s164

Page 1



Yeni Evrede

Başyazı

Mücadele Birliði

SINIF MÜCADELESÝNDE YENÝ BÝR DÖNEM D Zaten tüm kitle gücünün kendisini bir iki eylemde ortaya koymasý beklenemez. Gerçek yaþamda da durum böyle deðildir. Ne Newroz, ne 1 Mayýs, ne genel grev sisteme karþý harekete geçen bütün kitleleri kapsayamaz. Böyle bir bakýþ, hareketin gücü ve boyutlarý hakkýnda bizi yanýltýr. Gerçek kitle gücü ve hareketin gerçek boyutlarý bunun çok daha ötesindedir. Hareketin gerçek boyutlarýný kavramak için, ayný tarihsel dönemde yapýlan bütün eylemleri, etkinlikleri, toplantýlarý vb. gözönünde tutmak gerekiyor

evrimci yükseliþ, geniþ halk kitlelerinin katýlýmýyla güçleniyor ve daha ileri noktalara doðru yol alýyor. Hareketin devrime yönelimi geri döndürülemez bir süreçtir. Süreç devrimci etkisini hissettirdikçe, toplumsal uzlaþmacýlar da hareketi geri çekmek, en geri mücadele çizgisinde tutmak için çabalarýný o kadar artýrýyorlar. Artýk hiç kimse bulunduðu noktada uzun süre kalamýyor. Ya ileriye, devrime yönelmek zorundasýn ya da geriye gitmek, burjuvaziye hizmet etmek zorundasýn. Sýnýf savaþýmý baþka bir yol tanýmýyor. Sistemi aþmayan istemler ileri sürmek ve bunda ýsrarlý olmak, daima uzlaþma çizgisinde yürümek küçük burjuvazinin hareket biçimidir. O bunu, rastlantýsal, geçerken, öylesine yapmýyor; bilerek, sýnýf uzlaþmacý politikasý gereði olarak davranýyor. Proletaryayla burjuvazi arasýndaki uzlaþmaz sýnýf çeliþkileri ne derece keskinleþirse keskinleþsin, küçük burjuva hareket, çeliþkileri uzlaþtýrma arzusundan hiç vazgeçmez. Ama görmüyorlar ki, çeliþkilerin kendi geliþimi, sýnýf savaþýmýnýn þiddetlenmesi ve devrimci patlama, tüm bu uzlaþma giriþimlerini havaya uçuruyor. Gerçek yaþamda geliþmeler ne olursa olsun, küçük burjuva unsurlar, kendi sýnýflarý uzlaþtýrma hayalinden vazgeçmezler. Küçük burjuvazi kendi durumunun teorisini yapýyor. Küçük burjuvazinin sýnýf konumundan hareket eden sosyal reformist ve oportünist hareketler, devrimi gerçekleþtirmeyi bugünün bir görevi olarak göze alamadýklarý için, devrimci durum yok, evrimci durum var diyorlar. Kavramýyorlar ki, politik devrimi gündeme getiren, toplumsal devrimi kaçýnýlmaz yapan kapitalist toplumun çeliþkiler içindeki evrimidir. Burjuva toplumun ilerlemesinin, karþýtlýk164. Sayý / 2 - 16 Haziran 2010

lar içindeki geliþmesinin zorunlu olarak vardýðý yer devrimdir. Evrimciler, burjuva düzen sýnýrlarý içindeki her türlü deðiþikliði desteklerler, ama toplumsal iliþkilerde en ileri, en köklü ve en derinlikli deðiþiklik demek olan devrime karþý çýkarlar. Ve yine anlamýyorlar ki, devrimle yeni bir toplumsal düzene geçilmeden, insanlar ellerindekileri de yitirirler. Bu yüzden devrimle yeni bir topluma geçmek bir ölüm kalým sorunudur. Küçük burjuva politik hareket çeliþkileri uzlaþtýrmak için nasýl bir çaba harcarsa harcasýn, çeliþkilerin geliþimi kendi kaçýnýlmaz sonuçlarýný yaratýr. Uzlaþmacý hareketlerin son yirmi yýlda sýnýf çatýþmalarýný en alt düzeye çekmek için gösterdiði tüm gayretlere karþýn, sýnýf çatýþmalarý bu dönem en þiddetli ve en yüksek düzeye çýktý. Kitlelerin Türkiye ve Kürdistan’da yýllarca devlet güçleriyle doðrudan çatýþmasýnýn devrimci anlamýný ortaya koyamadýlar. Devrimci kitleler girdikleri yürekli doðrudan eylemlerle, devrimci mücadele biçimiyle, devrimci niteliðin sadece az sayýdaki devrimcinin niteliði olmayýp yaygýn bir nitelik haline geldiðini gösterdiler. Emekçi sýnýflar dünyanýn en baskýcý ve en katliamcý politik düzenlerinden biriyle yýllar boyu savaþtý. Kitleler oportünist ve reformist hareketlerin tüm korkakça tavsiyelerine raðmen, cesaretlerini yitirmeden savaþmaya devam etti. Kitleler, savaþa devrimci biçimler vermeden sonuca ulaþamayacaklarýný dünya proletaryasýnýn deneyimlerinden ve kendi deneyimlerinden biliyorlar. Bu çevreler bizi, yaþamýn olgularýný dikkate almamakla eleþtirirler. Onlar bunu söylerken, sosyo-politik olgulara basit olarak, sýradan bir biçimde baktýklarýný kabul etmiþ oluyorlar. Marksistler ise, tüm toplumsal ve politik olgulara, devrimci bir tarzda bakýyorlar. Devrimci bir tarzda bakmadan, bu topraklarda on yýllardýr süren son derce þiddetli savaþýn gerçek anlamýný, devrimci anlamýný ortaya koyamazsýn. Bu kaçýnýlmaz savaþ, toplumun önüne ekonomik, toplumsal, tarihsel ve politik geliþmeler tarafýndan konulmuþtur. Sistemin iç çeliþkileri tarafýndan gündeme getirilmiþtir. Boyutlanan sýnýflar savaþý, çeliþkilerin uzlaþmayla deðil, ancak devrim yoluyla çözüleceðini ifade ediyor. Devrimin gerçek koþullarý nesnel geliþmeler tarafýndan oluþ-

3


Yeni Evrede

Başyazı

Mücadele Birliði

turulmuþtur. Devrimci sýnýf savaþý, bu ko- kalým savaþý verdi. Taksim’de ýsrarýn, dev- bir yýl içinde bile milyonlarýn sürekli hareþullarý devrime çevirecektir. rimde ýsrar olduðunu söyledi. Kuþatma al- keti, mücadelesi görkemli gösterileri gerKitlelerin devrimcileþtiðinin en açýk týnda olan 1 Mayýs Alaný’ný her yýl ele çekleþti. Tekel iþçilerinin eylemleri gibi kanýtý, devrimci kitle eylemleridir. Faþist geçirme militanlýðý ve kararlýlýðý, devrim- çoðu çatýþma içinde geçti. Elbette tüm bu devlet terörünün senelerce var olduðu bu ci kararlýlýðýn somut bir ifadesidir. 2010 1 sayýsýz devrimci eylemin sýçrama yaptýðý, topraklarda, halklar egemen sýnýf ve baský Mayýs’ýnda yüz binlerin Taksim’e çýkma- niceliðin niteliðe dönüþtüðü bir noktaya toplumuna karþý sýk sýk ayaklanmýþtýr. Bu- sý yalnýzca geçmiþi anmak deðildir. Büyük varacaktý ve varmak zorundaydý. 1 Mayýs günün ayýrt edici özelliði ise devrimci kit- emekçi kitleler devrimci kararlýlýðýný, dev- tüm bu eylemleri, sýnýf mücadelesini daha le eylemlerinde belirgin bir artýþýn rimi gerçekleþtirme azmini orada güçlü bir ileriye götürdü. 1 Mayýs’ýn ayýrt edici ögörülmesidir. Diðer dönemlere göre, daha biçimde göstermiþtir. Taksim’deki büyük zelliði faþizme ve sermayeye karþý yýllarda öne geçmesidir. Tekelci sermayenin ve eylemin iþçi sýnýfý için nasýl bir devrimci ca verilen çetin ve þiddetli savaþýn, en faþist devletin emekçilere ve Kürt halkýna anlamý olduðunu kavramak için olaylara sonunda zafere ulaþmasýdýr. Sokakta kazakarþý saldýrýlarýnýn azgýnlaþmasý, kaçýnýl- devrimci biçimde bakmak gerekiyor. An- nýlan bir zafer olmasýdýr. Yeni dönem devmaz olarak geniþ kitleleri devrimci eylem- cak proletaryanýn kurtuluþu bakýþ açýsýyla rimci mücadelenin ulaþtýðý ileri düzeydir. lere itiyor. Emekçiler daha deneyimli ve bakýldýðýnda Taksim’in devrimci anlamý Bu dönemin özellikleri ana çizgileriybilinçli hareket ediyor. Burjuvaziyle kav- görülecektir. le þunlardýr: Birincisi, þimdiye kadar haregaya daha donanýmlý giriyorlar. Devrimci Taksim’de gerçekleþen 1 Mayýs’la kete geçmeyen kitlelerin devrimci kitle eylemleri daha örgütlü ve bilinçli bir birlikte sýnýf mücadelesi yeni bir döneme eylemlerin etkisiyle ve koþullarýn zorlamadavranýþýn ürünü olarak ortaya çýkýyor. girmiþtir. Sýnýflar mücadelesinde yeni bir sýyla harekete geçmesi, devrimci mücadeDevrimci kitle eylemlerinin etkileyi- dönem önceki dönemle bir býçak kesiði gi- lenin daha geniþ bir kitleye dayanmasý, ci iki örneði, Newroz ve 1 Mayýs (Taksim) bi ayrýlmaz. Bir süre bir iç içelik söz konu- devrimci kitle eylemlerinin belirgin olarak oldu. Her iki eylem hem katýlanlarýn sayý- sudur. Daha önce ortaya çýkan pek çok öne çýkmasý; ikincisi, ayaklanma koþullasýndaki artýþ ve hem de coþku bakýmýndan olgu, geliþme ve baþlamýþ olan süreç, ye- rýnýn hýzla olgunlaþmasý, ayaklanmanýn tam bir devrimci patlamadýr. Birikmiþ öf- ni dönemle birlikte daha belirginleþir ve ö- ayný çabuklukla gündeme gelmesi; üçünkenin patlamasýdýr. Oluþmuþ devrimci öf- ne çýkar. 1 Mayýs’a dek toplumu sarsan cüsü, her iki geliþmenin sonucu olarak, kenin patlamasýdýr. Ama her patlama daha devrimci kitle eylemlerinin iktidarý ele geçok sayýda büyük eylem oldu. Sadece son büyük ve daha etkin patlamalarý ateþçirme hedefine yönelme eðilimi gösliyor. Devrimci patlamalar kendini termesi; dördüncüsü, devrim Uz laþ ma cý bir çiz giy le yalnýzca belli baþlý büyük eylemlerde zorunluluðunun geniþ kitlelerce angöstermiyor. Kitlelerin devrimci eylaþýlacaðý koþullarýn ortaya çýkmasý, devrimci hedefler lem içinde olduðunu gösteren sayýsýz Geçici Devrim Hükümeti’nin öneger çek le þe mez. Dev rim ci eylem oluyor. Zaten tüm kitle gücüminin daha iyi anlaþýlmasý. mü ca de le gö rev le ri an cak, nün kendisini bir iki eylemde ortaya Böylesine son derece devrimci koymasý beklenemez. Gerçek yabir he def ve devrimci görevler reforgerçek ve içten bir devrimci þamda da durum böyle deðildir. Ne mizmin, oportünizmin uzlaþmacý ve ey lem çiz gi siy le ba þa rý ya Newroz, ne 1 Mayýs, ne genel grev geri çizgisiyle yaþama geçirilebilir sisteme karþý harekete geçen bütün mi, bir fýrtýna gibi esen devrimci eyulaþabilir. Proletaryanýn kitleleri kapsayamaz. Böyle bir balem dalgasý, bir devrime dönüþtürüger çek dev rim ci çiz gi si, bu kýþ, hareketin gücü ve boyutlarý haklebilir mi? Uzlaþmacý bir çizgiyle kýnda bizi yanýltýr. Gerçek kitle gücü dönemde iþçilerin, emekçilerin devrimci hedefler gerçekleþemez. ve hareketin gerçek boyutlarý bunun Devrimci mücadele görevleri ancak, da ha ge niþ bir ke si mi ni et ki si çok daha ötesindedir. Hareketin gergerçek ve içten bir devrimci eylem çek boyutlarýný kavramak için, ayný altýna alacaktýr. Ama kitlelerin çizgisiyle baþarýya ulaþabilir. Proletarihsel dönemde yapýlan bütün eytaryanýn gerçek devrimci çizgisi, bu devrimci önderliði lemleri, etkinlikleri, toplantýlarý vb. dönemde iþçilerin, emekçilerin daha ken di li ðin den bir sü re cin gözönünde tutmak gerekiyor. Üstelik geniþ bir kesimini etkisi altýna alatüm öfkeli kitle de henüz harekete sonucu olmayacaktýr. Bunun caktýr. Ama kitlelerin devrimci öngeçirilmiþ deðildir. Fakat büyüyen derliði kendiliðinden bir sürecin i çin pro le tar ya nýn dev rim ci eylemlerin etki alaný sürekli geniþlisonucu olmayacaktýr. Bunun için yor. Devrimci mücadele her geçen proletaryanýn devrimci sýnýf partisisýnýf partisinin çabasý ve gün yeni güçleri harekete geçiriyor nin çabasý ve mücadelesi gerekmekmü ca de le si ge rek mek te dir. ve kendine çekiyor. tedir. Sýnýf mücadelesi, devrimci Sýnýf mücadelesi, devrimci Leninist Parti 1 Mayýs’ta Takönderlikle zafere ulaþacaktýr. sim’e çýkmak için her kez bir ölüm C.DAÐLI önderlikle zafere ulaþacaktýr.

4

164. Sayý / 2 - 16 Haziran 2010


Yeni Evrede

Yeni Evre

Mücadele Birliði

AMERÝKAN HEGEMONYASI VE ASKERÝ YAYILMA

I-Rusya’nın Kuşatılması ABD’de “deðiþim” sloganýyla devlet baþkaný seçilen Barack H. Obama iþbaþýna geleli bir yýldan fazla oldu. “Deðiþim” sözünün süslü, hoþ ama boþ bir laftan öne bir þey olmadýðý bu süreçte iyice açýða çýktý. Bir yýlý aþan bu sürede iki olgu ön planda yer aldý. Birincisi, emperyalizmin kendi tarihinde gördüðü en büyük ekonomik, politik ve toplumsal kriz ve ikincisi de emperyalizmin ve ABD’nin bu süreçte yýkýlmaya baþlayan hegemonyasýný yeniden kabul ettirme ve dünyaya hakim olma çabalarý. Krize dair daha önce birçok defa yazýldýðý için bu yazýda daha çok diðer yan üzerinde duracaðýz. Ancak þunu söylemeden geçmek de doðru deðil. ABD, kendi hegemonyasýný emperyalist-kapitalist dünyaya Ýkinci Emperyalist Paylaþým Savaþý sonunda kabul ettirdi. Bu dönemde, dünyada üretilen toplam toplumsal üretimin % 60’tan fazlasý ABD tarafýndan üretiliyordu. Bu muazzam ekonomik güce dayanarak ABD, “dünya pazarlarýnýn zorbasý” konumuna geldi ve hegemonyasýný kabul ettirdi. Þimdi bu ekonomik gücünden çok uzak. Dünyanýn en borçlu ülkesi durumunda. Bu koþullarda hegemonyasýný giderek kaybeden ABD, bu sefer salt askeri gücüne dayanarak egemenliðini sürdürmeye yöneldi. Ýkinci Emperyalist Savaþ’tan soðuk savaþa kadar geçen birkaç yýllýk kýsa dönemde ABD’de egemen olan eðilim, dünyadaki askeri üslerin azaltýlmasý yönündeydi.1949’a kadar Pasifik’te savaþ öncesi dönemde var olan üslerinin sayýsýný yarýya kadar azaltmýþtý. Ancak bu eðilim 1950’de Kore Yarýmadasý’ndaki bölünmeyi doðuran savaþla birlikte sona erdi. Tek fark bu kez üslerin büyük bölümünün, özellikle Atlantik, Akdeniz ve Avrupa’da kurulan üslerin NATO üssü olarak kurulmasýydý. 1988’de Sovyetler Birliði ve sosyalist blokun daðýlmasýndan hemen önce toplan üs sayýsýnda 1950’lerdeki sayýdan çok fazla bir sapma olmasa da, bu üslerin daðýlýmýnda önemli farklýlýklar ortaya çýkmýþtý. Güney Asya, Ortadoðu ve özellikle Afrika’da askeri üs/tesis sayýsý azalýrken Avrupa’da ve Pasifik’te önemli bir yoðunluk söz konusuydu. 1990’da ABD baþkaný olan I. George Bush, 2 Aðustos’ta yaptýðý bir konuþmada, ABD’nin küresel çaptaki “güvenlik ihtiyacýnýn” 1995’te, 1990’dan % 25 daha az bir güçle karþýlanacaðýný ve ABD’nin okyanus ötesi üslerinin artýrýlacaðýný söylemiþti. Bush’un bu konuþmayý yaptýðý gün, tarihin cilvesi olsa gerek, Saddam’ýn Irak’ý Kuveyt’i iþgal ediyordu. ABD derhal olaya dahil oldu, Irak’a saldýrdý. 91 Körfez Savaþý’nýn sonunda ABD, Ortadoðu’daki askeri konuþlanmasýný güçlendirdi. Kendisini Ortadoðu’nun efendisi ilan ettiði gibi, “Yeni Dünya Düzeni”ni de açýkladý. I. Bush, “Tanrý’nýn yardýmýyla Vietnam Sendromunu sonsuza dek def ettik” dediði a-

çýklamasýnda, aslýnda sosyalist sistem daðýlýrken bile tekelci sermayenin sosyalizmden nasýl bir dehþetle korktuðunu itiraf ediyordu. Bu savaþýn sonunda ABD, özellikle Suudi Arabistan’a konuþlandýrdýðý on binlerce askeri ve yeni yeni üsleriyle Ortadoðu’daki konumunu iyice güçlendirip pekiþtirdi. 1999’da özellikle Yugoslavya’nýn bombalanýp NATO eliyle parçalanmasýndan sonra ABD’nin üs anlayýþýnda bir deðiþim görüldü. Bu yeni anlayýþýn ilk ürünü, Kosova-Makedonya sýnýrýnda kurulan “Camp Bondsteel” üssü oldu. Yugoslavya’nýn NATO bombalarýyla bir harabeye dönüþtürülmesinden hemen önce, 28 Þubat 1999’da Washington Post’ta yazýlanlar bunu ele veriyordu. “Ortadoðu’nun gittikçe hassaslaþtýðý bir dönemde Hazar Denizi petrollerini korumak için Balkanlar’da üslere ve uçuþ hakkýna ihtiyaç duyacaðýz.” Camp Bondsteel, ABD’yi Ortadoðu ve Hazar petrollerinin kontrolünde ve Avrupa’ya daðýlýmýnda kilit bir konuma getirdiði gibi, ABD’nin, Rusya’nýn burnunun dibine kadar sokulmasý anlamýna da geliyordu. Öyle ki, bu üs, 1974 Vietnam yenilgisinden sonra ABD’nin Rusya’ya bu kadar yakýn mesafede kurduðu en büyük üs olma özelliðine sahipti. Ki bu üs, aslýnda ABD askeri yayýlmacýlýðýnýn yeni dönemde ya da kendi söylemleriyle “Yeni Dünya Düzeni”nde ilk adýmýydý. Daha sonraki 10 yýl içinde Makedonya, Kosova, Macaristan, Arnavutluk, Bosna-Hersek ve Polonya’da yeni yeni üsler kurmaya devam etti. 11 Eylül’den sonra üsler Asya’da yayýlmaya baþladý. Afganistan hem Hazar petrol havzasýnýn kontrolü için, hem de bu petrollerin Hint Okyanusu’nda taþýnmasý için kilit önemdeydi. Pentagon ilk üslerini Afganistan’ýn baþkenti Kabil’in kuzeyinde Bargam Havaalaný’nda kurdu; ikincisi güneyde Kandahar Hava Üssü, üçüncüsü ise Ýran’a 100 km. mesafede Shindand Hava Üssü’ydü. Ki bu sonuncusu, ABD’nin Afganistan’daki en büyük üssüdür. Bunlar iþgalden hemen sonra kurulan üslerdi. Ancak ABD burada durmadý, devam etti. 2004’ten sonra 9 yeni üs daha kurdu. Afganistan’la da yetinmedi, Kýrgýzistan’la anlaþýp Orta Asya açýsýndan stratejik bir noktada bulunan Biþkek’te Manas Hava Üssü’nü kurdu. Böylelikle sadece Afganistan’a lojistik destek deðil, gerek duyduðunda Rusya ve Çin’e saldýrý düzenleyebileceði çok elveriþli bir mevziye konuþlandýrdý askerlerini ve uçaklarýný. ABD’nin Afganistan, Pakistan ve Orta Asya’daki eski Sovyet Cumhuriyetlerine üsler kurup konuþlanmasý, Rusya ve Çin tarafýndan haklý olarak kendi güvenliklerine karþý bir tehdit olarak görüldü. NATO ve ABD’nin Doðu Avrupa’dan sonra Orta Asya’daki bu konuþlanmasý, 1990’da Sovyetler Birliði’nin son devlet baþkaný Gorbaçov’la ABD’nin o zamanki Baþkaný I.

164. Sayý / 2 - 16 Haziran 2010

5


Yeni Evrede

Yeni Evre

Mücadele Birliði

George Bush arasýndaki anlaþmanýn açýktan ihlal edilmesiydi. NATO’nun bu “yeni” politikasý aslýnda soðuk savaþ sürecinde Sovyetler Birliði’ni kuþatma planlarýnýn yeni koþullarda devamýndan baþka bir þey deðildi; yalnýzca daðýlan Sovyetler Birliði’nin yerini Rusya almýþtý. Putin, 2007 Þubat’ýnda Münih’teki konuþmasýnda bunu açýkça belirtti: “NATO sýnýr güçlerini sýnýrlarýmýza dayamýþtýr. (…)NATO’nun geniþlemesinin (…) Avrupa’da güvenliðin saðlanmasý ile bir ilgisinin olmadýðý açýktýr. (…)Bu geniþleme kime karþýdýr? Ve Varþova Paktý’nýn daðýlmasýndan sonra Batýlý ahbaplarýmýzýn verdikleri sözlere ne oldu?” Ayný konuda Putin’in danýþmanlýðýný yapan eski Rusya Baþbakaný Yevgeni Primakov, 2 Mart 2007’de Moscow News’te yayýnlanan bir yazýsýnda; “NATO’nun soðuk savaþ döneminde ABD’nin Avrupa’daki müttefiklerinin güvenliðini saðlamak için kurulmuþ bir örgüt olduðunu” söyledikten sonra NATO’nun yeni yönelimine de iþaret ediyordu; “NATO’ya yeni üyelerin alýnmasý ABD ordusunu, hava savunma sistemlerini ve fýrlatmalý füze unsurlarýný barýndýran üslerin yayýlmasýna neden olamaktadýr.” I. George Bush’un “Yeni Dünya Düzeni”, II. George Bush tarafýndan 2000’lerde “Amerikan Yüzyýlý” olarak deðiþtirilip tedavüle kondu. “Deðiþim” vaatleriyle iþbaþýna gelen ardýlý Barack H. Obama’nýn bugüne kadar yaptýklarý, býrakalým deðiþimi, aksine bu politikanýn aynen devam edeceðini gösteriyor. Daha önceki Teksaslý kovboyun sert tavýrlarý ve ölü köpek bakýþlarýyla uyguladýðý politikalar bu kez ruhu beyaz bir siyah adamýn eline taktýðý yumuþak eldivenlerle uygulanmaya devam ediyor. Hem Bush’un hem de B. Obama’nýn dýþ politika danýþmanlýðýný yapan Z. Brzezinski, aslýnda yýllar önce, 1997’de yayýnlanan “Büyük Satranç Tahtasý: Amerikan Üstünlüðü ve Jeostratejik Zorunluluklar” isimli kitabýnda ABD dýþ politikasýnýn hedefinin ne olduðunu söylemiþti. Bölgeyi kontrol eden ya da bölgeye eriþilebilirlikte hakim konumda olan taraf jeopoli-

6

tik ya da ekonomik ödülü kazanacak. Bu ödülün ne olduðuna göre deðiþiklikler olsa da, buradaki ödül Hazar petrolleri olunca hakim olunmasý gereken jeostratejik bölge de eski Sovyetler Birliði’ni kontrol eden bölgedir: Afganistan, Pakistan, Kafkasya ve Doðu Avrupa. ABD’nin bu yönelimini Rusya, 2008’in Mart ayýnda Yuri Kroupnov’un aðzýndan þöyle açýða vuruyordu: “ABD ve NATO, Avrupa’nýn göbeðinde kendi askeri, jeostratejik, jeopolitik, jeoekonomik köprü mevziini yapýlandýrarak Afganistan, Ortadoðu ve Orta Asya’nýn bütününde güçlü bir askeri üsler þebekesi kurdu.” Kroupnov, bunu belirttikten hemen sonra, bunun bahanesini de þu sözleriyle ifþa ediyordu: “Tehdit (“terör”), ABD ve NATO’nun askeri örgütsel yapýlanmasýnýn bölgede serpilmesi ve ucu açýk bir fetih için bahane ya da mazeret olarak kullanýlýyor.” Gerçekten de 2007 sonunda ABD, Afganistan’da inþa ettiði 19 üsse sahipti. Böylelikle Çin’den Rusya’ya tüm Asya ve hava trafiðini ve hatta uzay çalýþmalarýný gözleme, dinleme, izleme olanaklarýný elde ettiði gibi, Afganistan’ý dev bir uçak hangarý olarak da kullanmaya baþladý. Barack H. Obama’nýn devlet baþkaný olduktan sonra yaptýðý ilk iþlerden biri, Afganistan’a 17.500 asker daha göndermek oldu. Irak’taki asker sayýsýný artýrdýklarýnda gördükleri tepkiden olsa gerek, bu kez II. Bush dönemindeki “asker sayýsýný artýrmak” yerine “askeri birlikleri kabartmak” sözleri kullanýldý. Yani deðiþen tek þey yapýlan iþin adlandýrmasý oldu. CNN’den Barbara Star 18 Þubat 2009’da bunu þöyle gerekçelendiriyordu: “…Taliban Afganistan’da diriliyor ve El Kaide, Pakistan sýnýrý boyunca var olan güvenlikli bölgeden Amerika’yý tehdit ediyor.” Aslýnda bu sözlerle gizlenmek istenen Afganistan gerçeði bambaþka. Dirildiði söylenen Taliban, birçok ayrý grubu birbiriyle ayný göstermek için özellikle kullanýlan bir kavram. Birincisi, bu kavramda ortadan kaybedilen, gizlenenlerin baþýnda bizzat ABD ve tekeller tarafýndan finanse edilip örgütlenen, CIA tarafýndan eðitilip yetiþtirilmiþ olan ve ihtiyaç duyduklarý her yerde kullandýklarý El Kaide tetikçileri var. Amerikan iþgali ve savaþ yüzünden yýkýma uðrayan, iþi ve ailesi zarar gören Afgan orta sýnýflarý var. Ve gerçekte, Amerikan iþgaline karþý çýkan Afganiler, yurtseverler var. Obama ve ABD, bütün bunlarý bilinçli olarak karýþtýrýp, ayný göstermek için “Taliban” derken, Afganistan’daki iþgali konumunu meþrulaþtýrmak istiyor. Çürüyen ve sýçramalý çöküþ sürecine giren ABD emperyalizmi, Brzezinski’nin bahsettiði “ödülü” alabilmek için her geçen gün daha çok asker ve kaynak kullanmak zorunda kalýyor. Bu, emperyalist-kapitalist dünya ve ABD için tam bir kýsýr döngüye doðru evriliyor: Ekonomik kriz derinleþtikçe hegemonyasý çöküþe geçen ABD, egemenliðini korumak için daha çok askeri güce baþvuruyor; daha çok askeri güç için güçlü bir ekonomi gerekiyor; daha çok askeri güç zaten krizdeki ekonomiyi daha çok sarsýyor. Ekonomik, politik, toplumsal kriz daha çok derinleþiyor. “Ýhtiyar ‘köstebek’ kazmaya devam ediyor. Devrim her yönden olgunlaþmayý sürdürüyor.”

164. Sayý / 2 - 16 Haziran 2010


Yeni Evrede

UPS İşçileri

Mücadele Birliði

UPS ÝÞ ÇÝ SÝ KA ZA NA CAK! UPS Uluslararasý Kargo Þirketi’nin Mahmutbey’deki Aktarma Merkezi’nde çalýþan iþçiler, sendikaya üye olduklarý için iþten çýkarýlmýþtý. 5 Mayýs’tan beri Mahmutbey Aktarma Ambarý’nýn önünde direniþe geçen UPS iþçileri, direniþlerinin 15 gününe girerken, 20 Mayýs günü UPS Kargo Þirketi Genel Merkezi önünde eylem yaptýlar. Ýþçiler, iþten atýlan 17 iþçinin derhal haklarýyla birlikte iþe alýnmasýný istediler. UPS Kargo þirketi, sendikalý olduðunu anladýðý iþçileri parça parça iþten çýkarma yolunu tutmuþ. Türkiye genelinde ise son zamanlarda 50’den fazla iþçi sendikalý olduklarý için iþten çýkarýlmýþ sendikalý iþçiler yerine asgari ücretle çalýþtýrýlacak iþçiler alýnmaya baþlanmýþtý. Zeytinburnu’nda bulunan UPS’nin Genel binasý önünde toplanan TÜMTÝS üyesi UPS Kargo iþçileri, aileleriyle, çocuklarýyla birlikte eyleme katýldýlar. Toplanan kitle “UPS’ye Sendika Girecek Baþka Yolu Yok”, “Yaþasýn Sýnýf Dayanýþmasý”, “Direne Direne Kazancaðýz” sloganlarý atýlar. Basýn açýklamasýný okuyan TÜMTÝS Genel

Baþkaný Kenan Öztürk “öncelikle; Zonguldak’ta meydana gelen grizu patlamasý sonucunda 28 iþçinin hayatýný kaybetmesinden dolayý büyük üzüntü içinde olduðumu belirtmek istiyorum. Hayatýný kaybeden iþçilerin ailelerine ve yakýnlarýna baþ saðlýðý diliyorum. Ýþçilerin ölümüne neden olan sorumlularý derhal cezalandýrýlmalarýný talep ediyoruz. UPS iþçileri haklarýnýn farkýnda. Artýk ne taþeronlarýnýzýn ne de sizin ayak oyunlarýnýz, disiplin cezalarýnýz, sürgünleriniz, yasadýþý ücret kesintileriniz iþçileri yolundan döndüremez. Bir taraftan sendika üyesi olduðu için iþçi çýkarýlýrken, diðer taraftan

farklý oyunlara girerek taþeronlara yeni iþçi alarak bu sorunu çözemezsiniz. Taþeron oyunlarýyla sendikalaþmayý önleyemezsiniz. Tehditleriniz ve baskýlarýnýz bizi yolumuzda döndüremez. Üyelerimiz yeniden iþbaþý yapana kadar, UPS’de sendikalý toplu sözleþmeli bir düzen kurulana kadar mücadelemizi her türlü yasal ve meþru araçlarý kullanarak sürdürmeye devam edeceðiz” dedi. Eyleme birçok sendika, siyasi partiler ve devrimci örgütler destek verdi. Devrimci Ýþçi Komiteleri de UPS iþçilerinin yanýndaydý. TÜMTÝS Sendikasý’ndan Gürel Yýlmaz baþta Avrupa ülkeleri olmak üzere, 29 ülkeden ITF ve UNI’ye baðlý 41 sendikadan UPS iþçileri için gelen destek mektubunu okudu. UPS’de yaþanan iþten çýkarmalara, iþçilerin çalýþma koþullarýna deðinilen mektupta “UPS’nin iþçilere ve sendikalara karþý aldýðý düþmanca tutumu kýnadýðýný, direniþte olan iþçileri selamladýklarýný” belirttiler. Mektup okunduktan sonra “Yaþasýn Sýnýf Dayanýþmasý” sloganý atýldý. Bir süre daha slogan atan iþçiler, direniþ yerlerine Mahmutbey Aktarma Ambarý önüne döndüler.

SENDÝKALIYIZ ÝÞSÝZÝZ UPS Kargo Þirketinde çalýþan iþçiler, sendikaya üye olmak istediler. Sendikaya üye olan UPS Kargo iþçilerinden Türkiye genelinde 54 iþçi, Ýstanbul’da 17 iþçi iþlerinden çýkarýldýlar. Bu nedenle UPS Kargo çalýþanlarý 5 Mayýs 2010 tarihinden itibaren direniþe baþladýlar. 20 Mayýs’ta direniþlerinin 15. gününde bulunan, iþçiler direniþlerini basýna ve kamuoyuna bir kez daha duyurabilmek ve destek bulmak amacýyla UPS Kargo Genel Merkezi önünde 12.30’da bir basýn açýklamasý yaptýlar. Bu basýn açýklamasý sýrasýnda iþçilerle söyleþmek fýrsatýný bulduk. Mücadele Birliði: Merhaba, direniþte bulunan UPS çalýþanlarýndan biri olarak biraz kendinizden ve direniþten bahseder misiniz? Olgun: UPS Hadýmköy’de 17 aydýr çalýþýyorum. Çalýþýrken iþyerinde çalýþma koþullarýna iliþkin çeþitli sorunlarýmýz vardý. Ýþ güvencemizin olmayýþý, sigortayla ilgili sorunlar, günde 10 saat çalýþma zorunluluðu, çalýþma saatleri, yemeklere iliþkin þikayetler vb. bir çok sorun yaþýyorduk. Arkadaþlarla konuþtuk ve þartlarýmýzýn biraz daha düzelebilmesi için sendikaya üye olmaya karar verdik. Mücadele Birliði: Direniþe nasýl baþladýnýz? Olgun: Bütün vardiyadaki iþçiler sendikaya üye olduk, sendi-

kaya üye olduðumuz duyulunca patron sendikaya üye olan iþçileri iþten çýkardý. Biz de iþimize geri dönebilmek için Mahmutbey Aktarma Merkezi önünde direniþe geçtik. Bugün direniþimizin 15.günü. Alpay: Ýki senedir Mahmutbey Aktarma Merkezi’nde çalýþmaktayým. Oradaki çalýþma koþullarýmýz çok aðýr olduðundan dolayý haklarýmýzý aramak için sendikaya üye olduk. Bunu duyan patron bizleri iþten çýkardý. 5 Mayýs’tan itibaren sabah saat 09.00’dan akþam 16.00’ya kadar UPS Kargo’nun Mahmutbey Aktarma Merkezi’nin önünde direniþimizi sürdürüyoruz. Orada bütün çalýþan arkadaþlarla birlikte dayanýþma ve mücadele içindeyiz. Bu da bizim en doðal hakkýmýz. Bütün arkadaþlarýmýz birlikte iþimize geri dönünceye kadar mücadelemizi sürdüreceðiz. Bu mücadelemizin bir nedeni de insanca çalýþma koþullarýna sahip olabilmek. Çocuklarýmýzýn daha güzel imkânlarla yaþayabilmesi için mücadele ediyoruz. Bugün 20 Mayýs’ta direniþimizin 15. gününde, UPS’nin Zeytinburnu’ndaki Genel Merkezi önünde yaptýðýmýz basýn açýklamasýyla mücadelemizin ne kadar haklý olduðunu ve kararlýlýðýmýzý dile getirmiþ olduk. Mücadele Birliði: Kýsa sohbetiniz için teþekkürler. Mücadelenizde baþarýlar dileriz.

164. Sayý / 2 - 16 Haziran 2010

7


Yeni Evrede

UPS İşçileri

Mücadele Birliði

“SÝZÝNLE HER ÞEYE VARIM” UPS Kargo þirketi iþçileri çalýþma þartlarýnýn düzelmesi için sendikaya üye olmalarý üzerine iþten atýlmýþlardý. Bir çok ülkede þirketleri bulunan UPS Kargo þirketi, sendikalý olduklarý için çeþitli bahaneler ileri sürerek 65 iþçiyi iþten çýkardý. Bunun üzerine UPS çalýþanlarý 19 gündür iþlerine dönebilmek için direniþlerini sürdürüyorlar. Biz de Mücadele Birliði Platformu olarak iþçilerle görüþmek ve desteklemek amacýyla Mahmutbey’deki Aktarma Merkezi’ne ziyarete gittik. Direniþteki iþçilerin toplandýklarý yere yaklaþtýðýmýzda “UPS Ýþçisi Yalnýz Deðildir”, “Yaþasýn Ýþçilerin Mücadele Birliði” sloganlarýný atmaya baþladýk. Ýþçiler de bizi alkýþlarla ve sloganlarýmýza eþlik ederek karþýladýlar. Ýþyeri önünde oturup sohbet ettikleri yerde bir araya toplandýk ve sohbete baþladýk. Mücadele Birliði Platformu olarak mücadelelerini desteklediðimizi belirterek direniþ hakkýndaki geliþmeler üzerine konuya girdik. Önce iþyerindeki çalýþma þartlarý, iþyerinde yaþadýklarý zorluklar, iþ güvencesinin olmayýþý vb. sorunlarýna deðinerek sendikalaþma süreçleri ve direniþe baþlama nedenleri direniþteki geliþmeler üzerine konuþtuk Bir arkadaþýmýzýn ailelerinin direniþle ilgili düþüncelerini sormasý üzerine, bir çoðunun cevabý; “Bize asýl destek onlarýn desteði. Evde eþimiz çocuklarýmýz bize destek olmasalar daha zorlanýrdýk, bizim haklý olduðumuzun farkýndalar, ailelerimiz de az çok toplumsal geliþmelerin farkýndalar, son zamanlardaki direniþleri onlar da izliyorlar. Tekel direniþinden sonra daha da ilgili olmaya baþladýlar” oldu. Direniþlerinin olumlu sonuçlanýp iþlerine geri dönebilmek için sürekli “nasýl davranmalýyýz, bundan sonra ne yapmalýyýz” þeklinde konuþup, tartýþtýklarýný aktardýlar. Biz de direniþlerini takip ettiðimizi ve desteklemek için sürekli yanlarýnda olacaðýmýzý belirttik. Yanýmýzda getirdiðimiz Mücadele Birliði dergisi ve Tekel Ýþçilerinin 78 günlük eyleminin güncesi olan “Kavga Bitmedi Daha Yeni Baþlýyor” kitaplarýný verdik. Bazý iþçiler dergiyi incelerken bazýlarý da “Dergiyi daha önce gelen arkadaþlarýnýz getirmiþlerdi. Ama biz bu kitabý bilmiyorduk, getirmeniz iyi olmuþ” dediler. Bizim sohbetimiz devam ederken kitaba göz atan iþçilerden biri “Arkadaþlar bu Tekel eylemini tek tek anlatýyormuþ, bakýn her günü yazmýþlar, bu çok güzel burada otururken okuyabiliriz” diye seslen-

8

di arkadaþlarýna, bunun üzerine kitabý veren arkadaþýmýz “Evet, 78 gün boyunca eylem sýrasýnda aldýðýmýz notlardan oluþuyor. Direniþ sýrasýnda belki ilginizi çeker diye birkaç tane getirmiþtim. Bir dahaki geliþimizde yine getiririm arkadaþlar” diye yanýtladý onlarý. Bir baþka iþçi ise, “okunmaz mý, tam bizim durumumuz iþte, buradan da bakarýz ne yapmýþlar,neler konuþup, tartýþmýþlar, nasýl karar almýþlar, onlar neler düþünmüþler direniþ boyunca” diye katýldý sohbete. Biraz da ayrý ayrý sohbetlere girdik iþçilerle, çaylarýmýzý içerken. Kimi iþyerindeki anýlarýný, iþyerine iliþkin sorunlarýný anlattý, kimi ailelerinin direniþ hakkýndaki görüþlerini aktardý, kimi de daha önce direniþ, eylem dendiðinde nasýl ilgisiz olduðunu, böyle bir direniþe katýlabileceðini hiç düþünmediðini, ama þimdi, iþimize geri dönmek için her þeye varým arkadaþlar dediðini anlattý. UPS çalýþanlarý, “iþçiler nasýl bir mücadele vermeli nerelerde ve nasýl örgütlenmeli, nasýl bir mücadele yöntemiyle kurtulabilir” üzerine konuþuyorlardý. Sendikal mücadelenin nasýl olmasý gerektiði, bunun dýþýnda, nasýl bir örgütlenme çalýþmasý yapmasý gerektiði, iþçilerin kendi öz örgütlülüklerini kurmalarý ve buralarda örgütlenerek mücadele vermeleri gerektiðine deðinilerek komite ve konseylerin iþçi sýnýfýnýn kurtuluþunu saðlayacak örgütlenmeler olduðu üzerinde duruldu. Bu sýrada yemekleri gelmiþti, “Arkadaþlar buyurun birlikte yemek yiyelim” diyerek yemeklerini paylaþmak istediler. Biz UPS iþçilerinin yanýna ulaþmak üzereyken aldýðýmýz haberi aktararak, “Türk-Ýþ’te iþgalde olan iþçileri ziyaret etmek istediðimizi” söyleyince, “Öyleyse tutmayalým sizi arkadaþlar, hepimizin selamlarýný söyleyin, desteklerimizi bildirin, sonuna kadar arkalarýndayýz, bütün iþçilere örnek oldular Tekel iþçileri, ziyaretimize gelen arkadaþlar da olmuþtu, biz de onlarý ziyaret etmek isteðindeyiz, söylersiniz deðil mi?” diyerek cevapladýlar bizi. Biz “tekrar geleceðiz arkadaþlar mümkün olduðunca sizi yalnýz býrakmamaya çalýþýyoruz. Ama biliyorsunuz bir çok yerde eylemler, direniþler, iþgaller oluyor. Az önce Tekel iþçilerinin Türk-Ýþ’in Gümüþsuyu’ndaki þubesini iþgal ettikleri haberini aldýk. Þimdi oraya gidiyoruz. Unutmayýn iþçi sýnýfýnýn gerçek kurtuluþu, kendi ellerinde, biz de her zaman iþçi sýný164. Sayý / 2 - 16 Haziran 2010

fýyla birlikte olmaya onlarýn mücadele birliðini saðlamaya, eylemlerinizde sizleri desteklemeye devam edeceðiz ” diyerek tekrar görüþme üzere ayrýldýk direniþteki UPS Kargo çalýþanlarýndan.

UPS’DE 11 ÝÞÇÝ DAHA ÝÞTEN ATILDI

UPS sendikalý iþçileri atmaya devam ediyor! Mahmutbey Aktarma Merkezi’nde 5 Mayýs’ta sendikalý olduklarý için iþten çýkarýlan iþçilere, yenileri eklendi. 11 iþçi iþten atýldý. Bu iþçiler, daha önce atýlan arkadaþlarýnýn eylemini alkýþlarla desteklemiþlerdi. 22 Mayýs günü Devrimci Ýþçi Komiteleri UPS iþçilerinin yanýndaydý. Ýþçilerle sohbet ederek sorunlarý paylaþtýlar. Saðanak yaðýþa raðmen iþçilerin çoðu direniþ yerindeydi. Ýþten çýkarýlanlar aðýrlýklý olarak taþeron firmada çalýþan iþçiler. UPS iþten çýkartýlan iþçiler sendikalý olsun olmasýn, UPS Aktarma önünde kurduklarý direniþ yerine giriyorlar. Bütün iþçiler iþlerine geri alýnana kadar mücadelelerini sürdüreceklerini söylüyorlar. UPS þirketi iþten çýkarmalarla iþçilerin direniþini büyüttüðünün farkýnda deðil!


Yeni Evrede

Mücadele Birliði

UPS İşçileri

UPS ÝÞÇÝLERÝNE KÝTLESEL ZÝYARET Türk-Ýþ Ýzmir Þubeleri, 26 Mayýs’ta bir saatlik iþ býrakma baþkan olmasýndan utanýyoruz”, “Kumlu istifa” dövizleriyle eylemini UPS Kargo iþçilerinin eylemleriyle birleþtirdiler. Türk-Ýþ yönetimine tepkilerini gösterdiler. Ýþçilere UPS Kargo önünde TezBornova Aðaçlý yoldaki KarayollaKoop-Ýþ üyeleri de katýldýlar. Burada rý 2. Bölge Müdürlüðü önünde toplanan Tümtis Ýzmir Þube baþkaný Þükrü Türk-Ýþ’e baðlý TÜMTÝS, Yol-Ýþ, Tes-Ýþ Günsili bir açýklama yaparak, UPS iþve Liman-Ýþ üyesi iþçiler, 2. Sanayi’de bulunan UPS Kargo’ya kadar slogançilerinin sendikalaþma mücadelesinin mutlaka baþarýya ulaþacaðýný söyledi. larla yürüdüler. Yürüyüþ esnasýnda özellikle TÜMTÝS’in 2. sanayi sitesinden Daha sonra basýn metin okundu. Okunan metinden sonra eylem sona erdigeçerken sanayide çalýþan iþçilere yörildi. nelik ajitasyonu iþçiler tarafýndan ilgiyle ve alkýþlarla karþýlandý. Ýþçiler Ýzmir Mücadele Birliði ellerinde taþýdýklarý “Kumlu’nun genel

“OYUNLARA KARÞI UYANIK OLACAÐIZ” Ýþten atýlan UPS iþçileri, 24 gündür Ýkitelli’deki Aktarma Merkezinde eylemlerini sürdürüyorlar. Çeþitli gerekçelerle iþten atýlan iþçiler, aslýnda sendikalý olmak için mücadele verdiklerinden atýldýklarýný biliyorlar. Aktarma Merkezi önünde kurduklarý çadýrda eylemlerini sürdüren UPS iþçilerinin bugünkü ziyaretçileri, Mücadele Birliði Platformu idi. Onlarla birlikte Grup Emeðe Ezgi ve þair Ruhan Mavruk da geldi. Ýþçiler adýna söz alan UPS iþçisi, o gün yani 29 Mayýs sabahý taþeron firmalarýn servisle iþçi getirdiðini ama kendilerinin iþçileri ikna edip geri gönderdiklerini ve asla yeni iþçilerin çalýþmasýna izin vermeyeceklerini söyledi. “Patronlarýn her türden baskýsýna ve oyununa karþý uyanýk olacaðýz” diyen UPS iþçisi, “þu an ülke genelinde 70 kadar kiþi iþten atýldý. Tüm arkadaþlarýmýz iþe alýnýncaya kadar mücadelemizi sürdüreceðiz”, dedi. Devrimci Ýþçi Komiteleri adýna söz alan iþçi arkadaþ, “kapitalizm iþçi sýnýfýný yaþamdan kovmaya devam ediyor. Bugün kapitalizmin yaþadýðý kriz deðildir, koma halidir. Artýk önemli olan iþçilerin ve emekçi

halklarýn mücadele birliðini örmektir. Kurtuluþumuz buradan geçiyor. Ýþçiler olarak bizlerin yapmasý gereken, söz hakkýnýn iþçilerde olduðu komite ve konseyleri örgütlemektir” dedi. Diyarbakýr Tekel iþçisi, kendi Çadýrkent eylem günlerinden çýkardýðý dersleri anlatarak, UPS iþçilerinin de mücadele ederek kazanacaðýna inandýðý belirtti. Þair Ruhan Mavruk, “emekcanlar merhaba” diye baþladý konuþmasýna. Bir iþçi çocuðu olarak kendi sýnýf kardeþlerine sahip çýktýðýný, her zaman onlarýn yanýnda olduðunu belirterek, “Kalmaya Dair” adlý þiirini iþçilerle paylaþtý. Grup Emeðe Ezgi ise söylediði marþlar ve halaylarla grev çadýrýný canlandýrdý. Coþkunun yoðunluðuna yaþandýðý ziyaretimiz iþçilerin her gün saat 14.00’da yaptýðý slogan atma eyleminin ardýndan sona erdi. Ýþçilerin sunduðu sýcak çaylarýn eþliðinde yapýlan sohbetler, öðle yemeðinin sýcak paylaþýmýyla daha da bir güzelleþti. Grev çadýrýnda içilen çayýn, yenilen yemeðin tadýný hiçbir yerde bulmak mümkün deðildir. Bir kez daha anlamýþ olduk bunu.

164. Sayý / 2 - 16 Haziran 2010

9


Yeni Evrede

Saldırılar

Mücadele Birliði

KÜRTLERE ÝZÝN YOK!

29 Mayýs Cumartesi günü Basmane Meydaný’ndan Gündoðdu Meydaný’na yürüyüp, orada bir basýn açýklamasý yapmak isteyen BDP’ye izin verilmedi. Miting günü, devlet güçleri tarafýndan korkunun bir ifadesi olarak kimi emekçi semtlerinde mitinge katýlmanýn suç olduðunu ifade eden anonslar yapýldý, bildiriler daðýtýldý. Saat 12.00’de toplanýlacak olan meydanýn tüm giriþ çýkýþlarý polis tarafýndan kapatýlmýþtý. “Operasyonlara Son Barýþ Ýçin Diyalog BDP Ýzmir Ýl Örgütü”, “Özgürlük Mücadelesini Yükseltelim, Tecavüz Kültürünü Aþalým BDP Ýl Kadýn Meclisi”, “Tabutlara Deðil Çocuklarýmýza Sarýlmak Ýstiyoruz Ýzmir Barýþ Anneleri” ve Þerzan Kurt’un fotoðrafýnýn da yer aldýðý “Seni Mücadelemizde Yaþatacaðýz Þerzan Kurt” pankartlarý açýlmýþtý. Bizler Mücadele Birliði Platformu olarak “Denizlerden Mazlumlara Yaþasýn Kürt-Türk Halklarýnýn Mücadele Birliði” pankartýný açtýk. “Yaþasýn Kürt-Türk Halklarýnýn Mücadele Birliði”, “Kürdistan Faþizme Mezar Olacak”, “Þerzan Yoldaþ Ölümsüzdür”, “Ji Bo Azadi Aþiti Þer Þer Þer” sloganlarýyla Kürt halkýnýn yanýndaydýk. Saat 12.30’a doðru BDP Muþ Milletvekilleri Sýrrý Sakýk ve Nuri Yaman alana geldiler. Geldikleri saatten 14.30’a kadar polisle tartýþan BDP milletvekillerine polis validen izin alýnmasý gerektiðini söylerken BDP milletvekilleri yaklaþýk olarak iki buçuk saat valiyle telefonla görüþmek için uðraþtýlar, ama vali cevap vermedi. Daha sonra gençliðin ve analarýn kararlý ve öfkeli duruþlarýyla polis geri adým attý. 14.30’da yü-

rümeye baþlayan kitle, Çankaya Dörtyol aðzýna kadar yürüdü. Orada basýn metni okundu. Yürümeye izin verilmemesi protesto edilerek basýn metnine baþlandý. Basýn metninin okunmasýndan sonra sýrayla Nuri Yaman ve Sýrrý Sakýk sözü aldý. Nuri Yaman konuþmasýna Kürtçe baþlarken daha sonra þunlara deðindi; “…Valiyi ve güvenlik kuvvetlerini buradan uyarýyorum bu halký iki milletvekiliyle beraber o meydanlarda iki saat boyunca güneþin altýnda bekletmek insan haklarýna aykýrýdýr, iþkencedir. Biz barýþ isteyenleri, biz demokrasi isteyenleri eðer sýkýntýya sokarsanýz o sýkýntý çok deðiþik alanlarda yüzünüze çarparak gelir… Son olarak katýlan herkese þunu söylüyorum o meydanlara sýðmadýnýz caddelere de sýðmayacaksýnýz. Siz var oldukça biz her yerde sizin sesiniz soluðunuz olacaðýz”. Daha sonra Sýrrý Sakýk sözü aldý, “Üç saate yakýn bir süredir alanda bekliyoruz, talebimiz ne, bu ülkede çatýþma kavga var, yoksul Anadolu çocuklarý ölmesin diye alanlardayýz. Vali köþkünde, Erdoðan nerede, Kýlýçdaroðlu nerede, Bahçeli nerede? Bizim onlar gibi lüksümüz yok, çünkü ölen bizim çocuklarýmýz. Anadolu’nun yoksul çocuklarý, Türküyle Kürdüyle bu yoksul çocuklar ölmesin diye biz alanlardayýz. Ama beyefendiler köþklerinden çýkmýyorlar, telefonlarýmýza da çýkmýyorlar. Çünkü biliyorlar bu savaþ biterse, yoksul Ýzmirlinin çocuðu ölümden kurtulursa, yoksul Kürt çocuklarý ölmezse bunlar bu kadar at oynatamaz. Onun için savaþ olsun istiyorlar. Dönün bakýn siyasetçiler sadece timsah gözyaþlarý akýtýyorlar, hiçbirinin çocuðu daðlarda ölmüyor, hiçbir asker, bürokratýn çocuðu daðlarda ölmüyor. ... BDP boyun eðmez, bu parti eðer barýþ istiyorsa, bunu bildiri de suç olarak ilan ediyorsanýz biz hepimiz bu suçu iþlemeye adayýz, çünkü kanýn durmasýný istiyoruz. Son dönemlerde bakýn kandan ve þiddetten beslenenler üniversitelerde Kürt-Türk çatýþmasýný yaygýnlaþtýrmaya çalýþýyorlar. Yoksul Kürt çocuklarýna acýmasýzca saldýrýyorlar. Þerzan’ýn daha birkaç gün önce kimin kurþunuyla öldürüldüðünü biliyoruz. Ege bölgesinde bu þiddet olaylarýný tetikleyenler var. Buradan halkýmýza sesleniyorum, kandan þiddetten beslenenler kan istiyor. Bizim onlara karþý birlik oluþturmamýz lazým, adýmýz Kürt, Türk, Çerkez, Ermeni ne olursa olsun barýþ ve kardeþlik bizim þiarýmýz olacak. Biz hep birlikte savaþa karþý barýþý savunacaðýz. Son olarak da, bu cumhuriyeti kurduklarýndan beri tek kimliðe kilitlediler, teklik yarattýlar, Türkün dýþýnda bir þey yaratmadýlar. Anayasanýn baþlangýç maddesi ýrkçýdýr, tekçidir, Türkçüdür. Eðer bu ülkedeki bütün kimlikleri tek kimliðe hapsederseniz hayatýn geri kalan kýsmýný görmez, barýþý saðlayamazsýnýz. Bizim de amacýmýz hepimizin, bütün kimliklerin kendisini özgürce ifade ettiði bir yasal düzenleme ve anayasal güvence istiyoruz”. Sýrrý Sakýk’ýn konuþmasýndan sonra eylem bitirildi. Ýzmir Mücadele Birliði

ZÝNDANLARDA 1 MAYIS

ZÝNDANLARDA 6 MAYIS ANMASI

Kandýra 1 Nolu F Tipi’nde 1 Mayýs coþkusu yaþandý. Taksim’de 500 bini aþkýn emekçinin gerçekleþtirdiði görkemli mitingin coþkusuyla, C Blokta bulunan Leninist tutsaklar ve bazý devrimci dostlar, birlikte 1 Mayýs Etkinliði gerçekleþtirdik. Saygý duruþuyla baþlayýp, 1 Mayýs Marþý ve Avusturya Ýþçi Marþýnýn söylendiði etkinlikte; “Yaþasýn 1 Mayýs”, “Biji Yek Gulan”, “Yaþasýn Devrim Yaþasýn Sosyalizm”, “Yaþasýn Proletarya Enternasyonalizmi” sloganlarý atýldý. Kandýra’dan Leninist Tutsaklar

6 Mayýs’ta Kandýra 1 Nolu F Tipi Zindaný’nda Deniz Gezmiþ, Yusuf Aslan ve Hüseyin Ýnan yoldaþlarý, devrim ve komünizm mücadelesinde ölümsüzleþen savaþçýlarý anma etkinliðini, Leninist Tutsaklar olarak gerçekleþtirdik. C Blokta bulunan devrimci dostlarýn da katkýlarýyla marþlar, türküler ve þiirler okunan anma, sloganlarla devam etti. “Deniz Gezmiþ, Yusuf Aslan, Hüseyin Ýnan Yoldaþlar Ölümsüzdür”, Ýdamlarýn Hesabýný Soracaðýz”, “Devrim Savaþçýlarý Ölümsüzdür”, “Yaþasýn Kürt Türk Halklarýnýn Mücadele Birliði”, “Deniz Yusuf Ýnan Savaþa Devam”, “Yaþasýn Proletaryanýn Devrimci Sýnýf Partisi TKEP/Leninist” sloganlarý atýldý. Denizlerin mücadelesini sürdüren yoldaþlarý olarak her yerde olduðu gibi burada da mücadelenin engellenemeyeceðini etkinliðimizle ortaya koyduk. Kandýra’dan Leninist Tutsaklar

10

164. Sayý / 2 - 16 Haziran 2010


Yeni Evrede

Sokaklar

Mücadele Birliði

GÖZ GÖRE GÖRE CÝNAYET!

GREV KARARI ASILDI

Yaþananlar kaza deðil! Bu sistem her geçen gün daha fazla iþçi-emekçiyi katlediyor. Zonguldak Karadon’daki göçükte yaþanan da katliamdan baþka bir þey deðil. Baþbakan, onun bakanlarý ve bilumum “yetkili” zatlar, kurulmuþ saat gibi “takdiri ilahi”, “kader” açýklamalarý yapýyor. Ve ölüm bir yazgý halini alýyor iþçiler için! “Her zaman böyle kazalar olabilir, her an yaþamýnýzý yitirebilirsiniz!” Davutpaþa’da, Balýkesir’de, Bursa’da, Tuzla’da, Ýkitelli’de... Saymakla biter mi! Türlü çeþit “kazalar”, ölen insanlar... Ölüm hep bize mi, hep emeðe mi düþer usta! 20 Mayýs günü saat 12.00’de Çalýþma ve Sosyal Güvenlik Bakanlýðý Ýstanbul Müdürlüðü önünde bir araya gelen KESK Þubeler Platformu üyeleri bir basýn açýklamasý yaptý. Ýlk açýklamayý Þubeler Platformu Dönem Temsilcisi Mehmet Demir yaptý. Mehmet Demir konuþmasýnda yaþananlarý katliam ve cinayet olarak nitelendirdi. Açýklamasýna bakanýn ve baþbakanýn yaptýðý konuþmalardan örnekler vererek baþladý “‘Kurtarma çalýþmalarý en az 4 gün sürecek’ dediler. Aradan 1gün geçti iþçilere ulaþýldý. Demek ki çalýþmalara erken baþlansa bu insanlar kurtarýlabilecekti. Daha baþtan insanlarý ölüme terk ettiler” dedi ve konuþmasýný þöyle sürdürdü. “Bugün gelinen teknolojik geliþmeler bu tip kazalarý en asgari seviyede tutuyor. Bu zamana kadar birçok maden kazasý oldu ve hiçbirinden ders çýkarýlmadý. Mevcut sistem ölümü dayatýyor sermaye sahipleri karlarýndan bir kýsmýný bu kazalarýn olmamasý için ayýrsalar bu kazalar bu kadar yakýcý ve yýkýcý olmayacak” dedi. Basýn açýklamasý KESK Genel Sekreteri Sami Evren’le devam etti. Evren konuþmasýnda “Acýmýz büyük isyanýmýz sonsuzdur. Bugün bütün ülke Zonguldak’ta, Karadon maden ocaðýndan gelen acý haberle sarsýlýyor. “Yaþanan kazalara neden olan bu sistemdir mevcut zihniyettir Zonguldak patlamasýna baktýðýmýzda bu göçüðün arkasýnda daha önce olduðu gibi taþeronluk sistemini görüyoruz.” dedi. Konuþmasýna 26 Mayýs grevi için “bu grevin 12 talebi olacak, aralarýnda taþeronluk sistemine son verilmesi, iþ kazalarý, iþ cinayetlerine karþý çalýþma standartlarýnýn yükseltilmesi var. Biz taleplerimizi bir kez daha yükselteceðiz ve bu grevi madenlerde, tersanelerde yitirdiðimiz iþçi ve emekçi kardeþlerimize ithaf ediyoruz” diyerek konuþmasýný sonlandýrdý. Okunan basýn açýklamasýnýn ardýndan eylem bitirildi.

Hava-Ýþ Sendikasý, Toplu Ýþ Sözleþmesi görüþmelerinin olumsuzlukla sonuçlanmasý üzerine, 21 Mayýs THY iþletme iþyerlerinde Grev Kararýný teblið ettiðini açýkladý. Genel Müdürlük binasýna gelen sendika yönetimi, Zonguldak’ta katledilen iþçiler için saygý duruþunda bulunduktan sonra, grev kararýný kapýya astýlar. Burada Hava-Ýþ Genel Baþkaný Atilla Ayçin basýn açýklamasýný okudu. “THY iþverenince sendikanýn yetkisi yok sayýlarak baþlatýlan, bu nedenle yine iþverence sürdürülen gerekçesiz temyizlerle hukuken bir yýl gecikmeyle baþlayabilen THY 22. Dönem Toplu Ýþ Sözleþmesinde, Hava-Ýþ Sendikasý yapýcý ve saðduyulu bir tutumla, 60 günlük görüþme süreci ve 21 günlük resmi arabulucu sürecinde sözleþmenin masada sonuçlanmasý amacýyla üzerine düþeni fazlasýyla yerine getirmiþtir.” denen açýklamanýn okunmasý sýrasýnda sýk sýk sloganlar atýldý. Grev kararýnýn asýlmasýndan sonra THY ile Hava-Ýþ sendikasý arasýndaki görüþmeler devam etti. 27 Mayýs 2010 tarihinde ise Türk Hava Yollarý (THY) ile Hava-Ýþ Sendikasý arasýnda THY Genel Müdürlük binasýnda 22’nci dönem Toplu Ýþ Sözleþmesi imzalandý. Yapýlan Toplu Ýþ Sözleþmesi ile ücretlerde ve sosyal yardým ödemelerinde artýþ saðlandý. Ýmzalanan Toplu Ýþ Sözleþmesi, 1 Ocak 2009 ile 31 Aralýk 2010 tarihleri arasýndaki iki yýllýk dönemi kapsayacak ve yaklaþýk 12 bin çalýþanýn ücretlerinde artýþ yapýlacak.

SAMKA METAL ÝÞÇÝLERÝ DÝRENÝÞTE Birleþik Metal Ýþ’e üye olan, Pendik Kurtköy’de kurulu Samka Metal Ambalaj iþçileri, iþten atýldýlar. Ancak Samka Metal patronu, anayasal haklarýný kullanan iþçileri sendikadan istifa etmeye “ikna” edemeyince, 10 Mayýs günü göstermelik gerekçelerle 11 iþçinin iþ akdini feshetti. Ýþten atýlan iþçilerse, iþyeri önünde direniþteler. Direniþteki iþçiler, günün belirli saatlerinde sloganlar atýyorlar. Birleþik Metal Ýþ, yaptýðý açýklamada, hukuksal yollardan giriþimlerde olduklarýný bildiriyor. Ancak fabrikanýn Ankara Caddesi’ne bakan tarafýna “Samka Metal Ambalaj Fabrikasýna Bay Bayan iþçi alýnacaktýr” ilaný asýlmasý dikkat çekti. Ýþçilere sorduðumuzda, “kaçak iþçi çalýþtýracaklar zaten bu fabrika da kaçak” dedi. Samka Metal Ambalaj, sendikalý olan iþçileri iþten çýkarýp taþeron ya da asgari ücret altýnda çalýþacak iþçi ararken, sendikalý iþçiler de haklarýný almak, yeniden iþe baþlamak istiyor ve direniyorlar. Ýþçilerle sohbetlerimizde çoðunun yeni sendikalý olduklarýný ve çoðu ilk defa bir direniþte bulunuyorlar. Direniþte kadýn iþçilerin de olmasý eyleme daha farklý bir nitelik taþýyor. Ýþçilerle röportaj yapmak istiyoruz. Sendikacýlar engel oluyor. Gerekçe hazýr: “Daha önce bir röportaj yaptýk, ama çarpýtma oldu!” Ýþçiler de buna uyuyor. Röportaj isteðimiz geri çevriliyorsa da, sýcak sohbetler eksik olmuyor.

SAÐLIK EMEKÇÝLERÝ YÝNE ÝÞ BIRAKTI! Saðlýk emekçileri, Tam Gün Yasasý ve Performansa Dayalý Döner Sermaye uygulamalarýnýn olumsuzluklarýna dikkat çekmek için eylemler yapýyor. Ýstanbul Çapa Týp Fakültesi’nde çalýþan saðlýk emekçileri, bu konu ile ilgili 13 Mayýs sabahý bir dizi eylemi baþlattýlar. Sabah saat 08.00’de Poliklinikler önünde toplanan saðlýk emekçileri, “Saðlýk Ýþi Ekip Ýþidir! Eþitlik Adalet Ýstiyoruz!” pankartý açtýlar ve hastane bahçesinde yürüyüþe baþladýlar. Yürüyüþ esnasýnda hastalara ve basýna ajitas-

yon yapan saðlýk emekçileri, sýk sýk “Hastaneler Halkýndýr Satýlamaz”, “Ekipte Varýz Dönerde Yokuz”, “Eþit Ýþe Eþit Ücret” sloganlarý attýlar. Saðlýk emekçileri eylemelerine bundan sonra da devam edeceklerini söyleyerek, 1314-18-21-24 Mayýs günleri de saat 08:0010.00 arasý iþ býrakarak eylemler yapacaklarýný; 26 Mayýs’ta ise tam gün iþ býrakacaklarýný bildirmiþlerdi. 21 Mayýs günü de iþ býrakan saðlýk emekçileri, yürüyüþten sonra polikliniklerin önüne 164. Sayý / 2 - 16 Haziran 2010

geldiler ve burada basýn açýklamasý yaptýlar. Açýklamalarýnda “Zonguldak, Karadon’da 30 maden iþçisinin canýný alan iþ cinayetinin sorumlularýn cezalandýrýlmasý, taþeronlaþtýrmanýn yasaklanmasý, özelleþtirmeye – kuralsýz güvencesiz çalýþmaya son verilmesi için eylemdeyiz. Bugün yine rektör Yunus Söylet’i 8 Nisan 2009’da verdiði sözünü tutmaya, döner sermaye adaletsizliðine son vermeye; hizmetin niteliðine bakýlmaksýzýn, gelir getirici iþlemler ve sayýsý üzerinden, birim ve kiþi bazýnda performansa dayalý döner sermaye ödeme sisteminden vazgeçmeye çaðýrýyoruz” denildi. Eylem 26 Mayýs grevine çaðrý yapýlarak son buldu.

11


Yeni Evrede

Marmaray

Mücadele Birliði

MARMARAY ÝÞÇÝLERÝ MAHKEME ÖNÜNDE

þten atýldýklarý için 77 gün boyunca iþe dönmek ve birikmiþ ücretlerini almak için eylem yapan Marmaray iþçilerinin, 28 Mayýs günü “iþe iade” davasý vardý. Ýstanbul 9. Ýþ Mahkemesi’nde sabah saatlerinde görülen duruþma için, Marmaray, ÝSKÝ, TEKEL iþçileri mahkeme önünde hazýr bekliyorlardý. Ayrýca destek için Mücadele Birliði, Devrimci Ýþçi Komiteleri ve BES’li emekçiler de oradaydý. Saat 10.00’a gelirken, “Ýþimiz ve Haklarýmýz Ýçin Direniyoruz” pankartý açan Marmaray iþçileri, 10.30’da baþlayacak olan duruþma öncesi basýn açýklamasý yapmaya hazýrlandýlar. Tekstil Sen baþkaný ve genel sekreterinin de hazýr bulunduðu basýn açýklamasýnda öncelikle daha bir gün önce Tuzla Tersanelerinde iþ cinayeti ile hayatýný kaybeden iþçi anýldý ve iþçilerin yaþamýnýn sistem için ne kadar ucuz olduðu söylendi. “Kaza Deðil Bu bir Cinayet”, “Tuzla Ýþçisi Yalnýz Deðildir” sloganlarýnýn ardýndan, “Zonguldak Ýþçisi Yalnýz Deðildir”, “Yaþasýn Ýþçilerin Mücadele Birliði”, “Ýþçiyiz, Haklýyýz Kazanacaðýz”, “Yaþasýn Onurlu Mücadelemiz”, “TEKEL Ýþçisi Yalnýz Deðildir”, “Birleþe Birleþe Kazanacaðýz”, “Zafer Direnen Emekçinin Olacak”, “Kavga Bitmedi Daha Yeni Baþlýyor”, “Hak Verilmez Alýnýr Zafer Sokakta Kazanýlýr” sloganlarý atýldý. Tekstil Sen yöneticilerinin yaptýðý kýsa konuþmalarýn ardýndan, Di-

Ý

reniþteki Ýþçiler Platformu adýna Tekel iþçisi Metin Aslan bir konuþma yaptý. Zonguldak ve Tuzla’da yaþanan katliamlara deðindi ve bunun sorumlusunun baþta AKP ve tüm sermaye olduðunu söyledi. 26 Mayýs genel grevinin baþarýsýz bir eylem olmasýnýn sebebinin aldýklarý kararlarýn arkasýnda durmayan konfederasyonlar olduðuna deðindi. Ardýndan söz alan Devrimci Ýþçi Komitelerinden bir iþçi de genel grevin gerçek anlamýný silahlý halk ayaklanmasý ile iktidarý alma sürecinde bulacaðýný söyledi ve sendikalarda örgütlenmenin gerekliliðini ancak sendikalarýn yeterli olmadýðýný, komite ve konseylerde örgütlenmenin önemini vurguladý. Basýn açýklamasýnýn ardýndan bir süre daha pankartla bekleyen iþçiler, duruþma süresince mahkeme kapýsý önünde beklemeye devam ettiler. Bu esnada duruþmanýn seyri ve þu an yaptýklarý iþler üzerine sohbet etmeye baþladýlar. Bu duruþma, þahitlerin dinleneceði duruþma olduðu için çok önem taþýyor her iki taraf için de. “Yalan söyleyecekler” diyor bir iþçi, “baþka ne diyebilirler ki, onlarýn çanaðýný yalýyorlar” diyor. Þu an eyleme çýkan Marmaray iþçilerinden açýlýyor konu. “Biz eylem yaparken izliyorlardý” diyorlar. Bugün, 3 aydýr ücretlerini alamamýþ olan 200 Marmaray iþçisi, 3 ayrý þantiyede iþ býraktý. Mahkeme esnasýnda bu eylem onlarýn dayanaklarýndan biri. Duruþma bitiminde öðreniyoruz, patronun þahitleri olan iþçiler, sadece 5 kiþinin iþe gelmeme yüzünden iþten atýldýðýný, diðer iþçilerin ise kendilerinin iþ býraktýðýný, ücretlerin de 20 günlük bir gecikmeyle ödendiðini iddia ediyorlar. “Kimlikleri var, gelsin girsin þantiyeye çalýþsýnlar” diyorlar. Duruþma salonunda iþten atýlan bir iþçi “aha kimliðim, yarýn geliyorum, alacak mýsýn beni içeri” diyor. Velhasýl, patronun iki þahidi birbiriyle çeliþiyor. Ýþçilerin avukatý ise soruyor, “madem öyle þu an iþçiler niye iþ býraktý, üç aylýk ücretleri ödenmediði için deðil mi” diyor. Direniþçi eski Marmaray iþçilerini, direniþe çýkan yeni Marmaray iþçileri doðruluyor, haklý çýkarýyor. Duruþma, 5 Temmuz’a atýlýyor. Marmaray iþçilerinin süren bir diðer davasý da 13 Mayýs günü 4. Ýþ Mahkemesi’nde görülmüþ ve o da 16 Haziran’a ertelenmiþti.

NAZÝ KAMPLARINDA ÖLÜMLER SÜRÜYOR! Naziler, toplama kamplarýnýn giriþine, insanlarla dalga geçmek için olsa gerek, “çalýþmak özgürleþtirir” yazýsýný asýyorlardý. Ve milyonlarca insan, en vahþi kölelikten daha kötü þartlarýn hüküm sürdüðü o kamplarda hayatýný kaybetti. Sermayenin o sonsuz cehennem dünyasýnýn en göze batan örnekleriydi toplama kamplarý. Lanetli yerler olarak anýldý hep. Sanki sermayenin diðer “çalýþma kamplarý” oralardan farklýymýþ gibi! Çok uzaklara gitmeye gerek yok! Madenlerde katledilen 30 iþçi ortada. Ve tabii Tuzla! Beþ ayda Tuzla Tersanelerinde 13 iþçi öldü. Ölümlerin “bu kadar az olmasý”nýn sebebi, kriz. Kriz yüzünden iþler azalmýþ. Haliyle “iþ kazasý” denen cinayetler de!.. 27 Mayýs günü sabah saatlerinde Selahattin Arslan Tersanesi’nde kýzak kaldýrma sýrasýnda halatýn kopmasý sonucu Metin Ýnanýr isimli genç bir iþçi öldü, Ramazan Kocatepe adlý iþçi de

12

KANDIRA ZÝNDANINDA SÜRGÜN SALDIRILARI DEVAM EDÝYOR

yaralandý. Kandýra F Tipi Zindanýnda sürgünler ýsrarla sürdürülmeDaha önce iþçileri “aðýrlýk yapma- ye çalýþýlýyor. 23 Mart’ta Sincan’a, 27 Mart’ta Kýrýkkale’ye larý için” kum torbasý niyetine kullanan devrimci tutsaklar sürgün edildikten sonra 5 Nisan’da Samsermaye, bu defa da onlarý vinç olmaya sun-Bafra T Tipi zindanýna sürgün yapýldý. TKP/ML davasýnzorladý. Sonuç... yine ölüm! dan Hasan Gülbahar, MKP davasýndan Ercan Binay, MLKP Limter-Ýþ Sendikasý Genel Baþkaný Kanber Saygýlý yaptýðý açýklamada, “Bi- davasýndan Cihan Deniz Tarak Bafra T Tipi’ne sürgün götürülten bir gemiden kýzak çekilecek. Kýzak düler. Bu sürgün karþýsýnda da devrimci tutsaklar olarak kapý vinçle çekilir. Ýki vincin gücü kaldýrma- döverek ve sloganlarla tepkimizi gösterdik. Dördüncü sürgün ise PKK davasýndan Orhan Ýnce’nin ya yetmiyor. Ýnsan gücüyle olacak birþey deðil ama kýzaðýn arkasýndan 10-15 Sincan 2 Nolu F Tipine götürülmesiyle gerçekleþti. Bu sürgün kiþi de itmek zorunda kalýyor. Bu tersa- listesi içinde yer alan TKEP/Leninist davasýndan Ergül Çiçeknelerde sýk sýk yaþanýyor maalesef. Vin- ler ise ,20 Nisan’daki duruþmasý nedeniyle bekletildi. Ergül cin bomu kopuyor. Metin arkadaþýmýzýn Çiçekler’in Ýstanbul Aðýr Ceza(Eski DGM)’da yeniden baþlakafasýna düþüyor. Arkadaþýmýz yaþamý- mýþ olan mahkeme duruþmalarý devam edecek. Duruþmalara ný yitirdi, Ramazan arkadaþýmýz ise GÝS- katýlým gereði yönünde mahkemenin kararý olduðu halde KanBÝR Hastanesi’ne kaldýrýldý. Durumu dýra 1 Nolu F Tipi idaresi Ergül Çiçekler’in sürgününü yapaðýr maya çalýþýyor. Samsun-Bafra T tipi zindanýna sürgün “Yalova neyse Tuzla o. Ayný þekilde Zonguldak neyse Tuzla o. Tedbir- edileceði bildirilen Ergül Çiçekler’in sürgününde ýsrar, devler alýnmýþ olsa bunlar olmayacak. 21. rimci tutsaklara yönelik saldýrýlarýn süreceðini gösteriyor. Devrimci tutsaklara yönelik sürgün-sevk saldýrýlarýna karyüzyýlda kolay þekilde alýnacak tedbirler aslýnda. Ýþ güvenliði maliyet olarak þý, devrimci tavrýmýzý sürdürmeye devam edeceðiz. görülüyor. Yine uyarýyoruz” dedi. Kandýra’dan Leninist Tutsaklar 164. Sayý / 2 - 16 Haziran 2010


Yeni Evrede

Anma

Mücadele Birliði

NURHAK’TA YANAN ATEÞ SÖNMEYECEK

THKO’nun önder kadrolarýndan Sinan Cemgil, Alpaslan Özdoðan, Ömer Kadir Manga, yoldaþlarý tarafýndan mezarlarý baþýnda anýldý. Günler öncesinden “Nurhak’ta Yanan Devrim Ateþi Sönmeyecek” baþlýklý bildiriler daðýtýp, kuþlamalar ve propaganda yaparak “Nurhak’ta yanan ateþ direniþteki iþçilerle her yerde yayýlýyor, emekçi semtlerinde gecekondu mahallelerinde büyüyor, gençliðin faþizme karþý verdiði cesur mücadele ile büyüyor” diyerek çaðrýda bulunmuþlardý . 30 Mayýs 2010 günü saat 11.00’de Mücadele Birliði Platformu, Devrimci Öðrenci Birliði, Devrimci Ýþçi Komiteleri, Devrimci Emekçi Komiteleri, Ayýþýðý Sanat Merkezi Çalýþanlarý olarak Karacaahmet Mezarlýðý önünde bir araya geldik. Üzerinde Sinan Cemgil’in resmi bulunan ve “Nurhaklarda Yanan Ateþ Sönmeyecek” yazan Mücadele Birliði Platformu imzalý pankartýmýz, bayraklarýmýzla “Nurhaklarda Yanan Devrim Ateþi Sönmeyecek”, “Sinan Cemgil Ölümsüzdür”, “Alpaslan “Özdoðan Ölümsüzdür”, “Kadir Manga Ölümsüzdür”, “Devrim Savaþçýlarý Ölümsüzdür” sloganlarý atýlarak Sinan Cemgil’in mezarý baþýna kadar yürüdük. Bu sýrada mezarlýkta bulunanlar, sorular sordular. Onlara THKO’nun devrimci önderlerinden Sinan Cemgil’in mezarýnýn burada olduðu ve onun nezdinde Nurhaklarda bayraklaþan devrimci önderleri anmak için geldiðimizi anlattýk. Anmamýz, Sinan Cemgil’in mezarý baþýnda saygý duruþuyla baþladý. Devrimci Öðrenci Birliði’nden bir arkadaþýmýz önce Sinan Cemgil’in çocukluðu, öðrenim yýllarý ve ailesine iliþkin bilgiler verdi. Daha sonra yine DÖB’den bir arkadaþýmýz “(…)Yýllar önce Nurhak daðlarýnda yatýklarý ateþ bugün yolumuzu ay-

dýnlatýyor. Yaþamlarýnýn iþçi ve emekçilerin mücadelesine adayan yoldaþlarýmýz bizlere büyük bir miras býrakmýþlardýr. Bu mirasý taþýmak ya da ona sahip çýkmak, yoldaþlarýmýzýn hayatlarýný verdikleri sosyalizm kavgasýný zaferle sonuçlandýrmakla mümkündür. Deniz Gezmiþ, Yusuf Aslan, Hüseyin Ýnan gibi Sinanlar da hiçbir bireysel kaygý duymadan yaþamlarýnýn en güzel günlerini insanlýðýn en güzel ve onurlu mücadelesi olan devrim mücadelesine vermiþlerdir. Sinanlar kendi zamanlarýnda olmasý gerekeni yaptýlar. Sinanlarýn ölümsüzleþmesinden yýllar sonra, onlarýn bayraklarýný dalgalandýran bizler, bu mücadeleyi zaferle sonlandýrma göreviyle karþý karþýyayýz. Çünkü hala ucu bucaðý dehþet olan kapitalizm ayakta, insanlýðýn ve gençliðin geleceðini yok etmektedir. Hala Kürt halký özgürlüðünü elde edememiþtir. Hala faþizmin zindanlarýnda devrimci tutsaklar bulunmaktadýr. Onlardan çok daha iyi koþullarda olan bizler, bugün bu görevlerle karþý karþýyayýz ve yerine getirmek için bütün gücümüzle çalýþmalýyýz. Aksi, Sinanlarýn, Denizlerin davasýný sürdürmek deðil ihanet olacaktýr. Nurhak’ta yanan devrim ateþi sönmeyecek” diyerek tamamladý sözlerini. THKO savaþçýlarýnýn yaþamlarý, devrimci önderlikleri üzerine konuþuldu, þiirler okundu, daha sonra Mücadele Birliði Platformu adýna Vefa Serdar, Sinan Cemgil’in kiþiliðini, öðrencilik dönemi ve mücadele yaþamýný anlatarak “Daha öðrencilik yýllarýnda örnek bir insan olarak çevresinde sevilip sayýlýr olmuþtu. Dersleri, genel kültürü, devrimci mücadele üzerine bilgileri, Marksizm-Leninizm konusundaki bilgileri ile dikkatleri üzerine çekmiþ çevresindeki insanlar tarafýndan “hocam” diye hitap edilen saygý duyulan bir insan olmuþtu. Dürüstlüðü, samimiyeti, militan kiþiliðiyle saygý uyandýrýrken, yeri geldiðinde türküler marþlarla insanlarý duygulandýran, moral veren coþkuyu yaþatan yönleriyle de tanýnýrdý” dedi. DÖB’lü bir arkadaþýmýzýn þiirinden sonra, þair dostumuz, yoldaþýmýz Ruhan Mavruk da, Sinanlara iliþkin kýsa sözlerle onlarý anarak, “Onlar devrimin ateþini yaktýlar, isimleri binlerce çocuða verildi, yaktýklarý ateþ sönmeyecektir” diyerek güzel bir þiirle tamamladý sözlerini. Konuþmalarýn aralarýnda sýk sýk “Nurhaklarda Yanan Devrim Ateþi Sönmeyecek”, “Sinan Cemgil Ölümsüzdür”, “Alpaslan “Özdoðan Ölümsüzdür”, “Kadir Manga Ölümsüzdür”, “Devrim Savaþçýlarý Ölümsüzdür”, “Deniz, Yusuf, Ýnan, Savaþa Devam”, “Sinanlar Yaþýyor, Leninistler Savaþýyor” sloganlarý atýldý. Çalýþmalarýný Ayýþýðý Sanat Merkezi’nde sürdüren Grup Emeðe Ezgi, devrimci önderler Denizleri, Sinanlarý anan türküler söylediler. Son olarak “Söz Veriyoruz” ve Çav Bella marþlarýný hep beraber söyledik. Ve “Nurhaklarda Yanan Devrim Ateþi Sönmeyecek” diyerek anmamýzý sonlandýrdýk.

164. Sayý / 2 - 16 Haziran 2010

13


Yeni Evrede

Gündem

Mücadele Birliði

Proletaryanı

GEÇÝCÝ DEVR

Sosyal reformist partiler ve oportünist hareketler emekçi sýnýflara ve Kürt halkýna CHP gibi bir gerici burjuva partisinin kuyruðuna takýlmalarýný önerirken Leninist Parti, bir toplumsal devrimi ve bu devrimle birlikte kurulacak geçici devrim hükümetini iþaret ediyor. Ýþçi sýnýfýnýn herhangi bir burjuva hükümetini, gerici burjuva partiyi desteklemesi kendi sýnýf çýkarlarýna sýrtýný dönmesi; kölelik, baský, sömürü düzeninin devamýný onaylamasý anlamýna gelecektir. Ayný gerçek Kürt halký için de geçerlidir.

14

Proletarya kendi güncel politikasýný belirlerken sadece kendi cephesindeki geliþmeleri deðil ama düþman cephesindeki geliþmeleri de dikkatle izlemeli, hesaba katmalý, izleyeceði günlük politikaya iliþkin dersler çýkarmalýdýr. Sýnýflar arasý iliþkinin ve güçler dengesinin somut bir hesabý yapýlýrken, çoðu kez, düþman cephesindeki geliþmeler altýn deðerinde veriler de saðlar. Týpký son bir aylýk geliþmelerin satýr aralarýnda saklý duran gerçeklerin saðladýðý veriler gibi. Geçtiðimiz son bir ayda sermaye sýnýfý cephesinde sarsýcý geliþmeler yaþandýðý biliniyor. Sermaye düzeninin en eski partisi CHP’de olan bitenlerden söz ediyoruz. Bunlar biliniyor ve bu nedenle üzerinde durmanýn anlamý yok. Proletarya açýsýndan sorun þudur: Sermaye sýnýfý cephesini sarsan bu geliþmeleri, iþçi sýnýfýný hiçbir biçimde ilgilendirmeyen ayrýntýlarý bir kenara iterek, nasýl deðerlendirmeli ve hangi dersleri çýkarmalý? Ýþe þu gerçeðin altýný çizmekle baþlamak gerekiyor: Sermaye sýnýfýnýn, en azýndan bir kesiminin, emperyalist güçlerle birlikte CHP içinde kotardýðý bu operasyon, mevcut hükümete alternatif yaratma arayýþýnýn bir sonucudur. Ama iþçi sýnýfý geliþmelerin sonucunu tespit etmekle yetinemez. Çünkü burada sonucun kendisi kadar, hatta ondan çok, sonuca yol açan nedenlerin bilince çýkarýlmasý iþçi sýnýfý açýsýndan önemlidir. Sermaye sýnýfýný, mevcut hükümete alternatif yaratma arayýþýna iten koþullarý ele almak ve onlarý son nedenine kadar incelemek izlenecek güncel politikanýn belirlenmesinde iþçi sýnýfýna yardýmcý olacaktýr. Evet, ne oldu da %47’lik bir oy oranýyla Mecliste ezici bir çoðunluða sahip, iþleri de görünüþte oldukça yolunda görünen bir partinin hükümetine alternatif aranmaya ihtiyaç duyuldu? Aslýnda sosyal reformist partilerin de oportünist hareketlerin de yanýtýný veremedikleri, kafalarýný karýþtýran soru budur. Toplumdaki her geliþmeyi, her olayý tek baþýna, diðer bütün geliþmelerden yalýtýlmýþ þekilde, “münferit” olarak algýlayanlarýn kaçýnamadýklarý ve kaçýnamayacaklarý bir kafa karýþýklýðýdýr bu. 164. Sayý / 2 - 16 Haziran 2010

Gerçekte, toplumda her gün meydana gelen ve birbirinden baðýmsýz görünen sayýsýz olay ayný ortak temelden, emek-sermaye çeliþkisinden kaynaklanýyor. Emperyalistkapitalist sistemin son dünya kriziyle birlikte bu çeliþki hem iyice olgunlaþtý hem de keskinleþti. Sermaye sýnýfý, tekelci kapitalist sistemi ayakta tutmak için kitleleri sürekli iþsizliðe, yoksulluða, sefalete iterken, kitlelerde yaþama tutunmak için doðrudan olsun dolaylý olsun sisteme karþý çetin bir savaþ içine girmiþ durumdalar. Ýþçi sýnýfýnýn, Kürt halkýnýn, diðer emekçi sýnýflarýn doðrudan ekonomik, politik içerikli eylemleri bir yana, sadece zindanlarýn yüz on bin insaný aþan doluluk oraný bile soruna bilimsel yaklaþmasýný bilenlere çok þey anlatýr. Düzen tarafýndan açlýk ve sefalete itilen yoksul kitleler, örgütsüz ve bilinçten yoksun olduklarý durumlarda, hýrsýzlýk, gasp, soygun biçiminde özel mülkiyete saldýrýlarla düzene karþýlýk veriyorlar. Sermaye sýnýfýnýn kitleler üzerindeki ideolojik-politik hegemonyasý kýrýlmýþtýr. Bu yüzden, kitleler üzerindeki hegemonyasýný yitiren sermaye sýnýfý, egemenliðini ancak kitleler üzerinde baský, zor, þiddet uygulayarak sürdürebiliyor. Polisin, jandarmanýn, zindanlarýn bu kadar önem kazanmasýnýn, mahkemelerde dosyalarýn dað gibi yýðýlmasýnýn anlamý ve nedeni budur. Emekçi sýnýflarýn, Kürt halkýnýn, örgütsüz ve bilinçsiz kitlelerin bu kaynamasýnýn ardýnda tekelci kapitalizmin iç çeliþkilerinin düzeni yýkýma götürecek denli keskinleþmesi; kitlelerin bu sömürü düzeninden kurtulmak isteði ve bu isteðin eylemlerle ifade edilmesi yatýyor. Bu koþullarda, kapitalist temele dayanan hükümetlerin, burjuva politik güçlerin, partilerin kendilerini hýzla tüketmeleri kaçýnýlmazdýr. Hiçbir halk sürekli aldatýlamaz ve bu nedenle hiçbir burjuva güç emekçi sýnýflar üzerinde, uzun süre ideolojik, politik hegemonyasýný sürdüremez. Kapitalizmin çeliþkileri ne kadar keskin ise, burjuva politik güçlerin ve kurumlarýn yýpranmasý da o kadar hýzlý olur. Böylesi durumlarda tekelci sermaye sýnýfý ve emperyalist güçler, yýpranan, kitleler


Yeni Evrede

Gündem

Mücadele Birliði

ın Alternatifi:

ÝM HÜKÜMETÝ üzerindeki etkisini yitiren hükümet ve politik güçleri yenileriyle deðiþtirirler. Kitleler de ayný þeyi ama bambaþka amaçlarla yaparlar. Onlar da bütün burjuva politik güçleri, hepsi iðrenç bir bulamaç halinde yere çalýnsýn diye, sýrayla zirveye çýkarýrlar. Ama burada amaçlar birbirinin zýddý yöndedir. Sermaye sýnýfý, düzenin ömrü uzasýn diye yýpranan güçlerini deðiþtirirken, halk kitleleri son umutlar tükensin ve son yýkýcý saldýrý yakýnlaþsýn diye bunu yaparlar. Geçerken bir gerçeðin altýný bir kez daha çizmekte yarar var: ekonomik ilhakýn sonuna kadar vardýrýldýðý baðýmlý ülkelerde emperyalist güçlerin izin ve onayý olmadan hiçbir hükümet deðiþikliði yapýlamaz. Baðýmlý ülkelerin sadece hükümetleri deðil, burjuva liderler de artýk emperyalist güçlerin ofislerinde belirlenmektedir. Bu gerçeðin altýný çizdikten sonra devam edebiliriz. CHP’de kotarýlan operasyonun perde arkasýnda iþte bu deðiþiklik hazýrlýklarý bulunuyor. Mevcut hükümet ve AKP kitlelerin gözünde yýpranmýþ, inandýrýcýlýðýný ve etkisini yitirmiþtir. Onu yýpratan dinamikler kapitalist sistemin iç çeliþkileridir; giderek keskinleþen emek-sermaye çeliþkisi üzerinde yükselen iç savaþ, devrimci durum, kitlelerin özgürlük ve kurtuluþ özlemleridir. AKP hükümeti kitlelerin bu yöndeki hiçbir istemini karþýlamadý, karþýlayamazdý. Hükümet bu özlemleri karþýlama vaadiyle geldi ama o vaatlerinin tam tersini yapmak zorunda kaldý. Ýþsizlik, yoksulluk arttý; Kürt halký, emekçi sýnýflar üzerindeki þiddet dayanýlmaz boyutlara geldi, zenginlik bir avuç insanda birikirken toplumun ezici kesimin tarafýnda sefalet birikti vb. vb. Burada canalýcý soru þudur: Baþka bir burjuva hükümet olsaydý durum deðiþir miydi? Yanýtýmýz nettir: Hayýr deðiþmezdi. Çünkü kapitalizmin kendisinden kaynaklanan yaþamsal sorunlarý, kapitalist temelde hareket eden hiçbir burjuva politik güç, hiçbir hükümet çözemez. Temel yaþamsal sorunlarýn kaynaðý hükümetler deðil, kapitalizmin kendi hareket yasalarý, kendi iç çeliþkileri olduðu için çözüm de bir burjuva hükümetin yerini baþka bir burjuva hükümetin almasýyla çözülmez, çözülemez. Bu gerçek, yýllarýn

deneyimiyle kitlelerin bilincinde açýklýða kavuþmuþtur. Buradan çýkarýlacak birinci önemli sonuç: mevcut hükümetin yerine CHP ya da baþka bir burjuva hükümetin getirilmesi emekçi sýnýflarýn, Kürt halkýnýn yaþamýnda köklü deðiþiklik bir yana kötüye gidiþi de durdurmayacaktýr. Ne iþsizlikte, ne yoksullukta, ne Kürt halký üzerinde þiddet uygulanmasý konusunda, ne özgürlükler alanýnda herhangi bir “iyi”ye gidiþ söz konusu olacaktýr. Gerçekler böyleyken daha þimdiden CHP kuyrukçuluðuna soyunan sosyal reformistlerle oportünistlere ne demeli? Onlarýn emekçi sýnýflara bazen doðrudan, çoðu kez de dolaylý yoldan söyledikleri þey, CHP’li bir hükümetin AKP’li bir hükümete tercih edilebilir olduðudur. 70’li yýllarda CHP’yi destekleyerek kitleleri tekelci sermaye sýnýfýnýn peþine takanlar þimdi ayný rollerini oynamak üzere kollarýný sývamýþ bulunuyorlar. CHP’de kotarýlan operasyon ve bu gerici burjuva partisinin “umut” olarak kitlelerin önüne sürülmeye baþlanmasýnýn ardýndan sosyal reformistlerle oportünist hareketlerin takýndýklarý “ýlýmlý eleþtirel tavýr”, “saðduyulu, akýlcý yaklaþým” onlarý ele veriyor. Burjuva kuyrukçuluðunun yeni bir biçimi için ýsýnma turlarý yapýyorlar. Oysa emekçi sýnýflara yönelik en þiddetli saldýrýlarýn, Kürt halkýna yönelik baskýlarýn, Alevi halka yönelik kanlý katliamlarýn ya CHP’nin tek baþýna hükümet olduðu ya da hükümet ortaðý olduðu dönemlerde gerçekleþtirildiðini biliyoruz. Maraþ ve Sivas katliamlarý, 19 Aralýk Zindan katliamý baþka söze gerek býrakmayan örneklerdir. Bu katliamlar ya CHP hükümetleri döneminde ya da CHP türevi “sosyal demokrat” partilerin hükümet ortaðý olduklarý dönemlerde gerçekleþtirilmiþtir. Yukarda ortaya koyduðumuz gerçeklerden çýkarýlacak ikinci önemli sonuç: emekçi sýnýflarýn yaþamýnda ve Kürt halkýnýn durumunda köklü deðiþiklik ancak kapitalist temelde hareket etmeyen, kapitalist temellerin yýkýntýlarý üzerinde kurulacak bir devrim hükümeti tarafýndan gerçekleþtirilebilir. Bütün yaþamsal sorunlarýn kaynaðý tekelci kapitalizm ise, sorunlarýn çözümü de ancak bu kay164. Sayý / 2 - 16 Haziran 2010

naðýn bir devrimle ortadan kaldýrýlmasýyla söz konusu olabilir. Bir toplumsal devrim ve geçici devrim hükümeti; temel yaþamsal sorunlarýn çözümüne açýlan ilk kapý iþte budur. Tekelci kapitalizmin krizi, tekelci sermayenin acele ve panik halde hükümet arayýþý, devrimci kitle hareketindeki olaðanüstü artýþ, eylemlerdeki kararlýlýk, Kürt halkýnýn zafer kararlýlýðý; bütün bunlar bir toplumsal devrim için, daha ileri bir toplum biçimi için koþullarýn oluþtuðunu haber veriyor. Krizin bütün emperyalist-kapitalist sistemi sarmýþ olmasý ise, bir toplumsal devrim için dünya koþullarýnýn da uygun olduðunu gösteriyor. Sosyal reformist partiler ve oportünist hareketler emekçi sýnýflara ve Kürt halkýna CHP gibi bir gerici burjuva partisinin kuyruðuna takýlmalarýný önerirken Leninist Parti, bir toplumsal devrimi ve bu devrimle birlikte kurulacak geçici devrim hükümetini iþaret ediyor. Ýþçi sýnýfýnýn herhangi bir burjuva hükümetini, gerici burjuva partiyi desteklemesi kendi sýnýf çýkarlarýna sýrtýný dönmesi; kölelik, baský, sömürü düzeninin devamýný onaylamasý anlamýna gelecektir. Ayný gerçek Kürt halký için de geçerlidir. Toplumsal devrim ve geçici devrim hükümeti için koþullar her bakýmdan uygundur. Devrimci bir programa sahip ve devrimci yöntemlerle çalýþacak olan geçici devrim hükümeti, fabrikalara, büyük topraklara, bankalara, büyük iç ve dýþ ticarete el koyarak; Kürt Ulusunun kendi kaderini tayin hakký için gerekli koþullarý oluþturarak temel yaþamsal sorunlarýn çözümüne; daha ileri ve daha yüksek bir toplum biçimine geçiþe baþlayabilir. Ancak bayraðýna “Fabrikalar, Tarlalar, Siyasi Ýktidar Her Þey Emeðin” yazan bir hükümet emekçi sýnýflarý, köylülüðü, Kürt halkýný, gençliði; kýsacasý toplumu itildiði çöküþten, çürümeden, daðýlmadan kurtarabilir. Tekelci sermaye sýnýfý, kendi düzenini ayakta tutmak, düzeni bekleyen tehlikeleri savuþturmak için yeni bir hükümet arayýþýna girmiþtir. Ýþçi sýnýfý ve Kürt halký da kendileriyle birlikte toplumu kurtaracak hükümet alternatiflerini, Geçici Devrim Hükümeti hedefiyle ortaya koymalýlar.

15


Yeni Evrede

26 Mayıs

Mücadele Birliði

KESK: 26 MAYIS’TA GREVDEYÝZ! 21 Mayýs günü Taksim Hill Otel’de KESK bir basýn toplantýsý düzenledi. Genel Baþkan ve Konfederasyon yönetiminin yer aldýðý toplantýda, Sami Evren basýn metnini okudu. 26 Mayýs bir günlük grevine hangi koþullarýn getirdiðine deðindiði açýklamada þu görüþlere yer verdi: “… 30 yýldýr izlenen ekonomik politikalar ucuz ve örgütsüz emeðe dayalý, istihdam yaratmak yerine kapasite kullanýmýný zorlayan ölçüsüz bir sermaye birikim modelini esas almýþlardýr. (…) Baþbakan’ýn da kabul etmek zorunda kaldýðý azgýn bir sömürü düzeni pahasýna gerçekleþtirilmiþtir. Bu sömürü düzeni Türkiye’de darbenin yarattýðý bir siyasi iklimde emekçilerin örgütlenmesi ve hak mücadelelerinin baský altýnda tutulmasý pahasýna olmuþtur. Türkiye’nin yapýsal durumu budur. “Ancak krizle birlikte emekçilerin yüz yüze kaldýklarý yaþam koþullarý karþýsýnda bir direniþ çizgisi oluþturmaya baþladýklarýný gördük. (…)Bu direniþ hattýnýn köþe taþlarýný Ankara ve Ýstanbul’da gerçekleþtirilen büyük kitlesel mitinglerde gördük. 25 Kasým Grevi’nde gördük. Emekçilerin kendilerinin ve ülkelerinin kaderine müdahale etme kararlýlýðýný son olarak TEKEL direniþinde gördük ve 1 Mayýs’ta 1 Mayýs Alaný’ný dolduran 500 bin emekçinin, ülkenin dört bir yanýnda 1 Mayýs’ta alanlara çýkan milyonlarca emekçinin coþkusunda gördük. “Emekçiler 2 yýlý aþan bir süredir meþru ve fiili yollarla ül-

kenin gerçek gündemini ortaya koymaktadýrlar.(…) “Ülkenin gerçek gündemi iþsizliktir: Bugün Türkiye’de 6 milyonu aþan emekçi iþsizdir. Ülkenin gerçek gündemi güvensizliktir: Milyonlarca emekçi sigortasýz, kayýt dýþý çalýþtýrýlmaktadýr. “Ülkenin gerçek gündemi örgütsüzlüktür: Bugün çalýþma hayatý anti-demokratik yasalarýn sultasý altýndadýr. “Yukarýda ifade ettiðimiz bu tablo karþýsýnda buradan bir kez daha ilan ediyoruz. Ýflas eden ekonomi politikalarýnýzý reddediyoruz.. “Anti-demokratik yaklaþýmlarýn, ýrkçý þoven politikalarýn, cinsiyetçi uygulamalarýn ülkenin gündeminden çýkarýlmasýný istiyoruz. 26 Mayýs’ta taleplerimizi bir kez daha güçlü bir þekilde dile getireceðiz. Ýþsizliðe, güvencesizliðe ve örgütsüzlüðe boyun eðmeyeceðimizi bir kez daha haykýracaðýz. Üretimden gelen gücümüzü kullanacaðýz; alanlarda olacaðýz. Tüm halkýmýzý, emekçileri, emek dostlarýný, demokratik güçleri grevimize katýlmaya, destek olmaya çaðýrýyoruz.” Basýn açýklamasýný okuduktan sonra gazetecilerin sorularýný yanýtladý. Diðer Konfederasyonlarla ortaklaþarak aldýklarý maddeleri açýkladý. Ve 26 Mayýs’tan sonra da konfederasyonlarla birlikteliði korumak için gereken gayreti sürdüreceklerini ifade etti.

’ Y Ç Ð Muðla Üniversitesi öðrencisi Þerzan Kurt’a sýkýlan kurþunun arkasýnda kimlerin olduðunun açýk olduðunu belirttikten sonra “...emekçilerin, kendilerinin ve ülkelerinin kaderlerine müdahale etme kararlýlýðýný son olarak TEKEL direniþinde gördük ve 1 Mayýs’ta Taksim 1 Mayýs alanýný dolduran 500 bin emekçinin, ülkenin dört bir yanýnda 1 Mayýs’ta alanlara çýkan milyonlarca emekçinin coþkusunda gördük...” diyerek sömürü düzenini devam ettirme niyetinde olanlarýn politikalarýnýn artýk iflas ettiðini belirtti. Ersönmez son olarak “...26 Mayýs’ta yapacaðýmýz grevle taleplerimizi bir kez daha güçlü bir þekilde ortaya koyacaðýz. Tüm halkýmýzý, emekçileri, emek dostlarýný, demokratik güçle26 Mayýs’ta gerçekleþtirilecek genel eylemi duyurmak a- ri grevimize katýlmaya, destek olmaya çaðýrýyoruz. Özgür, eþitmacýyla Antep’te, KESK tarafýndan bir basýn açýklamasý ger- likçi, demokratik bir ülke yaratana kadar mücadelemizin çekleþtirildi. süreceðini herkes bilmelidir. Yolumuz açýk olsun” diyerek ko22 Mayýs 2010 Cumartesi günü saat 13.30’da Eski Adliye nuþmasýný bitirdi. önünde gerçekleþtirilen basýn açýklamasýna sendika ve demokBasýn açýklamasý sonrasýnda KESK üyeleri 26 Mayýs geratik kitle örgütleri destek verdi. nel eylemi ve talepleri belirten bildirilerinin daðýtýmýný gerçekBasýn açýklamasýný Eðitim-Sen Baþkaný Ali Ersönmez o- leþtirdi. kudu. Ersönmez, kapitalizmin bitmek bilmez kar hýrsý yüzünden Zonguldak’ta maden iþçilerinin hayatlarýný kaybettiðini, Antep/Mücadele Birliði

16

164. Sayý / 2 - 16 Haziran 2010


Yeni Evrede

26 Mayıs

Mücadele Birliði

ÝÞÇÝLER TÜRK-ÝÞ’Ý BASTI! Direniþteki Ýþçiler Platformu üyeleri, 24 Mayýs’ta saat 10.00’da,Türk-Ýþ Gümüþsuyu binasýný iþgal ettiler. 26 Mayýs eylemini satan Türk-Ýþ yönetimini protesto eden iþçiler, þu anda Türk-Ýþ Bölge Temsilciði binasýndalar. 4’ü Tek Gýda- Ýþ olmak üzere 15 sendika þubesi bir araya geldi, görüþmeler devam ediyor. Bir araya gelen sendikacýlar ara ara görüþmeden notlar aktarýyor. Görüþmelerde daha evvel 4 konfederasyonlar 26 Mayýs için iktidara yönelik 12 madde sýralamýþlardý. Bu maddelerden 2’si iþ güvenliði saðlanmasý ve taþeronluk sisteminin kaldýrýlmasýna yönelikti. Fakat geçtiðimiz günlerde Zonguldak Karadon Maden Ocaðý’nda iþçilerin katledilmesi üzerine geçen süre içinde somut ve sonuç alýcý bir þeyler yapmamasý etkin mücadele yürütememesi ve son olarak Türk-Ýþ ve ona baðlý 26 sendika þubesi 26 Mayýs eyleminin sadece saat 13.00’te basýn açýklamasýyla geçiþtirilmeye çalýþýlmasý iþçilerin tepkisini çekti. 26 Mayýs’ta yapýlacak genel eylemin toplantýsýnda 26 Mayýs eylemi tartýþýldý. 26 sendikacý, eyleme katýlmayacaklarýný açýkladýlar. Ýþçiler de sendika binasýný iþgal ettiler. Þu anda balkona iki pankart astý iþçiler. “Ýþçiler Ölüyor, Sendikalar Susuyor! 26 Mayýs’ý Satan Türk-Ýþ’ten Hesap Soracaðýz!”, “Sorumsuz TürkÝþ ve Mustafa Kumlu Ýstifa!” pankartlarý sallanýyor þu anda balkondan. Ýþçiler, basýna “binayý iþgal ettik” duyurusunu yapmýþ bulunuyor. Ýlerleyen dakikalarda iþçiler bir basýn açýklamasý yaptýlar. Basýn açýklamasýnda Zonguldak’ta katledilen maden iþçilerine, taþeron sistemine de deðindiler. Ýki gün boyunca orada kalacaklarýný belirten iþçiler, “26 Mayýs’ta binlerce iþçiyle burada olacaðýz. Ama genel grev için deðil, Kumlu’nun istifasý için burada olacaðýz” dediler. Eylem alaný her geçen dakika kalabalýklaþýyor. Sürekli katýlýmlar oluyor. Emek güçleri eylem alanýnda güçlerini birleþtiriyor. Bu arada geliþmeler karþýsýnda açýklama yapan Tek Gýda Ýþ baþkaný Mustafa Türkel, “Bu durumda 22 Þubat’ta planlanan ‘genel eylem’den vazgeçmek, ‘saatlik bildiri okuma’ eylemine dönüþtürmek, umudunu bu mücadeleye baðlamýþ olan çalýþanlar ve iþsizlere yapýlacak en büyük kötülük olacaktýr. Daha vahimi artýk 27 Mayýs sabahý iktidar partisi, emek hareketi, çalýþanlar ve örgütlerine karþý çok daha pervasýz, acýmasýz ve vurdumduymaz olacaktýr. Konfederasyonlarýn ve emek hareketinin böylesi bir acz içine düþmeye haklarý yoktur. Alýnan kararýn arkasýnda durmak ve eylemin hakkýný vermek zorundadýrlar. O nedenle konfederasyon yöneticilerini almýþ olduklarý bu ‘hafifletilmiþ’ genel eylem kararýný yeniden gözden geçirmeye davet ediyoruz. Emekçiler kendilerinden gerçek mücadele önderi olmalarýný beklemektedir. Aksi takdirde, en azýndan Türk-Ýþ Baþkaný Mustafa Kumlu’nun, bu kararýn bedelini ödemek zorunda kalacaðý açýktýr” dedi. Türkel, Çadýrkent boyunca ve sonrasýnda sergilediði pragmatist tutumu sergilemeye devam ediyor! Direniþteki Ýþçiler Platformu (Tekel, Ýtfaiye, Esenyurt, UPS iþçileri) üyesi iþçiler, durum deðerlendirmesi yaptýlar. Burjuva sendikacýlara karþý mücadele eden sendikalý iþçiler olarak 26 Mayýs eylemine ihanet eden 26 sendikacýnýn isminin açýklanmasýný istiyorlar. “1 Mayýs’a karþýlýk 26 Mayýs sözü mü verildi?” diye soruyor iþçiler. Türk-Ýþ yönetimi her ne kadar “burasý iþçilerin evi” dese de, Platform üyesi iþçiler bunun bir iþgal olduðunu ýsrarla vurguluyorlar. 2 günlük açlýk grevi kararý alan iþçiler, 26 Mayýs sabahýna kadar sürecek eylemlerini, burada yapacaklarý bir basýn açýklamasýyla sona erdirecekler ve buradan eylem alanlarýna yürüyecekler. Türk-Ýþ binasýna “Bu Ýþyerinde Grev Var” dövizi asan iþçiler, saat 18.00’de bir basýn açýklamasý yapacaklarýný duyurdular. Türk-Ýþ ve diðer konfederasyonlarýn tutumunu “iþçiye karþý grev” olarak adlandýrýyor iþçiler. Eylem sürüyor.

ÝÞÇÝ SINIFI BU ÝHANETÝ UNUTMAYACAK!

Kendi aldýklarý 26 Mayýs “genel eylem kararý”na ihanet eden TÜRK ÝÞ’e (ve kuþkusuz diðer konfederasyonlara) tepki duyan Tekel iþçileri, eylem halindeki diðer iþçilerin de katýlýmýyla Türk-Ýþ binalarýný iþgal etmeye baþladýlar. Fitili ateþleyen 24 Mayýs’ta Gümüþsuyu’ndaki Türk-Ýþ Bölge Temsilciliði binasýný iþgal eden Ýstanbul Tekel iþçileri ve Direniþteki Ýþçiler Platformu olmuþtu. Ýþgal eylemi yapan iþçiler Mustafa Kumlu ve yönetimini istifaya çaðýrmýþ; ayrýca 2 gün açlýk grevine baþlamýþlardý. 26 Mayýs saat 10.00’da açlýk grevini sonlandýran Tekel iþçileri ve aralarýnda Mücadele Birliði okurlarýnýn da bulunduðu destekçiler, saat 12.00’de AKM önünde toplanmaya baþladý. 12.30 önde Ýstanbul Türk-Ýþ Þubeleri Platformu “AKP’ye Uzlaþmacý Sendikacýlýða Karþý Ýnadýna Mücadele” pankartýyla önde Gümüþsuyu Türk iþ binasýna yürüyüþe geçildi. Ýki gündür Tekel iþçilerinin iþgal ettiði binaya doðru yürüyen kitle sýk sýk “Kahrolsun Sendika Aðalarý”, “Kumlu Ýstifa”, “Direne Direne Kazanacaðýz”, “Kavga Bitmedi Daha Yeni Baþlýyor”, “Hamdulah Uysal Ölümsüzdür” sloganlarýný attý. Türk-Ýþ binasýnýn önünde onlarý karþýlayan Tekel iþçileri oldu. Basýn açýklamasýný okuyan Tez-koop-Ýþ baþkaný Rabia Özkaracý “15 Aralýk 2009 tarihinde kölelik dayatmasý 4/C’ ye hayýr demek için yollara düþen Tekel iþçileri 78 gün boyunca Ankara’da direniþin simgesi olmuþ ve militanca etmiþtir. Direniþ boyunca Türkiye’nin dört bir yanýnda iþçi ve emekçiler mücadele coþkusu ve sýnýf dayanýþmasýnýn en güzel örneklerini yaþatmýþtýr. Türk-Ýþ, DÝSK, KESK ve Kamu-Sen 26 Mayýs’ý genel eylem günü ilan etmiþ ve 3 ay boyunca bu eyleme çeþitli faaliyetlerle hazýrlýk yapýlacaðý ifade etmiþlerdir. Bizler Türk-Ýþ’e baðlý Ýstanbul þubeleri olarak baþta kendi konfederasyon baþkanýmýz olmak üzere, AKP’yi genel eylemle uyarmaktan vazgeçen Türk-Ýþ, DÝSK, KESK ve Kamu-Sen genel baþkanlarýný aldýklarý bu karar nedeniyle kýnýyor ve istifaya davet ediyoruz. Türk-Ýþ’e baðlý þube yöneticileri zaten AKP hükumeti ne derse onu yapýyorlar biat eden, icazet alan, sýnýfla derdi olmayan sendikal anlayýþý temsil ettikleri ortadadýr. Ýþçi ve emekçilerin çýkarýný temsil eden sendikal mücadele koþullarýný, biçimlerini, programlarýný lafla deðil emekle, inatla, özveriyle ve bedel ödeyerek oluþtururlar.” dedi. Daha sonra Tekel iþçileri adýna basýna açýklama yapan Metin Arslan konfederasyonlarýn aldýklarý kararlarý yerine getirmemesini sert bir dille eleþtirirken “bu ihaneti iþçi sýnýfý unutmayacak” dedi. Ýþçilerin örgütlü olduklarý sendikalarda bürokrasinin nasýl büyük sorun olduðunu, iþçilerin mücadelelerin önünde engel olduðunu vurguladý. Türk-Ýþ önünde yapýlan açýklamalardan sonra kitle Taksim AKM önüne doðru yürüyüþe geçti. AKM önüne gelindikten sonra marþlarla eylem sona erdi.

164. Sayý / 2 - 16 Haziran 2010

17


Yeni Evrede

Söyleşi

Mücadele Birliði

ÖRGÜTSÜZ BÝR TOPLUM YOK OLMAYA MAHKUMDUR Tekel iþçileri, 24 Mayýs günü TürkÝþ’in Gümüþsuyu’ndaki binasýný iþgal ettiler. Buradaki iþçilerle görüþmelerimizden notlarý aktarýyoruz. Mücadele Birliði: Neden böyle bir eylem yaptýnýz? Suat: Ankara’da çadýr eylemimiz sýrasýnda bir vaatte bulundular.26 Mayýs’ta grev ilan ettiler. Dolayýsýyla bir ay sonra eylem olur diye, sendikalar aldýklarý kararlara uyarlar diye düþündük, onlara inandýk. Bugün baktýðýmýzda 26 Mayýs’a iki gün kalmýþ Türk-Ýþ’te her hangi bir eylem planý yok. Mücadele Birliði: Balkona pankart asmýþsýnýz ‘Ýþçiler Ölüyor, Sendikalar Susuyor”, “Kumlu Ýstifa” diye? Suat: Sendikacýlýk iddialý olanlarýn iþidir. Ve yapamayacaðýnýz þeyleri vaat etmeyin diyoruz. Ne yazýk ki, hep taþeronlaþmaya doðru bir gidiþ var. Sendikalar buna önlem almak zorundadýrlar. Ýleri doðru bir þeyler yapmak için biz hep tartýþýyoruz. Ama bir yere kadar. Sendikalar ve özellikle sendika baþkanlarýna bu konuda çok iþ düþtüðünün bilincinde olmalarý gerekiyor. Bizim burada oluþumuzun nedeni 26 Mayýs’a iliþkin geliþmeleri, sendikalarýn tutumlarýný kamuoyuna bir kez daha duyurabilmek içindir. Ýbrahim: Benim buraya geliþ nedenim tamamen 1 Mayýs’taki kürsü iþgali ve bundan sonra aldýðýmýz duyumlar üzerinedir. 26 Mayýs Genel Grevinin yapýlmayacaðýna iliþkin açýklamalar duyduk. Onun için Türk-Ýþ binasýna geldik. Bu bizim en doðal hakkýmýz. Bizim için en üst yer konfederasyondur. Tek Gýda-Ýþ de konfederasyonun bir üyesidir. 26 Mayýs Genel Grevine iliþkin bilgi almak için geldik. Ama yeterli bir açýklama yapýl-

18

madý. Onun için bu konuda iþçi sýnýfýna büyük bir ihanet yapýldýðýný düþünüyoruz. Bu, yalnýz Türk-Ýþ’e ait bir karar deðil, diðer sendikalarýn da kararýydý. 26 Mayýs’a iliþkin karar aldýklarýnda yaptýklarý basýn açýklamasýnda 12 madde vardý. Bunlar özetle 4C’ye iliþkin güvencesiz çalýþtýrma vb. ile ilgili maddelerdi. Tam 30 maden iþçisi kardeþimizin öldüðü bir dönemde sanki bu 12 madde hükümet tarafýndan ya da idareciler tarafýndan hala çözümlenmiþ deðildir. Buna baðlý olarak sendikalarýn yaptýðý hatalarý eleþtiriyoruz. Ýhanete varan uygulamalarýný eleþtiriyoruz. Bunda da son derece haklýyýz. Türk sendikacýlarý görev ve sorumluluklarýný yerine getirmiyorlar. Ama buna alternatif olarak ortaya konmuþ bir örgütlülüðümüz de yok. Türkiye’de sendikal alanda büyük bir boþluk var. Bunu doldurmak gerekiyor hem de acil bir þekilde. Bu boþluðu da devrimci ve sosyalistlerin gerçekleþtireceðine inanýyorum. Tabii bunun çok güç olduðunu biliyorum onlar için, ama bu konu onlarý birinci derecede ilgilendiriyor. Bizler görev ve sorumluluklarýný yerine getirmeyen sendikacýlarý teþhir etmek istiyoruz bu eylemle. Bugün 26 Mayýs’ta yapýlmasý gereken genel grevin yapýlmamasý kararýný alan sendikalarý protesto etmek için

164. Sayý / 2 - 16 Haziran 2010

26 arkadaþýmýz iki günlük açlýk grevine baþladýlar. Levent: Bugün yaptýðýmýz eylem sadece Mustafa Kumlu’nun istifasýný istemekten ibaret kalmamalýdýr. Mücadelemizi sürdürmemiz, yükseltmemiz gerekiyor. Bizler Türk-Ýþ’in bu tavrýný protesto ediyoruz. 26 Mayýs günü AKM önünde olacaðýz hepimiz. Mücadele Birliði: Þu anda iki günlük açlýk grevindesiniz. Koray: Evet. Buradaki mücadelemiz baðlý bulunduðumuz konfederasyonun 26 Mayýs grevini geçiþtirme istemesi üzerinedir. 4 Þubat eyleminden sonra konfederasyonlarýn, 4 Þubat eylemini zamanlarý yetmediði için yeterince örgütleyemediklerini açýklamalarý üzerine 22 þubat günü 4 konfederasyon tarafýndan 26 Mayýs’ta genel eylem kararý alýnmýþtý. Bu süreç içerisinde örgütlenebileceklerini söyleyen konfederasyonlar maalesef hiçbir hazýrlýk yapmadýlar. Mücadele Birliði:Daha önce de konfederasyonlarýn veya sendikalarýn eylemlerin bir yerinden sonra yarý yolda býraktýklarýný gördük. Þimdi sizler de ayný þeyi yaþýyorsunuz. Sizce iþçiler sendikalarla böyle sorunlar yaþadýklarýna göre farklý bir çözüm bulmalarý gerekmiyor mu? Koray: Elbette iþçiler kendi öz örgütlenmelerini yaratmak zorundadýrlar bir þekilde. Çünkü örgütsüz bir toplum yok olmaya mahkumdur. Artýk çok açýk olarak görülüyor ki, iþçiler kendileri bir örgütlenme yaratmak zorundalar. Ancak o zaman sendikalarýn bu þekilde davranmalarýnýn önüne geçebilirler ve ancak böyle bir örgütlenmeyle aldýklarý kararlarý uygulayabilirler, mücadelelerini gerektiði gibi verebilir, haklarýný alabilirler. Sendikalar þu anda çözüm üretemez durumdalar.


Yeni Evrede

26 Mayıs

Mücadele Birliði

ARTIK YETER BIÇAK KEMÝÐE DAYANDI!

ÝZMÝR’DE 26 MAYIS

Ýzmir’de 25 Mayýs sabah saat 09.00 sýralarýnda Tekel iþçileri TürkÝþ binasýný iþgal etti. Ýstanbul’da baþlayan ve daha sonra birçok ilde yinelenen Türk-Ýþ binalarýný iþgal eyleminde Ýzmir Tek Gýda-Ýþ Sendikasý ile birlikte Deri Ýþ, TÜMTÝS, Petrol-Ýþ, Tez-Koop-Ýþ, Hava-Ýþ Sendikalarý saat 18.30’da Türk-Ýþ binasý önünde bir basýn açýklamasý gerçekleþtirdi. Eylemde “Geri Adým Atmayýn Ýþçileri Satmayýn”, “Sendikalar Göreve Genel Greve”, “Yaþasýn Sýnýf Dayanýþmasý”, “UPS, Tekel, Tariþ Daha Fazla Direniþ”, “Maden Ýþçileri Ölümsüzdür”, “ Kahrolsun Sendika Aðalarý”sloganlarý atýldý. Basýn açýklamasý sýrasýnda ilk sözü alan Tek Gýda Ýþ Yöneticilerinden Gürsel Köse þunlara deðindi: “Yine burada yan yanayýz omuz omuzayýz. Hoþ geldiniz kardeþler, yoldaþlar hoþ geldiniz. Yýllardan beri bizlere dayatýlan baskýlara, iþsizliðe, yoksulluða, açlýða, karþý 78 gün hep beraber omuz omuza mücadele verdik. Ve 78 gün süren mücadelede 4 Þubat’ta konfederasyonlar bir karar aldý, 1 günlük iþ býrakma genel grev kararý aldýlar. Savsaklamalara raðmen ötelemelere raðmen bu topraklarda ilk kez iþçi sýnýfý, sýnýf kardeþlerimiz kendi iþ kollarýnda olmamasýna raðmen Tekel iþçileri için hayatý durdurdular, þalterleri indirdiler. Ve kardeþler 4 konfederasyon Ankara’da yiðitçe, onurlu bir þekilde devam eden mücadele esnasýnda 22 Þubat’ta özelleþtirmelere karþý, 4-C’ye 4-B’ye karþý, esnek çalýþmaya karþý, kuralsýz güvencesiz çalýþmaya karþý, örgütlenmenin önündeki engellere karþý, genel grev kararý aldýlar. Eðer bunlar yönetenler tarafýndan geri alýnmazsa, bunlarý ortadan kaldýrmazlarsa 4 tane konfederasyon hayatý durduracaklarýný açýkladýlar. Ve geçen hafta 4 konfederasyon bir açýklama yaptý yazýlý; 26 Mayýs’ta iþyerlerinin önünde ortak hazýrlanan basýn bildirisini saat 13.00’te açýklanmasý gerektiðini kamuoyu önünde açýkladýlar. Buradan bu kararý alanlarý, bu mücadeleden geri adým atanlarý bir kez daha þiddetle kýnýyoruz. Bizler, iþçiler, emekçiler, yoksullar, iþsizler olarak bu topraklarda yaþayan ezilen halklar olarak yýllardan beri bedel ödüyoruz. Daha dün maden ocaklarýnda göçük altýnda 30 canýmýzý kaybettik. Bizler 4 konfederasyondan 1 günlük iþ býrakma eylemi deðil, süresiz genel grev istiyorduk. Tam zamanýydý, göçük altýnda kalan iþçi kardeþlerimiz için ve bugün de bir iþçi kardeþimiz göçük altýnda kalarak öldü onun için. Ve bu þekilde iþçi sýnýfýnýn önünü týkayanlara, geri adým atanlara, birlikte yan yana omuz omuza mücadele etmemizi engellemeye çalýþanlara þunu söylüyoruz; bizler taban olarak, iþçiler, emekçiler olarak bu dayatmalara asla ama asla izin vermeyeceðiz” vurgusunu yaptýktan sonra 6 sendikanýn Tekel iþçilerinin eylemine destek metnini okudu ve ardýndan basýn metnini okumasý için sözü 2 Nolu Þube Baþkaný Nuri Yýlmaz’a verdi. Basýn metninde “Bizler Tekel iþçileri; yarýn 26 Mayýs biz Türk-Ýþ’teyiz ama Türk-Ýþ yerinde yok. 22 Þubat kararýný uygulamak için geldik ama sahip çýkan yok. 26 Mayýs genel eylem kararý alanlarý kararýn arkasýnda durmaya çaðýrýyoruz. Bu konuda en büyük sorumluluk TürkÝþ’e aittir. Ama Türk-Ýþ bu kararýn arkasýnda durmamaktadýr…4 tane konfederasyon birleþti iþçi haklarý için 12 madde sýraladý. Bu 12 maddelik sorunlar çözülmezse 26 Mayýs’ta üretimden gelen tüm güçler kullanýlacak diye ilan etti. Soruyoruz bugün ne deðiþti?... Hiç, o günden bugüne sadece acýlarýmýz arttý 30 canýmýzý daha kaybettik… Asýl þimdi eylem zamaný. Biz Türk-Ýþ’i evimiz biliriz, çünkü Türk-Ýþ biziz. Ama Türk-Ýþ, bize raðmen bizi yok sayarak eylemden çark etti, bizi arkadan vurdu. Sonra DÝSK ve Kamu-Sen vurdu. Artýk yeter býçak kemiðe dayandý. Ankara’da 78 gün direndik bize sahip çýkmadýlar. 1–2 Nisan’da Ankara’da coplandýk polise dur demediler. Bizi Türk-Ýþ’e sokmayan polisi Türk-Ýþ’te aðýrladýlar. 26 Mayýs artýk son darbedir, Türk-Ýþ yönetiminin iþçi sýnýfýna ihaneti artýk son haddine varmýþtýr. Ve þunu açýkça ilan ediyoruz sizler artýk bizim için yoksunuz. Ayaða kalkan emek hareketine duvar olmaktan vazgeçin, oturduðunuz koltuklarý boþaltýn istifa edin gidin” dendi. Ýzmir Mücadele Birliði

Ýzmir’de sendikalar 26 Mayýs konusunda birliktelik saðlayamayýnca, eylemler ayrý ayrý yapýldý. KESK ve DÝSK Basmane Meydaný’nda toplanýrken, Türk-Ýþ Bornova’da gerçekleþtirdi eylemini. Sendikalarýn aylar öncesinden yapmayý planladýklarý genel eylem, hedeflenen þekilde gerçekleþmedi. Türk-Ýþ’in genel grev eyleminden çekildiðini açýklamasýyla birlikte Tekel iþçileri de farklý illerde bu kararý protesto etmek için Türk-Ýþ binalarýný iþgal etmiþti. Ýþgallerini 26 Mayýs genel grev eylemiyle birleþtiren Tekel iþçilerine destek amacýyla KESK, DÝSK, siyasi partiler ve devrimci hareketler Basmane Meydaný’nda saat 11.00’de toplandýlar. 11.30’da Ýzmir Büyükþehir Belediyesine doðru yürüyüþe geçildi. Bizler Mücadele Birliði Platformu olarak eyleme “Hamdullah Uysal’ýn, Þerzan Kurt’un, Maden-Tersane… Ýþçilerinin Katili Kapitalist Devlettir” ve “Fabrikalar Tarlalar Siyasi Ýktidar Her þey Emeðin Olacak” pankartlarýyla katýldýk. Toplanma yerinde Park-Bahçe iþçileri ile yan yanaydýk. “Park-Bahçe iþçileri, Büyükþehir Belediyesinin önünde taþeronlaþmaya karþý, güvencesiz çalýþmaya karþý 72 gün süren onurlu bir direniþ yaptýlar. Park-Bahçe iþçilerinin onurlu mücadelesi hala sürüyor” konuþmasý yaparken “Park-Bahçe Ýþçisi Yalnýz Deðildir” sloganýný attýk. Yürüyüþ sýrasýnda “Fabrikalar Tarlalar Siyasi Ýktidar Her Þey Emeðin Olacak”, “Deniz Yusuf Ýnan Savaþa Devam”, “Bütün Ýktidar Emeðin Olacak”, “Yaþasýn Halklarýn Mücadele Birliði”, “Yaþasýn Kürt-Türk Halklarýnýn Mücadele Birliði”, “Þerzan Kurt Ölümsüzdür” sloganlarýný attýk. Yürüyüþte sýk sýk iþçi direniþlerinin isimleri sayýlýrken Hamdullah Uysal, ölen 30 maden iþçisi ve Muðla’da polis kurþunuyla katledilen Þerzan Kurt’la ilgili konuþmalarý yapýldý. :“Maden iþçileri, Tersane iþçileri katlediliyor, tekstil iþçilerinin makine baþýnda ömürleri tükeniyor. Türk-Kürt-Arap-AleviSünni bütün emekçiler kapitalizm tarafýndan sömürülüyor. Ýþçiler emekçiler ayaða kalkýn… Hamdullah Uysal Tekel eylemi sürecinde Ankara’da katledildi, Maden iþçileri asgari ücret adý altýnda sefalet içinde yaþarken yerin 540 metre derinliðinde bir parça ekmek için, birilerinin zenginliði için katledildiler, Þerzan Kurt arkadaþ Muðla’da bir polis tarafýndan, devletin polisi tarafýndan kurþunlanarak öldürüldü”. Büyükþehir Belediyesi’nin önüne gelindiðinde ilk olarak 30 maden iþçisi anýsýna saygý duruþu ve ardýndan konuþmalar yapýldý. Konuþmalarýn ardýndan basýn metni okundu. “Hamdullah Uysal’ýn, Þerzan Kurt’un, Maden-Tersane… Ýþçilerinin Katili Kapitalist Devlettir” pankartý alanýn her yerinde dolaþtýrýldýktan sonra eylemin bitmesine yakýn ses aracýna çýkarýldý. KESK ve DÝSK tarafýndan katýlýmýn düþük tutulduðu eylem saat 13.00’e doðru bitirildi. Ýzmir Mücadele Birliði

164. Sayý / 2 - 16 Haziran 2010

19


Yeni Evrede

26 Mayıs

Mücadele Birliði

ADANA’DA 26 MAYIS GREVÝ 26 Mayýs Çarþamba günü Adana’da DÝSK, KESK, Adana Tabip Odasý ve TMMOB’un örgütlediði 1 saatlik iþ býrakma eylemi, TEKEL Ýþçilerinin de katýlýmýyla Atatürk Caddesi’nden baþladý. Yürüyüþte en dikkat çeken kortej, canlýlýklarý ve öfkeleriyle TEKEL iþçilerinin kortejiydi. Tekel iþçileri, en önde “Tek-Gýda Ýþ Sendikasý Adana Þubesi” pankartýnýn ardýnda hemen arkasýnda ise yine “4C’ye Hayýr”, “Direnen Tekel Ýþçileri, Tekel Ýþçileri Kumlu’ya Ýnat 26 Mayýs’ta Alanlarda Olacak” yazýlý iki pankartla yürüyüþteki yerlerini aldýlar. Tekel iþçileri yürüyüþ boyunca sýk sýk “Her Yer Tekel Her Yer Direniþ”, “Bekle Bizi Ankara Haziran’da Ordayýz”, “Ýþ Ekmek Yoksa Barýþ da Yok”, “Yaþasýn Ankara Direniþimiz”, “Kumlu Ýstifa” sloganlarýný attýlar. Yürüyüþ boyunca caddede ve iþyerlerindeki insanlar alkýþlarýyla Tekel iþçilerine desteklerini sundular. Yürüyüþte, Eðitim-Sen en kalabalýk kortejdi ve “Þerzan Kurt’a Sýkýlan Kurþun Halklarýn Kardeþliðine Sýkýlmýþtýr, Bijý Býratiyan Gelan” pankartýyla sýk sýk “Genel Grev Genel Direniþ”, “Ýþçi Memur El Ele Genel Greve”, “Tekel Ýþçisi Yalnýz Deðildir” sloganlarýný attýlar. Yürüyüþ boyunca kortejlere yeni kortejler ekleniyordu. Bunlarýn arasýnda, Dev Saðlýk Ýþ, SES, Herkese Saðlýk

Güvenli Gelecek Platformu, BES ve çeþitli devrimci demokratik kurumlar da vardý. Ýstasyon Meydaný’na gelindiðinde ise alanda DÝSK Çukurova Temsilciliði, KESK/HaberSen, Eðitim-Ýþ gelen kortejleri “Tekel Ýþçisi Yalnýz Deðildir”, “Genel Grev Genel Direniþ” sloganlarýyla karþýladýlar. Alana gelindiðinde ise kurumlar adýna KESK Adana Þubeler Platformu Dönem Sözcüsü Güven BOÐA basýn açýklamasýný okudu: “Bizler, daha dün Zonguldak’ta topraðýn altýnda kalan maden iþçileri için; iþ için; ekmek için; güvenceli çalýþma koþullarý için; demokrasi için; baskýsýz, insan onuru-

ADANA’DA ÝÞÇÝLERE POLÝS BARÝKATI

26 Mayýs genel grev kararýnýn uygulanmamasýný protesto eden Tekel iþçileri, 25 Mayýs günü saat 13.30 civarýnda Adana’da Türk-Ýþ Bölge Temsilciliði’ne girmek istediler ve polisin saldýrýsýna maruz kaldýlar. Yaklaþýk 20 iþçinin katýldýðý eylemde, Türk-Ýþ’e girmek isteyen Tekel iþçilerini, önce sendika

20

yetkilileri engellemeye çalýþtý. Daha sonra olay yerine çaðrýlan polisler tarafýndan zor kullanýlarak daðýtýldý iþçiler. Saldýrý sýrasýnda Türk-Ýþ Bölge Temsilcisi Edip Gülnar’ýn iþçilere dönük küfürlü hakareti de yaþandý. Durumu deðerlendirmek için Tek Gýda-Ýþ Sendikasý’na geçen iþçiler, saat 17.30’da Türk-Ýþ önünde bir basýn açýklamasýyla 24 saatlik açlýk grevi kararý aldýlar. Polis barikatýyla kapatýlan Türk-Ýþ önünde sloganlarla toplanan Tekel iþçileri, Mustafa Kumlu’yu istifaya çaðýrdý. Polis barikatýnýn önünde saat 17.30’da toplanan Tekel iþçileri, sloganlarla tepkilerini gösterdiler. “Kahrolsun Sendika Aðalarý”, “Kavga Bitmedi Daha Yeni Baþlýyor”, “Biz Haklýyýz Biz Kazanacaðýz” sloganlarýyla baþlayan basýn açýklamasýnda þu ifadelere yer verildi 164. Sayý / 2 - 16 Haziran 2010

na yaraþýr bir yaþam için birlikteyiz. Halklarýmýz ve özgürlüklerimiz için dayanýþma içindeyiz. Biz, üretenlerin, emekçilerin açlýða, iþsizliðe, sefalete itildiði, örgütlenmeye çalýþanlarýn baský gördüðü, hak arayanlarýn þiddete maruz kaldýðý bir ülke istemiyoruz. Özgür, eþitlikçi, barýþçý demokratik bir ülkede yaþamak, çocuklarýmýza onurlu bir gelecek sunmak için bugün GREV’deyiz!” dedi. Eylem çekilen halaylarýn ardýndan alkýþ ve sloganlarla sona erdi. Zafer Savaþan Tekel Ýþçisinin Olacak! Adana Mücadele Birliði “Bize raðmen hiç kimsenin karar alamayacaðýný bir kez daha söylüyoruz. Türk-Ýþ yönetimi ve Kumlu bilmelidir ki, bu genel grev onlara raðmen gerçekleþecektir. Bu genel greve Türkiye’nin dört bir tarafýndan Tekel iþçileri ‘4C ye Hayýr, Güvenceli iþ istiyorum’ talebiyle katýlacak ve grevi güçlü kýlmak için elinden gelen her çabayý gösterecektir. Biz Adana Tekel iþçileri olarak bizleri evimiz olan Türk-Ýþ Adana Bölge Temsilciliði binasýna sokmamak için polis çaðýran, iþçilere küfreden, saldýran bölge temsilcisi Edip Gülnar ve diðer yöneticilere sesleniyoruz; Bu sendika ne senin ne de yöneticilerinin sendikalarýdýr. Bu sendika bizimdir. Biz iþçilerin evidir. Biz Tekel iþçilerine yapýlan fütursuz saldýrýyý þiddetle kýnýyoruz.” Daha sonra iþçiler sloganlar ve ýslýklar eþliðinde Tek Gýda-Ýþ Sendika binasýna dönerek 24 saat sürecek olan açlýk grevine baþladýlar. Adana Mücadele Birliði


Yeni Evrede

26 Mayıs

Mücadele Birliði

ÝSTANBUL’DA 26 MAYIS luna, Mücadele Birliði Platformu ve çeþitli devrimci ilerici kurumlar da katýldý. En önde “Zonguldak’ta 30 Maden Ýþçisini Kaybettik, Türkiye Ýþçi Sýnýfýnýn Baþý Saðolsun” KESK imzalý pankartýn olduðu kitle Beyazýt’a doðru ilerledi. Yürüyüþe Mücadele Birliði Platformu, Mücadele Birliði imzalý “Sermayenin Ýktidarýný Yýkalým Emeðin Ýktidarýný Kuralým” ve DEK (Devrimci Emekçi Komiteleri) imzalý “Ýktidar Dýþýnda Her Þey Hiç Bir Þeydir” pankartlarýyla katýldý. Tekel iþçilerinin Ankara’da 78 gün süren eylemlerinin ardýndan 26 Mayýs’ta bir günlük genel grev kararý alýnmýþ; fakat Konfederasyonlar, “genel grevin þartlarýnýn olmadýðý bir saatlik iþ býrakma eyleminin yeterli olacaðý” deðerlendirmesiyle eski kararlarýna sýrt dönmüþlerdi. Konfederasyonlarýn bu kararý üzerine baþta Tekel iþçileri olmak üzere direniþte bulunan iþçiler (Ýtfaiye, Marmaray, ÝSKÝ, Esenyurt Belediye, UPS Kargo... iþçileri) bu karara tepki gösterdiler. Yalnýzca KESK 26 Mayýs’ta tam gün iþ býrakacaðýný bildirdi. Konfederasyonlarýn bu kararýný protesto amacýyla Tekel iþçileri önce 24 Mayýs’ta Ýstanbul’da, 25 Mayýs’ta ise Ýzmir, Samsun, Diyarbakýr ve Adana da Türk-Ýþ Sendika binalarýný iþgal ettiler. KESK’e baðlý sendikalar, 26 Mayýs sabahý saat 10.00’da iki koldan yürüyerek Beyazýt Meydaný’nda buluþma karar aldýlar. KESK’e baðlý sendika üyeleri saat 10.30’da Sirkeci Garý önüne gelmeye baþladýlar. Eðitim-Sen, Haber-Sen, BES sendikalarýndan gelen emekçiler, “Parasýz Eðitim, Parasýz Saðlýk”, “Gün Gelecek, Devran Dönecek Devlet Emekçiye Hesap Verecek”, “Tekel Ýþçisi Yalnýz Deðildir”, “Maden Ýþçisinin Katili Sermaye Devleti”, “Genel Grev Genel Direniþ”, “Madencinin Ölümü Kader Deðil, Katliamdýr”, “Direniþler Sürüyor, Mücadele Büyüyor”, “Ýþçi-Memur Elele Genel Greve”, sloganlarý atarak Caðaloðlu Yokuþu’na, oradan Beyazýt Meydaný’na doðru yürüyüþe baþladýlar. Yürüyüþ sýrasýnda bazý iþyerlerinden alkýþlayanlar, sloganlarla eyleme destek verenler oldu. Yol boyunca korteje katýlanlarla Beyazýt Meydaný’na gelindi. Çapa Týp Fakültesi önünde yine saat 10:30’da toplanmaya baþlayan yürüyüþ ko-

Kitle sýk sýk, “Herkese Eþit Ücretsiz Saðlýk”, “Hastaneler Halkýndýr Satýlamaz”, “Kader Deðil Bu Bir Cinayet” sloganlarýnýn atýldý. Yusufpaþa duraðýna gelindiðinde Mücadele Birliði imzalý “Dünya Emeðin Olacak” pankartýnýn binadan aþaðýya sarkýtýlmasý eylemin coþkusunu arttýrdý. Alanda geçenleri selamlayan üzerinde Deniz Gezmiþ’in resmi olan pankartý emekçiler sloganlar ve ýslýklarla karþýladý. Mücadele Birliði korteji sýk sýk “Yaþasýn Ýþçilerin Mücadele Birliði, “Yaþasýn Emekçilerin Mücadele Birliði”, “Dünya Emeðin Olacak, Ýktidar Dýþýnda Her Þey E-

meðin Olacak”, “Bütün Ýktidar Emeðin Olacak”, “Zindanlar Yýkýlsýn Tutsaklara Özgürlük”, “Tekel Ýþçisi Yalnýz Deðildir” sloganlarýný haykýrdý. Alana vardýðýmýzda 2000 yakýn kitle yerlerini aldýktan sonra program baþladý programda Sami Evren konuþmasýna herkesi selamlayarak baþladý. “81 ilde tam gün iþ býrakma eylemi yapýyoruz ve tüm illerde kamu emekçileri alanlardan Zonguldak’ta katledilen maden iþçilerinin ailelerine baþ saðlýðý diliyoruz. Bugün Baþbakan’ýn ‘madende, tersanelerde yaþamýný yitiren iþçileri sorumlusu kaderdir’ demesini biz kýnýyoruz. Ve biz biliyoruz ki, taþeronlaþtýrma, güvencesiz ve saðlýksýz çalýþtýrma yüzünden yaþamlarýný kaybettiler. Bugün iktidar bizlere 4B-4C dayatýyor. Tekel iþçilerine zulmediyor. Biz bu koþullarda sözleþmeli çalýþmak istemediðimizi ve artýk sözleþmeli çalýþmayacaðýmýzý belirtiyoruz. Demokratik açýlým yaptýklarýný söylüyorlar bu demokratik açýlým deðil olsa olsa sivil faþizmdir” dedi. Yapýlan konuþmanýn ardýnda eylem sona erdi.

ÝZMÝR TÜM BEL-SEN’DEN ÝÞ BIRAKMA EYLEMÝ

25 Mayýs Salý günü KESK’e baðlý Tüm Bel-Sen, yapýlan toplu iþ sözleþmelerinden bir sonuç alamayýnca, eylemliliklere baþladý. Ayýn 24’ünde iki saatlik iþ býrakma eylemi yaptýktan sonra, 25 Mayýs’ta da tüm gün iþ býrakma eylemi yaptýlar. Ýzmir Büyükþehir Belediyesi önünde sabah 08.30’da toplanmaya baþlayan emekçilerin ses arabasýna valilik tarafýndan el konulduðundan, emekçiler ýslýklarla ve alkýþlarla valiyi protesto ettiler. Emekçiler bekleyiþlerini sürdürürken davul zurna eþliðinde bol bol halay çektiler. KESK Genel Baþkaný Sami Evren, eylemi destekleyenler arasýnda yer aldý. Saat 10.00’a doðru valiyle görüþmeye giden sendika temsilcileri, vali yerinde olmadýðý için görüþemeden geri döndüler. Eylem 11.00’e doðru 26 Mayýs’taki greve çaðrý yapýlarak bitirildi. Emekçiler alandan iþyerlerine dönmediler.

Ýzmir Mücadele Birliði 164. Sayý / 2 - 16 Haziran 2010

21


Yeni Evrede

26 Mayıs

Mücadele Birliði

ANKARA’DA 26 MAYIS Ankara’da 26 Mayýs genel eylemi, eyleme katýlanlarýn iþ yerleri önünde toplanmasýyla baþladý. Eyleme KESK Ankara Þubeler Platformu’na baðlý sendikalar, Türk-Ýþ’e baðlý birkaç sendika ve diðer devrimci-demokrat yapýlar katýldý. Eðitim-Sen 2 Nolu Þube’nin yolda polis tarafýndan engellenmesi sonucu, eylem 45 dakika gecikmeyle baþladý. Eðitim-Sen 2 Nolu Þubenin gelmesinin ardýndan, Zonguldak’ta göçük altýnda hayatýný kaybeden 30 madenci, Muðla Üniversitesi’nde faþist saldýrý sonucu hayatýný kaybeden Þerzan Kurt ve ölümsüzleþen tüm devrim savaþçýlarý için saygý duruþunda bulunuldu. Eyleme katýlan kurumlarýn selamlanmasýnýn ardýndan KESK adýna Emirali Þimþek bir basýn açýklamasý yaptý. Eylem sýrasýnda SSK Ýþhaný balkonuna “Sermayenin Ýktidarýný Yýkalým, Halk Ýktidarýný Kuralým-DEK, DÝK” imzalý bir pankart asýldý ve DEK-DÝK imzalý bildiriler daðýtýldý.

Bu sýrada, eylem sürerken Ýzmirli 8 kadýn TEKEL iþçisinin TürkÝþ Genel Merkez Binasý önünde eylem yaparken gözaltýna alýndýðý haberi geldi. Türk-Ýþ binasý önüne gittiðimizde binanýn polis tarafýndan abluka altýna alýndýðýný gördük. Ankara Mücadele Birliði Platformu

TÜRK-ÝÞ ABLUKASI KALKTI 26 Mayýs genel eylemi sürerken, Ýzmirli 8 kadýn Tekel iþçisinin Türk-Ýþ genel merkez binasýna kendilerini zincirlemek istedikleri ve bu esnada gözaltýna alýndýðý haberini almýþtýk ve Türk-Ýþ binasýna gittiðimizde binanýn polis ablukasýnda olduðunu belirtmiþtik. Son birkaç gündür Tekel iþçilerinin Türk-Ýþ binalarýný iþgal etmeleri Ankara’ya da sýçramýþtý; ancak dün Aynur Çamalan ve Tekel iþçileriyle birlikte 6 kiþinin, bugün de 8 Tekel iþçisinin benzer þekilde gözaltýna alýnýþýnýn ardýndan bina bugün öðle saatlerine dek abluka altýndaydý. Akþam saatlerine doðru çevik kuvvet Türk-Ýþ Genel Merkezi önünden ayrýldý; fakat bölgede sivil polis yoðunluðu dikkat çekici. Ankara’nýn 3 Haziran bekleyiþi sürüyor.

GREVÝ YAPANA MI YAPTIRANA MI BAKILMALI? Sistemin can simidi burjuva sendikacýlýk, tarih 22 Þubat 2010’u gösterirken, Ankara’yý adeta iþgal eden Tekel eylemlerini sonlandýrmak için 26 Mayýs 2010 tarihinde grev yapýlmasý kararý almýþtý. Tekirdað ilinde de bu tarihte grev vardý. Tekirdað Eðitim Sen önünde toplanan yaklaþýk 50 kiþilik grevci, grev gömleklerini giyerek, saat 13:00 da yürüyüþe geçti. Vali Konaðý Caddesi üzerinden, basýn açýklamasýnýn yapýlacaðý Tuðlalý Park’a kadar “Yaþasýn Sýnýf Dayanýþmasý”, “Ne 4-B Ne 4C, Herkese Güvence” “Yaþasýn Sýnýf Dayanýþmasý”, “Eðitim Haktýr Satýlamaz”, “Tekel Ýþçisi Yalnýz Deðildir” gibi sloganlar atýlarak gelindi. DÝSK iþçilerinin de katýlýmýyla davullu zurnalý halaylar çekildi. Basýn açýklamasý yapýlarak eylem sonlandýrýldý. Tekel Ýþçilerinin yarattýðý sýnýf bilinçli mücadele birliðinin örülmesi, devletin, hükümetin ve sendikalarýn paniklemesine neden olmuþtu. Çünkü bu gidiþ iyi deðildi. Ama ka-

22

pitalizmden yana iyi deðildi. “Nasýl edilir neler yapýlýr da, Tekel iþçilerinin bu eylemi sonlandýrýlýr”ýn hesaplarý yapýldý. Bütün yöntemler, saldýrýlar kullanýlmasýna raðmen eylem, daha da büyüyerek yaygýnlaþtý. Ýlköðretim öðrencilerinin bile desteðini sokaklara taþýrýyordu. Burjuvazinin iktidarý çatýrdýyordu. Sistemin ahval-i þita’sý ürkütüyordu egemenleri. Çünkü iþçiler emekçiler artýk iktidara giden yoldaydýlar. 15-16 Haziran 1970’deki eylemde de paniklemiþlerdi. O zaman kurtarýcý olan, eylemcileri evlerine dönmesi için radyolardan telkinlerde bulunan ve eylemin bitirilmesi için can hýraþ çalýþan DÝSK idi. Bugün de Tekel ateþinin söndürülmesi için 4 konfederasyon, 26 Mayýs grevinin kararýný bu koþullarda almýþtýr, almak zorunda kalmýþtýr. Eylem aný gelip çattýðýnda ise, Türk-Ýþ ve DÝSK 1 saatlik eylemle durumu geçiþtirmeye çalýþtýlar. Sendikalarýn bu tavrý, Tekel iþçilerinin birçok ilde Türk-Ýþ binalarýnýn iþgallerini 164. Sayý / 2 - 16 Haziran 2010

getirmiþti. Anlamýna uygun eylemi, KESK tam gün çalýþmayarak gerçekleþtirmiþtir. Ancak; hatýrlanmasýnda fayda vardýr. 2009 yýlý yazýnda, Hükümet ve yetkili sendikalarla yapýlan toplu görüþmelerde KESK, “TÝS (Toplu Ýþ Sözleþmesi) Yoksa Grev Var” sloganýný ön plana çýkarmýþtý. TÝS olmadý. O halde grev yada grevler olmalýydý. 25 Kasým ve 26 Mayýs grevleri bunun günahýný salmak mý? diye sorgulamadan geçilmiyor. Tekirdað’da 25 Kasým 2009 yýlýnda yapýlan “Uyarý Grevi” coþkulu geçmiþti. 26 Mayýs’ta yapýlanýn da uyarý grevi olmasý ayrý bir eleþtiri konusu olmakla birlikte, 25 Kasým’daki grevden daha coþkulu geçti. Sendikalarýn yapmak istemedikleri ancak koþullarýn dayattýðý bu grev, sendikalara raðmen devrimci emekçiler tarafýndan uygulanmýþtýr. Tekel iþçileriyle beraber iktidara doðru yürüyüþ devam ediyor. Tekirdað’dan Bir Devrimci Emekçi


Yeni Evrede

26 Mayıs

Mücadele Birliði

KONFEDERASYONLAR MÜCADELE KARARLARINDAN VAZGEÇTÝLER

Mahmut CANYURT “Bildiðiniz gibi, Tekel iþçilerinin mücadelesi, iþçi sýnýfýnýn yükselmesinde önemli bir dönemeç olmuþtu. Bu direniþler devam ederken 22 Þubat’ta (4 konfederasyon) bir araya gelerek 12 talep belirledi. Ve taleplerin karþýlanmasý için hükümete 3 ay süre verdi. Ancak 26 Mayýs gelip çattýðýnda konfederasyonlar mücadele kararlarýndan vazgeçtiler. Oysa daha geçen hafta 30 iþçi kardeþimiz, taþeronlaþtýrmanýn, özelleþtirmenin ve iþçi yaþamýný hiçe sayma politikalarýnýn kurbaný oldu. .. Biz sonuna kadar taleplerimizin takipçisiyiz, alýnan kararýn arkasýndayýz. Konfederasyonlarýmýzý da taleplerinin arkasýnda durmaya çaðýrýyoruz.” Açýklamanýn ardýndan KESK’lilerin bugün çalýþmayacaklarýný açýklayarak basýn açýklamasýný sona erdirdi. Çekilen halaylarýn ardýndan 12.30’da kitle daðýldý. Antep’te KESK, 26 Mayýs günü saat 11.30’da Öðretmenevi önünde toplanarak Eski Adliye önüne sloganlarla yürüyüþ yaptý. Öðretmenevi önünde toplanan KESK üyeleri ve demokratik kitle örgütleri, Eski Adliye önüne kadar “Kurtuluþ Yok Tek BaTEKEL iþçilerine destek için eylem yaptýlar, iþlerinden þýna Ya Hep Beraber Ya Hiçbirimiz” seklinde sloganlarla ve kýoldular! 26 Mayýs eyleminine katýlan taþeron iþçiler iþten asa ajitasyon konuþmalarý ile yürüyüþ yaptýlar. týldý! Eski Adliye önüne gelindiðinde ise KESK dönem sözcüsü 26 Mayýs eylemleri kapsamýnda DÝSK Dev Saðlýk-Ýþ’in Ali ERSÖNMEZ basýn açýklamasýný okudu. Ersönmez talepleka ra rý doðrultusunda Kartal Koþuyolu Kalp Hastanesi’nde iþ rini dile getirerek neden iþ býraktýklarýný açýkladý. býrakma eylemi yapan dört iþçinin sözleþmeleri 27 Mayýs saDaha sonra ise açýklama Yapan TÜMTÝS Þube Sekreteri bahý feshedildi.

EYLEM YAPTILAR ÝÞTEN ATILDILAR

ELÝNÝZDEN GELENÝ ARDINIZA KOYMAYIN! 15 Mayýs 2010 Cumartesi günü akþam saatlerinde, Ýzmir’in Menemen ilçesi Asarlýk Mahallesinde Mücadele Birliði dergisi daðýtýmýnda sivil polisler tarafýndan dergi daðýtýmý yapan arkadaþlara müdahale edilmek istendi. Daha önce de bu bölgede sivil polisler, dergi daðýtýmý yapan arkadaþlara müdahalede bulunmak istemiþ, ancak daðýtým yapan arkadaþlar sesli ajitasyon yaparak sivil polislerin müdahalesini geri püskürtmüþlerdi. Cumartesi akþamý da ayný bölgede sivil polisler dergi daðýtýmý yapan arkadaþlarýn yanýna gelerek GBT taramasý yapmak istediler. Arkadaþlar da sivil polislerin kimliklerini ad-soyadlarýný isteyin-

ce beþ dakikalýk aðýz dalaþý yaþandý. Bu tartýþmanýn sonrasýnda araçlarýna binip giden sivil polisler, yaklaþýk 200 metre sonra geri dönerek otobüs duraðýnda asýlý olan Devrimci Öðrenci Birliði’nin düzenlemiþ olduðu “Denizlerden Mazlumlara Yaþasýn Kürt-Türk Halklarýnýn Mücadele Birliði Ulusal Soruna Leninist Bakýþ” adlý panelin afiþini yýrtmak isteyince, sivil polislere, hem dergi daðýtýmý yapan arkadaþlar hem de Asarlýk gençliði müdahalede bulundu. Polislerin “buraya belediyeden izin almadan afiþ asamazsýnýz” demesi üzerine toplanan 20-25 kiþilik grubun gençlerinden birisi “ben belediyenin malý deðilim, bir tane de bana afiþ verin ben üstüme asýp da dolaþacaðým, sýkýyorsa bana ceza yazýn” 164. Sayý / 2 - 16 Haziran 2010

dedi. Sonra orada bulunan esnaf da afiþlerimizden isteyerek dükkanlarýna astýlar. Bunun üzerine sinirlenen sivil polisler “bir daha sizi burada afiþ asarken görürsek 147 TL ceza yazarýz ve bir daha bu þekilde yüksek sesle hakaret tarzý konuþursanýz sizi gözaltýna alýrýz, siz hükümete dua edin yoksa biz size ne yapacaðýmýzý iyi bilirdik” demesi üzerine dergi daðýtýmý yapan arkadaþlardan biri de “elinizden geleni ardýnýza koymayýn” dedi. Daha sonra etrafýmýzda toplanan gençlik “size bir þey olursa biz buradayýz, kimse size burada bir þey yapamaz” diyerek bizi desteklediler. Ýzmir Mücadele Birliði

23


Yeni Evrede

Sokaklar

Mücadele Birliði

ULUSAL SORUNA LENÝNÝST BAKIÞ 16 Mayýs Pazar günü saat 14.30’da Ayýþýðý Sanat Merkezi’nde Devrimci Öðrenci Birliði tarafýndan “Ulusal Soruna Leninist Bakýþ” isimli bir panel gerçekleþtirildi. Panele panelist olarak Devrimci Öðrenci Birliði’nden ve Mücadele Birliði Platformu’ndan birer konuþmacý katýldý. Panel iki bölümden oluþtu. Ýlk bölümde ulusal sorunun ne olduðu anlatýlýrken, ikinci bölüm soru-cevap þeklinde geçti. Panel, Mayýs ayýnýn yoðunluðunun anlatýldýðý kýsa bir konuþmadan sonra bir þiirle baþladý. Ýlk olarak DÖB’den bir öðrenci söz aldý. Konuþmasýnda Kürt halkýnýn yýllardýr yürüttüðü mücadelenin ne kadar önemli ve ders alýnmasý gereken bir mücadele olduðunu, uluslarýn kendi kaderini tayin hakký bakýþ açýsýyla anlattý. Mücadele Birliði Platformu adýna söz alan arkadaþ da konuþmasýna “ulusal sorunu, ezilen ulus sorununu kavramak için olaylara duygulardan yalýtýk bir þekilde bakmak gerekiyor. Ezilen ulus sorununa kim ki hangi taraf yani karþý-devrim cephesi olsun ya da devrim cephesi olsun duygularýyla bakarsa gidebileceði tek bir yer var, o da sadece kan, gözyaþý ve acýdýr” diyerek baþladý. Daha sonra ulus nedir, iþgal, ilhak nedir gibi kavramlara deðindi. Ardýndan Kürdistan’ýn ulusal mücadelesini geniþ bir þekilde ele aldý. Son zamanlarda öne çýkarýlan bu savaþ bitsin gibi yaklaþýmlara cevap olarak da “artýk bu savaþ, bu acýlar bitsin dediðiniz taraf TC devletinin kendisi, yani Kürdistan’ý iþgal eden, ilhak eden ve asla ve asla oranýn egemenliðinden vazgeçmeyecek olan ve her zaman Kürdistan’ýn üzerinde kanla beslenen, TC devletinin kendisi. O yüzden Kürt halký bu talebinde çok haklý ama bu talebin gerçekleþmesi için bugüne kadar yürüttüðü özgürlük mücadelesini Kürt ve Türk halklarýnýn mücadele birliði temelinde, Türkiye-Kürdistan birleþik devrimi temelinde alýnmasý gerekiyor, yani bataklýðýn sineklerini öldürerek deðil, bataklýðý kurutma anlayýþýyla hareket edilmesi gerekiyor” dedi. Lenin’den alýntýlar yaparak da konuþmasýný zenginleþtirdi. Daha sonra soru-cevap bölümüne geçildi. Soru cevap bölümünde aðýrlýklý olarak Kürdistan sorununa yönelik sorular soruldu. Soru-cevap bölümünün ardýndan panel sona erdi. Ýzmir Ayýþýðý Sanat Merkezi

ANTEP’TE HAKÝ KARER ANILDI 1977’de ölümsüzleþen Haki Karer, BDP Þahinbey ilçe örgütünde anýldý. 18 Mayýs Salý günü saat 12.00’da ilçe binasý önünde toplanan kitle, saat 14.00 sýralarýnda Haki Karer’in vurulduðu yere doðru yürüyüþ yaptý. Anmaya, BDP Milletvekillerinden Ýbrahim Bilici ve Aysel Tuðluk da katýldý. Yürüyüþ sýrasýnda Mayýs ayýnda ölümsüzleþen devrim savaþçýlarýnýn resimlerinden oluþan pankart açýldý. Açýlan Pankartlarda “Tarihi Yaratan Þehitlerimizdir, Þehid’in Gulan’e Rumeta Mene, Mayýs Þehitleri Mücadele Onurumuzdur” sloganý yer alýyordu. Haki Karer’in ölümsüzleþtiði yere gelindiðinde anma konuþmasý yapýldý. konuþmada “bizi var eden þehitlerimizin önünde saygýyla eðiliyorum, hepinizi selamlýyorum. Denizler idama giderken ‘Yaþasýn Türk ve Kürt Halkýnýn Birlikte Mücadelesi’ dedi. Haki yoldaþ, eðer kardeþlikse ben onlarla yürüyeceðim dedi. Onun için Antep’teydi” denildi. Daha sonra yine Haki Karer’i anlatan konuþmalar yapýldý. Konuþmalardan sonra Karer’in ölümsüzleþtiði yere karanfiller konuldu. Daha sonra kitle, ilçe binasýna doðru tekrardan sloganlarla yürüyüþe geçti. Ýlçe birasý önünde milletvekilleri konuþma yaparak Haki Karer’i andýlar. Aysel Tuðluk konuþmasýnda anayasaya da deðinerek referandumu boykot edeceklerini açýkladý. Ardýndan ilçe binasýnda sinevizyon gösterimiyle anma sona erdi. Anmaya Adýyaman, Malatya, Adana ve Mersin illerinden de katýlým oldu.

KAPÝTALÝZMÝN SALDIRILARINA KARÞI DEVRÝM SAFLARINA 29 Mayýs günü Ýzmir Devrimci Öðrenci Birliði olarak “AB ve GATS Sürecinde Mesleki Dönüþümler ve Yetkin Mühendislik” baþlýðý altýnda bir panel düzenledik. Panelimizde konuþmacý olarak Artý Ývme dergisinden arkadaþlar yer aldý. Mesleki dönüþümlerin neden ve hangi amaçla emperyalistlerce ortaya atýldýðýný anlatan panelist arkadaþlar AB’nin diðer emperyalistlere karþý mücadele edebilmek için emekçileri daha çok sömürmesi gerektiðini anlattýlar; bu projenin GATS isimli “Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaþmasý”nýn sonucu olduðunu söylediler. Bu anlaþma hizmet ticaretini düzenleyen ilk anlaþma iken Telekom, posta, eðitim, saðlýk vs. bir çok alaný düzenliyor. Türkiye’nin ise %46’lýk oran ile en fazla hizmet alanýný serbest dolaþýma açan ülke olduðunu ve geliþmekte olan ülkelerde bu oranýn % 18 ortala-

24

maya sahip olduðunu belirttiler. Var olan tabloda Türkiye’de istihdam olanaklarýnýn yabancý sermayeye peþkeþ çekildiði, emek-gücünün ucuzladýðý, yedek sanayi ordusunun daha da büyüdüðü ve emekçilerin akreditasyon, mesleki yeterlilik belgeleri ve mesleðe kabul kurullarý ve sýnavlarý gibi ek sorunlarla uðraþtýklarýný anlattýlar. Avukatlýk mesleðinin yaný sýra saðlýk alanýnda da ciddi bir saldýrýnýn gerçekleþtiðini belirttiler. Saðlýk alanýna bu saldýrýnýn yansýmasý saðlýk ocaklarýnýn tasfiyesi, özel muayenehaneler, çalýþanlar açýsýndan “performansa” dayalý ücret ve koruyucu saðlýk hizmet hizmetlerinin ortadan kaldýrýlmasý þeklinde gerçekleþiyor. Dikkat çekici birkaç örneði de aktarýrsak eðer bir aile hekimi iki ay üst üste binden az hastaya bakarsa sözleþmesi iptal ediliyor ve eðer bir ayda baktýðý hastalarýn %15’ini uzmana sevk ederse maaþýndan kesinti yapýlýyor. 164. Sayý / 2 - 16 Haziran 2010

Eðitimde ve mühendislik alanýnda yapýlan saldýrýlarýn öz itibariyle ayný fakat biçimsel olarak farklý olduðunu belirtti arkadaþlar. Sadece çalýþanlarýn deðil bu hizmetlerden yararlanan emekçi insanlarýn da bu süreçten etkileneceðini belirttiler. Panelin sona ermesinden sonra soru cevap bölümüne geçildi. Mücadelenin anti-kapitalist temelde ve artýk sendika veya odalarý da aþan yeni araçlarý da kullanmanýn gerektiði sonucuyla sona erdi. Emperyalist-kapitalist sistem saldýrýlarýna son hýzla devam ederken biz iþçilere emekçilere “Kapitalizm Öldürür, Kapitalizmi Öldürün” þiarýný hedef almaktan baþka bir çare kalmýyor. Artýk devrim yoluyla baský ve sömürüye son verme zamaný geldi. Ayaða kalkma, kavgaya katýlma zamanýdýr. HAYDÝ ÝLERÝ! Ýzmir Devrimci Öðrenci Birliði


Yeni Evrede

Sokaklar

Mücadele Birliði

ÞERZAN KURT ÖLÜMSÜZDÜR

11 Mayýs günü Muðla’da, faþistlerin yurtsever öðrencilere saldýrýsýnda aðýr yaralanan Þerzan Kurt, 19 Mayýs’ta ölümsüzleþti. Beyin ölümü gerçekleþen, ama otopsi için kalbinin durmasý beklenen Þerzan Kurt’u, yüzlerce kiþi bekliyor. Devrimci, demokrat, yurtsever öðrenci ve analar, ailesiyle birlikte onu son yolculuðuna uðurlamak üzere, Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi’nin bahçesinde bekliyor. 20 Mayýs günü sabahýn erken saatlerinde bekleyen insanlarýn yüzünde hüzün, kin ve öfke en dikkat çekici duygulardý. Ýzmir’in emekçi mahallelerinden gelen analarýn sessiz ama öfkeli bekleyiþleri, devrimci-demokrat-yurtsever öðrencilerin hüzünlü ama bir o kadar da intikam diye slogan atan haykýrýþla-

rý, Þerzan’ýn ailesinin bu yaþananlara karþý þaþkýn bakýþlarý, bütün gün hastanenin bahçesinde yüzlerce Þerzan’ýn doðduðunu gösteriyordu. Þerzan’ýn fotoðrafýyla gelen Ege Üniversitesi öðrencileri “Þehit Namýrýn”, “Kürdistan Faþizme Mezar Olacak”, “TC Þaþýrma Bizi Daða Taþýrma”, “Hepimiz Þerzan’ýz”, “Pkk Halktýr Halk Burada”, “Ey Þehit Reya Te Reya Meye” sloganlarýyla Þerzan’ýn sesi soluðu oldular. Sabah saatlerinde, bekleyen kitleyi provoke etmek isteyen bir faþist, “burada cenazemiz var” diye uyarýlmasýna raðmen ayný tavrý sürdürünce öfkeli kalabalýk tarafýndan güzel bir dayak yedi. Daha sonra sakinleþen kitle bekleme yerine geri döndü. Saat 15.00’e doðru “Faþizme Geçit Yok Þerzan Kurt Ölümsüzdür” pankartýyla Güzel Sanatlar Fakültesi öðrencileri hastanenin acil kapýsýnýn önünden bekleme yerine doðru yürüyüþe geçti. Yürüyüþ sýrasýnda “Katil Devlet Hesap Verecek”, “Þerzan Yoldaþ Ölümsüzdür”, “Kürdistan Faþizme Mezar Olacak”, “Kürt Halký Devrimle Özgürleþecek”, “Faþizme Karþý Omuz Omuza” sloganlarýný attýlar. On-

larý gören analar ve gençler sloganlara ýslýklar ve zýlgýtlarla yanýt verdi. Öðrenciler adýna konuþma yapan bir arkadaþ, konuþmasýnda þunlara deðindi: “Bizler Þerzan’ýn yattýðý hastanenin yaný baþýnda olan Güzel Sanatlar Fakültesi öðrencileriyiz. Þerzan Kurt ne bir ilkti ne de son olacak. Biz bunun bilincindeyiz. Yýllarca devrimci-demokrat öðrenciler, Kürt öðrenciler polis kurþunuyla, devlet kurþunuyla katledildi. Bizler bunun bilincindeyiz ve bizler burada öðrencileriz Þerzan Kurt arkadaþýmýzý kesinlikle bundan sonra yaþatacaðýz. Kürt arkadaþýmýzý haklý mücadelesiyle yaþatacaðýz. Þerzan Kurt arkadaþýmýzý devrime olan inancýmýzla yaþatacaðýz”. “Faþizme Karþý Omuz Omuza” sloganý atýlýrken yoldan geçen yaþlý bir adamýn ‘faþist sizsiniz” demesi üzerine herkes bir anda adamýn peþinden koþmaya baþladý. Polisin korumaya aldýðý adam, dövülmekten son anda kurtuldu. Polisin yaklaþamadýðý bahçede sürekli provokasyon yaratmaya çalýþarak müdahale etmek istemesi boþa çýkarýldý. Akþam saatlerine kadar beklemeye devam eden insanlar 21 Mayýs sabahý tekrar görüþmek üzere hastaneden ayrýldý. Ýzmir Mücadele Birliði

ÞERZAN KURT MEMLEKETİNE UĞURLANDI 11 Mayýs’ta Muðla Üniversitesi’nde çýkan olaylarda polis kurþunuyla vurulan Þerzan KURT, 24 Mayýs Pazartesi günü sabah saatlerinde hayatýný yitirdi. Cenazesi 9 Eylül Hastanesi’nden alýnýp Bayraklý Adli Týp Kurumu’na götürüldü. Adliyenin önünde bekleyen kitle üzgün ve öfkeliydi. Uzun bir bekleyiþten sonra Ýzmir BDP Baþkaný Yusuf Kaya, gerginliði yatýþtýrmak ve olabilecek olaylarý engellemek için kitleye þöyle seslendi: “Partideki gençliðimize, sosyalist gençlere ve devrimcilere sesleniyorum. Birazdan Þerzan’ýn cenazesini alacaðýz, dýþarýdan bize yönelik provokasyon olabilir. Lütfen onlara cevap vermeyelim. Þerzan’a yakýþýr bir þekilde onu özgür topraklara uðurlayalým”. Açýklamadan sonra cenaze çýkarýlýrken kitle alkýþlarla “Þehit Namýrýn”, “Þerzan Yoldaþ Ölümsüzdür”, “ Katil Devlet He-

sap Verecek”, Ýntikam intikam”, “Faþist TC. Kürdistan’dan Defol”, “Kürdistan Faþizme Mezar Olacak”, “PKK Halktýr Halk Burada”, “Ege Faþizme Mezar Olacak”, “Ev Þehit Riyade Riyameyý”, “PKK Cepheye Misillemeye” sloganlarý atýldý. Sonra Þerzan’ý son yolculuðuna uðurlamak için memleketi Batman’a götürmek üzere hav limanýna yaklaþýk 35 aracýn oluþturduðu konvoyla gidildi. Saat 18.00’de Diyarbakýr’a giden uçaða binildi… YAÞASIN KÜRT-TÜRK HAKLARININ MÜCADELE BÝRLÝÐÝ! KÜRDÝSTANDA TEK ÇÖZÜM YA DEVRÝM YA ÖLÜM! KÜRT HALKI DEVRÝMLE ÖZGÜRLEÞECEK! Ýzmir Mücadele Birliði

164. Sayý / 2 - 16 Haziran 2010

25


Yeni Evrede

Ekin Sanat

Mücadele Birliði

BAHARA ÞÝÝRLERLE MERHABA

16 Mayýs Pazar günü Ayýþýðý Sanat Merkezinde þair dostlarýmýzýn da katýldýðý “Þiirde Ýmge” konulu “Bahara Þiirlerle Merhaba” etkinliði düzenledik. Etkinlik öncesinden hazýrladýðýmýz Þiir Sergisinde þairlerden seçtiðimiz toplumsal içerikli þiirler, sergide büyük ilgi gördü. Program Ayýþýðý Sanat Merkezi’nden bir arkadaþýmýzýn yaptýðý konuþmayla baþladý. Ayýþýðý Þiir Atölyesi kendi þiir üretimlerinin de bulunduðu kýsa bir þiir dinletisi sundu. Sonrasýnda Ayýþýðý Keman Atölyesinden konservatuvar öðrencisi hocamýzýn vermiþ olduðu keman dinletisi, katýlýmcýlara duygulu anlar yaþattý. Keman dinletisin ardýndan Þair Adil OKAY, Þair Osman ERKAN, Þair Yusuf

KAPTAN Þiirde Ýmge konusunu konuþmak üzere sahneye geldiler. Þairlerimiz kendilerini tanýtarak baþladýlar ve þiir yolculuðuna nasýl çýktýklarýndan bahsettiler. Ýlk olarak Þair Adil Okay imge üzerine; “Ýlk kez Hegel’in dile getirdiði imge ve imgenin ne olduðu sorusu, Aristoteles’ten beri süren, ‘öz ve biçim’ tartýþmasýnýn yerini almýþtýr. Þiir yazan bü yük çoðunluk imge ile kurguyu, imge ile þiirin amacýný karýþtýrmaktadýr. Avrupa’da Rimbaud ve Lautreamont’dan, Türkiye’de Nazým’dan beri þiirde artýk ölçü, uyak, hece sayýsý, koþuklama kurallarý kullanýlmýyor. Ama imge aranýyor. Roger Caillos’un belirttiði gibi, ‘Doðuþtan kör’ bir þiir dizesi ve imge deðildir ama ‘Bahar geliyor ben göremeyeceðim’, mýsrasý bir imgedir. Çünkü yan anlamlar yaratýyor, düþündürüyor, çaðrýþýmlara yol açýyor. Dinleyici-okuyucu tarafýndan yeniden üretiliyor. Öyleyse imgeyi yeniden üretilen þiir birimi olarak görebiliriz.” diyerek Ruhan Mavruk, Adnan Yücel, Osman Erkan, Yusuf Kaptan’ýn þiirlerinden imge üzerine örnekler verdi. Ayýþýðý Sanat Merkezi’ne böyle bir etkinlik düzenlemiþ olduðu için teþekkür ederek

sözlerini tamamladý. Þair Yusuf Kaptan ise Ýmge’yi terimsel anlamýnda ve geliþimi üzerinde konuþmalar yaptýktan sonra kendi þiirlerini okudu. Þair Osman Erkan ise Ýmge üzerine þiirlerden örnekler vererek açýklamalarda bulundu. Ve kendi þiiri olan ‘Eyyo’ þiirini okudu. Ve konuþmalarýna Ayýþýðý Sanat Merkezi’ne teþekkür ederek son verdi. Söyleþi soru cevap bölümünden sonra sona erdi. Verilen kýsa aranýn ardýndan çalýþmalarýný Adana Ayýþýðý Sanat Merkezinde sürdüren Grup Bahara Ezgi, aðýrlýkla türkülerden oluþan kýsa bir müzik dinletisi gerçekleþtirdi. Müzik dinletisinin ardýndan etkinliðimiz sona erdi. Bizler Adana Ayýþýðý Sanat Merkezi olarak, umudumuz kavgada kavgamýz sanatýmýzla þiarýyla çýktýðýmýz bu yolda bu tür sanatsal faaliyetlere bundan sonra da devam edeceðimizi belirtiyor ve herkesi birlikte üretmeye çaðýrýyoruz. Bizi izlemeye devam edin çünkü AYIÞIÐI karanlýkta yol gösterir. UMUDUMUZ KAVGADA KAVGAMIZ SANATIMIZLA Adana Ayýþýðý Sanat Merkezi

EW KÝRIN KÝRINA ÞERZAN KURT’E… Bu Çığlık Þerzan Kurt’un Çığlığıdır 22 Mayýs Cumartesi günü, Ýzmir Ayýþýðý Sanat Merkezi olarak Kurdi-Der’de (Kürt Dili Araþtýrma Ve Geliþtirme Derneði) bir tiyatro etkinliði yaptýk. Tiyatromuz, Newroz’u anlatan Ewin a Newroz isimli tiyatroydu. Tiyatro baþlamadan önce Mücadele Birliði Platformu adýna bir arkadaþýmýz kýsa bir konuþma yaptý. Konuþmasýnda þunlara deðindi: “Bizler Kürtçe tiyatroyu Türkçe tiyatroda olduðu gibi kendi kurumumuzda da yaygýlaþtýrmaya çalýþýyoruz. Bunun da en temel nedeni, Kürt halkýnýn geçmiþten bugüne kadar olan mücadelesindeki en temel unsurlarýndan biri, bir halký halk yapan dilinin mutlaka geliþtirilmesi, yaygýnlaþtýrýlmasýdýr. Bu konuda Mücadele Birliði Platformu ve Ayýþýðý Sanat Merkezi olarak ezilen bir ulusun mücadelesini kendi mücadelemiz olarak algýlýyoruz. Biz ezilen ulus özgürleþmediði sürece Türkiye’de hiçbir iþçinin, hiçbir emekçinin asla özgürleþmeyeceðine, ezilen ulus kendi kaderini özgürce kendisi tayin etmediði sürece Türkiye’de

hiçbir iþçinin özgürleþemeyeceðine inanýyoruz. Bu konuda da kültür sanat çalýþmalarýmýzý sürdürüyoruz. Bugün bu etkinliðin gerçekleþmesinde Kürdi-Der baþkaný Mustafa hewale ve bu etkinliði gerçekleþtirmemize vesile olan Mamoste Ape Mihemed’e katkýlarý için teþekkür ediyoruz.” Konuþmadan sonra tiyatro oyununa geçildi. Tiyatroda özellikle Þerzan Kurt’a deðinilen bölüm, alkýþ aldý. “Donmasýna çocuk gülüþlerin, 12 yaþýnda 13 kurþunla öldürülmeye, çocukluðunda havan topuyla parçalanmaya katledilmeye, daha gençliðinde Muðla’nýn ortasýnda polis kurþunuyla öldürülmeye karþý bir isyandýr. Bu isyan büyük bir isyandýr. Bu isyan katledilen Uður Kaymaz’ýn, Ceylan Önkol’un, Þerzan Kurt’un isyanýdýr”. Tiyatro Ýþçileri Atölyesi adýna bir arkadaþýmýz da konuþma yaptý. Yoðun ilgi çeken tiyatro oyunundan sonra daha büyük etkinliklerden buluþmak üzere veda edildi.

164. Sayý / 2 - 16 Haziran 2010

Ýzmir Ayýþýðý Sanat Merkezi

26




Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.