka ba¤l›l›k, halka duyulan derin sevgi bizim gelece¤i yaratmam›z› sa¤layacakt›r. Uzun Yürüyüfl, bize halk›n denizine daha fazla girmemizi emretmektedir. Emekçilerin yaflad›¤› sorunlara sahip ç›kman›n bunun için mücadele etmenin öneminin alt›n› çizmektedir. ‹flçi s›n›f› ile zay›f olan ba¤lar›m›z› gelifltirmek, emekçilerle daha fazla bütünleflmek için bize ilham vermektedir. Halk›m›z t›pk› Çin’de oldu¤u gibi gelece¤ini avuçlar›na alacakt›r. Bugün bu tarihsel olay›n ö¤retti¤i gibi devrimci iradenin gücünü ortaya koyman›n zaman›d›r. Kötü iyiye dönüflür ve yenilginin ba¤r›ndan zafer do¤ar. Tecrübelerimizden yararlanmas›n› bilir ve her an›m›z› kitlelerin s›n›rs›z gücüne ulaflmak için harcarsak her türlü zorlu¤u aflabiliriz. Uzun Yürüyüfl bize özgürlü¤ün yolunu göstermektedir. Uzun Yürüyüfl devrimin ola¤anüstü fedakârl›klarla yarat›labilece¤ini anlatmaktad›r. Ve Uzun Yürüyüfl halka s›n›rs›z ba¤l›l›¤›n önemine dikkat çekmektedir. Uzun Yürüyüfl’te yarat›lan kahramanl›klar yolumuzu ayd›nlatmal›d›r!
GÜNDE DÜN… 9 Ekim 1967. Arjantinli gerilla lideri, Küba Devrimi’nin önderlerinden Ernesto Che Guevara Bolivya’da öldürüldü. 11 Ekim 1976. Çin’de Çiang Çing’in de aralar›nda bulundu¤u dört politbüro üyesi darbe yapmay› planlad›klar› gerekçesiyle tutukland›. 15 Ekim 1970. ‹stanbul’da devletin kolluk güçleri 12 Ekim 1970’de oturma eylemine bafllayan Gislaved Lastik Fabrikas› iflçilerini fabrikadan zorla ç›kard›lar; 1 iflçi öldürüldü, 50 iflçi yaraland›.
6-19 Ekim 2006
28
58
Süreç do¤ru politikalarla KAZANIMA DÖNÜfiTÜRÜLEB‹L‹R
rev ya da ifl b›rakma, zaman›nda ve amac›na uygun yap›ld›¤› durumlarda bir kazan›ma dönüfltürülebilir. Oysa bugün ihtiyac›m›z örgütlülü¤ümüzü güçlendirmektir.
G
Emek hareketi söylemde mücadele takvimini bafllataca¤›n›n sinyallerini veriyor. Toplu görüflme masas›ndan çekilmeyle bafllayan süreç, henüz sokakta pratik yans›mas›n› bulmufl de¤il. (Yap› Yol-Sen eylemleri d›fl›nda.) Emekçiler “toplu pazarl›k masas›”n›n çal›flanlardan yana bir kazan›ma dönüflemeyece¤ini anlam›fl olmal›lar ki, çözümü yeniden örgütlülükte ve sokakta araman›n teknik ve yöntemlerini gelifltirmekteler. Bunun en güzel örne¤ini yak›n geçmiflte “toplu (senaryo masas›) görüflme masas›”ndan kalkan KESK göstermifltir. Yine devam›nda “toplu görüflme masas›”nda bir türlü uzlaflma sa¤lanamamas› sonucunda Yap› Yol-Sen soka¤a dökülerek, üretimden gelen gücünü k›sa sürede kazan›ma dönüfltürmüfl, örgütlü gücün ve soka¤›n kazand›r›c› etkisini yeniden emekçilere ispatlam›flt›r. KESK Genel Baflkan› ‹smail Hakk› Tombul, Yap› Yol-Sen’in çok k›sa sürede ses getiren, kamuoyu oluflturan eylemini ileriki süreçlerde yap›lacak eylemlerin start› olarak ilan etti bile. Bas›na yans›d›¤› kadar› ile patronun çal›flanlar›n taleplerini kabul etmesi üzerine sonland›r›lan eylem, amac›na ulaflm›fl bir eylemdir. Bütün Türkiye kamuoyu bilmelidir ki, bu ve benzeri eylemler, bu sendikalara üye olsun olmas›n, tüm emekçilerin ve bunlardan dolayl›, dolays›z etkilenenlerin (aileler, üretim, tüketim alanlar›, hizmet alma, sunma alanlar› vs.) haklar›n›n gasp›n› engellemek, yeni kazan›mlar elde etmek, ifl ve sosyal güvenceli çal›flma haklar›m›za sahip
ç›kmak için yap›lmaktad›r. Görüldü¤ü üzere, iddia edildi¤i gibi toplumun huzurunu bozmak, anarflizm yaratmak, devletin “güvenli¤ini” ve “bütünlü¤ünü bozmak” gibi bir gayemiz yoktur. Emekçilerin talepleri asgari düzeyde de olsa karfl›l›k buldu¤unda sessiz sedas›z -taleplerini dile getirmek, halka mal etmek, halk›n deste¤ini almak için araç olarak kullanmak zorunda kald›klar›- eylemlerini sonland›rm›fllard›r, sonland›rmaktad›rlar. Yak›n süreçte f›nd›k üreticilerinin gerçeklefltirdikleri miting karfl›s›nda çaresizli¤ini kan›tlayan ülkenin baflbakan› “mitingde DHKP-C, T‹KKO vb. terör örgütlerinin yandafllar› vard›r” diye bir aç›klama yapm›flt›r ve Emniyet Müdürü’ne miting alan›ndaki kitleye “sald›r›n, da¤›t›n” emri verilmifl; “emri uygulayacak gücümüz yok, yapamam” diyen Emniyet Müdürü görevden al›nm›flt›r. fiu bir gerçek ki, f›nd›k üreticileri çocuklar›n›n hayatlar› ile özdefl tuttuklar› f›nd›k fiyat›n›n devlet güvencesiyle tefeci-tüccara peflkefl çektirilmeden aç›klanmas›n› talep etmifllerdi. Görüldü¤ü üzere devlet, en yaflamsal taleplerimiz karfl›s›nda dahi acze düflüp ülke topraklar›n› üretime dönüfltüren bu halk› terörist, bölücü ilan edebilmektedir. Bu örnekleri ço¤altmak mümkündür. Asker o¤lunu yitiren ve neye kurban verdi¤i konusunda tereddüt etti¤ini gizleyemeyen ac›l› anne ve babalara hainlik damgas› vurulmaktad›r. Ezberi bozarak “vatan sa¤ olsun demeyece¤im, demeyece¤iz” diyen aileler, mahkemeye sevk edil-
mektedir. “Çocuklar›m›z› Lübnan askeri yapmak istemiyoruz, çocuklar›m›z› ABD, ‹srail ufla¤› yapmayaca¤›z”, “tek suçlu ABD’dir” diyen anneler, babalar coplanmakta, gözalt›na al›nmakta, bölücü ilan edilmekte, linç denemelerine maruz b›rak›lmaktad›rlar. Çal›fl›rken dinlenmek üzere oturduklar› kahvede ana dillerinde konuflan yoksul f›nd›k iflçileri PKK’li ilan edilerek, kendilerini ülkenin sahibi sanan faflistlerin ellerinden son anda kurtar›lmaktad›rlar. Üniversiteyi binbir zahmet ve çileyle kazanan halk›n çocuklar›na yüksek mebla¤da dayat›lan harç (haraç), ba¤›fl ad› alt›nda hukuksuzca, (kendi yasalar›ndaki “TC devleti sosyal devlet yap›s›na sahip bir hukuk devletidir” ilkesini de tan›mayarak) yasal olmayan harç, kay›t paralar›n› ödeyemedikleri için biraraya gelerek seslerini duyurmaya çal›flan gençler, gelece¤imiz olan çocuklar›m›z, “terör örgütü” yandafllar› ilan edilip okuma haklar› ellerinden al›nmaktad›r. Ortaö¤retimin herhangi bir evresine kay›t ifllemleri için giden yoksul halktan yüksek mebla¤larda ba¤›fl diye kay›t, temizlik, güvenlik, yak›t vs. adlar› alt›nda kanunsuzca ücret talep edilmekte, bu ücreti ödeyemeyen halk›n çocuklar›na okuma flans› tan›nmamakta, aç›ktan “paran kadar oku, paran yoksa okuma” denilmektedir. Devlet, bütçesinden e¤itime yeteri kadar pay ay›rmamaktad›r. Savafla ayr›lan bütçe tüm alanlara ayr›lan bütçenin % 60-70’ini oluflturmaktad›r. Tüm bu sayd›klar›m›z› yap-
makta tereddüt etmeyen devlet aç›kça suç ifllemektedir. (Çünkü bu devletin anayasas› der ki “her bireyin paras›z eflit f›rsat eflitli¤ine dayal› devlet güvencesi alt›nda e¤itimini sürdürme hakk› vard›r.” E¤itimde ilkö¤renimini “yani 8 y›ll›k zorunlu e¤itim” tamamlama zorunlulu¤u vard›r, kanuna riayet edilmeme durumunda cezai yapt›r›mlar yasalarca belirlenmifltir.) Devlet sald›r› gücünü, biz muhtelif statülerdeki halk›n haklar›n› bilmemesinden, örgütsüzlü¤ünden, toplumsal muhalefet bilinç yoksunlu¤undan almaktad›r. Toplum olarak haklar›m›z› ö¤renip, hak alma kültürünü oluflturmad›¤›m›z sürece emperyalist destekli egemenler bizim yetmezli¤imizden, örgütsüzlü¤ümüzden beslenerek giderek yenilmesi zor bir canavara dönüflecektir. ‹flte tam da burada kamu emekçilerinin örgütlü gücü, s›n›f›n emek örgütü, konfederasyon KESK’e s›n›f örgütü olma aciliyeti dayat›lmal›d›r ya da KESK art›k bu ihtiyac› hissetmelidir. KESK geldi¤i bu noktay› sorgulamal›d›r. Kuflkusuz bu sorgulama sürecine taban›n› da ortak etmenin teknik koflullar›n› oluflturmal›d›r. “Toplu görüflme masas›”ndan kalkarak sistemi ve güdümlü konfederasyonlar› teflhir etmekle iyi bir ivme kazanan konfederasyon, bu ivmeyi düflürmemelidir. Ancak bizce Konfederasyonun Ekim ve Kas›m aylar›nda önüne koydu¤u yönetim kurulu üyelerinin illeri dolaflarak yerel örgütleme ve greve kat›l›m sa¤lama plan› bu ivmeyi art›rmaya yetmeyecektir.
29
58 Çünkü biz ve bizim gibi düflünen az›msanmayacak derecedeki ço¤unlu¤a sahip, bu örgüte eme¤ini sunmakta tereddüt yaflamayan üyeler diyoruz ki, konfederasyonun grev gerekçesi nedir? Bizce geçerli ve gerekli bir gerekçe yoktur. Günü kurtarma s›n›f mücadelesinden gün geçtikçe uzaklaflm›fl olman›n ve s›n›f mücadelesinde yetmezli¤inin d›fla vurmas›d›r. Zaten grev öyle s›radan bir eylem de¤ildir. Kazan›ma dönüfltürülecek bir mücadelenin bütün eylem taktiklerinden sonra baflvurulan ve ciddi getirileri, götürüleri olan, sonuç al›c› planl› programl› bir eylemdir. Örgütlülü¤ümüzün ifl kollar›ndaki varl›¤› yoklu¤u tart›fl›l›r durumdayken, üyelerin sendikalar›na dolay›s› ile konfederasyonuna güveni sars›lm›flken, bireyselli¤in yükselifle geçti¤i bir süreçle karfl› karfl›ya iken, örgütlenme olana¤› ellerinden al›nm›fl, çal›flma statüleri yasalarca dayat›lm›flken ve KESK sürece müdahalede mücadeleyi örgütleme yerine taban›na s›rt›n› dönmeyi ye¤lemiflken, taban›n›n mücadele azim ve iste¤ini görmezden gelip oyalama mant›¤› ile bünyesindeki sendikalara günü kurtaran politikalarla yön vermeye çal›flm›flt›r. ‹flte bizce günü kurtarma ad›na al›nan bir karar da e¤itim emekçilerine dönük tarihi netleflmemifl (Kas›m ay› sonu- Aral›k ay› bafl› gibi) grev eylemidir. Bir dönemler ad› vizite eylemi olan ifl b›rakma, bugün ad›na grev denen eylem plan› e¤itim emekçileri aras›nda bir heyecan yaratmakla beraber, kuflkuyla de¤erlendirilmektedir. Heyecan E¤itim-Sen gelene¤inin mücadele azminden, toplumsal duyarl›l›k ve ülke gerçekli¤ine duyars›z kalmama gereklili¤indendir. Kuflkumuz, bu ülkenin Çal›flma ve Sosyal Güvenlik Bakan› ve Baflbakan Yard›mc›s› yine bu ülkenin belkemi¤i olan çal›flanlar› dünya ve ülke kamuoyu önünde tehdit etmifltir ve demifltir ki “çal›flanlar sizin grev ve ifl b›rakma hakk›n›z yoktur aldanmay›n, kimsenin yönlendirmesiyle tahrik olmay›n çoluk çocuk sahibisiniz size yaz›k olur.” Evet, emekçilerin kuflkusunun nedenlerinden biri bu d›flsal olgudur, ancak biz
bunlardan korkmuyoruz. E¤itim-Sen mücadele tarihi kan›tlam›flt›r ki, biz kazan›mlara dönüfltürdü¤ümüz mücadelelerin iznini devletten ve cunta art›¤› yasalar›ndan almad›k, biz mücadelemizin iznini emekçilerin meflru taleplerinden ve emekçilerin direnme gelene¤inden ald›k. Bu tehditler biz emekçilerin mücadelesini dinamitlemekten baflka bir etki edemez. Ancak emekçileri korkutan(!), mücadele azmini kesen etkenler örgütümüzün içinden gelmektedir. ‹flte en önemli nedenlerden olan örgütümüzün taban›ndan ayr›flmas›na neden olan yanl›fl politikalar ve dar grupçu anlay›fllard›r. As›l üzerine tart›fl›lmas› gereken de bu yanl›fl politikalar, anlay›fllard›r. Biz art›k kendimizi bu örgütün üyeleri olarak görmekte zorluk yafl›yoruz ve gerçekten E¤itim-Sen ve KESK’in politikalar›n› sahiplenmenin bize do¤rular› kazand›rmad›¤›n› düflünüyoruz, zaten al›nan bu kararlar›n iddia edildi¤i gibi tabandan tart›fl›larak oy birli¤i, çoklu¤u ile al›nmad›¤›n› da biliyoruz. Yönetimlerdeki kutsal ittifaklar (hemen hemen örgütlülü¤ün bulundu¤u tüm il ve ilçelerinde ayn› ittifaklar yönetimlerde) kendi siyasi tabanlar›n›n kararlar›yla bu örgütü yönetiyorlar. Bütün bunlar›n sonucunda ise iflte ortaya böyle ad›n› koymakta güçlük çekti¤imiz(!) politikalarla yön verilmifl, sürece cevap olamayan bir sendikal
¤itim-Sen mücadele tarihi kan›tlam›flt›r ki, biz kazan›mlara dönüfltürdü¤ümüz mücadelelerin iznini devletten ve cunta art›¤› yasalar›ndan almad›k, biz mücadelemizin iznini emekçilerin meflru taleplerinden ve emekçilerin direnme gelene¤inden ald›k. Bu tehditler biz emekçilerin mücadelesini dinamitlemekten baflka bir etki edemez.
E
örgütlülük yarat›lm›flt›r. Bu söylemler ac›d›r, çünkü bu ülkede emek mücadelesi denince ‘95 y›l›nda KESK’e miras teflkil eden bir mücadele gelene¤i beliriyor belleklerde. Sokaklarda vuruflarak can bedelleri üzerinden edinilmifl bir miras geliyor ak›llara. Ne yaz›k ki KESK uzun zamand›r miras yedileri oynuyor. Yenecek miras kalmam›flt›r. Bu bizim tespitimiz de¤il, süreç ve emekçilerin pratikle kan›tlam›fl oldu¤u bir gerçekliktir. KESK örgütlü bulundu¤u ifl kollar›nda çal›flanlar› temsil etme yetkisini bir bir yitirmifltir. Yanl›fl anlafl›lmas›n kast›m›z devletin yasalar›nca konan kota yetkisi de¤il, emekçilerin art›k vermek için itibar etmedi¤i örgütlülük ihtiyac›, temsil yetkisidir. E¤itim-Sen’de çal›flan emekçilerin d›flsal nedenlerle birlikte içten gelen güvensizlikten kaynakl› yetkiyi E¤itim-Sen’den almas› gibi. Bir konuyu bir daha dile getirmekte yarar görüyoruz; devlet bütçesinin görüflüldü¤ü dönemde ifl b›rakmay› (grevi) planlayan konfederasyonumuz KESK, süreci kotarman›n çabas›ndad›r. Grev ya da ifl b›rakma, zaman›nda ve amac›na uygun yap›ld›¤› durumlarda bir kazan›ma dönüfltürülebilir. Oysa bugün ihtiyac›m›z örgütlülü¤ümüzü güçlendirmektir. Emperyalist sald›r›lar karfl›s›nda güçlü durabilmenin vazgeçilmez gereklili¤i olan, yeni istihdam flekillerine göre yeni örgütlenme yön-
6-19 Ekim 2006 temleri gelifltirmek emekçilere ve topluma örgütlülü¤ün ihtiyac›n› kavratmak, öncülük yapmak, güven vermek gibi gündemimize bundan önce al›nmas› gereken ve as›l bu nedenler üzerinden yap›lmas› daha acil olan ihtiyaçlar vard›r. Bunlardan en önemlisi, yeni örgütlenme modellerinin gelifltirilmesidir. Di¤eri tüm emekçilerin tüm haklar›n› ellerinden alan ve flu an fiili olarak hemen hemen tüm maddeleri ile uygulanan KPRR’ (Kamu Personel Rejimi Reformu)dur. Söz konusu yasa, çal›flma hayat›n› alt üst etmifltir. ‹fl ve sosyal güvenceyi ortadan kald›rm›fl, bunun sonucu olarak çal›flma alan›n› ve bunun dolayl› sonucu yaflam›n her alan›n› kurals›z esnek ve belirsiz k›lm›flt›r. Yeni istihdam flekli olan ücretli, sözleflmeli tafleron, gündelikçi, dönemlik, mevsimlik gibi çal›flma flekilleri ile örgütlülük yerine bireysellik, rekabet, etik olmayan (halk deyimiyle adam kay›rmac›l›k, yalakal›k, ikiyüzlülük gammazlama, ispiyonculuk gibi) kiflilikler desteklenmekte, toplumda örgütsüzlük, güvensizlik, korku, sinmifllik bireysellik hâkim k›l›nmaktad›r. Bu sald›r›lar›n önüne örgütlü yaflam›n ortak iradesi ve kat›l›mc› yönüyle geçilebilir. Bunun yap›lma yol ve yöntemleri bize miras olan temellerimizde mevcuttur. Sadece bu gelene¤in güncellefltirilerek s›n›f bilimi yol göstericili¤inde de¤iflen sald›r› ve fliddet politikalar›na karfl› durabilecek örgütlü güce dönüfltürülmesi gerekmektedir. Toplumsal muhalefet ve çal›flanlar›n ortak örgütlenmesi ile di¤er demokratik mücadele alanlar›n›n ortak gücünü örgütlemek uzun vadede örgütlenme politikam›z›n hedefi olmakla beraber yak›n süreçte esas amac›m›z ifl kolu örgütlenmelerine yo¤unlaflarak emekçilerin güvenini yeniden hak etmenin örgütlü mücadelesinin aktif yürütücüsü olal›m. Tüm DDSB’liler emekçilerin mesleki ve ortak örgütlenmelerinin y›lmaz mücadelecileri olman›n görev ve sorumlulu¤unu s›n›f bilinciyle kuflan›p öncüsü olal›m. (ÇUKUROVA DDSB)
30
6-19 Ekim 2006
‹flçi-köylü’den SINIF SAVAfiIMININ HER ALANINDA MÜCADELE VE D‹REN‹fi GELENE⁄‹ YARATALIM! Son dönemlerde devletin artan sald›r›lar› karfl›s›nda bir yandan “Birlik-mücadele-zafer” fliar›yla devrimci direnifli örmek gerekirken; di¤er yandan da bu direnifli genifl kesimlere mal ederek, sald›r›n›n asl›nda tüm halk kesimlerine yöneldi¤inin propagandas›n› yapmak önemlidir. Son dönem ESP, At›l›m vb. devrimci kurumlara yönelik geliflmelerle birlikte ayyuka ç›kan sald›r›lar›n uzun bir dönemdir ipuçlar›n›n verildi¤ini söylemek abart›l› ve yanl›fl bir yaklafl›m olmaz. Trabzon’da TAYAD’l›lara yönelik olarak bafllayan, Adapazar› vb. illerde Kürtlere yönelik geliflen ulusal harekete ve devrimcilere karfl› yo¤unlaflan linç sald›r›lar›, gözalt› ve tutuklama terörü henüz haf›zalar›m›zdaki yeri taze olan geliflmelerdir. Son birkaç ayd›r yeni Terörle Mücadele Yasas› çerçevesinde yeniden ve daha kapsaml› güncellefltirilen sald›r›lar uygulanmaya konuldu. Egemenler, yaflad›klar› krizin bir sonucu olarak eski bildik yöntemleri devreye soksalar da bunlar›n baz›lar›n›n art›k eskidi¤i de bu süreçte ortaya ç›kt›. Y›llard›r halk›n afyonu haline getirilen asker cenazelerinin dahi eski etkiyi yaratmamas›, çocu¤unu kaybeden ailelerin, “hangi politikac›n›n, generalin çocu¤u öldü” sorular›na Erdo¤an’›n adeta “elbette ölecekler” anlam›na gelen “askerlik yan gelip yatmak demek de¤ildir” fleklinde yan›t vermesi önemlidir. Üstelik Erdo¤an’›n bu ç›k›fl›na ra¤men, tepkilerin dönmemesi ve “benim o¤lum hangi ülkenin düflman askeri ile savaflt› ki flehit oldu?” sorular› ile devam etmesi, y›llar›n afyonu olan “flehitlik” demagojisinin art›k eskisi gibi tutmad›¤›n› gösteriyor.
Yine tüm bunlar›n yan›nda failleri belli olmas›na ra¤men, sorumlular›n bir türlü bulunamad›¤› Diyarbak›r sald›r›s›n›n ard›ndan yaflanan geliflmeler, devletin aflil topu¤u olan Kürt “sorunu” noktas›na bak›fl›n› ve çözüm yöntemini aç›kça göstermektedir. 9 Kas›m 2005 tarihinde fiemdinli’de Umut Kitapevi’ne yönelik sald›r› düzenleyen ve o günün Kara Kuvvetleri Komutan›, bugünün ise Genelkurmay Baflkan› taraf›ndan “iyi çocuk”lar olarak sahiplenilen katillerin flimdi de Diyarbak›r’da ortaya ç›kt›¤›n› görüyoruz. Tam da ABD’nin atad›¤› “PKK ile Mücadele Koordinatörü”nün “terör”ü çözmek için bölgeye geldi¤i bir süreçte yaflanan bu katliam, ABD, iflbirlikçileri ve uflaklar›n›n Kürt sorununu nas›l “çözeceklerinin” bir ilan› durumundad›r. Ard›ndan ‹stanbul’da ve Türkiye’nin birçok ilinde ESP, At›l›m ve daha birçok devrimci kuruma yönelik sald›r›lar›n Kara Kuvvetleri Komutan› Baflbu¤’un, “bütün teröristler yok olana kadar savaflaca¤›z” sözlerinin ertesinde uygulanmaya konulmas› bir tesadüf de¤ildir. Ancak flu da bir gerçek ki, devletin gelifltirdi¤i yeni sald›r› dalgas›na ra¤men, emekçi halk›m›z›n toplumsal tepkisi yükselme yönündedir. Örne¤in, devletin flovenizmi bilinçli olarak körükledi¤i Karadeniz’de geçti¤imiz haftalarda örgütlenen f›nd›k üreticilerinin eylemi, önemli bir mesajd›r. Yine bunun gibi birçok örnek vermek mümkündür. Bu kendili¤inden tepkilerin ve da¤›n›k direnifllerin devrimci dinamiklerle birleflmesi ve direkt kendilerine yönelmesi egemenlerin en büyük korkular›ndan biridir. Bizler, bugün s›n›f savafl›m›n›n her alan›nda parçal›, da¤›n›k, zay›f olarak
58
sürdürülen mücadele ve direnifllere kal›c›l›k, süreklilik kazand›rmak ve onlar› örgütlemek gibi bir görevle karfl› karfl›yay›z. Bunu yaratmak için s›n›f savafl›m›n›n farkl› alanlar›ndaki geliflmeleri çözümleyerek, do¤ru bir bak›fl aç›s› ve devrimci bir anlay›fl kazand›r›lmal›d›r. Do¤ru bir mücadele çizgisi, sa¤lam bir örgütlülük ve dayan›flma ruhu yarat›lmal› ve gelifltirilmelidir. Ancak, bunlar baflar›ld›kça s›n›f savafl›m›n›n her alan›nda süreklilik sa¤lan›r, köklü ve kal›c› bir gelenek yarat›labilir. S›n›f savafl›m›n›n her alan›nda mücadele ve direnifl gelene¤i yaratmak demek, toplumun farkl› kesimlerinde kesintili, parçal›, da¤›n›k, zay›f ve örgütsüz olarak devam eden mücadelenin ihtiyaçlar›na, ileri sürülen taleplerine yan›t olacak analiz, çözümleme, düflüncenin, prati¤in örgütlenmesi demektir. Herhangi bir alanda mücadele ve direnifl gelene¤inden bahsediliyorsa orada, kapsaml› ve bilimsel bir inceleme ve çözümlemeden, do¤ru bir anlay›fl›n oluflturulmas›ndan, bunun üzerinde yükselen do¤ru bir mücadele çizgisinden ve kal›c› sa¤lam bir örgütün yarat›lmas›ndan bahsediliyor demektir. Ancak bugün aç›s›ndan s›n›f savafl›m›n›n her alan›nda yeterince do¤ru ve bilimsel bir analizin, kapsaml› bir çözümlemenin yap›lamad›¤›, do¤ru bir kavray›fl ve bilincin oluflturulamad›¤› ve buna uygun bir mücadele çizgisinin ve sa¤lam örgütlülüklerinin yarat›l›p, sürekli hale getirilemedi¤i gibi bir gerçek karfl›m›zda durmaktad›r. S›n›f savafl›m›n sorunlar›na, geliflimine, s›k›nt›lar›na yan›t olmak, ona önderlik etmek vb. noktalarda yaflanan t›kan›kl›k devletin sald›r›lar› karfl›s›nda daha güçsüz bir pozisyona düflmeyi beraberinde getirmektedir. S›n›f savafl›m›n›n geçmifl geliflim sürecine bak›ld›¤›nda iflkence ve zindanlarda, tutsak analar›n›n, yak›nlar›n›n direnifl ve mücadelesinde ve k›smi ve lokal düzeyde iflçi s›n›f› ve kesintiye u¤rayan ö¤renci gençlik alan›nda devrimci dayan›flma temelinde bir mücadele ve direnifl gelene¤i yarat›lmaya çal›fl›ld›¤›n› görmek gerekmektedir. Son dönem s›n›f mücade-
lesi sürecine bak›ld›¤›nda demokrasi mücadelesinde, hak ve özgürlüklerin sahiplenilmesi-savunulmas› mücadelesinde, semtlerde, anti-emperyalist ve iflgal karfl›t› mücadelede, köylülerin taban fiyatlar› vb. talebine yan›t olacak, devrimci dayan›flma noktas›nda birçok eylem ve direniflin yafland›¤› görülmektedir. Olumluluklar›n olumsuzluklar›n, ileri ile gerinin iç içe ve karfl› karfl›ya mücadele içinde oldu¤u bir süreç olarak de¤erlendirebilece¤imiz bu dönemde, devletin sald›r›lar› karfl›s›ndaki birlikte durufl oldukça önemlidir. Bugün sald›r›lar karfl›s›nda elimizden al›nmak istenen kan can bedeli kazan›lan demokratik ve meflru haklar›m›d›r. fiuras› aç›k ki, bu kazan›mlar sadece ve sadece direniflle elde edilmifltir. Yüksek bir emek, ileri bilinç ve kararl›l›kla kazan›lan bu haklar devletin sald›r›s› alt›ndad›r. Tüm bu sald›r›lar karfl›s›nda direnifl ve mücadele gelene¤i yaratma ve gelifltirme koflullar› dünden daha fazlad›r. ‹flçilere, emekçilere, köylülere, küçük esnaflara, ö¤rencilere, demokratlara, yurtseverlere ve devrimcilere yönelik olarak gelifltirilen ve yo¤unlaflarak artan ekonomik-demokratik-politik sald›r›lar ayn› merkezli sömürü ve bask› mekanizmas›ndan kaynaklanmaktad›r. ‹flçi s›n›f›n›n, kamu emekçilerinin, köylülerin, ö¤rencilerin, esnaflar›n tümü emperyalistkapitalist sistemin komprador uflaklar›na uygulatt›klar› özellefltirme, sendikas›zlaflt›rma, iflsizlefltirme, ifl güvencesinin ortadan kald›r›lmas›, ücretlerin düflürülmesi gibi sosyal haklar›n gasplar›na maruz kalmaktad›r. Bu sald›r›lar sonucu birlikte ortak hareket etme, dayan›flma içinde bulunarak mücadele ve direnifller örgütlenmenin zemini dünden daha fazlad›r. K›sacas›, her alanda köklü kal›c› bir mücadele ve direnifl gelene¤i yarat›lamad›kça tek tek alanlarda yürütülen zay›f ve güçsüz mücadele geliflim ve ilerleme gösteremeyecek; kendi içinde yaflad›klar› sorunlar› aflamayacakt›r. Birlikte ve ortak mücadele örgütlendikçe s›n›f düflmanlar›na geri ad›m att›r›l›r, öne sürülen talepler kabul ettirilebilir.
Evita Tekstil’de direnifl fiiflli’de bulunan Evita Tekstil Afi’de çal›flan 70 iflçi, patron taraf›ndan “Performans›n›z yeterli de¤il” gerekçesiyle iflten ç›kar›ld›. ‹flten ç›kar›lmalar›n›n as›l gerekçelerinin performans yetersizli¤i ile ilgili olmad›¤›n› belirten Tekstil-Sen’e üye iflçiler, fabrika önünde 25 Eylül tarihinde biraraya gelerek eylem yapt›. ‹flçilerin açt›¤› “Sendika hakk›m›z engellenemez”, “Kurtulufl yok tek bafl›na ya hep beraber ya hiç birimiz” yaz›l› dövizler dikkat çekti. ‹flçiler ad›na aç›klama yapan Tekstil-Sen Örgütlenme Uzman› Behican Taflk›ran, iflçilerin sendikal› olmas› nedeniyle ifllerinden ç›kar›ld›klar›n› belirterek, “Sendikal› olmak, Anayasal hakt›r. Evita patronu hiçbir hukuk tan›madan, ‘terörist sendika’ diye sürekli hakaret ve tehditlerle sendikal örgütlülü¤ü da¤›tmak için iflçileri kap›
d›flar› etti. Biz, demokratik mücadelemizi vermeye devam edece¤iz” diye konufltu. ‹flçiler ayr›ca 27 Eylül tarihinde yapt›klar› aç›klamada da, tutuklanan Tekstil-Sen Genel Baflkan› Ayfle Yumli Yeter’in serbest b›rak›lmas›n› istedi. fiiflli Bomanti Plaza önünde biraraya gelen iflçiler, iflten ç›kar›lmalar›n› protesto etti. “Yaflas›n Evita direniflimizGenel Baflkan›m›z Ayfle Yeter serbest b›rak›ls›n” yaz›l› pankart açan iflçiler ad›na aç›klama yapan Tekstil-Sen E¤itim Uzman› Behican Taflk›ran, iflçilerin kovulmas›n›n as›l nedeninin sendikaya üye olmalar› oldu¤unu söyledi. Hiçbir bask›n›n kendilerini y›ld›rmayaca¤›n› belirten Taflk›ran, “‹ki gün önce gözalt›na al›narak tutuklanan baflkan›m›z Ayfle Yumli Yeter’in derhal serbest b›rak›lmas›n› istiyoruz” dedi. (‹stanbul)
31
58 Deveye sormufllar “boynun neden e¤ri” diye, o da “nerem do¤ru ki?” demifl. TC devletininki de bu misal. Her taraf› e¤ilmifl, bükülmüfl, dökülüyor. Hükümet yetkilileri, devlet görevlileri, yani sistemin sözcüleri ne kadar do¤ruluktan, dürüstlükten, refah düzeyinden, ekonomik ve siyasi istikrardan bahsetse de, asl›nda bu söylemleri tersinden okumak gerekiyor. Bozuk düzende sa¤lam çark olur mu? ‹flçiden, köylüden, emekçiden yana olmayan hiçbir sistem, ne düzgün iflleyebilir, ne de ilelebet ayakta kalabilir. Bu sistem de, halk›n sömürüsü ve talan› üzerine kurulmufl oldu¤u için ve emperyalist efendilerine ülkeyi peflkefl çekip, memnun edebilmek için halka daha fazla açl›k, daha fazla yoksulluk dayatmaktad›r. T›pk› emperyalizme ba¤›ml›, onun güdümündeki di¤er yar›-sömürge ülkeler gibi, Türkiye’nin de “ba¤›ms›z” politikalar›, emperyalizmin istedi¤i, daha fazla sömürü ve daha fazla ba¤›ml›l›k politikalar› oldu¤u için sürekli bir istikrar beklemek ya da halk›n refah düzeyinin artmas›n›, halk›n ç›kar›na yasalar ve düzenlemeler beklemek de hayal olur.
Okul kap›lar› yoksullara kapal›! Her kurulan hükümet gibi AKP hükümeti de emperyalizme ve ülkemizdeki yerli komprador burjuvaziye hizmette ve uflakl›kta kusur etmeyece¤i sözünü vermifl, yapt›¤› düzenlemeler, ç›kartt›¤› yasalarla bu teminat›n› sunmufltur. Konumuz gere¤i bunlara girmeyece¤iz, sadece e¤itim alan›nda son dönemde ç›kar›lan ve ç›kar›lmas› planlanan birkaç yasa ve yasa tasar›s›na de¤inece¤iz. ‹ktidara geldiklerinin hemen arifesinde 2003 y›l›nda e¤itim alan›nda yapacaklar›na dair teminat veren Baflbakan R.Tayyip Erdo¤an “Biz istiyoruz ki, devlet yavafl yavafl e¤itimden çekilsin bu ifl tamamen özel sektöre b›rak›ls›n” (22.07.2003/Milliyet) demifltir. ‹flte bugün de bunun ad›m ad›m nas›l hayata geçirildi¤ini görüyoruz. Birkaç örnek verelim; Öncelikle belirtelim ki; her toplumsal sistem kendi e¤itim ilkelerini yarat›r. Türkiye’de de e¤itim komprador burjuvazinin ç›karlar›na hizmet etmektedir. TC Anayasas›’na göre e¤itim bir hakt›r. Yani Anayasa’ya göre bütün halk›n e¤itimi devletin görevidir ve paras›z olmas› gerekir. Önceden befl y›l flu an ise sekiz y›l olan ilkö¤retim ise zorunludur. Ancak flu yaflanan bir gerçek ki, ülkemizde okul ça¤›na gelmifl milyonlarca çocuk, okul yüzü görmemekte ve devlet okullar›na ayr›lan ödenekler her geçen gün daha da k›s›lmaktad›r. Devlet okullar›nda katk› pay›, kay›t paras›, ba¤›fl, malzeme paras›, spor paras›, karne paras› vs. soygun artarken bir de buna ö¤rencinin defter, kitap, k›yafet, servis vs. paralar› eklenmekte ve birçok velinin s›rt›na kald›ramayaca¤› bir yük y›k›lmaktad›r. Di¤er taraftan da özel okullar›n, dershanelerin say›lar› h›zla artmakta, devlet taraf›ndan yap›lan teflviklerle artma zemini daha da h›zland›r›lmaktad›r. Ö¤renciler de her geçen gün daha adaletsiz bir yar›fl›n içine sokulmaktad›r. Yine insana ikiyüzlülü¤ün de bu kadar› olur dedirten örnekler bulmak zor de¤ildir. Bir taraftan “Haydi k›zlar okula” kampanyalar› yürütülürken, çocu¤unu okula gönderemeyen velilere cezalar ya¤d›r›l›rken, okul ça¤›nda boyac›l›k yapan, mendil satan çocuklar toplan›p çal›flmalar› yasaklan›rken; di¤er taraftan ise e¤itimi her geçen gün daha da paral› hale getirerek bu çocuklar›n surat›na okul kap›lar› kapat›lmaktad›r. Uluslararas› Çal›flma Örgütü (‹LO)’nün raporuna göre Türkiye’de çal›flma yafl› alt›ya kadar düflmüfl durumdad›r. Ve zorunlu ilkö¤retim dönemi gere¤i okulda olmas› gereken 7–14 yafl aras› çocuk iflçilerin say›s› 1 milyon 620 bin ci-
Sözleflmeli ö¤renciler gelece¤ini kazanmaya çal›fl›yor var›ndad›r. Bu kadar çocuk okul s›ralar›nda olmas› gerekirken; sokaklarda mendil sat›p, boyac›l›k yap›yorsa, sanayilerde ç›rakl›k, tu¤la fabrikalar›nda, mobilya atölyelerinde iflçilik, pamuk tarlalar›nda ›rgatl›k yap›yorsa; bunu ne devletin e¤itim politikalar›ndan ba¤›ms›z düflünebiliriz ne de istihdam politikalar›ndan. Emperyalizme ba¤›ml›l›k sonucu iç ve d›fl borç bata¤›nda batm›fl bir ülkede, bütçe buralara ak›t›l›p yat›r›ma % 7’lik bir pay ayr›l›rken, bu % 7’nin de içinden e¤itime ayr›lan pay› var›n siz hesaplay›n. Ki bunun % 2’yi bile bulmad›¤› muhakkak.
Özel okullar›n vergileri düflürülüyor Bu kadar e¤itime kazand›r›lmas› gereken çocuk varken, devlet okullar› bak›ms›zl›ktan, hizmetsizlikten dökülürken yine son süreçte bir kez daha teflhir olduklar›n› kendilerine yani devlete “emanet” edilen kimsesiz çocuklar›n yaflad›¤› yurtlar dökülürken elini onlara de¤il, burjuvaziye, zenginlere uzatmaktad›r. Bunun son örneklerinden biri de, Ekim ay›nda Bakanlar Kurulu’nda imzaya aç›lan, yasa tasar›s› önerisiyle de¤ifltirilmek istenen 625 say›l› Özel Okullar Yasas›’d›r. Tasar›ya göre özel okullar›n elektrik, su, do¤algaz giderlerinde indirime gidilerek devlet okullar›ndaki tarifeden uygulanacak. Ailelere de düflük faizlerle kredi verilecek. Yine devlet bütçesinden 10 bin ö¤renci özel okullara gönderilmek isteniyor. Devlet özel okullara zaten arsa, bina tahsisi yap›yor, kredi teflvikleri sunuyor ve e¤itime sundu¤u “katk›lar›ndan” dolay› vergilerinden düflüyor. Bunlar yetmiyormufl gibi yeni teflvikler yap›lmak istenmesi devletin gerçek niyetini ve kimin devleti oldu¤unu göstermektedir. Devlet okullar›nda, odun-kömür ödene¤inin k›s›lmas›, hizmetli, bak›m, onar›m ödeneklerinin kesilmesi, ö¤retmen aç›klar›, zorla al›nan “ba¤›fllar” ve götürülmeyen hizmetler artarken; (bu noktada CNN’den al›nan bir araflt›rma verilerine göre devlet okullar›ndan “574 okulda su yok”, “2600’ünde tuvalet yok” ve yine gerçe¤in yaflananlar›n çok küçük bir bölümünün yans›t›ld›¤› devlet yurtlar›nda “son 5 y›lda 478 taciz ve istismar davas›” aç›lm›fl) bunlar yok say›l›p özel okullara teflvik yap›lmaktad›r. Yüzlerce köyde okul yokken ve buralardaki çocuklar okuyabilmek için karda-çamurda çevre köy ve ilçelere okula gitmeye çal›fl›rken/gidemezken devlet buralara okul yapt›rmak yerine ya da daha fazla ö¤rencinin yararlanabilece¤i paras›z okullar› yapt›rmak yerine bu paralarla devlet bütçesinden özel okullara ö¤renci gönderiyor. Buradaki niyetin halka, halk›n çocuklar›na e¤itim hizmeti sunmak olmad›¤›; tam tersine hem kendi yandafllar›n›n, burjuvazinin kesesini doldurmak hem de özel okullarda sermayenin ihtiyaçlar›na yönelik elemanlar yetifltirmek oldu¤u görülecektir. ‹lginçtir ki! Devlet zenginlerin gitti¤i özel okullarda vergi indirimine gitmeyi planlarken 2006 bütçesinde de halktan al›nacak vergilerde büyük art›fllar yapmay› planl›yor. Devlet, e¤itimi s›rt›nda yük olarak görme ve bu “kamburdan” kurtulmak için özel sektöre devretme anlay›fl› gere¤i, bunu her f›rsatta dile getirip, halka umutmufl gibi göstermeye çal›fl›-
yor. Malatya’da küçücük bedenlere uygulanan dayak ve iflkence skandal› bir kez daha a盤a ç›k›p teflhir olduklar›nda bile; halktan gelen tepkiler üzerine “bunlar münferit olaylar” aç›klamalar› yap›p, yaflananlardan habersizlermifl gibi timsah gözyafllar› dökerken “gönüllü kurulufllar› devreye sokaca¤›z” diyerek halka tek çözüm özel sektörmüfl mesaj› vermeye çal›flmakta ve kendi sorumluluklar›n› da meçhul adreslere havale etmektedirler. Ve gerçek niyetlerini de bir kez daha sergilemektedirler. Yukar›da bahsetti¤imiz e¤itimin daha fazla paral› hale getirilmesinin ürünlerinden biri de “sözleflmeli ö¤renci” anlay›fl›. Milli E¤itim Bakan› Hüseyin Çelik sözleflmeye iliflkin bir genelge yay›nlad› ve genelgeyi, kullanma k›lavuzu ile birlikte bütün okullara gönderdi. Sözleflme bu
y›ldan itibaren ilkö¤retim ve ortaö¤retim (liseler) okullar›nda uygulanmaya bafllayacak. Bundan sonra her y›l kay›t döneminde ö¤renci ve velisine imzalatt›r›lacak sözleflmeye göre ö¤rencinin sorumluluklar› flöyle; -Okulda bulunan kiflilerin haklar›na ve kiflisel farkl›l›klar›na sayg› gösterece¤im, -Ders d›fl› etkinliklere kat›lacak ve bu etkinliklerden en iyi flekilde yararlanaca¤›m, -Okul kurallar›na uyaca¤›m, -Okul yönetimine (fikir, elefltiri, öneri ve çal›flmalar›mla) katk›da bulunaca¤›m, -Arkadafllar›ma, ö¤retmenlerime ve tüm okul çal›flanlar›na sayg›l› davranaca¤›m, -Hiçbir flekilde kaba kuvvete ve bask›ya baflvurmayaca¤›m. Yine sözleflmede ö¤renciler “okul bahçesinde bulunan bitkileri ayda bir kez sulayacaklar›, okulun panolar›na yaz› ve foto¤raflarla katk›da bulunacaklar›, okulda düzenlenecek seminer ve toplant›lara gelen konuklara rehberlik edecekleri gibi hükümleri de kabul ediyor. Velilerin sorumluluklar› ise flöyle; -Çocu¤umun her gün okula zaman›nda, ö¤renmeye haz›r, okulun k›l›k-k›yafetine uygun bir flekilde gitmesine yard›mc› olaca¤›m, -Okulun, ö¤renciler için düzenleyece¤i ders d›fl› etkinliklerden en az iki tanesinde görev alaca¤›m, -Okulun duyuru ve yay›nlar›n› takip edece¤im, -Bilgi edinmek ve toplamak amac›yla gönderilen her tür anket ve formu doldurup zaman›nda geri gönderece¤im, -Okul geliflim yönetim ekibi ve okul aile
6-19 Ekim 2006 birli¤i seminerlerine ve toplant›lar›na kat›laca¤›m, -‹htiyaç duydu¤unda çocu¤umun ödevlerine katk› sa¤layaca¤›m, gerekli aç›klamalar› yapaca¤›m, ancak kendi yapmas› gereken ödevleri asla yapmayaca¤›m, -Çocu¤umun disiplin kurallar›na uymas› için gerekli önlemleri alaca¤›m, -Çocu¤umun ruhsal ve fiziksel durumundaki de¤iflmeler hakk›nda okulu zaman›nda bilgilendirece¤im. Sözleflme, ö¤renci ve veliye bu kadar sorumluluk yüklerken, okul idarelerinin “toplumdan ve çevreden sayg›, destek görme, okulda al›nan kararlara ve okulun kurallar›na uyulmas›n› isteme hakk›” bulunuyor. Yani okulun görev ve sorumluluklar› yok, sadece isteme hakk› var. Bu durum bile gösteriyor ki, böylesi bir sözleflme ile devlet kendi ve okul idareleri üzerindeki görev ve sorumluluklar›n› ö¤renci ve veliye yüklüyor. Maddeler bir bütün de¤erlendirildi¤inde anlafl›l›yor ki amaç; bilimsel düflünceye sahip, düflünen, araflt›ran, üreten bir nesil yetifltirmek de¤il, sadece okur-yazar olan ama düflünmeyen, sorgulamayan, koyun misali her yere sürülebilen bir nesil yetifltirmek. ‘Tek tiplefltirip’, ‘hizaya’ getirmek için de böylesi bir sözleflme ile sopas›n› hep ö¤renci ve velinin tepesinde sallayabilecek. Ö¤rencilerin en demokratik taleplerinde dahi soruflturmalar aç›p, disiplin cezalar› veren idarelerin okullardan uzaklaflt›r›l›p atmalar› daha da kolaylaflm›fl olacak. Gerekçe de haz›r zaten “sözleflmeye uymad›n›z.” Sonuç itibar› ile bu genelge ö¤rencileri daha fazla bask› alt›na almay›, daha fazla tek tip bireyler yaratmay› ve sindirip, susturmay› hedeflemektedir. Sonuç olarak; baflta da belirtti¤imiz gibi her toplumsal sistem kendi e¤itim sistemini yarat›r. Türkiye’de de e¤itim sisteminin en bafl›ndan beri komprador burjuvazi ve toprak a¤alar› devletinin ç›karlar›na göre düzenlendi¤i bir gerçek. Sistem de¤iflmedi¤i müddetçe de bu gerçeklik özünü hep korusa da, iflçi ve emekçi halk›n mücadelesine paralel ve yine içinden geçilen siyasi evrelere göre kimi haklar kazan›mlar elde edilebilece¤i gibi, kimi hak ve kazan›mlar da gasp edilebilmektedir. T›pk› Ekim Devrimi’yle bafllay›p bir döneme damgas›n› vuran dünya devrimler dalgas› sonras›nda emperyalistlerin korkuyla sar›ld›klar› “sosyal devlet” anlay›fl› gere¤i yöneldi¤i “devletçi” politikalarla, yap›lan düzenleme ve kazan›lan haklar›n emperyalizmin girdi¤i yeni kriz gere¤i serbest piyasa ekonomisine geçmesiyle e¤itim de dahil her fleyin serbest piyasa kurallar›na göre flekillendirilmesi gibi. Ülkemize bakt›¤›m›zda da özellikle bu neoliberal politikalar›n uygulanmaya baflland›¤› ya da h›z kazand›¤› süreç olarak de¤erlendirilen ‘80 sonras› süreçle birlikte e¤itimde oldu¤u gibi bir dizi sosyal hak gasp edilip, özellefltirildi ya da özellefltirme kapsam›na al›nd› ve serbest piyasaya göre flekillendirildi, flekillendirilmeye de devam ediliyor. E¤itimin nas›l ad›m ad›m paral› hale getirildi¤i, h›zla artan özel okullar›n, dershanelerin say›lar›na bak›ld›¤›nda bile görülür. Zira, art›k ilkö¤retim sürecinden itibaren -devlet okullar›na bile gitse- iyi bir dershane tezgah›ndan geçmeyen ö¤renci s›nav kazanamaz hale getirilmifltir. Bunun sonuçlar›n› da bu ‘tezgâhlardan’ geçmemifl olup da s›navlarda s›f›r çeken yoksul halk›m›z›n çocuklar›nda görüyoruz. Bugün e¤itimin, okullar›n kap›lar›n› halk›m›z›n çocuklar›na kapatanlar; milyonlar›n gözleri çürümüfl düzenlerini görmesin, dilleri konuflmas›n, hakk› olan› istemesin, isyan›n› hayk›rmas›n, elleri gelece¤i kavramas›n istiyorlar. Ama bütün çabalar› bofluna, halk›m›z›n evlatlar› zulmü görüyor daha da görecek, isyan›n› hayk›r›p, özgür gelece¤i elleriyle yaratacak.
ÖZGÜR GELECEK YOLUNDA
işçi-köylü B‹Z HALKIZ GELECEK ELLER‹M‹ZDED‹R
UMUT YAYIMCILIK VE BASIM SANAY‹ LTD. fiT‹ Yönetim yeri: Gureba Hüseyin A¤a Mah. ‹mam Murat Sok. No:14/1 Aksaray-Fatih/‹STANBUL. Tel: (0212) 521 34 30, 531 48 53 FAKS: (0212)621 61 33 Sahibi ve Yaz›iflleri Müdürü: Numan BOZER Bask›: Gün Matbaac›l›k Beflyol Mah. Telsizler Mevkii Akasya Sk. No:23/A K.Çekmece/‹stanbul Tel: 0212 426 63 30-580 63 80 Genel Da¤›t›m: YAY-SAT @mail: umutyayimcilik@superonline.com @mail: umutyayimcilik@ttnet.net.tr
BÜROLAR ➧ KARTAL: HAMAM SOK. DEM‹RL‹ ‹fiHANI NO: 57/14 KARTAL, TELEFAKS: (0216) 306 16 02 Cep: 0 544 521 34 30 ➧ ANKARA: TUNA CAD. ÇANAKÇI ‹fiHANI NO:11 KAT:3 DA‹RE:32 ÇANKAYA TEL: (0312) 432 23 01 Cep: 0 535 562 33 72 ➧ ‹ZM‹R: 856 SOKAK, NO:48/203 KEMERALTI KONAK, TELEFAKS: (0232) 441 93 09 Cep: 0535 310 31 84 ➧ MALATYA: DABAKHANE MAHALLES‹, BOZTEPE CAD., BABACAN ‹fiHANI NO:9 KAT:1/16 MALATYA TEL: (0422) 325 78 13 Cep: 0536 697 94 19 ➧ ERZ‹NCAN: ORDU CAD. ORDU ‹fiHANI KAT:3 TEL: 0 446 223 67 18 ➧ BURSA: SELÇUK HATUN MAH. ÜNLÜ CAD. SÖNMEZ ‹fi SARAYI KAT: 2 NO: 185 HEYKEL, TEL: (0224) 224 09 98 Cep: 0 536 613 81 98 ➧ SAMSUN: KALE MAH., YUSUF KEFEL‹ ‹fiHANI, KAT: 6 NO: 9 , TEL: (0362) 435 64 57 Cep: 0 537 597 69 84 ➧ MERS‹N: ÇANKAYA MAH. S‹L‹FKE CAD. ÜZÜM ‹fiHANI KAT :1 NO: 47 MERS‹N ➧ AVRUPA MERKEZ BÜRO: WESELER STR 93 47169 DUISBURG-DEUTSCHLAND TEL: 0049 203 40 60 958 FAKS: 0049 203 40 60 959
“Gaye”leri devrimcileri teslim almakt›r! ALAMAYACAKLAR!
At›l›m gazetesi, ESP ve Özgür Radyo’ya “Gaye” operasyonu ile sald›ran egemenler bu sald›r›lar s›ras›nda yaklafl›k 70 kifliyi tutuklad›. 21 Eylül Perflembe günü saat 17:00 s›ralar›nda At›l›m gazetesinin merkez bürosu da dahil olmak üzere bürolar›, ESP bürolar›, Özgür Radyo merkezi, SGD merkezi, Sanat ve Hayat dergisinin bürosu, Limter-‹fl ve Tekstil-Sen bürolar› TMfi ekiplerince “arama” ad› alt›nda bas›ld›. Toplam 7 saat süren sald›r›larda toplam 91 devrimci gözalt›na al›nd›. Bunlardan 5’i olay akflam› serbest b›rak›l›rken 86 kifli ise gözalt›nda tutuldu. Olaya iliflkin bir araya gelen devrimci, demokrat ve yurtsever kurumlar sald›r›ya iliflkin 22 Eylül Cuma günü ‹HD’de aç›klama yapt›. ‹HD ad›na konuflan Hürriyet fiener, halen 86 devrimcinin gözalt›nda oldu¤unu belirterek, bask›nlar s›ras›nda tüm araç-gereç ve arflivlere el konuldu¤unu belirtti. Yeni TMY’nin yürürlü¤e konulmas›yla beraber topluma yönelik sald›r›lar›n büyük oranda artt›¤›n›n alt›n› çizdi. Ard›ndan bas›lan kurumlar ad›na ortak bas›n metnini okuyan At›l›m Gazetesi Yaz›iflleri Müdürü Ahmet Yaman, yine ev ve mahalle bask›nlar›n›n oldu¤unu ifade ederek bunun sonucunda flu anda 86 kiflinin gözalt›nda oldu¤unu söyledi. Yap›lan uygulamay› Abdülhamit dönemlerinde uygulanan sansür metodlar›na benzeten ve hatta “aratm›yor” diyen Yaman, At›l›m emekçilerinin tutuklanmas›na iliflkin yap›lan protestonun bahane edilerek At›l›m’›n bir 15 günlük daha kapatma cezas› ald›¤›na dikkat çekerek “Büyükan›t’›n ‘yak›nda günlerini gösterece¤iz’ tehditlerini k›lavuz alanlar, özgürlükten yana tüm güçlere sald›r›yor” dedi. Bu sald›r›lar›n kendilerini y›ld›ramayaca¤›n› belirten Yaman, At›l›m Gazetesi’nin 12. y›l›n› kutlayaca¤› 8 Ekim tarihinde ise bu sald›r›lara karfl› “Abone ol, Abone bul” kampanyas› bafllatacaklar›n› aç›klad›. Ayr›ca Özgür Radyo ad›na yap›lan aç›klamada bask›n s›ras›nda bilgisayarlar, ajandalar, telefon defterleri, CD ve disketler, ses kay›t aletleri vb. yay›n için kullan›lan birçok araç-gerece el konuldu¤u belirtilerek “yay›n ya RTÜK karar› ile durdurulur ya da darbelerde darbeciler durdurur. Yap›lan sald›r›da özellikle yay›n›m›z›n durmas›n› sa¤layacak fleylere el konulmufltur” dedi. Ayr›ca aç›klamalardan sonra destek veren kurumlardan baz›lar› k›sa konuflmalar yapt›. Günefl Ajans’›n aranmas› s›ras›nda orada bulundu¤unu belirten avukat, arama izninin kendilerine gösterildi¤ini ancak bir örnek verilmedi¤ini, izinde gerekçe gösterilmedi¤ini ve böyle bir araman›n yasa d›fl› say›ld›¤›n›; ayr›ca el konan disket, CD ve bilgisayarlar›n tutana¤a “Örgütsel malzemeler, dokümanlar” olarak geçti¤ini ve bu yüzden tutana¤› imzalamad›klar›n› belirtti. Müvekkiller için TMfi’ye gittiklerini belirten avukatlar burada müvekkilleriyle görüfltürülmediklerini, savc› izni ile gözalt›na al›nanlar›n 24 saat avukatlar›yla görüflmelerinin yasakland›¤›n› söyledi. Ayr›ca aç›klamaya yukar›daki ku-
rumlar›n yan›s›ra DHP, Uluslararas› PEN, SDP, EHP, ‹HD, Al›nteri, Partizan, Aram Yay›nlar›, E¤itim-Sen, FHDD, Odak dergisi, ‹dil Kültür Merkezi, HÖC, TKM, PSAKD Esenler fiubesi ve BDSP gibi devrimci ve demokrat kurum ve kifliler de destek verdi.
ya gelen Limter-‹fl Sendikas› üyeleri bir bas›n aç›klamas› yaparak son dönem yaflanan sald›r›lar› protesto etti. “TMY terörüne son, gözalt›lar serbest b›rak›ls›n” pankart› açan kitle ad›na bas›n metnini Limter-‹fl Sendikas› E¤itim Uzman› Kamber Sayg›l› okudu.
Omuz omuza olunmal›
Gözalt› terörüne son!
23 Eylül Cumartesi günü ESP, gerçeklefltirilen sald›r›ya iliflkin bas›n aç›klamas› yapt›. Saat 12:30’da Befliktafl DGM önünde bir araya gelen ESP ve destek veren demokratik-devrimci kurumlar, burada sald›r›y› ve yeni TMY’yi protesto eden döviz ve pankartlar açarak eyleme bafllad›. Kitle ad›na konuflan Ersin Sedefo¤lu; faflist generallerin ve MGK’dan cesaret alan polisin iflçi, emekçi ve devrimcilere yönelik sald›r›lar›n› artt›rd›¤›n›, bununla da yetinmeyerek “ellerimiz ba¤l›, terörle(!) mücadelede geri kal›yoruz” diye yak›narak Toplumla Mücadele Yasas›’n›n daha da a¤›rlaflt›r›lmak istendi¤ini belirterek yeni TMY’nin yasallaflmas›yla uygulamalar›n›n birer birer ortaya ç›kmaya bafllad›¤›n› söyledi. Aç›klama s›ras›nda gözalt›na al›nanlar›n aileleri de k›sa konuflmalarla durumu teflhir etti. Limter-‹fl Sendikas› ad›na konuflan Kamber Sayg›l› Cem Dinç’in gözalt›na al›nmas›na iliflkin “Biz neden gözalt›na ald›¤›n› iyi biliyoruz, çünkü s›n›f sendikac›l›¤› yap›yordu, çünkü bir devrimciydi” dedi. Haber sonras›nda edindi¤imiz bilgiye göre Sayg›l› da TMfi’nin sald›r› s›ras›nda kulland›¤› listede ad› oldu¤u için gözalt›na al›nmak istendi, ancak iflçilerin sahiplenmesiyle kolluk güçleri geri ad›m att›. Aç›klamalardan sonra halay çeken kitle, burada akflam saatlerine kadar bekledi. Gün sonunda gözalt›lar savc›l›¤a ç›kart›l›rken 17 kifli tutukland›.
23 Eylül Pazar günü Kad›köy ‹skele Meydan›’nda bir araya gelen ESP’liler son dönemde yo¤unlaflan devlet sald›r›lar›n› protesto ettiler. Aç›klamay› kitle ad›na Gökhan Sofuo¤lu okudu. Sofuo¤lu, “her defas›nda demokrasiden söz edenlerin demokrasileri budur” dedi. Aç›klamaya, Partizan, BDSP, DHP, Al›nteri, EKD, SGD, DPG, Halkevleri, Ümraniye PSAD ve SDP destek verdi. (Kartal)
Güzellefltirme Derne¤i’ne de polis bask›n›! 22 Eylül günü 1 May›s Mahallesi’nde bulunan Güzellefltirme Derne¤i’nin polis taraf›ndan bas›lmas› protesto edildi. Ümraniye 1 May›s Mahallesi’nde bulunan Güzellefltirme Derne¤i’ne polis taraf›ndan yap›lan bask›n, dernek üyesi bir grup taraf›ndan Sa¤l›k Oca¤› önünde yap›lan eylemle protesto edildi. “Tutuklamalar, gözalt›lar, bask›lar bizi y›ld›ramaz” yaz›l› pankart açan kitle ad›na aç›klamay› Dernek Baflkan Yard›mc›s› Vedat Aslan okudu.
Limter-‹fl; “Susmad›k, susturamayacaklar!” 23 Eylül Cumartesi günü Tuzla ‹çmeler Tren ‹stasyonu’nda, bir ara-
Halklar›n Kardefllik ‹nisiyatifi’nden eylem Halklar›n Kardefllik ‹nisiyatifi, bir bilefleni olan ESP’ye yönelik sald›r›lar› protesto etmek için 26 Eylül Sal› günü Taksim tramvay dura¤›nda bir bas›n aç›klamas› gerçeklefltirdi. Aç›klamay› kitle ad›na Tuncay Kaya yapt›. Kaya; aç›klamaya “Egemenler ordusuyla, sermayesiyle bizi savafla davet ediyor, davetleri kabulümüzdür” diyerek bafllad›. Daha sonra ESP’den Ersin Sedefo¤lu “biz susmayaca¤›z, polisin komik komplolar›n› bofla ç›karaca¤›z” diyerek duyarl› bütün kesimleri sahip ç›kmaya ça¤›rd›.
Emek örgütleri yap›lan sald›r›lar› k›nad› 27 Eylül günü saat 12:00’de ise Nakliyat-‹fl Genel Merkezi, Belediye-‹fl ‹stanbul fiubeleri, Haber-‹fl ‹stanbul fiubesi, Deri-‹fl Tuzla fiubesi, Tüm Bel-Sen 1 ve 5 no’lu fiubeler ve Yol-‹fl ‹stanbul 1 No’lu fiube; Belediye-‹fl Sendikas›’nda bir bas›n aç›klamas› yaparak yap›lan sald›r›lar› k›nad›. Kurumlar ad›na bas›n aç›klamas›n› Belediye-‹fl 2 No’lu fiube Baflkan› Ha-
san Gülüm okudu. Aç›klamada bugün dayan›flma ve güç birli¤inin daha çok ihtiyaç oldu¤u vurguland›. Aç›klama “özellikle Tekstil-Sen Genel Baflkan› say›n Ayfle Yumli Yeter ve Limter-‹fl Baflkan› say›n Cem Dinç’in hiç zaman geçirilmeden görevlerinin bafl›na geçecek imkanlara kavuflturulmas› gerekti¤ini belirtiyoruz. Bu olaylar bizlere gösteriyor ve ö¤retiyor ki, daha çok örgütlenmeli, daha çok kenetlenmeliyiz. Ve daha çok direnmeliyiz” sözleriyle sona erdi. (‹stanbul-Kartal)
Gözalt›ndan ç›kanlardan aç›klama Demokratik kurumlara yap›lan sald›r›lar çerçevesinde ‹stanbul’da 26, tüm Türkiye’de 117 kifli gözalt›na al›nm›flt›. ‹stanbul’da 25 Eylül’de 13 kifli b›rak›l›rken 13 kifli de tutukland›. Gözalt›ndakiler Befliktafl’ta sorgulan›rken Kamber Sayg›l›, Serfinaz Göçmez ve Ali Haydar Kelefl de sokaktan gözalt›na al›nd›lar. B›rak›lanlardan EKD’den Gülay Boran, At›l›m çal›flan› Y›lmaz Koruk, ESP’den Ayd›n Nay›r, Abbas Duman, Özgür Gençlik çal›flan› ‹lden Dirini, Ayfle Koç ve Dayan›flma Gazetesi’nden Mustafa Altan ‹HD ‹stanbul fiubesi’nde bir bas›n aç›klamas› gerçeklefltirdi. Aç›klamada 8 ve 21 Eylül’de Türkiye çap›nda Gaye Operasyonu ad› alt›nda darbeyi aratmayacak bir operasyon geçirdiklerini, bu operasyonda 117 kiflinin gözalt›na al›nd›¤›n› ve 47 kiflinin tutukland›¤›n›, 4 gün boyunca gözalt›nda sürekli tehdit, psikolojik bask› ve kaba daya¤a maruz kald›klar›n› anlatt›lar. Gözalt› süresince dosyaya gizlilik karar› konuldu¤u için kendilerine hiç aç›klama yap›lmad›¤›n› belirtirlerken, savc›n›nsa; “At›l›m’›n MLKP’nin gazetesi oldu¤unu biliyor muydun, biliyorsan neden çal›fl›yorsun?”, “sen MLKP’nin silahl› kanad›nda yer al›yormuflsun”, “hücre evinde kimli¤in bulunmufl”, “örgüt listesinde ismin geçiyormufl” gibi komik sorular sordu¤unu ve bunlar› gerekçe olarak gösterdi¤ini belirttiler. Gözalt›ndan ç›kanlar ülke genelinde birçok sald›r›lar›n, iflsizli¤in açl›¤›n artt›¤› dönemde toplumun ilerici kesimlerini bast›rmak için ç›kart›lan TMY’nin toplumla mücadele yasas› oldu¤unu, bu yasan›n bir an önce püskürtülmesi gerekti¤ini, kendilerinin bu ablukay› yaracaklar›n›, do¤ru bildikleri yollar›nda devam edeceklerini bildirdiler. Ayr›ca sald›r›ya u¤rayan kurumlardaki çal›flanlar›n bafl›na gelecek her fleyden devletin sorumlu oldu¤unu belirttiler. (‹stanbul)
Gazi Mahallesi’nde ESP, PART‹ZAN, DHP, BDSP ve Mücadele Birli¤i son dönemde At›l›m Gazetesi ve birçok demokratik kuruma yap›lan sald›r›lar› protesto etmek ve devrimci dayan›flmay› büyütmek için meflaleli yürüyüfl ve bas›n aç›klamas› gerçeklefltirdi. Heykel Park›’nda bir araya gelen kitle “Bask›lar Gözalt›lar Tutuklamalar Bizi Y›ld›ramaz, Yaflas›n Devrimci Dayan›flma” pankart› açarak meflalelerle 8 Evler’den Dörtyola yürüdüler. Çeflitli sloganlar›n at›ld›¤› yürüyüfl s›ras›nda ayr›ca her kurumun temsilcileri megafonlarla Gazi halk›na son dönemki sald›r›lar› anlatarak halk› mücadele saflar›na ça¤›rd›. Gazi Dörtyol trafi¤e kapat›larak Gazi halk›n›n da kat›l›m›yla bas›n aç›klamas› yap›ld›. Aç›klamada At›l›m Gazetesi, ESP ve birçok demokratik kurumun devlet terörüne maruz kald›¤›, 122 kiflinin gözalt›na al›nd›¤› ve 43 kiflinin tutukland›¤› anlat›larak, TMY’nin tamamen anti-demokratik bir yasa oldu¤u vurgusu yap›ld›. (‹stanbul)
Gazi
Maltepe
22 Eylül günü Maltepe-Gülsuyu Mahallesi’nde bir bas›n aç›klamas› yapan ESP’liler gözalt›lar› protesto etti. Gülsuyu Mahallesi’nde As K›raathanesi önünde toplanan ESP, SGD, At›l›m okurlar›, Partizan, BDSP, DHP, Güzellefltirme Derne¤i üyeleri, Al›nteri, PDD ve Çorum Mecitözü Derne¤i üyeleri Heykel Meydan›’na kadar sloganlarla yürüdü. Heykel Meydan›’nda kitle ad›na bas›n aç›klamas›n› Gökhan Sofuo¤lu okudu. Sofuo¤lu “Devlet ezilenlerin mücadelesine sald›rmaya devam ediyor. 2 hafta önce bafllatt›klar› operasyonun ad›n› ‘Gaye’ koymufllard›. Gayeleri ESP, At›l›m gazetesi ve di¤er kurumlar flahs›nda ezilenlerin mücadelesini bo¤makt›r” dedi.
Okmeydan›
Partizan okurlar›, DHP ve ESP üyeleri Okmeydan›’nda At›l›m gazetesine yönelik sald›r›lar› protesto etmek ve At›l›m’›n yan›nda olduklar›n› belirtmek amac›yla sesli ajitasyonla At›l›m gazetesi da¤›t›m› yapt›lar. Megafonlarla Okmeydan› halk›na son dönemdeki sald›r›lar anlat›larak, devrimci bas›na sahip ç›k›lmas› ça¤r›s›nda bulunuldu. Da¤›t›mdan sonra Sa¤l›k Oca¤› önüne gelinerek bas›n aç›klamas› gerçeklefltirildi.
Ankara
25 Eylül 2006 tarihinde Ankara’da Yüksel Caddesi ‹nsan Haklar› An›t› önünde bir bas›n aç›klamas› yap›ld›. Eyleme Ülkede Özgür Gündem, Evrensel, ‹flçi-Köylü, Al›nteri, K›z›lbayrak, Yürüyüfl, Devrimci Demokrasi, Devrim, Sosyalist Demokrasi, Kald›raç, At›l›m Gazetesi ile Gazeteci Ömer Levento¤lu ve Gazeteci ‹nan Gedik destek verdi. At›l›m gazetesi yazarlar›ndan Hasan Coflar ve ESP’li Semra Yalç›nkaya’n›n K›z›lay Postanesi önünde yap›lan bir eylemle protesto edildi.
Kartal
Kartal Meydan›’nda bir araya gelen ESP, EKD ve At›l›m gazetesi çal›flanlar› “Bize gücünüz yetmez gözalt›lar tutuklamalar bask›lar bizi y›ld›ramaz”, “Bu abluka da¤›t›lacak yaflas›n devrim yaflas›n sosyalizm” pankartlar› açarak çeflitli sloganlar att›. At›l›m gazetesi Kartal temsilcisi Goncagül Telek taraf›ndan okunan bas›n aç›klamas›nda, TMY’nin ç›kmas›yla sald›r›lar›n artt›¤›na dikkat çekildi. Eyleme E¤itimSen 5 No’lu fiube, Limter-‹fl, Beksav, DHP ve HKM de destek verdi.