s201

Page 1



Yeni Evrede

Başyazı

KABARAN DEVRÝMCÝ MÜCADELE DALGASI

Mücadele Birliði

P

roleter devrimci bilinç ve mücadele kitleler arasýnda büyük bir hýzla geliþiyor ve yayýlýyor. Bunun etkisiyle her gün çok sayýda yeni insan devrimci mücadeleye katýlýyor. Artan kitlesel katýlýmla devrimci mücadele sýçramalý olarak büyüyor, geliþiyor ve güçleniyor. Bu topraklar, Türkiye ve Kürdistan, son yüzyýlýn en þiddetli ve en uzun iç savaþlarýndan birini görmüþtür. Büyük bir savaþýmdan geçen halklar, politik alanda kendilerini geliþtirecek deneyimler edinmiþlerdir. Politik deneyimin yanýnda, burjuvazinin sýnýf egemenliðine karþý doðrudan devrimci mücadelenin de zengin birikimine sahiptirler. Tüm bu deneyimler, birikimler, yetenekler ve nitelikler varlýklý azýnlýðý yenilgiye uðratmak, yoksulluk ve sefalet içindeki yýðýnlarýn devrimci mücadelesini zafere ulaþtýrmak içindir. Ve ancak emekçilerin, proletaryanýn zenginler sýnýfý üzerinde baþarýya ulaþmasý için kullanýldýklarýnda pratik bir deðerleri vardýr. Eyleme dönüþmeyen görüþlerin pratik deðeri hakkýnda konuþmak boþ gevezelikten baþka bir þey deðildir. Ýþçi sýnýfý, ezilen ve sömürülen kitleler bugün farklý bir konumda bulunuyor. Önceki döneme göre daha deneyimli, daha örgütlü ve bilinçli. Her tarafta kendi kolektif istekleri doðrultusunda hareket ediyor. Mücadele her yönde ileri bir noktada devam ediyor. Verili koþullarda karþýt toplumsal kutuplarýn arasýndaki nesnel iliþkiler deðiþime uðramýþtýr. Eski iliþkiler, eski dönem geride kalmýþtýr. Kapitalist sýnýf, proletaryanýn süreci belirleyici bir güç olarak belirgin biçimde öne çýkmasýný engelleyemiyor. Bu durum, iþçi kitlelerinin büyük bir tutku ve coþkunlukla ileri atýlmasýný getiriyor. Ýþçi sýnýfý ve emekçiler eski tarihsel döneme son vermeye kararlý. Tekelci burjuvazinin egemenliðini yýkmak ve emeðin egemenliðini kurmak için engel tanýmaz bir mücadeleyi durmadan yükseltiyor. Ýþçilerin ve halkýn baþkaldýrýlarý arttýkça ve egemen sýnýfýn iktidarý derinden sarsýldýkça, burjuvazi ve burjuva partileri daha bir saldýrganlaþýp, alçalýyorlar. Sistemin derinleþen çeliþki ve çatýþmalarý temelinde kabaran devrim dalgasý yükseliþe geçtikçe devrimci kitlelere ve öncülerine karþý uygulanan burjuva terör en üst noktaya vardýrýlýyor. Sömürücü azýnlýðýn artan baskýlarýna, yoðunlaþan saldýrýlarýna ve genel tavrýna bakarak, emekçilerin devrimci hareketinin he-

defleri doðrultusunda saðlam adýmlarla ilerlediðini anlayabiliriz. Öznelci bir yaklaþýmla devrimci durumu yadsýyanlar pratikte ise bunun sonuçlarýyla karþýlaþýyorlar sürekli olarak. O zaman kendi görüþlerini, politika ve taktiklerini bir kenara atmak zorunda kalýyorlar. Gösteriler,ya burjuvazinin egemenliðine karþý doðrudan devrimci bir çatýþma biçimini alýyor ya da protesto biçiminde geçiyor. Yani mücadele içinde ve eylem halinde olmak süreklilik kazanmýþtýr. Devrimci durum gerçeðini doðru biçimde kavramanýn önemi hareketin pratik geliþimi içinde, kendisini tüm çarpýcýlýðýyla göstermektedir. Eylemler tarafýndan sürüklenmek yerine mücadeleye yön verme, öncülük etme, bilinçli çabasý ön plana geçer. “Toplumsal barýþ” yanlýsý oportünist ve reformist sosyalistler,emekçilerin yýðýnsal devrimci eylemleri tarafýndan kapitalistlere karþý doðrudan politik mücadeleye katýlmalarý zorlanmadýkça, onlarýn politik çizgileri dolambaçlý yollara baþvurmaktadýr. Sýnýf mücadelesi ve devrimci olmaksýzýn sosyalizme varabileceklerini sanýyorlar. Devrimci mücadeleyi, ayaklanma ve devrimi örgütlemek ciddi hazýrlýklarý gerektirir ki, bu da onlarý aþan bir görevdir. Onlar için devrim yalnýzca bir propaganda sorunudur. Ýþ devrimi pratik olarak örgütlemeye, onu sloganlar dünyasýndan çýkarýp gerçek yapmaya gelince burada onlarýn söyleyeceði bir söz yoktur. Kýsacasý devrime önderlik etmek ve baþarmak onlara göre deðildir. Emekçilerin özlemlerini gerçekleþtirmek için mücadele etmeyenler burjuvazinin peþine takýlýr, onlarýn bir oyuncaðý olur. Sýnýf mücadelesi öyle bir noktaya vardý ki, burada ikircikli tavýr, karýþýklýk, devrimci bir perspektiften yoksunluk, sermaye güçlerinin ve onlarýn partilerinin egemenliði altýna girmek demektir. Devrimci mücadelenin yarattýðý gücü ve halklarýn verdiði büyük desteði devrim için harekete geçirmek yerine, bu gücü zengin azýnlýkla uzlaþtýrmak için kullanan, bunun için varlýklý sýnýfa çaðrý üzerine çaðrý yapanlarýn emekçi ve ezilen yýðýnlarda yol açtýklarý güvensizlik gittikçe derinleþiyor. Sýnýfýn mücadelesini deðil, sýnýf iþbirliði politikasýný takip edenlerden kaynaklanan büyük güvensizlik, halk yýðýnlarýnýn en kritik, en belirleyici, sonucu baðlayýcý bir anda eylemsiz kalmalarýný getirebilir. Toplumun efendileriyle uzlaþma yanlýla201. Sayý / 28 Aralık 2011 - 11 Ocak 2012

rýný sürekli sert bir biçimde eleþtirmemiz, teþhir etmemiz ve mahkum etmemiz bundandýr. Ve bu sýnýf savaþýnýn geleceðiyle baðlantýlýdýr. Devrimin hem maddi temeli oluþmuþtur hem de devrimin toplumsal gücü oluþmuþtur. Tüm sorun devrimin toplumsal gücünü, emeðin tam kurtuluþu hedefiyle harekete geçirmekte. Devrimin koþullarýndan söz ederken, buna dünyada büyük bir sýçrama gösteren geliþmeleri de katmak gerekir. Kapitalizme karþý yükselen küresel baþkaldýrý, emperyalist kapitalist sistemi derinden sarsarak devrimin þartlarýný olgunlaþtýrdý. En güçlü kapitalist ülkelerde de devrimci durum ortaya çýkýyor ve hepsinde arka arkaya ayaklanmalar gündeme geliyor. Bizim uzlaþmacý sosyalistlerimiz, dünyada tüm devrimci mücadeleleri hararetle alkýþlýyorlar fakat dünyadaki devrimler ve ayaklanmalarla bu topraklarda geliþen devrimin baðýný kurmuyorlar. Ne proletaryanýn enternasyonal sýnýf mücadelesiyle, tek tek ülkelerdeki sýnýf mücadelesinin baðýný kuruyorlar, ne de proletaryanýn ve halklarýn savaþýmý temelinde geliþen dünya devriminin her ülkedeki devrim mücadelesiyle iliþkisini ve etkisini görebiliyorlar. Onlarýn kafalarýnda sýnýf mücadelesi birbirinden kopuk biçimde var. Son yýllarda dünya iþçi hareketi büyük bir ilerleme gösterdi. Gençlik hareketi de ayný þekilde büyük bir atýlým yaptý. Mücadele görevleri belirlenirken bütün bu olgular kesin olarak bilince çýkartýlmalý. Kapitalizmin ekonomik krizinin tetiklemesiyle eski toplumsal sistemin sert bir çöküþ içine girmesi, burjuvazinin süreci belirleme rolüne büyük bir darbe vurmuþ ve zayýflatmýþtýr. Buna karþýn toplumdaki sýnýfsal ve politik aðýrlýðý belirgin olarak artan iþçi sýnýfýnýn süreci belirleme rolü ön plana çýkmýþtýr. Kapitalist toplumda yaþanan alt üst oluþlar kapitalist birikimin kaçýnýlmaz sonuçlarýdýr: Bir kutupta zenginlik ve lüks diðer kutupta emekçilerin sefaleti, baský altýnda tutulmasý, yaþamýn bezginliði ve bunlarýn kaçýnýlmaz sonucu git gide artan ayaklanmalar. Hiçbir kapitalist ülke toplumsal devrimden çok uzak deðildir. Her tarafta olgunlaþmakta olan dünya devrimidir. C.DAÐLI

3


Yeni Evrede

Sınıf Mücadelesi

Mücadele Birliði

MÜCADELENÝN GELDÝÐÝ YER þçi sýnýfýnýn pratik, politik görevleri saptanýrken, gerçek proleter devrimci hareketin kitlelerin üzerindeki etkisi, nesnel durumu, sýnýflar arasýndaki güçler dengesinin deðiþimi kesin olarak göz önünde tutulmalýdýr. Sorun önceki dönemden farklý olarak ele alýnmalýdýr. Öncelikle, devrimci sýnýfýn, iþçi sýnýfýnýn ve onun devrimci hareketinin durumu ve geldiði yer doðru kavranmalý. Bu da iki yönde ele alýnabilir. Nicel olarak ve nitel olarak. Nicel olarak, iþçilerin sayýsý, nüfusa oraný sürekli artmaktadýr. Sermayenin büyümesi, mülksüzleþme, proleterleþme sürecinin hýzlanmasý sonucu iþçilerin sayýsý daha da büyümektedir. Ýþçilerin sayýsýnýn genel nüfusa oraný, yirminci yüzyýl toplumsal devrimler sýrasýndaki iþçilerin sayýsýyla karþýlaþtýrýldýðýnda, bizde bu sayýnýn ve oranýn daha büyük olduðu görülecektir. Ýþçi sýnýfýnýn artan niceliði, devrimin gerçekleþmesinde ve proletaryanýn sürükleyici önder rolü için önemli bir etkendir. Ýþçilerin nitel olarak geliþimi iyi anlaþýlmalý. Bu topraklarda süren sýnýf mücadelesinin uzun bir tarihi var. Emekçi sýnýf bu mücadele içinde, mücadeleye dayanarak gelecek savaþlar için önemli deneyimler elde etti. Bugün önceki dönemlere göre daha bilinçli ve örgütlü olarak davranýyor. Ýþçi kitlelerin içinde devrimci iþçilerin sayýsý ve aðýrlýðý artýyor. Ýþçi sýnýfýnýn yanýnda kapitalist sistem tarafýndan ezilen ve sömürülen, baský altýnda tutulan ve bu yüzden sömürücülere karþý mücadele içinde olan geniþ bir kitle var. Kapitalist egemenliðe karþý büyük bir öfke içinde olan emekçi kitle potansiyeli her geçen gün, devrimci mücadelenin, devrimci eylemlerin etkisiyle harekete geçiyor. Kapitalist sýnýf egemenliði, iþçi ve halk kitlelerinin saldýrýsý altýnda zayýf düþüyor. Kitlelerin devrimci mücadelesi yýllardan beri var. Öðrenci gençliðin olsun, aydýnlarýn olsun, kent ve kýr yoksullarýnýn olsun, kapitalist sömürü düzenine karþý verilen devrimci mücadelenin uzun bir tarihi var. Birleþik devrimin çok önemli bir gücü

Ý

4

ve bileþeni olan Kürt halkýnýn büyük devrimci mücadelesi çok ileri bir noktaya gelmiþtir. Devrim büyük bir kitle gücü ve olanaklar yarattý. Gerçek devrimci güçlerin yapacaðý, varolan sýnýf ve kitle araçlarýný, malzemeyi ve kitle gücünü iktidar hedefiyle harekete geçirmektir ve yönlendirmektir. Þimdiye dek sýk sýk bu topraklarda süren devrimci mücadelenin geliþim süreci üzerinde çeþitli yönleriyle durduk, dersler, sonuçlar çýkardýk. Verilen mücadele büyük ve yoðun devrimci bir mücadele olduðu için dönüp baþka yönleri üzerinde tekrar irdeleme yapacaðýz. Sýnýf mücadelesinin kitle mücadelesinin, devrimci mücadelenin geçmiþ deneyimleri ve geliþim sürecini irdelerken, deðerlendirme yaparken asýl olarak sýnýf savaþýmýnýn geleceði için sonuçlar çýkarýyoruz. Bugüne dek, önceki dönemin büyük olaylarýndan önümüzdeki mücadeleler için dersler çýkardýk hep. Mücadele bugün öyle bir döneme girdi ki, kitleler ilk büyük kapýþmada zafere ulaþmak zorunda. Bu dönemde verilen savaþýmlar belirleyici nitelikte savaþýmlar olacaktýr. Ýþçi sýnýfý ve halk ancak savaþýmý en yüksek biçimine, bir sýçrama noktasýna, bir ayaklanmaya vardýrýrlarsa zaferi elde edilebilirler. Ýþçi sýnýfý hareketinin, emekçi hareketinin, halk hareketinin geldiði yer burasýdýr. Sýnýflar mücadelesini karara baðlayacak olan devrimci halk ayaklanmasýdýr. Bunun dýþýndaki bir anlayýþ; çalýþma ve mücadelede dönemin zorunlu kýldýðý görevlerin gerisine düþmek, sýnýf savaþýmýnýn geliþimine ayak uyduramamak olur. Diðer tüm mücadele biçimlerinin, tüm çalýþma ve pratiðin baðlanmasý gereken yer burasýdýr. Çünkü yalnýzca bir halk ayaklamasý, iç savaþýn en üst düzeye vardýrýlmasý demek olan bir ayaklanma bizi devrim hedefine götürebilir. Yalnýzca ayaklanmayla tekelci kapitalist egemenliði yýkabilir ve en yaþamsal sorunlarýmýzý çözebiliriz. Koþullar bir ayaklanma noktasýna gelmiþse, ayaklanmayý örgütlemek yerine, 201. Sayý / 28 Aralık 2011 - 11 Ocak 2012

günlük baþarýlar peþinde koþmak, kitleleri oyalamak, en kritik çarpýþmayý geleceðe ertelemek ve burjuvaziye en zor anda yardým etmek demektir. Fakat oportünist ve reformist hareketler güncel olan ve pratik görev konusu olan devrimci halk ayaklanmasýna yönelmezler çünkü günümüzün ana görevinin devrimi gerçekleþtirmek olduðunu kavrayamýyorlar. Ýçinde bulunduðumuz nesnel koþullarý, nesnel durumu ve uzlaþmaz sýnýf çeliþkilerinin geliþme derecesini anlayamayanlardan, bu durumdan ileri gelen iþçilerin, emekçilerin devrimci tarihsel hareketini ve bu hareketin kritik bir noktaya gelip dayandýðýný anlamalarýný bekleyemeyiz. Somut koþullarýn gerçek ve tam bir teorik tahlilini yapamayanlarýn taktiði, politik görevleri belirleme yöntemleri, nesnel durumun kavranmasýndan uzak ve bilimsel bir yöntem yerine, öznel çýkarsamaya dayanýr. Her gün oluþan ve gün gün artan, hýzlanan, þiddetlenen toplumsal ve politik olaylarý çok yönlü, bütünlüklü, diyalektik geliþmesi içinde yani karþýtlarýn mücadelesi olarak, gerçek temelleriyle birlikte ele almadýklarý için, bu olaylarýn bir devrimi gündeme getirdiðini açýklayamýyorlar. Bu çevreler, ne denli kendilerini devrimci, sosyalist olarak görseler ve gösterseler de, sýnýflar arasýndaki çeliþki ve çatýþmalarýn zorunlu olarak geldiði ayaklanma karþýsýndaki tutumlarýyla belli olur gerçek durumlarý. Bilimsel sosyalizmi, proletaryanýn enternasyonal deneyimlerini ne ölçüde kavradýðýmýz, devrim karþýsýndaki pratik tavrýmýzla, devrimin baþarýsý için yapacaðýmýz somut hazýrlýk ve çabalarýmýzla kendini gösterir. Burada pratiðe, pratiðin gerçek devrimci niteliðine bakýlýr. Kendileri için söylediklerine deðil, ayaklanma ve devrim yönünde harcadýklarý somut çabalara bakýlýr. Ýþçi sýnýfýnýn, kitlelerin devrimci politik savaþýmýnýn bir sýçrama noktasýna, tarihsel bir dönemece, bir ayaklanma aþamasýna geldiði dönemler olmuþtur. Tam


Yeni Evrede

Mücadele Birliði

bu momentte sýçrama yapýlamadýðý, buna cesaret edilemediði için ileriye gitmek, oradan hedefine varmak isteyen kitleler beklentiye sokulmuþ, oyalanmýþ ve geriye çekilmiþtir. Bugün de kitleler kesin bir kararlýkla, savaþçýlýk ve güçle temel istemlerini gerçekleþtirmek için sürekli sokakta, mücadelede, eylemde. Fakat iktidarý ele geçirme devrimci perspektifine sahip olmayanlarýn engellemeleri yüzünden o büyük sýçramayý yapamýyor. Bu durumda devrimci kitleler, uzlaþmacý küçük burjuva politik hareketlere raðmen onlarýn dýþýnda, gerçek devrimci güçlerin önderliðinde savaþýmýný daha ileri aþamalara vardýracaktýr. Ýþçilerin, halk kitlelerinin mücadelesi belirleyici aþamaya kolay gelmemiþtir. Emekçi hareketi, halk hareketi, Kürt halk hareketi, tekelci kapitalist güçler ve faþist devletle kesin bir hesaplaþma anýna, o kritik noktaya gelene dek çok sert ve þiddetli politik ve toplumsal savaþým sürecinden geçti. O halde bütün becerimizi, bütün yeteneðimizi, bütün savaþçý kapasitemizi ve bütün gücümüzü bu noktaya yoðunlaþtýrmalýyýz. Proleter uyanýklýðýmýz, ileri görüþlülüðümüz kendini burada belli eder. Mücadelenin sonucunu karara baðlayacak bir dönemin içindeyiz. Güçler dengesinde deðiþim, tüm nesnel geliþmeler, devrimci mücadelenin yýðýnsal nitelik kazanmasý, mücadeleyi kesin sonucuna dek götürme olanaðý sunuyor bize. Kitleler, mücadelenin çeþitli alanlarýnda sermaye egemenliðine karþý varolan güçlerini harekete geçiriyorlar. Sermayenin emeðe ve doðaya karþý yürüttüðü saldýrýlara eylemlere yanýt veriyorlar. Bu sýrada dayanýþmanýn ve ortak hareket etmenin iyi örneklerini veriyorlar. Fakat tüm çabalara ve verilen kavgaya karþýn yine de kitlelere yönelik kapitalist saldýrýlar durmadý. Kapitalistler saldýrýlarýný arttýrarak, yoðunlaþtýrarak ve þiddetlendirerek devam ettiriyorlar. Halk kitleleri ne denli bir araya gelse de örnek dayanýþma eylemleri sergilese de, sermaye egemenliðini koruduðu sürece bu saldýrýlar sürecektir. Sermayenin egemenliði bir kenarda býrakýlýp yalnýzca sermayenin etkileriyle uðraþmak sonuç getirmez. Sermayenin egemenlinin yýkýlmasý ise birleþik, genel bir eylemi, bir halk ayaklanmasýný, devrimi gerektirir. Devrim her bakýmdan zorunlu olmuþtur.

Sosyalist Kore

KOMÜNÝST LÝDERLERE BAÐLILIK KAPÝTALÝST DÜNYANIN ASLA ANLAYAMAYACAÐI BÝRÞEYDÝR

Kapitalist medya tekelleri, günlerdir aðýzlarý açýk bir þekilde þaþkýnlýk içinde Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti’nde halkýn sonsuzluða uðurladýðý liderleri Kim Jong Ýl’in arkasýndan tuttuðu yas görüntülerini veriyor. Sosyalist Kore halkýnýn ölen liderleri arkasýndan döktüðü gözyaþlarýnýn asýl nedenini gözlerden ýrak tutabilmek için, tam bir kara propaganda, manipülasyon yapýyorlar. En son kar, soðuk demeden Kim Jong Ýl’in mozolesi baþýnda nöbet tutan onbinlerce insana devlet tarafýndan sýcak süt ve balýk daðýtýlmasýný bile, alçakça bir çarpýtmayla, güya bu insanlarýn süt ve balýk almak için yas tuttuklarýný, gözyaþý döktüklerini söylemeye çalýþmalarý, kapitalist dünyanýn sermayenin kan ve irin dünyasýnda nasýl çirkefe bulandýðýnýn en açýk göstergesidir. Her þeyi maddi çýkarlar açýsýndan deðerlendirmeyi maddi varlýk nedeni haline getirmiþ olan bir sistemin medyasýnýn farklý davranmasýný beklemek, yanýlgý olurdu. Öyle ya, burjuva baylar, sizin kan ve para üzerine kurulmuþ “uygarlýðýnýz”da böyle saf duygulara yer yoktur. Yüzbinlerce insanýn sevgisini böyle açýktan göstermesi sizin dünyanýza yabancýdýr! Siz yüzbinlerce insanýn sevgisini böyle göstermesini elbette yadýrgarsýnýz. Sizde sevginin, dostluðun, baðlýlýðýn ölçütü paradýr, maddi çýkarlardýr. Sonunda maddi çýkarlar yoksa insanlarýn duygularýnýn ne önemi olabilir? Kapitalist sistemin pisliklerle dolu çukurunun dibinde, dünyayý ancak o çukurun aðzý kadar görüp anlamanýza bir þey demiyoruz. Peki ama Sosyalist Kore’nin içtenlikle dolu insanlarýnýn gözyaþlarýný yargýlama hakkýný size kim veriyor? Sosyalist Kore halkýnýn kesip attýðý týrnaða dahi bir þey söyleme hakkýna sahip olmayan siz çapulcular sürüsü nasýl olur da “çamur at izi kalsýn” mantýðýyla Sosyalist Kore halkýnýn duygularý hakkýnda yorum yapabiliyor, karalama çabasý içine girebiliyorsunuz? Sizin dünyanýzda böyle örnekler yok deðil mi? Sizin þaþaalý devlet törenlerinizde resmi suratlar, gerçek duygularýný gizlemek için gözlerini dahi göstermezler deðil mi? O törenlerde halktan insanlarý görmek mümkün deðildir deðil mi? Neden dersiniz? Neden fark bu kadar açýk ve net. Bunda, sosyalizmin insaný temel alan, kapitalizmin ise parayý ve maddi çýkarlarý temel alan anlayýþý olmasýn sakýn! Kapitalist dünya bugüne kadar hiçbir liderinin arkasýndan böyle üzüntü duyan, gözyaþý döken bir halk görmedi, bundan sonra da görmeyecek. Sosyalizmin büyük önderi Karl Marx,“Eğer insanlığın çoğunluğu için etkili olabileceğimiz yeri seçmişsek, hiç bir yük bizi kamburlaştıramaz, çünkü artık o, herkes adına ödenen bir bedeldir; artık tadına vardığımız şey yoksul, kısıtlı, bencilce bir sevinç değildir, mutluluğumuz milyonlara aittir, eylemlerimiz sessiz sedasız ama sonsuza dek etkisini sürdürecek ve küllerimizi soylu insanların çakmak çakmak gözlerinden akan yaşlar ıslatacaktır.." diyordu. Sosyalist Kore’nin lideri Kim Jong Ýl’in yaþamý, bunun en somut kanýtýoldu. Emperyalist-kapitalist sistemin bütün karalama çabasýna karþýn, deðiþmeyecek olan tek gerçeklik budur. Sosyalist Kore halký, kurucu önderi Kim Ýl KÝM JONG ÝL: Sung’un açtýðý yoldan Kim Jong Ýl ile yürüKDHC’nin “Sevgili Lider”i Kim Jong Ýl, müþ ve sosyalizmin bayraðýný yükseklerde 16 Þubat 1942’de doðdu. 1964’te Kore Ýþçi tutmayý baþarmýþtýr. Kore Ýþçi Partisi sos- Partisi (WPK) Merkez Komitesi’nde görev alyalizmin kazanýmlarýna sahip çýkmaya dedý, 1973’te de Komite Sekreteri seçildi. 1974 vam etmektedir. Objektif haber sunan basýn kuruluþlarýnýn dediði gibi, Sosyalist Ko- Þubat’ýnda Siyasi Büro üyesi oldu. 1982-1998 re’de þu anda insanlarýn ihtiyaç duyduklarý yýllarý arasýnda da Yüksek Halk Meclisi Millettek þey: zaman; daha fazla üretebilmek ve vekilliði, Aralýk 1992-Nisan 1993 arasýnda da yaratýcýlýklarýný geliþtirmek, sosyalizmi da- Milli Savunma Komisyonu Baþkan Yardýmcýha ileri noktalara taþýmak için ihtiyaç duy- lýðý, sonrasýnda da Yönetim Kurulu Baþkanlýðý duklarý, zaman. yaptý. 1975 ve 1982 yýllarýnda da iki kez KDHC Kim Jong Ýl’in yerine geçen, Kore Ýþ- Kahramaný onursal ünvanýna hak kazandı. 1992 çi Partisi içinde yetiþmiþ olan oðlu Kim yýlýnda da Mareþal ünvaný verildi. Kim Jong Ýl, Jong Un’un baþa geçmesiyle, emperyalist- 8 Ekim 1997’de WPK Genel Sekreteri seçildi, kapitalist dünyayý bir korku dalgasý sarmýþ 17 Aralýk 2011 Cumartesi günü ölümsüzleþen durumda. Herkes onun genç ve “vizyon saKim Jong Ýl için 28 Aralýk 2011 günü veda töhibi” bir lider olduðunu söylüyor. Kim Jong Un, nasýl bir lider olduðunu, baþa geçer reni yapýldý. KDHC’nin yeni lideri ilan edilen 1983 dogeçmez yaptýðý füze denemeleriyle göstermiþ bulunuyor. Emperyalist-kapitalist dün- ðumlu Kim Jong Un ise Eylül 2010’da WPK ya korkmakta haklý; ama hiç deðilse þu Merkez Askeri Komisyon Genel Baþkan Yaryalan ve çarpýtmalarýnýza son verin; çünkü dýmcýsý seçilmiþti. Kim Jong Ýl’Ýn ölümünden gerçekten mide bulandýrýyor. sonra ise Merkez Askeri Komisyon Genel BaþYaþasýn Kore Demokratik kaný ve Baþkomutan seçildi. Halk Cumhuriyeti! 201. Sayý / 28 Aralık 2011 - 11 Ocak 2012

5


VE PERDE AÇILIYOR... Ö Kriz

nce ufaktan ufaktan, “yemin billah teðet geçecek” lafýný aðýzlarýna almaz oldular, çünkü bu türden laflar akýl saðlýklarý konusunda yoðun kuþkular uyandýrmaya baþlamýþtý. Sonra, “geliþmeleri týrnaklarýmýzý kemirerek izliyoruz” itiraflarý sökün etti, çok acýdýk hallerine. Ve nihayet, “dýþ kaynaklý krizlere hazýr olun” alarmlarý çalmaya baþladý. Artýk eskisi gibi rahat dýþ borç bulamadýklarýndan yakýnan en büyük bankanýn yöneticisi, “Biz hacýyatmaz gibiyiz, düþersek kalkarýz” peþreviyle, bu hüzün dolu aðýtlara neþeli bir renk katmak istedi ya, nafile. Sermaye, ölümcül bir hastanýn tüm geliþme evrelerini özetliyor. Önce inkar, sonra endiþe, nihayet panik ve kabullenme. Anlaþýlan o ki, devrimi alevlendirecek yýkým perdesi açýlýyor.

Müptezel Ekonomi Daha önceki yazýlarýmýzda, ekonominin “sýcak para” denilen dýþ finans kaynaklarýna ne denli baðýmlý hale geldiðini pek çok kez ele aldýk. Bunu, her seferinde daha büyük doza ihtiyaç duyan eroinman baðýmlýlýðýna benzetmek hiç abartý olmaz. Kapitalist sistemin küresel buhraný, bir yönüyle Türk tekelci sermayesine yaramýþtý. Emperyalist merkezler buhraný atlatmak için son üç yýlda deliler gibi para bastýlar, sisteme kürek kürek kredi-para saldýlar. Ama, emperyalist piyasalarda dibe çöken bu kredi nehirleri, Türkiye gibi birkaç müptezel ekonomide, yanardað misali yüzeye çýkýyordu. Bu sayede faizler düþüyor, döviz ucuzluyor, bankalar kredi vermek için müþterilerin kapýsýnýn önünde yatýyorlardý. Son bir yýl içinde bankalarýn sisteme pompaladýðý yeni kredi miktarý, 186 milyar dolar. Bu rakam, kredide %39 büyüme demek! Alýn size bir dünya rekoru daha. Ancak, ekonominin, hormon enjeksiyonuyla bile sadece %7 büyüdüðü düþünülürse, neden kimsenin bu yeni dünya rekoruyla övünmeye kalkmadýðý daha iyi anlaþýlýr. Evet doðru, bunu herkes yapýyor, hemen tüm kapitalist dünya:üretmediðini tüketmek. Ama bu konuda da “eþeðin kulaðýna su kaçýrmak”, yine Türk tekelci sermayesine nasip oldu. Emperyalist merkezler dünyaya kredipara pompaladýklarý sürece, Korkut Boratav hocanýn deyimiyle, “AKP’nin ikinci lale devri”, kolbastý þenliðiyle kendinden geçti. Oysa ayný merkezler þimdi bu politikayý hýzla terkediyorlar. Likidite tuzaðý adýyla meþhur durum ortaya çýktý, yani piyasaya ne kadar

6

kredi-para sürülürse sürülsün, ekonomi canlanmýyor, sadece borç yýðýný þiþiyor ve bu da buhraný içinden çýkýlmaz hale getiriyor. Geçen haftalarda, ABD, Avrupa ve Japon merkez bankalarý toplanýp karar aldýlar. Artýk para basmayacaklar; uyanýklar, kendi paralarýný korumaya almak için baraj kuruyorlar. Bu da, korumacýlýðýn bir baþka çeþidi. Ýþte, kolbastý þebekliðini, hüzünlü aðýtlara dönüþtüren geliþme. Türkiye ekonomisini ayakta tutan hormon nehirlerin kurumasý demektir bu. Yýkýmý kaçýnýlmaz ve yakýn tehlike haline getiriyor. Týrnaklarýný yemekte haklýlar. Daha þimdiden dýþ basýnda, “Türkiye’de banka ve þirket satýn almak için cazip fýrsatlar doðuyor” manþetleri dolaþmakta. Akbabalar leþin kokusunu almýþ demek ki!

Ters Ayakla Yakalanmak Sermayenin yüreðini aðzýna getiren bu geliþme, onlarý çok berbat bir tabloyla karþý karþýya býrakýyor. Ters ayak üzerinde yakalandýlar, golü çýkaracak durumlarý hiç yok. 2004 yýlýnda 60 milyar dolar dýþ borç birikimi olan sanayi þirketlerinin þimdiki borç miktarý, bunun tam beþ katý, 300 milyar dolar. En büyük 1000 sanayi þirketin dýþ borçlarýyla öz sermayelerinin karþýlaþmasý, %55’e, %45, yani kendi varlýklarýnýn %20 fazlasý borç bataðý içindeler, Þnorkelle nefes alabiliyorlar. Ýþleyen sermayenin tümünü satsalar, borçlarýný ödeyemiyorlar. Her müptezelin o hazin sonu... Sanayi sektörünün içinde bulunduðu kara tablo kimi zaman gazetelerin ekonomi sayfalarýnda yer buluyor ama, bankalarýn sýkýntýlarýna dair tek bir haber yok. Yeterince kuþku uyandýrýcý bir tedbirlilik. Kuþku yok: genel bir panik havasýnýn oluþmasý istenmiyor, hele ki 46 milyon kiþinin ellerinde banka kartlarýyla dolaþtýðý bir yerde. Yine de biz, dolaylý yollardan, bankacýlýk sisteminin karþý karþýya olduðu yýkýmýn çapýna dair kimi veriler bulabiliriz. Bankalar, topladýklarý mevduat hesaplarýnýn %8’lik kýsmýný, ihtiyat payý olarak Merkez Bankasý’na emanet ediyorlar. Buna “munzam karþýlýk” deniyor. Merkez Bankalarý, munzam karþýlýk oranlarýný yükseltir ya da düþürür ve bu yolla bankalarýn serbestçe kullanabileceði parayý kýsar ya da çoðaltýr, böylece kredi piyasasýna yön verirler. TC Merkez Bankasý, son aldýðý kararlar ile, munzam karþýlýklarýn yarýya yakýný (eskiden %10’du) döviz cinsinden tutma olanaðý verdi. Ýki önemli 201. Sayý / 28 Aralık 2011 - 11 Ocak 2012

Yeni Evrede

Mücadele Birliði

sonucu var bu durumun. Ýlki, TCMB’nin TL üzerindeki kontrolü kayboluyor. Ýkincisi, bankalar, ihtiyat paylarý yerine dýþarýdan borç aldýklarý dövizi tutmaya baþlýyorlar. Bunun anlamý açýk. Banka müþterileri paralarýný çekmek için kuyruða girdiklerinde, kasalarda, kimsenin elini süremeyeceði dýþ borç paralar bulunacak. Eskiden Uzanlar, Demireller, geceyarýsý gizlice banka kasalarýný boþaltýrdý. Þimdi gündüz gözüyle, Merkez Bankasý direktifiyle boþaltýlýyor. Gerçekte MB, munzam karþýlýk oraný %8’den, fiilen %4 seviyelerine düþürmüþtür. Bu da, bankacýlýk sistemini olaðanüstü kýrýlgan hale getirmiþtir. Yüzde 8’lik bir kayba dayanabilecek iken, þimdi %4 ile toptan iflasa gelip dayanacaklar. Bu yüzden, bankalara yürümek yetmiyor, koþmak zorundalar düþmemek için.

Patlak Teker Üzerinde Ralli Bankalarý bu denli çýlgýnca bir kredi kullanmaya sevk eden, elbette, üzerinde oturduklarý muazzam borç daðýný, on milyonlarca insana kredi vererek çevirebilmek telaþýdýr. Ancak, bankalarýn bilançolarý giderek, mahalle bakkalýnýn veresiye defterlerine benzemeye baþladý. Konut-araba kredisi kullananlar genelde iyi ücret alanlar, üstelik banka bu ev ve arabalarý ipotek altýnda tutarak borcunu garantilemiþ oluyor. Öte yandan, günü birlik ihtiyaç için çekilen kredileri düþük ücretliler kullanýyor ve bunlarýn ipotek edilecek mallarý yok. Bu tip krediler son bir yýlda, inanýlmaz bir þekilde, %44 arttý, toplam krediler içindeki aðýrlýklarý %30’a ulaþtý. Kasalarýný boþaltarak %4’lük bir depreme bile dayanýksýz hale gelen bankalar þimdi, bu %30’luk “saatli bomba”nýn üzerinde oturmaktalar. Perdesi açýlan yýkýmýn, karþýmýza nasýl bir manzara çýkardýðýný artýk görebiliriz. Borç altýnda kalmýþ sanayi þirketleri, kredi bataðýndaki bankalar, gerçekte, kopup gelen yýkýmýn boyutlarýnýn, tahminlerin ötesinde olacaðýna iþaret. Bu kriz bizi devrimin eþiðine taþýyor. O eþikten sonrasý, cüretle, milyonlarca insaný ayný hedefte, iktidarýn fethiyle organize etmek yeteneði ve enerjisi ile aþýlacak. Ýhtiyacýmýz olan gücü ve enerjiyi, yýkýmýn kendisi verecektir.

Müptezel: Saygınlığını yitirmiş anlamında


ÞAN OLSUN 19 ARALIK SAVAÞÇILARINA!

Yeni Evrede

Zindanlar

Mücadele Birliði

“Devrimci ve komünist tutsaklar kurþunlarla tarandýlar, yanýcý bombalarla kavruldular, gaz bombalarýyla soluksuz býrakýldýlar, su ve köpük ile boðuldular; iþ makineleri ile üzerlerine duvarlar yýkýldý, iþkencelerden geçirildiler, F tipi zindanlara götürüldüler, ama yine de teslim alýnamadýlar. Bütün dünya ‘namlusu insan yüreði devin’ yenilmezliðini bir kez daha gördü. Avrupa Birliðinin desteðiyle açýlan F tipi zindanlarda Ölüm Orucu Eylemi ve savaþým sürdü. 19 Aralýk katliamý ve Ölüm Orucu Eylemi’nde 122 canýmýz ölümsüzleþti” diyen Emekçi Kadýnlar (EKA) 19 Aralýk Katliamýný protesto etti. 16 Aralýk Cuma günü, katliamýn ardýndan çok sayýda kadýn tutsaðýn getirildiði Bakýrköy Kadýn ve Çocuk Cezaevi önünde bir basýn açýklamasý yapan EKA’ya BDP’li kadýnlar da destek verdi. “19 Aralýk Katliamýný Unutmadýk, Unutturmayacaðýz” pankartý açarak 19 Aralýk’ta ölümsüzleþen devrim savaþçýlarýnýn resimlerini taþýyan kadýnlar sýk sýk “Zindanlar Yýkýlsýn Tutsaklara Özgürlük”, “Devrimci Tutsaklar Teslim Alýnamaz”,

“Devrimci Tutsaklar Onurumuzdur” sloganlarý attýlar. 19 Aralýk Katliamý ve Ölüm Oruçlarýnda zindanlarda ölümsüzleþen kadýn tutsaklarýn adlarýný sayarak “Yaþýyor” dediler. “Tarihin gördüðü en vahþi, en kanlý saldýrýlardan biri olan 19 Aralýk katliam saldýrýsý karþýsýnda devrimci tutsaklar çelikten bir irade göstererek, iþçi sýnýfý ve emekçi halklarýmýza örnek oldular. Onlar, diri diri yakýldýlar. Çeþitli kimyasal gazlarla bombalandýlar. Yüzlercesi yaralandý. 28 devrimci tutsak katledildi. Ama asla teslim alýnamadýlar. Paris Komünarlarý gibi ‘Bütün çiçekleri koparabilirsiniz ama baharýn geliþini engelleyemezsiniz’ diyerek, kanlarýyla, canlarýyla devrim davasýný yenilmez kýldýlar” denilen basýn açýklamasýnda, F tipi zindanlar ve tecrit sisteminin devrimci iradeyi teslim alamadýðý ve yýllarca süren mücadele sonunda Ölüm Orucu Eyleminin halklarýn bilincinde ve yüreðinde zaferle sonuçlandýðý dile getirildi. “Sermaye sýnýfýnýn saldýrýlarý bugün de devam ediyor. Faþist devlet Kürt halký

201. Sayý / 28 Aralık 2011 - 11 Ocak 2012

ve emekçi halklar üzerinde terör estiriyor. Binlerce insaný kýsa süre içinde tutuklayýp zindanlara koyuyor. Faþist devletin yaptýðý bu saldýrýlar içinde bulunduðu ekonomik ve siyasi krizden kurtulmasýný saðlamýyor. Aksine bu kriz daha da derinleþiyor. Nasýl ki 19 Aralýk katliamýyla devrimin geliþimini engelleyemediyse, bugünkü saldýrýlarla da halklarýn devrimci mücadelesi engellenemeyecek. Kürt halký ve emekçiler devrimci mücadele yolundan gitmeye devam edecekler” diye devam eden açýklama, “Þimdi ölümsüzleþen savaþçýlarýn kanlarý üzerinden kýzýl bir güneþ doðuyor. Üzerinde yaþadýðýmýz topraklar devrimin baharýný karþýlamaya hazýrlanýyor. Yoldaþlarýmýzýn ve siper yoldaþlarýmýzýn uðruna hayatlarýný verdikleri devrim davasýný mutlaka zafere ulaþtýracak ve bu katliamý planlayýp yapanlarý, tarihin sanýk sandalyesine mutlaka oturtacaðýz. Þan olsun 19-22 Aralýk zindan savaþýnýn yiðit komünarlarýna, hayatlarý pahasýna baþeðmeyen, devrimci ve komünist tutsaklara þan olsun” denilerek sona erdi.

7


Yeni Evrede

19-22 ARALIK ZÝNDAN SAVAÞLARI VE MÜCADELEMÝZ

Zindanlar

“Kahraman Türk ordusu, etrafýnýz sarýldý, teslim olun.” (MURAT ÖRDEKÇÝ) 19-22 Aralýk zindan savaþlarýnýn yenilmez iradesinin göstergesi olan bu cümle bizlere, devletin gerçekleþtirmiþ olduðu saldýrýnýn nasýl da ellerinde patladýðýný en açýk haliyle göstermektedir. Kapitalizmin hüküm sürdüðü dünya ülkelerinde baský, þiddet, iþkence ve darbeler her dönem var olmuþtur. TC kurulduðu günden itibaren Türkiye ve Kürdistan halklarý üzerindeki baskýlarýný inkar, imha, asimilasyon kýyým ve yýkýmlarla her dönem sürdürmeye çalýþtý. 19-22 Aralýk Zindan saldýrýlarý da bunlardan bir tanesiydi. Onlara göre “içerisi kontrol altýna alýnmadan dýþarýsý kontrol edilemez”di. Türkiye ve Kürdistan halklarýnýn öncüleriydi cezaevinde bulunanlar ve onlar teslim alýnmalýydý. Devlet cezaevindeki siyasi tutsaklara sadece saldýrmakla kalmadý ayný zamanda bu saldýrýlarý herkesin gözünün içine bakýp “Hayata Dönüþ Operasyonu” adlý bir yalanla medyaya da yansýttý. Temel amaç ise yükselen sýnýf hareketine bir darbe indirmek ve halkýn içine korku tohumlarýný yeniden ekmekti. Bu da devletin elinde kaldý. Ülkenin dört bir yanýnda insanlarýn tepkisi yükseldi. Bugün bizler hala ölümsüzleþenlerimizin izinden yürüyorsak ve bu halk

Mücadele Birliði

baðrýndan öncülerini çýkarýyorsa, bugün kapitalizmin merkezi sayýlan ABD’de ayaklanmalar yaþanýyorsa, öðrenciler sokaða dökülmüþse, özgürlük mücadelesi veren gerillalarýn cenazelerinde binler yürüyorsa bu bize devrimin gümbür gümbür geldiðini göstermektedir. Ýzmir, ölümsüzleþenlerimizin izinden yürüyecek insanlarý baðrýnda taþýyan kavgamýzýn önemli þehirlerinden bir tanesidir.

Ölüm orucu savaþçýlarýndan Aysun Bozdoðan Ýzmir’de bu mücadele bayraðýný bizlere býraktý. Bizler de Ýzmir Ayýþýðý Sanat Merkezi olarak yoldaþlarýmýzýn izinden yürüyoruz. 17 Aralýk günü 19-22 Aralýk zindan savaþlarýný konu alan belgesel ve söyleþi gerçekleþtirdik. Etkinliðimiz, 19-22 Aralýk zindan savaþlarýnda ölümsüzleþenlerimizin nezdinde tüm devrim ve sosyalizm savaþçýlarý adýna saygý duruþuyla baþladý. Saygý duruþunun ardýndan 19 Aralýk zindan savaþlarýný gösteren belgesel gösterimiyle devam eti. Belgeselin ardýndan þiir dinletisi gerçekleþtirildi. Daha sonra, ölümsüzleþen Aysun, Sibel ve Murat yoldaþlarýmýzýn yaþamlarýna ve mücadelelerine deðinildikten sonra devleti bu katliama iten nedenler üzerine, devlet açýsýndan zindanlarýn önemi üzerine sohbet edildi. 2003 ölüm orucu savaþçýlarýndan Remzi Aydýn bize ölüm orucu yürüyüþünü, o zamanki süreci, cezaevi deneyimlerini anlattý; devlet ne yaparsa yapsýn devrimci tutsaklarý, iradelerini teslim alamayacaðýný, devrimin yenilemeyeceðini vurguladý. Etkinliðimiz içilen çaylarýn ardýndan sona erdi. AYIÞIÐI SANAT MERKEZÝ/ ÝZMÝR

Ýzmir’de 19 Aralýk Çalýþmalarý Ýzmir Mücadele Birliði Platformu olarak 19-22 Aralýk zindan savaþlarýna iliþkin Ýzmir’in emekçi semtlerinden Kadifekale’de yazýlama çalýþmasý yapýldý. Yapýlan çalýþma sýrasýnda “Zindanlar Yýkýlsýn Tutsaklara Özgürlük”, “19 Aralýk’ý Unutmadýk, Unutturmayacaðýz” ve “Murat Ördekçi Yaþýyor, Leninistler Savaþýyor” sloganlarý yazýlýrken Ýzmir’in iþçi bölgelerinden Çiðli’de de bir üst geçide “19 Aralýk’ý Unutma, Unutturma- Zindanlar Yýkýlsýn Tutsaklara Özgürlük, Mücadele Birliði Platformu” yazýlý bir pankart asýldý. Devrimci mücadelemizi her geçen gün artan bir tempoyla sürdüreceðiz. ZÝNDANLAR YIKILSIN TUTSAKLARA ÖZGÜRLÜK Mücadele Birliði/Ýzmir

8

201. Sayý / 28 Aralık 2011 - 11 Ocak 2012


UNUTTURMAYACAÐIZ!

Yeni Evrede

Zindanlar

Mücadele Birliði

11 yýl önce 19 Aralýk günü 20 zindanda birden eþzamanlý yapýlan katliamda 28 devrimci tutsak ölümsüzleþti, yüzlercesi de sakat kaldý. Tarihin en eþitsiz saldýrýlarýndan birinde 4 gün savaþan ve baþeðmeyen devrimci tutsaklarý anmak ve katliamý protesto etmek için 18 Aralýk Pazar günü Mücadele Birliði Platformu tarafýndan bir yürüyüþ düzenlendi. Galatasaray Meydaný’nda “Zindanlar Yýkýlsýn, Tutsaklara Özgürlük – Mücadele Birliði Platformu” yazýlý pankart açýlarak saat 14.00’de baþlanan yürüyüþte 19 Aralýk 2000 tarihinde cezaevlerine yapýlan saldýrýlarda ölümsüzleþen devrim savaþçýlarýnýn resimleri taþýndý. Yürüyüþ boyunca devletin zindanlara yönelik politikalarý ve saldýrýlarýna deðinilerek geçmiþte zindanlarda yaptýðý katliamlar ve 19 Aralýk 2000 yýlýnda 20 cezaevinde birden gerçekleþtirdiði katliamlar ve F tipi cezaevlerine deðinilerek katliamlarýn unutulmadýðý ve unutulmayacaðýna dair ajitasyon konuþmalarý yapýldý. 19 Aralýk 2000’de ve Ölüm Oruçlarýnda ölümsüzleþen devrimci tutsaklarýn adlarý sayýlarak “Yaþýyor” denildi. Kýzýl bayraklar ve önlüklerle yapýlan yürüyüþte, coþkulu bir þekilde “Zindanlar Yýkýlsýn Tutsaklara Özgürlük”, “19 Aralýk Katliamý-

ný Unutmadýk, Unutturmayacaðýz”, “Faþist Devlet Hesap Verecek”, “Devrimci Tutsaklar Onurumuzdur”, “Ýktidar Dýþýnda Her Þey Hiçbir Þeydir”, “Fabrikalar, Tarlalar Siyasi Ýktidar Her Þey Emeðin Olacak”, “Devrim Savaþçýlarý Ölümsüzdür” sloganlarý atýldý. Yürüyüþ sýrasýnda ajitasyon konuþmasýnýn yapýlmasý ve sloganlarýn coþkulu bir þekilde atýlmasý çevredeki halkýn ilgisini çekti. Zaman zaman korteje eþlik edenler olduðu gibi yürüyüþü izleyerek alkýþlarla destek verenler oldu. Taksim Meydaný’na gelindiðinde yine sloganlar atýlarak “19 Aralýk Katliamýný Unutmadýk, Unutturmayacaðýz” denildi. Basýn açýklamasý okunurken daha fazla sayýda insan basýn açýklamasýna ilgi gösterdi. “19 Aralýk 2000 tarihinde tüm dünyanýn gözü önünde zindanlarda bir katliam yaþandý ‘en güzel þeylerimizi / ümidi, hasreti ve hürriyeti / ve çocuklarý öldürmek’ için yürüyen katiller sürüsü zindanlardaki devrimci tutsaklara saldýrdý” denilerek baþlanan basýn açýklamasýnda devletin Buca, Ümraniye, Diyarbakýr, Ulucanlar cezaevlerinde yaptýðý katliamlara deðinilerek cezaevlerine yönelik saldýrýlarý teþhir edildi. Kapitalist sistemin dünya çapýnda bir Yeni Evre’ye, sýçramalý çöküþ evresine girmesiyle devletin de iþçi sýnýfý ve emekçi halklara ve onlarýn öncüleri olan devrimcilere saldýrýlarýnýn yoðunlaþtýðý hatýrlatýlarak, devletin cezaevlerine yaptýðý saldýrýlarýn devrimci tutsaklarý teslim alamadýðýný aksine onlarýn mevzilerini daha da güçlü hale getirdiklerini, iþçi ve emekçilere, yoksul Kürt halkýna da moral verdiði belirtildi. Zindanlarýn bu konumunun devam etmesi halinde egemenliðini devam ettiremeyeceðini, ayakta kalamayacaðýný anlayan devletin arda arda cezaevlerinde katliamlara giriþtiði aktarýldý. Devletin 19 Aralýk 2000’de Hayata Dönüþ adýyla gerçekleþtirdiði katliamlarda 28 tutsak yaþamýný yitirirken yüzlercesinin ise sakat kaldýðý ve yaralandýðý hatýrlatýlarak; devletin komünist ve devrimci tutsaklara iþkence yaparak, onlarý F tipi zindanlara kapatarak devrimi önlemeye çalýþtýðý, halklara gözdaðý vermeye çalýþtýðý ifade edildi. F tiplerinin hayata geçirilmesine 19 Aralýk katliamýnda ve Ölüm Orucunda 122 devrimci ve komünist tutsaðýn yaþamýný yitirmesine raðmen, bütün dünyanýn devrimci ve komünist tutsaklarýn irade ve kararlýlýðýný gördüðü ve devrim mücadelesinin F tipi zindanlarda da günden güne büyüdüðü belirtildi. Devrimci tutsaklara dayatýlan saldýrýlara ve tecrit sistemine karþý dýþarýda da bir mücadele birliðinin geliþtirilmesi gerektiði ve gerçek özgürlüðün içerideki en son tutsak özgür kaldýðýnda baþlayacaðý ifade edilen açýklamada zindanlarýn yýkýlýp, tutsaklarýn özgürleþmesinin ancak ve ancak devrim mücadelesinin yükseltilmesiyle mümkün olacaðý vurgulandý. Basýn açýklamasý “19 Aralýk katliamýný unutmadýðýmýzý ve unutturmayacaðýmýzý, zindanlardaki devrimci tutsaklarýn yalnýz olmadýðýný, devrimci tutsaklarýn bizim onurumuz olduðunu bir kez daha haykýrýyoruz” denilerek sloganlarla bitirildi.

201. Sayý / 28 Aralık 2011 - 11 Ocak 2012

9


Zindanlar

Basýn açýklamasýnýn okunmasýnýn ardýndan bir Ayýþýðý Sanat Merkezi emekçisi, dört gün savaþlarýnýn anlatýldýðý bir þiiri okudu. Grup Emeðe Ezgi de ayný þiirden bestelenen “Dört Ateþten Gün” parçasýný söyledi. Sloganlarla sona eren eylemin coþkusu dinmedi. Mücadele Birliði okurlarý, eylem daðýldýktan sonra “Zindanlar Yýkýlsýn Tutsaklara Özgürlük” sloganlarý ile Ýstiklal Caddesi’nde yürüyüþe geçti. “Kanlý Pazar” ve “Çav Bella” marþlarý ile cadde üzerinde yürürken halk da coþkuya katýldý.Kitle, Aða Camii’nin önüne gelindiðinde “Fabrikalar Tarlalar Siyasi Ýktidar Herþey Emeðin Olacak” sloganý attýktan sonra daðýldý. Eylem sonrasýnda çay molasý vermek için Ayýþýðý Sanat Merkezine çýkan insanlarý da 11 yýl önce yapýlan katliam üzerine bir söyleþi bekliyordu. Zindan katliamýný ve dört gün savaþlarýný yaþayan eski tutsaklar, genç insanlara o dönemin koþullarýný ve yaþanan saldýrýyý anlattýlar. “Türkiye ve Kürdistan zindanlarý her zaman en yoðun saldýrýlara sahne oldu. Bugün zindan saldýrýlarýnýn baþlangýcý Diyarbakýr zindaný idi” diyerek konuþmaya baþlayan Vefa Serdar, 12 Eylül döneminde tüm ülkenin toplama kampýna dönüþtürüldüðünü, saldýrýlarýn amacýnýn da siyasi kimlikten soyundurmak olduðunu söyledi. “Bizler zindanlarý verdiðimiz mücadelenin zorunlu bir sonucu olarak görürüz. Bu mücadelenin sonunda zindanlara

10

Yeni Evrede

düþmek, iþkence-baský görmek de var. Bundan gözü korkan, þimdiden vazgeçsin” dedikten sonra zindanlardaki devrimci tutsaklarý özgürleþtirmeden zafere ulaþamayacaðýmýzý, çünkü zindanlara kapatýlanlarýn toplumun en ileri devrimci unsurlarý olduðunu söyledi. Halkýn zindanlara kapatýlmasýyla geride kalanlara “sizler de böyle yaparsanýz sizleri de içeri kapatýrým, özgürlüðünüzden mahrum ederim” demeye çalýþtýðýný söyleyerek “gerçek özgürlük nedir? Korku ile yaþamak, zindaný kafanda taþýmak mý? Gerçek özgürlük korkularýnla da mücadele etmektir” dedi. Kürt halkýnýn korkuyu nasýl yendiðini soran Serdar, “Kemal Pirler, ‘biz yaþamý uðrunda ölecek kadar çok seviyoruz’ dedi ve baþý dik ölüme gitti. Bugün peþinden onbinlerce kiþi gidiyor” dedi. 96 Ölüm Orucunu, Ümraniye, Buca zindan katliamlarýný hatýrlattýktan sonra da “Bugün biz sokakta eylem yapýp devrim þarkýlarý söyleyebiliyor sloganlarýmýzý atýyorsak, 19 Aralýk katliamý baþarýsýz olmuþ demektir. Evet bombaladýlar, gaz bombalarý, silahlarla, köpüklü sularla saldýrdýlar” diyerek katliamda yaþananlarý kýsaca anlattý. Serdar içeriden baþý dik çýkmalarýnýn dýþarýdakilere moral olduðunu, insanlarda “onlar içeride elleri baðlý iken boyun eðmiyor savaþýyorsa, biz de dýþarýda daha fazlasýný yapabiliriz” algýsýný yarattýðýný söyledi. Ölüm Orucu savaþçýsý Gülnihal Yýlmaz’ýn bir mektubunda “Biz nasýl burada devrim için her gün, her saat ölmesi-

201. Sayý / 28 Aralık 2011 - 11 Ocak 2012

Mücadele Birliði

ni biliyorsak, dýþarýdaki yoldaþlarýmýz da her gün devrim için yaþamalýlar” dediðini aktardýktan sonra “Umut, devrim için canýný veren yoldaþlarýmýzda, onlar bizim için yaþamlarýný verdiler. Devrim mücadelesi þimdi bizim omuzlarýmýzda. Bunu taþýyýp taþýyamayacaðýmýzý tarih gösterecek. Biz yoldaþlarýmýza layýk olmak için çalýþacaðýz” diyerek bitirdi konuþmasýný. Vefa Serdar’ýn herkesi etkileyen konuþmasýnýn ardýndan saldýrýyý Bayrampaþa zindanýnda yakýlmak istenilen Fatma Yýldýrým söz aldý. O da saldýrýnýn baþlangýcýný anlatarak, o saatlerde yaþadýklarýný aktardý. Gaz bombasý atan silahlarla, kurþunlarla tarandýklarýný, lav silahlarýyla üzerlerine alevler püskürtüldüðünü anlattý. “Bize ‘teslim olun’ diyorlardý, sanki biz zindanda deðildik. 6 kadýn arkadaþýmýz böyle yakýldý, çoðu yaralandý, çok az insan yara almadan çýkabildi oradan. Bakýrköy Kadýn Cezaevine götürüldük oradan. Ve içeriden girerken bizi tartýp muayene ettiklerinde, herbirimizin 5’er kilo verdiðimiz ortaya çýktý. Bilimsel olan herþeye aykýrýydý bu, nasýl bir saldýrýyla, kimyasallarla karþýlaþmýþsak... Ve götürüldüðümüz zindanlarda tüm tutsaklar sözleþmiþ gibi ayný anda açlýk grevine baþladýk, ardýndan Ölüm Orucuna çevirdi bazýlarýmýz” dedi. “F tiplerinde bile devrimci tutsaklarýn ayakta durmasý, devletin yenildiðinin göstergesi” diyen Yýldýrým, günümüzde zindanlarýn ve zindanlarda yaþanan saldýrýlarýn yeniden gündemde olduðunu söyledi ve devletin Kürt halkýný, bütün bir halký zindanlara kapatmaya çalýþmasýnýn acizliðinden kaynaklandýðýný dile getirdi. 19 Aralýk’ý dýþarýda karþýlayanlar söz aldý ardýndan. Ailelerin cezaevleri önünde bekleyiþlerini, gözaltýna alýnýþlarýný, Taksim’de her gün yaþanan eylemleri, Fransýz Konsolosluðu’nu iþgal ediþlerini anlattýlar ve “biliyorduk ki hiçbir yoldaþýmýz teslim olmayacaktý” dediler. En son da Ölüm Orucu eyleminde ölümsüzleþen Sibel Sürücü’nün dayýsý Þenol Budak söz aldý ve ölümsüzleþmeden birkaç hafta önce Sibel’in söylediði “yoldaþ biz yaþayacaðýz, zaferi göreceðiz” sözlerini bir kez daha hatýrlattý. Bu kýsa söyleþi, duygu yüklü bir þekilde sona erdi.


DEVRÝM SAVAÞÇILARI ÖLÜMSÜZDÜR

Yeni Evrede

Zindanlar

Mücadele Birliði

Bundan tam 11 yýl önce “Hayata Dönüþ” diyerek 20 cezaevine vahþice saldýrýldý. Aradan 11 yýl geçmiþ olsa da sermaye devletinin vahþice saldýrýsýný unutmadýk ve unutturmayacaðýz. Mücadele Birliði Platformu olarak 19 Aralýk Pazartesi günü saat 17.00’de Konak Pier önünde toplandýk, meþaleli yürüyüþe baþlamadan önce ajitasyon konuþmalarý yapýldý. Kitlelere “Zindanlara yapýlan saldýrýlar devrimci komünistleri yýldýrmadý yýldýramayacak da. 2000 yýlýnda yapýlan katliamla devrimi engelleyeceðini düþünen sermaye devleti, bugün iþçileri, emekçilerin, gençliðin ve ezilen Kürt halkýnýn yükselen mücadelesi içinde aciz kalmýþtý. Faþist devlet katliamlarla devrimi durduracaðýný sanýyor, ama yanýlýyor; hiçbir þey devrimin geliþini akýþýný durduramayacak” denildi. “19 Aralýk Katliamýný Unutmadýk Unutturmayacaðýz/Zindanlar Yýkýlsýn Tutsaklara Özgürlük/Mücadele Birliði” pankartý ve meþalelerle yürürken yol boyunca “Zindanlar Yýkýlsýn Tutsaklara Özgürlük”, “19 Aralýk’ý Unutmadýk Unutturmayacaðýz”, “Yaþasýn Devrim ve Sosyalizm”, “Devrimci Tutsaklar Onurumuzdur”, “Deniz Gezmiþ, Yusuf Aslan, Hüseyin Ýnan, Mazlum Doðan, Sema Yüce, Yaþýyor”, “Yaþasýn Kürt-Türk Halklarýnýn Mücadele Birliði”, “Murat Ördekçi, Sibel Sürücü, Aysun Bozdoðan Yaþýyor”, “Devrim Savaþçýlarý Ölümsüzüdür”, “Faþizmi Döktüðü Kanda Boðacaðýz”, “Fabrikalar Tarlalar Siyasi Ýktidar Her Þey Emeðin Olacak” sloganlarý atýldý. Ýzmir Büyükþehir Belediyesi önüne gelindiðinde ajitasyonlarla kitlelere 19 Aralýk katliamý hatýrlatýldý, anlatýldý. Yoldan geçenlerden sloganlara eþlik edenler, eyleme katýlanlar oldu. Ajitasyon konuþmalarýndan sonra 19 Aralýk Katliamýnda zindanlarda savaþarak ölümsüzleþenler, Ölüm Orucunda ölümsüzleþenler ve devrim için ezilen halklar için mücadele eden devrim savaþçýlarý adýna saygý duruþuna geçildi. Ardýndan ölümsüzleþen tutsaklarýn isimleri okundu ve basýn açýklamasý okundu. Basýn açýklamasýnda sýnýfsal bakýþ açýsýyla hareket eden burjuvazinin operasyon için 2 yýl boyunca maketler üzerinde hazýrlandýðýný, özel yetiþtirilmiþ binlerce askeri, iþkenceci katilleri ile helikopterleri, buldozerleriyle cezaevlerindeki devrimci tutsaklara saldýrdýðýný; bununla topluma açýk bir mesaj vermek ve toplumsal güçleri sindirmek için vahþi katliamlarýný günlerce televizyonlarda gösterdiklerini ve devrimci tutsaklara bir de yalanlarla saldýrdýklarýný anlattýlar. “Cezaevi operasyonu ve F tipi zindanlar burjuvazi için bir baþarý mýydý? Hayýr deðildi. Devrimci tutsaklar bu saldýrýlara önce zindan savaþlarýyla sonra götürüldükleri F tiplerinde ölüm orucu eylemleriyle yanýt verdiler. Böylece örgüt baskýsý deðil, devrimci tutuklularýn irade ve bilinçleriyle bu eylemi gerçekleþtirdiklerini herkese gösterdiler. Devrimci tutsaklarý teslim alma politikalarý tutsaklar tarafýndan daha ilk adýmda boþa çýkartýlmýþ oldu. Ölüm Orucu eylemleri ise devrimci tutsaklarýn ölümü de yenen iradeleri ve kararlýlýklarý ile halklarýn bilincinde ve yüreklerinde kazanýlan bir zafere dönüþtü” denilen açýklamada zindanlarda yaþanan bugünkü koþullarda “sermaye sýnýfý bugün de saldýrýlarýna devam ediyor. Tutsaklar tek kiþilik hücrelerde kimseyle görüþtürülmeden ve havalandýrma kapýlarý açýlmadan tutulmakta, sürgün sevkler, iþkenceler, fiziki saldýrýlarýn yanýnda disiplin cezalarý, mektup görüþ yasaklarý ile sürekli baský altýnda tutulmaya çalýþýlmaktalar. Devrimci

tutsaklar bu konuda üstlerine düþeni yapmýþlar ve boyun eðmemiþlerdir” diye anlatýldý. Basýn açýklamasý, “19 Aralýk zindan savaþlarý bir daha gösterdi ki sermaye sýnýfýnýn iktidarýný devam ettirebilmek için uygulamayacaðý vahþet yapamayacaðý katliam yoktur. Sermaye sýnýfýnýn bu sýnýf bilincine karþýlýk iþçi sýnýfý da sýnýf bilinciyle kendi öncüleri olan devrimci tutsaklara sahip çýkýp, devrimci tutsaklarý özgürleþtirme hedefiyle hareket etmezlerse kendi kurtuluþlarýný da gerçekleþtiremeyeceklerdir. Ýþçi ve emekçiler 19-22 Aralýk zindan savaþlarýný unutmayacaklar. Zindan savaþlarýnda ve ölüm orucu eyleminde ölümsüzleþen 122 canýmýzýn ortak ideali olan devrim mücadelesini iktidarla taçlandýrarak onlara verdiðimiz sözü yerine getireceðiz” diyerek sona erdi. Okunan basýn metni ardýndan ÝBB önünden sloganlarla ajitasyonlarla köprüye yüründü. “Zindanlar Yýkýlsýn Tutsaklara Özgürlük” sloganýyla zindanlarda bulunan komünistlere, devrimcilere selam gönderilirken, sermayenin uykularýný kaçýran ve devim programýnýn özeti gibi olan “Fabrikalar Tarlalar Siyasi Ýktidar Her Þey Emeðin Olacak” sloganýyla eylem sona erdirildi. Mücadele Birliði Platformu/Ýzmir

201. Sayý / 28 Aralık 2011 - 11 Ocak 2012

11


Gündem

ÇÖKÜÞ ALA Yeni Evrede

Mücadele Birliði

E

Hükümet ve sermaye sýnýfý için Kürt halkýna karþý savaþý kazanmak, devrimci durumu bastýrmak için emperyalist devletlerin kesin ve açýk bir desteðine ihtiyaç duyuyor. Emperyalist destekyardým karþýlýksýz olmaz. Türkiye bu desteðin karþýlýðý olarak emperyalistlerin Ortadoðu’daki çýkarlarýnýn koçbaþý olmayý taahhüt etmiþtir. Suriye ile iliþkiler, “kardeþ ülke” noktasýndan “düþman” ülke noktasýna bir iki ay gibi kýsa bir sürede gelinmesinin doðru açýklamasý da bu gerçeðin anlaþýlmasýna baðlý. 12

ski toplumun, burjuva toplumun çöküþünün, dolayýsýyla yeni toplumun doðumunun, demek oluyor ki, bir toplumsal devrimin baþlýca emareleri nedir, diye sorulduðunda yanýt olarak eski toplumu ayakta tutan politik zor aygýtýnýn, devletin ve devleti temsil eden kadrolarýn itibarsýzlaþmasý þeklinde bir yanýt verileceðinden kuþku olmamalý. Türkiye’nin tarihine bakarak da bu yanýtýn doðruluðu anlaþýlabilir. Osmanlý devleti, çöküþünün hemen öncesinde tarihinde olmadýðý kadar itibarsýzlaþmýþ, dýþ politikasý, kaba bir deyimle “yerlerde sürünmüþ”, baþka devletler tarafýndan mahallenin “þamar oðlaný” gibi görülmeye baþlanmýþtý. Osmanlý’nýn son dönemi için söylenenlerin tümü Türkiye’nin bu gün içine düþtüðü durumu tanýmlamakta yetersiz kalýr. Düþünün ki, devletin baþý, Cumhurbaþkaný bir baþka devletin, Fransa’nýn, Cumhurbaþkaný’na telefon açýyor ve karþý taraf telefona çýkmýyor. Bundan daha aþaðýlayýcý ne olabilir? Dahasý var. Ýster görevlilerin kifayetsizliðinden olsun, ister Türk Cumhurbaþkanýna yönelik farklý hesaplarýndan olsun, Türk televizyonlarý bunu günlerce “haber” yaptý. Televizyonlar ve tekelci basýn, kendi Cumhurbaþkanlarýnýn baþka bir devletin Cumhurbaþkaný tarafýndan aþaðýlanmasýný neredeyse ballandýra ballandýra topluma duyurdular. Elbette Sarkozy’nin bu hakaret içerikli hareketi bir neden deðil, bir sonuçtu; Türk dýþ politikasýnýn sonucu. Bizi ilgilendiren tarafý da burasý. Türk dýþ politikasý, tam bir çöküþ içinde. Fransa’nýn “Soykýrýmý Tanýmayanlarý Cezalandýrma Yasasý” bu çöküþün hem iþareti hem de çöküþ sürecini hýzlandýran bir adým oldu. Fransa, Türk Hükümetinin tüm baðrýþ çaðrýþlarýna, tehdit ve tepkilerine kulak týkayarak yasayý çýkarttý. Nereden nereye? Suriye’ye saldýrý i201. Sayý / 28 Aralık 2011 - 11 Ocak 2012

çin iki ülkenin dýþiþleri bakanlýklarý arasýnda “su sýzmaz” denilen iþbirliðinden birbirine hakaret noktasýna gelmeleri için yýllar, aylar deðil, haftalar yetti. Fransa’yý þimdi Ýsrail izliyor ve Türkiye’yi köþeye sýkýþtýracak yeni bir “soykýrým” yasasý hazýrlýðýna baþlýyor. Ýsrail’i korumak için Malatya-Kürecik’te kurumuna baþlanan “Füze kalkaný” üssünün çimentosu kurumadan Ýsrail’den de bir darbe… Daha önceki sayýlarýmýzda Kýbrýs Hükümetinin Türkiye’yi ne askeri, ne diplomatik ne de siyasi yönden ciddiye almadýðýna, meydan okuduðuna iþaret etmiþtik. Þimdi, Doðu Akdeniz’de KýbrýsÝsrail-Yunanistan ittifaký ile kuþatýlmýþ durumda. Bu ittifakýn ilk zehirli meyvesi Ýsrail tarafýndan Türkiye’nin önüne kondu bile: Askeri malzeme satýþ yasaðý. Kimse “bunun ne önemi var” diyemez çünkü Ýsrail ve ABD’nin izni olmadan, kullandýðý yazýlým nedeniyle, Türkiye bir savaþ uçaðýný, bir savaþ gemisini dahi yerinden kýmýldatamaz. Demek ki, Türk hükümetinin, baþbakanýn ve diðerlerinin Ýsrail hakkýnda atýp tutmalarý boþ lakýrdýdan ibarettir. Türkiye, kuþatýlmýþ bulunuyor. Ýsrail-Kýbrýs-Yunanistan ekseni bu kuþatmanýn sadece bir parçasýdýr. Türkiye, doðu ve kuzeydoðudan Ýran ve Rusya; güneyden Suriye tarafýndan askeri, diplomatik ve siyasi yönden kuþatýlmýþ durumda. Her üç ülkenin kuþatmasý füzelerin, askeri birliklerin Türkiye’yi hedef alacaðý bir ciddiyette. Bu ülkelerin Türkiye’yi açýktan tehdit ettiklerini, baþka ülkelerle bir savaþ durumunda ilk hedef olarak Türkiye’yi vuracaklarýný açýkladýklarýný biliyoruz. Daha ne olsun! Bir ülkenin dýþ politikasýnýn iflasýný görmek ve ilan etmek için daha ne olsun! Osmanlý devleti dahi, çöküþünden hemen önce bu denli aðýr ve bu kadar açýk tehditlere muhatap olmamýþtý. “Dünya devleti oluyoruz” masallarýndan, “yeni Osmanlý” olma hayallerinden geçtik, “komþularla sýfýr sorun” politikasýndan


AMETLERÝ Yeni Evrede

Mücadele Birliði

eser kalmýþ deðil. Tarih hýzlý akýyor! Arap halklarýnýn, Ortadoðu’nun liderliðine oynayan –topluma böyle yansýtýlan- Türkiye, füzelerle, askeri birliklerle kuþatýlma noktasýna çok kýsa bir zaman diliminde geldi. Nedeni sorulabilir. Bütün bu süreci tek bir nedenle izah etmek, açýklamak hem mümkün deðil, hem de doðru deðil. Hepsi ayný aðýrlýkta olmayan pek çok neden sayýlabilir. Biz baþlýca iki nedene ve bunlara baðlý geliþen nedenlere iþaret edelim. Bunlardan birincisi, dünyada geliþen devrimci durumdur. Sýnýf savaþýnýn ürünü ve sonucu olan devrimci durum bütün dünyada olgunlaþmýþtýr. Bütün devletlerin egemen sýnýflarýný oradan buraya, þu kýyýdan öteki kýyýya sürükleyen; burjuva toplumlarda büyük çalkantýlara yol açan devrimci durumun varlýðý, “ekonomik kriz, politik krize yol açmýþtýr” ifadesiyle emperyalist-kapitalist devletlerin yönetimleri tarafýndan da kabul ediliyor. Ekonomik ve politik kriz, baþka ifadeyle devrimci durum emperyalist-kapitalist devletleri derinden etkiler, bu ülkelerde devrimci kitle hareketini ayaklanma boyutlarýna getirirken egemen sýnýflarý da politikalarýnda sürekli deðiþiklik yapmaya, arayýþ içinde olmaya zorluyor. Kendi ülkelerindeki ayaklanmalarý, devrimci kitle hareketlerini kontrol altýna alabilmeleri için emperyalistlerin olsun baðýmlý ülkelerin tekelci sermaye sýnýflarýnýn olsun sürekli bir arayýþ içinde olmaktan baþka çareleri yok. Bu arayýþ, dün aralarýnda su sýzmayan devletlerin bu gün kanlý-býçaklý olmalarýna; dün birbirlerini “kardeþ” ilan edenlerin bu gün düþman kesilmelerine, birbirlerini savaþlarla, füzelerle tehdit etmelerine yol açýyor. Suriye-Türkiye iliþkileri, Ýran-Türkiye iliþkileri, Türkiye-Fransa iliþkileri akla gelen ilk örnekler. Çok yakýn bir gelecekte Irak-Türkiye iliþkilerini

bu örnekler listesine ekleyeceðimizden kuþku duyulmamalý; belirtilerini þimdiden görüyoruz. Tarihin akýþýný hýzlandýran olgu, dünyadaki devrimci durumdur. Emperyalistkapitalist ülkeleri hem birbirleriyle hem de baðýmlý ülkelerle hýzla karþý karþýya getiren þey krizden, devrimci durumdan en az zararla, en az yarayla kurtulma çabasý, zararý baþka ülkelerin sýrtýna yýkarak mümkünse bu krizden karlý çýkma kaygýsýdýr. Almanya-Fransa ikilisini Ýngiltere ile karþý karþýya getiren nedenler de burada bulunuyor. Ýkinci temel neden de Türkiye’deki devrimci durumdur. Dýþ politika, kendi kendine yeten, kendinde bir þey deðildir. Bir ülkenin dýþ politikasý her zaman o ülkenin iç politikasýna baðlý olarak ve onun bir devamý olarak geliþir. Genel olarak politika ise ekonominin yoðunlaþmýþ ifadesidir. Dolayýsýyla, ekonomik durumu –günümüz için ekonomik krizi- ve bunun iç politikaya yansýmasýný ele almadan bir ülkenin dýþ politikasý açýklanamaz. Çok açýk, Türkiye, bütün politikasýný devrimci durumu, iç savaþý, Kürt halkýnýn özgürlük hakký için verdiði savaþý kendi lehine, kendi çýkarlarýna uygun olacak þekilde bitirebilmek amacýna baðlý olarak þekillendiriyor; baþka ülkelerle, özellikle de emperyalist ülkelerle iliþkilerini bu temel üzerinde þekillendiriyor. Daha doðru bir ifadeyle, Türk devletinin ve hükümetinin politikasýný, sýnýf savaþýnýn ihtiyaçlarý belirliyor. Sermaye sýnýfý ve hükümet, bu amacýný gerçekleþtirebilmek için kendilerini kayýtsýz þartsýz þekilde emperyalist devletlerin kollarýna býraktýlar. Bunun doðal sonucu, emperyalist devletlerdeki her dalgalanma Türkiye’de kendini en güçlü biçimiyle gösterdi. Bununla sýnýrlý deðil! Emperyalist devletler arasýndaki çeliþkiler de, derinleþtikçe devlet ve hükümetin politikasýný etkilemeye, bu politikalar üzerin201. Sayý / 28 Aralık 2011 - 11 Ocak 2012

Gündem

deki etkisini göstermeye baþladý. Hükümet ve sermaye sýnýfý için Kürt halkýna karþý savaþý kazanmak, devrimci durumu bastýrmak için emperyalist devletlerin kesin ve açýk bir desteðine ihtiyaç duyuyor. Emperyalist destek-yardým karþýlýksýz olmaz. Türkiye bu desteðin karþýlýðý olarak emperyalistlerin Ortadoðu’daki çýkarlarýnýn koçbaþý olmayý taahhüt etmiþtir. Suriye ile iliþkiler, “kardeþ ülke” noktasýndan “düþman” ülke noktasýna bir iki ay gibi kýsa bir sürede gelinmesinin doðru açýklamasý da bu gerçeðin anlaþýlmasýna baðlý. Devlet ve hükümet, Kürt halkýnýn özgürlük hakký için yürüttüðü savaþý ve emekçi sýnýflarýn devrimci kitle hareketini bastýrabilmek için zor yöntemlerine ve zor araçlarýna baþvuruyor. Son aylarda 12 Eylül faþist cuntasýnýn dönemini aratan gözaltý, tutuklama, ceza yaðdýrma furyasý, baský ve iþkencedeki olaðanüstü artýþ bu politikanýn sonucudur. KCK operasyonlarý adý altýnda yürütülen terör politikasý devlet ve hükümetin politikasýna baþlý baþýna bir örnektir. Kürt halkýnýn özgürlük hakký için verdiði savaþ ve emekçi sýnýflarýn bazen ayaklanma boyutlarýna varan devrimci kitle hareketi karþýsýnda hükümet ve devlet tek baþlarýna, emperyalistlerin askeri, maddi, politik, teknik desteði olmadan baþarýya ulaþamayacaklarýný görmüþ durumdalar. Þimdi bir yandan zor yöntemlerini öne çýkarýrlarken diðer yandan da destek ve yardým için kendilerini tamamen emperyalistlerin, ama özellikle de ABD’nin kollarýna býrakmýþ bulunuyorlar. Ama bu kendini býrakýþýn, tarihin akýþýný zor yöntemleriyle durdurmaya çalýþmanýn sonuçlarýný hep birlikte görüyoruz. Bu çöküþtür. Yeni toplumun doðumunu zor yöntem ve araçlarýyla engellemeye çalýþmak bu giriþimde bulunanýn yok oluþuyla sonuçlanacaktýr. Bunun belirtilerini, iþaretlerini görmeye baþladýk.

13


Özgür Basın

DÜN BOMBA BUGÜN KELEPÇE

Mücadele Birliði

ÖZGÜR BASIN SUSMAYACAK!

20 Aralýk: “KCK operasyonu” adý altýnda bir çok ilde Dicle Haber Ajansý, Özgür Gündem Gazetesi, Etkin Haber Ajansý, Etik Ajans ve Gün Matbaasý baþta olmak üzere yayýn merkezlerinden 49 kiþi gözaltýna alýndý. Haber duyulduðunda ilk tepki olarak devrimci sosyalist basýn çalýþanlarý ve okurlarýndan oluþan onlarca kiþi Taksim’deki Özgür Gündem Gazetesi binasý önünde bir araya geldi; baskýnlarý ve gözaltýlarý protesto ederek devrimci ve özgür basýnýn susturulamayacaðýný haykýrdý.

Saatler 12.00’yi gösterirken Özgür Gündem Gazetesi binasýnda arama sürüyordu. Bina önünde toplanan çok sayýda gazeteci, avukat, yazar, Mücadele Birliði Dergisi, ETHA, Kýzýlbayrak, devrimci ve sosyalist basýn çalýþanlarý, DÝSK’li iþçiler iþçiden, emekçiden, Kürt halkýndan yana olan basýna yönelik düzenlenen operasyonu protesto ettiler. Desteðe gelen onlarca gazete çalýþaný fotoðraf makinelerini yere býrakýp Özgür Gündem Gazetesini ellerinde tutarak sloganlarla operasyonlarý ve gözaltýlarý protesto ettiler. “Özgür Basýn Susturulamaz” diyerek yapýlan açýklamada Etkin Haber Ajansýndan Derya Okatan; “Türkiye cezaevlerinde tutuklu bulunan 66 gazeteci ile yetinmemiþ olacak ki, bugün de 25’i aþkýn arkadaþýmýzýn gözaltýna alýnmasý emrini verdi. Özgür basýna yönelik gözaltý terörü derhal son bulsun. Dicle Haber Ajansý ve Özgür Gündem gazetesi olmak üzere, ezilenlerden yana yayýn yapan tüm basýna yönelik baskýnlar derhal durdurulsun, gözaltýna alýnan gazeteciler derhal serbest býrakýlsýn. Basýn özgürlüðüne kast eden Terörle Mücadele Yasasý bir an önce kaldýrýlsýn, tutuklama mekanizmasý olarak burulan Özel yetkili mahkemeler daðýtýlsýn. Özgür basýn susturulamaz!” dedi. Avukat Eren Keskin de, 90’lý yýllarda gazetenin avukatlýðýný yaptýðýný, Özgür Gündem gazetesi olarak çýktýðý ilk günden beri

14

Yeni Evrede

çok fazla baskýyla karþýlaþtýklarýný, 20 yýldan fazladýr, gazetenin baþýna gelmeyenin kalmadýðýný ve gazete binasýnýn bombalandýðýný hatýrlattý. Yazarlarýnýn katledildiðine, daðýtýmcýlarýnýn öldürüldüðüne dikkat çeken Keskin, bugün KCK adý altýnda yapýlan bu operasyonun bu baskýlarýn en açýk göstergesi olduðunu belirterek; bazý basýn organlarýnýn bunu KCK operasyonu olarak vermesini protesto ettiðini söyledi. Bunun basýna yönelik ve Kürt basýnýna yönelik bir operasyon olduðunu ifade eden Keskin, “KCK’li olarak adlandýrdýklarý herkes, Kürt sorununda demokratik çözüm isteyen kiþilerdir. Bu yüzden biz hepimiz KCK’liyiz diyoruz. Kürt hareketini yok sayarak hiçbir sorunu çözmek mümkün deðildir. Biz vazgeçmedik, vazgeçmeyeceðiz. Hepimiz buradayýz” dedi. Sýk sýk “Baskýlar Bizi Yýldýramaz”, “Özgür Basýn Susturulamaz”, “Gözaltýlar, Tutuklamalar, Baskýlar Bizi Yýldýramaz” sloganlarý atýlarak operasyonlar ve gözaltýlar protesto edildi.

Saat 19.00’dan itibaren siyasi partilerden devrimci basýn emekçilerine, aydýn sanatçýlardan demokratik kitle örgütlerine binlerce kiþi Taksim Tramvay Duraðý’nda toplanmaya baþladý. Ve “Özgür Basýný Susturamayacaksýnýz, Özgür Gündem, DÝHA” pankartý ardýnda toplanarak alkýþ, ýslýk ve sloganlarla Ýstiklal Caddesi’nde yürümeye baþladýlar. “Özgür Basýn Susturulamaz”, “Susma Haykýr Özgür Basýn Haktýr”, “Faþizme Karþý Omuz Omuza”, “Hepimiz Kürdüz Hepimiz KCK’liyiz”, “Kurtuluþ Yok Tek Baþýna Ya Hep Beraber Ya Hiçbirimiz”, “Özgür Gündem Yalnýz Deðildir”, “Dokunan Yansa da Dokunacaðýz” sloganlarý ard arda atýlýrken, “Özgür Basýn Susturulamaz”, “Devrimci Basýn Susturulamaz”, “Arzu Demir Yalnýz Deðildir”, “Tutuklu Gazeteciler Serbest Býrakýlsýn” dövizleri ile Özgür Gündem, Azadiya Welat gazeteleri taþýndý. Galatasaray Lisesi önüne gelen binler adýna basýn açýklamasýný Gazeteciler Sendikasý baþkaný Alper Turgut yaptý. “Bu sabah yine baskýnlarla uyandýk” diyen Alper Turgut, ülke zindanlarýnda 70 gazeteci olduðunu ve bunlara yenilerinin eklenmeye çalýþýldý-

201. Sayý / 28 Aralık 2011 - 11 Ocak 2012


Yeni Evrede

Mücadele Birliði

ðýný ifade etti. “Buradayýz, çünkü gazeteciler hapisanedeyken fikirlerin özgür olamayacaðýný biliyoruz. Gazetecileri hapsederek gerçeði de hapsetmeyi planlýyorlar. Bu planý bozmak, gerçeklerin saklamayacaðýný göstermek için buradayýz” dedi. “Bu saldýrý sadece gazetecilere deðil, halkýn gerçeði öðrenme hakkýna karþý yapýlýyor. O yüzden sadece gazeteciler deðil, haklarýna sahip çýkan herkes bugün bu meydanda. Susmayacaðýmýzý, düþüncelerin hapsedilmeyeceðini göstermek için buradayýz. Basýn özgür olana, Hapisaneler boþalana dek buradayýz” denilen açýklamadan sonra Özgür Gündem Gazeteci Editörlerinden Bayram Balcý da söz aldý, “Yapýlabilecek her þeyi denediler ama baþaramadýlar Kürt Basýný asla susmadý, asla susmayacak” dedi.

21 Aralýk: Basýn emekçileri, kamu emekçilerinin grevine katýlarak “Özgür Basýn Ýçin Nöbetteyiz!” diyerek gözaltýndaki arkadaþlarý serbest býrakýlýncaya kadar çeþitli eylemler yapacaklarýný duyurdular. Beyazýt Meydaný’nda yapýlan konuþmalarda fotoðraf makinalarýný, kalemlerini, not defterlerini yere býrakarak, yapýlan baskýnlarý ve basýn emekçilerinin gözaltýna alýnmasýný protesto ettiler. Ardýndan saat 15.30’da Vatan Caddesi’ndeki Emniyet Genel Müdürlüðü önüne giden devrimci, sosyalist, özgür basýn çalýþanlarý, burada “Özgür Basýn Ýçin Nöbetteyiz!” pankartýyla arkadaþlarýnýn serbest býrakýlmasý talebiyle nöbete baþladýlar. Özgür Gündem, Etkin Haber Ajansý, Atýlým, Mücadele Birliði Dergisi, Emeðin Dünyasý Gazetesi, Kýzýl Bayrak, Sendika.Org, Alýnteri, Özgür Gelecek, Tutuklu Gazetecilerle Dayanýþma Platformu’ndan basýn emekçileri sloganlar ve yaptýklarý konuþmalarla basýna yönelik baskýlarý protes-

to ettiler ve arkadaþlarý serbest býrakýlana kadar eylemde olacaklarýný duyurdular. Eyleme BDP Ýstanbul Milletvekili Sabahat Tuncel, BDP Ýstanbul Ýl Eþbaþkaný Asiye Kolçak da katýlarak destek verdi. Burada gazete çalýþanlarý adýna yapýlan basýn açýklamasýný Mücadele Birliði Dergisi adýna Serpil Ünal yaptý. Meslektaþlarýnýn her zaman destekçileri olacaklarýný belirten basýn emekçileri, “KCK operasyonlarý” adý altýnda yaratýlmak istenen karanlýðý daðýtmak isteyenleri Dicle Haber Ajansý muhabiri, Özgür Gündem Gazetesi editörü olmaya davet etti. Basýn açýklamasýnýn ardýndan BDP Ýstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel konuþma yaptý. Tuncel, basýný özgür olmayan bir ülkenin özgür ve demokratik olmayacaðýný belirtti. Pankartlarý önünde fotoðraf makinelerini, kalemlerini, basýn kartlarýný, not defterlerini, telefonlarýný yere býrakan basýn emekçileri saat 18.00’e kadar sloganlar, ajitasyon konuþmalarý ve halaylarla bekleyiþlerini sürdürdüler. Arkadaþlarý serbest býrakýlana kadar “Nöbette” olmayý sürdürecekler.

22 Aralýk: Sabah saatlerinden itibaren Emniyet Müdürlüðü’nün önünde “Nöbette” olan basýn emekçileri, saatler 14.00’e gelirken, Özgür Gündem gazetesini ziyaret etti. Gazete çalýþanlarýyla bir araya gelen dergi temsilcileri ve muhabirler, meslektaþlarýyla sohbet ederek moral ve destekte bulunmak istediler. Gündem Gazetesi çalýþaný Salih Sezgin; “Buradaki anlamlý desteðinizden kaynaklý çok teþekkür ediyoruz, sizin desteðiniz olduðu sürece Özgür Gündem Gazetesi çýkmaya devam edecektir” dedi. Desteðini sunan ajans ve gazetecilere çok teþekkür etti.

Akþam saatler 19.30’a gelirken Taksim Meydaný’nda toplanan Özgür Gündem Gazetesi, Azadiya Welat, Dicle Haber Ajansý, Mücadele Birliði Dergisi, Emeðin Dünyasý Gazetesi, Kýzýl Bayrak, Yarýn Gazetesi, Sendika.org, Alýnteri, Özgür Gelecek, Atýlým Gazetesi, Etkin Haber Ajansý, Tutuklu Gazetecilerle Dayanýþma Platformu’ndan gazetecilerin eylemine demokratik kitle örgütleri ve siyasi partiler destek verdi. 201. Sayý / 28 Aralık 2011 - 11 Ocak 2012

Özgür Basın

Yaklaþýk bin kiþinin katýldýðý yürüyüþte kitle, arkadaþlarýnýn gözaltýna alýnmasýna öfke doluydu. Ýstiklal Caddesi boyunca yapýlan yürüyüþle Galatasaray Lisesi önüne gelindi. “Özgür Basýn Susmayacak” pankartýnýn açýldýðý yürüyüþ sýrasýnda “Baskýlar Bizi Yýldýramaz”, “Nuri Çýkacak Yine Yazacak”, “Zindanlar Yýkýlsýn Tutsaklara Özgürlük”, “Özgür Gündem Susmadý Susmayacak”, “Gözaltýlar Serbest Býrakýlsýn” sloganlarý atýldý sýk sýk. Galatasaray Lisesi önüne gelindiðinde basýn açýklamasýný okuyan Bayram Balcý açýklamada, “Gazete bürolarýnýn bombalanmasýndan çalýþanlarýnýn katledilmesine, gazetelerin yasaklanmasýndan para cezalarýna kadar Kürt basýnýna ve devrimci, sosyalist basýna özgür basýna yönelik saldýrýnýn türlü yöntemleri uygulanýyor. Ancak, bugüne kadar alamadýklarý gibi, bundan sonra hiçbir sonuç alamayacaklar” dedi. 23 Aralýk: Sabah erken saatlerde gözaltýndaki 46 basýn emekçisinin ifadeleri için getirilmelerinin ardýndan sabah 09.00’dan itibaren “Özgür Basýn Nöbeti” Beþiktaþ Adliyesi’ne taþýndý. “Özgür Basýn Susturulamaz”, “Baskýlar Bizi Yýldýramaz”, “Ýçerde Dýþarda Hücreleri Parçala”, “AKP Elini Özgür Basýndan Çek”, “Faþizme Karþý Omuz Omuza”, “Faþist Devlet Hesap Verecek”, Özgür Basýn Ýçin Nöbetteyiz”, “Gözaltýlar, Tutuklamalar, Baskýlar Bizi Yýldýramaz” sloganlarý atan basýn emekçilerine çok sayýda insan gelerek destek verdi. Saatler 12.00’yi gösterirken saðanak yaðmur altýnda yapýlan basýn açýklamasýný ETHA editörü Nadiye Gürbüz okudu. Basýn açýklamasýnda “Basýn özgürlüðü, muhalif, devrimci, sosyalist basýnýn özgürlüðü kadardýr. Özgür, devrimci sosyalist basýnýn susturulduðu yerde, toplumsal vicdanlar da karartýlýr. Toplum vicdanýnýn karartýlmasýna izin vermedik, vermeyeceðiz” de-

15


Özgür Basın

nildi. Sloganlar, türküler, halaylar ve horonla süren bekleyiþte ilk olarak Özgür Gündem gazetesinden Hatice Bozkurt’un serbest býrakýldýðý haberi geldi. Akþam saat 19.00 civarýnda da sorgusu tamamlanan Evrim Kepenek, Celal Kaya, Ulfiye Özcan, Hamza Sümeli, Musatafa Özer, Murat Eroðlu serbest býrakýldý. “Nöbet” saat 23.00 civarýnda sonlandýrýlýrken gazetecilerin sorgusu devam ediyordu.

24 Aralýk: Ýstanbul Adliyesi’nde 15 saati aþkýn süre savcýlýk iþlemlerinin ardýndan tutuklanmalarý talep edilen 42 gazetecinin nöbetçi hakimlikteki ifade iþlemleri de 8 buçuk saat sürdü ve yargýlama sabah saat 05.30’a kadar devam etti. 36 gazeteci tutuklanýrken, diðerleri tutuksuz yargýlanmak üzere serbest býrakýldý. Eylem Sürmeli, Güneþ Ünsal, Enis Yalçýn, Þeref Sürmeli, Sevinç Tuncelli ve Arzu Demir tutuksuz yargýlanmak üzere serbest býrakýldý. Adliye giriþinde bekleyen yüzlerce kiþi, serbest býrakýlanlarý “Özgür Basýn Susturulmaz”, “Direne Direne Kazanacaðýz” sloganlarý ve alkýþlarý ile karþýladý. 36 kiþi ise, “Örgüt üyesi olmak” suçlamasý ile “kuvvetli delil þüphesi” ve “delilleri karartma ihtimali” gerekçesi ile tutuklandý. Tutuklanma haberi, adliye önünde bekleyenler tarafýndan sloganlarla protesto edildi. Gazeteciler polis otobüslerine bindirilip götürülürken, kitle “Özgür Basýn Susturulamaz”, “Nuri Çýkacak Yine Yazacak”, “Yüksel Çýkacak Yine Yazacak”, “Baskýlar Bizi Yýldýramaz”, “Özgür Gündem Susmayacak” sloganlarý attý ve oturma eylemi yapmaya baþladý. Bu sýrada çevik kuvvet polisleri ile gerginlik yaþanýrken, tutuklanan gazeteciler ise zafer iþareti yaparak, camlarý döv-

16

Yeni Evrede

meye baþladý. Tutuklanan kadýn gazeteciler Bakýrköy Kadýn Cezaevine, erkek gazetecilerin ise Metris Cezaevi’ne götürüleceði öðrenildi. Tutuklanan gazetecilerin isimleri þöyle: Ramazan Pekgöz (DÝHA editörü-Diyarbakýr), Mazlum Özdemir (DÝHA muhabiri-Diyarbakýr), Fatma Koçak (DÝHA Yazýiþleri Müdürü-Ýstanbul), Kenan Kýrkaya (DÝHA Ankara Temsilcisi-Ankara), Sadýk Topaloðlu (DÝHA muhabiri-Urfa), Semiha Alankuþ (DÝHA editörü-Diyarbakýr), Çaðdaþ Kaplan (DÝHA muhabiri-Ýstanbul), Ömer Çelik (DÝHA muhabiri-Ýstanbul), Zuhal Tekiner (DÝHA Ýmtiyaz Sahibi-Ýstanbul), Pervin Yerlikaya (DÝHA-Ýstanbul), Nilgün Yýldýz (DÝHA muhabiri Mardin), Zeynep Kuray (Birgün Gazetesi muhabiri), Nahide Ermiþ (Özgür Halk ve Demokratik Modernite Dergisi Yayýn Kurulu Üyesi), Ömer Çiftçi (Demokratik Modernite Dergisi Ýmtiyaz Sahibi), Davut Uçar (Etik Ajans Müdürü), Hüseyin Deniz (Özgür Gündem eski çalýþaný), Ýsmail Yýldýz (DÝHA eski çalýþaný), Dilek Demirel (Özgür Gündem eski çalýþaný), Sibel Güler (Özgür Gündem eski çalýþaný), Ertuþ Bozkurt (Fýrat Daðýtým çalýþaný), Çaðdaþ Ulus (Vatan Gazetesi muhabiri), Nevin Erdemir (Özgür Gündem Gazetesi çalýþaný), Nurettin Fýrat (Özgür Gündem Gazetesi yazarý), Ayþe Oyman (Özgür Gündem), Yüksel Genç (Özgür Gündem yazarý), Oktay Candemir (DÝHA eski çalýþaný), Ziya Çiçekçi (Özgür Gündem Gazetesi Ýmtiyaz Sahibi ve Sorumlu Yazýiþleri Müdürü), Haydar Tekin (Fýrat Daðýtým eski çalýþaný), Safiye Torman (Demokratik Modernite Dergisi Van çalýþaný), Selahattin Aslan (Demokratik Modernite çalýþaný), Ýrfan Bilgiç (Eski Fýrat Daðýtým çalýþaný), Ali Fidan (Fýrat Daðýtým Ýstanbul çalýþaný), M. Emin Yýldýrým (Azadiya Welat Genel Yayýn Yönetmeni), Çiðdem Aslan, Cihan Albay, Saffet Orman.

Mücadele Birliði

Bir Öðrenci Daha Hüküm Giydi

28 Nisan 2011 tarihinde tutuklanan Dicle Üniversitesi Mimarlýk Mühendislik Fakültesi öðrencisi Barýþ KAYA, 22 Aralýk günü yapýlan 4. duruþmasýnda ceza aldý. Diyarbakýr 5. ACM’de yargýlanan Barýþ KAYA, 26 Nisan günü kampüs giriþinde gözaltýna alýnarak “Aydýn Erdem Anmasýna katýlma”, “KCK duruþmasýnda adliye önünde eyleme katýlmak”, “Silahlý terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adýna suç iþlemek”, “Terör örgütü propagandasý yapmak”, “Polise mukavemet” ve “Ýzinsiz Toplu Gösteri ve Yürüyüþ Kanununa Muhalefet” suçlamalarýyla 11 yýl 3 ay hapis cezasýna çarptýrýldý. Barýþ KAYA halen Mardin E Tipi Cezaevi’nde kalmakta. Son dönemlerde yargýda, olmayan delillerle “suç” yaratma konusunda çok sayýda davaya tanýk olundu. Devrimci bir öðrenci olan Barýþ KAYA ve tüm politik tutsaklar derhal serbest býrakýlmalýdýr. BASKILAR, GÖZALTILAR, TUTUKLAMALAR BÝZLERÝ YILDIRAMAZ! ZÝNDANLAR YIKILSIN TUTSAKLARA ÖZGÜRLÜK! YAÞASIN DEVRÝMCÝ ÖÐRENCÝ BÝRLÝÐÝ! Devrimci Öğrenci Birliği (DÖB)

201. Sayý / 28 Aralık 2011 - 11 Ocak 2012


Yeni Evrede

Mücadele Birliði

URFA’DA “KESK’E DOKUNMA” MÝTÝNGÝ

Son süreçte yaygýnlaþan baský gözaltý ve tutuklamalarý protesto etmek amacýyla Urfa’da emekçiler tarafýndan bölgesel bir miting gerçekleþtirildi. 17 Aralýk günü “KESK’e Dokunma” adý altýnda gerçekleþen mitinge Adana, Mersin, Antep, Adýyaman, Mardin, Amed, Þýrnak, Siirt, Batman ve Urfa ilçelerinden katýlým oldu. Binlerce emekçi önce Urfa Halepli Bahçe Meydaný’nda toplandý, kortejlerin oluþturulmasýyla beraber saat 12.00 civarýnda yürüyüþ baþladý. Yürüyüþü zýrhlý polis araçlarý ve çevik kuvvet polisleri de yoðun önlemler alarak takip etti. Mücadele Birliði Platformu da yürüyüþe, dikkatleri 19 Aralýk 2000 yýlýnda gerçekleþen zindan katliamlarýna çekmek amacýyla “19 Aralýk Katliamýný Unutmadýk, Unutturmayacaðýz” pankartý ve bayraklarýyla katýldý ve mitingin sonuna kadar “Zindanlar Yýkýlsýn Tutsaklara Özgürlük” ve “Kürt Halký Yalnýz Deðildir” baþlýklý binlerce bildirinin daðýtýmý yapýldý; “Zindanlar Yýkýlsýn Tutsaklara Özgürlük”, “Devrimci Tutsaklar Teslim Alýnamaz”, “Kürdistan’da Tek Çözüm Ya Devrim Ya Ölüm”, “Kürdistan Faþizme Mezar Olacak”, “Fabrikalar Tarlalar Siyasi Ýktidar Her þey Emeðin Olacak” sloganlarý atýldý. Eylemcilere yoldan aracýyla geçerken destek veren bir kiþi polis tarafýndan gözaltýna alýnmak istendi, fakat kitlenin buna tepki göstermesi sonucu serbest býrakýldý. Mitingin gerçekleþeceði Topçu Meydaný’na gelindiðinde ise arama noktalarýndan geçilirken polisler tarafýndan keyfi kimlik kontrolü uygulamasý gerçekleþtirilmek istendi. Bu uygulamaya Mücadele Birliði Platformu tarafýndan sert bir þekilde tepki gösterildi, kimliklerin kesinlikle gösterilmeyeceði söylendi. Bunun üzerine polisle bir süreliðine gerginlik yaþandý. Mücadele Birliði’ne sahip çýkmak isteyen bir çok kiþi de polis tarafýndan itilerek bölgeden uzaklaþtýrýldý. KESK Tertip Komitesi ve sendika avukatlarýnýn da gelmesinin ardýndan polis kimlik kontrolü uygulamasýndan vazgeçti bu sefer dergi ve bildirilerin kontrolünün yapýlacaðý söylendi. Yaklaþýk yarým saat süren bu gerginliðin ardýndan dergiler ve bildiriler de iade edildi ve Mücadele Birliði de “Baskýlar Bizi Yýldýramaz” sloganlarýyla alana girerek eylemdeki yerini almýþ oldu. Mitingde KESK Genel Baþkaný Lami Özgen, Eðitim-Sen Genel Baþkaný Ünsal Yýldýz, SES Genel Baþkaný Çetin Erdolu ve Urfa BDP milletvekili Ýbrahim Binici konuþmalar yaptý. KESK’e baðlý sendikalar, DÝSK Genel-Ýþ ve Dev Saðlýk-Ýþ’in yaný sýra BDP, Mücadele Birliði Platformu ve ESP’nin katýldýðý miting ,yapýlan konuþmalar ve çekilen halaylar sonrasýnda saat 15.00 civarýnda sona erdi. Mitingde daðýtýlan Mücadele Birliði ve Önsöz dergileri de büyük bir ilgiyle karþýlandý. Antep-Adana Mücadele Birliði Platformu

Kamu Emekçileri

“BASKILAR KOMPLOLAR BÝZLERÝ YILDIRAMAZ”

DÝSK Genel-Ýþ Ýzmir Þubeleri 25 Kasým’da tutuklanan sendikacýlarýn serbest býrakýlmasý için 16 Aralýk günü bir basýn açýklamasý gerçekleþtirdi. Genel-Ýþ Sendikasý önünde toplanan iþçiler Basmane Meydanýndan AKP il binasýnýn önüne yürüdüler. Eylemde “Baskýlar Komplolar Bizi Yýldýramaz/DÝSK Genel-Ýþ Ýzmir Þubeleri” pankartý taþýnýrken “Baskýlar Bizi Yýldýramaz”, “Faþizme Karþý Omuz Omuza”, “Direne Direne Kazanacaðýz”, “Kurtuluþ Yok Tek Baþýna Ya Hep Beraber Ya Hiç Birimiz” sloganlarý atýldý ve AKP il binasý kapýsýna býrakýlmak için “Adalet Bir Gün Size De Gerekebilir/DÝSK Genel-Ýþ Ýzmir Þubeleri” yazýlý siyah çelenk taþýndý. AKP Ýl binasý önüne gelen iþçiler polis barikatý ile karþýlandý. Polis barikatýnýn önünde yapýlan basýn açýklamasýný DÝSK Genel-Ýþ Genel Sekreteri Kani Beko okudu. Önce kýsa bir konuþma yapan Kani Beko, “Biz Genel-Ýþ’iz biz DÝSK’iz, sizler nasýl ki Denizleri, Mahirleri, Ýbrahimleri teslim alamadýysanýz bizleri de teslim alamayacaksýnýz” dedi. Arkasýndan okunan açýklamada; “Bu operasyonlar ayný zamanda taþeronlaþtýrmaya karþý mücadele eden ve mücadele niyetinde olan sendikalara ve sendika yöneticilerine de gözdaðý anlamýna gelmektedir. Bu operasyonla sendikacýlara, ‘Taþeronlaþtýrmaya karþý çýkar ve mücadele ederseniz gideceðiniz yer cezaevidir’ mesajý verilmektedir. Tutuklanan sendikamýz yöneticilerinin taþeronlaþtýrmaya karþý mücadele etmek dýþýnda yani vahþi emek sömürüsüne karþý çýkmak dýþýnda bir eylem ve davranýþ içerisinde olmadýklarýný biliyoruz. Ancak unutulmamalýdýr ki biz DÝSK/Genel-Ýþ Sendikasýyýz özelleþtirmeye ve taþeronlaþtýrmaya, iþçileri köleleþtirmeye karþý duran ve bedel ödeyen sendikayýz. Bu nedenle sonu cezaevi de olsa ilkelerimizden asla ödün vermeyeceðiz” denildi. Açýklamadan sonra siyah çelenk býrakýlmak üzere iþçiler AKP il binasý önüne geçmek istedi. Polisin çelenk taþýyan iþçileri engellemeye çalýþmasýna raðmen iþçiler ýsrarcýydý ve polis barikatýna yüklendiler. Bunun üzerine çelengin geçmesine izin verildi. Ya þa nan kýsa gerginlikten sonra eylem sona erdirildi. Mücadele Birliði/Ýzmir

201. Sayý / 28 Aralık 2011 - 11 Ocak 2012

17


Yeni Evrede

Kamu Emekçileri

SAÐLIK EMEKÇÝLERÝ GREV’E HAZIR

Saðlýk emekçileri Saðlýkta Dönüþüm Programýný ve yapýlan politikalarý siyah önlük giyerek protesto ettiler. Saðlýk emekçileri, Saðlýkta Dönüþüm Programý ve son olarak 2 Kasým günü çýkarýlan Saðlýk Bakanlýðý’nýn teþkilat yapýsýný deðiþtiren Kanun Hükmünde Kararname’ye karþý 18 Aralýk günü “Her Ýþin Baþý Saðlýk. Emeðimiz, Mesleðimiz, Geleceðimiz Ve Saðlýk Hakký Ýçin” diyerek Tünel’den Taksim Gezi Parký’na siyah önlükler ile protesto yürüyüþü gerçekleþtirdi. Saðlýk Bakaný . Recep Akdað’ý istifaya çaðýran saðlýk emekçileri “Kamu hastanelerini satýlýða çýkaran, saðlýk hizmetlerini ticarileþtiren, saðlýk çalýþanlarýný köleleþtirmeyi amaçlayan 663 sayýlý kararnameye karþý 21 Aralýk Çarþamba günü g(ö)revdeyiz” dediler. Ýstanbul Tabip Odasý, Ýstanbul Eczacý Odasý, Ýstanbul Diþhekimleri Odasý, Ýstanbul Veteriner Hekimleri Odasý, Devrimci Saðlýk-Ýþ Sendikasý, Saðlýk ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikasý (SES) þubelerinin düzenlediði eyleme, Hava-Ýþ Sendikasý Baþkaný Atilay Ayçin ile týp fakültesi öðrencileri, asistanlar, hemþireler, aile hekimleri ile çok sayýda saðlýk çalýþaný da destek verdi. Tünel’de bir araya gelen saðlýk çalýþanlarý “Hastanelerimize sahip çýkmak için grevdeyiz”, “Ticarethane deðil hastane, müþteri deðil hasta”, “Saðlýkta Kanun Hükmünde darbeye karþý grevdeyiz”, “Rahmetli dedemin protezi geldi mi?”, “Doktor Che’nin yolundayýz” yazýlý döviz ve pankartlarý açarak, ýslýklar ve alkýþlar eþliðinde yürüyüþe baþladý. Saðlýk politikalarýný eleþtiren ve siyah önlükler giyen saðlýkçýlar, “Saðlýk, Haktýr Satýlamaz”, “Herkese Eþit, Ücretsiz Saðlýk”, “AKP Saðlýða Zararlýdýr” sloganlarý attý. Yurttaþlarýn da destek verdiði eylemde, idam sehpasýnda olan, boynuna zincir ve ip geçirmiþ bir hekim maketinin taþýnmasý da dikkat çekti. Yürüyüþ sýrasýnda, Taksim Tramvay duraðýna “Saðlýk Bakaný eðitimsiz býraktýðýn asistan, hocasýz býraktýðýn öðrenci, sözleþme yaptýðýn hekim, parasýyla tedavi ettiðin halk için istifa et” yazýlý pankart asýldý. Taksim Gezi Parkýnda kýsa açýklamalar da bulunan Ýstanbul Eczacý Odasý Baþkaný Semih Güngör; “Yurttaþlar katký paylarýnýn yanýna muayene ücretleri, fiyat farklarý, her ilaç için 3 TL’ye kadar katýlým payý verecekler. Bunlarýn karþýlamasýný da biz eczacýlar yapacaðýz. Biz angarya yapmak istemiyoruz. Vatandaþýn tahsilatçýsý olmak istemiyoruz” diye konuþtu. Ýstanbul Diþhekimleri Odasý Baþkaný Prof. Dr. Serdar Çintan da halka daha iyi aðýz ve diþ saðlýðý hizmeti verebilmek için, nitelikli saðlýk hizmeti sunabilmek için baþta KHK ile getirilen uygulamalara ve diðer tüm düzenlemelere karþý olduklarýný kaydetti. Taksim Gezi Parký’nda açýklama yapan Ýstanbul Tabip Odasý Baþkaný Prof. Dr. Taner Gören, “Saðlýkta Dönüþüm Programý” ile acillere baþvurmanýn kolaylaþtýðýný, yapýlan istatistiklerin buralara baþvuran hastalarýn yüzde 80’inin acil olmadýðýnýn ortaya çýktýðýný ifade ederek, þöyle devam etti: “Yurttaþýn saðlýða ulaþýmý kolaylaþtý. Vatandaþ artýk diyor ki ‘çok kolay muayene oluyorum, ama derdime çare bulamýyorum.’ Polikliniklerde ortalama 5 dakika hastaya ayrýlýyor. WHO, bir hastaya muayene için önerdiði süre en az 15 dakika. Kamu Hastaneleri Birliði ile genel sekreter denilen bir sistemle yönetilen kamu hastaneleri devreye girecek. 1 Ocak’ta Genel Saðlýk Sigortasý’nýn ertelenen maddeleri yürürlüðe girecek. Katký, katýlým paylarý arttýrýlacak. Bu nasýl bir saðlýk hizmetidir? Genel sekreter kendi güvencesini saðlamak için hastanelerin kar etmesini saðlayacak. Böyle bir sistemde gerçek týp eðitimi, hizmeti olabilir mi? Gerçek saðlýk sistemine ulaþýncaya dek mücadelemizi sürdüreceðiz. 21 Aralýk’ta acil servisler ve yatak polikliniklerdeki hastalarý maðdur etmeden kurulan saðlýk hakký meclisleri ile halkýmýzý bilgilendireceðiz ve o gün hizmet sunmayacaðýz” dedi.

18

201. Sayý / 28 Aralık 2011 - 11 Ocak 2012

Mücadele Birliði

“HALKLARIMIZ VE GELECEÐÝMÝZ ÝÇÝN 21 ARALIK’TA GREV’DEYÝZ”

Büro Emekçileri Sendikasý Ýstanbul Þubeleri, 15 Aralýk günü Taksim Meydaný’nda 21 Aralýk’ta Kamu Emekçileri Konfederasyonu’nun yapacaðý greve iliþkin “Greve Hazýrýz” mesajýný verdiler. Taksim Tramvay duraðýnda saat 12.00’de toplanarak Galatasaray Lisesi’ne doðru yürüyüþe geçen büro emekçileri “Baskýlara Cezalara Son”, “Halklarýmýz ve Geleceðimiz Ýçin 21 Aralýk’ta Grev’deyiz”, “Geliyor Geliyor, Grev Geliyor” gibi yazýlý dövizler taþýdýlar. Yürüyüþte kadýn emekçilerin yoðunluðu ve eylemin coþkusu dikkat çekti. “Ücretli Köle Olmayacaðýz”, “Genel Grev Genel Direniþ” sloganlarý sýk sýk atýldý. Galatasaray Lisesi önüne gelindiðinde Büro Emekçileri Sendikasý Ýstanbul Þubeleri adýna açýklama yapan BES 2 Nolu Þube Baþkaný Nevin Kaplan; Kamu emekçilerinin uzun yýllardýr mücadele ederek kazandýklarý toplu sözleþme hakkýnýn engellendiðini vurguladý. Kaplan; Kanun Hükmünde Kararname’nin AKP iktidarý tarafýndan “bir gece sessizliðinde” çýkartýlarak halkýn ve emekçilerin kazanýlmýþ haklarýnýn birer birer alýndýðýný ve “eþit iþe eþit ücret” ilkesiyle emekçilerin sadece “1/4’üne” kendi ihtiyaçlarý doðrultusunda uygulandýðýný, kalan 1.500.000 kamu emekçinin “ücretlerinde herhangi bir iyileþtirme” yapýlmadýðýný söyledi. Son olarak Nevin Kaplan, 21 Aralýk’ta yapýlacak Grev’e deðinerek, “Bizler daha fazla örgütlenerek, daha fazla birleþerek ve daha fazla mücadeleyi yükselterek AKP hükümetinin bu korkusunu daha da büyüteceðiz. Bugün büro emekçileri olarak burada yapmýþ olduðumuz yürüyüþle iktidarý bir kez daha uyarýyor, hak gasplarýna ve adaletsizliklere karþý 21 Aralýk’ta tüm kamu çalýþanlarý ile birlikte hizmet üretimini durduracaðýmýzý ilan ediyoruz” dedi.


G(Ö)REV BAÞARIYLA GERÇEKLEÞTÝ

Yeni Evrede

Kamu Emekçileri

Mücadele Birliði

KESK ve TTB’nin haftalar önceden duyurduðu bir günlük grev, sabah saatlerinde baþladý. Emekçiler, sabah saatlerinden itibaren ülke çapýnda sokaktaydý. Ýstanbul’da yürüyüþler 3 kolda toplanarak baþladý. Saat 11.00’den itibaren Anadolu yakasýndan gelen emekçiler Sirkeci Garý önünde, Avrupa yakasýndan gelen emekçiler de Çapa ve Cerrahpaþa’da toplanarak Beyazýt’a doðru yürüyüþe geçtiler. Saðlýk emekçilerinin genel grevi Cerrahpaþa Týp Fakültesi önünde saat 07.00’da grev çadýrýnýn kurulmasý ile baþladý. Þiþli Etfal Hastanesi, Bakýrköy Sadi Konuk Hastanesi önünde de saat 10.00’da toplanan saðlýk emekçileri Çapa yönüne doðru topluca hareket ettiler. Anadolu yakasýnda kamu emekçileri de saat 10.00’da Kadýköy Belediyesi önünde toplanarak Sirkeci’ye gitmek üzere hareket ettiler. Kartal Devlet Hastanesi önünde toplanan saðlýk emekçileri de saat 10.00 gibi Sirkeci’ye hareket ettiler. TTB, Ýstanbul’daki hastanelerde greve katýlým oranýný yüzde 95 olarak açýklarken, hastanelerde acil servisler ve yatan hastalar dýþýnda saðlýk hizmeti verilmedi. Binlerce emekçi, iki koldan Beyazýt Meydaný’na doðru yürüyüþe geçerken, yürüyüþte KESK’e baðlý sendikalar ve TTB’nin yaný sýra, Dev Saðlýk-Ýþ Sendika-

sý,TMMOB, Türk-Ýþ’e baðlý Yol-Ýþ Sendikasý Ýstanbul 1 No’lu Þube, çeþitli siyasi partiler ile Savranoðlu iþçileri de yerini aldý. DÝSK Genel Sekreteri Tayfun Görgün, Sendikal Güç Birliði sendikalarýnýn genel baþkanlarý, BDP Ýstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel, ile çok sayýda sendika ve siyasi parti temsilcisi de kortejdeydiler. Emekçiler “Ýnsanca Bir Yaþam Ýçin Grevdeyiz” pankartý taþýyorlardý. Taleplerini içeren sloganlar ve dövizlerle yürüyen emekçilerin en sýk attýðý sloganlardan biri de “Özgür Basýn Susturulamaz”dý. Mücadele Birliði Platformu da “Fabrikalar Tarlalar Siyasi Ýktidar Her Þey Emeðin Olacak” pankartý ile eylemde yerini aldý. “Yaþasýn Ýþçilerin Emekçilerin Mücadele Birliði”, “Fabrikalar Tarlalar, Siyasi Ýktidar, Her Þey Emeðin Olacak”, “Emekçiler Birleþin Devrim Ýçin Savaþýn” sloganlarýyla Beyazýt Meydaný’na geldi. Çoðunluðunu saðlýk emekçilerinin oluþturduðu onbinin üzerinde kamu emekçisinin katýldýðý uyarý G(ö)rev’inde, emekçilerin talepleri; Genel Saðlýk(sýzlýk) Sigortasý’nýn ertelenen maddelerinin 1 Ocak 2012’de yürürlüðe girmesi, Yeþil Kart’ýn iptal edilmesi, herkesin saðlýk primi ödemesi, katýlým paylarý ve emekçiler için en büyük

YURTTA ÝSYAN

saldýrý olarak nitelendirilen (663 sayýlý yasa) Kanun Hükmünde Kararname çýkartýlmasý saldýrýlarýnýn geri püskürtülmesiydi. Eyleme DÝSK, Türk Ýþ, Mücadele Birliði Platformu, Devrimci Ýþçi Komiteleri, Devrimci Emekçi Komiteleri, Devrimci Öðrenci Birliði, ve pek çok demokratik kitle örgütü destek verdi. KESK Genel Sekreteri Ýsmail Hakký Tombul yaptýðý konuþmasýnda, kamu çalýþanlarýna grev hakký verilmemesine raðmen bugün hizmetten gelen güçlerini kullanarak grev yaptýklarýný söyledi ve “AKP, kamu çalýþanlarýna toplu sözleþme ve grev hakký vereceðini söylediðinde inanmamýþtýk. Emekçilere grev hakký vermeden sadece Memur Sen ile masaya oturarak kendi isteklerini dayatmaya çalýþýyor” dedi. Tombul, siyasetçi, avukat, öðrenci, gazeteci ve emekçilerin tutuklandýðýný söyleyerek tutuklularýn bir an önce serbest býrakýlmasýný istedi. Ekvador Demokratik Halk Hareketi’nden bir temsilci de Latin Amerika’da da parasýz saðlýk ve eðitim mücadelesi verdiklerini söyleyerek “Yaþasýn Enternasyonalist Dayanýþma” dedi. Miting sonunda Grup Yorum ve Mezopotamya Kültür Merkezi sanatçýlarý þarkýlarý eþliðinde binlerce kiþi halay çekti.

de eylem yapan öðrenciler, yönetime defalarca dilekçe vermelerine raðmen hiçbir þekilde cevap alamadýklarýný ve sorunla ilgilenilmediðini söylediler. Öðrenciler sýcak su ve kalorifer sorunu Ege Üniversitesi kampüsü içerisinde bulunan Yüksek Öðre- çözülünceye kadar eylemler yapacaklarýný söylediler. nim Kredi ve Yurtlar Kurumu’nda kalan kýz ve erkek öðrenciler, Yurt yönetimini bahçede protesto eden öðrenciler talepleriiki aydýr sýcak su ve kalorifer sorunlarý olduðu için isyan etti. ni dile getirdikten sonra yemekhaneyi iþgal eden arkadaþlarýnýn 13-14 Aralýk günleri, gece saat 23.00-24.00 arasýnda elle- yanýna geçerek eylemlerini yemekhane iþgali ile sürdürdüler. rinde havlular ve kovalar ile yurt bahçesinde ve yemekhanesinMücadele Birliði/Ýzmir 201. Sayý / 28 Aralık 2011 - 11 Ocak 2012

19


Yeni Evrede

Kamu Emekçileri

Mücadele Birliði

SAÐLIK EMEKÇÝLERÝ ÝZMÝR’DE ALANLARDAYDI

21 Aralýk Çarþamba günü ülkenin birçok yerinde bir günlük iþ býrakma eylemi yapan KESK’in SES þubeleri Ýzmir’de de alanlardaydý. Sabah saatlerinde hastaneler önünde toplanarak iþ býrakan saðlýk emekçileri, merkezi olarak bir günlük iþ býrakma eylemlerini Tepecik Araþtýrma Hastanesinde yaptý ve en yakýn hastane olan Eþrefpaþa hastanesine yüründü. Bir günlük iþ býrakma eylemine SES þubelerinin tamamý, KESK þubeler platformu, Sendikal Güç Birliði Ýzmir Bileþenleri, Mücadele Birliði Platformu, Emeðin Eylem Birliði ve kimi devrimci kurum ve siyasi örgütler katýldý. KESK þubeler platformu saat 11.00’de Konak YKM önünden Ýzmir Büyükþehir Belediyesi önüne geçti. Sendikal Güç Birliði Ýzmir Bileþenleri TÜMTÝS Sendikasý önünden eylem alanýna geçti. Savranoðlu Deri iþçileri Sendikal Güç Birliði ile birlikte yürüdü. Mücadele Birliði Platformu “Fabrikalar Tarlalar Siyasi Ýktidar Her Þey Emeðin Olacak” pankartý ve “Zafer Savaþan Emekçinin Olacak”, “Savranoðlu Ýþçisi Yalnýz Deðildir”, “Yaþasýn Ýþçilerin Mücadele Birliði” sloganlarýyla ile bir günlük iþ býrakma eylemine Sendikal Güç Birliði ve Savranoðlu Deri iþçileri ile birlikte alana girerek katýldý. Saðlýk emekçileri,hastanelerinden SES Ýzmir þubesinin önüne geçti. Saat 12.00’de SES Ýzmir þubesi önünde toplanan saðlýk emekçileri kitlesel bir þekilde eylem alanýna geldi. Eylemde “Uykusuz Doktor Ölüm Demektir”, “Saðlýkta Dönüþüm Yalanýna Son!”, “Sabýr Taþý Çatladý”, “Geleceðimize Neþter Vurdurmayacaðýz” dövizleri önplandaydý. SES “Halkýn Saðlýk Hakký, Çalýþanlarýn Ýþ ve Gelecek Güvencesi Mücadelelerinden Asla Vazgeçmeyecek/Ses Ýzmir Þubesi” pankartýný açtý. ÝBB önünde toplanan on bine yakýn kiþi Konak Meydanýna taþtý. Kürsüde Kanun Hükmünde Kararnamelere (KHK), Torba Yasasýna, Kýdem Tazminatlarýna, Tutuklanan sendikacýlara, gazetecilere, HES’lere karþý mücadele edenlere, Kürt halkýna yapýlan saldýrýlara, atanmasý yapýlmayan öðretmenlere deðinildi. Yapýlan konuþmalardan sonra basýn metnini okumak üzere KESK adýna Ali Kýlýç mikrofona geçti. Okunan basýn metninden sonra Grup Yel Deðirmeni’nin türküleri ile kitle halaylar çekti. Hopa’da ölümsüzleþen Metin Lokumcu, “Metin Lokumcu Ölümsüzdür” sloganýyla anýldý.

20

Mücadele Birliði/Ýzmir

DÜN SÝVAS’TA BUGÜN MARAÞ’TA ÇÖZÜM FAÞÝZME KARÞI SAVAÞTA

Maraþ katliamýnýn 33. yýlýnda Alevi Bektaþi Federasyonu’nun çaðrýsýyla Maraþ’ta yapýlmak istenen miting, þehir dýþýndan gelenleri polis ve jandarma tarafýndan engellendi. 23 Aralýk akþamý Türkiye’nin pek çok ilinden kalkan otobüsler sabah saatlerinde Maraþ giriþine ulaþabildi. Polisin ve Jandarmanýn giriþlerde otobüsleri tekrar tekrar durdurarak GBT kontrolü yaptý. Valinin yapýlacak mitingi yasaklamasýna raðmen, miting düzenlemekte ýsrar eden Alevi örgütleri yasaða raðmen yapýlan katliamý yerinde protesto etmekte kararlýydýlar. Yola çýkan bazý otobüsler, toplanma noktasý olan Narlý Cemevi önüne geldi. Saat 11.00’de burada yapýlan açýklamanýn ardýndan Maraþ’a hareket etmek için jandarma barikatýna yönelindi. Narlý-Maraþ karayolu üzerine jandarmanýn kurduðu barikat ile durdurulan kitle, jandarma ile uzun süre yaþadýklarý tartýþmalardan sonra, Aleviler ve devrimci kitle barikata yüklendi. Jandarma gaz bombalarý ve coplarla saldýrdý, bir süre çatýþma yaþandý. Yaklaþýk bin kiþilik grup, Maraþ’a gitmekte kararlý olduklarýný belirterek, yola barikat kurdu. Sýk sýk “Faþizme Karþý Omuz Omuza”, “Maraþ Faþizme Mezar Olacak”, “Katil Devlet Hesap Verecek”, “Dün Sivas’ta Bugün Maraþ’ta Çözüm Faþizme Karþý Savaþta” sloganý atýldý. Bir süre devam eden gerginlikten sonra, jandarma yolda marþlarla halay çeken kitleye saldýrdý ve insanlarý gözaltýna almaya baþladý. Ýlk anda gözaltýna alýnan 2 kiþinin geri býrakýlmasý için kitle ýsrarcý davrandý. Kitlenin kararlýlýðý üzerine 2 kiþi serbest býrakýldý. Saat 14.00’e kadar yolda beklemeyi sürdürdü. Bu sýrada katliamýn yýldönümü için Avrupa’dan gelmiþ olan heyet de Narlý Cemevi önünde bir basýn açýklamasý yaptý. Yolu kapatarak süren bekleyiþ ve yaþanan yeni bir arbedenin ardýndan 5 kiþi daha gözaltýna alýndý jandarma tarafýndan. “Gözaltýlar Serbest Býrakýlsýn” sloganlarý ile bekleyen kitle, arkadaþlarýný almadan bir yere gitmemekte kararlý olduklarýný belirttiler. Gözaltýna alýnan 5 kiþi akþam saatlerinde serbest býrakýlýrken, eylem “Yaþasýn Devrimci Dayanýþma” sloganlarý atýlarak sonlandýrýldý.

201. Sayý / 28 Aralık 2011 - 11 Ocak 2012


Yeni Evrede

Sokaklar

Mücadele Birliði

BU HEPÝMÝZÝN GELECEK MÜCADELESÝDÝR

Çaðdaþ Hukukçular Derneði, özel yargýlama mahkemeleri (YGM) ve terörle mücadele yasasýnýn kaldýrýlmasý için 13 Aralýk Pazartesi günü saat 13.00’te Ýzmir Adliyesi C Blok önünde basýn açýklamasý gerçekleþtirdi. Basýn açýklamasýný ÇHD adýna avukat Nergiz Tugba Aslan okudu. “Evet, artýk dur demek, durdurmak için baþlýyoruz” diyen Çaðdaþ Hukukçular; “Sizler; eþit, parasýz, anadilde eðitim hakký talep eden öðrencilerimizi tutukladýnýz. Sizler; HES’leri protesto edenleri tutukladýnýz. Sizler; saçlarýný týraþ edenleri ‘tanýnmamak amacýyla týraþ ettiler’ diye tutukladýnýz. Sizler; Kürt ulusuna özgürlük diyenleri tutukladýnýz. Sizler; sizin gibi düþünmeyen ve iktidarý eleþtiren gazetecileri, yazarlarý, aydýnlarý, akademisyenleri tutukladýnýz. Sizler; daha özgür ve demokratik, daha yaþanýlasý bir dünya isteyen ve bunun mücadelesini veren sosyalistleri tutukladýnýz. Yetmedi sizler; Kürtlerin, ezilenlerin, muhaliflerin savunmanlýðýný yapan avukatlarý tutukladýnýz… Sizler en temel insan hakký olan yaþam hakkýný hiçe sayanlarsýnýz. Sizler, düþünce ve ifade özgürlüðünü, Anayasasýna, yasalarýna yazýp onu yok sayanlarsýnýz. Sizler, düþüncelerin F Tipi hücrelere kapatýldýðýnda yok olacaðýný sananlarsýnýz... Buradan tüm emekçilere ve ezilen halklara çaðrý yapýyoruz. Bu hepimizin gelecek mücadelesidir. Biraraya gelme ve daha güçlü þekilde haykýrma zamanýdýr” dediler. Okunan basýn açýklamasýndan sonra YGM ve TMY mahkemelerinin kaldýrýlmasý için kampanya baþlatacaklarýný duyurdular. Mücadele Birliði/Ýzmir

AVUKATLAR BARO’YU BASTI

Savunmaya Özgürlük Platformu üyeleri, (ÇHD, TUHAV, KAV, CAG, Demokrasi için Avukatlar) Ýstiklal Caddesi’ndeki Ýstanbul Barosu önünde 15 Aralýk günü bir eylem yaptý. Açýklamayý yapan Avukat Fatma Elveren: “Savunma mesleðine yönelik bu vahim saldýrýya sessiz kalan Ýstanbul Baro yönetimi, mesleðin saygýnlýðýna da, hukukun demokratikleþmesi mücadelesine de insan

haklarýný savunmak ve korumak iþlevine de leke düþürmüþtür. Mevcut baro yönetimi, 12 Eylül hukuksuzluðu ile cezaevinde bedel ödemek zorunda býrakýlan Orhan Apaydýn gibi bir baro baþkanýnýn mirasýný taþýyamamýþ, onbinlerce üyesinin gücünü, mesleðin onurunu savunma yönünde deðerlendirememiþtir” dedi. Avukat Fatma Elveren Ýstanbul Barosu yönetimini, þoven ve ayrýmcý politikalardan ve ‘devlet avukatlýðý’ndan vazgeçmeye; tutuklanan 14 baro üyesi avukatý sahiplenmeye çaðýrdý. Avukatlar açýklamanýn ardýndan baro binasýna girerek, ruhsat verme törenini bastý, protestolarýný burada da sürdürdü. Tepki karþýsýnda þaþkýnlýða düþen Baro Baþkaný Ümit Kocasakal ise, “Biz her zaman avukata da vatandaþýn hakkýna da hukukuna da sahip çýkýyoruz. Ama bunun dýþýnda baþka bir þeylere sahip çýkmamýz isteniyorsa o baþka bir þey” diye konuþtu.

“ASGARÝ YAÞAMAK ÝSTEMÝYORUZ”

Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun ikinci toplantýsýnýn yapýldýðý 15 Aralýk 2011 Perþembe akþamý, DÝSK Dev Saðlýk-Ýþ Üyeleri Kartal Meydaný’nda toplanarak AKP Kartal Ýlçe Örgütü’ne bir yürüyüþ gerçekleþtirdi ve asgari ücretin insanca yaþam seviyesine getirilmesini istedi. “Asgari Yaþamak Ýstemiyoruz”, “Gün Gelecek, Devran Dönecek AKP Halka Hesap Verecek”, “Tayyip Sen Yaþa 660 Lirayla” sloganlarýnýn atýldýðý eylemde, basýn açýklamasýný Dev Saðlýk-Ýþ Sendikasý Süreyyapaþa Hastanesi Ýþyeri Temsilcisi Funda Keleþ yaptý. Dev Saðlýk Ýþ açýklamasýnda hükümetin asgari ücrete 18 lira zam yapmak istediðini, birçok temel ihtiyaç kaleminde ise % 40’a varan zamlarýn yapýldýðýný hatýrlatarak, bunun yoksulluk demek olduðunun altýný çizdi. Ailelerle birlikte yaklaþýk 40 milyon kiþiyi doðrudan ilgilendiren, aslýnda tüm çalýþanlarýn ücretleri açýsýndan temel kriter oluþturan asgari ücretin yaþanabilecek bir ücret olmasý gerektiðini ifade eden Keleþ, Taþeron çalýþtýrmanýn yasaklanmasýný ve tüm güvencesiz çalýþtýrma biçimlerine son veril201. Sayý / 28 Aralık 2011 - 11 Ocak 2012

mesi gerektiðini ve asgari ücretler çalýþanlar için elektrik, doðal gaz, su kullanýmýnýn asgari ihtiyaç sýnýrýna göre ücretsiz olmasý yönündeki taleplerini belirtti. Sabahlarý 06.00 09.00 saatleri ile 18.00 – 21.00 saatleri arasýnda ise ulaþýmýn ücretsiz olmasý gerektiðini belirten Keleþ, eðitimde ise hiçbir ad altýnda para alýnmamasý gerektiðini, eðitimin okul dýþý diðer giderlerinin de devlet tarafýndan karþýlanmasý gerektiðini ifade etti. Saðlýk hizmetlerinin ise tümüyle parasýz olmasý gerektiðini söyleyen Keleþ, herkesi sermayenin yararýna emekçilerin zararýna olan politikalara karþý mücadeleye çaðýrarak insanca yaþayacak asgari ücret talebini yükseltmek için bugünden itibaren alanlarda olacaklarýný bildirdi. Yapýlan basýn açýklamasýnýn ardýndan Balcalý Devlet Hastanesi’nde usulsüz ihaleye karþý çýktýklarý için 27 yýlla yargýlanan saðlýk emekçilerinin yarýn görülecek duruþmasýna destek vermek için Adana’ya gidenler uðurlandý. Yürüyüþe Genel Ýþ Sendikasý Anadolu Yakasý Þube Baþkaný Veysel Demir, Limter-Ýþ Sendikasý Genel Baþkaný Kanber Saygýlý, PSAKD temsilcileri ve siyasi partiler katýldýlar.

ARMÝNE-MODA STÝLDE KAZANIM

Armine’ye fason üretim yapan Moda Stil’de zorunlu mesaiye kalmadýðý için hiçbir hakký verilmeyen ve bunun üzerine iþyeri önünde direniþ çadýrý kurarak eyleme baþlayan Yavuz Güneþ’in talepleri Moda Stil patronu tarafýndan kabul edildi. Moda Stil iþçisi Yavuz Güneþ, 13 Aralýk günü saat 16.00’da iþyeri önünde bir basýn açýklamasý yaparak çadýrýný kaldýrdý. Yaptýðý basýn açýklamasýnda 9 gündür Topkapý Ýþçi Derneði Çatýsý altýnda gerçekleþtirdiði Armine– Moda Stil direniþinin zaferle sonuçlandýðýný ve baþta Moda Stil patronu olmak üzere, bölgedeki tüm tekstil patronlarýnýn keyfiyet ve kuralsýzlýklarýna önemli bir darbe vurduðu belirtildi. Ýlk günden itibaren sadece Armine-Moda stil patronuyla deðil, Sultançiftliði bölgesindeki tüm iþçilerle bir irade savaþýna dönüþtüðü, direniþ çadýrýna peþ peþe saldýrýlar yapýldýðý ve kendisine destek veren iþçilerin patronlar tarafýndan tehdit edildiði, buna raðmen çadýrýn ilgi odaðý olmayý sürdürdüðü belirtildi. Sonuç olarak Moda Stil’de kazanýmýn saðlandýðý ve bu kazanýmýn tüm iþçi sýnýfýna ait olduðu ve bunun daha büyük kazanýmlarla taçlandýrmanýn bir görev olduðu belirtilen açýklamada, eyleme destek veren tekstil iþçilerine ve emek dostlarýna teþekkür edildi. Basýn açýklamasýnýn ardýndan çadýr kaldýrýldý.

21


Ekin - Sanat

MEHMET ATAY FOTOÐRAF ÖDÜLLERÝ VERÝLDÝ

2 Temmuz 1993’te Sivas’ta Madýmak Oteli’nde yakýlarak ölümsüzleþen 35 aydýn ve sanatçýdan biri olan fotoðraf sanatçýsý Mehmet Atay adýna Divriði Kültür Derneði tarafýndan fotoðrafa meraklý kiþilerin teþvik edilmesi ve fotoðrafla çeþitli konularýn iþlenmesi amacýyla her yýl düzenlenen fotoðraf yarýþmasý 11 Aralýk Pazar günü sonuçlandý. Bu yýlki yarýþmanýn konusu “Kadýn Emeði” olarak belirlenmiþti. Bu yýlýn fotoðraf yarýþmasýna katýlanlar objektiflere yansýyan emekçi kadýnlarýn fotoðraflarýyla bize kadýnýn dünyasýný yansýtmaya çalýþtýlar. Mehmet Atay Fotoðraf Yarýþmasý’nýn bu seneki seçici kurulu ise fotoðraf sanatçýlarý Yusuf Güldalý, Ümit Karalar, Salih Mülayim ve Sinan Keskin oldular. 11 Aralýk 2011 Pazar günü Ýstanbul Beyoðlu’ndaki Muammer Karaca Tiyatrosu’nda saat 17.00’de baþlayan bir etkinlik düzenlenerek hem yarýþmacýlara ödülleri verildi hem de Sivas Katliamý bir kez daha hatýrlandý. Tiyatro Simurg’tan Mehmet Esatoðlu’nun sunduðu etkinliðe 2 Temmuz 1993’te Madýmak Oteli’nde yaþamýný yitiren aydýn ve sanatçýlarýn yakýnlarý, devrimci kültür sanat kurumlarý ve derneklerden temsilciler katýldýlar. 2 Temmuz 1993’te yaþamýný yitiren aydýn ve sanatçýlar bir kez daha anýlarak onlarýn mücadelesinin bugün de devam ettirildiði belirtildi. 2 Temmuz 1993’te ölümsüzleþen sanatçýlarýn yakýnlarý kýsa konuþmalarla onlarýn yaþama ve topluma bakýþlarýný ve mücadelelerini aktardýlar. Mehmet Esatoðlu, sanat alanýnda yarýþmalarýn yapýlmasýnýn doðru olmadýðýný çünkü sanatýn ve sanat eserlerinin yarýþtýrýlamayacaðýna deðinerek, Divriði Kültür Derneði tarafýndan düzenlenen Mehmet Atay Fotoðraf Yarýþmasý’nýn amacýnýn emekçiden, insandan yana olan bir mücadele yürüten Mehmet Atay’ýn ve onun gibi haksýzlýklarýn karþýsýnda durmuþ olan aydýn ve

22

Yeni Evrede

sanatçýlarýn anýlmasý ve fotoðrafa ilgi duyan amatör fotoðrafçýlarýn objektiflerinin daha da güçlenerek, insana, emeðe yapýlan haksýzlýklara, bilinmesi gerekenlere çevrilmesi amacýný taþýdýðýný belirtti. 2 Temmuz 1993’te Madýmak Oteli’nin yakýlmasý sürecini anlatan ve katliamda yaþamýný yitirenlerin yakýnlarýyla söyleþilerden oluþan yönetmen Ali Demir’in “Sivas 93” adlý belgeselinin gösterimi yapýldý. Ardýndan tiyatro Simurg oyuncularý Sivas Katliamý ve Madýmak Oteli’nde yitirdiðimiz aydýn ve sanatçýlara ithaf ettikleri bir “Sivas’tan Çýkan Anlatacak” adlý oyunu sergilediler. Oyunun ardýndan Mehmet Atay Fotoðraf ödüllerinin verilmesine geçildi. Bu seneki Mehmet Atay Fotoðraf ödülleri, katýlýmcýlara Sivas’ta ölümsüzleþen sanatçýlarýn yakýnlarý tarafýndan verildi. Fotoðraf sanatçýlarý Gülþah Þener, Adnan Küçüksu, Hakan Kuyumcu, Turan Kaynar ve Kemal Küçükkoçkaya ve Ayýþýðý Sanat Merkezi’nde çalýþmalarýný yürüten Ayýþýðý Fotoðraf Atölyesi (AFA) de ödül alanlar arasýndaydý. Divriði Kültür Derneði tarafýndan düzenlenen etkinliðe Sevinç Eratalay da seslendirdiði türkülerle katýldý.

“EMEK’LE SERMAYE UZLAÞMAYACAK”

Emek Sinemasýnýn yýkýlmamasý için 24 Aralýk Cumartesi günü yapýlan ve binlerce kiþinin katýldýðý eylemde Ýstanbul Kültür Sanat Varyetesi, Beyoðlu Ýçin Mücadele Ýnisiyatifi, Sinema Yazarlarý Derneði, Sinema Emekçileri Sendikasý, Ýþçi Filmleri Festivali, Yeni Sinema Hareketi, ÝMECE- Toplumun Þehircilik Hareketi, Kamusal Sanat Laboratuvarý yürüyüþü düzenleyen kurumlar oldu. Yürüyüþte Nurgül Yeþilçay, Memet Ali Alabora, Tarýk Akan ve Rutkay Aziz gibi oyuncular da yer aldý. Taksim Tramvay duraðýndan Emek Sinemasý önüne yapýlan yürüyüþ sýrasýnda Starbucks, Demirören Alýþveriþ Merkezi yuhalandý, camlara yumurtalar atýldý.

201. Sayý / 28 Aralık 2011 - 11 Ocak 2012

Mücadele Birliði

Emek Sinemasý’nýn önünde basýn açýklamasýný okuyan Deniz Özgür; Emek Sinemasý’nýn Kültür ve Turizm Bakanlýðý ve Beyoðlu Belediyesi baþkaný tarafýndan yüzlerine karþý yýkýlmayacaðýný söylediklerini ancak Beyoðlu Belediye baþkanýn Ahmet Misbah Demircan dün yaptýðý açýklamada “salonun içindeki önemli bölümler söküldü, saklanýyor, bire bir kullanýlacak” dediðini, ancak bunun yýkýmýn ta kendisi olduðunu söyledi. Özgür; “Emek kolektif hafýzamýzýn mekanýdýr. Orada seyredilen filmler, kurulan hayaller, gidilen festivaller kadar adýna yakýþýr þekilde 80 darbesi sonrasý gerçekleþtirilen ilk 1 Mayýs kutlamasýnýn da mekanýdýr Emek. AVM’ler içerisine sýkýþtýrýlan sinema salonlarýna, ticarileþen ve metalaþan sanatsal ve kültürel üretime karþý durmak, kenti ve kentsel mekanlarý sermayenin ve iktidarýn elinden geri almaya yeltenmek, kamusallýðý yeniden tellafuz etmeye ve kurmaya dair bir çabadýr” dedi. Açýklamadan sonra Emek Sinemasý önünde çadýr kurularak, müzik-bando eþliðinde türküler þarkýlar söylenerek sabaha kadar sürecek nöbete baþlandý.

Mersin Ayýþýðý’na Faþist Saldýrý

Yaklaþýk 3 ay önce açýlan Mersin iþçi ve emekçilerinin kültürünü ve sanatýný üreten ve yayan Mersin Ayýþýðý Sanat Merkezi’ ne 18 Aralýk Pazar günü saldýrý düzenlendi. Saat 12.30 civarýnda Ayýþýðý Sanat Merkezi’nin kapýsýnýn açýk olduðunu fýrsat bilen faþistler giriþteki panoyu ateþe vererek kaçmýþlardýr. Özellikle panodaki Deniz Gezmiþ resimli kartpostallarýn yakýlmasý devrimcilerin resimlerine bile tahammüllerinin olmadýðýnýn göstergesidir. Kýsa sürede fark edilerek, yangýn büyümeden söndürüldü. Olayýn basit bir saldýrý olmadýðýný ve bu tarz saldýrýlarýn arkasýnda kimlerin olduðunu biliyoruz. Çünkü bunu yapanlarýn Sivas’ta 1993 yýlýnda yakýlarak katledilen 33 aydýn ve sanatçýnýn katillerinden farklý olmadýðýný biliyoruz. Ayýþýðý Sanat Merkezi, Umudumuz Kavgada Kavgamýz Sanatýmýzla þiarýyla çýktýðý bu yolda bir çok saldýrýya ve baskýya maruz kalmýþtýr. Bu saldýrýlarýn ne ilk ne de son olmadýðýný biliyoruz ve bu tarz saldýrýlarýn verilen kavganýn haklýlýðýnýn göstergesi. olduðunu da. MERSÝN AYIÞIÐI SANAT MERKEZÝ




Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.