DEVRÝM BÜYÜMESÝNÝ SÜRDÜRÜYOR B
Yeni Evrede
Başyazı
Mücadele Birliði
urjuvazinin temel politikasý, þöyle ya da böyle, bir ayaklanmayý önlemek, iþçi sýnýfýný ve halk kitlelerini ciddi bir tehdit olmaktan çýkarmaktýr. Stratejik hedefi emekçileri sürece müdahale eden, yön veren, belirleyen bir güç olmaktan çýkarmak ve böylece kendi durumunu saðlamlaþtýrmaktýr. Halklarýn birleþik devrimi ise burjuvazinin tüm politikalarýný boþa çýkaracak biçimde büyümesini sürdürüyor. Her gün gerçekleþen eylemler, grevler, sokak gösterileri, çatýþmalar, küçük çaplý ayaklanmalarý oluþturuyor. Tüm bu eylemler, mücadeleler, isyanlar, birleþik, genel ve merkezi ayaklanmayý olgunlaþtýrýyor ve oraya akýyor. Latin Amerika bu sürecin somut, açýk, kesin bir örneðini veriyor. Orada halklarýn çeþitli biçim ve düzeyde eylemleri yýllarca devam etti. Eylem ve isyanlar, belli bir noktada genel ayaklanmalara dönüþtü. Ortaya çýkan eylemler ve isyanlar ayaklanma ve devrimin yerini alamaz, fakat ayaklanma ve devrim, yapýlan eylemlerden geçilerek hazýrlanýr ve hýzlandýrýlýr. Devrimi gerçekleþtirecek olan toplumsal güç, proletarya ve diðer emekçiler, eylemler, isyanlar ve mücadelelerle biçimlenen bir süreçten geçerek mücadeleyi sonuna kadar götürecek bir konuma gelir. Türkiye ve Kürdistan’da toplumdaki uzlaþmaz karþýtlýk ve çatýþmalardan ileri gelen büyük bir devrimci enerji birikimi oluþmuþtur. Her gün, her tarafta yapýlan eylemlere, etkinliklere, mücadelelere bakýlýnca devrimin nasýl bir enerji ve güç biriktirdiði daha iyi görülecektir. Ýþçi sýnýfýnýn ve emekçi halk kitlelerinin gerçek devrimci enerjisi ve gücü ancak eylemlerle ve eylemler sýrasýnda açýða çýkar. Halkýn devrimci enerjisini ve gücünü en etkin biçimde ve en yaygýn biçimde harekete geçiren genel ayaklanma ve devrimdir. Yapýlan eylemlerin tümünün sonuç getirdiði söylenemez. Ancak baþarýlý olsun baþarýsýz olsun eylemler, geniþ kitleleri sömürücü sýnýfa karýþ harekete geçirme özelliðine salip olmuþtur. Yýðýnlar eylemlerin içinde bilinçlendi, birleþti, örgütlendi ve savaþým yeteneði kazandý. Eylemlerin baþka bir iþlevi de büyük insan topluluklarýnýn devrimci saflara katýlmasýný saðlayan kitlesel propaganda ve ajitasyondur. En önemli iþlevi, ezilen ve sömürülen yýðýnlarý eðitmesi, dönüþtürmesi ve devrime hazýrlamasýdýr. Burjuvaziye ve onun egemenlik sistemine karþý yükselen halk eylemi ve eylemlerde ileri sürülen istemler kapitalist toplumun
ötesini, gelecek toplumu iþaret ediyor. Geleceðin sýnýfsýz ve özgür dünyasýna varýlacaktýr. Fakat büyük amaca eylemle varýlacaktýr. Dünyayý dönüþtürmek için emekçi sýnýfýn doðrudan eylemi gerekir. Geleceðin sýnýfsýz ve sömürüsüz toplumuna eylemlerin, mücadelenin bugünkü düzeyiyle geçilemez. Bunun için mücadelenin üst düzeye, bir ayaklama düzeyine varmasý zorunludur. Devrimci bir ayaklanma olmadan, devrim olmadan, koþullar devrimcileþtirilmeden yeni topluma geçilemez. Eylem ve mücadeleyi daha ileriye çýkarmak yerine, var olan düzeyle yetinenler, burjuva diktatörlüðün sýnýrlarýný aþamazlar. Bugüne dek baþvurulan eylemler ve mücadeleyle burjuvazinin egemenliði devrilememiþtir. O halde verilen mücadeleden dersler, sonuçlar çýkarýp, daha ileriye gitmek için çok daha büyük bir çaba içinde olmamýz gerekiyor. Eylemler devrim hedefine baðlanmalýdýr; devrimi büyütmeyi ve hýzlandýrmayý hedeflemelidir. Ýktidarýn ele geçirilmesi hedefine yönelmeyen mücadele, burjuva toplumun çerçevesini aþamaz ve bu reformizmdir. Reformizmi, pasifizmle karýþtýrmamak gerekiyor. Reformist partiler de eylemlere baþvurabiliyor. Bu bazen çok yaygýn bir durum kazanabiliyor. Ancak reformizmin, oportünizmin eylemliliði burjuva egemenliði yýkmaya yönelmiyor. Devrim güncelken, güncel eylem konusuyken, dönemin ana göreviyken, onu en ilerinin görevi olarak görerek pratikte eski topluma yama vurma çabasý, eylemlere dayalý olarak yürütülse de reformizmdir, oportünizmdir. Toplumu devrim yoluyla dönüþtürmeyi hedeflemeden, verilen mücadeleleri iktidarý almaya yönlendirmeden, sistemde “çatlaklar” yaratmak, kapitalist iliþkilerden arýndýrýlmýþ bölgeler, alanlar oluþturmak reformizmden baþka bir þey deðildir. Bu þekilde yani toplumsal reformlarla kapitalizmin ötesine varýlamaz, tersine varolan iliþkilere adapte olunur. Sosyalizm toplumsal bir sistemdir. Var olan toplumda sosyalizmin yalnýzca maddi önkoþullarý oluþur. Toplumsal bir sistem olarak, kapitalizmin yýkýlmasýndan sonra kurulabilir. Devrimi gerçekleþtirmek için ciddi, zorlu bir süreci göze alamayanlar, kendiliðinden eylemlerin önünde eðilerek, kendiliðinden eylemlerin peþine katýlarak, sonuçta kapitalistlerin sýnýf iktidarýna boyun eðmiþ olurlar. Toplumsal bir devrimle yýkýlmadýkça, sermaye toplum üzerindeki egemenliðini ve zorbalýðýný sürdürür. 204. Sayý / 15 - 29 Şubat 2012
Sermaye bir üretim iliþkisidir, toplumsal iliþkidir. Bir sýnýf iliþkisidir, Kapitalistlerle ücretli emekçilerin karþýtlýðýný içeren bir iliþkidir. Proletaryanýn kurtuluþu, yani proleter olmaktan çýkmasý, sermayenin kaldýrýlmasýný gerektirir. Sermaye ise toplumsal devrimle ortadan kaldýrýlýr. Sermayeye kendi yeniden üretim koþullarýný ve iþçi sýnýfýna bu koþullara boyun eðdirmeyi saðlayan kapitalist devlettir. O halde emekçi sýnýfýn kurtuluþunun ilk koþulu burjuva askeri ve bürokratik devlet makinesini, emekçiler üzerindeki bu baský aygýtýný yýkmak, onu paramparça etmektir. Devrimci ayaklanmanýn koþullarýnýn oluþmasý pek çok etkene baðlýdýr. Bu koþullar içerideki geliþmenin sonucu olarak oluþtuðu gibi dünyadaki olaylarýn akýþýnýn etkisiyle de oluþabilir. Ya da her iki yöndeki geliþmelerin ortaya çýkardýðý etkiyle de ortaya çýkýp olgunlaþabilir. Aylaklanmanýn þartlarý hiç beklenmedik bir anda, birden bire þekillenebilir. Çünkü bunun maddi koþullarý ve nesnel koþullarý Türkiye ve Kürdistan’da yeterince var. Bütün sorun, halk hareketinin -ve ayaklanma patlak verdiðinde ayaklanmanýn- içinde aktif olarak yer almak ve devrimin baþarýya ulaþmasý için mücadele etmektir; bu harekete önderlik edecek devrimci komünist partisinin ortaya çýkan her durumdan devrim için yararlanabilme yeteneði gösterilebilmesidir. Bunun için de her þeyden önce devrimci bir zihniyete sahip olmak gerekiyor. Devrimci bir anlayýþa sahip bir iþçi ve emekçi kitlesiyle gençlik var ve bunlar yýllardýr kavganýn orta yerindedir. Emekçi sýnýf içindeki en ileri, en devrimci deðerlerin temsilcisi olan Leninist Parti, verilen devrimci kavgayý her gün güçlendiriyor ve ileri götürüyor. Emekçi halk kitlelerinin kendi arasýndaki iliþki de deðiþti. Bu deðiþim, devrimci durum, iç savaþ, ayaklanma ve çok sayýdaki eylemin yer aldýðý süreçte gerçekleþti. Bu, sömürücüler kutbuna karþý ayný kutupta yer almaktan, ortak hareket etmekten ileri gelen bir iliþkidir, yeni iliþkidir. Ortak mücadele ve yeni iliþki emekçilerde büyük bir heyecan ve enerji yarattý. Tekelci sermayenin hiçbir baskýsý, saldýrýsý, þiddeti ve önlemi bu devrimci enerji ve heyecaný yok edemez. Devrim egemen sýnýfýn tüm giriþimlerine karþýn büyümeye devam ediyor, zafere dek devam edecektir. Devrimci mücadele en þiddetli saldýrýlar altýnda yoluna devam etmiþtir. Mücadele kesin bir sonuca ulaþýncaya deðin sürecektir. C.DAÐLI
3
Yeni Evrede
Geçici Devrim Hükümeti
Mücadele Birliði
NEDEN GEÇÝCÝ DEVRÝM HÜKÜMETÝ? Bir ülkede emekçi sýnýflar, ezilen, sömürülen kitleler sürekli eylem halinde, tekelci burjuva sýnýfýn egemenlik sýnýrlarý dýþýnda hareket ediyorlarsa ve egemen sýnýf onlarý bir türlü kendi sýnýrlarý içine çekemiyorsa, egemenlik altýna alamýyorsa orada merkezi, birleþik, genel ayaklanmanýn koþullarý oluþmuþ demektir. Çünkü böyle bir durum mevcut ise, bu ancak söz konusu ülkede kitleleri harekete geçirecek güçlü maddi temellerin, objektif koþullarýn varlýðý ile açýklanabilir. Böylesi koþullar, yani kitleleri sokaklara, meydanlara itecek maddi koþullar olmadan hiçbir güç bu denli yaygýn bir kitle hareketini yaratamaz. Kürdistan ve Türkiye halklarýndan; ama özellikle ve öncelikle de Kürt halkýndan sözediyoruz. Kürt halkýnýn son otuz yýllýk savaþýný bir yana býrakalým, Uludere katliamýna karþý düzenlediði kitle gösterileri, öfkeli ruh hali, eylemlere katýlým düzeyi bu halkýn nasýl bir ayaklanma durumunda olduðunu anlatmaya fazlasýyla yeter. Ne var ki, ayaklanma baþlý baþýna bir amaç deðildir, olamaz da. Bir halk salt ayaklanmýþ olmak için ayaklanmaz. Bir halk ayaklanma haline gelmiþ ise bu onun artýk yaþamsal sorunlarýnýn çözümünü istediði içindir. Baþka bir ifadeyle, bir halk yaþamsal sorunlarýnýn kesin ve nihai çözümü için ayaklanmaya baþvurur ve dahasý ayaklanan bir halk her þeyden önce “zafer” ister. Bunun dýþýnda bir halk ayaklanmaz; yaþamýn katlanýlmaz hale getirilmesinden dolayý ayaklanmýþsa bile zaferden emin olmadýkça ayaklanma durumunu uzun süre devam ettirmez. Genel ayaklanmanýn ya da devrimin zaferle taçlanmasý demek öncelikle politik iktidarýn ele geçirilmesi demektir. Bir halk ancak önüne böyle bir hedef konduðunda ve bu hedefe ulaþacaðýna inandýðýnda sonuna kadar gitme iradesini gösterir. Demek ki, bir halk, ölümüne bir savaþa gireceði zaman ne için savaþtýðýný, hedefinin ne olduðunu, kendisini kesin kurtuluþa götürecek þeyin ne olduðunu bilmek ister. Kürdistan ve Türkiye halklarýnýn önündeki temel sorun budur. Kürt halký ve Türkiye emekçi sýnýflarý ne için savaþtýklarýný, zafere nasýl ulaþacaklarýný, politik hedeflerinin ne olduðunu büyük bir açýklýkla bilmek isterler.
4
Geçici Devrim Hükümeti sorununun ele alýnmasý ayaklanma halindeki kitlelere uðruna dövüþecekleri somut bir hedef göstermiþ olacak. Geçici Devrim Hükümeti sorunu ele geçirilecek politik iktidarýn en önemli organýdýr. Dolayýsýyla bu konunun ele alýnmasý kitlelere devrimci öncünün bu konudaki güvenirliði, kararlýlýðý, ciddiyeti, zafer elde etmedeki cesareti hakkýnda net bir fikir verecektir. Böyle bir bilinç açýklýðý gerçekleþtiðinde iki ülke halklarýnýn egemen sýnýfa, devlete ve düzene karþý mücadelede büyük bir atýlýma giriþeceklerinden þüphe yok. Çünkü Türkiye iþçi sýnýfý ve diðer emekçi güçlerin, devrimci güçlerin devrimci düzene ve egemen sýnýfa karþý mücadelesi belli bir ivmeyi yakalamýþken Kürt halkýnýn ayaklanmasý da belli bir olgunluða eriþmiþtir. Bu olgunluk düzeyi, mevcut bilinç ve politik hedef durumu itibarýyla gelinebilecek en ileri noktadýr. Bu noktadan daha ileri gitmek ancak daha somut, net, kesin kurtuluþa götürecek hedefin Kürt halkýnýn ve Türkiye emekçi sýnýflarýnýn önüne konmasýyla mümkün. Bu hedef politik iktidarýn ele geçirilmesinden baþkasý olamaz. Çünkü bu hedefin gerçekleþtirilmesinden baþka hiçbir mücadele Kürt halkýný ve Türkiye emekçi sýnýflarýný kesin kurtuluþa götüremez, yaþamsal sorunlarýný çözemez, elde ettikleri kazanýmlarý dahi kalýcý hale getiremez. Tekelci sermaye sýnýfý ve onun politik zor aygýtý olarak devlet, tehlikeye düþen sýnýf egemenliðini korumak ve ayakta tutmak için iki ülkenin emekçi halklarýna karþý büyük bir saldýrý içindeler. Bu nedenle, iktidarý hedeflemeyen hiçbir eylem devleti ve hükümeti amaçlarýný gerçekleþtirmekten alýkoymuyor. Bunun en bilinen ve hafýzalarda canlýlýðýný koruyan örneði Büyük Tekel Eylemi’dir. Devlet ve hükümet, dünya çapýnda etki 204. Sayý / 15 - 29 Şubat 2012
yaratan eyleme raðmen Tekel iþçilerine yönelik planý gerçekleþtirmekten vazgeçmedi. Bu konuda örnekler sayýlmayacak kadar çoktur. Ama hepsinin ortak çizgisi þu ki, devlet ve hükümet ayakta kaldýðý sürece sermaye sýnýfý saldýrý planlarýný yaþama geçirmekten vazgeçmiyor; vazgeçmeyecektir de. Bu gerçeðin devrimci güçler tarafýndan iki ülkenin emekçi halklarýna büyük bir açýklýkla anlatýlmasý gerekir. Bütün bunlardan ve bugüne kadarki mücadele deneyiminden çýkarýlacak sonuç, Kürt ve Türk halklarýnýn, emekçi sýnýflarýn önlerine birinci, temel hedef olarak politik iktidarýn ele geçirilmesini koymalarý gerektiðidir. Bu hedefi onlarýn önüne koymasý gerekenler örgütlü devrimci güçlerdir. Politik iktidarýn devrimle ele geçirilmesi hedefi, kendiliðinden ve doðrudan Geçici Devrim Hükümeti sorununu gündeme getirir. Belli bir olgunluða eriþen devrimci mücadele ve ayaklanma durumunu daha ileri sýçratacak, hamle yaptýracak hedef de budur. Geçici Devrim Hükümeti sorununun ele alýnmasý ayaklanma halindeki kitlelere uðruna dövüþecekleri somut bir hedef göstermiþ olacak. Geçici Devrim Hükümeti sorunu ele geçirilecek politik iktidarýn en önemli organýdýr. Dolayýsýyla bu konunun ele alýnmasý kitlelere devrimci öncünün bu konudaki güvenirliði, kararlýlýðý, ciddiyeti, zafer elde etmedeki cesareti hakkýnda net bir fikir verecektir. Kitleler ölümüne bir savaþa girdiklerinde ya da girmeye karar verdiklerinde birincisi ne için savaþtýklarýný bilmek; ikincisi zaferden emin olmak isterler. Yenilecekleri ya da boþa savaþmýþ olacaklarý baþtan belli bir savaþa girmezler. Geçici Devrim Hükümeti sorununun devrimci öncü tarafýndan ele alýnmasý, böyle bir hükümetin programýnýn ilan edilmesi, zaferin ilk gününden itibaren ne tür önlemler alacaðýnýn ilan edilmesi ayaklanma halindeki kitlelerin kafalarýndaki bu sorunu çözecek, onlarýn çok daha kararlý, çok daha cesur bir savaþýn içine girmelerine yol açacaktýr. Öncünün devrim istemesi yetmez, tarihsel görevini yerine getirebilmesi için devrimin getirip önüne koyduðu sorunlarý da görmesi ve çözmesi gerek. Bu görev bugün Geçici Devrim Hükümeti sorununun ele alýnmasý görevidir.
BAHARDA NE OLACAK
Yeni Evrede
Güncel
Mücadele Birliði
Herkesin kafasýnda ayný soru var. Özellikle Kürt halký için acil cevap bekleyen bir soru bu. Ne var ki, Kürt halk hareketinin sözcüleri þimdiye kadar bu soruya açýk ve net bir cevap vermiþ deðildir. Oysa geniþ halk kitleleri için seçenekler basit: Ya durduðumuz yerde durmaya devam edeceðiz ve baþýmýza daha pek çok tutuklama ve Roboski olayý gelecek; ya da daha ileri adýmlar atarak faþizmi dize getireceðiz. Devrimin en kritik anlarýndan birini yaþýyoruz. UKH’nin böylesine kritik anlarda halka daha ileri adýmlar için neler yapýlmasý gerektiði konusunda sessiz kalmasý, direniþ çizgisiyle dönemi karþýlamaya çalýþmasý, hareketin sýnýfsal karakterini bilenler açýsýndan anlaþýlmaz deðil. UKH halen daha Kürt halkýnýn özgürlüðünü sermaye düzenini yýkacak bir devrimle deðil, sermaye sýnýfýyla masa baþýnda çözüme ulaþtýrmak istiyor. Her þeye damgasýný vuran bu temel yönelim, sermaye sýnýfýyla ipleri tamamen kopartacak kritik eþik anlarýnda UKH’ni ileri adýmlar atmaya deðil, ama varolan durumu korumaya itiyor.
Býçak Sýrtý Ýkili Ýktidar Oysa ki, yaz aylarýnda ilan edilen demokratik özerklik hedefi, Kürt halkýnýn genelinde muazzam bir coþku ve atýlým ruhu yaratmýþ, bu amaçla yola çýkan konseylere yönelik kitlesel bir irade ortaklýðý meydana getirmiþti. Bu koþullarý biz, “ikili iktidar” olarak tespit etmiþtik. Ne var ki, ikili iktidarýn kalýcý ve kurumsal bir yapýyý ifade etmediðini, tam tersine, her an deðiþme içindeki sýnýflar arasý denge ve mücadeleye baðlý olduðunu; eðer Kürt halk hareketi bu ikili iktidarý (onlarýn söylemiyle “ikili hukuku”) halk iktidarýnýn kesin zaferine taþýmazsa, sermayenin kendi yaþamsal çýkarlarýna korkunç bir tehdit olarak gördüðü bu durumu ortadan kaldýrmak için her þeyi deneyece-
ðini belirtmiþtik. Kazanýlmýþ bir mevzide deðil, býçak sýrtýndaydý tüm hareket. Ne yazýk ki, böylesi bir konuda haklý çýkmak gerçekten acý verici. Yaz aylarýnda görülmemiþ bir yoðunluk kazanan operasyonlar ve kitlesel tutuklamalar, Kürt vekillerin evlerine yapýlan polis baskýnlarýna kadar gelip dayandý. Milliyet gazetesinden Kadri Gürsel, durumu özetliyor: “Görünenin ardýndaki büyük strateji ise Kürt tabanýyla, hareketin çatýsý arasýndaki gövdeyi ortadan kaldýrarak, Kürt sorunundaki üç ana eðilim olan siyasallaþma, kitleselleþme ve kentlerde merkezileþmeyi akamete uðratmaktýr.” (15 Ocak 2012 Milliyet) Roboski katliamýna yönelik geniþ çaplý eylemler, Kürt halkýnýn ayaklanma potansiyelini, hazýrlýðýný, öfkesini ve cesaretini gözler önüne serdi. Yani Gürsel’in açýkladýðý “akamete uðratma” hedefine ulaþýlamadý. Kürt halký, en yoðun operasyonlara raðmen, siyasallaþma, kitleselleþme ve kentlerde merkezileþme konusunda bir sorun yaþamýyor. Sorun, varolan bu güçlerle ne yapýlacaðý. Bizzat UKH yaz aylarýnda gücünün zirvesine ulaþan halk iradesinin dolaysýz organý olan komite ve konseylerin tarihi misyonuna kavuþmasý için pek az þey yaptý. Bu organlarý en otoriter araçlarla donanmýþ ve siyasi iktidarýn organlarý olacak biçimde yetkinleþtirilmiþ, halkýn iradesinin dolaysýz yansýmasý haline gelmiþ konseyler, kaçýnýlmaz olarak önüne sermaye düzenini hedef koyacaktý. Ve baþlý baþýna böyle bir geliþme, sermaye sýnýfýyla masaya oturmanýn tüm kapýlarýný kapatacaktý. Bu düzeye yükseltilmeyip “ikili hukuk”a saygý temeline oturtulan konseyler, alabildiðine yoðunlaþýp pervasýzlaþan KCK operasyonlarýndan önemli yaralar aldý. Yaz aylarýnda ortaya çýkan “ikili iktidar” konumundan birkaç adým geriye düþülmüþ oldu. 204. Sayý / 15 - 29 Şubat 2012
Uzlaþmanýn Ýmkansýzlýðý Öyleyse, bahar aylarýna yönelik gerçekçi bir umudu sürdürebilmek için, Kürt halk hareketinin hangi adýmlarý atmasý gerektiði açýktýr. Yeniden ve daha güçlü bir ikili iktidar konumu yakalayýp bunun ötesine geçebilmek için, Kürt halkýnda yeterince güçlü öfke, sabýrsýzlýk ve deneyimin bulunduðunu, Roboski sonrasýnda herkes gördü. Bugünlerde etkisi daha az hissedilen konseyleri, en otoriter araçlarla donatmak için, gerçek bir iktidar organýna dönüþtürmek ve böyle bir merkezi otorite etrafýnda milyonlarý sonuç alýcý bir çarpýþmaya hazýrlamak için ihtiyaç duyulan her þey, Kürt halkýnýn baðrýnda yeterince birikmiþtir. UKH, bu birikimi, sermaye sýnýfýný masaya çekmek için kullanmak yerine, özgürlüðü toplumsal bir devrimle kazanma yoluna girdiðinde, geriye kalan her þey, devrimin geçerken çözdüðü yan ürünler olarak zaten kazanýlacaktýr. Böylesi bir dönüþüm mümkün ve her geliþme, her olay bu dönüþümü zorunlu kýlýyor. UKH’nin pozisyonunu deðiþtirmesi için gerekli koþullar, yalnýzca Kürdistan’la sýnýrlý olmayan birleþik devrimin baðrýnda saklý. Türkiye proletaryasý ve emekçileri ne kadar ileri adýmlar atarlarsa, iktidarýn fethi için ne denli kararlý bir tutum ve duru bir bilince kavuþurlarsa, Kürt halkýnýn gerçek özgürlüðünün önündeki engeller o denli kalkmýþ olacaktýr. Türkiye’nin emekçi sýnýflarýnýn 21 Aralýk grevi ve Hrant Dink yürüyüþünde ortaya koyduklarý güçlü tepkiler, bahar aylarýna yönelik beklenti ve umutlarý artýrýyor. Düzce, Gerede, Adana soya iþçileri gibi sýnýfýn en örgütsüz, kýyýda köþede kalmýþ kesimlerinden yükselen ateþ, DÝSK ve KESK’i hemen her gün eylem yapmaya zorlayan koþullar, bu topraklarýn neredeyse her köþesini tam bir kaynama noktasýna taþýmýþtýr. Ýþçi sýnýfýndaki her kaynama, Kürt halkýna daha ileri adýmlar atmak için
5
Güncel
uygun koþullar saðlýyor; Kürt halkýnýn her ileri adýmý, iþçi sýnýfýna en geniþ halk yýðýnlarýnýn iradesinin nasýl þekil alacaðýný gösteriyor. Bir yanda devrimci kaynaþma, öbür yanda yoðun devrimci birikim. Sýnýflarýn bu karþýlýklý iliþkileri ve mücadelenin dengeleri, sermaye sýnýfýna bir uzlaþma ile manevra yapma alaný kazanma þansý vermiyor. Bir adým ötede ikili iktidar ve hemen onun ötesinde Kürt halký ve emekçilerin iktidarý fethi aþamasý varoldukça, hiçbir uzlaþma sermayeyi ölümcül korkusundan kurtaramaz, rahat bir nefes almasýný da saðlamaz. Bu yüzden, yoðun baskýlar karþýsýnda Kürt halkýnýn geri adým atmasýný, en güdük bir anayasal düzenlemeye razý olmasýný, tutsaklarýn kaderini de kendi hoþgörüsüne teslim etmesini bekliyor. Sermaye hükümetini ve UKH’ni þu an bir uzlaþma noktasýndan uzak tutan, iþte tam da bu nesnel durumdur: sýnýflarýn karþýlýklý dengeleridir.
Kritik Müdahale Türkiye devriminin sarsýcý darbeleri olmadan, Kürdistan devriminin ulaþabileceði en ileri nokta burasýdýr. Bu yüzden Leninistler, her iki devrimin de yükünü taþýdýklarýný; iktidar dýþýnda her tür ývýr zývýrý isteyen reformist-oportünist gruplarýn etkisini kýrmadýkça, Kürt halkýnýn da özgürlüðüne kavuþamayacaðý bilinciyle hareket etmelidir. Bu yalnýzca cüret dolu bir iddia ya da hýrslý bir çalýþma için ortaya konulan bir arzu ifadesi deðildir. Bu, sýnýflarýn karþýlýklý mücadelesi ve dengelerinin, birleþik devrimin tüm ögelerinin bize dayattýðý bir görevdir. Kuþkusuz, Kürt halký, kendi özgürlüðü için gerekli koþullarý kendisi yarattý, bu uðurda inanýlmaz bedeller ödedi. Ama bazen, kapýnýn önüne yýðýlan seli içeri almak için, minik bir anahtara ihtiyaç olur. Ýþte o anahtar sadece Leninistlerin þiarlarýnda, emekçilere gösterdiði politik çizgide var. Devrimler tarihinde hep en kritik anlarda ve çýkýþsýz noktalarda politika üretme ve müdahale etme enerjisini, kabiliyetini gösteren partiler ön plana çýkmýþtýr. Bahar bizi bekliyor.
6
Yeni Evrede
Mücadele Birliði
DENÝZLERDEN SEYÝTLERE
13 Mart 1982 yýlýnda Ýzmir Buca Cezaevinde idam edilen proletaryanýn üç yiðit savaþçýsý SEYÝT KONUK, NECATÝ VARDAR, ÝBRAHÝM ETHEM COÞKUN’u anmak için Ýzmir’de yapýlacak mitingin duyurusu ÝHD Ýzmir Þubesi’nde yapýlan basýn toplantýsýyla yapýldý. Tertip komitesi yaptýklarý basýn açýklamasýnda öncelikle 12 Eylül faþist darbesinin tarihe tutuklamalar, iþkenceler, katliamlar, daraðaçlarý ve iþçi sýnýfýnýn haklarýnýn gasp edildiði bir dönem olarak geçtiðini dile getirdikten sonra, bu daraðaçlarýndan üç tanesinin de 13 Mart 1982 tarihinde Buca zindanýnda kurulduðunu; 13 Mart’ta daraðacýna yürüyen bu üç iþçinin yaþadýðýmýz topraklarda tarihe idam edilen ilk iþçiler olarak geçtiklerini söylediler. “Bugün burjuvazi 12 Eylül’ü yargýlama demagojisine baþvuruyor. 12 Eylül’ü yaratan ve onun sonuçlarýndan yararlanan burjuvazi 12 Eylül’ü yargýlayamaz. Halklarýmýz tarafýndan lanetlenen bu faþist darbenin aðýrlýðýndan kurtulmak isteyen burjuvazi bugün yargýlama demagojisini ortaya atarak bu yükümlülükten kurtulmak istiyor. Bunun göstermelik olacaðý ise þu ana kadar yaptýklarýyla da ortadadýr. Onlarýn yaptýðý zaten halklarýmýzýn bilincinde ve yüreðinde yargýlanýp mahkum edilmiþ bir dönemi bir demagojiyle kendi lehlerine çevirme çabasýdýr” dediler ve “Ýþçiler, emekçiler, aydýnlar, demokratlar... 12 Eylül faþizminin gerçek maðdurlarý! 12 Eylül’de idam edilenleri anmak için 11 Mart 2012 Pazar günü saat 14’te Bornova Þehir Stadyumu önünden Bornova meydanýna yürüyüþle baþlatacaðýmýz ‘13 MART’IN 30. YILINDA DENÝZLERDEN SEYÝTLERE ÝDAMLAR BÝZÝ YILDIRAMAZ’ mitinge güçlü bir þekilde katýlarak gerçekte 12 Eylül faþizminin mahkum edildiðini herkese göstermenin zamanýdýr. 12 Eylül suskun, konuþmayan, düþünmeyen, talep etmeyen sadece tüketen bir toplum yaratma projesiydi. Miting ise bu baský politikalarýnýn iþe yaramadýðýný, her þeye raðmen bu topraklarda mücadelenin kesintisiz olarak devam ettiðini göstermek için12 Eylül faþizmine vereceðimiz cevaptýr” diyerek kamuoyuna çaðrý yaptýlar. Basýn açýklamasý, “Ýþçiler, emekçiler, aydýnlar, demokratlar ve duyarlý herkesi bu mitinge katýlmaya ve 12 Eylül faþizminin daraðaçlarýnda can verenlerin boþuna ölmediklerini haykýrmaya davet ediyoruz” denilerek sona erdi. Mücadele Birliği/Ýzmir 204. Sayý / 15 - 29 Şubat 2012
Yeni Evrede
Sokaklar
MALTEPE ÝÞÇÝLERÝ KAR ALTINDA EYLEME DEVAM EDİYOR
Mücadele Birliði
Maltepe Belediyesi’nde çalýþýrken iþten çýkarýlan 10 taþeron iþçi eylemlerinin 38. gününde kendilerini suçlu ilan eden ve suç duyurusunda bulunan Maltepe Belediyesi yönetimi ile iþbirlikçi olarak niteledikleri Belediye-Ýþ Sendikasý 6 Nolu Þube ve Genel-Ýþ Sendikasý 2 Nolu Þube baþkanlarýný protesto etti. Ýþçiler, Belediye Baþkaný Mustafa Zengin’in baský ve yýldýrma politikalarýna bir yenisini eklediðini, direniþi karalamak için arkasýna aldýðý belediyedeki yetkili-yetkisiz sendikalarý da oyunlarýna alet ettiðini ve yayýnladýðý deklarasyona imza attýrdýðýný belirttiler. Sendikacýlarýn, kuralsýz ve kölece çalýþma koþullarýna ve taþeronluk sistemine karþý baþlatmýþ olduklarý direniþe destek olmak yerine Mustafa Zengin’in tehditlerine boyun eðerek saflarýný belli ettiklerini ifade ettiler. Haziran ayýndan beri Genel-Ýþ çatýsý altýnda sendikal örgütlenme sürecinde olan iþçiler, Genel-Ýþ Sendikasý Anadolu Yakasý 2 Nolu Þube Baþkaný ve ayný zamanda CHP Ýl Baþkan Yardýmcýsý ve CHP Emekten Sorumlu Baþkan olan Nevzat Karataþ tarafýndan sürecin týkandýðýna dikkat çektiler. Maltepe Belediyesi taþeron iþçileri olarak direniþlerini gölgelemek isteyenleri her yerde teþhir edeceklerini ifade eden iþçiler 28 Ocak Cumartesi günü saat 14.00’de Taksim’de bir eylem gerçekleþtireceklerini duyurdular. Basýn açýklamasýnýn ardýndan kendilerine destek veren emek dostlarýna seslenerek teþekkür eden iþçiler pankartlarýný ve eþyalarýný toplamaya baþladýlar. Birlikte birer bardak sýcak çay içilip, biraz da sohbet edildikten sonra Taksim’de Maltepe Taþeron iþçilerinin sesini duyurmak üzere sözleþilerek bir eylem günü daha sonlandýrýlýyor.
Coþmaya Hazýrýz! Mücadele Birliði Platformu 27 Ocak günü iþçileri ziyaret etti. “Maltepe Belediyesi Taþeron Ýþçileri Yalnýz Deðildir” yazýlý pankart, flama ve sloganlarýyla Belediye’ye gelen Mücadele Birliði Platformu üyelerini iþçiler de “Yaþasýn Sýnýf Dayanýþmasý” sloganlarý ýslýk ve alkýþlarla karþýladýlar. 38 gündür kýþýn soðuk ve karýna raðmen iþlerine geri dönebilmek için eylemde olan iþçilerin, bir takým örgütlerle iliþkili olduklarý ve bu örgütlere baðlý bulunan bir avuç taraftarýn desteðiyle, farklý amaç ve taleplerle belediye önünde eylem yaptýklarýný ileri sürerek hakla-
rýnda suç duyurusunda bulunulduðu bilgisini aktardýlar. Bir süre direniþe, sýnýf mücadelesine iliþkin sohbet edildi. Ardýndan enstrümanlarýyla gelen Grup Emeðe Ezgi “Hava çok soðuk arkadaþlar türkülerle marþlarla sýzý ýsýtmaya geldik” diyerek türkülere baþladýlar. Bir iki parçanýn ardýndan hareketlenen ezgiler marþlarla, halay parçalarýyla sürdü. Ýþçiler “Arkadaþlar, parmaklarýnýz dondu, sazlarýn telleri kopacak, tamam zorlamayýn kendinizi, sadece söyleyin, biz coþmaya hazýrýz” dediler. Grup Emeðe Ezgi de O zaman “Yýkacaðýz bu düzeni, kuracaðýz sosyalizmi diyerek bitirelim” dediler ve “Söz Veriyoruz” adlý parçayý da müzik eþliðinde söylediler. Ardýndan hep birlikte türkülere, marþlara geçildi. Desteðe gelen diðer emek dostlarýyla halaylar çekildi ve basýn açýklamasýnýn yapýlacaðý saate kadar sohbet ve çevrede kýsa yürüyüþlerle beklendi. Sendikalar Ýþçileri Sattý! Belediyelerde iþçilerin örgütlü olduðu DÝSK’e baðlý Genel Ýþ 2 nolu þube ve Türk Ýþ’e baðlý 6 nolu Belediye Ýþ þubelerinin, 204. Sayý / 15 - 29 Şubat 2012
CHP’li Maltepe Belediyesi baþkaný ile girdikleri anlaþma iþçiler tarafýndan protesto edildi. Ýþçiler bunun iþçi sýnýfýna bir ihanet olduðunu ve sýnýfýn bunu unutmayacaðýný söyleyerek tepkilerini gösterdiler. 28 Ocak günü Taksim Meydaný’nda pankartlarýný açarak yürüyüþe geçen Maltepe Belediyesi taþeron iþçilerine Mücadele Birliði Platformu ve BDSP de destek verdi. Yürüyüþ sýrasýnda “Mustafa Zengin Ýþçiler Fakir”, “Yaþasýn Sýnýf Dayanýþmasý”, “Maltepe Ýþçisi Yalnýz Deðildir”, “Fabrikalar Tarlalar Siyasi Ýktidar Her Þey Emeðin Olacak” sloganlarý atýldý. Grup Emeðe Ezgi de taþeron iþçilere bir sürpriz yaparak yürüyüþün önünü kesti ve Çav Bella, Söz Veriyoruz marþlarý ile iþçilere destek oldular. Galatasaray Lisesi önünde iþçiler adýna açýklamayý okuyan, Alper Ekici, “Belediye bünyesindeki sendikalar kuralsýz ve kölece çalýþma koþullarýna yani orman kanunlarýnýn geçtiði taþeronluk sistemine karþý baþlatmýþ olduklarý direniþe destek olmak yerine Mustafa Zengin’in tehditlerine boyun eðerek saflarýný belli etmiþlerdir” dedi. Açýklamasýnýn devamýnda Ekici, “Belediye yönetimi ve yayýnlanan deklarasyona imza atan sendikalar artýk þunu iyi bilmelidir ki, sizleri her yerde teþhir edeceðiz” dedi. Ekici, Genel Ýþ Sendikasý 2 nolu þube baþkaný Nevzat Karataþ ve
7
Sokaklar
Belediye Ýþ 6 nolu þube baþkaný Ali Beyaz derhal istifa etmesi gerektiðini vurguladý. Grup Emeðe Ezgi’nin “Maltepe Ýþçisi Yalnýz Deðildir” pankartýný Galatasaray Lisesine asmasý ve atýlan sloganlarýn ardýndan eylem sona erdi.
Saldýrý ve Gözaltý! Ýþçiler eylemlerinin 41. gününde bulunan zabýtanýn saldýrýsýna uðrayarak göz altýna alýndý. 40 gündür soðuk ve karlý kýþ günlerinde her sabah Maltepe Belediyesi önündeki eylemlerini sürdüren iþçiler, 31 Ocak sabahý 8090 kiþilik bir zabýta ekibinin saldýrýsýna uðradý. Zabýta ekibinin iþçilere müdahalesi sýrasýnda çevik kuvvet ekibinin de Belediye binasý önünde yýðýnak yapmasý dikkat çekti. Ýþçilerin pankart, önlük, bildirilerini ve diðer eþyalarýný alan zabýta ekibi dayanýþma gecesi için bastýrdýklarý davetiyelerine de el koydu. Ýþçiler zabýta ordusunun saldýrýsýna eþyalarýný vermemeye çalýþarak ve sloganlarla karþýlýk verirken, iþçilerden astým ve kalp hastalýklarý bulunan Ahmet Ekici saldýrý sýrasýnda kalp spazmý geçirdi ve hastaneye kaldýrýldý. Belediye binasýna girmek isteyen iþçiler zabýta ve polis yýðýnaðýyla engellendi. Tüm pankart ve eþyalarýnýn toplanmasý üzerine “Zafer Direnen Ýþçilerin Olacak” yazýlý bir baþka pankartý getirerek eylemlerini sürdürmeye devam ettiler. Belediye binasý önündeki direniþlerine kýþýn soðuk ve karýna raðmen devam eden iþçilere bu kez Belediye yönetimi tarafýndan iþçiler hakkýnda suç duyurusunda bulunulduðu ve ifadelerinin alýnmasý gerektiði bahanesi ile saldýrýldý. Savcýlýða ifade vermeleri gerektiði söylenen iþçiler darp edilerek gözaltýna a-
8
Yeni Evrede
lýndý. Yaþadýklarý saldýrýnýn ardýndan polisin darbýyla da karþýlaþan iþçiler sloganlarla saldýrýyý protesto ettiler. Eylem alanýnda bulunan 8 iþçi gözaltýna alýnarak Maltepe’deki Cumhuriyet polis karakoluna gitti. Arkadaþlarýnýn gözaltýna alýnmasý üzerine karakola giden Alper Ekici de iþçilerin durumu öðrenmek isteyen ve telefonla arayanlara “Polis karakolundayým, arkadaþlar gözaltýnda, gözaltýndayýz, konuþamýyoruz, sonra bilgi verelim” yanýtýný verdi. Maltepe Belediyesi taþeron iþçilerinin eylemine destek verenler de Maltepe Belediyesi ve karakol çevresinde bekleyerek iþçilerin durumu hakkýnda bilgi öðrenmeye çalýþýyorlar.
Kölece Yaþam Dayatýlýyor Ýþçiler eylemlerinin 42. gününde yine yerlerini aldýlar. Mesai baþlangýç saatinde yine alana gelip pankartý asarak eylemlerine baþladýlar. Saldýrý sýrasýnda önlüklerine, davetiyelerine ve kiþisel eþyalarýna el konan iþçiler tek kalan önlüklerini dönüþümlü olarak giydiler. Bu defa rüzgarý kýsmen de olsa kesebilmek için aðaçlarýn arasýna gerdikleri naylonlar saldýrý bahanesi yapýldý. Zabýta tarafýndan iþçileri “Burada çadýr kurmanýza izin veremeyiz, bu naylonlarý kaldýrýn, yoksa çevik kuvvet çaðýrýp kaldýrtmak zorunda kalacaðýz” tehditlerinde bulundular. Zabýtanýn birkaç kez aralýklarla yaptýðý tehditlere iþçiler “Bunu tekrar konuþmaya gerek yok, biz buradayýz, naylonlarý da indirmiyoruz, çevik kuvveti mi çaðýrýrsýnýz ne yaparsýnýz bilemeyiz ama biz eylemimizi sürdüreceðiz” dediler. Dün yaþadýklarý saldýrýyý kamuoyu ve Maltepe halkýna duyurmak için saat 16.30’da Maltepe Belediyesi önünden meydana yürüyüþ düzenlediler. Ardýndan basýn açýklamasý okundu. “Bu taleplere karþý çýkmak; istediðim gibi iþten atarým, hiçbir güvence vermem demektir! Bu taleplere karþý çýkmak; kýdem ve ihbar tazminatýnýzý vermiyorum demektir! Bu taleplere karþý çýkmak, sefalet ücretine çalýþtýrmaya devam edeceðim demektir! Bu taleplere karþý çýkmak, haftalýk 45 saati aþan çalýþma koþullarýnda çalýþtýracaðým, mesai ücreti vermeyeceðim demektir! Bu taleplere karþý çýkmak, sizlere sendika hakkýný tanýmýyorum demektir! Kýsacasý bu taleplere karþý çýkmak, belediye taþeron iþçilerinin kölece çalýþmasýný ve yaþamasýný istemek demektir!” diyen iþçiler, Þubat ayýnda yapýlacak olan dayanýþma etkinliðinden bir süre sonra Ankara’daki CHP Genel Merkezi’ne yürüyeceklerini duyurdu ve tüm emek dostlarýna destek vermeleri çaðrý204. Sayý / 15 - 29 Şubat 2012
Mücadele Birliði
sýnda bulundu. Eylem ve yürüyüþ boyunca coþkulu ve gür sloganlar atýlarak Maltepe halký dayanýþmaya çaðrýldý. “Yaþasýn Sýnýf Dayanýþmasý” sloganlarýyla biten eylemde alandan ayrýlýrken iþçiler ve onlarla yürüyüþe katýlanlar çevredeki izleyenleri de çay içmeye ve sohbet etmeye davet ettiler.
Coþkulu Dayanýþma Etkinliði Eylemin 46. gününde düzenen dayanýþma gecesi coþkulu geçti. 4 Þubat akþamý Kartal Rahmanlar’daki Ýlhan Düðün Salonu’nda yapýlan geceye bir çok devrimci örgüt, sendika, demokratik kitle örgütleri ve Kartal’ýn emekçi halký salonu doldurdu.
Sýnýf mücadelesinde yaþamýný yitirenler adýna yapýlan saygý duruþundan sonra iþçiler tarafýndan hazýrlanan sinevizyon gösterimi yapýldý. Ardýndan eylemdeki taþeron iþçileri sahneye davet edildi. Ýþçiler adýna söz alan Ýlhan Yýldýrým; Genel-Ýþ 2 No’lu Þube’nin, örgütlenme mücadelelerini ve direniþlerini ortada býraktýðýný, kendilerini sendika üyesi yapmayarak sýrtýný döndüðünü dile getirdi. Sendika yöneticilerinin patronlarla kol kola olduðunu söyleyen Yýldýrým, mücadelelerinde kendilerini yalnýz býrakmayan Genel-Ýþ Ýstanbul Anadolu Yakasý 1 No’lu Þube ile belediye yönetiminin deklarasyonuna imza atmayan Tüm Bel Sen 3 No’lu Þube’ye teþekkür etti. Yýldýrým; Ankara’da bulunan CHP Genel Merkezi önüne ve TBMM’ye yürüyeceklerini dile getirdi. Yýldýrým konuþmasýný, “Haklý olduðumuzu biliyoruz. Bu gücü iþçi sýnýfýndan alýyoruz. Sonunda biz kazanacaðýz” diyerek sonlandýrdý. Pýnar Sað, Enver Çelik, Hasan Akyol, Beydilli, Grup Emeðe Ezgi, Nazým Kültürevi
Yeni Evrede
Sokaklar
Mücadele Birliði
Orkestrasý, Hasan Ali’nin yaný sýra Gülsuyu Gençlik Halk Oyunlarý Ekibi de sahne aldý. Emeðe Ezgi sahneden yaptýðý çaðrýda bu mücadelenin tüm emekçilerin mücadelesi olduðunu, ayný zamanda bu kavganýn önemli birer parçasý olan devrimci tutsaklarýn da unutulmamasý gerektiðini belirterek eylemdeki iþher zaman zindanlarý çilerden sahiplenmelerini istedi. Ýþçiler yerel basýn-yayýn organlarýna ve destek olan demokratik kitle örgütlerine de plaketler verdiler. Ýlk Haber, Prestij, Anadolu, Maltepe Express gibi pek çok gazeteye plaket sunulurken, Tüm Bel Sen, ÇHD, Eðitim Sen ve Kartal Ýþçi Kültür Evi’ne de iþçiler tarafýndan teþekkür plaketi verildi. Birçok müzik grubunun ve sanatçýnýn sahne aldýðý gecede araþtýrmacý yazar Volkan Yaraþýr da bir konuþma yaptý. Etkinlik gece geç saatlerde sona erdi.
Kar ve Soðuða Raðmen... Þubat’ýn en soðuk günlerinden biri... Yine kar yaðýyor... Soðuk ve kar yaðýþýna raðmen Maltepe Belediyesi taþeron iþçileri erkenden direniþ yerindeler. Her sabah mesai saatiyle birlikte yine ellerindeki pankartlar asýlýyor aðaçlara.. Önlükler giyiliyor, tenekede direniþ ateþi yakýlýyor... Onlarýn güne baþlamalarýyla birlikte yoldan geçen arabalar kornalarýný çalarak selamlýyorlar iþçileri... Kýþýn soðuk günlerinde orada bekleyen iþçilere yaklaþýp ne için orada durduklarýný soran, bilgi alanlar da oluyor. 50 günlük direniþ boyunca sürekli yanlarýnda olan, destek veren emek dostlarýnýn yanýnda, onlara çay demleyen, yiyecek bir þeyler getiren, ihtiyaçlarýný soranlar da eksik olmuyor... 51. günde yine eylem yerinde sohbet sürerken, iþçilerden biri elinde bir termosla geliyor... “Arkadaþlar teyzemiz yine çay gönderdi, hepinize selamlarý var” diyor. Direniþin ilk günlerinde iþçilerle tanýþan yaþlý bir Kürt kadýný onlara çay demleyip getiriyor. Sonra da sýký sýký tembihliyor iþçilere, burada soðuktasýnýz arada gelin hem ýsýnýn hem de bir çay demleyeyim buradaki arkadaþlara getirin diye... Çay getiren iþçi “Ben çok dýþarý çýkamýyorum, merakta kalýyorum siz gelmeyince, uðrayýp bir çay demleninceye kadar bekleyecek vaktiniz yok mu diye sitem ediyor” diye aktarýyor teyzeyle konuþtuklarýný... Gecenin yapýlacaðý salonun çeþitli bahaneler gösterilip yerinin deðiþtirilmiþ olmasýna raðmen dolu dolu ve coþkulu geçen dayanýþma gecesinin ardýndan iþçiler Ankara’ya yürüyüþ için hazýrlýklarýna devam ediyorlar. Gecenin yaklaþtýðý günlerde Maltepe Belediyesi’nde çalýþanlar üzerinde baský oluþturulduðunu ve bir çok belediye çalýþanýna bu
yesi taþeron iþçileri, emek dostlarýnýn desteðini bekliyor...
dayanýþma gecesine giderlerse iþlerinden olacaklarý yönünde konuþmalar yapýldýðýný belirten iþçiler, “Yönetim bu direniþi kýrmak için çok uðraþtý ama, yüreði bizimle olan arkadaþlarýmýz her þeye raðmen destek verdiler bize, salonumuz doldu, salon deðiþtirmek falan iþe yaramadý” diyorlar. Dayanýþma gecesinden sonra da sendikalar ve emek örgütleriyle görüþmelerini sürdürdüklerini TMMOB, Tüm-Bel-Sen, BES, Tez-Koop-Ýþ gibi sendikalarýn da eylemi desteklediðini belirtiyorlar. Ankara’da CHP Genel Merkezi’ne yürüyüþ için de görüþmeler yaptýklarýný belirten iþçiler, destek sözlerinin arttýðýný ifade ediyorlar. Bir çok sendika ve meslek örgütünün diðer þehirlerdeki örgütlenmelerle baðlarý çok sýký deðil, destek vermek isteyenlerin asýl sýkýntýyý Gebze-Ýzmit sonrasýndaki yürüyüþ için destek saðlanmasýnda yaþadýklarýný belirtiyorlar. Sendikalardan söz açýlýnca DÝSK’in Genel Kurul seçimlerine geliyor konu... “Oraya da katýlacaðýz, sesimizi duyurup, taleplerimizi dile getireceðiz...” diyorlar. “Þimdiye kadar iþçilerin, emekçilerin bir çok haklarý gasp edildi... Kimsenin sesi çýkmadý, % 51 barajý konuldu kimsenin sesi çýkmadý, þimdi sendikalar olan güçlerini yitirdi... Bir çok sendika gerçekten iþçi sýnýfýnýn sesi, gücü olan sendika olmaktan bahsediyor... Bu haklar gasp edilirken, barajlar belirlenirken gerekli bilinç iþçilere verilip mücadele yürütülseydi, belki taþeron iþçilik bu derece yaygýnlaþmayacaktý...” diyerek bu konudaki eleþtirilerini de dile getiriyorlar... Kar hýzla yaðmaya devam ederken iþçileri yalnýz býrakmayan emek dostlarý da birer ikiþer gelmeye baþlýyor... Kýþýn tüm soðuk havasýna, baský ve saldýrýlara, engelleme çabalarýna raðmen Maltepe Belediyesi taþeron iþçileri taleplerinin kabul edilmesi ve iþlerine geri dönebilmek için büyük bir kararlýlýkla eylemlerini sürdürmeye devam ediyorlar... Ýþten atýlmak, yaþamdan kovulmak demek... Ýnsanlarýn yaþamýndaki güzellik ve zenginlikleri üreten iþçi sýnýfýnýn taþeron çalýþma sistemine karþý insanca çalýþma ve yaþam koþullarý için mücadele veren, Maltepe Beledi204. Sayý / 15 - 29 Şubat 2012
DÝSK Genel Kurulu’nda... Maltepe iþçileri, 10 Þubat Cuma günü, DÝSK 14. Genel Kurulu’nun yapýlacaðý Beþiktaþ Mustafa Kemal Merkezi’nde idiler; Genel Kurulun açýlýþýný bir eylemle yaptýlar. Ýþçiler, iþten atýlmalarýnýn ardýndan hiçbir sendikanýn kendilerine sahip çýkmamasýný protesto etmek için DÝSK Genel Kurulunda idiler ve seslerini duyurmak için bir basýn açýklamasý yaptýlar. Pankartlarýyla, sloganlarýyla Genel Kurulun yapýlacaðý salonun önünde kongrenin baþlamasýna 15 dakika kala toplanan Maltepe iþçileri, basýn açýklamasý sýrasýnda Belediye Ýþ Sendikasý 2 Nolu Þube Baþkaný Nevzat Karataþ’ý teþhir etti ve istifasýný istediler. Bu sýrada Nevzat Karataþ iþçilerin yanýna gelerek iþçiler için küfür etmeye baþladý. Ýþçilerin de þube baþkanýna karþýlýk vermeleri üzerine 6-7 dakika süren bir arbede yaþandý. Arbede sendikacýlar, görevliler ve genel kurulu izlemeye gelenler tarafýndan araya girilerek durduruldu. Maltepe iþçileri, yaþanan arbedenin ardýndan basýn açýklamalarýna devam ettiler ve eylemin baþýndan itibaren dile getirdikleri 9 talebi yeniden sýraladýlar. Basýn açýklamasýnýn ardýndan Genel Ýþ Sendikasý Genel Baþkaný Erol Ekici ve Ýstanbul 1 Nolu Þube Baþkaný Hikmet Aygün iþçilerle görüþerek sorunlarýný dinledi ve bundan sonraki süreçte sorunlarýnýn çözümü için görüþmek istediklerini, fikir alýþveriþinde bulunmak gerektiðini ve yardýmcý olmaya çalýþacaklarýný belirttiler. Saatler 10.00’a gelirken DÝSK Genel Kurulu baþladý. Genel Kurulda ilk olarak konuþmacýlarýn isimleri okundu ve konuþmalarýný yapmak üzere kürsüye çaðrýlmaya baþlandýlar. CHP Genel Baþkaný Kemal Kýlýçdaroðlu da ismi okunup kürsüye davet edilenler arasýndaydý. CHP’li Maltepe Belediyesi’nden atýlan taþeron iþçileri, Kýlýçdaroðlu kürsüye çýkarken alkýþ ve ýslýklarla protesto ettiler ve istifasýný istediler. Seçimler öncesinde “taþeronu kaldýracaðýz” sözü veren Kýlýçdaroðlu’nu protesto eden iþçilere, sendikacýlar müdahale ettiler. Sendikacýlarýn ortalýðý sakinleþtirmesi üzerine genel kurula devam edildi.
9
DÝSK GENEL KURULUNDA...
Yeni Evrede
DİSK
Beþiktaþ Akatlar’daki Mustafa Kemal Kültür Merkezi’nde yapýlan DÝSK 14. Genel Kurulu Toplantýsý’nda 1. günü saat 17.00 sýralarýnda tamamlandý. Genel Kurul toplantýsý öncesi Maltepe Belediyesi taþeron iþçilerinin basýn açýklamasý sýrasýnda yaþanan arbedeyle baþladý. Genel Kurul toplantýsýnýn sunum konuþmasýný Cemail Bakýndý yaptý. Grup Yorum’un parçalarýnýn ardýndan iþçi sýnýfý mücadelesinde ölümsüzleþenler için saygý duruþunda bulunuldu. DÝSK’in mücadele sürecini anlatan bir sinevizyon gösterimi yapýlarak baþlayan toplantýda açýlýþ konuþmasýný DÝSK Genel Sekreteri Tayfun Görgün yaptý. Ýþçi sýnýfýnýn, sendikalarýn genel kurul toplantýlarýný artýk daha yakýndan ve ilgiyle takip ettiklerini belirten Görgün, DÝSK’in 45 yýldýr iþçi sýnýfýyla birlikte mücadele yürüttüðünü bundan sonraki süreçte de daha bilinçli ve kararlý bir þekilde mücadeleyi sürdüreceðini ifade etti. Konuþmanýn ardýndan konuklar konuþma yapmalarý için sahneye çaðrýldý. CHP Genel Baþkaný Kemal Kýlýçdaroðlu konuþma yapmasý için çaðrýldýðýnda Maltepe Belediyesi taþeron iþçileri tarafýndan sloganlar ve ýslýklarla protesto edildi. KESK Genel Baþkaný Lami Özgen bu topraklarda katliamlarýn eksik olmadýðýný, sürekli toplu mezarlarýn ortaya çýktýðýný, bir çok devrimcinin katledildiðini ve onlarcasýnýn idam edildiðini hatýrlattý. Hükümetin, Filistin halkýnýn verdiði mücadelenin yanýndaymýþ gibi görünürken, orada enternasyonal savaþta yer alan Türk ve Kürt devrimcilerin burada terörist ilan edildiðine iþaret etti. TTB Genel Baþkaný Bilal Eriþ saðlýk sektöründe çalýþan doktor, hemþire, diþçi, eczacý, teknisyen, laborant, hasta bakým hizmetleri ve taþeron olarak çalýþan iþçilerle birlikte bir mücadele yürütülmekte olduðunu
10
Mücadele Birliði
vurgulayarak, birleþik mücadele kavramýnýn içini dolduracak þekilde bir örgütlenme yaratýlmaya çalýþýldýðýný belirtti. Filistin Sendikalar Konfederasyonu Genel Sekreteri Shaher Saed, Filistin’de yürütülmekte olan mücadeleye deðinerek binlerce iþçi ve emekçi kadýn ve erkeðin özgür bir vatan uðruna yaþamýný yitirdiðini belirtti. Türkiyeli iþçilere ve emekçilere Nazým Hikmet’in “Sana söylemek istediðim en güzel söz henüz söylenmemiþ olandýr” dizesiyle seslenmek istediðini belirten Saed Ýsrail zulmünün artýk dayanýlamaz noktaya ulaþtýðýný ifade etti. Ýsrail’in utanç duvarý örerek yalnýzca yerleþkeleri deðil aileleri de ayýrdýðýný ve getirilen yerleþimcilerle Filistin top-
raklarýnýn iþgal ettiðini söyledi. Filistin halkýnýn mücadelesine destek veren bütün iþçi erkek ve kadýnlara teþekkür ederek “Mücadelemiz bütün esirler özgürlüklerine kavuþuncaya kadar sürecektir” diyerek sözlerini tamamladý. Kýbrýs PEO (Tüm Kýbrýs Ýþçi Federasyonu) adýna konuþan Hristos Tombazos, DÝSK ile tarihsel baðlarý olduðunu Türkiye halkýyla, emekçileriyle kendilerini ayýran hiçbir þey olmadýðýný ve barýþ için ortak endiþeleri olduðunu belirterek ortak mücadelenin Türkiye halklarýyla kendilerini birleþtirdiðini ifade etti. Tombazos, her iki toplumun ortak mücadelesi için çalýþacaklarýný ve kurtuluþun ülkenin birleþmesinde ve adanýn askersizleþmesinde olduðunu belirtti. Ýþçi sýnýfýna yönelik yoðun saldýrýlar yaþandýðýna dikkat çeken Tombazos, ulusal sýnýrlarýn ötesinde dayanýþmaya dikkat çekti ve Türkçe “Yaþasýn Barýþ” diyerek konuþmasýný bitirdi. Tombazos, konuþmasýnýn ardýndan DÝSK Genel Sekreteri Görgün’e barýþ plaketi sundu. DÝSK Genel Kuruluna yeni kurulan Oyuncular Sendikasý yöneticileri de katýldý. 204. Sayý / 15 - 29 Şubat 2012
Oyuncular Sendikasý Baþkaný olarak M. Ali Alabora da kýsa bir konuþma yaptý. Hedeflerini öncelikle bütün oyuncularýn iþçi olduðunu kabul ettirmek, çalýþma koþullarýnýn düzeltilmesi ve her alanda taban ücreti belirlemek olarak özetleyen Alabora, bundan sonraki süreçte tüm emekçilerle dayanýþma içinde olacaklarýný ve örgütlülüklerini büyüteceklerini belirtti ve “bu yýlýn 1 Mayýs sahnesini düzenlemeye talibiz” diyerek sözlerini tamamladý. Maltepe Belediyesi taþeron iþçilerinin protestosuyla baþlayan DÝSK 14. Genel Kurulu Emekli-Sen üyelerinin de protestosuna sahne oldu. Emekli-Sen Beyoðlu, Aksaray, Kartal ve Ankara Keçiören þube üyeleri, “Tasfiye politikalarýna izin vermeyeceðiz”, “Ýhanet etme sendikayý bölme” sloganlarý atarak kürsüye çýktýlar. Parti temsilcilerinin de konuk olarak söz almalarýnýn ardýndan DÝSK 14. Genel Kurulu’un 1. Gün programý saat 17.00 sýralarýnda sona erdi.
2.Gün: Ýkinci günün oturumu delegelerin konuþmalarý ile baþladý. Dev Maden-Sen Genel Sekreteri Yunus Akbað, hükümetin son dönemdeki saldýrýlarýna ve tutuklamalara deðinerek baþladý. Özgürlük ve demokrasinin bir ülke için olmazsa olmaz koþulunun güçlü bir sendikal örgütlenme olduðunu belirten Akbað, Kürt sorununa da iþaret ederek kongrenin de bu sorunun çözümüne katký sunmasý ve iþ cinayetlerine karþý ortak refleks oluþturmasý gerektiðini belirtti. Dev Saðlýk-Ýþ Genel Baþkaný Arzu Çerkezoðlu ise sendikalarýn toplumsal mücadele içerisindeki önemine deðindi. Kürt sorununa da deðinen Çerkezoðlu hükümetin düzen içi bütün taktiklerinin iflas ettiðini, hükümetin Kürt halkýný teslim alma politikalarýnýn Kürt halký tarafýndan boþa çý-
Yeni Evrede
Mücadele Birliði
kartýldýðýný belirtti. Bilgi Üniversitesi Öðretim Üyesi ve Sosyal-Ýþ Sendikasý üyesi olan Chris Stephenson söz aldý ve tutuklu gazetecilere selam gönderdi. Genel Kurul toplantýsýnýn CHP þovuna dönüþtürüldüðü eleþtirisinde bulundu. Sendikalarýn pasta payý için rekabet etmemesi gerektiðini, DÝSK’in dershaneler, özel okullar gibi yeni alanlarda da örgütlenmeye gitmeyesi gerektiðini belirtti. Emekli-Sen Genel Baþkaný Veli Beysü-
len konuþmasýna baþladýðý sýrada, EmekliSen Kartal, Beyoðlu, Aksaray ve Ankara Keçiören Þube üyeleri “Ýhanet Etme Sendikayý Bölme” þeklinde sloganlar atarak protestoda bulundular. Avrupa Sendikalar Konfederasyonu (ETUC) Genel Sekreter Yardýmcýsý Patrick Isbert, ekonomik krizin sonuçlarýnýn büyük tahribata neden olduðunu ve bir baþka Avrupa’ya ihtiyaç olduðunu belirtti. Krizin bahane edilerek sendikal haklara yönelik saldýrýlarýn yapýlmasýna rýza göstermeyeceklerini belirterek 29 Þubat’ta Avrupa da bir günlük genel grev yapýlacaðýný duyurdu. Uluslararasý Arap Sendikalarý Konfederasyonu’ndan Ömer Ahmet Muhammed konuþmasýnda Arap Baharý’na deðindi. Arap coðrafyasýnda yaþananlarýn iþçilerin temel talepleriyle baþladýðýný ve halk hareketinin durdurulamaz olduðunu belirtti. Limter-Ýþ Sendikasý Genel Baþkaný Kamber Saygýlý, 2008 yýlýnda Tuzla Tersanelerinde iþ cinayetlerine karþý gerçekleþtirdikleri mücadeleyi ve yapýlan grevleri aktardý. Arap ülkelerindeki iþçi ve emekçilerin ayakta olduðuna deðinen Saygýlý, iþçi sýnýfýnýn 50 yýllýk diktatörlüklere karþý ayaða kalktýðý örneðini vererek Marks’ýn sözlerine atýfla dünyayý deðiþtirme mücadelesinin önemine iþaret etti. Limter-Ýþ Genel Sekreteri Hakký Demiral ise konuþmasýnda sendikacýlarýn devrimcilerden, sosyalistlerden, emek güçlerinden yana olmasý ve kendilerini iç sorunlara boðmamasý gerektiðini vurgulayarak, sendikalarýn kendini ayrý bir yere koymalarý halinde
sorunu çözemeyeceklerini söyledi. Genel-Ýþ Diyarbakýr Þube Baþkaný Mehmet Salih Doðru, Kürt halkýnýn imhasýna, Kürt dilinin inkarýna Kürt halkýnýn temsilcilerinin tutuklanmasýna tepki olarak konuþmasýný Kürtçe selamlamayla yapmak istediðini belirtti. Salonda “Biji Býratiye Gelan”, “Yaþasýn Halklarýn Kardeþliði” sloganlarý atýlarak Kürt halkýnýn mücadelesi selamlandý. Kürt halkýnýn payýna düþenin inkar ve asimilasyoncu politikalar olduðunu, Kürtlerin “KCK operasyonlarý” adýyla tutuklandýklarýný belirten Doðru, JÝTEM merkezleri ve karakol bahçelerinden kemik fýþkýrdýðýný hatýrlattý. Doðru, “Kürt sorunun çözümünde en önemli aktör olan Sayýn Öcalan’ýn üzerinde uygulanmakta olan tecrit, barýþa evrilmesi beklenilen süreci sabote etmekte ve çatýþmalý ölümlü sürecin daha da derinleþerek devam edeceði yönünde endiþelerimizi artýrmaktadýr” dedi, askeri ve siyasi operasyonlarýn durdurulmasý, Kürt sorunun demokratik ve barýþçýl yöntemlerle çözülmesini ve demokratik bir anayasanýn hayata geçirilmesini taleplerini dile getirdi. Genel-Ýþ Sendikasý Mardin Siirt Þube Baþkaný Mahmut Timurtaþ iþçi sýnýfýna yönelik saldýrýlara deðinerek baþladý sözlerine. Kürt sorununun yalnýzca bir dil ve kültür sorunu deðil, ayný zamanda politik ve siyasi bir sorun da olduðunu belirtti. Yüzlerce yýl zulüm edenlerden, katliamlarda bulunanlardan eþitlik ve adalet beklenmeyeceðinin farkýnda olduklarýný belirten Timurtaþ, bugün de Roboski katliamýyla Kürt halkýna korku salýnmaya çalýþýldýðýný, katliamýn bir rastlantý olmadýðýnýn tarihteki katliamlardan anlaþýldýðýný ifade etti. Ýzmir Genel-Ýþ Sendikasý’ndan Ayhan Tural, kapitalizme ve faþizme karþý sosyalizm diyenleri ve Savranoðlu, Billur Tuz iþçileri baþta olmak üzere eylemde olan iþçileri selamlayarak konuþmasýna baþladý. DÝSK’in iþçiler ve emekçilerle birlikte kapitalizme ve saldýrýlara karþý cephe savaþý yürütmesi gerektiðinin altýný çizdi; Kürt halkýnýn Roboski katliamýnýn mesajýný doðru okuduðunu ve onu yenecek hareketi de Kürt halkýnýn yarattýðýný ve DÝSK’in buna omuz vermesi gerektiðini ifade etti. Birleþik Metal-Ýþ Sendikasý Genel Baþkaný Adnan Serdaroðlu, konuþma yaptý. DÝSK’in mücadele tarihini aktaran Serdaroðlu, DÝSK Genel Sekreteri -adayý olduðunu sonradan ekleyerek- AKP’nin iþçi ve emekçilere saldýrýlarýna, haklarýn gasp edilmesine ve yeni yasalarla düzenlemeler yapýlmasýna deðindi. DÝSK’in terbiye edilmeye çalýþýldýðýný belirten Serdaroðlu, 204. Sayý / 15 - 29 Şubat 2012
DİSK
“DÝSK iþçilerin yüreðinden fýþkýrmýþtýr, onu kapatmaya hiçbir hükümetin gücü yetmedi, yetmeyecektir....DÝSK iþçi sýnýfýnýn koca çýnarýdýr” dedi. Son olarak DÝSK Genel Baþkanlýðý’na tek aday olan Genel-Ýþ Sendikasý Genel Baþkaný Erol Ekici söz aldý. DÝSK’in mücadele tarihini ve iþçi ve emekçilere, yapýlan saldýrýlarý, yeni düzenlenen çalýþma yaþamýna iliþkin yasalarý, taþeronlaþtýrma sistemini de aktaran uzun bir konuþma yapan Ekici, DÝSK’in mücadeleyi yükselterek sürdüreceðini ifade etti. Erol Ekici’nin konuþmasýnýn ardýndan DÝSK 14. Genel Kurulu’nun ikinci günü de sona erdi. 3. Gün: Þiþli Ýlçe Seçim Kurulu görevlilerinin gelmesiyle sandýklar kuruldu. Seçime çarþaf liste ile gidildi. Önceden belirlenmiþ adaylarýn dýþýnda Dev Saðlýk-Ýþ Sendikasý Genel Baþkaný Arzu Çerkezoðlu Yönetim Kurulu Üyeliðine adaylýðýný koyduðunu açýkladý. Çerkezoðlu’nun da adaylýðýyla birlikte Genel Baþkan ve Genel Sekreter dýþýndaki 7 ki-
þiden oluþacak Yönetim Kurulu’na 8 sendikacý adaylýðýný koymuþ oldu. Kayýtlý olan 420 delege bulunurken oy kullanan delege sayýsý 388 oldu. Yapýlan ilk oylamanýn hemen ardýndan zarflar açýlarak sayým yapýldý. Oylara göre Genel-Ýþ Sendikasý Genel Baþkaný Erol Ekici 332 oyla, DÝSK Genel Baþkaný olurken, Birleþik Metal-Ýþ Sendikasý Genel Baþkaný Adnan Serdaroðlu ise 337 oyla DÝSK Genel Sekreteri olarak seçildi. Yönetim Kurulu üyeliðine aday olan Ali Rýza Küçükosmanoðlu, Celal Ovat, Metin Ebetürk, Alaaddin Sarý, Ýsmail Yurtseven, Muzaffer Subaþý, Ergün Tavþanoðlu ve dün adaylýðýný açýklayan Arzu Çerkezoðlu için yapýlan oylamada ilk turda birkaç adayýn baraj altýnda kalmasý nedeniyle ikinci tur oylamaya geçildi. Ýkinci tur oylama sonucunda Metin Ebetürk, Celal Ovat, Muzaffer Subaþý, Ali Rýza Küçükosmanoðlu, Alaaddin Sarý, Ergün Tavþanoðlu ve Ýsmail Yurtseven Yönetim Kurulu Üyesi seçildiler.
11
Gündem
Türkiye’de faþizm ideolojik olarak TürkÝslam düþüncesine, örgütsel olarak, esas itibariyle devlete, sýnýfsal olarak tekelci sermaye sýnýfýna ve emperyalist devletlere dayanýr. Bu yüzden, tekelci sermayenin egemenliði, faþist devletin varlýðý söz konusu olduðu müddetçe faþizmin düzen partileri tarafýndan çözülebileceði, demokratikleþmenin mümkün olabileceði düþüncesini savunanlar sermaye sýnýfýna yaranmak isteyen yardakçýlardýr. Demokrasi, ancak demokrasinin inkârýna dayanarak varlýðýný sürdürebilen tekelci sermaye sýnýfýnýn, onun egemenliðinin, egemenlik aracý olarak faþist devletin bir devrimle yýkýlmasý sonucu gerçekleþebilir. 12
DEMOKRASÝ Yeni Evrede
Mücadele Birliði
Geçtiðimiz hafta devletin tepesini tozduman eden geliþmeleri bir kenara koyarsak, son haftalarýn en dikkat çekici geliþmelerinden biri “12 Eylül”den hesap sorma adýna iki faþist, Kenan Evren ve Tahsin Þahinkaya hakkýnda açýlmasýydý. 12 Eylül faþizminin bu iki baþ aktörü hakkýnda açýlan davayý, Diyarbakýr zindaný çevresinde yapýlan kazýlar izledi. Devlet, 12 Eylülde sorguda ve zindanda iþkence esnasýnda öldürülen Kürt devrimcilerin, “faili meçhul”lerin kimliðini araþtýrma adýna yapýyordu bunu. Bunlarý, 90’lý yýllarda ordunun kendi içinde iþlediði cinayetleri ortaya çýkarma çalýþmalarý izledi. Sözkonusu dönemde öldürülen bir albayýn mezarý açýldý ve öldürüldüðü sýrada ölüm nedeni “intihar” olarak açýklanan albayýn gerçek ölüm nedeninin cinayet olduðu ortaya çýktý. Sýrada baþka askerlerin ölümün araþtýrýlmasý vardý. Soruþturma 90’lý yýllarýn Genelkurmay baþkanýnýn ifadesinin alýnmasýna kadar uzadý. Jandarma Genel Komutaný Eþref Bitlis’in þüpheli uçak kazasý sonucu ölümü mercek altýna alýndý ve bu soruþturmanýn daha ilk adýmýnda olayýn “kaza” olmadýðý ortaya çýktý. Bilinen bir gerçek þimdi çok daha net çizgilerle görülebiliyor: Devlet, devrimin toplumsal güçlerine, Kürt halkýna, örgütlü devrimci güçlere karþý iç savaþ yürütürken, bu güçleri açýk infazlar, iþkenceli ölümler, zindan katliamlarý ile sindirmeye çalýþýrken kendi içinde de cinayetler iþleyerek temizlik yapýyordu. Dönemin temizliði devlet politikasýnýn daha hýzlý, daha kesin, daha kararlý þekilde yürütülmesi içindi. Kanlý bir iç savaþ politikasýna kendi içlerinden gelecek en ufak bir itiraza tahammülleri yoktu. Ýtiraz edenleri veya itiraz etme ihtimali bulunanlarý kanlý biçimde temizlediler. Sonraki yýllarda devletin nasýl kanlý bir iç savaþ yürüttüðünü, Kürt halký ve Türkiye emekçi sýnýflarýna karþý ne tür cinayetler iþlediðini, katliamlar yaptýðýný gördük, yaþadýk. 204. Sayý / 15 - 29 Şubat 2012
Rüzgâr Eken Fýrtýna Biçiyor Sermaye sýnýfý ve faþist devlet, emperyalist devletlerin tam desteðini alarak yürüttükleri bu kanlý iç savaþla düzeni yýkýlmaktan geçici bir süre için kurtardýlar. Ancak istedikleri sonuç, yani kitlelere gerçek anlamda egemen olma, kitlelerin kendi istekleri yönünde hareket etmesini, eylemlere yönelmesini önleme amacýna ulaþamadýlar. Egemen sýnýf, tekelci sermaye sýnýfý, güçsüz, egemenliði emekçi kitleler ve ezilen Kürt halký tarafýndan tehdit altýna alýnmýþ zayýflamýþ bir sýnýf olarak faþist devlet eliyle baský ve terörünü artýrdýkça, katliamlara baþvurdukça baþkaldýranlara boyun eðdirmek bir yana onlarýn daha þiddetli direniþiyle karþýlaþtý. Sermaye sýnýfý, egemenliðini korumak ve sürdürebilmek için devamlý fýrtýna ekiyordu. Ancak ektiðinin ürünü hiç de umduðu gibi olmadý. Uzun iç savaþýn etkisi salt emekçi sýnýflar ve Kürt halký üzerinde olmadý ama bu savaþý yürüten devlet üzerinde de çürütücü, yorucu, moral bozucu, daðýtýcý sonuçlar yarattý. Faþist devlet, emperyalistlerin de yönlendirmesi ve yardýmýyla önce “Susurluk Kazasý” süreciyle bu çürütücü, daðýtýcý etkiden kurtulmaya çalýþtý. Bunu yaparken elbette kitlelere gerçeði olduðu gibi açýklayacak deðildi. Aksine, kendine çeki düzen verme sürecini “demokratikleþme ve çetelerden arýnma” süreci olarak yutturmaya çalýþtý. Fakat emekçi sýnýflarýn, Kürt halkýnýn, devrimci güçlerin baþkaldýrýsý, her türlü katliama, baskýya, teröre, açýk infazlara, iþkenceye karþýn sürdü. Kýsacasý, sermaye sýnýfý, iç savaþa bir zaferle nokta koyamamýþtý. Baþkaldýrýnýn olduðu yerde iç savaþta sürüyor demekti. Uzun iç savaþ emekçi sýnýflarý ve Kürt halkýný deðil ama devleti çürüttü, yordu, yozlaþtýrdý. Devrimin toplumsal güçleri ise, devletin bu iç savaþ sýrasýnda uyguladýðý katliam, baský, terörle yýldýrma politikasý karþýsýnda daha bir öfkelendiler, ciddi kararlara yöneldiler, hiçbir þekilde geri adým atmadan yollarýna devam ettiler. Sermaye sýnýfý, devletin uyguladýðý þid-
Ý VE DEVRİM Yeni Evrede
Mücadele Birliði
det politikasýnýn Kürt halkýnda ve Türkiye emekçi sýnýflarýnda büyük bir öfke yarattýðýný, bu öfkenin þu veya bu vesileyle büyük bir patlamaya yol açabileceðini hissetmeye baþladý. Roboski katliamý sonrasý Kürt halkýnýn öfkeli ruh hali bunun, deyim uygunsa, zirvesi oldu.
Safralardan Kurtulmak Bu uzun süreçte faþist devlet, Kürt halkýna, emekçi sýnýflara ve devrimci güçlere karþý tepeden týrnaða suça batmýþ bir katiller, suçlular sürüsü yaratmýþtý. Baþka türlü nasýl olabilirdi ki? Ýþte bu suçlular sürüsü egemen sýnýfýn, sermayenin “dün”ünü kurtarmýþlardý. Ama “dün” yani geçmiþ bir kez kurtulduktan, o kurtarýcýlara olan ihtiyaç ortadan kalktýktan sonra onlara düþen kirli bir mendil gibi bir kenara atýlmak, bir zindan hücresine týkýlmak ya da zindan hücresinden de küçük bir mezarda boylu boyunca uzanmak deðil miydi? Öyleydi! Ama topluma müsrifliði öðüten sermaye sýnýfýnýn kendisi müsrif davranamazdý. Kullanma zamaný geçmiþ katiller sürüsünden son bir kez yararlanmadan onlarý çöpe atamazdý. Onlarýn sermaye sýnýfýnýn egemenliðini, düzeni kurtarmak için giriþtikleri eylemler emekçi sýnýflarda, Kürt halkýnda ve devrimci güçlerde yýkýcý, düzen için son derece tehlikeli, yýkýcý bir öfke yaratmýþtý. Öyleyse onlarýn varlýðý bu öfkenin boþaltýlmasý, baþka kanallara akýtýlmasý için kullanýlabilirdi. “Demokrasi ve demokratikleþme” bu amaç için en uygun iki argümandý. Ne de olsa Emekçi sýnýflarda, Kürt halkýnda özgürlüðe, demokrasiye büyük bir özlem vardý ve ne de olsa kitleleri bu yalana inandýrmakta sermaye sýnýfýna yardým edecek sürüsüne bereket sayýda sosyal reformist, oportünist ahmak vardý. Düzen gemisini, batmaktan kurtarmak üzere, safralarý atmaya karar veren Evren’in çocuklarý, “ileri demokrasi”, “demokratikleþme” adýna Evren’i ve kadim arkadaþýný yargýlamaya karar verdiklerinde sosyal reformist ve oportünist ahmaklar sürüsü ser-
maye sýnýfýnýn bu aldatmacasýný açýða çýkaracaklarýna, “Evren yargýlansýn/tutuklansýn” diye sokaklara indiler. Oysa Evren ve kadim arkadaþý sermaye sýnýfý için artýk iþe yaramaz birer safraydý ve varlýklarý kitlelerin devrimci öfkesini artýrmaktan baþka bir iþe yaramýyordu. Onlar son bir kez, hâkim önüne çýkarýlarak kitleleri aldatmada kullanýlabilirlerdi; þimdi yapýlan iþte budur. Katiller, iþkenceciler, cellâtlar düzen için, sermaye sýnýfý için artýk birer safraydýlar ve dün onlarý kitlelerin önüne sürenler bu gün onlarý ya zindana ya da mezara göndermenin hazýrlýðýna baþladýlar. Amaç aynýydý: “Ýleri demokrasi” adýný verdikleri kendi faþist düzenlerini kitlelerin yýkýcý öfkesinden korumak, bu öfkeye akacak baþka kanallar yaratmak.
Demokrasi Ýsteyen Devrimi Ýstemeli Tekelci sermaye sýnýfýnýn “demokrasi” ile alakasý kalmadýðýný kanýtlamak için teorik mülahazalara giriþmenin anlamý yok. Bu sýnýfýn varlýðý ve egemenliði demokrasinin inkârýna dayanýr. Bu gerçek tekelci sermayenin var olduðu bütün ülkeler için geçerlidir. Ve bütün ülkeler için geçerli olan, Türkiye için fazlasýyla geçerlidir. Çünkü bu devlet iki faþist darbe sonrasý tümüyle faþistleþtirilmiþ, faþizm bu devlet içinde kurumsal bir hal almýþtýr. Türkiye’de faþizm ideolojik olarak Türk-Ýslam düþüncesine, örgütsel olarak, esas itibariyle devlete, sýnýfsal olarak tekelci sermaye sýnýfýna ve emperyalist devletlere dayanýr. Bu yüzden, tekelci sermayenin egemenliði, faþist devletin varlýðý söz konusu olduðu müddetçe faþizmin düzen partileri tarafýndan çözülebileceði, demokratikleþmenin mümkün olabileceði düþüncesini savunanlar sermaye sýnýfýna yaranmak isteyen yardakçýlardýr. Demokrasi, ancak demokrasinin inkârýna dayanarak varlýðýný sürdürebilen tekelci sermaye sýnýfýnýn, onun egemenliðinin, egemenlik aracý olarak faþist devletin bir devrimle yýkýlmasý sonucu gerçekleþebilir. Demokrasinin en temel istemlerinden 204. Sayý / 15 - 29 Şubat 2012
Gündem
biri, Kürt ulusunun kendi kaderini tayin hakkýdýr. Bu hak gerçekleþmeden demokrasinin kýrýntýsýndan dahi söz edilemez. Peki, bu hakkýn gerçekleþmesinin bir dizi devrime baðlý olduðunu anlamak için somut veriler, pratik olaylar yeterli deðil mi? Roboski katliamý bu konuda çözümü anlamak isteyen herkese yeterli bir fikir vermiyor mu? Gerillaya karþý kimyasal silah kullanan, zindanlarda tutsaklarý katleden, Kürt köylüler üzerine bomba yaðdýran bu devletin, aðýrlýklarýndan kurtulmak için, son kullanma tarihi geçmiþ safralarýný mahkemeye çýkarmasýný demokratikleþme alameti saymak ve kitlelerin dikkatini devrime deðil de yargýya çevirmek en hafif deyimle sermaye sýnýfý yardakçýlýðýdýr. Kürt halký, bir dizi devrime baþvurmadan gerçekleþmesi söz konusu olmayacak olan demokrasinin en temel taleplerinden biri, kendi kaderini tayin hakký istemini öne sürmüþ durumda. Kürt halkýnýn bu devrimci adýmý, hala devrim için koþullar uygun deðil diyen, hala mahkemelerden medet uman, hala tekelci egemenlik koþullarýnda demokratikleþme umuduyla yaþayan oportünistlerden ne kadar ileri olduðuna iþaret ediyor. Kitleler, bilincinde olsunlar ya da olmasýnlar, farketmez, öne sürdükleri taleplerle, eyleme duyduklarý istekle, sermaye sýnýfýnýn onlara dayattýðý yaþam biçimini reddetmekle bir devrim istediklerini, demokrasiye ve özgürlüðe büyük bir özlem içinde olduklarýný ortaya koymuþ bulunuyorlar. Ve kitleler, özlemini duyduklarý þeylerin bu devlet yýkýlmadan, tekelci sermaye sýnýfýnýn egemenliði sona ermeden gerçekleþmeyecek þeyler olduðunun farkýndalar. Demokrasi/demokratikleþme ancak onu ortadan kaldýranlar ortadan kalkarlarsa gerçekleþebilir. Kürt halký ve emekçi sýnýflar, demokrasiye, özgürlüðe büyük bir özlem içindeler onun için devlete karþý, sermaye sýnýfý egemenliðine karþý büyük bir savaþ içindeler. Kürt halký ve emekçi sýnýflar bir devrim istiyor, kendi iktidarlarýný istiyor, Halk Ýktidarýný istiyorlar.
13
Yeni Evrede
Emekçi Kadınlar
YAÞASIN 8 MART DÜNYA EMEKÇÝ KADINLARININ KAPÝTALÝZME KARÞI SAVAÞ GÜNÜ!
Yýl 1857, 8 Mart... Yer ABD’nin New York kenti... Dokuma iþçisi kadýnlar 8 saatlik iþ günü için mücadele ediyor... Greve gidiyor ve fabrikayý iþgal ediyorlar... Patronlarýn emriyle fabrika ateþe veriliyor. Yüzü aþkýn dokuma iþçisi kadýn diri diri yanýyor. Yýl 1910... Yer Almanya’nýn Stuttgart kenti... II. Enternasyonal’de Clara Zetkin konuþuyor... 8 Mart “Dünya Emekçi Kadýnlar Günü” önerisi alkýþlarla kabul ediliyor... Bu tarihten sonra 8 Mart tüm dünyada iþçi, emekçi ve yoksul kadýnlarýn kapitalizme karþý baþkaldýrý ve savaþ günü haline geliyor. 155 yýl önce yaþanan bir katliam ve 102 yýl önce resmi olarak anýlmaya baþlanan bir gün... 8 Mart... Bizim günümüz... “Hiç kimse bir ada deðildir, kendi baþýna; herkes bir parçasýdýr anakaranýn…” Bizler bütün sorunlarýn bizim sorunlarýmýz olduðunu bilen kadýnlarýz. Dolasýyla bizim sorunumuz; sýnýfsal ve ulusal baðlarýndan koparýlamaz. Çünkü biz kadýnlar ait olduðumuz sýnýftan ve ulustan daha özgür olamayýz. Ayrýca sorunumuzu kapitalist sistem içerisinde lehimize reformlarla da çözemeyiz. Ýþçi sýnýfý cinsiyet ayrýmý gözetmeksizin tüm ezilenlerin ortak mücadelesi içinde kapitalizmi yýkýp komünizmi inþa ettiðinde kadýn sorunumuz da tümden çözülebilir. Bizi her gün metalaþtýran, sömüren ve öldüren kapitalist sistemi tüm sonuçlarýyla ortadan kaldýracak tarihi koþullara sahibiz. Yýkýlmasý bir zorunluluk haline gelmiþ bu sistemi ortadan kaldýracak güç ve inisiyatif ezilen sýnýflarýn elinde bulunuyor. Ýþte Arap devrimlerinde en önde olan kadýnlar... “Bu defa devrim bizi geride býrakamayacak” diyorlar... Ve bize özgürlüðün yolunun mücadeleden geçtiðini yaþanmýþlýklarýndan damýtarak gösteriyorlar. “Köhnemiþ olandan en çok çekenler, yeni olan için en büyük azimle kavgaya atýlacak olanlardýr” Marx. % 1400... Ýþte bu korkunç rakam 2002-2009 yýllarý arasý cinsimizin kýrýmýnýn istatistik verisi... Demek ki bu aþaðýlýk düzenden en çok çeken, bedenleri, sesleri, akýllarý, yürekleri susturulmuþ, incitilmiþ olanlar biz kadýnlarýz… Ama ruhumuzu hiçbir yasa, günah, ayýp hapsedemeyecek. ‘Öyleyse yeni bir dünya mümkün’ diyerek en çok kavgaya atýlacak olanlar yine bizleriz… 8 Mart’ý canlarý pahasýna yaratan New Yorklu dokuma iþçisi kadýnlar tarihin derinliklerinden bizlere nasýl savaþýlacaðýný gösteriyor. Bu 8 Mart’ta iþçi sýnýfýna ve Kürt halkýna yönelik saldýrýlara karþý bayraklarýmýzý ve sloganlarýmýzý sokaklarda yükselteceðiz. Biz emekçi kadýnlarý gölgelerde yaþamaya mahkum eden, bizleri görünmez kýlan, inkar eden kapitalist sisteme karþý savaþacaðýz. Büyük bir hýzla çöküþe doðru giden kapitalist sistem; savaþ naralarý atýyor, her gün insanlýðý uçuruma doðru itekliyor. Bu insanlýk dýþý saldýrýlarýn son örneði; Roboski (Uludere) katliamýdýr. Baþta Kürt halkýna olmak üzere iþçi ve emekçi sýnýflara gözdaðý verilmek isteniyor... Ancak tüm bu azgýnca saldýrýlar, tutuklamalar, katliamlar bizleri susturmaya, sindirmeye yetmeyecek. Biz emekçi kadýnlar 21. yüzyýlda, ayaklanmalarý, devrimleri dünyaya getirecek olan gebe kadýnlarýz. Bunu 8 Mart’ta da zýlgýtlarýmýzla, sloganlarýmýzla, kararlý eylemlerimizle göstereceðiz. Emperyalist savaþlar ve yaþanan korkunç katliamlar karþýsýnda emekçi kadýnlar olarak bizler de ezilen Kürt halkýnýn ve iþçi sýnýfýnýn yanýndaki yerimizi alacaðýz. Ezilenlerin ezileni biz kadýnlar; Kürt halkýnýn acýlarýný ve özgürlük mücadelesini daha iyi anlayabiliriz. Biz emekçi kadýnlara düþen en büyük görev, faþizme karþý Türk ve Kürt kadýnlarýnýn mücadele birliðini bilincimizle örmek, duygularýmýzla dokumaktýr. Bizler okuma yazmanýn, bilmenin, ve özgürlüðün açlýðýný çeken kadýnlarýz, konuþmaya, kahkaha atmaya ve aþka susamýþ kadýnlarýz. Dinlenilmeye, anlaþýlmaya, hissedilmeye ihtiyacýmýz var. Sessizliðimizi kýrdýk, sabrýmýzý tükettik. Acýlarýmýza aðýt yakmaktan ve beklemekten býktýk. Eyleme, onura, sevince susadýk. Biz dünyayý deðiþtireceðiz! Bunu gerçek kýlacaðýz, yeniyi yaratacaðýz. Ýnanýn bize. Ve gelin hep birlikte özlemini çektiðimiz bu sosyalist dünyayý yaratalým. EMEKÇÝ KADINLAR DEVRÝMLE ÖZGÜRLEÞECEK! LI JÝNA KEDKAR JÝ ÞOREÞ AZADÝ BIBIN EKA (EMEKÇİ KADINLAR)
14
204. Sayý / 15 - 29 Şubat 2012
Mücadele Birliði
BAKIRKÖY ZÝNDANI’NDA DAYANIÞMA EYLEMÝ
Uludere Roboski’de yapýlan katliam sorasý yükselen eylemlilikler Kürt halkýnýn teslimiyeti hiç bir koþul altýnda kabul etmeyeceðini bir kez daha ortaya koymuþtur. Yaþam savaþýnda katledilen 34 can, kuzey Kürdistan kentleri baþta olmak üzere, Türkiye’nin Avrupa’nýn ve Dünyanýn pek çok kentinde çeþitli eylemlerle anýldý. Tepkiler, öfkeler o kadar yükseldi ki, TC devleti yarým aðýzla “bir hata” yapýldýðýný belirtmeye baþladý. Ama bir yandan da Kürt-Türk halklarýnýn mücadele birliðinin önüne geçebilmek için tehditler savurmayý elden býrakmadý. Uludere katliamý özelde Kürt halkýnýn özgürlük mücadelesinin genelde ise yoksul emekçi halklarýn devrim mücadelesinin önüne geçebilmek amaçlý yapýlmýþtýr. Kürt Türk halklarý ortak düþmanýna karþý birlikte mücadele ederek kurtuluþunu, özgürlüðünü yakýnlaþtýracaktýr. Uludere katliamý Kürt halkýna yoksul emekçi halklara karþý yapýlan ne ilk ne de son katliamdýr. TC devleti, emperyalist- kapitalist sistem var oldukça katliamlar artarak devam edecektir. Katliamlarýn önüne geçmek, ezilenlerin yoksul ve emekçi halklarýn proletaryanýn iktidarýný kurmakla mümkün olacaktýr. Kürt halkýnýn özgürlük mücadelesine dönük saldýrýlar, ulusal kurtuluþ hareketi önderine yönelik saldýrýlardan ayrý düþünülemez. Ýmralý zindanýnda tecrit koþullarý aðýrlaþtýrýlmýþ, altý aydýr avukat ve aile görüþleri yaptýrýlmamaktadýr. Ve bu duruma yasal kýlýflar oluþturmaya çalýþýlmaktadýr. Keza görüþe giden avukatlar, haber yapan gazeteciler, aydýnlar, eski vekiller kýsaca ulusal hareketin yanýnda bir biçimde yer alan ilerici insanlara operasyonlar, gözaltýlar tutuklamalar devam etmektedir. Kürt halkýnýn yanýnda tüm halklara yönelik tehdit, korku salma, gözdaðý vermeye çalýþarak; operasyonlarla, zindanlardaki saldýrýlarla, katliamlarla yoksul ve emekçi halklarýn iktidar yürüyüþünün önüne geçme hesaplamaktadýr. Bu saldýrýlara, operasyonlara, katliamlara; Kürt- Türk halklarýnýn birlikte mücadelesini örerek, iktidar yürüyüþünü hýzlandýrarak cevap verilebilir. Bu bilinç ve kararlýlýkla, zindanlarda PKK dava tutsaklarýnýn baþlatýlmýþ olduklarý, süresiz dönüþümlü açlýk grevi ve ve görüþe çýkmama eylemlerine destek verme amacýyla 3 þubat 2012 tarihindeki görüþe çýkmayacaðýmý belirtiyorum. Yaþasýn Kürt Türk Halklarýnýn Mücadele Birliði
Elif Vural Yaþ Bakýrköy Zindaný TKEP/L Dava Tutsaðý
Yeni Evrede
KESK’LÝLER AKP’YE YÜRÜDÜ
Mücadele Birliði
Kamu Emekçileri Sendikalarý Kon fe de ras yo nu (KESK) Ýstanbul Þubeler Platformu, 4688 Sayýlý Kamu Görevlileri Sendikalarý Yasasý’nda deðiþiklik yapýlmasýna iliþkin tasarýyý 2 Þubat günü AKP Þiþli Ýlçe Binasý’na yaptýðý yürüyüþle protesto etti. Þiþli Cevahir Alýþveriþ Merkezi önünde “Sahte Sendika Yasasýna Hayýr”, “Arýnç’ýn Memur-Sen’i Varsa, Emekçilerin KESK’i Var” yazýlý pankart ve dövizler taþýyan KESK’liler, sloganlar atarak Büyükdere Caddesi’ndeki AKP Þiþli Ýlçe Binasýna yürüdü. Burada okunan basýn açýklamasýnda “Yasa tasarýsýnda grevli toplu sözleþme hakkýmýz yasal teminat altýna alýnmadýðý gibi, örgütlenme özgürlüðünün önündeki engeller de varlýðýný korumaktadýr. Bu yasanýn özü tamamen 12 Eylül zihniyetinin emek düþmaný karakteriyle aynýdýr. Yýllardýr verdiði fiili meþru mücadeleyle ‘hak verilmez alýnýr’ ilkesini rehber edinen KESK bu yasa tasarýsýna karþý mücadelesinde yarattýðý deðerlere yakýþýr bir direnç ve kararlýlýk göstereceðinden kimsenin þüphesi olmasýn” dendi. Eyleme destek veren DÝSK Bölge Temsilcisi Önder Akay “Meclise indirilen toplu iþ iliþkileri yasa tasarýsý 12 Eylül faþizminin ürünü olan 2821-2822 sayýlý yasalarýn benzeridir. DÝSK ve KESK hükümetlerin icazeti ile kurulmamýþtýr. Darbeler, yasaklar mücadelemizi engelleyememiþtir bundan sonrada engelleyemeyecektir. Ortak mücadele aðýný birlikte öreceðiz” dedi.
Sokaklar
ÝZMÝR KESK ÞUBELERÝ YENÝ YASALARI PROTESTO ETTÝ
KESK Ýzmir Þubeleri 4688 Sayýlý Kamu Görevlileri Sendikalarý Yasasý’nda yapýlan deðiþiklikleri protesto etti. 2 Þubat Perþembe günü saat 12.30’da eski Sümerbank önünde toplanan KESK’li emekçiler, AKP binasýna yürüdüler ve “Grevsiz Toplu Sözleþme, Toplu Sözleþmesiz Sendika Olmaz/KESK Ýzmir Þubeler Platformu” pankartý açtýlar ve yol boyunca yeni çýkan yasanýn neler getireceðine dair ajitasyon konuþmalarý yaptýlar. Sýk sýk “Hak Verilmez Alýnýr Zafer Sokakta Kazanýlýr”, “Toplu Sözleþme Hakkýmýz Grev Silahýmýz”, “Yaþasýn Örgütlü Mücadelemiz”, “Genel Grev Genel Direniþ”, “Biz Çocuklarýmýza Onurlu Bir Gelecek Býrakacaðýz”, “Yaþasýn Onurlu Mücadelemiz” sloganlarý atýldý. AKP önüne gelindiðinde basýn açýklamasýný KESK Ýzmir þubeleri adýna BES Ýzmir þube baþkaný okudu. Basýn metninde, çýkartýlan yasalarýn sadece kamu emekçilerine yönelik olmadýðýný, 4688 yasasý kamu emekçilerine yönelik olduðunu buna benzer yasalarla tüm kesimlere karþý bir saldýrý olduðu belirtildi. Ayrýca KHK yasasý ile saðlýk hakkýnýn yoksul kesimlerin elinden alýndýðý vurgulandý. Son olarak “Bütün kamu emekçilerinin haklarýna yönelik saldýrýlara karþý tutum almaya, yalanlarý teþhir etmeye, sahte demokratlarýn maskelerini düþürmeye, kamu emekçilerinin grevli toplu sözleþmeli sendika mücadelesini yükseltmeye devam edecektir” denildi. Eylem sloganlarla sona erdi. Mücadele Birliði/Ýzmir
HAYDARPAÞA HALKA KAPATILAMAZ
Haydarpaþa garýnýn “hýzlý tren projesi” bahanesiyle ulaþýma kapatýlmasý, Birleþik Taþýmacýlýk Sendikasý tarafýndan protesto edildi. Eyleme Halklarýn Demokratik Kongresi ve Halkevleri de katýldý. 12 Þubat günü saat 13.00’da Haydarpaþa Garý önünde toplanan kitle “Haydarpaþa Halka Kapatýlmaz”, “Haydarpaþa Satýlamaz” sloganlarý attýlar. Her hafta gerçekleþtirilen eylemde Birleþik Taþýmacýlýk Sendikasý açýklamasýnda “30 yýldýr bu raylarda bakým yapýlýyor zaten eðer raylar deðiþtirilecekse bile bütün hatlar kapatýlmadan yapýlabilir. Bizim bir çok önerimizin olmasýna
raðmen bizi dikkate almadýlar ve bütün hatlarý kapattýlar, sadece bir hat dýþýnda oda büyük bir sermaye grubunun ithalatýný sürdürmek için açýk tutuluyor” dedi. BTS açýklamasýnýn devamýnda “Ýstanbul Büyükþehir Belediyesi baþkaný Kadir
204. Sayý / 15 - 29 Şubat 2012
Topbaþ bir açýklamasýnda, Haydarpaþa’yý otel yapacaðýz diyor, kendisi de bir mimar olmasýna karþýn böyle bir açýklama yapmasýný protesto ediyoruz. Belediyelerin halkýn ulaþým ve kültürel zenginlerini korumakla yükümlüdür” dedi. Her hafta Haydarpaþa Garý önünde gerçekleþtirilen eylemin internet üzerinden örgütlendiðini, ama bundan sonra sendika ve diðer emek örgütleriyle sürdürüleceðini söylendi. Gar önünde halay ve horon çekilerek “kara tren” türküleri söylendi. Eylemlerin 4 Mart akþamý, gar önünde büyük bir etkinliklerle süreceði duyuruldu.
15
Sokaklar
MASAL BÝTTÝ!
Eczacýlar, 54 Odasýyla birlikte Kadýköy Ýskele Meydanýnda “Yýkýma Dur De” mitingi düzenledi. 29 Ocak günü ülkenin bir çok ilinden gelen Eczacýlar, Haydarpaþa GATA Hastanesinin önünde saat 11.00’da toplanmaya baþladý. Ellerinde “Meslek Hakkýmý Ýstiyorum”, “Küresel Sermaye Saðlýktan Elini Çek”, “Saðlýkta Özelleþtirmeye Hayýr” döviz ve pankartlarýyla Kadýköy Ýskele Meydaný’na doðru yürüyüþe geçtiler. Sosyal Güvenlik Kurumu ile Türk Eczacýlar Birliði arasýnda geçen protokol görüþmelerinde “kölelik sözleþmesi” dayatýldýðýný söyleyen eczacýlar, “eczanelerin yangýn yeri olduðunu, giderek yýkýma sürüklendiklerini” vurguladýlar. Kadýköy Ýskele Meydanýna ulaþan kitleyi Eczacýlar Odasý baþkanlarý selamladýlar. Odalarý adýna basýna açýklamasý yapan Ýstanbul Eczacýlar Odasý Baþkaný Semih Güngör; “Artýk masalýn sonuna gelmiþ bulunuyoruz. Kanun Hükmünde Kararnameyle: Ý-
Yeni Evrede
Mücadele Birliði
laç ve Týbbi Cihaz Kurumu kuruldu. Ýlaç ve Eczacýlýk Genel Müdürlüðü tasfiye edildi” dedi. Güngör; Saðlýk Meslekleri Kurulu getirilerek meslek örgütlerinin yetkileri bu kurula devredileceðini ve Kamu Hastaneleri Birlikleri kurularak devlet hastanelerindeki ilaç hizmeti iþletmelere devredileceðini söyledi. Güngör; “Bugün Sosyal Güvenlik Kurumu ile Türk Eczacýlar Birliði arasýnda süren yeni ilaç alým protokolü görüþmelerinde bize yeni bir ‘Kölelik Sözleþmesi’ dayatýlýyor. Masal bitti, gerçeklerle baþ baþayýz ve Eczacýnýn direniþi bugün yeniden baþlýyor”
dedi. “Saðlýk Hakkýmýzýn bu masallarla elimizden alýnmasýna izin vermeyeceðiz” diyen Güngör, “Bu kara tabloyu tersine çevirecek güneþli güzel günleri, biz kendi ellerimizle kuracaðýz” dedi. Ýllerden gelen Eczacý Odalarýnýn kýsa kýsa konuþmalarýndan sonra Grup Hayalci’nin sahne almasýyla miting sona erdi.
SAÐLIKTA TÝCARET ÖLÜM DEMEKTÝR! 2 Kasým 2011’de çýkartýlan Kanun Hükmünde Kararnameye karþý “Saðlýkta Ticaret Ölüm Demektir. Saðlýkta Ticaret Yasaklansýn! Halkýn vergileri ile yapýlan kamu hastanelerinin sermayeye peþkeþ çekilmesine karþý çýkýyor, hastanelerimize sahip çýkýyoruz” diyerek harekete geçen emekçiler, SES Ýzmir Þubesinin ve Ýzmir Saðlýk Hakký Meclis Giriþimi çaðrýsýyla Tepecik Eðitim ve Araþtýrma Hastanesinin Ýlk Kayýt önünde bir basýn açýklamasý gerçekleþtirdi. 30 Ocak Pazartesi saat 12.30’da “Saðlýkta Ticaret Ölüm Demektir/Ýzmir Saðlýk Hakký Meclisi Giriþimi” imzalý pankartýyla ilk kayýt önünde toplanýldý. Hastanede muayeneye gelmiþ olan sýra bekleyenler yapýlan basýn açýklamasýnýn etrafýnda toplanýp destekte bulundu. Basýn açýklamasý öncesi ve sonrasýnda sýk sýk “Saðlýk Hak-
16
týr Satýlamaz”, “Saðlýkta Ticaret Ölüm Demektir”, “Hastaneler Halkýndýr Satýlamaz”, “Parasýz Saðlýk Parasýz Eðitim” sloganlarý atýldý. Okunan basýn metninde Genel Saðlýk Sigortasýnýn (GSS) müjdeli bir haber gibi verildiði, oysa her iþlemde insanlardan para almaya dayalý bir anlayýþýn geldiði; has-
204. Sayý / 15 - 29 Şubat 2012
tanelerin A,B,C,D,E þeklinde sýnýflandýrýlacaðýna ve 295 TL geliri olan kiþinin sadece E sýnýfý hastaneye gidebileceði vurgulandý. Son olarak, “Biz Halkýn Ýzmir Saðlýk Hakký Meclisi giriþimi olarak, halkýmýzýn saðlýklý yaþama hakkýný sermayenin kar ve sömürü hýrsýna feda edilmesine itiraz ediyoruz. Saðlýklý yaþamýn doðuþtan kazanýlmýþ bir hak olduðuna inanýyoruz. Para ile alýnýp satýlamaz diyoruz. Halkýn vergileri ile yapýlan kamu hastanelerinin sermayeye peþkeþ çekilmesine karþý çýkýyor, hastanelerimize ve kamu saðlýk kurumlarýna sahip çýkýyoruz” denildi. Birçok demokratik kitle örgütlerinin yaný sýra Mücadele Birliði Platformu eyleme destek verdi. Okunan basýn metninden sonra eylem sona erdi. Mücadele Birliði/Ýzmir
Yeni Evrede
Sokaklar
Mücadele Birliði
”ÖLÜMÜ GÖSTERÝP SITMAYA RAZI ETMEK”
31 Ocak günü DÝSK, sendikal haklar için Türkiye’nin çoðu ilinde protesto yürüyüþleri düzenledi Ýstanbul’da Saraçhane Parký’nda bir araya gelen DÝSK’li iþçiler “Noter Þartýna Hayýr”, “Örgütlenme Barajlarýna Hayýr”, “Grev Yasaklarýna Hayýr” dövizleriyle Çalýþma ve Sosyal Güvenlik Kurumuna yürüyüþ yaptýlar. DÝSK adýna açýklama yapan Ali Küçükosmanoðlu; 2821-2822 sayýlý yasalarda yapýlmak istenen deðiþiklerde grev, toplu iþ sözleþmelerinde ve bir çok hakkýn gasp edilmek istendiðini vurguladý. Ülkenin bir çok ilinde yürüyüþlerle protesto eden DÝSK’li iþçiler Ýstanbul’daki eylemde “DÝSK’e Uzanan Eller Kýrýlsýn”, “Sendikal Hakkýmýz Gasp Edilemez”, “Ýnadýna Sendika Ýnadýna DÝSK” sloganlarıyla yürüyüþ düzenlediler.
Çalýþma ve Sosyal Güvenlik Kurumu önünde açýklama yapan Ali Küçükosmanoðlu Bakanlar Kurulu’nda bekletilen taslak, üyelik ve istifada noter þartý dýþýnda olumlu bir deðiþiklik getirmediðini hatta grev hakký baþta olmak üzere birçok yönden daha da olumsuz düzenlemeler içermekte olduðunu vurguladý. Küçükosmanoðlu; “Yürütülmekte olan kampanya, tam anlamýyla bizlere ‘ölümü gösterip, sýtmaya razý etmeyi’ hedeflemektedir” dedi. Konuþmasýnýn devamýnda; bu kampanya ile iþçiler ve örgütleri tehdit edildiðini, iþçi sýnýfýnýn haklarýný ve özgürlüklerini kýsýtlayan bu taslaðý kabule zorlanmak istediklerini vurguladý. Sorunun yalnýzca grev hakký, toplu sözleþme hakký kýsýtlanmasýyla sýnýrlý olmadýðýný, bu tehdidin bir baþka yönü ise, kýdem tazminatý hakkýnýn iþçilerin e-
linden almaya zemin hazýrlayarak önlerine iki seçenek konulduðunu söyledi. “Ya bu yasa taslaklarýný kabul edeceksiniz, ya da sizi üyeleriniz adýna toplu sözleþme yapmaktan men edeceðiz” denilmek istendiðini bunu asla kabul etmeyeceklerini vurguladý. DÝSK’in taleplerini sýralayan Ali Küçükosmanoðlu; “Koþullarýmýzý bir kez daha ilan ediyoruz: Üyelikte ve istifada noter þartý, iþkolu ve iþyeri barajlarý, grev yasaklarý kaldýrýlmalýdýr. Kýdem tazminatý hakkýmýz korunmalýdýr. Kuralsýz, güvencesiz, esnek çalýþmanýn yaygýnlaþtýrýlmasý sevdasýndan vazgeçilmelidir. Bu hedefler için kararlýlýkla mücadeleye devam edeceðiz. DÝSK, tehditlere boyun eðmeyecektir. DÝSK, iþçi sýnýfýný ucuz emek gücüne dönüþtürme, köleleþtirme giriþimlerine karþý direnecektir” dedi
DÝSK’TEN TOPLU ÝÞ ÝLÝÞKÝLERÝ ÜZERÝNE AÇIKLAMA
DÝSK Genel Merkezinde 2 Þubat günü saat 11.30’da gerçekleþtirilen basýn toplantýsýnda “Toplu Ýþ Ýliþkileri Kanunu” tasarýsýyla ilgili açýklama yapýldý. DÝSK genel sekreteri Tayfun Görgün’ün yaptýðý açýklamada; Türkiye’deki toplu sözleþme düzeni ve sendikal özgürlükler alanýný düzenleyen yeni bir yasanýn “toplu iþ iliþkileri yasa tasarýsý” adý altýnda bakanlar kurulunca TBMM’ye gönderdiðini ve Çalýþma Bakaný’nýn bu yasa tasarýsýnýn ülkede yasaklý ve baskýcý sendikal düzeni sona erdireceðini iddia ettiðini söyledi. Görgün; “ancak aslýnda 12 Eylül’ün, yani darbecilerin karanlýðýný bugün iyice perçinlemek isteyen bir anlayýþ, ne yazýk ki sendikal haklar alanýnda Türkiye’yi bir kaosun eþiðine getirmiþtir” dedi. Bu toplu iþ iliþkileri yasa tasarýsýnýn TBMM’ye sunulduðu þekliyle yasalaþmasý halinde 12
Eylül Askeri Cuntasý tarafýndan çýkarýlan 2821 ve 2822 sayýlý yasalarýn bir benzeri olmaktan baþka sonuç yaratmasý mümkün olmadýðýný söyleyen Görgün; “6 sendikadan yalnýzca biri yüzde 3 barajýný aþabilmektedir. Ancak bugün ikna olup sesini çýkaramayanlar için yarýn çok geç olacaktýr” dedi. Tayfun Görgün asýl amacýn, hazýrlanan kanun tasarýsý ile Kýdem Tazminatý Fonu kurulmasý, Bölgesel Asgari Ücret Uygulamasý ve Özel Ýstihdam Bürolarý eliyle patronlar için yaratýlmak istenen “ucuz emek” cenneti olduðunu söyledi. Görgün, DÝSK’in yetkisiz kalacaðýndan, kapanacaðýndan bahsedenlerin, DÝSK’in iþçi sýnýfýnýn örgütlenme tarihinden habersiz olduklarýný ve iþçi sýnýfýnýn tarihi yasalarla deðil yasaklara karþý mücadele ile inþa edildiðini vurguladý.
204. Sayý / 15 - 29 Şubat 2012
17
Sokaklar
EMEKÇÝLER BÝLLUR TUZ ÝÞÇÝLERÝNÝN YANINDA
3 Þubat Cuma günü saat 17.00’de KESK Ýzmir Þubeler Platformu Billur Tuz iþçilerini ziyaret etti. KESK’liler, “Billur Tuz Ýþçilerinin Onurlu Direniþini Destekliyoruz/KESK Ýzmir Þubeler Platformu” pankartý taþýdýlar. 4 Þubat Cumartesi günü de saat 11.30’da Mücadele Birliði Platformu 34. gününde olan iþçileri ziyaret için Organize Sanayi Bölgesi giriþinden itibaren “Billur Tuz Ýþçileri Yalnýz Deðildir”, “Yaþasýn Ýþçilerin Mücadele Birliði”, “Billur Tuz Ýþçisi Direniþin Simgesi”, “Yaþasýn Onurlu Mücadelemiz”, “Zafer Savaþan Ýþçilerin Olacak”, “Atýlan Ýþçiler Geri Alýnsýn” sloganlarýyla Billur Tuz iþçilerini ziyaret etti. Ayný gün saat 12.30’da Tek Gýda-Ýþ genel merkezi yöneticileri oradaydý. Tek Gýda-Ýþ genel baþkan danýþmaný Gürsel Köse kýsaca eylem sürecine deðinip yalnýz olmadýklarýný söyledi. Gürsel Köse sözü Tek Gýda-Ýþ genel sekreteri Mecid Amaç’a býraktý. Mecid Amaç; Billur Tuz iþçilerini eylemleri sürdüðü sürece yalnýz býrakmayacaklarýný söylerken, verilen haklý mücadeleyi kazanacaklarýna deðindi. Mecid Amaç’ýn ardýndan sözü genel teþkilat sorumlusu Recep Ali Çelik aldý. Ali Çelik iþçilere, sonuna kadar yanlarýnda olacaklarýný söyledi. Yapýlan konuþmalardan sonra iþçilere getirilen erzaklar daðýtýldý. Mücadele Birliði/Ýzmir
Yeni Evrede
Mücadele Birliði
“ARKADAÞLARIMIZ DIÞARIDA BEKLERKEN BÝZLER GECELERÝ RAHAT UYUYAMIYORUZ”
Billur Tuz iþçileri 8 Þubat Çarþamba günü eylemlerinin 38. gününe girdi. Bizler de saat 15.30’da iþçilerin yanýndaydýk. Ýþçiler fabrika giriþ kapýsý önünde “Atýlan Ýþçiler Geri Alýnsýn”, “Baskýlar Bizi Yýldýramaz” sloganlarýný atarken bizler de “Billur Tuz Ýþçileri Yalnýz Deðildir” sloganýyla yanlarýna geldik. Günlerini bol bol slogan atarak geçiren iþçilerin neþeleri hayli yerindeydi. Ýçeride çalýþan eski sendikalý ve þu anda sendikalý olan gündüz-gece vardiyasýnda çalýþan iþçiler eylemin 36. gününde müdürle bir görüþme yapmýþlar. Yapýlan görüþmede iþçiler, “Bir hafta içerisinde dýþarýdaki arkadaþlarýmýzýn isteklerini yerine getirmezseniz, bundan sonra biz de çalýþmak istemeyiz. Arkadaþlarýmýz dýþarýda beklerken bizler geceleri rahat uyuyamýyoruz” diyerek net bir þekilde tavýrlarýný koymuþlar. Bu geliþme üzerine eylemdeki iþçiler, “her gün bize yönelik olumlu geliþmeler oluyor ve olmaya devam edecek” dediler. Ýþçiler ile 25 Þubat günü Billur Tuz ve Savranoðlu Deri iþçileri ile yapýlacak dayanýþma gecesi üzerine sohbet ettik. Ýþçilere gecede yalnýz olmayacaklarýný, elimizden geldiðince destek olacaðýmýzý söyledik. Yaklaþýk 1 saat süren ziyaretin ardýndan iþçilerin yanýndan ayrýldýk. Mücadele Birliði/Ýzmir
BÝLLUR TUZ ÝÞÇÝLERÝ “DÝMDÝK AYAKTA”
Eylemlerinin 41. gününde olan Billur Tuz iþçilerini Mücadele Birliði Platformu olarak ziyaret ettik. 11 Ocak Cumartesi saat 13.30’da Organize Sanayi giriþinden itibaren “Billur Tuz Ýþçisi Yalnýz Deðildir”, “Yaþasýn Ýþçilerin Mücadele Birliði”, “Zafer Savaþan Ýþçilerin Olacak”, “Yaþasýn Onurlu Mücadelemiz”, “Dünya Emeðin Olacak”, “Atýlan Ýþçiler Geri Alýsýn”, “Billur Tuz Ýþçisi Direniþin Simgesi” sloganlarýyla iþçilerin yanýna geldik. Fabrikanýn ana giriþ kapýsý önünde bekleyen iþçiler de bizleri slogan, ýslýk ve alkýþlarla karþýladýlar. Ýþçilerin, iþçi-emekçi mahallelerinden gelen aileleri, emekçi kadýnlarýn, farklý iþ kollarýndan iþçilerin, üniversite ve lise öðrencilerinin yanlarýnda olmalarýnýn anlamlý olduðunu söylediler. Bir
18
yandan iþçilerin ikram ettiði çaylarý yudumlarken, iþçilerle eylem üzerine sohbet ettik. Bizlerle birlikte Billur Tuz iþçilerini ziyarete gelen bir iþçi arkadaþýmýz, sazýyla türkü ve marþlar söyledi, biz de halay çektik. Eylemdeki iþçi arkadaþlar, eski sendikalý ve þu anda sendikalý olan arkadaþlarýnýn 5 Þubat’ta Billur Tuz Fabrikasý müdürleriyle görüþme yaptýklarýný hatýrlattýlar. Bir haftalýk müddet dolduðunu söyleyen iþçi arkadaþlar, “Pazartesi günü sürprizler bizleri bekliyor” dediler. Ayrýlmadan önce “41. Gün” hatýrasý olarak toplu fotoðraf çektik. Eylemdeki bir iþçi arkadaþ; “Billur Tuz iþçileri 41. gününde dimdik ayakta” diyerek bizleri uðurladý. Mücadele Birliði/Ýzmir
204. Sayý / 15 - 29 Şubat 2012
Yeni Evrede
Sokaklar
Mücadele Birliði
“HAYKIRIÞIMIZI, SESÝMÝZÝ DUYAN YOK MU?” Türkiye genelinde KPSS sýnavý ile itfaiyeci olmaya hak kazanan 286 kiþi, uzun süredir atanamadýklarý için 8 Þubat Çarþamba günü saat 13.00’de Konak Kemeraltý giriþinde oturma eylemi yaptýlar. Atanma sözü aldýklarýný ama atamalarýnýn yapýlmadýðýný dile getiren itfaiyeciler seslerini eylemle duyurmak istedi, eyleme aileleri de destek verdi. “Ýtfaiyeciler Burada/Hakkýmýz Nerede!”, “Umutlarýmýz Hayallerimiz Vardý/Sesimizi Duyan Yok Mu” pankartlarýnýn yaný sýra “Suçumuz Kazanmak Mý?”, “Yýlmadýk Yýkýlmadýk Direneceðiz”, “Ekmeðimizi Ýstiyoruz”, “Hayallerimiz Vardý Þimdi Ýse Maðduriyet”, “Atamasý Yapýlmayan 286 Ýtfaiyeci Ýçin Adalet!”, “Danýþtay Duy Sesimizi” dövizleri taþýndý. Çalýþamadýklarý için elektrik, su faturalarýný ve kiralarýný ödeyemediklerini söyleyen itfaiyeciler; “Bizler ekmek paramýz için çalýþmak istiyoruz. Biz kazandýðýmýz hakkýmýz olaný istiyoruz” dediler. Bir itfaiyeci annesi “Çocuðum, bize bakacak yüzü olmadýðýný söylüyor, ben nasýl 23 yýl çocuðumun yanýnda olduysam bugün de yanýnda olacaðým ve peþinden gideceðim” dedi. Yaklaþýk yarým saat oturarak bekleyen atanama-
yan itfaiyeciler basýn açýklamasýnda, “Baþvurduðumuz tüm ilgili kurumlar bir bir yüzümüze kapanmýþtýr. Sesimizi duyurmak istemeyen, bizleri görmezden gelen yetkililere þunu sormak istiyoruz; ‘Bizim suçumuz nedir?’ Artýk ne maddi ne manevi olarak dayanma gücümüz kalmadý. Bu sebeple maðduriyetimiz giderilmediði takdirde þu anda gerçekleþtirmiþ olduðumuz temsili oturma eylemini, bu soðuk kýþ günlerinde donma pahasýna, canýmýz pahasýna 7-24 sürekli hale getirip baþlatacaðýmýz, bu meydandan ayrýlmayacaðýmýzý tüm kamuoyuna ilen etmek istiyoruz. Þayet sesimizin duyulmasý için birkaç arkadaþýmýzýn saðlýðýný kaybetmesi, zarar görmesi gerekiyorsa bunda da kararlý olduðumuzu belirtmek istiyoruz” denildi. Okunan basýn metninden sonra çember þeklinde oturan atanmayan iþçiler yerel ve diðer basýnla röportaj yaptý. Oturma eylemi bitirildikten sonra pankartlarý ve dövizleri ile Konak meydanýndan Ýzmir Büyükþehir Belediyesi önüne gelen itfaiyeciler, Büyükþehir Belediyesini protesto ederek eylemi sona erdirdiler. Mücadele Birliði/Ýzmir
ÝZMÝR AYÖP’TEN BASIN AÇIKLAMASI
Ýzmir Atamasý Yapýlmayan Öðretmenler Platformu (AYÖP) 28 Ocak günü bir basýn açýklamasý yaptý. Saat 13.30’da Konak YKM önünde bir araya gelen öðretmen adaylarý; buradan sloganlarla Büyükþehir Belediyesi Önüne yürüyüþe geçtiler. Yürüyüþ boyunca “Okuduk Okuduk Okutamadýk”, “Zafer Direnen Öðretmenin Olacak”, “Kurtuluþ Yok Tek Baþýna Ya Hep Beraber Ya Hiçbirimiz”, “Atama Yoksa Ýsyan Var”, “Ýzmir Öðretmenine Sahip Çýk” sloganlarý atýldý. Konak Meydaný’nda bir açýklama yapýldý. Büyükþehir Belediyesi önünde yapýlan basýn açýklamasýnda; “2002 döneminde 72 bin olan Atamasý Yapýlmayan Öðretmen sayýsýnýn %500 artarak 400 bini aþmýþtýr. Popülist politikalar sonucu her yýl bir yandan yeni eðitim fakülteleri açýlýrken bir yandan da mevcut eðitim fakültelerinin kontenjaný artýrýlarak mezun olan öðretmen sayýsýnýn artmasý ve ucuz iþ gücü sayýlmasýnýn yolu açýlmaktadýr. Atamasý yapýlmayan 29 öðretmen arkadaþýmýz kendilerine yapýlan muameleleri ve dayatýlan þartlarý onurlarýna yediremeyerek yaþamlarýna son vermiþlerdir. Ölüm sözün bittiði noktadýr. 100 binlerce öðretmen açýðýnýn olduðu ve 100 binlerce öðretmenin iþ beklediði bir ortamda verilen atama sayýsýnýn yetersizliði açýkça görülmektedir” denildi. Basýn açýklamasýnýn okunmasýndan sonra, saat 17.00’da yapýlacak Dayanýþma Gecesine çaðrýda bulunularak eyleme son verildi. Mücadele Birliði/Ýzmir 204. Sayý / 15 - 29 Şubat 2012
19
Yeni Evrede
Sokaklar
Mücadele Birliði
2000’E YAKIN TEB PERSONELÝ ÝÞSÝZ KALACAK Fortisbank ile TEB’in birleþmelerinin ardýndan gerçekleþen iþlemler sonunda Fortisbank’ýn tüzel kiþiliði sona erdi. Böylece bankanýn Türk Ekonomi Bankasý’na (TEB) devrine geçildi. Birleþmeyle ilgili çalýþmalarýn sona ermesinin ardýndan iþten çýkarýlacak personelin belirlenmesine de baþlandý. Geçen hafta hangi bölümlerden kaç kiþinin çýkarýlacaðýna dair toplantý alýnmýþ ve çok sayýda personelin iþsiz kalmakla yüzyüze kalýþý ve toplantý süreci Bank-Sen tarafýndan kamuoyuna duyurulmuþtu. Yapýlan toplantýlar sonucu bu birleþme sonucunda 1500-2000 kadar personel iþsiz kalmakla yüzyüze geliyor. 8 Þubat günü DÝSK yöneticilerinin de katýlýmýyla Ýstanbul DÝSK binasýnda saat 12.30’da düzenlenen basýn toplantýsýyla Bank-Sen sürece iliþkin bilgi verdi. TEB’in 1500-2000 civarýnda personelinin önümüzdeki günlerde iþten çýkarýlacaðý duyurusunun yapýldýðý hatýrlatýlarak, bu açýklamadan kýsa bir süre sonra ise insan kaynaklarý ve þube müdürlerinin patronlardan aldýklarý talimatlar doðrultusunda çalýþanlarla birebir görüþmeler yapýldýðý belirtildi. Motivasyon görüþmesi adý altýnda yapýlan bu görüþmelerin çalýþanlarýn psikolojik bozguna uðratýlmasýný hedefleyen, atýlacaklarý seçiyoruz baskýsýný meþru kýlan görüþmeler olduðu vurgulandý. Birleþme sonrasýnda yaþananlarýn tüm hak kayýplarýna raðmen “iyileþtirme” adý altýnda lanse edildiði belirtilen açýklamada kýyýmýn baþladýðý ve üst makamlar tarafýndan düðmeye basýlarak haklarýnýn çoðundan feragat etmeye zorlanan yeni TEB personelinin þimdi de iþten atýlma korkusuyla karþý karþýya olduðu ifade edildi. Bank-Sen’in, TEB’in çalýþanlarýný sýnýrsýz bir þekilde sömüren bu anlayýþýna ve pervasýz yaklaþýmlarýna sessiz kalmadýðý belirtilen açýklamada Bank-Sen tarafýndan 7 Þubat 2012 Salý akþamý Genel Müdürlük önünde yapýlan TEB’in iþten çýkarma ve tacizlerine yönelik açýklamanýn daðýtýmý sýrasýnda sendika yöneticisi ve üyelerinin TEB’in güvenlik görevlilerinin saldýrýsýna uðradýðý ve sendika görevlilerinin darp edildiði belirtilerek saldýrýya iliþkin yasal süreç baþlatýldýðý ve suç duyurusunda bulunulduðu ifade edildi. Yasal ve meþru sendikal faaliyetlerini engellemeye dönük bu saldýrýnýn amacýnýn TEB yönetiminin çalýþanlarýna yönelik terör ve kýyým hazýrlýklarýnýn kamuoyundan gizlenmesi amacý taþýdýðý belirtilen açýklamada Bank-Sen’in mücadelesini sürdüreceði belirtilirken DÝSK yönetimi ve sendikalarýnýn da bu mücadeleye destek verdiði belirtildi. Basýn açýklamasýnýn ardýndan Bank-Sen Genel Sekreteri Murat Denizkurdu süreç hakkýndaki sorularý cevapladý. DÝSK yöneticileri de Bank-Sen’in verdiði mücadeleyi desteklediklerini belirttiler.
TUTUKLULUKLARININ 100. GÜNÜ
Eðitim Sen 6 Nolu Ü ni ver si te ler Þubesi, Büþra Ersanlý için Beþiktaþ Adliyesi önünde bir eylem yaptý. 100 gündür tutuklu bulunan Eðitim Sen üyesi Prof. Büþra Ersanlý, KCK operasyonlarýnda gözaltýna alýnmýþ ve tutuklanmýþtý. Ersanlý, BDP bilim akademilerinde yayýncý Ragýp Zarakolu ile dersler veriyordu. Eðitim Senliler, Beþiktaþ Adliyesi önünde “Tutukluluðun 100. Gününde Adalet ve Özgürlük Ýstiyoruz” pankartý açarak “Gözaltýlar, Tutuklanmalar, Baskýlar Bizi Yýldýramaz”, “Büþra Hoca’ya Özgürlük” sloganlarý attýlar. Eðitim Sen baþkaný Ýsmet Akça yaptýðý açýklamada, Büþra Ersanlý ve Ragýp Zarakolu’nun, pek çok öðrenci, gazeteci, siyasetçi gibi siyasi düþüncelerinden kaynaklý tutuklandýklarýný vurguladý. Akça Büþra Ersanlý’nýn 100 gündür tutuklu olduðuna dikkat çekerek, “100 gün önce söylediklerimizden farklý bir þey söylemek için deðil ama ayný þeyleri býkmadan usanmadan söylemeye devam edeceðimizi göstermek için buradayýz” dedi. Akça; Eðitim Sen’in akademik özgürlük ve düþünce özgürlüðünü ve bu özgürlüklerini kullandýklarý için tutuklananlarýn haklarýný üniversite içinde ve dýþýnda yapacaklarý faaliyetlerle gündemde tutacaklarýný söyledi.
SAVRANOÐLU EMEÐÝ DE DOÐAYI DA SÖMÜRÜYOR!
Menemen’de faaliyet gösteren Savranoðlu Deri Fabrikasýnýn çevreyi kasten kirletiyor! Bu durumu protesto için 2 Þubat günü saat 12.30’da, Deri-Ýþ Sendikasý Ýzmir Þubesi, Ekoloji Kolektifi, EGEÇEP, Çaðdaþ Hukukçular Derneði Ýzmir Þubesi ve ÝMECE Dostluk Dayanýþma Derneði tarafýndan Ýzmir Adliyesi önünde basýn açýklamasý yapýldý. “Bugün görüyoruz ki sermaye yalnýzca emeði deðil doðayý da eþzamanlý olarak sömürüyor. Yalnýzca iþçilerin saðlýðýný deðil, üretim faaliyetine katýlmayan halkýn saðlýðýný da hiçe sayýyor” diyen eylemciler adýna basýn açýklamasýný EGEÇEP Dönem
20
Sözcüsü Ertuðrul Barka okudu. açýklama, “Bizler bugün burada Savranoðlu þirketinin çevreyi kasten kirletmek suçunu oluþturan eylemlerini þikâyet etmek için toplandýk.
204. Sayý / 15 - 29 Şubat 2012
Gün emeði ve doðayý sömürenlere karþý emekçi sýnýflar ve ekoloji mücadelesi yürütenlerin dayanýþma günüdür! Emeði ve doðayý sömürenlere karþý Hopa’da, Solaklý’da, Gerze’de, Ulukýþla’da, Kýþladað’da, Bergama’da, Aliaða’da ve Akkuyu’da süren mücadelemiz bugün Menemen’de bizler var oldukça devam edecek! Ýþçiler, yoksullar ve doða ortak mücadelemizle özgürleþecek!” diyerek sona erdi. Açýklamanýn ardýndan sorumlular hakkýnda hazýrlanan þikayet dilekçesi savcýlýða verildi ve eylem sona erdi.
Mücadele Birliði/Ýzmir
Yeni Evrede
Mücadele Birliði
Zindanlar
melelerle karþý karþýya kaldýklarýný belirti. Kalman; “Unutmayalým ki; tecrit, iþkence, hak ihlalleri yaF tipi kapalý cezaevinde tutuklu bulunan Murat Aktaþ’ýn, ya- ný baþýmýzda tüm insanlýðý, hepimizi tek tek tehdit ediyor. Bütün zý iþleri müdürümüz Saime Kavak’a gönderdiði APS mektup ce- bu uygulamalar ayný zamanda topluma da gözdaðýdýr. Bu duza Ýnfaz kurumu disiplin kurulu tarafýndan “sakýncalý mektup” rumdan kulaklarýmýzý týkayarak, gözlerimizi kapayarak asla kurdenilerek; “APS mektubun alýkonulmasýna, mektubun içeriðin- tulamayýz. Bunun için; Sesimizi birleþtirelim F tipi hapishaneler de suç ve suçluyu öven, ayný zamanda açlýk grevlerine teþvik e- kapatýlsýn!” dedi. İHD “F Tipleri Kapatılsın” eylemini 4 Şubat dici ifadelere yer verildiði tespit edilmiþ, Disiplin kurulu kararýnýn akşamı da Bakırköy Özgürlük Meydanı’nda gerçekleştirdiler. dosyasýnda saklanmasýna, alýnan kararýn bir nüshasýnýn ilgili hükümlü/ tutukluya tebliðine” oy birliðiyle karar verilmiþ. ÖZGÜRLÜK ÝÇÝN EYLEM Zindanlarda Abdullah Öcalan’ýn üzerindeki tecride son veTutuklu Aileleri rilmesini, özgür hareket, saðlýk ve güvenlik þartlarýnýn yerine ge- Dayanýþma Derneði tirilmesi, savaþ suçu olan kimyasal silah kullanýmýna son (TUAD) 31 Ocak güverilmesini, sivil ve savunmasýz insanlar üzerinde gerçekleþtiri- nü Galatasaray Lisesi len gözaltý ve tutuklamalarýn sonlandýrýlmasýný, Kürt kurumlarý önünde yaptýðý basýn ve insan haklarý savunucu aydýn ve yazarlar üzerindeki sürek a- açýklamasýyla 13 yýldýr výndan vazgeçilmesini, Ýmralý cezaevindeki yaklaþýmlar baþta ol- Ýmralý’da tutuklu bulumak üzere Kürt halkýnýn iradeleþmesine yönelik saldýrý ve nan ve tutukluluðunun zindanlarda artan baský ve þiddeti protesto etmek amacýyla 21-22- son 189 gününde avu23/ 12/2011 tarihlerinde 3 günlük açlýk grevi yapan TKEP/L da- kat ve yakýnlarý taravasýndan tutuklu bulunan Murat Aktaþ ve Mehmet Zeki Doðan, fýndan görüþülemeyen Abdullah Öcalan için özgürlük istediler. Mustafa Kapar, Mehmet Ali Polat, Engin Bulut, Fahri Týrpan, TUAD adýna açýklama yapan Mehmet Taþtan, “Sayýn AbMehmet Aytunç Altay, Ulvi Yalçýn ve Bayram Namaz isimli dullah Öcalan’ýn hayatýndan endiþe ettiðimizi dile getirerek özdevrimci tutsaklar için 5275 sayýlý ceza ve güvenlik tedbirleri- gürlüðüne kavuþabilmesi için bir an önce adým atýlmasýný nin, kanunun 40/2-g maddesi “Açlýk Grevi Yapmak” fiiline mu- istiyoruz” dedi. halefet ettikleri kanaatine varýlmýþtýr. Kürt halkýnýn tecrit politikasý gibi 30 yýldýr sürmekte olan Murat Aktaþ ve Ulvi Yalçýn hakkýnda daha önceden aldýkla- psikolojik ve fiili savaþtan yeterince nasibini aldýðýný ve bu savarý disiplin cezalarýna bir yenisi eklendi, “bir ay süre ile ücret kar- þýn son bulmasýný istediklerini belirten Taþtan, Diyarbakýr ve bir þýlýðý çalýþan iþten yoksun býrakma” ve “bazý etkinlik men etme” çok ilde gerçekleþtirilen kazý çalýþmalarýnda, kazýlan her karýþ cezasý verildi. topraktan insan kemiklerinin, kafataslarýnýn çýktýðýný vurguladý. Taþtan; Kürt olduðu için yüzlerce kiþinin tutuklandýðýna dikkat çekerek, insanlarýn cezaevlerinde parkinson, kanser ve felç gibi F TÝPLERÝ KAPATILMALI Ýnsan Haklarý Derneði, “F Tipi Zindanlarýn Kapatýlmasý” aðýr hastalýklarýn pençesinde yaþadýklarýný belirtti. “TUAD olakampanyasý kapsamýnda bu hafta da Taksim Meydaný’nda otur- rak dikkat çekmek istedikleri Türkiye’nin temel toplumsal ma eylemi düzenledi. Daha önceki eylemler Kadýköy ve Meci- sorunlarý olduðunu” söyledi ve her hafta bu eylemlerini gerçekleþtireceklerini ifade etti. diyeköy’de yapýlmýþtý. 28 Ocak günü Taksim Meydaný’nda “F” oluþturarak oturan ÝHD’liler, F Tiplerinin kapatýlmasýný istediler. Ýzmir TAYD-DER’den ÝHD adýna açýklama yapan Sevim Kalman; “F tipi HapishaBasýn Açýklamasý neler Kimler Ýçin Tasarlandý?” diye sorarak, F tiplerinin CIA’nýn Tu tuk lu A ileleri Yardýmlaþma ve Dayanýþma Derneði projesi olduðunu ve siyasi tutsaklar için tasarlandýðýný, bunun siyasi tutsaklara karþý ideolojik bir saldýrý olduðunu söyledi. Bunun (TAYD-DER) 31 Ocak Salý günü saat 13.00’te eski Sümerbank için 19 Aralýk 2000’de gerçekleþtirilen operasyonun “Kanlý Ara- önünde Abdullah Öcalan’ýn tecridini protesto etmek için basýn lýk” olarak tarihe geçtiðini, katliamdan sonra siyasi tutsaklarýn F açýklamasý gerçekleþtirdi. Eylemde barýþ anneleri en önde “Özgür Önderlik, Özgür ve tipi hapishanelere geçirildiðini vurguladý. De mok ratik Yaþamýn Teminatýdýr” pankartýný taþýdý. Basýn metKalman; F tipi hapishanelerde özel- nini TAYD-DER adýna Sinan Demirkan okudu. Okunan basýn alikle aðýrlaþtýrýlmýþ çýklamasýnda Öcalan’a yönelik 6,5 aydýr görüþ yaptýrýlmamasý müebbet hükümlüle- protesto edilirken, bu konuda nihai çözümün Öcalan’ýn serbest rinin, uygulanan hak býrakýlmasýnda olacaðý vurgulandý. Okunan metin sýrasýnda sýk gasplarý, disiplin ceza- sýk “Biji Serok Apo”, “Baskýlar Bizi Yýldýramaz” sloganlarý atýllarý, yasaklar ve saðlýk dý. Basýn açýklamasýnýn ardýndan oturma eylemi yapýldý ve eysorunlarýnda ciddi bir artýþ olduðunu ve iþ- lem sona erdi. kenceye varan muaMücadele Birliði/Ýzmir
“AÇLIK GREVÝ YAPMAK” FÝÝLÝNE MUHALEFET VE SAKINCALI MEKTUP
204. Sayý / 15 - 29 Şubat 2012
21
Yeni Evrede
Ekin - Sanat
Mücadele Birliði
BU TOPRAKLARA BAHAR GELENE KADAR EMEÐÝN EZGÝLERÝNÝ SÖYLEYECEÐÝZ!
Kürt halkýna karþý bir gözdaðý olan Þýrnak-Uludere katliamý, iþçi-emekçilerin yaþam alanlarýný, saðlýk haklarýný, iþ güvenliðini gasp eden torba yasa, iþten atmalar, çalýþanlarý sendikasýzlaþtýrma giriþimleri ve daha sayamadýðýmýz nice örnekler bulunmaktadýr. Bugün tekelci kapitalizmin bu çöküþü ve süreklilik saðlayan eylemler, sadece Türkiye ve Kürdistan topraklarýnda deðil, bütün dünya ülkelerinde halk ayaklanmalarýna dönüþüyor. Tunus, Yemen ve direniþ alaný haline gelen Tahrir Meydaný bunlara örnektir. ABD’de günlerce devam eden sokak eylemleri ve Wall Street’in iþgali de, giderek büyüyen devrim dalgasýnýn
en büyük örneklerinden biridir. Bunlar artýk iyice güçsüzleþen devletin ve onun öznelinde miadýný dolduran emperyalizmin çöküþünün göstergeleridir. Bütün bunlarýn yanýnda Türkiye, ABD’nin Büyük Ortadoðu Projesi kapsamýnda Suriye’ye karþý yürütülen siyasetin ve bu doðrultuda olasý bir savaþýn tam da eþiðinde bulunmaktadýr. Böyle bir süreç içerisinde zaten çöküþ içerisinde olan Türkiye, baskýlarýný özellikle Antakya üzerinde yoðunlaþtýrmakta ve yaprak bile kýmýldamayacak hale getirmeye çalýþmaktadýr. Böyle bir süreçte düþünen, sorgulayan ve yeni bir yaþam isteyen ve bu uðurda mücadele veren herkese ve her
kuruma karþý baský ve þiddetini devam ettirmektedir. 3 yýl önce açýlýþýný 27 Aralýk 2009’da yaptýðýmýz Antakya Ayýþýðý Sanat Merkezi tüm baskýlara raðmen çalýþmalarýný sürdürmeye devam etmektedir. Terörle mücadele þubesi yaklaþýk 1 yýldýr. Antakya Ayýþýðý Sanat Merkezi’ni baský altýna almýþ: Ayýþýðý’nýn çalýþmalarýný bitirmeye ve emekçi halkla olan baðlarýný koparmaya çalýþmýþlardý. Mayýs ayýndan itibaren kuruma gelen tüm gençlerin ailelerine gidip Sanat Merkezini bir terör yuvasý olarak tanýtmaya baþladýlar, aileleri korkutup çocuklarýný uzaklaþtýrmalarýna sebep oldular. Baskýlarý kýnamak ve teþhir etmek amacýyla 27 Ocak Cuma günü Antakya Ýnsan Haklarý Derneðinde saat 13.00’da bir basýn toplantýsý gerçekleþtirdik. Antakya ve Ayýþýðý Sanat Merkezimiz üzerinde uygulanan politika genel olarak Türkiye ve dünya koþullarýndan baðýmsýz deðildir. Baskýlar bizi yýldýrmadý, yýldýrmayacak. Buradan bir kez daha haykýrýyoruz: bu topraklara bahar gelene kadar bizler emeðin ezgilerini söylemeye ve güneþe uðurladýklarýmýzýn izinden yürümeye devam edeceðiz. Antakya Ayýþýðý Sanat Merkezi
40. YILDA HER AN DENÝZLERLEYÝZ
22
Ýnsanlýðýn, ismine yakýþýr bir hayat yaþamasý için dünyayý deðiþtirme eyleminin bir parçasý olmayý bilmiþ ve bunu tarih sayfalarýna yazdýrmayý baþarmýþ üç ismin; Deniz, Yusuf ve Hüseyin’in ölümsüzleþmesinin 40. yýlýndayýz. Denizler’le ayný yolda yürüyor olmanýn gururu ile 2012 yýlýnda yapacaðýmýz tüm üretimleri ve çalýþmalarý Denizler’e ithaf ediyor ve kavgasýný kavgamýz bildiðimiz tüm emekçileri ölümsüzlüklerinin 40. yýlýnda Denizler’in cüretini örnek almaya çaðýrýyoruz. Grup Emeðe Ezgi 204. Sayý / 15 - 29 Şubat 2012