s193

Page 1



Yeni Evrede

DEVRÝMÝ BAÞARACAK KONUMDA OLMAK

Başyazı

Mücadele Birliði

D

Görevi, emekçi kitleleri sermayeye boyun eðdirmeye zorlamak, bunun koþullarýný saðlamak olan burjuva devlet iktidarý, tüm çabalarýna raðmen, iþçileri, halklarý tekelci kapitalist egemenliðe boyun eðdiremiyor. Bu yönde yapýlan her baský ve zorlama, halk kitlelerinde kapitalist düzene ve burjuva iktidara karþý yeni baþkaldýrýlarý tetikliyor. Emekçi kitleler, kendilerini çepeçevre saran baský koþullarýna boyun eðen, edilgen yýðýn durumunda deðiller. Egemen güçler, savaþan kitlelere ne boyun eðdirebilir, ne de onlarýn üzerinde gerçek anlamda iktidar olabilir. Ayaða kalkan ve savaþan devrimci kitlelere yönelik her burjuva saldýrýsý baþarýsýzlýða uðramaktan kurtulamaz.

evrimci komünistler, devrimci kitleler, onyýllarca kesintisiz olarak süren burjuva terörü altýnda sürdürdüler sýnýf savaþýmýný. Fakat bu süreçte verilen mücadeleyle devrimci güçler, baþka yerde kolay kolay elde edemeyecekleri devrim eðitimini edindiler. Sýnýf mücadelesinin daha ileri aþamasýna yüksek devrimci niteliklerle giriyorlar. Burjuva saldýrýlarýn ve baskýnýn amacý, komünistlerle geniþ kitlelerin bir araya gelmesini engellemektir. Faþist devlet terörünün tüm þiddetine karþýn halk kitleleriyle iliþki kurulmuþ ve geliþtirilmiþtir. Bazý dönemler iliþkiler daha az sayýdaki emekçiyle sýnýrlý olmuþtur ama kitlelerle canlý baðlar hep devam etmiþtir. Bu canlý, köklü ve güçlü baðýn bir sonucudur ki, komünist öncüler burjuvazinin aðýr darbelerine uðramalarýna raðmen kitlelerin en ileri, en kararlý ve en mücadeleci kesimi tarafýndan sürekli desteklenmiþ ve güçlendirilmiþtir. Kapitalist toplumun lider sýnýfý, burjuvazi, her defasýnda yeni engeller çýkardý devrimci komünizmin karþýsýna; katliamlara varan dek, saldýrýnýn bütün yöntemlerine baþvurdu; baský yasalarý çýkarttý. Fakat bütün engellemeleri, baský ve saldýrýlarý baþarýsýzlýða uðramýþtýr. Sýnýf bilinçli emekçilerle, sýnýf bilinçli partinin iliþkileri daha bir güvenli ve saðlam hale geldi. Kaldý ki, gerçek komünistlerin iþçilerle ve diðer emekçilerle iliþkileri yalnýzca bir iliþkinin ötesindedir. Faþizme ve sermayeye karþý verilen devrimci mücadeleye dayanan bir iliþkidir bu. Bulunduðumuz topraklarda komünistlerle emekçilerin iliþkisi, mücadele temeline dayanýlarak, devrimci bir mücadele biçiminde sürdürülebilirdi ve sürdürülmüþtür. Örgütlü devrimci mücadele yol almýþ ve hareketi ileri noktalara götürmüþtür. Bugün emekçi hareketi ve Kürt halkýnýn mücadelesi her yönden büyük bir geliþme göstermiþ ve kesin olarak ileri noktalara varmýþtýr. Toplumu devrim yoluyla deðiþtirmek için dövüþen çok geniþ bir kitle var. Büyük halk kitlelerinin devrime hazýrlanmasýnda, mücadelenin her döneminde devrimi hedefleyen ve devrim için savaþan devrimci politik güçlerin önemli rolü 193. Sayý / 3 - 17 Ağustos 2011

var.

Sýnýflar savaþýmýnýn en etkili ve sonuç alýcý aþamaya girdiði içinde olduðumuz tarihi aþamada, devrim eðitiminden geçmiþ, yetkin ve devrimci yeteneklere sahip olanlar daha büyük bir rol oynamalýdýr. Devrimci eylemlerin ve pratiðin okulundan geçip, devrim eðitimi görenler sadece komünistler deðildi. Kitleler de uzun yýllarý kapsayan mücadelenin içinden geçerek deneyimli, donanýmlý ve devrimci sýnýf savaþýmýný sonucuna dek götürecek denli bir olgunluk düzeyine ulaþmýþlardýr. Komünistlerin iþçilerin yaþamýnýn nasýl toplumsal düzenle iliþkili olduðunu, bu iliþkiye baðlý olarak, emekçilerin yaþamlarýnýn her geçen gün biraz daha kötüye gittiðini, bu toplum içinde kendilerini bekleyenin daima belirsizlik olduðu biçiminde ortaya konan görüþlerini kendi sosyal pratiðiyle, kendi deneyleriyle doðruladýlar. Varolan toplumun nasýl, hangi yol ve yöntemle devrileceðini çok iyi biliyorlar. Devrim eðitimi almýþ olan çok önemli sayýda kitle var artýk. Bugüne kadar verilen mücadeleyle devrimin temelleri atýldý. Devrim eðitiminden geçildi, her yerde ve baþka zamanlar elde edilemeyecek pratik mücadelenin birikimleri elde edildi. Ýþçi sýnýfý ve emekçi kitleler devrimi gerçekleþtirmek, zafere ulaþmak için önemli dayanaklara sahip. Burada bütün sorun, devrimin dayanaklarýný devrimi baþarýya ulaþtýracak biçimde en iyi þekilde deðerlendirmektir. Yaþanan uzun ve þiddetli mücadele süreci, yalnýzca iþçi sýnýfýnýn durumunu, olaylar karþýsýndaki tavrýný açýða çýkarmakla kalmadý, kapitalist sýnýfýn ve küçük burjuvazinin de gerçek tavrýný ve karakterine ortaya çýkardý. Bugün bütün sýnýflarýn olaylar karþýsýnda nasýl bir tutum alacaðýný artýk çok iyi biliyoruz. Sýnýflarýn birbiriyle iliþkilerini açýkça gözler önüne serebiliyoruz. Toplumsal sýnýflarýn durumunu, karþýlýklý iliþkisini ve olaylar karþýsýndaki gerçek davranýþ biçimini göz önünde tutmayan biri güncel sýnýf savaþýmýný saðlýklý olarak deðerlendiremez. Ýþçi sýnýfýnýn þimdiye kadarki örgütlü devrimci mücadelesi, toplumsal geliþmeler karþýsýndaki ilkeli, tutarlý tutum alýþý, engel tanýmayan cesaretiyle, güncel savaþta bu sý-

3


Başyazı

Yeni Evrede

nýfýn baþarý saðlayacaðýný gösteriyor. Sýnýf mücadelesinin hem tarihsel geliþimini, hem canlý deneyimlerini, hem de aktüel sýnýf savaþýmýný anlatmamýzýn nedeni, emekçi sýnýfýn içinde dövüþtüðü ve kendisini baþarýya götürecek koþullarý bilimsel olarak ortaya sermektir. Küçük burjuva oportünist, reformist çevreler iþçi sýnýfý üzerine sürekli gevezelik ederler. Buna karþýlýk biz devrimci Marksistler, emekçi sýnýfý hakkýnda boþ lakýrdý yerine bu sýnýfý baþarýya götürecek koþullarý büyük bir kesinlikle açýða çýkarýyoruz. Ýþçi sýnýfýný zafere taþýyacak olanlar, bu devrimci sýnýf üzerine bol laf üretenler deðil, iþçi sýnýfýný görev altýna sokan maddi koþullarýn geliþmesini baþarýlý bir þekilde açýklayanlar, bu koþullarý açýklama yeteneðine sahip olanlardýr. Ýþçi sýnýfýnýn içinde savaþým verdiði koþullar açýklanmadan, savaþýmýn biçimi, yöntemi ve taktiði doðru bir þekilde açýklanamaz. Daha önceki dönemlerde, devrimci iþçi hareketini ve halk hareketini önleyemeyen tekelci sermaye ve faþist devleti bugün milyonlara ulaþan kitlelerin devrim yolundaki büyük ilerlemesini hiç önleyemez. Emekçilerin, halklarýn yýðýnsal savaþýmýnýn yoðunlaþmasý karþýsýnda burjuva gerici saldýrýlar daha da artabilir ve þiddetlenebilir fakat sonuç getirmez. Devrimci kitleler önlerine çýkan her engeli aþacak, kendilerine yapýlan her saldýrýya daha büyük bir güçle yanýt verecek deneyim, savaþý kazanacak yetenek ve güce sahiptir. Bugünkü durumuna göre gerek politik bilinç bakýmýndan gerek mücadele deneyimi ve örgütlenme derecesi açýsýndan daha yetersiz olan kitleler o þartlarda bile, her biri birer devrim provasý niteliðinde olan çok sayýda büyük yýðýnsal eylem yaptýlar. Son dönemlerde ise, öncekileri geride býrakan büyüklükte güç ve etkinlikte bir dizi eylem gerçekleþtirdiler. Ýþçi sýnýfý ve ezilen halklar daha ileri gidebilen eylem, mücadele ve ayaklanmaya giriþme kapasitesine sahip olduklarýný her eylemde kanýtlýyorlar. Görevi, emekçi kitleleri sermayeye boyun eðdirmeye zorlamak, bunun koþullarýný saðlamak olan burjuva devlet iktidarý, tüm çabalarýna raðmen, iþçileri, halklarý tekelci kapitalist egemenliðe boyun eðdiremiyor. Bu yönde yapýlan her baský ve zorlama, halk kitlelerinde kapitalist düzene ve burjuva iktidara karþý yeni baþkaldýrýlarý tetikliyor. Emekçi kitleler, kendilerini çepeçevre saran baský koþullarýna boyun eðen, edilgen yýðýn durumunda deðiller. Egemen güçler, savaþan kitlelere ne boyun eðdirebilir, ne de onlarýn üzerinde gerçek anlamda iktidar olabilir. Ayaða kalkan ve savaþan devrimci kitlelere yönelik her burjuva saldýrýsý baþarýsýzlýða uðramaktan kurtulamaz. Üstelik tüm engellemelere karþýn, mülk sahipleriyle mülksüzler arasýndaki uçurumun daha da derinleþmesiyle birlikte, mülksüzlerin mülk sahiplerine karþý giriþtiði ayaklanmalar sürekli geniþliyor ve bu giriþimlere katýlan mülkiyetsizlerin sayýsý gün gün artýyor. Özel mülkiyet düzeninin emekçilerin yoksulluðunun temeli ve kaynaðý olduðu en geniþ kitlelerce kavranmýþtýr. Emekçilere özledikleri, istedikleri insanca bir yaþamý onlara ancak toplumsal bir devrim verebilir. Ancak bir devrim onlarý bugünkü durumdan kurtarabilir. Bu yüzdendir büyüyen güçlerle devrime yürümeleri. Bu yüzdendir, bir ölüm kalým savaþýmýna girmeleri. Bu hesaplaþmada kazanan taraf iþçi kitleleri olacaktýr, mülkiyetsizler olacaktýr. Çünkü uzun ve çetin mücadelelerden geçip gelen sýnýf bilinçli gerçek devrimci öncüye sahipler. C.DAÐLI

4

Mücadele Birliði

“Bu Dava Burada Bitmez”

Ýstanbul Þiþli’de 19 Ocak 2007’de Agos gazetesi önünde öldürülen gazeteci Hrant’ýn Dink cinayeti davasýnýn 19. duruþmasý 29 Temmuz günü Beþiktaþ Adliyesi’nde görüldü. Erhan Tuncel ve Yasin Hayal’in tutuklu yargýlandýðý davanýn duruþmasýný, Fransýz Barosu temsilcileri, Avrupa Birliði (AB) Yeþiller Grubu ve Alman Yeþiller Partisi Eþbaþkaný Claudia Roth da izledi. Duruþma baþlamadan önce, baþýndan beri davanýn takipçisi olan “Hrant’ýn Arkadaþlarý” saat 10:00’da Dolmabahçe’de ve Beþiktaþ Ýskelesi’nde buluþtu. Hrant’ýn Arkadaþlarý, “Samast’ýn yargýlanmasý ile adaletin geldiðini sananlar yanýlýyor, bu iþi tezgahlayan ‘aðabeyleri’nin peþini býrakmayacaðýz” dediler. Dolmabahçe önünde, aralarýnda Rakel Dink, milletvekilleri Ertuðrul Kürkçü, Sýrrý Süreyya Önder, Osman Kavala, Rakel Dink, Hakan Tahmaz, Bülent Aydýn, Zeynep Tanbay, Rober Koptaþ, Sema Solaklý, Turgut Kazan, Ferdan Ergut, Masis Kürkçügil’in de bulunduðu kitle, “Unutmayacaðýz” ve “Hrant Ýçin Adalet Ýçin”, “Affetmeyeceðiz” pankartlarý açtý ve “Bu dava böyle bitmeyecek” dövizleri taþýdý; “Öldür Diyenler Yargýlansýn”, “Faþizme Ýnat Kardeþimsin Hrant”, “Faþistler Vuruyor, Akp Koruyor”, “Hepimiz Hrant’ýz Hepimiz Ermeni’yiz”, “Türk, Kürt, Ermeni Yaþasýn Halklarýn Kardeþliði”, “Hrant Ýçin, Adalet Ýçin”, “Faþist Devlet Hesap Verecek”, “Unutmayacaðýz Ve Affetmeyeceðiz” sloganlarý attý. Hrant’ýn Arkadaþlarý adýna basýn açýklamasýný okuyan Metin Eray, Ogün Samast’ýn yargýlanmasý ile adaletin geldiðine inananlarýn yanýldýðýný, bu iþi tezgahlayýn “aðabeylerinin” peþini býrakmayacaklarýný söyledi. “Sahipsiz sorularýn karanlýðýnda adalet duygumuz kýrýk, öfkemiz gitgide büyüyor. Ama kimse unutmasýn; bu dava böyle bitmez! Ogün Samast ceza alýnca ‘iþte adalet’ diyenler, bu iþi tezgahlayan ‘abileri’nin peþini býrakacaðýmýzý düþünmüþ olmalýlar. Yanýlýyorlar!” Eray, Dink’in katlediliþinden sorumlu kimsenin yargý önünde olmadýðýný hatýrlatarak, AÝHM kararlarýný yakýnýndan bile geçilmediðini söyledi ve “Ýstanbul Emniyet’indeki görev ve sorumluluk sahipleri hakkýnda Ýçiþleri Bakanlýðý’nýn soruþturma izni vermesinin ardýndan Celalettin Cerrah’a soru soran var mý? Ýstanbul Valisi Güler milletvekilliðine sýðýndý, er ya da geç, gerçekle yüzleþmek zorunda kalacak. Cumhurbaþkanlýðý tarafýndan görevlendirilen Devlet Denetleme Kurulu’ndan niye ses çýkmýyor? MÝT’in soruþturulmasý için Baþbakanlýk’tan sonunda izin çýktý! Kimler soruþturuldu?” diye sordu. Eray, Hrant’ýn davasýnýn diðerleri gibi “hafýza çöplüðünde” kaybolacaðýný sananlarýn yanýldýðýný, davanýn takipçisi olmaya devam edeceklerini söyledi. Açýklamanýn ardýndan grup Beþiktaþ Adliyesi’ne yürüdü. Burada Paris Barosu Yönetim Kurulu Üyesi Olivier Guilbaud, Ogün Samast’ýn yargýlanmasý ile adaletin yerine gelmediðini, ancak tüm sorumlular yargýlandýðýnda adaletin yerini bulacaðýný söyledi. “Avrupa Ýnsan Haklarý Mahkemesi’nin (AÝHM) tüm tavsiye kararlarýna uyulmalýdýr. Bu davanýn sonuna kadar arkasýnda olacaðýz” dedi. Ogün Samast, Hrant Dink’i öldürmek ve ruhsatsýz silah taþýmak suçlarýndan toplam 22 yýl 10 ay hapis cezasýna çarptýrýldý.

193. Sayý / 3 - 17 Ağustos 2011


Yeni Evrede

Mücadele Birliði

ÖZERKLÝK BOMBASI SERMAYENÝN KUCAÐINDA

Kürt halký tarihi adýmýný attý ve DTK aracýlýðýyla özerklik ilan etti. Böylece niyet ve hedefleriyle deðil, bizzat fiili pratiði ile sermayenin en yaþamsal çýkarlarýný tehdit eden o sýnýrý ihlal etti. Sermaye sýnýfýnýn manevra alaný kalmadý: Ne geri adým atabilir ne de üzerinde hokkabazca tepinebileceði boþ bir alan bulabilir. Sonucu belirleyecek çarpýþmalar dönemi de bu sayede baþlamýþ oldu. Kürt halkýnýn önceki yýllarda hedef olarak öne sürdüðü ne varsa sermaye sýnýfý tarafýndan etrafýndan dolanýlacak, pazarlýk konusu yapýlacak ve en güdük biçimsel sýnýrlarda kabul edilebilecek karakterde siyasal reform talepleriydi. Anadili konuþma özgürlüðü ile baþlayan bir dizi reform istemi, giderek çýtayý yükseltti; anadilde eðitime, Kürt ulusal kimliðinin tanýnmasýna ve tutsaklarýn özgürleþmesine dek geldi dayandý. Türkiye tekelci sermayesi ne denli ýrkçý ve faþist bir karaktere sahip olsa da, en yaþamsal çýkarlarýna dokunmayan bu gibi reform istemlerini, yükselen devrim karþýsýnda daha fazla görmezden gelemedi. Her bir siyasi reform talebini ayrý ayrý ele aldý, her istemin güdükleþtirilecek yanýný öne çýkardý ve tüm bunlar sanki dünyanýn en önemli konusuymuþçasýna, üzerine önce fýrtýnalar kopardý, sonra da en güdük adýmlarý bile “devrimsel geliþme” diye pazarlamaya giriþti. Devrimci Kürt halký üzerinde deðilse bile, halkýn daha geri kesimleri ve dar kafalý aydýnlarla reformist partiler üzerinde bu manevralar etkili oldu. Hatta ÖDP tayfasý, tüm bu yaþananlarýn “demokratik devrim” olduðunu ileri sürecek denli kendi budalalýðýný teþhir etme fýrsatýný kaçýrmadý.

Reformlar Üzerinde Tepinme Yeteneði Gerçekten de, Kürtçe yayýn istemlerine TRT-6 garabetiyle karþýlýk verildi, anadilde eðitim için “Þimdi olmaz, ama anadil öðretimi olabilir” denildi. Kürt kimliðinin tanýnmasýna yönelik tartýþmalarda sermaye sýnýfý “anayasal vatandaþlýk” kavramýyla bolca oynayacak manevra alaný buldu. Tutsaklarýn özgürlüðü ise yine oldukça güdük düzenlemelerin fýsýltýlarýyla buza yatýrýlabilir bir istem olarak kaldý. Tüm bu sýnýrlý reform istemlerini sermaye sýnýfý müzakere edilebilir gördü. Dahasý bu talepler koca devrim

mücadelesinin iktidar hedefinden kopuk hedefleri haline getirildikçe, sermaye bunlar üzerinden geniþ kitleleri istediði gibi oyalayabileceðini, en güdük adýmlarý bile dünyanýn en zorlu sorunu gibi diþe diþ bir pazarlýk konusu yapabileceðini gördü. Denebilir ki, AKP hükümeti döneminde tekelci sermayenin egemenlik yönetimini önceki dönemlerden ayýran en önemli fark, siyasal reformlara yaklaþýmdýr. Önceki dönemde tekelci iktidarlar, en küçük reform adýmýnýn tartýþýlmasýný bile son derece tehlikeli bir giriþim gibi deðerlendiriyor, o katý egemenlik duvarlarýnýn tek bir kez esnemesi durumunda tüm duvarýn yýkýlacaðý korku ve güvensizliðini taþýyordu. Ancak gerek AB ile girilen sýký iliþkiler ve gerekse emperyalist tam ilhakýn ilerlemesiyle Türk tekelci sermayesi, devrim tehditleri karþýsýnda reform istemlerini nasýl etkili bir uyutma aracý olarak kullanýlabileceðini öðrendi. Doðrusu, devrim adýna yola çýkan tekmil reformist ve onlarýn kuyruðuna takýlmýþ oportünist hareketin öylesine ývýr zývýr denebilecek istemleri vardý ki, tekelci sermaye, gerçek anlamda reformlarýn dahi yanýna yaklaþabilmekten yoksun bu istemler üzerinde, dilediðince tepinebildi. “Çeteler yargýlansýn” diyen, 12 Eylül soruþturulsun isteyen, bunun gibi daha pek çok ývýr zývýr talebi bayraklarýnýn üzerine yazan bunca darkafalý oportünist karþýsýnda, sermaye sýnýfý reformlar üzerinde tepinme yeteneðini geliþtirmekte pek zorlanmadý.

Özerklik Bir Ara Durak Fakat Kürt halký bu oyunu bozdu. Geldi geldi, tekelci sermayenin en yaþamsal çýkarlarýný sarsan özlemlerini hayata geçirmeye giriþti. Bunu sermaye sýnýfýndan talep etmedi, müzakereye yatýrmadý, tümüyle kendi devrimci amaçlarýna, devrimci örgütlerine ve kararlýlýðýna dayanarak ilan etme iradesini gösterdi. Tekelci sermaye, özerklik ilanýnda, neden en yaþamsal çýkarlarýnýn ihlalini gördü? Ne de olsa özerklik, kendi kaderini tayin anlamý taþýmýyordu, üstelik ilhak edilmiþ ülke sýnýrlarýný da yeniden tartýþmaya açmýyordu. Aksine, pek çok dünya örneðinde görüldüðü gibi, ezilen uluslara tanýnan özerklik statüsü, ezilen ulusun konumunu pekiþtiriyor, 193. Sayý / 3 - 17 Ağustos 2011

Özerklik

güvence altýna alýyordu. Sözü edilen dünya örneklerinde, ezilen uluslarýn ne kendine ait bir silahlý gücü, ne dýþ diplomasi yetkisi, ne de yerel kaynaklar üzerinde tasarrufu vardý. Sadece burjuva parlamenter sistem, tüm aldatýcýlýðý ile ezilen uluslarýn tepesine kondurulmuþ, ulusal özlemler uyutulmuþ, ezen ulusun egemen sýnýfýnýn çýkarlarý bu yolla güvenceye alýnmýþtý. Bu haliyle kaldýðý sürece, Türk tekelci sermaye sýnýfý da özerklik statüsünü masaya yatýrabilir, onu en güdük haline, belediyelerin özerkliðine indirgeyebilirdi. Ne var ki, Kürt halký özerkliðini ilan ederken tümüyle devrimci araç ve yöntemlere baþvuruyordu. En baþta burjuva parlamenter ahmaklýðý yýkan konseyler, komiteler üzerine yükseliyordu. Sonra, kendi silahlý gücüne güveniyor ve özerkliðin inþa sürecinde bu gücü tüm mahalle ve sokaklara egemen kýlmayý hedefliyordu. Dahasý, komünler aracýlýðýyla, kapitalist sistemin boðazýna ot týkamaya hazýrlanýyordu. Bu devrimci organlar ve bu mücadele azmi, bu devrimci bilinç ve birikim üzerine kurulan bir özerklik, olduðu yerde kalamaz. Özerklik, Kürt halkýnýn devrimci bilinç, irade ve enerjisinin en dolaysýz araçlarý etkinliðini arttýrdýkça daha ileri adýmlara kapý açar. Bu haliyle özerklik, birleþik devrimin güçlenmesine paralel olarak, aþýlacak bir ara duraktýr. Tüm bu nedenlerden ötürü, Türk tekelci sermayesi, özerklik ilanýnda en yaþamsal çýkarlarýna saldýrýyý gördü. Ankara’da zirve üstüne zirve yapýldý, ardý ardýna dizilen asker cenazelerinden þovenist bir histeri yaratmak için faþist basýn tam siper propagandaya giriþti. Fakat gördüler ki, karþý devrim sokaklarda eski gücünün çok uzaðýnda. Devrim uzun bir araftan geçti, reform bile sayýlmayacak ývýr zývýrlar için mücadeleyle oportünizm artýk devrimi oyalayamaz. Kürt halký, bu ileri sýçramanýn örneðini sergiliyor, tüm emekçi sýnýflarý derinden etkiliyor. Devrim, en ciddi sýnavlardan baþarýyla geçerken, sermayenin karþý devrim cephesi daðýnýk, moralsiz ve yorgun. En yaþamsal çýkarlarýna dokunulduðunda, sermayenin on kat, yüz kat enerjiyle saldýrdýðýný tarihten biliyoruz. Böylece sonucu belirleyecek önemde çarpýþmalar dönemine girmiþ olduk.

5


İşçi Sınıfı ve Kürt Ulusal Kurtuluş Mücadelesi

Mücadele Birliði

KÜRT HALKININ ÖZGÜRLÜK SAVAÞI VE ÝÞÇÝ SINIFI

G

enel seçimlerin ardýndan, Meclisle ilgili ortaya çýkan bir dizi kriz ve sorunla birlikte, bu sorun ve krizlerin hiç biri bir çözüme kavuþturulmadan yeni hükümet kuruldu. Yeni hükümetin kurulmasýnýn toplumda en ufak bir yankýsý dahi olmadý. Nüfusun ezici bir çoðunluðunu oluþturan emekçi sýnýflar ve Kürt halký ne Meclisle ne de Mecliste olup bitenle ilgiliydiler. Ýþte bu havada sessiz sedasýz kurulan hükümetin ilk icraatý ne oldu? Kendi programýna, 12 Eylül faþizminin dahi kaldýrmaya cesaret edemediði “kýdem tazminatý” hakkýný kaldýracaðý maddesini aldýðýný ilan etmek oldu. Arkasýndan yýllýk bir maaþlýk ikramiye hakkýný da 20 yýlda altý aylýk ikramiyeye dönüþtüreceðini açýkladý. Bu, iþçi sýnýfýna karþý açýk bir savaþ ilanýydý. Hükümet bunu neden yaptý? Çünkü birincisi hile-hurda ve paranýn gücü sayesinde de olsa arkasýnda %50’lik bir destek olduðuna hem kendisini hem de toplumu inandýrmýþtý. Ýkincisi, kýrýn ve kentin küçük burjuvazinin desteðinin arkasýnda olduðunu düþünüyordu. Üçüncüsü ve en önemlisi Kürt halkýný politik çevirme yoluyla oyalayabileceðini, bu halkýn özgürlük savaþýný tavsatabileceðini hesaplýyordu. “Ýmralý görüþmeleri” onu ümitli kýlmýþtý. Dördüncüsü, Ortadoðu, Balkanlar ve Kafkaslar’da emperyalizm adýna üstleneceði roller karþýlýðýnda emperyalizmin tam desteðini almýþtý. Öyleyse iþçi sýnýfýnýn hesabýný görme iþine giriþebilirdi. “Kýdem tazminatý” ve “yýllýk ikramiye” haklarýný kaldýracaðýný tekelci basýn aracýlýðýyla gayri resmi þekilde ilan etti. Kapitalistlerin cephesinde henüz kazanýlmamýþ bir savaþýn zaferini kutlama havasý vardý. Tek tek her kapitalist hükümetin kazanacaðýndan emin olduklarý bu savaþýn zaferinin meyvelerini hesap etmeye koyulmuþtu. Kenan Evren’in göze alamadýðýný bu hükümet göze almýþtý. Ama evdeki hesap çarþýya uymadý. Hükümetin Kürt halkýnýn özgürlük savaþýyla ilgili hesaplarý daha iþin baþýnda bozulmuþtu. Kürt halkýnýn “demokratik özerklik” i-

6

Devrimci iþçi sýnýfý, tarihin önüne serdiði bu olanaðý bir devrime dönüþtürerek hem kendi kurtuluþunu hem de ezilen Kürt halkýnýn, diðer ulusal topluluk halklarýnýn, sömürülen diðer emekçi sýnýflarýn kurtuluþunu gerçekleþtirebilir. Sermaye sýnýfý, moralsiz, güçsüz ve daðýnýk. Ýþçi sýnýfý için ise her þey daha yeni baþlýyor.

lan etmesi tekelci sermaye saflarýnda, çaycýsýndan baþkomutanýna kadar, bir deprem etkisi, bir dehþet duygusu yarattý. Ayný güne denk gelen 12 askerin bir gerilla eylemi sonucu öldürülmesi dehþet duygusunun nedeni gibi gösterilse de bu, “demokratik özerklik” ilaný yanýnda bir hiçti. Çünkü sermaye sýnýfý, devletiyle, hükümetiyle, siyasi ve askeri kadrolarýyla 12 askerin ölümünde geçici bir “zayiat” görüyorlarsa, “demokratik özerklik” ilanýnda kendi egemenliklerinin sonunu görüyorlardý. Öyleyse iþçi sýnýfýnýn hesabýný görme iþi ertelenmeliydi; ertelendi. Bir gün öncesinde bayram havasýnda “kýdem tazminatý”nýn kaldýrýlacaðýný duyuran sermaye sýnýfý basýný, bir gün sonra “gündemimizde böyle bir þey yok” biçimindeki hükümet açýklamalarýný çarþaf çarþaf manþetlerle duyurdular. Ýþçi sýnýfýna karþý savaþ baltalarý þimdilik topraða gömülüyordu. Ama bu yarým kalmýþ giriþim bir gerçeði çok somut, elle tutulur biçimde kanýtladý: Kürt halký kendi özgürlük hakký için savaþýrken ayný zamanda iþçi sýnýfýnýn kurtuluþ koþullarý için de savaþmýþ, o koþullarý olgunlaþtýrmýþ oluyordu. Kürt halký ve onun özgürlük hakký mücadelesi Türkiye iþçi sýnýfýnýn en yakýn ve en büyük müttefiki idi. Ýþçi sýnýfý, kendini yaþamdan kovan, ilk fýrsatta en büyük saldýrýlarýný kendisine karþý gerçekleþtirmeye hazýrlanan sermaye sýnýfýna ve onun devletine, hükümetine karþý 193. Sayý / 3 - 17 Ağustos 2011

Yeni Evrede

bir zafer elde etmek istiyorsa, bu ittifaký saðlamlaþtýrmak, geliþtirmek ve ileri taþýmak zorundadýr; sermaye sýnýfý ve devletine karþý zaferin baþka yolu yok. Bu konuda en büyük görev öncü devrimci iþçilere düþmektedir. Þunun bilinmesi gerekiyor: Ýþçi sýnýfý salt kendi dar, sýnýrlý sýnýf çýkarlarý için savaþarak sermaye sýnýfýna karþý zafer elde edemez. Bunun somut örneði “Büyük Tekel Eylemi”dir. “Büyük Tekel Eylemi” sanýldýðý gibi, iþçiler kendi dar, sýnýrlý çýkarlarý için yeterince savaþmadýklarý için zafer elde edememiþ deðiller. Aksine mücadelelerini dar çerçeveye sýkýþtýrdýklarý, baþka emekçi sýnýflarýn ve Kürt halkýnýn talep, özlem ve isteklerini hükümete karþý ileri sürmedikleri için; iktidar hedefiyle ileri atýlmadýklarý için; eylem alanýný “Tahrir Meydaný”na çevirmeyi göze alamadýklarý için sonuç elde edememiþlerdir. Kürt halkýnýn özgürlük savaþýnda ulaþýlan nokta, sýnýf savaþý ve ekonomik kriz þimdi güçler dengesini tamamen sermaye sýnýfý aleyhine, devrim lehine çevirmiþ bulunuyor. Bu, tarihin iþçi sýnýfýna ve birleþik devrimi güçlerine sunduðu bir “fýrsattýr.” Devrimci iþçi sýnýfý, tarihin önüne serdiði bu olanaðý bir devrime dönüþtürerek hem kendi kurtuluþunu hem de ezilen Kürt halkýnýn, diðer ulusal topluluk halklarýnýn, sömürülen diðer emekçi sýnýflarýn kurtuluþunu gerçekleþtirebilir. Sermaye sýnýfý, moralsiz, güçsüz ve daðýnýk. Ýþçi sýnýfý için ise her þey daha yeni baþlýyor. Ýþte bu koþullarda devrimi gerçekleþtirmenin, iktidarý ele geçirmenin, sermaye sýnýfýnýn iktidarýna son vermenin yolu Kürt halkýyla birlikte sermaye sýnýfý iktidarýna karþý savaþarak ittifaký saðlamlaþtýrmaktýr. Kürt halký, arkasýnda iþçi sýnýfýný gördüðü sürece sermaye sýnýfýna karþý mücadelede daha ileri gidecek, daha devrimci bir çizgi izleyecektir. Tarih, gerçek bir öncü sýnýf olarak ortaya çýkmasý ve gerçek bir öncü sýnýf gibi hareket etmesi için iþçi sýnýfýna gerekli tüm koþullarý hazýrlamýþtýr. Leninist Parti iþçi sýnýfýna, öncü devrimci iþçilere ne yapmalarý gerektiðini, nasýl yapmalarý gerektiðini gösteriyor.


Yeni Evrede

Faşist Saldırılar

KÜRT HALKININ ÖZGÜRLÜK YÜRÜYÜŞÜ ENGELLENEMEZ

Mücadele Birliði

POLÝSLER VE FAÞÝST GRUP BDP’YE SALDIRDI

14 Temmuz’da Silvan’da 13 askerin hayatýný kaybetmesinin ardýndan, faþist gruplar tepki olarak Türkiye’nin çeþitli illerinde eylemler düzenliyor. Bunlardan bir tanesi de 17 Temmuz günü Taksim’de meydana geldi. Günler öncesinden internet üzerinden çaðrý yaparak örgütlenen faþist grup, Taksim Meydaný’nda toplandý. Ellerinde Türk bayraklarý ve üç hilalli flamalarla Ýstiklal Caddesine yürüyen kalabalýk, faþist sloganlar ve bozkurt iþaretleriyle bir süre cadde boyu ilerledi. Daha sonra polisle beraber Tarlabaþý’na doðru yönelerek BDP Ýl binasýnýn önüne geldiler. Aralarýnda provokatör sivil polislerin de bulunduðu grup Ýl binasýný taþlamaya baþladý. Kalabalýðýn arasýndan bir sivil polis silahýyla içeriye ateþ açarak bir il yöneticisini yaraladý. Ýçeride bulunan diðer yöneticiler ise aldýklarý taþ darbeleri sonucu yaralandýlar. Yaralýlar halkýn yardýmýyla Taksim Ýlk Yardým Hastanesi’ne kaldýrýldý. Hýzýný alamayan polis, bir de bina önüne gaz bombasý attý. Daha sonra Ýlçe binasýna yönelerek grupla beraber burayý da taþ yaðmuruna tuttu vehalk ise il ve ilçe binalarý çevresine barikat kurdu. Polisin desteðiyle böyle bir saldýrý gerçekleþtirmiþ olan grup daha sonra tekrar Ýstiklal Caddesine yönelirken ara sokaklarda bulunan kafelere zarar verdiler. Caddede tekrar yürüyüþe geçerek bir süre ilerleyen faþist kitle daha sonra daðýldý. Olaylarýn ardýndan Mücadele Birliði olarak BDP Ýl yöneticileriyle görüþtük. Ýl yönetiminden Ahmet Dikmen þunlarý anlattý: “Önceden sivil görünümlü iki kiþi binamýza gelerek ortalýðý kontrol ettiler. Polis ile iþ birliði içinde olduklarý apaçýk belli. Polis caddeye giden yolu kapattý, kitle polisin arkasýndan yürüyordu resmen polis faþist kitleyi korumasý altýna almýþtý. Polis ve faþist grup bize taþ attý içeride 6 kiþiydik. Sivil polis silah atarak ilçe saymaný Ýlhan Kalkmaz’ý yaraladý. Bizlere de taþlar isabet etti, daha sonra gaz bombasý attýlar. Halk burada bizi korumaya çalýþtý bize sahip çýktý bunun üzerine polis ve kitle ilçe binasýna yöneldi. Ben ilçedekilere haber verdim oraya geliyorlar kapýlarý kapatýn diye. Daha sonra orayý da taþ yaðmuruna tutup camlarýný kýrmýþlar orada da yaralananlar oldu. Yaralýlarýmýzý hastaneye kaldýrdýk. Polis hala þu anda bile binamýzýn önünü abluka altýna almýþ durumda”. Daha sonra söz alan diðer il yöneticisi Ali Ýpekli þunlarý ekledi: “30 senedir bedeller ödendi. Kürt halkýnýn kaybedeceði bir þey yok. Polise de söyledik bizler kurumumuzu ölümüne koruyacaðýz. Polis ve faþistler iþbirliði içinde ama baskýlarý bizi asla

yýldýramayacak. Bizler barýþ istiyoruz, fakat onlar bizlere saldýrýyor, burjuva basýn da bizim barýþ isteðimizi tersine çevirip göstermeye çalýþýyor. Artýk bedel ödemek istemiyoruz barýþ istiyoruz.” Tüm bu geliþmelerin ardýndan BDP Iðdýr Milletvekili Pervin Buldan Ýlçe binasýnýn önünde basýn açýklamasý yaptý. Halkýn yoðun olarak katýlým ve destek gösterdiði basýn açýklamasýnda yaþanan saldýrýlar kýnandý.

“Barýþalým Yeter”

18'inci Ýstanbul Caz Festivali kapsamýnda Harbiye Cemil Topuzlu Açýk Hava Tiyatrosu’nda sahneye çýkan Aynur Doðan’ýn, Kürtçe parça söylediði için yuhalanmasý, barýþ talebi ve Hatip Dicle’nin Meclis'e gitmesi için binlerce kiþi Ýstiklal Caddesi’nde yürüdü. “Barýþalým Yeter, Türküleri Deðil Silahlarý Susturalým” pankartý arkasýnda toplanan kitle, barýþýn sesini yükseltmek için Barýþ Ýnisiyatifleri, Ýnsan Haklarý Derneði Ýstanbul Þubesi, Barýþ Ýçin Kadýnlar Giriþimi, Özgürlük Ýstiyoruz Ýnisiyatifi gibi birçok sivil toplum kuruluþu üyesi yaklaþýk 300 kiþi, 21 Temmuz günü saat 19.00'da Taksim Tünel Meydaný’nda toplandý. Kitle adýna Kürtçe ve Türkçe basýn açýklamasý yapýldý. Türkçe basýn metninin oyuncu Jülide Kural yaptý. Zor günlerden geçildiðini ve ülkenin yeniden çatýþma ortamýna sürüklendiðini, ýrkçý milliyetçi naralarýn kulaklarý týrmaladýðýný, barýþ umutlarýnýn yara aldýðýný ifade belirten Kural, demokrasiden, özgürlükten, adaletten, kimsenin bir diðerinin hamisi, abisi olmadýðý bir kardeþlikten yana inat ettiklerini ifade etti. Kural, “Tüm engelleme, yasaklama ve baskýlara raðmen Emek Demokrasi ve Özgürlük Bloku, büyük bir baþarý elde ederek 36 vekili çýkartmýþ ve barýþ umutlarýný yeniden güçlendirmiþti. Sevincimiz kýsa sürdü. Yargý ve siyasetin 12 Eylül yasalarýný bile zorlayan ve geçmiþ pozitif içtihatlarý yok sayan iþbirliði ülkeyi tekrar kaotik bir iklime soktu” dedi. Bu yolun barýþýn yolu olmadýðýný ve halklarýn savaþ, acý, gözyaþý deðil, birlikte þarký söylemek, özgürlük, barýþ

193. Sayý / 3 - 17 Ağustos 2011

7


Yeni Evrede

Faşist Saldırılara Karşı

ve adalet istediðini belirten Jülide Kural, “Baþta Hatip Dicle olmak üzere milletvekili seçilen Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloku adaylarýna sahip çýkýyor ve halkýn iradesinin Meclis'e taþýnabilmesi için tüm engellemelerin ortadan kaldýrýlmasýný, hükümetin derhal demokratik siyasetin yolunu açacak baðlayýcý, ikna edici adýmlar atmasýný talep ediyoruz. Aydýn, sanatçý, akademisyen, iþçi, iþsiz herkesi, her kesimi barýþa barýþ diline, barýþ þarkýlarýna sahip çýkmaya çaðýrýyoruz” dedi. Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloku Ýstanbul Milletvekili Levent Tüzel ise Zeytinburnu’nda ýrkçý saldýrýlarýn yaþandýðýný belirterek, bu sürecin iç savaþa çekilmek istendiðini ifade ederek, demokrasi ve barýþ mücadelesinin önemine dikkat çekti ve Baþbakan’ý bu konuda sorumlu davranmaya çaðýrdý. "Sizi, sizleri barýþa sahip çýktýðýnýz için, kardeþliðimize sahip çýktýðýnýz için ’silahlar deðil türküler konuþsun’ dediðiniz için kutluyorum” diyen Tüzel “Aynur Doðan gibi sanatçýlarýmýzý, insan haklarýna saygýlý aydýnlarýmýzý, yazarlarýmýzý sahiplenmek durumundayýz. Silahlar konuþmamalý, türküler konuþmalý" dedi. Açýklamanýn ardýndan kitle Taksim Meydaný’na doðru, davullar, zýlgýtlar, ýslýklar eþliðinde “Yükselt yükselt barýþýn sesini yükselt”, “Hatip Dicle Meclis'e, Aynur Doðan sahneye” “Öz, Öz özgürlük Kürt halkýna özgürlük” sloganlarýyla yürüyüþe geçti. Barýþ için yürüyen kitlenin karþýsýnda iki kiþi Türk bayraðý açarak ortamý provoke etmek istedi. Kitlenin müdahalesiyle polis provokatörü olay yerinden uzaklaþtýrdý. Taksim Meydaný’na gelindikten sonra barýþ horonuna duruldu ve Keçe Kurdan parçasýyla halay çekilerek eylem bitirildi.

Mücadele Birliði

çekleþtirmiþlerdi. Bazý yerlerde hala da gerçekleþtirmeye devam etmekte. Ýstanbul Zeytinburnu’nda Kürt vatandaþlara ait olan iþ yerleri talan edilmiþ onlarca Kürt vatandaþýna saldýrýlmýþtýr. Kürt sanatçý Aynur Doðan, Caz Festivali’nde saldýrýya uðramýþtýr. Samsun’da 16 yaþýnda bir köylü genç, gerilla olduðu þüphesi ile kurþun yaðmuruna tutulmuþtur. Devletin yönlendirdiði tüm bu olaylara tepki göstermek ve kýnamak amacýyla saat 17.00 da, Taksim Tramvay Duraðý’nda bir eylem gerçekleþtirildi. Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloðu Ýstanbul Demokratik Kent Konseyi’nin düzenlediði eyleme bir çok siyasi platform da destek verdi. Mücadele Birliði Platformu da, “Yaþasýn Kürt Türk Halklarýnýn Mücadele Birliði”, “Disa Disa Serhýldan Biji Azadiya Kürdistan”, “Kürdistan Faþizme Mezar Olacak” sloganlarýyla Ýstiklal Caddesi’nden yürüyerek Tramvay Duraðý’na geldi ve kitleye katýldý. Kitle, Mücadele Birliði Platformu’nu alkýþlarla karþýladý ve selamladý. Bu sýrada polis de olaðanüstü güvenlik önlemi aldý. Istiklal Caddesi’nin giriþine boydan boya barikat kuran polis, bir yandan da ellerinde biber gazlarýný, makineli tüfeklerini ve arkalarýnda gaz sýkmaya hazýr akreplerini de hazýrda bekletti. Kitle, polisin bu ucuz gözdaðýna aldýrýþ etmeden eylemine baþladý. “Biji Bratiya Gelan”, “Baskýlar Bizi Yýldýramaz”, “Eþitlik, Kardeþlik, Demokratik Özerklik”, “Yaþasýn Devrimci Dayanýþma” sloganlarý atan kitle bir süre oturma eylemi yaptý. Daha sonra yapýlan basýn açýklamasýnda: “AKP hükümeti’nin ve devletin ‘demokratik açýlým’ palavralarýnýn ardýndan gelinen aþamada tekçi, inkarcý anlayýþ yine kendisini bütün çýplaklýðýyla ortaya koymaktadýr. PKK’nin ilan ettiði ateþkes kararýna raðmen devletin ardý arkasý kesilmeyen askeri ve siyasi operasyonlarýyla iradesi kýrýlmayan Kürt halký, demokratik taleplerini ýsrarla ve tüm gücüyle savunmaya devam etmiþtir. En uKürt Halkýna Yapýlan Saldýrýlara Protesto 14 Temmuz günü Demokratik Toplum Kongresi’nin ‘’De- fak bir demokratik hak talebi görmezden gelinen, boðulmaya mokratik Özerlik’’ ilan etmesi ve Silvan’da 13 askerin öldürül- çalýþýlan Kürt Halký, kendisine tanýnmayan haklarý fiilen yaþama mesinin ardýndan, faþist gruplar ve polis iþbirliði içinde bir çok kararý almýþtýr” denildi. Basýn açýklamasýnýn ardýndan kitle eylemi bitirdi. þehirde, BDP binalarýna ve Kürt halkýna saldýrýya baþladý. Yaþanan bu olaylara tepki göstermek amacýyla Ýzmir Kadifekale 23 Temmuz günü Taksim’de bir eylem “Demokratik Özerk Kürdistan”ý Selamladý gerçekleþtirildi. 14 Temmuz günü DTK tarafýndan ilan edilen “Demokratik D e m o k r a t i k Özerk Kürdistan” 25 Temmuz Pazartesi saat 20.00’de KadifekaToplum Kongre- le Surlarý içinde etkinlikle selamlandý. Gaziemir, Buca, Narlýdesi’nin “Demokratik re, Konak ilçelerinden gelen Kürt halký Kadifekale Surlarý içinde Özerklik” ilan etme- þenlik havasýnda “Demokratik Özerk Kürdistan’ý” kutladý. si, ve Silvan’da 13 Etkinliðin yapýldýðý alana 1992 yýlýnda bedenini ateþe vereaskerin ölmesinin rek ölümsüzleþen Rahþan Demirel’in fotoðrafý asýldý. ardýndan devletin Ayrýca 18 Temmuz’da Amed’de bedenini ateþe vererek öPKK’yi hedef gös- lümsüzleþen Evrim Demir’in anısına “Kweserig Demokratik Sýtermesi neticesinde lav Dýkýn Li Tewaye Ýzmir’e Piroz Be/ Demokratik Özerkliði faþistler galeyana Selamlýyoruz Ýzmir Halkýna Kutlu Olsun/Ýzmir Danýþma Mecligelmiþ ve polisle si” yazýlý pankartý açýldý. girdikleri iþbirliðiyle Etkinlik ölümsüzleþen tüm devrim savaþçýlarý adýna bir dabirçok þehirde ve il- kikalýk saygý duruþu ile baþladý. Saygý duruþunun ardýndan “Öçede Kürt halkýna zerk Kürdistan’ý” selamlayan bir metin okundu. Okunan metnin yönelik saldýrý ger- ardýndan marþlar okunarak halaylar çekildi.

8

193. Sayý / 3 - 17 Ağustos 2011


Yeni Evrede

Mücadele Birliði

Kitlenin içerisine karýþarak provokasyon yaratmaya çalýþan sivil polisi kitle teþhir edip alandan uzaklaþtýrdý. Etkinlik saat 22.00 sularýnda sona erdi. Bizler de Mücadele Birliði olarak Kürt Halkýnýn yanýnda yerimizi aldýk. Ýzmir/ Mücadele Birliði

Bu Halk Hiçbir Zaman Faþistlere Boyun Eðmemiþtir

Zeytinburnu’nda geçen hafta geliþen olaylarda faþist odaklar ve polis iþbirliðiyle Kürt halkýna yönelik gerçekleþtirilen, linç giriþimleri, yaðmalama, Kürtlerin iþ yerlerini tahrip etme, vb. olaylarda hasar gören esnaf ve Kürt Halký ile dayanýþma örneði göstermek için, Emek Özgürlük ve Demokrasi Bloðu milletvekillerinden Sabahat Tuncel, Sýrrý Süreyya Önder, Ertuðrul Kürkçü, BDP il ve ilçe yöneticileri Zeytinburnu BDP Ýlçe binasýnda bir araya geldiler. 27 Temmuz günü basýna açýklamada bulunan vekiller, durumu deðerlendiler. Sýrrý Süreyya Önder konuþmasýnda; Zeytinburnu’nda yaþayan Kürt Halkýna duyarlýlýðýndan kaynaklý teþekkür etti. Önder; “Burada kýþkýrtýlmak istenen bir Kürt Türk çatýþmasýný, tezgahlanmak istenen oyunu Kürt Halký, BDP’nin ‘evlerinizden çýkmayýn, kendinizi savunun’kararýna uyarak boþa çýkartmýþtýr. Halklarýmýz boyun eðmeden, teslim olmadan kendini savunmuþtur. Buradaki durumla ilgili gözaltýna alýnan arkadaþlarýmýz ve esnafýmýz için Vali ile görüþmeye gittik. O sýralarda gözaltýna alýnýn bir sürü Kürt genci vardý, Kürt gençlerini terörle mücadele þubesine götürürken faþistlerden aldýklarý bir kaç kiþiyi de Asayiþ’te gözaltýnda tutmuþladý. Bu çeliþkiyi valiye anlatýk, daha sonra serbest býrakýlanlar oldu. Vali, ciddi maddi hasar gören esnafýmýz için de maddi olarak destek olunacaðý sözünü verdi” dedi. Batman milletvekili Bengi Yýldýz’ýn kýsa konuþmasýnda; “Bu halk hiçbir zaman faþistlere karþý boyun eðmemiþtir eðmeyecekte, her zaman bu saldýrýlar karþýnda durmasýný bilir” dedi. Mersin milletvekili Erturul Kürkçü, Kürt Halkýnýn Uluslarýn kendi kaderini tayin hakkýna sahip olduðunu vurguladý. Kürt Halkýnýn ortak yaþamý savunduðunu söyledi. Daha sonra Sabahat Tuncel konuþmasýnda “Tayyip Erdoðan, eski 90’lý yýllara dönülür diye tehditler ediyor; bu halk Halepçe’yi, Diyarbakýr cezaevlerini, Çorumu, Maraþý, vb. katliamlarý yaþadý. Mezopotamya ve Anadoluda yaþayan halklar katliamla-

Faşist Saldırılara Karşı

ra uðratýldýlar, bu halklar 90’lý yýllardan korkacak mý? Artýk bunun karþýsýnda daha güçlü bir halk var, dün gerilla cenazesini alamayan Kürtler þimdi sýnýrlarý aþýp evladýný sahipleniyor. Faþizmin yurdu, þehri, vataný yoktur, vicdaný, duygusu, yoktur. Faþizm, savaþtýr, kandýr, gözyaþýdýr, biz de faþizme geçit vermeyeceðiz” dedi. Basýna açýklamadan sonra faþistlerin saldýrýsýna uðramýþ esnaf ve iþyeri sahibi Kürtlerle dayanýþmak için ziyarette bulunuldu ve “geçmiþ olsun” denildi.

KÜRT HALKI YALNIZ DEÐÝLDÝR

Kürt Halkýna karþý son zamanlarda geliþtirilen þovenist, ýrkçý, faþist saldýrýlara karþý tepkiler büyüyor. Zeytinburnu’nunda faþist gruplarýn, Kürt halkýnýn yaþadýklarý yerleri tespit ederek, esnaf esnaf, kahve kahve polis iþbirliðinde gerçekleþtirdikleri saldýrýlarda bir çok kiþi yaralanmýþ; bir çok iþyeri, kafe ve kahveler faþist gruplarca talan edilmiþti. 23 Temmuz akþamý Mücadele Birliði Platformu, “Kürt Halký Yalnýz Deðildir” þiarýyla Taksim Tramvay duraðýnda bir basýn açýklamasý yaptý.. “Kürt Halký Yalnýz Deðildir”, “Denizlerden Mazlumlar’a Yaþasýn Halklarýn Mücadele Birliði” pankartlarý açan Mücadele Birliði Platformu, “Yaþasýn Kürt Türk Halklarýnýn Mücadele Birliði”, “Kürt Halký Devrimle Özgürleþecek”, “Kürdistan Faþizme Mezar Olacak”, “Kürt Halký Yalnýz Deðildir” sloganlarýný attý. Mücadele Birliði Platformu adýna yapýlan açýklamada “Kürt halkýnýn özgürlük çýðlýðýnýn bastýrýlmasý, tüm iþçi ve emekçilerin, emekçi halklarýn özgürlüðünün yok edilmesi demektir. Faþizmin saldýrýlarý karþýsýnda halklarýmýzýn mücadele birliðini örmek, þimdi en acil görevdir. Kürt halkýnýn yalnýz olmadýðýný tüm dünyaya göstermenin zamanýdýr. Tekelci sermaye ve onun devletinin korkularýný büyütmenin, halklarýn mücadele birliðini geliþtirerek devrime ve iktidara yürümenin zamanýdýr. Buradan bir kez daha halkýrýyoruz: Kürt Halký Yalnýz Deðildir! Yaþasýn Kürt Türk Halklarýnýn Mücadele Birliði!” denildi. Okunan açýklamadan sonra eylem sloganlarla sona erdi.

193. Sayý / 3 - 17 Ağustos 2011

9


Yeni Evrede

Sokaklar

Mücadele Birliði

Hediye Aksoy Ýçin Oturma Eylemleri Sürüyor

Demokratik Özgür Kadýn Hareketi’nin Bakýrköy Kapalý Kadýn Cezaevi’nde bulunan ve kanser hastasý olan Hediye Aksoy ve tüm hasta tutuklularýn özgürlüklerine kavuþmasý için, her Cuma yaptýklarý oturma eylemleri devam ediyor. 22 Temmuz 2011 Cuma günü yine Taksim Meydaný’nda yine Hediye Aksoy için oturma eylemi yapýldý. Hediye Aksoy’un resimlerinin ve “Hediye Aksoy’a Özgürlük” dövizlerinin taþýndýðý eylemde kadýnlar adýna Ayþe Güney, herkesi Aksoy’un durumu hakkýnda düþünmeye davet etti. Güney, “Ýki gözü kör bir kadýný üstelik kanser hastasýyken cezaevinde tutmaya devam etmek, ameliyat edip cezaevine geri getirmek, radyoterapi ve kemoterapi-

yi cezaevi koþullarýnda, ring arabalarýnda getirip götürerek devam ettirmek nedir? Bu, insaným diyenin tahammül edebileceði bir olay mýdýr?” diye sordu. Aksoy’un tanýmadýðý, görmediði ellere, yanýnda tanýdýðý kimse yokken kendini býrakmasýnýn zorluðuna deðinen Güney, Hediye’nin saðlýðý hakkýnda yeterli bilgi alma olanaðýndan yoksun olduðunu söyledi. Aksoy’un ikinci bir doktora danýþamadýðýný, doktorlar tarafýndan hasta deðil tutuklu göründüðünü belirten Güney, doktorlarýn “suç iþleyip girmeseydi hapse, bize mi sordu suç iþlerken” demeye getirdiklerini ifade etti. Yaþananlarýn en saf haliyle zulüm olduðunu açýklayan Ayþe Güney, “Zulüm ne zaman bu kadar sýradanlaþtý? Zalim ne

zaman gündelik hayatýmýzýn bu kadar olaðan parçasý oldu?” dedi. Demokratik Özgür Kadýn Hareketi, Hediye Aksoy ve tüm hasta tutuklularýn seslerini dýþarý taþýmak için eylemlere devam edeceklerini dile getirdiler. 18 yýl cezaevinde kaldýktan sonra 1998 yýlýnda afla serbest býrakýlan ve 2007’de tekrar tutuklanan Hediye Aksoy, ikinci tutukluluðu sýrasýnda kanser hastalýðýna yakalandý. Meme kanseri tedavisi görmesi gereken Aksoy’un hastalýðý ileri safhaya ulamýþ düzeyde. Görme engelli olan Aksoy’un tedavisini cezaevi koþullarýnda saðlanmasý mümkün deðil. Ancak serbest býrakýlmasý ve tedavisinin yapýlabilmesi için gerekli rapor bir türlü verilmiyor. Daha önceki basýn açýklamalarýnda Aksoy’un durumunun aðýr olduðu buna raðmen yeterli tedavinin yapýlamadýðý birçok defa kadýn tutsaklarýn ýsrarý üzerine hastaneye götürüldüðü de ifade edilmiþti. Ayrýca hastaneye her gidiþ geliþinde ambulansla götürülmesi gereken Aksoy’un mahkemelere giden tutuklulularla birlikte ring aracýnda hastaneye götürüldüðü bunun saðlýðý açýsýndan olumsuz etkiler yarattýðýna da dikkat çekilmiþti.

ÖLÜMSÜZLEÞEN PJAK GERÝLLALARI ANILDI

Ýran’ýn 15 Temmuz’dan itibaren Güney Kürdistan’a yönelik baþlattýðý iþgal sýrasýnda hayatýný kaybeden PJAK gerillalarý, Ýzmir’de bir yürüyüþle anýldý. Ölümsüzleþen bir PJAK gerillasýnýn ailesi Ýzmir’de yaþýyor. 30 Temmuz Cumartesi günü saat 18.00’de BDP Ýzmir Karabaðlar ilçe örgütünden, ölümsüzleþen gerilla Melican Demir’in evine kadar bir yürüyüþ gerçekleþtirildi. Melican Demir’in ailesi de kortejin en önünde yer alarak yürüyüþe katýldý. Kitle “Em Dagirkeriya Ýrane Þermezar Dýkýn/ Þehit Namýrýn” pankartýný taþýdý, ayrýca kitle içinde “Ýntikam” yazýlý pankart da açýldý. Yürüyüþ boyunca sýk sýk “Þehit Namýrýn”, “Daðlara Çýkarýz Hesabýný Sorarýz”, “Faþizmi Döktüðü Kanda Boðacaðýz” sloganlarý atýldý. Ölümsüzleþen Melican Demir’in evinin önüne gelindiðinde Kürdistan’ýn özgürlüðü ve halklarýn özgürlüðü yolunda ölümsüzleþenler adýna saygý duruþu yapýldý. Ardýndan BDP Ýzmir Ýl Bakaný Yusuf Kaya ve Melican Demir’in ablasý ve babasý kýsa konuþmalar yaptýlar. Anma, konuþmalarla sona erdi. Bizler Mücadele Birliði olarak Kürt halkýnýn yanýnda yer alarak destekte bulunduk.

10

Ýzmir Mücadele Birliði

193. Sayý / 3 - 17 Ağustos 2011


Yeni Evrede

Sokaklar

Mücadele Birliði

HOPA OLAYLARINA PROTESTO

Artvin’in Hopa ilçesinde, derelere yapýlmasý planlanan HES projesine tepki vermek, bu konuyla ilgili çýkan olaylarda hayatýný kaybeden öðretmen Metin Lokumcu’yu anmak ve yapýlan gözaltýlarý protesto etmek amacýyla 22 Temmuz 2011’de Taksim’de bir eylem gerçekleþtirildi. 31 Mayýs 2011 tarihinde Hopa’da yaþanan ve emekli öðretmen Metin Lokumcu’nun ölümü, onlarca insanýn yaralanmasý, 50 kiþinin gözaltýna alýnmasý ve 35 kiþinin tutuklanmasý ile sonuçlanan olaylarý ve yapýlmasý planlanan HES projesini protesto etmek amacýyla saat 19.30 da Galatasaray Lisesi önünde bir eylem gerçekleþtirildi. Derelerin Kardeþliði Platformu’nun düzenlediði eyleme siyasi yapýlardan da destek geldi. Galatasaray Lisesi önünden, “Su Hayattýr Satýlamaz”, “Yaþamý Savunanlar Yargýlanamaz, “Hepimiz Metiniz Hepimiz Eþkiyayýz”, “Doða Düþmaný Faþist AKP”, “Metin Lokumcu Onurumuzdur” sloganlarýyla yürüyüþe geçen kitle, Taksim Tramvay Duraðý’na geldiðinde, Özge Ozan platform adýna basýn açýklamasý yaptý: Basýn açýklamasýnda, “31 Mayýs günü; derelerini þirketlere satan, emeklerine el koyan AKP iktidarýný protesto eden Hopa halkýna yönelik saldýrýda, Derelerin Kardeþliði Platformu gönüllüsü ve su hakký mücadelesinin öncülerinden Metin Lokumcu öldürüldü. Hopa halkýný eþkýya ilan eden Baþbakan Erdoðan’ ýn emriyle; ilçe abluka altýna alýndý. Hopadan baþlayarak ülkenin dört bir yanýnda Metin Lokumcu’ya, su hakký mücadelesine sahip çýkanlara yönelik saldýrýlar intikam alýrcasýna sürdürüldü. 35 kiþi tutuklandý, evler basýldý, onlarca gözaltý yapýldý. AKP iktidarý öldürerek, tutuklayarak, baský ve zorla vazgeçirmeye çalýþsa da halk su hakký için mücadeleyi seçmiþtir. Ýþte iktidarýn ve onun emrindekilerin tahammül edemedikleri budur. HES’çi þirketler vadilerimizden defolup gidene kadar ayaktayýz, arkadaþlarýmýz özgür kalana kadar ayaktayýz. Baþka yolu yok bu dereler denize ulaþacak!, Arkadaþlarýmýz özgür kalacak!” dediler. Daha sonra Munzur Koruma Kurulu’ndan Hasan Þen söz alarak, “Karadeniz bölgelerinde ve Kürt bölgelerinde yapýlan HES’ lere herzaman karþý çýkacaðýz ve her zaman birlikte mücadele edeceðiz. Dereler özgürdür özgür akacak” dedi. Eyleme, Emek ve Demokrasi Bloðu milletvekilleri Sýrrý Süreyya Önder ve Abdullah Levent Tüzel ve sanatçý Leman Sam da destek verdi. Söz alan Sam, “12-13 Aðustos tarihlerinde yine Hopa’da olacaðýz, su hayattýr ve sahip çýkacaðýz duyan duymayana anlatsýn” diyerek halka çaðrýda bulundu. Bu konuþmanýn ardýndan eylem bitirildi ve kitle daðýldý.

“31 Mayýs’ta Biz De Oradaydýk Bizi de Alýn” Hopa halký 2 aydýr süren gözaltý ve tutuklamalara karþý sokaklara çýktý. Kaymakamlýða yürüyen halk, Metin Lokumcu’nun yaþamýný yitirdiði saldýrý emrini veren ve “Vicdaným rahat” diyen Hopa Kaymakamý’nýn istifa etmesini istedi. Baþbakan Erdoðan’ýn 31 Mayýs’ta ilçeye gelmesi nedeniyle düzenlenen protesto gösterisi gerekçe gösterilerek, Hopa’da ve destek eylemleri yapýlan illerde yüzü aþkýn kiþi gözaltýna alýnmýþ, bunlardan 15’i Hopa’dan toplam 35 kiþi tutuklanmýþtý. 28 Temmuz günü yapýlan eyleme, haklarýnda arama kararý bulunanlar ile tutuklularýn ailelerinin de içinde olduðu 200 kiþi katýldý. Kitle “Biz de oradaydýk. Bizi de alýn” diyerek Kaymakamlýða yürüdü. Hopa parkýnda toplanan halk, önce AKP ilçe binasýna yürüdü. “Metin’in katili Tayyip Erdoðan”, “AKP Hopa’dan elini çek” sloganlarýný atan Hopalýlar, daha sonra Kaymakamlýk önünde basýn açýklamasý yaptý. Þefik Kalkan, devletin Hopa’da ve Hopalýlara destek eylemlerinin yapýldýðý illerde terör estirdiðini söyledi. Kalkan, “Hopa olaylarý ile ilgili tutuklularýn sayýsý 35 olmuþtur. Halen ellerindeki listelerle, her gün sokaklarýmýzda, alanlarýmýzda sürek avýný sürdürüyorlar, Hopa halkýný terörize etmeye çalýþýyorlar” dedi. “Tayyip Erdoðan’ýn þahsýnda cisimleþen, gerici, faþist, neoliberal yaðma iktidarýnýn forsunu yerle bir eden Hopalýlarý, günlerdir süren sýkýyönetim uygulamalarýyla ürkütmeye çalýþtýðýný” ifade Kalkan, þöyle devam etti: “Bu sýkýyönetim uygulamalarý, kelimenin tam anlamýyla, Hopalýlarýn saflarý sýklaþtýrmasýný saðladý. Hopa halký, kendi evlatlarýna sahip çýkmaya devam ediyor, devam edecek. AKP iktidarýnýn maskesini alaþaðý eden Hopalýlar, bu gözaltý ve tutuklamalarýn üstesinden de gelecektir. Hopa sokaklarý, fuhuþa, uyuþturucuya, tarikat þeyhlerine teslim edilmeyecek. Hopa sokaklarý, özgürlüðün, barýþýn, demokrasinin sloganlarý ve türküleriyle þenlenecektir.” “Taleplerimiz gerçekleþene kadar size rahat vermeyeceðiz” diyen Kalkan, taleplerini þöyle sýraladý: “Gözaltýlar derhal durdurulsun. Çevik Kuvvet geri gönderilsin. Aylardýr tutuklu olan Hopa tutsaklarýnýn mahkeme tarihi belirlensin. Tutuklular biran önce serbest býrakýlsýn. 31 Mayýs günü kolluk kuvvetlerine saldýrý emrini ben verdim, vicdaným rahat diyen Hopa Kaymakamý, Metin hocasýný o saldýrýda kaybeden Hopa halkýndan özür dileyerek, derhal istifa etmelidir. Metin Lokumcu’nun katilleri derhal yargý önüne çýkarýlsýn.” Ertesi gün de Hopa Adliyesi’ne giderek hazýrlýk soruþturmasýný sürdüren savcýya “Bizi de alýn” diyeceklerini söyleyen Hopalýlar, tüm kamuoyunu ve Hopalýlarý duyarlýlýklarýný sürdürmeye çaðýrdý. Eylem, yoðun polis ablukasý altýnda yapýldý. Artvin’den çok sayýda çevik kuvvet ve özel harekat polisleri yürüyüþ için ilçeye getirildi.

193. Sayý / 3 - 17 Ağustos 2011

11


Gündem

M

arx ve Engels, 1848 Fransýz Devriminin yenilgisinden sonra, 1850’de yaptýklarý deðerlendirmede þu temel olguyu tespit ederler: “Bir yeni devrim ancak yeni bir bunalýmýn ardýndan gelebilir. Ama bu da –devrimin gelmesi bn.- bu bunalým kadar kesindir.” Komünizmin bu büyük kurucularýnýn yaptýklarý bu tespit, Marksist devrim teorisinde kapitalizmin –buna burjuva toplumun da diyebiliriz- bunalýmýnýn ne derece önemli olduðunu ve bunalýmlarýn nasýl bir devrimci role, devrimci etkiye sahip olduklarýný gösterir. Emperyalist kapitalist sistemin krizden krize yuvarlandýðý, her yeni krizin öncekinden daha yýkýcý sonuçlara, devrimci geliþmelere yol açtýðý bir süreçten geçerken Marksist devrim teorisine ve bu teoride bunalýmlarýn yerine bir kez daha bakmak devrimci öncü iþçiler açýsýndan son derece önemlidir. Türkiye’de oportünist ve sosyal reformist siyasal hareketlerin devrimci öncü iþçilere yaptýklarý en büyük kötülüklerden biri de onlarý “krizin faturasýný biz ödemeyeceðiz” boþ laflarýna alýþtýrmalarý, bu boþ laflarýn “devrimci politika” olduðuna inandýrmalarýdýr. Kapitalizmin bunalýmlarý, isteyen buna krizleri de diyebilir, bütün devrimlerin gerçek anasýdýr. Devrimci bir öncü iþçi, bu bunalýmlarýn karþýsýnda boþ laflarla yetinmek yerine, tek gerçek tarihsel hak olan devrimleri gerçekleþtirmek için ondan yararlanmayý bilen iþçidir. “Krizin faturasýný ödememe” boþ edebiyatý ise kapitalizmin bunalýmlarýndan bir devrim için yararlanmayý baþtan dýþtalayan, düzen içi kalmayý öngören sosyal reformist bir yaklaþýmdýr. Arap halklarýnýn dünyayý sarsan devrimleri 2008’de ortaya çýkan kapitalist bunalýmýn doðrudan sonucudur. Ayný bunalým Avrupa’da ve daha dünyanýn pek

12

KRÝZ VE Yeni Evrede

Mücadele Birliði

çok yerinde halk ayaklanmalarýna, yoksul halklarýn isyanlarýna yol açmaya devam ediyor. Ayaklanma ve isyanlarýn Avrupa’ya sýçramýþ olmasý üç yýl önce baþlayan ve derinleþerek devam eden bunalýmýn ne denli güçlü devrimci sonuçlara yol açtýðýný gösteriyor. Ama ayný geliþmeler, devrimci öncü iþçilerin iktidarý ele geçirmek ve sermaye egemenliðini devirmek gibi devrimci hedeflere sahip olmalarýnýn, örgütlü hareket etmelerinin nasýl bir yaþamsal önem taþýdýðýný da ortaya koydu. Tunus’ta olsun, Mýsýr’da olsun ya da baþka yerde olsun halk devrimleri, halk ayaklanmalarý, isyanlar þimdiye kadar gerçek bir halk iktidarýyla sonuçlanmadýysa sözünü ettiðimiz eksikliðin belirleyici etkisi nedeniyledir. Yunanistan ya da Ýspanya’daki ayaklanmalar, dünyayý sarsacak bir dizi devrimin baþlama vuruþunu yapan devrimlere þimdiye kadar dönüþmediyse bunun baþlýca nedeni söz konusu ülkelerin devrimci öncü iþçilerinin devrimci komünist bir partiden, onlarý iktidara yönlendiren devrimci bir politikadan yoksun oluþlarýdýr. Her iki ülkedeki iþçilerin sermaye egemenliðini hedef alarak iktidarý ele geçirmeye yöneleceklerine bayraklarýna “krizin faturasýný ödemeyeceðiz” sloganýný yazmalarý oportünizmin, sosyal reformizmin iþçi sýnýfýna karþý “günahý”, sermaye sýnýfýnýn alnýna kondurulmuþ bir hayat öpücüðüdür.

Sorunun Pratik Önemi Sorunun þimdiki pratik önemi nerden geliyor? Ýçinde Türkiye’nin de yer aldýðý emperyalist-kapitalist sistemin bunalýmýnýn yeni ve daha yýkýcý bir dalgasýnýn hýzla yaklaþmakta oluþundan.. Böyle bir kriz dalgasýnýn yaklaþmakta olduðu, bu dalganýn artýk þirketlerin deðil ama devletlerin iflasýna yol açacaðý, Türkiye’nin bu bunalým dalgasýndan de193. Sayý / 3 - 17 Ağustos 2011

rinden etkilenecek ülkelerin baþýnda geldiði bizim iddiamýz deðil, burjuva iktisatçýlarýn, bürokratlarýn, devlet adamlarýnýn görüþüdür. Bu nedenle, kapitalist üretimin bunalýmýnýn yeni bir dalgasýnýn yaklaþmakta olduðu konusunda fazla bir þey söylemeye, üzerinde ayrýca durmaya gerek yok. Türkiye, 2001 yýlýnýn esnaf ayaklanmasýna benzer bir ayaklanma süreci yaþar mý? Baþta ABD olmak üzere, emperyalist-kapitalist sistemin temel halkalarý dâhil bütün sistemi kapsayarak gelmekte olan bunalým dalgasý Türkiye’yi 2001’de olduðundan çok daha sarsýcý bir þekilde etkileyecektir. Hükümetin “bunalým bizi etkilemeyecektir” biçimindeki açýklamalarý mezarlýkta çalýnan ýslýktýr. Ekonomik bunalým gibi bir ekonomiktoplumsal olgunun psikolojik telkinlerle, “kedidir o kedi” sayýklamalarýyla önlendiði nerede görülmüþ! Öyleyse, dükkân sahibinin, esnafýn, burjuva egemenliðin kentteki toplumsal dayanaðý durumundaki katmanlarýn ayaklanmalarýna hazýr olalým. Fakat bu seferki ayaklanmalar, kentin dükkân sahibi, esnafý ile sýnýrlý kalmayacak. Bankalar, tefeciler, tüccarlar tarafýndan iflasa sürüklenen küçük tarla sahibi, kredi ile elini bankaya kaptýran küçük gelir sahipleri, vergi nedeniyle devlete borçlananlar vb vb kesimler de ayaklanmacýlar arasýna katýlacaklar. Ýþte bu koþullarda devrimci öncü iþçiler nasýl bir yol izleyecekler; bayraklarýna hangi þiarlarý yazacaklar? Soruyu þöyle de sorabiliriz: Ýþçi sýnýfý ve onun devrimci öncüleri, sýnýf bilinçli iþçiler bu koþullardan sermaye sýnýfýnýn egemenliðini yýkýp iktidarý ele geçirmek için yararlanmayý bilecekler mi, yoksa sosyal reformist partilerden “krizin faturasýný biz ödemeyeceðiz” sloganýný ödünç alýp bayraklarýna onu mu yazacaklar? Birinci yol, Leninist Partinin devrim-


DEVRÝM Yeni Evrede

Mücadele Birliði

ci komünist yoludur, ikinci yol sosyal reformist partilerin ve oportünistlerin yoludur. Birinci yol, devrimci öncü iþçilere tarihsel görevlerini yerine getirmenin; iþçi sýnýfý ile birlikte tüm yoksul, emekçi sýnýflarý kesin kurtuluþa taþýmanýn yoludur. Ýkinci yol düzen içinde kalmanýn yoludur. Pratik politika söz konusu olunca önemsiz gibi görünen bir farklýlýk iþte böylesine yaþamsal bir önem kazanabiliyor.

Nereden Baþlamalý? Ýktidarýn ele geçirilmesi mümkün mü ve iþe nereden baþlamalý diye sorulabilir? Sorunun birinci kýsmýna yanýtýmýz çok net: Sermaye sýnýfý egemenliðinin, devletin bu derece daðýnýk, politik krizin tepeyi bu derece sardýðý koþullarda bir devrim mümkün olmayacaksa baþka hiç bir zaman mümkün olmaz. Türkiye sadece bir ekonomik bunalým deðil ama ayný zamanda derin bir politik bunalým süreci de yaþýyor. Politik bunalýmýn ne denli derin ve sarsýcý olduðunu göstermek için Meclis’in bizzat burjuva muhalefet partisi tarafýndan protesto edildiðini, Kürt halkýnýn seçtiði milletvekillerinin seçimlerin üzerinden aylar geçmesine raðmen Meclis’e gitmediklerini, seçilmiþ milletvekillerinin bir kýsmýnýn zindanlarda tutulduðunu anýmsatmak yeter de artar bile. Burjuva egemenlik sisteminin ne Meclis’i ne ordusu, ne bürokrasisi ne de baþka bir kurumu saðlýklý bir iþleyiþe sahiptir. Ordu ile hükümet arasýndaki son geliþmeler, politik bunalýmýn artýk tüm kurumlarý sardýðýný, karþý devrim cephesindeki çatlaklarýn onarýlmaz derecede derinleþtiðini gösterdi. Devlet, kendine gerekli Genelkurmay Baþkaný’ný ancak hýzlandýrýlmýþ terfiler yaparak bulabilmekte. Fakat son dönemdeki geliþmeler içinde en önemli olaný, Kürt halkýnýn “Demokratik Özerklik” ilanýyla burjuva

egemenlik sistemi üzerinde yarattýðý yýkýcý etkidir. Kürt halkýnýn attýðý bu adým karþýsýnda devlet ve sermaye sýnýfý çaresizlikten ileri gelen bir “sessizlik” içinde oldular. Aný anýna yapabilecekleri bir þey olmadýðý ortaya çýktý. Bunun için “alttan” alýr gibi oldular ama askeri hazýrlýklarýný da hýzlandýrdýlar. Devletin Kürt halkýna karþý askeri hazýrlýklarý son derece aleni yürütülüyor. Baþbakan, devletin yakýn gelecekte izleyeceði politika hakkýnda hiçbir tereddüte yer vermeyecek açýklýkta konuþuyor: “Kimse bizden iyi niyet beklemesin.” Ýçiþleri Bakaný, Baþbakandan geri durmuyor ve fetih seferine hazýrlanan Napolyon edasýyla konuþuyor: “Biz bu topraklarý emlak borsasýndan almadýk.” Bütün bunlarýn ne ifade ettiði açýk: Önümüzdeki süreç büyük çatýþmalarýn, çarpýþmalarýn, ayaklanmalarýn gerçekleþeceði süreç olacaktýr. Sermaye sýnýfý ve faþist devlet sonuçta kendisinin darmadaðýn olmasýna yol açacak kanlý, sert ve þiddetli bir savaþa hazýrlanmaktadýr. Devrimci öncü iþçiler, Leninistler, iktidarý devrimci yoldan ele geçirmek isteyen tüm güçler yakýn geleceðin bu içeriðinin bilincinde olarak hazýrlýklarýný yapmalýdýr. Þimdi sorumuzun ikinci kýsmýna yanýt vermeye çalýþabiliriz: Nereden baþlamalý? Bu soruya “þöyle bir eylemle ya da böyle bir eylemle baþlamalý” biçiminde yanýt vermek hem mümkün deðil hem de doðru deðil. Çünkü tutuþmaya hazýr bir bozkýrý hangi kývýlcýmýn yangýn yerine çevireceðini kimse önceden bilemez. Bu güne kadar ortaya çýkan devrim deneyimleri ve son olarak “Arap Baharý” diye tanýmlanan ayaklanmalar, devrimler dizisi bu söylediklerimizin kanýtýdýr. Her devrim kendine özgü bir yolla baþlamýþ ve öyle devam etmiþtir. Mýsýr Halk Devrimi, “Tahrir Meydaný”na yürümek isteyen gençlerin 50 kiþilik, yüz kiþilik 193. Sayý / 3 - 17 Ağustos 2011

Gündem

yürüyüþ kollarýyla baþlamýþ. Ama daha önemlisi, yürüyüþü baþlatanlar bir devrimin kývýlcýmlarýný çakan bir eyleme baþladýklarýný akýllarýnýn ucundan dahi geçirmemiþler. Tunus devrimi bir baþka þekilde, Bahreyn ayaklanmasý bir baþka þekilde, Yemen ayaklanmasý bir baþka þekil ve vesileyle baþlamýþtý. Türkiye ve Kürdistan birleþik devrimi en yýkýcý aþamasýna hangi eylemle, hangi biçimle giriþ yapacak bilemeyiz. Bu, Kürt halkýnýn zindanlarý basmasý biçiminde olabilir, bir grev ya da iþçi eylemine polisin saldýrýsý, ya da “Büyük Tekel Eylemi”ne benzer bir eylem olabilir vb vb. Burada mesele eylemin biçimini önceden saptamak deðil, her eylemin bozkýrý tutuþturmaya aday olduðunu bilerek hazýrlýklý olmak, her eylemi devrimin yýkýcý aþamasýna giriþ eylemine, iktidarý deviren eyleme dönüþtürecek bir kararlýlýða, cesarete, bilince, hedef açýklýðýna sahip olmaktýr. Mýsýr’da halk devrimine yol açan eylemin içinde yer alan Mýsýrlý bir genç, “Devrimin anahtar talepleri”nin “Tahrir Meydaný”nýnda doðduðunu söylüyor. Bu gerçek, Mýsýr’da yola çýkanlarýn hiç de bir devrim düþüncesiyle yola koyulmadýklarýný ama koþullarýn devrimci karakterinin onlarý böylesi bir tarihsel harekete sürüklediðini gösteriyor. Türkiye ve Kürdistan birleþik devrimi bu bakýmdan baþka ülkelerin devriminden daha ilerdedir. Devrimimizin taleplerinin “meydanda” doðmasýna gerek yok; bunun için gerekli teorik-politik hazýrlýk bizde fazlasýyla var; eksik olan þey, bir kitle eylemini iktidarý hedefleyen büyük bir ayaklanmaya dönüþtürme inisiyatifi, yaratýcýlýðý ve devrimci giriþkenliktir. Tarih bizden bunu bekliyor.

13


Yeni Evrede

19 Aralık Katliamı

GERÇEKLER KATÝLLERÝN PEÞÝNÝ BIRAKMIYOR

19 Aralýk 2000’de operasyon yapýlan 20 cezaevinden birisi olan Bayrampaþa Cezaevi katliamýna iliþkin davanýn 3. duruþmasý 27 Temmuz Bakýrköy Adliyesinde görüldü. 39 askerin yargýlandýðý ve Bakýrköy 13. Aðýr Ceza Mahkemesi’nde görülen davanýn duruþmasýna tutuksuz sanýklar katýlmazken, sanýk avukatlarýndan ikisi hazýr bulundu. Müþtekilerden ise Sakine Demir ve Semra Tavuk ile maðdurlarýn avukatlarý duruþmaya katýldý. 13.Aðýr Ceza Mahkemesi’nde görülen duruþmaya yeni bir müþteki eklendi. Sakine Demir, duruþmada operasyon sýrasýnda yaþadýklarýný anlattý. Demir, 19 Aralýk günü saat sabah 05.00’da silah sesleri ile uyandýklarýný söyledi. C2 koðuþunda 11 kadýn ile birlikte kalan Demir, askerlerin sürekli üzerlerine ateþ açtýklarýný, tavanlarý delerek içeriye gaz bombasý, bilmedikleri çeþitli bomba ve gazlar attýklarýný söyledi. Koðuþun iki katlý ve hücreler þeklinde olduðunu anlatan Demir, “Saldýrý devam ederken koðuþun giriþindeki hücre birden alev aldý. Tavandan atýlan yanýcý madde ile tutuþtu. Ardýndan en sondaki hücre yanmaya baþladý. Biz arada kaldýk. Yerlerde sürünerek aþaðý indik” dedi. Avukatý Gülizar Tuncer, derileri yakan kimyasal gazlarýn, otopsi raporlarýnda tespit edildiði üzere kemikleri parçalayan silahlarýn ve komutan Zeki Bingöl’ün bahsettiði armut biçimindeki bombalarýn araþtýrýlmasýný, ilgili makamlara sorulmasýný talep etti. Avukatlar ayný zamanda soruþturmanýn geniþletilmesini, sanýklar hakkýndaki vareste kararýnýn kaldýrýlmasýný istedi. Avukatlar, burada örgütlü bir suç olduðunu ve bu suçun failinin devlet olduðunu da söylediler. Mahkeme heyetinin kabul ettiði diðer talepler þöyle: Mermi giriþ-çýkýþ delikleri geniþletilen cenazelerin otopsi iþlemi sýrasýnda çekilmiþ fotoðraf ya da görüntü varsa Adli Týp Kurumu’ndan istenecek; Operasyonda kullanýlan gaz ve el bombalarýnýn niteliðinin belirlenmesi için ölenlerin üzerindeki giysilerde inceleme yapýlýp yapýlmadýðý Eyüp Cumhuriyet Savcýlýðý’na sorulacak; Operasyonda kullanýlan silahlarýn nitelikleri ve kimyasal silah kullanýlýp kullanýlmadýðý Jandarma Genel Komutanlýðý’na sorulacak. Mahkeme heyeti, sanýklar hakkýndaki vareste kararýnýn kaldýrýlmasý talebini reddederken, duruþmayý 2 Aralýk 2011 tarihine erteledi. Duruþma sonrasý açýklama yapan Avukat Oya Aslan, komutan Zeki Bingöl’ün daha önce “ne olduðu belli olmayan bombalarla yaktýk” dediðini, yine bir astsubayýn ne olduðu belli olmayan, envanterde bulunmayan silahlar kullanýldýðýný söylediðini hatýrlattý. Gerçeklerin yavaþ yavaþ gün yüzüne çýktýðýný belirten Aslan, bugün mahkemenin aldýðý kararlarýn önemli olduðunu belirtti. Mahkemede, Bakýrköy 13. Aðýr Ceza Mahkemesi’nin talimatýyla Van’da ifade vererek operasyonda tutuklularýn nasýl yakýldýðýný anlatan uzman çavuþ A.S’nin ifadesi de okundu. Aslan, ilgili makamlarýn cevap vermesi durumunda ciddi bilgilerin ortaya çýkacaðýný, müvekkillerinin söylediklerinin doðrulanacaðýný belirtti. Siyasi kararlarý alanlarýn, Tufan planýnda adý geçenlerin ve operasyonda görev alanlarýn sorumlu olduðunu belirten Aslan, “Gerçekler açýða çýkarsa bunlarýn yargýlanmasýný saðlamýþ olacaðýz. Bu nedenle bu talepler önemliydi. Cevap verilirse önemli bir dönem aydýnlatýlacak ve bunun hesabýnýn sorulacaðýný düþünüyoruz” dedi.

14

193. Sayý / 3 - 17 Ağustos 2011

Üçlü Protokola Hayýr!

Mücadele Birliði

Adalet ve Ýçiþleri ve Saðlýk Bakanlýklarý arasýnda, 19 Aralýk Katliamýndan kýsa bir süre önce imzalanan, hasta ve tutuklu haklarý gibi týbbi etiði de yok sayarak hazýrlanan “Üçlü Protokol”, bugüne kadar yaþam hakkýnýn kaldýrýlmasýndan, saðlýk hakkýnýn engellenmesine kadar bir dizi olumsuzluða yol açan uygulamalarýn gerekçesi oldu. Her doktorun mesleðe baþlarken ettiði Hipokrat Yeminine göre, hekimler hastalarýn, ýrk, dil din, ve mezhep, cinsiyet, siyasi düþünce, felsefi inanç, ekonomik ve sosyal durumlarý ile sair farklýlýklarý dikkate almadan mesleklerini yürütmek zorundadýr. Bu nedenle, “Tutuklu ve hükümlülerin muayenesi de öteki hastalýklar gibi, kiþilik haklarýna saygýlý, hekimlik sanatýný uygulamya elveriþli koþullarda yapýlmalý ve onlarýn gizlilik haklarý korunmalýdýr”. Ama Üçlü Protokol, buna aykırı tüm uygulamaların yolunu açmış, katliamayasal kılıf oluşturmuştur. 2003 yýlýnda yürürlüðe giren Üçlü Protokol’ün 61. maddesi, tutuklu ve hükümlülerin muayene ve tedavisini düzenlemekte. Muayene ve tedavi sýrasýnda tutuklunun, yanýnda güvenlik görevlilerinin (Jandarma, Ýnfaz memuru, Polis) odada bulunmasýna izin vermekte. Saðlýk Emekçileri Sendikasý Ýstanbul Þubeleri, 26 Temmuz günü saat 12.30’da Üçlü Protokolün kaldýrýlmasý için Yenibosna Adli Týp Kurumu önünde bir eylem yaptý. Uygulamanýn bir an önce kaldýrýlmasý için yapýlan eylemde saðlýk emekçileri, “Üçlü Protokol Kaldýrýlsýn”, “Saðlýk Hakký Engelenmez”, “Baskýlar Bizi Yýldýramaz” sloganlarý attýlar. Basýna açýklama yapan SES Bakýrköy Þube Baþkaný Hýdýr Doðan; Üçlü Protokol uygulamasýnýn Ulusal ve Uluslararasý Týbbý ve Ýnsan haklarý sözleþmelerine aykýrý olduðunu ve tutuklu ve hükümlülerin saðlýða ulaþma hakkýný ihlal ettiðini söyledi. Yapýlan eyleme Çaðdaþ Hukukçular Derneði’nden avukatlar da destek verdi. Eylem, okunan açýklamadan sonra sona erdi.


Yeni Evrede

Mücadele Birliði

“Amacýmýz Sýnýf Hareketine Ývme Kazandýrmak”

Türk Ýþ’e Baðlý 10 sendika, güç birliðine gitme kararý aldý. Türk Ýþ’in geliþen süreç karþýsýnda sessiz kaldýðýný ve Türk Ýþ’te devlet güdümlü bir anlayýþýn hüküm sürdüðü belirten sendikacýlar artýk bunun deðiþmesi gerektiðini bellirtiler. Taksim Hill Otel’de 20 Temmuz 2011 günü basýnla bir araya gelen Hava Ýþ Genel Baþkaný Atilay Ayçin, Kristal- Ýþ Genel Baþkaný Bilal Çetintaþ, TGS Genel Baþkaný Ercan Ýpekçi, Tümtis Genel Baþkaný Kenan Öztürk, Deri Ýþ Genel Baþkaný Musa Servi, Petrol Ýþ Genel Baþkaný Mustafa Öztþakýn, Tekgýda Ýþ Genel Baþkaný Mustafa Türkel, Belediye Ýþ Genel Baþkaný Nihat Yurdakul, Tez Koop-Ýþ Genel Baþkaný Osman Gürsu, Basýn Ýþ Genel Baþkaný, Yakup Akkaya , neden bir araya geldiklerini anlattýlar ve basýnýn sorularýný yanýtladýlar. TGS Genel Baþkaný Ercan Ýpekçi, açlýþ konuþmasýnda, bu 10 sendikanýn çok önceden birlikte hazýrlandýklarýný ortak paydalarda buluþabilen sendikalar olduklarýný, burda toplanan sendikalarýn amacýnýn sýnýf mücadelesine bir deðiþim getirmek olduðunu vurguladý. Ýpekçi; “Amacýmýz bir deðiþim, sýnýf hareketine bir ivme kazandýrmak ise ilk önce kendimizden bu deðiþime baþlamalýyýz” dedi. Ýpekçi, Bu mücadelenin Türk Ýþ’e karþý bir mücadele olmadýðýný vurguladý. “Hareketimiz mevki makam hareketi deðil. Bireysel çýkarlar için alýnmýþ kararlar deðil kendi kadromuzla geliþen hareket olduðunu düþünüyoruz. Sadece 10 sendika deðiliz tüm konfedarasyonlara açýðýz. Direniþ, dayanýþma ve demokratikleþmeye katký saðlamak istiyoruz. Tüm ülkede özgürlüðü hedefleyen daha geniþ bir platform olduðu üzere yola çýktýk. Gücümüz ve alt yapýmýz var. Bölge toplantýlarý yaparak önümüzdeki aylarda Ýzmir, Adana, Eskiþehir, Bursa gibi iþçi aðýrlýklý þehirlerde iþçilerle görüþülecek kararlar alýnacaktýr” dedi. Amaçlarýnýn ayrý bir bir konfedarasyon yaratmak ya da ayrý örgütlenme yaratmak olmadýðýný; amaçlarýnýn iþçileri birleþtirmek olduðunu söyledi. Kýdem Tazminatýnýn kaldýrýlmasý ile ilgili sorularý yanýtlayan Petrol Ýþ Genel

Baþkaný Baþkaný Mustafa Öztþakýn ise kýdem tazminatýnýn emekçilerin elinde olan en önemli kazanýmlardan biri olduðunu vurguladý. Kýdem tazminatýnda amacýn fona baðlanýlmasý olmadýðýný gün sayýsýnýn azaltýlmasý olduðunu vurguladý. Öztaþkýn; “Konfedarasyonumuz gereðini yerine getirmediði sürece biz burdaki on sendika ve dayanýþma içerisinde olacak emek örgütleri ile konuþacaðýz. 3-4 aydýr iktisadi raporlar veriliyor yeni bir kriz dalgasýyla karþý karþýyayýz, þimdi yine kapitalizm bütün dayatmalarýyla yine biz iþçilere yüklenecek .Bunun için de önlemlerimizi alacaðýz ,emeðin çýkarlarý doðrultusunda hareket edeceðiz” dedi. Tek Gýda Ýþ Genel Baþkaný Mustafa Türkel, Türk Ýþ’in siyasi partiler üstü politika biçtiðini ve sýnýfa bunun bir þey kazandýrmadýðýný; hep sýnýfý poltikadan uzaklaþtýrmaya çalýþtýðýný bellirtti. Türkel; “60’lý yýllardan beri hala yol gidemedik. Partiler üstü bir Türk Ýþ var. Siyasi hareketin dýþýnda kalarak sendikal mücadeleyi nasýl sürdürmek gerekir hala tartýþma konusu. Siyasetin dýþýnda kalmakla liberalizm ve kapitalizmin öncülüðünü yapan siyasi yapýlarýn önünü açmaktan öteye gitmedik. Bu birlikteliðimiz, þefaf, baðýmsýz, demokratik bir sendikacýlýðý hedeflemeli,iþçiyi örgütleyen onun yanýna giden, bilinçlendiren bir örgütleme yaratmalýyýz” diyerek sözlerini tamamladý. Hava Ýþ Genel Baþkaný Atilay Ayçin ise “Biz bir araya geldiðimizde bütün sendikalara çaðrýmýzý yaptýk hepsine kapýmýz þimdi de açýk. Eðer ben burda mücadele edeceðim sýnýfa katký sunacaðým diyen bir sendika varsa buyursun gelsin, biz çaðrýlarýmýzý yaparken öncelikle konfedarasyonumuza baðlý sendikalarla bir araya gelebilmeyi sonra diðer konfedarasyonlara baðlý sendiklarla birliktelik düþünüyoruz. Amacýmýz Türk Ýþ’in bakýþ açýsýný deðiþtirmektir” dedi. Sendika temsilcileri iþçi sýnýfýnýn mücadelesini daha ileriye taþýyacak bir sendikal birlik oluþturmak amacýyla çalýþmalarýný sürdüreceklerini bu yönde destek beklediklerini bildirerek toplantýyý sonlandýrdýlar. 193. Sayý / 3 - 17 Ağustos 2011

Sokaklar

Casper Ýþçilerinin Eylemi Sona Erdi

Birleþik Metal-Ýþ Sendikasý’na üye olduklarý için iþten çýkarýlan Casper Bilgisayar iþçileri, 159 gündür fabrika önünde süren eylemlerini, tazminatlarýnýn ödenmesi üzerine 30 Temmuz günü sonlandýrdý. Ýþten çýkarmalar, DÝSK’e baðlý Birleþik Metal-Ýþ Sendikasý’nýn Casper Bilgisayar’da yürüttüðü örgütlenme çalýþmalarý sonucunda Çalýþma Bakanlýðý tespit yazýsýnýn sendika lehine gelmesi üzerine yaþanmýþtý. Tazminatlarý ödenmeden iþten çýkarýlan iþçiler, 21 Þubat’ta fabrika önünde eyleme baþlamýþtý. Tazminatlarýn 29 Temmuz günü ödenmesi üzerine iþçiler de eylemi sonlandýrdý. Konuya iliþkin yazýlý açýklama yapan Birleþik Metal-Ýþ, 159 günlük eylemin “Belli ölçülerde amacýna ulaþmasý nedeniyle sonlandýrýldýðýný” bildirdi. Açýklamada þöyle denildi: “Kara kýþýn karlý ve soðuk günlerinde baþlayýp, yazýn asfalt eriten en sýcak günlerine kadar devam eden bu 159 günlük direniþ baþta yeni üyemiz olan Casper Bilgisayar iþçileri olmak üzere sendikamýz bünyesindeki temsilci, üye ve kadrolarýmýzýn desteðiyle bir sonuca ulaþmýþtýr. Ancak örgütlenme sürecimiz henüz tamamlanmamýþtýr. Bakanlýðýn iþyerinde sendikamýzýn çoðunluðuna iliþkin yaptýðý tespite iliþkin iþverenliðin yaptýðý itiraz ile ilgili yetki davasý devam etmektedir”. Birleþik Metal-Ýþ, eyleme destek veren sendikacýlara, partilere ve emek dostlarýna teþekkür etti.

15


Yeni Evrede

Mas-Daf Ýþçileri Ankara’ya Yürüdü

Sokaklar

Düzce’de bulunan Mas-Daf Makine ve Pompa iþçileri Birleþik Metal-Ýþ Sendikasý’na üye olduklarý için tazminatsýz olarak iþten atýldýlar. Düzce’de sendikalý olduklarý için iþten atýlan iþçiler önce haklarýna sahip çýkmak için fabrika önünde direniþe baþladýlar. Patronun ve çevredeki güvenlik güçlerinin, valinin, jandarmanýn saldýrýlarýna raðmen direniþlerini sürdüren Mas-Daf Makine iþçileri direniþlerini yaptýklarý bir yürüyüþle Mas-Daf’ýn genel merkezinin bulunduðu Ýstanbul Ataþehir’e de taþýdýlar. Sendikalý olduklarýndan bu yana birçok baský engel ve saldýrýyla karþý karþýya kalan Mas-Daf iþçileri direniþlerini farklý eylemlerle sürdürdü. Mas-Daf iþçileri bu kez Düzce’den Ankara’ya yürüyüþ yapma kararý aldý. 19 Temmuz 2011 sabahý fabrika önünde bir araya gelen iþçiler ve sendika yetkilileri saat 10.00’da bir basýn açýklamasýyla yürüyüþü baþlatmak istedi. Fakat valinin emriyle jandarma müdahale ederek iþçileri ve aralarýnda DÝSK Birleþik Metal-Ýþ Sendikasý Yönetim Kurulu üyesi Celattin Aykanat ve þube yöneticilerinin bulunduðu 14 kiþiyi gözaltýna aldý. Sendika ve emek dostlarý tarafýndan gözaltýna alýnmalarýna verilen tepki nedeniyle bir süre sonra býrakýlan iþçiler ayný günde üç kez üst üste gözaltýna alýndýlar ve ancak gece geç saatlerde serbest býrakýldýlar. Buna raðmen Ankara yürüyüþünden vazgeçmediler. 20 Temmuz 2011 günü 12 Mas-Daf iþçisi Ankara yürüyüþüne baþladý. Sýcak havaya raðmen yürüyüþü sürdüren iþçiler Bolu’ya vardýklarýnda onlarý Saðlýk ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikasý Bolu Þubesi yöneticileri karþýladý. Hükümet Meydaný’na gelinerek burada bir basýn açýklamasý yapýldý. Bolu SES Þubesini ziyaret eden iþçiler bir süre burada dinlenerek yola devam ettiler ve geceyi Abant Sapaðý’ndaki ormanlýk arazide çadýr kurarak ve Bolu SES üyeleriyle sohbet ederek geçirdiler. Mas-Daf iþçileri Ankara yürüyüþlerini sürdürürken uluslararasý sendikalar da desteklerini bildirdiler. Uluslararasý Metal Ýþçileri Federasyonu’nun ardýndan 152 ülkeden 175 milyon üyesi bulunan Uluslararasý Sendikalar Konfederasyonu (ITUC) da destek vererek Baþbakan Tayyip Erdoðan’a bir mektup gönderdi ve Mas-Daf iþçilerinin uð-

16

Mücadele Birliði

radýðý haksýzlýðý protesto ettiðini bildirdi. ITUC adýna Genel Sekreter Sharan Buroow, Baþbakana bir mektup yazarak sendikal baskýlarý protesto etti;Mas-Daf iþçilerinin verdikleri mücadeleyi desteklediklerini ve yürüyüþ yapmak üzereyken sendika temsilcileriyle birlikte gözaltýna alýnmalarýný protesto ettiklerini bildirdi. ITUC ayrýca hükümeti sendika yasalarýný ILO Sözleþmelerine uygun bir þekilde deðiþtirmeye davet etti. Mas-Daf iþçileri geceyi Ankara giriþindeki (Eryaman, Ýstanbul Yolu üzerinde) Göksu Parký’nda geçirmek istedi. Fakat burada da polis engeliyle karþýlaþtý. 27 Temmuz günü DÝSK ve KESK’e baðlý sendikalarýn yöneticileri, üyeleri ve emek dostlarý tarafýndan Ankara giriþinde coþkuyla karþýlandýlar. Göksu Parký önünde bir basýn açýklamasý yapýlarak Mas-Daf iþçilerinin verdikleri mücadele aktarýldý ve Çalýþma ve Sosyal Güvenlik Bakanlýðý ve ILO’ya anayasal haklarýný kullanamadýklarýný bildirecekleri açýklandý. Yürüyüþlerinin kalan 8-10 kilometrelik kýsmýnda polis tarafýndan 4 kez durdurulan Mas-Daf iþçileri geceyi Göksu Parký’nda geçirmekte kararlý olduklarýný söyledi. Bunun üzerine Göksu Parký’nýn kapýlarýný kapatan polis iþçilerin bir sonraki gün yapmak istedikleri yürüyüþe de izin verilmeyeceðini söyledi. Ardý ardýna polis engeliyle karþýlaþan iþçiler geceyi Birleþik Metal-Ýþ Sendikasý Anadolu Þube binasýnda geçirdiler. Mas-Daf iþçileri 29 Temmuz sabahý Turan Güneþ Bulvarý Park-Orman Konutlarý Kavþaðýna geldiler. Burada “Sendikalý Çalýþma Hakkýmýz Ýçin Ankara’ya Yürüyoruz – Ýþten Atýlan Mas-Daf Ýþçileri” yazýlý pankart açarak ILO Türkiye Temsilciliði’ne doðru yürümeye baþladýlar. Yürüyüþ sýra193. Sayý / 3 - 17 Ağustos 2011

sýnda “Ýþten Atýlan Ýþçiler Geri Alýnsýn”, “Sendika Hakkýmýz Engellenemez”, “MasDaf Ýþçisi Direniþin Simgesi”, “Mas-Daf’a Sendika Girecek Baþka Yolu Yok” sloganlarý attýlar. ILO önüne gelindiðinde Mas-Daf iþçileri ve sendika adýna Birleþik Metal-Ýþ Sendikasý Genel Baþkaný Adnan Serdaroðlu basýn açýklamasý yaptý. Mas-Daf iþçilerinin sendikalý çalýþma mücadelesi verdikleri için çalýþma haklarýnýn ellerinden alýndýðýný belirten Serdaroðlu “Azgýn sömürü düzenini en azgýn þekilde kullanan sermayedarlarla ayný havayý solumaktan utanç duyduðunu” söyledi. Serdaroðlu, Düzce’de Mas-Daf iþçilerinin karþýsýna jandarma komutaný, vali ve imam ile müftünün çýktýðýný hatýrlattý. Serdaroðlu, “Tek isteðimiz var, fabrikalarda sendikalý olarak çalýþmak. Hakkýmýzý, iþverenin iki dudaðý arasýna, siyasi iktidarlarýn alacaðý bir kalemlik yasaya mahkum etmek istemiyoruz. Büyüyen ekonominin birinci aktörleri olarak büyümeden pay istiyoruz. Bunu alana kadar da sonuçlarý neye mal olursa olsun bedel ödemeye her zaman hazýr bir örgütüz” dedi. DÝSK Yönetim Kurulu Üyesi Ali Rýza Küçükosmanoðlu da Mas-Daf iþçilerinin aylardýr verdikleri mücadeleyle iþçilerin, iþçi sýnýfýnýn yüz aký olduðunu söyledi. Açýklamalarýn ardýndan Serdaroðlu ve Küçükosmanolu ile bir grup iþçi, MasDaf’da ve diðer bazý iþ yerlerinde yaþadýklarý sorunlarla ilgili görüþmek ve bir rapor sunmak üzere ILO Türkiye Temsilciliði’ne geçti. Sonra Birleþik Metal-Ýþ Sendikasý Kocaeli Þube Sekreteri Talat Çelik ve direniþçi Mas-Daf iþçilerinin bulunduðu bir heyet ILO Türkiye Sorumlusu Ümit Efendioðlu ile görüþtü. Burada yetkililerle yaklaþýk bir saat süren görüþme yapan Serdaroðlu, çýkýþta yaptýðý açýklamada, ILO Türkiye Temsilciliðinin sunduklarý raporu ILO’ya ileteceðini belirtti. Efendioðlu’nun Türkiye’deki sendikal hak ihlalleri hakkýnda bilgi sahibi olduklarýný ve Mas-Daf iþçilerinin direniþini de takip ettiklerini söylediklerini aktardý. Hazýrladýklarý dosyayý ilettiklerini söyleyen Talat Çelik ise Efendioðlu’nun gerekli yerlerle görüþme sözü verdiðini kaydetti. Çelik, Efendioðlu’nun, Türkiye’nin sendikal haklar konusunda kara listeye alýnmýþ


Yeni Evrede

Mücadele Birliði

olduðunu söylediðine dikkat çekti. Mas-Daf iþçileri ILO önünde öðle yemeði yedikten sonra Çalýþma ve Sosyal Güvenlik Bakanlýðý’na geldi. ILO ile görüþen heyet Çalýþma ve Sosyal Güvenlik Bakanlýðý yetkilileriyle de görüþtü. Görüþmenin ardýndan açýklama yapan Birleþik Metal-Ýþ Genel Baþkaný Adnan Serdaroðlu, Bakan Çelik ile görüþmek istediklerini ancak Bakan’ýn kendilerini telefonla arayarak, iþi olduðu için görüþmeye katýlamayacaðýný, kendilerini Müsteþar Yardýmcýsý Sýddýk Topaloðlu’na yönlendirdiðini açýkladý. Serdaroðlu, Mas-Daf baþta olmak üzere tüm iþyerlerinde yaþanan sorunlara dair bilgi verdiklerini aktardý. Örgütlenme sorunlarýna deðindiklerini söyleyen Serdaroðlu, Müsteþar Yardýmcýsý Topaloðlu’nun, özellikle Kasým ayý içerisinde yapýlacak sendikal yasalar, barajlarýn ve noterin kaldýrýlmasý ve toplu sözleþme prosedürü ile ilgili kolaylýklar saðlanmasý açýsýndan düzenlemelerin hýzlý bir þekilde ele alacaklarýný söylediðini aktardý. Topaloðlu’nun özellikle Mas-Daf gibi iþ yerlerinde yaþanan sorunlar konusunda da bir çalýþma içerisinde olacaklarýný söylediðini aktaran Serdaroðlu, “Pazartesi günü biz Ýþ Teftiþ Kurulu’na müracat edeceðiz. MasDaf’da yaþanan sorunlarý talepler þeklinde kendilerine ileteceðiz. Ve onlar Düzce’de ki iþ yerine müfettiþ gönderecek. Müfettiþ incelemelerini yaparak, oradaki ihlaller konusunda rapor hazýrlayacak. Müsteþar yardýmcýsý Mas-Daf’da yaþanan sorunun çözümü içinde katkýlarýný sunacaklarýný söyledi” dedi. Serdaroðlu “Bizim için esas olan münferit iþyerlerindeki sorunlarýn çözümü deðil. Çünkü, Mas-Daf da sorun çözülür ama yarýn baþka bir iþyerinde bu sorunlar yaþanýr. Bizim için önemli olan genel olarak iþçilerin örgütlenme özgürlüðünü saðlayacak yasal düzenlemelerin yapýlmasý. Ýþverenlerin bu anti- demokratik yasalardan hatta bu yasalarý dahi çiðneyerek yaptýðý uygulamalarý bertaraf edecek bir düzenleme yapýlmasý. Talebimiz budur ve gerçekleþmesi için de sonuna kadar mücadele edeceðiz” dedi. Yürüyüþün amacý olan ILO Türkiye Temsilciliði ve Çalýþma ve Sosyal Güvenlik Bakanlýðý ile yapýlan görüþmelerin ardýndan Mas-Daf iþçileri Düzce’ye hareket etti.

Sokaklar

Ontex Ýþçilerinin 3. Duruþmasý Ertelendi!

Ontex-CanBebe iþçilerinin iþe iade davasý duruþmasý Bakýrköy 7. Ýþ Mahkemesi’nde görüldü. Patron tarafýndan “fabrika önünde bildiri daðýtmak” ve “iþ yavaþlatmak” için diðer iþçilere çaðrý yaptýklarý gerekçesiyle iþten çýkartýlmýþlardý. Ýþe iade davasý, 12 Ekim 2011 tarihine ertelendi. 164 gündür Ontex-CanBebe fabrikasýnýn önünde eylemde olan iþçilerin açtýklarý iþe iade davasý, iki ayrý grup halinde görülüyordu. Daha önce duruþmasý yapýlan 7 iþçi için verilen kararla iþçiler tekrar iþlerine geri dönmeye hak kazanmýþlardý. Ancak patron itiraz hakkýný kullanarak temyize gitmiþti. 29 Temmuz’da diðer 6 iþçi için görülen duruþmada iþçilerin ve patronun avukatlarý mahkemede hazýr bulunurken, davalý tanýðý Hakan Koca, hakimin yönelttiði sorularý cevapladý. “Ben davalý iþyerinde elektrik formeniyim, 10 senedir çalýþýyorum, davacýlarý tanýyorum, bildiðim kadarýyla bir akþam bildiri daðýtmýþlardý bu yüzden iþten çýkartýldýlar, o gün TÝS sona ermiþti. Sendikanýn taleplerimizi yerine getirmediðine iliþkin bildiri daðýtan arkadaþlar sendika üyesi olan arkadaþlarýmýzdý, iþten çýkartýlanlarýn tamamý sendika üyesiydi, sendika üyesi olup da iþten çýkartýlmayan vardýr, bildiðim kadarýyla 300 civarýnda iþçi sendika üyesi olduklarý halde çalýþmaktadýr” dedi. Hakim duruþmayý karara baðlamak için, davetiye tebliðine raðmen gelmeyen diðer davalý tanýklarýnýn ihrazý için gereken 12 TL masrafý yatýrmalarý hususunda davalý vekillerin 20 günlük kesin süre verilmesine aksi takdirde tanýk dinletme talebinden vazgeçmiþ sayýlacaðýnýn ihtarýna; bu nedenlerle duruþmanýn 12 Ekim 2011 günü’ne saat 10.30’a býrakýlmasýn karar verdi. Duruþma sonrasýna iþçiler mücadeleyi sürdüreceklerini bildirerek direniþ çadýrlarýna gittiler.

Ontex ve PTT Ýþçileri Yürüyüþ Yaptý!

Ontex ve PTT iþçileri 30 Temmuz günü Galatsaray Lisesi önünde Cumartesi eylemlerine bir enisini daha eklediler. Ýþçiler, PTT’de 207, Ontex’de ise 165 günlerini geride býraktýlar. Ontex iþçilerinin iþe geri dönme talebiyle açtýklarý davada Bakýrköy’de 7 iþçi için görülen 3. duruþmada, mahkeme 13 Temmuz’da iþe iade kararýyla sonuçlandý. Ontex yönetimi ise mahkemeye Yargýtay’a itiraz etti. 29 Temmuz’da ikinci grup iþçiler için ayrý görülen duruþma, mahkeme 12 Ekim tarihine ertelendi. AVPÝM önündeki eylemleri 207 günü aþan PTT iþçileriyle Ontex iþçileri ve Kubatoðlu iþçisi ile ortak organize edilen eylem, Galatasaray Lisesi önünde saat 18.00’de baþladý. Yürüyüþte iþçilerin hazýrladýklarý dövizler dikkat çekti. Ýstiklal Caddesi üzerinde “Direne Direne Kazanacaðýz”, “Taþerona Köle Olmayacaðýz”, “Boykot Boykot Can Bebe’ye Boykot” sloganlarýyla Taksim Meydaný’nda bulunan Burger King önüne geldiler. PTT iþçilerinden konuþma yapan Rýza Soylu Ýþ mahkemesinin hakalarýnda siyasi bir karar aldýðýný belirterek, “Bize karþý siyasi bir tutum takýnarak haksýz bir karar vermiþtir” dedi. Soylu, mücadelelerini sonuna kadar devam etireceklerini söyledi. Ontex Can- Bebe, PTT ve Kubatoðlu iþçileri adýna yapýlan ortak basýn metnini Ontex Ýþçisi Gamze Kayhan okudu. Açýklamada; “Bizler iþten atýldýðýmýz gün ‘sermaye bizi savaþa davet etti, davetleri kabulümüzdür’ dedik ve direniþe geçtik. Bu savaþta kazanan biz oluncaya kadar da devam edeceðiz. Yasal olarak iþe iadeyi kazanmýþ olabiliriz ama iþe geri dönülünceye kadar bu direniþi býrakmayacaðýz” denildi. Yürüyüþe Mücadele Birliði Platformu ve BDSP de destek verdi. 193. Sayý / 3 - 17 Ağustos 2011

17


Sokaklar

EYLEM GÜNLÜĞÜ

Bericap Eylemi Sona Erdi 4 iþçinin iþten atýlmasýnýn ardýndan arkadaþlarýna ve sendikal örgütlülüklerine sahip çýkarak fabrika önünde eyleme baþlayan iþçilerin 209 günlük eylemi sona erdi. Ýþçiler normal koþullar altýnda alacaklarý kýdem ve ihbar tazminatlarýný alacaklar. Eylemin baþlamasýnýn ardýndan fabrika önünde çeþitli eylemler yapan, ancak bir süre sonra pasif bir bekleyiþe itilen iþçiler, sendika ve patron arasýnda saðlanan anlaþma üzerine eylemlerini 20 Temmuz 2011 tarihi itibariyle sonlandýrdýlar. Petrol-Ýþ Sendikasý Merkez Yönetim Kurulu tarafýndan yapýlan açýklamada; “Her ne kadar iþlerine geri dönemeseler de 209 günlük direniþin sonucunda iþçilerin tazminatlarýný almýþ olmalarý verilen mücadelenin önemli bir kazanýmdýr. Ýþlerini, ekmeklerini, örgütlü, sendikalý çalýþmak için riske atan ve onurlu bir mücadele ortaya koyan Bericap iþçilerinin bu mücadelesi, iþçi sýnýfý tarihinde örnek alýnacak bir mücadeledir” denildi.

Burger King’de Ýþten Atmaya Devam Burger King Çaðrý Merkezi çalýþanlarý, iþyerindeki kölece çalýþma koþullarýnýn deðiþtirilmesi ve insanca bir çalýþma ortamý için verdikleri sendikal mücadele sonucunda çok sayýda arkadaþlarýnýn sendikalý olmasýný saðlamýþlardý. Tez-Koop-Ýþ Sendikasý’nda örgütlenen Burger King Çaðrý Merkezi çalýþanlarýndan sendikal çalýþma yürüten 4 iþçi, 24 Mayýs 2011 tarihinde iþten atýlmýþlardý. Çaðrý Merkezi’nde 20 Temmuz günü bir iþçi daha iþten çýkarýldý; gerekçe olarak da performans düþüklüðü gösterildi. Ýþçiler, 444 54 64’ün aranarak “Sipariþ Yok Destek Var!” denilerek Burger King Çaðrý Merkezin’deki iþten atmalarýn protesto edilip çalýþanlarýn sendikal haklarýnýn tanýnmasý ve çalýþma koþullarýnýn iyileþtirilmesi talebine destek verilmesini istiyorlar.

fabrika önünde baþlattýklarý eylemi kararlýlýkla sürdürüyorlar. Bunun karþýsýnda çaresiz kalan patron ise, polisi iþçilere saldýrtýyor. Daha önce de yaþanan polis saldýrýsý bu kez de 22 Temmuz günü, malzemelerin fabrikadan çýkarýlmasý üzerine gerçekleþti. 12 Temmuz Salý günü kanunsuz olarak lokavta baþvuran GEA patronu, iþçilerin fabrikaya girmesine engel olmuþ ve fabrikayý polisle doldurmuþtu. 22 Temmuz’da ise fabrikadan malzemelerin çýkarýlmasýný engellemek isteyen iþçilere yine polis saldýrdý. Ýþçilerle polis arasýnda sert bir arbede yaþandý ve iþçilerden bazýlarýnda yaralanmalar oldu. Ýþçiler makinelerin fabrikadan çýkarýlarak baþka yere taþýnmasý ihtimaline karþý önlem almaya çalýþýyorlar. Fabrika önündeki eylemlerini anlaþma saðlanýncaya kadar sürdüreceklerini belirten iþçiler, 25 Temmuz 2011 Pazartesi gününden itibaren de avukatlarý aracýlýðýyla hukuksal süreci baþlatma kararý aldýklarýný söyleyerek, bundan sonraki süreçte seslerini duyurabilmek için Gebze ve Ýstanbul’da eylemler yapmayý planlýyorlar.

Özel Saðlýk Tekellerine Kaynak Aktarýlmak Ýsteniyor Türk Tabipler Birliði (TTB) ve Ýstanbul Tabip Odasý (ÝTO), Saðlýk Bakanlýðýnýn yayýnladýðý yönetmelikle, “fiziki þartlarý yerine getiremeyen” muayenehanelerin kapatýlmak istenmesini yaptýklarý basýn açýklamasýyla protesto etti. 26 Temmuz günü Ýstanbul Tabibler Odasý’nda yapýlan açýklamaya TTB 2. Baþkaný Prof. Dr. Özdemir Aktan, ÝTO Baþkaný Prof. Dr. Taner Gören, ÝTO Yönetim Kurulu üyesi Dr. Hasan Oðan ve Özel Hekimlik Komisyonu Koordinatörü Dr. Ümit Þen katýldý. TTB ve ÝTO adýna konuþan Dr. Hasan Oðan, hekimlerin mesleklerini serbest olarak icra etme hakkýnýn yok sayýldýðýný belirtti. Oðan, “Muayenehanelerin ve diðer saðlýk çalýþma alanlarýnýn kapatýlmasýnýn, yalnýzca mesleklerini muayenehane hekimGEA Ýþçilerine Polis Saldýrýsý Gebze’de kurulu bulunan GEA Kli- liði yaparak sürdüren hekimlerin deðil, ülma’da sendikalaþma mücadelesi veren Bir- kemizde sermaye ve iþletmeci yönetici leþik-Metal-Ýþ Sendikasý’na üye olan iþçiler baskýsý görmeden özgürce iyi hekimlik yapmak isteyen tüm hekimlerin sorunu olduðu-

18

193. Sayý / 3 - 17 Ağustos 2011

Yeni Evrede

Mücadele Birliði

nu” dile getirdi. Çýkarýlan yönetmelik ve düzenlemeler ile hekimlerin mesleklerini icra etme yerlerini seçme özgürlükleri, özerklikleri ellerinden alýnarak, hekimlerin bir daha piyasalaþan saðlýk sektörünün kölesi haline getirilmek istendiðini söyledi. Bilimsellikten uzak, hekimlere ve hekimlik mesleðine karþý negatif ayrýmcýlýk yapan, meslek kuruluþlarýnýn görüþü alýnmadan alýnan karar ve yönetmeliklere karþý hukuksal ve demokratik mücadeleyi bugüne kadar sürdürdüklerini belirten Oðan, gelinen noktada ilk etapta tüm yurtta yasal, ruhsatlý ve izinli tüm muayenehanelerin, yönetmelik koþullarýný yerine getiremediklerinden dolayý 4 Aðustos’ta kapatýlma durumu ile karþý karþýya olduðuna dikkat çekti. 4 Aðustos’ta tüm muayenehanelerin kapanmasýna neden olacak ilgili yönetmenliðin iptal edilmesini talep ettiklerini belirten Oðan, “Bizler, kamusal saðlýk sisteminin bütünüyle iþletmeleþtirildiði ve sistemin özel saðlýk tekellerine kaynak aktarýmýna yol açtýðý bir ortamda; hekimlik mesleðini serbest olarak icre etme hakkýnýn, hekimin muayenehanesinde saðlýk hizmeti sunma hakkýnýn Anayasal ve mesleki bir hak olduðunu yineliyoruz” dedi. Oðan hekimlerin taleplerini *Yeni laboratuar, müessese, týp merkezi ve polikliniklerin açýlmasýný olanaksýz hale getiren ve planlama olarak tanýmlanan keyfiyete dayalý bu uygulamadan ve mevcutlarýn çoðunun kapanmasýna yol açacak olan yeniden ruhsatlandýrma iþleminden vazgeçilmeli. *Mesleðimizi özgürce sürdürebilmek için muayenehanelerin kapatýlmasý ve açýlmayý zorlaþtýrýcý, engelleyici hükümler kaldýrýlmalý. *Açýlmýþ muayenehaneler için ek koþullar getirilmemeli. *Avrupa baþta olmak üzere tüm geliþmiþ ve modern ülkelerde olduðu gibi muayenehaneler açýlmalý ve denetlenmesi tabip odalarý ve uzmanlýk derneklerinin görüþü doðrultusunda, meslek kuruluþlarýnýn da içinde yer alacaðý kurullarla yapýlmalý ve hýzla bu yönde bir yönetmelik düzenlemesi yapýlmalý. diyerek özetledi.


Yeni Evrede

Mücadele Birliði

Taksim Hastanesi’nde Bir Ýþçi Daha Atýldý

Dev Saðlýk-Ýþ Sendikasý iþ yeri temsilcisi Güllü Hanoðlu’nun Taksim Eðitim ve Araþtýrma Hastanesi’nde taahhütname baskýsý sonucu iþten atýlmasý üzerine 13 Temmuz’da baþlattýðý eylem devam ederken, bir iþçi daha iþten çýkartýldý. Taksim Eðitim ve Araþtýrma Hastanesi’nde taþeron þirket ile hastane yönetiminin çalýþanlar üzerindeki taahhütname imzalatma baskýsý halen devam ediyor. Bu kez de yine taahhütnameyi imzalamadýðý için radyoloji bölümünde raportör olarak çalýþan Þefika Fýrtana’nýn iþine son verdi. 6 ay ücretsiz doðum izni alan Fýrtana, izninin ardýndan iþbaþý yapmak üzere 19 Temmuz günü hastaneye geldi, ancak “taahhütnameyi imzala” baskýsýyla karþýlaþtý. Fýrtana, taahhütnameyi imzalamayýnca iþten çýkartýldý. Sendika yetkilileriyle birlikte Çalýþma Bakanlýðý Bölge Müdürlüðü’ne giden Fýrtana, ücretsiz izne ayrýldýðý gün iþten çýkartýldýðýný öðrendi. Atlas taþeron þirketince imzalatýlmak istenen taahhütnameyle iþçilerin kazanýlmýþ bütün haklarý ellerinden alýnmýþ oluyor. Taahhütnamede yer alan düzenlemelerden birinde “Ýþçi bundan önceki tarihlerde ve zamanlarda; baþka iþverende/ baþka kurum ve kuruluþlarda çalýþmýþ olduðu dönemlere ait hak ve tazminat alacaklarýný firmamýzdan talep etmeyeceðini, baþka kurum ve firmalarda çalýþýp alacaklý olduðu her türlü bilumum hak ve alacaðýný firmamýzdan talep etmesi halinde ve aldýðýnda; iþçi aldýðý tutar TL bedelin tamamýný alt iþverene kanuni faizleri ile beraber geri ödemeyi beyan, taahhüt ederek, iþçi iþe baþlatýlmayý kabul etmiþ ve iþçi kendi iradesi ile iþ bu iþ akdi sözleþmesi taahhütnamesini imza etmiþtir” deniliyor. Atlas taþeron þirketinin, çalýþanlar üzerinde sürekli baský oluþturduðunu belirten hastane çalýþanlarý daha önce Müdür Yardýmcýsý Aynur Polat’ýn da tek tek çalýþanlar-

la görüþerek baský yaptýðýný ifade etmiþlerdi. Proje sorumlusu Tülay Kuntemir’in ise tek tek çalýþanlarla görüþerek taahhütname vermeleri gerektiðini, yoksa iþten çýkartýlacaklarýný söylediðini, Kuntemir’in, taahhütname vermek istemeyen çalýþanlara ise hazýrlanmýþ tutanaklarý imzalatmaya çalýþtýðý belirtildi.

Schneider Ýþçileri “Sendika Hakký” Ýçin Fabrikada Nöbette Ýzmir-Çiðli, Manisa, Koceli-Gebze ve Çayýrova’da kurulu 4 fabrikasý bulunan Schneider Elektrik iþçileri, bir yýla yakýn bir süredir daha iyi çalýþma koþullarý için sendikalý olma mücadelesi veriyor. Birleþik Metal-Ýþ Sendikasý’nda örgütlenmeye baþlayan iþçiler, sendikalaþma mücadelesinde toplu sözleþme haklarýnýn patronlar tarafýndan bir türlü tanýnmamasý ve anlaþmaya varýlamamasý üzerine çeþitli eylemler ve basýn açýklamasý gerçekleþtirerek taleplerini dile getirdiler. Fransýz þirketi olan Schneider Elektrik’in Türkiye’deki 4 fabrikasýnda 1000’den fazla iþçi çalýþýyor. Bir çok kez fabrika toplantýlarý, yaparak anlaþmayý saðlamaya çalýþan iþçiler, kokart eylemleri, basýn açýklamalarý ve yürüyüþler yaptýlar. Yapýlan bu eylemlerden sonra da sonuç alamayan Schneider iþçileri 20 Temmuz günü fabrikalarýný terketmeyerek eylemlerini bir adým ileriye taþýma kararý aldýlar. Ýzmir-Çiðli, Manisa, Koceli-Gebze ve Çayýrova’daki fabrikalarda eþ zamanlý olarak eyleme geçen 1000 iþçi 20 Temmuz günü saat 15.00’den itibaren 24 saat fabrika içinde kalarak sendikal haklarý için nöbet tutmaya baþladý. Birleþik Metal-Ýþ Sendikasý ise Schneider’deki sendikal haklarýn tanýnmasý mücadelesi veren iþçilerin baþlattýklarý eylem üzerine “Artýk Schneider Elektrik iþçileri sabrýnýn sýnýrýna geldi” uyarýsýnda bulundu. Sendika, iþçilerin tavrýnýn Schneider yönetiminin uzlaþmaz tutumuna yönelik son bir uyarý olduðu hatýrlatmasýný yaptý.

Sokaklar

týrýlýyor. Geçmiþte de sendikalý olduklarý için iþçileri çýkarmýþ olan Yeþil Kundura’da bu kez 17 Temmuz günü 183 iþçi iþten çýkarýldý. Fabrika patronu iþten atmalara gerekçe olarak iþ daralmasýný gösterse de iþçiler, sendikalaþma mücadelesinin engellenmek için iþten atmalarýn yaþandýðýný söylüyorlar. Ýþten atýlanlarýn 80’i Deri-Ýþ üyesiydi. Ýþten atýlan 10 iþçi, 19 Temmuz’da fabrika önünde eyleme baþladý. Fabrika önündeki eylem yerine, “Atýlan Ýþçiler Geri Alýnsýn”, “Sendikalý Olmak Anayasal Haktýr” dövizlerini asan Deri-Ýþ Sendikasý üyesi iþçiler, iþe geri alýnana kadar eylemlerine devam edeceklerini söylüyorlar. 21 Temmuz Perþembe akþamý iþ çýkýþýnda fabrika önünde basýna bir açýklama yapan Deri-Ýþ Örgütlenme Sekreteri Hasan Canpolat, bir yýldýr örgütlenme mücadelesini sürdürdüklerini, patronun baskýlarýnýn da devam ettiðini kaydetti. Sendikalar ve üye iþçiler tarafýndan da ziyaret edilen iþçilerle ilgili bilgi veren Deri-Ýþ Sendikasý Trakya Temsilcisi Ali Bayram, iþten atýlmalarýn ardýndan patronla iki görüþme yaptýklarýný söyledi. 25 Temmuz Pazartesi günü bir görüþme daha yapacaklarýný söyleyen Bayram, bu görüþmeden sonuç almayý beklediklerini belirtti.

Zonguldak’ta 175 Maden Ýþçisi Eylemde Türkiye Taþkömürü Kurumu (TTK) Üzülmez Müessese Müdürlüðü’ne ait maden ocaðýnda taþeron firmada çalýþan 175 maden iþçisi, 14 Temmuz günü baþlattýklarý eylemlerini sürdürüyor. Zongultak’ta, Türkiye Taþkömürü Kurumu (TTK) Üzülmez Müessese Müdürlüðü’ne ait maden ocaðýnda taþeron firmada çalýþan 175 maden iþçisi, ücretlerinin zamanýnda ve düzenli ödenmediði ve haklarýnýn gasp edildiði gerekçesiyle iþe gitmeyerek eylemlerini sürdürüyorlar. Firmaya ait þantiyenin önünde 21 Temuz günü toplanan yaklaþýk 50 iþçi, eylemlerinin 8’inci gününde bekleyiþlerini sürdürüyor. Ýþçiler patrondan, net maaþlarýYeþil Kundura nýn bankaya yatýrýlmasýnýn yaný sýra yemek 180 Ýþçiyi Ýþten Çýkardý Tekirdað’ýn Çorlu ilçesinde bulunan ve servis ücreti ile senede haklarý olan 2 çizYeþil Kundura’da iþten atmalar yine baþladý. me talep ediyorlar. Haklarýný bildirdiklerini Cat, Harley Davidson, Hush Puppies, belirten iþçiler, patrondan olumlu cevap geCrocs, Merrell, Wolverine, Land Rover, A- lene kadar eylemlerini sürdüreceklerini ifadidas, Nike, Puma ve Converse gibi dünya- de ettiler. Þantiyede firma yetkililerinden kimse ca ünlü markalarýn da satýþýný yapan Yeþil Kundura’nýn, Çorlu’daki fabrikasýnda 400 bulunmazken, iþçiler eylemlerine devam eiþçi çalýþýyor. Ýþçiler günde 12-14 saat çalýþ- diyor. 193. Sayý / 3 - 17 Ağustos 2011

19


Yeni Evrede

Sokaklar

Mücadele Birliði

PETKÝM Ýþçileri Toplu Sözleþme Mücadelesini Kazandý Ýzmir Aliaða’da bulunan PETKÝM’de uzun süredir devam eden toplu sözleþme görüþmelerinin týkanmasý nedeniyle iþçiler eyleme geçti. Petkim’de anlaþma saðlanamayan ve uyuþmazlýk tutanaðýnda yer alan maddelerin büyük çoðunluðunu parasal konular oluþtururken asýl anlaþmazlýk ise ücret zammý konusunda yaþanýyor ve toplu iþ sözleþmesi imzalanamýyordu PETKÝM yönetimiyle Petrol-Ýþ arasýnda süren görüþmeler iþverenin genç iþçiler için sürdürdüðü ücret politikasýndan vazgeçmemesi üzerine týkanmýþtý. 2006 sonrasý iþçiler eski iþçilerin aksine iþ deðerlendirmesinden ve kök ücret politikasýndan uzak asgari ücretin yüzde 50 fazlasýyla iþbaþý yaptýrýlýyor ve eski iþçilerle arasýnda büyük bir ücret farký var. Sendika da buna itiraz ederken ayný iþi yapan iþçiler arasýnda fark olmamasýný, genç iþçilerin haklarýnýn verilmesini istiyordu. Sendikanýn “Vazgeçilmezimiz” diye tarif ettiði bu durum karþýsýnda PETKÝM patronu ise ithalat serbestisinden dolayý diðer firmalarla rekabet edemediðini, bu yüzden ücretleri düþürdüðünü savunuyordu. Ýþçiler ise gerekçelerin doðru olmadýðýný; 90’lý yýllarda 4 bin, 2000’li yýllarda 3 bin kiþi ile üretim yapan PETKÝM’de þu an 2 bin iþçinin çalýþtýðýný ve buna raðmen üretim rekorlarý kýrýldýðýný aktarýyorlar. Geçmiþ yýllarda zarar etmeyen ve satýþlarý düþmeyen þirketin þimdi zarar ettiðinin söylenmesinin doðru olmadýðýný belirtiyorlar. Toplu sözleþme sürecinin sonuçlanmasý için daha önce de uyarý anlamýnda eylemler yapan PETKÝM iþçileri 19 Temmuz 2011’de lojmanlarýn bulunduðu yerde eylem yaparak taleplerini dile getirdi. Petrol-Ýþ Aliaða Þubesi’nin aldýðý karar doðrultusunda sabah vardiyasýna gelen iþçiler servislerle lojmanlar giriþine geldi. Lojmanlarda yürüyüþ yapan iþçiler, daha sonra lojmanlardan PETKÝM’e kadar alkýþ, ýslýk ve sloganlarla yürüdü. Yol boyunca, “Direnen Ýþçi Asla Yenilmez”, “Ýþ Ekmek Yoksa Barýþ Da Yok”, “Ýþ Ekmek Özgürlük”, “Direne Direne Kazanacaðýz” sloganlarýný atan iþçiler, kararlýlýklarýný dile getirdi. Eylemin ardýndan PETKÝM’e toplu bir þekilde girerek iþbaþý yaptýlar. Fabrika içerisine girildikten sonra açýklama yapan sendika yöneticileri iþverenin tutumunda deðiþme olmazsa eylemlerinin süreceðini bildirdiler. Taleplerinin kabul edilmemesi durumunda fabrikayý terk etmeme eylemi baþlatacaklarýný ifade eden iþçiler, her türlü mücadeleye hazýr olduklarýný dile getirdiler. PETKÝM’in sessiz kalmasý, taleplerinin kabul edilmesi için iþverene yaptýklarý uyarýlarýn dikkate alýnmamasý üzerine iþçiler 20 Temmuz 2011 tarihinde eylemlerini yükselterek saat 16.00’da kendilerini fabrikaya kapatarak sonuç alýncaya kadar fabrikaya terk etmeme kararý al-

20

dýlar. Ýþçilerin eyleminin ardýndan Petkim Genel Müdürü Hayati Öztürk yazýlý açýklama yaparak iþçilere ve sendikaya gözdaðý verdi. “Rekabet koþullarýný dikkate almadan alýnan kararlar iþçinin aleyhine olacaktýr” diyen Öztürk, “Bunun örneklerini çok sayýda þirket mezarlýða gömülerek göstermiþ, çalýþanlarý ise iþsiz kalmýþtýr” tehdidinde bulundu. Petrol-Ýþ Sendikasý Aliaða Þube Baþkaný Ýsmail Doðan ise sözleþmede ücretler arasý dengesizliðin giderilmesine dönük taleplerinin karþýlýk bulmadýðýný, iþçilerin düþük ücretle çalýþtýrýlmak istendiðini belirterek patronun tavrýný “Kendi kurduklarý bozuk sistemin devam etmesini istiyorlar” þeklinde tanýmlarken, “2100 iþçi ile iþyerine kapanmayý düþünüyoruz. Ýþyerinde ne kadar kalacaðýmýz da tamamen onlara baðlý. Burasý bizim iþyerimiz sonuçta” dedi. Petrol-Ýþ Sendikasý Genel Mali Sekreteri Ýbrahim Doðangül de iþçilerle beraber fabrika içerisinde bekledi. Tüm vardiyalardaki iþçilerin katýlýmýyla süren eylemde, 2100 iþçi talepleri kabul edilene kadar fabrikayý terk etmeyeceklerini belirtti. Petrol-Ýþ Sendikasý PETKÝM Ýþyeri Baþtemsilcisi Ahmet Oktay kararlý olduklarýný ifade ederek, herkese yetecek ücret zammý ve tek tip ücret skalasý istediklerini belirtti. Oktay eylemin talepler kabul edilinceye kadar süreceðini bildirdi. Eylemlerine yönelik tehditler konusunda da bilgilendirmede bulunan Oktay, Petkim’in çoðunlukla genç iþçilere yüklendiðini, onlar üzerinde daha fazla baský oluþturmaya çalýþtýðýný, fakat beraber bu saldýrýyý göðüslediklerini ifade etti. Ýzmir Sendikalar Birliði de Petkim iþçilerini ziyaret ederek destek verdi. Tek Gýda-Ýþ Genel Baþkan Danýþmaný Gürsel Köse; Türk-Ýþ þube baþkanlarý, temsilciler ve Çiðli’deki iþçilere destek eylemine çaðrý yapacaklarýný söyledi. Genel Ýþ üyesi Aliaða Belediyesi iþçileri, PETKÝM iþçilerinin fabrikaya kapanmasýndan 1 saat sonra ziyaret ederek birlik ve dayanýþma mesajý verdi. PETKÝM iþçileri, Belediye iþçilerini, “Yaþasýn sýnýf dayanýþmasý” sloganý ile karþýladý. PETKÝM iþçilerinin fabrikaya kapanma eylemi, 5. gününde kazanýmla bitti. Eylem üzerine patronla Petrol-Ýþ Sendikasý arasýnda Cumartesi günü yapýlan görüþme, Pazar günü anlaþmayla sonuçlandý. Patron, daha önce konuþmak dahi istemediði maddeleri kabul etmek zorunda kalýrken, iþçiler zaferlerini halaylarla kutladý. Ýþçilerin taleplerinin yüzde 80’i kabul edildi. Ýþçiler hafta sonunu fabrikada geçirirken, yöneticiler ise Ýstanbul’da toplantýda geçirdi. Bu süre boyunca sürekli fabrikayla haberleþen sendika yöneticilerinin gönderdiði geliþmeleri takip edip tartýþan iþçiler, durum deðerlendirmesi yap-

193. Sayý / 3 - 17 Ağustos 2011

tý. Son gelen haberlerde kök ücretin yüzde 80’i ve 5 yýl geçiþ süreci ile ilk ve ikinci altý aylarda yüzde 5.5 ücret artýþý haberi iþçileri umutlandýrdý. Bu haberi olumlu bulan iþçiler sendika yöneticilerinin gelmesini ses düzeni kurarak beklemeye baþladý. Yöneticileri iþçi marþýyla karþýlayan iþçiler Þube Baþkaný Ýsmail Doðan ve Genel Baþkan Mustafa Öztaþkýn’ý, “Asla yalnýz yürümeyeceksin” sloganýyla karþýladý. Petrol-Ýþ Aliaða Þube Baþkaný Ýsmail Doðan mücadeleleri boyunca destek veren kiþi ve kurumlara teþekkür ederken, iþçilerin birliðine vurgu yaptý. “Sýkýntýlar paylaþtýkça azalýr. Mücadelemiz boyunca emek dostlarýmýz bizi yalnýz býrakmadý. PETKÝM’de çalýþan dostlarýmýzýn baþý dertte galiba belki bana da bir iþ düþer diye geldiler. Biz de bundan sonraki yaþamýmýzda o davranýþlarý sergileyeceðiz” diyerek mücadele sözü verdi. Petrol-Ýþ Genel Baþkaný Mustafa Öztaþkýn sözleþmenin baþýndan bu yana gelinen süreci özetleyerek, “Uzun ve yorucu bir sözleþme dönemi geçirdik, bu dönem diðerlerinden farklý olarak yýllardýr biriken sorunlarýmýzýn çözümü konusunda bir irade ortaya koyduk. PETKÝM’de en az 10-15 yýl yaþayacak bir modelin kurulmasý mücadelesi verdik. Ýþ deðerlendirmesi konusunda hassas bir sendikayýz. Þimdiki zamanda bu sitemin revize edilmesi ve aksayan yönlerinin düzeltilmesi gerekiyordu” diye konuþtu. Konuþmalardan sonra halaylar çekerek baþarýlarýný kutlayan iþçiler özellikle özelleþtirme sonrasý geriye giden haklarýný kazanmaya yönelik bu mücadelenin özel sektöre bir baþkaldýrýþ olduðunu vurguluyor. Sendika yöneticileri ise, eylemin sonucunu “Özel sektör deneyimi olmayan eski kuþak ve hemen hiç deneyimi olmayan yeni kuþaðýn bu ortak eylemi sýkýntýsýz, firesiz ve oldukça baþarýlý geçti. Alnýmýzýn akýyla çýktýk ve gücümüzü gösterdik” þeklinde yorumluyorlar. Genç iþçiler ise eski kuþaktan çok þey öðrendiklerini ve kendileri dururken en önde olmalarýndan ve sadece gençler için ve sendika için mücadele etmelerinden etkilendiðini belirtiyor. Bir genç iþçi yaþadýklarýný þöyle anlattý: “Bir abimiz var emekliliðine 2 sene kalmýþ nerdeyse onu hiç ilgilendirmiyor ama o ‘Bana ne sizden?’ demedi, hiç gitmedi burada kaldý ve en öndeydi. Onu görünce bizim geriden durmamýz yakýþýk almazdý, onlardan çok þey öðrendik, Petrol-Ýþ kültürünü öðrendik.” Ýþçiler ayrýca sözleþme sürecinin baþlangýcýndan bu yana, taslaðýn bütün iþçilerin görüþünü alarak hazýrlanmasýnýn ve sözleþmeye iliþkin tüm geliþmelerin her fabrikadan ve her vardiyadan temsilcilerle tartýþýlmasýnýn, katýlýmý ve sahiplenmeyi olumlu etkilediðine dikkat çekiyorlar.


Yeni Evrede

Mücadele Birliði

TAHRÝR MEYDANI TÜM HALK TARAFINDAN SAHÝPLENÝLDÝ*

Mýsýr halký milyonlar halinde 18 gün boyunca sokaklarda biraraya geldi ve ABD destekli 30 yýllýk Hüsnü Mübarek rejiminin sonunu getirdi. Bu 25 Ocak Devrimi, ki protestolarýn ilk gününden geliyor ismi, gençler ve öðrenciler tarafýndan yönlendirildi. Bu örgütleyici rolü üstlenenler arasýnda, kampüslerde polisle çarpýþma yýllarýndan gelen mücadelede çelikleþen sosyalist öðrenciler vardý. Devrimin kalbinin attýðý Tahrir meydanýna giden ve orada kalan üç öðrenci ile Haziran ortalarýnda Kahire’de konuþtuk. Kasým Musa, 21 yaþýnda, Kahire Ayn Þems Üniversitesi’nde týp öðrencisi, kampüsten polisin çekilmesi için mücadelenin örgütleyicilerinden. Essam Muhammed, 21 yaþýnda, Kahire Üniversitesi’nde hukuk öðrencisi. Yakýn zamanda politik faaliyetleri yüzünden siyasi polis sýnavlara girmesine mani oldu. Muhammed Muhammed Ali, 21 yaþýnda, ayný kampüste mühendislik öðrencisi; üçüncü kuþaktan Marksist. Babasý da bir öðrenci aktivistiydi ve büyükbabasý, Nasýr döneminde hapsanedeydi. “Biz gençler için devrim özgürlüktür” diyor Musa. “Son beþ altý yýldýr ekonomik durum son derece kötü. Bunu deðiþtirmek istedik. Devlet, buna baskýyla karþýlýk verdi. “Polis her zaman bize tebelleþ oldu, solcusundan islamcýsýna kadar tüm politik insanlarý gözaltýna aldý. Son iki yýlda öðrenci hareketi çok güçlenmiþti. Geçen Kasým ayýnda tutuklanan ve tacize uðrayan öðrenciler için üniversitelerdeki polis merkezlerine karþý 2-3 bin protesto gösterisi oldu. Bu uzun yýllar boyu büyük bir sorun olmuþtur. Hatta mahkemeler, üniversitelerde polis bulunmasýnýn yasadýþý olduðuna dair kararlar aldýlar, fakat polis üniversiteleri terketmedi.” Polisin üstesinden gelmek için gerekli olan þey tam da bu protestolardýr; sürekli polis saldýrýlarýna ve tutuklamalara karþý direniþ; bazan polisle meydan muharebelerine girerek gösteri haklarýný savunmak – tüm bunlar mücadele okulu oldu. Bu genç eylemciler, protestolarýn ilk günü olan 25 Ocak’ta insanlarý örgütlemek için bu yeteneklerini nasýl kullandýlar? Tüm gençler 25 Ocak’ta Tahrir Meydaný’nda toplanmayý planladýlar. Biliyorlardý ki Meydan binlerce çevik kuvvet polisi tarafýndan kuþatýlmýþ olacaktý ve polis tüm Kahire’de göstericileri arayacaktý.

Piramitlerden Baþlayan Yürüyüþ Muhammed, Tahrir Meydaný’na yürüme planýnýn Giza’da pramitlerde toplanan 100 ki-

þiden daha az bir gençlik grubunda olduðunu anlatttý. “Sayý azlýðý polisin alarma geçmemesi gibi bir avantaj oluþturdu. Ýnsanlarýn bize katýlmasý çaðrýsýnda bulunduk, ‘eðer soyluysanýz, eðer Mýsýrlýysanýz, eðer ülkenizi seviyorsanýz, ülkenizin iyiliði için çalýþmalýsýnýz.’ “Ýlk baþlarda polis korkusundan gelmediler” dedi, fakat gençlerin saldýrýya uðramadýðýný gördükten sonra “yürüdüðümüzde insanlar çevremizde toplandýlar.” Sayýlarý birkaç bine ulaþtý. “Tahrir’e Doki giriþinden girdik. Bu, polisin bizi ilk defa durdurmaya çalýþmasýydý. Gece olduðunda sopalar ve gözyaþartýcý bombalarla bize saldýrdýlar. Köprü üzerinde bir polis otosu önümüzü kesti ve üzerimize sürme tehdidinde bulundu. Polis otosunun önünde durdum, hareket etmeyecektim. Ýþte bu, insanlarýn geçmesine olanak saðladý. Polis bir itfaiye aracý getirdi ve tazyikli su aracý hazýrladý. Ýki eylemci tazyikli su aracýný safdýþý ettiler, araç kullanýlamadý. Ýnsanlar bu araçlarýn etrafýndan dolaþtýlar, köprüyü geçip Tahrir Meydaný’na girdiler. Polisin bilmediði bir noktada toplanmaya baþlamýþ olduðumuzdan, gün bizim için kolay olmuþtu.”

50’den 10 Bine... Ali, 25 Ocak’ta Muhandizin mahallesinde bir camide toplanan 50 kiþilik bir gruptaydý. “Ýlahiler okuyarak çevrede dolaþmaya ve insanlarý toplamaya baþladýk ve kýsa sürede sayýmýz 500 olmuþtu. Baþkalarýnýn geldiðini gördük – iþçiler ve iþsizler, yoksul komþular – ve 2500 olduk. Tahrir Meydaný’na yürümeye baþladýk ve sayýmýz 10 bine ulaþtý. Hayatýmda katýldýðým en büyük gösteriydi. Muhandizin’de polis bizi kendi halimize býraktý. Kitle onlardan çok daha kalabalýk olduðundan ne yapacaklarýný bilmiyorlardý. “Tahrir Meydaný’na girdiðimizde, polis bizimle savaþa giriþti, plastik mermiyle ateþ ediyordu, tazyikli su araçlarýný kullanýyordu, gözyaþartýcý gaz atýyordu, cop ve bayýltýcý silahlarla vuruyorlardý bize. Alaný zaptettik çünkü göstericilerin sayýsý polislerden fazlaydý. Polis þaþýrdý. Bu kadar büyük kalabalýklarý asla düþünmemiþlerdi, hele de hiçbir siyasi hareketin katýlmadýðý sadece Mýsýr gençliðinin çaðrý yaptýðý þartlarda!” Saldýrýdan sonra polis Meydan’ý terketti ve Ali’nin grubu “Tahrir’deki insanlarla”ydý. Devrimin Anahtar Talepleri Doðuyor “O andan itibaren soldan sað partilere tüm bir gençlik ve kendini herhangi bir siyasi görüþle tanýmlamayan bütün bir halk olarak

193. Sayý / 3 - 17 Ağustos 2011

Çeviri

Meydan’daydýk” dedi Muhammed. Musa ekledi, “Tüm gençlik kendilerinin ve Mýsýr halkýnýn daha iyisini hakkettiðini hissetti ve yeterince sahiplendi. Tümünün sokaða çýkma sebebi buydu. Müslüman Kardeþler gençliði kendi önderliklerinin kararýna raðmen ilk günden itibaren bizimle sokaklara çýktý. Milli duygularý yüzünden bizimle birlikte geldiler. Onlar da bizimle ayný dertlerden mustarip idi – iþ, eðitim, saðlýk sigortasý.” “25 Ocak’ta sayýmýz 50 bin civarýndaydý” dedi Muhammed. “Saat 20.00 civarý, herhangi bir ses sistemi olmaksýzýn, insanlar ilk kez taleplerini baðýrmaya baþlýyorlardý Meydan’da: ‘Mýsýr halký rejimden kurtulmak istiyor!’” Birkaç dakika sonra, dedi Muhammed, ikinci bir temel slogan doðmuþtu, “Halk ekmek, özgürlük ve sosyal adalet istiyor!” “Gece saat 01’de çok sayýda polis gaz bombalarý ve plastik mermiler atarak ve bize vurarak alana zorla girdiler. Biz kaçýþtýk, polis de peþimizden geldi,” diye devam etti Muhammed. “Omuzumdan, baþýmdan ve vücudumdan plastik mermiyle yaralandým ve hala sol kulaðýmýn altýnda plastik mermiden bir parça duruyor. Ateþ açýldýðýnda bir arkadaþýn vücuduna 62 parça plastik mermi isabet etti.” Genç eylemciler Meydan’ýn dýþýna sürüldü, fakat evlerine dönmediler. Tüm gece boyunca sokaklarda yürüyor, mahalleden mahalleye gidiyor ve Meydan’da neler olduðunu anlatýyorlardý insanlara. Görüþtüðümüz her üç genç de kýsa süre sonra gözaltýna alýndýlar. Ali sersemletici bir silahla gözaltýnda iþkence gördü. Bununla birlikte her üçü de serbest býrakýlýr býrakýlmaz Meydan’a döndüler. “Mübarek görevi býrakýncaya kadar Tahrir Meydaný’nda kalmaya karar verdik” diyor Muhammed. “Bir defasýnda Meydan’da 3 milyon insan vardý. Mübarek’in düþüþünden (11 Þubat’ta) sonra, onun baþbakaný Ahmet Þefik görevi býrakýncaya kadar Meydan’da kalmaya karar verdik. Ve bunda da baþarýlý olduk” diye ekliyor gururla. Þefik 3 Mart’ta istifa etti. “Öfkeli Cuma,” Diðer Çarpýþmalar Üç devrimci, mücadelenin bazý kritik günlerini betimliyorlar. 28 Ocak, þimdi “Öfkeli Cuma” (“Öfke Günü”) olarak adlandýrýlýyor, onbinler olan sayýlarý her yerden Kahire’ye, Meydan’a akan iþçilerle birlikte yüzbinlere ulaþýyor. “O gün tüm Mýsýr’da 5 ila 8 milyon insan protestolara katýldý” diye açýkladý Muhammed. Polis saldýrdýðýnda, meydan savaþlarý oldu. “Sadece dört saatte, halk ülke genelinde polis

21


Çeviri

kuvvetlerini kendi üslerine çekilmeye zorlayarak yoketmiþti. Mýsýr’da polis sayýsý 3,5 milyondur. Biz onlarý yokettik!” diye vurguladý. Ertesi gün Mýsýr ordusu Meydan’a girdi. 2 Þubat’ta, ki bugün “develer çarpýþmasý” olarak bilinir, devlet, at ve develere binmiþ adamlar, alaný çevreleyen binalarda üstlenen keskin niþancýlarýn açtýðý ateþ, binlerce sivil giyimli polis ve ellerinde sallamalar ve sopalar olan kiralýk katiller, atýlan molotof kokteylleri eþliðinde protestoculara geniþ bir saldýrý düzenledi. Her sýnýftan silahsýz insanlar, kadýn ve erkekler yaralar aldýlar, saldýrganlara karþý savaþtýlar ve kazandýlar. Bu nasýl mümkün oldu? “Mýsýr halkýnýn özgürlüðü için” diyor Muhammed, “Tahrir Meydaný’ndaki tüm insanlar ‘Ya özgürlük ya ölüm’ dedi. Meydaný savunmak için her þeyimizi verdik. Böylece kazandýk ve devrim þimdi devam ediyor.” Musa ekliyor, “Tahrir Meydaný tüm halk tarafýndan sahiplenildi. Yaþasýn Halk!” “Baþarýmýzýn sýrrý/sebebi budur” diye açýklýyor Ali. “Tahrir, kapitalistler tarafýndan deðil, halk tarafýndan sahiplenildi” diyor Muhammed, 10 Þubat’ta, aðýrlýkla iktisadi taleplere sahip olsa da ayný zamanda Mübarek’in istifasýný da isteyen 200 bin iþçiyle greve çýkan sendikalarýn önemini vurguluyor. Sendikalar genel grev tehdidinde bulundu. Ertesi gün istifa eden “Mübarek’e nakavt darbesini vuran iþçiler oldu” diye açýklýyor.

Kesintisiz Devrim Bu genç savaþçýlar penceresinden Mýsýr’daki mevcut durum ve öne çýkan görevler nelerdir? “Hala çalýþmak zorundayýz. Devrimin bütün hedefleri karþýlanmadý. Hala insanlarý tutukluyor ve saldýrýyorlar” diyor Muhammed. “Halk için iþ ve aþ istiyoruz”. “Halkýmýz için Mübarek, (defedilen Tunus devlet baþkaný) Bin Ali, Suudi Arabistan yöneticileri, bütün hepsi ABD müttefikidir – ABD’nin buradaki maþalarýdýr” diyor Muhammed. “Onlar bizden çalýyorlar, týpký ABD’nin tüm dünyadan çalmasý gibi.” “60 yýl önce birçok Arap ülkesinde büyük ayaklanmalar vardý. 60 yýlýn ardýndan neden hiçbir þey elde edilemedi? Devrimci devletler ABD’nin müttefiki oldu” diye belirtiyor Musa. “Son 60 yýldýr geriye gidiyoruz. Fakat þimdi insanlar yaþamlarýna yeni bir baþlangýç arýyorlar. Burada insanlar ekmek, eðitim ve saðlýk hizmetlerine sahip olamadýkça rejime karþý mücadeleye devam etmek zorundalar. “Yeni bir dünyanýn baþlangýcý olabilir[bu devrim]. Sadece siyasal deðil, gerçek bir demokrasiyle ilgili bu. Ýnsan yaþamýyla ilgili – okuyup yazamayan ve bir iþe giremeyen, yaþamý için yeterince kazanamayan 40 milyon insanla ilgili.” Ali ekliyor, “Eðer sokaklarda milyonlar varsa, onlarý nükleer silahla bile durduramazsýnýz. Burada yeni bir durum var.” “Devrimci bir durum var” diye açýklýyor Musa. “Þu halde gerçek bir devrimci Marksist örgüt kurmalýyýz.” “Sosyalist bir devrim istiyoruz. Amacýmýz budur!” diyor Ali. Workers World’den Tarafýmýzdan Çevrilmiþtir.

*

22

Yeni Evrede

Munzur Festivali Baþladý

Mücadele Birliði

Bu yýl, 11. Munzur Doða Festivali, 27 Temmuz günü Düzgün Baba ziyareti ve festivaliyle baþladý. Ziyaret için gelen kitle ile önce Munzur’a ve Peri nehri üzerine yapýlmak istenen barajlara karþý bir yürüyüþ gerçekleþtirildi..Mücadele Birliði yürüyüþteki yerini aldý. Kitle eylemde “Baraj Yapma Boþuna Yýkacaðýz Baþýna”, “Baraj Yapmayýn Hedefimiz Olmayýn”, “Dersim Faþizme Mezar Olacak” sloganlarý attý. Sloganlarla Nazimiye merkezine gelen kitle coþkulu bir þekilde karþýlandý. Yürüyüþ sonrasý kitle araçlarla Düzgün Baba ziyareti için yola çýktý. Gezi bittikten sonra da festivalin hazýrlýklarýna baþlandý. Festival saat 19.00’da baþladý. Etkinlikte Kamer Genç ve Nazimiye Kaymakamý konuþma yaptý. Bu konuþmalar sloganlarla protesto edildi.. Sonrasýnda DEDEF adýna konuþma yapan konuþmacý, Dersim isminin geri verilmesinden ve katliamý yapanlarýn hesap vermesinden bahsetti. Konuþmasýný son olarak Seyit Rýza’nýn “Sizin yalan ve hilelerinizle baþ edemedim bu bana dert oldu, ben de sizin karþýnýzda diz çökmeyeceðim bu da size dert olsun” sözüyle bitirdi. Bu konuþma kitle tarafýndan sloganlarla desteklendi. Konuþmalarýn ardýndan halk oyunlarý ile etkinlik baþladý. Yerel oyunlarýn yaný sýra Ermeni Halk Oyunlarý ekibi de yer aldý. Sonrasýnda yerel sanatçýlarýn yaný sýra Nurettin Güleç, Tolga Sað ve Suavi sahnede yer aldý. Etkinlik coþkulu bir þekilde sona erdi.

1.Gün: Nazimiye’deki Düzgün Baba Festivali’nin ardýndan Dersim merkezine geçildi. Dersim þehir merkezinde Sanat Sokaðýna kurulmuþ stand alanýna ulaþtýk. Aralarýnda Mücadele Birliði Platformunun da bulunduðu bir çok kurum ve dernek standlarýný açtý. Ve dergi daðýtýmlarý için Dersim’in mahallelerine daðýlýndý. 14 yýl önce kaybolan Ali Yýldýz’ýn cenazesi Dersim Çemiþkezek’te bir toplu mezarda bulunmuþtu. Bunun üzerine TAYAD’lý aileler saat 16.00’da Dersim merkezde bir yürüyüþ ve basýn açýklamasý yaptýlar. Aileler Ali Yýldýz’ýn cenazesinin geri verilmesini talep ettiler. Eylem basýn açýklamasýnýn ardýndan sonlandýrýldý. Saat 19.00’da festivalin yapýldýðý A-

193. Sayý / 3 - 17 Ağustos 2011

tatürk Mahallesi’ne geçildi. Stadyumda gerçekleþtirilen etkinlik, konuþmalarla baþladý. Dersim belediye baþkaný Edibe Þahin’in konuþmasýnýn ardýndan yaklaþýk 8000 kiþinin katýldýðý konser, MKM’den bir müzk grubu ile baþladý. Kitle coþkulu bir þekilde halaylar çekti. Konserde yerel sanatçýlarýn yaný sýra son olarak Grup Yorum yer aldý ve konser Yorum’un þarkýlarýyla sona erdi.

2.Gün: Ýlk günün ardýndan festival etkinlikleri ve çalýþmalarý hýzýný kesmedi. 29 Temmuz günü öðle saatlerinde Dersim’in sokaklarý aþýrý sýcak nedeniyle sakin görünse de akþama doðru panellerin baþlama saati nedeniyle sokaklarda insan yoðunluðu arttý. Saat 17.00 de kadýn konulu bir panel yapýldý. Çok yoðun bir katýlým olmasa da yoðun tartýþmalar gerçekleþti. Sunumlarda kadýn sorunun temeline erkek egemen sistem olduðunu ve erkeðin egemenliði yýkýlmadýðý sürece özgürleþemeyeceðinden bahsediliyordu kýsaca. Dinleyiciler arasýnda buna itiraz edenler oldu. Kadýnýn yaþamýþ olduðu cinsel ve sýnýfsal sorunlarýn var olduðu ve tüm bunlarýn temelinde kapitalizm olduðu ve ataerkil yapýnýn var olmasýna da sebep þeyinde yine kapitalizm olduðu vurgulandý. Feminist yaklaþýmlarýn, kadýný sosyalizm mücadelesinden ve hata erkek yoldaþlarýyla omuz omuza, güven içinde mücadele etmesinden uzaklaþtýrdýðýný dile getirdiler ve “erkeklerin kendilerini geliþtirmesi sadece teorik kitaplarla deðil emekçi kadýnlarýn mücadele saflarýnda öne çýkarak örnek davranýþlar sergilemesi ile olur” dediler. Panelin bitmesiyle akþam yapýlacak olan konser etkiliði için çalýþmalar baþladý. Akþam yine yerel sanatçýlarýn yer aldýðý bir konser gerçekleþtirildi. Konser coþkulu bir þekilde sona erdi.




Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.