s191

Page 1



Yeni Evrede

DEVRÝMÝN ARTAN OLANAKLARI

Başyazı

Mücadele Birliði

O

portünizm ve onun ileriye gitmiþ, olgunlaþmýþ hali olan reformizm Türkiye ve Kürdistan’da devrimin koþullarýnýn oluþmadýðýný ileri sürerken, proleter devrimci komünizm ise devrimin koþullarýnýn oluþtuðunu ve olgunlaþtýðýný söylüyor. Onlar kendi görüþleri için toplumdan ve politik ortamdan dayanaklar, kanýtlar gösterirken, biz de ayný þeyi yapýyoruz. Þu farkla ki, bizim kanýtlarýmýz çok güçlü ve zengin, onlarýn ki ise çok zayýf ve yetersiz. Sýnýf mücadelesinin geliþimi ve politik durum, devrim için yeni olanaklar, yeni kanýtlar sunuyor. Ortaya çýkan her yeni olanak, proletaryanýn devrimci mücadelesini biraz daha güçlendiriyor. Fakat küçük burjuva hareketlere sorarsan, politik geliþmeler bize hiçbir yeni olanak sunmuyor; tersine bu olanaklarýn ne denli yetersiz olduðunu gösteriyor. Örneðin onlara göre, seçimlerde burjuvazinin þu ya da bu kanadýnýn diðerleri üzerinde zafer saðlamasý, emekçilerin devrimci mücadelesini zayýflatan bir etkendir. Bize göre ise tam tersine,burjuva güçlerin birbirini dýþlamasý, zayýflatýp yýpratmasý emekçilerin devrimci mücadelesini güçlendiren bir geliþmedir. Bugüne kadar burjuvazinin tüm eðilimleri, renkleri, partileri sýrayla iktidara geldi ve hepsi de yýprandý, gözden düþtü ve kendini tüketti. Yýllarca iktidarda kalanlar, þimdi hiçbir varlýk gösteremiyorlar. Yine yýllardýr muhalefette olanlar iktidara gelmeleri sonucu yýpranýp gidiyorlar. Bir burjuva eðilimin tükenmesi için iktidara gelmesi yeterli oluyor. Ýktidar burjuva partilerin, burjuva sýnýfsal özlerini açýða çýkarýyor ve bu özün halk karþýtlýðý karakteri kýsa bir uygulama sýrasýnda kendini hemen sergiliyor. Kitleler yapýlanlara bakarak, iktidar hakkýnda karar veriyorlar ve yapýlanlarýn kapitalistlerin lehine, kendisinin ise aleyhine olduðunu görüyor, anlýyor, yaþýyor. Burjuva partileri biçimsel olarak, söylem olarak birbirinden ne denli farklý olduklarýný söyleseler de, özsel olarak aynýlar. Kapitalistler ayný temele dayanýrlar, ayný sömürücü sýnýfa hizmet ederler. Kapitalist toplumsal sistemde burjuva egemenlik koþullarýnda baþka türlü olmaz. Politika sýnýfsaldýr. Her parti toplumu oluþturan karþýt sýnýflarýn birisinin sýnýfsal çýkarlarýný temsil eder. Tekelci sermayenin egemen olduðu koþullarda iktidara gelen her burjuva partisi egemen olana, tekelci egemenliðe hizmet etmek zorundadýr. Bu yüzden iktidara geldikten sonra muhalefetteyken söylediklerinden farklý bir politika izlemek zorundadýr. Muhalefetteyken halk kitlelerinden yana görünür. Çünkü emekçilerin desteðini almadan iktidara gelmeyeceðini bilir. Ýktidara geldikten sonra ise büyük sermayenin, emperyalist sermayenin programýný uygular. Halkýn desteðini olarak iktidara gelir, sonrasýnda ise egemen kapitalistlerin çýkarlarýný savunur. Kýsacasý her burjuva partisi bu süreçten geçti ve bir

süre sonra kendini bitirdi. Tarihin etkin yönünü oluþturan, etkin bir rol oynayan proletaryanýn devrimci partisi, sürecin edilgen bir izleyicisi durumuna düþmez; geliþmeler emekçilerin kurtuluþu yönünde müdahale eder. Burjuva güçler birbirlerini ne kadar yýpratýp yalnýzlaþtýrsa da, salt bu yüzden emekçiler kurtulamaz. Sosyal kurtuluþ için devrimci partinin toplumu altý üst edici eylemleri gerekir. Burjuvazi toplumu artýk tek baþýna yönetemiyor. Topluma kendi imajýna göre biçim veremiyor. Burada küçük burjuvaziyi yardýma çaðýrmak zorunda kalýyor. Orta sýnýflarýn desteði olmadan emekçi kitleleri yönetemez. Büyük burjuvazi, tekelci sermaye, egemenliðini orta sýnýflarý çeþitli biçim ve yollarla yönetime katarak, onlara dayanarak sürdürebiliyor. Küçük burjuva hareketler þimdiye dek çeþitli biçimlerde bu desteði tekelci sermaye güçlerine verdiler. Onlar sermaye güçlerine desteði emekçi kitleleri oyalayarak, düzen içinde beklentiye sokarak, devrimci durumu yadsýyarak, devrimi ileriye erteleyerek verdiler. Yýllarca süren reformist ve oportünist güçlerin desteðine karþýn, burjuvazinin, onun çeþitli politik güçlerinin güçsüzleþmesi yýpranmasý ve tükeniþi sýçramalý olarak devam etti. Ýþçi sýnýfýnýn emekçilerin, Kürt halkýnýn, devrimci gençliðin mücadelesi burjuvazinin açmazýný, çeliþkilerini ve bunalýmýný derinleþtirdi. Küçük burjuva hareketlerin desteði, sermaye güçlerini açmazlardan ve bunalýmlardan kurtaramayacaktýr. Sýnýf çatýþmasý, isyanlar, ayaklanmalar, toplumsal siyasal olaylar çok yoðun. Bütün bu olaylarýn temelinde keskinleþen emek sermaye çeliþkisi, toplumsal karþýtlýk ve iliþkilerin yarattýðý geliþim var, sistemin krizi var. Kitlelerin devrimci öfkesi var, devrimin emekçilerin kurtuluþunun dayattýðý zorunluluk var. Tekellere ve tekellerin iktidarýna karþý mücadele keskin, þiddetli, devrimci biçimde artmýþtýr. Devrimci mücadele, devrimci durum ve bu topraklarýn devrime gebe olmasý, burjuva toplumun çeliþkilerini, açmazýný, istikrarsýzlýðýný dengesizliðini ve bunalýmýný derinleþtiren bir etmendir. Devrimci kriz dönemleri, emekçi sýnýflarýn devrimci kitlelerin eski toplumsal düzeni yýkmaya giriþtiði ve yeni bir toplumsal düzen kurmaya yöneldikleri devrimci dönemlerdir. Böylesi kriz dönemlerinde, böylesi devrimci dönemlerde, tekelci sermaye artýk eskisi gibi egemen deðildir. Bu yüzden dengesini yitirmeye baþlamýþtýr. Halk yýðýnlarýnýn hücumcu, saldýrýcý, ayaklanmacý bir anlayýþla davranmasý bu dengesizliði daha ileri noktaya götürüyor. Egemenler, burjuvazi bugüne dek halk kitlelerinin apolitik durumundan, yani henüz politik yaþama uyanmamýþ olmasýndan sonuna kadar yararlandý, onlarý uyuttu, aldattý ve yönetebildi. Bugün ise halk yýðýnlarýný yönetmek bur-

191. Sayý / 6 - 20 Temmuz 2011

juvazi için artýk çok zor. Çok zor çünkü artýk, eðitimli, politik mücadeleye atýlmýþ, yýllarca devrimci mücadeleden geçmiþ, deneyimli kendi koþullarýnýn ve durumlarýnýn farkýna varmýþ bir kitleyle karþý karþýya. Politize olmuþ, bilinçli, örgütlü, mücadeleci, devrimci kitleleri eskisi gibi yönetemiyor, onlar üzerinde gerçek anlamda egemen olamýyor. Burjuva sýnýf eskisi gibi egemen deðildir, emekçi kitleler ise burjuvazinin egemenliðini devirmek ve kendi egemenliklerini kurmak için savaþýmýný her gün biraz daha yoðunlaþtýrýyor. Ýþçilerin, halklarýn devrimci mücadelesinin yükseliþi çok belirgin. Burada bütün sorun geliþen yýðýnsal devrimci savaþýmý hangi bakýþ açýsýyla ele alacaðýmýz ve hangi hedefler doðrultusunda yönlendireceðimizdir. Ýþçilerin, emekçilerin, yoksul köylülüðün, gençliðin mücadelesini, eylemlerini, isyan ve ayaklanmalarýný devrim, iktidar iliþkisi ve hedefiyle baðlantýlý olarak ele almalýyýz. Ýktidar hedefi yoksa, kitlelerin kendiliðinden eylemlerinin peþinden sürüklenmek kaçýnýlmaz olur. Sen olaylara bir yöne vereceðine, olaylar seni kendi etkisine alýr. Devrimci politik bir perspektif ve amaç olmadan burjuva diktatörlüðün sýnýrlarý aþýlamaz. Küçük burjuva sol hareketinde egemen olan anlayýþ güncel iktidar perspektifinden ve ufkundan yoksunluktur. Eðer mücadelenin baðlanacaðý devrimci bir hedef yoksa burjuva sýnýf egemenliðine ve düzenine yönelik sol muhalefet çizgisinin ötesine varamazsýn. Kapitalist düzenin sýnýrlarýnýn ötesine ise muhalefet anlayýþýyla deðil, devrimci mücadele anlayýþýyla gidilir. Devrimci komünizm, devrimci iktidar ve emekçilerin kurtuluþu bakýþ açýsý hedefiyle emekçilerin ve sömürülenlerin mücadelesine ve olaylara yön verir. Kitlelerin mücadelesini geliþtire geliþtire ilerlete ilerlete iktidara varmak deðil, emeðin devrimci iktidarý hedefiyle, emekçi yýðýnlarýn eylemlerine ve mücadelesine yön vermek. Politik hedefi, devrimci stratejisi devrimle iktidarýn ele geçirilmesi olan devrimci iþçi sýnýfý hareketi ve onun devrimci partisinin güncel taktiði de þu biçimde ifade edilir: Kitleler ile en sýký baðlarýn kurulmasý, sýnýf ve kitle eylemlerinde aktif olarak yer almak, emekçileri iktidar hedefiyle yönlendirmek, eylemleri devrime dönüþtürmek, devrimci propaganda ve ajitasyonu geniþletmek, devrimin güncelliðini, zorunluluðunu ve kaçýnýlmazlýðýný en geniþ kitlelere anlatmak, oportünist ve reformist anlayýþý teþhir etmek, yýðýnlarý gerçek devrimci mücadele çizgisinde birleþtirmek; onlarý parti çizgisine ve politikalarýna kazanmak, parti önderliðini sýnýf ve kitle mücadelesinin her alanýnda gerçekleþtirmek. C.DAÐLI

3


Yeni Evrede

SEÇÝM PARANTEZÝNDEN GERÝYE KALANLAR Güncel

AKP, girdiði üçüncü genel seçimden de oyunu artýrarak çýkýnca, baþvezirin klozetinde mikroskopla boncuk arama çabalarý mide bulandýrmaya baþladý. Yakýn zamanýn bu en dar kafalý, en bilgisiz, külhanbeyi kostaklamasý dýþýnda bir ustalýðý bulunmayan bir þahsýn, meðerse ne kerametleri varmýþ. Boþuna dememiþler, þeyh uçmaz, cemaat uçurur. Tekelci basýnýn kimi soðukkanlý yazarlarý, bu seçim baþarýlarýný iyileþtirilen saðlýk hizmetlerine, AKP dönemi boyunca derin ve yýkýcý bir ekonomik çöküþ yaþanmamasýna baðladý. Nedenleri konusunda ayrýlsalar da, bilcümle sermaye sözcülerinin sevinci ortaktý. Arap devrimlerinin ve Avrupa’da artýk sýnýrlarýmýza dayanmýþ isyanýn kahredici ateþi ortasýnda, Türkiye’nin hükümet partisi rekor oyla seçiliyordu. Sermaye, korkularýnýn en büyüðünü, seçimlerin sýcak battaniyesi altýna bir süre gizleyebilirdi. O yüzden, seçimden önce aðza alýnmadýk küfürlerle birbirlerine saldýranlar bir anda gevþemiþ, baþka her yerde kan davasý baþlatabilecek laflarý, alan memnun, veren memnun havasýnda kabullenip uygun görmüþlerdi. Ne de olsa, harcanan trilyonlarla, tüm devlet aygýtýnýn harekete geçirilmesi ve reformist, oportünist hareketlerin gözardý edilmeyecek katkýsýyla, genel seçimler kazasýz belasýz atlatýlmýþtý.

Asýl Hedef Boykot Cephesi Leninist Parti bu seçim sürecinde boykot þiarýný yükseltti, emekçileri seçim sandýðýna deðil, devrimi örgütlemeye çaðýrdý. Sonuçlar açýklandýðýnda görüldü ki, katýlým oraný % 87. Önceki seçimleri de aþan bir orandý bu. Birden bire ne olmuþtu da tüm köþe yazarlarýnýn “tarihin en heyecansýz seçimi” ilan ettikleri, anketçi þirketlerin, kararsýzlar yüksek oranýný þaþýrtýcý bulduklarý bir seçimden, en yüksek katýlýmlý seçim çýkmýþtý. Tekel sözcüleri, bu derin çeliþki konusunda tek laf etmemek için anlaþmýþ gibiler. Týpký, baþka mide bulandýrýcý iddialar konusunda sustuklarý gibi. Çok deðil, seçimlere günler kala, bir grup CHP vekili YSK’ya baþvurmuþ, seçmen listesinde görünmeyen milyonlarca insanýn oyunun, doðrudan hükümet partisine sayýlacaðý iddiasýný gündeme taþýmýþlardý. En az 5 milyon oydan bahsediliyordu ve bunlarýn tutarlý bir boykot tavrýyla sandýða gitmeyenlerden oluþtuðuna hiç kuþku yoktu. Vekiller, iddialarýný kanýtlayacak verilerin MERNÝS projesi veritabanýnda bulunduðunu, fakat bu

4

Mücadele Birliði

Devrim, politik karakteri faþist bir egemenlik altýnda, parlamenter mücadele konusunda sermaye ile rekabet edemez. Sermaye, bir yanda bu faþist baský aygýtýný harekete geçirerek, öbür yandan daðýnýk, moralsiz, çökmüþ halk kitlelerini kazanmak için trilyonlar harcayarak, genel seçimler üzerinden her zaman avantaj saðlayabilir. Fakat devrim, sandýklarda deðil, sokaklarda güçlüdür, sermayeye karþý ancak devrimci mücadele yöntemlerine dayanarak rekabet edebilir. Devrimci emekçi kitlelerin gerçek enerjisi, yaratýcýlýðý, genel kitle ile kurduðu iliþkiler, onlarý tarafsýzlaþtýrma ya da yanýna çekebilme yeteneðini sadece devrimci mücadeleler alanýnda sergileyebilir. konuya dair nüfus müdürlüðünden bilgi istediklerinin ertesi günü, kuþkulu bir yangýnla MERNÝS arþivinin yok edildiðini de söylediler. Bu çok ciddi, seçim sonuçlarýný kökünden deðiþtiren iddialar, ne bu vekillerin kendi partileri CHP, ne de diðer muhalefet partileri sahiplendiler. Memleketin en ücra köþesindeki AKP’li yöneticilerin iki tavuk bir hindilik rüþvetlerinin bile peþine düþüp, bunlarý sanki dünyanýn en gizli sýrrý gibi dosyalamakta ustalaþan Kýlýçdaroðlu dahil, bütün burjuva muhaliflerin bu son derece önemli konuda tümüyle sessiz kalmalarýnýn anlamý üzerinde oportünizm uzun uzun düþünmelidir. En ciddiyetsiz konularda birbirlerinin gözünü oymaya hazýr düþman sermaye kamplarýný, ancak son derece hayati çýkarlarý böylesine birleþtirebilir. O hayati çýkarýn ne olduðu ise apaçýk: Devrim fýrtýnalarýnýn ortasýnda, geniþ emekçi yýðýnlarý parlamenter ve anayasal budalalýkla oyalayabilmek. Bu yüzden, 2011 seçimlerinin esas hedefi, boykot cephesi olmuþtur. Buradan hareketle, genel seçim sonuçlarýnýn dün olduðu gibi bugün de, ne tek tek sermaye partilerinin, ne de emekçi sýnýflarýn 191. Sayý / 6 - 20 Temmuz 2011

gerçek politik güç ve tutumlarýna iliþkin saðlýklý, güvenilir bir veri sunduðu genel kabul görmeli.

Kamusal Politikleþme Peki ya bunca kalabalýk mitingleri tekelci sermaye partilerinin kitle üzerindeki gücüne iþaret deðil miydi? Sermayenin, kendi gözlerini boyamasýna izin vermeyenler için sermayenin bin bir hilesine karþý, devrimci uyanýklýðý bir an olsun býrakmayanlar için, bunlar cevabý zor sorular deðil. Öncelikle, evet, tekelci sermaye partilerinin seçim mitingleri, yirmi yýl öncekilerle kýyaslandýðýnda daha kalabalýktýr. Ve bunun temel sebebi, artýk nüfusun %70’inin daðýnýk kýrsal alanlarda deðil, kentsel alanlarda yaþýyor oluþu, ulaþým aðlarýnýn geliþimi, hýzý ve kolaylýðýdýr. Bu temel etmenlerin yanýnda, tekelci partiler seçimlerde adeta servetler harcadýlar, çevre illerden miting alanlarýna binlerce otobüsle, vapurlarla insanlar taþýndý, bedava kumanyalar, içecekler daðýtýldý. Eli kanlý faþist parti MHP’nin Amed’de yaptýðý miting sermayenin göz boyamaya yönelik tüm sahteliklerini açýða çýkartmasý açýsýndan dikkat çekiciydi. Sadece birkaç saat içinde, uzak kentlerden otobüslerle Amed’e taþýnan binlerce partili, alaný doldurmaya yetti. Seçimin en az para harcayan partisi MHP’nin bu çabalarýnýn, muazzam paralarla iþe koyulan AKP ve CHP ‘nin kat kat daha fazla gösterdiðini düþünmemek için hiç bir neden yok. Ýller arasý taþýnýp duran göstericiler, bürokrasi ve memurlarýn alanlarda hazýr tutulmasý, özellikle Kürdistan’da bu göz boyamaya bizzat asker ve polislerin sivil kýyafetlerle katýlmasý, herhangi dörtyol kavþaðýný neredeyse Kýzýl meydan gibi gösteren Jimi Jib kamerasý çekimleri... Ýþte tarihin en heyecansýz seçimlerinde, miting alanlarýný dolduran hilelerinden sadece birkaçý... Ancak devrimci düþünmeyi bir kenara býrakanlar ya da ancak bütün bu göz boyama çabalarýndan kendi parlamenter yolunun güçlü kanýtlarýný görmeye eðilimli olanlar, sermaye partilerinin gerçekten bu seçimde halklarýn ezici çoðunluðunun heyecan dolu desteðini elde ettiklerini sanabilirler. Kuþkusuz, tekelci sermaye partileri, tam da böyle bir etkiyi yaratabilmek için hileler dýþýnda inanýlmaz bir çaba sarf etti. Daha önce hiç miting yapýlmamýþ onlarca il ve ilçede, irili ufaklý pek çok kasabada bile, görkemli miting organizasyonlarý tertiplendi. Böylece, ömürleri sermaye sýnýfýna hizmetle geçmiþ


Yeni Evrede

Mücadele Birliði

onlarca küçük parti sandýkta adeta yok olurken, geriye yalnýzca iki büyük sermaye partisi kaldý. Bu seçimlerde, geçmiþin þanlý pek çok partisi de dâhil, pek çok partinin adeta sandýða gömülmesi, oldukça dikkate deðerdir. Yakýn zamana dek bu partiler, kýyýda köþede kalmýþ þehirlerin yerel eþrafýna, yerel yöneticilerine, kan baðý ve aþiret vekillerine, cemaat yapýlarýna dayanan bir seçmen kitlesine sahip oldular. Kýyýda köþede kalmýþ kentlerin bu seçmenleri, genel kamusal politik ortamla hiç ilgilenmeyen, toplumun genel kaderine kendisini baðlamak yerine, dar yerel bakýþ açýlarýna tutsak, onyýllarýn uyuþuk alýþkanlýklarý içinde oy kullanýyor, yerel eþraf ve yöneticilerin tercihlerine göre particilik yapýyorlardý. Parlamenter ve anayasal umutlarý yeniden canlandýrabilmek için varýný yoðunu ortaya döken, bu gibi ilçelerde de yoðun çalýþma sürdüren büyük sermayenin büyük partileri, þimdiye dek toplumun genel kaderine ilgisiz bu yerel nüfusu da bir anda kamusal politik alana çekmiþ oldular. Dar ve yerel uyuþuk yaþamlarýndan sýyrýlan bu kenar nüfus bölgeleri, þimdi gözlerini, Ýstanbul, Ankara gibi kamusal politikanýn ve elbette kaçýnýlmaz olarak sýnýflar mücadelesinin nabzýnýn attýðý merkezlere yöneltmiþ durumdalar. Sermaye yaklaþan ve sýnýrlara dayanan devrim tehditlerine karþý, kendi egemenliðinin en geniþ kitlelere dayandýðýný gösterebilmek uðruna, uyuþmuþ bir alýþkanlýk içinde yaþamlarýný sürdüren milyonlarý da tarih sahnesinde bir rol kapmaya çaðýrmýþ oldu. Onlarca sermaye partisinin bir anda sandýklara gömen etken, iþte tam da bu, kamusal politikleþme oldu.

Mücadelenin Gerçek Zemini 2011 Seçimlerinin dikkat çekici bu yönlerini vurguladýktan sonra; devrim açýsýndan çok daha temel ve çok daha önemli bir olguyu burada ifade etmeliyiz. Genel oy, hele ki tekelci sermayenin faþist politik egemenliði altýnda, devrimci kitlelerin sýrtýnda taþýnan sýnýflar mücadelesinin gerçek dengesini yansýtmaz. Tekelci faþist egemenlik altýnda milyonlarca emekçi, politik yaþamý þekillendiren aktif unsurlar olmaktan çýkmýþtýr. Sermaye egemenliðinin ana dayanaðý kitleler deðil; ordu, polis ve adliye aygýtlarýdýr. Kapitalist kölelik altýnda, yoksulluðun ýzdýrabýyla kývranan milyonlarýn, proletarya mý, sermaye mi gibi tarihi bir sorun karþýsýnda doðru karara varmalarý öylesine zordur ki, devrim nüfusun çoðunluðunu ancak zaferden sonra kazanacaktýr. Burjuva parlamenter sistem, en demokratik alanlarda bile, nüfusun ezici çoðunluðunu kamusal yaþamdan dýþtalarken, ayný zamanda bu kitleleri devrim

karþýsýnda da pasif konuma iter. Sýnýflar mücadelesi ise, ancak gerçekten mücadele eden, öz çýkarlarýný tanýyýp koruma yolunda gerçekten pratik adýmlar atabilen, ama öte yandan genel nüfusa oranla kuþkusuz azýnlýkta kalan kalabalýklar tarafýndan yürütülür. Ve bu mücadelede denge, kanaatlerini dört yýlda bir kurulan sandýklarda ifade temek dýþýnda politik yaþamýn hiçbir noktasýnda aktif yer almayan sinmiþ halk kesimleri tarafýndan deðil, ama pratik mücadele veren kitleler tarafýndan yaratýlýr. Mýsýr ve Tunus’un devrimci kitleleri, kýsa süre önce genel seçimlerde % 90 gibi oylar toplayan diktatörleri yere sererken, koþa koþa bu diktatörlere oy vermeye gitmiþ olan sinmiþ kitleleri de taraf olmaya ya da en azýndan tarafsýz kalmaya zorladýlar. Bu devrimler, gerçek mücadele zemininin, burjuva parlamenter oyunlarýn tamamen dýþýnda kurulduðunu, ilerlediðini ve sonuca vardýðýný kanýtlýyor. Bizdeki somut örnek ise, Hopa olaylarýdýr. AKP, bindirilmiþ kýtalarla binlerce kiþiyi mitinge topladýðý halde, sayýca daha az olan Hopa’nýn devrimci emekçileri sokaklarý iþgal etti; hükümetin baþý, arkasýna bile bakmadan ilçeden kaçarken, mitingte toplanan kalabalýklar adeta buhar olup uçtular. Ve Hopa sokaklarý, sýnýf mücadelesinin gerçek unsurlarýna, devrimci kitlelerle sermayenin polis gücüne kalmýþtý. Bu olay ayný zamanda devrimin, þimdilik sermaye partilerinin peþinden koþan kalabalýk bir nüfusu, bir anda tarafsýzlaþtýrabilme kapasitesine sahip olduðunu da kanýtlar. Devrim Ancak Sokaklarda Güçlüdür Devrim, politik karakteri faþist bir egemenlik altýnda, parlamenter mücadele konusunda sermaye ile rekabet edemez. Sermaye, bir yanda bu faþist baský aygýtýný harekete geçirerek, öbür yandan daðýnýk, moralsiz, çökmüþ halk kitlelerini kazanmak için trilyonlar harcayarak, genel seçimler üzerinden her zaman avantaj saðlayabilir. Fakat devrim, sandýklarda deðil, sokaklarda güçlüdür, sermayeye karþý ancak devrimci mücadele yöntemlerine dayanarak rekabet edebilir. Devrimci emekçi kitlelerin gerçek enerjisi, yaratýcýlýðý, genel kitle ile kurduðu iliþkiler, onlarý tarafsýzlaþtýrma ya da yanýna çekebilme yeteneðini sadece devrimci mücadeleler alanýnda sergileyebilir. Reformizm, bu temel politik gerçekleri tamamen bir yana býrakarak, seçimler yoluyla emekçi iradesinin açýða çýkacaðý boþ hayalini pompalayýp durdular. Sonuç, her zaman, hem kendileri hem de arkalarýna taktýklarý kitleler açýsýndan hüsran oldu. Kürt halký açýsýndan ise bu seçimlerin 191. Sayý / 6 - 20 Temmuz 2011

Güncel

parlamenter yolu onaylamakla pek az ilgisi vardý. Onlar seçim sandýklarýna, ancak UKH yöneticilerinin “Bu bir özerklik referandumudur” sözlerine ikna olduklarý için gittiler. Seçim dönemi boyunca, sermaye güçleriyle miting yarýþtýrmak yerine, þiddetli isyanlarla, kavgayla, sokaklarda sermaye partilerini kovalayarak, sandýklardan istedikleri sonucu çýkartmayý baþardýlar. Kuþkusuz, biçimsel demokratik sýnýrlarý açýsýndan, devrimci mücadele yöntemlerini yoðun olarak sergilemeden, bu sonucu almalarý oldukça zordu.

Domino Taþlarý Diziliyor Oldukça yoðun bir devrimci ortam içinde gerçekleþen genel seçimlerin, hem bu ortamdan etkilenmesi, hem de etkilemesi doðal olanýdýr. Hiçbir sosyal olay birbirinden baðýmsýz ve yalýtýk deðildir. Marx, Louis Bonaparte’ýn 18. Brumaire’i adlý eserinde þu dikkat çekici satýrlara yer veriyor: “Ama devrim, iþini sonuna kadar götürür. O, araftan ancak henüz geçiyor. Ýþini yöntemle yürütüyor. 2 Aralýk 1851’e kadar (Bonaparte’ýn parlamentoya feshettiði darbenin tarihi -bn.) hazýrlýklarýnýn ancak yarýsýný tamamladý, þimdi de öteki yarýsýný tamamlýyor. Devrim, sonunda devirebilmek üzere, parlamenter iktidarý ilk önce yetkinleþtiriyor. Bir kez bu ereðe vardýktan sonra, yürütme gücünü yetkinleþtiriyor, onu en yalýn ifadesine indiriyor, onu tecrit ediyor, bütün tahrip kuvvetlerini onun üzerinde toparlayabilmek için bütün kendi kusurlarýný ona yöneltiyor ve o hazýrlýk çalýþmasýnýn ikinci yarýsýný tamamladýðý zaman, Avrupa yerinden sýçrayacak ve bayram edecek. Ýyi kazmýþsýn koca köstebek!” Bizim koca köstebek de iþbaþýnda. Bütün partilerin ve sýnýflarýn kendi iradeleri ve planlarýndan baðýmsýz, iþini yöntemle sürdürüyor, sýnýflarýn nesnel iliþkilerini, birbiriyle olan sosyal politik baðlarýný hazýrlýyor; bu nesnel iliþkilere dayanarak iktidarý biçimlendiriyor. Bu topraklarda devrim sermaye sýnýfýný, köþede bucakta ne kadar yýðýn varsa onlara kendini koruma altýna almaya sürüklüyor. Böyle yaparak hükümeti bürokrasi karþýsýnda yetkinleþtiriyor, onu sermayenin vurucu gücü ve yoðunlaþmasý olarak yalýnlaþtýrýyor; bir vuruþta yere çalabilsin diye onu en yükseðe çýkarýyor. Devrim her köþeden yükselen saldýrý ve salvolarýna karþý kendini korumak adýna sermaye, hükümetin genel meþrutiyetinin o koca gövdesini þiþiriyor, ki arkasýna sýðýnabilsin. Böylece kendi eliyle þiþirdiði gölgenin ardýnda domino taþý gibi dizilirken, en öndeki taþýn devrilmesiyle tüm sermaye güçlerinin ardý ardýna devrilmesinin yolunu açýyor. Neydi popüler kültürün o sözü: Budur iþte!

5


SERMAYENÝN ÝSKAMBÝLDEN ÞATOLARI

Yeni Evrede

Güncel

A

ðýzlarýnýn tadý kaçtý. Tarihin en heyecansýz seçimlerini her nasýlsa yüksek katýlýmlý abra kadabra bir seçime dönüþtürmenin keyfini hiç olmazsa yaz boyunca sürebilmeyi istediler, çok þey mi? Onca üstünde keyifle türkü tutturduklarý atýn topal olduðunu ve rastladýðý her çukurda sürücüsüyle birlikte çamura yuvarlanmak gibi talihsiz bir kadere mahkûm olduðunu unuttular. Halkýn iradesi diye onca þiþirilen parlamentonun pek çok üyesi, maaþlý memurlar ordusunun sadece iki üyesinin kanaatlerine dayanan kararlar ile zindanlardan çýkamadýlar. Bir yanda iskambilden bir þato, parlamento; diðer yanda gerçek demir, beton, tel örgü yýðýný zindan. Hangisinin daha gerçek bir egemenlik aygýtý olduðunu, bu olaydan daha çarpýcý ne açýklýða kavuþturabilirdi? Ve toplum bir kez daha, milyonlarca oyun, iki maaþlý memurun kanun yorumlama yetkesinden daha güçlü olmadýðýný gördü. Tekelci egemenlik altýnda parlamentonun bir hiç, polis, ordu, adliye aygýtýnýn ise her þey demek olduðu, itiraza yer býrakmayacak kesinlikte, kitlelerin en geniþ kesimlerinin bilincine, kitaplardan öðrenilen deðil, sarsýcý tecrübelerle kazanýlan bir bilinç olarak kazýndý. On milyonlar, devrimin eðitici süreçlerinden ancak böyle geçer.

Balona Bir Ýðne Tarihin olaðan, alýþýldýk, karmaþasýz seyri içinde cereyan etseydi, ciddi bir siyasal krize neden olamayacak bir geliþme, tutuklu vekillerin mahkemece salýnmama kararý, tarihin öylesine özgün bir anýnda patlak verdi ki, deyim yerindeyse, sermaye sýnýfýnýn yüreði aðzýna geldi. Yaþadýðýmýz günlerin bu özgünlüðü nereden ileri geliyor? Her þeyden önce ve her þeyden öte, dünyayý sarsan büyük halk devrimlerinin her kýtadan on milyonlarý harekete geçmeye özendirdiði, en köklü burjuva parlamenter kültür ve alýþkanlýklara sahip ülkelerde bile milyonlarýn kendi sorunlarýna çözümü meydanlarda aradýklarý bir tarihsel alt üst oluþ sürecidir bu. Tekelci sermayenin, kamusal yaþamýn biçimlendirilmesinde dýþladýðý emekçi milyonlar, bu

6

Mücadele Birliði

Devrimci Kürt halký, bulunduðu her yerde, milyonlarýn doðrudan iradesini yansýtabilecek organlarý, konseyleri inþa ediyor, mücadeleyi milyonlarýn bizzat kendi eseri haline getiren o sihirli formülü el yordamýyla da olsa buluyor. Ancak bu konseyler, temsili ve merkezi bir organýn kurulmasýyla tamamlanmadýkça, milyonlarýn doðrudan iradesi devrimin en temel sorununa, yani iktidarýn zorla fethine yönelemez. Bizzat burjuva parlamenter sistemin sandýklarýndan çýkarak genel bir meþruiyeti kazanmýþ vekiller, eðer özerk parlamento oluþumu çaðrýsýný sahipsiz býrakmazlarsa, yani fiili olarak ikili iktidar durumunu geliþtirirlerse, bu adýmýn konseyler ve zor araçlarýyla birleþiminden, devrimin zaferini kaçýnýlmaz kýlabilecek köklü bir kopuþ doðacaktýr.

dýþlamanýn aldatýcý aracý parlamentolarý hiçe sayýyor, kuþatma altýna alýyorlar. Ýþte, dünya genelinde esen fýrtýnanýn tam ortasýndaki Türkiye binbir türlü dalavere, akýl almaz baský, trilyonlarca para ve elbette reformizmin küçümsenmeyecek katkýlarýyla, kazasýz-belasýz bir seçim atlatmýþ, meclisi yenilemiþ; dahasý iktidarýn yýpranmadýðýný gösterir rekor bir oyla hükümet partisini zafere taþýmýþtý. Devrim kapýlarý zorladýkça, tekelci sermaye, egemenliðinin en geniþ kesimlere dayandýðýna dair yalanlarý yutturabilmek için, neredeyse akla karayý seçmiþti. Hiç olmazsa birkaç ay fýrtýnanýn ortasýndaki dingin bir ada olmanýn keyfini çýkarabilirdi. Ama yalanlarla þiþirilen balonun patlamasý epey gürültülü oldu. Tarih, milyonlarý eylem a191. Sayý / 6 - 20 Temmuz 2011

lanlarýna çekerken, sermaye kitleleri kementle baðlayýp parlamentoya çekmeye çalýþtý ama daha ilk adýmda kemendin ucunu elinden kaçýrdý. Tekelci egemenliðin, parlamento aracýlýðýyla geniþ yýðýnlarýn desteðine dayandýðý algýsýný yaratmak, sadece iç politik dengeler için deðil, ama tüm dünyaya da ayný mesajý verebilmek açýsýndan önemli. Çünkü dört bir yaný devrim, isyan ve sallanan iktidarlarla dolu Türkiye’nin bir istikrar adasý olduðu yalanýný pazarlamak, uçurumun kenarýnda gezinen ekonomiyi büyük felaketten kurtulmanýn da bir yolu. Dünyaya verilen bu imaj sayesinde Türkiye ekonomisi, son derece baðýmlý olduðu sýcak para akýþýný sürdürebiliyor. Ýç üretimi felce uðratan ithalattaki akýl dýþý yükseliþ, cari açýðý tarihi rekorlara taþýrken, borç kaðýtlarýyla boðazýna dek batmýþ bankalar, cep telefonlarýna kredi yaðdýrýyor. Emperyalist kapitalist sistem, Türkiye’yi devrimin pençesine kaptýrmamak için, baþka hiçbir ülkeye uygulanmayan kolaylýk ve ölçekte sýcak para akýþýný yoðunlaþtýrýyor. Ancak bu iltimaslý durumun tek koþulu; tekelci siyasal iktidarýn istikrarý, egemenlik aygýtlarýnýn sorunsuz çalýþýyor olmasý... Bu istikrar ve uyumun bozulduðuna dair en küçük bir iþaret, ekonomiyi uçurumdan aþaðý sürüklemeye yeter. Ýþte bu nedenle, parlamento krizi, tekelci sermayenin yüreðini aðzýna getirmeye yetti. Öte yandan bu kriz, düþman sermaye kamplarý arasýndaki çeliþkilerin ne denli keskin, sert ve de ertelenemez bir karakter kazandýðýnýn ifadesi oldu. Parti liderlerinin hakaretlerinden çok daha derin, en hayati çýkarlardan beslenen bu kavga, uzun süredir Ergenekon-Balyoz davalarý üzerinden sürüyordu. Sermayeyi düþman kamplara bölen bu kavganýn devrimin açýk ve de yakýn tehdidi karþýsýnda dahi hýzýndan bir þey kaybetmemesi, oldukça önemlidir. Devrim, sermaye sýnýfýnda birleþmeye doðru güçlü bir eðilim yaratýr ama ayný zamanda devrim sermayenin çeþitli katlarý arasýndaki politik ayrýmlarý keskinleþtirir; yukarýda büyüyen çatlak bizzat devrim tarafýndan kýþkýrtýlýr. Þimdi olan bu. Sermayenin karþý karþýya bulunduðu siyasi ve ekonomik tehlikelere


Yeni Evrede

Mücadele Birliði

raðmen, kavgayý yumuþatmak, ertelemek, “helalleþmek” mümkün olmuyor. Her hafta düzineler halinde, görevli yüksek rütbeliler sorguya alýnýyor, cezaevleri generallerle dolduruluyor, ancak bunlar artýk flaþ haber deðeri bile taþýmýyor. Suriye tanklarý sýnýrda gövde gösterisi yaparken, Kürt halký devrimci halk savaþýna hazýrlýk yaparken, devrimin gücü milyonlar halinde meydanlarda kendini gösterirken, ordunun üst düzey yöneticilerinin tutuklanmasý hýz kazanýyor. Sermaye sýnýfý, ne iç geliþmelere, ne de dýþ geliþmelere müdahale edebiliyor, kontrol edebiliyor, ne de kendi sýnýfýnýn birliðini saðlayabiliyor. Geçmiþte, dýþ tehditlere ve devrim tehlikesine karþý hýzla “topyekun mücadele” çizgisinde birleþebilen sermayenin, þimdi bu gücü bulamamasý, devrimimizin yeni bir olgusudur.

Sahibini Arayan Büyük Fýrsat Yine de tekelci sermayeye korkularýn en gerçeðini yaþatan Kürt halký oldu. Binbir baskýya, cendereye raðmen, seçimlerden beklenenin üzerinde bir sonuçla çýkan BDP’nin, meclise bu zafer havasýný taþýmamasý için tertiplenen Hatip Dicle vetosu,

þimdi yaþanan parlamento krizinin asýl tetikleyicisi oldu. Tekelciler istediler ki, BDP meclise yaralý gelsin, boynu bükük gelsin. Fakat Kürt halký, kendi onurunu, parlamento kürsüsünden üstün tuttu; meclisi boykot çaðrýsý yaptý, dahasý, seçilen 36 vekili bölgenin özgür parlamentosunu inþa etmeye çaðýrdý. Bu çaðrý þimdilik sadece bir seçenek olarak masada tutuluyor. Yine de, bu konuda bir hedefin, ikili iktidarýn ortaya konmasý bile yeterince önemli. Çünkü Kürt halkýnýn özgürlük savaþýný çok daha ileri noktalara taþýyacak, devrimin en özsel sorununa cevap olacak merkezi iktidar odaðýnýn doðuþuna iþaret ediyor. Devrimci Kürt halký, bulunduðu her yerde, milyonlarýn doðrudan iradesini yansýtabilecek organlarý, konseyleri inþa ediyor, mücadeleyi milyonlarýn bizzat kendi eseri haline getiren o sihirli formülü el yordamýyla da olsa buluyor. Ancak bu konseyler, temsili ve merkezi bir organýn kurulmasýyla tamamlanmadýkça, milyonlarýn doðrudan iradesi devrimin en temel sorununa, yani iktidarýn zorla fethine yönelemez. Bizzat burjuva parlamenter sistemin sandýklarýndan çýkarak genel bir meþruiyeti kazanmýþ ve-

Þiþli Sokaklarýnda...

26 Haziran günü Taksim Ayýþýðý Sanat Merkezi’nde yapýlacak olan Aysun BOZDOÐAN’ý anma programýna gittiðimde gördüm ki, program erken saate alýnmýþ ve Mücadele Birliði Platformu olarak Emek, Özgürlük ve Demokrasi Bloðu’nun düzenlediði yürüyüþü desteklemek amacýyla gidilmiþ. Eylem; Hatip DÝCLE’nin milletvekilliðine konan engel ve 5 siyasi tutuklunun oy alarak seçilmesine raðmen serbest býrakýlmamasý üzerine. Ben de bindim metroya, gittim Þiþli’ye. Saat 15.00’da yapýlmasý planlanan yürüyüþe polisin izin vermeyeceði açýk. Ben gittiðimde bir yandan ajitasyon yapan kitle sözcüsü diðer yandan da yürüyüþün gerçekleþmesini saðlamak için polisle görüþmeler yapan birkaç insan vardý kitleyi yönlendiren. Zaten biz biliyoruz bu yürüyüþün izinli olmadýðýný. Ve bizim yürümememiz için engel çýkaracaklarý fikrinde olan kitle, bu görüþmeleri haksýz bulup bir anda polise taþ, pet þiþe tarzý þeyler fýrlatmaya baþladý. Bir an bile beklenmeden karþýlýk geldi. Tabii ki orantýsýz güç!! Havaya sýkýlan gaz bombalarýnýn ardý arkasý kesilmedi. Her yer bembeyaz bir dumana büründü Gazdan etkilenen kitle esnaflara daðýldý. Ben de kendimi o kargaþa ve þaþkýnlýk içinde bir restoranda buldum. Yanýmdaki insanlar yoldaþlarým deðil, panik içindeyim. Ben daha alanda bizim bayraklarý göremeden gaz sýkýldý. Zaten aletin çýkardýðý ses bile ürkütücü. Bir an silahlar patlýyor sandým. Velhasýl insanlar yüzüne limon sürerken ben bulduðum ilk su dolu pet þiþeyi döktüm kafamdan aþaðý. Bir genç heval uyardý beni su dökmeme konusunda.

Güncel

killer, eðer özerk parlamento oluþumu çaðrýsýný sahipsiz býrakmazlarsa, yani fiili olarak ikili iktidar durumunu geliþtirirlerse, bu adýmýn konseyler ve zor araçlarýyla birleþiminden, devrimin zaferini kaçýnýlmaz kýlabilecek köklü bir kopuþ doðacaktýr. Seçim sonuçlarýnýn daha resmi ilaný bile yapýlmamýþken patlak veren meclis krizi, parlamenter hayalleri þiþirebilmek için alnýnýn derisi çatlayan sermaye egemenliðinin, artýk sadece emekçi sýnýflarý deðil, kendi egemenlik aygýtý üzerindeki kontrolü de kaybettiðinin iþaretleriyle doludur. Geliþen devrim, sermayenin yönetme potansiyelini alabildiðine eritmiþ; en büyük zaferini bir anda en büyük korkulara çevirmiþ; sermayenin çeþitli kamplarý arasýndan devrime karþý iþbirliði yapma dinamiklerini parçalamýþtýr. Belki bu kriz, meclisi felç etmeden birkaç düzenlemeyle atlatýlsa bile, geriye aðýr bir hasar býrakmýþ olacak. Parlamenter hayaller aðýr yara aldý. Dünyanýn gözünde Türkiye bir istikrar ülkesi deðil, her adýmda ayaðý takýlarak yere yuvarlanan bir topal at konumu kazandý. Bu pek þanlý konumun, ekonomik yýkýmýn þiddetli bir dalgasýný tetiklemesi ise hiç þaþýrtýcý sayýlmamalý...

Herkes kendine geldikten sonra çýkýldý, bir sokaða girildi. Düþünmeye baþladým bu insanlar evlerine mi gidiyor þimdi diye. Ya da bu durumda ne yapmalý? Alanda kimse kalmamýþ dumandan baþka. Takýldým bu insanlarýn peþine, gittik gittik bir caddeye çýktýk. Toplandýk cadde üstünde 20-30 kiþi. Bu kez aramýzdan 3-5 genç baþladý otobüslere taþlar yaðdýrmaya. Öfkesine hakim olan soðukkanlý birkaç insan ne kadar baðýrsalar da “Yapmayýn yoldaþlar bizim tarzýmýz bu deðil biliyorsunuz ki, bizim düþmanlarýmýz sivil halk deðil” diye birkaç genç ýsrarla bir süre daha devam etti bu iþleme. Gençler öfkeli. Bu halk öfkeli. Bu halk halk devrim istiyor. Ben daha önce ayný polisten ayný gazý yemedim bu halkla. Bugün anladým ki, evet, Kürt halký devrim istiyor. Gruptan ayrýldýktan sonra yürüyerek Taksim’e gidiyorum. Nereye baksam gözleri gazdan kýpkýrmýzý olmuþ yurtsever gençler. Bugüne kadar derdim ki çatýþma varsa gaz var, cop var, gözaltý var. Ama bugün diyorum ki, çatýþma varsa birlik var, dayanýþma var, tanýmadýðýn insanlarla ayný dava uðruna ayný düþmana karþý savaþmak var. Ben bugün o eylemde yalnýz olsam da aslýnda yalnýz olmadýðýmý o insanlarlayken anladým. Bana güven verdiler. Þiþli’nin her sokaðýnda dayanýþma içinde, ayný düþmana karþý durduðumuz insanlarýn olduðu bugünü iyi ki yaþadým ben. Olacaðýný tahmin ettiðim ama hiç beklemediðim bir anda kendimi içinde bulduðum bu çatýþma, kendi içimdeki çatýþmayý yenmemi saðladý. Evet, artýk gazýn tadýný biliyorum ve hiç bir þeyden korkmuyorum. Bugünden sonra militanlýðýma diyecek yok Yaþasýn Devrimci Dayanýþma Yaþasýn Halklarýn Mücadele Birliði

191. Sayý / 6 - 20 Temmuz 2011

DÖB’lü Bir Öðrenci

7


ÝKTÝDAR ODAÐI YARATILMALI

Yeni Evrede

Güncel

Komite ve Konseyler, iktidarý ele alacak mücadele organlarý olarak mümkün olan her yerde; her il ve ilçede hýzla oluþturulmalýdýr. Bu birinci nokta. Bunun devamý ve olmazsa olmazý ikinci nokta, Geçici Devrim Hükümeti sorununun pratik biçimde ele alýnmasýdýr. Komite ve Konseyler yerel iktidar organlarý olacaksa Geçici Devrim Hükümeti de onlarýn tümünü birleþtiren, koordine eden, temsil eden merkezi iktidar organý olacaktýr. Böyle bir iktidar odaðý olmadan emekçi sýnýflarýn iktidarý ele geçirmek için gözüpek saldýrýlara giriþmesi düþünülemez bile. Sorunun önemi buradan geliyor ve þimdi devrimci proletaryanýn önünde iþte bu sorun duruyor

Seçimlerden önce yayýnladýðýmýz “Düzen Çöküyor” baþlýklý makalemizde burjuva parti kalmadýðýný, hepsinin birbirine benzeþtiðini ve ortaya bir iktidar boþluðu doðduðunu yazmýþtýk. Genel seçimler bu düþüncemizin ne kadar isabetli olduðunu ortaya koydu. “Teori gridir, yaþam aðacý yeþildir”. Yaþamýn kendisi tarafýndan sýnanmýþ ve bu sýnamadan baþarýyla çýkmýþ teoriden daha güçlü bir þey olamaz. AKP ile CHP arasýnda hiçbir fark kalmamýþtýr. Faþizm kendini her alanda tahkim etmeye çalýþýyor. Dini gericilik bu konuda devletin ve tekelci sermaye sýnýfýnýn en önemli kozudur. Devletin ve hükümetin elinde koz olan þey emperyalizmin de kozudur; bunlar birbirinden ayrý düþünülemez. Hükümetin þimdi her yere kendi has adamlarýný yerleþtirmeye çalýþmasý Ýslami sosa batýrýlmýþ faþizmin kendini tahkim etmeye çalýþmasýndan baþka türlü anlaþýlamaz. Yasama, Yargý ve Yürütme erkleri birleþmiþtir. Daha doðrusu, Yasama ve Yargý,

8

Mücadele Birliði

Yürütmenin yani hükümetin emrine tam anlamýyla girmiþtir; “kuvvetler ayrýlýðý” tümüyle ve açýktan ortadan kaldýrýlmýþtýr. Artýk sadece yürütmeden; hatta sadece “baþbakan”dan söz edilebilir. Yasama, Yargý ve Yürütme tek kiþinin emrindedir, onun aðzýndan çýkacak söze göre hareket ediyorlar. Parlamento eskiden beri öyleydi ama þimdi zirve noktasýna çýkmasý anlamýnda vurgu yapýlabilir: artýk bir hiçtir ve sadece hükümetin gereksinim duyduðu yasalarý çýkarmakla görevli bir lojistik kurumdur. Oraya gidecek vekillerin, buna “yurtsever vekiller” dâhil, yapacak hiçbir iþleri yoktur. Bu “seçimleri boykot” politikasýnýn ne derece isabetli olduðunu gösteriyor. Kürt halkýnýn seçimlere katýlarak oraya vekil göndermiþ olmasýnýn tek iþe yarar tarafý “parlamentodan çekiliriz ve oranýn meþruiyetini tartýþtýrýrýz haa” sopasýný ellerine almýþ olmalarýdýr. Bu sopa sallama nereye kadar etkili olur, onu hep birlikte göreceðiz. Faþizmin her alanda kendini tahkim etmeye çalýþmasý ihtiyaçtan kaynaklanan bir planlamadýr. Hýzlý ve tek yerden karar alma ihtiyacýdýr bu. Bir savaþ hazýrlýðýnýn iþaretleridir. Savaþ, hem içe hem de dýþa karþý hazýrlanýyor. Suriye’ye karþý bir savaþ hazýrlýðý artýk alenidir. Açýklamalar, demeçler, diplomatik giriþimler; her þey buraya iþaret ediyor. Hazýrlýk demek savaþýn mutlaka olacaðý anlamýna gelmiyor. Ama hazýrlýk varsa bunun ciddi bir olasýlýk olduðu hesaba katýlmalý. Dýþa karþý savaþ varsa içe karþý da savaþ var demektir. Bu, zaten var olan savaþýn daha da sertleþmesi biçiminde anlaþýlmalý. Savaþý daha da sertleþtirmek için mahkemelerin, polisin, jandarmanýn, ordunun tahkim edildiði apaçýk bir olgudur. Burada tarihin bir kesitiyle benzeþme kurmak istersek, durumun, dar anlamýyla Osmanlýnýn I. Paylaþým Savaþý sýrasýndaki durumuna benzediðini söylemek mümkün. Türkiye, Osmanlýnýn 1915’li yýllarýný yaþýyor. Daðýlmanýn, çökmenin, çözülmenin eþiðindedir; son bir hamleyle bunu önlemeye çalýþýyor. Tahkim, tüm güçlerin tek elde toplanmaya çalýþýlmasý, savaþ hazýrlýklarý, hepsi ama hepsi bundandýr. Ama bu çabalar, týpký Osmanlýda olduðu gibi, daðýlma ve çözülmeyi hýzlandýr191. Sayý / 6 - 20 Temmuz 2011

maktan baþka iþe yaramayacaktýr. Yaþam devrime akýyor. Çözülme ve daðýlma varsa iktidar boþluðu da doðuyor demektir. Bu boþluðun doðduðu ve bu boþluðu dolduracak güçlerin harekete geçtiðinin en somut ifadesi, varolanýn yanýbaþýnda hemen baþka bir iktidar odaðýnýn oluþmasýdýr. Kürdistan’daki Ýl ve Ýlçe Konseyleri budur. Ýkili iktidar durumu ortaya çýkmaya baþlamýþtýr. Yeterli mi? Deðil. Bunlarý yaygýnlaþtýrmak, Türkiye’ye taþýmak, iþçi sýnýfýna ve diðer emekçi sýnýflara bunun önemini anlatmak; onlarý bu organlarýn oluþturulmasýna ikna etmek yaþamsal önemdedir. Komite ve Konseyler, iktidarý ele alacak mücadele organlarý olarak mümkün olan her yerde; her il ve ilçede hýzla oluþturulmalýdýr. Bu birinci nokta. Bunun devamý ve olmazsa olmazý ikinci nokta, Geçici Devrim Hükümeti sorununun pratik biçimde ele alýnmasýdýr. Komite ve Konseyler yerel iktidar organlarý olacaksa Geçici Devrim Hükümeti de onlarýn tümünü birleþtiren, koordine eden, temsil eden merkezi iktidar organý olacaktýr. Böyle bir iktidar odaðý olmadan emekçi sýnýflarýn iktidarý ele geçirmek için gözüpek saldýrýlara giriþmesi düþünülemez bile. Sorunun önemi buradan geliyor ve þimdi devrimci proletaryanýn önünde iþte bu sorun duruyor. Böyle bir hükümetin varlýðý ve bu hükümetin devrimci, kýsa, öz, iki anlama gelmeyecek açýklýktaki programý emekçi sýnýflarýn eline verilmiþ bir savaþ bayraðý olacaktýr. Halk Ýktidarýný hedefleyenler böyle bir iktidarýn yürütme organý konusunu acilen ele almak ve ilan etmek zorundalar. Mýsýr ve Tunus devrimleri bu konuda hazýrlýklý olmamanýn acýsýný çekiyor. Tarihten ve olaylardan ders almasýný bilenler ayný hatayý tekrarlamazlar. Birleþik devrimimizin geliþtiðinin en somut göstergesi Kürdistan’da ortaya çýkan ikili iktidar durumudur. Geçici Devrim Hükümeti sorununun pratik biçimde ele alýnýp çözüme kavuþturulmasý devrime karþý konulmaz bir ivme katacaktýr. Þimdi tarihin önümüze koyduðu görev budur. 22 Haziran 2011


Yeni Evrede

Kürt Halkı

Mücadele Birliði

Ýrade Savaþý Taksim’de

YSK kararýyla milletvekilliði geçersiz kýlýnan Hatip Dicle için Diyarbakýr’da süren oturma eylemi ertesi gün devam etmek üzere sona ererken, Taksim’de protesto için toplanan Emek , Demokrasi ve Özgürlük Bloku’nun yürüyüþüne polis panzer ve gaz bombasýyla saldýrdý. 26 Haziran günü saat 18.00’de tutsak 6 vekillerinin serbest býrakýlmasý ve milletvekilliði görevine baþlamalarý için basýn açýklamasý yapan Blok sözcüleri, binlerce kiþiyle Taksim Meydaný’nda bir araya geldi. “Hiçbir karar halkýn iradesine ipotek koyamaz. Bi agir nelîzin” yazýlý pankart açan ve “Hatip Dicle onurumuzdur”, “YSK þaþýrma bizi daða taþýrma”, “ Hatip Dicle Onurumuzdur”, “Þehit Namýrýn” sloganlarý atan kitle bir süre oturma eylemi yaptý. Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloku, Mücadele Birliði ve çok sayýda kurumun destek verdiði eyleme milletvekilleri Ertuðrul Kürkçü ve Sebahat Tuncel de katýldý. Kürkçü, “DTK’nýn aldýðý bir karar var ve bizler yarýn bütün emek cephesi olarak Diyarbakýr’da bir araya gelip bu öneriyi tartýþacaðýz. Daha önce Ahmet Türk ve Demirtaþ’ýn söylediði ‘bir arkadaþýmýz olmazsa Meclis’e

gitmeyiz’ þeklindeki söylemi tartýþýp kamuoyuyla paylaþacaðýz. Kimse heveslenmesin bütün ekip olarak tek kararla hareket edeceðiz. Bu bir darbedir ve biz bunu kabul etmeyeceðiz. Verilen kararýn ardýndan AKP’li kadýn aday utanmadan ve sýkýlmadan gidip mazbata almýþtýr. Bu tam bir ahlaksýzlýktýr. Þu iyi bilinmelidir, tek bir arkadaþýmýz olmadan hiçbirimiz olmayacaðýz. Ya hep beraber ya da hiçbirimiz” dedi. Sabahat Tuncel ise konuþmasýnda “Biz Kürtler olarak kapýdan atýlýp bütün yasal yollarý deneyerek bacadan girdik. Ancak þimdi de önümüzde YSK var. Barýþa dönük her adým atýþýmýzda ya TSK’yý buluyoruz karþýmýzda ya da YSK’yý. AKP’ye sesleniyorum. Þunu bilsinler ki artýk bizim aðzýmýzýn tadý kaçmýþtýr. Biz de o meclisi o anayasayý tanýmayacaðýz. AKP’nýn anayasasýný ne kabul ederiz ne tanýrýz. Bu tam bir provokasyondur. Yýllardýr bu ülkede hakimiyetin halkta olduðu edebiyatýný dinledik. Þimdi durum ortadadýr. Baþbakan bu durumu iyi okumalýdýr. Hatip Dicle daha önce de sadece Kürtçe konuþtuðu için meclisten alýnýp yýllarca cezaevinde tutuldu. Dicle’ye yönelik tavýr sýradan bir tavýr deðildir. Bizim için Hatip Dicle’nin sembolik bir önemi var-

191. Sayý / 6 - 20 Temmuz 2011

dýr. Tek bir arkadaþýmýz yoksa hiçbirimiz de olmayacaðýz” dedi. Basýn açýklamasýnýn ardýndan 10 bin kiþiyi bulan kitle Ýstiklal Caddesi’ne doðru yöneldi. Cadde, polis barikatý ve panzerleriyle kapatýlmýþtý. Polis yürüyüþ için izin vermeyince, kitle yönünü ters tarafa çevirdi, Taksim Meydaný’ndan Tarlabaþý’na doðru yürüyüþe geçti. Trafiði kapatarak yürüyen on bin kiþi, Beyoðlu karakolu önünde panzerler ve polis barikatýyla karþýlaþtýlar. Kitle barikata doðru yürüyüþünü sürdürdü, tam barikatý aþacakken, gaz bombalarý ardý ardýna patlatýldý. Kitle, geri çekilerek, taþ, sopa, cam þiþelerle polise karþýlýk verdi. Arkasýndan da gelen panzer ve çevik kuvvet ekipleri arasýnda kaldý, yavaþ yavaþ, ara sokaklara girerek geri çekildi. Polisin gaz ve tazyikli suyundan kötü etkilenen esnaf ve halkýn polislere tepki gösterdiði görüldü. Cadde savaþ alanýna döndü, bir süre trafiðe kapalý kaldý. Bir grup tekrar Taksim Meydaný’nda toplandý. Oturma eylemi yaparak, polisin saldýrýsýný ve Hatip Dicle’nin milletvekilliðinin düþürülmesini protesto eden kitle, yarým saat sonra eylemi bitirdi.

Antep’te Protestolar

YSK’nýn Hatip Dicle’nin milletvekilliðini düþürmesinin ardýndan bir protesto eylemi de Antep’te gerçekleþtirildi. 25 Haziran günü saat 14.30’da baþlayan ve Mücadele Birliði Platformu, ÝHD, Eðitim-Sen, Pir Sultan Abdal Kültür Derneði’nin destek verdiði eylemde BDP il binasýnda toplanan yüzlerce kiþi siyah çelenk býrakmak üzere AKP Ýl Binasýna yürüdü. “Hatip Dicle Vekilimizdir”, “PKK Halktýr Halk Burada”, “Biji Serok Apo”, “Kürdistan Faþizme Mezar Olacak” sloganlarý atýldý. AKP binasýna yakýn bir yerde ise polisin engelleme giriþimi kitle tarafýndan boþa çýkarýldý ve AKP il binasýnýn önüne gelindi. BDP Antep Ýl Baþkan Yardýmcýsý Abdullah Açar tarafýndan yapýlan açýklamanýn ardýndan siyah çelenk AKP il binasýnýn kapýsýna býrakýldý ve ardýndan 10 dakikalýk oturma eylemi gerçekleþtirildi. Oturma eyleminin ardýndan tekrar yürüyüþ halinde Kürtçe marþlarla yeniden BDP Ýl binasýna dönüldü ve eylem sonlandýrýldý. Mücadele Birliði/Antep

9


Þiþli’de Yine Gaz Bombalý Polis Saldýrýsý

Yeni Evrede

Kürt Halkı

Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloðu milletvekillerinin tahliye edilmeyip milletvekilliklerine engel olunmasý, tüm þehirlerde protesto edilmeye devam ediliyor. 26 Haziran günü Ýstanbul Þiþli’de yapýlacak olan yürüyüþ ve basýn açýklamasýna da polis saldýrdý. Saat 15.00’te Þiþli Camii önünde toplanmaya baþlayan kitle “Baskýlar Bizi Yýldýramaz”, “YSK Þaþýrma Sabrýmýzý Taþýrma”, “Yaþasýn Kürt Türk Halklarýnýn Mücadele Birliði” ve “Zindanlar Yýkýlsýn Tutsaklara Özgürlük” sloganlarý atarak marþlar söylemeye baþladý. Bu esnada blok milletvekilleri Sýrrý Süreyya Önder, Ertuðrul Kürkçü, Sabahat Tuncel, Levent Tüzel’in geldiði anons edildi. Þiþli’den Taksim’e uzanan Halaskargazi Caddesi polis barikatýyla kapatýlmýþtý. Ses aracýndan polise yolun açýlmasý,

10

Mücadele Birliði

kitleye de yürüyüþe baþlamasý anons edildi. Ardýndan ses aracýndan kitleye yolun diðer tarafýna geçmeleri ve açýklamanýn burada yapýlacaðý söylendi. Yürüyüþ sloganlarla baþlar baþlamaz, polis gaz bombalarý atarak saldýrýya geçti. Polisin hedef gözeterek kitlenin ortasýna attýðý gaz bombalarý ve sýkýlan tazyikli su sonucu yaþlý Kürt analarý ezilme tehlikesi yaþadý, yaralanmalar oldu. Göstericiler polise taþ, sopa ve su þiþeleri fýrlatarak kendini korurken cadde üzerinde bulunan lüks araçlar ve Burger King gibi emperyalist kurumlar da kitlenin hedefi oldu. Çatýþma ara sokaklara taþarken, Taksim yönüne doðru ilerlemeye baþladý eylemciler. Eyleme Mücadele Birliði Platformu destek verirken, Mücadele Birliði Dergisi yayýn yönetmeni Vefa Serdar da baþýna gelen bir cisim sonucu yaralanarak

191. Sayý / 6 - 20 Temmuz 2011

Þiþli Etfal Hastanesine kaldýrýldý. Baþýna dikiþ atýlan Serdar, 2 saat sonra hastaneden ayrýldý. Cadde üzerine camlarý kýrarak binalara giren eylemcilere helikopterden gaz bombalarý atýldýðý görüldü. Þiþli Adliyesi’nden Okmeydaný-Perpa’ya uzanan sokak ve caddelerde çatýþma sürdü ve çeþitli maðazalar tahrip edildi. Çatýþma boyunca halk destek olup eylemcilere limon daðýttý. Saatler 17.00’ye gelirken, Tarlabaþý Bulvarý’na ulaþan kitle, taþlarla havai fiþek ve molotoflarla polis karakoluna saldýrdý. Çatýþma Tarlabaþý ve ara sokaklarda sürerken, çok sayýda yaralý ve gözaltý haberleri gelmeye baþladý. Bir süre daha ara sokaklarda devam eden çatýþmalar duruldu. Eylem sona erdi.

YSK Kararýna Ýzmir’den Tepkiler

22 Haziran Çarþamba günü saat 19.00’da Ýzmir Konak Eski Sümerbank önünde Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloðu tarafýndan, Hatip Dicle’nin milletvekilliðinin düþürülmesi protesto edildi. Eylem sýrasýnda “Hatip Dicle Vekilimizdir, Meclisteki Temsilcimizdir” pankartý açýldý ve “Baskýlar Bizi Yýldýramaz”, “YSK Elini Vekilimden Çek”, “Hatip Dicle Onurumuzdur”, “Biji Bratiya Gelan”, “Yaþasýn Halklarýn Kardeþliði”, “Gözaltýlar, Tutuklamalar, Baskýlar Bizi Yýldýramaz” sloganlarý atýldý. Basýn açýklamasýnda YSK’nýn kararýný derhal geri çekmesini aksi durumda adaylýklarýn VETO edildiði dönemde yaþananlarýn unutulmamasý gerektiði belirtildi. KCK ve siyasi tutuklularýn derhal serbest býrakýlmasýna, gözaltý ve tutuklamalara son verilmesine deðinilerek; barýþ ve siyasi çözüm için YSK’nýn bu kararýn yanlýþ ve tehlikeli olduðundan bahsedildi. Basýn metninin okunmasýndan sonra eylem sona erdi. Mücadele Birliði / Ýzmir


“Bunun Hesabýný Kimden Nasýl Soracaðýz”

Yeni Evrede

Zindanlar

Mücadele Birliði

F tipi zindanlarda devletin saldýrýlarý gün geçtikçe artýyor. Her gün devrimci tutsaklara ve ailelerine yönelik saldýrý ve tacizlere bir yenisi daha ekleniyor. Devletin devrimci tutsaklarý baský ve zorla sindirme politikasý hýzlanarak devam ediyor. Bu saldýrý ve tacizlerin son örnekleri ise Sincan 1 Nolu F Tipi zindanýnda yaþandý. Bu yaþananlarý teþhir etmek amacýyla 1 Temmuz günü, Ýnsan Haklarý Derneði Ankara Þubesinde Mücadele Birliði Platformu ve tutsak aileleri bir basýn toplantýsý gerçekleþtirdi. Mücadele Birliði temsilcisi, konuþmasýnda þunlara deðindi: “Bundan 162 gün önce Ali Haydar Yýldýz, Uður Can Soybelli, Rýdvan Akbaþ, Didem Ezgi Serap ve Yusufcan Yýldýrým gözaltýna alýnmýþ, ayný anda dört terör örgütüne üye olmak gibi bir suçlamayla tutuklanarak Sincan 1 Nolu F Tipi zindanýna gönderilmiþti. Edindiðimiz bilgilere göre tutsaklarýn içeride yaptýklarý her þey onlara yasak olarak dönmektedir. Son beþ buçuk ayda Yusufcan Yýldýrým 7 kez iletiþim yasaðý almýþtýr. En son 1 Mayýs’ta slogan attýklarý için, ‘gereksiz slogan atmak’tan ötürü 1 ay daha iletiþimden men edilmiþlerdir. Tüm dünyada marþlarla, sloganlarla kutlanan 1 Mayýs’ta tutsaklarýn slogan atmasý ‘gereksiz’ bulunmuþ ve bir ay daha iletiþimden men almýþlardýr. Bu yasak ile son beþ buçuk ayda toplam 7 ay sürecek olan bir iletiþimden men yasaðý söz konusudur.(...) Bahadýr Söylemez ve Özgür Alkan’ýn zindana düþtüðü günden beri, Yusufcan Yýldýrým, Özgür Alkan ve Bahadýr Söylemez , üçünün ayný hücreye konmasý talebiyle dilekçe yazýyorlar ve talepleri bin bir bahaneyle ge-

ri çevriliyor. Ayrýca Özgür Alkan ve Bahadýr Söylemez’in ailelerine gardiyanlar görüþe her gittiklerinde psikolojik tacizde bulunuyorlar. ‘Teröristler çocuklarýnýzýn yanýna geçmek istiyor, dilekçe yazýn kimseyi geçirmeyelim’ söylemleri ile aileleri kandýrmaya, aileleri kullanarak devrimci tutsaklara baský uygulamaya çalýþýyorlar ve bu yönde halen ailelere tacizde bulunuyorlar.” Mücadele Birliði temsilcisinin ardýndan tutsaklardan Yusufcan Yýldýrým’ýn annesi Melek Yýldýrým yaptýðý konuþmada: “‘Ýleri demokrasimizde’ artýk en küçük protestoyu, gösteriyi, basýn açýklamasýný þiddetle bastýrýyorlar. Bunlarý da her gün basýndan izliyoruz. Gözaltýna aldýklarýný da asýlsýz, düzmece iddialarla, komik gerekçelerle hiçbir kanýt göstermeden terör örgütü üyesi olduklarýný ileri sürerek tutukluyorlar. Uzun tutuklamalar da zaten herkes tarafýndan bilindiði gibi cezaya dönüþmüþ durumda. Sincan 1 Nolu F Tipi’nde de hükümlü ve tutuklularýn en ufak hareketleri cezaya dönüþmekte. 1 Mayýs’ta ‘gereksiz slogan attýklarý’ gerekçesiyle çok sayýda tutuklu ve hükümlü hakkýnda soruþturma açýlmýþ durumda. Bir cezanýn kesinleþmesi demek her türlü iletiþimin bir ay yasak olmasý anlamýna geliyor. Ýletiþim cezasý alanlardan biri de benim oðlum Yusufcan Yýldýrým. Beþ buçuk aylýk süre zarfýnda yedi tane iletiþim cezasý almýþ durumda. Faruk Çelik, abisi beþ gün gözaltýna alýndýðý için her televizyon kanalýnda kim verecek bunun hesabýný diye haykýrýyordu. Tabii sýradan tutuklu ailesi olduðumuz için bizim feryadýmýzý, adalet arayan sesimizi kimse duymuyor. Benim oðlumun, arkadaþ191. Sayý / 6 - 20 Temmuz 2011

larýnýn ve onun gibi binlerce tutuklunun özgürlüklerinin ellerinden alýnmasýnýn, ailelerinden, sevdiklerinden, arkadaþlarýndan koparýlmasýnýn, okullarýndan uzaklaþtýrýlmasýnýn; haksýz, hukuksuz, yalan yanlýþ, asýlsýz, düzmece iddialarla daha yargýlanýp mahkumiyet almadan kamuoyunda eli kanlý teröristler diye lanse edilmelerinin, özetle beþ buçuk aylýk tutukluluklarýnýn hesabýný bize, diðer ailelere kim, nasýl verecek? Faruk Çelik’in mensubu olduðu hükümet mi, Türk yargý sistemi mi? Aylar geçtiði halde henüz haklarýnda bir iddianame bile hazýrlanmadý, biz bunun hesabýný kimden nasýl soracaðýz?” dedi. Melek Yýldýrým’ýn ardýndan tutsaklardan Özgür Alkan’ýn ailesi hukuksuz yapýlan yargýlamalarýn zaten cezaya çevrildiðini ve ne olursa olsun oðullarýnýn suçsuz olduðunu ve her zaman onun yanýnda olacaklarýný belirtti. Yaþanan örneklerden sonra 3-4 ay içinde mahkemeye çýkarýlacaðýný düþündükleri çocuklarýnýn daha da uzun süre sonra tutuklu kalacaklarýný kanýksadýklarýný, Özgür Alkan’ýn gözaltýna alýndýðý sýrada evden alýnan materyallerle doldurulan dosyanýn kabarýk gösterilmeye çalýþýldýðýný, ancak her materyalden sonra da “suç delili bulunmamýþtýr” diye notlar olduðunu belirtti. Bu tutukluluktan ötürü çocuklarýnýn eðitim haklarýnýn gasp edildiðini söyleyen Alkan ailesi, bütün baþvurularýna raðmen Siyasal Bilgiler Fakültesi dekanýnýn kabul ettiði sýnav hakkýnýn Ankara Üniversitesi rektörlüðünden geri çevrildiðini söylediler. Ailelerin konuþmalarýnýn ardýndan basýn açýklamasý sona erdi. Mücadele Birliği / Ankara

11


Gündem

S

ermaye sýnýfýnýn, yaralarýna merhem olsun diye düzenlediði genel seçimler, onun kucaðýna nur topu gibi iki parlamento býrakýp gitti. Elbette bu sonucu kimse tahmin etmiyordu edemezdi de.. Sermaye sýnýfý, sokaklarý, özellikle de Kürdistan sokaklarýný temizler, emekçi sýnýflarýn dikkatini parlamentoya çevirir umudu ve planýyla seçimleri düzenlerken, seçimlerden iki parlamento çýkacaðýný, krizin derinleþeceðini, parlamentonun tümüyle “itibarsýzlaþacaðýný” nereden bilsindi? Geliþmelerin bu þekilde cereyan edeceðini noktasý virgülüne kimse söyleyemezdi. Ama tarihe ve olaylara diyalektik açýdan bakabilenler, devrimci durum koþullarýnda, sermaye sýnýfýnýn attýðý her adýmýn devrimi geliþtirmekten baþka bir sonuca yol açamayacaðýný görebilirler; gördüler. Þimdi genel manzaraya þöyle bir bakalým. Genel seçimler yapýldý ve tekelci sermaye sýnýfýnýn borazanlarý, henüz þenlik havasýnda AKP’nin zaferini kutlarken, bir baktýlar ki Ankara’daki Meclis’in yaný sýra bir baþka Meclis daha ortaya çýkmýþtý. Birinci Meclis, Ankara Meclisi, þimdilik resmi ve “Büyük” olandý. Ýkinci Meclis, adý konmamýþ, onu oluþturan kadrolarýn da adýný koymaya henüz yanaþmadýðý, Diyarbakýr’da toplanan Meclis idi. Bir burjuva gazete bu durumu, “Ankara’da Büyük Meclis, Diyarbakýr’da Mini Meclis” manþetiyle vermiþti. Elbette bu burjuva gazete aklýnca Diyarbakýr’daki Meclis’i küçümsediðini anlatmaya çalýþýyordu. Ama o bunu yaparken aslýnda her burjuva gibi ne kadar dar kafalý olduðunu göstermekten baþka bir iþ yapmýþ olmuyordu. Çünkü “Diyarbakýr’daki Meclis” “Mini” de olsa sonuçta bir Meclis idi ve dahasý milyonlarýn devrimci enerjisinin itilimiyle ortaya çýkmýþtý.

12

ÝKÝLÝ ÝK Yeni Evrede

Mücadele Birliði

Diyarbakýr’daki “Meclis”in arkasýnda özgürlük hakký için savaþan milyonlarýn devrimci enerjisi varsa, Ankara “Büyük Meclisi”nin arkasýnda ne var? Onun arkasýnda kuyusunu kazmakla meþgul hâkim ve savcýlar var. “Parlamento bir hiçtir” demiþtik önceki sayýmýzda. Bunun ilk resmi iþaretini Erdoðan, seçimlerden önce vermiþti. Baðýmsýz adaylar için “seçilip de ne yapacaklar Meclis’te” sözleriyle parlamentonun ezilen halklar için iþe yaramazlýðýný gözler önüne sermiþti. Seçimlerden sonra CHP’li bir milletvekili bu gerçeði “orada bulunmamýz ne iþe yarýyor ki, hiçbir sözümüz dinlenmiyor, ne söylesek bir önemi olmuyor” sözleriyle onaylamýþtý. Þimdi iki hâkim bir savcý “milletin vekillerini” zindana atarak “Büyük Meclis”in kapýsýna asýlmýþ olan “itibarsýzdýr” tabelasýnýn yanýna “ Burada Bulunanlar Bir Hiçtir” tabelasýný eklemiþ bulunuyor. Henüz tutuklu bulunan “Milletvekilleri”ne “hükümlü” muamelesi yapýp zindanda tutmak; çoðunluðu elinde tutan partinin buna karþý çýkmasý bir yana bu muameleden yana tavýr koymasý baþka türlü izah edilemez. “Aslan postu”nu henüz üzerinden atmamýþ bu Meclis’ten iki hâkim bir savcýnýn bu aþaðýlayýcý tavrýna tek itiraz miyavlamayý andýran bir sesle CHP’den geldi. “Siz bize böyle davranýrsanýz biz de yemin etmeyiz” dediler. Meclis’te bulunmalarýnýn zaten bir iþe yaramadýðýný bilen bu adamlara yanýt, tek kiþilik parlamentodan, Erdoðan’dan geldi: “Ýster gelin, ister gelmeyin, Parlamento –yani kendisi ve emrindeki adamlar- bal gibi çalýþýr” Ancak bir dar kafalý, emekçi sýnýflarýn ve Kürt halkýnýn parlamento hakkýnda besledikleri yanýlsamanýn son kýrýntýlarýný böyle, tek bir cümleyle yok edebilirdi. Ancak egemen sýnýfa ait cahil bir kadro, burjuva muhalefetin varlýðýyla parlamen191. Sayý / 6 - 20 Temmuz 2011

to üzerine çektiði o “demokratik þal”ý böyle bir el hareketiyle çekip alabilirdi. “Takke düþmüþ, kel görünmüþ”tü. Sonuçta, Kürt halkýnýn “milletvekilleri” ait olduklarý yere dönmüþ; Burjuva muhalefetin ana gövdesi, babasýndan dayak yemiþ, aþaðýlanmýþ, hakarete uðramýþ “büyük evlat” edasýyla evi, yani Meclis’i terk etmiþ; burjuva muhalefetin küçük dalý, MHP, evdeki bu aile faciasýndan duyduðu derin üzüntüyle kýsmi felç geçirmiþ; evin reisi, “býktým sizden, sizin varlýðýnýzdan, burasý benim evim defolup gidin” havalarýnda. Þu sorulabilir: CHP neden gördüðü bu aþaðýlayýcý muamele karþýsýnda yeri göðü birbirine katmýyor. Bunun tek açýklamasý var. CHP’nin yeri göðü birbirine katmasý için dayanabileceði tek yer sokaklardýr, yasalar deðil. Oysa CHP, deneyimli bir düzen partisi olarak, sokaklara dayanmanýn, sokaklarý harekete geçirmenin düzen için ne denli tehlikeli olduðunun farkýnda. CHP, yasalara dayanamazdý çünkü yasalarý yorumlamak onun deðil, o yasalarý uygulayanlarýn iþiydi. Sokaklara dayanamazdý, çünkü harekete geçirilecek sokaklarda devrimin hayaleti geziyordu. Tamam, iktidar partisine muhalifti ama sokaklarý harekete geçirecek, devrim hayaletini canlandýracak, düzeni tehlikeye atacak kadar da akýlsýz, o kadar da gözükara deðildi. Ne de olsa baþýnda “Efendi Kemal” vardý. CHP’nin bulabildiði tek yol, onu aþaðýlayan, küçümseyen, ona hakaret eden adama, Erdoðan’a “bu iþi çöz” diye ricada bulunmak ve emperyalist efendilerine bir mektup yazarak yardým dilenmek. Ýþte bu komedinin sahnelendiði yer, Ankara’daki “Büyük Meclis” idi. Bu komediye gerekli trajik tonu MHP ekledi. Uðradýðý bütün kötü muameleye, hakarete, aþaðýlayýcý sözlere düzenin ve kurumlarýnýn selameti için sesini


KTÝDAR Yeni Evrede

Mücadele Birliði

çýkarmadan katlanan bu partinin genel baþkaný en sonunda, “91 yýl boykot edilmeyen Gazi Meclis, bugün itibarsýzlaþtýrýlma süreci ile karþý karþýya bulunuyor” diye feryat figan baðýrmaya baþladý. Düzeni korumak için ömrü komünistlere ve komünizme karþý mücadeleyle geçmiþ bu faþist, bir “kurt” hassasiyeti ile tehlikenin kokusunu alýyor ve düzenin tüm adamlarýný uyarmaya çalýþýyor. “Eðer”, diyor bu deneyimli faþist, “siyasi iktidar hadiselerin gidiþatýný kestiremiyorsa ya tükenmiþtir ya da art niyetlidir.” Biz söyleyelim: Siyasi iktidar tükenmiþtir. Devlet Bahçeli, devrim hayaletini gösterip düzen tehlikede, düzenin üzerinde kara bulutlar geziyor diye kendini paralarken, sermaye sýnýfý ve düzen partileri cephesinden ona dönüp bakan olmuyor bile. Herkes kendi derdine düþmüþ, herkes kendi gemisini kurtarmanýn telaþýnda; kimsenin baþkasýna elini uzatacak hali yok. Sermaye sýnýfý cephesinde partiler ve kadrolar, kayýðýn kenarýna tutunmak için birbirinin omzuna basan; kendini kurtarmak için ötekini denizin dibine yollamaya çalýþan felakete uðramýþ insanlar görünümünde. Siyasi iktidar, olaylarýn gidiþatýný kestiremeyecek bir tükenmiþlik içinde. Kýsacasý, devletin ve hükümetin has adamlarýndan Cemil Çiçek’in sözleriyle söylersek, sermaye sýnýfý, devlet ve hükümet “Bayram gününde cenaze kaldýrýyor.” Sermaye sýnýfýnýn hali pür-melali iþte böyle. Genel seçimlerin en önemli sonuçlarýndan biri, Ankara’daki parlamentonun bitmiþliðini, siyasi iktidarýn tükenmiþliðini belgelemesi ise, bir diðer önemli sonucu ikili iktidar durumunun ortaya çýktýðýný belgelemesidir. Evet, sermaye sýnýfýnýn borazanlarý Diyarbakýr’daki oluþumu küçümsemeye, yok saymaya çalýþsalar da, artýk ortada bir gerçek var: Kürt

halkýnýn seçtiði milletvekillerinin Diyarbakýr’da toplanmasý, düzenli, sistemli ve programlý çalýþmalarý orada adý konmamýþ bir Meclisin, bir iktidar odaðýnýn varlýðýný kanýtlýyor. Bu iktidar odaðýnýn pek çok zayýf yönü, zaaflý tarafý var. Her þeyden önce bu iktidar odaðý onu oluþturanlar tarafýndan bilinçli, planlý þekilde oluþturulmuþ deðil. Dahasý, onu oluþturanlar oluþturduklarý þeyin gerçek adýný koymaya yanaþmýþ deðiller. Kararsýz, plansýz olduklarý belli. Ýçinde yer alan sosyal reformist unsurlarýn oraya tereddüt, kararsýzlýk taþýdýklarý açýk. Bir yandan “biz artýk burada toplanacaðýz” derken diðer yandan da hükümete “sorunu çöz” çaðrýlarý yapýyor; idam sehpasýndaki kurbanýn ruhunu sakinleþtiren imam rolündeki A.Gül’ün ayaðýna kadar gidip “pozitif enerji” aldýklarýný açýklýyorlar. Yani bir ileri iki geri vaziyetinde yol almaya çalýþýyorlar. Dolayýsýyla, Diyarbakýr’daki adý konmamýþ Meclis’in ne kadar yaþayacaðý, geleceði vb. üzerinde bir öngörüde bulunmak mümkün deðil. Ama tarihsel geliþme açýsýndan þimdilik bunlarýn hiçbir önemi yok. Önemli olan Türkiye tarihinde ilk defa bu düzeyde ikili iktidar durumunun ortaya çýkmýþ olmasýdýr. Artýk hiçbir þey bu gerçeði tarihten silemez; yaþanmamýþ gibi görmezlikten gelemez. Tüm zayýf yanlarýna karþýn böyle bir oluþumun ortaya çýkmýþ olmasý, onu ortaya çýkaracak devrimci koþullarýn varlýðýnýn sonucudur. Bu dayanaklarý olmayan, kitle desteði olmayan bir iktidar odaðý deðildir. Aksine, Kürdistan genelinde ortaya çýkan Þehir ve Ýlçe Konseyleri ve en önemlisi “Demokratik Toplum Kongresi” bu iktidar odaðýnýn en önemli dayanaklarýdýr. Tekelci sermaye sýnýfý ve faþist devlet bugün Diyarbakýr’da toplananlara saldýrmýyorsa iþte bu dayanaklara saldýr191. Sayý / 6 - 20 Temmuz 2011

Gündem

mayý göze alamadýðýndandýr. Burada “Demokratik Toplum Kongresi” üzerinde ayrýca durulmasý gerekiyor. Belki de ikili iktidarýn asýl unsurunun bu “Meclis” olduðunu söylemek çok daha doðrudur. Çünkü DTK, düzenli ve gündemli toplantýlarýyla, Kürt halký üzerindeki otoritesiyle, oluþturulma biçimi ve içeriði ile gerçek bir Halk Meclisi karakterindedir. Kürt halkýnýn seçtiði milletvekillerinin DTK’nýn çaðrýsý üzerine Ankara Meclisi’ni boykot etmeleri DTK’nýn asýl otorite olduðunu göstermeye yetiyor. DTK ve þimdi Diyarbakýr’da toplanan “Meclis” merkezi bir iktidar odaðý iseler Þehir ve Ýlçe Konseyleri de Kürt halkýnýn yerel iktidar organlarýdýr. Tekelci sermaye sýnýfý ve faþist devlet bu gerçeði biliyor ama onlarý ortadan kaldýrmak için saldýracak ne gücü ne cesareti kendinde buluyor. Diyarbakýr’da toplanan milletvekilleri bu güçlü yanýn farkýnda olarak ileri adým atmalýlar. Kürt halký, özgürlük savaþýnda çok önemli bir aþamaya gelmiþ bulunuyor. Bu halk, özgürlüðü için faþist devlete ve sermaye egemenliðine karþý savaþýrken aslýnda Türkiye emekçi sýnýflarýnýn kurtuluþu için de savaþmýþ oluyor. Türkiye iþçi sýnýfý ve diðer emekçi sýnýflar zaman geçirmeden Kürt halkýnýn yanýnda yer aldýklarýný eylemleriyle göstermeliler. Ortaya iki ülkenin proletaryasý ve diðer emekçi sýnýflarý için muazzam olanaklar çýkmýþtýr. Þimdi ya bu olanaklar sonuna kadar kullanýlýp sermaye sýnýfýnýn egemenliði bir devrimle yýkýlýr ya da kurtuluþ olanaklarý avucumuzun içinden kayýp gider. Çünkü unutulmamalý ki ikili iktidar durumlarý fazla uzun sürmez ve tekelci sermaye sýnýfý kendi merkezi iktidarýnýn yanýnda bir baþka iktidarýn varlýðýna uzun süre tahammül edemez.

13


Yeni Evrede

Sokaklar

Mücadele Birliði

PTT Ýþçilerinden Taþeron Ýþçilerine Birlikte Mücadele Çaðrýsý

PTT Genel Müdürlüðü Topkapý AVPÝM iþletmesinde 31 Aralýk 2011 tarihinde sözleþmeleri sona erdiði için iþten çýkarýlan PTT taþeron iþçileri 5 Ocak 2011 tarihinden bu yana eylemdeler. Seslerini duyurabilmek için 172 gündür direniþlerini sürdüren PTT taþeron iþçileri çeþitli basýn açýklamalarý, eylemler, etkinlikler yaptýlar, mücadele eden baþka iþyerlerinden iþçilerle dayanýþmada bulundular, birlikte eylemler yaptýlar. Bir süre sonra da insanca çalýþma koþullarý için mücadele veren ve sendikalý olduklarý için iþten atýlan Ontex-Canbebe iþçileriyle eylemlerini ortaklaþtýrdýlar. Birçok eylem yaparak sendikalarý, demokratik kitle örgütlerini, emeðe duyarlý olanlarý eylemlerine destek vermeye çaðýrdýlar. Her Cumartesi günü Ýstiklal caddesi’nde yürüyüþ yaparak seslerini duyurmaya devam ediyorlar. PTT taþeron iþçileri Rýza Soylu ve Cafer Kalað eylemlerinin 172. gününde mücadeleyi kararlýlýkla sürdürdüklerini, mücadelelerinin tüm iþçi sýnýfýnýn mücadelesiyle bir bütün olduðunu ifade etmek, mücadelelerini direniþte olan, mücadele veren diðer iþçilerle birleþtirerek büyüteceklerini ilan etmek üzere 23 Haziran 2011 Perþembe günü Topkapý’daki PTT AVPÝM iþletmesi önünde saat 09.00’da bir basýn açýklamasý gerçekleþtirdiler. Basýn açýklamasýna Ontex-Canbebe

14

iþçileri, yine eylemde olan Kubatoðlu Fýratpen iþçisi Cafer Timtik, BDSP ve Devrimci Ýþçi Komiteleri ve iþçi dostlarý gelerek destek verdiler. “Haklarýmýza ve Geleceðimize Sahip Çýkýyoruz – Ýþten Atýlan PTT Taþeron Ýþçileri” pankartý açýlan eylemde “Ýþimizi Geri Ýstiyoruz”, “Atýlan Ýþçiler Geri Alýnsýn”, “Taþeron Ýþçisi Köle Deðildir”, “Ýþçilerin Birliði Sermayeyi Yenecek”, “Zafer Direnen Ýþçilerin Olacak” sloganlarý atýlan eylemde önce Rýza Soylu, “Bugün direniþimizin 172. günümüzdeyiz, gördüðünüz gibi bugün sýnýf yalnýz, siyasi baskýlarla, saldýrýlarla yalnýz býrakýlýyor, mücadelenin önü kesilmeye çalýþýlýyor, ama biz direniþimiz boyunca bunlara kararlýlýkla karþý durduk, bundan sonra da baþýmýzý dik tutacaðýmýzý ve mücadelemizi daha da güçlendirerek devam ettireceðimizi söylüyoruz” diyerek sözü Cafer Kalað’a verdi. Cafer Kalað ise iþten atýlma süreçlerini aktardý. Eylemleri süresince bir çok baskýnýn yanýnda ciddi anlamda ekonomik sýkýntýlar da yaþadýklarýný, bu sýkýntýnýn ailelerini de yýprattýðýný ama tüm bu sýkýntýlara karþýn ailelerin verilen mücadelenin haklý ve tüm iþçi sýnýfýný ilgilendiren bir mücadele olduðu bilinciyle bir an bile desteðini çekmediðini belirtti. Bu süre zarfýnda Ontex-Canbebe iþçi-

191. Sayý / 6 - 20 Temmuz 2011

lerinin de mücadele ve direniþe baþlama sürecini aktaran PTT taþeron iþçisi, onlarla mücadelelerini ortaklaþtýrarak birlikte Boðaziçi Köprüsü eylemi, Türk-Ýþ Bölge Temsilciliði iþgali eylemi, zincirleme eylemi, Ontex ve Burger King ürünlerini boykot vb. eylemleri gerçekleþtirdiklerini dile getirdi. Ontex-Canbebe iþçileriyle birlikte direniþte, eylemde olan iþçileri tek tek ziyaret ettiklerini ve bu ziyaretler sýrasýnda iþçi sýnýfýnýn ortak mücadelesini örme çabasýnda olduklarýný da belirtti. 40 gündür direniþte olan Kubatoðlu-Fýratpen iþçisi Cafer Timtik ile de mücadeleyi ortaklaþtýrma kararý aldýklarýný ve bu mücadeleyi büyütme ve daha güçlü kýlma çabasýný sürdürdüklerini ifade etti. Tüm saldýrýlara, hukuksuzluða ve yýldýrma çabalarýna raðmen kararlýlýkla mücadeleyi sürdürdüklerini söyledi. Sendikalarýn taþeron iþçileri örgütlemekten kaçýndýðý bir dönemde taþeron iþçiler olarak taþeron iþçilerin sorunlarýný, örgütlenmenin önündeki engellerin ve bunlarýn nasýl aþýlacaðýnýn tartýþýldýðý ve bunlarýn sonunda bir mücadele hattýný oluþturmak için tüm sektörlerden iþçilerle birlikte örgütlenecek bir sempozyum için çalýþma yürüttüklerini de belirten PTT taþeron iþçileri tüm taþeron iþçilerine birlikte mücadele yürütme çaðrýsýnda bulundular. Taþeron çalýþma sistemine mahkum edilen iþçilerin bir sýnýf olarak daha güçlü bir mücadele hattý için birlikte hareket etmeleri gerektiðini belirten PTT iþçileri tüm emekten yana olanlarý, iþçi sýnýfýnýn yanýnda olanlarý bu mücadeleye destek vermeye çaðýrarak, bu çalýþmalarýn ilk adýmý olarak 24 Haziran 2011 Cuma günü Casper Bilgisayar iþçilerine bir ziyaret gerçekleþtireceklerini duyurdular. 25 Haziran Cumartesi günü ise Ontex iþçilerinin 130. direniþ gününde onlara güç katmak için Yenibosna’daki direniþ çadýrýnda gerçekleþtirecekleri basýn açýklamasý ve etkinliðe destek çaðrýsý yapýldýktan sonra sloganlarla eylem bitirildi.


Yeni Evrede

Mücadele Birliði

Maraton 130. Gününde

Yok Tek Baþýna, Ya Hep Beraber Ya Hiçbirimiz!” sloganlarý attýlar. Fabrikanýn önünde yolu trafiðe kapatarak halaya durdular. Kýsa açýklamalarda bulunan Lengrand, Ontex, PTT, Kubatoðlu, Kampana, iþçileri ortak mücadeleye vurgu yaptýlar. Eyleme Devrimci Ýþçi Komiteleri ve BDSP destek verdi. Etkinlik türkülerle, halaylarýn verdiði coþkuyla son buldu.

Saðlýk Emekçileri G(ö)rev’e Devam Diyor

Ontex iþçileri, fabrika önündeki eylemlerinin 130. gününü bir etkinlik ile kutladýlar. Her hafta Taksim’de yürüyüþ yaparak seslerini duyurmaya çalýþan Ontex iþçileri, 25 Haziran günü Yenibosna’da bulunan fabrikalarýnýn önünde PTT, Legrand, Kubatoðlu, Kampana Deri iþçilerinin de katýldýðý bir etkinlik yaptýlar. 130. gününe giren iþçilerin etkinliðinde Pýnar Sað ve yerel sanatçýlarýn türküleri iþçilere moral odu. Saat 13.30’da baþlayan etkinlikte önce Ontex iþçilerinden Hasan bir açýklama yaptý. 130. güne nasýl vardýklarýný, fabrikanýn önünde kurduklarý çadýrda neler yaþadýklarýný ve amaçlarýný anlattý, amaçlarýnýn iþe geri dönmek olduðunu vurguladý. Türk Ýþ ve ona baðlý sendikalarýn Ontex iþçilerinin eylemlerine sahip çýkmalarýný istedi. Yapýlan açýklamadan sonra fabrikanýn önüne gelerek “Boykot Boykot Can Bebe’ye Boykot”, “ Ýþçilerin Birliði Sermayeyi Yenecek”, “Yaþasýn Sýnýf Dayanýþmasý!”, “Atýlan Ýþçiler Geri Alýnsýn!”, “Kurtuluþ

Saðlýk ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikasý (SES) Aksaray Þubesi’nde örgütlü Cerrahpaþa Hastanesi, Haseki Hastanesi ve Çapa Hastanesinde çalýþan hekim, hemþire ve diðer saðlýk emekçileri, performans sistemine karþý bir günlük G(ö)rev’e gittiler. Saðlýk emekçileri 23 Haziran günü sabah saat 08.00’de Cerrahpaþa Hastanesi bahçesinde toplanmaya baþladýlar. Hastane etrafýnda kýsa bir yürüyüþle toplanma noktasýna geri dönüldü. Haseki Kardiyoloji bölümü önünden yürüyüþ yaparak gelen diðer saðlýk emekçileri de Cerrahpaþa Hastanesi önünde onlara katýldýlar ve kortej oluþturarak Beyazýt Ýstanbul Üniversitesi’ne doðru yürüyüþe geçtiler. Ellerinde “Saðlýkta Ticaret Ölüm Demektir”, “Taþeron Çalýþma Yasaklansýn”, “Performans Saðlýða Zararlýdýr” dövizleri taþýyan saðlýk emekçileri yürüyüþ esnasýnda “Kurtuluþ Yok Tek Baþýna Ya Hep Beraber Ya Hiç Birimiz”, “Saðlýkta Ticaret Ölüm Demektir”, “Saðlýkta Performans Ölüm Demektir” sloganlarý attýlar. Yürüyüþ Cerrahpaþa Hastanesi’nden Kýzýlelma Caddesi üzerinden Fýndýkzade’ye ulaþarak Çapa Týp

191. Sayý / 6 - 20 Temmuz 2011

Sokaklar

Fakültesi’nden hareket eden grupla birleþerek sürdü. Saðlýkçýlar Millet Caddesi’nden, Beyazýt’taki Ýstanbul Üniversitesi Rektörlüðü önüne geldiler. SES Aksaray Þube Baþkaný Ersoy Adýgüzel; “Tam gün yasasýnýn çýkmasý ardýndan Ýstanbul Üniversitesi’nde de tedavideki baþarý ve hizmetin niteliði yerine; kar ve iþlem sayýsý üzerinden performans ölçümü; buna göre döner sermaye ödemesi yapýlmaya baþlandý. Performans saðlýða zararlýdýr. Derhal bu uygulamadan vazgeçilmelidir. Çünkü hastaneler ticarethane deðildir” dedi ve taleplerini þöyle sýraladý: “Güvenceli-Ýnsanca yaþanacak- emekliliðe yansýyacak bir ücret istiyoruz!Toplu sözleþme ve grev hakkýmýz vardýr! Hükümeti sendikalarýmýzla toplu görüþmeye deðil, toplu sözleþme masasýna oturmaya, Temmuz ayý maaþ artýþlarýný sendikamýzla belirlemeye çaðýrýyoruz. Uyarýyoruz! Taleplerimizde haklý olduðumuzu biliyoruz ve dikkate alýnmadýðý takdirde, kazanana kadar mücadeleden vazgeçmeyeceðimizi bir kez daha ilan ediyoruz”. Açýklamadan sonra rektör yardýmcýsýnýn sendikacýlarla görüþmek istemesi üzerine sendika yönetiminden birkaç kiþi rektörlük binasýna gitti. Görüþmelerin uzun sürmesi üzerine saðlýk emekçileri yavaþ yavaþ hastanelerine geri döndüler.

BASKILAR BÝZÝ YILDIRAMAZ

22 Haziran Çarþamba günü saat 18.30’da KESK Ýzmir Þubeler Platformu tarafýndan bir basýn açýklamasý gerçekleþtirildi. Son dönemde yaþanan baskýlara, tutuklama terörüne ve saldýrýlara karþý yapýlan eylemde KESK Þubeler Platformu pankartý açýldý. “Baskýlar Bizi Yýldýramaz” sloganýnýn atýldýðý eylemde; 15 Haziran’da Batman’da Tüm-Bel Sen temsilcisi Muzaffer Çýnar’ýn da içinde olduðu 8 kiþinin tutuklandýðýný, 21 Haziran tarihinde de Eðitim-Sen þube baþkaný Selami Özyaþar ve daha birçok Eðitim Sen üyesinin gözaltýna alýndýðýný ve sendikanýn da gece saatlerinde basýldýðýný ve arandýðýný söyledi. Daha önce Ankara ve Adana’da yapýlan saldýrýlara ve tutuklamalara deðinilen basýn açýklamasýnda, toplumsal muhalefete iktidarýn tahammüllü olmasý ve gözaltýnda tutulan KESK yöneticilerinin serbest býrakýlmasý istendi. Eylem, okunan basýn açýklamasýnýn ardýndan sona erdi. Mücadele Birliði / Ýzmir

15


Yeni Evrede

Sivas Katliamı

18 Yýl Oldu Unutacak Mýyýz Sanýyordunuz

Pir Sultan Abdal Kültür Derneði ile Alevi Bektaþi Federasyonu (ABF) tarafýndan organize edilen ve 49 örgütün destek verdiði anma etkinliðine katýlan binlerce kiþi, “Madýmak’ý Unutmadýk Unutmayacaðýz” pankartýyla Madýmak Oteli’ne doðru yürüyüþ yaptýlar. Türkiye’nin dört bir tarafýndan gelen Aleviler, memurlar, iþçiler, sosyalistler, devrimcilere, Sivas giriþinde kimlik kontrolünden sonra þehre girmelerine izin verildi. Polis Ýstanbul’dan gelen onlarca aracý þehre sokmak istemedi, pankart bahanesiyle araçlarý bekletmek istedi. Bunun üzerine araçlardaki kitle yolu kapattý ve polisin üzerine yürüdü. Uzun süren gerginlikten sonra polis geri adým atarak, arama yapamadan araçlarýn giriþlerine izin verildi. Ali Baba Mahallesi Cem Evi önünde toplanan binlerce kiþi, saat 12.00’da Madýmak Oteli’ne doðru yürüyüþe geçti. Öte yandan KESK Sivas Þubeler Platformu da, Eðitim Sen Sivas Þubesi önünden toplanarak yürüyüþe geçti. Arama noktasýnda iki grup birleþirken, kent dýþýndan gelen bazý otobüslerin þehre alýnmamasý üzerine gruplar arama noktasý önünde oturma eylemi gerçekleþtirdiler. Þehir dýþýndan gelen araçlarýn þehre alýnmasýndan sonra yürüyüþ tekrar devam etti. Sivas Katliamý’nda hayatýný kaybedenlerin yakýnlarý ellerindeki fotoðraflarla ön safhada yer aldýklarý yürüyüþte sýk sýk “Madýmak Utanç Müzesi Olacak”, “Sivas Faþizme Mezar Olacak”, “Faþizmi Döktüðü Kanda Boðacaðýz”, sloganlarý atýldý. Yürüyüþe çok sayýda sivil toplum ve demokratik kitle örgütleri katýldý. “Dersim, Maraþ, Çorum, Sivas, Gazi Asan da, Yakan da Devlettir” pankartýnýn da açýldýðý yürüyüþte, sýk sýk Alevilerin talepleri dinlendirildi. Yürüyüþ sýrasýnda hayatýný kaybedenlerin yakýnlarýnýn gözyaþlarýný tutamamasý dikkat çekti.

Eylemde Mücadele Birliði Platformu da “Dün Maraþ’ta Bugün Sivas’ta, Çözü Faþizme Karþý Savaþta” pankartý ile eylemde yerini aldý ve “Faþizmi Döktüðü Kanda Boðacaðýz”, “Bedel Ödedik Bedel Ödeteceðiz”, “Faþizme Karþý Silah Baþýna”, “Yaþasýn Halklarýn Mücadele Birliði” sloganlarý attý. Yakýlarak katledilen aydýnlarýn aileleri ilk önce Madýmak’ýn önüne gelmek için önden yürüdüler, ama polis Madýmak Oteli’nin önüne etten bir duvar örmüþtü. Sonra ailelere izin verilerek Madýmak Oteli önüne çelenk ve “Madýmak Utanç Müzesi Olacak” pankartý astýlar. Katliamda yaþamýný yitirenlerin adýna saygý duruþundan sonra Deniz Gezmiþ, Mahir Çayan, Ýbrahim Kaypakaya þahsýnda selamlandýlar. Ölenlerin isimleri okunurken ailelerin astýðý “Madýmak Utanç Müzesi Olacak” pankartý yüzünden polisler ve eylemciler arasýnda tartýþma çýktý. Tartýþmadan sonra binlerce kiþi polisi barikatýna yüklendi Madýmak’ýn önüne geçmek için, polis biber gazý ile müdahale etti. Kitle bayrak sopalarý, þiþe, cam ve taþlar fýrlattý polise. Saldýrýda çok sayýda kiþi çeþitli yerlerinden yaralandý. Polisin gaz bombasý ile saldýrýsýndan sonra 70 yaþlarýnda bir nine, polis barikatýnýn önüne gelmiþ kollarýný iki tarafa açarak polislere “18 yýl oldu, 18 yýl, unutacak mýyýz sanýyordunuz. O gün seyrediyordunuz, þimdi saldýrýyorsunuz” diye baðýrýyordu. Tam her þey yatýþtý derken yine polisle eylemciler arasýnda çatýþma çýktý. Kitle yine polise doðru yürüdü yine taþ, sopa, þiþeleri polise fýrlattý. Organizasyon görevlileri megafonlarda kitleye “polis provokasyonuna gelmeme” çaðrýlarý yaptý, kitle katliamý protesto eden sloganlar atmaya devam etti. Yaþanan çatýþmalar nedeniyle miting kýsa tutuldu, yapýlan kýsa konuþmalarla miting sona erdirildi.

Sivas’ı Unutmadýk

Mücadele Birliði

2 Temmuz 1993’te faþistler tarafýndan Sivas Madýmak otelinde yakýlarak katledilen Aleviler, aydýnlar, devrimciler için Ýzmir Güzeltepe Mahallesinde bir anma etkinliði gerçekleþtirildi. Anma 1 Temmuz Cuma günü saat 21.00’de Güzeltepe Uður Mumcu Parkýndan Meþaleli yürüyüþle baþladý. Güzeltepeli iþçiemekçi ve Alevilerin yoðun katýlýmýyla baþlayan yürüyüþte “Unutmadýk Unutturmayacaðýz” yazýlý ve Madýmak Otelinde yanarak katledilenlerin fotoðraflarýndan oluþan pankart taþýndý. Güzeltepe Mahallesi sokaklarý dolaþýlarak iþçiler, emekçiler ve Aleviler korteje davet edildi. Kortej sokaklarý dolaþtýkça yeni katýlýmlar gerçekleþti. Yol boyunca Sivas Katliamý ile ilgili konuþmalar yapýlýrken katledilenlerin isimleri sayýlarak “Yaþýyor” denildi. Kitle coþkulu bir þekilde “Sivas’ý Unutmadýk Unutturmayacaðýz”, “Dün Maraþ’ta Bugün Sivas’ta Çözüm Faþizme Karþý Savaþta”, “Katil Devlet Hesap Verecek”, “Pir Sultanlar Ölmez Alevi Iþýðý Sönmez” sloganlarý atýldý. Sloganlar eþliðinde etkinliðin yapýlacaðý Alevi Yol Kültür Derneðini Güzeltepe Þubesi önüne gelindi. Sivas Katliamýný anma etkinliði Madýmak Otelinde ölümsüzleþenler adýna bir dakikalýk saygý duruþ ile baþladý. Saygý duruþunun ardýndan Sivas Katliamý ile ilgili açýklamalar yapýldý. Kýsa bir þiir dinletisinden sonra, Ayýþýðý Sanat Merkezi’nin desteði ile Alevi Yol Kültür Derneði’nin Umuda Yolculuk tiyatro grubunun “Bir Uyanýþtýr Sivas” oyunu sergilendi. Oyunun ardýndan müzik dinletisi yapýldý. Son olarak Sivas Katliamý ile ilgili bir slayt gösterimi ile anma sona erdi. Dün Maraþ’ta Bugün Sivas’ta Çözüm Faþizme Karþý Savaþta! Faþizmi Döktüðü Kanda Boðacaðýz!

16

191. Sayý / 6 - 20 Temmuz 2011

Mücadele Birliði / Ýzmir


Yeni Evrede

Mücadele Birliði

Yenidoðan Halký Sivas Anmasý Ýçin Eylemde

Yenidoðan’da Mücadele Birliði ve Partizan tarafýndan, 2 Temmuz 1993 yýlýnda Sivas Madýmak Oteli’nde katledilen aydýn, yazar ve sanatçýlar anýldý. Saat 20.00 civarý Yenidoðan Akýn Caddesi üzerinde bulunan Bakmar önünde toplanan kitle, “Dersim’i, Maraþ’ý, Çorum’u, Sivas’ý, 19Aralýk’ý Unutmadýk Unutturmayacaðýz, Faþizmi Döktüðü Kanda Boðacaðýz, Mücadele Birliði-Partizan” pankartý arkasýnda kortej oluþturarak yürüyüþe geçti. Yenidoðan’da ilk kez böyle bir eylem gerçekleþmesine raðmen halkýn yoðun katýlýmý dikkat çekti. Eylemin daha ilk dakikalarýndan itibaren halk pencerelerden alkýþ ve ýslýklarla eylemi destekledi. Daha sonra ise özellikle kadýnlar, sokaklara indi. Kadýnlar ve çocuklarýn eylemde yer almasý ve yoldan geçenleri dahi eyleme katmalarý kayda deðerdi. Bu sýrada eyleme katýlan bir ana, Alevi olmamasýna raðmen eyleme katýlan bir kadýn emekçiyi alnýndan öperek bunun kendileri için ne kadar deðerli olduðunu gösterdi. Yol boyunca halkýn ilgisi hiç eksik olmadý. Çocuk, genç, yaþlý Yenidoðan sokaklarýnda yürüyen emekçi halk, faþizme karþý olan öfkelerini ve mücadele kararlýlýklarýný gösterdi. Kýsacasý Yenidoðan halký, Sivas anmasýnda çok etkin bir biçimde yer aldý. Bu coþkulu eylemde kitle, Akýn Caddesi’nden Cemevi yoluna doðru sloganlarla yürümeye devam etti. Sýk sýk “Faþizmi Döktüðü Kanda Boðacaðýz”, “Dün Maraþ’ta, Bugün Sivas’ta, Çözüm Faþizme Karþý Savaþta”, “Bedel Ödedik, Bedel Ödeteceðiz”, “Türküler Yanmaz Pir Sultan-

lar Ölmez”, “Sivas’ý Unutma Unutturma”, “Sivas’ýn Katili Faþist Devlettir” sloganlarý atýldý. Sýk sýk yapýlan ajitasyonlar da kitlenin eyleme katýlýmýný artýrdý. Katliamýn Alevi inancýna sahip emekçileri bu mücadeleden koparmaya çalýþmak için yapýldýðýna, faþizmin iktidarýný devirmeden bu kölelik zincirinin kýrýlmayacaðýna deðinildi. Yürüyüþ Cemevi’nin önünde son buldu. Cemevi önünde yapýlan basýn açýklamasý, Mücadele Birliði Sarýgazi temsilcisi tarafýndan okundu. “Pir Sultan Abdal’ý anmak üzere Sivas’a giden 33 insanýn Madýmak Oteli’nde faþizm tarafýndan katledilmesinin 18. yýlýndayýz. Ve iþte yine alanlardayýz. Bugün bir kez daha haykýrýyoruz, Bu gerici, þeriatçý faþist katliam, devletin ve güvenlik güçlerinin gözetiminde gerçekleþmiþtir” diyerek baþlayan açýklamada, “Ve bizler inançla, dirençle haykýrýyor diyoruz ki, Dersim’de ‘bu da size dert olsun’ diyen Seyit Rýza’dan, Maraþ’ta ana rahminde ölümü karþýlayan isimsiz bebelerden, Malatya’da, Çorum’da, Sivas’ta teslim Olmayanlardan, Gazi’de, Ulucanlar’da, tecritte ‘bize ölüm yok’ diyenlerden, halklarýn ve emeðin kurtuluþu için direnenlerden gücümüzü alýyor ve haykýrýyoruz” denildi. Açýklama, faþizme karþý örgütlenme ve mücadele çaðrýsý yaparak sona erdi. 2 Temmuz günü Sarýgazi’de yapýlacak olan anmanýn duyurusunun yapýlmasý ile sloganlarla eylem sona erdi. Þimdi gerçekten de bir olma ve halklarýn mücadele birliðini örme zamanýdýr. Gerçek özgürlükler sosyalizmle kazanýlacak. Mücadele Birliði / Sarýgazi 191. Sayý / 6 - 20 Temmuz 2011

Sivas Katliamı

Antep’te Sivas Katliamý Unutulmadý

Sivas Katliamý 18. yýlýnda, Antep’te gerçekleþtirilen eylemle anýldý. Pir Sultan Abdal Derneði tarafýndan 1 Temmuz günü saat 18.00’de Yeþilsu Parký’nda gerçekleþtirilen basýn açýklamasýna Mücadele Birliði Platformu’nun yaný sýra sendikalar ve demokratik kitle örgütleri de katýlarak destek verdi. Eylem için Mücadele Birliði Platformu Balýklý Parký’nda toplandý. Mücadele Birliði Platformu, Devrimci Ýþçi Komiteleri ve Devrimci Öðrenci Birliði bayraklarýyla Balýklý Parký’ndan Yeþilsu Parký’na kadar bir yürüyüþ gerçekleþtirdi. Yürüyüþ esnasýnda “Dün Maraþ’ta Bugün Sivas’ta Çözüm Faþizme Karþý Savaþta”, “Faþizmi Döktüðü Kanda Boðacaðýz”, “Faþizme Karþý Silah Baþýna”, “Sivasýn Iþýðý Sönmeyecek” sloganlarý atýldý. Yeþilsu Parký’na gelindikten kýsa bir süre sonra ise Pir Sultan Abdal Derneði Antep Þubesi Baþkaný Yusuf Turunç tarafýndan basýn açýklamasý okundu. Okunan basýn açýklamasýnda Turunç, Sivas katliamýnýn geliþimine deðinerek devlet tarafýndan ne kadar sistemli bir katliam gerçekleþtirildiðini, 77 1 Mayýsý’ný, Maraþ’ý, Çorum’u, Gazi’yi ve zindan katliamlarýný asla unutmayacaklarýný ve asla affetmeyeceklerini ve hesabýnýn sorulacaðýný belirtti. Açýklamada “Pir Sultan Abdal, Hallacý Mansur, Seyit Nesimi, Þeyh Bedrettin, Baba Ýshak, Deniz Gezmiþ, Mahir Çayan, Ýbrahim Kaypakkaya, Mazlum Doðan, Erdal Eren gibi nice isimlerin kurmaya çalýþtýðý dünyanýn düþünü kuruyor ve bir kez daha haykýrýyoruz; katliamlar insanlýk suçudur. Katliamlardan hesap sorulacaktýr” denildi. Baþta Madýmak otelinin utanç müzesi olmasý ve diðer talepleri sýralanarak Sivas’ýn unutturulmayacaðý belirtildikten sonra açýklama sona erdi. Açýklama esnasýnda “Madýmak Faþizme Mezar Olacak”, “Sivasýn Iþýðý Sönmeyecek” sloganlarý atýldý. Mücadele Birliði / Antep

17


Yeni Evrede

Sivas Katliamı

Mücadele Birliði

Sarýgazi Halký Sivas Katliamýný Sokaklarda Protesto Etti

2 Temmuz Sivas Katliamý, Sarýgazi’de bir eylemle anýldý. Mücadele Birliði Platformu’nun çaðrýsýyla gerçekleþen eylem saat 18.30’da Vatan Ýlköðretim Okulu önünde toplanýlarak baþladý. Anma eylemi için, günler öncesinden çalýþmalara baþlanmýþ, afiþler asýlmýþ, stant açýp bildiriler daðýtýlmýþtý. Tüm Sarýgazi sokak sokak dolaþýlmýþ, megafonlar eþliðinde çaðrýlar ve bildiri daðýtýmlarý yapýlarak Sarýgazi Alevi halký, emekçi halklar faþizme karþý birlik olmaya çaðrýlmýþtý. Bu zorlu ve uzun çalýþmada bir hafta önce de bunun için yapýlan çalýþmalarda 4 kiþi gözaltýna alýnmýþtý. Ve artýk emeklerin meyvesini toplama zamaný idi. Bir gün önce de Yenidoðan’da halkýn büyük ilgisi ile geçen eylemin ardýndan Sarýgazi halký yeniden sokaklara, eyleme davet edildi. “Sivasý Unutma Unutturma” ve “Sivasýn Katili Faþist Devlettir” sloganlarý ile saat 19.00’u gösterirken Demokrasi Caddesi’ne doðru yürümeye baþladýlar. Sýk sýk yapýlan ajitas-

yon konuþmalarýyla halk sokaða davet edildi, “Þimdi sokaklarda olma zamaný” denildi, “faþizme karþý birlikte olma zamaný” denildi. Çaðrýlar yanýtsýz kalmadý ve kaldýrýmlarda, dükkan içlerinde eylemi izleyenler gruplar halinde kitleye katýldý. Sivas’ta Madýmak Oteli önünde anma eylemine katýlanlara polisin saldýrýsýnýn da duyurulduðu yürüyüþ boyunca sýk sýk “Dün Maraþ’ta, Bugün Sivas’ta Çözüm Faþizme Karþý Savaþta”, “Türküler Yanmaz Pir Sultan’lar Ölmez”, “Analarýn Öfkesi Katilleri boðacak”, “Sivasýn Katili Faþist Devlettir”, “Kahrolsun Faþizm Yaþasýn Mücadelemiz”, “Halkýmýz Sokaða Hesap Sormaya”, “Bedel Ödedik, Bedel Ödeteceðiz”, “Dersim’i Unutmadýk, Maraþ’ý Unutmadýk, Sivas’ý Unutmadýk” sloganlarý atýldý ve zýlgýtlar, alkýþlar eþliðinde Kaymakamlýk binasýnýn önüne yüründü. Yürüyüþ sýrasýnda gençler ellerindeki bayraklarý kaldýrýmlarda izleyen ailelere ve arkadaþlarýna uzatýyor, eyleme katýyorlardý herkesi. Yüzlerce kiþi Kaymakamlýðýn önüne geldikle-

Karadeniz Dev Bir Dalga Özgür Bir Sudur

18

Kazým Koyuncu, ölümünün 6. yýlýnda sevenleri tarafýndan anýldý. 25 Haziran günü Ýstiklal Caddesi Mis Sokak’ta toplanan yüzlerce kiþi, “Karadeniz Dev Bir Dalga Özgür Bir Sudur” pankartý açarak Tünel’e doðru saat 19.00’da yürüyüþe

rinde polis panzerlerinin ve çevik kuvvet polislerinin hazýr bekletildiðini gördüler. Sivas’ta gerici faþistlerin saldýrýsý esnasýnda olaylarý engellemek için sadece 10 polisin bulunduðunu, ancak bir anmada bu kadar çok polis yýðýlabildiðine dikkat çekilen yürüyüþte Demokrasi Caddesi’nden Cemevi’ne dönüldü. Cemevi’nin sokaðýnda basýn açýklamasý yapan Mücadele Birliði, Sivas katliamýnýn devletin ve dinci gerici güçlerin planlý ve örgütlü bir eylemi olduðunu söyledi. Her þeyin açýk bir þekilde ortada olmasýna raðmen burjuva basýnýn dinci-gericiliðin olaydaki sorumluluðunu örtbas etmek için “Madýmak’ta PKK izi” diyerek haber yaptýklarýný anýmsatarak niyetin Kürt halký ile Aleviler arasýnda düþmanlýk tohumlarý ekmek olduðunun altý çizildi. Mücadele Birliði basýn açýklamasýnda, “Devlet kendi katliamýný unutturamaz, faþist devlet ilk kurulduðu günden bu yana baskýya, sömürüye ve haksýzlýða çýkan tüm kesimleri baský ve terörle susturmaya çalýþtý. Egemenliðini ne zaman tehlikede gördüyse; ya bizzat kendisi, ya da sivil faþist çeteler yoluyla katliamlara baþvurmaktan çekinmedi. Halklarýn hafýzalarýndan hala silinmeyen Aðrý, Dersim, 6-7 Eylül, Çorum, Sivas, 19 Aralýk, Þemdinli ve daha nice katliamlarla varlýðýný sürdürmeye çalýþan faþist devletin tarihi ayný anda bir katliamlar tarihidir. Toplumda korku ve panik yaratarak, halklarý terörize ederek iktidarýný ayakta tutmaya çalýþan faþist devlet, egemenliðini sürdürebilmek için neleri göze alacaðýný göstermiþtir. Fakat cumhuriyet tarihi boyunca yaþanan onca katliama, acýya ve gözyaþýna raðmen halklara boyun eðdiremediler. Ezilen ve sömürülenler, baský ve sömürüye karþý özgürlük için her defasýnda yeniden ayaða kalktý” dedi. Okunan basýn metninin ardýndan eylemin bittiði duyuruldu ve herkes, Cemevi’nin düzenlediði anma etkinliðine katýlmaya davet edildi.

geçti. Ellerinde Kazým Koyuncu’nun fotoðraflarýný taþýyan insanlar, horon eþliðinde sanatçýnýn þarkýlarýný söylediler. Eyleme Mücadele Birliði de destek verdi. Galatasaray Lisesi önünde grup adýna yapýlan açýklamada “Yerinde durmadýn hiç, ne sahnede, ne alanlarda... Hep yaramaz bir çocuktun sen. Yok edilen ve durdurulamazsa tümüyle yok edilecek olan sahillerimiz ve çocukluðumuz ve geleceðimiz ve tarihimiz.. YAÞAM, diye bas bas baðýrdýn... Dereler vadiler direniyor Kazým, Sinop ve Akkuyu da direniyor... Yaþam alanlarý yok olmasýn diye direniyor... Yeni Çernobiller olmasýn, devletin baþ ve bakanlarý televizyonlarda halký kandýrmasýn, dereler özgür aksýn, çocuklar ölmesin diye direniyor..” denildi. Açýklamadan sonra Tünel’e doðru yürüyüþe devam edildi. Tünel’de Kazým Koyuncu için horon eþliðinde türküler, þarkýlar söylendi.

191. Sayý / 6 - 20 Temmuz 2011


Sarýgazi’de Gözaltýlar

Yeni Evrede

Sokaklar

Mücadele Birliði

Aralarda yapýlan konuþmalarda hem gözaltýlarla ilgili geliþmeler aktarýldý, hem de birkaç saat önce Þiþli’de yapýlan eylem ve polis saldýrýsýna deðinildi. Saatler 21.30’a gelirken, etkinlik marþlarla, sloganlarla; 1 ve 2 Temmuz günleri yapýlacak olan Sivas Katliamý Anmalarýna çaðrýlarla bitirildi. Etkinlik bitiminde sloganlarla Demokrasi Caddesi üzerinde yürüyen gençlere, caddeyi ablukaya alan polisler biber gazýyla saldýrarak daðýtmaya çalýþtý. Sarýgazi Ayýþýðý Ekin Sanat Derneði de polis ablukasýnda tutuldu.

Sivas Katliamý’nýn yýldönümünde Sarýgazi ve Yenidoðan’da yapýlacak olan Anma’lara çaðrý için Sarýgazi’de Demokrasi Caddesi’nde polisin kimlik sorma gerekçesiyle 4 kiþi gözaltýna alýndý. 26 Haziran günü Mücadele Birliði Platformu’nun bildiri daðýtýmý ve ajitasyonlar eþliðinde insanlarla konuþtuðu, anmaya davet ettiði Demokrasi Caddesi üzerinde, Ayýþýðý Ekin Sanat Merkezi emekçisi Sami Tunca, kimlik sorma bahanesiyle gözaltýna alýnmak istendi. Gözaltýna müdahale eden Mücadele Birliði okuru genç kadýn iþçiler de Sami Tunca ile birlikte gözaltýna alýndý. Polisin þiddetli saldýrýsýna uðrayan 4 kiþinin gözaltýna alýnmasýna izin vermeyen ve müdahale eden Sarýgazi halký, esnafý ve devrimcilere, polis biber gazý ile saldýrdý, gerçek silahla ateþ açtý. Kýsa bir süre içinde savaþ alanýna dönen Demokrasi Caddesi’nde Sarýgazi Mücadele Birliði Platformu üyeleri, “Bizi susturamayacaksýnýz, Anma’ya çaðrý etkinliðimizi gerçekleþtireceðiz” dediler. Saatler 20.00’ye gelirken, Mücadele Birliði Platformu bir basýn açýklamasý yaptý ve 2 Temmuz anmasý için hazýrladýklarý bildiriyi okudu. “Yaþasýn Devrimci Dayanýþma” ve “Baskýlar Bizi Yýldýramaz” sloganlarý eþliðinde yapýldý açýklama. Aysun Bozdoðan’ýn ölümsüzleþmesinin yýldönümü için Sarýgazi Sanat Merkezi emekçilerinin akþam saatlerinde yapmayý planladýðý etkinlik de Sarýgazi Meydaný’nda standýn önünde yapýldý. Atýlan sloganlar ve yapýlan ajitasyon konuþmalarýnýn ardýndan kitle Demokrasi Caddesi giriþinde stant etrafýnda toplanmaya baþladý. Etkinlik, Sarýgazi Ayýþýðý Sanat Merkezi Þiir Topluluðu’nun Sivas Katliamý ve Aysun üzerine okuduklarý þiirle baþladý. Saatler 20.30’a gelirken Grup Emeðe Ezgi geldi, “Kurþunlara boðulsak da meydanlarda, Zincirlere vurulsak da zindanlarda”, “Kanmasýnlar kanmasýnlar, bizi öldü sanmasýnlar, þahin olduk yücelerde söyleyin aðlamasýnlar” ve “Daðlarda düðün var, halaya devam” dediler.

Gözaltýlar Protesto Edildi 27 Haziran günü Mücadele Birliði Platformu, bunun için Sarýgazi’de bir basýn açýklamasý düzenledi. Basýn açýklamasý öncesi, 1 ve 2 Temmuz’da yapýlacak olan Sivas Katliamý Anma Yürüyüþlerine çaðrý için toplu olarak bildiri daðýtýldý ve saat 19.00’da da konuyu anlatan ajitasyonlar yaparak Demokrasi Caddesi boyunca yüründü ve Cadde’nin giriþinde basýn açýklamasý yapýldý. “Baskýlar Gözaltýlar Bizi Yýldýramaz Mücadele Birliði Platformu” pankartýnýn açýldýðý basýn açýklamasýnda, Anma eylemlerine çaðrý için de bir pankart yer aldý ve “Sarýgazi Faþizme Mezar Olacak”, “Dün Maraþ’ta, Bugün Sivas’ta Çözüm Faþizme Karþý Savaþta”, “Baskýlar Bizi Yýldýramaz”, “Fabrikalar Tarlalar Siyasi Ýktidar Her Þey Emeðin Olacak”, “Yaþasýn Devrimci Dayanýþma”, “Faþizmi Döktüðü Kanda Boðacaðýz” sloganlarý atýldý. Faþizmin baskýlarýný, onyýllardýr Kürt halkýna ve Alevilere, devrimcilere yaptýðý katliamlarý anlatan bir konuþma yapýldý ve “bütün bunlar devrimin yükseliþini önlemek, devrimi boðmak içindir. Bu saldýrýlara nasýl cevap verebileceðimizi de biliyoruz.

191. Sayý / 6 - 20 Temmuz 2011

19


Sokaklar

Çözüm devrimde, faþizmin iktidarýný devrimle yýkacaðýz. Ýþçilerimiz, emekçilerimiz, gençlerimiz, yoksul Kürt halký devrimle özgürleþecek” denildi. Arkasýndan basýn açýklamasý okundu, gözaltýna alýnan gençlerin birkaç saat önce serbest býrakýldýklarý bilgisi verildi. Basýn açýklamasý, “Tüm bu geliþmeler, sermaye sýnýfýnýn dört bir yandan saldýrýlarý geliþen devrimi bastýrma çabasýdýr. Cevabýmýz ‘Devrim önündeki bu çürümüþ, kokuþmuþ kapitalist sistemi yýkarak zafere ulaþacaktýr. Yarýn bizden yana, gelecek bizden yana’” diyerek bitirildi. Eyleme BDP, DHF, Partizan, BDSP, ESP ve Aka-Der de destek verirken, eylem yeniden 1 ve 2 Temmuz eylemlerine yapýlacak çaðrý ile sonlandýrýldý.

ÝHD’de Basýn Açýklamasý 28 Haziran günü de ayný konu ile ilgili ÝHD Ýstanbul Þubesi’nde bir basýn açýklamasý düzenledi. Yapýlan basýn açýklamasýnda önce olayýn geliþimi özetlenerek, saldýrýnýn olduðu ayný gün Kürt halkýna da Þiþli’de yapýlan saldýrýya da deðinildi ve “Polis, ayný gün sadece Sarýgazi’de deðil Ýstanbul Þiþli’de de basýn açýklamasý yapmak için toplananlara gaz bombalarýyla saldýrdý. Hatip Dicle’nin milletvekilliðinin düþürülmesini protesto etmek için toplanan kitleye vahþice saldýran polis, terör estirdi. BDP Ýl Baþkan Yardýmcýlarýný gözaltýna alan polis, iþkenceli sorgudan geçirdi... Buradan bir kez daha haykýrýyoruz. Devrimi durdurmaya gücünüz yetmeyecek. Kürt ve Türk halklarýnýn mücadele birliðini engelleyemeyeceksiniz. Sivas’taki gibi yaksanýz da, 26 Haziran’daki gibi insanlarý gaza boðsanýz ve kurþun sýksanýz da sonu gelmiþ bir sistemi korumaya gücünüz yetmeyecek. Halklarýmýz özgürlüklerini almak için mücadeleyi sürdürecek ve bir gün mutlaka zaferi kazanacaklardýr” denildi.

20

Yeni Evrede

Sonra Sami Tunca gözaltýna alýnýþýný ve yaþadýklarýný anlattý. Gözaltýna alýnýrken Sarýgazi halkýnýn kendisini polise vermek istememesi üzerine yaþanan olaylarý, polisin tüm halka yönelik saldýrýsýný anlattý ve araca bindirildikten sonra tenha bir yere götürülüp orada kendisine kabadayak atýldýðýný, karakola götürüldükten sonra da saldýrýlarýn devam ettiðini, üzerinde sandalye kýrýldýðýný söyledi. Aradan 2 gün geçtiði için darp izlerinin kýsmen iyileþtiðini söyleyen Sami Tunca, özellikle kafasýna darbe aldýðýný ifade ederek, kolu ve boynunda oluþan izleri gösterdi. Caddede polisin 2 þarjör mermi boþalttýðýný söyleyen Tunca, ailelerin olay yerinden getirdiði boþ kovanlarý gösterdi. Söz alan Avukat Sevinç Sarýkaya da gençlerin gözaltýna alýnmasýndan 2-3 saat sonra Yenidoðan Polis Karakolu’na gittiðini, burada gözaltý olduðunun savcýlýða henüz haber verilmediðini, ancak saat 23.00 civarýnda savcýlýða gözaltýnýn bildirilip iþlem yapýldýðýný söyledi. Saçlarýndan sürüklenerek gözaltýna alýnan genç kadýn iþçilerde de darp olduðunu ve ciddi miktarda saçlarýnýn koparýldýðýný da söyleyen avukat, görüþme yaptýklarý odada yerde Sami Tunca’nýn kanlarýný gördüðünü ve saatlerce o yaralý halde kelepçeli olarak bekletildiðini anlattý. Kendisine ve gelen ailelere polisin kaba davranýþlarýný, emniyet amiri tarafýndan karakoldan kovulmalarýný ve yasal olarak görevini yerine getirilmesine engel olunduðunu, hakarete uðradýðýný ifade etti. Tunca’nýn hastanede de muayene edilmeden sadece “vücudunda ekimozlar” olduðuna dair rapor verildiðini ve emniyetin bu rapor dahi kendisine tam olarak göstermediklerini söyleyen avukat, müvekkillerine isnat edilecek herhangi bir suç bulunmadýðýný, herhangi bir “aramasý” çýkmadýðýný söyleyerek “polise mukavemet” suçu ile ertesi gün yine kendisine bilgi verilmeden savcýlýða götürüldüklerini, buradan serbest býrakýldýklarýný anlattý ve konu ile ilgili suç duyurusunda bulunacaklarýný anlattý. Basýnýn sorularýnýn ardýndan aldýðý darp izlerinin fotoðraflarýný ve boþ mermi kovanlarýný gösteren Tunca, basýn açýklamasýnýn bitmesinin ardýndan muayene olmak ve rapor almak için THÝV’e gitti. 191. Sayý / 6 - 20 Temmuz 2011

Mücadele Birliði

Ýzmir’de 2 Temmuz Mitingi

Sivas Katliamýnýn yýldönümüne yakýn, Ýzmir’in emekçi mahallelerinde “Gerçek Özgürlükler Devrimle Kazanýlacak” baþlýklý bildiri ve “2 Temmuz Sivas Katliamýný Unutmadýk Hesap Soracaðýz”, “Dün Maraþ’ta Bugün Sivas’ta Çözüm Faþizme Karþý Savaþta” yazýlý pullamalar yoðun bir þekilde yapýlarak emekçilere anma mitingine katýlým çaðrýsý yapýldý. 2 Temmuz saat 17.00’de Cumhuriyet Meydaný’nda toplanýlarak Gündoðdu Meydaný’na yüründü. Mitinge Alevi Bektaþi Federasyonlarý Ýzmir Bileþenleri ve Ýzmir Yöre Dernekleri, Pir Sultan Abdal Kültür Dernekleri Ýzmir Þubeleri, Ege Bölgesi Demokrat Dernekler Federasyonu Ýzmir, Demokratik Anayasa Eþit Yurttaþlýk Hakký/Ýzmir Dersim Dernekleri Federasyonu, KESK Þubeler Platformu, Tümtis, TMMOB, Emek Demokrasi ve Özgürlük Bloðu, BDSP, DHF ve Mücadele Birliði Platformu’nun yaný sýra birçok demokratik kitle örgütü de katýldý. Gündoðdu Meydaný’na gelindiðinde Alevi Bektaþi Federasyonlarý adýna konuþmalarýn ardýndan kýsa bir semah gösterisi ve saygý duruþu yapýldý. Konuþmalarýn ardýndan kýsa bir müzik dinletisi yapýlarak anma mitingi sona erdirildi. Bizler de Mücadele Birliði Platformu olarak Hilton yol kavþaðýndan “Asimilasyona, Ýnkara, Ýmhaya Karþý Yaþasýn Ezilen Halklarýn Mücadele Birliði” pankartýyla yürüyüþe baþladýk. Yürüyüþ sýrasýnda Sivas Katliamýna yönelik yapýlan ajitasyon konuþmalarýyla birlikte “Dün Maraþ’ta Bugün Sivas’ta Çözüm Faþizme Karþý Savaþta”, “Sivas’ýn Ateþi Katilleri Yakacak”, “Bütün Ýktidar Emeðin Olacak”, “Fabrikalar Tarlalar Siyasi Ýktidar Her Þey Emeðin Olacak”, “Yaþasýn Halklarýn Mücadele Birliði”, “Zindanlar Yýkýlsýn Tutsaklara Özgürlük” sloganlarý da haykýrýldý. Ajitasyon konuþmalarýnýn arasýnda Sivas’ta Madýmak Oteli önünde gerçekleþtirilecek anmaya yapýlan saldýrý da protesto edildi. Cumhuriyet Meydaný’na girerken kitle, Mücadele Birliði Platformu pankartýný alkýþlarla karþýladý. Dün Maraþ’ta Bugün Sivas’ta Çözüm Faþizme Karþý Savaþta Faþizmi Döktüðü Kanda Boðacaðýz Mücadele Birliði / Ýzmir


Yeni Evrede

Ekin - Sanat

Mücadele Birliði

Aysun Bozdoðan Ayýþýðý’nda Anýlýyor

Bir 26 Haziran daha... Aysun Bozdoðan’ýn ölümsüzlüðe uðurlanýþýnýn yýldönümü... Ayýþýðý Sanat Merkezleri Konferansý için Taksim’de Ayýþýðý Sanat Merkezi’nde toplanmýþ olan Ýzmir, Ankara, Mersin, Adana, Hatay ve Antep’ten gelen sanat emekçileri, Aysun Bozdoðan’ý bir etkinlikle andýlar. Öðle saatlerinde baþlayan etkinlik, Aysun’un seslendirdiði parçalarla ve yazdýðý bir mektubunun okunmasýyla baþladý. Aysun Bozdoðan nezdinde tüm devrim savaþçýlarý için yapýlan saygý duruþunun ardýndan, O’nu anlatan bir konuþma yapýldý. “Aysunumuz Çukurovalýdýr... Tepeden týrnaða Akdeniz... Çukurovalýnýn sarý sýcaklýðý, yiðitliði, ince sabýrlýlýðý, çalýþkanlýðý, topraðýn bir ana gibi insaný kucaklamasý...” Bu giriþin ardýndan Aysun’un devrimci mücadele ile tanýþmasýný, öðrenci mücadelesini, sonra Ekin Sanat mücadele sürecini, tutsaklýðýný, ölüm orucuna giriþi ve ölümsüzleþmesi anlatýldý. Ve çeþitli illerden gelen sanat merkezi emekçileri Aysun’un mektuplarý ve günlüðünden bölümler okudular. Ölüm Orucu Savaþçýsý Remzi Aydýn “Böyle bir topluluk önünde Aysun’u anlatmak benim için çok heyecan verici” dedi ve “96’da Ölüm Oruçlarý sürecinde tanýþmýþtýk. O zamanlar düþünmemiþtim hiç Ölüm Orucuna gireceðimi, Aysun düþünmüþ müdür bilmiyorum. Ben onun býraktýðý bayraðý devraldým. O 26 Haziran günü ölümsüzleþti, ben 26 Haziran günü baþladým eyleme. Ýlk iþim, O’nun ve Sibel’in resimlerini duvarýma asmak oldu. Zafere ulaþýr mýyýz diye merak ediyordum ilk günlerde, sonra ilerleyen günlerde anla-

dým ki, her geçen gün bir zaferdi. Ben hala zafere ulaþmak için yürüyorum. Yoldaþlarýmýzýn güzel bir sözü vardý: ‘Ya Devrim Ya Ölüm’ Onlarýn payýna ölüm düþtü, bize de Devrim düþüyor. Sonuna kadar bu yolda yürüyeceðimize inanýyorum” dedi. Yine Ölüm Orucu Savaþçýsý Serpil Cabadan da Aysun’un hep Ölüm Orucu ile anýldýðýný anýmsatarak, “Her savaþçý son eylemiyle anýlýr, ama O’nu tüm yönleriyle anlatmak lazým” dedi ve “Her savaþçý zafer bekler, Aysunumuz da... Bir gün Aysun’la sohbet ediyorduk Ölüm Orucunda iken. Zaferden sonrasýný, hastane dönüþünü, bunun nasýl olacaðýný konuþmaya baþladýk. Ona þunu anlattým: ‘95’te Ümraniye tabutluðu açýlmýþtý, ve buna karþý süresiz açlýk grevleri baþlamýþtý. Talebimiz kabul edildi ve tabutluk kapatýldý. Ring araçlarýyla oradan tutsaklar getirilmiþti. Bunu duyunca yüzlerce tutsak maltaya çýktýk. Kapý açýldý ve yoldaþlar, siperdaþlar girdi içeri, malta alkýþtan çýnladý. Bu benim cezaevinde yaþadýðým ilk zafer duygusuydu. Gelenlerin yüzünde ve karþýlayanlarýn yüzünde ayný aydýnlýk vardý. Ve biz zaferi kazandýðýmýzda gene bir arada olacaðýz. Bu 95’teki gibi deðil. Çok daha büyük bir mutluluk olacak. Biz yine zafer istiyoruz, kendi zaferimizi yaratacaðýz” dedi. Aysun’un Ekin Sanat hayatýna baþladýðý Ýzmir’den bir yoldaþý bir anýsýný anlattý. “Uzun süredir tanýdýðýmýz ‘Toprak Çocuklarý’ vardý. Gene karþýlaþtýk, konuþtuk. Bize sanat merkezinin açýlýþýnda bir bayan yoldaþla tanýþtýklarýný ve onun ne kadar sýcak kanlý, iyi olduðunu anlattýlar, O’nu sordular, nasýl iyi mi diye. Hangi yýl ,hangi açýlýþ olduðunu sorduk ve 90’lar191. Sayý / 6 - 20 Temmuz 2011

dan, Mart Ekin Sanat Merkezi’nden ve Aysun yoldaþtan bahsettiklerini anladýk. Anlattýk, önce Ölüm Oruçlarýný, sonra Aysun’un ölümsüzleþmesini...” Yine Ýzmir Ayýþýðý Ekin Sanat Merkezi’nden genç bir yoldaþ da ne zaman kendisini güçsüz hissetse Aysun’un resmine baktýðýný anlattý ve “bayraðýný en yükseðe taþýyacaðýz” dedi. Zindandan bir yoldaþý ise, Aysun’la uzun süreli tanýþýklýklarýnýn olmadýðýný, onu dýþarýda sadece 2 kez bir korsan gösteride karþýlaþtýklarýný sonra da 19 Aralýk günlerinde zindanda çatýþma sýrasýnda birlikte olduklarýný anlattý. Gazlardan zehirlenmeye karþý barikatýn ön taraflarýndaki nöbetçilere elinde yoðurt zorla yedirdiðini anlattý. “Etrafýma baktýðýmda Aysun olmak isteyen, onun gibi olmak istediðini söyleyen gençler var, gençliðe o gözle bakmak gerekiyor, geleceðin Aysunlarý olarak” dedi. Bir iþçi yoldaþý da, “97’de Ýstanbul’a ilk geldiðimde yeðenim beni sanat merkezine getirmiþti. Aysun yoldaþ orada karþýlamýþ ve bana orayý tanýtmýþtý. Ýlk defa devrimcilerin geldiði bir sanat merkezine geliyordum ve böyle bir paylaþýmý ilk defa görmüþtüm. Hiç tanýmadýðý bir insanla böyle bir paylaþýma giren insanlarla hiç tanýþmamýþtým.(...) Böyle insanlar oldukça mücadelemiz devrime ulaþacak” derken, bir basýn emekçisi de Aysun’un ölüm haberini ilk aldýklarý aný anlattý. Ve Ýzmir’den bir yoldaþý da Aysun’un ölümsüzleþtiði haberini alan gözleri görmeyen bir anayý anlattý. Yoldaþlarý ve onu tanýyanlarýn onun mektuplarýndan kýsa alýntýlar ve onunla ilgili kýsa anýlarýnýn anlatýmlarýnýn ardýndan etkinlik sona erdi.

21


Yeni Evrede

Ekin - Sanat

Mücadele Birliði

YENÝ EVRE’NÝN SANATINA VE SANATÇISINA MERHABA

Ayýþýðý Sanat Merkezi olarak 8 yýldýr kesintisiz bir þekilde devam ettirdiðimiz konferansýmýz 23-26 Haziran tarihleri arasýnda yapýldý. Bir önceki sene 26 Haziran tarihinin seçilmesi bir tesadüf deðildi. Bu tesadüf olmayan tercihimizi kalýcýlaþtýrmak için konferanslarýmýzýn adýný Aysun Bozdoðan Ekin Sanat Konferansý olarak deðiþtiriyoruz. Ekin-Sanat Konferansýmýz Yeni Evre’de Sanat üst baþlýðý altýnda “sanat bir meta mýdýr”, “sponsorlar olmadan sanat yapýlabilir mi”, “gösteri toplumunun bir parçasý mýyýz”, “telif hakký, fikri mülkiyet hakký, patent hakký nedir” diye sordu ve bu sorularýna dört gün boyunca cevap bulmaya çalýþtý. Tüm oturumlarýn sonucunda þunu gördük ki, bir sanatçý olarak eserimizi metalaþtýrmak istemiyor ve piyasa kaygýsý taþýmadan özgün yaratýma yönelmek istiyorsak, sponsorlarýn bizi hapsetmek istediði tekellerin bol ödüllü, bol paralý zindanýna hapsolmak istemiyorsak, Borusan’ýn, Eczacýbaþý’nýn, Efes’in reklamcýsý olmak istemiyorsak, kendi sanatsal emeðimizin insanlýðýn yarattýðý toplumsal emeðin bir parçasý olduðunu biliyor ve bu bilinçle üretiyorsak, onu kendi özel mülkiyetimize deðil de insanlýða armaðan etmek istiyorsak, hem kendimizi hem de eserimizi gösteri toplumunun bir parçasý olmaktan kurtarmak istiyorsak, çok þey istiyoruz demektir. Aslýnda bir tek þey istiyoruz: Emeðin yarattýðý bütün dünyayý istiyoruz. Ama kapitalizm emeðin yarattýðý dünyayý yok ediyor. Sanatý, bilimi, felsefeyi kendi özünden uzaklaþtýrýp bir yýkým aracýna dönüþtürmek istiyor. Sanat bu soysuzluða hayýr diyerek gerçek özgürlüðün yaratýmý mücadelesinde ben de varým diyor. Kon fe ran sý mýz Yeni Evre’nin yeni sanatçýlarýný bu geçiþ çaðýna uygun mücadeleye davet ediyor. Sanatýn, bilimin, felsefenin deðiþtirici dönüþtürücü gücünü devrimler çaðýnda bir kez daha kapitalizmin karþýsýna etkin ve güçlü bir silah olarak çýkaralým. Yeni Evre’nin, geçiþ çaðýnýn sanatýna ve sanatçýsýna merhaba… Ayýþýðý Sanat Merkezi

22

Karanlýklarý Yüreðinin Rengiyle Boyayan ‘AYIÞIÐI’mýza Çevrili Yüzümüz

Aysun Bozdoðan’ý, ölümsüz leþ me si nin 10. yýlýnda, Ayýþýðý Sanat Merkezi olarak dü zen le di ði miz bir etkinlikle andýk. Etkinliðimiz 26 Haziran Pazar günü saat 14.00’te baþladý. Anma etkinliðimizin, yeni yerine taþýnan Ayýþýðýmýzda yaptýðýmýz ilk etkinlik olmasýndan dolayý ayrý bir heyecan yaþadýk. “Yaþam hükmünü sürsün diye yürünürken / Öðle güneþinin akþama yöneldiði zamanda / Ayýþýðý gözleriyle yýldýzlara ‘MERHABA’ dedi / Ve o günden beri / yeryüzünde doðan Ayýþýðý ile anýlýr oldu / Karanlýklarý yüreðinin rengiyle boyayan ‘AYIÞIÐI’mýza çevrili yüzümüz, sözümüz, inancýmýz ve hýncýmýzla yürüyoruz kýpkýzýl sabahlara...” dizeleriyle baþlayan etkinliðimiz, tüm devrim savaþçýlarý için yapýlan saygý duruþuyla devam etti. Saygý duruþu esnasýnda hep birlikte Nazým Hikmet’in Güneþi Ýçenlerin Türküsü okundu. Ardýndan, 19 Aralýk katliamý ve öncesindeki süreç anlatýldý. Daha sonra kürsü, genç bir yoldaþýmýza býrakýldý. Genç yoldaþýmýz, sanatýyla ve kavgasýyla Aysunumuzu bizlere anlattý. Aysun’un mücadeleye atýlmasýndan ölümsüzleþmesine kadarki hayatýna deðinen yoldaþýmýzýn ardýndan, Ekin Þiir Atölyesi Aysun’a yazýlmýþ þiirleri okuyarak bizleri duygulandýrdý. Öyle ki, ilk defa etkinliðimize katýlan arkadaþlarýmýzýn gözlerindeki o kin, o öfke... Zaman zaman gözyaþlarýný tutamayan arkadaþlarýmýz, adeta kapitalist sistemi yýkacak olan dinamiklerin ne kadar güç biriktirdiðini gösteriyordu bizlere. Þiirlerin ardýndan son olarak “Özgür Kürsü” bölümüne geçildi. Özgür Kürsü bölümünde Mücadele Birliði Platformu temsilcisi arkadaþýmýz, emperyalist kapitalist sistemin gelmiþ olduðu Yeni Evreye deðinerek, 19 Aralýk katliamý sürecini Yeni Evreden baðýmsýz bir þekilde ele almamak gerektiðine, Yeni Evrede Leninist politikalarýn zindanlarda da doðruluðunun ispatlandýðýna, Türkiye ve Kürdistan’da devrim olgusunun güçlendiðine ve tarihteki bütün devrimlerde olduðu gibi bizde de zindan sorununun bir devrim sorunu olduðuna, devrim sürecindeki en temel sorunlarýmýzdan birinin tutsaklarýn özgürleþtirilmesi sorunu olduðu ve devrimci tutsaklarýn özgürleþtirilmeden emekçi sýnýflarýn da asla özgürleþemeyeceðine deðindi. Temsilci arkadaþýmýz, Leninistlerin bu süreçte iktidar bakýþ açýsýný, uluslarýn kendi kaderini tayin etmesi ilkesini ve bunlarýn yaný sýra zindanlarýn yýkýlýp tutsaklarýn özgürleþtirilmesi politikasýný kitlelere taþýmasý gerektiðine de deðinerek konuþmasýný sonlandýrdý. Daha sonra katýlýmcý arkadaþlar Aysun’a dair duygu ve düþüncelerini paylaþtý. Bazý katýlýmcýlar okuduklarý þiirler ve Aysun’a yazýlmýþ mektuplarla herkesi duygulandýrdýlar. Yaklaþýk bir buçuk saat süren etkinliðimizi öfkemizi kuþanarak sona erdirdik. Antep Ayýþýðý Sanat Merkezi

191. Sayý / 6 - 20 Temmuz 2011




Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.