s189

Page 1



DEVRÝMCÝ KÝTLE HAREKETÝNÝN GENELLEÞMESÝ D

Yeni Evrede

Başyazı

Mücadele Birliði

evrim birçok eylemin birleþmesinden, bir yere akmasýndan, bu toplam geliþmeden, birleþik süreçten, eylemlerin genel geliþmesinden ve genel sonuçlarýndan doðar. Ýþçilerin ve emekçilerin eylemlerinin, mücadelesinin ve düþüncesinin genelleþmesi, sýnýf mücadelesinin ileri bir düzeye vardýðýný ifade eder. Emekçilerin kendi hareketini genel bir düzeye, sermaye egemenliðini devirecek devrimci politik düzeye çýkarmasý bu sýnýfýn unsurlarýnýn kendisinden kaynaklý meslek darkafalýlýðý ve sendikalizm gibi geri eðilimlerden kurtarmasý demektir. Türkiye ve Kürdistan’da yýðýnsal eylemler gitgide daha merkezi, ortak, birleþik karakter kazanýyor. 1 Mayýs, Newroz, iþçi emekçi eylemleri, kent ve kýr yoksullarýnýn eylemleri bu yönde ilerliyor. Bu geliþme, kitlelerin kendi aralarýnda kaynaþmasý, birleþmesi ve genel ayaklanma için çok önemlidir. Her iki ülkede devrimci mücadele birleþik devrim karakterine uygun bir geliþme gösteriyor. Devrimci mücadele ve bu mücadelenin sonuçlarý iç içe geçmiþtir. Mücadele bütün bu topraklarda toplumun tüm kesimlerine yayýlarak genelleþmiþtir. Herkes çeþitli biçimlerde, çeþitli yollarla ve çeþitli derecede bu savaþýma dâhil olmuþtur ve olmaktadýr. Kürt halkýnýn geliþen, güçlenen ve ileriye giden devrimci mücadelesi, Türkiye ve Kürdistan’da devrim mücadelesinin genel gidiþini ve temposunu etkiliyor, onu hýzlandýrýyor ve hedefine daha da yakýnlaþtýrýyor. Bu mücadeleyi daha iyi kavramak için onu, tarihin ileriye doðru giden akýþý içinde ele almalýyýz. Biz ezilen halkýn mücadelesinin yarattýðý etkiyi ve sonuçlarýný 1 Mayýs’ta ve sonrasýndaki geniþ kitle eylemlerinde gözlemleyebiliyoruz. Ayný þekilde 1 Mayýs da Kürt halkýnýn eylemleri üzerinde güçlendirici bir etki yaratmýþtýr. Tüm bu olaylarýn, geliþmelerin, mücadelenin toplam etkisi, kendisini devrimci hareketin genel olarak ileriye gitmesinde göstermiþtir.

Bizdeki devrimci mücadele Arap halklarýnýn mücadelesine göre daha ileri ve saðlam devrimci temellere dayanýyor. Kürdistan’da her eylem, bir ayaklanma olarak gerçekleþiyor. Türkiye genelinde pek çok eylem bu düzeydedir. Tahrir’den farký þudur: Orada halk doðrudan eski rejimi devirmek ve iktidara gelmek hedefiyle ayaklandý. Burada ise Leninist Parti dýþýnda böyle bir aktüel hedef peþinde koþan yok. Devrim ve iktidar hedefiyle hareket edildiðinde, devrim ve devrimde zafer bizden çok uzakta deðildir.

Ýþçi sýnýfýnýn ve halklarýn devrimci hareketi olaylarýn ileriye doðru giden akýþý, devrim mücadelesi burjuvazinin iradesine raðmen, iradesine karþý ve iradesini kýrarak geliþme gösteriyor. Kitleler, harekete geçtiklerinde sömürücü güçlerin iradesinin, kendi eylemleri karþýsýnda zayýf düþtüðünü açýk olarak görüyorlar. Kurulu sosyal düzenin dayanaklarýnýn, baðlarýnýn, temellerinin ne denli çürük olduðunu mücadele sýrasýnda somut olarak kavradýlar. Bu kavrayýþ halk kitlelerinde, kapitalist kölelik sistemini yýkabileceklerine dair bir güven uyandýrdý. Çürüyen toplumsal düzenin böyle devam edemeyeceðini, egemenliklerinin yýðýnlarýn yoðunlaþan devrim savaþýmý karþýsýnda uzun zaman ayakta kalamayacaðýný egemenlerin kendileri de görüyorlar, anlýyorlar. Eski günlere dönüþ olmayacaðýný artýk onlar da biliyorlar. Bu 189. Sayý / 8 - 22 Haziran 2011

durumdan bir çýkýþ yolu olarak düþündükleri yöntemlerden biri olan sýnýrlý ödün vermenin ise halklarýn þiddetli mücadelesinin ileri düzeylere varmasý karþýsýnda önemini yitiriyor. Devrimci mücadele sýrasýnda elde edeceði yan sonuçlar ne olursa olsun devrimci yýðýnlar, devrim yolundaki yürüyüþlerini sürdürmeye kesin olarak kararlýlar. Burjuvalar bu geliþme karþýsýnda sonuç alýcý bir þey yapamýyorlar ve sorunun gelip iktidar meselesine dayandýðýný iyice anlamýþ durumdalar. Devrimci hareketin pratik olarak geldiði nokta, iktidarýn alýnmasýdýr. Devrim sorununa pratik politika açýsýndan yaklaþmanýn somut anlamý budur. Devrimci hareket bugünkü noktaya sert mücadelelerden, süreçlerden, dönemlerden geçerek geldi. Devrimci iþçiler, devrimci halk kitleleri elde ettiði deneyime, gücüne ve mücadele yeteneðine dayanarak bu iþi baþaracaðýný biliyor. Asýl sorun iktidar hedefiyle davranmaktýr, devrimi gerçekleþtirmeye karar vermektir. Eðer bu bakýþ açýsý varsa, devrimci bir eylem programý varsa, devrimci kitleler devrim yolunda emin ve saðlam adýmlarla ilerlerler. Bugün milyonlar sürekli hareket halinde, devrimci eylem içinde. Bu son derece uygun duruma karþýn, kitlelere etkide bulunan küçük burjuva sosyalist hareketler, devrimi gerçekleþtirme perspektifine, somut hedefine ve anlayýþýna sahip olmadýklarý için kitle eylemleri istenilen sonuçlar vermiyor. Sermaye egemenliðine karþý mücadeleye atýlan kitlelerin içinde sosyalizmi benimsemiþ çok sayýda devrimci emekçi, öðrenci ve aydýn var. Sýnýf bilinçli, devrimci, sosyalist kiþiler, geniþ yýðýnlara önderlik ederek devrimi baþarabilirler. Yeter ki, oportünist ve reformist hareketlerin etkisinden çýkýlsýn ve onlarla olan baðlar tamamen koparýlsýn. Her gün çok sayýda insan burjuva sýnýf düzenine karþý harekete geçiyor ve bu insanlar çok zengin mücadele aracý ve ola-

3


Başyazı

Burjuva egemenliði ve burjuva sýnýf düzeni Türkiye ve Kürdistan proletaryasý, halk kitlelerinin artan, þiddetlenen, geniþleyen saldýrýlarý altýnda sarsýlýyor, sendeliyor, zayýf düþüyor. Fakat henüz yýkýlmýþ deðildir. Bugüne deðin yapýlan eylemler, eylemlerin düzeyi, bu düzeni yýkmaya yeterli olmamýþtýr. Bunun için iþçilerin, emekçilerin, halklarýn devrimci hareketinin daha ileri gitmesi, devrimci mücadeleyi en ileri noktasýna dek götürmesi gerekiyor. Burjuva sýnýf egemenliði tekelci kapitalist düzen devrimci halk hareketi en ileri düzeye, devrimci halk ayaklanmasýna kadar götürülerek yýkýlýr. 4

Yeni Evrede

naðý kullanýyor. Burada esas sorun yalnýzca büyük güçlere ve olanaklara sahip olmak deðildir, asýl sorun iktidarý istemektir, dönüþümü istemektir. Büyük insan topluluklarýný sokaða dökenler, büyük kalabalýklarla eylem, etkinlik yapanlar, tüm bu büyük güce raðmen ve çok sayýda araç ve olanaða raðmen iktidarý ve buna dayanarak toplumun devrimci dönüþümünü önlerine güncel bir hedef olarak koymuyorlar, istemiyorlar. Önlerine böyle bir somut görev koymadýklarý için, devrimin genel etkisiyle mücadeleye katýlan, eylemlere yönelen, tutkuyla, coþkuyla davranan kitlelerin devrimci heyecanýný da kýrýyorlar. Onlar bu anlayýþ ve tavýrlarýyla burjuvaziye hizmet ediyorlar. Bu çevrelerin görüþleri, politikalarý ve taktiklerinin getireceði engellemeler yüzünden proletaryanýn, emekçilerin halklarýn yýkýcý, devrimci, dönüþtürücü güçleri egemenlerin iktidarýnýn devrilmesine tüm gücüyle yönelemiyor. Burjuvazi böyle bir durumu yaratamaz, kitleleri bu þekilde etkileyemez. Halk kitlelerinin kendilerini, burjuvazinin egemenliðini devirecek bir güçte gördükleri bir sýrada, karþýlarýna nesnel olarak burjuvazi adýna davranan uzlaþmacý gruplar çýkýyor. Bizdeki oportünist sosyalizmin geri durumunu çok iyi kavramak için, diðer ülkelerin sosyalist hareketleriyle bir karþýlaþtýrma yapmamýz gerekiyor. Atina’da kitleler harekete geçtiklerinde öncüleri, Atina Meydaný’ný Tahrir’e çevirelim diyerek eylemci kitlelere devrimci bir hedef gösterdiler. Madrit’te büyük insan topluluklarý Tahrir örneði yaratmak için günlerdir tüm güçleriyle eylem yapýyorlar. Bizim oportünist sosyalistlerimiz bu cesareti gösteremiyorlar. Sadece Leninist Parti, 1 Mayýs’ta Taksim’i Tahrir’e çevirelim diye çaðrý yaptý. Kaldý ki, bu topraklarda gerçekleþen yýðýnsal devrimci eylemler, savaþýmda Tahrir etkisi yapýyor. Bizdeki devrimci mücadele Arap halklarýnýn mücadelesine göre daha ileri ve saðlam devrimci temellere dayanýyor. Kürdistan’da her eylem, bir ayaklanma olarak gerçekleþiyor. Türkiye genelinde pek çok eylem bu düzeydedir. Tahrir’den farký þudur: Orada halk doðrudan eski rejimi devirmek ve iktidara 189. Sayý / 8 - 22 Haziran 2011

Mücadele Birliði

gelmek hedefiyle ayaklandý. Burada ise Leninist Parti dýþýnda böyle bir aktüel hedef peþinde koþan yok. Devrim ve iktidar hedefiyle hareket edildiðinde, devrim ve devrimde zafer bizden çok uzakta deðildir. Devrimin zaferi oportünist, reformist güçlere dayanýlarak, onlarýn öncülüðünde saðlanabilir mi? Hem devrimden, devrimin zaferinden söz edip, hem devrimi belirsiz bir geleceðin sorunu olarak gören ve günlük pratik politikasý, sistem onarýcýlýðý olan uzlaþmacý, ertelemeci politik hareketlerle birlikte davranmak bir çeliþkidir, tutarsýzlýktýr, hatadýr. Devrimin zaferine, devrimi yapmaya kararlý devrimin gerçek güçleriyle varýlýr. Yalnýzca gerçek proleter devrimci güçlerin, proleter komünistlerin öncülük ettiði bir hareket emekçi kitleleri zafere taþýr. Bu nedenle emekçilerin en ileri, en kararlý kesiminin devrimci komünistlerin yanýnda yer almasý devrim için, devrimin sonuna dek götürülmesi için yaþamsal önemdedir. Burjuva egemenliði ve burjuva sýnýf düzeni Türkiye ve Kürdistan proletaryasý, halk kitlelerinin artan, þiddetlenen, geniþleyen saldýrýlarý altýnda sarsýlýyor, sendeliyor, zayýf düþüyor. Fakat henüz yýkýlmýþ deðildir. Bugüne deðin yapýlan eylemler, eylemlerin düzeyi, bu düzeni yýkmaya yeterli olmamýþtýr. Bunun için iþçilerin, emekçilerin, halklarýn devrimci hareketinin daha ileri gitmesi, devrimci mücadeleyi en ileri noktasýna dek götürmesi gerekiyor. Burjuva sýnýf egemenliði tekelci kapitalist düzen devrimci halk hareketi en ileri düzeye, devrimci halk ayaklanmasýna kadar götürülerek yýkýlýr. Eylemlere öncülük edecek hareketi ayaklanma noktasýna dek götürecek, devrimi gerçekleþtirecek olan güç, devrimci proletaryadýr ve onun devrimci partisidir, Leninist Parti’dir. Genel ayaklanma ve devrim her gün meydana gelen süreklileþen eylemlerden, bu eylemlerin geliþmesinden, yoðunlaþmasýndan ve yükselmesinden doðuyor. Burada bütün sorun, devrimi gerçekleþtirme hedefiyle yola çýkmýþ, çelikleþmiþ, yetkinleþmiþ saðlam devrimci bir partinin bu eylemlerde öncülük etmesidir. C.DAĞLI


Yeni Evrede

BÝZÝM TAHRÝRÝMÝZ NE ZAMAN

Güncel

Mücadele Birliði

1 Mayýs 2011’de önemli bir eþiðe varýldý. Taksim’de halklarýn mücadele birliði ve iki ülkenin birleþik devrimi, çok anlamlý sahnelerle zihinlere kazýndý. Enternasyonal ve Ey Ragip marþlarý bir aðýzdan söylendi. Eylem alanlarýnda pek þahit olmadýðýmýz yoðunlukta duygu birliði yaratýldý. Önceki yýllarda her grup kendi içine kapanýp kendi marþlarýyla kendi halaylarýný çekerken, bu kez yüzler ayný yöne dönüktü, ortak bir devrimci hava tüm alana hâkimdi. Bundan böyle her eylemin nasýl ileri yönleri barýndýrdýðýna ve geliþimin sýçramalarla kendini gösterdiðine daha sýk þahit olacaðýz. Fakat biz, artýk, büyük çaplý eylemlerin barýndýrdýðý ileri yönleri eskisiyle karþýlaþtýrýldýðýnda kaydedilen geliþmeyi vurgulamaya devam etsek de, her eylemi gerçek tarihsel konumuna yerleþtirecek farklý bir kritere baþvurmalýyýz; çýtamýzý yükseltmeli, bakýþ açýmýzý deðiþtirmeliyiz. Bu kriter þudur: Acaba söz konusu eylem bizi, kendi Tahririmize ne kadar yaklaþtýrdý? Ve biz, kendi Tahririmizi yaratmaya ne kadar yaklaþtýk.? Hem kitlelerin genel durumu hem de kendi özelimiz yönünden, geçmiþle bugünü kýyaslamak deðil, ama gelecekteki nihai çarpýþmaya göre bugünü anlamlandýrmak, olaylarýn çalýþmalarýmýzýn gerçek devrimci içeriðini kavramamýza imkân verecektir. Kuþkusuz bu yeni bir bakýþ açýsýdýr ve artýk devrimci atýlganlýk, cüret ve öncülüðün bir koþulu haline gelmiþtir. Geçmiþ ve bugün, ele geçirilemezdir, nesnel bir gerçekliktir. Oysa bugünden yarýna kurulan köprülerde öznel güç kendi iradesine odaklanabilir, nesnel sürece yapýlan aþýrý vurgunun edilgenlik cenderesi parçalanabilir, devrimci partiyi bir sonraki adýmýn hazýrlayýcýsý ve öncüsü haline getirebilir. Neler oldu deðil, neler olacak üzerinden irade geliþtirmek, devrimci çalýþmayý farklý sorular üzerinden kurmaktan geçer: Bizim Tahirir’imize ne kadar uzaktayýz? Karþýmýza çýkan eylemler nihai çarpýþmanýn önündeki hangi engelleri kaldýrýyor? Diðer tüm engellerin kalkmasý için hangi alanlara yöneleceðiz, bugünden hangi hazýrlýklarý tamamlayacaðýz? Hem kendimizin hem de kitlelerin tam zamanýnda harekete geçebilmesi için hangi koþullarý yaratacaðýz?

Leninist Parti’nin bu sorulara, politik düzlemde verilmiþ cevaplarý var. Ýktidarýn fethini tüm sorunlarýn çözümünün önkoþulu haline getirmek, Kürt halkýyla mücadele birliðini örmek, komite ve konseyleri yaygýnlaþtýrmak vs. Politik düzlemde her taþ yerli yerine otururken, yukarýdaki sorulara pratikte cevap olmanýn hazýr bir reçetesi yok, ama bir ilk adýmý var. O da bakýþýn yönünü deðiþtirmektir. Tüm enerjimiz, tüm kavrayýþýmýz, tüm duyargalarýmýz ve radarlarýmýzý kitlelere yöneltmeliyiz. Hemen her gün yepyeni emekçi kesimlerini sokaða çýkmaya kýþkýrtan olaylarý, herkesten önce yakalamalýyýz. Eylem alanlarýnda kitlenin genel nabzýný yakalayýp yükseltmeye odaklanacaðýz. Ancak böyle davranýrsak, YGS þifre skandalý ya da internet yasaklarý için yürüyen onbinlerin önünde yürüyebiliriz. Bu topraklarýn çoðu devrimcilerinin deðiþmez kaderi olan, olaylarýn arkasýndan sürüklenmeyi kýrmak sadece leninist kavrayýþla mümkündür.

189. Sayý / 8 - 22 Haziran 2011

Öncü Adýna Layýk Olmak Kürt halkýnýn tüm korku duvarlarýný yýkan o müthiþ isyanlarýný bir yana koyarsak, son haftalarda toplumun pek çok farklý kesimini büyük yýðýnlar halinde sokaklara döken öyle olaylar geliþti ki, hemen hepsinde devrimciler, öncüden çok artçý oldular. Örnek olsun diye internet yasaklarý protestolarýný ele alalým. Pek çok açýdan bu olay, öncülük iddiasýnda olanlarýn, ani geliþmelere karþý ne kadar hazýrlýksýz olduklarýnýn tipik bir kanýtý oldu. Birincisi, öncülük iddiasýnda olanlar, ortamýn devrimci karakterini hiç anlamadýlar. Kitlelerin adeta sokaða çýkmak için bahaneler aramaya baþladýklarý, devrimci öfke ve kabarýþýn tam anlamýyla bir “haddini aþma” noktasýna vardýðý bir süreçten geçiyoruz. Bu kaynama halini ancak yüzü kitlelere dönük olanlar görebilirler. Oysa ki, devrimci yapýlar kendi sorun ve kendi gündemlerine öylesine gömülmüþtür ki, dýþýnda akýp giden yaþamýn nabzýný yakalamaktan acizler. Ama yaþam boþluk tanýmaz, birileri çýkar ve bu kaynaþan potansiyelin üzerine oturur. Tarihin tesadüflerinin öne çýkardýðý bu birileri, kendi önyargýlarýný ve dar kafalýlýklarýný kitlelere aþýlar. Çok daha ileri gidebilecek eylemlerde, tesadüfen öncü konumunda bulunanlarca heba edilir. Ýþte o zaman, tüm olan bitene dýþarýdan bakmayý sürdüren bilgiç devrimcimiz, “Ama buradan hiçbir þey çýkmayacaðýný biz biliyorduk” deyip, kendi ataletine gönül rahatlýðýyla döner. Bu kýsýr döngü her seferinde tekrarlanýr. Olur ya (bugünlerde çok sýk oluyor), bir anda kendiliðinden patlak veren eylemler belli bir süreklilik gösterir; bu kez bilgiç devrimci geriden gelmenin telaþýyla, aslýnda sadece konuya duyarsýz kalmadýðýný göstermek için, kendi eylemini örgütlemeye giriþir. Sahneye ya en son giren ya da hiç girmeyip hariçten gazel okuyan bir öncülük, ne de kolay öncülüktür!! Oysa internet yasaklarý gibi yaþamsal olmayan bir sorunda bile kalabalýklar sokaklarý dolduruyorsa, bu ancak, emekçi sýnýflarýn nasýl bir isyan noktasýna geldiklerini kanýtlýyor ve gerçek öncülüðün sýnandýðý zamanlar, tam da böylesi zamanlardýr. Ýkincisi, bu olayda sokaða çýkanlar, bilinen ve alýþýldýk kalabalýklardan deðildi; in-

5


Güncel

terneti yaþamýnýn önemli bir parçasý haline getirebilmiþ, açlýk sýnýrýnýn üzerinde bir gelire sahip ve daha önce belki de hiçbir eyleme katýlmamýþ kalabalýklardý. Ýþte bu durumu gören bilgiç devrimcinin zihni hemen bu soruyla o geliþi güzel mekanizmayý baþlatýr: Bu topraklarda her gün insanlar katledilir ve tutuklanýrken, neredeydi bu insanlar? Bu sorunun kahredici haklýlýðýna teslim olmak elbette kolaydýr. Fakat öncü bir devrimci böyle düþünmez, olaylarý böyle ele almaz. Toplumun farklý kesimlerinin devrimin sahnesine hangi olay sonucu çýkacaðýný tahmin etmek kolay deðil. Ve bu tür sürprizleri daha sýk yaþayacaðýmýz bir dönemden geçiyoruz. 1 Mayýs’ta devrimin adeta bir gövde gösterisi yaptýðý proleter eylemin üst üste bindiði koþullarda, internet yasaklarý gibi daha önce kimsenin tahmin etmediði bir konuda sokaklarý onbinlerin doldurmasý, herhalde þaþýrtýcý olmamalý. Þimdiden söyleyebiliriz ki, devrimin en keskin ve en yakýcý sorunlarý proletarya, Kürt halký ve en yoksul kesimlerce sokaða taþýnacak ve asýl büyük bedelleri bu kesimler ödeyecektir. Ancak proletarya, devrimin daha az yakýcý sorunlarý için sokaða çýkmaya baþlayanlarý kendi arkasýnda dizmeden, en kritik anda bu kesimleri kendisiyle birlikte harekete geçirme yeteneði kazanmadan, devrimin zaferini göremez. Üçüncüsü, geleneksel devrimci zihniyet, henüz daha internetin önemini kavramaktan uzak. Meseleye “sanal dünya” horgörüsüyle yaklaþýlýyor. 18. yüzyýlda burjuvalarýn gazetelerini küçümseyip, kilise vaazlarýnýn gücüne inanmayý sürdüren feodal beylerin kibri hatýrlanmalý. Ama artýk, Tunus ve Mýsýr’dan þimdi de Ýspanya örneðinden sonra, þu “sanal dünya” horgörüsünü bir kenara býrakmanýn zamaný geldi. Dördüncüsü, devrimci gruplar uzun yýllar aðýr baský koþullarýnda yaþamanýn getirdiði þekillenmeyle, çok büyük bedeller ödemenin verdiði duygusallýkla, fikren sabýrsýz, kestirmeci ve sekterdir. Ýnternet gibi ham ve bulaþýk fikirlerin havada uçuþtuðu bu ortama ya hiç bulaþmazlar ya da birbirlerine ajitasyon çekerler. Ve böylece milyonlarca kullanýcýnýn anlýk duygu ve zihin dünyasýný ifade eden ve bu zihin dünyasýný etkin, sabýrlý, birikimli bir çabayla dönüþtürmeye açýk fýrsatlarý ellerinden kaçýrýverirler. Sorunlar Artýk Ertelenemez Kürt halkýnýn özgürlük kararlýlýðý, proletaryanýn direþken eylemleri ve bu iki bü-

6

Yeni Evrede

yük fýrtýna bulutunun birbirine yaklaþmasýyla çakan þimþekler, daha nice zihinleri aydýnlatacak ve her olay kitlelerin yeni yeni kesimlerinin ortaya çýkýþýný saðlayacak. Tarih bizi hýzla kendi Tahrir’imize doðru yaklaþtýrýyor. Bu topraklarda, çözüm bekleyen binlerce sorun var ve nihayet bunlar toplumun farklý kesimlerini harekete geçirecek olgunluða ulaþtýlar. Bu sorunlar hep vardý, fakat ancak “ertelenemez” karakter kazandýðý noktada, kitlelerin yýðýnsal eylemlerine temel oluyor. Elbette her zaman bu sorunlarýn yakýcý ortamýnda yaþayan kalabalýklarý bir anda onlarý “ertelenemez” biçimiyle algýlamalarýnýn temel bir sebebi var. Dört bir yandan esen devrim fýrtýnalarý ve kazanýlan zaferler, ezilen sömürülen kalabalýklarda somut bir umut ýþýðý yaktý. Umudun olduðu

Mücadele Birliði

yerde, yaþamýn kökten deðiþebileceðine dair bir fikrin uyandýðý yerde, önemli önemsiz her sorun artýk kanýtlanamaz ve ertelenemez olur. Kürt halkýnýn ölüme meydan okuyan eylemleri, parlamenter budalalýða yýkýcý darbeler vurdu. YGS protestolarý sýnýf atlama hayallerini yerle bir etti. Ýnternet protestolarý teknolojinin özgürlük getirdiði yanýlsamasýný çökertti. Her eylem, devrimin önündeki bir engeli kaldýrýyor. Öyleyse kendi Tahrir’imizi yaratmak için ne kadar hazýrlýklý olduðumuzu test edeceðimiz nice fýrsatlar çýkacak önümüze. Her denemede bir eksiðimizi göreceðiz; her cüretli atýlýmýmýzda aðýrlaþan bedelleri göðüsleyerek çelikleþeceðiz. Ve ancak bu yolla Tahrirleri yaratan öznel gücün dört ayaðýný birden nallamýþ olacaðýz.

“YGS Maðduru Olduk LYS’ye Güvenmiyoruz”

5 Haziran Pazar günü “YGS maðduru olduk LYS güvenmiyoruz” diyen Ýzmirli Liseliler Gazi Ýlköðretim Okulu önünde saat 14.00’te toplanarak eðitim sistemine karþý basýn açýklamasý yaptýlar. Gazi Ýlköðretim Okulu önünde toplanan Ýzmirli Liseliler “Ýþte Sizin Sýnav Sisteminiz/Þimdi Sýra Kimde?/Ölmek Ýstemiyoruz!/Ýzmirli Liseliler” pankartý açtýlar. Okulun önünden Körfez Dershanesi’ne yürümek isteyen öðrencilere polis izin vermedi ve aralarýnda 10 dakikalýk bir tartýþma yaþandý. Liseli öðrenciler yürümekte ýsrarcý olduklarýnda çevik kuvvet ekipleri öðrencilerin önüne geçerek set kurdu. Ýzmirli Liseliler kendi içinde aldýklarý toplantý sonrasý Körfez Dershanesi’ne yürümekten vazgeçip Kýbrýs Þehitleri Caddesi’nde bulunan ÖSYM’nin önüne yürüdüler. Öðrenciler ÖSYM’nin önüne kadar “Eþit, Parasýz, Bilimsel, Anadilde Eðitim, Sosyalizmde”, “YGS LYS Edi Bese”, “Liseliler Devrimle Özgürleþecek”, “Polis Defol Bu Sokaklar Bizim”, “Biz Yandaþ Deðiliz Þifre Bilmeyiz”, “Üniversite Ýçin Ölmek Ýstemiyoruz”, “Öðrenciler Birleþin Devrim Ýçin Savaþýn”, “Kapitalizm Öldürür Öldürün Kapitalizmi”, “Savaþa Savaþa Kazanacaðýz” sloganlarý atýldý. ÖSYM önüne gelindiðinde yoðun bir polis ablukasý vardý, basýn açýklamasý abluka altýnda yapýldý. “27 Mart 2011 tarihinde yapýlan YGS sýnavýnda ki þifre skandalýndan sonraki süreçte biz öðrencilere gereken tatmin edici bilgi verilmemiþtir. Söyledikleriyle ancak kendilerini tatmin edebildiler. Bir sonraki aþamada ise ALES sýnavýnda gerçekleþen Ýzmir skandalýnýn ardýndan ÖSYM’ye duyulan güven iyice azalmýþtýr… Daha önce KPSS’de ve ondan önce yapýlan sýnavlarda da buna benzer olaylar olmuþtu. Hiç þüphe yoktur ki olmaya devam edecektir… Bizim isyanýmýz sadece YGS’ de, ALES’de, KPSS’de ve birçok sýnavda yaþanan olaylardan ibaret deðil, sýnav sistemlerinin ne kadar bozuk olduðunu göstermek ve bu bozuk sistemi deðiþtirmek için buradayýz… Unutmadýk dershane taksitini ödeyemediði için annesinin habise attýðýnýz ve sonra intihara sürüklediðiniz Soner’i, unutmadýk SBS de düþük aldýðý için kendini kapý koluna asan küçük kardeþimizi ve daha birçok ölüme sürüklediðiniz arkadaþlarýmýzý. Þimdi susma vakti deðil, þimdi bu bozuk düzene, Kapitalizme ve Burjuvaziye karþý baþkaldýrmanýn vaktidir” diyen Ýzmirli Liseliler Türkiye ve Kürdistan’daki eylemleri selamlayarak basýn açýklamasýna son verdiler. Basýn açýklamasýnýn ardýndan halay çekilerek, türküler ve marþlar okundu. Ýzmir Liselilerin düzenlediði eyleme DÖB ve YDG de destek verdi. Mücadele Birliði / İzmir 189. Sayý / 8 - 22 Haziran 2011


Taksim Gerçekte Nasýl Kazanýldý Yeni Evrede

1 Mayıs

Mücadele Birliði

Ýstanbul, Taksim Meydaný’nda yapýlan 1 Mayýs, Türkiye tarihinin en geniþ katýlýmlý bir Mayýs’ý oldu. Taksim bir milyona yakýn insanýn coþkulu katýlýmýna sahne oldu. Elbette bu kadar yoðun bir katýlýmýn olmasýnda baþka nedenlerin yaný sýra en büyük faktör, 1 Mayýs’ýn Taksim Meydaný’nda kutlanýyor olmasýydý. Leninistler uzun yýllar boyunca Taksim Meydaný’nýn iþçi sýnýfý ve emekçiler için taþýdýðý önemi ve sýnýflar mücadelesi için anlamýný vurgulamýþtý. Biz bunu 2009 1 Mayýsý’nda görmüþtük. Polis barikatlarýný aþarak Taksim Meydaný’na ulaþanlar sevinç gözyaþlarý içinde adeta kutsal bir mekana kavuþmuþ gibi yerlere kapaklanmýþtý. Bu yýl da Taksim Meydaný bir milyona yakýn insaný bir mýknatýs gibi kendine çekerek bu gerçeði bir kere daha gösterdi. Bu durum ayný zamanda Leninist politikalarýn ve öngörülerin ne kadar doðru olduðunun bir kez daha kanýtý oldu. Fakat yýllarca Taksim’in kazanýlmasý uðruna ilkeli ve tutarlý bir mücadele yürüten Leninistleri alan fetiþizmi yapmakla, kitlelerden kopuk marjinal eylem yapmakla suçlayanlar, bugün kedi pisliðini saklar gibi yazdýklarýný unutturmaya çabalýyor. Daha düne kadar Leninistlere yönelik suçlamalarý sanki kendilerine baþkalarý tarafýndan yapýlmýþ ama kendileri ilkeli ve kararlý tutumlarýndan asla vazgeçmemiþ gibi gösteriyor. Bu yönde en pervasýz davranan ise Halk Cephesi’dir. Yürüyüþ dergisinin 263. sayýsýnda Taksim’i kazanma mücadelesinin tarihini anlatýrken yaþanan ayrýþmalar numaralandýrýlarak anlatýlmýþ. Okurun sabrýna güvenerek uzun bir alýntý yapacaðýz: “Dördüncü ayrýþma: Statükoculuk ve devrimcilik ayrýþmasýyla da Abide-i Hürriyet kapanýndan çýkýp çýkmama. 1990’larýn sonlarýndaki MGK manevralarý düzen sendikacýlýðýnýn, reformizmin yalpalamalarý etkisizleþtirilerek, 1 Mayýs tekrar kazanýlmýþtý. Oligarþi bu kazanýmlar sonucunda saldýramaz hale geldi. Ancak Abide-i Hürriyet’teki statüko, bir noktadan itibaren 1 Mayýs ve devrimciler açýsýndan bir kapana dönüþtü. Oligarþi, Abide-i Hürriyet’teki statükoyu, 1 Mayýs’ý tecrit etme aracý olarak kullanmaya baþladý. Dün bir kazaným olan Abide-i Hürriyet, bugün bir engele dönüþüyordu. O halde statükocu davranmayýp bu tecrit politikasýný da kýrýp aþmak gerekiyordu. Bu noktada devrimcilerin ‘Abide-i Hürriyet kapanýndan çýkalým’ önerisi yeni bir ayrýþmayý yarattý. 2003 yýlý 1 Mayýs’ýnýn ardýndan Devrimci Hareket þunu önerdi: ‘Artýk Abide-i Hürriyet kapanýna son vermenin zamaný gelmiþtir.’ ‘2004 1 Mayýs’ýnda Hedef Taksim Alaný Olmalýdýr’

*

Taksim hedefi ortaya konuldu. Oligarþi tehditler yaðdýrdý. Türk Ýþ, bozgunculuk ve bölücülük misyonunu sürdürerek, Abide-i Hürriyet kapanýndan ayrýlmayacaðýný açýkladý. EMEP, DHP, Partizan, Devrimci Hareket ve Alýnteri gibi örgütler de, ‘sýnýftan kopmamak’, ‘iþçi sýnýfýnýn birliðini bölmemek’ adýna Türk Ýþ’in kuyruðundan kopmadýlar. Sonuçta bir taraf Abide-i Hürriyet’te kalýrken, devrimciler o kapandan çýktý. Taksim’e çýkýlamadý ancak Saraçhane’de fiili olarak 1 Mayýs kutlandý. Statüko parçalanmýþtý. Statükonun parçalanmasý karþýsýnda oligarþi, 1 Mayýs Alaný’na yönelik mücadeleyi engellemek amacýyla yasaklý Kadýköy’ü açtý. Ancak, 1 Mayýs Alaný’ný zaptetme hedefinden dönülemezdi artýk. Bu amaçla Haklar ve Özgürlükler Cephesi ve çeþitli siyasi hareketlerin katýlýmýyla Devrimci 1Mayýs Platformu kuruldu. Platform, bir kez daha herkesin gündemine Taksim’i getirdi. 2005 ve 2006’da Taksim’e çýkýlamadý ancak Kadýköy’de yapýlan 2006 1 Mayýsý’nýn ardýndan yapýlan açýklama netti: ‘Seneye Taksim’deyiz.’” Eleþtirmeye nereden baþlayacaðýmýzý bilemiyoruz. Zira bolluktan doðan bir sýkýntý içindeyiz. En iyisi en baþtan baþlamak. Yürüyüþ dergisinin iddia ettiði gibi Taksim konusundaki ayrýþma 2003’te deðil 1992’de yaþandý. Bütün bir ortalama sol Doðu Perinçek’in arkasýndan GOP Meydaný’na gittiði gün bu ayrýþma yaþanmýþtý ve o tarihten 2007 yýlýna kadar Taksim’e çýkma onurunu yalnýzca Leninistler yaþadý. Beþ yaþýndaki çocuklarýn bile bildiði bu gerçeklere raðmen, Yürüyüþ dergisi yine de “2004, 2005, 2006’da Taksim’e çýkýlamadý” diyerek yaþanan tarihi tahrif edebiliyor. Ama ne kadar çabalasalar da nafile. Güneþ balçýkla sývanmýyor. Aðýzlarýyla da itiraf ettikleri gibi, sendikalarýn kuyruðunda Abide-i Hürriyet kapanýnda statükoya 189. Sayý / 8 - 22 Haziran 2011

teslim olmuþken, “bu sene olmadý seneye Taksim’deyiz” umutlarýyla yýllarý devirirken, Leninistler Taksim Meydaný’nda iþçi sýnýfýnýn kýzýl bayraðýný dalgalandýrýyordu. Üstelik 2006’da devletin Kadýköy Meydaný’ný niçin açtýðýný bilmelerine raðmen, yüzlerini Taksim’e dönmek yerine, devletin gösterdiði alana gitmekte bir sakýnca görmediler. Ya þuna ne demeli: “EMEP, Demokratik Haklar Platformu, Partizan, Devrimci Hareket ve Alýnteri gibi örgütler de, ‘sýnýftan kopmamak’, ‘iþçi sýnýfýnýn birliðini bölmemek’ adýna Türk Ýþ’in kuyruðundan kopmadýlar.” Yýllarca ayný gerekçelerle Leninistlere karþý bayrak açanlar, ayný argümanlarla düne kadar birlikte yürüdükleri yol arkadaþlarýný eleþtiriyor. Sizler de ayný gerekçelerle yýllar boyu Taksim’e sýrtýnýzý dönmediniz mi? Yürüyüþ dergisine sormak gerekiyor: “EMEP, DHP, Partizan, Devrimci Hareket ve Alýnteri gibi örgütler Türk þ’in kuyruðundan kopmadýlar” da, sizler DÝSK ve KESK’in kuyruðundan koptunuz mu? 2000’li yýllarýn baþýnda süren tartýþmalarý yakýndan bilenler, þimdi birbirlerini eleþtiren ortalama solun nasýl þaþkýn bir ördeðe döndüðüne de tanýklýk etmiþtir. Özellikle 2005 1 Mayýsý’nda son güne kadar nereye çýkacaklarýný dahi bilmiyorlardý. Çünkü devlet Taksim’e izin vermemiþ, sendikalar da tutarsýz bir çizgi izlemiþti. Ortalama sol bu süreçte sendikalarý cesaretlendirecek yönde açýklamalar yapacaðýna, suskun kalmýþ ve bir defa daha öncü deðil kuyrukçu olduðunu göstermiþtir. Hatta o günlerde bir politik hareketin temsilcisi “bu yýl kýblemizi þaþýrdýk” demek zorunda kalmýþtýr. Ýstanbul’u karýþ karýþ gezdikten sonra sendikalar sayesinde Taksim’in yolunu bulabilenler, bugün bunu büyük bir politik zafer olarak pazarlamaya çalýþýyor. Son söz olarak yine Yürüyüþ dergisinden alýntý yapalým. Ayný yazýnýn devamýnda þöyle diyor Yürüyüþ: “O zaman bu emeðe, ödenen bu bedellere saygý gösterilmesini beklemek, adaletli olandýr. Kuþku yok ki, bu saygýyý egemen sýnýflardan veya sarý sendikacýlardan beklemiyoruz. Bu saygýyý göstermesi gerekenler, ilerici, devrimci, demokratik kitle örgütleri ve bu niteliklere sahip olan sendikalar, odalardýr. Baþkalarýnýn emeði ve mücadelesi üzerine inþa edilen hiçbir yapý, adaletli ve kalýcý olamaz.” Evet, Taksim zaferinin kazanýlmasýnda övgüyü ve saygýyý hak eden birileri var. Fakat onlar iddia ettikleri gibi kendileri deðil on beþ yýl boyunca tek baþýna Taksim’in kazanýlmasý için kavga veren Leninistlerdir.

* Mayýs 2011 tarihli DEK Bülteni’nin 6. sayýsýndan alýnarak yayýnlanmýþtýr.

7


Yeni Evrede

Öldükleriyle Kalmadılar

“ÖLENE KADAR DEVRÝME ADANMIÞ BÝR YAÞAMA DEÐER”

Bir Gün Bile Yaþamak, Öldükleriyle Kalmadýlar, Generaller Kýþýnda Yaþam Kaynakçalarýmýz, Devrimci Ado’nun Ölümsüzler Katýnda Yargýlanmasý, Sana 21. Yüzyýl Raporumu Sunuyorum, Danilov Manastýrýnýn Çanlarý ve Aklýn Lirizmi eserleriyle tanýdýðýmýz, sýnýrsýz sömürüsüz bir dünyanýn özlemini taþýyan ve herkesin yaþamýnda bir kitabýyla yer etmiþ olan Orhan Ýyiler, 31 Mayýs günü Eczacýlar Odasý Toplantý Salonu’nda yapýlan bir etkinlikle anýldý. Ayýþýðý Sanat Merkezi tarafýndan Nurhaklarýn 40. yýldönümünde yapýlan anma, saygý duruþu ve Hakan Tosun’un hazýrlamýþ olduðu Orhan Ýyiler’i anlatan kýsa belgesel ile baþladý. “Bir gün bile sað kalýþýmýz, yarýný belirler belki” diyen komünist aydýn yazar Orhan Ýyiler, 25 Þubat 2011 günü kanser hastalýðýna yenik düþerek aramýzdan ayrýlmýþ; ertesi gün iþçilerin, emekçilerin, öðrencilerin omuzlarý üzerinde bir emekçi mahallesinin mezarlýðýnda topraða verilmiþti. “O karlý soðuk kýþ gününde birbirimize söyleyemediklerimizi þimdi söyleyelim” diyerek söze baþlandý ve ilk söz yoldaþý ve hayat arkadaþý Zeynep Ýyiler’e verildi. “Sizleri burada görmekten çok mutluyum, Orhan’la birlikte size hoþ geldin diyoruz” diyerek herkesi selamlayan Zeynep Ýyiler, yaþadýðý duygularýn aðýrlýðý nedeniyle hazýrladýðý konuþmasýný Ayýþýðý Sanat Merkezi Emekçisi olan sunucu okudu. Ardýndan sözü alan Güngör Gençay oldu. Güngör Gençay, O’nu çok eskiden, TÝP’li yýllardan tanýdýðýný söylerken, eþinin hastalýðý nedeniyle Orhan Ýyiler’in cenazesine gidemediðini, bu yüzden kendisini borçlu ve eksik hissettiðini söyledi ve “bundan sonra onun eserlerini tanýtýp yaygýnlaþtýra-

8

rak bu eksikliðimi tamamlayacaðým” dedi. O’nu 27 yýl öncesinden kendisinin kaçak olduðu yýllarda tanýyan Fatma Meral aldý sözü ve Orhan Ýyilerin kendisinin bakýþ açýsýný ne kadar geniþlettiðini anlattý. Sýrrý Öztürk ise Sinanlar’ý, TÝP yýllarýný ve Orhan Ýyiler ile 1962’de tanýþmasýný anlattý. Ýdil Kültür Merkezi’nden bir emekçi geldi ve “ayný düþü büyütüyorduk” dedi. Ayýþýðý Sanat Merkezi’nden Songül Yücel de “biz neden en yakýnýmýzdakileri panelden panele, söyleþilere hatýrlýyoruz. Kýþýn bir panele davet etmek için gittik kendisine ve hastalýðýný öðrendik, ondan sonra son anýna kadar birlikte çok güzel bir 3 ay geçirdik. Ve O’na sözümüz var, Öldükleriyle Kalmadýlar’ý yeniden basacaðýz” dedi. Þair Atilla Oðuz, Tuncay Sümer, Ali Mirzaoðlu, Þair Ruhan Mavruk geldiler ardý ardýna. Her biri Orhan Ýyiler’in farklý bir yönünü anlattý; eserlerinin edebi yönünden Ýþçi Tiyatrolarý’na kadar. Mücadele Birliði Platformu adýna söz alan Vefa Serdar da onu yýllar önce eserlerinden tanýdýðýndan bahsederek, bir aydýn, bir düþünür için en deðerli þeyin iþçilerin omuzunda defnedilmek olduðunu söyledi. Ve Orhan Ýyiler’in son sözlerinden birini anýmsattý: “Seni Nurhak Daðlarýnda bütün güzelliðinle görünce ben, þimdiye kadar yaþadýðým her þeyin nasýl az deðerli olduðunu kavradým. Benim hayatýmý deðiþtirdin. Artýk hep senin, yoldaþlarýnýn savaþýmýndaki gerçekliðe kendi yazým yeteneðini açtým”. Tiyatro emekçisi Bilgesu Erenus, þair Selah Özakýn, tiyatrocu Mehmet Esadoðlu ve Servet Çolak ard arda kürsüye geldiler. Bilgesu Erenus “Hava kurþun gibi aðýr, Hava toprak gibi gebe, Baðýr baðýr baðýrýyorum, Koþun kurþun eritmeye çaðýrýyorum” derken Selah Özakýn da O’nun ölümünün ertesi günü yazdýðý þiirini okudu ve O’nun mutlu öldüðünü söyledi. Mehmet Esadoðlu ise “herkesin leninist parti örgütlenme modelini eleþtirdiði bir dönemde O’nun Ekim Devrimi’ni anlatan bir kitap yazarak devrime inancýnýn hiç ölmediðini gösterdi” dedi. Etkinlik gece saat 22.00’e gelirken, “Nurhaklarda yanan devrim ateþinin sýcaklýðýyla yaptýðýmýz anma toplantýmýz sona erdi” denilerek sonlandý. 189. Sayý / 8 - 22 Haziran 2011

Mücadele Birliði

Üç Ölümsüz Yürek

Nazým Hikmet, Ahmed Arif ve Orhan Kemal’i ölüm yýldönümleri dolayýsýyla, Adana Ayýþýðý Sanat Merkezi olarak “Üç Ölümsüz Yürek” etkinliðiyle andýk. 4 Haziran Cumartesi günü yapýlan etkinliðimize gelenleri Adana Ayýþýðý Resim Atölyesinin yaptýðý “Nazým Hikmet” resmi karþýladý. Ve “Haziranda Ölmek Zor” sergimizde Haziran ayýnda yitirdiðimiz sanatçý, þair, yazar ve devrimcilerin fotoðraflarý yer aldý. Nazým Hikmet, Ahmed Arif, Orhan Kemal, Maksim Gorki, Kazým Koyuncu, Aysun Bozdoðan ve Zehra Kulaksýz’ýn fotoðraflarýnýn yer aldýðý “Haziranda Ölmek Zor” sergisi ilgiyle incelendi. Ayrýca Nazým Hikmet ve Ahmed Arif þiirlerinin yer aldýðý bir pano oluþturuldu. Panodaki þiirleri okuyan dostlarýmýzla þiirler üzerine sohbet ettik. Saat14.00’da etkinlik salonuna geçildi ve etkinliðimiz saygý duruþuyla baþladý. Saygý duruþunun ardýndan Cemal Süreyya’nýn Ahmed Arif için yazdýðý bir yazýdan derlenen sunum yapýldý ve Ahmed Arif’in hayatýna, sanat anlayýþýna deðinildi, Ahmed Arif þiirleri okundu. Ýlgiyle izlenen sunum izleyicilerin beðenisini kazandý. Ahmed Arif sunumunun ardýndan Nazým Hikmet’in hayatýný anlatan ve þiirlerinin dramatize edildiði oyuna geçildi. Nazým Hikmet’in hayatý anlatýldý. Mahpusluklarý, aþklarý ve mücadelesi anlatýldý. Nazým Hikmet’in “Bir Ayrýlýþ Hikayesi” ve “Orada Tanýdýklarým” þiiri dramatize edildi. Nazým Hikmet þiirlerinden bestelenmiþ olan þarký ve türküler izleyicilerle birlikte söylendi. Ve etkinliðimiz büyük bir beðeni topladý. Etkinlik sonunda “Haziran’da Ölmek Zor” fotoðraf sergimizin önünde sohbetler edilip çaylar içildi. Etkinlik üzerine izleyici dostlarýmýzýn yorumlarýný dinledik. Dostlarýmýz en kýsa zamanda tekrar bir etkinlikte buluþmak dileðiyle sanat merkezimizden ayrýldýlar. UMUDUMUZ KAVGADA KAVGAMIZ SANATIMIZDA Adana Ayışığı Sanat Merkezi


Yeni Evrede

Öldükleriyle Kalmadılar

Mücadele Birliði

Nurhaklarda Yanan Ateþ Hiç Sönmeyecek

Maraþ’ýn Nurhak bölgesinde çýkan çatýþma sonucu 31 Mayýs 1971’de öldürülen THKO’nun önder kadrolarýndan Sinan Cemgil, Alpaslan Özdoðan, Kadir Manga, ölümsüzleþmelerinin 40. yýlýnda yoldaþlarý tarafýndan Ýstanbul Karacaahmet Mezarlýðý’nda, Sinan Cemgil’in mezarý baþýnda anýldý. 31 Mayýs günü “Nurhaklarda Yanan Devrim Ateþi Hiç Sönmeyecek – Mücadele Birliði” pankartýnýn açýldýðý anmaya Mücadele Birliði ve Devrimci Öðrenci Birliði(DÖB) kýzýl bayraklarýyla Karacaahmet Mezarlýðýna geldi. Mezarlýk giriþinden “Nurhak’da Düþenler Ölümsüzdür”, “Sinan Cemgil Ölümsüzdür”, “Alpaslan Özdoðan Ölümsüzdür”, “Kadir Manga Ölümsüzdür”, “Faþizmi Döktüðü Kanda Boðacaðýz”, “Devrim Savaþçýlarý Ölümsüzdür”, “Kahrolsun Faþizm Yaþasýn Mücadelemiz” sloganlarýyla Sinan Cemgil’in mezarý baþýna gelindi. Sinan Cemgil, Kadir Manga, Alpaslan Özdoðan nezdinde tüm devrim savaþçýlarý için yapýlan saygý duruþunun ardýndan, “ne zaman bir iþçi grevi olsa, iþçiler halaya dursa onlarý yanýmýzda hissediyoruz, 1 Mayýslarda onlarý yanýmýzda hissediyoruz, ne zaman bir çocuk doðsa adý Deniz, Sinan, Taylan konsa onlarý yanýmýzda hissediyoruz” denilerek Mücadele Birliði Platformu adýna Vefa Ser-

dar’a söz verildi. “Bütün çiçekleri öldürebilirsiniz ama baharýn geliþini önleyemezsiniz” diyerek konuþmasýna baþlayan Serdar, “Denizleri, Sinanlarý, Mahirleri, Ýbrahimleri katlettiler ama bugün binlerce genç Türkiye ve Kürdistan’da Sinanlarýn Nurhaklarda yaktýðý devrim ateþini, Denizlerin idam sehpalarýnda yaktýklarý devrim ateþini harlandýrmaya devam ediyor. Çünkü onlar yaktýklarý ateþin daha da büyüyeceðini biliyorlardý. Bugün devrim ateþi yalnýz Türkiye ve Kürdistan’da deðil, dünyanýn her yanýnda yükselerek yanmaya devam ediyor. Sosyalizm, komünizm mücadelesi dünyanýn her yerinde. Yas tutmaya, boynumuzu bükmeye gerek yok. Bayraklar daha da yukarý yoldaþlar, baþlar daha yukarý. Onlarýn baþlattýðý devrim mücadelesini, mücadele bayraðýný elbet bir gün zafere, iktidara taþýyacaðýz. Onlarýn kavga bayraðý þu anda Leninistlerin ellerinde yükseliyor. Bir kez daha anýlarý önünde saygýyla eðiliyoruz” dedi. Ardýndan Denizlerin kurucusu olduðu Devrimci Öðrenci Birliði adýna bir konuþma yapýldý. Konuþmada Denizlerin idamýný engellemek isteyen Sinan Cemgil, Kadir Manga, Alpaslan Özdoðan’ýn yaþamlarýný insanlýðýn kurtuluþu mücadelesine, komünizm mücadelesine adadýklarý, onlarýn Nurhaklarda yaktýklarý ateþin hiç sönmeyecek bir ateþ olduðuna deðinilerek, mücadeleyi baþlatma nedenlerinin bugün de varolduðu belirtildi. Ortadoðu ülkelerindeki sýnýflar mücadelesine ve Kürdistan’daki mücadeleye deðinilen konuþmada Nurhaklarda yakýlan ateþin bugün Kürdistan’da ve Ortadoðu’da dünyanýn birçok ülkesinde baþka dilden, baþka ýrktan, baþka kültürlerden olan ülkelerde ama yine iþçi sýnýfý tarafýndan yakýldýðý ifade edildi. Devrim mücadelesinin kapitalizmin yýkýlýp komünizmin kuruluþuna dek süreceði belirtilen konuþmada DÖB’ün bayraðýný Denizlerden devraldýklarý ve zafere kadar da bu bayraðý dalgalandýrmaya devam edecekleri ifade edildi. Ardýndan yine Devrimci Öðrenci Birliði tarafýndan þiir okundu. Ayýþýðý Sanat Merkezi’nde çalýþmalarýný yürüten Grup Emeðe Ezgi ise Nurhak türküsüyle baþladýklarý dinleti de kendi çalýþmalarý olan ve eylemlerin, anmalarýn, devrim mücadelesini yükseltmek isteyenlerin marþý haline gelen “Söz Veriyoruz” marþýný söylediler. Leninistler “Söz Veriyoruz Yoldaþlar” diyerek sloganlarla anmayý sonlandýrdýlar.

Ankara Mimar Sinan’da Ýsyan

Geçtiðimiz günlerde Ankara Mimar Sinan Lisesi bir eyleme þahit oldu. Eðitim-öðretim döneminin sonlarýna yaklaþýldýðý bugünlerde, birçok lisede yýlýn son sýnavlarý yapýlmakta. Ancak Mimar Sinan Lisesi yönetimi, 5 TL karþýlýðýnda satýlan öðrenci kimliðine sahip olmayan öðrencileri sýnavlara almýyor. Sýnav dönemine böyle bir uygulamayla baþlayan lise yönetimi tepkiyle karþýlaþtý. DÖB’lü bir öðrenci, okulda bu uygulamadan ötürü sýnava giremeyen öðrencilerin her biriyle konuþmuþ ve öðrenciler okulda bir eylem yapmýþlardýr. Sýnava giremeyen öðrencilerin “Eðitim Hakkýmýz Engellenemez!”, “Liseli Gençlik Devrimle Özgürleþecek!” sloganlarýyla yaptýðý eyleme sýnava giren öðrenciler de destek vermiþlerdir. Bunun üzerine okulda eylemin fitilini ateþleyen DÖB’lü öðrenci susturularak yönetim odasýna götürülmüþ ve disipline gönderilmiþtir. “Okul Müdürünü Hedef Göstermek” ve “Okulda Ýsyan Çýkarmak” suçlamalarýyla DÖB’lü öðrenci sýnav döneminde okuldan 1 hafta uzaklaþtýrma cezasý almýþtýr. Baskýlar Bizi Yýldýramaz! Yaþasýn Devrimci Öðrenci Birliði! Gençlik Devrimle Özgürleþecek! Devrimci Öðrenci Birliði - Ankara 189. Sayý / 8 - 22 Haziran 2011

9


Sokaklar

Hopa’da Polis Vahþeti ve Protesto Eylemleri

Artvin’in Hopa ilçesinde seçim mitingi öncesi Baþbakan Recep Tayyip Erdoðan’ý protesto etmek isteyen grupla polis arasýnda çatýþma çýktý. Çýkan çatýþma sýrasýnda polisin attýðý gaz bombalarýndan etkilenen 54 yaþýndaki emekli öðretmen Metin Lokumcu kalp krizi geçirerek hayatýný kaybetti. 31 Mayýs günü sabah 10.00 civarýnda ilçe merkezinde bir araya gelen demokratik kitle örgütleri ve siyasi parti üyeleri, Erdoðan’ýn miting yapacaðý Cumhuriyet Meydaný’na hakim bir binaya “AKP Hopa’dan Defol!” yazýlý bir pankart astý, yüzlerce kiþilik kitle Cumhuriyet Meydaný yanýnda hidroelektrik santralleri (HES) protesto için “Su Haktýr, Satýlamaz” yazýlý pankart açtý. Polisin buna tepkisi ise sert bir saldýrý oldu. Polis saldýrýsýna tepki olarak gruplar sokak aralarýndan polise slogan ve taþ atmaya baþladýlar. Polisin biber gazlý bu saldýrýsýnda kalp krizi geçiren 54 yaþýndaki emekli öðretmen Metin Lokumcu, kaldýrýldýðý Hopa Devlet Hastanesinde hayatýný kaybetti, bu Hopa’daki tansiyonu bir anda yükseltti. Bu katliama tepki için Hopa Ýþ Merkezi civarýnda toplanan gruba polis yine tazyikli su ve gaz bombasý ile saldýrdý. AKP mitinginin sona ermesinin ardýndan çoðu il dýþýndan ve Artvin ilçelerinden gelen gruplar Hopa’dan ayrýlýrken, bu defa Papila Otel civarýnda toplanan grup polise tepki gösterdi ve polis de yer yer havaya ateþ ederek, gaz bombasý atarak ve panzerlerden tazyikli su sýkarak grubu daðýtmaya çalýþtý. Emekli öðretmen Metin Lokumcu’nun ölümünü duyan Kemalpaþalý bir grup da Hopa’ya gelerek polis saldýrýsýný protesto etti, polis bu gruba da saldýrarak daðýtmaya çalýþtý. Yaþananlarýn ardýndan Artvin emniyet müdürü istifa etti. Hopa’da protesto eylemlerinin ardýndan estirilen polis terörüyle onlarca kiþi gözaltýna alýndý. Gözaltýna alýnan bir ESP’linin ise kaburga kemikleri kýrýldý. Metin Lokumcu’nun cenazesi 1 Haziran günü Kemalpaþa ilçesi Dereiçi Köyü’nde kitlesel bir törenle topraða verildi. Baþbakan Erdoðan’ýn olay üzerine “Hopa’ya eþkiyalarýn indiðini bilmiyordum. Eli taþlý eþkiyalar Hopa’da taþlarla araçlarýmýza saldýrdýlar” ve “Biri ölmüþ üzerinde durmak istemiyorum” sözleri ise bardaðý ta-

10

Yeni Evrede

þýran damla oldu. Bu saldýrýyý protesto eden Ankaralý devrimci demokratlarýn yaptýklarý eyleme polisin saldýrmasý sonucu Halkevi MYK Üyesi Dilþat Akþit’in, kalça kemiði kýrýldý ve 6 aylýk iþ göremez raporu aldý. Ýstanbul’da da Galatasaray Lisesi önünde toplanan yüzlerce kiþi, polisin biber gazlý saldýrýsýna raðmen daðýlmayarak protesto basýn açýklamasý yaptý. Bu sýrada AKP pankartýný indiren 2 kiþi de gözaltýna alýndý. Adana’da Ýnönü Parký’nda protesto için yapýlan basýn açýklamasýnda da “AKP’nin ileri demokrasisine bir öðretmen daha þehit verilmiþtir” denildi. 1 Haziran günü Ýzmir’de yapýlan protesto eyleminde de 49 yaþýndaki emekli iþçi Turgut Eraslan kalp krizi geçirerek yoðun bakýma kaldýrýldý. Hopa saldýrýsýný protesto eylemlerinin ilk 3 gününde hemen hemen tüm eylemlere polis saldýrýrken, burada gözaltýna alýnanlarýn sayýsý da 500’e ulaþtý.

Mecidiyeköy’de Yine Gaz Bombalý Saldýrý

Emekli öðretmen Metin Lokumcu’nun biber gazý sonucu kalp krizi geçirip yaþamýný yitirmesine tepkiler çýð gibi büyüyor. 2 Haziran günü ellerinde “Öðretmenin Katili AKP Polisi” pankartýyla Cevahir AVM’nin önünden Mecidiyeköy’de bulunan AKP ilçe binasýna kadar yürüyen sendikalar demokratik kitle örgütleri ve sosyalistler, Metin Lokumcu’nun katledilmesini protesto etti. KESK Þubeler Platformu’nun öncülük ettiði yürüyüþe DÝSK, Eðitim Sen, Mücadele Birliði, Derelerin Kardeþliði Platformu, BDP, SDP, ÖDP, EHP, SODAP ve Halkevleri de destek verdi. “Öðretmenin Katili AKP’nin Polisi”, “Faþizmi Döktüðü Kanda Boðacaðýz”, “Her Yer Hopa Her Yer Direniþ”, “Hepimiz Metin’iz Hepimiz Eþkiyayýz”, “Bijî Biratiya Gelan” sloganlarýný atan kitleyi AKP ilçe binasýnýn önünde yine polis barikatý karþýladý. Bunun üzerine oturma eylemi yapýlýrken, KESK Þubeler Platformu Dönem sözcüsü Mehmet Aydoðan ve MYK üyeleri üzerinde “Hesap Soracaðýz” yazýlý siyah çelengi AKP ilçe Binasý önüne býraktý. KESK Þubeler Platformu’nun yaptýðý basýn açýklamasýnda, tüm demokratik hak ve özgürlük taleplerinin polis þiddetiyle bastýrýlmaya çalýþýldýðý günlerden geçildiði söylendi ve “Ýleri demokrasi nutuklarýnýn 189. Sayý / 8 - 22 Haziran 2011

Mücadele Birliði

atýldýðý bir dönemde her fýrsatta þiddeti meþrulaþtýrmaya çalýþan hükümetin maskesi son yaþanan bu þiddet dalgasýyla bir kez daha düþmüþtür” dedi. Polisin attýðý gaz bombalarý sonucu ölen Metin Lokumcu’nun ailesine ve yakýnlarýna baþ saðlýðý dilenerek, “Bu cinayetin ve arkasýndan yaþanan saldýrýlarýn sorumlularýnýn hak ettiði cezayý almasý için gerekli mücadelenin sürdürüleceðini kamuoyuna ilan ediyoruz. Cinayetler, düzmece mahkemeler, keyfi gözaltý ve tutuklamalar, kendine demokrat AKP iktidarýnýn faþizan tutumu karþýsýndaki direngenliðimizi azaltmaz, tam tersine mücadele istek ve kararlýlýðýmýzý arttýrýr. Zulme boyun eðmeyeceðiz. Susmayacaðýz, direneceðiz” denildi. Basýn açýklamasýndan sonra polise yumurta atan kitleye, Lokumcu’nun hayatýný kaybetmesine neden olan biber gazý ve tazyikli gaz suyu sýkýlmasý kitleyi iyice öfkelendirdi. Yaþanan saldýrýnýn ardýndan kitle, Halaskargazi Caddesi’nden Taksim yönüne doðru yürüyüþe geçti. Cadde üzerinde bulunan bankalarýn camlarý ve Cevahir Alýþveriþ Merkezi önündeki AKP’ye ait seçim kulübesi eylemciler tarafýndan tahrip edilirken, kulübeyi koruyan polisler de kitleye saldýrdý. Kitle de, taþ ve sopalarla kulübeyi koruyan polislere karþýlýk verdi. Polisi taþ ve yumurta yaðmuruna tutan kitle bir saat boyunca çatýþtý Polis saldýrýsýnda Eðitim-Sen 8 ve 9 no’lu þube yöneticileri baþta olmak üzere çok sayýda sendikacý hastaneye kaldýrýlýrken, SES Bakýrköy Þube yöneticisinin de aralarýnda bulunduðu onlarca kiþi gözaltýna alýndý. Saldýrý sýrasýnda boyalý su sýkan polis, daha sonra sokaklarda ýslak insan avýna çýkarak gözaltýna aldý.


Yeni Evrede

Mücadele Birliði

Burger King Çaðrý Merkezi’nde Ortaboy Lezzet King Boy Eziyet!

Mecidiyeköy’de bulunan Burger King (Popoyes, Sbaro, Burger City) Tab Gýda Reklam Üssü Çaðrý Merkezi çalýþanlarý çok aðýr çalýþma koþullarý ve yaþadýklarý yoðun baskýlar nedeniyle Tez-Koop-Ýþ Sendikasý’nda örgütlenmeye baþladýlar. Sendikal çalýþmalar, yöneticiler tarafýndan fark edilince baskýlar daha da arttý. Ard arda 4 çalýþan performans düþüklüðü nedeniyle iþten atýldý. Arkadaþlarýnýn haksýz yere iþten atýldýðýný, sendikal çalýþmanýn anayasal haklarý olduðunu söyleyerek onlara destek olan 60 çalýþan daha, kölece çalýþma koþullarýna karþý çýkarak 24 Mayýs Salý günü saat 10.30’da Mecidiyeköy’de Burger King Çaðrý Merkezi önünde bir basýn açýklamasý yaparak insanlýk dýþý uygulamalarý protesto ettiler. Tez-Koop-Ýþ Sendikasý’nda örgütlü Burger King Çaðrý Merkezi çalýþanlarý, sendikalarýnýn pankartý, taleplerini dile getiren dövizleri ve sloganlarýyla sendikadan iþyeri önüne yürüdüler. Burada yapýlan basýn açýklamasýnda “Burger King iþvereni ‘ben yasa tanýmam, sendikal hak tanýmam, canýmýn istediðini iþten çýkarýrým’ diyerek toplam dört arkadaþýmýzý iþten çýkarttý. Bu da yetmedi, iþyerinde tartaklandýk, hakaretlere maruz kaldýk. Bizleri sendikal mücadelenin öncüleri olduðumuz için iþten çýkarttýlar. Burger King iþvereni þunu bilmelidir ki, bizlerin iþten çýkartýlmasý sendikal mücadelemizi durduramayacaktýr” denildi. Burger King Çaðrý Merkezi çalýþanlarý 11 saati geçen sürelerle çalýþtýrýlýyorlar. Aðýr iþ temposunda dinlenme ve yemek yeme fýrsatlarý dahi olmaksýzýn çalýþýrken birçok hakaret ve aþaðýlanmaya maruz kalýyorlar. Vardiyasýna 3-5 dakika geç gelenler duvar diplerinde tek ayak üzerinde sýralanarak dakikalarca bekletiliyor. Belirlenen saatlerde hiçbir koþulda ayaða kalkmalarýna ve hatta tuvalete gitmelerine dahi izin verilmiyor. Çaðrý yoðunluðu nedeniyle yemek saatleri de belirsiz. Yemek menüsünde de tek bir seçenek var: Hamburger! Ýzin günlerinde dahi telefonlarla aranarak vardiyalara çaðrýlýp çalýþmaya zorlanan çalýþanlarýn raporlu olduklarýnda bile bu süre maaþlarýndan kesiliyor. Yaþanan yoðun iþ temposu ve baskýlar nedeniyle vardiya sýrasýnda sinir krizleri geçirip acil servislere taþýnanlar oluyor. Çaðrý Merkezi çalýþanlarýnýn iþten atýldýklarýný öðren direniþteki Ontex iþçileri de eyleme katýlarak destek verdiler.

Çalýþma Koþullarý Patronun Ýki Dudaðý Arasýnda Olamaz

Burger King Çaðrý Merkezi çalýþanlarý 28 Mayýs günü saat 14.00’de Mecidiyeköy’deki iþyerlerinde yine bir basýn açýklamasý düzenlediler “Sendika Düþmaný Burger Kralý”, “Burger King’de Yandaþ Olmadýk Sendikalý Olduk”, “Ortaboy Lezzet King Boy Eziyet”, “Bütün Dünya Anladý Burger King Sendikalý”, dövizleri taþýyan Burger Kin çalýþanlarý, “Ýþçinin Düþmaný, Burger King Kralý”, “Orta Boy Lezzet King Boy Eziyet”, “Köle Deðil Ýþçiyiz Burger King’in Sesi Biziz”, “Burger King Ýþçisi Köle Deðildir”, “Sendika Hakkýmýz Engellenemez”, “Kurtuluþ Yok Tek Baþýna Ya Hep Beraber Ya Hiç Birimiz”, “Susma Haykýr Sendika Haktýr” sloganlarý attýlar. Tez-Koop-Ýþ Ýstanbul 5 Nolu Þube Baþkaný Rabia Özkaraca Över bir konuþma yaparak yaþanan sorunlarý ve taleplerini dile getirdi. Burger King çalýþanlarý yöneticilerin çalýþanlara karþý baský ve yýldýrma politikalarý-

Sokaklar

nýn, aðýr hakaret ve baskýlarýnýn daha da arttýðýný ifade ettiler. Çalýþanlarýn tek tek odalara alýnarak sendikaya üye olup olmadýklarýnýn sorgulandýðýný belirten iþçiler, bununda ötesinde çalýþanlara sendikal örgütlenmeyi karalayan konuþmalar yapýldýðýný da söylediler. Ayrýca sendikal örgütlenme çalýþmasý nedeniyle saldýrýda bulunan kiþilerin patronun direktifleriyle iþyerinde kollandýðýný belirten Burger King çalýþanlarý daha önce iþten atýlanlara saldýrýp tartaklamadýklarý yönünde tutanak hazýrlanýp imzalatýlmaya çalýþýldýðýný da belirttiler. Burger King Çaðrý Merkezi Çalýþanlarý, iþten atýlmalarý üzerine yaptýklarý basýn açýklamasýnýn ardýndan bir çok yerden çaðrý merkezinin aranarak destek mesajlarý býrakýldýðýný ve patronun saldýrýlarýnýn kýnandýðýný belirttiler.

“Sipariþ Yok Destek Var!”

Burger King Çaðrý Merkezi çalýþanlarýna ve sendikal mücadeleye destek büyüyor. Birçok haber sitesinde çýkan haberlerin ardýndan internet kullanýcýlarý Burger King patronuna tepkilerini dile getirmeye baþladý. “Çalýþanlarýna insanca muamele yapmadýðý için Burger Kinge Boykot!” diyerek ortaya koymaya baþladý. Facebook’ta ise “Sipariþ Yok Destek Var!” baþlýklý bir grup kuruldu. Þu an için 4 bin 700 üyesi olan grubun baþlattýðý kampanyaya göre Burger King Çaðrý Merkezi Tel: 444 54 64 sipariþ hattý aranarak 1 tuþlanýyor ve “Sipariþ Yok Destek Var!” deniliyor.

“Okulda Dersanede Öðretmeniz Otobüste Deðiliz”

Güvencesiz olarak eðitim veren öðretmenler, toplu taþýmada paso kullanýmý için kendilerine diðer kadrolu öðretmenlerle eþit hakkýn tanýnmasýný istediler. Unkapaný Eski Tekel Duraðý’nda toplanan öðretmenler, 30 Mayýs günü saat 15.00’de caddenin bir þeridini trafiðe kapatarak, Ýstanbul Büyükþehir Belediyesi önüne kadar yürüdüler. Yürüyüþte “Eþitlik Ýstiyoruz! Okulda Dershanede Öðretmeniz Otobüste Deðiliz! Paso Bizimde Hakkýmýz! Eðitim Sen” pankartý açtýlar. “Ne 4/B Ne 4/C Herkese Güvence”, “Paso Bizimde Hakkýmýz”, “Paso Hakkýmýz Söke Söke Alýrýz”, “Atama Yoksa Ýsyan Var” sloganlarý atýlan eyleme Sosyal Ýþ’te örgütlü olan emekçiler de destek verdi. Eðitim Sen Güvencesizler Komisyonu ve Sosyal Ýþ Sendikasý üyeleri imza kampanyasýyla topladýklarý imzalarý ÝBB’ye verdiler. Basýn açýklamasýný yapan Derya Semis; “Bursa Belediyesi Seyahat Kartlarý Yönetmenliði, ‘eðitim ve öðretmenleri ve dershanede görev yapan öðretmen kadrosunda ki personeli kapsar’ þeklinde tanýmlanmýþtýr. Ýstanbul Büyükþehir Belediyesi’nde ise ‘öðretmen, örgün eðitim kurumlarýnda kadrolu veya tam zamanlý fiilen görev yapan eðitim ve öðretim sýnýfý personeli’ þeklinde tanýmlayarak bu duruma farklý bir taným getirmiþtir” dedi. Eðitim Sen üyesi ücretli öðretmenlerden Sadullah Söylemez ve bir dershane öðretmeni Çiðdem Gülüm, paso iþlemleri için gittikleri ÝETT’de bu tanýmlamadan kaynaklý pasolarýný alamadýklarý için savcýlýða baþvurarak mahkeme süreci baþlatmýþtý. Öðretmenler, topladýklarý imzalarý ÝBB’ye vererek protesto eylemlerine devam ettiler. 189. Sayý / 8 - 22 Haziran 2011

11


Gündem

B

aþbakan þahsýnda devletin otoritesinin, prestijinin sýfýrlandýðý, güçsüzlüðünün tescillendiði Hakkâri’deki AKP mitingi ile Hopa’da bir devrimcinin ölümüyle sonuçlanan halkdevlet çatýþmasý arasýnda ne gibi bir iliþki olabilir? Ýlk bakýþta ne zaman olarak ne de mekân olarak bir iliþki olduðu düþünülebilir. Soruna yüzeysel bakanlar için durum böyledir. Fakat olaylarýn arkasýndaki dinamikleri görebilenler, olaylar arasýndaki iliþkiyi doðru kurabilenler, bütün olaylarý bir bütünlük içinde deðerlendirebilenler durumun farklý olduðunu kavramakta zorlanmazlar. Hopa’dan Hakkâri’ye kadar çok geniþ bir coðrafyada kitleleri devletle çatýþmaya, düzene karþý ayaklanmaya götüren olgu, bu topraklarda yaþayan hemen herkesi içine çeken, harekete geçiren devrimin kendisidir. Devrim, dev bir hortum gibi, kendi köþesinde yaþayan insanlarý kuytu köþelerinden çekip olaylarýn ortasýna fýrlatýyor. Harekete katýlanlarýn sayýsý her gün katlanarak artýyor. Hopa olaylarý kitlelerdeki muazzam öfke birikimini bir kez daha ortaya koydu. Bu öfke birikiminin yarattýðý gerginlik polisle, jandarmayla, askerle çatýþmalar biçiminde kendini gösteriyor. Çatýþmalar devleti, hükümeti, polisi, jandarmayý daha da geriyor ve en ufak bir olayýn büyük çatýþmalara dönüþme ihtimalini taþýmasýna yol açýyor. Son günlerde Baþbakandan hükümetin tüm diðer üyelerine kadar, egemen sýnýfý temsil eden tüm politik güçlerde muazzam bir gerginliðin, saldýrganlýðýn hakim olduðuna tanýk olduk. Burjuva partilerin birbirine karþý eleþtirileri, aðza alýnmayacak küfürler biçiminde sürüp gidiyor. Bu çürüme, bu yozlaþma seçim atmosferinden ileri gelmiyor. Seçim ortamýnýn bunda rolü olsa bile asýl neden bu deðildir. Asýl neden çaresizliktir, güçsüzlüktür, ne yapacaðýný bilmezliktir.

12

DEVRÝME Yeni Evrede

Mücadele Birliði

Kimin ve neyin karþýsýnda güçsüzlük? Sermaye sýnýfýnýn politik temsilcilerini her türlü burjuva “nezaketi” bir tarafa atmak zorunda býrakan olgu, tek kelimeyle, devrimin karþýsýnda duyulan güçsüzlük hissidir. Hükümet güçten düþüyor, devlet güçten düþüyor, burjuva partiler kitleler üzerindeki ideolojik-politik etki bakýmýndan güçten düþüyorlar. Bu söylediklerimizin sayýsýz kanýtý her gün karþýmýza çýkýyor. Ýþte Baþbakanýn Hakkâri’de içine düþtüðü durum. Ýþte sermayenin bu en tepe noktadaki temsilcisinin Hopa’da içine düþtüðü durum. Sorunu AKP’nin sorunu olarak görenler olaylarýn gerçek içeriðini kavrama yeteneðinde olmayanlardýr. Kürt halkýnýn Hakkâri’de -ve gerçekte tüm Kürdistan’da- ortaya koyduðu tavýr AKP þahsýnda düzene karþýdýr, sermaye sýnýfýnýn egemenliðine karþýdýr. Kürt halký, Hakkâri de devletin Baþbakanýna tavýr koyarken bunu kendi kaderini tayin hakký isteðinin bir parçasý ve gereði olarak yapmýþtýr. Kendi kaderini tayin hakký istemi ise, devletin kendisine baþkaldýrýdan baþka bir anlama gelmez. Kürt halkýnýn bu süreçte burjuva partilerine, onlarýn baþkanlarýna ve temsilcilerine karþý aldýklarý tavrý, seçim süreci ile açýklamak, bununla sýnýrlamak büyük bir yanýlgýdýr. Seçimler, önem bakýmýndan Kürt halký için en son sýrada yer alan bir olgudur. Kürt halký için asýl mesele özgürlüðünü kazanma sorunudur. Bu konuda, bu istemin gerçekleþtirilmesinde Kürt halkýnýn var olan ve oluþacak parlamentoya en ufak bir ümit baðlamadýðýný herkes biliyor. Kürt halký, özgürlüðün, kendi kaderini tayin hakkýnýn mücadeleyle, sermaye egemenliðinin yýkýlmasýyla gelebileceðinin farkýnda, bilincinde. Bugün, seçime katýlmak dâhil attýðý her adýmý, bu adýmlar onu asýl hedefine yaklaþtýracak düþüncesiyle atýyor. Bu düþünceyle hareket eden Kürt halký, bu süreçte seçimlerden çok “demokratik özerklik”i geliþtirecek adýmlar atmanýn çabasý içinde. Çünkü Kürt halký “demokra189. Sayý / 8 - 22 Haziran 2011

tik özerklik” adýmýný büyük alacaðýnýn ilk taksiti olarak görüyor ve bu taksiti seçim koþullarýndan da yararlanarak bu þekilde tahsil etmeye çalýþýyor. “Demokratik özerklik”le ilgili düþünceler ayrý bir konu ama Kürt halkýnýn kendi kaderini tayin hakkýný elde etme yolunda attýðý her adýmýn devrimi geliþtirdiði de bir gerçektir. Ýþte bu yüzden Hakkâri halkýnýn sergilediði tutum ne AKP, ne Baþbakan ne de seçimlerle sýnýrlýdýr. Aksine bu, devrim yolunda, kendi kaderini tayin hakkýný elde etme yolunda, özgürlüðünü elde etme yolunda kararlýlýkla yürüyen bir halkýn eylemidir. Sermaye sýnýfý, devlet ve hükümet de sorunun bu içeriðinin farkýndalar. Ama yapacak bir þeyleri yok. Güçsüz ve çaresizler. Hakkâri halkýnýn ortaya koyduðu tavýr aslýnda tüm Kürt halkýnýn tavrýdýr. Durumun böyle olmasý hükümet ve sermaye sýnýfýnýn çaresizliðini daha da artýrýyor. Bu geliþmelere karþý hükümetin ve devletin bulduðu “çözüm” daha çok baský ve terördür. Devlet ve hükümet sadece Kürdistan’da deðil, Türkiye’de de kitlelerin artan öfkesine, devrimci eylemine baský ve terörle yanýt verme arayýþýnda. Bu nedenle özellikle son dönemde çok ciddi bir devlet terörü, devlet baskýsý var. Gün geçmiyor ki onlarca ev basýlmasýn, gün geçmiyor ki onlarca kiþi gözaltýna alýnmasýn. En ufak hak arayýþý eylemi polisin ve jandarmanýn baský ve terörüyle daðýtýlmaya çalýþýlýyor. Hükümet bir güçlülük testi yaptý ama kitlelerin karþý eylemi sonucu hükümet bu testten çakýldý. Bunlar çözülme/daðýlma döneminin iþaretleridir ve hiçbir þekilde sadece seçimlerle açýklanamaz. Buraya kadar söylediklerimiz sadece madalyonun bir yüzünü, sermaye sýnýfý ve devlet tarafýný gösteriyor. Madalyonun diðer yüzünde ise emekçi sýnýflarýn, Kürt halkýnýn, gençliðin çok ciddi bir karþý koyuþu var. Devrimin toplumsal ordusunu oluþturan bu güçler, devletin baský ve terörüne karþý sürekli bir karþý koyuþ, sürekli eylem,


E DOÐRU Yeni Evrede

Mücadele Birliði

sürekli ayaklanma halindeler. Hopa bir örnek. Hopa en ufak bir kývýlcýmýn ortamý tutuþturacaðý bir bozkýr koþullarýnda olduðumuzun örneði. Hopa, devletin, hükümetin baský ve zulmünün kitlelerin öfkesini artýrmaktan baþka iþe yaramayacaðýnýn örneði. Hopa, küçük bir ilçede bile olsa devletin baskýsýnýn baþka baþka yerlerde devrimci eylemlere, çatýþmalara yol açacaðýnýn bir örneði.

Devrime Hazýrlanmak Artýk bir devrime doðru gittiðimiz tartýþma götürmez. “Arap Baharý” Türkiye’de Arap ülkelerinde olduðundan çok daha güçlü esiyor. Tabii ki baþka biçimlerde ve baþka koþullarda. Devrim nasýl ortaya çýkar ya da doðar? Devrim dediðimiz dev olay, sayýsýz eylemin, bir dizi büyüklü küçüklü ayaklanmanýn, çatýþmanýn üst üste binmesinde art arda gelmesinden ve bütün bunlarýn tek kanalda tek hedefe doðru, iktidara doðru, sermaye sýnýfýnýn egemenliðini yýkmaya doðru akmasýný saðlayacak bir bileþke oluþturmasýndan doðar. O sayýsýz olay, o irili ufaklý bir dizi ayaklanma, o küçüklü büyüklü pek çok çatýþma artýk her gün yaþanýyor. Eylemlerde kararlýlýk ve süreklilik önemli bir özellik olarak ortaya çýkýyor. Ancak tün bunlarýn bir bileþke oluþturarak politik iktidara doðru yýkýcý bir güç olarak yönelmesi iradi bir müdahaleyi gerektirir. Ýþte politik devrimci öncünün rolü burada hayati bir önem kazanýr. Kitleler üzerinde þimdilik etkili olan küçük burjuva sosyalistlerin bu iþi yapmayacaklarý, yapamayacaklarý artýk iyice anlaþýlmýþtýr. Dolayýsýyla bu görev yalnýzca ve yalnýzca Leninistlerin, Leninist Partinin omuzlarýna kalmýþtýr. Leninist Parti tek baþýna bu büyük görevin üstesinden gelebilir mi? Gelebilir ve gelecektir. Bu görevin yerine getirilebilmesi için her þeyden önce Leninistlerin, kadrosundan sempatizanýna kadar, hepsinin bir devrim sürecinden geçmekte olduðumuzu bilince

çýkarmalarý lazým. Devrim dönemleri öcü kadrolarýn olaðanüstü özverisini, olaðanüstü yaratýcýlýðýný, olaðanüstü sorumluluk üstlenme anlayýþýný gerektirir. Dönemin birinci ve ertelenemez görevi Leninist Partinin þiarlarýný, sloganlarýný, politikalarýný eylem halindeki kitlelere ulaþtýrarak Partiyi onlara tanýtmaktýr. Ýkincisi, kitlelerle, devrimin toplumsal ordusuyla, emekçi sýnýflar ve gençlikle baðlarý güçlendirmek için gece gündüz demeden, dur durak bilmeden enerjik bir çalýþma yürütmek. Devrim koþullarýnda hangi olayýn nasýl ve ne zaman ortaya çýkacaðýný kimse önceden bilemez. Bunun için yapýlacak þey, olaylara müdahale edebilmek için her zaman hazýr olmaktýr. Öncülük kimseye altýn tepsi içinde sunulmaz. Öncülük eylem alanýnda, ayaklanma esnasýnda kazanýlýr. Leninist Parti için de durum böyledir. Eylem halindeki kitlelere öncülük yapabilmenin þartý önceden onlarla güçlü baðlara sahip olmaktýr. Onun için Lenin, devrimci komünist partinin gücünün üye sayýsýyla deðil, kitlelerle kurduðu baðlarla ölçülebileceðini sýk sýk vurgulama gereði duyar. Küçük bir parti de devrime öncülük edebilir ama bunun koþulu kitlelerle güçlü baðlara sahip olmasýdýr. Devrim koþullarý böylesi baðlarý kurmak için son derece uygun bir zemin veriyor bize. Sorun bu zemini deðerlendirmek için bitmez tükenmez bir enerjiyle çalýþmaktýr. Üçüncüsü, devrimin propagandasýný yapmak, kaçýnýlmazlýðýný, güncelliðini, derinliðini, kapsayýcýlýðýný emekçi sýnýflara, Kürt halkýna ve gençliðe anlatmak. Bunu Leninistlerden baþka hiç kimse yapamaz. Günlük baþarýlar elde etmeyi ihmal etmeden ama bu baþarýlarýn önemini asla abartmadan devrimin güncelliði meselesini öne çýkarmalýyýz. Emekçi sýnýflar ve Kürt halký hiçbir burjuva hükümetin, hiçbir burjuva parlamentonun yaþamsal sorunlarýný çözemeyeceðini biliyorlar. Bu konuda emekçi sýnýflara ve Kürt halkýna büyük güven du189. Sayý / 8 - 22 Haziran 2011

Gündem

yulmalýdýr. Peki, kim çözecek? Bu sorunun tek yanýtý var o da Halk Ýktidarýdýr. Burjuva partiler kitlelerin eðiliminin bu yönde olduðunu bildikleri için hiç alakalarý olmadýðý halde kitleleri aldatmak maksadýyla “halkýn iktidarý” söylemini kullanýyorlar. Burjuva partilerin emekçi sýnýflarý, Kürt halkýný ve gençliði aldatmak için devrim ve Halkýn Ýktidarý kavramlarýný kullanmasý boþuna deðil. Bu bile emekçi sýnýflarýn ve Kürt halkýnýn devrim ve halk iktidarý özlemi içinde olduðunu anlatmaya yeter. Buradan çýkarýlacak sonuç, devrime ve halk iktidarýna dair propagandanýn sürekli kýlýnmasý gerektiðidir. Kitleleri aldatmak için burjuvalar devrimin kavramlarýný çalýyorlarsa sosyal reformist partilerle fýrsatçý hareketler de Leninist Partinin sloganlarýný çalýyor, politik tespitlerini isim zikretmeden kullanýyorlar. Þayet bunu kitleleri devrimci bir çizgide tutmak için yapsalardý elbette sorun olmazdý. Ama sosyal reformist partilerle oportünist hareketlerden böyle bir þey beklenemez. Onlar bunu týpký burjuva partiler gibi kitleleri aldatmak, gerçek yüzlerini gizlemek için yapýyorlar. Devrimin yazgýsý, zafere ulaþýp ulaþamayacaðý kitlelerin sosyal reformist partilerin ve oportünist hareketlerin etkisinden kurtarýlmasýna baðlýdýr. Devrim dönemlerinde burjuvazinin kitleler üzerindeki etkisi ya kalmaz ya da yok denecek düzeye iner. Böyle dönemlerde burjuvazinin yerini iþte bu çevreler alýr. Ýþte bu nedenle sosyal reformizme ve oportünizme karþý mücadele yaþamsal önem kazanýr. Leninistler devrime hazýrlýk çerçevesinde kitleleri bu çevrelerin etkisinden kurtarmak için kesintisiz bir mücadele yürütmeliler. Devrime gidiyoruz. Seçimlerin sonuçlarý ne olursa olsun bu süreç artýk kesintiye uðramayacak. Devrimin öncülüðünü ele geçirmek isteyenler mücadelelerini öncülüðü hak edecek bir tempo ile yürütmek zorundalar.

13


Yeni Evrede

BATIGÜL TUNÇ’UN ZAFERE GÝDEN ADIMLARI

Sokaklar

Mücadele Birliði

dýn emekçi ile birlikte gözaltýna alýndý. Ayný gün öðle saatlerinde Ýzmir’ de de Ýzmir Kadýn Platformu dayanýþma için CHP il binasý önünde saat 13.00’da bir basýn açýklamasý yaptý.

Gözaltýlar Derhal Serbest Býrakýlsýn 24 Mayýs günü Ýnsan Haklarý Derneði Ankara Þubesi’nde Mücadele Birliði Platformu tarafýndan, Batýgül Tunç’a yapýlan saldýrýyý ve yaþanan vahþeti protesto etmek için bir basýn açýklamasý düzenledi. Mücadele Birliði Temsilcisi Vefa Serdar, yaptýðý basýn açýklamasýnda: “TEKEL iþçilerinin eyleminden bugüne yaþananlar, bir kez daha göstermiþtir ki, polis emeðin karþýsýnda sermayenin çýkarlarýný korumak için vardýr.(...) Sermayeyi ve sermayenin partilerini iþçilerden korumak için var olduklarýný bir kez daha göstermiþlerdir. Batýgül TUNÇ ve ona destek olmak için yanýnda bulunanlar, hala güvenlik þubede gözaltýnda tutuluyorlar. Batýgül TUNÇ ve ona destek olmak için yanýnda bulunanlar, derhal serbest býrakýlmalýdýr. Ekmeði ve onuru için mücadele eden insanlarý hiç bir güç durduramaz” dedi.

Eylem Ankara’da Batýgül Tunç, Ýzmir’de 72 gün sürdürdüðü eylemde bir sonuç alamayýnca duyurduðu üzere eyleminin 73. gününde 23 Mayýs Pazartesi günü Ankara’ya CHP Genel Merkezi önüne geldi. Mücadele Birliði Platformu ile birlikte CHP Genel Merkezi önüne gelen Batýgül Tunç’u Ankara’dan ÇHD’li avukatlar, devrimci emekçiler ve sosyalist kadýnlar karþýladý. Batýgül, saatler 12.30’a yaklaþýrken CHP giriþ kapýsýna kurulan çevik kuvvet barikatý önünde yaptý basýn açýklamasýný. Eylemde “CHP Ýl Yönetimi Verdiði Sözleri Derhal Tutsun, Zafer Savaþan Ýþçilerin Olacak, Buca Taþeron Ýþçisi Batýgül Tunç”, “Buca Taþeron Ýþçisi Onurlu Eyleminin 73. Gününde” pankartlarý açýldý. Saat 17.00’ye kadar burada türkü, þiir, marþ ve sloganlarla bekleyen Batýgül ise, ard arda 2 CHP yetkilisi ziyaret etti.

Batýgül Tunç Gözaltýnda 18.00’de Yüksel Caddesi Ýnsan Haklarý Anýtý önünde basýn açýklamasý yapan Batýgül Tunç, sorununu ve taleplerini anlattý. “Batýgül Tunç Yalnýz Deðildir” pankartlarý ile Mücadele Birliði ve Ankara’dan sosyalist kadýnlar Batýgül’ün eylemine destek vermek için oradaydý. “Taþeron Sistemi Ýstemiyoruz”, “Ýþçiler Burada Söz Verenler Nerede”, “Zafer Savaþan Ýþçilerle Gelecek”, “Kurtuluþ Yok Tek Baþýna Ya Hep Beraber Ya Hiçbirimiz”, “Yaþasýn Kadýn Dayanýþmasý” sloganlarý atýlan eylem, Güvenpark’ta bulunan CHP Ýl Binasý önüne gitmek için yürüyüþle sürdü. Ancak cadde çýkýþýnda çevik kuvvet polisleri tarafýndan önü kesilen Batýgül Tunç ve desteðe gelen emekçileri yürütmek istemedi. Kitle kararlý olunca polis saldýrdý. Yaþanan çatýþma sýrasýnda Batýgül yanýndaki kadýn emekçilerle birlikte CHP Ýl Binasý önüne geçti. Yüksel Caddesi’nde 10 kiþi gözaltýna alýnýrken, CHP Ýl binasý karþýsýnda, diðer kitle örgütlerinin desteðe gelmesini bekleyen Batýgül Tunç 3 ka-

14

Gözaltýlar Protesto Edildi Saat 18.00’de de, Yüksel Caddesi’nde Ýnsan Haklarý Anýtý önünde Mücadele Birliði Platformu tarafýndan bir basýn açýklamasý yapýldý. “Gözaltýlar, Baskýlar bizleri Yýldýramaz” pankartý açan Mücadele Birliði’nin yaný sýra, 24 Mayýs gecesi evleri basan polisin 15 öðrenciyi gözaltýna alýnmasýndan dolayý Emek, Barýþ ve Demokrasi Bloðu da eylemde yerini aldý. Mücadele Birliði Platformu’nun yaptýðý açýklamadan sonra, Emek, Barýþ ve Demokrasi Bloðu basýn açýklamasý yaparak son dönemde Kürt halkýna yönelik saldýrýlarýn arttýðýný, bugün Türkiye ve Kürdistan’da toplam 42 kiþinin gözaltýna alýndýðýný söyledi.

Batýgül Tunç’un Eylem Yerinde Nöbet Akþam saat 18.30’da Ýzmir Kadýn Platformu gözaltýna alýnan Batýgül Tunç ve 14 arkadaþý için CHP önünde bir basýn açýklamasý yaptý. Erkeklerin katýlmadýðý basýn açýklamasýnda “Batýgül Tunç ve Arkadaþlarý Serbest Býrakýlsýn” pankartý açýlýrken “Batýgül Tunç Yalnýz Deðildir”, “Gözaltýlar Tutuklamalar Baskýlar Bizi Yýldýramaz”, “Taþeron Ýþçisi Yalnýz Deðildir”, “Yaþasýn Kadýn Dayanýþmasý” sloganlarý atýldý. Batýgül’ün olmadýðý eylem yerinde nöbeti Mücadele Birliði ve Ýzmir Kadýn Platformu tuttu.

Saldýrýlar Protesto Edildi Ankara’da 3 gündür süren polis terörü, gözaltýlar ve tutuklamalar 25 Mayýs günü Yüksel Caddesi’nde protesto edildi. Ýnsan Haklarý Derneði (ÝHD) Ankara Þubesi, “Devlet Terörüne Son” pankartý ile Ýnsan Haklarý Anýtý önünde toplandý. Þiddetin her gün daha da arttýðýný ve son bir hafta içinde 100’e yakýn kiþinin eylemlerden ve evlere yapýlan baskýnlardan gözaltýna alýndýðýný söyleyen ÝHD Ankara Þube Baþkaný Gökçe Otlu, polisin kendisine tanýnan sýnýrsýz yetkiyi kullandýðýný, yaþananlarýn 2007 yýlýnda Polis Vazife ve Salahiyetleri Kanunu’nda yapýlan deðiþiklerden kaynaklý olduðunu söyledi; Ankara’da Gençlik Derneði ve BDP üyelerinin gözaltýna alýnmasýnýn ardýndan, Batýgül Tunç ve destek verenlere polisin saldýrdýðýný da hatýrlattý. Polisin bu saldýrýdan sonra sokakta ve kafelerde eylemci avýna çýktýðýný, gözaltýna alýnanlardan þizofren raporu olan Yaþar Öztemel’in “polise mukavemet” iddiasýyla tutuklandýðýný da söyledi.

189. Sayý / 8 - 22 Haziran 2011


Yeni Evrede

Mücadele Birliði

Baþak Otlu sözü Batýgül Tunç’a býraktý. TEKEL iþçilerini örnek vererek, yaþanan polis müdahalesini tüm iþçi sýnýfýna yapýlmýþ bir saldýrý olarak nitelendiren Batýgül Tunç, sabah yeniden Ýzmir’de olacaðýný ve eylemini kaldýðý yerden sürdüreceðini açýkladý ve kendisine destek için gelen herkese teþekkür etti. Bu sýrada AKADER çevresinden öðrencilerin baskýnlarla gözaltýna alýnmakta olduðu haberi geldi; gözaltýlarýn protesto edilmesiyle eylem sona erdi. Tutuklanan Yaþar Öztemel ise 26 Mayýs günü serbest býrakýldý. Ýzmir’de Mücadele Birliði Platformu’ndan Basýn Açýklamasý 25 Mayýs Çarþamba günü saat 18.30’da Mücadele Birliði Platformu tarafýndan eyleminin 56+73. gününde Ankara’da CHP il binasýna yürümek isteyen Batýgül Tunç ve destekçilerine yapýlan saldýrý ve gözaltý için bir basýn açýklamasý yapýldý. Basýn açýklamasý CHP il binasý önünde yapýldý. “Batýgül Tunç Yalnýz Deðildir… Baskýlar-Tutuklamalar-Gözaltýlar Bizleri Yýldýramaz!/Mücadele Birliði” pankartý açýlýrken, “Batýgül Tunç Yalnýz Deðildir”, “Baskýlar Bizi Yýldýramaz”, “Yaþasýn Ýþçilerin Mücadele Birliði”, “Baskýlar Tutuklamalar Gözaltýlar Bizi Yýldýramaz”, “Zafer Savaþan Emekçinin Olacak”, “Fabrikalar Tarlalar Siyasi Ýktidar Her Þey Emeðin Olacak” sloganlarý atýldý.

Batýgül Ankara’dan Döndü 27 Mayýs sabahý Batýgül Tunç Ýzmir’de eylem yerinde Mücadele Birliði Platformu tarafýndan “Batýgül Tunç Yalnýz Deðildir”, “Zafer Savaþan Ýþçilerin Olacak”, “Kadýna Kalkan Elleri Kýracaðýz”, “Yaþasýn Ýþçilerin Mücadele Birliði” sloganlarý ile karþýladý. Öðle saatlerinde CHP Ýzmir Ýl baþkaný Tacettin Bayýr Batýgül Tunç’un yanýna geldi. Tacettin Bayýr çok üzgün olduðunu, baþýna bir þey gelecek diye tedirgin olduklarýný dile getirdi. Ve “iki üç gün içerisinde iþin çözülecek” diyerek Ýl binasýna çýktý. Batýgül’ün Ankara’dan geldiðini duyanlar eylem alanýna “geçmiþ olsun”a geliyorlardý. Kimi ziyaretçiler çiçekle geliyor kimisi ise bir ihtiyacýný karþýlasýn diye maddi destekte bulunuyordu.

CHP Ýle Bir Görüþme Batýgül CHP Genel Merkezi kadýn kollarýndan kendisi için gelen bir kiþi ile görüþme yaptý. “Biliyorsun taþeron sistemi bizim getirdiðimiz bir þey deðil. Biz iktidara gelirsek bu sorunu çözebiliriz” diyen Kadýn kollarýna Batýgül, “Biz de biliyoruz sizin getirdiðiniz bir sistem deðil taþeron. Ama Ýzmir’de sizin elinizde ve çözmek de sizin elinizde. Bunu da biliyorum” diyerek cevap verdi. Kadýn kollarý Batýgül’ü iþe tekrar taþeronda baþlamaya ikna etmeye çalýþtý. Batýgül ikna olmayýnca “Taþeronda iþe baþla, seni iki ay içinde sendikalý yapacaðýz” sözleri üzerine “Taþeronda iþe asla baþlamam. Daha önce de ‘taþerona baþla sonra sendikalý yapacaðýz’ dediniz. Daha taþerona baþlamadan beni iþe almayacaðýnýzý söylediniz. Bana iki ay sonra sendikalý olacaðýma dair bir garanti veriyor musunuz?” dedi, “Sana bunun garantisini veremeyiz” deyince “Bunlarýn hepsi bahane, beni isterseniz sendikalý bir iþe alýrsýnýz. Ama beni sendikalý bir iþe aldýðýnýzda diðer taþeron þirketlerindeki iþçilere örnek olacaðým için beni iþe almýyorsunuz” dedi. Bunun üzerine “Evet seni sendikalý iþe alýrsak, taþeronda çalýþan iþçilere yol göstermiþ oluruz. Ve bize kimse CHP üyesi olup da iþsiz olanlarýn kapýmýzýn önünde oturmayacaðýnýn garantisini verebilir. Yoksa seni sendikalý yapmamýz 5 dakikamýzý almaz bizim” dedi. Batýgül de son olarak “Ben sendikalý bir iþe girene kadar mücadelemi sonuna kadar sürdüreceðim” diyerek görüþmeyi bitirdi. Kadýn kollarý Tacettin Bayýr ile görüþüp Pazartesi günü Batýgül Tunç’a döneceklerini söylediler.

Sokaklar

Ayýþýðý Sanat Merkezi’nden Eylem Alanýnda Etkinlik 29 Mayýs günü Ayýþýðý Sanat Merkezi Batýgül’ün eylemini ilk günden bu yana yalnýz býrakmayarak sanatýyla Sanat Merkezi ile birlikte yanýnda olmuþtu. Ayýþýðý Sanat Merkezi öðle saatlerinde yine ziyarete geldi. Öncelikle Ayýþýðý Tiyatro Ýþçileri Atölyesi tarafýndan “Ýnsan… Dünyayý tanýmalý… Geniþ düþünmeli onu” sözleriyle baþlayan “Bizsiz Olmaz” þiirinin dramatizasyonu yapýldý. Sonra da bir tekstil iþçisi kýsa bir müzik dinletisi verdi, halaylar çekildi. Son olarak Nazým Hikmet’in “Onlar ki” þiirinin dramatizasyonu yapýldý. Yaklaþýk bir buçuk saat süren etkinlik, müzik dinletisi ile sona erdi.

Batýgül Tunç Eylemini Kazanýmla Sonlandýrdý Ankara Genel merkezin önünde yaptýðý basýn açýklamasýnýn ardýndan Ýzmir’e döndükten sonra CHP yönetimi ile ard arda yaptýðý görüþmeler 3 Haziran günü olumlu sonuçlandý. Batýgül Tunç verdiði haklý mücadele sonucu Balçova Belediyesi’nde iþe baþlýyor. BATIGÜL TUNÇ YALNIZ DEÐÝLDÝR ZAFER SAVAÞAN ÝÞÇÝLERÝN OLACAK Ýzmir Mücadele Birliði

Kadýnlar Devrimi Büyütüyor

Tek baþýna yürüttüðü eylemi boyunca saldýrýlara uðrayan, sorunlar yaþayan Batýgül Tunç’u Emekçi Kadýnlar (EKA) yalnýz býrakmadý. 28 Mayýs akþamý yaptýklarý eylem ve yürüyüþle Batýgül Tunç’a destek olarak eylemini Ýstanbul halkýna duyurdular. Saat 17.30’da “Batýgül Tunç Yalnýz Deðildir, Kadýnlar Kavgayý Büyütüyor” pankartý açarak taksim Tramvay Duraðý’nda toplanan EKA, “Dünya Emeðin Olacak”, “Batýgül Tunç Yalnýz Deðildir”, “Kadýnlar Savaþýyor Devrim Büyüyor”, “Kadýn Olmadan Devrim Olmaz Devrim Olmadan Kadýn Kurtulmaz” ve “Yaþasýn Emekçi Kadýnlarýn Mücadele Birliði” sloganlarý ile Galatasaray Lisesi önüne yürümeye baþladýlar. Yol boyunca bir taraftan slogan atarken, bir taraftan da Batýgül’ün eylem süreci, eyleme nasýl ve neden baþladýðý ve yaþadýðý zorluklar, saldýrýlar kýsaca anlatýldý. Yürüyüþ sýrasýnda Emekçi Kadýnlara PTT iþçisi Cafer Kalað ve Ontex iþçileri de katýldý. Galatasaray Lisesi önüne gelindiðinde sloganlarýna ve ajitasyon konuþmalarýna bir süre devam edildikten sonra basýn açýklamasý okundu. Batýgül’ün eylem sürecine kýsaca deðinildikten sonra Ankara’da yaþanan geliþmeler anlatýldý. Tek baþýna geleceðini ellerine alarak eylem yapan bir kadýn olduðunun vurgulandýðý basýn açýklamasýnda, “Batýgül TUNÇ eylemine devam ediyor. Biz Emekçi Kadýnlar da diyoruz ki, iþçi sýnýfýnýn, emekçilerin kurtuluþu ancak devrimdedir, sosyalizmdedir. Kapitalizmi yýkýp sosyalizm kuruluncaya dek savaþmaya devam edeceðiz” denildi. Basýn açýklamasýnýn baþlamasýyla birlikte, Ontex ve PTT iþçilerinin eylemine katýlmak üzere Galatasaray Lisesi önüne gelenler devrimciler arasýnda, birkaç gün önce Batýgül ile birlikte gözaltýna alýnan kadýnlar da vardý, onlar selamlandý. Basýn açýklamasýnýn bittiðini duyuran EKA, pankartlarý ve bayraklarý ile Ontex ve PTT iþçilerinin eylemine katýldý.

189. Sayý / 8 - 22 Haziran 2011

15


Yeni Evrede

Sokaklar

Mücadele Birliði

KONAK BELEDÝYESÝ TAÞERON TEMÝZLÝK ÝÞÇÝLERÝ EYLEM GÜNCESÝNDEN 88.Gün: 23 Mayýs Pazartesi günü eylemlerinde 88. güne giren Konak iþçileri ölüm orucunun da 11. gününde. Akþam saatlerinde Kars Yöre Dernekleri Federasyonu iþçileri ziyarete geldi. Federasyon Baþkaný iþçilere, 25 Mayýs Çarþamba günü CHP yönetimini ve Ýzmir Milletvekilli adaylarýný yemeðe çaðýrdýðýný söyledi. Federasyon yemeði Konak taþeron iþçilerinin durumu üzerine verdiðini ifade etti. Yemekte Konak iþçilerinin durumunun çözüm noktalarýný tartýþacaklarýný ve çözüm için kesin yollar aranmasý için konuþulacaðý dile getirildi.

89.Gün: Konak iþçileri 24 Mayýs Salý günü geceden kalan neþe ile uyanýldý ve ölüm orucundaki iþçilere bitkisel çay demlendi. Sabah saat 10.30 civarýnda TÝHV’den gelen iki saðlýkçý ölüm orucunda bulunan iþçileri muayene etti. Ýþçilerin saðlýk sorunlarýnýn olmadýðý söylendi. Gün içerisinde aldýklarý sývýlar ile ilgili bilgi verdikten sonra baþarýlar dileyerek ayrýldýlar. Saat 13.30’da Konak Ýlçe Baþkaný eylem alanýna gelerek iþçilere “Ýþlerinin bir iki gün içerisinde hallolacaðýný, biraz daha beklemeleri gerektiðini, ayrýca Kýlýçdaroðlu Ýzmir mitingine geldiðinde konuþulacaðý” dile getirildi. Eylemde bulunan bir iþçi “Baþkaným görüþmeler yapýyoruz diyorsunuz, Kýlýçdaroðlu gelince görüþülecek diyorsunuz. Umarým olumlu sonuçlar çýkar… Burada iki arkadaþýmýz ölüm orucunda ve bu iki arkadaþýmýz hastaneye kaldýrýlýrsa, saðlýklarýnda bir þey olursa, biz de kendimizi tutamayabiliriz” dedi. Konak ilçe baþkaný ile iþçiler yaklaþýk yarým saat görüþtükten sonra kendi aralarýnda deðerlendireme aldýlar. Saat 19.20’de üniversite öðrencileri iþçileri ziyaret etti. Geç saatlere kadar öðrencilerle sohbet edildi. 90.Gün: Konak iþçileri ölüm orucunun da 13. gününde. Ýþçiler öðle saatlerinde Konak Ýlçe baþkaný ile görüþtüler. “Ýþçilerin daha önceden 11 soruþturmadan davalarýnýn olmasý pürüzler yaratýyor” dendi. Ýlçe baþkaný pürüzleri kaldýrmak için uðraþtýklarýný söyledi, iþçiler de sabýr ve kararlýlýkla bekleyeceklerini söylediler. Ölüm Orucundaki Bir Ýþçi Acile Kaldýrýldý Ölüm orucundaki Yüksel fenalaþarak hastaneye kaldýrýldý, serum verildi. Doktorlar eyleme devam etmesinin tehlikeli olacaðýný söyledi. Ýþçiler ve aileleri, ölüm orucundaki iþçileri ikna ederek eylemin bitirilmesi istediler. Ýþçiler de bunu deðerlendirerek bitirmeye karar verdiler. Bu karar üzerine eylemdeki iki iþçi dinlemek için evlerine gittiler. 93.Gün:

“Kýlýçdaroðlu Duy Sesimizi” 93 gündür Basmane Meydaný’nda geceli-gündüzlü oturan Konak iþçileri, 28 Mayýs günü CHP’nin mitingine gidip Kýlýçdaroðlu’na seslerini duyuracaklar. CHP il, Ýlçe, Ýzmir Milletvekili adaylarý ise iþçile-

16

ri arayarak mitinge gitmemelerini söyledi. Ýþçiler de “bir þey yapmaya gitmiyoruz sadece sesimizi duyurmak ve bizleri görmeleri için mitinge gidiyoruz” dediler. Ýþçiler miting alanýna “Taþeron Sistemine Karþý Savaþýyoruz / 93. Gündür Eylemdeyiz / Kýlýçdaroðlu Duy Sesimizi / Konak Belediyesi Taþeron Temizlik Ýþçileri” pankartýyla girdi ve Kýlýçdaroðlu’nun kitleye hitap ettiði platformun önünde durdular. Miting boyunca alanda açýlan pankartlarý okuyan Kýlýçdaroðlu, platformun önünde duran iþçilerin pankartýný görmezden gelerek okumadý. Miting bittiðinde Konak iþçileri Kýlýçdaroðlu’nun üstünde olduðu otobüs ile birlikte hareket etti. Ýþçilerin “Kýlýçdaroðlu duy sesimizi, 93 gündür sokaklardayýz. Bizleri nasýl görmüyorsunuz” sözlerine raðmen Kýlýçdaroðlu duymazlýktan gelmeye devam etti. Konak iþçileri miting alanýndan Basmane Meydaný’na döndüler. CHP yönetimi iþçilere birkaç gün daha beklemelerini söyledi. Mücadele Birliği / İzmir

“Gündüz Öðretmen Derhal Geri Dönsün”

2 Haziran günü Eski Ýzmir Ýlköðretim Okulu öðrenci velileri, Kiraz ilçesine sürgün edilen öðretmen Gündüz Öden için bir basýn açýklamasý yaptý. Saat 13.00’te yapýlan basýn açýklamasýný öðrenci velileri okudu. “Çocuklarýmýzýn eðitim ve öðretim yaþamýný engellemek isteyen Milli Eðitim Bakanlýðý’na karþý bugün burada toplanmýþ bulunuyoruz. Eski Ýzmir Ýlköðretim Okulu Öðrenci Velileri olarak yapýlan haksýzlýklar için buradayýz.(...) Sözde Gündüz öðretmen; ezana küfür etmiþ, öðrencileri birer eylemci olarak yetiþtirmeye çalýþmýþ, kamuya zarar vermiþ, veliler ve okul düzenine zarar vermiþ ve öðrenci ile velilerine psikolojik ve fiziksel þiddet uygulamýþ… (...) Buradan Milli Eðitim Bakanlýðýna sesleniyoruz: tam eðitim-öðretim yýlý içerisinde öðrencilerimizi öðretmensiz býrakýp, psikolojik þiddete baþvurmanýz neden. Biz ve öðrencilerimiz Gündüz Öðretmen‘den bu kadar memnunken siz neden rahatsýzsýnýz. Aslý olmayan bilgilerle siz kimi suçluyorsunuz? Biz derhal Gündüz öðretmenin Kiraz Ýlçesinden görev yaptýðý Eski Ýzmir Ýlköðretim Okuluna geri getirilmesini istiyoruz. Öðrencilerimizin okuldan soðumasýný isteyen ve öðrencilerimizi maðdur eden bu sistemi þiddetle kýnýyoruz” denilen basýn açýklamasýnda Gündüz öðretmenin sýnýf öðrencileri “Gündüz Öðretmenimizi Haksýz Yere Bizden Ayýrdýlar, Öðretmenimizi Çok Seviyoruz, Tekrar Geri Dönmesini Ýstiyoruz”, “Gündüz Öðretmenimizi Haksýz Yere Bizden Ayýrdýlar. Öðretmenimizi Geri Ýstiyoruz” dövizleri taþýdýlar. “Gündüz öðretmenin Kiraz ilçesine sürgün edilmesi bizleri þaþýrttý” diyen bir veli, “Çocuklarýmýz birden bire boþlukta kaldýlar. Gündüz öðretmenden sonra çocuklarýmýz 15 gün boyunca öðretmensiz kaldý. Birçok dersi atlayarak üstünden geçtiler. Çocuklarýmýz Gündüz öðretmenleri ile birlikte katýldýklarý tiyatro, sergi ve müzik etkinliklerinden mahrum kaldýlar. Sürdürdükleri satranç çalýþmalarýna devam etmiyorlar artýk. Biz Gündüz öðretmenimizden memnunuz ve Gündüz öðretmenimizin derhal geri döndürülmesini istiyoruz” dedi. Yapýlan basýn açýklamasýndan sonra öðrenciler, velileri ile birlikte okulun önünden ayrýldýlar. Ýzmir Mücadele Birliði

189. Sayý / 8 - 22 Haziran 2011


Yeni Evrede

Ontex ve PTT Ýþçileriyle Dayanýþma Büyüyor Sokaklar

Mücadele Birliði

Ýþten atýldýklarý için iþyerleri önünde eyleme baþlayan Ontex-Canbebe ve PTT taþeron iþçileri 12. Cumartesi yürüyüþlerini gerçekleþtirdi. Ýþçiler pankartlarý ve taleplerini dile getiren dövizleri ile 28 Mayýs günü saat 18.00’de yine Galatasaray Lisesi önünde bir araya geldiler. PTT ve Ontex-Canbebe iþçilerine “Batýgül Tunç Yalnýz Deðildir, Emekçi Kadýnlar Kavgayý Büyütüyor” pankartý açan Emekçi Kadýnlar (EKA), Mücadele Birliði Platformu, Baðýmsýz Devrimci Sýnýf Platformu, Grup Emeðe Ezgi, Liseli Gençlik Derneði, ve Devrimci Anarþist Faaliyet, Kubatoðlu Alüminyum iþçisi Caner Timtik de katýlarak destek verdiler. Sloganlarla iþten atýlma süreçlerini ve iþe geri dönme taleplerini dile getiren Ontex ve PTT iþçileri Burger King’i de boykot ettiklerini ve Burger King Çaðrý Merkezi çalýþanlarýnýn da iþten atýldýðýný aktaran iþçiler, Batýgül Tunç’un ve Konak Belediyesi iþçilerinin iþten atýldýðýna deðindiler. Geçen hafta Burger King önünde uðradýklarý saldýrýyý aktararak Ontex ve Burger King’i boykot çaðrýsý yaptýlar. Sloganlarla Burger King önüne gelindiðinde Ontex iþçisi Mustafa Bozkurt kendilerinin sendikalý olduklarý için iþten atýldýklarýný ve sendika tarafýndan da yalnýz býrakýldýklarýný hatýrlattý ve Burger King Çaðrý Merkezi’nde çalýþýrken yine sendikalý olduklarý için iþçilerin iþten atýldýklarýna deðinerek, verdikleri mücadelenin tüm iþçi sýnýfýnýn mücadelesi olduðunu söyledi. Ýþçiler Batýgül Tunç’un 23 Mayýs’ta CHP Genel Merkezi önünde uðradýðý saldýrýyý da

hatýrlatarak Batýgül Tunç ile birlikte gözaltýna alýnan EKA’dan bir kadýna da söz verdiler. EKA’lýlar, “bilinsin ki, ne Ontex iþçileri ne PTT iþçileri ne de Konak iþçileri yalnýz deðildir” dedi. Bir gün önce Swiss Otel’de yapýlan Yükseköðretim Kongresi’ni protesto sýrasýnda polisin saldýrýsýyla yaralanan üniversite öðrencisi kýsa bir konuþmayla iþçilerin direniþlerini selamladý. Ardýndan Mücadele Birliði Platformu adýna 6 Mayýs’ta Kadýköy’de “Denizleþen Halklarýmýzla Yürüyoruz” sloganýyla gerçekleþtirdikleri Deniz Gezmiþ, Yusuf Aslan ve Hüseyin Ýnan’ý anma mitingine katýlarak destek verdikleri için iþçilere bir hatýra verdiler BDSP adýna yapýlan konuþmada da bu mücadelenin tüm iþçi sýnýfýnýn mücadelesi olduðunu söyledi. Konuþmalarýn ardýndan kýsa bir oturma eylemi yapýldý. Ontex ve Burger King ürünlerini boykot çaðrýsý yapýldýktan sonra alkýþlar eþliðinde söylenen Çav Bella marþýyla eylem bitirildi.

“Taþeron Sisteme Karþý Çözüm Devrimdir, Sosyalizmdir”

4 Haziran 2011 günü Ontex-Canbebe ve PTT taþeron iþçileri 14. Cumartesi yürüyüþlerini gerçekleþtirdi. Her hafta olduðu gibi Ontex-Canbebe ve PTT iþçileri ve BDSP’den dostlarý yine saat 18.00’de Galatasaray Meydaný’nda bir araya geldiler. Mücadele Birliði Platformu Devrimci Ýþçi Komiteleri ise Ýstiklal Caddesi’nde kýzýl bayraklarýyla yürüyerek “Ontex Ýþçisi Yalnýz Deðildir”, “PTT Ýþçisi Yalnýz Deðildir”, “Ýþçiler Birleþin Devrim Ýçin Savaþýn”, “Yaþasýn Ýþçilerin Mücadele Birliði” sloganlarýyla Ontex ve PTT iþçilerini selamlayarak yanlarýna geldiler. Ontex ve PTT iþçileri de onlarý “Ýþçilerin Birliði Sermayeyi Yenecek”, “Yaþasýn Sýnýf Dayanýþmasý” sloganlarýyla karþýladýlar. Hep birlikte “PTT’de Direniþ Kazanacak”, “Ontex’te Direniþ Kazanacak” sloganlarý atýlarak yürüyüþe geçildi. Yürüyüþe Enerji-Sen’de örgütlü olan BEDAÞ iþçileri, Enerji-Sen Genel Baþkaný Kamil Kartal, Devrimci Anarþist Faaliyet, de katýlarak destek verdiler. Ýstiklal Caddesi’ndeki Fransýz Konsolosluðu önüne gelindiðinde ise burada durularak Ontex firmasýnýn Fransa’da bulunan fabrikasýný daha ucuz iþgücü saðlamak amacýyla üretimini baþka yerlere kaydýrdýðý için kapatýlma kararý aldýðý ve burada çalýþan 200 iþçinin iþ189. Sayý / 8 - 22 Haziran 2011

siz kalacaðý açýklandý. Kapitalist sistemin, emperyalistlerin tüm dünyada iþçi sýnýfýna kölece çalýþma koþullarý dayattýðý ve buna karþý Ontex ve PTT iþçileri olarak tüm iþçilerle dayanýþma içinde olacaklarý dile getirilerek sloganlarla Fransa’daki Ontex iþçilerinin mücadelesi selamlandý. Burger King önünde açýklamayý PTT iþçisi yaptý. PTT iþçileri olarak PTT Ýþletmeleri Topkapý AVPÝM önünde direniþlerini sürdürdüklerini ve Ontex iþçileriyle mücadelelerini birleþtirdiklerini belirtti. Taþeron sisteme karþý birçok iþyerinde mücadele verildiðini hatýrlattý ve “Buna karþý çeþitli çözümler üretilmeye çalýþýlýyor ama bu sistemde bunun bir çözümü yoktur. Buna karþý tek çözüm devrim ve sosyalizm için mücadele etmektir” dedi. Ontex-BDSP-Bedaþ adýna yapýlan konuþmalardan sonra Burger King ve Ontex ürünlerinin boykot edilmesi çaðrýsý yapýlarak ve sloganlar atýlarak eylem bitirildi.

Aðýz Saðlýðý Ýçin Eylem

Türk Diþhekimleri Birliði’ne baðlý diþ hekimleri, Diþ Teknisyenleri Derneði üyeleri ve Diþ Hekimliði Fakültelerinden öðrenciler, “aðýz saðlýðý alanýnda hekim seçme hakký” için yürüyüþ düzenledi. Galata Köprüsü’nün Karaköy ayaðýnda toplanan emekçiler, “Aðzýnýza Saðlýk, Emeðimize Saygý” yazýlý pankart açarak sloganlarla Eminönü’ne yürüdüler. Burada bir açýklama yapan Türk Diþhekimleri Birliði Genel Baþkaný Prof.Dr.Taner Yücel, diþ hekimlerinin, halkýn nitelikli diþ saðlýðý hizmeti almasý için 24 bin kiþilik kadroyla göreve hazýr olduðunu belirtti. “Kamu-özel ayrýmý yapýlmadan halkýmýz eþit olarak diþ saðlýðý hizmetinden faydalanmalýdýr” diyen Yücel, politikacýlarýn, diþ hekimleri ve vatandaþlarýn taleplerini ciddiye almasý gerektiðini ifade etti. “Hastanýn hekimini seçmesi engellenmemelidir. Her vatandaþ, özel ve kamu ayrýmý olmaksýzýn, istediði yerde bu hizmetten faydalanabilmelidir” diyen Yücel, güvencesiz çalýþma koþullarýnýn hem hekimleri hem de toplum saðlýðýný etkilediðine dikkat çekti. Performans uygulamasýnýn da kaldýrýlmasý gerektiðini söyleyen Yücel, “Bu uygulama, eðitimin niteliksizleþmesi, akademisyen sýfatýnýn erimesi anlamýna gelmektedir. Bu da toplam kaliteyi düþürmektedir. Doktora yapan öðrenciler sigortasýz çalýþmaktan kurtarýlmalý, teknisyenlerin tekelleþmeye karþý mücadeleleri desteklenmelidir” dedi. Diþ saðlýðý çalýþanlarý açýklamanýn ardýndan “Herkese Parasýz Saðlýk Hizmeti” sloganý atarak daðýldý.

17


Sokaklar

BEDAÞ’ta 2000 Ýþçi Taþeron Olarak Çalýþýyor

ler.

Enerji Sen’ne üye iþçiler 27 Mayýs günü yine Bedaþ Genel Merkez Binasý önünde toplanarak aðýr çalýþma koþullarýný ve taþeronlaþtýrmaya karþý eylem yaptýlar. Taksim Meydaný’ndan yürüyerek sloganlar atan iþçilere eylemdeki Ontex ve PTT iþçileri de destek verdi. “Ýþimize Haklarýmýza Geleceðimize Sahip Çýkacaðýz - Enerji Sen” pankartý açan Bedaþ iþçileri yolu trafiðe kapattýlar ve kapalý yolda yarým saat eylemlerini sürdürdü-

Ýþçiler “Bedaþ Þaþýrma Sabrýmýzý Taþýrma”, “Can-Bebe’ye Boykot Direniþe Destek”, “Hak Verilmez Alýnýr Zafer Sokakta Kazanýlýr”, “Taþerona Teslim Olmayacaðýz” sloganlarýný atarken, Çevik kuvvet polisleri de BEDAÞ’ý kordona aldý. Enerji Sen yönetim kurulu üyesi Ali Tosun; “Bizler üç haftadýr burada, BEDAÞ Genel Merkezi’nin önündeyiz. Her geçen gün sayýmýz artýyor. Çünkü bizler haklý bir mücadeleyi yürütüyor; sadece enerji iþçilerinin deðil ayný zamanda Ýstanbul halkýnýn haklarýný savunuyoruz. Bizim mücadelemiz, BEDAÞ Genel Müdürlüðü, taþeron þirketler ve özel hukuk bürolarýnýn kar çemberini daðýtmaktýr. Bizim mücadelemiz taþerona son verme mücadelesidir. Bizim mücadelemiz güvenceli iþ insanca yaþam mücadelesidir” dedi. Ýstanbul Avrupa yakasýnda çalýþan ikibine yakýn enerji iþçisinin taþeron þirketlerde çalýþtýðýný ve bu iþçilerin istisnasýz her birinin maaþlarýnýn zamanýnda ödenmediðini ya da keyfi kesintiler yapýldýðýný, sözleþme dönemlerinde iþten atma tehdidi ile boþ para makbuzlarý ve ibranameler imzalatýldýðýný söyledi. Ýþçilerden habersiz olarak giriþ-çýkýþ iþlemleri uygulandýðýný, belirten Tosun, sigorta primlerinin eksik yatýrýldýðýný, mesai ücreti ödenmediði gibi yýllýk izinlerin kullandýrýlmadýðýný, ne bayram ne de resmi tatillerden iþçilerin yararlanamadýklarýný da ifade etti. Tüm bunlara karþý BEDAÞ çalýþanlarýnýn yüksek risk taþýyan iþleri yerine getirmelerine raðmen hiçbir güvenlik önleminin alýnmadýðýný, hiçbir iþ güvenlik ekipmaný verilmeden iþ yaptýrýldýðýný belirtti ve bir çok arkadaþlarýnýn sýrf bu önlemlerin alýnmayýþý nedeniyle trafo merkezlerinde ya da direklerde can verdiðine de vurgu yaptý

“Ýstanbul Halký Enerji Haklarýnýza Sahip Çýkýn” Enerji-Sen üyesi BEDAÞ iþçileri 3 Haziran Cuma günü de saat 15.00’de taleplerini dile getirmek üzere 4. eylemlerini yaptýlar. Taksim Meydaný’ndaki anýt önünde bir araya gelen enerji çalýþanlarý “Ýþimize, Emeðimize, Haklarýmýza Sahip Çýkacaðýz” pankartý açarak, sloganlar eþliðinde BEDAÞ Genel Müdürlüðüne doðru yürüdüler. Genel Merkeze yakýn bir yerde polis tarafýndan önü kesilen iþçiler sloganlarla BEDAÞ’a yürümekte kararlý olunca çevik kuvvet BEDAÞ’ýn kapýsýný açmak zorunda kaldý. BEDAÞ iþçilerinin eylemine Ontex-Canbebe iþçileri sendikalar, gençlik örgütleri, siyasi partilerden de kalabalýk bir kitle katýldý. BEDAÞ’ýn bahçesine sýðmayan kitlenin bir kýsmý da kapý önündeki yolun tek þeridini trafiðe kapattý. BEDAÞ iþçileri adýna açýklama yapan Selami Öðretici, Ýstanbul’un Avrupa yakasýndaki tüm elektrik hizmetlerini üreten enerji iþçileri olduklarýný, sayaçlarýn kendileri tarafýndan okunduðunu, ancak ne ekonomik ne de sosyal olarak BEDAÞ’ta kadrolu çalýþan iþçilerin sahip olduðu haklardan yararlanamadýklarýný söyledi. Uzun çalýþma saatlerinin ardýndan mesai ücreti alamadýklarýný ifade eden Öðretici “Resmi tatillerde dahi çalýþýyor, ancak hiçbir karþýlýðýný alamýyoruz. Maaþlarýmýz düþük olduðu halde bir de keyfi kesintiler yapýlýyor. Sendikamýzýn baþvurusu üzerine, Çalýþma ve Sosyal Güvenlik Bakanlýðý hileli çalýþmayý tespit etti. Bizlerin BEDAÞ’ýn çalýþaný olduðu onandý. Bakanlýk kararýný uygulayýn, kadromuzu istiyoruz. Alýn terimiz üzerinden kasalarýnýzý doldurmanýza izin vermeyeceðiz. Güvenceli iþ ve emeðimizin karþýlýðýný istiyoruz” dedi. Açýklamada Ýstanbullulara seslenen enerji iþçileri, sahte ihbarnamelerle abonelerin dolandýrýldýðýný, sahte haciz belgeleriyle vekalet ücreti adý altýnda AKP’li hukuk bürolarýnýn zengin edildiðini ifade etti. Sadece 2009-2010 yýllarý arasýnda 26 milyon liranýn AKP’li hukuk bürolarýna aktarýldýðýný belirten enerji iþçileri, Ýstanbullularý enerji haklarýna sahip çýkmaya çaðýrdý.

18

189. Sayý / 8 - 22 Haziran 2011

Yeni Evrede

Mücadele Birliði

Casper Ýþçilerinden Taksim’de Ýmza Kampanyasý

“Senin Hayatýn, Senin Teknolojin” sloganýyla reklamlarýný izlediðimiz Casper Bilgisayar’da iþçiler insanca yaþam koþullarý için Birleþik Metal-Ýþ Sendikasý’na üye olmuþlardý. Bunun sonucu olarak 21 Þubat 2011 tarihinde 4 iþçi iþten atýlmýþtý. Ümraniye’de kurulu bulunan Casper Bilgisayar önünde çadýr kurarak direniþe baþlayan iþçiler, yaptýklarý eylemler, basýn açýklamalarý ve direniþte olan, haklarýný arayan baþka iþkolundaki iþçilerle de dayanýþmada bulunarak mücadelelerini sürdürüyorlar. 28 Mayýs Cumartesi günü yine iþçiden, emekten yana olanlara seslerini duyurmak, onlarýn desteðini alabilmek için Taksim Meydaný’nda imza kampanyasý yaptýlar. Ýþlerine dönebilmek için verdikleri mücadeleyi ve Casper Bilgisayar patronunun tavrýný, yaþadýklarý haksýzlýklarý anlatan bildirilerini veren Casper iþçileri, iþlerine geri dönebilmeleri için nasýl destek olabileceðinizi de anlatýyorlar. Ýþçilerden, emekçilerden yana olanlara “Casper Bilgisayar’da yaþanan hak ihlallerine ortak olma” diyorlar. Casper bilgisayar iþçilerinin sendikalý olduklarý için iþten atýldýðýný, bunlar arasýnda Casper’ý tüm Türkiye’de tanýnan marka haline getiren 15 yýllýk iþçilerin bulunduðunu, onlarýn yerine iþten hiç anlamayan, eþ-dost, akraba tayfasýnýn alýndýðýný ve emeklerinin nasýl bir anda yok sayýldýðýný anlatýyorlar. Patronun sendika düþmaný tutumunu, sendikaya üye olanlara nasýl bir baský uyguladýðýný, yýllarca teknik serviste hizmet veren kalifiye elemanlarý nasýl depolara gönderip mal taþýyýp-indirmeye zorlandýðýný aktarýyorlar. Casper, çalýþanlarý sendikalaþmanýn yasal haklarý olduðunu biliyorlar ve bu nedenle de iþverenin ulusal ve uluslar arasý sözleþmeleri ihlal etmesine karþý mücadele ediyorlar. Ve emekten yana olanlara sesleniyorlar: “Casper çalýþanlarýna destek ol. Protestolarýný þu telefon ve e-postaya bildir: Tel: (0216) 528 65 00 6288 65 65 - e-posta: mhb@casper.com.tr”. Facebook’ta açtýklarý “Sendika Düþmaný Casper Bilgisayar” sayfasý açan Casper iþçileri, geliþmelerin buradan takip edilebileceðini ekliyor ve Ümraniye’deki çadýrlarýnda desteklerinizi bekliyorlar.


Yeni Evrede

Mücadele Birliði

“Biz Bu Adaleti Tanýmýyoruz”

25 Mayýs günü, BES Genel Merkezi, Ankara Adliyesi Ýþyeri Temsilcisi Necla YILDIZ’ýn öldürülmesi ve katilinin hala yargýlanmamasýný protesto etmek için bir basýn açýklamasý düzenledi. Saat 12.45’te “Necla’nýn Katilleri Yargýlansýn”, “Erkek Vuruyor Devlet Koruyor”, “Münferit Deðil Sistematik Cinayet”, “Yargýda Adalet Ýstiyoruz” sloganlarý ile BES pankartý ardýnda toplanan emekçiler, avukatlar ve kadýn örgütlenmeleri, bir basýn açýklamasý yaptýlar. Yine BES’li bir kadýn emekçinin okuduðu barýn açýklamasýnda, 22 Ekim 2010 günü kýzýnýn eski erkek arkadaþý tarafýndan otobüs duraðýnda býçaklanarak öldürülen yargý emekçisi Necla YILDIZ’ýn cinayetinin yargýlanmaya bile baþlamadýðý, kamu davasý açýlmadýðý anlatýldý. Bir yargý emekçisi olan Necla YILDIZ’ýn tehdit edildiði için ölümünden bir ay önce suç duyurusunda bulunduðu, can güvenliði olmadýðý için þikayette bulunmasýna raðmen hiç bir iþlem yapýlmadýðý, Necla’nýn korunmadýðý, bu konudaki þikayetin de öldürüldükten 4 ay sonra iþleme konulduðunu söyleyen emekçiler, “yargýda adalet” istediler. “Ýþte kendi kurumunda öldürülen bir kadýn çalýþaný için yargýnýn tutumu. Kadýn cinayetlerinden ne devlet ne de yargý rahatsýz olmuyor. Necla ve yüzlerce kadýn polisi ve yargýsýyla görmezden gelinerek göz göre göre katledildiler. Türkiye kadýna yönelik þiddette dünya ikincisi olarak zirvede yer alýyor. Ülkemizde her gün ortalama 3 kadýnýn ölmesine ve son 7 yýlda kadýn cinayetlerinin %1400 artmasýna

raðmen, yetkililer cinayetlerin ‘münferit’ olduðunu iddia ediyor. böylece devleti sorumluluktan kurtararak kadýn cinayetlerini bireysel mesele, adli bir vaka olarak yansýtýyorlar. Kadýna yönelik þiddet ve kadýn cinayeti davalarýnda halen haksýz tahrik indirimleri uygulanýyor. þikayet eden kadýnlar koruma altýna alýnmýyor ve kadýnlara baþvuracaklarý bütün kapýlar kapatýlýyor. Kadýnlarýn Cumhuriyet Savcýlýklarýna baþvurmalarý durumunda da acele ve özel olarak davalara bakýlmýyor, kadýnlar adeta kaderleriyle baþbaþa býrakýlýyorlar. Bu nedenle Adalet Ýstiyoruz diye haykýrýyoruz” diyen BES’li emekçiler, katil Gazi BALTACI’nýn Necla YILDIZ’ý ölümle tehdit ettiði ve planlayarak öldürdüðü bu kadar açýkken akli dengesinin yerinde olup olmadýðýnýn saptanmasý için aylardýr dava ve soruþturma açýlmamasýnýn kabul edilemez olduðunu söylediler. “Türk Ceza Kanunu’nda kadýn cinayetlerinin özel aðýrlaþtýrýcý neden olarak kabul edilmesini, kadýn cinayetlerinde tahrik indirimi uygulanmayacaðýnýn yasal hüküm altýna alýn-

Sokaklar

masýný, kadýnlara yönelik tehditlerin öncelikle soruþturulmasýný ve derhal koruma önlemlerinin yasada özel olarak düzenlenmesini istiyoruz. Necla YILDIZ’ýn ölümüyle ilgili ihmali olan yetkililer hakkýnda inceleme baþlatýlmasýný, kamu davasýnýn bir an önce açýlmasýný ve sürecin ivedilikle baþlatýlmasýný istiyoruz ve davanýn takipçisi olacaðýmýzý bir kez daha ilan ediyoruz” diyen Büro Emekçilerinden sonra sözü KESK Genel Sekreteri Döndü Takaçýnar aldý ve “Geç gelen adalet adalet deðildir. Hem ihmal edenler yargýlanmamýþ, hem katili yargý karþýsýna çýkarýlmamýþtýr. Adaleti olmayan bir Türkiye’nin kadýnlarý olarak mücadelemiz devam edecek. Kadýna yönelik þiddetin her an yeni bir þekil alarak arttýðý halde, bu ihmalkarlýða, bu aymazlýða anlam veremiyorum. 12 Kasým’da Hakkari’den Ankara’ya yaptýðýmýz Kadýn Cinayetlerine ve Þiddetine Karþý Yürüyüþ için bize açýlan dava Nisan ayýnda görüldü. Þiddete karþý olan kadýnlara bu kadar çabuk dava açýlýrken, cinayete kurban giden bir kadýnýn davasý neden bu kadar geciktiriliyor. Biz bu adaleti tanýmýyoruz” dedi. Necla’nýn avukatlarý adýna Ýlke Iþýksaðdýç da “Necla YILDIZ arkamda gördüðünüz binada çalýþýyordu. 22 Ekim’den bu yana katili yargýlanamadý; adli týp kurumunda rapor bekleniyor. Necla YILDIZ dosyasý sýradan bir dosya deðil. O, yargý çalýþanýdýr ve yargý onu korumadýðý gibi katillerin yargýlanmasýna da izin verilmemektedir” dedi ve þimdi suç duyurusu için Cumhuriyet Baþsavcýlýðýna dilekçe vereceklerini ve bu davayý takip edeceklerini söyledi.

Adana’da Devrimcileri Ananlara Operasyon: 20 Gözaltý Adana’da 6 Mayýs’ta Deniz Gezmiþ, Yusuf Aslan ve Hüseyin Ýnan’ý, 18 Mayýs’ta Ýbrahim Kaypakkaya’yý anma etkinliðine katýlanlar, 25 Mayýs günü düzenlenen ev baskýnlarýyla gözaltýna alýndý. Devrimci gençlik önderleri Deniz Gezmiþ, Yusuf Aslan ve Hüseyin Ýnan ile Ýbrahim Kaypakkaya’nýn ölüm yýldönümünde gerçekleþtirilen anma etkinliklerine katýlanlar sabah düzenlenen ev baskýnlarýyla gözaltýna alýndý. Adana’da bulunan ilerici ve demokratik kurumlarýn üyelerine dönük operasyonda 21 kiþi gözaltýna alýndý. Adana’da Ev Baskýnlarýna Protesto Adana’da sabaha karþý ev baskýnlarýyla 22 kiþinin gözaltýna alýnmasý kentteki demokratik kitle örgütleri, insan haklarý örgütleri ve siyasi partiler tarafýndan protesto edildi Saat 12.30’da Ýnönü Parký’nda bir araya gelen demokratik kitle örgütü ve siyasi parti üyeleri adýna yapýlan basýn açýklamasýný ÝHD Temsilcisi Nejat Okay okudu.

Okay, Deniz Gezmiþ ve Ýbrahim Kaypakkaya anmalarýnýn gözaltýlara gerekçe gösterildiðini belirterek, yasal olarak önünde engel bulunmayan anmalarýn devrimcileri gözaltýna almak için bahane edildiðini ifade etti. Açýklama, “Bizler emek örgütleri, sendikalar, siyasi partiler ve sivil toplum örgütleri olarak bu baskýlara ve sindirme politikalarýný þiddetle protesto ediyoruz. Bunlar suç ise eðer, bilinmesi gerekir ki bu ve benzeri suçlarý bizler defalarca iþledik ve iþlemeye de devam edeceðiz. Bu arkadaþlarýmýzýn bir an önce iþlemlerinin bitirilerek salýverilmesini istiyor, sürecin takipçisi olduðumuzu ve olacaðýmýzý belirtiyoruz” denilerek bitirildi. Basýn açýklamasýna; ÝHD, Barýþ Meclisi, TKP, ÖDP, DÝP, ESP, DÝSK, KESK, TMMOB, Adana Tabip Odasý, EMEP, BDP, Tuhayder, DHF, Halkevleri, Devrimci Proleterya, Emek Özgürlük Cephesi, Sosyalist Yeniden Kuruluþ, YDÝ Çaðrý, Anadolu Der katýldý.

189. Sayý / 8 - 22 Haziran 2011

19


Yeni Evrede

Halk Devrimleri

Mücadele Birliði

HALK DEVRÝMLERÝNÝN DENEYÝMLERÝ

Halk hareketleri ve devrimler Arap ülkelerinde geniþliyor. Oradaki ayaklanmalarý ve devrimleri özsel olarak temel çizgileriyle ve kendi geliþimi içinde anlamak için notlarýmýza devam ediyoruz. 1) Eski rejimin zindanlarda tuttuðu tutsaklarý özgürleþtirmemiþse, bir halk zaferinden devrimin baþarýya ulaþtýðýndan söz edilemez. Kendi Bastillerini yýkamayan bir zafer erken bir zafer olur. Mýsýr ve Tunus’ta durum budur. Tunus’ta kurulan “14 Ocak Cephesi” tutsaklarýn varlýðýndan söz ediyor ve onlarý özgürleþtirme hedefini açýklýyor. Bu, devrimin henüz tutsaklarý kurtaramadýðýný ve bu yüzden kendisinin tam baþarýya ulaþamadýðýný ifade ediyor. Bir devrimin ilk ürünlerinden zafere ulaþtýðýnýn ilk güçlü iþareti tutsaklarýn özgürlüðe kavuþturulmasýdýr. Bir devrim tutsaklarý özgür yapmazsa onlar baþka nasýl kurtulacaktýr. Devrim bu iþi halen çözememiþse, bu nokta onun en zayýf yanýdýr. Tutsaklarý özgürleþtiremeyen bir halk gerçek anlamda henüz özgür deðildir. Tutsaklarýn zindanlardan kurtarýlmasý devrimci halkýn ilk ve ivedi görevlerinden biridir. Eðer bu sorun, devrime dek çözülememiþse, tutsaklarý özgürlüðe kavuþturmak ayaklanmanýn ve devrimin ilk yapacaðý iþtir ve öyle olmalýdýr. Devrim yapýlan Arap ülkelerinde halk, daha ayaklanmanýn ilk günlerinde bu sorunu öne çýkardý. Ayaklanmanýn baskýsýyla ilk günlerde az sayýda tutsak serbest býrakýldý. Ayný durum ayaklanmanýn baþladýðý diðer Arap ülkelerinde de gerçekleþti. Devrimin gerçekleþtiði ülkelerde devrim kendiliðinden yapýldý ve tutsaklarýn tümünün serbest býrakýlmasý hemen gerçekleþtirilemedi. Yine de halk ayaklanmalarý tutsaklarýn kurtarýlmasý sorunun halkýn önüne bir görev olarak koymayý baþardý ve dünyanýn gündemine çarpýcý bir þekilde soktu. 2) Arap ülkelerindeki düzenler, çaðdaþ ve evrensel geliþmeye dar geliyor ve geliþmenin önünde engel. Burjuva toplumsal iliþkiler, büyüyen toplumsal üretici güçlerin evrensel geliþme eðilimiyle çatýþmakla kalmýyor; eðitimli, kültürlü ve entelektüel birikime sahip, çok geniþ bir insan kuþaðýyla da çatýþma içinde.

20

Çaðdaþ geliþmeye dayanan insanlar hiçbir þekilde eski düzenin o dar sýkýcý ve sýnýrlý yapýsý içinde yaþamak istemiyorlar. Burjuvazi artýk hiçbir þekilde toplumu yönetemiyor. Arada sürekli bir gerilim ve çatýþma var. Gerilim ve çatýþmadan çýkýþ yolu, toplumun o dar iliþkilerinden kurtulmasý ve sermayeden özgürleþmesidir. Topluma egemen olan bir avuç kapitalist, üretici güçleri, bilimi doðayý, emekçileri tutsak almýþ durumda. Toplumsal üretici güçler toplumsallaþan insanlýk bu sermaye olma niteliðine, bu tutsak oluþa isyan ediyor, baþkaldýrýyor ve onunla çatýþýyor. Toplumsal bir devrim her bakýmdan kaçýnýlmazdýr. Arap ülkelerinde kitleler bu hedefe varmak için eski düzenin getirdiði politik engellerden kurtulmakla iþe baþladýlar. 3) Arap halklarýnýn devrimle elde ettiði pratik kazanýmlar: a) Her türlü geliþmenin önünde engel oluþturan eski politik düzenler devrilerek emekçilerin toplumsal kurtuluþunun yolu açýldý. Bu yol ancak eylemle, çatýþmayla, devrimle açýlabilirdi. Devrimle birlikte emekle sermaye arasýndaki sýnýf savaþýmý yeni bir döneme girmiþ ve öne çýkmýþtýr. b) Pratikte sokakta meydanlarda özgür bir ortam saðlanmýþtýr. Doðmuþ olan özgür ortam demokratik süreç, proletaryanýn sermayeye karþý savaþýmýný güçlendirici bir zemin saðlamýþtýr. Devrimci proletarya görüþlerini amacýný çok geniþ kitlelere anlatabilecek ve yýðýnlarý kendi etrafýnda toplayýp birleþtirebilecektir. c) Halk kitleleri ayaklanmayla birlikte savaþýmýn çelikleþtirici, yetkinleþtirici okulundan geçti; baþka biçimde kolay kolay elde edilemeyecek olan savaþým ve devrimin deneyimine sahip oldu. Devrimci savaþým deneyimi iþçi sýnýfýnýn gelecek savaþýmýnda önemli dayanak noktasýdýr. 4) Mýsýr ve Tunus’ta halk anayasa deðiþikliði, serbest seçimler ve baþka reformlarla devrimden sonra burjuva güçlerce oyalanýyor. Fakat kitleler geçici hükümetten ve burjuva çevrelerden bir þey çýkmayacaðýný bildiði için, kendi gerçek hedeflerine ulaþmak için sokaklardan ayrýlmýyor. Tahrir Meydaný canlýlýðýný korurken, Tunus’ta da halk karþýlanmayan istemleri için sýk sýk gösteri yapýyor. Kitleler burada burjuva güç189. Sayý / 8 - 22 Haziran 2011

lerin üzerinde baský uyguluyor. Yýðýnlarýn kararlýlýðý heyecaný ve devrimci ateþliliði sona ermiþ deðil. Burjuvazi kendi egemenliðini yeniden kurmak için kitlelerin öfkesinin ve hareketinin sönmesini bekliyor. Halkýn burjuva politik çevrelerin üzerinde bir baský gücü olarak hareket etmesi yetmiyor. Halk esas olarak kendi iktidarý için savaþmalýdýr. Yeni devrimci bir hedef için dövüþmediði sürece, kitleleri bekleyen oyalanmak, beklentiye düþmek ve daðýlmak olacaktýr. 5) Tahrir’de bir araya gelen sýnýflarýn ve politik güçlerin “birlikteliðinin” geçici olduðu yapýlan anayasa referandumu sýrasýnda ortaya çýktý. Referandum oylamasýnda burjuva çevreleri kýsmi anayasa deðiþimine “evet” derken Devrimci Gençlik Koalisyonu ise “hayýr” dedi. Gerçek devrimci güçler, devrimi daha ileriye götürmek, devrimin kazanýmlarýný korumak, devrimin getirdiklerini kalýcýlaþtýrmak için mücadele veriyorlar. Diðerleri yani tüm burjuva çevreler ise egemenliðini saðlamak ve ayrýcalýklarýný korumak peþinde. Onlar bu amaçla geçiþ dönemini ve geçiþ dönemi hükümetini sonuna dek kullanmak istiyorlar. Devrim güçleriyle düzen güçleri arasýnda bugünden baþlayan çatýþma giderek geniþleyecek, yoðunlaþacak ve sertleþecektir. 6) Çeþitli sýnýflarýn devrim karþýsýndaki tutumu kadar, devrimden sonraki tutumu da irdelenmelidir. Gerek egemen burjuva güçler, gerek muhalif burjuva güçler, politik örgütleri aracýlýðýyla iktidarý paylaþmak için tüm olanaklarýný, iliþkilerini ve etkisini harekete geçirmiþ durumda. Aralarýndaki tüm çýkar çatýþmasýna karþýn, iþçi sýnýfýna, emekçi halka, halkýn devrimci istemlerine karþý ittifak içinde davranýyorlar. Emekçi sýnýf, yeni bir devrimci dalgayý baþlatmaya görsün, burjuva güçler koalisyonu, gerici bir düzen gücü olarak yýðýnlara karþý etkin bir þekilde harekete geçer. Bunu ilerde göreceðiz. Burjuva ittifakýn bu koalisyonun iktidara yansýmasýnýn, yani iktidarýn amacý, ayaklanmanýn ve devrimin tüm izlerini silmektir. Çünkü biliyorlar ki, ayaklanma ve devrim emekçi halk kitlelerinin bilincinde, örgütlenmesinde ve mücadelesinde yaþadýðý sürece,


Yeni Evrede

Sokaklar

Mücadele Birliði

toplum üzerinde egemenliðini gerçek anlamda saðlayamaz. Kitlelerin devrimci bilincine, devrimci örgütlenmelerine ve devrimci mücadelesine saldýracaklarý açýktýr. Buradan da anlaþýlacaðý gibi, karþýtlar arasýndaki çatýþma kaçýnýlmazdýr. 7) Arap ülkelerinde, devrimin zorunluluðu halk tarafýndan kesin olarak ve açýk biçimde kavranmýþtýr. Eski yapýlar devrilmeden politik özgürlükler kazanýlmadan, demokratik bir ortam oluþmadan geçmiþle köklü bir kopuþ saðlanmadan ileriye gidemeyeceðinin ve kendisine yeni bir yaþam kuramayacaðýnýn bilincinde. Halk bu noktaya yaþayarak dünya devrim deneyimlerinden öðrenerek ve kendi eðitim, kültür düzeyini geliþtirerek geldi. Bu ülkelerdeki gerici burjuva diktatörlükler ne yaparsa yapsýnlar artýk devrimleri önleyemezler. Ne dýþ müdahale ne de halkýn dikkatinin dýþ sorunlara çekilmesi devrim sürecini durdurabilir. Bugüne deðin, bu yöntemlerin tümü de kullanýldý. Halk bunlarý yaþadý ve artýk bunlardan etkilenmiyor. Kitlelerin bilinci ve devrimci hareketi o noktaya geldi ki, bu sorunlarýn hiç biri kitleleri geriye götüremiyor. Tarihin çarký artýk geriye çevrilemez. 8) Temel yaþamsal sorunlarýn yalnýzca devrimle çözüleceði anlayýþý öylesine geliþkin bir noktaya ulaþtý ki, gerici burjuva yönetimler, devrimin önünü kesmek için ileri sürdüðü bir dizi reform ödünleri emekçileri ikna etmiyor, hareketin yükseliþini kýramýyor. Yýðýnlar iktidar kendi ellerine geçmeden, verilen ödünlerin hiçbir iþe yaramayacaðýný biliyor. Bu gerçeði bildikleri için yönetimlerin verdiði tüm tavizlere raðmen ayaklanmaktan bir adým bile geri atmýyorlar. Ayaklanmayla, devrimle iktidarý ele geçirmek Arap halklarýnýn vazgeçilmez hedefidir. 31 Mart 2011

Balcalı’da Eylem Kazanımla Sonuçlandı

Çukurova Üniversitesi Balcalý Hastanesi’nde 16 Mayýs 2011 de baþlayan iþ býrakma eylemi, hastane yönetiminin çalýþanlar tarafýndan hazýrlanan metne imza atmasýyla sonuçlandý. Metin Dekanlýk ve Baþhekim tarafýndan 23 Mayýs günü imzalandý ve 6 gündür süren iþ býrakma eylemi, çalýþanlarýn çektikleri halaylarla son buldu. Yapýlan görüþmede tutulan tutanakla aþaðýda sonuçlar karara baðlandý: - 13.01.2010 tarihinde Çalýþma ve Sosyal Güvenlik Bakanlýðý’nýn kesin kararýyla taþeronda çalýþtýrýlan iþçiler Çukurova Üniversitesi Rektörlüðü’nün asli iþçileridir ve tescil iþlemleri yapýlmýþtýr. 30 gün içerisinde iþçilerle bireysel sözleþme yapýlarak Üniversite bünyesinde çalýþmalarý baþlatýlacaktýr. - Asistan temsilcilerinin Dekanlýk makamýna vermiþ olduðu 12.05.2011 tarih ve 5652 sayýlý dilekçede belirtilen hususlardan 9. Maddedeki “Döner sermaye yer alacak Asistan hekim”in Araþtýrma Görevlileri Temsilciler Grubu tarafýndan seçimle belirlenecek kiþi olmasýna karar verilmiþtir. - Dilekçede 1. Maddede belirtilen esaslarýn; günaþýrý nöbet tutulmamasý, haftada 80 saatten fazla mesai yapýlmamasý, poliklinikte acil hastalar hariç Asistan Hekim baþýna 40 hastadan fazla bakýlmamasý, asistan hekimlerin mesai bitim saatlerinin en geç 17.00 olarak belirlenmesi þeklinde düzenlenmesi ve uygulamaya geçilmesi kararlaþtýrýlmýþtýr. - Asistanlarýn ayný tarih ve sayýlý dilekçesinde belirtilen 10 Madde haindeki taleplerin takibinin saðlanmasý ve uygulamaya geçilmesi için içerisinde rektörlük, dekanlýk ve baþhekimlik resmi temsilcileri, Anabilim dalý baþkanlarý ve Asistan temsilcilerinden oluþan bir komisyonun oluþturulmasýna karar verilmiþtir. - ÇÜTF’de 657 sayýlý yasaya tabii çalýþanlarýn ücretlerinin Performans Uygulama Yönetmeliði’nin yasal sýnýr olarak belirlenen eski Döner Sermaye katsayýsý altýnda kalmayacak þekilde arttýrýlmasý kararlaþtýrýlmýþtýr. - ÇÜTF’de çalýþan tüm saðlýk çalýþanlarýnýn 0-3 yaþ grubu çocuklarý için oluþturulacak kreþte 24 saat kesintisiz hizmet verilmesine karar verilmiþtir. - Demokratik ve yasal haklarýný almak için yapýlan etkinliklere katýlan tüm ÇÜTF çalýþanlarý hakkýnda Rektörlük ve alt makamlarý Dekanlýk ve Baþhekimlik tarafýndan herhangi bir soruþturma ve cezai iþlem uygulanmayacaðý kararlaþtýrýlmýþtýr. Ýþ bu toplantý tutanaðý imza altýna alýnmýþtýr.

“Hastalarla Karşı Karşıya Gelmemizin Sorumlusu Biz Değiliz”

Ýstanbul Üniversitesi Asistan Hekimleri Ýnsiyatifi, performansa dayalý saðlýk sistemini Ýstanbul Týp Fakültesi Temel Bilimler binasý önünde protesto ettiler. Onlarca asistanýn toplandýðý eylemde, performans sisteminin getirdiði aðýr çalýþma koþullarý protesto edildi. Temel Bilimler binasý önündeki amfide oturarak “Performans Saðlýða Zararlýdýr”, “Saðlýkta Ticaret Ölüm Demektir”, “Saðlýk Ýþi Ekip Ýþidir” sloganlarý attýlar. Asistanlarýn yaþadýðý sorunlarý anlatan Prof.Dr.Taner Gören; “2002’den bu yana saðlýk sisteminde uygulanmak istenen performansa dayalý sistem ve hasta üzerinden puanlama sistemi, bir sürü sorun yaratmýþ durumda; 33 saati bulan çalýþma koþularý, meslektaþlarýmýzýn, hasta sayýsýna göre puanlama sistemi ile birbirine rakip edilmesi, saðlýkta nitelikli üretimin geri planda tutulmasý gibi. 9 Eylül’de, Çukurova’da, asistan arkadaþlarýmýzýn verdikleri mücadeleyle bir çok hak kazanýldý. Biz de burada haklarýmýzý alýncaya kadar mücadelemizi sürdüreceðiz” dedi. Asistanlar insiyatifi adýna açýklama yapan Uður Çýkýrkýrýk; “Bizler burada hastalarýmýzý tedavi edebilmek, onlarýn saðlýðýna kavuþabilmek için aralýksýz 33 saat çalýþmak zorunda kalan; dolayýsýyla aylýk mesaisi 500 saati bulan asistan hekimleriz. 33 saatlik aralýksýz çalýþmaya, 5 dakikada bir hasta bakmaya yönledirilirken aslýnda bir yandan da hata yapmaya zorlanýyoruz. Hastalarýmýzla birçok kez karþý karþýya gelmemizin sebebi; randevularýn geç verilmesi, sýranýn geç gelmesi, niteliksiz saðlýk hizmeti sunumu gibi hekimlerden deðil, birebir saðlýk sisteminin kendi içindeki çarpýklardan kaynaklanan sorunlardýr. Hastalarýmýzsa bu sorunlarýn sebebini hekimler olarak bilmektedir. Ancak saðlýk politikalarýný biz geliþtirmiyoruz, hastaneleri iþletmeye biz dönüþtürmüyoruz, eczaneye gittiðinizde katký payýný biz kesmiyoruz, sadece beþ dakika muayene edilmenizi biz istemiyoruz. Bu modern kölelik anlayýþýnýn yýkýlmasýný, anayasa ve temel insan haklarýna aykýrý olarak maaþsýz ve saðlýk güvencesiz çalýþtýrmanýn yasaklanmasýný talep ediyoruz” dedi. Taleplerini asistanlar adýna sýralayan Çýkýrkýrýk; “Asistanlar, çalýþma saatlerinin resmi olarak bildirilmesi, esnek mesai saatlerine son verilmesi, performans uygulamasýndan vazgeçilmesi, yabancý uyruklu doktorlarýn da eþit haklara sahip olmasý” gibi sorunlarýn ortadan kaldýrýlmasýný istedi ve bu taleplerin yerine getirilmediði takdirde iþ býrakma eylemine gideceklerini duyurdu. 189. Sayý / 8 - 22 Haziran 2011

21


Panel

YENÝ EVRENÝN DEVRÝMLERÝ

Araþtýrmacý yazar Haluk Gerger ve Volkan Yaraþýr’ýn, Ayýþýðý Sanat Merkezi’nden Songül Yücel ve Mücadele Birliði dergisinden Süleyman Acar’ýn katýldýðý Yeni Evrenin Devrimleri paneli 5 Haziran Pazar günü Ayýþýðý Sanat Merkezi’nde yapýldý. Ýlk sözü alan Songül Yücel oldu ve Yeni Evre’yi anlattý. Nasýl bir sürecin içinden geçtiðimizi anlatmak için son yaþanan Arap Devrimleri’ni örnek veren Yücel, “Kimsenin beklemediði bir anda Mýsýr’da insanlar sokaða çýktý, bu þaþkýnlýkla karþýlandý. Bu, þaþýlacak bir olay mýydý, duru gökte çakan bir þimþek miydi? Yoksa kapitalist sistemin geliþim aþamasýnýn, yarattýðý yýkýmlarýn bir safhasýnda doðan ayaklanmalar, devrimler miydi, böyle bakmak gerekiyor” dedi. Kapitalizmin ilk geliþim yýllarýnda geliþtirici bir yönü olduðunu, toplumsal ve teknolojik geliþimi saðladýðýný ancak belli bir aþamasýndan sonra kapitalizmin yýkým yarattýðýný, insanlýðýn, doðanýn ,üretim araçlarýnýn çöküþünü getirdiðini anlatan Yücel, bunlarýn yeni olmadýðýný, 90’lý yýllardan itibaren sosyalizm çöktü nidalarýna raðmen yükselen eylemleri, bahar eylemlerini, iþçi emekçi eylemlerini, Cenova Seattle gibi dünya çapýnda ses getiren eylemleri anýmsattý. Ve Irak’ýn iþgali döneminde insanlarýn milyonlar halinde sokaða aktýðýný... Songül Yücel sözünü bitirmeden önce “bizler ise 21. yüzyýlý kitlesel ayaklanmalarla, ‘baþka bir dünya mümkün’ diyerek karþýladýk. Kapitalizmin yarattýðý çeliþkiler artýk bir kördüðüme dönüþtü. Bu düðümü çözebilmek, açlýða, yoksulluða, ekonomik çöküþe çare devrimdir, sosyalizmdir” dedi. “Arap Ýsyaný”ný anlatmak için sözü alan Haluk Gerger, Songül Yücel’in Arap ülkelerinde yaþanan devrimlerin Yeni Evre’yle alakalý olduðunu söylemesine hak vererek, bunu biraz daha geçmiþe baðlayacaðýný söyledi. Arap isyanlarýnýn geçmiþine deðinen Gerger, Arap halkýný etkileyen 3 büyük dinamikten söz etti. Ýlk olarak 300-400 yýl boyunca Osmanlý boyunduruðunda yaþadýklarýný ve 1. Dünya Savaþý’ndan sonra bunun ulusal kurtuluþ mücadelelerine dönüþtüðünü; ikinci olarak Osmanlý’nýn çöküþünden sonra yaþanan Ýngiliz ve Fransýz sömürgeciliðini ve Arap isyanlarýnýn sömürgeciliðe karþý verildiðini; üçüncü olarak da 2.Dünya Savaþý’ndan sonra ABD’nin soðuk savaþý ve siyonist hançerin Arap topraklarýna sokulmasýna karþý isyanlar yaþandýðýný anlattý. Neredeyse 100 yýl yaþanan bu savaþlarýn, ayaklanmalarýn meyvelerini vermeye baþladýðýný, 50’lerde Nasr döneminin baþladýðýný anlattý ve Arap toplumunda geliþmiþ bir kapitalizm ve iþçi sýnýfý olmadýðýný, bu isyanlarýn öncüsünün küçük burjuvazi, subaylar olduðunu; bu hareketlerin ulusal kurtuluþ

22

hareketlerine ve ulusalcý sol rejimlere dönüþtüðünü anlattý. Bu geliþmeler üzerine Amerikan emperyalizminin iþgaline ve iþbirlikçi hükümetlere dönüþtüðünü söyledi.. “Ancak kitleler Arap sosyalizmi diyebileceðimiz, isyan dinamiklerinin, Ulusal Sol’cularýn arkasýnda idi ve Ulusalcý Sol ikiye ayrýldý. Nasrcý versiyon, Arap sosyalizmi ve Baas, Suriye-Irak-Lübnan” diyerek bu ulusalcý solun milliyetçi olduðunu, proletaryasýz bir sosyalizm istediklerini ve Marksizm Leninizmi bölücülük olarak gördüklerini aktardý ve pek çok toprak reformu, kamulaþtýrma vb yapýldýðýný ve çoðunluðu asker elinde olan bir devlet kapitalizmine dönüþtüðünü anlattý. 70’lere gelindiðinde ABD ve emperyalizmle uzlaþmaya gidilmeye çalýþýldýðýný ancak bu iþin siyonizmle uzlaþmaktan geçtiðini örneklerle anlattý. Ve günümüze kadar uzanan koþullarý deðerlendirdikten sonra “Her isyan steril deðildir. Þablona uygun devrim yoktur. Kimse oturup Marx þöyle demiþ, Lenin böyle demiþ diye devrim yapmaz. ‘Böyle devrim mi olur’ diyemezsiniz” diyerek her isyanýn içinde iki dinamik barýndýrdýðýný söyledi: Devrim ve restorasyon. Bunun yaþananlara göre diyalektik bir süreç olduðunu, bir isyanýn baþarýya ulaþýp devrime varabileceði gibi, sistemin kendisini düzenleyip yeniden var edebileceðini. Devrimin Ruhunun Arap Coðrafyasýný sarýþýný anlatacak olan Volkan Yaraþýr da, yaþanan bu devrimlerin sol tarafýndan baþlangýçta istisnai, münferit olaylar olarak görüldüðünü, sonra o yýkýcý dalgalarýn geldiðini söyleyerek baþladý. Kapitalist sistemin yýkýmlarýna, sistemin göbeði olan Avrupa’dan örnekler verdi. Yunanistan’da 15 ayda 11 genel grev, Fransa’da 1,5 ayda 6 genel grev yaþandýðýna dikkat çekti. Yaþanan ekonomik krizler ve yýkýmýn Avrupa, Akdeniz ve K.Afrika’daki etkilerinin bu þekilde kitle eylemlerine yol açtýðýný anlatarak “Bana göre 21.yüzyýl tarihi daha yeni baþladý. Bugünkü gündem özelinde tartýþýrsak, Avrupa’dan isyan dalgasý vurunca kendini Arap Yarýmadasýnda hissettirdi. Yunanistan’dan baþlayan bir dalga, Fransa’sý, Ýtalya’sý, Portekizi, Ýspanya’yý, Magrip’i geçiyor, Arap Yarýmadasý ve Ortadoðu’ya geçiyor. Ortadoðu’da

189. Sayý / 8 - 22 Haziran 2011

Yeni Evrede

Mücadele Birliði

2 tane dinamik var. Filistin ve Kürdistan. Böyle bir konjonktürdeyiz açýkçasý ve bu kendisini inanýlmaz dinamiklerle gösteren bir konjonktür. Eksik ne, eksik siyasal öncü eksikliði, eksik ne, eksik, sýnýfýn enternasyonal birliði. Bütün buna raðmen, müthiþ bir dalganýn içindeyiz. Marx’ýn 1848’ler için söylediðinden çok daha yoðun kitle devrimi, bölge devrimi, sürekli devrimi görebilecek bir konjonktürdeyiz” dedi. Türkiye’nin bu süreçte yeniden yapýlandýðýný, emperyalizmin Büyük Ortadoðu ve Geniþletilmiþ Ortadoðu Projelerine lejyonerliðe soyunduðunu anlattýktan sonra günümüzdeki Arap devrimlerinden örnek verdi. Örneðin Mýsýr’da halkýn 15 gün boyunca Tahrir Meydaný’nda çadýr kurduðunu, ancak 15. gün 300 bin iþçinin greve çýktýðýnda nasýl 3 gün içinde Mübarek’Ýn istifa ettiðini, iþçi sýnýfýnýn aktör olarak devreye girdiðinde neler olabileceðini anlattý ve “buradan dünyaya bakarsanýz bu yaþanan devrimi anlayamazsýnýz;iþçilerin içinden bakmalýsýnýz” diyerek bitirdi. Yeni Evre’nin Devrimlerine deðinecek olan Süleyman Acar ise sözüne, “bu yaþananlar bir devrim midir deðil midir” tartýþmasý ile baþlamamýþ olunmasýndan duyduðu memnuniyeti dile getirerek herkesin bakýþ açýsýnýn ayný olduðuna dikkat çekti ve “bazý çaðlar devrim çaðlarý olarak adlandýrýlýr. 1848 Devrimleri böyle bir çaðdý. O dönemlerde yaþamýþ olmak devrimciler için büyük bir þanstýr” diyerek yaþadýðýmýz çaðýn dünya devrimi diye adlandýrýlabilecek bir süreç olduðunu söyledi ve “Tek ülkede sosyalizm de dünya devrim dalgasýnýn bir parçasýydý. Ama dünya ilk kez bir dünya devrimi dalgasý yaþýyor. Tüm yerkürede ilk defa olarak insanlýk tarihi yapýlýyor. Hangi kaynaktan beslenirse beslensin, Tunus’ta baþlayan süreç dünyada karþý-devrimlerin kýrýlma anýdýr, momentidir. Ýþçi sýnýfý sokaklarda, burjuvazinin dinci gericilik aracýlýðýyla yapmaya çalýþtýðý manevralara müthiþ darbe vurdu” dedi. Ýnsanlýðýn son 15-20 yýldýr sokakta olduðunu ve tarih yazmaya baþladýðýný söyleyen Acar, Arap ülkelerinde yaþanan devrimlerin bizim önyargýlarýmýzý yýkmasý gereken olaylar olduðunu, devrim için bilinç-örgütlülük-hazýrlýk gerektiði önyargýlarýnýn yýkýldýðýný söyleyerek “devrim programýnýn sokaklarda yazýldýðýný gördük” dedi. Acar görevlerimizin çok fazla olduðunu þu sözlerle hatýrlatarak bitirdi konuþmasýný: “1 Mayýs’ta gördük, Taksim Meydaný, Amed Özgürlük Meydaný neden Tahrir olmasýn?” Verilen kýsa bir aradan sonra soru-cevaplara geçildi. Ýzleyiciler akýllarýna takýlanlarý ya da kendi ilgilendikleri konularý sorarken, zamanýn azalmasý bu bölümü kýsýtlý tuttu. Saatler akþam 20.30’a gelirken, panel sona erdi.




Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.