OGYIK67

Page 1

www.iscikoylu.org umutyayimcilik@ttnet.net.tr

Say›: 2007-04

67

*Y›l:4 *9-22 fiubat 2007 *Fiyat›: 1 YTL *ISSN:1303-9350

Planl› bir flekilde k›flk›rt›lan ›rkç›-floven dalgaya karfl›

Kardefllik ve dayan›flma! Mersin’de bayrak provokasyonu, Trabzon’da ve ard›ndan çeflitli illerde linç giriflimleri, en sonu Agos Gazetesi Genel Yay›n Yönetmeni Ermeni gazeteci Hrant Dink’in katledilmesi, ad›m ad›m yükseltilen, bilinçli olarak yönlendirilen ›rkç›-floven dalgan›n bir parças› oldu son y›llarda. Yüzbinfioven lerin kat›ld›¤› cenaze dalga töreninde at›lan "Hepiyükseliflte! miz Ermeni’yiz" slogan› üzerinden bu dalga giderek yükseltilmeye, Dink’in katili Ogün Samast’›n takt›¤› beyaz bere sat›fllar›yla, futbol maçlar›nda aç›lan ›rkç› pankartlarla, boy boy as›lan afifllerle faflizm tabana yay›lmaya çal›fl›l›rken bu dalgaya karfl› anti-faflist mücadeleyi iktidar mücadelesi ile birlefltirerek yükseltmek zorunday›z. ■

Kürt ve Türk uluslar›ndan ve az›nl›klardan Türkiye halk› bugüne kadar hep kardeflçe yaflamay› baflarm›fl bir halkt›r. Türk hakim s›n›flar› kendisi ve efendileri emperyalistler için dikensiz bir gül bahçesi yaratmak için halklar aras›nda nefret ve kin duvar› yaratmak u¤rafl›ndad›r. Anti-faflist Anadolu’daki –Ermeni, Rum, Süryani- Müslüman mücadeleyi olmayan milliyetlere yönelik Alman emperyalistyükselt! lerinin politikalar› do¤rultusunda soyk›r›m yapan Türk hakim s›n›flar› bugün de halk› böl-parçala-yönet takti¤iyle birbirine düflürmeye çal›flmaktad›r. Bu planlara karfl› ezilen halklar›n kardeflli¤inin ve dayan›flmas›n›n önemini çeflitli milliyetlerden ve az›nl›klardan oluflan Türkiye halk›na anlatma görevi bizlere düflmektedir. ■

Tarihsel günlerin ve bu günlerin anlam›na uygun bir flekilde de¤erlendirmenin önemini her y›l oldu¤u gibi bu y›l da alt›n› çizmek durumunday›z. Bu tarihsel günleri, içinden geçilen sürecin özgünlükleri ve gündemleriyle birlefltirmek, bu do¤rultuda çal›flma yürütmek yine temel ça8 Mart’ta l›flma biçimimiz olKad›köy’deyiz mal›d›r. Emekçi kad›nlar›n cinsel, ulusal, s›n›fsal sömürüye son fliar›yla hayk›rd›klar› 8 Mart Dünya Emekçi Kad›nlar Gününü de faflizme, emperyalist sald›rganl›¤a ve devletin bu sald›rganl›¤a yedeklenme planlar›na karfl› bir mücadele günü olarak ele alarak 4 Mart günü Kad›köy mitingine tüm güçlerimizle kat›lal›m. ■

BAŞKA BİR DÜNYA MÜMKÜN

Ama cesaret ister! DSF (Dünya Sosyal Formu)’nin 7. toplant›s› 2025 Ocak tarihlerinde, Afrika’n›n yoksul ülkelerinden biri olan Kenya’n›n baflkenti Nairobi’de ve yine “Baflka bir dünya mümkün” slogan›yla gerçekleflti. Böylece, DSF ortaya ç›kt›¤› tarihten bu yana toplant›lar›n› emperyalizme ba¤›ml›, emperyalizmin ya¤ma ve talan politikalar› alt›nda ezilen, yoksullu¤un ve sefaletin en üst boyutlarda seyretti¤i ülkelerde gerçeklefltirme ve böylelikle de ezilen y›¤›nlar›n kafalar›n› buland›rma “misyonunu” bir kez daha yerine getirmifl oldu! Toplant› sonras› aktar›lanlara göre, bu toplant›ya da yine öncekiler gibi, emperyalizmin insanl›k üzerinde yaratt›¤› her türden tahribat› ortadan kald›rman›n, emperyalizmin, baflta iflgaller ve bu iflgallerde gerçeklefltirilen katliamlar olmak üzere, tüm ekonomik-siyasal-askeri sald›r›lar›n› sona erdirmenin yegane çözümünün, sistemi y›kmaktan geçti¤ini de¤il, sistem içinde bir tak›m “iyilefltirmeler” yapmay› öngören anlay›fl damgas›n› vurmufltur. Yani DSF’ye yön veren sivil toplumcu anlay›fl! ■ Sayfa 13

“Görünmeyen güç” kontr-gerilla apaç›k ortada! Hrant Dink’in katledilmesiyle birlikte “derin devlet” ve “perde arkas›ndaki güç” tart›flmalar› bir kez daha gündeme oturdu. fiimdiye kadar oldu¤u gibi bugün de Dink’i katleden “gizli” kontra güçlere bir türlü ulafl›lamamaktad›r. Oysa gerçekler kör göze parmak sokarcas›na ortadad›r. Bu olay›n sorumlusu faflist devletin ta kendisidir. ■


2

9-22 Şubat 2007

67

“Eylem de¤il, grev var!” Kocaeli’nin ç›k›fl›nda, Adapazar› yolu üzerinde bulunan Trakya Sanayi A.fi. iflçileri uzunca bir süredir grevde. 80’li günleri aflan grevle ilgili geliflmeleri yerinde ö¤renmek için Trakya Sanayi’ye gittik. “Bu iflyerinde grev var” pankart›n›n as›l› oldu¤u fabrikan›n önüne geldi¤imizde, grevdeki iflçilerle karfl›laflt›k ve grevle ilgili sohbete geçtik. Trakya Sanayi’de 15-3 y›l aras› sürelerle çal›flan iflçiler, greve gidifl nedenlerini T‹S görüflmelerinden sonuç al›namamas› olarak aç›kl›yorlar. Patron daha görüflmeler bafllar bafllamaz, görüflmelerden çekilmifl. Ayn› süreçte 50-60 kadar iflçi de iflten ç›kar›lm›fl. “Sanki”, diyorlar, “bizim greve gitmemizi istedi.” Trakya Sanayi, daha önceki y›llarda Bezmen’lere ait ve farkl› bir adla faaliyet sürdüren bir iflletmeymifl. Hortumculuktan yurtd›fl›na kaçan Bezmen’in yerine, fabrikay› sat›n alan bugünkü patron geçmifl. Bu iflyeri de yine birçok büyük iflletmede oldu¤u gibi, baflta vergi olmak üzere, birçok yapt›r›m ve yükümlülükten kaçmak amac›yla birkaç flirkete bölünmüfl. Geliflmelere dair somut bilgileri olmad›¤›n› söyleyen iflçiler, tüm bu ifllere sendikan›n “bakt›¤›n›” söylüyorlar. Birleflik Metal-‹fl Sendikas›’n›n 10 y›l› aflk›n süredir burada örgütlü oldu¤unu ve patronla görüflmeleri de onlar›n yürüttü¤ünü ö¤reniyoruz. ‹flçilere beklentilerini sordu¤umuzda ise, “iflimize devam edelim yeter, zaten iflyerinden pek flikayetimiz yoktu, bugüne kadar sorun yaflamad›k” diyorlar. Fabrikan›n grevde olan bölümünde, daha do¤rusu flirketinde 150 kadar iflçi

çal›fl›yor ve bunlar›n 130’u flu an ifl b›rakm›fl. Di¤er 20 kifli ise, yapt›klar› iflin kilit noktalar›nda ifllerin aksamamas› için çal›fl›yormufl! Grevin kamuoyuna pek yans›mad›¤›n› belirtiyor ve yans›tmak için bugüne kadar neler yap›ld›¤›n› soruyoruz. Sendika zaman zaman bir-iki gazeteci getiriyormufl, en fazla gelen gazete ise Zaman gazetesiymifl. 27 Ocak’ta bir dayan›flma gecesi yap›lm›fl, ancak görüfltü¤ümüz iflçiler gidemediklerini ve ayr›nt›y› bilmediklerini söylüyorlar. “Eylemi duyurmak için kamuoyu oluflturmak, kitlesel bas›n aç›klamalar› ve bas›na-kamuoyuna yo¤un ça¤r›lar vb. giriflimler gerek” gibi önerilerimiz ise, “buradaki eylem de¤il, grev” biçiminde cevapland›ktan sonra, bu tür giriflimlerle ilgili en iyi bilgiyi sendikadan alaca¤›m›z söyleniyor. ‹flçilerle yapt›¤›m›z görüflme, sorulan sorular›n cevab›n› sendikaya havale etmelerinden veya cevaplamaktan kaç›nmalar›ndan kaynakl› k›s›r geçiyor. Görüfltü¤ümüz iflçilerin, sorunu sadece ekonomik temelde ele alan yaklafl›mlar›, kendi kaderlerini asl›nda ellerine alm›flken, konuflma aras›nda “birileri ç›k›p bu duruma müdahale etmeli” demeleri ve “peki bu kurtar›c›lar kim veya kimler olabilir?” sorumuzu ise “devlet büyükleri vb. kifliler diye yan›tlamalar›” s›n›f bilincinden çok uzak olmalar›n›n ve de onlar ad›na “pazarl›k yapan” sendikac›lar›n s›n›f bilinci tafl›mak gibi bir derdi olmamas›n›n ürünüdür hiç kuflkusuz. Sohbetimizi burada noktalad›ktan sonra iki iflçiyle birlikte, geldi¤imizi haber verdikleri Birleflik Metal-‹fl Sendikas› Kocaeli fiubesi’ne do¤ru yola ç›k›-

yoruz. Sendikaya gelindi¤inde, “Trakya Sanayi’deki eylemle ilgili bilgi almak için geldik” fleklindeki söylemimiz, sendikac›lar taraf›ndan “eylem yok, grev var!” sözleriyle karfl›lan›yor. Eylemle, pardon grevle ilgili, Birleflik Metal-‹fl Sendikas› Kocaeli fiube Baflkan› Ahmet Durak’›n görüflünü al›yoruz. Ald›¤›m›z bilgilere göre grev 20062008 T‹S görüflmeleriyle gündeme gelmifl. Patron ilk görüflmelerde masaya oturmufl ve idari konularda anlaflma sa¤lanm›fl. Ancak ifl parasal konuya, yani zam vermeye gelince masadan kalkm›fl. “En az bir y›l zams›z çal›fls›nlar” diyormufl. Durak, patronun parasal meseleden kaçmas›n›, Sümerbank’la olan iliflkisinden kaynakl› TMSF’nin baz› mallar›na el koymas› ve hakk›nda ç›kan tutukluluk karar›n› bu süreçte paraya çevirdi¤i için parasal s›k›nt›ya girmesi olarak aç›kl›yor. K›sacas›, fabrika tüm tarihi boyunca hortumculara ev sahipli¤i yapm›fl ve di¤er hortumcular gibi bu süreçteki patron da hortumlad›klar›ndan dolay› girdi¤i borcu, iflçilerin üzerinden ç›karmaya çal›fl›yor.

Bu grevin kamuoyuna fazla yans›mamas› konusunu Ahmet Durak’a da aç›yoruz. “Kamuoyu dedi¤iniz kimler, bas›n dedi¤iniz kimler? Sanki ne ifle yarayacak?” Durak, yapt›r›ma dönük hiçbir giriflimin patrona geri ad›m att›ramayaca¤›n› düflünüyor! S›n›f sendikac›l›¤›ndan uzak bir duruflun ifadesi olan bu düflünce hiç kuflkusuz, iflçinin üretimden gelen gücünü eyleme dökmeyi göze alamamay›, bu güce güvenmemeyi de beraberinde getirmekte. Bu güvensizliktir ki, grevin bir eylem biçimi oldu¤u gerçe¤inin de görülmezden gelinmesini beraberinde getirerek, eylem sözcü¤üne adeta ürkerek bakt›r›yor. Sendikac›lar›n eyleme dönük bu yönlü ve de genel yaklafl›m› bile tek bafl›na, grevdeki iflçilerin s›n›f bilincinden neden yoksun olduklar›n›, aylar› bulan bir grevin hiçbir somut kazan›ma dönüflememesinin nedenlerini aç›klamaya yetiyor. K›sacas›, bir eylem daha sar›-bürokrat sendikac›l›¤›n öncülü¤ünde, daha bafl›ndan bo¤ulmaya mahkum bir seyir izleyerek, aylard›r sürüyor! (Kartal)

D‹SK Limter-‹fl 11. Ola¤an Genel Kurulu yap›ld›

işçi-köylü senin sesin! OKU-OKUT! ABONE OL! ABONE BUL!

ABONEL‹K fiARTLARI

27–28 Ocak tarihleri aras›nda gerçekleflen Limter-‹fl Sendikas› 11. Ola¤an Genel Kurulu mevcut yönetimin seçimleri kazanmas›yla sonuçland›. Limter-‹fl Sendikas› Genel Baflkanl›¤›na halen tutuklu bulunan Genel Baflkan Cem Dinç ve sekreterli¤e ise,

yine tutuklu bulunan Genel Sekreter Zafer Tektafl bir kez daha seçildiler. Kongrenin ilk gününe haklar› gasp edilen Tersane iflçilerinin mücadelesinde bir perspektif oluflturulmas› tart›flmalar› damgas›n› vurdu. Tekirda¤ 2 No’lu F Tipi Hapishanesi’nde tutuklu bulunan Cem Dinç ve Zafer Tektafl gönderdikleri mesajlarla adayl›klar›n› aç›klad›lar. Kurulda, Bas›n-‹fl Genel Baflkan› Ertu¤rul Bilir, Tekstil-Sen Genel Sekreteri Beycan Taflk›ran ve Deri-‹fl Tuzla fiube Baflkan› Binali Tay birer konuflma yaparak, Limter-‹fl’in mücadelesinde yanlar›nda olduklar›n›

belirttiler. Yaflad›klar› sorunlar› dile getiren tersane iflçileri, Genel Kurul’a sunulan önergeler üzerinden tart›flmalar gerçeklefltirdiler. TMY gibi yasalara karfl› mücadele, 2821-22 kölelik yasalar›na karfl› mücadele, 1 May›s ve 8 Mart Dünya Emekçi Kad›nlar Günü’nün ücretli izin günü olmas› talepleri ile mücadele yürütme bafll›klar› alt›nda sunulan önergeler, oylamaya sunuldu ve oy birli¤i ile kabul edildi. Genel Kurul’da iki ayr› liste vard›. Her iki listede de Dinç, Genel Baflkan aday› olarak gösterilirken, en hararetli tart›flma-

6 AYLIK: 10.200.000

lar Genel Sekreter aday› üzerine yap›ld›. Listelerden ilkinde Genel Sekreterli¤e Zafer Tektafl, Yönetim Kurulu’na ise Kamber Sayg›l›, Hakk› Demiral ve Hakan Erde¤in aday gösterilirken, di¤er listede Genel Sekreterli¤e Ali Do¤an, Yönetim Kuruluna ise Önder Ça¤lar, Fedai Yelli, Yusuf Ertu¤rul ve Ozan Çelik aday oldu. ‹lk gün yaflanan tart›flmalardan sonra ikinci gün seçimler yap›ld›. Sonuçlar›n aç›klanmas›ndan sonra söz alan Kamber Sayg›l›, ilk olarak “iflçi meclisi” kuracaklar›n› ve bundan sonra da kolektif bir mücadele hatt› izleyeceklerini belirtti. (Kartal)

1 YILLIK: 20.400.000

NOT: ‹stedi¤iniz süreye denk gelen oranda paray› hesap numaralar›m›za yat›rarak banka dekontunu yay›nevimize fakslay›n›z ya da postalay›n›z. Abonelik ücretine posta masraflar› dahildir.


3

67

9-22 Şubat 2007

Musul-Kerkük etraf›nda kopart›lan f›rt›na büyüyor TC egemenleri aç›s›ndan meselenin özü, tarihte ellerinden kaç›rd›klar› Musul-Kerkük’ün, burada büyük miktarlarda var olan ve hem emperyalistlerin hem de Türkiye egemenlerinin ifltah›n› kabartan muazzam büyüklükteki petrol yataklar›yla birlikte Kürtlere kalmas› ve de özellikle de bunun bir Kürt devleti biçiminde gerçekleflmesidir. Tüm çabalar bunun önünü kesmeye dönüktür. Kuruluflundan bu yana, kendi topraklar›nda yaflayan Kürtlerin varl›¤›n› kabul etmek bir yana, sistematik bir imha-inkâr politikas› güden faflist TC devleti, bununla da yetinmeyerek, kendi s›n›rlar› d›fl›nda kalan bölgelerdeki Kürtlere dönük de, ayn› politikay› izleme gayretinde olmufltur. Özellikle Irak Kürtleri TC egemenleri aç›s›ndan en az “içerdeki” Kürtler kadar büyük bir “tehdit” oluflturagelmifl ve bu bölgeye çeflitli vesilelerle ve de s›k s›k gözda¤› amaçl› “s›n›r ötesi operasyonlar” düzenlenmifltir. Bu operasyonlar, bölgede “bar›nd›r›ld›¤›” söylenen “bölücü örgüt”ün “belini k›rmak”, “bafl›n› ezmek” gibi nedenlere dayand›r›lsa da, Musul-Kerkük meselesi ve de TC egemenlerinin buraya dönük hâkimiyet iddias› her zaman daha öne ç›km›flt›r. Bu hâkimiyet iddias›yla ba¤lant›l› olarak da, bölgede ba¤›ms›z bir Kürt Devleti kurulma olas›l›¤›na dönük korku, her daim Türkiye egemenlerinin içini kemiren bir kurt olmufltur. Ortado¤u’nun s›n›rlar› geçti¤imiz yüzy›l›n bafllar›nda, emperyalistler taraf›ndan yeniden çizildi¤inde, bölgede yaflayan Kürtler, bu yeni s›n›rlar›n d›fl›nda b›rak›lm›flt›. Musul-Kerkük meselesi de yeni s›n›rlar›n çizildi¤i bu y›llarda da yine bugün oldu¤u gibi, emperyalistler ve faflist Türkiye egemenleri aras›nda ciddi bir tart›flma konusu olmufltu. Bu tart›flmalar›n oda¤›ndaki Kürtler, bugün oldu¤u gibi, o dönemde de ba¤›ms›z bir Kürt Devleti vaadiyle tart›flmalara taraf yap›lm›fl, bu ba¤›ms›z devlet fikri ise daha o dönemlerden itibaren, Türkiye egemenlerinin uykular›n› bölmeye bafllam›flt›. Benzer tart›flmalar›n yafland›¤› günümüzde TC devleti ve egemen s›n›flar yine sorunun bir taraf›n› olufltururken, pazarl›¤›n emperyalistler cephesinde bir de¤ifliklik yaflanmakta. Bu de¤ifliklik ise, o dönem pazarl›¤›n bir ucunda ‹ngiliz emperyalizminin, bugün ise ABD emperyalizminin yer almas›d›r. ABD emperyalizmi öncülü¤ünde gerçekleflen Irak iflgaliyle birlikte tekrar ve ciddi bir biçimde gündemleflen Musul-Kerkük sorunu ve buradaki Kürtler, iflgalin geldi¤i aflamada bölgede ciddi, stratejik bir mesele haline gelmifltir.

S›n›r ötesi operasyona ABD engeli ABD’nin iflgal politikas›na bafl›ndan beri tam destek veren Irak Kürtleri, flimdilerde bu deste¤in karfl›l›¤›n› almaya haz›rlan›yorlar. Bu karfl›l›¤›n ise, sözde de olsa ba¤›ms›z bir Kürt devleti olma olas›l›¤› öne ç›kmakta. ABD emperyalizmi bölgesel ç›karlar› gere¤i, en az›ndan flimdilik bölge Kürtlerinin hamili¤ine soyunmufl durumda. Hemen dibinde bir Kürt devleti kurulmak istenmesi fikrine bile tahammül edemeyen faflist TC devletinin ise bu mesele özgülünde yine flahlanmas› ve ata¤a kalkmas› da hem emperyalistler hem de Kürtler aç›s›ndan pek de sürpriz olan bir durum de¤il. Bunun içindir ki, uzunca bir zamand›r Kuzey Irak’a s›n›r ötesi operasyon düzenlenmesi gündemin bafl s›ralar›ndan düflürülmemektedir. Bunun ze-

minini oluflturmaya dönük pratik ise Kürt ulusal hareketine ve böylelikle de Kürt halk›na dönük imha ve inkâr politikas›n›n t›rmand›r›lmas›nda görülmektedir. Ancak tüm bu prati¤e karfl›n, önceki y›llarda en küçük bir vesileyle gerçeklefltirilen s›n›r ötesi operasyonlar, bu süreçte kopart›lan onca yaygaraya ra¤men bir türlü gerçeklefltirilememektedir. Bunun nedeni ise basittir: ABD buna izin vermemektedir. ABD emperyalizminin izni olmadan nefes bile alamayan faflist TC egemenleri, geçmiflte en küçük ihlâli bile operasyon gerekçesi olan -kendi çizdikleri“k›rm›z› çizgiler” -yine kendilerine görebu süreçte defalarca ihlal edilmesine ra¤men böyle bir operasyona kalk›flamamaktalar. Ancak her fleye karfl›n, Musul-Kerkük meselesinden de kolay vazgeçecek gibi de görünmüyorlar. S›n›ra askeri y›¤›nak yapmay› ve bölgedeki iddialar›na k›l›f olarak getirdikleri Türkmenlere vaatlerde bulunmay› ve sözde onlar›n haklar›n› korumaya dönük oldu¤unu iddia ettikleri söylemleri kullanarak Türkmenleri k›flk›rtmay› sürdürüyorlar. Tüm bunlar da yetmiyor, bu sorun özgülünde gizli Meclis oturumlar› yap›yorlar. Ancak tüm bu manevralara ve esip-gürlemelere karfl›n, daha önce de belirtilen, ABD faktöründen kaynakl›, bir s›n›r ötesi harekat› göze alam›yorlar.

Musul-Kerkük meselesinin kökeni Musul-Kerkük üzerinde kopart›lan bu f›rt›nay› daha iyi anlayabilmek için, tarihsel sürecine bir göz atmak gerekmektedir. Bünyesinde say›s›z tarihsel zenginli¤i bar›nd›ran Mezopotamya’n›n verimli topraklar› üzerinde yer alan Musul-Kerkük, tarih boyunca egemenlerin paylafl›m kavgalar›na sahne olmufltur. Bu kavga, bölgedeki zengin petrol rezervlerinin ortaya ç›kmas›yla birlikte daha da k›z›flm›flt›r. Yüzy›llarca Osmanl›’n›n hakimiyetinde kalan bölge, Osmanl›’n›n çöküfle geçmesiyle birlikte Avrupal› emperyalistlerin ilgi alan›na girmifl ve bugüne kadar uzanan Kerkük-Musul meselesinin kökenleri de daha o zamanlar at›lm›flt›r. Irak petrollerinin % 40’›na sahip olan Kerkük bölgesi, hiç kuflkusuz sadece bu yan›yla bile emperyalistlerin üzerinde durmas›n› beraberinde getirmektedir. Bu bölgedeki petrol kavgalar› daha 1. Paylafl›m Savafl› öncesinde, bölge henüz Osmanl›’n›n hâkimiyetindeyken gündeme gelmifl. ‹ngilizler Osmanl›’dan ald›klar› alt›n arama izniyle, bölgede var oldu¤u istihbarat›n› ald›klar› petrole dönük sondaj çal›flmalar› yaparak, petrolün varl›¤›n› somutlaflt›rm›fllar. 1. Paylafl›m Savafl› s›ras›nda Irak’› iflgal eden ‹ngiliz emperyalizmi Musul ve Kerkük’ü tamamen ele geçirmeye dönük planlar›na da h›z vermifltir. Savafl sonras› süreç, ayn› zamanda Ortado¤u’nun, böl-parçala-yönet politikas› do¤rultusunda s›n›rlar›n›n yeniden belirlendi¤i bir süreçtir. Musul-Kerkük bölgesi de, baflta Kürtler, Türkmenler ve Araplar

olmak üzere çeflitli uluslardan ve dinlerden insanlar› bünyesinde bar›nd›rmas› nedeniyle, buna uygun bir yap›ya sahiptir. ‹ngiltere bu süreçte, bölgede ço¤unlukta olan Kürtlere ba¤›ms›z bir Kürt Devleti kurma sözü vererek, Kürtler üzerinden bölgedeki hakimiyetini pekifltirmeye çal›fl›r ve Kürtleri, yüz y›llard›r bir arada yaflad›klar› Türkmenlere ve de Araplara karfl› k›flk›rtma politikas› güder. Musul-Kerkük sorunu Lozan anlaflmas›nda da çözülemez. ‹ngiliz emperyalizmi aç›s›ndan, zengin petrolleri kadar, Hindistan yolu üzerinde bulunmas› nedeniyle de büyük bir öneme sahip olan Musul ve Kerkük’te ço¤unlu¤u oluflturan Kürtler, bu süreçte hem Türkiye egemenleri hem de ‹ngiliz egemenleri taraf›ndan çeflitli vaatlerle kand›r›lmaya çal›fl›l›rlar. Çünkü her iki egemen güç de burada hâkimiyet kurabilmek için Kürtlerin deste¤inin flart oldu¤unu düflünmektedir. Türkiye egemenleri Lozan görüflmelerinde Kürt liderlere, Türkiye’nin Kürtlere özerklik tan›maya haz›r oldu¤unu söylüyordu ve hatta TBMM’den böyle bir karar bile ç›karm›fllard›. Ancak görüflmelerin ‹ngiliz emperyalizmi lehine geliflmesi, TC egemenlerinin Kürtlere karfl› ne kadar “samimi” oldu¤unu da göstermiflti. Zaten her iki taraf›n da as›l ilgilendi¤i fley Kürt meselesi de¤il Kerkük’ü de içine alan Musul vilayeti ve buran›n stratejik önemiydi. Bunun içindir ki, ayn› tarihlerde gerçekleflen Koçgiri ‹syan› kanla bast›r›lm›fl ve is-

yan›n önderi fieyh Sait katledilmiflti. Koçgiri isyan›na dönük bu vahfli yaklafl›m ayn› zamanda TC egemenlerinin Kürtlere dönük bugüne kadar uzanan politikalar›n›n da iyice a盤a ç›kmas›, dahas› Kürtlerle ba¤lar› koparmas› olmufltu. Musul-Kerkük sorunu o dönem Milletler Cemiyeti olarak adland›r›lan olufluma b›rak›lm›fl ve bu oluflum ise 16 Aral›k 1925’de Musul ve Kerkük’ün Irak’a ba¤lanmas›na karar vermiflti. Ayn› zamanda 13 Ocak 1926’da ‹ngiltere ve TC aras›nda yap›lan bir anlaflmayla, Türkiye, Irak’›n Musul üzerindeki hakimiyetini tan›yaca¤›n› kabul etmiflti. Yine ayn› anlaflmaya göre, Türki-

ye bölgedeki petrollerden pay alacakt›. Bölgedeki Kürtler ise bu koflullarda ba¤›ms›z bir devlet kurma olas›l›¤›n›n giderek ortadan kalkt›¤›n› görmüfllerdi. Irak’taki Kürt tarihinin son sayfalar› 1. Emperyalist Paylafl›m Savafl›’n›n ard›ndan kapanm›fl gibiydi. 1930 y›l›nda ‹ngiliz emperyalistleri ile Irak egemenleri aras›nda imzalanan bir anlaflmayla, ‹ngiliz emperyalizminin Irak üzerindeki manda yönetimi sona eriyor ve Irak’a ba¤›ms›zl›k tan›n›yordu. Bu anlaflmada Kürtlerin haklar›n› ve ç›karlar›n› güvence alt›na alan hiçbir hüküm yoktu. Böylece Kerkük-Musul ve de bölgede yaflayan Kürtler, Irak devletinin insaf›na terk edilmifl oluyorlard›. Irak devleti buradaki resmi hakimiyetiyle birlikte, bölgede Araplaflt›rma politikas› güderek, buraya Araplar› yerlefltirmeye bafllad›. Bu tarihlerden itibaren bölgedeki Kürtlerin ve di¤er etnik gruplar›n Kerkük bölgesinde toprak ya da ev sat›n almas› engellendi. Kürtler zorla Kerkük’ten göçertilerek, buradaki Kürt nüfusu azalt›ld›. Bu politika tüm Irak hükümetleri taraf›ndan hayata geçirildi. Özellikle de Saddam döneminde bölgenin Araplaflt›r›lmas› çabalar› daha da h›zland›.

Bir kez daha “ba¤›ms›z” Kürt devleti! Sadece Irak devletinin de¤il, ‹ran, Türkiye ve Suriye’nin topraklar›nda yaflayan Kürtlere dönük imha-inkar politikalar›n› da y›llar boyu destekleyen emperyalistler, Ortado¤u’nun s›n›rlar›n› kendi ç›karlar› do¤rultusunda yeniden çizmeye çal›flt›klar› flu süreçte, geçti¤imiz yüzy›l›n bafl›nda oldu¤u gibi, bir kez daha Kürt kozuna sar›lm›fl bulunuyorlar. Ve bölgedeki Kürtlere yine ba¤›ms›z bir Kürt devleti vaadiyle yaklafl›yorlar. Bu y›l›n sonunda Kerkük’te yap›lmas› düflünülen referandum da yine bu politikan›n bir parças› olarak ele al›nmaktad›r. Özellikle de bu referanduma itiraz eden Türkiye egemenleri ise bunu bofla ç›karman›n yollar›n› ar›yor. Kuzey Irak’› iflgal etmenin önündeki ABD engelini kald›rmak için el alt›ndan Suudi Arabistan, M›s›r, Ürdün ve ‹srail gibi ülkeler nezdinde çok ciddi denebilecek giriflimlerde bulunuyor. fiunu tekrar vurgulamakta fayda var ki, TC egemenleri aç›s›ndan meselenin özü, tarihte ellerinden kaç›rd›klar› Musul-Kerkük’ün, burada büyük miktarlarda var olan ve hem emperyalistlerin hem de Türkiye egemenlerinin ifltah›n› kabartan muazzam büyüklükteki petrol yataklar›yla birlikte Kürtlere kalmas› ve de özellikle de bunun bir Kürt devleti biçiminde gerçekleflmesidir. Tüm çabalar bunun önünü kesmeye dönüktür. Çünkü hemen s›n›rlar›nda kurulacak bir Kürt devletinin, Türkiye’nin emperyalistler aç›s›ndan stratejik önemini azaltaca¤› düflünülmektedir. Ayr›ca bölgesel bir güç olma iddias›n› koruyan TC egemenleri aç›s›ndan bu durum, ülke içindeki Kürtlerin ba¤›ms›zl›k taleplerinin de körüklenmesi anlam› tafl›maktad›r.


4

9-22 Şubat 2007

S›n›fsal Yaklafl›m 21. YÜZYILDA EMPERYAL‹ZM VE PROLETER DEVR‹M-IIEmperyalistlerin en büyük ak›l hocalar›ndan Francis Fukuyama, 1989 y›l›nda, kendisinden daha ünlü olan “tarihin sonu” tezini ileri sürerken, “Buna göre ‘tarihin sonu’ liberal demokrasiydi. Önceki hükümet biçimleri, sonunda kendi çöküfllerine yol açan büyük eksikliklere ve ak›ld›fl› özelliklere sahipken, liberal demokrasi çarp›c› bir flekilde bu tür temel çeliflkilerden (abç) uzakt›r.” (Tarihin Sonu ve Son ‹nsan, Simavi Yay., 1.Bask›, sf. 9) diyordu. Bu tespitte devlet otoritesine duyulan ihtiyac›n azald›¤›ndan bahisle, ulus-devletlerin rolünü minimalize ediyor ve “tek süper güç” ABD’nin dünya hegemonyas› ve dizayn›nda iflinin iyice kolaylaflt›¤›na dair ahkam kesiyordu. Fukuyama’n›n hayal alemindeki sörfü ne kadar sürdü bilinmez ama itiraf›n› alenilefltirmesi için aradan 15 y›l geçmesi gerekiyordu: “Net bir cevab›n yoklu¤unda, ulus-devlet egemenli¤ine geri dönmekten ve bir kez daha devleti nas›l daha güçlü ve verimli k›labilece¤imizi anlamaya çal›flmaktan baflka seçene¤imiz yok.” (Devlet ‹nflas›, Remzi Kitabevi, 1.Bask›, sf. 142) Fukuyama’n›n sözlerinde alt›n› çizdi¤imiz, emperyalist-kapitalist sistemdeki “temel çeliflkilerin” ortadan kalkt›¤› ya da uzlaflmaz kimli¤ini yitirdi¤ine dair savlar, emperyalizmin nitelik de¤ifltirdi¤i ile ilgili esasl› temeli oluflturmaktad›r. Bilindi¤i üzere emek-sermaye temel çeliflmesi üzerinde flekillenen dünya çap›ndaki bafll›ca çeliflmeler uzlaflmaz niteliktedir ve hepsi de proleter dünya devrimi sürecinin ak›fl› ile birlikte çözüleceklerdir. Bunlardaki hakim yönlerin de¤iflim sürecini belirleyecek olan da s›n›f mücadelesidir. S›n›flar var oldu¤u müddetçe, çeliflmelerin “kaderi”ni tayin edecek gerçeklik budur. Diyalektik ba¤, s›n›flar›n varl›¤›n› da bu çeliflkilerin çözümüne havale etmekle süreçleri birbirine eklemlemektedir. Ne burjuvazi ile proletarya, ne emperyalizm ile ezilen halklar ve uluslar aras›ndaki çeliflmelerde “özsel manada” bir de¤iflim

ABD emperyalizmi, yaratt›¤› kaos üzerinden hakimiyet sa¤lamaya çal›fl›yor Hem iflgal alt›ndaki Irak’›n hem de bölgenin gelece¤inin bir parças› olarak ele al›nan Kürt sorunu böyle bir seyir izlerken, bölgedeki geliflmelerin bafl aktörü ABD’nin Yeni Irak Stratejisi’ni aç›klamas›yla birlikte, bu stratejinin bir parças› olarak çat›flmalar da yükselifle geçmifltir. Bu yeni hamlenin ürünü olarak, Irak’ta son günlerde artan çat›flmalarda, bir günde yaflam›n› yitiren insan say›s› 300 ile 100 aras›nda de¤iflmektedir. Türkiye’yi de giderek s›cak çat›flmalar›n

olmufltur. Aksine, bu çeliflmelerin her iki kutbu da daha da keskinleflmeye yol açan bir saflaflma/derinleflme içerisindedir. Proletaryan›n tarih sahnesinden çekilmekte oldu¤una, nüfusunun azald›¤›na ya da üretimden ald›¤› pay›n eskiye göre daha çok artt›¤›na dair iddialar büyük bir aldatmacad›r. Ayn› minvalde, burjuvazinin yaflam standartlar›n›n geriledi¤i ve orta s›n›flara yaklaflt›¤›, hatta belli oranda dönüfltü¤ü, dolay›s›yla s›n›f fark›n›n eridi¤ine dair tüm görüfller ucuz yalanlar olarak sarf edilmektedir. Emperyalist organizasyonlar›n kendi kurumlar›n›n yay›nlamakta oldu¤u filtreli bütün istatistikler bir yana, burjuvazinin ihtiflaml› yaflant›s› dünyan›n gözü önünde sergilenmekte, proletaryan›n daha da sefilleflen tablosu ve buna karfl› bir çok ülkedeki eylem ve direniflleri ciddi bir a¤›rl›k kazanmaktad›r. Demokrasi, özgürlük ve eflitli¤in bekçili¤i ve tafl›y›c›l›¤›na soyunan ABD’de özel mülkiyetin 3’te biri yar›m milyon kiflinin elindedir. Bu ülkede, en zengin yüzde 1’lik nüfus, yüzde 95’lik kesimin toplam›ndan daha fazla gelire sahip durumdad›r. Ezilen halklar ve uluslara yönelik emperyalist zulüm ve zorbal›k, sömürücülerin vahfli gelene¤ine uygun biçimde iflletilmektedir. “Anti-terörizm” bayra¤› sallamak suretiyle özellikle son y›llarda f›rt›naya çevrilen iflgal, ilhak ve sald›r› rüzgar› alt›nda, dünyan›n bir çok yöresi ezilen halklar ve uluslar›n kan›na bulanmaya devam edilmektedir. Açl›k ve yoksullu¤un dayan›lmaz boyutlara ulaflt›¤›, susuzluk, hastal›k, göç gibi sorunlara mahkum edilen milyarlarca nüfusun zindana çevrilen bir dünyaya hapsedildi¤i koflullarda, emperyalizm insanl›¤a cehennemi yaflatmaktad›r. Do¤an›n kirletilmesi ve tahribat› ile gelinen aflama, yeryüzünü büyük bir felaketin efli¤ine getirmifltir. Emperyalizm ile ezilen uluslar ve halklar aras›ndaki çeliflki uç boyutlarda fliddetlenerek sürmektedir. En zengin yüzde 20’lik dilim ile en yoksul yüzde 20’lik dilim aras›ndaki mesafe 1960’l› y›llar›n bafl›nda 30’da 1 iken 2000’lerde 70 kat›na ç›km›flt›r.

içine almaya bafllayan bu süreçte neredeyse kilit bir mesele haline gelen Kerkük-Musul sorunu ve de bu ba¤lamdaki Kürt sorunu, hiç kuflkusuz emperyalistlerin ç›karlar› neyi gerektiriyorsa, bu yönde bir çözümle sonuçland›r›lmak istenmektedir. ‹flgallere karfl› geliflen direnifller, ABD emperyalizminin bölgesel ve de güvenilir bir destek ihtiyac›n› art›rmaktad›r. fiu süreçte bölgede ABD emperyalizmine karfl› direniflte yer almay› b›rakal›m, iflgallere do¤rudan ortak olma pozisyonuna gelen Irak Kürtleri, bu “hizmet”lerinin karfl›l›¤›n› beklemektedirler. ABD emperyalizmi, yay›nlanan son istihbarat raporunda da yer verilen Kürt meselesini, kendine Iraktan çekilmeme gerekçesi yaparak, Kürtlerin des-

67 Yaklafl›k 200 dev tekelin dünya üretiminin 3’te birine el koydu¤u, yaln›zca 4 büyük holdingin Afrika k›tas›ndan fazla gelir elde etti¤i koflullarda, örne¤in General Motors’un y›ll›k cirosu Türkiye’nin toplam GSMH’ndan fazlad›r. 2000 y›l› sonunda 7.2 milyon olan dolar milyoneri say›s› geçti¤imiz y›l -2006’da- 13 milyonu geçmifltir. Zenginin daha çok zenginleflti¤i, dolar milyarderi ve milyonerinin artt›¤› flartlarda, terazinin di¤er kefesinde yoksullar›n giderek daha azg›n bir sömürü ve zulüm alt›nda inletildikleri gerçe¤i bulunmaktad›r. Emperyalist-kapitalist sistemin yaflamas› ve ayakta kalabilmesi, özü gere¤i sömürü ve daha fazla sömürüden baflka bask› ve zoru gerektirmektedir. Bunun ortaya ç›kard›¤› tablo, yukar›da özetledi¤imiz çizgilerle flekillenmifltir. Burjuva ideologlar ile ona bilinçli veya bilinçsiz tav olan di¤er bütün küçük burjuva aymazlar›n, “insani” kodlar yükledi¤i sistemin temel çeliflkilerden ar›nd›¤› ya da bu çeliflkilerin afl›narak uzlafl›r bir niteli¤e evrildi¤i yolundaki iddialar›, kendilerinin dahi inanmad›klar› safsatalard›r. Buradan da hareketle bir di¤er bafll›ca çeliflki konumundaki emperyalistlerin kendi aralar›ndaki çeliflkilerin uzlafl›r bir hal ald›¤›na dair propagandan›n da maddi gerçekli¤i bulunmamaktad›r. Özetle, “ABD’nin ezici üstünlü¤ünden gelen bask›nl›¤› sayesinde di¤erlerini sindirmek suretiyle etraf›nda toplamas› bir yana, küreselleflmenin s›n›rlar› ortadan kald›rm›fl olmas› gerçe¤i, yeniden paylafl›mc›l›k arzusuna son vermifl ve savafl dürtüsü ortadan kalkm›flt›r. Kald› ki insani aç›dan daha medeni bir kimlik kazanan bat›l› büyük devletlerin çok yönlü bir dizi ittifak içerisindeki birli¤inden de görülece¤i gibi, kendi aralar›ndaki itilaf ve anlaflmazl›klar› diyalog yoluyla çözmemeleri için hiçbir sebep yoktur.” denilmektedir. Yaz›m›z›n geçen ay yay›nlanan (64. say›) ilk bölümünde de¤indi¤imiz, emperyalistlerin kendi aralar›ndaki çeliflkilerin uzlaflmaz niteli¤ine dair tespit; kapitalist üretimin yap›sal özelli¤iyle, emperyalizmin yeniden paylafl›mc› karakterinde temel bulmaktad›r. Kald› ki “ya devrimler savafla yol açar ya da devrimler savafl› önler” tespitindeki temel espri, emperyalist savafllar›n di¤er bir kayna¤›n›n da devrimler dalgas›n›n emperyalistler aras›ndaki çeliflkileri daha da fliddetlendirebilece¤i gerçe¤idir. Bu durumda otomatik olarak gericilerin daha fazla iflbirli¤i ve kenetlenme içerisinde olate¤ini art›rma giriflimlerini sürdürüyor. Hem de sadece Irak Kürtlerinin de¤il. ABD’nin PKK koordinatörünün Mahmur Kamp›’n› ziyareti, PKK’nin lider kadrolar›yla görüflmesi ise PKK’yi de bu sürece dahil etme çabalar›n›n art›k somut olarak a盤a ç›kmas›d›r. K›sacas›, ABD hem Irak Kürtlerini, hem ‹ran hem de Türkiye Kürtlerini arkas›na alma hesaplar› yapmaktad›r. ‹ran hedefiyle de ba¤lant›l› olan bu yaklafl›mla bir yandan ‹ran’›n zay›flat›lmas›, di¤er yandan da Ortado¤u’nun s›n›rlar›, buradaki ülkeler bölünüp–parçalanarak yeniden çizilmek istenmektedir. Bunun içindir ki, sadece mezhep çat›flmalar› de¤il etnik çat›flmalar da körüklenerek, bölge tam bir kaosa sürüklenmek is-

ca¤›n› ileri sürenler büyük bir yan›lg› içerisindedir. Kimi gerici/faflist emperyalist güçlerin devrim dalgas›n›n patlad›¤› ortamlar› f›rsat bilerek dünya hegemonyas› için harekete geçebilecekleri ya da bu tür geliflmelerin kendi aralar›ndaki çeliflkileri derinlefltirebilece¤i yaflanan gerçeklerdir. Dünya, temel ve bafll›ca çeliflkileri itibar›yla k›yas›ya sürüp giden bir s›n›f mücadelesine sahne olmaya devam etmektedir. Sistemin bo¤ulurcas›na yaflad›¤› krizlerin sonucu olarak, hem ekonomik hem siyasi hem de askeri alanda, gerek önderlik eden ABD gerekse de onu karfl›layan ve palazlanan di¤er güçler eliyle gelifltirilen çok yönlü hamleler ile bunu gö¤üslemeye çal›flanlar›n direnifli neticesinde kaynayan bir dünya gerçekli¤i vard›r. Tarihin Sonu’nu getiren Fukuyama’y› ayn› cepheden bir baflka ak›l hocas›, “Medeniyetler Çat›flmas›” tezinin yarat›c›s› Samuel Huntington tekzip ederken, “Karanl›klar Ça¤›” olarak niteledi¤i dünyan›n günümüzdeki halini flu flekilde özetliyordu: “Dünya çap›nda düzenin ve hukukun çöküflü, devletlerin iflas› ve dünyan›n pek çok yerinde anarflinin yükselifli, suç iflleme oranlar›nda patlama, s›n›r ötesi mafyalar ve uyuflturucu tekellerinin oluflumu, bir çok toplumda uyuflturucu kullan›m›nda art›fl, aile kurumunun zay›flamas›, bir çok ülkede güven ve toplumsal dayan›flman›n azalmas›, dünyan›n büyük bölümünde uygarl›klar ve devletler aras›nda dini, etnik fliddetin yaflanmaya bafllanmas›, dünyan›n büyük ço¤unlu¤unun silah zoruyla yönetimi.” (The Clash of Civilisations and the Remarking of World Order, sf. 321; Aktaran- Gilbert Achcar, Barbarl›klar Çat›flmas›, Everest Yay. 1.Bask›, sf. 138) Dünya ticaret hacminin yüzde 10’una ulaflan parasal hacmiyle (400 milyar dolar1995 tespitleri) uyuflturucu ticareti; demirçelik ya da motorlu araç sanayinden daha yüksek bir mali tablosuyla ABD’nin savafl bütçesini dahi aflmaktad›r. Emperyalizmin 21. yüzy›la can havliyle tafl›d›¤› dünyaya sömürü, hastal›k, açl›k, yoksulluk ve zorbal›klar ile daha fazla zulüm ve iflkence yaflatmamas›, savafllar ve katliamlarla daha çok kan ak›tmamas›, daha fazla kirletmemesi ve zehirlememesi için proleter devrimler kendini her zamankinden daha fazla dayat›r hale gelmifltir. Emperyalizm bütün bu nedenlerledir ki proleter devrimlerin öngünüdür! tenmekte ve bu kaos ortam› üzerinden de emperyalist hakimiyet, özellikle de ABD emperyalizminin hakimiyeti pekifltirilmeye çal›fl›lmaktad›r. Bu geliflmeler önümüzdeki sürecin devrimciler, komünistler ve de tüm ilerici muhalif güçler aç›s›ndan daha da zorlu geçece¤i, bizim de içinde yer ald›¤›m›z bu güçlere karfl› sald›r›lar›n artaca¤› anlam›na gelmektedir. Hrant Dink katliam› sadece bir bafllang›çt› denebilir. Daha azg›nca sald›r›lara gebe olan bu süreci gö¤üsleyebilmek ise, süreci iyi tahlil edip, buna uygun taktikler gelifltirmekten ve bu taktikleri hayata geçirmeye uygun bir donan›mdan geçmektedir. Bu donan›m ise her fleyden önce net bir ideolojik-siyasal duruflu gerektirmektedir.


5

67

9-22 Şubat 2007

Sa¤l›kta y›k›m, “torba yasa” ile devam ediyor… TÜPRAŞ’ta ihmal 2 can aldı

Ocak Pazartesi günü ‹stanbul, Ankara, ‹zmir, Eskiflehir gibi illerde biraraya gelen SES ve Tabip Odalar› üyesi sa¤l›k emekçileri çeflitli eylemler yapt›lar.

29

Son y›llarda emekçi halk›m›za egemen s›n›flarca yöneltilen sald›r›lar›n belki de en önemli aya¤›n›, sa¤l›k alan›nda “reform” ad›yla sunulan, sa¤l›k hizmetlerini, devletin yükümlülü¤ü olmaktan ç›kararak, piyasa koflullar›na terk etmesi yolunda at›lan ad›mlar oluflturmaktad›r. ‹laç, sa¤l›k malzemesi vb. sa¤l›k ürünlerinin üretimini, pazarlamas› ve ithalini gerçeklefltiren sermaye için “ifltah kabartan” bu alan›n, birebir devlet eliyle sermayeye peflkefl çekilmesi, patron a¤alar›n Meclis’inden ç›kar›lan ve ç›kar›lacak yasalarla h›zla sürüyor. Son olarak kamuoyuna “torba yasa” olarak yans›yan bu yasayla birlikte, sa¤l›¤›n piyasalaflmas›n›n önündeki engellerden bir kaç› daha ortadan kald›r›l›yor. Bu konuyla ilgili olarak SES fiubeleri ve Tabip

Odalar› ülke genelinde bas›n aç›klamalar›, imza kampanyas› ve yürüyüfller gerçeklefltirerek, emekçi halka bu yasan›n niteli¤i teflhir ediyor ve karfl› duruflu örgütlüyor. 29 Ocak Pazartesi günü ‹stanbul, Ankara, ‹zmir, Eskiflehir gibi illerde biraraya gelen SES ve Tabip Odalar› üyesi sa¤l›k emekçileri çeflitli eylemler yapt›lar. 29 Ocak Pazartesi günü ‹stanbul’da Haydarpafla Numune Hastanesi önünde ortak bas›n aç›klamas› yap›ld›. Yine Okmeydan› E¤itim ve Araflt›rma Hastanesi önünde biraraya gelen ve “Angarya çal›flmak istemiyoruz” sloganlar›n› atan kitle ad›na konuflan TTB Baflkan› Gencay Gürsoy; hükümetin uygulad›¤› politikalar›n hastalar ve sa¤l›k çal›flanlar›n› olumsuz et-

Emekçinin Gündemi HRANT D‹NK C‹NAYET‹, KÖRÜKLENEN M‹LL‹YETÇ‹L‹K VE ‹fiÇ‹ SINIFININ TUTUMU Gerek ülkemiz egemenleri gerekse iflçi ve emekçiler aç›s›ndan oldukça sanc›l› geçece¤i aflikar olan 2007 y›l›n›, Hrant Dink’in infaz›yla karfl›lad›k. ‹flçi ve emekçiler aç›s›ndan bir y›¤›n hak gasp›n›n, sömürünün, sald›rganl›¤›n girdab›nda geçen 2006, ülkemiz egemenleri aç›s›ndan da yaklaflan seçim gündemleri, Irak-Kerkük meselesine ABD ve TC’nin hesaplar› ve beklenen ekonomik krizle yeni manevralar›n zemini oldu. Bunca geliflmenin ortas›nda y›pranan, güven zafiyeti yaflayan devlet, önümüzdeki dönemi kurtarman›n telâfl›ndad›r. Hrant Dink’in infaz›n›, içinde bulundu¤umuz dönem aç›s›ndan, devletin toplumsal muhalefeti bast›rmak, susturmak dahas› yok etmek için baflvurdu¤u di¤er infazlardan ayr› ele almak gerekmektedir. Hrant Dink cinayeti, ard›ndan zaten gözden ç›kar›lm›fl olan ve deflifre edilen Ogün Samast vb.’leri gibi cinayete dair bir dizi ayr›nt›n›n öne ç›kar›lmas›, olay›n tek sorumlusu devleti temize ç›karma gayretinden baflka bir fley de¤ildir. Keza her geçen

gün a盤a ç›kar›lan isimler, görevden almalar infaz›n amac›n› ve sonucunu de¤ifltirmemekte bilakis as›l sorumlular› gölgelemektedir. Hrant Dink’in cenaze töreninde sokaklara taflan öfke selini eritmenin, hedefinden sapt›rman›n çabalar› olarak kavranmas› gereken bu durum biz iflçi ve emekçiler aç›s›ndan iyi irdelenmelidir. Dink’in cenaze töreni tafl›d›¤› kitlesellikle beraber oldukça önemli politik mesajlar›n da arenas› olmufltur. Görkemli cenaze töreninde öne ç›kan üç önemli slogan, asl›nda önümüzdeki dönemin geliflmelerine ›fl›k tutmaktad›r. Dillendirenin vatan haini say›ld›¤› Ermeni Soyk›r›m›’n› yapanlara, yok sayanlara bir yan›tt› “Hepimiz Ermeni’yiz, hepimiz Hrant’›z” slogan›. Sosyal demokrasi maskesiyle kitleleri aldatan, hükümette oldu¤u her dönem katliamlar›n alt›na imza atan faflist Baykal ve partisi CHP, “Faflist Baykal, faflist CHP” slogan›yla binlerce kifli taraf›ndan cenaze töreninde lânetlenmifltir. Ve yine cenaze töreninde hayk›r›lan, iflçi ve emekçilerin milliyetçi-floven sald›r›lara karfl› mücadelesine, ayr›ms›z, birleflik bir renk veren “Faflizme karfl› omuz omu-

kileyece¤ini söyledi. Ankara’da biraraya gelen sa¤l›k emekçileri de Meclis önünde eylem yapt›lar. “SES’siz kalmayaca¤›z” yaz›l› dövizler açan emekçiler, ad›na konuflan SES Baflkan› Köksal Ayd›n sa¤l›k çal›flanlar›n›n bu torbaya s›¤mayaca¤›n› dile getirdi. Sa¤l›k emekçilerinin yasaya karfl› tepkilerinin bir adresi de ‹zmir’de Tepecik E¤itim ve Araflt›rma Hastanesi oldu. Ayn› kurumlar taraf›ndan düzenlenen eylemde konuflan ‹zmir Tabip Odas› Baflkan› Suat Kaptaner yasan›n IMF’nin direktifleri do¤rultusunda yap›ld›¤›n› söyledi. Adana’da da ATO, SES, Dev-Sa¤l›k-‹fl Numune Hastanesi önünde biraraya gelerek eylem yapt›. (H.Merkezi)

za” slogan› tüm kat›l›mc›lar taraf›ndan hayk›r›lm›flt›r. Hrant Dink’in infaz›yla öne ç›karaca¤›m›z gerçeklikler buralardan yükselecektir. Teti¤e kim basm›flsa bass›n bu cinayetin hedefi ülkemizin düflünen, yazan, çizen ayd›nlar, ülkedeki her türlü haks›zl›¤a, zulme karfl› mücadele yürüten devrimci ve komünistler, yok say›lan, katledilen Ermeniler, Kürtler, iflçiler, köylüler ve gençlerdir. ‹flçi ve emekçiler sald›r›y› bu minvalde alg›lad›¤› oranda birleflik bir mücadeleyi örebileceklerdir. Emperyalizm ve uflaklar› ezilenlere sald›r›rken onlar› karfl› karfl›ya getirerek, Türk-Kürt-Ermeni, Alevi-Sünni vd. ayr›mlar› yaparak onlar›n birleflik mücadelelerini engellemek istemektedirler. ‹flçi ve emekçileri, ezilen halklar› hedef tahtas›na koydu¤u kadar kurtaracak olan da onlar›n s›n›fsal kimlikleridir. ‹flte bundand›r ki devlet iflçi ve emekçileri yeni bir milliyetçi rüzgârla daha fazla da¤›tmak istemektedir. Geliflen bilinci engellemek için her zaman baflvurdu¤u klasik flovenist propaganday› statlardan sokaklara do¤ru yaymak amac›ndad›r. Hrant’›n cenazesinde yüz binlerin yürüyüflünün ve hedefi döven sloganlar›n telafl›yla ›rkç› propagandaya daha çok sar›lmaktad›r. Oynanan oyun olabildi¤ince aç›kt›r. Sistem ezilenlerin birlikteli¤ini sa¤layacak en sa¤lam ve nihai ba¤›n s›n›fsal çerçevede olaca¤›n› bildi¤inden, bilinçleri buland›rmak için ›rkç› hassasiyetlerle kitleleri bölmeye çal›flmaktad›r. Kendisine yönelece¤i-

TÜPRAfi’›n ‹zmit rafinerisinde geçti¤imiz günlerde yaflanan patlama Afrika kökenli 2 iflçinin yaflam›na mal oldu. Patlaman›n ard›ndan görüflünü ald›¤›m›z, Petrol-‹fl Sendikas›, TÜPRAfi Bafl Temsilcisi Salih Efe konuyla ilgili flunlar› aktard›: “TÜPRAfi’ta geçti¤imiz y›llara kadar benzin inceltmede kullan›lan bir madde vard›. Zehirli olan bu maddenin kullan›m› AB uyum yasalar› çerçevesinde yasakland›. Ancak daha önceleri bu maddelerin bulundu¤u tanklar›n temizlenerek, sökülmesi gerekiyordu. TÜPRAfi bu ifli ihaleye verdi ve ihaleyi ise INNOSPEC adl› ‹ngiliz flirketi kazand›. ‹ngiliz flirket tüm ifli, bünyesinde çal›flt›rd›¤› Afrikal› iflçilere yapt›r›yor, o gün de yine bu iflçiler çal›fl›yordu. Ancak sökülme ve temizleme ifllemi s›ras›nda al›nmas› gereken baz› önlemler var, yoksa bu ifllemler tehlikeli hale gelebiliyor. Anlafl›lan flirket bu önlemleri almam›fl. Çünkü tam söküm s›ras›nda büyük bir patlama oldu.” (Kartal)

ni bildi¤i Emek-Sermaye kavgas›n› önlemek için halklar aras›nda türedi kavgalar ç›kararak hedef sapt›rmaktad›r. Olay›n di¤er bir boyutu ise düzenin önce yoksullaflt›rd›¤›, iflsiz b›rakt›¤› (bu nedenle kurtuluflunu ancak devrimde aramas› gereken) bir dizi insan› kendilerine yönelecek tehlikelere karfl› kiral›k katil olarak kullanmalar›d›r. Baflka koflullarda bu insanlar›n devrimin potansiyeli olabilece¤i düflünülürse s›n›fsal yaklafl›m›n o oranda acil aç›l›mlar sunmas›, halklar› flovenist dalgalar›n içinde bo¤maya çal›flanlara karfl› örgütlenmesi gerekmektedir. Unutmayal›m ki milliyetçi-floven dalga; sendikas›zlaflt›r›lan, özellefltirmelerle iflten at›lan, sigortas›z günde 12-16 saat çal›flt›r›lan, kölelik koflullar›nda çal›flt›r›l›p hiçbir ifl güvenli¤i sa¤lanmayan ve ölümle, sakatl›kla burun buruna b›rak›lan iflçi ve emekçilerin mücadelesini bölerek parçalamay› hedeflemektedir. Arad›¤›m›z güç cenazedeki yüz binlerce emekçinin ayd›nl›k ufuklar›d›r. S›n›fsal eksende yürütece¤imiz her örgütlenme, ulaflaca¤›m›z her emekçi, sistemin ›rkç› sald›r›lar›na ve s›n›fsal olmayan bilgi bulan›kl›¤›na bir barikat olacakt›r. Dünya halklar›n› daha çok sömürme kayg›s›yla birleflen patronlar›n saltanat›n›, iflçi ve emekçilerin her renkten, her ulustan, her inançtan yükselen “Dünyan›n bütün iflçileri birleflin” fliar›yla yükseltecekleri mücadele y›kacakt›r.


6

9-22 Şubat 2007

67

Göz koymad›klar› tek fley mezarlar›m›z kald›! “üst birlikler” ad› alt›nda büyük flirketlere devredebilece¤ini de belirtti. Bu durumun köylü aç›s›ndan son derece sak›ncal› olaca¤›n› belirten Tafldö¤en, “Yasa maddesinde bu gerçe¤i gizlemek için ‘Bakanl›k gerek gördü¤ünde bu alandaki yetkilerini üst birliklere, üniversitelere devredebilir’ gibi ibarelere yer vermifltir” dedi. Dünyan›n hiçbir ülkesinde böyle bir yasan›n olmad›¤›n› da kaydeden Tafldö¤en, yaln›z ve yaln›z emperyalist iflgal alt›nda olan Irak’ta böyle bir yasan›n var oldu¤unu söyledi. Hükümetin bunu AB dayatmas› olarak lanse etti¤ini ve öyle meclisten geçirdi¤ini söyleyen Tafldö¤en; “Oysa AB’nin böyle bir fley istedi¤i yok. Bu yasay› bir dönem ABD Savunma Bakan› Rumsfeld’in bafl›nda bulundu¤u Munsaro adl› tohum tekeli ve onun gibi dünya ölçe¤indeki üç befl firma istedi¤i için geçirdiler” dedi.

ohumculuk Yasas›, Meclis’te tart›fl›l›rken, hükümet yetkilileri yaklaflan seçimlerle köylülükten oy kaybetmemek için her defas›nda farkl› bir söylem ile tepki gelmesini engellemeye çal›fl›yor. Sendika ve Odalar gibi demokratik kitle örgütleri ise düzenledikleri etkinliklerle yasan›n içeri¤ini anlatmaya ve teflhir etmeye devam ediyorlar.

T

Bir köylü için bir sonraki y›l›n ad›d›r tohum. Her y›l köylüler ürettikleri ürünün bir k›sm›n› tohumluk olarak ay›rarak bu sayede bir sonraki y›l da ekim yapar. GDO’lar›n ülkemize girmesiyle bu yöntem ölürken di¤er yönden pazar› tam anlam›yla ele geçirmek isteyen egemenler flimdi de Tohumculuk Yasas› ile köylüye sald›r›yor. Meclis’te köylülerin kaderini belirleyecek olan Tohumculuk Yasas› halen tart›fl›l›p yaklaflan seçimlere yat›r›m olsun diye de¤iflik söylemler kullan›l›rken, demokratik kurum ve kurulufllardan da konuya iliflkin peflpefle bilgilendirme-bilinçlendirme seminerleri ve toplant›lar› geliyor. 26 Ocak Cuma günü ‹stanbul’da TMMOB Ziraat Mühendisleri Odas› taraf›ndan “Tohum yaflamd›r, flirketlerin insaf›na terk edilemez”

Tüm gözler eski bir tart›flmada: GDO

bafll›kl› bir seminer düzenlendi. Caddebostan Kültür Merkezi’nde düzenlenen etkinlikte konuflma yapanlardan Fatih Tafldö¤en, yasan›n köylülerin ç›karlar›n› gözetmedi¤ini belirterek, bu yasan›n tohum piyasas›nda söz sahibi olan dünya ölçe¤indeki 4-5 flirketin ç›karlar›n› korumak için ç›kar›ld›¤›n› söyledi. Bu yasa ile beraber köylülerin tohum üretemeyece¤inin veya komflusu ile tohumunu paylaflamayaca¤›n›n alt›n› çizen Tafldö¤en, tohumluklara sertifikasyon ve tescil getirildi¤ine, sertifikas› olmayan ve tescillenmeyen ürünlerin sat›lamayaca¤›na dikkat çekti.

Bu iflin kayma¤› kime? Sertifikasyon ve tescil ifllemlerinin Tar›m Bakanl›¤› taraf›ndan yap›laca¤›n› aktaran Tafldö¤en, bakanl›¤›n bu ifli

Seminerdeki bir di¤er konuflmac› GDO’ya Hay›r Platformu ad›na kat›lan Levent Alev ise tüm bu tarz oyunlara ra¤men dünyadaki tohum üretiminin % 80’inin halen köylülerin elinde oldu¤unu kaydederek “Bu tekeller bu yüzde 84’lük paya göz dikmifl durumdad›r” dedi. Yasa ile beraber tar›m›n köylünün söz sahibi oldu¤u bir üretim yerine tekellerin cirit att›¤› bir üretim haline getirilmek istendi¤ini anlatan Alev, tar›m›n AB ve ABD’de oldu¤u gibi endistrüyel tekellerin egemenli¤ine al›nmak istendi¤ini söyledi. Forumdaki konuflmac›lardan ZMO ‹stanbul fiube Baflkan› Ahmet Atal›k, tar›mdaki liberalizasyon politikalar›n›n hem kendi ülkemizde hem de benzer ülkelerdeki sonuçlar›ndan örnekler verirken Çiftçi Sendikalar› Konfederasyonlaflma Platformu Sözcüsü Abdullah Aysu da köylülerin bu sald›r›lara karfl› örgütlenmesinin ve örgütlü mücadelenin getirece¤i kazan›mlar›n önemine de¤indi. (H. Merkezi)

Manisal› köylülerin zaferi! anisa’da bulunan Türkiye’nin organik tar›m havzas› Kemalpafla Ovas›’ndaki çimento tesisi, köylülerin verdi¤i mücadele sonucu iptal edildi.

M

Manisa’da bulunan Türkiye’nin organik tar›m havzas› Kemalpafla Ovas›’ndaki çimento tesisi, köylülerin verdi¤i mücadele sonucu iptal edildi. Üreticiler özellikle kiraz, fleftali, zeytin üretiminden geçimlerini sa¤lad›klar›n› belirterek Sancakl›-Bozköy s›n›rlar›nda kurulan çimento tesisinden ç›kacak tozlar›n havzalar›na zarar verece¤ini vurgulam›fllard›. Sancakl›Bozköy, Sancakl›-‹¤decik, Ba¤yurdu, Ören beldeleri ile Yi¤itler Kö-

yü’nden toplam 307 kiflinin Manisa ‹dare Mahkemesi’nde açt›klar› yürütmeyi durdurma davas›n›n ard›ndan ÇED Raporu’nun yürütmesi durdurulmufltu. Köylüler ürünlerini ve do¤al çevreyi koruma mücadelelerinden y›lmayarak söz konusu tesisin inflaat›na verilen ruhsat›n da iptali için dava açt›lar. Dava sonucunda ise tesise Sancakl› Bozköy Belediyesi taraf›ndan verilen inflaat ruhsat› da iptal edildi. (‹stanbul)

Tar›m arazileri koruma alt›na al›ns›n!

ürkiye san›ld›¤›n›n aksine toprak rezervleri konusunda en yoksul 19 ülkenin içinde yer almaktad›r. Bu yüzden öncelikle deniz k›y›lar›ndaki verimli alüvyal arazilerin tar›m d›fl› kullan›m› engellenmelidir.

T

Ülkemizde tar›m arazilerini koruyan yasalar olmad›¤› gibi verimli pek çok tar›m arazisinin üzerine fabrika, al›flverifl merkezleri kurulmaktad›r. Tar›m arazilerinin ya¤malanmas›na karfl› bir aç›klama yapan Ziraat Mühendisleri Odas› Adana fiube Baflkan› Ayhan Barut yetkilileri göreve ça¤›rd›. Gelecekte bizi açl›¤›n bekledi¤ini, bereketli topraklar›n k›sa vadeli ç›karlar u¤runa ac›mas›zca talan edildi¤ini söyleyen Barut; Real al›flverifl merkezi ve çevresi, Mavi Bulvar ile ana sulama kanal aras› DS‹’nin eskiden kanalet fabrikas› olarak kulland›¤› alan Çukurova Üniversitesi’nin tar›msal araflt›rma amaçl› kulland›¤› alan›n yap›laflmaya, betonlaflmaya aç›ld›¤›na dikkat çekti. Tar›m arazilerinin yok edilmesine karfl› Ziraat Mühendisleri Odas› Adana fiubesi Çukurova Bölgesi’nde tar›m arazilerinin amaç d›fl› kullan›lmas›na ve yap›laflmas›na son vermek amac›yla toplad›klar› bini aflk›n imzay› Meclise gönderdi. Türkiye san›ld›¤›n›n aksine toprak rezervleri konusunda en yoksul 19 ülkenin içinde yer almaktad›r. Bu yüzden öncelikle deniz k›y›lar›ndaki verimli alüvyal arazilerin tar›m d›fl› kullan›m› engellenmelidir. (H. Merkezi)


7

67

9-22 Şubat 2007

Tar›m› gelifltirmek ad›na eme¤i talan etmek

Tar›m ve Köy ‹flleri Bakanl›¤›, tar›msal bilginin zaman ve mekân s›n›r› olmaks›z›n köylü ve çiftçilere ulaflmas› için “Tar›msal Yay›m› Gelifltirme Projesi” (TarGel) bafllat›yor.

Tar›m ve Köy ‹flleri Bakanl›¤›, tar›msal bilginin zaman ve mekân s›n›r› olmaks›z›n köylü ve çiftçilere ulaflmas› için “Tar›msal Yay›m› Gelifltirme Projesi” (Tar-Gel) bafllat›yor. Daha öncesinden bölgelerde görevlendirilen ziraat mühendisleri ile yap›lan iflin flimdi ise çok daha genifl bir personelle yap›lmas› planlan›yor. Tar-Gel çerçevesinde 2500 ziraat mühendisi, veteriner ve su ürünleri

mühendisi sözleflmeli personel olarak al›nacak. Proje, 1 fiubat tarihinde de R. Tayyip Erdo¤an’›n da kat›ld›¤› bir törenle tan›t›ld›. Projenin içerisinde geçmiflteki iflleyifle göre hiçbir fley de¤iflmiyorken, al›nan personelin sözleflmeli olarak al›nmas› dikkat çekici. Kadrolu olarak ifle al›nan memur ve personel hem daha iyi bir maafl al›yor, hem de ifl güvencesi ve belli sosyal haklar› da ka-

zan›yor. Hükümet, daha ucuz iflgücü kullanmak için t›pk› e¤itimcilere yapt›¤› gibi ziraat personeline de esnek çal›flma modelini uyguluyor ve kadroya alm›yor. Tar›m Bakanl›¤›’ndan yap›lan aç›klamaya göre; Tar-Gel kapsam›nda istihdam edilecek personelin tar›m iflletme sahiplerinin bilgi, teknik ve yöntemler konusundaki ihtiyaçlar›n›n yerinde ve zaman›nda karfl›lanmas›

için proje gereklerine göre çal›flma bölgeleri var. Normal koflullarda iflleyen prosedür ise ziraat mühendisleri ve veterinerlerin belli bir ilçe kapsam›nda çal›flmas› ve bunlar›n aras›nda da köy köy paylafl›m›d›r. Ancak proje bunun yerine “bölge” paylafl›m›n› getiriyor. Ayr›ca istihdam edilecek personelin maafllar› onlar›n gösterece¤i performansa göre de¤iflecek. Çal›flma bölgelerinin ba¤l› oldu¤u ‹l/‹lçe Tar›m Müdürlükleri’nin denetimi alt›nda olan personelin maafl›n› çal›flma sürelerinde gösterdikleri performans ve yapt›klar› ifl belirleyecek. Bu da ister istemez personelin daha fazla ve daha verimsiz çal›flmas›n› getirecek. Ancak teknik personel, teknik geliflmelerin yerine oturdu¤u orta ve büyük çapl› çiftliklerde ise daha verimli çal›flabilir. Çünkü buralarda genel bir e¤itim verildi¤inden ötürü ifli daha k›sa sürecek ve daha zahmetsiz olacakt›r. Performans dayatmas›, personeli bu projeye gerçekten ihtiyac› olanlara de¤il, tam tersine ihtiyaç duymayanlara sevk edecek, onlar için çal›flt›racakt›r. (H. Merkezi)

Çukurova ve Konya’da kurakl›k tehlikesi Ay, ürünlerin tesiste AB standartlar›nda haz›rlanaca¤›n›, so¤uk hava deposu sayesinde de ürünün sat›fl›n›n bütün y›la da¤›laca¤›n›, k›fl›nsa k›fll›k sebzelerin ifllenerek tesisin küçük bir Dardanel’e dönüflece¤ini belirtti.

Kooperatiflerden üreticileri için tesis Birçok kooperatif, üyesi olan üretici köylülerin en temel ihtiyaçlar›n› karfl›lamazken baz›lar› da buna ters bir örnek teflkil ediyor, t›pk› Kepez ve Çevre Köyleri Tar›msal Kalk›nma Kooperatifi gibi. Kooperatif, Kepez Vadisi’nde üretilen kay›s›, fleftali, elma ve baz› sebzelerin depolanabilece¤i, ifllenerek paketlenip pazarda sat›fla haz›r hale getirilebilece¤i bir tesis için giriflimlerde bulundu. Bu giriflimlerin sonucu olarak da geçti¤imiz günlerde kooperatif baflkan› Bahad›r Ay bas›na aç›klama yapt›. Tesisin 2200 metrekarelik alana kuruldu¤unu belirten Ay, bunun 1100 metre karesinde so¤uk hava deposunun bulundu-

¤unu, 700 metrekarede de boylama ve paketleme ifllemleri için iflhaneler bulundu¤unu söyledi. Sezonlarda 30, daimi olarak 10 kiflinin sürekli çal›flaca¤› tesisin geçen y›l temelinin at›ld›¤›n› söyleyen Ay, maliyetinin 2,5 milyon YTL oldu¤unu, bunun % 20’sinin öz kaynaklardan, % 80’inin ise Tar›m Bakanl›¤›’ndan karfl›lanaca¤›n› belirterek tesisin önümüzdeki yaz sürecine kadar tamamlanaca¤›n› söyledi. Kepez Vadisi’nde meyve ve sebze ekiminin çok oldu¤unu, ancak ürünlerin iç piyasada pazarlanmas›nda ve ihracat›nda büyük s›k›nt›lar yafland›¤›n› kaydeden Ay, ürünlerin tesiste AB standart-

lar›nda haz›rlanaca¤›n›, so¤uk hava deposu sayesinde de ürünün sat›fl›n›n bütün y›la da¤›laca¤›n›, k›fl›nsa k›fll›k sebzelerin ifllenerek tesisin küçük bir Dardanel’e dönüflece¤ini belirtti. Çanakkale ZMO Baflkan› ‹lhan Ulus ise üreticilerin ürün yetifltirme tekniklerini ö¤rendi¤ini, bu konuda bir s›k›nt› olmazken ürünlerin pazarlanmas›nda s›k›nt› yafland›¤›n› belirterek tesisin kurulmas›yla beraber bu s›k›nt›n›n azalaca¤›n› söyledi. Ulus, ayr›ca Kepez Vadisinin tar›m aç›s›ndan zenginli¤ine de¤inerek “Üreticinin üretti¤i ürünlerin pazarlanmas›nda kooperatif ve birliklerin etkin olmas›yla yaflanan s›k›nt›lar afl›lacakt›r” dedi (H. Merkezi)

K›fl mevsiminde yeterli ya¤›fl›n olmamas› Çukurova ve Konya Ovalar› için tehlike sinyallerinin verilmesine neden oldu. Küresel ›s›nman›n bir sonucu olarak ya¤›fl miktar›n›n azalmas› ile su ihtiyac› yüksek olan Konya ve Çukurova’da köylüler endifleli. Türkiye Ziraat Odalar› Birli¤i Yönetim Kurulu üyesi ve Konya’n›n merkez Meram Ziraat Odas› Baflkan› Mustafa Hepokur; kurakl›¤›n ciddi boyutlara ulaflt›¤›n› söyledi. “Kurakl›k önümüzdeki y›llarda Çukurova için pamuk ve Konya Ovas› için pancar ve m›s›r üretimini olumsuz etkileyecek. Bunlar ya¤›flta yetiflen ve verim veren ürünlerdir. Çukurova pamuk için sorunu flimdiden yaflamaya bafllad›. Yeralt› ve yerüstü sular›n›n azald›¤› göz önüne al›nd›¤›nda Konya ve çevresinde pancar üretimi yak›nda tarihe kar›flacak. Suyu seven pancar için yak›nda su bulamayaca¤›z” fleklinde konuflan Hepokur; tüm uyar›lara ra¤men su konusunda bir çal›flma yap›lmad›¤›n› dile getirdi. Ülkemizde önemli oranda üretilmesine ra¤men ithal edilen bu¤daya iliflkin düflüncelerini aç›klayan Türkiye Ziraat Odalar› Birli¤i Genel Baflkan› fiemsi Bayraktar ise önümüzdeki y›llarda bu¤day üretiminde bir düflüfl olabilece¤ini ancak kurak geçen k›fla ra¤men bu¤day ithal edilmesinin gerekli olmad›¤›n› söyledi. (H. Merkezi)


8

9-22 Şubat 2007

67

Amaçları belli: Sömürü düzenine engel olanları hayatın dışında tutmak!

Mahkeme salonlarında yargısız infazlar başlıyor! Barolar ve devlet aras›nda sürekli bir sorun olan ve en son geçen y›l barolar›n konuyu tekrar gündeme getirmesi ile tart›fl›lan avukat ücretleri yeniden gündemde. Avukatl›k ücretlerinin külfet oldu¤unu her f›rsatta dillendiren Adalet Bakanl›¤›, zorunlu avukat uygulamas› kapsam›n› daralt›p avukatl›k ücretlerinin ödenmesini barolardan alarak bakanl›k bütçesine ba¤lamay› düflünüyor. Bu uygulama ile beraber avukat istemleri art›k gözalt›na al›nan veya tutuklananlar›n istemlerinden ç›karak polis, hâkim veya savc›lar›n istemine ba¤lanacak. Bu durum gözalt›nda iflkence uygulamalar›n› daha da artt›racak. TBB (Türkiye Barolar Birli¤i) ile devleti s›k s›k “karfl› karfl›ya” getiren “Ceza Muhakemeleri Kanunu Gere¤ince Müdafi ve Vekillerin Görevlendirilmeleri ile ödenecek ücretlerin ulusal ve esaslar›na iliflkin yönetmelik” tasla¤›na göre avukatl›k ücretlerinin ödenmesinin barolardan al›nmas› söz konusu. fiu anda yürürlü¤e girmesi beklenen yönetmeli¤e göre 300–400 trilyon liray› (300–400 milyon YTL) bulan avukatl›k ücretleri bundan sonra do¤rudan bakanl›k taraf›ndan ödenecek, avukat bakanl›¤a ba¤l› amirlikler ve amir pozisyonundaki savc› ve hâkimlerin talepleri ile atanacak.

Devlet avukatl›¤› gündemde CMK’n›n “Müdafi görevlendirilmesi” bafll›kl› 150. maddesi gere¤ince gözalt›na al›nan veya tutuklanan bir kifli hukuki yard›m olarak avukat talep edebiliyordu. Cezas› 7 y›l›n üstündeki durumlarda ise do¤rudan avukat atanmas› yap›l›yordu ve mahkeme bu durumu bildirmekle mükellefti. Bu s›n›r 5 y›la düflürülürken yeni tasar›da ise müdafi yani avukat iste¤i hâkimlerin, savc›lar›n ve polisin insaf›na b›rak›l›yor. ‹stanbul Barosu eski baflkan› Yücel Sayman, bas›na verdi¤i bir demeçte bu uygulaman›n kesinlikle yarg› ba¤›ms›zl›¤›na ayk›r› oldu¤unu belirterek bu yönetmelik sayesinde devlet avukatl›¤›na bir ad›m at›ld›¤›n›n alt›n› çizdi.

Uygulamada nas›l oluyor? Gözalt›na al›nd›¤›n›z› düflünün. Eskiden baroya “bana avukat atar m›s›n›z?” diyordunuz. fiimdi ise baro size avukat atasa bile gözalt›na al›nd›¤›n›z karakoldaki polisler “biz sizi ça¤›rmad›k” diyerek sizin avukatlarla olan iliflkinizi kesebilirler. Böylece gözalt›na al›nan kiflinin en temel hakk› olan burjuva demokrasisinin yapt›¤› anlaflmalarla bile meflrulaflm›fl ve yasallaflm›fl savunma hakk› bofla düflürülmüfl olacak. Di¤er yandan ise size bir mahkeme aç›l›r ve bunu kaybederseniz, ki bugün yarg›n›n ba¤›ms›zl›¤› ortadad›r, tüm yarg› masraflar› size kesilecek, buna devletten ödeme bekleyen avukat›n savunma ücreti de dair. Bu da kifliyi do¤al olarak avukat ücreti endiflesine düflürüyor ve kifli do¤al olarak avukat hakk›ndan vazgeçiyor. (H. Merkezi)

Bilindi¤i gibi F Tipleri bankalar› hortumlayanlar, ülkeyi emperyalist tekellere satanlar ve bunlara karfl› ç›kan devrimcileri, ilericileri ve ayd›nlar› katledenler için aç›lmad›. F tipleri karanl›k bir stratejinin bir bölümüydü. Strateji flöyleydi: Önce bir askeri darbe yap›lacakt›, beraberinde bir darbe anayasas›yla o güne kadar al›nm›fl tüm haklar budanacakt›. Bununla birlikte devrimci muhalefet ortadan kald›r›lacakt›. Bunun yöntemi sokak infazlar›ndan bafllayarak, en ince biçimiyle zindanlarda “çürütmek” olmal›yd›. Yoksa halk›n eme¤i ve al›nteri nas›l sömürülebilirdi? Sonuç ortada! Halk›m›z›n en berrak sesleri, tutsaklar bu hapishanelerde k›s›lmak, daha da ötesi bo¤ulmak istenmektedir. Yaflat›lan tecrit ve izolasyon sonucu bir dizi psikolojik ve bedensel sorunlar… Bu süreci yaflayanlardan biri de Savafl Kör. 19 Aral›k operasyonunda, ölüm oruçlar›nda, tahliye sald›r›s›nda, tahliyeden hemen sonra tekrar tutuklamalarda Savafl Kör de vard›. Bu sald›r›larda yaflanan her türlü psikolojik ve bedensel hastal›klar› Savafl Kör de yaflam›flt›r.

Savafl Kör direnerek, yaflama tutunmaya çal›fl›yor! Biliyoruz ki, F tipi hapishaneler aç›ld›¤›ndan bugüne kadar uzanan süreçte, hapishanelerde bir dizi sorunlar yaflanmaya

baflland› ve hala devam ediyor. Sürekli mektup, görüfl vb. cezalar keyfi bir flekilde uygulan›rken, iflin di¤er bir yan› ise hapishanelerde bulunan hasta tutsaklar›n sa¤l›k sorunlar› ile ilgili. Bülent Ertürk, Yaflar ‹nce, Mesut Deniz, Erol Zavar bunlardan baz›lar›. Ayn› zamanda Kas›m 2006’da “ceza”s› bitmifl olan ve d›flar› “sal›verilen” Savafl Kör, hala ciddi sa¤l›k sorunlar› ile bo¤uflmakta. Savafl, tahliye oldu¤u günden itibaren tedavisi yap›lmaktad›r. Bugüne kadar yaflad›klar› sonucu sa¤ gözü görme yetisini kaybetmifltir. Sol gözü ise sadece ›fl›¤› hissetmektedir. Hastanedeki tedavisi devam etmektedir. Haf›zas› tam olarak yerine gelmemekle beraber, k›smi olarak geçmifle dair yaflan›lanlar› an›msamaktad›r. Savafl’›n iyileflmesini h›zland›racak ö¤elerin bafl›nda yaln›z olmad›¤›n› bilmesi gelmektedir. Bu bilinçle hareket eden birçok ilden, birçok insan Savafl’la dayan›flmak için kart ve mektuplar göndermektedir. Ayn› zamanda F tipi hapishanelerdeki devrimci tutsaklardan Savafl’a dayan›flma kartlar› gelmektedir. ‹nternet’te Savafl Kör’ü sahiplenen, ona destek sunan birçok kurum ve kifli harekete geçmifl durumdad›r. ‹flte bu hareketlilik devam etti¤i oranda sürece kat›lm›fl ve Savafl flahs›nda tüm devrimci tutsaklar› sahiplenmifl oluruz. Çünkü biz biliyoruz ki tutsaklarla oluflturaca¤›m›z dayan›flma, mücadelemizin önemli bir parças›d›r. (‹stanbul)

“Görülmüfltür” 25 Ocak Perflembe günü saat 11:00’de ÇHD ve TBB anti-demokratik Avukatl›k Yasas›’n› protesto etmek için Bayrakl› Adliye önünde bir bas›n aç›klamas› düzenledi. ‹zmir fiube Sekreteri Av. Özgür Y›lmazer taraf›ndan yap›lan aç›klamada, “savunma mesle¤ini kamusal bir hizmet olmaktan ç›kar›p, avukatlar›n büyük ço¤unlu¤unu ser-

mayenin ücretli köleleri haline getirmek isteyenler, böyle bir tasla¤› haz›rlama pervas›zl›¤›n› gösterebildikleri için meslektafllar›ndan özür dilemeli, ayr›mc› ve cüretkar bu yasa tasla¤› tamam›yla geri çekilmelidir” dedi ve ard›ndan yasan›n tamamiyle geri çekilmesinin istenmesi ile aç›klama sona erdirildi. (‹zmir)

Alt›nbafl davas›nda karar 16 fiubat’ta Gözalt›nda iflkenceyle öldürülen Hacettepe Üniversitesi ö¤rencisi Birtan Alt›nbafl davas›nda katil polislerin 16 y›ld›r süren davay› zaman afl›m›na u¤ratmak için reddi hâkim talebinde bulunmas› 22 Aral›k 2006 tarihinde görülen duruflmada reddedilmiflti. Ankara 2. A¤›r Ceza Mahkemesi’nde görülen duruflmaya iflkenceci polislerden ‹brahim Dedeo¤lu, Hasan Cavit Orhan ve Sadi Çayl› ile avukatlar› kat›lm›flt›. Mahkemenin dava kovuflturmas›nda son aflamaya geldi¤i bir zamanda

iflkenceci polislerin avukat›n›n mahkemeyi uzatmak için reddi hâkim talebinde bulundu¤unu ifade eden Cumhuriyet Savc›s› Günay Serap Yüksel’in talebin kabul edilmemesi yönündeki beyan›n› dikkate alan mahkeme baflkan› Ziya Ünal talebi reddetmiflti. 26 Ocak’ta görülen duruflmada ise bir önceki duruflmada avukatlar›n talebinin bir üst mahkeme taraf›ndan da reddedildi¤i bildirildi. 16 y›ld›r yol al›namayan davada mahkeme baflkan› polislerden son savunmalar›n› istedi. Polislerin avukat› savunma için ek süre isteyince karar duruflmas› 16 fiubat’a ertelendi. (Ankara)


9

67

9-22 Şubat 2007

Tecride karfl› mücadele sürüyor! ‹STANBUL Hapishanelerde yaflanan tecrit sorununa iliflkin devrimci ve ilerici kurumlar taraf›ndan yap›lan Cumartesi eylemlerinin sonuncusu 27 Ocak Cumartesi günü yap›ld›. Adalet Bakanl›¤›’n›n yay›nlad›¤› genelge ve verdi¤i sözler sonucunda Ölüm Orucu direniflini sona erdiren Av. Behiç Aflc›, Gülcan Görüro¤lu ve Sevgi Saymaz’›n son durumlar›na iliflkin aç›klaman›n yap›ld›¤› eylem saat 16:00’da bafllad›. Eylemde “Direnifl kazand›, tecride karfl› mücadelemiz sürüyor” pankart› aç›l›rken, bas›n aç›klamas› Pir Sultan Derne¤i Genel Merkezi taraf›ndan okundu. Aç›klamada tecrite karfl› mücadelede 122 devrimcinin flehit düfltü¤ü, 600’den fazla insan›n sakat kald›¤› Ölüm Orucu direniflinin sona erdi¤i, bununla birlikte Cumartesi eylemlerinin de bitirildi¤i, ancak tecride karfl› mücadelenin devam edece¤i belirtildi.

tüm sorumlulu¤un demokratik kurum ve kamuoyunda oldu¤u ortadad›r. Tecriti kald›racak ‘ilk ad›m’ olarak gösterilen genelgenin ka¤›t üstünde oldu¤u ve yaflamda karfl›l›¤›n›n nas›l olaca¤› bilinmemektedir” denildi. Aç›klaman›n ard›ndan hapishanelerde uygulanan ayakkab› aramas›na dikkat çekmek için eylemciler 2 dakika ayakkab›lar›n› ç›kard›.

‹ZM‹R ‹C‹, hapishanelerde süren tecrit iflkencesi ve son süreçteki geliflmelerle ilgili 3 fiubat günü saat 13:00’te eski Sümerbank önünde bir bas›n aç›klamas› yapt›.

Sloganlarla biraraya gelen kitle ad›na aç›klamay› okuyan Mihriban Karakaya hapishanelerde yaflanan tecrite ve hak gasplar›na vurgu yaparak, Adalet Bakanl›¤› taraf›ndan yay›nlanan genelgeyle ilgili “Gelinen noktada art›k

HATAY ‹çinde Partizan’›n da bulundu¤u birçok DKÖ ve çeflitli kurumlar›n oluflturdu¤u Demokrasi Platformu, 17 Ocak’ta Ulus Meydan›’nda biraraya gelerek bir bas›n aç›klamas› yapt›. Bas›n aç›klamas›na kat›l›m son süreçteki aç›klamalara oranla oldukça olumluydu. Ard›ndan Hatay ‹HD’nin Adalet Bakanl›¤›’na kart atma eylemi için Merkez Postane’ye yüründü. Burada ‹HD bir bas›n aç›klamas› yapt›. Kitle kart atma eyleminin ard›ndan sloganlarla eyleme son verdi.

Devrimci tutsaklardan mektup var... Devrimci bas›n sak›ncal› Yazd›klar› mektuplarla Tekirda¤ 1 No’lu F Tipi Hapishanesi’nde 19–22 Aral›k 2006 tarihlerinde 3 ve 4 günlük açl›k grevi yapt›klar›n› duyuran tutsaklar, açl›k grevine kat›lan tüm devrimci tutsaklara soruflturma aç›ld›¤›n› da bildirdiler. Ayr›ca Mercan Vadisinde katledilen 17’ler ile ilgili, hapishanelerde bulunan devrimci tutsaklar olarak 27 Haziran 2005 tarihinde Cumhurbaflkanl›¤›’na ve Genelkurmay Baflkanl›¤›’na katliam› protesto eder içerikte gönderdikleri dilekçe nedeniyle haklar›nda 301. maddeden dava aç›ld›¤›n› da duyurdular. Tekirda¤’da devrimci bas›n› hapishanelere almama durumu da devam ediyor. Örne¤in At›l›m gazetesinin 131. say›s› ve 132. say›s› “e¤itim kurulu” karar› ile “sak›ncal›” bulunarak tutsaklara verilmedi. Yine Özgür Halk dergisinin 173. say›s› ve Yürüyüfl dergisinin 79.,80. ve 81. say›lar› ayn› gerekçeyle sahiplerine verilmedi.

fl›nda tutuklu ve hükümlü alma provas› tatbikat›’ yapt›klar› yönlü oldu. Bu tav›rlar›yla bir daha bizleri insan yerine koymad›klar›n› pratikleriyle gösterdiler. Cans›z konu mankeni muamelesine maruz kald›k” dedi.

Kad›n tutsaklara keyfi yapt›r›m A¤r› M Tipi Kapal› Hapishanesi’nde bulunan Fadime Özkan ile Sincan Kapal› Kad›n Hapishanesi’nde bulunan Zeliha Bulut da göndermifl olduklar› mektuplarda hapishanelerde yaflanmaya devam eden hak gasplar›na de¤indiler. Fadime Özkan gönderdi¤i mektubunda Tekirda¤ 1 No’lu F Tipi Hapishanesi’nde tutuklu bulunan ‹smail Y›lmaz’›n kendisine

göndermifl oldu¤u mektubun önce kendisine verildi¤ini, ard›ndan “mektup okuma komisyonu incelemeden verilmifl” denilerek geri al›nd›¤›n› ve hala kendisine verilmedi¤ini belirtti. Sincan Kapal› Hapishanesi’nde ise daha önce tutsaklar taraf›ndan yap›lan boncuk ve tak› ifllerinin hapishane idaresi taraf›ndan yasakland›¤›n› belirten Zeliha Bulut, gelen ve giden mektuplardaki kurutulmufl çiçek, boncuk ve süslemelerin kopart›ld›¤›n›, k›yafet s›n›rlamas›na maruz kald›klar›n›, her hücreye sadece befl kitap verildi¤ini ve TKP/ML dava tutsa¤› Deniz Tepeli’ye iki ay mektup yasa¤› verildi¤ini belirtti.

Erzurum’da zorla sevk provas› Erzurum H Tipi Hapishanesi’nde bulunan Haydar Sönmez 17 Aral›k-19 Aral›k tarihleri aras›nda 3 günlük açl›k grevi yapt›klar›n› belirterek bunun ard›ndan idarenin hemen 3 ay sosyal etkinliklerden men “cezas›” verdi¤ini mektupla iletti. Mektubunda “ayr›ca 15 Aral›k’ta d›fl güvenlikten jandarmalar hücremize bask›n yap›p (kalkanl›, joplu, maskeli, gaz silahl› vs…) bizleri zorla kelepçeleyip karga tulumba vaziyette hapishane d›fl›nda bekletilen ringe bindirip ‘gezdirerek’, ana yol ç›k›fl›na kadar götürüp geri getirdiler. Bütün ›srarlar›m›za ra¤men herhangi bir aç›klama yapmad›lar. Yap›lanlardan ö¤rendi¤imiz, d›fl güvenli¤in içerden ‘r›zas› d›-

Kaç›rma gibi gözalt› BEKSAV Yönetim Kurulu baflkan› Hac› Orman ve EKD üyesi Duriye Sezgin polis taraf›ndan kaç›r›ld›. Hac› Orman 31 Ocak günü Kad›köy’de beyaz bir arabadan inen sivil polisler taraf›ndan zorla gözalt›na al›n›rken ayn› gün Emekçi Kad›nlar Derne¤i üyesi Duriye Sezgin de fiirinevler’de

sokak ortas›nda kaç›r›larak gözalt›na al›nd›. Yaflanan bask› ve gözalt›lara karfl› sessiz kalmayan ilerici ve devrimci kurumlar polisin vahfletini protesto ettiler. 1 fiubat günü Agos gazetesinin önünde biraraya gelen Partizan, EHP, Odak, Halkevleri, ESP, Tekstil-Sen, EKD, Dayan›flma Gazetesi, SDP, HKM, Tohum Kültür Merkezi, HÖC, Kald›raç ve KESK ‹stanbul fiubeler Plâtformu vb. kurumlar “Ayd›nlara yönelik sald›r›lara son-TMY, 301 iptal edilsin” pankart› açarken BEKSAV ile Sanat ve Hayat Dergisi de “Hac› Orman” serbest b›rak›ls›n” yaz›l› bir pankart açt›lar. Kitle ad›na bir aç›klama yapan ‹stanbul ESP temsilcisi Ersin Sedefo¤lu; devletin ayd›nlara yönelik politikalar›n›n Musa Anter, Sabahattin Ali ve son olarak Hrant Dink’in katledilmesinden bilindi¤ini ancak buna yan›t olarak 200 bin kiflinin soka¤a indi¤ini söyleyerek, devletin kitle hareketini engellemek amac›yla milliyetçili¤i gelifltirmeye çal›flt›¤›n› ifade etti. Savc›l›¤a ç›kart›lan Orman serbest b›rak›l›rken, Duriye Sezgin ise tutukland›. Gözalt›na al›nanlarla ilgili bir eylemde Malatya’da yap›ld›. ESP’nin düzenledi¤i eylemde Orman ve Sezgin’in nas›l gözalt›na al›nd›¤› anlat›ld›. Eyleme Partizan okurlar› da destek verdi. (H. Merkezi)


10

9-22 Şubat 2007

67

Başıbüyük Mahallesi’nde “Rantsal Dönüşüm”e halk barikatı! Bilindi¤i gibi uzunca bir süredir ‹stanbul’un birçok bölgesinde, ad›na “Kentsel Dönüflüm” denen, ama esas›nda emekçi semtlerin baz› sermaye gruplar›na peflkefl çekilmesi için haz›rlanan ve özü “rantsal dönüflüm” olan plan ile birlikte, binlerce emekçinin evleri y›k›lmak ve buralardaki halk ma¤dur edilmek isteniyor. Bu plan›n bir parças› olarak bir süre önce Maltepe Belediyesi taraf›ndan Bafl›büyük Mahallesi’nde y›k›mlar için haz›rl›klara baflland›. Ancak birçok yerde oldu¤u gibi, burada da hiç hesaba katmad›klar› halk direnifli ile karfl›laflt›lar. Bafl›büyük Mahallesi’ne zemin etüdü yapmak için gelen TOK‹ ve Belediye ekiplerinin çal›flanlar›na engel olan halk, ayn› zamanda kolluk kuvvetleri ile de çat›flarak, emeklerine ve geleceklerine sahip ç›kacaklar›n›n mesaj›n› verdiler. Bu olay›n bas›na yans›mas› ile birlikte, mahallede yaflananlarla ilgili halktan bilgi almak için Bafl›büyük Mahallesi’ne gittik. Gitti¤imizde mahallede ilk dikkatimizi çeken fley, sivil ve resmi giyimli polis ve özel timlerin varl›¤› ve muhtarl›k binas›n›n zarar görmüfl yap›s› oluyor. Mahallede 3 dernek var, ancak en son kurulan dernek olabildi¤ince aktif. Görüflmek istedi¤imiz dernek yöneticile-

ri konuflmak istemiyorlar. Biz de orada bulunan mahalle halk› ile sohbete bafll›yoruz; onlar›n görüfllerini ö¤renmeye çal›fl›yoruz. Herfley, ‹stanbul Büyükflehir Belediyesi ile Maltepe Belediyesi’nin mahalle ile ilgili alm›fl olduklar› ve “Bafl›büyük Mahallesi’ndeki müzminleflmifl gecekondu görüntüleri, Büyükflehir Belediyesi ve TOK‹ iflbirli¤i ile tarih oluyor!” bafll›¤›yla yay›nlad›klar› karar ile bafll›yor.

Mahalle halk›, oynanacak oyunlara böl-parçalayönet siyasetiyle parçalanmalara karfl› uyan›k olarak, sürekli birlikte hareket edilmesi gerekti¤ini vurguluyor. Bu karardan sonra mahalleli sorunlar›na sahip ç›karak, otobüslerle Ankara’ya gidiyor. Bu arada Maltepe Belediyesi ve TOK‹ de, mühendislerinin yan›na yüzlerce polis vererek, zemin etüdü çal›flmalar›na bafllamalar› için Bafl›büyük’e gönderir. Mahalleye gelen ekipler flantiye kurmak isteyince, mahalle halk› direnifle geçer. fiantiyenin kurulmas›n› engellemek isteyen mahalle halk› ile kolluk kuvvetleri aras›nda çat›flma ç›kar, sabah

Dikmen Vadisi’nde y›k›m devam ediyor, direnifl de! “Kentsel Dönüflüm Projesi” nedeniyle Dikmen’de bulunan gecekondular›n y›k›m› s›ras›nda semt sakinler ile Ankara Büyükflehir Belediyesi’ne ba¤l› y›k›m ekipleri aras›nda çat›flma yafland›. Gecekondular›n bulundu¤u sokak aralar›nda çat›flmalar yaflan›rken, bölgeye çok say›da Çevik Kuvvet ekibi sevk edildi. Ancak tüm bu y›¤›na¤a ra¤men sokak aralar›na barikat kuran halk, ekipleriyle çat›flmaya bafllad›. Çevik Kuvvet ekiplerinin evlerinin y›k›lmas›n› istemeyen vatandafla gaz bombalar›n›n yan›nda tafl atarak müdahale etmesi dik-

kat çekti. Kurduklar› barikatlar önünde atefl yakarak “Dikmen Gökçek’e mezar olacak”, “Gökçek’in itleri y›ld›ramaz bizleri” fleklinde sloganlar atan halk, özellikle Belediye Baflkan› Melih Gökçek’i protesto etti. Sald›r› s›ras›nda çok say›da kifli gözalt›na al›n›rken, polis ve bas›n mensuplar›ndan da yaralananlar oldu. Bas›n mensuplar›n›n görüntü almas›n› engellemeye çal›flan polisin sald›r›s› sonucu bas›n mensuplar›ndan da yaralananlar oldu. Ayr›ca çat›flmalar s›ras›nda 14 kifli gözalt›na al›nd›. (H. Merkezi)

saatlerinde bafllayan ve ö¤le saatlerinde biten çat›flmada, faflist kolluk kuvvetleri halka gaz bombalar›, tazyikli su ve coplarla sald›rarak, iki kifliyi yaralar ve dört kifliyi gözalt›na al›r. (Bunlar daha sonra halk›n ›srarla sahiplenmesi ile b›rak›l›r.) Yine mahalle halk›, Belediye ile iflbirli¤i yapmakla suçlad›klar› muhtar›n evini ve muhtarl›k binas›n› tafllayarak, tepkilerini dile getirir. O günden bugüne de mahalle halk› diken üstünde. Mahallenin neden bu kadar önemli oldu¤unu sordu¤umuzda, zeminin kayal›k olmas› itibariyle, depreme karfl› dayan›kl› oldu¤unu ö¤reniyoruz. Ayr›ca mahalle çevresinde bulunan ormanl›k alan nedeniyle de, havas› olabildi¤ince temiz ve yine Yeditepe ve Marmara Üniversiteleri ile Süreyyapafla ve kurulma aflamas›ndaki Marmara Üniversitesi Araflt›rma Hastanelerinin bulundu¤u alan›n tam ortas›nda yer ald›¤›n› ö¤reniyoruz. Bu özellikler do¤all›¤›nda birilerinin ifltah›n› kabart›yor. Bafl›büyük Mahallesi’nde halk, baflta Maltepe Belediyesi olmak üzere, hükümete tepkili. Ayr›ca faflist kolluk kuvvetlerine karfl› da büyük bir tepki var. Özellikle de, oylar› ile yetki sahibi olanlar›n kendi sorunlar›na duyars›zl›¤›n› ve sorunlar›n› görmezden gelmelerini, kendilerini yok saymalar›n›, aldatmalar›n› sindiremiyorlar. Ve yine, evlerinin, emeklerinin birilerine peflkefl çekilmesine karfl› ç›kt›klar›, haklar›n› savunduklar› için kolluk kuvvetlerinin kendilerine sald›rmas›na ve bas›n›n olay› çarp›tmas›na oldukça tepkililer. Son olarak, mahalle halk›, oynanacak oyunlara böl-parçala-yönet siyasetiyle parçalanmalara karfl› uyan›k olarak, sürekli birlikte hareket edilmesi gerekti¤ini vurguluyor. (Kartal)

Deniz ve Tanış’tan haber yok! 2001 y›l›nda Silopi’de kaybedilen HADEP ‹lçe Baflkan› Serdar Tan›fl ve ‹lçe Yöneticisi Ebubekir Deniz’in ak›beti aradan geçen 6 y›la ra¤men hala ayd›nlat›lamad›. 25 Ocak 2001 tarihinde Silopi ‹lçe Jandarma Komutanl›¤›’na ça¤r›ld›ktan sonra kendilerinden bir daha hiçbir haber al›namayan Tan›fl ve Deniz için DTP Genel Merkezi kaybedilmelerinin 6. y›ldönümünde aç›klama yapt›. Aradan geçen 6 y›la ra¤men konunun ayd›nlat›lmas›na dönük somut bir geliflmenin yaflanmad›¤›na dikkat çekilen yaz›l› aç›klamada, demokratikleflme ve insan haklar› iddias›yla bafla gelen AKP hükümetinin önceki hükümetlerden farkl› bir tutum sergilemedi¤i ifade edildi. Aç›klaman›n devam›nda ise: “Türkiye iddia edildi¤i gibi bir demokratik hukuk devleti ise, olay karanl›kta kalmamal›, kay›plardan sorumlu tutulan dönemin fi›rnak Jandarma Alay Komutan› Levent Ersöz ve Silopi ‹lçe Jandarma Komutan› Süleyman Can ile hakk›nda iddialar bulunan di¤er resmi görevlileri de kapsayacak flekilde yeni bir soruflturma bafllat›lmal›d›r” denildi. (Ankara)

Y›k›mlara izin vermeyece¤iz! Dikmen ve Maltepe’de emekçi halk›n bar›nma hakk›n› engelleyen ve evlerini y›kan devlete Sar›yer halk›, yapt›¤› eylemle yan›t verdi. 3 fiubat 2007 tarihinde Da¤evleri’ndeki 2 Temmuz Park›’nda toplanan kitle y›k›mlara geçit vermeyece¤ini bir kez daha hayk›rd›. Sar›yer halk›n›n yapt›¤› eyleme kat›lan Partizan, Odak, Kald›raç, Al›nteri ve Halkevleri eylemden önce y›k›mlarla ilgili bir bildiri da¤›tarak halk› eyleme ça¤›rd›. Saat 20:00’de toplanan kitle sokak aralar›nda slogan atarak, konuflma yaparak

yürüyüfl yapt›. Tekrar Park’a gelen kitle burada atefl yakarak s›k s›k “Y›k›mlara izin vermeyece¤iz”, “Bar›nma hakk›m›z engellenemez”, “Direne direne kazanaca¤›z” vb. sloganlar›na att›. Eylemde bas›n metnini okuyan bir kifli; “hiçbir güç halk›n dayan›flmac› ve örgütlü gücüyle bafl edemez. Bu yüzden birleflelim ve mücadele edelim, y›k›mlara izin vermeyelim” dedi. Bas›n metninden sonra türküler eflli¤inde halay çeken kitle sloganlar ve alk›fllarla eylemlerini bitirdi. (Sar›yer ‹K okurlar›)


11

67

9-22 Şubat 2007

Hrant Dink’in katledilmesi lanetlenmeye devam ediyor sald›ranlar yine gündemi belirlemeye bafllad›. Susurluk ile gün ›fl›¤›na ç›kamayan çeteler ve çete iliflkileri biçim de¤ifltirerek sürüyor” denildi. Aç›klaman›n sonunda hiçbir mücadelenin bu flekilde sindirilemeyece¤i söylenerek sald›r›ya u¤rayan kurumlar›n tüm güçleri ile faaliyetlerine devam edece¤i söylendi.

Hrant Dink’in katledilmesi tüm ülke genelinde yap›lan çeflitli eylem ve etkinliklerle protesto ediliyor. Hatay’da da çeflitli eylemliliklerle katliam lanetlendi. ‹lk eylem 20 Ocak günü saat 13.00’de Ulus Meydan›’nda içerisinde Partizan’›n da bulundu¤u Hatay Demokrasi Platformu ve çeflitli odalar ve kurumlar›n destekledi¤i bir bas›n aç›klamas› idi. “Hrant Dink katledildi. ‹yi çocuklar iflbafl›nda” pankart›n›n aç›ld›¤› eylemde kitle bas›n metninin okunmas›n›n ard›ndan eyleme son verdi. 21 Ocak Pazar günü yine Hatay Demokrasi Platformu bir heyet oluflturarak Türkiye’deki tek Ermeni köyü olan Samanda¤ ilçesindeki Vak›fl› Köyünü ziyaret etti. Köy halk› katliam› lanetlemek ve Dink’e sahip ç›kmak için köyde 15 günlük yas ilan ettiklerini belirttiler. 22 Ocak Pazartesi günü ise Samanda¤ ilçesinde 20’ye yak›n kurum biraraya gelerek bir yürüyüfl ve bas›n aç›klamas› düzenledi. Yürüyüfle Vak›fl› Köyü halk›n›n kat›l›m› yo¤undu. fiehir merkezinde gerçekleflen yürüyüfle Samanda¤ halk› ve esnaf› alk›fllarla destek verdi. Eyleme 400’e yak›n kifli kat›ld›. ‹lçe merkezinde Ermeni bir gencin bas›n aç›klamas›n› okumas› ile eylem sona erdi. 23 Ocak günü ise akflam saat 17.30’da Demokrasi Platformu bileflenleri ve birçok

FRANKFURT Hemen sald›r›n›n ard›ndan biraraya gelen demokratik, devrimci, ilerici Türkiyeli, Yunan ve Ermeni kurumlar› 20 Ocak’ta Hauptwache’de eylem yapt›. ‹lk eyleme 400 kifli kat›ld›. Frankfurt Üniversitesi’nde toplanan kurum temsilcileri önce Türk Baflkonsoloslu¤u’na yürüdü ve buraya siyah çelenk b›rakt›. Akflam saatlerinde Haputwache’de yap›lan eylemde Almanca ve Türkçe sunum yap›ld›. Yunanistan ve Ermenistan gruplar› da kendi dillerinde türküler söyleyerek Hrant’› and›lar. Bir Ermeni rahip de Ermeni halk›n›n kurtulufl mücadelesinin yeni olmad›¤›n› y›llara dayand›¤›n› belirtti. Anmaya yaklafl›k 700 kifli kat›ld›. kurum ve DKÖ’nün destek verdi¤i meflaleli yürüyüfl gerçeklefltirildi. Yürüyüfle Hatay E¤itim-Sen önünden sloganlarla baflland› ve Ulus Meydan›’na yürünerek, oradan Asi Nehri’ne karanfiller at›ld› ve Antakya Büyük Park› önünde bas›n aç›klamas› yap›ld›. (Hatay Partizan) SAMSUN Samsun’da 26 Ocak gecesi saat 2.00 sular›nda Samsun 78’liler Giriflimi, Ça¤dafl Yaflam› Destekleme Derne¤i ve Cumhuriyet Kad›nlar› Derne¤i’nin bulundu¤u bina bombaland›. Yap›lan sald›r›dan iki gün sonra biraraya gelen demokratik kitle örgütleri sald›r›y› lanetledi. Saat 13.00’te Konak Sinemas› önünde toplanan kitle burada yapt›¤› aç›klamada “‹nsan haklar› ve demokrasi mücadelesinde ezenlerden yana tav›r alan, bilimin insanlar›na yazarlara ve gazetecilere

‹STANBUL Agos Gazetesi Genel Yay›n Yönetmeni Hrant Dink’in katledilmesini protesto eden Develi köylüleri, gazetenin önünü süpürdü. 31 Ocak günü gazete binas›n›n önüne gelen köylüler, Dink’in foto¤raflar›n›n oldu¤u yere karanfil b›rakarak Dink’in katledilmesini k›nad›lar. “Korkma korktukça s›ra sana gelecek” slogan›n› atan köylüler, milliyetçili¤e ve ›rkç›l›¤a karfl› olduklar›n› söyleyerek süpürgeleri ile binan›n önünü süpürdü. A¤›zlar›n› siyah bantla kapatan köylülerden ikisi damat ve gelin k›l›¤›na girerek “Sâri gelin” türküsünü söyledi. Hat›rlanaca¤› üzere Develi köylüleri daha önce de Taksim’de AKP hükümetinin icraatlar›n› protesto ederek Taksim meydan›n› süpürmüfl ve “Sizi de süpürece¤iz” demifllerdi.

"Yine yapar›z; anti-emperyalistiz!" Lübnan’a asker göndermek için karar almak üzere 5 Eylül 2006 tarihinde Mecliste yap›lan toplant›ya yönelik tepkileri engelleyemeyen egemenler, bu tarihte Ankara’da protesto için toplanan kitleye sald›rm›fl, gözalt›na al›nan 60 kifliden 18’ini tutuklayarak Sincan F Tipi Hapishanesi’ne koymufltu. 5 ayd›r haklar›nda hiçbir mahkeme dosyas› oluflturulmadan keyfi olarak F tipinde tutulan anti-emperyalistler için eylemler devam ediyor. 27 Ocak Cumartesi günü Galatasaray Postanesi önünde biraraya gelen kitle burada “Anti-emperyalistler yarg›lanamaz” yaz›l› pankart› açarak ve ayn› slogan› atarak

eylemi bafllatt›. Bas›n metninden önce k›sa bir konuflma yap›larak, 5 Eylül’deki protestolarda tutuklanan 18 anti-emperyalistin yarg›land›¤› somut bir dosyan›n halen ha-

z›rlanmad›¤›, ancak arkadafllar› için verilen dava tarihinde tüm anti-emperyalistlerin destek için Ankara’da olaca¤› söylendi. Ard›ndan bas›n metnini okuyan Alev Çelik; emperyalistlerin direktifi ile 5 Eylül günü TBMM’de Lübnan’a asker gönderilmesi için tezkere ç›kart›ld›¤›n› hat›rlatarak bunu protesto etmek için anti-emperyalistlerin Ankara sokaklar›nda oldu¤unu söyledi. Aç›klaman›n ard›ndan uzun süre sloganlarla taleplerini belirten kitle, ard›ndan Galatasaray Postanesi’nden Adalet Bakanl›¤›’na tutuklularla ilgili taleplerinin bulundu¤u bir mektup gönderdi. (‹stanbul)

Çat›flma de¤il, ‹NFAZ! 25 Haziran 2006 tarihinde Mardin’in Derik ilçesinde ç›kan bir çat›flmada öldü¤ü iddia edilen Seyda kod adl› Mehmet fierif Unat’›n itirafç› bir köy korucusu olan Ömer Karatafl taraf›ndan katledildi¤i ortaya ç›kt›. Mardin’in Derik ile Maz›da¤› ilçeleri aras›ndaki karayolunun üzerinde bulunan çöplük civar›nda jandarman›n düzenledi¤i operasyon s›ras›nda ç›kan çat›flmada Unat’›n öldü¤ü yönündeki Derik ‹lçe Emniyet Müdürlü¤ü’nün aç›klamalar›n›n sahte oldu¤u Germik Köyü’nde geçici köy koruculu¤u yapan Ömer Karatafl’›n Ocak 2007’de Derik Cumhuriyet Savc›l›¤›’na verdi¤i ifadeyle ortaya ç›kt›. Katliamlar›ndan ve cinayetlerinden duydu¤u gururunu herkesle paylaflmak için gerillalar›n kulaklar›n› ve kafalar›n› keserken, bedenini süngülerle parçalarken çekilen foto¤raflar›n bir benzerini baflar›s›n› ispatlamak için çeken Karatafl’›n sundu¤u foto¤raflar da Unat’›n çat›flma esnas›nda de¤il savunmas›z bir flekilde infaz edildi¤ini gösteriyor. Unat’›n katledilmesinin ard›ndan ailesinin yapt›¤› suç duyurular› sonras› gözalt›na al›narak ifade veren Karatafl hakk›nda “adam öldürmek” suçundan dava aç›ld› ancak, gerillan›n kendisini öldürmek istedi¤i için silah›n› ateflledi¤ini söyleyen itirafç› iflbirlikçi korucu, meflru savunma gerekçesiyle tutuksuz yarg›lanmak üzere serbest b›rak›ld›. Akflam saatlerinde komutanl›k bahçesinde bir gerginlik yafland›¤› ve kurflun seslerinin geldi¤ini söyleyen mahalle sakinleri cam ve balkonlara ç›kanlar›n jandarmalar taraf›ndan zorla içeri sokularak ›fl›klar›n kapatt›r›ld›¤›n› belirtiyorlar olayla ilgili. Üstelik Karatafl’›n ifadesinde yer alan ve Unat’›n öldü¤ü söylenilen noktan›n yerleflim birimlerine yak›n olmas›na ra¤men o civarda hiçbir kurflun sesinin duyulmamas›, Unat’›n Jandarma Komutanl›¤›’n›n bahçesinde ve beyaz bir otomobil içerisinde katledildi¤ini çok net gösteriyor. Aç›lan davan›n ilk duruflmas›nda meflru savunma hakk›n› kulland›¤› gerekçesiyle serbest b›rak›lan Karatafl’›n bir ‘terörist’i öldürmekten dolay› ceza almayaca¤›, yarg›lanmayaca¤› çok aç›k. Unat’›n Derik ‹lçe Jandarma Komutanl›¤› bahçesinde katledildi¤i kadar aç›k. (H. Merkezi)


12

9-22 Şubat 2007

67

Kitlelerden kopmayal›m, ortak taleplerde birleflelim! ugün aç›k ki, egemenlerin devrimci ve demokrat kurum, kurulufl ve insanlara karfl› yöneltti¤i sald›r› onlar› fiziken yok etmek için de¤ildir. Geçmiflte katledilsek de ço¤alarak geldi¤imiz ispatlanm›flt›r. Ama kitlelerden kopart›lmak bizim için köklerimizden kopart›lmak gibi görülmeli ve gerekli özen gösterilmelidir.

B

Çok uzun bir zamand›r gazetemizin çeflitli bölümlerinde yer alan ve komünist ve devrimcilerin kitlelerle bütünleflmesi gerekti¤ine, slogan kültürümüze ve kitle çizgimize dair yaz›lar okudum. Son süreçte devrimci hareketin zay›f düfltü¤ü ve bunun sebebinin en az % 51’inin bizde oldu¤unu samimi bir flekilde ortaya koydu¤umuzda, kitlelerle gelifltiremedi¤imiz ba¤lar›n gerçekte ne denli önemli oldu¤unun tekrar ve tekrar fark›na var›yorum. Ancak benim burada tüm bu konulara iliflkin paylaflmak istedi¤im baflka bir gözlemim var. Bu sebeple de bu mektup arac›l›¤› ile tüm okurlar›m›za da hitap etme flans›n› buluyorum. 19 Ocak günü TCK’n›n 301. maddesine karfl› duruflu ve Ermeni kimli¤i ile dikkatleri üstüne çekmifl bir gazeteci olan Hrant Dink katledildi. Hrant Dink, hem Türkiye’de katledilmifl, ezilmifl bir az›nl›k ulusun ferdi olarak, hem de geçmifl tarihinde bir devrimci, o güne kadar olan durufluyla ise demokrasi mücadelesi veren bir insan olarak aç›k ki kitlelerin gözünde de yerini buldu. Cinayet ve faflizmin her dem sallad›¤› flovenizm sopas›na karfl› on binlerin koydu¤u tepki ve bu s›rada çok daha ileri taleplere sahip olan bizlerin ülkemizde sürekli olan faflizm koflullar›na karfl› demokrasi mücadelesini de örgütlenmek için bir zemin say›l›rd›. Alanlarda da görüldü¤ü gibi 22 Ocak Pazartesi günü cenazeye kat›lan birçok insan, en fazla ekonomik talepli olarak bir sendikada örgütlü olan insanlard›. Ancak bu s›rada bizim ortaya koydu¤umuz, buradaki kitlelere seslenme ve ortak bir noktada buluflmak için yapt›¤›m›z pratik özellikle dikkatimi çekti. Cenazenin bafl›ndan sonuna kadar yan›nda duran bir arkadafl›m bana flunlar› söyledi; “…Faflizm ile ilgili bir slogan at›ld›¤›nda herkes kat›l›yordu, 301. madde ile ilgili at›lan sloganlarda da öyle. Cenaze ilk toplan›rken ise flöyle bir olay oldu; kitlenin ortas›nda 8-10 kadar devrimci dost toplanm›fl slogan at›yorlard›, ilk baflta büyük bir ço¤unluk kat›ld›. Ancak sloganlar beklenmedik flekilde ‘radikalleflince’ bir süre sonra flunu gördüm, bir kad›n kocas›n› ‘onlar devrimci’ diyerek kolundan çekiyordu.” Asl›nda bu bizim için önemli bir gözlem. Bizim anlay›fl›m›z kitlelerden kitleleredir. NATO sürecinde alanlara ç›kt›¤›m›zda anti-emperyalist sloganla-

ra önem verdik, 6 Kas›m’da YÖK ve e¤itimdeki hak taleplerine ait sloganlara. Ancak ›srarla benzer davran›fllar›n olmas› ise insan›n akl›na bir kuflku düflürülüyor. Çünkü en “radikal” slogan›n, bu kadar yersiz ve yo¤un kullan›lmas› bizi kitlelerle buluflturmuyor. Ülkemizde yozlaflt›rma ve apolitiklefltirme sald›r›lar› oldu¤u düflünülürse kitlelere, kitlelerin en ilerici sloganlar› ile gitmek do¤al ve olmas› gerekendir.

Örne¤in, Hrant Dink’in cenazesinde “Faflizme karfl› omuz omuza” veya “Kahrolsun faflizm”, “301 kald›r›ls›n”, “Hepimiz Ermeniyiz” gibi sloganlarla ç›k›lmas› olumludur. Çünkü oraya gelen kitleler sadece ölen bir insana son görev olarak de¤il, ayn› zamanda bir tepkiyi ortaya koymak üzere gelmifltir, t›pk› bizim gibi. Ve onlarla ortak taleplerde birleflmek mümkündür. Ancak bizde tersi olarak kendi gün-

demlerimizi kitlelere tafl›mak ad›na di¤er konulardaki sloganlar alana hâkim hale geldi. Mao flöyle diyordu; “Kitlelerin ö¤retmeni olmadan önce ö¤rencisi olmal›”… “Kitlelerden kitlelere bilgi teorisi uyguland›ktan sonra kendi gündemimizi onlar›n gündemine sokmal›y›z.” Bana göre bu sözlerde kuru ajitasyonun ad› geçmemekte. Ancak bizler de kendi içimizde “kitleye gitmek” ad›na “kitlelerden kopuflu” sa¤layan arkadafllar›m›z› bu al›flkanl›klar›ndan kurtulana kadar, bu konuda kavramad›klar›n› kavratana kadar ›srarla elefltirmeli, sadece elefltirmekle kalmay›p yol göstermeliyiz. Bugün aç›k ki, egemenlerin devrimci ve demokrat kurum, kurulufl ve insanlara karfl› yöneltti¤i sald›r› onlar› fiziken yok etmek için de¤ildir. Geçmiflte katledilsek de ço¤alarak geldi¤imiz ispatlanm›flt›r. Ama kitlelerden kopart›lmak bizim için köklerimizden kopart›lmak gibi görülmeli ve gerekli özen gösterilmelidir. Bu konuda gazetemizde ç›kan yaz›lar› bile tekrar oturup okusak ve canl› tart›flmalarda bulunsak kazanaca¤›m›z bir dünya var. (‹stanbul’dan bir ‹K okuru)

S›n›f sendikac›l›¤› kazanacak! Emperyalizmin s›n›r tan›mayan sömürü ve zulüm dalgas› gün geçtikçe dünyan›n tüm noktalar›na, özellikle de kilit noktalar›na vurmaya, aral›ks›z ve h›z›n›n dozunu art›rarak devam ediyor. Tüm bu sald›r› dalgas›n›n biz emekçiler cephesinde de yo¤unluklu vurufllar› devam ediyor. 50 bin iflçinin çal›flt›¤› Tuzla Tersaneleri Havzas›’nda ise sömürü, a¤›r kölelik koflullar› dayat›larak yeni bir boyuta ulaflt›r›l›yor. Ancak biz devrimci, demokrat ve yurtsever iflçiler olarak tüm bu sald›r›lar›n bilincinde olmakla kalmay›p, sendikam›zla birlikte karfl› duruflu örgütlemeyi, alternatif çözümleri üretmeyi sürdürüyoruz. Nihayetinde gücümüzün üzerinde olan Tersane patronlar›, polis ve mafya üçgenine, varl›¤›m›z› bir flamar gibi vurmaya haz›rlan›yoruz. Yo¤un hak gasplar›n›n, sa¤l›ks›z ifl koflullar›n›n var oldu¤u, ölümün hemen yan› bafl›m›zda “fink” att›¤› ve en nihayetinde sendikal mücadelemize en azg›n sald›r›lar›n yafland›¤› bu havzada, devrimci bir

anlay›fla sahip Limter-‹fl’le 11. Kongre’mizi yap›yoruz. Biliyoruz ki, gerek patron-a¤a devletinin, gerekse revizyonist sar› sendikac›l›¤› dayatan sol maskeli oportünistlerin oyunlar› oluyor/olacakt›r da.

Geçmiflte sendikam›z›n defalarca bombalanmas›, sendikam›z›n E¤itim Uzman› Süleyman Yeter’in katledilmesi, Genel Baflkan› Cem Dinç ve Genel Sekreteri Zafer Tektafl’›n F tipi zindanlarda sorgusuz yarg›s›z tutsak edilmesi, sendikam›za dükkân zihniyeti ile bak›p da “pastadan” pay

alamay›nca seçimden çekilip, hükümet komiserinin eline teslim edilmesi, sendikam›z›n alternatifiymiflçesine, çeflitli gazete ve kurumlar kurulmas› ve iflçilerin s›n›f bilincini buland›rmak gibi, say›s›z sald›r›larla karfl› karfl›ya kald›k ve kalmaya devam ediyoruz. Devrimci sendikac›l›¤›n h›zla tasfiye edildi¤i, içinin boflalt›ld›¤› veya azg›nca sald›r›lar›n boyutland›¤› bu süreçte elimizde kalan son mevzilerden biri olan Limter-‹fl Sendikas›’n›n bu oyunlara gelmesine izin vermeyece¤iz ve hatta bu tip oyunlar› oynayanlara da, en nihayetinde gerekli devimci cevab› verece¤imizi buradan tüm duyarl›, demokrat ve devrimci kamuoyuna duyuruyor ve bizlerle dayan›flmaya ça¤›r›yoruz. Polisle ve patronla el s›k›flan bir sendika istemiyoruz! Yaflas›n s›n›f sendikac›l›¤›! Birlik mücadele zafer! (Tuzla Tersaneler Havzas›’ndan ‹flçi-köylü okuru iflçiler)


13

67

9-22 Şubat 2007

Yaflad›n m›, yo¤unlu¤una yaflayacaks›n her fleyi!

Yaflam›m›z›n dolu dolu olmas›n› sa¤layan fley, ideallerimiz u¤runa yer ald›¤›m›z mücadele içinde görevlerimize sar›lm›fl olmam›zd›r. Ne yapt›¤›m›z›, niçin yapt›¤›m›z›n fark›nda olarak yapmak, yaflama sevinci verir, zorluklar karfl›s›nda boyun e¤meyen direnme gücümüzü ve umudumuzu artt›r›r. Yaflam›m›z›n bütününü oluflturan, yap›lmas› gerekli olanlar öncelik ve sonral›k derecesini gündeme gerektirir. Öncelik ve sonral›k, de¤erlendirme yapanlarca de¤iflebilir. De¤iflim kriteri, baz›lar› için ihtiyaç baz›lar› içinse görsellik oluyor. Örne¤in bir iflçinin kullanm›fl oldu¤u pantolonu onun için önemlidir. Olabildi¤ince özenli kullanmaya çal›fl›r. Bir mevsim boyu onunla idare etmek zorundad›r. Ama iflyeri sahibi biri için üzerindeki pantolon o kadar da önemli de¤ildir. Onun için önemli olan moday› takip etmek-

tir. Toplumsal sistemlerin temelini oluflturan ekonomik yap›, kültürü, ahlak› etkileyerek istedi¤i flekilde yönlendirebilece¤i insan topluluklar› oluflturuyor. De¤eri belirleyen, emek gücünün kullan›m hakk›na sahip olanlar oluyor. Önemi belirleyen ihtiyaç düzeyidir. ‹htiyac›, koflullar içerisinde yap›lmas› gereken görevlerimiz belirliyor. Gerekli olan gelece¤in toplumsal sisteminin inflas›d›r. Bu nedenle ihtiyac› belirleyen yar›n›m›z oluyor. Yar›na bak›fl› ise Marksizm’in önderli¤indeki s›n›fsal bak›fl aç›s› oluflturuyor. Görevlerimizin s›ralamas› bu s›n›fsal de¤erlendirme ›fl›¤›nda oluyor. “Ülkemiz koflullar›nda gerilla mücadelesi esas, di¤er mücadele biçimleri talidir” de¤erlendirmesi flehirlerdeki mücadele biçimlerine de¤er vermedi¤imizi mi gösterir? Gerilla mücadelesine birçok noktada destek sunan flehirlerdir. Bu nedenle

Okuman›n önemi üzerine… Geliflmeleri takip etmek, kavramak ve yönümüzü tayin etmek için, kuflkusuz okumak ve araflt›rmak gerekir. Okumak her insan için ekmek, su, hava gibi temel bir gereksinim olmal›d›r. Bazen arad›¤›m›z sorunlar›n cevab›n› verir, bazen konuflmam›z› güncellefltirir, bazen kiflinin düflüncelerini, fikirlerini daha iyi ve net bir flekilde ifade etmesini sa¤lar. Kitap okumak, her fleyden önce kifliyi de bir de¤iflime sokar. Devrimci bir kifli öncelikle devrimi kendinde yarat›r. Ondan sonra, toplumda ve insanl›kta, devrimi gerçeklefltirir. Kendinde devrimi yaratmayan bir kifli, devrimci misyona lay›k olamad›¤› gibi toplumda da bu devrimi gerçeklefltiremez. Devrimci düflünceye sahip olan ve mücadele eden birçok kifli okuman›n önemini bildikleri halde, bu eylemi prati¤e

dökemiyorlar. Devrimci düflünceyi savunan bir insan›n en büyük silah› bilgi olmal›, bunun gere¤i olarak da sürekli okumal›. Kitap özellikle onun için, temel bir gereksinim olmal›. Çünkü okumad›¤› takdirde ayn› seviyede kal›r, kendini gelifltiremez. Kendini gelifltiremedi¤i gibi, devrimci mücadeleye de bir katk› sa¤layamaz. Hayat›n k›y›s›nda köflesinde yaflamdan habersiz bir yerde kal›r. Toplumumuzda çok yanl›fl düflünce yap›s›na sahip insanlar›m›z var. Karfl› düflüncenin, kitaplar›n› okumamay› gerekli görmemektedirler. Oysa özellikle onlar› okumal›y›z ki, onlar›n ideolojisini de ö¤renelim ve ona göre silahlanal›m. Okumad›¤›m›z takdirde onlar› tan›yamay›z, kendi düflüncemizi savunurken silahs›z kal›r›z. Devrimci düflüncenin savunucusu, ayn› zamanda alan›ndan farkl› kitaplardan okumal›, tek bir

semtlerde, derneklerde, iflçi örgütlenmeleri, gençlik örgütlenmelerinin illegal ve legal ayaklar› oluflturularak faaliyet yürütülüyor. Mücadele içerisinde öncelik derecesini, devrimimizin yolu belirler. Ulaflmak istedi¤imiz ideale ulaflabilmek için görevlerimiz içerisinde öncelik ve sonral›k s›ralamas› yap›lmas› zorunludur. Faaliyet yürüttü¤ümüz alanlardaki yoldafllar›m›z elefltirilen “önemsiz”, “ayr›nt› fleylerin” tart›fl›l›r olmas›, öncelik s›ramas› konusundaki kavray›fls›zl›klar› gerekenlerin “de¤ersiz ayr›nt›” olmas›n› sa¤lam›yor. Elefltiri konusu olan birkaç noktay› de¤erlendirdi¤imizde daha anlafl›l›r olacakt›r. Gazetemizi düzenli takip etmeyen, elefltirel tarzda de¤erlendirmeyen yoldafllar›m›z›n, örgütün ülkemizdeki ve dünyadaki geliflmelere karfl› bak›fl aç›s›n› ö¤renme iste¤i zay›ft›r. Böylesi pratikleri sergileyenlerin, “önemli ifllerim vard›. ‹fllerimden kaynakl› okuyamad›m” cevaplar› önem ve önemsizli¤in ayr›m›n› çok iyi yapt›klar›n› yans›tma çabalar›d›r. Bu durum onlar›n siyasete ilgisizli¤ini gösterir. Önemli ve önemsizlik ayr›m›n› sorgulay›fl› zorunlu k›lar. Devrimcilerin sorgulama yöntemi diyalektik ve tarihsel materyalizmdir. Bu sorgulama süreci, pratik ve gerçeklefltirilen prati¤in de¤erlendirilmesi ile pekiflir. Pekiflme sürecini h›zland›ran yani kendi pratiklerimizden ö¤renmemizi sa¤layan bilincimizdir. Bilincimizi kendi pratiklerimizden ziyade yaflan›lm›fl olan ve deneyimlerle kan›tlanm›fl olan› kendisinin olmas›n› sa¤lamak daha çabuk ilerlemesini sa¤layacakt›r. Belli pratiklerin ise faaliyet yürütülen alana göre yaflan›fl biçimi de¤iflebilir: fiehir faaliyetçisi bir yoldafl, kendisi istedi¤i zaman sigara içebilir. Bomba yap›m› ile u¤raflan bir yoldafl sigara içti¤inde imha

konuya tak›l›p kalmamal›, entelektüel bir bilgiye sahip olmal›. Bilgi onun en büyük, en güçlü silah› olmal›. Toplumumuz maalesef okumay› al›flkanl›k haline getirememifl, okumaya iliflkin sab›rlar› da olmad›¤› gibi okuma eyleminde bulunmamalar›n›n bafll›ca sebebi ise, daha basit eylemlere yönlenmeleri, onlar› yormayacak, rahats›z etmeyecek, zihinlerini fazlas›yla meflgul etmeyecek pasif eylemler. Örne¤in TV dizileri, magazin programlar› izlemektir. Oysa burjuva düflüncesi sorgulamayan, araflt›rmayan, incelemeyen, bencil, bireysel özel mülkiyetçi, yozlaflm›fl bir toplum yarat›r. Oysa burjuva düflüncesi bizim hayat›n gerçekleriyle, d›fl dünyayla olan iliflkilerimizi engeller. Bizi tembellefltirir. ‹nsanlar›n iliflkilerini zay›flat›r, birbirlerine yabanc›laflt›r›r, makineye ba¤l› birer mekanizma haline getirip istedi¤i yöne sürüklemektedir. (Gazi Mahallesi’nden bir ‹flçi-köylü okuru)

olur. Gerilla yaflam›nda konaklan›lan yerin d›fl›nda, molalarda izin al›n›r ve izmaritleri ise kamufle edilir. Üç ayr› mekanda sigara içimi ve sonuçlar› de¤iflebiliyor. ‹htiyaçlar›n giderilmesinde yer ve zaman de¤iflime neden oluyor. Sorun istenilenin netleflimi ile bafll›yor. Devrimci bir kiflili¤i örgütlü yaflamla bütünlefltirmek bundan önce yetiflti¤imiz toplumsal ve s›n›fsal al›flkanl›klara amans›z ve süreli savafl›m› zorunlu k›l›yor. Faaliyet sürecimizde “önemli, ayr›nt› fleylerin” ayr›m›n› yaparken, kolay, zahmetsiz, düflünülmeden yap›lan de¤erlendirmeler asl›nda, de¤erlendirme yapmay› bilmedi¤imizi gösteriyor. Gazete ve yay›nlar›m›z› okumak, katk›da bulunabilmek için yo¤unlaflmak, eksikli¤ini hissetti¤imiz noktalarda okuyup araflt›rmak ayr›nt› m› oluyor? “Tomurcuk derdi olmayan a¤aç, odundur.” Mesele asl›nda bu özlü söz kadar aç›kt›r. Kendimizi örgütlü yaflam içinde nerede görmek istiyoruz? “Ayr›nt›-önemsiz” ayr›m›n› “çok iyi” ve s›kça yapmayan yoldafllar›m›z yaflam içerisinde durufllar›n›, farkl› meselelere bak›fl aç›lar› incelendi¤inde disiplinle aras› iyi olmayan, öz disiplinden bihaber olan yoldafllard›r. Yani kendi bafl›na kald›¤›nda yaflam›n ak›fl›nca sürüklenenlerdir. “Sadece iflinizi yap›n; ne eksi¤ini, ne fazlas›n›…” Ancak biraz daha emek vermek ve biraz daha fazla ifl yapmak bize pek de zarar vermez. As›l de¤erli olan da iflin bu k›sm›d›r. Bu nedenle yapt›¤›m›z iflimiz, u¤rafl›m›z her ne ise tüm insanl›¤›n yaflam›ndaki yerinin önemini görerek yapmal›y›z. Bu nedenle tüm faaliyetlerimizi insanl›¤›n yarar›na oldu¤unu düflünerek yapal›m. (‹stanbul’dan bir ‹K okuru)

BAfiSA⁄LI⁄I

Tutsak Partizanlardan Cem ve Binnaz Demirbafl’›n annesi, tutsak yak›nlar›n›n mücadelesi içerisinde de yer alm›fl olan Melek Demirbafl, uzun süredir mücadele etti¤i kanser hastal›¤›na 21 Ocak tarihinde yenik düflerek aram›zdan ayr›ld›... Ailesinin ve dostlar›n›n ac›s›n› paylafl›yor, baflsa¤l›¤› diliyoruz…

PART‹ZAN


14

9-22 Şubat 2007

67

“SORUNUN DO⁄RU FORMÜLASYONU ONUN ÇÖZÜMÜDÜR”* ny›llard›r emperyalizm destekli siyonist ‹srail’in iflgaline karfl› yediden yetmifle karfl› koyan “tafl generalleri” ve intifadalar› yaratarak ezilen dünya halklar›n›n deste¤ini kazanan Filistin halk› bir ayd›r Hamas ve El-Fetih güçleri aras›ndaki çat›flmalar ve dökülen kardefl kanlar›yla gündemde flimdi. Taraflar›n hiçbirinin “kazanan” olamayaca¤› bu çat›flmalar› kim körüklüyor peki? Ya da bu çat›flman›n kazananlar› kimler?

O

Siyonist güçlerin Filistin topraklar›n› iflgal ederek emperyalizmin deste¤iyle kurdu¤u ‹srail devletinin kuruluflu üzerinden 60 y›la yak›n bir zaman geçti… Filistin halk›n›n iflgalciler taraf›ndan gördü¤ü zulüm ve bask› için 1948 bafllang›ç de¤il kuflkusuz, 1920’lerden itibaren Siyonist Yahudi yerleflimciler Haganah gibi yar›-sivil faflist örgütlenmelerle Filistin halk›n› topraklar›ndan kovmay› amaç edinmiflti. Bask› köy bask›nlar›, yak›p y›kmalar ve katletmelerle kendini gösteriyordu. 15 May›s 1948’de ‹srail devleti’nin kuruluflunu Filistin halk› El Nakba (Felaket) olarak tan›mlad›, Filistin’in ve Filistin halk›n›n k›y›m›n›n onay›yd› bu. 1948’den sonra her geçen gün daha da artan bir grafikle sistemli bir sald›r› dalgas›yla, ABD emperyalizminin tam deste¤iyle ‹srail devleti iflgal etti¤i topraklar› art›rd›. 1967 ve 1973’te ‹srail’le girdikleri savaflta yenilen Arap devletleri ise, emperyalizmin deste¤ini almak, daha fazla toprak kaybetmemek için birer birer ‹srail’le anlaflma yapma yoluna gittiler ve Filistin halk›n› “kader”i ile bafl bafla b›rakt›lar. “Uygar” dünya ise her katliamdan sonra olaylar› “k›nad›.” Birleflmifl Milletler’de ABD emperyalizminin vetosu nedeniyle ‹srail devleti aleyhinde bir karar ç›kart›lamazken, ‹srail yine ayn› aymazl›kla Filistin’le ilgili al›nan herhangi bir karar› da uygulamad›. Halk›m›z›n deyimiyle a¤abeylerinden ald›¤› destekle “takmad›.”

‹ntifaday› yaratanlar tafl generaller Onlarca y›ll›k bir mücadele deneyiminden, kaybedecek baflka fleyleri, gidecek baflka topraklar› kalmayan Filistin halk›n›n bak›fl aç›s› bu süreçlerden sonra netleflti. Ne emperyalist ülkelerden, ne onlar›n gölgesindeki uluslararas› kurulufllardan, ne de emperyalizmin iflbirlikçisi haline gelmifl gerici Arap yönetimlerinden kendilerine fayda gelmeyece¤ini gördüler. ‹ntifada sözcü¤ü ilk defa 1987’de girdi yayg›n bir flekilde tüm dünya dillerine. ‹srail tanklar›na karfl› bedenlerini siper edip, ellerinde tafllarla sald›ran “tafl generaller” Filistin halk›n›n hakl› mücadelesinin simgesi oldular. ‹srailli askerlerin kurflunlar›na hedef oldular, yakaland›klar›nda tafl atamas›nlar diye kollar› k›r›ld›, ama onlar savafl›n içinde büyümüfllerdi, vazgeçmediler. Filistin halk› direnifli ve kararl›l›¤›yla ezilen dünya halklar›n›n simgesi oldu ve tüm ezilen halklar›n deste¤ini kazand›. 2000 y›l›nda 2. ‹ntifada patlak verdi¤inde Siyonistleri ve emperyalistleri “nas›l sona erdiririz” düflüncesiyle telafl sarm›flt›. Dilimize “ayaklanma” olarak çevrilse de tam olarak karfl›l›¤›n› vermeyen bu sözcük, Filistin halk› için yediden yetmifle zulme karfl› aya¤a kalk›fl› simgeliyordu. Bir kez daha hakl› olarak sayg›nl›k ve sempati kazand›lar ve düflmanlar›na bile flapka ç›kartacak bir kararl›l›k sergilediler.

Oslo Bar›fl Antlaflmas› ve Yaser Arafat’›n teslimiyetçi tutumu nedeniyle yeterli kazan›m elde edilemese de Filistin halk› boyun e¤meyece¤ini ve iflgalcilerin güçlü silahlar›na karfl›l›k kendi iradesini ortaya koyaca¤›n› gösterdi. ‹srail devleti, AB ve ABD emperyalizminin “demokratik seçimlerin yap›lmas› için” bast›rmas›n› Filistin halk› iflgal alt›nda seçimlerin anlams›zl›¤›n› vurgulayarak da olsa yapt› ve senelerdir yozlaflman›n, rüflvetin bata¤›na batm›fl, halktan kopmufl ‹srail ve ABD ile yak›nlaflm›fl El Fetih yönetimine tav›r ald›. ABD ve AB emperyalizminin, ‹srail Siyonizminin karfl› ç›kmalar›na ra¤men Filistin halk› ‹srail’i tan›mayaca¤›n› belirten ve ayn› zamanda en fazla silahl› direniflçiye sahip olan HAMAS’› seçti. Gerici bir ideolojiye sahip olan HAMAS, yokluk ve yoksulluk içindeki Filistin halk›na götürdü¤ü okul, hastane, krefl, g›da yard›m› gibi hizmetlerle halk›n deste¤ini kazand›, ancak yine de as›l destek ‹srail’e karfl› taviz vermeyece¤ine duyulan inanç, silahl› mücadeleyi destekleme ve El Fetih’e duyulan tepkiden kaynaklan›yordu. 25 Ocak 2005’de yap›lan Filistin seçimleri Filistin tarihi aç›s›ndan bir dönüm noktas› olurken, emperyalistler ve Siyonistler aç›s›ndan bir “hayal k›r›kl›¤›” oluyordu. Emperyalistlerin ve Siyonistlerin seçimlerin hemen ard›ndan verdikleri tepkilere gelince; ilk sar›ld›klar› argüman Filistin seçimlerini, ‹srail’i ortadan kald›rmay› amaçlayan, onu tan›mayan ve son y›llardaki fliddet ortam›ndan sorumlu tutulan “terör örgütü”nün kazand›¤› yönünde oldu. Filistin halk›n›n özgür iradesiyle yap›lan seçim sonuçlar›n› ve böylelikle de HAMAS’› tan›mad›klar›n› ilan ettiler. Hemen akabinde uluslararas› bir ambargo- tecrit bafllat›ld›. Tüm bunlar›n yan› s›ra, yine bu süreçte t›rman›fla geçen Siyonist sald›r›lar› da hesaba katarsak, Temmuz’da iki askerin kaç›r›lmas› bahane edilerek bafllat›lan iflgal ve katliam sald›r›lar›n›n zemini aylar öncesinden böyle haz›rland› diyebiliriz. Tüm bu haz›rl›klar defalarca dile getirildi¤i gibi BOP’u hayata geçirmenin ve buna h›z vermenin alt yap›s›n› oluflturma ve bafllatmak için “gerekçe” yaratmaya dönüktü. Temmuz 2006 ortalar›na gelindi¤inde, ‹srail Filistinli militanlar›n 2 askerini kaç›rmalar›n› bahane ederek Filistin’e karfl› a¤›r bombard›manlar› da içeren sald›r›lara bafllam›flt›. ‹flgal ve katliam sald›r›lar› k›sa süre sonra Lübnan’› içine alacak flekilde geniflledi. Lübnan’a sald›r›ya gerekçe yap›lan fley ise, ayn› günlerde Lübnan Hizbullah’›n›n ‹srail hapishanelerindeki direniflçilerin serbest b›rak›lmas›n› sa¤lamak amac›yla ‹srail askerlerini kaç›rmas›yd›.

Bir ‹srailli kaç Filistinliye de¤er?! Emperyalizm ve Siyonizm’in iflbirli¤iyle

yapt›¤› bu katliamlar yine uygar dünyan›n sessizlik duvar›na tak›l›yordu. Dünyan›n dört bir yan›nda ezilen kitleler ve iflçi s›n›f› soka¤a dökülse de, ne BM ne de di¤er ülkeler ‹srail sald›rganl›¤› karfl›s›nda üç maymunu oynamaktan vazgeçmedi. Asker kaç›rmalar›n “bahane” oldu¤unu herkes biliyordu, oysa binlerce kiflinin öldürülüp yerleflimlerin yerle bir edilmesinin “bahane”siydi bu. Amaç planlar› hayata geçirmekti ve bunun için uygun zemin yarat›lm›flt›. Lübnan Hizbullah’›n›n ve içerisinde Lübnan Komünist Partisi’nin de oldu¤u direnifl güçleri karfl›s›nda beklemedi¤i bir yenilgi alan ‹srail bir süre sonra iflgal etti¤i Güney Lübnan’dan çekildi. Nitekim geçti¤imiz günlerde ‹srail Genelkurmay Baflkan›’n›n istifa etmesi de bu yenilginin kabulü olarak görüldü. HAMAS hükümeti iflbafl›na geldikten bir süre sonra ‹srail devleti düzenledi¤i sald›r›larla aralar›nda milletvekili, vali ve belediye baflkanlar›n›n bulundu¤u pek çok seçilmifl HAMAS yetkilisini tutsak ederek, tüm dünyaya ne kadar “demokrat” oldu¤unu da bir kez daha gözler önüne serdi, ki bu niteli¤i çokça iyi biliniyor olmal› ki yine pek ses seda ç›kmad›!

‹ç çat›flma kimlerin ifline yar›yor? Kabaca, özetle ele almaya çal›flt›¤›m›z bu süreç kuflkusuz bugün yaflananlar›n geçmiflte at›lan belli ad›mlar›n sonucu oldu¤unu da ortaya koyuyor. Neden-sonuç iliflkisi içerisinde bakt›¤›m›zda bugün HAMAS ve El-Fetih güçleri aras›nda yaflanan çat›flmalar iki taraf› da destekleyen ve bu çat›flmalar›n önünü açanlar› da ortaya koyuyor. ABD emperyalizmi ve ‹srail Siyonizmi yukar›da da k›saca ortaya koydu¤umuz gibi seçildi¤i günden itibaren HAMAS’› kendi hukuk kurallar›n› hiçe sayarak “muhatap” olarak kabul etmedi. Bunun yerine kendisine yeflil ›fl›k yakan El Fetih yönetimini, Mahmud Abbas’› muhatab olarak ald›. Son olarak yaflanan Filistin gümrük gelirlerinden elde edilen 100 milyon dolar›n HAMAS’a verilmesine yanafl›lmay›p Mahmud Abbas’a gönderilmesi bunun en küçük örneklerinden birisi. Keza yine geçti¤imiz aylarda pek çok Filistin bankas›n›n bas›larak paralar›na el koyulmas› da HAMAS hükümetini zor durumda b›rakman›n parçalar›ndan birisi. HAMAS’l› baflbakan ‹smail Haniye’nin yurtd›fl›ndan toplad›¤› yard›mlara Gazze’de geçifl kap›s›nda el konulmas›, AB yard›mlar› ve maddi kaynaklar›n kesilmesi gibi pek çok ekonomik bask› HAMAS’› zor du-

ruma düflürmeye Filistin halk›n›n deste¤ini çekmesini sa¤lamaya yönelik hareketler olarak görülüyor. Uygulanan ekonomik ambargo nedeniyle hükümetin memur maafllar›n› ödeyememesi, ekonomik olarak çok kötü durumda olan ve geçim kaynaklar› da s›n›rl› olan Filistinlilerin tepkisini çekmifl ve çeflitli grevler örgütlenmiflti. Ancak iflin gerçe¤i özellikle grevi örgütleyenlerin El Fetih taraftarlar› oldu¤u, ç›kan karmafladan El Fetih’in kendini güçlendirmeye çal›flt›¤› belirtilmiflti. Yine Abbas’a ‹srail ve ABD’in silah yard›m› yapt›¤› belirlemeleri, HAMAS’› kendi silahl› gücünü oluflturmaya itmifl ve binlerce kiflilik silahl› bir güvenlik gücü oluflturmufltu. K›sacas› Filistin’de yaflanan çat›flmalar›n büyük oranda bu güvenlik güçleri aras›nda yafland›¤›n› söyleyebiliriz, nitekim Filistin halk› bu çat›flmalar›n bir kazanan› olmayaca¤›n›n, kendi davalar›na zarar verdi¤inin çok iyi fark›nda. Daha do¤rusu kazanan bu çat›flman›n taraflar›ndan biri olamaz, iflgal edilen bir ülkede kendi aras›nda savaflan güçler ancak iflgalciyi ve onu destekleyenleri güçlendirir ve direniflin gücünü azalt›rlar. Bu ayn› zamanda tüm dünyada sembolleflmifl ve hakl›l›¤›n› kabul ettirmifl Filistin davas›n›n zarar görmesi demek; ki bunun da ‹srail Siyonizmi ve emperyalist güçlere kan tafl›yaca¤› bir gerçek. Özellikle Gazze fieridi’nde yo¤unlaflan çat›flmalarda bugüne kadar 60’a yak›n Filistinli hayat›n› kaybetti. Taraflar aras›nda karfl›l›kl› adam kaç›rma, birbirlerine ait kurumlar› basma gibi pratikler özellikle Gazze’de tedirginli¤i art›rarak halk›n soka¤a ç›kmas›n› engelledi¤i gelen haberler aras›nda. Geçen hafta HAMAS’›n kontrolündeki Gazze’deki ‹slam Üniversitesi’nin bas›larak atefle verilmesi ve büyük maddi tahribat yaratmas› ve ölümlerle sonuçlanmas› çat›flmalar›n hem kardefl kan›n›n dökülmesine hem de kendi yaflamlar›n› daha da zorlaflt›racak sonuçlara yol açmas› halk›n tepkisini de art›r›yor. Halk “resmen iç savafl yaflan›yor” derken, taraflar aras›nda yap›lan ateflkesler uzun süreli olmuyor. 2 fiubat’ta HAMAS’›n silahl› kanad› ‹zzettin El Kas›m Tugaylar›, ‹srail’in Kerem Salom geçifl kap›s›ndan bölgeye giren bir TIR konvoyuna Devlet Baflkan› Mahmud Abbas’›n silahl› güçlerine “silah gönderildi¤i” gerekçesiyle sald›rmas›n›n ard›ndan, karfl›l›kl› misillemelerle olaylarda 21 kifli ölürken, 200’den fazla kiflinin yaraland›¤› gelen haberler aras›nda.


15

67 Mahmud Abbas’a ba¤l› “Kuvvet 17” koruma güçlerinin ‹slam Üniversitesi’ne yapt›¤› bask›n sonras›nda 9 HAMAS militan›n cesedi bulundu¤u, ölenlerin aras›nda ‹zzeddin El Kas›m Tugaylar› üst düzey yöneticisi ‹sam Ebu Rukba’n›n da bulundu¤u belirtiliyor. Emperyalizme ve Siyonizm’e s›k›lmas› gereken kurflunlar ne yaz›k ki kardefl kan› dökmek için kullan›l›yor! HAMAS’›n Kassam Tugaylar›’n›n Gazze’de El Fetih yanl›s› yay›nlar yapan ‹flçi Radyosu ve ‹flçi Sand›¤›’n› da bombalad›¤› gelen bilgiler aras›nda. Hastanelerin kan ba¤›fl› ça¤r›s› yapt›¤› Gazze’nin bütününden silah, roket ve havan topu seslerinin yükseldi¤i kaydediliyor.

Filistinli devrimci güçler FHKC ve FDKC yapt›¤› ça¤r›larla, iflgale karfl› direnifli yükseltmeye ve kardefl kan› dökmeye son vermeye ça¤›r›yor. Ancak HAMAS ve El Fetih d›fl›ndaki üçüncü seçene¤in yeterince güçlü olmamas›, yap›lan ça¤r›lar›n yeterince yank›s›n› bulmas›n› zorlaflt›r›yor.

Ateflkes uzun süreli olmad› Tüm bunlar olurken Filistin Devlet Baflkan› Mahmud Abbas, Davos’taki ekonomik forumda ‹srail Baflbakan Yard›mc›s› fiimon Peres ile kucaklafl›yor ve “müzakereye haz›r›z” demesine ra¤men forumu yar›da kesip Gazze’ye dönmüyor. Önümüzdeki hafta HAMAS’›n fiam’da sürgünde yaflayan siyasi lide-

9-22 Şubat 2007

ri Halid Meflal ve Mahmud Abbas’›n Suudi Arabistan’da bir araya gelebilece¤i belirtiliyor Filistinli kaynaklarca. Kudsülarabi gazetesi Genel Yay›n Yönetmeni Abdülbari Atwan’›n yapt›¤› tespit ise önemli bir gerçeklik olarak karfl›m›zda duruyor: “‹ç savafl, ABD’nin demokrasi gerekçesi alt›nda bölgede yaratt›¤› bir afet halini ald›. Bizler biri Irak’ta, ikincisi Lübnan, üçüncüsü Filistin, dördüncüsü Darfur ve beflincisini Somali’de yafl›yoruz.(…)Filistin halk› as›l düflmandan gafil, bu birbirleriyle savaflanlara karfl› seslerini duyurmalar› için sokaklara inmeli. Bu düflman hala Filistin halk›n›n ba¤r›ndaki mikrop olup yerleflim birimlerini iflgal ediyor, flereflileri öldürüyor ve on binlerce esiri zin-

danda tutuyor.(…) Özellikle flu süreçte direnifl gruplar› ve flartlar›n ilk kareye yani iflgal ve direnifle dönülmesi için mükemmel olaca¤›n› söylersek abartm›fl olmay›z. ‹flte o vakit flu an iflgal alt›ndaki vatan›n sokaklar›nda gördü¤ümüz bu onurlu halk›n birçok kazan›m›n› silip süpüren utanç verici bu çat›flmalar olmayacak kesinlikle.” * Karl Marks, Yahudi sorunu. KAYNAKÇA: ‹syan›n ad›: Filistin-‹ntifada kazanacak (Yücel Demirer, Sibel Özbudun.) Halklar›n Uluslararas› Mücadele Bülteni Aral›k 2006 say›s›. Cumhuriyet ve Birgün Gazetesi, 3 fiubat 2007.

Dökülen kardefl kan› ancak iflgalcileri sevindirir 23 Ocak günü gazetemizi ziyaret eden FDKC (Filistin Demokratik Kurtulufl Cephesi) MK üyesi Usame El Tamimi ve Uluslararas› ‹liflkiler sorumlusu Ahmet El Hac ile Filistin’de son yaflananlar üzerine sohbet ettik…

Usame El Tamimi ‹K: HAMAS ve El-Fetih güçleri aras›nda son dönemde can kay›plar›na vard›r›lan çat›flmalar› nas›l de¤erlendiriyorsunuz? Usame El Tamimi: HAMAS ve El Fetih aras›ndaki koltuk ve iktidar çat›flmas› asl›nda bakt›¤›n›zda bir hiç u¤runa olan bir çat›flma. Neden? Çünkü iflgal alt›ndaki bir toprakta, bir tek iflgalcinin iktidar› olur. Olmayan bir iktidar için kavga ediyorlar. Anlams›z bir çat›flma bu. Filistin halk› taraf›ndan bu çat›flmalar tepkiyle karfl›lan›yor ve “i¤renç” olarak nitelendiriliyor. Bu çat›flma Filistin halk›n› temsil etmiyor, emperyalist güçlerin dayatmas›yla oluflan bir durum bu, ayn› zamanda bölgesel çat›flmalar›n da bir parças›. Bizim aç›m›zdan bu çat›flma Filistin sorununu ifllevsiz hale getiriyor ve emperyalist-siyonist projelere yol açmak ve dayatmak anlam›na geliyor. Bunun haz›rl›¤› Filistin üzerinden yap›l›yor, bu çat›flmalar bunun bafllang›c›. Gerek HAMAS gerekse El Fetih yönetimi hem Siyonist yönetime, hem ABD emperyalizmine taviz verme konusunda birbirleriyle yar›fl›yorlar! AB ve HAMAS’l› Baflbakan ‹smail Haniye’nin bafl dan›flman› Ahmed Yusuf’un birlikte haz›rlay›p sunduklar› bir “çözüm” önerisi var Filistin sorununa dair. Bakt›¤›n›zda y›llarca süren Filistin halk›n›n mücadelesiyle elde edilen haklar›n, BM kararlar›n›n bile alt›nda kalan tavizkâr bir öneri paketi bu. Özellikle Filistinli mültecilerin geri dönüfl hakk› konusunda. BM’nin 1194 say›l› karar› “mültecilerin geri dönüfl hakk›”n› tan›rken, bu öneride bu, “karfl›l›kl› anlaflma” flart›na ba¤lan›yor.

‹K: ABD emperyalizmi ve ‹srail Siyonizminin HAMAS’a karfl› El Fetih yönetimini destekledi¤i biliniyor. Bu durum HAMAS hakk›nda farkl› de¤erlendirmelere yol aç›yor. Siz HAMAS’› nas›l de¤erlendiriyorsunuz? Usame El Tamimi: HAMAS, dinci-gerici bir örgüttür. Örne¤in flu anda 10-15 y›ll›k bir ateflkes öneriyorlar. Bunu sorduklar›nda “Peygamber efendimiz de Yahudilere karfl› savafl›rken ateflkes uygulam›flt›, biz de onun gibi yap›yoruz” diyorlar! Dini kullanarak baz› siyasi ç›karlar›n› insanlara kabul ettirmeye çal›fl›yorlar. 2 sene öncesine kadar ‹srail’i tan›mayacaklar›n› söylüyorlard›. Bu son önerilen taslakta 1967’deki Filistin topraklar›n› temel alan bir Filistin Devleti kurulmas›n› öneriyorlar. Hala ‹srail’i tan›mad›klar›n› söylüyorlar, ama 1967’deki s›n›rlar› kabul etti¤inizde zaten devlet olarak ‹srail’i tan›m›fl oluyorsunuz, çünkü ‹srail 1948’de Filistin topraklar›n› iflgal ederek kuruldu. Mahmud Abbas geçti¤imiz haftalarda ‹srail Devlet Baflkan› Ehud Olmert ile görüflerek Filistin halk›na yönelik uygulanan ambargonun hafifletilmesini ve kendisinin desteklenmesini istedi. Tabi bu hemen sonuç verdi ve bu hafta Filistin’in gümrük gelirlerinden elde etti¤i ancak ‹srail’in el koydu¤u 100 milyon dolar Mahmud Abbas’a gönderildi. Tabi öbür taraftan HAMAS geçen hafta s›rf ‹ran’dan 250 milyon dolar ald›, El Fetih’e karfl› güçlenmek için. HAMAS’›n kökeni 1920’lere ‹hvanül Müslimin (Müslüman Kardefller) örgütüne dayan›yor. Bu örgüt ‹ngilizlerin deste¤i ile kurulmufltur. Bu örgüt Filistin’de uzun y›llar güçlendi, ama 1948’den 1988’e kadar ‹srail’e ya da emperyalizme karfl› tek bir kurflun s›km›fl de¤ildir. Bu tarihe kadar Filistin’de okul, krefl, hastane gibi 700 kurum infla etmifllerdir, Filistin iflgal alt›ndayken, iflgalcilerin gözü önünde. 1990’lar›n ortas›nda ‹srail içinde sivillere yönelik eylemlere bafllad›lar.

Biz flunu söylüyoruz; madem ki bizim ülkemiz iflgal alt›nda tüm demokrat, ilerici, yurtsever, ‹slamc› güçler de buna dahil olarak ulusal bir direnifl cephesi oluflturmal›d›r. Bu, iflgal bitinceye kadar gerçeklefltirilecek bir birlikteliktir. Ulusal Direnifl Cephesi ad› alt›nda zorunludur bu, iflgal bitene dek. Bunun tarihte çeflitli örnekleri de vard›r, Cezayirlilerin Fransa’ya karfl› oluflturdu¤u, Bulgaristan’da Dimitrov’un, yada Çin’de Mao Zedung’un, Yugoslavya’da Tito’nun oluflturdu¤u ulusal direnifl cepheleri de say›labilir. Ancak iflgal bittikten sonra “Nas›l bir yönetim istiyoruz”u tart›flabiliriz. fiu anda bir devletimiz yok ki, tavr›m›z› belirleyelim. ‹flgal bitti¤inde, gerici güçlerle yap›lan birliktelik de sona erecektir, ama flimdi onlarla birlikte hareket etmeliyiz. ‹K: Milyonlarca Filistinli bugün dünyan›n çeflitli ülkelerinde mülteci olarak yafl›yor. Siz de halen Suriye’de ikamet ediyorsunuz. Mülteci Filistinliler ve Filistin mücadelesi aras›ndaki iliflkiye dair neler söylersiniz? Ahmet El Hac: 1987’den önce Filistin mücadelesi daha çok Lübnan ve Suriye’deki kamplarda yaflayan Filistinlilerde somutlan›yordu. Örgütlerin merkezi de buradayd›. 1987’de 1. ‹ntifada bafllad›ktan sonra mücadelenin merkezi ve a¤›rl›¤› Gazze ve Bat› fieria’ya kayd›, Filistin’in içindeki dinamikler geliflti. D›flar›daki mülteciler içerideki direnifle maddi ve manevi destek sunmaya çal›fl›yorlar. Ayr›ca sürgündeki alt› milyondan fazla Filistinlinin geri dönüfl hakk›n› sürekli gündemde tutmak için u¤rafl›yoruz. Geri dönüfl hakk›n› tan›mayan bir anlaflma kabul edilemez. ‹K: Irak’ta da benzer bir süreç var iflleyen, mezhep çat›flmalar› art›r›lmaya çal›fl›l›yor. Irak’taki iflgal ve direnifli nas›l de¤erlendiriyorsunuz? Ahmet El Hac: ‹flgal alt›ndayken, iflgale karfl› tüm mücadele biçimleri meflrudur

Ahmet El Hac ve hakt›r. fiu anda olup bitenlerin bir k›sm› direniflken, bir k›sm› iflgal güçlerinin ve iflbirlikçilerin ç›kard›¤› iç savafl›n görüngüleri. ‹flgal güçlerine karfl› yap›lan direnifli destekliyoruz ancak bu ad ad› alt›nda sivillere yönelik yap›lan bombalama ve may›nlama gibi eylemleri k›n›yoruz. ‹flgal güçleri mezhep çat›flmalar›n› körüklüyor ve böylelikle direniflin gücünü k›rmay› ayn› zamanda orada kald›klar› süreyi uzatmaya çal›fl›yorlar. Irak’›n toprak bütünlü¤ünü savunuyoruz. Demokratik bir Irak kurulmas›n› destekliyoruz. Irak’ta oluflacak bir bölünme tüm bölgeye yay›lacakt›r ve emperyalist projelere hizmet edecektir. Ortado¤u’da genel bir önderlik sorunu oldu¤unu düflünüyoruz. Önderlik güçlü bir hareketin içinden ç›kar kuflkusuz. Önümüzdeki süreçte yükselen hareketle birlikte bunun olabilece¤ini düflünüyoruz. 2. Dünya Savafl›’ndan sonra Arap ülkeleri ba¤›ms›zl›klar›n› ald›lar ve sömürgecili¤e karfl› baflar› kazand›lar. Ancak emperyalist ülkeler otoriter rejimler kurup onlar› ayakta tuttular. Sonuç olarak o yönetimleri öyle bir hale getirdiler ki, o yönetimlerin ayakta kalmalar› için her zaman emperyalizmin hizmetçisi olmas›, iyi bir hizmetçisi olmas› gerekiyor. Ne zaman o görevden ayr›l›r ve tek bafllar›na ifl yapmaya çal›fl›rlarsa bu onlar›n felaketi ve sonu olur durumuna getirdiler. Kim halk›na karfl›, bat› emperyalizminden medet umuyorsa, onun sonu onlarla birliktedir. Ortado¤u halklar›n›n uyan›fl› gerçekleflti¤inde o yöneticiler yerinde olmayacakt›r. (‹stanbul)


16

9-22 Şubat 2007

67

“Görünmeyen güç” kontr-gerilla apaç›k ortada Kontrgerillan›n varl›¤› art›k hiç kimse için bir s›r de¤ildir. Bu ülkenin baflbakanlar› bile art›k bunu inkar edememektedir. Ancak bu gibi olaylar›n devlet taraf›ndan örgütlendi¤ini gizlemek için mevcut söyleme sar›lmakta ve “Derin devlet” kavram›n› öne ç›karmaktad›r. Hrant Dink’in katledilmesiyle birlikte “derin devlet” ve “perde arkas›ndaki güç” tart›flmalar› bir kez daha gündeme oturdu. fiimdiye kadar oldu¤u gibi bugün de Dink’i katleden “gizli” kontra güçlere bir türlü ulafl›lamamaktad›r. Oysa gerçekler kör göze parmak sokarcas›na ortadad›r. Bu olay›n sorumlusu faflist devletin ta kendisidir. Kontrgerillan›n varl›¤› art›k hiç kimse için bir s›r de¤ildir. Bu ülkenin baflbakanlar› bile art›k bunu inkar edememektedir. Ancak bu gibi olaylar›n devlet taraf›ndan örgütlendi¤ini gizlemek için mevcut söyleme sar›lmakta ve “Derin devlet” kavram›n› öne ç›karmaktad›r. Kontrgerilla’n›n kendine adam devflirdi¤i ülkücü hareket, 1973’ten itibaren çeflitli dernekler ve birlikler alt›nda planl› bir “sivil” hareket olarak örgütlenmeye bafllar. Birço¤u kurumsal, kurumsal olmayanlar›n da ideolojik olarak MHP’ye ba¤l› oldu¤u bu “sivil” örgütler, ideolojik g›das›n› yükselen devrimci dalgan›n önüne set çekmek için cansiperane savundu¤u anti-komünizmle birlikte, koyu bir ›rkç›l›ktan ve flovenizmden al›r. Nazizm’in Türkiye versiyonu olan bu ideolojinin özeti, Alparslan Türkefl’in “Türk milleti hiçbir millete benzemeyen vas›ftad›r. Türk milleti, Allah taraf›ndan yüksek vas›flarla yarat›lm›fl bir millettir” söyleminde ifadesini bulur. MHP ve Ülkü Ocaklar› merkezli bu kontra yap›n›n örgütlenmesini ve çal›flma tarz›n› Hitler’in Alman Nasyonal Sosyalist Partisi’nden ald›¤› aç›kça görülmektedir. Faflist milislerin istihbarat çal›flmalar› ve bunlar›n hepsinin katliama dönüflmesi çal›flma tarz›n›n esas›n› oluflturmaktad›r. O dönemde savunma kuvvetleri ad› alt›nda faaliyet yürüten “ülkücü flehir gerillalar›”n›n e¤itimleri emekli subay ve polisler taraf›ndan verilirken, günümüzde internet siteleri bu e¤itimin teorik k›sm›n› neredeyse tamamen karfl›l›yor. Ülkücü sitelerde “Türkçü flehir savaflç›s›”na istihbarat çal›flmas›n›n nas›l yap›laca¤›ndan tutal›m, eylemin mutlaka gerçeklefltirilmesine, kar maskesi tak›lmas›n›n zorunlulu¤undan tutal›m delil b›rakmamak için hangi tedbirlerin al›naca¤›na kadar ayr›nt›l› bir e¤itim verilmektedir. O dönemde tüm bu faaliyetler MHP Genel Merkezi’ne ba¤l› çal›flan J‹T/Özel ‹stihbarat Teflkilat› taraf›ndan yürütülmektedir. Legal örgütlenmeler olan Ülkücü Gençlik Derne¤i’ne ba¤l› ETKO (Esir Türkleri Kurtarma Ordusu) MHP Gençlik Kollar›’na ba¤l› T‹T (Türk ‹ntikam Tuga-

y›) dönemin öne ç›kan ve ayn› kaynaktan beslenen kontra örgütleridir. Asl›nda aralar›ndaki iliflki tersinden okunmal›d›r. Legal örgütlenmeler, kontrgerilla örgütlenmesinin ayaklar›ndan birini oluflturmaktad›r. Bu legal örgütlenmeler arac›l›¤›yla faflizmin bir kitle hareketi olarak tabandan örgütlenmesi amaçlanm›flt›r.

Kontra örgütlenmesinin ordu, hükümet, sermaye, emniyet aya¤› Kontrgerilla örgütlenmesinin ordu aya¤›n›n oldukça güçlü oldu¤u, ayn› faflist ideolojiden beslendikleri, 12 Eylül AFC’sinin devrimcileri idam sehpalar›nda salland›r›rken, göstermelik olarak yarg›lanan ülkücü-faflistlerin hizmetlerinin karfl›l›¤› olarak k›sa sürede tahliye edilmelerinden anlafl›l›yor. Hükümetteki aya¤›n› görmek için MC hükümetiyle faflistleri hükümet orta¤› yapan dönemin baflbakan› Süleyman Demirel’in “bana milliyetçiler cinayet iflliyor dedirtemezsiniz” söylemine bakmak yeterlidir. Siyasi aya¤›nda da sözümona bir siyasi parti olan MHP’yi görüyoruz aleni bir biçimde. Sermaye aya¤›nda ise yapt›klar› yüklü ba¤›fllarla Refik Baydur (bugünkü T‹SK baflkan›), Üzeyir Garih, Tefken, Profilo vb. holdingleri görüyoruz. Emniyet aya¤›nda kontrgerilla örgütlenmesinin bir parças› olan çok say›da polis, ayn› zaman-

da mülki kurumlardan çok say›da vali, kaymakam. Kontrgerilla örgütlenmesinin oluflturuldu¤u andan günümüze kadar faaliyetlerine s›n›rs›z olarak devam etti¤ini biliyoruz. Bu örgütlenmenin devaml›l›¤› Susurluk’tan fiemdinli’ye, Musa Anter’in katlinden gözalt›nda kay›plara ve faili meçhullere, Ak›n Birdal’a düzenlenen sald›r›dan Trabzon’da TAYAD’l›larla bafllayan ve ard›ndan baflka illere yay›lan linç giriflimlerine, Rahip Santaro’nun öldürülmesinden Dan›fltay sald›r›s›na ve en son Hrant Dink’in katline kadar kendini gösteriyor. Çizdi¤imiz bu tablo, kontrgerilla örgütlenmesinin ihtiyaç duydu¤u zamanda istedi¤i gibi hareket etti¤ini gösteriyor. Çal›flma tarz›nda öz olarak bir de¤ifliklik olmamakla birlikte Rahip Santaro’nun öldürülmesi, Dan›fltay sald›r›s› ve en son Dink’in katli, kontra eylemlerde bir taktik de¤iflikli¤ine gidildi¤ini gösteriyor. Önceki süreçlerde birkaç› d›fl›nda tamam› “faili meçhul” kalan kontrgerilla sald›r›lar›nda art›k görünürdeki failler yani tetikçiler “yakalanmaya” baflland›. Bunlar›n yakalanmas› ne bir tesadüf ne de emniyetin baflar›l› çal›flmas›n›n ürünüdür. Bütünlüklü bir plan›n parças›d›r sadece. Tetikçilerin yakalanmas› sonras›nda yap›lan aç›klamalar›n ortak yan› sald›r›la-

En hassas ilimiz: T rabzon

r›n siyasal ya da örgütsel ba¤lant›lar› olmayan, milliyetçi duygularla yap›lm›fl bireysel ya da üç-befl gencin eylemleri olarak tan›mlanmas›, tetikçilerin ve azmettiricilerin psikolojik durumlar›yla aç›klanmas›, bu sald›r›lar› meflru göstermek ve kontra örgütlenmenin a盤a ç›kmas›n› engellemek içindir. Sald›r› s›ras›nda kullan›lan beyaz bere sat›fllar›ndan tutal›m Ogün Samast’› vatan› her ne pahas›na olursa olsun koruyan bir “kahraman” olarak gösteren foto¤raflara kadar birçok araçla bu katliam milliyetçi-floven propagandan›n bir arac›na dönüfltürüldü. Milliyetçilik bir süredir bilinçli bir politikayla t›rmand›r›lmakta, ›rkç› söylemlerle linç giriflimleri yayg›nlaflt›r›l›rken, faflizmin tabandan örgütlenerek, sivil-faflist hareketin dar bir gruptan ç›kar›l›p kitlesel bir harekete dönüfltürülmesi çabalar› yayg›nlaflt›r›lmaktayd›. Trabzonspor-Kayserispor, Malatyaspor-Elaz›¤spor maçlar›nda yaflananlar, bunun bir ölçüde baflar›ld›¤›n› gösteriyor. Bir grup Trabzonspor taraftar›n›n maça beyaz bereyle gelmesi, Türklük lehine ›rkç› sloganlar›n at›lmas›, amigolar›n “Aya¤a kalkmayan Ermeni olsun” diye ba¤›rmas› vs. ›rkç›-floven dalgan›n Hrant Dink’in kan› üzerinden yükseltilmeye çal›fl›lmas›ndan baflka bir fley de¤ildir. Trabzon’da az›msanmayacak bir kesimin Hrant Dink’in öldürülmesine üzüldüklerini söyleyip hemen ard›ndan Yasin Hayal ve Ogün Samast’› savunan fleyler söylemeleri Trabzon’a çal›nan faflist mayan›n etkisini gösteriyor.

Devletin kontra örgütlenmesinin Hrant Dink cinayetindeki uyumlu çal›flmas›

N

eden Trabzon? sorusuna verilen yan›tlar›n ço¤u meselenin özünü a盤a ç›kartmaya de¤il, karartmaya dönüktür. Pilot bölge seçilen Trabzon’da flu anda denenen nedir? Neyin pilot bölgesidir Trabzon?

Kontra örgütün bütün ayaklar› Hrant Dink’in katlinde büyük bir uyum içinde çal›flm›flt›r. Genelkurmay Baflkanl›¤›’n›n bas›n demeci, ‹stanbul Valili¤i’nin makama ça¤›rma yoluyla yapt›¤› tehditlerin hemen ard›ndan burjuva medya Dink’i manfletlerine tafl›y›p hedef göstererek üzerine düflen görevi lay›k›yla yapm›flt›r. Ard›ndan görünürde bir STÖ, gerçekte kontra örgütün sivil aya¤› olan Kerinçsiz ve flürekas›n›n Dink hakk›nda o ünlü 301. maddeye dayanarak açt›klar› “Türklü¤e hakaret” davas› geliyor. Bu “sivil” kontralar her duruflmada, herkesin gözü önünde Hrant Dink’e hakaretler ya¤d›r›p, küfürler ederek linç girifliminde bulunmaktan geri durmad›lar. Örgütün askeri aya¤›n›n önemli isimlerinden Veli Küçük’ün Dink’in duruflmas›na gelmesi ölüm tehditlerinde bir dönüm


17

67 noktas› oluyor. Hrant Dink için, Veli Küçük ad› neden ölüm anlam›na geliyor peki? Bunu anlamak için Veli Küçük’ün siciline k›saca bakmak yeterlidir. J‹TEM’in kurulmas›ndan T. Kürdistan›’nda “faili meçhullerin” sorumlulu¤undan, Karadeniz’de geliflen ve güçlenin gerilla savafl›n›n önüne geçmek için J‹TEM’in burada örgütlenmesinden, koruculuk ve köy boflaltmalar›n bafllat›lmas›na, Susurluk’un en önemli isimlerinden biri olmas›na ra¤men hakk›nda hiç soruflturma aç›lmamas›ndan Kocaeli’nde görevliyken Adapazar›-‹zmit-Sapanca üçgeninde Kürt ifladamlar›n›n “faili meçhul” cinayetlere kurban gitmesine ve son olarak Dan›fltay sald›r›s›n›n görünürdeki failleriyle belgelerle kan›tlan›fl iliflkilerine kadar uzay›p giden bir liste duruyor önümüzde. Kontra örgütlenmenin kara kutusu Veli Küçük’ün özel harekâtç› Sami Hofltan’dan mafya lideri Sedat Peker’e J‹TEM eleman› Mahmut Y›ld›r›m’dan Susurluk’un bafl aktörleri Abdullah Çatl›, Hüseyin Kocada¤ ve Sedat Bucak’a kadar uzanan iliflkileri devletin, emniyetinden parlamentosuna, ordusundan M‹T’ine kadar bütün kurumlar›n›n bu kontra örgütlenme içinde yer ald›¤›n› gösteriyor. Asl›nda “derin devlet” diye bir fley yoktur, söz konusu olan devletin ta kendisidir. Örgütün siyasal aya¤›n›n resmini, BBP Genel Baflkan› Muhsin Yaz›c›o¤lu’nun Hrant Dink’in katlinin azmettiricisi Erhan Tuncel’le yer ald›¤› foto¤raf karesi veriyor bize. ‘80 döneminin ülkü ocaklar› baflkan› ve en aktif kontralar›ndan biri olan Muhsin Yaz›c›o¤lu’nun icraatlar›n› saymaya sayfalar›m›z yetmez. BBP’nin yavrusu Alperen Ocaklar›’n›n internet sitelerinden yap›lan yay›nlarda Alperen Ocaklar›’ndan gençlere “vakit durma vakti de¤il, uyan›fla geçme, hareket vaktidir” ça¤r›lar› yap›lm›flt›r sürekli olarak. Ayn› sitede, bu cinayetlerin ifllenmesi gerekti¤i aç›kça savunulup, Ermenilerle birlikte Orhan Pamuk da hedefe konulmufltur. Yasin Hayal’in “Orhan Pamuk ak›ll› olsun” tehdidi de bu söylemlerle birlikte ele al›nd›¤›nda oldukça anlaml› olmaktad›r. Mülki idare aya¤›nda ise ‹stanbul ve Trabzon Valilikleri bulunmaktad›r. Hrant Dink’in ‹stanbul Valili¤i’nde alenen tehdit edildi¤i kendi yaz›s›nda mevcuttur. Trabzon eski valisi Hüseyin Yavuz, ‹zmir’e gelince Trabzon’daki 2.5 y›ll›k sürecine bakt›¤›m›zda ortaya ç›kan tablo flu; KTÜ’nün iki ö¤retim görevlisinin ve bunlardan birinin o¤lunun öldürülmesi, TAYAD’l›lara ve mevsimlik Kürt iflçilere yönelik linç giriflimi, Rahip Santaro’nun öldürülmesi, Trabzonsporlu futbolcular›n ev ve iflyerlerinde kurflunlanmas›… Tüm bunlar›n ilin en yetkili kurumu olan Valilik’ten ve de Vali’den ba¤›ms›z oldu¤u düflünülemez. Yavuzdemir Hrant Dint’in öldürülmesi için “Amatörce ifllenmifl bir cinayet, örgüt ba¤lant›s› yok” derken kendi suçunu da gizleme çabas›ndad›r, ama bunlar›n yalanlanmas› Samast’tan geliyor. Kendisine ve çok say›da gençle silah talimi yapt›r›ld›¤›n›, iyi silah kulland›¤› ve h›zl› kofltu¤u için bu göreve seçildi¤ini söylüyor. Sormak laz›m, kontra örgütün talim yapt›rd›¤› di¤er gençler hangi “görev”e seçileceklerdir acaba? Emniyet aya¤›na geldi¤imizde karfl›m›za sadece Trabzon Emniyet Müdürü

Reflat Altay de¤il, ‹stanbul Emniyet Müdürü Celâlettin Cerrah da ç›kacakt›r. Tüm bunlar›n bu örgütlenmenin sadece görünen yan› oldu¤unu, bir de görünmeyen yan› bulundu¤unu belirterek yaz›m›za Reflat Altay’la devam edelim. Onun kontra faaliyetlerinin bafllang›c› 16 Mart Beyaz›t Katliam›’ndaki rolüne dayan›r. Ard›ndan bir özel harekâtç› olarak yarg›s›z infazlardaki yerini al›r, sonra ismini Susurluk’ta görürüz. Gazi Katliam›’nda ve gazeteci Metin Göktepe’nin öldürülmesinde. Sicillerinde böyle büyük “hizmetler” bulunan Vali ve Emniyet Müdürü’nün Milli Güvenlik Siyaset Belgesi’nde en hassas iki ilden biri olarak tan›mlanan Trabzon’da görevlendirilmesi elbette ki çok manidard›r. Bu iki flahs›n “görevi ihmal ve kusurlar› bulundu¤u” gerekçesiyle görevlerinden al›n›p haklar›nda soruflturma bafllat›lmas› büyüyen tepkiyi dindirmeye yönelik basit bir tedbirden öte de¤ildir. Devletin bu has adamlar›, olay›n s›cakl›¤› so¤uduktan sonra daha yüksek mevkilere atanarak, her zaman oldu¤u gibi ödüllendirileceklerdir. Son olarak bas›n aya¤›na geçecek olursak… Emin Çölaflan, Fatih Altayl›, Ertu¤rul Özkök gibi kontra kalemler, bu sürecin omuzlar›na yükledi¤i görevi en iyi biçimde yerine getirmifllerdir. Kimi daha belirgin kimi ise inceltilmifl biçimde Hrant Dink’e yönelik bu ›rkç› sald›r›y› savunmufl, meflrulaflt›rmak için ellerinden geleni yapm›fllard›r. Katledilmesine kadar Hrant Dink’i hedef tahtas›na oturtan, yaz›lar›n›, sözlerini gazetecilik ahlak›na ayk›r› bir biçimde çarp›tarak manfletlere tafl›yan burjuva medya katlediliflinden sonra timsah gözyafllar›na bo¤ulmufltur. Fakat Hrant Dink’in katledilmesinden ziyade “Türkiye’nin imaj›n›n bozulmas›na”, “Ermeni soyk›r›m› yap›lmad›¤›na inand›rman›n zorlaflaca¤›”na a¤lam›fllard›r.

9-22 Şubat 2007 geçmifline de¤inmek gerekiyor. Ço¤unlu¤u Rum kökenli, bir zamanlar Rum Pontus Devleti’ne baflkentlik yapm›fl, H›ristiyanl›ktan Müslümanl›¤a en geç dönen kesim olan Trabzon halk›n›n bu dönüflü elbette ki zorla olmufltur. Bugün hala günlük yaflamda aralar›nda Rumca konuflan Trabzonlular›n bu kimliklerini tamamen reddedip koyu Türk milliyetçisi olmalar›n›n kökeninde yatan nedir? Balkanlarda ulusal hareketlerin geliflmesi ve buralardaki uluslar›n ba¤›ms›zl›klar›n› kazanmas› sonucu epey toprak kaybeden Osmanl› ‹mparatorlu¤u baflta Anadolu olmak üzere elinde kalan topraklar› koruma amac›na girmifltir. Kürt halk› birbirine k›r-

Kontra ör gütlenmesinin or du, hükümet, ser maye, emniyet aya¤›

En hassas ilimiz: Trabzon Hrant Dink’in tetikçisinin Trabzonlu oluflu ve son y›llarda burada yaflanan sald›r›lar kente dair çeflitli tart›flmalar› da beraberinde getirdi. Trabzon’un sosyolojik-politik-psikolojik yap›s›na dair oldukça “derin” tahliller yap›ld›. Trabzon’da yaflananlar basite al›nacak fleyler de¤ildir ve bu nedenle elbetteki özel olarak ele almak gerekir. Fakat bu ele al›fl nas›l olmal›d›r? Bugün ortaya ç›kan bir sonuçtur ve önemli olan nedenleri ortaya koyabilmektir. “Neden Trabzon?” sorusuna verilen yan›tlar›n ço¤u meselenin özünü a盤a ç›kartmaya de¤il, karartmaya dönüktür. Pilot bölge seçilen Trabzon’da flu anda denenen nedir? Neyin pilot bölgesidir Trabzon? Trabzon merkezde olmak üzere bütün orta ve Do¤u Karadeniz pilot olarak seçilmifltir asl›nda. Karadeniz halk›n›n silaha düflkünlü¤ü, gözü karal›¤› kimlere, ne için gereklidir? fiu çok aç›kt›r ki Trabzon’da milliyetçi dalga, y›llard›r uygulanan planlanm›fl politikalarla bilinçli olarak yükseltilmektedir. Bu plan› daha net görebilmek için Trabzon’un

Ö

nceki süreçlerde birkaç› d›fl›nda tamam› “faili meçhul” kalan kontrgerilla sald›r›lar›nda art›k görünürdeki failler yani tetikçiler yakalanmaya baflland›. Bunlar›n yakalanmas› ne bir tesadüf ne de emniyetin baflar›l› çal›flmas›n›n ürünüdür. Bütünlüklü plan›n bir parças›d›r sadece. d›r›larak, Ermeniler soyk›r›mla nas›l ki Osmanl› için “tehdit” olmaktan ç›kar›ld›ysa, Trabzon baflta olmak üzere Karadeniz’de yaflayan Rum halk› da katliamlarla “tehdit” olmaktan ç›kar›lm›flt›r. I. Emperyalist Paylafl›m Savafl› devam ederken, meflhur Topal Osman’›n ilk katliamlar› Rumlara yöneliktir. Katliamlarla say›lar› azalan, bir k›sm› Yunanistan’a göç eden Rum halk›ndan geriye kalanlara yaflamlar› için Türk ve Müslüman olmaktan baflka yol b›-

rak›lmam›flt›r. Ne kadar Türk ve Müslüman olunursa kendilerine o kadar dokunulmayaca¤›n›n aç›k mesaj› verilmifltir. Halk›n buna karfl› güçlü ve örgütlü bir karfl› koyuflu olmad›¤›ndan asimilasyon süreci daha rahat bir flekilde iflletilmifltir. Merkezlerde bu politikalar rahatça uygulan›rken, ulafl›lamayan da¤ köylerinde halk kendi gelenek ve göreneklerini yaflatabilme imkan›na sahip olmufltur. “68’lerden itibaren geliflen devrimci dalga genel olarak Karadeniz’in tümünde yayg›n bir kitle temeli bulmufl ve birçok eylem örgütlenmifltir. Gerek bu durum gerekse giderek geliflen Kürt ulusal hareketinin Trabzon gibi farkl› etnik kimlikten halk›n yaflad›¤› yerlerde ulusal uyan›fl bafllatma olas›l›¤›n› hesaba katan faflist TC buralara özel bir önem vermeye bafllam›flt›r. Bu dönemden sonra buralarda milliyetçili¤in yerleflmesi için özel bir politika izlenmeye bafllanm›flt›r. Milli duygular› körüklemek, vatan-millet-Sakarya edebiyat› yapmak için K›br›s Harekat›’na kat›lan askerlerin ço¤unlu¤u nas›l ki Trabzon’dan seçilmiflse, T. Kürdistan›’ndaki haks›z savafla gönderilen askerlerin ço¤unlu¤unun da Trabzon’dan seçilmesine devam edilmifltir. Asker cenazeleri geldikçe Kürt düflmanl›¤› üzerinden ›rkç›-floven dalga körüklenmifltir. Bu biçimde Trabzon halk› milliyetçilikle uyuflturularak hem denetim alt›nda tutularak devlet için bir tehdit oluflturulmas›n›n önüne geçilmifl hem de faflist örgütlenmelerin yuvalanmas› için elveriflli bir ortam yarat›lm›flt›r. Trabzon üzerine sosyolojik tahliller yap›l›rken olay›n özünü oluflturan bu yana hiç dokunmay›p iflsizlik, e¤itimsizlik, ana-baba ihmali, asker cenazelerinin çoklu¤u vb. etraf›nda dönüp duruyorlar. Asl›nda sorunu özünden uzaklaflt›ran çabalard›r bunlar. Zira bu sorunlar›n ço¤u ülkenin genel sorunlar›d›r ve hiçbiri “neden Trabzon?” sorusunun yan›t›n› vermemektedir. Bundan sonra da Trabzon’da Alperen Ocaklar› üzerinden kontra örgütlenmelere tetikçilerin devflirilmesine devam edilecektir. T‹T’in Agos’a yönelik tehditleri ayn› h›zla sürüyor. Bask›n Oran’a, Mahmut Al›nak’a, Orhan Pamuk’a gelen tehditler ortada. ‹htiyaç duyuldu¤unda, amaçlar› do¤rultusunda, belirledikleri hedeflere yönelik sald›r›lar›n gerçekleflme olas›l›¤› oldukça yüksektir. Nas›l ki Hrant Dink’e yönelik sald›r› 2 y›ldan beri geliyorum dediyse, flu anda da baflka sald›r›lar geliyorum demektedir. Devlet nas›l ki Hrant Dink için k›l›n› k›p›rdatmad›ysa bundan sonrakiler için de k›p›rdatmayacakt›r. Bu sald›r›lar›n engellenmesinin devlete havale edilerek, koruma istenmesi kuzuyu kurda teslim etmek demektir. Kontra örgütlenmelerin devletin illegal örgütlenmeleri oldu¤u kitlelere kavratarak, anti-faflist mücadeleyi yükseltmemiz ve bu mücadeleyi de devrim mücadelemizle birlefltirmemiz bugün yapmam›z gereken en önemli görevdir.


9-22 Şubat 2007

18

67

Me ton Hrant nivenume sa rafliya*

…Sürekli ac›larla bo¤uflarak yaflamak zorunda kalan bir halk›n gözyafllar› gibiydi orada o gün olanlar. A¤layan yafll› kad›nlar sanki geçmifllerine, yitirdiklerine, topraklar›na a¤l›yordu. Sadece Hrant için a¤lam›yor gibiydiler. Hepsinin Pontus’un Yitik K›z› Tamama gibi bir hikayesi vard› belki de… Belki de daha da ac›lar›…”

Adelfos Hrant Dink’e Sana adelfos (kardefl) demek do¤ru mu bilmiyorum. Belki de trano adelfos (a¤abey) demeliyim… Ancak sen katledildikten sonra, sana dair yaz›lanlara bak›nca ve bu yaz›lanlar içinde Türkçe, Ermenice, Kürtçe hep “kardefl” kelimesinin kullan›ld›¤›n› görünce, ben de sana Rumca (Pontus) “adelfos” (kardefl) diye hitap edeyim dedim. Faflizmin “sivil” görünüfllü ama malum adresler taraf›ndan yönlendirildi¤i aç›k olan güçleri taraf›ndan katledilmen beni/bizleri derinden sarst›. Asl›nda biz bu tür kay›plar›, katledilmeleri bilmiyor, yaflam›yor de¤iliz. Birçok yoldafl›m›z›, dostumuzu mücadele içinde günefle u¤urlad›k. Bu nedenle “al›flk›n” say›l›r›z böyle kay›plara, katledilmelere… Ancak senin göz göre göre ve de göstere göstere katlediliflin bir baflka oldu… Bir baflka oldu diyorum çünkü, her ne kadar yaflad›¤›m›z ülke topraklar›nda, faflizmin ürünü olarak; kendinden olmayana düflman ve bu anlam›yla da kendisi gibi düflünmeyene karfl› k›y›c›, katliamc› olan bir devlet gerçekli¤iyle yüz yüze oldu¤umuzu biliyorsak da, senin gibi birini bile katletme cüretini (ahmakl›¤›n› m› demeliyim?) gösterebiliyorsa, nas›l bir devlet, nas›l bir düflman, nas›l bir gözü dönmüfllükle karfl› karfl›ya oldu¤umuzu gösteriyor. Katledilmenden sonra dost da, düflman da sana dair aç›klamalarda, yorumlarda bulundu. Halen de tart›fl›lmaya devam ediyor. Burjuva feodal medyan›n baz› kesimleri de dahil olmak üzürü büyük ço¤unluk, “o bar›flç›yd›”, “o güvercindi”, “o ülkesini severdi”, “o ülkesini satmad›” vb. içeriklerde yorumlarda bulundu. Bilinen baz› güçler ise bayram yapt›. TC ise önce seni tehdit etti, sonra yarg›lad› ve ceza verdi, ard›ndan da “iyi çocuklar›na” hedef gösterdi ve en sonu seni katlettirdikten sonra timsah gözyafllar› eflli¤inde “ona s›k›lan kurflunlar, Türkiye’ye s›k›lm›flt›r” dedi… Asl›nda tüm bu yaflananlar, bu ülkede b›rakal›m devrimcileri, komünistleri; faflizme karfl› muhalif olan, demokrat, ilerici bir durufl sahibi “güvercinlere” bile yaflam hakk›n›n tan›nmad›¤›n› gösteriyor. Gerisini ülkemize demokrasi geldi¤ini, “demokratik dev-

rim”in gerçeklefltirildi¤ini savunanlar ve maalesef senin de destekledi¤in AB üyeli¤i aldatmacas›yla avunanlar düflünsün… Maalesef diyorum çünkü tam da bu noktada yan›ld›n Hrant Adelfos… Yan›ld›n çünkü, evet ülkemizde güvercinlere dokunmazlar… Ama güvercinlere dokunmayan halk›m›zd›r. Bu ülkede halk›m›z güvercinlere dokunmaz ancak Türk hakim s›n›flar›n›n devleti olan faflist TC güvercin de olsa, kendisini rahats›z edenleri yaflatmaz. Bu “tarihsel bir reflekstir” TC devletinde… ‹flte bunda yan›ld›n… Bu kadarla kalsa iyi diyece¤im ama olmuyor. Üstelik faflizm hem katlediyor, hem de sen katledildikten sonra, seni u¤urlayan yüzbinlerin duyarl›l›¤›n›, öfkesini utanmadan kendi ç›karlar› için kullanma alçakl›¤›n› gösteriyor… Dünyaya, sana sahip ç›kan, katledilmeni lanetleyen, faflizme öfkesini gösteren halk›m›z›, TC devleti kendi “duyarl›l›¤›” olarak pazarlamaya çal›fl›yor. Ne müthifl bir ikiyüzlülük! Ve de faflizmin bir saniye bile yaflamamas›, hemen ortadan kald›r›lmas› için ne hakl› bir neden! Cenaze törenine baz› zorunluluklardan dolay› kat›lamad›m. Eminim ki benim gibi kat›lmak isteyen, ama kat›lamayan, faflizme olan öfkesini orada olarak gösteremeyen pek çok insan vard›r. Seni u¤urlayamad›k ama cenaze törenine kat›lan bir yoldafl›m›z›n yazd›klar› duygu ve düflüncelerimizi çok iyi özetliyor. “…Sürekli ac›larla bo¤uflarak yaflamak zorunda kalan bir halk›n gözyafllar› gibiydi orada o gün olanlar. A¤layan yafll› kad›nlar sanki geçmifllerine, yitirdiklerine, topraklar›na a¤l›yordu. Sadece Hrant için a¤lam›yor gibiydiler. Hepsinin Pontus’un Yitik K›z› Tamama gibi bir hikayesi vard› belki de… Belki de daha da ac›lar›…” Böyle alçakça biçimde katlediliflin beni/bizi daha farkl› etkiledi. Bunun birçok nedeni var kuflkusuz. Eski bir mücadele yoldafl›m›z oluflun, mensup oldu¤un Ermeni milliyetinden flehit yoldafllar›m›zla mücadele arkadafll›¤›n›n olmas›, halk›n›n Anadolu topraklar› üzerinde soyk›r›ma tabi tutulmas›, katilinin Trabzonlu olmas› vb. bunlardan sadece birkaç›.

Evet bizim eski yoldafllar›m›zdand›n. Partimizin saflar›nda bir dönemin tan›¤›yd›n. fiehit yoldafllar›m›zdan Armenak’› dinledik senden. Armenak’› ö¤renmeye çal›flt›k… Eski bir yoldafl›m›z oluflun, ancak buna ra¤men baz› “eski yoldafllar›m›z” gibi “kapa¤› bir yerlere atmay›fl›n”, ülkemizde, bu topraklarda kendince do¤ru buldu¤un düflünceler için mücadele ediflin önemliydi bizim için. Evet düflüncelerindeki kimi eksik, hatal› ve yanl›fllara ra¤men, bu duruflun, ülkemiz demokrasi mücadelesi aç›s›ndan önem tafl›yordu. Bir de devrimcilere, Partizanc›lara karfl› s›cak yaklafl›m›n, dönem dönem yoldafllar›m›zla kendi aram›zda sohbetlere vesile oluyordu. Haberin yoktu belki senin bundan ama, Anadolu’nun senin de bildi¤in güzel bir deyimiyle “kulaklar›n› ç›nlat›yorduk!” Evet partimizden, örgütlü mücadeleden ayr›lm›flt›n. Ancak buna ra¤men gençli¤inde içinde yer ald›¤›n, düflüncelerinin flekillenmesinde kuflkusuz etkili olan Partimize karfl› d›fltalay›c› bir tutum içinde bulunmad›n. Yan›na gelen genç yoldafllar›m›za, seninle röportaj yapan yoldafllar›m›za, örgütlü mücadele içerisinde yer ald›¤›n döneme ve birlikte faaliyet yürüttü¤ün flehit yoldafllar›m›za dair genellikle olumlu bir tav›r içinde bulundun. Kat›ld›¤›n panellerde, söyleflilerde, örgütlü mücadele içinde bulundu¤un süreci, eksiklikleriyle, hatalar›yla, olumluluklar›yla objektif bir biçimde anlatmaya çal›flt›n. Türkiye’nin, ülkemizin sorunlar›na karfl› ayd›n ve muhalif tavr›n, yaflanan hak gasplar›na ve anti-demokratik uygulamalara yönelik duruflun, ülkemizde demokrasi mücadelesi aç›s›ndan önemliydi. Özellikle “resmi ideolojiye” karfl› muhalif duruflun ve Türkiye ile Ermeni halklar› aras›nda diyalog önerilerin, hem Türk hakim s›n›flar›n›, hem de Ermeni hakim s›n›flar›n› rahats›z ediyordu. Ayd›n ve solcu oluflun, Ermeni kilisesi ile de aranda belli bir mesafe olmas›na yol aç›yordu. Hrant Adelfos sen devrimin dostuydun! TC faflizminin ilgisi ve bilgisi dahilinde seni arkandan vuran katilin Trabzonlu olmas› da tarihin garip bir cilvesiydi belki… Çünkü çok de¤il, bir insan ömrü uzakl›kta, yüzy›l bafl›nda bu kent; Osmanl›’n›n son y›l-

lar›nda ve Cumhuriyetin kurulufl y›llar›nda ‹ttihat ve Terakki’nin, Teflkilat-› Mahsusa çetelerinin, katliamlar›na tan›kl›k etmiflti. ‹nsanlar s›rf Rum, Ermeni olduklar› için, gayri Müslim olduklar› için, kay›klara doldurulup denizde bo¤ulmufllar, gemi kazanlar›nda ve atefle verilen evlerde yak›lm›fllard›. Kuruluflu ‹stanbul’dan daha eski olan bu kent say›s›z ac›lara tan›kl›k etmiflti. O Trabzon ki geçmiflte, Ermeni, Rum, Yahudi, Türk, Laz, Gürcü’nün bir arada yaflad›¤› flehir. Yüzy›l bafl›nda, befl dilde yay›nlanan gazetelerin oldu¤u kent. Çeflitli dinden ve milliyetlerden insanlar›n kültürlerinin yüceltti¤i flehir… Bugün faflizm flehri “kurtarm›fl” durumda! Öyle ya art›k ilan ediyorlar, “flehir tümden Türk oldu” diye. Vatan›na, milletine ba¤l› kitleler yarat›ld›. “Ne mutlu onlara!” Hani Trabzon sokaklar›nda bugünlerde yaz›yor ya “Dünya Türk olsun” diye… ‹flte Trabzon’u böyle Türklefltirdiler. Faflizm Trabzon’u “Türklefltire, Türklefltire”, flehre s›¤mayan, iflsizler ordusu yaratt›! Yoksullar ve lümpenler ordusu… Bir y›¤›n katil, mafya bozuntusu, cahil… Faflizm eseriyle övünebilir… Zaten bolca övünüyor! Vatan millet naralar›yla, ›rkç›-floven ça¤r›lar yap›yorlar. “Duyarl› vatandafllar” devrimcileri linç ederken, “vatani görevlerini” yap›yorlar, diyorlar. Faflizm ne kadar övünse azd›r! Ancak neden katiller buradan ç›k›yor diye soranlara ne demeli? Faflizm budur iflte! Bu “do¤al” de¤il mi? Nedense burjuva feodal medyan›n dili varm›yor, “afl›r› milliyetçilik, afl›r›l›k” diyorlar. Bunun ad› faflizmdir efendiler! Trabzon, kavgam›z›n ac›lar›na, katliamlar›na tan›k olan flehir… Daha bu faflist cumhuriyetin temelleri at›l›rken 15 gülümüzü verdik denizine… TKP önderi M. Suphi ve 14 yoldafl›m›z burada katledildi. Bu flehir tüm h›rç›nl›¤› ve bafl e¤mezli¤iyle daha faflist diktatörlü¤ün kuruluflunda ilgisine mahzar oldu. Uflaklar› faflizmin ufla¤› yap›lmaya çal›fl›ld›. Kimi uflaklar gerçekten de uflak oldu da! ‹flte o gerçekten uflak olan namertlerden bir piyon geldi seni vurdu Hrant Adelfos. Ama biz biliyoruz, bu alçakl›¤› yapan, Karadeniz’in uflaklar›ndan, yi¤itlerinden de¤il. Faflizmin


67 ufla¤›! Teti¤i çeken bu ufla¤›n arkas›nda el yeterince ortada… En az›ndan Karadeniz’in gerçek uflaklar› aç›s›ndan, devrimciler, komünistler aç›s›ndan ortada! Teti¤i çeken el t›pk› 1915-1923 Ermeni, Rum, Süryani soyk›r›m›nda oldu¤u gibi Alman emperyalizminin ufla¤› ‹ttihat ve Terakkiciler, Teflkilat-› Mahsusa çetelerinin devamc›lar›… O zaman da diyorlard› ya “Savafl için tehcir karar› ald›k”, “Ermenileri, Rumlar›, bölgeden göç ettirdik”. Ama öte yandan gizli emirler yolluyorlard›, “Do¤u Sorunu”nu halletmek için. Bu emirlerle Teflkilat-› Mahsusa çeteleri, hapishaneler boflalt›larak toplanan katiller, tecavüzcüler, soyguncular, pan-islamizm, panTürkizm ad›na, tehcir edilen kafilelere sald›r›yor, kad›n ve k›zlara tecavüz ediyor, mallar›n› ya¤mal›yor, öldürüyorlard›. Tehcir ad› alt›nda soyk›r›m uygulad›lar. fiimdi de sevgili Hrant Adelfos, seni katledenler için “milliyetçi” hislerle ifllemifller diyorlar. T›pk› 1915-1923 soyk›r›m sürecinde oldu¤u gibi yalan söylüyorlar. Faflizmin “sözde” soyk›r›mlar›, “sözde” cinayetleri hep böyle oluyor! Üstelik bir de bu soyk›r›m›, katliamlar›, cinayetleri, “Türklük” ve “‹slam” ad›na yapt›klar›n› söylüyorlar. Bu ›rkç›-flovenler, bu faflistler, Türk halk›na büyük zarar veriyorlar. TC faflizmi kendi varl›k zeminini, ezilen mazlum Türk halk›n› da kendi suçlar›na ortak etmeye çal›flarak güçlendirmeyi amaçl›yor. Türkiye halk›n›n içindeki ulusal farkl›l›klar kullan›larak, s›n›fsal diktatörlüklerini hakim k›lmak istiyorlar. TC faflizminin geçmiflte yapt›¤› buydu, flimdi de yapmaya çal›flt›¤› budur. Bu politika ‹ttihat ve Terakki Partisi’nden devral›narak uygulamaya çal›fl›lmaktad›r. Nas›l ki Ermeni, Rum ve Süryanilere karfl› soyk›r›m uygulayanlar, bu politikalar›na Türklü¤ü, ‹slam’› kullanarak Türk-Kürt ve di¤er ‹slam dinine mensup az›nl›k milliyetlerden halk›m›z› ortak etmeye çal›flt›larsa, bugün de “milliyetçi hislerle” ifllenen bir cinayet diyerek, bu suça ortak etmeye çal›fl›yorlar. Yüzbinler seni u¤urlarken bu suça ortak olmayacaklar›n› hayk›rd›lar Hrant Adelfos. Hem de yüzlerine “Hepimiz Ermeniyiz, hepimiz Hrant’›z” diyerek. Faflizm bu sahiplenme karfl›s›nda sözde duydu¤u üzüntüden vazgeçti, kudurganlaflt›. Bildik “sivil güçler” a¤›zlar›ndan salyalar ak›tarak “Hepimiz Türk’üz” demeye bafllad›lar. Bunlar ki Hrant Adelfos, senin de bildi¤in gibi emekçi Türk halk›na mal edilemez. Bunlar tüm varl›klar›n›, ruhlar›n› emperyalizme ve hakim s›n›flara satm›fl olanlard›r. Vatan diye diye vatan› satanlar, emekçi halk› ›rkç›-floven zehirle, zehirleyen bunlard›r. Naz›m Hikmet’in “Vatan Haini” dedikleri iflte bunlard›r Hrant Adelfos… fiimdi katilinin Trabzonlu olmas› nedeniyle, bir kenti yarg›l›yor ve suçlu ilan ediyorlar. Oysa Trabzon Türkiye’dir. Türkiye Trabzon’dur art›k… Nas›l ki güzel ülkemizi, çeflitli milliyetlerden Türkiye halk› aç›s›ndan adeta bir cehenneme çevirdilerse, bu Trabzon için de böyle… TC faflizmi kendi bekas› için, ›rkç›-floven ideolojiyle, Türk-‹slam sentezi denilen faflist ideolojiyle flekillendirmeye çal›flt› emekçi halk›m›z›. Çeflitli milliyetlerden emekçi halk›m›za hakim ulus flovenizmiyle azg›nca sald›rd›. “Ne mutlu Tür-

19 küm diyene” dedi. “Vatandafl, Türkçe konufl” kampanyalar› açt›. Daha düne kadar, Kürt diye bir ulusun varl›¤›n› bile yok sayd›. Ermenileri, Lazlar›, Araplar› afla¤›lamak için onlarca yöntem denedi. Çeflitli milliyetlerden Türkiye halk›n› birbirine k›flk›rtarak düflman etmeye çal›flt›. Trabzon, Türk hakim s›n›flar› aç›s›ndan bölgede var olan ulusal çeflitlilik nedeniyle daha “özel” ele al›nd›. Trabzon ve çevresi, ‹ttihat ve Terakki Cemiyeti’nden devral›nan “milli mücadele” ile beslenen ve zamanla günümüze kadar semirtilen çetecili¤in, karfl›devrimci örgütlenmelerin, mafyan›n yata¤› oldu. TC faflizmi tüm mülki ve askeri kurumlar›yla bu flehri kendilerine merkez seçti. Emekçi halk›n kazan›lmas› için yo¤un bir bask›ya, yo¤un bir ideolojik, politik, örgütsel ilgiye mahzar oldu. Ve faflizm bu çabalar›nda baflar›l› oldu. fiimdi bütün Türkiye Trabzon, bütün Trabzon Türkiye’dir. Yani yerden biter gibi biten katiller, bu flehre “özgü” de¤il asl›nda. TC faflizmi ülkemizin bütün flehirlerini, kasa-

yo¤un mücadele yürüttü¤ü bir flehirdi. Bugün de yürütülüyor. Bugün devrimcilerin faaliyetlerinin çok geri bir durumda olmas› kimseyi yan›ltmamal›d›r. Trabzon’da geçmiflte, Atapark ve Erdo¤du Mahallelerinde s›k›flm›fl faflist bir taban vard›. Tabakhane, Arafil boyu, Masatl›k baflta olmak üzere, Yeni Mahalle, Ganita, Kemerkaya, Yeni Cuma’da ileri derecede, geri kalan mahallelerde de devrimcilerin flu veya bu oranda etkinli¤i vard›. Maçka, Tonya –ki bu iki ilçe “küçük Moskova” diye tan›mlan›rd›- Vakf›kebir, Beflikdüzü, Arakl›, Arsin, Yomra, Sürmene ilçelerinde devrimci bir faaliyet söz konusuydu. Sürmene’de daha yo¤un olmakla birlikte tüm bu ilçelerde devrimci hareket belli bir kitle taban›na sahipti. Akçaabat faflist olmamakla birlikte sa¤-liberal bir bak›fl›n etkin oldu¤u yerdi. Devrimci hareketin kitle kuyrukçusu ve yanl›fl politikalar›, sivil faflistlerin sald›r›lar› ve bilinen 12 Eylül AFC’si, tüm Türkiye’de oldu¤u gibi buradaki devrimci hareketi önemli oranda geriletti. Devrimci hareket a¤›r bir yenilgi ald›. Bölgede etkili fa-

9-22 Şubat 2007 Bölgenin nüfusunun tar›ma dayal› olmas›, yo¤un göç vermesi, sanayileflmenin olmamas›, yo¤un bir genç nüfusla birleflen iflsizlik gibi etkenler, kitlelerin içinde bulunduklar› duruma karfl› tepkisini beraberinde getirmektedir. Tam da bu nedenle faflizm var olan tepkinin kendisine yönelmesini engellemek için bütün imkanlar›n› –özellikle yerel medyay›kullanarak bilinen “silah›” faflist ideolojiye, milliyetçili¤e yöneltmekte, “vatan-millet” propagandalar› eflli¤inde, kitlelerin tepkisini nötralize edebilmekte, en az›ndan kendisine yönelmesini engelleyebilmektedir. Faflizm bunun yan›nda futbolu da kendi ideolojisinin üretilmesi aç›s›ndan bir dayanak olarak kullanmaktad›r. Yine bu bölgeden, T. Kürdistan›’na yo¤un bir asker gönderme politikas› söz konusudur. T. Kürdistan›’nda ölen askerleri faflizm, bölgede kendi ideolojik tahakkümünü kurmak aç›s›ndan ustaca kullanmaktad›r. Trabzon öyle bir kenttir ki, kuruluflu kavgam›z›n baflkentinden öncedir ve tarihimizde 15’lerin katledilmesinin tan›¤›d›r.

Trabzon’un da da¤lar› var Hrant Adelfos, tüm yurdumun oldu¤u gibi… Trabzon’un da da¤lar› var Hrant Adelfos, tüm yurdumun oldu¤u gibi… Ezilen, soyk›r›ma tabi tutulan, sömürülen halk›m›n yaslanaca¤› ve faflizme karfl› savaflaca¤›… Trabzon’un da ayd›nl›k yüzü var, faflizme karfl›, halk›m›z›n saflar›nda savaflan… Katlediliflin yaylalar›m›zda açan vargit çiçeklerinden sonra, halk›m›n yaylalardan inifline benzedi… Yoksullaflt› da¤lar, yaylalar. balar›n› ve köylülerini zehirlemifl durumda. Her yerde potansiyel katiller, ›rkç›lar, gericiler var. Trabzon da bu anlam›yla bir istisna de¤il… ‹stisna de¤il ama yine de çarp›c› bir örnek olmas› aç›s›ndan anlaml›. Çarp›c› bir örnek ki, emperyalizm destekli TC faflizminin, ülkemizi ne duruma getirdi¤i, hangi koflullar› yaratt›¤› rahatl›kla anlafl›labilir Trabzon’a bak›larak. Çok gerilere gitmeye gerek yok. 12 Eylül 1980 AFC’sinden sonraki sürece bakmak yeterli olacakt›r. TC faflizmi aç›s›ndan “özel ilgiye mahzar” olan ve “psikolojik harekat”a maruz kalan bu flehirde yer adlar›, köy adlar› faflizmin “Türklefltirme” anlay›fl›na uygun olarak Türkçelefltirildi. Emekçi halk›na karfl› yo¤un bir asimilasyon, ‹slamlaflt›rma ve Türklefltirme politikas›n›n sonucunda ›rkç›-floven bir kuflak yetifltirildi. Ama nedense, en önemli fleyi Türkçe olmayan Trabzon ad›n› de¤ifltirmeyi unuttular! Evet çok gerilere gitmeye gerek yok! 12 Eylül 1980’den önce Trabzon’da tüm Türkiye’de oldu¤u gibi, ilericilerin, devrimcilerin

aliyet sürdüren devrimci yap›lar›n önderlerinin ve kadrolar›n›n teslimiyetçi yaklafl›mlar›, kitlelerin k›r›lma yaflamas›nda etkili oldu. Bu durum, TC faflizminin kendisini meflrulaflt›rma/kabul ettirme politikalar› sonucunda uygulad›¤› sistemli faaliyetle birleflince, t›pk› Türkiye’nin di¤er illerinde/bölgelerinde oldu¤u gibi Trabzon’da da karfl›l›¤›n› buldu. ‹lerici, devrimci hareket önemli oranda geriletildi. Ancak tüm Türkiye’de oldu¤u gibi, burada da var olan uzlaflmaz s›n›f çeliflkileri, göç, iflsizlik, sosyal sorunlar varl›¤›n› devam ettirdi¤inden ve AFC de bu çeliflkileri daha da derinlefltirdi¤inden dolay› kitlelerin önüne Türk-‹slam sentezi olarak adland›r›lan TC faflizminin “resmi ideolojisi” kondu. Böylelikle kitleler maniple edildi. Dostlar düflman, düflmanlar dost haline getirildi. Karadeniz ufla¤›, en has faflizm ufla¤› haline getirildi. Ancak bu demek de¤il ki, Trabzon flehri tümden gerici bir flehirdir. Trabzon’u Trabzon yapan özelliklerden biri de buradaki çeliflkilerin keskinli¤inin, yöre insan›yla birleflti¤inde patlamaya haz›r bir potansiyel tafl›mas›d›r.

Tan›kl›¤› bununla bitmez Trabzon’un. Bu kent ki, çeflitli milliyetlerden emekçi halk›m›za uygulanan soyk›r›m, asimilasyon ve mübadele politikalar›n›n ac›lar›n› ba¤r›nda tafl›r. Trabzon öyle bir kent ki ba¤r›ndan yi¤it devrimciler de ç›karm›fl az›l› halk düflman› katiller de… Trabzon çeliflkilerin ve z›tl›klar›n flehridir. En baflta da yi¤itli¤in ve namertli¤in… Trabzon’un da da¤lar› var Hrant Adelfos, tüm yurdumun oldu¤u gibi… Ezilen, soyk›r›ma tabi tutulan, sömürülen halk›m›n yaslanaca¤› ve faflizme karfl› savaflaca¤›… Trabzon’un da ayd›nl›k yüzü var, faflizme karfl›, halk›m›z›n saflar›nda savaflan… Katlediliflin yaylalar›m›zda açan vargit çiçeklerinden sonra, halk›m›n yaylalardan inifline benzedi… Yoksullaflt› da¤lar, yaylalar. Ama biz b›rakmayaca¤›z da¤lar›m›z›, bu kez seni de al›p ç›karaca¤›z, faflizme ve vargit çiçeklerine inat. Bu kez da¤lara Hrant’› da al›p ç›k›yoruz. * Me ton Hrant nivenume sa rafliya. (Hrant’la da¤lara ç›k›yoruz.)


20

9-22 Şubat 2007

67

KP’LER‹N D‹NAM‹K GEL‹fi‹M‹ AÇISINDAN ELEfiT‹R‹-ÖZELEfiT‹R‹ YÖNTEM‹N‹N KURUMSAL KAVRANIfiI-2

alka karfl› sorumlulu¤un yerine getirilmesinde en önemli nokta halkla iliflkilerin do¤ru temelde tesis edilmesidir. Do¤ru politika ve taktikler ancak böyle bir iliflki kuruldu¤unda oluflturulabilir ve vücut bulabilir. Aksi halde dogmatizm kaç›n›lmaz olur.

H

sa¤layacak olan koflul, kitlelerin öncelikle politikan›n temel noktalar›n› kavramas› ve sahiplenmesidir.

Kitlelerle iliflkide özelefltirinin kurumsal kavran›fl› Elefltiri-özelefltiri yönteminin d›- KP’nin ideolojik-politik kavray›fl›nda KP ile kitleler aras›nda samimi iliflkiler aranmal›d›r ve elbette bunun dolays›z bir fla karfl› uygulan›fl›: D›fla dönük -özellikle de kitlelere dönük- elefltiri-özelefltiri oldukça önemli bir yere sahiptir. Genel olarak elefltiri-özelefltirinin, özel olarak da özelefltirinin ne boyutta kavrand›¤›n› anlamak aç›s›ndan d›fla dönük (halka ve dost güçlere) yaklafl›mlar›n adeta bir turnusol ifllevi gördü¤ünü belirtmek abart› olmayacakt›r. Halka karfl› sorumluluk, devrimcikomünist bir partinin tarih sahnesine ç›k›fl›ndan bafllayarak tüm faaliyeti boyunca en yüksekte tutmas› gereken temel ilkelerden biridir. Bu, KP’lerin var olufl gerekçelerinin dolay›ms›z bir sonucudur. Bu sorumluluk yerine getirildi¤i ölçüde halkla bütünleflme ileri noktalara tafl›nabilir, aksi halde ise kitleyle ona önderlik etmek isteyen KP aras›ndaki çeliflkiler derinleflir, mesafe aç›l›r ve halka karfl› yabanc›laflma bask›n hale gelir. ‹flçi s›n›f› ve emekçi halk›n güvenini sa¤layamam›fl, onlarla ba¤lar›n› gelifltiremeyen, onlar› kendisiyle birlikte ileri tafl›yamayan bir KP zamanla bir dar-kadro örgütüne dönüflmeye, marjinalleflmeye ve giderek halka ve halk›n sorunlar›na yabanc›laflmaya ve sekter bir hatta düflmeye mahkumdur. Bir KP için en ac› ve trajik olan fley; içinden ç›kt›¤› toplumun en ilerici s›n›flar›na yabanc›laflmas› ve onlar taraf›ndan sahiplenilmemesidir. Bu durumun nedenleri elbette o

sonucu olarak halka karfl› sorumluluk bilincinde… Halka karfl› sorumlulu¤un yerine getirilmesinde en önemli nokta halkla iliflkilerin do¤ru temelde tesis edilmesidir. Do¤ru politika ve taktikler ancak böyle bir iliflki kuruldu¤unda oluflturulabilir ve vücut bulabilir. Aksi halde dogmatizm kaç›n›lmaz olur. Halkla iliflkiler bir KP için uzmanl›k derecesinde önem verilmesi gereken bir meseledir. Halkla iliflkiler ayn› zamanda halkla çeliflkiler demektir. Halkla iliflkilerin temeli, ona yön verecek politikas› “kitlelerden kitlelere”dir. Bir KP’nin politikas› iflçi s›n›f› ve emekçi halk›n sahiplenilmesiyle hayat bulabilir ve geliflim unsuru olabilir. Politikalar›n s›namalardan baflar›yla ç›kabilmesi için “somut koflullar›n somut tahlili”ne dayanmas› gerekir. Bu olmazsa politika mevcut gerçeklik karfl›s›nda s›r›t›r ve ifllevsiz kal›r. Politikan›n önemli bir koflulu, politikay› halka uygun yöntem ve araçlarla, do¤ru bir zamanda götürebilmektir. Politikalar›n hayat bulmas›n›

alkla iliflkiler bir KP için uzmanl›k derecesinde önem verilmesi gereken bir meseledir. Halkla iliflkiler ayn› zamanda halkla çeliflkiler demektir. Halkla iliflkilerin temeli, ona yön verecek politikas› “kitlelerden kitlelere”dir.

H

kurulmas›nda politik hatt›n paylafl›lmas› gibi pratiklerin de¤erlendirilmesinin paylafl›lmas›n›n da tayin edici rolü vard›r. ‹liflkinin sars›lmas›nda ise kapal›l›k ve hatalar›n paylafl›lmamas› önemli rol oynar. Bundan dolay› kitlelerle iliflkide KP’nin özellikle özelefltiri yöntemini do¤ru ve etkin bir tarzda kullanmas› hayati öneme sahiptir. Kitlelerle iliflkilerde elefltiri de özelefltiri de de¤iflim dönüflümün, iliflkileri ilerletmenin, e¤itimin ve çeliflkileri çözmenin araçlar› olarak ele al›nmal› ve kullan›lmal›d›r. Mao: “Elefltiri ve özelefltiri bir yöntem türüdür. Halk içindeki çeliflkileri

çözme yöntemidir ve bunda kullan›lacak tek yöntemdir. Kullan›lacak baflka hiçbir yöntem yoktur” derken kastetti¤i buydu. Çünkü daha önce de belirtti¤imiz gibi; halkla iliflkiler de halk içindeki çeliflmeler kategorisine girer. Bizim özellikle özelefltiriye vurgu yapmam›z›n nedeni; kitlelerle iliflkilerde özelefltirinin esasa oturmas›ndan, dinamo olmas›ndan ve özelefltirinin kullan›lamad›¤›nda elefltirinin de ifllevsiz kalaca¤›ndan dolay›d›r. KP hatalar›n› samimi bir flekilde kitlelerle paylafl›rsa, özelefltiri de süreklili¤i sa¤larsa ve prati¤ini de bu do¤rultuda de¤ifltirirse, kitleler KP’ye s›k› s›k›ya sar›l›rlar. Bu anlay›fl, kitlelerle beraber iliflkileniflte de ayn› flekilde uygulanmal› ve “kitlelerden kitlelere” kitle çizgisi her türlü prati¤in baflköflesine oturtulmal›d›r. Lenin “Bir siyasi partinin kendi yan›lg›lar› karfl›s›ndaki tutumu” der “bir partinin ciddi olup olmad›¤›n›, kendi s›n›f›na ve emekçi y›¤›nlara karfl› görevlerini gerçekten yerine getirip getirmedi¤ini saptayabilmemiz için en önemli ve en güvenilir ölçütlerden biridir.” Devamla bunun nas›l yap›laca¤›n› flöyle aç›klar: “Yan›lg›s›n› içtenlikle kabul etmek, nedenlerini aray›p bulmak, bu yan›lg›ya yol açan koflullar› tahlil etmek, yan›lg›y› do¤rultma yollar›n› dikkatle incelemek: ‹flte ciddi bir partinin iflaretleri bunlard›r, bu, ciddi bir parti için görevlerini yerine getirmek, s›n›f› ve ard›ndan y›¤›nlar› e¤itmek ve bilinçlendirmek demektir.” (Lenin, “Sol Komünizm. Bir Çocukluk Hastal›¤›, Sf 51–52, Sol Yay›nlar›)


21

67 Lenin’in, çarp›c› ve oldukça anlafl›l›r bir biçimde ortaya koydu¤u bu tespitler, KP’ler için bir ilkedir. Ve KP’ler pratiklerini, durmadan, Lenin’in ortaya koydu¤u bu denek tafl›ndan geçirmek zorundad›r. Yani güvenilirliklerini ve ciddiyetlerini tekrar tekrar sorgulamak zorundad›rlar. Kitlelere gelince, onlar zaten bunu an be an -belki bilincinde bile olmadan- sorguluyorlar. Lenin’in önderli¤indeki Bolflevik Parti, Lenin’in bu tespiti do¤rultusunda hareket etmeye çal›flm›flt›. Lenin’in, Bolflevik Parti’nin kitlelerin genel durumunu kavramadaki eksikli¤ine ve bunun do¤urdu¤u yanl›fl beklentilere vurgu yapt›¤› flu sözlerini bu çerçevede ele almak gerekir: “Olaylar›n flimdi ortaya ç›kard›¤›, partimizin gerçek yan›lg›s›, genel durumu oldu¤undan daha az devrimci saymak ve Menflevikler ve sosyalistler, burjuvazi ile yapt›klar› anlaflma yüzünden elleri ve kollar› o kadar ba¤lanm›fl bir durumda olduklar› ve tamam›yla karfl›devrimci olan bir burjuvazinin karfl›s›nda

o kadar içinden ç›k›lmaz bir duruma gelmifl olduklar› için art›k hiçbir bar›flç› geliflme söz konusu olmayaca¤› halde Sovyetlerin siyasetinde yap›lacak bir de¤ifliklik sayesinde siyasal reformlar›n bar›flç› yolla geliflmesinin hala mümkün oldu¤una inanmak olmufltu.” (Lenin, Nisan Tezleri, sf 144, Sol Yay›nlar›) Lenin’in partinin hatalar›na karfl› tutumuyla ilgili yaklafl›m› Kaypakkaya’n›n kaleminde flu netlikte ve keskinlikte yans›s›n› bulmufltur: “Bir partinin kendi hatalar›na karfl› tak›nd›¤› tav›r, o partinin proletarya davas›na ba¤l›l›¤›n›n ölçütüdür.” (‹brahim Kaypakkaya, Seçme Yaz›lar, Sf 383, Umut Yay›mc›l›k) Kaypakkaya’n›n ard›llar› hayati önemde olan bu ilke etraf›nda s›k›ca bir-

alka karfl› sorumlulu¤un yerine getirilmesinde en önemli nokta halkla iliflkilerin do¤ru temelde tesis edilmesidir. Do¤ru politika ve taktikler ancak böyle bir iliflki kuruldu¤unda oluflturulabilir ve vücut bulabilir. Aksi halde dogmatizm kaç›n›lmaz olur.

H

PUSULA S›n›f savafl›m› sorunlar›na do¤ru bakal›m duruflumuzu devrimcilefltirelim! “fiu bir aksiyom olarak kavranmal›d›r; politik seviye ne kadar yüksek, devlet ve parti çal›flmas›n›n ilgili alanlar›ndaki fonksiyonerler ne kadar ML bilince sahipse çal›flman›n “seviyesi o kadar yüksek, çal›flma o kadar verimli, sonuçlar› o kadar etkilidir ve tersine politik seviye ne kadar düflük, fonksiyonerler ne kadar az ML bilince sahipse çal›flmada baflar›s›zl›k ve yenilgi o kadar büyük ihtimal, yöneticilerin baya¤›laflmalar› h›rsl›, palavrac›lara dönüflmeleri soysuzlaflmalar› o kadar büyük ihtimaldir.” (Stalin) Bugün yaflanan kitleleri örgütleme ve örgütü sa¤lamlaflt›rma sorunu, ancak iflçi s›n›f› ideolojisi, politikas› ile ele al›nd›kça çözüme kavuflur. Proletaryan›n devrim bilimiyle ve onun yol gösterdi¤i politika ile ele al›nmayan her sorun s›n›f mücadelesi kavray›fl›n› zay›flatt›¤› gibi uygulama dirayetini de zay›flatmaktad›r. Bu durum sorunlar›n çözümsüz bir flekilde devam etmesine yol açmaktad›r. Yaflanan her çözümsüzlük ve bunun sonucu baflar›s›zl›k k›r›lma ve cesaretsizli¤e, karamsarl›k ve umutsuzlu¤a neden olmaktad›r. Emperyalist-kapitalist sistemin yo¤un ve sistematik ideolojik sald›r›lar›n›n Türk hakim s›n›flar›n›n ivmesi yükselerek artan bask›lar›n›n sonucu yarat›lan olumsuz koflullar gözard› edilemez. Kitlelerin önemli oranda örgütsüz, da¤›n›k ve bilinçsiz oldu¤u; tepki ve

9-22 Şubat 2007

öfkelerinin zay›f, c›l›z ve da¤›n›k oldu¤u; kendili¤inden kitle hareketlerinin görece zay›flad›¤› koflullarda gözard› edilemez, ancak göz ard› edilemeyecek di¤er bir gerçeklik ise s›n›f savafl›m›nda kadrolar›n rolü ve tayin edicili¤inin tart›fl›lmazl›¤› ve bu kavray›fla uygun bilinç ve prati¤in gelifltirilmesinin örgütlenmesidir. Ancak bugün sahip olunan kadro ve militan tipinin bu savafl› yürütme ve kumanda etme noktas›nda geri bir durufl sergiledi¤i ortadad›r. Önderlik bilinci ve kapasitesi zay›f olan kadro ve militanlar›n kitlelerle buluflmas›, kitlelerin devrimci inisiyatifini a盤a ç›kartarak harekete geçirmesi, mevcut s›n›rl› imkânlarla pratik görevlerini asgari ölçüde yerine getirmesi zorlaflmaktad›r. Her fleyden önce partisiz, kitlesiz ve savafls›z devrim olmayaca¤›na göre s›n›f bilinçli proleterlerin tüm pratik ad›mlar› partiyi güçlendirmeye ve kitleleri partinin kumandas›nda harekete geçirmeye ve savafl› büyütmeye hizmet etmek zorundad›r. Ve partiyi güçlendirme, kitleleri örgütleme ve savafl› büyütme de yar›n›n de¤il, bugünün sorunudur. Bugün tehlikeli olan durum, koflullar›n getirdi¤i zorluklardan çok, analiz ve çözümleme gücündeki yetersizlik; devrimci teorinin ve örgütleme sorunlar›n›n geri düzeyde kavran›fl› ve bunun sonucu oluflan de¤ifltirme ve dönüfltürme gücün-

deki zay›fl›kt›r. Devrimci bilgi, devrimci araflt›rma ve inceleme yönteminde y›llarca ilerleme sa¤lanmadan hep ayn› düzeyde kal›n›yorsa somutu analiz etmede bilgiye varma yönteminde dünden farkl› ileri bir seviye yakalanm›yorsa, kendini tekrar eden bir süreç yaflan›yorsa orada geliflim ve ilerleme olabilir mi? Nas›l ki iflçi s›n›f›n›n ideolojisi ve politikas›yla ele al›nmayan her sorun örgütlenmenin ve birli¤in önünde engelse ayn› flekilde bu bilimle donanmayan ve donanma çabas›, mücadelesi ve örgütlenmesi içinde olmayan, devrimci bilgisini gelifltirip ilerletmeyen, analiz gücünü devrimcilefltirmeyen her “kadro”, “her militan” da ayn› flekilde örgütlenmenin ve iflçi s›n›f›n›n birli¤i ve mücadelesi önünde engel olur. Sorunlar› çözen de¤il sorun yaratan olur. De¤ifltiren dönüfltüren de¤il, de¤iflim ve dönüflümün önünde engel olur. Güçlü bir devrimci olabilmek için her fleyden önce sa¤lam bir proleter dünya görüflüne sahip olmak gerekir. Proleter dünya görüflü her soruna, her olaya karfl› ak›lc› ve do¤ru bir tav›r alma olana¤› verir. Proleter dünya görüflü iflçilere, emekçilere içinde bulunduklar› durumu do¤ru ve çok yönlü olarak görmek, anlamak olana¤› verir. Bu durum insana analiz etme, de¤ifltirme ve dönüfltürme gücünü de verir. Proletaryan›n devrim bilgisiyle silahlanmadan ve bu bilgiye derinlemesine egemen olmadan yeninin ve ilerinin sahibi, gelece¤in temsilcisi olunamaz. S›n›f bilinçli proleterlerin ay›rt edici özelli¤i teori ve prati¤in s›ms›k› birlefltirilmesidir. ‹deolojik e¤itim, politik mücadelenin ve politik görevlerin yerine getirilmesinin esas halkas›d›r. Devrim bi-

leflmek, bu ilkeyi taviz vermeden prati¤e uygulamak zorundad›rlar. Yukar›daki sözleriyle ba¤lant›l› olarak, Kaypakkaya, KP’nin hangi özelliklere sahip olmas› gerekti¤ini de özlü bir flekilde formüle etmifltir: “Subjektivizmden, revizyonizmden ve dogmatizmden ar›nm›fl, kitlelerle kaynaflm›fl, teoriyle prati¤i birlefltiren, özelefltiri metodunu uygulayan çelik disiplinli bir Komünist Partisi…” (‹brahim Kaypakkaya, Age. Sf 487) Kaypakkaya’da da t›pk› Lenin ve Mao’da oldu¤u gibi hatalar karfl›s›ndaki tutum, KP’nin “davaya ba¤l›l›¤›n›n ölçütü”yken, özelefltiri metodunu uygulamak da KP’de aranan temel özelliklerdendir. Çünkü hatalar›n afl›lmas›nda özelefltiri belirleyici bir rol oynamaktad›r. Bu bilinç Kaypakkaya’da bir KP’nin s›n›fa ve halka karfl› sorumlulu¤u ve varl›k koflulu olarak kavranm›flt›r. Kaypakkaya ard›llar›na bu sa¤lam ve ilkesel miras› b›rakm›flt›r. Bugün yap›lmas› gereken bu miras› en iyi flekilde kavramak ve ileri tafl›makt›r. (Bitti) limi MLM hakk›nda, s›n›f mücadelesinin yasalar› hakk›nda, toplumun ve çal›flma yürütülen alan hakk›nda ve düflman›n çal›flma ve hareket tarz› hakk›nda kapsaml› ve bütünlüklü bilgiye sahip olma sürecine girilmeden ideolojik e¤itim görevi yerine getirilemez. Ancak bu görevler ›fl›¤›nda politik ve örgütsel görevler baflar›l›r. Bundand›r ki s›n›f mücadelesinin her alan›ndaki bilgi ve çeliflki gerçekli¤ine yak›nlaflarak, onun yasalar›na hakim olunarak ideolojik sa¤laml›k elde edilir. Bundand›r ki, kadrolar bilimsel aç›kl›¤› araflt›rma, inceleme, tahlil gücüne varmay›, sorunlara çözüm üretebilecek düzeye gelmeyi, mevcutla yetinmeyecek, devrimci teorisini gelifltirip zenginlefltirecek yeni bir ideolojik flekillenmeyi esas alacak bir rota içine girmelidir. Ancak bu durumda örgütsel çal›flmas›na do¤ru bir yön ve biçim verebilir. Kadrolar politik yaflam›n bütün yönlerini, çeflitli s›n›flar taraf›ndan çeflitli nedenlerle giriflilen bütün protesto ve savafl›m çabalar›n›n sistemli ve sürekli bir flekilde de¤erlendirilmesiyle yetiflir. Devrim ve örgütleme biliminin ustalar›ndan Karl Liebknecht teorik ve pratik çal›flmay› flu sözlerle çok yerinde olarak tan›mlanm›flt›r; “inceleme, propaganda, örgütleme.” Her alandaki devrimci çal›flma bu tespite uygun tarzda ele al›nmal› ve bu anlay›fla uygun olarak pratik örgütlenmelidir. Örgütleme için propaganda çal›flmas›na ihtiyaç vard›r. Güçlü ve etkili bir propaganda çal›flmas› için de somutu incelemeye ihtiyaç vard›r. Bu çal›flmalar içinde ideolojik önder olunur. Teorik çal›flma olmaks›z›n da ideolojik önder olunamaz. Bu görevlerin belirlenip uygulanmas›yla pratikte karfl›lafl›lan eksikliklerin bafl›nda gelen dogmatizmden ve sekterlikten korunur.


22

9-22 Şubat 2007

67

Baflka bir dünya mümkün; ama cesaret ister!

DSF (Dünya Sosyal Formu)’nin 7. toplant›s› 20-25 Ocak tarihlerinde, Afrika’n›n yoksul ülkelerinden biri olan Kenya’n›n baflkenti Nairobi’de ve yine “Baflka bir dünya mümkün” slogan›yla gerçekleflti. Böylece, DSF ortaya ç›kt›¤› tarihten bu yana toplant›lar›n› emperyalizme ba¤›ml›, emperyalizmin ya¤ma ve talan politikalar› alt›nda ezilen, yoksullu¤un ve sefaletin en üst boyutlarda seyretti¤i ülkelerde gerçeklefltirme ve böylelikle de ezilen y›¤›nlar›n kafalar›n› buland›rma “misyonunu” bir kez daha yerine getirmifl oldu! Toplant› sonras› aktar›lanlara göre, bu toplant›ya da yine öncekiler gibi, emperyalizmin insanl›k üzerinde yaratt›¤› her türden tahribat› ortadan kald›rman›n, emperyalizmin, baflta iflgaller ve bu iflgallerde gerçeklefltirilen katliamlar olmak üzere, tüm ekonomik-siyasal-askeri sald›r›lar›n› sona erdirmenin yegane çözümünün, sistemi y›kmaktan geçti¤ini de¤il, sistem içinde bir tak›m “iyilefltirmeler” yapmay› öngören anlay›fl damgas›n› vurmufltur. Yani DSF’ye yön veren sivil toplumcu anlay›fl! Bu anlay›fl›n yön verdi¤i Nairobi toplant›s›nda en öne ç›kan ve özellikle de Afrikal› kitlelerden yo¤un tepki alan sorun, DSF’nin giderek ticarileflmesi sorunuydu.

Bu yönlü elefltirilerin getirildi¤i toplant›lardan birinde, Güney Afrikal› özellefltirme karfl›t› forumu aktivisti bir kad›n, “DSF, para ödeyebilsin ödeyemesin, herkesin girebilece¤i bir alan olmal›d›r” talebini dile getirmifl. Ayn› hareketin aktivistleri, bu toplant›dan birkaç saat önce DSF kat›l›mc›lar›na yemek tafl›yan bir servise el koymufllar ve yemekleri çevredeki aç çocuklara da¤›tm›fllar. DSF’ye dönük elefltirilerin ilk s›ralamas›nda ise forumun giderek ticarileflmesi yer ald›. Ve hatta yoksullar›n bu yönlü protesto eylemleri gerçekleflti. Foruma yak›n bir bölgede bir protesto eylemi örgütlenmifl ve eylemciler gerçeklefltirdikleri bir yürüyüflle, forum alan›na gelmifller ve Kenyal› kitleler burada ücretsiz girifli zorlam›fllar ve Forum liderlerinin ça¤›rd›¤› askerlerin sald›r›s›na maruz kalm›fllard›r. Anlafl›lan DSF ve ona yön veren anlay›fl bu defa Afrikal› yoksul y›¤›nlar nezdinde bir hayli teflhir olmufltur. Nairobi’de toplanan DSF’nin buradaki yoksul y›¤›nlar›n sorununa köklü çözüm bulmaktan ne kadar uzak oldu¤u, DSF’ye öncülük eden ATTAC’›n Almanya temsilcisi taraf›ndan flöyle dile getiriliyor. ATTAC Almanya temsilcisi Dorothea Harlin forum sonras› yap›lan söyleflide,

“Nairobi’de yap›lan 7. Dünya Sosyal Forumu Perflembe günü sona erdi. Afrika k›tas› bu buluflmada nas›l bir rol oynad›?” sorusuna bak›n ne diyor: “Afrika genel olarak oynamas› gereken rolü oynamad›. Bu durum Çarflamba günü yap›lan sonuç oturumunda da birçok hareket taraf›ndan elefltirildi. Birçok etkinlik sadece beyazlar taraf›ndan ziyaret edilirken, az say›da etkinlik siyahlar taraf›ndan ciddiye al›nd›... Bunlar ise kiliselerin ve de baz› NGO’lar›n örgütledi¤i etkinliklerdi.” Yukar›daki ifadelerden de anlafl›laca¤› gibi, Euro üzerinden hesaplanan yüksek girifl ücretleri bile tek bafl›na foruma kat›lmalar› önünde engel olan Afrikal› yoksullar, foruma pek ilgi göstermemifllerdi. Kenya’da yap›lan forumun girifl ücretlerinin bugüne kadar yap›lanlar içinde en yüksek olmas› ilginç bir ironi oluflturuyordu: En yoksul ülkede, en yüksek ücret! A¤›rl›kl› olarak, su sorunu, yoksul ülkelerin borçlar›n›n silinmesi gibi konularda, iyilefltirmelere dönük yaklafl›mlar›n damgas›n› vurdu¤u forumda, baz› hareketler NGO’lar›n neo-liberal politikalar›n alt örgütleri oldu¤una dönük yaklafl›mlar›n› dile getirerek, bu noktada kendilerini de art›k sorgulamalar› gerekti¤ine vurgu yapm›fllar. Elbette Ortado¤u ve iflgaller de ele al›nm›fl, ama nas›l? Forum sonras› ç›kan forum yanl›s› yorumlardan birinde flöyle deniyor: “Sonuç toplant›s›nda özellikle de ABD’nin çeflitli savafllardaki rolü ve ‘Terörle Mücadele’ ad› alt›nda gerçeklefltirdi¤i iflgaller elefltirildi.” Yani iflgallere ve bu iflgalleri gerçeklefltiren emperyalistlere karfl› mücadeleye ça¤›rmak yerine, sadece elefltirmekle yetiniyorlar! Bu “elefltirel” yaklafl›m, Irak ve Filistin’den kat›l›mc›lar›n talepleri do¤rultusunda sonuç bildirgesinde yer alan “17-20 Mart tarihlerinde iflgal karfl›t› eylemler yap›lmas›” karar›ndaki taleplere de damgas›n› vurmufltur. Tek bir yerde bile emperyalizmden ve buna karfl› mücadeleden söz

Washington’da onbinlerin yürüyüflü ABD’nin baflkenti Washington’da ulusal an›t›n önünde toplanan onbinlerce kifli, 27 Ocak günü Irak’taki iflgal savafl›n› ve Baflkan George Bush’un politikalar›n› protesto etti. ABD hükümetini Irak’taki askerleri çekmesi için uyaran protestocular kitleler halinde Kongre binas›na yürüdü. Gösteriye silahl› kuvvetlerin baz› muvazzaf mensuplar› da sivil k›yafetle kat›ld›. Protestocular, tafl›d›klar› pankartlarla Bush ve Cheney’in “görevden al›nmas›” ça¤r›s› yaparken, ‹ran’a karfl› sergilenen tavra da son verilmesini ve ‹srail’e flarts›z deste¤in sona erdirilmesini istedi. Irak’taki Amerikan askerlerine duyulan sempatinin de sürekli olarak dile getirildi¤i gösterilerde konuflmalar›n yap›ld›¤› sahneye

Irak’ta ölen askerleri sembolize etmek üzere ABD bayra¤›na sar›l› bir tabut ve bir çift asker botu konuldu. Öte yandan sahnenin bir baflka köflesinde içinde savaflta ölen Irakl› sivillerin isimlerinin bulundu¤u bir baflka tabut haz›r bulundu. Hollywood y›ld›zlar› konuflmalar›n ard›ndan kalabal›¤›n bafl›n› çekerek Kongre’ye do¤ru yürüyüflü bafllatt›. Olays›z geçen gösteride fazla güvenlik önlemi al›nmamas› dikkat çekti. Ayn› tür bir gösterinin 17 Mart’ta Savunma Bakanl›¤› Pentagon önünde de yap›lmas› planlan›yor. ABD’nin en bat›s›ndaki California eyaletinde de San Francisco, Los Angeles ve Sacramento kentlerinde, daha küçük boyutlu olarak protesto gösterileri düzenlendi.

edilmeyen talepler; “Savafl› durdurun, birlikleri evlerine geri getirin”, “Irak’taki bütün askeri üsleri kald›r›n” , “‹ran’a yönelik tehditlere derhal son verilsin”, “Afganistan’daki bütün birlikler derhal geri çekilsin”, “Somali’ye karfl› bafllat›lan sald›r›lar derhal durdurulsun” gibi, zorlama talepler. Çünkü bunlara, kimler son verecek ya da sald›r›y› durduracak veya kimler geri çekilecek, belirtmekten özenle kaç›n›lm›fl. Kenya’da yap›lan Sosyal Forum Toplant›s› Kenyal› y›¤›nlar›n sorunlar›na köklü bir çözüm üretmemifl ama, bu toplant›dan birileri yine kazançl› ç›km›fl. Çünkü Forumun en büyük destekçisi Kenya’n›n en büyük telefon flirketlerinden CELTEL’mifl! Foruma kaydolmak isteyenler 35 $ ödeyerek bir hat sat›n almak zorundaym›fl. Buna ek olarak da 30 $’l›k kontör yüklemeniz gerekiyormufl! Foruma kat›lanlar›n say›s› birkaç bin olarak hesaplanacak olursa, büyük bir rakam ç›k›yor ortaya. Anlafl›lan, DSF’nin Brezilya ve di¤er ülkelerde yap›lan toplant›lar›n›n birçok emperyalist tekel taraf›ndan finanse edilmesi “gelene¤i” bu defa Kenya’n›n en büyük telefon flirketinin finanse etmesi biçiminde gerçekleflmifl. 7. DSF toplant›s›na iliflkin yap›lan de¤erlendirmelerin ortak yan›, DSF’nin giderek sadece baz› hareketlerin, “fikir al›flverifli” ad› alt›nda buluflmalar›na ve politik olmaktan uzak k›s›r tart›flmalara hizmet etti¤i yönünde. Bu tart›flmalar sonucu olsa gerek, DSF 2008 y›l›nda toplanmama karar› alm›fl. Sadece G8 zirvesine paralel etkinlikler söz konusuymufl. Bu etkinlikler de yine forumun toplant›lar›nda tart›fl›lan su, bar›nma, borçlar›n bilinmesi gibi, iyilefltirmelere dönük talepler etraf›nda gerçekleflecekmifl. Böylece “Baflka bir dünya mümkün” slogan›yla gerçekleflen bir DSF daha sona ermifl oldu. Ama anlafl›lan bu slogan›n ayaklar› bir kez daha havada kalm›fl. Çünkü evet, baflka bir dünya mümkün; ama cesaret ister!

Frankfurt’ta açl›k grevi ürkiye’de 2000’den bu yana süren F tiplere ve tecrite karfl› süren mücadele Avrupa’n›n çeflitli yerlerinde de sürüyor. Hessen bölgesinde bulunan AG‹F, AT‹F, Bir-Kar, Mücadele Birli¤i, DHDH, INSOF ve ADHF taraftarlar› 19 Ocak’tan 21 Ocak’a kadar dayan›flma açl›k grevi yapt›lar. Açl›k grevi 19 Ocak’ta Hauptwache-Frankfurt’ta bir bas›n aç›klamas›yla bafllad›. Aç›klamadan önce bildiri da¤›t›m› yap›ld›. Ard›ndan tüm demokratik kurumlar ve kurulufllara dayan›flmada bulunma ça¤r›s› yap›ld› ve eylem alk›fllarla sona erdi.

T


23

67

9-22 Şubat 2007

Meksika

Hindistanl› Maoistler Chandramouli ve Kavita Yoldafllar için eylemde Hindistan’da Hindistan Komünist Partisi (Maoist)’e ba¤l› Halk Kurtulufl Ordusu gerillalar› yürüttükleri Halk Savafl›nda geçti¤imiz hafta bir dizi eylem gerçeklefltirdi. * Hindistan’›n Andhra Pradesh eyaletinde Visakhapatnam’da gerillalar 30 Ocak günü Vergi Bürosunu gece geç saatlerde bombalad›lar. Eylemle ilgili yap›lan aç›klamada eylemin amac› Parti Merkez Komitesinin üyesi Chandramouli ve Parti üyesi olan efli Kavita yoldafl›n katledilmesine karfl› yap›ld›¤› ifade edildi. 8 Maoist gerillan›n gerçeklefltirdi¤i eylemde büro bombalanmadan önce içerde uyumakta olan tahsildar ve bekçi d›flar› ç›kar›ld›. Eylemin gerçeklefltirildi¤i kasaba halk›ndan al›nan bilgiye göre patlamadan bir saat sonra Pedabayalu polisi olay yerine geldi ve benzer sald›r› olas›l›¤›na ve bölgede üst düzey Maoist önderin bulundu¤u istihbarat› üzerine yo¤un bir operasyon bafllatt›. * Hindistan’da Maoistlerin akrabalar› devletin yak›nlar›na “terörist etiketi” yap›flt›rmas›n› protesto ettiler. HKP(M) MK üyesi

Chandramouli ve efli Kavita’n›n akrabalar› yak›nlar› hakk›ndaki “terörist” nitelendirmesini kabul etmediler. Chandramouli’nin abisine, kardeflinin katledilmesinden yar›m saat sonra hastanede kendilerine çiftin “terörist”

olarak öldüklerini yazan bir ka¤›t imzalat›lmak istendi. Bu duruma isyan eden abi, “Herkes bilmektedir ki, Chandramouli ve Kavitha Maoist liderlerdi, terörist de¤il. Onlar› nas›l bu flekilde kategorize edebilirler?” dedi. Ma-

Evrensel Bak›fl Emperyalistlerin Davos’tan verdikleri sald›r› mesaj›na yan›t dünya halklar›ndan gelecektir! 24 hükümet ve devlet baflkan›, 85 bakan, 24 büyükelçi, 58 uluslararas› kurulufl baflkan›, 482 sivil toplum temsilcisi, 13 sendika lideri, 161 akademisyen, 270 medya temsilcisi, 22 dini lider ve 500’den fazla üst düzey yönetici 37. defa ‹sviçre’nin Davos kasabas›nda dünyan›n ekonomikpolitik gündemini tart›flmak ve buna yön vermek amaçl› topland›lar. Toplant›lara kat›lan bileflimin niteli¤ine bakt›¤›m›zda toplumu etkileyen ideolojik (STK’lar, din adamlar› vs.), politik (siyasetçiler), ekonomik her türlü kurumunbireylerin bir araya getirildi¤i bir toplant› oldu¤unu görürüz. Bu, Dünya Ekonomik Forumu (DEF) toplant›lar›n› di¤er uluslararas› toplant›lardan ay›ran bir özelliktir. Davos toplant›lar›; ekonominin siyaset üstündeki belirleyicili¤ini veya günümüze daha uygun flekilde somutlarsak Çokuluslu fiirketlerin dünya politikas› üzerindeki etkisini en iyi gösteren örneklerden biridir. Bu toplant›larda sadece içinde bulunulan y›l de¤il, uzun vadede hem ekonomik hem de politik aç›dan dünyan›n nas›l flekillendirilece¤i üzerine konufluluyor, tart›fl›l›yor, somut kararlar al›n›yor. Bu toplant›lar s›ras›nda tam bir beyin f›rt›nas› estiriliyor ve kendi politikalar› do¤rultusunda toplant›ya kat›lanlar yönlendiriliyor. Ergin Y›ld›zo¤lu Forumun amac›n› flöyle aç›l›yor Cumhuriyet Gazetesindeki köflesinde: “piyasa ekonomisine güveni yenilemek, bu alanda ‘bir sorun yok’ havasa yaratmak, bu

arada kapitalizmi savunmak için çeflitli yeni stratejiler gelifltirmek.” (25.01.07) Her ne kadar ismi “Ekonomik Forum” olsa da asl›nda “politik forum” oldu¤unu DEF kurucusu Klaus Schwab’›n 2000 y›l›nda bir soruya yan›t›nda aç›kça görürüz: “‹ki Almanya’n›n birleflmesinden, Güney Afrika’daki çözüme, Ortado¤u bar›fl sürecine kadar bütün zor dosyalar›n çözümünde ilk ad›m Davos’ta at›ld›.” Davos toplant›lar›na yönelik on binlerce kitlenin kat›ld›¤› protesto gösterilerinin düzenlenmesi ve bu gösteriler sonucu toplant›lar›n t›kanma noktas›na gelmesi, bir sonuç deklarasyonu dahi yay›nlayamadan bitirilmesi üzerine Davos toplant›lar›nda; kitlelerin duyarl› oldu¤u çevre, küresel ›s›nma, yoksulluk, iflsizlik gibi konular da ifllenmeye bafllad›. Ve bunlar›n kitlelere ulaflmas› için özel çal›flmalar yap›ld›. 2000 y›l›nda Clinton, yapt›¤› konuflmada “yeni bir y›k›m ve yenilgi ile karfl›lafl›lmak istenilmiyorsa kamuoyuna küreselleflmenin daha iyi tan›t›lmas› için gereken yap›lmal›d›r” sözleriyle bu çal›flmalar›n start›n› vermifltir asl›nda. Bunun üzerine sonraki y›llarda “Kamu ve özel kurumlara güven” bafll›¤› alt›nda, toplumun farkl› kesimleriyle iletiflim kurman›n yollar›n›n arand›¤›n› ve “bu iletiflimin sa¤lanmas›n›n ard›ndan güven ve meflrulu¤un kitlelerce kabul edilebilecek flekilde nas›l infla edilece¤i” üzerinde duruldu¤unu görürüz. Bunun somut ayaklar›ndan biri de, 2006 y›-

oist liderlerin cenazeleri yüksek mahkeme karar›yla ailelerine teslim edildi. * Andhra Pradesh’te Khammam bölgesi ormanlar›nda 31 Ocak günü polisle silahl› çat›flmaya giren üç Maoist öldürüldü. Katledilen bu gerillalarla birlikte Hindistan Komünist Partisi (Maoist)’in 2006 y›l› içindeki kay›plar›n›n say›s› 139 oldu. Yaflam›n› yitiren gerillalar›n kimlikleri henüz belirlenemezken, polisin çat›flmada kay›p vermedi¤i ö¤renildi. * Andhra Pradesh Sivil Haklar Komitesi taraf›ndan yap›lan bir baflvuruyla Chandramouli ve Kavita yoldafllar›n katledilmeleri ile ilgili bir soruflturma aç›ld›. Komite A. Pradesh’te silahl› bir çat›flmada öldürüldü¤ü iddia edilen Maoist liderlerin gerçekte Orissa’da tutukland›klar›n› ve iki hafta sonra A. Pradesh polisine teslim edildiklerini söyledi. ‹ki haftan›n ard›ndan Maoist liderlerin polis taraf›ndan katledildiklerini aç›klad›. Bu bilgiyi onlar gibi Orissa’da tutuklanan HPK (Maoist)’in faaliyetçilerinden Gopal adl› militan›n verdi¤i de aç›kland›.

l›nda Uluslararas› Medya Konseyi’nin (IMC) kurulmas›d›r. IMC’nin amac›n› “daha iyi bilgilendirilmifl bir kamuoyu yaratmak ve global sorunlar›n karmafl›kl›¤›n›n daha iyi anlafl›lmas›” olarak aç›kl›yorlar. IMC’ye Türkiye’den Hürriyet Gazetesi Genel Yay›n Yönetmeni Ertu¤rul Özkök ve Milliyet Gazetesi yazar› Osman Ulagay da seçilmifltir. Ki ülkemizde “küreselleflmenin iyi ve adil” oldu¤unun anlat›lmas› yolunda Davos toplant›lar›n›n özel olarak kullan›ld›¤›n› görüyoruz: “Küresel sorunlara karfl› eylem vaadi”, “En yeflilci Davos bafllad›”, “Merkel’den ‘adil küreselleflme’ ça¤r›s›” gibi bafll›klarla Davos’un dolay›s›yla uluslararas› sermayenin duyarl›l›¤› ve küreselleflmenin faydalar› vs. ifllendi. Oysa ki geri planda Afrika, Latin Amerika ve di¤er k›talardaki yar›-sömürge ülkelerin nas›l daha iyi sömürülece¤inin, iflsizlerin sisteme nas›l daha iyi kanalize edilece¤inin, “gelecekte insanlar nereye para harcar?” sorusunu sorup, daha fazla kâr etmenin yollar›n›n arand›¤›n› görüyoruz. DEF toplant›lar›nda, her y›l belirlenen bir tema çerçevesinde çok genifl bir yelpazede çok farkl› konular iflleniyor. Bu y›lki toplant›lar›n temas› “Küresel Gündemi Biçimlendirmek: De¤iflen Güç Dengesi” idi. Belirlenen konular›n tart›fl›lmas› bu tema ekseninde oluyor. Bu y›lki tema çerçevesinde Asya’n›n dünya has›las› içindeki pay›n›n giderek artmas› de¤erlendirilmifltir. Bu düzlemde en çok BRIC’ten (Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çin) bahsedilirken bunlar›n içinde en çok Hindistan ve Çin ön plana ç›k›yor. Bunun d›fl›nda; Afrika’n›n ön plana ç›kt›¤›n› görüyoruz. Fakat Afrika tart›fl›l›rken görüntüyü kurtarmak için olsa dahi; ne açl›k, ne yoksulluk, ne borçlar›n silinmesi

eksika’n›n birçok kentinde 31 Ocak’ta gerçekleflen say›s›z eylemde günlük ihtiyaç mallar›na yap›lan zam protesto edildi. Eylemciler hükümetten yeni bir tar›m politikas›n›n yan› s›ra, fiyatlar›n dondurulmas› ve ücretlere zam gibi talepleri de dile getirdiler. En büyük eylem ise 100 binden fazla insan›n kat›ld›¤› Mexico City’de gerçekleflendi.

M

Çekoslovakya ekoslovakya’n›n baflkenti Prag’da bir araya gelen binlerce insan, ABD’nin Roket sistemine ve bu sistemin bir parças› olarak da bir radar istasyonu kurma plan›na karfl› tepkilerini dile getirdiler. Eylemciler ayn› zamanda hükümetin radar istasyonu kurulmas›na izin vermesini de protesto ederek, hükümet karfl›t› sloganlar att›lar.

Ç

gündeme gelmifltir. Gündemde olan; Çin’in Afrika’ya olan yat›r›mlar›, Afrika’n›n hammaddelerine olan talep, bu talep sonucu hammadde fiyatlar›n›n yükselmesi ve bu hammaddeler için k›tada olabilecek savafllar… Buradan yola ç›karak, önümüzdeki y›l›n Afrika aç›s›ndan daha da s›cak geçece¤i sonucuna varabiliriz. Nitekim ABD’nin y›l›n ilk günlerinde Somali’yi vurmas› tesadüf de¤ildir. Daha Davos toplant›s› bitmeden “Darfur’u kurtaral›m” ad› alt›nda düzenlenen kampanyan›n uluslararas› koordinatörü ABD’li emekli Büyükelçi Lawrance Rossin, Türkiye hükümetine ça¤r› yapm›fl ve Sudan müdahalelerine destek istenmifltir. Tüm bu geliflmeler yukar›da da vurgulad›¤›m›z Çin’in Afrika’ya olan ilgisiyle ba¤lant›l›d›r ayn› zamanda. Latin Amerika raporunda ise, “sol” hükümetlerin iflbafl›na gelifli de¤erlendiriliyor. “Söylemle-uygulama” aras›ndaki farka dikkat çekilerek önemli olan›n uygulama oldu¤u vurgulan›yor. Uygulamada da 1-2 nokta d›fl›nda sorun görmedikleri belirtilmifltir. Bu belirleme asl›nda Latin Amerika’da bafla gelen hükümetlerin niteli¤i konusunda sermayenin birçok çevreye göre daha bilimsel yaklaflt›¤›n› gösterir.(!) K›sacas› Davos toplant›lar›, Wall Street ve Pentagon’un uzant›s› olan ÇUfi’lar›n toplant›lar›d›r. Ve bu toplant›lar geri b›rakt›r›lm›fl ülkelerin siyasetçilerine, ekonomistlerine, bilim adamlar›na, gazetecilerine rot-balans ayar›n›n yap›ld›¤› yerlerdir. Bu yan›yla Davos toplant›lar›n›n gündemini takip etmek, bizim aç›m›zdan burjuvazinin ekonomik-politik ve ayn› zamanda askeri gündemini bize vermektedir. Her y›l oldu¤u gibi bu Davos toplant›s›n›n verdi¤i mesaj da dünya ezilen halklar›na sald›r›dan ibarettir. Dünya halklar›n›n da bu sald›r›lar› bir yan›t› elbet olacakt›r.


9-22 Şubat 2007

24

67

“Cam bebek”lerin k›r›lganl›¤› ve emekçi kad›nlar›n hayalleri… Toplumdaki kad›nlar›m›z “kad›na biçilen” role uygun düflüncelerin etkisinde kalmaktad›rlar. Sanki televizyon izlemenin d›fl›nda yap›lacak bir fley yokmufl gibi, sürekli magazin programlar›, gereksiz kad›n programlar› izliyoruz. Bu tür programlar asl›nda bize yararl› hiçbir fley katmayacak, bizi gelifltiremeyecek programlard›r. Bu programlar varken televizyondaki haber programlar›n›, belgeselleri izleme gere¤i bile duymuyoruz. Magazin programlar› zaten “ünlülerin” hayatlar›n› araflt›r›p, incelemeyi ve ortaya dökmeyi marifet say›yorlar. Bu insanlar›n hayatlar›n›, sevgililerini, neler yapt›klar›n›, ner e y e gittiklerini bir araya topland›klar›nda neler yapt›klar›n› televizyon ekranlar›na yans›t›rlar. Biz de bir araya geldi¤imizde bunlar› sohbet konusu yap›yor ve tart›fl›yoruz. Gündemimizdeki konular bunlar oluyor. Oysa bizim gündemimizde olmas› gereken konular farkl›d›r/farkl› olmal›d›r. Biz ezilen, sömürülen bir s›n›f›n kad›nlar›y›z ve toplum olarak yaflam›m›z, gelece¤imiz her geçen gün daha da zorlafl›yor. Öyleyse neler yapmak istiyoruz ya da yapmal›y›z? sorular›na yan›t aramal›y›z. Bunlara önem verip, bu konuda araflt›rma ve inceleme yap›p, bunlar› güncelimize tafl›y›p, bunlar üzerinden sohbet ve tart›flmalar yaratmal›y›z. Biz çal›flmayan kad›nlar ev ifllerinden arta kalan zamanlarda kendimize bir program uygulayabilir, gruplaflarak okuma çal›flmalar› yapabiliriz. Yeteneklerimizi, farkl›l›klar›m›z› keflfedebilir, hayata bak›fl aç›m›z› de¤ifltirebiliriz. Böylece içimizde bir fley yapman›n, üretmenin mutlulu¤u do¤abilir. Yaflam›n daha zevkli, daha renkli oldu¤unun fark›na varabiliriz. Burjuva-feodal sistemin dayatt›¤› yaflam do¤rultusunda, yozlaflman›n da bir parças› olan medya dünyas›, toplumumuzu çemberi alt›ndan çok

rahatl›kla, istedi¤i yöne çekebilmektedir. Kad›nlar›m›z çok rahatl›kla bu çemberin içine girebilmektedir. Kad›nlar›m›z› etkisi alt›na alan magazin dünyas›, içinde yer alan mankenler, ad› flark›c› olup ürettiklerinden ziyade metalaflt›rd›klar› bedenleriyle ekran› süsleyenler yine de ikinci cins muamelesi görmeye devam eder. Horlan›p, ac›mas›zca ezildiklerini, bir cinsel obje muamelesi görüldüklerini, bedenlerinin teflhir edildi¤ini bildikleri halde, daha çok para kazanma, medyatik olma, onlara göre flöhret olma, daha rahat yaflama h›rs›na kap›lmaktad›rlar. Bu “alem”in kaç genç kad›n›n hayallerini yuttu¤u anlat›l›r her defas›nda… Bu kolay yoldan zengin olma yöntemi toplumumuzdaki kad›nlar›n da ilgisini çekmeyi baflarm›flt›r. Birçok genç kad›n magazin dünyas›ndaki kuklalar gibi yaflamlar›n› devam ettirmek istiyor, bu yaflama karfl› özenti ile bak›yor. Daha iyi, markal› giyelim, muhtelif bir semtte evim olsun, arabam olsun, daha rahat yaflayay›m düflüncesi ile gözlerini para h›rs›, flöhret olma h›rs› bürümektedir. Bu h›rs kimi zaman uyuflturucuyla, kimi zaman bedenini sat›fla ç›karmayla sonuçlanabiliyor. “Cam bebekler” bir ev, bir araba u¤runa kendi yaflamlar›ndan ödün vermektedirler. Burjuva-feodal sistem bu kad›nlara önem vermez. Burjuvazinin düflüncesi onlar›n ç›plak bedenlerinden yararlanmak, rant elde etmektir sadece. Burjuvazi onu, özel mülkü gibi görür. Bir asalak gibi onlar›n kan›n› emer ve bu kad›nlar›n ç›plak bedenlerini sergilemelerinden ak›l almaz paralar kazan›r ve bu durumu toplumun yozlaflt›r›lmas›n›n bir arac› olarak da kullan›r. Onlar bu kad›nlar› bir eflya, bir cinsel obje, bir para kazanma makinesi olarak görür ve ç›karlar› do¤rultusunda hareket eder. Oysa bizler bunlar›n fark›nda olarak kad›nlar›m›z için faydal› olacak, bizi gelifltirecek, erkek egemenli¤i alt›nda sömürülmeye, ezilmeye sistem taraf›ndan sömürülmeye, fliddete her türlü afla¤›lanmalara karfl› sorunun kayna¤›n› bulup çözüm üretip bilinçli

bir flekilde hareket etmeliyiz. Bunun için sürekli okuyup, araflt›r›p sorunu bilince ç›kararak bir dönüflüm sürecine girebiliriz. Daha bilinçli olup çevremizdeki insanlar› da bilinçli olmaya ikna edebiliriz. Kad›nlar, kad›nlar›n ezilmesini onayl›yor mu? Bunun d›fl›nda, kad›n›n tek bafl›na bilinçli olmas›, bir fley ifade etmiyor. Kad›n›n bilinçli, bilgili, e¤itimli olmas›, ekonomik ba¤›ms›zl›¤›n›n olmas› kad›n›n aile içi fliddeti, aile içi cinsel tacizi yaflamas›n›, toplum taraf›ndan sömürülüp tecavüze u¤ramas›, s›rf kad›n kimli¤i tafl›d›¤› için fikirlerinin, görüfllerinin dikkate al›nmad›¤› gerçe¤ini ortadan kald›rm›yor. Tarihten günümüze kadar uzanan süreçte sürekli kad›n, erkek egemenli¤i alt›nda afla¤›lan›p horlan›p, itilip kak›l›p, köle muamelesi görür ve erke¤in çeflitli sözlü tacizlerine maruz kal›r, “sen eksin eteksin”, “saç›n uzun akl›n k›sa” gibi söylemlerde bulunur, fikirlerine önem vermez. Bu tabulaflm›fl, kal›plaflm›fl düflünceler toplumumuzun geliflmedi¤i, bir dönüflüm göstermedi¤i sürece de¤iflmeyecektir. Bizi yetifltiren kad›nlar›m›z taraf›ndan dahi verilen aile içi e¤itimde annelerimizin eksikli¤i nedeniyle erke¤e daha fazla imkanolanak tan›nmakta, hep k›z çocu¤undan daha fazla de¤er verilmekte, daha farkl› bir özgürlük tan›nmakta. Bu da kad›n›n erkek taraf›ndan daha de¤ersiz ikinci cins muamelesi görmesini tetiklemektedir. Kad›n›n ezilmiflli¤inin kad›n taraf›ndan onaylanmas›, yeniden üretimidir bu. Örne¤in aile içinde erkek çocuk ev ifllerine yard›m etmek ister bizleri e¤iten annelerimiz ise “aman o¤lum yapma, sen erkeksin bu kad›n ifli” der, erkek çocu¤u a¤lar, baba müdahale eder, “aman o¤lum sen ne yap›yorsun, erkekler a¤lamaz, sen kad›n m›s›n?” gibi söylemlerde bulunur. Erkek çocu¤u aile içinde, baban›n anneye uygulad›¤› fliddeti görür. Bu çocu¤un öyle bir haf›zas›na ifller ki bu düflünceyi, hep taze bir flekilde saklar. Erkek çocu¤unun zihninde, flöyle bir flekillenifl oluflur: demek ki kad›nlar›n, bu iflleri yapmas› gerekir, ben erke¤im a¤lamam, erkekler çok rahatl›kla kad›nlara fliddet uygulayabilir. Babam annemin düflüncelerine, fikirlerine önem vermiyor, demek ki kad›nlar›n fikirleri önemli de¤ildir. Çocu¤un zihninde flöyle bir flekillenifl oluflur. Kad›n erke¤in her türlü isteklerine, arzular›na, emirlerine cevap vermektedir. Erkek egemenli¤i alt›nda ezilmeye mahkumdur. Bilinçteki

prangalar› ancak ayd›nlanma y›kar Kad›nlar›m›z bu bask›lar›n ve sömürülerin alt›nda olumsuz etkilenmektedirler. Kendi kifliliklerini bulmakta zorluk çeker, çeliflkili bir kiflilik halini al›rlar. Duygu ve düflüncelerini ifade etmekte zorlan›rlar. Söylemek istediklerinin kendi öz düflüncelerini bazen feodalitenin etkisinde kalarak söylememifllerdir. Bu tabular› y›kamam›fllard›r. Bu düflünceleri, bilinçsiz ailelerimizin ve toplumumuzun bize verdi¤i e¤itimin ne kadar yanl›fl ve sa¤l›ks›z oldu¤unun yans›malar›d›r. Unutmayal›m ki toplumlar› aileler yarat›r. Toplum olarak aile içinde iki cinse kolektif hak tan›nsayd› ifl ayr›m› yap›lmasayd›, belki de kad›n erkek eflitli¤ini gerçek anlamda yaflayabilirdik. Bu nedenledir ki kuflkusuz kad›n›n e¤itimli, bilinçli olmas› tek bafl›na bir fley ifade etmemektedir. Öncelikle toplum olarak bilinçlenmeliyiz. Kad›nlar›m›z d›flar›daki yaflamlar›nda farkl› tacizlere u¤ramaktad›rlar. Psikolojik taciz, cinsel taciz gibi sald›r›larla karfl›laflmaktad›rlar. Günümüz toplumunda art›k bast›r›lm›fl duygu ve düflüncelerimizi net bir flekilde ifade ederek, irademizi cesaretimizi kullanarak, özgürlü¤ümüze kavuflabiliriz. Ama bu bireysel bir özgürlük olur. Örgütlü bir flekilde bu olumsuzluklarla mücadele etmeli ve okumaya önem vermeliyiz. Kad›n erkek el ele verip, bir dayan›flma içerisinde bol bol okuyup ö¤renip kendilerini gelifltirerek bilinçli bir flekilde kendilerini daha güzel, daha net ifade edebilecekleri bir dünya yaratabilirler. Bu tabulara karfl› hep beraber mücadele edip y›kabiliriz. (Gazi’den bir ‹K okuru)


25

67

9-22 Şubat 2007

Bismil’de sorunlar yaflam› yeniyor... Bir bütün olarak ülke genelinde yaflanan ve emekçi halk› derinden etkileyen iflsizlik, yoksulluk gibi sorunlar Türkiye Kürdistan›’nda çok daha fazla yo¤un yaflan›yor. Bölgede süregiden savafl, zorunlu göç ve feodal yap› özellikle gençlerde yaflam›n canl›l›¤› yerine ölümün suskunlu¤unu seçmeye yöneltiyor. ‹ntihara kalk›flanlar aras›nda genç kad›nlar›n yo¤unlu¤u ise bölgedeki üçlü bask›n›n (s›n›fsal, ulusal, cinsel) yaflam› ne kadar çekilmez hale getirdi¤ini gösteriyor…

Yeni y›l›n ilk 23 gününde Diyarbak›r’›n Bismil ilçesinde 4’ü kad›n toplam 10 kifli intihar girifliminde bulunurken bunlardan 1’i kad›n olmak üzere 5’i öldü. Aycan Karabulut (26), Cihan Bak›r (17) ve Mümtaz Kahraman (34) silahla, Tuncer Yasev (24) iple kendini asarak ve Hüseyin Erdem (28) ise yüksekten atlayarak yaflam›na son verdi. 4’ü kad›n 5 kifli ise ilaç içerek intihar girifliminde bulunurken, söz konusu kifliler yak›nlar›n›n durumu zaman›nda fark ederek hastaneye ulaflt›rmas› sayesinde kurtuldu.

Sorunlar ortada de¤il mi? Bismil Kaymakam› Yüksel Topal, konuyla ilgili AA muhabirine yapt›¤› aç›klamada, yeni y›lda üst üste yaflanan intihar vakalar›n›n ard›ndan ilçe yöneticileri olarak toplant›lar yapt›klar›n› söyledi. ‹ntiharlarla ilgili özel çal›flma bafllatt›klar›n› bildiren Topal, flunlar› kaydetti: “‹ntihar nedenlerini araflt›rd›k. Hepsinin nedeni tek de¤il. Birbirinden farkl› nedenler var. Baz›lar›n›n nedeni gençlerin evlilikleri ile ilgili. Birkaç› sevdiklerine kavuflamam›fl. Di¤erleri daha farkl› nedenler. Geleneksel yap›dan kaynaklanan nedenler var. Emniyet, jandarma ve hastanedeki uzmanlar›m›zla bir araya gelip neler yapabilece¤imizi görüflüyoruz.(... ) Ortak paydalar› bulmaya çal›fl›yoruz. Nedenleri toplumun sosyal altyap›s›nda gizli. Psiko-

lojik altyap›ya inmek laz›m. Bunun aray›fl›nday›z.. Uzmanlar›n görüflleri do¤rultusunda çal›flma yürütece¤iz.” Kaymakam Topal, kendinden beklendi¤i gibi laf› döndürüp dolaflt›r›yor ancak as›l sorunu dile getirmekten özenle kaç›n›yor. Gerek bölgede gerekse ülke genelindeki kurum ve kurulufllar konuyla ilgili defalarca aç›klamalar yap›p, hükümeti harekete geçmeye davet etmiflken “zorunlu göç”ten, bölgede yürütülen savafltan, yoksulluk ve iflflizlikten tek kelime etmiyor. Oysa geçti¤imiz günlerde yap›lan bir araflt›rma Diyarbak›r’›n sadece bir mahallesindeki yoksul insan say›s›n›n Türkiye ‹statistik Kurumu’nun ülke geneli için aç›klad›¤› oran kadar oldu¤unu ortaya koymufltu! Ulusal bask›, kimli¤in reddi, sosyal ortam›n yoksunlu¤u, feodal bask› ile birleflen yoksulluk insanlar› çözümsüzlü¤e sürüklüyor. Zorla boflalt›lan köylerinden il ve ilçelerdeki iflsiz ve paras›z bir ortama itilen binlerce insan, gelecekte koyu bir karanl›ktan baflka bir fley göremiyor.

Sistem çözüm üretebilir mi? Dicle Üniversitesi T›p Fakültesi Psikiyatri Bölümü ö¤retim üyesi Prof. Dr. Aytekin S›r ise bölgede son y›llarda intihar vakalar›nda art›fl yafland›¤›n› söylerken göçün öneminin alt›n› çiziyor: “Bölgedeki intiharlar›n art›fl›nda ge-

nel olarak göç ve göçün ard›ndan kaynaklanan sorunlar var. Özellikle 15-25 yafl aras›ndaki genç k›zlarda belirgin olarak görülüyor. K›rsaldan ilçe ve il merkezlerine göçle birlikte kuflak çat›flmas› yaflan›yor. Köyden göç eden aile k›z›n›n köydeki yaflant›y› sürdürmesini istiyor. K›z çocuklar› buna ayak sa¤lamay›nca sorun ç›k›yor. Erkeklerde madde ba¤›ml›l›¤›, uyuflturucu hap kullanma, sevdi¤i k›za kavuflamama ve di¤er psikolojik sorunlar intihar nedeni olarak karfl›m›za ç›k›yor” diyerek feodal bask›ya da de¤iniyor. ‹nsanca yaflam›n sa¤lanabilmesi için hükümetin ve yerel yönetimlerin bölgedeki iflsizlik ve yoksullu¤un azalt›lmas› için istihdam› art›rmas›, ulusal bask›ya son vererek demokratik hak ve özgürlükleri sa¤lamas›, feodalizmin tasfiye edilmesi için ad›mlar atmas› gibi koflullar gerekiyor ki, bunlar sistemin do¤as›na ters. Bunlar› yapacak olan›n halk›n örgütlü mücadelesinin oldu¤unu hepimiz biliyoruz. Ancak bunun önad›m› olacak flekilde, gençlerin özellikle genç kad›nlar›n böylesine umutsuzlaflt›r›ld›¤› bir dönemde, gerek bölgedeki gerek ülke genelindeki demokratik kitle örgütlerinin, siyasi yap›lar›n somut projeler üreterek bilinçlenmeyi sa¤lamas›, gençlerin kendini ifade edebilecekleri sosyal, kültürel alanlar yarat›lmas› gerçe¤i de önümüzde duruyor.

“Kad›n Öyküleri” Petrol-‹fl’te bulufluyor Türkiye Petrol Lâstik ‹flçileri Sendikas› Kad›n Dergisi, eme¤i ile geçinen kad›nlar›n hikâyelerinin anlat›ld›¤›, kad›nlara aç›k bir öykü yar›flmas› düzenliyor. Yar›flmaya 25 Mart tarihine kadar baflvurulabilecek. Sonuçlar, 2 May›s’ta aç›klanacak. Petrol-‹fl Kad›n Dergisi’nin düzenledi¤i “Petrol- ‹fl Kad›n Dergisi Kad›n Öyküleri Yar›flmas›”, eme¤i ile geçinen kad›nlara veya onlar›n hikayelerine aç›k olacak, yar›flmaya, erkekler kat›lamayacak. Yar›flma jürisini, Berat Günç›kan,

Handan Koç, Jaklin Çelik, Latife Tekin, Saliha Paker, Sennur Sezer, Yaflar

Sey-

man oluflturuyor. Yar›flmaya kat›lacak öykülerin, 25

Mart’a kadar Petrol-‹fl Sendikas› Genel Merkezi’ne ulaflt›r›lmas› gerekiyor. Yar›flma sonuçlar› 2 May›s 2007 tarihinde aç›klanacak. 10 May›s günü Sendika Genel Merkezi’nde yap›lan bir törenle ödüller sahiplerini bulacak. Ayr›nt›l› bilgi almak isteyenler, 0216 474 98 70 no’lu telefondan Necla Akgökçe’ye ya da sendikan›n www.petrol-is.org.tr internet adresine baflvurabilir.

Gebze Tuncelililer Derne¤i 8. halk flöleni yap›ld› Gebze Tuncelililer Derne¤i’nin sekiz y›ld›r her sene geleneksel olarak düzenledi¤i halk flöleni Gebze Kapal› Spor Salonu’nda 3 fiubat Cumartesi günü “Kat sesini bu 盤l›¤a hayat bulsun Munzur’da!” fliar›yla düzenlendi. Çok say›da Dersimlinin kat›ld›¤› gecede, Dernek taraf›ndan bafllat›lan “Fidan dikme kampanyas›yla” ilgili pankart›n yan› s›ra, “Do¤a tahribat›na, ormanlar›n yak›lmas›na son verilsin”, “Köylerimize koflulsuz geri dönüfl sa¤lans›n”, “Munzur onurdur, onur kalacak” gibi pankartlarla da, Dersim co¤rafyas›nda yaflanan sorunlara dikkat çekildi. Gece, Dersim’e ait do¤a güzelliklerinin yan›s›ra, faflist devletin zulmüne u¤ram›fl yak›lan-boflalt›lan köyler ve buralarda yaflayan Dersimlileri anlatan bir sinevizyon gösterimi ile bafllad›. Gebze Tunceli Derne¤i Baflkan› Hasan Gündo¤du’nun ve Tunceli Dernekler Federasyonu Baflkan› ‹smail Arslan’›n yapt›klar› konuflmalarda a¤›rl›kl› olarak, dernek taraf›ndan bafllat›lan fidan dikme kampanyas›n›n önemine ve de birlik ve beraberli¤in, örgütlü bir toplum olman›n gereklili¤ine vurgu yap›ld›. Konuflmalar›n ard›ndan, Partizan ad›na gönderilen ve büyük bir coflkuyla karfl›lanan mesaj okundu. Dernek bünyesindeki halk oyunlar› ekibinin sahneye ç›kmas› ile devam eden etkinlik, Grup Kardelen Ezgisi’nin ve geceye kat›lan Taner Özdemir, Emre Salt›k, Ferhat Tunç gibi sanatç›lar›n söyledi¤i parçalarla ve çekilen halaylarla son buldu. (Kartal)


26

9-22 Şubat 2007

67

“Düfltüm diyar gurbete mayrik!” Kap›lar› ebediyen mühürlenmifl bir zamana ç›kmaz geçmiflimiz. Kapand›¤›n› sand›¤›m›z kap›lar›n ard›nda kimi zaman hüzünlü bir hat›ra, kimi zaman da unutulmufl bir sevinç ç›kar karfl›m›za. Geçmiflimize dair hat›ralar, yaflanan ac›lar, katliamlar siyah-beyaz bir tülün orta yerinde kederli bir resim gibi durur. Belle¤imizin bir köflesinde unutulamayan yaralar bazen yaflanan bir ac›yla tekrar kanar. Tutarl› bir ayd›n ve demokrat olan Hrant Dink bu topraklar üzerinde Ermeni ulusuna karfl› Türk hakim s›n›flar› taraf›ndan Alman emperyalizminin politik ç›karlar› için gerçeklefltirilen soyk›r›m›n varl›¤›n› dillendiren çok ender insanlardan biriydi. O ülkemiz demokrasi mücadelesinde her türlü hak gasp›na ilerici bir muhalif tav›r tak›nd›¤›, resmi ideolojiden farkl› düflündü¤ü, Ermeni milliyetine mensup oldu¤u için sokak ortas›nda adresi belli olan bir kurflunla katledildi. Onun katledilmesi haf›zalar›m›z›n üzerindeki tozu silkerek bizi 92 y›l öncesine götürdü.

“Açl›k, ölüm, umutsuzluk her taraftan bana sesleniyor; Çöl onlar› yutmufl” 24 Nisan 1915. Tüm dünya bu günü 20. yüzy›l›n ilk soyk›r›m›n›n bafllang›c› olarak anar. Bu tarihte bafllayan imha kampanyas› Talat Pafla’n›n flu sözleriyle aç›l›r: “Tüm Ermeni, kad›n, çocuk, erke¤i hiçbir fleye bakmadan öldürün.” Bu sürgün hikayesinin, ölümün zorlu ad›mlar›n›n tarihi baz› kaynaklara göre 26 fiubat 1915. Bu tarihte ‹ttihat ve Terkakki Partisi Osmanl› Ermeni’lerinin tehcir ve katliam›n› organize etmek için “Üçlü ‹cra Komitesi” ad›nda özel bir komisyon kurar. Bu komisyon tehcir tarihlerini ve yollar›n›, katliamc›lar›n çal›flma tarzlar›n› ayr›nt›l› olarak belirleyerek “Teflkilat-› Mahsusa” ad›yla Ermeni Soyk›r›m›n› uygulamas› gereken çeteleri kurar. “…Cumartesi günü, akflama do¤ru bütün erkekleri Türk ordusuna göndermek üzere toplam›fllar; fakat orada Ermenileri Türklerden ay›rm›fllar. Ermenilerin haklar›n› savunma konusunda tam yetkili k›l›nm›fl dedem, Papaz Hakob Berberyan Ermenilerin silah alt›na al›nan Türklerden ayr›ld›¤›n› görünce demifl ki: ‘Niçin Ermenileri ay›r›yorsunuz?’ Türk Binbafl› flöyle cevap vermifl: ‘Papaz Efendi, Ermeniler yol yapmaya gidecek, Türkler ise Rus Cephesine.’ Ertesi gün pazard›. Dedem kutsal ayini bitirmifl ve daha yeni eve gelmiflti. Nefes dahi almadan kötü haber bize ulaflt›. Artin A¤a’n›n o¤lu de¤irmenciydi; sabah kalk›p çal›flmaya gitmifl, de¤irmenin yan›nda bir sürü insan kafatas›, ayaklar, eller görmüfl. Dili korkudan tutul-

mufl bir halde, nefes nefese koflarak eve dönmüfl ve gördü¤ünü anlatm›fl. Artin A¤a o¤luyla birlikte gelip dedeme dedi ki: ‘Dün akflam askere götürülenleri gece vakti bo¤azlam›fllar.’ Dedem flöyle cevap verdi: ‘Gidin Kaymakam’a flikayet edin.’ Artin A¤a Kaymakam’a flikayet etmeye gitmifl, ama o gece art›k eve gelmemifl…” Ayn› y›l›n Nisan ay›nda Osmanl› hükümeti taraf›ndan Ermenilerin tehcir edilip, yok edilmesine iliflkin gizli bir emir verilir. “Osmanl› topraklar›nda Ermenilerin yaflama ve çal›flma hakk› tamamen iptal edilmifltir. Buna göre, hükümet beflikteki bebelere bile ac›nmamas›n› emrediyor.” Bu tarihte Ermeni halk› kamç› ve süngü darbeleri alt›nda yafll› gözlerle, do¤up büyüdü¤ü yurdundan sürgüne gönderilir. Ve sürgün bölgelerinde hükümetin emirleri sad›kça uygulan›r, beflikteki bebeler bile vahflice katledilir. “1915’te bizi Harput’tan sürme emri verildi¤inde ben 7 yafl›ndayd›m… Arkam›zdan Türkler geliyor, benim gibi çocuklar› topluyorlard›. Bizi öldürecekler miydi yoksa evlat m› edineceklerdi bilmiyorum. O kadar yürümüfltük ki takatimiz kesilmiflti. Sonunda durma emri verildi. Bir vadide durduk, bafllad›lar büyüklere sormaya ‘Ermeni misin yoksa Türk mü?’; Ermeniyim diyenleri bir tarafa diziyorlard›, Türküm diyenleri de öteki tarafa. Ermeniyim diyenlerin hepsini uzaklara götürüp bo¤azlad›lar. ‘Türküm’diyenler kurtuldu. Biz küçükleri geceleyin tepecik gibi bir yerde toplad›lar. Yorgunduk. Sabah gün a¤ard›¤›nda, üst üste dizili kesik bafllar gördük; bunlar bir tepecik oluflturmufltu. Biz bütün gece o kesik bafllar›n üstünde uyumufluz da haberimiz yokmufl…” Tek suçu Ermeni olmak olan insanlar, insanl›¤›n gözleri önünde katlediliyordu. Her yer kurfluna dizilenlerin kanlar›yla boyanm›flt›. Çölün havas› çürüyen ceset kokular›yla dolmufltu. Ermeni halk› tarif edilmesi imkans›z eziyetlerle ölüm yolundan geçmekteydi. Sürgüne gönderilenlerin durumu kor-

kunçtu. Birço¤u, yürüyemeyecek durumdaki ailelerini yolda b›rakmaya mecbur kalarak, askerlerin k›rbaç darbeleri alt›nda kendi ölüm yollar›na devam etmek zorunda kalm›fllard›. O cehennemi kargaflada anneler çocuklar›n›, çocuklar da anne-babalar›n› kaybediyorlard›. Ermeni kimli¤ini k›smen kaybetmifl çocuklar, küçük öksüz yüre¤indeki s›z›y› Türkçe ifade etmek zorunda kal›yordu. Ancak kendileri için kutsal olan “Mayrik” (anne) kelimesini unutmuyorlard›. “Yeflil kurban olay›m geçen günlere Mayrik! K›r›ld› kanatlar›m, kald›m çöllerde Anas›z, babas›z, mayrik! Düfltüm diyar gurbete mayrik! Ya ben a¤lamay›m mayrik! Kimler a¤las›n mayrik!” Ancak o trajik günlerde, as›rlar öncesinden miras kalan, ölümü esarete tercih etme ve zulme hep birlikte karfl› koyma duygusu Ermeni halk›n›n yüre¤inde yeniden uyand›. Ve tarih, korkusuzca “Ermeniyim” diyen direniflçilerin destans› öyküsünü yazmaya bafllad›.

Musa Da¤› ‹syan› “Ben burada do¤dum, burada ölece¤im. Ben köle gibi düflman›n emrinde eziyet çekerek ölmeye gitmeyice¤im; ben burada tüfek elimde ölece¤im ama muhacir olmayaca¤›m.” Herkesin yüre¤i intikam atefli ve öfkeyle dolmufltur art›k. Kad›n, erkek, yafll›, genç evlerini, ba¤lar›n› terk ederek düflman›n binlerce askerden oluflan birliklerine silahl› olarak direnmek için Musa Da¤’›n eriflilmez zirvesine yükselirler. Düflman ad›m ad›m Musa Da¤’›n zirvelerine yaklafl›r, farkl› farkl› noktalardan aç›lan atefl tam bir kuflatma izlenimi vererek, sald›rganlar›n geride yüzlerce ölü b›rakarak dehflet içinde kaçmalar›na neden olur. Ancak düflman asi Ermenileri cezaland›rmak için yeni yeni güçler y›¤maktad›r. Musa Da¤l›lar›n ise silah› ve cephanesi bit-

mek üzeredir. Bolca ya¤an ya¤mur toplam say›lar› 300 olan av tüfeklerini kullanamaz hale getirir. Musa Da¤l›lar da¤›n denize bakan yamac›ndan yard›m almak umuduyla beyaz çarflaflar› birlefltirip birinin üstüne “H›ristiyanlar tehlikede, kurtar›n” di¤erlerine de k›z›l hac iflareti çizer ve da¤›n yamac›na yayarlar. 5 Eylül günü Akdeniz’in o bölgesinden geçen Frans›z savafl gemileri iflareti fark edip yavafllar. Movses K›r›kyan boynunda bir metal kutu, kutunun içinde de yabanc› dilde yaz›lm›fl bir mektupla denize atlay›p yüzerek gemiye ulafl›r ve mektubu kaptana sunar. 14 Eylül günü “Jeanne d’Arc” gemisi Musa Da¤’a yanafl›p 4.200’den fazla Musa Da¤l›y› alarak Pord Said’e nakleder. Evlerini, barklar›n›, sevdiklerini kaybetmifl tehcirin ve soyk›r›m›n bütün ac›lar›n yaflam›fl, ölüm yolundan geçen Ermeniler verdikleri kahramanca mücadeleyle bütün dünyay› sarsar. Bu mücadele ortak irade gücü olan bir halk›n neler yapmaya muktedir oldu¤unu insanl›¤a gösterir. Ve bu direnifl Ermeni halk›n›n katliama karfl› sessiz kalmad›¤› Urfa, Zeytun, Marafl direnifllerine de ilham kayna¤› olur, bu tarihten sonra Anadolu’nun çeflitli bölgelerinde da¤lar› mesken eyleyen Ermeniler elde silahlar›yla Osmanl› Devleti’ne karfl› savafl›r.

Ermeni Soyk›r›m›n› unutmad›k, unutturmayaca¤›z! Tehcir ve soyk›r›m neticesinde bat› Ermenileri’nin büyük bir k›sm› (1.5 milyonu aflk›n insan) yok oldu. 1915 y›l›nda yaflananlar›n insan belleklerinde asla silinmeyecek izleri kald›. Her ne kadar Polonya’ya karfl› Alman sald›r›s›ndan bir hafta önce Hitler Kuvvet Komutanlar›na yapt›¤› bir konuflmada “Leh ›rk veya diline mensup herkesi erkek, kad›n veya çocuk fark› gözetmeden ve ac›madan öldürün(…) Bugün Ermenilerin katledilmesi hakk›nda kim hala konufluyor ki?” dese de bunun cevab›n› 2006 y›l›n›n Nisan aylar›nda “Ermeni Soyk›r›m›n›n Hesab›n› Soraca¤›z” pankart›yla devletin hassas noktas›na dokunmufl ve bunun bedelini de tutsak düflerek ödeyen Partizanlar veriyordu. Bunun cevab›n› Hrant Dink’in cenazesinin ard›ndan yürüyen yüzbinler hep birlikte hayk›rd›klar› sloganla yan›tl›yordu. “Hepimiz Ermeni’yiz.” Zaman› geri döndüremez, tarihi yeniden yazamay›z, ama tarihin bir yerinde suç iflleyenlere karfl› tav›r almaz, buna karfl› ç›kmazsak bu suça ifltirak etmifl oluruz. Bugün yap›lmas› gereken “Yaflas›n halklar›n kardeflli¤i” slogan›n› daha gür hayk›rmak ve çeflitli milliyetlerden Türkiye halk›n›n eflit, özgür bir toplum mücadelesini hep birlikte büyütmektir.


27

67

9-22 Şubat 2007

Emperyalizm ve gericili¤in ortak ürünü: Kanl› Pazar tan aciz de¤iliz... Cihat eden zelil olmaz. Sa¤ kal›rsa gazi olur, can›n› verirse flehitlik flerefini kazan›r” diyordu. Ayn› Eygi 2003 y›l›nda 2003 y›l›nda Aksiyon dergisine verdi¤i röportajda “16 fiubat bir provokasyondu, benim bir kast›m yoktu” diyerek, geçmiflte yazd›klar›n› görmezlikten gelmeye çal›flacakt›. Pazar günü ise art›k her fley haz›rd›r... Beyaz›t’tan bafllay›p Taksim’de sona erecek olan anti-emperyalist miting için iflçiler, ö¤renciler toplanmaya bafllarken, ayn› saatlerde Beyaz›t Camii ve Dolmabahçe Camii doluyordu. Saat 14.00... Beyaz›t’ta toplanan yaklafl›k 30 bin kifli yürüyüfle geçiyordu sonunda. Sultanahmet, Sirkeci, Karaköy, Tophane... Bu arada Taksim’de gerici gruplar toplanmaktad›r. Polis de as›l gücünü Taksim’e y›¤m›fl

meydana doluyorlar. Taksim Alan›’n›n etraf›na aç›l›yorlar. Orta bofl kal›yor. Giren öldürülecek. Toplum polisi de Opera’n›n önünden Vak›f ‹flhan›’na do¤ru bir kama at›p, gelen irtibat› kesiyor ve girenlerin üzerine aletli hücum bafll›yor. Kitle silahs›z, can›n› kurtaran S›raselviler’e, Kazanc›’ya kaç›yor. Sonuç 2 ölü, 200 yaral›. Polisin hiçbir müdahalesi olmad›¤› gibi yere düflen silah› al›p sahibine veriyor. Bir k›ta onbefl dakika sonra geliyor alana, ama olan olmufl..” Ali Turgut Aytaç ve Duran Erdo¤an... Türkiyeli devrimcilerden iki kiflinin daha al kan› dökülmüfltür topra¤a. Devrimci olmak do¤ru tahliller yapmakt›r, bu do¤ru tahliller ayn› zamanda öngörülü olmay› da sa¤lar. Türkiyeli devrimcilerin 40 y›l önce canlar›n› ortaya koyarak protesto ettikleri 6. Filo’ya ba¤l› ABD gemileri bugün Irak’› bombal›yor.

yürüyor, bu yürüyüfle mani olmak isteniyor, ‹dare de bunlar› önlemek istiyor. Ama Taksim’de ani bir halk hareketi, ani bir karfl›laflma oluyor, iki kifli maalesef hayat›n› kaybediyor.” Sonradan ö¤renildi ki, bu organize kalabal›k Dolmabahçe Camii’nde ö¤le namaz› k›lm›fl (cami ibadete kapal› oldu¤u halde onlar için aç›lm›fl), sonra da tekbir getirerek Taksim’e ç›k›p, emniyet gözetiminde yerleflerek yürüyüfl kolunun gelmesini beklemifl. Park taraf›ndan üç kamyonet yanaflm›fl, sald›r› için onlara tafl, sopa, kesici alet da¤›t›lm›fl. Kanl› Pazar’›n cereyan etti¤i 1969 fiubat eylemleri 6. Filo’nun bir sonraki geliflindeydi ve öncekinden çok daha yo¤un, sürekli protestolard›. Emperyalizm ve onun TC gibi uflaklar›n›n tarihinde bu olay ne ilktir ne de son olacakt›r. Ancak ezilen yoksul kitlelerin bu iki düflman› görerek bunlara karfl› alanlar› zapt etmesi gerekir. Dün oldu¤u gibi “din” ve “milliyet” emperyalistlerin ve uflaklar›n›n en fazla kulland›¤› kelimelerdir ancak bu kelimeler halklar› birbirine düflürmek için kullan›lmaktad›r. Ezilenler eflitliközgürlük-adalet diyerek s›n›fs›z ve sömürüsüz günleri yaratmak ve bu mikroplar› bünyeden söküp atmak zorundad›r.

Ali Turgut Aytaç

GÜNDE DÜN…

beklemektedir. Askerden de yard›m istenmifltir. Yürüyüfl kolu, Gümüflsuyu’ndan ç›k›p Teknik Üniversite önüne geldi¤inde gençlik önderleri bir de¤erlendirme yap›p Taksim’e bir öncü grup göndermeye karar verirler. As›l kitle ise üniversitenin arkas›ndan dolaflarak alana girecektir. Ancak yaklafl›k 400 kiflilik öncü grup Taksim Alan›’na girdi¤i anda katliam bafllam›flt›r bile Yarbay Celal Küçük’ün y›llar sonra Nokta dergisine anlatt›klar›, her fleyi yeterince ayd›nlat›yor: “Olay günü sabah dokuzda Taksim’e gittim. Osman Gülk›l›k ve ‹hsan Kuranar filan inzibat kulübesinde toplanm›fllard›. Ben gittim, durumu söyledim. Kuraner’e ‘önlem al›n’ dedim. Korkunç bir sessizlik vard›. Olay ç›kt› ç›kacak. Adamlar›n ellerinde tesbih, demirler, sopalar, Dolmabahçe’de sabah namaz›n› k›lm›fllar, t›kl›m t›kl›m

Duran Erdo¤an

19. yüzy›l›n bafl› ve ortas›nda gerçekleflen iki büyük devrim, dünya halklar›n›n özgür bir dünya yaratma düflünün ete kemi¤e büründü¤ü tarihsel dönüm noktalar›d›r. 1950’lerden sonra dünyan›n dört bir yan›nda gerek sömürgecili¤e karfl› ulusal kurtulufl savafllar›, gerekse sosyalizm yolunda s›n›f hareketleri yükselme yaflam›flt›r. Oluflan iki kutuplu dünyada ABD emperyalizmi yar›-sömürge yar›feodal ülkelerde yükselen devrim mücadelesini bo¤mak için bu ülkelerde gerici-faflist güçleri desteklemifl, bunlar› palazland›rm›flt›r. Ülkemizde de “Komünizmle Mücadele Dernekleri” ad› alt›nda gerici güçler devrimci güçlere karfl› k›flk›rt›l›rken, MHP gibi faflist hareketler “komando e¤itim kamplar›”nda e¤itilerek, toplumu terörize edecek eylemlere imza atmak üzere haz›rlanm›fllard›r. 16 fiubat 1969 tarihi, tarihe “Kanl› Pazar” olarak geçmifltir. Gerici güçlerin ülkemizde nas›l kullan›ld›¤›n›n çarp›c› örneklerinden birine daha tan›k oldu¤umuz bir gündür 16 fiubat 1969. “‹slamc›” kesimlerin nas›l emperyalizme hizmet etti¤inin görüldü¤ü tarihtir. Emperyalist sald›rganl›¤›n ve sömürgecili¤in simgesi olan Amerikan 6. Filosu’nun 10 fiubat’ta ‹stanbul’a gelip bo¤azda demirlemesi üzerine, anti-emperyalistler bu duruma karfl› harekete geçer. FKF’nin öncülü¤üyle harekete geçen 22 gençlik örgütü, 16 fiubat’ta “Emperyalizme ve Sömürüye Karfl›” bir yürüyüfl düzenlerler. 14 fiubat’ta Beyaz›t’ta cuma namaz› sonras› ‘Bayra¤a Sayg› Mitingi’ yap›l›p din ad›na komünistlere cihat aç›lm›flt›. 6. Filo burunlar›n›n dibine gelmiflken, 6. Filo, ba¤›ms›zl›¤› ayaklar›n›n alt›nda paspas yap›p bayra¤› yerlerde süründürürken, onlar emperyalizme yöneltmeleri gereken silahlar›n› devrimcilere çevirdiler. Gerici gazetelerde, ‘ya tam susturaca¤›z, ya kan kusturaca¤›z’, ‘k›z›llar› bo¤man›n vakti geldi’ gibi sloganlar yay›nlan›yordu. Bir y›l önce yine 6. Filo protestolar›na set çekmek isteyen polisçe öldürülen Vedat Demircio¤lu an›s›na devrimcilerin yapt›¤› anma gösterileri ilk bahanedir. ABD elçili¤inin organize etti¤i Komünizmle Mücadele Dernekleri’nin Baflkan› ‹lhan Darendelio¤lu, mitingde “Memlekete ihanet eden bu hainleri topra¤a gömme zaman› gelmifltir” diye bas bas ba¤›rmaktad›r. “Din elden gidiyor”dur yine! Komünistlerin kökü kaz›nmal›d›r. 15 fiubat 1969 günü haz›rl›klar tamamlan›yor, Adapazar›’ndan, Bolu’dan otobüslerle adam tafl›n›yor, sopalar yapt›r›l›yor, b›çaklar bileniyordu. Mehmet fievki Eygi, 15 fiubat’ta Bugün gazetesinde, “cihada haz›r olunuz” diye emrediyor ve devam ediyordu: “Büyük f›rt›na patlamak üzeredir, Müslümanlar ile k›z›l kafirler aras›nda topyekün savafl kaç›n›lmaz hale gelmifltir... Müslüman kardeflim, sen bu savaflta bitaraf kalamazs›n. Ben namaz›m› k›lar, tespihimi çekerim... Etliye, sütlüye kar›flmam deyip de kendine zulüm edenlerden olma, gözünü aç, bak!.. Onlarda tafl, sopa, demir, molotof kokteyli mi var? Biz de ayn› silahlar› kullanmak-

16 fiubat’ta ABD emperyalizmi için devrimcileri öldüren gericilerse, bugün s›k› bir “ABD düflman›” olmufl durumdalar! Tarih onlara emperyalizmin ve onun ufla¤› TC’nin elinde nas›l bir piyon olduklar›n› gösterdi. Ancak hala daha flovenizm bata¤›na bat›p, halklar›n birbirine karfl› k›rd›r›lmas›na alet oluyorlar. Ayn› zihniyet bugün “bebeklerden katil yaratmaya” devam ediyor. Genç Sinemac›lar Grubu, Taksim alan›ndaki bütün olaylar› filme çekmifller ve TV’ye vermifllerdi. Ama filmin gösterimi dönemin baflbakan› Süleyman Demirel taraf›ndan engellendi. Meclis’te konuya iliflkin görüflmeler ise 20 dakikal›k bir süreye s›k›flt›r›lmaya çal›fl›l›yordu. Dönemin Valisi Vefa Poyraz ise yirmi y›l sonra bile utanma duygusundan yoksundur: “Kanl› Pazar olay› ‹rticai bir hareket de¤il, sol bir hareketti. 171 say›l› kanuna göre sol

10 fiubat 1969. ABD 6. Filosu’na ait gemilerin ‹stanbul’a gelifli devrimci ö¤renciler taraf›ndan protesto edildi. 1980. 8 fiubat günü Çi¤li ‹plik Fabrikas›’nda 1500 iflçi kap›lar› kapatarak barikat kurmufltu. 10 fiubat’ta polis iflçilere sald›rd›; 15 kifli yaraland›, 500 iflçi gözalt›na al›nd›. 12 fiubat 1990. Hükümetin aç›klad›¤› tütün fiyatlar›n› protesto eden köylüler Akhisar’da soka¤a döküldü, eyleme sald›ran polis 200 kifliyi gözalt›na ald›. 13 fiubat 1925. fieyh Sait Ayaklanmas› bafllad›, 14 fiubat 1963. ‹stanbul’da Kavel Kablo Fabrikas›’nda iflçiler 28 Ocak günü ifl b›rakm›fl ve oturma eylemine bafllam›fllard›. 17 fiubat 1993. Devrimci Sol ve TKP/ML T‹KKO davas›ndan 18 devrimci tutsak kazd›klar› 35 metre uzunlu¤undaki tünelden yararlanarak Nevflehir E Tipi Hapishanesi’nden firar etti. 22 fiubat 1848. Paris’te iflçiler ayakland›. ‹ki y›l boyunca tüm Avrupa’y› altüst edecek iflçi devrimleri ça¤› aç›ld›. 1986. 12 Eylül sonras› ilk büyük miting yap›ld›. Türkiye ‹flçi Sendikalar› Konfederasyonu (Türk-‹fl) taraf›ndan düzenlenen mitinge 50 bin kifli kat›ld›.


28

9-22 Şubat 2007

er televizyon kanal›n›n haber programlar›n›n bir slogan› var. “Do¤ru”, “dürüst”, “objektif”, “tarafs›z”, “araflt›rmac›” gibi onlarca tan›mlamayla ifade ediyorlar kendilerini. Peki gerçekten böyleler mi? Tabii ki de¤iller ve olamazlar da. Her biri egemenlerin ufla¤› durumunda ve dolay›s›yla yapt›klar› yay›nlar tamamen onlara hizmet eder niteliktedir.

Sömürü sisteminin bir arac›;

H

MEDYA “Geliflmelerden haberdar olmak iyi midir?” sorusuna birço¤umuz pek düflünmeden hemen evet diyebiliriz. Ama flu unutulmamal›d›r ki, önemli olan gerçek bilgiye ulaflmakt›r. Yanl›fl bilgi, bilgisizlikten daha kötüdür çünkü. Ülkemizde en yayg›n “bilgilenme” araçlar›n›n bafl›nda medya geliyor. Kitap, dergi, gazete okuma al›flkanl›¤› ise istedi¤imiz düzeyde de¤il. Bunun yan›nda hemen hemen tüm evlerde televizyon var. Dolay›s›yla en kolay ulaflabildi¤imiz “haber alma” araçlar›n›n bafl›nda televizyon geliyor. Her gün iflsizlik, açl›k, geçim s›k›nt›s›yla cebelleflen biz emekçilerin neredeyse tek e¤lence ve en baflta gelen “haber alma” arac› da televizyon oluyor. Sistem, bir yandan tüm evlere televizyon sokarak kendi üretti¤i mal› pazarlay›p, zenginli¤ine zenginlik kat›yor, di¤er yandan da televizyon ve çok daha önemli oranda egemenlerin kendi ideolojilerini, kültür, ahlak, düflünce yap›lar›n› yayman›n en etkili arac› olarak kullan›l›yor. S›n›fl› toplumlarda her fley bir s›n›f›n damgas›n› tafl›r. Bundan dolay› emperyalist-kapitalistlerin ya da onlar›n uflaklar›n›n medyas› da onlar›n ç›kar›na hizmet edecek flekilde kullan›l›r. Her televizyon kanal›n›n haber programlar›n›n bir slogan› var. “Do¤ru”, “dürüst”, “objektif”, “tarafs›z”, “araflt›rmac›” gibi onlarca tan›mlamayla ifade ediyorlar kendilerini. Peki gerçekten böyleler mi? Tabii ki de¤iller ve olamazlar da. Her biri egemenlerin ufla¤› durumunda ve dolay›s›yla yapt›klar› yay›nlar tamamen onlara hizmet eder niteliktedir. “fiu manken flunu giydi”, “bu fut-

bolcu flununla evlendi”, “bu flununla, flurada yakaland›” gibi tamamen dedikodu ya da fliddet içeren, duygu sömürüsü yapan medya, nedense uzun süre devam eden iflçi ve emekçilerin direnifllerini, çeflitli demokratik kitle örgütlerinin, ö¤rencilerin yapt›¤› eylemleri, grevleri, direniflleri haber olarak verme-

ömürü sistemi gün geçtikçe çürüyor ancak, medya sürekli bu çirkin, çürüyen sisteme hep daha fazla makyaj yaparak onu canl›, güzel, diri göstermeye çal›fl›yor.

S

67

mektedir. Ya da yer verdiklerinde de hakl›y› haks›z, haks›z› hakl› göstermektedir. Asl›nda tüm bu sald›r›lar hakl› eylemlerimizi gölgelemeyece¤i gibi burjuva-feodal medyan›n da gerçek yüzünü gösteriyor. Ve daha yüzlerce yalan. Ne kadar “do¤ru”, “dürüst”, “güvenilir”, “tarafs›z” vb. derlerse desinler bunlar da yalan. Onlardan do¤ru olmalar›n› bekleyemeyiz. “Bak›n patron-a¤alar, emperyalistler halk› sömürüyor, devlet eliyle katliamlar yap›l›yor, özellefltirmeler halk için de¤il emperyalistler ve onlar›n uflaklar› için...” gibi haberler yapmazlar, do¤rular› yazmazlar-

söylemezler. Tam tersine do¤rular› gizlemek, çarp›tmak, yanl›fl göstermektir görevleri. Sömürüyü, zulmü hakl›; sömürüye, zulme karfl› direnifli haks›zyanl›fl göstermeye çal›fl›rlar. Sömürü sistemi gün geçtikçe çürüyor ancak, medya sürekli bu çirkin, çürüyen sisteme hep daha fazla makyaj yaparak onu canl›, güzel, diri göstermeye çal›fl›yor. Onlar ne kadar halk düflmanl›¤› yolunda ilerleyip uyuflturma, hedef flafl›rtma yar›fl›nda koflarlarsa koflsunlar, günefl balç›kla s›vanamayaca¤› gibi; gerçekler de sonsuza kadar gizlenemez. Halk düflmanlar›n›n uflak medyalar› var. Ama halk›n da gerçek anlamda objektif, do¤ru, dürüst, sorumlu, duyarl› olan, sorunlar›na sahip ç›kan, egemenlerin gerçekli¤ini tüm gerçekli¤iyle ortaya koyan, uyutan de¤il uyand›ran, do¤ruyu gösteren, coflku-moral veren devrimci bas›n› var. Ve egemenler ne kadar sald›r›rsa sald›rs›n genelde devrimci bas›n özelde de gazetemiz do¤rular› yazmaktan, anlatmaktan asla geri durmad› ve durmayacakt›r. Burjuva bas›n-yay›n kurulufllar›, takip edilmeli. Ama onlar›n kime hizmet ettiklerini bir an olsun unutmadan, hep sorgulayarak, söylenenin arkas›ndaki gerçe¤i görmeye çal›flarak. Ve hepsinden de önemlisi halk›n sesi olan gazetemizi sürekli takip ederek, katk› sunarak, çevremizdekilere de okutup okunmas›n›sahiplenilmesini sa¤layarak, halk›n gerçek savunucusu gazetemizi güçlendirmeliyiz. (Dersim’den bir ‹K okuru)


29

67

9-22 Şubat 2007

‹pini koparan pop starlar, do¤aüstü programlar, evde kalanlar... TV ilk icat edildi¤i y›llarda Avrupal› bir düflünür “o kadar çok fley icat edildi ki, art›k icat edilecek hiçbir fley kalmad›” demifl ve yan›lm›fl. TV son yüzy›l›n en güzel icatlar›ndan biriydi belki ama, art›k bugünlerde öyle diyemiyoruz. Eskiden dünyan›n öbür ucundaki olaylar›, insanlar›, ülkeleri, hiç bilmedi¤imiz konular›, belgeselleri, düzeyli ve seviyeli bir flekilde izlerdik ve bu izleme neticesinde bilgi ve genel kültür anlam›nda oldukça faydal› bilgiler edinirdik. Art›k ne yaz›k ki televizyon bizi gelece¤e tafl›yacak ve ayakta tutacak, ahlaki, kültürel vb. en önemli yap› tafllar›m›za zarar vermeye bafllad›. Bu zarar vermeyi evlerimize girerek ailemizin içine iflleyerek, toplumsall›ktan, gerçekçilikten, dürüstlükten bizleri uzaklaflt›rmakta, kad›n-erkek iliflkilerinde cinsel sapk›nl›¤› ön plana ç›karan, kaderci, bireyci, fluursuzca ve durmak bilmeyen bir tüketim h›rs›yla kendisine, çevresine ve do¤aya zarar veren bireyler yaratmaya hizmet etmektedir.

sabah›nda ise, hiç kimse hat›rlam›yor bile. Çünkü de-

¤ifltirmifltir art›k, seçilen ve seçilmeyen “Popstar” ve “Popstar adaylar›”, kendilerine ait olmayan flark›lar›, elbiseleri, davran›fllar›yla ar-

reklili¤ini sa¤layamaz. Medya patronlar› da bunun fark›ndalar ve sürekli reyting kazanmak için yeni projeler üretmeye devam ediyorlar. ‹nsanlar› uyuflturmak, TV bafl›na kilitlemek ve iyice düflünemeyen, mant›k yürütemeyen, bilimsellikten ve demokrasiden iyice uzaklaflan, yozlaflmaya bafllayan, kaderci bir toplum yaratma yolunda yeni ad›mlar atmaktalar. Çok a¤›r ekonomik koflullar›n yafland›¤›, iflsizli¤in had safhaya ç›kt›¤›, insanlar›n her an her yerde öldürülebilecekleri bir ülke ve bu ülkede çaresiz, zavall› ve sahipsiz insanlar›n imdad›na yetiflti¤i, ilahi adaletin konu olarak ifllendi¤i TV programlar›... Tam da insanlar›n umutlar›n› kestikleri, inançlar›n› yitirdikleri noktada, herkes bir anda kendini o kadar çok

Özellikle son süreçte insanlar kendilerini öylesine kapt›rm›fllard›r ki, yapt›klar› her fleyde, olabilecek “mucizelerden” bir karfl›l›k bekler olmufllard›r. Art›k o kifliyi aksine inand›rmak “imkans›zd›r.” Çünkü izledi¤i programlar onu tamam›yla uyuflturmufl ve kontrolü alt›na alm›flt›r ve bundan sonraki hayat›nda da yaflad›klar› üzerinde mant›k yürütemeyecek ve her zaman olaylar› ilahi adalete yorumlay›p, kendisini avutacak. Medya patronlar› kâr h›rs› u¤runa ç›ld›racak vaziyete geldiler. Sürekli yeni sloganlar, yeni isimler, yeni k›l›flar geçirerek halk›n karfl›s›na yeni programlar, kiflilikler ç›kar›yorlar. ‹flte size bir örnek; Almaya’n›n özel TV kanallar›ndan birisi olan RTL II’de yay›nlanan “Big Brother” isimli program›n büyük boy afifli flöyle, “Big Brother-Halk için afyon.” Evet gelinen nokta bu kadar aç›k, bu kadar sayg›s›z, bu kadar umars›z, bu kadar aç gözlü ve ucuz.

Art›k kendimizi TV programlar›na o kadar çok kapt›r›yoruz ki, sanki onlar›n içindeymifl gibi hissediyoruz. Yada o olaylar› sanki biz yafl›yormufluz gibi, bütün enerjimizi, zaman›m›z›, düflüncelerimizi ona yönlendirip çözümler üretiyor, yorumlar yap›yor, birlikte a¤lay›p birlikte gülüyoruz. TV duygular›m›za yön veriyor, nas›l evlenece¤imize bile o karar veriyor. Gençlerimiz art›k birbirlerini severek, ortak karar alarak yuva kurmuyorlar. TV programlar› buraya da el atm›fl durumda. Erkeklerin seçen ve alan, kad›nlar›n seçilen ve al›nan rolünü oynad›¤› bu programlar çirkefli¤in gelinen boyutunu gösteriyor. Toplum kendini o kadar kaybetmifl ki art›k, sanki var olan popçular yetmiyormufl gibi, bir de bu piyasaya daha yeni popçular seçiyorlar. Milyonlarca insan TV karfl›s›nda, sanki Türkiye’nin kaderi de¤iflecekmifl gibi seçilecek “Popstar” aday›n› bekliyor. Elleri telefonlar›nda durmadan SMS göndermeleri yetmiyormufl gibi, çevrelerindekileri bile bu flekilde örgütleyip yönlendiriyorlar. Seçildi¤i günün

olan dualar›yd› umutlar›yd›, yani dilenciye yard›m için de¤ildi o sadaka. Tanr›ya, kendisinin iyi bir kul oldu¤unu ispatlamak için, kendi bireysel ç›karlar› do¤rultusunda verilmiflti o sadaka. Bu tür programlar sayesinde ülkemizde inanca dayal› ticaret o kadar çok artt› ki, bu inanç sömürüsü yapan ülkelerin ve siyasi gruplar›n ifline geldi.

(Tuzla-Ayd›nl›’dan bir ‹flçiköylü okuru)

ok a¤›r ekonomik koflullar›n yafland›¤›, iflsizli¤in had safhaya ç›kt›¤›, insanlar›n her an her yerde öldürülebilecekleri bir ülke ve bu ülkede çaresiz, zavall› ve sahipsiz insanlar›n imdad›na yetiflti¤i, ilahi adaletin konu olarak ifllendi¤i TV programlar›...

Ç

t›k dev medyan›n çarklar›nda ezilmifl ve sistemin bir anl›k uyuflturucusu görevini baflar›yla tamamlam›fllard›r! Medyan›n bu rant kavgas› bize çok önemli bir ayr›nt›y› unutturdu, o da gerçek bir sanatç›n›n zaten, kendisine ait üslubu, davran›fllar› ve kiflili¤iyle hak etti¤i yere gelece¤idir. Yani hiçbir “Pop Star” aday› bofluna u¤raflmas›n, çünkü gerçek olmayan hiçbir fley sü-

kapt›rd› ki bu tür programlara, benzer fleylerin kendi bafllar›ndan da geçebilece¤i düflüncesine vard›lar ve her an tetikte beklediler. Bu durum da en çok dilencilerin ifline yarad›, bu programlar› izleyip etkilenen insanlar mutlaka dilencilere sadaka vermeden geçmez oldu. Asl›nda dilenciye verilen sadaka de¤ildi. Tanr›ya


30

9-22 Şubat 2007

‹flçi-köylü’den Irkç›-faflist sald›r›lara karfl› anti-faflist mücadeleyi yükseltelim! Agos Gazetesi Genel Yay›n Yönetmeni Hrant Dink’in gazete binas›n›n önünde kurflunlanarak katledilmesinin ard›ndan ikiyüzbin kiflilik kitlenin “Hepimiz Hrant’›z, Hepimiz Ermeni’yiz” slogan›n› hayk›rmas› egemenleri rahats›z etmifle benziyor. Ermeni halk›n›n yaflad›¤› ac›lar› dile getiren, asimilasyon ve inkâra karfl› koyarak demokrasi mücadelesi yürüten Hrant Dink’in cenazesi çeflitli inanç ve milliyetten emekçi halk›m›z›n bulufltu¤u bir tören oldu. Cenazeye kat›lan ve Hrant Dink’in öldürülmesi ile içindeki umut ve direncin, mücadele ve isyan azminin yara ald›¤›n› düflünen y›¤›nlarca emekçi, tepkisini ortaya koydu. 1.5 milyon Ermeni’nin soyk›r›ma u¤ramas›na, Kürt halk›n›n bask› imha ve inkar politikalar› ile yok edilmeye çal›fl›lmas›na, çeflitli inançlardan halk›m›z›n kendi kültürünü yaflamas›n›n önüne set çekilmesine karfl› patlayan bir öfkeydi cenaze. Cenazeye kat›lanlar devletin kuruluflundan beri mayas›nda olan zulme ve inkâra bafl e¤meyenleri yok etme kültürüne karfl› biriktirdikleri öfkeyi hayk›rd›. Yüz binlerce emekçi “dilimiz, inanc›m›z, kültürümüz farkl› olsa da yüreklerimiz ve ac›lar›m›z ortak” mesaj›n› verdi. Ortaya ç›kan tablo ülkemizin zenginli¤inin ve kardefllik ba¤›n›n gücüydü. Egemen s›n›flar›n ›rkç›-floven politikalar›na verilen anlaml› bir yan›tt› tören. Egemenler cenazede ortaya ç›kan bu görüntüyü “fark etmekte” gecikmedi. Mesaj al›nm›flt›. fiimdi buna karfl›l›k yeni senaryolar› hayata geçirmenin s›ras›yd›. Hrant Dink, 301. Madde’den yarg›land›¤›nda onu vatan haini ilan ederek hedef tahtas›na koyanlar, oluflan tepkiyle beraber ilk günlerde timsah gözyafllar› döktü, demokrasi havarisi kesildi. Burjuva bas›n manfletlerden olay› k›nad›. Cenazenin oldu¤u gün Irak gündemli gizli bir oturum yap›ld›. Yeni sald›r› planlar› haz›rland›. Milyonlarca emekçinin gelece¤ini ilgilendiren tart›flmalar sessizce geçifltirildi. Egemenlerin Trabzon’da TAYAD’l›lara yönelik linç giriflimi ile start verdikleri milliyetçi-floven dalgan›n ikinci perdesi sahnelenmeye baflland›. Dink’in katili Ogün Samast’›n BBP ile iliflkileri deflifre edil-

di. Ard›ndan “ideolojik örgüt yok” aç›klamas› yapan ‹stanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah ve ‹çiflleri Bakan› Abdulkadir Aksu tart›flmalar›n merkezine konuldu. Ancak Baflbakan R. Tayyip Erdo¤an, tart›flmalara müdahale ederek Cerrah ve Aksu’nun y›pranmas›n›n önüne geçti. Trabzon Emniyet Müdürü ve Valisi görevden al›narak merkeze çekildi. Ogün Samast’›n Samsun’da Emniyet ve Jandarma görevlileri ile birlikte çekilmifl hat›ra foto¤raflar› ortaya ç›kt›. Hrant Dink cinayetinin ‹stanbul Emniyet Müdürlü¤ü’ne önceden ihbar edildi¤i ancak bunun dikkate al›nmad›¤› bas›na yans›d›. Ogün Samats’›n Bayrampafla Hapishanesi’nde krallar gibi karfl›lanmas› devletin bu cinayetle iliflkisini gösteren bir baflka veridir. Ogün Samast’› eylem için e¤iten ve silah› temin ederek ‹stanbul’a gönderen Yasin Hayal’in yaflam› bu cinayetin s›radan bir milliyetçi tepki olmad›¤›n› anlamak için yeterli. Yasin Hayal Trabzon’da MC Donalds’›n bombalanmas› eylemi ile ilgili olarak ceza alm›fl ancak sekiz ay sonra serbest b›rak›lm›flt›. “Nizam› Âlem Ocaklar›” isimli faflist, gerici örgütlenmenin üyesi olan Yasin Hayal’in iliflkileri cinayetin milliyetçi, faflistlere yapt›r›ld›¤›n› gösteriyor. BBP Genel Baflkan› Muhsin Yaz›c›o¤lu ve MHP Genel Baflkan› Devlet Bahçeli gibi eli emekçilerin kan›na bulanm›fl faflistlerin sahip ç›kt›¤› Ogün Samast ve Yasin Hayal, devlet güvencesinde. Dink’in katledilmesinin hemen ard›ndan ortaya ç›kan tüm bu gerçekler, devletin bu katliam›n planl› bir flekilde yapt›¤›n› gösteriyor. Egemenler Hrant Dink’in kurflunlanmas›nda teti¤i çeken Samast’› kahramana dönüfltürdü. Tart›flmalar Hrant Dink’in neden katledildi¤inden, verdi¤i mücadelenin içeri¤inden kopar›larak milliyetçilik zeminine kayd›r›larak hedef flafl›rt›ld›. Daha önce defalarca yafland›¤› gibi “derin devlet” tart›flmalar› bafllat›ld›. Erdo¤an’›n “derin devlet vard›r, minimize edilmeli, gerekirse yok edilmeli” demeçleri derin devlet ad›na katliamlar›n önünü açm›fl oluyordu. Ayr›ca bütün suçlar›n sorumlulu¤u devletin “derinine” havale

edilerek, yüce devlet babam›z “kem gözlerden”, “iç düflmanlardan” korunuyordu. Oysa yukar›dan afla¤›ya kadar faflist ideoloji ile flekillenmifl Kemalist diktatörlü¤ün tarihi böylesi katliamlarla doludur. Marafl, Çorum, Sivas katliamlar›n› yapan, Susurluk’ta kamyona çarpan fiemdinli’de suçüstü yakalanan devletin derini de¤il tam da kendisidir. Zulüm, katliam ve iflkence faflist Kemalist diktatörlü¤ün geleneksel politikas›d›r. “Derin” devletin kabulü ile cinayet, tetikçiler temize ç›kar›ld›. Dahas› cenazede oluflan kardefllik rüzgâr›n›n tersine dönüfltürülmesi için ad›mlar at›ld›. “Hepimiz Ermeniyiz” slogan› üzerinden milliyetçi duygular harekete geçirilmeye çal›fl›lmaktad›r. Faflist Kamu-Sen slogana karfl› Sivas’ta “Hepimiz Türk’üz” dövizleri ile eylem yaparken Kayserispor-Trabzonspor maç›nda “Hepimiz Türk’üz Mustafa Kemal’iz” yaz›l› pankart aç›ld›. MHP Baflkan› Devlet Bahçeli cinayeti k›nad›¤›n› ancak “Hepimiz Ermeni’yiz” slogan›n› ›rkç› bulduklar›n› (kötü bir flaka gibi) söyleyerek “Hepimiz Türk’üz” dedi. Eski bir subay bir feribot kaç›r›rken slogan› iflaret ederek “vatan” için yapt›¤›n› söyledi. Trabzonspor taraftarlar› “Hepimiz Ogün’üz” yaz›l› dövizler ve cinayet s›ras›nda giydi¤i bere ile tribünlere girerek foto¤raf çektirdi. Televizyon ekranlar›na kadar tafl›nan tart›flma Türklük kimli¤i öne ç›kar›larak büyütüldü. Dink’in cenazesi s›ras›nda demokrasi nutuklar› atan egemenler ve onlar›n sözcüsü medyan›n sözde yazarlar› “Hepimiz Ermeni’yiz” slogan›ndan çok tedirgin olmufla benziyor. Yoksa Türkler az›nl›¤a m› düflüyordu? Bir slogan nas›l güçlü bir devleti bu kadar korkutabilirdi ki? Kuflkusuz korkulan slogan de¤ildi. Ony›llarca küfür niyetine kullan›lm›fl, tüm kötülüklerin anas› olarak gösterilmifl, istikrarl› bir ulus iken, emperyalistlerin teflvikiyle yap›lan soyk›r›mla az›nl›k millet durumuna düflürülmüfl Ermeniler’in, sadece Ermeniler’in de de¤il, daha önemlisi Kürtlerin yada Süryanilerin, Rumlar›n vd. kardefllik içinde yaflamak istemesi, hangi milletten olursa olsun sömürücülere karfl› ç›kmas›, örgütlenmesi ve mücadele etmesi (hatta etme ihtimalidir) onlar› korkutan. Faflizm›rkçl›k-flovenizm karfl›s›nda “düflman” bir millet, az›nl›k vb. bulunmadan ifl yapamaz çünkü. Türk hakim s›n›flar› da çeflitli milliyetlerden Türkiye halk›n› daha rahat sömürebilmek, daha sorunsuz yönetebilmek için gerçekte kendisnin yaratt›¤› böy-

67 lesine bir “düflman›” kaybetmek istememektedir pek tabi ki. Bunun yan›nda egemenler efendilerinden ald›klar› talimatlar sonucu önümüzdeki y›llarda uygulayacaklar› politikalara karfl› geliflecek tepkileri milliyetçilik rüzgar› ile alt etmeyi hesaplamaktad›r. Devlet milliyetçili¤i örgütlerken bunu “halk›n hassas” duygular› konsepti ile tabandan yürütmeyi hedeflemektedir. Mersin’de bayrak yak›lmas› olay›n› yaratan sivil polisler, Trabzon ve Rize’de devrimcilere sald›ran kadrolu faflistler “vatandafl›n” tepkisini yans›tmal›yd›. Devlet; suçlular› vatandafl›n elinden alarak kudretli gücünü ve tarafs›zl›¤›n› gösteriyor, hassas olunmas› gereken duygulara dikkat çekiyordu. Egemenlerin keskinleflme iflaretleri gösteren s›n›f mücadelesine yeni müdahale yöntemi böylece ortaya ç›km›fl oldu. Bu proje tek bafl›na ülkemiz egemenlerinin de¤il efendileri emperyalistlerin Lübnan’da, Irak’ta, Filistin’de yaflama geçirdikleri mezhep çat›flmalar› konseptinin Türkiye versiyonudur. fiu ana kadar ilk bölümlerini izledi¤imiz bu senaryo Büyük Ortado¤u Projesi’nin Türkiye aya¤›n› oluflturuyor. Egemenler emperyalistlerin iste¤i do¤rultusunda ekonomik, askeri, kültürel sald›r›lar›n› yükseltecek. “Hepimiz Ermeni’yiz” slogan›na karfl›l›k devreye sokulan “Hepimiz Türk’üz” söylemi yeni yol haritalar›na iflaret etmektedir. Yükseltilmeye çal›fl›lan ›rkç›-floven dalga ile faflist sald›r›lar da artacak. Egemenlerin bu planlar›na karfl› ilerici, devrimci ve komünist güçler önümüzdeki günlerde anti-faflist mücadeleyi gelifltirme büyütme ve bunu s›n›f mücadelesine etkili müdahalelerin arac› haline getirme görevi ile karfl› karfl›yad›r. ‹flsizli¤in ve yoksullu¤un korkunç boyutlara ulaflt›¤› ve emekçilerin gelece¤inin ipotek alt›na al›nd›¤› böyle bir süreçte bu sald›r›n›n ana halkas›n› oluflturacak olan milliyetçilik dalgas›na karfl› harekete geçmeliyiz. Anti-faflist mücadeleyi hak gasplar›na, özellefltirmelere karfl› yürütülen direnifller ile birlefltirmeliyiz. Egemen s›n›flar›n halk›m›z içinde kök salmaya çal›flt›¤› ›rkç›-faflist ideolojiye karfl› gücümüzü birlefltirmeli ve örgütlenmeliyiz. Emperyalistlerin Ortado¤u’da gelifltirmek için haz›rl›k yapt›klar› ve yeni katliamlar anlam›na gelen hamlelerine karfl›l›k ülkemizdeki s›n›f mücadelesine daha güçlü bir flekilde müdahale edelim.


31

67

9-22 Şubat 2007

Umudun atefl yürekleri yolumuzu ayd›nlat›yor! Parti ve devrim flehitleri çeflitli illerde an›ld› kat›l›m sa¤lad›¤› anmada flehitleri anman›n önemi bir kez daha vurguland›. Daha sonra anmaya kat›lanlarla sohbet edildi. (Malatya YDG)

Giderek derinleflen denizlerdik Dizlerimize kadar ateflten izlerdik Yürüdük düfllerin kollar›na Yasak ülkenin ikliminde s›n›rlar› zorlad›k Suya güldük güne güldük Kimsesizli¤ini paylaflt›k flafak vaktinin Ölümse ölümdü Savaflsa savafl Umudun atefl toplar›n› anma etkinliklerinden biri de Tohum Kültür Merkezi’nde yap›ld›. 28 Ocak günü saat 15:00’te düzenlenen etkinlik sayg› duruflu ile bafllad›. “Vartinikte bir köm..” fliirinin okunmas› ile devrim and› ve mücadele kararl›l›¤› tazelenirken ilk konuflma Partizan ad›na yap›ld›. Konuflmada mücadele içinde yaratt›klar› de¤erlerle bize yol gösteren flehitlerimziin yaflamlar›ndan daha fazla ö¤renmememiz gerekti¤inin alt› çizilirken, daha fazla cesaret ve özveriye ihtiyaç duyuldu¤u belirtildi. Konuflman›n ard›ndan “Umudun Atefl Toplar›na 3” isimli sinevizyon gösterimi yap›ld›. Kitlenin büyük bir coflkuyla izledi¤i gösterimin ard›ndan k›sa bir söylefli yap›ld›. Bayram Kama ve Semiha K›rkoç Parti ve Devrim fiehitlerini Anma Haftas›’n›n önemi üzerinde durdu. Ard›ndan söz anne ve babalara verildi. 23 Kas›m 1997’de Tokat’›n Ese yaylas›nda flehit düflen TKP/ML’nin 4. Genel Sekreteri Mehmet Demirda¤’›n annesi Selvi Demirda¤, “onlar kitap oldu siz okuyun, onlar binan›n temeli oldu siz tamamlay›n, onlar tohum oldular topra¤a düfltüler, siz sulay›n büyütün” fleklinde duygular›n› anlatt›. 15 May›s 2003’te Giresun Bulancak’ta ölümsüzleflen Emel K›l›nç’›n babas› Hüseyin K›l›nç, Emel yoldafl›m›z›n hayat›n› anlatt›ktan sonra “ben onunla onur duyuyorum, onun gibi tüm devrimcilerle gurur duyuyorum” dedi. 21 May›s 2003’te yine Bulan-

cak’ta ölümsüzler kervan›na kat›lan Bülent Ertürk yoldafl›m›z›n yengesi Elif ana Eskiflehir’e nakledilmek istenen Bülent’in yaflam›ndan örnkeler vererek, yoldafll›k duygusundan bahsetti. Ese Yaylas›’nda topra¤a düflen Ümit Ça¤layan San’›n annesi Gül ana internet cafelerde vakit öldüren, gerici partilerin pefline düflen gençlere devrimcilerle birlikte hareket etme örgütlenme ça¤r›s› yapt›. 1987 y›l›nda Elaz›¤ Palu’da 4 yoldafl›yla topra¤a düflen TKP/ML’nin üçüncü Genel Sekreteri Kaz›m Çelik yoldafl›m›z›n ablas› Asl› Çelik, biraz heyecanlansa da hakl› bir gururu yafl›yordu. Yoldafllar›m›z›n anneleri ve babalar› onlar›n devrim ve halk›n ç›karlar› için nak›fl nak›fl iflledi¤i yaflamlar›ndan birer kesit sundular dinleyenlere. Kitlenin coflkuyla karfl›lad›¤› s›k s›k alk›fllarla kesti¤i konuflmalar boyunca “Analar›n öfkesi katilleri bo¤acak” slogan› hayk›r›ld›. Etkinlik verilen aradan sonra Samand›r›’da bulunan Çaz-Der bünyesinde çal›flmalar›n› sürdüren Grup Göç’ün türküleri ile devam etti. Ümit Ça¤layan San’›n kardefli Elvan, Ümit yoldafl›m›z›n an›s›na k›sa bir dinleti sundu. Ard›ndan Grup Munzur sahneye ç›kt›. Kitlenin de efllik etti¤i müzik ziyafetinde Grup, Munzur’un doruklar›ndan getirdi¤i isyan rüzgâr›n› tafl›d› dinleyenlerin yüre¤ine. Etkinlikte fiair Ruhan Mavruk da k›sa bir fliir okudu. Etkinlikte devlet taraf›ndan katledilen Agos Gazetesi Genel Yay›n Yönetmeni Hrant Dink’te unutulmad›. Hrant Dink’in bir dönem TKP/ML saflar›nda örgütlü mücadele yürüttü¤ü belirtilirken, Dink flahs›nda devletin Ermeni halk›na uygulad›¤› soyk›r›m ve zulüm lanetlendi. Ölüm Orucu direnifli s›ras›nda Wernicke Korsakoff hastal›¤›na yakalanan, tahliye edildikten sonra tutuklanarak tekrar hapisha-

Ankara Parti ve devrim flehitleri Ankara’da yap›lan bir etkinlikle an›ld›. Etkinlik öncesi hafta boyunca aileler ziyaret edilerek flehitlerimizi anman›n önemi anlat›ld› ve etkinli¤e ça¤r› yap›ld›. 4 fiubat günü Tuzluçay›r’da yap›lan etkinlikte “Parti ve Devrim fiehitleri ölümsüzdür”, “Onlar› anmak savaflmakt›r” ve “Tecridi k›rmak için dayan›flmay› büyütelim. Savafl Kör yaln›z de¤ildir” pankartlar› aç›larak sayg› duruflu yap›ld›. Etkinlik, flehitler için yaz›lm›fl fliirler okunarak bafllarken yap›lan konuflmada Parti ve devrim flehitlerini anman›n bu y›l, zorlu süreçlerden ç›kman›n inatla ve kararl›l›kla mücadeleye yak›nlaflmak ve mücadelenin öznesi olmakla mümkün olaca¤› ifade edildi. Herkesin devrim mücadelesi içinde yapabilecek bir fleylerinin oldu¤unun vurguland›¤› konuflmada flehitlerimizin yaflamlar›n›n bizlere örnek olacak pratiklerinden ö¤renmek gerekti¤i söylendi. Umudun Atefl Toplar›na-3 belgeselinin gösterildi¤i etkinlik ‹brahim Kaypakkaya destan› okunarak devam etti. Marfllar ve türküler söylenerek etkinlik sona erdi. Malatya 1 fiubat günü biraraya gelen ‹K okurlar› Parti ve devrim flehitlerini and›. Bir dakikal›k sayg› duruflu ile bafllayan anma, kitle çal›flmas› yeteri kadar yap›lmad›¤›ndan beklenenin alt›nda bir kat›l›mla gerçekleflti. ESP’nin de neye koyulan ve sa¤l›ks›z koflullardan kaynakl› bir gözünü kaybeden Savafl Kör de kat›l›mc›lar aras›ndayd›. Tedaviye olumlu yan›t veren ve oldukça coflkulu olan Savafl Kör etkinlik boyunca ilgi oda¤›yd›. Etkinli¤in sonunda ise Çukurova DDSB’nin PfiTA’ya gönderdi¤i plaket PfiTA taraf›ndan 9 Kas›m 2004 tarihinde Der-

Bursa “Parti ve devrim flehitleri ölümsüzdür” fliar› ile yapt›¤›m›z anma etkinli¤i 4 fiubat günü Bursa Temel Haklar Derne¤i, Semra Baflyi¤it Halk Sahnesi’nde gerçeklefltirildi. Etkinlik 1 dakikal›k sayg› duruflu ile bafllad›. fiehit komünist ve devrimcilerin sözlerinin ve flehitlerin isimlerinin okunmas› ile devam eden etkinlikte Partizan ad›na bir konuflma yap›ld›. Konuflmada flehitlerimizi MLM’yi kavrayarak yaflatabilece¤imizin alt› çizildi. Ard›ndan “Umudun Atefl Toplar› 2 ve 3” isimli sinevizyon gösterimi gerçeklefltirildi. Tuncelililer Kültür ve Dayan›flma Derne¤i bünyesinde müzik çal›flmalar›n› yürüten müzik grubunun seslendirdi¤i türkü ve marfllar›n kitle ile birlikte söylenmesinin ard›ndan Bursa Temel Haklar Derne¤i, DHP ve BDSP’den gelen mesajlar okundu. Erzincan Parti ve devrim flehitlerini anmak ve Hrant Dink’e yap›lan suikasti protesto etmek amac›yla 27 Ocak Cumartesi günü Erzincan’›n flehir merkezi, Bu¤day Meydan›, Atatürk ve Cumhuriyet Mahallelerinin çeflitli yerlerine yaz›lamalar, pullamalar yap›ld› ve bildiri da¤›t›ld›. “Muharrem, Aflk›n, Cafer yafl›yor, Partizan savafl›yor”, “Devrim flehitleri ölümsüzdür”, “‘Hrant’lar›n hesab›n› soraca¤›z”, “Dersim, Tokat, Erzincan savafl›yor Partizan”, “Sinan Gürer ölümsüzdür” vb. birçok pullama yap›ld›. Partizan ve YDG pullamalar›n›n yan›nda bildiriler de yayg›n bir flekilde da¤›t›ld›. Bunun yan›nda dershanelerde ve liselerde duvar gazeteleri ve pullamalar yap›ld›. sim’in Türüflmek köyünde son nefesinde kavga fliarlar›n› hayk›rarak ölümsüzleflen Aflk›n Günel yoldafl›m›z›n ailesine verildi. Plaketi alan kardefli Neslihan Günel’in “Ben plaketi aflk›n›n k›z kardefli olarak de¤il yoldafl› olarak al›yorum. Aflk›n yaflam› ile bize nas›l yaflanaca¤› gösterdi” sözleri ile etkinlik sona erdi.

Görüşler… Görüşler… Görüşler… Görüşler… Görüşler… Görüşler… Anadolu yakas›ndan bir izleyici; Kat›l›m iyi ve ailelerin konuflmalar› çok anlaml›. Mücadelenin devam etmesini istiyorlar, ben de istiyorum. Halka güvenmek gerekiyor. Bugün burada yeni yüzler görüyorum. Sinevizyon da çok güzeldi. Ailelere daha fazla gidilmeli bence. Kendimizi halk›m›za daha fazla

anlatmak gerekiyor. Gazi Mahallesi’nden bir kat›l›mc›; ‹zlerken içlerinde olsayd›m diye düflündüm. Ailelerin konuflmalar› da çok etkiliydi. Hepimizin öyle olmas› gerekir. Gençleri internet kafelere de¤il, böyle yerlere getirmek gerekiyor. Bundan sonra faaliyetimize daha s›k› sar›laca¤›z.

Samand›ra’dan bir kat›l›mc›; ‹lk defa geliyorum, ortam güzeldi. Gençler uyuflturucu, esrar kullanacaklar›na böyle yerlere gelsinler bence. Bayramtepe’den bir kat›l›mc›; Çok duyguland›m, çok güzel bir etkinlikti. ‹lk defa kat›l›yorum, insanlar kaybettikleri de¤erlerimizi anlatt›.

Tuzla’dan bir kat›l›mc›; Güzel ve özüne uygun bir etkinlik oldu. fiehit ailelerine önem verilmesi çok güzel. Bu tür etkinliklerin süreklilefltirilmek ve ailelere daha fazla gitmek gerekir. Emel K›l›nç’›n babas›n›n konuflmas› beni çok etkiledi. Ailelerle böyle ba¤lar kurmak gerekiyor.


ÖZGÜR GELECEK YOLUNDA

işçi-köylü B‹Z HALKIZ GELECEK ELLER‹M‹ZDED‹R

UMUT YAYIMCILIK VE BASIM SANAY‹ LTD. fiT‹ Yönetim yeri: Gureba Hüseyin A¤a Mah. ‹mam Murat Sok. No:8/1 Aksaray-Fatih/‹STANBUL. Tel: (0212) 521 34 30, 531 48 53 FAKS: (0212)621 61 33 Sahibi ve Yaz›iflleri Müdürü: Numan BOZER Bask›: Gün Matbaac›l›k Beflyol Mah. Telsizler Mevkii Akasya Sk. No:23/A K.Çekmece/‹stanbul Tel: 0212 426 63 30-580 63 80 Genel Da¤›t›m: YAY-SAT @mail: umutyayimcilik@superonline.com @mail: umutyayimcilik@ttnet.net.tr

BÜROLAR ➧ KARTAL: HAMAM SOK. DEM‹RL‹ ‹fiHANI NO: 57/14 KARTAL, TELEFAKS: (0216) 306 16 02 Cep: 0538 299 35 52 ➧ ANKARA: TUNA CAD. ÇANAKÇI ‹fiHANI NO:11 KAT:3 DA‹RE:32 ÇANKAYA TEL: (0312) 432 23 01 Cep: 0 535 562 33 72 ➧ ‹ZM‹R: 856 SOKAK, NO:48/203 KEMERALTI KONAK, TELEFAKS: (0232) 441 93 09 Cep: 0 544 932 24 15 ➧ MALATYA: DABAKHANE MAHALLES‹, BOZTEPE CAD., BABACAN ‹fiHANI NO:9 KAT:1/16 MALATYA TEL: (0422) 325 78 13 Cep: 0536 697 94 19 ➧ ERZ‹NCAN: ORDU CAD. ORDU ‹fiHANI KAT:3 TEL: 0 446 223 67 18 ➧ BURSA: SELÇUK HATUN MAH. ÜNLÜ CAD. SÖNMEZ ‹fi SARAYI KAT: 2 NO: 185 HEYKEL, TEL: (0224) 224 09 98 Cep: 0 536 613 81 98 ➧ MERS‹N: ÇANKAYA MAH. S‹L‹FKE CAD. ÜZÜM ‹fiHANI KAT :1 NO: 47 MERS‹N ➧ AVRUPA MERKEZ BÜRO: WESELER STR 93 47169 DUISBURG-DEUTSCHLAND TEL: 0049 203 40 60 958 FAKS: 0049 203 40 60 959

Kavga var oldukça ad›n›z yaflayacak... Emperyalistlerin ve onlar›n güdümündeki faflist-gerici rejimlerin iflgaller vb. sald›r›lar›n›, baflta ülkemizde ve tüm bölgede olmak üzere, tüm dünyada giderek art›rd›klar› böylesi bir süreçte, s›n›f mücadelelerinin güçlendirilmesi, acil bir ihtiyaçtan da öte, bir zorunluluk olarak kendini dayatmaktad›r. Mücadeleyi ve direnifli yükseltmenin ön koflullar›ndan biri de hiç kuflkusuz, s›n›f mücadelesinin engin denizinde ölümsüzleflenleri anmaktan, onlar›n mücadelesini sahiplenmekten geçmektedir. Ancak bu sahiplenifl sadece sözde de¤il, esas olarak pratikte de bir sahiplenifl olmad›¤› sürece, anlam›n› yitirecektir. Kavgada ölümsüzleflenleri anmak, ayn› zamanda onlara lay›k olmakt›r. Onlara lay›k olmak ise; her fleyden önce, filiz olmak ve yeflermek üzere topra¤a düflerken ellerinden düflen bayra¤›, düfltü¤ü yerden alarak, daha yükseklere dikme u¤rafl›n› b›k › p

usanmadan hayata geçirmektir. Bayra¤› daha yükseklere dikme u¤rafl› verebilmek ise, ancak ve ancak onlar›n canlar› pahas›na savunduklar› ideolojiyi, Marksizm-Leninizm-Maoizm ideolojisini bilince ç›karmakla mümkündür. Bunu bilince ç›karmak, ayn› zamanda bugün tüm dünyada ve ülkemizde gerçekleflen sald›r›lara ve bu sald›r›lar ba¤lam›ndaki geliflmelere de yan›t olabilmek demektir. Proletarya Partisi’nin ölümsüz, yi¤it neferleri düflmana yan›t olma cüretini gösterdikleri için kavgada ölümsüzlefltiler. Umut olup topra¤a düflenler, umudun atefl toplar›na lay›k olmaya çal›flanlar taraf›ndan bir kez daha an›ld›. Ocak ay› hem Proletarya Partisi’nin hem de devrimin say›s›z önderinin, savaflç›s›n›n ve de s›ra neferinin, insanl›¤›n kurtuluflu mücadelesinde ölümsüzlefltikleri bir ayd›r. Bunun içindir ki, Ocak ay› boyunca yap›lan bir dizi etkinlikle, onlar›n mücadelesini yaflataca¤›m›za ve onlara lay›k olmak için azami çaba içinde olaca¤›m›za dair ant içeriz. Bu anma etkinlikleri içinde en anlaml›s› hiç

kuflkusuz, Proletarya Partisi’nin birçok k›z›l karanfilinin bulundu¤u Sar›gazi Mezarl›¤›’nda yap›lan anmalard›r. Burada her y›l gerçeklefltirilen anma, bu y›l 4 fiubat 2007 tarihinde yap›ld›. Anmaya gelen kitle, Sar›gazi’deki Afla¤› Mezarl›k önünde topland›ktan sonra, Partizan fiehit ve Tutsak Aileleri imzal›, “Önce çocuklar›m›z› savunuyorduk, flimdi onlar›n düflüncelerini” ve Partizan imzal› “fiehitlere son sözümüz, devrim yeminimizdir” pankartlar›n arkas›nda yürüyüfle geçti. Yürüyüfl boyunca sloganlar at›larak, Proletarya Partisi’nin flehitlerinin bulundu¤u mezarl›¤a gelindi. Burada TKP/ML’nin flehit düflen 4. Genel Sekreteri Mehmet Demirda¤’›n mezar› bafl›nda toplan›ld›. Anma devrim ve komünizm flehitleri an›s›na bir dakikal›k sayg› durufluyla bafllad› ve PfiTA ve Partizan ad›na okunan mesajlarla devam etti. Partizan ad›na okunan mesajda, parti ve devrim flehitlerinin proletaryan›n isyan selleri, insanl›k tarihinin karanl›k hücrelerini ayd›nlatan atefl fitilleri oldu¤u vurgulanarak, “onlar›n kendini feda etme prati¤iyle ulaflt›¤› mücadele kavray›fl›n› kuflanarak, politik iktidar mücadelesini, kendimizi davaya teslim ederek bilince ç›karal›m” denildi. Devam›nda, ülkede artan hak gasplar›na ve faflist sald›r›lara da vurgu yap›larak, faflizme karfl› örgütlenmenin zorunlulu¤una dikkat çekilen mesaj, “bugün emperyalistler, faflistler ve gericilerin sald›r›lar›n› dünyam›z, bölgemiz ve ülkemiz ölçe¤inde giderek art›rd›¤› koflullarda, k›yas›ya direnifl ve mücadele bütün cephelerde yo¤unlaflmal›-

Tekirdağ F Tipi’nde şehitler anması Parti ve Devrim fiehitlerini Anma Haftas› vesilesiyle örgütlenen etkinliklerden biri de Tekirda¤ 2 No’lu F Tipi Hapishanesi’nde yap›ld›. Tutsak Partizanlar taraf›ndan organize edilen anma etkinli¤inde di¤er devrimci dost örgütler de kat›ld›. Anma etkinli¤i ilk olarak Tutsak bir Partizan’›n haz›rlam›fl oldu¤u metnin okunmas›yla bafllad›. Haz›rlanan metinde devrim ve komünizm flehitlerinin fedakârl›k, kararl›l›k ve devrimci inançlar›na vurgu yap›larak; “K›rlardan, flehirlere, okullardan, fabrikalara, meydanlardan, hapishanelere kadar tüm kavga alanlar›nda k›z›l bayra¤›m›z› dalgaland›rmaya devam edece¤iz” denildi. Metnin ard›ndan tüm devrim ve komünizm flehitleri an›s›na yap›lan sayg› duruflunun ard›ndan fliirler ve marfllar söylenerek devam eden anma etkinli¤i at›lan sloganlarla son buldu.

d›r. Dünya Nepal’de, Filipinler’de, Hindistan’da yükselen ve dünyay› saracak olan Maoist kas›rgan›n sars›c›l›¤›na tan›kl›k etmektedir. Halk Savafl›’n›n gücü olan bu kas›rga er geç ülkemiz topraklar›nda da kopacakt›r... Bizler bu konuda iddial› ve kararl›y›z. Dayand›¤›m›z ideolojimiz, politikam›z, yoldafllar›m›z; en büyük ilham kayna¤›m›z flehit yoldafllar›m›z, flehit devrimcilerdir. Tarihsel ilerleyiflimiz otuz befl y›l› geride b›rak›rken, bu tarihsel kesitte flehitlerimize ba¤l›l›¤›m›z, devrim yolunda yürüdü¤ümüz Halk Savafl›’n›n kavranmas›, bu oranda yaflam bulmas›yla somutlaflacakt›r” denilerek bitirildi. Mesajlar›n ard›ndan okunan fliirlerle devam eden anma, söylenen marfllar ve at›lan sloganlarla son buldu. (Kartal)

Sarıgazi ve Gazi Mahallesi’nde yazılamalar Elimize e-posta kanal›yla gelen habere göre TKP/ML TMLGB militanlar› Parti ve devrim flehitlerini anmak için ‹stanbul-Sar›gazi’de yaz›lama yapt›lar. Aç›klamada Sar›gazi duvarlar›na “Parti ve devrim flehitleri ölümsüzdür”, “fiehitler yafl›yor T‹KKO savafl›yor”, “Devrim flehitleri ölümsüzdür”, “Savafl, ö¤ren, ilerle gücümüz TMLGB” sloganlar›n›n yaz›ld›¤› ve çok say›da TKP/ML TMLGB imzalar›n›n at›ld›¤› da belirtildi.

Elimize posta kanal›yla ulaflan bir habere göre TKP/ML militanlar› Gazi Mahallesi’nde Sekizevler, Mezarl›k, 75. Y›l, Yunus Emre ve merkezde çeflitli yaz›lamalar yaparak Parti ve devrim flehitlerini and›lar. 26 Ocak günü yap›lan yaz›lama eylemi s›ras›nda kolluk güçleriyle karfl› karfl›ya geldikleri aç›klamas›n› yapan militanlar, buradan kay›p vermeden ayr›ld›klar›n› ve eylemlerini tamamlamak için 2 fiubat günü tekrar biraraya geldiklerini duyurdular. “Onlar› anmak savaflmakt›r”, “Parti ve Devrim flehitleri ölümsüzdür”, “Önderimiz ‹brahim, ‹brahim Kaypakkaya”, “fian olsun Umudun atefl toplar›na”, “‹brahim’den Mehmet’e selam olsun Partiye”, “Yaflas›n Halk Savafl›” vb. sloganlar› duvarlara nakfleden militanlar yaz›lamalar›n alt›na TKP/ML T‹KKO TMLGB imzas›n› att›klar›n› duyurdular.


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.