Yeni Evrede
Baþyazý
Mücadele Birliði
KOÞULLARI DEÐÝÞTÝRMEK K
oþullar deðiþmeden insanýn kurtulacaðý yanýlsamasý, sosyalizmin teori-pratiðine raðmen, varlýðýný hala koruyor. Oysaki, gözlerimizin önünde sürüp giden sýnýf mücadelesinde, çalýþma konusu nesnel þartlarýn kendisidir. Devrimin yönelmesi gereken nokta tam da burasýdýr. Koþullarýn devrimci deðiþimi proletarya için temel bir hedeftir. Sermayenin varlýk koþulu ücretli emek sömürüsüdür. Sermayenin asýl elde etmek istediði iþçinin karþýlýðý ödenmemiþ artý-emeðidir, artý-deðerdir. Sermaye asýl olarak artý-emeðe komuta eder. Kapitalistin sermaye üretim süreci için hiçbir karþýlýk ödemeden cebe attýðý artý deðeri üretmesi, ancak bunun koþullarýnýn yaratýlmasýyla olanaklý olur. Bu, ücretli-emek sistemi demektir. Ama emekçinin ücretli-emekçi durumuna gelebilmesi için, her þeyden önce, bunun koþullarýnýn oluþmuþ olmasý gerekir. Sermaye üretiminin önkoþulu, emekçinin üretim araçlarýndan uzaklaþtýrýlmasý, yani emeðin, kendi nesnel þartlarýndan ayrýlmasý; kapitalistin mülkiyetine geçen bu üretim araçlarýnýn, emek karþýsýna baðýmsýz olarak çýkmasýdýr. Üretim araçlarý, emek karþýsýnda baðýmsýz bir varlýk kazanmadan, emeði sindirme araçlarý haline gelmeden, sermaye niteliðini kazanamazlar. Makine vb. üretim araçlarýna sermaye niteliðini veren þey bu araçlarýn emeðin karþýsýnda, baþkasýnýn mülkiyetinde bir güç olmalarý ve canlý-emeði sürdürebilme özelliðini kazanmýþ olmalarýdýr. Donmuþ emekten yani geçmiþ emekten baþka bir þey olmayan üretim araçlarýnýn iþçiye yabancýlaþmasý, kapitalizm ilerledikçe daha da derinleþir. Emeðin araçlarý emeði sömürme araçlarýna dönüþmüþtür. Sermaye üretimi kendi üretim koþullarýný sürekli hale getirir; ya da bu koþullarý yeniden üreterek varlýðýný sürdürebilir. Kapitalizm toplumsal bir sistemdir. Belli bir ekonomik temeli; bu ekonomik yapýnýn þekillendirdiði belli bir toplumsal iliþkileri ve toplumsal iliþkilerine denk gelen estetik, sanat, kültür, felsefi ve ideoloji biçimleniþi vardýr. Bunlar, bir bütün oluþturur. Toplum burada da, insan ile doða ve insan ile in-
san arasýndaki bütünlüklü iliþkiler demektir. Toplum sanýldýðý gibi, doðadan kopuk bir organizma deðildir; doðal temelleri olmayan toplum yoktur. Toplumun temeli maddi üretimdir. Maddi üretim ise emeðin ve doðanýn karþýlýklý olarak birlikte katýldýðý bir süreçtir. Yalnýz, insan doða ile iliþkilerini belli bir toplum biçimi altýnda sürdürür. Bu demektir ki, insanla doða arasýndaki iliþkilerin bugünkü halini deðiþtirmek için, var olan toplumsal biçimi deðiþtirmek gerekiyor. Toplumu deðiþtirmek için, öncelikle, toplumun, insanýn doða ile iliþkilerini de kapsayan bir bütünlüklü iliþki olduðunu görmemiz gerekiyor. Toplumsal iliþkiler içindeki insan, faal insan koþullarýn ürünü olduðuna göre, o zaman yapýlmasý gereken bu koþullarý deðiþtirmektir. Sýð görüþler, iþin temeline inmeden, üretim koþullarýný deðiþtirmeden, bunun sonuçlarýyla uðraþýr. Oysa ki her türden toplumsal iliþkinin temeli olan üretim biçimi kendi sonuçlarýný durmadan yaratýr. Örnek vermek gerekirse, devamlýlýk gösteren sýnýf çatýþmalarý, son tahlilde hep ayný temelden, ekonomik koþullardan kaynaklanýyor. Ekonomik temeli varoldukça sýnýf mücadelesi, politik mücadele, politik egemenlik olacaktýr. O halde sosyalizm mücadelesi, kapitalist sistemin bu ya da þu yanýna yönelmekle sýnýrlanamaz. Sorun mevcut toplumsal sistemi yýkýp, onun yerine baþka bir –þüphesiz daha ileri olan- toplumsal sistem kurmaktýr. Meselenin temellerine kadar inemeyenler, toplumsal sistemi bütünlüklü olarak hedeflemeyenler, ne yaparlarsa yapsýnlar mevcut düzenin sýnýrlarý içinde kalýrlar. Kapitalist sistemde, emekçilerin ekonomik yaþamý ne denli iyileþtirilirse iyileþtirilsin, yine de bu sýnýfýn bireyleri kendilerini çok yönlü geliþtiremezler. Bunun önündeki temel engel, ekonomik statüleridir. Sorun ekonomik olanaklar sorunudur. Sýnýflý toplumlarda, ekonomik olanaklar toplumun tüm üyelerince ayný ölçüde kullanýlmaz. Zaten sýnýf ayrýmýnýn temeli bu ekonomik gücün bir sýnýfýn (egemen olanýn) elinde toplanmasýdýr. Tüm ekonomik zenginlik, bu zenginliði yaratan sýnýfa yabancýlaþmýþ ve onun karþýsýna geçmiþ biçimde, egemen sýnýfýn mülkiyetindedir. Ve ancak bu sýnýfýn yararýna kullanýlýr. O halde, çok açýktýr ki; mevcut koþullar devam ettikçe, egemen sýnýfýn bireyleri, bunun sonuçlarýndan sonuna kadar istifa edecektir; emekçi sýnýftan insanlar ise yokluk ve yoksunluk içinde kalacaktýr. Yine buradan çýkaracaðýmýz sonuç, her bireyin, sahip olduðu potansiyeli serbestçe açýða çýkarmasý (serpilip sergilemesi) ve niteliklerini geliþtirmesi, yani tam olarak geliþtirebilmesini saðlayan olanaklarý yaratan koþullar oluþmuþsa gerçekleþebilir. Koþullar meselesi burada karþýmýza çok çarpýcý biçimde çýkýyor. Koþullarýný insanileþtirilmesi, insanlarýn kendilerini özgürce ve çok yönlü geliþtire-
62. Sayý / 1- 15 Mart 2006
3
Yeni Evrede
Baþyazý
Mücadele Birliði
cekleri koþullarýn yaratýlmasý, devrimci komünist program esToplumsal iliþkiler içindeki sosyalizmin temel hedefidir. ki toplumsal sistemi temelleriyinsan, faal insan koþullarýn ürünü le birlikte dönüþüme uðratmayý Kapitalist üretim þartlarý duraðan deðildir; sürekli bir hedeflemelidir. Bu dönüþüm arolduðuna göre, o zaman deðiþim ve alt-üst oluþ içindetýk ertelenemez pratik bir görev yapýlmasý gereken, bu koþullarý dir. Kapitalist üretimin bir öhaline gelmiþtir. deðiþtirmektir. Sýð görüþler, iþin zelliðidir: kendisini sürekli deTeori ile pratik arasýnda; teðiþtirerek ve geliþtirerek varlýmel hedef ile güncel görevler temeline inmeden, üretim ðýný devam ettirebilir. Ekonokoþullarýný deðiþtirmeden, bunun arasýnda bir bütünlük, bir iç tumik temeldeki bir ilerleme, tarlýlýk olmalýdýr. Ortalama sol sonuçlarýyla uðraþýr. Oysa ki her büyük ve küçük üreticiler kitda görüþlerinde, bilimsel sostürden toplumsal iliþkinin temeli lesinin mülksüzleþtirilmesi ve yalizmden ödünç olarak topluyoksullaþtýrýlmasýyla sonuçlamun dönüþümüne (sosyalizme) olan üretim biçimi kendi nýr. Ve dönüp bakýldýðýnda uyer verir. Fakat, bu hedefi bilinsonuçlarýný durmadan yaratýr. lusun zenginliði denen þeyin mez bir geleceðe erteler. GünÖrnek vermek gerekirse, devamlýlýk cel taktiklerini tamamen kapibir grup insanýn zenginliði gösteren sýnýf çatýþmalarý, son haline geldiði, arkada ise bütalizmin yýrtýðýný, söküðünü oyük düþkünler, iþsizler, açlar, narma üzerine kurar. Kýsmi sotahlilde hep ayný temelden, kitlesi býrakýldýðý görülecektir. runlarla uðraþma, kerte kerte ekonomik koþullardan Kapitalist merkezileþme, topyol alma, halk kitlelerini reform kaynaklanýyor. Ekonomik temeli lumsal yýkým ve çözüþme ile hayaliyle oyalama iþte ortalama birlikte ilerleyebilir ancak. varoldukça sýnýf mücadelesi, politik solun gerçek programý budur. Tüm insani koþullarý yýkmasý Bu yüzden onun teori-pratiðine, mücadele, politik egemenlik ve çürütmesi kapitalizmin daisosyalizmin teori-pratiði demek olacaktýr. mi bir eðilimidir. Ekonomik ve çok güç. Onlarda, baþtan sona toplumsal þartlarýn deðiþmesi olan þey oportünizmdir; kitleleen sonunda öyle bir noktaya ulaþýr ki, bu noktada emekçi kit- ri varolan þartlar içinde tutmadýr. Oportünizmin izlediði çizgilenin varolan koþullara karþý ayaklanmasý kaçýnýlmaz olur. ye genel olarak baktýðýmýzda bunu rahatlýkla tespit edebiliriz. Kapitalizm yaþam koþullarýný emekçi kitleler için öylesine Sermaye emeði ve doðayý birlikte, ayný anda boyunduruk çekilmez hale getirdi ki, tüm emekçiler bu insanlýk-dýþý þartaltýna alýr. Ýkisini de ayný anda boyunduruk altýna almadan larda yaþamayý artýk kabul etmeyecekleri bir duruma geldiler. sermaye olarak kendini geniþletme sürecini gerçekleþtireÜstelik kapitalizm ayakta durdukça, yaþam koþullarýnýn inmez. Üretim süreci ayný zamanda bir yeniden-üretim sürecisanlýk dýþý yönü daha bir derinleþiyor. Kitleler mevcut koþuldir. Bu ise emek ile doðanýn sürece ayný anda katýlmalarýný larý deðiþtirmek istiyor. Bu deðiþme isteði bir zorunluluðun gerektirir. Fakat sermayenin yeniden üretim süreci, geniþletilsonucudur. Böyle bir zorunluluk olmadan kitleler mevcut komiþ yeniden üretim sürecidir. Sermaye geniþletilmiþ yenidenþullarý kolay kolay terk etmezler, yaþam þartlarýný deðiþtirme üretim sürecini tamamlayamadan varlýðýný sürdüremez. Bu izorunluluðu bir dizi tarihsel geliþmenin sonucunda gündeme se, varolan doðal þartlarý her seferinde zorlayarak gerçekleþegelir. Yani bu deðiþimin tarihsel þartlarýnýn oluþmasý gerekibilir. Maddi üretimi sonuna kadar götürmek için doðal koþulyor. Kapitalizmin evrimi bu þartlarý adým adým oluþturmuþtur. larý iyice zorlamak kapitalizmin bir eðilimidir. Demek ki, kapiTüm bu geliþmelerin sonucu, kitleler yaþam koþullarýný detalizm kendini geniþletmek için, emeði ve doðayý her defasýnðiþtirmek, þartlarý insanileþtirmek için sürekli eylem halindeda daha büyük ölçüde tahrip ediyor. Bu durumda, emeðin ve dir. Geniþ kitleler, sýð düþünen sosyalistlerden farklý olarak, doðanýn kurtuluþu birlikte gerçekleþmesi gereken bir süreç esas olanýn þartlarý deðiþtirmek olduðunun bilinciyle hareket haline gelmiþtir. Devrimi zorunlu yapan yalnýzca toplumsal ediyorlar. nedenler deðildir; ayný zamanda doðal nedenler de var. Koþullarý deðiþtirme ya da ayný anlama gelmek üzere koÝnsan ne kadar koþullarýn ürünüyse, koþullarda o kadar þullarý insanileþtirme, dünyayý deðiþtirme temelinde, komüinsanýn ürünüdür. Ýnsan ekonomi ve toplumsal koþullar karþýnist hareket için merkezi bir sorundur. Toplumsal iliþkileri do- sýnda edilgen deðildir. Aksine, son derece aktiftir; koþullarý ða ile karþýlýklý iliþki olarak anlarsak, kapitalizmin tüm yaþam doðmuþ olan þartlarý deðiþtirebilir. Verili tarihsel koþullarda kaynaklarýný kuruttuðunu göz önünde tuttuðumuzda, mevcut kendi tarihini kendisi yapar. Ýnsanlýk, sömürünün olmadýðý koþullarý deðiþtirmenin yaþamsal bir sorun olduðu kendiliyeni bir tarihi süreci baþlatacak bilince ve kararlýlýða sahiptir. ðinden anlaþýlýr. Emekçi sýnýfýn kapitalizme karþý alacaðý her önlem, baþka önlemleri de gerektirdiði için, önlemleri bütünC.DAÐLI lüklü olarak ele almak zorunluluðu açýkça anlaþýlýr. O halde
4
62. Sayý / 1- 15 Mart 2006
Yeni Evrede
Filistin
Mücadele Birliði
Ortadoðu’da hesaplar her geçen gün daha karmaþýk hale geliyor. Hamas’ýn seçimleri kazanmasýnýn ardýndan kýzýþan diplomatik savaþ, Irak’ta yoðunlaþan çatýþmalar, týrmanan Ýran krizi, Suriye ve Lübnan’daki geliþmelerle alanýný geniþletiyor. Dengeler çok hýzlý deðiþiyor. Filistin’de girilen yolun ne anlama geldiði üzerinde daha önce durmuþtuk. Hamas’ýn niteliði, rolü ve onu bekleyen olasý sonu ele almýþtýk. Öyle görünüyor ki bu çeliþkiler yumaðý içinde Hamas, verili “Direniþ Hareketi” rolünü bir süre daha oynayacak. Ve gerçek kimliðine uygun yönelimi, ancak taþlar yerine oturduktan sonra belirginleþecektir. Ve bu yönelim uðursuz bir yönelimdir. Her karþý devrim hareketi gibi devrimin tüm izlerini silmeye çalýþacaktýr. Emperyalistlerin, Ýsrail siyonizminin ve bölge gericiliðinin ortaklaþtýklarý temel hedef her zaman Filistin Devrimi’nin derinleþen toplumsal içeriðini engellemek oldu. Hamas’ýn bizzat kendisi bu çabalarýn ürünüdür. Bu örgütün varlýk gerekçesi Filistin halkýnýn özgürlüðü deðil, Filistin devriminin toplumsal derinliðinin budanmasý, Filistin toplumunun yarým asýrý bulan devrimci alýþkanlýklarýnýn, devrimci kimliðinin, devrimci kültürünün dinsel gericilik içerisinde çözünmesi, aþýnmasýdýr. Uluslararasý karþý-devrimci güçler, Hamas’a dayanarak devrimci hareketlerin Filistin toplumunda yarattýðý tüm izleri silmek istiyor. Hamas’ýn bu uðursuz rolü ne yazýk ki ne Filistin devrimci hareketi tarafýndan, ne de uluslararasý devrimci hareket tarafýndan kavranabildi. Kavranamadý çünkü Hamas Ýkinci Ýntifada’nýn önemli bir gücüydü. Böylece öne çýkan bu örgütün “direniþ hareketi” kimliði oldu. Filistin toplumunda devrimci hareketin çok köklü izleri var. Filistin halký özgürlüðünden, devrim hakkýndan, intifadasýndan hiç vazgeçmedi. Her türlü baskýya, katliama, komploya raðmen bu isteðini hep canlý tuttu. Savaþtý. Kýrýlmasý gereken, belleklerden tamamen silinmesi gereken, uyuþturulup unutturulmak istenen iþte bu köklü izlerdir. Ve Hamas için asýl tehlike ne Ýsrail’den, ne ABD ve diðer emperyalistlerden, ne de Arap gericiliðinden geliyor. Onun için asýl tehlike Filistin devrimci hareketinin yarým asýrlýk mücadelesinin yarattýðý hakim kültürdür. Hamas asýl olarak bu cephede savaþacaktýr. Seçimlerde “direniþ hareketi” kimlikli karþý-devrimin zafer kazanmasýyla büyük oyun baþlamýþtýr. Hamas seçimleri kazandýðýnda papazlar ve cellatlar devreye girdi hemen. ABD ve Ýsrail cellat olarak tavýr belirlerken, Arap gericiliði papaz rolüne soyundu bile. (Bu arada TC, kendi dýþýn-
daki bu büyük oyunun aktörü olma adýna ürkek bir adým atarak Halid Meþal ile görüþtü ve aðzýnýn payýný aldý.) Hamas’ý baþtan reddedip yardýmlarý kesme tehditleri bir yandan, onu muhatap olarak kabul edip “Ýsrail’i tanýyýn, silahlarý býrakýn” çaðrýlarý diðer yandan. Hamas ise bölge gericiliðinden destek arayarak þimdilik “direniþ hareketi” kimliðine sarýlýyor. Sarýlmak zorunda. Koþullarýn, çatýþmalarýn bunca sert olduðu bir coðrafyada aksi yönde atýlacak bir adým kesinlikle onun sonu olur. Hamas, Filistin’de uzlaþmaz görünmeden, silaha sarýlmadan bugünkü etkiyi saðlayamazdý. Hamas’ýn zamana ihtiyacý var. Devrimci deðerleri, devrimin izlerini dinsel motifler içinde çözündürüp aþýndýrmak için, o izleri yok etmek için zamana ihtiyacý var. Ve bu süre zarfýnda halk içindeki desteðinin devamýný saðlamasý gerekiyor. Silahlarýndan arýnmýþ bir Hamas, yani “direniþ hareketi” kimliðinden soyunmuþ bir Hamas, tüm etkisini bir anda yitiriverir. Toplumun devrimci geleneði yok edilmeden atýlacak böyle bir adým, toplumun ve hareketin dýþýna sürüklenmek demektir. El-Fetih örneði tüm canlýlýðý ile ortada duruyor. Öte yandan uluslararasý politikanýn tüm çeliþkileri yansýmasýný doðrudan Filistin’in siyasi aktörlerinde buluyor ve bulmaya devam edecek. Emperyalist burjuvazi bunu sadece Filistin için deðil, üzerinde Filistin Devriminin derin etkileri olan baþka devrimci hareketlerin bulunduðu topraklar için de planlamýþtýr. Filistin Devrimi, sadece Ortadoðu’ya deðil, dünyanýn bir çok bölgesine devrimci mücadele için ilham kaynaðý oluyor. Onun güçten düþürülmesi, dünyanýn bir çok yerindeki devrimci hareketleri etkileyecektir. Akýþ elbette yataðýný bulur. Her siyasal güç eninde sonunda kendi gerçek rengine uygun konumlanýþýný gerçekleþtirir. Hamas’ýn iktidarý bir tehlikedir. Orasý kesin. Devrim için, devrimin toplumsal kökleri için bir tehlike. Ama devrimci uyanýklýk ve tarihsel akýþ bu tehlikenin bertaraf edilmesini saðlayacaktýr. Yürünen yollar, oynanan roller son noktasýna kadar izlenmeden Filistin Devrimi’nin sýnýfsal rengi belirgin olarak öne çýkmayacak. Dünyanýn bu en çeliþkili coðrafyasýnda yaþamýn akýþý çok hýzlý, ama bir o kadar da farklý çeliþkilerle örtülenmiþ vaziyette. Olgularýn bu örtünün karartýcýlýðýndan sýyrýlýp kendini yalýn veya herkesçe anlaþýlýr olarak ortaya koymasý bu açýdan zaman alýyor. Yaþamýn katý gerçekleri, örtüleri, perdeleri bir bir indirdiðinde, devrim kendi yolunda yürüyüþünü hýzlandýracaktýr.r
FÝLÝSTÝN DEVRÝMÝ YOLUNA DEVAM EDECEKTÝR
62. Sayý / 1- 15 Mart 2006
5
Yeni Evrede
Din
Mücadele Birliði
DÝNE VE DÝNCÝ HAREKETE KARÞI TUTUMUMUZ NE OLMALI?
B
ir anda gündemi boydan boya kaplayan “Karikatür Krizi”, baþka þeyler yanýnda, ortalama Sol’un dine yaklaþým konusundaki kafa karýþýklýðýný ve tutarsýzlýðýný da ortaya çýkardý. Ortalama sol hareketin olaylarýn geliþiminden devrimci sonuçlar çýkarmasýný zaten beklemiyorduk, ama Saadet Partisi’yle ayný noktaya düþülmüþ olmasý, bu konuda gelinen aþamanýn ne kadar tehlikeli olduðunu gösteriyor. “Karikatür Krizi”nin emperyalizm tarafýndan bilinçli olarak çýkarýldýðý artýk herkesin malumu. Emperyalist-kapitalist sistem, sýnýfsal çeliþkilerin üzerini örtmek, insanlarýn dikkatini esas olan emek-sermaye çeliþkisinden baþka yönlere çekmek amacýyla bu “yapay kriz”i çýkardý. Ne zaman Avrupa ya da ABD’de iþçi sýnýfý eylemleri yükseliþe geçse emperyalistler, gericilik ve þovenizmi körükleyerek bunun önüne geçmeye çalýþýyorlar. Çeliþkileri dinsel temelde derinleþtirerek iþçi sýnýfý ve emekçileri bölmeye çalýþýyorlar. Dünyanýn her tarafýndaki proletaryanýn kendi kýzýl bayraðý altýnda toplanmasýný engelleyebilmek için dinsel önyargýlarý körüklüyorlar. Buna karþýlýk “inanca saygý” adý altýnda kitlelerin en geri yanlarýyla buluþanlara; bir gericilikten kaçacaðým derken ayaklarý üzerinde durmayý beceremeyip baþka bir gericiliðin kucaðýna düþenlere ne demeli? Olaylarýn geliþiminden sýnýflar mücadelesinin gerçek içeriðine uygun sonuçlar çýkarmak yerine burjuvazinin oluþturduðu gündeme angaje olmak, ortalama sol için bir yazgý halini almýþtýr. Özellikle bu olayda ortalama sol’un dinci-gerici hareketle ittifak sevdasý depreþmiþ, “derhal müslümanlardan özür dilenmelidir”
6
disturlarý ortalýðý kaplamýþtýr. Ortalama solun din konusunda gerici bir tutum benimsediðini biliyoruz. Öyle ki, bu bazýlarý tarafýndan dergi ve gazetelerinde onlara, onlarýn eylemlerine yer vermeye kadar vardýrýlmýþtýr. Gözlerinin önünde süren Ölüm Orucu Eylemi’ni küçük haberciklerle geçiþtirenler, açlýk grevine baþlayan ÝBDAC’lilerin eylemlerini ilk sayfalarýndan vermekte bir sakýnca görmemiþlerdir. Özgür-Der’le, Mazlum-Der’le ortalama sol hareketin flörtüne bakanlar ne demek istediðimizi daha iyi anlayacaklardýr. Elbette iþçi sýnýfý ve emekçi halklarýmýz bunlarý görmüyor, kavramýyor deðildir. Aksine halklarýmýz bir zamanýn eli kanlý faþistleriyle, Maraþ’larý, Çorumlarý, Sivaslarý yaratanlarla ayný güzergahta kolkola yürüyenleri görüyor ve bir kenara not ediyor. Bir yandan Avrupa için “dinsel gericilik hortladý” diyeceksin, bir yandan da Türkiye’de dincigericilerle ittifak yapacaksýn. Bu ne perhiz bu ne lahana turþusu! Bu çok açýk bir ikiyüzlülük! Üstelik Türkiye’de dinci-gerici hareket her zaman anti-komünistliði ile nam salmýþtýr. Ama ne gam! Bizim ortalama sol hareketimiz, geçmiþe sünger çekip bugün pragmatist politikalar izlemeyi marifet sanýyor. Türkiye’de din her zaman devlet dini; devlet de her zaman din devleti olmuþtur. Dinsel gericilik, daima insanlarýn beynini uyuþturmanýn, onlarý komünistlere ve devrimcilere karþý en aþaðýlýk ön yargýlarla donatmanýn aracý olmuþtur. Bugün hala sýnýflar mücadelesinin önünün kesilmesinde emek-sermaye çeliþkisinin üzerinin örtülmesinde etkin bir araç olarak kullanýlmakta, bizzat devlet eliyle örgütlenmektedir. Sosyalist sistemin yayýlmasýný önlemek
62. Sayý / 1-15 Mart 2006
için emperyalistlerin geliþtirdikleri ‘‘Yeþil Kuþak’’ projesinin figüranlarýnýn kimler olduklarý biliniyor. ‘‘Siyasal islamcý’’ denilen akýmlar bu uðursuz görevin yýllarca gönüllü militanlýðýný yaptýlar. Dünya emekçi halklarý bugün emperyalizme karþý savaþlarýnda daha ileri bir mevzide deðillerse bunun birinci dereceden sorumlusu, ortalama solun bugün kolkola yürüdüðü iþte bu figüranlardýr. Her zaman her yerde þimdi sýrf gavura alarji duyduklarý için karþýymýþ gibi göründükleri emperyalistlerle iþbirliðine hazýr olan bu din simsarlarýdýr. Geçmiþte olduðu gibi bugün de insanlarýn kaderciliðe, þükürcülüðe sevk edilmesi hep din eliyle olmaktadýr. Burjuvalarýn gönüllü uþaklarý sabah-akþam televizyonlardan gazetelerden insanlara kaderlerine boyun eðmeleri, büyük bir tevekkülle, bu dünyada elde edemedikleri þeyleri “öbür dünya”da alacaklarýna inanmalarý vaaz ediyorlar. Ýnsanlar dinsel dogmatizmle uyuþturuluyorlar ve gerçek kurtuluþlarýnýn nerede olduðu gözlerine indirilen bu kalýn perde ile engelleniyor. Tam da Marx’ýn dediði gibi “din ruhsuz dünyanýn ruhu, ezilenlerin iç çekiþi, kitlelerin afyonu” görevini ifa ediyor. Ekonomik ve toplumsal yaþamda kendilerine yer bulamayan geniþ kitleler, dinin kendilerine vaad ettikleriyle avutulmaya, sakinleþtirilmeye çalýþýlýyor. Hatýrlanacaktýr, 2001’de Arjantin’de ayaklanma baþladýðýnda herkes “Acaba Türkiye, Arjantin olur mu?” sorusunu sorarken Demirel yýllarýn deneyimi ile “olmaz” demiþti; “bizim insanlarýmýz harama el uzatmaz”. Ýþte bu halkýn dinsel yargýlarla nasýl zehirlenmek istendiðinin en açýk göstergesidir. Marx, bu tehlikenin farkýna yýllar önce vardýðý için “gerçek eleþtiri dinin eleþtirisiyle baþlar” demiþtir. Din eleþtirilmeden, dinsel dogmalarla insanlarýn beyninin uyuþturulmasýna izin verilerek, hele hele dinci hareketi anti-emperyalist, anti-kapitalist vb. görüp onlarla ayný kulvarda yürüyerek devrim sürecini geliþtirmek, kitleleri devrimci iktidara yöneltmek mümkün deðildir. Proletaryanýn devrimci sýnýf partisi, bu güne kadar olduðu gibi bundan sonra
Yeni Evrede
Din
Mücadele Birliði
da dinsel ön yargýlara karþý mücadele etmelidir. Proletaryanýn dünya görüþünü, diyalektik ve tarihsel materyalizmi yani bilimsel sosyalizmi durup dinlenmeden insanlara anlatmalýdýr. Din bilimsel sosyalizmi savunan bir siyasi yapýda kiþinin kendi “özel” durumu olarak deðerlendirilemez. “Ýnanç özgürlüðü” ya da inanca saygý” adýna dini propaganda yapýlmasýna izin verilmesi iþçi sýnýfý ve emekçileri dinsel gericiliðin kuþatmasýna göz yummak demektir. Proletaryanýn devrimci sýnýf partisi, bir yandan ortalama sol hareketin din konusundaki ikiyüzlü tutumunu teþhir ederken bir yandan da dinin materyalist eleþtirisini yapmalýdýr. Bu sürekli ve uzlaþmaz olmalýdýr. Ancak asla unutulmamasý gereken konu sýnýfsal çeliþkilerin her zaman ön planda tutulmasýdýr. Örgütlenme yapýlýrken çeliþkilerin dini yönden derinleþmesine izin verilmemelidir. Ýnsanlarla lüzumsuz din tartýþmalarýna girilerek, asýl anlatýlmak istenen unutulmamalý, din tartýþmasýnýn insanlara kapitalizmin neden bir devrimle yýkýlmasý gerektiðini anlatmamýzýn önünü kesmemesi gerekir. Türkiye’de halklar açýsýndan islamiyetin tarihi zulmün tarihidir ayný zamanda. Gayri Müslimlere Osmanlýdan bugüne yapýlan baskýlar resmi tarih kitaplarýnda yer almamýþ ve gerçek baþ aþaðý gösterilmiþtir ama bu baskýlarý yaþayanlarýn toplumsal hafýzasýnda hala canlýdýr. Alevi halkýn Osmanlý’dan günümüze yaþadýðý baský ve katliamlar hep din eliyle yürütülmüþtür. Egemen devlet dini, kendi dýþýndakilere yaþama þansý tanýmamýþtýr. Bunun yaný sýra insanlarý mezhepsel kökenlerine göre ayrýþtýrarak sýnýf hareketini bölmeye çalýþmýþtýr. Komünist hareketin geliþimi din eliyle engellenmeye çalýþýlmýþtýr. Komünizmle Savaþ Dernekleri dinci gericilerin baþlýca savaþ arçlarý olmuþtur. Bütün bunlar bilindiði halde dine ve dinci harekete karþý tolerans göstermek, halkýn bunlara karþý duyduðu öfkeyi tavsatmak halkýn kapýdan kovduðu, evine adýmýný attýrmadýðý dinsel gericiliði, ortalama sol’un kendi eliyle bacadan içeri sokmasý anlamýna gelecektir. Bir kez daha vurgulamalýyýz ki, din, kitlelerin afyonu ise onun panzehiri bilimsel sosyalist dünya görüþüdür. Afyonun kökünü çapalamak, kitlelerin en geri bilinçlerine seslenmek devrimcilerin, komünistlerin iþi olamaz bunun yerine yapýlmasý gereken kitlelerin diyalektik ve tarihsel mataryalist felsefeyle eðitilmesidir. Proletaryanýn devrimci sýnýf partisinin din ve dinci hareket karþýsýndaki tutumu, saða sola çekiþtirilmeyecek denli nettir. Hiçbir zaman dinci gericilerle ayný kulvarda olunmamýþtýr. Her zaman bu konuda ilkesel bir tutum takýnýlmýþ ve bunun için gerektiðinde ortalama sol dinci hareketle ayný platformlarda baþbaþa býrakýlmýþtýr.Kurtuluþun yüreði olacak proletarya, kendisini insanlýðýn ulaþtýðý en ileri dünya görüþüyle bilimsel sosyalist felsefeyle donatmalý ve dinsel dogmalara ve dinci harekete karþý mücadeleyi kararlýlýkla sürdürmelidir.r
KÜRT HALKI SERHILDANLARA YÖNELÝYOR
2
3 Þubat’ta Mardin Dargeçit’te Türk ordusunun gerillalara karþý kimyasal silah da kullandýðý çatýþmalar yaþan-
dý. Yedi HPG gerillasý öldü. Son MGK toplantýsý aslýnda devletin saldýrganlýðýnýn artacaðýný gösteriyordu. Newroz yaklaþtýkça, Kürt halkýnýn serhýldanlara yönelmesinden korkan devlet uyguladýðý þiddeti vahþet düzeyine çýkardý. Barýþ ve uzlaþma söylemlerine raðmen çatýþmalar týrmanmaya devam etti. Çatýþmada ölen gerillalardan Ergin Ekinci’nin cenazesi Amed’e (Diyarbakýr) getirildi. Cenaze töreni devletin baskýlarýnýn artýk kesinlikle bir iþe yaramadýðýnýn, Kürt halkýnýn özgürlük yolunda kesin kararlý olduðunun göstergesi oldu. Törene onbin kiþi katýldý. Halk kendi özgürlük savaþçýsýný baðrýna basýyordu. Bu devlete açýk bir meydan okumadýr. Mücadele, özgürlük ve savaþ doðrultusunda ortaya konan görkemli bir iradedir. Her türlü baskýya, teröre, katliama raðmen Kürt halký devletin karþýsýna çýkmýþ ve kendi evladýný baðrýna basmýþtýr. Devlet güçleri törene acýmasýzca saldýrdý. Panzerler, gaz bombalarý, joplar, silahlar... JÝTEM elemanlarý yakaladýklarý çocuklarý kalaslarla dövdü. Belki sadece bir Filistin’de görülebilecek olaylardý. Kurþunlara karþý yürüyen bir halk, çocuklara iþkenceyi vazife sayan bir devlet! Dört saati aþan sokak savaþlarý yaþandý. Tüm bunlara raðmen cenazeyi yalnýz býrakmadý Kürt halký. Mezarlýkta buluþtu ve onbin kiþiyle PKK bayraðýna sarýlý olarak uðurladý Ekinci’yi. Devlet yine saldýrdý. Sonuç deðiþmedi. Kürt halkýnýn serhýldanlarý bu yýl erken baþladý. Önce Þemdinli, ve onu izleyen çatýþmalar, þimdi Amed... Ve daha newroz önümüzde! Þurasý artýk çok açýk. Her türlü barýþ ve uzlaþma çaðrýlarýna raðmen, Kürt halký özgürlük isteminden vazgeçmiyor. Her fýrsatta bunu sokaklarýn diliyle ortaya koyuyor. Ve hiçbir baský ona geri adým attýramýyor. Bir devrimin olgunlaþmasýnýn en önemli göstergelerinden biri, yýðýnlarýn bizzat kendisinin ölümün üstüne yürüyecek noktaya gelmesidir. Bir sýnýf, bir halk bu noktaya ulaþtý mý, artýk onu geri döndürmek mümkün deðildir. Kürt halký artýk bu eþiði aþtý. Zafere kadar geri düþmeyecektir!r
62. Sayý / 1-15 Mart 2006
7
Yeni Evrede
Sefalet
Mücadele Birliði
DAHA KÖTÜSÜ NE OLABÝLÝR? K
ahvehane sýcaktý ve insanlarla doluydu ama gitmelisin eve; kýþ ortasýnda buz tutmuþ, tek baþýna kaldýðýn, 100 milyon kira verdiðin o küçücük odaya. Köyden getirdiðin yün yorganýn altýna, elbiselerini çýkarmadan kývrýlýver. Ýþe yürüyerek gideceksin, her sabah olduðu gibi. Aldýðýn para, para deðil ki; köyde aç bekleyen çocuklara mý gönderesin, otobüse mi veresin? Söylentiye göre, patron Çin tekstiliyle rekabet edemediðini söyleyip, iþçilerin yarýsýný iþten atacakmýþ. Senin gibi yenilere yol görünür hemen. Böyle yarý aç, titreyerek, her an iþten atýlma korkusuyla yaþamak… Daha kötüsü ne olabilir ki? Oysa, daha kötüsü, çoktan yola çýkmýþ geliyor. Yalnýzca son bir yýl içinde tarým kesiminden kentlere iþ bulmaya gelenlerin sayýsý 1 milyonu aþtý. Yýðýlan iþsizliðin çalýþanlarla rekabeti, büyük kentleri emek için daha da dayanýlmaz bir cehenneme dönüþtürüyor. Sermaye dünyasýnda yalanýn bini bir para. DÝE’nin ya da Merkez Bankasý’nýn yaptýðý açýklamalarýn tek amacý, emekçileri kandýrmak. Zaten, tekellerin ve bankalarýn kendi “uzmanlar”ý, ekonomiye dair gerçek rakamlarý, herhangi bir hükümet üyesinden daha iyi bilir. Ne diyor DÝE: Ýþsizlik oraný %10. Ama, DÝE, burjuva bilimin vardýðý aymazlýðý gösterircesine, bu rakama artýk iþ bulma umudunu yitirdiði için baþvuru yapmayanlarý ya da yýllarca iþsiz yaþadýðý halde son bir yýlda belki birkaç gün de olsa çalýþma imkaný bulmuþ insanlarý katmýyor. Çünkü, bu kesimler de hesaba girdiðinde iþsizlik oraný bir anda iki katýna %20’ye çýkýyor. Yine de bu rakam, gerçekleri kavrayabilmek için yeterli deðil. Örneðin, çalýþabilecek durumda olduðu halde; sefalet ücretine talim etmek yerine, çocuk bakýmý ve ev iþlerini üslenen milyonlarca kadýn var. Emeðin bu atýl gücü, ücretler biraz yükseldiðinde, kentlerin emek gücü rekabetine girmekten geri durmayacaklar. Ücretlerin genel seviyesinin iþsizlik ve emek rekabeti üzerinde bu etkisi, burjuvaziye ücretleri daha fazla düþüremeyeceði bir sýnýr veriyor. Sefalet ücretinin daha da aþaðýlara düþmesi, yalnýzca ev kadýnlarýný deðil, çalýþanlarý da emek gücünden düþürür. Ýnsanlar, alternatif yollar aramaya giriþirler. Çeteleþme, yasadýþý iþler, bu ortamlarda büyür. Bugün ücretler çok düþük olduðu için emek gücü arzýndan düþmüþ olanlarý da kattýðýmýzda, iþsizlik oranýnýn %30’lar seviyesinde olduðu rahatlýkla söylenebilir. Tekstil Ýþlerine Dikkat! Daha kötüsü yola çýktý, geliyor. Tüm burjuva yazarlar, ekonominin “yapýsal bir dönüþüm” içinde olduðunu söylüyor. Eðer buna dönüþüm denilebilirse, ithal malý girdilere giderek daha fazla baðýmlý hale gelen iþbirlikçi tekellerin, artýk ülkenin kendi iç kaynaklarýný harekete geçirme yeteneðini kaybettirmesidir yaþa-
8
nan.
Tekstil sektörü, ücretli emeðin dörtte birini istihdam eden, sermayenin en geniþ tabana yayýldýðý bir sektör olarak, iç pazarý ayakta tutuyordu. Oysa þimdi, “iplik fiyatýna kumaþ” ithal eden büyük firmalar ya da uluslararasý markalara fason üretim yapanlar dýþýnda, tekstil havzasý hýzla eriyor. Yalnýzca Ýstanbul’da son bir yýl içinde 100 bin tekstil iþçisi sokaða atýldý. Ýflaslar, pamuðu ipliðe çeviren büyük hammadde iþletmelerine kadar týrmandý. Ýpin ucunda sallanan bu sektör adýna, bakýn bir patron sistemi nasýl uyarýyor: “2006 yýlýnda iþsizlik krizi görüyorum. Bu kriz parayla, dengelerle düzelmez. Kriz sokaktan baþlayacak. Ýþsizler sokaklara çýkacaklar. Ýþçiler iþsiz kalmamak için iki yýldýr zam talep etmiyor. Ama artýk onlarýn da dayanacak gücü kalmadý.” (Ýstanbul Hazýr Giyim ve Ýhracatçýlar Birliði adýna Yazar Acar, Evrensel Gazetesi) Ne diyorlardý “ekonomi uzmanlarý”? “Cari açýk sorun deðil, borçlanma iyi gidiyor, faizler düþüyor, enflasyon yerlerde sürünüyor, ihracat rekorlar kýrýyor, vs. vs.” Ama yaþananlara banka gökdelenlerinin tepesinden bakmayan bir kapitalist, sistemin alarm çanlarýný iþte böyle çalmak için didiniyor. Enflasyon, faiz, cari açýk gibi parasal dengelerle ilgisi olmayan bir krizin varlýðýna dikkat çekiliyor. Fakat, devrimin ayak seslerini duyan bu kapitalistin uyarýlarý boþuna. Çünkü süreç, þu ya da bu hükümetin politik tercihleriyle deðil, dünyaya entegre olmuþ bir kapitalist pazarýn katý ve geri döndürülemez kurallarýna dayanýyor. Kapitalizm geliþtikçe, üzerine yükseldiði mülkiyet tabanýný eritir. Tabanda eriyen mülkiyet, tepede servet olarak birikiyor. Son bir yýlda birleþmeler ve satýn almalar yoluyla tekellere devredilen servetin deðeri 30 milyar dolar. Bu miktarýn çoðu, emperyalist tekellerin ele geçirdiði serveti ifade ediyor. Kimi “uzmanlar” bunu; “Bütün taþlarý yerinden oynatan bir sürecin baþlangýcý” olarak nitelendiriyor. Ortaya çýkan bu yeni ve daha merkezi tekelci güç, kýsa sürede çok daha geniþ bir mülkiyet tabanýnýn yýkýmýna zemin hazýrlýyor. Ýthal malý girdiler ve yurtdýþý döviz finansýyla tam baðýmlý bir nitelik sergileyen bu yeni tekelci güç, milyonlarca iþsiz yaratacak yeni bir yýkým dönemi anlamýna geldiðinden kuþku duymamak gerek. Yýkým dönemi, tekstilde baþladý ve 2006 yýlýný burjuvalar için bir cehenneme döndürme aþamasýna geldi bile.
Küçük Burjuva Hayallere Tuzak Tepede biriken olaðanüstü servet, burjuvazinin yapýsal krizini daha da yoðunlaþtýrdý. Ýthal girdiler ve dýþ finansmanla (dýþ borçla) elde edilen bu yoðunluk, ekonominin iç kaynaklarýnýn geliþme gözeneklerini týkadý. Bu týkanýklýðýn aþýlmasý için son çare, inþaat sektörüne ucuz kredi yoluyla canlýlýk getirme giriþimleri oldu. Fakat, kapitalizme özgü rekabet, dengesizlik ve üretimdeki anarþik yapý, bu canlandýrma giriþimini de, daha büyük bir yýkýmýn aracý haline getirdi. Reel faizler %15’ler düzeyindeyken, bankalarýn %2 faizle, 10 yýllýðýna nasýl kredi verebildikleri kimilerine þaþýrtýcý gelebilir. Hiçbir kapitalist bankacý, %15 dururken, %2’ye razý gelmez. Ýþin aslý bambaþka. Ucuz kredi olanaklarýyla canlandýrýlan inþaat ve konut piyasasýnda fiyatlar çok kýsa bir sürede %100’leri aþan yükseliþ içine girdi. Orta sýnýf bu zokayý yuttu. Ýki kat fiyatýna al-
62. Sayý / 1-15 Mart 2006
Yeni Evrede
Sefalet
Mücadele Birliði
dýklarý evlerin peþinatlarýný ödemek için bankalara koþtular. Ve bankalar, bu parayý, bu kez %14 faizi garantileyen hazine bonolarýna, tahvillere vs. yatýrdýlar. Böylece bankalar, bir yýl önce elde edebilecekleri karýn iki katýný bu yoldan ele geçirmiþ oldular. Bankalar kazanýrken, orta sýnýfa satýþ yapan dayanýklý tüketim ve giyim üreticileri bu iþten zararlý çýktý. Kapitalizme özgü dengesizlik, bir sektörü canlandýrýrken, öbürünü öldürüyor. Sefalet, yalnýzca iþsizleri ve çalýþan iþçileri tehdit etmiyor, ayný girdabýn içine, çeþitli kredi oyunlarýyla küçük-mülk sahipleri ve tarýmsal üretimin çökmesiyle küçük üretici köylülük de katýlýyor. Bu boðucu girdap, bir yandan proletaryanýn saflarýný güçlendiriyor, ama öte yandan onu, eðer bir devrime kalkýþmazsa, yokoluþ tehlikesiyle karþý karþýya býrakýyor. Ýþçi Sýnýfý Ýntihar Etmez Daha kötüsü henüz yaþanmadý ama, yola çýktý geliyor. Kuþ gribi salgýný, yalnýzca bir iþaretti gelecekte yaþanacak olanlara dair. Göçmen kuþlar ve kümes hayvancýlýðý tartýþmalarýnýn arkasýna gizlenen çok daha önemli bir sosyal çözülmenin iþaretiydi. Yalnýzca sosyal temelde ve devletin merkezi organizasyonuyla yürütülebilecek olan temel saðlýk hizmetleri, 2004 yýlýndan itibaren hýzlanan adýmlarla tasfiye ediliyor. Artýk hastaneler, “karlý” olmayan bir tedavi yapamaz duruma geldiler. Saðlýk Ocaklarý ve salgýn hastalýklarý önleyen hizmetler ortadan kalkýyor. 2006 yýlýnýn bütçe tasarýsýna eklenen bir maddeyle, saðlýk kuruluþlarýnýn bu yýla sarkan borçlarý için Hazine’den tek kuruþ ödeme yapýlmayacak. Bu kuruluþlar, 2.5 katrilyona varan borçlarýný kendi kaynaklarýndan ödeyecekler, yani hastalardan “ücret” alarak. Bu, saðlýk sistemini ortasýna býrakýlmýþ bir bombadýr. Sayýlarý 10 milyonu aþan yeþil kartlarýn artýk hastaneye gidememe-
S
arýgazi Ekin Sanat Merkezi çalýþanlarýna gerçek-
leþtirilen komploya iliþkin, 26 Þubat Pazar günü sa-
si; asgari ücretle çalýþanlarýn “katký payý”ný ödeyemediði için ilaç alamamasý, film çektirememesi; parasý ödenmeyen eczanelerin artýk ilaç vermemesi demektir. Böyle bir ortam, kuþ gribini de, veremi de, kolerayý da, proletaryanýn baþýna bela eder. Ýstanbul gibi aþýrý kalabalýk kentler, Diyarbakýr gibi yoksulluðun vurduðu kentler, salgýn hastalýklarýn pençesindedir. Proleter sýnýflar, açýk bir katliam giriþimine maruz kalýyorlar. Çýktýn kahvehanelerden… seni bekleyen ev buz gibi. Sokaðýn baþýnda etini satan bir kadýn görüyorsun; karþý köþede karanlýða gizlenmiþ bir esrar satýcýsý, yaþý senden de genç. Sefaletin seni o karanlýk köþelere ittiðini duyumsuyorsun, iliklerine kadar titriyorsun. Yaþlý bir kadýnýn çantasýný alýp kaçarken düþünüyorsun kendini ve miden bulanýyor. Hadi, sen kendinden geçtin… Ya çocuklarýn?! Bir sýnýf kandýrýlabilir, baský altýnda kalarak sürekli geri adým atmak zorunda olabilir, ama asla intihar etmez. Bir sýnýf kendisine ve çocuklarýna ne bugünü ne de geleceði vadeden bir çamurun ortasýnda çürümeyi sessizce kabullenemez. Sefaletin bir üst sýnýrý varsa, bir de alt sýnýrý var. Bu alt sýnýrýn ötesinde, salgýn hastalýklar, fuhuþ, suç ve insanlýktan çýkýþ var. O sýnýrý geçen bir sýnýf yokolur. Ve bu topraklarda emekçi sýnýflar, o sýnýra gelip dayandýlar. “Bundan daha kötü hiçbir þey olamaz”. Ýþte bu düþüncenin genel kabul görmesi, emekçilerin soluduklarý havada bu fikri ciðerlerine çekmesi; iþte bu en temel deðiþimdir ki, bir sýnýfý toplumun geniþ kesimlerini peþine takan bir genel ayaklanmaya sürükler. Proletarya, kendisini bekleyen “kader”den kaçamaz.r
SANATA KOMPLO
zi çalýþmalarýnýn nasýl jandarma ve belediye tarafýndan engellenmek istendiðini biliyor.... Çalýþmalarýmýzý sokak-
at 15.00’da Sarýgazi-De-
lara taþýdýðýmýzda yaný-
mokrasi Caddesi üzerin-
mýzda Sarýgazi halký
de Ekin-Sanat Merkezi
vardý. Festival protesto-
çalýþanlarý, tutuklu bulu-
sunda yine yan yanay-
nan kiþilerin aileleri ve
dýk. Ýþte asýl korktuklarý
Temel Haklar Federasyo-
bu bütünleþmedir. En-
nu üyesi bir grup basýn
gellenmek istenen ara-
açýklamasý gerçekleþtir-
mýzdaki bu baðdýr. Sa-
di. Cadde üzerinde yü-
nat Merkezine kurulan
rüyüþ yapan grup “Dev-
komplo iþte tam da bu-
rimci Sanat Engellene-
nun içindir” dedi. Oral
mez”, “Gözaltýlar, Tutuk-
ayrýca geçtiðimiz gün-
lamalar, Baskýlar Bizi
lerde kaçýrýlarak teca-
Yýldýramaz”, “Tutukla-
vüz iþkencesine maruz
nan Halktýr, Zindanlar
kalan Ýkitelli Ekin Sanat
Yýkýlsýn Tutsaklara Özgürlük” sloganlarý attý. Sanat Merke-
Merkezi çalýþaný Sevda Aydýn’ýn da yalnýz olmadýðýný belirte-
zi’nin bulunduðu pasaj önüne gelindiðinde gözaltýndan ser-
rek “Sanat Merkezimizi basabilirler, Sevdalarýmýzý kaçýrýp te-
best býrakýlan Alev Oral bir basýn açýklamasý okudu. Oral a-
cavüz edebilirler... Ama asla bizi verdiðimiz mücadeleden u-
çýklamada; “Sarýgazi halký bizi iki yýla yakýn bir süredir yaptý-
zaklaþtýramazlar.” dedi.r
ðýmýz ýsrarlý çalýþmalardan tanýyor. Ayýþýðý Ekin Sanat Merke-
62. Sayý / 1-15 Mart 2006
9
1 egaP
05:31
7002.80.92
Yeni Evrede
Ekin Sanat
Mücadele Birliði
21 Þubat 2005 Salý günü sabah 08.00’de, Sarýgazi Ekin Sanat Merkezi, sanat merkezi sahibinin ve çalýþanlarýnýn evleri, eþzamanlý olarak jandarma tarafýndan basýldý. Bölgedeki faaliyet, devleti uzun süredir rahatsýz etmekteydi. Jandarma, Belediye Baþkaný ve Kaymakamlýk, daha önce defalarca sanat merkezimizin faaliyetlerini engellemek için toplantýlar yapmýþ, ruhsat gerekçesiyle mühürlemiþlerdi. Buna raðmen, sanat merkezi, çalýþmalarýný ýsrarlý bir þekilde sürdürdü. Sanat Merkezini kapatan düþmana inat, çalýþmalar Sarýgazi sokaklarýna taþýndý. Etkileri hýzla yayýldý. Yoðun pratik faaliyetlerle saldýrýlar boþa çýkarýlmýþtý. Baskýlarýn iþe yaramadýðýný gören devlet, bu defa çalýþanlarý tutuklamak, Sanat Merkezi’ni açýlmadan kapatmak için bildik komplo yöntemine baþvurdu. Örgüt operasyonu görüntüsü vermeye çalýþtýðý baskýnlarý gerçekleþtirdi. Basýlan Ekin Sanat Merkezi’nde hiç kimse bulunmadýðý için kapý kýrýlarak girilmiþ ve tutanaða “içeride 40 adet kaleþnikof mermisi bulundu” ibaresi eklenmiþtir. Daha bu adýmda jandarma, hedefini açýk olarak ortaya koymuþtur. Sanat Merkezi bir “hücre evi” olarak gösterilecek ve kapatýlacaktý. Sadece bu da deðil. Ayný zamanda çalýþanlarýmýzýn evleri de bu mizansenden nasibini almalýdýr. Herkesin gözünün önünde olan, açýk alanda kitle faaliyetinde bulunan, emeðin kültür ve sanatýný ge-
liþtirmeye çalýþanlar, bomba imal eden, bombalý saldýrýlar düzenleyen, silahlý eylemler yapan kiþiler olarak suçlanacak, tutuklanarak “Sarýgazi bu beladan kurtarýlacak”týr. Ýþte jandarmanýn 21 Þubat’ta yaptýðý baskýnlarýn geri planý budur. Peki yapýlan baskýnlarda ne bulunmuþtur? Sanat merkezi sahibi Feyzullah ERARSLAN’ýn evinden Y.E.Mücadele Birliði dergisi, çeþitli romanlar, film, müzik ve program cd’leri. Tabii bunlarla kimse tutuklanamaz. Ýþte tam bu noktada bahçede “kuru sýký tabanca” bulunduðu iddia ediliyor ve tutanaklara geçiriyor. Feyzullah ERARSLAN ve Alev ORAL’ý burada gözaltýna alýyor. Ayný anda, sanat merkezi çalýþanlarýnýn evleri de “hücre evi” denilerek basýlýyor. Evde bulunan Sevgi KIRCA, Ferhat ÇETÝNER ve Fýrat SÖZERÝ’yi mahalle halkýna “terörist”, oturduklarý evi de “hücre evi” olarak lanse ediliyor ve evde arama yapýlýyor. Didik didik aranan evden, Y.E. Mücadele Birliði dergilerinin dýþýnda cep telefonlarýnýn þarj cihazlarýna da “bomba yapýmýnda kullanýldýklarý” gerekçesiyle el konuluyor. Sanat Merkezi çalýþanlarýndan Barýþ CENGÝZ ise sokakta gözaltýna alýnýyor ve baþýna çuval geçiriliyor. Barýþ CENGÝZ’in ailesinin oturduðu evi de basan jandarma, evden çýktýðý iddia edilen bir pankartý da mahalle halkýna göstererek “pankartýn bu evden çýktýðýna” dair tutanak tutuyor ve imzalamalarý için baský yapýyor. “Yasadýþý TKEP/L örgütüne üye olmak ve faaliyetlerini yürütmek” suçlamalarýyla gözaltýna alýnan 6 kiþi, tehditler ve baskýlarla hücrelere konulmuþtur. Ferhat ÇETÝNER ve Fýrat SÖZERÝ, bodrum katýnda, hiçbir battaniye vb olmayan beton zeminde tutulmuþlardýr. Ýlk günün dýþýnda talep ettikleri halde su ve þeker ihtiyaçlarý karþýlanmayan insanlara, su ihtiyaçlarýný gidermek istiyorlarsa lavabodan içebilecekleri söylenmiþtir. Ýstekte bulunmalarýna raðmen, ilk günden sonra bir daha avukatlarýyla da görüþtürülmemiþlerdir. Ancak 3. günün sonunda gözaltýndakilerin ýsrarlarý üzerine avukatlarýný çaðýrmýþlardýr. 2. gün ve 3. gün akþam saatlerinde Sevgi KIRCA, jandarma tarafýndan gözleri baðlanýlarak bilinmeyen bir yere götürülmek istenmiþ, kendisinin reddetmesi, arkadaþlarýnýn da karþý koyup müdahale etmeleri üzerine bu konuda ýsrardan vazgeçilmiþtir. Sevgi KIRCA, yeterli su alamadýðý için 3. gün akþamý midesinden rahatsýzlanmýþtýr.
A T A N A S O L P M O K
10
62. Sayý / 1- 15 Mart 2006
dxq.11-01
2 egaP
05:31
7002.80.92
Yeni Evrede
Ekin Sanat
Mücadele Birliði
de olduklarý, sanat merkezinde füze kullanýmý üzerine eðitim verildiði” suçlamalarýyla karþýlaþýyorlar. Jandarma o kadar pervasýz ki, TKEP/L üyesi olmakla itham ettiði insanlara, baþka örgütlerin kamuoyuna açýkça ilan ederek üstlendikleri eylemleri bile yýkmaya çalýþýyor. Sonuçta Alev ORAL ve Sevgi KIRCA savcýlýk tarafýndan serbest býrakýlmýþ; Feyzullah ERARSLAN, Barýþ CENGÝZ, Ferhat ÇETÝNER ve Fýrat SÖZERÝ, mahkemeye sevkedilerek akþam saat 21.00 civarýnda da nöbetçi hakim tarafýndan tutuklanmalarýna karar verilmiþtir. Bu tip baskýlarla devrimci sanat çalýþmalarýný engellemeye çalýþan devlet, bunu baþaramayacaktýr. Baskýlar, tehditler, gözaltýlar, tutuklamalar, “Umudumuz Kavgada Kavgamýz Sanatýmýzla” diyen Ekin Sanat Merkezi’ni asla yolundan alýkoyamayacaktýr.
4.gün Aðýr Ceza Mahkemesi’ne çýkarýlan 6 kiþi, örgüt üyeliði suçlamasýnýn yaný sýra “kurusýký silah, 7,65’lik tabanca, boru tipi bomba, kaleþnikof mermisi, bomba yapýmýnda kullanýlan malzeme, pankart bulundurduklarý, silahlý eylem hazýrlýðý için-
BASKILAR BÝZÝ YILDIRAMAZ! ZÝNDANLAR YIKILSIN TUTSAKLARA ÖZGÜRLÜK!
GÖZALTILAR ÝHD’DE PROTESTO EDÝLDÝ Sarýgazi’de bulunan Ekin Sanat Merkezi’ne jandarma tarafýndan düzenlenen komplonun 4. gününde, sanat merkezleri, ÝHD’de bir basýn açýklamasý yaptý. 24 Þubat günü Sarýgazi Ekin Sanat Merkezi, Ayýþýðý Sanat Merkezi, Ýkitelli Ekin Sanat Merkezi ve Gazi Ayýþýðý Ekin Sanat Merkezi tarafýndan yapýlan açýklamayý Fatma Yýldýrým okudu. Basýn açýklamasýnda 21 Þubat günü Ekin Sanat Merkezi’nin, sahibinin ve çalýþanlarýnýn evlerinin basýlýp; Feyzullah Erarslan, Alev Oral, Barýþ Cengiz, Sevgi Kýrca, Ferhat Çetiner ve Fýrat Sözeri’nin gözaltýna alýnarak düzmece delillerle örgüt üyeliði ile suçlandýðýna yer verildi. Okunan açýklamada “… Jandarma yýllardýr Sarýgazi halkýna yoðun baský uyguluyor. Keyfi tutuklamalar yapýyor, komplolar kuruyor. Son 8 aydýr Sarýgazi Ekin Sanat Merkezi jandarma ve belediye iþbirliðiyle mühürlenmiþti. Bunun üzerine çalýþmalarýný dýþarýda, halkýn içinde yapýyor, jandarma terörünü ve halk düþ-
maný gerici belediyeyi teþhir ediyordu. Tüm Sarýgazi’de bütün saldýrýlara raðmen yapýlan eylemlerde, etkinliklerde Sarýgazi halký þunu görmüþtü, biz emekçiler onbinlerce, milyonlarcayýz. Devletin ve halk düþmanlarýnýn baskýlarýný kýrabiliriz, özgürleþebiliriz… Caddelere kurulan serbest kürsülerde, yürüyüþlerde halk haykýrýyordu: ‘bundan sonra Sarýgazi’de iþçilerin, emekçilerin sesi yükselecek, sermayenin ve onun her türden uþaðýnýn sesini keseceðiz’. Bütün bu geliþmeler emek düþman-
62. Sayý / 1- 15 Mart 2006
larýný büyük bir komplo kurmaya zorlamýþtýr. Ýþçilerin-emekçilerin kültürünü, sanatýný geliþtiren, halka moral ve güç olan Sarýgazi Ekin Sanat Merkezi’nin çalýþmalarýný, Sarýgazi halkýnýn geliþimini engelleyemeyen jandarma, komplo kurmak zorunda kalmýþtýr. Bu onlarýn güçlülüðünden deðil, geliþmeleri engelleyememelerinden kaynaklý zavallýlýklarýnýn göstergesidir. (…) Sanat merkezlerimizi basabilir, Sevdalarýmýzý kaçýrýp tecavüz iþkencesinden geçirebilir, çeþitli komplolar kurabilirsiniz… Ama asla iþçi ve emekçi halklarýn özgürlük mücadelesini engelleyemezsiniz.” denildi. Sanat merkezleri, açýklamalarýný “Umudumuz Kavgada Kavgamýz Sanatýmýzla” diyerek bitirirken, gözaltýnda bulunan 6 kiþinin Beþiktaþ’ta Aðýr Ceza Mahkemesi’nde sorgularý sürüyordu.r
11
dxq.11-01
2 egaP
84:31
7002.80.92
dxq.31-21
Yeni Evrede
Gündem
Mücadele Birliði
MART: ÝSYAN, AYAK Ý
syanlar, ayaklanmalar, devrimci eylemler ayý Mart, geliþini yine devrimci eylemlerle haber verdi. Devrimci eylem dalgasýnýn her Mart’ta yükseliþe geçmesi, Türkiye ve Kürdistan’da neredeyse bir gelenek haline geldi. Bu yýl da geçmiþ yýllarý aratmayacak þekilde geçeceðini þimdiden belli etti. Devrim ile karþý devrim güçleri yeni bir çarpýþmalar dalgasý için güçlerini tazelemiþ, hazýrlýklarýný yapmýþ olarak Mart ayýna giriyorlar. Karþý devrim güçlerinin komuta heyeti, burjuva karþý devrimin askeri komitesi olarak MGK, daha Mart ayýna girmeden son hazýrlýklarýný gözden geçirmek için toplandý. Toplantý gündeminin “terör”, yani devrim olduðunu bizzat kendileri açýklýyor. Burjuva karþý devrimin askeri komitesi durumundaki MGK’nýn bu gündemle toplanmasý bile, tek baþýna, devrim ile karþý devrim arasýndaki savaþýn þiddeti hakkýnda fikir veriyor. Kürt halkýnýn ve emekçi sýnýflarýn toplumsal devrimi ile burjuva karþý devrim arasýndaki savaþ bir ölüm-kalým meselesi düzeyindedir. Demek ki, “terör” yani devrim burjuva düzeni, kapitalist sistemi tehdit edecek boyutlarda... Kendi zayýflýk ve yetersizliklerini devrimin zayýflýðý olarak gösterenlere MGK’nýn gündemine bakmalarýný tavsiye ederiz. Anlama yeteneðine sahip olanlara için bu kadarý yeter de artar bile. Türkiye ve K.Kürdistan’da toplumsal devrim burjuva sýnýfýn uykularýný kaçýracak denli güçlenmiþtir. Daha önemlisi, bu süreç toplumsal devrim lehine hýzlanarak sürüyor ve burjuvazinin buna karþý yapabildiði tek þey askeri önlem almaktýr. Elinden baþka bir þey gelmiyor. Karþý devrimin bütün güçlerini, kendi yasallýðýný ayaklar altýna almak pahasýna, harekete geçirmesi, sýnýf egemenliði üzerindeki tüm örtüleri yýrtýp atmak pahasýna kendi güçlerini korumaya almasý baþka türlü açýklanamaz. Yasallýk
12
burjuvaziyi, demir mengene gibi sýkmaya baþladý.Onun için, burjuva sýnýfýn politik zor aygýtý olarak, karþý devrimin savaþ örgütü olarak faþist devlet, toplumsal devrimle savaþýný her türlü yasal kýlýfý bir kenara atarak yürütüyor. Bu tespitimize itiraz edecek olanlara Þemdinli ayaklanmasý sonrasý geliþmelere bir daha bakmalarýný önereceðiz. Ayaklanma, UKH’nin de katkýlarýyla, (bunu kendileri “saðduyu” adýna yaptýklarýný kabul ediyorlar zaten) yatýþtýktan ve faþist devlet duruma bir parça “hakim” olduktan sonra burjuva sýnýfýn gerçek politikalarý ortaya çýkmaya baþladý. Önce halkýn “suçüstü” yakaladýðý katiller mahkeme kararýyla serbest býrakýldýlar; sonra onlarýn eylemlerine sahip çýkýldýðýný gözlere çakarcasýna ödüllendirildiler, arkasýndan meydan okurcasýna onlarý yakalayanlarý tutuklayýp zindana koydular. Ayaklanma sonrasý geliþmelerin bu kýsa özeti bile yasallýðýn burjuvaziyi nasýl demirden mengene gibi sýktýðýný; yasalarýn sadece düzeni koruma iþine yaradýðý sürece burjuvazi için bir anlamý olduðunu anlatmaya yeter de artar bile. Ýþte bunu bir kez daha kanýtlayan baþka bir gazete haberi: 93 yýlýnda 17 kiþiyi öldüren, 63 kiþiyi yaralayan Özel Harekat Polisleri beraat etti. Bu haberin politik anlamý kýsaca þudur: Burjuva sýnýf ve onun savaþ aygýtý olarak faþist devlet toplumsal devrime karþý savaþta kendilerine hizmet edenleri unutmuyor. Burjuva yasalarý çiðnemiþ de olsalar onlarý cezalandýrmak bir yana ödüllendiriyor. Devletin toplumsal devrime karþý bir savaþ yürüttüðü ve bu savaþta tek kuralýn “zor” olduðu gerçeðini emekçi sýnýflara anlatacaklarýna “derin devlet” üzerine yavanlýklarla zaman geçirenler bunlardan ders alýrlar mý, bilemeyiz. Ders alacaklarýndan umutlu olmak için bir neden de yok. Zira bu “derin devlet” edebiyatçýlarý “Susurluk bozgunu”ndan ders alacaklarýna “Susurluk unutuldu bari Þemdin-
62. Sayý / 1- 15 Mart 2006
li’yi unutmayalým” yavanlýðýna sarýlmaya baþladýlar. Þemdinli’de “derin devlet”i Kitabevinin yýkýntýlarý arasýnda ararlarken karþýlarýnda Kara Kuvvetleri Komutaný’ný ve bütün boyutlarýyla faþist devleti buldular. Yakýn geçmiþe iliþkin bu kýsa deðinmeler gerekliydi; zira Kürt halký ve emekçi sýnýflar faþist devletin kendilerine karþý; toplumsal devrime karþý nasýl bir savaþ yürüttüðünü bilmek durumundadýr. Bu gerçekler devrimin toplumsal güçlerine bütün açýklýk ve yalýnlýðýyla anlatýlmalýdýr. Devrimin kaçýnýlmazlýðýný, gücünü ve derinliðini anlatmak günümüzün temel görevidir. MGK’nýn “terör” gündemli toplanmasý bile devrimin gücünü anlatmaya yeter. Günümüzde bu önemli görevi yerine getiremeyen “devrimci komünist” sýfatýna layýk olamaz. Burjuva karþý devrimin askeri komitesi durumundaki MGK devrime karþý önlemler almak üzere toplantýlar yapar ve bütün güçlerini koordineli bir þekilde harekete geçirirken emekçi sýnýflarý ve Kürt halkýný devrime hazýrlamak yerine “derin devlet” üzerine yavanlýklarla, ikincil sorunlarla vakit kaybetmek devrime yapýlabilecek en büyük kötülüktür. Her devrimin birinci ve temel sorunu iktidar sorunudur. Emekçi sýnýflarla Kürt halkýna bu gerçek en yalýn, en anlaþýlabilir þekilde anlatýlmalý ve bütün güçler, bütün dikkatler bu temel soruna çevrilmelidir. Devrim Güçlerinin Birliði Burjuvazi, devrimin hakkýndan gelmek için bütün güçlerini, tek merkezden hazýrlar, düzenler ve harekete geçirirken devrimci güçler hangi durumda? Ne yazýk “olumlu” diyebileceðimiz bir durumdan söz edemiyoruz. Devrimci güçlerin birliðine en çok ihtiyaç duyulan bir dönemde her yapý kendi yataðýnda akan ve dolayýsýyla etkisiz bir derecik durumun-
1 egaP
84:31
Yeni Evrede
7002.80.92
Gündem
Mücadele Birliði
, AYAKLANMA, DEVRÝM da. Devrimin örgütlü güçleri ortak bir merkezin yönetiminden yoksun; her biri ayrý bir hedefin peþinde, daðýnýk ve etkisiz bir görünümdeler. Bu, ortadan kaldýrýlmasý gereken bir durumdur. Devrimin zaferinin temel koþullarýndan biri budur. Faþist devlet daha Mart ayý gelmeden saldýrýlarýný artýrdý, kenarda hazýr beklettiði sivil faþistlerin iplerini çözdü, yasal-yasadýþý bütün güçlerini harekete geçirdi. Saldýrýlarýn boyutunu görmek için Þubat’ýn ortasýndan Mart baþlarýna kadar olan-bitene bakmak yeter. Ýþte bir örnek: Sadece bahsettiðimiz süre içinde büyük çoðunluk K.Kürdistan’da olmak üzere altýyüz kiþi gözaltýna alýnmýþ, bunlardan iki yüz kadarý tutuklanmýþtýr. Ýstanbul’da “örgüt operasyonu” adý altýnda Sarýgazi Ekin Sanat Merkezi basýlýyor ve içerdekiler düzmece iddialarla gözaltýna alýnýp tutuklanýyorlar. Ýzmit’te sivil faþistler polisin desteðinde devrimci öðrencilere silahla saldýrýyor ve tüm kentte terör estiriyorlar… Ve bunlar dahi olaylarýn geliþim seyrini anlamak istemeyenlere yetmiyorsa, en son A.Öcalan’ýn yaptýðý öneriye devletin nasýl cevap verdiðine bakýlsýn. A.Öcalan’ýn önerisi gazetelerde çýktýktan çok deðil, 1-2 gün sonra devlet, TSK eliyle Mardin, Diyarbakýr, Þýrnak, Bingöl ve Dersim’de HPG gerillalarýna karþý operasyon baþlatmýþtýr. Mardin’in Dargeçit ilçesinde 7 gerillanýn öldürüldüðü gazete haberlerinde yer alýyor. Yine Diyarbakýr’da Barýþ Anneleri tartaklanarak gözaltýna alýnýyor. Aslýnda devletin tavrýnda yadýrganacak bir durum yoktur. O her zaman olduðu gibi yoksul Kürt halký ve gerillalarýn üzerine zor araçlarýyla gidiyor. Ýþkence ve zulmünü artýrarak halktaki ayaklanmacý ruh halini yok etmek istiyor. Bunlar son günlerdeki geliþmelerden sadece birkaç örnek. Burjuva sýnýfýn iþleri bu kadar sýký tutmasý boþuna deðil. O, Mart ayýnýn ve sonrasýnýn neler getirece-
ðini az-çok doðru tahmin edecek birikime sahip. Hatýrlanacaktýr, geçtiðimiz yýlýn Mart ayýnda “bayrak provokasyonu” ile baþlayan devrimci eylemler neredeyse Þemdinli Ayaklanmasýna kadar çok kýsa aralýklarla dalgalar halinde düzenin kýyýlarýný dövüp durdu. Her eylem bir baþka eylemi tetikledi; her barýþçý eylem dahi daha sonraki þiddetli eylemlerin zeminini oluþturdu. Bu devrimci yükseliþin burjuvaziyi ne kadar korkuttuðu hatýrlardadýr. Burjuva sýnýf iþte o kabus dolu günleri bir daha yaþamamak için iþleri erkenden sýký tutmaya baþladý. Son dönemdeki uygulamalar, devlet ve hükümetin izlediði politikalar bir gerçeði bir kez daha reddedilemeyecek þekilde ortaya koymuþtur: Türkiye’de (ve aslýnda bütün ülkelerde) demokrasi sorunu bir devrim sorunudur. Tekelci kapitalizm temeli üzerinde ve faþist devlet sýnýrlarý içinde demokrasinin elde edilebileceðini emekçi sýnýflara ve Kürt halkýna söylemek, bunu vaaz etmek onlarý burjuva sýnýf adýna aldatmaktýr. Tekelci kapitalist temel parçalanmadan ve faþist devlet bir devrimle yýkýlmadan demokrasiyi elde etmek bir yana en basit hak ve özgürlükleri dahi güvence altýna almak mümkün deðildir. Bu güvenceyi saðlamanýn tek yolu bir devrimle iktidarýn ele geçirilmesidir. Demek oluyor ki, iktidarýn ele geçirilmesi demokrasi mücadelesinin temel sorunu ve birinci amacýdýr. Bunun kabulü devrim güçlerinin birliðinin birinci koþulu ve ana ekseni olmalýdýr. Çünkü birincil amacý bir devrimle iktidarý ele geçirmek olmayan bir demokrasi mücadelesi ancak kitleleri aldatma iþine yarar. Böyle bir platformda iþimizin olmayacaðý çok açýk. Buna karþýlýk, yaþamsal sorunlarý ve özgürlükleri için ayaða kalkmýþ emekçi sýnýflara, amaçlarýna ulaþmalarýnýn birinci koþulunun iktidarýn fethi olduðunu anlatmak bugün geçmiþte olduðundan çok
62. Sayý / 1- 15 Mart 2006
daha kolay hale gelmiþtir. Demokrasi için iktidarýn ele geçirilmesi gerektiðini anlamayacak bir tek iþçi, bir tek yoksul Kürt, bir tek emekçi kalmamýþtýr. Bu gerçeði onlara yaþamýn kendisi her gün her saat olaylarýn gücüyle öðretiyor. Devrimci eylemlerle dolu geçecek Mart ayý yaklaþtýkça devrimci güçlerin birliði daha büyük önem kazanýyor. Bu savaþýn bir tarafý olan burjuvazi saflarýný ve hazýrlýklarýný gözden geçirmiþ, güçlerini savaþ alanýna sürmüþ bile. Savaþýn öteki tarafýna, devrimci güçlere gelince... Bu konuda henüz çok geriden geldikleri çok açýk. Oysa devrimin toplumsal güçlerinin ortak bir merkez tarafýndan yönetilmeleri; bu merkez tarafýndan ortak bir hedefe doðru harekete geçirilmeleri yaþamsal bir önem kazanmaya baþladý. Her savaþta olduðu gibi iç savaþta da zafer kazanmanýn birinci koþulu bütün güçleri ayný anda ve tek hedef, tek nokta üzerine harekete geçirebilmektir. Ayaklanmalarla, isyanlarla, devrimci eylemlerle anýlan Mart ayýný kýsa bir zaman diliminden ibaret anlamamak lazým. Mart, uzunca bir sürecin baþlangýç noktasý olarak anlaþýlmalýdýr. Bu süreçte devrimci dalganýn çok daha kabaracaðýndan kuþku duyulmasýn. Bu anlamda, devrimci güçlerin çeþitli düzeyde de olsa birliðini saðlamak için geç kalýnmýþ deðil. Burjuvaziyle, faþist devletle savaþ halindeki kitlelere gerekli olan “en geniþ” birlik deðil, onlarý devrime ve iktidara taþýyacak bir devrimci merkezdir. Böyle bir merkezin yaratýlmasý görevi devrimci güçlerin omuzlarýnda duruyor. Bu tarihi bir sorumluluktur ve bu sorumluluktan kaçanlar tarihe karþý görevlerini yerine getirmemiþ olacaklar.r
13
dxq.31-21
1 egaP
93:41
7002.80.92
Yeni Evrede
DETAK
Mücadele Birliði
Zindanlarý Yýkacak ZAFERÝ BÝZ KAZANACAÐIZ! ÖLÜM ORUCU SÜRÜYOR Serpil Cabadan Ölüm Orucu Eylemi’nin 249. Gününde “Rüzgar kanatlý atlýlarýmýz” atlarýný güneþe doðru sürmeye devam ediyorlar. F tipi zindanlarda Ölüm Orucu Eylemi’ni büyük bir kararlýlýkla sürdüren devrimci tutsaklar tüm dünyaya devrimci iradenin baþeðmezliðini gösteriyorlar. “Güneþli elleriyle kapýmýzý çalacak olan” o büyük ve muzaffer güne ulaþmak için bugün zindanlarda savaþmanýn kaçýnýlmazlýðýný, tarihin omuzlarýna yüklediði bu büyük ve onurlu görevi hiç durmadan yürüyerek yerine getiriyorlar. Serpilimiz bugün Ölüm Orucu Eylemi’nin 249.
gününde. Gebze Devlet Hastanesine kaçýrýlan Fatma Koyupýnar ise 294. gününde. Onlar “zafere kadar, baðlýlýkla, daima” diyerek düþmanýn tüm saldýrýlarýný boþa çýkarýyor ve bayraðý onurla taþýyorlar. Tarih elbette mücadele edenlerin zaferine tanýklýk edecektir.
ÖLÜM ORUCU SÜRÜYOR SÜRECEK ZAFERE KADAR!
ÖLÜM ORUCU SÜRÜYOR
Ö
lüm Orucu eylemine destek olmak için yapýlan çalýþmalara biz de Ýkitelli’den destek verdik.
Sabah saatlerinde iþçilerin ve emekçilerin yoðun olarak kullandýðý yerler olan Aksaray Yusufpaþa, Topkapý Matbacýlar Sitesi, Cevizlibað, Bakýrköy Meydaný ve Ýkitelli Mahallesi’ne yoðun olarak “Ölüm Orucu Sürüyor, Serpil Cabadan 200’lü Günlerinde, Zindanlar Yýkýlsýn Tutsaklara Özgürlük”, “Yaþasýn Devrimci Tutsak Ailelerinin Mü-
lanmýþtýr.
cadele Birliði” yazýlý kuþlamalar yapýlmýþ ve ayrýca üzerinde “Ölüm Orucu Sürüyor, Mücadele Birliði” yazan afiþlerimiz 98H Baþakþehir-Bakýrköy otobüsünün arkasýna asýlmýþ ve geçtiði her durakta insanlarýn görmesi sað-
YAÞASIN ÖLÜM ORUCU EYLEMÝMÝZ! ÝKÝTELLÝ’DEN LENÝNÝSTLER
DETAK a ula mak i in e-mail adresi: detakistanbul@yahoo.com
14
62. Sayý / 1-15 Mart 2006
dxq.41
Yeni Evrede
Sosyalizm Kazanacak
Mücadele Birliði
Küba ve Sosyalizm Kazanacak Che Guevara’nýn kýzý Aleida Guevara, katýldýðý tüm uluslararasý etkinliklerde sosyalizmi anlatmaya devam ediyor. Son olarak geçen hafta çýktýðý Ýskandinav ülkeleri gezisinin Ýsveç ayaðýnda bir dizi panel ve toplantýya katýlan Guevara, ABD ve Batýlý emperyalistlere sert eleþtiriler yöneltirken sosyalizmi savundu. Ayný günlerde Ýsveç’te, ABD tarafýndan finanse edilen “Küba’nýn Demokratikleþtirilmesi için Uluslararasý Komite” isimli karþý-devrimci örgüt Küba karþýtý bir konferans düzenlendi. Ýsveç hükümetinin böylesi bir toplantýya ev sahipliði yapmasýný utanç verici olarak deðerlendiren A.Guevara þunlarý söyledi: “ABD hükümeti bu tür toplantýlarý kendi adýna yapamayacak kadar korkak. Çek Cumhuriyeti gibi taþeronlarýna bu tür toplantýlarý yaptýrýyor. Küba halký bu tür saldýrganlýklara alýþýktýr, ama Ýsveç’in tutumunu kuþkuyla karþýlýyoruz. Bu konferans Küba’nýn politik sistemini deðiþtirmeyi amaçlýyor, ama biz Kübalýlar Ýsveç’in iç politikasýný deðiþtirmesi için bir faaliyet yürütmüyoruz. Çünkü Ýsveç’in nasýl yönetileceðine sadece Ýsveç halkýnýn kendisi karar verebilir.” Emperyalist saldýrganlýða karþý halklarýn dayanýþmasý sayesinde ayakta kaldýklarýný ve direnmeye devam edeceklerini vurgulayan A.Guevara, Bush yönetiminin her yýl 55 milyon dolarý Küba kökenli “hýrsýz ve haydutlara” vereceðini açýkladýðýný, Washington’un Küba’da istikrarý bozmak amacýyla yoðun bir faaliyet içinde bulunduðunu kaydetti. Ülkesine yöneltilen “hak ihlalleri” suçlamalarýna deðinen A.Guevara sözlerini þöyle sürdürdü: “Küba’da bazýlarýnýn tutuklandýðý doðrudur. Ama halk bu tutuklanmalardan memnun, çünkü hýrsýzlar ve yasalarý çiðneyenler cezalandýrýlýyor. Küba’da insan haklarý ihlalleri olduðundan ve düþünceleri açýklama özgürlüðü olmadýðýndan söz ediliyor. Bizim, FBI tarafýndan görevlendirilen casuslara karþý kendimizi savunma hakkýmýz var. Avrupalýlar Küba’yý kolayca eleþtiriyorlar ama ABD’nin Guantanamo üssündeki insan haklarý ihlallerini eleþtirme cesaretini gösteremiyorlar. Avrupa Birliði, Küba’nýn kendinden istenen kýstaslarý yerine getirmediðini söylüyor. AB, bize yöneltilen hiçbir dayatmaya boyun eðmeyeceðimizi anlamalýdýr. Öte yandan AB, dünyanýn en
büyük terörist gücü ABD’ye karþý en küçük bir talepte bile bulunma olgunluðuna sahip deðildir. Avrupa Birliði’nin baský altýnda tutulan halklarla dayanýþma içerisinde olmamasý bizlere acý veriyor. Ama Avrupa’da dürüst ve namuslu insanlar da var. Bu insanlarýn destekleri önemli.” Küba hükümetinin kendi halkýnýn yaþam koþullarýný iyileþtirmenin yaný sýra, Latin Amerika’nýn diðer ülkelerinde yaþayan halklara yardým etmeyi devrimci bir görev olarak gördüðünü, Küba’nýn bundan birkaç yýl önce baþlattýðý okuma yazma kampanyasýný Ekvador, Bolivya ve Venezüella’da sürdürdüðünü, halklarýn ana dillerini öðrenmelerine yardým ettiklerini, Bolivya Devlet Baþkaný Evo Morales’in, bu kampanya için Küba ve Venezüella ile bir anlaþma imzaladýðýný dile getiren, Aleida Guevara, Küba’nýn kýtaya yönelik diðer katkýlarýna da þu sözlerle deðindi: “Görme engelli olup da ekonomik gücü olmayan insanlarýn görmelerini saðlamak için Kübalý doktorlar ücretsiz ameliyatlar yapýyorlar. Bu iþe önce Venezüella’da baþladýk. Þimdi tüm Latin Amerika ülkelerinde ameliyatlar yapýyoruz. Ülkelerimiz arasýnda ticari çýkar gütmeyen dostluk anlaþmalarý imzalamamýz harika bir þey. Bu anlaþmalar, Latin Amerika’nýn entegrasyonu için ilk adýmdýr. Ama bu ayný zamanda ABD ve Avrupa Birliði için tehlikeli. Eðer biz birleþirsek ve olanaklarýmýzý deðerlendirirsek, ABD ve Avrupa bizleri sömüremeyecek” dedi. Latin Amerika’daki anti-emperyalist bilincin yükseliþine iþaret eden A.Guevara, bu uyanýþýn Afrika’yý etkileyeceðini, daha sonra sýranýn Asya’ya geleceðini dile getirdi. A.Guevara, “Babam, dünyanýn tüm ülkelerindeki özgürlük hareketlerinin desteklenmesini istiyordu. Üçüncü dünya ülkelerinde baþarýya ulaþan her özgürlük hareketi birinci dünyaya vurulan bir darbedir” dedi. A.Guevara; Irak iþgali, Yugoslavya’nýn bombalanmasý ve Filistin sorununu da gündeme getirerek ABD ve Avrupa Birliði’ne sert eleþtiriler yöneltti. Avrupalýlara Balkanlar’ýn bombalanmasýna neden seyirci kaldýklarý sorusunu yönelten A.Guevara, Irak, Afganistan ve Filistin’de sürdürülen katliamlara karþý çýkmanýn bir insanlýk görevi olduðunu vurguladý.r
62. Sayý / 1- 15 Mart 2006
15
Yeni Evrede
Irak
Mücadele Birliði
IRAK’TA ZÝLLER ABD ÝÇÝN ÇALIYOR
A
BD’nin Ortadoðu’da içine
men çekilmesi olduðu-
girdiði bataklýktan yükse-
nu açýklamasýndan ký-
len kesif koku, giderek in-
sa bir süre sonra yapý-
sanýn midesinin kaldýrmadýðý, burun
lan bu saldýrý Irak’ta
direklerini çatlatan bir ceset kokusu-
emperyalizme karþý sü-
na dönüþüyor. ABD, savaþý kaybedi-
ren þiddetli savaþý baþ-
yor olmanýn korkusuyla en aþaðýlýk
ka kanallara akýtmak içindi.
savaþ hilelerine baþvurmaktan geri
Avrupa’da baþlayan ve hýzla dün-
durmuyor. El-Kaide’ye maledilen tüm
yanýn bir çok yerine yansýyan “Kari-
eylemlere bakýn bu konudaki bilanço-
katür Krizi” ile hedeflenen þey, kendi-
yu rahatlýkla görebilirsiniz.
sini burada da gösteriyor. Þimdi em-
22 Þubat sabahý Irak’ýn Samara
peryalist-kapitalist dünya esasýnda e-
kentindeki El Askariye Türbesinin
mekle-sermaye arasýnda süren çatýþ-
bombalanmasý bunun en son örneði-
manýn üzerini örtebilecek her türlü
dir. Ve bu o kadar aleni yapýlmýþtýr ki,
çatýþmanýn kýþkýrtýcýsý durumdadýr.
insanýn bulmacadaki ipin ucunu bul-
Bundan aylar önce Basra’da Arap kýlý-
mak için zaman kaybetmesine gerek
ðýnda yakalanan Ýngiliz ajanlarý aslýn-
bile yoktur. Irak ve Amerikan askerle-
da emperyalistlerin nasýl bir arayýþ ve
ri patlamadan önce bölgeyi ablukaya
yönelim içinde olduklarýný daha o za-
alýyor ve sabaha karþý çekiliyorlar.
manlar ortaya koymuþtu.Hatýrlanaca-
Onlar çekildikten sonra patlamalar o-
ðý gibi Ýngiliz ajanlar Þii’lerin kutsal
luyor. Ve ardý sýra yaþanan olaylar, I-
kabul ettikleri yerlere patlayýcý yerleþ-
rak’taki Direniþ Savaþý’nýn Aþil Topu-
tirmeye giderlerken rastlantý sonucu
ðundan yaralanmasý anlamýna geli-
yakalanmýþlardý.
yor. Bir Þii, Sunni kapýþmasý dýþýnda
Bir kaç gün içerisinde Þii türbele-
hiçbir þey yenilginin arifesinde olan
rine ve Sunni camilerine dönük yapý-
ABD emperyalizmine ihtiyacý olan so-
lan saldýrýlar, bu planlarýn yürürlük-
luklanma fýrsatý veremezdi.
ten, emperyalistlerin gündeminden
Saldýrýnýn ABD Dýþiþleri Bakaný
kalkmadýðýný gösteriyor. Ýki günde i-
Condelezza Rice’ýn Ortadoðu gezisi
kiyüzden fazla insanýn ölmesi duru-
sýrasýnda ve Irak’ta yeni anayasanýn
mun vahametini ortaya koyuyor. Bu-
kabul edilip edilmeyeceðinin henüz
gün yaþananlar emperyalizmin bu iþ-
belirsizliðini koruduðu ama kýsa sü-
gali sürdürebilmek için her türlü çýl-
rede sonuçlanmasýnýn beklendiði bir
gýnlýðý yapmaya hazýr olduðunu gös-
sýrada yapýlmasý kesinlikle tesadüf
teriyor.
deðil. Þii lider Mukteda El Sadr’ýn I-
Irak’ta seçimleri Birleþik Þii ittifa-
rak Anayasasýný kabul etmeyeceðini
kýnýn kazanmasýndan sonra ABD’nin
Irak’ýn öncelikli gündeminin yabancý
bu yönlü çabalarý yoðunlaþmýþtý. En
askerlerin ülkeden derhal ve tama-
sadýk müttefiklerine bile güvenme-
16
62. Sayý /1-15 Mart 2006
yen ABD, Irak’ta her gün yaþadýðý yenilgi korkusunu son süreçte daha sýk yaþýyor. Irak’ta geçen her an, ABD aleyhine iþliyor. Ve ip üzerinde dengesini yitirmiþ her cambazýn yapabileceði en son þeyi yapýyor; ölüm parandesi atýyor. Halklar arasýna kin ve nefret tohumlarý ekerek “medeniyetler çatýþmasý”, “mezhepler çatýþmasý” görüntüsü yaratmak istiyor. Dikkatleri aslolandan baþka yönlere kaydýrmak ABD’nin ihtiyaç duyduðu acil soluklanma fýrsatýný belki belli bir süre ona tanýr; ama bu sonucu deðiþtirmeyecektir; çünkü her yolun Roma’ya çýkmasý gibi emekçi halklarýn tüm nefretinin son tahlilde yöneleceði güç baþta ABD olmak üzere emperyalist-kapitalist sistem olacaktýr. ABD Ortadoðu’da arý kovanýna çomak sokmuþ durumdadýr. Þimdi tüm dünya ABD’nin bunun “büyük yalanlar” arkasýna sýðýnarak yaptýðýný biliyor. Gerçek nedenleri ise herkes kendince yorumlamaya devam ediyor; ama sonucun ne olacaðýný kestirmek için kahin olmaya gerek yok. ABD emperyalizmi, girdiði bataklýktan sað çýkamayacaktýr. Irak Direniþ Savaþý, bu zorlu aþamayý da geçecek ve oynadýðý tarihsel role uygun geliþimini sürdürecektir.r
Yeni Evrede
Eylemler
Mücadele Birliði
DEVRÝMÝN AYAK SESLERÝ DÜNYAYI SARSIYOR Yunanistan’da Grev Dalgasý Yunanistan’da kamu emekçilerinin toplu sözleþme görüþmelerinin týkanmasý ve hükümetin bu toplu sözleþme hakkýný iþlevsiz kýlacak bir yasa tasarýsý hazýrlamasý, iþçi ve emekçilerin grev ve eylemlerine neden oldu. Yunan hükümeti ise bunlara engel olmak için grevlere karþý olaðanüstü hal ilan etti. Bankalar, belediyeler, hastaneler, üniversite ve meslek yüksek okullarýnda yapýlan uyarý grevlerinin ardýndan liman iþçileri de greve çýkmýþtý. Bir hafta önce greve baþlayan liman iþçilerinin eylemleri provokatif saldýrýlara hedef oldu. Ýþ þartlarýnýn iyileþtirilmesi, yasa tasarýsýnýn geri çekilmesi, ücretlerin artýrýlmasý ve iþsizliðe karþý önlem alýnmasý talepleriyle baþlayan grev, yüzde 100’e yakýn bir katýlýmla gerçekleþiyor. Liman iþçilerinin grevi nedeniyle adalara yönelik taþýmacýlýk tamamen durdu. Girit ve Midilli gibi büyük adalarda da temel ihtiyaç maddesi sýkýntýsý baþladý. Bunun üzerine hükümet tarafýndan kýþkýrtýlan bazý köylüler, grevci iþçilere taþlý-sopalý saldýrýlar düzenledi. Ýþçiler de demir atmýþ gemilerin önünde barikatlar kurdu. Motorlu Taþýmacýlýk Sendikasý da bu geliþmeler üzerine grev ilan etti ve liman iþçileriyle dayanýþma içinde olduklarýný açýkladý. Bu geliþme, armatörler grevlerin yasadýþý ilan edilmesi talebiyle savcýlýða baþvurmasýna neden oldu ama savcýlýk, grevin yasal olduðuna karar verdi. Sendikalar ise talepler kabul edilinceye dek grevi sürdüreceðini söyledi. 21 Þubat akþamý birçok iþkoluna baðlý iþçi, Pire limanýna giderek, liman iþçileriyle birlikte grev gözcülüðü yaptý. Grevdeki Liman iþçileriyle dayanýþmak için Yunanistan Ýþçi Sendikalarý Konfederasyonu (GSEE), 28 Þubat’ta iþ býrakma eylemi yapýlacaðýný ve 15 Mart’ta da bir günlük genel greve gidileceðini duyurdu. Grev dalgasýnýn hýzla yayýlmasý üzerine hükümet, savcýlýðýn grevlerin yasal olduðuna dair hükmüne raðmen, 22 Þubat günü “olaðanüstü hal” ilan etti. Bunun üzerine limanlarda polisle iþçiler arasýnda çatýþmalar çýktý. Kerkira Adasý’ndaki çatýþmada birçok emekçi yaralandý, bazýlarý gözaltýna alýndý. OHAL kararýndan sonra Pire limaný diðer sektörlerden iþçilerin akýnýna uðrarken; inþaat, metal, tekstil, belediye ve valilik, taþýmacýlýk ve otellerde çalýþan iþçiler 1 günlük grev kararý aldý. Çok sayýda federasyon ve sendika da iþ býrakma eylemleri yapacaklarýný ilan etti. Greve ve eylemlere katýlan bütün sendikalar, bugüne kadar ileri sürdükleri taleplerin dýþýnda, olaðanüstü hal kararýnýn kaldýrýlmasý talebi etrafýnda
birleþtiklerini ilan ettiler. Almanya’da Kamu Emekçileri Grevde Almanya’da kamu emekçileri, 3 haftadýr grevde ve Ver.Di Sendikasý’nýn Hükümetle yaptýðý görüþmelerden hiçbir sonuç çýkmýyor. Hiç bir ücret artýþý olmadan iþ saatinin artýrýlmasýna karþý çýkan sendikalar, grevi yayma tehdidinde bulunuyorlar. Son yýllarýn en büyük greviyle karþý karþýya kalan 9 eyalette adeta hayat felç oldu. Bavyera, Aþaðý Saksonya, Kuzey Ren Westfalya, Rheinland-Pfalz, Schleswig Holstein, Hamburg, Saksonya ve Saarland gibi eyaletlerde yerel yönetimlerdeki memurlar, hastane görevlisi, üniversite görevlisi, çocuk yuvasý ve okul çalýþanlarýnýn yer aldýðý grevin 40 bin kiþiyi kapsadýðý tahmin ediliyor. Sendikalar, haftalýk çalýþma saatlerinin 38,5’ten 40 saate çýkartýlmasýna karþý çýkýyorlar. Bunun için çalýþanlarýn maaþlarýna zam yapýlmasý düþünülmüyor. Ver.di böylece 250 bin kiþinin iþyerinin tehlikeye gireceði görüþünde. Birleþik Hizmet Sendikasý Ver.di’nin Genel Baþkaný Frank Bsirske, talepleri kabul edilene kadar eylemlerini sürdüreceklerini söyledi ve “Kesinlikle eylemlerimiz haftalarca sürdürmeye kararlýyýz” dedi. Ýþ saatlerinin artýrýlmasýyla iþsizlerin sayýsýnýn da artacaðý uyarýsýnda bulan Bsirske, “Karþýlýklý çýkarlarýn korunmasýndan yanayýz. Patronlar bunu kabul etmedikleri için, þimdi mücadelemizle çýkarlarýmýzýn korunmasýný saðlayacaðýz. Aylarca süren ve baþarý saðlayamadýðýmýz görüþmelerden çýkan sonuç bu” þeklinde uyarýda bulunmuþtu. Çalýþanlar, her hangi bir ücret deðiþikliði olmadan iþ süresinin haftada 38,5’tan 40’a çýkarýlmasýný protesto ediyorlar. Eylemler, 2 hafta önce Baden-Württemberg Eyaleti’nde baþlamýþtý. Son 14 yýlýn en büyük grevinin yaþandýðý eyalette 10 bin kamu emekçisi iþi durdurmuþtu. Ýzmit’te Büyük Miting DÝSK’in 19 Þubat günü Ýzmit’te düzenlediði “Yoksulluða ve Adaletsizliðe Hayýr” mitingine 10 binin üzerinde iþçi ve emekçi katýldý. Ýþçiler, hükümetin gözünü emeklilik yaþý ile sosyal güvenliðe diktiðini belirterek, yasa tasarýlarýnýn geçmesine izin vermeyeceklerini dile getirdi. Kocaeli, Trakya, Bursa, Ýstanbul, Ankara, Eskiþehir, Balýkesir, Adapazarý ve Bolu’dan DÝSK’e baðlý sendikalara üye iþçi ve emekçiler miting için saat 11.00’den itibaren Merkez Bankasý önünde toplandý. KESK Þubeler Platformu, ve diðer
62. Sayý / 1- 15 Mart 2006
17
Yeni Evrede
Eylemler
Mücadele Birliði
sendikalarýn Gebze þubeleri de eyleme burada katýldý. Mitinge, 158 gündür grevde olan Serna-Seral iþçilerinin yaný sýra, çeþitli siyasi partiler ve demokratik kitle örgütleri de destek verdi. Toplanan emekçiler daha sonra alkýþ ve sloganlarla mitingin yapýlacaðý Perþembe Pazarý Meydaný’na doðru yürüyüþe geçtiler. Yürüyüþ sýrasýnda iþçiler sýk sýk “Ýþçilerin Birliði Sermayeyi Yenecek”, “Mezarda Emekli Olmayacaðýz”, “Gün Gelecek Devran Dönecek AKP Halka Hesap Verecek” sloganlarý attýlar. Miting esnasýnda konuþma yapan DÝSK Genel Baþkaný Süleyman Çelebi, hükümetin gözünü emeklilik yaþý ile sosyal güvenliðe diktiðini söyledi ve: “Kýdem tazminatlarýmýzý kuþa çevirmek, emeklilik yaþýný yükseltmek ve emeklilik maaþlarýný indirmek istiyorlar. ‘Kamu reformu’ adý altýnda kamusal alan tasfiye edilirken, personel rejimi yasalarý ve esnek üretim planlamalarýyla emekçiler örgütsüzleþtirilmek,
KARMEZ GIDA ÝÞÇÝSÝ YALNIZ DEÐÝLDÝR! Ankara Yolu, Baðyurdu Kemalpaþa adresindeki Karmez Birleþik Gýda Sanayi iþçilerinin baþlattýðý greve destek ziyaretine gittik. Ve bu ilk iþçi grevine gidiþimdi. 26 Ocak 2006 tarihinde grevin 42. günündelerdi. Bizi oldukça sýcak karþýladýlar. Yaþamlarýnýn örgütlü bir yaþama dönmesi birbirlerine olan baðlýlýk ve güvenleri o kadar açýktý ki. Korktuklarý bir þey yoktu. Bilinçleriyle zaferi kazanmýþlardý sanki. Çünkü inandýklarý bir þey vardý. O da örgütlülüðün verdiði güvendi. Ýþçi sýnýfýna kapitalizmin getirdiði sýkýntýlar sýnýfýn bilincini devamlý bir ileriye atýyor. Ýþçilerden birisi; “böyle baþaramazsak daha baþka yollara da baþvuracaðýz. Yani üretimde çalýþan taþeron iþçileri iþ yerine sokmamak, anayolu trafiðe kapatýp sesimizi herkese duyurmak gibi…” dedi, yani istenen zafere ulaþýncaya kadar devam edeceklerini bildiriyorlardý ve bu durum bizleri çok mutlu etti.
Ýzmir’den Bir Leninist
Merhaba,
Ben Esenyurt’tan Mücadele Birliði okuruyum. Yaklaþýk 5 veya 6 ay kadar oldu sizlerle tanýþalý. Bu süreç içerisinde, sizin onurlu mücadele yolunda gösterdiðiniz yürekliliðinizden etkilenmemek mümkün deðil. Bu süreç içerisinde emperyalizmin ve faþist devletin gerçek yüzü bir kez daha görülmüþtür. Sevda Yoldaþýmýza yapýlan çirkin, aþaðýlýk saldýrýyý kýnýyorum ve faþist devletin polisleri cezasýz kalmamalýdýr diyorum.
köleleþtirilmek isteniyor” dedi. Hükümetin, Sosyal Güvenlik ve GSS yasa tasarýlarýný yasalaþtýrarak, “paran kadar oku, paran kadar yaþa, paran kadar insan muamelesi gör” politikasýný hayata geçirmek istediðini de söyleyerek, özelleþtirmelere de tepki gösterdi. Ýþçiler ve emekçiler, sözleþmelerde de kazanýlmýþ haklarýnýn gasp edilmesine izin vermeyeceklerini söyleyerek “Baþka bir Türkiye, baþka bir yaþam, baþka bir dünya mümkün inancýyla, küresel saldýrýya karþý emeðin ve ezilenlerin dayanýþmasýný ve direniþini örgütlemeyi sürdüreceðiz” dediler. Türkiye’nin dört bir köþesinde emekçiler, 18-19 Þubat günleri “Herkese saðlýk ve güvenli gelecek” talebiyle mitingler düzenledi. Kayseri, Uþak, Bolu, Çanakkale, Sivas, Kýrklareli, Çorum ve Kýrýkkale’de alanlara çýkarak seslerini duyurdular.r
“Onurlu Yüreklere Merhaba” Merhaba, iþsizliðin, açlýðýn, yoksulluðun, yozluðun, çirkefliðin içinde, ben insan gibi yaþamak istiyorum diyen onurlu yüreklere, merhaba... Yýllardýr aþaðýlanmýþ, kendi kaderiyle baþbaþa býrakýlan, dövülen sövülen, katledilen, soykýrýma uðrayan Kürt Halkýna merhaba... Ýçimden geçenleri satýrlara aktarmak o kadar zor ki. Kürt Halký, yýllarca TC devleti tarafýndan her türlü zulmü gördü. Ýþkence çekti. Analar, babalar, kundaktaki bebeler katledildi. Gencecik insanlar kurþuna dizildi. Köyleri basýp, insanlarý yakarak, kurþunlayarak soykýrým yapan katil sürüsü, bir de Kürt Halkýna terörist damgasýný vurdu. Oysa TV’lerde görüyoruz. Oy zamaný geldiðinde mitingler düzenleyip Kürdistan’ýn tüm þehirlerini geziyorlar. Bir sürü gevezelik edip, boþ vaadlerde bulunuyorlar. Kürt Halký iki yüzlü, aþaðýlýk kan emicilere vergi ödüyor. Fakat en doðal haklarý olan anadillerini konuþamýyor. Onlara en ufak yardým bile yapýlmýyor. Ýnsanlar açlýða, sefalete itiliyor. Kürt olduklarýndan dolayý, sürekli aþaðýyanýp, eziliyorlar. On iki yaþýndaki çocuðu kurþunlayýp, utanmadan “terörist” diyorlar. “Sen benim hakkým olan insan gibi yaþamayý elimden alamazsýn” diye baþkaldýran gerillalarý kurþuna dizip, TV ekranlarýnda gösterip gözdaðý vermeye çalýþarak, tüm yaptýklarý pisliklerle insanlarý sindirmeye çalýþan katil sürüsü, kendi döktüðü kanda boðulacaktýr. Kürt kardeþim! Yýllardýr mücadele ettiðin kavgan, kavgamdýr. Baþeðmezliðinizle, direniþinizle, çektiðiniz acýlarla, hep onurlu bir þekilde yaþamak istediniz. Bu insanlýðýn en doðal hakký. Katil sürüsüne dur demek bizim elimizde. Kürt Halký ve emekçiler olarak, bizi yaþamdan kovan, kendi çýkarlarý uðruna yakýp yýkýp katleden, kan emici asalaklara senin canýn cehenneme deme zamaný... Kürt ve Türk Halký el ele... Aç kalmadýðýmýz, sömürülmediðimiz, onurlu, insanca yaþayabileceðimiz bir dünyaya merhaba...
YAÞASIN KÜRT-TÜRK HALKLARININ MÜCADELE BÝRLÝÐÝ! ZAFER SAVAÞAN EMEKÇÝ HALKLARIN OLACAK!
Esenyurt’tan Bir Ýþçi
18
62. Sayý / 1- 15 Mart 2006
Ýzmir’den Bir Bayan Leninist
Yeni Evrede
Açýklama
Mücadele Birliði
vüz iþkencesine maruz býrakan faþist devlet, iþçi, emekçi halka saldýrýlarýný devam ettirmektedir. Devletin baskýlarý özellikle gençlik üzerinde yoðunlaþmýþ durumdadýr. Gençliðin yozlaþmasý için elinden geleni yapan devletin bu baskýsý demokrat, devrimci öðrenciler üzerinde de okuldan atma, uzaklaþtýrma vb. gibi yöntemlerle kendini göstermektedir. Tüm bunlarýn yaný sýra sivil faþistler, devrimci öðrencilere karþý kýþkýrtýlmaktadýr. Daha önce Van, Bitlis ve Muðla’da olduðu gibi Besni Meslek Yüksek Okulu’nda da bu tür saldýrýlar gerçekleþiyor. 21.02.2006 tarihinde akþam 21:00’de okuldan çýkmak üzere olan bir arkadaþýmýz üniversite önünde beklemekte olan faþist bir grup tarafýndan tartaklanmýþ, ertesi gün öðle saatlerinde DÖB’lü bir bayan arkadaþýmýz 30 kiþilik faþist bir grup tarafýndan saldýrýya uðramýþtýr. Bu tür saldýrý ve baskýlarýn devrimci ve yurtsever öðrencileri yýldýramayacaðýný duyurmak için 24.02.2006 tarihinde Besni Kaymakamlýðý önünde bir basýn açýklamasý yaptýk. Basýn açýklamasýnda “Baskýlar Bizi Yýldýramaz”, “Yaþasýn Halklarýn Mücadele Birliði” ve “Yaþasýn Devrimci Dayanýþma” sloganlarý atýldý. Besni halkýnýn yoðun bir ilgiyle izleyerek açýklamamýza destek vermesi dikkat çekiciydi. Basýn açýklamasý alkýþlarla son buldu.
BESNÝ’DE DEVRÝMCÝ ÖÐRENCÝLERE SALDIRI
Bütün dünyada kapitalist sistem ayakta durabilmek için iþçi, emekçi ve öðrenci gençliðe saldýrýyor. Yaþadýðýmýz topraklarda saldýrýlar yoðunlaþarak sürmektedir. 2004 Kasým’ýnda 12 yaþýndaki Uður Kaymaz’a 13 kurþun sýkan, Þemdinli’de bir kitabevini bombalayan, Mersin’de 19 yaþýndaki yurtsever bir genci kafasýndan vurarak öldüren ve 12 Aralýk tarihinde yoldaþýmýz Sevda Aydýn’ý kaçýrarak teca-
BASKILAR BÝZÝ YILDIRAMAZ! POLÝTÝK ÖZGÜRLÜK KAZANILMADAN AKADEMÝK ÖZGÜRLÜK KAZANILAMAZ! BESNÝ DÖB
“Sömürüsüz Bir Dünya Ýçin Devrimci Ýþçi Komiteleri’nde Örgütlenmeliyiz” Ben Eskiþehir’den Paþabahçe’nin yan sanayisi olan Harun Ambalaj’da çalýþan bir iþçiyim. Bizler fabrikada toplam 100 kiþi çalýþýyorduk. Ýlk önce kötü koþullar gereði bant kapatma eylemi ve daha sonrada paranýn ödenmemesiyle birçok eylem gerçekleþtirdik. Bazý iþçiler, patron tarafýndan iþten atýldý, bazýlarý da kendi isteðiyle ayrýldýlar. Ýþçilerin çoðunun en az 5 aylýk ücretleri ödenmedi. Geçen hafta Cuma günü 100 civarýnda iþçi, parasýný almak için fabrikaya gitti.. Patron da can güvenliði için jandarmayý çaðýrdý. Ýþçiler de fabrikanýn bütün bantlarýný durdurdu. 50-60 civarýnda jandarma geldi. Birkaç saat gerginlikten sonra ertesi Cuma günü paralarýn verileceði söylendi. Bunun üzerine iþçiler daðýldý. 24 Þubat’ta bütün iþçiler sabah erken saatlerde fabrikada birikmeye baþladý. Birkaç iþçinin parasý verildi. Verilenlerin sayýsý 5-10 kiþiydi, onlar da paralarýnýn ancak 4’te 1’ini alabildiler. Ýþçiler ayaklanmaya baþladý. Jandarmalarla gerginlik yaþandý. Paranýn alýnmadan gidilmeyeceði söylenince patron bir açýklama yapmak için aþaðýya indi. Ýþçiler patronu konuþturmadý. Öfkelerini küfürler ve tehditlerle dile getirdiler. Bu sýrada 2-3 bayan arkadaþ sinir krizi geçirdi. Ambulans geldi. Yerel gazeteden gazeteciler geldi. Fotoðraflar çekildi ve röportaj yapýldý. Aramýzdan bir kiþi konuþma yaptý. 4-5 aylýk paramýzý alamadýðýmýzý, sigortamýzýn yapýlmadýðýný ve birkaç arkadaþýn da iþ kazasý geçirdiðini söyledi. ilk olarak arabuluculuk yaptý. Ýþçilerin kararlýlýðýný görünce fabrikaya birkaç ekip daha geldi. Paranýn haftaya Cuma günü verileceði söylendi. Ýþçilerle patron arasýnda sert tartýþmalar geçti. Jandarma komutanýna “sizler de patronu koruyorsunuz” dediler, iþçiler alýnteri dökerek saatlerce emek harcadýklarýný bunun karþýsýnda hem parasýný alamadýklarýný hem de jandarmadan baský gördüklerini söylediler. Jandarma daha sonra bizleri fabrikadan zorla dýþarý attý. Bizler de haftaya yine hep birlikte gideceðiz. Ben þunun farkýna vardým; fabrikalarda örgütlenip komiteler oluþturmalýyýz. Bir avuç kan emici asalak tarafýndan sömürülen bizler örgütlenmeli ve sömürüsüz bir dünyayý seçmeliyiz. Onun için Devrimci Ýþçi Komiteleri’nde örgütlenmeliyiz.
FABRÝKALAR TARLALAR SÝYASÝ ÝKTÝDAR HERÞEY EMEÐÝN OLACAK! YAÞASIN DEVRÝMCÝ ÝÞÇÝ KOMÝTELERÝ! Eskiþehir’den DÝK’li bir Ýþçi 62. Sayý / 1- 15 Mart 2006
19
1 egaP
12:41
7002.80.92
Yeni Evrede
Ekin Sanat
Mücadele Birliði
ÝNATLA, DÝRENÇLE “MERHABA”
larýna gönüllü olarak eðitim veren bir dostumuz konuþma yapmak için geldi. Eþitsiz þartlarda eðitim gören gençlerin ayný sýnava tabi tutularak tüm geleceklerinin bu 3 saat içinde belirlenmeye çalýþýldýðýný dile getirdi, ardýndan da devletin propagandalarý nedeniyle ailelerin devrimci sanat merkezlerinde yapýlan bu çalýþmalara çocuklarýný göndermeye korktuklarýný belirtti. Konuþmasýný, emekçi ailelerin devrimci kültür-sanat kurumlarýný güçlendirmesi, destek olmasý gerektiðini söyleyerek bitirdi. Sanat merkezinin 1996 yýlýnda Boðaziçi Ekin Sanat Derneði’nden bu güne kadarki faaliyetlerini ve çalýþmalarýný anlatan bir slayt gösterisinin ardýndan, þiir grubu, Ölüm Orucu eyleminde sakat kalan Ergül ÇÝÇEKLER’in Sevdamýz için yazmýþ olduðu bir þiiri okudu bize. Ardýn-
Yeni yerimizde “Yeniden Merhaba” demek için, 19 Þubat günü, genciyle, yaþlýsýyla, kadýný, erkeði, çocuðuyla Gazi Ayýþýðý Ekin Sanat Merkezi’nde bir araya geldik. Günler öncesinden hazýrladýðýmýz afiþleri Gazi Mahallesi’nin sokaklarýna asmýþ, kapý kapý dolaþýp emekçi halklara davetiyemizi ulaþtýrmýþtýk. Ve þimdi yeni yerimizde yeniden Gazi’nin emekçi halklarýyla birlikteydik. Önce, ölümsüzleþen devrim savaþçýlarýný anmak için saygý duruþuyla baþladýk etkinliðimize. Ardýndan sanat merkezimiz adýna, Yýlmaz EKÞÝ bir konuþma yaptý. Konuþmasýnda özgür bir dünyayý kendi ellerimizle yaratabilmek için, iþçilerin, emekçilerin kültürüne, sanatýna önem vermemiz ve onu geliþtirmek için çalýþmalarýmýzý hýzlandýrmamýz gerektiði üzerinde durdu. Bu açýlýþýn ardýndan, kapitalist sistemin en doðal sonuçlarýndan biri olan eðitimdeki eþitsizliðe karþý çýkan, bu yüzden dersanelere vb gidemeyen yoksul emekçi ailelerin çocuk-
20
dan da genç dostlarýmýz gitarlarýyla güzel bir klasik müzik ziyafeti çektiler. O sýrada konuk olarak açýlýþýmýza gelen müzisyen Tuncay ÇAKAN da iki parça söyleyerek, ilk defa Gazi Mahallesi’nde bir dinleti vermekten duyduðu mutluluðu dile getirdi. Onun bizleri coþturan þarkýlarýnýn ardýndan etkinliðimize yarým saatlik bir ara verdik. Yapýlan ikramla birlikte konuklarýmýzla sohbetler ettik. Etkinliðimiz, Taksim Ayýþýðý Sanat Merkezi’nden gelen müzisyen arkadaþlarýmýzýn türküleri ile devam etti. En son olarak Devrimci Ýþçi Komitelerinden genç iþçiler, herkesi ayaða kaldýrarak “Enter-
62. Sayý / 1- 15 Mart 2006
nasyonal”i söylemeye davet ettiler. Etkinliðimiz, yumruklar havada Enternasyonal’in söylenmesiyle son buldu. Bir dahaki etkinlikte buluþmak üzere Gazi’nin emekçi insanlarýna etkinliðimize katýldýklarý için teþekkür ettik.
Gazi Ayýþýðý Ekin Sanat Merkezi Emekçileri
dxq.12-02
2 egaP
12:41
7002.80.92
Yeni Evrede
Gençlik
Mücadele Birliði
DENÝZLEÞEN GENÇLÝK ÝZMÝR AYIÞIÐINDA BULUÞTU
Biliyoruz ki, gençliðin büyük bir kýsmý, bugününden ve geleceðinden umutsuz yaþamaktadýr. Her yýl milyonu aþkýn genç arkadaþýmýz üniversite sýnavlarýna girmesine karþýn çok küçük bir kýsmý bir okula kaydolabilmektedir. Yine milyonlarca arkadaþýmýz ya hiç iþ bulamamakta ya da asgari ücretin dahi altýnda bir maaþla çalýþmaktadýr. Ki bunlarýn önemli bir kýsmýný da, üniversite diplomasýna sahip olanlar oluþturmakta. Öte yandan, tarým a-
lanýnda uygulanagelen politikalarýn bir sonucu olarak, köylü gençlik de hýzla iþsizler ordusunun saflarýna atýlýyor. Tüm bunlar, gençliði geleceðe dair umutsuzluða itiyor. Gençlik geleceðe dair umutsuz. Umutsuz, çünkü gençlik, içinde bulunduklarý düzenin kendileri için iyi bir gelecek getireceðine dair hiçbir inanç beslemiyor. Bundan dolayý, “gelecek biziz” diyorlar ama “gelecek bizimdir” diye tamamlayamýyorlar sözlerini. “Gelecek biziz, ama gelecek, burjuva çocuklarýnýndýr, zenginlerindir” diyorlar. Biz DÖB’lüler, Genç Emekçiler Ve Genç Yoldaþ Dergisi okurlarý olarak “Gelecek Biziz, Gelecek Bizim!” diyerek genç arkadaþlarýmýza aslýnda geleceðin bizim avuçlarýmýzýn içinde durduðunu tek yapmamýz gerekenin geleceðimize sahip çýkmak olduðunu anlatabilmek amacýyla “Denizleþen Gençlik Buluþuyor” adýnda bir etkinlik düzenledik. Yaklaþýk 1 aydýr çalýþmalarýný sürdürdüðümüz etkinlik 25 Þubat Cuma günü Ayýþýðý sanat merkezinde saat 15.00’de baþladý. Etkinlik öncesi sanat merkezini afiþlerimizle ve etkinlik için hazýrladýðýmýz pankartlarla doldurduk. Etkinlik baþlamadan önce gelen insanlara Ayýþýðý Sanat Merkezi çalýþaný arkadaþýmýzýn geçtiðimiz haftalarda Küba’daki kitap fuarýna gittiðinde çektiði fotoðraflardan oluþan kýsa bir slayt gösterimi ve sunum yapýldý. Etkinlik yaþadýðýmýz topraklarda ve dünyada sýnýfsýz sömürüsüz bir toplum yaratma mücadelesinde ölümsüzleþen devrim savaþçýlarý için saygý duruþuyla baþladý. Saygý duruþunun ardýndan Devrimci Öðrenci Birliði”nden arkadaþ açýlýþ konuþ-
62. Sayý / 1- 15 Mart 2006
masýný yaptý. Açýlýþ konuþmasýndan sonra yine Devrimci Öðrenci Birliði”nin hazýrladýðý “Che’den Denizlere Denizlerden Bugüne Gençlik Geleceðine Sahip çýkýyor” baþlýklý bir sinevizyon gösterimi yapýldý. Daha sonra Ayýþýðý Sanat Merkezi çalýþaný bir arkadaþýn hazýrladýðý þiir dinletisinde Nazým Hikmet’in Memleketimden Ýnsan manzaralarý kitabýndan Partizan Tanya’nýn anlatýldýðý bölüm seslendirildi. Þiir dinletisinin ardýndan Konservatuar sýnavlarýna hazýrlanan genç arkadaþýmýz baðlamasýyla Ruhi Su ve halk ezgilerini seslendirdi. Verilen aranýn ardýndan Duvara Karþý Tiyatro Topluluðu “Umut” isimli oyunlarýyla etkinliðe katýlanlara umudun kimde olduðunu sorgulattý. Etkinliðimize katýlanlar oyunu uzun süre ayakta alkýþladýlar. Son olarak sahneye çýkan “Grup Ýleri”’yi oluþturan genç arkadaþlarýmýz, bizlere marþlardan ve özgün þarkýlardan oluþan bir dinleti sundular. Grup Ýleri, etkinliðin sonuna doðru halay parçalarýna geçtiðinde ise katýlanlarýn coþkusu bir kat daha artý. Ve hep birlikte halaylar çekildi marþlar söylendi. Etkinliði sunan arkadaþýmýzýn “sonraki etkinliklerimizde ve alanlarda sizleri yanýmýzda görmek isteðiyle etkinliðimize son veriyoruz” demesiyle etkinliðimiz sona erdi ve Sanat Merkezinin alt katýna inerek sohbet ettik. Etkinliðe katýlanlara tek tek etkinliði nasýl bulduklarýný sorduk. Ýnsanlarýn “çok güzeldi buraya daha sýk gelsek iyi olur” tarzýndaki yorumlarý, etkinliðimizde amaçladýðýmýz þeyi baþardýðýmýzý gösteriyordu. Bizler, DÖB’lüler, Genç Emekçiler, olarak Denizler gibi geleceðimize sahip çýkýyoruz… Tüm gençleri, Yeni bir dünya, insan onuruna yaraþýr bir dünya kurmak için… Gençliðin geleceðine sahip olduðu, yaþlýlarýn hak ettikleri saygýyý gördükleri ve gelecek endiþesi yaþamayacaklarý bir gelecek yaratmak için… Sýnýfsýz ve sömürüsüz bir dünya için saflarýmýza çaðýrýyoruz.
Devrimci Öðrenci Birliði, Genç Emekçiler, Genç Yoldaþ Okurlarý/ Ýzmir
21
dxq.12-02
Yeni Evrede
Etkinlik
G
Mücadele Birliði
ençlik arasýnda uyuþturucu kullanýmý her geçen gün daha bir yaygýnlaþýyor. Uyuþturucu kullanma yaþý ilkokul sýralarýna kadar inmiþ durumda. Her gün okullarda, kahvelerde, bilardo salonlarýnda, kafe, disko, sokak baþlarýnda vb. uyuþturucu kullanan gençler görüyoruz ve bu olay giderek sýradanlaþýyor. Burjuvazi kendi iktidarýný korumak için her yola baþvurduðu gibi gençliði de uyuþturucu ile uyuþturarak sýnýflar mücadelesinden uzak tutmaya çalýþýyor. Son süreçte uyuþturucu tüketimi giderek artýyor. Bunun önüne geçmek için uyuþturcunun yaygýn bir þekilde kullanýldýðý iþçi ve emekçilerin yoðun olarak yaþadýðý Ýkitelli’de “Ýkitelli Uyuþturucuya Karþý Mücadele Komisyonu” kuruldu. “Ýkitelli Uyuþturucuya Karþý Mücadele Komisyonu” uyuþturucu zehrine karþý bir kampanya baþlattý. Bu kampanya ile gençleri ve aileleri bilgilendirerek uyuþturucudan kurtarma ve uzak tutmak amaçlanýyor. Bu kampanya çerçevesinde Ýkitelli Ekin Sanat Merkezi’nde etkinlik olarak toplantý düzenlendi. Uyuþturucuyu engellemek için neler yapabiliriz? konusu altýnda yapýlan toplantý, sohbet tarzýnda geçti. Ýkitelli’de oturan gençlerin ve anne babalarýnda katýldýðý toplantýya ayrýca daha önce uzun bir zaman uyuþturucu kullanan bir arkadaþ, hemþire ve avukatlar da halký bilgilendirmek için destek verdiler. Ýlk olarak konuþma yapan hemþire arkadaþ þunlarý söyledi: “Beþ yýl önce yapýlan bir ankete göre ülkemizde 100 kiþiden 1’i kayýtlý baðýmlý, bugünse her 100 kiþiden 5’i kayýtlý kullanýcý. Gizli olarak kullananlarla bu %20’lere çýkýyor. 5 yýlda kullaným yaþý 18’den 11’e indi.” Ailelerin böyle bir þeyle yüzyüze geldiði zaman bunu sakladýklarýný belirten hemþire arkadaþ, ailelerin teþhisten kaçýdýklarýný, önemli olanýn toplumsal tedavi olduðunu ve bu konuda önce ailelerin bilgilendirilmesi gerektiðini ifade ederek; “Ailelere yüzleþmeyi öðretmek gerekiyor. Uyuþturucu bulmayan gençler parasýzlýk nedeniyle sýrf uyuþturucu almak için çeþitli suçlara karýþabiliyorlar. ” dedi. Daha sonra uzun bir müddet uyuþturucu kullandýktan sonra tedavi görerek uyuþturucu býrakan bir arkadaþ söz aldý. Genelde bir
22
yere ait olma duygusu ile baþlandýðýný belirterek; “Ýnsanlarýn arayýþlarý deðiþiyor. Dernekler uyuþuturucu kullanýmýný önlemeye yönelik bir þey yapmýyor. Dernekler iþin sadece sonucuna bakýyor. Yani insanlarý korumak açýsýndan bir þey yok. Ýnsanlara hayýr demeyi öðretmeliyiz. ... Býrakmak için sorunun neden kaynaklý olduðunu bilmek önemlidir.” dedi. Kampanyaya destek veren bir avukat arkadaþ ise bugün egemen olan sýnýfýn varlýðýný uyuþturucuya borçlu olduðunu söyleyerek; “Diyebiliriz ki, devletin uyuþturucuya karþý almýþ olduðu ciddi bir önlem yoktur. Devletin bu konuda bir politikasý yok. Zaten sorunu çýkaranýn sorunu çözmesini bekleyemeyiz”dedi. Toplantý tam bir sohbet havasýnda ve epeyce verimli geçti. Toplantýya katýlan herkesin ayrýca bir fikir belirtmesi de halkýn artýk bir çözüm istediðinin ve bunun için yapýlacak olanlarý yapmaya hazýr olduðunun önemli bir belirtisiydi. Sorunlarýn çözümleriyle ortaya konulduðu bir sohbet oldu. Ýsteyen herkesin bu komisyonda yer alabileceði ve çözüm önerisi getirebileceði belirtildi. Toplantýda özellikle daha önce de çeþitli kurumlar tarafýndan böyle kampanyalarýn yapýldýðý ifade edilerek, “Gerçek çözümü; konuyu halkýn en alt atabakasýna kadar herkesin sahiplenmesi ve birþeyler yapmasý saðlar. Halk bu sorunu sahiplenmezse, biz bunu halka indirmezsek çözüm olamaz” dendi. En son olarak konuþma yapan bir arkadaþ ise “Uyuþturucudan kurtulmakta bir süreç iþi. Ýnsanlarý bilinçlendirmek lazým.. Uyuþturucu iþi, sistemin bir parçasý Türkiye’de bu iþ devlet eliyle yapýlýyor. Türkiye uyuþturucu trafiðinin en yoðun olduðu yer. Uyuþturucuya karþý devrimci kültür ve sanata yönelinmeli.” ifadesini kullandý. Daha sonra “Ýkitelli Uyuþturucuya Karþý Mücadele Komisyonu”ndan bir kiþi komisyonun herkese açýk olduðunu ve herkesin komisyona ve çalýþmalara katýlabileceðini söyledi. Ve aileleri uyuþturucuya karþý ne yapmasý gerektiði ve bu maddelerin zararlarý ile ilgili olarak bilgi veren bir broþür hazýrladýklarýný belirtti. Hazýrlanan bu buroþürler toplantýya katýlan ailelere verildi. Yapýlan sohbetin ardýndan, müzik dinletisi yapýldý ve çekilen halaylarla program sonlandýrýldý.r
KÖÞE BAÞLARINDA ZEHÝRLENÝYORUZ!
62. Sayý /1-15 Mart 2006