ÇATI PARTÝSÝ ÜZERÝNE B
Yeni Evrede
Başyazı
Mücadele Birliði
DP’nin öncülüðünde ve ana ekseninde oluþturulan seçim bloðu, bileþimini geniþleterek çatý partisi(Halklarýn Demokratik Kongresi)’ne dönüþtü. Politik, toplumsal bileþimi bu parti hakkýnda bir fikir veriyor. Kendisine “sosyalist” diyenlerden “sosyal demokrat “diyenlere dek geniþ bir politik ittifak. Toplumsal yapýsý, sýnýfsal temeli orta sýnýflar, küçük burjuvaziye dayanýyor ve onlarýn etkisindeki iþçilere. Çatý Partisi, toplumsal bileþimi nedeniyle daha en baþta kendi daðýlýþ öðelerini kendi içinde taþýyor. Hem iþçilere, hem de orta sýnýflara dayanmanýn zorunlu sonucu budur. Blokta yer alanlarýn, giriþimin asýl yürütücü gücü olan Kürt hareketinden daha çok, çatý partisi yanlýsý olmalarýnýn asýl nedeni kendi içine düþtükleri durumdur. Sýnýfsal doðalarý gereði izledikleri oportünist ve reformist çizgi nedeniyle kitleler üzerindeki etkisini yitirenler, varlýðýný sürdürmekte zorlananlar, mücadeleci Kürt hareketine yaslanarak, ayakta durmaya çalýþýyorlar. Bu çevrelerin “birlik”, “birleþik güçler” ve “ortak hareket” biçiminde ettikleri laflarýn gerçek anlamý budur. Çatý Partisi devrimci bir parti deðil, muhalefet partisidir. Hedefi toplumu devrim yoluyla dönüþtürmek deðil, parlamenter yani barýþçý yolla demokratik bir ortam yaratmaktýr. Hedefi bu olan bir partinin gideceði en ileri nokta aþýrý muhalefet partisi olmaktýr. Kapitalistlerin sýnýf egemenliðine karþý emekçilerin, iþçilerin mücadelesinin devrimci biçimleri olmadýðý dönemde kitlelerin mücadelesi muhalefet biçiminde geliþir. Mücadelenin devrimci mücadele yoluyla yýllarca sürdüðü ve bugün ileri boyut kazandýðý Türkiye ve Kürdistan’da muhalefet çizgisini aþmayan politik bir düzlemde ilerlemek, açýk olarak geriye düþmektir. Demokrasinin ele geçirilmesi, devrimci mücadele sorundur, bir devrim sorunudur. Geniþletilmiþ blok partilerinin vazgeçilmez hedefi ise parlamentoda etkin bir güç olmaktýr.Buradan parlamenter çoðunluða ulaþýlacak. Bu hedef uzun yýllar alacaðýndan,
o zamana dek parlamentonun azýnlýk bir kanadý olarak, muhalefet görevini yerine getirecektir. Orada etkin, demokratik bir güç olarak, sermaye, burjuva partileri, iktidar baský altýna alýnacak ve bu yolla emekçiler, halklar yararýna küçük ödünler koparýlacaktýr. Bunun karþýlýðý ise kitlelerin devrimci hareketinin parlamentoya hapsedilmesi ve dolayýsýyla burjuvazinin peþine takýlmasý olacaktýr. Halk kitlelerinin tüm dikkati parlamentoya çekilerek, parlamentonun bir parçasý haline gelerek burjuvaziye kitleleri parlamento yoluyla yönetme olanaðý verilmiþ olunacak. Toplumu yönetemeyen egemen sömürücü sýnýf bu yolla yeniden yönetir duruma gelme koþullarýna sahip olacak. Kendi içinde farklýlýklarý içeren halk muhalefetinin burjuva yasama organýndaki yansýmasý, sesi, temsilcisi olacak olan Çatý Partisi, farklý muhalefet güçlerinin bir ittifaký olacaktýr. Cephesel karakterde bir yapýlanma olacaktýr. Ancak Çatý Partisi’nin þimdiye dek bilinen halk cephelerinden bir farký var: Geçen yüzyýlda, burjuvazinin bazý kesimlerinin yer aldýðý cephelerin iktidarý ele geçirme hedefleri vardý. Onlar bu hedefe, devrimci ayaklanmalarla, devrimle vardýlar. Çatý Partisi ise gerek politik amaçlar bakýmýndan, gerekse buna ulaþmanýn araçlarýný kullanma bakýmýndan onlardan çok daha geridir. Çatý Partisi, bir sýnýf partisi deðil, birlikte kitle partisi, bir halk partisi olarak nitelendiriyor kendisini. Kapitalizmin egemen olduðu, sýnýflý bir toplumda, sýnýflarýn ve aralarýndaki karþýtlýðýn geliþtiði bir toplumda, sýnýflar dýþýnda hareket etmek olanaklýymýþ gibi kendilerini bir sýnýf partisi olarak nitelendirmiyorlar. Sýnýflý bir toplumda kendi kuruluþlarýný sýnýflar üstü görmek, küçük burjuvazinin bir kuruntusudur. Türkiye ve Kürdistan’da iþçilerin sýnýf partisi kurulalý yýllar oluyor. Sosyalizm ve sýnýf partisi anlayýþý ve örgütlenmesi iþçi ve emekçi kitleler arasýnda iyice yerleþmiþtir. Emekçiler senelerdir bu devrimci araçla mücadele ediyorlar. Dünyada ise proleter sýnýf partisi tezi ve örgütlenmesinin üzerinden yüz elli yýl geç197. Sayý / 26 Ekim - 9 Kasım 2011
ti. Bu tarihi dönem boyunca, proleter partinin önderliðinde bir dizi sosyal ayaklanma ve bir dizi sosyal devrim gerçekleþti. Birer sýnýf partileri olan devrimci komünist partileri, yirminci yüzyýlýn en etkin, en sürükleyici güçleri oldular. Marksist-Leninist partilerin son derece parlak bir tarihi var. Bunca parlak baþarýlardan sonra, Çatý Partisi, emekçilere kendini önerebiliyor. Ancak, devrimci iþçiler proleter sýnýf partisinin gerisine düþmeyi kabul etmeyeceklerdir. Komünist parti bir iþçi partisi, bir sýnýf partisi niteliðiyle yalnýzca iþçilerin deðil, emekçilerin de geniþ kesimlerini kazanabilir ve devrime yönlendirebilir. Çünkü iþçi sýnýfý kapitalizmin ezdiði tüm kitleleri kapitalizmin baskýsýndan kurtarmadan, kendini kurtaramaz. Devrimci iþçi sýnýfý partileri, geçen yüzyýlda gerçekleþen toplumsal sol devrimlerde bunun iyi örneklerini ortaya koydular. Komünist partileri, proleter karakterleriyle, geniþ emekçi kitleleri yanlarýna çekemeseydi, bu devrimleri zafere götüremezlerdi. Bu örnekler bir þeyi apaçýk biçimde gözlerin önüne seriyor. Yalnýzca proleter sýnýf partileri iþçilerin ve emekçi halk yýðýnlarýnýn en geniþ kesimlerini devrimci mücadelede birleþtirebilir ve harekete geçirebilir. Emekçi ve ezilen kitlelerin en geniþ kesimi ancak tekelci kapitalist egemenliðin yýkýlmasý hedefiyle bir araya gelebilir. Tekelci egemenliði ve giderek kapitalist sýnýf sistemini yürürlükten kaldýracak bir hedefi ve programý ise yalnýzca devrimci sýnýf partisi ortaya koyabilir. Az sayýdaki sömürücü sýnýfýn dýþýnda kalan, toplumun büyük çoðunluðu ancak burjuva devletin yýkýlmasý hedefi etrafýnda toplanabilir. Böylesine devrimci bir savaþýma ancak iþçilerin devrimci partisi öncülük edebilir. Kapitalist sistemde, insanlýðýn geleceðini iki sýnýf belirler: Ýþçi sýnýfý ve burjuvazi. Bu iki ana sýnýf dýþýnda kalan kitleler ya burjuvaziyi izlerler ya da iþçi sýnýfýný. Halk kitlelerinin, örneðin köylülüðün burjuvaziyi izlediði dönemler çok gerilerde kaldý. Proleter olmayan emekçiler, proletar-
3
Güncel
yayý izleyerek kurtulabilirler. Proletarya ise kapitalizmi yýkmak, egemen sýnýf durumuna gelmek ve sýnýflarý kaldýrmak tarihi görevini proleter kitlelerinin sýnýf partisinin önderliðinde yerine getirebilir. Çatý Partisi için Latin Amerika’yý örnek gösterenlere öncelikle þunu söyleyelim ki, Latin Amerika örneði denince biz Küba Devrimi’nin gerçekleþme biçimini anlýyoruz. Nikaragua Devrimi’ni anlýyoruz. Kolombiya’da yarým yüzyýldýr süren FARC-EP örneðini ve kýtada yarým yüzyýldan fazla süren devrimci mücadele yöntemlerini anlýyoruz. Latin Amerika örneðiyle þayet Venezuela’ya iþaret ediyorsanýz ya da diðer ülkelerde iktidara gelen sol hareketlerin baþarýlarýna iþaret ediyorsanýz, bu konuda hemen þunu söyleyelim ki, Latin Amerika örnekleri size hiç uymuyor. Venezuela devriminde ve diðer ülkelerdeki sosyalist hareketlerin iktidarý ele geçirme hedefi vardý. Ve bu hedefe varmak için de sokak gösterileri, ayaklanma, barikat savaþlarý dâhil devrimci mücadelenin çeþitli yollarýný ve yöntemlerini iyi bir þekilde kullandýlar. Çatý Partisi ise öncelikle iktidar perspektifli bir parti deðil. Ve bu nedenle devrimi de, devrimci yöntemleri de yadsýyor. Pratikte devrimci mücadele yürüten Kürt özgürlük hareketi ise iktidarý ele geçirme anlayýþýna sahip deðil. Blok güçleri, Çatý Partisi örneðiyle geniþ güçleri bir araya getirme, bir güç oluþturma, birleþik güç yaratma anlayýþýyla hareket ediyorlar. Ama bu yeni bir þey deðildir. Yýllardýr emekçi ve sosyalist hareketin güçlerini bir araya getirmek için güç ve eylem birlikleri yapýlýyor. Esas olan ve emekçi kitleler için acil olan, salt güçlerini birleþtirmek deðildir. Esas olan bu gücün içeriði ve hedefleridir. Esas olan yalnýzca bir güç olmak deðil, yeni toplumu kuracak bir güç olmaktýr. Devrimi hedefleyen bir güç olmaktýr, devrimci bir güç olmaktýr. Devrimin güncelliðiyle hareket edilmiyorsa, iktidarý ele geçirmek somut hedefi yoksa buna denk bir anlayýþla davranýlmýyorsa, bu güç emekçi ve ezilen kitlelerin kurtuluþuna hizmet etmez, tersine onlarýn önünde bir engel oluþturur. C.DAÐLI
4
Yeni Evrede
Mücadele Birliði
SIRA DÝÐER YOLDAÞLARDA!
13 Yýl Boyunca Küba Adýna Casusluk Yaptýklarý Ýddiasýyla ABD’de Tutuklu Olan “Küba Beþlisi”nden Rene Gonzalez, Küba’nýn Uluslar arasý çapta sürdürdüðü kampanyalar sonucu serbest býrakýldý. Rene Gonzalez özgürlüðüne kavuþur kavuþmaz þunlarý söyledi: “Benim için þimdi yaþamakta olduðum mutluluk, korkunç bir adaletsizlikler silsilesinde açýlmýþ bir parantez sadece. Benim þu anda hapisten dýþarý salýverilmem sadece beni yasal yollardan adaletsizce bu þekilde istismar etmelerinin baþka yolunun kalmamýþ olmasýndandýr. Ancak hala hapiste olan dört kardeþim bulunuyor, onlarý da kurtarmalý, onlarýn da ailelerine kavuþmasýný saðlamalýyýz. Onlara þu anda bulunduklarý, her gün uyandýklarý yerden kurtarmalý, ait olduklarý yere geri getirmeliyiz, bunun için canýmýzý diþimize takmalýyýz” “Þu anda bulunduðum yer sadece bir ileri siper benim için. Tam adalet saðlanýp diðer kardeþlerimle beraber Küba’ya dönünceye kadar savaþmayý sürdüreceðim bir mevzi.” “Tüm halkýmýza, bizi yýllardýr savunmayý sürdüren insanlara, üzerimizdeki bilgi ablukasýný milim milim ilerleyerek kýrmayý baþaran binlerce, onbinlerce insana, boyalý basýný susturanlara Küba Beþlisi adýna þükranlarýmý sunarým. Beni en çok bahtiyar eden þey Küba Beþlisi olarak sizi hak ettiðiniz þekilde temsil etmiþ olduðumuzdur. Biz aslýnda Küba Beþlisi deðil 50 yýldýr direnen Küba Halkýyýz. Sizin bu görkemli direniþinizdi bize ilham veren, sizi temsil ettiðimizin farkýndaydýk ve sizi yüzüstü býrakmadan hak ettiðiniz yere taþýmaktý amacýmýz.” Rene Gonzalez,býrakýlmadan kýsa bir süre önce Fidel ve Raul Castro’ya hitaben bir de mesaj yayýnlamýþtý. Mesaj þöyle: “Sevgili komutaným Öncelikle sizi kucaklarým, bize gösterdiðiniz destek için tüm Küba ulusunu ayaða kaldýrdýðýnýz, uluslararasý dayanýþma hareketini yarattýðýnýz için ama en çok da son 13 yýl boyunca takip edebileceðimiz bir öncü ve örnek olduðunuz için teþekkürler. Bizim için bu görev sizin yaptýðýnýz her þeyin bir devamý niteliðindeydi. Sizin neslinizin Küba halký ve insanlýk için yaptýklarýnýn bir devamý. Bu mesajý size göndermek beni çok mutlu ediyor, geçici de olsa bir kucaklaþma göndermek beni sevindiriyor. Ancak düþmanlar gerçekten kucaklaþmamýzý ne kadar engellemeye çalýþýrlarsa çalýþsýnlar baþarýsýz olacaklar. Siz söz verdiðiniz için Küba Beþlisinin geri döneceðini düþünüyorum. Sözünüzün dýþýnda Küba halký ortaya koyduðu enerjiyle insanlýðýn iyiliði için kavga etmeye devam ediyor. Küba halkýna ilham veren davana hizmet ediyor olmak bizim için büyük bir onurdur. Senin ve Raul’un açtýðý yolda ilerlemeye devam ediyoruz, hiçbir zaman gözünüz arkada kalmasýn. Sizler, Fidel ve Raul bize artýk bu yepyeni tehlikelerle dolu aþamada önderlik ediyorsunuz. Karmaþýk bir ekonomik baðýmsýzlýk savaþýnda hayal ettiðimiz toplumu yaratmaya çalýþýyoruz. Sizlere Beþliden birer kucaklama getirdim, size her zaman güvendik. Hücrede tek baþýmýzayken bizi tamamen dýþ dünyadan yalýttýlar. Hiçbir þeyden haberimiz yoktu, ama sizin devrimin yolundan ayrýlmayacaðýnýza inancýmýz tamdý. Devrimin onu koruyanlarý koruyacaðýndan emindik, bu yüzden de o hep korunacak. Ayrýca bize atfedilen tüm onurlu eylemleri yapmadýðýmýzý belirtsem de hayatýmýzýn geriye kalan kýsmý sizin de verdiðiniz ilhamla davaya adanacaktýr. Bize nasýl davranmamýz gerektiðini öðrettiniz, bize duyduðunuz güveni boþa çýkartmayacaðýz. Þu anda bulunduðum yer kavgaya devam edeceðim yeni bir mevzi sadece ve adalet yerine gelinceye kadar kavgaya devam edeceðim. Ve Fidel ve Raul son sözüm sizlere; emredin komutanlarým!” Rene Gonzalez, serbest býrakýlmasýna raðmen 3 yýl boyunca ABD’de dýþýna çýkma yasaðýyla cezalandýrýlmaya devam ediyor. 197. Sayý / 26 Ekim - 9 Kasım 2011
Yeni Evrede
Güncel
KREDÝ VE SALDIRIYA DAYALI BÝR YÖNETÝMÝN SONU
Mücadele Birliði
Tüm dünya alarm zilleri çalýyor, küresel buhranýn en korkunç fýrtýnalarýna hazýrlanýyor, fakat Türk sermaye sýnýfý “teðet bile geçmeyecek” diyor. Büyük ölçüde, mezarlýktan geçerken çalýnan ýslýk… Ama küçük bir umut daha var ki, sermaye rahatlýk ve güvenini bu küçük umut noktasýna dayandýrýyor. O da kredi musluklarýnýn hiç kesilmemesidir. Hatýrlanacaðý gibi, 2008’de patlak veren küresel buhranda Türk ekonomisi % 30’lara varan daralmalar yaþamýþ, iþsizlik % 9’dan % 15’lere fýrlamýþtý. Ancak tüm o kriz dönemi boyunca ne enflasyon tavana vurdu ne de faizler; hatta dolarýn fiyatý giderek düþtü. 2001 krizine damgasýný vuran olgularýn pek çoðu, son küresel buhranda kendini göstermedi. Haliyle, 2001 krizinin enkaza çevirdiði partilerin tersine AKP sandýktan güçlenerek çýktý. Emekçiler mutlak olaný göz önünde tutmazlar, onlar göreli düþünmeye eðilimlidirler, karþýlaþtýrma yaparlar. Dolarýn fiyatýna bakarlar, enflasyona ve de faiz oranlarýna. Onlarý böyle oldukça düþük seviyede görmeye devam ettikçe, krize dair algýlarý zayýf olacaktýr. Ýþte baþta AKP’yi ve sermaye yöneticilerini yaklaþan büyük kriz karþýsýnda az çok kendine güvenli hale sokan budur.
Krediye Dayanmýþ Bir Pazar Türk tekelci sermayesini böylesine umutlu kýlan 2008 buhranýnda açýða çýkan ekonomik dinamikler. Öylesi bir dinamik ki bu; Türkiye’yi buhar kazanýndaki yüksek basýncý tahliye eden bir boru, buzlu gölde açýlmýþ bir delik haline getirmektedir. 2008’de patlak veren küresel buhraný atlatabilmek için dünyanýn önde gelen merkez bankalarý muazzam ölçülerde para basmaya, kredi daðýtmaya giriþtiler. Böylece yeni sermaye yatýrýmlarý teþvik edilecek, tüketiciler de daha çok harcama yapabilecekti. Ne var ki, basýlan paralarýn önemli bir kýsmý büyük bankalara rezerve edildiler, istenen etkiyi yaratamadýlar ve görünmez dip akýntýlarýna dönüþtüler. Ancak bu kredi dip akýntýlarý, Türkiye gibi birkaç ülkede yüzeye çýkýyorlar ve buralarda en baþta ithalatý patlatacak iç tüketimde büyük artýþlara neden oluyorlar. Dip akýntýsý kredilerini neden Türkiye gibi ülkelerde yüzeye çýkýyor sorusunun pek çok cevabý var. Bir karþý devrim üssü olarak Türkiye’yi bölgede saðlam tutmak gibi siyasi bir angajmanýn yaný sýra, bir derece oynak bir borsa ve döviz kurunun vaat ettiði büyük kazançlarý da sayabiliriz. Öte yandan þu da var: Türkiye henüz kredi-paraya doymuþ bir pazar deðil. Bireysel kredilerin miktarý, 2003 yýlýnda yalnýzca 8 milyar liradýr. 2010 yýlý sonunda bu rakam 171 milyar dolara ulaþtý. Göz korkutan bir artýþ hýzýna raðmen, bu borçlarýn milli gelire oraný % 15 civarýnda. Oysa ayný oran Ýngiltere’de % 215, ABD’de % 91 ve Almanya’da % 61. Bu açýdan bakýldýðýnda kredi verenler Türkiye’de yolunmamýþ pek çok tavuk olduðunu görüyorlar ve büyük bir iþtahla borç para pompalamayý sürdürüyorlar. Sadece son bir ay içinde, dört büyük banka 5 milyar dolarlýk kredi borcu buldu ve bunu iç piyasada kredi olarak daðýtmaya baþladý. Burada, önemli miktarda paradan ve çok geniþ bir kitleden bahsediyoruz, dolayýsýyla durumun, sýnýflar mücadelesine yansýmasý kaçýnýlmaz.
Banka Deðil, Sanki Sebil… Marx, kredi ve bankacýlýk sisteminin yaygýnlaþmasý ile birlikte ortaya çýkan bir olguyu þöyle ifade ediyor: “…Serveti olmayan ama enerjisi, kararlýlýðý, yeteneði ve ticari zekasý olan bir kimse, bu þekilde kapitalist olabilir -ve her bireyin ticari deðeri, kapitalist üretim tarzýnda oldukça doðru olarak tahmin edilebilir- ve bu durum, kapitalist üretim tarzýnýn mazur göstericileri tarafýndan büyük bir hayranlýkla karþýlanýr. Bu durum sürekli olarak, bireysel kapitalistlerin zaten bulunduklarý alanlara, onlara sahip olacak bir yýðýn yeni sanayi þövalyesi getirmekle birlikte, ayný zamanda, sermayenin kendi üstünlüðünü takviye eder, dayandýðý temeli geniþletir ve toplum katlarýndan kendisi için devamlý yeni güçler devþirmesini de saðlar.” (Kapital, Cilt 3, Sf. 531532). Türk tekelci sermayesinin þanssýzlýðý bu kredi gücüne, kapitalist sistemin çöküþ aþamasýna sahip oluþudur. Bu yüzden kökünü topraða salamamýþ, dýþ kredi akýþýna son derece baðýmlý, borcunu ancak borçla döndürebilen ve yalnýzca üretim-daðýtým aðýyla deðil, ama mali aðlarla da tekelci sermayenin pençesine düþen bir yýðýn küçük üretici, spekülatörler, maceracýlar topluluðu, sermayenin eteklerine yapýþmýþ bulunuyor. Oysa çok deðil, on yýl öncesine dek, bankalar yalnýzca kendi iþtiraklerine kredi açar ya da topladýklarý paralarý doðruca devlet borçlarýna yatýrýrlardý. Küçük üreticiler ise ancak kefalet kooperatifleri yoluyla son derece kýsýtlý koþullarla devlet bankalarýndan kredi kullanabilirlerdi. 2001 krizinde neredeyse sýfýrlanan krediler, tam ilhakýn açtýðý dýþ kredi kanallarý sayesinde muazzam bir hýz ve birikim kazandý. Emekçi milyonlar, kredi kartlý yaþamla tanýþtýlar. Bu artýþ, 2008’in küresel buhran döneminde, yukarýda açýkladýðýmýz nedenlerle, hiç durmadý. Bankalar, 2006’da tam 218 milyar, 2007’de 285 milyar, 2008’de 367 milyar, 2009’da 392 milyar ve nihayet 2010’da 525 milyar liralýk kredi daðýttý. Aþaðýdaki tablodan en büyük dokuz bankanýn daðýttýklarý kredi kartlarýna dair rakamlar yer almakta.
Milyonlarca ücretli, ayýn sonunu kredi kartlarýna açýlan borç sayesinde görüyor. Milyonlarca küçük üretici, iþletmelerini, sadece borçlarýnýn çevrilebilmesi için açýk tutuyorlar. Ýþte bu yüzden milyonlarca emekçi, kredi faizleri yükselmediði sürece, siyasal açýdan tutucu bir davranýþ içine girerek, yalnýzca “istikrar” arayýþý içinde olmalarý normaldir. En Alttan Çürüme Çalýþanlar bir þeklide, banka kredileri aracýlýðýyla denetime ta-
197. Sayý / 26 Ekim - 9 Kasım 2011
5
Güncel
bi olurken, sefaletin en dip noktasýnda bulunan milyonlar da “sosyal yardým” cenderesinde tutuldular. 2009 yýlýnda bütçeden tam 14 milyar lira sosyal yardým adý altýnda yürütülen sadaka politikasýna harcandý. Bunun 5,5 milyar lirasý sadece yeþil kart uygulamalarýna gitti. Bu arada, yeþil kartlýlarýn sayýsý da hýzla arttý: 2004 yýlýnda 6,8 milyon olan rakam, 2009’da 9,6 milyona fýrlýyordu. Görünen o ki, sadece kapitalist sömürü sistemi deðil, ama bizzat bu sadaka yöntemi de, yoksulluðu çoðaltan etki yaratýyor. Sosyal yardým adý verilen sadaka politikasý, emperyalist ülkelerde onyýllardýr uygulanýyor ve çoðu kez “bir kere yardým alan, hep yardým alýr” tezini doðruluyor. Bu türden yardýmlardan yararlananlar, alabildiðine düþük ücretler karþýlýðýnda, kayýt dýþý çalýþmayý kabul ederek, genel ücret düzeyini düþürüyorlar. Sonuçta neredeyse on milyon yoksuldan bahsediyoruz, öyle bir emek piyasasý oluþmaktadýr ki, yalnýzca bu sosyal yardýmlarý alabilenler, iþ bulabiliyorlar, çünkü önerilen ücret öylesine düþük. Sadaka daðýtým programlarý, en baþta belediye meclislerini, muhtarlarý ve yerel eþrafýn elini güçlendiriyor. Yardým alanlar, yaþam koþullarýný sermaye sýnýfýndan baðýmsýz emek koþullarýnda gören proleter sýnýftan ayrý düþüyorlar; yöneticilere baðýmlý, muhtaç kiþiler haline düþüyorlar. Böylece sosyal yardým adý altýnda yürütülen sadaka politikasý, proletaryanýn en alt katmanlarýnýn emekçi karakterini kemiriyor, çürütüyor. Türk sermayesinin bu sosyal yardýmý sürdürebilmesi de kredi musluklarýnýn sonuna kadar açýk kalmasýna baðlý. Bolca krediyle kýþkýrtýlan tüketim devlet bütçesine KDV, ÖTV aracýlýðýyla bolca katký saðlýyor. Bu yüzden yaklaþtýðý için alarm zilleri çalan küresel borç krizi, Türk tekelci sermayesinin umduðunun aksine, hem kredi kanallarýný kapatarak milyonlarý borç bataðýna sürükleyecek, hem de sadaka daðýtýmýnýn kaynaklarýný hýzla kurutacaktýr. 2008’de patlayan buhraný, muazzam paralar basarak öteleyen emperyalist kapitalist sistem, gelinen noktada koca devletleri ve dev bankalarý iflasýn eþiðine getirdi. Bundan böyle, kredi musluklarýnýn kapanacaðý bir güvensizlik çukuru, sistemin hemen önünde belirmekte. Kredi kartlarý ve sadaka programlarýyla, milyonlarý uyutmayý baþaran Türk tekelci sermayesi için cehennem, sadece bir þok uzaklýkta. Devrim de öyle.
6
Yeni Evrede
Mücadele Birliði
YÝNE DEPREM YÝNE CAN KAYIBI! YÝNE SAHTE GÖZYAÞLARI YÝNE SORUMLULUKTAN KURTULMA TELAÞI!
23 Ekim Pazar günü, yine bir depreme tanýk olduk. Bir kez daha insanlýðýmýz sarsýldý. Özellikle son yýllarda hiç gündemden düþmeyen deprem, bu defa can almaya Van’da devam etti. Boðaziçi Üniversitesi Kandilli Enstitüsü Deprem Araþtýrma Enstitüsü’nden yapýlan açýklamaya göre 13.41’de yaþanan depremin merkez üssü Van’ýn Tabanlý köyü ve Richter ölçeðine göre 7,2 büyüklüðünde. Depremin hemen ardýndan Van ve baþta Erciþ olmak üzere ilçelerinde telefonlar ve elektrikler kesildi. Deprem Diyarbakýr, Batman, Þýrnak, Muþ, Erzurum, Bingöl, Bitlis, Siirt, Mardin ile Irak’ýn kuzeyindeki Duhok ve çevre yerleþim birimlerinde de hissedilirken, akþam saatlerine kadar büyüklükleri 5.5’e varan 33 artçý deprem yaþandý. Saatler 18.00’e gelirken, çok sayýda yardým ekibinin yola çýktýðý açýklanmasýna raðmen halkýn kendi çabalarýyla hareket ettiðini, profesyonel kurtarma ve saðlýk ekiplerinin þehre ulaþmadýðýný açýklayan valilik, iletiþim kesik olduðu için tam hasarýn ne olduðunun henüz belli olmadýðýný söylüyordu. Kýzýlay tarafýndan da bir kriz masasý oluþturulurken, çevre il ve ilçe belediyeleri kurtarma, saðlýk, gýda ve yiyecek yardýmý yapmaya baþladý. Saatler ilerlerken enkaz altýndan çýkarýlan ceset sayýsý 85’e ulaþtý ve hastanelerde, çeþitli illerden gelen ambulanslarda bulunan yaralý sayýsý yüzlerle ifade ediliyor, köylerden ise hala haber alýnamýyor. Van havaalanýnýn da hasar görmesi nedeniyle gelen her tür yardým Erzurum havaalanýna inecek. Diyarbakýr’da baþlatýlan kan baðýþý kampanyasý için kan verenler ise uzun kuyruk oluþturdu. Van’da yýkýlan binalardan biri de öðrenci yurdu. Gencecik bedenlerin enkaz altýnda bir umutla yardým beklediklerini düþünmek insanýn tüylerini diken diken ediyor. En büyük hasarý gören bölge Erciþ. Erciþ’te Kýzýlay tarafýndan ilk çadýrlar kurulurken, evleri yýkýlanlara yemek daðýtýmýna baþlandý; yaralananlar Bitlis ve ilçelerindeki hastanelerde tedavi altýna alýnýyor. Kýzýlay’ýn Erzurum, Muþ ve Elazýð Yerel Afet Müdahale ve Lojistik Merkezlerinden çok sayýda malzeme gönderildiði ve bölgedeki kan merkezleri de yaralýlar için gerekli kaný ulaþtýrmak için çalýþmalarýna baþladýðý bildiriliyor. Baþbakanlýk Afet Merkezi ve Kýzýlay tarafýndan yapýlan açýklama, Van genelinde aðýr hasarlý bina sayýsýnýn 3-4 bini bulduðu, ölü sayýsýnýn ise 500 ile 1000 arasýnda olabileceðini söylüyor. Yine her depremde olduðu gibi devlet göz baðlamaya, rakamlarý küçük göstererek sorumluluðunu azaltmaya çalýþýyor. Herkes üzerinde yaþadýðýmýz topraklarda 6 þiddetinde ve daha fazlasýnda bir depremde bir çok binanýn yýkýlacaðýný bir çok insanýn öleceðini adeta bir kehanet derecesinde biliyor. Çarpýk yapýlaþmanýn olduðu, müteahhitlerin kar hýrsýyla malzemeden çaldýðý bir yerde, bu derecede bir depremde can kaybýnýn yüksek olmamasý mümkün deðildir. Akþam saatlerinde Baþbakan Erdoðan da bakanlar ve kýzý ile birlikte özel uçaðý ile Van’a hareket etti. Baþbakan, her zaman yaptýðý gibi yine timsah gözyaþlarý ile sistemin ve kendisinin sorumluluðunu-sorumsuzluðunu örtbas etmeye çalýþacak. Van’ýn Ýskele Mahallesi’nde bulunan ve 1000 kadar adli hükümlü ve tutuklunun kaldýðý Van M Tipi Kapalý Cezaevi’nin arka taraftaki duvarý da deprem sýrasýnda yýkýldý ve 200 kadar tutuklu firar etti. Van’da halk geceyi sokakta geçirmeye hazýrlanýyor. Sistem yapýlanma sorununu yine afetten afete hatýrlarken, emekçi halklar yine kendi yaralarýný kendi kendilerine sarýyorlar. 197. Sayý / 26 Ekim - 9 Kasım 2011
Yeni Evrede
Çeviri
WALL STREET ÝÞGALÝ Azýnlýðýn Egemenliðine Karþý Çoðunluðun Protestosu
Mücadele Birliði
A
merikan muhalefetinin ortak sesi görmezden gelinemeyecek bir hareketin varlýðýný açýkça ortaya koydu. “Wall Street Ýþgali” finans sermayenin kalbinde baþladý ama bu hafta protestolar, ülke çapýnda düzinelerce kente yayýldý. New York’ta Cumartesi öðleden sonra “Wall Street Ýþgal”cilerinden binden fazlasý, “Washington Meydan Parký”na yürüdü. Geçen son iki Cumartesinden farklý olarak bu gösteriler gayet barýþçýl biçimde sonuçlandý. Alanda ve yürüyüþ yolu boyunca aþýrý derecede yýðýlmýþ olan polis, kimsenin tutuklanmadýðýný açýkladý. Bu arada, Aþaðý Manhattan’da bankalarý protesto için çadýrlarda toplam 15 binin üzerinde Amerikalý artýk orada daha fazla kalamazdý. Çadýrlarda yaþayanlar Pazar günü New York’un baþka alanlarýna yayýlmalarý gerekip gerekmediðini tartýþtýlar. “Bu bana hoþ, tatlý bir devrim gibi geliyor. Devrimin ruhu burada ve ben onun bir parçasý olmak istiyorum” diyordu çadýrcýlardan Talib Kweli. Ýþçi sendikalarý, nakliye iþçileri, öðretmenler, hemþireler ve asker gazileri þirketlerin açgözlülüðüne ve zenginlikteki eþitsizliðe karþý kavganýn öncülüðünü yapan genç eylemcilerle omuz omuza durdular.
Protestolar sýrasýnda bir asker gazisi, “þimdi bizim toplumumuzda genç nüfusun hiçbir umudu yok. Yetiþmekte olan genç kuþak ve ekonomik kriz dönemlerinde acý çeken bütün Amerikalýlar için daha adil ve eþit bir toplum görmek istiyorum” diyordu. Ýþgal hareketi öyle bir ivme kazandý ki, deðiþim sözü veren Baþkan bile sorunla ilgilenmek zorunda kaldý. Barack Obama, bir basýn konferansý sýrasýnda “ben halkýn öfkeli olduðunu ve protestocularýn öfkeli kalabalýklara finans sistemimizin nasýl çalýþtýðýna dair mesaj verdiklerini düþünüyorum. Amerikan haklý herkesin yasalara uymadýðýný anlamýþ durumda; Wall Street bunun bir örneði” diye konuþtu. “Þu günlerde doðru iþler yapanlar ödüllendirilmiyor ama doðru olmayan iþler yapanlar ödüllendiriliyor” diye ekledi. ABD, Arap dünyasýndaki demokratik ayaklanmalarý destekler ve teþvik ederken ayný þeyler kendi evinde meydana geldiðinde coplarla, biber spreyi ve kitlesel tutuklamalarla karþýlandý. Brooklyn Köprüsü üzerinde yaklaþýk 800 barýþçýl protestocu tutuklandý. Bu sahne Mýsýr’ýn Tahrir Meydaný’ný hatýrlattý. “Arap Baharý’nda, Yunanistan’da, Ýspanya’da dünyanýn dört bir yanýnda bize yol gösteren kardeþlerimizin izinden gidebiliriz. Þimdiki hareketin güçlü bir mesaj vermediðini görebiliyoruz. Sýradan halk açgözlü þirketler için daha fazla çalýþmak istemiyor ve þimdi biz bu konuda bir þeyler yapmak için ayaða kalkýyoruz” diyor Wall Street iþgalcilerinden Makeba Judge. New York Emniyet Müdürlüðü, iþgal
hareketinin üç haftasýnda fazla mesai için 2 milyon dolardan fazla harcadý. Bazý eleþtirmenler sermayenin özgürlüðü bastýrmaya baþladýðýný söylüyor fakat bu söylemler eylemcilerin moralini bozmuyor. “Ýlkin artýk tutuklanmaktan korkmuyorsunuz, orada polis devletinin tüm kontrolü kayboluyor. Bu gerçekleþtiðinde kendinize güveniniz artýyor. Birden farklý bir dünya düþünebiliyorsunuz ve deðiþimin temsilcisi olabileceðinize inanýyorsunuz” diyor “Wall Street Ýþgali” gösterileri sýrasýnda tutuklanan Robert Cammiso. Bu karmaþadan 2 mil ötede, Birleþmiþ Milletlerde, milyarder ve finansçý George Soros bile bu ayaklanmayý deðerlendiriyordu. “Gerçekte ben göstericilerin samimi duygularýný anlýyorum. Kararlar sermayeyi bankalara pompalamak için deðil, fakat onlarýn batýk deðerlerini etkili biçimde kurtarmak ve kendilerine bataða giden yoldan kendilerini kurtarmaya olanak tanýmak içindi. Bankalara yüksek karlar saðlamak ve yüksek kar payý daðýtmalarýna izin vermek içindi. Dediðim gibi göstericilerin sorunlarýn sempatim var”. Þikâyetler o kadar yüksek sesle ve geniþ biçimde dile getirildi ki, ana medya ortak çýkýþ yolunu protestolarý görmezlikten gelmede buldu. “Wall Street Ýþgali” birkaç hafta içinde uluslar arasý ilgiyi üzerine çekmekle kalmadý fakat çoðu kiþi süregiden bu olaylarýn ABD’de bir dönüm noktasý olacaðýna inanýyor. Not: Russian Today’den çevirilmiþtir
Ontex Ýþçileri Ýþe Ýade Davasýný Kazandýlar Ontex-Canbebe iþçileri fabrikalarýnda daha iyi çalýþma koþullarý için sendikal faaliyet yürüttükleri ve sendika iþyeri temsilcilerini kendileri seçmek istedikleri için iþten atýlmýþlardý. 17 Þubat 2011 tarihinde iþten atýlan ve örgütlü olduklarý Selüloz-Ýþ Sendikasý tarafýndan da yalnýz býrakýlan 16 Ontex-Canbebe iþçisi Yenibosna’daki fabrikalarý önünde çadýr kurarak direniþe baþlamýþ ve eylemlerini 162 gün sürdürmüþlerdi. Ýþten atýlmalarý üzerine hukuksal süreci de baþlatan Ontex-Canbebe iþçileri iþe iade davasý açmýþlardý. Bakýrköy 7. Ýþ Mahkemesi’nde görülen dava 12 Ekim günü sonuçlandý. Ýþe iade davasý açan iþçilerin davalarý 6. ve 7. Ýþ Mahkemelerin-
de iki grup halinde görülmekteydi. 6 kiþilik bir grup iþçinin mahkemesi 6. Ýþ Mahkemesi’nce iþçiler lehine sonuçlanmýþtý. 12 Ekim günü görülen 7. Ýþ Mahkemesi’deki duruþma iþçilerin lehine sonuçlandý. Mahkeme 7 iþçinin iþe iadesine karar verirken, patronun iþe baþlatmamasý halinde; iþçilerin sendikal faaliyetleri gerekçe gösterilerek iþten çýkarýlmasý nedeniyle gerçekleþtiði için 1 yýllýk brüt ücret tutarýnda tazminat ödenmesine hükmetti. Kararýn kesinleþmesinden sonra 4 aylýk ücretleri ve diðer haklarýnýn patronlar tarafýndan Ontex-Canbebe iþçilerine ödenmesi gerekiyor.
197. Sayý / 26 Ekim - 9 Kasım 2011
7
ANKARA YÜRÜYÜŞÜ ÖNCESİ EYLEMLER Yeni Evrede
Sokaklar
Emekçiler, 8 Ekim’de Ankara’da yapacaklarý mitinge hazýrlýk için çeþitli eylemler yaptýlar. Ses Çapa’da Basýn Açýklamasý Yaptý
Çapa Týp Fakültesi’nde saðlýk emekçileri, 6 Ekim günü saat 12.30’da bir araya gelerek, “Güvenceli Maaþ ve Emekliliðe Yansýyacak Ýnsanca Yaþanabilir Ücret, Güvenceli Ýþ ve Gelecek Ýstiyoruz” dediler. Hastane önünde bir araya gelen SES üyeleri “Kamu Hastane Birlikleri Yasasý Ýle Hastanelerimiz Satýlýyor Haberiniz Var mý? / SES” pankartýný açarak “Hastaneler Halkýndýr Satýlamaz, Sözleþmeli Köle Olmayacaðýz, Saðlýkta Tasarruf Ölüm Demektir” sloganlarýný attýlar. Basýn açýklamasýný SES Aksaray Þubesi adýna okuyan Ersoy Adýgüzel “Yýllardýr profesöründen, saðlýk emekçilerine kadar saðlýk emekçilerinin maaþlarý düþük tutuldu... Hiçbir söz hakkýmýz olmadýðý halde, iþleyiþten kaynaklanan sorunlarýn nedenleri bizmiþiz gibi, Saðlýk Bakaný tarafýndan hedef gösterildik... Sendika yasamýz görüþülüyor. Ama hükümet toplu sözleþmede son sözü, kendi atadýðý Hakem kuruluna vererek grev hakkýný yok saymak istiyor. 8 Ekim’de Ankara’da mitingde, ardýndan grevlerle alanlarda olacaðýz” dedi ve 8 Ekim’de Ankara’da yapýlacak mitinge çaðrýda bulunarak basýn açýklamasýný sona erdirdi. “Geleceğimize Sahip Çıkmak Ýçin 8 Ekim’de Ankara’ya” “Halktan toplanan vergilerle yapýlan hastaneleri sermayeye veren, düþük ücretlerle, güvencesiz, belirsiz mesaiyle çalýþmayý dayatan, paran kadar saðlýk anlayýþýný yerleþtirecek olan, saðlýk emekçilerini iþsizliðe ve birbiriyle rekabete zorlayan, saðlýk hakkýný ortadan kaldýrýp, saðlýk piyasasýný besleyecek olan, Kamu Hastaneler Birlikleri-Saðlýk Kentleri düzenlemelerine karþý hastaneleri-
8
Mücadele Birliði
mize ve geleceðimize sahip çýkmak için 8 Ekim’de Ankara’da olacaðýz” diyen SES 9 Eylül Üniversitesi Ýþyeri Temsilciliði, bir basýn açýklamasý gerçekleþtirdi. 7 Ekim günü 9 Eylül Üniversitesi Týp Fakültesi’nde çalýþan saðlýk emekçilerinin gerçekleþtirdiði basýn açýklamasý saat 12.30’da baþladý. “Yaþasýn Örgütlü Mücadelemiz” sloganýný atan emekçiler þunlarý söyledi: “…Grevsiz toplu iþ sözleþmesi bizlere dayatýlmak istenmektedir. Bizler Dokuz Eylül Üniversitesi çalýþanlarý olarak geçtiðimiz Nisan ayýnda yaklaþýk 2000 çalýþanýn katýlýmýyla grevler gerçekleþtirdik. Türkiye mücadele tarihine geçen, kazanýmlarla sonuçlanan grev günlerinde birlik olmanýn, dayanýþmanýn ve örgütlü mücadele etmenin coþkusunu paylaþtýk. Hep beraber gördük ki çalýþanýn en büyük gücü hizmetten, üretimden gelen gücüdür. Hükümet de bunu iyi bilmektedir ki öncelikle örgütlenmenin engellenmesine yönelik sendikal kanunlar çýkarmakta ve grev hakkýný gasp etmek istemektedir. Saðlýkta özelleþtirme politikalarý sadece saðlýk çalýþanýnýn haklarýný gasp etmekle kalmayýp verilen saðlýk hizmetinin kalitesinde düþüþlere neden olarak, paran kadar saðlýk anlayýþýný yerleþtirerek toplum saðlýðýný tehdit etmektedir. Tüm temel haklarýmýz için insanca yaþamý savunuyor, eþit, özgür, demokratik bir Türkiye istiyoruz!”. Basýn açýklamasý 8 Ekim’de Ankara’da olma çaðrýsý yapýlarak sona erdirildi.
8 Ekim Öncesi Ýzmir’de DÝSK Eylemde DÝSK’e baðlý sendikalarýn üyesi yaklaþýk 3 bin iþçi, kýdem tazminatlarýnýn kaldýrýlmasýna karþý 7 Ekim’de yürüyüþ yaptý. Basmane’deki DÝSK Ege Bölge Temsilciliði binasýndan Çankaya’da bulunan AK Parti il binasýna kadar yürüyen iþçiler “Kýdem’e Uzanan Eller Kýrýlsýn”, “Faþizme Karþý Omuz Omuza”, “Kýdemi Deðil Taþeronu Kaldýr”, “Zafer Savaþan Ýþçilerin Olacak”, “Bütün Ýktidar Emeðin Olacak”, “Baskýlar Bizi Yýldýramaz”, “Susma Sustukça Sýra Sana Gelecek” sloganlarý attý. DÝSK Ege Bölge Temsilciliði önünde toplanan iþçiler saat 16.00’da sloganlar ve alkýþlarla yürüyüþe geçti. Basmane Meydaný’ndan geçiþte AK Parti Konak ilçe binasý önünde yuhalamalarla birlikte “Gün Gelecek 197. Sayý / 26 Ekim - 9 Kasım 2011
Devran Dönecek, AKP Halka Hesap Verecek” sloganý atan iþçiler, Fevzi Paþa Bulvarý’ný takip ederek AK Parti il binasýna geldi. Polisin aldýðý yoðun güvenlik önlemleri altýnda AK Parti il binasýna 30 metre yakýnda kurulan polis barikatý önünde duran iþçiler burada da “Ýþçi Memur El Elele Genel Greve” sloganý attýlar. Ýþçiler, AKP binasýna yönelik ýslýklý protestoda bulundu. DÝSK Ege Bölge Temsilcisi Ali Çeltek, okuduðu basýn açýklamasýnda, AK Parti iktidarýnýn kaldýrmaya çalýþtýðý kýdem tazminatýnýn dünyanýn hemen yer ülkesinde var olan en yaygýn ödeme türlerinden birisi olduðunu, Fransa’dan Güney Kore’ye, Hollanda’dan Hindistan’a, Arjantin’den Japonya’ya ve Ýtalya’dan Brezilya’ya kadar neredeyse tüm ülkelerde kýdem tazminatýnýn uygulandýðýný söyledi. Çeltek, “Kýdem tazminatý çalýþanýn ücretinin ileride ödenmek üzere ayrýlmýþ bir parçasýdýr. Ücret dýþý iþgücü maliyetinin bir unsuru þeklinde görülemez. AKP’nin iþsizlik sigortasý ve iþ güvencesinin var edilmesinden sonra kýdem tazminatýna gerek olmadýðý iddiasý yanlýþtýr, uydurmadýr. Çünkü kýdem tazminatý ödeme durumu iþ güvencesinin olduðu yerde deðil, iþ güvencisinin bittiði yerde baþlamaktadýr. Kýdem tazminatý fonu tartýþmalarý ise aldatmacadýr” dedi. Çeltek, 8 Ekim 2011 Cumartesi günü Ankara’da AK Parti iktidarýnýn iþçi ve emekçi aleyhine politikalarýna karþý özel olarak da kýdem tazminatý için, torba yasa uygulamalarýna, özel istihdam bürolarý giriþimine karþý kitlesel eylem gerçekleþtireceklerini söyledi. Basýn açýklamasýný “…Susmayacaðýz, yýlmayacaðýz, teslim olmayacaðýz… Tarih de göstermiþtir ki, baský ile iktidarýný sürdürenler er geç yenilecek ve tarihin karanlýðýnda yok olacaklardýr” diyerek bitirdi. Eyleme TÜMTÝS, TMMOB, KESK, TTB’nin yaný sýra Mücadele Birliði Platformu da destek verdi. Çeltek’in konuþmasýnýn ardýndan eylem sona erdi.
Yeni Evrede
ONBÝNLER ANKARA’DA
Sokaklar
Mücadele Birliði
DÝSK, KESK, TMMOB ve TTB’nin ortak örgütlediði ve”Sokak Meclisi” adýný verdikleri ve “Ýnsanca Bir Yaþam” þiarýyla harekete geçilen miting, 8 Ekim günü saat 10.00 sularýnda Ankara Garý önünde kitlenin toplanmasýyla baþladý. Yaklaþýk 12.30 sularýnda yürüyüþün baþlamasýyla miting alaný olan Sýhhýye Meydaný’na yönelindi. Konfederasyonlara baðlý çok sayýda sendika ve meslek örgütlerinin katýldýðý mitinge çeþitli siyasi partiler, devrimcidemokrat örgütler, köy dernekleri ve çevre örgütleri destek verdi. Sayýlarý onbinleri bulan kitle, miting boyunca çok coþkuluydu, sýk sýk zindanlardaki tutsaklara atýflarda bulunulan konuþmalar yapýldý. Eyleme katýlan Mücadele Birliði Platformu “Fabrikalar Tarlalar Siyasi Ýktidar Her Þey Emeðin Olacak!” pankartýnýn arkasýnda yürüdü ve yürüyüþ boyunca “Zindanlar Yýkýlsýn Tutsaklara Özgürlük”, “Ýktidar Dýþýnda Her Þey Hiçbir Þeydir”, “Kürt Halký Devrimle Özgürleþecek” sloganlarý attý. Onbinler miting alanýna girerken onlarý köprüden sallandýrýlan, “Dünya Halklarý Devrime Yürüyor Devrim Ýçin Ýleri / Mücadele Birliði Platformu” pankartý karþýladý. Alanda zaman zaman “Yaþasýn Partimiz TKEP LENÝNÝST” sloganlarý duyuldu. Miting saygý duruþunun ardýndan örgütleyici kurum temsilcilerinin konuþmalarýyla devam etti. DÝSK Genel Sekreteri Tayfun Görgün TBMM’nin milyonlarca insanýn geleceðini ilgilendiren kararlar alýndýðýný belirterek, halkýn ve emekçinin canýna ot týkayan Sosyal Güvenlik, Torba Yasa ve Genel Saðlýk Sigortasý’nýn burada bulunan yüzbinlerin muhalefetine raðmen alýndýðýný söyledi. Zorunlu tasarruf, KEY ve iþsizlik Fonu’nun yaðmalandýðýný belirten Görgün, þimdi de Kýdem Tazminatý’na göz dikildiðini belirtti. Sermaye için dikensiz bir gül bahçesi yaratýlmasýna izin vermeyeceklerini ifade eden Görgün, daha da çoðalarak sokaðýn sesini güçlendireceklerini dile getirdi. Tüm ezilenlerin bir elin parmaðý gibi olduðunu belirten Görgün, bu eli yumruk haline getirmenin zamanýnýn geldiðini kaydetti. Birleþerek ve direnerek kazanacaklarýný hatýrlatan Görgün, seçimlerden sonra ülkenin tam bir faþizm altýnda yönetildiðine dikkat çekti. Görgün, “Ülkemizi kararnamelerle yönetip, kamu hizmetlerini tasfiye ederek güvencesiz istihdamý ve iþ cinayetlerini olaðan hale getirmeye çalýþýyorlar” dedi. Görgün, “Hak-
larý iade edilmeyen seçilmiþleri, mesleklerini onurlarýyla yerine getirmek istedikleri için dört duvar arasýna atýlan gazeteci dostlarýmýzý unutmadýk” dedi. Türkiye’de “ileri demokrasi” ve “Yeni Türkiye” adý altýnda yeni bir diktatörlüðün biçimlendiðine dikkat çeken Görgün, her büyük sarsýntýnýn aþaðýdan geldiðini ifade ederek, buna karþý duracaklarýný söyledi. TMMOB Genel Baþkaný Mehmet Soðancý da “Sokak Meclisleri’nde kadýn cinayetlerine dur” diyen kadýn þiddetine karþý mücadele eden kadýnlarýn, haklarýný arayan iþçilerin, ötekileþtirilen tüm kesimlerin, Kürecik’te “Füze Kalkaný’na Hayýr” diyen Küreciklilerin, Hopalýlarýn, nükleer silah karþýtlarýnýn, Akkuyulularýn, barýþ aktivistlerinin, eþit yurttaþlýk hakkýný isteyen Alevilerin, asimilasyona karþý duran Kürtlerin olduðunu belirtti. Memleketin üstünü gri bulutlarýn kapladýðýný belirten Soðancý, Sokak Meclisi ile bu ablukanýn daðýtýlacaðýný söyledi. Konuþmasýna ölüm yýldönümü nedeniyle Devrimci Necdet Adalý’yý anarak baþlayan TTB Genel Baþkaný Dr. Eriþ Bilaloðlu onla197. Sayý / 26 Ekim - 9 Kasım 2011
rýn aydýnlýk yolunda yürümeye devam edeceklerini söyledi. Sokak Meclisi’nin en önemli görevinin yalanlarý açýða çýkartmak olduðunu belirten Bilaloðlu, 9 yýldýr iktidarda olan AKP Hükümeti yüzünden dünden daha kötü olduklarýnýn altýný çizdi. Bilaloðlu, gelecek yýl ve daha sonraki yýllarda da Sokak Meclisi’nin sesini daha da yükselteceklerinin sözünü verdi. Konuþmasýna Kürtçe “Hoþ geldin” ile baþlayan KESK Genel Baþkaný Lami Özgen ise, yukarýdan AKP aþaðýdan cemaatler tarafýndan kuþatýlmýþ olan sistemi eleþtirerek, þunlarý söyledi: “Bu düzen de ‘Devlet adýna bin operasyon yaptým’ sözlerinin sahibine ödül gibi ceza, parasýz eðitim talep eden öðrencilere 2 yýl hapis var. Bu düzende Kürt sorununda demokratik, barýþçýl çözüm yerine daha fazla silah/savaþ, daha fazla ölüm anlayýþýnýn dayatýlmasý var. Barýþ ve diyalog yerine imha ve inkarýn sürdürülmesinde inat var. ‘Artýk yeter! Kimse ölmesin’ diyenlerin susturulmak istenmesi var. Bu düzende halkýn oylarýyla seçilmiþ belediye baþkanlarýný, siyasetçileri yaka paça gözaltýna alarak, tutuklayarak bir halkýn iradesinin teslim alýnacaðýný düþünenler var. Bu düzende geçmiþte baþlanan diyalogun sürdürülmesi yerine uluslararasý komplolarý tercih etmenin barýþa hizmet etmeyeceðini görmeyenler var. Bu düzende onurlu bir barýþ için faali meçhuller, toplu mezralar, asit kuyularý, kimyasal silah kullanýmý gibi savaþ suçlarýný açýða çýkarmaya hizmet edecek Hakikatleri Araþtýrma Komisyonlarý kurulmasý yok. Ama savaþý körükleyen sýnýr ötesi harekat tezkerelerinin süresinin uzatýlmasýndan hala medet umanlar var. Bu düzende savaþ var” dedi Muhalif gazetecilerin “örgüt üyeliði” adý altýnda tutuklandýðýna iþaret eden Özgen, bu düzende barýþ, adalet, demokrasi, özgürlük ve adaletin olmadýðýný belirtti. Özgen, “Kürt sorununa demokratik ve barýþçýl çözüm için Hakikatleri Araþtýrma ve Akil Adamlar komisyonlarýnýn kurulmasý için; müzakerelerin yeniden baþlamasý için bugün yollara düþen on binlerce Gemlik yürüyüþçüsünü selamlamak için, Demokratik deðerlere, hak ve özgürlüklerimize sahip çýkmak için” yollarýna devam edeceklerini belirterek, “Berxwedan Jiyane” ve “An azadî an azadî” diyerek, konuþmasýna son verdi. Konuþmalarýn ardýndan Grup Kibele sahne aldý, halaylarýn türkülerin ardýndan kitle daðýldý.
9
Yeni Evrede
Gemlik Yürüyüşü
Mücadele Birliði
GEMLÝK YÜRÜYÜÞLERÝ HER YERDE ENGELLENDÝ kesi “evinize gidin” diye tehdit eden polis, kahvelere girerek insanlarý dýþarý çýkardý. Ýstanbul polisi otobüslerin de Dolapdere’ye girmesine izin vermedi. Dolapdere sokaklarýnda bekleyiþ sürüyor. Çevik kuvvet ekipleri mahallenin içinde insanlarý “evlerinize gidin” diyerek tehdit etti. Saatler 23.30’u geçerken toplanma yerine gelen milletvekili Sabahat Tuncel ve BDP il baþkaný halk tarafýndan coþkuyla karþýlandý. Toplanmaya baþlayan halk, gelen araçlara binmek için Kampüse doðru yürüyüþe geçti. Mahalle çýkýþý önünde barikat kuran polis, “araçlara gidilmesine izin vermeyeceklerini, müdahale edileceðini” söyledi. Bunun üzerine herkes bulunduðu yere oturarak oturma eylemine baþladý. Aralarýnda Mücadele Birliði okurlarýnýn da olduðu eylemde “Býjý Serok Apo”, “Baský lar Bizi Yýldýramaz”, “Zindanlar Yýkýlsýn Tutsaklara Özgür9 Ekim günü Tutuklu ve Hükümlü Aileleri Hukuk Dayanýþma Dernekleri Federasyonu (TUHAD-FED) öncülüðünde “Ö- lük”, “Yaþasýn Halklarýn Mücadele Birliði” sloganlarý atýldý. Ýstanbul milletvekili Sabahat Tuncel ve BDP Ýl baþkaný yapcalan’a Özgürlük” Gemlik’e düzenlenecek yürüyüþ için ilk týklarý kýsa konuþmalarla durumu protesto ettiler. Gemlik’e gidekafileler 8 Ekim sabahý yola çýkmaya baþladý. Kürdistan’ýn ve Türkiye’nin çeþitli illerinden hareket eden meyen Kürt halký, 10 Ekim saat 14.00’te AKP önüne onlarca araçlýk kafilede BDP milletvekilleri, PM üyeleri, Barýþ yürüyeceklerini ilan etti. Anneleri Ýnsiyatifi ve Kürt halkýndan çok sayýda temsilci yer alİzmir: dý. 8 Ekim Cumartesi günü akþam saatlerine doðru Gemlik yüHakkari, Batman, Siirt, Kurtalan, Diyarbakýr, Bismil, Urfa, rü yü þü için bir araya gelen BDP’liler saat 22.30’da BDP Ýl binaÇýnar, Viranþehir, Ceylanpýnar, Suruç, Cizre, Silopi, Yüksekova, Elazýð ve Muþ’tan kalkan araçlar þehirden çýkarken polis tara- sýnýn önünden kalkmasý planlanan otobüsler gelmeyince eylem fýndan durduruldu ve çýkýþlarýna izin verilmedi; polis herkese gerçekleþtirdiler. Otobüslere komik gerekçelerle el koyan emnikimlik kontrolleri yaptý. Yaþanan olaylarda gözaltýna alýnanlar o- yet, BDP Ýl binasýnýn etrafýný ablukaya aldý. Yoðun polis ablukasý altýnda kalan Kürt halký bu olayý ýslýklurken Milletvekili Gülten Kýþanak ise polisle yaþanan tartýþmalarda TOMA aracýnýn üzerine sürülmesiyle ezilme tehlikesi lar, alkýþlar ve zýlgýtlarla protesto ettiler. Kürt halký bu ablukaya “Baskýlar Bizi Yýldýramaz”, “Biji Serok Apo”, “Zindanlar Yýkýlyaþadý. Gemlik’e gitmelerine izin verilmeyen Kürt halký, bulunduk- sýn Tutsaklara Özgürlük”, “Kürdistan Faþizme Mezar Olacak”, larý bölgelerdeki BDP binalarýna ya da meydanlara giderek pro- “Vur Gerilla Vur Kürdistan’ý Kur” sloganlarýyla karþýlýk verdi. Yola çýkmak için bekleyen kitle araç sorununun çözülmesini bektesto için basýn açýklamalarý ve oturma eylemleri yaptýlar. Bu sýrada Edremit ilçe giriþinde de polisler kimlik kontrolü lerken halaylar çekti. El koyulan araçlarla ilgili BDP Ýl yaparken, BDP’ye de operasyon yapýlyönetimi emniyetle yaptýðý görüþmede dý ve çok sayýda kiþi gözaltýna alýndý. olumlu bir sonuç alamayýnca kendi iGemlik halkýnýn aktarýmlarýna göre, birçinde durum deðerlendirmesi yaptý. Dakaç gün önceden evleri dolaþan sivil giha sonra Gemlik yürüyüþü için bir araya yimli insanlar, evlere Türk bayraðý gelen kitleyle beraber BDP Ýzmir Ýl yödaðýttýlar. netimi 10 dakika boyunca yolu trafiðe kapattýlar ve “Baskýlar Bizi Yýldýramaz” İstanbul: slo ganý attýlar. Oturma eyleminden son9 Ekim Pazar günü Gemlik’te yara BDP Ýzmir Ýl Baþkaný Yusuf Kaya pýlacak yürüyüþ için Ýstanbul’dan yola yaptýðý konuþmada “panzerlerin altýnçýkacak kafile bir araya gelemedi. da da kalsak, kurþunlansak da, tutukSaat 23.00’de Bilgi Üniversitesi lansak da özgürlük mücadelemiz Dolapdere Kampüsü önünden kalkacasü recek. Bunu hiçbir güç engelleyemez” ðý bildirilen araçlarla hareket etmek idiyerek süreci nasýl karþýlayacaklarýný çin Dolapdere’ye gelen halk, polis vurguladý. ablukasý yüzünden toplanamadý. DolapKonuþmanýn ardýndan eylem sona dere’de her sokaðý, her köþe baþýný tutan er di. Mücadele Birliði Platformu,eyleçevik kuvvet polisleri ve panzerler, halme ba þýndan sonuna kadar destek verkýn toplanmasýna, bir araya gelmesine, di. sokakta yürümesine izin vermedi. Her-
10
197. Sayý / 26 Ekim - 9 Kasım 2011
Yeni Evrede
Mücadele Birliði
Gemlik Yürüyüþü Ýle Ýlgili Çelenk Býrakma Eylemine Engel
Demokratik Toplum Konseyi (DTK) ve Tutuklu ve Hükümlü Aileleri Dayanýþma Dernekleri Federasyonu (TUHAD-FED)’nun Gemlik’te “Öcalan’a Özgürlük” adý altýnda yapacaklarý yürüyüþe polis tarafýndan Kürdistan ve Türkiye’den kalkan araçlara el konulmasý, insanlarýn araçlara binmelerine izin verilmemesi, vb bir çok baskýyý, saldýrýyý protesto etmek için bir basýn açýklamasý düzenlendi. Abdullah Öcalan’a yönelik 9 Ekim komplosunun da yýldönümü nedeniyle BDP, Fatih, Baðcýlar ve Kartal ilçelerinde AKP ilçe binalarýna siyah çelenk býrakmak istedi, ancak yürüyüþleri yine polis engeline takýldý. 10 Ekim günü Aksaray’da bulunan BDP Fatih Ýlçe binasý önünde bir araya gelen onlarca kiþi, AKP Fatih Ýlçe binasýna yürüyerek siyah çelenk býrakmak istedi. Yürüyüþ yapýlacaðýný bilen polis, Aksaray ve çevresini ablukaya alýrken, TOMA araçlarý ve çevik kuvvet araçlarý BDP Ýlçe binasý önüne çekildi. Polis, bina önüne gitmek isteyen kitleyi kimlik kontrolünden geçirdi. Aralarýnda BDP Ýstanbul Ýl Baþkaný Hüseyin Çalýþçý ve il yöneticilerinin de bulunduðu grubun yapmak istediði yürüyüþ polis tarafýndan engellenince, BDP binasý önünde basýn açýklamasý yapýldý. Basýn açýklamasýný okuyan BDP Ýstanbul Ýl Baþkaný Hüseyin Çalýþçý, “Dünden itibaren Bursa valiliði ve Ýç iþleri bakanlýðý tarafýndan yasaklanan Gemlik yürüyüþümüz engellenmiþtir. Dünden beri uygulanan baský ve engellemeleri protesto ediyoruz, partimize düzenlenen operasyonlarý protesto ediyoruz” diye konuþtu. Yapýlan açýklamadan sonra toplanan insanlar daðýldý.
Ulusal Sorun
“Bizleri Tutuklasanýz Da Yýldýramayacaksýnýz”
KCK operasyonu adý altýnda yürütülen operasyonlarda bir çok BDP’li parti yöneticisi ve kadýn partilinin tutuklanmasý, BDP Kadýn Meclisi tarafýndan, Galatasaray Tramvay duraðýnda Ýstanbul Milletvekili Sabahat Tuncel’in de katýlýmýyla protesto edildi. 12 Ekim akþamý BDP’li kadýnlar eylem boyunca “Hepimiz KCK’liyiz”, “Baskýlar Bizi Yýldýramaz”, “Yaþasýn Kadýn Dayanýþmasý” sloganlarý attýlar. BDP Kadýn Meclisi adýna konuþma yapan Asiye Kolçak, “4 Ekim sabaha karþý ev baskýnlarýyla Ýstanbul baþta olmak üzere bir çok þehirde ‘KCK’ adý altýnda Kürt yöneticilerini hedef alan operasyonlarda aralarýnda Derik Belediye Baþkaný Çaðlar Demirel’in de bulunduðu BDP PM üyeleri, eski ve yeni il yöneticileri, ilçe baþkanlarý, Kürtlere ait kurum yöneticileri ve BDP kadýn meclisi çalýþanlarýmýzýn da yer aldýðý yüzlerce kiþi gözaltýna alýnmýþ, Ýstanbul’da 97, Diyarbakýr’da 18 kiþi tutuklanmýþtýr. Partimize yönelik bu hukuk dýþý siyasi kýrýmý kýnýyoruz. Bu operasyonlarýn hukuki deðil tamamen siyasi olduðu artýk tüm kamuoyu tarafýndan anlaþýlmýþtýr” dedi. Açýklamanýn ardýndan konuþma yapan Ýstanbul Milletvekili Sabahat Tuncel, “yapacaðýmýz eylemleri yasaklasanýz da, kapatsanýz da, bizleri tutuklasanýz da bizleri yýldýramayacaksýnýz. Ýstanbul’da Kadýn Meclisi’nden 21 kadýn arkadaþýmýz tutuklandý, neden? Faþizme tepki gösterdikleri için. Bundan sonra da eþit demokratik yurttaþlýk için özgürlük ve demokrasi mücadelemiz büyüyecektir” dedi.
ULUSAL SORUNA LENÝNÝST BAKIÞ “Kürt hareketi sadece ulusal bir mücadele deðildir, ulusal ve sýnýfsaldýr.” Bir dönem “Kart-Kurt” olarak beyinlere empoze edilen düþünce, günümüzde “Sorun” olarak kendini dayatýp þimdi “özerklik” olarak tartýþtýrýyor kendini. Kürdistan Ulusal Kurtuluþ mücadelesinin yükseldiði andan günümüze bu halk, verdiði bu mücadeleyle devletin tepesindekilere “Kürt realitesini kabul ediyoruz” söylemini söyletmiþ ve onlarý bunu tanýmaya mecbur kýlmýþtýr. Bu sözün söylendiði tarihten günümüze Kürt halký sadece varlýðýný kabul ettirmekle kalmadý ayný zamanda devletin politikasýnýn belirlenmesinde önemli bir unsur haline geldi. Öyle ki devletin tepesinde bulunanlarýn etekleri tutuþtu. Bir taraftan iþçi-emekçilerin artýk ufak çapta deðil de Avrupa ülkelerine bile örnek olan bir Tekel
deneyimi ve ardýndan sürüklediði diðer eylemler, öte yandan devlet için bir “sorun” olan ulusal sorun uykularý iyice kaçýrdý. Bu süreç sadece devleti ve tepesindekileri deðil ayrýca “alt-üst oluþtan” korkan ve “toplum buna hazýr deðil” diyenlerin de uykularýný kaçýrdý. Tam da bu süreçte yani toplumun tüm kesimlerinin ayakta olduðu bu dönemde Kürt halkýna ve iþçi-emekçilere kurtuluþun ancak birlikte bir mücadeleyle mümkün olabileceðini yüksek sesle anlatmamýz gerekmektedir. Ýþçi-emekçilerin Kürt ulusal mücadeleden ayný þekilde Kürt ulusunun da iþçi-emekçilerden çok þey öðrendiði yadsýnamaz. “Yaþasýn Kürt-Türk Halklarýnýn Mücadele Birliði” þiarýný daha da yükselttiðimiz þu günlerde biz de Ayýþýðý Sanat Merkezi o197. Sayý / 26 Ekim - 9 Kasım 2011
larak bir panel gerçekleþtirdik. Panelimiz 2 Ekim Pazar günü Ayýþýðý Sanat Merkezi’nde gerçekleþti. Ýki bölümden oluþan panelin ilk bölümünde Ulusal Sorun’a nasýl bakmamýz gerektiði üzerine ve ortaya nasýl çýktýðýný konuþup dünya çapýnda ve özellikle Türkiye ve Kürdistan’da nasýl þekillendiði üzerine örneklerle açýklandý. Ardýndan ikinci bölüm olan soru cevap kýsmýna geçildi. Panelin sonlarýna doðru söz alan fabrika iþçisi özellikle bu dönemde iþçilerin bunun için bir þey yapmasý gerektiðini söyleyerek çalýþtýðý fabrikadan bizlere yaþadýðý kimi þeyleri anlattý. Son olarak da Sanat Merkezinden bir arkadaþ da panelin kapanýþýný yaparken panelist olarak etkinliðe katýlan Vefa Serdar’a teþekkür ederek eylemde olan Savranoðlu Deri iþçilerini Ýstanbul’a uðurlamak için bir çaðrýda bulundu. Kýsa bir toparlanmadan sonra etkinliðe katýlanlarla Menemen’e gidildi.
11
Gündem
Dünyada anti-kapitalist hareketlerle sarsýlan ülkelere baktýðýmýzda, Türkiye gibi, bir savaþla, bir gerilla hareketiyle, özgürlük hakký için ayaða kalkmýþ bir halkla karþý karþýya kalmýþ baþka bir ülke göremeyiz. Buna, iþçi sýnýfýnýn, gençliðin, yoksul halkýn düzene karþý mücadele ve öfkesini eklemeliyiz. Bütün bu iç ve dýþ çeliþkiler yumaðý, çöküþ halindeki emperyalist-kapitalist sistemin en zayýf halkasý durumuna getirmiþ bulunuyor. Devrimin kapýyý çalmakta olduðunun en anlaþýlabilir emaresi, hiç alakasý olmayanlarýn bile “iþçi sýnýfý iktidarý”ndan söz etmeye baþlamýþ olmalarýdýr. TürkÝþ içindeki muhalefetten söz ediyoruz. Evet, bundan böyle iþçi sýnýfý iktidarýndan söz etmek gerek ama bu onlarýn kastettiði þekliyle, bu düzen içinde gerçekleþecek bir iktidar deðiþiminden deðil, bir devrimle gelecek bir iþçi sýnýfý iktidarýndan söz etmek gerek. 12
DEVRÝM Yeni Evrede
Mücadele Birliði
“Wall Street’i iþgal et” eylemleri bir dünya devriminin habercisi, dipten gelen dalgalarýn kýyýya ulaþan öncüleri mi? Kesinlikle öyle. Ve bu ne kadar kesin ise, Türkiye ve Kürdistan’daki son geliþmelerin bir devrimin, birleþik devrimin habercisi olduðu da o kadar kesindir. Devrim artýk kapýda! Türk tekelci sermaye sýnýfý, dünya burjuvazisi ile birlikte “Wall Street’i iþgal et” eylemlerinin þokunu yaþarken birden bire kendi topraklarýnda kendisini sersemleten bir eylemle karþý karþýya kaldý. Gerilla baskýnýndan söz ediyoruz. Gerilla baskýnýn önemi, Türk ordusunun verdiði zayiatta deðil, onun politik ve askeri etkisinde; egemen sýnýfýnýn baský ve zor aygýtlarýnýn iþe yaramazlýðýný, savaþamaz durumda ve çürümekte olduðunu, sistemin aslýnda içten içe çökmekte olduðunu ortaya koymasýndadýr. Bir devrimin bir yerde gerçekleþmesi, zafere ulaþmasý için “ulusal” koþullarýn uygun olmasý yetmez; uluslar arasý koþullarýn da uygun olmasý lazým. Bu baðlamda, önce uluslar arasý koþullarýn; dünya koþullarýnýn ne durumda olduðuna kýsaca bir göz atalým.
Dünya Ayakta! Aslýnda bu ara baþlýk bize ait deðil. Burjuva basýnýn geçtiðimiz hafta tüm dünyada kullandýðý bir baþlýk idi bu. Ama durumu son derece güzel ve doðru betimlediði için biz de rahatlýkla kullanabiliriz. Sýnýf çýkarlarý konusunda son derece hassas, titiz ve dikkatli olan dünya burjuva basýný bu baþlýðý kullandýysa bunun tek nedeni dünyadaki devrimci kitle hareketinin artýk görmezlikten gelinerek geçiþtirilemeyeceði bir büyüklüðe eriþmiþ olmasýdýr. Emperyalist-kapitalist sistemin merkezi ABD ise, kalbi de “Wall Street” denilen, dünya finans kurumlarýnýn –buna asalaklarýnýn da diyebiliriz- bulunduðu caddedir. Amerikan emekçileri, yoksullarý iþte bu sembol caddede haftalardýr bir iþgal hareketi içindeler. ABD hükümeti, basýný ve polisiyle bu iþgali kýrmak için büyük bir çaba gösterdi197. Sayý / 26 Ekim - 9 Kasım 2011
ler. Fakat ne yaptýlarsa boþuna oldu ve ters tepti; hareket giderek büyüdü ve kapitalizmi, sermaye sýnýfýný hedef alan bir nitelik kazandý. Amerikalý emekçilerin iþgal için bu sembol caddeyi seçmeleri bir rastlantý deðildi. Son derece bilinçli bir seçimdi ve bu seçim emekçi, yoksul kitlelerdeki bilinç sýçramasýnýn bir ifadesi, bir göstergesiydi. Amerikalý emekçilerde kapitalizme karþý mücadele bilinç ve isteði giderek güç kazanýyor. Bu bilinç sýçramasýnýn en somut ifadesi eylemci bir emekçinin þu ifadesidir: “Tarihimizin hiçbir döneminde sermayenin bu kadar az elde toplandýðýna, yoksulluðun bu kadar geniþ kesime yayýldýðýna tanýk olmamýþtýk.” Bu bizim “hepsi de okumuþ” reformist ve oportünistlerimizin anlayamadýðý, kavrayamadýðý ya da anlamak istemedikleri son derece önemli bir noktadýr. Sermayeyi giderek çok az elde, bir avuç asalaðýn elinde toplayan, milyarlarca insaný ise sefalet çukuruna iten þey, kapitalizmin hareket yasalarýdýr. Bu gün tanýk olduðumuz sefalet, yýkým, doða tahribatý, toplumlardaki bozulma kadar anti-kapitalist hareket de kapitalist üretimin hareket yasalarýnýn sonuçlarýdýr. Buradan son derece önemli sonuçlara ulaþýyoruz. Birincisi, Dünyayý saran, dünya burjuvazisini derinden sarsan bu hareket geçici deðil ve artýk son büyük kavgaya, son büyük çarpýþmaya kadar süreklilik arz edecektir. Hareketin ivmesi zaman zaman düþse bile ana eðilim saptadýðýmýz biçimde olacak. Bunun basit ve kolay anlaþýlabilir bir nedeni var: Kapitalist üretim devam ettikçe iþlemeye devam edecek olan onun hareket yasalarý sonuçlarýný da üretecektir. Bu sonuçlarýn ne olduðuna dair emekçilerin bilincinin açýk olduðunu artýk biliyoruz. Ýkinci önemli sonuç þudur: Kapitalist üretimin engeli sermayenin kendisidir. Amerikalý sýradan emekçinin duru bir bilinçle ifade ettiði durumun teorik ve pratik anlamý budur. Kapitalist üretimin amacı-hedefi olan sermaye birikimi ulaþtýðý nicelik
KAPIDA Yeni Evrede
Mücadele Birliði
itibarýyla kapitalist üretimi sürdürülemez noktaya getirmiþtir. Üçüncü önemli sonuç: Kitleler, dünya çapýnda, kapitalizmin hareket yasalarý tarafýndan eyleme sürüklenmiþler, ya da itilmiþlerdir. Dev kitle hareketinin bu özelliði onun esas olarak “kendiliðinden” bir hareket olduðu anlamýna gelir. Pek çok ülkede devrimci öncünün hareket üzerinde etkisi olsa da hareketin baskýn karakterinin “kendiliðinden” olduðunu söylemek yanlýþ olmaz. Ne var ki devrimden umudunu kesmiþ, burjuvaziye aðýzlarýna kadar güvenle dolu olan sosyal reformistlerle oportünistler bundan sadece olumsuz sonuç çýkarýrlar. Devrimci komünistler ise soruna baþka türlü bakarlar ve hareketin “kendiliðinden” özelliðinde onun son derece derin köklere, son derece saðlam temellere sahip olduðunu görürler. “Wall Street” iþgalcilerinin çaðrýsýna dünya çapýnda milyonlarca insan uydu ve eyleme geçti. Latin Amerika’dan Asya’ya, Avrupa’dan Avustralya’ya, Afrika’ya kadar bütün kýtalarda emekçi kitleler kapitalizme karþý harekete geçti. Bu kadar geniþ coðrafyaya yayýlmýþ milyonlarca insaný ayný zaman diliminde ayný hedefler için sadece güçlü bir ortak temel harekete geçirebilir. Bu ortak temel, kapitalist üretimin kendisi ve onun hareket yasalarýnýn sonuçlarýdýr. Ýþçi sýnýfý ve diðer emekçi kitleler þimdi bu ortak temeli ortadan kaldýrmak için dünya çapýnda harekete geçmiþ bulunuyorlar.
Zincirin Zayýf Halkasý: Türkiye Þimdi yanýtlanmasý gereken soru þudur: Türkiye bu tablonun neresinde? Türkiye’nin bu tablonun tam ortasýnda yer aldýðýný, devrim ve iktidar sorunun artýk pratik politika konusu haline geldiðini dergimiz sayfalarýnda sürekli ortaya koymaya çalýþtýk. Daha ileri gittik ve içinde bulunduðumuz koþullarda iktidarýn bir devrimle ele geçirilmesi meselesini ileri bir tarihe ertelemenin burjuvaziye hizmet anlamýna geleceðini yazdýk. Biz iþçi sýnýfýnýn ve devrimci güçlerin
önüne bu devrimci görevi koyarken sosyal reformist partiler ile oportünist hareketler düzen içi reformist çizgide yürümeye devam etmekle kalmadýlar ama bizi de hayalcilikle suçladýlar. Onlara göre devrimci durum yoktu, düzen cephesinde ufak-tefek arýzalar olsa da her þey yolundaydý; kitleler hareket halinde deðildi, olanlar da zaten bir takým haklar için ayaða kalkmýþlardý; hepsi buydu. Gerçek yaþam, her adýmda onlarý deðil bizi doðruladý. Türkiye’de Mýsýr’daki saðýr sultanýn bile duyduðu þiddetli bir iç savaþ vardý. Türkiye’nin tekelci kapitalist düzeni iç ve dýþ çeliþkilerle sarsýlýyor, burjuva egemenlik ancak süngüye yaslanarak ayakta durabiliyordu. Son bir-iki haftalýk geliþmeler hem Türkiye’nin dýþ çeliþkiler girdabýnda boðuþtuðunu –Ýran’dan Suriye’ye; Kýbrýs ve Yunanistan’dan Ermenistan’a kadar nerdeyse savaþ halinde olduðu “komþular”la çevrilihem içerde emekçi sýnýflarýn mücadelesiyle kuþatýldýðýný, hem de –gerillanýn son baskýn eylemiyle- yaslandýðý süngünün artýk bir tenekeden ibaret olduðunu gösterdi. Bu nedenle gerilla eylemi Türk sermaye sýnýfý ve onun politik güçleri üzerinde sersemletici bir etki býraktý. O kadar ki, Baþbakan, diðer Bakanlar tüm programlarýný iptal edip Ankara’da toplanmak zorunda kaldýlar. Devletin en baþýndaki kiþi A.Gül ise, sabahýn köründe “misliyle intikam” içerikli bir açýklama yapmak zorunda kaldý. Bu bir savaþ haliydi; Türkiye, gerçek bir savaþýn, bir iç savaþýn tam ortasýndaydý. Sosyal reformist partilerin ve onlarýn kuyruðundan ayrýlmayan oportünist hareketlerin devrimci görevlerden kaçýnmak için görmek istemedikleri, gözlerini kapadýklarý gerçek buydu. Egemen bir sýnýf, egemenliði altýnda tutmak durumunda olduðu toplumun ezici kesimiyle savaþ halindeyse o sýnýf artýk “egemen” deðildir; egemenliði de yýkýlmak üzeredir. Türkiye’de bugün karþý devrimcileriyle, devrimci güçleriyle, iþçileriyle, Kürt halkýyla, öðrenci gençliðiyle herkes ayakta. Karþý devrim cephesi, devrimi engelleye197. Sayý / 26 Ekim - 9 Kasım 2011
Gündem
bilmek için tüm güçlerini harekete geçirmiþ durumda. Devrim cephesinin toplumsal ordusu ise farklý farklý kollardan düzene, düzenin güçlerine saldýrýyor. Kürt halký ve onun gerilla güçleri bu konuda en ilerde olandýr. Sermaye sýnýfý, Kürdistan’da artýk egemen deðildir ve egemenliðini tekrar kurabilmek için top, tüfek, tank gibi araçlara baþvurmaktan baþka yol bilmemekte. Dünyada anti-kapitalist hareketlerle sarsýlan ülkelere baktýðýmýzda, Türkiye gibi, bir savaþla, bir gerilla hareketiyle, özgürlük hakký için ayaða kalkmýþ bir halkla karþý karþýya kalmýþ baþka bir ülke göremeyiz. Buna, iþçi sýnýfýnýn, gençliðin, yoksul halkýn düzene karþý mücadele ve öfkesini eklemeliyiz. Bütün bu iç ve dýþ çeliþkiler yumaðý, çöküþ halindeki emperyalist-kapitalist sistemin en zayýf halkasý durumuna getirmiþ bulunuyor. Devrimin kapýyý çalmakta olduðunun en anlaþýlabilir emaresi, hiç alakasý olmayanlarýn bile “iþçi sýnýfý iktidarý”ndan söz etmeye baþlamýþ olmalarýdýr. Türk-Ýþ içindeki muhalefetten söz ediyoruz. Evet, bundan böyle iþçi sýnýfý iktidarýndan söz etmek gerek ama bu onlarýn kastettiði þekliyle, bu düzen içinde gerçekleþecek bir iktidar deðiþiminden deðil, bir devrimle gelecek bir iþçi sýnýfý iktidarýndan söz etmek gerek. Devrimi gerçekleþtirecek büyük toplumsal devrimci hareketin eksiklikleri, zaaflarý yok mu? Var ve çoktur. Her þeyden önce iktidarý derhal alacak ve otoritesini ilan edecek Geçici Devrim Hükümeti sorunu pratik olarak ele alýnmýþ deðil. Oysa Geçici Devrim Hükümeti sorunu pratik olarak ele alýnmadan ve belli bir çözüme kavuþturulmadan iþçi sýnýfýnýn politik iktidarý pratik biçimde ele geçirmesi mümkün deðil. Bunun gibi çözüm bekleyen baþka sorunlardan da söz etmek mümkün. Ne var ki, sorunlarýn aðýrlýðý ve ya çokluðu devrim gibi büyük ve tarihi bir altüst oluþa öncülük etmek üzere yola çýkanlarýn gözünü korkutamaz. Hangi devrim dört dörtlük bir hazýrlýktan sonra baþlamýþ ve iktidarýn gökten elma düþer gibi iþçi sýnýfýnýn kucaðýna düþtüðü nerede görülmüþ?
13
Sokaklar
ÖLÜMSÜZLEÞMESÝNÝN 44. YILINDA
CHE YÜRÜYÜÞLERÝ
Ernesto Che Guevara’nýn ölümsüzleþmesinin 44. yýlýnda Devrimci Öðrenci Birliði (DÖB) Taksim’de bir anma yürüyüþü düzenledi. 9 Ekim 2011 Cumartesi günü saat 15.00’de Taksim Tünel Meydaný’nda bir araya gelen öðrenciler “Gerçekçi Ol Ýmkansýzý Ýste – Devrimci Öðrenci Birliði” yazýlý pankart açtý. Kýzýl bayraklarýyla gelen DÖB’lü öðrenciler Küba ve Che bayraklarýný dalgalandýlar. Yürüyüþ öncesinde Enternasyonalist devrimci Ernesto Che Guevara’yý ölümsüzleþmesinin 44. yýlýnda anmak üzere bir araya geldiklerini belirten bir ajitasyon konuþmasý yapýlarak çevredeki insanlara Che’nin ve devrim savaþçýlarýnýn ölümsüzlüðünü bir kez daha hep birlikte haykýrmak üzere yürüyüþe katýlma daveti yapýldý. Devrimci marþlarýn eþliðinde coþkulu bir þekilde “Devrim Savaþçýlarý Ölümsüzdür!”, “Gerçekçi Ol, Ýmkansýzý Ýste!”, “Bir Ýki Üç Daha Fazla Vietnam, Ernesto’ya Bin Selam!”, “Ernesto’ya Bin Selam Savaþa Devam!”, “Che’den Deniz’e Gençlik Devrimi Büyütüyor”, “Yaþasýn Halklarýn Mücadele Birliði!”, “Deniz, Yusuf Ýnan, Savaþa Devam!”, “Che Guevara Ölümsüzdür!”sloganlarýný atan öðrenciler çevredeki gençlerin ve turistlerin ilgisini çekti. Tünel Meydaný’nda Ernesto Che Guevara’nýn yaþamýna ve devrimci kiþiliðine, enternasyonalist bir savaþçý oluþuna deðinilen kýsa bir konuþma yapýlarak sloganlarla Ýstiklal Caddesi’nden Taksim Meydaný’na doðru yürüyüþe geçildi.
14
Yürüyüþ sýrasýnda atýlan coþkulu sloganlarý duyanlar alkýþlarla yürüyüþe destek verdiler, zaman zaman gençler ve turistler korteje katýlarak sloganlara eþlik ettiler. Kortej ilerledikçe kalabalýklaþarak yürüyüþe devam edildi. Ýstiklal Caddesinin ortalarýna gelindiðinde Çav Bela Marþýný söylemeye baþlayan öðrencilerin coþkusu çevredeki insanlarýn da ilgisini çekti ve coþkuyu arttýrdý. Marþa eþlik edenler, sloganlara eþlik etmeye çalýþanlar ve korteje katýlanlarla coþku daha da arttý. Turistlerde resimler çekerek kortejdeki gençlerle kýsa konuþmalar yapýp sorular sordular. Sloganlarla yürüyen öðrencileri Ýstiklal Caddesi üzerindeki Ayýþýðý Sanat Merkezi önünde Grup Emeðe Ezgi enstrümanlarýyla ve marþlarla karþýladý. Grup, Emeðe Ezgi’nin kendilerini marþlarla karþýlamasýný coþkulu sloganlarla karþýladý ve marþlara eþlik etti. Grup Emeðe Ezgi söylediði üç parçanýn ardýndan kendi çalýþmalarý olan “Söz Veriyoruz” marþýný söylemeye baþladýðýnda hep bir aðýzdan Che ve ölümsüzleþen devrim savaþçýlarýna devrim sözü verilerek yürüyüþe devam edildi. Tramvay duraðýna gelindiðinde basýn açýklamasýna geçildi. “Merhaba Kumandan Ernesto Che Guevara ‘nýn Yoldaþlarý,Merhaba Deniz Gezmiþin Yoldaþlarý” diyerek seslenen DÖB’lü öðrenciler, emperyalistler ve onlarýn iþbirlikçileri tarafýndan katledilen kumandan Che yoldaþý anmak için toplandýklarýný dile getirdiler. “Gerçekçi Ol Ýmkansýzý Ýste” diyen
197. Sayý / 26 Ekim - 9 Kasım 2011
Yeni Evrede
Mücadele Birliði
Che’nin baskýcý, gerici, sömürücü egemenlerin diktatörlüklerini yýkmak için, özgürlük için yola çýktýðýný ve bu yolda ölümsüzleþtiði hatýrlatýlan basýn açýklamasýnda yýkýlmaz sanýlan diktatörlüklerin Rusya’da, balkan ülkelerinde, Küba’da Vietnam’da Kore’de bugün Venezuella’da, Tunus’ta, Mýsýr’da yenildiðini, bugün Kürt ve Türk halklarý baþta olmak üzere tüm emekçilerin Ýspanya’da Þili’de Yunanistan’da gençlerle birlikte baþkaldýrdýðýna vurgu yapýldý. “Biz genç kuþaklar Che ve Deniz’in dünyayý deðiþtirme eylemlerinin cesaretini ve kararlýlýðýný üstlendik” diyen öðrenciler Che’nin Enternasyonalist düþüncelerine deðinerek enternasyonalizmin halklarýn, emekçilerin mücadele birliði olduðunu belirterek Che’nin köleleþtirmeye baský altýnda tutulmaya çalýþýlan ilhak ve iþgal edilen tüm halklarýn özgür olmalarý gerektiðine ve kendi kaderlerini tayin etme haklarý olduðuna inandýðýna ve bunun için savaþým verdiðine vurgu yaptýlar. Basýn açýklamasýnda eðer Che Guevara hayatta olsaydý “Ben Küba’da bunun için savaþtým, Bolivya’da, Kongo’da bunun için savaþtým. Ben halklarýn sosyalizmle özgür olabileceðini gördüm ve özgür olmak isteyen her halkýn yanýnda oldum. Kürt halkýnýn da yanýndayým. Onunla birlikte savaþacaðým” derdi ve hiç tereddütsüz bu savaþýn içinde olurdu denilerek, Deniz Gezmiþ de hayatta olsaydý “Yoldaþlar, kurtuluþumuzu biz gerçekleþtireceðiz, bu devrimi biz yapacaðýz, devrim ya ruhumuzdadýr ya da hiçbir yerde” diyerek devrim için savaþýna devam ederdi denildi. Che’yi gözyaþlarýyla deðil, mücadeleyi yükselterek bilinci ve yürekleri özgürlük ve sosyalizm tutkusuyla doldurarak anmak gerektiði vurgulanarak “Onlarýn yüceltilmeye ihtiyaçlarý yok. Onlar bizlere yücelerden, daðlarýn doruklarýndan, okul sýralarýndan, fabrikalardan, sokaklardan bakmakta Hasta La Victoria Siempre diyerek kavgaya çaðýrmaktadýr” denildi. Açýklamada bugün hala kimilerini devrimcileri bir avuç insan olarak gördüðü hatýrlatýlarak “baský yasalarýnýn, silahlarýn, panzerlerin gölgesinde dün 12 kiþiyle Küba daðlarýna çýkan ve binlerle sokaklarda devrimi kutlayan, diktatörlerin iktidarýna halk adýna el koyan Kübalýlar gibiyiz” denildi. Basýn açýklamasý “Che’den Denize Gençlik Devrimi Büyütüyor”, “Ernestoya Bin Selam, Savaþa Devam!”, “Yaþasýn Halklarýn Mücadele Birliði”, “Deniz, Yusuf, Ýnan Savaþa Devam!” sloganlarý atýlarak sona erdi. Che Yürüyüþü, ayný saatlerde Antep ve Ýzmir’de de gerçekleþirken, Mersin’de de DÖB’lü öðrenciler üniversitede Che’yi anlatan stand açtýlar.
Yeni Evrede
“Buradaki Ýþçilerin Gözü Kulaðý Bizde”
Mücadele Birliði
Kampana ve Ýzmir’den gelen Savranoðlu iþçileri kýsa bir süre önce Ýstanbul’a gelerek eylemlerini Tuzla’da Kampana iþçileri ile birleþtirmiþlerdi. Kampana Deri’de ise fabrikada sendikal faaliyet yürüttükleri için iþten çýkartýlan 16 iþçi, 217 gündür fabrikanýn önünde eylemdeydi. 15 gün önce Ýzmir’de ayný patronun sahibi olduðu Savranoðlu Deri’de de “üretime ara” vererek sendikal faaliyet yürüten 38 iþçi iþten çýkarýlmýþtý. Yasal olarak fabrikasýný iflasta gösteren patron 37 iþçiye, ya iþsiz kalma ya da sahibi olduðu diðer fabrika Ýstanbul Tuzla’da bulunan Kampana Deri Fabrikasý’nda çalýþmak durumunda býrakmýþtý. Ýþçiler 2 Ekim günü Kampana fabrikasýnda iþe baþlamýþlardý. Dýþarýda eylemde olan 15 Kampana Deri iþçileriyle içinde fabrikada çalýþmaya baþlayan Savranoðlu iþçilerini patron 10 gün sonra iþten çýkarttý. Ýþçiler patronunun evine yürüyüþ düzenledi, Kampana ve Savranoðlu iþçilerine desek eylemleri yapýldý. Ýþçiler aniden bastýran soðuk havaya raðmen bir çadýr daha kurarak hem kýþa hem patronun oyunlarýna karþý hazýrlýklarýný tamamladýlar. Sobalarýný yakýp, çadýrlarýný döþediler. Savranoðlu iþçileri“Eðer biz kazanýrsak burada bulunan yüzlerce fabrikada çalýþan iþçiye örnek olacaðýz, buradaki iþçilerin gözü kulaðý bizde” sözleriyle mücadeledeki kararlýlýklarýný dile getirdiler.
Savranoðlu Ýþçileri Mücadeleyi Ýzmir’de Sürecek Patronun Menemen’de bulunan fabrikayý patronun farklý bir isimle yeniden üretime baþlatacaðýný öðrenen Savranoðlu iþçileri Tuzla’daki eylemlerini bitirerek Ýzmir’e döndü. 19 Ekim günü eþyalarýný toplamaya baþlayan iþçiler direniþ çadýrýndaki Kampana iþçileri ve destek için gelen dostlarýyla vedalaþtýlar. Ýzmir’de mücadeleyi sürdüreceklerini ve Ýstanbul’daki iþçilerle dayanýþma içinde olacaklarýný belirterek yola çýktýlar. Savranoðlu iþçileri Ýzmir’de “Ýþçiler Sürgünde Anayasa Nerede”, Ya Sendika Girecek Ya Kepenkler Ýnecek”, “Yaþasýn Sýnýf Dayanýþmasý” sloganýyla akþam saatlerinde otobüsten inerken sendikalardan ve devrimci siyasetlerden gelen 300 kiþi tarafýndan coþkuyla karþýlandý. Savranoðlu iþçilerinin geliþiyle uzun süre coþkulu bir þekilde “Kavga Bitmedi Daha Yeni Baþlýyor”, “Ya Sendika Girecek Ya Kepenkler Ýnecek”, “Yýlgýnlýk Yok Direniþ Var”, “Kurtuluþ Yok Tek Baþýna Ya Hep Beraber Ya Hiçbirimiz!”, “Savranoðlu Ýþçisi Yalnýz Deðildir!”, “Yaþasýn Sýnýf Dayanýþmasý!”, “Zafer Direnen Emekçinin Olacak!” sloganlarý atýldý. Deri-Ýþ Sendikasý, Türk-Ýþ 3. Bölge Temsilcisi, Tek Gýda-Ýþ Sendikasý yöneticileri kýsa konuþmalar yaptýlar. Savranoðlu iþçileri sendikal mücadeleyi sürdürme ve iþlerine geri dönme mücadelesini Ýstanbul’daki iþçilerle birlikte dayanýþma içerisinde sürdürme kararlýlýklarýný bir kez daha tekrarladýlar. Sabah erken saatlerde fabrika önündeki çadýrlarýnda eylemde olacaklarýný söyleyerek evlerine gittiler. 197. Sayý / 26 Ekim - 9 Kasım 2011
Sokaklar
Dünya Öðretmenler Gününde Eylemdeydiler
5 Ekim Dünya Öðretmenler Günü dolayýsý ile Eðitim-Sen üyesi öðretmenler “5 Ekim Dünya Öðretmenler Gününde Sorunlarýna Kalýcý Çözümler Üretilmesini” talep ederek Sultanahmet meydanýnda saat 15.00’da bir araya gelerek eylem yaptýlar. Öðretmenler meydanda “5 Ekim Dünya Öðretmenler Günü, Öðretmenime Dokunma / Eðitim-Sen Ýstanbul Þubeleri” yazýlý pankart açarak Ýstanbul Milli Eðitim Müdürlüðü önüne doðru yürüyüþe geçtiler ve yürüyüþ boyunca “Gözaltýlar, Tutuklamalar, Baskýlar Bizi Yýldýramaz”, “Köle Deðil Öðretmeniz”, “Öðretmen Düþmaný Bakan Ýstifa” sloganlarý attýlar. Milli Eðitim Müdürlüðü önüne gelen öðretmenler adýna basýn açýklamasýný Eðitim Sen Ýstanbul Þubeleri adýna Mustafa Turgut Yaptý. Turgut yaptýðý açýklamada “Öðretmenler 5 Ekim’i, yýllardýr biriken, artan ve çözüm bekleyen sorunlarla karþýlýyor. Eðitimde yaþanan sorunlara çözüm üretileceði yerde bu sorunlarýn her yýl katlanarak artmasý, öðretmenlerimiz olumsuz yönde etkilemeyi sürdürüyor... Eðitim-Sen olarak sistem tarafýndan dayatýlan, her türlü haksýz ve hukuksuz uygulamanýn ancak tüm öðretmenlerin birleþik ve örgütlü mücadelesiyle kýrýlabileceðine inanýyoruz. 8 Ekim’de yapýlacak mitingde tüm öðretmenlerin Ankara’da olacaðýný buradan ilan ediyoruz” dedi. Eylem, sloganlarla sona erdi.
15
Yeni Evrede
Sokaklar
Mücadele Birliði
“Faþist Saldýrýlara Geçit Vermeyeceðiz!” Ataþehir’e baðlý 1 Mayýs Mahallesi’nde faþist grubun provokasyon giriþimi sonucu 18 Ekim akþamý sokaða çýkarak yürüyüþ yapan halka polisin saldýrýsý ve baskýnlarla yapýlan gözaltýlar protesto edildi. 1 Mayýs Mahallesi halký, polisin saldýrýsýný ve gözaltýna alýnanlarýn serbest býrakýlmasý için 20 Ekim 2011 Perþembe akþamý saat 20.00’de Arda Tekel önünde “Faþist Saldýrýlara Geçit Vermeyeceðiz – 1 Mayýs Halký”, “Gözaltýlar Serbest Býrakýlsýn – 1 Mayýs Halký” yazýlý pankartlarý açarak yürüyüþe geçti. TOMA’larla ve çevik kuvvetle ve yüzlerce polisi mahalleye yýðarak, yollarý kesip otobüslerin geçiþini durdurarak halkýn protestosunu engellemeye çalýþtý. Mahalle halký genç, yaþlý, kadýn, erkek, çocuk bir araya gelerek “1 Mayýs Faþizme Mezar Olacak”, “Býji Býratiya Gelan”, “Ka-
AVUKATLAR KEYFÝ ARAMALARA KARÞI EYLEM YAPIYORLAR
Çaðdaþ Hukukçular Derneði (ÇHD)’ne üye avukatlar, Çaðlayan Adliyesi’nde uygulanan arama dayatmasýný haftalardýr Salý günleri yaptýklarý toplu giriþlerle protesto ediyorlar. Bu protestonun sonucu, Ýstanbul Cumhuriyet Baþsavcýlýðý tarafýndan bazý avukatlara soruþturma açýldý. Avukatlar, Cumhuriyet baþsavcýsýnýn yasadýþý uygulamalarýn vazgeçmesini istediler. 18 Ekim günü Çaðlayan Adliyesi önünde toplanan avukatlar; “Çaðlayan Adliyesinde avukatlara yönelik saldýrýlar devam ediyor; soruþturma terörüne de boyun eðmeyeceðiz!” dediler. ÇHD’li avukatlar adýna açýklama yapan Av.Hülya Deveci; avukatlarýn hukuka aykýrý bir þekilde üstlerini arayan, fiili saldýrýda bulunan, yasa dýþý çekim yapan görevliler hakkýnda hiç bir iþlem yapmayan Ýstanbul Savcýlýðýnýn avukatlýða iliþkin kurallarý ve ilkeleri uygulanmasýný talep etti ve kendileri hakkýnda hýzlýca soruþturma açýlmasýnýn dikkat çekici olduðunu söyledi. Deveci avukatlarýn, Avukatlýk Kanunu’nun 58. Maddesinin uygulamasýný talep ederek, çantalarýný aratmamalarýný, kendilerine fiili saldýrýda bulunan görevliye mukavemet suçu olarak deðerlendirilmesi, yine avukatlarýn yaþadýðý sýkýntýlarý, hukuka aykýrý uygulamalarý kamuoyuyla paylaþmalarýný yasadýþý toplantý ve gösteri olarak niteleyen anlayýþý kabul etmeyeceklerinin altýný çizdi. Çaðdaþ Hukukçular Derneði yöneticilerinden ve Ýstanbul Barosu Avukat Haklarý Merkezi yöneticilerin de arasýnda olduðu toplam 10 kiþiye “polise mukavemet”, “yasadýþý gösteri ve toplantý yapmak” suçlamasýyla soruþturma baþlatýldý. Avukatlar ise yapýlan keyfi dayatmalara karþý yýlmayacaklarýný açýklamalarda dile getirdiler. Açýklamadan sonra toplu bir þekilde adliyeye giriþ yapan avukatlar, kendilerini aratmadan içeri geçti.
16
til Polis 1 Mayýs’tan Defol”, “Yaþasýn Devrimci Dayanýþma”, “Katil Devlet Hesap Verecek”, “Gözaltýlar Serbest Býrakýlsýn” þeklinde sloganlar atarak toplanma yerinden caddeye çýkarak bir süre yürüdü. Halkýn önünü TOMA’larla kesen ve kalkanlarýyla ve ellerinde kalýn coplarla yolu kesen polis “Eylem yapma hakkýnýzý yeterince kullandýnýz, daha fazla ilerlemeye devam ederseniz müdahale edilecek” uyarýsý yaptý. Yolun aþaðýsýný da kapatan polis bir süre daha yürüyen halka tazyikli su fýþkýrtýlarak müdahale etti. Bunun üzerine kitle önce çöp konteynerlarýný devirerek ve etraftaki hurda eþyalarý yola atarak TOMA’larýn ilerlemesini engelledi, ardýndan taþlarla polise karþýlýk vererek ara sokaklara daðýldý. Polis kitlenin daðýlmasýnýn ardýndan bir süre daha bekleyiþini sürdürdü.
SUZAN ZENGÝN SON YOLCULUÐUNA UÐURLANDI
Geçirdiði açýk kalp ameliyatý sonunda 17 gün yoðun bakýmda kalan ve 12 Ekim günü yaþamýný yitiren Ýþçi Köylü Gazetesi Kartal Temsilcisi Suzan Zengin, 13 Ekim günü Tuzla Cemevi’nde yapýlan törenle yoldaþlarý ve dostlarý tarafýndan ölümsüzlüðe uðurlandý. 1959 Sivas doðumlu olan Zengin, 1989’dan itibaren örgütlü mücadeleyle tanýþtý ve Partizan dergisi’nin yayýn çalýþmalarýnda görev aldý. Gazetecilik, yazarlýk ve çevirmenlik yapan Suzan Zengin demokratik alanda bir çok kurum ve platformda çalýþmalar yürüttü. 2009-2011 tarihleri arasýnda tutsak edilen Zengin, bu süre zarfýnca ciddi saðlýk sorunlarýyla uðraþtý. Tahliye olana kadar da Cezaevi koþullarýnda tedavi olamadý. Geçtiðimiz haftalarda geçirdiði açýk kalp ameliyatý sonrasýnda da verdiði yaþam savaþýný kaybetti. “Suzan Zengin Yaþýyor”, “Hapishanelerde Tecrid-Tredman Öldürmeye Devam Ediyor” pankartlarý açýlan cenaze töreninde çelenkler, resimler ve kýzýl bayraklarla yürüyüþ yapýldý. Yoldaþlarý ve dostlarýndan oluþan yaklaþýk bin kiþiyle “Suzan Zengin Ölümsüzdür”, “Devrim Þehitleri Ölümsüzdür”, “Katil Devlet Hesap Verecek”, “Analarýn Öfkesi Katilleri Boðacak”, “Suzan Yoldaþ Yaþýyor Mücadele Sürüyor”, “Devrimci Basýn Susturulamaz”, “Sosyalist Basýn Susturulamaz”, “Zindanlar Yýkýlsýn, Tutsaklara Özgürlük”, “Ýçerde dýþarýda Hücreleri Parçala”, “Tecrit Ölümdür Tecrite Son”, “Devrimci Tutsaklar Onurumuzdur”, “Suzan Yoldaþ Yaþýyor, Mücadele Sürüyor” sloganlarý atýlarak mezarlýða yüründü. Partizan, DHF, Mücadele Birliði, Kýzýlbayrak, Proleter Devrimci Duruþ, ESP, Limter-Ýþ Sendikasý, Deri-Ýþ Sendikasý, devrimci siyasetlerden, siyasi partilerden, derneklerden sosyalist basýndan dostlarý, yazar, aydýn ve sanatçýlarýn katýldýðý törende yoldaþlarý ve dostlarý kýsa konuþmalarla Suzan Zengin’in devrimci kiþiliðine, yazarlýðýna iliþkin kýsa konuþmalarla devrimci basýnýn susturulamayacaðýný aktardýlar. Suzan Zengin’in verdiði mücadelenin dostlarý, yoldaþlarý tarafýndan sürdürüleceði belirtildi. Zengin’in defnedilmesinin ardýndan yine sloganlarla mezarlýktan ayrýlýndý.
197. Sayý / 26 Ekim - 9 Kasım 2011
Yeni Evrede
Mücadele Birliði
Ticaret Sarayý Deðil Adalet Sarayý
Büro Emekçileri Sendikasý (BES)’na üye Çaðlayan Adliyesi emekçileri, 5 Ekim günü Adliye B kapýsý önünde protesto eylemi için toplandýlar ve “Müþteri Deðil Yargý Emekçisiyiz, Ticaret Sarayý Deðil, Adalet Sarayý” pankartý açtýlar. Avrupa’nýn en büyük Adliye binasý olan Çaðlayan Adliyesi açýldýðýndan beri avukatlara uygulanan “arama dayatmasý” ve diðer emekçilerin haklarýnýn keyfice ortadan kaldýrýlmasý; ulaþým, yemek, su, gibi temel olan ihtiyaçlarýn çok pahalý hale getirilmesi ve benzeri uygulamalar her geçen gün emekçilerin tepkisini daha çok çekiyor. Basýn açýklamasýný BES 2 Nolu Þube Baþkaný Nevin KAPLAN yaptý. BES açýklamasýnda; büro emekçilerinin açlýk sýnýrýnýn altýnda ücret alan, tozlu, rutubetli, saðlýksýz koþullarda çalýþan, angaryaya zorlanan, Adalet Komisyonlarý tarafýndan “görülen lüzum üzerine” keyfi bir biçimde görevleri deðiþtirilen, en küçük hata nedeniyle bile haklarýnda soruþturma açýlan yargý emekçilerinin yok sayýldýðýný söylediler ve “Tüm yargý emekçilerinin, yemek, servis, lojman, kreþ, gündüz bakým evi, emzirme odasý vb. hizmetlerden eþit ve nitelikli bir þekilde yararlandýrýlmasý saðlanmalýdýr.” dediler. Emekçiler son olarak, mücadelenin kesintisiz bir biçimde süreceðini ve yandaþ sendikalara karþý da emekçileri birleþik mücadeleyi yükseltmeye davet ettiler.
“ Bedenimi Alýrsýnýz Ama Ruhumu Asla”
Hükümetin çýkarmýþ olduðu Torba Yasa’ya karþý tepkiler devam ediyor. Uygulanmaya baþlamasýyla birlikte bir çok iþçiyi kölece çalýþma koþullarýna mahkum edecek olan, torba yasa uygulamasýna karþý iþçilerin emekçilerin eylemleri devam ediyor. Belediyelerde çalýþan iþçilerin bir çoðunun iþyerinin, iþkolunun her an deðiþmesine, iþten çýkarýlmasýna, baþka bir iþ kolunda, baþka bir belediyede ve hatta baþka bir ilde çalýþmak zorunda kalmasýna neden olacak yasa için, belediyelerde çalýþan DÝSK Genel-Ýþ Sendikasý üyeleri belediyeler önünde eylemleriyle torba yasanýn uygulamaya konulmasýný protesto ediyor. Kartal Belediyesi’nde yýllardýr emek veren DÝSK Genel-Ýþ Sendikasý üyesi belediye iþçileri de torba yasaya karþý tepkilerini dile getirmek ve torba yasanýn uygulamaya konmasýyla maðdur olacak 61 arkadaþlarýnýn maðduriyetinin önlenmesi için Kartal Belediye Baþkanlýðý önünde bir araya gelerek bir basýn açýklamasý yaptýlar. 20 Ekim Perþembe günü saat 11.30’da “Emek En Yüce Deðerdir Emeðime Dokunma”, “Emeðimi Siyasete Alet Etmeyin”, “Kartal’dan Bedenimi Alýrsýnýz Ama Ruhumu Asla”, “Kölelik Yasasýna Hayýr”, “Çuvala Girmek Ýstemiyoruz”, “Kurban Bayramýnda Kurbanlýk Olmayacaðýz” dövizleri taþýyarak “Torba Yasa Geri Çekilsin”, “Ýþyerlerimizden Ayrýlmak Ýstemiyoruz”, “Kölelik Yasasýna Hayýr” sloganlarý attýlar. Basýn açýklamasýný belediye iþçileri adýna Genel-Ýþ Anadolu Yakasý 1 Nolu Þube Baþkaný Mahmut Þengül yaptý. Torba yasanýn bir sürgün yasasý olduðunu ve buna karþý birçok
Sokaklar
eylem yapýldýðýný, yasa çýktýktan sonra muhalefet partilerinin bile bunun bir sürgün yasasý olduðunu kabul ettiðini belirten Þengül bugün yapýlan eylemde Kartal’da emeði bulunan iþçiler adýna Belediye Baþkaný Altýnok Öz’e seslenmek için bir araya geldiklerini belirtti. Torba yasadan dolayý Kartal Belediyesi çalýþanlarýndan 61 arkadaþlarýnýn maðdur olacaðýnýn ve bu maðduriyetin giderilmesini, bu sürgün yasasýnýn, insanlarýn maddi ve manevi yaþam þartlarýný etkileyeceðini hatýrlatarak Kartal halkýna hizmet vermekten baþka bir suçu olmayan arkadaþlarýnýn maðdur olmasýnýn engellenmesi gerektiðini belirtti. Emeðin ve emekçinin dostu olduðunu söyleyen Belediye Baþkaný’na seslenen Þengül, “Belediye Baþkanýmýzýn bu konuda yanlýþ bilgilendirildiði, listedeki birçok arkadaþýmýzý tanýmadýðýný, iþyerindeki farklý çekiþmelerin yanlýþ yansýmasý olarak görmekte ve bu yasanýn kendisine verdiði personel gönderip göndermeme yetkisini baþta bir aile babasý olarak sonra Kartal halkýnýn Belediye Baþkaný olarak yeniden gözden geçirmesini, Belediye Baþkanýmýzla hiçbir sorunu olmayan 61 arkadaþýmýzýn, onlarýn ailesi, çocuklarý ve geleceði için yeniden bu listeyi gözden geçirip geri çekmesini bu arkadaþlarýmýzýn torba yasadan dolayý maðduriyetinin reçetesinin de Belediye Baþkanýmýz Altýnok’tadýr diyoruz, gereðinin yapýlmasýný kendisinden bekliyoruz” diyerek sözlerini tamamladý. Kartal Belediyesi çalýþanlarý ve Kartal’da emeði bulunanlar olarak bugüne kadar torba yasaya karþý çeþitli eylemlerle tepkilerini dile getirdiklerini, fakat diðer sendikalarýn ve kitle örgütlerinin yeterli tepkiyi vermemeleri nedeniyle torba yasanýn çýkmasýna engel olunamadýðýný belirten Þengül DÝSK Genel-Ýþ Sendikasý üyeleri olarak torba yasanýn maðdurlarý olmamak için eylemlerini yükselteceklerini ve 24 Ekim’den itibaren daha kitlesel eylemlerde bulunacaklarýný belirtti. Ýþçilerin “Kölelik Yasasýna Hayýr”, “Torba Yasa Geri Çekilsin”, “Ýþyerlerimizden Ayrýlmak Ýstemiyoruz” sloganlarýyla tepkilerini dile getirmelerinin ardýndan eylem sona erdirildi.
Ýþçilere Torba Yasayla Sürgün
Torba yasanýn uygulanmaya baþlamasýyla iþçiler sürgün edilmeye baþlandý. Fatih Belediyesi ve Eminönü Belediyesi ile birleþip faaliyet sahasýnýn artmasýna karþýn, norm kadro sayýsýnýn altýnda ve 248 iþçi çalýþtýrýlmasý gerekirken 192 iþçi çalýþtýrýlmasýna raðmen Valilikte oluþturulan komisyona ihtiyaç fazlasý iþçi bildiriminde bulunulmuþtu. Bir basýn açýklamasý yapan Genel Ýþ Sendikasý ise, çalýþan iþçilerin tümünün devlet yetkili organlarca verilen kadrolara dayalý çalýþan iþçiler olduðunu belirti. Genel Ýþ Sendikasý 1 nolu þubeye üye iþçiler, 18 Ekim günü Ýstanbul Sultanahmet’te bulunan Valilik önüne kadar yürüyüþ düzenlediler. Valiliðin önünde 1 nolu þube Baþkaný Hikmet Aygün açýklama yaptý. Genel Ýþ Sendikasý yaptýðý açýklamada, “üyelerimizin hak kayýplarýna karþý baþta bu hukuksuzluðu yaratanlara karþý olmak üzere her türlü hukuksal mücadeleyi sonuna kadar sürdüreceðimizin kamuoyunun bilgisine sunuyoruz” dedi.
197. Sayý / 26 Ekim - 9 Kasım 2011
17
Yeni Evrede
Sendikal Güçbirliði Ýzmir Bölge Toplantýsý
Sendikalar
Türk-Ýþ Konfederasyonuna baðlý 10 sendikanýn merkezi düzeyde oluþturduðu “SENDÝKAL GÜÇBÝRLÝÐÝ” Ýstanbul, Trakya toplantýlarýndan sonra 3. toplantýlarýný Ýzmir’de 9 Ekim 2011 Pazar günü gerçekleþtirdi. Toplantý TMMOB’a ait olan Tepekule Kongre ve Sergi Merkezi’nde gerçekleþti ve 1000’e yakýn kiþi tarafýndan izlendi. Toplantýya TÜMTÝS, TEK GIDAÝÞ, DERÝ-ÝÞ, TEZ-KOOP-ÝÞ, BELEDÝYE-ÝÞ, HAVA-ÝÞ, PETROL-ÝÞ, KRÝSTAL-ÝÞ, BASIN-ÝÞ ve TGS’nin genel baþkanlarý konuþmacý olarak katýldý. Toplantý salonuna Ýzmir Tümtis yönetimi, Tümtis üyesi ambar iþçileri ve UPS Kargo Ýþçileri “Birleþen Ýþçiler Asla Yenilmez”, “Kurtuluþ Yok Tek Baþýna Ya Hep Beraber Ya Hiçbirimiz”, “Suskun Türk-Ýþ Ýstemiyoruz”, “Tazminata Uzanan Eller Kýrýlýr” sloganlarýyla girdi. Tümtis’in hemen ardýndan Deri-Ýþ Ýzmir þube yönetimi ve üyeleriyle; 70 gündür eylemde olan Savranoðlu Deri Ýþçileri de salona “Ýþçiler Sürgünde Anayasa Nerede” sloganýyla girdiler. Salondaki iþçiler ve katýlýmcýlar tarafýndan alkýþlarla ve sloganlarla karþýlandýlar. Toplantýya katýlan sendikalarýn genel baþkanlarý Sendikal Güç Birliði’nin oluþum nedenini, hangi anlayýþý benimsediklerini, neyi amaçladýklarýný anlattýlar. Sendikal Güç Birliði adýna açýlýþ konuþmasýný Belediye-Ýþ Sendikasý genel baþkaný Nihat Yurdakul yaptý. Belediye-Ýþ sendikasý genel baþkaný Nihat Yurdakul katýlan herkesi selamladýktan sonra açýlýþ konuþmasýnda kýsaca þunlarý dile getirdi: “Ýzmir’de 3. bölge toplantýsýný gerçekleþtiriyoruz. Sendikal Güç Birliði siyasi bir organizasyon deðildir. Siyasi bir oluþumun parçasý da deðil. Sendikal Güç Birliði için bunu demek emeðe ve sýnýfa bir ihanettir. Ayrýca bu güçbirliði sadece Türk-Ýþ genel kuruluna endeksli de deðil. Ayrý bir konfederasyon kuracaðýz iddialarý yalan ve iftiradýr. Sendikal Güç Birliði sýnýfa yönelik saldýrýlara karþý bir harekettir. Türk-Ýþ üst yönetimi emeðe yönelik saldýrýlara biat ediyor. Biz buna karþýyýz. Türk-Ýþ’i ayaða kaldýrmak istiyoruz. Yeni bir ruh ve güven
18
Mücadele Birliði
istiyoruz. Türk-Ýþ’in yüzünü iþçi sýnýfýna döndürmek istiyoruz ve bunu gerçekleþtirene kadar mücadele edeceðiz.” Daha sonra söz alan Petrol-Ýþ üyesi bir iþçi de toplantýya katýlan sendikalarýn genel baþkanlarýna “Neredeyse hepiniz 20 yýldýr sendikalarda yöneticisiniz. Geçmiþe dönük önce sizler özeleþtiri vermelisiniz. Neredeydiniz 20 yýldýr. Artýk bizler iþçi sýnýfý olarak emeðin iktidarýný kurmayý hedeflemeliyiz” diyerek hem eleþtirisini hem de düþüncesini dile getirdi. Söz alan Petrol-Ýþ Genel Baþkaný, Sendikal Güç Birliði’nin amacýný þu sözlerle özetledi: “Bizler yola çýkarken yayýnladýðýmýz bildirinin 3 temeli vardý. Bunlar; 1-Dayanýþma, 2-Demokrasi, 3Deðiþim. Bu birlik belki de ilerde geniþleyerek diðer toplumsal güçleri de içine alacak. Amacýmýz birleþik, ortak mücadele ve de giderek ortak bir çatý altýnda birleþmeyi savunuyoruz. Türkiye Birleþik Emek Hareketi’ni yaratacaðýz ve bu konuda iddialýyýz. Bizim hareketimiz bir baþkaldýrýdýr. Ýþçi sýnýfýný ayaða kaldýrmak isteyen bir baþkaldýrý hareketidir. Türk-Ýþ yönetiminin en büyük korkusu bizim yüzümüzü tabana dönmemizden dolayýdýr. Artýk yeter ve ayaða kalkýyoruz”. Ve sözü yine bir iþçi aldý. Söz alan Tümtis üyesi bir ambar iþçisi: “Artýk sendikalarý salon toplantýlarýnda deðil, alanlarda görmek istiyoruz. Özel istihdam bürolarý, kýdem tazminatý tartýþýlýyor. Buna iliþkin iþçi-emekçiler sokaða nasýl çýkacak. Durum tespiti yapmayý býrakalým. Türkiye’nin her yerini eylem alanýna çevirmeliyiz. Yaný baþýmýzda bir savaþ sürüyor. Bu ülkede birileri savaþý dayatýyor. Biz iþçiler bu durumu önemsemeliyiz. Demokrasi ve özgürlük mücadelesinde sokaða, eyleme, kavgaya çaðýrýyorum” dedi. Hava-Ýþ genel baþkaný Atilla Ayçin’in iktidar için mücadele vurgusu dikkat çekti. “Biz Türkiye iþçi sýnýfý olarak bu ülkeyi yönetmeye adayýz. Sendikacý sistem içi yasalarla kendini sýnýrlayamaz. Güçlü olan kendi yasalarýný yapar. Bizler iktidarý hedeflemeliyiz” dedikten sonra herkesin bu mücadeleye katýlmasýnýn bir zorunluluk olduðunu dile getirdi. Ve Türk-Ýþ’in Aralýk 197. Sayý / 26 Ekim - 9 Kasım 2011
ayýndaki genel kurula iþçileri emekçilere katýlmalarý yönünde çaðrýda bulundu. Tek Gýda Ýþ Baþkaný Gürsel Köse de, “Ýktidara yürümek için güçlü olmalýyýz” dedi. Sendikal Güç Birliði’nin toplantýsýnda en son sözü Mücadele Birliði Platformu aldý. Mücadele Birliði Platformu adýna konuþan arkadaþýmýz þunlara deðindi: “Öncelikle bu salonu dolduran iþçi sýnýfýný ve de 70 gündür haklý ve onurlu bir mücadele sürdüren Savranoðlu Deri Ýþçileri’ni en içten devrimci duygularýmýzla selamlýyoruz. Sendikal mücadele açýsýndan iki örnek vermek istiyoruz. Birinci örnek UPS Kargo Ýþçileri eylemi. Tümtis sendikasý UPS Kargo Ýþçileri’yle beraber 282 gün boyunca Amerikan tekeli olan UPS’ye Ýzmir ve Ýstanbul’da kararlý bir duruþ sergileyerek diz çöktürdü. Ambar iþçilerinin, emek örgütlerinin, devrimci-sosyalist örgütlerin desteðiyle zaferi kazandý ve iyi bir örnek yarattý. Ýkinci örnek ise 72 gün Park-Bahçe Ýþçileri, 56 gün Buca Ýþçileri, 135 gün Konak Ýþçileri, 82 gün Batýgül Tunç eylemleri. Bu eylemlerde sendikalý olmak isteyen taþeron iþçilerine kendi iþ kollarýndaki sendikalar sahip çýkmadý ve yok saydýlar. Devrimcilerin ve kimi sendikalarýn dýþýnda bu eylemler sahiplenilmedi. Çünkü Ýzmir gibi iþçi sýnýfýnýn yoðun yaþadýðý bir þehirde kimi sendikalar CHP ile karþý karþýya gelmeyi göze alamýyorlar. Þimdi kimi sendika genel baþkanlarýnýn dile getirdiði emeðin iktidarý, iþçi sýnýfýnýn iktidarý söyleminden neyi anlamalýyýz. Sadece AKP’ye karþý CHP’nin iktidarý mý? Oysa iþçi sýnýfý biliyor ki en az AKP kadar CHP’de sermayenin has partisidir. Bizler CHP’yi Maraþ, Sivas katliamlarýndan da iyi tanýrýz. Bu yüzden emeðin iktidarý, iþçi sýnýfýnýn iktidarý kendi öz gücüne, öz örgütlülüðüne dayanmalýdýr; sermaye partilerine deðil. Bütün iktidar emeðin oluncaya kadar iþçi sýnýfý mücadelesini sürdürmelidir.” Ve en son olarak Sendikal Güç Birliði adýna Belediye-Ýþ sendikasý genel baþkaný Nihat Yurdakul son sözleri söyleyerek toplantýyý sona erdirdi. Mücadele Birliði / Ýzmir
Yeni Evrede
BEDAŞ
Mücadele Birliði
BEDAÞ ÝÞÇÝLERÝ YENÝDEN EYLEMDE
TAÞERONA TESLÝM OLMAYACAÐIZ!
19 Ekim günü de Çaðlayan Adliyesi’nde toplanan iþçiler, taþeron þirketlerde çalýþmakta olan iþçilerle ilgili olarak verdiði muvazaa kararlarýna karþý yapýlan itirazýn duruþmasýndan sonra bir basýn açýklamasý yaptýlar. Enerji Sen baþkaný Kamil Kartal, “dava 21 Aralýk tarihine ertelendi” dedi. Kartal; “bir buçuk ayý aþkýn bir süredir arkadaþýmýzýn iþsiz kalmasýndan bizzat BEDAÞ Genel Müdürlüðü sorumludur. Sorunun çözümü de ona aittir. Ya bu sorun en kýsa zamanda çözülecektir ya da biz mücadelemizi büyüterek sürdüreceðiz. Bedaþ’ýn önünü hergün eylem alanýna çevireceðiz” dedi. Açýklamadan sonra yapýlmasý planlanan Çaðlayan-Taksim yürüyüþüne, güvenlik gerekçesiyle emniyet tarafýndan izin verilmedi. Bedaþ iþçilerinin çadýr eylemi bugün 10. gününe giriyor. Ýþten çýkartýlan 120 iþçi her gün 10’ar kiþilik gruplar þeklinde çadýrda kalýyor. Emek örgütleri desteklerini iþçilerle paylaþýyor. Kamil Kartal; Bedaþ’tan daha çok taþeron iþçi çýkarýlmasýnýn gündemde olduðunu hatýrlattý.
Enerji-Sen üyesi iþçiler BEDAÞ AÞ. Genel Merkez binasý önünde çadýr kurarak iþlerine geri dönmek ve sendikalarý Enerji-Sen’in önündeki baský ve engellerin kaldýrýlmasýný talep ediyorlar. Çadýr eylemlerinin 12. gününde Küçükköy Zarifler-3 Salonu’nda düzenledikleri “Dayanýþma Gecesi”, eylemde olan iþçilere moral oldu. Zarifler-3 Salonu’nda saat 20.00’de baþlayan etkinlikte, açýlýþ konuþmasýný Enerji-Sen Genel Baþkaný Kamil Kartal yaptý. Kamil Kartal konuþmasýnda “Sendikamýz kurulduðu günden beri güvencesizleþtirilen enerji iþçilerinin güvenceli çalýþma koþullarýna kavuþmasý için mücadele ediyor. Bu mücadelede bazý arkadaþlarýmýz çok aðýr bedeller ödese de mücadelemiz kesintisiz devam edecek ta ki bu güvencesizleþtirme bu taþeron belasý ortan kalkana kadar. Taþerona teslim olmamayý þiar edinerek bu mücadelemize devam ediyoruz. Bugün on ikinci güne giren özellikle açma kesme servislerinde çalýþan 156 arkadaþýmýzýn iþten çýkartýlmasýný protesto etmek ve atýlan iþçilerin de iþlerine geri dönmelerini saðlamak doðrultusunda BEDAÞ Genel Merkezi önünde yürüttüðümüz bir direniþimiz var bu direniþe bütün dostlarýmýzý arkadaþlarýmýzý yoldaþlarýmýzý sahip çýkmaya davet ediyoruz” dedi. Etkinlikte Pýnar Sað, Grup Sýlam, Bandista ve Hilmi Yarayýcý sahne aldýlar. Programýn ilk sanatçýsý Pýnar Sað oldu. Türkülerini seslendiren Pýnar Sað, “Bütün dostlarýmýzýn bu onurlu mücadelesinde, hak arama mücadelesinde, emeðinin hakkýnýn verilmediði bu topraklarda, sistemin üç maymunu oynadýðý bu topraklarda, iþçilerin yanýnda olmaktan ben her zaman onur duyuyorum yaþasýn iþçi sýnýfý” dedi. Etkinlikte müzik aralarýnda sahneden dayanýþma mesajlarý okundu. Mücadele Birliði Platformu’nun gönderdiði dayanýþma mesajýnda; “Mücadele Birliði Platformu olarak iþçilerin mücadelelerinde kararlý durduðu sürece bizde daima onlarýn yanýnda olacaðýz. Biliyoruz ki, özgür bir dünya ve mutlu yarýn iþçilerin kararlý mücadelesiyle gelecek, sizleri devrimci saygý ve sevgiyle selamlýyoruz” denildi. Grup Sýlam, Bandista ve Hilmi Yarayýcý konserleriyle süren etkinlikte sanatçýlar iþçilere karþý yapýlan iþten çýkarma, güvencisiz çalýþtýrma, uygulamalarýný protesto eden açýklamalar yaptýlar. Yine müzik dinletilerinin aralarýnda Devrimci Ýþçi Komiteleri, Eðitim Sen ve Berfa iþçilerinden gelen, BEDAÞ iþçilerinin mücadelesini desteklediklerini belirten mesajlar okundu. Son olarak sahne alan Hilmi Yarayýcý, devrimci þarkýlarla, cezaevindeki devrimci tutsaklara ve sevdaya dair þarkýlarýný seslendirdi. Etkinlik Çaw Bella marþý hep birlikte söylenerek bitirildi.
Boðaziçi Elektrik Daðýtým Anonim Þirketi’nde Enerji Sen üyesi 123 iþçi,taþeron þirketin iþ bitimi ve yeni ihale süreci gerekçe gösterilerek iþten çýkartýlmýþtý. Eylemlerini sürdüren iþçilere yeniden iþbaþý yaptýrýlacaðý sözü verilerek eylemi bitirmeleri saðlanmýþtý, ancak hala iþçiler iþe baþlamadýlar. 10 Ekim günü Taksim Tramvay duraðýnda toplanan Enerji-Sen üyesi BEDAÞ iþçileri bir yürüyüþ yaptýlar. Taksim Tramvay duraðýndan BEDAÞ’a doðru yürüyen iþçiler “BEDAÞ Þaþýrma Sabrýmýzý Taþýrma”, “Taþerona Teslim Olmayacaðýz”, “Direne Direne Kazanacaðýz” sloganlarý attýlar. Yoðun bir þekilde yaðan yaðmura raðmen yürüyüþü gerçekleþtiren iþçiler, BEDAÞ önüne gelince polisin barikatýyla karþýlaþtý. Polis “BEDAÞ kapýsýnýn önünde çadýr kurumasýnýz” diyerek bu durumun trafiði aksatacaðýný iddia etti. Ýþçiler de çadýrý BEDAÞ’ýn karþýsýna kurdular, Enerji-Sen Baþkaný Kamil Kartal “Burasý bizim için de daha iyi hem hareket alanýmýz geniþ olur” dedi. Kamil Kartal “her gün 10’ar kiþilik iþçi grubuyla eylemi sürdüreceklerini ve haftada bir gün güçlü eylemler yapacaklarýný” söyledi. Ýþçiler ise “Ýþyerinde her gün iþten atýlma korkusuyla ölüyorduk, her gün bu korkuyla yaþýyorduk, artýk bundan sonra bir kez ölmeye razýyýz, þimdi daha iyi daha rahatýz” diyerek tepkilerini dile getirdiler. Enerji-Sen Baþkaný eylemin iþten çýkartýlan 123 iþçi geri alýnýncaya kadar mücadele edeceklerini vurguladý. Eylem BEDAÞ önünde kurulan çadýrla sürüyor.
197. Sayý / 26 Ekim - 9 Kasım 2011
19
Sokaklar
KESK SOKAKTA
Meþaleli Eylem
Kamu EmekçiSendikasý leri (KESK) Ýstanbul Þubeler Platformu “Grevsiz Toplu Sözleþme, Toplu Sözleþmesiz Sendika Olmaz” sloganýyla Galatasaray Lisesi’nden Taksim Meydaný’na meþale-
li yürüyüþ gerçekleþtirdi. Kamu Emekçileri 12 Ekim günü saat 18.30’da Galatasaray Lisesi önünden yürüyüþe baþladý. Yürüyüþ Sýrasýnda “Devlet Güdümlü Sendikaya Hayýr”, “Toplu Sözleþme Hakkýmýz Grev Silahýmýz”, “Baskýlar Bizi Yýldýramaz” sloganlarý atan emekçiler ellerinde dövizler taþýdýlar. Taksim Tramvay duraðýnda oturma eylemi yaparak hükümetin uygulamalarýný protesto ettiler. KESK Ýstanbul Þubeler Platformu Dönem Sözcüsü Ersoy Adýgüzel, basýna açýklama yaptý. Ersoy Adýgüzel; “Hükümetin tutumundan vazgeçmeyerek ‘ben yaparým ve olur’ anlayýþýyla devam etmesi halinde sonuç almaya yönelik kararlý bir mücadele yürüteceðiz. 4688’in özünü koruyarak revize edilmesini, örgütlenme özgürlüðü, TÝS ve grev hakkýmýz önündeki engellerin korunarak devam ettirilmesini hedefleyen sahte sendika yasasýný kabul etmedik, etmeyeceðiz” dedi. Adýgüzel; “grevsiz toplu sözleþme, toplu sözleþmesiz sendika olmaz” diyerek taleplerini yineledi. Atýlan sloganlarla talepler dile getirilerek eylem sona erdi.
“Toplu Sözleþmesiz Sendika Olmaz!”
Kamu Emekçileri Sendikasý (KESK) 4688 sayýlý yasa deðiþikliklerinde taleplerini kabul ettirmek için KESK birçok ilde eylemler düzenledi. Ýzmir’de de 12 Ekim günü saat 18.00’de YKM önünde toplanan KESK Ýzmir Þubeler Platformu, “Grevsiz Toplu Sözleþme, Toplu Sözleþmesiz Sendika Olmaz! - KESK Ýzmir Þubeler Platformu” ve “Özgür Demokratik Bir Ülke Ýnsanca Yaþamak Ýstiyoruz!” pankartlarýyla Ýzmir Büyükþehir Belediye binasý önüne meþalelerle yürüdüler. Kamu emekçileri yürüyüþ boyunca “Toplu Sözleþme Hakkýmýz Grev Silahýmýz!”, “Sözleþmeli Köle Olmayacaðýz!”, “Zafer Direnen Emekçinin Olacak!”, “Parasýz Eðitim Parasýz Saðlýk!”, “Hak Verilmez Alýnýr Zafer Sokakta Kazanýlýr!” sloganlarý attýlar. Sloganlar eþliðinde Ýzmir Büyükþehir Belediyesi önüne gelen KESK Ýzmir Þubeler Platformu Dönem Sözcüsü adýna Eðitim-Sen Ýzmir 3 nolu Þube Baþkaný Kýyasettin Yasa yaptý basýn açýklamasýný. Okunan basýn metni ardýndan müzik dinletisi ve tiyatro gösterimi gerçekleþti. Yaklaþýk 3,5 saat süren oturma eylemi 14 Ekim Cuma günü AKP il binasýna yürüyüþ yapýlacak duyurusu ile sona erdi.
20
Yeni Evrede
Mücadele Birliði
“Zafer Sokakta Kazanýlýr!”
KESK’e baðlý Tüm Bel-Sen Ýzmir 1 Nolu þubesi, 14 Ekim Cuma günü Büyükþehir Belediyesi önünde bir basýn açýklamasý gerçekleþtirdi. Basýn açýklamasýný okuyan Ýzmir 1 Nolu Þube Baþkaný Yaþar Gül,Büyükþehir Belediyesiyle sözleþmenin bittiðini; yeni sözleþme için görüþmelerin 2 aydýr devam ettiðini söyledi. Basýn açýklamasýnýn devamýnda: “Ancak, dün akþam yapýlan görüþmelerde Belediye Baþkanlýðý Komisyonunca sendikamýza ayda 200 TL TÝS ödemesi ve bunun yanýnda kullandýðýmýz pasolarýn kaldýrýlmasýný kabul etmemiz halinde artý 100 TL daha, yani pasolarýn kaldýrýlmasýný kabul etmemiz halinde ayda 300 TL ödemesi teklifi yapýlmýþtýr” denildi. Yapýlan basýn açýklamasýnda yaþam pahalýlýðý, açlýk ve yoksulluk sýnýrý göz önde bulundurulduðunda, memurlara önerilen bu ücretin komik olduðu söylendi. Islýk ve alkýþlarla Büyük Þehir Belediyesi’nin protesto edildiði eylemde “Hak verilmez alýnýr zafer sokakta kazanýlýr!”, “Toplu sözleþme hakkýmýz grev silahýmýz!”, “Ýnsanca yaþam istiyoruz!” sloganlarý atýldý. Basýn açýklamasýnýn sonunda kamu emekçilerinin istediklerini alýncaya kadar taleplerini haykýracaðý vurgulandý.
Hak Verilmez, Mücadele Ýle Alýnýr
14 Ekim Cuma günü Ýzmir KESK Þubeler Platformu, grev ve toplu sözleþme hakký için AKP il binasýna yürüyüþ gerçekleþtirdi. Eylem saat 18.30’da Konak Sümerbank önünde “Grevsiz Toplu Sözleþme Toplu Sözleþmesiz Sendika Olmaz/KESK Ýzmir Þubeler Platformu” pankartý açýlarak baþladý. Meþaleli yapýlan yürüyüþ sýrasýnda “Hak Verilmez Alýnýr Zafer Sokakta Kazanýlýr”, “Toplu Sözleþme Hakkýmýz Grev Silahýmýz”, “Sokaklar Bizimle Özgürleþecek”, “AKP Mezara Halk Ýktidara”, “Yaþasýn Enternasyonal Dayanýþma” sloganlarý atýldý. AKP Ýl binasýnýn önüne gelen kitle KESK Ýzmir Þubeler Platformu adýna BTS Þube Baþkaný’nýn okuduðu basýn metninden sonra bir saate yakýn oturma eylemi gerçekleþtirdi. Oturma eylemi esnasýnda da atýlan sloganlarýn yaný sýra süreçle ilgili konuþmalar yapýldý. Ve iþçi-emekçilere yönelik yapýlan bu saldýrýlara karþý ancak emek güçlerinin birleþik mücadelesiyle cevap verilebileceði üzerine vurgu yapýldý. Eyleme destek verenlerden TMMOB ÝKK sözcüsü ve Genel Ýþ 5 Nolu Þube Baþkaný da kýsa bir konuþma yaptý. Oturma eyleminin ardýndan eylem sona erdi. Destek verenler arasýnda TMMOB, Genel Ýþ 5 Nolu Þube, Ýmece-Der, Mücadele Birliði, Devrimci Öðrenci Birliði de vardý.
197. Sayý / 26 Ekim - 9 Kasım 2011
Yeni Evrede
Mücadele Birliði
BÝLLUR TUZ ÝÞÇÝLERÝ ÝÇÝN EYLEM
Ýzmir Çiðli Organize Sanayi Bölgesinde bulunan Billur Tuz Fabrikasý’nda yeniden yetki almak için örgütlenme çalýþmasý yürüten Tek Gýda-Ýþ 3 No’lu Þube, iþten atýlan iþçilerle, sendika temsilcileri ve desteðe gelenlerle birlikte fabrika önünde eylem yaptý. Burada açýklama yapan Tek Gýda-Ýþ 3 No’lu Þube Baþkaný Latif Gökçay, Billur Tuz Fabrikasý’nda þube olarak 13 toplu sözleþme imzaladýklarýný söyledi. Ayrýca 30 yýla yakýn bir zamandýr yetkiliyken bu dönem iþ yerindeki taþeron uygulamasý nedeniyle yetkiyi kaybettiklerini dile getirdi. Tek Gýda-Ýþ 3 No’lu Þube Baþkaný Latif Gökçay, sendikal örgütlülük bilincine sahip olan Billur Tuz iþçilerinin taþeronlar da dahil olmak üzere sendikaya üye olarak iþ yerinde yeniden çoðunluk saðladýðýný ve yetki için baþvurduðunu ifade etti. Gökçay, “Ýþverene çaðrýmýz haksýz hukuksuz iþten attýðý iþ yeri temsilcimizi ve iþçi arkadaþlarýmýzý iþe alarak iþçilerin sendikal haklarýna saygý göstererek toplusözleþme düzenine yeniden geçilmesi için adým atmasýdýr” dedi. Eyleme destek veren Tek Gýda-Ýþ Genel Baþkan Danýþmaný Gürsel Köse de, Billur Tuz iþçilerinin yasal ve demokratik hakký olan sendikalaþma mücadelesinde yalnýz olmadýklarýný belirterek iþverene seslendi. Gürsel Köse, “Yasalar karþýsýnda suç iþliyorsunuz. 3 ayla 3 yýl arasýnda hapis cezasý ile yargýlanacaksýnýz. Gelin iþçilerin anayasal haklarýna saygý gösterin iþçileri sendikaya üye olduðu için iþten atmayýn, baský ve zulüm yapmayýn iþ barýþý saðlansýn yoksa burayý mahþer yerine çeviririz. Binlerle geliriz fabrika önünden ayrýlmayýz” dedi. Türk-Ýþ 3. Bölge Baþkan Yardýmcýsý Tuncay Kireçkaya da patrona “Ýþçilerin haklarýna saygýlý davranarak çalýþma barýþýný saðla. Sözleþme yapalým haksýz yere iþten attýðýn Ýþ Yeri Temsilcimiz Resül Ýncidelen’i iþe geri al” çaðrýsýnda bulundu. Eylem boyunca, “Billur Tuz Ýþçisi Yalnýz Deðildir”, “Billur Tuz’a Sendika Girecek Baþka Yolu Yok”, “Birleþen Ýþçiler Asla Yenilmez” sloganlarý atýldý. Eyleme iþten atýlan Billur Tuz Ýþ Yeri Temsilcisi Resül Ýncidelen ve daha önce iþten atýlmýþ olan 3 iþçinin yaný sýra, Totomak Ýþ Yeri Baþtemsilcisi ve Birleþik Metal-Ýþ Þube Yöneticisi Cengiz Koral, sendikalaþma mücadelesi süren Schneider Elektrik fabrikasý iþçileri, Tek Gýda-Ýþ 7 No’lu Þube Baþkaný Kemal Köse, Alliance One Ýþ Yeri Baþtemsilcisi H.Ýbrahim Bircan, Deri-Ýþ Þube Baþkaný Makum Alagöz, Deri-Ýþ Genel Merkez Örgütlenme Sekreteri Hasan Uluþan, Basýn-Ýþ Þube Baþkaný Yýlmaz Yurteri, Haber-Sen Ýzmir 1 No’lu Þube Baþkaný Hüseyin Özdem ve Mücadele Birliði destek verdi. ZAFER SAVAÞAN ÝÞÇÝLERÝN OLACAK! YAÞASIN ÝÞÇÝLERÝN MÜCADELE BÝRLÝÐÝ! MÜCADELE BÝRLÝÐÝ / ÝZMÝR
Sokaklar
“Dayatmaya Boyun Eðmeyeceðiz!”
Kýdem Tazminatý, Torba Yasa ve Özel Ýstihdam Bürolarý’na iliþkin DÝSK’in bir süredir baþlattýðý eylemler sürüyor. 3 Ekim günü saat 11.00’da Mithatpaþa Caddesi’ndeki GenelÝþ þube binasý önünde bir araya gelen sendika üyeleri, Meclisin Çankaya kapýsýna doðru yürüyüþe geçti. “Kýdem Tazminatý - Torba Yasa - Ýstihdam Bürolarý, Dayatmaya Boyun Eðmeyeceðiz, Yýlmayacaðýz, Teslim Olmayacaðýz, Direneceðiz” yazýlý pankartla yürüyen iþçiler, Akay Caddesi’nde bir basýn açýklamasý gerçekleþtirdi. DÝSK adýna açýklamayý Genel Sekreter Tayfun Görgün yaptý. AKP’nin kýdem tazminatýný kaldýrmayý, Torba Yasa ile güvencesizleþtirme ve örgütsüzleþtirmeyi, Özel Ýstihdam Bürolarý ile ise köleleþtirmeyi hedeflediðini söyleyen Görgün, bu konularýn sermayenin beklentilerini karþýlamayý amaçladýðýný belirtti. Emekçilerin en temel haklarýnýn gasp edildiðini, emek maliyetinin ucuzlatýldýðýný vurgulayan Görgün, emek örgütlerinin de tartýþmaya çekildiðini ve yeni bir model hazýrlandýðýný dile getirdi. Görgün, DÝSK’in bu uygulamalara karþý üretimden gelen gücünü kullanarak en sert tepkisini vereceðini ifade etti. AKP’nin sendikal hak ve özgürlüklerin önündeki yasaklarý kaldýrmak yerine devletin müdahalesine olanak tanýyan, sendikal yasaklarý koruyan, görünüþte özgürlükçü ama gerçekte kolayca kontrol altýna alýnabilir düzenlemeler yaptýðýný söyleyen Görgün, kuþkulu olduklarýný da sözlerine ekledi. Görgün, DÝSK olarak uyarý görevlerini yerine getirdiklerini söyleyerek “Eðer görmemeye, duymamaya, sýrtlarýný dönmeye devam edeceklerse, iþçi sýnýfý bütün demokratik mücadele araçlarýný seferber edecek, genel grev de dahil olmak üzere üretimden gelen gücünü kullanmaktan çekinmeyecektir” dedi. Açýklamanýn ardýndan DÝSK Baþkanlar Kurulu meclise giderek siyasi parti temsilcileri ile görüþmeler gerçekleþtirdi.
KESK Tutsaklarýný Selamlýyor KESK Ýzmir Þubeler Platformu 21 Ekim Cuma günü, KESK’li tutuklularýn mahkeme öncesi bir basýn açýklamasý yaptý. Emekçiler, saat 09.00’da Ýzmir adliyesi önünden Aðýr Ceza Mahkemesi giriþine yürüdüler. Yolu trafiðe kapatan KESK “Baskýlar, Sürgünler, Tutuklama ve Cezalar; Yýldýramayacak!/KESK Ýzmir Þubeler Platformu” pankartý taþýrken; “Baskýlar Bizi Yýldýramaz”, “KESK’li Tutuklular Onurumuzdur”, “Baskýlar Sürgünler Bizi Yýldýramaz”, “Ýnadýna Sendika Ýnadýna KESK” sloganlarý atýldý. KESK genel sekreterinin okuduðu basýn açýklamasýndan sonra duruþmaya geçildi. Duruþma da gözlemci olarak uluslararasý sendika temsilcileri de bulundu. Sabah saat 10.00’da baþlayan duruþma akþam saatlerine kadar sürdü. Duruþma, olarak Kasým ayýna ertelendi. Mücadele Birliði/Ýzmir
197. Sayý / 26 Ekim - 9 Kasım 2011
21
Yeni Evrede
Açılış / Etkinlik
MERSÝN AYIÞIÐI SANAT MERKEZÝ AÇILDI
“Umudumuz Kavgada, Kavgamýz Sanatýmýzla, Kavga Yaþamýn Her Alanýnda” þiarýyla yola çýkan ve toplumcu gerçekçi sanat anlayýþýyla iþçi emekçilerin kültürünü ve sanatýný ileriye taþýyan, Mersin Ayýþýðý Sanat Merkezi açýldý. 16 Ekim 2011 Pazar günü açýlýþ etkinliði düzenledik. Sabah erken saatten itibaren sanat merkezini açtýk. Son hazýrlýklar tamamlandýktan sonra insanlar sanat merkezine gelmeye baþladý. Mersin halkýnýn toplumcu gerçekçi bir sanat anlayýþýna ne kadar ihtiyaçlarý olduklarý her yönüyle anlaþýlýyordu. Gelen insanlarýn içlerindeki heyecanlarý yüzlerine yansýyordu. Saat 14.00’te baþlayan açýlýþ etkinliðimiz, ilk olarak YANSIMALAR isimli fotoðraf sergisinin (Selçuk Arslan- Ali Osman Abalý) ve Ebru Sanatý Resim Sergisinni (Saliha Yeþilmen) gezilmesiyle baþlandý. Daha sonra insanlar etkinliðin yapýlacaðý yere yönlendirildi. Mersinlilerin ve üniversite öðrencilerinin yoðun katýlýmýyla etkinlik programýmýza baþladý. Ýlk olarak Ayýþýðý Sanat Merkezi temsilcisi konuþmasýný yaptý. Konuþmasýnda: “Burasý tamamýyla bir emek ürünüdür. Bizler burada hiçbir çýkar gözetmeksizin bulunmaktayýz burasý sadece bizim yerimiz deðil burayý sahiplenen herkesin yeridir. Gelin hep birlikte üretelim” diyerek konuþmasýný sonlandýrdý. Daha sonra Ayýþýðý Þiir Atölyesi sahneye çýkarak þiir dinletilerini sundular. Þiir Atölyesinin hazýrladýðý þiirlerle etkinliðimiz devam etti. Ardýndan Grup Emeðe Ezgi sahnedeki yerini aldý. Söylenen parçalarla herkes keyifli anlar yaþadý. Halaylar eþliðinde süren etkinliðimiz sunucu arkadaþýmýzýn sanat merkezinde açýlan atölyeler hakkýnda yaptýðý duyurularla sona erdi. “Geleceðe umutla bakmak için bir nedeni olan bir ressamýn ilk fýrça darbesinin, Bir sinemacýnýn ilk karelerinin Bir balerinin sahnedeki ilk adýmlarýnýn, Bir tiyatrocunun ilk sözlerinin Coþkusunu ve umudunu taþýyan herkesle paylaþacaðýmýz çok þey var…” Mersin Ayýþýðý Sanat Merkezi
22
Mücadele Birliði
Toplumsal Mücadelede Kadýn
Emekçi Kadýnlar (EKA) 23 Ekim Pazar günü Taksim Ayýþýðý Sanat Merkezi’nde “Toplumsal Mücadelede Kadýn” konulu bir panel düzenledi. Panel,saat 14. 00’da baþladý. Panelistler Ayýþýðý Sanat Merkezi’nden Songül Yücel ve Bakýrköy Zindaný’ndan yeni tahliye olan Serpin Kablan’dý. Kürt Kadýnýn Özgürleþme Mücadelesi’ni anlatacak olan Ýstanbul Milletvekili Sabahat Tuncel ise, yoðunluðundan dolayý panele katýlamadý. Panel, ölümsüzleþen tüm kadýn devrim savaþçýlarý adýna saygý duruþu ile baþladý. “Devrimler ve Kadýn” konulu sunumunu yapan Songül Yücel; “kadýn sorununun çözümü, insanlýðýn önünde görev olarak duruyor. Tarihte bugüne kadar birçok kölelik biçimi geldi, belli bir süre varlýðýný sürdürdü ve sonra yýkýldý gitti. Ama burada deðiþmeyen her zaman bir þey oldu: kadýnýn kölelik durumu hep ayný kaldý” dedi. Yücel çeþitli toplumlardan örnekler vererek günümüze gelen atasözlerinin kadýný nasýl aþaðýladýðýna dikkat çekti. Ortadoðu’da geliþen halk ayaklanmalarýna deðinen Yücel; “Arap devrimleri gözümüzün önünde yaþandý, izledik gözledik ve bu hareketin içinde bütün görüntülerde kadýnlarý gördük. Ve bu toplumlarýn kadýnlarý, þeriatla yönetilen, toplumun ve yaþamýn tamamen dýþýna atýlmýþ, bir bölgede olmalarýna raðmen, devrimde en önde yer aldýlar” dedi. Tahrir Meydaný’nda toplanan kadýnlardan Ankara’da baþlatýlan Tekel iþçilerinin çadýr eylemindeki yüzlerce kadýna örnekler sundu. “Arap Baharý”nýn kadýnlarýnýn “Bu defa devrim, biz kadýnlarý geri býrakamayacak” dediklerini, “Ýlk defa Tahrir Meydaný’nda kadýn ve erkeðin eþit olduðunu gördüm” diyen kadýnlarýn olduðunu vurguladý. Songül Yücel, daha sonra Komünden bugüne kadýnlarýn mücadele içindeki yerlerini örneklerle açýkladý. Kürt Halkýnýn özgürlük mücadelesinde ölümsüzleþen kadýn savaþçýlarýn örgütlülük ve mücadele içeresinde nasýl özgürleþtiklerini anlatarak bitirdi anlatýmlarýný. Zindan ve Kadýn konusunu anlatan Serpin Kablan, ilk önce “Zindan” kelimesinin tanýmýný yaparak giriþ yaptý. Kablan; “Zindan nedir? Zindan genel bir tanýmdýr suçlunun konulduðu yerdir. Özel mülkiyete dayalý toplumlarda devlet, mülkiyete zarar veren, kendi sistemine zarar vereni içeri koyar, bunun içerisinde özel mülkiyete el uzatan basit hýrsýzlar da vardýr, sistemden kaynaklý çürümüþ yozlaþmýþ insanlar da vardýr. Ama özelde, sisteme yönelen insanlara karþý kurulmuþlardýr” dedi.. Zindanlarýn iþçi sýnýfýnýn öncülerinden koparma, tecride alma, savaþý sekteye uðratma için var olduðunu vurguladý. Kadýn için de “özgürleþmek için adým atmak, o polis sorgusundan daha zordur” diyerek, “kadýnlar zindanla, sýnýf mücadelesinin geliþmesiyle birlikte tanýþtýlar bizim ülkemizde. 30- 40 yýldýr yaþanan bir savaþýn içerisindeyiz, 70’lerden bu yana baþta erkeklerin devrimci olmasý nedeniyle biz kadýnlar olarak daha çok destekçi konumdaydýk, bu durum uzun da sürdü. Kadýnlarýn sýnýf bilincini almasý, bu mücadelede eþ durumundan çýkýp kendi özgürlüklerine kavuþma istekleriyle, kadýnlarýn da zindanlarla tanýþmalarý ve zindanda kalma sürelerinin artmasý sonucunu doðurdu. Ama bizim ülkemizde ve bir çok ülkede zindan gözaltýyla baþlar. Uzun süre kalmak, kendi sýnýf bilinçlerinin geliþmesi, bu kadýn için baþka süreçtir. Kadýn sýnýf mücadelesine katýlýrken eþini aþmak zorunda, toplumsal baskýlarý aþmak zorunda, engel olarak önüne çýkartýlan her þeyi aþmak zorunda. Bunlardan en önemlisi polis baskýsý, gözaltý, iþkence ve zindan ve bu kadýn için baþlangýçta çok olaðandýþý þeylerdi. Ama süreç içerisinde kadýnlar, polis sorgusundan daha güçlü þekilde çýkar oldular, o toplumsal baskýlarý aþmak, iþkenceden, sorgudan, saðlýklý çýkmak daha zor deðil; eþini aþmak, babasýný, abisini, aþmasýndan daha çok zor deðildir” dedi. Verilen kýsa bir aradan sonra soru cevap kýsmýna geçildi. oldukça canlý geçen soru cevap bölümünden sonra panel sona erdi.
197. Sayý / 26 Ekim - 9 Kasım 2011