www.iscikoylu.org umutyayimcilik@ttnet.net.tr
Say›: 2007-03
66
*Y›l:4 *26 Ocak-8 fiubat 2007 *Fiyat›: 1 YTL *ISSN:1303-9350
Hepimiz Ermeniyiz, Em Hemû Ermenye
Polors Hay yenk ‹ki y›ldan uzun süredir devletçe devam ettirilen ve körüklenen flovenist atmosfer meyvelerinden birini daha verdi: AGOS Gazetesi Genel Yay›n Yönetmeni, yazar›, onurlu ayd›n Hrant Dink alçakça katledildi. Olay›n duyulmas›n›n ard›ndan egemen s›n›f temsilcilerinin verdi¤i tepkiler ise bir kere daha “ikiyüzlüler cumhuriyeti”nde yaflad›¤›m›z› ortaya koydu. Dink’in “Türklü¤ü afla¤›lamak” iddias›yla yarg›land›¤› dönemde birbiri ard›na verdikleri demeçlerle O’nu hedef haline getiren, flovenist ortam› söyledikleriyle daha da k›flk›rtanlar›n hepsi ölümünün ard›ndan “Türkiye vuruldu”, “Karanl›k odaklar›n oyunu”, “Tam da bu dönemde oldukça manidar” gibi sözlerle “derin” üzüntülerini dile getirdiler. Onbinlerce kifli Türkiye’nin dörtbir yan›nda cinayeti lanetleyip “Hepimiz Ermeniyiz” derken, hükümet, emniyet ve siyasi parti temsilcileri olay› d›fl odaklara, “derin
güçlere” ba¤lay›p, kendi rollerini gizlemenin derdine düfltüler. fiuras› çok aç›k ki, egemenlerin ve onlar›n flakflakç›s› medyan›n amac› “yüce Türk devleti”nin bu olaydan zarar görmeden ç›kmas› ve baz› ülkelerde görüflülecek Ermeni Soyk›r›m› Yasa Tasar›lar›na zemin haz›rlamaktan kaç›nmakt›r. Bu ülkenin egemenleri 1915’te Ermenileri, kuruluflundan bugüne Kürtleri katlettiler, faflizme karfl› mücadele edenleri katletmeye devam ediyorlar. 1915’te Ermenileri soyk›r›ma tabi tutan anlay›fl ve bugün “Kerkük’e girelim” diyerek gizli toplant›lar örgütleyen anlay›fl ayn›d›r. Çeflitli milliyetlerden emekçi halk “Faflizme karfl› omuz omuza” slogan›yla faflizme karfl› mücadelesini yükseltmek, bu anlay›fl› yerle bir etmek zorundad›r. Kana bulanan güvercinlerin, ürkek de¤il özgürce yaflayabilmesi için…
Devrim andımızı tazeleyelim! S›n›f mücadelesinde yaflam›n› yitirenleri and›¤›m›z Ocak ay›n›n son haftas›na gelmekteyiz. 1978 y›l›nda Proletarya Partisi taraf›ndan al›nan karar gere¤i Ocak ay›n›n son haftas›nda devrim ve komünizm flehitlerini an›yoruz. Devrim ve komünizm flehitlerini anmak, onlar›n mücadelesine sahip ç›kt›¤›m›z›, onlar›n b›rakt›¤› bayra¤› daha yükseklere tafl›ma görevini üstlendi¤imizi bir kez daha dosta ve düflmana ilan etmek anlam›na gelmektedir. Bundand›r ki, flehitlerimizi anarken onlara lay›k bir flekilde davranmak en baflta gelen görevlerimiz aras›ndad›r. Sayfa 16-17
7 yıldır süren Ölüm Orucu sona erdi! F Tipi hapishanelerdeki tecrit uygulamalar›na karfl› “5 Nisan Dünya Avukatlar Günü”nde Ölüm Orucu’na bafllayan Av. Behiç Aflc› ve yine Adana’da Ölüm Orucunu sürdüren Gülcan Görüro¤lu Adalet Bakanl›¤› taraf›ndan gündeme getirilen genelge üzerine eylemine ara verdi¤ini aç›klad›. 22 Ocak akflam› fiiflli’deki direnifl evinin önünde bir aç›klama yapan Aflc›’n›n avukatlar› ve demokratik kitle örgütleri temsilcileri bu geliflmelerin ard›ndan Aflc›’n›n, tedavisi yap›lmak üzere Çapa T›p Fakültesi’ne kald›r›ld›¤›n› belirtti. TTB Baflkan› Gencay Gürsoy, ‹stanbul Barosu Baflkan› Kaz›m Kolcu-
o¤lu, D‹SK Genel Baflkan› Süleyman Çelebi, ‹stanbul Tabip Odas› (‹TO) temsilcileri, ‹HD eski Genel Baflkan› Ak›n Birdal, ÇHD ‹stanbul fiubesi temsilcileri, Tecrite Karfl› Avukatlar, TAYAD üyeleri ve Behiç Aflc›’n›n annesi Fazilet Erdo¤an’›n da aralar›nda bulundu¤u kalabal›k bir grup, Aflc›’n›n eylemini sürdürdü¤ü evin önünde toplanarak bas›na bir aç›klama yapt›. Sayfa 10
2
26 Ocak-8 Şubat 2007
“Sa¤l›kta Dönüflüm” eczac›lar› da soka¤a döktü
Fal›mdan sendika ç›kt›
Dandy’nin 25 y›ll›k ömründe böyle bir senaryo var”. Sendikan›n Dandy’de tekrar gündeme gelmesi flafl›rt›c› de¤il. 15 y›ll›k bir iflçi asgari ücret düzeyinde maafl al›yor. Ücret zamlar› asgari ücrette yap›lan “iyilefltirmelerle” belirleniyor. Fabrikada çal›flan iflçilerin, ustabafl› ve ustalar›n da durumu böyle. Dandy, patronlar›n sendikay› bitirerek iflçilerin ücretlerini düflürmesinin, sosyal haklar›n› yavafl yavafl eritmesinin ve son olarak da kölece koflullar› dayatmas›n›n güzel bir örne¤i. Bu koflullar›n sonucunda kaç›n›lmaz olarak sendika yeniden fabrikaya giriyor. Dandy tekrar sendika “belas›” ile u¤raflmak zorunda kal›yor.
Sendikal örgütlenme iflçilerin umudu! ‹flçilerle görüflmek için gitti¤imiz fabrikay› bulmakta oldukça zorland›k çünkü fabrikan›n büyük yüzölçümü ile z›t bir flekilde küçücük tabelas› sadece bir yerde var. Fal›m, Dandy ve ‹ntergom olmak üzere üç flirketten oluflan fabrikada 20’nin üzerinde sak›z markas›n›n üre-
Emperyalistlerin AKP hükümeti eliyle pervas›zca ve son sürat yürürlü¤e soktu¤u IMF ve DB güdümlü sosyal ve ekonomik y›k›m politika ve programlar›, emekçilerin yaflam›n› dayan›lmaz k›l›yor. Ülkemizdeki tüm ezilen s›n›f ve katmanlar›n örgütlü-bilinçli ve ileri kesimleri taraf›ndan, hemen her gün bu politika ve programlar protesto edilerek, bu programlar›n, uygulamadan kald›r›lmas› için mücadele ediliyor… ‹flte en son olarak ülkenin çeflitli illerinde örgütlü olan eczac›lar da sokaklara ç›karak emperyalist güdümlü hükümetin bir süre önce yürürlü¤e soktu¤u “sa¤l›kta dönüflüm” program›n› ve uygulamalar›n› protesto ettiler. Eczac›lar 14 Ocak Pazar günü Kad›köy ‹skele
işçi-köylü senin sesin! OKU-OKUT! ABONE OL! ABONE BUL!
ABONEL‹K fiARTLARI
Sendikaya üye olduklar› için iflten at›lan iflçilerin ifle geri dönme mücadelesi sürüyor. ‹kitelli’de kurulu bulunan Dandy Sak›z Fabrikas›’nda çal›flan iflçiler düflük ücrete ve a¤›r çal›flma koflullar›na daha fazla dayanamayarak “Art›k yeter” dedi! Tek G›da ‹fl Sendikas›’na giderek üye olan iflçilerin sendikal mücadelesi böyle bafllam›fl. Öncü iflçiler sendikal çal›flmay› fabrikada örmeye bafllay›nca k›sa sürede çok say›da iflçi sendika ile tan›flm›fl. Elbette sendika ile tan›flan sadece iflçiler olmam›fl, patron da ayn› zamanda sendikan›n örgütlenme çal›flmalar›ndan haberdar olmufl. Hemen arkas›ndan s›n›f›n›n klasik tavr›n› göstererek iflçileri kap›n›n önüne koymufl. ‹flçiler de buna karfl›l›k sendikal mücadelenin ivmesini art›rarak kap›da eylemlere bafllam›fllar. ‹flçiler yaklafl›k alt› ayd›r örgütlenme çal›flmas› yürütüyor. Fabrikada toplam bin elli kifli üç vardiya fleklinde çal›fl›yor. fiu anda sendika, ço¤unlu¤u sa¤layabilmek için üye kay›tlar›na devam ediyor. Bu süreçte ilk önce iki öncü iflçi, ard›ndan da 8 iflçi iflten at›ld›. Geçen zaman içinde iflten at›lan iflçilerin say›s› 50’yi bulmufl durumda. At›lan iflçiler ifle geri dönünceye kadar mücadele etmekte kararl› görünüyor. Karfl›lar›nda ise iki defa sendikal örgütlenme deneyimi olan bir patron var. 25 y›ll›k tarihi boyunca sendika fabrikaya iki defa girmifl ancak patronun bilinçli-sistemli çal›flmas› sonucu önce kötülenen sendika arkas›ndan “ifle yaramaz” denilerek iflçiler ikna edilmifl. Tek G›da ‹fl Sendikas› Baflkan› bu durumu flöyle aç›kl›yor: “Önce sistemli bir flekilde sendika, daha sonra uygulamalar› kötülenir ama sevilmeyen sendika gittikten sonra o sevilen haklar yavafl yavafl kaybedilir ve bir gün insanlar uyand›¤›nda elinde bir fley kalmaz. Yeniden bir fleyler aramaya bafllarlar.
66
timi yap›l›yor. Patron bu fabrika sayesinde pazar›n % 50’sinden fazlas›n› elinde bulunduruyor. Anlafl›lan patron sendikal mücadeleden çok etkilenmifl. Öyle ki fabrikan›n içinde asl›nda tek bir flirkete ait olan resmi olarak üç ayr› flirket var. Böylece yasal düzenlemelerle sendikal örgütlenmenin önüne konulan baraj s›n›rlamas› uygulan›yor. Tek bir flirkette bin iflçiyi çal›flt›rmak yerine iflçi say›s›n› bölüp sendikal örgütlenmenin önüne geçiyor. Patron ifle ald›¤› iflçileri alt› ayl›k süreler içinde üç flirkette de çal›flt›rarak kadrolu çal›flmas›n› da engellemifl oluyor. Böylece iflten ç›kard›¤› iflçinin tazminatlar›n› ödemekten de kurtuluyor. Sayd›klar›m›z, iflçilerle yapt›¤›m›z k›sa sohbetten ö¤renebildiklerimiz. Elbette ki patronunu hukuksuz uygulamalar›n›n küçük bir örne¤i bunlar. ‹flçiler ifle geri döneceklerini düflünerek isimlerini vermek istemiyor. Çünkü ifle bafllad›ktan sonra patronun izlerini sürece¤ini düflünüyorlar. Patronun geçmifl mücadele deneyimine bak›ld›¤›nda iflçilerin ve sendikan›n peflini b›rakmayaca¤› aç›k. Televizyon ekranlar›ndan her gün iz-
ledi¤imiz ço¤u zaman da gülümseyerek karfl›lad›¤›m›z Fal›m reklâmlar›n›n perde arkas› böyle iflte. Tam bir sömürü cehennemi! T›pk› Coca-Cola ve Nestle’de oldu¤u gibi. Fabrikan›n kap›s›na geldi¤imizde Tek G›da ‹fl Sendikas› servis ç›k›fllar›nda “At›lan iflçiler geri al›ns›n” yaz›l› pankart ve ses arac› ile iflçilere ajitasyon yap›yordu. Servislerle iflten ç›kan ve giren iflçiler el sallayarak alk›fllayarak arkadafllar›na destek veriyordu. Sendika vardiya de¤iflimlerinde bu etkinli¤i düzenli bir flekilde yap›yor. ‹çerdeki iflçilerin deste¤ini art›rmak d›flardakilerin moralini yükseltmek için yap›lan bu eylemler de¤iflik biçimlerde sürüyor. Örne¤in; daha önce vardiya de¤iflimlerinde alk›fl, ›sl›k ve yapt›klar› yürüyüflle patronun bask›lar›n› protesto eden iflçiler bu defa tepkilerini sessiz bir flekilde sürdürüyor. Sendikan›n amac› patrona iflçiler üzerindeki etkisini göstermek. Yani inisiyatif sendikada. Yap›lan eylemlerden sonra çevredeki fabrikalardan çok say›da flikâyet faks› gelmifl ve faks kilitlenmifl. Patron da bu süre içinde kap›lara ve imalathanelere kamera yerlefltirmifl. Fabrika önünde konufltu¤umuz ve arkadafllar›na destek için gelen bir iflçi “‹çerde bin iflçi var, birlik olsa patron ne yapabilir?” diye soruyor. Sendikan›n önderli¤i ve iflçilerin kararl›l›¤› iflçilerin ifle geri al›n›p, al›nmayaca¤›n› belirleyecek. ‹flçiler umutlu, sendika flimdiden kazand›k görüflünde. Fabrikan›n kap›s›nda pankart açan iflçiler, kölece çal›flma koflullar›na karfl› insanca yaflanacak bir ücret için iflçi arkadafllar›n› mücadeleye ça¤›r›yorlar. Sendikan›n ses arac›ndan tezgâhlara, imalathanelerin bo¤ucu havas›na, diflli gürültülerine ve en önemlisi iflçilerin yüre¤ine bir türkünün sesi yay›l›yordu: “... yazar›m ad›n›, ey özgürlük” (‹stanbul)
Meydan›’nda toplanarak bir protesto gösterisi düzenlediler. Haydarpafla Numune Hastanesi önünde biraraya gelen eczac›lar s›k s›k “Kan›m›z› ak›tan Unak›tan”, “Hükümet flafl›rma sabr›m›z› tafl›rma” vb. sloganlar att›lar. Eczac› Odalar› temsilcilerinin miting boyunca yapt›klar› konuflmalarda, Türkiye’deki eczac›lar›n, uygulanan politikalar yüzünden hizmetlerinin karfl›l›¤›n› alamad›¤›, son üç y›ld›r eczac›lar›n ilaçtan ald›¤› pay›n giderek düfltü¤ü vurgulanarak, hükümetin “AB’ye uyum” ad› alt›nda eczac›l›k mesle¤ini yok etmeye çal›flt›¤› dile getirildi. Miting, Sad›k Gürbüz’ün söyledi¤i türkülerle sona erdi. (Kartal )
6 AYLIK: 10.200.000
1 YILLIK: 20.400.000
NOT: ‹stedi¤iniz süreye denk gelen oranda paray› hesap numaralar›m›za yat›rarak banka dekontunu yay›nevimize fakslay›n›z ya da postalay›n›z. Abonelik ücretine posta masraflar› dahildir.
3
66
26 Ocak-8 Şubat 2007
“SON SÖZÜMÜZ SÖYLENMED‹ KAVGA YEN‹ BAfiLAYACAK B‹R DEVR‹MC‹ ÖLSE B‹LE M‹LYONLAR VAR SAVAfiACAK!” Ad›mlar bin y›l bu alan› çi¤neseler bile Dökülen kan› silemezler Binlerce ses bu sessizli¤i fiafl›rtsa bile Düfltü¤ünüz bu saati Unutturamaz Ya¤mur alandan ve tafllar›n aras›ndan Oluk oluk akacak Ama ateflten ad›m›z› söndüremeyecekler Pablo Neruda
çi kardefllerim! Hayat güzel olacak, nef- olursa olsun, bu mücadele içinde hayatret, sefalet kalmayacak, halk›n hakk› kut- lar›m›z› özveriyle ortaya koyarak yerimisal olacak! Ama her fleyi göze al›p kavga zi alabilirsek ve e¤er bir gün, kan›m›z› vermek, ölenler gibi zafer için her fleyi döktü¤ümüz, art›k bizim olan herhangi feda edebilmek gerek.” (Maurice Laca- bir ülkede son nefesimizi vermemiz gerezette, FKP üyesi, 20.02.1943) kirse, bunun ancak eylemlerimizin etki “Bize yap›lanlar›n hiçbiri beni ve arkadafllar›m› y›ld›rm›yor. Cesaretimiz, içimizdeki atefl, idama kadar sürecek. Bir yurtsever, bir komünist kendini moral y›k›ma koy vermez. Teslimiyetçilerden, hainlerden kimileri bizim takatK . L i e b k n e c h t R . L ü k x e m b u rg C .Z e t k i n ten kesilmemize pek sevinecekler… Bofluna umutlanmas›nlar, bu zevki tadamayacaklar. Ve çok geçmeden s›ra onlara gelecek, o zaman nas›l alan›n› iyice ölçüp biçmemiz sayesinde “S›k› durun biz kaçmad›k, yenilme- korkudan tir tir titrediklerini görüp güle- oldu¤u bilinmelidir… Ölüm, nereden ve dik… Çünkü Spartaküs proleter devrimin ceksiniz. Haydi, sevgili arkadafllar ve nas›l gelirse gelsin, savafl sloganlar›m›z atefli ve ruhu, kalbi ve beyni, iradesi ve dostlar, sizlerden ebediyen ayr›l›yorum. kulaktan kula¤a yay›lacaksa ve silahlar›yapt›klar› demektir. Çünkü Spartaküs, Ölmeden önce. Yine sizi düflünece¤im. m›z elden ele geçecekse ve baflkalar› yebütün baflar› özlemlerinden, s›n›f bilinçli Cesaret ve umut: parolam›z buydu bizim, ni savafl ve zafer naralar›yla ve de mitproletaryan›n savaflta ald›¤› bütün ka- sizinki de budur!” (Jean Robert, FKP ralyöz sesleriyle cenazelerimize a¤›t yakacaksa; ölüm hofl geldi, safa geldi.” rarlardan yanad›r… Hepsi baflar›lana üyesi, 31.03.1943) (Ernesto Che Guevara, 09.10.1967) dek hayatta kalal›m kalmayal›m, progra“Bizim ard›m›zdan a¤lamamal›s›n›z, m›m›z yaflayacakt›r.” (Karl Liebknecht, mücadele bayra¤›n› hep daha, daha yük“Türkiye’nin gelece¤i çelikten yo¤ru15.01.1919) luyor. / Belki biz olmayaca¤›z / Ama / seklere ç›karmal›s›n›z; öcümüzü alacak“Berlin’de düzen hüküm sürüyor. Sizi s›n›z yoldafllar. fian olsun ard›m›zdan ge- Bu çelik ald›¤› suyu unutmayacak” (…) budala çakallar! Sizin ‘düzen’iniz kum- len sizlere, hepinize; ölenler ve daha öle- “Beni kaç›rma yollar› aray›n ve kaç›rdan infla edilmifltir. Yar›n devrim bir kere cek olanlar size teflekkür ediyor. Fran- maya çal›fl›n. ‹dam›m veya en az›ndan daha aya¤a kalkacak ve trompet sesleri sa’n›n çocuklar› özgür ve mutlu olsunlar müebbetim muhakkak. Daha s›k›, daha ortas›nda sizi dehflete düflürerek hayk›ra- diye yak›nda flu yirmi bir y›ll›k küçük ha- sa¤lam, daha kararl› bir savafl dilerim. cakt›r: ‘Buradayd›m, buraday›m, hep yat›m› geride b›rakaca¤›m; partimin da- Hoflça kal›n.” (‹brahim Kaypakkaya, burada olaca¤›m!’” (Rosa Luxemburg, vas›na ihanet etmedim, dudaklar›mda 28.02.1973) 15.01.1919) gülümseme, hançeremde flark›larla gidi“Esas siz teslim olun!” (Sinan Cemyorum; ölüm beni korkutmuyor. Elveda gil, 31.05.1971) “Münevver ve ink›lâpç› gençlerimiz, Partizan Çetelerinden yoldafllar; Elveda beyaz yakal› frenk gömleklerini ve parlak “Bilmem biliyor musun?/ ‘Düflman k›l›nçlar›n› omuzlar›ndan atarak eli na- Genç Yoldafllar! Elveda benim güzel zindanda yenilmez diye / düflünme hiçbir Partim! Elveda benim güzel zaman’ / Hat›rla / ‹brahim’i, Mehmet Zes›rl› mazlum halk›m›z›n aras›na ülkem! Ölecek olan sizleri se- ki’yi, Orhan’› / Daha s›ms›cak kurumad› girerler ve Komünist F›rkas› saflaml›yor.” (Paul Camphin, / ‘Cihan›m›z›n’ kan› / Ve hayk›r sanca¤›lar›nda bütün hayat ve mevcudiFKP Komsomolu Yöneticisi, m›zdaki k›z›l fliar› / Hayk›r, aç›kça olmayetlerini biçare bahts›z iflçi ve 17.10.1943) çiftçilerimizin açl›k, karanl›k ve sa bile / içten içe / ‘Gerillalar ölmez, yakulluktan kurtulmalar› yolunda “(G)eri kalan›n› size haya- flas›n mücadelemiz’” (Hasan Hakk› Erfeda ederlerse, halk›m›z hakikî do¤an, Mart 1982) ve içtimai ink›laba do¤ru yük- M . S u p h i “Ana, tüm bunlar› bilerek ve selecek, memleket ya¤mac›lar inanarak yapt›m. Tek düflüncem elinden tamamen kurtulma iktidevrimci halk hareketinin selameti, dar›n› gösterecek ve böylece komünist sa¤l›kl› geliflmesidir. Sana aç›klaflarkta büyük bir amele f›rkas›n›n mümay› görev bildi¤im bir durum damessili s›fat›yla beynelmilel ink›lapç›lar ha var. O da bu kavga içinde hayaaras›nda hürmetli bir yer tutmaya hak t›m›n önemli olmad›¤›d›r. Benim ve İ . K a y p a k k k a ya M . D e m i r d a ğ kazanacaklard›r.” (Mustafa Suphi, gerilla arkadafllar›m›n tek düflünce 29.01.1921) ve hedefi hareketin zafere ulaflmas›d›r. “Faflizmin tüm ülkelerdeki karfl›tlar›! t›n›z ö¤retmeli, ayn› bize hayat›n ö¤retti- Gelecek bizimdir. Tarihi zafer bizim olaKanl› zulümle, terörle, açl›k ve savaflla ¤i gibi. Yaflam›n›z size özgürlü¤ün ve ya- cakt›r. Benim mutlulu¤um hareketimizin birleflmifl faflizm paramparça edilip yere flam› gerçekten güzel k›lan her fleyin ba- baflar›s› olacakt›r. Vars›n düflmanlar›m›z serilmeden, aram›zdan hiç kimse dinlen- zen çok pahal›ya ödenmek zorunda oldu- ölüm cezas› versinler, ölüme kadar hapme ve mola verme hakk›na sahip de¤il- ¤unu ö¤retmelidir. Ve bizim yerimize setsinler. Ne ç›kar. Sonunda zafer bizim baflkalar›n›n mücadeleyi sürdürecekle- olacakt›r. Ana biz ne ç›lg›n›z ne de macedir.” (Clara Zetkin, 20.06.1933) rinden emin oldu¤umuz için biz teselli raperestiz. Bask› ve zulüm alt›ndaki bir “Kendi ad›ma, ölüm beni ürkütmübuluyoruz…” (Ethel ve Julius Rosen- kurtulufl davas›n›n öncüleriyiz.” (Cihan yor; ben hayat›m› feda edeli çok oldu. berg, 19.06.1953) Alptekin, 06.09.1971) fiunu da bilmelisin, ölürken hiçbir fley“Zaman›n ça¤r›s›na kay›ts›z kalamaden piflman de¤ilim, hiçbir fleyden vaz“Kurucu önderimiz ‹. Kaypakkaya geçmiyorum. Ve her zamandan çok bu- y›z. Vietnam sonsuz kahramanl›k dersle- yoldafl›n üzerine gerdi¤i teorik z›rh sayegün, eminim, biliyorum ki boflu bofluna riyle, nihai zaferi kazanmak için verdi¤i sinde, bugüne kadar geçen süreç içinde ölmüyorum, inand›¤›m fley bir gün ger- trajik ve günlük mücadele ve ölüm der- herhangi bir nitelik dönüflümüne u¤raçek olacak.” (Maurice Pillet, FKP üyesi, siyle buna iflaret ediyor… E¤er biz dün- madan varl›¤›n› koruma baflar›s› gösteya haritas›n›n küçük bir noktas›nda, ken- ren partimiz, uzun y›llar›n ürünü olarak 15.12.1941) dimizden verece¤imiz ne kadar küçük kan can pahas›na edinilen zengin bir “Elveda yoldafllar, hepiniz, elveda ifl-
mücadele deneyinin zemini üzerinde, zafere aç›lan kap›y› ad›m ad›m aralamaya bafllam›flt›r bile…” (Zeki Uygun, 22.11.1986) “Biz buraya dönmeye de¤il ölmeye geldik!” (Mahir Çayan, 30.03.1972) “Ne Zaman Niçin?- Ülkem / Boyun / E¤meye / Haz›rlan›rken / Faflizme / Gerçek / Kurflun / Gibi / Sapland› / Birden / Bire / Yüre¤ime / ‹syan›m / Büyüdü / Devleflti / S›¤mad› / Bendime / ‹flte / O / An / Karar / Verdim / Devrim / ‹çin / Ölümüne” (Kemal So¤ukp›nar, 15.12.1987) “Yaflas›n Türkiye Halk›n›n Ba¤›ms›zl›¤›! Yaflas›n Marksizm-Leninizm’in Yüce ‹deolojisi! Yaflas›n Türk ve Kürt Halklar›n›n Ba¤›ms›zl›k Mücadelesi! Kahrolsun Emperyalizm!” (Deniz Gezmifl, 06.05.1972) “Gücünüz yetiyorsa siz teslim al›n!” (Yusuf Ekinci, 28.05.1991) “Ben halk›m›n ba¤›ms›zl›¤› ve mutlulu¤u için flerefimle bir defa ölüyorum. Sizler bizi asanlar flerefsizli¤inizle her gün öleceksiniz! Biz halk›m›z›n hizmetindeyiz. Sizler Amerika’n›n hizmetindesiniz... Yaflas›n Devrimciler, Kahrolsun Faflizm..!” (Yusuf Aslan, 06.05.1972) “Da¤larda hepinize savaflacak bir mevzi haz›rlayaca¤›z. Sizleri bekliyoruz.” (Barbara Anna Kirstler, Ocak 1992) “Ben flahsi hiçbir ç›kar gözetmeden, halk›m›n mutlulu¤u için savaflt›m. Bu bayra¤› bu ana kadar, flerefle tafl›d›m. Bundan sonra bu bayra¤› Türkiye halk›na emanet ediyorum. Yaflas›n ‹flçiler, Köylüler ve Yaflas›n Devrimciler! Kahrolsun Faflizm!” (Hüseyin ‹nan, 06.05.1972) “Bizler için mutluluk kavga demekse e¤er, bu kavgada düflmana ne denli fazla zarar verebilirsek, mutlulu¤umuz da o denli yo¤unlaflacakt›r… Belirleyici olan laf de¤il, bizzat yaflam›n kendi prati¤idir ve bu söylediklerimde ne denli samimi oldu¤umu o prati¤in kendisi gösterecektir.” (…) “Gülümsememi yok etmek için surat›m› parçalaman›z gerekir.” (Emre Bilgin, 20.07.1992) “Çok büyük bir ihtimalle bu iflin ölümle sonuçlanaca¤›n› çok iyi biliyorum. Buna ra¤men korkuya, y›lg›nl›¤a, karamsarl›¤a kap›lm›yorum ve devrimci oldu¤um, mücadeleye kat›ld›¤›m için onur duyuyorum. Böyle düflünmem, böyle davranmam, halka ve devrime olan inanc›mdan gelmektedir… fiunu bilmenizi ve kabul etmenizi isterim ki, sizin binlerce evlad›n›z var. Bunlardan daha niceleri katledilecek, yaflamlar›n› yitirecek, ama yok olmayacaklar. Mücadele devam edecek ve mücadele alanlar›nda yaflayacaklar.” (Erdal Eren, 13.12.1980) “Önümüz k›fl, kardelen çiçe¤i gibi olabilmek gerek / onursuz bir yaflam ye-
4
26 Ocak-8 Şubat 2007 rine onurlu bir ölüm çok daha güzeldir / Gelece¤e bir resim, bir foto¤raf bir yaz› ile ulaflamay›z / gelece¤e bir yürekle ulafl›l›r / Böyle bir dünyada yaflaman›n anlam› nedir sence? / Hiç görmedi¤in insanlar için bile ölebilmektir gerekti¤inde…” (Fethi Özdemir, 31.07.1994) “Mezar›m› yol üstünde kazs›nlar. Üzerine demir yumruklu bir y›ld›z yaps›nlar…” (…) “Dirilip dönece¤iz er meydanlar›na / Zaman köhne düzenin cellatlar›n› affetmeyecek / Gerek kalmaz savafl ilan›na / Erlerimiz fazla laf etmeyecek.” (Veysel Güney, 11.06.1981) “Devrim davas›n›n bir tohumu olabilmek, insanl›k aleminin tarihsel ilerleyiflinde kendi eliyle yaratt›¤› çirkefliklerin içinden s›yr›l›p günefle gömülebilmek; her türlü kiflisel menfaatin yeminli düflman› olup, davaya ba¤l›l›k temelinde silah elde sonsuzlu¤a yönelmek; insan bilincinin vard›¤› en yüksek düzey olan Marksizm-Leninizm-Maoizm biliminin ›fl›¤›nda ölümün kuca¤›na koflmak… ‹flte her proleter devrimcinin sonsuzlu¤a yürüyüflünde geride b›rakmak istedikleri.” (Halil Çak›ro¤lu, 15.04.1995) “Ad›m›n yaz›ld›¤› tafl bile y›k›lsa da / Kalmam›fl da olsa flu dünyada mezar›m / Hat›rlay›p tek canl› gelmese baflucuma / O müjdeyi ben do¤adan alaca¤›m / Nas›rl› ellerle yarat›lan o görkemli bayrama / Hiç kimse fark etmeden ben de kat›laca¤›m.” (Mustafa Özenç, 20.07.1981) “Kolay de¤ildir, zora karfl› zoru örgütleyip difle-difl cenkleflmeyi sürdürmek. Kolay de¤ildir bu zorlu yolda, sa¤a sola yalpalamadan Marksizm-Leninizm- Maoizm biliminin bilinçlerde yaratt›¤› enerjiyle sonuna dek yürüyebilmek. Kolay de¤il buz kesmifl ellerle, silah› s›k› s›k›ya kavramak, donmufl parmakla tetik çekmek.” (Süheyla Da¤deviren, 15.04.1995) “E¤er eylemim ve ölümümle arkadafllar›ma; partime ve halk›ma faydal› olabilirsem, bundan mutluluk duyar›m. Bütün yetene¤imi, bilgi ve becerimi en üst biçimiyle, istedi¤im gibi halk›m›n hizmetine sokabildi¤imi, bütün inanc›ma, kendimi bu davaya adam›fll›¤›ma ra¤men, halk›ma karfl› görevlerimi tam olarak yerine getirdi¤imi söyleyemem. Bu yüzden de mezar tafl›ma: ‘Bu halka karfl› borçlu öldü.’ yaz›ls›n.” (M. Hayri Durmufl, 14.07.1982) “Ak›p giden zaman›n ac›lar›yla, sevinçleriyle, coflkular›yla, görkemli gösterileri ve flanl› direniflleriyle ’96 y›l›n› geride b›rakt›k. Yeni bir y›la girerken geçmiflten dersler ç›karm›fl, yönümüzü gelece¤e dönmüfl, daha güçlü bir flekilde as›l›yoruz özgür gelece¤i yaratma mücadelesine. Özgür gelece¤i yaratana kadar mücadele alanlar›nday›z.” (Ümit
Dinler, 22.12.1996)
66 fleyler u¤runa yaflan›yorsa her fley, katlan›lmayacak fley yoktur. Ölüm bile basitlefliyor. Anlaml›ysa ölüm, yaflamak kadar güzeldir.” (H›d›r Aslan, 25.10.1984)
“Cellat öyle sans›n, ‘kopar›p ald›¤›n›’ sans›n. Oysa biz hiç ayr›lmad›k. Her bir parçam›z yoldafllar›m›zla, beyinlerde yafl›yor. Nas›l alabilirler ki?” (Muharrem Horoz, 26.03.2001)
“Ben Polat ‹yit. Büyük olas›l›kla 28 Ocak’taki mahkemeye de gelemeyece¤im. Çünkü o süre doldu¤unda ben çoktan komprador patron-a¤a devletinin karanl›k zindanlar›n› paramparça edip, önümü kesip engellemeye çal›flt›klar› MLM biliminin ›fl›kl› yolunda yürüyerek Sar›gazi’yi k›z›llaflt›rm›fl olaca¤›m.” (…) “Kavga ve parti var oldukça ben yaflayaca¤›m.” (Polat ‹yit, 15.01.1997)
“Bütün yetmezliklerime ra¤men, bütün zaaflar›ma ra¤men, kendimi savafl›n içine atmal›y›m. Düzenin hiçbir olana¤› benim için hiçbir fley ifade etmiyor. Beni ve çevremdekileri insanl›ktan ç›kar›yor. ‹nsanlaflman›n tek yolu savaflta yerini almak. Ve bu yolda tereddüt etmeyece¤im.” (Ümit Güner, 27.09.1998)
“Onurlu yaflaman›n bir tek yolu vard›r, onurlu yaflamak için mücadele etmek ve gereken zorluklar› göze almak. Savafl› ve kay›plar› göze almadan yeni bir dünya kurulamaz.” (…) “Üflüyorum, üstüme komüncülerin battaniyesini örtün.” (Y›lmaz Güney, 09.09.1984)
“Ölümle yaflam çat›flt› k›yas›ya. S›rr›na erdim ölümsüzlü¤ün. Ve flimdi ben büyüyen kavgam›z›n ihtiyaçlar› artm›flken vard›¤›m aflamayla yetinmeyi akl›m›n ucundan geçiremem. Kesinlikle zorunludur yeni zirveleri hedeflemem. ‹deolojide derinleflmem, siyasette yetkinleflmem, örgütsel yaflamda ustalaflmam… Vur eskiye y›k›ls›n, omuz ver yeniye yeflersin!” (Bar›fl Aslan, 01.11.1999)
“Bazen insan›n içinden acaip fleyler geçiyor. Direniflin boyutlar›n› düflünüyorum. Büyük idealler… Bir yandan da bu iflin flehitlerle-cesetlerle yap›laca¤›n› bildi¤imizden, beklemek s›k›yor insan›. Gel be, gel ölüm diyorsun. (…) Bu ölüm de bizim yeniden do¤uflumuz olacak… Ölmez kal›rsak da yine bizim yeniden do¤uflumuz olacak. Ölürsem çok güzel bir sürecin flehidi olaca¤›m.” (Müjdat Yanat, 25.07.1996)
“Geçmiflten ders ald›m, bu defa kesinlikle ölece¤im!” (…) “Biz yaflam› u¤runa ölecek kadar seviyoruz.” (Kemal Pir, 14.07.1982)
“‹yi ve güzel fleyler için yaflan›yorsa hayatta, ölüm de o kadar güzeldir.” (…) “Durum iyidir, çünkü; çözümsüzlü¤ün
B.A.Kistler
M . H o ro z
de¤il çözümün, da¤›lman›n de¤il birleflmenin, karamsarl›¤›n de¤il umudun yolunday›z.” (Mehmet Demirda¤, 23.11.1997) “Arkam›zdan bizi çok övüp toprak alt›nda yüzümüzü k›zartmay›n olmaz m›? Devrim, sosyalizm ve s›n›fs›z toplum yolunda üstümüze düflen görevi yerine getirmekten mutluluk duyuyorum. Hepinizi önümüzdeki çetin kavgada baflar›l› ve zafer dolu mücadele günleri dile¤iyle kucaklar›m.” (Mehmet Fatih Öktülmüfl, 30.05.1984) “Çocuklar›mdan ayr›lmak pahas›na bu karar› vermem elbette ki kolay olmad›. Buraya gelmeyi kendim talep etmifltim yoldafllardan. Bu karar› verene kadar sanc›lar çektim belki ama; biliyorum ki daha aktif bir flekilde mücadelenin içine at›lmamla en baflta onlar ve tüm halk›m›z›n çocuklar› için savaflm›fl oluyorum. Onlara güzel ve özgür bir gelecek b›rakmak için savafl›yorum! Savafl›yoruz… Yar›n öbür gün büyüdüklerinde bu tavr›mdan dolay› anneleriyle gurur duyacaklar›na, her zaman bafllar› dik gezeceklerine inan›yorum.” (Leyla Karatafl, 27.09.1998) “Yaflamak bir türküyse bunu, en güzel biçimiyle söylemeye çal›flt›m. Zafer flark›s›n›n söylendi¤i günler de gelecek. K›sa da olsa onurlu yaflaman›n yolunu seçti¤im için mutlu gidiyorum. ‹yi, güzel
“Varsa cesaretiniz, gelin!” (Sabahat Karatafl, 16.04.1992
P. İ y i t
N.Gülmez
“Evet yoldafl›m, halk›m›z ölümü yendi, ben de yenece¤im, ben de kendimde ‘befleri tüm zay›fl›klar›n ay›rt›c› gücüne’ ölümüne karfl› koyacak bir çift kanat takarak, bir seher vakti sonsuzlukta güneflle kucaklaflaca¤›m. O seher vaktinde kanat ç›rpmay› baflar›rsam o zaman kendimi halk›ma ve insanl›¤a olan borcumu bir nebze olsun ödemifl sayaca¤›m. Geride b›rakaca¤›m en güzel arma¤an, en güzel miras bu direnifl destan› olacak.” (Zeynep K›nac›- Zilan-, 30.06.1996) “Belki ölümüm senden daha yak›n anne / belki ama inan ki / yeni do¤mufl bir çocuk gibi / umut yüklü yüre¤im / yar›nlar ellerimde / (…) / Evet anne da¤ rüzgar›na ver kula¤›n› / Al›rs›n sana ve senin gibi / yi¤it halk›ma yollad›¤›m selam›.” (Fehiman Bozgurt, 25.04.2000) “Ölüm Orucuna yenik düflersem e¤er bedenimi Gazi’deki ‘Parti Mezarl›¤›’na gömün. Her bahar orada kavgada olmak istiyorum. Bayraklarla, flak›yan silahlar›m›zla, yeri gö¤ü ç›nlatan fliarlar›m›zla ad›m ad›m devrimi orada görmek istiyorum. Kardelenlerimizin özgürce aflka durup dans ettikleri güne de¤in… Fabrikalardaki iflçinin, kanter içindeki emekçinin, faflizme ve köleci kapitalizme ölümcül darbeler iktidara gelinceye kadar…” (Hüseyin Demircio¤lu, 25.07.1996)
“Kifliliksiz bir yaflam sergileyemeyece¤imize göre, böyle onurluca bir direniflle ölmek daha gurur verici ve onurlu de¤il mi? Biz bu sessizlik içinde yazmaya devam edece¤iz tarihi. ‹nsanlar korkunun ecele faydas› olmad›¤›n› ya da art›k bana dokunmayan y›lan bin yaflas›n ça¤›n›n kapand›¤›n› anlayacaklar bir gün. Onlara korkular›n› yenmede yine biz yard›mc› olaca¤›z, biz önlerini açaca¤›z, gösterece¤iz. Bilinçlendirece¤iz. Bu görevi gerçeklefltirenlerden biri de benim bugün. Biz olmasak baflka canlar olacak, anl›yorsun de¤il mi? Bu yüzden bunu mutlulukla, gururla, onurla karfl›lamak gerekir. Yapmaya çal›flt›¤›m sadece bu iflte… K›sa ama onurlu, bafl› dik ve namuslu bir biçimde yaflamak; onursuzca, kifliliksizce, riyakarca uzun y›llar yaflamaktan daha iyidir, tercih edilendir benim için.” (Nergiz Gülmez, 11.04.2001) “‹nsanlar›n tek tek yapt›klar› bir gün gelir unutulur, ama birlikte yaratt›¤›m›z de¤erler hiç unutulmayacak, bundan eminim. Biz güzel günlere uzanan köprüler kuraca¤›z, onlar›n üzerinden iflçiler gelece¤e yürüyecek. Hepimizin bu iflte al›nteri var. Yüre¤imizde hep baflar›lacak ifller ve kazan›lacak gelecek… Gel, sen de bizim gibi insanlar›n daha güzel, daha mutlu, daha insanca yaflad›¤› günlere yürüyebilmeleri için ölümsüz köprüler yapma ifline kat›l.” (Sibel Sürücü, 22.04.2001) “Beni b›rak›n, kendinizi daha fazla tehlikeye sokmay›n, yoldafllar sizi bekliyor onlara ulaflmal›s›n›z… Yoldafllar partimizin daha fazla kayba tahammülü yok… Yoldafllara selam edin.” (Bülent Ertürk, 21.05.2003 “Bu¤day taneleri nas›l duruyorsa / Baflaklar›n içerisinde / Sevdam›z da öyle. / Biz / Sabahlar›na t›rpan sallanm›fl / Bu¤day taneleri. / Nas›l düfltüysek topra¤a / öyle göverdik toprakta. / Bir defaya mahsus de¤il sevdam›z / Dikenli akasya gibi ars›z. / Kesildikçe ço¤al›yor filizlerimiz.” (Ersin Kantar, 17.06.2005)
5
66
26 Ocak-8 Şubat 2007
UNO; iflçiler bilinçlenmeden sendika zor 2006 y›l›n›n son aylar›nda kötü çal›flma koflullar› nedeniyle sendikal› olmak için örgütlenen Dudullu Organize Sanayii Bölgesi’ndeki UNO fabrikas› iflçileri, bugünlerde tarihin tekerrürünü yafl›yor. Daha önce de defalarca örgütlenme çal›flmas› yap›lm›fl, ancak baflar›s›z olunmufl UNO’da. Buradan do¤an güvensizlik, iflçilerin bilinçsizli¤i ve patronun binbir çeflit entrikas›yla birleflince örgütlenmek iki kat daha zor duruma gelmifl. Tek G›da-‹fl Sendikas›n›n UNO örgütlenmesi s›ras›nda, sendikaya üye olduklar› için iki iflçi iflten at›lm›fl, iflten at›lan iflçiler fabrika önünde beklemeye bafllam›fl ve ço¤unluk tespiti için baflvuru yap›lm›flt›. Gelinen son aflamada patron, bask›lar›n›n karfl›l›¤›n› alm›fl gibi görünüyor. Biz de son duruma iliflkin görüfllerini almak üzere Tek G›da-‹fl Sendikas› Teflkilatland›rma Sekreteri Göksel fiengün ile görüfltük. fiengün’ün anlatt›klar›na göre iflçiler bask›lara dayanamay›p istifa ediyor, iflten at›lan iflçiler de art›k fabrika önünde beklemiyorlar ve ço¤unluk tespitine yönelik bir çal›flma flu an için yok. “Bizim en büyük amac›m›z, iflçilere örgütlenme, sendika nedir, ne getirir, ne götü-
rür ö¤retmektir” diyor fiengün. Gelinen noktada patron bir ad›m önde görünüyormufl. fiengün bu durumu flöyle aç›kl›yor, “burada çok k›sa zamanda ço¤unluk say›s›na ulaflt›k, ama eminim birçok iflçi anlamadan dinlemeden imza att›lar. Daha önce sendikal› olmayan, sendikal› iflyerinde çal›flmayanlar çeliflkide kal›yor” diyor ve genele iliflkin flöyle bir özelefltiri veriyor “bizler iflçi arkadafllar›m›z› bu konuda yeterince e¤itemedik. Belki çok h›zl›
Emekçinin Gündemi ‹flçi s›n›f› ve meflruluk sorunu Sendikal mücadelenin gelifltirilmesi kendini yasall›kla s›n›rlamamal›d›r. E¤er ki yasall›kla s›n›rlan›rsa egemen s›n›flar›n oluflturdu¤u yasalar iflçi s›n›f›n›n mevcut köleli¤inin devam›ndan baflka bir anlama gelmez. Zira yasalar iflçi s›n›f›n›n veya sendikalar›n haklar›n› korumaktan öte onu boyunduruk alt›nda tutmay› amaçlamaktad›r. ‹flçi s›n›f› ve di¤er emekçiler Türkiye’deki tüm zenginli¤i yaratan güçlerdir. Ve bu zenginlikten olabildi¤ince yararlanma hakk›na sahip olmal›d›r. Buna hakk› vard›r ve bu hakk› almak için verdi¤i mücadele meflrudur. Bu hakk›n kullan›m›n› engelleme çabas› içinde olan her kurum iflçi s›n›f›n›n ya da sendikalar›n hedef tahtas›na oturmal›d›r. Türkiye’deki egemen s›n›flar iflçi s›n›f›na köleli¤i reva görürken kendileri olabildi¤ince özgürdür. ‹flçi s›n›f›n›n eme¤ini sömürerek ve onun özgürlü¤ünü gasp ederek özgürlü¤ü dizginsizce yaflamaktad›r. ‹flçi s›n›f›n›n örgütlenme ve grev hakk› dahi yoktur. Zira bir yerde bir sendikal örgütlenme bafllad›¤›nda örgütlenen iflçiler iflten at›lmaktad›r. Direniflleri dipçik darbeleriyle yok edilmeye çal›fl›lmaktad›r. Kavranmas› gereken ana nokta sendikal mücadele kime karfl› verilmekte-
dir? Örgütlenme ve di¤er haklar›n kazan›lmas› kimlerin ifline çomak sokmaktad›r? Bunlar ortaya net bir flekilde konuldu¤unda verilecek mücadelede buna uygun flekillenir. Bu durumun kavranmas›, buna uygun bir mücadele hatt›n›n örülmesi sendikal mücadelenin geliflmesinin önünü açabilir. Ülkemizdeki sendikalar›n devlete karfl› yaklafl›mlar›n› düzeltmeleri di¤er bir deyiflle devletin egemen s›n›flar›n devleti oldu¤u gerçekli¤ini kavramalar› zorunludur. Sendikalar üzerinde devletin muazzam bir etkisi vard›r. Sendikalar devletin bir uzant›s› ifllevi görmektedir. ‹flçilerin kendili¤inden gelen sendikal örgütlenmelerinin önüne dahi sendikalar yeterli destek vermeyerek hatta onun da ötesinde direnifllerin önüne geçerek sendikal mücadelenin, örgütsel geliflmenin önüne geçmektedir. Bu haliyle sendikalar bindikleri dal› kesmektedir. Arakas›ndan da sendikalar›n erimesinden, güçlerini kaybetmesinden bahsetmektedir. Tüm bu gerçeklerden sonra sendikalar›n içinde oldu¤u durumun esas nedeninin iflbirlikçi uzlaflmac› bir sendikal politik hatt›n oldu¤u tüm ç›plakl›¤›yla ortaya ç›kmaktad›r. Tüm bunlar sonucunda bugün sendikalara olan güven dibe vurmufltur. ‹fl-
geliflti¤i için bunu yapamad›k, ama sonuç olarak öyle bir hatam›z oldu.” Gelinen son durumu ise flöyle özetliyor fiengün, “Burada insanlara acayip bir bask› uyguland›, gece yar›lar› evleri arand›, akrabalar araya sokuldu, tek tek odalara çekildiler, hepsinden önemlisi ekmeklerinden edilme korkusuyla dolduruldular. Biz de buna müdahalede eksik kald›k.” Mücadelenin bundan sonraki hatt›na iliflkin de flunlar› söylüyor fiengün, “Arkadafllar›m›z fabrika önünde beklemiyorlar bildi¤iniz gibi. Çal›flma Bakanl›¤› ve ‹stanbul Valili¤i dâhil, 4 yere ‘burada anayasal suç iflleniyor’ diye baflvuruda bulunduk. Sendikadan bask› yoluyla istifa ettirdi¤i gerekçesiyle dava açt›k ve TCK’n›n 118. maddesine göre paraya çevrilemez, 1 ile 3 y›l aras›nda hapis cezas› alacak Hasip Gencer.” UNO’da yaflanan bu geliflmeler iflçilerin sadece sendikaya “üye” yap›lmas›n›n yetmedi¤i, sendikalar›n iflçilere s›n›f bilinci tafl›mas› ve e¤itmesi gerekti¤ni de ortaya koyuyor. Ancak s›n›f bilinçli iflçiler patronun ve sistemin her türlü sald›r›s› ve aldatmacas› ile bafla ç›kabilir ve bu savafltan zaferle ç›kabilirler. (Kartal)
çi s›n›f› düflmanlar› iflçilerin birli¤ini ve sermayeye karfl› güçlü olmas›n› engellemek için bu tarz bir politika izliyorlar. Burada iflçilerin yapmas› gereken sendikalar›na sahip ç›kmalar›d›r. Ülkemizde komprador burjuvazi iflçi s›n›f›n› köle düzeyinde çal›flt›rmaktad›r. ‹flçi s›n›f›n›n içinde tafl›d›¤› tüm çeliflkileri (örne¤in iflsizli¤i) iflçi s›n›f›n›n aleyhine kullanmaktad›r. Kendisi iflçi s›n›f›n› daha fazla sömürmek için her türlü örgütlenmeyi ve politikay› uygularken iflçi s›n›f›n›n örgütlenmesinin, birleflmesinin ve güçlenmesinin önüne geçmeye çal›flmaktad›r. Oysa flu bir gerçek ki, iflçilerin örgütlenmeleri onlar›n burjuvaziye karfl› en büyük kozudur. Da¤›n›k bir iflçi s›n›f› a¤›r koflullarda ve azamî ölçüde sömürülmeye mahkûmdur. Ancak birli¤inden güç alan bir iflçi s›n›f› bu sömürüyü ve kendi içindeki rekabeti en aza indirerek yaflam koflullar›n› düzeltebilir, özgür bir dünya yaratma yolunda ilerleyebilir. Dün oldu¤u gibi bugün de iflçi s›n›f›n›n öz örgütü olan sendikalar iflçi s›n›f›n›n örgütlenmesi için vazgeçilmez araçlardan biridir. Hiçbir iflçi sendikalaflmaya ve örgütlenmeye yüz çevirmemelidir. Öncelikli olarak kavranmas› gerenken en önemli fley iflçiler için sendikalar›n halen son derece gerekli bir araç oldu¤udur. Bununla birlikte esas olarak sendikal mücadelede izlenecek politikan›n iflçi s›n›f›n›n ç›kar›na uygun bir hale sokulmas›n›n vazgeçilmezli¤idir. Yukar›da belirtti¤imiz gibi sendikal mücadelede do¤ru bak›fl aç›s› iflçilerin
Maden işçilerinin “ortak kaderi” Yüzlerinin ve ellerinin kömür karas› kaderlerine de bulaflm›fl olacak maden iflçilerinin kaderleri de ç›kard›klar› kömür gibi karad›r derler. Ancak bunun kader olmad›¤›n›, özellikle özel maden iflletmelerinin denetimsiz, kaçak vb. çal›flma nedenleriyle iflçilerin yaflamlar›n›n hiçe say›ld›¤›n› biliyoruz. Ve son olarak yine bir maden iflçisi bu cehennemden ölü olarak ç›kart›ld›. Zonguldak-Ankara karayolu üzerindeki Elvanpazarc›k beldesinde özel bir kömür oca¤›nda meydana gelen grizu patlamas› sonucu 1 iflçi yaflam›n› kaybederken 6 iflçi ise yaraland›. Yaflam›n› yitiren Cengiz Ömür’ün ismi de ifl cinayetlerinde ölenlerin listesine eklendi. (H. Merkezi)
sendikalara yak›nlaflmas›n› ve örgütlenmesini sa¤layacakt›r. Mevcut yönetimlerin sendikalar› ifllevsizlefltirmesi bugünkü gerçekli¤in nedenlerinden biridir. Bunun afl›lmas›, iflçi s›n›f›n›n burjuvaziye karfl› daha güçlü olmas›n› sa¤layacakt›r. Bunun içindir ki s›n›f bilinçli proleterler iflçi s›n›f› ve di¤er emekçiler içinde yürüttükleri mücadelede daha aktif olmal›d›r. Sendikal mücadelede ya da iflçi s›n›f› ve di¤er emekçiler içindeki mücadelede politik yaklafl›mlar›n düzeltilmesi ve ideolojik duruflun proleter ideoloji seviyesine ç›kar›lmas› bizi hedefimize ulaflt›racakt›r. Kullanabilece¤imiz bütün olanaklar› a盤a ç›kararak mevcut sendikal yöneticilerin gerçekliklerini deflifre etmeli, iflçi s›n›f›n›n ve di¤er emekçilerin gerçek dostlar›n›n devrimci ve komünistler oldu¤unu göstermeliyiz. ‹deolojik ve politik mücadeleyi ön plana ç›kar›rken iflçi s›n›f›n› tabandan örgütleme mücadelesi içinde olunmal›d›r. ‹deolojik ve politik mücadeleye, örgütlenme süreci efllik etmedi¤i takdirde yap›lan çal›flmalar›n kal›c›laflmas› ya da hedefe ulaflmas› mümkün de¤ildir. ‹flçi s›n›f› içinde sistemleflmifl ve yo¤unlafl›lm›fl bir mücadele meyvesini vermekte gecikmeyecektir. Unutmayal›m ki yata¤›nda güçlü akan bir nehrin önüne kurulan barajlar flöyle ya da böyle afl›lacakt›r. Yata¤›nda güçlü akan iflçi nehrinin önüne faflizmin kurdu¤u barajlar y›k›lacak ve nehir özgürlü¤üne kavuflacakt›r.
6
26 Ocak-8 Şubat 2007
66
Kapitalizm do¤ay› mahvediyor
68 gündür tek damla ya¤›fl düflmeyen Çukurova’da böyle giderse k›sa bir sürede 3 milyon dekar alanda dikili olan bu¤day heba olacak.
13-15 y›ld›r ›srarla bahsedilen ancak egemenlerin araflt›rma birimlerinde “As›rlar sürecek, etkileri çabuk görülmeyecek” denen küresel ›s›nma son y›llarda kendini hissettirir hale geldi. En son olarak “Güney kutbundan 11 futbol sahas› büyüklü¤ünde buz kütlesi koptu, küresel ›s›nma h›zlan›yor” diye manfletler at›l›rken flimdi ise halk›m›z› nas›l etkiledi¤ine iliflkin manfletler gazetelerde. Hat›rlanaca¤› gibi geçen sene ülkemizde pek çok sel felaketi yaflanm›fl, bundan ötürü Karadeniz ve T. Kürdistan›’nda pek çok köylünün ekini yok olmufltu. Bu sene ise ya¤›fl›n olmamas› Çukurova’daki üreticileri vuruyor. Atmosferde biriken at›k gazlar dünyay› bir seraya çevirirken iklimlerin bölgelerini ve özelliklerini de de¤ifltiriyor. Bu de¤iflimden bahsedenler, etkilerinin belirece¤i zamanlar› aç›klamayan/çarp›tanlar flimdi ise bundan en fazla etkilenen köylülere kotalarla, düflük taban fiyatlar›yla, özellefltirme ve tohumculuk yasalar›yla sald›ranlar›n ta kendisi. fiimdi ise tüm bir Çukurova, üstüne tart›flmalar bile yap›lmayan küresel ›s›nman›n gerçek yüzü ile, kurakl›k ile karfl› karfl›ya. 68 gündür tek damla ya¤›fl düflmeyen Çukurova’da böyle giderse k›sa bir sürede 3 milyon dekar alanda dikili olan bu¤day heba olacak. Uzmanlar Ocak ay›nda da ya¤mur ya¤mazsa 1900’lü y›llarda yaflanan kurakl›¤›n yeni bafltan yaflanaca¤›n› söylüyor.
Aç›klamalar Durumu Anlat›yor Bas›na demeç veren Adana Meteoroloji Bölge Müdürü ‹dris Coflkun, 8 Ka-
s›m 2006’dan bu yana ya¤mur ya¤mad›¤›n› hat›rlatarak, “En son 1900’lü y›llar›n bafl›nda böylesi bir kurakl›k yaflanm›flt›. 1930 ve 1940 y›llar›n›n Aral›k aylar›nda da az ya¤›fl düflmüfltü. Yine 1972 y›l›n›n Aral›k ay›nda ya¤›fl düflmemifl, ancak Ocak ay›nda beklenen ya¤mur gelmiflti. Bu Ocak ay›nda da ya¤mur ya¤mayacak diyemeyiz. fiu anda tar›msal bir kurakl›k var” dedi. ZMO Adana fiube Baflkan› Ayhan Barut ise küresel ›s›nma nedeniyle oluflan kurakl›¤›n en çok tar›m alan›n› vurdu¤unu söyledi. Buyda¤ ekili alanlar›n büyük tehlike alt›nda oldu¤unu söyleyen Barut; “Ya¤murla çimlenmeyi bekleyen tohumlar ciddi bir tehlike ile karfl› karfl›ya. Çukurova’da her y›l 3 milyon dekar alanda 1 milyon 200 bin rekolte bu¤day elde ediliyor. E¤er bir süre daha ya¤mur ya¤mazsa, rekolte düflecek ve bu¤day ürünlerinin, baflta ekmek olmak üzere bir çok ürünün fiyat› artacak” dedi. Bu¤day haricinde Çukurova’da ekilen di¤er ürünlerin de tehlike alt›nda oldu¤unu söyleyen Barut flunlar› kaydetti; “fiu anda ya¤murun ya¤mamas› yaz›n sürdürülecek ekim faaliyetlerini de olumsuz etkileyecek. Bu nedenle çiftçilerimizden imkan› olanlar ürünlerini sulamak zorundalar. DS‹’nin Adana’da genel bir bak›m çal›flmas› yapt›¤›ndan kanallara da su verilemiyor.”
Nedir Bu Bafl›m›zdaki Bela? “Küresel Is›nma” diye tabir edilen durum a¤›r sanayi ve enerji üretim mekanlar›n›n gaz halindeki at›klar›n›n atmosferde birikerek dünyay› bir sera bahçesine çevirmesidir. Arabam›zda yakt›¤›m›z benzinden tutun da termik santrallerin pek çok köylüye bela olan o a¤›r duman›na kadar her bir petrol ürününün yak›lmas› atmosferdeki birikimi daha da art›r›yor. Bu gazlar›n bir k›sm› egemenlerin daha fazla para u¤runa katletti¤i ormanlarda temizlenebilirken büyük k›sm› ise (özellikle termik santrallerin b›rakt›¤› dumanlar) atmosferde kendi halinde kal›yor.
Küresel ›s›nma zaten sanayinin do¤a ve insan› önemsemeden geliflmeye bafllamas› ile bafllam›flt›. Ancak çarp›t›lan mesele yani bafllamas› ise sürekli olarak emperyalistler ve onlar›n uflak hükümetlerinin bilime koyduklar› sansür ile ileri tarihlere at›ld›. Bugün bu gazlar biriktikçe etkiler daha da hissedilir boyutlara t›rmanacak. Lakin ad›nda “›s›nma” sözcü¤ünün olmas› sadece kurakl›k anlam›na gelmiyor. Dünya çap›nda mevsim ve iklimlerin yer de¤ifltirmesi anlam›na geliyor. Buna ba¤l› olarak alakas› olmayan bir yer muson iklimi özelliklerine sahip olabilir ve sürekli sel bask›nlar› ile karfl›laflabilir. Konuya iliflkin bilim insanlar›n›n ve baz› sivil toplum örgütlerinin yapt›¤› aç›klamalara yer vermek iyi olur. Kandilli Rasathanesi Meteoroloji Mühendisi Adil Tek, Türkiye’de küresel ›s›nman›n etkilerinin biraz daha fazla hissedilmeye bafllad›¤›n› belirterek “Küresel ›s›nma siyah ile beyaz de¤il, arada gri tonlar› da var. Biz flu anda o gri tonlarday›z. Hava kirlili¤i artabilir. Solunum hastal›klar› artabilir. Yani ›s›nmadan kazand›¤›m›z› sa¤l›¤a harcayaca¤›z” diyor. Bas›na aç›klama yapan Greenpeace Enerji Kampanyas› Sorumlusu Hilal At›c› ise “Küresel ›s›nma 30 y›l sonra bafllayacak bir fley de¤il, bafllad›. Bafllad› ve ›s›nman›n çok ciddi zararlar›n› görmeye bafllad›k. Türkiye’de genel olarak beklenen fleyler kurakl›k, çölleflme, orman yang›nlar› ve sel felaketlerinin artmas›, tar›msal ürünlerde yüzde 30’luk bir azalma, turizm gelirlerinin azalmas›” diyor.
Köylüye Ne Olacak? Böyle bir durum köylünün ekti¤i ürünlerin üst üste yok olarak köylünün iflas etmesi anlam›na geliyor. Ama bu bir veya iki y›lda de¤il, a¤›r ve sanc›l› bir hastal›k gibi y›llara da¤›larak olacak bir olay. Devletin her geçen gün tar›m ürünlerinin taban fiyatlar›n› düflürmesi, kotalarla zaten hiç uygun olmayan tar›m ürünlerini yetifltirtmesi, DGD’den pek çok köylünün zaten faydalanamamas›…vb. pek çok faktör köylünün zaten mezar›n› kaz›yordu. Küresel ›s›nma ise bunlar› daha da ac› verici hale getiriyor. Ülkemizde tar›m alanlar›na fabrikalar yap›larak tar›m›n katledildi¤i ve ayn› fabrikalar›n düflük standartlar uygulayarak dünyay› katletti¤i düflünülürse bugün köylünün bu zor durumlara düflmesinin sebebi ne “atmosferin bir tabakas›n›n incelirken di¤er yandan kirli gazlar›n birikmesi” ne de “yan gelip yatmas› ve artistlik yapmas›”d›r. Bu olay›n sorumlusu insan ve do¤a sa¤l›¤›n› hiçe sayan egemenler ve onlar›n tar›m ve çevre üzerindeki politikalar›d›r. (H. Merkezi)
Bu¤day ve so¤anda verim düflüklü¤ü endiflesi
Hatay’›n Reyhanl› ‹lçesi’nde uzun süredir ya¤murun ya¤mamas› nedeniyle bu¤day ve so¤an ekili alanlarda verim düflüklü¤ü endiflesi yaflan›yor. Reyhanl› ‹lçe Tar›m Müdürü Hamza Sapar, yaz›l› bir aç›klama yaparak, yaklafl›k 3 ayd›r beklenen ya¤›fllar›n olmamas›n›n ekili alanlar› olumsuz etkiledi¤ini bildirdi. Reyhanl›’da 170 bin dekar bu¤day ve 30 bin dekar so¤an ekimi yap›ld›¤›n› aktaran Sapar, flunlar› ifade etti: “Kurakl›k ve yaflanan ayaz dolay›s›yla bu¤day ve so¤an ekili alanlarda verim düflüklü¤ü kaç›n›lmaz oldu. Topra¤›n yüzüne ç›k›fl yapan körpe filizler, ayazla kurudu. Bundan sonra beklenilen ya¤›fllar olsa da ne yaz›k ki verim düflüklü¤ünün önüne geçilemeyecektir. Tüm üreticiler ekonomik kay›plar yaflayacakt›r.” (H. Merkezi)
Bu¤day ve so¤anda verim düflüklü¤ü endiflesi Mu¤la’n›n Milas ilçesinde Avflar köylüleri bölgede 13 y›ld›r faaliyet gösteren tafloca¤›na karfl› verdikleri mücadelede geçici olarak bir zafer kazand›. Çevre Bakanl›¤›, Mu¤la Valili¤i’ne gönderdi¤i talimat ile oca¤›n ÇED Raporu ve birinci s›n›f iflletme ruhsat› al›ncaya kadar faaliyetine son vermesini istedi. fiirket yetkilileri ise kendilerine bir tebli¤in henüz olmad›¤›n›, bu oldu¤unda ise faaliyetlerini durduracaklar›n› söyledi. Köylülerin bas›na yans›yan durumlar› ise oca¤›n ne kadar zarar verdi¤ini ortaya koymakta, pek çok köy evinin duvarlar› patlat›lan dinamitler sonucu ile çatlam›fl, ürünler patlamalar yüzünden hasar görmüfl. Ocak, köye sadece 100 metre uzakl›kta bulundu¤undan köylülerin can ve mal güvenli¤ini tehdit ediyor. (H. Merkezi)
7
66
26 Ocak-8 Şubat 2007
Devletin tar›m politikas› belli: Yabanc› sermayeye özgürlük, halka açl›k 12 Ocak Cuma günü Ankara’da ZMO (Ziraat Mühendisleri Odas›) taraf›ndan düzenlenen ‘Seçim Sürecinde Tar›m Sektörü’ bafll›kl› sempozyum, yabanc›s› olmad›¤›m›z ama rakamlarla ortaya konan pek çok gerçe¤in son y›llarda ne boyutlara ulaflt›¤›n› ortaya koydu. Sempozyum her ne kadar son 4 y›ll›k süreci de¤erlendirmek üzere düzenlense de konuflmac›lar›yla ve konular›yla Türkiye’de egemenlerin son on y›lda uygulad›¤› tar›m politikalar›n› da ortaya koydu. Aç›l›fl konuflmas›n› ve ZMO ad›na olan konuflmay› yapan ZMO Genel Baflkan› Gökhan Günayd›n; Türkiye’de küçük köylülü¤ün bitirilmesinin AB’nin direkt bir talimat›n›n oldu¤unu belirterek di¤er yönden ise d›flar›dan tar›msal ürünlerin al›m›n›n artt›¤›n› söyledi. Özelde AKP hükümeti döneminde tar›ma iliflkin pek çok yasal düzenleme yap›ld›¤›n› da sözlerine ekleyen Günayd›n, bu yasalar›n ülkedeki sorunlar› çözmekten uzak oldu¤unu ifade etti.
Kendi eli ile sobe! Sempozyuma kat›lan CHP Milletvekili Prof. Dr. O¤uz Oyan da tar›mda tam anlam›yla bir tasfiye sürecinin yafland›¤›n› belirtti. Oyan; toplu istihdam oran›n›n istatistikî verilere göre tar›mda % 30 olarak belirlendi¤ini ancak gerçekte ise bu rakam›n % 10’a tekabül etti¤ini söyledi. AKP’nin 2004 y›l›nda IMF politikalar›n› uygulamayaca¤›n› taahhüt ederek hükümete geldi-
Bal›kç›lar bal›klar› zehirleyen termik santral aleyhine dava açt› Hatay’›n ‹skenderun ‹lçesi’nde kurulan ve ad› kapasite art›r›m›nda usulsüzlük yap›ld›¤› gerekçesiyle ‘Beyaz Enerji Operasyonu’na da kar›flan Sugözü Termik Santrali’nin bölge bal›kç›l›¤›na ve deniz ürünlerine zarar verdi¤ini savunan 186 bal›kç› ile iki su ürünleri kooperatifi, Yumurtal›k Asliye Hukuk Mahkemesi’ne tazminat istemiyle dava açt›. ‹skenderun Körfezi’nde kurulan Sugözü Termik Santrali’nin bölge bal›kç›l›¤›na zarar verdi¤ini savunan 186 bal›kç› ve 2 su ürünleri kooperatifi, ‹skenderun Enerji Üretim ve Ticaret A.fi aleyhine tazminat davas› açt›. Ad› Beyaz Enerji Operasyonu’na da kar›flan santrale karfl› 5 Ocak tarihinde ‹skenderun Asliye Hukuk Mahkemesi’ne Av. Maruf Kaymaz arac›l›¤›yla baflvuran bal›kç›lar, ‘fazlaya iliflkin talep’ ve ‘dava hakk› sakl› kalmak kofluyla’ 7 bin YTL maddi zarar ve kazanç kayb› talep etti. Alacaklar›n›n santralin kuruldu¤u 2000 y›l›ndan itibaren en yüksek yasal faizle birlikte karfl›lanmas›n› isteyen ‹skenderun Su Ürünleri Kooperatifi, Dörtyol Yeflil Su Ürünleri Kooperatifi yöneticileri ve bal›kç›lar, santralin denize, bal›kç›l›¤a ve çevreye zarar verdi¤ini vurgulad›.
‘Vergilerini dahi ödeyemiyorlar’ Bal›kç›lar›n avukat› Maruf Kaymaz, mahkemeye sundu¤u dava dilekçelerinde flu görüfllere yer verdi: “Daval› flirket çevre kirlili¤inin bafl mimar›d›r. Bu nedenle tüm zararlar› tazminle yükümlü tutmal›d›r. Daval›n›n sebep oldu¤u bu fiili durum neticesinde bal›k sat›fllar› yüzde 100 düflmüfltür. Civar flehirlerde bal›klar›n› satamayan müvekkillerim, bu kez ülkenin di¤er flehirlerine yönelmifl, ancak buralarda da umduklar›n› bulamam›fllard›r. Bu durum ülkedeki herkes taraf›ndan ulusal bas›n arac›l›¤›yla da takip edilmifl, hemen herkes körfezden ç›kan bal›klar›n zehirli oldu¤u ve yenmemesi gerekti¤i kanaatine sahip olmufltur. Zarar bununla da kalmam›fl ve müvekkillerimden bal›k alan ülkeler bu al›m› durdurmufllard›r. Böylece müvekkillerim çok büyük boyutlarda zarara u¤ram›fllar, vergilerini dahi ödeyemez duruma gelmifllerdir.” Konu ile ilgili bilgi veren bal›kç›lar›n avukat› Av. Maruf Kaymaz, santralin çal›fl›r durumda iken denize b›rakt›¤› kimyasal at›klar›n bal›klar›n yumurtlama bölgelerini olumsuz flekilde etkiledi¤ini söyledi. (D‹HA)
¤ini belirten Oyan; halk›n kand›r›ld›¤›n› ve IMF politikalar›n›n halen uyguland›¤›n›, bugün yaflanan bu sorunlar›n bu yüzden oldu¤unu söyledi. Tüm konuflmalar içinde ise Cargill örne¤inin geçmesi asl›nda mevcut olan hükümetlerden neler beklenebilece¤inin de bir göstergesidir. 1997’de yap›m› bafllat›lan, Bursa’da 2. ‹dare Mahkemesi ve Dan›fltay’›n 6. Dairesi’nin defalarca yürütmeyi durdurma karar›
verdi¤i Cargill’in gene ayn› partilerin içinde bulundu¤u meclis taraf›ndan “af” yasalar›yla yaflat›ld›¤› düflünüldü¤ünde ise gerçekte tar›mdaki tasfiyeye hay›r diyenlerin bu konuda en derin eme¤i sarfeden köylülerin ve devrimci, demokrat kiflilerin oldu¤u gözler önüne seriliyor. Hemen ard›ndan söz alan ve Cargill kuruldu¤undan beri demokratik ve hukuksal mücadele içersinde yer alan Avukat ‹smail ‹flyapan da bu konuya vurgu yapan mevcut hükümetlerin hepsinin Cargill gibi yabanc› sermayeye ait flirketlere k›yak geçti¤ini ancak halk›n üretimini k›s›tlayarak köylüyü açl›¤a mahkum etti¤ini söyledi. 1998’de 1. derece S‹T alan›na kuruldu¤undan ötürü Cargill hakk›nda yürütmeyi durdurma talepli mahkeme açt›klar›n› belirten ‹flyapan, buna ra¤men ‹znik Gölü’nün yan›ndaki bu iflletmenin at›klar›n› göle verdi¤ini, her yürütmeyi durdurma karar›nda hükümette bulunan parti temsilcilerinin duruma müdahale etti¤ini söyledi. (H. Merkezi)
Kimin için hukuk? Uflak’›n Eflme ilçesi yak›nlar›ndaki K›fllada¤ alt›n madeni ile ilgili yöre köylüleri ve demokratik kitle örgütleri taraf›ndan aç›lan davada hukuk skandal› yaflan›yor. Manisa idare mahkemesinde görülen K›fllada¤ alt›n madeni davas›nda davan›n taraf› olmayan kurumlar taraf›ndan verilen belgelerle mahkeme bask› alt›nda tutuluyor. Eski Uflak milletvekili Hasan Özgöbek, Tüprag flirketi, Uflak AKP milletvekilleri Alim Tunç, Ahmet Ça¤layan, belediye baflkanlar› ve muhtarlar taraf›ndan mahkemeye gönderilen “Davay› Tüprag lehine sonuçland›r›n, aksi halde yöremiz kalk›namayacakt›r” yaz›l› belgeler ülkemizde hukuk adaletin nas›l iflledi¤ini gösteriyor. Bölgenin havas›n›, suyunu, topra¤›n› kirleten flirket, devletle yapt›¤› anlaflmalar sonucunda herhangi bir hukuk sorunu yaflamadan çal›flmalar›na devam ediyor. fiirket bölgede nüfuzu olan milletvekillerini de kullanarak çevreyi kirletmeye devam ediyor. Her f›rsatta hukuk devletinden söz edenler K›fllada¤’da yaflanan hukuk ihlalini görmüyor. Oysa; Anayasan›n 138/2. maddesine göre “hiçbir organ makam merci veya kifli yarg› yetkisinin kullan›lmas›n-
da mahkemelere ve hakimlere emir ve talimat veremez genelge gönderemez, tavsiye ve telkinde bulunamaz”. Uflak Eflme’de yaflananlar bu maddenin sadece ka¤›t üzerinde kald›¤›n› gösteriyor. Tüprag flirketinin bölgede yapt›¤› aramalarda üst düzeyde destek ald›¤› ve yo¤un bir propaganda yürüttü¤ü biliniyor. Daha önce Enerji Bakan› Hilmi Güler ve televizyoncu Tayfun Talipo¤lu ile kameralar karfl›s›na ç›kan flirket yetkilileri bölgenin kalk›naca¤›ndan, istihdam yarat›laca¤›ndan söz etmekte. Geçen süre içerisinde bu sözlerin aksine Eflme’de yaflanan çevre talan›d›r. Köylülerin zehirlenmesi, topraklar›n› iflleyememesidir. Kalk›nan yöre insan› de¤il Tüprag flirketidir. K›fllada¤ alt›n madenine karfl› mücadelesini sürdüren Elele Hareketi yaflanan çevre ve hukuk katliam›na iliflkin bir aç›klama yaparak kamuoyuna duyarl› olma ça¤r›s› yapt›. ‹zmir-Bergama, Eflme, Sivrihisar Küçük Dere Elele Hareketi 13 Ocak günü ‹zmir Tabip Odas›nda yapt›¤› aç›klamada Tüprag flirketinin aç›lan davalara karfl› milletvekilleri ile yapt›¤› görüflmeleri aç›klad›. Tüm bunlardan sonra sormak gerekiyor ülkemizde hukuk kimin için?
8
26 Ocak-8 Şubat 2007
66
Ankara’dan aranan barışa yanıt yok
13-14 Ocak tarihlerinde Ankara ‹çkale Oteli’nde Demokratik Bar›fl ‹nisiyatifinin örgütledi¤i “Türkiye Bar›fl›n› Ar›yor” bafll›kl› bir konferans gerçeklefltirildi. ‹ki gün süren konferansa gazeteci, sendikac›, yazar, siyasetçi, akademisyen, DKÖ temsilcileri kat›l›rken çok farkl› siyasal düflünceden yedi yüzü aflk›n kiflinin kat›ld›¤› konferansta ortaklafl›lan nokta “Kürt sorununda demokratik çözüm” talebi oldu. Konferans›n ard›ndan konuflulanlar, tart›fl›lanlar (özellikle Yaflar Kemal’in, Vedat Türkali ve Mehmet Uzun’un konuflmalar›) bir süre burjuva bas›n›n da gündemine oturdu. Konferans› olumlu bulup “bar›fl” ça¤r›lar›n›n yerini bulmas›n› isteyenler oldu¤u gibi, her zamanki gibi kafatasç› yaklafl›p, inkâr› derinlefltirmek isteyenler de oldu. Ki bunlar Yaflar Kemal’in konuflmas›n›n içinden baz› kelimeleri c›mb›zlay›p kinlerini kusmaktan da geri durmad›lar. “Her türlü fliddeti ve ayr›mc›l›¤› reddeden, çözümü Türkiye’nin iç dinamiklerinde arayan, yaflananlar›n herkesin ortak ac›s› oldu¤u gerçe¤inden hareket eden, sosyal bar›fl›, sosyal adaletten ayr› düflünmeyen…” ça¤r›s›yla yap›lan konferans, “Bar›fl›n hukuksal alt yap›s›”, “Bar›fl›n ekonomik alt yap›s›”, “Bar›fl ve
Samand›ra ÇAZ-DER’de insan haklar› paneli
kad›n”, “Bar›fl ve emek”, “Medya ve Bar›fl Kültürü”, “Siyaset ve Bar›fl” gibi alt bafll›klar alt›nda yap›lan sunumlarda, 50’den fazla konuflmac› söz alarak konufltu. Konferans›n aç›l›fl konuflmas›n› yazar Yaflar Kemal yapt›. Kemal’in konuflmas›nda “Kürtler bar›fl istiyor, Kürtler az›nl›k de¤il kardefltir, bir halk›n onuruyla oynamay›n. Ya gerçek demokrasi ya da hiç” bafll›klar› öne ç›karken, konuflma kat›l›mc›lar aras›nda yank› uyand›rd›. Ancak Kemal’in “gerillaya terörist demeyelim” vb. ç›k›fllar›n›n ya da yukar›daki sözlerinin yan›nda en dikkat çeken nokta ise Avrupa Birli¤i’ne yüklenen misyonda gizliydi. “‹nsanl›¤›m›z› onurland›ran ifller yap›ld›” derken say›lan Avrupa Birli¤i’nin yapt›klar›n›n ifade edilmesi AB’nin gerçek yüzünün bunca deneyimli bir yazar taraf›ndan görülmemesi önemli bir hayal k›r›kl›¤›yd›. Yine Türk’ün Malazgirt’ten bu yana dostunun Kürtler oldu¤unu söylemesi de ilgi çekti. Zira on y›llard›r “Türk’ün Türk’ten baflka dostu yoktur” ›rkç› söylemine karfl› söylenmifl de olsa, Türk’ün tek dostunun Kürt olmas› bu söylemi özde de¤ifltirmemektedir. ‹ki gün boyunca çeflitli bafll›klar alt›nda gerçeklefltirilen konferansta yükseltiK›sa bir süre önce kurulan, ÇAZDER (Çekerek, Ayd›nc›k, Zile Köyleri Derne¤i) Samand›ra fiubesi, 14 Aral›k Pazar günü insan haklar› ve insan haklar› mücadelesi konulu bir panel düzenledi. Panele Partizan fiehit ve Tutsak Aileleri ad›na Semiha K›rkoç, ILPS Türkiye Seksiyonu ad›na da Suzan Zengin konuflmac› olarak kat›ld›lar. Saat 17:30’da bafllayan panelde, ÇAV-DER Samand›ra fiubesi Gençlik Kollar› Baflkan› Ersade Barut bir aç›l›fl konuflmas› yapt›. Konuflmas›nda insan haklar› mücadelesinin önemine de¤inen Barut, son süreçte kay›tlara geçen insan haklar› ihlallerine iliflkin k›sa bir bilanço sundu. Bu konuflman›n ard›ndan ILPS Türkiye Seksiyonu’nun haz›rlad›¤›
len “bar›fl” söylemleri yine devlet nezdinde yan›t bulmam›flt›r. Daha do¤ru bir ifadeyle “savafl” olarak alg›lan›p bu yönde ad›mlar at›lm›flt›r. Ne hükümet ne de ana muhalefet partisi CHP “bar›fl” ça¤r›lar›na ilgi göstererek konferansa kat›lmam›flt›r. ‹ki partiden de birer milletvekili kendi inisiyatiflerini kullanarak kat›lm›fllard›r. AKP ayn› gün Ankara’da “Kerkük Konferans›” düzenledi. Bar›fl Konferans›’na ilgi göstermeyen AKP, Kerkük Konferans›’na Kürtlerden bir temsilci ça¤›rmad›¤› gibi, “nas›l Kerkük’ü Kürtlerden ar›nd›r›r›m”›n tart›flmas›n› yap›yordu. Gündem gazetesinin 17 Ocak tarihli say›s›nda Konferans› anlatan yaz›da kat›l›mc›lar›n çeflitlili¤ini anlat›rken, “Ankara’n›n göbe¤inde Türkiye’nin en ünlü yazarlar›, siyasileri, STÖ aktivistleri eski gerilla ve askerleri, yeni-eski M‹T’çisi ve daha nicesi bu toplant›n›n di¤erlerinden farkl› neyi ç›karaca¤› merak›yla konferans oturumlar›na kat›l›m sa¤larken…” diyerek bar›fl›n ad›mlar›ndan bahsettikleri M‹T’çiler, askerler gerillalar›n kulaklar›n› kesip anahtarl›k yapan canilerdir. Belki de bu konferansa kat›lanlar› “faili belli” cinayetlerle nas›l katledeceklerinin hesab›n› yapanlard›r. Toplant›dan neyi ç›karacaklar› da ortadad›r. Bunu daha konferans bafllamadan Mehmet Uzun ve Orhan Do¤an’›n yapaca¤› konuflmalar› mahkeme karar›yla izleme, kaydetme karar›ndan anlamak bile mümkün. Gerçi Orhan Do¤an “Biz zaten sesimizi devlete duyurmaya çal›fl›yoruz” diyerek bu durumu geçifltirse de, devletin Kürt meselesine bak›fl›n› özetleyen güzel örnekler asl›nda bunlar. Konferansta konuflan Bar›fl Anneleri’nden Emine Özbet “Hepimiz burada bar›fl diyoruz. Ama bu karda k›flta, bu donda halen operasyonlar gerçeklefliyor. Halen çocuklar›m›z ölüyor. Halen yüreklerimiz s›zl›yor” sözleriyle devletin bar›fl ça¤r›lar›na yan›t›n› özetliyordu. Konferans›n üzerinden henüz birkaç gün geç“Emperyalizmin Teslim Alma Araçlar›ndan Hapishaneler” bafll›kl› bir sinevizyon gösterimi yap›ld›. Sinevizyon gösteriminin ard›ndan s›ra panelistlerin sunumlar›na geldi. ‹lk konuflmay› ILPS ad›na Suzan Zengin yapt›. Konuflmas›nda, insan haklar› mücadelesinin kökenine ve insan haklar›yla ilgili uluslararas› anlaflmalara de¤inen Zengin, egemenler taraf›ndan yap›lan bu anlaflmalar›n yine en çok onlar taraf›ndan çi¤nendi¤ini vurgulad›. ‹nsan haklar› ihlallerinin en fazla emperyalizme ba¤›ml› ülkelerde yafland›¤›na da dikkat çeken Zengin, insan haklar› mücadelesinin, s›n›f mücadelesinden kopuk ele al›namayaca¤›n› belirtti. Daha sonra söz alan Semiha K›rkoç
miflti ki, Emine anan›n söylediklerini do¤rular tarzda Diyarbak›r’da yap›lan operasyon sonucu 3 HPG gerillas› yaflam›n› yitiriyordu. Yine ayn› günlerde ‹HD Diyarbak›r fiubesi 2006 y›l›nda bölgede yaflanan çat›flmalarda 294 kiflinin yaflam›n› yitirdi¤ini, 72 kiflinin faili “meçhul” cinayete kurban gitti¤ini aç›kl›yordu. Bölgede tüm bar›fl ça¤r›lar›na ve at›lan ad›mlara ra¤men devletin tutumu üç maymunu oynamaktan öteye geçmedi. Her ça¤r›, her ad›m daha sert, daha fliddetli sald›r›larla yan›t buldu. ‹ki gün süren konferans›n sonuç bildirgesinden yans›yan baz› maddeler flöyle; * Kürt sorununun “fliddet ve terörizm sorunu” olarak adland›r›lmas›ndan vazgeçilmelidir. * Bar›fl dilde bafllat›lmal›, ötekilefltirici, yabanc›laflt›r›c›, düflmanlaflt›r›c› tüm söylemler terk edilmeli, siyasetin dili, fliddete yol açan ayr›mc›l›ktan ve milliyetçilikten ar›nd›r›lmal›d›r. * Kürtlerin siyasal alan›n aktif öznesi olabilmesinin önündeki tüm engeller kald›r›lmal›d›r. * Bugünkü, yüksek seçim baraj›, adil temsilin önünde direngen olmaktan ç›kar›lmal›d›r. * Kürtlerin siyasal temsilcileri ve partileri bar›fl›n tesisi sürecinde her düzeyde meflru ve gerçek muhattaplar olarak görülmelidir. * Kamusal alanda Kürtçe’nin serbest kullan›labilmesi için yasal ve hukuki düzenlemeler yap›lmal›, “çok dilli resmi hizmet ve siyasi faaliyet” seferberli¤i sa¤lanmal›d›r. * Toplumsal, kamusal ve siyasal yaflama kat›l›m› sa¤layacak, “kamuoyu vicdan›n› rencide etmeyecek” bir siyasal veya demokratik kat›l›m program› yürürlü¤e konulmal›d›r. * Silahl› çat›flmalar›n karfl›l›kl› olarak acilen durdurulmas›, sivil çözümlere zemin haz›rlanmas›na olanak sa¤layacakt›r. ise, insan haklar› ihlallerinin, hapishanelerde en üst boyutta oldu¤unu, ancak yaflam›n her alan›nda da çeflitli biçimlerde yafland›¤›n› söyleyerek, kad›nlara dönük hak ihlallerinin alt›n› çizdi. Bu hak ihlallerine kendi tan›kl›¤› üzerinden örnekler de veren K›rkoç, hapishanelerdeki kad›nlar›n da daha fazla bask›ya ve hak ihlaline u¤rad›¤›n› belirtti. Son olarak Savafl Kör ile ilgili kampanyaya de¤inen K›rkoç, herkesi Savafl Kör’le dayan›flmaya ve ziyaret etmeye ça¤›rd›. Dinleyicilerin sorular›na verilen cevaplarla devam eden panel, ÇAZ-DER bünyesinde çal›flmalar›n› sürdüren Grup Göç’ün verdi¤i k›sa bir dinletiyle sona erdi. (Kartal)
9
66
26 Ocak-8 Şubat 2007
Türkiye Kürdistan›’nda hak ihlalleri art›flta
‹HD Diyarbak›r fiubesi 2006 y›l› Türkiye Kürdistan›’nda meydana gelen hak ihlallerine iliflkin bir rapor haz›rlad›. Raporda yer alan verilere göre, 2006 y›l›nda bölgede çat›flmalarda 294 kifli yaflam›n› yitirdi, 303 kifli de yaraland›. 72 kiflinin faili “meçhul” bir flekilde öldürüldü¤üne dikkat çeken ‹HD verilerinde, ayr›ca bölgede toplam 2 bin 822 kiflinin gözalt›na al›nd›¤› ve toplumsal olaylara müdahale esnas›nda 13 kiflinin yaflam›n› yitirdi¤ine vurgu yap›ld›. ‹HD fiube Baflkan› Selahattin De-
mirtafl’›n 3 ayl›k verileri aç›klamas›n›n ard›ndan ‹HD Do¤u ve Güneydo¤u Anadolu Bölge Temsilcisi Mihdi Perinçek de 2006 y›l› verilerini aç›klad›.
2 bin 822 kifli gözalt›na al›nd› Perinçek, 2006 y›l›nda meydana gelen çat›flmalarda 294 kiflinin yaflam›n› yitirdi¤ine ve 303 kiflinin de yaraland›¤›na dikkat çekerek, 72 kiflinin faili “meçhul” cinayetlerde yaflam›n› yitirdi¤ini, 13 kiflinin de yaraland›¤›n› söyledi. May›n ve patlay›c› maddelerden kaynakl› 30 kiflinin hayat›n› kaybetti¤i-
Medya kimin sesi?
Aziz Nesin’nin kurucusu oldu¤u ‹stanbul Çatalca’daki Nesin Vakf› karalama sald›r›lar›yla karfl› karfl›ya. 14 yafl›ndaki bir k›z çocu¤una iki erkek çocuk taraf›ndan tecavüz edildi¤i iddialar› ile gündeme tafl›nan Nesin Vakf›, sermayenin sesi bas›n›n hedefi haline getirildi. Tecavüz iddias›yla gözalt›na al›nan çocuklar›n yap›lan muayenelerinde tecavüzün gerçekleflti¤ine dair bulgular›n oldu¤unu ve Adli T›p’tan bir yetkilinin buna dair aç›klama yapt›¤›n› sayfalar›na tafl›yan burjuva-feodal bas›n Nesin Vakf›’na karfl› bir linç kampanyas› bafllatt›. Gazete ve televizyonlardan Nesin Vakf›’nda tecavüz oldu¤unu birinci haber olarak veren medya görevini de yerine getiriyordu. Yalan, uydurma, asparagas haber yapmaktan çekinmeyen, dahas›
sermayenin ç›karlar› için dördüncü kuvvet olarak ifllev gören medya, bu kez baflar›ya ulaflamad›. Nesin Vakf› üzerinden Aziz Nesin’in halk›m›z üzerindeki sayg›nl›¤›n› y›pratmaya çal›flan medya, Nesin flahs›nda toplumdan hakl›dan, ezilenden, yana olan kalemini emperyalistler için de¤il emekçiler için kullanan yazarlara tahammülsüzlü¤ünü gösteriyordu. Çokça kulland›klar› gazetecilik, habercilik ahlak›ndan ne anlad›klar› bu olayda bir kez daha anlafl›lm›fl oldu.
Önce infaz et, yarg›la, ard›ndan haberini yay›nla ‹ddialar›n› kan›tlamak için de Adli T›p’tan bir yetkilinin aç›klamalar›na baflvuran medya, bu yetkilinin ise kimli¤ini aç›klamad›! Olay›n bas›na yans›mas›ndan sonra aç›klama yapan Vak›f yöneticisi Ali Nesin iddialar›n as›ls›z oldu¤unu söyledi. Nesin, birkaç gün sona tecavüzü ispatlad›¤› iddia edilen raporu aç›klad›. Ancak rapor aksine olay›n tecavüz olmad›¤›n› ispatlamaktayd›. Yani medya gerçekleri çarp›t›yordu. Medyan›n asparagas haber yapt›¤› böylesine aç›k bir flekilde ortaya ç›k-
ni, 147 kiflinin de yaraland›¤›n› ifade eden Perinçek, 1 kiflinin de gözalt›nda yaflam›n› yitirdi¤ini belirtti. Perinçek, kifli güvenli¤ine yönelik ihlaller bafll›¤›nda toplam 2 bin 822 kiflinin gözalt›na al›nd›¤›n› söyledi. 15 toplumsal olaya müdahale edildi¤ini ve toplam 839 kiflinin müdahale sonras› gözalt›na al›nd›¤›n› aktaran Perinçek, bu olaylarda 425 kiflinin darp edildi¤ini, 13 kiflinin ise hayat›n› yitirdi¤ini ifade etti. ‹flkence ve kötü muamele iddias›yla 334 baflvuru gerçekleflti¤ini aktaran Perinçek, bunlar›n 38’inin jandarmada, 262’sinin emniyette, 7’sinin resmi kurumlarda, 11’inin de korucular taraf›ndan gerçeklefltirildi¤ine dikkat çekti. 15 kay›p iddias›n›n bulundu¤unu hat›rlatan Perinçek, 2006 y›l›nda toplam 1094 kiflinin tutukland›¤›na vurgu yapt›.
‘Köy boflaltmalar 2006’da da sürdü’ Perinçek, aile içi fliddet vakas›n›n 34 olarak kendilerine yans›d›¤›n› ve bunlardan 2’sinin ölümle sonuçland›¤›n› belirtti. Bölgede 6 flüpheli kad›n ölümünün gerçekleflti¤ini hat›rlatan Perinçek, 6 namus gerekçeli cinayet meydana geldi¤ini söyledi. Namus gerekçeli
mas›na ra¤men haberi yapan televizyon ve gazeteler olay› kamuoyuna duyuran kendileri de¤ilmifl gibi davrand›. Medyan›n dürüst, objektif habercilik söylemlerinin birer reklam malzemesi oldu¤u bir kez daha ortaya ç›kt›. Nesin Vakf›’na karfl› aç›lan haber linçinde gazeteler tecavüz iddialar›n› büyük puntolarla verirken, gözalt›na al›nan çocuklar›n gördü¤ü iflkenceyi ise birkaç sat›r ile geçti. Tecavüz iddias› ile Çatalca Sulh ve Ceza Nöbetçi Mahkemesi taraf›ndan tutuklanarak hapishaneye sevk edilen çocuklardan 18 yafl›ndan büyük olan E.A. Metris Hapishanesi’nde iflkenceye maruz kald›. Hapishanedeki askerler ve gardiyanlar taraf›ndan sürekli dövülen, yerde battaniye üzerinde yat›r›lan E.A. gibi 18 yafl›ndan küçük oldu¤u için Bayrampafla’ya sevk edilen F.I. da yedi¤i dayaklar›n sonucunda yürüyemiyor. Ç›r›lç›plak soyularak plastik borularla dövülen F.I.’n›n gördü¤ü iflkencenin etkisi ile diflleri kenetlendi ve yemek yiyemiyor. Nesin Vakf›’nda çocuklar›n istismar edildi¤ini iddia ederek olay›n “üzerine” giden ve Nesin Vakf›’n› karalayan medya, hapishanelerde uygulanan fliddeti, iflkenceyi görmüyor. Çocuklar›n yaflad›klar›n›n sorumlusu olan medya, devleti ile ayn› dili konufluyor! (H. Merkezi)
bir sald›r› gerçekleflti¤ini, 3 cinsel taciz ve tecavüz olay› meydana geldi¤ini bildirdi. 2006 y›l›nda 3 köyün boflalt›ld›¤›n› vurgulayan Perinçek, ayr›ca 20 orman yakma vakas›n›n meydana geldi¤ini aç›klad›. Çal›flma yaflam›na yönelik olarak 113 hak ihlalinin gerçekleflti¤ini anlatan Perinçek, özellikle düflünce ve ifade özgürlü¤ü konusunda büyük bir art›fl›n yafland›¤›n› söyledi.
Bölgede 7 bin 733 hak ihlali meydana geldi Bölgede 2006 y›l›nda 11 çocuk tecavüzü ve cinsel taciz vakas›n›n meydana geldi¤ini belirten Perinçek, 1 kuflkulu çocuk ölümü, 12 çocu¤a yönelik fliddet ve 3 çocuk kaç›rma vakas›n›n gerçekleflti¤ini söyledi. Hapishanelerden 165 hak ihlali baflvurusu ald›klar›n› belirten Perinçek, 2006 y›l› boyunca 32 sa¤l›k hakk› ihlali, 111 intihar ve 69 intihar teflebbüsü meydana geldi¤ini belirtti. Sadece ‹HD Diyarbak›r fiubesi’ne 2006 y›l› boyunca 921 baflvuru yap›ld›¤›na iflaret eden Perinçek, bölge genelinde 7 bin 733 hak ihlali meydana geldi¤ini söyledi. (H. Merkezi)
PSAKD Kartal fiubesi’nden etkinlik Pir Sultan Abdal Kültür Derne¤i’nin Yakac›k-Kurfal›’da faaliyet gösteren Kartal fiubesi, “Çeteleflmeye, uyuflturucuya, yozlaflmaya karfl› Pir Sultan yolunda ileri!” fliar› ile bir etkinlik düzenledi. Farkl› bölgelerden yüzlerce insan› biraraya getiren etkinlik, Kartal Rahmanlar’da bulunan Serenat Dü¤ün Salonu’nda, 14 Ocak Pazar günü gerçekleflti. Etkinlik, saat 13.00’de, Sivas’ta 2 Temmuz 1993’te faflist patron a¤a devletinin denetiminde dincimilliyetçi-sivil faflistlerce katledilen 35 ayd›n›n resimlerinin, salonda, gelece¤in sahipleri çocuklar taraf›ndan tafl›nmas›yla bafllad›. Ard›ndan “Devrim ve demokrasi flehitleri” için bir dakikal›k sayg› duruflu yap›larak konuflmalara geçildi. Gerek dernek ad›na ve gerekse kat›l›mc›lar taraf›ndan yap›lan konuflmalarda, devletin Alevilere ve sistem muhaliflerine dönük bask› ve zulmüne de¤inilerek, bunlara karfl› ç›kma ça¤r›s› yap›ld›. Konuflmalar›n ard›ndan, semah gösterimi ve söylenen türkülerle devam eden etkinlik akflam saatlerinde sona erdi. (Kartal)
10
26 Ocak-8 Şubat 2007
66
Ölüm Orucu eylemine son veren Behiç Aşcı hastaneye kaldırıldı demokratik kitle örgütlerine teflekkürlerini ileten Tanay da Bakanl›k taraf›ndan haz›rlanan genelgeye iflaret ederek, “Bu genelge tutuklu ve hükümlülerin hiçbir flart koflulmadan, sosyalleflmesini amaçlamaktayd›. Bu somut geliflme oda baflkanlar› taraf›ndan Behiç Aflc›’ya iletildi. Behiç Aflc›, bundan sonra farkl› eylem biçimleri ile farkl› flekilde mücadelesini sürdürme karar›n› iletti. Bugün saat 19.00 itibarî ile Ölüm Orucu’na ara verdi¤ini bildirdi. Biz umuyoruz ki tecrit kaynakl› bir ölüm bir daha gerçekleflmez” dedi.
F Tipi hapishanelerdeki tecrit uygulamalar›na karfl› “5 Nisan Dünya Avukatlar Günü”nde Ölüm Orucu’na bafllayan Av. Behiç Aflc› Adalet Bakanl›¤› taraf›ndan gündeme getirilen genelge üzerine eylemine ara verdi¤ini aç›klad›. 22 Ocak akflam› fiiflli’deki direnifl evinin önünde bir aç›klama yapan Aflc›’n›n avukatlar› ve demokratik kitle örgütleri temsilcileri bu geliflmelerin ard›ndan Aflc›’n›n, tedavisi yap›lmak üzere Çapa T›p Fakültesi’ne kald›r›ld›¤›n› belirtti. TTB Baflkan› Gencay Gürsoy, ‹stanbul Barosu Baflkan› Kaz›m Kolcuo¤lu, D‹SK Genel Baflkan› Süleyman Çelebi, ‹stanbul Tabip Odas› (‹TO) temsilcileri, ‹HD eski Genel Baflkan› Ak›n Birdal, ÇHD ‹stanbul fiubesi temsilcileri, Tecrite Karfl› Avukatlar, TAYAD üyeleri ve Behiç Aflc›’n›n annesi Fazilet Erdo¤an’›n da aralar›nda bulundu¤u kalabal›k bir grup, Aflc›’n›n eylemini sürdürdü¤ü evin önünde toplanarak bas›na bir
aç›klama yapt›. Burada ilk aç›klamay› yapan TTB Baflkan› Gencay Gürsoy, Adalet Bakanl›¤› Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdürlü¤ü’nün hapishanelere iliflkin aç›klad›¤› genelgeyle tecrit sorunu için somut bir ad›m att›¤›n› belirterek tutsaklar›n 10 kifliyi aflmayacak gruplar halinde biraraya gelebilece¤ini kaydetti. Tecrit uygulamalar›na karfl› 122 insan›n›n yaflam›n› yitirdi¤ine ve 600 kiflinin ise sakat kald›¤›na dikkat çeken D‹SK Genel Baflkan› Süleyman Çelebi ise, “Demek ki bu düzenlemeler daha önce de yap›labilirdi” dedi. ‹stanbul Baro Baflkan› Kaz›m Kolcuo¤lu da, tecrite karfl› mücadelenin kararl› bir flekilde yürütüldü¤ünü ifade etti. Sa¤l›k durumu nedeni ile aç›klamaya kat›lmayan Aflc› ad›na Av. Taylan Tanay söz ald›. Aflc›’n›n tecrit sorununa karfl› mücadele yürüten ayd›nlar, sanatç›lar ve
1 May›s’ta tecrit karfl›t› eyleme polis sald›rd›! Ümraniye-1 May›s Mahallesi’nde çeflitli devrimci demokratik yap›larca düzenlenmek istenen tecrit karfl›t› meflaleli yürüyüfle faflist kolluk kuvvetleri sald›rd›. Aralar›nda ESP, SDP, Partizan gibi kurumlar›n yer ald›¤› kitlenin, Karakol dura¤›nda toplanmas› üzerine, önceden mahalleye sevk edilen faflist kolluk güçleri yürüyüflü provoke etmek için kitlenin topland›¤› alanda yo¤unlaflarak y›¤›nak yapt›. Göstericilere yönelik “…Yürürseniz meflaleleri kafan›zda k›rar›z” gibi tahrik edici “uyar›lar(!)” da bulunan polis, daha sonras›nda hiçbir gerekçe göstermeden kitleye gaz bomba-
s› ile sald›rd›. Ara sokaklara çekilen göstericiler, meflru olan bir eyleme yönelik faflist güçlerin sald›r›s›na karfl›l›k vermekte gecikmediler. Çok say›da panzer ve fiortlandlarla mahalleyi adeta iflgal eden faflist kolluk kuvvetlerine yönelik, saatlerce sapan ve Molotoflarla direnen, defalarca Molotoflarla ana caddeye ç›karak gösterilerine devam etmek isteyen eylemcilere geri ad›m att›ramayan kolluk kuvvetleri, çok yo¤un gaz bombas› kullanarak mahalleyi gaza bo¤du. Gözalt› vb. kay›plar vermeyen eylemciler, daha sonras›nda eylemlerini sonland›rd›lar. (Kartal)
Ölüm Orucu eyleminin 263’üncü gününde olan Gürcan Görüro¤lu’nun da eylemine son verdi¤ini belirten Tanay, Uflak F Tipi Hapishanesi’nde bulunan hükümlü Sevgi Saymaz’›n nas›l bir tav›r verece¤ini bilmediklerini ifade etti. Aç›klaman›n ard›ndan, Aflc› gerekli tedavi için ambulansla Çapa T›p Fakültesi’ne kald›r›ld›.
Gencay Gürsoy’dan aç›klama Ayn› gün bas›na bir bilgilendirme yapan TTB Baflkan› Gencay Gürsoy, Adalet Bakanl›¤› Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdürü ile yap›lan telefon görüflmesinde çeflitli önerilerinin kabul edildi¤ini ve bir tak›m sosyalleflme olanaklar›n›n gelifltirilmesi konusunda ad›mlar da at›laca¤›n›n ifade edildi¤ini söylemifl ve flunlar› dile getirmiflti: “Adalet Bakanl›¤›’ndan bizim baflvurumuza uzun bir yan›t geldi. Ortak alanlar›n kullan›m›yla ilgili taleplerin birço¤u kabul edildi. Eskiden 5 saat olan ortak kullan›m alan›, 10 saate ç›kar›ld›. Baflka aç›l›mlarda oldu. En önemlisi disiplin suçu ifllese de tutuklu ve hükümlüler bu haktan yararlanacaklar. Hücre cezas› alanlar bundan yararlanamayacak. Bu akflamdan itibaren Behiç Aflc› ve di¤er arkadafllar ölüm orucunu b›rakabilirler.” Gencay Gürsoy, Adalet Bakanl›¤›’na iletilen raporda tecrit koflullar›n›n bütün hafifletici tedbirlere ra¤men yayg›n bir flekilde yaflanmakta oldu¤u gerçe¤ini dile getirdiklerini ve bunun çözümü için baz› önerilerde bulunduklar›n› belirtmifl ve bu önerilerin en önemlilerinden birisinin “Tretmana tabi olmayan yani herhangi bir disiplin suçu nedeniyle elinden al›namayacak bir hak olarak tutuklular›n, hükümlülerin makul bir süre ve makul bir say›da baflka tutuklu ve hükümlülerle birlikte olma, sosyalleflme” konusunu içerdi¤ini eklemiflti (‹stanbul)
Erol Zavar’la ilgili eylemler Uzun süredir yakaland›¤› mesane kanseri nedeniyle gündeme tafl›nan ve serbest b›rak›lmas› için kampanya yürütülen Odak Dergisi eski Yaz›iflleri Müdürü Erol Zavar 18 Eylül 2003 tarihinde hastane sevki s›ras›nda jandarmalar›n sald›r›s›na u¤ram›flt›. Ancak bu sald›r›n›n karfl›l›¤› Zavar’a para cezas› olarak geri dönerken, Zavar’› döven jandarmalar hakk›nda ise dava dahi aç›lmad›. Ayr›ca Erol Zavar’la dayan›flma amac›yla Emek Kültür Merkezi taraf›ndan ‹zmir’de bir etkinlik düzenlendi. 13 Ocak Cumartesi günü yap›lan etkinlikte Zavar’la ilgili haz›rlanan bir belgesel sunuldu. Gösterimin hemen ard›ndan yap›lan konuflmalarda tutsaklara uygulanan tredman uygulamalar›ndan bahsedildi. Savafl Kör’ün son durumuna iliflkin de bilgi verildi. Etkinlik yap›lan konuflman›n ard›ndan son buldu. Yine 13 Aral›k Cumartesi günü saat 14.00’de Konak Postanesi önünde ‹C‹ taraf›ndan Zavar ve Kör ile dayan›flma için bir bas›n aç›klamas› yap›ld›. Aç›klamada “sa¤l›¤› ve yaflam› tehdit alt›nda olan tüm tutuklu ve hükümlülerin, insanca koflullarda tedavileri sa¤lanmal›d›r” denildi. Yaz›lan dayan›flma kartlar›n›n at›lmas›n›n ard›ndan eylem, Erol Zavar’›n efli Elif Zavar’›n konuflmas› ile son buldu. (H. Merkezi/‹zmir)
Demokrasi Platformu kuruldu Okmeydan›’nda çal›flma yürüten devrimci, ilerici kurumlar Demokrasi Platformu kurdu. Biraraya gelen; Partizan, ESP, DHP, EMEP Beyo¤lu ‹lçe Örgütü, DTP fiiflli ‹lçe Örgütü, ÖDP Beyo¤lu ‹lçe Örgütü, Eflit ve Özgür Yurttafl Hareketi, ‹flçi evi Derne¤i, SODAP, Halkevleri Derne¤i Okmeydan› fiubesi ve Kara K›z›l Notlar platformun kuruldu¤unu kamuoyuna ilan ederek bütün mahalle halk›n› gelece¤ine ve mahallesine sahip ç›kmaya ça¤›rd›.
11
66
26 Ocak-8 Şubat 2007
Sessiz ölümlere izin vermeyeceğiz!
Partizan fiehit ve Tutsak Aileleri (PfiTA), hapishanelerde bulunan hasta tutsaklar›n durumuna iliflkin bir bas›n toplant›s› yapt›. 17 Ocak günü saat 13:00’te ‹HD ‹stanbul fiubesi’nde yap›lan aç›klamada ilk sözü ‹HD genel merkez yöneticisi Ayfle Y›lmaz ald›. Hapishanelerdeki hasta tutsaklar›n oldukça kötü koflullarda yaflad›¤›na dikkat çekti. PfiTA ad›na Bahar Ertürk taraf›ndan okunan aç›klamada ise Kemal Ertürk, Yaflar ‹nce ve Mesut Deniz’in sa¤l›k durumlar›na iliflkin bilgi verildi ve Adalet Bakanl›¤›’n›n hapishane-
lerdeki koflullar›n düzeltilece¤ine dair verdi¤i sözleri tutmad›¤› söylendi. Sincan F Tipi Hapishanesinde tutulan Kemal Ertürk’ün Hepatit B, yüksek tansiyon ve gizli fleker hastal›¤› bulunmas›na ra¤men hastaneye sevkinin yap›lmad›¤›, aradan bir y›l geçtikten sonra yap›lan göz dibi muayenesinde yeni bir hastal›¤›n geliflmifl oldu¤u, var olan hastal›klar›n kontrol alt›nda tutulmas› için diyet verilmesi gerekti¤i ancak diyete dönük besinlerin bile bulunmad›¤› belirtildi. Kas ve bafl a¤r›lar›, halsizlik, yorgunluk, atefllenme, gözlerde bulan›kl›k
Tecritte ›srar çözümsüzlükte ›srard›r Av. Behiç Aflç›, Gülcan Görüro¤lu ve Sevgi Saymaz’›n direnifline destek olmak için toplanan TAYAD’l› aileler 12 Ocak günü Yüksel Caddesi’nde açl›k grevi yapt›. Oturma eylemi yaparak açl›k grevini sürdüren aileler bas›n aç›klamas› yaparak hükümeti tecrit sorununu çözmek için ad›m atmaya ça¤›rd›. Bursa’da da 20 Ocak günü aralar›nda Partizan, DHP, ESP, BDSP, HKM’nin de bulundu¤u kurumlar Mafel Cafe önünden AVP’ye kadar yürüdü. Burada kurumlar ad›na yap›lan bas›n aç›klamas›n› ‹HD Bursa fiube Baflkan› Abdülaziz Akyol okudu. Ayr›ca ‹HD Bursa fiubesi de F tipi hapishanelerde sürdürülen tecrit terörüne karfl› Aflç›, Görüro¤lu ve Saymaz’a destek olmak amac›yla 17 Ocak günü Heykel Postanesi’nden Adalet Bakanl›¤›’na faks eylemi gerçeklefltirdi. Malatya’da bir aç›klama yapan KESK Malatya fiubeler Plâtformu, Partizan, HÖC, DHP, ESP, DTP, EMEP, ÖDP ve ‹HD “tecrit derhâl kald›r›lmal›d›r” dediler. Eylem at›lan sloganlarla son buldu. (Ankara/Bursa/Malatya)
Tecrite karfl› tek kiflilik eylem Araflt›rmac› flair Otay Avcu, Av. Behiç Aflc›’ya destek amaçl› Mersin Cumhuriyet alan›nda bir bas›n aç›klamas› yapt›. Avcu haz›rlad›¤› metinde “Ben insanl›¤›n kazanmas›n› istiyorum” dedi. Avcu daha sonra kendini zincirlemek istedi, ancak polisin müdahalesiyle bu giriflimden vazgeçti. Avcu daha sonra orada bulunanlara k›rm›z› karanfil da¤›tarak aç›klamas›n› sonland›rd›. (Mersin)
gibi flikayetlerin artmas›na ra¤men Ertürk tek kiflilik hücrede tutulmaktad›r. Yine Sincan 1 Nolu F Tipi’nde tutulan Yaflar ‹nce’nin Hepatit B kalbinde 2. dereceden mitral yetmezlik oldu¤u, midede reflü ve ülser, belde f›t›k ve böbreklerinde tafl oldu¤u, acil müdahale görmesi gerekti¤i ancak buna ra¤men araç yok bahanesi ile hastaneye götürülmedi¤ini söylendi. A¤r› M Tipi Hapishanesi’nde bulunan Fadime Özkan’›n da kemik erimesi teflhisi konulmas›na ra¤men tedavisi yap›lmad›¤›n›n alt›n›n çizildi¤i aç›klaman›n devam›nda siyasi tutsaklar›n ailelerinin tecrit ve izolasyona karfl› mücadeleyi sürdürecekleri belirtildi. Av. Gül Altay da yine Sincan 1 Nolu F Tipi’nde tutulan Wernike Korsakoff hastas› Mesut Deniz’in durumuna iliflkin bir aç›klama yapt›. Deniz’in tedavi edilmedi¤ini, Korsakoff rahats›zl›¤› olan hastalar›n serbest b›rak›lmas› gerekti¤ini, Kemal Ertürk ve Yaflar ‹nce’nin ilaçlar›n›n hesaplar›ndan kesildi¤i ve hesaplar›nda para yoksa ilaçlar›n verilmedi¤ini söyledi. Aç›klamaya Yaflar ‹nce’nin abisi Fevzi ‹nce de kat›ld›. (‹stanbul)
Devrim ve komünizm flehitleri Mersin’de an›ld› Mersin YDG ve DDSB 78’liler Derne¤i’nde örgütledi¤i bir etkinlikle devrim flehitlerini and›. Etkinlik sayg› durufluyla bafllad›. Bu s›rada Vartinik’te Bir Köm fliiri okundu. Daha sonra bir DDSB faaliyetçisi devrim flehitleri ile ilgili bir sunum yapt›. Etkinlik fliir dinletisi ve sinevizyon gösterimi ile devam etti. Verilen aradan sonra YDG’liler Sovyetler Birli¤i’nde “Ölüm ‹flçileri” olarak an›lan Komünist Cumartesileri konu alan bir tiyatro gösterimi sundu. Daha sonras›nda YDG’li bir arkadafl taraf›ndan “Devrimci örgütümüze devrimci yay›n›m›za sahip ç›kal›m” bafll›kl› bir sunum yap›ld›. Etkinlik fliir ve müzik dinletisi ile son buldu. (Mersin)
Tecrite karfl› kitlesel yürüyüfl
Tecrite karfl› her Cumartesi Taksim’deyiz
Hapishanelerde devam eden tecritin kald›r›lmas› amac›yla devrimci, ilerici kurumlar›n ve sendikalar›n kat›l›m› ile oluflturulan platform taraf›ndan örgütlenen Taksim eylemleri devam ediyor. * 13 Ocak Cumartesi günü saat 16.00’da Taksim Tramvay dura¤›nda biraraya gelen kitle alk›fl ve ›sl›klarla tecriti protesto etti. Bilgesu Erenus’un bas›n metnini okumas›ndan sonra Av. Behiç Aflc›’n›n annesi söz alarak o¤lunun mücadelesini sahiplendi¤ini söyledi. Eylem söylenen türkülerle son buldu. * 20 Ocak Cumartesi günü de saat 16:00’da toplanan 700’ü aflk›n kifli aç›lan “Tecridi Kald›r›n Ölümleri Durdurun” pankart› ile beraber ayn› slogan› atarak eylemlerine bafllad›. Kitle ad›na aç›klamay› okuyan Güngör Göncay, yüksek güvenlikli hapishanelerin tam 7 y›ld›r var oldu¤unu ve aç›k flekilde insanl›k suçu ifllendi¤ini söyledi. Aç›klaman›n ard›ndan eylem son buldu. (‹stanbul)
Tecride karfl› yürütülen mücadelenin semtlere tafl›nmas› amac›yla yap›lan tart›flmalar sonucunda Anadolu yakas›nda 1 May›s Mahallesi’nde, Avrupa yakas›nda Okmeydan›’nda ayn› gün ve saatte yürüyüfl karar› al›nd›. 17 Ocak Çarflamba günü saat 20:00’de biraraya gelen Partizan, BDSP, ESP, HKM, HÖC, Kald›raç, SDP ve SODAP “Tecrit Kald›r›ls›n-Talepler Kabul Edilsin” pankart› açarak yürüyüfle geçti. Mahalle içinde yap›lan yürüyüfle halk da alk›fllar›yla destek verirken, yürüyüfl boyunca çevredeki insanlara yönelik ajitasyon konuflmalar› yap›ld›. Yürüyüfl, eylem birlikteli¤inin güzel bir örne¤i olurken, Dikilitafl Park›’nda yap›lan bas›n aç›klamas› ile son buldu. (‹stanbul)
26 Ocak-8 Şubat 2007
12
66
Teflhirci medya, istismarc› devlet eçti¤imiz y›l Malatya Çocuk Yuvas›’nda ortaya ç›kan iflkence olay›, Manisa Hapishanesi sübyan ko¤uflunda ortaya ç›kan tecavüz olay› vb. onlarca örnek devlet kurumlar›n›n ne kadar “güvenilir” ve sa¤l›kl› oldu¤unu gösterirken, devletin bu duruma karfl› yaklafl›m›n› da ortaya ç›karmaktad›r.
G
Çocu¤u e¤itim, sevgi ve destek görme hakk›ndan mahrum etmek, onlar› zorla çal›flt›rmaya, fuhufla, h›rs›zl›¤a yöneltmek, dayak atmak, psikolojik aç›dan korkutmak ve afla¤›lamak, ihmal ve istismar olarak ele al›nabilir. Ülkemizde son dönemde yaflanan birkaç olay yeniden çocuk is tismar›n› gündeme getirdi. Biz de bu konuyu ele alma ihtiyac› duyduk. Geçti¤imiz haftalarda ‹zmir’in Menderes ilçesinde 1.5 yafl›ndaki N.N.B’ye “eziyet ve tecavüz edildi¤i’’ haberi burjuva-feodal medyan›n gündemini oldukça meflgul etti. Çocuklara yönelik taciz ve tecavüz olaylar›yla s›k s›k karfl›laflmaktay›z. Ancak bu olay›n medya taraf›ndan i¤renççe bu kadar enine boyuna ifllenmesinin nedeni kurban›n 1.5 yafl›nda bir çocuk olmas›d›r. Küçük çocu¤un “kanepeden düfltü¤ü” iddias›yla hastaneye kald›r›lmas› ve burada yap›lan muayenelerin sonunda ortaya ç›kt› olay. Çocu¤un annesi yapt›¤› aç›klamalarda geçinemedi¤i için iki y›ld›r para karfl›l›¤› fuhufl yapt›¤›n› söyledi. Burjuva-feodal medya ise olay› adeta pornografik bir havada ayr›nt›lara inerek tafl›d› gündemimize. Ak›l almaz i¤rençlikte yap›lan haber ve yorumlarla küçük k›z ve annesi linç edilirken, annenin neden bu duruma düfltü¤ü ve bunu arkas›nda esas›nda kimin, neyin oldu¤u unutturulmaya çal›fl›ld›. Her ne kadar annenin yapt›klar› onaylanamaz ise de, onu bu duruma itenin arkas›nda geçim s›k›nt›s›n›n oldu¤u, mevcut sistemin “vatandafl›”na herhangi bir yard›m eli uzatmad›¤› gerçe¤idir. Bu olay›n hemen akabinde baflta ‹zmir olmak üzere birçok ilde yap›lan operasyonlarla ülkemizde çocuk pornografisinin geldi¤i nokta gözlerimizin önüne serildi. ‹zmir’de ortaya ç›kan olayda fuhufl yapt›r›lan çocuklar ya sokakta ya da devlet kurumlar›nda kal›yor.
Çocuklar en çok yoksul ülkelerden Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü Ö¤retim Üyesi Prof. Dr. Ercan Tatl›dil’in bu konuyla ilgili yapt›¤› aç›klamalara göre; Dünya Çal›flma Örgütü’nün (ILO) tahminlerine göre, geliflmekte olan ülkelerde çal›flan 5-14 yafl grubundaki çocuk say›s›n›n
250 milyon oldu¤u söylenmektedir. Bu çocuklar›n 120 milyonu tam, 130 milyonu yar›m günlük ifllerde çal›flmaktad›r. Bu 250 milyon çocu¤un yüzde 61’i Asya’da, yüzde 32’si Afrika’da, yüzde 7’si Latin Amerika’dad›r. Bunun d›fl›nda Avrupa’da da 1.5 milyon çal›flan çocuk oldu¤u da san›l›yor. Yine çocuk pornografisiyle ilgili
araflt›rmalar yapan Çocuk Pornografisine Karfl› Finansal Koalisyon’un verilerine göre, son birkaç y›lda çocuk pornografisi 20 milyar dolarl›k bir sektör haline geldi. Bugün internette 100 bini aflk›n çocuk porno sitesi bulunuyor. On-line pornografi görsellerinin yüzde 19’u üç yafl›n alt›ndaki çocuklara ait. Dünyada internetten çocuk pornosu araflt›rmas› yapan flehirler içinde ‹zmir birinci, ‹stanbul ikinci, Ankara dördüncü s›rada yer al›yor. ‹nternet ‹zleme Vakf›’n›n haz›rlad›¤› rapor ise bize bir baflka çarp›c› gerçe¤i gösteriyor. Bu rapora göre, çocuklar›n kullan›ld›¤› pornografik foto¤raf ve görüntülerin yar›s›ndan fazlas› ABD’den tüm dünyaya yay›l›yor. ‹nternet ‹zleme Vakf›’n›n (IWF) aç›klad›¤› veriler, çocuk pornografisinin internette nas›l yay›ld›¤›n› gözler önüne seriyor. Raporda ayr›ca, baz› sitelerin befl y›ld›r bilinmelerine karfl›n hala kapat›lmad›klar›n›n da alt› çiziliyor. Rapora göre, çocuk pornografisinin ç›k›fl ülkesi Amerika Birleflik Devletleri. Bunun sebebiyse,
internet trafi¤inin en yo¤un ve en fazla internet servis sa¤lay›c›s›n›n bulundu¤u ülke olmas›. Onlarca ülkeden 14 bin web sitesinde çocuklar›n kullan›ld›¤› pornografik foto¤raf ve görüntüler tespit edildi. Buna göre ABD sitelerindeki pornografik foto¤raflar ve görüntüler, tüm dünyadakilerin yüzde 51’ini oluflturuyor. ABD’nin ard›ndan yüzde 14.9’la Rusya, yüzde 11.7’yle Japonya, yüzde 8.8’le ‹spanya, yüzde 3.6’yla Tayland, yüzde 2.1’le de Güney Kore geliyor. Di¤er ülkelerin çocuk pornografisindeki pay› yüzde 7.7. Bir yandan ucuz ifl gücü olarak dünyada 250 milyon çocuk çal›flt›r›l›p sömürülmekte, eme¤i istismar edilmektedir. Di¤er taraftan çocuk mafyas›n›n eline düflen, özellikle para babalar›n›n cinsel fantezilerine maruz b›rak›lan milyonlarca çocuk. Ve özellikle cinsel olarak istismar edilen çocuklar›n büyük bir bölümünün dünyan›n jandarmas› iddias›yla halklara kan kusturan ABD’de olmas› flafl›rt›c› bir durum olmasa gerek. Yukar›daki araflt›rmada bu durum internet a¤›n›n geniflli¤ine ba¤lanm›fl olsa da, biz bunun gerçekte böyle olmad›¤›n› Irak’tan, Afganistan’dan biliyoruz. Ebu Gurayb Hapishanesi’ne yaflan›lanlar hala haf›zalar›m›zda taptazedir. ‹flgalcisinin, katillerinin tecavüzüne u¤rad›¤› ve onlar›n çocuklar›n› do¤urmak istemedikleri için yaflamlar›na k›yan onurlu Irakl› kad›nlar› da unutmad›k, unutmayaca¤›z da. Toplumlar› açl›¤a ve sefalete mahkum eden kapitalist, emperyalist, gerici sistemler, keselerini daha fazla doldurmak için her türlü sömürü yöntemini kullanmaktad›rlar. Bu sömürü a¤› içinde de en büyük rant kap›s› her zaman çocuklar olmaktad›r. Bu nedenle çocuklar üzerinden rant elde eden sektörler oluflturulmakta, gerici devletler ise bu oluflumlara göz yummakta, hatta bizzat kendileri bu sektörleri desteklemektedirler. Bu nedenledir ki, yukar›da bahsini etti¤imiz olayda burjuva-feodal medyan›n olay›n arkas›ndaki güçleri atlamas›, olaylar› münferit olarak göstermesi flafl›rt›c› bir geliflme olarak karfl›m›za ç›kmamaktad›r.
H›rs›za ceza; dayak Tam da bu noktada yine geçti¤imiz haftalarda büyük bir al›flverifl merkezinde meydana gelen çocuk dövme olay›nda, sat›l›k medya misyonunu yine oynad› ve gerçekte kimin taraf›nda oldu¤unu aç›k bir flekilde ortaya koydu. Olay küçük bir k›z çocu¤unun bir al›fl verifl merkezinde h›rs›zl›k yapt›¤› iddias›yla güvenlik görevlilerince dövülmesi görüntülerinin ortaya ç›kmas›yla bafllam›flt›. Olay önce televizyonlarda “caniler”, “vicdans›zlar” olarak tepkiyle verildi. Ancak bir-iki gün sonra her fley ortaya ç›km›flt›. Küçük k›z›n ailesinin tamam› h›rs›zl›k yapmaktad›r. Hal böyle olunca birden durum de¤iflti. Mahcup bir flekilde dayak atanlara söylenenler geri al›nd›. Neredeyse özür bile dilenecekti dayakç›lardan. Çünkü dayak yiyen ve ailesi h›rs›zd›. Dolay›s›yla da onlar daya¤› hak ediyorlard›, befl yafl›nda bile olsalar! Ve bu durumun ortaya ç›kmas›ndan sonra dayakç›lar gelip “yüce adaletimize” teslim oldular. Adalet de hemen onlar› serbest b›rakt›. Acaba dayak yiyen küçük k›z herhangi bir para babas› burjuvan›n k›z› olsayd›, ya da bir bakan veya milletvekilinin, hatta bir mankenin acaba sonuç yine böyle mi olacakt›? Yukar›daki verilerde en çok istismara u¤rayan çocuklar›n büyük bir bölümünün sokakta yaflayan çocuklar ve devlet kurumlar›ndaki çocuklar oldu¤unu belirtmifltik. Devletin “korumas›” alt›nda olan çocuklar›n istismarda bafl s›rada gelmesi flafl›rt›c› gelebilir sizlere. Ancak bu durumu kan›tlayan onlarca olay yaflanmaktad›r her gün. Geçti¤imiz y›l Malatya Çocuk Yuvas›’nda ortaya ç›kan iflkence olay›, Manisa Hapishanesi sübyan ko¤uflunda ortaya ç›kan tecavüz olay› vb. onlarca örnek devlet kurumlar›n›n ne kadar “güvenilir” ve sa¤l›kl› oldu¤unu gösterirken, devletin bu duruma karfl› yaklafl›m›n› da ortaya ç›karmaktad›r. K›z›ltepe’de U¤ur Kaymaz’a yafl›ndan çok kurflun s›kan, Amed’de befl, alt› yafl›ndaki çocuklar› kurfluna dizen, Batman’da küçük Mizgin’i tarayan ve h›z›n› almayarak yerlerde sürükleyen, “terörist” damgas›n› vuran; bir dilim baklava çalan çocuklara y›llarca hapis cezas› veren yine bu devletin kendisidir. Devletin ve medyas›n›n izledi¤i afla¤›l›k politikalar bu nedenle her ad›mda batakl›¤a saplanmaktan kurtulamamaktad›r. (Erzincan’dan bir ‹K okuru)
13
66
Alt›nça¤a giden yolun teminat›d›r flehitlerimiz S›n›f mücadelesinin bafllamas›ndan bu yana say›s›z flehit verilmifltir. Ta köleci toplumdan bugünkü toplumsal yap›ya kadar s›n›f savafl›nda birçok önemli Parti ve devrim flehitleri vard›r. Türkiye topraklar›nda iflçi s›n›f›, köylülük ve en genifl emekçi y›¤›nlar›n mücadele hatt›n› gösteren Proletarya Partisi’nin ilk flehitleri A. Haydar Y›ld›z, Meral Yakar, Atilla Özkan bu topraklarda mihenk tafl› olmufllard›r. Bütün flehitler tek tek ayr› anmalar yapmaktansa böylesi bir ayda an›lmas› daha do¤rudur. Ancak özelde an›lmas› gereken komünist önderler vard›r. S›n›f mücadelesinin her alan›nda en flanl› direnifl destanlar› yaratt›lar. K›rlarda flehirlerde, okullarda, fabrikalarda, tarlalarda, zindanlarda devrimci ve komünist hareketin bafl e¤emez militanlar› alt›nça¤a giden yolun teminat›d›r flehitlerimiz. Dünya proletaryas›n›n örgütlü mücadelesinde flehit düflenleri de böylesi bir etkinliklerle enternasyonal bir kararla hayata geçirmesi bu hareket üzerinde politik bir zemin yaratabilir. Devrim flehitlerini anma, sahiplenme ve savafl mevzileri devral›nmal›, mücadele hatlar› daha iyi biçimde savunulmal›d›r. (Gazi Mahallesi’nden ‹K okuru bir esnaf)
Onlar› anmak... Biliriz ki damlalar›n izi ile, insan›n onurluca can›n verip, geride b›rakt›¤› iz ayn› de¤ildir. Biri çukur yarat›rken, di¤eri kimlik, onur, yaflam ve özgürlük yarat›r. So¤uk ve buzlu mevsimleri görerek bu buzlar alt›nda k›rm›z› bir gül yeflertmenin bilinci ve coflkusuyla yar›na sonsuzluk içeren bir yaflam s›¤d›r›p soluk alan alt›nça¤ mücadelesindeki ›srar ve iradeli bilinçleriyle an›yoruz… Onlar› anmak; s›n›fs›z ve sömürüsüz bir dünyan›n sözünü vermek mücadelelerini yaflam›n her alan›nda hayat buldurmak ve en genifl kitle y›¤›nlar›na kavratmak, Onlar› anmak; çetin koflullarda umutsuzlu¤a, çaresizli¤e, pani¤e kap›lmadan, iyimser, üretken, yarat›c› ve sorgulayan bir tarzda mücadele etmeliyiz. Onlar› anmak; b›rakt›klar› k›z›l bayra¤› daha ileriye tafl›yarak faflizmin ulafl›lmaz dedikleri burçlar›na dikmek olmal›d›r. Onlar› anmak; kitlelerle bütünleflmek ve mücadeleyi daha ileriye tafl›makt›r. Onlar› anmak; her türlü reformist, oportünist, tasfiyeci ve burjuva anlay›fllara karfl› ideolojik politik bilimsel olarak mücadele etmektir. Onlar› anmak; onlar›n yaratt›¤› ilkeleriyle savaflmakt›r. (Gazi Mahallesi ‹K okurlar›)
DÜZELTME
Fransa’dan FHDD’ ye destek
Gazetemizin 65. say›s›nda 16-17-18-19 yer alan “Parti ve Devrim fiehitlerini anma vesilesi ile Türkiye Komünistlerinin ilk flehitleri üzerine” bafll›kl› yaz›da “Komünist Parti’nin askeri örgütlenmesi ve ilk flehitleri” arabafll›¤›n›n alt›nda yer alan “TKP/ML’nin Parti anlay›fl›, Cephe anlay›fl› vb. konular›ndaki hatal› ve eksik bak›fl aç›s› ayn› zamanda silahl› mücadeleye bak›fl aç›s›nda da bulunmaktad›r.” cümlesindeki TKP/ML, TKP olacakt›r. Teknik bir nedenden kaynakl› yap›lan bu hatadan dolay› okurlar›m›zdan özür diliyoruz.
Fransa’n›n Strasbourg kentinde bulunan Tohum Gençlikevi, FHDD’nin düzenledi¤i yard›m kampanyas›na destek sunarak giysi ve k›rtasiye malzemelerinden oluflan 7 koli gönderdiklerini belirtti. Derne¤e yazd›klar› mesajda Filistin’in eli tafll› Çocuk Generalleri’ne yap›lacak en ufak bir yard›m›n, onlar›n direngen yüreklerinde bir sevinç damlas› olaca¤› umuduyla, bu kampanyay› düzenleyen Filistin Halk›yla Dayan›flma Derne¤i’ne selâmlar›m›z› iletiyoruz” diyerek Filistin halk›yla dayan›flman›n önemini vurgulad›lar.
davas›d›r. ‹brahim Kaypakkaya’n›n 1972’de aç›lan flamas›n›n alt›nda yürürken ‹. Kaypakkaya’n›n katledilmesinden sonra daha çok ba¤land›m s›n›f mücadelesine. Gençli¤imde k›rsal alanda ölen flehitlerimizin an›s›na ve mücadelesine karfl›l›k gerilla olmay› isterdim. Bunlardan bahsederken genç olmak istiyorum. Ben 56 yafl›nday›m. Sizler de benim gibi içimdeki bu alev tutkusu gibi bu merdiven basamaklar›n› gençlerden görmek istiyorum. Baflta ‹. Kaypakkaya olmak üzere, A. Haydar Y›ld›z, ‹rfan Çelik, Münir Yoldafl ve Cihan yoldafllar›n ›fl›kl› do¤rultusunda yürüyelim ve hayk›ral›m.
Merhaba yoldafllar Aflk›n Günel yoldafl yak›ndan tan›d›¤›m›z biriydi. ‹yi bir devrimciydi. Oturup kalkmas› ile davran›fl›yla her fleyiyle samimi içten bir devrimci oldu¤unu hissettiriyordu. Bazen yoldafllar›yla bir odada toplan›r sohbet ederlerdi. Adadan ç›kt›¤›nda gözleri ›fl›l ›fl›l olurdu. Bilincinde artan bilgi gözlerine yans›rd›. Pratik yaflam›na yans›rd›. fiehit düfltü¤ünü ö¤rendi¤imizde derin bir üzüntüye bo¤ulurken düflmana olan kinimiz katbekat artm›flt›. Ne mutlu ona ki, halk› için, iflçi s›n›f› için Halk Savafl›nda flehit düfltü. Sevgimizi kazanan an›lar›yla unutulmaz bir iz b›rakt› yaflam›m›zda. (Gazi Mahallesi’nden ‹K okuru emekçi bir kad›n)
Merhaba ... A. Haydar Y›ld›z liseden arkadafl›md›. Devrimci kiflili¤iyle lise gençli¤ini toparlayan ve tart›flma cesaretine sahip bir kifliydi. O kadar ki en iyi devrimci genç O idi. A. Haydar Y›ld›z’›n vuruldu¤unu duyunca büyük bir üzüntü yaflad›m. O Partinin ilk flehidiydi. Topra¤a düflen ilk tohumdu. Her fleye ra¤men devrim mücadelesinin engellenemez bir hareket oldu¤u daha da a盤a ç›k›yordu. Yaflas›n devrim mücadelesinde halk›na önder olanlara! Devrim mücadelesinde flehit düflenler ölümsüzdür! (Gazi Mahallesi’nden ‹K okuru bir iflçi)
An›lar› bilincimizden silinmeyecek
Bize özgür geleceği bırakmak için şehit düştüler Her ölen devrimci benim için çok büyük üzüntüdür. Devrimcilerin flehit oluflu sadece bireylerin de¤il tüm dünya ezilenlerinin ac›s›d›r. Devrimciler nas›l can›n› feda ediyorsa tüm halk›n da devrimcilerin izinden gitmelerini istiyorum. Onlar›n ölümsüz kahramanl›klar›n› anlat›rken bile duygulan›yorum. Onlar›n karfl›s›nda sayg›yla durmak istiyorum. Bu mücadele hepimizindir. Emekçiler bu flehitlerimizi anma haftas›nda sizlere sesleniyorum. S›radan bir vatandafl olarak sizlerin uyanmas›n›, s›n›fsal ç›karlar›m›z için fedakar olman›z› rica ediyorum. Bu hepimizin davas›d›r. Bu dava birlik ve beraberli¤in
26 Ocak-8 Şubat 2007
Mücadele gerekiyor yoldafllar. Mücadelenin gere¤i neyse yap›lmas› gerekiyor. Bunun içinde yaralanma da ölüm de olabilir. Ölüm bizi üzmekle birlikte bunlar›n mücadele topra¤›nda tohum oldu¤unu düflünerek bu ac› hafifler. Nihayetinde biliyoruz ki, bu tohumlar yeflerecek, kazananlar flüphesiz ezilenler olacakt›r. Mücadelenin neresinde olursak olal›m, unutmamal›y›z ki, “Onlar bize özgür gelece¤i yaflatmak için flehit düfltüler.” Düflen flehitlerimiz, Parti ve Devrim flehitlerini flahsen tan›sak da tan›masak da bizim için ayn› de¤erdedir. (Gazi Mahallesi’den ‹K okuru bir esnaf)
Devrim mücadelesi için flehit düflenlerin hepsi onurlu insanlard›r. ‹dealleri kadar büyük devrimcilerdir. ‹. Kaypakkaya, D. Gezmifl, M. Çayan bunlar›n hepsi kendilerini devrime ve insanl›¤a adam›fl ve bu u¤urda flehit düflmüfllerdir. Ne an›lar› ne de mücadeleleri tarihten ve bilincimizden silinmeyecektir. Devrim yolunda flehit düflenlerin kararl›, iradeli mücadele biçimleri bugünkü devrimcilerin omuzlar›na yüklenmifltir. Halk›n ve iflçi s›n›f›n›n bu mücadelesini Parti ve Devrim fiehitlerinin pratik, politik, ideolojik hatt›nda en iyi biçimde sürdürmeleri gerekiyor. Bu u¤urda flehit düflenler mücadele ve yaflamlar›yla yan› bafl›m›zda yürüyorlar. (Gazi Mahallesi’nden ‹K okuru bir esnaf)
26 Ocak-8 Şubat 2007
14
66
‹flgal savafllar› Do¤u Afrika’ya yay›l›yor Etiyopya Ordusu’nun ABD’nin yakt›¤› yeflil ›fl›kla birlikte Somali’yi iflgale kalk›flt›¤› ve iflgalin tüm Somali’ye yay›lmaya bafllad›¤› süreçte, ABD’nin bizzat müdahale ederek, Somali’ye bomba ya¤d›rmas›, ABD öncülü¤ünde bafllayan iflgal savafllar›n›n giderek Do¤u Afrika’y› kapsamaya bafllad›¤›n›n da bir iflareti oluyordu ayn› zamanda. Zengin hammadde ve say›s›z de¤erli madenin bulundu¤u bölge, emperyalistler aras› rekabette hedef konumda olmay› sürdürüyor. Özellikle de giderek büyüyen bir emperyalist güç olan Çin’in Afrika’n›n bu bölgesinde yo¤unlaflmaya bafllamas›, bat›l› emperyalist güçlerin bu süreçte buraya dönük planlar›na h›z vermelerini de beraberinde getirdi. Emperyalistlerin yerli iflbirlikçileri arac›l›¤›yla yaymaya çal›flt›klar› iflgal savafllar›n›n hedefinde ise, Somali’nin d›fl›nda Uganda, Sudan, Çad, Kenya, Etiyopya gibi daha bir dizi ülke bulunmakta. Buralara dönük hakimiyet planlar›, ya Somali örne¤inde oldu¤u gibi, iflgal hedefli do¤rudan askeri sald›r›larla, yada bunun alt yap›s›n› oluflturmaya dönük psikolojik savafllarla sürdürüldü¤ü gibi, mevcut devletleri y›karak, gölge hükümetler oluflturma, kontra örgütlenmeleri finanse etme ve bunlar› kontra faaliyetlere yönlendirme gibi pratiklerle de sürdürülmekte. Örne¤in Güney Sudan ve Uganda aras›nda bulunan ormanlardaki yerli halka dönük, haftalard›r kimli¤i “meçhul” askeri üniformal› kiflilerin sald›r›lar› gerçekleflmekte. Bu sald›r›lar›n hedefinin ise, önümüzdeki günlerde Güney Sudan’›n baflkenti Juba’da yap›lacak olan bar›fl görüflmelerinin engellenmek istenmesi oldu¤u düflünülüyor. Bu görüflmelerin ise üç taraf› var: 1. Sudan’da iktidarda olan ve d›flar›ya karfl› arac› konumunda bulunan “Sudan Halk Özgürlük Ordusu” (SPLA). 2. Uganda ya da Uganda’n›n otoriter “baflkan›” Yoveri Kaguta Museveni 3. Lords Resistance Army (LRA) (Lordlar Direnifl Ordusu) Bunlardan Uganda “baflkan›” Tito Okelli, Kuzey Uganda’dan bir yerli grup olan “Acholi” mensubudur. Okelli Güney Uganda’da bulunan “Hima”lara mensup Musevini taraf›ndan iktidardan düflürülmüfltü. Musevini flu an hala iktidarda. Musevini’nin iktidara gelmesiyle birlikte Acholi’lere yönelik, bugüne kadar devam eden bir katliam bafllad›. Bu süreçte Kuzey Uganda’da yar›m milyon insan katledildi, 800 bin kifli ise yerinden sürüldü. Diktatör Musevini ise bu katliamlar› hep LRA’ya mal etti. Ancak flöyle bir gerçeklik vard› ki, Uganda Ordusu ne zaman Kuzey’e gönderilse, katliamlar o kadar art›yordu. Hatta bu katliamlar›n en yo¤un yafland›¤› yerler, do¤rudan Uganda Ordusu’nun denetiminde olan kamplard›.
LRA’n›n ard›nda kim veya kimler var? Bugüne kadar yap›lan araflt›rmalar ya
da ele geçirilen ipuçlar›ndan hareketle yayg›n olan kan›, LRA’n›n arkas›nda, ABD güdümlü Musevini’nin oldu¤u yönünde. Bir di¤er deyimle LRA, ABD patentli bir kontra örgütlenmesi ve görevi ise halk› terörize etmek. Uganda’da y›llarca yaflanan bu durum özde bir iç savaflt› ve bu savafl›n ard›nda, bir tarafta Çin emperyalizminin di¤er tarafta ise bat› emperyalistlerinin oldu¤u bilinmekteydi. Çin Kartum’u desteklerken, bat›l› enerji tekelleri ve emperyalist devletler de Güney Sudan’› destekliyordu. Bat› emperyalizmi son süreçte, bölgedeki hakimiyeti giderek artan Çin’in buradaki hakimiyetini k›rman›n bir parças› olarak, etnik ve dini çat›flmalar› daha da k›flk›rtma, bu ülkelerdeki istikrars›zl›¤› bahane ederek, müdahalenin alt yap›s›n› haz›rlama çabalar›na h›z vermiflti. Bunun somut göstergesi ise Somali’ye dönük askeri sald›r›lard›r. Son haftalarda Sudan ve Uganda’y› içine alacak biçimde gerçekleflen sald›r›lar da yine ayn› amaca hizmet etmektedir ve bölgedeki etnik vd. çat›flmalar tekrar t›rmand›r›lmak istenmektedir. K›sacas›, Sudan ve Uganda’daki geliflmeler, Somali’nin ard›ndan buralara dönük “müdahalelerin” de yak›n oldu¤unun habercisidir. Afrika Boynuzu’nda yaflananlar, dahas› buraya dönük dolayl›-dolays›z sald›r›lar, emperyalistlerin ve onlar›n uluslararas› tekellerinin dünya zenginliklerini yeniden paylaflma gayretlerine paralel olarak yükselifle geçmifltir. Bugün ABD emperyalizminin art›k, Somali’yi do¤rudan bombalamas›yla birlikte, Ortado¤u’dan sonra Do¤u Afrika’da yeni bir cephe açt›¤› söylenebilir. Ve bu cephenin giderek geniflleme ihtimali oldukça yüksek. ABD’nin Somali’ye dönük planlar› bilindi¤i gibi yeni de¤il. 1993 y›l›nda, yine sözde “insani müdahale” ad› alt›nda, Somali’ye kanl› bir askeri müdahale gerçeklefltiren ABD, bu süreçte Somali’de kalmay› baflaramam›flt›. Oysa zaferden o kadar eminlerdi ki, befl ABD tekeli Somali topraklar›n›n 2/5’sini petrol ve do¤algaz sondajlar› için kapatm›fllard›. Ve 93 y›l›ndaki operasyon da asl›nda bu nedenle, tekellerin ç›karlar›n› garanti alt›na almak için yap›lm›flt›. Ancak bu plan baflar›ya ulaflamad›. O y›llarda ABD müdahalesinin ard›ndan, yine BM devreye girerek, Somali’ye “Bar›fl Gücü” yerlefltirmifl ancak, Somali halk›n›n fiili iflgal anlam›na gelen bu durum karfl›s›nda yükseltti¤i direnifl iflgal güçlerinin k›sa bir süre içinde Somali’yi terk etmesini getirmiflti. Özellikle de ABD, iki askerinin cesetlerinin direniflçiler taraf›ndan Mogadiflu sokaklar›nda sürüklenmesinin ard›ndan, Somali’den “ayr›lmak” zorunda kalm›flt›. Bugün Somali’ye dönük, ilk baflta Etiyopya’n›n öne ç›kar›lmas›yla gerçekleflen iflgal sald›r›s›, hem ‘93 y›l›n›n intikam›n› almak hem de o dönem yar›m kalan operasyonu tamamlamak için gerçeklefltirilmifltir ayn› zamanda.
11 Eylül sonras›nda Afrika petrolleri ABD için stratejik önem kazand›. Çünkü Afrika ülkeleri, 2020 y›l›nda ABD’nin petrol ihtiyac›n›n yüzde 25’ini karfl›lar hale gelecek. Afrika k›tas› Ortado¤u (% 67) ve Amerika’dan (% 9) sonra dünyan›n % 7 petrol potansiyeli ile 3. büyük petrol bölgesidir. Dünya petrol üretiminin %11’i bu k›tadan yap›lmaktad›r (USEDGR, 2001). Kuzey petroller d›fl›nda (Libya ve Cezayir) Afrika k›tas›n›n bat›s› petrol yönünden zengin olup, bat› Afrika’n›n Amerikan Jeoloji Dairesi (2000) de¤erlendirmesine göre kan›tlanm›fl 139 milyar varil petrolü bulunmaktad›r. Günümüzde 4 milyon varilden fazla petrol üretimi yap›lmakta ve bu üretimin 2010 y›l›nda 7 milyar varili aflaca¤› planlanmaktad›r. Petrol zengini üretici ülkeler Nijerya (2.5 milyon varil/ gün), Angola (1 milyon varil/ gün), Kongo-Brazzavilla (280 bin varil/gün), Guinea (270 bin varil/gün), Gabon (270 bin varil/gün) olup, petrollerinin % 60’dan fazlas› derin deniz alanlar›ndan üretilmektedir. Bat› Afrika’daki üretimi ço¤unlukla ABD’li (ExxonMobil, ChevronTexoco), ‹ngiliz (BP, Shell) ve Frans›z (TotalFinaElf) petrol flirketleri yapmaktad›r. Dünyada günümüzde yaklafl›k 3 bin 500 milyon ton olan petrol tüketimi, 2030 y›l›nda hemen hemen iki kat artarak 6 bin milyon tona yükselecektir. ABD Enerji ‹daresi (E‹A)’nin iki y›l› aflk›n bir süre önce, 2004’de aç›klad›¤› rapora göre, 81 milyon varil olan küresel petrol talebi, 2025 y›l›nda 121 milyon varile ç›kacak. Bunun yüzde 60’›, ABD ve 2025’te dünyan›n ikinci en büyük ekonomisi olaca¤› düflünülen Çin aras›nda paylafl›laca¤› öngörülüyor. ABD ise flimdiden Çin’in bölgedeki pay›n› ve bu yönlü büyümesinin önünü kesmeye dö-
nük hamlelerini h›zland›rm›flt›r. Çin’in Sudan’la 3 milyar $’l›k bir ticari anlaflmas› yapm›fl olmas› ise, Somali’den sonra Sudan’›n da bölgedeki öncelikli hedefler aras›na oturtulmas›n› beraberinde getirmifltir. Bu hedefin, Çad, Kenya vd. Do¤u Afrika ülkelerini kapsayacak biçimde genifllemesi ise kaç›n›lmazd›r. Buralardaki iflbirlikçi hükümetler de, Somali’deki kukla geçifl hükümeti örne¤inde yafland›¤› gibi, ABD’nin ve di¤er bat›l› emperyalistlerin ifllerini kolaylaflt›rma gayretlerini art›rm›fllard›r. Bölgeye dönük ya¤malama planlar› olan tabi ki sadece ABD emperyalizmi de¤ildir. Avrupal› emperyalistlerin de yine bu süreçte, ço¤u eski sömürgeleri olan bu ülkelere dönük askeri vb. yönelimleri giderek a¤›rl›k kazanmaktad›r. Ancak emperyalistlerin Ortado¤u’dan sonra Do¤u Afrika’ya yaymaya çal›flt›klar› iflgal yang›n›, bölge halklar›ndan gereken cevab› alacakt›r. T›pk› Ortado¤u’da oldu¤u gibi, Do¤u Afrika halklar› da emperyalist iflgallere karfl› direnifllerini yükseltmekte gecikmeyeceklerdir. Irak iflgali bafllad›¤› dönemde sokaklara dökülen on binlerce Sudanl›, ülkelerine dönük olas› bir iflgale karfl› aya¤a kalkacaklar›n›n sinyalini daha o zaman vermifltir. Somali halk› ise, 1993’de oldu¤u gibi, bu süreçte de iflgal sald›r›lar›ndan bu yana gerçeklefltirdi¤i ard› arkas› kesilmeyen eylemlerle iflgale karfl› mücadeleyi daha da yükseltece¤ini aç›kça ilan etmektedir. Öyle görünüyor ki, emperyalistler Ortado¤u’da girdikleri bata¤›n bir benzerine de Do¤u Afrika’da girecekler ve içinde debelendikleri, giderek geniflleyen batak, emperyalist iflgalcileri bir daha içinden ç›kamayacaklar› biçimde yutacakt›r.
Somali
66
15
26 Ocak-8 Şubat 2007
Bu Anayasa de¤iflikli¤i geçmez!
Yunanistan’da baflta e¤itim camias› olmak üzere tüm toplumsal katmanlar›n, 10 Ocak tarihinde yapt›klar› mitingde hayk›rd›klar› ortak slogan “Bu anayasa de¤iflikli¤i geçmez-geçmeyecek”ti. Tart›flmalar geçen yaz döneminde bafllam›flt› ve ancak 2007 bafl›nda Meclis Alt Komisyonu’nda ele al›nan Anayasan›n 16. maddesi’nin de¤iflikli¤i, tart›flmalar›n ve eylemlerin fitilini ateflleyen neden oldu. Anayasan›n 16. maddesine göre; “Yüksek ö¤renim devlet güvencesindedir ve paras›zd›r”. Hükümetin yapmaya çal›flt›¤› ise, anayasa de¤iflikli¤ine giderek, e¤itimde özellefltirmenin önünü tamamen açmakt›r. Hükümetin de¤iflikli¤i yapma noktas›nda temel propagandas› ise, “özel üniversitelerin kurulmas›yla, e¤itimde rekabetin önünü açmak ve kalitenin yükseltilmesidir”: tabi ki bu iddia koca bir yaland›r. Çünkü dünyada hiçbir büyük (bat›l›) üniversite, gidip de baflka bir ülkede üniversite açmam›flt›r. Bu de¤ifliklik sadece ve sadece ülkede bulunan ve birkaç bölümden oluflan, ad› üniversite olup da, kolejden öte bir niteli¤i olmayan, diplomalar›n›n hiçbir yerde tan›nmad›¤› yabanc› patentli e¤itim kurumlar›n›n ifline yaramaktad›r. Hükümet yerden biter gibi türeyen ve yasal hiçbir statüleri olmayan bu kurumlar› yasallaflt›rmak istiyor. De¤iflikli¤in toplumun ciddi tepkisiyle karfl›laflaca¤›n› bilen hükümet, ayn› aymazl›kla “kurulacak özel üniversitelerin kâr amac› gütmeyeceklerini ve s›k› bir denetim alt›nda olaca¤›n›” iddia etmektedir. Birinci soru, kim paras›n› e¤itim gibi maliyeti çok yüksek bir alana kâr gütmeksizin yat›r›r? ‹kincisi, bugün varolan özel okullar hiçbir denetime tabi olmazken, yar›n bunu nas›l yapacak? Al›n size halka karfl› sahtekarl›¤›n en alâs›. Bir tarafta, e¤itimde kalite ve seviye düflüklü¤ünden bahsedeceksin, di¤er taraftan da, e¤itime ayr›lan bütçeyi her y›l azaltarak % 3’e kadar düflüreceksin. Sonra da e¤itimin niteli¤inin yükseltilmesinden bahsedeceksin.
Hükümetin e¤itimin niteli¤inin gelifltirilmesi diye bir derdi yok. Onun için tek amaç, her alanda oldu¤u gibi her fleyi satmak, halka karfl› sald›rganl›¤› art›rmakt›r. Ki bunlar da AB patentli direktiflerle yap›lmakta. “Paras›z E¤itim Hakk›” Yunan emekçilerinin ve gençli¤inin verdi¤i zorlu mücadeleler sonras› kazan›lm›fl en temel haklardan biridir. Her ne kadar bugüne kadar derinden yap›lan kimi politikalarla, bu hak kufla çevrilmifl olsa da. Bugüne bakt›¤›m›zda, yasal olarak bu hak olmas›na ra¤men, e¤itime ayr›lan bütçenin sürekli k›s›lmas› sonucu, halk çocuklar›, cebinden verdikleri paralarla okuyabilmekteler. Yaflanmakta olan yurt sorunu, ö¤rencilerin mali olarak desteklenme sorunu, araflt›rma ve bilimsel çal›flmalar›n olmas› için gerekli teknik donan›m sorunu, ö¤retim üyelerinin karfl› karfl›ya olduklar› maddi sorunlar yüksek ö¤renim camias›n›n en temel sorunlar›n› oluflturmakta. SEB (Yunanistan TÜS‹AD’›) temsilcisi 2004 y›l›nda yapt›¤› aç›klamada “E¤itimin, sanayinin ihtiyac› olan insanlar yetifltirmesi gerekti¤ini” söylemekte. Yine Sanayiciler Derne¤i Baflkan› 2006 Aral›k (tasar› meclise gelmeden önce), “Önemli olan halk›n ne istedi¤i de¤il. Önemli olan, iktidarlar›n halk›n iste¤i ve tepkisinden ba¤›ms›z cesaretli olabilmeleridir” ifadesi, san›r›z her fleyi aç›kça ortaya koymaktad›r. Hükümetin slogan› “Her fley sermaye için-her fley para için”. Sermaye ve hükümet için durum böyleyken, halk cephesinde durum ne? “Paras›z E¤itim” hakk› sadece ö¤rencileri ve genel olarak e¤itim camias›n› ilgilendiren bir sorunun ötesinde, tüm halk› ilgilendirmekte. Çünkü, de¤iflikli¤in kabulü durumunda, okuma hakk› sadece seçilmifllerin
hakk› olacakt›r. Sorun bu denli önemli olmas›na ra¤men -sermaye ve hükümet fazlas›yla önemsemektemücadele güçleri cephesinde sorunun politik önemi yeterince anlafl›lamam›flt›r. Mücadelenin geliflimi ve güçlenmesi anlam›nda ciddi bir zemin olmas›na ra¤men bu güçlere pasiflik hakim durumdad›r. Bunun temel nedenlerinden biri, halka ve kitlelerin gücüne olan güvensizliktir. YKP (m-l)’nin 16. maddenin gündeme gelmesiyle beraber, tüm devrimci-demokrat ve sendikal örgütlülüklere yapt›¤› ortak mücadele ça¤r›s› ilk baflta yeterli ilgiyi görmemiflti. Israrl› çabalar sonras›, ancak gerçeklefltirilen aç›k kitle toplant›lar›nda kat›l›m›n yo¤un olmas› sonras›nda fikirleri de¤iflime u¤ramaya bafllam›flt›r. Ki bu da istenen düzeyde olmam›flt›r. Toplant›lardaki, ateflli ve iddial› tart›flmalar eylemliliklere yans›t›lamam›flt›r. Yaflanan onca eylemlere (Ö¤renci Hareketi, Ö¤retmen Grevleri) ra¤men, bu güçler hala politik körlüklerini aflamam›fllard›r. E¤er bir karfl›laflt›rmada bulunursak, kitleler politik olarak bu güçlere oranla daha ileri seviyededir diyebiliriz. Bu sorunlara ra¤men, bütün güçlerin kat›ld›¤› (resmi solun iki gücü YKP ve S‹NASP‹SMOS hariç) Koordinasyon Komitesi kurulmas› ve bu komiteyle eylemlerin örgütlenmesi, hem ortak mücadele anlay›fl›n›n hem de mücadelenin zaferi aç›s›ndan önemlidir. Çünkü sermayenin artan sald›rganl›¤› ve kitleleri ilgilendiren
sorunlar kurulacak ortakl›klarla alt edilebilir. Koordinasyon Komitesinin yapt›¤› aç›klamalara bak›l›rsa, mücadele her hafta yap›lacak merkezi mitingler ve di¤er günlerde de semtlerde, iflçi havzalar›nda yap›lacak eylemlerle, fiubat sonlar›na kadar sürecek. Mücadelenin kazan›lmamas› için hiçbir neden yok. Mesele sald›r›n›n niteli¤inin önemsenmesidir. Çünkü kitlelerde mücadele etme iste¤i vard›r ve bunu da birçok pratikte fazlas›yla kan›tlad›lar. Burada sorumluluk art›k komünist ve devrimci güçlerdedir.
E¤itimin özellefltirilmesine hay›r! 16. Maddenin de¤ifltirilmemesi için kararlaflt›r›lan eylemlerin start› 10 Ocak Çarflamba günü yap›lan kitlesel mitingle verildi. Mitinge ilk, orta ve yüksek ö¤retim alanlar›nda örgütlü federasyonlar bir günlük grev yaparak kat›l›rken, Kamu Emekçileri Konfederasyonu ADED‹ dört saatlik ifl durdurma eylemi yaparak destek verdi. Eylemlere iflgaller yaparak en canl› ve kitlesel deste¤i de üniversite ö¤rencileri sa¤lad›. fiu ana kadar iflgal edilen fakülte say›s› 215’i bulmufl durumda. Kitleler, ö¤len saat 12.00’den itibaren Propilia Meydan›nda toplanmaya bafllad›. Yap›lan çeflitli konuflmalar›n ard›ndan, kortejler Meclise do¤ru yürüyüfle geçtiler. “Paras›z-bilimsel e¤itim, E¤itimde özellefltirmeye hay›r, Hükümet e¤itimden elini çek, E¤itim ticaret de¤ildir, PASOK-ND Ayn› sömürü-ayn› terör, Devlet terörüne hay›r” yürüyüfl boyunca at›lan sloganlar oldu. Yürüyüfl bafllang›c›nda yaflanan k›sa süreli çat›flmalarda gözalt›na al›nanlar oldu. Kortejlerin Meclise ulaflmas›yla kitlenin hükümete ve onun destekçisi “muhalefet” partisi PASOK’a tepkisi de doru¤a ç›kt›. 10.000’i aflk›n kiflinin kat›ld›¤› eylemler, gerçeklefltirilen konserle akflam 18.00’e kadar devam etti. Akflam saatlerinde say›da azalma olmas›na karfl›n, iflten ç›kanlar›n kat›l›m›yla belli bir canl›l›k tekrar sa¤land›. Eylemler, Meclis Alt Komisyonu’ndaki görüflmelerin sonland›¤› geç saatlere kadar devam etti. Miting sonras›nda yap›lan aç›klamada, “eylemlerin devam edece¤i, bundan sonra her hafta kitlesel olarak burada buluflacaklar› ve Meclisi kuflatma alt›nda tutacaklar›” söylendi. Yunanistan’dan bir ‹K okuru
16
26 Ocak-8 Şubat 2007
66
DAVAMIZIN ve ONURUMUZUN EN YÜREKL‹ TEMS‹LC‹LER‹ PART‹ ve DEVR‹M fiEH‹TLER‹ ÖLÜMSÜZDÜR! Aç›klama: Elimize e-posta kanal›yla geçen bildiriyi haber de¤eri tafl›d›¤› için yay›nl›yoruz. Çeflitli Milliyetlerden Halk›m›za; Dünya nüfusunun büyük ço¤unlu¤unu maddi ve manevi yönden kölelefltiren emperyalist-kapitalist sistem ayn› zamanda bask› ve sömürü üzerine kurulu burjuva-feodal diktatörlüklerin de destekçisi ve yarat›c›s›d›r. Sömürü ve zulüm üzerine kurulu sistemler, köhnemifl dünyan›n kendisi olmaya devam etmektedir. Eflitsiz ve adaletsiz bu dünyada sermayenin egemenli¤ine son verecek, ücret ve toprak köleli¤ini ortadan kald›racak, kahredici yaflam› sömürülen ve ezilenlerin kaderi olmaktan ç›karacak olan yürüyüflün ad›, devrim olmaya devam etmektedir. ‹flçiler, emekçiler, ezilenler ancak kurtulufl bilincini kufland›kça özgürlük ve zafer bir düfl olmaktan ç›kacak, elle tutulur somut bir olgu haline gelecektir. Bugün de dün kadar dünyam›z›n tarihinin proletarya önderli¤inde devrimlerle yeniden yaz›lmas›na ihtiyaç vard›r. Nas›l ki çal›flmaktan korkanlar hiçbir zaman gerçe¤i bulamazsa özgürlük için savaflmaktan ve bedel ödemekten çekinenler de özgürlü¤ü bulamaz. Bu, s›n›fl› toplumlar›n geliflim yasas›d›r. Bu yasay› uygulamaya çal›flanlar, tarihin ve toplumlar›n geliflim yönünü iflçiler ve emekçiler lehine çevirmeye çal›flan proleter devrimcilerdir. Bugün de bu iddia hakl›l›¤›ndan ve kararl›l›¤›ndan hiçbir fley kaybetmeden güçlü bir istem olmaya devam etmektedir. Günümüzde, emperyalist-kapitalist sistemin efendileri taraf›ndan Ortado¤u halklar›na hiçbir uluslararas› yasa ve kuralla s›n›rlanmayan, engellenemeyen insanl›k d›fl› iflkence ve barbarl›k düzeyinde vahflet uygulanmaktad›r. Emekçi halklar›n yaflad›klar› topraklar ölüm tarlas›na çevrilmifl, sokaklar kan deryas›na dönmüfltür. Do¤rudan do¤ruya zora ve s›n›rs›z bir sermaye gücüne dayanarak sömürü ve vahfletini uygulayan sömürü ve zulmün sahipleri emekçi halklara
direnmekten, savaflmaktan baflka bir yol, özgürlükten baflka bir seçenek b›rakmamaktad›r. Ezilen dünya halklar› ne zalimlerin sahte demokrasi söylemlerine umut ba¤layarak ne de onlar›n uflaklar›n›n zorba yönetimlerine boyun e¤erek sömürüsüz bir yaflama, onurlu bir kimli¤e sahip olabilir. Umut, iflçilerin, emekçilerin, ezilenlerin kendi kurtulufllar› yolunda savaflmas›d›r. Kurtulufllar›, yaflamlar›n› ve geleceklerini kendi ellerine alarak kaderlerini devrimin gerçekleflmesi yönünde belirlemekten geçmektedir. Sermayenin ve zorbal›¤›n sahiplerine verilecek en etkili yan›t, birleflip savaflmakt›r. Bu yan›t geciktikçe yoksulluk ve cehalet ac›s› halklar›n boynunu ve onurunu ac›tmaya devam edecektir.
Devrim için çarpan yürekler susmayacakt›r! ‹flçiler, Köylüler, Emekçiler; Burjuva-feodal sisteme karfl› savafl›rken devrim u¤runa canlar›n› feda edenler, iflçilerin emekçilerin yüre¤inde sevgi a¤› ören, ak›l ve yüreklerini ortaya koymaktan çekinmeyenler, devrim ve parti flehitleridir. Devrim ve parti flehitleri proletaryan›n isyan selidir. Çeflitli milliyetlerden emekçi halk›n öfke da¤lar›d›r. Onlar, emekçi halk›n yüre¤inde sevgi örgüsüdür. Her bir isim, proletaryan›n ve emekçi halk›n elinde insanl›k tarihinin karanl›k hücrelerini ayd›nlatan atefl fitilleridir. Atefl fitilleri proletaryan›n elinde karanl›¤› parçalayan mücadele meflalesidir. Bu meflale yanmaya devam ettikçe devrim ve parti flehitleri, davam›z›n, onurumuzun sevgi ve sayg› abideleri olmaya devam edecektir. Onlar devrimin iradesi, kavgan›n mütevaz› kiflili¤i, mücadelenin zengin birikimiydiler. Onlar, öz ile söz aras›ndaki diyalektik ba¤; gidiflat› de¤ifltirecek olan devrimlerin
f›rt›nalar yaratan sesidir. Ocak ay›, Parti ve devrim u¤runa canlar›n› feda etmifl olanlar› sayg›yla ve onurla and›¤›m›z ayd›r. Bizler için Parti ve devrim her zaman, özellikle de zor koflullar alt›nda örgütlenmenin, s›n›f savafl›n› gelifltirmenin, umudu büyütmenin ad›d›r. Karamsarl›k içinde umudun, y›k›m içinde yap›laflman›n ad›d›r. ‹çinde yenilgiler de olsa nihayetinde kazanacak olman›n ad›d›r. Komünist yaflam›n, bilme ve yapman›n, geliflim ve ilerlemenin, ad›m ad›m yükselmenin, çözüm ve irade gücünün ad›d›r. S›n›rl› yaflam›n›n her bir an›n› devrimin, Parti’nin ve devrimci savafl›n yasalar›n› kavrama ve uygulamas›na adaman›n mütevaz› ad›d›r. Zorluklar›n, engellerin hat›r› say›l›r düzeyde oldu¤u bu süreçte, zorluklar› alt etmenin, engelleri bilinç ve cesaretle aflman›n yüksek feda ruhuyla yürümenin ad›d›r. Halk›n ve devrimin hakl› ve onurlu davas›na sahip ç›kman›n ad›d›r. Engellere meydan okuman›n, zorluklar› alt etmenin, ileriye do¤ru cüretle bakman›n ad›d›r. Devrim ve Parti flehitleri, s›n›f savafl›m dalgalar›na korkusuzca at›lman›n, s›n›rs›z bir fedakarl›¤›n, sürekli ilerleyen devrimci kahramanlar›d›r. Devrim istemini ve özgürlük düflünü emekçilerin ellerinde hakl› davaya çevirme mücadelesinin ad›d›r.
yi ve kavgay› daha büyük bir azim ve kararl›l›kla büyütmemize yönelik oldu. Hiç biri düflman karfl›s›nda gerilemedi, acze düflmedi, cellattan, iflkenceciden el aman dilemedi. Ölümü büyük bir so¤ukkanl›l›kla karfl›lad›lar. Her türlü zulmün, alçakl›k ve zorbal›¤›n üstüne kararl›l›kla yürüdüler. U¤runa yaflamlar›n› feda edecek kadar yüksek de¤er verdikleri halk›n, Partinin ve devrimin ç›karlar›n› kavramam›z yolunda rehberimiz oldular. Bugün emperyalistler, faflistler ve gericilerin sald›r›lar›n› dünyam›z, bölgemiz ve ülkemiz ölçe¤inde giderek art›rd›klar› koflullarda, k›yas›ya direnifl ve mücadele bütün cephelerde yo¤unlaflmaktad›r. Tam da bu noktada daha fazla cesaretle, özveriyle donanmak, azimli ve kararl› olmak, ›srarl› ve direngen bir mücadele yürütmek gerekmektedir. Bu konuda en büyük ilham kayna¤›m›z flehit yoldafllar›m›z, flehit devrimcilerdir. Tarih boyunca en zorlu koflullar›n afl›lmas›, can bedeli yürütülen büyük muharebeler ve direnifller sayesinde mümkün olabilmifltir. Bütün mücadele alanlar›nda, direnifl ve savafl cephelerinde, flehit yoldafllar›m›zdan lekesiz biçimde ald›¤›m›z k›z›l bayraklar› dalgaland›rmak için ileriye do¤ru ataca¤›m›z her ad›mda, onlar›n kalp at›fllar›n›n sesini duyaca¤›z!
Devrimciler, Yoldafllar; Savafl, mücadele ve direnifl bayra¤›n› bizlere devrederek ölümsüzlük yolculu¤una ç›kan flehitlerimiz, gözleri arkada olmad›¤› için ölümü büyük bir cesaretle kucaklad›lar. Onlar›n k›z›l bayra¤a sar›l› bedenlerini topra¤a verirken, mücadele manifestolar›n› birer ant olarak bilincimize yerlefltirdik. Onlar›n yolundan gitmeyi; onlar gibi yaflay›p, onlar gibi savaflmay›; onlar gibi direnip, onlar gibi ölmeyi yaflam felsefesi bildik. Son sözleri savafl› ve direnifli, mücadele-
Devrim flehitlerinin kanlar› yerde, umutlar› bofllukta kalmayacak! Demokratik Halk Devrimi, flehitler ordusunun omuzlar›nda yükseliyor! Parti ve devrim flehitleri ölümsüzdür! Kahrolsun emperyalizm, faflizm ve her türden gericilik! Yaflas›n Halk Savafl›! Yaflas›n Partimiz TKP/ML, Önderli¤indeki T‹KKO, TMLGB! Ocak 2007 TKP/ML-MK Siyasi Büro
DEVR‹M ANDIMIZI TAZELEYEL‹M! S›n›f mücadelesinde yaflam›n› yitirenleri and›¤›m›z Ocak ay›n›n son haftas›na gelmekteyiz. 1978 y›l›nda Proletarya Partisi taraf›ndan al›nan karar gere¤i Ocak ay›n›n son haftas›nda devrim ve komünizm flehitlerini an›yoruz. Devrim ve komünizm flehitlerini anmak, onlar›n mücadelesine sahip ç›kt›¤›m›z›, onlar›n b›rakt›¤› bayra¤› daha yükseklere tafl›ma görevini üstlendi¤imizi bir kez daha dostta ve düflmana ilan etmek anlam›na gelmektedir. Bundand›r ki, flehitlerimizi anarken onlara lay›k bir flekilde davranmak en baflta gelen görevlerimiz aras›ndad›r. S›n›f mücadelesi ilkel komünal toplumdan köleci topluma geçildi¤inden iti-
baren bafllam›fl ve ezilen s›n›flar egemen s›n›flara karfl› mücadelelerini o günden bugüne sürdüregelmifltir. Köleci toplumda Spartaküs’ün Roma ‹mparatorlu¤u’na fieyh Bedrettin’in Osmanl› ‹mparatorlu¤u’na karfl› verdi¤i mücadele bunlardan sadece ikisidir. Bu mücadeleler özünde egemen s›n›flara karfl› bir baflkald›r› ve insanl›¤›n özgürlük mücadelesinde at›lan dev ad›mlard›r. Bu mücadeleler kendi tarihsel dönemleri içinde bir itici güç olmas›na karfl›n, insanl›¤›n özgürlük mücadelesini ileri tafl›malar›na karfl›n onu sa¤layacak koflullardan ve bilinçten yoksundur. Bu ta ki kapitalist toplumun egemen s›n›f› burjuvazinin kendi mezar kaz›c›s› proletaryay› ortaya ç›kartana kadar
böyledir. Proletarya ortaya ç›kt›ktan ve Marks ve Engels yoldafllar›n proletaryan›n kendisiyle birlikte insanl›¤› özgürlü¤e kavuflturaca¤› bilimsel ideolojisini ortaya koyduktan sonra, art›k ezilen s›n›flar›n mücadelesi ezilenlerin ve tüm dünya halklar›n›n özgürlü¤e çok yaklaflt›¤›n› iflaret etmifltir. Bundan sonra verilen mücadeleler proletarya ideolojisinin yol göstericili¤inde ve onun siyasetine uygun bir tarzda örgütlenmelerini yaratarak ilerlemifltir. Bu mücadele dünyada iki büyük devrim olan büyük Ekim Devrimi ve Çin’de Yeni Demokratik Devrim’in yarat›lmas›n› ve sonras›nda sosyalist topluma ilerlemeye yol açm›flt›r. Bu devrimler daha sonra modern revizyonistlerin iha-
netine u¤rasa da ezilenlerin özgürlük ve ba¤›ms›zl›k düflünde at›lan büyük ad›mlard›r. Dünyada s›n›f mücadelesi özellikle proletarya ve burjuvazinin tarih sahnesine ç›kmas›ndan sonra daha fazla h›z kazanm›flt›r. 1850’lerde Avrupa ülkeleri proletaryan›n ayak sesleriyle inlemifltir. Proletaryan›n bu flanl› yürüyüflü burjuvaziyi korkutmufl burjuvazi kendi iktidar›n› korumak için gerici feodal s›n›flarla ittifak kurma yolunu seçmifltir. Proletaryan›n burjuvaziye karfl› 1800’lerdeki en flanl› direnifli Paris Komünü’nde olmufltur. Parisli emekçiler iktidar› fethederek, ilk proletarya iktidar›n› kurarak dünyada geliflecek devrimlere ›fl›k olmufltur.
66 Emperyalizm ve proleter devrimler ça¤›nda s›n›f mücadelesi di¤er bir deyiflle proletaryan›n burjuvaziye karfl› mücadelesi daha bir fliddetlenerek birçok ülkede egemen s›n›flar› devirerek halk demokrasilerini ve proletaryan›n iktidar›n› kurmufllard›r. Proletaryan›n kendi müttefikleriyle kurdu¤u bu iktidarlar yaklafl›k olarak bir yüzy›l boyunca dünya halklar›na ve proletaryas›na umut ›fl›¤› olmufltur. Emperyalizm ve proleter devrimler ça¤›nda baflar›ya ulaflan devrimler oldu¤u gibi Almanya’da oldu¤u gibi devrim mücadelesinin bast›r›ld›¤› giriflimler de olmufltur. Ancak flu bir gerçek ki burjuvaziye karfl› proletaryan›n ve ezilen halklar›n mücadelesi bir yüzy›l boyunca hiç durmadan devam etmifltir. Dünyada devrim mücadelesi 21. yüzy›ldaki ileri aflamas›ndan bugün geri bir noktaya düflse de halen devam etmektedir. Dünyan›n birçok ülkesindeki proleterler ve ezilen halklar emperyalist kapitalistlere ve onun yerli uflaklar›na karfl› ulusal ve sosyal kurtulufl mücadelesi vermeye devam etmektedir. Bu mücadelelerin baflar›ya ulaflaca¤› noktas›nda Marksist-LeninistMaoistlerin hiçbir flüphesi yoktur. Egemen s›n›flar›n dünya halklar›na reva gördü¤ü her türlü afla¤›lama, iflkence, katliam, sömürü ve talan eninde sonunda onlar›n yenilmesine neden olacakt›r. Zira egemen s›n›flar bugün için emperyalist burjuvazi ve onun yerli uflaklar› dünyan›n yaflan›r olmas›n› her geçen gün daha bir yok ederek dünya ezilen halklar›n›n ve proleterlerin kinlerini üzerine çekmektedir. Buna Irak halk›n›n ABD emperyalizmine ve müttefiklerine karfl› gösterdi¤i direnifl örnektir. Buna Filistin halk›n›n ‹srail Siyonizmi’ne karfl› gösterdi¤i direnifl flahittir. Buna Vietnam halk›n›n gösterdi¤i direnifl flahittir. Buna Nepal halk›n›n gösterdi¤i zafer yürüyüflü flahittir… Kan deryas› yaratanlar kan deryas›nda bo¤ulmaya mahkûmdurlar. Emperyalist kapitalistler dünyada kendi ç›karlar›na do¤ru att›klar› her ad›mla kendi sonlar›n› haz›rlamaktad›rlar. Türkiye’de Mustafa Suphi yoldafl›n TKP’yi kurmas›yla bafllayan proleter hareket faflist Kemalist diktatörlü¤ün Mustafa Suphi ve 14 yoldafl›n› katletmesiyle önemli bir durgunluk yaflam›flt›r. Mustafa Suphi ve 14 yoldafl›n katledilmesinden boflalan yeri geride kalanlar faflist Kemalist iktidar› kutsama örgütüne dönüfltürmüfllerdir. Böylece 1920’lerde bafllayan ilk proletaryan›n öncü örgütünün oluflturulma mücadelesi k›sa zamanda büyük bir yenilgi yaflam›flt›r. Bu yenilgiden sonra Türkiye’de öncü örgütün yarat›lmas› uzun bir zaman alm›flt›r. Yaklafl›k olarak 50 y›ll›k bir zaman. Bu zaman diliminde halktan ezilenlerden yana olan birçok ilerici devrimci insan hapishanelere t›k›lm›fl, sürgün edilmifl, katledilmifltir. Ancak dünyada sosyalist devrimlerin oluflmas› olgunlaflmas› ve özellikle Çin’deki Büyük Proleter Kültür Devrimi’nin dünya halklar›na umut tafl›mas› sonucunda
17 Türkiye’de de s›n›f hareketinde geliflmeler yaflanmaya bafllam›flt›r. Özellikle II. Emperyalist Paylafl›m Savafl›’nda SSCB’nin faflist blo¤a karfl› kazand›¤› zafer ve ard›ndan Avrupa’n›n birçok ülkesinde kurulan halk demokrasileri ve Çin’de ÇKP önderli¤inde 1949’da gerçeklefltirilen devrim, tüm dünya halklar›n› etkiledi¤i gibi Türkiye halk›n› ve proletaryas›n› da etkilemifltir. Bu etkilenme 1960’larda devrim ve sosyalizmin fikirlerinin Türkiye’de yay›lmas›na yol açm›flt›r. Türkiye’de 1960’lar›n sonu Türkiye devrim mücadelesinin zirveye ç›kt›¤› dönemi ifade etmektedir. Türkiye halk›nda büyük bir uyan›fl söz konusudur. Emperyalizme ve yerli uflaklar›na karfl› ilk bafllarda ö¤renciler sonras›nda ise bütün halk› içine alan bir mücadele bafllam›flt›r. Köylü mitingleri, toprak iflgalleri, grevler, 15–16 Haziran Büyük ‹flçi Direnifli, okullarda boykotlar yaflanmaya bafllam›flt›r. Bu mücadelelerde devrimcilerden ve halktan onlarca insan katledilmifltir. Bu dönemde devrimci örgütler kurulmaya bafllam›flt›r. Devrimci örgütlerin kurulmas›yla birlikte silahl› devrim mücadelesinin ilk ad›mlar› at›lm›flt›r. Dünyada ve Türkiye’deki geliflmeler ‹brahim Kaypakkaya önderli¤inde TKP/ML’nin kurulufluna yol açm›flt›r. Yaklafl›k 50 y›ll›k bir süreçten sonra Türkiye proletaryas› öncü ve önder örgütüne kavuflmufltur. 1970’ler Türkiye devrim hareketi aç›s›ndan büyük bir öneme sahiptir. Kitlelerin uyan›fl› devimci ve komünist örgütlerin oluflmas› ve faflist Kemalist diktatörlü¤e meydan okumas›d›r bu y›llar. Faflist Kemalist diktatörlük halk›n bu uyan›fl›na her zaman oldu¤u gibi en fliddetli tepkiyi göstermifltir. Bu dönemde THKO’nun lideri Deniz Gezmifl, Yusuf Aslan ve Hüseyin ‹nan dara¤ac›nda idam edilmifl, THKP/C’nin önderleri Mahir Çayan ve yoldafllar› K›z›ldere’de çat›flmada katledilmifltir. Komünist önder ‹brahim Kaypakkaya Vartinik’te Ali Haydar Y›ld›z yoldafl›n katledildi¤i operasyonda tutsak düflmüfltür. Önder yoldafl faflizmin tüm iflkencelerine karfl›n devrim, sosyalizm ve komünizm bayra¤›n› en yükseklerde tutarak, iflkencecilere ser verip s›r vermeyerek ölümsüzler kervan›na kat›lm›flt›r. 70’lerin devrimci önderleri ve komünist önder ‹brahim Kaypakkaya’n›n katledilmesiyle sonuçlanan 12 Mart darbesiyle birlikte s›n›f mücadelesi bir durgunluk yaflasa da 70’lerin ikinci yar›s›nda devrimci örgütler toparlanmaya bafllam›fl, kitleler yeniden harekete geçmifltir. Bu dönemde özellikle 1 May›s’larda yüz binlerce iflçi emekçi alanlara ç›km›flt›r. Devrim yürüyüflünün yeniden böyle bir ivme kazanmas› faflist TC devletinin kontrgerilla örgütlenmelerinin katliamlar› ar-
26 Ocak-8 Şubat 2007 t›rmas›na yol açm›flt›r. 1977 1 May›s’›n›n Taksim Meydan›’nda toplanan 500 binden fazla emekçinin üzerine kontr-gerillalar›n atefl etmesiyle birlikte 30’un üzerinde emekçi hayat›n› kaybetmifltir. Bu süreçte yine devletin kolluk güçleri ve onun sivil faflist örgütlenmeleri devrim yürüyüflünün önüne geçmek için onlarca yüzlerce devrimci, komünist ve halktan insan› katletmifltir. 1980’e gelindi¤inde ezilen s›n›flar›n hareketi durmam›flt›r. Faflizm gizli yüzünü a盤a ç›karmak için provokasyonlara baflvurmaya bafllam›flt›r. Marafl ve Çorum’da Alevi-Sünni çat›flmas› ad› alt›nda ezilen emekçiler kontr-gerilla taraf›ndan provoke edilmifl ve onlarca insan katledilmifltir. Kardefl kavgas›na son vermek yalan› alt›nda faflizm yüzündeki peçeyi kald›rm›fl ve baflta devrimci, yurtsever ve komünistler olmak
üzere bütün halk›n iflkence tezgâhlar›ndan, katliamlardan, idamlardan, yarg›s›z infazlardan geçirildi¤i bir süreç bafllam›flt›r. 12 Eylül Askeri Faflist Darbesi Türkiye halk› aç›s›ndan çok büyük trajediye yol açan bir sürecin bafllang›c›d›r. Devrim mücadelesi 12 Eylül Darbesi’yle birlikte büyük kay›plar yaflamas›na karfl›n bir süre sonra, 80’lerin ikinci yar›s›nda yeniden toparlanmaya, ileri ad›mlar atmaya bafllam›flt›r. Bu süreçte özellikle Kürt Ulusal Hareketi büyük geliflmeler yaratm›flt›r. Faflizm taraf›ndan yok say›lan, ulus olma bilinci yok edilmeye çal›fl›lan Kürt ulusunda devrimci silahl› mücadeleyle birlikte ulusal bilincin geliflmesi sa¤lanm›flt›r. Kürt Ulusal Hareketi bunu sa¤larken yüzlerce kadrosunu, binlerce savaflç›s›n› flehit vermifltir. Verilen bu mücadele yok say›lan dili kültürü unutturulmaya çal›fl›lan bir halk›n diriliflini sa¤lam›flt›r. 12 Eylül sürecinden sonra faflizm devrimci ve komünist tutsaklar› teslim
alman›n önemini kavram›flt›r. Bunun için Diyarbak›r, Buca, Ümraniye, Ulucanlar ve son olarak devrimci tutsaklar›n oldu¤u tüm zindanlarda 19 Aral›k operasyonuyla onlarca tutsak katledilmifltir. F tipi sald›r›s›na karfl› verilen ölüm oruçlar›nda 100’den fazla devrimci ve komünist flehit düflmüfltür. Proletarya Partisi kuruldu¤undan bugüne geçen 35 y›ll›k süreçte ba¤›ms›zl›k, halk demokrasisi ve sosyalizm mücadelesinde dört genel sekreterini (‹brahim Kaypakkaya, Süleyman Cihan, Kaz›m Çelik ve Mehmet Demirda¤) onlarca kadrosunu ve yüzlerce savaflç›s›n› flehit vermifltir/vermektedir. Proletaryan›n ve ezilen halk›n kurtuluflu u¤runa girdi¤imiz bu savaflta daha binlerce flehit verece¤imiz bir gerçektir. fiehit düflen her yoldafl›m›z›n bilincinde proletaryan›n kendisiyle birlikte insanl›¤› kurtarmaya dönük amac› vard›r. Bu amaç emperyalistler ve yerli uflaklar›n›n manipülasyonlar›yla, bask›lar›yla, sindirme çabalar›yla yok edilemez. Türkiye’de oldu¤u gibi dünyada da devrimci yürüyüfl engellenemez, aksamalar geri çekilmeler yaflayabilir ihanetlere u¤rayabilir ama insanl›¤›n yürüyüflü ileriye do¤rudur: s›n›rs›z sömürüsüz bir dünyaya do¤ru. Dünya iflçi s›n›f› ve ezilen halklar›yla birlikte zafere ulaflaca¤›m›za olan inanc›m›z tamd›r. Devrim ve komünizm flehitlerinin varl›¤› bize bu gerçekli¤i bir kez daha göstermektedir. Sosyalizmin öldü¤ü propagandas›n› yapanlar ondan korktuklar› için bunu yap›yorlar. Onlar da çok iyi bilmektedir ki, sosyalizm emperyalist-kapitalist sistemin tek alternatifi ve insanl›¤›n özgürlük mücadelesinde zafere yürüyüflünün biricik yoludur. Korkular› da bundand›r. Devrim mücadelesinde flehit düflen yoldafllar›m›z› anmak ve anlamak esas olarak bunu kavramakla mümkündür. Devrim ve Komünizm fiehitlerini Anma Haftas› bir yas tutma haftas› de¤ildir. Zira flehitlerimiz flunu biliyorlard› ki, ç›kt›klar› yol Türkiye ve dünya halklar›n›n kurtuluflunu sa¤lamak içindi ve bu amaç u¤runa hayatlar›n› ortaya koymufllard›. Burjuvazinin ve onun ba¤lafl›¤› egemen s›n›flar›n dünyay› her geçen gün yozlaflt›rd›¤›, sömürdü¤ü, talan etti¤i bir ortamda yaflamaktansa silah›n› burjuvaziye ve tüm di¤er egemen s›n›flara yöneltmek, do¤an›n kendisine sundu¤u yaflam arma¤an›n› en do¤ru biçimde kullanmak için devrim yürüyüflüne kat›lm›fllard›. Onlar amaçlar› u¤runa flehit düfltüler ve amaçlar› u¤runa mücadele edenler oldukça onlar da yaflayacakt›r. Bunun için anma haftas› yas de¤il, ülkemizde komprador burjuvazi ve patron a¤a devletine, dünyada emperyalist kapitalist sisteme meydan okuma, s›n›f kinimizi bileme, devrim and›m›z› tazeleme haftas›d›r.
18
26 Ocak-8 Şubat 2007
66
“Yeni Irak Stratejisi” derinleflen krizin ürünüdür! BD Baflkan› Bush geçti¤imiz hafta kamuoyuna Yeni Irak Stratejisini aç›klad›. Aç›klaman›n ard›ndan gelen günlerde de görüldü¤ü gibi, bu strateji en somut ifadeyle Irak iflgalinin geniflletilmesini ve de emperyalist askeri sald›r›lar›n dozunun art›r›lmas›n› içermekte.
A
baflta ABD ve ‹ngiliz petrol tekelleri olmak üzere, emperyalist tekellere sat›lmas› düflünülüyor. Petrolün neredeyse tamam›n›n yabanc› tekellere sat›lmas›n›n ard›ndan, geriye kalan petrol gelirlerinin de, Sünniler de dahil olmak üzere, tüm Irak eyaletlerine, nüfus oran›na göre paylaflt›r›lmas›n›n hesab› yap›l›yor. Ancak ABD, Maliki üzerinden hayata geçirmeye çal›flt›¤› bu tür hesaplar› ilk kez yapm›yor.
ABD Baflkan› Bush geçti¤imiz hafta kamuoyuna Yeni Irak Stratejisini aç›klad›. Aç›klaman›n ard›ndan gelen günlerde de görüldü¤ü gibi, bu strateji en somut ifadeyle Irak iflgalinin geniflletilmesini ve de emperyalist askeri sald›r›lar›n dozunun art›r›lmas›n› içermekte. Bush yeni stratejiyle ilgili aç›klamay› yaparken, bunun büyük olas›l›kla daha fazla Amerikan askerinin ve Irakl›n›n can kayb›na yol açaca¤›n› belirtmekte ve bu sinsice planlanm›fl kan banyosunu “Ba¤dat’taki fliddeti azaltma” program› olarak getirmekte de sak›nca görmedi. ABD iflgal güçlerinin bugüne kadarki baflar›s›zl›¤›n›n nedeni ise, asker say›s›ndaki azl›k ve birliklerin görevini yerine getirmesinin önünü kesen çok say›da engelmifl! Bu son planla birlikte, bu defa, sadece Sünni direnifline karfl› de¤il, ister Sünni isterse fiii olsun, ister aktif askeri direnifl isterse pasif politik direnifl gösteren gruplar olsun, ABD iflgaline karfl› olan herkese karfl› s›n›rs›z fliddet öngörülmektedir. ‹lk aflamada öncelikle baflkent Ba¤dat “direniflçilerden temizlenecek”. ABD askerleri, bu zamana kadar oldu¤u gibi geri çekilmek yerine, Irakl› kuklalar›n da yard›m›yla “temizlenmifl” bölgeleri ve kentin “sükunet sa¤lanm›fl” semtlerini, daha sonras›nda ABD-önceliklerine uygun ekonomik ve politik yeniden inflaya bafllamak üzere, ellerinde tutacaklar. Ba¤dat güvenceye al›nd›ktan sonra, bu konsept iflgal karfl›t› direniflin en yo¤un oldu¤u yerlerden biri olan Anbar eyaletine ve di¤er isyan bölgelerine yay›lacak. Bu yeni strateji, karars›zlar›n ve oportünistlerin, ABD iflgalcileriyle ve onlar›n kukla hükümetiyle iflbirli¤i yapmas›n› sa¤layacak köprüler kurma-
ya dönük, ekonomik ve politik önlemler de içermekte. Bunun ad› ise “‹fl program›”. Buna göre, milyar dolar donan›ml› “‹fl Program›”n›n, Ba¤dat’ta üst boyutlarda olan iflsizli¤i ve bundan kaynakl› olarak ABD iflgaline duyulan kini azaltaca¤› düflünülüyor. Özellikle de Sünni bölgelerinde, su flebekesi ve at›klar›n tahliyesi gibi alt yap› projelerindeki aciliyet gerektiren tamirat ifllerinin öncelikli olarak ele al›nmas› da ayn› amaca hizmet edecek. A¤›rl›kl› olarak Sünnilerin oturdu¤u bölgeler, Ba¤dat’taki fiii hükümetçe bu zamana kadar böylesi giriflimlerin tamamen d›fl›nda tutulmufltu. Böylelikle buradaki Sünnilerin sempatisi kazan›lmaya çal›fl›lacak.
Irak petrollerinin aslan pay› emperyalist tekellere Yeni stratejinin ayr›nt›lar› kamuoyunda hemen tart›fl›lmaya ve bunun içeri¤ine iliflkin elde edilen bilgiler bir bir a盤a ç›kmaya bafllad›. Bundan hareketle, ABD medyas›na göre Irak Stratejisinin bir bölümü de, Irak’taki kukla hükümetin, ABD’nin belirledi¤i politik hedefleri yerine getirmeye zorlanmas›n› kaps›yor. Böylelikle, bir yandan “›l›ml›” Sünni güçleri ABD iflgal politikas›na daha da yak›nlaflt›rmak ve di¤er yandan ise tüm fiii iflgal karfl›tlar›n›, özellikle de Ruhani lider Mukteda El Sadr ve onun Mehdi ordusunu etkisizlefltirmeye dönük operasyonlar› art›rmay› düflünüyorlar. Kukla Maliki hükümetine dayat›lmak istenen politik hedeflerden birini ise, uzunca zamand›r beklemede olan Ulusal Petrol Yasas›’n› ç›karmas› oluflturuyor. Irak petrolünün özellefltirilmesi anlam›na gelen bu yasayla birlikte, iflgalin neredeyse bafll›ca nedenini oluflturan Irak petrollerinin, en az 30 y›ll›¤›na,
Sünni direniflinin ard›ndan fiii direniflini bitirme hesaplar› ‹lk güçlendirme birlikleri olan toplam alt› ek birli¤in daha bölgede konumland›r›lmas› öngörülüyor. Bunlar›n befli Ba¤dat’ta, bir tanesi ise, iflgale karfl› direnen Sünni direniflçilerin merkezi olan Ambar’da bulunacak. ABD, ayr›ca ‹ran Körfezi üzerinden, içinde yüzlerce atom silah› bulunan bir uçak gemi filosu daha gönderiyor. Yaz›lan askeri senaryolara göre, Ba¤dat’ta askeri operasyonlar geniflletilecek ve Irakl› ve ABD’li askeri birlikler kente sald›racaklar, ard›ndan ise “Ba¤dat halk›n›n güvenini kazanmak için”, kentin tüm evlerine tek tek girecekler! Bunun pratikte ne anlama geldi¤i ise bu aç›klaman›n yap›lmas›ndan bir gün önce net bir biçimde görüldü: fiii Irakl› askerler ile ABD birlikleri Sünnilerin yaflad›¤› bir bölgeye sald›r› düzenlediler, en az elli insan› öldürdüler ve buradaki tüm evleri yerle bir ettiler. ABD’nin Sünni direniflini bitirmeye dönük hamlelerinden birini de, öne ç›kmam›fl eski Baas faaliyetçilerinin eski görevlerine getirilmeleri, devlet memuru statüsüne al›nmalar› oluflturuyordu. ABD bu talebini bugün yine tekrarlamakta. Bu faaliyetçiler bugün tüm kamu hizmetlerinden men edilerek, hiçbir maafl vb. gelirleri olmadan yaflamlar›n› sürdürmek durumundalar. Bunlar›n tekrar maafla ba¤lanarak, iflgale hizmet eder hale getirilmeleri hedefleniyor. Bununla yap›lmak istenen fleyin ise birkaç boyutu bulunmakta. Birincisi, Sünni direniflin beslendi¤i alanlardan birini etkisizlefltirmek, di¤er bir deyimle de denizi kurutarak, bal›klar›n yaflam alan›n› ortadan kald›rmak. Bu hamlenin bir di¤er yan›nda ise, Saddam diktatörlü¤ünün kal›nt›s› olan bu eski Baasç›lar›n Irak halk› üzerinde, yine Saddam dö-
neminde oldu¤u gibi, bask› arac› olarak kullan›lmak istenmesi yatmakta. Sünni bölgeler ele geçirildikten sonra, sald›r›lar›n fiii bölgelerine kayd›r›lmas› düflünülüyor. Özellikle de Ba¤dat’›n do¤usundaki, Sadr kenti olarak bilinen iflçi bölgelerine. ABD ordusu bu zamana kadar bu bölgeye dönük bir operasyondan kaç›nm›flt›. Ancak flimdi, Maliki’nin de onay›yla yak›lan yeflil ›fl›kla birlikte, buraya dönük sald›r›larda da “sab›rl›” davran›lmayacak; bunun anlam› ise, tüm bölgenin yerle bir edilece¤idir. Böylece fiiilerin can kayb›, Saddam döneminden de fazla olacak.
‹ran ve Suriye hedef olmay› sürdürüyorlar Irak özgülündeki son geliflmeler, iflgalleri kapsayan emperyalist sald›rganl›k savafllar›n›n, Suriye’yi, ‹ran’› ve Ortado¤u’daki daha baflka hedefleri de içine alacak biçimde geniflleyece¤inin de iflareti olmakta. Çünkü Bush, iflgal güçlerinin Irak’ta giderek kötüleflen durumunu, iflgal savafl›n› yayarak kurtarma gayretiyle, Suriye ve ‹ran’› da tehdit etti. Bush, Nixon’un, Vietnam savafl› döneminde, Kamboçya ve Laos iflgallerine iliflkin söylediklerini hat›rlatan sözlerle, ‹ran ve Suriye’nin Irak’taki aktif direnifli desteklediklerini iddia ederek, “birliklerimize dönük sald›r›lar› durduraca¤›z. ‹ran ve Suriye’nin desteklerini engelleyece¤iz. Ve Irak’taki düflmanlar›m›z›, geliflmifl silahlar ve e¤itim vererek destekleyen ba¤lant›lar›n› a盤a ç›kar›p, yok edece¤iz” sözleriyle her iki ülkeyi de tehdit etti. Özellikle de ‹ran’a dönük harekete geçilece¤inin sinyali olan bu tehdit, Irak’ta bulunan ‹ranl›lara dönük uzunca zamand›r hayata geçirilen bask›nlar›n, tutuklamalar›n daha da artaca¤›n›n da iflareti oluyordu ayn› zamanda. Stratejinin aç›klanmas›ndan sadece bir gün sonra, Erbil’deki ‹ran Konsoloslu¤u’na bask›n düzenlenerek, burada bulunan alt› ‹ranl› diplomat›n bafllar›na çuval geçirilerek tutuklanmas› ise bunun somut göstergesiydi. Ancak Irak’taki ‹ranl›lara dönük benzer pratikler uzunca zamand›r zaten hayata geçirilmekteydi. Özellikle de son bir ayd›r. Bunlardan kamuoyuna yans›yan en bildik olay, ABD iflbirlikçisi Irak Cumhur-
19
66 baflkan› Talabani’nin davetiyle -komplosuyla demek daha do¤ru- Ba¤dat’a gelen ‹ranl› diplomatlar›n tutuklanmas›d›r. ‹ranl› diplomat ve yetkililere karfl› h›z kazanan bu bask›n ve tutuklama furyas› ise, burada faaliyet gösteren ve de iflgal karfl›t› direnifle destek veren ‹ranl› gruplar› etkisizlefltirmek ad› alt›nda gerçeklefltirilmekte. ‹flgalin tüm Ortado¤u’ya yay›lmas› hedefiyle gerçeklefltirilen bu pratiklere iliflkin ABD cephesinden yap›lan aç›klamalarda ise, bu gruplar›n ‹ran yönetiminin teflvikiyle fiii milislere askeri vb. destek sundu¤u ve ayr›ca tutuklanan diplomatlar›n diplomatik pasaportlar› olmad›¤› gibi, ‹ran Devrim muhaf›zlar›yla da ba¤lant›lar› oldu¤u iddia edilerek, ‹ran’› do¤rudan hedef alan bu provokatif eylemlere k›l›f uydurulmaya çal›fl›l›yor.
Rice, yeni strateji için destek turunda ‹ran ve Suriye hedefi ve bu hedeflere dönük giriflimler, yeni Irak Stratejisine bölgede destek arama turuna ç›kan, ABD D›fliflleri Bakan› ve iflgallerin bafl mimarlar›ndan olan Condolezza Rice taraf›ndan da meflrulaflt›r›lmaya çal›fl›l›yor. ‹ranl›lara dönük bu sald›r›lar›n Irak’taki durumu daha da k›z›flt›raca¤›
yönlü yaklafl›mlar›, “k›z›flt›rma de¤il, do¤ru bir politika” olarak de¤erlendiren Rice, ‹ran ve Suriye’nin Irak’taki ABD askerlerini tehdit eden faaliyetlerine izin vermeyeceklerini ve dünyadaki hiçbir yönetimin de böyle bir fleye seyirci kalmayaca¤›n› söylemekte sak›nca görmeyerek, sadece ‹ran’› de¤il, Suriye’yi tehdit etmeyi de sürdürdü. Rice bu aç›klamalar› yapt›ktan sonraki günlerde, bir haftal›k bir Ortado¤u turuna ç›kt›. M›s›r, Ürdün, Kuveyt, Suudi Arabistan, ‹srail ve Filistin’i kapsayan bu tur, bu ülkelerin iflbirlikçi-kukla rejimlerinin bugün kadar iflgale verdikleri deste¤i, yeni Irak stratejisiyle birlikte daha da pekifltirmelerini hedeflemekteydi. Bu gezinin en önemli buluflmalar›ndan birini ise hiç kuflkusuz Filistin’in iflbirlikçi lideri Abbas’la yap›lan görüflme oluflturuyordu. Filistin direniflini bitirmek ve böylelikle de emperyalistlerin Ortado¤u’daki iflgaline destek veren iflbirlikçi iktidarlar›n say›s›n› ve gücünü art›rmak amac›yla, son süreçte Abbas’la yap›lan görüflmelerden biriydi bu. Abbas, bu son görüflmede ABD’nin tam deste¤ini arkas›na ald›¤›n› Rice’la birlikte yapt›¤› bas›n aç›klamas›yla bir kez daha ilan ediyordu.
26 Ocak-8 Şubat 2007
Rice’›n ziyaret etti¤i M›s›r, Suudi Arabistan, Ürdün, Kuveyt gibi ülkelerin iktidarlar› ise emperyalistlerin Ortado¤u’da döktükleri kana bugüne kadar oldu¤u gibi, bundan sonra da seyirci kalarak ortak olacaklar›n› bu son ziyaretle birlikte bir kez daha teyit etmekle
kalmay›p, yeni Irak stratejisi çerçevesinde deste¤i art›rma sözü de verdiler.
Etnik çat›flmalar da körükleniyor Yeni Irak stratejisinin aç›klanmas›ndan önce gerçekleflen Saddam’›n idam› da yine önceden planland›¤› çok aç›k olan bu stratejinin bir parças›yd›. Bu idam›n hem kendisinin, hem de özellikle gerçeklefltirilmesi s›ras›nda yarat›lan tablonun en önemli hedeflerden birini mezhep çat›flmalar›n›n t›rmand›r›lmas› oluflturuyordu. Ancak bugün
Türkiye egemenleri pastadan pay kapma ata¤›n› h›zland›r›yor ABD Baflkan› Bush yeni Irak stratejisini aç›klad›¤›nda, yenilginin kesinleflti¤i yönünde hemfikir olan tüm kesimler bunu “ç›lg›nca” ve “nafile çaba” olarak yorumlarken, en s›k› müttefikler bile bu yeni yönelime temkinli yaklafl›rken, bu yönelimin tek flakflakç›s› ülkemiz egemenleri oldu. D›fliflleri Bakan› Gül, yapt›¤› aç›klamalarla bu stratejiye baflar›lar dilemekle kalmay›p, deste¤i art›racaklar›n›n da sinyalini verdi. Ama ortada bir sorun vard›. Bu sorun ise yine bildik Kürt sorunuydu. Çünkü ABD, Irak’› üçe bölme planlar›n› hayata geçirme yönlü pratiklere de h›z vermiflti ayn› süreçte ve bu durumun verdi¤i “rahats›zl›k”, sadece hükümetteki AKP’yi de¤il, faflist kimli¤ini art›k sosyal demokrat maskeyle de kapatamaz hale gelen CHP’yi, ›rkç›-faflist ç›k›fllara ek olarak, “Irak’a asker gönderme tezkeresi gelsin onaylayal›m” diyecek kadar savafl flahinli¤ine soyundurmufltu. Hepsi de Irak’›n bütünlü¤ünün savunucusu kesilmifllerdi birdenbire! Ve peflinden de PKK kozunu ortaya sürerek, “Kuzey Irak’a nas›l gireriz” hesaplar› yapmaya bafllam›fllar ve efendilerinden izin koparmaya çal›fl›yorlard›. Bu izni meflrulaflt›rma çabalar›na, öteden beri oldu¤u gibi, PKK’nin Kuzey Irak’taki, örne¤in Mahmur gibi,
kamplar›n› ihbar etmeyi de dahil ettiler. Geçti¤imiz günlerde ABD’nin bu kampa bir bask›n düzenledi¤i haberi geldi. Ancak göstermelik oldu¤u belli olan bu bask›n TC’nin umdu¤u sonucu vermedi. Çünkü ABD’nin bölge Kürtleri ile birlikte PKK’yi de yede¤inde tutmaya çal›flt›¤› ve flu süreçte aray› bozmak istemedi¤i kesin. TC egemenleri aç›s›ndan Irak özgülündeki en önemli meselelerden biri olan Kerkük de yine flu süreçte gündem olmay› sürdürüyor. Ancak uflak iktidar ve de tüm sistem partileri bu defa ciddi bir telafla kap›lm›fl durumdalar. Çünkü iflgalin bafllad›¤› dönemden itibaren yo¤un bir Kürt göçü gerçekleflen (daha do¤rusu bilinçli olarak gerçeklefltirilen) Kerkük’te, bu y›l sonunda bir referandum söz konusu. Bu referandum ise bir Kürt devleti kurulmas›n›n alt yap›s›n› oluflturacak nitelikte. T›pk› eski Yugoslavya’n›n son parças› Karaba¤’›n ayr›lmas›nda oldu¤u gibi.
Söz Meclis’ten içeri Emperyalizme uflakl›kta s›n›r tan›mad›¤›n› her f›rsatta kan›tlayan AKP hükümeti ve baflta CHP olmak üzere DYP, MHP vd. faflist partiler, tüm çabalar›na karfl›n kendilerini “dikkate almayan” ABD emperyalizmine sözde
karfl› koymaya ve Kürt sorununu bir kez daha “kendi yöntemleri” ile çözmeye çal›flmaktalar. Bu ç›k›fllar›n, hem artan yönetememe kriziyle hem de buna ba¤l› olarak yaklaflan seçimlerle de yak›n ba¤› oldu¤unu, t›rmand›rd›klar› ›rkç›-faflist politikalar›n karfl›l›¤›n› oy olarak almaya çal›flt›klar›n› ve hepsinin de bu tabana oynad›klar›n› elbette unutmamak gerekiyor. ‹flte bunun içindir ki, ABD emperyalizmine karfl› yapt›klar› göstermelik ç›k›fllar›n sonucunu alamaman›n verdi¤i s›k›nt›, ülke egemenlerini hem taban› memnun edecek hem de ABD’yi daha fazla “k›zd›rmayacak” bir yöntem gelifltirilerek, Irak meselesinin gizli bir oturumda ele al›nmas› kararlaflt›r›ld›. Tüm Ortado¤u’daki Türkiye elçiliklerinin de kat›laca¤› bu oturum gizli gerçekleflecek ve tutanaklar› on y›l aç›klanamayacak. Bu toplant›da büyük olas›l›kla bir dizi kontra faaliyetin örgütlenmesi, özellikle de Irak Türkmenlerinin k›flk›rt›lmas› da gündeme gelecek... Bununla birlikte bölgedeki mezhep ve etnik çat›flmalar›n körüklenmesi. Halk ad›na al›nan ve bedeli de yine halk taraf›ndan ödenecek olan kararlar ise, halktan ve de herkesten gizlenecek. Tam içeri¤ini eminiz bir tek emperyalistler bilecek, hem de birinci elden!
t›rmand›r›lmaya çal›fl›lan›n sadece mezhep çat›flmalar› de¤il, ayn› zamanda etnik çat›flmalar oldu¤u da ortaya ç›km›fl bulunuyor. ‹flgalin bafl›ndan beri emperyalistlere tam destek veren, sadece destek vermekle kalmay›p, kukla hükümette
de yer alan Talabani ve Barzani’ye ba¤l› Irak Kürtleri, bu süreçte iflgalin do¤rudan bir parças› haline getirilmeye ve böylelikle de Irak’taki de¤iflik etnik gruplar aras›ndaki çat›flmalar da mezhep çat›flmalar›na paralel olarak körüklenmeye çal›fl›l›yor. Talabani ve Barzani gibi önderliklerin, kendi ulusunun özgürlük ve ba¤›ms›zl›¤›n›, kardefl halklar›n kan› üzerinden elde etme, özde ise kendi iktidarlar›n› sa¤lama çabalar› da, emperyalist iflgalcilerin bu yönlü yönelimlerini kolaylaflt›rmaktad›r. Irak’a üç ay içinde, “her fleye karfl› koyabilecek donan›mda” toplam 20 bin takviye asker gönderilmesinin yan› s›ra, Kuzey Irakl› Kürt Peflmergelerden oluflan -flimdilik- iki tugay da ABD askerleriyle birlikte iflgal karfl›t› direnifli “etkisizlefltirmek”, daha do¤rusu direnifle karfl› savaflmak üzere Ba¤dat’da konufllanacak. Etnik çat›flmalar› aç›kça körükleyen bu durum ise Irak yang›n›n› daha da büyütmekten baflka bir anlam ifade etmemektedir ve de emperyalistlerin Irak’› üçe bölme planlar›n›n hala geçerlili¤ini korudu¤unun da bir göstergesidir. ABD hem ‹ran’a hem de Türkiye’ye karfl› Kürt kozunu kullanmay› ve bölgede özerk, ancak gerçekte emperyalizmin güdümünde bir Kürt devleti kurulmas› yönlü e¤ilimini güçlendirecek pratikleri sergilemeyi, görüntüde de olsa sürdürüyor. Ancak ABD emperyalizmi tüm bu ç›rp›n›fllar›n›n hiçbir faydas› olmad›¤›n› Irak’tan ve de asl›nda tüm iflgal bölgelerinden zaferle ç›kman›n mümkün olmad›¤›n› çok iyi biliyor. Öyle ki, Bush yeni stratejiyi aç›klamas›ndan birkaç gün sonra yapt›¤› bir konuflmada, Irak’›n eskisinden daha istikrars›z oldu¤unu itiraf ediyor. Bu itiraf ise, iflgalin yenildi¤inin, kazanan›n ise direnifl oldu¤unun itiraf›d›r bir kez daha.
26 Ocak-8 Şubat 2007
20
66
KP’LER‹N D‹NAM‹K GEL‹fi‹M‹ AÇISINDAN ELEfiT‹R‹-ÖZELEfiT‹R‹ YÖNTEM‹N‹N KURUMSAL KAVRANIfiI-1 roleter öncünün iddias› ve amac› ortadad›r. O, faaliyet yürüttü¤ü topraklarda proleter ideolojinin yegâne temsilcisi oldu¤unu, proletaryan›n bilimsel ideolojisi olan MLM’yi kuflanarak halk› devrime tafl›yacak öncü güç oldu¤unu her f›rsatta dile getirmekte ve bunun yayg›n propagandas›n› yapmaktad›r. Bu iddia ve amac›n pratikte bir karfl›l›¤› da olmak zorundad›r.
P
“Bir partinin kendi hatalar›na karfl› tak›nd›¤› tav›r, o partinin proletarya davas›na ba¤l›l›¤›n›n ölçütüdür.” (‹. Kaypakkaya) Elefltiri-özelefltiri, yaz›n›m›zda çokça ifllendi¤i için yabanc›s› olmad›¤›m›z bir konu. Ancak flu var ki, bu konu, yaz›n›m›zda ço¤unlukla örgütlü birey eksenli ele al›nmakta ve bu da meselenin bütünlüklü kavranmas›na engel olmaktad›r. Bu yaz›da konunun pek fazla ele al›nmayan ama önem bak›m›ndan belirleyici yan›n› oluflturan k›sm›n› çeflitli yönleriyle ele almaya çal›flaca¤›z. Bafll›¤a da ç›kard›¤›m›z bu önemli yan, elefltiri üzerine yöntemin kurumsal olarak nas›l ele al›nmas› gerekti¤idir. “Kurumsal” kelimesini özel olarak seçtik. Amac›m›z, örgütsel genifl çerçevenin dar ama belirleyici k›sm›n› teflkil eden önderlik mekanizmas›n›n temsil etti¤i KP’nin, kurumsal olarak meseleye nas›l yaklaflmas› gerekti¤ini ortaya koymakt›r. Bunlar› sa¤l›kl› yapmak için de elefltiri-özelefltiri zorunlu bir silaht›r. Daha bütünlüklü sonuçlara varabilmek için ise her birey yada kurum kendi özgün sorgulamas›n› yapmal›d›r. Elefltiri ve özelefltirinin en genel tan›mlar›n› hat›rlatarak konumuza girifl yapal›m: Elefltiri; birey, grup yada kurumlar› (ayn› zamanda bireyin kendi kendisini), görülen hatalar›n› giderme hedefli olarak, hatalar›n nedenlerini ve çözümlerini ortaya koyarak uyarma ve düzeltilmesini sa¤lama prati¤idir. Özelefltiri ise; birey, kurum yada komitenin yapt›¤› hatalardan ve düfltü¤ü eksikliklerden dolay›, bunlar›n fark›nda oldu¤una ve düzeltece¤ine dair kendisine elefltiri yöneltene yada parças› oldu¤u bileflene aç›klama yapmas›d›r. Elefltiri-özelefltiri hatalar›n düzeltilmesinin, de¤iflim dönüflüm ve ilerlemenin motorudur. Ar›nmaya, yenilenmeye ve güçlenmeye hizmet eder. Bu misyonlar›n› oynayabilmesi için do¤ru tarzda kullan›lmas› flartt›r. Elefltiri-özelefltiri onu kullanan s›n›flar›n elinde farkl› içerik ve biçimlere bürünür. Onu kullanan s›n›f›n damgas›n›/niteli¤ini dolays›z olarak üzerinde tafl›r. Burjuvazinin elinde yüzeysel bir makyaj malzemesi görevi görürken, halk› aldatman›n bir arac› olarak kullan›l›rken, proletaryan›n elinde önemli bir silaha dönüflür: de¤iflim-dönüflümün ve halka karfl› sorumlulu¤un bir arac› olarak kullan›l›r. Burjuvazi yapmac›k da olsa özelefltiriden söz etse de ve yer yer bunun banal ör-
neklerini sergilese de (özelefltiri yap›lan hata burjuvazinin dilinde öyle bir e¤ilip bükülür ki cümleye son nokta kondu¤unda art›k o özelefltiri de¤ildir, bir “yanl›fl anlaman›n” düzeltilmesidir) pratikte sadece elefltirir. Özellikle burjuva siyasi arenada bu kara çalma, bast›rma, gelen elefltirileri bertaraf etme ve küfür etme gibi adi burjuva yöntemlere bürünür. Proletarya ise, gerçekten bilimsel ideolojisine uygun davrand›¤›nda elefltirinin diyalektik birli¤ine ve ruhuna uygun bir flekilde hareket eder. Bu mekanizman›n hangi yan›n›n kullan›lmas› ve öne ç›kar›lmas› gerekiyorsa, uygun oldu¤u anda onu kullan›r ve öne ç›kar›r. Ancak, özellikle ve dikkatle alt›n› çiz-
mek gerekir ki, s›n›f bilinçli proletarya ve onun öncü gücü aç›s›ndan pür-ü pak bir tablo çizmek gibi hiçbir nesnelli¤i olmayan bir yaklafl›m içinde olursak aç›kças› gülünç duruma düfleriz. Böyle bir pür-ü pakl›¤›n olmayaca¤›n› ak›ldan ç›karmamak gerekir. Ak›ldan ç›kar›lmamas› gereken bir baflka nokta da fludur: proleter ideoloji ne kadar iyi kavran›rsa elefltiri-özelefltiri mekanizmas› da o kadar iyi bir flekilde iflletilir, tersi durumda ise o kadar kötü… Burjuvazinin yapmac›k tavr›n›n elefltiri-özelefltiriye nas›l yans›d›¤›n› ortaya koyduk. Ama s›n›fl› toplum gerçekli¤ini gözard› edersek burjuvazi için yapt›¤›m›z
tespit bizi bir ad›m bile ileri götüremez yada bu tespitlerin bize bir faydas› olmaz. S›n›fl› toplumda yafl›yoruz ve içinde bulundu¤umuz tarihsel kesitte topluma hâkim olan s›n›f burjuvazi öyle nüfuz edici ve çürütücü bir hâkimiyet ki bu, onun etkilerine karfl› koymak yo¤un bir çaba gerektiriyor. Bunu hepimiz yaflad›k, yafl›yoruz, kendimizden ve çevremizden çok iyi biliyoruz. ‹flte bu gerçeklik bizi flu tespite götürüyor: burjuvazinin elefltiri-özelefltiride (genelde oldu¤u gibi) tak›nd›¤› tav›r ve kulland›¤› yöntemler çeflitli biçimlerde ve oranlarda proleter saflarda da kendisini gösterir. Burjuvazinin elinde kaba ve i¤reti duran yöntemler, proleter saflarda ince ve mahir bir tarzda devreye sokulur. Ama öz ayn›d›r: burjuvad›r. Proleter saflarda elefltiri-özelefltiriye burjuva yaklafl›m esasta -çeflitli nedenlerle- yeterince proleterleflememenin yol açt›¤› bir durumdur ve ço¤unlukla küçük burjuva yaklafl›m olarak gösterir kendini. Buna örnek olmas› bak›m›ndan, saflarda karfl›lafl›lan ve özü itibariyle proletaryan›n elefltiriözelefltiri anlay›fl›na uymayan burjuva ve küçük burjuva yaklafl›mlardan öne ç›kan belli bafll›lar›n› flöyle s›ralayabiliriz: elefltiri karfl›s›nda savunma mekanizmas›n› iflleterek elefltiriyi anlama yerine onu püskürtmenin yollar›n› ve araçlar›n› arayarak bertaraf etme, temelsiz elefltirilerle ideolojik mücadele yerine y›pratma ve karalamaya çal›flma, elefltiride sert, sekter ve k›r›c› üsluplar kullanma, özelefltiriden kaç›nma, göstermelik özelefltiri vererek elefltiriden kaçma, elefltiriyi kiflili¤e hakaret, özelefltiriyi ise küçük düflme olarak alg›lama, menfaat iliflkileri, ahbapçavuflluk vb. nedenlerle hatalar karfl›s›nda bilerek sessiz kalma vb vb. Bu hatal› yaklafl›mlar›n önemli bir k›sm› kayna¤›n› küçük burjuva bencilli¤inden ve benmerkezcilikten al›rken, bir k›sm› da darl›ktan ve onun besledi¤i dogmatizmden al›r. Ve bizim gibi ülkelerde feodal al›flkanl›klardan kopamaman›n da önemli oranda etkisi vard›r bu geri yaklafl›mlarda. Proletarya bu alanda da ancak çetin bir savafl›m vererek çelikleflebilir. Sayd›¤›m›z, bu geri tutum ve yöntemlerin olabilece¤ini ve uygun zemini buldu¤unda h›zla geliflebilece¤ini bilerek uyan›k ve sorgulay›c› olmak gerekir. Bunun için de elefltiri-özelefltirinin sa¤lam bir flekilde kavran›lmas› ve bu mekanizman›n mümkün oldu¤unca mükemmel ifllemesini
sa¤layacak flekilde bir temel at›lmas› gerekir. ‹flte bu temeli oluflturman›n birincil koflulu elefltiri-özelefltirinin kurumsal kavran›fl›d›r. Bu ayn› zamanda iki çizgi mücadelesinin kavran›fl›n›n da önemli bir göstergesidir. Çünkü elefltiri-özelefltiriyi iki çizgi mücadelesinden ayr› düflünmemek gerekir. Dönüp Uluslararas› Komünist Hareketin (UKH) tarihine bakt›¤›m›zda özellikle komünist ustalar›n ve belli bafll› KP’lerin elefltiri-özelefltiriye hayati anlamlar yükledi¤ini görürüz. Bu pratiklerde elefltiri-özelefltiri KP’lerin geliflimi ve sa¤lam bir rotada ilerlemesi aç›s›ndan olmazsa olmaz görülmüfltür. Özellikle Lenin ve Mao bu mekanizman›n do¤ru iflletilmesi gerekti¤inin alt›n› sürekli çizmifller ve bu noktadaki sapmalarla mücadele etmifllerdir. Ülkemizde de devrimci ve komünistler elefltiri-özelefltiriden s›kça bahsetmekte ve önemine vurgu yapmaktad›rlar. Fakat önemli olan söylemle prati¤in ne ölçüde uyumlu olup olmad›¤›d›r. Elefltiri-özelefltiriyi kavramak, do¤ru iflletebilmek ve bir silah haline getirebilmek için proleterleflmek yani proleter ideolojiyi kavramak belirleyici bir öneme sahiptir. Ayn› anlama gelmek üzere, bu mekanizmay› olabilecek en iyi biçimde iflletenler proleterleflenler ve MLM proleter ideolojiyi kavrayanlar olabilir. Bunu ifade ederken toptanc› hareket etti¤imiz san›lmas›n. Her s›n›f›n kendi ideolojik durufluna tekabül eden bir prati¤i vard›r, böyle olmak zorundad›r. Elefltiri-özelefltiri de bu genellemenin d›fl›nda tutulamaz. Felsefi, ideolojik, politik ve askeri durufl dolays›z olarak elefltiri-özelefltiriye etkide bulunur. Yine daha önce ifade ettiklerimizi göz önünde bulunduracak olursak; elefltiri-özelefltiriyi baya¤›laflt›ran ve gerici ç›karlar› için kullanan burjuvaziden kapsaml› bir kopuflu gerçeklefltiremeyenler, do¤al olarak elefltiri-özelefltiride de problemli, pragmatik ve popülist bir yaklafl›m içinde olurlar. Niyetlerden ba¤›ms›z olarak bu böyledir. TDH’nin geçmiflten bugüne, elefltiriözelefltiri performans›na bakt›¤›m›zda pekte iç aç›c› bir tabloyla karfl›laflt›¤›m›z söylenemez. Elbette bunun baflta ideolojik ve bununla çerçevelenen politik ve örgütsel boyutlar› vard›r. Genel tabloya bakt›¤›m›zda TDH elefltiri yapmada bir hayli giriflkenken, s›ra özelefltiriye gelince oldukça ketum kalmaktad›r. Ancak, elefltiride giriflken olmak da elefltirinin do¤ru temelde yap›ld›¤› anlam›na gelmez, önemli olan elefltiriye hangi anlay›fl›n yön verdi¤i ve nas›l yap›ld›¤›d›r.
21
66 TDH’nin bir parças› olan proleter öncünün de, iç aç›c› olmayan bu tablodan muaf olmad›¤›n› özellikle belirtmek gerekir. Proleter öncü aç›s›ndan sorunun özellikle tüm tarihi göz önünde bulunduruldu¤unda-TDH’nin ezici ço¤unlu¤unda yafland›¤› boyutta olmad›¤›n› da belirtmeliyiz. Ancak bunu söylemek, proleter öncünün bu noktadaki eksikliklerini ve yapmas› gereken çok fley oldu¤unu, hala bütünlüklü (tam) bir kavray›fltan ve uygulamadan uzak oldu¤unu kararl›ca vurgulamam›z› engellememeli. Burada birincin sorunumuz TDH’yi elefltiri-özelefltiri karfl›s›ndaki duruflu aç›s›ndan bütünlüklü olarak ele almak de¤ildir ve ilk etapta da bu olmamal›d›r. Amac›m›z en baflta proleter öncünün eksikliklerine yönelmek ve bunlar› giderebilmektir. Bu sorunun çözümünün temel yan› budur, süreç aç›s›ndan öne ç›kan yan› da budur. fiöyle bir k›yaslama yapmak proleter öncünün bu noktada -her fleyde oldu¤u gibi- oynamas› gereken rolü ve üstlenmifl oldu¤u misyonu daha iyi anlamam›za yard›mc› olacakt›r. Proleter öncünün iddias› ve amac› ortadad›r. O, faaliyet yürüttü¤ü topraklarda proleter ideolojinin yegâne temsilci-
si oldu¤unu, proletaryan›n bilimsel ideolojisi olan MLM’yi kuflanarak halk› devrime tafl›yacak öncü güç oldu¤unu her f›rsatta dile getirmekte ve bunun yayg›n propagandas›n› yapmaktad›r. Bu iddia ve amac›n pratikte bir karfl›l›¤› da olmak zorundad›r. En yal›n ifadeyle, s›n›f mücadelesinin her cephesinde proleter öncü “öncü” olabilmelidir. Yani, onun prati¤i küçük burjuva anlay›fllar›nkiyle ayn›laflmamal›d›r. Zaten proleter öncünün asli görevlerinden biri bu anlay›fllarla ideolojik mücadeleyi kesintisiz sürdürmek ve mümkün oldu¤unca onlar› do¤ru proleter zemine çekmeye çal›flmakt›r. Bundan dolay› kimi pratiklerinde ve yaklafl›mlar›nda onlarla ayn› olumsuz pozisyona düflmek proleter öncü aç›s›ndan iki kat daha fazla elefltirilecek bir durumdur. Bu aç›dan proleter öncünün ay›rt edici yanlar›n› ve yüksek sorumlulu¤unu sürekli göz önünde bulundurmak ve sorgulamay› esasta buradan yapmak çok önemlidir. Proleter öncü aç›s›ndan öncelikli olan okun sivri ucunu kendisine çevirmektir. Elefltiri-özelefltiri metodu KP taraf›ndan içte ve d›flta olmak üzere iki farkl›
PUSULA S›n›f savafl›m› sorunlar›na do¤ru bakal›m duruflumuzu devrimcilefltirelim! Devrimin önder ve öncü gücü olan proletarya en ileri teoriye ve örgütlenme bilincine sahip olmas›na karfl›n sadece kendi gücü ile iktidara yürüyemez. Sömürülen ve bask› alt›nda yaflayan bütün s›n›f ve tabakalar› örgütledi¤i oranda zafere do¤ru yürüyüflünü güçlendirir. S›n›f bilinçli proleterlerin iflçi s›n›f› baflta olmak üzere toplumun sömürülen ve ezilen s›n›f ve tabakalar›n› örgütleme gibi zorlu ve uzun erimli bir görevi vard›r. Kendisiyle birlikte di¤er s›n›f ve tabakalar› kurtulufla götürecek olan yegâne s›n›f proletarya oldu¤u için bu onurlu tarihsel görevi yerine getirmekle yükümlüdür. Devrim biliminin can al›c› noktas› budur, yani tükenmez güce sahip olan kitleler için çal›flmak ve onlar› örgütleme sorununu çözmektir. Bu temel sorun çözüldükçe yani kitlelerle güçlü politik ba¤lar kuruldukça Proletarya Partisi çelikten bir birli¤e sahip olur. Devrimi gerçeklefltiren ve gerçeklefltirme yolunda ileri ad›m atan ülkelerin proletarya partileri kitlelerle do¤ru iliflkiler kurup onlar›n talep ve yönelimlerine uygun davrand›klar›, do¤ru politikalar uygulad›klar› sürece geliflme gösterip büyük baflar›lar elde etmifllerdir. Ne zaman ki aksi bir tutum ve prati¤e girmifllerse yenilgiler yaflay›p, baflar›s›zl›klara mahkûm olmufllard›r.
Devrimin can al›c› noktas› “kitleler için çal›flma” devrimci çal›flman›n temeline konulmad›r ancak bu do¤ru bak›fl aç›s›yla kitleler aras›ndaki iliflkinin kurulmas› sorunu çözüme kavuflabilir. Kitleleri örgütleme sorununa do¤ru bakmak “kitlelerle s›k› s›k›ya kaynaflmak”, “güçlü politik ba¤lar kurmak” s›n›f savafl›m›n›n sorunlar›na do¤ru bakmak demektir. Kitlelerin sorunlar›na, taleplerine, hareket ve mücadele biçimlerine do¤ru bakmak, devrim bilimine ve örgütleme bilimine do¤ru bakmak demektir. Bu temel sorundaki her k›r›lma ve sars›lma kitlelerle iliflkilerin bozulmas›na, onlardan uzaklaflarak, yabanc›laflmaya ve partinin bürokratlaflmas›na, marjinal duruma düflmesine yol açar. Nas›l insan bünyesindeki her k›r›lma ve yaflanan her travma sadece fiziki tahribatla s›n›rl› kalm›yorsa ayn› zamanda ruhsal ve iç sars›lmay› ve de¤iflimi de beraberinde getiriyorsa ayn› flekilde s›n›f savafl›m›n›n temel sorunlar›ndan biri olan kitlelerin örgütlenip kazan›lmas› sorununa yaklafl›mdaki her k›r›lma örgütsel ve yönetsel sorunlarda da k›r›lmay› beraberinde getirir. Kitleler içinde olmamak, onlarla güçlü politik ba¤lar kurmamak ya da s›n›rl› ve dar bir kesimle iliflki içinde olmak bafll› bafl›na bir bak›fl aç›s› ve s›n›f
26 Ocak-8 Şubat 2007 alanda uygulan›r. Biz de elefltiri-özelefltiri yönteminin kurumsal kavran›fl›n› d›fla ve içe dönük olmak üzere iki ana bafll›k çerçevesinde ele almaya çal›flaca¤›z, elefltiriözelefltiri yöntemini d›fla ve içe dönük kullan›l›fl›n› birbirinden ay›rmak, bu ayr›m çizgisini daima göz önünde bulundurmak, konunun anlafl›lmas› bak›m›ndan oldukça önemlidir. Elefltiri-özelefltirinin KP içinde uygulan›fl›: örgütlü bireyler, komiteler ve alt-üst aras›nda yaflan›r. Yani tüm iç yaflam, iç kurumlar ve bunlar› prati¤i, ideolojik ve politik tutumlar vb. elefltiri-özelefltirinin kapsam› içindedir. Elefltiri-özelefltirinin d›fla karfl› uygulan›fl›ndan kast›m›z ise, esas olarak halkla ve ayn› zamanda devrimci-demokratik, ilerici kurum ve örgütlenmelerle olan iliflkilerde kullan›lmas›d›r. Burada esas olarak söz konusu olan KP ve halk aras›ndaki iliflkiler ve bu iliflkilerde ortaya ç›kan sorunlard›r. Elefltiri-özelefltirinin içte ve d›flta uygulan›fl› aras›nda özde bir fark yoktur. Özde bir fark yoktur diyoruz çünkü her iki cephede de yaklafl›m ve ele al›fl ayn› kaynaktan beslenir; her iki cephede de prati¤e yön vermesi gereken MLM eleflti-
savafl›m›n› kavray›fl sorunudur. Bugün devrimci hareketin ve s›n›f bilinçli proleterlerin temel sorunu iflçiler, köylüler, emekçiler içinde olmamak ve olamamakt›r. Kitleleri her türden burjuva ve küçük burjuva s›n›f›n çeflitli türden anlay›fl ve örgütlenmelerine terk etmektir. Onlar› komprador burjuva ve toprak a¤alar›n› iktidar› alt›nda bask› ve sömürü alt›nda iflsizli¤e ve yoksullu¤a terk etmek demektir. Sendikalarda, DKÖ, kooperatif ve birliklerde etkili olan anlay›fllar reformist burjuva anlay›fllard›r. Etkili olan burjuva ve küçük burjuva anlay›fllar iflçilerin emekçilerin egemenlerle olan çeliflkilerini, tepkilerini düzen içine çekmekte; bilinç ve durufllar›n› zay›flatarak onlar› yumuflatmaktad›rlar. S›n›f bilinçli proleterlerin kapsaml› ve bütünlüklü olarak kitlelerle iliflki kurma, onlar üzerinde ideolojik-politik etkisini art›rma ve derinlefltirip yayg›nlaflt›rma sorunu yaflamaktad›r. Bu sorunun çözülmesinin ilk ad›m› öncelikli olarak bak›fl aç›s›n›n düzeltilmesidir. Kitleleri örgütleme ve kazanma perspektifini devrimci çal›flman›n merkezine koyarak iliflkilerin düzeltilerek devrimcilefltirilmesidir. Mevcuttan daha ileri, sa¤lam, kararl›, ilkeli ve güven verici bir durufl ancak kitlelerle devrimci iliflki kurabilir. Do¤ru bak›fl aç›s›na sahip olmak kadar do¤ru durmak, söz ve eylemiyle tutarl›l›k göstermek, kararl› bir devrimci durufl göstermekle, kitlelere güven verici bir örgütleme prati¤ine girilebilir. Bugün devrimci düflüncede yaflanan k›r›lma ayn› zamanda devrimci duruflta da bir k›r›lma yaratmaktad›r. Bu durum güven verici bir prati¤in örgütlenmesini engeller. Devrimci politika tafl›y›c›lar, ›fl›k ve umut
ri-özelefltiri metodudur ve bu metodun özü her yerde ayn›d›r. Ancak biçimde bir fark söz konusudur. Çünkü elefltiriözelefltirinin d›flta uygulan›fl›nda söz konusu olan esasta halkken, yani s›n›f mücadelesinin içine çekilmesi gereken, bilinç ö¤esi zay›f unsurlarken; içte uygulan›fl›nda söz konusu olan devrim yapmak için yola ç›km›fl, disipline tabi, bilinçli ve örgütlü ö¤elerdir. Elefltiri-özelefltiriyle ba¤lant›l› olan disiplin ve demokrasi de bu gerçeklikten ötürü içte ve d›flta farkl› biçimlenir, farkl› flekiller al›r. ‹flte esas olarak bu nedenlerden ötürü elefltiri-özelefltiri içte ve d›flta farkl› biçimlere bürünür. Elefltiri-özelefltiri, d›fla karfl› uygulan›flta kitlelerden kitlelere siyasetin temel ve vazgeçilmez bileflenlerinden biridir. Elefltiri-özelefltirinin d›fla dönük uygulan›fl›, genellikle içteki uygulan›fl›n›n da aynas›d›r, ayn› flekilde bunun tersi de geçerlidir. Ancak zaman zaman içe ve d›fla dönük yaklafl›mlarda kimi tezatl›klar olabilir. Bu tür durumlar örgüt ve halk gerçekli¤inin ve aradaki diyalektik ba¤›n kavranmamas›n›n sonucu olarak yaflan›r. Devam edecek
tafl›y›c›lar sa¤lam, kararl›, güven verici devrimci bir durufl sergilemedi¤i zaman ›fl›k karanl›¤› parçalayamaz; umut, umutsuzluk engelini aflamaz. Karanl›¤› ayd›nlatmak perspektifinden uzaklaflm›fl ›fl›k bofla yanan bir muma dönüflür. Devrimci hareketler görece do¤ru politikalar uygulad›klar›, kitlelerle devrimci iliflkiler kurabildikleri, onlar›n talep ve yönelimlerine uygun davranabildikleri ölçüde güven verici, kararl› bir durufl gösterdiklerinde geliflme göstermifl, aksi bir yönelim ve pratik içine girdiklerinde kayda de¤er bir ilerleme sa¤layamam›flt›r. Devrimci mücadelede kitlelerin rolüne ve örgütlenmesine gereken önemi vermeme, bu devrimci ç›k›fllar›n gerçeklefltirilebilmesine neden olan do¤ru politikada sebat edememe ve do¤ru orant›l› olarak do¤ru bir ideolojik birlikteli¤in sa¤lanamam›fl olmas›d›r. Kitlelerin devrimdeki rolü kavranmad›¤›nda bu kavray›fla uygun istikrarl› bir örgütsel pratik ortaya konmad›¤›nda kopma kaç›n›lmaz olur. Kitlelerin taleplerinin gündemlefltirilmesinden, karar alma süreçlerine kat›lmas›ndan ve sorunlar›n çözümü konusunda söz sahibi olmas›yla inisiyatif kazan›r. Gerçek anlamda “kitlelerden kitlelere” çizgisi uygulanm›fl olunur. Kitleler ad›na kitlelere ra¤men ya da ben-merkezci, tepeden inmeci, dayatmac yaklafl›mlar ve pratikler kopma noktalar›n›n kaç›n›lmazl›¤›na yol açar. Devrimin can al›c› konusu olan kitlelerle güçlü politik ba¤lar kurma onlarla s›k› s›k›ya kaynaflma konusunda devrimci bir yönelim uygulamak ve güven verici kararl› bir devrimci durufl göstermek yaflamsal önemdedir.
22
26 Ocak-8 Şubat 2007
66
NKP (Maoist) Mecliste
Nepal Hükümetiyle bar›fl sürecinin sonucunda imzalanan anlaflmalara uygun olarak 15 Ocak’ta Temsilciler Meclisi ve 18 Ocak’ta Halk Hükümeti, Halk Mahkemeleri ve Halk Komünleri da¤›t›larak yeni geçici parlamento kuruldu. Parlamentonun amac› monarflinin gelece¤ini ve ülkenin yeni sistemini belirleyecek olan ve Haziran ay›nda gerçekleflmesi planlanan Kurucu Meclis seçimlerini örgütlemektir. Silah meselesi tamamland›ktan sonra fiubat ay› içerisinde geçici hükümetin kurulmas› da planlan›yor. Yeni parlamentodaki 330 üyenin 83 yeni parlamenterinin hepsi NKP(Maoist) üyesi. Parlamenterlerin 28’i kad›n, 12’si Dalit (en alt kast grubu), 22’si yerli etnik gruplardan, 21’i Hindistan s›n›r›ndaki Terai’de yaflayan az›nl›k milliyetinden, 17’si de flehit ailelerinden oluflmaktad›r. Ezilen ve az›nl›ktaki etnik gruplar›n, kastlar›n ve kad›nlar›n en fazla temsil edildi¤i parlamento grubu da böylelikle NKP(Maoist) oldu. NKP(Maoist)’in parlamenter grubunun baflkan› ise Krishna Bahadur Mahara. Parlamenterler aras›nda merkezi önderlikten Dinanath Sharma, Dev Gurung, Yadav, Hsila Yami de bulunmakta.
Krishna Bahadur yeni parlamentonun ilk oturumunda parlamentonun aç›l›fl›n›n Nepal’de yeni bir tarihin bafllang›c› oldu¤unu, Nepal halk›n›n ilk kez kendi anayasas›n› yazma f›rsat›na kavufltu¤unu belirtti. Ayr›ca kabul edilen belgenin monarfliye son verilmesi ve demokratik cumhuriyetin kuruluflu anlam›na geldi¤ini de vurgulad›. Mahara yeni anayasan›n ancak devletin yeniden kurulmas›, devrimci toprak reformunun gerçekleflmesi ve yeni bir ulusal ordunun kurulmas›yla tamamlanabilece¤ini söyledi. Yeni Nepal’in feodal bask›dan ve yabanc› müdahaleden ba¤›ms›z olmas› gerekti¤ini ve bu konuda kararl› olduklar›n› da aç›klad›. Prachanda 18 Ocak’ta yapt›¤› aç›klamada ise NKP(Maoist) önderli¤indeki Halk Hükümetinin resmi olarak da¤›t›ld›¤›n›, bu hükümetlerin art›k Geçici Yerel Hükümetler biçiminde faaliyetlerini sürdüreceklerini belirtti. Prachanda BBC’ye verdi¤i röportajda ise, partilerinin geçici hükümete ve geçici meclise girmesine karfl›n esas hedeflerinin ayn› kald›¤›n› vurgulad›. Azami hedeflerinin MarksizmLeninizm-Maoizm temelinde komünizme ulaflmay› hedeflediklerini belirtti. De-
mokratik cumhuriyet sisteminin ve demokratik halk sisteminin bu son hedefe hizmet etti¤ini belirtti. 28 Aral›k’ta aç›klama yapan Badal yoldafl da Cumhuriyet Cephesi’nin kurulmas› için hükümetteki sol partilere birleflme ça¤r›s›nda bulundu. Bu ça¤r›ya baflta NKP(Birleflik Marksist-Leninist) ve NKP(ML) gibi partilerin olumlu yaklaflt›¤› bilinmektedir. NKP(Maoist)’in bu ça¤r›s›na Kongre Partisi gibi çeflitli partilerin destek sunmamas› ise hükümetteki koalisyonun birli¤inin zedelenmesine de neden olacakt›r. Meclise girmeyen Prachanda ve Bhattarai ise son süreçle ilgili olarak parti üyelerini ve kadrolar›n› e¤itmek için örgütlenen konferanslara kat›lmaktad›r. 20 Ocak’ta Chitwan’daki konferansa 1000’i aflk›n üye ve kadronun kat›ld›¤› belirtildi. Halk Kurtulufl Ordusu’nun silahlar› Birleflmifl Milletler’in gözetiminde say›lmaya ve gerillalar›n kay›t edilmesi ifllemleri de 18 Ocak’ta bafllad›. Bu konuyla ilgili olarak BM’nin 186 silahs›z görevlisinin Nepal’e geldi¤i belirtildi. ABD Büyükelçisi Moriarty ise Maoistlerin Hindistan’dan ald›¤› ucuz ve basit silahlar› BM’ye teslim etti¤ini, a¤›r ve etkili silahlar› ise saklad›¤› iddias›nda bulundu. 7 Kampta toplanan 35 bin Halk Kurtulufl Ordusu gerillas›n›n ihtiyaçlar› için hükümet bugüne kadar 280 milyon rupi aktard›. Yol, su, iletiflim, vb. altyap› hizmetleri ve di¤er ihtiyaçlar için de 120 milyon rupinin daha aktar›laca¤› kararlaflt›r›ld›. Hükümetin polis karakollar›n› yeniden kurma çabalar›n› NKP (Maoist) engellemeye devam ediyor. Prachanda’n›n
Yek-Kom derneklerine ve kitlesine yönelik sald›r›lar› k›n›yoruz! Almanya devleti taraf›ndan ülkenin birçok kentinde demokratik bir kurum olan Yek-Kom’a yönelik eflzamanl› operasyonlar düzenlenerek bürolar› bas›ld› ve derne¤in birçok belgesine ve bilgisayarlar›na el konuldu. YEKKOM Yönetim Kurulu Üyesi Ahmet Çelik gözalt›na al›nd›. Demokratik bir ülke olma iddias›yla halklar›n gözünü boyamaya çal›flan Alman devleti, bu sald›r›yla birlikte daha önce HÖC ve ESP bürolar›n› basan Türk devletinden bir fark› olmad›¤›n› göstermifltir. Konuyla ilgili bir aç›klama yaparak bask›nlar› k›nayan Avrupa Türkiyeli ‹flçiler Konfederasyonu (AT‹K) yapt›¤› aç›klamada flu görüfllere yer verdi: “Federal Almanya Cumhuriyeti ve onun çeflitli eyaletlerdeki hükümetlerinin kararlar› do¤rultusunda; Alman
güvenlik güçleri, Kürt halk›na yönelik sald›rganl›klar›na bir yenisini daha eklediler. Kürt ulusuna yönelik genel ve özel sald›r›lar, yine bu örnekte oldu¤u gibi, sürekli gündemde tutulmaktad›r. Kürtlerin imha ve inkar edilmesi eksenli gelifltirilen bütün tarihsel sald›rganl›klarda karneleri kara lekelerle dolu olan Alman devletinin hükümetleri, bu lekelerine bir yenisini daha eklediler. Mazlum insanlar›n, devrimcidemokratik sol muhalefetin, ilerici bas›n›n ve göçmenlerin haklar› söz konusu oldu¤unda, ‘sol gözünü kapat›p ha bire abanarak sald›ran’ Alman makamlar› ve güvenlik güçleri, bu bask›nlarla Kürt halk› nezdinde zaten kötü olan karnelerine unutulmas› zor bir zay›f not daha eklemifl oldular.
Dünya egemenlerinin burjuva demokratik k›r›nt›lar› bile art›k çok gördükleri ve bunlar› faflist zihniyetli antiterör yaslar›yla bir bir rafa kald›rd›klar› bir süreçte; bütün ezilenler için demokrasi mücadelesi güçleri, bu ve benzer sald›r›lar› ancak birleflik tav›rlar ve dayan›flmac› birliktelikler gelifltirerek afl›labilirler. Biz, AT‹K ve ona ba¤l› bütün federasyonlar, Londra-Tohum Kültür Merkezi, Yeni Demokratik Gençlik (YDG), AT‹K-Yeni Kad›n ve Halklar›n Uluslararas› Mücadele Ligi (ILPS) Avrupa Koordinasyon Komitesi olarak; Kürt ulusuna ve halk›na yönelik bütün imha ve inkar politikalar›n›n kay›ts›zflarts›z karfl›s›nda olaca¤›m›z› bir kez daha bildiriyoruz.”
yaln›zca Terai Bölgesi’nde karakollar›n kurulmas›na izin vereceklerini belirtmesine karfl›n hükümetin bunu yayg›nlaflt›rmaya çal›flmas› tepki topluyor. 19 Ocak’ta Kaski’de, Kamidanda’da ve Syangja’daki polis karakollar›n›n da¤›t›ld›¤›, yine birçok bölgeye gelen Köy Kalk›nd›rma Sekreterlerinin de geri gönderildi¤i belirtildi. 21 Ocak’ta ise Bardiya’daki polis karakolu 500’ü aflk›n kiflinin bask›n›yla da¤›t›ld›. Polis müdürü Banstola, yapt›¤› aç›klamada bugüne kadar 500’ü aflk›n karakolun Maoistler taraf›ndan da¤›t›ld›¤›n› belirtti.
✗ Hindistan 16 Ocak tarihinde Bastar kentinde Hindistan Komünist Partisi (Maoist)’e ba¤l› gerillalar›n may›nl› sald›r›s› sonucu aralar›nda kentin askeri komutan›n›n ve polis flefi yard›mc›n›n da bulundu¤u 7 polis öldürüldü, çok say›da polis de yaraland›. Çat›flmada gerillalar polislerin silahlar›na da el koydu. Polis kaynaklar›na göre ise bölge Hindistanl› Maoistlerin etkili oldu¤u bir yer ve bu sald›r›dan bir hafta önce 4 gerilla ayn› bölgede öldürüldü.
✗ ‹srail Harçlar›n yüksekli¤ini ve bütçeden e¤itime ayr›lan pay›n kesintilerini protesto etmek isteyen ö¤renciler ve maafllar›na zam isteyen e¤itim emekçileri greve gittiler. ‹srail Ulusal Ö¤renci Birli¤i’nin ald›¤› karar ve ça¤r› do¤rultusunda ülke genelindeki çok say›da okulun ö¤rencisi, 9 Ocak günü sabah saatlerinde yol keserek lastik yakt›. Ayn› gün ö¤retmenler sendikas› da maafllara zam talebiyle grev bafllatarak, ifl b›rakma ça¤r›s› yapt›.
✗ Bangladefl Bangladefl Baflkan› Ayuddin Ahmet önümüzdeki günlerde yap›lacak olan seçimlere karfl› gerçeklefltirilen kitlesel eylemler sonucunda geçifl hükümeti baflkanl›¤›ndan istifa etti¤ini aç›klad›. Böylelikle, 22 Ocak’ta yap›lmas› düflünülen seçimler bilinmeyen bir tarihe ertelendi. Kitle hareketi de böylece, adaylar›n›n engellenmesine ve seçimlerin manipule edilmesine karfl› gerçeklefltirdi¤i eylemlerde, hedefine ulaflm›fl oldu. Ancak Bangladefl Baflkan›, seçimlerin ertelenmesiyle birlikte s›k›yönetim de ilan etti.
✗ Hollanda Ücretlerine zam alamayan ve T‹S görüflmeleri t›kanan Hollandal› kamu emekçileri, hükümeti uyarmak amac›yla kitlesel bir miting düzenledi. Çok say›da kamu hizmetinde gerçekleflen eylemlere, çal›flma koflullar›n›n Avrupa düzenlemelerine uygun olmad›¤›n› aç›klayan itfaiyeciler de kat›l›yorlar.
23
66
26 Ocak-8 Şubat 2007
Emperyalist sald›rganl›¤a ve faflizme karfl› birleflik mücadele
Emperyalist sald›rganl›¤›n h›zla yay›ld›¤› günümüzde ülkemizde faflizm taraf›ndan sürdürülen militarist bask›c› sald›r›ya karfl› enternasyonal ve devrimci direniflin önem kazand›¤› bir dönemden geçmekteyiz. Di¤er yandan ülkemizde de emperyalist politikalara ba¤l› olarak iflçi s›n›f› ve onun önderli¤ine soyunan devrimci örgütlere karfl› imha operasyonlar›yla da karfl› karfl›yay›z, emperyalist politikalara karfl› topyekün direniflin ve ortak mücadelenin gereklilik haline dönüfltü¤ü bu süreçte devrimci hareketlere büyük görevler
düflmektedir. Bu ba¤lamda Zürich’te emperyalist sald›rganl›k ve faflizmin politikalar›na karfl› devrimci örgütlerin ortak mücadele fliar›yla bir panel düzenlemesi bu sürecin ilk ad›m›n› oluflturmaktad›r. 7 Ocak Pazar günü Zürich Wolkshaus’ta 300 kiflilik yo¤un bir kitle kat›l›m›yla gerçeklefltirilen panel öncelikle tüm devrim flehitleri ad›na yap›lan sayg› durufluyla bafllad›. Daha sonra TKP/ML, MLKP, T‹KB, TK‹P ve MKP’den temsilcilerin s›rayla gündeme iliflkin konuflmalar›yla devam etti. Em-
Evrensel Bak›fl Rüzgâr halklardan yana esiyor, önünü kesmeye çal›flmay›n! Emperyalizmin azg›nca sald›r›lar›na paralel olarak yükselen halk hareketleri, bu hareketlerin ideolojik-siyasal zeminde nas›l tan›mlanmalar› gerekti¤ine iliflkin tart›flmalar› da yükseltmifltir. En fazla kafa kar›fl›kl›¤› ise anti-emperyalizmin ne oldu¤u ve bu sürece damgas›n› vuran, iflgal karfl›t› vb. belli bafll› hareketlerin bu kategoride de¤erlendirilip de¤erlendirilemeyece¤i üzerine yaflanmaktad›r. Bu tart›flmalar›n bugün daha çok da Latin Amerika’daki geliflmeler, iflgal karfl›t› direnifllere önderlik eden hareketler ve de iflgal tehdidi alt›nda olan, ‹ran gibi ülkelerin önderlikleri üzerinden yafland›¤›n› söyleyebiliriz. Bugün az›msanmayacak bir kesimin, bunlar›n tümüne anti-emperyalist bir misyon biçti¤ine, Latin Amerika’daki geliflmeleri ise anti-emperyalist olarak nitelemekle kalmay›p, ›srarla “sosyalizmin” kazan›m› olarak getirmeye çal›flt›klar›na flahit olmaktay›z. Buradaki önderliklerin arkalar›na ald›klar› rüzgâr ›srarla solun-sosyalizmin hanesine yaz›lmaya çal›fl›lmaktad›r. Ortado¤u’daki geliflmeler ise, yine buradaki önderliklere ve hatta baz› gerici devlet yap›lar›na bile “anti-emperyalist” misyon biçilmesini de beraberinde getirmifltir. T›pk› ‹ran ve Ahmedinejad örne¤inde oldu¤u gibi. Bu ve benzer yaklafl›mlar içinde olanlar, “anti-emperyalist”, “sosyalist”, “sol” vb. misyon biçtikleri Latin Amerikal› liderlerden Chavez’in, Ahmedinejad’la
geçti¤imiz günlerde bir araya gelmesini de, “emperyalizme karfl› bir durufl” olarak ve de “coflkuyla” karfl›lad›lar. Öncelikle, ortada gerçekten anti-emperyalist bir durufl var m› diye soracak olursak, bunun cevab› bizce elbette ki hay›r! Anti-Amerikanc› olmakla -ya da görünmekle- anti-emperyalist olmak birbirinden çok farkl› fleylerdir. Bugün emperyalist sald›rganl›¤›n öncü gücü olan ve dünya hegemonyas› için askeri sald›r›lar›n›n dozunu art›ran, birbiri ard›na ülkeler iflgal eden ABD tüm dünyada halklar›n nefretini kazanm›flt›r ve de “ABD karfl›t› olmak” art›k tüm dünyada prim yapan bir durumdur. Hele de Latin Amerika halklar› aç›s›ndan bunun önemi daha da fazlad›r. Çünkü Latin Amerika halklar›, ayn› co¤rafyada bulunduklar› ABD emperyalizminin ekonomik, siyasi, askeri sald›r›lar›n› y›llar boyu yo¤un bir biçimde yaflam›fllar ve bu politikalar alt›nda büyük ac›lar çekmifllerdir. ‘70’li y›llar tüm Latin Amerika ülkelerinde ABD patentli, neo-liberal politikalar›n, darbeler, katliamlar ve türlü zulümler eflli¤inde, ac›mas›zca hayata geçirildi¤i y›llar olmufltur. Yoksulluk ve sefalet bu y›llarda had safhaya ulaflm›fl ve Latin Amerika halklar›n›n ABD emperyalizmine karfl› öfkesi daha da artm›flt›r. Buralardaki halk hareketleri de yine bu süreçte yükselifle geçmifltir. Latin Amerika halklar›n›n eflitli¤e özgürlü¤e duydu¤u özlemin
peryalist sald›rganl›k politikalar› ve buna ba¤l› olarak faflizm taraf›ndan sürdürülen imha operasyonlar›na, Büyük Ortado¤u Projesi, iflgaller ve genel sömürü programlar›na de¤inilen konuflmalarda Türkiye devrimci hareketinin bu sald›r› biçimlerine karfl› tavr› ve ortak mücadele biçimleri tart›fl›ld›. Ara bölümde ise panele kat›lan kitlenin sorular›na ve düflüncelerine yer verildi. Genel olarak kitlenin ortak mücadeleyi somutlaflt›rma istemi ve ortak mücadelenin dönemsel olmaktan çok süreklili¤e dönüflmesinin bir gereklilik oldu¤u düflüncesi a¤›r bast›. Kitlenin yo¤un kat›l›m›, güncel tart›flmalara dahil olma iste¤i ve tart›flmalar›n genel gidiflat› aç›s›ndan panel çok olumlu geçti. Kitlelerin deste¤inde yürütülen devrimci mücadelede di¤er dost ve devrimci güçlerle yürütülen taktik ittifaklar flu dönemde önemlidir. Emperyalizme ve faflizme karfl› sürdürülen savaflta bu tür konular› tart›flman›n ve taktik mücadeleyi gelifltirmenin bir ad›m› olarak ç›kan Zürich’teki panel demoralize olmufl kitleler aç›s›ndan moral kayna¤› oldu. Zürich ‹K okurlar›
ve sosyalizmin halklara yeniden umut olmaya bafllamas›n› da somut bir ifadesi olan bu yükselifl ise, Chavez gibi önderliklerin halklar›n bu özlemleri üzerinden iktidara tafl›nmas›n› getirmifltir. Cuntac› bir subay olan ve ordunun -en az›ndan belli bir bölümünün- deste¤ini de arkas›na alan Chavez bu önderlikler içinde en öne ç›kan›d›r. O’nun, özü burjuvaziyle iflçi s›n›f›n›, uzlaflmaz bu iki s›n›f›, uzlaflt›rmaktan ibaret olan “21. y.y. ›n sosyalizmi” iddias› ve kapitalist temelde bir birleflik Latin Amerika kurma temelindeki Bolivarc› anlay›fl›, halklara umut olarak gösterilmeye, halklar aldat›lmaya çal›fl›lmaktad›r. Anti-emperyalist söylemler eflli¤inde, “sol”, “sosyalist” maskeyle ve de özde iktidarda kalabilmek için zorunlu olarak yapt›¤› reformlar ise bu aldatmacaya referans olarak gösterilmektedir. Chavez’le biraraya gelen Ahmedinejad’a gelince, burada sadece O’nun, ‹slami gericili¤in, ortaça¤ karanl›¤›n›n temsilcisi oldu¤unu söylemekle yetinece¤iz. ‹ran ‹slam devrimiyle birlikte ‹ran’›n devlet yap›s›n›n anti-emperyalist olarak nitelenmesi noktas›nda ise, bu iddiada olanlar ‹ran devletinin daha ‹slam devriminden beri, hatta öncesinde var olan emperyalist iliflkilere, özellikle de AB emperyalistleri ile olan iliflkilerine ve de iktidara gelir gelmez gerçek anti-emperyalistler olan devrimcilere-komünistlere dönük gerçeklefltirdikleri vahfli katliamlar›na baks›nlar. Anti-emperyalist olmak ayn› zamanda anti-kapitalist olmakt›r. Emperyalist-kapitalist sisteme, sömürü ve talan sistemine bir bütün olarak karfl› olmakt›r her fleyden önce. Emperyalizmden beslenenler ise anti-emperyalist olamazlar! Her ikisi de flu veya bu emperyalist güç veya güçlerle ( Çin, Rusya gibi) yak›n
Do¤u Asya Zirvesi ve Baflkan Arroyo protesto edildi 7 Ocak’ta, Filipinler’in Cebu Adas›’nda bafllayan Güney Do¤u Asya Ülkeleri Birli¤i (ASEAN) Zirvesi çeflitli eylemlerle protesto edildi. Zirveyi protesto etmek için biraraya gelen eylemciler, ayn› zamanda ABD iflbirlikçisi Filipinler Baflkan› Arroyo’yu da protesto ettiler. Arroyo karfl›t› dövizler tafl›yan kitleler “ABD kuklas› Arroyo” sloganlar› eflli¤inde yürüdü. On binden fazla asker ve polisin güvenlik önlemi ald›¤› Zirve’ye karfl› yap›lan eylemde, çok say›da ABD karfl›t› döviz ve pankart da tafl›yan kitleler, “Bir Numaral› terörist ABD”, “ABD Do¤u Asya’dan defol!” vb. sloganlar hayk›rd›lar. Bu y›l 12.si yap›lan Güney Do¤u Asya Ülkeleri Birli¤i Zirvesi’nin yap›ld›¤› Cebu Uluslararas› Konvansiyon Merkezi’ne yürüyen eylemciler, burada ABD baflkan› Bush’un, Arroyo’nun ve Japonya Baflbakan› Shinzo Abe’nin maketlerini atefle verdiler.
iliflkili olan bu iki liderin, petrol üreten emperyalist veya emperyalizme güdümlü ülkelerin birli¤i olan ve de bunlar taraf›ndan (özellikle de Chavez taraf›ndan) anti-emperyalist olarak tan›mlanan OPEC’i güçlendirmek için gerçeklefltirdikleri buluflmay›, emperyalizme karfl› bir durufl olarak alg›lamak, ezilen halklar› gerçek kurtulufla götürecek olan s›n›f mücadelelerinin önünü kesmeye, s›n›f mücadelelerinin yönelimini bu aldatmacalar›n kuyru¤una takmaya, dahas› uzunca y›llard›r esen tasfiyecilik rüzgar›n›n güçlendirilmesine hizmet edecektir. Bu tasfiyecilik rüzgar› ise sadece bu önderlikler taraf›ndan de¤il, uzunca y›llard›r, baflta DSF olmak üzere, sözde hükümet d›fl› örgütler denilen, Sivil Toplum Örgütleri ve bunlara yön veren anlay›fl taraf›ndan da güçlendirilmeye çal›fl›lmaktad›r. Chavez ve benzerlerinin de beslendi¤i bu anlay›fl›n bugün dünyan›n dört bir yan›na yay›lmak istendi¤ine, sistemden umudunu yitirmifl olan emekçi halklar› aldatma çabas›n› sürdürdü¤üne flahit olmaktay›z. Bu çabalar›n son somut örne¤i ise, STÖ anlay›fl›n›n günümüzdeki bafll›ca temsilcisi DSF’nin geçti¤imiz günlerde yoksul bir Afrika ülkesi olan Nairobi’de gerçekleflen toplant›s›d›r. Toplant›n›n ayr›nt›lar›na burada girmeyece¤iz. Ancak bu toplant› da yine benzerleri gibi, ezilen yoksul halklar› sisteme yedekleme, onlar›n sisteme karfl› yükselen öfkelerini sistem içine hapsetme hesaplar›yla, bu çabalar do¤rultusunda yap›lm›flt›r. Ancak tüm bu hesaplar ve çabalar, art›k halklardan yana esen rüzgar›n yönünü, onlar›n aleyhine çevirmeye yetmeyecektir! Çünkü bu rüzgar, direnifl rüzgar›d›r ve çok güçlü esmektedir. Bu rüzgar yak›nlaflan f›rt›nan›n habercisidir!
26 Ocak-8 Şubat 2007
24
66
Kad›na yönelik fliddet: “Devlet baba” kimi koruyor? “Osmaniye’nin Kadirli ‹lçesi’nde 7 ay önce kuma getiren efli ‹brahim Ceyhan’la tart›flmas›n›n ard›ndan, dövülen ve beyin kanamas› geçiren Gülveren Ceyhan, komadan ç›kamayarak öldü, gözalt›na al›nan ‹brahim Ceyhan tutukland›…” “Ölümle tehdit edildi¤ini için, Üsküdar Cumhuriyet Baflsavc›l›¤a baflvurmas›na ra¤men sonuç alamayan ve Ersen Y›ld›z taraf›ndan öldürülen Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi ö¤rencisi Derya Samanc›’n›n (22) ölümünün ard›ndan Baflsavc›l›k, kimlerin kusuru bulundu¤unu tespit etmek için soruflturma bafllatt›…” “Diyarbak›r’da uyuflturucu ba¤›ml›s› oldu¤u iddia edilen imam nikahl› efli Abdürrezzak Dikici’nin öldürdü¤ü befl çocuk annesi 35 yafl›ndaki Ayflegül Alpaslan’›n, 6 ay önce kocas›n›n kendisini `ölümle tehdit’ etti¤i gerekçesiyle Cumhuriyet Savc›l›¤›’na baflvurdu¤u ortaya ç›kt›.” Daha önceki y›llardan daha fazla damgas›n› vurdu 2006’ya, kad›na yönelik olarak uygulanan fliddet. Bundan hareketle kad›na yönelik fliddetin daha fazla görünür k›l›nd›¤›n› söyleyebiliriz. Ancak yukar›da verdi¤imiz üç örnek 2007 bafl›nda yaflananlardan bir demet. Bu da gösteriyor ki, kad›na yönelik fliddet daha fazla “görünür” k›l›nabilmiflse de, bu durum “engellenebilir” kategorisine henüz sokulmam›flt›r. Kad›na yönelik fliddetin engellenmesi için çeflitli çal›flmalar yürütürken, devletin bu konudaki tutumu ve kimi korudu¤u da masaya yat›r›l›yor.
Yasa, birlikte yaflayan kad›n› korumuyor Konu ile ilgili yasalardan biri de “Aileyi Koruma Kanunu”. Yasa, geçti¤imiz günlerde Meclis’te görüflülürken çeflitli tart›flmalara da sahne oldu. Bakan Nimet Çubukçu Meclis Adalet Komisyonu’nun da “Aileyi Koruma Kanunu” görüflülürken kanun kapsam›na birlikte yaflayan çiftlerin al›nmas›na itiraz etti. Prof. Dr. Nilüfer Narl› ise, kad›nlar›n fliddete u¤rad›klar› zaman korunmas›z kalacaklar›n› söyledi. Meclis Adalet Komisyonu “Aileyi Koruma Kanunu”nu kabul etti. Tasar› halindeki metin, yaln›zca eflleri de¤il, di¤er aile bireylerini de kaps›yor, ama ayn› evde yaflayan nikahs›z çiftleri, kumalar› kapsam d›fl› b›rak›yor. Görüflmeler s›ras›nda, Aileden Sorumlu Devlet Bakan› Nimet Çubukçu’nun “aile Anayasa’da belli” diyerek nikahs›z çiftlerin kapsama dahil edilmesine itiraz›n›, Prof. Dr. Nilüfer Narl›, “birlikte yaflayan kad›nlar fliddete maruz kald›klar› zaman ç›kacak sorunlar önemli” sözleriyle de¤erlendirdi.
“Sevgilisinin niflanl›s›n›n dayak att›¤› kad›nlar var” Narl›, yasan›n eski halinin 1998 y›l›nda kabul edildi¤ini, o dönemde kapsam›na “imam nikah›n› meflrulaflt›rmamak” gerekçesiyle nikahs›z yaflayan çiftlerin al›nmad›¤›n› söyledi. Nikahs›z yaflayan çiftlerin yasa kapsam›na al›nmas›yla imam nikah›n›n teflvik edilece¤i
endiflesinin yafland›¤›n› dile getiren Narl›, buna karfl›n niflanl› çiftler, sevgililer aras›nda da fliddet sorunlar›n›n yaflanabilece¤ini ifade etti. Bakan Nimet Çubukçu’nun yaklafl›m›n›n kad›n› de¤il aileyi korumaya yönelik oldu¤u aç›k. Bundan birkaç y›l öncesine kadar tecavüz eden erke¤in, tecavüz etti¤i kifliyle evlenmeyi kabul etmesi durumunda suçu affedilmiyor muydu? Bu zihniyet kad›n› de¤il “kutsal aile” kurumunu korumaya çal›flmaktad›r. Nitekim kad›n› tecavüzcüsüyle evlendirmek, ömür boyu tecavüzü sa¤l›yor! Sadece tek fark› bu teca-
Adalet Bakanl›¤›’n›n, ‹çiflleri Bakanl›¤›’n›n, Kad›ndan Sorumlu Devlet Bakanl›¤›’n›n ve 4 Temmuz tarihinde Baflbakan Erdo¤an’›n ç›kartt›¤› genelgelerin bu konuda kamu görevlilerine görev verdi¤ini belirttiler. Avukatlar, “bütün bunlara ra¤men ‘kad›n geç baflvurmufltu’, ‘aile çok ikna ediciydi’, ‘biz aileye tembih ettik’ gibi gerekçelerin hiçbirisi bu tür olaylarda kamu görevlilerinin iflledi¤i suçu örtbas etmeye yetemez” dediler.
“Umursamazl›k”tan “yapma e mi” noktas›na… Kad›nlar›n on y›llard›r fliddete karfl› verdi¤i mücadelede geldi¤i noktan›n “devletin vatandafla ‘yapma e mi’ demesi oldu¤unu ifade eden hukukçular, durumu, ‘Biz aileye yapmamas›n› tembih ettik’, diye bir savunma olamaz. Bu memlekette ‘yapma e mi’ kanunu yoktur. Kad›nlar›n yaflam hakk›, can güvenli¤i, fliddetsiz bir hayat yaflama hakk›, tembihlerle nasihatlerle sa¤lanamaz” sözleriyle elefltirdi. Bu olayda, devletin olayla ilgili tüm kurumlar›n›n “görevi ihmal suçu, önlememe suçu, bildirmeme suçu, suçlular hakk›nda yasal ifllemleri yapmayarak onlar› koruyup kollama suçu, suça ifltirak ederek, azmettirme suçunu” iflledi¤ini bildiren hukukçular, kad›nlar›n umursamazl›k politikas› nedeniyle hayat›n› kaybetti¤ini vurgulad›.
Vali “yetkimin d›fl›nda” vüzün kutsal aile ba¤›yla, devlet taraf›ndan onaylanarak gerçeklefltirilmifl olmas›! Bu yüzden “evlilik içi tecavüz” yeterince tart›fl›lam›yor. Gönüllü olmayan, zorlamayla gerçeklefltirilen birlikteli¤in ad› tecavüz olarak konulmak zorundayken, pek çok erke¤in yan› s›ra baz› kad›nlar da bunu bir “hak” olarak görüyor. “Kocamd›r döver de sever de” anlay›fl›, kad›nlar›n istemese de birlikte olmas›na, bunu bir “görev” olarak alg›lamas›na sebeb oluyor. Kad›n›n “görevini” yerine getirmemesi fliddet olarak geri dönüyor. Yetifltirilme biçiminden, toplumsal flartlanmadan, al›nan e¤itim ve kültürden dolay› ço¤u kad›n ister efline ister sevgilisine “hay›r” diyemiyor. Oysa yasada “karfl› ç›kmad›ysa” tecavüzcüye suç bulunmamas› gibi bir durum var. Kad›n›n herhangi bir tehdit karfl›s›nda susmak zorunda kalm›fl olmas›, erke¤in suçunu hafifletecek nitelikte. Bu durumda devletin rolünün ne olmas› gerekti¤i tart›flmalar›na son yaflananlardan bir örnek verebiliriz: tecavüze u¤ramas›n›n ard›ndan, Van Özalp Savc›l›¤›’na baflvuran, ard›ndan pazar günü ailesine teslim edilen S.A.’n›n can güvenli¤i ancak televizyon program›nda yap›lan duyurudan sonra sa¤lanabildi. Defalarca yaflanan örnekler, devletin can güvenli¤ini sa¤lamay›p, ailenin insaf›na b›rakt›¤› durumlarda pek çok kad›n›n öldürüldü¤ünü gösterdi. Konu ile ilgili aç›klama yapan avukatlar, 4320 say›l› Ailenin Korunmas›na Dair Kanun’un “kad›na yönelik fliddet ihtimalinin bulundu¤u her durumda, kamu görevlisi olsun olmas›n herkese o kad›n hakk›nda koruma emri ç›kart›lmas›n› isteme görevi ve zorunlulu¤u” getirdi¤ini belirttiler. “ S.A. olay›nda oldu¤u gibi devlet görevlilerinin bütün bu kanunlar› hiçe sayarak davranmas› aç›kça bir suçtur” dediler.
Olay› kamuoyuna duyuran Van Kad›n Derne¤i’nden Zozan Özgökçe, yaflad›klar› karfl›s›nda yetkili bulmakta zorluk çektiklerini belirtti. S.A’n›n her yere baflvurdu¤unu, her yerden geri çevrildi¤ini aç›klayan Özgökçe, “her gün bir program olamaz” diyerek, pazar günü Fatih Çekirge’nin olay› televizyondan aktarmas›n›n “flans oldu¤unu” vurgulad›. Valiye ve savc›ya ulaflamad›klar›n›n alt›n› çizen Özgökçe, bu konuda, her zaman ulafl›labilecek kal›c› bir yetkilinin olmas› gerekti¤ini sözlerine ekledi.
Tecavüz sonras› “berdel” Olay, 23 yafl›nda silah zoruyla tecavüze
u¤rayan S.A.’n›n ailesi taraf›ndan öldürülece¤inden korkarak, Özalp Cumhuriyet Savc›l›¤›’na baflvurmas›yla bafllad›. Özalp Cumhuriyet Savc›s› Mustafa fiahin, ma¤dur S.A.’n›n babas›n› arad›ktan sonra, “K›z› bir flartla veririm, öldürmeyin Baflkale’deki gibi” demiflti. S.A.’n›n kocas›, tecavüz edenin ailesinden 16 yafl›ndaki k›z›n› alarak, “berdel” yoluna baflvurmufltu. Böylelikle tecavüze u¤rayan kad›n›n diyeti olarak, yine bir baflka kad›n›n hayat›na ipotek konuldu. ‹flte devletin adaleti!
“Devlet baba”n›n flefkatli kollar›! Devletin kad›na yönelik fliddeti neden önlemedi¤i ve önleyemeyece¤i kuflkusuz niteli¤iyle ve kime hizmet etti¤iyle ilintili. Kad›na yönelik fliddeti tart›fl›rken “devlet fliddeti” gibi bir kavram da ç›k›yor karfl›m›za. Devletin “flefkatli kollar›”na ald›¤› kad›nlara nas›l davrand›¤› herkes taraf›ndan bilinse de tekrar etmekte fayda var. Gözalt›nda tecavüz ve taciz vakalar› ile devlet güçleri taraf›ndan gerçeklefltirilen kaç›r›lma vakalar›n› 1997-2006 y›llar› aras›nda derleyen bir rapor bunu aç›kl›¤a kavuflturuyor. Yaflad›klar›n› anlatan ve hukuki destek arayan kad›n say›s› 236 olurken, cinsel taciz vakalar› 166 ile ilk s›rada yer ald›, tecavüz olaylar›n›n say›s›ysa 70. Devletin kendisinden kad›nlara do¤ru gelen fliddet ortadan kald›r›lamam›flken, vatandafllar›na “yapmay›n e mi” demesi de bir o kadar ironik. “fiiddet” denilince pek çok kad›n›n bile akl›na yaln›zca “fiziksel fliddet” gelmesi, di¤er türlerinin görülmesini de engelliyor. fiiddet, psikolojik, cinsel, ekonomik gibi pek çok türde uygulanabiliyor. Ülkemizde henüz kad›n cinayetlerinin engellenmesini sa¤layamad›¤›m›zdan di¤erlerini de yeterince bilince ç›kartam›yoruz. Fiziksel fliddeti belgeleyemezseniz flikâyetçi de olam›yorsunuz. Yüzünüzdeki morluklar› silinmeden göstermeyi baflard›n›z, içinizi ac›tanlar› kime göstereceksiniz, sizi kaçt›¤›n›z ailenize geri teslim edenlere mi?
“Tutsak Kadın Portreleri” bir tutsağın objektifinden… Müebbet hapis cezas›yla hapishanede kalan K›z›l Ordu Fraksiyonu üyesi Eva Haule’nin, hapishanedeki kad›nlar›n foto¤raflar›ndan oluflan “Tutsak Kad›n Portreleri” sergisi 8-27 Ocak aras›nda Karfl› Sanat Galerisi’nde ziyaretçilere sunulacak. 1986 y›l›ndan beri hapishanede kalan, ilk üç y›l›n› tek kiflilik bir hücrede, tecritte geçiren Haule, 1989’da girdi¤i açl›k grevinin sonunda baflka bir hapishaneye gönderildi ve burada d›flardan gelen iki gönüllü foto¤rafç› ile tan›flt›. ‹lk foto¤raf deneylerini hapishanedeki baz› tutuklularla yapan Haule, projesini “görünmez k›l›nm›fl, d›fllanm›fl ve yal›t›lm›fl kad›nlar›n foto¤raflar›n› sergileme düflüncesi herkesin hofluna gitti” sözleriyle özetliyor.
“Zor yaflam› onur ve güzellikle tafl›yan kad›nlar” ‹lk kez 1998-2003 y›llar› aras›nda Almanya-Preungesheim hapishanesinde aç›lan sergi için Haule flunlar› söylüyor: “Kad›nlardan sekizi baflka ülke kökenliydi: ABD, Trinidad, Kolombiya, ‹sveç, Bosna, Makedonya, Türkiye... Onlarda beni çeken fley, belki de böylelikle genellefltirilebilecek olan: Zor yaflam› onur ve güzellik içinde tafl›yorlard›; yaflad›klar› her fleye karfl›n -sokakta yaflamak, fliddete maruz kalmak, hastal›k, yoksulluk, çocuklar›ndan ayr› kalmaky›k›lmam›fllar, sinmemifller.” Müebbet hapis cezas›yla hâlâ hapiste olan Haule’nin sergisi, 8-27 Ocak 2007 tarihleri aras›nda aç›k kalacak.
25
66
26 Ocak-8 Şubat 2007
KÜLTÜREL YOZLAŞ(TIR)MA Son dönemlerde s›kça yaflanan baz› olaylarla gündeme gelen asl›nda yeni bir fley olmayan “yozlaflma” sorununu kamuoyu, öncesine bakmadan ele al›yor. Karfl›m›za ç›kabilecek her sorunda oldu¤u gibi kültürel yozlaflman›n da bir geliflim süreci vard›r. Zaten bu geliflim sürecini iyi bir flekilde irdelemeden soruna do¤ru bir tarzda çözüm üretmemiz beklenemez. Yozlaflma bir anda karfl›m›za ç›kan bir fley de¤il, sistemin bu yönlü politikalar›n›n bir sonucudur. Halk›n özgürlefltirici kültürünü yaflatmaya ve yaymaya çal›flan, bu anlam›yla alternatif olan sanat ve sanatç›lar›n ülkemizde u¤rad›klar› bask›lar› düflünecek olursak söylemek istediklerimiz daha kolay anlafl›lacakt›r. Dünyan›n ezilen halklar›na umut olan, onlar›n ac›lar›n›, mutluluklar›n› sanatlar›na yans›tan Naz›m Hikmet, Y›lmaz Güney gibi bu ülkenin yaratt›¤› halk›n sanatç›lar›n›n sürgünde memleket hasretiyle hayatlar›n› kaybetmeleri birer tesadüf müdür acaba? Yine oyunlar› yasaklanan tiyatrolar, flark›lar› yasaklanan ozanlar, öldükleri halde mezarlar› kurflunlanan sanatç›lar-ayd›nlar tüm bunlar tesadüf olabilir mi dersiniz? Tabi ki hay›r. Bu onlara halk için sanat yapt›klar›ndan kaynakl› verilmifl bir cezan›n sonucudur. Özelikle 12 Eylül AFC’si sonras› geliflen süreçte, sistemin bu yönlü politikalar›n› iyi bir flekilde anlamak gerekiyor. 12 Eylül’ün ard›ndan toplumsal muhalefeti bast›rmak için tutuklama, öldürme, iflkenceyi devreye sokan sistem, halk› apolitiklefltirmek için kültürel alandaki yozlaflt›rmaya ayr› bir önem vermifltir. Halk›n bu bilincini dumura u¤ratmak sistem cephesinden büyük bir önem arz etmekte idi. Bunu yapabilmenin yolu bilinçleri buland›rmaktan, halk› özgürlefltirici ve ilerici kültüründen ve bu kültürün y›lmaz savunucu ve yarat›c›lar› olan devrimci sanat ve sanatç›lardan uzaklaflt›rmaktan geçiyordu. ‹flte bu süreçte kültür-sanat alan›nda yo¤un bask›lar›n, yasaklamalar›n olmas›n›n alt›nda yatan baflka bir gerçeklik de burada yat›yordu. Özellikle 90’l› y›llardan itibaren gelifltirilen düflük yo¤unluklu savafl stratejisinin en önemli aya¤›n›; duyars›z, haf›zas›n› yitirmifl, bireysel ç›karlar› u¤runa her fleyi yapmaya haz›r bir toplum yaratmak oluflturuyordu. Tüm bunlar› yapman›n yolu da insan›n ancak kendisine yabanc›laflmas›yla mümkün olacakt›. Çünkü toplumsal bir varl›k olan insan bu bilinçte oldu¤u sürece sistemin oyunlar›na gelmeyecekti. Bu tehlike sistem cephesinden çok hayati bir konuydu. Çünkü söz konusu olan kendi gele-
ce¤iydi. Tabi at›lacak bu ad›mlar kendini hissettirmeden, birden tepeden inme de¤il, uzun bir zamana yay›lan bir politikayla hayata geçirilmeliydi. Y›llarca bask› ve zora baflvuran sistem flimdi de sald›r›lar›na bir yenisini daha ekliyordu.
Medyan›n bu süreçteki rolü ‹flte yukar›da sayd›¤›m›z nedenlere ba¤l› olarak geliflen bu süreçte burjuvazinin görsel ve yaz›l› medyas›na büyük görevler düflüyordu. Bugün bakt›¤›m›zda medyan›n bu süreçte nas›l bir rol oynad›¤›n› çok rahatl›kla görebiliriz. Sadece birkaç örnek bile burjuva medyas›n›n ikiyüzlülü¤ünü göstermesi bak›m›ndan yeterli olacakt›r. Bugün burjuva medya, sayfalar›nda boy boy magazin haberleri yay›nlamay› ana görev olarak alg›lamaktad›r. Ac›kt›¤› için bir simit çalan çocu¤u topluma suçlu olarak gösterir. Televizyonlarda mafya dizileriyle toplumu fliddete özendirip, ard›ndan yaflanan fliddet olaylar›n› lanetleme cüretini kendinde görür. Tele volelerle bir avuç sömürücü asala¤›n lüks içerisindeki yaflamlar›n›, toplumda herkes böyle yafl›yormufl gibi sunar. Tüm bunlar› yaparken de popüler kültür dedikleri, asl›nda insan›n kendine yabanc›laflmas› olan o ‘kültürsüzlü¤ün’ ad›na yapar. K›saca daha fazla reyting ve para u¤runa her fley mübaht›r tekelci medya için. Her ülkenin, her toplumun kendi öz-
günlükleri vard›r. Bu özgünlükler ülkeden ülkeye de¤iflebildi¤i gibi, ülke içinde de¤iflik bölgeler aras›nda da farkl›l›klar tafl›yabilir. Özellikle bizim gibi ülkelerde (yar› feodal-yar› sömürge) bu durumu daha iyi bir flekilde irdelememiz gerekiyor. Özellikle Türkiye Kürdistan› baflta olmak üzere; tar›m ve hayvanc›l›¤›n bitirilmesi, köy boflaltmalar›, ö¤renim vb. (bunun birçok nedenini sayabiliriz ama konumuz olmad›¤› için üzerinde fazla durmayaca¤›z) nedenlerden kaynakl› ülkenin çeflitli k›rsal bölgelerinden flehirlere göç etmek zorunda b›rak›lan insanlar geldikleri büyük flehirlerde ciddi s›k›nt›larla karfl›laflmaktad›rlar. Son dönemlerde burjuva bas›n›n timsah gözyafl› dökmesinin nedeni çeteleflmelerin uyuflturucunun ve fuhuflun kendi kontrollerinden ç›kmas› ve kendilerine de yönelmesidir. Bu yozlaflt›rmada görev alan ‘sanatç›lar›n’ çocuklar›n›n da kendi yaratt›klar› bu tuza¤a düflmeleridir. Ayr›ca kendileri de sokaklarda yürüyemez hale gelmifllerdir. Her gün görsel ve yaz›l› medyada bu konuda onlarca haber ç›kmaktad›r. Ne var ki bu olaylara bulaflan insanlar suçlu gösterilerek, esas sorumlu olan sistem aklanmaktad›r. Bu ifllere bulaflan insanlar›n hiç mi suçu yok? Evet, bu insanlar›n da eksikliklerini, hatalar›n›, suçlar›n› görüyoruz ve görmeliyiz de. Sonuçta kendi irade-
lerini kullanarak bu tarz hatalara bulaflmamalar› gerekiyor. Hatta bu konuda kendi yetersizliklerimizi de görmeliyiz. Sonuçta bu ifllere istemeden bulaflan insanlar da bulunmakta. Biz onlar› kazanmak için ne kadar çaba harcad›k, onlar›n sorunlar›na çözümler üretebildik mi? Bunlar› da kendimize sormal›y›z. Buradaki sorgulay›fl›m›z› batakl›¤› kurutman›n bir parças› olarak görmeliyiz. Halk aras›nda s›kça kullan›ld›¤› gibi; “batakl›k kurutulmadan sivrisinekler yok edilemeyecektir” çünkü o batakl›k her defas›nda yeni sivrisinekler üretecektir. Her gün yaflanan bu gibi sorunlara duyars›z kalmam›z, yar›nlar›m›zda daha kötü günlerin bizi bekledi¤i anlam›na gelecektir. Çünkü tarih; ezen ve ezilen s›n›flar aras› mücadele tarihidir. Yaflam›n her alan›nda oldu¤u gibi kültür-sanat cephesinde de durum böyledir. Bir yanda; kölelefltirici emperyalist yoz kültür, di¤er tarafta özgürlefltirici, ilerici halk kültürü. Toplumsal bir varl›k olan insan için bireysel kurtulufl olmayaca¤› aç›k bir gerçekliktir. Ortak sorunlar etraf›nda örgütlenerek, yaflam›n her alan›nda kendi eme¤imize ve gelece¤imize sahip ç›kmal›y›z. Halk›n de¤erlerine sahip ç›kan, halktan yana sanat yapan kurum, kurulufl ve kiflilere sahip ç›kmak bugün bizim üzerimize düflen bir sorumluluktur. Tohum Kültür Merkezi
Sevdal›n›z Tutsakt›r fiimdi “Banka Kasalar›nda”! Y›llard›r insanlar›m›z bir halk flairi olarak Naz›m Hikmet Ran’› okurken, pek çok türkü ve flark›da onun memleket hasreti ve kavga fliirlerini dinlerken Koç Holding Naz›m’› kendi tekeline al›yor. 1 haftad›r Naz›m’›n fliirlerinin yay›nland›¤› internet sitelerini “telif haklar› bizdedir” diyerek susturan Koç Holding’in bu giriflimine karfl›l›k Üreti-Yorum Kolektifi, Yap›Sanatevi ve Tohum Kültür Merkezi 20 Ocak Cumartesi günü bas›n aç›klamas› yapt›. Saat 14:00’da Galatasaray Postanesi önünde toplanan kitle burada “Koç Holding Naz›m’dan elini çek” sloganlar›yla eylemlerini bafllatt›. Kitle ad›na konuflan Yasemin Ayaz, Naz›m’›n Türkiye’deki Ermeniler ve onlar›n egemenler taraf›ndan katledilmesi ile ilgili yazd›¤› bir fliiri okuyarak yazd›¤› geçmiflte Naz›m gibi pek çok sanatç›y› sürgünde ölüme terkeden, va-
tan haini ilan edip hedef gösteren devletin bugün de Hrant Dink’i katletti¤ini belirterek, bu olay› lanetlediklerini söyledi. Ayaz; Naz›m Hikmet, Sabahattin Ali, Sait Faik Abas›yan›k, Orhan Veli Kan›k, Melih Cevdet Anday, Behçet Necatigil, Ahmet Muhip Dranas, Cemal Süreyya, Edip Cansever, Ece Ayhan ve daha pek çok yazar ve flairin ya-
y›nlanma hakk›n› Koç Holding tekeline al›nd›¤›n› belirterek zaten telif hakk› sistemine karfl› olduklar›n›, ancak flu anda bu yazarlar›n ve flairlerin pek çok yaz›lar›n›n sansürlenerek yay›nlanmaya baflland›¤›n› söyledi. Ayaz, Koç Holding’in yapt›¤› bu ya¤mac›l›¤a karfl› kampanya bafllatacaklar›n› ve bu ya¤mac›l›¤› en genifl flekilde karfl› durufl sergileyeceklerini belirterek duyarl› olan herkesi halk›n eserlerini yaratan bu yazar ve flairleri sahiplenmeye ça¤›rd›. Aç›klaman›n ard›ndan kitle Yap›-Kredi Yay›nlar› üzerinden yap›lan bu ya¤may› teflhir etmek için pankart› ve Naz›m’›n fliirinin yaz›l› oldu¤u büyük bir sayfay› Yap› Kredi Yay›nlar›’n›n sat›fl merkezine b›rakt›. Aç›klaman›n bitti¤i söylendikten sonra kitlesel halde konuyu teflhir eden ve insanlar› yap›lmak istenen kampanya çerçevesinde eyleme ça¤›ran bildiriler da¤›t›ld›. (‹stanbul)
26
26 Ocak-8 Şubat 2007 Munzur dünyan›n üstüne oturmufl ayr› bir dünya gibidir. A¤›r ve heybetli. Ço¤u zaman bafl› dumanl›d›r. Bazen savrulan bulutlar›n yerini y›ld›zlar al›r. Top top, dönen bir boranda esen y›ld›zlar. Günefl, uzun gecelerden sonra Munzur’un bö¤ründen k›pk›z›l bir atefl harman› gibi ç›kar. Munzur, geceleri daha da büyür. Dünya yaln›z Munzur’mufl gibi gelir insana, ulu sessizli¤ini korkunç gümbürtüler parçalar. 1993’ün 21 Oca¤›… Pülümür yak›nlar›ndaki k›fll›k bar›nma, üslenme, e¤itim kamp›nda yaflam normal ak›fl›nda sürerken Zel Da¤›n›n eteklerinde kümelenmifl karart›lar kavgan›n yeni zorluklara gebe oldu¤unun haberini veriyor. Düflman binlerce kifliyle kuflatm›fl Partizanlar›, onlar›nsa önlerinde iki seçenek var: ya düflman çemberinde imha olmak ya da Munzurlar› afl›p di¤er kamplara ulaflmak… Karar veriliyor; komutan, yoldafllar›na sesleniyor: “Yoldafllar… Tepedekiler düflmand›r. Birkaç hakim noktaya ç›karma yapm›fllar. Anlafl›lan yar›n dü¤ün var. Herkes önemli dokümanlar›n› als›n. Ayr›ca herkes olabildi¤ince kal›n giyinsin ve kesinlikle yün çoraplar›n› yan›na als›n.” Partizanlar verilen talimatlar do¤rultusunda haz›rlan›yorlar ve bölünerek belirledikleri noktalara konumlan›yorlar. 22 Oca¤a eviriliyor gün. K›yas›ya bir çat›flma ve direnifl. Partizanlar mevzilerine düflman› yaklaflt›rmayarak geri çekiliyorlar. Bunun ard›ndan geliyor o uzun, fedakârl›k ve özveriyle dolu ve 6 onur abidesini aram›zdan alan görkemli yürüyüfl.
66 Bu defa da¤lar›n ufak tefek dervifl k›l›kl› doktoru Ali Demirda¤, kod ad› ile Hüseyin art›k yürüyemeyecek duruma geliyor, ayaklar› donmufl. Söz konusu durumu karda donmay›, kavgas›ndan ayr›lmay› kabullenemiyor ve sitem ediyor böyle ölüme. Öyle yal›n, öyle duru, öyle içli, her fleyi iliklerine kadar yaflayan biri, da¤lar›n doktoru esip geçiyor bir seher yeli misali. Ve de¤erler b›rakarak geride, ayn› geldi¤i günün heyecan› ve coflkusu ile kendi gözündeki özgürlük sembolü olan da¤ keçisinin bafl› dik kayg›s›z yükseklerde gezinmesini ilk kez imrenerek izlemifl oldu¤u Yel Da¤› gedi¤inden ç›k›p gidiyor bir zemheri sabah›… Ola¤anüstü çabalar›n büyük ürünüydü bu yürüyüfl. Yoldafll›k motiflefltiriyordu bu ölüm kal›m mücadelesini. Bu yolculuk, bu yaflam mücadelesi, yaflanan onca ac›, dü¤üne gider gibi halk için ölüme koflman›n yüreklili¤i figürlefltiriyordu kavgan›n bu kesitini. Yaflam› içten, do¤al ve özveriyle paylaflan Partizanlar flimdi de ölümü paylaflman›n gereklerini yafl›yordu. Hedeflenen köye ulaflmaya çok az kalm›flt›. Art›k tamamd›, yol buraya kadar. Köy halk› seferber oluyor, do¤aya karfl› amans›z bir savafltan ç›kan Partizanlar için. Ama bu s›rada gelen pefl pefle üç ölüm, hançerini sapl›yor gerillan›n ve köy halk›n›n yüre¤ine. Bu uzun yolculu¤un ard›ndan devrimin k›z›l gülü, Alp’lerden Munzur’a enternasyonal yolculu¤un ad›: Barbara Anna Kistler (Kinem), zulme karfl› da¤lar› mesken eyleyen Erkan Fener (Ali Ekber) ve Dersim da¤lar›n›n yi¤it savaflç›s› Ali ‹hsan Yalç›n (Bahtiyar) flehit düflüyor bu zorlu kavgada. Bu uzun yürüyüfl destan›n› yaratan Yel Da¤› fiehitlerinin kavgalar› tarihleflirken, isimleri kimlikleflti geride kalanlara… fiimdi geride kalanlar yaz›k ki, sizsiz ama mutlaka güzel bir günün flafa¤›nda, kavgan›n göbe¤inde k›z›l alevler aras›nda, düflmana inat bir gelenekten özlemini duydu¤unuz o güzel günü yaratmak için savafl›yorlar…
Kavgan›z tarihleflti, isminiz kimlikleflti geride kalanlara...
Zemheri sabah›nda biten ilkyaz çiçekleriyiz Buz içinde, seviler kuflanan, yaral›, aç ve u¤run Vahfletin yol a¤z›nda Çarm›ha vurulan bir eflk›ya güncesidir ömrümüz Da¤lara da¤lara bezenmifl Lirik ve des-
19 May›s 1991… Kad›köy yak›n›ndaki Hasanpafla. Gece yar›s›n› MP5 ve kalaflnikof sesleri bölüyor. ‹stanbul polisinin düzenledi¤i operasyonda Proletarya Partisi’nin örgüt evi bas›l›yor. Bu operasyonda ‹smail Oral ve Hatice Dilek flehit düflüyor. 21 May›s 1991 tarihli gazetelerde, Hatice Dilek’in o¤lu Özgür Cihan’la birlikte operasyonda yakalanan “esrarengiz ‹sviçrelinin” de foto¤raflar› yay›nlan›yor. Kod ad›: Cladua Ura T›rt›l, gerçek ad›: Barbara Anna Kirstler… And da¤lar›n›n eteklerinde, kuzular›n peflinde 盤l›k 盤l›¤a koflturan bir Heidi’dir O.
tan… Yaflam›n en ince ayr›nt›s›nda yaflan›r bazen en büyük kahramanl›klar. ‹lmek ilmek örülür her ad›mda. Her ad›m gelece¤e b›rak›lan ayak izleridir. ‹flte bu bilinç ve kararl›l›k yürütür Partizanlar›. Göç dizilir da¤lara. Birlik a¤›r a¤›r yürüyor. K›fl tüm ac›mas›zl›¤›yla meydan okuyor. Yo¤un karlar›n örtemedi¤i Zel da¤›n›n kayalar›, dostsuz ve yaln›z kalan tek tük ard›ç a¤açlar›, ›sl›k çalan keklikler, gökyüzü her fley ama her fley bafllayacak kavgan›n tan›¤› olmak için sab›rs›zlan›yor. Zaman yavafl yavafl ilerliyor, gecenin ilerleyen saatleri ac›mas›zl›¤› da ecelin pençesini de yan›nda tafl›yor. ‹pi ilk Zeki Peker (Hamza) gö¤üslüyor bu uzun yürüyüflte. “Yoldafllar b›rak›n beni, benim kavgam buraya kadar, benden yoldafllara ve kavgam›za selam söyleyin” diyen Hamza’n›n bitkin sesine karfl›l›k yoldafllar› son nefesine kadar onu tafl›makta inat ediyorlar. “Yoldafllar bana harcad›¤›n›z her dakika yeni bir yoldafl›n ölümüdür, beni b›rak›n” diyor ve b›rak›yor kendini yoldafl kollar›na! Yüreklere saplan›yor yoldafl ac›s› ve sloganlar ç›nlat›yor kayal›klar›. Yoldafl naafl› terk edilerek da¤lara, devam ediliyor görkemli kavgaya. Çok geçmiyor, göç katar›n› ölüm ikinci kez yakal›yor Ali Ekber Batasul ile. Dili dondu¤undan gözleriyle veriyor mesaj›n›. Ölüm acele etmese kim bilir neler söyleyecekti o gözler. O söyleyemese de yürekler tamaml›yor son sözleri. Da¤›n zirvesindeki yalç›n kayal›klar yoldafl mezar› oluyor, ancak durmak yok, yola devam ediliyor her fleye karfl›n. Gün 23 Ocak, saatler 15:00’i gösteriyor.
“Da¤larda hepinize savaflacak bir mevzi haz›rlayaca¤›z. Sizleri bekliyorum” Kurallar›n bo¤ucu s›k›nt›s›na al›flamayan, boyun e¤meyen bir genç kad›n, hayat› ö¤renmeye çal›flan bir baflkald›r›. Henüz 16 yafl›ndayken bafllam›flt› hayata baflkald›r›s›. ‹sviçre’de yürütülen anti faflist-anti emperyalist mücadelenin en ön saflar›ndayd› O. Barbara uzun y›llar ‹sviçre’de Komünist Partisi’nin yarat›lmas› için mücadele eder. Komünist Parti’nin yarat›lmas› mücadelesinde çekirdek olarak ortaya ç›kan KGI (Komite Gegen Isalation) içinde yer ald›. Ancak KGI’n›n süreç içinde istenilen bir yap›ya kavuflmamas› Barbara’y› yeni aray›fllara iter. Barbara bir taraftan KGI içindeki faaliyetlerini sürdürürken, bir taraftan da Uluslararas›
Komünist Hareket’in durumunu araflt›rmaya bafllar. Özellikle yar›-sömürge, yar›-feodal ülkelerde sürdürülen mücadeleleri ilgiyle izleyerek bu ülkelerde mücadele yürüten yap›lanmalar›n niteli¤ini ö¤renmeye çal›fl›r. Ve 12 Eylül 1980 AFC’s› ondan habersiz, onun ulaflaca¤› da¤lara çöker. Bu tarihten sonra Türkiyeli mültecilerle tan›fl›r. 1988’de TKP/ML taraftarlar›yla yak›n iliflki içine girer ve k›sa zamanda Avrupa’da TKP/ML saflar›nda aktif mücadeleye bafllar. Çok sürmez karar›n› verir Barbara: Türkiye’yi ‹sviçre’den de¤il, Türkiye’den tan›ma zaman› gelmifltir onun için. Art›k onun bütün arzusu Türkiye’de gerilla mücadelesi içinde olmakt›r.
KAVGADA ÖLÜMSÜZLEfiENLER Selahattin Do¤an: 1954 y›l›nda Sinop Erfelek’e ba¤l› Sar›bo¤a köyünde dünyaya gelen Selahattin Do¤an, Proletarya Partisi’nin düflünceleriyle ‹stanbul’da çeflitli inflaatlarda ve fabrikalarda çal›flt›¤› s›ralarda tan›flm›flt›r. K›sa sürede siyasal olarak yetkinleflen Do¤an, bu süreçte Parti Üyesi olur. 5 Ocak günü Süleyman Cihan’la olan bir randevusuna giden Do¤an, burada bir devrimci örgütün yapt›¤› kamulaflt›rma eylemi nedeniyle düflman›n bölgeyi ablukaya ald›¤›n› fark eder ve uzaklaflmaya çal›fl›r. Bu s›rada ç›kan çat›flmada yaral› olarak tutsak düflen Selahattin Do¤an’dan bütün iflkence yöntemlerine ra¤men bir fley alamayaca¤›n› anlayan iflkenceciler onu 2 fiubat 1978’de katleder. Yunus Koç: Kars do¤umlu olan Yunus Koç, Proletarya Partisi saflar›nda mücadele yürütürken Ardahan-Ölçek köyünde jandarmalar taraf›ndan 2 fiubat 1979’da katledildi. Mehmet Düzen: 5 fiubat 1961 Tunceli Ovac›k do¤umlu olan Mehmet Düzen’in de aralar›nda bulundu¤u T‹KKO’ya ba¤l› bir gerilla birli¤inin Mazgirt’in Örs köyünde oldu¤u ihbar›n› alan TC güçleri köyü basar. Gerilla birli¤i geri çekilirken Mohundu Karakol Jandarmas›yla karfl›lafl›rlar. TC’nin iki atefli aras›nda kalan gerilla birli¤inin girdi¤i çat›flma s›ras›nda Mehmet Düzen 5 fiubat 1981’de ald›¤› kurflun yaralar›yla flehit düfler. Haydar Sönmez: 1957 Dersim Mazgirt Yetimo¤lu köyünde do¤an Haydar Sönmez (Alt›ndifl) iflbirlikçi oldu¤u için cezaland›r›lan Hasan Demirpençe’yi öldürdü¤ü iddias›yla gözalt›na al›narak fiubat 1982’de katledilir. R›dvan Karakufl: fiubat 1995’te devlet taraf›ndan gözalt›nda kaybedildi. Direnifl Hareketi dava tutsaklar›, Ramazan Yukar›göz, Ömer Yazgan, Erdo¤an Yazgan ve Mehmet Kambur 29 Ocak 1983’te ‹zmit’te idam edildi.
27
66 De¤il o kavgan›n turisti Enternasyonal kaderin Da¤ gibi dik duran bilinci. Belleklere kaz›nd› ad› Yan› bafl›nda Clara Zetkin’in Boy verdi Dersim gülistanl›¤›nda Ac›n›n yan› bafl›nda umut fidesi olup. E¤er yolcuysan dost bu yolda Var›rs›n milliyetsiz, dinsiz, dilsiz Kardefllik kap›s›na Var›rs›n Tanya gibi. 1990’n›n yaz aylar›nda Alp Da¤lar›n›n eteklerinden Türkiye’ye ulaflan illegal yolculu¤u bafllar Barbara Anna Kistler’in. ‹smail Oral’d›r onu havaalan›ndan karfl›layan. Sonra 1991 Hasanpafla Operasyonu… iki yoldafl›n›n vahflice öldürüldü¤ü o kanl› operasyon… Zulme ve teslimiyete karfl›l›k direniflin konufltu¤u Sa¤malc›lar zindan› bu operasyondan 13 gün sonra, ma¤rur ve boyun e¤mez kad›na zorunlu mekanl›k yapar. ‹flkencede s›r küpü olur taviz vermez düflmana. “Komünist olma çabas›nda olan bir devrimciyim. ‹flçi s›n›f› bilimi olan MLM bilimine inan›r›m. Dünyada kurulu sömürü düzeninin ancak ve ancak proletarya önderli¤inde 1933 y›l›, tüm Almanya’ya karanl›¤›n çöktü¤ü y›l... Y›llard›r sokak çat›flmalar›, kin ve nefret mitingleri, ›rkç› sald›r›lar ve savafl 盤›rtkanl›¤› ile Almanya’y› sarsan Nazi Partisi, 1933 y›l›nda iktidara gelir. Nazi lideri Hitler, seçimlerde en yüksek oyu alarak fiansölye ilan edilir ve 1933’ten 1945’e kadar geçen 13 zorlu y›l, dozu giderek artan bir vahflete sahne olur.
Yahudi Soyk›r›m›n›n ayak sesleri
dünya halklar›n›n emperyalizme, sosyal-emperyalizme ve her türden gericili¤e karfl› verdi¤i hakl› ve meflru mücadeleden geçti¤ine inan›r ve savunurum. Emperyalist zincirin en ince halkas›ndan kopar›lmas› gerçe¤ine uygun olarak, mücadelenin boyutland›¤› ülkelerin ML hareketlerine destek vermeyi enternasyonal bir görev olarak görüyorum. “Komünizm öldü” 盤l›klar›n›n at›ld›¤› bu süreçte bu görev bir kat daha artm›flt›r.” diye bafllayan sorgusu yarg›çlar›n yüzüne “Beni ancak enternasyonal proletarya yarg›layabilir, siz de¤il” diye hayk›rmas›yla son bulur. Art›k mücadelenin yeni adresi Sa¤malc›lar zindan›d›r Barbara için… Kavgan›n bu olas› dura¤›na mekan kurup da, zoru gö¤üslememek olur mu? ANAP hükümetinin Eskiflehir tabutluklar›n›n, siyasi tutsaklara dayat›l›fl›, O’nun tutukluluk dönemine denk gelir. Tabutluklara karfl› aktif direniflin savunucusudur. Yoldafllar› ve devrimci dostlar›yla tereddütsüz yat›r›r bedenini süresiz açl›¤a. O ince, zay›f bedeni en ufak bir tepki göstermez uzun süreli açl›¤a. Çünkü inançlar›yla bütünleflmifltir bedeni. Ve açl›¤›n 19. gününde egemenler boyun e¤di¤inde dire-
nifle, o da zafer sloganlar› at›yordu yoldafllar› ve devrimci dostlar› gibi. 8 ay tutuklu kal›r, zindan›n Tanya’s›. Hareketli geçen hapishane günleri, ço¤alt›r ortak yaflananlar›. Yaflam›n›n her an› mücadeleyle dopdolu olan Barbara flu sözleri söyler tahliyesinde kavgaya sevdal› yüreklere: “Da¤larda hepinize savaflacak bir mevzi haz›rlayaca¤›z. Sizleri bekliyorum.” Ve kavuflur özlemini duydu¤u Munzur’a devrimin k›z›l gülü, ard›nda kalanlara yeni mevziler yaratmak için. Tarih 16-22 Ocak 1993… Tunceli’nin Pülümür ilçesine ba¤l› Çak›rkaya Köyü yak›nlar›. Gecenin karanl›¤›n› silah sesleri y›rt›yor. Roketatar namlular›n hizas›nda alt› erkek, bir kad›n silueti var. Siluetlerin kalaflnikoflar›ndan birinin teti¤ini çeken iflaret parma¤› bir kad›n›n eline ait. Sonra silah sesleri kesiliyor. Eli silahlar›n teti¤inde hareketsiz kalan yedi kifliden biri: Barbara Anna Kistler… Dur ve orman› an›msa Canl› güneflin alt›nda ›fl›kl› çay›rlar› An›msa ezinçsiz, gizsiz bak›fllar› Silindi bak›fllar›m Seninkiler ald› yerini lar›n birer köle gibi çal›flt›r›ld›klar› bu kamplar, 1942 y›l›nda birer insan mezbahas›na dönüflür. ‹nsanlar› topluca katletmek için özel olarak dizayn edilen sistemlerle, milyonlarca insan vahflice öldürüldü. Nazi toplama kamplar›nda toplam 11 milyon suçsuz insan öldürüldü. “Ocak 1943’te bir gece esirleri nas›l gazla öldürdüklerini ilk kez gördüm. Auschwitz-Birkenau kamp› yak›nlar›nda elden geçirilmifl bir çiftlikte kaçanlar› bulmak için dolafl›rken insanlar›n ç›r›lç›plak binan›n içine nas›l sokuldu¤unu gördük. Yüzlerce insan vard›. Kap›lar kapand›ktan sonra gaz odalar›nda panikten att›klar› 盤l›klar› duyuyordum. Sonra gaz maskeli bir görevli duvardaki küçük delikten Ziklon B gaz›n› içeriye boflaltt›. ‹flte o anda içerideki 盤l›k, ç›nlayan korkutucu bir koro oluflturdu. Bu ses hala kulaklar›mda. Bir süre sonra, sessizlik hakim oldu. Ürkünç bir sessizlik...’’ Ancak her fleye ra¤men Nazilerin savafl› kaybedece¤i 1943 y›l›ndan itibaren belli olur. Sovyet birlikleri Hitler’in ordular›n› Stalingrad’da büyük bir bozguna u¤rat›rlar, Almanlar Stalingrad’›n ard›ndan, Kursk bölgesinde yaflanan ve tarihin en büyük tank savafl› olarak bilinen muharebeyi de kaybederler. Ve nihayet Sovyet ordular› Auschwitz’e gelir. Auschwitz’de Çingene aileleri için oluflturulan kamp kapat›l›r, gaz odalar›nda Zyklon B gaz›yla insan katline son verilir. Auschwitz’deki esirler SS taraf›ndan kamptan zorla ç›kar›l›r, Ölüm Marfl› denilen yürüyüfller bafllar. Yani esirler Almanya’ya do¤ru yola ç›kar›larak yürütülür. Sovyet Ordusu Auschwitz’i kurtar›r. Hitler intihar eder ve Almanya teslim olur. Geçmiflte bu ac›lar› yaflam›fl olan Yahudiler ne yaz›k ki Siyonist fikirlerle donat›lm›fl ve Filistin topraklar›n› iflgal ederek ‹srail devletini kurmufltur. Bar›flç›l ve solcu Yahudiler karfl› ç›ksa da, ‹srail devleti Lübnan’da misket bombalar›yla, Filistin topraklar›nda tank ve ateflle silahlarla masum sivilleri katletmifltir/katletmeye devam etmektedir.
Naziler: Tarihin utanc›
Naziler iktidara geldikten sonra düflman olarak gördükleri toplum kesimlerine karfl› sistemli bir bask› bafllatt›lar. Nazilerin ideolojisinde “dünyadaki kötülüklerin kayna¤›” olarak tasvir edilen Yahudiler, bu toplum kesimlerinin bafl›nda geliyordu. Nazilerin SA’lar (Y›ld›r›m K›talar›) ad› alt›nda örgütledikleri sokak çeteleri, iktidara gelmeden önce de ülkedeki Yahudilerin evlerine ve ifl yerlerine sald›r›lar düzenliyorlard›. ‹ktidarla birlikte sald›r›lar›n› daha da artt›r›rlar. Sokaktan geçen yafll› bir Yahudi veya okuluna giden küçük bir Yahudi çocuk, SA’lar ve di¤er Nazi çeteleri taraf›ndan kolayl›kla taciz edilir hale gelir. Ayn› y›l içinde Naziler Yahudi dükkanlar›na ve ifl yerlerine yönelik bir boykot bafllat›rlar. “Yahudilerin mallar›n› sat›n almay›n” sloganlar›yla Yahudileri çirkin ve korkunç gösteren resimlerle dolu posterler, Almanya’n›n dört bir yan›na as›ld›. Ayn› y›l›n Eylül ay›nda yay›nlanan Nürnberg Kanunlar› ise, Yahudilerin Alman toplumunun pek çok mevkisinde çal›flma ve ifl bulma imkan›n› sona erdirir. Yahudilerin Almanlarla evlenmeleri yasaklanarak suç haline getirilir. Okullarda ise ö¤retmenler ö¤rencilerini sözde “Yahudi tehlikesi”ne karfl› e¤itmektedirler. “(…) Ö¤retmen tahtan›n arkas›n› çevirir ve ö¤rencilerden biri de tahtada yazan fliiri okur: Bir Yahudi’nin yüzünden, Kötü fleytan bize konuflur Her bir ülkede Bulafl›c› bir veba olan fleytan Yahudiler-
den kurtulal›m Yeniden nefleli ve mutlu olal›m Tüm gençler savaflmal› Bu fleytanlar› aldatmal›!” Bu telkinlerle “e¤itilen” Alman toplumu içinde Yahudi düflmanl›¤› giderek artar. 9-10 Kas›m 1938 gecesi yaflanan Kristallnacht (Kristal Gecesi) olay› ise, Yahudilere yönelik zulmün yeni bir döneminin bafllad›¤›n›n haberini verir. Bu olay, 7 Kas›m günü, ailesine Naziler taraf›ndan eziyet edilmifl olan Herschel Grynszpan adl› 17 yafl›ndaki Polonyal› bir Yahudi gencin, Paris’teki Alman Büyükelçili¤i’ndeki bir görevliyi vurmas›n›n ard›ndan patlak verir. Bu olay› bir provokasyon malzemesi olarak kullanan Naziler, tüm Almanya çap›nda Yahudi ibadethanelerine, evlerine ve ifl yerlerine yönelik sald›r›lar düzenletirler. Bir gecede 1350 sinagog yak›l›p y›k›l›r, 90’dan fazla Yahudi öldürülür ve 30 bin Yahudi, toplama kamplar›na gönderilir. Ancak as›l vahflet, savaflla beraber bafllayacakt›r.
Savafl y›llar› ve soyk›r›m›n bafllang›c› Nazi ordular› 1940 sonbahar›na dek; Danimarka, Norveç, Fransa, Belçika, Hollanda, Lüksemburg, Bulgaristan, Yugoslavya ve Yunanistan’› da iflgal ederler. Naziler 1945 y›l›ndaki çöküfle dek, tüm iflgal ettikleri bölgelerde ac›mas›z bir soyk›r›m bafllat›rlar. Nazi vahfletinin as›l uygulama alan› ise, toplama kamplar› olur. Yahudiler, Çingeneler, savafl esirleri, Katolik din adamlar› gibi farkl› grup-
26 Ocak-8 Şubat 2007 Biz geride kalanlar sürdürüyoruz Taçland›r›yoruz Savaflmak ve direnmek iste¤ini… *15 May›s-18 Haziran 1993 tarihleri aras›nda Munzur’larda yap›lan Ola¤anüstü Parti Konferans›’nda Barbara ile ilgili al›nan karar: “Ola¤anüstü Parti Konferans›m›z enternasyonal dayan›flman›n en güzel örne¤ini veren, Partimiz saflar›na kat›larak mücadele ederken Kürdistan da¤lar›nda flehit düflen, Partimizin de¤erli üyesi, enternasyonal proletaryan›n örnek savaflç›s› ‹sviçreli Barbara Anna Kistler yoldafl›m›z›, TKP/ML “Merkez Komitesi Onur Üyeli¤i” ile onurland›rarak, onun mücadelesini ve partimize yapt›¤› hizmetleri ölümsüzlefltirmifltir.”
GÜNDE DÜN… 27 Ocak 1943. Varl›k Vergisini ödemeyen mükellefler, borçlar›n› “bedenen çal›flarak ödemeleri” için çal›flma kamplar›na gönderildi. Tümü ‹stanbullu gayrimüslimlerden oluflan 32 kiflilik ilk kafile Aflkale’ye do¤ru yola ç›kt›. 1969. Teksif Sendikas›’na ba¤l› 5 fabrikada daha grev bafllad›. 7915 iflçi ifli b›rakt›. 1994. ‹çiflleri Bakan› Nahit Mentefle ‹stanbul Kumkap› Polis Karakolu’nda gözalt›na al›nan Vakkas Dost isimli vatandafl›n polis memuru Nurettin Öztürk taraf›ndan dövülerek öldürüldü¤ünü aç›klad›. 28 Ocak 1971. ‹zmir’de devrimci gençler Amerikan 6. Filo’sunu protesto ettiler; 20 kifli gözalt›na al›nd›. 1997. Güney Afrika’da ›rkç› yönetim döneminde görevli dört polis devrimci ö¤renci lideri Stephen Biko’yu 1977’de öldürdüklerini resmen itiraf etti. 29 Ocak 1921. Mustafa Suphi ve on dört yoldafl› Kemalist rejim taraf›ndan katledildi. 31 Ocak 1943. Almanlar Stalingrad’da yenildi. 1980. Tarifl’te direnifl bitti, iflçiler iflbafl› yapt›lar. 22 Ocak’ta güvenlik güçleri arama yapma gerekçesiyle Tarifl iflletmelerine girmek istemifl, 600 iflçi gözalt›na al›nm›flt›. 1 fiubat 1979. Milliyet Gazetesi Genel Yay›n Yönetmeni Abdi ‹pekçi bir suikast sonucu M. Ali A¤ca taraf›ndan öldürüldü. 5 fiubat 1977. Tüm Ö¤retmenler Birleflme ve Dayan›flma Derne¤i (Töb-Der), Tüm Memurlar Birleflme ve Dayan›flma Derne¤i (Tüm-Der) ve Tüted “Ekonomik ve Demokratik Haklar” mitingi düzenledi. Polis mitinge sald›rd›; 65 kifli yaraland›. 7 fiubat 1966. ‹zmir Kula ve Yün Mensucat Fabrikas›’nda 70 gündür süren greve polis sald›rd›; 25 iflçi, 4 gazeteci yaraland›. 8 fiubat 1980. Tarifl iflçileri, iflletmenin baz› bölümlerini iflgal etti, Çi¤li ‹plik Fabrikas›’nda iflçiler fabrika kap›lar›n› kapatarak barikat kurdu.
28
26 Ocak-8 Şubat 2007
66
Yoksulluk kaderin cilvesi de¤il, sistemin zulmüdür
UÇAK KAZASININ HATIRLATTIKLARI Urfa, Mardin, Ad›yaman, Çorum ve Adana mevsimlik tar›m iflçilerinin, kamyon kasalar›nda, traktör römorklar›nda tarlalara tafl›n›rken geçirdikleri kazalar sonucunda, yaflanan ölüm haberleriyle, sürekli sars›ld›¤›m›z, kimi zaman “ben de orada olabilirdim” diye düflündü¤ümüz olaylarla gündemleflen illerin bafl›nda gelmekte. Ço¤unlu¤unu Türkiye Kürdistan›’ndan göç ettirilenlerin oluflturdu¤u bu kalabal›k flehirlerde, yaflanan iflsizlik insanlar›n büyük bir ço¤unlu¤unu yoksullu¤a mahkum etmifltir. Binbir umutla geldikleri büyük flehirlerde halk›n ac›lar› daha da katmerlenmifltir… Yoksul ailelerin tek umududur ço¤u zaman, gün do¤arken kamyon ve traktör römorklar›nda yola ç›karak, gün bat›m›na kadar terk edemedikleri pamuk tarlalar›, kimi zaman ayn› yol ve yöntemlerle tafl›nd›klar› tu¤la fabrikalar› vb. Hiçbir yaflam güvenceleri yoktur. Yar›n kar›nlar›n›n doyup doymayaca¤›n›n garantisi de. Onlar için bugün evlerine götürecekleri ekmek paras› tek sevinçtir. Çünkü sürekli bir ifl, düzenli afl, sigorta, sendika vs. onlara uzak hayallerden baflka bir fley de¤ildir…
Bu seferki kargo uça¤›
Türkiye’de yaflad›klar› iflsizlik, geçim s›k›nt›s› ve ekmek paras› ölüm tehdidine bask›n geliyordu. Ve bugün çal›flmak üzere Irak’a giden iflçilerin say›s›n›n 4 bini buldu¤u söylenirken, 2003’ten bu yana Irak’a kamyonla mal tafl›yan, orada çal›flan 140 Türkiyeli iflçinin yaflam›n› yitirdi¤i so¤uk istatistikler aras›ndan okunanlar…
Yoksullu¤un dayatt›¤› umut aray›fl› her zaman devam eder. Ve bir gün birilerinin y›k›lm›fl, kararm›fl dünyas›n›n, baflka birilerinin umut ›fl›¤› oldu¤u san›l›r. Çünkü yoksulluk bunu dayat›r. Bu kez ne kamyon kasas›nda ne traktör römorkundad›r umut, bu sefer daha da uzaklardad›r aray›fl… ‹flçiler bir kargo uça¤›yla Amerika’n›n özgürlük ve demokrasi ad›na, kan ve gözyafl›, ölüm ve y›k›m götürdü¤ü Irak’ta yine Amerikal› flirketlerin kârlar›na kâr katmak için sahipleri oldu¤u inflaat firmalar›nda çal›flt›r›lmak üzere tafl›nmaktad›rlar. Ancak uçakla seyahat eden di¤er yolculardan farkl›d›r yolculuk. 35 iflçi uça¤a arkadan bindirilerek koli misali tafl›n›rlar bu kez. 20 Mart 2003’te ABD’nin Irak’› iflgal etmesinin ard›ndan, ülkenin yeniden inflas›n› gündemlefltiren ABD emperyalizmi bu iflinde de bizimki gibi yar›-sömürgelerin ucuz iflgücünü kullan›yor. Yap›lan ihalelerin bir k›sm›n› merkezi Adana’da bulunan Türk firmalar› ald›. Bunlardan Serka ile Kulak ‹nflaat Afi. Irak’ta ifl almaya bafllay›nca çok say›da iflçi Irak’a çal›flmak üzere gitti. Bölgede iflgalin devam etmesi ve buna karfl›n direniflin sürmesi giden iflçiler aç›s›ndan ölüm tehdidini güçlendiriyordu. Ancak ölüm bambaflka bir yerden geldi bu kez. Türkiye’de yaflad›klar› iflsizlik, geçim s›k›nt›s› ve ekmek paras› ölüm tehdidine bask›n geliyordu. Ve bugün çal›flmak üzere Irak’a giden iflçilerin say›s›n›n 4 bini buldu¤u söylenirken, 2003’ten bu yana Irak’a kamyonla mal tafl›yan, orada çal›flan 140 Türkiyeli iflçinin yaflam›n› yitirdi¤i so¤uk istatistik-
ler aras›ndan okunanlar…
Uça¤›n düflme nedeni bilinmiyor mu? Ve son olarak 9 Ocak 2007 tarihinde sabah saat 06.09’da Adana fiakirpafla Havaalan›’ndan yola ç›kan Kulak ‹nflaat firmas›nda çal›flan iflçileri tafl›yan Moldova’n›n Aeriantur Havayollar›’na ait Antonov-26 tipi uçak, Ba¤dat Alasad Havaalan›’na 200 metre kala yere çak›ld›. 28’inin Türk, toplam 35 iflçinin yaflam›n› yitirdi¤i uça¤›n düflüfl nedeninin bilinmemesi flafl›rt›c›. Uça¤›n Irak s›n›rlar› içinde düflmesi nedeni ile uçak enkaz›n›n incelenmesine izin verilmemesi ve enkaz›n hemen toplanmas› uça¤›n düflürülmüfl olmas› olas›l›¤›n› güçlendirmekte. ‹stanbul Yenibosna Adli T›p Kurumu yetkilileri ise “enkazdan ufak bir parça olsa uça¤›n neden düfltü¤ü ortaya ç›kar, biz bile bugün bunu yar›m saatte çözecek donan›ma sahibiz” diyorlar. Ancak tüm bunlara ra¤men bu olay san›r›z s›r (!) olarak saklanmak isteniyor.
‹flsizlik ölüme a¤›r bast› Bugüne kadar toplam 140 Türkiyeli iflçinin Irak’ta çal›fl›rken yaflam›n› yitirdi¤ini yukar›da da belirtmifltik. Bunlar›n bir k›sm›n›n cenazeleri ve ailelerinin feryatlar›n› haf›zalar› güçlü olanlar bas›ndan hat›rlayacaklard›r. Hemen hepsinin ölüme yol almalar›n nedeni benzerdi. T›pk› bugünküler gibi… Geçim s›k›nt›s›! Ve ölümdü bu, fukara ölümü, geldim geliyorum demezdi. 28 iflçinin foto¤raflar› ayr› olsa da benzer yanlar› hep ayn›; iflsizlik, yoksulluk… Irak yolunda ölüme götüren nedenler; Mehmet Dilki; geçen y›l Tar›m Müdürlü¤ü’nce destek amaçl› da¤›t›lan 11 koyunu al›r, ancak bak›m›n› gerekti¤i gibi gerçeklefltiremez ve koyunlar› elinden al›n›r. Ekonomik s›k›nt›ya düflünce daha önce çal›flt›¤› Irak’a gitmek üzere yola ç›kar. Olcay ve Serkan Geyik; 5,5 ay önce
evlenirler, yeni evlendikleri için borçlan›rlar ve ekonomik s›k›nt› nedeniyle Irak’a gitmeye karar verirler. Aziz Gelinci; annesi ve efli kanser hastas›d›r. Tedavileri oldukça masrafl›d›r. Ekonomik olarak yetersiz kald›¤› ve sa¤l›k güvencesi olmad›¤› için Irak’ta çal›flmaya karar verir. Mehmet Durdu Kay›fl; befl y›l önce DS‹’den emekli olur, ancak emekli maafl›yla geçinemeyince ailesinin tüm itirazlar›na ra¤men Irak yoluna düfler. Mehmet Gültekin; befl çocuk babas› geçinemedi¤i için Irak’a gitmektedir… Bunlar sadece birkaç örnek, belki de biliyorlard› böyle bir sonu, çünkü kendilerinden öncekiler vard›. Ancak bir umuttu belki de bir fley olmadan geri döneceklerdi. Ancak yaflad›¤›m›z dünyada ve özellikle bizim gibi ülkelerde ölüm ve yaflam aras›ndaki çizgi çok ince… Bu ölümlerin sebebi yaln›zca uça¤›n düflün nedeni midir? Yoksa uça¤a bindiren neden mi? Her geçen gün daha da yoksullaflt›r›ld›¤›m›z bu ülkede birileri bizim ak›tt›¤›m›z ter üzerinden saltanat sürüyor… Ve bizlerin kimi zaman ifade etti¤i do¤rular, bize karfl› suç olarak kullan›l›yor. Köylü hakk›n› aray›nca, ekemedi¤ini söyleyince “gözünü toprak doyursun” diyen Bülent Ar›nç’›n sözlerinin etkisidir belki Mehmet Dikili’yi yola düflüren. Her gün hastane kap›lar›nda ölüme mahkum edilen, reçete yazd›ramayan, paran yoksa hastaneye gelme diyen sistemin insan yaflam›na verdi¤i önem de¤il midir Aziz Gelinci’yi yollara düflüren. Emekli maafl›n› almak için kuyruklarda beklerken ölen Hasan amcan›n, Ahmet dedenin gerçekli¤idir Mehmet Durdu Kay›fl’› ölüme götüren neden. Bu örnekleri ço¤altmak mümkün. Ancak unutulmamal›d›r ki, ne ölüm eceldir, ne de yoksulluk kader. Bunlar sadece sistemin bizlere reva gördü¤ü yaflamlard›r. Ve bir kez daha diyoruz ki, kaderlerimizi biz belirleyelim, bu köhne düzeni hep birlikte devirelim. Unutmayal›m ki bu güce sahibiz!
29
66
26 Ocak-8 Şubat 2007
16 MADDE KARfiITI EYLEMLERE DEVAM teknik Fakültesi önünde bafllayan eylem, ö¤rencilerin ve iflçilerin kitlesel kat›l›m›yla, Makedoniya-Traki Bakanl›¤›’na do¤ru yürüyüfle geçildi. Buradaki eylemde de 16. Madde karfl›t› sloganlar at›ld›. Bakanl›¤›n önündeki eylemin sona ermesinden sonra, büyük bir ö¤renci kitlesi üniversiteye dönerek koordinasyon toplant›s› yapt›lar.
AT‹NA 16 Madde karfl›t› eylemler bu hafta da devam etti. 10 Ocak’ta start› verilen eylemler, 17 Ocak’ta güçlenerek devam etti. Geçen hafta oldu¤u gibi bu hafta da, Propilia Meydan›’nda toplanan, ö¤renciler, e¤itimciler ve emekçiler buradan Meclis’e do¤ru yürüyüfle bafllad›lar. Omonya Meydan›’na ulafl›ld›¤›nda ise, baz› ö¤renci dernekleri Sindagma (Meclis) Meydan›’na yönelirken, baz›lar› da Politeknik Üniversitesi’ne yöneldiler. Meclis istikametine ilerleyen grupla polis aras›nda zaman zaman arbede yafland›. Devrimci gruplar›n yer ald›¤› grup, kitleselli¤i ve canl›l›¤› ile dikkat çekti. Hükümet ve 16. Madde karfl›t› sloganlar›n at›ld›¤› yürüyüfl Meclis’e ulafl›ld›ktan sonra sonland›r›ld›. Politeknik Üniversitesi’ne yönelen ö¤renci grubu ise üniversiteye giderek, koordinasyon toplant›s› gerçeklefltirdi. ‹çerde toplant›
sürerken, üniversite d›fl›nda da çat›flmalar bafllad›. Polisin gaz bombalar› atmas›na karfl›, göstericiler molotoflarla karfl›l›k verdiler. Polisin k›flk›rtmalar› sonu yaflanan çat›flmalarda, baz› ö¤renciler yaralan›rken, baz›lar› da gözalt›na al›nd›. Eylemlere ö¤ren-
cilerin kat›l›m›nda art›fl gözlenirken, e¤itimcilerden ve di¤er kesimlerden kat›l›m beklenenin alt›nda oldu.
SELAN‹K Ayn› gün akflam saat 5.00’da Poli-
Rosa ve Karl’›n an›s›na sokaklar sosyalizm özlemiyle doldu taflt›! Tarih 14 Ocak 2007, yer Berlin ve sabah›n erken denebilecek saatleri. Rosalar›n 88. ölüm y›ldönümü dolay›s›yla düzenlenen yürüyüfl bafll›yor. Biz de Partizan taraftarlar› olarak yürüyüfl alan›nda yerimizi al›yoruz. Eylemde befl usta ve Rosa ile Karl’›n resimlerinin yer ald›¤› pankart ile TKP/ML pankart› tafl›yoruz kortejde. Otonomlar, PDS’liler, Antifa, DKP, MLPD ve daha nice örgüt ve grup yerlerini alm›fl, Türkiyeli devrimci örgütler de s›ralanm›flt›. Türkiye devrimci hareketinden en çarp›c› olanlar› TKP/ML ile MLKP idi ve en kalabal›k olan örgütlerdi bunlar. Biz örgüt olarak bu y›l Almanya merkezi de¤il, yaln›zca kuzey bölgesi olarak kat›lm›flt›k. Buna karfl›n mevcut gücümüzü iyi seferber ettik. Yürüyüfl boyunca bolca “Marks, Engels, Lenin, Stalin, Mao; Viva viva viva” sloganlar›n› ve di¤er ABD’yi teflhir eden sloganlar att›k. Yürüyüflün bitim yeri olarak an›t mezara geldi¤imizde alan dolup tafl›yordu. Yürüyüfl boyunca tafl›d›¤›-
m›z alt›nda TKP/ML yaz›l› çelengi mezara koyduk. Her yer k›z›l karanfillerle kaplanm›flt›. Hem çeflitli örgütlerin b›rakt›¤› karanfiller ve hem de gün boyunca tek tek insanlar›n ve gruplar›n mezara b›rakt›¤› karanfillerden her yan k›p k›z›ld›. An›t mezar›n hemen girifline TKP/ML imzal› iki büyük pankart›m›z› koyduk. Elimizde de onlarca önderimiz ‹brahim Kaypakkaya’n›n resminin ve orak çekicin bulundu¤u k›z›l bayraklar vard›. Özellikle befl ustan›n pankart› çok yo¤un ilgi konusu oldu. Bu y›lki en büyük fark, devrim ve sosyalizme dair ilginin daha diri olufluydu. Zira, befl usta hiç bu denli pozitif ilgi konusu olmam›flt› ve bu pankart› görenler hiç bu denli aç›k coflkular›n› dile getirmemifllerdi. Ellerini yukar› kald›r›p pankart› göstererek bizi selamlayanlar bu yürüyüflte daha fazlayd›. Öyle görünüyor ki, küresel masal›n felaketli sonuçlar›n›n y›k›ma ve yoksunlu¤a itti¤i kitleler giderek düflünsel dönüflüme do¤ru bir e¤ilim içine giriyor. Bu uzun zaman› da alsa bu yöndeki
emareler bu yürüyüflte daha fazlacayd›. Bu yürüyüfle bizim d›fl›m›zda AT‹F ve ILPS de ortak bir pankartla kat›lm›fllard›. Almanca pankartta emperyalist sald›rganl›k ve sosyal y›k›m teflhir ediliyordu. Sabah›n erken saatlerinde an›t mezar› ziyaret eden örgüt, grup, kifli ve kurumlar›n toplam say›s›n› Alman bas›n› 60 bin olarak verdi. Yaln›zca yürüyüflün say›s› ise 6.000 kifli olarak verilmiflti. Bu y›l Türkiyeli örgütlerin say›s› geçen y›la oranla belirgin bir düflüfl içindeydi. fiunu ifade ederek bitirmek istiyoruz: Dünya tarihi Rosalar›n çizdi¤i yolda ilerliyor; devrim ve sosyalizm bugün de halklar›n ihtiyac› ve istemi. Ölümlerinin 88. y›l›nda bu istek, on binler taraf›ndan bir kez daha dile getirildi ve sokaklar devrim ve sosyalizm özlemi ile doldu taflt›. Bu, gelecek için umut verici; durum iyiye gidiyor; elbette üç a¤açl› ormanda yolunu flafl›ranlar için de¤il. Berlin Partizan taraftarlar›
Atina ve Selanik d›fl›nda, Sisam Adas›’nda, Ksanti, ‹raklio (Girit), Volos flehirlerinde de eylem ve yürüyüfller gerçeklefltirildi. Bir tarafta her hafta eylemler yap›l›rken, di¤er taraftan da ö¤renciler fakülte iflgallerini sürdürüyorlar. fiu ana kadar iflgal alt›nda bulunan fakülte say›s› 280’i geçmifl durumda. Yap›lan her eylemin sonunda, bir sonraki eylemlere ça¤r› yap›larak, hükümete tasar›y› geri çekmesi yönünde uyar›lar yap›lmakta. (Yunanistan’dan bir ‹K okuru)
30
26 Ocak-8 Şubat 2007
‹flçi-köylü’den M‹T kimin ad›na konufluyor? M‹T’in 80. kurulufl y›ldönümü dolay›s›yla M‹T Müsteflar› Emre Taner, günlerce burjuvazinin farkl› kesimleri ve bas›n taraf›ndan “Acaba ne demek istedi? Kime mesaj vermek istedi?” diye tart›fl›lan bir aç›klama yapt›. Aç›klama, bu kesimler taraf›ndan birbirine uymayan çok farkl› biçimlerde yorumland›. Baz›lar› “hükümete uyar›” dedi, baz›lar› “askeri çözümlere bel ba¤lanmas› yerine sivil önermelerde bulundu¤unu”, baz›lar› ise “Kerkük’ün iflgaline kadar varan –askeri- önermelerin savunuldu¤unu” iddia etti. K›sacas› her zaman yap›ld›¤› gibi konunu özüne, M‹T’in devlet içindeki rolü, yap›s› ve iflleyifline dair hiçbir ifade yer almadan, yine bilinçleri buland›racak flekilde onlarca yorum yap›ld›, köfle yaz›lar› ç›kt›. Tüm bu köfle yaz›lar›n›n, haberlerin, yorumlar›n di¤er bir ortak özelli¤i de, M‹T’in “sayg›nl›¤›na” dair vurgular›n yap›lmas› ve TC devletinin bu “nadide” kurumuna yönelik hiçbir “olumsuz” yorumun olmay›fl› idi. Aç›klaman›n niye yap›ld›¤›na, zamanlamas›na dair yazmadan önce; M‹T’in devlet yap›s› içindeki yeri, iflleyifli ve iliflkileri ile ilgili bas›nda bilinçli olarak verilmeyen bilgileri k›saca hat›rlamakta fayda var. M‹T’i kuran, e¤itimini, gelifltirilmesini ve donat›lmas›n› sa¤layan CIA’d›r. (Ayr›nt›l› bilgi ve belgeler için Suat Parlar’›n “Kontrgerilla K›skac›nda Türkiye” isimli kitab›na bak›labilir) M‹T’in, Türkiye’nin ABD’ye daha fazla “yak›nlaflmas›” ve ABD’ye “ba¤lanmas›” amaçl›, TC’nin ulusal ç›karlar›n› gözeten faaliyetlerden ziyade CIA’n›n istedi¤i eylemleri yapt›¤›n›n ortaya ç›kt›¤› ve tart›fl›ld›¤› bir dönemde eski ‹çiflleri Bakan› Hasan Fehmi Günefl; “CIA ile M‹T aras›nda resmen bir iflbirli¤i anlaflmas› oldu¤unu biliyoruz. Art›k o iflbirli¤i imzaland›ktan sonra bundan rahats›z olma hakk›n› kaybediyorsunuz” (aktaran Suat Parlar, age, Sf: 382) aç›klamas›n› yap›yor. Buradaki “iflbirli¤i” kelimesi M‹T’in CIA’n›n denetiminde oldu¤u gerçe¤inin daha kabul edilebilir, yumuflat›lm›fl bir ifadesidir. Dolay›s›yla M‹T’in yapt›¤› bu son aç›klamay› TC’nin, “etkin”, “güçlü”, “ba¤›ms›z” d›fl politika izlemesi için ça¤r› olarak yorumlayan baz› kesimlerin; M‹T’in iflleyiflinden, CIA ve dolay›s›yla ABD emperyalizmiyle ba¤lan-
t›s›ndan, bilinçli olarak ak›llar› buland›rmak için bahsetmedikleri aç›kt›r. “2007 y›l› Irak için kader y›l› olacak” fleklindeki Erdo¤an’›n belirlemesini devletin tüm kademe ve kurumlar›n›n paylaflt›¤› aç›kt›r. M‹T’in aç›klamalar› da, tüm kurumlar›n paylaflt›¤› bu fikir ekseninde; TC’nin nas›l bir rota izleyece¤ine dair devletin resmi aç›klamalar› olarak ele al›nmal›d›r. M‹T; Irak’ta iflgalci güç durumundaki ABD emperyalizminin Irak için yapt›¤› “‹leriye do¤ru yeni yol” isimli 7. plan›n› aç›klamas›ndan hemen önce bu aç›klamay› yapt›. Bu aç›klama son dönemlerde TC’nin çeflitli üst kurum ve kademelerinin (Cumhurbaflkan›, Baflbakan, Genelkurmay, D›fliflleri, Edip Bafler) peflpefle yapt›¤› aç›klamalar zincirinin son halkas› olarak görülmelidir. TSK’n›n devir törenlerinde yap›lan aç›klamalar ile bafllayan süreç, Baflbakan’›n özellikle Ocak ay›n›n 2. haftas›nda yapt›¤› “ç›k›fllarla” devam etmifltir. Ki M‹T son iki ay içinde bu aç›klama d›fl›nda kamuoyuna “s›zd›r›lan” iki aç›klama daha yapm›flt›r. (Yani lanse edilmeye çal›fl›ld›¤› gibi “az konuflan” bir kurum de¤ildir.) Biri 2006 Kas›m ay›nda AB Uyum Komisyonu ile Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu üyelerine verilen brifingde Kuzey Irak’a girilebilmesi için “istihbarat dahil, her türlü haz›rl›¤›m›z tamam” aç›klamas›; di¤eri Aral›k ay›n›n sonlar›nda Kerkük’ün son 3 y›lda demografik yap›s›n›n Kürtler lehine de¤ifltirildi¤ini, Irak Kürt Bölgesi Petrol Yasa Tasla¤›’n›n (bu taslakta Kürt Bölgesel yönetimi, Ba¤dat’› d›flar›da b›rakarak 3. ülkelerle do¤rudan petrol anlaflmalar› yapabilecek, Kerkük-Yumurtal›k Petrol Boru Hatt›’n›n kontrolünü ele geçirebilecek duruma gelinmesini sa¤layacak öneriler mevcut) parlamentodan geçmesinin ne anlama gelece¤i üzerine yapt›¤› aç›klamad›r. Yani iddia edildi¤i gibi bu M‹T’in ne ilk aç›klamas› ne de M‹T’in tek bafl›na, kurulufl y›ldönümü nedeniyle yapt›¤› bir aç›klama de¤il, TC’nin devlet olarak stratejisine uygun flekilde bir plan dahilinde yapt›¤› bir aç›klamad›r. Yap›lan tüm bu aç›klamalar, sözde “ç›k›fllar”, ABD’nin BOP’u ve buna paralel haz›rlanan Irak’a yönelik 7. plan içinde kendi ç›karlar›n› da gözeterek, ABD’ye uyumlu bir flekilde mevzi kazanmak, yerini sa¤lamlaflt›r-
mak, plana daha “aktif” bir flekilde dahil olabilmek için yap›lm›flt›r. Türkiye, Kerkük’teki hassasiyetlerini (!) ileri sürerek, PKK’ye s›n›rötesi operasyon dahil her türlü imha politikas›n› uygulayabilmek ve “Kuzey Irak’ta ‘Ba¤›ms›z’ Kürdistan’›n kurulmas›n› engellemek istemektedir. ‹flte Irak’›n “kaderini” belirledi¤ine inan›lan 7. plan›n aç›klamas›na günler kala TC yetkililerinin peflpefle bu kadar “sert” aç›klama yapmalar›, istemlerinin gözönüne al›nmas›n› istemeleriyle ilgilidir. 7. Plan ve sonras›ndaki bu ve benzeri aç›klamalar Türkiye’nin Kerkük politikas›n›n dikkate al›nmad›¤›n› göstermesine ra¤men; D›fliflleri Bakan› Abdullah Gül’ün planla ilgili olarak “do¤ru tespitler ve yap›c› öneriler içermektedir. Aç›klanan bu stratejinin baflar›l› olmas›n› ve Irak’a huzur getirmesini diliyorum” demesi TC’nin resmi politikalar›na uymama anlam›nda bir “gaflet” de¤ilse; ABD’yle Kerkük karfl›l›¤›nda, “ba¤›ms›z” bir Kürt devletinin ilan edilmesinin önlenmesi ve PKK’ye karfl› daha rahat –içinde s›n›rötesi operasyonu da bar›nd›ran seçeneklerle- hareket edebilmesi konular›nda anlaflt›¤›n› gösterir. Rice’›n plana destek amaçl› yapt›¤› Ortado¤u turunda “en iyi partneri” olan Türkiye’yi ziyaret etmemesi, Türkiye’nin “ikna edilmesi” gere¤inin duyulmamas›; yukar›da bahsi geçen “pazarl›klarda” anlaflmaya var›ld›¤›n›n iflaretleridir. Erdo¤an’›n tüm bu ç›k›fllar›, özellikle iç politika amaçl›d›r. Ki, 7. plan do¤rultusunda üzerlerine düflen görevlerin ne oldu¤unun daha iyi netleflmesi için Gül ve Büyükan›t, fiubat ay›nda ABD’ye gitmeye haz›rlanmaktad›r. Bunlara ek olarak ABD’ye yönelik “sert” söylemlerin bu kadar art›r›ld›¤› bir dönemde ‹ncirlik’e “e¤itim amaçl› oldu¤u” iddia edilen F16’lar›n ve çeflitli savafl teçhizatlar›n›n getiriliflini, hem TC’nin uflakl›¤› ve hem de bahsetti¤imiz pazarl›klarda anlaflm›fl olma olas›l›¤›yla birlikte de¤erlendirmek gerekir. M‹T’in aç›klamalar›na geri dönersek… 20 y›lda TC’nin d›fl politikas›nda de¤iflimler olmufltur. So¤uk Savafl döneminde bir “denge” unsuru olarak daha “pasif” bir d›fl politika izlenirken, de¤iflen dünya dengelerine paralel; Özal ile birlikte Orta Asya’ya aç›lma, Ortado¤u’da arabulucu olma, bir koyup üç alma, AB ile iliflkileri daha da gelifltirme, “gereken” yerlere asker gönderme fleklinde daha “aktif” bir politika izlenmeye bafllanm›flt›r. Bu “aktif” politika, ABD ve NATO’nun planlar› do¤rultusunda belirlenip uygulanmaktad›r. M‹T’in aç›klamalar›
66 da bu yönlüdür. Rice 7. plan›n aç›klanmas›ndan sonra yapt›¤› aç›klamalarda, “ABD’nin bölgedeki en iyi iki partneri ‹srail ile Türkiye’dir” sözlerini bofluna söylememifltir. “Bekle-gör-tav›r al takti¤ini”, “savunma pozisyonunda olmay›” kabul edilemez ilan eden “daha aktif olunmal›d›r” ana görüflünü savunan bu aç›klama ile flu mesajlar verilmek istenmifltir: 1- Gözden uzak, esrarengiz ama hükümete göre daha “güvenilir” olan bir kurum arac›l›¤›yla, bas›nla elele verilerek Türkiye halk›n›, gerekti¤inde farkl› ülkelere asker göndermenin günümüz gerekleri ve “aktif, etkin” bir d›fl politika izlemenin sonucu oldu¤u yönlü manipüle etme amac›n› tafl›maktad›r. Ki bu aç›klama 2007 içinde (ve sonras›nda da) TC’den Irak dahil olmak üzere çeflitli yerlere asker istenebilece¤i sinyalini vermektedir. Böylece asker gönderme vs. faaliyetleri, emperyalist efendilerinin talimatlar› ve ç›karlar› için de¤il Türkiye’nin ç›kar› için yap›l›yor izlenimi yarat›lmaktad›r. 2- “Güçlü bir ekonomi, kusursuz bir d›fl politika ve cayd›r›c› askeri yap›lanma” olarak s›ralanan “3 aya¤›n sa¤lamlaflt›r›lmas› gerekti¤i” cümleleriyle de, devletin militarist yap›s›n›n daha da güçlendirilece¤i ve sald›rganl›¤›n›n artaca¤› anlafl›lmal›d›r. 3- Bu yeni politikayla birlikte, M‹T’ten art›k daha fazla harekat, daha fazla illegal operasyon, daha fazla “izleme ve fiflleme” beklememiz gerekmektedir. Nitekim aç›klaman›n sonunda “ulusal ç›karlar›m›z›n geliflimine katk›da bulunacak bir stratejik istihbarat yaklafl›m› ba¤lam›nda teflkilatlar›m›z›n mevcut yap›s›n› revize edilmesine yönelik 2006 y›l›nda bafllatt›¤›m›z çal›flmalar› 80. y›l›n› kutlayaca¤›m›z 2007 y›l› içerisinde sonuçland›rmak amac›nday›z” diyerek Türkiye halk›na “etkinli¤inin artaca¤›na dair müjde” vermektedir! Yine geçen y›l bafllat›lan halk›m›z› ihbarc›l›¤a çekme amac›n› tafl›yan “Nas›l Yard›m Edebilirsin?” kampanyas› da “aktif” çal›flmalar›n›n bir parças› olsa gerek. Sonuç olarak; M‹T’in bu aç›klamalar› ne hükümete ne Genelkurmay’a veya baflkaca bir kuruma “uyar›” olarak de¤erlendirilecek nitelikte de¤ildir. Bu aç›klama; ekonomisiyle, siyasetiyle, askeri ve istihbarat› ile TC’nin ABD’nin Ortado¤u politikalar› dikkate al›narak, bu politikalarla uyum içerisinde kendisine pay verilmesini sa¤layacak, “aktif” bir politika izleyece¤inin belgesidir. Baflkaca da bir anlam tafl›mamaktad›r!
31
66
26 Ocak-8 Şubat 2007
Katliama öfke sel gibi... ‹stanbul * Sald›r›n›n duyulmas› üzerine Hrant Dink’in ailesi ve Agos gazetesi çal›flanlar› ile okurlar› gazete binas› önünde toplad›lar. Ambulans›n geç gelmesi üzerine yaklafl›k bir saat kald›r›mda üstü gazete ka¤›tlar› örtülü bir flekilde bekletilen Dink’in cenazesi “Çeteler halka hesap verecek”, “Susma hayk›r, halklar kardefltir” sloganlar› eflli¤inde hastaneye kald›r›ld›. Gazete binas› önünde bekleyen kitle Hrant Dink’in resimlerini tafl›rken Türkçe ve Ermenice, “Hepimiz Hrant›z, hepimiz Ermeniyiz” yaz›l› dövizler açt›lar. Binan›n önüne Hrant Dink’in resimlerinin as›lmas› ve etraf›n›n karanfillerle süslenmesi ile çok say›da insan Hrant Dink’e son görevlerini yapmak üzere binan›n önüne geldi. Olay›n hemen ard›ndan Taksim’de toplanmaya bafllayan kitle “Yaflas›n halklar›n kardeflli¤i”, “Çeteler halka hesap verecek” sloganlar›n› hayk›rarak 20.00’ye kadar oturma eylemi yapt›. Geçen süre içinde say›lar› binleri bulan kitle Taksim’den fiiflli’ye do¤ru yürüyüfle geçti. Yürüyüfl boyunca kat›l›mlarla beraber onbini aflan kitle “Hrant Dink ölümsüzdür” dövizleriyle birlikte yürüdü. Gazete binas›na do¤ru akan kitlenin öfkeli oldu¤u dikkat çekti.
Kartal
* 22 Ocak Pazartesi günü saat 18:30’da Kartal Meydan›’nda bir bas›n aç›klamas› yapmak üzere bir araya gelen Partizan, ILPS, ESP, EKD, DHP, BDSP ve Tersane ‹flçileri Birli¤i kitlesi yo¤un bir polis ablukas›yla karfl›laflt›. Gaz maskeli çevik kuvvet ekipleri ve bölgedeki karakol polisleri, kitle toplanmaya bafllad›¤› andan itibaren ortam› terörize etmeye çal›flt› ve Kartal Meydan›’na kadar gerçeklefltirilmek istenen yürüyüfle kesinlikle izin vermeyeceklerini belirttiler. Polis yetkililerinin bu tutumu, postane önünde toplanan kitle ve kurum temsilcileri taraf›ndan tepkiyle karfl›land› ve yürümekteki ›srar sürdürüldü. Buradan yürüyüflüne devam eden kitle, sloganlarla meydana girerek, aç›klamas›n› yapt›. Kurumlar ad›na Suzan Zengin taraf›ndan okunan aç›klamada özetle, bu katliam›n uzunca süredir t›rmand›r›lan linç kültürünün parças› ve halklar› karfl› karfl›ya getirme politikas›n›n bir ürünü oldu¤u belirtildi ve katliam nefretle k›nand›. * 21 Ocak Pazar günü Gebze’de Cumhuriyet Meydan›’nda ÖDP Gebze ilçe örgütü taraf›ndan örgütlenen ve ESP, Partizan, YDG, EMEP, E¤itim-Sen gibi kurumlar›n da destek verdi¤i bir bas›n aç›klamas› gerçeklefltirilerek, Hrant Dink’in katledilmesi k›nand›. *1 May›s Mahallesi’nde 20 Ocak günü saat 19:00’da Hrant Dink’in katledilmesini protesto etmek için bir yürüyüfl düzenlendi. Karakol dura¤›ndan bafllayan eylem Partizan, ESP, SDP, DTP, PSAKD, Özgür Yurttafl Hareketi ve Mustafa Kemal Mahallesi Güzellefltirme Derne¤i taraf›ndan düzenlendi. (1 May›s Mahallesi Partizan-‹flçi-Köylü okurlar›)
Ankara KESK, D‹SK, TMMOB, ‹HD ve Türk Difl Hekimleri Birli¤i’nin ça¤r›s›yla düzenlenen eylemde yüzlerce kifli yürüdü. Ertesi gün saat 14:00’de Ayd›n Sanatç› Giriflimi, protesto
Hrant Dink Öldürüldü; Acılarımız ortak, umutlarımız da Agos Gazetesi genel yay›n yönetmeni Hrant Dink 200 bini aflk›n kitlenin kat›l›m› ile sonsuzlu¤a u¤urland›. Dink’in cenaze töreni 23 Ocak Sal› günü saat 11.30’da cenaze arabas›n›n harekete geçmesi ile bafllad›. Sabah›n erken saatlerinde toplanmaya bafllayan kitle yürüyüflün bafllamas› ile Yeni Kap›’ya do¤ru sessizce akmaya bafllad›. Ellerinde Türkçe, Kürtçe ve Ermenice “Hepimiz Hrant Dink’iz, “Hepimiz Ermeniyiz” yaz›l› dövizler ve Hrant Dink’in resimlerini tafl›yan onbinlerce insan Hrant Dink’in katledilmesine karfl› duyduklar› tepkiyi alk›fllarla yans›tt›. Önde cenaze arabas› yürürken arkas›nda “Hepimiz Hrant’›z, hepimiz Ermeniyiz” pankart› aç›ld›. fiiflli’den Taksim’e do¤ru say›s› giderek artan kitle caddeye s›¤mad›. Yürüyüfl boyunca çevredeki apartmanlar›n pencere ve balkonlar›ndan cenazeyi izleyen insanlar alk›fllar›yla Ermeni halk›n›n yan›nda olduklar›n› dile getirdiler. Cenaze töreni boyunca “Sari gelin” türküsü çal›n›rken ses arac›ndan sürekli olarak Ermeni halk müzi¤i çal›nd›. Devletin son dönemde yükseltmeye çal›flt›¤› milliyetçi dalgaya karfl› genifl kesimleri biraraya getiren cenaze ayn› zamanda buna iyi bir yan›t oldu.
Kitle, MHP Beyo¤lu ilçe baflkanl›¤› ve Alperen Ocaklar› ‹stanbul Temsilcili¤inin önünden geçerken “‹flte buras› faflist yuvas›”, “Faflizme karfl› omuz omuza” sloganlar›n› att›. Cenaze törenine kat›lan Partizan kitlesi “Hrant Dink’in katili patron-a¤a devleti/Partizan” vb. dövizler açarken s›k s›k “‹flte devlet iflte soyk›r›m”, “Ermeni soyk›r›m›n›n hesab›n› soraca¤›z” sloganlar›n› att›. ESP, DHP, Al›nteri, Kald›raç, HÖC ve Mücadele Birli¤i de yürüyüfle kat›lan devrimci kurumlar aras›ndayd›. Cenaze Kumkap›’daki Meryem Ana Patriklik kilisesinde yap›lan törenden sonra Yeni Kap›’daki iskele meydan›nda toplanan kitle taraf›ndan Bal›kl› Ermeni Mezarl›¤›’na do¤ru u¤urland›. Hrant Dink’in cenaze töreni bu topraklarda yaflayan çeflitli milliyetlerden emekçi halk›m›z›n flovenizme, milliyetçili¤e karfl› gösterdi¤i çok önemli bir tepkiydi. 200 bini aflk›n kitle Hrant Dink flahs›nda devletin farkl› inanç ve kültürlere karfl› izledi¤i ›rkç›floven politikaya yönelik tepkisini göstermifl oldu. (‹stanbul)
için Yüksel Caddesi’nde bas›n aç›klamas› yapt›.
Hatay
Hatay’›n Samanda¤ ‹lçesi’nde yap›lan protesto eylemine Türkiye’nin tek Ermeni köyü olan Vak›fl› Köyü sakinleri de kat›ld›. Samanda¤ 75. Y›l Bulvar› Yeni Park alan›nda toplanan yüzlerce kifli, Vali Oytun Meydan›’na yürüdü. Alk›fl ve sloganlarla Dink’in katledilmesini protesto eden ilçe sakinleri ad›na Ermeni Cemaati’nden Cem Çapar aç›klama yapt›. Vak›fl› Köyü Muhtar› Berç Kartun da 17 yafl›ndaki bir gencin tek bafl›na bu cinayeti gerçeklefltiremeyece¤ine dikkat çekti.
Mersin Hrant Dink katliam›n› protesto etmek için Mersin’de de eylem gerçeklefltirildi. ‹HD önünde toplanan yaklafl›k 300 kiflilik kitle “Hrant’a s›k›lan kurflun halklar›n kardeflli¤ine s›k›lm›flt›r” pankart› eflli¤inde Mersin Gazeteciler Cemiyeti önüne kadar sloganlar eflli¤inde yürüdü. Eyleme ‹HD, SES, E¤itimSen, HÖC, Partizan, DHP, ESP gibi kurumlar kat›ld›. Eylem “Hepimiz Hrant’›z, hepimiz Ermeniyiz” sloganlar›yla son buldu.
Malatya 22 Ocak’ta biraraya gelen yaklafl›k bin kiflilik kitle Hrand Dink’in katledilmesini protesto etti. Eski Soykan Park›’nda buluflan kitle “Hepimiz Ermeniyiz” slogan›n› atarak, meflaleler tutuflturdu ve yürüyüfle geçti. Hrant Dink’in do¤du¤u Çavuflo¤lu Mahallesi’ndeki eski Ermeni Kilisesi’ne do¤ru yürüyen kitle s›k s›k “Faflizme karfl› omuz omuza” vb. sloganlar att›. Eyleme kat›lan YDG’liler de Dink’in resimlerini tafl›d›lar. Eylem kilise önünde yap›lan bas›n aç›klamas› ile bitirildi.
Bursa 19 Ocak günü saat 18:30’da aralar›nda Partizan, ESP, SDP, ‹flçi haklar› Derne¤i ve TMMOB’un da bulundu¤u çeflitli kurumlar AVP önünde bir araya geldi. Ayr›ca 20 Ocak günü yap›lan tecrit karfl›t› eylemin ard›ndan AVP önünden Heykel Postanesi’ne kadar “Faflizme karfl› omuz omuza” vb. sloganlarla yürüdü.
Artvin Hrant Dink’in katledilmesi ile ilgili bir eylem de Artvin’de yap›ld›. 20 Ocak’ta Artvin’deki devrimci ve demokrat çevreler ve de çeflitli siyasi partiler, sendikalar saat 12:30’da Halkevi önündeki sokaktan Halkevi Caddesi’ne yürüyerek burada bir bas›n aç›klamas› yapt›. YDG de eyleme kat›lanlar aras›ndayd›. (Artvin YDG)
Zorluklarla dolu bir yaflam… Bir Türkiyeli Ermeni olan Hrant Dink’in hayat› ayn› zamanda bu co¤rafyada Ermeni halk›na yap›lanlar›n bir yans›mas›. Yaflam› boyunca Ermeni halk›na yönelik ayr›mc›l›k ve ›rkç›l›kla mücadele eden Dink, yine bu flovenist kurflunlar›n hedefi oldu. Hrant (F›rat) Dink, 15 Eylül 1954’te Malatya’n›n Çavuflo¤lu Mahallesi’nde do¤du. Babas› Malatya Gürünlü Serkis Dink, annesi Sivas Kangall› Gülvart’t›. Hrant, “canl› atefl” demekti. Yedi yafl›ndayken annesi ve babas›n›n ayr›lmas› üzerine iki kardefliyle birlikte Gedikpafla Ermeni Yetimhanesi’ne yerlefltirilir. Çocuklu¤un uzun gecelerini geçirdi¤i yetimhane ona sadece çal›flma disiplinini de¤il, bir de Rakel’i kazand›r›r. Yetimhanede birlikte büyüdükleri Varto Afliretinin Türkiye’deki son üyesi Rakel ile evlenir. Hrant Dink, liseyi bitirdikten sonra ‹stanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Zooloji Bölümü’nde okumaya bafllar. O s›ralar geliflen devrimci muhalefetten etkilenir, TKP/ML saflar›nda örgütlenir. Hrant Dink kat›ld›¤› pek çok panelde o dönemi ve birlikte mücadele etti¤i yoldafl› Armenak Bak›rciyan (Orhan Bak›r)’› anlat›r. Nubar Yal›myan, Manuel Demir gibi Ermeni halk›n›n kurtuluflunu TKP/ML saflar›nda görür. Yakalan›rsa örgütüyle Ermeni cemaatinin iliflkilendirilmemesi için mahkemeye gider ve Hrant olan ad›n› “F›rat” olarak de¤ifltirir. Efli Rakel’le birlikte t›pk› bir zamanlar kendilerini geldi¤i gibi Anadolu’dan gelen kimsesiz yoksul Ermeni çocuklar›n›n kald›¤› Tuzla Ermeni Çocuk Kamp›’n› yönetmeye bafllar. Kampa 21 y›l sonra devlet taraf›ndan el konur. Yaz› yazmaya baz› Ermeni cemaat gazetelerinde ufak tefek kitap elefltirileriyle bafllar. “Biz toplumca kendi içimizde konuflarak anlaflarak yukar›ya do¤ru bir dayatma oluflturmak istiyoruz. Ermeni soy k›r›m› bizim için siyasal bir konu de¤ildir. Bu bizim için vicdan meselesidir” diyerek “ac›lar›n tan›nmas›” için mücadele eder. ‹flte bu ortamda Patrikhane’ye, “Ermeni toplumu çok kapal› yafl›yor, kendimizi iyi anlat›rsak ön yarg›lar k›r›l›r” der, Türkçe bir gazete ç›karmay› önerir. Türkçe-Ermenice AGOS gazetesinin ilk say›s› 5 Nisan 1996 tarihinde ç›kar. Tehcir y›llar›n›n ‘emanet çocuklar›’n›n torunlar›, aile soy a¤açlar›nda gizemli ve suskun bir halka fark eden yüzlerce isim birbirini AGOS arac›l›¤›yla bulmaya çal›fl›r. “Beceremedi¤i” gazetecilik ve susturmad›¤› sivri dili yüzünden say›s›z kez bafl› belaya girer. Son olarak, Ermeni kimli¤iyle ilgili yaz› dizisi nedeniyle Ekim 2005’te “Türklü¤e hakaret”ten alt› ay hapis al›r. Zoraki bafllad›¤› mesle¤inde, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin silahla susturulan 61. gazetecisi, ne hissetti¤ini ölmeden önce flöyle anlat›r: “Anadoluluk içime ifllemifl. Buras› benim atalar›m›n yaflad›¤› topraklar, ben burada yaflamak istiyorum. Dilim giderim dese de ad›mlar›m gitmek istemiyor. Kalmak istiyorum, burada yaflamak istiyorum. ‹nflallah bunu baflar›r›m.”
ÖZGÜR GELECEK YOLUNDA
işçi-köylü B‹Z HALKIZ GELECEK ELLER‹M‹ZDED‹R
UMUT YAYIMCILIK VE BASIM SANAY‹ LTD. fiT‹ Yönetim yeri: Gureba Hüseyin A¤a Mah. ‹mam Murat Sok. No:8/1 Aksaray-Fatih/‹STANBUL. Tel: (0212) 521 34 30, 531 48 53 FAKS: (0212)621 61 33 Sahibi ve Yaz›iflleri Müdürü: Numan BOZER Bask›: Gün Matbaac›l›k Beflyol Mah. Telsizler Mevkii Akasya Sk. No:23/A K.Çekmece/‹stanbul Tel: 0212 426 63 30-580 63 80 Genel Da¤›t›m: YAY-SAT @mail: umutyayimcilik@superonline.com @mail: umutyayimcilik@ttnet.net.tr
BÜROLAR ➧ KARTAL: HAMAM SOK. DEM‹RL‹ ‹fiHANI NO: 57/14 KARTAL, TELEFAKS: (0216) 306 16 02 Cep: 0538 299 35 52 ➧ ANKARA: TUNA CAD. ÇANAKÇI ‹fiHANI NO:11 KAT:3 DA‹RE:32 ÇANKAYA TEL: (0312) 432 23 01 Cep: 0 535 562 33 72 ➧ ‹ZM‹R: 856 SOKAK, NO:48/203 KEMERALTI KONAK, TELEFAKS: (0232) 441 93 09 Cep: 0 544 932 24 15 ➧ MALATYA: DABAKHANE MAHALLES‹, BOZTEPE CAD., BABACAN ‹fiHANI NO:9 KAT:1/16 MALATYA TEL: (0422) 325 78 13 Cep: 0536 697 94 19 ➧ ERZ‹NCAN: ORDU CAD. ORDU ‹fiHANI KAT:3 TEL: 0 446 223 67 18 ➧ BURSA: SELÇUK HATUN MAH. ÜNLÜ CAD. SÖNMEZ ‹fi SARAYI KAT: 2 NO: 185 HEYKEL, TEL: (0224) 224 09 98 Cep: 0 536 613 81 98 ➧ MERS‹N: ÇANKAYA MAH. S‹L‹FKE CAD. ÜZÜM ‹fiHANI KAT :1 NO: 47 MERS‹N ➧ AVRUPA MERKEZ BÜRO: WESELER STR 93 47169 DUISBURG-DEUTSCHLAND TEL: 0049 203 40 60 958 FAKS: 0049 203 40 60 959
Yüz binler öfkeyle haykırdı:
"Hepimiz Hrant Dink’iz!
Emperyalistler ve emperyalist güdümlü iktidarlar taraf›ndan, tüm dünyada bilinçli olarak t›rmand›r›lan ›rkç›-faflist dalga, ülkemiz özgülünde y›l›n ilk “meyvelerini” vermeye bafllad›! Bu yönlü politikalar›n ürünü olan linç giriflimleri eflli¤inde ve de mezhep ve etnik çat›flmalar›n körüklenmesine paralel olarak geliflen provokasyonlarda faflist güruhlara s›kça hedef gösterilen Agos Gazetesi Genel Yay›n Yönetmeni Hrant Dink, 19 Ocak Cuma günü Agos Gazetesi’nin bulundu¤u bina önünde s›k›lan kallefl kurflunlarla katledildi! Hrant Dink bir gazeteciydi, ancak hepsinden önce de, ülkedeki her türden hak ihlaline karfl› verdi¤i mücadeleyle öne ç›km›fl ve de bu yönlü mücadelesinde geri ad›m atmayan, muhalif, ilerici, onurlu bir ayd›nd›. O’nu hain kurflunlara hedef yapan en önemli etkenlerin bafl›nda gelen de buydu zaten. Uflak iktidarlar›n son dönemde faflist güruhlara hedef göstermesiyle defalarca linç giriflimine u¤rayan Dink’in muhalif duruflunu sürdürmedeki ›srar›, onu kallefl kurflunlar›n hedefi yapm›flt›r. Hrant Dink ayn› zamanda da bu topraklarda binlerce y›ld›r yaflayan ve de Türklefltirme politikalar› çerçevesinde ülke egemenlerinin katliamlar›na, soyk›r›mlar›na u¤rayan Ermeni ulusuna mensuptur. fiu süreçte ›rkç›-faflist politikalar›n hedefinde olmas›n›n bafll›ca nedenlerinden biri de budur. O’nun bu konuda da “resmi politika”n›n d›fl›na ç›kan muhalif tutumu, özellikle de son aylarda yaflad›¤› süreçle birlikte, t›pk› benzerleri gibi “Vatan Haini” listesinde en bafl s›ralarda yer almas›n› da getirmiflti. Oysa o bu vatan›, kendini “hain” ilan edenlerden çok seviyordu. Hem de kendisine bir gün “senin bu topraklarda gözün var” diyenlere, “evet gözüm var, ama bu topraklar›n
alt›nda. Çünkü ben öldü¤ümde bu topraklara gömülmek istiyorum” diyecek kadar. Hrant Dink’e yönelik gerçekleflen bu hain sald›r›, ayn› zamanda ülkemizde ve bölgemizde son süreçte t›rmand›r›lan kardefl kavgas› yaratma ve çeflitli milliyetlerden ve de¤iflik inançlardan halklar› birbirine k›rd›rma çabalar›n›n da bir ürünü olarak alg›lanmal›d›r. Çünkü emperyalistler ve onlar›n uflak-kukla rejimleri, iflgallerle ve emperyalist ekonomik-siyasal politikalarla teslim alamad›klar› halklar›, böl-parçalayönet politikas›na h›z vererek, birbirine k›rd›rarak teslim almaya çal›flmaktalar. Hrant Dink’e dönük katliam da bu poli-
k›flk›rt›l›r. Bu düflman ise Ermeni’dir! ‹ttihat Terakki’cilerle bafllayan ve TC’nin kuruluflunun alt yap›s›n› oluflturma anlam›na da gelen Türklefltirme politikas›n›n ilk hedefine Ermeniler oturtulmufl ve bu süreçte Ermenilere dönük gerçekleflen soyk›r›mda 1.5 milyonun üzerinde Ermeni vahfli yöntemlerle katledilmifltir. Ancak dönemin tan›klar› ve belgeleri bu soyk›r›m veya etnik unsurlardan “ar›nma” çabalar›n›n sadece Ermenilerle s›n›rl› kalmad›¤›n› da göstermektedir. Ermenilerle birlikte 1 milyonun üzerinde de Rum, Süryani, Kürt vd. etnik kökenden insan ayn› katliam politikalar›n›n kurban› olmufltur. Bu süreçte katledilen, soyk›r›ma u¤rayan toplam insan say›s› 3
tikan›n bir parças›d›r. Co¤rafyas›nda birçok de¤iflik ulusu ve inanc› bar›nd›ran ve böylelikle de bu yönlü politikalara uygun bir zemini olan Türkiye’nin de bu politikan›n d›fl›nda kalmas› düflünülemezdi. Bu ülkedeki kendi yaratt›klar› karfl›tl›klar› ama asl›nda zenginlik demek olan farkl›l›klar› k›flk›rtmak ise oldukça kolayd› ve TC egemenlerinin tarihi, bunun say›s›z kanl› örnekleriyle doluydu. TC tarihi boyunca benzer k›flk›rtmalar eflli¤inde, Alevilere ve Kürtlere dönük say›s›z katliam›n alt›na imzas›n› atan ülkemiz faflist egemenlerinin, daha ilkokuldan itibaren Türk-‹slam sentezi üzerinden yükselen ›rkç›-faflist ideolojilerini yaymaya bafllad›klar›n› bilmekteyiz. Çarp›t›lm›fl tarih kitaplar› bol miktarda “Türk düflman›” ile doludur. Bu düflmanlar içinde, günlük yaflamda art›k küfre dönüfltürülmüfl olan bir tanesi vard›r ki, ülke insan› en çabuk da ona karfl›
milyonu geçmektedir. Ve bu katliamlar TC’nin kuruluflundan sonraki y›llarda da sürmüfltür. Türkiye faflist egemenlerinin bu gerçe¤i gizleme çabalar› ise, her vesileyle Ermeni düflmanl›¤›n› körüklemede kendini göstermifltir.
“Bir Ermeni’yi öldürdüm” Bu düflmanl›¤› körüklemenin zemini ise bugün her zamankinden daha fazlad›r. Hrant Dink esas olarak muhalif kimli¤inden kaynakl› bu kontra katliam›n hedefi olmas›na karfl›n, öne ç›kar›lmaya çal›fl›lan Ermeni kimli¤i olmufltur. 17 yafl›nda oldu¤u söylenen ve zavall› bir kiflilik oldu¤u aç›k olan tetikçinin katliam› gerçeklefltirdikten sonra “Bir Ermeni’yi öldürdüm!” diye ba¤›rd›¤› medyada üstüne basa basa ve de bilinçli bir biçimde ifllenmektedir. Katliam›n hemen iki gün içinde “ayd›nlat›lmas›” ise olay›n bir baflka boyu-
tunu oluflturmaktad›r. T›pk› geçti¤imiz aylarda Trabzon’da gerçekleflen ve de ayn› senaryolar›n daha küçük çapl› baflka bir versiyonu olan papaz katliam›nda oldu¤u gibi, Hrant Dink katliam› da “bireysel”, “psikolojik” gibi nedenlere ba¤lanmaya çal›fl›lmaktad›r. Bununla yap›lmak istenen ise çok aç›kt›r ki, gerçek suçlular olan, TC faflist egemenlerinin, onlar›n kontra güçlerinin ve de sürece yön veren emperyalistlerin, katliamla ba¤lar›n›n gizlenmek istenmesidir. Oysa Hrant Dink, sadece faflist güruh taraf›ndan de¤il bizzat devlet taraf›ndan da “dikkatli olmas›” yönünde uyar›l›yordu. Agos’un 12 Ocak tarihli say›s›nda bu gerçe¤i bizzat H. Dink “Niçin hedef seçildim?” yaz›s›nda kaleme al›nm›flt›. Bu katliam›n en önemli bir di¤er yan›n› da, Türk olmayan etniklerle birlikte tüm ülke emekçi halk›na, ama özellikle de tüm muhalif kesimlere gözda¤› verme çabalar› oluflturmaktad›r. Hain bir pusuda gerçekleflen katliam›n ülkenin gelece¤i aç›s›ndan önemli gündemlerin tart›fl›ld›¤› bir döneme denk gelmesi “tamamen tesadüf” de¤ildir! Irak ba¤lam›nda, iflgalin tüm bölgeye yay›lma çabalar›na h›z verildi¤i ve de Türkiye’nin, gerek askeri üslerin kullan›m› gerekse fiili anlamda iflgallerin art›k do¤rudan parças› olmaya haz›rland›¤› bir döneme denk gelmektedir. Devletin tüm kademelerinin katliam›n hemen ard›ndan timsah gözyafllar› içinde ard arda aç›klamalar yapmas› da yine bunun bir parças›d›r. Ancak ülkenin onurlu insanlar›, bu ülkenin çeflitli milliyetlerden emekçi halk›, hem emperyalist güdümlü faflist TC egemenlerinin ülke emekçi halk› üzerinde, hem de dünya halklar› üzerinde oynamaya çal›flt›klar›, baflta birbirine k›rd›rmaya dönük olmak üzere, tüm oyunlar› bofla ç›karmada kararl› olduklar›n› göstermekte gecikmemifllerdir. Bunun içindir ki, için rahat olsun Hrant, bu ülkenin onurlu insanlar›, emperyalistlerin ve de onlar›n ufla¤› faflist iktidarlar›n binlerce y›ld›r bir arada yaflayan kardefl halklar› karfl› karfl›ya getirme ve böylece emperyalist-kapitalist sistemin devam›na hizmet eden iflgalleri, talanlar› ve de sömürüyü engelsiz hayata geçirme planlar›n› bofla ç›karacaklard›r. “Hepimiz Hrant Dink’iz” diye hayk›r›lmas› da bundand›r!