KOÞULLAR DAHA UYGUN H
Yeni Evrede
Başyazı
Mücadele Birliði
alk ayaklanmasý bir devrimle sonuçlanmamýþsa da devrimin gerçekleþmesi için daha uygun bir durum yaratmýþtýr. Yolumuz üzerindeki birçok engel, pürüz ve güçlük aþýlmýþ, hedef çok daha yakýnlaþmýþtýr. Devrimci hedeflerimiz yönünde ilerlerken, þimdi daha birikimli, daha güçlü ve verilen mücadelelerden pratik sonuçlar çýkararak davranýyoruz. Emekçiler henüz yönetemiyor, fakat burjuvazi de artýk yönetemiyor. Ýþte ciddi ve derin bir bunalým. Ýþte devrimci durumun somut bir göstergesi. Türkiye ve Kürdistan’da uzun zamandýr varolan bu durum, ayaklanmadan sonra çok daha derinleþti, olgunlaþtý ve keskinleþti. Ezilen devrimci sýnýf, henüz yönetemiyor, ancak devrimci iktidara gelmek ve yönetmek için yeni olanaklara kavuþtu. Hedef devrimci iktidar olmalýdýr. Bunun ilk koþulu, eski siyasi yapýyý yýkmaktýr. Onun yerine, ayaklanma sýrasýnda ortaya çýkan yeni organlarý, devrimci iktidar organlarý durumuna getirmektir. Günün ana sorunu budur. Sorunun çözümünü büyük bir siyasi cesaretle ortaya koymalýyýz. Eski siyasi yapýnýn, burjuva devletin bastýrýcý, baskýcý, yasakçý, anti-demokratik yapýsýnýn açýða çýkmasý, ona karþý geniþ halk yýðýnlarýnýn harekete geçmesini getirmiþtir. Bu devletin bir savaþ örgütü olan niteliði varlýðýný korumuþtur. Halk bunu sürekli baský altýnda tutulmasýndan biliyor. Kürt halký, bunu kendisine karþý yapýlan aðýr baský, saldýrý ve katliamlardan biliyor. Tekelci sermaye, kitleleri yönetemiyor, ona karþý savaþýyor. Kitleler ayaklanýnca, burjuvazinin sýnýf egemenliði, bu egemenliðin bir sýnýf diktatörlüðü olduðu, bu diktatörlüðün güncel biçiminin faþist karakteri bir kez daha bu defa milyonlarýn gözünde açýða çýktý. Sonuç olarak, iþçi sýnýfýnda, ezilen sýnýflarda, kadýnlarda ve gençlikte varolan politik sistemi alaþaðý etmek için yüksek bir bilinç ortaya çýkmýþtýr. 31 Mayýs ve Haziran günlerinde, eski siyasi yapýyla çatýþan ve bedel ödeyen yýðýnlar, ulaþtýklarý siyasi bilinci pratikte uygulama olanaðýný buldular. Kavganýn
doruklarýnda doðan atmosfer yeni bir yaþam için insanlarý ateþleyici bir rol oynadý. Devrimci duygular, devrimci coþku, kendine güven, dünyayý deðiþtirmeyi amaçlayan etnernasyonalist hareketin bir parçasý olma bilinci tepe noktasýna çýktý. Oluþmuþ olan bu devrimci ortamýn küçük burjuva hareketlerin uzlaþmacý geri ve kaypak tutumlarý yüzünden sönüp gitmesine izin verilmemeli. Ayaklanma düzeyine çýkan eylemlerle, eyleme dayanarak ve eylem içinde insanlarda gözle görülür bir deðiþim yaþandý. Düþünme biçimleri, eleþtirileri sanatlarý, yani bilinç biçimleriyle ve politik hareketleriyle eski toplumun karþýsýna geçtiler. Güncel burjuva toplumla savaþýmda, geçirilen deðiþimler az bir þey mi? Kitleler kapýþmanýn yeni uðraklarýna bu nitelikleriyle girecektir. Bu, yeni kapýþmalarýn nasýl geçeceði hakkýnda bize bir fikir veriyor. 31Mayýs’la karþýlaþtýrýldýðýnda bugün, devrimci politik bilinç açýsýndan epey bir mesafe alýndýðýný söyleyebiliriz. Ýlk günlerde, hedeflerde bir sýnýrlýlýk, nasýl davranýlacaðý konusunda bir yetersizlik, hatta belli bir muðlâklýk vardý. Devrimci marksizm açýsýndan olmasa da ayaklanan milyonlar açýsýndan durum böyleydi. Ama uzun sürmedi Ýktidarýn, devletin saldýrýlarýnýn artmasý, yýðýnlarda kýsa sürede bir netleþme saðladý. Somut hedefte ve pratik politikalarda genel bir yönelim belirdi: Ýktidarýn alaþaðý edilmesi ve özgürlüklerin elde edilmesi. Gerçi katýlan güçlerin farklý siyasal ve politik eðilimi nedeniyle herkes hedefi kendi açýsýndan koyuyordu; fakat baskýn gelen, halk kitlelerinin kendi tarzýnda mücadele ve kendi tarzýnda demokrasi anlayýþý oldu. Bunca yoðun kapýþmadan sonra þurasý kesindir ki, kitlelerin ikinci bir büyük giriþimi, ilkinin ilk günlerindeki gibi bir durumu yinelemez, bu sefer kavga iktidar etrafýna yürütülecektir. Tekelci sermaye, devlet iktidarý, kitleleri etkileyecek ideolojik gücü sahip deðil. Bugüne dek varolan etkisini yitiriyor. Egemen düþüncelere dayalý argümanlar giderek tükeniyor. Egemen düþünceler, eski toplumun biçimini yansýtýr ve egemen sýnýfýn düþünceleridir. Egemen sýnýfýn düþünceleri sosyalist düþünceler tarafýndan yenilgiye uðratýlmýþtýr. Burjuvazinin gerici olan han242. Sayý / 11 - 25 Eylül 2013
gi görüþ varsa onu yardýma çaðýrmasý, alýnan yenilgiyi tersine çeviremeyecektir. Ayaklanma günlerinde etkin olan sosyalist bilinç biçimleri, devrimci fikirler, iþçi sýnýfýnýn burjuvaziye karþý verdiði sýnýf savaþýmýnýn ve doðmakta olan yeni toplumun bir ifadesidir. Komünist düþüncelerin eski düþünceler karþýsýnda baskýn gelmesi, eski toplumun daðýlmasýnýn bir göstergesidir. Eski toplumun çözülüp daðýlmasýyla birlikte maddi temeli ortadan kalkacaðý için eski görüþler de yerini yeni görüþlere býrakýr. Ýþçi sýnýfý ve halk yýðýnlarý yeni çatýþmalara, toplumda derin bir etki yaratan sanatsal/estetik eleþtirel bakýþlar ve devrimci ideolojinin gücüyle giriyor. Özel mülkiyet temeli nedeniyle burjuva toplum sýnýrlýlýklarý olan bir toplum biçimidir. Sýnýrlýlýklarý olan yalnýzca entelektüel alan deðildir. Yaþamýn tüm alanlarý, tüm toplumsal iliþkiler sýnýrlý ve güdüktür. Toplumun geliþmesi, çaðdaþ ilerleme, kapitalistlerin çýkarýna baðlanmýþtýr. Üretici güçlerin evrensel, çaðdaþ geliþmesi ve büyümesi ile dar kapitalist temel arasýndaki çeliþki ve çatýþma gitgide belirgin durum kazandý. Ýnsan iliþkilerinin belli sýnýrlýlýklar içinde tutulduðu kapitalist kölelik ve sömürü ortamýnda demokrasi de, özgürlükler de eksik, güdük ve denetimli olur. Tek kelimeyle, burjuva toplumsal yapý, her tür çaðdaþ ilerlemeye dar geliyor. Eski toplum dönüþüme uðratýlmadan, tüm bu sýnýrlýlýklardan kurtulunamaz. Halk kitleleri bu dar yapýya karþý her yerde baþkaldýrýrken, ayaklandýklarý her yerde yeni bir hayat filizleniyor. 31 Mayýs ve Haziran günlerinin de gösterdiði gibi kitleler hýzla yeni yaþam etrafýnda toplanýyorlar. Daha büyük bir kavgaya toplumu yeni bir yaþam temelinde örgütlemek bilinci ve amacýyla giriliyor. Yeni savaþýmlara daha iyi hazýrlanmak için gereken ya da bu koþullarda olanaklý olabilen zamana sahibiz. Park forumlarý ve bu çerçevede yapýlan diðer etkinlikler, bu zaman içerisinde yapýlýyor. Hazýrlýk zamaný çok uzun deðildir. En yoðun, en verimli ve en etkin biçimde deðerlendirilmelidir. Bize böyle ara zaman kazandýran, güç-
3
Başyazı
Yeni Evrede
ler iliþkisinin deðiþmesidir. Savaþan proletarya ve savaþan halklarýn mücadelede edindiði yerdir, geldiði konumdur. Bizim düþmaný henüz yenemediðimiz, fakat karþý tarafýn da bizi tamamen bastýramadýðý, içinden geçmekte olduðumuz tarihsel sürecin bir sonucudur. Tarihsel deðiþimleri, savaþýmý, karþýtlarýn iliþkisi, yani karþýtlýk içinde ele alýnmalý. Emekçi sýnýflar kendi hazýrlýklarýný, karþýtýnýn hazýrlýklarýný göz ardý ederek yapamaz, yapmamalýdýr. Onlar eldekini yitirmemek için olup bitenlerden kendi açýlarýndan dersler sonuçlar çýkarýyorlar. Yeni baský önlemlerini devreye sokarken, bu sonuçlardan yararlanýyorlar. Kýsaca daha deneyimli ve donanýmlý bir düþmanla karþý karþýya olduðumuzu unutmamalýyýz. Özce, yenmek için eylemlerimizi, mücadelelerimizi, dayanýþmamýzý daha iyi örgütlemek ve iþi daha sýký tutmak zorundayýz. Yenmek, bizi baþarýya götürecek, örgütsel araçlar oluþturmaya zorlar; dönemin gerektirdiði ve sýnýfsal savaþýmýn gereksinimlerini karþýlayacak örgütler. Ýþçiler eyleme geçtiðinde, diðer örgütlerden farklý, yeni tip örgütlenmelere giderler. Grevde grev komiteleri, fabrika/iþyeri iþgallerinde iþgal komiteleri, gösterilerde eylem komiteleri... Devrimci halk ayaklanmasý gibi sýnýf mücadelesinin ve eylemlerin üst biçimi ve pratikte gündeme geldiðinde ise ayaklanma organlarý görevini görecek örgütlenmelere gidilir. Böylesi örgütler, diðer dönemlerin örgütlerinden farklýdýr. Mücadelenin gereksinmelerini karþýlamaya uygun örgütlerdir. 31 Mayýs’tan sonra, ayaklanma sýrasýnda ortaya çýkan yýðýnsal devrimci örgütler, yeni siyasal durumun gerektirdiði örgütsel biçimlerdir. Bunlar sendika, dernek ve meslek örgütlerinden farklý tipte örgütlerdir. Yeni tip örgütler, henüz iyice þekillenmiþ ve tam biçimine kavuþmuþ deðil. Devrimle, devrimin zaferiyle en olgun, en yetkin biçimine kavuþurlar. Bugünden yapýlmasý gereken, daha oluþum halinde olan bu örgütleri, mücadelenin bütün alanlarýna yaymak, devrimci savaþýmýn temeli yapmaktýr. Oluþum devam ediyor. Onlarý ancak pratik mücadele içinde geliþtirebiliriz. Ýlkinde devrimin ilk adýmlarý atýldý, -temel taþlarý yýllarca verilen örgütlü devrimci mücadeleyle döþenen- ikincisinde, daha ileri gidilmesi ve kesin baþarý saðlamalýdýr. Kesin sonuç, yani devrimin zaferi, yeni birçok büyük devrimci giriþimler gerektirebilir. Son derece iyi örgütlenmiþ ve emperyalizmin desteðine sahip, bir burjuva sýnýfý devirmek, bugüne dek verilen mücadelenin de gösterdiði gibi çok daha güçlü, etkili ve iyi örgütlenmiþ ayaklanma giriþimini ya da devrim giriþimini gerektirir. Ancak mücadelenin sýçramalý, patlamalý bir geliþme gösterdiðini göz önünde tutmalýyýz. Yeni bir devrimci sýçrama, devrimin yeni bir dalgasý bizi daha kýsa sürede sonuca götürebilir. Þunu da bugünden biliyoruz: Ýkincisi, ilki gibi geçmeyecektir. Ekonomik ve politik gücün tekeline sahip olanlar, ellerindeki tüm güçleri, süreci kendi lehlerine çevirmek için kullanacaklardýr. Tüm plan ve hazýrlýklarý bu yönde. Bu koþullarda, düþman kuvvetlerinin karþýsýnda daha ileri noktalarý tutmak ve onu yenmek için daha büyük bir devrimci halk gücü, enerjisi ve cesaretle iþe giriþilmelidir. Ama þimdiden açýk olan bir durum doðmuþtur: Karþý taraf saldýrýlarýný faþist devlet terörünü, tüm kötülüklerini hangi düzeye çýkarýrsa çýkarsýn, ilk ayaklanmayla yeni bir tarihsel dönem açýlmýþtýr; bu dönemi kolay kolay geriye çeviremezler, iþçiler, halk kitleleri, kesin bir sonuç alýncaya dek devrimci süreci canlý tutacaklardýr. Toplumun efendileri, devrimci kitlelerin devrimin zaferi yolunda ortaya koyduðu devrimci ateþliliðe, atýlganlýða ve devrimci heyecana karþý duramazlar. C.DAÐLI
4
Mücadele Birliði
FIRTINANIN HABERCÝ ESÝNTÝLERÝ GELÝYOR
Hükümetin korkularý boþuna deðil ya da “Haziran Ayaklanmacýlarý”nýn attýklarý “Bu Daha Baþlangýç Mücadeleye Devam” boþ sözcüklerden ibaret bir slogan deðil. Anlamý ve karþýlýðý var ve biz bunu þimdiden görmeye baþladýk bile. ODTÜ öðrencilerinin doða katliamýna karþý çaktýklarý kývýlcým, etrafý tutuþturan bir ateþe, ortalýðý yakacak, bozkýrý tutuþturacak bir yangýna dönüþme eðilimine girdi bile. Öðrenci gençlik gecenin geç saatlerine kadar polisle çatýþtý ve eylemler hala sürüyor. ODTÜ öðrencileri polisle çatýþýrken Ýstanbul, Ýzmir ve daha pek çok yerden “Diren ODTÜ, Seninleyiz” sloganlarý gelmeye baþlamýþtý bile. Artýk hiçbir eylem kendi alanýyla sýnýrlý kalmýyor, etkisini her tarafa yayýyor. Bu yangýn bir ayaklanmaya dönüþür, hükümetin korkularýný gerçeðe dönüþtürür mü; henüz bilemiyoruz. Ama hiç kimse böyle bir þeyin mümkün olmadýðýný ileri süremez, sürmüyor. ODTÜ’de çakan kývýlcýmýn sýcaklýðý Ýstanbul’da, Ýzmir’de kendini hissettirmeye baþladýðý sýrada ODTÜ’nün hemen yaný baþýnda Tuzluçayýr’da emekçi halk hükümetin ve devletin bir baþka oyununa, Alevileri aldatmak için baþlattýklarý bir giriþime karþý ayaða kalkmýþtý bile. Burjuva basýnýn 7-8 Eylül tarihli sayýlarýnýn baþlýklarý “Ankara’da Sýcak Saatler” idi. Emekçi halk, gençlikle birlikte, gecenin geç saatlerine kadar polisle çatýþtý. Þu sorulabilir: Bu eylemler, çatýþmalar bir ayaklanmaya dönüþür mü? Buna kesin bir “evet” yanýtý vermek mümkün deðil. Ama sorunun kendisinin sorulmasý bile böyle bir ihtimalin olduðunu ortaya koyar ki, sadece bu bile Türkiye’nin bir ayaklanma için son derece elveriþli olduðunu kanýtlamaya yeter. Þunu da eklemek lazým: ODTÜ ya da Tuzluçayýr ya da yarýn herhangi bir yerde ortaya çýkacak eylemler belki hemen bir ayaklanmaya yol açmayacaklar ama kesinlikle bir ayaklanma için gerekli koþullarýn olgunlaþmasýný, zeminin elveriþli hale gelmesini saðlayacaklardýr. “Bu daha Baþlangýç Mücadeleye Devam” sloganý þimdi ete kemiðe bürünüyor. Þüphesi olanlar devletin, hükümetin korkudan aldýklarý önlemlere baksýn.
242. Sayý / 11 - 25 Eylül 2013
Yeni Evrede
DEVRÝMÝN NESNEL VE ÖZNEL KOÞULLARI
Devrimci Koşullar
Mücadele Birliði
31 Mayýs’ta bu topraklarda yeni bir tarihsel dönem açýldý. Ezilen sýnýflarýn, kendi tarihlerini, bilinçlice yapmak için, tarih yapýcýlarý olarak hareket ettikleri, devrimci halk ayaklanmasýný gerçekleþtirdikleri, yeni bir geleceðe açýlan bir dönem. Tekelci sermaye ve devlet iktidarý, doðmuþ olan yeni ortamýn bir devrimle sonuçlanmamasý için kendince önlemler alýyor. Kazanmak için, devleti güçlendiriyor, tüm güçlerini gözden geçirip onlara çeki düzen veriyor; baský üzerine baský uyguluyor, saldýrý üzerine saldýrý düzenliyor. Ýþçi sýnýfý hareketi ve halk güçleri büyük bir güçle bastýrýlýnca, böylece devrim uzun süre belini doðrultamaz duruma gelir. Fakat fena halde yanýlýyorlar. Yanýlgýlarý þuradadýr: Burjuva egemenliði devirmeye yönelen yýkýcý ve devrimci güçler, güncel topluma dýþtan dayatýlmýyor; eski toplumsal iliþkileri yýkacak olan güçler, bu iliþkiler içinde doðup geliþiyor ve hazýrlanýyor. Burjuvazinin bu þekilde akýl yürütmesi de evrenseldir, yanýlgýsý da. Akýl yürütme biçimi onu, dünyanýn her yerinde, devrimci güçleri ezmek için, bastýrýcý gücünü en üst noktaya çýkartmaya götürmüþtür. Varlýklý sýnýf, ezilen sýnýflarýn büyüyen devrimci hareketini bastýrdýðýný ve bundan tamamen kurtulduðunu sandýðý bir sýrada, karþýt sýnýflarýn çok daha güçlü ve büyük baþkaldýrýsýyla karþýlaþmýþtýr. Türkiye burjuvazisinin düþünce tarzý, diðerleriyle aynýdýr. Bu topraklarda, dünyanýn en baskýcý ve en saldýrgan devlet düzenlerinden birini kurarken, kendisine yol gösteren düþünce biçimi, ayný olmuþtur. Ama ne kesintisiz olarak süren devrimci hareketin büyümesini önleyebildi, ne Kürdistan’da güçlü ve etkili bir hareketin boy verip geliþmesinin önüne geçebildi. Ezilen sýnýflarýn devrimci hareketi, 31 Mayýs’ta bir halk ayaklanmasýna dönüþtü. Sonuçta, burjuvaca akýl yürütme tarzý bizde de çökmüþtü. Güncel burjuva toplum, proleter kitlelerin emeðine dayanýr, sermaye ücretli emekçiyi sömürerek büyür. Ücretle çalýþanlarýn sayýsý arttýkça, sermaye hem kendi gücünü artýrmýþ olur, hem de, kendini devirecek karþýt gücü yaratmýþ olur. Eski toplumu yýkacak güçler, bu topluma dýþtan dayatýlmýyor; bu toplum tarafýndan örgütleniyor, eðitiliyor, birleþtiriliyor. Ve baþkaldýrýlara zorlanýyor. Tüm toplum amansýz çýkar çatýþmasý alanýdýr. Bu, sýnýf karþýtlýðýna dayanan bir savaþýmdýr. Varlýklýlarla, ezilen sýnýflar arasýndaki bir savaþýmdýr. Toplumun sosyal sýnýflarý arasýndaki uzlaþmaz çeliþki keskinleþtikçe sosyal sýnýflar arasýndaki savaþým da keskinleþir ve
þiddetlenir. Toplumun dayandýðý çeliþki onun çözülüþünü de gerçekleþtirir. Çeliþkilerin geliþmesi devrimi kaçýnýlmaz yapar. Toplumun tepesindekiler, kendilerini oradan alaþaðý edecek bir devrim tehlikesinden hep korkmuþlardýr. Devrimi, devrimi yaratan koþullarý, kendi elleriyle oluþturdular. Yok olma tehdidi altýnda, kendilerini ortadan kaldýracak güçleri, kendileri geliþtirdiler. Kýsacasý, sermayenin büyümesini saðlayan, ayný koþullar, sermayeye dayalý üretimi ortadan kaldýracak koþullardýr. Bu koþullarýn geliþimi ve organik toplamý devrimi zorunlu duruma getirir. Yakýn dönemde, dünyadaki büyük toplumsal politik olaylarýn gösterdiði gibi toplumsal devrim yavaþ deðil, hýzlý ve sýçramalý bir geliþim içinde. Sýçramalý, hýzlý ve aniden patlak veren isyan ve ayaklanmalar, çeliþmeli ve çatýþmalý bir sürecin birikimlerinin sonucudur. Tüm bu geliþmelerin bir devrimi doðurmasý, karþýtlýk içindeki tarihsel geliþmenin doðal bir sonucudur. Tekelci sermayenin sýnýf egemenliðine son verecek devrim, pratik ve ciddi bir güçtür. Gaspedicileri alaþaðý edecek bir durum kazanmýþtýr. Sadece nesnel dayanaklara deðil, öznel dayanaklara da sahiptir. Devrimin öznesinin savaþýmýna baðlý olarak süreklilik gösteriyor. Devrimde ýsrarlý, tutarlý ve kararlý devrimci bir sýnýfýn, proleter sýnýfýn önderliðine baðlý olarak baþarýya ulaþýr. Nesnel ve öznel koþullarýnýn birleþmesi, bir araya gelmesi devrimi verir. Burjuvazinin en çok korktuðu durum da budur. Ortaya çýkan durumun yarattýðý sonuçlardan kurtulmak için, bütün gücüyle devrimci kitlelere onlarýn gerçek devrimci hareketine saldýrýr. Politik yolla, gerici þiddetle, kendilerine karþý yönelen hareketi bastýrmak için ne kadar enerji harcarlarsa harcasýnlar, kapitalist toplum, ekonomik yolla, bu hareketin ilerlemesini saðlayacak koþullar her gün yeniden üretiyor. Halkýn en derin özlemleri, bugünkü ekonomik ve toplumsal sistemden kaynaklanýyor. Özlemlerini, arzularýný, beklentilerini karþýlamak için eylemlere, her defasýnda daha etkin eylemlere baþvurmaktan geri durmayacaktýr. Kitlelerin, içinde olduklarý sosyal iliþkilerden ileri gelen durumlarý gün gün kötüleþiyor. Yokluk ve yoksunluk içindeler ve sefalet derinleþtikçe derinleþiyor. Kapitalizmin insanlýk dýþý ve yabancýlaþan koþullarý altýnda ezildikçe eziliyorlar. Ve en sonunda tüm bu koþullara þiddetle baþkaldýrmak ve insanca bir gelecek için tüm güçlerini harekete geçirmek zorunda kalýyorlar. Nereden bakýlýrsa bakýlsýn, ortaya çýkan durumlar, koþullar ve geliþmeler, bir devrimi dayatýyor.
242. Sayý / 11 - 25 Eylül 2013
Kýsacasý, burjuvaziye karþý geliþen devrimci yýðýn hareketlerini önlemeye yönelik tüm çabalarý, sonuçsuz giriþimler olmaktan öteye gitmez. Bunun kanýtý: dünyada yükselen güncel isyan ve ayaklanmalardýr. Burjuva üretim biçimi, burjuva üretim iliþkileri, devrim yoluyla deðiþtirilmediði, ücretli emekle-sermaye arasýndaki iliþkiye dokunulmadýðý sürece; güncel toplumda krizler emekçilerin sosyal yaþamýnýn kötüleþmesi, gericilik ve gerilimler hiç eksik olmayacaktýr. Çýkýþ ya da çeliþkilerin devrimci çözümü: Siyasal iktidarýn ele geçirilmesi, mülksüzleþtiricilerin mülksüzleþtirilmesi, üretim araçlarýnýn toplumsal mülkiyeti, tüm üretimin örgütlü bireylerin elinde toplanmasý. Küçük-burjuva siyasi hareketler, burjuvaziyi devrim yoluyla devirmek yerine, eski toplumsal iliþkileri, reform yoluyla dönüþüme uðratma yoluna yöneliyorlar. Ýyileþtirmecilik, ýlýmlýlýk ve barýþçý yol, onda temel bir anlayýþtýr. Toplumun temellerine dokunmadan, emekçiler yararýna deðiþiklikler yapmak; iþte peþinde koþtuðu amaç. Gerçekte ise, izlediði yolla, tekelci sermayenin büyümesinin önündeki pürüzleri kaldýracak, eski toplumun ekonomik temellerinin korunmasýna hizmet etmiþ oluyor. Kapitalizm karþýsýnda, edilgen evrimci, iyileþtirmeci, düzeltmeci ve onarýcý bir rol üstlenen küçük-burjuva hareketlerin, siyasal planda en ileri gittikleri nokta, muhalefet yoluyla, güçler dengesini deðiþtirmek ve burjuvazi üzerinde bir baský gücü haline gelmek, baský yoluyla egemen sýnýftan emekçiler lehine çeþitli ödünler koparmak; kitlelere daha geniþ bir hareket alaný saðlamak. Gerçekte ise, emekçi yýðýnlarý sosyal ve siyasal ödünlerle oyalayarak tekelci sermayenin konumunu güçlendirmiþ ve ona daha rahat hareket etme olanaðý saðlamýþ oluyorlar. Komünistlerin, iþçilerin görevi, tekelci sermayenin egemenliði çerçevesinde, güçler dengesini deðiþtirip, burjuva devleti ele geçirmek, yani devletin el deðiþimini saðlamak deðildir. Paris Komünü’nden (1871) bu yana, tüm toplumsal devrimlerin deneyiminin pratikte gösterdiði gibi, emekçi sýnýf burjuva devleti ele geçirip onu kendi amaçlarý için kullanamaz. Her halk devriminin ilk koþulu burjuva askeri ve bürokratik devlet makinesini yýkmak, onu paramparça etmektir. Devrimci olan budur. Devrimci marksizmin görevi eski devlet iktidarýný yýkmak ve onun yerine yeni bir iktidarý, iþçilerin, emekçilerin devrimci iktidarýný kurmaktýr. Devrimci iktidarý toplumun yeniden örgütlenmesinin temeli yapmaktýr. Ýþçilerin, emekçilerin, halkýn Halk Demokrasili Ýktidarý tam da toplumun devrimci dönüþtürme görevini üstlenecektir.
5
Yeni Evrede
Ayaklanma
Mücadele Birliði
AYAKLANMA ORGANLARI zun iç savaþ sürecinde büyük bedeller ödeyerek kahramanca mücadele veren örgütlü devrimci güçler, geniþ kitlelerin mücadeleye aktif olarak katýlmasýnýn koþullarýný da yarattý. Bugüne kadar mücadeleye kayýtsýz kalan, uzaktan seyreden, hatta pek çok kesim tarafýndan iþe yaramaz, apolitik diye küçümsenen milyonlarca insan mücadeleye atýldý. Ýstanbul’da 31 Mayýs’ta baþlayan bu kahramanca atýlým, gerici olarak bilinen taþra kentlerini dahi harekete çeken, ayaklanmaya katan bir merkez oldu. Ayaklanma hýzla bütün kentlere yayýldý. Bu topraklarda süren bir asýrlýk sosyalizm mücadelesi, bir ayaklanmayla, eksik olan büyük bir deneyime daha sahip oldu. 2013 Haziran Ayaklanmasý, devrimin bu topraklarda ne kadar güçlü olduðunu gösterdiði gibi ne kadar güncel olduðunu da tanýtladý. Haziran günleri, halklarýmýzý, dünyanýn en ileri haklarý arasýnda öne çýkardý. Ayaklanmacýlar arasýnda yer yer ulusalcý kesimler olsa da Haziran ayaklanmasýnýn ana karakteri devrimci olmasýdýr. Zira ayaklanmaya katýlanlarýn ezici çoðunluðu, sadece siyasi iktidarýn dayatmalarýna, dar kalýplarýna karþý deðil, burjuva toplumun dar kalýplarýna karþý da ayaklandýlar. Müthiþ çatýþmalar, kahramanlýklarla geçen Haziran günlerinden sonra, þimdi geniþ kitleler, park forumlarýnda, mahalle meclislerinde bir araya geliyor, hem yerel hem genel sorunlarý tartýþýyor, çözümler arýyor. Geliþmeler, olaylar karþýsýnda tepki gösteriyor, eyleme geçiyorlar. Burada forumlar biçiminde ortaya çýkan bu örgütlenmeler komite ve konsey örgütlenmeleridir. Bu topraklarda ortaya çýkan bu örgütlerin kendine özgü yanlarý olduðu gibi evrensel yanlarý da var. Öncelikle ayaklanma organlarý olarak doðdular. Kitleler, merkezlerden kendi mahallerine çekildiðinde ortaya çýkan park forumlarý, sadece tartýþ-
U
6
ma yapýlan yerler olmadý. Ali Ýsmail Kormaz’ýn ölüm haberinin duyulmasýnda olduðu gibi, kitlelerin eylemlerini örgütlediði, yönettiði, ayaklanma örgütleri oldular. Bu örgütler, en geniþ kesimleri kucaklayarak en geniþ kitlelerin örgütlediði en demokratik örgütler oldu, doðrudan demokrasiyi hayata geçirdiler. Mahallelerdeki parklarda doðan bu komite ve meclislerin dünyanýn deðiþik ülkelerinde daha önce yaþanan devrim deneyimlerindeki komite ve konseylerden farklý yanlarý da var. Ýlk ortaya çýkan 1871 Paris Komünü oldu. Proletaryanýn ilk iktidarý olan Komün’de ortaya çýkan komiteler ve meclisler, eski devlet aygýtýný parçalayýp yerine kendi devlet aygýtýný, devlet olmayan devleti koyan proletaryanýn iktidar organlarý
olarak doðdular. Komün’ün yenilgisinden sonra daðýldýlar. 1905 Devrimi, Rusya’da Sovyetlerin ilk ortaya çýkýþýný getirdi. Burada doðan Sovyetler sanayi merkezilerinde, fabrika temelli olarak örgütlendi. Ýþçi Sovyetleri olarak doðdu. Daha sonra Köylü ve Asker Sovyetleri olarak toplumun diðer emekçi katmanlarýný da kapsayan örgütler oldu. Burada da ayaklanma organý olarak örgütlenen Sovyetler, 1905 sonunda kýsa bir dönem için olsa bile Petrograd’da en otoriter güç oldu; Petrograd Ýþçi Sovyeti, Geçici Devrim Hükümeti gibi çalýþtý. Devrimin yenilgisinden sonra bir süre güç kaybetse 242. Sayý / 11 - 25 Eylül 2013
de 1917’de bütün Rusya’da en etkin örgütlü güç oldu. 1917 Þubat Devrimi’nden ayaklanma ve mücadele örgütleri olarak yeniden geliþip güçlenen Sovyetler, Þubat Devrimi’nden sonra burjuva iktidarýn yanýnda fiili iktidar gücü oldu, ikili iktidar bir süre devam etti. “Bütün Ýktidar Sovyetlere” þiarýyla gerçekleþtirilen 1917 Ekim Devrimi’nden sonra Sovyetler, proletaryanýn kendi iktidar organlarý oldu. Bizdeki forumlar ise fabrika sanayi merkezi temelinde deðil, mahalle, yerleþim yeri temelinde ortaya çýktý. Bu yanýyla da bu meclislere sadece iþçiler deðil, halký kesimleri, proletarya, ezilen ulus ve ulusal topluluklar, diðer emekçi sýnýf ve tabakalarýn katýlmasý gerçekleþti. Bu durum, bizdeki somut koþullardan kaynaklanmakta, birleþik devrimin halk demokrasili devrim olarak geliþtiðini göstermektedir. 31 Mayýs’ta baþlayýp Haziran günlerinde zirveye çýkan ve halen mahalle forumlarýyla devam eden bu ayaklanma beklenenin sonunda gerçekleþmesidir. Ayaklanmayý hazýrlayan nesnel koþullar ve örgütlü devrimci mücadelenin kendisidir. Birleþik devrim, bu ayaklanmayla büyük bir mesafe kaydetti. Halklarýmýz henüz iktidarý ele geçirmese de burada durmayacak, ayaklanmanýn dersleriyle daha da ileriye gidecektir. Haziran ayaklanmasýný gerçekleþtiren kitleler çözümü bir vuruþta mümkün olmayan, birleþik devrimin büyük sorunlarý ve büyük görevleriyle karþý karþýya kaldý. Þimdi halklar çok daha açýk ve belirgin olarak önlerinde duran bu görevleri yerine getirmek, yaþamsal sorunlarýný çözmek durumunda. Proletarya ezilen ulus ve ulusal topluluklar, diðer emekçi yýðýnlar devrimin zaferine dek burjuva sýnýfýn ekonomik ve politik iktidarýna son verip kendi iktidarýný kuruncaya kadar devrimin sýçramalý geliþimi devam edecektir.
Yeni Evrede
Mücadele Birliði
ZİNDANDAN MEKTUP VAR
Antakya Ayýþýðý Ekin Sanat Merkezi emekçisi ve “Gezi Tutsaklarý”ndan Özgür Aslanyürek, tutsak edildiði Kürkçüler F Tipi zindanýndan sesini 1,5 ay sonra duyurabildi. Özgür Aslanyürek’in yazdýðý mektubunu sizlerle paylaþýyoruz: “Basýn emekçileri dostlarýma, Kürkçüler F Tipi Cezaevinden göndermeye çalýþtýðým mektuplar elinize ulaþamadý. Cezaevinin mektup okuma komisyonu keyfi bir biçimde mektuplara el koydu. Sadece size deðil, arkadaþlarýma, aileme gönderdiðim mektuplara da el konuldu. Ve ‘UYAP’ denilen dosyaya iþlendi ‘sakýncalý mektup’ olarak. Selam niteliðinde olan mektuplarýmýza ‘örgüt üyelerinin yazýþmasý, devlet kurumlarýný tehlikeye sokma ve hedef gösterme’ vb. asýlsýz suçlamalar yapýlarak el konuluyor. Sizin de bildiðiniz gibi 1 ayý aþkýn süredir burada tutuklu bulunuyoruz. Haziran ayaklanmasý ülkenin 80 iline yayýlmýþ ve günlerce sokak savaþlarý yaþanmýþtýr. Birçok arkadaþýmýz yaralanmýþ, hayatýný kaybetmiþtir. Bizler Antakya ayaklanmasýna, emekçi kitlelerin sokak sokak çatýþmasýna tanýk olduðumuz ve orada bulunduðumuz gerekçesiyle sabah operasyonuyla evlerimizden alýndýk… Aslýnda on binlerce insanýn katýldýðý ayaklanmanýn sadece birkaç devrimci dernek ve kuruluþ tarafýndan yapýlmadýðýný, bunun bir halk ayaklanmasý olduðunu onlar da biliyor… Aslýnda operasyonlar baþlamadan önce RT Erdoðan’ýn ‘Antakya’daki olaylarý kýþkýrtan birkaç kiþi bunlarý susturamýyor musunuz!’ açýklamasý ardýndan Arýnç’ýn, Ankara’da, Hatay, Adana, Ýzmir emniyet müdürleri ile basýna kapalý yaptýðý toplantýlardan sonra Antakya ile diðer illerde operasyonlar yapýldý. Devrimci kurumlara, derneklere, halka yapýlan bu gözdaðý ve tutuklamalar ile asýl amaç ayaða kalkan kitleleri sindirip, korkutup, baský kurmaktýr. Çünkü ayaða kalkan kitleler devleti, hükümeti temellerinden sarsýp, tarihin çöplüðüne göndermek niyetindeydi. Ve bugün hâlâ öyle… Bunu gören iktidarýn yapacaðý ilk þey, halkýn yanýnda olan ve kendini daha ileri atmaya çekinmeyen devrimcileri tutuklayýp, halka gözdaðý verme politikasýný izlemek oldu. Bu, devletin kaçýnýlmaz yapacaðý ilk adýmdýr. Ne kadar baþarýlý oldu dersiniz? Çok az, belki hiç! Þimdi ellerinde birkaç foto, eylemlere katýldýðýmýzý gösteren baþka hiçbir þey yok. Onun için onlarca insaný tutuklayýp ne yapacaðýný bilmiyor. Adaletten hiç bahsedemiyoruz çünkü kapitalist, faþist düzende ‘adalet’, egemen sýnýfa baðlý olarak çalýþýr.
Haziran ayaklanmasý devleti temellerinden sarstý. Emekçi kitleler ayaða kalktý ve bu kitleler eskisi gibi deðil…Türkiye ve dünya emekçilerinin artýk bu sistemde yaþamak istemediklerini her gün görmekteyiz. Türkiye’de emekçiler, ulusal halklar kendi özgürlüklerini istiyorlar ve her gün bunu sokak gösterilerinde vurguluyorlar. Böyle bir durumda devlet ve sermaye sýnýfý ne yapacaðýnýn derdinde, tüm burjuva sýnýflarýn yaptýðýnýn aynýsýný tekrar edecekler ‘SAVAÞ’… Savaþ kapitalistlerin tek ümidi… Tarihlerinin hepsine bakalým emekçi sýnýfýn ayaða kalktýðý dönemde savaþ çýðýrtkanlýðý yapýp, savaþ çýkarýlmýþtýr. Onlar, bu ayaklanmalarý ise devrimi yenebilmek için, yönünü deðiþtirebilmek için, savaþ onlarýn tek yoludur. Çünkü savaþta þoven, milliyetçi duygularý enjekte ederler. Bunu en açýk olarak birkaç gün önce net bir þekilde tekrar gördük. Zaten daha önce bir sürü provokasyon yapýp NATO’yu görev baþýna çaðýran bu ülkenin hükümeti deðil miydi? Biz Antakya emekçileri iyi biliyoruz çeteleri kimlerin beslediðini ve tüm lojistik desteði kimlerin verdiðini. Reyhanlý katliamýný yapýp, Aleviler yaptý dedirtip þoven duygularý kabartmaya çalýþmýþlardý. Ama emekçi halklar üzerinde bu þoven provokasyon ve katliamlar etkili olmadý… En son Davutoðlu’nun ‘Biz hazýrýz’ diyerek NATO’yu göreve çaðýrmasý, ABD’nin çýkýþý ve savaþa girdik gireceðiz muhabbetleri dönmeye baþladý. ABD, gemilerini Akdeniz’e gönderdi. ‘3-4 güne gireriz’ dedi. Ve savaþ çýðýrtkaný hükümet öyle sevinmiþti ki, soluðu diðer Arap ülkelerini ikna et242. Sayý / 11 - 25 Eylül 2013
Zindanlar
meye Davutoðlu’nu göndererek aldý. Ne de olsa içerideki iç savaþý ve ayaklanmayý yenilgiye uðratmak, R.T Erdoðan’ýn ‘Emevi Camisinde namazýný kýlma’ hayalleri ile doluydu kafasý… Ama gelin görün ki ne emperyalistlerin ne de T.C hükümetinin bugün savaþacak gücü var. Eðer olsaydý bugün hiç tereddüt etmeden ilk füzeyi fýrlatýrlardý. Onlar kendi sonlarýný ertelemek, engellemek için tüm bu oyunlara baþvuruyorlar. Þimdilik kýsa bir deðerlendirme yapmak istedim.Ve bizim sürecimiz ile ilgili biraz bilgi aktarmak istiyorum. Ara mahkememiz yapýldý ve savcý tutuklu yargýlamanýn devamýna karar verdi. Ýtiraz dilekçeleri ve üniversiteyi kazanan ben dahil diðer arkadaþlarýn adli kontrol ile yargýlanmasý talebi reddedildi. Ve bugün 03.09.2013 ilk mahkeme tarihi açýklandý. 26 kiþi ile 11 Kasým 2013 09.30’da Aðýr Ceza Mahkemesinde davamýz görülecek. Ve cezaevinde yaþananlara gelince, baþlangýçta bahsettiðim gibi bir çok arkadaþýn mektuplarýna el konuluyor. Diðer taraftan geldiðimiz ilk günden bugüne sürgünler devam ediyor. Sadece bu hafta 10-15 tutsak sürgün edildi. Hem buradaki örgütlülüðü daðýtýp, hem Adana’da olan ailelerini daha zor duruma sokmak için bir çok yurtsever arkadaþ sürgün edildi… Diðer taraftan avluya bir kapý açýyorlar, hala anlayamadýðýmýz bir þekilde bizim yerimizi deðiþtirerek avlumuza kapý açýlýyor. Tahminen 3. kapý olayý dedikleri, “3 kapý 3 Kilit”e uygun bir þekilde tecridi daha sýklaþtýrmak için. Ve ayda bir hücreye keyfi arama yapýlmaktadýr. Geçen hafta biz yokken hücreye girip odadaki eþyalarýmýza bakmýþlar. Bir sürü öyle keyfi yaklaþýmlar yapýlýyor. Özellikle bizlere gönderilen devrimci yayýnlar... 20 günden fazla bir süredir istememe raðmen Mücadele Birliði dergisini vermediler. Tartýþýp müdüriyete çýktýðýmýzda bile gereksiz bahaneler uyduruyorlar. Söylenen þu ‘gerekirse vermeyiz’. Soruyoruz, bunun çýkmasý için sizin emniyetiniz, savcýnýz görüp öyle daðýtýyor diye yine de istediðimiz dergileri alamýyoruz. Bunlar gibi keyfi uygulamalar sürmekte… Ama biz tüm baskýlara, sürgünlere raðmen eylemlerimizi sürdürüyor ve kavgayý buradan devam ettiriyoruz. Her gece saat 21.00’da eylemimiz sürüyor ve buradan dýþarýdaki eylemcilere sesimizin onlarýn sesinin yanýndan ayrýlmadýðýný haykýrýyoruz. Daima bu sloganlarý haykýrýyoruz ‘Her Yer Taksim Her Yer Direniþ’… Özgür Aslanyürek Kürkçüler F Tipi Cezaevi C-96 ADANA”
7
Yeni Evrede
TÜVTÜRK ÝÞÇÝLERÝ ÝLE SÖYLEÞÝ
Röportaj
Mücadele Birliði
Eylemlerinin 25. gününde olan Araç Muayene Ýstasyonu iþçileri ile yaptýðýmýz röportajý paylaþýyoruz Mücadele Birliði: Kendinizi tanýtýr mýsýnýz? Ahmet Kýlýç: Adým Ahmet Kýlýç. Ulaþtýrma ve Havacýlýk Bakanlýðý’na baðlý TÜVTÜRK Doðu A.Þ. Araç Muayene Ýstasyonu’nda iki buçuk senedir çalýþýyorum. Araç muayene teknisyeniyim. Mücadele Birliði: Neden sendikalý olmaya karar verdiniz? Ahmet Kýlýç: Akþam çýkýþ saatlerimiz belirsizdi. Öðle yemek molamýz bir saat olduðu halde sadece yarým saatini kullanabiliyorduk. Normalde 17.30’dan itibaren çalýþtýðýmýz her dakika için fazla mesai ücreti almamýz gerekirken, saat 18.31 olmadan fazla mesai ücreti alamýyorduk. Cumartesi 13.00’de iþ bitimi yapmamýz gerekirken, 17.30’a kadar çalýþýyorduk. Koþullarýmýzýn düzeltilmesi için müdür Tacettin Baytaz’la 4-5 kez görüþtük. O da “Halledeceðiz” dedi hep. Ýki buçuk yýldýr halledecek daha! Ben de Mersin, Adana, Hatay’da ayný iþi yapanlarýn maaþ ve çalýþma koþullarýný öðrendim. Bizden farklarý sendikalý (TÜMTÝS) olmalarýydý. Sonra ben de sendikaya üye olmaya karar verdim. Mücadele Birliði: Ýþten atýlma sürecinizi anlatýr mýsýnýz? Ahmet Kýlýç: Ýþçilerden biri müdüre gidip benim sendikalý olduðumu ve sendikanýn buradaki örgütlenme çalýþmalarýna öncülük ettiðimi söylemiþ. Müdüre adýmýzýn gittiðini, iþten atýlmadan 4-5 gün önce öðrendik. Sendikalý baþka bir arkadaþý müdür çaðýrýp sudan sebeplerle iþten “çýkarmak” istemiþ. Müdür tazminatýn ödeneceðini söyleyince arkadaþ dalgýnlýkla imzalamýþ evraklarý. O çýktýktan sonra müdür Abdil’in yanýna gelip Abdil’i tedirgin edecek þekilde çevresinde dolaþmaya, bütün çalýþmalarýný izlemeye baþladý. Zaten sonra da yýllýk izne gönderip izinden sonra iþten çýkaracaðýný söylemiþ Abdil’e. Ayný gün iþ bitiminde beni servisten indirtip yanýna çaðýrdý. Benimle çalýþmak istemediðini söyledi. Ben de nedenini sordum. Cevap komikti: “Sen serviste küfretmiþsin, 3-4 ay önce biri bana gelip böyle söyledi.” Ben de kimin söylediðini sordum. Hatýrlamýyormuþ! Zamanýnda söylese ben kendim istifa etmiþ olurdum, bu bahanesiydi iþte. Ona da “Sen beni sendikalý olduðum için çýkarýyorsun” dedim. O da aynen þöyle dedi: “Sendika ya da baþka bir neden. Biz seninle çalýþmak iste-
8
miyoruz” dedi. Çýkýþ kaðýtlarýný önüme koydu ve imzalamamý söyledi. Ben de avukatýma danýþmadan, tazminatýmý hesaplatmadan imzalamayacaðýmý söyledim. Evraklarýn fotokopisini aldým. Yarýn gelip çýkýþýmý almamý söyledi. Ertesi gün geldiðimde yine “Kozmik Oda”ya geçtik. (Gülüyor, kendileriyle tehditkar konuþmalarýn yapýldýðý odaya bu adý vermiþler.) O gün, bana çalýþmak istediðim her yerde 1. referansým olacaklarýný söyledi. Hem iþten at, hem de referans ol! Ben de ona “O karakterde, disiplinsiz bir insansam ne diye referans oluyorsun? Bu çýkýþ kaðýtlarýný imzalamýyorum, yasal yollara baþvuracaðým. Hatta iþten de çýkmýyorum, ben çalýþmak istiyorum.” dedim. Benimle çalýþmak istemediklerini söyledi. Çýkýnca yanýndan ayrýldým. 2-3 gün sonra bizim sendika baþkanlarýyla görüþme istediler. Görüþmede benim tüm ücretlerimi hesaplayýp, ekstradan da 20.000 TL vermeyi ve bu þekilde “Ahmet konusunu kapatmayý” önermiþler. Böylece sendikayý devredýþý býrakýp içerideki sendikalý arkadaþlarý bir bir atacaklar iþten, böyle planlýyorlar. Biz de sonrasýnda basýn açýklamasý yaptýk ve direniþe baþladýk. 25 gündür kapýnýn karþýsýnda, burada direniyoruz. Mücadele Birliði: Son olarak söylemek istediðiniz bir þey var mý? Ahmet Kýlýç: 25 gündür burada oturuyoruz, bu iþyerine sendika girene kadar da buradayýz! Mücadele Birliði: Þimdi de sizi kýsaca tanýyalým. Abdil Sezer: 4 yýl 2 aydýr burada çalýþýyordum. Bir buçuk aydýr TÜMTÝS’e üyeyim. Zaten 25 gündür de buradayýz. Mücadele Birliði: Neden sendikalý olmaya karar verdiniz? Abdil Sezer: Ahmet’in söylediklerine maaþlarýmýzýn düzensiz yatmasýný (bazý aylar 45 gün arayla maaþ alýyorduk), haftalýk 45 saatlik çalýþma süremizin 50 saate çýkarýlmasýný da ekliyorum. Ayrýca da geçmiþe dair fazla mesai ücretlerini bankaya yatýrmasý, bordroya yansýtmasý gerekirken elden veriyordu. Ne kadar geç verdiðini de þu olay size anlatýr; 2009’un fazla mesai ücretlerini 2012 Aralýk ayýnda aldým. Hala almadýðým mesai ücretleri var. 2009’da elleri sýkýþýkmýþ, o yüzden 2012’ye kalmýþ! Mesai ve genel haklarýmý nasýl alabileceðimi araþtýrýrken sendikanýn bunu yapabileceðini düþündüm ve TÜMTÝS’e üye oldum. Mücadele Birliði: Ýþten atýlma sürecinizi anlatýr mýsýnýz? Abdil Sezer: Önce yaptýðým aracýn baþýna geldi müdür. Beni tedirgin etmeye çalýþarak “Sen sendikalý mýsýn?” diye sordu. Ben de iþten atýlmamak için sendika üyesi olmadýðýmý söyledim. Arefe günü mesai saatleri içerisinde beni kozmik odaya çekti. Benimle çalýþmak istediklerini, ama sendikadan istifa etmem gerektiðini söyledi. (Ayný günlerde Hürdoðan Gürgen isimli arkadaþýmýza da bu teklifle gitmiþ, o da kabul etmiþ, hala çalýþýyor.) Bana haber göndermiþ, bayramda düþünmeliymiþim, son kararýmý vermeliymiþim, koþullar düzeltilecekmiþ, benden memnunmuþ vs. Ben de baktým, dört buçuk yýldýr defalarca toplantý yapmamýza raðmen deðiþmeyen koþullar þimdi deðiþecekmiþ. Demek sendikanýn bir yararý varmýþ ki böyle bir teklifle geliyorlar dedim ve sendikadan istifa etmeyeceðimi, isterse de iþ-
242. Sayý / 11 - 25 Eylül 2013
Yeni Evrede
Mücadele Birliði
ten çýkarmasýný söyledim. Bayram dönüþü iþe gittim, iþyerimizdeki servis þoförü Mehmet Uras’la haber yolladý bana, giriþ yapmadan yanýna gitmem için. Gidince de aramýzda aynen þu diyalog geçti: Müdür: -Seninle çalýþmak istemiyoruz. Ben: -Neden? -Sen bu iþyerinde çalýþmak istemesen biz seni zorla çalýþtýrabilir miyiz? -Hayýr. -Biz de seni istemiyoruz, baþka bir sebep yok. Telefonunu çýkar, sendika aðalarýný ara Ben seni dýþarýya attým, gelsin sana ne yapýyorlarsa yapsýnlar. Yani, beni sendikaya üye olduðum için resmen poþet gibi dýþarý attýlar. Ben de sinirlendim tabii, “Beni dýþarý atmýþsýn, niye senin yanýnda arayayým” dedim ve dýþarý çýktým. TÜMTÝS Þube Sekreteri Mahmut Canyurt’u arayýp olayý aynen anlattým. O da sendika avukatýyla birlikte iþyerime geldi. Resmi çýkýþý almak için avukatla birlikte müdürün yanýna gittik. Avukatýn yanýnda yeniden iþten atýlmamýn gerekçesini sordum. Resmi gerekçemin 15 gün içinde teblið edileceðini söyledi. Sonra çýktýk. Mücadele Birliði: Tebligatta gerekçe ne gösterilmiþti? Abdil Sezer: Sözlü tartýþma göstermiþler. 6 ay önce amir yardýmcýmýzla iþ bitiminde sonra görüþmüþtük ve ben ona tüm tamiratlarý neden bana verdiðini sormuþtum. O da bana cevap vermiþti. Tartýþmamýþtýk. Bunu gerekçe ediyorlar. Ayrýca iþten sözlü tartýþma gerekçesiyle atýlan iþçiye tazminat verilmez. Bana tazminat yatýrdýlar. Mücadele Birliði: Atýlma sürecinize iliþkin söylemek istediðiniz baþka bir þey var mý? Abdil Sezer: Müdür kozmik odada bana sendika üyelerini gözle tespit ettiðini söyledi. “Sen dört buçuk yýllýk personelimsin. Seni gözden çýkardýðýma göre sinyal lambasý, etiket vs. bahane eder hepsini atarým iþten.” dedi. Bir de ben eski personel olduðum için bu konuþmayý yaptýðýný, yenilerle bu konuþmayý yapmayacaðýný söyledi. Konuþtuklarýmýzýn da aramýzda kalmasýný söyledi. Sonrasýnda da bu dediðini yaptý; Zafer’i etiket bahanesiyle iþten attý. Mücadele Birliði: Son olarak söylemek istediðiniz bir þey var mý? Abdil Sezer: Bana þimdi de sendikadan istifa et, gel baþla diyor. Ben içeriye sendikalý olarak girince çalýþmaya baþlayacaðým! Mücadele Birliði: Bu söyleþi için çok teþekkür ederiz.
Röportaj
GEÇEN YIL ÝNSANLIK 745 KERE ÖLDÜ
Çalýþtýklarý iþlerde, alýnmasý gereken iþçi saðlýðý ve iþ güvenliði önlemlerinin ihmal edilmesi nedeniyle iþ cinayetine kurban giden iþçilerin aileleri her ayýn ilk Pazar günü gerçekleþtirdikleri Vicdan ve Adalet Nöbeti’nde 21. kez Galatasaray Meydaný’ndaydý. 8 Eylül Pazar günü yapýlan eyleme Ostim, Davutpaþa, Esenyurt, Bayram Otel, Kozlu ve Milas’ta yaþamýný yitiren iþçilerin aileleri, dizi setinde yaþamýný yitiren Selin Erdem’in ailesi, “Bir Umut Derneði” aracýlýðýyla davayý takip eden avukatlar katýldý. Bu hafta ailelerle röportajý ise serbest gazeteci Mehmet Efe yaptý. Ailelere sorularýný yöneltmeden önce konuþan Efe, gelmeden önce iþ cinayetleri hakkýnda biraz bilgi toparladýðýný ve iþ cinayetine iliþkin yüksek rakamlarla karþýlaþtýðýný ifade etti. Ýþ kazalarý, iþ cinayetleri ve bunlara duyarlýlýk saðlanmasýna iliþkin faaliyetlere yer veren çok sayýda kiþi, yayýn, kurum ve demokratik kitle örgütü bulunduðunu, Türkiye’de bu sayýnýn Avrupa’ya göre oldukça yüksek olduðunu belirten Efe, fakat iþçilerin yaþamlarýnýn, gündelik hayatlarýnýn daha insanca, saðlýklý olmasý, çalýþma þartlarýnýn iyileþtirilmesine yönelik ciddi bir çalýþma ve örgütlülük bulunmadýðýna dikkat çekti. Efe, devletin, iþ cinayetlerinin ardýndan, “Biz iþ güvenliði uzmanlarý tayin ettik, önlemlerimizi aldýk, ama ne yapalým, bunlarý engelleyemedik” diyerek sorumluluðu üstünden atmakta olduðunu söyledi. Ardýndan Van depreminde yýkýlan Bayram Otel’de yaþamýný yitiren Cem Emir’in kardeþi Sinem Emir Van’da yaþanan ilk depremin ardýndan hasar tespit çalýþmasý yapýlmadan otelde kalýnmasýna izin verildiðini belirtti ve “Van Valisi ilk depremin ardýndan gerekli tespit çalýþmasýnýn yapýldýðýný herkesin rahat olmasý gerektiði yönünde açýklamalar yapmýþtý” dedi. Cem Emir’in ölümünün bir iþ cinayeti olarak görülmesi için çabaladýklarýný hatýrlatan Emir, “Valilik ve AFAD’da sorumludur çünkü ikinci depremde ölen 40 kiþiden 24’ü bir binada Bayram Otel’de yaþamýný yitirdi. Fakat tüm uðraþlarýmýza raðmen bu olayýn sorumlusu olarak tek bir tanýk var o da Bayram Otel’in sahibi Tevfik Bayram” dedi. Davutpaþa patlamasýnda yaþamýný yitiren Hakký Güleç’in aðabeyi Heybettin Güleç, “Bizim kendimizin oy verip seçtiði gönderdiði, bu görevi yerine getirmesi gereken meclisteki bakanlar, milletvekillerinin yapmasý gerekenleri bizzat biz acýlarýmýzý da yaþayarak yapmak zorunda kalýyoruz. Soruþturma açýlmasý, sorumlularýn yargýlanmasý, iþçi saðlýðý ve iþ güvenliði önlemlerinin alýnmasý için mücadele vermek zorundayýz” dedi. Ardýndan Bir Umut Derneði’nden Avukat Erbay Yucak konuþtu. Duruþmalarý sürmekte olan iþ cinayetleri davalarý hakkýnda bilgiler aktaran Yucak, iþçilerin iþ cinayetlerinde ölmemesi için gerekli önlemlerin alýnmasý yönünde sendikalarýn yeterli çalýþmayý yapmadýðýný, iþçinin çalýþma yaþamý ve haklarýný kullanabilmesi için gerekli gücü saðlayamadýðýný belirtti. Ýþ cinayetleri konusunda mücadele verilirken, insan yaþamýnýn söz konusu olduðu davalarda, sendikalarýn, barolarýn, hukukçularýn, akademisyenlerin, siyasi parti ve demokratik kitle örgütlerinin üzerine düþen ahlaki ve bilimsel sorumluluklarýna uygun davranmadýklarýný belirtti. Erbay Yucak, Davutpaþa, Ostim, Esenyurt, Kozlu, Milas, Selin Erdem, BEDAÞ, Milli atlet Murat Karabaþ ve sürmekte olan diðer iþ cinayetlerine iliþkin duruþmalarýn son durumlarý hakkýnda aktarýmlarda bulundu. Aileler 22. Vicdan ve Adalet Nöbetini 6 Ekim 2013 tarihinde gerçekleþtireceklerini belirterek eylemi sonlandýrdýlar. 242. Sayý / 11 - 25 Eylül 2013
9
Sokaklar
ÝSTANBUL’DA 1 EYLÜL
1 Eylül Dünya Barýþ günü “Gezi’den Lice’ye Barýþ Ýçin Mücadeleye” sloganýyla bir miting düzenlendi. Miting için Tepe Nautilus ve Haydarpaþa Numune Hastanesi önünden iki koldan saat 15.00’da Rýhtým’a doðru yürüyüþ yapýldý. Mitinge BDP Eþ Genel Baþkaný Demirtaþ, BDP Milletvekili Sabahat Tuncel, Sýrrý Süreya Önder, Levent Tüzel DÝSK Genel Sekreteri Arzu Çerkezoðlu, ÝHD Ýstanbul Þubesi Baþkaný Ümit Efe ve bir çok parti temsilcisi katýldý. Kortejlerin saat 15.00’de yürüyüþe baþlamasýyla baþlayan mitingde Mücadele Birliði Platformu da “Dünya Halklarý Devrime Yürüyor” pankartýyla yerini aldý. Eylemde sýk sýk “Yaþasýn Taksim Ayaklanmamýz”, “Dünyada Barýþ Kapitalizme Savaþ”, “Yaþasýn Kürt Türk Halklarýnýn Mücadele Birliði” sloganlarý atýldý. Kadýköy Meydaný’nda bir araya gelen onbinlerce kiþi sýk sýk “Biji Serok Apo”, “Her Yer Taksim Her Yer Direniþ”, “Her Yer Rojava Her Yer Direniþ” sloganlarý attý. Mitingde ilk olarak 1 Eylül Dünya Barýþ Günü konulu sinevizyon gösterimi yapýldý, ardýndan mücadelede yaþamýný yitirenler için saygý duruþu gerçekleþtirildi. Ýlk konuþmayý Tertip Komitesi adýna ÝHD Ýstanbul Þube Baþkaný Ümit Efe yaptý. “Bugün 1 Eylül barýþa dayanýþmaya özlemimizi haykýrmak için sokaklara çýktýk” diyen Efe, “Halklar ve inançlar için nefret tohumlarý ekilmeye çalýþýlýyor. Bugün coðrafyamýz kanýyor halklar barýþa ve kardeþliðe her zamankinden fazla ihtiyaç duyuyor. Yaný baþýmýzdaki savaþý kýþkýrtan Türkiye’nin Dýþiþleri Bakaný Davutoðlu savaþa çaðrý yapýyor. Halklarýn hayatlarýný riske atýyor. Yapýlacak askeri müdahaleler Suriye’deki savaþýn Ortadoðu’yu ateþ çemberini haline gelmesi riskini arttýrýyor” dedi. BDP Ýstanbul Milletvekili Sýrrý Süreyya Önder de kýsa bir konuþma yaptý ve “Savaþa devletler hükümetler ordular karar verir onlarýn niyeti budur ama barýþý halklar yoksullar emekçiler sosyalistler saðlar. Bize bunu açýk þekilde gösteren Gezi direniþinde hayatýný kaybeden yoldaþlarýmýzý selamlýyorum. Sizin hesabýnýzý sormazsak, bu dünya bize haram olsun” dedi. Ardýndan DÝSK Genel Sekreteri Arzu Çerkezoðlu da bir konuþma yaptý. “Savaþý
10
biz emekçiler durdurmalýyýz, çünkü savaþta biz ölürüz. Savaþ ortamýnda, ýrkçýlýk pompalanan ortamda emeðe karþý savaþ yürütülür. Bugün bu ülkeyi taþeron cumhuriyetine çevirmeye çalýþan AKP iktidarýnýn yaptýðý emekçilere açýk bir savaþ ilanýdýr. 242. Sayý / 11 - 25 Eylül 2013
Yeni Evrede
Mücadele Birliði
Roboski’de 13 yaþýndaki çocuklara bomba yaðdýranlarla, fabrikalarda, madenlerde, tersanelerde, atölyelerde gencecik iþçilerimizi ölüme sürenler aynýdýr. Savaþý durduracaðýz, barýþýn ve kardeþliðin ülkesini kuracaðýz” dedi. TMMOB adýna konuþan Süleyman Solmaz “Mazlum halklarla dayanýþma duygusu içindeyiz. Özgür bir dünya için el ele veren Gezi ruhuna selam olsun. Hepimize kolay gelsin” derken, Barýþ Ýçin Kadýn Giriþimi’nden Seher Kalkan da “Yýllardýr savaþa ve erkek egemen þiddete karþý mücadele ediyoruz. Her savaþta biz kadýnlar en çok maðdur olduk. Ayný zamanda en çok örgütlenen en çok sokaklarý dolduran da biz kadýnlar olduk. Biz kadýnlar barýþ için hep ýsrar ettik” dedi. Son olarak sahneye BDP Eþ Genel Baþkaný Selahattin Demirtaþ çýktý. Demirtaþ; “Bugün gönül isterdi ki gerçekten bir kutlama ruhu ile 1 Eylül’ü karþýlayabilseydik. Ne yazýk ki bir festival havasýnda karþýlayamýyoruz. Hem ülkemizde hem de sýnýrlarýn ötesinde halklarýn birbirine kýrdýrýlmasý dünyanýn bütün emperyal güçlerinin hevesleri nedeniyle coþku ile kutlayamýyoruz. Ama bugün savaþa dur diyen bu irade barýþý getirecek olan iradedir. Bir gün 1 Eylül’ü bayram gibi kutlayacaksak bunun teminatý sizlersiniz. Asýl biz sizlerle gurur duyuyoruz. Bugün savaþa karþý el ele vermemiþ olsaydýk þu an savaþýn içinde olacaktýk. Bunu siz durdurdunuz” dedi. Demirtaþ, “Hükümet suni bir politika izlemek yerine halklarýn demokratik haklarýný savunsaydý, bugün Suriye bu hale gelmezdi ama onlar kendilerine yakýn olanlarý toplantýlara davet ettiler. Ceplerine para, ellerine silah verip Suriye’de savaþtýrdýlar. Mezhepleri birbirine karþý öfkeyle karþý karþýya getiren politikalarý desteklediler” diye konuþtu. BDP Eþ Genel Baþkaný Selahattin Demirtaþ’ýn konuþmasýndan sonra Agire Jiyan sahne aldý. Grup tarafýndan söylenen þarkýlar eþliðinde kitle halaylar çekti. Agire Jiyan’ýn ardýndan ise Erdoðan Emir ve Grup Vardiya’nýn sahne almasýyla miting sona erdi.
Yeni Evrede
Mücadele Birliði
ÝZMÝR’DE 1 EYLÜL
1 Eylül Barýþ Günü’nde, Ýzmir’de de emek ve demokrasi güçleri tarafýndan bir yürüyüþ gerçekleþtirildi. Basmane Meydaný’ndan Konak Eski Sümerbank önüne yapýlan yürüyüþ esnasýnda en önde Türkçe, Kürtçe ve Arapça olarak “Ülkede, Ortadoðu’da ve Dünya’da Barýþ”, “Suriye’de Emperyalist Müdahaleye Hayýr” yazýlý iki pankart açýldý. Binlerce insanýn katýldýðý eylemde sýk sýk Rojava’ya ve Taksim Ayaklanmasý’na yönelik sloganlar atýldý. Eyleme Mücadele Birliði Platformu da katýlarak destek verdi. Eylem boyunca sýk sýk “Kürdistan Faþizme Mezar Olacak”, “Yaþasýn Halklarýn Mücadele Birliði”, “Kürt Halký Devrimle Özgürleþecek”, “Yaþasýn Rojava Devrimi”, “Barýþ Ýçin Devrim, Devrim Ýçin Savaþ”, “Denizlerin Yolunda Leninist Saflara”, “Denizlerin Cüreti Devrime Yürüyor” sloganlarý atýldý. Konak Sümerbank önüne gelindiðinde devrim mücadelesinde ölümsüzleþenlerin anýsýna saygý duruþunda bulunuldu. Ve ardýndan basýn açýklamasýna geçildi. Okunan basýn metninde iktidarýn barýþ konusundaki ikiyüzlülüðüne, Rojava Devrimine, Suriye’ye yönelik emperyalist müdahaleye, Taksim Ayaklanmasýna deðinildi. Basýn metninin okunmasýnýn ardýndan BDP adýna Muþ milletvekili Sýrrý Sakýk ve HDK adýna bir konuþmacý söz aldý. Konuþmalarýn ardýndan çocuk korosu ve müzik dinletisiyle eylem sona erdi. MÜCADELE BÝRLÝÐÝ- ÝZMÝR
ANTEP’TE 1 EYLÜL
Sokaklar
Antep’te 1 Eylül Pazar günü dünya barýþ günü nedeniyle Mücadele Birliði Platformu, HDK, ÖDP, ÖSP, KESK, ÝHD, PSAKD, LGBT saat 17.00’de Kýrkayak Parký’ndan Yeþilsu’ya gerçekleþtirilen yürüyüþe katýldý. Slogan, alkýþ ve zýlgýtlarla toplandý kitle. Burada, eli sopalý bir kiþinin yaratmak istediði provokasyon, kýsa süreli bir gerginlik yarattý. Daha sonra Yeþilsu Parký’na yapýlan yürüyüþ sýrasýnda Ülkü Ocaklarý ve Alperen Ocaklarýnýn olduðu yerde birkaç faþistin povokasyon giriþimi ile tekrar gerilim yaþandý ve kitle gereken tavrý gösterdi ve saldýrýlar püskürtüldü. Kýrkayak Parký’ndan baþlayan yürüyüþte Mücadele Birliði olarak “Emperyalist Savaþý Halk Devrimi Önler” pankartý ve “Barýþ Ýçin Devrim, Devrim Ýçin Savaþ”, “Yaþasýn Halklarýn Mücadele Birliði”, “Emperyalist Savaþý Halk Devrimi Önler”, “Rojava Devrimi Yolumuzu Açýyor” sloganlarý ile katýldýk. Yeþilsu Alanýna gelindiðinde ortak hazýrlanan basýn açýklamasý metni okundu. Ardýndan KESK Dönem Sözcüsü Ömer Faruk Koç ve HDP Ýl Baþkaný konuþma yaptý. Daha sonra Muþ milletvekili Demir Çelik sözü aldý. Demir Çelik konuþmasýnda Antep ile sýnýr komþusu olan Suriye’ye yapýlmasý planlanan olasý askeri müdahalenin olumsuz sonuçlar doðuracaðýný belirterek “AKP, barýþ sürecinde sürekli yeni paketler hazýrlýyoruz diyerek Kürt halkýný oyalýyor. Bu sürecin baþarýyla tamamlanmasý için verilen sözlerin tutulmasý gerekiyor” dedi. Konuþmasýnýn devamýnda Çelik “Dünya Barýþ Günü’nde bile kan kokuyor dört bir yanýmýz. Yaný baþýmýzda emperyalistler yeni oyunlar peþinde, bizler buna birlik olup karþý durmak zorundayýz(…)” dedikten sonra El Kaide ve El Nusra gibi çetelerin “Kürt’ün kanýný dökmek sevaptýr” dediðini hatýrlatarak, “Hangi kitapta, hangi dinde Müslümanýn müslümanýn kanýný dökmesinin sevap olduðu yazýyor. Kürt özgürlük hareketi, Kürt halk önderi 9 aydýr bu ülke halklarý özgür olsun diye önemli adýmlar atýyor. Ama AKP Hükümeti binlerce Kürt tutuklu için adým atmýyor. Böyle demokratik çözüm olmaz. Bu nedenle 1 Eylül Dünya Barýþ Günü’nde Antep’ten sesleniyoruz. Senin yalanlarýna raðmen Kürt halký özgürlük ve barýþ için adým atmaya devam edecektir” sözleri ile konuþmasýný tamamladý. Eylem müzik ve halaylarla sona ererken, LGBT’nin çaðrýsý ile Yeþilsu Parký’ndaki Çýnarlý Sokaða inen merdivenler boyandý. 242. Sayý / 11 - 25 Eylül 2013
Antep Mücadele Birliði Platformu
11
SAVAÞI HALK AYAK Yeni Evrede
Gündem
A
BD, Suriye’ye saldýracak mý? Günlerdir sorulan ve yanýtý hakkýnda sayýsýz fikir öne sürülen soru budur. Sorunun yanýtý hala biliniyor deðil. Bu belirsizliðin nedeni, hala “dünyanýn en güçlü devleti” olduðu rivayet edilen ABD’nin bir adým ileri iki adým geri þeklinde yürüyen politikasýdýr. Nedensiz deðil. ABD, Leninist Partinin uzun süre önce iþaret ettiði üzere, çöküþ sürecine girmiþti. Onun kendini “dünyanýn en büyük gücü” ilan ettiði dönem aslýnda çöküþ sürecine girdiði dönemdir. 11 Eylül 2001’de El Kaide denen katil sürüsüne yüklediði, gerçekte ise kendi elleriyle yaptýðý büyük provokasyon bu sürecin dönüm noktasý sayýlabilir. ABD þimdi iki saman yýðýný arasýnda kararsýz kalmýþ eþek durumundadýr. Katar, Türkiye ve diðer iþbirlikçi ülkeler Suriye’de kimyasal silah provokasyonu yaparak ABD’yi Suriye’ye karþý bir saldýrýya zorladýlar.
ABD’nin Kucaðýna Býrakýlan Bomba ABD, artýk kolay kolay savaþmak, bir savaþa girmek istemiyor. “Barýþçýl” bir devlete dönüþtüðünden deðil, bir savaþý kaldýracak, bir savaþýn maliyetini karþýlayacak ekonomik güçten, paradan ve moralden yoksun olduðu için savaþtan mümkün olduðunca kaçýnmaya çalýþýyor. Bu durum çaðýmýzýn emperyalist-kapitalist sistemin çöküþ, komünizme geçiþ süreci olmasýyla doðrudan baðlantýlý bir olgudur. Emperyalist-kapitalist sistem ve onun amiral gemisinin diþleri sökülmüþ yaþlý bir köpeðe dönüþtüklerinin açýk resmi þimdi karþýmýzda duruyor. ABD, daha önceleri, Suriye’de bir savaþa girmek istemediðini defalarca açýklamýþtý. Bunu Amerikan halkýný savaþa sokmaktan kaçýnma isteðiyle açýklamýþtý. Gerçek ise, baþka nedenlerin yaný sýra, sa-
12
Mücadele Birliði
vaþtan býkan, savaþ istemeyen Amerikan halkýnýn tepkisinden duyulan korkuydu. Dünya halklarý artýk he yerde emperyalist yaðma savaþlarýna güçlü biçimde karþý çýkýyor. Dahasý emperyalistler ve iþbirlikçileri, dünya halklarýnýn devrimci baþkaldýrýsý karþýsýnda artýk hiçbir yerde savaþlardan zaferle çýkamýyorlar. Afganistan, Irak, Libya bilinen son örneklerdir. Ancak varlýklarýný, geleceklerini Ortadoðu’da gerici/faþist iktidarlarýn varlýðýna baðlamýþ Katar, Suudi Arabistan, Türkiye gibi iþbirlikçi devletler var ve bu ülkeler saplandýklarý Suriye bataðýndan çýkabilmek için ABD’nin savaþa fiilen girmesine þiddetle ihtiyaç duyuyorlar. Dünyanýn dört bir yanýndan topladýklarý dinci/faþist kiralýk katillerle bir sonuca varamayacaklarýný anlayan bu devletler uzun bir süredir ABD’yi bir oldu-bittiyle savaþa sokma planlarý yapýyorlardý. Þam’ýn bir bölgesinde dinci/faþist kiralýk katillere kimyasal silahlarla yaptýrdýklarý bir katliamý Suriye üzerine yýkarak ABD’yi savaþa sürecek son adýmý attýlar. Bu provokasyonla ABD tam bir açmazla karþý karþýya kaldý. Bir yandan bölgede varlýklarýna ihtiyaç duyduðu iþbirlikçilerinin pimini çekerek kucaðýna býraktýklarý bomba, diðer yandan savaþa girmekten duyduðu korku. ABD, Suriye’de kimyasal silah kullanýmýna kayýtsýz kalamazdý, zira emperyalist-kapitalist sistemin efendisi olarak bunu “kýrmýzý çizgi” ilan etmiþti. Öte yandan, bunu Türkiye-Katar birlikte tezgâhladýlar diyemezdi zira böyle bir þey Ortadoðu’daki tüm dayanaklarýndan vazgeçmesi anlamýna gelecekti. Bu yüzden Suriye’de kimyasal silahýn oradaki katil çeteler tarafýndan kullanýldýðýný gayet iyi bildiði halde alelacele Suriye hükümetinin üstüne yýkma çabasýna giriþti. Obama yönetimi bu açmazdan kurtul242. Sayý / 11 - 25 Eylül 2013
mak için “ne þiþ yansýn ne kebap” hesabý, “sýnýrlý bir saldýrý” yapacaðýný açýkladý. Bunu Amerikan askerini baþkasýnýn savaþýna sokmama gibi “ulvi” duygularla izah etti. Kýsacasý, zaten yerlerde sürünen itibarýný bir parça olsun kurtarmak ve “tükürdüðünü yalamýþ” durumuna düþmemek için bir-iki füze fýrlatýp iþin içinden sýyrýlmaya çalýþtýðýný dünyaya ilan etmiþ oldu.
Washington’un Hesabý-Þiþedeki Alkol ABD’nin bir kara savaþýna girmeden itibarýný ve bölgedeki iþbirlikçilerini kurtarmak için bulduðu bu yol, yaptýðý bu hesap tutar mý? Amerikan savaþ gemileri bir-iki füze fýrlatýp hiçbir þey olmamýþ gibi yollarýna devam eder ya da evlerine dönebilirler mi? Ýþlerin bu þekilde, ABD’nin Baþkanlýk sarayýnda hesap edildiði gibi ve bir saatin diþlileri gibi týkýrýnda iþlemeyeceðini söylemek için kâhin olmaya gerek yok. Obama yönetimi, iþin farkýnda olarak, Türkiye ve Katar’ýn getirip kucaðýna býraktýklarý bombayý ABD Senatosunun koltuklarýna býraktý. Þimdi Senato ne yapacak? Koltuklarýna býrakýlan bombayý tekrar Obama’ya iade etmek üzere Obama yönetimine savaþ yetkisi mi verecek yoksa onu kurtarmak üzere savaþa girmeme kararýmý alacak? Bu sorunun yanýtýný öðrenmek için birkaç gün daha beklemek gerekecek. Ama þunu biliyoruz: Britanya Baþbakaný, bu ateþten gömleði Ýngiliz parlamentosunun üzerine atýnca parlamento da hem kendisini hem de Baþbakaný kurtarmak için savaþ tasarýsýný ret etmiþti. Savaþa çok istekli görünen Fransýz hükümeti ve Cumhurbaþkaný ise Fransýz Parlamentosunu devre dýþý býrakacak kadar savaþ yanlýsý politikasýný sürdürüyor ama bir ek yaparak: Tek baþýmýza saldýrmayýz. Yani ancak birileri önden buyurursa savaþý göze alacak. Emperyalistlerin içinde bulunduklarý
KLANMASI ÖNLER Yeni Evrede
Gündem
Mücadele Birliði
durumu bundan daha iyi ifade edecek ne olabilir ki? Nedeni kolayca anlaþýlabilir bir durum. Suriye’ye fýrlatýlacak füzeler, ABD’nin sandýðý gibi “sýnýrlý” bir saldýrý olmakla kalmayacak ama bölgesel bir savaþýn kapýlarýný ardýna kadar açmýþ olacak. Çünkü Suriye, birkaç nedenle, bu saldýrýya misliyle karþýlýk vermek durumunda. Öncelikle, ABD’nin kara savaþýndan kaçýndýðýný açýklamýþ olmasý Suriye hükümetinin kendisine yönelecek saldýrýyý sineye çekmesine deðil, daha güçlü bir karþýlýk vermeye yöneltecek. Ýkincisi, ölüm kalým savaþý veren Suriye hükümeti, doðal olarak savaþý Ýsrail, Türkiye ve Ürdün’e yaymak için elinden geleni yapacak. Bu, ABD uçak ve gemilerinden ateþlenecek füzelerin ABD’yi hiç de istemediði –en azýndan istemez göründüðü- bir savaþýn tam ortasýna çekecektir. Yanlýþ hesap, Baðdat’tan deðil ama Þam’dan dönecek gibi görünüyor. Olgular buna iþaret ediyor.
Ayaklanma Ve Savaþ Ýngiliz Parlamentosunun son anda yardýmýna koþtuðu Ýngiliz hükümetini saymaz isek, Ortadoðu’da savaþ peþinde koþanlarýn baþýný bu devletlerin çektiðini görüyoruz. Peki, bu devletlerin hepsinin ortak paydasý ne diye sorulacak olursa þu gerçek hemen göze çarpýyor: Hepsi de bir ayaklanma ve devrim tehdidi altýnda olan ülkeler. Suudi Arabistan ve Körfez ülkelerinin yakýn zamanda ne gibi halk ayaklanmalarýna sahne olduklarýný biliyoruz. Halk ayaklanmasýnýn koþullarý bu ülkelerde devam ediyor ve dahasý olgunlaþýyor. Fransa ise, ekonomik krizle ve devrimci kitle eylemleriyle, grevlerle sarsýlan Avrupa ülkelerinin baþýnda geliyor. Yunanistan, Ýspanya, Portekiz, Ýtalya gibi Avrupa ülke-
lerinin yaþadýklarý ekonomik çöküþü ve bu çöküþün sonuçlarý olarak devrimci kitle eylemlerini Fransa büyük bir korku ve endiþeyle izliyor. Çünkü kendisi de gerçekte ayný koþullarda bulunuyor ve Fransýz emekçi sýnýflarýnýn ayaklanmasýyla karþýlaþacaðý günü endiþeyle bekliyor. Fransa’nýn bu duruma bulduðu çözüm emperyalist saldýrganlýðýn dizginlerini salmaktýr. Libya’da, Mali’de, Afrika’nýn baþka bölgelerinde ve þimdi de Ortadoðu ve Suriye’de izlediði saldýrgan politikalarýn temelinde iþte bu gerçeklik yatýyor. Ama gerçek bir devrimle pratik olarak yüz yüze olduðunu Haziran Ayaklanmasý sýrasýnda tüyleri ürpererek gören Türkiye tekelci sermaye sýnýfý ve hükümeti saldýrganlýkta, savaþ tamtamlarýný çalmada bu saydýðýmýz devletlerin hepsini gölgede býrakacaðýný fazlasýyla kanýtladý. ABD’nin saldýrýnýn sýnýrlý ve kýsa süreli olacaðýný açýklamasýndan sonra R.T. Erdoðan’ýn verdiði tepki “Sýnýrlý saldýrý bizi tatmin etmez” þeklinde olmuþtu. Recep Tayyip’in bu açýk savaþ kýþkýrtýcýlýðýný Dýþiþleri Bakaný Davutoðlu’nun “Gönüllüler koalisyonu kurulsun” çaðrýsý izledi. Hükümetin ve devletin tüm yetkililerinin sonradan yaptýklarý açýklamalar hep bu eksende oldu: Türkiye çok açýk biçimde savaþ istiyor. Hükümetin bu en önemli þahýslarýnýn açýklama ve istekleri, Türkiye’nin savaþ kýþkýrtýcýlýðýnda ne kadar ileri gittiðini açýkça gösteriyor. Türkiye hem savaþ istiyor hem de bu isteðinin, yani Suriye’ye yönelik saldýrýnýn gerçekleþmesi için acele ediyor. Bunun için diplomasi yürütüyor, kýþkýrtýcý askeri eylemlerde bulunuyor, iliþkiler kuruyor, görüþmeler yapýyor; tüm gücünü harcýyor. Bütün bunlar Türkiye’nin Ortadoðu’da bir savaþa ne kadar ihtiyaç duyduðuna iþaret ediyor. Bu ihtiyacýn ve 242. Sayý / 11 - 25 Eylül 2013
aceleciliðin arkasýnda bir ayaklanmadan duyulan korku yatýyor. Hükümet, bir ayaklanma beklentisi içinde olduðunu zaten ilan etmiþ durumda. Haksýz da deðil. Haziran ayaklanmasýný yaratan koþullar þimdi Mayýs’ta olduðundan çok daha olgun, emekçi sýnýflar ve gençlik yeni bir ayaklanmaya çok daha yatkýn. Hükümet, bir ayaklanmayý, bir devrimi önlemenin çaresi olarak savaþý düþünüyor. Savaþýn, emekçi sýnýflar ve gençlik üzerinde yaratacaðý sonuçlarla bir ayaklanmayý önlemek bir yana daha da çabuklaþtýracaðýný biliyoruz. Bu anlamda hükümet, denize düþenin yaptýðýný yapýyor diyebiliriz: yýlana sarýlýyor. Öte yandan, emekçi sýnýflar için savaþ, kaçýnýlmaz bir durum deðil. Savaþ önlenebilir, önü alýnabilir bir felakettir. Fakat bu felaketi önlemenin yolu, savaþa yol açan, emekçi sýnýflarý kan ve gözyaþýna boðma pahasýna savaþa sürükleyenlerin varlýðýna bir ayaklanmayla, bir devrimle son vermektir. Savaþ baþlar -ki hükümet bunun için elinden geleni yapýyor- ve yayýlýrsa hükümetin yaymaya çalýþacaðý þoven havanýn etkisi uzun sürmeyecek. Çünkü emekçi sýnýflar ve gençlik savaþ istemiyorlar ve savaþý kimin, ne için çýkarmaya çalýþtýðýný gayet iyi biliyorlar. Bu durumda iþçi sýnýfý, sýnýf bilinçli devrimci öncü iþçiler emekçi sýnýflarýn öfke ve kýzgýnlýklarýný bir ayaklanmaya çevirmek, bu ayaklanmayý bir devrimle taçlandýrarak halkýn devrimci hükümetini kurmak için deðerlendirmeyi bilmeliler. Leninist Parti, kapýdaki savaþýn yaratacaðý sonuçlardan beklenen ayaklanmanýn hýzlandýrýlmasý, bu ayaklanmanýn burjuva hükümeti yýkmasý ve emekçi sýnýflarýn geçici devrim hükümetinin kurulmasý için mücadele edecek. Haziran Ayaklanmasý, bunun mümkün ve tek devrimci politika olduðunu gösterdi.
13
Yeni Evrede
Sokaklar
“ÝÞÝMÝZE VE GELECEÐÝMÝZE SAHÝP ÇIKIYORUZ”
29 Aðustos günü BEDAÞ Genel Müdürlüðü önünde bir araya gelen iþten çýkarýlmýþ Enerji Sen üyesi iþçiler, eylemlerinin 29. gününde “keyfi iþten çýkartmalara karþý baþlattýðýmýz direniþ kararlýlýkla sürmektedir” dediler. Eylemde iþçiler sýk sýk “Atýlan Ýþçiler Geri Alýnsýn”, “Yaþasýn Sýnýf Dayanýþmasý”, “BEDAÞ Þaþýrma Sabrýmýzý Taþýrma” sloganlarý attýlar. Enerji Sen Genel Baþkaný Ali Duman kýsa bir konuþma yaptý ve “Dili, dini, ýrký ne olursa olsun dünya halklarýna yönelik zulmün karþýsýnda olacaðýz. Biliyoruz ki, adalet ve barýþ dünya halklarý ve dünya iþçi sýnýfýnýn yan yana gelmesiyle gelecek” diye konuþtu. Ýþçiler adýna basýna açýklama yapan iþten atýlan iþçilerden Erhan Kaya da “BEDAÞ’da hukuk dýþý bir þekilde 1 Aðustos itibariyle iþten çýkartýlan biz BEDAÞ iþçilerinin direniþi 29. gününde. Bu keyfi iþten çýkartmalara karþý baþlatýðýmýz direniþ kararlýlýkla sürmektedir. Baskýlar, saldýrýlar ve oyalamalar bu kararlýlýðýmýzý azaltmak bir yana daha da büyütmektedir” dedi. Açýklamadan sonra eylem halay ve türkülerle devam etti. 5 Eylül günü ise iþçiler, iþe alýmlarýn hýzlandýrýlmasý ve iþçilerin çalýþma koþullarýnýn iyileþtirilmesi için eylemdeydiler. BEDAÞ Genel Müdürlüðü önünde bir araya gelen iþçiler “Ýþimize Ve Geleceðimize Sahip Çýkýyoruz” yazýlý pankart açtýlar. Enerji Sen genel merkez yöneticileri, BEDAÞ ve Cengiz-Kolin-Limak þirketiyle yaptýklarý görüþmede iþçileri 40-50’þer gruplar halinde Eylül’ün sonuna kadar iþe alacaklarýnýn sözünü aldýklarýný vurguladýlar. Eyleme Mücadele Birliði, ÝHD, Dev Saðlýk Ýþ, ve siyasi parti temsilcisi katýldý. Eylemde sýk sýk “Hak Verilmez Alýnýr Zafer Sokakta Kazanýlýr” sloganý atýldý. Eylem sloganlarla sona erdi.
14
Mücadele Birliði
GREV KIRICILIÐINA ÝZÝN VERMEYECEÐÝZ
THY’de greve devam eden Hava Ýþ Sendikasý, THY yönetimi tarafýndan “grev kýrýcýlýðý” yapýldýðýný belgeleyerek konuyu mahkemeye taþýmýþtý. 27 Aðustos günü de Çaðlayan Adliyesi önünde bir araya gelen Hava Ýþ Sendikasý ve grevci iþçiler, 5. Ýþ Mahkemesinin verdiði “ihtiyati tedbir kararý”ný 8 gün içerisinde 22. Yargýtay Hukuk Dairesinin kararý iþveren lehine usulen bozmasýný “tarihinde görülmemiþ bir olay” olarak nitelendirdi. Sendika adýna açýklama yapan iþçi Melih Karabýçak; “22. Yargýtay Hukuk Dairesi sayýn üyeleri; Hava Ýþ’in mahkemelerde kazandýðý ancak tarafýnýzca bozulan dava dosya sayýsýný hatýrlayabiliyor musunuz? Neden Hava Ýþ’in taraf olduðu ve kazandýðý her dava Dairenizce bozuluyor. Bütün mahkemeler mi yanlýþ karar veriyor. 104 gündür sadece Anayasal ve demokratik bir hak olan grev hakkýný kullanan bizlere yönelen hukuk dýþý giriþimlere boyun eðmedik. Onurumuzla direniyoruz” dedi. Karabýçak, dava’nýn 10 Eylül’de görüleceðini, artýk 10 Eylül’de adalet istediklerini, haklarýnýn korunduðunu görmek istediklerini söyledi. Adliye önünde yapýlan açýklama sýrasýnda sýk sýk sloganlar atýldý. Ýþçilerin eylemine Tek Gýda Ýþ Sendikasý, TÜMTÝS, Mücadele Birliði ve bir çok siyasi parti temsilcisi destek verdi. Eylem sloganlarla sona erdi.
242. Sayý / 11 - 25 Eylül 2013
Yeni Evrede
Mücadele Birliði
AKP ÝKTÝDARININ DÝLÝNDEN KAN DAMLIYOR!
Sokaklar
30 Aðustos günü Galatasaray Lisesi önünde DÝSK, KESK, TMMOB TTB’nin çaðrýsýyla bir araya gelen emekçiler, “Suriye’de Emperyalist Müdahaleye Hayýr” yazýlý pankartý açtýlar. Polisin Galatasaray Lisesini tamamen ablukaya aldýðý eylemde sýk sýk “Kahrolsun ABD Ýþbirlikçi AKP”, “Emperyalistler Ýþbirlikçiler 6. Filoyu Unutmayýn”, “Suriye’de Emperyalist Müdahaleye Hayýr”, “Savaþa Hayýr” sloganlarý atýldý. Emek örgütleri adýna basýna açýklama yapan Mehmet Aydoðan; “Suriye’yi yeniden dizayn etmek adýna iki yýldýr kanlý bir iç savaþý körükleyen ABD emperyalizmi, þimdi de kimyasal silah kullanýmýný gerekçe göstererek bu ülkeye yönelik doðrudan askeri müdahalenin planlarýný yapmakta. Bölgede ‘bölgesel güç olma hayallerinin’ çöküþünü, çýðýrtanlýðýný yaptýðý savaþla durdurmaya çalýþan AKP iktidarýnýn dilinden þimdi daha fazla kan damlýyor.” dedi. Aydoðan sözlerine þöyle devam etti; “Bizler bugüne kadar emperyalist savaþlara karý barýþý haykýran emek ve meslek örgütleri olarak; ülkemizde ve bölgede alanlarý ‘barýþ’ çýðlýklarýyla doldurmaya devam edeceðiz. Þimdi, savaþ çýðlýklarý atanlara karþý, halklarýn geleceðine kendilerinin vermesi için, halklarýn kardeþliðinin bu topraklardan sökülüp atýlmamasý için sorumluluk alma zamanýdýr.” diye konuþtu. Eylem sloganlarla sona erdi.
GAZÝ’DE EMPERYALÝST SAVAÞ KARÞITI EYLEM
Gazi Dayanýþma Platformu ABD ve Avrupa ülkelerinin Suriye’ye olasý saldýrýlarýný 4 Eylül akþamý yapýlan bir eylemle protesto etti. Gazi Dayanýþmasý’nýn çaðrýsýyla Eski Karakol önünde akþam saatlerinde bir araya gelerek emperyalist savaþý protesto eden Gazi halký, sýk sýk “Kahrolsun ABD Ýþbirlikçi AKP”, “Biji Berxwedane Rojava”, “Yaþasýn Halklarýn Birlikte Mücadelesi” sloganlarý attý. “Bu Savaþ Bizim Savaþýmýz Deðil, Suriye’ye Müdahaleye Hayýr” pankartý açan kitle, Fevzi Çakmak Caddesi’ni trafiðe kapatarak Cemevine kadar yürüdü. Yürüyüþ boyunca ajitasyon konuþmalarý yapýldý, sloganlar atýldý. Bir saat kadar süren eylem Cemevi binasý önünde sona erdi.
HDK GENÇLÝÐÝ SÝNAN ÝÇÝN EYLEMDE
Halklarýn Demokratik Kongresi Ýstanbul Gençlik Meclisi Cizre’de polis aracýnýn 17 yaþýndaki Sinan Saltýkalp’ýn öldürülmesini protesto etti. 31 Aðustos günü HDK Gençlik Meclisi’nin çaðrýsýyla toplanan kitle Galatasaray Lisesi önünde toplandý ve “Katil Devlet Hesap Verecek, Þehid Namýrýn” pankartý açtý. Basýn açýklamasýna Ýstanbul Milletvekili Sabahat Tuncel de katýldý. Basýn açýklamasýný Deniz Özkoy yaptý ve “17 yaþýndaki Sinan Saltýkalp, Þýrnak’ýn Cizre ilçesine baðlý Kafes Mahallesi’nde 23 Nisan 2013 günü polis aracýnýn ezmesi sonucu yoðun bakýma alýnmýþtý. Sinan, 4 aydýr tedavi gördüðü hastanede 26Aðustos Pazartesi günü yaþamýný yitirdi.” dedi. Özkol, devletin polis þahsýnda iþlediði bu cinayetin ilk olmadýðýný altýný çizdi ve konuþmasýna þöyle devam etti; “Bizler gençler olarak yaþanan cinayetlere ve katliamlara karþý, tüm halklarý; eþitlik, özgürlük, demokrasi, talebindeki tüm toplumsal kesimleri, barýþ için mücadele etmeye çaðýrýyoruz.” Eylemde sýk sýk “Katil Devlet Hesap Verecek”, “Baskýlar Bizi Yýldýramaz” sloganlarý atýldý.
242. Sayý / 11 - 25 Eylül 2013
15
Sokaklar
6-7 EYLÜL SALDIRILARI PROTESTO EDÝLDÝ
HDK Ýstanbul Meclisi, 6-7 Eylül’de “gayri Müslimlere” yapýlan saldýrýlarýn yýldönümü dolayýsýyla yaþamýný yitirenleri andý. 6 Eylül günü Galatasaray Lisesi önünde HDK’nýn çaðrýsýyla gelen kitle, “6-7 Eylül’ü Unutma Unutturma” diyerek bir oturma eylemi gerçekleþtirdi. Eylemde sýk sýk “Yaþasýn Halklarýn Eþitliði”, “Katliamcý Devlet Yýkacaðýz Elbet” sloganlarý atýldý. Eylemde söz alan Apoyevmatini Gazetesi Editörü Mihail Vasiliadis, tanýklýk yaptýðý o günleri þöyle anllatý; “6-7 Eylül olaylarý benim belleðimde. Evim buradaydý. Saldýrýlardan Tarlabaþý komple nasibini almýþtý. Bizim evi bizim kapýcý olan Ahmet Efendi kurtardý, saldýrmak isteyenlere, ‘Burada Rum ya da baþkasý yok buradakiler Türk’ diyerek bizleri kurtardý ama daha sonra o da kazmasýný alarak diðer evlere saldýrýya geçmiþti. Önce dostluðu gereði görevini yerine getirdi, daha sonra ise ýrkçýlýðý gereði saldýrýya geçmiþti” diye konuþtu. Olaylarýn bir “eritme ve asimile etme” politikasý olduðunu belirten Vasiliadis, bundan en çok devletin kendisinin zarar gördüðünü ifade etti. Basýn açýklamasý okundu ve “6 Eylül akþamý baþlayan saldýrýlar ertesi güne kadar devam etmiþ, resmi kaynaklara göre, 4 bin 214 ev, bin 4 iþyeri, 73 kilise, 1 sinagog, 2 manastýr, 26 okul saldýrýya uðramýþ, 13’den fazla kiþi öldürülmüþtür. Gerçek rakamlarýn bu sayýlarýn çok üzerinde olduðunu biliyoruz” dendi. 6-7 Eylül olaylarýnýn “kanlý devlet geçmiþinin bir ürünü” olduðu ve devletin eskimeyen, “Türkleþtirme, Müslümanlaþtýrma politikasýnýn milli sermaye yaratma istenciyle birleþmesinin sonucu” olduðu belirtildi, “6-7 Eylül Maraþ’tan, Sivas’tan, Çorum’dan, Ermeni soykýrýmýndan ve Roboski’den ayrý deðerlendirilemez. Yeni katliamlar yaratan ve geçmiþteki tüm katliamlarýn sorumlularýný bu suçlardan ötürü yargýlamayan AKP hükümeti ise tüm bu devlet geçmiþinden kendini aklayamaz” denildi. Açýklamanýn ardýndan söz alan BDP Siirt eski Milletvekili Osman Özçelik de, “Bu politikalar sonucu ne yazýk ki bu ülkenin renkleri olan birçok kültür ya tamamen yok edildi ya da azaldý. Biz Kürtler de bu saldýrýlara karþý bugüne kadar direndik ve bu günlere gelebildik” dedi. Eylem, sloganlarla sona erdi.
16
Yeni Evrede
Mücadele Birliði
ADALET YÜRÜYÜÞÇÜLERÝ GÜMÜÞSUYU’NDA YÝNE ENGELLENDÝ!
Antalya’dan Ýstanbul’a yürüyüþ yaparak Gezi tutsaklarý için adalet isteyen 11 Adalet yü rü yüþ çü sü nün Gezi Parkýnda tamamlamak istedikleri yürüyüþe polis 6 Eylül günü yine izin vermedi. Gümüþsuyu’dan Taksim’e doðru yürüyerek uzun yürüyüþlerini Taksim’de bir basýn açýklamasýyla sonlandýrmak isteyen Adalet Yürüyüþçüleri için, yüzlerce sivil polis, çevik kuvvet ekipleri TOMA ve Akrepler hazýr bekletildi. Polis ablukasý nedeniyle Adalet Yürüyüþçüleri Gümüþsuyun’da bulunan parkta toplandý, burada kendi aralarýnda kýsa süren bir forum düzenlediler. Ardýndan Kadýköy ve Taksim’de yapýlacak diðer eylemlere destek verdiler.
“HASTA TUTSAKLARIN YAÞAM HAKKI VAZGEÇÝLMEZÝMÝZDÝR”
Beyoðlu BDP Ýlçe örgütü hasta tutsaklar için Galatasaray Lisesin’de basýn açýklamasý gerçekleþtirdi. 7 Eylül günü Galatasaray Lisesi’nde bir araya gelen BDP Beyoðlu Ýlçe örgütü “Özgür Yaþam Özgür Önderlikle Olur” yazýlý pankart açarak sýk sýk “Hasta Tutsaklara Özgürlük”, “Biji Berxwedana Zindana”, “Siyasi Tutsaklar Onurumuzdur” sloganlarý attýlar. Basýn açýklamasýný BDP Beyoðlu Ýlçe örgütü eþ baþkaný Songül Oktar okudu. AKP hükümetinin siyasi soykýrým operasyonlarýyla binlerce Kürdü rehin aldýðýný hatýrlatan Oktar, “F tipi zindanlardaki aðýr tecrit ve izolasyon koþullarý yüzlerce tutsakta ciddi saðlýk problemlerinin oluþmasýna yol açtý. Bugün Türkiye cezaevleri tüm tutsaklar için bir ölüm çukuruna dönüþmüþ durumdadýr” diye konuþtu. Türkiye cezaevlerinde raporlara göre 100’ü acil olmak üzere 413 hasta tutsak olduðunu belirten Oktar, “Hasta tutsaklarýn yaþam hakký bizim vazgeçilmezimizdir. Ýnsani ve vicdani bir mesele olan hasta tutsaklarýn durumu hiçbir siyasi pazarlýða da malzeme yapýlamaz. Sömürgeci devlet faþist adli týp kurumunun ýrkçý ve bilimden uzak gayri ciddi raporlarýna dayanarak hasta tutsaklarý zindanda tutamaz” diye konuþtu. Eylem sloganlarla sona erdi.
242. Sayý / 11 - 25 Eylül 2013
Yeni Evrede
KAYIPL AR ÝÇÝN GAL ATASARAY MEYDANI’NDA
Sokaklar
Mücadele Birliði
Cumartesi Anneleri, 440. kez Galatasaray Meydaný’nda oturma eylemini 31 Aðustos günü gerçekleþtirdi. Ellerinde gözaltýnda, faili meçhul cinayetlerde kaybedilen yakýnlarýnýn resimleri ve karanfillerle oturan kayýp yakýnlarý, 1 Eylül Dünya Barýþ Günü’nü gündeme aldýlar. Kayýp yakýnlarýnýn yaptýklarý kýsa konuþmalardan sonra basýn metinini Sevim Fontes okudu. Birleþmiþ Milletler’in, 30 Aðustos’u Uluslararasý Kayýplar Günü olarak ilan ettiðini hatýrlatan Fontes, hükümetin uluslararasý hukuktan doðan sorumluluðunu yerine getirmesini ve gerçeði öðrenme hakkýnýn güvence altýna alýnmasýný istedi. 7 Eylül’de Galatasaray Lisesi önünde 441. defa bir araya gelen kayýp yakýnlarý “Failler Belli, Kayýplar Nerede” yazýlý pan-
kart açtýlar, devletin kaybettiði insanlarýn fotoðraflarýný taþýdýlar. Cumartesi Anneleri bu hafta 35 yaþýnda 12 Eylül 1994’te Ankara/Dikmen’ndeki durakta gözaltýna alýnan Kenan Bilgin için bir araya geldiler, akýbetini sordular. Eyleme Kenan Bilgin’in kardeþi Ýrfan Bilgin de katýldý ve kýsa bir konuþma yaptý, “Kayýplarýmýz faili meçhul deðildir. Failler,
katiller bellidir. Onlarý yakalayýp yargýlamasý gereken devlettir. Ama bizim devletten bir beklentimiz yok. Bu gördüðünüz resimler, bizim onurumuzdur” dedi. Kenan Bilgin’in kaybediliþine tanýklýk eden Cavit Naci Tarhan da tanýklýðýný anlattý. Kenan Bilgin’le birlikte gözaltýna alýndýklarýný, Gölbaþý Karakolu’nda birlikte olduklarýný belirten Tarhan, “Ýkimizi daha sonra ayrý ayrý hücrelere aldýlar, ikimiz hakkýnda da gözaltý tutanaðý hazýrlanmadý. Benim gözaltýna alýndýðým, ancak 14 gün sonra kabul edildi. Sanýrým 3 ya da 4 Ekim’di. Hücrelerde hareketlenmeler baþladý. O günden sonra da Kenan’dan ne bir ses geldi, ne de bir haber” dedi. Eylem açýklamadan sonra sona erdi.
G EZ Ý T UTS AK AÝ LE LE RÝ ND EN OD TÜ ’YE DE STE K
Gezi tutsak aileleri, Haziran Ayaklanmasý süresince tutsak edilenlerin serbest býrakýlmasý için 10. eylemini gerçekleþtirdi. Eylemde ODTÜ’de çatýþanlarý selamlandý. Gezi tutsak aileleri, 7 Eylül Cumartesi günü yaptýklarý eylemde tutsaklarýn serbest býrakýlmasýný isterken, son bir hafta içinde yapýlan eylemleri de desteklediðini belirterek, Kocaeli’nde merdivenleri gökkuþaðý renklerine boyayanlarýn gözaltýna alýnmasýný protesto etti. Gezi tutsak aileleri ODTÜ ve 100. Yýl Mahallesi arasýna yapýlacak olan otoyol protestolarý nedeniyle eylem yapanlara saldýrýyý protesto ederek ODTÜ’de çatýþanlarý selamladý. Eylemde konuþan Ýmran Aydýn’ýn babasý Hayri Aydýn, Gezi eylemleri sýrasýnda çekim yapmak için alanda bulunduðunu hatýrlatarak, burjuva medyanýn yaptýðý gibi oðlunun da yaþananlarý kayda almakta olduðunu ve tutuklandýðýný belirterek tüm Gezi tutsaklarýnýn bir an önce serbest býrakýlmasýný istedi. Çaðrý Aydoðan’ýn aðabeyi ise tüm gençlerin daha özgür bir dünya için sokaklara çýktýðýný belirtti. Okan Danacý’nýn annesi Nuriye Danacý, oðlunun Gezi eylemlerine ve 1 Mayýs’a gitmediðini belirterek “1 Mayýs bizim bayramýmýz elbette ona da katýlýrýz. Ama Okan 1 Mayýs’a katýlmadý. Cenaze törenine katýldýðý söyleniyor, ona da gitmedi. Oðlum sadece Ankara’daki Alevi mitingine katýldý ve bu sebeple tutuklandý” dedi. Anýl Çalýþkan’ýn annesi Gülcan Çalýþkan, “Benim oðlumu tutukladý-
lar, þimdi cezaevinde. Ama þunu bilsinler ki, biz artýk üç kiþiyiz, bir Anýl gitti, biz üç Anýl olduk. Babasý, kardeþi ve ben, onlar için de sokaklardayýz. Daha da güçleniyoruz. Biz onlarýn mücadelesini sahiplendik, ve tek bir tutuklu kalmayana kadar sokaklarda olacaðýz” dedi. Eyleme destek için Ümraniye Doðancýlar Forumu’ndan da katýlým oldu. Forum adýna yapýlan konuþmada Gezi eylemleri sýrasýnda yaþanan dayanýþma ve paylaþýmýn mahallelere taþýndýðý belirtildi. Goncagül Telek’in kardeþi Deniz Telek, Ali Haydar Akdeniz’in babasý Hasan Akdeniz de konuþmalarýnda Gezi tutsaklarýnýn serbest býrakýlmasýný istedi. “Diren ODTÜ, Taksim Seninle”, “Gezi Direniþi Tutsaklarý Onurumuzdur”, “Gezi Direniþi Yargýlanamaz”, “Ýçerde Dýþarýda Hücreleri Parçala” sloganlarýný atan aileler oturma eyleminde Gündoðdu ve Çav Bella Marþýný eylemi izleyenlerle birlikte söylediler. Gezi tutsak aileleri adýna bu haftaki basýn açýklamasýný Hasan Tunç’un annesi Leyla Tunç okudu. Tunç, hasta tutuklu Burcu Koçlu ve Murtaza Dað’ýn saðlýk durumlarý hakkýnda bilgi vererek, aileler olarak söz eylem ve örgütlenme özgürlüðü ve adalet istediklerini belirtti. Eylemde Ýzmir’deki eylemlere katýlanlarýn 10 Eylül’de davalarýnýn olduðu ve bir heyetle desteðe gidileceði duyurusu yapýldý. Ayný gün Ýstanbul’da da Gezi Tutsak aileleri Ýstanbul adliyesinde eylem yaparak destek verecek.
242. Sayý / 11 - 25 Eylül 2013
17
Yeni Evrede
Sokaklar
Mücadele Birliði
ODTÜ’DE YOL PROTESTOLARI
ODTÜ ve 100.Yýl Mahallesinden geçmesi planlanan yol için, öðrenciler ve Ankara halký, 25 Aðustos Pazar günü nöbete baþladý. ODTÜ ormanlarýnda binlerce aðacýn kesimine yol açacak olan yol çalýþmalarýný engellemek için mahalle halký uzun bir süredir mücadele ediyordu. Geçtiðimiz Pazar gününden itibaren de ODTÜ’lü öðrenciler, 100.yýl halký, Anýtpark, Kuðulu ve Çayyolu 3 Fidan Parký inisiyatifleri ODTÜ’nün A4 kapýsý çýkýþý yakýnlarýna çadýrlarýný kurup nöbete baþladýlar. Pazar günü 14.00’da 100.Yýl’da toplanýlarak çadýr kurulacak yere yürüyüþ yapýldý. “Kahrolsun Baðzý Yollar” pankartýyla yürüyen mahalle sakinleri ve forumlardan insanlar “Gökçek Elini Mahallemden Çek”, “Otoyol Yapma Boþuna Yýkacaðýz Baþýna”, “Bu Daha Baþlangýç Mücadeleye Devam” sloganlarýyla çadýr kurulacak alana geldiler. Birkaç saat içinde çadýrlar kuruldu ve direniþ alanýyla ilgili görev daðýlýmý için forum yapýlmaya baþlandý. Tam forum esnasýnda çadýr alanýnýn üzerindeki yola 6 otobüs çevik kuvvet ekibi ve bir TOMA konuþlandý. Forum inisiyatifleriyle görüþen polis, ‘çadýrlarý kaldýrmazsanýz müdahale ederiz, bizim için tek problem çadýrlar’ dedi. Oradaki halkýn bir kýsmý buna yanaþmadý ancak çoðunluk çadýrsýz devam etme kararý aldý ve gece boyu nöbete devam edildi. Bundan sonra da direniþe devam edeceklerini, ne aðaç kýyýmlarýna ne de mahalleden geçecek yolun yapýmýna izin vermeyeceklerini söylediler.
Saldýrý Baþlýyor... 6 Eylül’de, saat 06.30 ve 07.30 civarýnda yaptýðý iki saldýrýda polis14 kiþiyi gözaltýna almýþtý. Saldýrýnýn hemen ardýndan yýkým ekipleri de yol açma çalýþmalarýna hýzla baþladý. Saldýrýnýn haber alýnmasýnýn ardýndan 100. Yýl halký ve ODTÜ öðrencileri Ýzci Parký’nda bir araya gelmeye baþladý. Aðaç kesiminin devam ettiði haberi gelince de 10.30 civarýnda çalýþma alanýna yöneldi. Polis barikatýyla önü kesilen halk barikatý aþmaya kalkýnca biber gazý ve copla saldýrý gecikmedi. Yýkým alanýna giremeyen halk, barikat önünde sloganlarla beklemeye baþladý. Kýsa süre sonra ODTÜ öðrencileri, polis barikatlarýný aþarak bir kez daha aðaçlarýn arasýna girdi ve aðaçlara sarýldý. Polis aðaçlara sarýlmýþ öðrencilere yeniden saldýrdý.
18
Yaþanan bu en þiddetli saldýrýda baþýna cop darbesi alan bir kiþi kafa travmasý þüphesiyle Atatürk Hastanesi’ne kaldýrýldý. Saatler 13.00’e gelirken, CHP milletvekilleri Hüseyin Aygün, Ýlhan Cihaner ve Aylin Nazlýaka da ODTÜ’ye geldi. Milletvekilleri ile birlikte öðrenciler yeniden yýkým alanýna yürümeye baþladýlar. Bu defa alana girmeyi baþaran öðrencilerle birlikte Hüseyin Aygün, polisleri aþarak dozerin önüne geçti, çalýþmalarý durdurdu. Ýnþaatýn ruhsatsýz ve kaçak olduðu da belgelenince ekipler inþaatý durdurmak zorunda kaldýlar. Milletvekilleri ile birlikte halk alanda nöbete baþladý. Saat 19.00’da “Her Yer ODTÜ, Her Yer Direniþ” sloganlarýyla 100. yýl Migros önünden ODTÜ A4 kapýsýna bir yürüyüþ düzenlendi. Yürüyüþ sonunda yüzlerce kiþi ODTÜ A4 kapýsýna barikat kurdu. Polis barikat kuran kitleye yoðun gaz bombalarý ve plastik mermi ile saldýrýya geçti, kitle ise saldýrýya taþlarla karþýlýk verdi. Yoðun polis saldýrýsý sonrasý kitle kýsa süre sonra toplanýp tekrar alana dönerek polisle çatýþmaya girdi. Polisin attýðý gaz bombalarý ormanlýk alanda yangýna neden olurken, yangýnlarý öðrenciler söndürdü. “Baþkaldýran” ODTÜ’ye pek çok yerde eylemler düzenlenerek destek verildi.
Taksim’de ODTÜ’ye Destek Yürüyüþü! Ýstanbul Taksim Mis Sokak’ta toplanan halk da ODTÜ eylemine destek olmak için Galatasaray Lisesi önüne doðru yürüyüþe geçti. Eylemciler “Her yer ODTÜ, her yer direniþ”, “Diren ODTÜ Taksim Seninle” ve “Bu Daha Baþlangýç Mücadeleye Devam” sloganlarý atarak Galatasaray’a ve Odakule’ye yürüdü. Halk yürüyüþün sonunda yönünü tekrar Taksim Meydaný’na çevirdi. Kitlenin önü bu defa Galatasaray’da polis tarafýndan kesildi. Halk “Diren ODTÜ Taksim Seninle” sloganlarýyla Galatasaray’da oturma eylemine geçti. Bunun üzerine polis, oturma eylemi yapan grubun üzerine TOMA’yý sürdü. Cop, kalkan, plastik mermi ve biber gazýyla saldýrýnýn ardýndan kitle Odakule’ye ve ara sokaklara çekilirken, “Polis Simit Sat Onurlu Yaþa” diye haykýrýldý. Bu eylemden saatler önce Taksim polis ablukasýna alýndý, Ýstiklal Caddesine çýkan ara sokaklara çevik kuvvet ekipleri yerleþtirildi ve Akþama doðru Gezi Parký halka kapatýldý.
242. Sayý / 11 - 25 Eylül 2013
Yeni Evrede
Sokaklar
Mücadele Birliði
Kadýköy’de de yüzlerce kiþi ODTÜ öðrencilerine destek için Altýyol’da Boða önünde toplanarak yürüyüþ yaptý. Kitle sýk sýk “Diren ODTÜ Kadýköy Seninle” sloganý attý. Yürüyüþ sonunda Heykel önüne gelen kitle burada yolu trafiðe kapatarak iþgal eylemine baþladý. Bu arada, Gazi Mahallesi’nde de halk ODTÜ’deki polis saldýrýsýný protesto etmek için “Diren ODTÜ Gazi Seninle”, “Gazi’den ODTÜ’ye Selam”, “Bu Daha Baþlangýç Mücadeleye Devam” sloganlarý ile yürüdü.
ODTÜ’de Çatýþmalarýn 2. Günü Çalýþmalar polisin desteði ile gün boyu devam etti. Saat 17.00’da yaklaþýk 2 bin kiþi 100. Yýl Migros önünde “Gökçek Elini Mahallemden, ODTÜ’den Çek”, “Kahrolsun Baðzý Yollar” pankartlarý ile toplandý. Kitle, “Taksim’den Yüzyýl’a, Direnene Bin Selam”, “Ýsyan, Devrim, Özgürlük”, “Gökçek, Elini Mahallemden Çek” “Hükümet Ýstifa”, “Her Yer ODTÜ Her Yer Direniþ”, “Otoban Yapma Boþuna Yýkacaðýz Baþýna” sloganlarýyla yürüdü. Yürüyüþe katýlým sürekli artarken, eyleme katýlmayanlar da evlerinden tencere tavalarla, sürücüler de kornalarla destek verdi. Daha sonra caddeyi trafiðe kapatarak þantiye alanýna doðru yönelen mahalle halký ve öðrencilerin önü, saat 18.45 civarýnda þantiye alanýna varmadan çevik kuvvet polisi tarafýndan kesildi. Polisler, TOMA’lardan gaz bombasý atarak, tazyikli su sýkarak saldýrmaya baþladý. Polis helikopteri sürekli uçuþ yaparken, plastik mermi ve ses bombasý da kullandý. Bazý eylemciler, plastik mermiler nedeniyle yaralandý. Polis saldýrýsý üzerine yollara barikat kuran halk, polise taþlarla karþýlýk verdi. 100. Yýl Mahallesi’nin ara sokaklarýnda ve ana caddede yaþanan çatýþmalar iki saat boyunca devam etti. ASKÝ’ye ait olan ve TOMA’lara su taþýyan tankerin önü eylemciler tarafýndan kesildi ve suyu boþaltýldý. Polisler daha sonra, akrep ve TOMA’larla ara sokaklara girerek eylemcileri gözaltýna almaya baþladý. Bir grup A4 kapýsýna, bir grup da Balgat’a doðru yöneldi. A4 kapýsýna yönelen öðrenciler, daha sonra þantiyeye girerek ODTÜ Ormaný’ný tahrip eden yol çalýþmasýný durdurmak için iþ makinelerini tahrip etti. Taþ ve havai fiþeklerle 2 tane kepçe tahrip edilince, polis, þantiyedeki eylemcilere saldýrdý. Tekrar A4 kapýsýna çekilen kitle üç sýra barikat kurdu. Akrepten bir süre gaz bombasý atýlýrken, eylem ve çatýþmalar geç saatte sona erdi. Diren ODTÜ Taksim Seninle
7 Eylül akþamý, ODTÜ’ye destek vermek için sosyal medya üzerinden yapýlan çaðrý ile yüzlerce kiþi bir araya geldi. Saatler öncesinden Ýstiklal Caddesi ve Meydana çýkan yollarda çevik kuvvet konuþlandýrýldý ve Gezi Parký halka kapatýldý. Polis Tünel Meydaný’nda toplanan kitleye kalkan ve coplarla saldýrdý. Kýsa süre daðýlan kitle yine ayný yerde toplandý. Eylem boyunca sýk sýk “Diren ODTÜ Ýstanbul Seninle”, “Her Yer Direniþ Her Yer ODTÜ”, “ODTÜ’de Düþene Dövüþene Bin Selam” sloganlarý atýldý. Ýstiklal Caddesi üzerinden Taksim’e yürümeye çalýþan kitlenin önü yaklaþýk 200 metre sonra polisler tarafýndan kesildi. Polis barikatýný aþmaya çalýþan kitleye polis yine coplarla ve kalkanlarýyla saldýrdý. Galatasaray Meydaný’nda toplanan eylemcilerle polis arasýnda kovalamacalar sürerken, en az 8 kiþi gözaltýna alýndý. Polis ile halk arasýndaki çatýþmalar geç saatlere kadar sürdü. Galatasaray Meydaný’ndan Taksim Tramvay Duraðýna yürümek isteyen halka polis defalarca saldýrdý. Gazi Mahallesi de, ODTÜ’ye destek vermek için yürüyüþ düzenledi. Gazi Dayanýþma Platformu’nun çaðrýsýyla Eski Karakol duraðýnda toplanan mahalle halký, “Bu Daha Baþlangýç Mücadeleye Devam” pankartý açarak yürüyüþe geçti. Yürüyüþ boyunca “Diren ODTÜ Gazi Seninle”, “Bu Daha Baþlangýç Mücadeleye Devam”, “Faþizme Karþý Omuz Omuza”, “Gazi Uyuma Direniþe Sahip Çýk”, “Katil Polis ODTÜ’den Defol” sloganlarý atýldý. Halk Gazi Karakolu’na yürümek isteyince gaz bombalarýyla karþýlandý, yollara barikat kurarak taþlarla karþýlýk verdi. Çatýþmalar ve eylem yaklaþýk bir saat devam etti.
242. Sayý / 11 - 25 Eylül 2013
19
TUZLUÇAYIR HALKI ASÝMÝLASYONA HAYIR DÝYOR
Yeni Evrede
Sokaklar
Mücadele Birliði
muþ olan direniþ çadýrlarý ve Haziran ayaklanmasýnda yaþamýný yitirenlerin fotoðraflarý ise polis tarafýndan kaldýrýldý. Bunun üzerine yeniden meydanda toplanmaya çalýþan Tuzluçayýr halký uzun süren çatýþmalarýn ardýndan meydaný ele geçirdi ve burada kurduðu barikata “Ethem Sarýsülük Barikatý” adýný verdi. Bu barikatýn ardýndaki alan saatlerce halkýn denetimindeydi. Bu süre içinde halký çok etkileyen bir olay gerçekleþti. Akrep diye tabir edilen polis araçlarýnda birinin etrafýný halk sardý ve aracýn arka kapýsýný açarak içerideki polislere þöyle seslendi; “Tanýdýn mý? Ben Ethem, ben Ali Ýsmail, ben Mehmet, ben Abdo, ben Medeni” dedi. Bu söylem halký coþkulandýrdýðý gibi öfkelendirdi de... Çünkü birkaç gündür süren çatýþmalarda bir çok kiþi yine biber gazý ve plastik mermi ile yaralanmýþtý. Zaman zaman coplarla ve akrepleri Tuzluçayýr’da Barikatlar Kuruluyor 8 Eylül’de Tuzluçayýr’da yaþananlar kitlenin üzerine sürerek saldýran polise, tam anlamýyla 31 Mayýs’ta baþlayan Halk halk taþlarla ve havai fiþeklerle karþýlýk ayaklanmasýnýn bugün de devam ettiðini verdi. Bu saldýrýlarýn birinde taþ yaðmurugösteriyordu. 31 Mayýs’ta gördüðümüz na tutulan bir TOMA’nýn su tanký delindi. her þey burada da vardý. Tomalar, akrep- Ayrýca Cem Vakfý’na ait otobüsün þoförü, ler, gaz bombalarý, plastik mermi ve polisin hunharca saldýrýsý... Diðer tarafta ise çoluðu çocuðu ile genci yaþlýsý ile Tuzluçayýr halký barikatlarýnýn ardýnda hem mahallelerini koruyor, hem de öðrenci gençliðe yapýlan saldýrýyý kýnýyor, asimilasyon saldýrýsýna boyun eðmeyeceðini dile getiriyordu. Cami-Cemevinin resmi açýlýþ töreni saat 14.00’daydý ama çatýþmalarýn erken saatlerde baþlamasýyla tören yapýlamadý. Tuzluçayýr Meydaný’nda daha önceden kurulMamak Tuzluçayýr’da Fethullah Gülen ile Ýzzettin Doðan’ýn ortaklýðýnda yapýlmasý planlanan Cami-Cemevi projesine karþý 7 Eylül’de baþlayan eylemler 2. gününde de devam etti. Tuzluçayýr halký 7 Eylül akþamý, hem yapýlacak Cami-Cemevi hem de ODTÜ’den geçecek yol inþaatý eylemlerinde yapýlan polis saldýrýsýna karþý sokaklardaydý. Akþam saatlerinde baþlayan çatýþmalar gece geç saatlere kadar sürmüþtü. 8 Eylül’de ise Cami-Cemevi projesinin temel atma töreni vardý. Sabahýn erken saatlerinden itibaren toplanmaya baþlayan halk, törenin yapýlacaðý yere yürümek isteyince polisin saldýrýsý baþladý ve çatýþma gece geç saatlere kadar sürdü. Aleviler bu projeyi asimilasyon politikalarýnýn bir parçasý olarak görüyor ve “devletin Alevileri” olmayacaðýz diyor.
20
242. Sayý / 11 - 25 Eylül 2013
aracý eylemcilerin üzerine sürünce, araç taþlandý. Gün içerisinde gerçekleþen her eyleme saldýran polis, Pir Sultan Abdal Kültür Derneði (PSAKD) Genel Baþkaný Kemal Bülbül ile dernek üyesi yaklaþýk 100 kiþinin Tuzluçayýr’a gelerek basýn açýklamasý yapmak istemesi üzerine onlara da gaz bombalarýyla saldýrdý.. Akþam saatlerinde Süleyman Ayten Caddesi’nin meydan giriþine kurulan bir barikat ateþe verildi. Tuzluçayýr Meydaný’nda toplanan kitle “Tuzluçayýr Faþizme Mezar Olacak” sloganlarý atýyor; zýrhlý araçlarýyla sokakta terör estirmeye kalkan polise taþ ve havai fiþeklerle karþýlýk veriyordu. Bu arada pek çok ilde gerçekleþen dayanýþma eylemleri moralleri daha da yükseltti. ODTÜ öðrencileri ve 100.Yýl halký ise Tuzluçayýr’a doðru yürüyüþe geçti. Tuzluçayýr halkýnýn eylemiyle resmi törenin yapýlamamasýnýn yaný sýra, Cem Vakfý’na bir darbe de Cem Vakfýnýn gençlik kollarýndan geldi. Olaylar yaþanýrken, Cem Vakfý Ankara Þubesi Gençlik Kollarý, Ýzzettin Doðan ve Fethullah Gülen’in ortak Cami-Cemevi projesine “biz bu proje sahipleriyle ayný sofraya dahi oturmak istemeyiz” diyerek tepki gösterdi ve Cem Vakfý’ndan istifa ettiklerini açýkladý. Ankara genelinde eylem çaðrýlarýnýn yapýlmasýyla, saat gece 01.00’e doðru çatýþmalar sona erdi. Tuzluçayýr halký daha fazla dayanýþma için çaðrýda bulunuyor ve asimilasyon saldýrýsýnýn karþýsýnda olacaðýný dile getiriyor.
GENÇLÝK’TEN YENÝCE FESTÝVALÝ
Yeni Evrede
Gençlik
Mücadele Birliði
31 Aðustos-1 Eylül günlerinde Mersin’e baðlý Yenice Belediyesinde Yenice Gençlik Oluþumu’nun(YGO) yoðun emekleri ile bir festival düzenlendi. Festival programý, geleceðin çapulcularý olan Çocuk Korosu ile baþladý. Miniklerin ardýndan Yenice’nin yerel gruplarýndan Grup Yenicem sahne aldý. Ali Ýsmail için okunan Maðusa Limaný Türküsü büyük beðeni topladý. Sýtký Baba Cemevi Semah Grubu barýþa semaha durdu. Ardýndan yeni zamanlara yeni ezgiler getiren, evrenin türküsünü tencere ve tavalarýyla dillendiren Çapulcular Orkestrasý, “Ellerinde Kazanlar Ellerinde Güðümler Türküsü” ile girdiler sahneye. Neþeleri ile festivale çok güzel bir renk kattýlar. Modern dans grubunun gösterimi ve havai fiþek gösterisi de gerçekleþti. Ve yazýn son günü ve artýk son saatlerinde Adým Deniz dedikleri için yargýlanmalarýna raðmen halen inatla ve Haziran ayaklanmasýnýn coþkusuyla Adým Deniz demeye ve sosyalizm için söz vermeye devam eden Emeðe Ezgi sahne aldý. Adým Deniz Marþý okunurken YGO, “Adým Deniz”, “Adým Hüseyin”, “Adým Yusuf” yazýlý dövizlerle Emeðe Ezgi’yi selamladýlar. Gençlerin ilgisi ve coþkusu yoðundu. Gece Nazým Hikmet’in Hoþçakalýn Dostlarým þiiri ile sonlandýrýldý. 1 Eylül günü sabahýn erken saatlerinden YGO Ataol Behramoðlu ve Recep Ýhsan Eliaçýk’ýn katýlýmcý olduðu “Gezi Direniþi Ve Barýþ Süreci” baþlýklý panelin gerçekleþeceði Ýnönü-Churchill Barýþ Parkýný Gezi parkýna dönüþtürmek için çalýþmalara baþladý. Haziran ayaklanmasýndan fotoðraflarýn sergisi yapýldý, ölümsüzleþenlerin fotoðraflarý asýldý. Öne çýkan pankartlar hazýrlandý ve asýldý, “Devrim Market” yapýldý, devrimci tutsaklarýn adreslerinin yazýlý olduðu zarflar hazýrlandý. Saat 14.00’de çocuklarýn el baskýsý ile Rojava’da katledilen çocuklarý selamlamak için yaptýðý “Çocuðun Yüreðidir Barýþ” yazýlý bir pankartýn öncülük ettiði bir barýþ yürüyüþü gerçekleþti. Ve panelin yapýlacaðý “Gezi Parký”na geçildi. Panelin ardýndan festival alanýna geçildi. Program içerisinde Grup Yenice yollarý, Semah ve Ataol Bahremoðlu ve Haluk Çetin’in þiir ve müzik dinletisi ve ardýndan Onur Akýn konseri vardý. Ayýþýðý Sanat Merkezi olarak iki gün boyunca standýmýzla festivalin içerisinde yer aldýk.
ÜNÝVERSÝTELERDE AÇILIÞ EL CHAPULO ÝLE YAPILDI
Üniversitelerde 2013-2014 eðitim yýlýnýn kayýtlarýnýn baþlamasýyla birlikte öðrenciler harekete geçti. 2 Eylül 2013’de Ege Üniversitesi’nde Dokuz Eylül ve Ege Üniversitesi öðrencilerinin çýkardýðý El Chapulo’nun daðýtýmý yapýldý. El Chapulo, öðrenciler tarafýndan ilgiyle karþýlandý. EL CHAPULO
DOKUZ EYLÜL’DE ÖÐRENCÝ STANDLARINA POLÝS SALDIRISI
Dokuz Eylül Üniversitesi’nde kayýt döneminde açýlan masalara polis bir kez daha saldýrdý. 4 Eylül günü Devrimci Öðrenci Birliði, Dev- Genç, El Chapulo ve Ekim Gençliði masalarý polis ve ÖGB tarafýndan daðýtýldý. Bildiri daðýtmak isteyen öðrenciler taciz edildi. Masalarýn daðýtýlmasýnýn ardýndan öðrenciler dayanýþma için ortak masa açtý. TKP’li öðrenciler ise okula polisin girmesi ile birlikte masalarýný kapatýp okuldan ayrýldýlar. Saatler 12.30 olduðunda okulun içine gözaltý aracý girdi. Açýlan ortak masada yaklaþýk 15 öðrenci, polis tehdidi altýnda çalýþmalarýna devam ettiler. Baskýlar Bizi Yýldýramaz! Dokuz Eylül DÖB
YENÝDOÐAN GENÇLÝÐÝ 24.YILINDA LENÝNÝST PARTÝ’YÝ SELAMLADI
24 yýl önce reformizmden ayrýlarak sosyalizm bayraðýný en ileriye taþýma hedefiyle kurulan Leninist Parti, 24.yýlýnda. Bizler de 24.yýlýnda Leninist Partiyi selamlamak için Yenidoðan’da iþçi ve emekçilerin yoðun oturduðu bir çok yere ‘’Denizlerin Partisi 24.Yýlýnda”, “24.Yýlýnda TKEP/L Saflarýna”, “Denizler Yaþýyor TKEP/L Savaþýyor”, “Denizlerin Partisi 24.Yýlýnda”, “Faþizme Karþý Silah Baþýna” yazýlamalarý yaptýk. Ayrýca mahallenin bir çok noktasýna TKEP/L imzasý atarak 24. yýlýnda gençliðin Leninist Parti bayraðýný daha yükseklere çýkartacaðýný bir kez daha haykýrdýk. Yenidoðan’dan Leninist Gençlik
242. Sayý / 11 - 25 Eylül 2013
21
ÖLÇÜLÜ YALAN
Fidel Yoldaş Diyor Ki
Çok kýsa zaman zarfýnda çok ciddi olaylarýn olacak olmasý beni yazmaya sevk etmiþ durumda. Ýnsanoðlu olarak türümüz on ya da onbeþ yýl içinde tamamen ortadan kalkma tehlikesiyle burun buruna. Ne Obama ne de baþka birisi bunun aksini garanti edemez. Bizim payýmýza düþen ise az da olsa bir umut. Artýk günümüzde bilgi çaðýnda yaþýyoruz, ne kimse bizi kandýrabilir ne de kimsenin bizi kandýrmasýna izin veririz. Kamuoyunun neredeyse tamamý artýk yaný baþýmýzdaki büyük tehlikenin farkýnda. Cruise füzelerinin kendisine doðru çevrilmesine raðmen kahraman ve mücadeleci Suriye halký topraklarýna karþý yapýlacak olan herhangi bir saldýrýya karþý son nefeslerine kadar savaþarak karþý koyacaklarýný ilan etmiþ durumda. Herkes Beþar Esad’ýn siyasetçi olmadýðýný, týp okuduðunu ve 1988 yýlýnda göz doktoru olarak mezun olduðunu biliyor. 2000 yýlýnda babasý Hafýz Esad’ýn ölümünün ardýndan daha önce bir trafik kazasýnda ölen aðabeyinin yerine siyasi görevi devralmýþtý. ABD’nin NATO’daki sadýk hizmetkârlarý olan müttefikleri ve bazý petrol zengini Ortadoðu ülkeleri ellerini ovuþturuyor. Milyarlarca yýlda oluþmuþ olan petrol rezervlerinin üzerinde oturan bu ülkeler yaygýn tüketim tarzý nedeniyle yaþanan sera gazý etkisini önemsemeyerek yaptýklarý devasa teknolojik altyapý yatýrýmlarýný korumanýn peþinde. Öte yandan 27 yýl sonra 2040 yýlýnda bugün polisler tarafýndan gerçekleþtirilen ceza kesme gibi bir çok görev robotlar tarafýndan yapýlacaðý söyleniyor. Dakikada milyonlarca hesaplama yapabilecek olan bir robota derdinizi anlatmanýn zorluðunu düþünebiliyor musunuz? Yýllar önce hayal bile edemeyeceðimiz þeyler. 26 Aðustos Pazartesi günü ABD’ye sadakatlarý tespit edilmiþ çevreler en iyi yaptýklarý iþi yapmaya baþladýlar. Yaydýklarý yalan haberlerde Edward Snowden’in Rusya’da kalmýþ olmasýný Küba’nýn ABD tarafýndan baskýlar karþýsýnda geri adým attýðý iddiasýna baðlýyorlar. Bu veya buna benzer bir þeyi herhangi birisinin herhangi bir yerde Snowden’e söylemiþ olup olamayacaðýný ihtimallerini reddederek baþlýyorum. Snowden’in cesur açýklamalarýný beðeniyorum. Bence imparatorluðun ikiyüzlü politikalarý ve yalanlarýyla dünyayý kandýrmaya çalýþtýðýný ifþa ederek önemli bir görevi yerine getirmiþtir. Ancak benimsemeyeceðim þey, hangi özelliklere sahip olursa olsun hiç kimsenin Küba adýna konuþamayacaðýdýr. Ölçülü yalan. Kim söylemiþ? Rusya’daki günlük gazete “Kommersant”? Bu iftiranýn kaynaðý kim? Reuters Haber Ajansýna göre haberin kaynaðý ABD Dýþiþleri Bakanlýðýna yakýn kaynaklar! Buna göre Küba son dakikada Snowden hakkýnda Aeroflot Havayollarýna yolculuðun engellenmesi talebini iletmiþ!
22
Yeni Evrede
Mücadele Birliði
Gazeteye göre Snowden Hong Kong’daki Rus Konsolosluðunda geçirdiði bir kaç gün boyunca Moskova üzerinden Latin Amerika’ya uçma niyetini belli etmiþtir. Ýstersem çok detaylý bilgiye sahip olduðum bu konuda daha da ayrýntýlý bir aktarým yapabilirim, ama bu kadarla yetineceðim. Bugün büyük bir ilgiyle Bolivarcý Venezuela Devlet Baþkaný Nicolas Maduro’yu izledim. Küba ve Nikaragua’dan sonra Venezuela sahillerine demir atan Rus donanmasýnýn sancak gemisini ziyaret ediyordu. Ziyaret sýrasýnda yapýlan televizyon yayýný sayesinde oldukça etkileyici karelere þahit oldum. En etkileyici olan görüntüler ise donanmanýn geliþmiþ radar kabiliyeti oldu. Paralý asker görevi yapan gazete Kommersant’ýn marifetlerine bakalým. Önceki dönemde bu gazete karþý-devrimci saðcýlarýn en aþaðýlýk silahý konumundaydý. Bugün ise Kýbrýs’taki üslerinde Suriye’ye karþý saldýrý hazýrlýðý yapan Ýngiltere ve elinde milyonlarca insanýn kaný olan darbeci ABD’nin maþasý konumunda. Bu hava içinde imparatorluk hava ve deniz kuvvetleri Arap halklarýna karþý kitlesel katliam yapmak için hazýrlanýyor. Bizim için kesin olan tek þey ise ABD’nin bulunduðu her ortamda Küba’yý sýkýþtýrmaya çalýþacaðýdýr. Ýster Birleþmiþ Milletler olsun ister farklý bir kurum olsun, bu davranýþ tarzý artýk ABD hükümetinin karakteri haline gelmiþtir. Ancak bu gibi saldýrýlarýn yanýsýra imparatorluðun yasadýþý olarak uygulamaya devam ettiði ekonomik ablukaya 54 yýldýr direnenler kavgaya devam edecekler. En büyük eksikliðimiz çok kýsa bir zaman zarfýnda daha fazla þey öðrenememiþ olmamýzdýr.
242. Sayý / 11 - 25 Eylül 2013
27 Aðustos 2013 Fidel Castro Ruz