Yeni Evrede
SINIF SAVAÞIMINI SONUCUNA GÖTÜRMEK
Mücadele Birliði
K
apitalizm yarattýðý sorunlarý çözmez, onlarý yalnýzca erteler. Sorunlarý çözer gibi göründüðü zaman bile bunu daha büyük sorunlara yol açarak yapar. Kapitalist sistem ertelediði, biriktirdiði, büyüttüðü ve bu yüzden daha yýkýcý hale gelen sorunlarýn, krizlerin, çeliþkilerin altýnda çöküyor, hýzla çözülüp daðýlýyor. Sýnýf karþýtlýklarý varlýk koþullarýna baðlý olarak olgunlaþýyor. Keskinleþiyor. Sýnýf savaþýmý bu temel tarafýndan sürekli beslenerek þiddetleniyor, yoðunlaþýyor ve geniþliyor. Dünya devrimi her yönden olgunlaþýyor ve çeþitli ülkelerde gerçekleþen devrimlerle zaferine doðru ilerliyor. Bu topraklarda, Türkiye ve Kürdistan’da devrim, devrimci kitlelerin eylemlerinde gün gün ve sýçramalý olarak geliþiyor ve güçleniyor. Ýþçi sýnýfý, devrimci kitleler devrimi baþaracak mücadele kapasitesine, yeteneðe ve politik olgunluða sahiptir. Emekçi sýnýf devrimci olgunluðunu yeni bir toplum, sýnýfsýz bir toplum yönünde ortaya koyduðu istemleriyle ve kendisini bu hedefe götürecek devrimci bir program çýkararak; istemlerini açýklamakla kalmayýp, onlarý yaþama geçirmede pratikte büyük bir yetenek sergileyerek kanýtlamýþtýr. Burjuvaziye karþý yýllardýr emekçi sýnýf tarafýndan verilen devrimci bir savaþým sürüyor. Uzun ve zorlu bir savaþýmdan geçen emekçiler, devrimci savaþým sýrasýnda devrimci savaþým sayesinde devrimi baþarýya götürecek bir yetkinlik ve nitelik edinmiþtir. Devrimci teori ve pratik, emekçi kitlelerin yeni bir topluma geçmek için koþullarý devrimcileþtirme istem ve çabalarýný gösterir. Bir devrimci dönüþüm döneminin zora ve zor yöntemlerine dayanacaðýnýn da bilinciyle hareket ediyorlar. Devrimci kitleler burjuva
Uzun bir dönemi kapsayan devrimci mücadele, emekçileri çok ya da az etkilemiþ, çok ya da az dönüþüme uðratmýþtýr. Eðer devrimci bir bakýþý açýsý varsa kitlelerdeki bu deðiþimi, bu geliþimi görürsün. Halk yýðýnlarý bugün farklý bir noktada bulunuyorlar: Bilinçli, ne için savaþtýðýný bilen ve kendine güvenli. Tüm bu olgular, devrimin gerçek koþullarýný devrime dönüþtürmek için kavgaya atýlan bir gücün, devrimci öznenin geldiði noktayý vurguluyor.
egemenliðine karþý verilen devrimci zora dayanan mücadeleye destek vererek, içinde yer alarak, kitlesel devrimci zora baþvurarak devrimi zafere ulaþtýrma mücadelesinde nasýl ileri bir düzeye gelmiþ olduklarýný sergilemiþ oluyorlar. Halk kitleleri sürece eylemlerle müdahalede bulunarak olaylarýn -kendi eylemlerinden ayrý olmayan- akýþý üzerinde kesin bir etkide bulunuyorlar. Olgularýn devrimci yönde geliþmesini saðlayan, ezilen ve sömürülen kitlelerin en ileri, en kararlý sýnýf bilinçli kesiminin mücadelesidir. Zaten tarihin her döneminde tarihin akýþýna yön veren ve tarihsel büyük alt üst oluþlar, büyük olaylar yaratanlar o dönemin devrimci gruplarýdýr. Bizde devrimci insan topluluklarý, 190. Sayý / 22 Haziran - 6 Temmuz 2011
Başyazı
devrimci proleter kitleler, devrimci emekçiler, tekelci sermaye egemenliðini devirmek için eylemden eyleme koþuyorlar. Emekçi yýðýnlar büyük sorunlarý ancak kendi güçleriyle, mücadeleyle, eylemle çözebileceklerini çok iyi kavradýklarý içindir ki, sokaklardan, sahadan hiç çekilmiyorlar. Ýki karþýt sýnýf, iki karþýt güç arasýndaki mücadelenin sonucu, kavga alanýnda ve kavga tarafýndan belirlenir. Halklarýn devrimcileþtiðinin, devrimci yönde ilerlediðinin ve her alanda devrimci kavganýn yükseldiðinin en güçlü kanýtlarýndan biri burjuvazinin artan saldýrýlarýdýr. Bugüne deðin, kesintisiz olarak yapýlan saldýrýlar, halklarýn devrimci mücadelesinin sýçrama göstermesi ve geniþlemesi karþýsýnda yeni boyutlar kazandý. Yapýlan saldýrýlar sonuç getirmiyor. Geniþ kitleler gün gün mücadeleye katýlýyor. Devrimci mücadele yeni katýlýmlarla etkisini ve gücünü devamlý arttýrýyor. Üstelik kýsa süreye çok olay sýðdýðý için, geliþmeler sýçramalý oluyor. Ayný geliþme örgütlenme alanýnda da görülüyor. Kürt halkýnýn çok çabuk örgütlediði Komün ve Halk Meclisleri ile Türkiye emekçileri arasýnda yayýlan devrimci komiteleþme yani devrimci dönemlerin bu örgüt biçimleri, buna giriþen kitlelerin devrimi baþarma yolunda nasýl ileri ve olgun bir düzey yakaladýklarýnýn en iyi ölçütlerinden biridir. Yýðýnlarýn devrimci geliþme düzeyi hakkýnda tam bir fikir sahibi olmak için, verilen mücadeleye, eylemlere, savaþým biçimlerine, devrimci istemlerine, devrimci yeteneklerine ve örgütlenmedeki yeterliliðine bir bütünlük içinde bakýlmalý. Uzun bir dönemi kapsayan devrimci mücadele, emekçileri çok ya da az etkilemiþ, çok ya da az dönüþüme uðratmýþtýr. Eðer devrimci bir bakýþý açýsý varsa kitle-
3
Başyazı
Ýçinden geçtiðimiz süreç, geliþmenin yönü devrime doðrudur. Kitlelerin eylemlerinin, yeteneklerinin, güçlerinin vazgeçilmez hedefi de devrimi gerçekleþtirmektir. Olaylar büyük bir tempoyla buraya doðru gidiyor. Burjuvazi bu geliþmeyi, bu gidiþi ve yeni durumu önleyemeyeceðinin farkýnda. Onun için bu noktada sorun, yeni durumun nasýl yönlendirileceði, nasýl yönetileceðidir; ya da yeni koþullarda yönetiminin nasýl sürdürüleceðidir. Burjuvazi, kapitalist düzeni ayakta tutmak, kendi egemenliðini sürdürmek için emekçi sýnýflara çeþitli ödünler veriyor ve verecektir. Ne var ki, politik reformlar, varolan sistemi yýkýlmaktan kurtarmaya yetmeyecektir. Eskimiþ, çürümüþ düzen yama tutmaz. Ayrýca, en önemlisi devrimci kitleler, verilen ödünler uðruna devrimden, kendi tam kurtuluþ hedeflerinden vazgeçmeyecek kadar bilinçli ve politik olgunluða sahipler. 4
Yeni Evrede
lerdeki bu deðiþimi, bu geliþimi görürsün. Halk yýðýnlarý bugün farklý bir noktada bulunuyorlar: Bilinçli, ne için savaþtýðýný bilen ve kendine güvenli. Tüm bu olgular, devrimin gerçek koþullarýný devrime dönüþtürmek için kavgaya atýlan bir gücün, devrimci öznenin geldiði noktayý vurguluyor. Bunlar pratikte, yaþamda karþýmýza çýkan gerçek geliþmelerdir. Pratikte atýlmýþ her gerçek adým bir yýðýn laftan daha önemlidir. Binlerin yüz binlerin, milyonlarýn devrimci eylemlere atýlmasý, pratikte devrim yönünde atýlmýþ gerçek adýmlardýr. Devrimi gerçekleþtirecek güçlerin durumunu anlamak istiyorsan, gerçek durumu kavramak istiyorsan, emekçilerin ve sömürülenlerin, sömürücülere karþý verdiði mücadeleye, eylemlere, çatýþmalara bakacaksýn, halklarýn sosyal pratiðini gözlemleyeceksin. Tüm bu olaylara karþýn kitlelerin hareketine bakýp, hala halk yýðýnlarýnýn devrime hazýr olmadýklarýný söyleyenler var. Üstelik onlar bunu, milyonlarýn yýllarca süren devrimci savaþýmýndan sonra söyleyebiliyorlar. Bu, kitlelerin devrimci, dönüþtürücü gücüne karþý güvensizliktir; bu, kendi moralsizliðini, kendi çürümüþlüðünü ve tükenmiþliðini yýðýnlara maletmektir. Bu, burjuvazinin gücünün önünde eðilmektir. Emekçi ve sömürülen kitleler ne denli teorik ve pratik birikime ve mücadelenin deneyimlerine sahip olurlarsa olsunlar ve devrimci mücadelede ne denli geliþme gösterirlerse göstersinler yine de küçük burjuva sosyalizminin kitlelerin gücüne olan güvensizliði devam eder. Emekçileri devrimci taktiklerle eðitme yeteneðine ve gücüne sahip deðiller. Devrimin oluþmuþ olan koþullarýný devrime dönüþtürme, bunun için devrimci kitle hareketine bir hýz verme, devrimci eylemleri geniþletme ve iktidar yönünde yönlendirme anlayýþýný taþýmýyorlar. Ne devrimci bir anlayýþa sahipler, ne de devrimci bir irade gösteriyorlar. Onlarýn sosyalizm anlayýþý, oportünist sosyalizmdir. Ýþçi sýnýfýnýn tekelci sermayeye karþý verilen mücadelesini keskinleþtirmek ve onu en yetkin, en dev190. Sayý / 22 Haziran - 6 Temmuz 2011
Mücadele Birliði
rimci biçimlerine dek götürmek yerine, bu mücadeleyi yumuþatmak, ýlýmlýlaþtýrmak ve sulandýrmak için ýsrarlý bir çaba içindeler. Emekçilerin devrimci mücadelesini iktidarý ele geçirmek yönünde yönlendirecek, sýnýf savaþýmýný sonucuna götürecek olan marksist sosyalizmdir. Proletaryanýn devrimci sýnýf partisidir. Devrimci halk kitleleri ýsrarlý, sürekli, kararlý tavýr ve eylemleriyle iradesini gösteriyor, kendilerini egemenlerin iradesinin karþýsýna koyuyorlar. Ancak devrimci kitlelerin iradelerini pratikte eylemlerle, savaþýmla göstermesi, burjuva sýnýfýn iradesini kýrmalarý yeterli deðildir. Burjuvazinin egemenliðini yýkacak bir güç göstermek gerekiyor. Halk yýðýnlarý, sermayeyi yenecek onun iktidarýný yýkacak bir güce devrimci partiyle ulaþabilirler. Ýçinden geçtiðimiz süreç, geliþmenin yönü devrime doðrudur. Kitlelerin eylemlerinin, yeteneklerinin, güçlerinin vazgeçilmez hedefi de devrimi gerçekleþtirmektir. Olaylar büyük bir tempoyla buraya doðru gidiyor. Burjuvazi bu geliþmeyi, bu gidiþi ve yeni durumu önleyemeyeceðinin farkýnda. Onun için bu noktada sorun, yeni durumun nasýl yönlendirileceði, nasýl yönetileceðidir; ya da yeni koþullarda yönetiminin nasýl sürdürüleceðidir. Burjuvazi, kapitalist düzeni ayakta tutmak, kendi egemenliðini sürdürmek için emekçi sýnýflara çeþitli ödünler veriyor ve verecektir. Ne var ki, politik reformlar, varolan sistemi yýkýlmaktan kurtarmaya yetmeyecektir. Eskimiþ, çürümüþ düzen yama tutmaz. Ayrýca, en önemlisi devrimci kitleler, verilen ödünler uðruna devrimden, kendi tam kurtuluþ hedeflerinden vazgeçmeyecek kadar bilinçli ve politik olgunluða sahipler. Burjuvazi yýllardýr verilen devrimci mücadeleyle, ideolojik ve politik saldýrýlarla yýpratýlmýþ ve güçsüz düþürülmüþtür. Devrimci proletarya, devrimci kitleler, devrimci hareket bu süreci sonuna dek götürebilir ve burjuvaziyi devirebilir. C.DAÐLI
Yeni Evrede
Mücadele Birliði
DÜZEN ÇÖKÜYOR
Türkiye’de parlamento bitmiþtir. Yeni bir durum deðil ama zirve durumuna gelinmiþ olmasý anlamýnda “yeni”dir. Artýk Meclis Baþkaný, milletvekilleri, anayasa, yasalar hiçbir þeydir, sýradan köy imamý her þeydir. Her þey onun aðzýndan çýkacak bir çift söze baðlýdýr. Meclis Baþkaný, milletvekilleri, bakanlar, müsteþarlar, velhasýlý, faþist devlet aygýtýnýn bilumum kadrolarý bu hiçbir yeteneði olmayan adamýn aðzýna bakar haldeler. Bu, devletin çözülme halidir.
Ç
özülme, daðýlma, çöküþ, bundan böyle, tekelci kapitalist düzenin içinde bulunduðu durumu ifade edebilmek için kullanýlabilecek en uygun kavramlardýr. Düzenin temel kurumlarý çözülüyor. Çözülmekte ve çökmekte olan temel kurumlarýn baþýnda yargý geliyor. Düzen, egemen sýnýf da diyebiliriz, burjuva normlara göre bile son derece cahil, bilgi ve birikimden yoksun, burjuva anlamda dahi hukukçu olmayan birini yargý kurumunun tepesine getiriyorsa bu ancak düzenin çökmekte olduðu gerçeði ile açýklanabilir. Burjuva düzenin yargý kurumu artýk burjuva hukukçularýn elinde deðil. Burjuva hukuktan anlamayan, zýrcahil ama düzeni koruma konusunda gözü kara kiþilerin elinde. Daha doðru bir söylemle, egemen sýnýf olarak tekelci burjuvazi ve emperyalistler, Türkiye’de düzeni ayakta tutabilmek için burjuva hukukçulara deðil, burjuva hukukundan dahi bir þey anlamayan adamlara ihtiyaç duyuyor ve böylelerini karar mercinin en tepe noktalarýna yerleþtiriyor. Burjuva parti kalmamýþtýr. Seçim süreci bu gerçeði çarpýcý þekilde ortaya koymuþ-
tur. Parti yerine kiþiler etrafýnda bir araya gelmiþ topluluklar var ve parti diye ortaya çýkanlarýn hepsi her bakýmdan ve her anlamda birbirinin aynýsýdýr. Burjuva anlamda dahi ne program, ne politika ne de ideoloji bakýmýndan bir farklarý vardýr. Tekelci sermaye sýnýfý artýk bir “lider” çýkaramamaktadýr. Gerçek anlamda liderler çýkaramadýðý için ancak bir köy camiinde imam olabilecek birini yürütme erkinin en tepesine yerleþtirmekte, mülayim bir kasaba memurundan muhalefet “lideri” yaratmaktadýr. Burjuva sýnýf, kendi burjuva kültüründen bile habersiz, Ýstanbul’un kenar semtlerinin kabadayýlarý gibi yürümeyi kiþilik özelliði haline getirmiþ birini siyasal kurumlarýnýn baþýna neden getirir? Çünkü tekelci sermaye sýnýfýna artýk tarih, siyaset, sanat, ekonomi alanlarýnda geniþ ve zengin bilgi birikimine sahip kiþiler deðil, toplumu yönetmek için zýrcahil insanlar gerekiyor. “Asarým, öldürürüm, zindana atarým” diyebilen; cüretini cehaletinden alan insanlara ihtiyaç duyuyor. Hitler Alman ordusunda sýradan bir onbaþý idi. Alman tekelci sermayesi, dev savaþ makinesinin baþýna, askerlik sanatýný öðrenmiþ, burjuva kültürü sindirmiþ, büyük bir bilgi birikimine sahip birini deðil de iþte bu sýradan onbaþýyý getirdi. Onbaþý ile köy imamý olmaya müsait biri arasýnda saydýðýmýz özellikler bakýmýndan büyük bir fark yok. Ýkisinin de ortak özelliði cüretlerini, acýmasýzlýklarýný cehaletlerinden almalarýdýr. Türkiye’de parlamento bitmiþtir. Yeni bir durum deðil ama zirve durumuna gelinmiþ olmasý anlamýnda “yeni”dir. Artýk Meclis Baþkaný, milletvekilleri, anayasa, yasalar hiçbir þeydir, sýradan köy imamý her þeydir. Her þey onun aðzýndan çýkacak bir çift söze baðlýdýr. Meclis Baþkaný, milletvekilleri, bakanlar, müsteþarlar, velhasýlý, faþist devlet aygýtýnýn bilumum kadrolarý bu hiçbir yeteneði olmayan adamýn aðzýna bakar haldeler. Bu, devletin çözülme halidir. Seçim sürecinde gördük, sermaye sýnýfýnýn “lider” diye piyasaya sürdüklerinin birbirlerine karþý kullandýklarý üslup, hitap biçimleri, kelimeler lümpen proletaryanýn 190. Sayý / 22 Haziran - 6 Temmuz 2011
Güncel
kültürü düzeyindedir. Kullandýklarý kavram ve sözcükler onlarýn kelime daðarcýðýnýn barometresiydi. Küfürbazlar. Tekelci sermaye sýnýfýnýn politik kadrolarý artýk küfürbazlardan oluþuyor. Egemen bir sýnýfýnýn egemenliðinin çözülmekte olduðunu bundan daha iyi ne gösterebilir? Burjuva aydýn tabaka bitmiþtir. Aydýn diye sadece baþbakana yaranmak için birbiriyle yarýþan, hiçbir sanat eseri, hiçbir düþünce üretmeyen, tek marifetleri hükümet ve bürokrasideki iliþkilerinden aldýklarý bilgileri yazmak olan, edebiyatta olsun, müzikte olsun, güzel sanatlarda olsun, sinema ya da tiyatroda olsun hiçbir varlýk göstermeyen cüruf bir tabaka kalmýþtýr geriye. Burjuvazi zevkte de dibe vurmuþtur. Güvensizlik, kuþku, birbirini izleme, birbirini gözleme ve bunu, bir gün lazým olur diye, saklama temel ve yaygýn bir davranýþ biçimi haline gelmiþtir. Burjuvazi sadece proletaryadan, emekçi sýnýflardan, Kürt halkýndan deðil, kendi kendinden de korkar halde. Korku bir kanser gibi burjuva sýnýfýn tüm dokularýna yayýlmýþtýr. Korkunun yayýlmasý çözülmedir, daðýlmadýr. Burjuva sýnýf iþte böyle bir süreç yaþýyor. Bu toplumsal üretim biçiminin ömrünü tamamlamasý sonucu doðan bir süreçtir. Sermaye sýnýfýný bu noktaya getiren etmen sýnýf savaþýyla birlikte üretim biçiminin kendi iç çeliþkileridir. Sermaye sýnýfý bu süreci bir yandan zor yöntemleriyle bir yandan da ödünler politikasýyla durdurmaya çalýþýyor. Ama boþuna! Artýk hiçbir yöntem ve hiçbir güç süreci durdurma yeteneðinde deðildir. Bu çürüme, çözülme ve daðýlma durumundan ortaya bir iktidar boþluðu doðuyor. Boþluk ise sürgit devam etmez. Bu boþluðu ya proletarya sýnýfý, diðer emekçi sýnýflarý ve Kürt halkýný yanýna alarak iktidarý bir devrimle ele geçirerek dolduracak ya da proletarya düþmanlarý bir kez daha ortalýðý kan gölüne çevirerek bir süre daha ayakta kalacaklardýr. Þimdi bu noktadayýz. Leninistler proletaryayý devrime götürme yeteneðini göstermeliler. Tarihin Leninistlerin omuzlarýna yüklediði büyük görev budur. 11 Haziran 2011
5
Yeni Evrede
Seçim
SEÇÝM PARANTEZÝNE ALINAMAYAN DEVRÝM Kürt halkýnýn derdi seçim deðil, demiþtik. Bilcümle reformist ve oportünist, haylaz bir çocuk gibi fýrlamýþtý yerinden; “ama bakýn”, diyorlardý, “seçim meydanlarý nasýl da doluyor, vekillerini parlamentoya göndermenin heyecanýyla nasýl da umutlu?” Devrimci Mayýs’ýn verdiði büyük itilimle, diyorduk, Kürt halký seçime deðil, bambaþka bir þeye, özgürlükleri fiilen kazanmaya hazýrlanýyor. Bu özgürlük fýrtýnasýyla kendi yýrtýk yelkenlerini doldurmaya çalýþanlar, “ama” dediler, “zaten bu meclis anayasa yapacak, halkýn temsilcileri de bu tarihi anda orada olacak, ne büyük bir mutluluk”?! Dedik ki, devrimci yýðýnlarýn artýk parlamento umurlarýnda deðil, seçim döneminin en tantanalý zamanýnda bile sokaklar en yakýcý ihtiyaçlarýný dile getiren kalabalýklarla doluydu. “Ama” dedi reformist, “varsa böyle bir umursamazlýk, bu doðru deðil, çünkü bu seçim kurucu meclisi onaylayacak ve bakýn dedi, içimizde en keskin devrimci söylemlere sahip olanlarýmýz bile onyýllarýn halk savaþý stratejilerini bir çýrpýda unutup, parlamentonun nasýl önemli bir mevzii olduðunu keþfediverdiler.” Dedik... dediler. Ve devrimin gerçek pratiði, her söze kendi katý kurallarýný dayatmak üzere, yoluna devam etti. Tüm beklentileri alt üst ederek, bir Karadeniz þehri Hopa, serhýldanlarýn Cizre’sini aratmayan görüntülere sahne oldu. Biz ölülerimizi gömmeye devam ettik ve durdurulamaz öfkenin, týpký þiddetli bir elektrik akýmý gibi bir günde onlarca þehrin topraðýný alt üst ettiðine tanýk olduk. Seçim broþürlerini bir anda býrakan eller, yine taþlara sarýldý. Seçim parantezine sýðmayan devrim, bulduðu ilk bahaneyle gücünü bir kez daha sýnadý.
Ýkili Ýktidar Konseyleri Ama siz eyyamcýlar (oportünistler), sanki sermaye egemenliði yasama ve yürütmeyi birbirinden kopararak yürütme gücünü her þey, parlamentoyu ise budalalar ahýrýna çevirmemiþ gibi; sanki bu topraklarda bürokrasinin karanlýk odalarýnda karar altýna alýnan genelgelerin anayasa metinlerinden bin kat daha güçlü olduðunu kimse bilmiyormuþ gibi; sanki tüm yasalarý yorumlama tekelinin sermaye aygýtlarýnda toplandýðý unutulmuþ gibi; yeni mecliste dünyayý yerinden oynatacaðýna inandýðýnýz yasa önergeleri için parmak hesabý yaparken siz; devrim kendi yolunda devam etti. Ve bakýn siz, bu zavallý parmak hesabýna bunca dalýp gitmiþken, rüzgârýný arkanýza aldýðýnýz Kürt halký, bu seçim döneminde asýl neyin hazýrlýðýný yaptý. Seçimlerin en heyecansýz ve ruhsuzunda, Kürt halký bambaþka bir yola girmenin heyecanýný yaþýyordu. Komitelerini kuruyor, kon-
6
Mücadele Birliði
seylerini topluyor ve politik olarak oldukça özgün ve nihai çarpýþmayý hazýrlayan bir durum olan ikili iktidar durumunu yaratmak üzere yola çýkýyordu. Seçimlerde son viraja girilirken, adeta bu ruhsuz tiyatroyla alay edercesine, önce Amed Ýl Konseyi, sonra Þýrnak, Van vb. il konseyleri ve daha onlarca ilçenin konseyleri bir anda ortaya çýkýyor, Türk sermaye sistemini alt üst edecek kararlara imza atýyorlar. Karar aynen þöyle diyor: “Kürt halký olarak kendi çözümümüzü kendi özgür irademiz ve özgücümüzle yaratma durumunda olduðumuz sonucuna ulaþýlmýþtýr. Dayatýlan statüsüzlüðe karþý Demokratik özerkliði fiilen geliþtirme ve eksik kalan boyutlarýný tamamlayarak demokratik özerk yönetimimizin ilanýný hýzlandýrma kararý alýnmýþtýr. Ayrýca belediyelere ‘ikili hukuka saygýlý olma’ çaðrýsý yapýlmýþtýr.” Bu kararlarý açýklamak için sokaða çýkan konsey üyelerini, orada onbinlerce insan bekliyordu. Heyecanla, coþkuyla. Kararlar en geniþ halk kitleleri tarafýndan, iþte böyle alanlar ve sokaklarda onaylandý. Kürt halkýnýn attýðý bu adýmlarýn, devrime yönelik önemini anlamamak için, kiþinin parlamenter budalalýkla beyninin tam dumura uðramýþ olmasý gerek. Alýnan kararlarda “ikili hukuka saygý” gibi son derece önemli hatalar bulunmakla birlikte, þimdilik bunun fazlaca etkisi yok. Çünkü bu kadarý bile, Kürt halkýnýn cümle reformist ve oportünistleri yaya býrakan bilinç sýçramasýný ifade etmeye yeter: Artýk halk, özgürlükleri kazanacak özgüce ve iradeye sahiptir, bu konuda sermaye sýnýfýndan hiçbir beklenti ve talepleri yok. Ve elbette Ankara’daki meclisin bu yolda hiçbir önemi kalmadý. Kürt halký bir kez bu yepyeni düzleme girdi ya, burjuva demokrasisinin iðrenç zincirleri böylece kýrýldýðýnda, burjuva ön yargýlar ve geleneksel dar düþünce kalýplarý bir kez kýrýldýðýnda, devrimci pratik geri kalan sorunlarý halleder. Özgürlükleri fiilen hayata geçirmenin, ancak bu özgürlükleri zorla kopartýp almaktan geçtiðini, bunun için sermayenin faþist egemenlik aygýtlarýný daðýtmak ya da en azýndan iþlemez hale getirmek gerekeceðini, Kürt halký þimdiden biliyor. Bu bilinçle her gün sermaye güçleriyle diþe diþ mücadele veriyor, özgürlük alanlarýný kanla açýp geniþletiyor, cezaevlerini basma giriþimlerinde bulunuyor, resmi binalarý her fýrsatta kuþatmaya alýyor. Ve her sokaða çýkýþýnda, “ikili hukuka saygý”yý deðil ama burjuva hukukunu yerle bir etmeyi, halkýn özgür iradesini tek hukuk haline getirmeyi, büyük bedeller ödemeyi göze alarak saðlamaya çalýþýyor.
190. Sayý / 22 Haziran - 6 Temmuz 2011
Tartýþýlmaz Politik Üstünlük Bu manzara-i umumiyede, seçimlerin yeri neydi? Kürt halký, seçimler için yapýlan mitinglerde demokratik özerklik ilanýný bekledi, kendi adaylarýnýn parlamento çalýþmalarýna dair vaatlerini deðil, bu fiili özerlik için neler yapýlacaðýný duydu, dinledi. Gerçekte Kürt halký, seçim çalýþmasý görüntüsüne raðmen, yolu hiç de parlamentodan geçmeyen özgürlük ilanýný daha geniþ kitlelere duyurmak için çaba gösterdi. Kuþkusuz, Kürt halkýnýn pratiði devrimci yol ile seçimlerde alýnan tutum arasýnda ciddi bir uçurum bulunuyordu. Girilen devrimci yolu tamamlayýp güçlendirecek yegâne tutum, seçimleri boykot olmalýydý. Kürt halkýnýn, hali hazýrda kendini kurtardýðý parlamenter beklenti ve önyargýlar, sermaye partilerinin trilyonluk kampanyalarýyla kafalarý zaten yeterince karýþtýrýlmýþ daha geniþ kitlelerin zihninden söküp atýlabilirdi. Dolambaçlý yollardan ilerlemek, tarihi oyuna getirmek, milyonlarý açýk bir savaþýma çekmekte yardýmcý olmaz. Demokratik özerkliði sandýkta oylamaksa amaç, bunun boykot yoluyla da pekâlâ mümkün olduðunu, bizzat Kürt halký geçen yýlýn referandumunda tecrübe etmiþ ve büyük bir baþarý kazanmýþtý. Bütün ciddi eksiklerine raðmen, atýlan adýmlar hayati önem taþýyor; dahasý Leninist Parti’nin þiarlarýný doðruluyor. Leninist þiarlarýn daha etkin olacaðý kitlesel bir devrim platformu oluþuyor. Leninist Parti devrimci iktidarýn zor yoluyla fethi için komite ve konseylerde örgütlenmeyi, genel silahlanmayý, tutsaklarýn özgürlüðünü, Kürt halkýnýn kendi kaderini çizme hakkýný, bugüne kadarki tüm faaliyetlerinin temeline oturtmuþtur. Kuþkusuz Kürt halký, Leninist Parti’nin geniþ etkisi altýnda deðil, fakat halký ve partiyi ayný þiarlarda buluþturan, bizzat devrimin pratiðidir. Çünkü Leninist Parti, temel politik þiarlarý ortaya çýkarýrken, bunlarý kendi arzusuna göre deðil, ama devrimin karþý karþýya gelmekten kaçýnamayacaðý sorunlarýn çözümü temelinde formüle etmiþtir. Þimdi ayný nesnel kaçýnýlmazlýk, Kürt halkýný komite ve konseylerde örgütlenmeye, öz savunma için genel silahlanmaya, cezaevlerini basma giriþimlerine ve sermaye egemenliðinden baðýmsýz bir iktidar odaðý inþa etmeye sürüklüyor. Bugüne kadar bu þiarlar, kitlelere, yalnýz Leninist Parti’nin gücü ölçüsünde taþýnabilmiþti, þimdi bizzat devrim yolunda ilerlemek isteyen kitleler, ayný þiarlarý sahipleniyorlar. Leninistler, kazanýlan bu eþsiz politik konumun verdiði özgüvenle devrimci kitlelerin ancak el yordamýyla bulabildiði devrimci-pratik bilinci, politik bir berraklýða ve ideolojik bir saðlamlýða ve elbette pratik güce dönüþtürmek için tüm enerjileriyle, tüm yürek ve zihinleriyle, devrimci kitlelerin içine karýþmalýdýrlar.
Yeni Evrede
KAPÝTALÝZM, ÝÞÇÝ SINIFI VE SINIF BÝLÝNCÝ
Sınıf ve Devrim
Mücadele Birliði
Kapitalizmin kendi iþleyiþ yasalarý, sürekli olarak sermaye birikiminin daha çok elden daha az ele doðru akýþý yönünde iþler. Bu nedenle tekeller ve büyük ölçekli üretim sürekli olarak küçük mülk sahiplerini tasfiye eder, küçük mülk sahipleri sürekli olarak mülklerini daha büyük mülkiyete kaptýrýr, kendileri mülksüzleþirler. Kapitalist üretimin egemen olduðu her yerde bunun sonuçlarý ayný özellikleri gösterir. Bir yanda muazzam bir servet artýþý ve lüks tüketim ortaya çýkarken, karþýt kutupta sürekli bir yoksulluk ve dayanýlmaz boyutlardaki sefalet. Kapitalizmin bu geliþim sürecinde kentlerde olsun, kýrlarda olsun hiç farketmez, küçük mülk sahipleri sürekli olarak üretim araçlarýndan ve ayný anlama gelmek üzere geçim araçlarýndan koparýlarak iþçi sýnýfýnýn saflarýna itilirler. Üretim ve geçim araçlarýný kaybeden nüfus, kýrdan kente, sanayi merkezlerine doðu sürekli bir hareket halindedir. Kentlerde, sanayi merkezlerinde yoðunlaþan fazla nüfus nedeniyle, iþçi sýnýfý içinde iþ bulabilen “þanslý” kesimler de sürekli olarak ücretlerinde bir düþüþle karþýlaþtýklarý gibi, konumlarý da güvensizleþir. Her an iþsiz kalmakla karþý karþýya kalýrlar. Ayrýca, kapitalist meta üretimi, iþçi ücretlerinde düþüþü daha baþka yollardan da gerçekleþtirir. Bunlarýn baþýnda tüketim nesnesi olan metalarýn deðerini sürekli olarak daha da düþürmek gelir. Bunu da makineli üretim yoluyla, her bir meta için üretimde kullanýlan emek miktarýný düþürerek, meta üretimini artýrýp deðiþim deðerini düþürerek gerçekleþtirir. Ancak iþçi ücretlerindeki düþüþ her zaman bundan daha hýzlýdýr. Bu nedene iþçi sýnýfý ve emekçi yýðýnlarýn saflarýnda açlýk ve sefalet sürekli olarak artýþ gösterir. Ýþçi ücretlerinde düþüþün bir baþka yolu da kadýn ve çocuk emeðinin üretimde kullanýlmasýdýr. Þurasý açýk, kapitalist üretimin temeli devrimcidir. Yani kapitalizm, sürekli olarak üretimin teknik temelini geliþtirir. Bilimi ayrý bir üretici güç olarak devreye sokar; bilim ve teknolojideki geliþmeleri, buluþlarý üretime uyarlayarak kurulu üretim düzenini -kapitalist düzeni deðil, üretimin teknik düzenini- sürekli olarak yýkýp yeniden kurar. Bu geliþme, bir yandan insan emeðinin üretim sürecindeki payýný azaltýp üretimdeki iþçi sayýsýný azaltma eðilimi gösterirken, ayný zamanda vasýflý emeði de gereksiz hale getirip kadýn ve çocuk emeðini de üretime sokarak ücretlerde büyük bir düþüþe sebep oldu. Ýþçi sýnýfýnýn durumunda yaþanan bu sürekli kötüleþme, yoksulluk, sefalet ve güvensizlik, onlarý, makinelerin ve büyük sanayi komplekslerinin sahibi olan burjuvalar karþýsýnda kaçýnýlmaz olarak ortak davranmaya, örgütlenmeye yöneltir. En baþta fabrikalarda bir araya gelen iþçiler birlikte çalýþýp ortak üreterek ortak davranmayý da öðrenirler. Bu süreçte hepsinin durumunun birbirlerinden hiç de farklý olmadýðýný, çýkarlarýnýn da ayný olduðunu görürler. Bunun yanýnda, büyük sanayi merkezlerinde, farklý farklý fabrikalarda, ayrý iþkollarýnda çalýþan iþçiler, çalýþma koþul-
larýnýn olsun, ücretlerin olsun ayný olduðunu, yani kendilerinin durumunun hiç deðiþmediðini gördükleri gibi, bunun nedeninin de tek tek kapitalistler olmadýðýný, genel olarak burjuva sýnýf ve sermayeye dayalý bu üretim sistemi olduðunu görür, kavrarlar. Çýkarlarýnýn ortak olduðunu kavrayan iþçiler, burjuva sýnýfa karþý kendileri de sýnýf olarak, ortak davranmaya, birlikte mücadele etmeye baþlarlar. Ýþçiler bu mücadeleye baþladýktan sonra, kendilerinin bir sýnýf olduðunu farketmeye baþlarlar. Mücadele geliþtikçe, burjuvalar, iþçilerin karþýsýna tek tek deðil, bir sýnýf olarak devletle birlikte çýkarlar. Ýþçi sýnýfýnýn mücadelesinin önüne geçmek için yasalar, polisiye tedbirler, mahkemeler devreye girerken, ayný zamanda burjuvalar da yeni yeni iþçiler alarak üretimi sürdürmeye çalýþýrlar, olmazsa makineleri, üretim araçlarýný baþka bölgelere taþýyarak ve daha pek çok yoldan iþçilerin eylemini kýrmaya yönelirler. Tek tek fabrikalarý, giderek tek tek sanayi kollarýný kapsayan mücadele, bir süre sonra diðer sanayi kollarýna yayýlýr ve iþçileri bir sýnýf olarak birleþtirip birlikte davranmayý, birlikte mücadele etmeyi öðretir. Ýþçi sýnýfý, bir sýnýf olarak çýkarlarýnýn ortak olduðunu, karþýlarýna bir bütün olarak çýkan burjuva sýnýfla mücadelede kendilerinin de bir sýnýf olarak birlikte mücadele etmeleri gerektiðini bizzat yaþayarak öðrenir. Mücadele bir üst aþamaya sýçramýþtýr; tek tek kapitalistlere karþý baþlayan mücadele bir bütün olarak burjuva sýnýfa, sermayeye dayalý bu üretim sisteminin kendisine karþý mücadeleye dönüþmüþtür. Burada artýk iþçi sýnýfýnýn verdiði sýnýf mücadelesi gerçek toplumsal içeriðine kavuþur: Emek sömürüsüyle yaþayan bütün sömürücü, asalak sýnýf ve katmanlara karþý mücadeleye dönüþür. Ýþçi sýnýfý uzun yýllardan beri sürdürdüðü kendi mücadelesinde bu toplumsal koþullar altýnda kendi isteklerine kavuþamayacaðýný anlar. Ýþçi sýnýfýnýn asýl hedefi ekonomik kurtuluþunu elde etmektir. Kapitalist toplum, özel mülkiyete dayalý toplumlarýn sonuncusudur. Artýk üretim araçlarý burada iþçi sýnýfýna karþý
190. Sayý / 22 Haziran - 6 Temmuz 2011
7
Sınıf ve Devrim
burjuva sýnýfýn elinde sermaye olarak vardýr. Ýþçi sýnýfý bu nedenle sömürüyü ortadan kaldýrmak için, üretim araçlarýnýn özel mülkiyetine son vermek durumundadýr. Ancak bunu gerçekleþtirdiðinde fabrikalarý, madenleri, topraklarý ve üretim araçlarýný bütün toplumun ortaklaþa mülkiyetine dönüþtürdüðünde, ancak o zaman toplum, kolektif emeðin tüm sonuçlarýndan da ortaklaþa olarak yararlanabilecektir. Üretim araçlarýnýn ortaklaþa mülkiyeti gerçekleþtiðinde iþ yükü de bütün topluma, toplumda çalýþabilecek durumdaki bütün bireylere daðýtýlmýþ olacaðýndan, bireyin kendisine ayýracaðý zaman artacak, çalýþma bir zorunluluk olmaktan çýkýp bir zevk haline gelecek, bilim ve sanatýn, yaþamýn tüm zevklerinden toplumdaki tüm bireyler de yararlanabilecektir. Ýþçi sýnýfý bunu gerçekleþtirebilmek için, ilk etapta, burjuva sýnýfýn elindeki politik iktidarý fethetmek; burjuva devleti yýkarak yerine proleter devleti kurmak zorundadýr. Bu, iþçi sýnýfýnýn hem kendisini, hem insanlýðý, hem de doðayý ve yer küre üzerindeki yaþamý kurtarabilmesinin tek yoludur. Ýþçi sýnýfý uzun yýllardan beri verdiði mücadelede bunlarýn bir kýsmýný zaten kavramýþ durumdadýr. Kendi yaþam ve çalýþma koþullarýný iyileþtirmek için gerçekleþtirdiði her eyleminde polis gücüyle, devlet gücüyle karþý karþýya gelmiþ, yukarýda saydýðýmýz olgularýn bazen birini, bazen diðerini bizzat kendi yaþamýnda görerek öðrenmiþtir. Bu ekonomik mücadele, iþçi sýnýfýnda belirli bir bilinç yaratmýþ, ona birleþmenin, örgütlenmenin ve örgütlü mücadele etmenin gerekliliðini kavratmýþtýr. Ama þurasý da açýk ki, iþçi sýnýfý ekonomik mücadele yoluyla hiçbir zaman kapitalizm koþullarýndan kurtulamayacak, daha ileriye gidemeyecektir. Daha ileriye gitmek için kaçýnýlmaz olarak politik mücadeleye atýlmak, politik örgütlenmesini gerçekleþtirmek zorunda kalmýþtýr. Emekçi sýnýflar, en baþta da iþçi sýnýfý, içinde bulunduðu koþullar nedeniyle devletin niteliði konusunda düþünecek zamana da, bu niteliði açýða çýkaracak olanaklara da sahip deðildir. Ýþçi ve emekçi yýðýnlarýn kendi yaþamlarýný sürdürebilecekleri zorunlu gereksinimlerini karþýla-
8
Yeni Evrede
mak amacýyla verdikleri mücadele, onlarý kaçýnýlmaz olarak devlet üzerine, devletin iþleyiþi üzerine, parlamento ve yasalar üzerine düþünmeye, tartýþmaya sevk eder. Ýþyerlerindeki çalýþma koþullarýnýn ve yaþamlarýnýn iyileþtirilmesi uðruna girdikleri her mücadele, onlarý, burjuva sýnýfýn egemenlik aygýtý olan devletle ve güvenlik güçleriyle çatýþma içine sokar. Böylelikle iþçi sýnýfý, politik mücadeleye doðru bizzat burjuva sýnýf tarafýndan iteklenir. Polis ve mahkemelerin yaný sýra, din adamlarý, imamlar, müftüler devreye girer, iþçi sýnýfýna ve emekçi yýðýnlara boyun eðmeyi, “kaderlerine razý olmayý” öðütlerler. Ýþçi ve emekçi yýðýnlar böylelikle ilk politik eðitimlerini yine burjuva sýnýfýn kendisinden alýrlar; diniyle, devletiyle bütün burjuva kurumlarýn niteliðine dair fikirler edinmeye baþlarlar. Proletaryanýn burjuvaziye karþý tek tek iþyerlerinde verdiði mücadelelerde, hükümetle, devletle, polisle, jandarmayla karþý karþýya geldiði, zaman zaman çatýþtýðý herkesin bildiði bir durum. Bu, ekonomik mücadeleye kendiliðinden politik bir nitelik katsa da, asýl olarak proletaryanýn politik mücadelesi deðildir. Ýþçi sýnýfý kendi olaðan günlük mücadelesinde bunu görse de, asýl olarak politik mücadele politik özgürlüklerin kazanýlmasý mücadelesidir. Politik özgürlük talebi, iþçi sýnýfý açýsýndan olduðu kadar, ezilen ulus ve ulusal topluluklar açýsýndan da acil taleplerden biridir. Ýþçi sýnýfý politik özgürlükler uðruna mücadelesinde hem kendi kendisini, hem de bütün toplumu demokrasi eðitiminden geçirir. Ýþçi sýnýfý politik özgürlükler uðruna mücadeleye girdiðinde, kaçýnýlmaz olarak politik bir örgüte ihtiyaç duyar. Bugüne dek sürdürdüðü ekonomik mücadelede ihtiyacý olan ekonomik örgütlenme sendikalardý. Ancak iþçi sýnýfý politik hayata uyanmaya, politik mücadele vermeye baþladýðý andan itibaren, bu ekonomik örgütlenmenin, ekonomik mücadele aracýnýn kendisine yetmediðini görür. Þimdi politik bir örgüte ihtiyacý vardýr: Proletaryanýn devrimci sýnýf partisine. Polis saldýrýlarýndan, kovuþturmalardan ve tutuklamalardan korunmak için bu örgütlenme kaçýnýlmaz olarak gizliliði gerektirdiði gibi, zaten burjuva sýnýfýn belirlediði yasal 190. Sayý / 22 Haziran - 6 Temmuz 2011
Mücadele Birliði
çerçeve içinde kalarak da burjuva sýnýfa karþý da, burjuva devlete karþý da mücadele verilemez. Devlet, burjuva devlet, sermaye egemenliðinin devamý için burjuva toplumun en geliþkin örgütlü zor aygýtýdýr. Buna karþý mücadelede iþçi sýnýfýnýn elindeki en güçlü silah, proletaryanýn devrimci sýnýf partisidir. Bu partinin en baþta gelen görevi, iþçi sýnýfýnýn sýnýf bilincini geliþtirmek, onu sosyalizm bilinciyle donatmak ve iþçi sýnýfýnýn verdiði sýnýf mücadelesinde onu desteklemektir. Ýþçi sýnýfýnýn devrimci sýnýf partisi olan Leninist Parti, bu görevini yerine getirirken yapmasý gereken, iþçi sýnýfýnýn pratik mücadelesinden, proletaryanýn bugüne kadar dünya ölçeðinde verdiði mücadeleden öðrendiklerini iþçi sýnýfýna öðretmekten ibarettir. Yani yeni yeni mücadele araçlarý ve örgüt modelleri icat etmek, keþifler yapmak deðil, iþçi sýnýfýyla daha yaygýn baðlar kurmak, varolanlarý geliþtirip güçlendirmek, iþçi sýnýfý saflarýnda sosyalizm biliminin daha geniþ biçimde tanýnýp benimsenmesi için iþçileri bu bilinçle donatmaktýr. Böylelikle, uzun zamandan beri, iþçi sýnýfýnýn zaten vermekte olduðu sýnýf mücadelesinde onu desteklemektir. Ýþçi sýnýfý açýsýndan sýnýf bilinci demek, önce tek tek kapitalistlere karþý deðil, bir bütün olarak burjuva sýnýfa karþý mücadelenin gerekli ve zorunlu olduðunu anlamaktýr. Bu yetmez, bütün ülkede giderek dünyada iþçilerin sýnýfsal çýkarlarýnýn bir ve ortak olduðunu, bütün diðer sýnýf ve katmanlardan farklý olarak birbirleriyle dayanýþma içinde mücadele etmeleri gerektiðini kavramalarýdýr. Bu da yetmez, baþta burjuva sýnýf olmak üzere bütün sömürücü sýnýflara ve onlarýn egemenlik aygýtýndan baþka bir þey olmayan devlete karþý da mücadele etmenin gerekliliðini kavramalarýdýr. Ýþte burada proletaryanýn devrimci sýnýf partisinin asýl görevi, proletaryanýn sýnýf mücadelesini, somut koþullara uygun araçlar ve yöntemlerle desteklemek, proletaryanýn mücadelesini yönetmek ve zafere giden yolu göstermektir. Bunu baþarabilmek için Leninist Parti, iþçi sýnýfýnýn istemlerini ve hedeflerini en net, en açýk, en anlaþýlýr biçimde ifade edip kitlelere anlatmakla yükümlüdür.
Yeni Evrede
Seçim
SEÇÝMLERÝ BOYKOT ÇALIÞMALARI Mücadele Birliði
Seçimleri Boykot Edelim Halk Ýktidarý Ýçin Savaþalým Bir seçim döneminden daha geçiyoruz. Yine iþçilere, emekçilere, öðrencilere, köylülere, Kürt halkýna, ev kadýnlarýna önümüzdeki yýllarda kimin tarafýndan daha fazla ezilmek, köleleþtirilmek, açlýk ve yoksulluða terk edilmek, yaþamdan kovulmak istediklerini belirlemeleri için sandýða gitmeleri söyleniyor. Her yerde avaz avaz baðýran seçim araçlarý, bayraklar, pankartlar, korkunç bir ses, görüntü ve çevre kirliliði. Ýþte burjuva partilerin kapitalist sistemde verebilecekleri: Çevre, ses, görüntü kirliliði, yalanýn, sömürünün, þiddetin, doða ve insan katliamýnýn her türlüsü. Her gün yaþamdan kovulan binlerce insan… Bizler de bu seçim aldatmacasýna karþý, Mücadele Birliði Platformu olarak hangi burjuva parti tarafýndan yaþamdan kovulacaðýmýzý seçme dayatmasýna karþý boykot çaðrýsýnda bulunduk. Tüm iþçileri, emekçileri, öðrencileri, kadýnlarý ve yoksul halklarý, her yönüyle çürümüþ olan bu kapitalist sistemi gitmesi gerektiði yere, tarihin çöplüðüne göndermek üzere ayaða kalkmaya, iktidarý ele geçirmeye çaðýrdýk. Boykot çalýþmasý kapsamýnda Ýstanbul’da çeþitli semtlerde yapýlan, ajitasyon, propaganda ve bildiri daðýtýmlarýndan birini de 8 Haziran 2011 Çarþamba günü Kadýköy Ýskele Meydaný’nda gerçekleþtirdik. Alanda bildiri daðýtýmý yapýlýrken bir yandan da seçim sandýklarýnýn burjuva partilerden birini seçmeyi dayatmaktan baþka bir anlam taþýmadýðý, hangi parti gelirse gelsin, emperyalist kapitalist sistem var olduðu sürece en sýradan sorunlarýn bile çözülemeyeceðini, bu nedenle de sandýða gitmek yerine boykot ederek,sokaða, eyleme, ayaklanmaya, emeðin iktidarýný kurmaya yönelinmesi için sesli ajitasyon çalýþmasý yapýldý.
Bu sýrada insanlarla kýsa sohbetler yapýldý. Seçimlerde sandýða gidip oy kullanma kararý alanlarla, burjuva partinin sempatizaný olanlarla, hatta bir burjuva partinin çalýþmalarýnda bulunmuþ olanlarla konuþuldu; “Neden boykot? Seçime gitmeyince kimseyi seçmeyince ne olacak peki?” diyenlerle konuþuldu, neden boykot etmek gerektiði üzerine tartýþmalar, sohbetler yapýldý. Sohbetler koyulaþtý, tekrar görüþmek dilekleriyle ayrýlýndý. Seçimleri boykot ve ajitasyon çalýþmasý yaklaþýk 20.30’a dek sürdürüldü. Bu süre içinde iþçisi, emekçisi, ev kadýný, öðrencisi, seyyar satýcýsý, küçük esnafý, hatta biraz elit tabakadan olanlarla konuþuldu. Hangi kesimden olursa olsun hiç kimse yaþamýndan memnun deðildi, her geçen gün biraz daha uçuruma doðru gidiliyordu. Öðrenci okula gitmek istiyor, ama yeterli parayý ailesi karþýlayamýyordu. Kendisi çalýþmak zorunda kalýyor, bu sefer de dersleri aksýyordu. Her þeye tamam diyordu öðrenciler, ama ya gelecek? Ýlköðretimden üniversitesine kadar bilimsel bir eðitim verilmiyor. Öðrenciler geleceðe bilimsel bir dünya görüþüyle, bilgiyle donanmýþ olarak hazýrlanmak yerine yarýþ atýna çevriliyor, ama sonuçta yine iþsizler ordusuna katýlmak çýkýyordu karþýsýna. Ev kadýnlarýysa tamamen bunalmýþtý bu yaþamdan, neyi nasýl denkleþtirecek, evdeki bir çok tartýþmanýn nedeni maddi imkansýzlýklara gelip dayanýyordu sonuçta. Her geçen gün biraz daha zorlanýyordu ev kadýnlarý dört duvarýn arasýnda. Çalýþan kadýnlarsa iþ, ev, çocuk ve geçim derdi arasýnda koþturuyor, zaman geçiyor ama yaþamýnda daha iyiye giden hiçbir þey göremiyordu. Esnaf artýk yeterince kazanamýyor, her yýl geçen yýl aldýðý krediyi kapatmanýn çabasýyla yeni bir kredi çekebilir miyim, bu yýl vergileri ödeyebilir miyim kaygýsýyla yaþýyordu. Küçük bir iþletme sahibi olmak artýk biraz daha iyi geçinme, biraz daha iyi bir yaþam deðil, kabus dolu bir yaþam demekti. Kürt halký ise her nerede olursa olsun kendine reva görülen bu þiddet ve katliamdan payýna en fazlasý düþendi. Köyleri, evleri yakýlanlar, yakýnlarý katledilenler, Kürt olduðu için iþe alýnmayanlar. Ülkesinden, köyünden, kovulan, dilini konuþmasý yasaklanan, hatta yok sayýlan bir halk… Seçimlerde kimi seçerlerse seçsinler so190. Sayý / 22 Haziran - 6 Temmuz 2011
runlarý çözülmeyecekti. Sonuç olarak hangi kesimden olursa olsun herkesin söylediði bir þey vardý. “Bu sistem bize nefes aldýrmýyor. Her yýl, hatta her ay biraz daha yokluða, çaresizliðe, sürükleniyoruz. Ne öðrenim, ne saðlýk, ne üretim, ne güvenceli bir gelecek, ne yeterli bir kazanç, ne sosyal yaþam hiçbiri bizlerin istediði gibi deðil.” Boykot çalýþmalarý boyunca genelde böyle sonuçlandý konuþmalar. Herkesin hem fikir olduðu bir þey vardý: Kapitalist sistem kimseye yaþam hakký tanýmýyor ve bu sistemde her kim yönetirse yönetsin deðiþen bir þey olmayacak, yalnýzca yaþamdan kovulanlarýn sayýsý hýzla artacak. Hatta oy vermekte kararlý olanlar da ayný þeyi söylüyordu. Boykot çalýþmalarý sýrasýnda “Sermaye sýnýfýnýn partileri sizi kurtuluþun gerçek yolu olan sokaðý býrakýp yüzünüzü parlamentoya dönmenizi istiyorlar. Biz ise size bambaþka bir yoldan yürümenizi, iktidarý ele geçirmek üzere ayaða kalkmanýzý öneriyoruz. Tüm burjuva partilerini bir torbaya doldurup denize atmanýzý, bu kesif, iç bulandýran kokudan kurtulmanýzý öneriyoruz” denildi. Bunun tek yolunun seçimleri BOYKOT etmek, devrim için mücadele vermek olduðu belirtilerek “Ýþsizliðe, güvencesiz çalýþtýrýlmaya, yaþamlarýmýzýn hiçe sayýlmasýna, sermayenin çarklarý arasýnda ezilmeye, kapitalist sömürüye, geleceðimizin elimizden çalýnmasýna karþý yüzümüzü parlamentoya deðil, sokaða, devrimci eyleme çevirelim”, “Sandýk çözüm deðil, seçimleri BOYKOT etmek tek doðru politikadýr”, “Ekonomik ve politik kurtuluþ için; gerçek özgürlüklerin kazanýlmasý, inançlar üzerindeki baskýlarýn son bulmasý için tek çýkar yol, halk iktidarýný kurmaktýr. Seçimleri Boykot Edelim Halk Ýktidarý Ýçin Savaþalým” denilerek ajitasyon konuþmalarý yapýldý. Boykot çalýþmalarýmýz sýrasýnda, iþten atýldýklarý için 58 gündür direniþte olan MasDaf iþçileri, fotoðraf sergisi için Kadýköy Ýskele Meydaný’na geldiler. Burada 9 gün süren Düzce-Ýstanbul yürüyüþlerinden fotoðraflarý sergileyerek Mas-Daf Pompa AÞ. iþçileri olarak, insanca çalýþma koþullarý için sendikalý olduklarýný ve bunun için 120 iþçinin iþten atýldýðýný, 58 gündür direniþte olduklarýný aktaran kýsa bir açýklama yaptýlar. Bizler de Mücadele Birliði Platformu o-
9
Yeni Evrede
15 - 16 Haziran
Mücadele Birliði
15-16 Haziran’ın Yıldönümünde
larak boykot çaðrýmýza ara vererek onlara destek verdik. Meydanda bir araya geldiklerinde onlarý “Mas-Daf Ýþçisi Yalnýz Deðildir”, “Zafer Savaþan Ýþçilerin Olacak”, “Yaþasýn Ýþçilerin Mücadele Birliði” sloganlarýyla karþýladýk. Mas-Daf iþçileri de “Yaþasýn Sýnýf Dayanýþmasý”, “Ýþçilerin Birliði Sermayeyi Yenecek” sloganlarýyla karþýlýk verdiler. Birlikte sloganlar atýlarak Mas-Daf iþçilerinin mücadelesi duyuruldu. Mas-Daf iþçilerinin sergisi ve açýklamasý oradan geçenlerin ilgisini çekti. Mas-Daf iþçilerine soru soranlar, onlarý alkýþlayýp sloganlarýna destek verenler oldu. Mas-Daf iþçilerinin Kadýköy çarþýsýna gidiþinden sonra da boykot bildirileri bir süre daha daðýtýldý. Yapýlan çalýþma boyunca zaman zaman boykot çaðrýsýna sert çýkýþlarda bulunanlarla da karþýlaþýldý. Ama bunlar gelecek güzel günler için yapýlan coþkulu çalýþmalarýn olmazsa olmazýydý. Hatta kimilerine daha coþku vermiþti bu tartýþmalar. Bir boykot çalýþmasý daha kapitalist sistemi alaþaðý etmeye hazýr yeni emekçilerle tanýþmýþ olmanýn mutlu yorgunluðuyla sona erdi.
Ýzmir’de Boykot Çalýþmasý Seçimle bir hafta kala Ýzmir’in farklý emekçi semtlerinde yoðun bir þekilde “Sandýk Çare Deðil Sokaða Ayaklanmaya” baþlýklý Mücadele Birliði imzalý bildiri daðýtýldý. Narlýdere, Kadifekale, Kadriye, Kaynak, Agora, Gültepe, Yamanlar, Güzeltepe, Harmandalý, Menemen, Çamlýk, Kuruçeþme mahallelerinde kimi insanlarýn ilgisi, kimi insanlarýn tepkisi ile karþýlaþýldý. Emekçi semtlerinde yaptýðýmýz çalýþmalarda, senelerce burjuva partiler tarafýndan aldatýldýklarýný ve yine seçim yaklaþýrken boþ vaatlerle kandýrýlmaya çalýþýldýklarýný söyleyerek “artýk bu yalanlara kanmamalýyýz ve bizi kim, nasýl, ne þekilde sömürecek diye seçim yapmak yerine seçimleri boykot etmeliyiz” dedik emekçilere. Birçok emekçi mahallesinde okuma yazma bilmeyenlere bildirileri biz okuduk. Bildiri daðýtýmýnýn yaný sýra kimi emekçi mahallelerinde ve Ýzmir’in merkezi noktalarýnda “Sandýk Çözüm Deðil! Seçimleri Boykot Et! Sokaða Ayaklanmaya/Mücadele Birliði” pullarý yapýþtýrýldý. Sabah Saatlerinde Ýþçileri Boykot Bildirisi Ýle Karþýladýk Emekçi mahallerinin dýþýnda da iþçilerin iþe gidiþ saatlerinde iþçilere yoðun bir þekilde boykot bildirisinin daðýtýmý yapýldý. Erken saatlerde bildiri ile karþýlaþan iþçiler ilgi ile bildiriyi okuyarak iþyerlerine doðru gittiler. Yapýlan daðýtýmlarda emekçilerle yaptýðýmýz sohbetler ve fikir alýþveriþinde, emekçilerin artýk bir yerden gelecek kývýlcýmý beklediði ortada, somut bir þekilde görülüyordu.
10
1970 15-16 Haziran Ýþçi Ayaklanmasý’nýn 41. yýlýnda, Devrimci Ýþçi Sendikalarý Konfederasyonu’nun çaðrýsýyla hemen hemen tüm illerde eylemler yapýldý. Ýstanbul’da Genel Ýþ Sendikasý 2 Nolu Þube önünde iþçiler, “1516 Haziran Direniþinin Iþýðýnda Ýnsanca Ýþ Ýçin Örgütlü Mücadeleye” pankartý açarak toplandýlar. Fabrikalarýnýn önünde aylardýr eylemde olan Mas-Daf ve Casper iþçileri de katýldý bu eyleme. Devrimci Ýþçi Komiteleri ise, yürüyüþ kolunda “Komite ve Konseylerde Örgütlenelim” pankartýyla yerini aldý. Aksaray’da bulunan Genel Ýþ Sendikasý önünden saat 11.30’da baþlayan yürüyüþ, ÝBB’nin önünden yolu kapatarak, Çalýþma Bakanlýðý Ýl Genel Müdürlüðü önüne kadar sürdü. Yürüyüþ sýrasýnda “Yaþasýn 15-16 Haziran Direniþimiz”, “Yaþasýn Ýþçilerin Mücadele Birliði” sloganlarý atýldý. Çalýþma Bakanlýðý önünde açýklama yapan DÝSK Genel Sekreteri Tayfun Görgün “Emeðin susturulduðu bir süreçten geçiyoruz. Hak ve adalet, sadece gücü olanlarýn ve o güce tapanlarýn kullanabildikleri, özürlü iki sözcük haline geldi. Biz haksýzlýða boyun eðmeyenler, biz mücadele geleneðimizin ýþýðýnda yürüyenler, biz itaat etmeyenler, susturulmak isteniyoruz. Ama bizi susturamazlar dostlar. Çünkü, fabrika önlerinde kurulan direniþ çadýrlarýndan yükselen ses, makine tezgahlarýndan, madenlerden yankýlanan çýðlýðýn umuda dönüþen biçimidir. Çünkü bu çark þimdi dönse de, bir gün bu oyun perdesini parçalayacak iradeye sahibiz. Bugün iþçilerin sürüklediði bu karanlýk iklim, yarýn umudun renkleri ile boyanacaktýr. 15-16 Haziranlarý yaratanlarýn kulaklarýmýza fýsýldadýðý yegane gerçek budur. Tüm iþçi sýnýfýný, 1516 Haziran direniþinin ýþýðýnda insanca iþ için örgütlü mücadeleye çaðýrýyoruz. Yaþasýn örgütlü mücadelemiz!” dedi. Açýklamadan sonra eylemciler, yine sloganlar atarak daðýldý.
190. Sayý / 22 Haziran - 6 Temmuz 2011
“Yaþasýn 15-16 Haziran Ýþçi Ayaklanmasý”
Yeni Evrede
15 - 16 Haziran
Mücadele Birliði
1970 15-16 Haziran Ýþçi Ayaklanmasý’nýn 41. yýlýnda Devrimci Ýþçi Komiteleri bu büyük iþçi hareketini selamlamak ve anmak üzere Ýstanbul’da saat 19.00’da Galatasaray Lisesi önünde bir basýn açýklamasý düzenledi. “Komite ve Konseylerde Örgütlenelim Devrimci Ýþçi Komiteleri” imzalý pankart açan DÝK’li iþçiler “Yaþasýn iþçilerin Mücadele Birliði”, “Yaþasýn 15-16 Haziran Ayaklanmasý”, “Fabrikalar Tarlalar Siyasi Ýktidar Her Þey Emeðin Olacak” “Ýþçiler Birleþin Devrim Ýçin Savaþýn” sloganlarýyla alana geldiler. Ýlk olarak DÝK’li bir iþçi 41 yýl önce iþçi sýnýfýnýn örgütlenmesinin önüne set çekilmek istendiðini, buna karþýlýk sendikanýn düþündüðü küçük küçük yürüyüþlerin büyük bir ayaklanmaya dönüþtüðü anýmsatýlarak, iþçi ve emekçilerin bugün eskiye oranla çok daha fazla sömürü, baský, þiddet ve katliamlarla karþý karþýya olduðu belirtildi ve bugünün koþullarýnýn bir ayaklanma ve devrim için çok daha olgunlaþtýðý, iþçi ve emekçilerin komite ve konseylerde örgütlenerek devrim ve halk iktidarý için ayaða kalkmasýnýn zamanýnýn geldiðini belirten ajitasyon konuþmasý yaparak iþçileri komitelerde örgütlenmeye davet etti. Yapýlan basýn açýklamasý, “Bugün burada toplanmamýzýn amacý; 15- 16 Haziran
1970’te baþlayan ve 2 gün süren büyük iþçi ayaklanmasýný hatýrlamak, o tarihi eylemi 41. yýlýnda anmak ve bu büyük iþçi eyleminden doðru, devrimci dersler çýkararak daha ileri gitmek, sýnýfsýz, sömürüsüz, savaþsýz, özgür ve mutlu bir dünya kurma yürüyüþümüzü sürdürmektedir” sözleriyle baþladý. 15- 16 Haziran Ýþçi Ayaklanmasý sürecinde, o günkü tarihsel toplumsal koþullarda iþçi sýnýfýnýn devrimci sýnýf partisinin olmayýþý, eylemlerin sonuna kadar; devrim ve iktidar hedefine götürülmesini mümkün kýlmadýðý vurgulanarak “Bugün yapýlmasý gereken þey; iþçi sýnýfýnýn bilimsel sosyalizmi temel alarak komite konseyler biçiminde örgütlenmesi, proletaryanýn devrimci sýnýf partisinin öncülüðünde devrim ve iktidar için savaþmasýdýr” denildi. Devrimci Ýþçi Komiteleri, yaptýklarý basýn açýklamasýnýn ardýndan, ayný saatlerde Belediye-Ýþ’in çaðrýsýyla örgütlenen 15-16 Haziran için yapýlan yürüyüþe katýldýlar. Belediye Ýþ, Taþeron Ýþçiler, Tez Koop Ýþ, Yol Ýþ, Deri Ýþ, BDSP, Ýþçi Gazetesi, Alýnteri, PDD, ÖDP ve Halkevleri’nin ortak organize ettiði eylem Galatasaray Meydaný’nda baþladý. Eyleme Devrimci Ýþçi Komiteleri, Devrimci Emekçi Komiteleri, Ayýþýðý Sanat Merkezi Emekçileri, Devrimci Saðlýk Ýþ Genel Merkezi, Belediye-Ýþ 1-2 nolu ve Ýtfaiye Þubeleri, Tez-Koop-Ýþ 5 Nolu Þubesi, KESK Þubeler Platformu, Deri Ýþ Tuzla Þubesi, Enerji Sen Sendikasý, Yol-Ýþ Ýstanbul Þubesi, Haber Ýþ Ýstanbul 1 Nolu Þubesi, Tümtis Ýstanbul Þubesi, Petrol-Ýþ Ýstanbul Þubesi, Halkevleri, Kaldýraç, BDSP, Devrimci Hareket, DDSB, ÖDP, Ýþçi Gazetesi, Tekstil-Sen, Ontex-Canbebe, PTT Taþeron Ýþçileri, Kubatoðlu Ýþçisi, Legrand Ýþçileri, Burger King Çaðrý Merkezi Çalýþanlarý, BEDAÞ iþçileri ve eylemde olan bir çok iþyerinden iþçiler katýldýlar. Devrimci Ýþçi Komiteleri eylem boyunca “Yaþasýn 15-16 Haziran Ýþçi Ayaklanmasý”, “Selam Olsun 15-16 Haziran’ý Yaratanlara”, “Ýþçiler Birleþin Devrim Ýçin Savaþýn”, “Zafer Savaþan Ýþçilerle Gelecek”, “Tunus’tan Mýsýr’a Sýra Burada”, Yaþasýn Halklarýn Mücadele Birliði”, “Ýþçiler Komitelerde Örgütlenin Devrim Ýçin Savaþýn”, “Fabrikalar, Tarlalar, Siyasi Ýktidar, Her Þey Emeðin Olacak”, “Yaþasýn Ýþçilerin Mücadele Birliði”, “Yaþasýn Devrimci Ýþçi Komiteleri” sloganlarý ile yürüdü. Yunanistan Konsolosluðu önünden geçerken de “Ayaklanan Yunan Ýþçisine Bin Selam” sloganý ile 22 gündür eylemde o190. Sayý / 22 Haziran - 6 Temmuz 2011
lan Yunan halkýna selam gönderildi. Yürüyüþ sýrasýnda Ýstiklal Caddesi’ndeki DESA önüne gelindiðinde “DESA Ýþçisi Yalnýz Deðildir”, “DESA Ýþçisi Direniþin Simgesi”, “DESA’ya Sendika Girecek Baþka Yolu Yok”, “Sendika Hakkýmýz Engellemez”, “Kurtuluþ Yok Tek Baþýna Ya Hep Beraber Ya Hiç Birimiz”, “DESA’da Direniþ Kazanacak”, “Ýþçi Düþmaný DESA Ýþçiye Hesap Verecek” þeklinde sloganlar atýlarak bir süre DESA protesto edildi ve “Yaþasýn 15-16 Haziran Direniþimiz”, “Birleþe Birleþe Kazanacaðýz”, “Ýþçilerin Birliði Sermayeyi Yenecek”, “Ýþçiler Birleþin Sermayeyi Alt Edin” sloganlarıyla alana gelindi. Alanda ilk önce eylemde bulunan iþçiler söz alarak kýsaca eylemlerine deðindiler ve 15-16 Haziran Ýþçi Ayaklanmasý’ný selamlayarak birlikte örgütlü bir mücadele vermenin önemine deðinen konuþmalar yaptýlar. Sendikalar adýna yapýlan ortak açýklamada ise iþçi ve emekçilere yönelik sömürü ve saldýrýlar dile getirilerek direniþlerin her geçen gün artmakta olduðuna deðinildi ve 1516 Haziran iþçi ayaklanmasýnýn ruhuyla mücadeleye devam edileceði dile getirilerek sloganlarla eylem sona erdi.
11
SANDIKTAN ÇIKAN Yeni Evrede
Gündem
Ö
nceki sayýmýzda “Devrime gidiyoruz. Seçimlerin sonucu ne olursa olsun bu süreç artýk kesintiye uðramayacak” diye yazmýþtýk. Seçimler yapýldý, bitti. Þimdi yaþamýn düþünce, öngörü ve tahlillerimizi nasýl sýnadýðýna bakabiliriz. Sondan baþlayabiliriz. Türkiye’deki seçim sonuçlarýyla iliþkilendirildiðinde son derece açýklayýcý olacak bir gazete haberi önümüzde duruyor. Haber New York Times’a, yani bir anlamda ABD’nin sesi diyebileceðimiz gazeteye ait. Haberin bir paragrafý þöyle: “Umut verici geliþmelerden biri Türk hükümetinin son dönemde Sayýn Esad aleyhine dönmüþ olmasýdýr. Türkiye daha önce (Ýran ile birlikte) Suriye’nin en yakýn müttefiki ve ana ticaret ortaðýydý. Þimdi Baþbakan Tayyip Erdoðan, Baþkan Obama’nýn teþvikiyle, Suriye’nin operasyonlarýný kýnýyor. Suriyeli mültecilere güvenli bir yer saðlarken Suriye muhalefet güçlerinin Türkiye’de buluþmasýna da izin verdi. Sayýn Erdoðan’ý bu doðruyu yaptýðý için alkýþlýyor, ona ve tüm uluslararasý camiaya baskýyý artýrmasý için çaðrýsýnda bulunuyoruz.” Her þey çok açýk ifade edilmiþ. Bu paragrafý ikiyüzlü diplomatik dilden arýndýrarak okuyacak olursak, “dünya lideri” havalarýndaki Erdoðan’ýn aslýnda Obama’nýn “teþvikiyle” yani talimatýyla hareket ettiðini anlarýz. Görüyoruz, AKP hükümeti yönetimindeki Türkiye ABD ve diðer emperyalistlerin Ortadoðu’daki koçbaþlýðý görevini üzerine almýþ bulunuyor. Suriye’ye yönelik emperyalist operasyonlar Türkiye üzerinden ve Türkiye eliyle yapýlýyor, yapýlacak. Burada duralým ve bu geliþmenin seçimlerle baðýna bir göz atalým. Türkiye’deki seçimler tam da emperyalistlerin Suriye’ye operasyon baþlatma sürecine
12
Mücadele Birliði
denk geldi. Emperyalistler açýsýndan son derece önemli olan bu operasyonda Türkiye’nin tavrý, izleyeceði politika, emperyalistlerle kuracaðý iliþkilerin düzeyi yaþamsal önemdeydi. Suriye’ye bir operasyon Türkiye’de emperyalistlerin koçbaþlýðýný üstlenecek bir hükümet olmadan mümkün deðildi. AKP hükümeti, bu iþ için biçilmiþ kaftandý. Emperyalistler için ön cephede savaþmak üzere gerekli olan yalan, demagoji, ikiyüzlük, gerici saldýrganlýk gibi her þey bu adamlarda vardý. Libya konusunda ikiyüzlülükteki, demagojideki, yalandaki ustalýklarýný göstermemiþler miydi? Üç gün önce “Libyalý kardeþlerimin kanýnýn akýtýlmasýna razý olmam” derken üç gün sonra “Libyalý kardeþleri”ne karþý gözü dönmüþ saldýrganlýk demeçleri vermemiþ miydi? Bütün bunlar daha birkaç ay önce gözümüzün önünde cereyan etmiþti ve bu anlamda emperyalistlerin mevcut hükümetten daha iyisini bulmalarý neredeyse imkânsýzdý. Emperyalistlerin “halkýn iradesi neyse o tecelli etsin” türünden safsatalara karný toktu. “Demokratik seçim” adýna kendilerine böylesine sadýk ve hizmette kusur etmeyecek bir hükümeti, bir partiyi feda edemezlerdi. AKP’nin “seçim zaferinin” arkasýnda iþte bu katý gerçek vardý. Bu katý gerçek görülmeden ve büyük bir kesinlikle hesaba katýlmadan emperyalizme baðýmlý ülkelerdeki ne seçim zaferleri ne de hükümetler açýklanamaz. Þüphesiz, AKP’nin %50’ye varan oy oranýnýn ,“seçim zaferi”nin arkasýndaki tek etken bu deðildi. Seçim hileleri, halký aldatmak, kandýrmak için harcanan trilyonlar, basýn ve televizyon kanallarýndan laðým suyu gibi kitlelerin beyinleri190. Sayý / 22 Haziran - 6 Temmuz 2011
ne akýtýlan yalanlar; bunlarýn hepsi birer etkendi. Bütün bunlardan ve daha fazlasýndan sözedilebilir ama bir tek þeyden, seçimlerin halkýn özgür iradesini, bilinçli tercih ve seçimini yansýttýðýndan sözedilemez. Genel oy’un kapitalist ülkelerde halkýn olgunluðunu, eðilimini ölçen, özgür iradesini belli eden bir araç olduðu dönemler geçeli uzun on yýllar oldu. Genel oy’un bu özelliði kapitalizmin ilk dönemlerine ait bir olgu idi. Sermayenin büyümesi, yoðunlaþmasý ve tekelleþmesi genel oy’un bu özelliðine son verdi. Sermaye sýnýfý, seçimlerden istediði sonuçlarý alabilmek için sadece seçim yasalarýna sýðýnmakla kalmadý ama ayný zamanda pek çok hile yöntemi buldu, paranýn gücüyle halkýn aldatýlmasý yönünde çabalarýný, dini gericiliði, oylarý satýn alma yöntemini vb vb. duruma, koþullara ve ülkelere göre etkili biçimde kullandý. Elbette bu söylenenlerden emperyalistlerin emekçi sýnýflarýn eðilimini belirlemede kadir-i mutlak olduklarý sonucu çýkarýlmaz. Buradan anlaþýlmasý gereken þey, emperyalistlerin ve iþbirlikçi tekelci sýnýflarýn halkýn eðilimini çýkarlarýna uygun þekilde yansýtmak için güçlü araçlara sahip olduklarý ve bu araçlarý etkili þekilde kullandýklarýdýr. Dolayýsýyla, kapitalist ülkelerde emekçi sýnýflarýn özgür iradeleriyle belirlenmiþ bir seçim tercihinden artýk sözetmek mümkün deðildir. Burada ancak aldatýlmýþ, kandýrýlmýþ, baský altýna alýnmýþ, sahte ve yalan vaatlerle baþtan çýkarýlmýþ iradelerden sözedilebilir. Türkiye’de burjuva partilerin “seçim zaferleri” bu faktörler göz önünde bulundurularak ve emperyalist güçlerin tercihleri dikkate alýnarak deðerlendirilmelidir.
N SAVAŞ HÜKÜMETİ Yeni Evrede
Gündem
Mücadele Birliði
Suriye Ýle Savaþ Olasýlýðý AKP’nin “seçim zaferi”nin arkasýnda emperyalist planlar çerçevesinde Suriye’ye savaþ ilan etme taahhüdünün olduðu yavaþ yavaþ ortaya çýkmaya baþlýyor. Hükümet, Suriye’ye savaþ açma ortamýný adým adým hazýrlýyor. Bunun için kendi söyleyebildiklerini kendisi doðrudan söylüyor; söyleyemediklerini tekelci basýna söyleterek emekçi sýnýflarý bir savaþýn gerekliliðine ve kaçýnýlmazlýðýna ikna etmeye çalýþýyor. New York Times’ýn haberini aktaran Türk gazete, þu ilginç cümleyi araya sýkýþtýrmayý ihmal etmemiþ: “Anadolu Ajansý’na demeç veren ABD Dıþiþleri Bakanlýðý’ndan üst düzey bir yetkili de, ‘Baþbakan Erdoðan’ýn, Suriye’de yaþanan þiddete yönelik nefretten bahsederken hepimiz adýna konuþtuðunu düþünüyorum’ diyordu”. Aslýnda “düþünmüyor” gerçeði söylüyor. Türk Baþbakan, emperyalist planlarýn koçbaþlýðýna soyunmakla kalmýyor ama emperyalistlerin sözcülüðünü de yapýyor. Arada bu derece derin bir “güven”, saðlam bir iþbirliði var. Bu derin güven ve saðlam iþbirliðinin arkasýnda, bildik baðýmlýlýk iliþkilerinin dýþýnda ne var? Mayýs ayýnda Türkiye’de CIA Baþkaný, ABD Genelkurmay Ýkinci Baþkaný ve ABD Büyükelçisi aracýlýðýyla Obamayla verilen karþýlýklý sözler vardýr. Türkiye, ABD ve diðer emperyalistler adýna Suriye’ye saldýrmaya, Libya saldýrýsýna katýlmaya söz vermiþse emperyalistler de Kürt halkýna karþý savaþta Türk hükümetine her türlü destek sözünü vermiþler. Bu gerçek artýk gün gibi ortadadýr. Demek ki, genel seçimlerde sandýktan halkýn özgür iradesi deðil, bir savaþ hükümeti çýkmýþtýr. Bu savaþ hükümeti emperyalist planlarý yaþama geçirmede
ne kadar ileri gidebilecektir; savaþ açmaya cüret edebilecek mi ve benzeri sorularýn yanýtý hükümete deðil ama öncelikle emperyalistlerin pozisyonuna, sonra da Türkiye’de emekçi sýnýflarýn mücadelesine, Kürt halkýnýn özgürlük savaþýnda atacaðý adýmlara baðlýdýr. Devrimci proletarya ise, her duruma karþý kendi politikasýný oluþturmalýdýr. Tekelci basýnýn, emperyalist basýnýn ve televizyon kanallarýnýn yayýn politikasýna bakýlýrsa Türkiye’nin Suriye’ye saldýrýsý neredeyse kaçýnýlmaz. Böyle bir geliþme ortaya çýkarsa devrimci proletaryanýn taktiði ne olmalýdýr? Emperyalist savaþlarýn emekçi sýnýflar ve ezilen halklar için ne anlama geldiði üzerinde çok þey söylemeye gerek yok. Irak, Afganistan ve þimdi de Libya bu konuda kesin bir fikir veriyor. Emekçi sýnýflar ve Kürt halký da Suriye’ye karþý giriþilecek savaþýn kendilerine kan, gözyaþý, acý, yýkým ve yoksulluktan baþka bir þey getirmeyeceðini iyi bilmektedir. Buraya kadar söylenenler savaþýn sadece bir yönüne iþaret ediyor. Ama savaþýn bir diðer yönü daha var. Savaþ demek bunalým demektir. Savaþ ayný zamanda koþullarýn bir devrim için son derece uygun ve olgun hale gelmesi demektir. Savaþ dönemlerinde bütün burjuva toplum köklerinden sarsýlýr. Buna tekelci sermaye sýnýfýnýn egemenliði de dâhildir. Proletaryanýn büyük önderi Lenin’in sözleriyle söylersek “savaþ devrime sunulmuþ en büyük hediyedir”. Böyle durumlarda sermaye sýnýfý, kitleleri peþinden sürüklemek için “yurt savunmasý” adý altýnda kitleleri þoven duygularla zehirlemeye, onlarý savaþa katmaya çalýþýr. Sermaye sýnýfýnýn bu politikasýna karþýlýk devrimci proletarya ne yapmalý? Devrimci proletarya, enternas190. Sayý / 22 Haziran - 6 Temmuz 2011
yonalist bir sýnýfýn en ileri bölüðü olarak sermaye sýnýfýnýn bu zehirli tasýný kafaya dikmez. Böylesi dönemlerde devrimci proletarya ve devrimci komünist parti savaþýn ortaya çýkaracaðý aðýr bunalým koþullarýndan burjuva egemenliði yýkmak ve kendi devrimci iktidarýný kurmak için yararlanýr. Ýþte tam da bu devrimci düþünce gereði, Türkiye’nin gireceði savaþta Leninist Parti “yurt savunmasý” ya da “Arap halkýna demokrasi getirmek” gibi yalan ve demagojilere aldýrmadan, “iç savaþý yükseltelim ve iktidarý ele geçirelim” þiarýyla hareket edecektir. Genel seçimlerde sandýktan bir savaþ hükümeti çýkmýþtýr ve hükümet Türkiye’yi hýzla savaþa sürükleme niyet ve planlarýný belli etmeye baþlamýþtýr. Yine de savaþýn mukadder ve önlenemez olduðunu söylemek doðru deðil. Savaþ önlenebilir. Kürt halkýna ve Türkiye emekçi sýnýflarýna büyük bir yýkým getirecek savaþýn önlenmesinin koþulu, birleþik devrimin zafere taþýnmasýdýr. Bu mümkündür, emekçi sýnýflar ve Kürt halký bunu baþarabilirler. Leninist Parti, Kürt halkýna ve emekçi sýnýflara devrimin yolunu gösteriyor. Kürt halký, burjuva egemenlik sisteminde bir hiç olan parlamentoya yüzünü hiç çevirmeden þimdiden oluþturduðu þehir konseylerini devrimci iktidar araçlarýna çevirmelidir. Türkiye emekçi sýnýflarý ise yanýbaþlarýndaki Kürt halkýnýn yarattýðý bu örneði hýzla benimseyerek kendi alanlarýnda yaþama geçirmeye çalýþmalýdýr. Leninistler, bu konuda emekçi sýnýflarýn yardýmýna koþmalý, onlara yürünmesi gereken yolu göstermelidir. Ya bu yýkýcý savaþ bir devrimle önlenecek ya da savaþ bir devrime yol açacak.
13
YUNAN DEVRÝMÝNE DOÐRU
Yunanistan
Kýzgýn Yunanlýlar Düne kadar “vur patlasýn çal oynasýn” yaþayýp giden bir toplum, bugün yüzbinler halinde meydanlarda. O halde dün ile bugün arasýnda ciddi bir þeyler deðiþti. Dünya ekonomik krizi ve Yunanistan’ýn ilk batan gemilerden oluþu… ve milat niteliðindeki olay; IMF, Avrupa Merkez Bankasý ve Almanya “üçlü”sünün “Kurtarma Paketi” üzerinde yapýlan anlaþma. Hani þu “yeni evrede emperyalizme tam teslimiyet” dediðimiz þeyin resmi, yazýlý metni… Söz konusu anlaþma, daha þimdiden
14
Yeni Evrede
Mücadele Birliði
birkaç kuþak Yunanlýnýn hayatýný karartmýþ durumda. Ama uluslararasý bankalarýn durmaya niyeti yok; ilk “borç ve kurtarma paketi” yetmedi, þimdi ikincisi gündemde. Ve öyle görülüyor ki, bardaðý taþýran, tam da bu olacak. Alman 4. Reich’inin Angela Hitler’i diyor ki, “Yunanlýlar yýllardýr az çalýþýp çok tükettiler ve o yüzden battýlar; þimdi onlarý kurtaracaksak, bunun bedellerini ödemeliler”. Doðruluk payý var… yüzde bir kadar… Gerisinin düzeltilmesi lazým. Yunanistan’ýn nasýl bu hale geldiði elbette uzun araþtýrmalarýn konusudur. Ama meselenin özü, bildik hikaye… Durgun sýcak bir denizde balýklar tatlý tatlý salýnarak yüzmekte, hayat sakin sakin akmaktadýr… derken gökten topak topak ekmek yaðmaya baþlar; bizim sakin uslu balýkçýklar yedikçe yer, giderek obezleþir, giderek yoldan çýkar… Ýþte o sýra, her türlü zoka afiyetle mideye indirilir. Bu hikayedeki balýklar ne kadar suçluysa, kapitalist tüketim çýlgýnlýðý ve lüks yaþam tarafýndan kýþkýrtýlan ve sonuçta ipotek koyduklarý evdeki bulgurlardan da olan Yunanlýlar da o kadar suçludur. Bu iþin bir yaný. Daha beteri var; tek tek vatandaþlarýn batmasýnýn ötesinde, devletin batmasý. çünkü yýllardýr devlet þiþtikçe þiþti… harcamalar gýrla… particilik, adam kayýrma, rüþvet … bizdekinden beter. bütün bu çýlgýn harcamalar ve devletin muazzam zararlara uðratýlmasý sürecinde paralar yine en baþta Alman tekelleri olmak üzere uluslararasý tekellerin kasalarýna doðru akmaktaydý. Yani krizden önce, Alman, Fransýz ve Amerikan bankalarýndan Yunan bankalarýna; Yunan bankalarýndan da Yunanlýlara ve Yunan devletine bol keseden borç veriliyor… bu paralar çýlgýn harcamalar eþliðinde yine ayný bankalarýn kasalarýna dönerek saadet zincirini tamamlýyordu. Derken ma190. Sayý / 22 Haziran - 6 Temmuz 2011
lum gün geldi, uluslararasý bankalar birden krediyi kestiler. Dediler ki Yunan bankalarýna; “borcunuz çok birikti, hele biraz ödeyin bakalým”. Karamanlis idi o zamanki Yunan belediye baþkaný (Avrupa’da hükumetlerden bahsetmek saçma; Para Frankfurt’ta basýlýyor, kararlar Brüksel’de alýnýyor, Meriç sýnýrýný Avrupa polisi Frontex bekliyor, vb) durumu kavramakta gecikmedi. Kasada ne kadar para varsa (28 milyar) bankalara verdi ve düpedüz koltuðu býrakýp kaçtý. Söz konusu borç, Yunan bankalarýnýn uluslararasý bankalara olan borcudur. Ve borcun taksitlerini ödeyebilmek için olaðanüstü faizle alýnan her yeni borç, doðrudan Yunan bankalarýna veriliyor ve onlar üzerinden uluslararasý bankalarýn kasalarýna geri dönüyor. Yani parayý bir ceplerinden ötekine aktarýrken, borcu ve faizini Yunan halkýna sahiplendirmeye çalýþýyorlar. Bu uðurda maaþlar kesiliyor, vergiler artýrýlýyor, sosyal haklar budanýyor, devlete ait kurumlar, limanlar, havaalanlarý, hazine arazileri vs. haraç mezat satýlýða çýkarýlýyor. Memleket, yarým býrakýlmýþ þantiye yeri gibi… “harç bitti, yapý paydos!”. Her yerde “satýlýk”, “kiralýk” yazýyor. iþsizlik resmen % 16, gerçekte % 30.1 ve 2.Dünya Savaþý sonrasý yýllar gibi, Yunanlý gençler, hem de bu sefer master yapmýþlar, Almanya, ABD gibi ülkelere göçüyorlar. Ama geleceði karartýlan gençlik, maaþý kýrpýlan emekçi ve emekli, iflasa sürüklenen esnafýn toptan göç edecek hali yok. Arap devrimlerini örnek alan Yunanlýlar her akþam birçok þehirde meydanlarda toplanýyorlar. Tüm Yunanistan’da iki haftadýr sürekli her akþam meydanlarý dolduranlar “kýzgýnlar” diye adlandýrýlýyorlar. Kýzgýnlarýn sayýsý dün akþam (10 Haziran) Atina Anayasa Meydaný’nda yarým milyona yaklaþtý. Yunanistan, tüm Avrupayý saran þimdilik “demokratik ayaklanma”nýn baþýný çekiyor. Söz konusu olan, bir halk hareketidir. Sol partiler de dahil tüm partilerden baðýmsýzdýr. Ve sanýrýz, efendileri en çok endiþelendiren de budur. Burada bizdeki TKP çizgisinde, ama %8-10 oy tabanýna sahip güçlü bir Komünist Parti (KKE) var; ama 90 yýlýn tecrübesine sahip bu parti olaylar karþýsýnda 90 yaþýnda bir ihtiyar gibi
Yeni Evrede
Yunanistan
Mücadele Birliði
davrandýðý için, sistemi tehdit etmiyor. Ýki yýl önceki gençlik ayaklanmalarýnda bu parti, etkisi altýnda tuttuðu büyük iþçi sendikalarýný sokaklardan uzak tutarak, bir ay süren gençlik ayaklanmasýnýn genel bir halk ayaklanmasýna evrilmesinin engellenmesinde üzerine düþeni yapmýþtý. Güncel “kýzgýnlar hareketi” konusundaki tavýrlarý da farklý deðil. Kendilerinin dýþýnda geliþen her türlü hareketi “provokasyon” diye damgalayan KKE’nin dýþýnda, bir de yine vaktiyle KKE’den kopma, bizdeki ÖDP çizgisinde bir “radikal sol koalisyon” partisi var. %5 civarýnda oylarý var. Aynen bizim reformistler gibi, kitle hareketine, onu düzen sýnýrlarý içinde tutabilmek için katýlýyorlar. O yüzden þimdiye kadar nice büyük mitingler, genel grevler vs. oldu ama birtakým anarþist gruplarýn “arýza çýkartmasý” dýþýnda sorunsuz aþýldý hepsi. Çünkü þimdiye kadarki hareketlere bu meclis partileri damgalarýný vuruyorlardý. Þimdi durum farklý. “Saðcýlar da meydanlara çýkýyorlar” gibi karalamalarla bu büyük halk hareketini gözden düþürmeye kalkanlar belden aþaðý vuruyorlar. Halk hareketleri içlerinde sadece halkýn en ileri kesimlerini barýndýrmazlar. Tahrir Meydaný’nda Müslüman Kardeþler de bulunuyordu. Önemli olan bu deðildir. Sonucu belirleyecek olan mücadeledir. Anayasa Meydaný’nda yüzbinlerce el, beþparmaðý açýk biçimde Yunan meclisine sallanýyor. Yanlýþ anlaþýlmasýn, bir çeþit selamlama deðil bu. Amerikalýlarýn orta parmakla, Türklerin bir þekilde baþparmakla yaptýklarý hareketin Yunancasý bu. Evet, Yunanlýlar herþeyi biraz abartýr. Ama 21. yüzyýlýn ayaklanmalarýna, sirtaki eþliðinde biraz Yunan havasý katýlmasýný beklemek, abartýlý olmayacak sanýrýz…
Bugün Bir Hükümet Devirdik! Meydanlarý zapt eden “Kýzgýnlar” hareketinin 22. günü, sendikalarýn “Genel Grev” çaðrýsýyla birleþti ve yer yerinden oynadý. Sabah saat 07.00’den itibaren Meclis çepeçevre kuþatýlmýþtý ve çevik kuvvet polisleriyle çatýþmalar baþlamakta gecikmedi. Tüm gün aralýksýz devam etti çatýþmalar. Dünyanýn gazý kullanýldý. Ama “Kýzgýn Yunanlýlar” gerçekten kýzgýndý ve daha da kýzdýlar. Meydaný 49 sefer boþaltýp 50 sefer geri aldýk. Sonuç; meydan bizde kaldý, ama hükumet düþtü! Bu hükümet zaten son aylarda yeraltýna çekilmiþti. Tabir abartýlý deðil; hangi bakan ortalýkta görülse taþ, yumurta, yoðurt vb. yaðmuruna tutuluyordu. Ýnsan içine çýkamaz hale gelmiþlerdi. Bugünkü meclise giriþleri Holywood filmlerinden sahneleri andýrýyordu. Hükümetin düþmesini, 2.IMF Paketi Kanun Tasarýsý konusunda hükümet içinde oluþan “çatlaklar”la falan açýklama çabalarý gülünçtür. Tepesi atmýþ yüzbinlerce yurttaþ tarafýndan kuþatýlmýþ bir meclis içinde çatlak da oluþur patlak da… Papandreu yarýn yeni kabineyi açýklayacak, ardýndan da güvenoyu isteyecek. Bu saatten sonra iþe yaramaz. Bir yandan da ana muhalefet partisiyle yeni ortak hükümet konusunda cilveleþiyorlar. Aþýrý saðcýlarý da içerecek þekilde, bizim ’80 öncesi “Milliyetçi Cephe” hükumetlerini andýran “IMF Hükümeti” kurmayý deneyebilirler. Bu da “Kýzgýnlar”ýn politik karakterini iyice netleþtirmeye; halk hareketini daha “sol”laþmaya zorlar. Seçim alternatifi ise, hiçbir partinin %20’yi geçemeyeceði ortadayken kimin ne iþine yarar… Ayrýca, emperyalist efendilerin
hesabýna zihin jimnastiðine gerek yok; bu saatten sonra bulacaklarý her “çözüm” ayaklanmayý besleyecek. Bugün ilk defa KKE (Yunanistan Komünist Partisi) 22 gün sonra, Anayasa Meydaný’nda görüldü; sabah saatlerinde, 30 bin kiþilik kitlesiyle, sendikalarýyla birlikte alana teðet geçti, bir daha da geri dönmeden kaybolup gittiler. Yarýn akþam için KKE Meydan’a gelecek, böyle bir çaðrýsý var, göreceðiz. Yalnýz bugünkü baþarýyý KKE ya da baþka bir partinin hesabýna yazamayacaðýz. Sabah 07.00’den itibaren “sýradan halk”tı meydanlarý dolduran, Meclisi kuþatan ve polisin amansýz saldýrýlarýna pabuç býrakmayarak meydaný zapt edenler. Bu halkýn genel kabul gören çýðlýðýný aktaralým: “Hükumet, IMF ve Paketinle birlikte cehenneme git!”. İnanýyoruz ki bu halk, ne 2. ya da 3. Papandreu hükümetine ne de bir baþka “baþbakan”ýn IMF hükümetine geçit verecek. Bu akþam haberlerinde “Kýzgýn Yunanlýlar”, bütün gün yerinden salladýklarý hükümetin devrildiðini duydular. Burjuva parti kurmaylarýnýn yüzlerindeki korkuyu gördüler. Ve tüm günkü kovalamacanýn yorgunluðu, Anayasa Meydaný’na döktükleri gözyaþlarýyla birlikte uçup gitti; geriye keyifli bir gurur ile yarýnki randevu için tazelenmiþ enerji kaldý. 15 Haziran 2011 Yunanistan’dan Leninistler
Gözaltý Protestosuna Gözaltý 6 Haziran’da sabah saatlerinde Halk Cephesi’ne yapýlan baskýnlar sonucu 11 kiþi gözaltýna alýndý. Gözaltýlarý protesto etmek için ayný gün saat 18.00’de Adana Emniyet Müdürlüðü önünde basýn açýklamasý yapýlmak için toplanýldý. Ancak kitleye “Emniyet Müdürlüðünün 100 metre yakýnýnda basýn açýklamasý yapamayacaklarýný”söyleyen polisler, basýn açýklamasý için yolun karþýsýný gösterdi. Bunu kabul etmeyen eylemciler,basýn açýklamasýna baþladý. Polisler kitleye saldýrdý ve Mücadele Birliði’nden Ulaþ Yýldýz’ýn da aralarýnda bulunduðu yaklaþýk 10 kiþiyi gözaltýna aldý. Gözaltýna alýnanlar, ayný gün içinde para cezasý kesilerek serbest býrakýldý.
190. Sayý / 22 Haziran - 6 Temmuz 2011
15
Yeni Evrede
Sokaklar
Mücadele Birliði
PTT VE ONTEX ÝÞÇÝLERÝ CUMARTESÝ EYLEMLERÝNDE “Bütün Dünyanýn Ýþçileri, Birleþin!” Ýþten atýlan PTT taþeron iþçileri ve Ontex-Canbebe iþçilerinin 15. Cumartesi yürüyüþlerine bu defa iþten atýlan Burger King Çaðrý Merkezi iþçileri, Bedaþ iþçileri, Kombat Deri iþçileri, Legrand Elektrik’ten kadýn iþçiler, Polypleks iþçileri, Kubatoðlu Fýratpen iþçileri de katýldý. Her hafta olduðu gibi iþçiler 18.00’de Galatasaray Meydaný’nda bir araya geldiler. Eyleme Mücadele Birliði Platformu, Devrimci Ýþçi Komiteleri, BDSP, Sosyalist Dergi, Belediye Ýþ 2 Nolu Þube, Tez Koop Ýþ ve Enerji Sen de destek verdi. Ýþçiler “Ýþçilerin Birliði Sermayeyi Yenecek”, “Yaþasýn Sýnýf Dayanýþmasý”, “PTT’de Direniþ Kazanacak”, “Ontex’te Direniþ Kazanacak” sloganlarý atarak yürüyüþe geçtiler. Yürüyüþ boyunca PTT taþeron iþçilerinin ve Ontex iþçilerinin iþten atýlmalarý ve verdikleri zorlu mücadele aktarýlarak, direniþlerine destek verilmesi ve Ontex ve Burger King ürünlerine boykot çaðrýsý yapýldý. BEDAÞ, Burger King Çaðrý Merkezi Çalýþanlarý, Bericap Ýþçileri, Çel-Mer iþçileri, Mas-Daf iþçileri, Casper Bilgisayar, Konak iþçileri, Legrand iþçileri, Polypleks iþçileri, Kubatoðlu Fýratpen iþçileri baþta olmak üzere, mücadele veren ve saldýrýya uðrayan iþçilerle dayanýþma sloganlarý atýldý. Taksim’in giriþindeki Burger King önüne gelindiðinde, söz alan Ontex-Canbebe iþçisi Gamze Kayhan, PTT iþçilerinin 160 gündür ve kendilerinin de 117 gündür eylemde olduðunu söyledi. PTT iþçileri de PTT Ýþletmeleri Topkapý AVPÝM önünde eylemlerini sürdürdüklerini ve mücadelelerini Ontex iþçileriyle birleþtirdiklerini söyledi. BEDAÞ iþçilerinin de aðýr çalýþma koþullarý ve taþeron çalýþmaya, BEDAÞ’taki yolsuzluklara karþý Enerji-Sen’de örgütlenerek mücadele verdikleri hatýrlatýlan konuþmada Burger King ve BEDAÞ iþçileriyle de dayanýþma içinde eylemlerini sürdürecekleri belirtildi. Eylemde olan tüm iþçiler kendi sorunlarýný ve amaçlarýný kýsaca aktardýlar. Legrand Elektrik firmasýnda çalýþan bir kadýn iþçi kendi sorunlarýný þöyle aktardý; “Bizler Gebze OSB’de çalýþan iþçileriz, fabrikamýzda sendikamýz Birleþik Metal Ýþ 17 yýldýr örgütlü ama bir türlü TÝS yetkisini alamadý. Biz iþçiler olarak gecemizi gündüzümüzü katarak fabrikadaki iþçileri örgütledik ve çoðunluðu kazanarak sendikamýza TÝS yetkisini kazandýrmýþ olduk. Patron biz bilinçli iþçileri hemen iþten çýkarttý. Sonra sendikamýz bizim fabrikanýn önündeki eyleme sahip çýkacaðýnýn sözünü verdi, üç gün sonra da bizleri sattý. Amacýmýz iþe geri dönebilmek, bunun için fabrikanýn önünde 25 gündür çadýrýmýzda eylemdeyiz”. Polypleks iþçileri adýna bir iþçi de, 210 gündür Çorlu’da eylemde olduklarýný belirtti ve “Mazlum halklar ayaða kalkmadan zalimlere diz çöktüremez” diyerek iþçilerin onurlu mücadelelerini selamladý. BEDAÞ, Kombat Deri, Kubatoðlu Fýratpen iþçileri de kýsa konuþmalar yaptýlar. Son olarak, eyleme sürekli destek veren Devrimci Ýþçi Komiteleri ve BDSP adýna kýsa konuþmalar yapýldý. Devrimci Ýþçi Komiteleri, Batýgül Tunç’un verdiði mücadeleyi anlatarak, Batýgül’ün iþçi sýnýfýna örnek bir mücadele azmi gösterdiðini, her eyleminde polis saldýrýsýna, tartaklanmasýna, onlarca defa gözaltýna alýnmasýna raðmen mücadelesini nasýl kazandýðýný söyledi; iþçilerin eylemlerini nasýl savaþarak kazandýklarýný vurguladý. Burger King ve Ontex ürünlerinin boykot edilmesi çaðrýsý yapýlarak ve sloganlar atýlarak eylem bitirildi.
16
“Duymak Ýstemeyenler Bilsin Mücadelemiz Sürecek!” Ýþlerine geri dönebilmek için eylemlerine devam eden PTT taþeron iþçileri 167 gündür iþyerleri olan PTT Topkapý AVPÝM önünde mücadelelerini sürdürüyor. Daha iyi çalýþma koþullarý için Selüloz-Ýþ Sendikasý’nda örgütlenen ve sendikalý olduklarý için iþten atýlan ve sendikalarý tarafýndan yalnýz býrakýlan Ontex-Canbebe iþçileri ise 124 gündür Yenibosna’daki fabrikalarý önünde eylemlerine devam ediyorlar. Mücadelelerini ortaklaþtýran PTT taþeron iþçileri ve Ontex-Canbebe iþçileri iþlerine dönebilmek için hep birlikte zorlu bir mücadele veriyorlar. Ýþçiler seslerini duyurabilmek için her hafta yaptýklarý Cumartesi yürüyüþlerinin 16.sý için yine saat 18.00’de Galatasaray Meydaný’nda bir araya geldiler. “Taþeron Ýþçisi Köle Deðildir”, “Kahrolsun Kölelik Düzeni”, “Yaþasýn Ontex Direniþimiz”, “Yaþasýn PTT Direniþimiz”, “Ýþçilerin Birliði Sermayeyi Yenecek”, “Boykot Boykot Canbebe’ye Boykot Direniþe Destek”, “PTT’de Direniþ Kazanacak”, “Ontex’te Direniþ Kazanacak”, “Zafer Savaþan Ýþçilerle Gelecek” sloganlarýyla yürüyüþlerine baþladýlar. Yürüyüþ sýrasýnda Demirören AVM önünde futbol taraftarlarýnýn toplanmýþ olmasý nedeniyle izdiham vardý. Ýþçilerin yürüyüþü taraftarlara ulaþtýðýnda, kitle önce açýlýp yol verdi.Ýþçiler slogan atarak yürümeye devam ediyorlardý ki,birkaç kiþinin provokasyon amaçlý iþçilere pet þiþeler vb fýrlatmasýyla ortalýk karýþtý.Bunun üzerine iþçiler yolun açýlabilmesi ve seslerini duyurabilmek, destek alabilmek için sloganlarýný daha gür bir þekilde atmaya baþladýlar.Tam kitlenin arasýndan çýkýlmýþ, ortalýk sakinleþmeye baþlamýþken polis iþçileri kalkanlarla
190. Sayý / 22 Haziran - 6 Temmuz 2011
Yeni Evrede
Mücadele Birliði
itmeye çalýþarak hýzlý ilerlemeleri ve kitlenin bulunduðu yerden uzaklaþmalarý için zorlamaya baþladý. Ýþçiler bu müdahaleye “Baskýlar Bizi Yýldýramaz”, “Direne Direne Kazanacaðýz”, “Ýþçilerin Birliði Sermayeyi Yenecek” sloganlarý atarak karþýlýk verdi ve yürüyüþe devam edildi. Burger King önüne gelindiðinde ise sermayenin iþçi ve emekçilere saldýrýlarýna deðinildi ve eylemlerin sürdüðü belirtildi. Devletin ve sermayedarlarýn eylem baþladýðýnda çok fazla sürmeyeceði beklentisi içinde olduðunu ve seslerini duymazdan gelerek onlarýn direniþini kýrmaya çalýþýldýðýna dikkat çekildi ve PTT iþçilerinin 167. güne Ontex iþçilerinin ise 124. güne gelmelerine ve bir çok saldýrýyla karþý karþýya kalmalarýna raðmen eylemlerini kararlýlýkla devam ettikleri ve desteklerle güçlendikleri ifade edildi. Direniþteki iþçilerle ve tüm iþçi sýnýfýyla bu mücadeleyi sonuna kadar götürmeye kararlý olduklarý belirtilen
Sokaklar
konuþmada Kubatoðlu Fýratpen iþçisi Cafer Timtik ile de bundan sonra ortak bir mücadele götürüleceði ifade edildi. Ontex patronuna ve Burger King patronuna da seslenilerek iþçilerin mücadeleden kýsa sürede yýlacaklarý düþüncesiyle görmezden gelindiðini, seslerinin duymazdan gelindiðini belirtildi. Sürdürdükleri mücadelenin yalnýzca kendileri için deðil iþçi sýnýfýnýn mücadelesi olduðu ifade edilerek iþlerine geri dönünceye kadar da bu mücadeleyi götürecekleri söylendi. Bir süre oturma eylemi yapýlarak sloganlarla Burger King ve Ontex protesto edildi, ürünlerinin boykot edilmesi yönünde çaðrý yapýldý. Ontex iþçilerinin eylemine Mücadele Birliði Platformu ve BDSP de katýlarak destek verdi. Eylem Ontex-Canbebe iþçilerinin 25 Haziran günü Yenibosna’daki fabrikalarý önünde eylemlerinin 130. günü yapýlacak olan basýn açýklamasýna çaðrý ile son buldu.
EV ÝÞÇÝLERÝ DE SENDÝKALI OLACAK
Ev temizliði, çocuk bakýmý, hasta ve yaþlý bakýmý vb. iþlerde çalýþan kadýnlar daha iyi çalýþma koþullarý için can güvenliði, iþ güvencesi, sosyal güvence ve iþlerinin belli bir standarda göre tanýmlanmasý için bir araya gelerek bir sendika kurma kararý aldýlar. Kayýt dýþý çalýþmanýn en yüksek olduðu sektörlerden birisi de ev iþleri sektörü. Çünkü bu alanda çalýþanlarýnýn yaptýklarý iþlerin bir çoðunun yasal olarak bir tanýmý bile yapýlmýþ deðil, hiçbir çalýþma sektörü içinde tanýmlanmýyorlar. Kimisi hasta ve yaþlý bakýmýnda, kimisi ev temizliðinde, kimisi çocuk bakýmýnda çalýþýyor ya da bu alana girecek benzeri iþlerde çalýþýyorlar. Ama alanda çalýþanlarýn çalýþma saatlerini iþlerinin niteliklerini, ücretini, sigorta kapsamýný tanýmlayan bir düzenleme bulunmuyor; kýsmen var olan tanýmlamalar ise yeterli deðil. Bu alanda çalýþan kadýnlar, iþ yerlerinde yaþadýklarý sorunlara bir çözüm getirmek için örgütlenmeye gitmek gerektiðini görerek, bir sendika kurmaya karar verdiler. Ev iþçisi kadýnlar 15 Haziran 2011 Çarþamba günü saat 15.00’de Ýstanbul Valiliði önünde bir basýn açýklamasý ile sendikanýn kuruluþu için gerekli evraklarý Valiliðe vererek Ev Ýþçileri Dayanýþma Sendikasý’nýn kuruluþunu kamuoyuna duyurdular. “Can Güvenliði, Ýþ Güvenliði, Sosyal Güvence Ýstiyoruz, Alacaðýz,Ev Ýþçisiyiz Toz Bezi Deðiliz, Hep Birlikte El Ele Mücadeleye – Ev Ýþçileri Dayanýþma Sendikasý” yazýlý pankart açan ev iþçisi kadýnlar “Gültekiyeler ve Fatimalar Ölmesin Artýk”, “Yatýlý Çalýþan Arkadaþlarýmýz Belirli Bir Saatten Sonra Odasýna Çekilebilmeli”, “Söylenen Sürelerden Daha Fazla Çalýþýyoruz Mesai Alamýyoruz”, “Çalýþma Bakanlýðý ve Ýþ-Kur Yüzünden Bir Kurban Daha Verdik”, “Ýþ Cinayetlerine
Son”, “Haftada En Fazla 45 Saat Çalýþmak Ýstiyoruz”, “Taze ve Temiz Yemek Ýstiyoruz”, “Ýþ Tanýmý Ýstiyoruz Bir Çok Ýþi Yapmak Zorunda Kalmak Ýstemiyoruz”, “Standart Çalýþma Saatleri Ýstiyoruz, Mesai Yapmak Ýstemiyoruz”, “Emeðimiz Bedenimiz Bizimdir Bizim Kalacak”, “Tacize, Tecavüze, Hakarete Son” yazýlý dövizlerle iþyerlerindeki sorunlarý ve taleplerini dile getirdiler. Sendikanýn kuruluþunda yer alan Gülhan Benli, basýn açýklamasý öncesinde niçin bir sendika kurma ihtiyacý duyulduðu konusundaki sorulara yanýt olarak, ev iþleri alanýnda çalýþanlarýn baþta can güvenliði, sosyal güvenlik sigortasý, iþ saatlerinin belirsizliði, iþ koþullarýnýn aðýrlýðý, çalýþanlarýn yaþadýklarý baský, horlanma, hakaret, iþ kazalarý, yaralanmalar, tehditler ve hatta cinayetlerle karþý karþýya olmalarý nedeniyle bu kapsamý geniþ olan iþ kolunda bir örgütlenmeye ihtiyaç duyulduðunu gördüklerini belirtti. Ev iþleri kapsamýnda yer alan iþlerde çalýþanlarýn ev ortamýnýn dýþarýya kapalý kalan bir alan olarak buradaki bir çok sorunun dýþarýya yansýtýlamadýðý ve bu nedenle çalýþanlarýn pek çok sorunla tek baþýna uðraþmak zorunda kaldýklarýný, birçok arkadaþlarýnýn görevi olmayan iþleri yapmak zorunda býrakýldýklarýný 190. Sayý / 22 Haziran - 6 Temmuz 2011
dile getirerek, bu sorunlarýn ortaya konabilmesi ve buna benzer pek çok konuda önlemler alýnabilmesi için böyle bir örgütlülüðe ihtiyaç olduğunu saptadýklarýný ifade etti. Benli, þimdiden birçok kadýnýn sendikalý olmak için kendilerine baþvuruda bulunduðunu da söyledi. Basýn açýklamasýnda, devletin bu alanda yetkili kurumlarýnýn ev iþçilerinin emeðini, ev iþçilerinin belini büken kuralsýz ve kayýtsýz çalýþma koþullarýný görmezden geldiðine hatta bu kurumlarýn bizzat kuralsýzlýðý teþvik ettiðine vurgu yapýldý. Çalýþma Bakanlýðý’nýn sözde kayýtdýþý çalýþmayý önlemek amacýyla teþvik ettiði özel istihdam bürolarýnýn kayýtsýz ve kuralsýz çalýþmanýn asýl kaynaðý durumunda olduðu belirtilen açýklamada devletin kurumlarýnýn ev iþçilerinin nerelerde ve nasýl çalýþtýðýndan haberdar olduðunu, fakat sayýsýz sorun ve sýkýntýnýn yaþandýðý bu iþ alanýnda sorunu giderme konusunda hiçbir giriþiminin bulunmadýðý ifade edildi. Ev iþçisi kadýnlarýn yaþadýklarý sorunlar, iþ kazalarý, sakatlanmalar, baskýlar þiddet, tecavüz, cinayet ve intihar olaylarý hatýrlatýlarak “Tüm bu sorunlara karþý ev iþçileri olarak bu amansýz þartlarla mücadele etmek için, haklarýmýz için dayanýþmada bulunmak için örgütleniyoruz” denildi. Baþta hükümet olmak üzere devletin ilgili kurumlarý olan Çalýþma ve Sosyal Güvenlik Bakanlýðý’ný, Çocuk ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanlýðý’ný, Ýþ-Kur’u, Sosyal Güvenlik Kurumu’nu da sorumluluða davet ettiklerini belirten ev iþçisi kadýnlar sendikalarý, sivil toplum kuruluþlarýný ve duyarlý kiþileri mücadelelerine destek vermeye çaðýrdýlar. Ev iþçisi kadýnlarýn yakýnlarý, arkadaþlarý ve çeþitli meslek ve kadýn örgütlerinden kadýnlar da gelerek sendikaya destek verdiler.
17
Sokaklar
BEDAÞ ÝÞÇÝLERÝ KAZANDI
“Gerekirse Burayý Her Gün Eylem Alanýna Çeviririz” Enerji Sen’e üye Bedaþ iþçilerinin eylemi beþinci haftasýna ulaþtý. İþçiler taþeron sistemin kaldýrýlmasýný ve var olan haklarýnýn uygulanmasýný istiyorlardý. 10 Haziran günü 24 iþçi daha iþten çýkartýldý, geçen hafta da 4 iþçi iþten çýkarýlmýþtý. Ýþçiler artýk, yaptýklarý bu eylemler dýþýnda protesto gösterileri yapmayý düþünüyor. Bedaþ iþçileri, 10 Haziran’da Taksim Tramvay duraðýnda saat 15.00’da toplanarak, Bedaþ Genel Müdürlüðü önüne doðru yürüyüþe geçtiler. Ýþçiler “Ýþimize Ekmeðimize Sahip Çýkacaðýz Enerji Sen” pankartý açarak “Direne Direne Kazanacaðýz”, “Kurtuluþ Yok Tek Baþýna Ya Hep Beraber Ya Hiç Birimiz” sloganlarý attýlar. Ýþçilerden Ömer Toplamacý, “Buradan BEDAÞ yetkililerini bir kez daha uyarýyoruz. Bakanlýðýn vermiþ olduðu kararlarý uygulayýn. Ýþten atýlan arkadaþlarýmýzý derhal geri alýn. Biz mücadelemizden asla dönmeyeceðiz. Gerekirse deðil her hafta, her gün burasýný eylem alanýna çevireceðiz. Biz gücümüzü haklýlýðýmýzdan ve meþruluðumuzdan alýyoruz. Haklarýmýzý alana kadar da mücadelemizi sürdüreceðiz” dedi. Bedaþ’ta çalýþan bir diðer iþçi ise durumu þöyle aktarýyor: “Biz haftalardýr, bizlere uygulanan haksýzlýklara karþý eylemler yaptýk, ekmeðimizi savunduðumuz için iþten çýkarýlmaya baþladýk. Ama yýlmayacaðýz. Sendikamýzla görüþüp, Bedaþ’ýn önünde çadýrlarýmýzý kurabiliriz”. Açýklamadan sonra iþten çýkartýlan iþçilerin hukuksuz þekilde iþten çýkartýldıklarýna dair evraklar Bedaþ Genel Müdürlüðü’ne býrakıldı. Ýþçilerin eylemi, çektikleri halaylardan sonra sona erdi.
Mücadele Birliði
kerek, BEDAÞ önünde çadýrlarýný kurdular. Ýþten çýkartýlan iþçilerden Ýsmail Öðretici, “Haftalardýr burada Bedaþ Genel Müdürülüðü ve taþeron þirketlerin iþbirliðinde enerji iþçilerinin haklarýnýn nasýl gasp edildiðini, üzerimizdeki baský ve tehditlerin hangi boyutlara ulaþtýðýný anlattýk. Yapýlan tüm baskýlara karþý sendikalaþma mücadelemize engel olamadýlar. Yasa dýþý bir biçimde imzalatmaya çalýþtýklarý boþ para makbuzlarýnýn altýnda imzalarýmýzý göremediler. Ýstanbul halkýnýn nasýl soyulduðunu kamuoyu ile paylaþmamýza engel olamadýlar. Köþeye sýkýþtýlar, köþeye sýkýþtýkça saldýrganlaþtýlar ve 22 arkadaþýmýzý 10 Haziran Cuma günü iþten attýlar. Evet, mücadeleler her zaman zaferle sonuçlanmaz ama mücadele etmeden de zafere ulaþamayýz. 41 yýl önce Türkiye iþçi sýnýfý bu düþünce ile yola çýktý ve 15- 16 Haziran direniþini yarattý. Biz de bu bilinçle çýktýk yola, bu bilinçle 15- 16 Haziran direniþinin açtýðý yolda ilerlemeye devam ediyoruz” dedi. Enerji Sen Baþkaný Kamil Kartal, “Mücadelemiz kazanýncaya kadar sürecek, Bedaþ önündeyiz, her türlü baskýya karþý karþý koyacaðýz, kavgamýzý bundan sonra böyle sürdüreceðiz” dedi. Eyleme TTB, Dev Maden-Ýþ, Sine-Sen destek verdi. Ýþçiler çadýrlarda her gün saat 17.00’a kadar eylemlerini sürdüreceklerini duyurdular.
Enerji-Sen Üyesi Ýþçiler 2 Saatte Kazanýma Ulaþtýlar Ýþçilerin çadýrlarýný kurup eyleme baþlamalarýndan birkaç saat sonra anlaþmaya varýldý. Saat 15.00’da Ýstanbul Taksim’deki BEDAÞ önünde çadýr kurarak direniþe geçen, iþten çýkarýlan 22 Enerji-Sen üyesi iþçi, BEDAÞ tarafýndan resmen iþe alýndý. BEDAÞ, iþçilere iþe alýndýklarýna dair resmi bir kaðýt verdi. Buna göre iþçiler yarýn iþbaþý yapacak. Direniþin kazanýlmasýnýn ardýndan iþçiler kurduklarý çadýrý da kaldýrdý. BEDAÞ’a baðlý taþeron Sezen Yavuz LPG Elektrik San. Ve Tic. Ltd Þti’de Enerji-Sen üyesi iþçiler, zorla imzalatýlmaya çalýþýlan kýdem tazminatý bordrolarýný imzalamamýþtý. Ýþçiler, eksik yatýrýlan SSK primlerinin ödenmesini ve ödenmeyen maaþlarýn da yatýrýlmasýný talep etmiþlerdi.
Ýþçiler 15-16 Haziran’da Eylemde BEDAÞ Genel Müdürlüðünde çalýþan taþeron iþçileri, yürüttükleri “Cuma Eylemleri” kapsamýnda her Cuma günü saat 15.00’te Taksim Tramvay Duraðýndan baþlayarak BEDAÞ Genel Müdürlüðü önüne yürüyüþler düzenliyorlardý. Taþeron sistemine ve aðýr çalýþma koþullarýna karþý baþlatýklarý eylemler sürerken, BEDAÞ Genel Müdürlüðü eyleme katýlan iþçilerden 22’sini iþten çýkardý. Ýþçiler, 15 Haziran günü, günün anlam ve önemine dikkat çe-
18
Yeni Evrede
190. Sayý / 22 Haziran - 6 Temmuz 2011
Yeni Evrede
Mücadele Birliði
Metro Grosmarket Ýþçileri Grev Ýlaný Astý
Metro Grosmarket’te Sosyal-Ýþ Sendikasý üyesi olan iþçiler, 4. Dönem Toplu Ýþ Sözleþmesinde yaþanan anlaþmazlýktan dolayý grev ilaný astý. 17 Ocak günü baþlayan toplu iþ sözleþmesi, iki ana maddede týkandýðý için 7 Haziran günü grev ilanýný asma kararý alýndý. Ýzmir’de 9 Haziran Perþembe günü saat 14.30’da Gaziemir Metro idari personel giriþi önünde okunan basýn açýklamasý yapýldý. Sosyal-Ýþ yöneticilerinden birinin okuduðu basýn açýklamasýnda, “Anlaþma saðlanamayan maddeler, iki ana konu üzerinde yoðunlaþmaktadýr. Bunlar; kasalarda uygulanan Bart sistemi ile ücret ve sosyal haklardaki artýþlardýr. Bart sistemi, iþçilerin çalýþma, mesai baþlangýç ve bitiþ saatlerinin bir bilgisayar programý tarafýndan belirlenmesine dayanmaktadýr. Bart sistemi ile iþyerinin yoðunluðuna göre iþçilerin mesai baþlangýç ve bitiþ saatleri sürekli olarak farklýlýk göstermektedir. Bart sistemi ile mesai saatleri sürekli deðiþen ve belirsizleþen Metro iþçilerinin tüm yaþam düzenleri ve sosyal hayatlarý alt üst olmaktadýr. Sendikamýz iþte insanýn tüm çalýþma ve sosyal yaþamýný bir bilgisayar programýnýn insafýna terk eden Bart sistemine karþý, insani ve kurallý bir çalýþma düzeni talep etmektedir. Anlaþma saðlanamayan diðer husus ise ücret ve sosyal haklarýndaki artýþlardýr. Ücret artýþlarýna iliþkin temel anlaþmazlýk noktasý, birinci altý aylýk dönem için uygulanacak olan ücret artýþ oranlarýndadýr. Sendikamýz birinci altý ay için %15 oranýnda bir ücret artýþý ve bu artýþ sonrasý aylýk brüt 880 TL’nin altýnda kalan iþçilerin ücretlerinin 880 TL’ye yükseltilmesini talep etmektedir. Sosyal haklarda ise yýllýk bazda ortalama %20’lik artýþ talebimiz vardýr… Ýþte Sosyal-Ýþ Sendikasý, toplu iþ sözleþmesi görüþmelerinde anlaþma saðlanamamasý üzerine, yasal süreç gereði, 7 Haziran 2011 tarihinde grev kararý almýþ, kararý iþverene teblið etmiþtir. Bugün de, sendikamýz Metro Grosmarket bünyesinde 19 maðaza, genel müdürlük ve bir merkez depoda grev kararý ilan etmektedir. Anlaþma saðlanamadýðý durumda önümüzdeki 60 günlük süre zarfýnda grev kararý uygulamaya konulacak…” denildi. Basýn açýklamasý ardýndan alkýþlar ve ýslýklarla Ýdari Personel giriþi ve Metro Grosmarket giriþine grev ilanlarý asýldý. Asý-
lan grev kararýndan sonra iþçiler iþlerinin baþýna döndüler. Basýn açýklamasýna katýlan iþçiler yoðun bir baský uygulandýðýný dile getirdiler. Gaziemir’de grev ilaný asýlýrken, ayný anda Çiðli’de bulunan Metro Grosmarket’te de basýn açýklamasý yapýlarak grev kararý asýldý. Ýzmir Mücadele Birliði
Ýstanbul Tıp Fakültesi Taşeron Ýşçileri Haklarını İstiyor
Ýstanbul Týp Fakültesi’nde çalýþan temizlik, þoför, týbbi atýk, yemekhane vb. iþlerde çalýþan yüzlerce taþeron iþçisi, 7
Haziran günü Cerrahi Bölüm önünde saat 12.00’da toplandýlar. Siyah bir tabut taþýyan iþçiler, tabutun üstünde “Taþeron Sistemini Tarihe Gömmeye Geldik” yazýsý vardý. Siyah tabut arkasýndan “Güvenceli Ýþ Güvenceli Gelecek” pankartýný açarak iþ önlükleriyle hastane içerisinde yürüyüþ yaptýlar. Hastanenin poliklinikler önünden baþlayarak yapýlan yürüyüþte taþeron sistemin kaldýrýlmasýna yönelik sloganlar attýlar. “Saðlýk Ýþi Ekip Ýþidir”, “Taþerona Köle Olmayacaðýz”, “Saðlýkta Taþeron Ölüm Demektir” sloganlarýný attýlar. Saðlýk taþeron iþçilerinin ellerindeki dövizler de dikkat çekti. Tekrar poliklinikler önüne gelerek açýklamada bulunan Taþeron Ýþçileri Dayanýþma Derneði adýna Güneþ Cengiz, taþeron iþçilerinin örgütlenmeye baþladýklarýndan bugüne kadar bir sürü eylem yaptýklarý ve haklarý olan yýllýk ücretli izin hakký, þua izinleri gibi haklarýn derneðin çalýþmalarýyla baþarýldýðýný söyledi. Güneþ; hala kýdem tazminatý, fazla mesai, kreþ hakký, doðum ve süt izinleri gibi haklarýnýn olduðunu, ama bunlarýn hastanede uygulanmadýðýný belirtti. Adana Balcalý Hastanesi’nde çalýþan taþeron iþçilerin haklarýnýn mücadele ederek, doktorlarýn öðrencilerle birlikte hareket ederek, haklarýný kýsa sürede kazandýklarý hatýrlatýldý. 190. Sayý / 22 Haziran - 6 Temmuz 2011
Sokaklar
Güneþ Cengiz; “Doktor, memur, taþeron iþçisi, ayrýmý yapmadan çalýþanlarýn dayanýþmasý, bizlere olmazlarýn nasýl baþarýlacaðýný göstermiþtir. Bizler üniversitemizde kadrolu ve güvenceli çalýþmak istiyoruz. Ýstanbul Üniversitesi’nin taþeron iþçileri olarak mücadelemizi hem hukuksal hem de demokratik yollarla her alanda sürdüreceðiz” dedi. Eyleme Eðitim-Sen, Tabipler Odasý, Saðlýk Emekçileri Sendikasý, Dev Saðlýk Ýþ, Tez Koop Ýþ ve Petrol Ýþ sendikalarý destek verdi.
“Yansak da Dokunacaðýz”
Gazeteciler, tutsak edilen Ahmet Þener ve arkadaþlarý için “Adaletin 100. Kara Günü” yürüyüþü düzenlediler. Eylemde “Yansak da Dokunacaðýz”, “Adaletin Kara 100’ü” yazýlý pankart ve dövizler taþýndý. Sýnýr Tanýmayan Gazeteciler, Türkiye Gazeteciler Sendikasý ve çeþitli demokratik kitle örgütleriyle düzenlenen eylem, Galatasaray Lisesi önünden 18 Haziran günü saat 13.00’da baþladý. Yürüyüþte slogan ve dövizlerle tutuklu olan gazetecilerin derhal serbest býrakýlmasý talep edildi. Taksim Tramvay duraðýna kadar süren yürüyüþün ardýndan Gazeteci Rýdvan Akar açýklama yaptý. Akar, açýklamasýnda “eþit, özgür, demokratik, müreffeh toplum, ancak prangalarýndan kurtulmuþ bir basýnla mümkün olabilir. Özgür basýn þiarýmýza ulaþmak için biliniz ki yansak da dokunacaðýz” dedi. Kýsa bir süre önce cezaevinden tahliye edilen Suzan Zengin de, “Bu, Türkiye ve uluslararasý kamuoyunda, doðrularýn gözden kaçýrýlmasý amaçlýdýr. Diðer taraftan da bununla, toplumsal muhalefete gözdaðý vermek, tutuklananlarý ‘terör’le baðlantýlý kýlarak, toplumda gazetecilere ve gazetecilik mesleðine güvensizlik aþýlamak amaçlanmaktadýr” dedi. Zengin, cezaevlerinde düþüncelerinden dolayý binlerce siyasi tutuklu bulunduðunu hatýrlatarak, bunlarýn da tutuklu gazetecilerle ayrý tutulmamasýný istedi. Eylemden sonra gazeteciler; tutuklu olan meslektaþlarý serbest býrakýlana kadar mücadele edeceklerini açýkladýlar.
19
Yeni Evrede
Gençlik
Mücadele Birliði
Liseli Gençler Geleceðin Þifresini Çözdü!
Þifreli sýnav skandallarýnýn ardýndan sokaða çýkan üniversite ve lise öðrencilerinin eylemleri farklý zamanlarda ve farklý alanlarda sürüyor. Eþit, parasýz, bilimsel ve anadilde eðitim isteyen liseliler, eðitim sistemini ve sýnavlarý protesto gösterilerinden birini daha 13 Haziran’da gerçekleþtirdiler. Kapitalist sistemde okullarýn kendilerine kapatýldýðýný, okula gidebilenlerin ise geleceðinin yok edildiðini gören liseliler saat 15.00’de Ýstanbul Kadýköy’de Tepe Natulius önünde toplandýlar. “Çözülen Þifreleriniz Deðil, Çürümüþ Sisteminizdir” sloganýyla liseliler, sýnavlarla, þifrelerle dolu, emekçi çocuklarýna gelecekte köle olmaktan baþka bir þans tanýmayan kapitalist eðitim sistemini protesto ederek, “Eþit, Parasýz, Bilimsel, Anadilde Eðitim” sloganýyla Kadýköy Ýskele Meydaný’na yürüdüler. Yürüyüþte “Sýnavlara, Þifrelere Ýsyan Etmek Meþrudur”, “Delirdik, Bayýldýk, Aç Yattýk Yetti Artýk, Þifresizler Baþkaldýrýyor”, “Katsayý ve Þifre ile Kayrýlanlara Deðil Tüm Emekçilere Üniversite”, “Sýnavlar Kaldýrýlsýn Anadilde Eðitime Özgürlük”, “Þifreleriniz, Eleme Sýnavlarýnýz, Paralý Eðitiminiz Sizin Olsun Gelecek Bizim” pankartlarý açan liseli gençler “YGS’ye Ýnat Yaþasýn Hayat”, “Ali Demir Ýstifa”, “Eðitim Hakkýmýz Engellenemez”, “ABCDE, Þifreci, Kopyacý AKP”, “Gençlik Gelecek Gelecek Sosyalizm”, “Kurtuluþ Yok Tek Baþýna Ya Hep Beraber Ya Hiç Birimiz”, “Yaþasýn Örgütlü Mücadelemiz”, “Geleceðin Þifresi Ýsyanda Kavgada, Sosyalizmde” sloganlarý attýlar. Liselilerin sýnav sistemini protesto ettiði eyleme Devrimci Öðrenci Birliði de katýlarak destek verdi. Buluþma yerinden baþlayarak alana kadar pek çok yere yazýlama yapan DÖB’lü öðrenciler “Parasýz, Bilimsel, Anadilde Eðitim Devrimle Gelecek”, “Üniversiteler Devrimle Özgürleþecek” sloganýný öne çýkardýlar. Yürüyüþ sonunda alanda yapýlan açýlýþ konuþmasýnda gençlerin Mýsýr’da Libya’da, Suriye’de, Madrid’te isyanýn fitilini ateþleyenler olduðu, diktatörlerin bir bir devrildiði dile getirilerek, devrimin fitilini ateþleyen gençler gibi onlar da sýnavsýz bir üniversite için, sýnav yüzünden intihar eden arkadaþlarý için, cinsiyetçi ayrýmlara karþý, þifrelere baþkaldýrmak için, emekçi çocuklarýnýn eþit, parasýz, bilimsel ve anadilde eðitim alabilmesi için alanlarda olduklarý ifade edildi. Açýlýþ konuþmasýnýn ardýndan bir öðretmen ve bir veli de, liseli öðrencilerin mücadelesini destekleyerek kapitalist sistemde eðitim kurumlarýnýn emekçi çocuklarýna kapatýldýðýný, öðrenimine devam ede-
20
bilenlerin ise staj sistemiyle kölece çalýþma koþullarýna mahkum edildiðini belirterek, bugün gençlerin geleceðinin yok edildiðine deðindiler ve bu sistemin deðiþtirilmesi mücadelesinde liselilerin yanýnda olduklarýný söylediler. Liseli öðrenciler adýna yapýlan konuþmaya “Bizler okul masraflarýný karþýlamak için binbir sorunla boðuþan emekçi ailelerin gençleriyiz. Bizler hayatý zindana çeviren okullarda sýraya sokulup uygun adým derse giren gençleriz. Ve üniversiteye gitmek istediðimizde ise YGS, LYS dayatýlan gençleriz” denilerek baþlandý. YGS sýnavýndaki þifre skandalýna deðinilen açýklamada, YGS yerine “Olgunluk” sýnavý adýyla sýnav konduðuna atýf yapýlarak isim deðiþtirmelerle bu sistemin emekçi çocuklarýna yutturulmaya çalýþýldýðýna dikkat çekilerek, oyuna çevrilen eðitim sistemiyle karartýlan liseli gençlerin geleceklerini sokakta kazanacaklarýný bildikleri için sokaklara çýkmaya devam edecekleri ifade edildi. Bu eðitim sistemiyle bir diploma sahibi olabilenlerin de diplomalý iþsizler ordusuna katýlmak zorunda kaldýðý hatýrlatýlan açýklamada, okulda sýnavlarla elenen emekçi çocuklarýnýn bir de meslek yaþamýnda elendiklerine dikkat çekildi. Liselerde milli tarih, milli coðrafyayla eðitilen, her þeyin formüllerle açýklandýðý ama laboratuvarýn görülmediði ve de anadilin yok sayýldýðý, din derslerinin zorunlu olduðu bir eðitim sisteminin yerleþtirildiði belirtildi. Kuzey Kürdistan’da okullarýn basýlarak liselilere azgýnca saldýrýldýðýna, gençlerin sokaklarda katledildiðine, kadýnla erkek öðrenci arasýnda 45 cm mesafe bulunmasýný þart koþan cinsiyetçi ayrýma da deðinildi. Meslek liselerinin fabrikalara çevrilip staj ve atölye dersleri verilirken diðer yandan sýnavlarda ortaöðrenim baþarý puanýnýn baz alýnmasýna da dikkat çekildi. Okullarda idare-polis iþbirliðinin yerleþtirildiði, her okula bir muhbir öðretmen anlayýþýnýn geliþtiði de belirtilerek ÖSS’den bugüne dek devam eden bu eðitim sistemine karþý, bu düzenin yarattýðý sisteme karþý mücadelenin kararlýlýkla yürütüleceði; eþit, parasýz, bilimsel ve anadilde eðitim için sokaklara çýkýlmaya devam edileceði dile getirildi. Eylemde 117 gündür Yenibosna’daki fabrikalarý önünde direniþlerini sürdürmekte olan Ontex iþçileri de “Ýþçi Gençlik El Ele Örgütlü Mücadeleye, Þifreli Hayata Þifresiz Çözüm, Tek Yol Direniþ - Direniþçi Ontex-Canbebe ve PTT Taþeron Ýþçileri” pankartýyla katýlarak destek verdi. Ontex ve PTT taþeron iþçileri adýna konuþan Gamze Kayhan “Sizler burada sýnavlara karþý, eðitim sistemine karþý mücadele verirken, bizler de iþçiler olarak kölece çalýþma sistemine, iþten atmalara karþý mücadele veriyoruz. Bu mücadelenizde iþçiler olarak sizleri her zaman destekliyoruz. Sizlerin de bizlerin de geleceði için eylemlerimizi ve mücadelemizi birleþtirmek zorundayýz” diyerek “ Ýþçi Gençlik El Ele Birlikte Mücadeleye!” sloganýyla sözlerini tamamladý. Liseli gençlerin eylemine Grup Adalýlar, Grup Munzur, Tanyeri Þiir Grubu ve Grup Emeðe Ezgi de katýlarak destek verdiler. Kürtçe ve Türkçe parçalar söyleyen Grup Emeðe Ezgi’nin kendi çalýþmasý olan “Söz Veriyoruz” adlý parçasý da coþkulu bir þekilde zafer iþaretleri yapýlarak ve halaylar çekilerek dinlenirken DÖB’lü öðrenciler parça bitiminde “Fabrikalar, Tarlalar Siyasi Ýktidar Her Þey Emeðin Olacak” sloganýyla Grup Emeðe Ezgi’nin desteðini selamladýlar. Parçanýn bitiminde yumruklar havada ölümsüzleþen devrim savaþçýlarýna devrim sözü verildi. Ardýndan eylem sonlandýrýldý.
190. Sayý / 22 Haziran - 6 Temmuz 2011
Yeni Evrede
Mücadele Birliði
BURGER KÝNG TÜM ÇAÐRI MERKEZÝ ÇALIÞANLARININ SESÝ OLACAK!
Burger King Çaðrý Merkezi’nde çalýþanlar kölece çalýþma koþullarýna karþý Tez-Koop-Ýþ Sendikasý’nda örgütlendiler. Ve arka arkaya iþten atýlmaya baþladýlar. Bunun sonucunda sendikalarý Tez-Koop-Ýþ Ýstanbul 5 Nolu Þubesi’nin de desteðiyle 24 Mayýs’tan bu yana yaptýklarý basýn açýklamalarýyla Burger King Çaðrý Merkezi’ndeki iþten atmalarý ve çalýþma koþullarýný kamuoyuna duyuru-
yor ve mücadelelerini sürdürüyorlar. Burger King Çaðrý Merkezi çalýþanlarý 9 Haziran 2011 Perþembe günü yine patronu uyarmak ve taleplerini kamuoyuna duyurmak üzere bir basýn açýklamasý gerçekleþtirdiler. Mecidiyeköy’de bulunan Tez-Koop-Ýþ Sendikasý önünde bir araya gelen çalýþanlar ve onlara destek veren Türk-Ýþ Teþkilatlandýrma Sekreteri Cemail Bakýndý, Türk-Ýþ 1. Bölge Temsilcisi Faruk Büyükkucak, Tez-Koop-Ýþ Sendikasý 4 Nolu ve 1 Nolu Þubesi, Haber-Ýþ 1 Nolu Þube, Yol-Ýþ 1 Nolu Þube, Tes-Ýþ 2 Nolu Þube, HarbÝþ Anadolu Yakasý Þubesi temsilcileri ve üyeleri, Devrimci Ýþçi Komiteleri, Çaðrý Merkezi Çalýþanlarý Derneði çeþitli siyasetlerden katýlýmcýlarla birlikte yaklaþýk 100 kiþi pankartlar, dövizler ve sloganlarla çalýþanlarýn taleplerini dile getirerek Burger King Çaðrý Merkezi önüne yürüdüler. Basýn açýklamasýndan önce Tez-Koop-Ýþ Sendikasý Ýstanbul 5 Nolu Þube Baþkaný Rabia Özkaraca iþyerinde yaþanan koþullarý ve sendikaya üye olanlar üzerindeki baskýlarý anlatan bir konuþma yaptý. Burger King Çaðrý Merkezi’ndeki sendikalaþma ve iþten atmalar üzerine iþyerinde arkadaþlarýna destek verenlere ve özellikle genç çalýþanlara daha da fazla baský yapýldýðýný, yapýlan baskýlar ve tehditler nedeniyle bazý çalýþanlarýn istifa etmek zorunda býrakýldýðýný aktardý. Ýþyerindeki koþullarý ve taleplerini aktarmak üzere sözü iþten çýkarýlan Ýsmail Yýldýz’a verdi. Burger King Çaðrý Merkezi çalýþaný Ýsmail Yýldýz, iþyerindeki çalýþma koþullarýný anlatarak neden sendikalý olmaya ihtiyaç duyduklarýný aktardý. Ýnsanca çalýþma koþullarý için sendikalý olmanýn anayasal haklarý olduðunu belirten Yýldýz, kendilerinin yaþadýklarý sorunlarýn bir çok iþyerinde yaþanmakta olduðuna dikkat çekti. Vermekte olduklarý mücadelenin ne kadar zorlu olduðunu geçmiþte yaþanan Tekel direniþinden ve halen sürmekte olan direniþlerden çok iyi bildiklerini ifade eden Yýldýz, bu mücadelelerin onlara daha da güç kattýðýný belirterek iþlerine geri döneceklerini ve sendika haklarýný alacaklarýný, bunun için de mücadeleyi sürdüreceklerini söyleyerek kendilerine destek verenlere teþekkür etti. Ardýndan Türk-Ýþ Teþkilatlandýrma Sekreteri Cemail Bakýndý, söz alarak patrona seslendi. Çaðrý Merkezi’nde çalýþanlarýn içinde bulunduklarý koþullarý öðrendiðinde kendisini Hindistan’da veya Afrika’da bir ülkede gibi hissettiðini belirterek, Burger King’in insan haklarýna çok önem verdiði belirtilen Amerika merkezli bir kuruluþ olarak, burada insan haklarýný çiðnediðini ifade etti. Burger King’in Türkiye’deki iþ hukuku, sendikal haklar, insan haklarýna saygýlý olduðu sürece kalabileceðini belirterek “Aksi takdirde Burger King’e ‘Go Home’ demesini biliriz” dedi. Ayrýca orada yemek yemekte olanlara seslenerek “Burada arkadaþlarýnýz bu þartlarda çalýþmak zorunda býrakýlýrken orada yemek yemeniz ayýptýr” diyerek sahip çýkmalarýný istedi. Burger King yetkililerini insanca çalýþma koþullarýný yerine getirmeye çaðýrarak Burger King Çaðrý Merkezi çalýþanlarýný sonuna kadar desteklediklerini belirterek konuþmasýný bitirdi. Yine Rabia Özkaraca, Burger King Çaðrý Merkezi çalýþanlarýnýn varolan pek çok iþyerinin çaðrý merkezlerinde çalýþanlarýn sesi olacaðýný ve bu mücadeleyi kazanýncaya kadar kararlýlýkla sürdüreceklerini belirterek açýklamayý sona erdirdi. Burger King Çaðrý Merkezi çalýþanlarý ve destek verenlerin taleplerini dile getiren sloganlarýyla eylem bitirildi. Burger King Çaðrý Merkezi Çalýþanlarýnýn “Sipariþ Yok Destek Var” kampanyasýna 444 54 64 nolu telefonu arayýp 1’i tuþlayarak sipariþ vermeyeceðinizi, çalýþanlarýn mücadelesini desteklediðinizi bildirerek katýlabilirsiniz.
Sokaklar
ÝÞSÝZLÝK VE YÖK’E KARÞI GENÇLER MEYDANDA
Öðrenciler gençler “Ýþsizlik ve YÖK’e Karþý Gençler Meydana” internet sosyal paylaþým aðlarý üzerinden yaptýklarý çaðrýyla 8 Haziran günü Taksim Meydaný’nda oturma eylemlerine baþladýlar. Üç gün gece gündüz sürecek olan eyleme gençler hazýrlýklarýný yaparak battaniye ve yer minderleri ile gelmiþlerdi. Öðrenciler adýna açýklama yapan Iþýl Kurt; Türkiye’deki durumun Ýspanya’dan ve diðer ayaklanma halinde olan ülkelerden farksýz olduðunu vurguladý ve Türkiye’de resmi rakamlara göre nüfusun % 30’unun iþsiz olduðunu; Türkiye’deki gençlerin KPSS, YÖK, YGS, gibi bir sürü engellerden geçtiklerini ve sonunda iþsiz kaldýklarýný söyledi. Iþýl; “Ýspanya’da gençleri sokaða döken ateþ bizim de içimizi yakýyor.Ve bugün hala Madrid’de devam eden sokak eylemlerine buradan selam gönderiyoruz ve üç gün üç gece burada Taksim Meydaný’nda oturacaðýmýzý duyuruyoruz. Bütün gençleri, ‘Ýþsizliðe Ve YÖK’e Karþý Gençler Meydana’ diyerek buraya davet ediyoruz” dedi. Açýklamadan sonra eylemlerine 3 gün devam edeceklerini belirttiler. Devrimci Öðrenci Birliði’nin de katýldýðý eylemde, Grup Emeðe Ezgi Çav Bella ve Söz Veriyoruz marþlarýyla gençlere destek oldu. Eylem 3 gün boyunca bildiri daðýtýmý, ajitasyon ve sloganlarla, akþam saatlerinde de müzik dinletileri ve tiyatro gösterimleri ile sürdü. Sabah bildiri daðýtýmý, ajitasyon ve sloganlarla gençleri, üniversite öðrencilerini ve tüm halký eyleme davet etme, sendikalarýn destek ziyaretlerinin ardýndan akþam saatlerinde oturma eylemi müzik dinletileri ve tiyatro gösterimleri ile devam etti. Gençler 10 Haziran günü, saat 17.00’de Galatasaray Lisesi önüne bir yürüyüþ ve basýn açýklamasý ile eylemi sona erdirdiler. “Ýþsiz Gençlik, Geleceði Alacak”, “Gençler Ýþsizliðe Karþý Meydana”, “Gençler YÖK’e Karþý Meydana” sloganlarý atarak yürüyen gençlerin basýn açýklamasýnda Laz Marx’ý canlandýran Haldun Açýksözlü bir konuþma yaptý. “Hopa’da yapýlan ortada. Daha ben size ne diyeyim uþaklar? Böyle bir araya gelmiþsiniz üç gündür, direniyorsunuz. Þöyle Taksim Meydaný’ný Tahrir Meydaný etseydiniz ya, benim de çok hoþuma giderdi” diyen Açýksözlü’nün ardýndan basýn açýklamasýný okuyan Iþýl Kurt ise, 53 saat süren oturma eylemleri sýrasýnda, yüzlerce insanýn yanlarýna geldiðini belirterek, “Bizimle birlikte oturdu, iþsizliðe karþý tepkilerini gösterdiler. Her milletten onlarca insan, hazýrladýðýmýz boþ dövizlere taleplerini yazdý. Ýþsizliðin tüm dünyada büyüdüðünü anlattý. Öylece yürüyüp geçenler eylem öðrendiler, sonra eylemin kendisi oldular. Burada iþaret edilen sorunlara karþý destekçi deðil, bire bir öznesi oldular. Gençler YÖK’ün bilimsel eðitim deðil, sermayeye hizmet ettiðinin çok farkýnda. Ýþsizliðe karþý mücadele etmeye çok kararlý. Artýk gençliðin sesi Taksim’de daha gür çýkacak” dedi ve 3 günlük eylemi sona erdirdi.
190. Sayý / 22 Haziran - 6 Temmuz 2011
21
Yeni Evrede
Sokaklar
TÜÝK EMEKÇÝLERÝ DE 4/C ÝSTEMÝYOR
Mücadele Birliði
TÜÝK’in sürekli yaptýðý ve belli aralýklarla medyaya duyurduðu, açlýk- yoksulluk sýnýrý, iþsizlik rakamlarý gibi araþtýrmalarý yapan 4-C’li emekçiler, 9 Haziran günü bir basýn açýklamasýyla daimi kadro istediler TÜÝK açlýk-yoksulluk sýnýrý, iþsizlik rakamlarý, tüketici ve üretici enflasyonu rakamlarý, dýþ ticaret rakamlarý üzerine sürekli bilgi toplayýp araþtýrma yapan ve bunlarý aralýklarla medyaya duyuran bir kurum olarak biliniyor. Ancak TÜÝK’te tüm bu süreklilik gerektiren araþtýrmalarý yapanlarýn çoðunluðu kurumda nedense geçici personel, yani 4-C’li statüsünde. TÜÝK’in geçici çalýþanlarý 4-C’liler de “4-B statüsünde çalýþmakta olanlara daimi kadro var da bize yok mu” diyerek isyan ettiler ve Ýstanbul Bölge Müdürlüðü önünde eylem gerçekleþtirdiler. TÜÝK Ýstanbul Bölge Müdürlüðü önünde toplan 4-C’li TÜÝK çalýþanlarý adýna açýklamayý Gülnur Karaoðlu okudu. Yapýlan açýklamada, 657 sayýlý kanunda 4-C’nin “Bir yýldan az süreli veya mevsimlik hizmet” olarak tanýmladýðý belirtilerek, TÜÝK’te çalýþanlarýn bu kapsama girmeyeceði ifade edildi.
TÜÝK’te iþlerin süreklilik arz ettiði dile getirilen açýklamada, “TÜÝK’in iþleri arasýnda dönemsel olarak nitelenebilecek her hangi bir faaliyet alaný ya da iþ yoktur. Zaten istatistik çalýþmalarý için sürekli ve düzenli olarak ölçüm yapýlmasý gerekir” denildi. Açýklamada, TÜÝK’in, aylýk ve yýlýk enflasyon oranlarý, iþsizlik oranlarý, açlýk-yoksulluk sýnýrý, dýþ ticaret rakamlarý için gibi süreklilik arz eden ve doðru bilgi gerektiren hassas araþtýrmalarýný yapan 4-C’li çalýþanlarla her yýl yeni sözleþme yapýldýðý bildirildi. TÜÝK çalýþanlarýna her yýl kâðýt üstünde iþe giriþ çýkýþ
Yaza Merhaba
Mücadele Birliði Platformu’nun “Yaza Merhaba Pikniði”nde yüzlerce insan Gazi Mahallesi Baraj Üstü’nde buluþtu. Sabahýn erken saatlerinde Baraj kýyýsýndaki piknik alanýnda toplanýldý. Alan temizliðinden sonra
hep birlikte kahvaltý hazýrlýðýna baþlandý. Bir taraftan top oynarken, diðer taraftan da sohbetler sürdü. Kahvaltýdan sonra yaklaþýk 2 saat daha dinlenme ve eðlence sürdü. Çocuklar ve büyükler, gençler ve analar birlikte eðlendi. Öðle saatlerinde Tiyatro Devinim “Yaþamýn Mimarlarý” adlý oyunlarýný sergilediler. Oyun uzun süre alkýþlandý. Ardýndan 15-16 Haziran Ýþçi Ayaklanmasý, 12 Haziran seçimleri gibi gündemde olan konular üzerine konuþmalar yapýldý. Konuþmalar sorularla Taksim’de 1 Mayýs, iþçi eylemleri gibi konularla çeþitlendi. Ayýþýðý Sanat Merkezi, 6 mayýs Mitingi’ne katýlarak sahnede yer almýþ olan konuþmacýlara ve Grup Emeðe Ezgi’ye resimlerini aný olarak verdi. Ve Grup Emeðe Ezgi konserine baþladý. Kendi besteleri ve Kürtçe-Türkçe halay parçalarý ile piknik alanýný þenliðe çevirdi. Yenilen öðle yemeðinden sonra gençler aralarýnda voleybol turnuvasý yaptý. Akþam saat 19.00’a doðru bir piknik daha eðlence, coþku ve tatlý bir yorgunlukla bitirildi.
22
yaptýrýldýðý kaydedilen açýklamada bu nedenle çalýþanlarýn yýlda sadece 11 ay sigorta primleri ödendiði ve çalýþanlara 11 ay ücret verildiði belirtildi. Ayrýca, TÜÝK’te çalýþan 4-C’li emekçilerin þimdiye kadar yapýlan hiçbir yasal düzenlemeden faydalandýrýlmadýðýna dikkat çekilen açýklamada, devlet kurumlarýnda çalýþanlar arasýnda ayrýmcýlýk þöyle ifade edildi: “2007 yýlýnda kamuda 6 aydan 1 gün fazla çalýþan 220 bin geçici personele kadro verildiðinde, TÜÝK’te çalýþan 4/C li geçici personeller bu kapsam dýþýnda býrakýlmýþtýr. Anayasanýn kanun önünde eþitlik ilkesi gereði; çýkartýlan Kanun Hükmünde Kararname ile 4/B statüsünde çalýþan sözleþmeli personelin kadroya alýnmasý hakkýnýn bizlere de verilmesi gerekmektedir.” Açýklamada son olarak TÜÝK’te 4-C’li geçici personel olarak çalýþtýrýlan tüm emekçilerin, 657 sayýlý Devlet Memurlar Kanunu’na tabi daimi personel olarak istihdam edilmesi gerektiði vurgulanarak, bunun için, TRT ve Diyanet Ýþleri gibi kurumlarýn izledikleri yol ve yöntemlerin uygulanmasý TÜÝK Baþkanlýðý’ndan talep edildi.
Dereler Özgür Akacak
10 Haziran günü, Derelerin Kardeþliði Platformu’nun çaðrýsýyla düzenlenen protesto eylemine, bir çok dernek, sendika, sosyalist örgüt destek verdi. Eylem hidroelektrik santrali (HES) projelerini protesto etmek için saat 19.00’da Galatasaray Lisesi önünde toplanarak baþladý. Yürüyüþe geçen kitle, “Su Haktýr, Satýlamaz”, “Karadeniz suyuna, çayýna, çocuklarýna sahip çýkýyor”, “Hopalý Eþkýyalar Onurumuzdur/ Karadeniz Gençliði”, “Metin Ol Karadeniz” pankartlarý açarak, “Dereler Özgürdür, Özgür Akacak” sloganlarý ve tulum müziði eþliðinde Taksim’e yürüdü. Yürüyüþ sýrasýnda, Hopa’daki olaylarda hayatýný kaybeden emekli öðretmen Metin Lokumcu’nun fotoðrafýnýn bulunduðu afiþ de taþýndý. Burada grup adýna açýklama yapan Reyhan Aksu, çocuklara, suya, emeðe, kültüre, doðaya ve kardeþliðe sahip çýkmak için toplandýklarýný belirterek, günümüzde bunun üzerinden kar amacý güden sistemli bir saldýrýnýn söz konusu olduðunu söyledi. Doða üzerinde geri dönüþümü mümkün olmayan projelerin hayata geçirildiðini, tahrip olan alanlarýn ise ekonomik-sosyal-kültürel olarak tasfiye edildiðini söyleyen Aksu, HES inþaatlarýnýn durdurulmasý gerektiðini ifade etti. Açýklama sýrasýnda bir poþet yaprak çayý yere dökerek, gerçek eþkýyanýn AKP olduðunu söyleyen eylemciler, “Eþkýya dünyaya hükümdar olmaz!” ezgisini hep birlikte seslendirdi.
190. Sayý / 22 Haziran - 6 Temmuz 2011