Yeni Evrede
Baþyazý
Mücadele Birliði
OLAYLAR ÖNDE GÝDÝYOR T
arih, süreklilik ve kesintililik içerir. Bu, ayný zamanda diyalektik bir geliþmedir. Evrim, yavaþ evrimcilerin düþündüðü gibi yalnýzca pasif bir süreç deðildir; kendi içinde karþýtlarýn savaþýný, sýçramalarý ve patlamalarý da içerir; yani düz bir çizgi izlemez. Geliþme, karþýtlarýn savaþýmýdýr. Herþey karþýtýna dönüþür; yadsýmanýn yadsýnmasý kaçýnýlmazdýr. Kapitalizm, çeliþmeler içinde evrimlenen toplumsal bir sistemdir. Evrimin yüksek bir aþamasýnda, karþýtýna, sosyalizme dönüþür. Bu dönüþüm, sýçramalar, patlamalar, niceliðin niteliðe dönüþümü biçiminde gerçekleþir. Devrim dönemlerinde ve olaylarýn çok yoðun olduðu süreçte, evrim, kendisini ani olaylar, patlamalar, þiddetli çarpýþma biçiminde açýða vurur. Olaylar önde gider ve biz çoðu kez olaylarýn gerisinde kalýrýz. Devrim dönemleri ya da olaylarýn devrimci yönde geliþtiði, her þeyin ani ve hýzlý oluþtuðu dönemlerde halk kitleleri büyük bir süratle devrimci politik yaþama uyanýrlar. Büyük bir enerjiyle ve cesaretle ileri atýlýrlar. Devrim, milyonlarýn tüm özlemlerinin, istemlerinin ve duygularýnýn açýða çýkmasý, ifade edilmesi demektir. Devrim, emekçi kitleler üzerinde öyle bir etki yaratýr ki, bu devrimci etkileþim dalga dalga yayýlýr, yeni güçleri kendine katarak iyice güçlenir ve bu güç, yeni bir aðýrlýk merkezi oluþturur; en geride kalan insan bile bu aðýrlýk merkezinin içinde bulur kendisini. Halkýn kendi kendisine ve kazanacaðýna güveni artar. Daha büyük bir güvenle savaþ hattýna yönelir. Bu sýrada hiç kimse geride kalmak istemez, adeta yitirilen zamaný en kýsa sürede kapatmak ister. En geride kalmýþ biri, böylesi dönemlerde en ileri geçebilir. Emekçi kitleler, kitleler halinde devrimde yerlerini alýrlar. Ýþte böylesi dönemlerde daha önce atýl duran büyük bir enerji açýða çýkar. Eski tarihi sürecin kesintiye uðradýðý, yepyeni bir sürecin baþladýðý dönemler, böylesine yoðun devrimci dönemlerdir. Devrimci durum, sýnýflarýn irade ve istemlerinin dýþýnda ortaya çýkan nesnel bir durumdur. Ýþçi sýnýfýnýn hazýrlýklý olup olmamasý, devrimci durum gerçeðini deðiþtirmez. Devrimci durum, burjuvazinin ve emekçilerin durumunu derinden etkileyen bir kriz demektir. Tüm taþlar yerinden oynar. Her sýnýf, yerinden oynayan taþlarý kendi durumunu güçlendirecek þekilde yeniden dizmek için tüm gücünü harekete geçirir. Sýnýf savaþýmý önceki dönemlerden farklý bir seyir izler. Her sýnýf, ortaya çýkan durumu kendi lehine çevirmek için savaþýmýný en üst düzeye çýkartýr. Bunun sonucunda orta yere þiddetli bir çatýþma çýkar. Devrimci durum sürecinin her aþamasý, ayný yoðunluk ve þiddetle geçmez. Ancak hem burjuva sýnýf, hem emekçi sýnýf, var olan durumun devamýný istemediðinden sýnýflararasý güç iliþkisini kendi yararýna deðiþtirmek amacýyla savaþýmý çeþitli biçimlerde sürdürür. Buradan da anlaþýlacaðý gibi,
devrimci durum koþullarýnda sýnýf savaþýmý üst düzeye sýçrar, olaylar hýzlý, yoðun, ani, sýçramalý ve patlamalý bir geliþme özelliði kazanýr. Devrimci durum, iþçi sýnýfýnýn ve devrimci öncüsünün de iradesi, hazýrlýklarý, örgütlenme durumunun dýþýnda nesnel bir gerçeklik olarak vardýr. Devrimci durum, devrimin öncüsünün durumundan baðýmsýz olarak ekonomik-toplumsal koþullarýn bir ürünüdür. Burada sorun, öncü sýnýfýn doðmuþ olan devrimci durumu bir devrime dönüþtürüp dönüþtüremeyeceði sorunudur. Burada herþey, devrimci sýnýfýn hazýrlýklarýna, emekçi kitleleri yanýna çekip çekmediðine, örgütlülüðüne ve savaþ yeteneðine baðlýdýr. Tüm bu koþullar bütünü bir araya geldiðinde, devrimci durum, devrime dönüþür. Ancak dünyada, bugüne kadar yaþanan devrimlerin deneyimine baktýðýmýzda, devrimci sýnýfýn olaylara her zaman yön veremediðini, olaylarýn gerisinde kaldýðýný ve baþka etkenlerle birlikte, doðmuþ olan devrimci durumun bir devrime yol açmadan sönüp gittiðini görüyoruz. Ya da devrimlerin bu yüzden yenildiðini görüyoruz. Ama yine baþka etkenlerin yanýnda öncünün olaylara yetiþtiði ve yön verdiði zafere ulaþmýþ devrim örnekleri de var. Toplumsal olaylar insanlardan ayrý bir devrim deðildir. Burada tüm sorun, olaylarýn gidiþatýna hangi sýnýfýn yön vereceðidir. Olaylar kendiliðinden de meydana gelebilir -ki çoðu kez böyle oluyor ve biz olaylarýn akýþýndan söz ederken bu kendiliðinden yönünü kastederiz-. Olaylar önde gidiyor derken nesnel devrimci koþullarýn, devrimci durumun etkisiyle kitlelerin kendiliðinden eylemlere yönelmesine dikkat çekmiþ oluyoruz. Devrim, son derece karmaþýk bir süreçtir. Bir devrim, sayýsýz istemin ve sayýsýz bileþkenin kesiþmesidir. Basit bir þekilde gerçekleþmez. Devrimci sýnýf, bir devrimi gerçekleþtirebilecek hazýrlýklarý ne kadar tam yaparsa yapsýn, yine de bir devrim için bundan daha fazlasý gerekir. Herþeyden önce geliþmelerin ve olaylarýn somut olarak ve tüm canlýlýðý içinde deðerlendirilmesi gerekir. Bu olmadan tüm diðer þeyler bir iþe yaramaz. Öncü bu yeteneði gösterdiði oranda sonraki aþamalara geçebilir. Devrim ya da devrimci olaylarýn akýþý bir kere baþladý mý, burada pratik yetenekler devreye girer artýk. Bu noktada devreye giren pratik eylem yeteneði, tüm devrim deneyimlerinin ortaya çýkardýðý esneklik, inisiyatif ve özveridir. Ýþçi sýnýfýnýn bu yönleri eðer geliþmemiþse ya da eylem içerisinde öne çýkmamýþsa hedeflerine ulaþamaz. Her sýnýf bilinçli iþçi, her komünist devrim sýrasýnda Marx’ýn, Engels’in, Lenin’in bu açýdan çýkardýðý sonuçlarý tekrar tekrar okumalýdýr. Devrimin gündeme geldiði yerlerde, devrimlerden öðrenmek, baþarý için büyük öneme sahiptir. Devrimlerden öðrenelim. Türkiye ve Kürdistan’da çeliþkiler son derece keskin, sýnýf mücadelesi 40 yýla yakýn bir süredir son derece þiddetli bir biçimde sürüyor. Kýsa bir sürede yoðun bir tarihi geliþme yaþandý. Sýnýf savaþýmý gerçek anlamda bir savaþým olarak sürdü. Temposu bazen yükseldi, bazen düþtü ama bu süre içinde mücadele, göreceli bir barýþçýl dönem yaþamadý, sýnýflar birbirine göz açtýrmadý. Olaylar çok kýsa aralýklar hariç her zaman þiddetlilik gösterdi. Kaldý ki, o kýsa aralýklar her savaþta olur. Olaylarýn genel özelliði ani ve sýçramalý bir yükseliþ göstermesidir. Ani ve sýçramalý eylemler temeldeki çeliþkilerin ekonomik ve toplumsal sürecin kendini dýþa vurmasýndan baþka bir þey deðildir. Üstelik ani ve sýçramalý geliþme, her zaman ayný biçimde ve düzeyde göstermez kendisini. Çeliþkilerin keskinlik derecesine göre bir seyir izliyor -ki iþçi sýnýfýnýn yükselen eylemleri, var olan çeliþkileri ve krizi derinleþtirici bir rol oynuyor-. Bu durumda sýk sýk söylediðimiz gibi her olay yeni ve daha büyük olaylarýn yolunu açýyor. Madem ki ani ve sýç-
92. Sayý / 10 - 21 Mayýs 2007
3
Yeni Evrede
Baþyazý
Mücadele Birliði
ramalý olaylarla daha sýk karþýlaþacaðýz; bu durumda artýk kitleleri nasýl harekete geçireceðimiz deðil, nasýl etkileyeceðimiz, onlara iktidarý ele geçirmek üzere nasýl yön vereceðimiz can alýcý sorunu öne çýkýyor. Bu noktada esneklik -gerekirse bir günde taktik deðiþtirme- devrimci inisiyatif ve sýnýrsýz özveri tayin edicidir. Burada herþey, öncünün pratikteki becerisine baðlýdýr. Buna uygun davranýlmasý halinde küçük devrimci komünist bir güç, kitleler üzerinde çok etkin olabilir. Leninist Parti ekonomik ve toplumsal geliþmenin yönünü ve olaylarýn gidiþatýný teorik olarak önceden görme yeteneðine sahiptir. Ýçinden geçmekte olduðumuz tarihsel süreç bunu her zaman doðrulamýþtýr. Teorik öngörü çok önemlidir, fakat herþey deðildir. Tarihin yapýlmasý için, iþçi sýnýfýnýn alt üst edici eylemleri gerekiyor. Devrimci teori kitlelerle bütünleþtiði, emekçiler tarafýndan kavrandýðý durumda dönüþtürücü bir güç haline gelir. Teorinin, fikirlerin etkin bir güç haline gelmesi için elinde gerçek silahlarla dövüþen kitleler olmasý gerekir. Bizde kitleler ellerinde gerçek silahlarla, gerçek araçlarla sürekli dövüþ hattýndalar. Leninistler bugüne dek gerek kendi deneyimlerinden, gerekse de dünya devrimlerinin deneyimlerinden öðrenerek, ulaþtýklarý görüþlerini süratle, emekçi kitlelerle bütünleþtirmelidir. Burada olaylarý deðerlendirme yeteneði ve sonra da pratik yetenek çözümleyici olur. Her olay, öðretici biçimde ele alýnmalý, eksiklerimiz, varsa hatalarýmýz
görülmeli ve neyi yapmamak gerektiði ve ileride nasýl davranmak gerektiði üzerinde mutlaka sonuçlar, dersler çýkarmalýyýz. Ýleriye, daha ileriye gitmek için var olan durum aþýlmalýdýr. Leninist Parti bunun için gereken devrimci özü yaratmýþtýr. Olaylarýn ani ortaya çýkmasý -sürekli, günlük meydana gelenlere göre daha þiddetli, büyük ve sýçramalý oluþu- ve önde gitmesi, reformistlerin ve oportünistlerin geride kalmasýný, sürüklenmesini; tezlerinin, yýllarca savunduklarý görüþlerinin iflas etmesini getirirken, buna karþýlýk Leninist Parti’nin tüm görüþleri bizzat kitleler tarafýndan yaþama geçiriliyor. Yani uzlaþmacý görüþleri savunanlar, kitle eylemlerinden, olaylarýn devrimci yönde seyretmesinden zayýflayarak çýkarken, proletaryanýn devrimci sýnýf partisi teorik ve pratik olarak güçlenerek çýkýyor. Olaylarýn önde gitmesinin devrimci anlamý, bir yandan burjuva düzenin temellerini sarsmasý, alt-üst etmesi rolünü oynarken, ayný zamanda da reformist-oportünist hareketleri aþmasý, uzlaþmacý görüþlere güçlü bir darbe indirmesidir. Olaylarýn önde gitmesi ve devrimci yönde ilerlemesi, devrimci olmayan, toplumun devrimci dönüþümünü hedeflemeyen ya da devrimi geleceðin bir sorunu olarak gören hareketleri aþmasý, devrimci bir geliþmedir. Devrim ve devrimci geliþme ise, Leninist Parti’yi öne çýkartýr. C.DAÐLI
ÞAFAK GÜMÜÞSOY YALNIZ DEÐÝLDÝR
Emperyalist, kapitalist sistemin çöküþü hýzlandýkça saldýrýlarý daha da yoðunlaþýyor. Özellikle de iþçi ve emekçilerin komünist önderlerine, devrimcilere karþý topyekün bir saldýrý baþlatan tekelci sermaye ve devleti þunu çok iyi biliyor: Kendisini uzun süre ayakta tutabilmek iþçi, emekçi ve ezilen haklarý daha çok baský altýna alýp, daha çok sömürebilmek için ilk önce, onlarýn öncülerini sindirebilmesi gerekiyor, bunu da devrimci kurumlara baskýnlar düzenleyerek, birçok devrimciyi gözaltýna alýp tutuklayarak, sosyalist, devrimci yayýnlar üzerinde baský kurarak yapmaya çalýþýyor. Bu saldýrýlardan biri de Antep’te, Ýktidar Ýçin Mücadele Birliði Dergisi Yazý Ýþleri Müdürü Þafak GÜMÜÞSOY’a karþý gerçekleþtirildi. 22 Nisan Pazar günü akþam 20:30 sularýnda Yimpaþ civarýnda Terörle Mücadele polislerinin durdurduðu Þafak GÜMÜÞSOY aranmasý olduðu gerekçesiyle, zorla göz altýna alýndý. Ertesi gün nöbetçi mahkemeye çýkarýlan GÜMÜÞSOY kesinleþen cezalarýnýn olduðu gerekçesiyle tutuklanarak Antep E Tipi cezaevine götürüldü. Bizler de Antep Mücadele Birliði Platformu olarak 26.Nisan Perþembe günü saat 12:00’de Antep’in þehir merkezinde olan Balýklý Parký’nda bir basýn açýklamasý düzenledik. Balýklý Parký’na geldiðimizde üze-
4
rinde “Baskýlar, Tutuklamalar Bizi Yýldýramaz/Mücadele Birliði” yazýlý pankartýmýzý açarak ve Mücadele Birliði dergilerimizi ellerimize alarak “Þafak GÜMÜÞSOY Yalnýz Deðildir”, “Devrimci Basýn Susturulamaz”, “Baskýlar Bizi Yýldýramaz”, “Tutuklamalar Bizi Yýldýramaz”, “Dünya Emeðin Olacak”, “Yaþasýn Devrim ve Sosyalizm” sloganlarýmýzý attýk. Daha sonra Mücadele Birliði Platformu adýna Ferhat ERKABALCI basýn metnini okudu. Basýn metninde; “Ezilen yoksul halklar bir yandan pervasýzca sömürülürken diðer yandan da sömürünün devamý için baský ve katliamlarla susturulmaya çalýþýlýyor. Son süreçte ülkelerimizde yaþanan geliþmeler de bunu kanýtlar nitelikte” denilerek son süreçte artan gözaltý ve tutuklamalardan bahsedildi. Devrimci kurumlara 92. Sayý / 10 - 21 Mayýs 2007
ve basýna yönelik baskýlarda bir çok devrimcinin tutuklandýðý anlatýldýktan sonra Ý.Ý. Mücadele Birliði yazý iþleri müdürü Þafak GÜMÜÞSOY’un da Antep’te 22 Nisan Pazar günü akþam saatlerinde sokak ortasýndan TMÞ polisleri tarafýndan gözaltýna alýndýðý ve ertesi gün nöbetçi mahkeme tarafýndan tutuklandýðý belirtildi. “Ve bu süreçte iþçi ve emekçilere bu kokuþmuþ çürümüþ sistemi tarihin çöplüðüne göndermekten baþka bir yol yoktur. Bunun için iþçi ve emekçi sýnýflarýn ve ezilen halklarýn mücadele birliðini örerek bu çürümeye, kokuþmuþluða, aþaðýlanmaya son vermeliyiz” denilerek de açýklama sloganlarla sona erdirildi. Basýn açýklamasýna ESP ve Balýklý Parký’nda direniþte olan TÜM-TÝS iþçileri de destek verdi. Basýn açýklamasýndan sonra topluca TÜM-TÝS iþçilerinin yanýna “TÜMTÝS Ýþçisi Yalnýz Deðildir”, “Zafer savaþan Ýþçilerin Olacak”, “Dünya Emeðin Olacak” sloganlarýyla gidilerek direniþlerine destek verdik Ýþçilerle sohbet ettikten sonra Balýklý Parký’ndan ayrýldýk. ÞAFAK GÜMÜÞSOY YALNIZ DEÐÝLDÝR! BASKILAR, TUTUKLAMALAR BÝZÝ YILDIRAMAZ! DÜNYA EMEÐÝN OLACAK! Antep Mücadele Birliði Platformu
Yeni Evrede
Sistem Krizi
Mücadele Birliði
GÜL’ÜN SOLDUÐU AKÞAM Roma’da köle sahiplerine dayanan demokrasiyi güvence altýna alabilmek için, devletin bütün askeri garnizonlarý þehrin dýþýnda, Rubikon ýrmaðýnýn öte tarafýna toplanmýþ ve askeri birliklerin bu ýrmaðý geçmeleri yasaklanmýþtý. Ama komutanlardan biri bu yasaðý dinlemedi. Rubikon’u geçti ve Roma Cumhuriyeti’ni yýkýp yerine köleci imparatorluðu kurdu. O gün bu gündür, siyasi arenada dengeleri alt üst eden kritik adýmlar için, “Rubikon’u aþmak” deyimi kullanýlýr. Türkiye’de de “Rubikon aþýldý”. Bunu yapan, AKP nezdinde temsil bulan, yeni tekelci egemenlikti. Tahtlarý ve egemenlik konumlarý sallanan tekelci grubun, giderek yükselen ama yükseldikçe kofluðunu ele veren sesi Genelkurmay; “Sözde deðil ama özde” iþaretlerine raðmen, boðazlarýna kýlçýk gibi batan bir cumhurbaþkaný adayýyla karþýlaþtý: Abdullah Gül. Rahle-i tedrisatýný Suudi Arabistan’ýn finans merkezi Cidde’de, Ýslam Kalkýnma Bankasý’nda tamamlayan Gül, eþinin baþýnda türban, kendi ayaðýnda takunyanýn, Ortadoðu gibi bir bölgede emperyalist finans oligarþisine en iyi hizmet araçlarý olduðunu yeterince kanýtlamýþtý. 2003’te baþbakanken Recep Tayyip Erdoðan tarafýndan Dýþiþleri Bakanlýðý’na getirildiðinde, ayný finans oligarþisi duyduðu memnuniyet ve övgüyü belirtmek için oldukça cömert davranacaktý. Dýþiþleri Bakanlýðý döneminde, siyonist Ýsrail devleti ile en üst düzey diplomatik iliþkiler geliþtirildi, buna askeri iþbirliði protokolleri ve ekonomik destek programlarý eþlik etti. Recep Tayyip Erdoðan, bazen siyonist Ýsrail’in uyguladýðý vahþete “ama bu kadar da olmaz ki?” babýnda serzeniþlerde bulunurken, A.Gül aðzýný sýký tutmasýný bildi. Ne de olsa o, emperyalist finans oligarþisinin adab-ý muaþeretini Recep Tayyip Erdoðan’dan daha iyi biliyordu. AKP tarafýndan Cumhurbaþkaný adayý olarak gösterildiðinde, bu finans odaklarý “kredi notunu yükselteceðiz” müjdeleriyle sevinçlerini göstermekte gecikmedi.
Ýran Çuvalý Geçirince Ýþin aslý, emperyalist finans oligarþisinin böyle sevinç ve müjdelere boðulmasýnda, A.Gül’ün “uyumlu” kiþiliðinin pek az rolü vardý. O, “siyasal islam” adý verilen dinci-burjuva kesimlerin bir temsilcisi olarak Çankaya’da, Türk tekelci egemenliðine Ortadoðu’da biçilen donun en berrak resmini verecekti. Ortadoðu’da emperyalist çýkarlarýn korunmasý, artýk, Ýran’ýn artan etkinliðini frenlemekten geçiyordu ve elbette, “siyasal Ýslam” kaftanýný bavulunda taþýyan bir Çankaya, bu frenleme iþinde Türkiye’yi daha etkin konuma getirebilirdi. Irak iþgali, ABD’yi içinden çýkýlmaz ve yenilgisi ufukta iyice beliren bir bataklýða saplamýþ bulunuyor. Irak halkýnýn direniþi ABD ile birlikte tüm egemen emperyalist dünyayý dize getirirken, bu geliþmenin nimetlerinden yararlanan tek kapitalist güç Ýran oldu. Emperyalist dünya artýk Ortadoðu’yu yönetemiyordu ve buradan açýlan kocaman boþluða Ýran’ýn artan etkisi doluþuyordu. Sýk sýk tekrarladýðý askeri tatbikatlarla adeta “Geliyorum, bekleyin” diyordu. Ve en son, geçen ay, esir aldýðý beþ Ýngiliz askerlerle sahnelediði egemenlik þovu, kendine ne denli güvendiðinin kanýtý gibiydi. Aslýnda Ýran’ýn sergilediði bu güç gösterisi, bölgede daha sonra yaþanacaklarýn küçük bir önsözü gibiydi. Ýran sadece önden gönderilen bir mayýn eþeðiydi. Onun arkasýnda, onun açtýðý yoldan, Rusya ve Çin’in Ortadoðu’da etkisini artýrmasý! Ýþte ABD ve AB emperyalistlerini asýl korkutan kabuslardan biri... Öyleyse, Rusya’nýn ve Çin’in önünü
kesmek için, öncelikle Ýran’ýn etkisini kýrmak gerekirdi. Öte yandan, Ýran’ýn bu artan gücü, baþka bir þeyi daha somutlaþtýrýyordu. Emperyalizmin bölgede ne denli güç kaybettiðini, aciz kaldýðýný ve burada bir geleceðinin olmadýðýný... Halk devrimleri için ne uygun bir iklim! Ýngiliz askerlerin kafasýna çuval geçiren Ýran, bölgedeki iddiasýný ve kendine güvenini kanýtlayýnca ilk harekete geçen Suudi Arabistan oldu. Ekonomik gücüyle deðil ama petro-dolarlarýn saðladýðý finans gücüyle diplomatik bir etki yapmayý baþarmýþ olan Suudiler, bölgenin bütün gerici-iþbirlikçi ülkelerini bir konferansta bir araya getirdiler. Bu konferans, Ýran’ý dizginlemek ve geriletmek, Ýsrail’in varlýðýný güvence altýna almak (evet, güvence altýna almak, çünkü siyonist Ýsrail gibi bir “dýþ düþman” olmasa, gerici Arap devletlerinin bir iç-savaþa sürüklenmeleri iþten bile deðildir) ve Ýsrail-Filistin gerilimini yumuþatarak bölgede Ýran’a karþý Sunni bir barikat oluþturmak hedeflerini taþýyordu. Ortadoðu’nun deðiþen dengeleri, yakýn bir zamana dek AKP’yi “deliðe süpürmeyi” aklýna koymuþ ABD’nin þimdi onu yeniden kullanýma sokmasýný gerektirdi. Düne kadar AKP, ABD’nin gözünde, alabildiðine yýpranmýþ, ciddi siyasi kararlarý alamayacak denli zayýflamýþ bir hükümet konumundaydý. Halen de öyle, bu noktada deðiþen bir þey yok. Ama, ABD’nin tavrýnda deðiþim oldu. Güney’den Suudi Arabistan’ýn baþlattýðý ataða, kuzeyden Türkiye’nin de destek çýkmasý gerekiyordu. Bu yakýnlaþma salt diplomatik düzeyde kalamazdý, açýkça dini motifleri de içermeliydi. Ancak böyle bir islami ittifak, Ýngiliz askerlerinin kafasýna çuval geçirecek kadar kendine güvenen bir Ýran’a fren yaptýrabilirdi. Ancak böyle bir ittifak Filistin halkýný Ýsrail’in varlýðýný tanýmaya ikna edebilirdi. Buna ek olarak, bölgedeki iþbirlikçi güçler arasýnda, Ýran’ýn yararlanabileceði en ufak bir pürüz dahi bulunmamalýydý. Türkiye’ye düþen görevlerden biri, Talabani ve Barzani’ye kucak açmaktý. Bölgenin yeni dengeleri üzerine kurulan bu siyasi matriste, Çankaya’ya çýkacak olan A. Gül, önemli bir boþluðu doldurmuþ olacaktý.
Tek Ayaklý Sandalyede Oturmak Þunu herkes biliyor ki, Türkiye’de tekelci kapitalizmin egemenlik iliþkileri, ancak ABD-AB yönetim koridorlarýndan geçerek þekillenir; bu emperyalist güçlerle uyumlu olmayan bir hükümetin ömrü az olur. Hükümetlerin o koltukta oturma süreleri, emperyalist politikalara uyum yetenekleri ve çabalarý ile ölçülüdür. Bu durum, bir yandan ekonomik baðýmlýlýðýn tam ilhak düzeyine varmasýndan; diðer yandan, uzun iç-savaþýn yýprattýðý tekelci egemenliðin yalnýzca emperyalist destekle ayakta kalabiliyor oluþundan doðmaktadýr. Emperyalist-sermayenin Türkiye üzerindeki bu etkinliði, son yýllarda iki düþman kampa bölünen tekelci sermayenin egemenlik kavgasýyla daha da güçleniyor. Egemenler arasýndaki kriz ise her geçen gün daha da derinleþiyor. Bu krizin temelinde ekonomik, toplumsal, politik kriz, yani sistem krizi vardýr. Burjuvazinin sürekli zorba yöntemlere baþvurmasýnýn temelinde burjuva toplumun bunalýmý yatýyor. Egemen konumlarý sarsýlan sermaye kesiminin sesi olarak Genelkurmayýn Çankaya kavgasýnda apaçýk ortaya çýkan karþýt tavrýnýn arkasýnda, kuþkusuz, ABD’nin bölgedeki egemenliðine karþý çýkýyor oluþu yatmýyor. Aksine, bölgede ABD etkisinin yok oluþunu en büyük kaygýyla izleyenlerin baþýnda Genelkurmay geliyor. Bu yok oluþun, ayný zamanda iþbirlikçi siyasi iktidarlarýn sonunu hýzla getireceðini en iyi onlar biliyor. Buna raðmen, köksüz bir siyasi partinin, emperyalist politikalara uyumuyla, bir ordu örgütlenmesinin uyumu, farklý süreçlerden geçer ve bu farklýlýk, þimdi bugünlerde gördüðümüz gibi, açýk çatýþmalara varan çeliþkilere neden olur. Düzenli ordu gibi katý hiyerarþik ve kurumsal bir yapý, ancak ayný ölçüde katý ideolojik argümanlarla bu yapýsýný sürdürebilir. Ve ideoloji, öyle hemen eritilip her potaya uyum saðlayan akýþkanlýkta bir olgu deðildir. Ordularýn üzerine þekillendiði ideolojiler, uzun tarihsel süreçlerden, bürokratik ve militarist hiyerarþiyi yerine oturtan kurumsal iliþkilerden ve nihayet, uzun iç-savaþ dönemlerinde dev-
92. Sayý / 10 - 21 Mayýs 2007
5
Yeni Evrede
Sistem Krizi
Mücadele Birliði
rim ile karþý-devrim arasýnda geçen keskin-kanlý çatýþmalardan süzülüp þekillenir. Hele ki, üzerine bolca kan bulaþmýþ bir yapýda ideoloji, çok daha katýlaþmýþ biçimdedir. Türkiye gibi, egemenliðin tek ayaklý bir sandalyenin üzerinde oturmak kadar zor dengelerle saðlandýðý ülkelerde, ideolojik kalýplarý zorlayan her siyasi deðiþim, tüm dengelerin bozulmasýný getirir. Oysa, ABD ve AB gibi emperyalist güçler, tek bir ülkenin deðil, dünya üzerinde yüzden fazla baðýmlý ülkenin egemenliði üzerinde söz sahibi olduklarý için, onlarýn ideolojik portföyü çok daha geniþ, esnek ve pragmatiktir. Baðýmlýlýk iliþkileri zayýfladýðýnda, bir ideolojik kalýbý diðeriyle deðiþtirmek onlar için oldukça iþlevseldir. ABD, dün beslediði Taliban’ý bugün düþman ilan eder; Avrupa dün desteklediði Ýran’a, bugün tehditkar parmaklar sallayabilir. Ve iþbirlikçilerden istenen, bu deðiþimlere ayak uydurmalarýdýr. Yeni evreyle birlikte yoðunlaþan tarihi geliþmeler, emperyalizmi çok daha hýzlý at deðiþtirmeye zorluyor. Dün hazýrlanan planlar, bugün halklar tarafýndan bozguna uðratýlýyor. Emperyalizm sürekli daha da kýsalan vadelerle ölçülü adýmlar atmak zorunda kalýyor. Zayýf egemenlik yapýlarýný katý ideolojik baðlarla güçlendirerek toplumu yönetebilen iþbirlikçi iktidarlar, bu hýzlý dönüþüm süreçlerinde olaðanüstü hýzlý yýpranýyorlar. Bu yüzden, emperyalizm için günümüzün en iyi iþbirlikçileri, köklü siyasi geleneklere yaslanmayan, ideolojik bir liderlik anlayýþýna deðil, teknokratik bir liderliðe dayanan, yani istenen her kalýba girebilecek yetenekte ki siyasi partiler ve yapýlardýr. Týpký AKP gibi.
Bu Oyun Karakolda Biter Bir yandan tam ilhak sürecinin hýzlandýrdýðý tekelcilik, diðer yandan yoðun tarihi geliþmelerin sürekli bozduðu siyasi dengeler nedeniyle, baðýmlý ülkelerin iktidar bloklarýnda çatlamalar oldu ve bir kesim, diðerine karþý, iþbirlikçilik yarýþýna girdi. Köksüz siyasi yapýlar etrafýnda kümelenen sermaye bloklarý, bu yarýþa avantajlý girdiler. TSK, egemen konumunu katý ideolojik temel üzerinde korumaya çalýþtýkça bu yarýþý kaybetmeye baþladý. On yýllar boyunca, politik alanda bir dizi “kýrmýzý çizgiler”le toplumu yöneten tekelci sermayenin politik aygýtý olarak TSK, þimdi bizzat, ABD ve AB’nin çizdiði yeni “kýrmýzý çizgiler”e uymakta zorlanýyor. Salt kurumsal bir aygýt niteliðinde olsaydý, TSK’nýn kaderini, her yeni duruma uymaya baðlamasý beklenebilirdi. Ama TSK, yalnýzca kurumsal bir aygýt deðil, ayný zamanda Türkiye’nin sayýlý tekelci sermaye güçlerinden birine sahip. Ve her güçlü tekelci grup gibi, kendi çevresinde ona eþ, ya da onun eteðine yapýþmýþ daha küçük binlerce sermaye grubuyla, geniþ ve canlý bir tekelci iliþkiler aðý içinde bulunuyor. TSK, bu tekelci iliþkiler aðýnda, etkin ve katý bir ideolojik odak olarak, kendi sermaye birikiminin çok daha ötesinde bir tekelci politik hakimiyet saðlamýþtýr. Tam ilhak süreci, odaðýnda TSK’nýn bulunduðu bu sermaye iliþkileri aðýný önce zayýf düþürdü ve giderek parçalamaya baþladý. Yakýn zamana dek TSK, temel aldýðý ideolojik çerçevenin (þu ünlü kýrmýzý çizgiler elbette), en güvenceli egemenlik yolu olduðuna dair, en baþta ABD emperyalizmini ikna edebileceðini düþündü. Ancak, yeni evrenin yoðun tarihi geliþmeleri, emperyalizmi daha akýþkan, iþbirlikçi ülkelerin ideolojik kalýplarýný daha az dikkate alan bir çerçeveye girdikçe, TSK’nýn buna uyumu zorlaþtý. Hem katý hiyerarþik yapýsý nedeniyle, hem de içinde bulunduðu tekelci iliþkiler aðý nedeniyle, böyle hýzlý dönüþümleri saðlayamazdý. Geriye, oynanabilecek tek bir oyun kalmýþtýr: Ýþbirlikçilik yarýþýný karakolda bitirmek.
Ve Kýlýçlar Çekildi Düþman kamplara bölünmüþ tekelci sermayenin iþbirlikçilik yarýþýnýn, nasýl adým adým bir açýk çatýþmaya dönüþtüðüne tanýk oluyoruz. AKP ve çevresinde kümelenmiþ tekelci iktidar bloku, A.Gül’ü Çankaya için aday gösterince, Rubikon’u aþmýþ oldular. Buna karþýlýk, siyasi odaðý TSK olan diðer sermaye kampý, son koz-
6
larýný oynamaya soyundu. Burada hedef, AKP ve çevresinde kümelenmiþ sermaye grubunun, gerçekte topluma egemen olamadýklarýný, olamayacaklarýný ve bu nedenle güçlü iþbirlikçilik arayýþýnda tek seçeneðin kendileri olduðunu emperyalist-dünyaya kanýtlamaktý. 14 Nisan ve 29 Nisan mitingleri, bu amaç için düzenlendi ve kullanýldý, egemenliðini kaybeden sermaye kesimleri militanlaþtýrýldý, harekete geçirildi. Ama, artýk bir ölüm-kalým sorununa dönüþmüþ bu egemenlik oyununda, yalnýzca tabandan gelen hareket yeterli olamazdý, buna en tepeden gelen hareket de eklenmeliydi. Ýþte o büyük adým, 27 Nisan gecesi geldi, yani Gül’ün solduðu akþam. 27 Nisan gece yarýsý basýna duyurulan Genelkurmay bildirisinin, bir muhtýra olduðundan, yani açýkça hükümeti devirmeyi amaçlayan bir giriþim olduðundan kimsenin þüphesi yok. Çankaya seçimini engellemek ve hükümeti bir erken seçime zorlamak amacýný taþýyan bu muhtýranýn bir sonraki adýmý, kuþku yok ki askeri bir darbedir, yeni bir 12 Eylül’dür. Geliþen devrimi ezmek için faþist darbe olasýlýðý, bir olasýlýk olarak, her zaman vardýr. Bugün Genelkurmay’ýn darbe sopasýný sallamasý, iç savaþýn ne kadar sert geçtiðini gösteriyor. Devlet, zaten faþist bir karaktere sahiptir. Faþist bir darbe, bu koþullarda faþist devletin daha bir saldýrgan, azgýn ve katliamcý olmasý demektir. Ancak, sürecin devrimci karakterinden ötürü, bugün faþist bir darbe, egemen güçleri, faþist devleti ve darbecilerini daha da zayýflatacaktýr. Herþeyden önce, iþçiler ve emekçiler, yoksul Kürt halký, faþist darbeye boyun eðmeyecek, cevap vereceklerdir. Bir faþist darbe, ayný zamanda, dünyada daha büyük bir tepkiye neden olacak, þimdiye kadar kendisini destekleyen sermeye güçlerinden de tam bir destek bulamayacaktýr. Sermaye dünyasýnýn buradaki esas kaygýsý, faþist bir darbenin devrimi daha çok büyüteceðidir. Ancak yine de, faþist bir darbe olmasý durumunda sermaye güçleri bunun arkasýnda duracaklardýr. Bir faþist darbe olmasý durumunda iþçi sýnýfý ve devrim güçlerinin yanýtý, iç savaþý, devrimci halk ayaklanmasýný ve devrimi yükseltmek olmalýdýr. Bir kez daha anlaþýlmýþtýr ki, faþizmin yýkýlmasý bir devrim sorunudur. Faþizme karþý mücadele, onun maddi temeli olan tekelci sermayeye karþý mücadele ile birlikte ele alýnmalýdýr. Hükümetin muhtýra karþýsýndaki tavrý, A.Gül’ün adaylýðýný geri çekmek ve erken genel seçim kararý almak oldu. Cumhurbaþkanlýðý konusunda çözüm bulamayan hükümet, topu hemen taca attý. Cumhurbaþkanýný halkýn seçmesi için bir karar tasarýsýný Meclise getirdi ve apar topar kabul etti. Ama daha þimdiden taþlar yerinden oynadý. Cumhurbaþkaný gibi bir denge unsurunun konumunun bu kadar tartýþmalý hale gelmesi bile tepede süren tepiþmenin boyutunu göstermeye yetiyor. Erken genel seçim, en tepede patlak veren bu ölüm-kalým çatýþmasýný, her ile, her kasabaya yayacak, her düþman kamp bir diðerini alt etmek için, daha geniþ kesimleri harekete geçirmeye gayret edecektir. Bu da, en tepedeki çatlaðýn, toplumun bütün gözeneklerine yayýlmasý, her þehir ve kasabada tekelci sermaye egemenliðini güçten düþüren bir kavganýn patlak vermesi anlamýna gelecektir. Muhtýra sonrasý Anavatan Partisi baþkaný Erkan Mumcu, bu büyük tehlikeyi þöyle özetliyordu: “Çok derin sosyal-etnik fay hatlarý üzerinde duruyoruz. Bu iþin nereye varacaðýný kimse hesap edemez. Bu yüzden hemen acil bir uzlaþý saðlanmalýdýr” Ne var ki, boþuna bir çaðrýdýr bu. Artýk tekelci sermaye, kendisini güçten düþürüp devrim karþýsýnda takatsiz býrakacaðýný en az E. Mumcu kadar iyi bildiði bu kavgadan geri duramayacak, onu erteleyemeyecek kadar ileri gitmiþtir. Geri düþen, sadece iþbirlikçilik yarýþýný deðil tüm toplumsal konumunu kaybeder. Bu derece derin çatlaklarda devrimin nasýl büyük bir hýzla geliþtiðine, tüm devrimler tarihi tanýktýr. Artýk devrimci durum, daha bir olgunlaþmýþtýr. Devrimin kaçýnýlmazlýðý kendini dayatýyor. Burjuva cephede güller solarken, emekçilerin sokaðýnda bahar güneþi doðuyor.
92. Sayý / 10 - 21 Mayýs 2007
Yeni Evrede
Devrimci Ýþçi Komiteleri
Mücadele Birliði
TAKSÝM’E SALDIRILAR SÜRÜYOR Polis, 26 Nisan günü saat 12:00’da Taksim Tramvay Duraðý’nda, proletaryanýn birlik mücadele ve dayanýþma günü olan 1 Mayýs ile ilgili basýn açýklamasý yapmak isteyen Devrimci Ýþçi Komiteleri (DÝK)’ne saldýrarak basýn açýklamasý yapmak isteyenleri zorla gözaltýna aldý. Saat 12:00’da üzerinde “Katliamýn 30. Yýlýnda Yine 1 Mayýs Alaný’na Taksim’e / (DÝK) Devrimci Ýþçi Komiteleri” yazýlý pankart açýldý ve “Yaþasýn 1 Mayýs” þeklinde slogan atýlmaya baþlandý daha sonra DÝK’li iþçilerin yanýna gelen ve kendinin emniyet müdürü olduðunu söyleyen biri basýn açýklamasý yaptýrmayacaklarýný söyledi. Bunun üzerine DÝK’li iþçiler, basýn açýklamasý yapmanýn anayasal haklarý olduðunu ve bu haklarýnýn engellenerek suç iþlendiðini belirterek, “burada yapýlmak istenen basýn açýklanmasý engellenerek iþçi sýnýfý ve emekçilerin seslerini susturmak isteniyor” dediler ve eklediler “Burada futbol maçý oluyor kutlama yapýlýyor, Polis Haftasý, yýlbaþý oluyor, kimseye karýþýlmýyor niçin sadece Mücadele Birliði’ne bu tavýr?” Kararlý bir tavýr üzerine kendini emniyet müdürü olarak tanýtan kiþi pankartýn yasadýþý 1 Mayýs’a çaðrý yaptýðý pankartýn kaldýrýlmasý halinde basýn açýklamasýna karýþmayacaklarýný söyledi. Ve sivil polisler pankarta saldýrdý. Bunun üzerine iþçiler zorla pankartý çekerek aldýlar ve pankartý vermeyeceklerini söylediler. Daha sonra basýn açýklamasý yapmaya baþladýlar. Devrimci Ýþçi Komiteleri adýna basýn metnini okuyan iþçi, “Bizler Devrimci Ýþçi Komiteleri olarak 1 Mayýs’ta Taksim’de olacaðýz. Ýstanbul Valisi, Emniyet, askeriye, ‘Taksim miting alaný deðildir’ diyerek meydan okumaya, bizlere gözdaðý vermeye çalýþýyor... Bir bütün olarak burjuva sýnýfa, özel olarak da her türden temsilcisine söyleyecek bir tek sözümüz var. ‘Yenildiniz’. Politikanýz Leninist Parti’nin vuruþlarýyla tuzla buz oldu. Artýk sadece Leninistler deðil, iþçi ve emekçi sýnýflar, gençler, kadýnlar, erkekler, herkes 1 Mayýs’ta 1 Mayýs Alaný’na, Taksim’e diyor. Yenildiniz...” þeklinde basýn açýklamasý yaparken dýþardan kendisinin de bir iþçi olduðunu söyleyen Yýlmaz Ekþi basýn açýklamasýný izlemek istedi fakat polisler engelledi. Ekþi; “Bu meydan herkese açýk sadece iþçi ve emekçilere mi kapalý? Biz her sene 1 Mayýs’ta buradayýz, yine burada olacaðýz. Sizi destekliyorum” dedi. Sivil polisler Yýlmaz Ekþi’ye saldýrarak gözaltýna almaya kalkýþtý, bunun üzerine basýn açýklamasý yapmakta olan DÝK’li iþçiler de buna izin vermeyerek gözaltýna alýnmaya çalýþýlan Yýlmaz Ekþi’yi polislerin elinden almaya çalýþtýlar. Bu sýrada polis azgýnca saldýrdý. Ercan Tilmaþ, Ali Ekber Seven, Yýlmaz Ekþi, Orhan Sangül, Uður Güdenli ve Yýlmaz Ekþi’nin yanýnda bulunan Vefa Serdar olmak üzere 6 kiþi darp edilerek gözaltýna alýndý. Polis gözaltýna aldýðý iþçilere azgýnca saldýrdý, bir kez daha proletaryanýn iradesi karþýsýndaki tahammülsüzlükleri teþhir oldu. Gözaltýna alýnýrken iþçiler “Baskýlar Bizi Yýldýramaz”, “Baskýlar Gözaltýlar Bizi Yýldýramaz” þeklinde slogan atarken, bir iþçi ise “Tüm basýn çeksin bakýn iþkence yapýyorlar, sokak ortasýnda iþkence yapýyorlar” dedi. Gözaltýna alýnanlara polis saldýrýsý çevik kuvvet polisi otobüsünün içinde de sürdü. Bu sýrada gözaltýna alýnanlar “Yaþasýn 1 Mayýs” sloganlarý attýlar.
TAKSÝM’DE SALDIRIYA UÐRAYAN DÝK’LÝ ÝÞÇÝLERDEN BASIN AÇIKLAMASI 26 Nisan’da DÝK’li iþçilerin Taksim’de 1 Mayýs’a çaðrý basýn açýklamasýna polis azgýnca saldýrmýþ, basýn açýklamasý yapmak isteyen ve basýn açýklamasýný izleyen insanlarý zorla, darp ederek gözaltýna almýþtý. Konuyla ilgili olarak 28 Nisan günü Ýstanbul ÝHD þubesinde bir basýn açýklamasý düzenlendi. Saat 12:00’da düzenlenen basýn açýklamasýnda ilk olarak konuþma yapan Yýlmaz Ekþi, kendilerinin Hill Oteli’nde DÝSK’in düzenlediði basýn açýklamasýna gitmekte olduðunu ve yolda giderken tramvay duraðýnda bir basýn açýklamasý yapýldýðýný gördüðünü ve geçerken öylesine bir izlemek istediklerini fakat polislerin o anda onlarý tartaklayarak izlemelerine izin vermediðini belirterek; “Bizim izlememizi engellemeye çalýþtýlar. Bu kiþilik haklarýmýza bir saldýrýydý. ‘Burada bir basýn açýklamasý yapýlýyor bunu izleme, dinleme hakkým var beni bu þekilde tartaklayamazsýnýz’ dedim. Bu saldýrý bizim þahsýmýzda Taksim’i hedefleyenlere bir bir gözdaðý niteliði taþýyor; basýn açýklamasýný yapanlarýn yaný sýra basýn açýklamasýný izleyenleri de gözaltýna alarak þu mesajý vermek istiyor: Taksim’e çýkarsanýz baþýnýza gelecek budur.” dedi. Ardýndan gözaltý süresince baþlarýndan geçenleri anlattý. Ardýndan basýn açýklamasý yaparken gözaltýna alýnan DÝK’li iþçiler basýn metnini okudu. Açýklamada; “30 yýldýr Taksim Meydaný, iþçi ve emekçilere kapalýdýr. Bulgaristan’ý Tel’in Mitingleri bu alanda yapýlmýþtýr. Polis haftalarý bu alanda yapýlýyor. Lale Günleri bu alanda... Popçular, topçular bu alanda arzý endam ediyorlar; ama bu alanda iþçilerin, emekçilerin 1 Mayýs’ý kutlamalarý yasak. Taksim 1 Mayýs Alaný üzerinde burjuvazi ile proletarya arasýnda bir irade savaþý yaþanýyor. Bu sene DÝSK, KESK, TMMOB, TTB’nin de 1 Mayýs’ý Taksim’de kutlayacaklarýný açýklamalarýndan sonra, bu irade savaþý daha da yoðunlaþtý. Ýstanbul Valisi 1 Mayýs’ý Taksim’de kutlamak isteyenleri açýktan açýða tehdit etti. Vali Muammer Güler, herkes için izin verilen Taksim Meydaný’ný iþçi ve emekçilere yasaklayarak burjuvazinin tavrýný ortaya koydu. Biz, Mücadele Birliði Platformu’nun bir bileþeni, Devrimci Ýþçi Komiteleri olarak 26 Nisan tarihinde, yaklaþan 1 Mayýs’a iliþkin görüþlerimizi açýklamak için Taksim Tramway duraðýnda bir basýn açýklamasý yapmak istedik. Ama açýklamamýz daha baþlamadan polis, kimlik kontrolü vb yapmak isteyerek ortamý terörize etti. Basýn açýklamasýna baþlamak için pankartýmýzý açtýðýmýzda, ‘Bu pankartta Taksim’e çaðrý yapýyorsunuz’ diyerek pankartýmýzý indirmek istediler. Bu sýrada dýþarýda basýn açýklamasýný izlemek için bulunan ve alkýþlarýyla bizi destekleyen insanlara saldýrýp gözaltýna almak istediler. Bu durumu protesto ettiðimiz için bize de saldýrdýlar. Ve hem bizi, hem de bazý izleyicileri gözaltýna aldýlar. Küfür, hakaret ve iþkenceler daha polis aracýna konulur konulmaz baþladý. Azgýnca saldýrýp darp ettiler. Taksim Polis Karakolu’na götürülene kadar, bu iþkence ve kabadayak devam etti. Taksim Polis Karakolunda da en aðza alýnmayacak küfürler ve kabadayakla karþýlaþtýk. Ýlk gün bizi savcýlýða çýkarmadýlar. Ýkinci gün, bizi hücrelerden çýkardýlar, savcýlýða götürmek için çýkardýklarýný düþündük. Eþyalarýmýzý teslim ederken en aðýr küfür ve hakaretlerine devam ediyorlardý. Ve ellerimizi kelepçeledikten sonra, hepimize öldüresiye vurmaya baþladýlar. Tekmeler, yumruklar havada uçuþuyordu. 20-25 kiþilik polis grubu elleri kelepçeli 6 insana en vahþi þekilde saldýrdý. Bu da yetmedi, hepimizin yüzüne binanýn içinde biber gazý sýktýlar. Daha sonra, bizi hastaneye götürdüler. Saldýrý ve iþkencelerine yol boyunca devam ettiler. Bu, en baþýndan beri planlý, programlý yapýlan bir saldýrýydý. Deyim yerindeyse, devlet, 17 yýlýn öcünü aldý. 17 yýl boyunca Taksim’i terketmemiþ oluþumuz, her 1 Mayýs’ta orada proletaryanýn kýzýl bayraðýný dalgalandýrýyor oluþumuz, burjuvaziyi korkutmuþtu. Pervasýzca, öldüresiye saldýrmalarýnýn tek nedeni buydu. Eðer bu saldýrýlardan sað çýkabildiysek, bunun nedeni, fiziksel saðlamlýðýmýzdýr, baþka bir þey deðil” dendi ve basýn açýklamasý þu sözlerle bitirildi: “Biz, Devrimci Ýþçi Komiteleri olarak, bir kez daha buradan sesleniyoruz. 1 Mayýs’ta 1 Mayýs Alaný’nda, Taksim’de olacaðýz. Tüm iþçi ve emekçileri Kýzýl Meydan’a çaðýrýyoruz.”
92. Sayý / 10 - 21 Mayýs 2007
7
Yeni Evrede
Devrimci Ýþçi Komiteleri
Mücadele Birliði
ÝZMÝR’DE DÝK’LÝ ÝÞÇÝLERE DESTEK EYLEMÝ
1 Mayýs’a birkaç gün kala polisin saldýrýlarý da artýyor. Geçtiðimiz günlerde Ýktidar Ýçin Mücadele Birliði Yazý iþleri Müdürü Þafak Gümüþsoy’un tutuklanmasý haberini duyduk. Bu tutuklamanýn böyle bir zamanda gerçekleþmiþ olmasý tesadüf deðil. 1 Mayýs’ta 1 Mayýs alanýna çýkacaklarý engelleme giriþimlerinden birisidir. Son olarak da 26 Nisan günü Taksim Tramvay duraðýnda 1 Mayýs’ta Kýzýl meydanda Taksim’de olma çaðrýsý yapan DÝK’li iþçilere polis saldýrmýþ ve DÝK’li leri gözaltýna almýþtý. Yaþanan saldýrýyý kýnamak ve Ýzmirli iþçi ve emekçileri 1 Mayýs’ta 1 Mayýs Alanýna Taksim’e çaðýrmak için Ýzmir kitap fuarý önünde Mart Ýþçi Kültür Merkezi ve Ayýþýðý Sanat Merkezi emekçileri tarafýndan bir basýn açýklamasý yapýldý. 27 Nisan günü saat 14.00 da baþlayan basýn açýklamasýna DÖB’lü öðrenciler de “1 Mayýs’ta 1 Mayýs Alanýna Taksime/DÖB” yazan pankartlarýyla destek verdiler. Basýn açýklamasýnda “Tam 30 yýl geçti üzerinden. 30 yýldýr kurumadý namlularýn ucundaki kanýmýz. Ne umudumuz eksildi nede savaþýmýz yarým kaldý o KIZIL meydanýn Taksim’in kucaðýnda can verdi 34 sýnýf kardeþimiz,iþçi yoldaþýmýz. 34 iþçinin katledilmesi onlardan sonra iþçi sýnýfýnýn Taksim meydanýný kýzýl bayraklarýyla zapt etmesine engel olamadý. Bugün; Tekelci sermaye ve onun faþist devleti emperyalist-kapitalist sistemden aldýðý koltuk deðnekleriyle ilerlemektedir. Devrimin baskýsý burjuvaziyi uysal kulübe bekçiliðinden, azgýn, kudurmuþ bir canavara çevirmiþtir. Bir yandan iþçi-emekçi sýnýflara her gün azgýnca saldýrýrken, diðer yandan Kürt Halkýnýn ulusal-sýnýfsal kurtuluþunu boðmak istemektedir” denildi. Açýklamada ayrýca gözaltýna alýnan DÝK’li iþçilerin serbest býrakýlmasý talebi de dile getirilirken “Baskýlar Bizi Yýldýramaz”, “Yaþasýn Halklarýn Mücadele Birliði”, “1 Mayýs’ta Taksime Devrime Özgürleþmeye”, “1 Mayýs’ta 1 Mayýs Alanýna Taksime”, “Fabrikalar Tarlalar Siyasi Ýktidar Her þey Emeðin Olacak” sloganlarý atýldý. Eylem “..devrim için, emeðin iktidarý için 1 Mayýs’ta DÝK’li iþçiler gibi bizler de Kýzýl bayraklarýmýzla 1 Mayýs alanýnda Taksimde olacaðýz” denilerek sloganlarla bitirildi.
“Ýnançlarý Doðrultusunda Her Yýl, Herþeyi Göze Alarak Taksim’e Çýkan Ýnsanlarýn Tavýrlarýný Samimi Buluyorum” Taksim’de basýn açýklamasý yaparken saldýrýya uðrayan DÝK’li iþçilerin basýn açýklamasýndan sonra insan haklarý savunucusu Eren KESKÝN 301. maddeden ceza almasý ile ilgili bir basýn açýklamasý oldu. Bizlerde Mücadele Birliði olarak basýn açýklamasýna destek için orada bulunduk. Basýn açýklamasýnýn ardýndan Eren Keskin ve Taksim’de saldýrýya uðrayan iki DÝK’li iþçi ile 1 Mayýs hakkýnda röportaj gerçekleþtirdik. Ýlk olarak insan haklarý savunucusu Eren Keskin’e sorduk; “1 Mayýs yaklaþýyor. DÝSK’in Taksim’e çýkmaya yönelik açýklamalarý var. Bunun yaný sýra 17 yýldýr tek baþlarýna da olsa Mücadele Birliði PLT. Taksim’e çýkýyor. Siz Taksim politikasýný destekliyor musunuz?” Eren KESKÝN: Þimdi bir kere Mücadele Birliði gibi gruplar kendi görüþleri doðrultusunda çok samimi davranarak her yýl Taksim’e çýkýyor, en azýndan bunu deniyorlar. Ama maalesef DÝSK genel merkezi bugüne kadar sistemi üretmek dýþýnda hiçbir iþ yapmadý. Bir taraftan Taksim’e çýkacaðýz diyip, bir taraftan 29 Nisan mitingine katýlmak bana aslýnda son derece kaypak bir yaklaþým gibi geliyor. Yani bir insan haklarý savunucusu olarak DÝSK baþkanýnýn açýklamalarýný hiç güven verici bulmuyorum.. Ben bu anlamda hakikaten inançlarý doðrultusunda her yýl her þeyi göze alarak oraya çýkan insanlarýn tavýrlarýný çok daha samimi buluyorum. Eren Keskin’in ardýndan DÝK üyesi Ercan Tilmaþ’a sorduk; 26 Nisan’da basýn açýklamasý yaparken saldýrýya uðradýnýz, bugün de insan haklarý savunucularý tarafýndan ÝHD’de saldýrý ve soruþturmalara yönelik bir basýn açýklamasý düzenlendi, bunlar hakkýnda neler düþünüyorsunuz.? Ercan Tilmaþ: Ben DÝK üyesiyim. Temel sorunumuz iþçi sýnýfýnýn iktidarý almasý. Bu son süreçte özellikle Kürt halkýna yönelik topyekün imhaya giriþilmesi, Ermeni aydýn Hrant Dink’in katledilmesi, Malatya olayý ve ÝHD’ye yapýlan saldýrýlarýn bir bütün olarak faþizmin yöneliþi olarak deðerlendiriyoruz. Y.E. Mücadele Birliði:1 Mayýs hakkýnda neler düþünüyorsunuz? Ercan Tilmaþ: 2007 ayný zamanda 77 katliamýnýn 30. yýldönümü dolayýsýyla bütün iþçilerin Taksim’e yönelmesini diðer çevrelerin Taksim’e yönelmesini olumlu buluyoruz. Bu ayný zamanda Kürt halkýna yapýlan imhayý protesto etmek için, hem insan haklarý savunucularýna soruþturmayla yýldýrma politikalarýna karþý çýkmak için ve iþçi sýnýfýnýn kendi siyasal taleplerini tekrar haykýrmasý ve 36 sýnýf kardeþimizi anmasý bakýmýndan 1 Mayýsý daha ortak, daha güçlü, daha özüne uygun kutlanmasý gerektiðini düþünüyorum. Y.E. Mücadele Birliði: Siz neler söylecek siniz? Ali Ekber Seven: Her þeyden önce biz Perþembe günü yaptýðýmýz basýn açýklamasýnda tüm iþçileri ve emekçileri 77 katliamýnýn 30. yýlýnda tekrar Taksim’e çaðrýsýný yapacaktýk. Özde bize yapýlan bize yapýlan bu saldýrý aslýnda bizim dýþýmýzdaki çevrelere de bir gözdaðýydý bu. Bilhassa DÝSK üzerinde bu. DÝSK yönetimi yarýn Çaðlayan’a mitinge gidecek çünkü sýnýf karakterine uygun hareket etmek durumunda. Biz bunun tam karþýsýnda Devrimci Ýþçi Komitelerini sýnýfýn öz örgütlülüðünü örgütlememiz gerekiyor. Ciddi anlamda devrimci öncü iþçileri bu örgütlülük altýnda toparlamamýz gerekiyor.
Ýzmir Ayýþýðý Sanat Merkezi Kemalpaþa Mart Ýþçi Kültür Merkezi
8
92. Sayý / 10 - 21 Mayýs 2007
Yeni Evrede
Genç Yoldaþ
Mücadele Birliði
GENÇ YOLDAÞLARIN 1 MAYIS PANELÝ “Bolþevik Mücadele ve Bolþevik Devrim Dýþýnda Kurtuluþ Yoktur” Genç Yoldaþ Dergisi 15 Nisan günü Gazi Ayýþýðý Ekin Sanat Merkezi’nde “1 Mayýs-Taksim-Devrim” konulu bir panel düzenledi. Genç Yoldaþ Dergisi’nin okurlarýyla buluþtuðu panel saat 15:00’da baþladý. Ýlk olarak 1 Mayýs’ýn tarihçesini, Türkiye’deki 1 Mayýslarýn tarihçesini ve Taksim’in önemini anlatan bir slayt gösterimi yapýldý. Slayt gösteriminin hemen ardýndan 1 Mayýs 1977’de Taksim Meydaný’nda katledilen 34 iþçinin þahsýnda tüm devrim savaþçýlarý için bir dakikalýk saygý duruþu yapýldý. Ardýndan 1 Mayýs ve Taksim gündemli söyleþi yapýldý. Ýlk olarak Genç Yoldaþ Dergisi adýna konuþma yapan Mehmet Þen uluslararasý proletaryanýn birlik, mücadele, dayanýþma ve kapitalizme karþý savaþ günü olan 1 Mayýs’ýn yaklaþtýðýný belirterek; “Dünya üzerindeki tüm geliþmeler bize gösteriyor ki 2007 yýlý 1 Mayýsý küresel anlamda proletarya ve burjuvazi arasýndaki sýnýf mücadelesinin yükseliþine, bir tarihi dönüm noktasýna tanýklýk ediyor” dedi. Þen, bu yýlýn proletarya açýsýndan da ayrý bir önemi olduðunu, 1 Mayýs 77 katliamýnýn 30. yýl dönümü olduðunu, yine bugün çeþitli çevrelerce 1 Mayýs’ý anlam ve önemine uygun kutlamak için 30. yýlýnda Taksim Meydaný’na çýkmanýn tartýþýldýðýný, herkesçe tartýþýlan bu konunun kendilerince çok net olduðunu ifade ederek; “1 Mayýs alaný Taksim’dir. 1 Mayýs’ta 1 Mayýs alýnýnda Taksim’de olunmalýdýr. Bu yönde olumlu geliþmeler var. Kýzýl meydan burjuvaziyle proletarya arasýnda bir irade savaþýný simgeler. Bu siperi, bu mevziyi ancak proletaryanýn gerçek kurtuluþunu isteyenler savunur. Bu yýl nihayet Mücadele Birliði’nin 17 yýldýr büyük bir inançla tek baþlarýna kalmak pahasýna savunduklarý, aðýr bedeller ödediði ve pratiðinde tüm sýnýfa öncülük ettiði Taksim Politikasý sonuç verdi. DÝSK’in 40. yýl münasebetiyle düzenlediði etkinlikte DÝSK Genel Baþkanýnýn 1 Mayýs’ta Taksim’de olacaðýz þeklindeki açýklamalarýndan sonra bilcümle reformist ve oportünistler biraz temkinli davransalar da sonunda 1 Mayýs’ta Taksim’e çýkma kararý aldýlar” dedi ve sözlerine þunlarý ekledi: “Tabi bu 1 Mayýs’ý kendi istekleriyle Taksim’de kutlamak istedikleri anlamýna gelmiyor. Yýllardýr sýnýf Taksim’i dayattý. Çünkü o meydanda her yýl 1 Mayýs’ta düþmanla göðüs göðüse çarpýþan birileri vardý. Taksimi canlý kýlan sýnýfa
doðru yolu gösteren... Çünkü o meydanda tek baþlarýna, ödenen tüm aðýr bedellere raðmen her yýl 1 Mayýs’ta sýnýf kinini bileyen Denizlerin yoldaþlarý vardý. Çünkü Leninistler her yýl Kýzýl Meydan’ý 1 Mayýs’ta zapt ediyorlardý.” 1 Mayýs’a yaklaþýrken sýnýflar mücadelesinin þu anki durumu üzerine konuþma yaptý ve son olarak þunlarý söyledi: “Taksim’e güçlü bir çýkýþ sýnýflar mücadelesi açýsýndan son derece olumlu bir etki yaratacaktýr, bir sýçramaya neden olacaktýr. Proletaryanýn kýzýl bayraðýný en yükseklerde dalgalandýrmak komünistlerin, devrimcilerin görevidir. Tüm iþçi, emekçi ve öðrenci gençleri 1 Mayýs’ta Denizlerin yoldaþlarýyla Kýzýl Meydan’a çaðýrýyoruz. Lenin’in Ekim Devriminin 4. Yýlýnda dediði gibi: BOLÞEVÝK MÜCADELE VE BOLÞEVÝK DEVRÝM DIÞINDA KURTULUÞ YOKTUR.” 92. Sayý / 10 - 21 Mayýs 2007
Hemen ardýndan Devrimci Ýþçi Komiteleri (DÝK) adýna konuþma yapan Mesut Aydýn ise, 1 Mayýs’ýn bir bayram olmadýðýný, kavga günü olduðunu belirterek 1 Mayýs’ýn tarihçesini anlattý ve “Bizler DÝK olarak 17 yýldýr 1 Mayýs’ta 1 Mayýs Alanýna Taksim Meydaný’na çýkýyor ve her sene iþçi sýnýfýný 1 Mayýs’ta kavga alanýna çaðýrýyoruz” dedi. Peki neden Taksim? Sorusunu soran Aydýn, bu sorunun cevabýnýn iktidar sorunu olduðunu ifade ederek; “Devrimci Ýþçi Komiteleri iktidar dýþýnda her þey hiçbir þeydir þiarýyla Taksim Meydaný’ndadýr. Emekle-sermaye arasýndaki o uzlaþmaz amansýz kavganýn önemli noktasý Taksim’dir. Çünkü 77’de 34 sýnýf kardeþimizin kanýyla kýzýllaþan bu meydan Devrim Meydaný’dýr. Ýþçiler için Taksim’i zapt etmek onurdur. Biz her yýl ‘Bütün Ýktidar Emeðin Olacak, Kürt Ulusuna kendi kaderini tayin hakký, Zindanlar Yýkýlsýn Tutsaklara Özgürlük’ talebiyle 1 Mayýslarda Taksim Meydaný’ndayýz. Ve bu taleplerle bizlerle birlikte Kýzýl Meydan’da bu onuru paylaþmak isteyen, iktidar için savaþmak isteyen, tüm kurum, kuruluþ, kiþi ve siyasi yapý ve sendikalarý, her sene olduðu gibi bu sene de ve gelecek sene için de çaðýrýyoruz. Gelin bu onuru hep birlikte kapitalizme karþý savaþarak yaþayalým” dedi. Son olarak konuþma yapan Devrimci Öðrenci Birliði (DÖB) adýna Kenan Aktaþ ise öðrenci gençliðin kurtuluþunun da iþçi sýnýfýnýn kurtuluþunda olduðunu belirterek; “Bizler için artýk 1 Mayýs alanýnýn neresi olduðu sorunu yok. 1 Mayýs alaný Taksimdir. Bizim açýmýzdan sorun Taksimin artýk iþçi yýðýnlarý ile zapt edilmesi sorunudur. Bu ise iþçi sýnýfýna ve emekçilere doðru politikalarla gitmek ve bunun pratik öncülüðünü yapmakla olur. Ýþçi sýnýfý bugün reformist ve oportünistlerden daha ileri bir noktadadýr ve iþçi sýnýfý devrimci rolünü Leninistlerin öncülüðünde ancak gerçekleþtirebilir” dedi. Konuþmalarýn ardýndan soru cevaplara geçildi. Yapýlan panelde ortaya çýkan sonuç, her yýl olduðu gibi, bu yýl da Taksim’de olmak gerektiðiydi. Panelin ardýndan Grup Emeðe Ezgi sahne aldý. Emeðe Ezgi seslendirdiði þarký ve marþlarla herkesi coþtururken 13 Mart Marþý’ný da tüm konuklarla beraber ayakta seslendirdi. Emeðe Ezgi son olarak 1 Mayýs için yeni besteledikleri marþý seslendirdi ve panel sona erdi.
9
Yeni Evrede
1 Mayýs
Mücadele Birliði
1 MAYIS’A DOÐRU TAKSÝM’DE AJÝTATÝF DERGÝ SATIÞI Mücadele Birliði okurlarý olarak, 18 Nisan günü, 1 Mayýs’ta Taksim’de olacaðýmýzý vurgulamak amacýyla, Mücadele Birliði dergisi satýþý yaptýk. “1 Mayýs’ta Taksim’e Devrime Özgürleþmeye” kapaklý dergimizi, sloganlarla, Taksim’e davet eden ajitasyonlarla satýþ yaparken, bir taraftan da gene Taksim’e çaðrý için bildiriler daðýttýk. Herkesi 1 Mayýs’ta Mücadele Birliði ile Taksim’e çaðýrdýk. Yaklaþýk bir buçuk saat süren dergi satýþýmýzý, Ýstiklal Caddesi’nin çeþitli noktalarýndan “1 Mayýsta Taksim’e” yazýlý kuþlamalarýmýzý yaparak sonlandýrdýk. Ýstanbul’dan Mücaele Birliði Okurlarý
“BU SEFER SÝZ KAZANDINIZ” Antep’te 1 Mayýs çalýþmalarý yoðun bir tempoyla afiþ çalýþmasý, bildiri, kuþlama ve pullarla sürdü. Bunlardan biri de 1 Mayýs’ta taksime çaðrýda bulunan Mücadele Birliði imzalý afiþ çalýþmasýydý. Antep’in deðiþik iþçi ve emekçi semtlerinde yapýldý. Karþýyaka Mahallesi’nde afiþ yapýlýrken TMÞ sivil polisleri araçla yanýmýzda durarak kimlik göstermemizi istediler. Bizler de “siz kimsiniz, siz kimlik gösterin” deyince “Biz polisiz, bizi tanýyorsunuz? Çýkartýn kimlikleri” dediler. Biz de “yaptýðýnýz bu uygulama yasa dýþý eðer polis iseniz kimliklerinizi göstermek zorundasýnýz” deyince kýsa süreli yaþanan arbede sonunda çevrede toplanan esnaflara sinirlenerek daðýlmalarý için uyarýda bulundular. Devamýnda bizlere afiþ yaptýðýmýz gerekçesi ile çevre kirliliðinden para cezasý keseceklerini söylediler. Ceza kaðýdýný doldurduktan sonra imza atmamýzý istediler. Ýmza atmayacaðýmýzý belirtince o halde imtina yazýn dediler. Bunu da kabul etmediðimizde göz altýna alacaðýz tehdidinde bulundular. Çevredeki esnafýn bizleri sahiplenmesi karþýsýnda yapacak bir þeyi kalmayan polis, kararlýlýðýmýzý ve tavrýmýzý anlayarak “Bu sefer siz kazandýnýz . Bunu da internet sitenize ve derginize yazýn” diyerek olay yerinden uzaklaþtýlar. Esnafla birlikte çay ve sohbetin ardýndan afiþ çalýþmasýna devam ettik. BASKILAR BÝZÝ YILDIRAMAZ! Antep Mücadele Birliði Platformu
10
LENÝNÝST ÝÞÇÝLER 1 MAYIS’A NASIL HAZIRLANDILAR? Leninistlerin, 1 Mayýs politikasýndaki ýsrarlý, ilkeli tutumu sonucu, iþçi sýnýfý ve diðer ortalama solun nihayet Taksim’e doðru yönelmelerini saðlamýþtýr. Bu bir politikanýn zaferidir. Ancak 30. yýlýnda Taksim’e çýkmalarý bir nostalji mi, yoksa önümüzdeki yýlda 1 Mayýs Alaný’nda olacaklar mý bunu hep birlikte göreceðiz. Bizler, Mücadele Birliði okuru leninist iþçiler olarak 2007 1 Mayýs’ýnýn 77 1 Mayýs katliamýnýn 30. yýlýnda da 36 sýnýf kardeþimizi anmak ve siyasal taleplerini daha ileri bir düzeyde ve daha gür bir sesle haykýrmak için... 1 Mayýs’ta Taksim’e çaðrý yapan yazýlamalarýmýzý merkezi yerlere yoðun bir þekilde yaptýk. Burjuva sýnýfýn uþaðý olan, burjuvazinin proletarya üzerindeki zor aygýtýnýn, devletin valisi M.Güler’in basýn aracýlýðýyla verdiði gözdaðý ve yýldýrma çabalarý výz geldi. Taksim’e çaðrý yapan afiþleri bile “suç” sayan, bu “suç”u iþleyenlerin gerekli soruþturmalara tabi tutulacaðýný vb. söylemleri, deðil bizleri korkutmak, yýldýrma, daha bir hýrsla çalýþmamýzý saðlamýþtýr. 25 Nisan tarihinde, sabah saat 09.00’da baþlamak üzere, E-5 karayolu üzerinde bulunan Çobançeþme, Kuleli, Þirinevler, Çocuk Sitesi, Bakýrköy Ruh ve Sinir Hastalýklarý hastanesi, Topkapý minibüs son duraðý çýkýþý, Topkapý Matbaacýlar Sitesi’nin bulunduðu bölge ve son olarak Topkapý Surlarý’nýn önünde bulunan otobüs ve minibüslerin yoðun geçtiði kavþaða yazýlamalar yaptýk. “Devrimci Ýþçi Komiteleri” ve “Mücadele Birliði” imzalý “1 Mayýs’ta Taksim’e”, “77 Ruhuyla 1 Mayýs’ta Taksim’e”, “1 Mayýs’ta Taksim’e, Devrime, Özgürleþmeye” ve “Katliamýn 30. Yýlýnda da 1 Mayýs’ta Taksime” sloganlý yazýlamalar yaptýk. Daha önceki çalýþmalarýmýz, belediye ve polisin saldýrýsýna uðramýþ, yazý ve þablonlarýmýzýn üzeri kapatýlmýþtý... Yýlmadan, yorulmadan tekrar yenilerini yazdýk, yine yazacaðýz... Biz devrimci iþçiler, proletaryayý temsil ediyoruz... Onlar ise burjuvazinin uþaklýðýný yapýyorlar. Bizler onurluyuz, ileri olanýz. Biz devrimiz, kazanacaðýz... Denizlerin, Seyitlerin yolunda tarihe Leninistçe ad koyarak yürüyoruz devrime... Özgürleþmeye. BIJÎ YEK GULAN! YAÞASIN PROLETARYA ENTERNASYONALÝZMÝ! Ýstanbul’dan Leninist Ýþçiler
92. Sayý / 10 - 21 Mayýs 2007
Yeni Evrede
1 Mayýs
Mücadele Birliði
ÝSTANBUL’DA 1 MAYIS ÇALIÞMALARI Leninistler için 1 Mayýs çalýþmalarý oldukça yoðun geçti. Ýstanbul’un çeþitli yerlerine her gün pankartlar asýldý, yazýlamalar, afiþler yapýldý. Tüm bunlarla iþçi ve emekçiler Mücadele Birliði saflarýnda 1 Mayýs’ta 1 Mayýs Alaný Taksim’e çaðrýldý. 23 Nisan günü çeþitli yerlere pankart asýldý ve yazýlamalar yapýldý. Bunlardan ilki Pertevniyal Lisesinin önündeki köprüye Taksim’e gidiþ ve geliþ istikametlerine “1 Mayýs’ta Taksim’e” çaðrýsý yapan Mücadele Birliði imzalý pankart asýldý. Yine Taksim’e gidiþte merkezi yerlere 1 Mayýs’ta Taksim’e Mücadele Birliði yazýlamasý yapýldý. Ayrýca 21 Nisan Cumartesi günü, Kadýköy Ýskele Meydaný’nda üzerlerinde “1 Mayýs’ta Taksim’e-Mücadele Birliði” yazýlý önlüklerle yaklaþýk 3 saat bildiri daðýtýmý yapýldý ve “1 Mayýs’ta Taksim’e” çaðrýsý olan kuþlarla Kadýköy’ün tüm meydaný donatýldý. Ýstanbul’dan Mücaele Birliði Okurlarý
OKMEYDANI’NDA LENÝNÝSTLER: TAKSÝMDEYÝZ Ýstanbul’da 1 Mayýs çalýþmalarýmýz çok yoðundu. Okmeydaný’nda tüm iþçi ve emekçileri, öðrencileri yaptýðýmýz çalýþmalarla 1 Mayýs’ta 1Mayýs Alaný Taksim’e Mücadele Birliði saflarýna çaðýrdýk. Okmeydaný’nda yürüttüðümüz çalýþmalarýn bir bölümü olarak, 29 Nisan günü Okmeydaný’nýn merkezine, üzerinde, “77 Katliamýn 30. Yýlýnda Tarih Bilinci Ve Sýnýfsal Öfkeyle 1 Ma-
yýs’ta Taksim’e / Mücadele Birliði” yazýlý pankartýmýzý astýk. Yine ayný çaðrýnýn yazdýðý baþka bir pankartýmýzý ise Perpa yolu üzerindeki Okmeydaný Köprüsüne astýk. Ayný gün Okmeydaný’nýn tüm sokaklarýný “1 Mayýs’ta TAKSÝM’E” kuþlamalarýmýzla donattýk ve 1 Mayýs’ta Taksim’e çaðrý yapan pullamalarýmýzý yaptýk. Yine ayný günün sabahýnda da “1 Mayýs Alaný Taksim’dir / Mücadele Birliði” ve “1 Mayýs’ta 1 Mayýs Alaný’na / Mücadele Birliði” afiþlerimizi yaptýk. Çalýþmalarýmýz tüm hýzýyla, Denizlerin ruhuyla sürecek. Okmeydaný’ndan MB Okurlarý
1 MAYIS’A DOÐRU GÜLSUYU Yýllardýr büyük bir inat ve irade ile sürdürdüðümüz ve artýk kitlelere mal olan 1 Mayýs politikasý, bizleri alan fetiþizmi ve kitlelerden kopmakla suçlayanlarýn politik “öngörüsüzlüðünü” ortaya çýkardý. Leninistler olarak, bu politik zaferin duyurusunu yapmak adýna, Nisaný 1 Mayýs’a baðlayan gece, Gülsuyu’nda yazýlamalar yaptýk. “Zaferi Ýþçi Sýnýfýyla Kazandýk”, “Ýrademizle Devrimi de Kazanacaðýz”, “Selam Olsun Zaferi Yaratan Leninist Partiye” sloganlarýnýn yer aldýðý yazýlamalar 1 Mayýs sabahý iþçileri karþýladý. Yenildiler... Leninist Parti’nin yaratýcýlýðý, Leninist politikanýn doðruluðu tuzla buz etti Taksim’i yasaklayanlarý. Sýra, bu ideolojik zaferi pratik öncülüðe çevirmekte... Gülsuyu’ndan Leninistler
etmek için, ÝHD’nin çaðrýsýyla 18 Nisan günü Mis Sokak’ta bir basýn açýklamasý yapýlarak ardýndan sembolik olarak Gündem ve Güncel gazeteleri daðýtýmý yapýldý. Yapýlan basýn açýklamasýnda, düþünce ve haber alma özgürlüðüne yapýlan baskýlara dikkat çekildikten sonra DTP il baþkaný ve Gündem Gazetesi Genel Yayýn Yönetmeninin yaptýðý konuþmalarýn ardýndan, Ýstiklal Caddesi üzerinde Galatasaray Lisesine doðru Gazete daðýtýmý yapýldý. Mücadele Birliði okurlarýnýn da katýldýðý, yaðmur altýnda yapýlan gazete daðýtýmý, Galatasaray Lisesi önüne gelindiðinde eldeki gazetelerin duvara býrakýlmasýyla sona erdi.
BASKILAR BÝZÝ YILDIRAMAZ Son dönemlerde Kürt halkýnýn üzerinde estirilen baský ve terör, basýn-yayýn organlarýna yönelik saldýrýlarý da beraberinde getiriyor. Yayýn hayatýna baþladýðý günden itibaren sürekli davalar açýlan ve kapattýrýlan Gündem gazetesi, daðýtýmýna izin verilmeyen Welat gazetesi ve yayýn hayatýna yeni baþlayan Güncel gazetesinin de kapatýlmasý, bunlara birer örnek. Konuya iliþkin Gündem gazetesi tarafýndan yapýlan destek çaðrýsýna Mücadele Birliði olarak vakit geçirmeksizin cevap verdik. Ve bu süreçte Kürt halkýnýn, Gündem Gazetesinin yanýna olduðumuzu, elimizden gelen her türlü desteði vereceðimizi bildirdik. Basýna yönelik baskýlarý protesto
92. Sayý / 10 - 21 Mayýs 2007
11
Yeni Evrede
Gündem
2
Mücadele Birliði
TAKSÝM DE
007 1 Mayýs’ý daha þimdiden sýnýflar savaþýmý tarihinde önemli bir yer edindi. 1 Mayýs günü Dolmabahçe’de toplanmaya izin vermeyen, sabahýn erken saatlerinde saldýran polis, aslýnda bu davranýþýyla gün boyu geliþen çatýþmalarýn fitilini ateþlemiþ oldu. Tertip Komitesi’ni gözaltýna almakla Taksim’e yöneliþin önünü alabileceðini sandý devlet. Ve en büyük hatayý böylelikle yapmýþ oldu. Dolmabahçe’ye giremeyen, engellenen yýðýnlar, bu defa bulabildiði tüm ara sokaklardan tek bir hedefe doðru aktý. Hedef Taksim’di, ve ne pahasýna olursa olsun oraya ulaþýlacaktý. Sermayenin koruyucularý ise bunun önünü almaya çalýþýyordu. 1 Mayýs günü yaþadýklarýmýz, iþte bu irade savaþýnýn, bu kapýþmanýn ta kendisiydi. Kazanan, tartýþmasýz bir þekilde devrim oldu. Polis vahþice saldýrdý. Daðýlan insanlar tekrar tekrar toparlandý ve baþta Ýstiklal Caddesi olmak üzere tüm noktalardan alana çýkmak için defalarca giriþimde bulundu. Onca gaz bombasýna, onca vahþete raðmen polis sokaklara hakim olamadý. Kitleler, engel tanýmaz bir þekilde, defalarca zaptetti Taksim Meydaný’ný. Gün bittiðinde devletin süngüsü düþmüþ, sýnýr tanýmaz vahþeti hükümsüzleþmiþ, yasaklarý boþa çýkarýlmýþtý. “1 Mayýs’ta Taksim’e” þiarý, Taksim politikasý, 2007’de büyük bir zafer kazandý. On beþ yýldýr tek baþýmýza ileri sürdüðümüz bu þiar ve tek baþýmýza hayata geçirdiðimiz bu politika, sonunda karþýlýðýný buldu. Yýðýnlarýn devrimci kararlýlýklarýnýn güne damgasýný vurduðu bir 1 Mayýs’ý geride býraktýk. Tüm yasaklara, engellemelere, eþitsiz þartlara raðmen iþçi sýnýfý ve emekçi yýðýnlar, her türlü barikatý aþarak, sermayeye meydan okuyarak sancaðýný dalgalandýrdý Taksim’de. Bu, dev-
12
rimin zaferidir, leninistlerin zaferidir!.. Devrimci politika yýðýnlarla buluþmuþ, devrimci bir güç olarak devrimci sonuçlar yaratmýþtýr. Yarattýðý sonuçlarla devrim cephesine büyük bir moral kazandýran 1 Mayýs, yeni sýçramalarýn, yeni kalkýþmalarýn baþlangýç noktasý olacaktýr. Bundan kesinlikle þüphe duyulmamalýdýr. Kitleler kararlý ve militan bir tutum benimsediklerini ilan ettiler. Bu noktadan daha da ileri gidilecektir. Geliþmeler iþçi sýnýfý ve emekçi yýðýnlarýn devrimci hareketinin yükselmekte olduðunu gösteriyor. Taksim kapýþmasý, bunun en güçlü kanýtý olmuþtur. Devrim þimdi daha güçlüdür. Bu gerçekliði ýskalayan hiçbir politika baþarý þansý bulamaz! Taksim politikasýnýn gücünü bir türlü kavrayamayan ortalama sol, sürecin ve kitlelerin peþinden sürüklendi. Geliþmeler karþýsýnda coþku duyuyorlarsa da, henüz onu kavramaktan çok uzaklar. Kitlelerin Taksim’e bu güçlü yöneliþini bilince çýkartabilmiþ deðiller. Tek bir eylemin, tek bir günün, tek bir 1 Mayýs’ýn sýnýflar savaþýmýna ne denli büyük etki yaptýðýný þaþkýnlýkla görüyor ama kavrayamýyorlar. “Taksim’e gelmez” denilen kitlelerin militanlýklarýný, engel tanýmazlýðýný görüyorlar; bu militanlýðýn her yere yayýldýðýný görüyorlar... ama hala bilince çýkaramýyorlar. Ýþçi sýnýfý ve yýðýnlar sýçramalý bir þekilde ilerliyor. Çeliþkiler yoðun, çatýþmalar keskin. Böyle bir ortamda olaylar, ona yol açan nedenleri kat be kat aþacak sonuçlar olarak çýkýyor ortaya. Kýsa tarih yaþanýyor. Yýllar günlere sýðýyor. Dönemin bu özelliði kavranamadýðý için, olaylar ortalama sola birbirinden kopuk, baðýmsýz, baðlantýsýz patlamalar gibi görünüyor. Bu nedenle her sýçrama, raslansal bir olgu olarak ele alýnýyor. Bunu sýnýflar sava92. Sayý / 10 - 21 Mayýs 2007
þýmýnýn süreklilik ve kopuþ sarmalýnda deðerlendirme basiretinden yoksun olan ortalama solun bugün duyduðu heyecanýn yerini yarýn o sürekli karamsarlýðýn alacaðýndan kimsenin kuþkusu olmasýn. Sürece bütünlüklü bakýlmadýðýnda, bu tür patlamalarýn geçici olduðuna hükmedilir. Ortalama sol, bu 1 Mayýs’tan devrimci sonuçlar çýkaramayacak, sadece bunu bir çýta yükselmesi olarak deðerlendirecektir. Halbuki, olaylar biraz daha sürseydi ve kitlelere cesur bir inisiyatifle önderlik edilebilinmiþ olsaydý, bunun yeni bir 15-16 Haziran’a dönüþmesi iþten bile deðildi. Kitlelerin kendiliðinden, içgüdüsel bir yönelimle adeta onlarý mýknatýs gibi çeken Taksim Meydaný’na yönelmeleri, hareketin kararlýlýðýný göstermesi açýsýndan büyük önem taþýyor. Daha önce biz, Leninistler olarak, iþçi sýnýfý ve emekçilerin Taksim’e çýkmak istediklerini ama burjuva sendikacýlarýn, reformist ve oportünistlerin onlarýn ellerini kollarýný baðladýðýný söylediðimizde, bizi “alan fetiþizmi” ile suçlayanlar, þimdi her ne hikmetse bir anda Taksim Fatihi oluverdiler. Her zaman söylediðimizi bir kez daha söylemenin zamaný geldi: Gerçekler inatçýdýr ve doðruluklarýný er ya da geç herkese kabul ettirirler. Leninist politikanýn gücünü bilen reformist ve oportünistler, bu 1 Mayýs’ýn hazýrlýk sürecinde Leninistleri dýþarýda býrakmak için ellerinden gelen çabayý gösterdiler. Leninistleri ilk iki toplantýya çaðýrmayanlar, bunu “dikkatlerinden kaçma” olarak deðerlendirdiler. Ya bu baylar gözlerinin önündeki merteði göremeyecek kadar körler ya da leninistlere bilinçli bir sansür uyguladýklarýný itiraf edemeyecek kadar cesaretsiz. 1 Mayýs’ý Örgütleme Komitesi içinde devlet partileri olduðunu, bunun doðru olmadýðýný, 77 Katliamýný yapanlarla ayný yerde olmayacaðýmýzý
Yeni Evrede
Gündem
Mücadele Birliði
EVRÝMDÝR DÝSK’te yapýlan toplantýlarda açýkça ifade etmemize daha sonra CHP’nin Valiliðin Taksim’de mitinge izin vermeyeceðini açýklamasýndan sonra, çekildiðini bildirmesine raðmen, biz yine toplantýlara çaðrýlmayarak pratik olarak örgütlemenin dýþýnda tutulduk. En sondan önce katýldýðýmýz toplantýda ýsrarla Tertip Komitesi içinde yer almak istediðimizi söylememize, bunu 15 yýldýr tek baþýmýza Taksim’e çýkarak, Taksim’den hiçbir koþulda vazgeçmeyerek hakettiðimizi vurgulamamýza raðmen kabul edilmedi. Ýþçi sýnýfý ve emekçiler, yýllar sonra bizim söylediðimiz noktaya gelmiþti. Ortalama sol, kelimenin tam anlamýyla sürüklenerek bu politikaya angaje olmuþtu. Kitleler, bizim politikalarýmýz için dövüþmeye hazýrlanýyorlardý ve ortalama sol “Sezar’ýn hakký Sezar’a” deme basiretinden bile yoksundu. Ama bunu sorun etmemek gerekiyordu. Önemli olan sýnýflar mücadelesinin yükseltilmesi, iþçi sýnýfý ve emekçilerle birlikte Taksim’in zaptedilmesiydi. Ama, bizim yokluðumuzda toplanan Tertip Komitesi toplanma yeri olarak Dolmabahçe’yi belirlemiþti. Bu, iþi daha baþýndan yokuþa sürmekti. Dolmabahçe’den Taksim’e çýkmanýn ne kadar zor olacaðýný görmemek mümkün deðildi; ama artýk bunu deðiþtirme þansý kalmamýþtý. Ve sonrasýnda artýk hemen hemen Türkiye ve Kürdistan’da bilmeyen kimsenin kalmadýðý geliþmeler yaþandý. DÝSK için, belki de bu “nostaljik bir anma” olarak düþünülmüþtü; ama olaylarýn geliþimi herkesin öngörüsünü aþtý. Devrim de bu deðil midir zaten? Biz “Taksim Devrimdir, Onurdur” dediðimizde 1 Mayýs’ta Taksim’e çýkmakla devrim arasýnda nasýl bir bað kurduðumuza þaþýranlar, herhalde 1 Mayýs günü yaþananlardan sonra diyalektiði kendi kafalarýmýzýn devranýnda deðil ama
yaþamýn canlý akýþýnda aramamýz gerektiðini görmüþlerdir. 2007 1 Mayýs’ý birþeyi çok açýk bir þekilde ortaya çýkarmýþtýr. Kitlelere doðru politika götürülürse ve bu politika tüm engelleme çalýþmalarýna raðmen ýsrarla savunulursa, sonuç verecek, maddi bir güce dönüþecektir. Ýþçi sýnýfý ve emekçiler açýsýndan 2007 1 Mayýs’ý, kendi güçlerinin farkýna varmalarý, potansiyelin bir kez daha açýða çýkmasý, devletin yasalarýnýn ve yasaklamalarýnýn, sýnýfýn devrimci eylemi karþýsýnda hiçbir hükmünün olmadýðýný göstermesi açýsýndan tarihsel bir öneme sahip olacaktýr. Bundan sonra iþçi sýnýfý ve emekçiler, bu deneyimin ýþýðýnda hareket edeceklerdir. Kendilerini iç savaþýn daha þiddetli çatýþmalarýna göre hazýrlayacaklardýr. Olaylarý Ýstanbul Valisi’nin bu noktaya getirdiðini söylemek ve süreci “Vali Ýstifa” kampanyasýyla sürdürmeye çalýþmak, geliþmelerden hiçbir þey anlamamak demektir. Birincisi, ne Vali bu kararý tek baþýna almýþtýr. Ýkincisi, ne de kitleleri Taksim’e çeken þey Taksim’in yasaklanmýþ oluþudur. Devlet, 1 Mayýs’tan haftalar önce EMASYA birliklerini 1 Mayýs için hazýrlamaya baþlamýþtýr. Ve kitlelerin Taksim özlemi, içlerindeki devrim özlemiyle birlikte onyýllardýr büyümüþtür. Olaylarýn devrimci yönde geliþmesi tamamen dönemin devrimci karakteriyle ilgilidir. Bu dönemde her devrimci politika, kitleler arasýnda yankýsýný bulacaktýr. Yýðýn hareketinin geliþimi açýsýndan 1 Mayýs bir kaldýraç olacaktýr. Bundan sonra yeni ve taze güçler, savaþ alanýna ineceklerdir ve oradan bir daha çekilmemeleri de kuvvetle muhtemeldir. Kürt halký zaten bu geliþmelere çok öncesinden hazýr. Önü seçim sandýðý i92. Sayý / 10 - 21 Mayýs 2007
2007 1 Mayýs’ý birþeyi çok açýk bir þekilde ortaya çýkarmýþtýr. Kitlelere doðru politika götürülürse ve bu politika tüm engelleme çalýþmalarýna raðmen ýsrarla savunulursa, sonuç verecek, maddi bir güce dönüþecektir. Ýþçi sýnýfý ve emekçiler açýsýndan 2007 1 Mayýs’ý, kendi güçlerinin farkýna varmalarý, potansiyelin bir kez daha açýða çýkmasý, devletin yasalarýnýn ve yasaklamalarýnýn, sýnýfýn devrimci eylemi karþýsýnda hiçbir hükmünün olmadýðýný göstermesi açýsýndan tarihsel bir öneme sahip olacaktýr. Bundan sonra iþçi sýnýfý ve emekçiler, bu deneyimin ýþýðýnda hareket edeceklerdir. Kendilerini iç savaþýn daha þiddetli çatýþmalarýna göre hazýrlayacaklardýr. 13
Yeni Evrede
1 Mayýs
Mücadele Birliði
Fýrtýna Yýrtýyor Sessizliði: TAKSÝM KIZILDIR KIZIL KALACAK
2007 1 Mayýs’ý daha önceki 1 Mayýslar’dan farklýydý. Katliamýn 30. yýlý olmasý nedeni ile, DÝSK, KESK ve ardýndan diðer sivil toplum kuruluþlarýnýn 1 Mayýs’ta Taksim’de olacaklarýný açýklamasý, bizleri daha da heyecanlandýrmýþtý. Devletin alýþýldýk “Taksim yasaklý alan, oraya çýkýlýrsa gereðini yaparýz” tehditleri de tanýdýktý. Ama Taksim’de iþçi sýnýfý ile birlikte olmak ilk defa yaþayacaðýmýz bir duyguydu. Her yýl olduðu gibi, bu yýl da haftalar önceden baþlamýþtýk 1 Mayýs’ý Taksim’de kutlayacaðýmýzýn duyurularýný, çalýþmalarýný yapmaya. 1 Mayýs’tan hemen önce, Ýstanbul valiliði ve Emniyet Müdürlüðü, kapalý yollarýn, iptal edilen seferlerin vb listesini vermeye baþlamýþtý. Ancak bunlar, ertesi gün nasýl bir Ýstanbul’la karþýlaþacaðýmýzý pek anlatmýyordu bize. Sabah erken saatte evlerimizden çýktýðýmýzda, þehir merkezlerine ve Avrupa yakasýna gidebileceðimiz tüm yollar kapalýydý. Vapur seferleri iptal edildiðinden tek geçiþ yolu Boðaz köprüleriydi. Orada geçiþ tek þeride düþürülüp araçlar tek tek arandýðýndan, kuyruklar uzayýp gidiyordu. Özellikle þehir dýþýndan gelen otobüsler, Pendik köprüsünden itibaren aranýyor ve otobüs terminaline geliþi saatleri buluyordu. Avrupa yakasýna geçiþ ise yaklaþýk 5-6 saatlik bir iþti. Taksim’e gitmeye kararlý olan yüzlerce kiþi, otobüslerden iniyor ve Boðaz Köprüsünde yürümeye baþlýyor karþýya geçmek için. Beþiktaþ’a geldiðimizde otobüslerden inenlere polisin azgýnca saldýrdýðýný gördük. Bir araya gelen toplanmýþ ve slogan attýklarýný gördükleri gruplara gaz bombasý ve coplarla saldýrýyor, gözaltýna alýyorlardý. Bu arada, sabah 07.30 civarýnda Beþiktaþ’ta toplanýp Dolmabahçe’ye yürüyen Tertip Komitesi’ne de müdahale eden polis, 75 kiþiyi gözaltýna almýþtý. Tertip komitesinin ve inisiyatifin yokluðu yýllardýr Taksim’i bekleyen kitleler için bir eksiklik deðildi. Hedef belli idi: TAKSÝM. Herkes çeþitli yollar ve araçlarla birer ikiþer Taksim’e yönelmiþti. Bu arada bizler de ablukadan ve aramalardan nasibimizi almýþ, pankartlarýmýz, kuþlarýmýz ve megafonumuzu kaptýrmýþtýk. Taksim’e ulaþtýðýmýzda, saat 12.00 civarý idi. Kazancý Yokuþu’na sloganlarla geldik. Önümüzde sendika aðalarý vardý. Biz kitleye “daðýlmayýn Meydan’a girelim” dedik. Onlar, yani sendika aðalarý “daðýlalým” dediler ve polisle pazarlýða giriþtiler. Sesimiz kýsýlana kadar ajitasyon yaptýk, sendikacýlarla tartýþtýk. “Devrimciler buraya” diyerek Gümüþsuyu’nun arka sokaklarýndan Meydan’a girdik. Kitleyi tramvay Duraðýna doðru yönlendirdik, polis birkaç adým geri attý. 1.000-1.500 kiþilik halk kitlesi arkamýzdaydý. Pankartýmýz ve megafonumuz yoktu ama biz oradaydýk. 10-15 dakika slogan attýk. Ve polisin saldýrýsý baþladý. Astým rahatsýzlýðý olan bayan arkadaþýmýzýn yüzüne biber gazý sýkmaya baþladýlar ve coplarla kitleye saldýrdýlar. Kitlenin daðýlmamasý üzerine de tazyikli su püskürtmeye baþladýlar. Meydanda ilk saldýrýya maruz kalan emekçiler, Tarlabaþý’nýn ve Ýstiklal Caddesi’nin ara sokaklarýna doðru geri çekildi. Bu ikili geri çekiliþle birlikte, biz de iki kola ayrýlmýþ olduk. Bir grup Tarlabaþý’nda Þiþhaneye giden ana yolu kesti. Çevik Kuvvet polislerinin panzerlerle saldýrýsýyla ara sokaklara çekilen kitle, çevik Kuvvet Polisleri ve Panzeri taþlamaya baþladý. Ara sokaklara giremeyen polis, cadde üzerinden gazbombalarý fýrlatmaya baþladý. Çevik kuvvetin çekilmesini fýrsat bilip tekrar Taksim Meydaný’na yönelen kitle, caddedeki polis araçlarýný taþlamaya baþladý. Çevik Kuvvet yeniden saldýrarak Tarlabaþý’nýn tüm sokaklarýný biber gazýna boðdu. Polise karþý taþlarýný ellerinden düþürmeyen eylemcilere halk, evlerinin camýndan su ve limon atýyordu. Polis ablukasý aþýldýktan sonra Okmeydaný’nda çatýþmalarýn sürdüðüne dair haberlerin gelmesi üzerine bir grup Okmeydaný’na doðru harekete geçtik. Bazý yoldaþlarýmýz Taksim’de kalarak ara sokaklarda çatýþmalarý sürdürdüler. Okmeydaný’na ulaþýldýðýnda çatýþmalarýn sona erdiðini gördük ve Leninistler olarak tekrar Taksim’e yöneldik. Bu sýrada daðýtýlan kitle, Ýstiklal Caddesi’nde tekrar toplanýyordu. Sloganlar atarak Meydan’a yürüyen binlerce kiþi, Polisin gazbombasýyla daðýtýlýnca yeniden toparlanýyor ve meydana ilerliyordu. Tarlabaþý, Mecidiyeköy ve Beþiktaþ yönünden ablukalarý aþarak gelen Leninistler de Ýstiklal Caddesi üzerindeydiler. Sloganlar atarak kitleyi toparlamaya çalýþýyorlardý. Saat 13.3014.00’e kadar 4-5 defa Meydan zorlandý. Polis de ara sokaklara kadar girerek gaz bombalarýyla terör estirdi. Gaz bombasýndan etkilenen insanlarý bulunduðu
14
hanýn içine alan Makine Mühendisleri Odasý da polisin saldýrýsýndan payýna düþeni aldý. Hana giren polis, içeriye sýðýnanlarý saldýrarak gözaltýna aldý. Saat 16.00’i gösterdiðinde, polis artýk yorulmuþ, dinlenmek için çimlere serilmiþken, leninistler olarak onlara takvimlerin hala 1 Mayýs’ý gösterdiðini hatýrlattýk. “Yaþasýn 1 Mayýs, Býjî Yek Gulan, Mücadele Birliði” pankartý açarak “Yaþasýn 1 Mayýs”, “Taksim Kýzýldýr Kýzýl Kalacak”, “Fabrikalar Tarlalar Siyasi Ýktidar Herþey Emeðin Olacak” sloganlarý atmaya baþladýk. Iþýklarýn önünden açtýðýmýz pankartla Anýtýn önüne kadar sloganlarla yürüdük. Tam Anýtýn önüne geldiðimizde, aniden pankart taþýyan arkadaþýmýzýn yüzüne biber gazý sýkarak saldýrýya geçen polis, bir anda gaz ve coplarýyla saldýrmaya baþlayarak pankartý çekip almaya çalýþtý. Eylemciler arasýndan koparýp alabildikleri kiþileri darp ederek otobüslere doldurmaya baþladýlar. Bu esnada polisin saldýrýsýný görüntüleyen muhabirimiz de bu saldýrýdan payýný alarak gözaltýna alýndý. Muhabirimizin makinesine el konuldu ve fotoðraflarý silindikten sonra makine kendisine teslim edildi. Polise kullandýðý coplar ve gazbombalarý yeterli gelmemiþ olacaktý ki, bizleri sürekli tekmeleyerek ve saçlarýmýzdan çekerek polis araçlarýna götürdüler. Eyleme katýlan Mücadele Birliði Platformu üyelerinin yaný sýra, etrafta eylemi izleyen diðer devrimci ve demokratlar da saldýrýdan paylarýný aldýlar. Ýþçi Gazetesi okuru bir bayan da bizlerle birlikte gözaltýna alýndý. Polis aracýnda baþlarýmýzý önümüze eðmemiz için baþýmýza vurmaya baþladýlar. Baþýmýzý öne eðmeyi kabul etmediðimizde de saldýrýnýn dozunu artýrdýlar. Bir bayan arkadaþýmýzýn alnýna biber gazý atýlan tüfeðin dipçiðiyle vurmaya çalýþtýlar. Eliyle dipçiði yakalayarak buna engel olan arkadaþýmýz, sürekli baþýna aldýðý yumruklar nedeniyle yüzü kanlar içinde kalýnca hastaneye götürme gerekçesiyle araçtan indirilerek su deposu duvarýyla otobüslerin arasýndaki polis koridoruna sokularak gene tekme ve coplarla kendini kaybedene kadar darp etmiþ, yüzüne biber gazý sýkýlarak yol ortasýna atýlmýþtý. Diðer tarafta gene polislere onlarýn silahlarýyla cevap vererek yüzlerine biber gazý sýkan bir arkadaþýmýz da polis köpeklerinin üzerine itilerek ayný polis koridoruna sokulmuþ, burnu kýrýlýp yüzü kanlar içinde kalýnca ayný þekilde gözaltýna alýnmayýp yolun ortasýna býrakýlarak ölüme terkedilmiþti. Gözaltýna alýnanlar araçla Vatan Caddesi’nde bulunan Ýstanbul Emniyeti Güvenlik Þubeye götürülürken yol boyu ayný darbelere ve küfürlere maruz kaldýlar. Emniyet Müdürlüðüne gelindiðinde bir kiþinin omuzu çýkmýþ, bir kiþinin daha burnu kýrýlmýþ, bir kiþi ayaðýndan yaralanýrken birinin de gözlüðü kýrýlmýþtý. Herkesin sýrt, yüz ve kafa bölgesinde darp izleri ve travmalar vardý. Emniyet Müdürlüðü’nün önüne geldiðimizde saat 18.00 civarýydý, ancak aðýr yaralýlarýmýzýn olduðunu ve derhal onlarý hastaneye göndermek istediðimizi söylememize raðmen, hastaneye götürülmemiz gece 22.00’i buldu. Emniyet Müdürlüðü’nün önü polis araçlarý ve ÝETT otobüsleriyle doluydu ve yüzlerce gözaltý vardý. Bu arada sabah gözaltýna alýnan herkesin de nezarette tutulduðunu öðrendik. Bayrampaþa Hastanesi’ne götürüldüðümüzde bizi yüzeysel olarak muayene eden doktorlar, üç arkadaþýmýzý durumlarý aðýr olduðu için Haseki Devlet Hastanesi’ne gönderdi. Üç kiþi de yaþlarý küçük olduðu için Beyoðlu Çocuk Büroya götürüldü ve 1-3 gün süreyle ailelerine teslim edilmek üzere orada tutuldular. Hastaneye götürülen yaralýlardan ikisi gece saat 01.00 civarýnda Haseki’den serbest býrakýlýrken, bir kiþi de daha önceden aramasý olduðu gerekçesiyle tutuklanarak Bayrampaþa Cezaevine gönderildi; 7 Mayýs akþamý ifadesi alýnarak tahliye edildi. Sabah saatlerinde Tertip Komitesi ile birlikte gözaltýna alýnan Mücadele Birliði Platformu temsilcisi Vefa SERDAR gece saat 02.00 civarýnda serbest kalýrken, gözaltýndaki diðer arkadaþlarýmýz da gece saat 03.30’da Bakýrköy Eðitim ve Araþtýrma Hastanesi’nden serbest býrakýldýlar. Tüm Ýstanbul’un polis tarafýndan iþgal edildiði, yollarýn kapatýldýðý, þehrin biber gazýyla sulandýðý, bine yakýn kiþinin gözaltýna alýndýðý ve bir kiþinin ölümsüzleþtiði bir 1 Mayýs daha yaþanmýþ oldu devrim tarihimizde. Devrim tarihimize bu gün, emekçilerin Taksim özlemini ve ne pahasýna olursa olsun, o alana çýktýklarýný yazdý. Devrim güçleri, burjuvazi karþýsýnda irade savaþýný kazandýlar. Ve tarih, bir kez daha Leninist politikayý doðruladý. Ýstanbul’dan Leninistler
92. Sayý / 10 - 21 Mayýs 2007
Yeni Evrede
6 Mayýs
Mücadele Birliði
HALKIN DENÝZÝ DENÝZLEÞEN HALKLA ÖNCE KADIKÖY’DE SONRA GAZÝ’DEYDÝ 6 Mayýs sabahý üç kýzýl karanfil kendinden emin adýmlarla ilerledi idam sehpasýna... Birbirleriyle yarýþýrcasýna ilmiði taktýlar boyunlarýna... Hiç tereddüt yoktu gözlerinde... Ölümü kararlýlýkla karþýladýlar... Üç kýzýl karanfilin yüreðini susturduklarýný sandýlar, ama yanýldýlar... Mümkün müydü susmasý yüreklerin? Onlar halklarýn yüreðinde her daim yaþayacaklar.... Biz onlarý her daim yaþatacaðýz, düþlerini yarýnlara taþýyacaðýz. Bu yýl 6 Mayýs’ta Ýstanbul Kadýköy’de bir miting yapmak istedik ama bu mitingin “suçu ve suçluyu övdüðü” gerekçesiyle yasaklandýðýný mitinge saatler kala öðrendik. Daha önce Ýstanbul Emniyet Müdürlüðü ve Valilik, 6 Mayýs 2005 yýlýnda “Halkýn Denizi Denizleþen Halkla” isimli Harbiye’de yapýlan etkinliðimize izin vermiþti. Geçen yýl Ankara’da mezar baþý anmasýnýn ardýndan Abdi Ýpekçi Parký’nda yapýlan mitingimize de Ankara Valiliði izin vermiþti. Ne olmuþtu da bu yýl mitingi yasaklamak istemiþlerdi? Anlaþýlan o ki, 1 Mayýs yasaðýnýn ardýndan hýzlarýný alamamýþ ve Denizlerin anýlmasýna da yasak koymuþlardý. Biz tüm baskýlara ve dayatýlan yasaða karþý saat 13:00’de Kadýköy Ýskele Meydaný’nda toplanmaya baþladýk. Üzerinde Denizlerin, 13 Mart Savaþçýlarýnýn ve Zindan Savaþlarýndan yitirdiðimiz, Murat, Sibel ve Aysun yoldaþlarýmýzýn resimlerinin olduðu “Halkýn Denizi Denizleþen Halkla-Mücadele Birliði Platformu” yazan pankartýmýzý açtýk. Deniz tiþörtlerimiz, Deniz baskýlý bayraklarýmýz ve dövizlerimizle alandaki yerimizi aldýk. Miting Tertip Komitesi’nden Yýlmaz Ekþi megafonla Denizleri ve mücadelelerini anlattý. Tüm yasaklama giriþimlerine raðmen bu alanda olduðumuzu söyledi. “Eðer Denizleri övmek suçsa bu “suçu” iþlemeye devam edeceðiz” diyen Yýlmaz Ekþi, “Sizlerden korkmuyoruz. Çünkü onur ölümden güçlüdür. Biz Denizlerin yoldaþlarýyýz. Denizler gibi yaþamasýný ve ölmesini biliriz” dedi. Daha sonra megafonu Denizleri bizzat tanýyan Fadime Anamýza uzattý. Fadime Ana Denizler için yazdýðý bir þiiri okudu ve “hepiniz birer Denizsiniz. Sizi çok seviyorum” dedi. Daha sonra megafonu 1 Mayýs’ta gözaltýna alýnan ve Taksim’de pankart açtýklarý için polis tarafýndan aðýr darp edilen bir arkadaþýmýzýn annesine uzattý.
Anamýz, “çocuklarýmla gurur duyuyorum. Böyle çocuklar yetiþtirdiðim için, onlar böyle olduklarý için gurur duyuyorum” diyerek hepimizin duygularýný kabarttý. Alanda sýk sýk “Halkýn Denizi Denizleþen Halkla Yürüyor Ýktidara”, “Deniz, Yusuf, Ýnan Savaþa Devam”, “Denizlerin Yolunda Leninist Saflara”, “Ýdamlar Bizi Yýldýramaz”, “Baskýlar Bizi Yýldýramaz”, “Bütün Ýktidar Emeðin Olacak” sloganlarý atýldý. Ayrýca alanda Denizleri anlatan broþür daðýtýmý ve kuþlamalar yapýldý. Yoldaþlarýmýzý adlarýna yakýþýr bir biçimde ve disiplinde andýk. Saygý duruþuyla baþlayan anmamýzda sýrayý önce Grup Denize Ezgi ve Emeðe Ezgi aldý. Kitleye marþlarýyla, isyancý þarkýlarýyla seslendiler. Ardýndan Tertip Komitesi adýna Aysun Güven bir basýn açýklamasý okudu. Açýklamada; “Denizlerin yoldaþlarý, bugün onlarýn mücadele anlayýþlarýný sürdürenlerdir. Ve devletin esas korktuðu ve çekindiði de onlardýr. Denizlerin idam ediliþlerinin üzerinden 35 yýl geçmiþ olmasýna raðmen, bugün hala adlarýnýn ve mücadelelerinin yaþatýlýyor oluþu, burjuvaziyi onulmaz korkulara sevk etmektedir.” dedi. Daha sonra þair dostumuz Ruhan Mavruk
92. Sayý / 10 - 21 Mayýs 2007
aldý sözü ve Denizlerin coþkusuyla selamladý bizleri. 1 Mayýs’taki yasaklamalara raðmen kitleyi susturamadýklarýný ve insanlarýn 1 Mayýs alanýnda olduklarýný ve bugün de tüm yasaklamalara raðmen bizi de susturamadýklarýnýn göstergesinin bu alanda bulunan insanlar olduðunu söyledi ve “Zincirinden baþka kaybedecek bir þeyi olmayan insanlar en güçlü insanlardýr” dedi ve Ýlmatar adlý þiirini okudu bizlere. Mücadele Birliði Platformu adýna söz alan Vefa Serdar “Zafere Dair” þiiriyle baþladý sözlerine ve Jose Marti’nin sözlerinden alýntý yaparak “Hiçbir ordu tarihsel haklýlýktan daha güçlü deðildir” dedi. Sözlerine; “Deniz Gezmiþ ve yoldaþlarý mücadeleye baþladýklarýnda 25 kiþiydiler ve onlar 25 kiþinin tek baþýna devrim yapamayacaðýný biliyorlardý. Ama þöyle söylüyorlardý; ‘biz öyle bir devrim yangýnýný yakacaðýz ki bizim arkamýzdan milyonlar gelecek’. Evet þimdi onlarýn arkasýndan milyonlarca insan yürüyor” diye sürdürdü sözlerini. Ardýndan Emeðe Ezgi ve Denize Ezgi tekrar alana çýkýp bizlere coþkulu parçalarýný söylediler. Programýmýzý saat 15:00’de sloganlarla bitirdik. Daha sonra etkinliðimizi Gazi Mahallesi’ne taþýdýk. Otobüslerle Gazi Mahallesine giderken yol boyunca þarkýlarýmýzý ve marþlarýmýzý söyledik. Gazi Mahallesi’nde otobüsten indikten sonra kortej oluþturup, üzerinde Denizin resimleri olan kýzýl bayraklarýmýzla ve pankartýmýzla yürüyüþe geçtik. Ana caddeyi trafiðe kapatarak, sloganlarýmýzla Ayýþýðý Sanat Merkezi’nin olduðu sokaða yürüdük. Evlerinin pencerelerine çýkan Gazi’nin emekçi insanlarý alkýþlarýyla bize destek verdiler. Sokakta bulunan gençler, kortejimize katýldýlar. “Ýdamlar Bizi Yýldýramaz”, “Deniz Yusuf Ýnan Savaþa Devam”, “Denizlerin Yolunda Leninist Saflara” sloganlarýmýzla Gazililere 6 Mayýs 1972’de idam edilen yoldaþlarýmýzýn hala aramýzda, bizlerde yaþadýðýný bir kez daha gösterdik. Ayýþýðý Sanat Merkezi’nin önündeki parka geldiðimizde mikrofondan yapýlan “Hoþgeldiniz Deniz’in yoldaþlarý” anonsuyla coþku doruða çýktý. Saat 17:00’de baþlayan konsere Gazi halkýndan da büyük ilgi vardý. Emeðe Ezgi, Denize Ezgi ve Tuncay Çakan’ýn katýldýðý konser oldukça coþkulu geçti. Halaylar ve sloganlarla coþkusunu kaybetmeyen etkinlik saat 20:00’ye
15
Yeni Evrede
6 Mayýs
Mücadele Birliði
Kadýköy Mitinginin Valilik Tarafýndan Yasaklanmasýna Ýliþkin Basýn Açýklamasý 6 Mayýs 2007 tarihinde Kadýköy’de yapýlacak olan “Halkýn Denizi Denizleþen Halkla” mitinginin valilik tarafýndan yasaklanmasýna iliþkin Miting Tertip Komitesi, 5 Mayýs günü Ýstanbul ÝHD’de bir basýn açýklamasý yaptý. Açýklamada; “1 Mayýs 2007’de Dolmabahçe’de toplanarak Taksim’de yapýlacak anmanýn Ýstanbul Valiliði’nce yasaklanmasý ve bu yasaklamaya baðlý önlemler ile uygulamanýn aðýr sonuçlarý halen tartýþýlmaktayken yine bir MÝTÝNG YASAKLANDI. ‘Halkýn Denizi Denizleþen Halkla’ adý altýnda Deniz Gezmiþ ve arkadaþlarýnýn idam ediliþlerinin 35. yýlý nedeniyle 6 Mayýs 2007’ de Kadýköy’ de düzenlemeyi düþündüðümüz mitingle ilgili olarak 18 Nisan 2007 tarihinde Ýstanbul Valiliði’ne bir baþvuru yaptýk. 4 Mayýs 2007 Cuma günü öðle saatlerinde Ýstanbul Güvenlik Þube’den Tertip Komitesi çaðrýlarak mitingin yasaklandýðý bildirilmiþtir. Ne var ki bu yasaklamaya iliþkin valiliðin herhangi bir kararý teblið edilmemiþtir. Ayný gün Ýstanbul Ýdare Mahkemesi’ne baþvuru yapýlmasý üzerine, Güvenlik Þube Müdürlüðü’nce Tertip Komitesi tekrar akþam saat 17:00’de çaðrýlarak mitingin yaptýrýlmayacaðý Tertip Komitesi olarak ne yapmak istediðimiz sorulmuþ ve fakat ýsrara raðmen olduðunu iddia ettikleri valilik kararýný vermeyi reddetmiþlerdir. Halen elimizde yasaklamaya iliþkin res-
mi valilik kararý bulunmamaktadýr. Deniz Gezmiþ ve arkadaþlarý halka mal olmuþ, halkýn geniþ kesimleri tarafýndan benimsenmiþ, idamlarýnýn hala tartýþýldýðý, TBMM’nde dahi açýkça idamlarýný saðlayan yasanýn kaldýrýlmasýnýn istendiði, haklarýnda yüzlerce kitap dergi, tv sinema programlarý yapýldýðý, yýllardýr birçok anma ve etkinlik yapýlmasýna raðmen bu mitingin yasaklanmak istenmesi tamamen keyfi bir tutum ve 1 Mayýs’a yönelik iþçi ve emekçilere uygulanmak istenen yasaklama mantýðýnýn bir devamýdýr. 06.05.2005 tarihinde Harbiye Açýk Hava tiyatrosunda yapýlan konser etkinliðine yine Ýstanbul Valiliði tarafýndan izin verilmiþ, 06.05.2006 tarihinde de Alev Oral ve arkadaþlarýnýn ayný baþlýk ve içerikte bir açýk hava toplantýsý için Ankara’ da yaptýklarý baþvuruya
Ankara Valiliði tarafýndan izin verilmiþ ve bu miting gerçekleþtirilmiþtir. Hal böyle iken özel bir tavýr ve tutumla bu etkinliðin engellenmeye çalýþýlmasý toplantý ve gösteri yapma özgürlüðü ile düþünce ve ifade özgürlüðünün engellenmesini teþkil etmektedir. Ölümle ve aðýr yaralanmalarla sonuçlanan 1 Mayýs’ta hayatý felç eden önlem ve uygulamalarýn müsebbibi ve sorumlusu olan Ýstanbul Valisi Muammer Güler’i ve Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah’ý 6 Mayýs 2007’de yapýlacak olan ‘Halkýn Denizi Denizleþen Halkla’ adlý mitinge dair önlemleri derhal açýklamaya davet ediyoruz. 6 Mayýs 2007’ de Ýstanbul’da hangi yollarý kapatacaksýnýz? 6 Mayýs 2007’de vapur, otobüs, metro seferlerini iptal edecek misiniz? 6 Mayýs 2007’de trafiðe çýkan tüm araçlarý tek tek durdurarak arayacak mýsýnýz? 6 Mayýs 2007’de biber gazý stoklarýný tüketene kadar tekrar kullanacak mýsýnýz? 6 Mayýs 2007’de yasal haklarýný kullanmaya gelen tüm halka yönelik ayný terörünüzü uygulayacak mýsýnýz? 6 Mayýs 2007’ de Mitingi izlemeye gelen basýn emekçilerinin kameralarýný ve kafalarýný kýracak mýsýnýz?” denildi ve 6 Mayýs günü Kadýköy’de olunacaðý söylenerek açýklama bitirildi.
Kadýköy Buluþmasýnýn Yasaklanmasý Üzerine Antep’te 6 Mayýs Anmasý Bizler Antep Mücadele Birliði Platformu olarak 1 Mayýs ve 6 Mayýs’tan dolayý oldukça yoðun bir dönem geçirdik. 1 Mayýsta Taksimde olmanýn coþkusuyla 6 Mayýs hazýrlýklarýmýzý tamamladýk. Fakat 6 Mayýs Kadýköy mitinginin Ýstanbul Emniyeti tarafýndan yasaklanmasý üzerine bizler de Antepte kalarak 6 Mayýs anmasýný Antepte gerçekleþtirdik. Anma 6 Mayýs Pazar günü saat 14:30 da Ayýþýðý Sanat Merkezinde gerçekleþti. Denizlerin fotoðraflarýnýn ve Deniz Gezmiþ’in dev bir posterinin asýldýðý anma Denizler ve ölümsüzleþen devrim savaþçýlarý için saygý duruþuyla baþladý. Sonra Ayýþýðý Sanat Merkezi emekçisi arkadaþýmýz bir konuþma gerçekleþtirdi. Konuþmasýnda: “6 Mayýs’ta Denizlerin idam edilmesi yüzlerce binlerce denizi harekete geçirdi. Mücadeleye kattý. Onlar halkýn iþçilerin emekçilerin baþeðmez önderleri olduklarý için asýldýlar. Kapitalist sistem varlýðýný korumak için katliamlara baþvurmuþtur. Bunlardan biri de 30 yýl önce 77 Taksim katliamýdýr. 5 gün önce 1 Mayýs günü bizler Taksim’deydik. Sistem sadece Taksim’i deðil tüm Ýstanbul’u kuþatmýþtý. Ýþçilerden emekçilerden korktuðunun en açýk örneðini yaþadýk. Ýstanbul’u kuþatmak bir sonuç vermedi. Yine iþçiler, emekçiler, Ýstanbul’u ve Taksim’i zaptettiler. 6 Mayýs’ta Denizle-
16
rin idam edilmesi veya 77 Taksim Katliamý veya 2007 1 Mayýs’ta Taksim’de yaþananlar birbirinden baðýmsýz deðil. 6 Mayýs’ta yoldaþlarýn idamý, 77’de 36 iþçinin katliamý ve daha niceleri sistemin can çekiþtiðinin göstergesidir.” dedikten sonra Ayýþýðý þiir atölyesinin küçük þairi Ceren Berfin’i þiirini okumasý için sahneye davet etti. “Hiroþima” þiirini okuyan küçük þairimiz büyük bir beðeni ve alkýþ topladý. Sonrasýnda yine þiir atölyesinden bir arkadaþýmýz “Býrak Yüzün Þiirle Örtülsün, Sen Yýldýzlara Bak” þiirini okudu. Þiirlerden sonra Denizlerin mücadele hayatýný, idamlarýný ve günümüzdeki leninist yoldaþlarýnýn 6 Mayýs etkinliklerini anlatan bir sinevizyon gösterimi gerçekleþtirdik. Denize Ezgi Müzik Grubunun miting için Ýstanbul da olmasýndan kaynaklý bu eksikliði giderebilmek amacýyla kýsa bir sürede bir grup oluþturduk. Grubun kýsa bir süre çalýþma almasýna raðmen birbirlerine uyum saðladýklarý görüldü ve büyük bir beðeni topladý. Grubun ezgilerinden sonra anma etkinliðimiz sona erdi. Etkinliðimiz çok kýsa bir sürede örgütlenmesine ve eksikliklerine raðmen gelen katýlýmcýlarýn beðenisini topladý. Antep Mücadele Birliði Platformu
92. Sayý / 10 - 21 Mayýs 2007
Yeni Evrede
1 Mayýs
Mücadele Birliði
ÝZMÝR’DE 1 MAYIS
ADANA’DA 1 MAYIS
1977 katliamýnýn 30.yýlýnda her yýl olduðu gibi yine 1Mayýs’ta Taksim Meydanýný zapt eden bütün yoldaþlarý Adana’dan selamlýyoruz. 17 yýldýr proletaryanýn kýzýl bayraðýný her türlü bedeli göze alarak dalgalandýrdýk. Eðer bugün ortalama sol, reformist partiler ve sendikalar Taksime çýkmanýn önemini anladýlarsa bu Leninist politikanýn bir zaferidir, ülkelerimiz emekçi halklarýna bir armaðanýdýr. Adana Mücadele Birliði Platformu olarak 1 Mayýs mitingine üzerinde “Yaþasýn Proletarya Enternasyonalizmi” yazan pankartýmýzla katýldýk. Yürüyüþ, kitlenin Mimar Sinan Açýkhava Tiyatrosunun önünde toplanmasýyla saat 16.30’da baþladý. Yürüyüþ boyunca “Denizlerin Yolunda Leninist Saflara”, “Deniz Yusuf Ýnan Savaþa Devam”, “Yaþasýn Halklarýn Mücadele Birliði”, “Fabrikalar Tarlalar Siyasi Ýktidar Her Þey Emeðin Olacak”, “Kapitalizm Öldürür Kapitalizmi Öldürün”, “Zindanlar Yýkýlsýn Tutsaklara Özgürlük”, “Disa Disa Serhýldan Biji Azadiya Kürdistan”, “Kürdistan’da Tek Çözüm Ya Devrim Ya Ölüm”, “Yaþasýn Devrimci Ýþçi Komiteleri”, “Ortadoðu Halklarý Yanýz Deðildir” sloganlarýmýzý hep birlikte haykýrdýk. Ýstasyon Meydanýnda kitlenin toplanmasýyla miting, tüm devrim savaþçýlarý için yapýlan saygý duruþuyla baþladý. Ýstanbul’da yapýlan saldýrýlarýn protesto edildiði mitingde Tertip Komitesinin yaptýðý konuþmalarýn ardýndan saat 19.00’da miting bitti. Ayrýca miting alanýnda 6 Mayýs’ta yapýlacak “Halkýn Denizi Denizleþen Halkla” Kadýköy mitingine çaðýran kuþlamalarýmýzý yaptýk. YAÞASIN 1 MAYIS! BÝJÎ YEK GULAN! Adana Mücadele Birliði Platformu
77 katliamýnýn 30.yýlýnda gerçekleþtirilecek olan 1 Mayýs eylemlilikleri için, Mücadele Birliði Platformu olarak, baþta Ýzmir merkez olmak üzere “1 Mayýs’ta 1 Mayýs Alanýna,1 Mayýs Alaný Taksim’dir” yazýlý afiþ, kuþlama, bildiri ve pullamalarýmýzý bir çok bölgede yaygýn bir þekilde yaptýk. Ege Üniversitesi DÖB imzalý 1 Mayýs’ta Taksim’e yazýlamalarýmýz ve pullamalarýmýzla ve 9 Eylül Üniversitesi çevresine yaptýðýmýz pullamalarýmýzla öðrenci gençliði 1 Mayýs’ta DÖB saflarýnda 1 Mayýs Alanýna çaðýrdýk. Ýzmir’de çalýþmalarýna yeni baþlayan Devrimci Ýþçi Komiteleri de 1 Mayýs’a yönelik olarak Ýzmir’in çeþitli bölgelerine 1 Mayýs’ta Taksim’e yazýlamalarý pullamalarý yaparak ve DÝK imzalý pankart asarak iþçi sýnýfýný DÝK ile Taksim’e çaðýrdý. Son olarak 1 Mayýs günü, 1 Mayýs’ta Ýzmir’de kalan yoldaþlarla Gündoðdu Meydaný’nda yapýlan 1 Mayýs mitingine katýldýk. “Emperyalizme ve Kapitalizme Karþý Yaþasýn Ýþçilerin, Emekçilerin Mücadele Birliði” yazýlý pankartýmýzý açarak yürüyüþte yerimizi aldýk. Gündoðdu Meydaný’na kadar yaklaþýk olarak 1 saat süren yürüyüþ boyunca, genel sloganlarýmýzýn yanýnda “1 Mayýs Alaný Taksim’dir, Leninistler Taksim’de” sloganýný sýk sýk attýk, yürüyüþ boyunca 1 ve 6 Mayýs’a iliþkin bildiri ve kuþlamalarýmýzý daðýttýk. Gündoðdu Meydaný’na gelindiðinde “Ýstiklal Marþý” okunmaya çalýþýlmasýna karþý “1 Mayýs Alaný Taksim’dir, Leninistler Taksim’de”, “Yaþasýn 1 Mayýs Býjî Yek Gulan” sloganlarýmýzla iþçi sýnýfýnýn birlik mücadele ve kavga gününde faþizmin marþýnýn okunmasýný protesto ettik ve “marþ” boyunca sloganlarýmýzý sürdürdük. Daha sonra durumu protesto ederek pankartýmýzý toplayýp miting alanýndan ayrýldýk. Biz miting alanýný terk ettikten yaklaþýk bir saat sonra faþizmin çanak yalayýcýsý Ýþçi Partisi ile çeþitli sol,devrimci çevreler arasýnda kýsa süreli bir çatýþma çýktýðý haberini aldýk. Bu 1 Mayýs’ta baþta Kýzýl Meydan Taksim olmak üzere 1 Mayýs eylemlilikleri ülkelerimizdeki devrimin gücünü ve kaçýnýlmazlýðýný bir kez daha gösterdi ÞAN OLSUN 1 MAYIS’I KIZIL BAYRAKLARIYLA ZAPT EDEN LENÝNÝSTLERE! BÜTÜN ÝKTÝDAR EMEÐÝN OLACAK!
ESKÝÞEHÝR’DE 1 MAYIS Ýþçi sýnýfýnýn verdiði savaþýmlar sonucu, dünyada ve Türkiye’de büyük bir tarihsel anlama sahip olan 1 Mayýs, Eskiþehir’de sendikalarýn, düzen partilerinin ve diðer siyasi yapýlar ile Meslek Odalarýnýn katýlýmýyla, Saat 17:30’da Anadolu Üniversitesi Tramvay duraðýndan baþlayýp, Sýhhiye Meydanýna kadar yürünerek, burada yapýlan etkinlikle saat 19:00 gibi sonlandý. Yürüyüþ boyunca ve 1 Mayýs alanýnda, “Yaþasýn 1 Mayýs”, “Yaþasýn Devrimci Dayanýþma”, “Faþizme Karþý Omuz Omuza” sloganlarý atýldý, 1 Mayýs Savaþçýlarý için 1 dakikalýk saygý duruþuyla baþlayan 1 Mayýs Mitingi, Taksim’deki 1 Mayýs alanýný kazanan Ýþçi Sýnýfýna selam gönderilerek ve tertip komitesi üyelerinin konuþmalarýyla devam edip, müzik eþliðinde çekilen halaylarla sonlandýrýldý. Taksim alanýndaki 1 Mayýs çatýþmalarýný izleyen ve duyan birçok kiþi, bu coþkuyla alanlara aktý. Yaklaþýk 2000 kiþinin katýldýðý ve geçen yýla oranla daha faza kitlenin olduðu dikkat çekti. Miting alanýna, DTP üyelerinin “Kürtçe Dövizler” bahanesiyle alýnmamasý, dövizlerin býrakýlmasý koþulu ile alana girebileceklerinin söylenmesi nedeniyle, DTP Ýl Baþkaný ile Tertip Komitesi Baþkaný ve devlet güçleri arasýnda tartýþma yaþandý. DTP üyeleri olayý protesto ederek 1 Mayýs Mitingine katýlmadýlar.
YAÞASIN 1 MAYIS BÝJÎ YEK GULAN ESKÝÞEHÝR MÜCADELE BÝRLÝÐÝ
92. Sayý / 10 - 21 Mayýs 2007
17
Yeni Evrede
1 Mayýs
Mücadele Birliði
ANTEP GENÇ EMEKÇÝLER BÝRLÝÐÝ VE AYIÞIÐI SANAT MERKEZÝ’NDEN COÞKULU PÝKNÝK
GELENEKSEL ÝZMÝR AYIÞIÐI PÝKNÝÐÝ YAPILDI
Ayýþýðý Sanat Merkezi ve Genç Emekçiler Birliði olarak Mayýs’a hazýrlýk için bir piknik düzenledik. 15 Nisan Pazar günü gerçekleþtirdiðimiz ve 100’e yakýn kiþinin katýldýðý piknik için iki noktadan otobüs kaldýrdýk. Daha önceden belirlenen alana geldiðimizde herkesin mutluluðu gözlerinden okunuyordu. Ýlk hazýrlýklar tamamlandýktan sonra önce ortak bir sofra kurularak kahvaltýmýzý yaptýk. Her þey ortaktý ortak bir þekilde hazýrlanan bir sofrada ortak bir þekilde yemekler yeniyordu. Sistemin öðütlediði bencillikten eser yoktu. Kahvaltýmýzý yaptýktan sonra yine hep beraber sofrayý toparlayarak kýsa bir aranýn ardýndan programýmýza baþladýk. Öncelikle Ayýþýðý þiir atölyesinin 5 kiþiden oluþan þiir grubu çýktý sahneye. Bir küçük þairimiz “Hiroþima” þiirini okuyarak “çocuklar öldürülmesin þeker de yiyebilsin” dedi. Sibel Sürücü’nün yazdýðý “Býrak yüzün þiirle örtülsün, sen yýldýzlara bak” þiiri, Hasan Hüseyin’in bir þiiri, iþçi þair dostumuz Kazým Demir’in yazdýðý ve okuduðu Kürtçe “Biji Þoreþi” ve Bertold Brecht’in “Okumuþ bir iþçi soruyor” adlý þiirleri okunarak büyük beðeni ve alkýþ topladý. Þiir dinletisinin ardýndan bir çok kiþinin söz aldýðý serbest kürsü oluþturularak sorunlarýmýzý paylaþtýk. Öncelikle Genç Emekçiler Birliði temsilcisi arkadaþýmýz bizlere derneðin faaliyetlerinden, pikniðin amacýndan Taksim’de gerçekleþtirilen 77 katliamýný anlattý ve herkesi katliamýn 30. yýlýnda 1 Mayýs’ta 1 Mayýs alaný Taksim’e davet etti. Daha sonra Ayýþýðý Sanat Merkezi temsilcisi arkadaþýmýz da sanat merkezine adýný veren Ölüm Orucu eyleminde ölümsüzleþen Aysun Bozdoðan’dan, 22 Nisanda Ölüm Orucu eyleminde ölümsüzleþen Sibel Sürücü’den bahsetti. Ýþten atýlan ve direniþte olan TÜM-TÝS iþçilerinden bir kiþi söz alarak Bizler de 52 arkadaþýmýzýn iþten çýkarýlmasý nedeniyle þu anda direniþ içerisindeyiz. Balýklý parkýnda her gün pankartýmýzý açarak oturma eylemi gerçekleþtiriyoruz. Direniþin baþýndan beri bizleri yalnýz býrakmayan Genç Emekçiler Birliði’ne bizi böylesi bir etkinliðe davet ettikleri için teþekkür ediyoruz” diyerek sözlerini tamamladý. Sonrasýnda sözü alan Mücadele Birliði Platformu temsilcisi arkadaþýmýz sahneye çýkarak “Yoksulluk büyük bir çoðunluðun kaderi haline getirilirken küçük bir azýnlýk, servetin büyük bir kýsmýna el koyuyor” dedi ve “önümüzde bir önemli gün var; 6 Mayýs. Yani Denizlerin idam edildikleri tarih. Onlarý anmak için Ýstanbul’da bir miting düzenleyeceðiz. Buradan da mitinge gitmek için otobüs kaldýracaðýz. Hepinizi Deniz’i, Yusuf’u ve Hüseyin’i sahiplenmeye çaðýrýyoruz.” diyerek sözlerini tamamladý. Daha sonra bir çok kiþi söz aldý ve konuþma yaptý. Ardýndan serbest kürsü bölümünü sona erdirdik. Öðle yemeði için yine sofraya oturduk. Yemekten sonra sahneye Denize Ezgi Müzik Grubu çýktý. Denize Ezgi, Kürtçe ve Türkçe marþlarýyla, türküleriyle ve ezgileriyle bizleri coþturdu. Halaylarýmýzý büyük bir coþkuyla çektik, çevrede piknik yapmaya gelen bir çok insan da coþkumuza ortak olarak kimisi yanýmýza geldi halaylarýmýza ortak oldu kimisi de bulunduklarý yerlerde halaylar çekti. Saatler akþama doðru 19.00’a doðru geldiðinde ise pikniðimizi sona erdirdik. Havanýn bulutlu olmasýna raðmen coþkunun hiç azalmadýðý günümüzde otobüslerde yeniden marþlarýmýzý söyleyerek dönüþ yolumuzu tuttuk. ANTEP GENÇ EMEKÇÝLER BÝRLÝÐÝAYIÞIÐI SANAT MERKEZÝ
22 Nisan 2007 günü tüm hazýrlýklarýmýzý yapýp sabah 08.00’de sanat merkezimizde toplanmaya baþladýk. Piknik için tuttuðumuz otobüs gelip sanat merkezimizin önüne park edince herkesi bir heyecan kapladý. Piknik etkinliðimiz için son eksikliklerimizi tamamlayýp hareket saati geldiðinde otobüse binip, KemalpaþaYiðitler köyüne doðru harekete geçtik. Yol boyunca þarkýlar türküler söyledik. Piknik alanýna geldiðimizde sabah erken saatte oraya giden birkaç arkadaþýmýzla buluþup alandaki hazýrlýklarýmýzý yapmaya baþladýk. Önce piknik alanýnda bulunan iki aðacýn arasýna “Umudumuz Kavgada Kavgamýz Sanatýmýzla. Ayýþýðý Sanat Merkezi” yazan pankartýmýzý astýk. Herkes evde hazýrladýðý yiyeceklerden çýkarýp komün sofrasýna koydu ve hep beraber sofranýn hazýrlanmasý çayýn demlenmesi iþlerine koyulduk. Kahvaltýmýz bittikten sonra önce bir arkadaþýmýz etkinliðimizle ilgili konuþma yaparak, 22 Nisan gününün ayný zamanda yoldaþýmýz Sibel Sürücü’nün ölümsüzleþtiði tarih olduðunu açýkladý ve Aysun yoldaþýn Sibel için yazýðý bir yazýyý okumak üzere baþka bir arkadaþýmýzý çaðýrdý. Hemen ardýndan Sibel yoldaþýn þiirlerini okumak üzere iki genç arkadaþýmýz sözü aldý. Sibel yoldaþýn þiirlerinden sonra, 77 bir Mayýs’ýný yaþamýþ bir Ana, Leninist tutsaklardan gelen 77 1 Mayýsýný anlatan þiiri okudu. Þiir herkesi oldukça duygulandýrdý. Özellikle þiiri okuyan anamýz, sanki 77 1 Mayýs’ýný yeniden yaþýyordu. Þiir dinletisinden sonra bir bilgi yarýþmasý yapýldý. Ardýndan bir arkadaþýmýz 1 Mayýs ve 6 Mayýs’la ilgili konuþmasýný yaparak pikniðe katýlanlarý 1 Mayýs’ta Taksim’e, 6 Mayýs’ta da Denizleri Anma Mitingi için Ýstanbul’a çaðýrdý. Konuþmalarýn ardýndan Grup Sýra Neferi bir müzik dinletisi gerçekleþtirdi. Dinletinin son bölümünde çalýnan halay þarkýlarýyla etkinliðe katýlanlar halaylarla coþtu. Dinletinin ardýndan öðle yemeði için hazýrlýklara baþlandý ve daha sonra yine hep birlikte yemekler yendi. Etkinliðin ilerleyen saatlerinde piknik alanýna görmeyenler derneðiyle birlikte gelmiþ bir grup bize katýlmak istediðini söyleyip yanýmýza geldi. Sohbetler sýrasýnda içlerindeki görme engelli bir arkadaþlarýnýn sesinin güzel olduðunu söylediler. Biz de hemen müzik aletlerimizi alýp hep birlikte bir þeyler söylemeye baþladýk. Görme engelli arkadaþ Kürtçe söylediði þarkýlarla hem kendisi coþtu hem de etkinliðe katýlanlarý coþturdu. Tekrar halaylar baþladý ve uzun süre þarkýlarýmýzý söyleyip halaylar çektik. Söylenen þarkýlarýn eþliðinde pikniðimizi bitirip geri dönüþ yolunu tuttuk. Ýzmir Ayýþýðý Sanat Merkezi
18
92. Sayý / 10 - 21 Mayýs 2007
Yeni Evrede
Sibelimiz
Mücadele Birliði
Devrim mücadelesi uzun soluklu bir mücadeledir ve alaný tüm dünyadýr. Tüm dünyada tarih boyunca devrimciler, verdikleri mücadele ile destanlar yaratmýþlardýr, her yerde onlarýn hayatlarý, tüm insanlýk için ödedikleri bedeller ve yarattýklarý destansý tarih vardýr. Bu insanlarýn kendilerini anlatmak çok güçtür, hiç bir kelime onlarý tam anlamýyla anlatmaya yetmez. Onlarý yine en iyi verdikleri mücadele anlatýr, kavga anlatýr. Onlarýn kavgalarýný sürdüren genç savaþçýlar da onlarýn bu destansý hayatlarýný örnek alýr, kinini biler ve kavgayý zafere kadar büyütür. Yine böyle büyük destansý bir mücadelede, Ölüm Orucu eyleminde ölümsüzleþen güneþimiz Sibel Sürücü yoldaþýmýzý anmak, anlatmak ve kavgasýný büyüterek onlara layýk bir þekilde taþýmak bizlerin tarihsel bir görevi... 22 Nisan 2001’de Ölüm Orucu eyleminde ölümsüzleþen Sibel Sürücü yoldaþýmýzý, 22 Nisan pazar günü mezarý baþýnda andýk. Ýlk olarak onun ilk çalýþmalarýný yaptýðý Ýkitelli’de toplandýk, daha sonra otobüslerle yoldaþýmýzýn mezarý baþýna gittik. Herkesin içinde yoldaþla buluþacak olmanýn verdiði bir heyecan vardý. Kýsa bir yolculuðun ardýndan yoldaþýmýzýn mezarýna vardýk.. Mezara gelmeden önce yolun baþýnda üzerinde “Sibel Yoldaþ Ölümsüzdür / Mücadele Birliði” ve bir yanýnda yoldaþýmýzýn resminin olduðu diðer yanýnda ise “býrak yüzün þiirle örtülsün” þiirinin yazdýðý pankartýmýzý ve pankartlarýmýzýn en önünde de yoldaþýmýzýn resminin olduðu bir pankart açtýk ve kýzýl bayraklarýmýzla, sloganlarýmýzla mezarý baþýna gittik. Mezarý baþýndayken evleri yýkýlan Ayazmalý çocuklar da etrafýmýza toplanarak anmaya katýldýlar. Yoldaþýmýzýn baþucunda ilk olarak annesi Sakine Sürücü konuþma yaptý. Si-
olduðunun gösterildiðini söyledi. Serdar, Ayazma’daki yýkýmlara da deðinerek; “Ayazmayý yýkýyorlar. Yarýn bu mezarý da yýkmaya yeltenebilirler. Bizim ölümüzü çiðnemeden kimse bu mezarý yýkamaz” dedi. Daha sonra Devrimci Ýþçi Komiteleri (DÝK) adýna konuþma yapan Ercan isimli bir iþçi ise, Ölüm Orucu eyleminde Leninistlerin diðer ortalama soldan farkýnýn sadece F tipleri deðil “Kürt Halkýnýn Kendi Kaderini Tayin Hakký, Zindanlar Yýkýlsýn Tutsaklara Özgürlük” þiarýný iþçi ve emekçilere taþýmasý olduðunu belirterek, “Sibel yoldaþ ilk Ölüm Orucu ekibindendi. Sibel yoldaþ ziyaretçilerine hep sorardý ne okuyorsunuz? Genelde iþçi yoldaþlar roman cevabýný verince Marx, Engels, Lenin okumalarýný ister ve bu konuda söz alýrdý. (...) Zindanlar yýkýlýp tutsaklar özgürleþtirilmeden iþçi sýnýfý ve emekçiler özgürleþemez. (...) Yoldaþlarýmýz iþçi sýnýfýnýn kurtuluþu için mücadele etti ve tutsak düþtüler. (...) Sibel yoldaþýn anýsýna sahip çýkmak onun davasýný sahiplenmekten geçer” dedi. Konuþmalarýn ardýndan Grup Emeðe Ezgi’nin solistlerinden bir müzisyen arkadaþ Sibel Sürücü’nün bir þiirini okudu ve Sibel için besteledikleri þarkýlarý seslendirdi. Anma boyunca “Sibel Yoldaþ Ölümsüzdür” sloganlarý atýldý. Anmanýn ardýndan hep beraber evleri yýkýlan Ayazma halkýný ziyarete gittik ve onlara Sibel yoldaþý anlattýk. Ayazma halký bizi oldukça sýcak karþýladý, orada bir yoldaþýmýz Sibel’in çok sevdiði ve sýk sýk söylediði Azeri bir þarkýyý seslendirdi ve bir yoldaþ da Sibel için doðaçlama þiirler okudu. Daha sonra hep bir aðýzdan Nurhaklar, Kýzýldere þarkýlarý söylenirken bir kiþi de “Mavi Atlasa Kýzýl Þeritler Çektik” kitabýndan “Sabahlarýn Maðrur Olsun Ýstanbul” þiirini Sibel için okudu. Ardýndan destek ve dayanýþma ifadeleriyle ziyaretimiz sona erdi.
“BÝZ SÝBEL’DEN ÖÐRENDÝK” bel’i ve ölümsüzleþmeden önce ki son birkaç günü anlatan Sakine Sürücü; “Sibel çok ileri düþünen bir insandý. Biz Sibel’den öðrendik haklarýmýzýn elimizden alýndýðýný iyi ki de Sibel vardý. (...) Biz Sibel’in yanýndaydýk, onlarýn yüreklerinde zafer vardý biz onu görüyorduk. Sibel çok zayýflamýþtý ben üzülmüþtüm Sibel demiþti ki; ‘anne merak etme zaferden sonra biz de yiyeceðiz’. Ben o zaman refakatçýsýydým Sibel’in bir gün çamaþýrlarýný aldým yýkamak için öbürsü gün geldim beni içeri almadýlar. Meðersem Sibel ölümsüzleþmiþ bize söylemediler. Ne yaptýysam da içeri giremedim, almadýlar” dedi. Sakine Sürücünün konuþmasýnýn ardýndan “Devrimci Tutsaklar Onurumuzdur”, “Devrimci Tutsaklara Kalkan Elleri Kýrdýk Kýracaðýz” sloganlarý atýldý. Ardýndan Mücadele Birliði adýna Vefa Serdar söz aldý ve sorgulanmayan bir yaþamýn yaþam olmadýðýný ifade ederek, Sibel Sürücü’nün sürekli yaþamýn anlamýný sorguladýðýný söyledi. “Yoldaþýn bilime büyük bir ilgisi vardý. Cezaevi koridorlarýnda elinde kendinden büyük kapital ciltleriyle gelir giderdi. Davasýna sýmsýký baðlýydý. Sibel yoldaþ inatçý ve kararlý bir yoldaþtý. Buralarda çalýþmanýn tohumlarýný onlar attý. Yoldaþ tek yönlü düþünen biri deðildi. Bir bilim kadýný olmak istiyordu. Savaþýn baþýnda ve sonunda ölmek zordur. Yoldaþ bu savaþýn baþýnda ölümsüzleþti” dedi. Ölüm Orucu eyleminde 122 kiþinin ölümsüzleþtiðini belirten Serdar, zaferi bizim kazandýðýmýzý, çünkü iþçi sýnýfý ve emekçilere hala uðrunda dövüþülecek, ölünecek bir dava
92. Sayý / 10 - 21 Mayýs 2007
5
Yeni Evrede
Reformizm
Mücadele Birliði
O PÝS ELLERÝNÝZÝ
tüm deðerleri ortadan kaldýrmak; seviyor görünürken emekçi sýnýflarýn gözünden düþürmek amaçlý olduðundan kuþku yok. Emekçi sýnýflar, Kürt halký bu sahtekar ve alçakça çabalara karþý uyanýk olmalý. Madem ki reformistsiniz, madem ki düzen içi sularda tatlý subalýðý olmaya karar verdiniz o zaman oturun efendi efendi köþenizde, gölge etmeyin, etrafýnýza pis kokularýnýzý yaymayýn; ama yok “huylu huyundan vazgeçmiyor” Ve en kötüsü bunu “devrimcilik”, “komünistlik” adý altýnda yapýyorlar. Biraz utanma duygusu olsa, biraz kendisiyle yüzleþebilseler, kendi politik çizgileriyle sahip çýkar göründükleri deðerler arasýndaki uçurumu bir akýllarýna getirebilseler “biz kim Deniz kim” diyecekler; ama yok. Kirletmeye çalýþmadýklarý tek bir devrimci deðer býrakmamaya yeminli gibi davranýyorlar. Onun için hala devrimci deðerleri kullanmaya, hala devrimci önderlerin adýný aðýzlarýna almaya devam ediyorlar. Ne yapmaya çalýþtýklarýný, ne yaptýklarýný çok iyi bildiklerinden kuþku yok. Denizlerin komünist kiþiliklerini unutturup emekçi halklara onlarý “68’ Hareketinin önderleri’ ya da “Gençlik Önderleri” olarak tanýtmaya çalýþýrlarken bilinçli hareket ettiklerinden kimse kuþku duymasýn. Devrimin önderlerini “çaktýrmadan” halkalarýn bilincinde “Gençlik Önderleri” konumuna düþürmeye çalýþýyorlar. Denizlere ve 71’in devrimci hareketine eskiden yönelttileri “goþist, maceracý, küçük burjuva hareketi” gibi alçakça ama doðrudan saldýrýlar sonuç vermeyince þimdi dolaylý saldýrýlara baþvurmaya baþlamýþ durumdalar. Dolaylý saldýrýlarýn özü Denizleri devrim önderleri, komünist kiþilikler olarak deðil ama “gençlik önderleri”, “suçsuz yere idam edilmiþ maðdurlar” vb. vb. olarak tanýtmaktýr. Dün Denizlerin ölümsüzlük yataðýnýn baþucuna kadar gelme küstahça cesaretinde bulunanlarýn tümünün ortak noktasý buydu. Þimdi burjuvaziye bir de bu yönden, Denizlerin, Mahirlerin devrimci komünist hareketinin özünü boþaltarak hizmet etmeye çalýþýyorlar.. “Denizler bugün yaþasaydý yollarý parlamentoya çýkardý” þeklindeki sözler bu çabalarýn en açýk biçimidir. Elbette Denizlerin gölgesi sizin gibi cücelere uzun gelecektir. Elbette bir gün, bugün gözden düþürmeye çalýþtýðýnýz devrimci deðerlerin altýnda ezilip posanýzýn çýktýðýný göreceðiz. Buna hiç þüphemiz yok! Ýþçi sýnýfý ve emekçi halklar, belki her þeyi affedebilirler ama kendilerine karþý ikiyüzlülük yapanlarý asla affetmezler. Devrim davasýna ihanet edenleri asla baðýþlamazlar. Siz eðer Denizlerden, 71’in devrimci hareketinin deðerlerinden burjuvazi karþýsýnda son derece itaatkar olan o ellerinizi çekmezseniz, onlar size çektirmeyi bileceklerdir. Onlarýn yüreðinde ve hafýzasýnda bütün canlýlýklarýyla duran Denizleri sizin ölü ellerinizin kirletmesine izin vermeleri mümkün deðildir. Denizler, Mahirler, emekçi halklara malolmuþ insanlardýr. Onlarýn mirasýný ancak onlarýn devrim ve komünizm davasýný sürdürenler sahiplenebilir. Zora dayalý devrim anlayýþýný benimsemeyenler, gözü burjuva parlamentosundan baþka birþey görmeyen yasallaþmýþ, reformist fosiller Denizlerin yoldaþý olamazlar. Deniz Gezmiþ ve yoldaþlarý bu fosilleri tarihin çöplüðüne atarak tarihsel kiþilikler oldular. Denizlerin yoldaþlarý bellidir. Reformizmden yollarýný ayýrýp Denizler gibi cesaretle ileri atýlan ve bugün hala emperyalist-kapitalist sistemle diþe diþ bir mücadele yürüten Leninistlerdir Denizlerin yoldaþlarý. O burjuvaziye itaat etmiþ olan pis ellerinizi Denizlerden ve tüm devrimci deðerlerden çekin artýk.
DENÝZLERDEN ÇEKÝN ARTIK Bu iki yüzlülüðü bu sahtekarlýðý midemiz kaldýrmýyor artýk. Makyevel’e taþ çýkartacak bir sýrnaþýklýkla devrimin önderlerini sahiplenmeye çalýþan reformistler, içinde debelenip durduklarý bataklýðýn pis kokusunu etraflarýna da yayýyorlar. Devrimle, devrimcilikle uzaktan yakýndan alakasý kalmamýþ ödlekler ve dönekler tayfasý, halkýn gözünde kaybettikleri itibarlarýný Denizlerin, Mahirlerin büyüklüklerinin gölgesine sýðýnarak korumaya çalýþýyorlar. Nasýl ki kapitalistler herþeyi olduðu gibi devrimci önderlerin resimlerini ve isimlerini paraya tahvil ediyorlarsa bilcümle reformist tayfa da ayný arsýzlýkla Denizleri, Mahirleri kendi çýkarlarý için kullanmaya kalkýyorlar. Fason TKP’nin “Yurtsever Cephe”sinin Deniz Gezmiþlerle uzaktan yakýndan bir alakasý olabilir mi? Denizlerin karþýsýnda mücadele ettiði ne kadar “parlamenter ahmaklýk” varsa hepsiyle malul olan bu çevrenin deðil Denizlerin adýný sahiplenmek Denizlerin adýný dahi aðýzlarýna almaya haklarý yoktur; yüzlerinin olmamasý gerekir. Ama arsýzlýða bakýn ki siz, “Yurtsever Cephe”li beyzadelerimiz 1-6 Mayýs tarihleri arasýnda “Deniz Gezmiþ için Baðýmsýzlýk Yürüyüþü” baþlatýyorlar. Ýstanbul’dan baþladýklarý yürüyüþü bilcümle ödlekler ve dönekler tayfasýyla Denizlerin mezarý baþýnda bitiriyorlar. Kimler yok ki onlarýn arasýnda EMEP’inden SDP’sine, Ankara 78’liler Derneðinden, 68’liler Dayanýþma Derneðine kadar. Ve hatta devlet partileri bile var. Denizlerin mezarý önünde ilk anma etkinliðini gerçekleþtiren CHP gibi, anmaya katýlan SHP gibi. Bunlarýn adýyla Denizlerin adýný yan yana anmak bile Denizlere yapýlabilecek en büyük hakarettir; ama yok, ipliði pazara çýkmýþ arsýzlar takýmý bunda bile bir beis görmüyorlar. Sizi Denizlerin ölümsüzlük yataðýnýn baþucunda birleþtiren nedir? Ýlkesiz, makyevelist, ikiyüzlü oluþunuz dýþýnda bir þey söyleyebilecek misiniz? Öyle Denizlerin gölgesine sýðýnarak bu özelliklerinizi unutturacaðýnýzý mý sanýyorsunuz? Sizin devrim saflarýndan uzun yýllar önce uzaklaþtýðýnýzý bilmeyen mi kaldý? Artýk sizler Denizlerin uðruna tüm yaþamlarýný verdikleri devrimin karþý saflarýna geçtiniz. Artýk siz onlarýn tüm yaþamlarý boyunca yapmaya çalýþtýklarý devrimin önünde bir engelden baþka bir þey deðilsiniz. Bunun en iyi kanýtý da sizin hayasýzca Denizlere, onlarýn mücadelesine sahip çýktýðýnýzý söylemenizdir. Yasal partiler kurarak mý sahip çýkýyorsunuz Denizlerin mücadelesine? Burjuvaziden icazet alarak mý? Yoksa onlarýn kopuþ yaþadýklarý parlamentarizm önünde secdeye yatarak mý? Denizler bugün bu durumu görseler size ne derlerdi dersiniz? Bizim burada söylediklerimizden daha aðýrýný söyleyeceklerine kuþku yok. Hele “Denizlerin yoldaþý” olduðunu söyleme küstahlýðýnda bulunan EMEP’li bir zatýn “Denizler bugün yaþasaydý yollarý parlamentoya çýkardý” sözlerine ne demeli? Deniz’lere bundan daha büyük hakaret düþünülebilir mi? Bunlarýn bütün çabalarýnýn Denizleri “Deniz” yapan
20
92. Sayý / 10 - 21 Mayýs 2007
Yeni Evrede
Açýklama
Mücadele Birliði
ÝÞÇÝ SINIFINA VE EZÝLEN HALKLARA Türkiye bir tarihsel dönüm noktasýndan geçiyor. Egemen sýnýfýn krizi derinleþiyor ve kriz derinleþtikçe burjuvazinin farklý kesimleri arasýndaki çatýþma keskinleþiyor. Ankara tozduman. Burjuva toplumun damýndaki yangýn her tarafý sarmýþ durumda. Karþý devrimin farklý kesimleri birbirleriyle artýk þiddetin diliyle konuþuyorlar. Tehditler, meydan okumalar, provokasyonlar birbirleriyle iletiþimin baþlýca araçlarý olmuþ. Emekçi sýnýflarda ve ezilen Kürt halkýnda ise öfke, yataðýna sýðmayan bir sel olmuþ. Akacak bir kanal arayan bu öfke seli, dün Ankara’da yüzbinler, bugün Ýstanbul’da milyonlar halinde sokaklara aktý. Bu toplumsal devrimin gücüdür. Bu komünizmin, özgürlük isteyenlerin, baský ve sömürüden usananlarýn, geleceklerini ellerine almak isteyenlerin gücüdür. Þimdi karþý devrimin farklý kesimleri yalan, demagoji, aldatma yöntemleriyle bu gücü arkalarýna almak için büyük bir çaba harcýyorlar. Hem de toplumsal devrimi ezmek, iþçi sýnýfýnýn, emekçi halklarýn geleceðini karartmak üzere birbirlerinin üzerinde üstünlük kurmak için. Burda hepsinin tek, gerçek ve asýl amacý toplumsal devrimi, Kürt halkýnýn özgürlük savaþýný ezmektir. Size kendi kuyunuzu kendi ellerinizle kazdýrmak istiyorlar. Buna izin vermeyin! Kendi ipinizi kendinizin çekeceði oyuna gelmeyin! Sizi aldatmak isteyen karþý devrim cephesinin bir kýsmý “demokrasi ve özgürlük” adýna; bir kýsmý “laiklik ve cumhuriyet” adýna yýkýcý öfkenizi kendi arkalarýna almaya çalýþýyorlar. “Demokrasi ve özgürlük”, “darbeye karþý çýkma” adýna dinci gericiliði; “laiklik ve cumhuriyet” adýna; “þeriat”a karþý olmak adýna faþist orduyu desteklemenizi istiyorlar. EMEKÇÝLER; Türk Ordusunun “laik” ve “þeriat”a karþý olduðu iddiasý su katýlmamýþ koca bir yalandýr. Ordu dahil, devletin bütün kurumlarý dincidir. Türk devleti kuruluþundan beri bir din devletidir. Dinci gericilik tehlikesini bahane ederek iktidara el koyan 12 Eylül faþizminin baþýndaki generallerin dinci gericiliði nasýl desteklediði, okullarda din derslerini zorunlu hale getirdiklerini, Ýmam Hatip okullarýný en ücra köþelere taþýdýklarýný hepimiz yakýndan biliyoruz. Dinci ve ýrkçý gericilik dün olduðu gibi bugün de devletin himayesi ve desteðine sahiptir. Ordunun desteðindeki dincilerin, ýrkçýlarýn Maraþ, Çorum, Sivas katliamlarýný nasýl gerçekleþtirdiklerini; devlet-ordu tarafýndan örgütlenen “Hizbullah”ýn düzen adýna Kürt halkýna karþý nasýl savaþtýðýný unutmuþ deðiliz; unutmayacaðýz. “Darbe”ye karþý “demokrasiyi koruma” çaðrýsý yapan dinci gericilerin “demokrat” ya da demokrasiden yana olduklarý iddiasý birincisinden daha büyük bir yalandýr. Türki-
ye’de demokrasi, burjuva anlamda dahi hiç bir zaman olmadýðý gibi, tekelci kapitalizm ve faþist devlet var oldukça olmasý da mümkün deðildir. Öte yandan, dinci gericiliðin varlýk sebebi emekçi sýnýflarýn hak arama mücadelelerinin; Kürt halkýnýn özgürlük savaþýnýn tekelci burjuvazi adýna kanla bastýrýlmasýdýr. Emekçi sýnýflar için demokrasiyi, komünizmi engellemek bunlarýn baþlýca amacý ve varoluþ nedenleridir. ÝÞÇÝLER, EMEKÇÝLER; Gerçek demokrasi, sizin için demokrasi sadece kendi iktidarýnýz altýnda; halk iktidarý altýnda mümkündür. Bunun adý, halk demokrasisidir; devrimci demokrasidir. Gerçek demokrasiyi, yani halk demokrasisini siz ancak faþist devleti ve tekelci sermaye egemenliðini bir devrimle yýkarak elde edebilirsiniz. Bu gerçeði atlayarak demokrasi üzerine söylenecek bütün sözlerin sizi aldatma amaçlý olduðundan þüpheniz olmasýn. Bu hedefin dýþýndaki bütün çaðrýlar hangi kýlýf altýnda olursa olsun sizi burjuvazinin peþine takma amacýna yöneliktir. Demokrasi gibi laiklik de gerçek anlamda sadece sizin iktidarýnýz altýnda; halk iktidarý altýnda söz konusu olabilir. Burjuva sýnýf “laik”liði terk edeli uzun yýllar oldu. Ýþçi sýnýfý ve emekçi halklara karþý iktidarýný korumak için din dahil her türlü gericilikle ittifak kuran; kendisi her türlü gericiliðin merkezi haline gelen burjuva sýnýfýn “laik”likle ilkesiyle hiç bir ilgisi kalmamýþtýr. “Laik”lik sadece ve sadece devrimci proletarya tarafýndan kararlýlýk ve tutarlýlýkla savunulabilir. Þimdi sizi “laik”liðe sahip çýkmaya çaðýranlar gerçekte sizi aldatmaya; gücünüzü ve enerjinizi burjuvazinin, ordunun hizmetine koþmaya çalýþýyorlar. Bu oyuna gelmeyin! Bütün dikkat ve enerjinizi kendi baðýmsýz sýnýf çýkarlarýnýza; bir devrimle bütün iktidarý ele geçirme amacýna yöneltin! Karþý devrim cephesinden þu ya da bu kesimi þu ya da bu gerekçeyle destekleme çaðrýlarýný kararlýlýkla reddedin! Burjuva egemenlik derin bir kriz döneminden geçiyor. Bu devrimci krizden bütün iktidarý ele geçirmek; halk iktidarýný kurmak için yararlanmaya çalýþmak tek doðru devrimci politikadýr. Leninist Parti sizi bu devrimci politika yolunda yürümeye çaðýrýyor. BÜTÜN ÝKTÝDAR EMEÐÝN OLACAK! KÜRT HALKINA KENDÝ KADERÝNÝ TAYÝN HAKKI! ZÝNDANLAR YIKILSIN TUTSAKLARA ÖZGÜRLÜK! 29/ 04/ 2007 TKEP/Leninist Merkez Komitesi NOT: Elimize e-posta yoluyla ulaþan bu açýklamayý haber niteliðinden dolayý yayýnlýyoruz
92. Sayý / 10 - 21 Mayýs 2007
21
Yeni Evrede
Açýklama
Mücadele Birliði
1 MAYIS’TA ZAFER DEVRÝM VE KOMÜNÝZMÝN! Proletaryanýn kapitalizme karþý birlik-dayanýþma-savaþ günü olan 1 Mayýs, uzun bir aradan sonra, baþta iþçi sýnýfý olmak üzere devrimin toplumsal ordusu tarafýndan anlamýna uygun bir þekilde kutlandý. Faþist devlet ve burjuva sýnýf bütün tehdit, zor önlemlerine raðmen iþçilerin, emekçi sýnýflarýn Taksim 1 Mayýs Alaný’na bir sel gibi akmasýný önleyemedi! Ýþçiler, gençler, sömürülen kitleler yýllarca biriktirdikleri kin ve öfkeyle 1 Mayýs’ý kapitalizme karþý gerçek bir savaþ gününe çevirdiler. Fethedilmesi gereken bir kale gibi her taraftan Taksim 1 Mayýs Alaný’a yöneldiler; bulunduklarý her yeri bir savaþ alanýna çevirdiler. Savaþ gün boyu sürdü ve her tarafa yayýldý. Ýþçilerin, gençlerin, emekçilerin buluþma noktasýna ulaþmasýný engelleyen devlet en büyük hesap hatasýný yaptý. Buluþma noktasýna gidiþ yollarý kesilen iþçiler evlerine deðil, Taksim 1 Mayýs Alaný’na yöneldiler. Burda karþýlarýna çýkan polis ve Jandarmayla gün boyu çatýþtýlar. Fakat bundan daha önemlisi uzlaþmacý sendikacýlarýn, sosyal reformist partilerin, oportünist örgütlerin engelleyici, kýsýtlayýcý, yatýþtýrýcý etkisinden kurtulup tamamen devrimci duygularýna uygun hareket etme olanaðý buldular. Savaþ meydanlarýnda ne sendikalarýn, sosyal reformist partilerin ne de oportünist örgütlerin bir etkisi kalmýþtý. Her iþçi, her genç, her emekçi kendi devrimci duygularýyla, devrimci eylem isteðiyle baþ baþa kalmýþtý. Bu fýrsatý en iyi þekilde deðerlendirdiler. Ýstanbul’u devrimci eylemleriyle sarstýlar. Sonucu biliyoruz. Uzlaþmacýlarýn, sosyal reformistlerin, oportünistlerin uzun yýllardýr Taksim’e çýkmaktan alýkoyduklarý iþçiler, gençler büyük bir kararlýlýkla Taksim’e yöneldiler. Çatýþa çatýþa, çarpýþa çarpýþa Taksim 1 Mayýs Alaný’na çýktýlar. Kendilerine yýllardýr söylenen “kitleler Taksim’e çýkmak istemiyor”un ne büyük bir yalan olduðunu eylemle kanýtladýlar. Omuzlarýna yýkýlan “korkak davranýþ”ýn kendilerine deðil, sosyal reformist ve oportünist yöneticilere ait olduðunu, ilk fýrsatta, yürekli çarpýþmalara girerek ispatladýlar. LENÝNÝST POLÝTÝKALARIN ZAFERÝ Onbeþ yýldýr 1 Mayýs’ý devletin gösterdiði yerde, ruhundan ve amacýndan uzak, uzlaþmacý sendikalarýn peþinde kutlayanlarýn bu yýl Taksim’e yönelmeleri kendiliðinden olmadý. Onlarýn yüzlerini Taksim’e dönmelerinde, Leninist Partinin bu yýllar boyunca ýsrarla, kararlýlýkla izlediði devrimci 1 Mayýs politikasýnýn belirleyici etkisi olmuþtur. Leninist Parti, onbeþ yýl boyunca, tek baþýna kalma pahasýna 1 Mayýs’ý 1 Mayýs Alaný’nda kutlama politikasýndan ödün vermedi. Leninist Parti, bu politikalarýyla 1 Mayýs’ýn
22
Taksim’de kutlanmasý bilincini canlý tuttu. Taksim’de 1 Mayýs meþalesinin, 1 Mayýs ateþinin sönmesine izin vermedi. Devrimci 1 Mayýs politikalarýyla iþçi sýnýfýnda, gençlik içinde, emekçi sýnýflar arasýnda canlý tutulan bu bilincin yarattýðý baský uzlaþmacý sendikacýlarý, sosyal reformist ve oportünist örgütleri zor durumda býraktý. Taksim 1 Mayýs Alaný’nda yanan devrim ateþini daha fazla görmezlikten gelemezlerdi. Leninist politikalarýn etkisi altýndaki emekçi sýnýflarýn alttan gelen baskýsý 2007 1 Mayýsý’nda uzlaþmacý sendikacýlarýn, sosyal reformist ve oportünist örgütlerin büyük bir bölümünü Taksim Alaný’na yönelmek zorunda býraktý. Bu, Leninist Partinin kararlýlýk, ýsrar ve inatla savunduðu devrimci 1 Mayýs politikalarýnýn zaferiydi. Bu, iþçi sýnýfýndaki, gençlikteki, diðer emekçi sýnýflardaki devrimci eylem isteðinin, kapitalizme ve faþizme karþý mücadelede kararlýlýðýn zaferiydi. Bu, devrim ve komünizm davasýnýn zaferiydi. EYLEMDE DAHA ÝLERÝ Bu yýlýn 1 Mayýs kutlamalarýnda iþçilerin, gençliðin, diðer emekçi kitlelerin eylemdeki kararlýlýklarý, eylem inisiyatifleri, izledikleri yöntemler düþmaný þaþkýnlýk içinde býraktý. Düþman, üstün bir güç yýðarak, tehdit ederek, korkutarak, ulaþýmý felç ederek; kýsacasý ilan edilmemiþ bir sýkýyönetim havasý estirerek devrimin güçleri üzerinde caydýrýcý bir etki yaratmak istedi. Ama düþmanýn yöntemleri caydýrýcý olmak bir yana öfke, kin ve kararlýlýðý artýran bir etki yarattý. 2007 1 Mayýs’ý devrimci kitle eyleminde yeni bir düzeye gelindiðinin kanýtý oldu. Devrimci kitleler, düþmanýn üstün askeri, teknik ve maddi gücüne; gaz bombalarýna, gözaltý ve iþkence tehditlerine, sýnýrsýz vahþetine aldýrmadan gün boyu çatýþtýlar. Bununla, sosyal reformist ve oportünist yöneticilerin sýnýrlayýcý, geri çekici, yatýþtýrýcý inisiyatifinden kurtulduklarýnda ne kadar ileri gidebileceklerini gösterdiler. Artýk bu düzeyden geri düþülemez. Birleþik devrimimiz düne göre çok daha ileri düzeyde. Þimdi devrimci kitle eylemini askeri, teknik, örgütlülük, eylemde çeþitlilik bakýmýndan geliþtirmek, eksikliklerini gidermek ve daha ileri düzeylere taþýmak zamanýdýr. Bu, en baþta ve özellikle devrimci komünistlerin görevidir. Leninist Parti, bu görevini eksiksiz yerine getirecektir. 03/ 05/ 2007 TKEP/LENÝNÝST MERKEZ KOMÝTESÝ NOT: Elimize e-posta yoluyla ulaþan bu açýklamayý haber deðerinden dolayý yayýnlýyoruz.
92. Sayý / 10 - 21 Mayýs 2007