DEVRÝMCÝ SÝYASÝ MÜCADELE K
Yeni Evrede
Başyazı
Mücadele Birliði
apitalizmin sýçramalý çöküþü, büyük ekonomik bunalýmla birlikte, büyük bir hýz kazandý. Sistem içi çeliþkiler ve çatýþmalar iyice þiddetlendi. Þiddetlenen ve keskinleþen çeliþkilerin ateþlediði emekçi sýnýflarýn burjuva sisteme karþý ayaklanmalarý genel bir durum kazandý. Burjuvazinin zaman zaman yapmak zorunda kaldýðý iyileþtirmeler, reformlarla amaçlanan, þiddetlenen iç çeliþkileri ve çatýþmalarý yumuþatmaktýr. Bunun ancak geçici bir etkisi olabilir. Kapitalizme egemen olan yasalar, sistemin karþýtlýklarýný ve çatýþmalarý derinleþtirecek yönde iþliyor. Kapitalist üretim biçiminin mutlak yasasý artý-deðer üretimidir. Artý-deðer üretiminin yoðunlaþmasýyla uzlaþmaz sýnýf çeliþkileri dolayýsýyla sýnýf çatýþmalarý þiddetlenir. Burjuvazi, kendisine karþýn, iç çeliþkilerin ve karþýtlýklarýn þiddetlenmesini saðlayacak maddi koþullarý geliþtiriyor. Sermaye olma niteliklerine baþkaldýran toplumsal üretici güçler; yýkýcý bir güç, bir çatýþma gücü olarak davranýyor. Kapitalist toplumun ötesine geçilmedikçe, süren çatýþma daha da þiddetlenecektir. Sistem içinde geliþen karþý hareketle, bir denge yaratýlmasý -ekonomik alanda- ekonomik kriz, rekabet ve artý-deðer sömürüsü sonucu etkisizleþiyor ve sistemin istikrarsýzlýðý ve bunalýmý gitgide büyüyor. Uzlaþmaz iç çeliþkilerin keskinleþmesi ekonomik krize varýyor, varmak zorundadýr. Ekonomik kriz, sistemin temelindeki çeliþmelerin kendini büyük bir þiddetle dýþa vurmasýdýr. Üretim araçlarýnýn toplumsal kolektifiyle, bunlarýn özel mülkiyeti arasýndaki kapitalizmin temel çeliþkisi, kapitalist üretimin bu iki yapýsý arasýnda bir çatýþma yaratmasý kaçýnýlmazdýr. Çatýþma, çeliþkilerin þiddetlenmesidir. Zýtlýklar, çeliþki ve çatýþmanýn çok belirgin olduðu bir tarihsel aþamada bulunuyoruz. Maddi geliþmeyle, toplumsal biçim arasýndaki bu çatýþmanýn sonunda, toplumsal biçim bir kenara itilir. Sermaye üretici güçlerin geliþmesinin mutlak biçimi deðildir. Sermaye niteliðinden kurtulan üretken güçler, yeni toplumsal biçim içinde yoluna devam eder. Ama buraya varmadan önce yapýlmasý gerekenler var. Eski üretim iliþkileri, ya da bölüþüm biçimi, mülkiyet iliþkileri eski toplumsal biçim, geliþen ve eskiyle çatýþan maddi koþullarýn, kendi yeni toplumsal biçimine kavuþmasý önünde büyük bir engel oluþturuyor
ve yeni olana doðmakta olana karþý direniyor. Tekelci sermaye ekonomik gücünü, ekonomik ayrýcalýklarýný korumak için, siyasi ayrýcalýklarýndan, siyasi iktidarýndan yararlanýyor. Siyasi iktidar, burjuvazinin, iþçi sýnýfýna boyun eðdirmek için baþvurduðu örgütlü zordur. Savaþan iþçi sýnýfý, burjuva devlet iktidarýyla çatýþma içindedir. Yeni bir topluma varmadan önce bu çatýþmanýn emekçiler tarafýndan kazanýlmasý gerekiyor. Bu, çetin ve þiddetli sýnýf mücadelesi sürecidir. Süreç, devrimci sýnýfýn eylemleriyle kýsalýr. Burada devrimci zor, tarihin ileriye doðru olan akýþý yönünde hareket eder ve yeni toplumun ortaya çýkýþýný çabuklaþtýrýr. Doðmakta olan toplumun maddi koþullarýyla, eski mülkiyet iliþkileri arasýndaki çatýþma ne denli büyük ve þiddetli olursa olsun, eski mülkiyet iliþkileri yine de varlýðýný sürdürür. Kapitalist özel mülkiyetin ortadan kaldýrýlmasý ve toplumun dönüþtürülmesi için, zora dayalý devrim bir zorunluluktur. Ýþçi sýnýfýnýn tam kurtuluþ özlemi, devrim mücadelesinin baþarýya ulaþmasýyla giderilebilir. Tam bir baþarý ise, iþçi sýnýfýnýn devrimci partisinin, sýnýf mücadelesinin bütün alanlarýnda önder bir rol oynamasýný gerektirir. Devrimci sýnýf partisinin görevi devrimci mücadeleyi hýzlandýrmak ve onu sonuca götürmektir. Partinin görevi, yalnýzca devrime hazýrlanmak deðil, onu çabuklaþtýrmak, örgütlemek ve gerçekleþtirmektir. Gerçek devrimci parti, bu görevini, emekçi örgütlerini, tekelci burjuvazinin siyasi iktidarýna karþý bir kaldýraç durumuna getirerek, emekçi yýðýnlarýn tüm gücünü, sömürücü sýnýfýn egemenliðine son verecek bir politik strateji ve taktik izleyerek, kýsacasý, devrimci teori ve pratiðiyle yerine getirir. Söylediklerimizden, yeni toplumun kuruluþuna, siyasal eylem yoluyla gidileceði sonucu çýkar. Devrim ise en yüksek siyasal eylemdir. Ýþçi sýnýfý sistemin ezdiði tüm sýnýflarý, kapitalizmin baskýsýndan kurtarmadan kendisini kurtaramaz. Tüm ezilen ve sömürülenleri tekelci burjuva egemenliði devirmek için harekete geçirir. Sosyal devrimi bu þekilde baþarýya kavuþturur. Toplumsal devrim katýksýz bir devrim deðildir. Lenin’in sözleriyle belirtelim: “Kim ‘katýksýz’ bir sosyal devrim bekliyorsa, bunu hiçbir zaman yaþayamayacaktýr. O gerçek bir devrimi anlayamayan sadece lafta bir devrimcidir.” Bizde devrim mücadelesi, demokrasi ve sosyalizm mücadelesidir. Devrimi, bu, kesin239. Sayý / 24 Temmuz - 7 Ağustos 2013
tisiz ve bütünlüklü hedefe dayandýrmamak ondan vazgeçmektir. Sosyalizm, demokrasi mücadelesini yadsýmaz, tersine, onu tamamlar. Ýþçi sýnýfýnýn bütünlüklü devrimci görevi, demokrasiyi ele geçirmek, siyasi iktidara dayanarak, sermayenin elinden ekonomik gücünü çekip almak ve toplumu dönüþtürmektir. Bu, halk demokrasisi ve sosyalizm mücadelesidir. Toplumsal devrimin baþarýya ulaþmasý için, devrimin öncüsü, yönetici, yönlendirici, sürükleyici gücü olan iþçi sýnýfýnýn, devrimci mücadeledeki rolü doðru olarak konmalýdýr. Proletaryanýn sýnýf savaþýmýný tanýmlamada, küçük-burjuva sosyalizmi içinde, iki eðilim hakim. Ýlki, proletaryanýn sorunlarýna, sýnýf konumuna ve sýnýf mücadelesine halkçý tarzda halkçý bir bakýþ açýsýyla bakýyor. Bizim, bu bakýþ açýsýna yönelik daha önce yaptýðýmýz eleþtiri, baþka çevrelerce çalýntýlanýp, karikatürleþtirildi. Proletaryanýn devrim mücadelesine halkçý stilde bakmak, onun mücadelesini küçük-burjuvazinin mücadelesinin düzeyine indirgemek demektir. Oysa ki, yapýlmasý gereken, halkýn sorunlarýný ve mücadelesini proletaryanýn sýnýf bakýþ açýsýyla ele almaktýr. Ancak bu sýnýf bakýþ açýsýyla, proletaryanýn devrimi zafere ulaþtýrma bakýþ açýsýyla, halk kitlelerinin durumu ve devrim mücadelesindeki yeri berrak biçimde ortaya konabilir. Diðer küçük-burjuva eðilim, iþçilerin sýnýf kavgasýna, devrimdeki rolüne, ekonomist-sendikalist açýdan yaklaþmaktýr. Bu eðilim, pratikte, proleter sýnýfýn siyasi mücadelesini küçümsüyor, en azýndan hafife alýyor. Böylece anarþist bir anlayýþ sergiliyor. Her iki eðilimde, proletaryanýn sýnýf mücadelesine, onun emekçi halk kitlelerine ve devrime önderlik yapma rolüne zarar veriyor. Tekelci sermaye ve faþist devlet, bir karþý hareketle, iþçilerin içbirliðini ve diðer emekçilerle ittifakýný engelleyemediði gibi, tersine, her alanda attýðý adýmlarla, izlediði politikalarla, emekçilerin mücadele birliðinin tüm koþullarýný bir araya getiriyor. Uluslararasý durum, burjuvaziye, emekçilerin devrimci hareketini dengeleyecek bir olanaðý ise vermekten uzak. Aksine, dünyada olaylarýn devrimci yönde ilerlemesi burjuvaziyi daha güçsüz duruma düþürüyor. Güçler dengesi emekçilerin lehine deðiþiyor. Bölgede ve dünyada yaygýnlaþan ayaklanma ve devrimler dalgasý, devrimimizin baþarýya ulaþmasýnýn olanaklarýný artýrýyor. C.DAÐLI
3
DEVRÝMÝ HAZIRLAYAN DÝNAMÝKLER
Yeni Evrede
Güncel Devrim
E
konomik ve toplumsal alandaki nesnel geliþmeler, politik durum toplumu devrim noktasýna getirdi. Egemen güçlerle, ezilen ve sömürülenler arasýndaki iliþkiler altüst olmuþ durumda. Uzun süreli, sert ve þiddetli sýnýf mücadelesine karþýn, tekelci güçler yerinde duruyorsa da, kitleler, onlarýn iktidarýný devirecek denli politik deneyim ve savaþým yeteneði elde etti. Politik ve toplumsal altüst oluþ yaþandýðý dönemlerde, olaylar çok daha sýk olur, deðiþim çarçabuk gerçekleþir. Bütün olaylar, deðiþimler gelip, toplumun köklü deðiþimine dayanýr. Kitlelerin temel ihtiyaçlarý ivedi çözüm bekliyor. Kimse daha fazla bekleyerek, oyalanmak istemiyor. Ýnsanlarýn en temel gereksinimleri ancak, radikal biçimde, radikal bir devrimle karþýlanabilir. Siyasi iktidarýn ele geçirilmesiyle baþlayan ve daha ileriye gidebilen bu devrim, kendini daha çabuk gösteriyor. Dünyadaki geliþmeler de, devrimin ilerlemesini destekler yönde yol alýyor. Uluslararasý objektif durum, devrimin baþarýya ulaþmasýna uygun. Kapitalist ülkelerde, iþçi sýnýfýnýn, halk kitlelerinin durumunda yaþanan sert düþüþ ve kötüleþme, artan siyasi baskýlar ve ortaya çýkan güvensizlik, sermaye sýnýfýnýn politik iktidarýna karþý bir dizi ayaklanmaya yol açtý ve yol açmak zorundaydý. Kapitalist sistemde ortaya çýkan genel ayaklanma, sistemin bunalýmýný daha ileriye götürdü. Sonuç olarak þiddetlenen küresel iç savaþ, her ülkede devrimin zafere ulaþmasý için uygun nesnel koþullar yarattý. Birçok ülkede gerçekleþen iþçi ve halk hareketleri ve bunlarýn bazýlarýnýn devrimle sonuçlanmasý dünya tarihini kesin olarak hýzlandýrdý. Kýtayý sarsan devrimlerle, birçok Latin Amerika ülkesinde halk iktidara geldi. Tunus ve Mýsýr Devrimleriyle, eski burjuva iktidarlarý devrildi. Ayný tarihsel dönem içinde, Avrupa ve Amerika’da iþçilerin, kadýnlarýn, gençliðin ve halkýn altüst edici baþkaldýrýlarý ortaya çýktý. Etkin, ýsrarlý ve militan, yýðýnsaldevrimci eylemin ateþlediði dünya devrimi daha bir olgun duruma geldi. Türkiye ve Kürdistan’da, büyük bir güce sahip olan devrimci mücadele, dünyadaki devrimci yükseliþin etkisi ve desteðiyle daha ileri bir noktaya doðru ilerliyor. Düne göre farklý bir durum doðmuþtur. Tüm sýnýflar, partiler ve güçler arasýndaki iliþ-
4
Mücadele Birliði
kiler deðiþime uðramýþtýr. Karþýt güçler arasýndaki siyasi mücadele sonucunda politik kutuplaþma büyüdü, derinleþti ve keskinleþti. Ýç çatýþmanýn boyutlarý, devrimci krizin olgunluk derecesini ortaya koyuyor. Bu, ayný zamanda, devrimin geliþme düzeyini iþaretliyor. Sosyal ve politik iliþkilerde meydana gelen deðiþim ve devrimci krizin büyümesi iþçi sýnýfýnýn önderlik ettiði devrim cephesinin, düþman güçler karþýsýnda, avantajýdýr. Burjuvaziye karþý savaþýmda, þu sýnýfsal araçlarda, avantajýmýzdýr, üstünlüðümüzdür, gücümüzdür: Sýnýf dayanýþmasý ve enternasyonalizm. Sýnýf dayanýþmasý, iþçiler arasýnda bencilliði, meslek darlýðý ve rekabetin yerine, bu sýnýfýn birliðini ve sýnýf olarak hareketini koyar. Ortak çýkarlar, ortak istekler ve ortak amaç için, birlikte mücadele öne geçer. Sýnýf dayanýþmasý ve enternasyonalizmin, sýnýf savaþýmýnda oynadýðý rol, son yýllarda, daha bir belirgin duruma geldi. Proletaryanýn politik ve toplumsal mücadelesindeki önemi apaçýk ortaya çýkan bu araçlar, baþarýya ulaþmasýnýn güçlü dayanaklarýdýr. Ýþçilerin genel dayanýþmasýnýn ve bunun çeþitli eylemlerle somutlanmasýnýn açýk bir yükseliþ içine girmesi, devrimin güncelliðinin net göstergesidir. Devrimin öznesi yýllarca süren açýk çatýþmalardan geçerek doðmuþ olan gerçek koþullarýný, devrime çevirecek bir yetkinlik edindi. Proletarya ve halk yýðýnlarýnýn mücadelesi açýk biçimler alarak sürmüþtür. Burjuva devletin baskýcý ve bastýrýcý niteliði ön planda olmuþ ve açýk olarak uygulanmýþtýr. Bugüne kadar, devletin baskýcý niteliðinin çeþitli yönleri üzerinde durulmuþ, onun faþist karakter almasý da ortaya konmuþtur, fakat, burjuva devletin, halk yýðýnlarýna karþý açýk bir savaþ yürüttüðü, bir savaþ örgütü, bir iç savaþ aracý olduðunun üzerinde durulmamýþtýr. Bu, çeþitli yönleriyle Leninist Parti tarafýndan gözler önüne serilmiþtir. Ýþçiler, halk yýðýnlarý, devrimci siyasi hareket, tekelci sermaye ve onun savaþ örgütüne karþý verilen çetin ve þiddetli mücadeleler sýrasýnda politik bir yetkinlik ve olgunluk kazandý. Edindiði militan nitelik, ekonomik ve siyasi gücü elinde tutanlara karþý, devrimci öznenin lehinde olan bir durumdur. Toplumun efendilerinin son yýllarda gerçekleþtirdiði ve bugün daha aktif olarak devreye soktuðu politik çevirme, kapitalist devletin baskýcý niteliðini deðiþtirmeyeceði gibi, halk yýðýnlarýnýn, tepedekilere karþý artan eylemlerini de geriletemez. Bu yönde ortaya çýkan du239. Sayý / 24 Temmuz - 7 Ağustos 2013
rum, geçici olur. Çünkü, egemen gücün “toplumsal uzlaþma” giriþimleri, sistemin iç çeliþkileri ve bunun siyasal alandaki yansýmalarý nedeniyle sonuç vermez. Halk yýðýnlarýnýn demokrasi istemleri ve özlemleriyle, devletin anti-demokratik karakteri arasýndaki çeliþki ve çatýþmalar tüm þiddetiyle devam ediyor. Burjuva devletin bir baský aygýtý niteliði ve savaþ örgütü yapýsý, proletaryanýn ve halklarýn ayaklanmalarýnýn önemli bir etkenidir. Halk yýðýnlarý devrim hedefi doðrultusunda ilerledikçe, siyasi çatýþmalar kaçýnýlmaz olarak yoðunlaþacak, derinleþecek ve þiddetlenecektir. Devrimin olgunluk düzeyini anlamak için, toplumsal ve siyasi kutuplaþmanýn geldiði yere bakmak yeterlidir. Toplumsal sýnýflar arasýnda, ezilen ve sömürülen yýðýnlarla tekellerin siyasi gücü arasýndaki çatýþma ve ayaklanmalar, politik ayrýþtýrmalarý derinleþtirmiþ ve devrimin siyasi þartlarýný hazýrlamýþtýr. Savaþýn nesnel koþullarý, tabii ki savaþýn araçlarýný, yöntemini, taktiklerini vb. etkiler. Proletarya ve halk yýðýnlarýnýn içinde bulunduðu nesnel koþullar da onlarýn eyleme geçmesini ve devrimci bir hareket yaratmasýný kuvvetle etkiler. Fakat, Türkiye ve Kürdistan halk yýðýnlarý sadece nesnel durumun ateþlemesiyle harekete geçmiyor; bunun daha ötesinde bir durum var. Tüm zayýflýklarýna karþýn, yýðýnlar istekleri yönünde örgütlü ve bilinçli olarak davranýyorlar. Sadece kendilerine yönelik bir saldýrý olduðunda, saldýrýyý protesto etmek için harekete geçmiyorlar, ayný zamanda tekellerin egemenliðini devirmek için yüksek bir politik bilinçle davranýyorlar. Bu, devrim için, baþlý baþýna büyük bir ilerlemedir. Burjuva cephe ve faþist devlet, hiç eksik olmayan saldýrý, terör ve katliamlara raðmen, devrimci hareketi yok edememiþtir. Bugün yok edemediði devrimci hareketin büyüyen gücüyle karþý karþýya. Devrimci hareket, mücadeleci ve saðlam yapýsýyla yýðýnlar üzerinde derin bir etki býrakmýþtýr. Devrimci mücadelenin etkileyici, eyleme geçirici ve dönüþtürücü gücüne büyük bir önem verilmelidir. Çünkü, bir hareket, uzun ve çetin süreçlerden geçmeden bu yüksek düzeye ulaþamaz. Egemenleri, oradan indirecek, proletarya ve halk yýðýnlarýný devrimci bir iktidarýn kuruluþuna götürecek olan bu devrimci güçtür. NOT: Bu yazı 31 Mayıs Ayaklanmasından önce yazılmıştır.
KAHRAMAN ANTAKYA HALKINA!
Yeni Evrede
Açıklama
Mücadele Birliði
Baþta Antakya, Samandað, Harbiye ve çevresi olmak üzere, “Haziran Ayaklanmasý”nýn ilk gününden itibaren ayaða kalktýnýz, sokaklara koþtunuz. O günden bu güne, en son 13 Haziran gecesi devlete, hükümete, düzenin efendilerine ve bekçilerine karþý yiðitçe savaþtýnýz. Yaptýðýnýz bir ayaklanmaydý. Bunun bilincinde olduðunuzu, Ayaklanmanýn topraða düþen ilk savaþçýlarýndan olan Abdullah Cömert yoldaþ, “Biz bir devrim yapýyoruz, bunun için de ölmeye hazýrým” sözleriyle ifade etmiþti. Evet, bu kahraman insanýn söylediði gibi, Türkiye’de sizin de bir parçasý olduðunuz emekçi sýnýflar, ezilen halklar bir devrim yapýyorlar. Bu devrim henüz zafere ulaþmýþ deðil, henüz burjuva iktidar yýkýlmýþ deðil, henüz hükümet tasý-taraðý toplayýp kaçmýþ deðil. Ama Ayaklanma ve Devrim de sürüyor. Son söz henüz söylenmedi. Þimdi herkesin dilindeki sloganla ifade edildiði gibi: “Bu daha baþlangýç.” Yaþananlar henüz devrimin önsözüdür; devrime giriþtir; son sözü ayaklanan halklar söyleyecek, zafer onlarýn olacak!
Yiðit Antakya Gençliði Haziran baþýndan beri mücadelede gösterdiðiniz cesaret, kararlýlýk, cüretle tarihi boyunca dünya komünistlerine kucak açmýþ olan Antakya’nýn devrimci tarihine, devrimci kültürüne, devrimci mirasýna ne kadar layýk olduðunuzu bir kez daha ortaya koymuþ oldunuz. Faþist devlet ve hükümet, baskýyla, terörle, tehditle, þiddet yöntemleriyle halklarý yýldýrmaya, ezmeye, teslim almaya çalýþýrken olan bitene sessiz kalamazdýnýz; kalmadýnýz. Cüret ve cesarette benzersiz örnekler yaratarak dünyayý kendinize hayran býraktýnýz. Þimdi tüm dünya Antakya’da bir halkýn dizleri üzerinde doðrulup ayaða kalkýþýný, dünyanýn tanýk olduðu en vahþi diktatörlüklerinden birine meydan okuyuþunu hayranlýkla izliyor. Bir devrime, bizi savaþla, ölümle, geleceðimizi karartmakla, mezhep savaþýyla tehdit eden bu düzeni, düzenin devletini yýkacak bir devrime doðru gidiyoruz. Ancak bu yolda bazý tehlikelerin de bizi beklediði bir gerçektir. Bunlarýn farkýnda olmalýyýz. Bu tehlikelerden birisi, size ulusal kimliðinizi unutturarak sizi “Türk”lük kalýbýna sokmak, faþist devleti hedef olmaktan çýkarmak isteyen çevrelerden geliyor. Bunlar, Alevileri Sivas’ta, Maraþ’ta, Çorum’da ve daha pek çok yerde katledenleri koruyan, çoðu kez katliama bizzat katýlan; Suriye’deki kardeþlerinize karþý katil sürülerini bizzat örgütleyip Suriye topraklarýna süren faþist Türk Ordusunu size sevdirmek isteyen çevrelerdir. Bu çevrelerin faþist devletle, faþist orduyla, bu düzenin ulusal
kimliðinizi inkârýyla, inançlarýnýzý baský altýna almasýyla bir sorunu yoktur. Aksine bu çevreler, bu konularda Hatay Arap halkýný da “Türk” sayarak, devletin hizmetinde olduklarýný ortaya koyuyorlar. Bunlar “Türkçüdür”, sosyal þovendir, düzenin aranýzda dolaþan gönüllü hizmetkârlarýdýr. Bunlarý tanýyýn! Bunlarýn aranýzda, devrim güçleri içinde, ayaklanma güçleri içinde yeri olmamalýdýr! Gerçek dostu düþmaný tanýmak, ayaklanma ve devrim günlerinde yaþamsal önemdedir. Tehlikenin ikincisi, cüret ve cesaretin en fazla olmasý gereken günlerde size “saðduyu” çaðrýsý yapan “sosyal pasifist”lerden geliyor. On kat artmýþ bir cesaret ve cüretle ileri atýlmak gereken bir zamanda “sakin” olma, “saðduyulu” davranma çaðrýsý yapanlar, hareketi düzen sýnýrlarý içinde tutmaya çalýþarak egemenlere hizmet etmiþ oluyorlar. Onlar gerçekte ayaklanmadan ve devrimden korkuyorlar. Bu yüzden onlarýn sözünü dinlememek, ayaklanma günlerinde yaþamsal önemdedir.
Kahraman Antakya Halký Proletaryanýn devrimci komünist partisi, TKEP/Leninist sizi ayaklanmayý daha ileri taþýmaya, zafere kadar sürdürmeye çaðýrýyor. Zafer, tekelci burjuva egemenliðin yýkýlmasý ve Halk Ýktidarýnýn kurulmasýdýr. Bu düzen, düzenin bekçisi bu ordu ve polis teþkilatý, bu zindanlar ve mahkemeler olduðu sürece hiçbir ilerleme güvence altýna alýnmýþ olamaz. Tekelci sermayenin merkezi politik iktidarý ayakta kaldýðý sürece hiçbir þeyi güvence altýna alamayýz. Onun için þimdi bir yandan ayaklanmayý sürdürürken bir yandan da Meclisler, Komiteler, Konseyler biçiminde örgütlenmeliyiz. Sizin bu adýmýnýz, Türkiye’de ayaklanma halindeki bütün devrim güçlerine ilham kaynaðý olacaktýr. TKEP/Leninist, size devrimin yolunu gösteriyor. Onun için “Bu Daha Baþlangýç Zafere Kadar Devrim” þiarý size yol göstersin. Sizi zafere taþýyacak yol budur. Sizi zafere taþýyacak güç, TKEP/Leninist’in devrimci komünist politikalarýdýr. Onun için þimdi TKEP/Leninist’in bayraðý etrafýnda kenetlenmenin zamanýdýr. Zafer Ayaklanan Emekçi Sýnýflarýn, Ezilen Halklarýn Olacak! Fabrikalar, Tarlalar, Siyasi Ýktidar Her þey Emeðin Olacak! TKEP/Leninist Merkez Komitesi
NOT: Elimiz e-posta yoluyla ulaþan açýklamayý, güncel öneminden dolayý yayýnlýyoruz
239. Sayý / 24 Temmuz - 7 Ağustos 2013
5
HALK DEVRÝM ÝSTÝYOR!
Yeni Evrede
Editör
“Ali Ýsmail’e Sözümüz Devrim Olacak!” Haziran Ayaklanmasýnda, Eskiþehir’de faþistlerce sopalarla komaya sokulan Ali Ýsmail Korkmaz’ýn ölüm haberi duyulunca on binlerce insan, yani halk, iþte böyle haykýrýyordu. Eskiþehir’den sonra, haberi alan Ýstanbul, Mersin, Ankara gibi pek çok þehirde, genciyle, yaþlýsýyla; kadýnýyla çocuðuyla, iþçisiyle emeklisiyle, Alevisi, Ermenisi, Kürd’ü, Türk’ü her ulus ve inançtan insan, yani bildiðimiz “Halk” ayný sloganla sokaða çýktý. Bir halk ya da daha doðru bir ifadeyle, Halklar, bir Devrim istediklerini, düzeni yýkmak ve yerine yeni bir düzen, yeni bir yaþam kurmak; baskýdan, sömürüden, halklarý birbirine kýrdýran egemenlerden kurtulmak istediklerini baþka nasýl anlatsýnlar? Anlamak istemeyenlere nasýl ve hangi dilden anlatsýnlar? Yeni de deðil! Haziran Ayaklanmasýnýn ilk günü sayabileceðimiz 31 Mayýs gecesinden itibaren sokaklara çýkan milyonlarca insan “Hükümet Ýstifa”, “Tayyip Ýstifa” sloganlarýyla yürümedi mi? Bu sloganlarý ortaya atan “Devrimci Örgütler” deðil, bildiðimiz “Halk” idi. Ve emekçi sýnýflardan, gençlikten, yoksullardan, kadýnlardan, ezilen kitlelerden oluþan halk, bu sloganlarla kendilerine “devrimci” diyen örgütlerden ne kadar ilerde olduklarýný; öncülük iddiasýnda olanlarýn ise Halklardan ne kadar geri olduklarýný ortaya koydu. Abdullah Cömert, topraða düþmeden saatler öncesinde, devrim için savaþtýðýný ve bunun için yaþamýný feda etmeye hazýr olduðunu yazmýþtý. Baþka baþka insanlar, devrim için, köklü deðiþim için yaþamlarýný feda etmeye hazýr olduklarýný, kan gruplarýný bileklerine yazarak ifade ettiler. Ayaklanma henüz tüm canlýlýðýyla sürerken atýlan “Bu Daha Baþlangýç, Mücadeleye Devam” sloganý, bir kararlýlýðýn ötesinde, bir devrim isteðini de ifade ediyor. Çünkü ayaklanmanýn bir adým öte-
6
Mücadele Birliði
si, iktidarýn bir devrimle yýkýlmasýdýr ve ayaklanma halindeki kitlelerin bu sloganý, kararlýlýðýn yaný sýra, zafere kadar yani iktidarýn yýkýlmasýna kadar devam etme isteðini de ortaya koyar. Hükümet, devlet, egemen sýnýf, emperyalist devletler bu mesajý iyi okudular, doðru anladýlar ve bundan büyük bir korkuya kapýldýlar. Mýsýr Halk Devriminin ikinci perdesi, onlarýn korkusunu iyice depreþtirdi. Taksim’de “Tahrir”in hayaletini görmeye baþladýlar. Bu yüzden kimisi tam karþýsýnda yer alarak ezme politikasý izledi, kimisi yanýnda, hatta kimisi içinde yer alarak yumuþatýp düzen içinde tutma politikasý izledi. Devletin Taksim ve çevresinde en ufak bir gösteri ya da toplanmaya izin vermemesi, her giriþimi üstün bir zor gücüyle bastýrmasý ancak bu korkuyla açýklanabilir. Ama halklarýn, emekçi sýnýflarýn, kadýnlarýn, gençliðin, kýsacasý ayaklanan tüm güçlerin devrim isteðinden korkuya kapýlanlar bu saydýklarýmýzla sýnýrlý deðil. Ýþte tipik bir örnek. 7 Temmuz’da Ýstanbul’da yapýlan “Gezi Parký ve Barýþ Süreci Forumu”nda konuþan Levent Tüzel, EMEP denen sosyal reformist partinin eski genel baþkaný, þimdinin milletvekili, Fýrat Haber Ajansýnýn geçtiði habere göre, “‘ayaklanma, devrim, hükümeti devirme niyetleri’ tanýmlamalarýna karþý çýktý.” Baþka söze gerek var mý? Hazret, “ayaklanma, devrim, hükümeti devirme”nin
239. Sayý / 24 Temmuz - 7 Ağustos 2013
vukuuna deðil, þüyuuna, býrakalým bu amaçlarýn gerçekleþmesi, bu amaçlarýn söylentisine, sözünün edilmesine, böyle bir niyetin taþýnmasýna bile tahammül edemiyor. Elbette bu þahsý zikretmemiz ona atfedilmiþ bir önemden ya da taþýdýðý herhangi bir aðýrlýktan dolayý deðil. Böyle bir durum yok. Ama bütün sosyal reformist partilerin, çevrelerin, her eylem anýnda kitlelerin devrimci ruh halini öldürmek, devrimci atýlýmýný engellemek için “saðduyu çaðrýsý” yapanlarýn gerçek durum ve düþüncelerini yansýttýðý için altý çizilmesi gereken sözlerdir bunlar. “Ali Ýsmail’e Sözümüz Devrim Olacak” sloganýyla gökyüzünü fethe çýkanlar, “saðduyu çaðrýsý” yapanlar dâhil, devrimden yana gözüküp gerçekte devrimi engellemeye çalýþan, devrimden büyük korku duyan bu sosyal reformist parti ve çevreleri iyi tanýmak zorundalar. Tehlike devrimi zor yoluyla ezmeye çalýþanlardan deðil, devrim safýnda görünüp devrim ateþini söndürmeye çalýþanlardan geliyor. Çünkü birincilerin baþarý þansý yoktur. Onlarýn her zorla bastýrma giriþimi daha büyük ayaklanmalarý hazýrlamaktan baþka bir sonuca yol açmayacak. Fakat ikinciler devrim güçlerini, halklarý aldatarak devrim ateþinin, geçici de olsa zayýflamasýna yol açabilirler ve güçleri ölçüsünde açýyorlar da.. Ayaklanma dönemlerinde ayaklanan halklarý, gençliði “saðduyuya” çaðýrmak, “devrim, hükümeti devirme” niyetlerini terk etmeye çaðýrmak egemen sýnýfa, iktidara, hükümete hizmet etmektir. Bu davranýþ içinde olanlar egemen sýnýfýn, iktidar ve devletin hizmetindekilerdir. Leninist Parti, kitle önderlerini, iþçi sýnýfýnýn öncü kadrolarýný, mahallelerdeki devrimci kiþilikleri, gençlik önderlerini devrim mücadelesini yükseltmeye, devrimci amaç ve hedefleri daha ileri taþýmaya, hareketi zafere kadar sürdürmeye çaðýrýyor.
Yeni Evrede
Taksim Ayaklanması
Mücadele Birliði
SEL YATAÐINI BULUYOR Devrimin dev kitlesi, yýllara sýðan geliþimi haftalar, hatta günler içinde yaþamaya baþladý. Ayaklanmacýlar hýzla döndükleri her dönemeçte yeni ve temel önemde sorunlarla karþýlaþýyor ve tam bir devrimci güdüyle politik olgunluða ulaþýyor. Her açýdan, on yýllarýn devrimci propagandasýný aþan günler geçirmeye devam ediyoruz. Büyük Haziran Ayaklanmasýnýn birinci ayý geride kalýrken, faþist tekelci sermayenin tedrisatýndan (öðretim) geçen halklar neler öðrendiler? En baþta, kendilerine yýllar boyu sunulan demokrasi yalanlarýnýn gerçek yüzünü tüm boyut ve içeriðiyle görmüþ oldular. Tekelci partilerin egemen olduðu parlamentolar, seçimler, meclis önergeleri yoluyla hiç bir temel soruna, çözüm bulamayacaklarýný kavradýlar. Öyle ki, tekelci partilerin ayaklanmacýlara dönük sempati açýklamalarý açýk bir tepkiyle yanýtlanýyor, “sandýkta hesaplaþma” çaðrýlarý da olaylar ve küfürler arasýnda boðuluyor. Ýþin aslý, bu ders onlara, daha ayaklanmanýn en baþýnda verilmiþti. Gezi Parký’nda aðaçlarý korumaya alanlar, biçimsel parlamenter yolun bir diðer yüzü olan ‘protesto hak’larýný kullanýyorlardý. Polisin vahþi saldýrýsý ‘protesto hakký’nýn faþizmde hiç bir þey olduðunu milyonlara kanýtlamýþtý. Bu yüzden milyonlar protesto hakkýný bir kenara býrakarak, ‘ayaklanma hakký’na sýçradýlar. Ve bu yeni düzeyde mücadelelerini sürdürüyorlar. Bu, öylesine derin ve köklü bir kanaat oluþturdu ki, ayaklanan milyonlarýn en temel sloganý faþizme karþý atýldý ve her yeni sorunda kitle itirazýný, yeniden ayaklanarak dile getirmeye baþladý. Ayaklanmanýn ilk haftalarýnda milyonlar bu kez þunu gördüler, iþçi sýnýfýnýn ana gövdesi ve eylemi olmadan, düþmaný yere sermek imkânsýzdýr. Gündüz saatlerinde hayat eðer durmamýþsa, gece alanlarda ve mahallelerde toplananlar, yaþamsal çýkarlarýna halel gelmemiþ bir egemen sýnýfýn, kendine güvenini henüz kaybetmemiþ güçleriyle baþetmekte zorlanýrlar.
Rafineriler, limanlar, fabrikalar, kara ve demiryollarý çalýþmaya devam ediyorsa, tekelci sermaye gece sarsýlan güvenini yeniden tazeleme imkâný bulacaktýr. Bankalar çalýþýyor, kasalar dolmaya devam ediyorsa, kitleler karþýsýnda iktidarýný korumak için çok daha pervasýz bir tekelci sýnýf bulacaktýr. Ýþçi sýnýfý da önemli dersler biriktirme imkâný buldu. Sýnýf olarak, emekçi halk kitlelerine ihanet noktasýna düþmek istemiyorsa, burjuva sendikacýlardan kurtulmak
gerektiðini anladý. Proletarya, uzun yýllar sert emek mücadelelerinden geçmiþ ve düþmanýnýn gözüne korkusuzca bakmaya alýþmýþ bu sýnýf, ayaklanmanýn zirvede olduðu ve çatýþmalarýn henüz yükseldiði, yakýlan polis araçlarýnýn dumaný henüz tütüyorken, yani 5 Haziran’da, ciddi bir kalabalýkla meydanlarý doldurdu. O desteði burjuva sendikacýlar bile engelleyemedi. Ama 17 Haziran’da, yani barikatlar sökülmüþ, hareket çok daha barýþçýl kalýplara sýkýþmýþken, alanlara çýkan iþçi kitlesi çok daha azdý. Yalnýzca burjuva sendika yöneticileriyle açýklanamayacak bir olgudur bu. Proletaryanýn ana kitlesi, ancak sonuna kadar gitmeye hazýr bir ayaklanmanýn içinde yer alacaktýr. Çünkü olaylar durulup ayaklanmacýlar geri çekildiðinde, küçük-burjuvalar kendilerini bekleyen dükkânlarýna, öðrenciler de kampüslerine geri dönebilirler, ama iþçi sýnýfý iþini kaybetme ve ‘kara liste’lere girme riskiyle karþý karþýyadýr. Bu 239. Sayý / 24 Temmuz - 7 Ağustos 2013
yüzden, ‘proletaryayý alanlarda görmek istiyoruz’ diye haykýran bir eylemciye, sýradan bir iþçi þu soruyu sorar: Peki sen, sonuna kadar gitmeye hazýr mýsýn? Ayaklanmanýn ikinci haftasýndan itibaren tutuklamalar yaygýnlaþýnca, büyük halk kitleleri bir baþka önemli dersi daha ezberlediler. Bütün o Toma’larýn, gaz bulutunun ardýnda, adliyelerden ve zindanlardan oluþan koca bir yapý vardý. En vahþi cinayetleri kameralar önünde iþleyenlere dokunmayan ama yanýnda pet þiþesi taþýyor diye kiþileri tutuklayan mahkemeler, ayaklanmanýn yeni dalgalarýnýn genel bahanesi olunca, bu dersin ne denli köklü bir bilinç deðiþimi yarattýðý gözlenebildi. Böylece milyonlar, yýllar boyu çeþitli aþaðýlýk yaftalarla zindanlara dolduran devrimci tutsaklarýn gerçek kimliðini kavrama, onlarý bu cehennem çukurlarýna yollayan mahkemelerin hangi sýnýfýn adaletini temsil ettiðini test etme fýrsatý buldu. Þimdi büyük halk kalabalýklarý içinde ‘Zindanlar Yýkýlsýn Tutsaklara Özgürlük’ sloganýnýn temeli çok daha saðlam ve köklü atýlmýþtýr. Hükümet partisinin, çoðu zor marifetiyle toplanmýþ kalabalýk mitingleri de, bir dizi önemli dersin halkalarýna eklendi. Ayaklananlar, karþý-devrimin kitlesinin henüz darmadaðýn olmadýðýný, ama olaylarýn korkusuyla dehþete kapýlýp sinen, sarsýlan, egemenlere sadaka düzeyinde minik çýkarlarla baðlanmayý sürdüren ciddi bir kitlenin varlýðýný gördüler. Bu kitle, þimdilik ellerine satýr ve sopalarý alýp sokaklarda ayaklanmacý kovalayacak cesaret ve kararlýlýktan yoksundu. Yine de, miting alanlarýný doldurarak, neredeyse düþme noktasýna gelmiþ bir hükümete yaþam öpücüðü vermiþlerdi. Ayaklanmacýlar, karþý-devrimin büyük kitlesinin en azýndan tarafsýz konuma çekilebileceðini hemen farketti. Bu yüzden, onlarla, nihai bir kapýþmaya girmeden önce, o saflara yönelik ajitasyonlara giriþti. Ezan okunduðunda sloganlar sustu. Bu da, ayaklanmýþ kitlelerin zafer için gerekli esneklik
7
Taksim Ayaklanması
Yeni Evrede
ve yüksek uyanýklýða daha þimdiden sahip olduklarýna dair güçlü bir iþaretti. Forumlarda ‘AKP tabaný’ olarak ifade edilen karþý-devrim saflarýnda hasbel-kader yer alan yoksul kitleleri kazanmak için ajitasyon kararlarý alýndý. Son dönemeç-son ders, içlerinde en nefes keseni ve en parlaðý oldu ve neredeyse ýþýk hýzýyla geçildi. Lice’de karakol protestosunu bir katliama dönüþtüren faþist devlete karþý, daha olayýn gecesinde ayaklanmacýlar sokaklara çýktýlar. En katý-þoven etkilerin görüldüðü mahalleler, Kürtçe sloganlarýn en sýk tekrarlandýðý alanlar oldu. Ertesi gün Taksim ve daha onlarca alan, Kürt halkýyla dayanýþma duygularýyla yüklüydü. Gerçekten, son otuz yýlýn acýlarýný bilenler için, gözyaþartýcý muhteþemlikte günlerdi bunlar. Onlarca yýlýn kiri-pasý, birkaç günde silinip atýldý. Ayaklanmacýlar, onlarý sermayeye baðlayan son halatý, þovenizmi de tek darbede kesmiþ oldular. Ýki halkýn mücadele birliði, yalnýzca bir slogan olmaktan çýktý, milyonlar için yakýcý bir pratik ve zafer için kaçýnýlmaz bir gereklilik halini aldý. Elbette, iktidarý fethetmek gibi olaðanüstü karmaþýk ve zor görevlerin üstesinden gelebilmek için, ayaklanmacýlarýn pratikte sýnayarak ezberleyecekleri daha pek çok derse ihtiyacý olacaktýr. Þimdilerde tüm mahallelerde ‘dayanýþma’ ismi altýnda kurulan konsey tipi örgütlenmelerin, sadece bir mücadele organý deðil ama en baþta ve acil olarak, birer ayaklanma organlarý, biçiminde çalýþmasý gerektiði, devrimin askeri-teknik sorunlarýnýn apaçýk konuþulmasýnýn kaçýnýlmazlýðý, konseylerin kendi varlýk ve itibarýný güvenceye alabilmek için bizzat halk kitlelerinden teþekkül bir devrimci orduya gereksinim bulunduðu, þimdilik sýrasýný bekleyen büyük dersler. Ýþin aslý, milyonlar, ayaklanmanýn en yakýcý anlarýnda, devrimci bir ordu gibi davranmanýn ilk deneyimlerini bizzat yaþadýlar. Geçilmesi zor barikatlar kurarken, gaza karþý önlemler geliþtirirken, yaralýlarýn tedavi edildiði gizli revirler oluþtururken, polislerin hareket ve konumlarýna dair cep telefonu üzerinden birbirleriyle haberleþirken, o büyük ordunun temellerini atmýþ oldular. Devrimin sýrada bekleyen yeni dersleri için fazla beklemeyeceðiz. Karþý devrimin forumlara saldýrmak gibi bir akýlsýzlýðý, hiç kuþku yok, en azýndan toplantýlarý koruma altýna almak için özel görevli ve donanýmlý bir gruba ihtiyaç olduðunu gösterecektir. Bu önemli dersin eli kulaðýndadýr. Nazým’ýn yurttaþlarý, onun ölümünün 50. yýlýnda, güneþi zaptetmeye çýktýlar. Gazdan yere yýðýldýklarý her anda, O’nun þiirleriyle yeniden doðruldular. Öfke, yine O’nun dizelerinden konuþuyor: Ve zafer artýk hiç bir þeyi affetmeyecek kadar Týrnakla sökülüp koparýlacaktýr.
8
Mücadele Birliði
TAKSÝM’DE YENÝ TUTUKLAMALAR
6 Temmuz Cumartesi günü Taksim’de gözaltýna alýnan Taksim Dayanýþmadan 59 kiþiden 8’i, 8 Temmuz günü tutuklama talebiyle mahkemeye sevk edildi ve tutuklandý. Avukat Sevinç Sarýkaya savcýnýn “Ýzinsiz toplu gösteri ve yürüyüþ kanununa muhalefet” ve “polise mukavemet” suçlamalarýyla tutuklama talep etmesine raðmen, hakimin daha aðýr bir suç olan “sloganlarla halký isyana teþvik” suçlamasý ile tutuklama kararý verdiðini anlattý. Aralarýnda Mersin Üniversitesi öðrencisi ve Mücadele Birliði okuru Özgür Yýldýrým’ýn da olduðu tutuklananlarýn adlarý þöyle: Ahmet Erol, Ahmet Kaycý, Ali Sarýçiçek, Alican Sünnetçioðlu, Mehmet Yalçýn, Oðuz Tekin, Umut Akgül.
SAVUNMAYA SALDIRI DEVAM EDÝYOR
Devletin baský ve terörünü kendisiyle ayný düþünmeyen herkese karþý yönelttiði bu günlerde, özellikle haksýzlýðýn karþýsýnda olan ve hukukun üstünlüðünü savunan avukatlar da her tür baský ve saldýrýnýn hedefi olmaya devam ediyor. 8 Temmuz günü, ifadesi alýnan müvekkillerini savunmak için Çaðlayan’da olan avukatlar, 8 müvekkillerinin tutuklama talebiyle mahkemeye sevk edilmesi üzerine gece geç saatlere kadar adliyede beklediler. Gece saat 22.00 civarýnda tutuklanmalarýna karar verilen sanýklar, UYAP açýk olmadýðý için Çaðlayan Adliyesinde nezarethanede bekletildiler. Açlýk grevinde olan ya da adliyeye getirildiklerinden bu yana yemek yememiþ müvekkilleri için yiyecek getiren avukatlar, burada polisin keyfi tutumuyla karþýlaþtýlar. Öncelikle “yiyecekler jelatinli olmadýðý için” sanýklara vermeyi reddeden polis ile yapýlan tartýþmalarýn ardýndan Av.Sevinç Sarýkaya nezarete girerek 3 gündür açlýk grevinde olan müvekkili Özgür Yýldýrým’a yiyecekleri kendisi vermek istedi. Polislerin kendisinin üzerine atýlýp tartaklayarak durdurduklarýný, yiyecekleri yere atýp ayaklarýyla ezdiklerini, kendisine yardýma gelen bir diðer avukata da saldýrarak boðazýný sýktýklarýný anlatan Sarýkaya, diðer 3 avukatýn daha kendilerine yardýma geldiðini, onlarýn da darp edildiklerini, hepsinin kollarýnda morluklar oluþtuðunu, yüzlerinde ve boyunlarýnda izler olduðunu söyledi. Saldýrý esnasýnda müvekkillerinin de sloganlar atarak kendilerine destek verdiðini anlatan Sarýkaya, adli tabibe giderek rapor aldýklarýný, saldýrýyý tutanak tutarak belgelediklerini ve suç duyurusunda bulunacaklarýný söyledi. Bu sýrada saldýrgan polisin tehditler savurduðunu, “seninle görüþeceðiz” dediðini ve kendisinin de saldýrýya uðradýðýna dair tutanak tutmaya çalýþtýðýný aktardý. Uðradýklarý her saldýrýyý, tehdidi, tutsaklýðý göze alarak emekçi halklarýn yanýnda olan, devrimcileri savunan avukatlarýmýzý biz de yalnýz býrakmayacaðýz.
239. Sayý / 24 Temmuz - 7 Ağustos 2013
Yeni Evrede
Mücadele Birliði
TUTSAKLARA ÖZGÜRLÜK!
Taksim Gezi eylemlerinde 6 Temmuz Cumartesi günü Ýstiklal Caddesi’nde yaþanan çatýþmalarda gözaltýna alýnan 59 kiþiden 51’i serbest býrakýlmýþ, 8 kiþi tutuklanmýþtý. Tutuklananlarýn arasýnda Devrimci Öðrenci Birliði’nden Özgür Yýldýrým, polisin Ýstiklal Caddesi üzerinde bulunan Rumeli Han’ýn kapýlarýný kýrmasýyla hana sýðýnan gençlerle birlikte gözaltýna alýnmýþtý. Özgür Yýldýrým’ýn ailesi, yoldaþlarý ve arkadaþlarý 15 Temmuz günü Metris Cezaevi önünde toplanarak 8 Gezi Tutsaðýnýn Metris’ta yaþadýðý baskýlarý protesto etti. Kitle cezaevi önünde sýk sýk “Zindanlar Yýkýlsýn Tutsaklara Özgürlük”, “Analarýn Öfkesi Katilleri Boðacak”, “Faþizmi Döktüðü Kanda Boðacaðýz”, “Yaþasýn Haklarýn Mücadele Birliði”, “Berhudane Zindane”, “Siyasi Tutsaklara Özgürlük” sloganlarý attý. Gezi eylemcileri adýna Mücadele Birliði Platformu’ndan Kenan Aktaþ basýn açýklamasýnda, Zindanlar konusunun Taksim Gezi ayaklanmasýyla bir kez daha gündeme geldiðini belirterek; “Çünkü faþizm, ne zaman toplumu sindirmek için saldýrýlarýný artýrsa iþe zindanlardan baþlýyor. Ve genelikle bu iki þekilde oluyor. Birincisi, mücadele eden güçleri, gözaltý, tutuklama ve hapse mahkum etme yoluyla mücadele etmekten vazgeçirmeye çalýþma. Ýkincisi, gözaltýna aldýðý, tutukladýðý insanlarý zindanlarda baský ve zor ile düþüncelerinden, mücadelelerinden vazgeçirme isteði. Her ne kadar sermaye sýnýfý ve onun devleti, bugüne kadar bu yöntemlerle bir sonuç alamamýþ olsa da, geliþen mücadele karþýsýnda baþka bir yöntem bulamýyor” diye konuþtu. Aktaþ, Gezi Parký’ndaki aðaçlarýn kesilmesi giriþimiyle baþlayan ve bir anda her yere yayýlan halk ayaklanmasýnýn, sermaye sýnýfýný ve onun devletini/hükümetini korkuttuðunu vurgulayarak, “Her ayaklanmanýn bir bahaneye ihtiyaç duyacaðý gerçeði, üzerimizde yaþadýðýmýz topraklarda bir kez daha doðrulandý; aðaçlarýn kesilmesine karþý harekete geçen yýðýnlar, bir anda içlerinde on yýllardýr biriktirdikleri öfkeyi sokaklara döktüler. Milyonlarca insan, devlete/hükümete olan öfkelerini ‘Hükümet Ýstifa’, ‘Tayip Ýstifa’ sloganlarýyla ifade ettiler.” ifadelerini kullandý. Aktaþ, Rumeli Haný’nýn polisler tarafýndan kýrýlarak gözaltýna alýnýp tutuklanan Özgür Yýldýrým ve diðer arkadaþlarý, adli tutuklular arasýnda konulduklarýný, psikolojik baskýya maruz býrakýldýklarýný söyledi. “Aðýrlýklý olarak ýrkçý ve dinci faþist görüþlere sahip olan adli mahkumlarýn arasýna konmak suretiyle, yaþamý tahliyeye atýlmýþtýr. Faþist adli mahkumlar, her gün deðiþik biçimlerde Özgür Yýldýrým üzerinde baský kurmaktadýrlar. 8 Gezi tutsaðýnýn baþýna gelebilecek herhangi bir olumsuzluktan baþta Metris Zindaný yönetimi olmak üzere, Ýstanbul Cumhuriyet Savcýlýðý ve Adalet Bakanlýðý sorumlu olacaktýr.” dedi. Ardýndan Tutuklu Aileleri Ýle Dayanýþma Derneði, adýna açýklama yapan Av. Sinan Zincir, 14 Temmuz’da bedenlerini ölüme yatýran zulme ve faþizme karþý özgürlük direniþçilerini andý. Zincir, devletin zindanlar üzerinden Kürt halkýný teslim alma çabalarýnýn bugün de ayný hýzla devam ettiðini belirti. Zincir PKK önderi Abdullah Öcalan’ýn da içinde olduðu binlerce tutsaðýn rehine olarak tutuklu olduðunu söyleyerek, 413 tutuklunun hasta olduðunu, bunlarýn 100’ü aðýr, hayati tehlike sýnýrýnýn en uç noktasýnda olduklarýný söyledi. Zincir, hasta tutsaklarýn derhal serbest býrakýlmasýný istedi ve “baþta Abdullah Öcalan ve tüm Kürt rehinelerinin özgürlükleri bizim vazgeçilmezimizdir. Onurlu bir barýþa yaklaþýmýz da bu temeldedir” diye konuþtu. Ardýndan Hakkari Milletvekili Adil Zazani, cezaevlerinde hasta olan bütün tutsaklarla görüþüp durumlarýný öðrendiklerini, Metris Cezaevi yönetimi ile de görüþtüklerini belirti. Hasta tutsaklarla yaptýklarý görüþmeleri Adalet Bakanlýðýna rapor edeceklerini söyledi. Eylemde, “Hasta Tutsaklar Serbest Býrakýlsýn”, “Cezaevinde Ölümlere Son”, “Hasta Tutsaklara Özgürlük” pankartlarý açýldý. Eyleme Mücadele Birliði Platformu, BDP Ýstanbul Ýl Örgütü, TUAD, ÝHD katýldý.
Taksim Ayaklanması
GEZÝ TUTSAÐINA CEZAEVÝ’NDE SALDIRI VE ÖLDÜRMEYE TEÞEBBÜS
Metris Cezaevi’ne gönderilen 8 Gezi Tutsaðýndan biri olan Özgür Yýldýrým, bulunduðu koðuþta adli tutuklularýn saldýrýsýna uðradý. Ýlk gittikleri günden itibaren kendilerine karþý yapýlan saldýrgan davranýþlarý ve küçük düþürücü muameleyi ailesine ve avukatlarýna anlatan Özgür Yýldýrým için, Mücadele Birliði Platformu 15 Temmuz günü bir basýn açýklamasý düzenlemiþti. Öðle saatlerinde Metris zindaný önünde yapýlan açýklamasýnýn ardýndan Yýldýrým’la görüþmeye giren ailesi ve avukatý Sevinç Sarýkaya, Yýldýrým’ýn 13 Temmuz Cumartesi günü öldüresiye dövüldüðünü öðrendi. Ýlk olarak Cezaevi Müdürü ile görüþmeye giren Av. Sevinç Sarýkaya müdürün “Çocuklarýn bir þikayeti yok, herhangi bir olumsuzlukla da karþý karþýya deðiller, yer deðiþtirmek gereksiz, sizin amacýnýz farklý” diye karþýlýk vererek þikayetleri reddetti. Ancak Sarýkaya, müvekkilinin o sýrada savcý ile görüþmekte olduðunu ve suç duyurusunda bulunduðunu öðrendi. 13 Temmuz günü bulunduðu koðuþta 8 kiþinin saldýrýsýna uðrayan Yýldýrým, göðsüne tekme darbeleri almýþ. Nefes almakta güçlük çeken Yýldýrým için avukatý, “göðse tekme demek, direk adam öldürmeye teþebbüstür. Kaldý ki müvekkilim þu an nefes almakta zorlanýyor” dedi. Savcýya ifade veren Özgür Yýldýrým ile görüþen avukatý Sevinç Sarýkaya müvekkilinin öldüresiye dayak yemesinin sebebinin “onlarýn talimatlarýna uymamak” olduðunu söyleyerek Yýldýrým’ýn “oruçlu olmasam seni öldürürdüm” diye tehdit edildiðini söyledi. Özgür Yýldýrým, saat 15.30 gibi hastaneye götürüldü muayene için. Ancak götürüldüðü hastanede istenilen tetkikler yapýlmadýðý için savcýlýðýn talimatýyla yeniden Bayrampaþa Devlet Hastanesi’ne sevk edildi. Göðsündeki aðrýlardan nefes alamayan Yýldýrým’ýn tetkikler sonucu göðüs kafesinde kas ezilmesi olduðu tespit edildi. Sarýkaya müvekkilinin hastaneden döndüðünde “can güvenliði olmadýðý için” tek kiþilik hücreye konulmak istediðini ve saldýrýlarla ilgili suç duyurusunda bulunacaklarýný söyledi. O gün diðer 7 Gezi Tutsaðý için avuklatlar Çaðlayan Adliyesi’nde açýklama yapmýþ ve tutuklamalara itiraz etmiþlerdi. Savcýlýk ise kararý ertesi güne býrakmýþtý. 16 Temmuz sabahý Özgür Yýldýrým yeni tetkikler için hastaneye götürüldüðünde avukatý da Yýldýrým için savcýlýða itiraz dilekçesi verdi. Savcýlýk öðle saatlerinde 8 tutsak için tahliye kararý verdi. Adalet Bakanlýðý, “Metris’te Ýþkence Yapýlmamýþ!” 8 tutsaðýn Metris Cezaevinde maruz kaldýklarý iþkencelere Adalet Bakanlýðý’ndan yalanlama geldi. Adalet Bakanlýðý “Metris’te baský, darp, zorla oruç tutma ve temizlik iþleri yaptýrmaya zorlama gibi olaylar yoktur.” dedi. Adalet Bakanlýðý’ndan yapýlan yazýlý açýklamada 11 Temmuz 2013 tarihinde Adalet Bakanlýðýnýn yaptýðý açýklamaya raðmen, Gezi tutuklularý konusunda, medyada yapýlan deðerlendirmelerle ilgili olarak, kamuoyunu doðru bilgilendirmek için açýklama yapýlmasýna ihtiyaç duyulduðu belirtildi ve “Cezaevi yönetimine ve revirine, söz konusu tutuklularýn darp edildiklerine iliþkin, sözlü veya yazýlý herhangi þikayet iletilmemiþtir” denildi. Oysa Gezi tutsaklarýnýn hepsinin iþkenceye maruz kaldýklarýný avukatlarýna ve savcýlýklara þikayet baþvurularý yapmýþlardý. Özgür Yýldýrým adli tutsaklar tarafýndan ölümle tahdit edilmiþ ve darp edilmiþti. Tutsaklardan Umut Akgül ve Alican Sünnetçioðlu da ölümle tehdit edildiklerini ve yaþadýklarýný gazetelere verdiði demeçlerde anlatmýþlardý.
239. Sayý / 24 Temmuz - 7 Ağustos 2013
9
Yeni Evrede
Taksim Ayaklanması
Mücadele Birliði
GEZÝ PARKI HALKA KAPALI
8 Temmuz günü, Taksim Gezi Parký, öðleden sonra valinin devlet erkaný ile yaptýðý “gösteriþli” açýlýþýnýn ardýndan, saat 17.00’da tekrar boþaltýldý. Taksim Dayanýþmasý, Ýstanbul’da yapýlan forumlarda herkesi Gezi Parký’na çaðýrmýþtý. Akþama doðru Taksim’e çýkan Tarlabaþý, Gümüþsuyu, Sýraselviler, Elmadað, polis tarafýndan kapatýldý. Taksim Meydaný’nda toplanan kalabalýk kitle de polis tarafýndan kalkanlarla iteklenerek Meydan’dan çýkartýldý. Meydan’a ve Gezi Parký’na gitmek üzere geldikleri konusunda ýsrarcý olan Taksim Dayanýþmasý üylerinden TTB’den Ali Çerkezoðlu, TMMOB’dan Mücella Yapýcý, HDK’den Ender Ýmrek, TKP yönetiminden Erkan Baþ gözaltýna alýndý Meydan’ýn Ýstiklal Caddesi giriþinde toplanan binlerce kiþiye TOMA tazyikli su sýkarak saldýrýya baþladý. Geri çekilen kitle TOMA’ya taþ ve þiþelerle karþýlýk verdi. Ýstiklal Caddesi üzerinde gece geç saatlerine kadar süren çatýþmada çok sayýda gözaltý yaþandý. Taksim Gezi Parký’na çýkmaya çalýþan kitle Tünel, Galatasaray, Mis Sokak önlerinde çok sayýda barikatlar kurdu. Çatýþmada polisin hedef gözeterek yoðun gaz kapsülü ve plastik mermi kullanýmýndan kaynaklý 1’i aðýr 9 kiþi Taksim Ýlk Yardým Hastanesine kaldýrýldý. Çok sayýda yaralý olduðu, ancak bunlarýn gözaltýna alýnma endiþesiyle hastanelere gitmediði söyleniyor. Polis ile halk arasýnda yaþanan çatýþma Galatasaray Lisesi önünde þiddetlenirken, burada barikat kuran eylemciler polise sapanlarla ve taþlarla karþýlýk verdi. Ýstiklal Caddesi üzerinde defalarca polis saldýrýsý yaþandý. Her polis saldýrýsýnda ara sokaklara giren eylemciler buralardan tekrar tekrar çýkarak “Taksim Bizim Ýstanbul Bizim”, “Bu Daha Baþlangýç Mücadeleye Devam”, “Hükümet Ýstifa” sloganlarýyla eylemlerini sürdürdüler. Ýmam Adnan Sokak’ta silahlý biri 6-7 el ateþ açtý ve sonra kaçtý. Olay sosyal medyada duyurulunca polis kiþiyi gözaltýna aldý. Polisin ara sokaklara girerek insanlarý coplarla darp ettiði, çay ocaklarý ve açýk kafeteryalara girerek çay içip oturan insanlara baðýrarak küfürler settiði, zorla gözaltýna aldýðý görüldü. Baþýna isabet eden gaz bombasý kapsülü ile aðýr yaralanan Ýzmir Ticaret Lisesi 9’uncu sýnýf öðrencisi 16 yaþýndaki Mustafa Ali Tombul da Taksim Ýlkyardým Hastanesi’ne yoðun bakýma kaldýrýldý. Gece sabah saatlerine kadar Ýstiklal ve ara sokaklarýnda çatýþmalar sürdü. Saat 00.’00’a doðru Gezi Parký tekrar açýldý, insanlar parka akýn ederek þarkýlar, türküler söyledi, sloganlar atýldý. Polis gece saatlerinde TMMOB’a da saldýrdý, baskýn yapmaya kalktý; ertesi gün öðle saatlerinde de gözaltýna aldýðý Taksim Dayanýþmasý üyelerinin evlerine baskýn yaptý. Ankara’da ise polis, katledilen Ethem Sarýsülük’ün ailesinin ve akrabalarýnýn evlerini bastý. Baskýnýn gerekçesi olarak polisler aileye “sesiniz çok çýkýyor sizin” dediler.
10
GEZÝ PARKI GÖZALTILARI ADLÝYE’DE
8 Temmuz Pazartesi günü gözaltýna alýnan Taksim Dayanýþmasý temsilcilerinin de aralarýnda olduðu Gezi direniþçileri, 11 Temmuz günü sabah saatlerinde Çaðlayan’daki Ýstanbul Adliyesi’ne sevk edildi. Taksim Dayanýþmasý bileþenleri de gözaltýna alýnan temsilcilerle dayanýþmak için Çaðlayan Adliyesi önünde toplanmaya baþladý. Saat 13.00’de avukatlar ve Taksim Dayanýþmasý adýna iki basýn açýklamasý yapýldý. Avukat gruplarý adýna yapýlan açýklamada devletin ve emniyet güçlerinin her geçen gün bir baþka hukuksuzluða imza atmaya devam ettiði belirtilerek yapýlan gözaltý ve ev baskýnlarýnýn, aramalarýn usulsüz olduklarýna dikkat çekildi. 8 Temmuz günü Vali Hüseyin Mutlu’nun açýlýþýný yaptýðý Gezi Park’a girmek isteyen Taksim Dayanýþmasý ve birlikte hareket eden halkýn gözaltýna alýnarak anayasal hak ve özgürlüklerinin iktidar eliyle yok sayýldýðý ifade edilen açýklamada, yapýlan ev baskýnlarý ve aramalarýn da usulsüzlüðüne vurgu yapýldý. Taksim Dayanýþmasý adýna TTB Merkez Konsey Üyesi Osman Öztürk konuþtu. Ýktidarýn torba yasalar çýkartýp yine torba suçlamalarla insanlar üzerinde baský oluþturduðunu belirten Öztürk, Gezi Parký eylemleri süreciyle birlikte birbiriyle ilgisi olmayan örgütlenmeleri birbiriyle iliþkilendirip, farklý olaylarý ve Gezi Parký eylemlerine katýlmayý suç sayan bir yargýlamayla ve bir Gezi Parký Torba Suçlamasýyla karþý karþýya olunduðunu belirtti. Bu þekilde Taksim Dayanýþmasý’ný yasal olmayan bir yapýlanma ve Gezi parký eylemlerini, yürüyüþleri ve sloganlarý da suç unsuru saymaya yönelik polis fezlekeleri hazýrlandýðýna dikkat çeken Öztürk, “suç sayýlanlarýn arasýnda gaz maskeleri, kasklar, flaþlar, yani herkeste bulanan eþyalar ve suç maddeleri arasýnda sýralanan sloganlar var. Bunlar ‘Her Yer Taksim Her Yer Direniþ’, ‘Faþizme Karþý Omuz Omuza’ ve ‘Bu Daha Baþlangýç Mücadeleye Devam’ sloganlarýdýr” dedi. Taksim Dayanýþmasý’nýn 118 bileþeninin olduðunu hatýrlatan Öztürk, “Böyle uyduruk fezlekelerle, Gezi Parký eylemlerine katýlanlarý yargýlayamaz, tutuklayamazlar. Bizler arkadaþlarýmýz serbest býrakýlýncaya kadar mücadeleyi devam ettireceðiz” dedi. Gezi Parký’na girmenin suç sayýlýp insanlarýn gözaltýna alýndýðýný ve tutuklandýðýný fakat dün Eskiþehir’de yaþamýný yitiren Ali Ýsmail Korkmaz’ýn katillerinin bulunmadýðýna, delillerinin yok edilmeye çalýþýldýðýna, Ethem Sarýsülük’ün katilinin serbest býrakýldýðýna, halka karþý þiddet uygulayanlarýn serbest kaldýðýna dikkat çekti. Eylem sýrasýnda konuþmalar sýk sýk “Her Yer Taksim Her Yer Direniþ”, “Bu Daha Baþlangýç Mücadeleye Devam”, “Katil Polis Hesap Verecek”, “Faþizme Karþý Omuz Omuza” sloganlarý ile kesildi. Ýfadeleri alýnan 29 kiþiden 25’i serbest býrakýlýrken, 4 kiþi de 4 kiþi tutuklama talebiyle mahkemeye sevk edildi. Ýlerleyen saatlerde nöbetçi hakimliðe çýkarýlan 4 kiþi, adli kontrol tedbiri uygulanarak serbest býrakýlmasýna karar verildi. Adli kontrol kapsamýnda bu kiþiler hakkýnda yurt dýþýna çýkýþ yasaðý konularak, her hafta karakola gidip imza atmalarýna hükmedildi.
239. Sayý / 24 Temmuz - 7 Ağustos 2013
Yeni Evrede
Mücadele Birliði
TMMOB ÝÇÝN DE GECEYARISI YASASI
TBMM’de 9 Temmuz günü geceyarýsý kabul edilen önergeyle TMMOB’un yetki ve gelirleri Çevre ve Þehircilik Bakanlýðý’na devredildi. AKP geceyarýsý TBMM Genel Kurulu’nda “Torba Yasa Teklifi” görüþülürken Taksim Dayanýþmasý içinde yer alan Türkiye Mimar Mühendis Odalarý Birliði’nin (TMMOB) yetki ve gelirlerinin Çevre ve Þehircilik Bakanlýðý’na devrini öngören önergeyi geçirdi. Önergede, “Harita, plan, etüt ve projeler, idare ve ilgili kanunlarda açýkça belirtilen yetkili kuruluþlar dýþýnda meslek odalarý dahil baþka bir kurum veya kuruluþun vize veya onayýna tabi tutulamaz, tutulmasý istenemez” ifadeleri yer aldý. 10 Temmuz’da TMMOB adýna açýklama yapan TMMOB Mimarlar Odasý Baþkaný ve Taksim Platformu Üyesi Eyüp Muhçu, Çevre ve Þehircilik Bakaný Erdoðan Bayraktar’la Þubat ayýnda yaptýklarý toplantýyý hatýrlatarak, “O toplantýda bize yasa olarak bu düzenlemeyi çýkarmaktan vazgeçtiklerini söylemiþlerdi” dedi. Muhçu, “Bir gece yarýsý operasyonuyla antidemokratik, hukuka açýkça aykýrý, torba yasa içerisinde odalarýn çalýþmalarýný ve mesleki haklarý olumsuz etkileyen düzenlemeler yapýldý. Verilen sözlerin yerine getirilmemesinden ve çiðnenmesinin ötesinde gece yarýsý operasyonlarýyla yasa çýkarýlmasý, þafak baskýnlarýyla vatandaþlarýn özgürlüklerini ortadan kaldýrmasý ve þiddet uygulamasý politikalarý gelenekselleþti.” dedi. Muhçu; kapsamlý daha büyük kampanya için çalýþmalarý baþlatýklarýný belirterek, “yurt çapýnda imza kampanyalarý forumlar ve bilgilendirme çalýþmalarý yapacaðýz” dedi.
Taksim Ayaklanması
TMMOB YÜRÜYOR
Taksim Dayanýþmasý ve TMMOB’un çaðrýsýyla 13 Temmuz günü, Galatasaray Meydaný’nda 17.30’da toplanan binlerce kiþi, Pazartesi günü Taksim’deki gözaltýlarý, TMMOB yasasýndaki düzenlemeleri ve Ali Ýsmail Korkmaz’ýn dövülerek öldürülmesini protesto etti. “TMMOB’yi Size Yedirmeyeceðiz”, “Susmayacaðýz” dövizleri ve TMMOB flamalarýnýn taþýndýðý eylemde “Faþizme Karþý Omuz Omuza” sloganlarý atýldý ve ölümsüzleþenlerin isimleri sayýlýp, “Burada” denildi. 16.30’a gelirken Kadýköy’de toplanan kitle de Ýskele’ye yürüyüþe geçti, oradan vapurlarla Karaköy üzerinden Ýstiklal Caddesi’ne ulaþtý. Galatasaray’da önü kesilen kitle adýna burada basýn açýklamasý yapýlmaya baþlandý. Ýlk olarak Mimarlar Odasý Genel Baþkaný Eyüp Muhçu söz alarak AKP’nin geçirdiði yasa deðiþikliðinden bahsetti. Valliðin yürüyüþe izin vermediði söylendiðinde de “Katil Polis Defol” sloganlarý haykýrýldý. Yapýlan açýklamalardan sonra polis barikatý açmayýnca yayalar için kordon oluþturulan yerden yürüyüþlerine devam eden eylemciler buradan Taksim Meydaný giriþine kadar yürüdüler. “Hepimiz Aliyiz Öldürmekle Bitmeyiz”, “Taksim Bizim Ýstanbul Bizim”, “Ýsyan Devim Özgürlük”, “Hükümet Ýstifa” sloganlarý devamlý atýldý. Fransýz Konsolosluðu önüne kadar gelen kitle burada polisin barikatý ile karþýlaþtý. Ýlk polis saldýrýsý böyle baþladý. Polis, Ýstiklal Caddesi’nin iki tarafýndan eylemcileri sýkýþtýrdý, kitle ara sokaklara girdi, buradan Sýraselvilere kadar ilerledi. Kaldýrýmda duranlara devamlý “daðýlýn” diye baðýran polis, insanlara küfür ve hakaretler etti;
yürüyenlere cop ve tekmelerle saldýrdý. Gece boyunca süren polis saldýrýsýnda defalarca TOMA ve akreplerle ara sokaklara plastik mermi ve gaz bombalarý atýldý. Kitle iki defa Ýstiklal Caddesi üzerinde barikat kurdu. Polis TOMA’larla barikatlarý kaldýrdý. Sadri Alýþýk Sokak’a sýðýnan bir eylemci, 10’a yakýn sivil tarafýndan darp edildi. Olayý görüntüleyen gazeteciler de esnaf olduðu söylenen eli sopalý þahýslarýn hedefi oldu. Bazý kiþiler kavgayý ayýrmaya çalýþan gazetecileri yumruk ve tekmelerle darp ederken, bazýlarýnýnda ellerinde sopalarla halka yönelmesiyle kavga büyüdü. Halk eline sopa alan esnaflarý kovaladý. Polis, Ýstiklal’de yürüyen herkese coplarla saldýrdý. Polis her defasýnda yuhalandý. Ara sokaklardan TOMA ve Akreplere cam þiþe ve taþlarla karþýlýk verildi. Gece geç saatlerde gözaltýna alýnanlar olurken, eylem sabah saatlerine kadar sürdü.
MA HAL LE FO RU MUN DAN ÇI KAN LA RA SÝ LAH LI SAL DI RI
Sancaktepe’de, Alevilerin yoðun olarak yaþadýðý Yenidoðan Mahallesi’nde 15 Temmuz günü akþam saatlerinde yapýlan mahalle forumu sonrasý, forumdan çýkan gençlere faþist bir saldýrý gerçekleþti. Saldýrýdan sonra mahalle halký sokaða dökülerek saldýrýyý protesto etti. Saatler 01.30’u gösterdiði sýrada mahalleye arabalarla gelen yaklaþýk 60 kiþilik bir güruh, sokakta oturan gençlere silah, pala ve sopalarla saldýrarak olay yerinden arabalarla uzaklaþtý. Kolundan yaralanan bir kiþi hastaneye kaldýrýldý. Yeniden sokaklara çýkan halk, gelen polise tepki göstererek “bu sizin oyununuz” diyerek polisleri mahalleden uzaklaþtýrdý. Mahallede gergin bekleyiþ sabah saatlerine kadar sürdü. Mücadele Birliði\Sarýgazi 239. Sayý / 24 Temmuz - 7 Ağustos 2013
11
YENÝ AYAKLANMAY Yeni Evrede
Gündem
“Haziran Ayaklanmasý”, milyonlarca insanýn ayaða kalktýðý, büyük kitle eylemlerinin her tarafý sardýðý evreyi þimdilik geride býrakmýþ görünüyor. Katýlanlar bakýmýndan sayýlarý milyonlarý bulan büyük kitle eylemleri, yerini sayýlarý on binlerle ölçülen, ama devrimci þiddet yönünden ayaklanmanýn ilk günlerini aratmayan kitle eylemlerine býraktý. Antakya, Adana ve Ankara buna örnektir. Her üç þehirdeki devrimci kitle eylemleri, polisle, devlet güçleriyle þiddetli çatýþmalar biçiminde geçiyor. Ayaklanma, Haziran günlerinden farklý olarak, þimdilik, emekçi sýnýflarýn Türkiye çapýnda eþ zamanlý devrimci kitle eylemleri biçiminden tek tek þehirlerdeki devrimci kitle eylemlerine ve devlet güçleriyle çatýþma noktasýna geri çekilmiþ durumda. Þöyle bir soru sorulabilir: Ayaklanma milyonlarý bulan kitlelerin eþ zamanlý dev eylemlerinden tek tek kentlerdeki devrimci kitle eylemlerine, devlet güçleriyle çatýþmalar noktasýna geri çekilmiþse nasýl oluyor da ayaklanma ya da devrim sürüyor diye iddia edilebiliyor? Bu sorunun yanýtý ayaklanmanýn diyalektiðinde saklý. Ayaklanmayý, devrimin kendisini belli bir zamana yayýlan bir süreç olarak deðil de eski zamanlarýn ayaklanmalarý gibi, tek hamlede hükümetin devrilmesine yol açacak bir hareket olarak anlayanlar günümüzün ayaklanmalarýnýn diyalektiðini anlamayanlardýr. Böyleleri, doðal olarak, eþ zamanlý büyük devrimci kitle eylemlerinde, devlet güçleriyle çatýþmalarda ivmenin geçici olarak düþmesini ayaklanmanýn sonu, bitiþi olarak deðerlendirmeye son derece meyilliler. Umutsuzluk, karamsarlýk yüklü bu tür deðerlendirmelerin kiþiyi hangi olumsuz noktalara savurabileceðini önceden tahmin etmek neredeyse imkânsýz.
12
Mücadele Birliði
Devrim Güç Topluyor Türkiye ve Kürdistan’da halk devrimi ilk pratik adýmlarýný atmýþtýr ve bundan böyle sonuca varana dek sürecektir. Devrimin büyük ayaklanmalar ve iki büyük ayaklanma arasýnda geçen bir dizi çarpýþmayý içeren iç savaþ biçiminde ilerleyeceðine önceki yazýlarýmýzda iþaret etmiþtik. Bunun basitçe ifadesi, devrimin ya da ayaklanmalarýn diyelim ki sürekli yükselen bir tempoda, hatta ayný tempoda dahi ilerlemeyeceðidir. Süreç, iniþ-çýkýþlarla, ileri atýlmalar ve geri çekilmelerle; iki büyük atýlým arasýnda geçecek kýsa mola süresinden güçlerini toparlamak, soluklanmak, güçlerini yeniden düzenlemek için yararlanmakla ilerleyecek. Bu gün tanýk olduðumuz durum bundan baþkasý deðildir. Ayaklanma, tekelci kapitalist düzene, tekelci burjuva sýnýf egemenliðine karþý geniþ halk kitlelerinin ayaklanmasý yer yer þiddetli sokak çatýþmalarýyla sürerken çoðu yerde ise baþka biçimlerde, forumlar, toplantýlar, örgütlenmenin yeni araçlarý üzerinde geçen 239. Sayý / 24 Temmuz - 7 Ağustos 2013
yoðun tartýþmalarla geçiyor. Toplamda on binlerce insanýn katýldýðý forum, meclis, konsey ya da baþka bir ad altýnda yapýlan toplantýlar, toplantýlarda alýnan kararlar, tartýþýlan konular, bunlara katýlan kitlelerin bilinci bir tek noktaya, daha güçlü, daha etkili, sonuç alýcý ayaklanmalarýn temellerinin atýlmakta olduðuna iþaret ediyor. Baþka bir ifadeyle, emekçi sýnýflar ve devrimin diðer toplumsal güçleri dev kitle eylemlerine verilen aradan silahlarýný bilemek, eksikliklerini gidermek ve daha iyi bir hazýrlýk yapmak için yararlanýyorlar. Devrimin temel güç kaynaðý, hiç þüphesiz, esas olarak, emekçi sýnýflarýn, gençliðin, yoksul kitlelerin, giderek yoksullaþan kesimlerin, Kürt halkýnýn, kýsacasý, ezilen ve sömürülen milyonlarýn maddi yaþam koþullarý, devlet ve hükümetin geniþ kitleleri egemenlik altýnda tutmak için izlediði baský ve terör politikasýdýr. Fakat bunun yaný sýra devrim bugün, devlet ve hükümetin ayaklanma sýrasýnda ve sonrasýnda, ayaklanmayý bastýrmak için izlediði politikalardan da güç almaktadýr. Öncesi bir yana, devlet ve hükümetin Haziran Ayaklanmasý boyunca ayaklanmayý ezmek için izlediði politika, geniþ emekçi kitlelerin, ayaklanmacý güçlerin var olan kin ve öfkelerini on kat, yüz kat artýrdý. Sonrasýnda izlenen politikalarýn sonuçlarý da ayný þekilde olmaya devam ediyor. R.T Erdoðan her açýklamasýyla adeta ayaklanma kazanýnýn altýndaki ateþe odun atýyor. R.T Erdoðan ya da hükümetin neden böyle bir politika izlediði sorulabilir. Buna verilecek tek ve kýsa yanýt, baþka yollarýnýn olmadýðý biçimindedir. Örneðin, hükümet ya da devlet, ayaklanmaya karþý en önemli silahý olan polisin elini kolunu baðlayacak bir yol izleyemez. Bu yüzden emekçi sýnýflarýn kin ve öfkesini, isyan ve ayaklanma
YA HAZIRLANMAK Yeni Evrede
Gündem
Mücadele Birliði
duygularýný kat kat artýrma pahasýna R.T Erdoðan, hükümet ve devletin diðer kurumlarý polisin cinayetlerinin, terörünün, iþkencesinin arkasýnda durmak zorundalar. Bunun gibi sayýsýz örnek vermek mümkün ama buna gerek olduðunu sanmýyoruz. Önemli olan þu noktanýn emekçi sýnýflarýn bilincine çýkarýlmasýdýr: Ýç savaþta iþler böyle yürür ve ayaklanma iç savaþýn en yüksek biçimlerinden biridir. Ýç savaþta egemen sýnýfýn bütün güçlerini, bütün kurumlarýný iç savaþý kazanmak üzere seferber etmesi savaþýn doðasý gereðidir. Bu bakýmdan mahkemelerin katil polisleri serbest býrakmasýnda, baþbakanýn katilleri, polisin þiddetini, terörünü savunmasýnda, toplumun en geri kesimlerini devrim güçlerine saldýrmalarý için teþvik etmesinde þaþýlacak bir þey yok. Ama öte yandan bütün bunlar dörtbaþý mamur yeni bir ayaklanmanýn temellerini de güçlendiriyor. Haziran Ayaklanmasýný hazýrlayan hiçbir sorun çözülmediði gibi, çözülmeyen sorunlara þimdi bunlar da eklenmiþ bulunuyor. Bu nedenle þimdi rahatlýkla þunu söyleyebiliriz: Türkiye ve Kürdistan’ýn þehirlerinde, þehirlerin emekçi semtlerinde, okullarda, üniversitelerd e, iþyerlerinde, kýsacasý, yaþamýn her alanýnda içten içe kaynaþýp duran toplumda yeni bir genel ayaklanmanýn bulutlarý toplaþýyor.
Çözülmesi Gereken Temel Sorun Ýlk genel ayaklanma ya da devrimin birinci genel ayaklanmasý diyelim, halklarýn istediði, arzuladýðý kesin sonuçlarý yaratamadan ve fakat arkasýnda altýn deðerinde dersler býrakarak “geri” çekildi. Bu derslerin baþýnda þu geliyor: Ayaklanma ya da devrim, burjuva ve küçük burjuva unsurlara dayanarak bugün gelmiþ olduðu noktadan bir adým daha ileriye gidemez. Bir rastlantý ya da tarihin bir cilvesi sonucu diyelim, hasbelkader ayaklanmanýn tepelerinde kendilerini bulmuþ örgütlü burjuva ve küçük burjuva çevreler akýllarýnýn ucundan dahi geçmeyecek
derecede etkili oldular. Ama onlar bu etkilerini ayaklanmayý ileri taþýmak, zafere götürmek için kullanacaklarýna tersini yaptýlar. Ayaklanmayý yavaþlatmak, tavsatmak, giderek söndürmek için ellerinden geleni yaptýlar. Halklar, daha ayaklanmanýn ilk gününden itibaren “Hükümet Ýstifa”, “Tayyip Ýstifa” talepleriyle ileri atýlýrlarken burjuva ve küçük burjuva unsurlar en sýradan taleplerle hükümetle uzlaþma, anlaþma arayýþýna girmiþlerdi bile. Bu çevrelerden biri, daha sonra “ayaklanma, devrim, hükümeti devirme” niyetlerini dahi duymak istemediðini itiraf etti. Ayaklanma, bugünkü noktaya onlara raðmen ve onlarý arkasýndan sürükleyerek gelmiþtir. Devrimin çözülmesi gereken ilk ve en önemli sorunu budur. Gelecekteki ayaklanma bu unsurlarýn yönetim ve etkisinden mutlaka arýnmýþ biçimde olmalýdýr. Ýki büyük, genel ayaklanma arasýnda geçecek süre hükümete, devlete soluklanma, güçlerini düzenleme olanaðý tanýyacaksa, devrim güçlerine de eksikliklerini giderme, hazýrlýklarýný tamamlama, hatalarýný görüp deðerlendirme fýrsatý verecek. Leninistler, bu anlamda tarihi bir sorumlulukla karþý karþýyalar. Ayaklanmanýn baþýna çöreklenmiþ örgütlü, politik burjuva ve küçük burjuva unsurlar zorlamayla deðil, ayaklanma güçlerinin gerçekleri görüp onlarý deðerlendirmesiyle, onlar hakkýnda gerçek notlarýný vermesiyle bulunduklarý konumdan sökülüp atýlabilirler. Bu gerçek, Leninistlerin þimdi yüz kat artmýþ bir enerjiyle emekçilerle, gençlikle, yoksul halkla, Kürt halkýyla bað kurmak için çalýþmalarýný gerektiriyor. Ayaklanmanýn bu temel sorunu kapalý kapýlar arkasýnda kulislerde deðil “sahada” çözülecek. Zorlamayla da deðil, hareketin geliþimi tarafýndan yaþam içinde çözülecek. Týpký þimdi ayaklanmacýlarýn gerçek yüzlerini gördükleri “ulusalcýlar”ý uzaklaþtýrmaya baþlamýþ olmalarý gibi. Kitleler devrimcidir, devrimci bir ruh 239. Sayý / 24 Temmuz - 7 Ağustos 2013
haline sahipler, devrimci eyleme güçlü bir istek duyuyorlar. En sonu Adana ve Antakya emekçileri bu gerçeði bir kez daha dünyanýn gözüne soktular. Leninistler, ajitasyona aðýrlýk vererek kitlelerin bu devrimci ruh haline uygun davrandýkça, onlarla bire bir iliþki kurdukça, evlerine, iþyerlerine, okullarýna gidip onlarla yakýnlaþtýkça devrimin temel sorunlarýndan biri çözüm yoluna girmiþ olacak. Bunun için Leninistlerin elinde, kimsenin sahip olmadýðý devrimci politikalar mevcut. Leninist Parti’nin devrimci politikalarý Leninistlerin elindeki en güçlü silahtýr. Sorunun çözümünün birinci koþulu, durup dinlenmeden devrimin toplumsal güçleriyle, özellikle de iþçi sýnýfýnýn devrimci öncü güçleriyle iliþki kurmaktýr. Bu bakýmdan, bu dönemde kimsenin “yoruldum” demeye hakký yok. Lenin en karmaþýk sorunlarýn çözümü için kitlelere baþvurulmasýný öðütler. Ayaklanmaya öncülük sorununun çözümü de ayný yoldan geçiyor. Forum, konsey ya da meclisler temsilcilerinin seçilerek bunlarýn bir platform altýnda bir araya gelmesi ve bir anlamda ayaklanmanýn yönetimini ellerine alarak kitlelerin en ileri taleplerini ayaklanmanýn bayraðýna yazmalarý saðlanmalýdýr. Leninistler, Leninist Parti’nin ayaklanmaya iliþkin kýsa, öz devrimci programýný bir-iki defa deðil, defalarca, tekrar tekrar kitlelere götürmeli, kitleleri bu programla tanýþtýrmalýdýr. Ayaklanma sýrasýnda çok baþarýlý faaliyet yürütüldüðü ve büyük bir geliþme saðlandýðý tartýþma götürmez. Fakat yine de henüz Leninist Parti’den uzak milyonlarýn olduðu, onlarýn Leninist Parti’den “habersiz” olduklarý unutulmamalý. Anlýk durum geçicidir. Dolayýsýyla þu anda hareketin baþýna çöreklenmiþ olanlarýn durumu da geçicidir. “Devrim, ayaklanma, hükümeti devirme niyetleri”ni dahi duymak istemeyenler deðil, devrimci olanlar kazanacak. Leninistlerin günlük faaliyeti ayaklanmanýn geleceðini tayin edecek.
13
Taksim Ayaklanması
TAKSÝM DAYANIÞMASI BÝZÝZ
Taksim Dayanýþmasý bileþenleri, Gezi parký eylemlerinde iktidar tarafýndan “terör örgütü” çýkarma giriþimlerinden ve eylemcilere baþlatýlan gözaltý, tutuklama furyasýna karþý “124 örgüt Biz Buradayýz, Taksim Dayanýþmasýnýn Ýçindeyiz” dediler. Taksim Hill Otel’de 19 Temmuz’da yapýlan basýn toplantýsýna, Taksim Dayanýþmasý’ný da oluþturan 124 kurum adýna siyasi parti, meslek odalarý, saðlýk odalarý, çevre dernekleri, devrimci örgütler, sendika temsilcileri ve aydýnlar, akademisyenler ve tutuklu Gezi eylemcilerinin aileleri katýldý. Kurum temsilcileri kendilerini tanýtarak kýsa konuþmalar yaptýlar. Kurum temsilcilerin konuþmalarýndan bazýlarý þöyle; Mimarlar Odasý Genel Baþkaný Eyüp Muhcu, TTB Merkez Konsey Baþkaný Özdemir Aktan, Makine Mühendisleri Odasý Ýstanbul Þube Baþkaný Zeki Arslan, KESK Ýstanbul Dönem Sözcüsü Mehmet Aydoðan, DÝSK Ýstanbul Temsilcisi Önder Atay, EMO Ýstanbul Þube Baþkaný Beyza Üstün, Ýstanbul Diþ Hekimleri Odasý Baþkaný Murat Ersoy, Tutsak Aileleri Komisyonu adýna Haydar Tunç BDP PM üyesi Kemal Peköz, BDP Ýstanbul Milletvekili ve HDK Yürütme Kurulu üyesi Sebahat Tuncel, Mücadele Birliði Platformu adýna Ali Ekber Sever; ayrý ayrý konuþarak “Örgüt arýyorsanýz, iþte örgüt burada. Taksim Dayanýþmasý biziz.” dediler. Taksim Dayanýþmasý 124 örgüt adýna hazýrlanan basýn metnini okuyan Þehir Plancýlarý Odasý (ÞPO) Merkez Yönetim Kurulu Üyesi Gürkan Akgün; “Gezi Parký, gençlerin yaratýcý zekasýyla, annelerin kucaklayan þefkatiyle, iþçilerin emekten gelen gücüyle, kadýnlarýn gür sesiyle, LGBT bireylerin biz de varýz çýðlýðýyla, yaþlýlarýn yeniden canlanan hayat enerjisiyle bu ülke demokrasi tarihinde ortadan kaldýrýlamayacak bir iz býraktý. Taksim Dayanýþmasýnýn tüm talepleri, bu renklilik demokratik ülkelerde bekleneceði gibi karþýlanmak yerine ne yazýk ki, bir ‘suç örgütü’ kalýbýna sýðdýrýlmaya, gençler evlerinden alýnarak, tutuklanmaya, taraftar gruplarýndan çete çýkarýlmaya, meslek odasý yöneticileri ‘suç örgütü yöneticisi’ suçlamasýyla yargýlanmaya çalýþýlýyor.” dedi.
14
ALÝ ÝSMAÝL KORKMAZ YAÞAM SAVAÞINI KAYBETTÝ
Yeni Evrede
Mücadele Birliði
Eskiþehir’de 2 Haziran 2013 tarihindeki ‘Gezi Parký’ eylemine destek için yürüyüþe katýldýðý sýrada polisin biber gazlý saldýrýsýndan kaçarken kimliði belirsiz kiþilerce saldýrýya uðrayarak beyin kanamasý geçiren Anadolu Üniversitesi öðrencisi 19 yaþýndaki Ali Ýsmail Korkmaz, tedavi gördüðü Osmangazi Üniversitesi Hastanesi’nde 10 Temmuz günü hayatýný kaybetti. Ali Ýsmail’in ölümü halký yine sokaða döktü; pek çok yerde yürüyüþler yapýldý, polis þiddeti protesto edildi. 12 Temmuz günü Taksim Galatasaray Lisesi önünde bir araya gelen binlerce kiþi “Ölü mü Denir Þimdi Onlara, Ali Ýsmail Korkmaz Ölümsüzdür” yazýlý pankart açarak Taksim Meydaný’na oradan Gezi Parký’na yürüdü ve merdivenlerinde Ali ve öldürülen gençler adýna saygý duruþunda bulunuldu. Beyoðlu Forumunun düzenlediði yürüyüþte kitle sýk sýk “Ali Ýsmail Ölümsüzdür”, “Ethem’in Katili AKP’nin Polisi”, “Katil Devlet Hesap Verecek”, “Katiler Halka Hesap Verecek” sloganlarý atýldý. Ýstiklal Caddesi çýkýþýnda polisin olmamasý dikkat çekerken, meydanda bulunan çiçekçilerin yanýnda konuþlanan polise kitle öfkeyle “Polis Simit Sat Onurlu Yaþa”, “Katil Devlet Hesap Verecek” diye haykýrdý. Kadýköy, Beþiktaþ, Sarýgazi, Bakýrköy ve Ýstanbul’un bir çok ilçesinde binler “Ali Ýsmail Korkmaz Ölümsüzdür” sloganlarý ile sokaða döküldü. Sarýgazi Mahallesi’nde “Sarýgazi Halký” pankartýyla Vatan Ýlköðretim okulu önünde bir araya gelen binlerce kiþi, Ali’nin katilinin hesabýný sordu. Kitle sýk sýk “Katil Devlet Hesap Verecek” sloganlarý atýldý. Beylikdüzü, Baðcýlar, Zeytinburnu, Bahçelievler, Yeþilköy, Küçükçekmece, Gazi Mahallesi, Merter ve Tozkoparan Forumlarý’nýn oluþturduðu 3. Bölge Forumlarý, Bakýrköy’de toplanarak E-5 yolunu trafiðe kapatarak Merter Metrobüs duraðýna kadar yürüdü. Kadýköy’de saat 20.00’den sonra Yoðurtçu Parký’ndan çýkan kitle alkýþlar ve “Ali Ýsmail Korkmaz Ölümsüzdür”, “Hepimiz Ali’yiz Öldürmekle Bitmeyiz”, “Bu Daha Baþlangýç, Mücadeleye Devam”, “Katil Tayyip Hesap Verecek”, “Ali’ye Sözümüz, Devrim Olacak”, “Faþizme Karþý Omuz Omuza” sloganlarýyla yürüyüþe geçti. Kartal ve Göztepe Park forumlarý da eyleme kitlesel katýlým saðladý. Eylemde Gezi tutsaklarý ve TMMOB da unutulmadý. Eylemde “Gezi Direniþi Tutsaklarýna Özgürlük” ve “TMMOB’a Dokunma” pankartlarý taþýndý. Kadýköy Rýhtýma yürüyen kitle “Anne Aðlama, Evlatlarýn Seninle” sloganlarýyla oturma eylemi gerçekleþtirdi. Oturma eyleminin ardýndan kitle, yeniden bir yürüyüþ gerçekleþtirdi. Ankara Kennedy Caddesi’nde Ali Ýsmail Korkmaz’ý anmak için toplanan binlerce kiþiye polis saldýrdý. Tazyikli su ve gaz bombalý saldýrýnýn ardýndan kitle ara sokaklara daðýldý. Saldýrýda 2 kiþi kafasýndan gaz bombasý kapsülüyle yaralandý. Saldýrý ara sokaklarda da devam ederken halk, “Ali Ýsmail Ölümsüzdür”, “Ýsyan Devrim Özgürlük” ve “Polis Simit Sat Onurlu Yaþa” sloganlarýyla eylemi sürdürüyor.
Antakya’da Çatýþmalar Gece Yarýsýna Kadar Sürdü! Ali Ýsmail Korkmaz’ýn memleketi Antakya’da ölüm haberini alan halk sokaða döküldü, binlerce kiþi Ulus Meydaný’nda yürüyüþe geçti. Polisin barikatýyla durdurulan kitleye bombasý, ses bombasý atýlmasý ve TOMA’dan su sýkýlmasýyla baþlayan çatýþmalar, Armutlu Mahhelesi ve civarýnda sürdü. Evlerden eylemcilere destek veren halka saldýran polis evlere de gaz bombasý attý. Sabaha karþý biten çatýþmalarda 3’ü aðýr 10 kiþi yaralandý. 239. Sayý / 24 Temmuz - 7 Ağustos 2013
Yeni Evrede
Taksim Ayaklanması
Mücadele Birliði
ANTAKYA YENÝDEN SAVAÞ ALANI E skiþehir Anadolu Üniversitesi öðrencisi Antakyalý Ali Ýsmail Korkmaz’ýn Gezi eylemlerinde sivil faþistler tarafýndan darp edilerek yaþamýný yitirmesiyle Antakya sokaklarý 1 aylýk bir sürenin ardýndan yeniden hareketlendi. 10 Temmuz günü haberi alan Antakya halký, saat 21.00 sularýnda Uður Mumcu Alanýnda toplanýp Köprü baþýna yürümeye karar verdi. Kitle yürüme konusunda kararlýydý ve CHP milletvekilleri bir tarafta uzlaþmaya çalýþýrken, bir taraftan da halk “Ali Ýsmail Ýçin Bir Adým” deyip bir adým daha ilerliyordu. Ayaklanma sýrasýnda ölen 5 kiþinin adýna birer adým atarak polis barikatýna daha fazla yaklaþan kitleye toma, içinde bol miktarda kimyasal bulunan su sýktý. Ýlk saldýrýnýn baþlamasýyla kitle geri çekilerek tekrar Armutlu Mahallesi’ne geçti. Üç ayrý sokaða barikat kuruldu. Polisin saldýrýsý yoðun biber gazý ve ses bombalarýyla sürdü. Kendini korumaya çalýþan kitle, atýlan biber gazý kapsüllerini eldiven yardýmýyla geri fýrlattý. Polisin mahalleye girmesini engellemeye çalýþan eylemciler, sokaðýn giriþinde bulunan inþaatýn koruma bariyerlerini ve inþaatýn içinde bulunan lata ve tahtalarý kullanarak barikatý güçlendirdi. Daha sonra barikat yakýlarak, polisin Armutlu’ya giriþi tamamen engellendi. Polisin saldýrýlarýna karþýlýk veren halk, gecenin geç saatlerine kadar sokaklardaydý. Polis çekilmeden geri çekilmeyen kitle, sabah saat 03.00’e kadar alaný terk etmedi. 11 Temmuz Perþembe Halk, baþta Abdullah Cömert olmak üzere ayaklanma sýrasýnda yaþamýný yitiren insanlarýn öfkesini hala yaþarken, yaklaþýk 20 gündür yaþam mücadelesi veren Ali Ýsmail Korkmaz’ýn ölüm haberinin gelmesiyle nefretini haykýrmak için yeniden sokaklara döküldü. Sabah saatlerinde aile evine getirilen cenaze 13.00 sularýnda mezarlýða getirildi. Eskiþehir Osmangazi Üniversitesi’nden cenazesi getirilen Ali Ýsmail Korkmaz 11 Temmuz Perþembe günü öðle saatlerinde on binlerce kiþinin katýlýmýyla topraða verildi. Ali Ýsmail Korkmaz’ýn ailesinin yanýnda olmak ve acýlarýný paylaþmak adýna Ethem Sarýsülük ve Abdullah Cömert’in aileleri de cenazeye katýldý. Cenazeye katýlan binler sýk sýk “Katil
Devlet Hesap Verecek”, “Ali Ýsmail Ölümsüzdür”, “Hükümet Ýstifa”, “Hepimiz Aliyiz Hepimiz Devrimciyiz” sloganlarý atýldý. Akþam saat 21.00’da sokaklarý dolduran kitle ayný þekilde Merkez Köprübaþý’na yürümek istedi. Bu defa polis barikatýndan önce asker barikatý vardý. Askere karþý sempatisi olduðu bilinen halk, bu defa ayný sempatiyi duymadý. Asker barikatý zorlandý. Barikatý aþmayý baþaran 8-10 genç tomanýn önünde oturup zafer iþareti yaparak yasaðý protesto etti. Barikata yüklenen kitleyle asker arasýnda arbede yaþandý. Bir asker copla kitle içinden birine saldýrdý, aldýðý karþýlýk sonucunda baþýna aldýðý darbe ile hafif yaralandý. Bir önceki gün olduðu gibi bu eylemde de kitleyi daðýtmak için tomayla biber gazlý suyu sýkmasýyla halk tekrar Armutlu Mahallesi’ne geçti, barikatlar kurdu. Polis saldýrýsý en sert þekilde baþladý ve yine ayný þekilde sabah saatlerine kadar sürdü. Kendini korumaya çalýþan kitle, uzaktan saldýran toma ve panzerlere sapan ve cam þiþelerle karþýlýk verdi. Havai fiþekler atýldý ve uzaktan tutulan lazer ýþýðýyla tomanýn görüþünü kýsýtladý ve kamerasýný kýsa da olsa devre dýþý býraktý. 12 Temmuz Cuma Halk saat 21.00 sularýnda toplanmaya baþladý. Sokaklarda halk öfkesini Ali Ýsmail’in ve Abdullah Cömert’in hesabýný mutlaka sor239. Sayý / 24 Temmuz - 7 Ağustos 2013
mak gerektiðini haykýrýyor. Saat 21.30 civarýnda Abdullah Cömert’in vurulduðu Armutlu’da halk toplanarak Abdullah ve Ali Ýsmail’in hesaplarýný soracaklarýna dair ant içtiler ve yürümeye baþladýlar. Armutlu çýkýþýnda Halkevleri yürüyen kitleye müdahale etti. “Biz burada 38 gündür çatýþýyoruz. Bizden baþka hiç kimseyi dinlemeyin, bugün köprüye yürünmeyecek” denilmesi üzerine kitle “Hayýr biz bugün köprüye yürüyeceðiz” dedi. Ve arkadan onbinlerce insan yürüyüþe katýlarak yürümeye baþladý; ama az ilerde bir insan barikatýyla karþýlaþtý. Halkevleri insanlardan bir barikat kurmuþ ve hiç kimseye yürüyüþ için izin vermeyeceklerini, ama gerekirse yarýn yürüyeceklerini duyurdular. Halkevleri ile yürüyen kitle arasýnda gerginlik oluþtu, Halkevleri pankartýyla kitleyi Sümerler’e doðru yöneltti; ama bir çok insan Köprü tarafýna yürümek istiyordu ve onlarla yürüyüþe geçmiyorlardý. Uzun süren tartýþmalar sonunda Halkevleri’ne “siz istediðiniz yere yürüyün, biz köprüye yürüyoruz” deyip yürümeye baþlayýnca polis toma ve akreplerle kitlenin üzerine yürümeye ve kimyasal gazlý su kullanýp sokak aralarýnda gözaltý yapmaya çalýþtý. Polisin bu sert saldýrýsýndan sonra kitle ara sokaklara daðýlýp barikatlar kurdu. Polisin þiddetli gaz ve ses bombalarýna karþýlýk, halk sapanlarla bilyelerle taþ ve havai fiþeklerle karþýlýk verdi. Toma ve akreplerin üstüne evlerin damlarýndan su deposu, çamaþýr makinesi ve taþlar fýrlatýldý, 2 Toma etkisiz hale getirildi. Kitle sabaha kadar Armutlu’nun 3 ayrý noktasýnda çatýþmayý sürdürdü. Sabaha kadar süren çatýþma, daha sonra kitlenin evlere çekilmesi ile bitti. Bugün Armutlu sokaklarý hala savaþ alaný. Belediye ve Emniyet Müdürlüðünün kararý ile, bundan sonra bu mahallenin temizliðini yapmayacaðýný ve çöplerini toplayamayacaðý öðrenildi. Armutlu halký kendi imkanlarýyla sokaklarýnýn temizliðini yaptý. Polis Armutlu’ya Giremiyor Abdullah Cömert’in polis tarafýndan öldürülmesinin 40. gününde ailesi tarafýndan düzenlenen mevlitte yüzlerce kiþi buluþtu. Mevlide Ali Ýsmail Korkmaz’ýn annesi Emel Korkmaz ve aðabeyi Gürkan Korkmaz da katýldý.
15
Taksim Ayaklanması
13 Temmuz günü akþam saatlerinde Hatay halký, ölümsüzleþenlerini anmak için gene sokakta ve yürüyüþteydi. Antakya halký binlerle Armutlu’dan Saray Caddesi’ne doðru yürüyüþe geçti. Saatler 22.00’ye gelirken polis yine tazyikli su ve gaz bombalarýyla saldýrýya, halk da havai fiþeklerle savunmaya geçti. Çatýþma esnasýnda gözü dönen polis, evlerin içine de gaz bombalarý atarak yangýnlara sebep oldu, pek çok eve de tomalardan tazyikli su sýkýldý. Ve barikatlar kurulmaya baþlandý. Özellikle Semt Pazarý’ndaki barikatta kadýnlar, polisin attýðý gaz bombalarýný geri yolladý; sapanla da karþýlýk verdi. Bu gece Antakya sokaklarý diðer zamanlardan daha kalabalýk ve “Bu Daha Baþlangýç Mücadeleye Devam” sloganlarý geliyor. Gündüz Caddesi’nde de büyük bir barikat kuruldu ve halk, barikatlara mobilyalarýný taþýdý. Gaz bombalarýný etkisiz hale getirmesi için evlerindeki kovalarý sokaða çýkardý, bazý evler de revire dönüþtürüldü. Ýlerleyen saatlerde polis akreplerin içinden hedef gözeterek gaz bombalarýný atmaya baþlayýnca, tomalar da girdiði her sokakta apartmanlardan atýlan eþyalarýn, zeytinyaðý dolu balonlar ve yanmýþ yað dolu balonlarýn hedefi oldu; sokaktaki insanlar lazerlerini tomanýn camýna ve kamerasýna tutarak hareketlerini zorlaþtýrdý. Tomalar Armutlu’ya giremezken, akreplerden atýlan gaz bombalarý da geri püskürtüldü. Polis, saat 03.00 sýralarýnda Armutlu’dan çekildi. Armutlu’dan çatýþmalar þimdilik sona erdi. Hastanelerdeki yaralý sayýsýnýn 15-20 arasýnda olduðu söyleniyor. Polisin gaz bombalarý ile yangýn çýkardýðý evlerde yaþayanlar için dayanýþma sürüyor.
16
Yeni Evrede
ANTAKYA’DA HALKIN DESTANI
Mücadele Birliði
2 yiðit evladýný topraða veren Antakya halký, Abdullah Cömert’in de katledildiði yer olan Armutlu Mahallesi’nde Abdullah Cömert ve Ali Ýsmail için anma etkinliði yaptý. 21.00’de Uður Mumcu Meydaný’nda toplanan halka polis tazyikli su ve gaz bombalarýyla saldýrdý. Saat 23.00’e gelirken polis, Kapalý Spor Salonu çevresinde yürüyen Antakyalýlarýn önünü keserek tazyikli su, gaz ve ses bombalarýyla saldýrdý. Armutlu Mahallesi giriþinde halk barikat kurdu ve polis son günlerin en þiddetli saldýrýlarýný gerçekleþtirmesine karþýn, polis barikatý aþamadý ve akreplerle ara sokaklara girmeye çalýþtý. Bu sýrada Antakya Ayýþýðý Ekin Sanat Merkezi emekçisi bir genç sokakta çevik kuvvet polisleri ve akrepler tarafýndan sýkýþtýrýlarak ciddi bir saldýrýya uðradý. Gece saat 02.00 civarýnda muhabirlerimizi arayan sanat merkezi emekçisi, gerçekleþen eylemi ve yaþadýðý saldýrýyý anlatarak gözünde darp izi olduðunu söyledi. Çatýþmalar Armutlu Mahallesi giriþi, Semt Pazarý ve Gazi Mahallesi’nde devam etti. Armutlu Mahallesi’nde halk polise zeytinyaðý dolu balon, havai fiþek atarak ve TOMA’nýn camýna lazer tutarak Polisin ve TOMALAR’ýn mahalleye giriþine izin vermiyor. Bu sýrada 2 tonluk bir su deposunu çatýdan atan halk, bir TOMA’yý imha etti. Bir iþçinin TOMA’nýn önüne fýrlattýðý söylenen çamaþýr makinesi, sosyal medyada gece boyu mesaj konusu oldu. Polis ise evlerin içine gaz bombalarý fýrlatmaya baþladý; plastik mermi ve yoðun biber gazý kullanýyor. Gece 00.00 civarýnda 5 yaralý, Akdeniz Devlet Hastanesi’ne kaldýrýldý. 12 Temmuz’u 13 Temmuza baðlayan gece Antakya-Armutlu halký “bir destana daha imza atarak” sahura kadar polisle çatýþmayý sürdürdü. 13 Temmuz Cumartesi günü Ali Ýsmail Korkmaz’ýn ölümünü protesto etmek ve Abdullah Cömert’in ölümün 40. günü olmasý nedeniyle halk yeniden sokaklara döküldü. 3 gündür süren çatýþmalý eylemelerin ardýndan ayaklanmanýn gittikçe büyüyen nitelikli gücünü kýrmaya çalýþan reformist gruplar, eylemlerin 4. gününde bir platform kurdu. Antakya’dan 2. cenazenin çýkmýþ olmasýna raðmen platform kurmaktan çekinmeyen reformistler ve CHP, bununla yetinmeyip merkez köprüye yürümek isteyen kitlenin önünde durup yürüyüþü engellemeye çalýþtý. Halk “Biz buraya konsere, eðlenmeye gelmedik” þeklinde tepki gösterdi. Platform kurucularýnýn hiçbir çabasý iþe yaramadý ve kitle yürüyüþe geçti. Hemen savunmaya geçen halk Armutluya giriþi engellemek için barikat kurdu. Daha sonra kitle içinde, asýl amacýn köprüye yürümek olduðu ve bir saldýrý sýrasýnda barikat kurulabileceði konusunda anlaþýldý. Barikatý tamamen daðýtmak deðil de, geçiþi rahat saðlamak için kenara çekmeye baþlayan kitleye karþý birdenbire harekete geçen panzer, sýktýðý gazla saldýrdý. Henüz Armutlu’dan bile çýkmamýþken polisin sert saldýrýsý, öfkenin artmasýna sebep oldu. Açýlmaya çalýþýlan barikat yeniden kuruldu ve güçlendirildi. Armutlu’ya giriþi engelleyebilmek için üç ayrý yerde barikat kuruldu. Saldýrýnýn yoðun olduðu Gazi Mahallesi’ne halk, dönüþümlü olarak destek verdi. Her geçen gün savunma konusunda kendini geliþtiren halk, her türlü saldýrýya raðmen geri çekilmek yerine daha da ileriye yürüdü. Barikatýn gerisinde olan halk öfkesini sloganlara yansýttý, “Katil Devlet Hesap Verecek”, “Faþizmi Döktüðü Kanda Boðacaðýz”, “Bu Daha Baþlangýç Mücadeleye Devam”, “Ali Ýsmail Ölümsüzdür”, “Abdullah Cömert Ölümsüzdür”, “Devrim Þehitleri Onurumuzdur” diye haykýrdý. Polisin sert saldýrýlarýndan sonra kitle ayný þekilde karþýlýk verdi. Uzaktan karþýlýk vermenin bir yöntemi olan sapanlar çýktý ortaya ve ara ara havai fiþekler atýldý. Armutlu’nun giriþindeki binalardan taþlý ve molotoflu saldýryla polis geri püskürtüldü. Polis kendi bulunduðu taraftan taþ atýlan binalara biber gazý attý. Atýlan biber gazý sonucunda bir evde yangýn çýktý, buna raðmen polis saldýrýsýný kesmedi, tomalarla su sýkmaya baþladý bu sefer. 239. Sayý / 24 Temmuz - 7 Ağustos 2013
Yeni Evrede
Taksim Ayaklanması
Mücadele Birliði
Evlerden, apartmanlardan kitleye destek veren aileler eylemcilere evlerini açtýlar. Biber gazýndan etkilenenlere anýnda müdahale edip her türlü ihtiyaçlarýný karþýlamak için evlerin kapýlarý sürekli açýktý. Barikatý güçlendirmek için evlerden getirilen eski koltuk takýmlarý araba lastikleri tahta sandýklar ve daha birçok þey yakýldý. Ön tarafta yapýlan sert savunma saldýrýsýnýn ardýndan üç panzer geri çekildi. Kitleyi gafil avlayan panzer, Uður Mumcu Bulvarý’ndan geçerek saldýrýlarýný sürdürdü. Armutlu Mahallesi’nin bir tarafýnda tomalar dururken, sokaðýn diðer tarafýndan panzerlerin girmesiyle kitle arada kaldý. Yoðun gaz bombalarýna maruz kalan kitle evlere geçmek zorunda kaldý. Bu arada Gazi Mahallesi’ne geçiþi zorlaþtýrabilmek adýna sokaða zeytinyaðý döküldü. Son saldýrýlardan sonra sabaha karþý 03.00 sularýnda polis geri çekildi. Gecenin geç saatlerine kadar süren çatýþmalarda biber gazý kapsülleriyle yaralananlar oldu. Çok sayýda hafif yaralananlar dýþýnda yedi kiþi hastaneye kaldýrýldý.
19 Temmuz Cuma Geliþen son süreçlerde Antakya halk ayaklanmasý tekrar tekrar deneyim ve güç kazanarak yoluna devam etmekte. Halkýn geliþen armutlu destaný, ayaklanmalara ýþýk tutacak halk desteðiyle nitelik ve dayanýþma içinde sürdü, sürüyor.
Her yýl gerçekleþen “Evvel Temmuz” Samandað Festivali, bu sene de gerçekleþti. Ama halk, yapýlan festivallere tepkili idi ve yapýlmamasý gerektiðini düþünüyordu. Samandað gençliði “Cenaze Olan Yerde Þenlik Olmaz, Ali Ýsmail Korkmaz Ölümsüzdür” pankartý hazýrlayarak astý. Genellikle bizim sohbet ettiðimiz insanlarda “Festivaller olsun ama bu þekilde deðil, biz buraya gelinmesin de demiyoruz, on binlerce insan buraya çaðýrýlýyor. Ama Armutlu’da insanlar savaþýyor, bu kitle bizce oraya yürütülmeli” þeklinde tepkilerle karþýlaþtýk. Köprü’ye yürümekte olan ýsrarlý bir kitle hareketi vardý, kimi zaman Armutlu’da siyasi
hareketler arasýnda da tartýþmalar yaþandý. En son gün 19 Temmuz Cuma günü Armutlu gençliðinin ve diðer beldelerdeki gençliðin internet üzerinden çaðrýlarýyla saat 20.00’de gençler toplanmaya baþladý. Yapýlan çaðrýda “Biz Köprüye Yürüyeceðiz, Biz Önümüzde Engeller Oluþturanlarý Deðil, Yanýmýzda Olan Gençliði Ýstiyoruz” deniyordu. Uður Mumcu’da toplanan kitle, Gündüz Caddesi’nden Köprü’ye doðru “Bu Daha Baþlangýç Mücadeleye Devam” sloganýyla yürümeye baþladý. Armutlu’nun çýkýþýnda polis barikatý, toma ve akrepler bekliyordu. Batman, Antep, Adana, Adýyaman çevrelerinden getirilen polis, saldýrýnýn ne kadar þiddetli olacaðýný gösteriyordu. Gençliðin ilk yaptýðý þey, polis tarafýnda belediye ile yerleþtirilen projektörleri kýrmak oldu. Çünkü gözleri kör ediyordu. Ve saldýrý baþladý. Gençler taþlarla, havai fiþeklerle, maytaplarla karþýlýk verdi. Ama tomalardan sýkýlan suyun içinde o kadar kimyasal madde vardý ki; tomanýn su sýktýðý sokaða bile girilemiyordu. Suyun dokunduðu insanlar baygýnlýk geçirdi. Plastik mermi, ses bombasý ve ne olduðu belli olmayan, üstünde hiçbir yazý olmayan ve bugüne kadar kullanmadýðý, attýktan sonra patlayýp etrafa çok aðýr kimyasal gaz býrakan bir bomba çeþidi kullandý. Kýsacasý Cuma günü devlet çok sert saldýrdý. Sabah 03.30’a kadar süren çatýþmada, bir gencin plastik merminin þah damarýna isabet edip yaralandýðý söyleniyor.
GÖZALTILAR PROTESTO EDÝLDÝ
Antakya’da 22 Temmuz sabahý düzenlenen operasyonda 32 kiþinin gözaltýna alýnmasý halký yine sokaða çýkardý. Terörle Mücadele ve Güvenlik Þube, sabah 05.30’da evleri ve Sevgi Parký’ndaki çadýrlarý basarak Özgür Aslanyürek, Cihan Çiçek, Devran Çaðlar, Sevinç Dok, Mahmut Durkal, Mithat Can Türetken, Hakan Güngör, Ali Þahin Çayýrcý, Sinem Badem, Mustafa Kemal Ersöz, Namýk Ersöz, Ali Cabir, Umut Iþýk, Ozan Uður Taþ, Özge Sapmaz, Ümit Yoðun, Sezai Bulgurcu, Ýbrahim Koçak, Ali Sözbilir, Edip Alparslan, Mustafa Alparslan, Eser Askeri, Mehmet Yüce, Yýlmaz Gün, Sait Güneri, Soner Akçam, Fýrat Miþli, Yücel Aslan, Serdar Hasýrcý Ýbrahim Koçak, Edip Alparslan ve Fýrat Miþli’yi gözaltýna aldý; 3 kiþi 18 yaþýndan küçük olduðu için
akþam saatlerinde serbest býrakýldý. Antakya halký saat 20.00’de baskýn ve gözaltýlarý protesto etmek için Uður Mumcu Meydaný’na çaðýrdý herkesi. Saatler 19.00’a gelirken tüm meydan ve meydana çýkan caddeler tomalar, akrep ve çevik kuvvet polislerince kapatýldý. Ýnsanlar Abdullah Cömert’in vurulduðu sokakta toplanarak anma etkinliði ve oturma eylemi yapmaya baþladý. Diðer mahallerden gelen insanlarý engellemek için Armutlu Mahallesi’nin giriþ çýkýþlarý polis tarafýndan tutuldu. Oturma eyleminde sýk sýk “Baskýlar Bizi Yýldýramaz!”, “Çocuklarýmýzý Serbest Býrakýn!”, “Direne Direne Kazanacaðýz!” sloganlarý atýldý; Abdullah Cömert’in babasý eylemcilere bir konuþma yaptý ve polis saldýrýlarý ve operasyonlar protesto edildi.
239. Sayý / 24 Temmuz - 7 Ağustos 2013
17
Yeni Evrede
Taksim Ayaklanması
Mücadele Birliði
AYAKLANMAYI DEVRÝMCÝLERDEN, ÖNCÜLERDEN AYIKLAMA VE ÖRGÜTSÜZLEÞTÝRME OPERASYONU
Ýzmir’de 12 Temmuz sabah 06.00 sularýnda bir çok eve polis operasyon yaptý; 16 kiþi gözaltýna alýndý. Aralarýnda Mücadele Birliði okurlarýnýn da olduðu gözaltýndaki isimler þöyle; DÝSK Genel-Ýþ 2 Nolu Þube üyesi Mithat Kavak, Lütfiye Burcu Kara, Canol Bayatbalað, Faruk Erdoðan, Gamze Balca, Hicri Selviler, Emrah Akdað, Cem Ekici, Özgür Demirci, Tuðçe Demirkýsa, Esra Ayyýldýz, Atila Dalkýlýç, Vedat Biçici, Dilek Keskin, Hüseyin Kaya, Keziban Doðan. Bu operasyon eþ zamanlý olup Mücadele Birliði, Halk Cephesi, DHF, ESP, BDSP ve BDP’ye yönelik yapýldý. Gerçekleþen operasyonla ilgili devrimciler bir araya gelerek saat 18.30’da Ýzmir Konak YKM önünde toplanarak eski Sümerbank önüne bir yürüyüþ gerçekleþtirdi. Yapýlan yürüyüþte “Korkacaksýnýz, Titreyeceksiniz, Yýkýlacaksýnýz...Ali Ýsmail Korkmaz, Katil Devlet Hesap Verecek” ve “Bu daha Baþlangýç Mücadeleye Devam, Gözaltýlar Tutuklamalar Baskýlar Bizi Yýldýramaz” pankartlarý açýldý. Yürüyüþte sýk sýk “Bu operasyon devrimcileri halktan, emekçilerden koparma operasyonudur. Bu operasyon ayaklanmayý devrimcilerden, öncülerden ayýklama ve örgütsüzleþtirme operasyonudur. Bu operasyon
Taksim Gezi Direniþini yalnýzlaþtýrma operasyonudur” denilerek yaþanan halk ayaklanmasýnda ölümsüzleþen yoldaþlarýmýz anýldý. Eylemde sürekli bu baskýlarýn bizleri yýldýramayacaðý söylenerek “Gözaltýlar Tutuklamalar Baskýlar Bizi Yýldýramaz”, “Her Yer Taksim Her Yer Direniþ”, “Yaþasýn Devrim Yaþasýn Sosyalizm”,” Devrimci Tutsaklar O-
ÝZMÝR’DE YENÝ TUTUKLAMALAR
Gezi eylemleri sebebiyle 12 Temmuz’da gözaltýna alýnýp 3 gün süreyle gözaltýnda tutulduktan sonra adliyeye sevkedilenler için 15 Temmuz 2013 günü saat 15.00’da Ýzmir Bayraklý adliyesi önünde, gözaltýna alýnanlarýn aileleri ve arkadaþlarý bir basýn açýklamasý yaptý. “Bu Daha Baþlangýç Mücadeleye Devam, Gözaltýlar Tutuklamalar Baskýlar Bizi Yýldýramaz” pankartýnýn açýldýðý eylemde içeride ifade verenlerin yakýnlarý ve arkadaþlarý seslerini duyurmak, yalnýz olmadýðýný göstermek için sýk sýk “Gözaltýlar Tutuklamalar Baskýlar Bizi Yýldýramaz”, “Ýçerde Dýþarda Hücreleri Parçala”, “Her Yer Taksim Her Yer Direniþ”, “Bedel Ödedik Bedel Ödeteceðiz”, “Analarýn Öfkesi Katilleri Boðacak”, “Bu Daha Baþlangýç Mücadeleye Devam”, “Katil Devlet Hesap Verecek” sloganlarý attýlar. Basýn açýklamasýna geçildiði sýrada, sonradan polis olduðu anlaþýlan bir kiþinin elinde kamerayla insanlarýn yakýn görüntüsünü aldýðýný gören kitle, þahsý oradan uzaklaþtýrmak istedi. Yaþanan kýsa bir gerginliðin ardýndan basýn açýklamasýna devam edildi. Yapýlan basýn açýklamasýnda “Baþta Taksim olmak üzere her yerde eylemcilere satýrlarla, palalarla saldýranlarý serbest býrakan devlet, Ankara’da aðýzlarýndan salyalar akarak sokaða çýkan eli sopalý ve palalý katil sürüleri devletin gözetimi altýn-
18
nurumuzdur”, “Zindanlar Yýkýlsýn Tutsaklara Özgürlük”, “Yaþasýn Devrimci Dayanýþma”, “Bu Daha Baþlangýç Mücadeleye Devam” sloganlarý atýldý. Bir çok devrimci demokrat kurumun destek verdiði yürüyüþte yapýlan basýn açýklamasýnda Faþist devletin bu saldýrýlarýnýn ne ilk ne de son olacaðý söylenerek bizleri yýldýramayacaklarý, halkýn devrimcilere sahip çýkmalarý gerektiði, mücadelemizi ve halk ayaklanmasýný bu tür yöntemlerle asla engelleyemeyeceði söylendi. Ayný gün yürüyüþ yapma kararý almýþ olan Ýzmir Dersimliler Derneði aileleri bizleri kalabalýk bir þekilde karþýladý. Okunan basýn açýklamasýnýn ardýndan onlar da kendi basýn açýklamalarýný okudular. Eyleme bu sabah evleri basýlarak gözaltýna alýnanlarýn aileleri katýldý. Aileler tek tek söz alarak kitleye bu sabah yaþananlarý anlattý ve halký devrimci tutsaklara destek olmaya ve dayanýþmaya çaðýrdý. Yapýlan basýn açýklamasý tekrar “Bu daha Baþlangýç Mücadeleye Devam”, “Gözaltýlar Tutuklamalar Baskýlar Bizi Yýldýramaz”, “Zindanlar Yýkýlsýn Tutsaklara Özgürlük” sloganlarýyla son buldu. Mücadele Birliði/Ýzmir
da halka saldýrmaya devam ediyorlar. Faþist terör uygulamalarýnýz sökmedi sökmeyecek, yarattýðýnýz korku duvarlarýný Türkiyeli halklar 31 Mayýstan beri süren mücadeleleriyle yýktýklarýný göstermiþ oldular. Buradan halkýmýzý Gezi olaylarýnda yaralanan, tutuklanan ve gözaltýna alýnanlarla dayanýþmaya çaðýrýyoruz.” denildi. Basýn açýklamasýnýn ardýndan insanlar sloganlarla gözaltýnda bulunan arkadaþlarýnýn ve çocuklarýnýn yalnýz olmadýklarýný tekrardan haykýrdýlar. Ailelerin bekleyiþi adliye önünde devam ederken, ESP üyesi Dilek Keskin ve Tuðçe Demirhisar mahkemeye sevkedilmeden serbest býrakýldý. Mahkemeye sevkedilen 13 kiþiden Halk Cephesi’nden Gamze Balcý ve Mücadele Birliði okuru Lütfiye Burcu Kara geç saatlerde tutuksuz yargýlanmak üzere serbest býrakýlýrken, 11 kiþi ise tutuklanarak cezaevine gönderildi. Tutuklananlarýn isimleri þöyle: Mücadele Birliði okurlarý Canol Bayatbalað ve Mithat Kavak, Halk Cephesi’nden Hicri Serviler ve Faruk Erdoðan, ESP üyesi Vedat Biçici, SGD üyeleri Atilla Dalkýlýç ve Esra Ayyýldýz, BDP üyesi Hüseyin Kaya, DHF üyeleri Emrah Akdað, Cem Ekici ve Özgür Demirci. ZÝNDANLAR YIKILSIN TUTSAKLARA ÖZGÜRLÜK!
239. Sayý / 24 Temmuz - 7 Ağustos 2013
Mücadele Birliði / Ýzmir
Yeni Evrede
Mücadele Birliði
HALKLARIN ZAFERÝNE ENGEL OLAMAYACAKSINIZ
Ýzmir’de Gezi Parký eylemleri ile baþlayan ayaklanma nedeniyle 11 kiþi daha tutuklanýnca, Ýzmir’de tutuklananlarýn sayýsý 48’e çýktý. Devletinin ayaklanmaya yönelik tutuklama terörü hýz kesmiyor. Mahkemeler bir iki fotoðraf karesini, gaz maskesini, bareti delil sayarak “örgüt üyeliði”, “halký isyana teþvik” iddialarýyla tutuklama kararlarý veriyor. Ýzmir merkezli daha önce düzenlenen 3 operasyonda 42 kiþi gözaltýna alýnmýþ, 37 eylemci tutuklanmýþtý. 15 Temmuz gecesi gerçekleþen tutuklamalarýn ardýndan 16 Temmuz günü Konak YKM önünden Sümerbank önüne bir yürüyüþ gerçekleþtirildi. Yürüyüþ esnasýnda sýk sýk “Zindanlar Yýkýlsýn Tutsaklara Özgürlük”, “Devrimci Tutsaklar Onurumuzdur”, “Bu Daha Baþlangýç Mücadeleye Devam”, “Gözaltýlar Tutuklamalar Baskýlar Bizi Yýldýramaz”, “Katil Devlet Hesap Verecek” sloganlarý atýldý. Açýklamanýn ardýndan sözü gözaltý sürecini anlatmak üzere gözaltýna alýnan bir arkadaþýmýz aldý. Gözaltýnda kendilerine su verilmediðini, tuvalete çýkarýlmadýklarýný anlattý. Daha sonra sözü tutuklanan Hüseyin Kaya’nýn ablasý aldý ve gözaltý sürecinde kardeþinin darp edildiðini söyledi. Hüseyin Kaya’nýn ablasý kardeþini bugün gördüðünü ve onunla gurur duyduðunu, onun arkasýnda olduklarýný söyledi. Ayaklanmanýn baþladýðý günden bugüne kadar 5 kiþiyi katleden, onlarca kiþiyi tutuklayan, binlerce kiþiyi yaralayan devlet, ayaklanmayý devrimcilerden, öncülerden kopartamayacak tarihin akýþýný geri çeviremeyecek. Halklarýn zaferine engel olamayacak. Tüm tutsaklar derhal serbest býrakýlmalýdýr. Mücadele Birliði/Ýzmir
Taksim Ayaklanması
ÝZMIR GEZÝ TUTSAKLARINI YALNIZ BIRAKMIYOR
31 Mayýs’la baþlayan Gezi Ayaklanmasý’na katýlanlar, cinayetleri protesto edenler hakkýnda, mahkemeler bir iki fotoðraf karesini, gaz maskesini, bareti delil sayarak “örgüt üyeliði”, “halký isyana teþvik” iddialarýyla baþlatýlan ‘cadý avý’ sonrasýnda tutuklananlar ile dayanýþma için 20 Temmuz günü Ýzmir’de yürüyüþ ve konser düzenlendi. “Ýzmir Gezi Tutsaklarýný Yalnýz Býrakmýyor” sloganý ile baþlatýlan dayanýþma etkinliði Alsancak Ýskele önünde baþladý. Önde “Gezi Tutsaklarýna Özgürlük” yazýlý pankart, Mehmet Ayvalýtaþ, Abdullah Cömert, Ethem Sarýsülük, Medeni Yýldýrým ve Ali Ýsmail Korkmaz’ýn resimlerinin bulunduðu tabut ve resimlerinin yer aldýðý bayraklar, Gezi tutsaklarýnýn fotoðraflar ve özgürlük taleplerinin yer aldýðý dövizlerle yürüyüþ Kýbrýs Þehitleri Caddesi’nden Gündoðdu Meydaný’na devam etti. Yürüyüþ sýrasýnda sýk sýk “Bu Daha Baþlangýç Mücadeleye Devam”, “Her Yer Taksim Her Yer Direniþ”, “Gezi Tutsaklarý Onurumuzdur”, “Zindanlar Yýkýlsýn Tutsaklara Özgürlük”, “Faþizme Karþý Omuz Omuza”, “Gözaltýlar, Tutuklamalar, Baskýlar Bizi Yýldýramaz” sloganlarý atýldý. Kýbrýs Þehitleri Caddesi baþýndan Gündoðdu Meydaný’na geçildikten sonra burada kurulu platformda önce Ýzmir Müzisyenler Derneði sahne alarak etkinlik ile ilgili olarak bir açýklama yaptý. Ardýndan açýlýþ konuþmasýný yapan arkadaþýmýz þunlarý söyledi : “Dostlar, Yoldaþlar, Mücadelemiz devam edecek, ayný þekilde saldýrýlar da devam edecek. Devrimciler on yýllardýr faþizmin saldýrýlarýna göðüs geriyor, iþçi ve emekçilerle birlikte mücadelenin bayraðýný onurla taþýmaya devam ediyorlardý. Bugün de böyledir. Milyonlarýn sistemle hesaplaþmasý, devletin onlarý öncüsüz, örgütsüz býrakmak için devrimcilere saldýrmasýyla karþýlýk buldu. Bu saldýrý devrimciler nezdinde sisteme meydan okuyan halka saldýrýdýr. Emekçi halklar bu saldýrýlara karþý daha önce olduðu gibi topyekun cevap vereceklerdir. Abdullah Cömert, Ali Ýsmail Korkmaz, Ethem Sarýsülük ve Mehmet Ayvalýtaþ, Medeni Yýldýrým nasýl ki mücadeleyle ölümü yenerek ölümsüzleþtiler ve mücadeleyi ölümsüzleþtirdiler tutsaklarýmýz da varlýklarýyla özgürlüðün yolunu açýyorlar. Bugün bizleri burada toplayan gezi tutsaklarýný selamlýyoruz. Onlar, dýþarýda olduðu gibi varlýklarý ve onurlu duruþlarýyla içeride de mücadeleye öncülük etmeye devam ediyorlar.” Daha sonra yapýlan konuþmalarda, “Bugün burada tutuklu arkadaþlarýmýzla dayanýþma için toplandýk. Bugün buradan, sloganlarýmýzla alkýþlarýmýzla, türkülerimizle, marþlarýmýzla, onlara sesimizi ulaþtýrmaya ve onlarýn sesini Ýzmir direniþçileriyle, Ýzmir halkýyla paylaþmaya çalýþacaðýz. Abdullah’ýn, Ethem’in, Ali’nin, Mehmet’in, Medeni’nin hesabýný sormak için meydanlarý doldurmaya devam edeceðimizi, tutuklu bulunan arkadaþlarýmýzý unutmayacaðýmýzý bir kez daha haykýracaðýz”. Konser sýrasýnda Gezi tutsaklarýnýn zindanlardan gönderdikleri mektuplarý okundu, tutsak ailelerinden konuþmak isteyenlere söz verildi. Daha sonra Gurup Yelin, Ýsmet Þengül, Cevdet Baðca, Grup Günýþýðý sahne aldý. Yenikapý Tiyatrosu’nun yaptýðý gösteri yanýnda sinevizyon gösterisinin de yapýldýðý etkinlik geç saatlere kadar sürdü. Mücadele Birliði/Ýzmir
KIRIKLAR’DAKÝ TUTSAK GEZÝ EYLEMCÝLERÝNDEN MEKTUP VAR
Ýstanbul Taksim Gezi Parký Platformu’na Merhaba dostlar, arkadaþlar, Ýstanbul... Kavganýn Baþkenti Merhaba... Gazetelerden okuduk. Bizleri “kendimi ihbar ediyorum” kampanyasý baþlatarak yalnýz býrakmadýnýz. Bundan kaynaklý onurlu ve gururluyuz. Bizler Gezi Parký eylemlerinden sonra evlerine baskýn yapýlan ve daha sonra Ýzmir 1 Nolu F Tipi Cezaevi’ne gönderilen tutsaklarýz. Adlarýmýz Emre KAPTAN, Barýþ BULUT, Ali HÝZMETÇÝ. Sizleri F Tipi zindanlardan selamlýyoruz. Biz de burada her gün “Her Yer Taksim Her Yer Direniþ” sloganýný haykýrýyoruz. Sesiniz sesimizdir. Asla yalnýz olmadýðýmýzý biliyoruz. Baþbakan “Bizi marjinal gruplarla yalnýz býrakýn” dedi. Yaklaþýk 4 milyon insan baþbakana göre marjinaliz, ayyaþýz, çapulcuyuz. Sonra “Ayaklar ne zamandan beri baþ oldu” dedi. Ayaklar olmadan baþ ne iþe yarar RTE baþbakan. Tüm Türkiye’de bulunan herkese sesleniyoruz. Dünyanýn ve ülkenin bütün güzelliklerini biz üretiyoruz ve o güzelliklerden biz mahrum býrakýlýyoruz. Demokrasi hak ve özgürlüklerimizin elimizden alýnmasýna ölmek pahasýna asla ve asla müsaade etmeyeceðiz. Artýk uykumuzdan uyandýk. Gelecek ellerimizdedir. HER YER TAKSÝM HER YER DÝRENÝÞ! TAKSÝM’DE DÜÞENE DÖVÜÞENE BÝN SELAM! MÜCADELE YENÝ BAÞLIYOR! Buca Kýrýklar 1 Nolu F Tipi Cezaevi
239. Sayý / 24 Temmuz - 7 Ağustos 2013
19
ADANA’DAN ANTAKYA’YA SELAM
Yeni Evrede
Taksim Ayaklanması
Mücadele Birliði
17 Temmuz günü ölen canlarý anýp, hem Antakya Armutlu Mahallesi’ne selam gönderip eylemlerine destek vermek, hem de Armutlu ruhunu Adana’da da yaratmak için Akkapý Mahallesi’nde bir eylem gerçekleþti. Eyleme Araplarýn yoðun yaþadýðý Mýdýk, Karþýyaka, Havuzlubahçe gibi mahallelerden, Atatürk Parký forumu katýlýmcýlarýndan ve bir çok devrimci-demokrat yapýlardan destek geldi. Eylem saat 21.00’de Cemil Nardalý Konaðý’nýn önünde baþladý. Yürüyüþ ilerledikçe kitlesellik ve coþku artýyordu. Akkapý Mahalesi’nin çýkýþýnda polis barikatý ile karþý karþýya gelindi; yürümek isteyen kitleye polis ses bombasý ve tazyikli su ile saldýrdý. Biraz geri çekilen kitle, barikat kura kura yeniden ilerledi. Polis ilerleyen saatlerde tekrar saldýrýya geçti. Ama bu kez bir önceki gibi saldýrdýðý bölgeden kolayca çýkamadý. Deneyim kazanan kitle, akreplerin girdiði ara sokaklara barikatlar kurmuþtu. Bunu beklemeyen akrepler sokaða girdikleri anda taþ yaðmuruna tutuldular. Ve geldikleri yoldan geri çekilmek zorunda kaldýlar. Barikatlarý daha rahat aþan tomalarý ise ilerledikleri caddede yolun her iki tarafýnda park edilen geniþ araçlar bekliyordu. Yolda sýkýþan her iki toma da taþ yaðmuruna tutuldu. Ve akrepler gibi ayný þekilde geldikleri yoldan hýzlýca geri dönmek zorunda kaldýlar. Bu yenilginin ardýndan polis mahalleden geri çekildi. Saatler artýk gece yarýsýný gösteriyordu. Kitlenin yorgun düþmüþ olmasý nedeniyle, bir saatlik yolu yürüyüp geri gelmek çok zor olacaðýndan, hem de polisin ileride saldýrabilmesi ihtimalini hesaba katarak bugünlük yürüyüþe devam etmeme kararý alýndý. Ancak ertesi gün için ayný saatte yürüyüþ çaðrýsý yapýldý. Damlardan barikatlar için koltuklar, sineklikler, kazanlar fýrlatan Akkapý halký, evlerini eylemcilere açtý; gece geç saatte evlerine dönmesi gerekenleri evlerine kadar götürdü. 18 Temmuz günü Adana’da yüzlerce kiþi yine sokakta idi. Þeyh Cemil Nardalý Caddesi üzerinde bir araya gelen halk buradan Atatürk Parký’na yürüyerek cinayeti protesto etmek istedi. Yürüyüþ için, Þeyh Cemil Konaðý Nardalý Konaðý önünde biraraya gelen kitle, “Taksim’den Armutlu’ya Direniþ Sürüyor Kavga Büyüyor” ve yaþamýný yitirenlerin resimlerinin üzerinde bulunduðu “Akkapý Halký Sizi Unutmayacak; Unutturmayacak. Biz Aslýnda Siziz. Katil Zulümcü AKP Ýktidarýna Son” pankartlarý açtý. Daha sonra yürüyüþe geçen kitle sýk sýk, “Bu Daha Baþlangýç, Mücadeleye Devam”, “Ýsyan Devrim Özgürlük”, “Armutlu Halký Yalnýz Deðildir”, “Faþizme Karþý Omuz Omuza”, “Polis Simit Sat Onuruna Sahip Çýk” ve
20
“Yaþasýn Halklarýn Kardeþliði” sloganlarý attý. Çevrede bulunanlar da alkýþlarla destek verdiði kitlenin önü, yüzlerce çevik kuvvet, TOMA ve akrepler tarafýndan kesildi. Yürüyüþe “izinsiz” ve “kanuna aykýrý” olduðu iddia edilerek izin verilmeyeceði yönünde yapýlan anonslara, kitle polise sloganlarla karþýlýk verdi. Yapýlan görüþmelerin sonuçsuz kalmasý ve kitlenin kurulan barikatýn üzerine doðru yürümesi üzerine polis tazyikli su, gaz bombasý ve yaralama etkisi bulunan fünyeler ile kitleye saldýrdý. Kitle de kendini taþ, ses bombasý ve cam þiþeler ile savununca çatýþma çýktý. Bir anda savaþ alanýna dönen cadde üzerinde söktükleri kaldýrým taþlarý ile birçok yerde barikat kuran kitle, yaktýklarý ateþ etrafýnda toplanarak sýk sýk “Hükümet Ýstifa” sloganlarý attý. Bunun üzerine TOMA araçlarý ile kitleye bir kez daha saldýrdý; 9 akrep sirenlerle kitlenin içine hýzla girdi. Defalarca denenen bu duruma tepki gösteren mahalle esnafý, Akreplerin önünü keserek, sandalye, tekme ve yumruklarla araçlara vurarak tepkisi gösterdi. Sabaha kadar devam eden çatýþmalarda yaklaþýk 11 kiþi yaralandý; gözaltýna alýnanlar oldu.
AKKAPI’DAN ATATÜRK PARKI’NA 17-18 Temmuz günlerinde Armutlu Direniþini selamlamak için Adana Akkapý Mahallesi’nden Atatürk Parký’na yürümek isteyen halk, iki gün boyunca polisle çatýþtý ve gece geç saatlere dek süren çatýþmalarda mahalleyi kazandý. Akkapý Mahalesi’nde 19 Temmuz günü gerçekleþtirilen forumda alýnan kararla, 21 Temmuz Pazar günü saat 18.00’de mahalle içinde bir yürüyüþ gerçekleþtirildi. Yürüyüþ boyunca “Armutluya Selam Direniþe Devam”, “Her Yer Armutlu Heryer Direniþ”, Devrim Þehitleri Ölümsüzdür”, “Bu Daha Baþlangýç Mücadeleye Devam” sloganlarý atýldý. Ölümsüzleþen devrim savaþçýlarý için saygý duruþunda bulunuldu ve araçlara binilerek Atatürk Parký’na geçildi. Orada bekleyen kitle ile sloganlarla buluþulduktan sonra parkta bir süre sloganlarla beklendi, oturma eylemi yapýldý ve basýn açýklamasý yapýldý. Açýklamada iki gün boyunca mahallede gerçekleþen polis terörü teþhir edildi. Direniþin sona ermediði, son sözü daha halkýn söylemediðini ve zafere kadar devam edileceði söylendi ve Akkapý Mahallesi’nin “Akkapý’daki polis ablukasýnýn kaldýrýlmasý, gözaltýlar ve tutuklamalarýn serbest býrakýlmasý, katledilenlerin faillerinin bulunmasý ve yargýlanmasý, Taksim Gezi Parký taleplerinin kabul edilmesi” talepleri dile getirildi. Açýklamanýn ardýndan mahallede eylemlerin forumlarla sürdürüleceði çaðrýsýnda bulunuldu ve eylem sona erdi.
239. Sayý / 24 Temmuz - 7 Ağustos 2013
Yeni Evrede
ÖZ GÜR YIL DI RIM AN LA TI YOR... Mücadele Birliði
Gezi eylemlerine neden katýldýn? O haftalar boyunca neler hissettin? 31 Mayýs sabahý Gezi Parký’na saldýrý haberlerini öðrendim. Ve akþam saat 19.00’da Taksim’e eylem çaðrýsýný öðrendikten sonra, Taksim’e gitmeye karar verdim. Tabii bu Gezi eylemlerine 31 Mayýs’dan önce basýn açýklamalarýna gitmiþtim. Ama bu sefer iþin rengi deðiþti ve devlet faþist yüzünü göstererek terörünü estirmeye baþladý. Bu olanlarý duyup, bir insanýn yapýlan bu çaðrýya gitmemesi beklenemezdi. Gezi Parký nedeniyle baþlayan bu eylem, bir halk ayaklanmasýna dönüþtü. Teorik olarak sürekli ifade edilen “Türkiye bir devrime gebe” lafý pratik olarak yaþamda hayat buldu ve biz 90’lý gençlere karþý olan umutsuzluk yerini büyük ve inatçý bir umuda býraktý. Gözaltýna nasýl alýndýn? 6 Temmuz günü yoðun gazdan kendimi korumak için Rumeli Han’a sýðýndým. Tabii orada tek baþýna deðildim. 21 kiþi handa gözaltýna alýndýk. Handa ki C bloðun 6. katýna sýðýnmýþtýk. Polisler özel olarak hazýrlanýp, Rumeli Han’ýn kapýlarýný kýrýp içeri girdiler. Hepimize saldýrýp hanýn merdivenlerinden aþaðý yuvarladýlar. Ama hiç kimse orada polise karþý geri adým atmayarak cesaretini ve bu mücadelede haklý taraf olduðunu gösterdi. Daha sonra, o gün alýnan 59 kiþi Vatan Emniyetinin nezarethanesine koyulduk. Cezaevine götürüldüðünde siyasi olduðunuzu ve siyasilerin arasýna gitmek istediðinizi söylediniz mi? Veya neden adli koðuþa konuldunuz biliyor musunuz? Siyasi olduðumu söyledim, ancak bana Metris’de siyasi tutsaklarýn olmadýðý söylendi. Gezi’de alýndýðýmýz zaten biliniyordu, ama bizim adli suç iþlediðimizi yani polise mukavemetten geldiðimizi söyleyip bizi adlilerin yanýna koydular. Orada yaþadýklarýnýzý kýsaca bize de anlatýr mýsýnýz? Götürüldüðüm koðuþta cinayete teþebbüs, hýrsýzlýk gibi suçlar iþlemiþ kiþiler vardý. Ve bu kiþiler AKP ve MHP çizgisindeki insanlardý. Bun-
Röportaj
dan dolayý bana karþýt bir konumda bulunuyorlardý. Gezi eylemlerinden ötürü geldiðim için sürekli olarak beni can güvenliðim konusunda tehdit ediyorlardý ve Gezi eylemlerine katýlan insanlara hakaretler ediyorlardý. Kendilerince þaka olduðunu söyledikleri, ancak büyük sýkýntýlar yaþatacak þeylerde bulunuyorlardý. Örneðin ilk gece ben uyurken ayak parmaklarýmýn arasýna kaðýt konularak yakýlmaya çalýþýldý ve neredeyse nevresim tutuþacaktý. ikinci gece yine ben uyuduktan sonra burnumu sigara ile hafifce yaktýlar. Daha sonraki günlerde ise beni yattýðým ranzanýn üst katýnda, döþeðimi hýzlýca çekerek beni yere düþürüp kaçtýlar. Ve en son, nedenini anlamadýðým halde sahurdan sonra bana saldýrýldý. Faþist devlet bize istediði gibi iþkence yapamayýnca bunu adli suçlular ile yapmaya çalýþtý. Senin dýþýnda 7 Gezi tutsaðý daha vardý, ilk kez orada tanýþtýnýz deðil mi? Onlarla iletiþimiz nasýldý, bu saldýrýlar baskýlar karþýsýnda ortak tavýr sergileyebiliyor muydunuz? Biz 8 Gezi tutsaðý ilk defa orada tanýþmýþtýk. Aramýzdaki dayanýþma gayet iyiydi. Ancak koðuþta yaþadýðýmýz baskýlarda ortak tavýr sergileyemedik. Ancak ortak tavýr sergileyebilseydik bu saldýrýlarý çok daha iyi göðüsleyebilirdik. Bizler için de bu bir deneyim oldu. Cezaevinde bu saldýrýlarda öleceðinizi ya da her þeyin bittiðini düþündün mü hiç, bu her þeyin sonu diye düþündün mü? Biz 90’lý gençler umut dolu ve inatçý bir gençliðiz, o yüzden bir an bile her þeyin bittiðini düþünmedim.
Tahliye olduðunuzu duyunca ilk ne hissettin? Aslýnda bir þey hissetmedim. Tutuklandýðýmda da durumu gayet normal karþýladým, tahliye haberinde de çok sakindim. Bu ayaklanmanýn bir tutsaðý olmak da, dýþarýda bunun için savaþmak da çok onurlu bir duygu yarattý bende. Biz de seninle-sizinle gurur duyuyoruz ve sohbet için teþekkür ediyoruz.
“DÖRT ÖRGÜTLÜ DAVA”DA KARAR
Kamuoyunda “Dört Örgütlü Dava” olarak anýlan davada sona gelindi. Bilindiði üzere, 20 Ocak 2011 tarihinde Ankara Demetevler Parký’nda gezen beþ öðrenci gözaltýna alýnmýþ ve bu gözaltýna alýnýþ burjuva medyada “Ankara’da Kaos Timi”, “Dört Örgüt Birleþti, Üniversiteleri Kana Bulayacaklar” üst baþlýklarýyla servis edilmiþ ve 23 Ocak 2011 günü, gözaltýna alýnan Didem Ezgi Serap, Uðurcan Soybelli, Rýdvan Akbaþ, Ali Haydar Yýldýz ve Mücadele Birliði Okuru Yusufcan Yýldýrým tutuklanarak cezaevine gönderilmiþti. Yaklaþýk bir yýlý bulan tutukluluðun ardýndan Yusufcan Yýldýrým, Ali Haydar Yýldýz ve Rýdvan Akbaþ ilk celsede; Uðurcan Soybelli ve Didem Ezgi Serap da ikinci celsede tahliye edilmiþlerdi. Aradan geçen uzun zamanýn ardýndan açýlan dava 16 Temmuz 2013 tarihinde 11. celsede karara baðlandý. Karara göre:
Uðurcan Soybelli ve Didem Ezgi Serap silahlý terör örgütü üyesi olmak suçundan 8’er yýl; ruhsatsýz býçak taþýmak suçundan 13 ay 10’ar gün hapis ve 3200 TL para cezasýyla, Mücadele Birliði Okuru Yusufcan Yýldýrým, evinde Mücadele Birliði Dergisi’nin farklý sayýlarýnýn “ele geçirilmesi” nedeniyle terör örgütüne bilerek ve isteyerek yardým etmek suçundan 2 yýl 1 ay hapis cezasýyla cezalandýrýldý. Ali Haydar Yýldýz ve Rýdvan Akbaþ ise beraat etti. Faþizmin yargýlamalarý da, zindanlarý da, terörü de bizleri mücadelemizden asla alýkoyamayacaktýr. Gezi eylemleri sýrasýnda tutsak edilmiþ, sonra serbest býrakýlan Yusufcan Yýldýrým’ýn annesi ve kýzkardeþi de bir açýklama yaparak “Karardan da anlaþýlacaðý gibi okuyan, sorgulayan ve düþünen gençlere tahammül edemi-
239. Sayý / 24 Temmuz - 7 Ağustos 2013
yorlar. Bu gençler terör örgütü üyeliði suçlamalarýyla yargýlandýlar ama yaptýklarý ya da içinde bulunduklarý bir olay yok. Tamamen “biz bunlarý yatýrdýk, mahkum edelim” tavrýyla verilmiþ bir ceza. Bugünlerde de bunun örneklerini görüyoruz. Bu gençler polisin arkasýndan palalarýyla, sopalarýyla insan avýna çýksalardý, þimdi dýþarýda normal hayatlarýný devam ettireceklerdi. Ama öyle görünüyor ki hem haksýz ve hukuksuz bir þekilde cezalandýrýldýlar, hem de bundan sonra birilerini gözaltýna almak istediklerinde ilk bu gençleri alacaklar. Gezi olaylarýndaki gözaltýlar ve tutuklamalar da bunu gösteriyor. Bu hukuktan yoksun yargýlamalarý ve suçlamalarý kesinlikle kabul etmiyoruz. Aileler olarak çocuklarýmýzýn, arkadaþlarý olarak kardeþlerimizin sonuna kadar yanlarýnda olacaðýmýzý herkesin bilmesini istiyoruz.” dedi. Ankara Mücadele Birliði Platformu
21
Röportaj
T
Merhaba, dün Taksim’deydiniz. Neden Taksim’deydiniz? Yasemin: Gezi Eylemleri baþladý baþlayalý biz hep gidiyorduk Taksim’e zaten. Orada o mücadeleyi görüp de burada kalmak olmuyor, yapamýyorsun. Olaylara destek vermek istiyoruz dolayýsýyla, elimizden geldiðince orada bulunuyorduk. Sonra Gezi Parký açýldý-kapandý, biz de bunun için eylem olunca biz de gittik. Önce Divan Otelin orada buluþtuk, sonra aþaðýya doðru indik, Ýmam Adnan Sokak’ta bir olay oldu, oraya baktýk. Bir adam silahýný çýkardý, eylemcilerle tartýþmaya baþladý. Silah sýkýnca biz korktuk aþaðý doðru koþmaya baþladýk, yanýmda kýzým da vardý, 17 yaþýnda, o bir ara düþtü, biz panikledik. Sonra tekrar yukarý çýkmadýk. Odakule taraflarýnda bir saldýrý vardý, dumanlar yükseliyordu, bir þeyler olduðunu anladýk, ara sokaklardan onlarýn yanýna gitmeye çalýþtýk. Sesler yükseldi, sloganlar atýlýyordu, Akrep geldi, biz yeniden koþtuk. Kenan: Ýþte onlar kaçtý, ben koþmadým, ne oluyor diye baþýmý çevirdim, o sýrada gaz bombasý gözüme geldi. Yasemin: Ben kýzým kaçamaz diye önden gidiyordum, sýðýnacak bir yer yoktu. Bir duvarýn arkasýna sýðýndýk kýzýmla, arkama baktým Kenan yok, Kenan, Kenan diye seslendim, orada yerde yaralý biri yatýyor. Tam seçemedim, eylemcilerin hepsi üzerine doðru koþunca ben o olduðunu anladým. Hemen koþtum yanýna, kilitlenmiþ, eli yüzünde, bacaklarýný karnýna çekmiþ, ayýramadýk onu, düz sýrtüstü yatýramadýk. Orada bir çocuk vardý, kucaðýna aldý o þekilde, o panik anýnda ne
22
Mücadele Birliði
8 TEMMUZ’DA POLÝSÝN VURDUÐU KENAN YILDIZ ANLATIYOR
aksim Dayanýþmasý, 8 Temmuz Pazartesi günü yeni bir eylem için herkesi Taksim’e davet etmiþti. Bu eyleme katýlan Kenan Yýldýz, gözüne isabet eden bir mermi ile yaralanmýþ ve hastaneye kaldýrýlmýþtý. Ertesi gün hastaneden çýkan Kenan Yýldýz ile bir söyleþi yaptýk. 29 yaþýnda bir iþçi olan Kenan’la çalýþtýðý börekçide buluþtuk ve sohbet ettik. Eyleme Kenan ile birlikte katýlan ve iþyerinde birlikte çalýþtýðý, “abla”sý Yasemin de yanýmýzdaydý. Yaþananlara bire bir tanýklýk ettiði için anlatacak çok þeyi vardý.
Yeni Evrede
yapalým bilemedik, polis Ýstiklal’de. Onlarýn üzerine doðru yürüdük, belki yardým ederler diye, ama polis mermi ata ata üzerimize geliyordu. Yan taraftan seslendiler “polis plastik mermi atýyor, ne yapýyorsunuz, gelin bu tarafa”. Çocuk tekrar Kenan’ý kucakladý, bir apartman giriþine girdik, orada da çok yoðun gaz vardý. Kenan o anda kendinde deðildi zaten, hiç tepki vermiyordu, bayýlmýþtý. Bu sýrada baðýrmýþlar dýþarýda, doktor, doktor diye. Daha üç dakika geçmemiþti ki doktor geldi. Hemen ilk müdahaleyi o yaptý. Kenan gözünü tutmuþ býrakmýyordu. Plastik mermi ile vurulmuþ ve içinden kýrmýzý boya çýkmýþtý. Kenan’ýn elinden sýzan kýrmýzý boyayý görünce çok korktum, gözü çýktý sandým. Herkes baþýnda bekliyordu, fotoðraflarýný çektiler. Doktor gelince gözünü açtýrdýk. Gözü saðlamdý, gözünün kenarýna gelmiþti, (göz bebeði ile burun arasý) doku parçalanmýþ orada. “Gözünde bir þey yok ama doktora götürmeniz lazým” dediler. Ýlk yardým yaptýlar. Doku yapýþtýran bir merhem varmýþ, onu sürdüler hemen, ardýndan bir kadýn doktor daha geldi, o da baktý. Sonra bir taksi durdurmak istedik, eylemci olduðumuzu görünce durmadý. Ýkinci taksi geldi, ona bindik. Saðlýkçý bir arkadaþýmýzý aradýk yolda. “Hangi hastaneye götürebiliriz, nereye giderse gözaltýna alýnmaz” dedik. Alman Hastanesi ve Amerikan Hastanesine götürebileceðimizi söyledi, Alman Hastanesi’ne gittik. Üzerimde para yoktu, taksiciye iþyeri adresimi verdim, gelip oradan parasýný alabileceðini söyledim, “lafý olmaz, ben de sizin gibiyim, istemem, için rahat olsun” dedi. Hastaneye girdik, ilk yardýmýn sokakta yapýldýðýný söyledim. Doku yapýþtýrýcý kullanýldýðý için yara kaynamýþ, kanama olmamýþ. Doktorlar “korkulacak bir þey yok” dediler. Bayaðý iyi ilgilendiler. “Göz kaybý ya da görme kaybý olmayacak, ama merminin geldiði yere kan toplanmýþ, aðrý yapacak 10 gün kadar. Ama çok ucuz atlatmýþ” dediler. Görme kaybýndan korkuyorduk. Ýlk baktýðýnda bazý harfleri falan göremedi, tomografi çektirdik, sorun yoktu. Ama kontrole gitmesi gerekiyor. Kenan: Aþaðýya doðru bakamýyorum, aþaðý bakýnca çok aðrý oluyor. Ýlk vurulduðun anda, mermiyi ilk hissettiðin anda ne düþündün ya da ne hissettin? Kenan: Hiç bir þey hissetmedim. Bir aðrýyla elimle gözümü, kafamý tuttum, sonra da baþka bir þey hissetmedim. O sýrada koþuyordum zaten. Koþmaya devam etseydim arkam dönük olsaydý arkadan kafama gelecekti direk. Ama durdum ve baþýmý çevirdim, gözüme geldi. Niþan alýndýðýný falan gördün mü? Kenan: Baþýmý çevirdim, direk baþýma gel-
239. Sayý / 24 Temmuz - 7 Ağustos 2013
di; niþan alýyorlardý resmen.
Benim aklýma artýk soracak bir þey gelmiyor, sizin söylemek istedikleriniz var mý? Kenan: Benim anlatacaklarým bu kadar. Yasemin’in kýzý: Ben de oradaydým, vurulduðunu anladýðýmýzda herkes doktor, doktor diye baðýrdý. Doktor geldi, pansuman yaptý. Yasemin: Bir ara bir kitapçýya sýðýnmýþtýk. Gözaltýna alýnmayalým diye bizi üst kata çýkardýlar. Bu sýrada dýþarýdan kadýn çýðlýklarý, haykýrýþlarý geliyordu. Vuruyorlar mýydý, gözaltýna mý alýyorlardý göremiyorduk ama çok dehþetli kadýn sesleri geliyordu. Hastanede iken de barodan olduðunu söyleyen bir avukat geldi. Biz güvenemedik. Kimliðini göstermesini söyledik. Kimlik gösterdi ama parmaðýný ismin üzerinden çekmedi, ýsrar ettiðim halde çekmeyince þüphelendim. “Nereden haberiniz oldu” dedim, “biz buralarda dolaþýyoruz zaten” dedi. Sonra avukatýmýzdan bunun doðru olduðunu öðrendik ama o þüpheli davranýþýndan dolayý güvenemedik. Kenan da fazla bilgi vermedi hakkýnda. Bu saldýrýyla ilgili rapor aldýk ve suç duyurusunda bulunduk. Yarýnki kontrolden sonra bir rapor daha almamýzý istedi avukat. Bu saldýrýnýn peþini býrakmayacaðýz.
Gezi Parký üzerine daha uzun süre sohbet ettik Yasemin ve Kenan’la. Kenan, eðer gözünü kaybetmiþ olsa, bir daha iþ bulmasýnýn mümkün olmayacaðýný söylüyor. Memleketteki ailesinin kendisiyle ilgili haberi duyduklarýnda paniklediklerini, kendisinin de muayeneden sonra memleketine gideceðini söylüyor. Sonra da Taksim Ayaklanmasýnýn ilk günlerinde yaþadýklarý çatýþmalarý anlatýyor. Yasemin de Gezi Parký’nýn içine ilk saldýrý olduðu sýrada orada olduðunu, merdivenlere en yakýn mesafede olduðu için hemen polis saldýrýsýyla karþý karþýya kaldýðýný ve uzaklaþmaya çalýþýrken yaþadýðý olaylarý anlatýyor. Ve evet, gülüyorlar. Taksim’deki “palalý saldýrgan”dan bahsediyoruz. Çalýþtýklarý börekçinin de camý kýrýk. Kendi iþyerlerinin de çatýþmalarda zarar gördüðünü, ama bu hasarýn çoðunun polis tarafýndan yapýldýðýný anlatýyorlar. Yasemin, “Ýstiklal’de gözlerimle gördüm polis vurarak Garanti Bankasý’nýn camýný kýrdý” diyor “ve bunlar hep bizlere mal ediliyor”. Palalý saldýrganýn gerçekten oradaki bir esnaf olduðunu, gözaltýna alýnýþ ve býrakýlýþýný tanýdýklar vasýtasýyla öðrendiklerini anlatýyor. Konu konuyu açýyor. Saatin ilerlemesi nedeniyle ikisine çok teþekkür ederek sohbetimizi bitiriyoruz.
39- Bizde olan “olaysýz tarih” deðil, yani olaylar bakýmýndan durgun, çorak, yoksul bir tarih olmayýp, olaylar temelinde, hem de son derece zengin ve yoðun olaylar temelinde oluþan bir tarihi geliþmedir. Halkýn eylemleriyle ilerleyen tarih. 40- Devrimin yükselen bir çizgide ilerlemesi sürüyor. Ýþçi ve halk eylemleri bir süreden beri kendi üst biçimlerine doðru çýkma eðilimi ve yönelimi gösteriyordu. Eylemler, sokak gösterileri giderek sýnýrlý ayaklanma biçimini almaya baþladý. Ve en sonunda 31 Mayýs’ta genel halk ayaklanmasýna dönüþtü. Bu büyük isyan, bu baþkaldýrý, bu ayaklanma, ürünleri ve yapýtlarý olarak park forumlarý, halk meclisleri, halk komitelerini yarattý. Böylece devrim, örgütlere dayanarak büyümesine devam etti. Halkýn toplumsal hareketinin bu çizgisi devrimin halk eylemine dayanan yükseliþ çizgisidir. 41- Taksim’de, Gezi’de oluþturulan komün ve birçok kentte, semtlerde ortaya çýkan ortak tartýþma forumlarý, halk örgütlenmeleri, kitle örgütlenmelerinin yeni toplumsal ve örgütsel biçimleridir. Halkýn ve devrimin ortak dehasýnýn, yaratýcýlýðýnýn ürünleridir. Kitlelerin kendi özgür iradeleriyle katýldýðý, doðrudan demokrasinin
örnekleridir. Devrim bu ortak deha tarafýndan geliþtiriliyor, zenginleþtiriliyor ve gerçekleþeceði noktaya doðru götürülüyor. 42- Devrimci komünizm, ayaklanma baþladýðýnda, güçlü araçlarla, güçlü örgütsel yapýya ve geniþ kitlelerle sýký baðlara sahip deðildi. Devrimci bir parti, koþullarýn tamamen lehte olduðu, yeterince güçlü olduðu ve güçlü araçlara sahip olduðunda savaþa girmesi gibi bir durumun doðmasýný beklemez. Tarih kendi çeliþkileri içinde ilerler. Dýþ koþullar bizi beklemez, kitleler de ayaklanýrken, bize sormazlar. Burada yapýlmasý gereken, mevcut güç, yetenek kapasite ve iliþkiyle en iyi sonucu almaktýr. Ve buradan çýkarýlan derslerle sonraki savaþýma hazýrlanmaktýr. 43- Burjuva muhalefetin çeþitli gruplarýyla ayaklanmada yer almasý, sanki bu mücadele sýnýf savaþýmý temelinde yürümüyormuþ gibi bir görünüm yarattý. Fakat iþçiler gösterilerde kendi istekleri, kendi sloganlarý ve kendi sýnýf araçlarýyla yerini alýnca yaratýlmak istenen görüntü çok çabuk daðýldý. Þu apaçýk bir olgudur: Semtlerde, emekçilerin katýlýmý, aðýrlýðý ve rolü belirleyici olmuþtur. Gerek semtlerde ve gerek her tarafta ve genel olarak ayaklanma, esas olarak ezilen ve sömürülen sýnýf-
1
larýn kendilerini ezen sýnýfa karþý açýk bir baþkaldýrýsýydý, sýnýf savaþýnýn yüksek bir ifadesiydi. Sosyalizmin, isyan eden ve baþkaldýranlar üzerindeki etkisi çok açýktýr. Komünist iþçilerin etkin olarak yeralmasý, proleterlerin siyasal gücünün aktif mücadelesi, sosyalizmin etkisinin kanýtlarýdýr. Sadece bizde deðil, dünyada iþçilerin, halkýn ayaklanmalarýnda, isyanlarýnda sosyalizmin etkin rolünü görmek mümkündür. 44- Gösterilere katýlan, barikatlarda yer alan, çatýþmalarda bulunan halkýn eðilimi, istemleri, hedefleri çok nettir: Gerçek özgürlük, tam demokrasi ve toplumun yeniden örgütlenmesi. Ýstemler devrimci içeriðiyle, burjuvazinin sýnýf egemenliði ve faþist devletle çatýþma içindedir. Halk kitlelerinin istekleri, eðilim ve yönelimiyle, statükonun çatýþmasý pratik yansýmasýný devrimci ayaklanmada gösterdi. Küçük burjuva unsurlar, çevreler, yýðýnlarýn taleplerinin devrimci ucunu “aþýrý” yönlerini törpülemek, ýlýmlýlaþtýrmak ve burjuvazinin kabul edebileceði çerçeveye çekmek için çok uðraþtýlar. Fakat halk yýðýnlarýnýn geliþen devrimci dalgasý karþýsýnda sonuçsuz kaldýlar. Ayaklanmanýn devrimci niteliðini derinleþtirmek için mücadele edeceðine bu devrimci niteliði yumuþatarak, toplumsal hareketi burjuvaziyle, siyasi iktidarla uzlaþma zeminine çekme çabasýna giriþtiler. Ancak çeliþkilerin keskinliði, çatýþmanýn þiddetli olmasý, tüm bu giriþimleri etkisizleþtirdi. 45- 31 Mayýs’taki halk kitlelerinin sosyal hareketine yarým aðýzla “ayaklanma” diyen uzlaþmacý küçük burjuva sosyalistleri de oldu. Fakat onu gerçek devrimci içeriði ve devrimci sonuçlarýyla bütünlük içinde ele alacaklarýna, ayaklanmayý “direniþ” düzeyinde tanýmlayarak, yani onun gerçek devrimci niteliðini bozarak kabul ettiler. Ayaklanmayla devrimin baðýný kopararak halk yýðýnlarýnýn büyük toplumsal hareketine yaklaþtýlar. Leninist Parti’nin u-
zun süredir ortaya koyduðu, devrimci durum, isyan ve ayaklanma hakkýndaki görüþlerini kopya ederek, somut duruma sýð biçimde uyguladýlar. Bu yüzden, hareketin gerçek devrimci niteliðinin derinlikli, bütünlüklü bir kavranýþýný sergileyemediler. Bazýlarý, yine Leninistlerin devrimin güncelliði üzerine olan düþüncelerini “aþýrarak” kendi görüþlerinin arasýna yerleþtirdiler. Ne ki, devrim sorununa ne kadar yüzeysel ve ciddiyetsiz yaklaþtýklarýný da göstermiþ oldular. Devrim, bugüne deðin süren olaylarýn akýþýnda, isyanlarda, iç savaþta ve en son genel halk ayaklanmasýnda geliþiyor. Devrimi güncelleþtiren bu olgulardýr. Toplumsal ve siyasal olgularýn dýþýnda ele almak, devrimin geliþimini hiç anlamamaktýr. 46- Ezilen sýnýflarýn toplumsal hareketi gücünü sokaktan alýyor. Sokaklar, örgütlü emekçi hareketinin kendini gösterdiði alandýr, savaþým meydanýdýr. 31 Mayýs’ta baþlayýp, Haziran’da devam eden ayaklanma, sokaðýn, yani eylem sahasýnýn toplumu alt üst eden gücünü çok etkileyici biçimde her insana gösterdi. Artýk hiçbir çalýþan, hiçbir emekçi, halktan hiç kimse sokaða inmeden sorunlarý çözebileceðine inanmaz. Sýnýf mücadelesinin gidiþi, sokakta, savaþ alanýnda belirleniyor. 47- Gösteriler devam ederken, siyasi iktidar, halka karþý alacaðý önlemleri açýkladý: Polisin gücü arttýrýlacak. Bu karar, devletin yeni halk ayaklanmalarýna nasýl hazýrlandýðýný gösteriyor. Ýktidarýn elinde büyük bir devlet gücü, asker ve polis gücü olmasýna raðmen, halk kitlelerine boyun eðdirememiþtir. Ýnsanlar, yapýlan þiddetli saldýrýlara karþýn sokaktan çekilmemiþtir. Tersine kitleler daha büyük bir öfkeyle sokaða, alanlara ve barikatlara koþmuþtur. Artan saldýrýlardan sonra, sokaða henüz inmeyenler de eylemcilere katýldý. Gösteriler kýsa sürede büyüdü ve tam bir eylem dalgasýna dönüþtü. Açýk olarak görüldü ki,
devletin, siyasi iktidarýn, sermayenin baskýlarý, sokaða çýkan, gücünü birleþtiren, dövüþen devrimci insanlar üzerinde bir sonuç getirmiyor. Ýktidar gücünü elinde tutanlar, halka karþý savaþta baþarýsýzlýða uðramýþtýr. Her yeni saldýrý, halk yýðýnlarýnýn daha sert tepkisi ve eylemleriyle karþýlaþacaktýr. 48- Ýktidar, kendince devletin baskýcý yapýsýný güçlendirerek, kamu harcamalarýný arttýrarak, iþçi ve halk hareketine karþý önlemler aldýðýný sanýyor. Oysaki aldýðý tüm bu önlemler kitlelerin toplumsal hareketini iyice þiddetlendiriyor. Çünkü devletin tüm giderlerinin, bütün kamu
harcamalarýnýn asýl kaynaðý halk kitleleridir. Her yeni devlet harcamasý, halkýn sýrtýna yeni mali yük bindirecektir. Yeni maddi yük ise emekçilerin sefaletinin derinleþmesi, iþsizliðin artmasý, yaþam koþullarýnýn daha da kötüleþmesi demektir. Genel durumunun kötüleþmesi ise burjuva toplumsal sistemin iç çeliþkilerinin keskinleþmesi ve sömürücülerin ve sömürülen yýðýnlarýn arasýndaki çatýþmalarýn derinleþmesi anlamýna gelir. Bu baský gücünü ve maddi temelini yýkmak için daha büyük ve daha devrimci halk eylemlerini gündeme getirir. 49-Kapitalistler nasýl ki, her grevde sonlarýný görürlerse, devrimci bir halk ayaklanmasýnda da bu sonun ne kadar yakýn olduðunu görürler. Bu nedenle, halk ayaklanmasýný önlemek eðer mümkün deðilse, patlak veren ayaklanmayý, her araca, her yola baþvurarak ve tüm kuvvetlerini kullanýp bastýrmak, onlar için
2
yaþamsal bir sorundur. Ama tekelci sermaye, toplumsal hareketi yalnýzca þiddetle, devlet gücüyle engelleyemeyeceðini uzun yýllarýn pratiðinden öðrenmiþ durumdadýr. Bu yüzden, 31 Mayýs’ý takip eden günlerde, ayaklanmacýlarla bir uzlaþma yolunun bulunmasý gerektiðini söyledi. Burjuvazi genel maddi çýkarlarýný tehlikeye atmak istemez. Buradan da anlaþýlacaðý gibi toplumsal uzlaþma burjuvazinin maddi çýkarlarýna uygun düþer. 50-Emekçi ve sömürülen sýnýflar baþkaldýrdýkça, burjuvazi o çok eski parolayý yeniden öne çýkarttý: “Mülkiyet, aile, din ve düzen”. Halka yönelik saldýrýlar bu parola altýnda yapýlýyor. Türkiye’de de siyasi iktidar ayný þeyi yaptý, bu eski burjuva iþaret altýnda saldýrýlarýný artýrdý, tüm araçlarý harekete geçirdi, statükoyu korumak için kararlýlýk gösterisinde bulundu. Ne var ki; iþçilerin, emekçilerin, halkýn birliði, eðitim, kültür ve bilinç düzeyi öyle bir noktaya ulaþtý ki, bu eski yöntemler, kitlelerin devrime doðru ilerleyiþini artýk durduramaz. Tarihin çarký geriye çevrilemez. 51- Proletaryanýn sýnýf konumunun, sýnýf mücadelesinin ve tarih sahnesine baðýmsýz bir güç olarak çýkmasýnýn bir yansýmasý, bir ifadesi olan devrimci fikirler geniþ kitleleri etkiliyor. Komünizmin devrimci fikirlerinin kitlelerde ne denli derin bir etki yarattýðý ayaklanma günlerinde açýkça görüldü. Bu etkiyi park forumlarýnda da gördük. Þurada burada baþka görüþler de ortaya atýldý. Fakat devrimci görüþler, hep daha öndeydi. Toplumun dönüþtürülmesini hedefleyen devrimci düþünce halk kitleleri içinde bu çekim merkezini oluþturuyordu. Ayaklanma bu etkiyi artýrdý, geniþ kitlelere taþýdý ve güçlendirdi. Burjuvazi, komünizmin emekçileri, gençliði, kadýnlarý etkilemesini önlemek için tüm baský ve yasak yöntemlerine baþvurdu. Fakat ayaklanma konan tüm bu engelleri yýkýp geçti. Bugüne dek devrimci güçlerle bir araya gelemeyen insanlar, çatýþmalarda yan ya-
na oldular. Komünal yaþam kurdular, forumlarda tartýþtýlar ve kolay kolay kopmayacak bir iliþki kurdular. Burjuvazi ve siyasi iktidar, yaratýlan bu devrimci atmosferin diðer kitleleri etkilememesi ve kendi etkisindeki yýðýnlarýn kendi denetimleri dýþýna çýkmamasý için hemen harekete geçti. Bugüne kadar olduðu gibi gericiliðe, milliyetçiliðe, þovenizme vb. baþvurdu. Ama artýk tüm bu çabalarý iþe yaramýyor. Burjuva toplum çözülüp daðýlýyor. Ýnsanlar kendi aralarýnda ilerici, devrimci, hümanist yeni bir iliþki kurdular. Artýk bunun öncesine dönmeyecekler. Yeni bir gelecek için yola çýkýlmýþtýr. Ve her gün yeni yeni insan gruplarý bu harekete katýlacaktýr. 52- Çalýþanlar, gençlik, kadýnlar, halk kitleleri açýsýndan, özgürlükleri ne denli geniþletirse geniþletsinler, bu özgürlükler, burjuva toplum çerçevesinde yine de sýnýrlý, eksik, geliþmemiþ ve denetimli olacaktýr. Buradan özgür insanlarýn oluþturduðu yeni birliðe, demokrasinin en olgun ve tam olarak uygulandýðý sosyalizme varmak için toplumsal iliþkilerde nitel bir deðiþim, devrim gerekiyor. Yani varolan mevzilerin niceliði artýrýlarak geleceðin özgür bireyler toplumuna varýlmaz. Komünizme, ortaya çýkan hareket alanýný geniþlete geniþlete varýlmasý tezi, oportünist sosyalizmin tezidir. 31 Mayýs, halkýn yeni bir geleceðe devrimci savaþýmla, devrimle varmak biçimindeki isteklerinin, eðilim ve yönelimlerinin apaçýk ifadesidir. 53- Gözü parlamentodan baþka bir þey görmeyen reformistler, ayaklanmanýn
toplumda yaptýðý derin etkiyi sandýða, seçimlere, parlamentoya nasýl yansýtýrýz diye düþünce geliþtirmeye baþladýlar. Parlamento budalalarýnýn devrimci bir hareketten çýkardýklarý sonuç bu. Onlar böylece bu toplumsal hareketten hiçbir þey anlamadýklarýný tanýtlamýþ oldular. Devlet güçleriyle günlerce çatýþan insanlarýn amacý, burjuva parlamentosuna taze güç taþýmak, onu yenilemek deðil, tersine, parlamento da içinde devlet egemenlik sisteminin baskýcý, sömürücü niteliðini açýða çýkartmak, geniþ kitleleri devletin yýkýlmasý mücadelesinde birleþtirmek. Kýsacasý baþka bir dünyanýn baþka bir iliþki biçiminin olanaklý olduðunu göstermektir. Parlamento ahmaklarý bilmiyor ki, burjuvazinin amacý, bugünkü sistemden uzaklaþan, baþkaldýran, devrime yönelen kitleleri, parlamentoya çekerek bu yolla yeniden yönetir duruma gelmektir. Burjuvazi, parlamento yoluyla halk yýðýnlarýnýn isteklerini yönetmek ve denetlemek istiyor. 54- Kahramanlýk çaðýnýn kapandýðýný söyleyenler, 31 Mayýs’a ve Haziran’a baksýnlar. Yoðun saldýrýlar altýnda barikatlara, sokaklara koþanlar, bu çaðýn sürdüðünü gösterdiler. Barikatlar orada burada toplanan derme çatma malzemeler üzerinde deðil, baþkaldýranlarýn cesareti üzerinde kuruluydu. Gösterileri sürdürmek, kent merkezlerine, alanlara yürümek için ortaya konan yürekli davranýþ, toplum üzerinde derin bir etki yarattý. Ortaklaþa ve insanca bir gelecek, halk kitlelerinin yü-
3
rek li davranýþlarý, kahramanca giriþimleriyle kurulacaktýr. 55- Gençler, kadýnlar, çalýþanlar, bugünkü toplumsal ve siyasi statüye karþý mücadele verirken, gelecekten esinleniyorlar. Koþullarýn hümanist olduðu, bireylerin özgürlük içinde davrandýðý, yabancýlaþmanýn ve bugünkü toplumun sýnýrlýlýklarýndan kurtulmuþ olarak, kendilerini çok yönlü olarak geliþtirdiði bir gelecek. Burjuva toplum tüm bunlarýn önünde engel. Reformlarla düzeltmelerle ve iyileþtirmelerle bu toplumun doðasý deðiþtirilemez. Yeni bir gelecek eski toplumun ilerlemesiyle olanaklý duruma gelmiþtir. 56- Kitlelerin coþkunluðunun devrim-
ci enerjisinin, cesurca giriþimlerinin dorukta olduðu, ayaklanmanýn etkisinin gün gün, saat saat arttýðý, harekete milyonlarýn katýldýðý, iktidarýn iyice sýkýþtýðý bir sýrada daha ileriye gidilemedi. Halk daha ileriye gitmek için eylemden eyleme koþtukça, hareketin içindeki örgütlü burjuva ve küçük burjuva unsurlar, çevreler, ilerleyen hareketi geri çekmeye, ya da onu ýlýmlýlaþtýrmaya çalýþtýlar. Bu çevreler, deðil ayaklanmayý zafere kadar taþýmayý, bir an evvel sona ermesi için ellerinden geleni yaptýlar. Eðer hareket bu noktaya kadar ilerleyebilmiþse, bu onlara raðmen, onlarýn dýþýnda ve onlarý sürükleyerek olmuþtur. Ama böylece herkes bir ayaklanmadaki, devrimdeki yerini belli etmiþtir. Devrimci kitleler bu durumu kendi içinde deðerlendirecektir. 57- Proletaryanýn ayaklanmadaki rolünü ve yerini deðerlendirirken, iþçi sýnýfýnýn tavrýnýn bütünlüklü olmadýðý ve olmayacaðý bilinmelidir. Kapitalizmde bölünmüþ bir sýnýf durumundadýr proleter sýnýf. Bu nedenle büyük toplumsal olaylarda ayný zamanda farklý ve karþýt ideolojik akýmlarýn etkisi altýndadýr. Kapitalizmde ekonomik ve politik geliþmenin eþitsizliði iþçi sýnýfýnýn mücadelesinin eþitsiz olmasýný getirir. Emekçi sýnýf bu durumu, örgütlenme ve ortak mücadeleyle aþmaya çalýþýr. Belirtmek gerekir ki, devrimin daha güçlü dalgalarý, iþçi sýnýfýný daha geniþ kitleleriyle harekete çekecektir. 31 Mayýs’ta olduðu gibi daha önceki tüm yýðýnsal devrimci eylemlerde iþçi sýnýfýnýn en devrimci, en kararlý ve sýnýf bilinçli kesimi etkin bir rol oynadý. Devrimci unsurlar dýþýnda emekçi sýnýf, sendikalarýyla birlikte, bu sýrada bu gösterilere de kitlesel olarak katýldý. Fakat daha fazlasý beklendi. Sendikalar daha fazla ileri gitmek istemiyorlardý. Sendikalý iþçiler de öyle davrandýlar. Bugünkü iþlerini koru-
mak için yani maddi çýkarlarý için siyasal olarak daha ileri gitmek istemediler. Oysa ki, tüm ezilenlere öncülük ederek kendilerini kurtarabilirler. Halkýn toplumsal hareketinin daha ileri gitmesi, iþçi sýnýfýnýn öncü rol oynamasýna baðlýdýr. Ýþçilerin görevi her koþulda, devrimci çýkarlarýný, siyasi çýkarlarýný, sýnýf mücadelesinin çýkarlarýný savunmaktýr. 58- Büyük kitlelerin devrimci bir baþkaldýrý içinde olduðu bir sýrada toplumun
dönüþtürülmesinin ya da yeniden örgütlenmesinden ne anlamak gerektiðini açýklamak gerekiyor. Öncelikle belirtmek gerekir ki, toplum kapitalizm çerçevesinde sürekli yeniden örgütlenir. Kapitalizm varolan durumu sürekli alt üst ederek var olabilir. Örnek; kamu sektöründeki iþletmelerin özel sektöre devredilmesi (özelleþtirme), emeðin özel sektör temelinde yeniden örgütlenmesidir. Bizim sözünü ettiðimiz yeniden örgütlenme, kapitalist temelde deðil, bu temelin yýkýlmasý ve
4
toplumun toplumsal mülkiyete dayanan örgütlenmesidir. Toplumun devrimci yeniden örgütlenmesidir. Bu örgütlenme, üretici güçlerin evrensel geliþmesi yönündedir. Toplumun küçük-mülkiyet temelinde yeniden örgütlenmesi ise, toplumsal üretken güçlerin evrensel ilerlemesine terstir ve gerici bir örgütlenme olur. Proletaryanýn savunduðu toplumun komünist yeniden örgütlenmesi için, öncelikle koþullarýn devrimcileþmesi gerekiyor. 59- Bu ayaklanmanýn somut, elle tutulur kazanýmý nedir diye sorulduðunda, buna verilecek yanýt: Taksim Komünü, semtlerde oluþturulan halk meclisleri ya da park forumlarýdýr. Taksim Komünü þu an ortada yok, park forumlarý da daðýlabilir. Ancak her yeni isyan ve ayaklanmada yeniden ortaya çýkarlar. Þu an hareket devam ediyor, yeni ürünler çýkarabilir ya da ortaya çýkan araçlarý biçimlendirip kalýcýlaþtýrabilir. Proletaryanýn kurtuluþu, insanlýðýn kurtuluþu hedefi olanlar, büyük bir toplumsal alt üst oluþun kazanýmlarýný yalnýzca o sýrada ortaya çýkan somut ürünlerle, araçlarla ölçmez. Bu sýrada devrimin dayanacaðý birçok devrimci deðer yaratýldý. Daha önce birbirini tanýmayan, ayrý ayrý duran ve hatta birbirine yabancýlaþan insanlar, eylem içinde bir araya geldi, birleþti, kaynaþtý, kenetlendi. Yani devrimci temelde faþizme ve sermayeye karþý mücadele temelinde yeni bir iliþki yarattý. Savaþ yeteneði kazandý, devrimci eðitimden geçti ve önemli bir politik deneyim edindi. Ýnsanlar özgür ve insancýl bir geleceði bu deðerlere dayanan bir devrimle kuracaklar. 60- Çok sayýda insan eylemlere ilk kez katýldý. Bir çoðu örgütlü siyasi yapýlarýn dýþýnda. Ama toplumsal sorunlarý yakýndan izlemiþ ve siyasal alanda olanlarý da yine yakýndan gözlemiþ. Sadece izlemek ve gözlemlemekle kalmamýþ, ayný
zamanda belli sonuçlara ulaþmýþ. 31 Mayýs’ta ise gidiþata müdahale etmek bir zorunluluk oldu. Sokaða, alanlara ve barikatlara koþarken son derece içtenlikli davrandýlar. Hareket eðer günlerce sürdüyse halktan insanlarýn, kadýn ve gençlerin bu içtenlikli davranýþý nedeniyledir. Onlarýn katýlýmýyla devrim büyük bir hýz kazandý, derinleþti ve daha ileri noktalara taþýndý. Küçük burjuva sosyalist çevreler, küçük bir ilerleme için büyük bir gürültü koparýrken, onlar büyük sonuçlara yol açacak olan eylemlerini gerçekleþtirirken bile tam bir yalýnlýkla davrandýlar. 61- Burjuvazinin ve siyasi iktidarýn halka karþý yaptýðý büyük güç gösterileri egemenlerin gücünü deðil, emekçi halkýn gücünü gösteriyor. Ýktidarýn gösteri yapan insanlara karþý büyük bir güç kullanmasý ve bu gücü arttýracaðýný açýklamasý, gerçekte halktan, halkýn gücünden ne denli korktuklarýnýn somut kanýtýdýr. Onlar, halkýn cehaletinden, çabuk aldanma özelliðinden deðil, zekâsýndan, zekice eleþtirilerinden, içinde olduðu kölelik ve sömürü koþullarýný sorgulamasýndan, devrimci eðiliminden ve politik yöneliminden, güçlerinin devlete karþý birleþtirmesinden, devrimci bir gücü oluþturmasýndan korkuyorlar. Önce 1 Mayýs’ta Taksim’i iþçilere ve halka yasaklayarak; kitleler güçlerini birleþtirmesin diye köprüleri açarak, sonraki süreçte ve 31 Mayýs’ta ve izleyen günlerde halk kitlelerine saldýrarak; dövüþen ve dönüþen bir halktan ne kadar korktuklarýný ortaya koydular. Halk kitleleri savaþan ve tarih yapan bir güç durumuna gelmiþtir. 62- Kitleler yalnýzca isteklerini açýkça ortaya koymakla kalmadýlar, bunlarý yaþama geçirme yeteneðine sahip olduklarýný da gösterdiler. Bu süreçte oluþturulan komünal iliþki, halk meclisleri, halk komiteleri, toplumsal yeteneklerinin ürünüdür. Yeni toplumsal iliþki kalýcý olarak, ancak üretim araçlarýnýn toplumsal mülkiyetinde kurulabilir. Burada önemli olan, emekçi kitlelerin yeni bir iliþki biçimini gerçekleþtirme
yeteneðine ve kararlýlýðýna sahip olmasýdýr. Tarihsel olarak, varolan iliþki tarzýnda farklý bir iliþki tarzý ancak bunu maddi koþullarý oluþmuþsa ortaya çýkar. Kapitalizm, toplumsal üretici güçlerin evrensel geliþimini gerçekleþtirerek, kendi iliþki biçiminden farklý olanýnýn nesnel, tarihsel koþullarýný oluþturmuþtur. Yeni iliþkiler ise toplumsal devrimi geliþtirir. 31 Mayýs Ayaklanmasý, iþçilerin ve halk yýðýnlarýnýn devrimci yetisini, ýsrarýný ve gücünü ortaya koydu. 63- Halk ayaklanmasý, devrimi soyut biçimde deðil, somut olarak, canlý yaþamýn bir olgusu olarak ele almamýzýn koþullarýný yarattý, somut olanak ve araçlarýný gösterdi. Bugüne dek, devrim üzerine soyut laf edenler, bundan sonra somut olarak konuþacaklar. Devrimci proleter parti, þimdiyi kadar devrimi olgular temelinde ele aldý. 31 Mayýs Ayaklanmasý, somut bir olgu olarak ve yarattýðý toplumsal örgütlenmelerle devrime pratik yaklaþmayý herkese kabul ettirecektir. Ortaya çýkan tüm bu durumlar, olgular ve araçlar devrimi olanaklý duruma getiriyor. 64- Ayaklanma günlerinin ortaya çýkardýðý baþka bir öðe de, büyük halk dayanýþmasýdýr. Dayanýþma barikatlarda, sokakta, çarpýþma anýnda, kendini gösterdi. Savaþýmýn en yoðun anlarýnda tüm savaþçýlar birbirlerine yardým etti, sahiplendi, birbirine siper oldu, baðrýna bastý. Yaratýlan bu deðer öylesine önemli
5
ki, herkese güç kattý ve daha bir coþkuyla ileri atýlmasýný ateþledi. Gelecek kuþaklara taþýnmasý gereken bir deðer, bir saðlam karakter ve gerçek devrimci nitelikti. Dayanýþma sadece bunlarla sýnýrlý deðil. Halkýn eylemcilere evlerini açmasý, onlarý desteklemesi, çeþitli yardým malzemeleri vermesi, tüm bunlarý yaparken sergilediði içtenlikli davranýþ çok etkileyiciydi. Taksim’de –Gezi Parký’ndakurulan komün tamamen halkýn ortaya koyduðu dayanýþmanýn bir ürünüdür. Komün, insanlarla dayanýþmanýn ne denli önemli olduðunu gösterdi ve gereksinmelere göre paylaþmanýn güzelliðin yaþattý insanlara. Ýnsanlar arasýnda yepyeni iliþkiler buradan doðar. 65- Devrimin ayaklanmayla geliþimi ve bu sýrada biçimlenen toplumsal örgütlerle toplum yeni bir anlayýþ kazandý. Ýnsanlar artýk geçmiþe, güncel burjuva topluma, bugüne kadarki yaþam biçimine eleþtirel biçimde yaklaþýyorlar. Sorguluyorlar, gözden geçiriyorlar ve yeni deðerlendirmelerde bulunuyorlar. Park forumlarý insanlardaki büyük deðiþimin yansýmasýdýr. Geliþen yeni anlayýþ, eleþtirel bakýþ açýsý, eski toplumun daðýlmasýnýn ve yeni bir toplumun kaçýnýlmazlýðýnýn açýk bir ifadesidir. Ýþçi sýnýfý ve halk yýðýnlarýnýn devrimci hareketi ve bu temelde geliþen yeni düþünceler, toplumu derinden sarsýyor ve dönüþtürüyor. Toplumdaki dönüþümün pratik yansýmalarýný, yaþamýn her alanýnda görebileceðiz. 66- Bu süreçte örgütlenen komün, park forumlarý ve halk meclislerine hatalý yaklaþýlýyor. Devrim yoluyla, toplumu dönüþtürme hedefi olmayanlar ya da devrimden çoktan uzaklaþmýþ olanlar, bu yeni örgütlenmeleri, kendi anlayýþýna uygun olarak birer kültürel etkinlik ya da yerel yönetimlerin iþlevini üstlenen toplumsal kurumlar olarak
görülüyor ve öyle kalmasýný istiyorlar. Oysa ki, bu çok hatalý bir yaklaþýmdýr. Ortaya çýkan organlar kurulan toplumsal iliþkilere karþý halkýn yaptýðý devrimci saldýrýyla baðýntýlý olarak þekillendi. Yani birer mücadele aracýdýr. Toplumu deðiþtirmek için birer mücadele aracý olarak görmemek, devrimci kavgayla baðýný koparmak, onlarýn canlýlýðýný, dinamizmini, geliþmiþliðini ve etkisini yok etmek demektir. Paris Komünü ile iliþkisi ise yanlýþ
yorsa, bir devrime dönüþür. Devrimi kitleler yapar. O büyük halk hareketinin yanýnda küçük bir güç olarak kalan örgütlü komünist güçler, örgütlü davranýþlarý sayesinde, kendisinden yüzlerce kat büyük olan örgütsüz yýðýnlara göre daha etkin olabilir. Ve iþçi kitleleriyle, emekçilerle kurduklarý sýký ve saðlam iliþki sayesinde kitleleri etkileme, harekete geçirme, yönlendirme yeteneðine dayanarak, iþçilere, halka ve devrime önderlik edebilir. 68- Ayaklananlar, her kentte, sempatiyle karþýlandýlar, içten bir destek gördü-
yerde kuruluyor. Paris Komünü (1871) iþçilerin burjuva baskýlara bir iç savaþla yanýt vermesiydi. Bir iç savaþ aracýdýr. Proleter iç savaþýn gücünü göstermiþtir. Politik bir araçtýr, politik bir biçimdir. Proletaryanýn nihai kurtuluþunu saðlayabilecek politik bir biçimdir. 31 Mayýs’la ortaya çýkan yýðýnsal örgütlenmeler, devrimci mücadele araçlarýdýr, devrimi gerçekleþtirmenin pratik araçlarýdýr. 67- milyonlarýn katýlýmýyla, ayaklanma örgütlü güçleri çok aþtý. Bu denli büyük bir kitlenin katýlmasý, devrimin halk içinde nasýl derin kök saldýðýnýn ve ne kadar saðlam bir temele sahip olduðunun güçlü bir kanýtýdýr. Her büyük ayaklanma, her gerçek devrim örgütlü güçleri aþan bir kitlenin katýlýmýyla gerçekleþtir. Ya da bir hareket geniþ kitleleri eyleme geçirebili-
ler. Çünkü onlar, toplumun büyük çoðunluðunun istekleri, özlem ve arzularý için dövüþüyorlardý. Ayaklanmanýn kitleler tarafýndan sahiplenilmesi, geliþtirilmesi, geniþletilmesi ve güçlendirilmesi bundandýr. Kapitalizm tarafýndan köleleþtirilen, sömürülen, baský gören emekçiler ve yoksullar tarafýndan ateþli biçimde destek görmesi bundandýr. 69- 31 Mayýs Ayaklanmasý, devrimci mücadelenin bu topraklarda ulaþtýðý tepe noktalarýndan biri ve en ileri gidebileni oldu. Mücadelenin zirve noktalarýna çýkmasý, sýnýflar savaþýmýnýn gidiþi üzerinde büyük bir etki yaratmýþtýr. Zirve noktasýna çýkmakla hareket daha geniþ kitleri eyleme, öne atýlmasý için ateþlemiþ ve genel olarak daha ileri gitmiþtir. Daha sonra, mücadeleye yeni atýlan insanlarýn, kendisine örnek aldýðý ilk planda uygulamaya
6
sokmak istedikleri mücadele tepe noktasýna çýkandýr. Elbette yýðýnlarýn yeni, özgür ve insanca bir gelecek için savaþýmý, yeni doruk noktalarýna çýkacak, varýlan noktalardan daha ileri gidecektir. Fakat oraya varýlan doruk noktalarýna bakarak ilerleyecektir. 70- Yýðýnsal eylemler, baþta Ýstanbul olmak üzere diðer kentlerde yoðunlaþtý. Ýstanbul’un diðer büyük kentlerin birer ayaklanma merkezi olmalarý elbette bir rastlantý deðildir. Bu topraklardaki nüfusun yüksek bir bölümünü barýndýrýyor. Daha önce kýrsal alanda ayrý ayrý duran, daðýnýk nüfus Ýstanbul’da ve diðer kentlerde bir arada bulunuyor. Nüfusun büyük çoðunluðu kentlerde toplanmýþtýr. Bununla baðýntýlý olarak bugün emekçi nüfus buralarda, kapitalizm tarafýndan birleþtiriliyor, eðitiliyor ve kültür edinmeleri saðlanýyor. Böylece kentler burjuvaziye karþý birleþmenin, ortak örgütlenmenin ve ayaklanmalarýn merkezi haline getiriliyor. Ýþçi nüfusun yoðun olduðu bu kentler sosyalizmin ortaya çýkmasýnýn da zeminidir. Kentler olmasaydý, sosyalizm de ortaya çýkmazdý. Kapitalist geliþme çerçevesinde zorunlu olarak çok büyüyen kentler, uzlaþmaz sýnýf çeliþkilerini içinde barýndýrýyor. Bu nedenle toplumsal sýnýflar arasýndaki sosyal çatýþmalarýn da yoðunlaþtýðý merkezlerdir. Ýstanbul’un diðer kentler ve kýrsal nüfus üzerinde ayrý bir etkisi ve aðýrlýðý var. Ýstanbul’un burjuvaziye ve iktidara karþý harekete geçmesini getiriyor. Ýstanbul’un bu etkisi, ateþleyiciliði ve halkta yarattýðý sempati, bu ilin iþçi kenti olmasý, devrimci mücadelede genellikle ön planda olmasý vb. den ileri geliyor. Yine Taksim’in, 1 Mayýs eylemlerinin aðýrlýk merkezi olmasý, bu kente karþý duyulan sempatinin oluþmasýnda ayrý bir yeri var. 71- Burjuva ulusalcýlar, burjuva cumhuriyetçiler, propaganda yaparak toplumdaki sosyal sýnýflar arasýnda sürüp giden toplumsal sýnýf çatýþmasýnýn üstün örtmeye çalýþýyorlar. Ulusalcýlýðý öne çýkartarak halký kendi ideolojik etki alanýnda tutmayý amaçlýyorlar. Burjuva ulusalcýlýk, burjuva cumhuriyet, burjuvazinin ulusal sýnýf çýkarlarýný ve ulusal sýnýf egemenliðini ifade eder. Burjuva cumhuriyet, burjuvazinin sýnýf egemenliðinin siyasi bir biçimidir ve burjuva içeriði tarafýndan belirlenir.
Siyasi iktidarýn, dini gericiliðin, toplumu varolan burjuva toplumun kurumlarýnýn daha gerisine götürmek istediði ileri sürülerek halktan varolan siyasi kurumlarýn savunulmasý istenmektedir. Öncelikle belirtmeliyiz ki, Türkiye’de kurulan burjuva cumhuriyeti kuruluþundan beri gerici burjuva diktatörlüðü karakterine sahip olmuþtur. Ve burjuvazinin proletarya ve halk kitlelerinin üstündeki sýnýf egemenliði olarak daima dinin egemenliðini de içermiþtir. Burjuvazinin kitleler üzerindeki egemenliði din olmadan düþünülemez. Cumhuriyetin dinin egemenliðine karþý olduðu ya da dine dayanmadýðý görüþü gerçek dýþýdýr. Ýþçilerin, tüm ezilen ve sömürülenlerin kurtuluþunu saðlayacak olan politik biçim emeðin cumhuriyetidir. Devrimci komünizmin görevi burjuva düzeni ve onun siyasi üst yapýsýný yýkýp, emeðin devrimci iktidarýný kurmaktýr. Ulusal bakýþ açýsý burjuva bakýþ açýsýdýr. Ýþçilerin sýnýf bilincinin köreltilmesidir. Sýnýf mücadelesi yerine, burjuvaziyle sýnýf iþbirliðini savunur. Dolayýsýyla burjuvaziyi, onun sýnýf egemenliðini ve kurumlarýný devirmeyi, yýkmayý amaçlayan devrimin engellenmesidir. Ulusalcýlýk baþka bir yönüyle Türk ulusunun egemenliði altýnda tutulan tüm ezilen ulus ve ulusal topluluklara karþý geliþtirilen þovenizmin kaynaðýdýr. Sosyal þovenizm de ezen ulusun ulusal duygularýndan beslenir. Devrimci iþçiler, yurtseverlik, ulusalcýlýk ve burjuva cumhuriyetçiliði yanýlsamasý içine düþmeyecekler. Onlar enternasyonalist bir anlayýþla mücadeleyi sürdüreceklerdir. 72- 31 Mayýs’ta burjuva ulusal duygularla hareket edenler olsa da ayaklanma halkýn toplumsal hareketidir, toplumsal bir ayaklanmadýr. Ýleri sürülen istemler toplumsal ve siyasal karakterlidir. Gerek Türkiye’de gerek Brezilya’da, gerekse de Avrupa ve Amerika’da son dönemde yükselen tüm gençlik, iþçi ve halk hareketleri toplumsal hareketlerdir. Toplumsal nitelikleriyle, evrensel hareketlerdir. Varolan toplumsal sistemden kaynaklanan kitlelerin sosyal istemleri ve karþýlanmayan arzularý burjuvazinin açýk devrimci mücadeleyle ve zorla devrilmesiyle, iþçi sýnýfýnýn egemenliðini kurmasýyla yerine getirilebilir. Dünya her yerde toplumsal ayaklanma-
lar ve toplumsal devrimlerle alt üst oluyor. 73- Ayaklanma sadece bir ya da birkaç kentle sýnýrlý kalmadý. Hemen hemen tüm kentlere yayýldý. Ayaklanmanýn ayný anda bu kadar geniþ alanda etkisini göstermesi için buralarda patlayýcý toplumsal durumun olmasý daha ötesi, anýnda eyleme geçecek bir gücün olmasý gerekir. Böyle bir güç var, gerçekten var! Bir toplumsal ayaklanmayý zorunlu yapan nesnel koþullarýn zemini üzerinde oluþan böyle büyük ve yaygýn baþkaldýrýnýn ayný anda patlak vermesi, iletiþim ve ulaþým araçlarýnýn günümüzde ulaþtýðý düzeyle yakýndan baðýntýlýdýr. Bunun yanýnda, halk kitlelerinin þimdiye dek sýk sýk eyleme geçmesinin getirdiði kendi güçlerini çabuk hareket geçirme deneyimi ve yeteneði de önemli bir faktör. Gördük iþte, devrimin nasýl bir güce sahip olduðunu. Harekete geçen bu gücün egemenler tarafýndan kolay kolay bastýrýlmayacaðý da ortaya çýktý. 74- Devrimi hazýrlayan koþullar üzerinde dururken, yalnýzca iç etkenleri göz önünde tutmak çok eksik bir deðerlendirme olur. Oysa dýþ etmenler, devrimin oluþumunda, temposunda ve sonuçlanmasýnda önemli bir rol oynar. Uluslar arasý iliþkilerin çok daha iç içe geçtiði karþýlýklý etkileþimin çok büyük olduðu günümüzde dünyadaki deðiþimler ve geliþmeler her ülkeyi az ya da çok bu ya da þu derecede etkiler. Her ülke kapitalist dünya pazarýna dâhildir, aralarýnda kozmopolitik, ekonomik iliþkiler oluþmuþtur. Bu çerçevede meydana gelen kapitalizmin dünya ekonomik krizi, her ülkeyi çeþitli düzeylerde etkiliyor. Kapitalist ülkelerdeki, kapitalist dünyadaki sýnýf savaþýmlarý, ayaklanmalar ve devrimlerin etkisi her ülkedeki mücadelede kendini gösteriyor. Latin Amerika devrimleri, Mýsýr ve Tunus devrimleri, Avrupa ayaklanmalarý tüm dünyada iþçilerin ve halklarýn devrimci savaþýmýnýn geliþiminde kendisini açýkça hissettirdi. Bizde, 31 Mayýs halk ayaklanmasýnda dýþ etkinin rolü olduðunu biliyoruz. 75-Ayaklanma daha ileriye, iktidara gidemedi. Bunda ayaklanma bileþenlerinin çok farklý ve karþýt siyasal görüþlere sahip olmalarýnýn etkisi var. Burjuva kesim, toplumsal durumu gereði iþi bu noktaya kadar vardýramazdý. Çünkü devrim,
7
onlarýn toplumsal temellerinin ortadan kaldýrýlmasý demektir. Küçük burjuvalarýn içinde olduklarý açmazlarý yansýtan küçük burjuva sosyalizmi, býrakalým hareketin daha ileriye gitmesini istemelerin, ileriye giden eylemci yýðýnlarý, geriye kendi geri noktalarýna çekmek için bir çaba içine girdiler. Onlara göre kendi politik platformlarý, toplum için tek kurtuluþ yoludur. Devrimci kitlelerin gerçek devrimci çizgisini hep aþýrý bulmuþlardýr. Ama devrimci olan hep baskýn geldiði için sürekli devrimci olaylarýn peþinde sü-
rüklenirler. Halk kitleleri bu ayaklanma sýrasýnda daha ileri gittiler ve pek ‘aþýrý’ davrandýlar. Ezilen sýnýflarýn gerçek kurtuluþ yolu, uzlaþmacý sosyalizmin mahkûm etmeye uðraþtýðý tüm bu ‘aþýrýlýklar’ýn devrimci bir iktidara kadar vardýrýlmasýndan geçer. Kitleler bu sýrada, savaþýmýn yoðun pratiði içinde ortaya çýkan eksikliklerini, zayýflýklarýný, yetersizliklerini giderirlerse, yani kendilerinden ileri gelen engelleri aþarlarsa, kesinlikle devrim bu topraklarda gerçek olur. 76- Bu insanlarýn gerçekleþtirdikleri burjuva tarihsel olaydaki rollerini deðer-
lendirirken,
at týk la rý adýmýn politik deðerini göz önünde tutmalýyýz. Giriþtikleri eylemler, bu baský ve sömürü toplumundan kurtulmak için gerçek bir ilerleme oldu. Ve dünyayý deðiþtirecek olan, iþçilerin, halkýn alt üst edici pratiðidir, doðrudan eylemidir. 31 Mayýs’ta ve Haziran günlerinde büyük bir etki yaratan toplumu derinden sarsan milyonlarýn güçlerini, enerjilerini olanaklarýný eylemde birleþtirmeleri ve harekete geçirmeleri oldu. Eylemlerin, gösterilerin, barikatlarýn çekiciliði gücü ve etkisi en uzak noktalara ve dünyanýn birçok köþesine dek gitti, sempatiyle karþýlandý ve destek gördü. 77- Halkýn tarihsel giriþkenliði bütün devrimci önemine karþýn, oportünist sosyalizm tarafýndan en sýð yaklaþýmla ele alýnýyor. Varolan toplumsal durum sokaða çýkanlarýn eylemleriyle deðiþti ve devrimci bir atmosfer topluma egemen oldu. Ýnsanlar günlerce bu özgür atmosferi soludu. Bu ortamda halk kendi tarzýnda yeni bir iliþki yarattý. Bu sonuçlar 31 Mayýs’la yaratýldý. Tarihsel bir deðiþim, kitlelerin giriþkenliklerinin, devrimci enerjisinin ve eylemci gücünün harekete geçirilmesinin bir sonucu olacaktýr. Uzlaþmacý hareketlerin kitlelerin tarihsel giriþkenliðini yumuþatma çabalarýna karþýn, devrimci marksizm bu giriþimlerin sonuna dek geliþtirilmesi ve en devrimci biçimleri almasý için ýsrarlý bir uðraþ içinde olacaktýr. 78-Ezilen ve sömürülen yýðýnlarýn giriþkenliði devrimci bir saldýrý temelinde sonuca ulaþabilir. 31 Mayýs ve Haziran halkýn devlet güçlerine karþý tam bir devrimci saldýrýsýydý. Bu sýrada olan þey sermayeye ve devlet iktidarýna karþý sokaða çýkan insanlarýn davranýþýna egemen olan bir eðilimin devamý ve daha üst düzeye çýkmasýdýr. Uzun zamandýr sokaða inen,
meydanlara çýkan iþçiler, emekçiler HES’lere vb. karþý mücadele eden köylüler, burjuvaziye ve devlet güçlerine karþý saldýrýcý, ortakçý ve ayaklanmacý bir davranýþ içine girdiler. Öðrenciler “baþkaldýrýyoruz” diye eyleme geçtiler. Halk ayaklanmasý bu eðilim ve yönelim üzerine geldi. Görevimiz kitlelerin mücadelesini geliþtirmek, güçlendirmek ve daha ileriye götürmektir. 79- Dünyada gözlemlenen bir durum bizde de kendini gösteriyor. Aydýnlarýn, sanatçýlarýn orta sýnýf bireylerinin ve hatta burjuvalardan kimi unsurlarýn halk mücadelesinin yanýnda yer almasý. Bizde bu durum yeni deðil, ama ayaklanma günlerinde daha belirgin ve daha yoðun olarak görüldü. Alt orta sýnýfa giren çok sayýda sanatçý ve aydýnýn yaþam koþullarý, sermayenin büyümesiyle, hýzla bozulmakta ve iþçilerin yaþam durumuna yaklaþmaktadýr. Dolayý-
sýyla onlarýn emekçi sýnýflarýn saflarýna katýlmasý bu durumun zorunlu bir sonucudur. Burjuvazinin enteleküel unsurlarý ise entelektüel yetenekleri sayesinde burjuva toplumun çözülüp daðýldýðýný ve geleceðin iþçi sýnýfýnýn tarafýnda olduðunu sezinliyorlar. Emekçi hareketinin yanýnda yer almalarý bundandýr. Bu eðilim, burjuva toplumunun nasýl sýçramalý bir çöküþ içinde olduðu ve hýzla daðýlmakta olduðunun bir baþka kanýtýdýr. 80- Büyük halk eylemi toplum üzerinde radikal bir etki yaratan kolektif ajitas-
8
yon örneði oldu. Kolektif devrimci ajitasyon günlerce süren sokak eylemleri, barikat savaþlarý, yürekli yýðýnsal ataklar üzerinden yapýldý. Geniþ kitleler üzerinde bu denli derin bir iz býrakmasý, eylemlerin bu kitlesel devrimci niteliði nedeniyledir. Kapitalizmin insanlýk dýþý koþullarýna karþý koþullarýn insancýllaþtýrýlmasý ya da en insancýl koþullarýn yaratýlmasý için verilen bu kolektif halk eylemi, toplum üzerinde en hümanist duygularý uyandýrdý ve onlarý yepyeni bir yaþam için verilen mücadeleye çekti. Ýnsanlarýn bilincinde ve kalbinde sevgiyle bir yer edindi. 81- Aleviler, yýðýnsal devrimci hareketin önemli bir gücü ve bileþenidir. Ayaklanma günleri Alevilerin devrimdeki etkin rolünü bir kez daha gözlerin önüne serdi Bu topraklarda bugüne dek verilen bütün ileriye yönelen mücadelelerde Aleviler içten bir biçimde yer almýþlardýr. Ýlerici ve devrimci toplumsal bir olay yoktur ki, Aleviler onun içinde yer almamýþ olsun. Aleviler, insanca olan her ileri hareketin içinde bulunurlar. Proletaryanýn devrimci siyaseti Alevilerin devrime daha etkin olarak katýlmalarý için her zamankinden daha fazla bir çaba içinde olmalýdýr. 82- Reformist yasal sol partilerin yaptýklarý deðerlendirmelere bakýlýrsa, ayaklanmadan ne öðrenmiþler ne de doðru sonuçlar çýkarabilmiþlerdir. Ayaklanma halk kitlelerinin tarih yapma gücünü, yeteneðini ve yaratýcýlýðýný ortaya koyarken onlar halk kitlelerinin bu özelliklerine karþý çok açýk olarak güvensizlik göstermiþlerdir. Bugüne dek iþçi sýnýfýnýn, halkýn dünyayý dönüþtürücü gücüne güvensizlik gösteren; baðýmsýz devrimci bir mücadele ve eylem çizgisi izlemeyen ve burjuvazinin kabul edebileceði sýnýrlar içinde siyaset yapanlar, bundan kendi uzlaþmacý, reformist çizgilerini terk etme biçiminde bir sonuç çýkaracaklarýna, tersine kendi durumlarýný pekiþtiren bir sonuç çýkarýyorlar. Bundan sonra da gerçek devrimci mücadelenin bunlarýn dýþýnda geliþeceði açýktýr.