s080

Page 1



1 egaP

71:41

7002.80.13

Yeni Evrede

BURJUVA TOPLUM ÜCRETLÝ-EMEÐE DAYANIYOR Mücadele Birliði

P

roletaryaya karþý her yerde, kapitalist saldýrý var. Saldýrý artan bir çizgide ilerliyor ve her geçen gün biraz daha þiddetleniyor. Saldýrý yalnýzca tek tek kapitalistlerce yürütülmüyor, tüm ülkelerin kapitalistlerinin birlikte katýldýklarý, ortak bir saldýrý biçiminde sürdürülüyor. Bu saldýrýlarýnýn amacý, proletaryayý burjuva egemenlik altýnda tutmak, onu, burjuvalarýn egemenliðini devirebilecek örgütlenme ve güçten yoksun býrakmaktýr. Ýþçi sýnýfýnýn, proletarya olarak varlýðýný sürdürmesi, yani ücretli-emekçi olarak varlýðý, kapitalist üretimin koþulu, kapitalistlerin de varlýk koþuludur. Kapitalistlerin tüm maddi zenginliði; kültür edinmesi ve bir bütün olarak burjuva toplumu, ücretli-emeðe dayanýyor. Bu demektir ki , ücretli-emekçilerin kendilerini özel mülkiyete baðýmlý yapan zincirlerini kýrmasý, özgürleþmesiyle burjuva egemenliði ve burjuva toplumu havaya uçar. Ortak varlýklarýný tehdit ettiði için, tek tek ülkelerin tüm burjuvalarý ve dünyanýn tüm burjuvalarý proletaryanýn devrimci hareketine karþý ortak hareket ederler. Kapitalistlerin proletaryaya karþý ortak davranmalarýnýn maddi temeli var. Kapitalist sömürünün kaynaðý iþçilerin ürettiði ve kapitalistlerin hiç bir karþýlýk vermeden zorla el koyduðu artý-deðerdir. Artý-deðer üretimi yalnýzca belli iþletmelerde çalýþan iþçilerin deðil, tüm iþçilerin katýldýklarý bir üretimdir. Her kapitalist, iþçilerin ortaklaþa ürettikleri artý-deðer havuzundan sermayesi oranýnda bir miktar çeker. Demek ki, iþçilerin ürettiði artý-deðer havuzundan her kapitalist sermaye gücü oranýnda yararlanýr. Ýþte bu ortak çýkar nedeniyle kapitalistler, aralarýndaki tüm anlaþmazlara raðmen, proletarya söz konusu oldu mu, birlikte hareket ederler. Proletaryanýn ayaklanmasý demek, yalnýzca tek tek kapitalistlerin deðil tüm kapitalistlerin, kapitalist olarak sonu demektir. Kapitalist üretim, belli ülkelerin de yalnýzca belli iþkollarýnda egemen deðil, tüm üretim kollarýnda ve tüm dünyada egemen. Dünya ekonomisi ve uluslarýn karþýlýklý ekonomik

Baþyazý

iliþkileri sonucu ülkelerin ekonomilerinin birbirinden yalýtýk durumu sona erdi. Kapitalist ekonomik iliþkilerin dünya egemenliðine baðlý olarak tüm ülkelerin proletaryasýnýn karþýlýklý iliþkisi doðdu. Kapitalist dünya ekonomisinde tüm dünya artý-deðeri tüm ülkelerin iþçileri tarafýndan üretilir. Ve uluslararasý sermaye güçleri, bu dünya artý-deðer havuzundan sermayeleri oranýnda yararlanýrlar. Bu ortak çýkar, tüm ülkelerin kapitalistlerinin, aralarýndaki tüm rekabet sürtüþme vb.’ne raðmen dünya proletaryasýna karþý neden birlikte davrandýklarýný açýklar. Hiç þüphesiz her kapitalist, bu zenginlik havuzundan olabildiðine en fazla yararlanmaya çalýþýr. Sadece var olandan yararlanmaya çalýþmaz, artý-deðer oranýný artýrmak için de çaba sarf eder. Bu amaçla kendi aralarýnda çeþitli birleþmelere gider. Her seferinde daha güçlü tekeller doðar bu birleþmelerden. Tekeller arasý rekabet üst düzeye çýkar. Aralarýndaki tüm rekabet ve kapýþmalara raðmen, iþçi sýnýfýný sömürmek hepsinin ortak çýkarýnadýr. Bu çýkarlar tehlikeye girer girmez tüm güçleriyle harekete geçerler, proletaryaya karþý tam bir birlik ve dayanýþma içinde olurlar. Kapitalizm bir sistem haline gelmiþtir. O nedenle iþçilerin tek tek iþ kollarýnda durumlarýný düzeltme giriþimleri, ücretli-köleliði ortadan kaldýrmaz. Esas olarak kapitalist sistemi yýkmak gerek. Bu ise, birleþik olarak hareket eden kapitalistlere karþý proletaryanýn birlikte ve ortak hareket etmesini gerektirir. Proletaryanýn kurtuluþu, tüm ücretli-sýnýfýn katýlacaðý mücadeleyi zorunlu görür. Proletaryanýn birliði ve dayanýþmasýnýn yalnýzca belli ülkelerde sýnýrlý olmayýp, dünya düzeyinde olmasý proletarya için hem bir zorunluluktur, hem yaþamsaldýr. Kapitalizmi bir ya da bir kaç ülkede yýkmak yetmez, kurtuluþ için kapitalizmin dünya sistemlerini yýkmalýyýz. Ýþçi sýnýfýnýn bugüne kadar kapitalizme karþý sürdürdüðü mücadelesi pratik olarak göstermiþtir ki, böylesi bir mücadele son derece þiddetli ve yoðun geçecektir. Proletaryanýn devrim mücadelesi yalnýzca ülke sýnýrlarý içinde birleþmiþ bir karþý-devrim yaratmaz; ayný zamanda birleþik bir uluslar-arasý-karþý-devrimle karþý karþýya kalýr. Proletaryanýn zafer ve bu zaferin güvencesi için iþçi sýnýfýnýn dünya dayanýþmasý ve birliði proletarya enternasyonalizmi, proletaryanýn kurtuluþunun koþuludur. Her ülkenin proletaryasý kendi yaþamsal hedefleri için kesinlikle proletarya enternasyonalizmi bilinciyle hareket etmelidir. Bulunduðu topraklarda devrim mücadelesi verirken ayný zamanda, dünya proletaryasýyla en sýký dayanýþma ve

80. Sayý / 13-27 Kasým 2006

3

dxq.4-3


2 egaP

71:41

7002.80.13

Yeni Evrede

Baþyazý

Mücadele Birliði

birlik içinde olmalýdýr. Burjuvazinin sýrtýný böylesi bir etkin devrimci dayanýþmayla yere getireceðiz. Proletaryanýn devrim yoluyla iktidarý ele geçirmesi ve proletarya diktatörlüðünü kurmasý tüm kapitalist dünyaya bir meydan okumadýr. Bu mücadele tüm burjuva dünyasýný karþýsýna aldýðý için son derece þiddetli geçecektir. Bu konuda bugüne deðin ortaya çýkan sosyalizm örneklerine baktýðýmýzda, bu mücadelenin ne kadar sert ve þiddetli geçeceðini daha iyi anlarýz. Dünya burjuvazisi sosyalizm örneðini, proletarya diktatörlüðünü yýkmak için tüm gerici güçlerini, tüm uluslar arasý olanaklarýný sonuna kadar harekete geçirecektir. Burjuvazinin kar ve daha yüksek kar için yapmayacaðý kötülük, göze alamayacaðý vahþet yoktur. Burjuvazinin zenginliðinin baþlýca kaynaðý olan proletarya ayaklanýnca ve iktidarý ele geçirince o zaman, proletaryayý ezmek için, burjuvazinin vahþetini hangi düzeylere çýkaracaðýný yaþanan örneklerden çýkarabiliriz. Proletarya burjuvazinin bu saldýrýsýný ancak proletaryanýn dünya dayanýþmasý ve birliðiyle boþa çýkarabilir. Ýþçi sýnýfýnýn, proletarya enternasyonalizmiyle ilgili bilinci çok geliþti. Bu süre içinde giriþtiði devrimci pratikler, bu bilincin geliþmesinde büyük bir etkisi oldu. 20. yüzyýlda gerçekleþen tüm toplumsal devrimler, çeþitli düzeylerde proletaryanýn uluslararasý desteðini gördü. Her sýnýf bilinçli iþçi, dünya burjuvazisini proletaryanýn dayanýþmasý ve desteðiyle alt edebileceðini öðrendi. Bu bilincin oluþmasýnda dünya komünist hareketinin belirleyici etkisi oldu. Her komünist parti dünya proletarya hareketinin bir müfrezesi olarak hareket etti. Sosyalist sistemin varlýðý proletarya enternasyonalizmi düþüncesini yüzmilyolarca emekçiye maletti. Böylece milyonlarca insan proletarya enternasyonalizmi ilkesiyle birbirine baðlandý. Proletarya enternasyonalizmi ayrý ayrý ülkelerdeki iþçilerin ve iþçi hareketinin kendi aralarýndaki biçimi belirleyen kesin biçimdir. Bu biçim her zaman örgütsel ifadesini bulmasa da, sýnýf mücadelesinin özü olarak her zaman vardý. Kapitalizmin çöküþ dinamikleri, kapitalizmi yýkýma götürüyorsa, çöküþ sýçramalý bir geliþim gösteriyorsa, burjuva sistem her yerde, proletaryanýn ayaklanmalarý altýndaysa, kapitalist sistemin yanýnda karþýtý olan sosyalizm ortaya çýkýyorsa bu durum karþýsýnda uluslar arasý burjuvazinin, egemenliðini ve dünya düzenini korumak için, proletaryaya karþý, kendi içinde daha sýkýca kenetlenmeyeceði ve ortak saldýrýya geçeceði açýk. Bugün yaþanan süreç tam da böyle bir süreç. Proletarya kapitalizmi yýkmak, baþka bir dünya, sosyalist toplumu kurmak için, kapitalizmin baský altýna aldýðý tüm emekçi kitlelerle birlikte, yüzyýlýmýzý bugünden sosyal ayaklanmalar yüzyýlýna çevirdi. Sosyal ayaklanmalar ve sosyal devrimler yüzyýlýnda -nesnel durum ve olaylarýn geliþimi yüzyýlýn böyle geçeceðini gösteriyor- burjuva sistemin sonunun geleceði rahatlýkla ortaya konabilir. Uluslararasý burjuvazi, kaçýnýlmaz gidiþi önlemek için, umutsuz, sonuçsuz bir

4

savaþa, yüzyýl savaþýna giriþti. Dünya proletaryasýný ve halklarý baský altýnda tutmak için, sürdüregeldiði askeri, politik, ekonomik mekanizmalarýný ya iyice pekiþtirdi ya da yenilerine yöneldi. Proletaryaya ve komünist güçlere karþý bir dizi ortak hareket etme kararý, yeni baský yasalarý, ve uluslar arasý -burjuvalararasý- iþbirliði anlaþmalarý aldý. Ayný süreçte, kapitalistler arasý rekabet, yani tekellerarasý rekabet ve kapýþma da tüm þiddetiyle sürüyor. Kapitalizmin iþleyiþ yasalarý bunu gerektiriyor. Fakat, proletarya, proletaryanýn devrimci mücadelesi söz konusu oldu mu, aralarýndaki tüm bu sorunlarý arka ittikleri ve proletaryaya karþý nasýl da birleþik bir karþý-devrim gücü olduklarý 11 Eylül’den sonra açýkça ortaya çýktý. Her yerde emekçi sýnýfa karþý topyekün bir saldýrýya geçildi. Saldýrý daha üst düzeye, burjuva küresel iç savaþ biçimine büründü. Burjuvazi her ne yaparsa yapsýn burjuva sistemde çatlak bir kere açýldý, proletarya onu sonuna kadar büyütecektir. Proletarya kapitalizmi yýkacak güce ve savaþ yeteneðine sahip olduðunu daha Ekim Devrimi sýrasýnda ortaya koydu. Ve 20. yüzyýldaki pratiðiyle bunun çok sayýda örneðini yarattý. Sýnýf savaþýný burjuvazinin vahþi saldýrý, baský ve katliamlarý altýnda sürdürdü. Saldýrýlar bazen proletaryaya göz açtýrmayacak þiddetle oldu. Zindanlar komünistlerle doldu. Sürgünler, açlýða, iþsizliðe mahkum etme, baský, proletaryanýn üzerinde hiç eksik olmadý. Tüm bu saldýrýlar proletaryayý geriletmedi ve geriletemezdi. Proletarya tüm bu saldýrýlarýn orta yerinde ayakta kaldý, savaþmaya devam etti. Sonuçta öylesine büyük bir deneyim sahibi oldu ki, bilinç bakýmýndan olsun, kültür düzeyi bakýmýndan olsun, her yönde burjuvaziyi tüm dünyada yere çalacak kadar donanýmlý hale geldi þimdi. Savaþýma, bu yetkin bilinç, kültür ve örgütlenme-mücadele birikimiyle katýlýyor. Proletarya, insanlýðý kapitalizmin baskýsýndan kurtaracak savaþým kapasitesine ve genel düzeye sahiptir. Proletaryanýn sýnýf savaþýnýn tüm cephelerinde saðladýðý geliþme ve yetkinleþme etkisini dünya çapýnda birlikte eyleme geçen milyonlarca emekçinin hareketinde kendisini göstermiþtir. Dünya proletaryasý, burjuvazinin koyduðu tüm engelleri aþýp, ayný anda eylem yapma kararlýlýðýný kanýtlamýþtýr. Emperyalizme ve kapitalizme karþý milyonlarca emekçiyi bir araya getirmiþ ve daha etkin eylemlerin yolunu açmýþtýr. Milyonlarca emekçinin süreklilik kazanan eylemi, hep bu þekilde devam etmez, belli bir noktada kesinlikle daha ileri sýçrama yapacaktýr. Proletaryanýn ileriye doðru her devrimci sýçramasý, burjuvazinin dizginsiz þiddetini ve birleþik hareketini de beraber getirir. Proletarya önderliðinde birleþmiþ emekçi kitlelerle, burjuvazinin önderliðinde birleþmiþ düzen güçleri savaþýmda karþý karþýya gelir. Bu savaþýmda zafer, hiç kuþku yok ki, proletaryanýn olacaktýr.

80. Sayý / 13-27 Kasým 2006

C.DAÐLI

dxq.4-3


1 egaP

Yeni Evrede

ðun yaðmur yaðýþýna baðlý olarak yaþanan sel felaketinde 44 kiþi öldü. 44 insan göz göre göre, baðýra çaðýra gelen doðanýn gazabýna kurban edildi. Ama yoksul sýnýflardan insanlarýn yaþamýna bir saman çöpü kadar deðer vermeyen bütün burjuvalar gibi Baþbakan Tayip Erdo-

7002.80.13

Kapitalizmin Felaketleri

Mücadele Birliði Kasým ayýnýn baþýnda yo-

61:41

ABARTISIZ KATLÝAM

kendi sorumluluðu olup olmadýðýný araþtýrmayý gerekli görmez. O, sadece olmuþtur. Belki bundan yýllarca önce olsaydý, bu bir dereceye kadar anlaþýlýrdý. Meteoroloji tahminlerinin bu derece geliþkin olmadýðý, önceden yaðýþ vb. uyarýlarýnýn yapýlamadýðý dönemlerde ani gelen bir baskýný önlemek zor olabilir

ðan da yoksul insanlarýn baþýna

veya mümkün olmayabilirdi.

gelen bu felaket için “abartýlý-

Peki ya þimdi? Onca geliþmiþ

yor” dedi. “Dünyanýn her yerin-

cihazlara, onca hava raporlarýna

de bir tür þeyler olabileceði”ni

raðmen, göz göre göre gelen bu

söylemesi burjuvalarýn yoksul

felaketi neyle açýklayabilirler?

insanlarýn yaþamýna yaklaþým-

Açýk ki, bu ne tek baþýna

larýný tüm yalýnlýðýyla ele veri-

R.Tayyip Erdoðan’ýn vurdum-

yor. Onlar için önemli olan

duymazlýðýdýr ne afet koordi-

“mal”dýr; özellikle kendi “malla-

nasyon merkezi vb.nin ih-

rý ve sermayeleri”. Yoksul sýnýf-

malkârlýðýdýr, ne þu, ne bu. Bu

lardan insanlarýn yaþamý bu

düpedüz, bir bütün olarak kapi-

“mal ve sermayeler”i büyütme-

talist sistemin insan hayatýný hi-

ye yaradýðý ölçüde önemlidir.

çe sayan anlayýþýdýr. Elbette her

Yoksa içinde küçük çocuklarýn

insanýn hayatýný deðil! Söz ko-

da olduðu kýrkdört insanýn ölü-

nusu olan burjuvalar olduðun-

mü “abartýlmýþ” bir olaydýr kendileri için.

da, onlara bir zarar gelmesin diye nasýl üzerlerine titrendiðini,

Emperyalist-kapitalist sistemin dünya üzerinde yaþanan

yatýrýmlarýn nasýl zengin mahallelerine kaydýrýldýðýný, sýrça

ve artýk herkesin malumu olan “doðal olmayan afet”lerden bi-

köþklerde “doðal afet” tehlikesinin olmadýðýný biliyoruz. Kapi-

rinci dereceden sorumlu olduðunu anlamak o kadar zor deðil.

talistlerin vicdanýnýn sýnýfsal olduðunu da. Onlar yoksullar için

Sadece kar hýrsý nedeniyle doðanýn dengesini bozduklarý için

olsa olsa timsah gözyaþlarý dökerler. Yoksullar için ne kadar

deðil, ama milyarlarca insaný yoksulluða, sefalete, insanca ol-

vicdan sahibi olduklarýný 44 insanýn öldüðü bu felaketten son-

mayan yaþam koþullarýna, insanca olmayan “evler”de yaþama-

ra, baþbakanýn “abartýlýyor” açýklamasýndan görebiliriz.

ya mahkûm ettikleri için de böyledir.

Halk, yaþadýðý aðýr felaketi duyurmak, devletin ilgisizliðini

Bu nedenle sel ya da baþka “doðal afet”ten dolayý insanlý-

protesto etmek için sel felaketinin en çok etkili olduðu Diyar-

ðýn karþýlaþtýðý bütün dramlardan kapitalizm doðrudan sorum-

bakýr’ýn Çýnar ilçesinde hükümet Konaðý önünde toplandýðýn-

ludur. Bu anlamda Türkiye tekelci kapitalizminin temsilcisi ve

da, çevik kuvvet polisinin saldýrýsýna uðradý. ‘‘Sel felaketi’’nde,

burjuva sýnýfýn bir üyesi olarak Baþbakan, Türkiye’de yaþanan

kapitalizmin tüm felaketlerinde ölmek serbest ama bunu pro-

ve “doðal afet” diyerek geçiþtirilen katliamlardan birinci dere-

testo etmek yasak! Asýl suçlularý teþhir etmek yasak! Ýþte em-

cede sorumludur. Kimsenin günahlarýný baþkasýnýn sýrtýna ata-

peryalist-kapitalist sistemin vicdaný bu. Bizler ölürken seyirci,

rak kurtulma þansý yoktur.

ölümleri protesto ederken cellât.

Tayip Erdoðan’ýn “abartýlýyor” dediði katliamda 44 insan

Kyoto sözleþmesinin altýna hala imza atmamýþ olan ABD,

öldü. Ve biliyoruz ki, bugün ayný felaket olsa yaþanacak man-

atmosfere saldýðý zehirli gazlarla dünyanýn canýna okumaya

zara bundan farklý olmayacak. Yine yoksul insanlar ölecek, yi-

devam ederken, dünyanýn bir çok yerinde yaþanan “doðal afet-

ne yoksullar karýn, yaðmurun, yaþýn içinde yaþam mücadelesi

ler”i umursamýyor bile. Ayný þekilde Çankaya’da “sýrça

verecekler. Þu anda Kürdistan’da insanlarýn birçoðunun “ça-

köþk”lerinde sýcak yataklarýnda uyuyorlar, Diyarbakýr’da, Þýr-

mur içerisinde yatýp kalkýyoruz. Yiyecek ekmek, þeker yok” di-

nak’ta yaþýn, çamurun içinde yaþam savaþý verenlerin acýlarýy-

yerek isyan ediyor oluþlarý, bunun en açýk göstergesi. Hiç kim-

la uðraþmýyorlar. Vicdanlarýnýn sýnýrý “sýrça köþk”lerinin avlu-

se, bu yaþananlarý “takdiri ilahi”, “kader” ya da “dünyanýn her

sunu aþmýyor.

yerinde oluyor” çarpýtmalarýyla açýklayamaz.

Bu durumda iþçi ve emekçilere, yoksul Kürt halkýna söyle-

Genellikle sel baskýnlarý vb için “sahipsiz afetler” denir. Gerçekten de hiç kimse aþýrý yaðýþ sonrasý oluþan felakette

necek ne kalýyor? “Kulübelere Barýþ, Saraylara Savaþ”. Günümüzün deyimiyle Ya Devrim Ya Ölüm!r

80. Sayý / 13-27 Kasým 2006

5

dxq.5


1 egaP

51:41

7002.80.13

Yeni Evrede

Sosyalist Kore

Mücadele Birliði

SOSYALiST KORE EMPERYALiZME MEYDAN OKUYOR Son süreçte emperyalist-kapitalist sistemin tüm dünyaya karþý giriþtiði pervasýzca saldýrýlara karþý en cüretli karþýlýðý hiç kuþku yok ki Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti veriyor. KDHC, emperyalizmin saldýrýlarýna gecikmeksizin, anýnda ve anladýðý dilden cevap veriyor. Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti, 9 Ekim tarihinde nükleer füze denemesinde bulunduðunu tüm dünyaya ilan etti. KDHC, denemede bulunmadan önce “Amerika’nýn artan düþmanca tavrýný” gerekçe gösterdi. Sosyalist Kore, izlediði diplomatik uslüp ve dýþ politikayla, artýk beþ kuruþluk deðeri kalmayan, Beyaz Saray’ýn koridorlarýnýn paspasý haline gelmiþ olan “diplomatik nezaket kurallarý”ný bir kenara koyarak açýktan emperyalizme meydan okuyor. Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti Dýþiþleri Bakanlýðý yetkilisi Li Gun, “Geçen yýl nükleer silahýmýz olduðunu duyurmuþtuk. Bu silahlara sahip olduðumuzu barýþçýl bir þekilde ispatlýyoruz” diyor. Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti bu tavrýyla, bir süre önce çekildiði altýlý görüþmelere dönmeyi düþünmediðini de göstermiþ oluyor. Aslýnda 19 Eylül 2005 tarihinde Çin’in arabuluculuðunda bulunan bir formülle, sorunun “diplomatik çözüm”ü hedeflenmemiþ deðildi. Buna göre, Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti atom silahlarýný býrakacak, varolan nükleer programýný durduracak ve 2003’te çekildiði BM Nükleer Silahsýzlanma Antlaþmasýna (NPT) dönecekti. Buna karþýlýk ABD, Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti’nin toprak bütünlüðünü tanýyacak, bütün düþmanca faaliyetlerine son verecekti. Ama süreç böyle geliþmedi. ABD, mali yaptýrýmlar uygulamayý sürdürdü. Sosyalist Kore ile iþ yapan uluslararasý bankalar, ABD’nin baskýlarýna dayanamayýp iþ yapmayý durdurdular. Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti, kredi güçlüðü yaþamaya baþladý. Tahmin edilebileceði gibi, bütün bunlara ABD’nin ve diðer emperyalistlerin “kara propagandalarý” eþlik etti. Sosyalist Kore’nin 23 milyonluk nüfusunu doyuramadýðý, açlýk ve kýtlýðýn kol gezdiði haberleri basýnda çarþaf çarþaf boy vermeye baþladý. “Yalan ve hile” ortalýðý kapladý. Bu tür saldýrýlara alýþkýn olan Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti, emperyalistlerle anlayacaklarý dilden konuþmaya baþlayarak ABD mali yaptýrýmlarý ortadan kalkana deðin nükleer faaliyetleri ile ilgili olarak masaya oturmama kararý aldý. Arkasýndan “en iyi savunma saldýrýdýr” dercesine, ardý ardýna nükleer denemeler yaptý. ABD’nin kuruluþ günü olan 4 Temmuz’da fýrlattýðý Taepedong 2 füzesinin ABD’nin Alaska eyaletini vurabilecek bir menzile sahip olmasý bir anda baþta ABD olmak üzere tüm emperyalistleri paniðe sevketti. 5 Ekim tarihinde Birleþmiþ Milletler Güvenlik Konseyi, Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti’ne yaptýrým kararý aldý. Bunlar arasýnda Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti’ne ticari ambargo vb olduðu kadar, BM’nin bir askeri müdahaleyi de öngören 7. maddesinin (hatýrlanacaðý üzere NATO bu maddeye dayanarak Yugoslavya’ya saldýrmýþ ve bir sürü insaný katletmiþ, Yugoslavya’nýn alt yapýsýný yýkýma uðratmýþtý) uygulanmasý da var. Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti, hemen bu tür tehditlere papuç býrakmayacaðýný bu kararý reddederek gösterdi. Baþta Japonya ve Güney Kore olmak üzere bu karara alkýþ tutanlara karþý cevabý ise Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti BM Daimi Temsilcisi Pak Gil Yon verdi. Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti yetkilisi, “BM Güvenlik

6

Konseyi’nin iþe yaramayan kararlarý almak yerine Pyongyang’ý tebrik etmesi gerektiðini ve nükleer denemelerin bölgede barýþ ve güvenliðe katký saðladýðýný” söyledi. Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti’nin bu uzlaþmaz ve kararlý tutumu, emperyalist-kapitalist sistemin tüm saldýrýlarýný boþa çýkarmýþ ve hepsini bir korku ve paniðe sevketmiþ durumda. Deyim yerindeyse, hiçbiri ne yapabileceðini bilmiyor. Brooking Enstitüsü’nden Michael O’Hanzon’un sözleri emperyalistlerin korkularýný ele veriyor; Sosyalist Kore’nin 1,7 milyon askeri olduðunu söyleyen O’Hanzon, “savaþ patlarsa Kuzey Korelilerin nerede duracaðýný kestiremezsiniz” diyor. Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti devlet baþkaný Kim Jong Ýl, adeta bu korkuyu büyütmek istercesine “Emperyalist düþman ABD’ye en ufak bir taviz verilmeyeceðini” söylüyor ve halkýnýn topyekün savaþa hazýr olduðunun altýný çiziyor. 18 Ekim akþamý Pyongyang’da Kim Ýl Sung’un kurduðu “Kahrolsun Emperyalizm Birliði”nin 80. yýldönümü vesilesiyle yapýlan gösteriye katýlan binlerce kiþi, bunun en somut kanýtý. ABD’nin “ikinci denemede yaptýrýmlar sertleþebilir” açýklamasý karþýsýnda Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti’nin “ikinci bir deneme olabilir” açýklamasý yapmasý halký ve yönetimiyle bir bütün olarak Sosyalist Kore’nin emperyalist-kapitalist sisteme karþý bir savaþa hazýr olduðunu gösteriyor. Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti’nin güçlü ordusunun yaný sýra, 10 nükleer füzesi ve 800 de balistik füzesi var. Bunlarla, isterse 1950-1953 yýllarý arasýnda fiili olarak savaþtýðý ve bir barýþ anlaþmasý imzalamadýðý için þimdilik sadece ateþkes durumunda olduðu ABD iþbirlikçisi kapitalist Güney Kore’yi, her zaman bölgede emperyalist bir tehdit olan Japonya’yý ve ABD’nin Alaska eyaletini rahatlýkla vurabilir; Güney Kore’de konuþlanmýþ bulunan hali hazýrdaki 37 bin ABD askerini anýnda yok edebilir. ABD ve kapitalist Güney Kore, yakýn süreçte yaptýklarý ortak askeri tatbikatla adeta mezarlýkta ýslýk çalýyor ve korkularýný bastýrma gayretine giriyorlar. Sosyalist Kore’ye boyun eðdiremiyor oluþlarý, onlarýn en büyük kabusu. “Uluslararasý barýþ ve güvenliðe açýk tehdit” oluþturduðunu dile getirdikleri Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti’nin denemelerine gecikmeksizin cevap vermek gerektiðini düþünüyorlar; ama ellerinden bir þey gelmiyor. Bu sýrada Rusya, Kuzey Kore’ye yaptýrýmlara karþý olduðunu her fýrsatta dile getiriyor. Dahasý, Rusya Savunma Bakanlýðý Uluslararasý Askeri Ýþbirliði Bölüm Baþkaný Yevgeni Buginski, ABD’nin Doðu ve Orta Avrupa’ya taþýmayý planladýðý füze savunma sisteminin Rusya’ya yönelik tehdit oluþturduðunu ve buna karþý önlem alacaklarýný söylüyor ve “bu tür adýmlar, uygun askeri ve siyasi misilleme gerektirir” diyerek, bundan sonra ABD’nin atacaðý adýmlara karþý sessiz kalmayacaklarýný ortaya koyuyor. Rusya, bu açýklamasýyla Avrupa’dan uzak ama kendisine çok yakýn Kore Yarýmada’sýnda yaþanacak geliþmelere kayýtsýz kalmayacaðýnýn da ipuçlarýný veriyor. Ýþte bu askeri ve siyasi dengeler ortasýnda sosyalist Kore, iþçi ve emekçi halklar lehine önemli bir aðýrlýk koyuyor. Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti’nin emperyalist-kapitalist sisteme karþý attýðý her adým, dünya emekçi halklarýna ve komünistlere moral vermeye devam ediyor.r

80. Sayý / 13-27 Kasým 2006

dxq.6


1 egaP

Yeni Evrede

41:41

7002.80.13

Ölüm Orucu

Mücadele Birliði

DETAK’TAN TAKSÝM’DE BASIN AÇIKLAMASI “Ölüm Orucu Eylemi Devrimin Yenilmezliðini Gösteriyor” F tipi zindanlara karþý baþlatýlan tarihi Ölüm Orucu eylemi, tüm baský ve katliamlara raðmen büyük bir kararlýlýkla sürüyor. 19 Aralýk katliamýndan bugüne 122 devrimci katledildi. Ýçerde Ölüm Orucu Eyleminde ve dýþarda devrimci tutsaklara yapýlan destek eylemlerinde yüzlerce insan ölümsüzleþti, yüzlercesi sakat kaldý. Ama hiçbir baský ve katliam devrimci tutsaklara boyun eðdiremedi. Ölüm Orucu eyleminin yýllarý aþan bir kararlýlýkla sürüyor olmasý, bunun en büyük kanýtýdýr. Devrimci tutsaklara destek olmak, F tipi zindanlardaki baskýlarý protesto etmek ve süren Ölüm Orucu eylemini insanlara duyurmak için, Devrimci Tutsak Aileleri Komiteleri (DETAK) bir basýn açýklamasý yaptý. Saat 12.00’de, Avrasya Maratonu’nun sona erdiði saatlerde Taksim Tramvay duraðýnýn önünde yapýlan basýn açýklamasýnda “Ölüm Orucu Sürüyor, Zindanlarý Yýkalým Tutsaklara Özgürlük” pankartý açan DETAK’lýlar, kýzýl bayraklarla sýk sýk “Yaþasýn Ölüm Orucu Eylemimiz”, “Devrimci Tutsaklar Onurumuzdur”, “Ölüm Orucu Sürüyor Sürecek Zafere Kadar”, “Zindanlar Yýkýlsýn Tutsaklara Özgürlük” sloganlarý attýlar. Basýn açýklamasýný okuyan Sevgi Kýrca, “Üzerinde yaþadýðýmýz topraklarda 6 yýlý aþkýn süredir devam eden Ölüm Orucu eylemi, devrimin yenilmezliðini gösteriyor. Emperyalist-kapitalist sistemin tüm saldýrýlarý karþýsýnda devrimci iradenin teslim alýnamadýðýný ve alýnamayacaðýný ‘uðruna ölünecek bir ideoloji yoktur’ yalanlarýnýn boþa çýkartýldýðýný gösteriyor. Devrimci tutsaklar, emperyalist-kapitalist sistemin tüm dünyayý kana bulamasýna, yaþamý insanlar için zindana çevirmesine karþý, insanlarýn insanca bir dünyada açlýk yoksulluk nedir bilmeden, evsiz barksýz kalmadan yaþayabileceklerini haykýrýyorlar tüm dünyaya. Bu nedenle devrimci tutsaklar emperyalist-kapitalist sistemin saldýrýlarýnýn öncelikle hedefi oluyorlar. Onlar insanlý-

ða yeni bir yaþamýn, sýnýfsýz, sömürüsüz bir dünyanýn mümkün olduðunu haykýrýyorlar çünkü. Çünkü onlarýn sesleri en saðýr kulaklara bile ulaþýyor. Çünkü onlarýn sesi yüreklerinin kulaklarý saðýr olmamýþ herkesi sarýp sarmalýyor. (…) Ve Ölüm Orucu Sürüyor. Bugün bir avukat olan Behiç Aþçý, iki çocuk annesi eski bir tutsak olan Gülcan Görüroðlu ve bir devrimci tutsak, zorla müdahale iþkencesiyle karþý karþýya olan Sevgi Saymaz, Ölüm Orucu Eylemi’ni sürdürüyorlar. Onlarýn gün be gün eriyen bedenlerinde büyüyen devrimdir. Ýþçi sýnýfý ve emekçi halklarýmýzýn devrim umudu Ölüm Orucu savaþçýlarýnýn eriyen bedenlerinde büyüyor. Bu büyük savaþta Devrimci Tutsak Aileleri Komiteleri olarak hep devrimci tutsaklarýn ve Ölüm Orucu savaþçýlarýnýn yanýnda olduk. Eþlerimizin, çocuklarýmýzýn, kardeþlerimizin ve yoldaþlarýmýzýn verdiði bu büyük mücadelede onlarla omuz omuza çarpýþtýk. Bundan sonra da, zindanlar yýkýlýp tutsaklar özgürleþinceye, F tipi zindanlar kapatýlýncaya deðin mücadelemiz sürecek” dedi. “Zindanlarý Yýkacak Zaferi Biz Kazanacaðýz”, “Yaþasýn Ölüm Orucu Eylemimiz”, “Ölüm Orucu Sürüyor” kuþlamalarý yapan DETAK’lýlar büyük bir coþku ile “Bize Ölüm Yok” marþýný söyledikten sonra basýn açýklamasýný sonlandýrdýlar.r

80. Sayý / 13-27 Kasým 2006

7

dxq.7


1 egaP

31:41

7002.80.13

Yeni Evrede

Eylemler

Mücadele Birliði

DEVRÝMÝN AYAK SESLERÝ DÜNYAYI SARSIYOR HEMA KANDÝLLÝ ÝÞLETMESÝ’NDE EYLEM Hattat Holding’e baðlý Hema Kandilli Kömür Ýþletmesi’nde çalýþan iþçiler, ücretlerinin yükseltilmesi ve bazý sosyal haklar verilmesi talebiyle 20 Ekim 2006 tarihinde yaklaþýk 3 saat süreyle ocaða girmediler. Gündüz vardiyasýna gelen iþçiler ocaða girmezken, gece vardiyasýnda çalýþan iþçiler kuyu baþýndan ayrýlmayarak, 16:00-24:00 vardiyasýnda çalýþan iþçiler ise sabah iþyerine gelerek arkadaþlarýna destek verdiler. Hema Ýþletmesi’nin yetkilileri, yýlbaþýndan önce ücretler konusunda bir þey yapamayacaklarýný söyleyerek iþçilerden ocaklara girmelerini istediler. En sonunda da, “çalýþan bu ücretle çalýþsýn, çalýþmayacak olan býrakýp gitsin” diyerek iþçileri iþsizlikle korkutma yoluna gittiler. MANAVGAT’TA TAÞERON TEMÝZLÝK ÝÞÇÝLERÝ ÝÞ BIRAKTI Manavgat Belediyesi tarafýndan ilçenin çöp toplama iþinin özelleþtirilmesinin ardýndan ilçenin temizlik iþini alan Arça Firmasý ile temizlik iþçileri arasýnda ücret nedeniyle ortaya çýkan anlaþmazlýk, iþçilerin büyük bölümünün iþ býrakmasýyla sonuçlandý. 380 YTL ile çok zor þartlar altýnda yaþamaya çalýþtýklarýný belirten grevci iþçiler, ücretlerinin 500 YTL’ye çýkarýlmasýný istediler. Taleplerinin kabul edilmesi için iþçiler 27 Ekim gecesi çöp toplamaya çýkmadý. Bunun üzerine çöpler, öðle saatlerinde diðer belediye iþçilerince toplanmaya baþladý. Arça Temizlik iþçileri ise grev kýrýcýlýðýna ve iþten atýlmalara karþý direneceklerini dile getirdiler. DS SMÝTH TRAKYA’DA DÝRENÝÞ BAÞLADI Temmuz ayýnda Disk Tümka-Ýþ Sendikasýna üye olduklarý için iþten atýlan DS Smith Trakya Fabrikasý iþçileri, fabrika önünde direniþe baþladý. DS-Smith patronu bu konuda baskýlarýn iþe yaramamasý üzerine Çorum Fabrikasýnda örgütlü olan Selüloz-Ýþ Sendikasýný çaðýrarak buraya üye olmalarýný istedi. Bu uygulama fazla iþe yaramayýnca patron 9 iþçiyi tazminatlarýný ödemeden iþten attý ve Ýþten atýlan iþçiler Ekim’in son haftasý fabrika önünde direniþe geçtiler. SAÐLIK EMEKÇÝLERÝNDEN EYLEM Saðlýk Bakanlýðý tarafýndan uygulamaya konulacak Personel Daðýtým Cetveli’ne karþý saðlýk emekçileri tepki gösteriyor. 31 Ekim günü Adana’da konuya iliþkin olarak Saðlýk Emekçileri Sendikasý (SES) Adana Þubesi bir açýklama yaptý. Çukurova Devlet Hastanesi bahçesinde yapýlan basýn toplantýsýnda SES’liler, personel atamalarýnda kullanýlacaðý söylenen hizmet puan sisteminin neye göre belirleneceðinin bilinmediðine deðindi. Bu uygulamanýn, keyfi uygulamalarýn ve sürgünlerin kaynaðý haline geleceði endiþesi taþýdýklarýný belirterek sendika olarak hukuksal yollara baþvuracaklarýný ve eylemlerle seslerini yükselteceklerini de söylediler

8

KOSTARÝKA’DA SERBEST TÝCARETE KARÞI GREV VE SOKAK Orta Amerika ülkeleri Dominik Cumhuriyeti ve ABD arasýndaki Serbest Ticaret Anlaþmasý’ný (TLC) durdurmak üzere kollarý sývayan Kostarikalý iþçiler, grevler ve sokak kampanyalarýný içeren büyük bir kampanya örgütlüyor. TLC karþýtý grevler, tarýmcýlardan çevrecilere, kooperatifçilerden öðrencilere çok farklý kesimlerin desteðini alýyor. Merkez sol hükümet ise herkesin eylem yapma hakký bulunduðunu ama temel hizmetleri kesintiye uðratan bu grevlerin meþru olmadýðýný söylüyor. TLC karþýtý grevler, ülkedeki yaþamý durduracak. Sendikacýlar, TLC programýnýn durdurularak kapsayýcý ve dayanýþmacý bir sosyal kalkýnma programýnýn hayata geçirilmesini talep ediyorlar. ÝNGÝLTERE’DE PARLAMENTO’YU KUÞATMA 9 Ekim Pazartesi günü yaklaþýk 150 kiþi, “parlamentoyu iþten atmak” için Westminister meydanýnda bir araya geldi. Planlanan eylem parlamentoyu kuþatarak çalýþmasýný durdurmak, askeri polis, lordlar ve sivil hizmetkarlarýn parlamentoyu yeniden açmasýný engellemekti. Protestocularýn meydana gelmeye baþlamasýyla birlikte polis eylemcileri durdurmak için “þüpheli” herkesi arayarak insanlarý meydana sokmadý ve protestolara katýlmalarý engellendi. Saat 14:00 civarýnda eylemciler polis tarafýndan kuþatýldý. Bir fotoðrafçý polis tarafýndan hastanelik edildi. Ve yaklaþýk 40 kiþi gözaltýna alýndý. SINAV KARÞITI AVUKATLAR EYLEMDE Bir yýla yakýn süredir avukatlýk sýnavýna karþý mücadele veren stajyer avukatlar Türkiye’nin pek çok ilinden yola çýkarak 7 Kasým günü sabahýn erken saatlerinde Ankara’da buluþtular. Atatürk Bulvarý üzerindeki Ankara Barosu Eðitim Merkezi önünde toplanan avukatlar, buradan yürüyüþe geçerek Sakarya Caddesi üzerinden Yüksel Caddesi’ne geldiler. Stajer avukatlar Ýnsan Haklarý Anýtý önünde açýklama yaptýktan sonra, seçtikleri 20 temsilciyi milletvekilleriyle görüþmeler yapmak üzere Meclis’e gönderdiler. Stajyer avukatlar daha sonra söyleþi yapmak ve Meclis’e giden temsilcilerini beklemek üzere Ankara Barosu Eðitim Merkezi’ne geri döndüler. Avukatlar eylem boyunca “Diplomalý Ýþsiz Olmayacaðýz”, “Savunmayý Savunuyoruz”, “Avukatlýk Hakký-

80. Sayý / 13-27 Kasým 2006

dxq.01-9-8


2 egaP

Yeni Evrede

31:41

7002.80.13

Eylemler

Mücadele Birliði mýz Engellenemez” sloganlarý attýlar

Ücretlerini alan iþçiler þantiyeden ayrýlarak eylemlerine son verdiler.

BÝNLERCE ZEYTÝN ÜRETÝCÝSÝ YOL KESTÝ, JANDARMA ÜRETÝCÝLERE SALDIRDI Marmara Zeytin Tarým Kooperatifleri Birliði’nin (Marmarabirlik) avans fiyatlarýný düþük açýklamasý ve alýmlara sýnýrlama getirmesi üzerine binlerce Bursalý zeytin üreticisi, ( Kasým günü protesto eylemi yaptý. Gemlik, Mudanya ve Ýznik ilçelerinden Ýzmir yolu üzerindeki Marmarabirlik tesislerine gelen 5 bin civarýnda üretici, karayolunu trafiðe kapatýnca; üreticilere jandarma robocoplarý biber gazý ile saldýrdý. Daha sonra aralarýndan 10 kiþilik temsilci seçen üreticiler, Marmarabirlik yönetimiyle görüþmeye gitti. Üreticiler, tonlarca zeytin üretimi olduðunu ancak Marmarabirlik’in bunun belirli bir kýsmýný aldýðýný öne sürdüler. Jandarma Alay Komutaný’nýn, çiftçilerin sözcülerinden bir grup ile yaptýðý görüþmenin ardýndan 1.5 saatlik yolu trafiðe kesme eylemi, tek þeridin trafiðe açýlmasýyla kýsmen sona erdi. Görüþmelerin devam ettiði ve çiftçilerin netice alamamasý halinde yolu yeniden trafiðe kapatacaklarý bildirildi. Marmarabirlik yönetimi ile görüþen temsilciler dýþarý çýktýktan sonra zeytin üreticileri eylemlerine son verdi. CEZAEVÝ ÝNÞAATINDA ÇALIÞAN ÝÞÇÝLER ÝÞ BIRAKTI Antalya merkeze baðlý Yeniköy Beldesi’nde yapýmý devam eden L tipi cezaevinin inþaatýnda çalýþan ve 3 aydýr paralarýný alamayan iþçiler iþi býraktý. Sorumlu firmadan 3 aydýr paralarýný alamadýklarýný belirten iþçilerden Zeki Kaçar, “Biz burada 3 ayda 150 bin YTL’lik iþ yaptýk, ama 14 bin YTL para verdiler. Bizi burada sigortasýz çalýþtýrýyorlar, bayramda para vermediler. 3 ay önce Kars ve Bitlis’ten 40 kiþilik bir grup olarak geldik. Memleketinde selden dolayý evi yýkýlan ve annesini kaybeden bir arkadaþýmýz evine cep telefonunu satarak gidebildi” dedi. Ýþçiler, paralarý ödenene kadar inþaat önünde bekleyeceklerini kaydetti. BANGLADEÞ YÝNE ALEV ALEV Begüm Halide Ziya baþkanlýðýndaki hükümeti, gelecek seçimlere hile karýþtýrmaya çalýþmakla suçlayan binlerce protestocu, baþkent Dakka’ya giden tüm yollarý kapattý. Bangladeþ’te rakip siyasi gruplar arasýnda çýkan çatýþmalarda dün ve önceki gün 18 kiþi öldü. Yapýlan gösteriler nedeniyle okullar kapatýldý. MALATYA’DA PEGAZ ÝÞÇÝLERÝ KAZANDI Malatya’da doðalgaz daðýtýmý yapan PEGAZ A.Þ’ye baðlý taþeron firmalarda çalýþan iþçiler, dört aydýr alamadýklarý ücretleri için 20 Ekim günü eylem yaptý. PEGAZ Genel Müdürlüðü önüne gelerek müdürle görüþmek isteyen iþçiler, Genel Müdür’ün talimatýyla paralarýn PEGAZ’a baðlý Peker Ýnþaat tarafýndan ödeneceðini öðrendiler. Peker Ýnþaat’ýn þantiyesine alýnmayan iþçiler kapýlarý kýrarak içeri girdi. Ücretlerini alana kadar bekleyeceklerini söyleyen iþçiler ücretlerinin tümünün ödenmesini istediler.

YUNANÝSTAN’DA ÇATIÞMA Yunanistan’da getirilmek istenen yeni eðitim yasasýna ve düþük maaþlara karþý öðretmenlerin baþlattýðý genel grev üçüncü haftasýna girerken, protestocu öðretmenlere saldýran polisle çatýþma çýktý. 3 haftadýr sürdürdüðü genel grev nedeniyle ilkokullar hala kapalý. Bugün de yüzlerce öðretmen, Yunanistan Eðitim Bakanlýðý önünde toplanarak protesto gösterisi düzenledi. Daha sonra Yunanistan Meclisi önüne yürümek ve seslerini vekillere duyurmak isteyen öðretmenler polis engeli ile karþýlaþtý. Öðretmenlerin Meclis binasýna girme konusunda ýsrarlý davranmasý karþýsýnda, polis öðretmenlere saldýrdý. Gaz bombasý ve spreylerle öðretmenlere saldýran polise tepki gösteren öðretmenler daðýlmamakta kararlý davrandý. Öðretmenler hükümetin taleplerini kabul etmemesi halinde greve süresiz devam edeceklerini açýkladý. HEKÝMLERDEN ORTADOÐU’YA DAYANIÞMA GEZÝSÝ Türk Tabipler Birliði (TTB) Merkez Konsey üyeleri, Ýstanbul, Adana, Gaziantep, Hatay, Mersin Tabip oda baþkanlarýndan oluþan bir heyet Suriye ve Lübnan’da dayanýþma amaçlý incelemelerde bulunmak üzere bu ülkelere gitti. Yolculuk öncesi, Hatay Tabipler Odasýnda bir açýklama yapan TTB Merkez Konseyi üyesi Dr. Ali Çerkezoðlu, “Türk Tabipler Birliði uzun zamandýr kapý komþumuz ülkelerde yaþanan savaþ, iþgal ve insan kýyýmýna karþý insan yaþamýný esas alan bir programla maðdurlarýn yanýnda dayanýþma çabalarý sürdürüyor. Baþta saðlýklý yaþama hakký olmak üzere en temel insani haklarý ayaklar altýna alan Amerika’nýn saldýrgan politikalarýna karþý, Irak, Filistin, Lübnan ve Suriye halkýyla dayanýþma duygularýmýzý bu ülkelerin tabip birlikleri aracýlýðý ile yaþatmaya çalýþýyoruz” dedi. TOHUMCULUK YASASINA HAYIR! Genetiði Deðiþtirilmiþ Organizmalara (GDO) Hayýr Platformu üyeleri Tohumculuk Yasa Tasarýsý’na karþý TBMM önünde bir basýn açýklamasý gerçekleþtirdi. Eyleme Üretici Sendikalarý Konfederasyonu, Ziraat Mühendisleri Odasý, Çevre Mühendisleri Odasý, Gýda Mühendisleri Odasý, Ekoloji Kolektifi, Türkiye Tarýmcýlar Vakfý, Tüketici Haklarý Derneði katýldý. HÝKMET SAMÝ TÜRK’Ü PROTESTO EDEN ÖÐRENCÝLERE SALDIRI 19 Aralýk katliamýnýn baþ aktörlerinden eski Adalet Bakaný Hikmet Sami Türk gittiði Ankara Üniversitesi’nde öðrencilerin protestosuyla, öðrenciler ise polis ve güvenliðin saldýrýsýyla karþýlaþtý. 19 Aralýk katliamýnýn sorumlularý arasýnda yer alan Hikmet Sami Türk öðrencilerin “Okulumuzda Katil Ýstemiyoruz” sloganlarýyla karþýlandý. Üniversiteliler onlarca devrimcinin ölümünden sorumlu eski bakanýnýn okullarýný terk etmesi için bir araya gelerek kampüs içinde bir eylem yaptý. Ayný sýrada bakanýn bulunduðu etkinlik salonunda Türk’ü protesto ederek konuþma yapmak isteyen 2

80. Sayý / 13-27 Kasým 2006

9

dxq.01-9-8


3 egaP

31:41

7002.80.13

Yeni Evrede

Eylemler

Mücadele Birliði

öðrenciye üniversitedeki güvenlik görevlileri saldýrdý konuþma yapan iki öðrenci gözaltýna alýndý. Yaþanan olaylar üzerine Çevik Kuvvet kampüs alanýna girerek fakülteleri ve öðrencileri abluka altýna aldý. Hukuk Fakültesinde gerçekleþen bir konferansa gelen Adalet Bakaný Cemil Çiçek öðrenciler tarafýndan protesto edilmiþti. Adalet Eski Bakaný Bakaný Hikmet Sami Türk’ü okuldan ayrýlana kadar kampüste protesto eden öðrenciler Türk’ün okuldan ayrýlmasýnýn ardýndan 18.30’da Yüksel Caddesi’ne

gelerek bir basýn açýklamasý yaptý. Hikmet Sami Türk’ün okula gelmesi nedeniyle yaþanan olaylarý anlatan öðrenciler gözaltýndaki iki arkadaþlarýnýn da hala serbest býrakýlmadýðýný söyleyerek gözaltýlarýn serbest býrakýlmasýný istediler. Açýklamanýn ardýndan öðrenciler Adalet Eski Bakaný Hikmet Sami Türk’ün 19 Aralýk’ta cezaevlerinde yapýlan katliamdaki rolü nedeniyle “Üniversitede Katil Ýstemiyoruz, Analarýn Öfkesi Katilleri” sloganlarý attýlar.r

HALK OAXACA’DA ÝKTÝDARINI MEKSÝKA HÜKÜMETÝNE VERMÝYOR Mayýs ayýnda greve gitmiþ olan Meksika’nýn Oaxaca þehrindeki öðretmenlerin sürdürdüðü eylemler, çok kýsa süre içinde tüm þehri kaplayan eylemler ve iþgallere dönüþtü. Yeni öðretim dönemine de grevde baþlayan Oaxaca þehri, bir Halk Meclisi (APPO) oluþturarak bu halk meclisinin yönlendiriciliðinde eylemlerine devam ediyor. Öðretmenler Sendikasý’nýn öðretmenlerin bir bölümünün baskýsý altýnda greve son vermeyi kabul etmesinin ardýndan SNTE sendikanýn radikal üyeleri greve son vermeyi red etti. APPO, eyalet baþkaný Ulises Ruiz’in de istifa etmesini istiyor. APPO, 25 Ekim günü siyasi isteklerini belirten yeni bir çaðrýda bulundu. 1 Aralýk’ta barýþçýl bir ayaklanma baþlatacaklarýný bildiren Meclis, “Si Ulises no se va, Calderon no pasara” (Ulises gitmezse, Calderon iktidara gelemez) sloganýný kullanýyor. APPO, Meksika’da yeni seçilen baþkan Felipe Calderon’un göreve resmen baþlayacaðý 1 Aralýk tarihinin, kendileri için de ayaklanmaya baþlama tarihi olduðunu söylüyor. Ayrýca toplumsal örgütlerin protesto eylemlerine devam edeceði, öðretmenler akademik yýlda eðitime baþlasalar bile oturma eylemi ile barikat kurma eylemlerine son vermeyecekleri ifade etti. Ama yerel yönetim, öðretmenlerin okullarýna dönmemesi durumunda, federal güvenlik güçlerini kullanarak Oaxaca’daki düzeni yeniden saðlamak için bir operasyon düzenleyeceði uyarýsýnda bulundu. 26 Ekim günü ise, Oaxaca halkýnýn caddelere kurduðu barikatlarý kaldýrmak isteyen güvenlik güçleriyle halk arasýnda çýkan silahlý çatýþmada ABD’li bir gazeteci olan Bradley Roland Will ve öðretmen Emilio Alonso Fabian vuruldu. Devlet Baþkanlýðý, Federal alandan yak-

10

laþýk 250 mil uzakta olan Oaxaca’ya Önleyici Federal Kuvvetleri göndermenin “karmaþaya çözüm olacaðýný” iddia ediyordu. Öðretmenler Sendikasý da bu iþ için yaklaþýk dört bin kiþinin gönderildiðine inanýyor. Gönderilen federal polislerin gece baskýnýyla 28-29 Ekim günlerinde Halk Meclisi daðýtýldý ve halkýn egemenliðine son verildi;

80. Sayý / 13-27 Kasým 2006

ancak 30 Ekim’de þehri tekrar ele geçirmek isteyen eylemcilerle çevik kuvvet ekipleri arasýnda saatlerce süren çatýþma yaþandý. Þehri geri almak için harekete geçen binlerce kiþi, “mücadeleye devam” sloganlarýyla Zocalo Meydaný’nda toplandý, saatlerce süren þiddetli çatýþmalar yaþandý. Meydanda tutunamayan eylemciler, akþam saatlerine kadar çevre sokaklarda kurduklarý barikatlarda polisle çatýþmaya devam ettiler. Protestocular, eyalet baþkaný Ruiz istifa edene kadar eylemlere devam etmeye kararlý olduklarýný belirttiler. Yolsuzluk ve despotlukla suçlanan Ruiz, görev süresinin bittiði 2010 yýlýna kadar ofisten ayrýlmayacaðýný ifade ediyor. Yerel yönetimle ilgili sorunlar nedeniyle baþlayan eylemlerin bu kadar uzun sürmesi, Meksika halkýnýn sisteme karþý artan hoþnutsuzluðun göstergesi. Zapatista gerillalarý da, eylemcilere destek vermek amacýyla 1 Kasým’da yol iþgalleri gerçekleþtireceklerini duyurmuþlardý. Çatýþmalar nedeniyle Oaxaca’daki okullar hâlâ kapalý. Eyalette kontrolü saðlayamayan Federal Polis Savunma Kuvvetleri görevlileri, Özerk Benito Juarez Üniversitesi’ne saldýrdý. 6 saat süren ablukanýn ve yaþanan çatýþmanýn ardýndan Halk Meclisi, federal polisi stratejik önemi olan Benito Juarez Üniversitesi’nden kovmayý baþardý. Bu arada federal polis devlet televizyonu Kanal 9’un binalarýný tahliye etti ve kamplarýn düzenlendiði uluslararasý Oaxaca-Mexico yolu üzerindeki APPO’nun sembolik barikatýný daðýttý. Bu arada Zapatistalar da Oaxaca halkýyla dayanýþma mesajý yayýnlayarak, Meksika halkýný Oaxacalýlara destek vermeye çaðýrdý. Zapatista Ulusal Kurtuluþ Ordusu (EZLN), Ruiz’in devrilmesi ve federal askerlerin kentten çýkarýlmasý için çaðrý yaptý.r

dxq.01-9-8


1 egaP

Yeni Evrede

80:41

7002.80.13

Akmercan

Mücadele Birliði

AKMERCAN ÝÞÇÝLERÝNDEN EYLEMLER AKMERCAN TEMÝZLÝK ÝÞÇÝLERÝN’DEN DURUÞMA ÖNCESÝ EYLEM Akmercan Temizlik iþçileri 7 Kasým’daki üçüncü mahkeme duruþmasý öncesi 5 Kasým Pazar günü bir eylem gerçekleþtirdi. Mahkeme öncesi Akmercan iþçilerinin gerçekleþtirdiði bu eyleme Mücadele Birliði, Gazi Ayýþýðý Ekin Sanat Merkezi ve deðiþik siyasi yapýlar destek verirken, eylem saat 15.00’da Gazi sondurakta baþladý. “Akmercan Ýþçisi Yalnýz Deðildir” sloganlarýyla baþlayan eylemde üzerinde “Haklýyýz Kazanacaðýz / Akmercan Ýþçileri” yazýlý pankart açýlýrken ayný zamanda eylem boyunca taþýnan ve üzerinde “Yaþasýn Ýþçilerin Mücadele Birliði / (DÝK) Devrimci Ýþçi Komiteleri”, “Akmercan Ýþçisi Yalnýz Deðildir / Ayýþýðý Ekin Sanat Merkezi”, “Zafer Savaþan Emekçinin Olacak / Mücadele Birliði Platformu” yazýlý dövizler de dikkat çekiciydi. Sondurak’ta bir basýn açýklamasý yapýldýktan sonra sloganlarla yürüyüþe geçildi. Sonduraktan baþlayan yürüyüþ Gazi Karakolu’nun önünden geçilerek caddeye çýkýldý oradan da dört yola kadar sloganlarla yüründü. Yürüyüþ boyunca, “Akmercan Ýþçisi Yalnýz Deðildir”, “Yaþasýn Ýþçilerin Mücadele Birliði”, “Zafer Savaþan Emekçinin Olacak”, “Halkýmýz Saflara Hesap Sormaya”, “Ýþçiyiz Haklýyýz Kazanacaðýz” sloganlarý atýldý. Yürüyüþ dört yolda son bulurken, orada da halka yönelik bir açýklama yapýldý ve 7 Kasým Salý günü olacak olan mahkemeye çaðrý yapýldý. Yapýlan açýklamada; “Biz Akmercan iþçileri olarak 115 gündür direniyoruz. 450 YTL aylýk alan bir iþçi kira bedeli olarak 300-350 YTL verirse nasýl geçinebilir. Bizler temizlik iþçileri bunu dile getirdiðimiz için iþten atýldýk ve direniþe geçtik. Bulunduðumuz yerde bir çok iþ kolu var. Ýlk önce bize yabancý gibi davranýyorlardý daha sonra alýþtýlar ve bizlerle dertlerini paylaþtýlar. Bizler de onlara bunun sebeplerini ve çözümü anlattýk ve biz çözüm için direniþteyiz dedik. Farklý iþ kollarýnda çalýþsak

da sorunlarýmýzýn ayný olduðunu öðrendik” denildi. Yapýlan açýklamanýn ardýndan eylem sona erdirildi. ÝÞÇÝLERÝN MAHKEMESÝ 1 ARALIK’A ERTELENDÝ Akmercan temizlik iþçilerinin üçüncü duruþmasý Eyüp Adliyesi’nde 7 Kasým günü saat 14:00’da görüldü. Duruþmada iþçilerin þahitleri dinlendi daha sonra Akmercan þirketininde þahitlerinin olduðu ve onlarýn da dinlenmesi gerekçe gösterilerek mahkeme 1 Aralýk gününe ertelendi. Duruþma saatinin öncesinde adliyenin önünde toplanan yaklaþýk 30 iþçi “Haklýyýz Kazanacaðýz / Akmercan Ýþçileri” yazýlý pankart açtýlar. Ýþçileri desteklemek için her zamanki gibi yine Devrimci Ýþçi Komiteleri’nden iþçiler ve Ayýþýðý Ekin Sanat Merkezi emekçileri oradaydýlar. Sýk sýk attýklarý ve iþçilerin de katýldýðý “Yaþasýn Ýþçilerin Mücadele Birliði” sloganýyla Akmercan temizlik iþçilerine destek oldular. Ýþçiler adýna konuþma yapan Abidin Ateþoðlu, ilk gün beraber direniþe geçtikleri ve iþten atýldýklarý iþçilere ulaþmada artýk grev çadýrýnýn ayak baðý olduðunu, bir afiþ ya da bir iþ yapýlýrken zorluk çektiklerini ve bunun üzerine iþçilere daha iyi ulaþabilmek için grev çadýrýný kaldýrdýklarýný açýkladý. Daha sonra duruþma saatinin gelmesiyle þahit olarak temizlik iþçilerinden 5 kiþi ve avukat duruþmaya gittiler. Duruþma saati boyunca dýþarda arkadaþlarýný bekleyen iþçiler arkadaþlarýný sloganlarla desteklediler. Duruþma boyunca iþçiler “Ýþçiyiz Haklýyýz Kazanacaðýz”, “Ne Ýstiyoruz Ýþ, Ne Ýstiyoruz Ekmek, Ne Ýstiyoruz Adalet, Davamýz Ýþ Ekmek Davasý” þeklinde sloganlar attýlar. Duruþma sona erdikten sonra yapýlan açýklamada mahkemenin 1 Aralýk’a ertelendiðini ve iþçilerin saat 09.00’da yine Eyüp Adliyesinin önünde hazýr olacaklarý söylendi.r

80. Sayý / 13-27 Kasým 2006

11

dxq.11


2 egaP

70:41

7002.80.13

dxq.31-21

Yeni Evrede

Gündem

Mücadele Birliði

ÞOVENÝZME KARÞI YAÞASIN HALK T

arih hiçbir zaman tekerrürden ibaret olmadý; ama

Kürt ulusu bugün her zamankinden daha fazla kendi kaderini

ulusal kurtuluþ hareketinin ilan etmiþ olduðu 1,5

tayin etmek için savaþýma atýlmaya hazýrdýr. Kendisine karþý

aylýk ateþkesin baþýna gelenlere bakýnca, bu ateþ-

devletin girdiði her saldýrýya isyanlarla, serhýldanlarla cevap

kesin sonucunun da öncekilerden farklý olmayacaðýný rahatlýkla görebiliriz.. Tek taraflý olarak ilan edilen 5. ateþkese dev-

vererek bu kararlý ruh halini gösteriyor. Ekonomik ve siyasi kriz içinde olan ve bir çýkýþ yolu bula-

let yine katliam ve operasyonlarýna hýz vererek ve þovenizmi

mayan tekelci sermaye sýnýfý, sýkýþtýðý durumdan kurtulmak i-

yükselterek cevap verdi. Bu 1,5 aylýk süreçte yaþanan bütün

çin çözümü karþý-devrimin tabanýný toparlayýp güçlendirmek-

geliþmeler, bir þeyi bir kez daha tüm açýklýðýyla gösterdi: dev-

te görüyor. Bu nedenle þovenizmi yükseltmeye, insanlarýn

letin ulusal sorunda imhadan baþka çözümü yoktur. Devlet,

beynini þovenist histeriyle alýklaþtýrmaya çalýþýyor. Bir yan-

ulusal kurtuluþ hareketinin ateþkes çaðrýsýndan sonra katli-

dan Ermeni meselesi gibi tarihten gelen sorunlarý, bir yandan

amlarýndan vazgeçmedi ve tüm politika ve açýklamalarýyla

Kýbrýs konusunda emperyalistlerin yaptýklarý dayatmalar ve

vazgeçmeyeceðini gösteriyor.

bir yandan da yok saydýðý Kürt ulusal sorunu, tekelci serme-

Ama bu, tarihin kendini tekrar ettiði anlamýna gelmiyor.

ye sýnýfýnýn ve devletin elini ayaðýný baðlýyor. Toplumsal dev-

Son ‘‘ateskes’’in sonu öncekilerle ayný olacak ama sonuçlarý

rime sürekli güç katan bu durumdan devlet ve tekelci serma-

ayný olmayacak. Devlete soluklanma olanaðý veren bu yanlýþ

ye sýnýfý karþý devrimin kitle temelini ayaða kaldýracak bir þo-

politikalarýn Kürt halký tarafýndan ödenen bedeli çok daha a-

ven dalga yaratarak kurtulmaya çalýþýyor.

ðýr olacak.

Ýçinde bulunduðu koþullar ve çeliþkiler yumaðý nedeniyle

Aðar’ýn açýklamalarýný devlet tarafýndan ateþkese veril-

þimdi, TC devletinin durumu, herkes tarafýndan azarlanan,

miþ bir cevap kabilinden deðerlendirenler, generallerin kük-

saða sola itilip çekilen bir þamar oðlanýný andýrýyor. Toplum-

remeleriyle rüyalarýndan uyandýlar. Tüm açýklýðýyla görüldü

sal devrimi bastýrmada güvendiði ABD, TC’ye çýkarlarýyla çe-

ki, devlet, imha dýþýnda baþka seçenekleri dile getirdiði za-

liþen bir sürü dayatmada bulunuyor; kapaðý atmaya çalýþtýðý

man bile bunu yalnýzca zaman kazanmak amacýyla yapýyor.

AB, ona binbir zorluk çýkarýyor vb.vb. Aralarýndaki bu çeliþki

Kürt halkýný oyalamak, beklenti içinde býrakmak ve bu þekil-

ve çýkar çatýþmasýnýn tekelci sermaye sýnýfýný toplumsal dev-

de baþarabilirse devrimci enerjisini boþaltmak amacýyla bu

rim karþýsýnda güçten düþürdüðünden kuþku yok. Her adýmý-

tür manevralar yaparken bir yandan da þovenizm silahýný ola-

ný attýðý maceradan hýrpalanmýþ olarak çýkan devlet kendi

bilecek en etkili þekilde kullanmaya çalýþýyor.

varlýk koþullarý nedeniyle ne Ýsa’ya ne Musa’ya yaranabiliyor.

Ateþkes vb. gibi düþman tarafýndan sadece ve sadece ka-

Üstüne üstlük baþýnýn üzerinde dönenip duran devrim

rarsýzlýk belirtisi olarak algýlanan politikalar, düþmana cesaret

tehlikesinden kurtulmak için yaptýðý her hamle, onu daha faz-

vermekten baþka bir iþe yaramýyor. Generallerin ateþkesten

la bataklýðýn içine çekiyor. Bu koþullarda tutunabildiði tek

sonra kükreyerek yaptýklarý “bitireceðiz” vb. açýklamalarý, bu-

dal, emperyalizme tam anlamýyla teslimiyettir. Ancak tam

nun en açýk göstergesi. Savaþ zamaný sus pus olanlar dahi, a-

teslimiyetin koþullarýný TC devleti deðil, emperyalistler belir-

teþkesten aldýklarý cesaretle savaþ naralarý atmaya baþladýlar-

liyor. Emperyalistler, sermayenin kendi yasalarý gereðince

sa, ulusal hareket bu ateþkesin akýbeti hakkýnda en baþta

tam ilhak politikalarýný hayata geçiriyorlar ve bu konuda kim-

duyduðu endiþeyi þimdi daha fazlasýyla duyuyor olmalý. Bir

senin gözünün yaþýna bakmýyorlar.

tarihsel sýçramanýn eþiðine gelip dayandýðýmýz bu momentte,

Tekelci sermaye sýnýfý ve onun devleti, þovenizmi ne ka-

kimsenin kendisini kandýrmaya hakký yok. Kürt halký bu ko-

dar yükseltme çabasý içinde olursa olsun, politikalarý geri te-

nuda uyanýk olmak ve uyanýk kalmak zorunda. Zaten yoksul

piyor; çünkü emperyalistlerin tam ilhak politikalarý onun bu

Kürt halký, iþçi sýnýfý ve emekçileri, etraflarýnda örülen ateþ

silahýný etkisiz kýlýyor ve giderek kitleler üzerindeki inandýrýcý-

çemberinin farkýnda; her geçen gün savaþýn sýcaklýðýný daha

lýðýný daha da fazla yitirmesine neden oluyor. Ermeni soykýrý-

fazla hissediyorlar. Zaman, onlarýn özgürlüðüne kavuþmalarý

mý meselesinde sularýn belli ölçüde durulmuþ olmasýný buna

için bir “sabýrsýzlýk zamaný” olarak akmaya devam ediyor.

baðlamak gerekiyor. Ayný þey, Kýbrýs sorununda da kendisini

12

80. Sayý / 13-27 Kasým 2006


1 egaP

Yeni Evrede

70:41

7002.80.13

Gündem

Mücadele Birliði

SIN HALKLARIN MÜCADELE BÝRLÝÐÝ gösterecektir. Þimdilerde Ecevit’in ölümü-

miyor. Üzerlerinde etkili olduklarý çok kü-

nü bile onu “Kýbrýs Fatihi” olarak adlandýr-

çük bir kesim de, zaten faþizmin kitle ta-

mak suretiyle bu konudaki þovenizmi top-

banýný oluþturuyor. Devrim geliþtikçe, bu

lumsal tabana yayma giriþimi olarak kul-

kitle tabanýnýn geliþmesi de kaçýnýlmaz.

lanmaya kalksalar da, bir süre sonra em-

Marx’ýn, “her devrim karþýsýnda bir karþý-

peryalistlerin tam ilhak politikalarý çerçe-

devrimi de büyüterek geliþir” sözü pratik-

vesinde yaptýklarý dayatmalara dayana-

te yansýmasýný bulacaktýr. Ancak, bu dahi

mayacaklarý biliniyor. Emperyalistler, TC

tekelci kapitalist sistemin ömrünü uzat-

devletinin iþini her adýmda daha da zora

maya yetmeyecektir.

koþuyorlar. Emperyalistlerin kendi arala-

Bir dýþ savaþ olasýlýðýný da gözlerden

rýndaki ve Türkiye ile olan çeliþkileri, hiç-

ýrak tutmamak gerekiyor. Tekelci serma-

bir þeyin TC devletinin istediði gibi git-

yenin devleti þovenizm dalgasýný yüksel-

mesine izin vermiyor.

tirken, kendini ilerde geliþebilecek böyle

TC devletinin elinde toplumsal devri-

bir olasýlýða göre de tahkim ediyor. “Va-

me karþý þiddet yöntemlerine daha çok

tan-millet-sakarya” ulumalarýnýn ortalýðý

baþvurmaktan; karþý devrimin kitle teme-

kaplamýþ oluþunun bir nedeni de budur;

lini ayaða kaldýracak þovenizm dalgasýný

ancak bir savaþ olasýlýðý her zaman ol-

yükseltmekten baþka fazlaca bir seçenek

makla birlikte, TC devletini bundan alýko-

kalmamýþtýr. Son çare olarak buna baþvu-

yan nedenleri de görmek gerekiyor. Dim-

ruyor ama nesnel koþullar, onun elini ko-

yata pirince giderken evdeki bulgurdan o-

lunu bu konuda da baðlýyor. Devrim tehli-

labileceðini çok iyi bilen tekelci sermaye

kesinden kurtulmak için, emperyalizmin

sýnýfý ve onun devleti, þovenist ulumalar

tam ilhak politikalarýna destek vermek zo-

eþliðinde çýkacaðý böyle bir seferden elin-

runda oluþu, milliyetçilik konusundaki de-

de nurtopu gibi bir devrimle dönebilece-

magojilerinin inandýrýcýlýðýný yok ediyor.

ðini de elbette hesap ediyor.

Bir diðer neden, üzerinde yaþadýðýmýz

Devlet eliyle yükseltilen þovenizm e-

topraklarda Türk ve Kürt halklarýnýn uzun

sas olarak geliþen devrimi ve halklar ara-

yýllara dayanan birlikte yaþama kararlýlýðý-

sýnda güçlenen mücadele birliðini hedef-

dýr. Bu koþullar tüm þovenist politikalarý

liyor. Þovenist dalgalarýn halklarýmýz ara-

boþa çýkarýyor. Tekil düzeyde yaþanan ki-

sýnda yüzyýllardýr kurulan enternasyona-

mi sürtüþmeler, halklarýn ortak yaþam ge-

list duygulara çarpýp daðýlmasý için, bu-

leneði içinde eriyip gidiyor.

gün görevin en büyüðü biz leninistlere

Bunlarýn yaný sýra Türkiye iþçi sýnýfý ve emekçileri, þovenist propagandalardan

düþüyor. Geliþen devrimi ileriye taþýmak için,

çok, geçim sýkýntýsýndan etkileniyorlar.

halklarýmýzýn önündeki tüm engellerin a-

Her gün, her saat içine itildikleri sefaletle

þýlmasý gerekiyor. Þovenist saldýrganlýða

boðuþmak zorunda kalan insanlar, her

karþý, “Halklarýn Mücadele Birliði”sloganý-

þeyden önce “yaþamda kalmaya” çalýþýyor

ný öne çýkarmak, bugün her zamankinden

ve “ulusal gurur”un karýn doyurmadýðýný

daha yaþamsal bir hal almýþtýr.r

görüyorlar. Bu koþullar altýnda devletin þovenizmi yükseltme çabalarý sonuç ver-

80. Sayý / 13-27 Kasým 2006

Ekonomik ve siyasi kriz içinde olan ve bir çýkýþ yolu bulamayan tekelci sermaye sýnýfý, sýkýþtýðý durumdan kurtulmak için çözümü karþý-devrimin tabanýný toparlayýp güçlendirmekte görüyor. Bu nedenle þovenizmi yükseltmeye, insanlarýn beynini þovenist histeriyle alýklaþtýrmaya çalýþýyor. Bir yandan Ermeni meselesi gibi tarihten gelen sorunlarý, bir yandan Kýbrýs konusunda emperyalistlerin yaptýklarý dayatmalar ve bir yandan da yok saydýðý Kürt ulusal sorunu, tekelci sermeye sýnýfýnýn ve devletin elini ayaðýný baðlýyor. Toplumsal devrime sürekli güç katan bu durumdan devlet ve tekelci sermaye sýnýfý karþý devrimin kitle temelini ayaða kaldýracak bir þoven dalga yaratarak kurtulmaya çalýþýyor. 13

dxq.31-21


1 egaP

50:41

7002.80.13

Yeni Evrede

DETAK

Mücadele Birliði

Zindanlarý Yýkacak ZAFERÝ BÝZ KAZANACAÐIZ!

ÖLÜM ORUCU SÜRÜYOR Üzerinde yaþadýðýmýz topraklarda devrimin ne büyük bir kararlýlýða ve ne kadar güçlü köklere sahip olduðunu gösteren tarihi Ölüm Orucu Eylemi sürüyor. Dýþardaki direniþ evinde Ölüm Orucu Eylemini sürdüren Avukat Behiç Aþçý, Fatma Koyupýnar ve Avukat Fuat Erdoðan’ýn resimleri altýnda umutla geleceðe bakýyor. Av. Behiç Aþçý, günden güne bozulan saðlýðýna raðmen dimdik ayakta durmaya ve

direnmeye devam ediyor. Behiç Aþçý þu an Ölüm Orucu’nun 214. gününde. Devrimci tutsaklardan Sevgi Kaymaz, zorla tutulduðu hastanede Ölüm Orucu Eylemini 197. günde kararlýlýkla sürdürüyor. Zafere ulaþacaðýna olan inançla yürümeye devam ediyor. Adanadaki direniþ evinde Ölüm Orucu Eylemini kararlýlýkla sürdüren Gülcan Görüroðlu, bugün eyleminin

TAYAD’LI AÝLELERDEN BASIN AÇIKLAMASI 7 yýldýr zindanlarda ve dýþarýda süren Ölüm Orucu eylemini meclise taþýmak isteyen TAYAD’lý aileler 2-3 Kasým tarihlerinde Ankara’ya seslerini duyurmaya gittiler. Yapýlan görüþmelerin ardýndan 7 Kasým tarihinde Behiç Aþçý’nýn Ölüm Orucu eylemini sürdürdüðü Þiþli’deki evinin önünde bir açýklama yapýldý. Açýklamayý TAYAD Baþkaný Mehmet Güvel, Ünzile Aras ve tutsak yakýný Naime Kara yaptýlar. Okunan açýklamada; “Bildiðiniz gibi 7. yýlýna giren ve halen süren Ölüm Orucu eyleminde 122 evladýmýzý, canýmýzý ölümsüzlüðe uðurladýk. 122 kez omuzladýk evlatlarýmýzýn tabutlarýný… Ama artýk 123. 124. 125.’inci tabutlarý omuzlamak istemiyoruz. Artýk yeter evlatlarýmýz ölsün ya da zorla müdahaleler sonucu sakat kalsýn istemiyoruz. Ölümlere yeni ölümler eklensin istemiyoruz. Bir an önce tecrit sorunu çözülsün ölümler durdurulsun istiyoruz. Ýþte bu talepler ile bir kez daha Ankara’ya gittik. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde 50’nin üzerinde milletvekilinden randevular aldýk. Ancak randevu aldýðýmýz halde sadece 20 milletvekiliyle görüþebildik. Görüþtüðümüz milletvekillerine F Tipi hapishanelerde evlatlarýmýzýn nasýl haklarýnýn ihlal edildiðini; Her þeyin nasýl bir iþkence aracý haline dönüþtürüldüðünü; en doðal haklarý olan mektuplaþma haklarýnýn nasýl sudan gerekçelerle bir ceza aracý olarak uygulandýðýný yazýlý belgeler üzerinden anlattýk. Ayrýca halen Uþak hapishanesinde Sevgi Saymaz’ýn, Ýstanbul’da evinde Av. Behiç Aþçý’nýn ve Mersin’deki evinde iki çocuk annesi Gülcan Görüroðlu’nun Ölüm Orucu eylemini sürdürdüklerini ve durumlarýnýn her geçen gün daha da aðýrlaþtýðýný anlattýk. Yine avukat Behiç Aþçý’nýn son görüntüsünün ve anlatýmýnýn yer aldýðý bir cd’yi de hazýrladýðýmýz dosya ile birlikte kendilerine taktim ettik.” dediler. Okunan metnin ardýndan açýklama sona erdirildi. TAYAD’DAN BOÐAZ KÖPRÜSÜNDE F TÝPÝ PROTESTOSU Tutuklu ve Hükümlü Aileleriyle Dayanýþma Derneði (TAYAD), 24 Ekim günü, F tipi cezaevlerini ve uygulamalarýný protesto için

14

192. gününde. Yüreðine tüm insanlýðýn acýlarýný ve sevinçlerini sýðdýrarak, kararlýlýkla yürümeye devam ediyor. Ölüm Orucu sürüyor; devrimci tutsaklar, “Bizimde günümüz gelecek” diyerek, sabýrla ve umutla eylemin zafer kumaþýný dokuyorlar. Zafer mutlaka savaþanlarýn olacak. Yaþasýn Ölüm Orucu Eylemimiz Fatih Sultan Mehmet Köprüsü’nde eylem yaptý. Köprünün Kavacýk çýkýþýný çift yönlü olarak trafiðe kesen ve “F tipi hapishanelerde tecrite son” pankartý asan TAYAD’lýlara polis vahþice saldýrdý. Gaz bombasý ve coplarla saldýran polis, 30 kiþiyi gözaltýna aldý. KADIN TUTSAKLARDAN SÜRESÝZ AÇLIK GREVÝ

F tipi zindanlar uygulamaya girdiðinden bu yana, yalnýzca erkek tutsaklarýn sevk edildiði hücreler, artýk Sincan Kadýn Hapisanesi’nde kadýnlar için de uygulamaya kondu. Çeþitli özel tip cezaevlerinden Sincan Kadýn Hapisanesi’ne sevk edilen devrimci kadýn tutsaklar, cezaevine adým attýklarý andan itibaren çeþitli iþkencelerle karþýlaþýyorlar. Çýrýlçýplak soyarak zorla arama, tek kiþilik hücrelerde tutma, koridordan yüksek sesle müzik dinletme, kantin-saðlýk ve benzeri ihtiyaçlarýn gaspý vs. uygulamalarla karþýlaþan kadýn tutsaklar, protesto için slogan atma ve açlýk grevi yapýyorlar. Sincan cezaevindeki kadýn tutsaklarýn Süresiz Açlýk Grevinin talepleri þunlar: -Hücreye atýlmalara son verilmesi, 12 kiþilik koðuþlara geçilmesi, -Ayakkabý aramasýnýn dayatýlmamasý, -Koridorda yüksek sesle polis radyosu dinlettirilmemesi ve yüksek sesle baþka müzik yayýný da yapýlmamasý, -Giysi sýnýrlamasýna vs. son verilmesi, -Þiddet uygulanmamasý. Ýdare tarafýndan açlýk grevindekilere limon ve þeker verilmediði için tutsaklar grevin ilk günlerini sadece su içerek geçirdiler. Sincan zindanýna yapýlan sevklerde, “hoþgeldin dayaðý”, zorla çýrýlçýplak soyup iþkenceli arama ve bu esnada kaba dayak þeklinde uygulanýyor. Bu ilk arama iþkencesinin ardýndan tutsaklar tek kiþilik hücreye atýlýyorlar. Ve bundan sonra tutsak hasta olsa ve revire gitmesi gerekse dahi arama dayatmasýný kabul etmezse 7-8 gardiyan tarafýndan zorla hücreye geri atýlýyor.r

80. Sayý / 13-27 Kasým 2006

dxq.41


1 egaP

30:41

7002.80.13

Yeni Evrede

Zindan Türkü Söylüyor

Mücadele Birliði

Merhaba Yoldaþ, Nasýl da zor isyaný anlatmak, onun tarihi insanýn insan olduðu yerde baþlýyor yani bizden büyük, tarih kadar yaþlý ve daima bizden genç olan isyaný. Ne kadar zor bir tek Kardelen’in isyanýný anlatmak, o baþ edilmezliði. Ama yine de doðanýn isyaný anlatmak insanýn isyanýný anlatmaya kýyasla daha kolay oluyor. En zoru da yoldaþlarý anlatmak ve tabi seni anlatabilmek, yani en öne fýrlayaný, rüzgar gibi savrulup savrulup gideni, zehir zemberek bir ateþ gibi... Ama biraz da kýzýyorum sana hiç kolaylaþtýrmýyorsun ki iþimi... Nerden baþlamalýyým, Eylül ateþindeki sokaklardan mý, yoksa Eylül’ün yiðit gülü senden mi? Nasýl da hýzlý geçiyor zaman, on yýllarý bir güne sýðdýran bir akýþla... Ve ayný hýzla büyüyen açlýk... ki o deðil midir insanlýk rahminde döl olan, açlýk deðil mi isyaný doðuran... Ve bir de senin açlýðýn ve isyan olup doðan, isyana doðan... Ama nasýlda büyüyor kaygým bir bilsen, inan ki ilk defa zamanýn aksamasýný, tarihin durmasýný, günlerin geçmemesini istiyorum. Sana bir þey olmamalý, olmasýn diye... Korkmuyorum ama caným yanýyor... Gideni kýskanmak mýdýr, yoksa onu korumaya çalýþmak mýdýr, yoksa yoldaþýný sevmek mi bilmiyorum. Ama bir þeyi biliyorum, Eylül’ün ateþini ve yüreklerde öfkeyi büyütüyorsun. Ve tabi benim de geleceðe olan güzel inançlarýmý. Fakat gene de engel olamýyorum ve caným yanýyor!...

Aç bedenlerde büyütmüþüz

atan ve susan yüreklerimizde eriyip devleþmelerde ve onlarca kez vurulmalarda koymadan ara noktalar soluk soluða bir koþu eðilmek bükülmekte yok ve namluya yatan mermi kadar soðukkanlý ve ocaktaki köz kadar sýcak Yaþamak deðil öyle deðil, hani çiçekler ve albenilerde tekil mutluluklara yenilmeden ve de batmadan yalnýzlýklar içinde çoðalabilmek mevsimlerce Biz Eylül’ü kan revan içinde büyütmüþüz Eylül’de kavgayý böyle büyütüyor...

Gözlerinden ýþýklar saçan alevden dilleriyle bizim çocuklar seni anlatýyor. Senin gülen resimlerini asýyorlar duvarlara, isyanýmýzý yoðuruyor senin açlýðýn ve çeliðimize su ve hayata ýþýk, aþýklarýmýza anlam katýyor... Vardiyadaki iþçilerin þarkýsý seni söylüyor. Ya da okulda bir talebenin dudaklarý ve mahpustakilerin elleri... Ama yine de caným yanýyor sana bir þey olmamalý...

Usulca topraðý dövdü Kardelen Açmak tek mesele deðil Baþ kaldýrabildiðin için güzelsin...

NOT: Ay Sanat Merkezi nin Zindan T rk S yl yor adl kitap dizisinin ilki olan, Erg l ˙i ekler in D rt Ate ten G n D rt l mden Gece adl kitab ndan al nt d r. 80. Sayý / 13-27 Kasým 2006

15

dxq.51


1 egaP

Mücadele Birliði

ESKÝÞEHÝR’DE YÖK EYLEMÝ “Saldýrýlarýnýz Sökmeyecek”

16

7002.80.13

Yeni Evrede

6 Kasým Eylemi

Faþist TC nin TMY ile önünü açtýðý, saldýrýlarýný tüm iþçi emekçi kesimi üzerinde yoðunlaþtýrdýðý ve devrimci öðrencileri de unutmadýðý bir dönemden geçmekteyiz. Bu yoðun ve zorlu çalýþma koþullarýnda devrimimizin karþý devrimi büyüterek yakýnlaþtýðý, gün gibi ortadadýr. Bizler de Eskiþehir Mücadele Birliði olarak çalýþmalarýmýzdan bahsetmek ve temsilcimize yapýlan saldýrýlarý kýnayýp herkese duyurmak istiyoruz. 1 Kasým günü Eskiþehir’de bir Eðitim kurultayý yapýlmýþtý. Bu kurultaya katýlmak için 4 günlüðüne Semra SEZER de buradaydý. Her zaman görmeye alýþýk olduðumuz görüntüler burada da yaþandý. Adalarda “hanýmefendi”nin tekne turu için tüm yollar trafiðe kapatýlmýþ geçiþ güzergahlarýmýzý, engellemeler nedeniyle çoðu kez deðiþtirmek zorunda kalmýþtýk. Bunun için Anadolu Üniversitesi’nde de ayný önlemler 2 Kasým günü alýnmýþtý. Tüm resmi faþistler, iþkenceci TMÞ polisleri üniversiteye yýðýlmýþtý. Ayný gün Eskiþehir’de 3 Kasým Cuma günü yapýlacak YÖK eyleminin bildirilerini daðýtan arkadaþlarýmýz Ýletiþim Bilimleri Fakültesi’nden çýkýp bildirilerimizi daðýtmak üzere farklý bir fakülteye yöneldikleri sýrada Rektörlük binasý önünde polislerin yollarýný kesmeleriyle karþýlaþtýlar. Yürümek isteyen arkadaþlarýmýza TMÞ polisleri azgýnca saldýrýp orada bu-

20:41

lunan 6 arkadaþýmýzýn hepsini hiçbir gerekçe göstermeden gözaltýna aldýlar. Bu esnada “Ýnsanlýk Onuru Ýþkenceyi Yenecek”, “Baskýlar Bizi Yýldýramaz”, gibi sloganlar atýlýp orada bulunanlara ajitasyonlar çekildi. Öyle ki, trafikte de camý açýp slogan atan arkadaþlarýmýzý bir akedemisyen sahiplenmiþtir. Ancak polisler tehditlerle onun üzerine yürümüþ ve müdahale etmiþlerdir. Gözaltýna alýnanlar arasýnda Y.E.Mücadele Birliði dergisi Eskiþehir Temsilcisi Dursun Ali DURUR da bulunmaktaydý. Bunun yaný sýra Gençlik Derneði’nden 2, SGD’den, BDSP’den, DPG’den birer kiþi gözaltýna alýndý. Gözaltýna alýnan arkadaþlarýmýz, ayný akþam 22:00 sularýnda savcýlýða çýkarýlmadan serbest býrakýldý. Arkadaþlarýmýz gözaltýna alýnýrken ve alýndýktan sonra içerde her türlü baskýya ve þiddete maruz kalmýþlardýr. Öyle ki temsilcimiz gözaltýna alýnýrken, kaþý kafasýna aldýðý darbelerden yarýldý ve 3 dikiþ atýldý. Faþist devletin azgýn polisleri arkadaþlarýmýzýn alýnmasýna gerekçe olarak Semra SEZER’in arabasýnýn önünün kesildiðini, “Faþist SEZER” diye sloganlar atýldýðýný gösterdiler. Hatta arkadaþýmýzýn kafasýný, kendinin yere vurduðunu söylemiþlerdir. Ýçeride hiçbir þeye imza atmayan arkadaþlarýmýzýn üzerlerindeki eþyalarý halen verilmemiþ ve verilmesi her seferinde ertelenmektedir. Ancak yapýlan saldýrýlar bizleri yýldý-

80. Sayý / 13-27 Kasým 2006

ramadý ve engellenmek istenen YÖK eylemini aksamalara raðmen gerçekleþtirdik. 4 Kasým günü saat 11.30 civarýnda Anadolu Üniversitesi Eczacýlýk Fakültesi giriþinde toplanýp okula topluca giriþ yaptýk Üniversite Migros önünde bir araya geldik tiyatro gösterimiyle eylemimiz baþladý Tiyatroda, öðrencilerin hayatlarý boyunca yaþadýklarý sorunlardan bahsedilerek sürekli yaþamdan kovulmalarýnýn üzerine vurgu yapýldý. Ardýndan þiir dinletisi yapýldý iki arkadaþýmýz Mavi Atlasa Kýzýl Þeritler kitabý bulunan, tutsaklar tarafýndan yazýlmýþ olan “O Beden” adlý þiiri okudular. Sonrasýnda halaylarýmýzý çekip marþlarýmýzý okuduk ve kortejimizi oluþturup rektörlük önüne kadar yürüdük. Yürüyüþ boyunca “Yök Postalla Geldi Ýsyanla Gidecek”, “Yök’e Hayýr”, “Politik Özgürlük Kazanýlmadan Akademik Özgürlük Kazanýlamaz”, “Yök Polis Medya Bu Abluka Daðýtýlacak” gibi sloganlar atýldý. Devrimci Öðrenci Birliði olarak yer aldýðýmýz eyleme; SGD, BDSP, Devrimci Demokrasi, DPG, Gençlik Derneði katýldý. Rektörlük önünde yapýlan açýklamada YÖK’ün 12 Eylül faþist yönetimin ürünü olarak sermayeye verdiði hizmetten, bugün verilen eðitimin niteliksizliklerinden bahsedilerek dýþarýda devrimcileri, sosyalistleri tecrit altýna alan faþist devletin okullarda da öðrencileri yok sayýp soruþturmalarla yaþamdan kovmasýna dikkat çekildi. Açýklamada bir önceki gün arkadaþlarýmýza yapýlan saldýrý kýnanarak mücadeleden asla vazgeçmeyeceðimiz söylendi ve sloganlarla eylem sonlandýrýldý.

Eskiþehir/ Devrimci Öðrenci Birliði

dxq.61


1 egaP

10:41

7002.80.13

Yeni Evrede

Kültür-Sanat

Mücadele Birliði

ALMANYA PROLETARYASINDAN HÜKÜMETE UYARI EYLEMLERÝ 21 Ekim’de Almanya’daki sendikalar tarafýndan organize edilen büyük iþçi eylemleri gerçekleþtirildi. Stuttgart, Köln, Berlin ve daha bir kaç büyük þehirde yüzbinlerce proleter meydanlarý doldurdu. “Daha Ýyisi Olmalý” sloganýyla düzenlenen eylemlerde eleþtiri oklarý hükümete yöneltildi. HARTZ-4 vb. bir çok uygulama ile yaþamlarýnda sosyal kayýplar yaþayan emekçi kitleler, yeni hükümetin emeklilik yaþýnýn yükseltilmesi, sosyal kýsýtlamalar vb. planlarýna bir tepki vermek istiyordu. Sendikalar kýsa süren bir organizasyonla böylesi bir eylemi örgütlemek durumunda kaldýlar. EKM’LÝLER STUTTGART’TAYDI Bizler, Pazartesi Eylemleri’ni düzenleyen gruplarla birlikte Cumartesi sabahý Reutlingen Bösmanlöcker’dan otobüslerle yola koyulduk. Burada yeterli sayýda insan toplanmadýðý için 6 otobüs geri döndü. Kýsýtlý bir zamanda ve yetersiz bir organizasyon olduðu için Reutlingen’den daha büyük bir katýlým olamadý. Stuttgart’ta iki ayrý yürüyüþ kolu toplandý. Yürüyüþün ikinci kolunda bir grup Almanyalý faþistin korteje katýlmak istemeleri üzerine gerginlik çýktý. Ýþçilerin kararlý tutumu nedeniyle Naziler protesto gösterilerine katýlamadýlar. Bu haberin yayýlmasýyla beraber, bizim yürüdüðümüz kortejde bir konuþmacý Nazi karþýtý bir tiþörtle sahneye çýkarak ne pahasýna olursa olsun faþistlerin bu eylemden uzak tutulmasý gerektiðini haykýrdý. Bu konuþma büyük alkýþ aldý. Yürüyüþ kortejleri Stuttgart’ýn ana meydaný olan Schloss Platz’da bir araya geldiler. Alanda yaklaþýk 50 bin kiþi toplanmýþtý. Almanya’daki en büyük sendika olan DGB baþkaný baþta olmak üzere bir çok sendikalist, hükümet karþýt konuþmalar yaptýlar. Bu reformist sendikacýlar, meydanlarda sert nutuklar atarken iþçiler içerisinde tepki duyanlarýn sayýsý azýmsanmayacak kadar çoktu. Tam bu esnada bir grup Otonomcu genç, meydana bakan Commerz Bank’ý molotofladýlar. Eylemde çýkabilecek olaylar için hazýrda bekletilen itfaiye ve polis kýsa sürede müdahale ettiler ve 20 Otonomcuyu gözaltýna aldýlar. Gözaltýlardan sonra eylemdeki gerginlik bir süre daha devam etti. Yapýlan konuþmalarýn ardýndan miting sona erdirildi.

GAZÝ AYIÞIÐI’NDA KÜRTÇE TÝYATRO GÖSTERÝMÝ Gazi Ayýþýðý Ekin Sanat Merkezi’nde 28 Ekim Cumartesi günü ROJNÝVÎSKA DÎNEKÎ (Bir Delinin Güncesi) adlý Kürtçe tiyatro oyunu gösterimi yapýldý. Saat 19:00’da baþlayan tiyatro gösterimine yoðun bir ilgi vardý; ayrýca tiyatro gösteriminden önce oyunun Türkçe çevrisi gelen konuklara daðýtýldý. Aydýn Orak’ýn oyunculuðunu yaptýðý Rojnivîska Dînekî’nin (Bir Delinin Güncesi) adlý tiyatro oyunu sýnýfsal dengeyi sorguluyor ve tekdüze, sýkýcý iþ yüzünden bunalan bir memuru konu alýyor. Daha önce de Ankara Uluslararasý Tiyatro Festival’i ve Ýkitelli Ekin Sanat Merkezi olmak üzere birçok yerde sergilenen Nikolay Gogol’un ünlü bir klasiði olan Bir Delinin Güncesi adlý oyun, ilk kez Tiyatro Avesta grubu tarafýndan Kürtçe’ye uyarlanýyor. Ýzleyenler tarafýndan büyük bir beðeni toplayan Rojnivîska Dînekî’nin daðýtýlan Türkçe çevirisinde þu bilgilere yer veriliyor: “Büyüklük kuruntusuyla avunmaya çalýþan memur, sonunda akýl hastanesine kapatýlýr. Ayný zamanda genel müdürün kýzý olan Sofi’ye sýrýlsýklam aþýk olan memur, oyunun ilerleyen sahnelerinde ise bunun öcünü kötü alacaktýr kendince. Kalem memuru olan Aksentiy Ývanojiç’in sýnýfsal dengeyi sorgulamasý sonucu ve ‘ben niye kalem memuruyum?’ sorusunu sorarak psikolojik travma geçirip kendini Ýspanya Kralý sanar ve kendisini týmarhanede bulur. Oyunda bürokrasi ve hiyerarþik çeliþkilerin en alt tabakasýnda ezilen bir iþçi-memurun traji-komik durumu anlatýlýyor. Kahramanýmýz bu kadar psikolojik baskýdan sonra bir kadýn olan annesine ulaþmakta bulur kurtuluþunu.” Not: Daha özel ve deneysel oyunlar için bir araya gelen grubun amacý Kürt Tiyatrosu’nda yeni ve özgün oyunlar sahnelemek... Ayrýca Rojnivîska Dînekî, Gazi Ayýþýðý sanat Merkezi’nden sonra 29 Ekim Pazar günü Taksim Muammer Karaca Tiyatrosu’nda seyircisiyle buluþacak.r

Reutlingen Ekm’den Leninistler 80. Sayý / 13-27 Kasým 2006

17

dxq.71


1 egaP

85:31

7002.80.13

Yeni Evrede

Fidel

Mücadele Birliði

leri gibi. Bu sorun son tahlilde bir egemenlik ve ulusal onur sorunudur. Böyle saldýrgan bir tutumu karþýlýksýz býrakmayýz, bu yüzden duruma müdahil oluyoruz. (…) Küba halkýna teþekkürlerimi ileterek bitirmek istiyorum. Onlar kendilerine olan olanca güvenleriyle, olgunluklarý, aðýrbaþlýlýklarýyla, tek vücut halinde duruþlarýyla ve bunu özellikle büyük harflerle yazmanýzý istiyorum. KARARLILIKLARIYLA bana Ekim 1962 Füze Krizi zamanýndaki kararlýlýklarýný hatýrlattýlar. (…) Kimse þüphe etmesin, biz böyle kaldýðýmýz sürece hiçbir düþman bizi dize getiremez.”

FÝDEL’E

SEVGÝLERLE

General Raul Castro Ruz, Granma dergisi ile Devrimci Silahlý Kuvvetler Bakanlýðýndaki odasýnda bir röportaj yaptý. Görüþmede son günlerin öne çýkan geliþmelerinden bahsedildi. (…) “Tüm halkýmýz adýna öncelikle ona mükemmel bir þekilde bakan, baþta doktorlarýmýz olmak üzere tüm yoldaþlara teþekkür ederim. Onlarýn inanýlmaz profesyonelliði ve sevgiyle yaklaþýmý, Fidel’in durumunun hýzla iyileþmesinde çok önemli bir etkendir. Dahasý onun olaðanüstü fiziksel ve ruhsal durumu da iyileþme hýzýný artýran etkenlerden. (…) Baþkomutan ve Parti önderliðinin adýna, devrime gösterilen dayanýþma için teþekkür etmek isterim. Kültür alanýndan, tüm sektörlerden iþçilerden, köylülerden, askerlerden, ev kadýnlarýndan, öðrencilerden, genç öncülerden, toplumun öne çýkan simalarýndan, her dinin temsilcilerinden, son olarak da Küba halkýndan gelen sevgi gösterileri için teþekkür ederim. Ülkemizi ayakta tutan temel taþlardan olan sarsýlmaz birliðimiz ve devrimci bilincimizin sergilenmesiydi bütün bu gösteri-

18

ler. (…) Sizin de söylediðiniz gibi, ülkede sükûnet hüküm sürüyor. Daha önemli bir þey var, her iþyerinde, her þehirde, her mahallede hissedilen disiplin, soðukkanlýlýk ve kararlýlýk. Halkýmýzýn zor zamanlarda hep takýndýðý tutumdur bu aslýnda. (…) Sonuç olarak yoldaþ Fidel’in imzalamýþ olduðu 13 Ocak 2005 tarihli planlara paralel olarak 1 Aðustos günü sabah 03.00’te savaþma kabiliyetimizi artýracak uygulamalara baþlama kararý alýndý. Bu uygulamalarýn içinde onbinlerce yedek askerin ve milisin silâh altýna çaðrýlmasý ve özel sýnýr birliklerimizin siyasi/askeri duruma göre konumlanmasý vardý. (…) Gerçekte bu basit ve çirkin propaganda bizi zerre kadar ilgilendirmiyor, halkýmýzýn kültürel ve siyasal seviyesinin oldukça altýnda olan bu saldýrýlarý halkýmýz reddetmesini bilecektir. ABD bürosunda yazýlan yalanlarý reddettik-

80. Sayý / 13-27 Kasým 2006

NOT: Granma dergisinin Aðustos 2006 Özel sayýsýndan alýntýdýr.

PÝCHÝNCHA TEPELERÝNDEN FÝDEL’E SEVGÝLER... Ekvador’un baþkenti Quito’nun üzerinde yükselen Pichincha volkanýnýn eteklerine 13 Aðustos sabahý büyük beyaz harflerle Küba Devlet Baþkaný Fidel Castro’nun ismi yazýldý. Fidel’in 80. doðum gününü kutlamak için Küba ile Dayanýþma Gençlik Komitesi’nden 12 genç tarafýndan bir gece önceden yazýldý. Gençler, baþkentin her yerinden görülebilmesi için 3.500 metre yüksekliðe týrmanarak, her harfi 12 metre yüksekliðinde beyaz plastik parçalarla “Fidel” yazdýlar. Gençlik Komitesi’nin açýklamasýna göre bu yazýlama, Fidel’in genç insanlara desteði ve saðladýðý yardýmlara duyulan þükraný sembolize ediyor, ayný zamanda Küba’nýn yalnýz olmadýðýný göstermeyi amaçlýyor.r

dxq.81


1 egaP

Yeni Evrede

75:31

7002.80.13

Antep

Mücadele Birliði Dünya proletaryasý açýsýndan tarihsel bir öneme sahip olan 1917 Ekim Devrimi’ni, yýldönümünde yaptýðýmýz bir etkinlikle selamladýk. 5 Kasým günü saat 14.00’da gerçekleþtirdiðimiz etkinlik ölümsüzleþen devrim savaþçýlarýnýn anýsýna bir dakikalýk saygý duruþuyla baþladý. Ardýndan hazýrladýðýmýz 15 dakikalýk Ekim Devrimi’nin gösterildiði sinevizyon gösterimimiz büyük bir beðeniyle izlendi. Etkinliðimiz Ekim Devrimi’nin geliþimi, gençliðin görevleri ve günümüzde dünyadaki ve ülkelerimizdeki güncel geliþmeler konularýnýn iþlendiði panelle devam etti. Uzun yýllarý mücadele içinde geçmiþ, Antep DEV-GENÇ kurucularýndan, iþçi emeklisi ve eski ÝHD Baþkaný Ýmam Özharat, bizlere Ekim Devrimi’nin tarihsel geliþimini anlattý. Bolþevikler, Menþevikler, Kadetler, Sosyalist Devrimciler ve Narodniklere deðinerek, Lenin’in Ekim Devrimi’nde oynadýðý rolün ne kadar önemli olduðunu vurguladý. O dönemde gerçekleþen 1. Emperyalist Paylaþým Savaþý’nýn milyonlarca topraksýz köylüyü ve iþçiyi cephelere sürerek devrimin geliþimine nasýl bir itki saðladýðý, toprak, özgürlük ve barýþ sloganlarýnýn nasýl milyonlarýn talebi haline geldiðini anlattý. Þubat Devrimi ve sonrasýnda “Bütün Ýktidar Sovyetlere” sloganýnýn ne kadar anlamlý ve doðru olduðunu, iþçi asker ve köylülüðün bu slogan etrafýnda örgütlenerek nasýl Ekim Devrimi’ni yarattýklarýný anlattý. Ardýndan sözü Genç Emekçiler Birliði temsilcisi arkadaþýmýz aldý. 68 kuþaðýnýn gençlik önderlerinin, daha sonra devrimci örgüt ve partiler kurarak iþçilerin, emekçilerin ve bütün toplumun öncülüðüne soyunduklarýný, sermaye sýnýfýnýn ise gençliðin devrim mücadelesindeki rolünü ve önemini çok iyi bildiði için onlara çok yönlü bir saldýrý içerisinde olduðunu anlattý. Gençliðin, özellikle iþçi gençliðin politikleþmesinin hayati derecede önemli olduðunu ve GEB’in bunun bir aracý olduðunu belirttikten sonra, gençliði Genç Emekçiler Birliði çatýsý altýnda örgütlenmeye çaðýrdý. Ardýndan sözü alan Mücadele Birliði Platformu’ndan arkadaþýmýz ise dünyada ve Türkiye’de yaþanan güncel geliþmeleri, uluslararasý sermayenin her yere kan ve gözyaþýndan baþka bir þey götürmediðini ayrýntýlarýyla anlattýktan sonra bunun karþýsýnda her yerde mücadeleyi yükseltmek gerektiðini ve herkesin bu konuda sorumlu olduðunu anlattý. Ardýndan soru cevap bölümüne geçildi. Bu bölüm, birçok kiþinin söz almasýndan kaynaklý sýcak bir söyleþi havasýnda

geçti. Bir iþçi arkadaþýmýz devletin özellikle iþçi sýnýfýný açlýða ve sefalete sürüklediðini, buna karþý savaþmaktan baþka bir yolumuzun olmadýðýný belirtti. Soru soran bir arkadaþýmýz ise gençlerin sermaye sýnýfý tarafýndan yozlaþmaya ve çürümeye itildiðini, böylelikle insanlarýn toplumsal deðiþim konusunda zaman zaman umutsuzluða kapýlabildiklerini söyleyerek, “Ekim Devrimi öncesiyle karþýlaþtýrabilir misiniz” þeklinde bir soru yöneltti. Mücadele Birliði Platformu’ndan arkadaþýmýz ise o ülkelerde de belirli farklýlýklara raðmen alkol kullanýmýnýn ve çeteleþmenin, kavgalarýn çok yaygýn olduðunu fakat yükselen halk hareketinin bu insanlarý mücadelenin içine çektiðini, gençliðin bir arayýþ içerisinde olduðunu ve eðer bu arayýþa bizler cevap veremezsek bu arayýþýn düzen içi kanallara yöneleceðini ve ülkelerimizde de halk hareketinin bu kesimleri kendine çekeceðini belirtti. Daha sonrasýnda ise birçok kiþi söz alarak gençliðin yozlaþmasýna deðindi kendi yaþamlarýndan örnekler verdi ve bu konuda bizlere çok görev düþtüðünü belirtti ve bu sýcak söyleþinin ardýndan panelimiz sona erdi. Panelin ardýndan sahneye Devrimci Öðrenci Birliði temsilcisi arkadaþýmýz çýkarak YÖK’ün kuruluþ yýldönümü dolayýsýyla kýsaca YÖK’e deðinerek özellikle 12 Eylül askeri faþist darbesiyle üniversitelerin faþistleþtirilmesinin bir aracý olarak YÖK’ün kurulduðunu belirtti. Fakat tek baþýna YÖK’e karþý mücadele etmenin akademist bir bakýþ açýsý olduðunu, öðrenci sorununun siyasi iktidar sorunundan baðýmsýz olmadýðýný belirttikten sonra konuþmasýný “Politik Özgürlük Kazanýlmadan Akademik Özgürlük Kazanýlamaz” sözleriyle bitirdi. DÖB’ün mesajýnýn ardýndan ise iþçi þair arkadaþýmýz çýkacak olan yeni kitabýndan birkaç þiir okudu. Arkadaþýmýzýn okuduðu þiirler gelenler tarafýndan beðeni ve alkýþlarla karþýlandý. Etkinliðin sonunda sahne alan Ayýþýðý Sanat Merkezi müzik grubu Denize Ezgi’nin söylediði ezgilerle ve marþlarla etkinliðimiz coþkulu bir þekilde son buldu. Etkinliðimizin baþýndan sonuna kadar sinevizyonla yansýttýðýmýz orak-çekiçli kýzýl bayraðýn dalgalanmasý ise etkinliðe ayrý bir renk kattý. Yaklaþýk 60 kiþinin katýldýðý etkinliðimiz gelen konuklarýmýz tarafýndan büyük bir beðeni topladý.

ANTEP GEB EKÝM DEVRÝMÝ’NÝ SELAMLADI

80. Sayý / 13-27 Kasým 2006

Antep Genç Emekçiler Birliði Derneði 19

dxq.91


1 egaP

35:31

7002.80.13

Yeni Evrede

Filistin

Mücadele Birliði

ÝKÝTELÝ’DE FÝLÝSTÝN ÝÇÝN RESÝM SERGÝSÝ 25 Ekim’de bir bayram günü, Ýkitelli’de insanlar, megafondan yapýlan anonslarý duydular: “Ýkitelli halký, bugün bayram; ama Filistin’de çocuklar bayram yapamýyorlar. Filistinli çocuklar þeker yiyemiyorlar; çünkü Filistin’de Ýsrail askerleri evleri bombalýyor, çocuklarý silahlarla tarýyor. Filistin’de Ýsrail tanklarý çocuklarýn, kadýnlarýn, yaþlý insanlarýn üzerine yürüyor. Gelin ve görün! Ýsrail’in Filistin’de yaptýklarýný gelin ve görün! Ýkitelli Ekin Sanat Merkezi, burada Ýsrail’in katliamlarýný gösteren bir resim sergisi yapýyor. Gelin ve görün! Sizler de baský ve zulüm görüyorsunuz. Filistin davasý sizin de davanýz. Filistin davasýna sahip çýkýn. AKP hükümeti Filistin halkýnýn yanýndaymýþ gibi davranýyor. Yalan! AKP, Filistin halkýnýn deðil, Ýsrail’in yanýndadýr. Ýsrail’le ilgili askeri-stratejik anlaþmalar imzalayanlar, Filistin halkýnýn yanýnda olamazlar. Bugüne kadar Filistin halkýnýn yanýnda hep bizler olduk. Deniz Gezmiþ ve yoldaþlarý Filistin davasýna sahip çýktýlar. Filistin Devrimi’ne sahip çýkan her zaman sosyalistler, devrimciler oldu. Gelin ve görün! Gerçekleri gelin ve görün! Ýsrail tanklarýnýn katlettiði çocuklarý gelin ve görün. Ýsrail askerlerinin iþkencelerini gelin ve görün!” Bir anda etrafta toplanan insanlarýn ilgisi artmaya baþladý. Biz bez üzerine iliþtirilmiþ resimlerle oluþturulan resim sergisini gezmeye, “gerçeklerin gözünün içine dosdoðru bakmaya” baþladýlar. Sloganlar, Ýkitelli’nin yoksul sokaklarýný çýnlatýyordu: “Filistin Halký Yalnýz Deðildir”, “Savra Savra Hatta Nasr”, “Savaþ Savaþ Zafere Kadar”, “Kahrolsun Ýsrail Siyonizmi”, “Filistin Devrimle Özgürleþecek”... Daha sonra Gazi Ayýþýðý Sanat Merkezi Þiir Grubu, Filistin için hazýrladýðý þiir dinletisini sundu. Kefiyeler takmýþ olan þiir grubu, büyük beðeni topladý. “Ey güneþin düþmaný / Oturmayacaðým pazarlýða seninle / Sýkacaðým diþimi, dayanacaðým / Son damlasýna dek kanýmýn” dizeleri, insanlarý Filistin’in gerçekliðine götürdü. Ve onlardan sonra, Taksim Ayýþýðý Sanat Merkezi’nden Emeðe Ezgi Müzik Grubu, Filistin için söylediði türkülerle selamladý izleyicileri. Çav Bella’yý Arapça, Kürtçe, Ýtalyanca veTürkçe söyleyen grup ilgiyi artýrdý. Giderek artan kalabalýk ve yükselen sloganlar üzerine eylemin olduðu alana gelen polisler, etkinliði uzaktan seyretmekle yetindiler. Atacaklarý en ufak adýmda teþhir olacaklarýný bildikleri, Ýsrail’in arkasýnda yer aldýklarý açýða çýkacaðý için müdahale etmeye cesaret edemediler. Bir bayram günü, Ýkitelli’nin iþçi ve emekçileri bir kez daha Filistin gerçeðiyle tanýþtýlar. Ve davet edildikleri Ýkitelli Sanat Merkezi’ne gelerek sýcak sohbetler ettiler. Çocuklara, Ýkitelli Ekin Sanat Merkezi’nde daðýtýlan þekerler etkinliðe ayrý bir tat kattý.r

20

80. Sayý / 13-27 Kasým 2006

“YENÝ ÝNSAN”LARA SELAM OLSUN Merhaba ilerici, aydýn, devrimci insanlara, sosyalist insanlara merhaba... Çevremizde bir çok insan vardýr. Yukarýdaki terimlerden birçoðunun kendisinde olduðunu sanan ve bu vasýflardan rant saðlayan, devrimci geçinen, küçük burjuvazinin bütün özelliklerini taþýyan, kendilerini devrimci tanýtan bu insanlara Birkaç sözümüz olacak. Emeði, emeðin sermaye tarafýndan sömürülmesini, alýn terini bilemezsiniz. Birkaç kitap okuyup ezen-ezileni ayýrt ettiklerini sanan, yaþamdan her kovuluþunda devrim diyen ama geliþemeyen, hallerinden memnun olan ama aðýzlarýndan sakýz gibi çiðnedikleri devrim sözcüðünün altýnda ezilenler... Emeði bilmeyen bilmeyen bu küçük burjuvaya mensup, sözde devrimci, içi boþ insan görünümlü mahlukatlar, sözüm size... Size hiç güvenmedi bu iþçi sýnýfý, çünkü sizleri iyi tanýyoruz... Anneniz yaþamda hem kadýn oluþundan iki defa ezilsin, evde babanýzýn özel mülkiyetinin altýnda kimlik arasýn. Onlarýn paralarý ile okuyup öðrenen fakat eþitliði evine yansýtamayan, emeðe saygýsý olmayan, devrimi kötüleyen, bizi kötüleyen sen, siz... Bilip de, yaþatamayan korkak mahlukatlar, tarih sizin gibileri hiç affetmedi, sakýn böyle devam edeceðini sanmayýn, sizlere müdahale ediyoruz. Biz iþçilerden uzak durun çünkü biz sizlerden uzaðýz. Tarihin kimleri unutulmadýðýný iyi bilen iþçiler, Denizleri, Mahirleri, Yusuflarý, Aysunlarý, Muratlarý unutmayacak. Sizler, tarihin çöplüðünde kalacaksýnýz. Küçük burjuvalar sizler kendiniz için yaþayýn, kendi küçük dünyanýz için. Bizim yaratacaðýmýz, tel tel öreceðimiz eþitlik, paylaþmayla, eðitimin-ulaþýmýn-saðlýðýn karlýlýðý olmadýðý bir dünya bu dünya, baþka bir dünya, komünist bir dünya. Sizin yeriniz yok bu dünyada. Ezilen, yaþamdan hep darbe yiyen iþçi kardeþlerim... Önümüzdeki süreçte daha dikkatli olmamýz gerekiyor. Hem bu düzen ile hem de iki yüzlülüklerle savaþmak zorunda kalacaðýz. Yeni yüzyýl dünyanýn kýzýla boyanacaðý bir yüzyýl olacak. Eðer kim bu yolda geride kalýr ise býrakýn, orada kalsýn. YAÞAMAK BÝR AÐAÇ GÝBÝ TEK VE HÜR VE BÝR ORMAN GÝBÝ KARDEÞÇESÝNE. BU DAVET BÝZÝM.

Ýzmir’den Bir Ýþçi

dxq.02


1 egaP

02:41

7002.80.13

Yeni Evrede

Kadro

Mücadele Birliði

ve heyecanla iþlere sarýlmak için silkinmeliyiz. Uður Daðlý yoldaþýn dediði gibi, “Bugüne kadar verilen mücadeleyle devrimi gerçekleþtiremedik, ancak bu devrimi baþarmak için yapýlan eylemlerden ders çýkarmak, atýlan adýmlarý irdelemek kazanmak isteyen devrimci güçlerin yöntemi olmalýdýr. Yapýlanlar bize zafer getirmedi, o halde kendimizi aþmalýyýz… Devrimci yöntemler, kendimizi aþmanýn ve baþarmanýn yöntemleridir.” (Mücadele Birliði, Sayý:18) Kendimizi güçlü bir þekilde sarsmak ve kendimizi aþmak için hatalarýmýzdan ders çýkarmayý bilmek, ayný hatayý bir daha yapmamak gerekiyor. Hata yapmaktan korkmadan, ki onlar yoldaþlarýmýz tarafýndan “tatlýlýkla” düzeltilecektir, geriye dönük deðil, ileriye dönük düþünmeli ve beklemeden, ertelemeden harekete geçmeliyiz. Herkesin kafasýnda “kendini aþma” düþüncesi olmalý. Herkes önüne yeni hedefler koymalý, daha öncekileri büyütmeli, özellikle örgütlenme alanýnda bu artýk olmazsa olmaz bir zorunluluktur. Herkes çevresindeki iliþkileri yeniden gözden geçirmeli, yeniden bir ayýklamaya gitmeli ve herkesi olabileceði yerde ve þekilde yeniden deðerlendirmelidir. Örgütlenme ve örgütçülük anlamýnda kendimizi aþmamýz bize zaferi getirecektir. Kitlelerle bað kurmak, onlarýn önderi konumuna gelmek konusunda hepimizin tam bir Bolþevik ruhla, ileri atýlmamýz, birer Sverdlov, birer Babuþkin olmamýz gerekiyor. Varolaný korumak, sürdürmek, daha geriye gitmesini engellemek önemli elbette ama bu olsa olsa bir “direniþ çizgisi” olabilir. Oysa Leninistler daha fazlasýný istemelidirler. Ve elbette istemek yetmez. Örgütlü bir güç olmaktan bir güç örgütü olmaya dönüþmek için ciddiyetle çalýþmak, kararlý ve azimli olmak gerekir. Bugün yýðýnlarýn kapitalist sistem içinde karþýlanamayan ihtiyaçlarý her zamankinden daha yakýcý. Toplumsal gereksinimler öyle acil bir duruma gelmiþtir ki insanlar sabýrsýzlýk içinde bir çýkýþ yolu aramaktadýrlar. Þu anda geniþ yýðýnlar, bu gereksinimlerini karþýlamalarýna engel olan kurumlarý bir çýrpýda aþamýyorlar. Yeterli gücü bulamadýklarý için karþýlarýna dikilen barikatlarý yýkýp geçemiyorlar ama güç biriktiriyor, kendi deneyimlerinden öðreniyor, hatalarýndan dersler çýkarýyor ve devrimci bir birikim elde ediyorlar. Bu birikimin nerede nasýl patlayacaðý belli olmaz; ama karþýlanmamýþ gereksinimler orta yerde durduðu sürece bu “patlama olasýlýðý” her zaman var demektir. Engels’in dediði gibi “bu gereksinmeyi her zorla bastýrma giriþimi, onu engellerini parçalayýncaya kadar, daha da belirgin duruma getirmekten baþka bir sonuç vermeyecektir.” Bu koþullarý, bundan önce yaþanan bütün bir tarihsel süreç hazýrlamýþ bulunuyor. Bu durumda tarihin birikmiþ sorunlarýný çözmek için harekete geçmeli, sýký bir çalýþmanýn sonucunda baþarýnýn kaçýnýlmaz olacaðýndan emin olmalýyýz. Þimdi tarih yapmaya cesaret etmek gerekiyor. Komutan Che’nin dediði gibi, “herkes düþlerinin büyüklüðü kadar özgürdür”. Daha da özgürleþmemizin koþullarý þimdi her zamankinden daha uygun. Tarihsel geliþmelerin hazýrladýðý devrimi gerçekliðe dönüþtürmek için yapmamýz gereken kelimenin tam anlamýyla önümüze bir büyüme ve geliþme stratejisi koymak ve onun gerekleri için çalýþmaktýr. Hiç kimsenin kuþkusu olmasýn ki, bu baþarýldýðýnda “yarýn bizimdir yoldaþlar”.r

BÜYÜME VE GELÝÞMEYE ODAKLANMAK Tarihin büyük bir hýzla aktýðý bir dönemde hiçbir þey olduðu gibi kalamaz. Yaþamýn diyalektik akýþý, her þeyi ve herkesi zorunlu bir deðiþime ve geliþime zorlar. Olduðu yerde sayan her þey aþýlmaya ve doðal olarak geri kalmaya mahkûmdur. Bizler, “ütopik komünistler” olmadýðýmýza göre, her zaman somut durumun somut tahlilini yapmak zorundayýz. Somut durumun somut tahlili, nesnel ve bilimsel olmayý gerektirir. Objektif olunmadan, bilimsel tahliller yapýlmadan ileri doðru tek bir adým atýlamaz. Elbette somut durumun somut tahlilini yapmak, olay ve olgularý basitleþtirmek, indirgemeci bir yaklaþýma sahip olmak deðildir. Her þeyi çok yönlü, kendi iç baðlantýlarýyla birlikte ve baþka þeylerle baðlantýlarý içerisinde ele almak, olaylarý süreçlerle, bütünlüklü deðerlendirmek demektir. Genel olanla özelin, tarihsel olanla güncelin baðý kurulmadan bu baþarýlamaz. Komünistler, somut durumun somut tahlilini teorik amaçlarla yapmazlar. Analizci yönlerinin ne kadar geliþmiþ olduðunu göstermekten çok, somut durumu deðiþtirmek gibi bir amaçlarý vardýr. Somut durumu, devrimci dönüþüme uðratmayý hedeflemeyen hiçbir analiz teorik kalmaktan kurtulamaz. Somut durumun somut tahlilini yapýp, verili durumu tespit ettikten sonra yapýlmasý gereken þey, komutan Che’nin dediði gibi, imkansýzý istemektir. Yani büyük düþünmektir. Verili duruma takýlý kalmak, koþullara teslim olmak bir komünistin asla kabul etmemesi gereken bir þeydir. Bir komünistin yaþamýnda statükolar oluþmaya baþladý mý, alýþkanlýklarýn gücü devrimciliði kemirmeye baþlar. Düþünmenin ve düþündüklerini hayata geçirmenin sýnýrlarý geniþletilmediði sürece bu tehlike her zaman vardýr. Kendi halinden memnun olan, durumu idare eden bir mantýk giderek konformizme saplanýr ve artýk ondan ne yaratýcý düþünceler ne de yaratýcý bir devrimci çalýþma beklemek mümkün olur. Koþullarý deðiþtirmek için iradi müdahale bulunmayanlar, koþullarýn kendilerini deðiþtirmesine kapý aralarlar. Diyalektiðin geliþim yasasý böyledir: ilerlemeyen geriler. Bu öznel niyetlerden de baðýmsýz, nesnel bir yasadýr. Kendini olaylarýn akýþýna býrakanlar, olaylar tarafýndan sürüklenirler. Bunu engellemenin en baþta gelen yolu, olaylarýn geliþimi karþýsýnda kararlý ve net tutum almak, yaratýcý düþüncelerden korkmamak, en zor, en umutsuz görünen koþullarda bile umutlu ve iyimser olmayý sürdürmek, asla karamsarlýða düþmemektir. Bu, hem birey hem de kolektif için geçerli olan altýn bir kuraldýr. En “olmaz” denilen koþullarda bile bir çýkýþ yolunun olduðu, olacaðý unutulmamalýdýr. Kararlý ve inançlý olunursa üstesinden gelinemeyecek engel yoktur. Fidel Castro, Che’yi anlatýrken “zorluklarý önemsemezdi” diyor, “denerdi, baþaracaðýndan emindi”. Ýþte þimdi bize gerekli olan ruh hali budur. Baþaracaðýmýza olan kesin inançla giriþmek ve her þeyi pratik içinde görmek. Açýk ki, iþleyen demir pas tutmaz. Statükoculuðu aþmanýn, alýþkanlýklarýn gücünü kýrmanýn baþka yolu yoktur. Kendimizi, kendi kendimizi hapsettiðimiz dar kalýplardan kurtarmak, yeni bir þevk

80. Sayý / 13-27 Kasým 2006

21

dxq.12


1 egaP

91:41

7002.80.13

Yeni Evrede

Tüyap

Mücadele Birliði

TÜYAP’TA MUTLULUÐUN RESMÝ B

u yýl 25 Ekim-5 Kasým tarihleri arasýnda yapýlan Tüyap Kitap Fuarý’na Ayýþýðý Sanat Merkezi de katýldý. Fuar süresince çok sayýda insanýn ziyaret ettiði Ayýþýðý Sanat Merkezi standý, sýcaklýðý ve dost canlýlýðý ile insanlarý kendine çekti. Che posterleri, Filistin’den resimler, çeþitli kitap ve dergiler ve kartlarla hazýrlanmýþ olan stantta en çok ilgiyi, Abidin Dino’nun, Nazým’ýn þiirine atfen yaptýðý “Mutluluðun Resmi” tablosundan kart haline getirilmiþ olan resim çekti. Bir çok insanýn “Aaa! Mutluluðun Resmi” diye yöneldiði kartlar kýsa sürede tükendi. “Mutluluðun Resmi” kadar dikkat çeken bir baþka þey ise, Ergül Çiçekler’in yeni çýkmýþ olan þiir kitabýydý. Ölüm Orucunda hafýzasýnýn büyük bir kýsmýný yitiren Ergül Çiçekler’in 19 Aralýk katliamýný anlattýðý “Dört Ateþten Gün, Dört Ölümden Gece” adlý þiir kitabý, kitapseverlerin ilgisini çekti. Ayýþýðý Sanat Merkezi, ayný zamanda bu yýl Kitap Fuarý programýna bir etkinlikle katýldý. “Sanatta Taraf Olmak” adlý etkinliðe yazar Cengiz Gündoðdu, þair Ruhan Mavruk, sinema yönetmeni Muzaffer Hiçdurmaz ve tiyatrocu-yazar Haþmet Zeybek konuþmacý olarak davet edilmiþlerdi. Cengiz Gündoðdu’nun aksaklýklar yüzünden katýlamadýðý etkinliðe Ruhan Mavruk baþkanlýk etti. Ayýþýðý Sanat Merkezi yöneticisi Songül Yücel’in yaptýðý kýsa açýlýþ konuþmasýnýn ardýndan söz alan Ruhan Mavruk, önce konuþmacýlarý tanýttý. Bu esnada, yönetmenliðini Muzaffer Hiçdurmaz’ýn yaptýðý Çark filmi, sahnenin bir köþesinde sinevizyonda gösterilmeye devam etti. Ayýþýðý Sanat Merkezi’nin bu yýl, son bahar boyunca gösterimini yaptýðý iþçi filmlerinden biri olan Çark filmi, çarpýcý sahneleriyle seyircilerin dikkatini çekti.

22

Oturumu yöneten Ruhan Mavruk, ilk sözü yýllarýný sinemaya vermiþ, toplumcu sanat anlayýþýný sinema hayatýnda hayata geçirmeye çalýþan, emekten yana tavrýyla iþçi sýnýfý ve emekçilerin takdirini kazanmýþ Muzaffer Hiçdurmaz’a verdi. Muzaffer Hiçdurmaz, Türk sinemasý adýna ilk çýkarýlan yasanýn bir sansür yasasý olduðunu vurgulayarak baþladýðý konuþmasýnda, sanatýn Türkiye’de karþý karþýya kaldýðý güçlüklere deðindi. Örneðin en çok bilinen Türk filmlerinden biri olan Susuz Yaz’ýn yönetmeni tarafýndan yurtdýþýna kaçýrýlarak ödül alabildiðini söyledi. Yýlmaz Güney’in 80’e yakýn filminin yakýldýðýný söyleyen Muzaffer Hiçdurmaz, kendisine Ömer Lütfi Akad’ý örnek aldýðýný ve bir sanatçý olarak sýnýfýnýn belli olduðunu söyledi ve “biz yönetmenler konuþmayý çok sevmiyoruz, konuþmaktan çok üretmeyi seviyoruz” dedi. Ondan sonra söz alan tiyatrocu yazar Haþmet Zeybek ise, iþçi sýnýfýnýn etik bir ahlaksýzlýk içinde olduðunu, bir çok þeye karþý kayýtsýz olduðunu, emperyalist-kapitalist sistemin bunu çeþitli yollarla baþardýðýný söyledi. Haþmet Zeybek, oldukça çeþitli konulara deðindiði konuþmasýnda 1948 yýlýnda ABD’de art-empresyonizm diye bir akým geliþtiðini, buna göre “sanatçýnýn her þeye karþý olmasý gerekir” þeklinde bir anlayýþýn savunulduðunu ve sanatçýnýn örgütlü olamayacaðýnýn vazedildiðini söyledi. Haþmet Zeybek, Fukuyama’nýn “tarihin sonu” tezini de eleþtirerek bunun olsa olsa kapitalizmin sonu olacaðýný ama tarihin sonu olamayacaðýný belirtti. H.Zeybek, “dünya huzursuzluk içinde, çünkü düzen insani deðil” dedi. Orson Wells’in bir konuþmasýnda “sinema bir endüstridir” dediðini anlatan Zeybek, Türkiye’de ise sanayisi olmayan sinemanýn okulu olduðunu belirtti. Kültürel çatýþmalarýn bitmediði bir coðrafya üzerinde olduðumuzu vurgulayan H.Zeybek, “put kýranlýk bu topraklarda çok önemli bir kültürdür” dedi. Akhillius’un Troya’ya girer girmez ilk iþinin þehrin giriþindeki heykelin kafasýný uçurmak olduðunu söyleyen H.Zeybek, bunun dikkate alýn-

80. Sayý / 13-27 Kasým 2006

masý gerektiðini söyledi. Ve sanatta taraf olmanýn önemine deðindi. Bunun için “hormonlu aydýnlar”a karþý ya da “artýk iþçi sýnýfý devrimin önderi olmaktan çýkmýþtýr” diyen Frankfurt Okulu benzerlerine karþý mücadele etmenin gerekliliði üzerinde durdu. Günümüzde emperyalizmin az geliþmiþ ülkelere “film yapma ben veririm, tiyatro yapma ben veririm” dediðini belirten H.Zeybek, buna karþý mücadele etmenin þart olduðunu vurguladý. Þair Ruhan Mavruk ise, devrimci kültürün feodalitenin üzerinde deðil, evrensel kültür üzerinde yükselmesi gerektiðinin altýný çizdi. Çok yönlü geliþimin önemine deðinen Ruhan Mavruk, bireysellikle bireyciliðin ayný þey olmadýðýný belirtti. Sanatta sýðlýktan kurtulmak, taklitçilikten uzak durmak, derinlikli olmak, Kagon ve Caudwell’i bilmek gerektiðini vurguladý. Sanatçýlarýn bir yandan toplumsal olaylara duyarlý olmalarý gerekirken, bir yandan da estetiðe önem vermesi gerektiðini söyleyen Ruhan Mavruk, “iyi þiir insanýn ruhunu doyurmaz, allak bullak eder” sözünü hatýrlatarak söylediklerini güçlendirdi. Ruhan Mavruk, sanatçýlarýn “tecrite karþý” oluþturduklarý inisiyatife de deðinerek pratik olarak nasýl taraf olduklarýný anlattý. “Sanatta Taraf Olmak” adlý söyleþi, zaman darlýðý nedeniyle kýsa soru ve cevaplarla son buldu. Bu seneki Tüyap etkinlikleri içinde Ayýþýðý Sanat Merkezi’nin bu etkinliði bir ilk olmasý açýsýndan izlenmeye deðerdi.r

dxq.22




Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.