s205

Page 1



Yeni Evrede

Mücadele Birliði

K

ÝLERÝ DÜZEY

üçük burjuva sol hareketler, Türkiye ve Kürdistan’da sýnýflar savaþýmýnýn gerçek düzeyini, gerçek geliþme çizgisini kavrayamadýklarý için, gerçekleri algýlayamadýklarý ve yansýtamadýklarý için bize politik ve toplumsal mücadelenin yüzeysel bir yorumunu veriyorlar. Onlar anlayýþ olarak kitlelerin verdiði devrimci mücadelenin çok gerisinde kalmýþlardýr. Kitlelerin vermek zorunda kaldýklarý görevleri tam bir açýklýk içinde görmesi için, sýnýf mücadelesinin ve hareketin ulaþtýðý ileri düzeyi doðru olarak ifade etmek gerekiyor. Emekçilerin bilinç ve mücadele düzeyini doðru algýlamak isteyenler, iþçilerin, kitlelerin devrimcileþtiðini, devrimci bir kitlenin var olduðunu, hem de uzun süreden beri varlýðýný ortaya koyduðunu kabul etmek zorundadýrlar. Öte yandan henüz bu duruma gelemeyen emekçileri devrimcileþtirmek için ýsrarlý bir uðraþ devam edecektir. Ýþçilerin, kitlelerin devrimcileþmesi, yalnýzca eðitsel çalýþmalarla olmaz, bunun için eylemin dönüþtürücülüðü gerekir. Kitleler sýnýf mücadelesinin pratiðinde bulunarak eðitilir ve dönüþürler. Kitleleri devrimcileþtirme, onlarý devrim mücadelesinde eðitme proleterlerin devrimci partisinin görevidir. Ve bu görev, devrim mücadelesiyle birlikte yürür. Devrim mücadelesi oluþan nesnel zeminler üzerinde yürür. Emek-sermaye karþýtlýðýnýn keskinleþmesi, burjuva devletin anti-demokratik, baskýcý, katliamcý, faþist karakteri ulusal sorunun varlýðý, emekçilerin sefalet ve yoksulluk içindeki durumu, devrimci mücadelenin üzerinde yükseldiði nesnel temeldir. Egemen sýnýfýn artan þiddeti bu koþullarý yürürlükten kaldýramaz. Tersine, gerici burjuva zor, süren toplumsal çatýþmalarý sadece biraz daha þiddetlendirir. Emekçi ve sömürülen kitlelerle tekelci kapitalist sýnýf arasýnda geniþleyen ve þiddetlenen bir savaþým bu topraklarda bir noktaya varmýþsa, devrimci sýnýf burada, niceliðin niteliðe dönüþmesi için dövüþmelidir. Her ülkedeki iþçi hareketi, belli bir geliþimden sonra olgun duruma gelir. Hareketin olgunlaþmasý, emekçi kitlelere öncülükte, bilinç, deneyim, örgütlenme ve mücadele yeteneðinde ileri bir seviyeye ulaþmak anlamýna gelir. Hareket ileri aþamalara varmýþken, devrimci iþçi ve emekçi hareketinin durumu, ilk geliþme dönemleri gibi ele alýnýp deðerlendirilemez. Bunun yanýnda þu yön de gözününde tutulmalý: Emekçilerin bir bölümü sýnýf bilinçli duruma gelip, ileri bir hareket biçimini temsil ederken, diðer bir bölümü henüz sýnýf bilincine kavuþmamýþtýr ya da harekete yeni atýlýyordur. Ancak onlarý etkileyen, harekete geçiren ve sürekleyen devrimci kitlelerdir. Burada ortalama kitlelerin durumundan deðil, ileri kitlelerin bi-

lincinden ve hareketinden yola çýkýlmalýdýr. Maddi koþullarý iþçi sýnýfýný militan bir sýnýf durumuna getirecek denli geliþmiþtir. Proleterlerin militanlýðý sadece maddi koþullardan gelmiyor, bu temel üzerinde yýllarca süren þiddetli sýnýf savaþýmýnýn ateþinden geçmekten, sosyal pratikten, devrimci mücadeleden de ileri geliyor. Taþýdýðý militan ve devrimci nitelikler onu, tekelci kapitalist düzeni altüst edecek bir konuma getirmiþtir. Sermaye egemenliðini devirecek tarihsel devrimci hareket, bu sýnýfýn her günkü eylemlerinde geliþip yükselmektedir. Ýþçi sýnýfý hareketi uzun bir mücadele dönemini ardýnda býrakýrken, verilen savaþýmda gelecekteki mücadeleleri de kullanmak üzere devrimci deðerler, nitelikler, birikimler yarattý. Hareket kazanýlmýþ ileri ögelere dayanarak savaþýmý sürdürecektir. Bu, mücadelede daha ileri bir konumda olmak demektir. Hareket yapýsýnda taþýdýðý mücadele deneyimleri ve teorik-pratik donanýmla tarihin karþýsýna çýkaracaðý savaþýmýn her biçimini karþýlayabilir. Mücadelenin biçimleri sorunu dýþýmýzdaki geliþmelerle, nesnel koþullardaki deðiþimle, ekonomik ve toplumsal deðiþikliklerle, diðer ülkelerdeki geliþmelerle iliþki içinde ele alýnmalýdýr. Ýþçi sýnýfýnýn, kitlelerin mücadelesi salt alt biçimlerle amacýna ulaþamaz. Günlük olarak yürütülen eylemleri, pratikleri, mücadeleleri bir üst biçime halk ayaklanmasýna vardýrýlýrsa devrimci hedefe ulaþýlýr. Zaten sýnýf mücadelesinin geliþimi karþýsýnda, mücadele sorununu ciddi olarak önüne koymayanlar, mücadeleyi sonuç alýcý üst biçimlere vardýramayanlar, sýnýf savaþýmýnýn gerisinde kalýrlar. Mücadelenin biçimleri sorunu yalnýzca teorik bir sorun deðildir. Sýnýf mücadelesinin pratiðinin ve savaþýmýnýn önümüze somut olarak koyduðu pratik bir sorundur. Ezilen ve sömürülen kitlelerin sömürücü sýnýfa karþý savaþýmý, artýk ileri boyutlar almýþtýr. Devrimci kitlesel savaþým, milyonlarýn katýldýðý bir hareket özelliði kazandý. Mücadelenin geldiði bugünkü düzeyin, sürecin geleceðine yapacaðý etkiler doðru olarak deðerlendirilmelidir. Ýþçi sýnýfýnýn, emekçilerin Kürt halkýnýn yaratýcýlýðýnýn, yürekliliðinin ve kararlýlýklarýnýn somut bir ifadesi olan devrimci kitlesel savaþým, yýðýnlarý zafere götürecek devrimci mücadele yoludur. Amaca varmadaki önemi nedeniyle, kitleler, devrimci yýðýnsal savaþýmý geniþletmeye çaðrýlmalýdýr. Devrimci savaþýmýn ileri örneklerini yaratanlar, bunu yaygýnlaþtýrabilirler. Devrimci kitlesel savaþýmýn geniþletilip güçlendirilmesi genel bir ayaklanmaya ve devrime varýr. Komünist öncünün görevi, devrimci yýðýnsal savaþýmý yaygýnlaþtýrmak, güçlendirmek ve ileriye, sermaye egemenliðini devirmeye vardýr-

205. Sayý / 29 Şubat - 14 Mart 2012

Başyazı

maktýr. Ýþçiler mücadeleyi ileri götürecek politik yeteneðe sahiptir. Proletarya yeni bir toplum kurma mücadelesinin, kapitalizme karþý devrimci mücadelenin çeþitli alanlarýnda yetenekli olduðunu kanýtlamýþtýr. Ekonomik mücadele alanýnda, estetik, sanat ve edebiyatta, iþçilerin uluslararasý sýnýf dayanýþmasýný (proletarya enternasyonalizmi) örgütlemede ve iþçilerin sýnýf politikasýnýn geliþtirilmesinde ne denli yetenekli olduðu sosyalizm mücadelesi tarihi incelendiðinde rahatlýkla görülür. Türkiye ve Kürdistan proletaryasýnýn mücadelenin çeþitli alanlarýnýn yeteneðini üstünde taþýdýðýný söylemek gerekir. Yetenekleri uzun bir mücadele dönemi boyunca devrimci mücadele sürecinde kazandý. Devrimci süreç ona politik deneyimler saðladý. Politik mücadele yeteneði ve diðer alanlarda edindiði yetenekleri ona politik iktidarý ele geçirmede ileri bir konum kazandýrýyor. Olaylar yönünden zengin, çeþitli ve yoðun bir dönemden geçiyoruz. Yaþadýðýmýz devrimci bir süreçtir. Kitle hareketliliði devrimci eylemler ve sýnýf çatýþmalarýnýn artan temposu bakýmýndan dünyada ön sýralarda bulunuyoruz. Burjuvazi, devrimci biçim almýþ olan kitlelerin savaþýmýný ve bu savaþýmýn kabaran dalgalarýný durdurma gücüne sahip deðil. Olaylar, çatýþmalar, isyanlar ve ayaklanmalar henüz devrime yol açmadýysa da, devrimin ön koþulu olan egemen sýnýfý zayýflattý, yýprattý ve güçten düþürdü. Ezilen ve sömürülen kitlelerin bu denli sürekli baþkaldýrý halinde olduðu bir yerde egemen sýnýf eski dürümü artýk uzun süre koruyamaz. Tam da bu sýrada emekçi kitleler burjuva egemenliðini devirmek için devrimci mücadeleyi en ileri düzeye çýkarmalýdýr. Geliþen ve geniþleyen mücadele iþçi sýnýfýndan ve ezilen, sömürülen diðer kitlelerden geliyor. Mücadelelerin bu kadar geniþ bir kitleyi kapsamasý bize mücadelelerin temelindeki birliði gösteriyor. Bu birlik, kapitalizmin sömürmesinden, baský altýna almasýndan ve kapitalist toplumun yerini yeni ve daha ileri bir topluma býrakma zorunluluðundan ileri geliyor. Birbirinden kopuk gibi görünen olaylarýn, mücadelelerin temelindeki zorunluluk ve birlik görülmeden devrimin kaçýnýlmazlýðýný kavrayamayýz. Devrim kendini bize her bakýmdan dayatýyor. Devrim, ekonomik, tarihsel ve toplumsal bir zorunlulukla kendini ne denli dayatýrsa dayatsýn, iþçi sýnýfýnýn ve kitlelerin eseri olacaktýr. Öncünün, devrimci sýnýf partisinin görevi kitleleri devrime hazýrlamak, örgütlemek, birleþtirmek, özcesi ideolojik, politik ve pratik olarak önderlik etmektir. C.DAÐLI

3


TOPYEKÜN BÝR DÜNYA SAVAÞINA DOÐRU

Yeni Evrede

Editör

Rusya Genelkurmay Baþkaný, geçtiðimiz günlerde, Batýlý devletlerin üç ay içinde Ýran’a saldýrý konusunda karar alacaklarýný açýkladý. Elbette bu haber, Türkiye’nin nasýl bir felaketin içine sürüklendiðini gizlemek isteyen tekelci basýnda yer almadý. Bir televizyon kanalý þöyle bir deðinip geçti. Makarov’un, Rusya Genelkurmay Baþkaný, açýklamasýnýn ciddiyetinden kuþku duyulmamalý. Çünkü Makarov, ayný açýklamasýnda Rusya’nýn, askeri birliklerini “Güney Hattý”na kaydýrdýðýný, ABD savaþ gemilerinin Karadeniz’e gelmeleri halinde kendi önlemlerini almaya ve durumu kontrol altýna almaya hazýr olduðunu; bu çerçevede önlemlerini almaya baþladýðýný da duyurdu. Sorun ve tehlike bu denli ciddi ve yakýn. Rus askeri birliklerin “Güney Hattý’na kaydýrýlmasý, Rusya’nýn ilk hedefinin Türkiye olacaðýnýn çok açýk bir göstergesi. Neden Türkiye? Çünkü emperyalist devletler, Ortadoðu’da baþlayacak ve tüm dünyayý saracak bir savaþýn baþlama vuruþunu Türkiye’ye yaptýrmayý planlýyorlar. Ýran, Rusya ve Suriye bu planýn farkýnda olduklarýný yaptýklarý açýklamalarla belli ettiler. Bu noktada tekelci basýndan sosyal reformist partilere ve oportünist çevrelere kadar Bilinçli/bilinçsiz yapýlan bir çarpýtmayý düzeltmek gerek. Bu kadar geniþ yelpazedeki çevrelerin tümü, Türkiye’nin emperyalistler tarafýndan savaþa sürüklendiði/zorlandýðý düþüncesini yaymaya çalýþýyorlar. Oysa olgular bunun tersini gösteriyor. Emperyalist devletlerin bir dünya savaþý hazýrlýðý içinde olduklarý çok açýk. Fakat bu gerçek ne kadar açýk ise, Türkiye’nin bir savaþa girmeye çok istekli olduðu da o kadar açýk. Örneðin NATO Genel Sekreteri, “Füze Savunma Sistemi Radarý”nýn Malatya-Kürecik’e kurulmasý talebinin Türkiye’den geldiðini açýkladý. Ayný þekilde Türkiye’nin Suriye’ye müdahale etmek için ne kadar istekli olduðunu A.Gül’ün, Erdoðan’ýn ve Dýþiþleri Bakaný’nýn açýklamalarýndan ve çabalarýndan anlamak zor deðil. Emperyalist devlet yöneticilerinden duyulmayan saldýrgan üslup

4

Mücadele Birliði

Tekelci sermaye sýnýfýný ve onun politik kurumlarýný savaþa girmekten alýkoyacak tek olgu, kitlelerin devrimi hedefleyen ayaklanmalarýný örgütlemektir. Bu bakýmdan, Kürt halkýna ve Türkiye emekçi sýnýflarýna bir devrimin zorunluluðunu, kaçýnýlmazlýðýný; büyük bir felaket anlamýna gelecek savaþtan kaçýnmanýn tek yolunun bir devrimle iktidarýn ele geçirilmesi olduðunu açýklýkla anlatmak þimdi büyük önem kazanmýþ durumda. Ya bir devrimle savaþý önleriz ya da savaþ sonu devrimle bitecek büyük bir yýkýma yol açacak. devletin tepesindeki bu üçlü tarafýndan kullanýlýyor. Sonuçta, tekelci sermaye sýnýfý, faþist devlet ve hükümet Türkiye’yi sonu gelmez bir savaþýn içine hýzlý adýmlarla sürüklüyorlar. Peki neden? Bu durum Türkiye’yi savaþa sürükleyenlerin macera hevesi ile açýklanabilir mi? Elbette deðil. Tekelci sermaye sýnýfýnýn ve faþist devletin tepesindekilerin emperyalist devletler hesabýna savaþa duyduklarý bu istek ancak düzeni bir devrimden koruma ve ayakta tutma kaygýsýyla açýklanabilir. Nasýl ki emperyalist devletler emperyalist-kapitalist sistemi dünya devriminden korumak ve sistemin toptan çöküþünü önlemek için savaþa ihtiyaç duyuyorlarsa, Türkiye de devrimi engellemek üzere emperyalistlerin desteðini almak için emekçi sýnýflarý ve Kürt halkýný sonu gelmez bir savaþa sürüklemektedir. Hazýrlýðý dört bir koldan yapýlan emperyalist dünya savaþýnýn önceki dünya paylaþým savaþlarýndan önemli bir farký var. Önceki dünya emperyalist paylaþým savaþlarý, esas olarak geriden gelerek büyük güç kazanan emperyalist devletlerin 205. Sayý / 29 Şubat - 14 Mart 2012

dünya pazarýný yeniden paylaþma istek ve giriþimlerinin sonucu patlak vermiþlerdi. Þimdi yaklaþmakta olan savaþ ise, esas olarak bir dünya devrimini engelleme, emperyalist kapitalist sistemi çöküþten kurtarma, her yerde ayaða kalkmýþ olan dünya iþçi sýnýfýný ve ezilen halklarýný ezme amacýndan kaynaklanacak. Bu savaþ önlenebilir mi? Evet önlenebilir. Ama bunun koþulu dünyayý savaþ felaketine sürükleyen sömürücü sýnýflarýn egemenliklerinin bir devrimle sona erdirilmesidir. Bütün kapitalist ülkeler için geçerli olan bu yol, Türkiye için fazlasýyla geçerlidir. Türkiye’nin bir savaþa girmesi önlenebilir ve önlenmelidir de. Ancak bunu baþarmanýn yolu, “savaþa hayýr” içerikli naif gösteriler, kitle eylemleri düzenlemek deðil. Bu tür gösterilerin emperyalistleri, sömürücüleri savaþa giriþmekten alýkoymadýðýnýn pek çok örneðini yaþadýk, gördük. Afganistan, Irak savaþlarý en çok bilinen örnekler. Türkiye’de devlet, hükümet ve tekelci sermaye sýnýfý, emekçi sýnýflarýn savaþ karþýtý duygularýný bile bile Türkiye’yi savaþa sürüklüyorlar. Demek ki, sýrf savaþ karþýtý eylemler onlarý savaþa dönük amaçlarýndan vazgeçirmeye yetmeyecek. Tekelci sermaye sýnýfýný ve onun politik kurumlarýný savaþa girmekten alýkoyacak tek olgu, kitlelerin devrimi hedefleyen ayaklanmalarýný örgütlemektir. Bu bakýmdan, Kürt halkýna ve Türkiye emekçi sýnýflarýna bir devrimin zorunluluðunu, kaçýnýlmazlýðýný; büyük bir felaket anlamýna gelecek savaþtan kaçýnmanýn tek yolunun bir devrimle iktidarýn ele geçirilmesi olduðunu açýklýkla anlatmak þimdi büyük önem kazanmýþ durumda. Ya bir devrimle savaþý önleriz ya da savaþ sonu devrimle bitecek büyük bir yýkýma yol açacak. Emperyalist devletler, iþbirlikçileriyle birlikte bütün dünyayý büyük bir felakete sürüklerken kendi sonlarýný da hazýrlýyorlar. Dünyanýn her yerinde ayaklanmalarla, devrimci kitle eylemleriyle sömürücü sýnýflara karþý koyan insanlýk, son büyük kavgaya girmiþ durumda. Þairin dediði gibi “Bu Kavga En Sonuncu Kavgamýzdýr Artýk”


KIYAMET DEVRÝMCÝLÝÐÝ

Yeni Evrede

Güncel

Mücadele Birliði

D

evrimin saflarýnda iki zýt ruh hali giderek yaygýnlaþýyor. Ýlki, dibinde yattýðý çukurdan görebildiði gökyüzünü bütün evren sanan karamsar ruh hali; ikincisi ise, o mükemmel günün kaçýnýlmaz olduðuna dair gelecek düþleri ile avunan ruh hali. Birbirini besleyip keskinleþtiren ruh halinden birincisini, her geçen günü kendisi için daha kötüye giden bir felaket gibi gördüðünden “devrimci kýyametçilik” olarak adlandýrabiliriz. Ýkincisi ise, yaþanan her günü deðiþtirmeye çabalamak yerine, her þeyin deðiþeceði o mahþer gününü oturup beklediði için, “kýyamet devrimciliði” sýfatýný hakediyor. Tarih boyunca insanlýðý kana bulamaya bahane edilen farklý dinsel inançlarýn ortak noktasý, kýyamet söylencesidir. Yahudi-Hýrýstiyan inancýn apokalipt’i, Ýslamiyet’in mahþer’i, Hindu geleneklerin reenkarnasyon inancý; hepsi de yaþanan acýlarýn ve günahlarýn hesabýnýn mutlak surette verileceði o günün hayalini kurgular. Gerçekleþen sömürü ve zulme karþý insanlarýn öfkeli isyanlarýný bastýrmanýn, bu soylu insani duyarlýlýklarý yabancýlaþtýrýp görsel bir varlýk haline getirmenin en can alýcý metaforudur kýyamet... Dini bir afyon haline getiren de budur.

olduðunu ortaya çýkarmýþ, onun en ölümcül dinamiklerini ve kaçýnýlmaz sonunu tasvir etmiþti. Devrimci fikirlerinden arýndýrýlmýþ bir Marx, iþlerine geliyordu. Mademki kapitalist sistem kendi sonunu kendisi hazýrlayacaktý, öyleyse onu yýkmak için bugünden özel bir çaba sarfetmeye gerek yoktu. Sabýrla beklemek, özlenen gün geldiðinde masaya yumruðunu vurmak yeterliydi. Bu sözde bilimsellik örtülü en pasif tutumlarý kazýnmaz bir tutum haline getiren II.Enternasyonal yöneticileri, devrimin gerçekten ufukta göründüðü büyük alt üst oluþ günlerinde, devrim adýna parmaklarýný kýpýrdatacak halde deðildirler. Kýyamet devrimciliði yapmýþlardý sadece ve bu onlarý çürüten afyon oldu. Lenin ise, devrim için sýnýf dengelerinin en elveriþsiz koþullarýnda bile, devrimci öznenin dönüþtürücü gücünü son zerresine dek zorlamaktan çekinmedi. Yine de, tüm koþullarýn olaðanüstü olgun bulunduðu zamanlarda bile, zaferin garantisini bu koþullara baðlamadý. Devrimci durumun en ileri aþamalarýný tespit edip buna uygun þiarlar ve çalýþma prensipleri ortaya koyduðunda hep þunlarý dile getirdi. Devrimin zaferinin þimdi mi yoksa gelecek on yýl içinde mi kopup geleceðini bilemeyiz, fakat ancak bu þiarlar ve prensipler doðrultusunda çaba gösterirDevrimci Kalmak sek devrimci kalabiliriz. Lenin, geleceðin Lenin, bir makalesinde, marksizmin devrim düþlerine dalmaktansa, bugün deven özgün yanlarýndan birinin sýnýflarýn kit- rimci kalmak fikrine her zaman daha yalesel ve kendiliðinden atýlýmlarýyla, siyasi kýn olmuþtur. öznenin amaca uygun faaliyetlerinin diyaSüreklilik Olmadan Sýçrama Olmaz lektik birliðini kurmak olduðunu söyler. Gerek geniþ emekçi yýðýnlarýn hareketini Çin Devriminin önderi Mao’nun herhiçe sayan ve siyasi komplolarý her þey sa- kesçe bilinen bir sözünü burada anmakta yan Blankizme karþý; gerekse de siyasi he- yarar var: En çürük aðaç bile tekme vurdefleri için çalýþmayý reddedip her þeyi madan devrilmez. iþçilerin kendiliðinden isyanýna baðlayan Günümüz kapitalist sisteminin dünya anarþizme karþý ideolojik mücadelesinde çapýnda yaþadýðý ve içinden çýkamadýðý Marksizm bu özgün yanýný pekiþtirdi. bunalým ortamýnda ve kendiliðinden kaUtanç verici bir sonla noktalanan rakteri aðýr basan Tahrir benzeri isyanla2.Enternasyonal’in sözcüleri, onyýllar bo- rýn dünyayý sarstýðý bu tarihi dönemde, yunca hep “kapitalist sistemin sonunun daha önceleri pek az dikkat çeken, hatta yakýn olduðunu” tekrarlayýp durdular. Ne bir sorun olmaktan çok dertlere deva olan de olsa Marx Kapital’de, bu sistemin ta- “kýyamet devrimciliði”ni masaya yatýrmarihsel olarak gelip geçici bir üretim tarzý mýz gerekli olmuþtur. Yapraðýn kýmýlda205. Sayý / 29 Şubat - 14 Mart 2012

madýðý zamanlarda “gelecek bizim, tarih bizi haklý çýkaracak” sözleri ne denli anlamlýysa, en güçlü kalelerin bile sarsýldýðý ve kaldýrýmlarda baþsýz taçlarýn yuvarlandýðý zamanlarda da, tarihsel haklýlýða sýðýnmak o denli zararlýdýr. Bu nedenle Leninistler, baktýðý her yerde sarý-karamsar renkler gören devrimci kýyametçilikten çok, devrimin tüm koþullarýnýn olgunluðu fikriyle her þeyi kendiliðindenliðe teslim eden kýyamet devrimciliði ile mücadele etmeyi önlerine koymalýdýr. Kýyamet devrimciliðinin günlük çalýþmalarýna yansýyan belli baþlý olumsuz etkilerini sýralayalým. 1) Günlük politik faaliyetin ve çabanýn önemini kavramamak: Devrimin nesnel koþullarýna dair yapýlan vurgularýn, iki yönlü yansýmasý bulunduðunu bilmekte fayda var. Pek çok kiþide bu vurgular daha iddialý cesur atýlýmlarýn temeli olurken, bazý kiþilerde de “ne gerek var aþýrý çabalara, nasýl olsa sýnýf dengeleri bizden yana” fikrini geliþtirebilir. Bu tür fikirler, devrimin zaferine dair yüksek bir inancýn ifadesi gibi görülse de, amaca uygun bir çaba içinde olmayanýn, sonuçta amacýný çürüteceði unutulmamalýdýr. 2) Günlük çalýþmaya gereken özen ve titizliði göstermemek: Tarihsel haklýlýðýna ve nesnel geliþmelerin kendisini her zaman doðruladýðý fikrine kapýlan bir devrimci için, karþýsýndaki kiþiyi o gün ya da yakýn bir zamanda ikna etmenin fazla bir önemi olmaz. Evet der, bugün söylediklerimi kabul etmiyorsun ama nasýl olsa bana mutlaka hakkýmý teslim edeceksin. Bu tarz, bu üslup, propagandanýn katlidir... Kitlelerle saðlam iliþkiler kurmanýn önündeki en ciddi engellerden biridir. Bu durumda olan kiþi, karþýsýndaki insanlarýn bilincine, konumuna ve koþullarýna göre sözlerini ayarlama gereði duymaz. Onun için, devrimin son sözlerini tekrarlamak yeterlidir. Aradaki o büyük uçurumu nasýl olsa nesnel geliþmeler dolduracaktýr. Kýyamet devrimcisi propagandanýn hakkýný vermez, ama “tarihe not düþer”. 3) Devsel geliþmelerin kahramanlýðýna hazýrlanýrken, küçük geliþmelerin e-

5


Güncel

mekçiliðini umursamamak: Toplumsal geliþmelerin sýçramalar biçiminde gerçekleþtiði koþullarda, her sýçramanýn bir “süreklilik” tarafýndan hazýrlandýðýný aklýmýzdan çýkarmayalým. O süreklilik içinde yer bulamayanlar, sýçramalarda da kendilerine yer bulamazlar. Tüm dünyada büyük atýlýmlar, binlerce küçük olay tarafýndan yaratýlýyor. Yalnýzca sýçrama anlarýna odaklanan kiþi, yaný baþýnda alttan alta kaynayan o topraðý göremez; her tür çeliþkiyi, en önemsiz görünen çatýþmayý ileri taþýmak, cesaretlendirmek ve sýnýflarýn karþýlýklý açýk politik çatýþmasý haline dönüþtürmek için pek az þey yapar. Üç aylýk maaþýný alamamýþ öfkeli iþçiye, saatlerce gelmeyen otobüse okkalý bir küfür sallayan mahalleliye, dereleri için kavga eden köylüye bir þey söyleme gereði duymaz. Büyük kavgalarýn kahramanýdýr o; küçük öfkelerin buluþup birikeceði o tarihsel kavþakta bekler kitlelerini. 4)Çabuk yorulma: Kýyamet devrimcilerinin beklentileri büyüktür, hayal kýrýklýklarý da büyük olur. Her giriþiminden dev sonuçlar almayý arzular. Belirsizliðe tahammülleri yoktur, en ufak gerileme, cesaretlerini kýrmaya yetebilir. Kýsýr coþkularý, bir anda tepkisiz duyarsýzlýða dönüþüverir.

Öncülük Bahþedilmez Kazanýlýr Oportünist hareketin bir kesimi kabuk deðiþtiriyor. Bugüne kadar umutsuzluðun tüccarlýðýný yapmýþlardý ama bugünlerde bolca “kýyamet alametleri” keþfediyorlar. Tunus’un, Mýsýr’ýn ve Wall Street eylemcilerinin devrimci adýmlarýna alkýþ tutuyorlar. Çünkü artýk biliyorlar ki, insanlar umutsuzluk deðil, cesur ve iddialý sözler duymak istiyorlar. Oportünizmin bu kesimi, nesnel geliþmelere vurgu yaptýkça, tam anlamýyla 2.Enternasyonallerin kýyamet devrimciliðine yakýnlaþýyorlar. “Bize de bahar gelecek!” diyenler, bir yandan da harýl harýl anayasa taslaklarý hazýrlýyorlar, burjuva sýnýfla diyalog için kampanyalar düzenliyorlar. Onlarýn dilinde kýyamet, burjuvaziyi korkutarak pazarlýða çekme amacýnýn ötesine gitmiyor. Yayýnýmýzý okuyanlar, bizim sýk sýk toplumsal çeliþkilerin olgunluðuna, kitlelerin bilincindeki sýçramaya vurgular yaptýðýmýzý bilirler. Ayný þekilde, devrimi kapýnýn eþiðine getiren, en saðlam görünen hükümetleri bile sonun baþlangýcýna sürükleyen geliþmeleri ifade etmekte ýsrarcýyýz. Tüm bunlar, emekçi kitleler ile girilen sýký iliþkilerde onlara devrimci atýlýmlar esinlemek, cesaret vermek, atacaklarý devrimci adýmlarýn kendileri için yaratacaðý büyük sonuçlarý kavratmak için yapýlýyor. Öte yandan Leninistler, þu ya da bu zaman içinde, þu ya da bu eylemin sonucunda devrimin zaferinin garanti olduðuna dair, bir güvence vermezler. Her þeyin öncülerin uyanýklýðýna, kitlelerin cesaretine baðlý olduðunu bilirler. Leninistler bu yolda, kýyamet devrimciliðinin gölgeleriyle uðraþmak, onun saflara sýzmasýný engellemek için son derece uyanýk olmak zorundalar. Tarihsel haklýlýk bugüne kadar hiç kimseye öncülüðü bahþetmemiþtir.

6

DENÝZLER

Yeni Evrede

Mücadele Birliði

ÖLÜMSÜZLEÞMELERÝNÝN 40. YILDÖNÜMÜNDE ANILIYOR

Deniz Gezmiþ, Hüseyin Ýnan ve Yusuf Aslan’ýn idam ediliþlerinin 40. yýlýnda Mücadele Birliði Platformu bir miting düzenliyor. Ölümsüzleþmelerinin 40. yýlýnda Ýstanbul-Kadýköy Meydaný’nda düzenleyecekleri miting için gerekli baþvurularý yapan Platform, 24 Þubat günü ÝHD Ýstanbul Þubesi’nde bir basýn açýklamasý yaptý. Ýþçi ve emekçileri, yoksul Kürt halkýný, Alevileri, devrimci öðrencileri, gençleri, emekçi kadýnlarý, kýsacasý emekten ve emeðin iktidarýndan yana olan herkesi; Denizleri seven, onlarýn mücadelesini benimseyen herkesi mitinge davet eden Mücadele Birliði, “Ýdam ediliþlerinin 40. yýlýnda onlarý bir mitingle anmak, onlarýn mücadelesinin yenilmezliðini bir kez daha dosta, düþmana gösterecektir. Biz, önümüzdeki bir yýlý bütünüyle yoldaþlarýmýza adadýðýmýzý ve Denizler Yýlý ilan ettiðimizi tüm kamuoyuna duyuruyoruz. Bu bir yýl içerisinde yoldaþlarýmýzdan devraldýðýmýz bayraðý yükseltmek için baþka etkinliklerimiz de olacak; onlarý da ileriki tarihlerde sizlerle paylaþacaðýz. Devrimin Önsözünü yazan Deniz, Yusuf ve Hüseyin yoldaþlarýn anýlarý önünde saygýyla eðiliyoruz. Buradan bir kez daha haykýrýyoruz: Ýdamlar Bizi Yýldýramaz!” dedi.

205. Sayý / 29 Şubat - 14 Mart 2012


BÝR POLÝTÝK GÖSTERÝ OLARAK 19 OCAK

Yeni Evrede

Değerlendirme

Mücadele Birliði

19 Ocak’ta Hrant Dink’in anma töreninde, yýllar sonra yüzbinleri aþan bir kitle yeniden sokaða döküldü. Beþ yýl önce de bu olmuþ, Hrant Dink katledildiðinde hiç beklenmedik bir þekilde, o güne kadar olaylarý uzaktan izlemekle yetinen yüzbinler bir anda kendiliðinden sokaða dökülmüþlerdi. Beþ yýldan beri her 19 Ocak’ta yapýlan anmalara katýlým hiç böyle olmadýðý, hep sýnýrlý kaldýðý halde þimdi ne oldu da yüzbinler yeniden sokaða döküldü? En geniþ kitleleri, milyonlarý ilgilendiren “saðlýk reformu” denen saldýrýya, kýdem tazminatýna yönelik saldýrýya, sendikal örgütlenmeyi neredeyse imkansýzlaþtýran, toplu sözleþme katkýsý fiilen ellerinden alýp sendikalarýn büyük bölümünü iþlevsizleþtiren yasal düzenlemelere bile ses çýkarmayan, böyle güçlü bir tepki vermeyen emekçilerden, ezilen ulus ve ulusal topluluklardan yüzbinler, þimdi ne olmuþtu da bir anda yeniden sokaða dökülmüþ, böyle güçlü bir eylem gerçekleþtirmiþlerdi? Kapitalizm bir yandan kitleleri baskýyla, zorla, þiddetle, yýlgýnlýða sürüklemeye, boyun eðdirmeye çalýþýrken, bir yandan da tekelci faþist medya eliyle ve daha binlerce yoldan onlarýn bilincini bulandýrmaya, geniþ yýðýnlarý yalanlarla aldatýp oyalamaya, aydýnlanýp gerçekleri görmelerini engellemeye çalýþýr. Bunu yaparken burjuva sýnýfýn amacý kitlelerin baþkaldýrýsýný engellemek, boyun eðdirerek kendi egemenliðini sürdürmektir. Ancak kapitalizmin kendi iþleyiþ yasalarý ezilen emekçi sýnýflarý öylesine bir sefalete, yoksunluk ve yoksulluða sürekler ki, kitlelerin yaþamý açýsýndan deðiþim kaçýnýlmaz hale gelir. Bu deðiþim isteðinin farkýnda olan tekelci sermaye ve hükümeti, þimdi kitleleri aldatabilmek, kendi peþine takabilmek için reform üzerine reform yapýyor: Saðlýk reformu, yargý reformu, eðitim reformu, genel saðlýk sigortasý, Kürt açýlýmý vb. Aslýnda her þeyi deðiþtiriyormuþ gibi yaparak ya hiçbir þeyi deðiþtirmiyor ya da daha geriye çekiyor. Sorunlarý çözüyormuþ gibi yaparak olaylarý hallediyormuþ gibi görünerek sömürüye, baský-

ya devam ediyor; sarsýlan, çöküþe geçen egemenliðini sürdürmeye, daha güçlü olarak yeniden tesis etmeye çabalýyor. Geniþ kitleler açýsýndan bu “reform”larýn, bu sorunlarý çözme “giriþim”lerinin ne ölçüde kabul gördüðünü yaþanan somut süreç gösteriyor. Þimdi Hrant Dink’in katledilmesiyle ilgili davanýn kararýna bir tepki olarak açýða çýkan bu devrimci kitle patlamasý bunun bir sonucudur. Bunu daha anlayabilmek için bu kitle patlamasýnýn içinde hareket ettiði toplumsal tabloyu incelemek, krizin açýða çýkardýðý sýnýflar arasý güç dengelerini irdelemek, bunun asýl anlamýný kavramak gerekiyor. Bilinmelidir ki, bu türden krizler ilk bakýþta görüneni, yüzeysel, sýnýrlý olaný, ayrýntýlarý silip atar ve olaylarýn altýnda yatan asýl nedeni ortaya çýkarýr; “politik moloz yýðýnýný” ortadan kaldýrarak, sýnýflar mücadelesinin gerçek geliþimini bütün gerçek dinamikleriyle görmemizi saðlarlar. Þimdi baþtaki soruya geri dönersek; nereden çýktý bu yüzbinler? Bu kitle patlamasýnda ifadesini bulan kriz neyi gösteriyor? Yüzbinleri aþan bu kitlenin önemli bir bölümünü oluþturan kýsmý, zaman zaman bazý eylemlere katýlan, sonra yeniden kendi iþlerine dönen, çoðu zaman olaylarý uzaktan izleyen insanlardan oluþuyor. Daha önce de bazý olaylar nedeniyle bu konuya deðinmiþ, sokaða çýkan kitlenin onlarý takip edecek olan milyonlarýn iþareti olduðunu ve kitlelerin sola kaydýðýný belirtmiþtik. Þimdi olan, bu sola kaymanýn devam ettiðini gösteriyor. Geniþ emekçi yýðýnlar burjuva sýnýftan biraz daha uzaklaþtýlar, proletaryaya ve proletaryanýn devrimci çözümüne biraz daha yaklaþtýlar. Þurasý açýk, sermaye ve faþist devlet, emekçi yýðýnlarýn, ezilen ulusun ve ulusal topluluklarýn verdiði devrimci mücadeleyle, politik özgürlükler uðruna, demokrasi ve sosyalizm uðruna verdiði mücadeleyle baþ edemiyor. Bu mücadelede kendi sonunu görüyor, panikliyor. Yeni evreye uygun olarak devletin bastýrma özelliði her þeyin önüne geçiyor; her talebi, her eylemi “terörizm” olarak adlandýrýp kriminalize ede205. Sayý / 29 Şubat - 14 Mart 2012

rek saldýrýyor, devlet terörü yoðunlaþýyor. Diyarbakýr’da Barýþ Kaya’nýn ayakkabýsýndan örgüt bulup çýkaranlar, Hrant Dink’in katledilmesinde örgüt bulamadýlar. Çünkü bu örgüt, devletin ta kendisiydi. Ayný devlet, politik özgürlükler için, demokrasi ve sosyalizm için mücadele verenlere karþý öylesine akla mantýða aykýrý argümanlarla davalar açýp tutuklamalar yapýyor ki, bu sefer kendi yarattýðý komediyi gözlerden saklamak için bu davalar hakkýnda “gizlilik” kararý alýyor. Çantasýnda birkaç yumurta bulunduðu için, boynuna poþu sardýðý için, yasal mitinglere katýldýðý için, Deniz Gezmiþ ve diðer devrimci önderlerin, devrimcilerin anmalarýna katýldýðý için yüzlerce öðrenciyi terörist ilan edip tutuklayanlar; KCK operasyonlarýyla binlerce Kürt yurtseverini terörist ilan edip tutuklayanlar, aldýklarý “gizlilik” kararlarýyla zindanlara kapattýðý bu insanlara neyle suçlandýklarýný bile söyleyemiyor. Oysa faþist tekelci basýnýn hükümete yakýn kesimlerinde bu davlarla ilgili yalan yanlýþ uydurma belgeler çarþaf çarþaf yayýnlanýyor. Böylelikle mücadeleye atýlan kesimler, “özel yetkili” faþist mahkemelerde bile sonuç vermeyecek suçlamalarla kamuoyu nezdinde suçlu ilan ediliyor. Ayný zamanda geniþ yýðýnlara, mücadeleye giriþmeleri durumunda kendilerinin de baþýna bunlarýn geleceði gösterilerek emekçi sýnýflar, halk kitleleri tehdit ediliyor. Faþizm hiçbir kural, yasa ve hukuk tanýmadýðýný bir kez daha gösterirken, mücadeleye atýlan emekçi yýðýnlarýn bir bölümünü tutsak alýp zindanlara dolduruyor; bunlarý rehine olarak kullanýp geniþ emekçi kesimleri mücadeleden uzak durmalarý için tehdit ediyor. Sermayenin hükümetiyse sözümona reformlarla, yeni anayasa vaatleriyle geniþ yýðýnlarý bir beklentiye sokmaya, mücadeleden uzak durmalarýný saðlamaya çalýþýrken, bu göz boyayýcý reformlarla da en sýradan, en geri insanda bile yýkýp yok ettiði “adalet” duygusunu yeniden tesis etmeye çabalýyor. Sermaye ve faþist devlet, politik özgürlükleri kazanma ve demokrasi uðruna

7


Yeni Evrede

Değerlendirme

mücadele karþýsýnda, devrimci mücadele karþýsýnda ne yaparsa yapsýn egemen olamýyor; yönetememenin acizliðiyle emekçi yýðýnlara ve ezilen ulusa karþý savaþý daha da sertleþtiriyor, kendi halkýyla savaþýyor; öldür, tutukla, korkut, sindir diye özetlenecek olan baský ve devlet terörü dýþýnda yapabileceði hiçbir þey kalmýyor. Ancak kabuk bir kez kýrýldýðý, emekçi yýðýnlar ve özellikle Kürt halký korku duvarýný yýktýðý için þiddet eski sonucunu vermiyor. Burjuvazi ve devlet egemen olabilmek için, duruma hakim olabilmek, hükmedebilmek için eskisinden çok daha yoðun bir þiddete baþvurduðu halde eski sonucu alamýyor: Þiddet gücünü yitiriyor. Halklar, devrim güçleri daha çok inisiyatif alýyor. 19 Ocak Hrant Dink anmasý gerçek anlamda bir politik gösteri oldu. Kürt halkýnýn ve demokrasi güçlerinin Ýmralý’daki tecride, KCK operasyonlarýna karþý “tutsaklara özgürlük” talebiyle baþlattýðý atýlýmýn yanýnda, ondan biraz daha farklý olan bu politik eylem, devrimci hareketin çaðrýlarýyla deðil, asýl olarak geniþ emekçi kitlelerin kendi duygu ve düþünceleriyle gerçekleþti; kanýtý oldu. 19 Ocak’ta gerçekleþen bu politik eylem, geniþ emekçi yýðýnlarýn devrimi ve devrimin zaferini nasýl istediðinin kanýtýdýr. Bu eylem, bugünkü geliþme düzeyine kadar ilerleyen kitlelerin bulunduklarý düzeyde durmayacaklarýný, daha ileriye gitmek istediklerini gösteriyor. 19 Ocak’taki bu politik eylem, kitlelerin sola doðru kaydýðýný gösteren dipten gelen dalgalarýn ilki olmadýðý gibi sonuncusu da deðildir. Kürt halkýnýn eylemleri ayrý bir konu olduðu için burada hiç girmeyeceðiz. Ama bu politik eylemlerden çýkarýlmasý gereken sonuçlar var. Proletaryanýn geniþ kesimleri henüz kendi tarihsel rollerinin ve görevlerinin bilincine varmamýþ olsalar da, bu anlamda kitle hareketinin asýl belirgin özelliði kendiliðinden hareket olmasý olsa da, geniþ yýðýnlar, devrim mücadelesinde onlarý hangi sýnýfýn zafere kurtuluþa götürebileceðini hissediyor. Emekçi yýðýnlar, ezilen ulus ve ulusal topluluklar, nüfusun önemli bir kesimini oluþturan küçük burjuvalar bugüne kadar burjuvazinin kendilerini felaketten felakete sürüklediðini yaþayarak gördüler: Burjuvazinin kendilerine açlýk, sefalet, ulusal inkar baský, sömürü dýþýnda hiç bir þey vermediðini bizzat kendi deneyimlerinden öðrendiler, öðreniyorlar. Bunun bir sonucu olarak her geçen gün daha çok sola kayýyor, devrim mücadelesinde proletaryanýn yanýnda saf tutmaya hazýr hale geliyorlar. Bütün bu geliþmeler leninistlerin sorumluluklarýný on kat daha arttýrýyor. Uzun yýllar süren devrimci mücadele nitel bir sýçrama yapmaya hazýrlanýyor. Devrim, sadece devrimcilerle deðil, devrimi gerçekleþtirecek olan kitlelerle buluþmaya adým adým ilerliyor. Bu süreçte Leninist politikalarla iþçi sýnýfýnýn buluþmasý, tanýþmasý hayati öneme sahiptir. Leninistler, bütün güçleri ve bütün olanaklarýyla leninist politikalarý kitlelere mal etmek, iþçi sýnýfýnýn geniþ kesimlerine ulaþtýrmak amacýyla seferber olmak durumunda. Bütün sanayi bölgelerine, bütün fabrikalara, iþçi sýnýfýnýn yaþam alanlarýna, mahallelerine, evlerine gitmek ve onlarla doðrudan bað kurmak hayati derecede öneme sahiptir. Bugüne kadar olduðu gibi miting alanlarýnda iþçi eylemlerinde grev-direniþ çadýrlarýnda onlarla yan yana, omuz omuza olmak yetmez, yetmiyor. Bunlar asla küçümsenmeden, önemle, özenle yapýlmalý, ama yetmediði yetmeyeceði de bilinmeli. Ýþçi sýnýfýnýn geniþ kesimleriyle doðrudan bað kurulmalý, paneller, konferanslar, toplantýlar yapýlýp karþýlýklý tartýþýlmalý; onlarýn yaþam alanlarýnda, fabrikalarda, mahallelerde, evlerde propaganda – ajitasyon – örgütlenme faaliyetleri on kat, yüz kat daha fazla arttýrýlarak büyük bir enerji ve sorumlulukla sürdürülmelidir. Lenin’in dediði gibi “zaferinizi hazýrlamak için proletaryanýn ve tüm halkýn örgütlenmesinde mucizeler yaratmalýsýnýz.”

8

Mücadele Birliði

Emekçi Kadýnlar 8 Mart’a Çaðýrýyor “‘Öyleyse yeni bir dünya mümkün’ diyerek en çok kavgaya atýlacak olanlar yine bizleriz… Bu 8 Mart’ta iþçi sýnýfýna ve Kürt halkýna yönelik saldýrýlara karþý bayraklarýmýzý ve sloganlarýmýzý sokaklarda yükselteceðiz. Biz emekçi kadýnlarý gölgelerde yaþamaya mahkum eden, bizleri görünmez kýlan, inkar eden kapitalist sisteme karþý savaþacaðýz” diyen Emekçi Kadýnlar (EKA), 2012 8 Mart’ý için hazýrlýklarýna baþladý. Afiþlerini, broþür ve bildirilerini bastýran EKA, 18 ve 19 Þubat günlerinde Taksim’de, Sarýgazi ve Gazi Mahallelerinde afiþ yapýp bildiri daðýttý. Ýþçi ve emekçi semti olan Gazi Mahallesi’nde “Yaþasýn 8 Mart Dünya Emekçi Kadýnlarýnýn Kapitalizme Karþý Savaþ Günü” yazýlý afiþlerini cadde ve yol üzerine yapýþtýran kadýnlar, çok sayýda kadýnýn ilgisi ile karþýlaþtýlar. Emekçi Kadýnlar kendileriyle ilgilenen, selam veren tüm kadýnlara bildiri daðýtarak 8 Mart günü Taksim’de yapacaklarý “Emekçi Kadýn Yürüyüþü”ne davet ettiler.

205. Sayý / 29 Şubat - 14 Mart 2012


Yeni Evrede

ZÝNDANLAR YIKILSIN TUTSAKLARA ÖZGÜRLÜK!

Zindanlar

Mücadele Birliði

19 Aralýk 2000’de “Hayata Dönüþ” adý altýnda 20 cezaevine düzenlediði operasyon sýrasýnda 28 devrimciyi katlederek yüzlerce devrimciyi yaralayan devlet 19 Aralýk 2000 tarihinde Ümraniye Cezaevi’nde bulunan devrimci tutsaklar hakkýnda dava açmýþtý. Kamuoyunda Ümraniye Davasý olarak bilinen davanýn bir duruþmasý daha 15 Şubat günü Üsküdar 1. Aðýr Ceza Mahkemesi’nde görüldü. 19 Aralýk 2000 tarihinde Ümraniye Cezaevi’nde bulunan tutuklu ve hükümlülere açýlan davanýn bu duruþmasýnda halen cezaevlerinde bulunan tutsaklar getirildi. Tutuklu ve hükümlülerin cezaevlerinden getirilmelerinin beklenmesi nedeniyle öðleye doðru baþlayan duruþmada izdiham yaþandý. Tutuklu ve hükümlülerin yakýnlarý, müdahiller ve 19 Aralýk Katliamý’nýn hesabýnýn sorulmasýný bekleyenler duruþmayý izlemek istediler. Fakat duruþma salonunun çok küçük olmasý nedeniyle sorun yaþandý. Önce sadece sanýk ya da müdahil olanlarýn alýnacaðý söylendi... Duruþmayý izlemek isteyenlerin itirazý üzerine önce tutuklu yakýnlarý, müdahil olanlar ve basýn alýndý. Duruþmaya cezaevlerinde tutuklu Mehmet Avcu ile hükümlüler Muhabbet Kurt, Yýldýz Keskin, Ufuk Keskin, Cengiz Karakaþ, Bülent Özdemir, Musa Karataþ, Ümit Ýlter, Hakan Özer, Hüseyin Karaoðlan, Ýnan Gök, Mehmet Akdemir, Fikret Kara, Tülin Soyhan, Gamze Eroðlu ve tutuksuz yargýlananlardan bir kýsmý katýldýlar. Ýddianamenin okunmasýnýn ardýndan sanýklardan bir kýsmý savunmasýný vermek için süre isterken, bir kýsým hükümlü ise kendilerine hiç teblið gelmediðini ve ilk kez duruþmaya katýldýklarýný beyan ettiler. Sanýklarýn ve avukatlarýn da talebi üzerine duruþma 6 Temmuz 2012 tarihine ertelendi. Avukatlar her duruþmada salonun küçük olmasý nedeniyle sorun yaþandýðýný ve bir daha ki duruþmanýn Kartal Adliyesi’nde büyük bir salonda yapýlmasý talebinde bulundular. Duruþmanýn sona ermesinin ardýndan kalabalýk bir kitle tarafýndan “19 Aralýk Katliamý’nýn Hesabýný Soracaðýz”, “Faþizmi Döktüðü Kanda Boðacaðýz”, “Katil Devlet Hesap Verecek”, “19-22 Aralýk Katilamýnýn Hesabýný Soracaðýz”, “Zindanlar Yýkýlsýn Tutsaklara Özgürlük”, “Devrimci Tutsaklar Onurumuzdur” sloganlarý atýlarak 19 Aralýk Katliamý protesto edildi. Daha sonra TAYAD’lý aileler ve Müca-

dele Birliði Platformu tarafýndan adliye önünde basýn açýklamasý yapýldý. Mücadele Birliði Platformu “Zindanlar Yýkýlsýn Tutsaklara Özgürlük” yazýlý bir pankart açarken TAYAD’lý aileler de “19-22 Aralýk Katilleri Hala Cezalandýrýlmadý” pankartý açtýlar. TAYAD’lý aileler adýna okunan basýn açýklamasýnda “10 Yýldýr süren dava katilleri aklamak içindir” denildi. 19 Aralýk katliamýnýn ardýndan devletin tutsaklarýn ölümünden devrimci tutsaklarý sorumlu tutmaya çalýþtýðý fakat belgelerle katliamýn gerçek yüzünün ortaya döküldüðü ifade edildi. Devrimci tutsaklarý yok etmeyi baþaramayan devletin katliamcýlara deðil katledilenlere dava açtýðý ve 10 yýldýr bu davanýn sürmekte olduðu vurgulanan açýklamada “katledilenler deðil, katledenler yargýlanmalý ve cezalandýrýlmalýdýr. Katliamýn sorumlularý hakkýnda halkýn vicdanýndaki dava, katliamcýlardan hesap sorulana kadar devam edecek” denildi. Ardýndan Mücadele Birliði Platformu tarafýndan basýn açýklamasý yapýldý. “Burada görülen bir mahkeme deðil, mizansendir. Burada 19 Aralýk 2000 tarihinde zindanlarda yapýlan katliamda yaralanan, gaza boðulan, sakat býrakýlan katledilen insanlar yargýlanýyor! Devlet ortaya çýkmýþ olan suçlarýný örtbas etmek için devrimci ve komünist tutsaklara karþý dava açma yoluna gitmiþti” denilen açýklamada devletin “Hayata Dönüþ” adýyla onlarca tutsaðý katledip 205. Sayý / 29 Şubat - 14 Mart 2012

yüzlercesini yaralayan devletin þimdi bir atakla katliama uðrayanlarý suçlu duruma düþürme çabasýnda olduðu belirtildi. Devletin son dönemde Kürt halkýna dönük saldýrlarýyla da binlerce insaný cezaevlerine kapattýðý, sürmekte olan iç savaþla kelimenin gerçek anlamýyla rehine politikasý sürdürdüðüne iþaret edilen açýklamada bu politikayla devrimci, ilerici, yurtsever güçlerin sindirilmeye çalýþýldýðý, devrimin geliþimi karþýsýnda korkuya kapýlan devletin dört bir yana saldýrarak devrimin baskýsýndan kurtulmaya çalýþtýðý fakat baþaramadýðý çünkü artýk iþçi sýnýfý ve emekçi halklarýn kendi kaderini kendi elleriyle belirlemek için ayaða kalktýðý, mücadeleye yöneldiði vurgulandý. “Zindanlar Yýkýlsýn Tutsaklara Özgürlük” sloganý etrafýnda güçleri birleþtirmeden zindanlardaki devrimci ve yurtsever tutsaklarýn özgürleþtirilmesinin beklenemeyeceði, zindanlarýn kapýlarýnýn kendiliðinden açýlmayacaðý, duvarlarýnýn yýkýlmayacaðý vurgulanan açýklamada, birleþik mücadeleyi yükseltmek ve zindanlarýn yýkýlmasýný devrimin ana hedeflerinden biri olarak görmek ve devrim mücadelesini bu þekilde örmek gerektiði belirtildi. Devrimci tutsaklarýn götürülüþleri ve ortaklaþa yapýlan basýn açýklamasý sýrasýnda coþkulu bir þekilde sýk sýk “Zindanlar Yýkýlsýn Tutsaklara Özgürlük”, “19-22 Aralýk Katliamýnýn Hesabýný Soracaðýz”, “Bedel Ödedik, Bedel Ödeteceðiz”, “Yaþasýn Haklarýn Mücadele Birliði”, “Fabrikalar, Tarlalar, Siyasi Ýktidar Her Þey Emeðin Olacak”, “Faþizmi Döktüðü Kanda Boðacaðýz” sloganlarý atýlarak devrimci tutsaklar uðurlandý. Basýn açýklamasý ve tutsaklarýn araçlara bindirilmesi sýrasýnda atýlan sloganlara yoldan geçenler de alkýþlarla ve sol ellerini kaldýrarak ve “Sizi destekliyoruz”, “Tutsaklar Onurumuzdur” sözleriyle destek verirken bazý sürücülerde uzun uzun korna çalarak desteklerini bildirdiler. Polis ve cezaevi araçlarýndaki askerler tarafýndan yolun kapatýlmamasý konusunda sýk sýk uyarý yapýlmasýna raðmen yaklaþýk 35-40 dakika boyunca atýlan sloganlar nedeniyle trafik kýsmen aksadý. Devrimci tutsaklarý getiren araçlarýn adliyeden ayrýlmasýnýn ardýndan kitle yine sloganlar atarak daðýldý.

9


EMEÐÝN DÜNYASI ÝÇÝN

Yeni Evrede

Panel

Ýþçiler, haklarýný öðrenmek ve öðretmek, haklarýný elde etmek ve daha iyi bir dünya için örgütlenmek için bir panel düzenlediler. Ýçi Haklarý ve Örgütlenmesi baþlýðý ile 19 Þubat Pazar günü Gazi Mahallesi’nde Emeðin Dünyasý bürosunda yapýlan panel, saat 14.00’te baþladý. Marmara Üniversitesi Öðretim Üyesi Yrd.Doç.Dr. Özgür Müftüoðlu, Tüm-Tis Sendikasý Genel Merkez Yönetim Kurulu Üyesi Muharrem Yýldýrým ve Devrimci Ýçi Komiteleri’nden Ali Ekber Sever’in konuþmacý olduðu panelin yöneticisi Önsöz Dergisi genel yayýn yönetmeni Songül Yücel yaptý. Songül Yücel ilk baþta, iþçileri ve emekçileri ilgilendiren çok sayýda panel, söyleþi vb. yapýldýðýný, ancak bunlarýn genel merkezlerde olduðunu, ilk defa iþçi sýnýfýnýn yaþadýðý mahallelerde yapýldýðýný söyledi ve Gazi Mahallesi’nde bu tür bir panelin örgütlenmesinin çok önemli olduðunu vurgulayarak Emeðin Dünyasý’na teþekkür etti. Konuþmacý olarak ilk sözü Yrd.Doç.Dr. Özgür Müftüoðlu aldý. Müftüoðlu konuþmasýna kapitalizmin iþçileri özgürleþtirdiðini hatýrlatarak baþladý. Ýþçilerin daha önceki sistemlerin, köleliðin, serfliðin, lonca sisteminin getirdiði baðýmlýlýklardan kurtardýðýný bu anlamda emeðini kime isterse satabileceði þekilde özgürleþtiðini hatýrlattý. Sermayenin iþçinin özgürce sattýðý emeðini özgürce aldýðýný ve bunun üzerinden para kazandýðýný söyledikten sonra, kapitalist sistemin köleci sistemden daha kötü olduðunu, köle sahibinin kölenin bakýmýný, barýnma, beslenme, saðlýk, sorunlarýný üstlendiðini, ama kapitalist patronun bunu yapmasýnýn söz konusu olmadýðýný; köleci sistemde rekabet olmadýðýný, kapitalist sistemde iþçilerin birbirlerine rakip hale getirildiðini, iþçilerin iþsiz kalmamak adýna daha az ücretle, daha kötü çalýþma koþullarýna çalýþtýklarýný; iþçilerin öleceklerini bile bile, madenlerde vb. ekmek parasý için çalýþtýklarýný söyledi. “Üretimin temel ayaðý emektir” diyen Müftüoðlu, buna raðmen emeðin üretim sürecinde söz sahibi olmadýðýný, üretim sürecinde

10

Mücadele Birliði

ve toplumda egemenlik kuran sermaye olduðunu, üretim sürecinde söz sahibi olamayan iþçilerin toplumda da söz sahibi olamayacaðýný söyledi; “sizin üretim sürecinde örgütlenmeniz gerekli” dedi. “Bugün neden haklarýmýzý birer birer kaybediyoruz, eksiðimiz ne, neden bu duruma geldik böyle þanlý bir geçmiþimiz varken” diye soran Müftüoðlu, bu sürecin 2.Enternasyonal’in Marksizm’den uzaklaþmasýyla baþladýðýný söyledi. Türkiye’de de devlet eliyle yasalar çýkarýldýðýný, sendikalar kurulduðunu, bunlarýn devletin çizdiði sýnýrlar içinde çalýþtýðýný söyledi. Daha sonra söz alan Muharrem Yýldýrým da, iþçi hakký denince akla örgütlenmenin geldiðini söyleyerek günümüzde en etkili örgütlenme aracýnýn sendikalar olduðunu vurguladý. Ýþçilerin sendikalarda örgütlenmesinin kolay olmadýðýný, sendikada ilk örgütlenmeye kalktýklarýnda baþlarýna gelen ilk þeyin iþten atýlmak olduðunu söyleyen Yýldýrým, uzlaþmacý sendikalarýn kitlesel eylemler yapmak, greve gitmek, patronu sýkýþtýracak eyler yapmak yerine ilk iþ olarak “iþe iade davasý” açmak yoluna gittiklerini, bunun sonucunun da örgütlenmek isteyen iþçinin geri iþe baþlamasý ile bittiðini söyledi. Yasalara göre sendikada örgütlenen iþçinin iþten atýlamamasý gerektiðini, ancak bunun pratikte öyle olmadýðýný; bir iþyerinde çalýþanlarýn çoðunluðunu örgütleyip yetkiyi almýþsan bile patronun yargýya baþvurabildiðini, sonuç olarak yasada varolan haklarýn kullanýlmasýnda da sürecin sermayenin lehine sonuçlandýðýný, bir iþyerinde örgütlenebilmenin 1,5 seneyi bulduðunu anlattý. UPS’de örgütlenme sürecini örnek veren Yýldýrým, iþçilerin hep konuya “ya sendika bizi satarsa” diye yaklaþtýðýný; iþçiler patron onlara “yarýn iþe gelme” derse yapabilecekleri bir þey olmadýðýný bildikleri halde sendikada örgütlenmeye korktuklarýný anlattý. Bunun bir örneðini Eskiþehir’de yaþadýklarýný anlatan Yýldýrým, iþçilerin “sendikal nedenlerle iten atýlýrsam bir daha bu sektörde iþ bulamam” dediklerini, normalde birbirleriyle her tür rekabet eden patronlarýn konu iþçilerin örgütlenmesi olduðunda nasýl iþbirliði yaptýklarýný aktardý. Uzlaþmacý sendikalarýn yaptýklarýnýn sýnýfý sendikalardan ve örgütlenmekten nasýl soðuttuðunu örneklerle anlatan Yýldýrým, 11 milyon sigortalý iþçi varken bunun sadece 700 bininin sendikalý olduðunu da söyledi. Verilen 15 dakikalýk aradan sonra söz alan DÝK’ten Ali Ekber Sever de yaþadýðýmýz 205. Sayý / 29 Şubat - 14 Mart 2012

süreçte sistemin saldýrýlarýný iyice artýrdýðýný ve sonu gelene kadar da saldýrýlarýný kesmeyeceðini söyleyerek baþladý söze ve “elbette sendikalaþmalýyýz, en temel hak ve özgürlükler, demokratikleþme için sendikalar olmazsa olmaz. Biz bu örgütlenmeyi daha ileri götürüp komite ve konseylerde örgütlenmeyi söylüyoruz. Muharrem baþkan az önce iþçilerin sendikalara, sendikacýya bakýþýný anlattý. Biz kendi sendikalarýna karþý yapýlan eylemler gördük, Tekel’de Tek Gýda Ýþ, Ontex’te Selüloz Ýþ gibi. Þimdi de Maltepe Belediyesi’nde DÝSK’li sendika olan Genel Ýþ, ‘iþten atmalar Haklýdýr’ diye protokolün altýna imza attý” dedi. Ýþçilerin öz örgütlenmelerinin komite ve konseyler olduðunu, iþçilerin kendi kurduklarý komiteleri daha fazla sahipleneceðini söyleyen Sever, TEKEL eyleminden örnek verdi. TEKEL’in baþarýsýzlýða uðramasýnýn nedenlerinden birinin komiteleþme eksikliði olduðunu, ilerleyen günlerde kurulan çadýr komitelerinin de sendika tarafýndan “ya komite ya biz” diyerek önünün kesildiðini; gelinen aþamada iþçilerin öz örgütlülükleri olmadýðý için 78 gün sonunda Ankara’daki çadýr eyleminin tüketildiðini söyledi. 26 Þubat, 25 Mayýs grevlerinin de Tek Gýda Ýþ’in kendisinin bile örgütlü olduðu iþyerlerinde iþ býrakýlmadýðý için baþarýsýzlýða uðradýðýný hatýrlatarak “bu sendikalar ya içi sýnýfýnýn temsilcisi deðildir, ya da burjuvazinin temsilcisidir” dedi. Ýlk olarak 1871 Paris Komünü’nde, 1905 Devrimi’nde, 1917 devrimlerinde iþçileri zafere taþýyanýn iþçilerin öz örgütleri olduðunu söyleyen Sever, Kürdistan’da kurulan Meclisleri, Komünleri örnek verdi. Komitelerin yarý legal, yarý illegal örgütlenmeler olduðunu; legal olduðunu çünkü her þeyin açýk olduðunu yasadýþý bir þey olmadýðýný, illegal olduðunu çünkü kendisini hiçbir yasa ile sýnýrlamadýðýný anlatan Sever, bir komitede en az 3 en fazla 5 kiþi olmasý gerektiðini, toplanma, eyleme, harekete geçme için 5 kiþiden fazlasýnýn hantallaþacaðýný söyledi. Devrimci Ýþçi Komiteleri olarak sendikalarýn örgütleyemeyeceði iþçileri, iþsizleri, hayatýn her alanýnda yer alan, iþçi sýnýfýnýn çýkarlarýný en baþa koymuþ herkesi örgütleyebileceklerini; iþçi komitelerinin partinin bir parçasý olmadýðýný, aksine sýnýfýn partisiz kitlelerinin örgütü olduðunu da anlattý. Ali Ekber Sever’in konuþmasýnýn ardýndan panelin soru cevap bölümüne geçildi. Salonda bulunan iþçilerin sorularý, yorumlarý konuyu daha da geniþletti. Uzun tartýþmalarýn ardýndan panel, 3 saatin sonunda sona erdi.


Yeni Evrede

Mücadele Birliði

“HEPÝMÝZ KÜRT SORUNU MAÐDURUYUZ!”

BDP Ýstanbul Ýl Örgütü’nün PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik “15 Þubat komplosu”nu protesto eyleminden önce Taksim Meydaný, Taksim Gezi Parký ve Tarlabaþý sokaklarý polis tarafýndan ablukaya alýndý. Saat 14.00’da yapýlacak basýn açýklamasýndan saatler önce baþlayan polis ablukasýnda hemen hemen kimsenin Taksim Meydaný’na girmesine izin verilmedi. Ara sokaklarda ve Ýstiklal Caddesi’nde toplanmaya baþlayan kitle Taksim Meydaný’na girmek isteyince polis 25 kiþiyi gözaltýna aldý. Gözaltýna alýnanlar arasýnda BDP il eþ baþkaný Asiye Kolçak, Ali Rýza Bilgili ile BDP MYK üyesi Gülçin Ýsbert de var. Kitle bir saatte yakýn Ýstiklal Caddesi üzerinde oturma eylemi yaptý. Gülten Kýþanak burada yaptýðý açýklamada; “Hepimiz bu sorunun maðduruyuz. Bu ülkenin emekçileri, yoksullarý, ezilenleri, ötekileþtirilenleri, hepimiz Kürt sorunu maðduruyuz. Kürt sorunundaki çözümsüzlük tüm halkýmýzýn ekonomik kaynaklarýný tüketiyor. Çözümsüzlük emekçilerin sofrasýndaki ekmeði küçültüyor. Çözümsüzlük, yoksul Türk geçlerinin savaþa sürülüp tabutlar içerisinde geri gelmesine neden oluyor. Çözümsüzlük, demokratik sistemi, hukuku tümden rafa kaldýrýyor. Çözümsüzlük, devleti de çürütüyor. Demokratik bir ülke istiyorsak, emekçilerin haklarýný alabildiði bir ülke istiyorsak, biz kadýnlar özgür yarýnlar istiyorsak Kürt sorununda demokratik çözümün muhatabý olmak zorundayýz. Hepimizin ortak talebi bu olmalý. Çünkü ortak akýl bunu gerektiriyor” dedi. Saatler süren bekleyiþin ve açýklamanýn ardýndan kitle ara sokaklardan Tarlabaþý’na sloganlarla yürüyerek daðýldý.

Sokaklar

15 ÞUBAT PROTESTO EDÝLDÝ

BDP Ýzmir Ýl örgütü, PKK lideri Abdullah Öcalan’ýn 15 Þubat 1999 yýlýnda uluslararasý komplo ile tutuklanmasýný protesto etmek için Basmane Meydaný’nda toplandý. Saat 13.00’te toplanan kitle, sayýlarý 5 bini bulan polis ablukasý içinde beklemeye baþladý. Meydan ve Meydan’a çýkan her köþe polis tarafýndan tutulmuþtu. Saat 13.30’da BDP Muþ milletvekili Sýrrý Sakýk eylem alanýna geldi. BDP yetkilileri polis ile yaptýklarý görüþmelerde yürüyüþe izin verilmeyeceði söylendi. Görüþmelerin yapýldýðý sýrada kitle özgürlük mücadelesinde ölümsüzleþen gerillalar için saygý duruþunda bulundu. Sýk sýk “Vur Gerilla Vur Kürdistan’ý Kur”, “Daðlarda Arama Apocular Her Yerde”, “PKK Halktýr Halk Burada”, “Kürdistan Faþizme Mezar Olacak”, “Katil Devlet Hesap Verecek”, “Öcalan’sýz Dünya’yý Baþýnýza Yýkarýz” sloganlarý atýldý. “13. Yýlýnda Halen Devam Eden ‘15 Þubat Uluslararasý Komployu’ Nefretle Kýnýyoruz” ve “1925’ten 1999’a Kahrolsun Uluslararasý Komplo/BDP Ýzmir Ýl Örgütü” pankartlarý açýldý. Yürüyüþe izin verilmediði için basýn açýklamasý Basmane Meydaný’nda yaðmur altýnda yapýldý. Okunan basýn metninde “Bir taraftan siyasi soykýrým operasyonlarý hýz kesmeden devam ederken diðer yandan askeri operasyon adý altýnda açýkça katliamlar yapýlarak halkýn tamamýna gözdaðý verilmek istenmektedir… Kürt Halkýnýn milyonlarca ferdinin halk önderi olarak tanýmladýðý bir kiþiye karþý bu þekilde seviyesizce yaklaþýlmasý kabul edilemez bir durumdur… Sorunun çözümünü aðýrlaþtýran, çözüm olanaklarýný ortadan kaldýrmayý hedefleyen bu kirli komployu bir kez daha þiddetle kýnýyoruz” denildi. Basýn metninin okunmasýndan sonra sözü Sýrrý Sakýk aldý. Sýrrý Sakýk Öcalan’a yapýlan tecridin çözüm getirmeyeceðini, çözümün diyalog ve müzakerelerle geleceðini vurguladý. Yapýlan konuþmalardan sonra kitle BDP il binasýna doðru yürüyüþe geçti. Eylem BDP il binasý önünde olaysýz bir þekilde sona erdi. Mücadele Birliði/Ýzmir

205. Sayý / 29 Şubat - 14 Mart 2012

11


Yeni Evrede

Sokaklar

KESK BASKILAR KARÞI SOKAKTA

Kamu Emekçileri Sendikas (KESK) 13 Þubat günü sabaha karþý yapýlan “KCK” operasyonlarýný ve gözaltýlarý protesto etti. Türkiye genelinde 30 ilde gerçekleþtirilen operasyonda Tüm Bel Sen, SES, KESK genel merkezi ve bir çok sendika aranarak bir çok BDP belediye çalýþaný, DÝHA muhabiri, 140’a yakýn kiþinin gözaltýna alýnmasý, Taksim Meydaný’ndan Galatasaray lisesine doðru yürüyüþ yaparak protesto edildi. Kamu emekçileri ile birlikte Mücadele Birliði ve bir çok devrimci kurum ve emek örgütü eyleme destek verdi. Taksim Tramvay duraðýnda saat 19.00’da toplanan kitle Galatasaray Lisesine doðru “KESK’e Uzanan Eller Kýrýlsýn”, “Gözaltýlar Tutuklamalar Baskýlar Bizi Yýldýramaz”, “Baskýlar Bizi Yýldýramaz”, “KESK’li Tutsaklar Onurumuzdur” sloganlarý ile yürüdüler. Galatasaray Lisesi önünde açýklama yapan Eðitim Sen baþkaný Güllü Taþkýran, sabah erken saatlerde bir kez daha, son dönemlerde rutin hale gelen baskýn ve gözaltý haberleri ile uyandýklarýný KESK’ten 15 kadýn emekçinin gözaltýna alýndýðýný ve gözaltýlarýn artmasýndan kaygý duyduklarýný ifade etti. Taþkýran; tamamen keyfi olarak gözaltýlarýn keyfi bir þekilde sürdürüldüðünü, amaçlarýnýn emekçilerin mücadelesini sindirmek olduðunu bu operasyonlarýn hiç bir zaman amaçlarýna ulaþamayacaklarýný söyledi. Taþkýran son olarak “Konfederasyon ve baðlý sendikalarýmýz üzerinde baskýlara, yýldýrma ve sindirme uygulamalarýna son verilmelidir” dedi. 1000’e yakýn emekçinin katýldýðý eylem, açýklamadan sonra sona erdi.

SÝNDÝREMEYECEKSÝNÝZ

13 Þubat Pazartesi günü sabaha karþý 100 aþkýn kiþi gözaltýna alýndý. Sendikalardan SES, Tüm Bel Sen ve KESK’in kadýn sekreterleri, BDP belediye çalýþanlarý, DÝHA muhabirleri KCK operasyonlarý adý altýnda gözaltýna alýndýlar. Yapýlan operasyonlarý protesto etmek için Ýzmir KESK akþam saat 18.00’de eski Sümerbank önünde basýn açýklamasý yaptý. Emekçiler yaptýklarý basýn açýklamasýnda “KESK’li Tutuklulara Özgürlük/KESK Dokunma” pankartý açarken, “Baskýlar Bizi Yýldýramaz, Gözaltýlar, Tutuklamalar Baskýlar Bizi Yýldýramaz, Yaþasýn Örgütlü Mücadelemiz, Zindanlar Yýkýlsýn Tutsaklara Özgürlük” sloganlarý attýlar. KESK’liler yaptýklarý basýn açýklamasýnda; “Son yýllarda emek ve demokrasi güçleri olarak hiçbir dönemle kýyaslanmayacak düzeyde bir kuþatma altýna alýnýyoruz… Tamamýyla keyfi olarak yürütülen bu gözaltýlarla onurlu mücadelemizi sindirebileceðini sananlar büyük bir yanýlgý içerisindedirler. Sendikal mücadelemiz üzerinde þaibe yaratarak, KESK ve baðlý sendikalarýný kamuoyu nezdinde yýpratma amacý taþýyan baskýlarýn bir parçasý olan bu operasyonlar amacýna ulaþmayacaktýr…” dediler. Protesto eylemi, okunan açýklamadan sonra sona erdi.

12

Mücadele Birliði/Ýzmir

Mücadele Birliði

KESK GÖZALTI TERÖRÜNÜ KINIYOR

13 Þubat Pazartesi günü sabah saatlerinde KESK sendikasýna baðlý sendikalarýn üye ve yöneticileri evlerine yapýlan polis baskýný ile gözaltýna alýndýlar. Buna karþý Antep’te KESK’li emekçiler gözaltýndaki arkadaþlarýnýn gözaltýna alýnmasýný protesto etmek için bir basýn açýklamasý düzenlediler. Basýn açýklamasýnda, gözaltýna alýnanlarýn hepsinin kadýn olmasýnýn nedeninin, “KESK’li kadýnlarýn 8 Mart öncesinde yürüttükleri önümüzdeki sürece iliþkin mücadele programý” ve “uzun süredir uygulanan bu baský ve yýldýrma politikalarýnýn hedefinde, tek tip sendika yasasýna karþý KESK’in yürüttüðü mücadele ve 2829 Ocak 2012 tarihinde KESK Kadýn Meclisinin almýþ olduðu kararlar” olarak belirtildi. Kadýn meclisinin almýþ olduðu kararlar okunduktan sonra “tamamiyle keyfi olarak yürütülen bu gözaltýlarla onurlu mücadelemizi sindirebileceðini sananlar büyük bir yanýlgý içindedirler. AKP’nin büyük baský ve gözaltý düzenine karþý onurlu ve kararlý duruþumuzdan bir an olsun vazgeçmeyeceðimiz; emeðin, demokrasinin, özgürlüðün ve barýþýn mücadelesi olacaðýmýz bilinmelidir. KESK olarak gözaltýna alýnan arkadaþlarýmýzýn derhal serbest býrakýlmalarýný istiyor ve yaratýlan gözaltý terörünü kýnýyoruz” denilerek basýn açýklamasý bitirildi. “Susma Sustukça Sýra Sana Gelecek”, “KESK’li Tutsaklar Onurumuzdur”, “Yaþasýn Direniþ Yaþasýn KESK”, “Yandaþ Sendika Olmayacaðýz”, “Gözaltýlar, Tutuklamalar, Baskýlar Bizi Yýldýramaz” sloganlarý ile eylem sonlandýrýldý. Antep Mücadele Birliði Platformu

KORKMADIK KORKMUYORUZ SUSMADIK SUSMUYORUZ

Son süreçlerde artan saldýrýlarý, 13 Þubat günü yapýlan ev baskýnlarýný ve tutuklamalarý protesto etmek için KESK’li emekçiler 18 Þubat günü saat 14.30’da Kýrkayak Parký’ndan AKP ilçe binasý önüne yürüdüler. “Susma Sustukça Sýra Sana Gelecek”, “KESK’li Tutsaklar Onurumuzdur”, “Gözaltýlar, Tutuklamalar, Baskýlar Bizi Yýldýramaz” sloganlarý ile AKP ilçe binasý önüne gelen emekçiler, basýn açýklamasý okudular. Son yýllarda arttýrýlan saldýrýlarýn sendikalarýn ve emekçilerin mücadelesini engellemek, suskun ve tepkisiz bir toplum yaratmak amaçlý olduðunu vurgulayan emekçiler, “Faþizme karþý demokrasi, emperyalizme karþý baðýmsýzlýk, baskýlara karþý özgürlük, ýrkçýlýðý ve þovenizme karþý halklarýn kardeþliði için mücadele” vurgusu ile beraber bu yürütülen mücadeleden emek ve demokrasi düþmanlarýnýn korktuðunu ve bu yaratýlan gözaltý ve tutuklama terörünün bundan kaynaklý olduðuna deðinildi. Son olarak “Tamamýyla keyfi olarak yürütülen bu gözaltýlarla onurlu mücadelemizi sindirebileceðini sananlar büyük bir yanýlgý içerisindedirler (…) Üyelerimizin yarattýðý ortak deðerlerimizin ürünü olan mücadelemiz tüm yöneticilerimiz gözaltýna alýnsa dahi sürecektir. Tutuklanan alýnan arkadaþlarýmýz derhal serbest býrakýlmalý konfederasyonumuz ve baðlý sendikalarýmýz üzerindeki baskýlara, yýldýrma ve sindirme uygulamalarýna son verilmelidir(…)AKP hükümetinin politikalarýna karþý duracak, zulmün ve zorbalýðýn karþýsýnda asla boyun eðmeyeceðiz” denilen basýn açýklamasý sloganlarla bitirildi. Mücadele Birliði/Antep

205. Sayý / 29 Şubat - 14 Mart 2012


Yeni Evrede

Mücadele Birliði

SAÐLIKÇILAR TUTUKLAMALARI PROTESTO ETTÝ

Saðlýk meslek örgütleri ve tabip odalarý, sendika yasasýný, sendika üye ve yöneticilerinin gözaltýna alýnmasýný, baský ve tutuklamalarý Okmeydaný Eðitim ve Araþtýrma Hastanesi Baþhekimlik binasý önünde 21 Þubat günü protesto etti. Eylemde, ayrýca Genel Saðlýk Sigortasý’nýn(GSS) yarattýðý ve yaratacaðý sorunlara karþý 11 Mart Pazar günü Ankara’da “Türkiye Büyük Saðlýk Meclisi”nin açýlýþýnýn yapýlacaðý da duyuruldu. Saðlýk ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikasý (SES) Þiþli þubesi, Ýstanbul Tabip Odasý, Devrimci Saðlýk Ýþ Sendikasý üyeleri, “Gözaltýlar bahane, amaç mücadelemizi engellemek”, “Hükümet elini sendikadan çek”, “Sadaka deðil, toplu sözleþme”, “Toplu sözleþme ve grev hakký istiyoruz” dövizleri açtý, “Direne, direne kazanacaðýz”, “Baskýlar bizi susturamaz”, “Hak verilmez alýnýr, yaþasýn örgütlü mücadelemiz” sloganlarý attýlar. Grup adýna açýklama yapan SES hastane temsilcisi Akife Aktaþ, kamu emekçilerinin ilk kez 2012 yýlýnýn ikinci ayýnda da maaþlarýný zamsýz aldýklarýný anýmsatarak “Kamu emekçileri, emekliler ve onlarýn aileleri ücret zammý ve diðer konulardaki gecikme nedeniyle ciddi maðduriyetler yaþamaktadýr. AKP hükümetinin Çalýþma Bakaný, zamsýz maaþ almamazýn gerekçesini konfederasyonlarýn yasa konusunda anlaþmamalarý olarak gösteriyor. Bu nedenle de yasanýn çýkarýlmadýðýný söyleyerek sorumluluktan kurtulmaya çalýþýyor” dedi. “Hangi kamu emekçisi ya da konfederasyon sendikal özgürlüðün ayrýlmaz parçasý olan toplu sözleþme düzeninden yana deðil?” diye soran Aktaþ, KESK’in grev hakkýnýn yasal teminat altýna alýndýðý toplu sözleþme düzenini talep ettiðini söyledi. Kamu emekçilerin haklarýný 25 yýldýr her koþulda savunan KESK’in yýllardýr birçok baskýya maruz kaldýðýný, KESK ve KESK’e baðlý sendikalarýn kadýn yöneticileri ve üyelerinin, kadýn sekreterleri Bedriye Yorgun’un içinde bulunduðu 9 sendikalý kadýnýn tutuklandýðýný anýmsattý. Eylemde, 8 Mart’a Dünya Emekçi Kadýnlar Günü’nde Kadýköy’de düzenlenecek mitingde bir araya gelineceði de kaydedildi.

KESK ÇADIR EYLEMÝNÝ KADIKÖY’DE SÜRDÜRÜYOR

KESK Ýstanbul Þubeler Platformu 14 Þubat 2012 tarihinden itibaren TBMM’de yasalaþmayý bekleyen Sahte Sendika Yasasý’na, baský, gözaltý ve tutuklamalara karþý çeþitli bölgelerde çadýr eylemlerine baþladý. Ýlk eylem çadýrý, 14 Þubat günü saat 11.00’de Bakýrköy Özgürlük Meydaný’nda kuruldu. Çadýrýn kurulmasýnýn polis tarafýndan engellenmek istenmesi üzerine kýsa bir gerginlik yaþandý. Gün boyu yapýlan açýklamalarla ve bildiri daðýtýmýyla hükümetin demokrasi söylemleri teþhir edilerek, çýkacak olan sendika yasasý ve artarak devam eden tutuklamalar hakkýnda bilgilendirme yapýldý. 15 Þubat günü de KESK Ýstanbul Þubeler Platformu 16 Þubat günü çadýrýný Mecidiyeköy’e taþýdý. Mecidiyeköy’de Cevahir Alýþveriþ Merkezi önünde açtýklarý çadýrda 4688 sayýlý yasa tasarýsýna kar-

Sokaklar

þý imza da topladýlar. KESK Þubeler Platformu adýna açýklama yapan Tüm Bel-Sen Ýstanbul 4 No’lu Þube Baþkaný Sedat Özsoy, KESK’li 15 kadýnýn önceki gün gözaltýna alýndýðýný hatýrlatarak gözaltýlarýn 8 Mart öncesi geldiðini vurguladý ve Özsoy, “Bu yöntemleriniz bizleri mücadelemizden bir adým dahi geri adým attýramayacak” dedi. 16 Þubat günü saat 11.00’de çadýrlarýný Kadýköy Ýskelesi’ne taþýyan KESK Ýstanbul Þubeler Platformu, gün boyu kamu kuruluþlarýndan, siyasi yapýlardan, iþçi ve emekçilerden, sendikalardan, aydýn ve sanatçýlardan gelecek olan emek dostlarýyla birlikte eylemlerinin 3. gününde de sahte sendika yasasý, gözaltý ve tutuklamalar, uygulanan baskýlara yönelik bilgilendirmelerin süreceðini ve akþam saatlerinde basýn açýklamasý yapýlacaðýný ifade etti. KESK’lilerin çadýrlarýnýn kurulmasý sýrasýnda Maltepe Belediyesi’nde iþten atýlan ve 58 gündür eylemde olan Maltepe Belediyesi taþeron iþçileri de kamu emekçilerini ziyaret ettiler. Akþam 18.00’deki basýn açýklamasýna ise birçok sendika, demokratik kitle örgütü, siyasi partiler ve meslek odalarýndan temsilciler destek için geldi. Basýn açýklamasýný KESK Ýstanbul Þubeler Platformu adýna Eðitim-Sen 2 No’lu Þube Baþkaný Güllü Taþkýran yaptý. Grev hakkýný içermeyen, son sözü Hakem Kurulu’na býrakacak olan, fiili olarak kullandýklarý grev hakkýný dahi yasaklamaya çalýþan, mali ve sosyal haklarý sýnýrlayan 4688 sayýlý yasa tasarýsýyla memurlarýn kuþatma altýna alýnmaya çalýþýldýðýný vurgulayan Taþkýran, hükümetin politikalarýna karþý çýkan KESK üyelerine cezaevi yolunun gösterildiðini ve son olarak KESK’e baðlý sendikalarýn kadýn sekreterlerinin de aralarýnda olduðu 15 kadýn üye ve yöneticinin gözaltýna alýndýðýný belirtti. Taþkýran, KESK’liler olarak, “Kadýnlarý ikinci sýnýf vatandaþ olarak gören bu zihniyetin dayattýðý, kadýnýn yeri evidir, mücadele eden kadýnýn yeri de cezaevidir” zihniyetine karþý bir adým dahi geri atmayacaklarýný söyledi. Taþkýran bu yine ayný taleplerle, emek ve demokrasi güçleriyle birlikte 26 Þubat’ta Kadýköy Meydaný’nda miting düzenleyeceklerini belirterek emekten yana olan tüm güçleri Kadýköy Meydaný’nda olmaya çaðýrdý. KESK Ýstanbul Þubeler Platformu üyelerinin eylemine sabah saatlerinde destek ziyaretinde bulunan Maltepe Belediyesi taþeron iþçilerine de söz verildi. Ýþçilerden Ýlhan Yýldýrým, iþten atýlmalarý ve direniþ sürecini aktararak 18 Þubat 2011 Cumartesi günü Ankara’ya yürüyeceklerinin duyurusunu yaparak yürüyüþ programlarýný açýkladý. Dev-Saðlýk-Ýþ Sendikasý Genel Baþkaný Arzu Çerkezoðlu da bir konuþma yaparak, emek güçleri üzerindeki saldýrýlara ve gözaltý ve tutuklamalara deðinerek, mücadelenin yükseltilerek sürdürüleceðini ifade etti. Açýklamanýn ardýndan, Kazým Koyuncu Kültür Merkezi’nin tulum ekibinin çaldýðý ezgiler eþliðinde horona duruldu, davul ve tulum eþliðinde halaylar çekildi.

205. Sayý / 29 Şubat - 14 Mart 2012

13


Gündem

EN SONUNCU Yeni Evrede

Mücadele Birliði

G

Leninist Parti, bu koþullarda iþçi sýnýfýna iktidarý ele geçirme hedefini gösteriyor. Öyleyse hazýrlýklar, ayaklanmalarýn süreceði ve iktidarýn ele geçirilme imkânýnýn pratik biçimde karþýmýza çýkacaðý gerçeðine göre yapýlmalý. Bu hazýrlýklar nedir, nasýl yapýlmalý? 14

ünümüzün kuþaðý, hepimiz, buna tüm insanlýk da diyebiliriz, tarihin bir kýrýlma anýna, tarihin büyük bir dönüm noktasýna hem tanýk oluyor hem de bu deðiþimin aktif öznesi olarak tarih yapýmýnda bizzat rol alýyor. Þimdi herkes, ama öncelikle de Leninistler ve sýnýfýn devrimci öncü iþçileri bu gerçeðin bilincinde olmalý. Çünkü kiþi içinden geçtiði sürecin ne denli bilincinde olursa o denli etkili olur. Tarihin bir dönüm noktasýndan, bir kýrýlma anýndan geçtiðimizin en belirgin kanýtý ya da iþareti, kapitalist üretim biçiminin, emperyalist-kapitalist sistemin tarihsel sýnýrlarýna gelip dayanmýþ olmasýdýr. Kendinden önceki bütün üretim ve toplum biçimleri gibi, kapitalist üretim biçimi ve kapitalist toplumlar da tarihseldir, geçicidir, günü geldiðinde yýkýlýp gideceklerdir. Teorik olarak bilinen bu bilimsel olgu, kapitalizm için þimdi pratik olgu haline gelmiþtir. Emperyalist-kapitalist sistem, onun temeli olan kapitalist üretim biçimiyle birlikte tarihin karanlýklarýna gömüleceði bir sürece girmiþ bulunuyor. Lenin bundan yüzyýl kadar önce “emperyalizmin çöküþ, proleter devrimler çaðýnýn yükseliþ döneminin baþladýðýna” iþaret etmiþti. Yüzyýllýk geliþme insanlýðý yeni bir tarihsel aþamaya, kapitalizmden komünizme geçiþ aþamasýna getirdi. Þimdi dünya çapýnda yaþanan büyük alt-üst oluþun tarihsel anlamý da nedeni de budur. Bu olguyu, kapitalist üretim biçimi ve onun en yüksek biçimi olan tekelci kapitalizmin, emperyalizmin tarihe karýþmak üzere olduðu bir süreci görmek, yaþamak her kuþaða “nasip” olmaz. Kuþkusuz bu, tarihin ileri atýlýmýna katýlým saðlamak isteyen biri için çok heyecan verici bir geliþmedir. Emperyalistler, dünya burjuvazisi bundan yaklaþýk yirmi yýl önce Sovyetler daðýlýrken hezeyan karýþýmý büyük bir sevinç yaþamýþlardý. Onlar tarihin çarkýnýn tersine döndüðü, kapitalizmin ölümsüzlüðünün kanýtlandýðý zehabýna kapýlmýþlardý. Onlarýnki bir seraptý. Leninistler, o þiddetli karþý 205. Sayý / 29 Şubat - 14 Mart 2012

devrim rüzgârýna karþý bunun gelip geçici, tarihin ileri doðru daha güçlü bir atýlým yapmak üzere kýsa sürecek bir geri çekilmesi olduðunu göstermiþlerdi. Tarihin Leninistlerin haklýlýðýný, doðruluðunu göstermesi için yirmi yýla yakýn bir zaman gerekti. Ama bir çaðýn bitiþi ve yeni bir çaðýn baþlangýcý söz konusu olduðunda yirmi yýl dediðiniz ne ki! Yine de, tarihin tanýdýðý en yýrtýcý, en vahþi, en gaddar sýnýfý olan büyük burjuvazinin, tekelci sermayenin, emperyalistlerin tarih sahnesinden kendiliðinden, barýþçýl biçimde, yazgýlarýna razý olmuþ halde çekilecekleri sanrýsýna kapýlmamalý. Son þanslarýný kullanmadan, insanlýða çok derin acýlar yaþatacak umutsuz ve umutsuzluðu ölçüsünde kanlý bir direniþe geçmeden tarih gökyüzündeki yerlerine çekilmeyecekler. Öyleyse her þey doða yasasýna uygun þekilde geliþecek/ geliþiyor. Ýnsanlýk yeni ve daha yüksek bir tarihsel aþamaya geçerken yeni toplumun doðuþu kanlý biçimde ve büyük acýlar çekilerek gerçekleþecek.

Hazýrlýðý Yapýlan Dünya Savaþý Okurlarýmýz ve web sitemizi takip edenler, “ayaklanmalar yüzyýlý”nda dünya burjuvazisinin dünya iþçi sýnýfý ve ezilen halklarýna karþý bir dünya savaþý baþlattýðýný otaya koyduðumuzu anýmsayacaklardýr. Bu baðlamda, geniþ anlamda bir dünya savaþýnýn zaten baþlamýþ olduðunu göstermiþ bulunuyoruz. Bu dünya savaþýnýn bir tarafý dünya burjuvazisi, dünya gericiliði ise karþý tarafý da dünya iþçi sýnýfý ve ezilen halklarýdýr. ABD emperyalizmi, 11 Eylül 2001’de “Ýkiz Kuleler” provokasyonu ile bu dünya savaþýnýn baþlama vuruþunu yapmýþtý. Amaç, dünya iþçi sýnýfý ve ezilen halklarýnýn ayaklanmalarýný ezerken ABD emperyalizminin gittikçe sarsýlan dünya egemenliðini de yeniden tesis etmekti. Ancak iþler hiç de bu emperyalist gücün istediði, planladýðý ve öngördüðü biçimde yürümedi. Diðer emperyalist


U KAVGAYA! Yeni Evrede

Mücadele Birliði

devletler ABD emperyalizminin arkasýnda hizaya dizilseler de, dünya iþçi sýnýfýnýn ve ezilen halklarýnýn ayaklanmalarý gittikçe büyüdü, güçlendi. Emekçi sýnýflarýn ve ezilen halklarýn ayaklanmalarý tüm dünyaya yayýldý. ABD’de “Wall Street Ýþgali” giderek ayaklanmaya dönüþtü. Ayaklanmalar bir anda Avrupa’ya, Afrika’ya, Arap Yarýmadasý’na, Asya’ya yayýldý. Rüzgâr eken emperyalistler dünyanýn en ücra köþesinde bile fýrtýna biçmeye baþlamýþlardý. Sömürenlerle sömürülenler, ezenlerle ezilenler arasýndaki çarpýþmalar artýk her yerdeydi. Dahasý emperyalist-kapitalist sistem tarihinin en derin, en yýkýcý bunalýmýna girmiþti. Bu bunalýmdan çýkýþ yolu olmadýðýný burjuvazinin ücretli iktisatçýlarý da artýk itiraf ediyorlar. Emperyalistlerin bu ayaklanmalara yanýtý, Afganistan ve Irak iþgallerini bir kenara koyarsak, yakýn zamanda, önce Libya iþgali oldu. Arkasýndan Suriye’ye, Ýran’a saldýrýnýn hazýrlýklarý baþladý. Bir tarafta Rusya-Çin-Ýran-Suriye’nin karþý tarafta Türkiye-ABD-Fransa-Ýngiltere ve diðer gerici devletlerin diplomatik faaliyetleri ve askeri hazýrlýklarý dünyanýn geldiði noktayý; daha doðrusu emperyalistlerin insanlýðý sürüklediði noktayý gösteriyor. Hiç kuþku yok, ufukta topyekûn bir dünya savaþý belirmeye ve bu dünya savaþýnýn taraflarý belirginleþmeye baþladý. Týpký önceki dünya savaþlarýnda olduðu gibi, devletler gruplaþýyor, ittifaklar kuruluyor ve savaþ pozisyonlarýný alýyorlar. Somut olgular, diplomatik ve askeri hazýrlýklar dünya savaþýnýn hýzla hazýrlanmakta olduðunu gösteriyor. Nükleer silahlar üzerine kurulmuþ bir dehþet dengesi emperyalistleri bir dünya savaþý baþlatma yerine, örneðin bölgesel çapta savaþlar çýkarmak gibi baþka arayýþlar içine iter mi, önceden bilmek mümkün deðil. Ancak bilinen ve görülen þu ki, dünyaya yayýlacak bir savaþýn hazýrlýklarý tüm hýzýyla devam ediyor.

Tabloda Türkiye’nin Yeri Peki, bu tabloda Türkiye’nin yeri neresi ve olasý bir savaþta proletaryanýn hedefi ne olmalýdýr? Þimdi bu sorulara yanýt vermenin zamaný. Türkiye’nin özellikle dýþ politikasýný takip edenler, bu devletin bölgede savaþ kýþkýrtýcý bir çizgi izlediðini kolayca görebilirler. Türkiye, Suriye’ye karþý açýktan, Rusya ve Ýran’a karþý ise alttan alta kýþkýrtýcý bir çizgi izlemektedir. Alýþýla gelen kalýplarla düþünmeye eðilimli olanlar, izlenen bu kýþkýrtýcý çizginin Türkiye’ye emperyalistler tarafýndan dayatýldýðýný öne sürüyorlar. Böyle bir iddia somut olgu ve örneklerle tam örtüþmüyor. Aksini dahi ileri sürmek mümkün. Türkiye, örneðin Suriye’ye askeri bir müdahale için emperyalistleri ikna etmeye çalýþýyor. Sadece Suriye de deðil. Afganistan’dan Somali’ye oradan Bosna-Kosova sýnýrlarýna kadar çok geniþ bir coðrafyada Türkiye’nin askeri-savaþçý giriþimlerini görmek mümkün. Zaten devletin en yetkili makamlarý da Türkiye’nin bu yönünü kabul etmekle kalmýyorlar, bununla övünüyorlar da. Neden? Çünkü Türk tekelci sermaye sýnýfý ve devlet bir devrimden korkuyorlar. Türkiye ve Kürdistan emekçi sýnýflarýnýn, Kürt halkýnýn yýllardýr süren devrimci mücadelesini her yol ve yönteme baþvurmalarýna karþýn bastýramadýlar, yok edemediler. Tekelci sermaye sýnýfýnýn korkusu bu devrim karþýsýnda, emperyalistlerin tam ve sýnýrsýz desteðinden yoksun olarak tek baþýna kalmaktýr. Onun için emperyalistlere kendinin, emperyalist-kapitalist sistemin varlýðý için askeri bakýmdan vazgeçilmez olduðunu kanýtlamaya çalýþýyor. Füze Savunma Sistemi Radarýnýn Türkiye’ye kurulmasý talebinin Türkiye’den gelmesi, “Suriye’nin Dostlarý” toplantýsýnýn gerçekleþmesinde Türkiye’nin baþý çekmesi, Suriye’ye karþý ABD’nin dahi kullanmadýðý tehditkâr/hakaretamiz üslup, bunlarýn hepsi bunun kanýtlarýdýr. Bu çizginin sonu, Türkiye’nin sonu 205. Sayý / 29 Şubat - 14 Mart 2012

Gündem

gelmez bir savaþ macerasýna sürüklenmesidir; devlet, hükümet, tekelci sermaye sýnýfý hep birlikte þimdi bu iþi yapýyorlar. Savaþ, emperyalistlerin ve Türkiye’nin korktuðu dünya devrimini önler mi? Aksine, savaþ dünya iþçi sýnýfýnýn, ezilenlerin, sömürülenlerin, yaþamdan kovulanlarýn ayaklanmalarýna devrimci bir itilim saðlayacaktýr. Çünkü savaþ, toplumun en uyuþuk kesimlerinin dahi altýndaki topraðý sarsarak onlarý politik yaþama uyandýracak ve acý çeken çok geniþ kitlelere acýlardan, yoksulluktan, sefaletten kurtulmanýn yolunun kendilerini savaþa sürükleyenlerden kurtulmak olduðunu öðretecektir. Bütün dünyada olduðu gibi Türkiye’de de artýk en sonuncu kavgaya doðru hýzla yol alýyoruz. Dünyadaki ve Türkiye’deki tablonun baþka hiçbir anlamý yoktur. Savaþ ayaklanmalara son vermeyecek ama bu ayaklanmalarýn daha yýkýcý, daha kararlý, daha cesurca yürütülmesine yol açacak. Leninist Parti, bu koþullarda iþçi sýnýfýna iktidarý ele geçirme hedefini gösteriyor. Öyleyse hazýrlýklar, ayaklanmalarýn süreceði ve iktidarýn ele geçirilme imkânýnýn pratik biçimde karþýmýza çýkacaðý gerçeðine göre yapýlmalý. Bu hazýrlýklar nedir, nasýl yapýlmalý? Bu sorularýn pratik yanýtýnýn þimdi ve burada verilmesi mümkün deðildir. Ama þimdiden þunu rahatlýkla söyleyebiliriz: Gençlik, öðrenci ve iþçi gençlik kendilerini her bakýmdan ayaklanmalara göre hazýrlamalýlar. Hazýrlýk her þeyden önce bilinç bakýmýndan yapýlmalýdýr. Gençlik, içinden geçmekte olduðumuz sürecin tarihsel anlamýný ve kendi rolünü bilince çýkarmalý. Bu yapýldýðýndan ruhsal þekillenme de ona göre olacaktýr. Ve bunlar, son büyük kavganýn kazanýlmasýnda iki temel faktördür. Tekelci sermaye sýnýfý devrimi önlemek için, deyim uygunsa, Dimyat’a giderken evdeki bulgurdan da olacak. Ve devrimin toplumsal güçleri, gençlik bu konuda ne kadar hazýrlýklý olursa sonuç da o kadar hýzlý, kesin ve büyük olacak!

15


Yeni Evrede

Sokaklar

“ÖZGÜR BÝR TOPLU SÖZLEÞME DÜZENÝ ÝSTÝYORUZ”

Ýzmir KESK Þubeler Platformu 15 Þubat Çarþamba günü saat 18.30’da AKP il binasýna meþaleli yürüyüþ yapýldý. Eski Sümerbank önünde toplanan emekçiler “Grevsiz Toplu Sözleþme Toplu Sözleþmesiz Sendika Olmaz/KESK Ýzmir Þubeler Platformu” pankartýný açtý. Kitle sýk sýk “Gözaltýlar, Tutuklamalar Baskýlar Bizi Yýldýramaz”, “KESK’li Tutsaklar Serbest Býrakýlsýn”, “KESK’e Dokunma Sendikama Dokunma”, “Faþizme Karþý Omuz Omuza”, “Yaþasýn Örgütlü Mücadelemiz” sloganlarý atýldý. AKP il binasý önüne gelindiðinde basýn metni okundu. KESK’liler, “Kamu emekçileri, emekliler ve onlarýn aileleri ücret zammý ve diðer konulardaki gecikme nedeniyle ciddi maðduriyetler yaþamaktadýr… KESK, grev hakkýmýzýn yasal teminat alýndýðý özgür bir Toplu Sözleþme düzeni talep etmektedir… 13 Þubat günü Konfederasyonumuzun ve Sendikamýzýn yöneticisi ve üyesi olan 15 kadýn arkadaþýmýz gözaltýna alýndý. Kadýna yönelik þiddetin ve cinayetlerin her geçen gün arttýðý, açlýðýn ve yoksulluðun faturasýný büyük oranda ödeyen kadýnlarýmýzýn haklarýnýn savunulmasýný önemli bir görev olarak kabul eden KESK’li kadýnlar, 8 Mart eylem ve etkinlik programlarýný açýkladýktan iki gün sonra gözaltýna alýndýlar. Buradan bir kez daha ifade ediyoruz: Hiçbir baský ya da gözaltý kadýn mücadelesini yükseltmemizi engelleyemeyecektir” dediler. Okunan basýn açýklamasýndan sonra “Biz Çocuklarýmýza Onurlu Bir Gelecek Býrakacaðýz” sloganýyla eylem sona erdi. Mücadele Birliði/Ýzmir

ANTEP ÞUBELER PLATFORMU BORDRO YAKMA EYLEMÝNDE

15 Þubat akþamý Yeþilsu Parký’nda 17.45’te bir araya gelen KESK’li emekçiler, verilmesi gereken zamlarý alamamalarýný protesto etmek için bordro yakma eylemi yaptýlar. KESK’liler yaptýklarý basýn açýklamasýnda, “...Anayasa deðiþikliðinin gereði olarak çýkarmasý gereken toplu sözleþme yasasýný geçen 18 ayda hala Meclis’ten geçirmeyerek maaþ zamlarýmýzý sürekli ertelemekte ve sonuçta milyonlarca kamu emekçisini ve ailelerini maðdur etmektedir. (...)13 Þubat günü Konfederasyonumuzun ve sendikalarýmýzýn yöneticisi ve üyesi olan on beþ kadýn arkadaþýmýz gözaltýna alýndý. Kadýna yönelik þiddetin ve cinayetlerin her geçen gün arttýðý, açlýðýn ve yoksulluðun faturasýný büyük oranda ödeyen kadýnlarýmýzýn haklarýnýn savunulmasýný önemli bir görev olarak kabul eden KESK’li kadýnlar, 8 Mart eylem ve etkinlik programlarýný açýkladýktan iki gün sonra gözaltýna alýndýlar. Buradan bir kez daha ifade ediyoruz: Hiçbir baský ya da gözaltý kadýn mücadelesini yükseltmemizi engelleyemeyecektir” denildi. Eylem “KESK’e Uzanan Eller Kýrýlsýn”, “Toplu Sözleþme Hakkýmýz Grev Silahýmýz”, “Yandaþ Sendika Olmayacaðýz”, “Baskýlar Bizi Yýldýramaz” sloganlarý ile sonlandýrýldý. Mücadele Birliði/ Antep

ANTEP MALÝYE EMEKÇÝLERÝ EÞÝT ÝÞE EÞÝT ÜCRET ÝSTEDÝ

Kamuoyuna “Eþit Ýþe Eþit Ücret adý altýnda yutturulmaya çalýþýlan 666 sayýlý kanun hükmünde kararname, Antep büro emekçileri tarafýndan protesto edildi. 22 Þubat günü saat 11.00’de Maliye binasý önünde gerçekleþtirilen basýn açýklamasýna Mücadele Birliði Platformu’nun yaný sýra, çeþitli sendikalar da destek verdi.

16

Mücadele Birliði

Basýn açýklamasýný BES Antep Þube Baþkaný Sevgül Özdemir okudu. Açýklamada bu kararname ile ek ödemeler emekliliðe esas kazanca dahil edilmeyerek emekçilere emeklilikte de sefaletin reva görüldüðü ve fazla mesai ücretlerine göz dikildiði belirtildi. Kararnameyi hazýrlayanlarýn amaçlarýnýn emekçileri bölmek ve birbirine kýrdýrmak olduðu belirtildikten sonra keyfi görevlendirme ve atamalara son verilmesi ve atama ve görevlendirmelerde liyakat sisteminin esas alýnmasý istendi. Açýklama “Mücadelede kararlý maliye emekçileri olarak; onurumuzu çiðnetmeyeceðiz. Birleþeceðiz, mücadele edeceðiz, direneceðiz ve mutlaka kazanacaðýz” diye sona erdi. Mücadele Birliði/Antep

ÝSTANBUL’DAN ÝZMÝR’E

Ýstanbul Sendikal Güç Birliði Kadýn Koordinasyonu “Kadýnlar Evde, Ýþyerinde Direniþte” pankartý ile eylemlerinin 45. gününde olan Billur Tuz iþçilerini ziyaret ettiler. Organize sanayi giriþinden sloganlarla iþçilerin yanýna gelindi. Kadýn Koordinasyonu adýna Tez Kop-Ýþ Ýstanbul þube baþkaný Rabia Özkaraca Över 8 Mart Dünya Emekçi Kadýnlar günü ile ilgili konuþmak için geldiklerini söylediler. Ýzmir’i tercih etmelerinin nedeni olarak son dönemde iþçi eylemleri ile öne çýkmasýný olduðunu söylediler. Över, son olarak 25 Þubat’ta yapýlacak Billur Tuz ve Savranoðlu iþçileri ile dayanýþma gecesine katýlacaklarýný ve bunun için de Ýstanbul’da dayanýþma öreceklerini söyledi. Över’in ardýndan Ýzmir Sendikal Güç Birlik adýna TÜMTÝS Ýzmir þube baþkaný Þükrü Günseli, Billur Tuz ve Savranoðlu Deri iþçilerinin kararlýlýkla eylemlerine devam ettiklerini ve bu kararlýlýkla sürecek eylemin zaferle sonuçlanacaðýna deðindi. Þükrü Günseli’nin ardýndan Tez Koop Ýþ 1 No’lu Þube Baþkaný Birol Aslanoðlu da kýsa bir konuþma yaptý. Konuþmalar sýrasýnda ara ara “Adalet Yoksa Ýþgal Edeceðiz”, “Atýlan Ýþçiler Geri Alýnsýn”, “Ýþçiye Uzanan Elleri Kýracaðýz”, “UPS Kazandý Sýra Bizde”, “Sendika Hakkýmýz Engellenemez” sloganlarý atýldý.

“Dimdik Ayakta Duruyoruz ve Savaþýyoruz…” Billur Tuz iþçileri ziyaretinden sonra eylemlerinin 199. gününde olan Savranoðlu Deri iþçileri ziyaret edildi. Savranoðlu Deri iþçileri, Kadýn Koordinasyonunu coþkuyla karþýladý. Savranoðlu Deri iþçileri adýna Esra Baysal eylem sürecini kýsa deðinerek sözünü “Dimdik ayakta duruyoruz ve savaþýyoruz. Kazanana kadar buradan ayrýlmayacaðýz” diyerek bitirdi. Baþka bir kadýn iþçi de Nazým Hikmet’in “Akrep Gibisin” þiirini okudu. Sözü Kadýn Koordinasyonu adýna Rabia Özkaraca Över aldý ve kadýn iþçileri eylemin en önünde görmekten gururlu olduklarýný söyleyerek, eylemin sesini Ýstanbul’daki çalýþma alanlarýnda duyurduklarýný ve duyuracaklarýný söyledi. Över’in ardýndan Tek Gýda-Ýþ Sendikasý Genel baþkan danýþmaný Gürsel Köse “Billur Tuz’da ve Savranoðlu Deri ‘e sabýr tükendi. Patronlarýn iþçilerin sabrýný daha fazla dememeli. Aksi takdirde bu fabrikalara ne kendileri ve ne de üretim için herhangi bir iþçi giremeyecek” dedi. Deri-Ýþ Sendikasý Ýzmir þube baþkaný Makum Alagöz de eylem üzerine kýsaca deðindi. Konuþmalarýn ardýndan iþçilerle sohbet edildi ve ziyaret sloganlarla sona erdi. Mücadele Birliði/Ýzmir

205. Sayý / 29 Şubat - 14 Mart 2012


Yeni Evrede

Sokaklar

Mücadele Birliði

PARASINI ÖDEMEK KOÞULUYLA...

Ta b i p l e r Birliði Odasý ve Pratisyen Hekimler Derneði 663 sayýlý Kanun Hükmünde Kararname ile “saðlýk hizmetlerinde bütünlüðü parçalamakta, saðlýk personelinin geleceði karartýlmakta” olduðunu düzenledikleri basýn toplantýsýnda anlatýlar. 24 Þubat günü saat 12.30’da Tabipler Birliði odasýnda düzenlenen basýn toplantýsýnda, saðlýkta dönüþüm uygulamalarýnýn bir parçasý olan 663 sayýlý kanun hükmünde kararname uygulamasý Tabipler BÝrliði ve Pratisyen hekimler tarafýndan deðerlendirildi. Dr. Selma Okkaoðlu, Türkiye Halk Saðlýðý Kurumu ve Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu’nun piyasa mantýðýna uygun olarak hizmet üretip satan, gelir getirici iþletmelere dönüþtürülmek istendiðini söyledi. Bu uygulamayla Saðlýk hizmetlerindeki bütünlüðün bozulacaðý, kar amaçlý bu kurumlarýn toplum saðlýðýný korumayý öncelemek yerine, çalýþma performans kriterlerini tutturma yoluna gireceklerini belirti ve “Artýk vatandaþa istediðin kurumuna gidebilirsin ama parasýný ödemek koþuluyla denmektedir” dedi. Açýklamanýn sonunda Okkaoðlu, “Tabipler Birliði ve Pratisyen Hekimler olarak KHK, insan haklarýna, insanca çalýþma hakkýna aykýrýdýr. Ve bu nedenle de bizler açýsýndan yok hükmündedir. Saðlýk Bakanlýðýný bir kez daha uyarýyoruz!” dedi.

“KASIMIZIN SON DAMLASINA KADAR...”

Türkiye Kas Hastalýklarý Derneði’nin (KASDER), Ýstanbul Büyükþehir Belediyesi (ÝBB) tarafýndan yýkýlmak istenmesi 25 Þubat günü protesto edildi. KASDER’in Yeþilköy’deki dernek binasýndan çýkarýlmak istenmesi, çok sayýda engelli ve engelli aileleri, sivil toplum kuruluþu, tabip odasý temsilcileri tarafýndan Saraçhane’deki ÝBB önünde protesto edildi. Eyleme tekerlekli sandalyeleri ile katýlan engelliler, tahliye günü olan 27 Þubat Pazartesi günü sabah saatlerinden itibaren dernek binasý önünde olacaklarýný, hep birlikte mücadele edeceklerini, derneði boþaltmayacaklarýný söylediler. KASDER’in organize ettiði eylemde bir araya gelen engelliler “Topbaþ, derneðime dokunma, verdiðin sözlerine

sahip çýk”, “Destek ol, köstek olma”, “Kasýmýzýn son damlasýna kadar” yazýlý döviz ve pankartlar taþýdý, “Belediye þaþýrma, derneðimize dokunma”, “Gün gelecek, devran dönecek, Kadir Topbaþ halka hesap verecek” sloganlarý attý.

BES 1 NOLU EMEKÇÝLERÝ ÝÞ BIRAKTI

Büro Emekçileri Sendikasý 22 Þubat günü de Bakýrköy AKP ilçe binasýna yaptýklarý yürüyüþle “ücret adaletsizliðini” protesto ettiler ve BES 1 nolu þubenin örgütlü olduðu kamu binalarýnda sabah 08.00’dan baþlayan iþ býrakma eylemini tam gün sürdüreceklerini söylediler. Büro Emekçileri Sendikasý hükümetin kamuoyuna “ Eþit iþe Eþit Ücret” adý altýnda yutturmaya çalýþtýðý 666 sayýlý kanun hükmünde kararname (KHK) ile ücret a da let siz lik le ri daha da büyümüþ durumda olduðunu söylediler. S a a t 12.00’de Bakýrköy Cumhuriyet Meydaný’nda toplanarak AKP ilçe binasýna doðru yürüyüþe geçen BES’li emekçiler, “Baskýlar Gözaltýlar Tutuklamalar Bizi Yýldýramaz”, “Kurtuluþ Yok Tek Baþýna Ya Hep Beraber Ya Hiç Birimiz”, “Ücret’e Adalet Ýstiyoruz” sloganlarý attýlar. AKP ilçe binasý önünde basýna açýklamada bulunan BES 1 nolu þube baþkaný Dursun Doðan, “uzman olan uzman olmayan ayrýmý” ile emekçilerin birliðini bozmak istediklerine dikkat çekti ve ayný kurumda, ayný iþ yerinde, ayný serviste, ayný görev yetki ve sorumlulukla çalýþanlarýn ayýn ücreti almasýnýn temel bir insan hakký olduðunu, öncelikle uzman olan-olmayan ayrýmýna son verilmesini merkez-taþra ayrýmýnýn da ortadan kaldýrýlmasý gerektiðini belirtti. Doðan açýklamanýn sonunda eylem ve etkinliklerine devam edeceklerini 26 Þubat’a Kadýköy’de yapýlacak “Korkmuyoruz Susmuyoruz Teslim Olmuyoruz” mitingine bütün emekçileri davet ederek eyleme son verildi.

205. Sayý / 29 Şubat - 14 Mart 2012

17


GECE GÜNDÜZ ÇALIÞTIK SOKAÐA ATILDIK Yeni Evrede

Sokaklar

Ýstanbul Mahmutbey’de 420 Hey Tekstil iþçisi 3 aylýk ücretleri ödenmeden sokaða atýldý. Hey Tekstil iþçilerinin bir çoðu uzun yýllardýr burada çalýþýyor. 5 ile 11 yýl arasýnda çalýþmýþ çok sayýda iþçi var. Yýllardýr emek verdikleri Hey Tekstil’de 3 aydýr ödenmeyen ücretlerini istediler ve iþten atýldýlar, kapý önüne konuldular. Ýþçiler bu durum karþýsýnda birlikte davranarak haklarýný almak için mücadele etmek gerektiðini düþündüler ve 11 Þubat Cumartesi günü yeni fabrika önüne gelerek bir basýn açýklamasýyla kamuoyuna duyurdular. 13 Þubat Pazartesi günü yine iþlerine gitmek isteyen Hey Tekstil iþçileri servislerinin gelmediðini görünce kendi imkanlarýyla fabrikaya geldiler. Ýçeri girmek istediklerinde alýnmadýlar. Güvenlik görevlileri ve muhasebe çalýþanlarý tarafýndan “Boþuna beklemeyin, içeri giremezsiniz, hepinize iþten çýkýþ verildi” açýklamasý yapýldý. Ýþten çýkýþ verildiðini söylenmesine raðmen ellerine belge verilmeyen iþçiler bu durumu protesto etmek için yine slogan, ýslýk ve alkýþlarla fabrika önünde beklemeye baþladýlar. Bir yandan da ücretlerini alabilmek ve iþlerine geri dönebilmek için neler yapmalarý, nasýl davranmalarý gerektiði konusunda konuþmaya, fikir alýþveriþi yapmaya baþladýlar. Ýþ akitlerinin feshedildiðini dair ellerinde belgeleri olmayan iþçiler, hukuki olarak ne yapmalarý gerektiði konusunda da avukatla ve kendi aralarýnda görüþtüler. Ýþçiler sloganlarýyla gün boyu Hey Tekstil önündeydi. Çalýþýrken bir örgütlenme saðlayamadýklarý için bugün sokaða atýldýklarý belirten iþçiler, haklarýný alabilmek için bundan sonra hep birlikte olacaklarýný ve haklarýný alýncaya kadar Hey Tekstil önünde olacaklarýný ve mücadele edeceklerini belirtiyorlar.

Ýþçiler Valilik Önünde Ýþçiler 17 Þubat Cuma günü Ýstanbul Valiliði önünde “Haklarýmýz Verilsin, Hizmet Ödülü Geri Alýnsýn” pankartý ve “Ýþten Atmalar Yasaklansýn”, “Sadaka Deðil Hakkýmýzý Ýsteriz” dövizleri taþýdýlar. Valilik önünde iþçiler adýna açýklama yapan Melek Sönmez, HEY Tekstil patronu TOBB Kadýn Giriþimciler Derneði Yöneticisi Aynur Bek-

18

Mücadele Birliði

taþ’ýn, “istihdam saðlýyorum, yeni bir yaþam sunuyorum” diyerek fabrikada çalýþan iþçilerin maaþlarýný ve haklarýný gasp ettiðini söyledi. Patron Bektaþ’ýn TBMM Üstün Hizmet ve Yýlýn Giriþimcisi ödüllerini aldýðýný söyleyen Sönmez, Hey Tekstil’in sadece Ýstanbul’da deðil, Batman, Çankýrý ve Nevþehir’de de binlerce kiþiyi iþten çýkararak maðdur ettiðini hatýrlattý. Ýþçilere Tüm Bel Sen de destek verdi. Açýklamadan sonra iþçilerden oluþan bir komite valilikle görüþmeye gitti, diðer iþçiler Sirkeci’ye doðru yürüyüþ yaparak, otobüslere binip fabrikanýn önüne geçtiler.

Hey Tekstil Ýþçileri 10 Gündür Eylemde Ýþçiler patronlara üstün hizmet ödülleri, kredi ve destek veren, teþvik indirimleri uygulayan devletin, sokaða atýlan iþçileri görmemesine öfke duyuyorlar. “Bir iþçinin az bir borcu olup ödeyemese devletle karþý karþýya geliyor, ama aylarca parasýný ödemeyip iþçiyi sokaða atan patronlarýn karþýsýna kimse çýkmýyor” diyerek devletin hukuk sistemine tepkilerini de dile getiriyorlar; haklarýný alýncaya kadar fabrika önünden ayrýlmayacaklarýný belirtiyorlar. Seslerini duyurabilmek için çeþitli yerlerde eylemler ve basýn açýklamalarý düzenliyorlar. Hey Tekstil iþçileri hem bu eylem günlerinde yanlarýnda olmalarý hem de maddi anlamda destek olmalarý için çeþitli meslek örgütleri ve sendikalarý dolaþýyorlar. Ýþçiler bir kýsmý da iþten atýlýþ süreçleri ve taleplerini içeren bildiriler daðýtarak iþçi ve emekçileri kendilerine destek vermeye çaðýrýyorlar. Hey Tekstil iþçilerinin bir çoðu, iþçilerin, emekçilerin sorunlarýný yazan gazete ve dergileri bayilerde, bakkallarda bulamadýklarýndan yakýnýyorlar. “Diðer büyük gazeteler, televizyonlar, iþçiler emekçiler bu ülkede hiç yokmuþ gibi davranýyor, bir teki bile buradaki 420 iþçinin durumunu yazmadý, ancak biz çaðýrýnca geldiler, haber yap diye zorlayýnca bazýlarýnda küçük bir haber çýktý” diyerek tepkilerini dile getiriyorlar. Burjuva medyaya da tepkilerini dile getirmek isteyen iþçiler 20 Þubat günü de Hürriyet gazetesi önüne yürüyüþ düzenledi. Ýþçiler AKP Önünde! Ýþçiler 21 Þubat Salý günü de saat 14.00’de AKP Ýl binasý önünde eylem yaptýlar. Öðle saatlerinde AKP Ýstanbul il merkezi önüne gelen iþçiler sloganlar attýlar. Hey Tekstil iþçileri adýna açýklama yapan Melek Sönmez; “Biz iþçiler de bir aradayýz artýk! Ýstanbul’da, Çankýrý’da, Kastamonu’da, Nevþehir’de, Batman’da Hey Tekstil’in maðduru olan biz iþçiler, haklarýmýzý alana kadar birlikte mücadele edeceðiz” dediler. 23 Þubat günü sabah erkenden Hey Tekstil önüne gelen iþçiler Halkalý sokaklarýnda slogan-

205. Sayý / 29 Şubat - 14 Mart 2012

larla dolaþarak Hey Tekstil patronlarýný teþhir ettiler ve haklarýnýn verilmesini istediler. Camlara, kapýlara, sokaða çýkan mahalle halkýna “Bizler gece gündüz çalýþarak patronlarýna üst üste yeni iþyerleri açtýran ama 3 aylýk maaþlarý ve tazminatlarý verilmeden sokaða atýlan 420 Hey Tekstil iþçisiyiz... Bizler faturalarýmýzý ödeyemediðimiz için elektriði, suyu kesilen, kiralarýný ödeyemediði için sokaða atýlmak üzere olan, çocuklarýný okula gönderemeyen, onlara harçlýk veremeyen, evlerine icra gelen Hey Tekstil iþçileriyiz. Artýk bir aradayýz, düzenli olarak toplanýp konuþup tartýþýyoruz, bu artýk sadece paramýzý almak meselesi olmaktan çýktý... Biz emeðimize, alýnterimize, sahip çýkýyoruz. Biz iþçiler, üretenler olarak, patronlarýn servetlerine servet katan emeðimizin mücadelesinin veriyoruz... Buradan emeklerimizin karþýlýðýný almadan gidersek iþçi onuruna yakýþmaz... Bizler haklarýmýzý alýncaya kadar Hey Tekstil önünde, birlikte çalýþtýklarý firmalar önünde, sokaklarda ve eylemde olmaya devam edeceðiz” dediler. Ardýndan bir Hey Tekstil iþçisinin 13 yaþýndaki oðlunun yazdýðý mektup okunarak, halka bir Hey Tekstil iþçisinin yaþadýðý sömürü ve ailesiyle birlikte nasýl yaþamdan kovulduðu aktarýldý: “HEEY! Benim adým Ali 13 yaþýndayým. Ben de sizler gibi Hey Tekstil maðduruyum. Nasýl mý? Sizlere anlatayým... Ben üç yaþýndayken babam Hey Tekstil’de iþe baþlamýþ. Gece gündüz demeden mesailere kalmýþ. Ben ise baba sevgisine o kadar hasret kalmýþtým ki.. Babamý haftada ancak iki kere görebiliyordum. Annem ev hanýmýydý ve biz kiracýydýk. Yedi yaþýnda okula baþlarken, babamý yanýmda görmeyi o kadar çok isterdim ki sizlere anlatamam. Çünkü babamýn özgürlüðü elinden alýnmýþtý. Köle gibi çalýþtýrýyorlardý. Ýþler daha acildi.. Aynur Bektaþ ve Süreyya Bektaþ para kazanmalýydýlar. Onlar servetlerine servet kattýkça iþçilerin kanýný emmeye baþladýlar. Önce ikramiyelerine göz diktiler, sonra göze batanlarý hiçbir gerekçe göstermeden ve haklarý verilmeden iþten attýlar. Kriz var diye hiç zam yapmadýlar. Maaþlarý geç vermeye baþladýlar. Bazen bir aylýk maaþý üçe böldüler. Bunlara kýþ þartlarý da eklenince babamýn psikolojisi bozuldu, evde kavgalar çýkmaya baþladý. Annem de gündelik iþlerde çalýþmaya baþladý. Baba sevgisinden sonra anne hasreti de eklenince babaannemle yalnýz kaldýk. Þimdi ben 13 yaþýndayým ve hala kiracýyýz. Evet kirada oturuyoruz. Hiçbir gerekçe gösterilmeden babamý ve arkadaþlarýný iþten attýlar. Üç aylýk maaþlarýna ve haklarýna göz diktiler. Nerede bu devlet diyorlar... Bu ülkede ada-


Yeni Evrede

Sokaklar

Mücadele Birliði

let yok ki, devlet olsun. Celal Sevim” Ýþçiler tekrar ara sokaklardan yürüyerek ve yaþadýklarý sömürüyü anlatarak sloganlarla Hey Tekstil önüne geldiler. Yürüyüþ boyunca ev ev, dükkan dükkan bildiriler daðýtýp, yaþadýklarý sömürüyü anlatarak Halkalý halkýndan destek istediler.

Kazanýncaya Kadar Sokaklarda Olacaðýz! Eylemde olan Hey Tekstil iþçileriyle iþten atýlma nedenleri üzerine görüþtük. Ýsmail Tekin: Ben 1999 yýlýndan beri burada çalýþýyorum. Ara verdiðim dönemler var. Ama 99’dan beri bu fabrikanýn iþçisiyim. Bizler 4 aydýr maaþ alamýyoruz. Uzun süredir de zamsýz çalýþýyoruz. Ýkramiyelerimiz vardý onlar da kaldýrýldý. Kiralarýmýzý ödeyemiyoruz, evimize ekmek götüremiyoruz, borçlarýmýz birikti, çocuklarýmýzý okula yollayamýyoruz. Ýnanýn bazý arkadaþlar var ki aylardýr kira ödemeyemedikleri için evlerine gizli gizli giriyorlar. Mücadele Birliði: Nasýl çýkarýldýnýz iþten? Ýsmail Tekin: Biz maaþlarýmýzýn verilmesini istedik geçen hafta ama bir cevap alamadýk, bize Cuma günü hesaplarýnýza para yatýrýlacak denildi ama yatýrýlmadý. Çarþamba günü saat 14.00’de patron bizi paydos ettirdi, gidin dinlenin, ben de bu arada sizin maaþlarýnýzý hazýrlayýp yatýrayým. Pazartesi de gelirsiniz diye... Sabah servis bekledik, servisler gelmedi, kendi imkanlarýmýzla buraya geldik, Ýçeri alýnmadýk... Mücadele Birliði: Bugün herkes kendi imkanlarýyla mý geldi fabrikaya? Ýsmail Tekin: Evet, evet, yani hep birbirimizle telefonlaþtýk, servisler gelmedi diye, herkese ulaþmaya çalýþtýk... Çünkü biz buradan gönderilirken çoðumuz bir takým farklý þeyler olabileceðinin farkýndaydýk.. O yüzden mutlaka gelmeleri için arkadaþlarýmýzý aradýk... Mücadele Birliði: Nasýl farklý þeyler? Ýsmail Tekin: Çarþamba bize paydos yaptýran patron öðleden sonra gündelik iþçi getirip çalýþtýrmýþ... Bizler çalýþma koþullarýnýn hukuki sonuçlarýný bildiðimiz için ücretsiz izin verildiðinde bize belge verilmesi gerektiðini biliyoruz. Belgemiz olmadýðý için de Perþembe sabahý bir kýsým arkadaþlarla yine buraya geldik... O zaman daha iyi anladýk ki, patronun niyeti farklý... Biz üç gün iþe gelmeyince iþ akdimizi feshedebilir. O yüzden Cuma günü de bir çok arkadaþý arayýp iþe gelmelerini söyledik... Kimine ulaþtýk kimine ulaþamadýk... Cumartesi günü ulaþabildiðimiz arkadaþlarla burada bir basýn açýklamasý yaparak durumumuzu kamuoyuna açýkladýk... Mücadele Birliði: Fabrika iflasta, fabrikanýn makineleri taþýnýyor gibi söylemler var... Bu ne zaman ortaya çýktý? Ýsmail Tekin: Biz maaþlarýmýzý istediðimizde, patronlar, durumumuz çok sýkýþýk, yardýmcý olmanýz lazým, biz bir aileyiz, yoksa kapatmak gitmek zorundayým, iyi çalýþýp ödemeleri yapamazsak icra yoluyla makineleri alýrlar vs. diyorlardý. Bu sabah geldiðimizde hepimize iþten çýkýþ verildiði söylendi.. Patronlarla görüþemedik muhasebe ve güvenlikte olan-

lar bize açýklama yaptýlar.. Mücadele Birliði: Sanýrým burada bir örgütlenme yok... Sendikalý olmaya çalýþan arkadaþlar vardý daha önceki dönemlerde.. Þimdi durum nasýl? Ýsmail Tekin: Evet, sendikalý olan, arkadaþlar vardý ama çok az sayýda, biz de bir kýsým arkadaþla bir örgütlenme bir birlik oluþturmaya çalýþtýk, sendikalý olalým teklifinde bulunduk, ama fabrikada çok baský var, sendikalý olan arkadaþlar hep iþten atýldý. Ýþimden olurum korkusuyla maalesef buna yanaþmadýlar. Ýkna edemedik... Þimdi 420 kiþi sokaktayýz... Mücadele Birliði: Þimdi izleyeceðiz yol nedir? Ýsmail Tekin: Arkadaþlara birlikte davranmak gerektiðini anlatmaya çalýþýyoruz. Hep birlikte burada olursak iþimize, emeðimize sahip çýkarsak içeride kalan ücretlerimizi alabiliriz. Tamam hukuki süreç açýsýndan da iþlemleri baþlatýrýz, ama sanýrým biliyorsunuzdur, bu süreç uzun, iki sene sürdüðü oluyor... Arkadaþlarý birlikte hareket etmeye, burada bir arada olmaya ikna etmeye çalýþýyoruz. Mücadele Birliði: Uzun süre burada çalýþmýþsýnýz sendikalý olmak için bir giriþimde bulunmadýnýz mý? Ýsmail Tekin: Ben Tuzla’da çalýþýyordum, Deri-Ýþ Tuzla Þubesi’nde örgütlüydüm.. Çok uzak olduðum için burada bir iþe girdim.. Arkadaþlarla konuþtuk, anlatmaya çalýþtýk ama, maalesef iþten atýlýrým korkusu hep öne çýktý... Belki þimdi anlatabiliriz örgütlü davranmanýn önemini... Yoksa bizim paramýzý almamýz hukuki sürece kalýrsa çok zor... Mücadele Birliði: Merhaba, bize biraz kendinizden ve çalýþma koþullarýnýzdan bahseder misiniz? Ýþten atýlma süreci nasýl geliþti? Songül Kaygusuz: Ben dokuz yýldýr burada çalýþýyorum. Dikimhanede çalýþýyordum... 9 yýldýr buradayým, çalýþma koþullarýmýz çok aðýr, o buz gibi karlý günlerde burada geceli gündüzlü çalýþtýk... Þimdi sokaktayýz iþte görüyorsunuz... Ben evli deðilim, çocuklarým, bakmak zorunda olduðum kimse yok, ama herkes benim gibi deðil ki.. Arkadaþlar çok zor durumdalar.. Mücadele Birliði: Uzun süredir buradasýnýz, daha önce de burada iþten atýlan iþçiler oldu, o süreçte sizlerin tavrý nasýldý? Songül Kaygusuz: Evet, sendikalý olan arkadaþlar oldu, ya da iþte paralarýný alamayýp onlarla birlikte hareket eden arkadaþlar, ama fabrikada çok sayýda iþçi var, insanlar bir birini tanýmýyor, güvenemiyor, iþimi kaybederim diye cesaret edemiyor... Biz arkadaþlar eylem yapar-

205. Sayý / 29 Şubat - 14 Mart 2012

ken yemekhaneden balkona çýkýp alkýþladýk, el salladýk, ama güvenlik görevlileri bizi tehdit ederek içeriye çekiyorlardý. Mücadele Birliði: Sizin bir sendikada örgütlenme teklifinize bakýþýnýz nasýldý? Songül Kaygusuz: Aslýnda biz dikimhane olarak en çok birlikte davranan ekiptik, ama her bölümde ayný birliktelik yoktu, zaten o yüzden bir çok arkadaþýmýzý çýkardýlar iþten... Hatice Doðan: Evet, biz dikimhanede 450 kiþi çalýþýyorduk bir dönem, ama bu birlik ve beraberliði bozmak için azar azar insanlarý iþten çýkardýlar, kimini iþe geç kaldý diye, kimini performansý düþük diye, kimini, 25. maddeye aykýrý davrandý diye... Yani bir bahane bulup bizim birlikteliðimiz daðýttýlar. Þimdi 75-80 kiþi kaldý dikimhanede... Mücadele Birliði: Siz ne kadar süredir burada çalýþýyorsunuz? Hatice Doðan: Ben 11 yýldýr burada çalýþýyorum... Burasý benim ilk iþyerim... Liseden mezun oldum.. Ýlk buraya girdim, o zamandan beri de burada çalýþýyorum.. Mesai dediler, mesaiye kaldýk, ikramiye veremeyiz dediler tamam dedik, maaþlarýnýzý hemen ödeyemiyoruz sýkýþýðýz dediler, bekledik... Ben 11 yýlýmý burada geçirdim ama þimdi sokaktayým... Üstelik elimde iþten çýkýþ verildiðine dair belge de yok... Mücadele Birliði: Merhaba, siz ne kadar süredir buradasýnýz? Tekmile Yürümez: Ben de 11 yýldýr burada çalýþýyorum.. Üstelik eþim de burada çalýþýyordu. 8 yýldýr burada eþim de... Birlikte çalýþýr baþýmýzý bir yere sokarýz diye takside girdik.. 4 Aydýr para alamýyoruz, Þimdi ikimiz de iþsiz kaldýk... Bugün, yarýn derken borçlarýmýz iyice birikti, þimdi cebimizde simit alacak paramýz yok... Arkadaþ kirasýný verememiþ, ev sahibi arayýp duruyor.. Ergani Sarýçoban: Evet, ben evime giderken korkuyorum biliyor musunuz? 4 aydýr kira vermemiþim, ev sahibim arýyor, telefonu açamýyorum, çünkü þu zaman öderim diyemiyorum... Þimdi bir de iþten atýldýðýmý öðrenmiþse biz mahvolduk.... Ýki tane çocuðum var... Eþim çocuklar daha küçük olduðu için çalýþamýyor... Korkuyla eve gidiyorum.. Acaba gittiðimde eþyalarý, ailemi sokaða atýlmýþ bulur muyum diye... Mücadele Birliði: Takip edebildiðim kadarýyla 2008 yýlýndan beri Hey Tekstil’de sýk sýk iþten atmalar oluyor... Siz bu sürece nasýl geldiniz? Songül Kaygusuz: Burada çalýþma koþullarý çok aðýr, sürekli baský ve tehdit var... Patronlarýn durumu iyi deðilmiþ, güvenlik olarak çalýþanlar bize sürekli “Þu hale bak Allah sizi kahretsin, burasý sizin yüzünüzden bu hale geldi... Doðru dürüst çalýþsanýza... Bu çalýþmayla tabi burasý batar... Bitirdiniz burayý bir de þikayetlenmeyin” diye söylenip duruyorlardý. Hatta hakaret ediyorlardý... Zaten bunalmýþtýk iyice... 3 aydýr para alamýyoruz... Patronlar sürekli durumlarýnýn sýkýþýk olduðunu söyleyip duruyor-

19


Yeni Evrede

Sokaklar

Mücadele Birliði

lar...

Mücadele Birliði:Ama baþka þehirlerde atölye fabrika açýyorlar? Songül Kaygusuz: Evet, iþte böyle bize para vermiyor, ötekini iþten atýyor, ikramiye veriyorlardý, iki senedir onu da vermiyorlar, ben dört senedir hiç zam almadan çalýþýyorum... Dört senedir hiçbir þeye zam gelmedi mi? Buradan biriktirdiðini baþka yere yatýrýyor... Ýþçiye parayý vermemek için bir yerdeki makineleri baþka yere taþýyordur... Yoksa bir çok þirketleri var, biliyoruz... O þirketler nasýl kuruluyor sanki... Mücadele Birliði: Þimdi 400 kiþi sokaktasýnýz... Örgütlenelim diyen arkadaþlarýnýzla birlikte davransaydýnýz, þimdi daha kolay bir araya gelmez miydiniz? Songül Kaygusuz: Valla biz dikimhane olarak hep birlikte davranýyorduk, biz çok defa iþi yavaþlattýk, býraktýk, ama bütün arkadaþlarýn ayný þekilde davranmasýný saðlayamadýk... Baktýk olmuyor, sendikalý olmak için de uðraþmadýk pek... Bir de iþten atýlýrýz korkusu çok... Güvenlik bizi rahat býrakmýyor... Hani bir lavaboya gidecek oluyorsun... Baþlýyor söylenmeye, tehdit etmeye, hakarete...

Hatice Doðan: Benim gibi daha önce baþka yerde çalýþmayan arkadaþlar var... Ýnsan ne yapacaðýný bilemiyor... Biraz bilen de cesaret edemiyor... Çünkü iþten atýlýrsa iþ bulmak kolay deðil, geçindirmek zorunda olduðu bir ailesi var... Aman iþsiz kalmayalým diye... Sendikalý olanlarý hep çýkardýlar iþten... Mücadele Birliði: Bir örgütlenme saðlasaydýnýz, araþtýrýp bir sendikaya üye olsaydýnýz.... Belki bir iki ay sonra iþsiz kalýrdýnýz, iki aylýk maaþýnýzý da alamadan çýkardýnýz... Ama þimdi 3-4 aylýk maaþýnýzý alamadýnýz... Üstelik þimdi bir de tüm arkadaþlarýnýzý bir arada tutabil-

mek için daha çok uðraþacaksýnýz... Ama bir sendikaya üye olsaydýnýz ya da kendi içinizde komiteler oluþturmuþ olsaydýnýz, birbirinizi tanýyýp güvenmeyi saðlardýnýz, birbirinize ulaþmanýz, birlikte davranmanýz daha kolay olurdu... Songül Kaygusuz: Þahsen benim çok kaygým yok dediðim gibi, dikimhanede birlikte davranma konusunda da iyiyiz...Ama geçti tabii artýk.. Bundan sonra yapacak tek þey kaldý.. Buradan ayrýlmamak... Paramýz ya da iþten çýkýþýmýz verilene kadar.... Arkadaþlarý toparlamaya çalýþýyoruz iþte... Hatice-Tekmile: Arkadaþ haklý, dikimhane açýsýndan birlikte davranmak kolay.. Ama biz de acemiyiz, çekingeniz, baþka bölümlerdeki arkadaþlarý ikna edemedik... Çok baský olunca insanlarýn arasýnda güvensizlik oluyor... Buraya yýllarýmýzý verdik, çocuk yaþta girdik buraya, 11 yýllýk emeðimiz hiç sayýlýp kapý önüne konulduk... Artýk paramýzý alabilmemiz için hep birlikte bu fabrikanýn önünde olmaktan baþka çaremiz yok... Mücadele Birliði: Umarým kýsa sürede sonuç alýrsýnýz... Teþekkür ederiz sohbetiniz için..

ÝÞ CÝNAYETLERÝNÝN SORUMLUSU TAÞERON ÇALIÞMA SÝSTEMÝDÝR 18 Þubat Cumartesi günü Ankara’ya doðru yürüyüþlerini saat 10.30’da baþlatan Maltepe Belediyesi Taþeron iþçilerini saat 12.00 sýralarýnda Cevizli Tekel Fabrikasý önünden geçerek Kartal Merkez’e ulaþtýklarýnda Genel-Ýþ üyesi Kartal Belediyesi iþçileri sloganlarla karþýladýlar. Genel-Ýþ Sendikasý Ýstanbul Anadolu Yakasý 1 Nolu Þube Baþkaný Mahmut Þengül yaptýðý bir konuþmayla taþeron çalýþma sistemine karþý mücadeleden iþçilerin yanýnda olmaya devam edeceklerini, bu mücadelenin ilgili yasal düzenleme yapýlýncaya kadar da süreceðini belirterek iþçilere baþarýlar diledi. Kartal’da bir süre ihtiyaçlarý için mola veren iþçiler Tuzla’ya doðru yürüyüþlerine devam ettiler. Pendik merkezinden geçerek Tuzla Gemi Tersaneleri önüne gelindiðinde ise burada da tersanelerdeki kuralsýz çalýþmaya, taþeronluk sistemine ve iþ cinayetlerine iliþkin bir basýn açýklamasý yaptýlar. Maltepe Belediyesi Taþeron Ýþçileri, 4 Þubat günü iþ cinayeti sonucu yaþamýný yitiren tersane iþçisi Ümit Damgasý’nýn ölümünün sorumlusunun kendilerini kapýnýn önüne koyan taþeronluk sistemi olduðunu belirterek tersane iþçilerinin yaþanan iþ cinayetlerine karþý örgütlü mücadeleyi yükseltme çaðrýsý yaptýlar. Tuzla Gemi Tersaneleri önünde kölece çalýþma koþullarýna ve iþ cinayetlerine iliþkin olarak sýk sýk “Taþeron Ýþçisi Köle Deðildir!”, “Tersaneler Cehennem Ýþçiler Köle Kalmayacak!” “Tersane Ýþçisi köle Deðildir”, “Yaþasýn Sýnýf Dayanýþmasý!”, “Artýk Ölmek Ýstemiyoruz!”, “Köle Deðil iþçiyiz Örgütlüysek Güçlüyüz!”, “Yaþasýn Örgütlü Mücadelemiz” sloganlarý atýldý. Tersane Ýþçileri Birliði Derneði adýna da bir iþçi söz alarak yýllardýr bu kuralsýz çalýþmaya karþý mücadele ettiklerini ve taþeronlaþmaya karþý mücadele verdiklerini belirterek Maltepe Belediyesi iþçilerinin direniþini selamladý. Ýþçilerin kurtuluþunun kendi ellerinde olduðunu belirten TÝB-DER sözcüsü mücadeleyi ve sýnýf dayanýþmasýný her yerde yükselteceklerini ifade etti. Eylemin ardýndan Maltepe Belediyesi Taþeron iþçileri günlük deðerlendirmelerini de yapmak üzere dinlenmeye çekildiler. Geceyi Tuz-

20

la’da geçirdiler.

Ankara’ya Yürüyüþ 2. Gün Maltepe Belediyesi Taþeron Ýþçlieri sabahýn erken saatlerinden Gebze’ye doðru yürüyüþlerini baþlattýlar. Gebze’ye ulaþtýklarýnda dünya barýþý için Ýtalya’nýn Milono kentinden Mart 2008’de Ýsrail, Tel Aviv’e doðru yola çýkan ve 31 Mart 2008’de Gebze’ye geldiðinde tecavüz edilerek öldürülen Pippa Bacca’yý anmak üzere bir basýn açýklamasý yapmak için Bacca’nýn kaçýrýldýðý Mc Donalds önüne gelindi. Burada 8 Mart Dünya Emekçi Kadýnlar Günü’nün de yaklaþtýðýný hatýrlatýlarak kadýn cinayetlerine dikkat çekildi. Kadýnlarýn sýnýfsal ve cinsel sömürüsünün, ancak kadýn erkek elele mücadele edilerek sonlandýrýlabileceðini vurgulayan iþçiler Pippa Bacca’nýn kaçýrýldýðý yere gelinlik býrakarak buradan ayrýldý. Açýklamanýn ardýndan yürüyüþlerine devam eden iþçiler Gebze merkeze ulaþtýrdýklarýnda bir yürüyüþ gününü daha tamamlamýþ oldular. Yarýn Dilovasý’na hareket etmek üzere gece Gebze’de konakladýlar. Maltepe Belediyesi Taþeron iþçileri’nin 2 Mart’ta Ankara’da olacaklar.

205. Sayý / 29 Şubat - 14 Mart 2012


Yeni Evrede

Mücadele Birliði

Emekçiler Korkmuyor, Susmuyor!

Kamu Emekçileri Sendikasý Konfederasyonun düzenlediði “Korkmuyoruz, Susmuyoruz, Teslim Olmuyoruz” mitingine binlerce emekçi katýldý. 26 Þubat Pazar günü saat 12.00’da Kadýköy’de buluþan binlerce emekçi, son dönemde “KCK” adý altýnda yürütülen operasyonlarda KESK’li sendikacýlarýn da tutuklanmasýný ve Kanun Hükmünde Kararname ile uygulanmak istenen “grevsiz, toplu iþ sözleþmesi”ne karþý mitingde buluþtu. Mitinge hakim sloganlar “KESK’li Tutsaklar Onurumuzdur”, “Sahte Sendika Yasasýna Hayýr”, “Faþizme Karþý Omuz Omuza”oldu. Birçok emek örgütü ve siyasi örgütlerin katýldýðý mitinge Mücadele Birliði Platformu da “Zindanlar Yýkýlsýn Tutsaklara Özgürlük” pankartýyla katýldý. Zindanlardaki devrimci tutsaklarýn özgürleþmesi için yaklaþýk 3 aydýr bir kampanya sürdüren Mücadele Birliði, konuyla ilgili hazýrladýðý kuþlamalarý yaptý ve emekçilere bildiriler daðýttý. Eylem boyunca sýk sýk “Zindanlar Yýkýlsýn Tutsaklara Özgürlük”, “Fabrikalar Tarlalar Siyasi Ýktidar Her þey Emeðin Olacak” sloganlarý atýldý. Eyleme Maltepe taþeron iþçileri ve Hey Tekstil iþçileri de katýldý. Kadýköy Ýskele Meydaný’na gelen kitleyi selamlayanlar TTB’den Hüseyin Demir, DÝSK’ten Adnan Serdaroðlu ve pek çok oda ve sendika baþkaný oldu. KESK Genel Baþkaný Lami Özgen yaptýðý konuþmada; “Bizim suçumuz çok daha aðýr. Çünkü biz KESK’liler her koþulda deðerlerimize baðlý mücadelemizi sürdürdük, sürdürmeye de kararlýyýz. Bunun için her zaman demokrasi ve emek düþmanlarýnýn hedefinde olduk. Bugün de hedeflerinde olmamýz bizim için þaþýrtýcý deðil” dedi. Özgen; birçok yerde gerçekleþtirilen katliamlara vurgu yaparak sözlerini þöyle sürdürdü; “Gazi Mahallesinde, cezaevlerinde katledilen devrimcilerin, dünyanýn neresinde olursa olsun zulme uðrayanlarýn acýsýný yüreðimizde ve tenimizde hissettik” dedi. Özgen; KESK’li sendikacýlarýn evlerini, iþyerlerini, sendikalarýný ve konfederasyon genel merkezini didik didik arayarak devletin suç iþlediðini vurguladý. Gerçekleþen operasyonlarda tutuklu bulunan KESK’lilerin derhal serbest býrakýlmasýný ve konfederasyon üzerindeki baskýlara son verilmesini istedi. Son olarak konuþmasýný “KESK bizim onurumuzdur, onurumuzu çiðnetmeyeceðiz. Gerektiðinde balyoz, gerektiðinde grev dalgasý olup zumlun kalelerini birer birer yýkacaðýz” diyerek sonlandýrdý. Konuþmalardan sonra sanatçý Burak Beyrek sahne aldý ve kýsa bir müzik dinletisinden sonra miting sona erdi.

Sokaklar

ATANAMAYAN ÝTFAÝYE ÝÞÇÝLERÝ OTURMA EYLEMÝNDE

Ýzmir’de atanamayan itfaiye iþçileri 8 Þubat günü oturma eylemi ile yaptýklarý eylemden sonra 20 Þubat Pazartesi günü oturma eylemini geceli gündüzlü olarak yapmaya baþladýlar. Eylem, 20 Þubat Pazartesi günü saat 13.30’da Ýzmir Büyükþehir Belediyesi önünde yapýlan basýn açýklamasý ile baþladý. “286 Atamasý Yapýlmayan Ýtfaiye Erinin 7/24 Oturma Eyleminin 5. Günü”, “Umutlarýmýz Hayallerimiz Vardý Sesimizi Duyan Yok Mu!” pankartlarýný asýlý. Ayrýca “Ýzmir Yansa Söndüren Yok”, “Emeklerimiz Gasp Edilmesin” dövizleri asýlý. 5 gündür oturma eyleminde olan atanamayan itfaiye iþçilerine ÝBB itfaiye iþçileri destekte bulunuyor. Ýþçilerin baþlattýklarý imza kampanyasý yoldan geçenlerin imzalarý ile binlere ulaþtý. Geceli gündüzlü belediye önünde kalan atanmayan itfaiye iþçileri atanana kadar burada oturacaklarýný söylüyorlar. Ýmza kampanyasýnýn dýþýnda eylem yerinde bildiri daðýtýmý yapýlýyor. Atanamamýþ itfaiyeciler bildirilerinde “Ýzmir Büyükþehir Belediyesi’nin Danýþtay’ýn 17 Kasým 2011 tarihinde ilgili yönetmelik ile alakalý vermiþ olduðu yürütmeyi durdurma kararý gerekçe göstermesi ile atamalarýmýzýn yapýlmamasýndan dolayý maðdur edildik. 2 Kasým 2011 tarihinde ÝBB tarafýndan sýnavlarý kazandýðýmýz bildirildikten sonra her birimiz iþimizi, okulumuzu býrakarak yeni mesleðimize baþlama heyecaný ve sevinci içinde iken þu anda kiramýzý faturamýzý ödeyemez evimize ekmek götüremez olduk! Her birimiz yýllarca emek ve özveri göstererek kazanmýþ olduðumuz haklarýmýzýn geri verilmesi ve maðduriyetimizin giderilmesi için buradayýz. Bugün burada toplanan gençler olarak kararlýlýk ile adeta gaspedilen haklarýmýz geri verilene atamalarýmýz yapýlana kadar donma pahasýna yedi gün yirmi dört saat gece gündüz aralýksýz bu meydandan ayrýlmayacaðýz. AB standartlarýnda her bin vatandaþa bir itfaiyeci düþmekte. 286 eksik itfaiyeci yangýn, deprem, trafik kazasý vb. doðal afetlerde maðdur olacak mallarýný ve hayatlarýný kaybedebilecek 286 bin maðdur vatandaþ demektir” diyorlar. Atanamayan itfaiye iþçileri emeðimizin karþýlýðýný alana kadar oturacaklarýný söylüyorlar. Ýþçiler Konak meydanýnda dikkatleri þimdiden üzerlerine çekmiþ durumdalar. Mücadele Birliði/Ýzmir

205. Sayý / 29 Şubat - 14 Mart 2012

21


Yeni Evrede

Sokaklar

HEPÝMÝZE ÇOK ÝÞ DÜÞÜYOR

Bizler Mücadele Birliði Platformu olarak 12 Þubat Cumartesi günü Savranoðlu Deri Ýþçilerini eylemlerinin 196. gününde ziyaret ettik. Eylemlerini sürdürdükleri fabrikaya yakýn bir yerden “Savranoðlu Ýþçisi Yalnýz Deðildir”, “Savranoðlu Ýþçisi Direniþin Simgesi”, “Yaþasýn Ýþçilerin Mücadele Birliði”, “Zafer Savaþan Ýþçilerin Olacak” sloganlarýný haykýrarak eylem çadýrýna yürüdük. Savranoðlu Deri iþçileri de bizleri attýðýmýz sloganlarý tekrar ederek karþýladý. Eylem çadýrýna ulaþtýðýmýzda ilk dikkatimizi çeken þey iþçi arkadaþlarýn moral ve motivasyonunun yüksek oluþuydu. Ýþçiler ilk günden bugüne yüksek tuttuklarý neþelerini, morallerini koruyor ve etraflarýna yayýyor. Eylem çadýrýnýn içinde oturup sýcak çaylarýmýzý içerken sohbete baþladýk. Eylemde gelinen son süreci bizlerle paylaþtýlar. Çok nitelikli ve hoþ sohbetlerin yapýldýðý eylem çadýrýnda özellikle iþçi arkadaþlarýn ilk örgütlenme süreçlerini anlattýklarý bölüm çok öðreticiydi. Ayrýca önümüzdeki günlerde eylemlerini Ýzmir’in farklý bölgelerine taþýyacaklarýný da dile getiren iþçi arkadaþlar bu konuda bütün emek örgütlerine ve devrimci-sosyalist güçlere de çok iþ düþtüðünü dile getirdiler. Derslerle dolu sohbetin ardýndan eylem çadýrýndan sloganlarla ayrýldýk. Ýþçi arkadaþlarda bizleri sloganlarla ve alkýþlarla uðurladýlar. Savranoðlu Deri Ýþçisi Yalnýz Deðildir! Yaþasýn Ýþçilerin Mücadele Birliði! Mücadele Birliði/Ýzmir

ÝSTANBULLU EMEKÇÝLER ÝZMÝRLÝ ÝÞÇÝLERÝN YANINDA

Ýstanbul Sendikal Güç Birliði Kadýn Koordinasyonu “Kadýnlar Evde, Ýþyerinde Direniþte” pankartý ile eylemlerinin 45. gününde olan Billur Tuz iþçilerini ziyaret ettiler. Organize sanayi giriþinden sloganlarla iþçilerin yanýna gelindi. Kadýn Koordinasyonu adýna Tez Kop-Ýþ Ýstanbul þube baþkaný Rabia Özkaraca Över 8 Mart Dünya Emekçi Kadýnlar günü ile ilgili konuþmak için geldiklerini söylediler. Ýzmir’i tercih etmelerinin nedeni olarak son dönemde iþçi eylemleri ile öne çýkmasýný olduðunu söylediler. Över, son olarak 25 Þubat’ta yapýlacak Billur Tuz ve Savranoðlu iþçileri ile dayanýþma gecesine katýlacaklarýný ve bunun için de Ýstanbul’da dayanýþma öreceklerini söyledi. Över’in ardýndan Ýzmir Sendikal Güç Birlik adýna TÜMTÝS Ýzmir þube baþkaný Þükrü Günseli, Billur Tuz ve Savranoðlu Deri iþçilerinin kararlýlýkla eylemlerine devam ettiklerini ve bu kararlýlýkla sürecek eylemin zaferle sonuçlanacaðýna deðindi. Þükrü Günseli’nin ardýndan Tez Koop Ýþ 1 No’lu Þube Baþkaný Birol Aslanoðlu da kýsa bir konuþma yaptý. Konuþmalar sýrasýnda ara ara “Adalet Yoksa Ýþgal Edeceðiz”, “A-

22

Mücadele Birliði

týlan Ýþçiler Geri Alýnsýn”, “Ýþçiye Uzanan Elleri Kýracaðýz”, “UPS Kazandý Sýra Bizde”, “Sendika Hakkýmýz Engellenemez” sloganlarý atýldý.

“Dimdik Ayakta Duruyoruz ve Savaþýyoruz…”

Billur Tuz iþçileri ziyaretinden sonra eylemlerinin 199. gününde olan Savranoðlu Deri iþçileri ziyaret edildi. Savranoðlu Deri iþçileri, Kadýn Koordinasyonunu coþkuyla karþýladý. Savranoðlu Deri iþçileri adýna Esra Baysal eylem sürecini kýsa deðinerek sözünü “Dimdik ayakta duruyoruz ve savaþýyoruz. Kazanana kadar buradan ayrýlmayacaðýz” diyerek bitirdi. Baþka bir kadýn iþçi de Nazým Hikmet’in “Akrep Gibisin” þiirini okudu. Sözü Kadýn Koordinasyonu adýna Rabia Özkaraca Över aldý ve kadýn iþçileri eylemin en önünde görmekten gururlu olduklarýný söyleyerek, eylemin sesini Ýstanbul’daki çalýþma alanlarýnda duyurduklarýný ve duyuracaklarýný söyledi. Över’in ardýndan Tek Gýda-Ýþ Sendikasý Genel baþkan danýþmaný Gürsel Köse “Billur Tuz’da ve Savranoðlu Deri ‘e sabýr tükendi. Patronlarýn iþçilerin sabrýný daha fazla dememeli. Aksi takdirde bu fabrikalara ne kendileri ve ne de üretim için herhangi bir iþçi giremeyecek” dedi. Deri-Ýþ Sendikasý Ýzmir þube baþkaný Makum Alagöz de eylem üzerine kýsaca deðindi. Konuþmalarýn ardýndan iþçilerle sohbet edildi ve ziyaret sloganlarla sona erdi. Mücadele Birliði/Ýzmir

TIP ÖÐRENCÝLERÝ DE AÇLIK GREVÝNDE

Çapa Týp Fakültesi öðrencileri siyasi tutsaklara uygulanan tecrite karþý 23 Þubat günü, Çapa Týp Fakültesi kantin önündeki banklarda 2 günlük açlýk grevine baþladýlar. Öðrenciler açýklama yapmadan önce hastane etrafýnda ve giriþ çýkýþlarýnda çevik kuvvetinin yoðunluðu dikkat çekti. Hastane giriþ çýkýþlarýn da hastaneye gelenler GBT kontrolünden geçirildi. Bazý gazeteciler de GBT’ye maruz kaldýlar ve tartýþmalar yaþandý. Kantin önünde bir araya gelen öðrenciler açlýk grevindeyiz yazýlý önlükler giymiþlerdi. 13 öðrencinin 2 gün boyunca sürdüreceði açlýk grevi için öðrencilerden Rahþan Þahin; “Biz saðlýk öðrencileri olarak Kürt Halkýnýn iradesini temsil edenlerin þahsýnda bütün siyasi tutsaklara uygulanan tecrit politikasýný reddediyoruz ve þiddetle kýnýyoruz” dedi. Þahin; açlýk grevine baþlayan vekillere destek vermek amacýyla 2 gün dönüþümsüz açlýk grevi eylemini baþlatýklarýný belirti. Þahin, tüm cezaevlerindeki devrimci, demokrat ve yurtsever tutsaklarýn direniþlerini selamladýklarýný belirti. Kantin duvarýna “Savaþ Deðil Müzakere, Tecrit Deðil Özgürlük” yazýlý siyah pankart asýldý. Eyleme BDP Fatih ilçe, Ýstanbul Tabipler Odasý, Asistan Hekimler, SES, Ýstanbul ÇHD, HDK’a da destek verdi.

Billur Tuz Fabrikasý Bir Ýþçi Daha Attý

Billur Tuz patronu, 21 Þubat Salý günü Tek Gýda-Ýþ Sendikasýna üye bir iþçiyi daha iþten attý. Atýlan iþçi eylemdeki arkadaþlarýný desteklediði için iþine son verildiðini söyledi. Eylemlerinin 51 günüde olan Billur Tuz iþçileri fabrika önünde 50 iþçi olarak eylemlerine devam ediyorlar. Ýþten atýlan iþçi arkadaþ “biz hep buradaydýk” sözleri ile 50 gündür eylem olduðunu ifade etti. Mücadele Birliði/Ýzmir

205. Sayý / 29 Şubat - 14 Mart 2012


Yeni Evrede

Mücadele Birliði

ANTEP’TE “KADIN VE SAÐLIK”

19 Þubat Pazar günü Antep Ayýþýðý Sanat Derneði’nde Emekçi Kadýnlar (EKA) “Kadýn Ve Saðlýk” konulu söyleþi düzenlendi. Etkinlik emekçi kadýnlarýn getirdiði yemeklerle baþladý. Hep bir aradayken yenilen yemeklerin ardýndan “Kadýn” adlý kýsa tiyatro oyunu sergilendi. Mardin’de hemþire olarak görev yapan SES üyesi Pýnar Kara, kadýnlara yeni çýkan Genel Saðlýk Sigortasý Yasasýndan ve bunun hem bizlere hem de kamu emekçilerine yansýmalarýndan bahsetti. Söyleþide herkesin kafasýnda tekrarlanan ve dile getirilen soru, “bu devlet yasalarý bizim için mi çýkarýyor baþkalarý için mi” oldu. Herkesin prim ödemekle yükümlü kýlýnmasý, en az geliri olan ve en az prim ödeyenlerin sýnýflandýrýlmýþ (A, B, C, D, E,) olan hastanelerde tedavi görmesi, yani ne kadar paran varsa ona göre muamele ve ona göre hizmet görmesi, her muayenede, ilaç alýmýnda ödenecek miktar olarak katký payýnýn çýkarýlmasý, 35 tl prim ödeyenlerin D ve E sýnýfý hastanelerde muayene olabileceði, yani o hastaneler tam teçhizatlý olmayan daha düþük standartta hastaneler, daha yüksek standartta ameliyat olmak için para ödemek zorunda kalýnmasý... Bunlarýn insanlarýn resmen ölüme gönderilmesi olduðu da dile getirildi. Ayrýca çýkarýlan bunca yasadan emekçi halklarýn yeterli bilgiye sahip olmadýðý da dile getirildi. Böyle bir bilgilendirilmenin sadece sendikalarý deðil, evdeki emekçi kadýndan diðer iþ kollarýnda çalýþan iþçi emekçileri de harekete geçirebileceðinden de bahsedildi. Maalesef insanlarýn yasalar çýktýktan sonra her þeyi fark edebildiði söylendi. Biz de EKA olarak “En çok da biz iþçi-emekçi kadýnlar özellikle bu tür bilgilendirilmeden mahrum kalýyoruz. Ama yaþanan tüm olumsuzluklarýn da en aðýr bedelini biz yaþýyoruz. Kadýnlar olarak artýk buna bir dur demeli ve çevremizdeki insanlarla da bu bilgileri paylaþýp onlarý bu tür sorunlara karþý duyarlý hale getirmeliyiz. Çünkü yaþanýlacak olan olumsuzluklarý bizler yaþayacaðýz o yüzden ancak bizler bu duruma karþý çýkmalýyýz. Emekçi Kadýnlar olarak böylesi söyleþileri ve etkinlikleri Antep’te daha sýk yapacaðýz” diyerek söyleþiyi sonlandýrdýk. Oradaki emekçi kadýnlardan bazýlarý, böylesi söyleþileri mahallelerde gerçekleþtirilmesinin daha olumlu olacaðýný, çünkü kadýnlarýn evden çýkma konusunda sorun yaþadýðýndan söz etti. Emekçi Kadýnlar olarak bizlerde bu öneriyi olumlu karþýladýk. Yapýlan öneriler ardýndan da etkinlik sonlandýrýldý. Antep Emekçi Kadýnlar (EKA)

Emekçi Kadın

KADIN FÝLMLERÝ KUÞAÐI

Emekçi Kadýnlar (EKA), bu toplum içerisinde yer alan Kürt-Türk ve bütün uluslarýn ezilen emekçi kadýnlarýna þöyle sesleniyor: Kadýnlar ait olduklarý sýnýftan daha özgür olamazlar! Kadýnýn, baský altýnda tutulmasý ve sömürülmesi, insanlýk için alçaltýcý bir durumdur. Ýnsanlýk bu alçaltýcý durumdan artýk kurtulmalýdýr. Kadýn cinsinin eve ve özel mülkiyete zincirlendiði, baský altýnda tutulduðu bu dünya artýk deðiþmeli, kadýn özgür ve eþit bir birey olmalýdýr. Kapitalist toplumda kadýnlar da sýnýflara ayrýlýrlar. Kadýnlar, burjuva ya da proletarya sýnýfýna dahildirler. Proleter kadýnýn sorunu bu sömürücü toplumun en önemli toplumsal sorunu arasýndadýr. Bunun için iþçi ve emekçi kadýnýn sorunu, iþçi sýnýfýnýn sýnýfsal sorunu durumundadýr. Her tür baský ve ayrýmcýlýðýn, sömürünün ortadan kaldýrýlmasý; özel mülkiyet sistemine son verilerek yerine toplumsal mülkiyetin yani sosyalizm ve komünizmin yer almasýyla olanaklýdýr. Bu da burjuva sýnýfa karþý bir devrimle gerçekleþecektir. Bizler de Ýzmir EKA olarak, emekçi kadýnlarýn her yerde yaþadýðý bu sömürü ve baský koþullarýndan ancak baðlý olduðu sýnýfýn, yani proletaryanýn verdiði mücadeleyle kendi mücadelesini bütünleþtirirse, kendi kurtuluþunu saðlayabileceðini her alanda haykýrýyoruz. Kadýn Olmadan Devrim Olmaz, Devrim Olmadan Kadýn Kurtulmaz! Bizler bu düzlemde Þubat ayý boyunca emekçi kadýnlarýn her alanda yaþadýðý baský ve sömürü koþullarýný anlatan film gösterimlerini Ayýþýðý Sanat Merkezimizde gösterime sunuyoruz. Katýlýmýn yoðun olduðu film gösterimlerimizi sunmamýzýn temel amacý tarihte kadýn mücadelesine ve mücadele içerisinde kadýnlarýn önemine vurgu yapmak ve 8 Mart Dünya Emekçi Kadýnlar Günü’ne hazýrlanmaktýr. 5 Þubat Pazar günü Soraya’yý Taþlamak filmiyle baþlayan etkinlik programýmýz 12 Þubat’ta gösterime sunduðumuz Agora adlý filmle devam etmiþtir. 26 Þubat Pazar günü Rosa Luxemburg’un hayatýný ve mücadelesini konu alan belgesel gösterimi ve son olarak 4 Mart Pazar günü gösterime sunacaðýmýz Made In Dagenham (Kadýnýn Fendi) adlý filmle devam edecektir. Ýzmir Emekçi Kadýnlar (EKA)

Sarýgazi’de “Zindanlar Yýkýlsýn Tutsaklara Özgürlük

“Zindanlar Yýkýlsýn Tutsaklara Özgürlük” kampanyasý dâhilinde, Sarýgazi Mücadele Birliði okurlarý tarafýndan özellikle Sarýgazi halkýnýn sýk olarak kullandýðý cadde ve sokaklara afiþ çalýþmasý yapýldý. 12 Þubat günü akþam saatlerinde de mahallenin birçok yerine kuþlama yaparak Sarýgazi halkýna “Zindanlar Yýkýlsýn Tutsaklara Özgürlük” ve “Devrimci Tutsaklar Onurumuzdur” sloganlarýnýn yazdýðý kuþlar atýldý. Çalýþmalarýmýz Sarýgazi ve çevresinde devam edecek. Zindanlar Yýkýlsýn Tutsaklara Özgürlük! Devrimci Tutsaklar Onurumuzdur! Mücadele Birliði/Sarýgazi 186. Sayý / 22 Nisan-Mayıs 2011

23


Sokaklar

SAVRANOÐLU VE BÝLLUR TUZ ÝÞÇÝLERÝ ÝLE SINIF DAYANIÞMASI

Ýzmir’de iþçi sýnýfýnýn birlikte mücadelesinin iyi bir örneði Savranoðlu Deri ve Billur Tuz iþçileri tarafýndan gösterildi. Eylemlerinin 210. gününde olan Savranoðlu Deri iþçileri ve 55. günlerinde olan Billur Tuz iþçileri, 25 Þubat günü bir dayanýþma gecesi düzenlediler. Gece, bine yakýn katýlýmla, coþku ile geçti. Gece, iþçilerin eylem sürecini anlatan sinevizyon gösterimi ve Nazým Usta’nýn “Türkiye iþçi sýnýfýna selam” þiiriyle baþladý. Ýlk konuþmayý Tek Gýda-Ýþ Sendikasý Genel Baþkan Danýþmaný Gürsel Köse yaptý. “Mücadele arkadaþlarým, dostlar bu gecenin düzenlenmesindeki amaç hem yan yana gelmek hem birlikte olmak; hem yöremizde hem de Türkiye’de emek ve demokrasi mücadelesini birleþtirmek. Ve inancýmýz þudur ki bu gece bu birlikteliðe, beraberliðe bir ýþýk tutsun, vesile olsun” diyerek sözlerine baþlayan Gürsel Köse bütün emek güçlerine yönelik çok ciddi saldýrýlarýn olduðunu dile getirdikten sonra; Ýzmir’de iki önemli iþçi bölgesinde devam eden Billur Tuz ve Savranoðlu Deri Fabrikasý iþçilerinin eylem süreçlerini anlattý. Emek mücadelesini ortaklaþtýrmak istediklerini dile getirerek Ýzmir Sendikalar Birliði’nden bahsetti. Ayrýca 8 Mart Dünya Emekçi Kadýnlar Günü’nde Ýzmir Sendikalar Birliði olarak Billur Tuz ve Savranoðlu Deri Fabrikasý Ýþçileri’nin yanlarýnda olacaklarýný açýkladý. Daha sonra sözü Deri-Ýþ Sendikasý Genel Baþkaný Musa Servi aldý. Musa Servi de konuþmasýnda Savranoðlu ve Kampana Deri iþçilerinin eylem sürecini anlattý. Devam eden eylemlere yönelik çeþitli kararlar aldýklarýný ve 8 Mart’ta da çadýrlarda ve alanlarda olacaklarýný söyledi. Dayanýþma gecesi Billur Tuz iþçisi Ulviye Borazan’ýn eylemdeki iþçiler adýna gelen konuklarý selamlamasý ve 8 Mart’a deðinerek emekçi kadýn olmanýn zorluðunu ve mücadelenin gerekliliðini anlatmasýyla devam etti. Billur Tuz iþçisi Ulviye Borazan’ýn konuþmasý da sendika yöneticileri gibi, iþçilerin sloganlarý arasýnda gerçekleþti. Etkinlik Petrol-Ýþ Sendikasý Aliaða Þubesi’nin halk oyunlarý ekibinin gösterimiyle devam etti. Geceye içlerinde Mücadele Birliði Platformu’nun da mesajýnýn bulunduðu birçok devrimci kurum, DKÖ ve sendikadan mesaj geldi. Dayanýþma Gecesi Savranoðlu iþçisi Sevim Özcan, Nazým Usta’nýn “Akrep gibisin kardeþim...” þiirini büyük bir heyecanla okumasýyla devam etti. Sendikal Güç Birliði Kadýn Koordinasyonu adýna Neslihan Taþoluk Nakaþ bir konuþma yaptý ve kýdem tazminatýnýn gaspýna, geleceksizleþtirmeye, özel istihdam bürolarýna, Savranoðlu ve Billur Tuz iþçileriyle kadýn iþçilerin eylemlerine, KESK üyesi kadýn tutsaklara deðindi. Ardýndan Ýzmir Basma Fabrikasý iþçilerinden bir iþçi söz aldý. Etkinlikte Duvara Karþý Tiyatro Topluluðu ve Petrol-Ýþ Sendikasý Aliaða Þubesi’nin Ayak Takýmý Tiyatro Grubu sahne aldý. Sloganlarla ve iþçilerin herkesi etkileyen coþkusuyla devam eden gece de Grup Yel Deðirmeni ve Koma Serdar Gým Gým türkülerini söyledi. Halaylarýn hep birlikte çekildiði gece boyunca “Hak verilmez alýnýr zafer sokakta kazanýlýr!”, “Baskýlar bizi yýldýramaz!”, “Asla Yalnýz Yürümeyeceksin”, “Adalet yoksa iþgal edeceðiz!”, “Birleþen Ýþçiler Asla Yenilmez!”, “Kadýn Erkek Birlik, Ýþ Ekmek Özgürlük!” sloganlarý atýldý. Ayrýca Dayanýþma Gecesi’nin en dikkat çekici noktasý eylemdeki iþçilerin çocuklarýnýn geniþ katýlýmýydý. Gece boyunca slogan atmaktan halay çekmeye kadar neredeyse her þeyin baþýný eylemdeki iþçi arkadaþlarýnýn çocuklarý gerçekleþtirdi. Dayanýþma Gecesi’ne apayrý bir güzellik kattýlar. Mücadele Birliði/Ýzmir

24

186. Sayý / 22 Nisan-Mayıs 2011

Yeni Evrede

Mücadele Birliði

MARDÝN E TÝPÝ ZÝNDANI’NDA AÇLIK GREVÝ

PKK Genel Baþkaný Abdullah Öcalan üzerindeki tecrit, 200’lü günleri aþtý. Kürt halkýnýn özgürlük mücadelesini sýçramalý olarak yükseltmesi, Habur karþýlamasý, Demokratik özerkliðin ilanýndan sonra devlet “koster bozuk, hava kötü” gibi sudan sebeplerle haftada bir avukat ya da iki haftada bir aile görüþü yasal hakkýný engelliyor. Geliþen tepkiye karþý þimdi de tecride yasal kýlýf uyduruluyor. Yasa ile beraber, cezaevindeki öncüler, cezaevinin inisiyatifiyle, 6 aya kadar avukat görüþü cezasý alabilecek. PKK Genel Baþkaný üzerindeki aðýr tecride karþý dýþarýda da, cezaevinde de kitlesel tekiler, eylemlilikler olmuþtu. Cezaevlerinde süresiz-dönüþümlü açlýk grevleri olmuþtu. Bu eylemliklik 15 Þubat itibarýyla süresiz-dönüþümsüz açlýk grevlerine dönüþtürüldü. Bu baðlamda Mardin E Tipi Cezaevinde 5 kadýn 18 erkek tutsak, 15 Þubat itibarýyla süresiz-dönüþümsüz açlýk grevine baþladý. Tutsaklar tek taleplerinin PKK Genel Baþkaný üzerindeki kirli tecridin kaldýrýlmasý olduðunu belirtiyorlar. Süresiz-dönüþümsüz açlýk grevi eylemine giren tutsaklarýn isimleri þöyle: Fuat Bor, Ramazan Aktaþ, Musa Aslan, Gürhan Koyuncu, Mahmut Balkýþ, Tuncay Gündoðan, Mesut Gökhan, Behruz Akgül, Bekir Kýlýçaslan, Aziz Bulut, Mesut Kar, Ömer Kabul, Hayrettin Alkan, Cahit Sevim, Zerdeþt Oduncu, Burhan Gök, M.Ali Güray, BDP Þýrnak Milletvekili Faysal Sarýyýldýz ve kadýn tutsaklar, Fatma Uyar, Bahar Cirasun, Ruþen Erdem, Asiye Atýlgan, Cemile Duman.


GENÇLİK “NE YAPMALI” YAPMALI KONFERANSINDA Yeni Evrede

Gençlik

Mücadele Birliði

25-26 Þubat günü Ýstanbul Ayýþýðý Sanat Merkezi salonunda Adana, Antep, Antakya, Mersin, Ýzmir, Ankara, Diyarbakýr, Eskiþehir ve Ýstanbul Devrimci Öðrenci Birliði’nden öðrenciler düzenledikleri konferansta “Gençlik Ne Yapmalý” sorusuna yanýt aradýlar. Devrimci Öðrenci Birliði temsilcisi, “devrim mücadelesinde bizler için önemli olan Deniz Gezmiþ, Yusuf Aslan, Hüseyin Ýnan yoldaþlarýmýzýn ölümsüzlüklerinin 40. yýlýnda ve 1982’de Ýzmir Buca zindanlarýnda idam edilen Seyit Konuk, Necati Vardar, Ýbrahim Ethem Coþkun iþçi yoldaþlarýmýzýn idam ediliþlerinin 30. yýlýnda onlar adýna saygý duruþuna davet ediyoruz” diyerek konferansý baþlattý. Saygý duruþundan sonra da konuþmasýný: “Burada buluþmamýzýn konusu þudur: Gençlik ne yapmalý? Bu soru herkesin kafasýndadýr. Ona karþý savaþtýðýmýz burjuvalar bile soruyor bunu. Akademisyenleri, profesörleri, polisleri hepsi bunun için çalýþýyor, kapitalizm öyle bir sistem ki iþçilerin emekçilerin gençliði yok ediliyor, biz insanlýðýn özgür olabilmesi için nasýl mücadele edilmesi gerektiðini konuþmak için buraya geldik. Devrim mücadelesinde ne yapacaðýmýzý konuþmak için illerden hazýrlanan yoldaþlarýmýz tek tek konuþacak” diyerek sürdürdü. Ardýndan da sunumlar baþladý. “Devrimci teori olmadan devrimci eylem olmaz” etrafýnda toplanan konularýn ilk sunumu Adana Devrimci Öðrenci Birliði tarafýndan yapýldý. “Gençlik Hareketinin Tarihi”ni anlatan Adana DÖB, feodal sistemin kapitalist üretim iliþkilerine girdiði 1840’larda, geliþen ilkel kapitalist toplumunda meta üretiminde ucuz emek politikasýyla geliþen iþçi gençliðin üzerindeki aðýr sömürü koþularýnýn gençliði ileri taþýdýðýndan, dünya üzerinde geliþen gençlik örgütlenmelerinden bahsetti. Geliþen gençlik örgütlerinin politik duruþlarýný ve emperyalist savaþlarda çoðu gençlik hareketinin þovenist tutumlarý yüzünden ciddi sorunlar yaþandýðýnýn altýný çizdi. Ülkelerde sýnýf mücadelesinin geliþkin olduðu ülkelerde gençliðin rolüne dikkat çekti. Türkiye’de geliþen devrimci mücadeleye deðinen konuþmacý, Türkiye Ýþçi Partisi’nden koparak THKO’yu kuran Deniz Gezmiþ ve yoldaþlarýnýn baþlattýklarý silahlý mücadelenin gençliði nasýl etkilediðini anla-

tý.

Ýkinci oturumda “Gençlik ve Faþizme Karþý Mücadele”, Ankara DÖB’ün konusuydu. Son dönemle de yaþanan toplu tutuklamalar ve baskýlardan kaynaklý, faþizm teriminin sýkça kullanýlmasýnýn, insanlarýn kafasýnda yanýlgýlar oluþturulduðunun altýný çizildi. Faþizmin bir devlet biçimi olduðunu, bunun kapitalizmin tekelci aþamaya ulaþarak gerici ve çürüme aþamasýnda bu yöntemi kullanarak altýndaki milyonlarca iþçi ve emekçiyi üstünde baský ve zor aracý olarak kullanarak baský altýnda tutmaya çalýþtýðýný söyledi. Faþizmin ilk önce iþçi sýnýfýnýn içinde en ileri unsurlar olan devrimcileri hedefleyerek onlarý zindanlara, katlederek hedef haline getirdiðini bunu sunumunda gerçekleþen katliam fotoðraflarýyla gösterdi. Üçüncü oturumun konusu olan “Kapitalist Eðitim Sistemi” sunumunu Mersin DÖB

yaptý. Önce toplumlarýn tarihsel geliþimi ekseninde eðitim sistemleri incelendi. Eðitim sistemlerinin egemen sýnýflar tarafýndan, kendi ideolojilerinin devamlýlýðýnýn saðlanmasý amacýyla bireylerin yetiþtirilmesi için ortaya çýktýðý vurgulandý. Kapitalizmin eðitim sisteminde kapitalistlerin amacýnýn, kiþiyi düzenin deðiþmezliðine ikna etmek, yönetenlere yönetmeyi ve ezilenlere ise yönetilmeyi ve bunun kaçýnýlmazlýðýný öðretmek olduðu vurgulandý. 40 yakýn ülkenin Bologna projesi ile milyonlarca öðrencinin eðitim süreci içerisinde tekeller için ve diðer kapitalist þirketler için ucuz emek yaratýldýðýný, öðrencilerin eðitim süreci içerisinde fabrikalarda ve diðer üretim alanlarý içerisinde ucuz emekle çalýþtýrýlarak kapitalist sömürü sistemini derinleþtirme planlarý olduðunu al186. Sayý / 22 Nisan-Mayıs 2011

týný çizdi. “Ulusal Sorun ve Gençliðin Tavrý” konusunu Amed ve Antep DÖB ortak olarak sundular. Ulus kavramý ve ulusal sorunun tarihsel geliþimine kýsaca deðinildi. Ulusal sorunda savunulmasý gerekenin, “Uluslarýn Kendi Kaderlerini Tayin Hakký” olduðu söylendi ve bunun, halklarýn birlikte mücadelesinin örülmesindeki öneminin altý çizildi. Emekçi halklara enjekte edilen þovenizmin kýrýlmasýnýn devrim için gerekliliði ve gençliðin UKKTH’ný koþulsuz þartsýz savunmasý gerektiði vurgulandý. Gençliðin ulusal sorunun çözümünde izlemesi gereken propaganda ve ajitasyonda nasýl bir yol izleyeceði konuþuldu. Ýki ülkenin ekonomik koþullarýnýn ortak geliþmesinden kaynaklý, mücadelenin de ortak verilmesi gerektiði belirtildi. Ulusal sorunun gençlik mücadelesini militan bir çizgiye taþýdýðý da belirtildi ve yapýlmasý gerekenin bilinçlendirme, örgütlenme ve devrime hazýrlanma olduðu vurgulandý. Ýkinci gün sunumlar “Ýþçi Sýnýfýnýn ve Öðrenci Gençlik Mücadelesinin Birlikteliði” konusu ile baþladý. Ýzmir Devrimci Öðrenci Birliði’nin hazýrladýðý sunumda geçtiðimiz süreçte eylemde olan Kent AÞ iþçileri, taþeron belediye iþçileri, UPS, Savranoðlu ve Billur Tuz iþçilerinin eylemlerinden ve öðrencilerin iþçilerle dayanýþmasýndan örnekler verildi. Ýzmir DÖB ayrýca “Gençlik Hareketinin Geniþletilmesi ve Yönlendirilmesi” konusunu iþleyen bir sunum da yaptýlar ve örgütlenmenin ve önderliðin önemine deðindiler. Ýstanbul Devrimci Öðrenci Birliði de “Emperyalist Savaþ ve Gençliðin Tavrý” üzerine yaptý sunumunu. Konferansýn son konusu “Gençlik Mücadelesinde Devrimci Odak Yaratmak”tý. Ýstanbul DÖB bu son sunumda da öðrenci olarak örgütlenmenin, sisteme baþkaldýrmanýn tek baþýna yeterli olmayacaðýna iþaret etti. Gençlik hareketinin kendisini de örgütlemek gerektiðini, Leninist gençlik olarak öncülük misyonunun nasýl üstlenilebileceðini gündeme getirdiler. Devrimci öðrenci Birliði’nin iki gün süren bu konferansý karþýlýklý soru cevaplar, verilen aralarda ve sabah saatlerinde yaþanan tartýþmalar ile oldukça canlý ve verimli bir þekilde tamamlandý.

25


ORHAN ÝYÝLER MEZARI BAÞINDA ANILDI

Yeni Evrede

Anma

Geçen yýl 25 Þubat’ta aramýzdan ayrýlan komünist aydýn yazar Orhan Ýyiler, dostlarý tarafýndan mezarý baþýnda anýldý. Anmaya Orhan Ýyiler’in eþi Zeynep Ýyiler, Mücadele Birliði Platformu, Ayýþýðý Sanat Merkezi çalýþanlarý, Tiyatrocu Mehmet Esatoðlu, þair Selah Özakýn ve Orhan Ýyiler’in arkadaþlarý katýldý. Yayla Mahallesi Mezarlýðý’nda bir araya gelen dostlarý, saygý duruþu ve Enternasyonal Marþý’yla selamladýlar Orhan Ýyiler’i. Zeynep Ýyiler, on yýl boyunca yaþamý paylaþtýðý Orhan Ýyiler’in acýsýnýn bir yýl boyunca hafiflemeden devam ettiðini ve 25 Þubat’a birkaç gün kala son günlerinin bütün ayrýntýlarýnýn canlandýðýný belirterek sýkýntýlý günler geçirdiðini, fakat dostlarý tarafýndan aranýp onlarla konuþunca acýsýnýn kýsmen hafiflediðini aktardý. Orhan Ýyiler’in kiþisel özelliklerini yansýtan birkaç anýyý aktaran Ýyiler, çocuklarý çok sevdiðini ve onlardan bisikletlerine binmeyi, dondurmalarýndan bir dil yemeyi istediðini aktardý. Yaþamýný devrim ve komünizm mücadelesine adamýþ, hep bunun üzerine araþtýrmýþ, düþünmüþ yazmýþ tartýþmýþ olan Orhan Ýyiler’i en iyi yansýtan, anlatan da onun yazdýklarý olurdu... Zeynep Ýyiler onun güncelerinden kýsa notlar aktardý. “17 Temmuz 1992: Ne 1871 Komünarlarý, ne 1917 Bolþevikleri, hiçbir zaman komünistlerin dünyamýza ve insanlýðýmýza bugün sorumlu olduðu kadar sorumlu olmadýlar.” “4 Þubat 1989: Düþüncelerimizin apseleþmesine izin vermemeliyiz.” “4 Nisan 1989: Yaþamýn akýþýnda yanlýþ yaþayýp ölmemek gerek. Yanlýþ yaþamak... hiç düzeltilemeyecek bir hesaptýr yanlýþ yaþamak...” “1 Mayýs 1989: Bayrampaþa Cezaevi’ndeki siyasi tutsaklara mesaj çekerek 1 Mayýslarýný kutladým. Memurlar, metni bir kar topu gibi titreyerek elden ele dolaþtýrýp, benim kimliðimi tespit ettikten sonra telgrafý çekebildi. “Dünyamýzýn sorunlarýnýn nedenleri-

26

Mücadele Birliði

ni ve çözümlerini marksist açýdan incelerken kendimi özledim diyebiliyorum” “30 Mayýs 1990: Bugün duruþma günüm... Sabahýn erken bir saatinde uyandým. Yarý bulutlu bir bahar sabahýný yarým yamalak aydýnlatmaya çalýþýyordu güneþ. Nasýl oldu bilemiyorum, birden yine böyle bir sabahta erkenden kalktýðýmý, ne giyeceðimi düþündüðümü anýmsadým... Tam 19 yýl önceydi... Sinan Cemgil’in öldürülüþünün yýldönümü ve ben tam 19 yýl önce yine böyle ve böylesi bir sabahta onu Nurhak daðlarýndan alýp gelmek için hazýrlanýyordum... Duruþmam saat 10.15’te.” Orhan Ýyiler’in kiþisel yaþamýnda ve siyasal mücadelede acýlarla donup kalmaya karþý olduðunu Ölümlerle, acýlarla politika yapýlmasýný istemediðini ve bunu orta yerde dile getirmediðini ama ilgili kiþilere bunu daima ilettiðini aktardý. Ardýndan Mücadele Birliði Platformu adýna Vefa Serdar konuþtu. “Orhan Ýyiler’in ölümsüzlük yataðýnýn baþýnda bizleri toplayan onun yüreðidir, insanlýðýdýr. Yaþamýný iþçi sýnýfýnýn mücadelesine adamýþ olmasýdýr. Orhan Ýyiler devrimci, komünizm mücadelesi veren bir yazarýn nasýl yaþamasý gerektiðini göstermiþ ve bunu yazarak da ortaya koymuþ bir insandýr” dedi. 186. Sayý / 22 Nisan-Mayıs 2011

Bugün onun ardýndan gelen aydýn ve yazarlarýn onun býraktýðý bu mirasa sahip çýkmasý gerektiðini belirten Serdar,. bir aydýnýn, yazarýn sonsuza kadar yaþamasý için mutlaka yaþamýný geleceðin sýnýfýna adamasý gerektiðini ifade etti. Geleceðin ise iþçi sýnýfýna ait olduðunu belirten Serdar, “Orhan Ýyiler iþçi sýnýfý davasýna yürekten inandý, mücadele verdi. Yaþamýný buna adadý ve son nefesini de iþçilerin kucaðýnda verdi. Ölümsüzlük yataðýna iþçiler indirdi Orhan Ýyiler’i. Bu bir yazar için en büyük onurlardan birisidir. Orhan Ýyiler verdiði mücadelesi ve geride býraktýðý eserleriyle sosyalizm mücadelesinde her zaman yaþayacaktýr. Onun saygýyla anýyoruz....” dedi. Tiyatro Oyuncu Mehmet Esatoðlu, ise “Ben Orhan Ýyiler’i hep ayakta, dimdik mücadele ederken gördüm, hastalýðýnýn son günlerinde ziyarete gittiðimizde, son oyunumuz üzerine öylesine canlý bir þekilde önerilerde bulunmuþtu ki, arkadaþým ve ben inandýk ki, Orhan Ýyiler ölmeyecek.. Ve yaþamýyla, yaptýklarýyla hep bir model olmuþtur” dedi. Orhan Ýyiler gibi mücadele içinde olan yazar ve aydýnlarýn býraktýðý eserlerin kapaðýný sürekli aralayýp bakmak gerektiðini belirten Esatoðlu, “Onlar yazdýklarýyla, sürecin belleði olarak bize yaþanan süreçleri aktardýlar. Düþüncelerini aktardýlar, anlattýlar, mücadele ettiler... Örneðin Orhan Ýyiler 1980 sonrasýnda büyük katliamlarýn yaþandýðý dönemde cezaevlerinde direnenlere telgraf çekerek mücadelelerine destek vermiþtir. O günler Türkiye’nin en zor günleriydi ve Orhan Ýyiler gibi insanlar yaptýklarýyla bizlere model oldular. Onlarýn yolundan gidersek onlar iþte o zaman ölümsüzleþmiþ olacaklar” dedi. Ardýndan þair Selah Özakýn, Cemal Süreyya’nýn “Sizin Hiç Babanýz Öldü mü” þiiriyle selamladý Orhan Ýyiler’i... “Bir gün bile yaþamak yarýný belirler belki...” demiþti Orhan Ýyiler... Dostlarý da onun mezarýna karanfiller býrakarak yarýný belirlemek için mücadeleyi sürdürme sözü vererek mezarlýktan ayrýldýlar.




Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.