Emperyalist sald›r›lar ve AKP’nin tafleronluk heyecan›
SAYI:12 ÖDP yay›n organ›d›r.
Adana, Maraş ve Malatya üzerine Patriot sistemlerinin kurulması ile ülkemiz, emperyalizmin gelişmiş bir askeri üssü haline getiriliyor.
» NATO’nun savafl üssü olmay› reddediyoruz 15
OCAK 2013
Direnifli büyütelim!
Önümüzdeki dönem en temel görev AKP karfl›s›nda direnme e¤ilimlerinin sahiplenip güçlendirerek halk›n tepkisinin umutsuzluk dalgas›n›n içerisinde bo¤ulmas›n›n önüne geçecek bir direniflin örgütlen-
mesidir. ODTÜ direnifli ve fiiflecam iflçilerinin direniflleriyle elde ettikleri kazan›mlar› bunun mümkün oldu¤unu gösteriyor. fiimdi bu direniflleri ülkenin dört bir yan›nda büyütmenin zaman›d›r. 4-5
fi‹fiECAM ‹fiÇ‹LER‹YLE RÖPORTAJ: Bizim mücadelemiz bütün işçi sınıfının mücadelesine örnek teşkil edecek bir direnişti. 15
Ve dayanışma...
Bizden mektuplar... Güzel günlerin umududur ODTÜ
Dayan›flma'n›n 12'inci say›s›yla merhaba. Arap Bahar› olarak adland›r›lan sürecin nihayetinde k›fla döndü¤ü gözle görülür bir gerçek halini ald›. Baflta ABD ve AB olmak üzere emperyalistlerin Libya'da bafllatt›klar› iflgal operasyonu flimdi de Suriye'de faaliyete konuldu. Bütün bir Ortado¤u co¤rafyas›n› kapsayan bu genifl ölçekli operasyonda Türkiye'nin üs haline getirilmesinde de büyük geliflme kaydedildi. fiimdi Patriotlara ve radar üslerine ev sahipli¤i yapacak olan Türkiye, AKP eliyle dökülen kan›n orta¤› haline getirilmekte. 2012 y›l› geride kal›rken bask›, sömürü, zulüm geride kalmad›. 2012 y›l› boyunca yürürlü¤e sokulan yasalar 2013'te de bir muhalefet görevi olarak hanemize yaz›l›rken, 2012'nin son günlerinde yaflananlar da haf›zalarda. ODTÜ, fiiflecam gibi direnifller 2012'den 2013'e kalan umut tohumlar› oldu. Yeni tüzü¤e uygun olarak ifl yeri ve mahalle birimleri temelinde seçilen delegelerle 9-10 Haziran’da Ankara’da gerçeklefltirilen Kongre-Konferans'la bir ad›m daha atan ÖDP, "AKP düzenini
y›kal›m, Türkiye'yi yeniden kural›m" fliar›n› da ülkenin tüm sokaklar›na yayd›. Yine bu kararl›l›kla bafllat›lan büyük yürüyüflün ilk ad›m› 2013 haziran›na kadar sürdürülecek. AKP'nin bölgedeki tafleron rolüne karfl› mücadele bayra¤›n› yükselten ÖDP, 20 Ocak'ta yurdun her yan›nda "Patriota hay›r" diyecek. Önümüzdeki dönem bölgede yaflanacak iflgal ve Türkiye'nin de do¤rudan bunun bir parça olmas›, anti-emperyalist mücadele bayra¤›n› yükseltmeyi gerekli k›l›yor. Ö¤rencilerin, iflçilerin, emekçilerin mücadelesi de, sömürü düzeni var oldu¤u sürece devam edecek. Topra¤›na, suyuna el konanlar için; al›n terine el uzat›lan emekçiler için; coplanan, gözalt›na al›nan, tutuklanan ö¤renciler, ayd›nlar için; savafl›n, iflgalin durdurulmas› için 111 yafl›ndaki flair, kavgam›z›n flairi Naz›m Hikmet'e at›fla, önümüzdeki süreçte daha fazla 'vatanhaini'ne ihtiyaç var. Ve Dayan›flma'n›n emperyalizme, gericili¤e, sömürüye, kapitalizme, bask›lara karfl› isyan› büyütmesi dile¤iyle. ‹yi okumalar...
‹çindekiler » Ortado¤u’da emperyalist müdahale ve yeni denge aray›fllar› 6-7 ’de » Yazarlar ve siyasetçiler AKP’nin d›fl poli tikas›n› tart›flt› 11’de » Kriz derinleflirken emekçiler hedefte 15’te
Özgürlük ve Dayan›flma Partisi Ad›na Sahibi ve Sorumlu Yaz›iflleri Müdürü
Alper Tafl ÖZGÜRLÜK ve DAYANIfiMA PART‹S‹ GENEL MERKEZ GMK Bulvari No: 87 / 18 Maltepe - Ankara Tel: 0312 2317232 - 2313312 Fax: 0312 2320347 mail: dayanismagazetesi@hotmail.com
Bas›ld›¤› Yer: SM. Matbaac›l›k Çobançeflme Mah. Sanayi Cad. Altay Sok. No: 10 (A Blok) Yenibosna-Bahçelievler/‹stanbul. Tel: 0212-654 94 18
YEN‹ YÖK yasas› Meclis’ten geçirilmeye çal›fl›l›p, üniversiteler gün be gün piyasac›laflt›r›l›p en nihayetinde sat›fla ç›kar›lacakken, Ortado¤u’da ABD’nin tafleronu olmuflken memleket; kampüsüne 3600 polis ve 8 TOMA eflli¤inde giren Erdo¤an’› üniversiteden kovan ODTÜ’nün ad›yd› direnifl. Olaylar sonras› a¤z›ndan tükürükler saçarak “Çantalar›nda molotof vard›” diye hayk›ran, olaylar sonras› gözalt›na al›nan ö¤rencileri “terörist” olmakla suçlay›p yarg›y› yönlendiren bir baflbakana ve o günkü polis sald›r›s›n› ö¤rencilerin üstüne y›kan ve eylemin amac›n› çarp›t›p “Uydu protestosu” olarak lanse eden yandafl bas›na ra¤men ertesi gün hocas›yla, ö¤rencisiyle dersleri boykot edip, okulun en büyük amfisinde alternatif bir ders koyarak gerçek bir e¤itimin nas›l olmas› gerekti¤ini gösteren ODTÜ’ydü direnifl. Bir hafta boyunca düzenlenen etkinliklerle baflka bir dünyan›n mümkün oldu¤unu gösteren üniversiteydi ODTÜ.
1978 y›l›nda Hasan Tan’›n rektör olarak atanmas›ndan sonra gerçeklefltirilen eylemden sonra tarihinin gördü¤ü en genifl kitleyle Devrim’e yürüyen, 80 öncesi ODTÜ’yü yaln›zca a¤abeylerinden ablalar›ndan dinlemifl ya da okumufl binlerce ö¤rencinin gözlerini dolduran, dönemin devrimcilerinin bo¤az›ndaki dü¤ümdü ODTÜ. Binlerce kifliyle “ODTÜ ayakta, AKP’ye direniyor” demek, güzel günlerin gelece¤inin umuduydu. Kendisini k›nayan yandafl rektörlere en somut cevapt› o gün ODTÜ. Çünkü o gün ODTÜ’nün ad› direniflti. AKP’nin rektörlerinin üniversitelerinden gelen ve “Bizim rektörümüz de¤il” diyen üniversitelerdi ayn› zamanda ODTÜ. Çünkü o gün direnifl ODTÜ’ydü. Gün, ODTÜ’nün ateflini di¤er alanlara yayma günü. Gün, AKP karfl›s›nda aya¤a kalkma günü! ODTÜ bizleri direnifle ça¤›r›yor! Her yer ODTÜ her yer direnifl! ODTÜ’den Devrimci Gençler
Okmeydan›’nda kentsel y›k›ma karfl› halk mücadelesi ‘KENTSEL dönüflüm’ son 10 y›ld›r konuflulan bir kavram. Ancak bizim kentsel dönüflüm planlar›yla tan›fl›kl›¤› yeni de¤il. 1988’de yap›lan Kas›mpaflaDolapdere-Okmeydan› Uygulamal› ‹mar Plan›, ad› Kentsel Dönüflüm Plan› olmamakla beraber Okmeydan›’ n›n tamam›n› dönüfltürmeyi hedefleyen bir pland›. Halka dan›fl›lmadan, adeta gizli sakl› yap›lan bu plan ÖDP Beyo¤lu ‹lçe Örgütü Yerel Yönetim Komisyonu’ nca deflifre edildi. Önce Yerel Yönetim Komisyonu daha sonra da Plan Takip Komisyonu taraf›ndan yap›lan ve salonlara s›¤mayacak kadar hak sahibinin kat›ld›¤› toplant›lar ve binlerce kiflinin kat›ld›¤› yürüyüfllerle protesto edildi. ‹rtibat bürosunda, bir ay boyunca gönüllü flehir planc›lar›, mimar ve hukukçularla halka plan›n neyi amaçlad›¤› anlat›ld›. Binlerce itiraz dilekçesi verdik, plan›n geri çekilmesini istedik. Tüm bunlara ra¤men Tayyip Erdo¤an baflkanl›¤›ndaki ‹stanbul Büyükflehir Belediyesi halk›n itiraz ve taleplerini kabul etmeyince Plan Takip Komisyonu olarak ‹dare Mahkemesi’ ne dava açmak zorunda kald›k. Bir y›l sonra mahkeme bizi hakl› buldu, plan iptal edildi. 2005’te , onaylanm›fl bir plan olmamas›na ra¤men Okmeydan› Kulaks›z Top Sahas› çevresindeki birçok adaya Kadir Topbafl baflkanl›¤›ndaki Büyükflehir Belediyesince y›k›m tebligat› gönderildi. Tapular› olmad›¤› gerekçesiyle komik denecek miktardaki enkaz bedeli karfl›l›¤›nda ilk etapta 40 hane hakk›nda y›k›m karar› al›nd› ve burada yaflayanlara Alibeyköy Köpek Yaylas›’ nda kullan›lmaz durumdaki TOK‹ daireleri borçland›r›larak verildi. ÖDP Okmeydan› Birimi olarak burada yaflayan hak sahipleriyle iliflkiye
geçtik. K›sa sürede oluflturdu¤umuz Y›k›ma Karfl› Halk Komisyonu ile birçok toplant› ve gösteri yapt›k. ‹lk etapta belediyenin verdi¤i enkaz bedelini artt›rd›k ama y›k›mlar› engelleyemedik. Daha sonra di¤er mahallelerde yapt›¤›m›z çal›flmalarla komisyonumuzu güçlendirerek 5.000 kifliyle y›k›mlar›n gerçekleflti¤i mahalleye yürüdük. Bu mitingden bir gün sonra Topbafl “Art›k y›k›m olmayacak” dedi. fiimdi yine bir Okmeydan› plan› yap›ld›. 1988’deki plan›, halk›n görüflü al›nmad›¤› için mahkeme karar›yla iptal ettirmifltik. fiimdiki AKP belediyesi bunu bildi¤i için usulen de olsa halka dan›fl›yormufl gibi yaparak göstermelik olarak ço¤unlukla yandafl dernek temsilcilerini ça¤›rd›¤› toplant›lar yapt›. Bu plana karfl› haklar›m›z› korumak için Okmeydan› Çevre Koruma Derne¤i öncülü¤ünde oluflturdu¤umuz, her görüflten ve kesimden insan›n yer ald›¤› Plan Takip Komisyonu ad›yla mücadele karar› ald›k. 9 maddeden oluflan ve taleplerimizi içeren taahhütname talebimizi belediyenin kabul etmemesi üzerine binlerce kiflinin kat›ld›¤› iki yürüyüfl düzenledik. 7.000 hak sahibi Büyükflehir Belediyesi’ ne itiraz dilekçesi verdik. Bütün bunlara ra¤men halk›n taleplerini dikkate almad›¤› için bu plan› dava etme aflamas›nday›z. Yükün büyük k›sm›n› omuzlamam›za ra¤men partimizi öne ç›karmak gibi grupçu bir yaklafl›m içinde olmad›k. Hak sahiplerinin özne olaca¤› bir anlay›fl› örgütlenmemizin ve mücadelemizin merkezine koyduk. Bu anlay›flla ada ada, sokak sokak örgütlenerek bizi büyük müteahhitlere teslim eden Kentsel Dönüflüm Plan›’na karfl› haklar›m›z› koruma mücadelemizi sürdürece¤iz. ÖDP Okmeydan› Temsilcili¤i
Ne yapaca¤›m›z› çok iyi biliyoruz DÜNYA ölçe¤inde de¤iflen durum emekçi halk hareketini devrimci do¤rultuda güçlendirme görevini ivedi biçimde önümüze koyuyor. Partimizi kitlesellefltirmenin yan›nda nitel birikim ile yaflam›n her alan›nda var olaca¤›m›z›n fark›nda olarak, mücadelenin gerçek güçlerinin var olan durumuna uygun, ön aç›c› pratiklerle ilerlemeyi esas al›yoruz. Bugün daha emin ad›mlarla ilerlemenin yolunun, biriktirdi¤imiz olumlu-olumsuz deneyimlerden ö¤renmek oldu¤una inan›yoruz. “Yar›n› bugünden kuraca¤›z” diyerek düfltük yollara. Önümüze set çektiler durmad›k, “Zor” dediler oldu duymad›k. Ne yapaca¤›m›z› çok iyi biliyoruz.. Dün; Kentsel dönüflüm yalan›yla sadece evimize bark›m›za de¤il, onurumuza da sald›ran AKP’nin ya¤ma ve talan›na karfl› mücadeleyi görev bilip Çi¤li’deydik, Narl›dere’deydik. Yüzümüzü günefle dönüp hep birlikte ba¤›rd›k AKP’ye ‘Sana ve patronlar›na buradan rant yok!’diye. H›d›r’›, ‹lyas’›, topra¤›m›z›n en güzel çocuklar›n›, onlar›n mahallesinden selamlad›k. Sevgiyle, sayg›yla hat›rlanan devrimci de¤erlerin bugünün sorunlar›n›n karfl›s›nda da umut olmas› için mücadeleye kald›¤›m›z yerden devam dedik. Gültepe’yi yeniden kazanman›n, halk muhalefetindeki tarihsel yerini almas›n›n gere¤i örgütlenmektir anlay›fl›yla yola düfltük. ‘Do¤an›n katledilmesine izin vermeyece¤iz’ diyerek suyumuza, topra¤›m›za, soludu¤umuz havaya sahip ç›kmak için Alia¤a’dayd›k. Yaflad›¤›m›z yerin çevresel etki de¤erlendirmesini herkesten daha iyi yapabildi¤imizi göstermek ve topra¤›m›z› kirletenleri soka¤›m›za sokmamak için Karaburun’dayd›k. 1 Eylül’de türkülerimizle gülümseyifllerimizle alanlardayd›k. Ülkede ve bölgede bar›fl›n sesini yükseltmek, emperyalist iflgale dur demek için binler olduk. Özgürlü¤ün, dayan›flman›n, adaletin, direniflin, devrimin ad›, yolu, yöntemi olmak için; Dün Uflak’tayd›k! Dün Fatsa’dayd›k! Peki ya flimdi? Daha yürüyecek çok yolumuz, yapacak çok iflimiz var. Kolay olmad›¤›n›n fark›nday›z. Fark›nda oldu¤umuz bir fley daha var. Kendimize inand›kça, aya¤›m›z soka¤a bas›p gözlerimiz emekçi halk›n gözlerine bak›nca tazeleniyor, ço¤al›yoruz. Yüzümüzde gülümseme, yeni omuzlarla birlefltirerek omuzlar›m›z›, yolculu¤a devam ediyoruz. Bugün ve bundan sonraki her gün, her yerde; Ellerinde pankartlar›yla soka¤a; özgürlü¤e koflan “Kavgada biz de var›z” diyen kad›nlar›z. “Gelecek biziz de¤ifltirece¤iz” diyerek bulunduklar› her alan› direnifl mevzisine dönüfltüren gençleriz. “AKP DÜZEN‹N‹ YIKALIM TÜRK‹YE’Y‹ YEN‹DEN KURALIM” iddias›yla yola ç›kan, ulaflabildi¤i her yere umudun, bar›fl›n, özgürlü¤ün, güneflin selam›n› götürecek olan devrimcileriz. El ele mutlu ve özgür günlere... ‹zmir’den devrimci selamlar...
3
VE DAYANIfiMA
Yeni yasa ile büyükflehir müflterisi olduk Belediyelerde y›llard›r yap›lan de¤iflimlerle yurttafl, müflteri olarak ikame edildi ve “hizmetten yararlananlar›n o hizmetin bedelini ödemesi gerekti¤i” anlay›fl› yerlefltirildi. Bu sürecin son halkas› 13 ilde büyükflehir belediyesi kurulmas› olarak sunulan torba kanundur ’lerle birlikte bütün dünyada ol-
1980 du¤u gibi emperyalist-kapitalist sistemin yeni yönelimlerine uygun olarak Türkiye’de de devleti küçültme iddias›yla devletin kamusal yarara dönük ifllevlerinden ar›nd›r›lmas› için yap›lan çal›flmalar h›z kesmiyor. Kuflkusuz devletin bir unsuru olan belediyeler de bu de¤iflimden nasibini al›yor. Türkiye’de neoliberal politikalar ekseninde küreselleflmeyle bütünleflmenin önündeki engellerin afl›lmas›na dönük bir ‘yerelleflme’ süreci iflletilmektedir. Bu süreç belediyelerde yönetim ve hizmet anlay›fl›n› da de¤ifltirdi. Yurttafl, müflteri olarak ikame edildi ve “hizmetten yararlananlar›n o hizmetin bedelini ödemesi gerekti¤i” anlay›fl› yerlefltirildi. Bu sürecin son halkas› 13 ilde büyükflehir belediyesi kurulmas› olarak sunulan torba kanundur.
‹flte gerekçeleri Son on y›ld›r ad›n› “kentsel dönüflüm” koyduklar› sermayeye yeni rant alanlar› yaratma projeleri temel bir unsur oldu. Yeni büyükflehir belediyelerinin oluflturulmas›n›n en önemli nedenlerinden birisi il özel idaresi, belde belediyeleri ile köy tüzel kifliliklerin büyük ölçekteki kentsel dönüflüm projelerinin önünde engel olarak görülmesidir. Bu yaklafl›m kanun gerekçesinde “büyükflehir s›n›rlan içinde yer alan yerel yönetimler küçük ölçekli planlar yapabilseler de bu planlar›n genifl bir çerçeve içinde bütüncül olarak tüm büyükflehir bölgesini kapsayan ve makro politikalar› belirleyen bir çerçeve içinde ele al›nmas›na ihtiyaç duyulmaktad›r” sözleriyle aç›kça ifade edilmektedir. Yine kanun gerekçesinde “Büyükflehirleri zorunlu k›lan temel hususlardan bir baflkas›, belli bir co¤rafi alanda çok say›da yerel yönetimin yetkili olmas› halinde planlama ve koordinasyonun sa¤lanamay›fl›” gerekçe gösterilerek büyükflehir s›n›rlar› il s›n›rlar› ile eflitlenmektedir. ‹l özel idarelerinin, belde belediyeleri ile köy tüzel kifliliklerinin ortadan kald›r›lmas›n›n as›l gerekçesi budur. Burada as›l neden, sermaye aç›s›ndan rant oluflumunda ölçek sorun oldu¤u kadar köy ve belde belediye yönetimlerinin do¤al, tarihi ve kültürel mirasa sahip ç›kan korumac› yerel refleksle hareket ederek rant merkezli projelere mesafeli yaklaflmalar›d›r. ‹flte yasa ile bu engeller ortadan kald›r›-
larak, il s›n›rlar› içerisinde istedi¤i gibi at oynatacak güçlü sermaye diktatörlükleerinin önü aç›l›yor. “Belediyelerin demokrasinin befli¤i oldu¤u” vb. liberal söylemler eflli¤inde 1980’li ve 90’l› y›llarda uygulanan yerelleflme politikalar›yla beldelerde belediyeler kuran iktidarlar, 2000’li y›llarda süreci tersine ifllettiler. 1985 y›l›nda 1.715 olan belediye say›s› 2007 y›l›na gelindi¤inde 3.225’e yükselmiflti. Yap›lan yasal düzenlemelerle 2011 y›l› sonu itibariyle belediye say›s› 2.950 iken, bu yasa ile birço¤u tarih, kültür ve çevre miras› olan 1.591 belde belediyesi kapat›l›yor. (Kanunun yay›mland›¤› tarihe kadar birleflme veya kat›lma yoluyla nüfusunu 2.000’in üzerine ç›kartan belediyeler kapanma tehlikesini bertaraf etmifl oldular.) Bu yasa ile do¤al, tarihi, kültürel miras ve arkeolojik özellikler tafl›yan sit alanlar›n›n ya¤ma edilmesinin de önü aç›lmaktad›r. Yeni kurulan 13 büyükflehir belediyesiyle büyükflehir belediye say›s› 29’a ç›k›yor. Bu illerin s›n›rlar› içerisindeki 16.082 köyün tüzel kiflili¤ine son verilerek mahalleye dönüfltürülüyor. Köylerin mahalleye dönüfltürülmesiyle ekilebilir arazilerin amaç d›fl› kullan›m›na da olanak sa¤lan›yor.
Özel yetkili süper valiler Bu yasayla büyükflehir belediyelerinin bulundu¤u 29 ilde valiye ba¤l› olarak Yat›r›m ‹zleme ve Koordinasyon Baflkanl›¤› kurulmaktad›r. Görevleri ise ildeki -adli ve askeri teflkilat d›fl›nda- kamu kurum ve kurulufllar›n›n yat›r›m ve hizmetlerinin izlenmesi ve koordinasyonu, rehberlik edilmesi ve bunlar›n denetlenmesi olarak belirlenmektedir. Ayr›ca Bakanl›klar ve di¤er merkezi idare kurulufllar›, kayna¤›n› aktarmak flart›yla illerde yapacaklar› her türlü yat›r›m, yap›m, bak›m, onar›m ve yard›m ifllerini bu baflkanl›k arac›l›¤›yla yapabilecek. Yine merkezi idare taraf›ndan yap›lan her türlü yard›m ve deste¤in koordinasyonu, denetimi ve izlenmesi ve acil durumlarda bizzat yerine getirilmesi, Yat›r›m ‹zleme ve Koordinasyon Baflkanl›¤› taraf›ndan sa¤lanacakt›r. ‹ldeki kamu kurum ve kurulufllar›nca yürütülmesi gereken yat›r›m ve hizmetlerin aksad›¤›n›n vali taraf›ndan tespiti durumunda, vali uygun süre vererek hizmet ve yat›r›m›n gerçeklefltirilmesini isteyecektir.
Belediyelerin denetlenmesi, bu denetimi kimin nas›l yapmas›, kapsam› ve yöntemi kadim bir tart›flma konusudur. Türkiye’de belediyeler üzerinde halka kapat›lan bir denetim sistemi mevcuttur. Belediyeler, Say›fltay denetimi de dahil merkezi yönetimin vesayeti alt›ndad›r. Bu yüzden Türkiye’de belediyelerin idari ve mali özerkli¤e sahip oldu¤u iddiadan öte bir anlam tafl›mamaktad›r. Yeni ç›kar›lan yasayla bu vesayet rejimi katmerlefltirilmektedir. Eskiden valilerin hukuki denetim olarak çerçevesi çizilen denetim yetkisi, bu yasa ile valilerin emrinde olan Yat›r›m ‹zleme ve Koordinasyon Baflkanl›klar›na tan›nan yetkilerle idari ve mali denetim do¤rudan iktidara aç›lmaktad›r. ‹lçe belediyeleri de ek olarak daha fazla büyükflehir belediyelerinin vesayeti alt›na sokulmaktad›r.
Büyükflehir ve ba¤l› ilçe belediyelerinin gelirleri artt›r›l›yor Bu kanunla, ‹l Özel ‹darelerine ve Belediyelere Genel Bütçe Vergi Gelirlerinden Pay Verilmesi Hakk›nda Kanunun öngördü¤ü pay da¤›t›m›nda revizyon yap›lm›flt›r. Büyükflehir d›fl›ndaki 52 il belediyelerinin genel bütçe vergi gelirleri tahsilât› toplam›ndan ald›¤› yüzde 2,85’lik pay, bu yasayla yüzde 1,50’e düflürülüyor. Büyükflehirlerdeki ilçe belediyelerinin genel bütçe vergi gelirleri tahsilât› toplam›ndan ald›¤› yüzde 2,50 pay oran› ise bu yasayla yüzde 4,50’ye yükseltiliyor. ‹l özel irdelerinin genel bütçe vergi gelirleri tahsilât› toplam›ndan ald›¤› pay ise yüzde 1,15’ten bu yasayla yüzde 0,5’e düflürülüyor. Ayr›ca büyükflehir belediye s›n›rlar› içinde yap›lan genel bütçe vergi gelirleri tahsilât› toplam›n›n yüzde 5’i olan büyükflehir belediyelerinin pay›, özel tüketim vergisi hariç tutularak yüzde 6’ya ç›kar›l›yor.
Mevzuatta yap›lan di¤er de¤ifliklikler Bu yasa ile belediyelere yeni görev, yetki ve sorumluluk alanlar› da aç›ld›. Bunlar›n içerisinde en dikkat çekeni büyükflehir, il ve ilçe belediyelerine mabetler için bina yap›m›, bak›m› ve onar›m› ve gerekli malzeme deste¤ini serbestçe sa¤layabilecek olmas›, mabetlere indirimli bedelle ya da ücretsiz olarak içme ve kullanma suyu temin etme gibi bir görev tan›m›n›n yap›lmas›d›r.
Belediye kanununda yap›lan de¤ifliklikle de mücavir alan s›n›rlar› içerisinde baz istasyonlar›na bir bedel karfl›l›¤›nda yer seçim belgesi büyükflehir belediyelerince, istasyonun nereye kurulaca¤›na ise firma taraf›ndan karar verilecek. Eski yasada nüfusu 50 bini geçen belediyeler, kad›nlar ve çocuklar için koruma evleri açmak zorundayken, yeni yasada nüfusu 100 binin üzerindeki belediyeler, kad›nlar ve çocuklar için konukevleri açacak, di¤er belediyeler de mali durumlar› ve hizmet önceliklerini de¤erlendirerek isterlerse kad›nlar ve çocuklar için konukevleri açabilecekler. Yap›lan de¤ifliklik bu evlerin say›s›n› azaltt›¤› gibi ad›nda yap›lan de¤iflikli¤in uygulamada koruma kalkan›n› ortadan kald›ran bir sonuç do¤urmas› da söz konusudur. Tüzel kiflili¤i kald›r›larak mahalleye dönüfltürülen köylerde, Belediye Gelirleri Kanunu’nca al›nmas› gereken vergi, harç ve kat›l›m paylar›n›n 5 y›l süreyle al›nmayacak olmas› ve içme ve kullanma sular› için al›nacak bedelin de 5 y›l süreyle en düflük tarifenin yüzde 25’ini geçmeyecek flekilde düzenlenmesi, ilk seçimde tepki oylar› olas›l›¤›n› bertaraf etmek içindir Köylüler her türlü inflaat› art›k izin alarak ve harç ödeyerek yapacak, bugüne kadar hayvanlar› için ve bahçe sulamalar›nda ücret ödemeden kulland›¤› içme ve kullanma sular› ile ücretsiz kulland›¤› yer alt› sular›na -en düflük tarifeden olsa da- vergi, harç ve kat›l›m paylar› 5 y›l sonra art›k para ödeyerek ulaflabilecek. Belediye Gelirleri Kanununda yap›lan düzenleme ile bir sokaktaki veya bir mahalledeki vatandafllardan yol, kanalizasyon ve su tesisleri harcamalar›na kat›lma paylar›n›n al›n›p al›nmayaca¤›na belediye meclisi karar verecek. Bunun pratikteki anlam›, belediye baflkan›na oy vermeyen mahallelerin cezaland›r›lmas›na aç›kl›k olacakt›r.. Yasaya göre belediye ve ba¤l› kurulufllara devredilen personelden norm kadro ve ihtiyaç fazlas› olanlar, Devlet Personel Baflkanl›¤›’nca di¤er kamu kurum ve kurulufllar›na nakledilecek. Atand›¤› kurumda ücret kayb›n› önlemek için yap›lacak fark tazminat› hesab›nda ise belediye ve il özel idarelerinde toplu sözleflme ve sosyal denge tazminat› ödemeleri dikkate al›nmayacak, kapanan belediyelerde sendikalar›n üyeleri için kazanm›fl oldu¤u mali haklar gasp edilecektir.
4
VE DAYANIfiMA
ODTÜ’de gençler, fiiflecam’da iflçiler direndi Yar›n› belirleyecek olan kuflkusuz, bugünkü mücadelelerin yaratt›¤› birikimler olacakt›r. O nedenle, Türkiye’yi Yeniden Kural›m mücadelesi, ülkenin dört bir yan›ndaki direnifl sesleri ve eylemleri ile birliflerek halk›n tepki ve öfkesiyle bulufltu¤u oranda bir umuda dönüflebilecektir
KP egemenli¤ini tesis etti¤i geçti¤imiz on y›l›n ard›ndan, bugün yeni sömürü düzeninin ihtiyaçlar› do¤rultusunda ülkemizde her alanda neoliberal ve muhafazakâr temelde yeniden yap›lanma h›zla sürdürülüyor. AKP, gündeme getirdi¤i yasa ve uygulamalarla ülkenin yaln›zca bugününü de¤il gelece¤ini de ipotek alt›na alacak yeni ad›mlar› h›z kesmeden atmaya devam ediyor. Geçti¤imiz on y›lda, eski düzenle hesaplaflma ad› alt›nda demokrasi yalan› arkas›na gizlenerek gerçeklefltirilen yeniden yap›lanma, bugün do¤rudan muhafazakâr-otoriter bir yönelim içerisinde gerçeklefltiriliyor. Emperyalist-kapitalist sistemin yaflad›¤› krizin yans›mas› ile geliflen kriz dinamiklerini aflma noktas›nda yeni sömürü politikalar› ile birlikte otoriterleflme yönelimleri de giderek art›yor. AKP’nin gündeme getirdi¤i Baflkanl›k Sistemi –ya da yar› Baflkanl›k, Partili Cumhurbaflkanl›¤›- tart›flmalar› Tayyip Erdo¤an’›n kiflisel ihtiraslar›n›n ötesinde, düzenin kriz içerisinde yönetme kabiliyetinin korunmas›na ve güçlendirilmesine iliflkin bir yönelimin de ifadesi olarak gündeme getiriliyor. AKP, ekonomik alanda yaflanan daralma ile birlikte Ortado¤u’da yaflanan geliflmelerin sonucu olarak kriz dinamiklerinin güçlendi¤i zor bir dönemin içerisinden geçiyor. Öte yandan halk içerisinde de AKP karfl›ndaki tepki ve hoflnutsuzluk dalgas› da büyüyerek gelifliyor. Emekçilerin yeni yasalarla güvencesizli¤e itilmesi, iflsizli¤in ve yoksullu¤un büyümesi önemli bir tepkiye kaynakl›k ediyor. Özellikle genç kuflaklar›n iflsizlik ve geleceksizlik içerisinde sürüklendi¤i çare-
A
sizlik duygusu giderek art›yor. Emperya- kimi sol söylemleri de sahiplenir gözükelizmin bölge politikalar›nda üstlenilen ta- rek doldurmaya çal›flan CHP’nin, hangi fleronluk bir dönem yeni-Osmanl›c›l›k te- yöne gidece¤ini bilemez haldeki güçsüzmelinde milliyetçi-muhafazakâr bir fetih- lü¤ü bir umut olmaktan çok, umutsuzluçilik arkas›nda gizlenmeye çal›fl›lsa da, bu ¤un yayg›nlaflmas›na hizmet ediyor. politikalar›n yaratt›¤› çeliflki ve bu politiÖnümüzdeki dönem en temel görev kalara tepkiler yo¤unlafl›yor. AKP’nin ha- AKP karfl›s›nda direnme e¤ilimlerinin sayat›n her alan›n› muhafazakâr-dini bir ör- hiplenilip güçlendirerek halk›n tepkisinin tü ile kaplamaya yönelik olarak mevzi sa- umutsuzluk dalgas›n›n içerisinde bo¤ulvafl› biçiminde sürdürdü¤ü bask›lar da gi- mas›n›n önüne geçecek bir direniflin örderek laiklik temelindeki özgürlük aray›- gütlenmesidir. ODTÜ direnifli ve fiiflecam fl›n› güçlendiriyor. Ancak bu tepki ve hofl- iflçilerinin direniflleriyle elde ettikleri kanutsuzluk dalgas›n› örgütlü bir halk mu- zan›mlar› bunun mümkün oldu¤unu göshalefetinin yarat›lmas› do¤rultusunda içe- teriyor. fiimdi bu direniflleri ülkenin dört rerek gelifltirecek güçlü mevzi ve dinamik- bir yan›nda büyütmenin zaman›d›r. lerin yarat›lmad›¤› koflullarYa¤ma yoluyla birikim da umutsuzluk dalgas›n›n Yapılması ve yeni yasalar yay›lmas›n›n önüne geçilegereken, Son günlerde bir yasa ya¤miyor. çelişkilerin muru ile karfl› karfl›yay›z. Öte yandan kriz dinamikbiriktiği Kentlerin ve k›y›lar›n talan›, lerinin geliflmesine paralel alanlardaki YÖK’ün yeniden yap›land›olarak AKP’nin iç çeliflkilerir›lmas›, sendikalar ve toplu nin artt›¤› ve ittifak zemininörgütlülüğün ifl iliflkilerinin düzenlenmede çat›rdamalar›n yafland›¤› mücadelenin si, TMMOB’nin yap›s›n›n bir döneme iliflkin ip uçlar› sürdürülmesi de¤ifltirilmesine kadar pek da geliflmeye bafllad›. Cumimkanına çok yasa ve uygulama serhurbaflkanl›¤› seçimleri ile kavuşacak mayenin kriz içerisinde bibirlikte bafllayacak süreç, bu rikimi sürdürebilmesinin anlamda AKP’nin gelece¤i şekilde önünü açacak, ya¤ma yoaç›s›ndan da kritik bir öne- geliştirilluyla birikimi artt›rmaya yöme sahip. AKP bu kritik dömesidir nelik düzenlemeler olarak nemi hem kendi içinde hem de ülke yönetiminde tek adaml›k otoriter- gündeme getiriliyor. Belediyeler Yasas›, AKP taraf›ndan ‘yeli¤i etraf›nda ve milliyetçi-muhafazakâr bir cephe konsolidasyonunu pekifltirmeye rinden yönetimin güçlendirilmesi’ olarak sunulmakla birlikte yasa özünde ‘süper yönelerek aflma gayreti içerisinde. AKP’nin giderek sald›rganlaflan politi- valiler’ arac›l›¤›yla illerin uluslararas› serkalar› karfl›s›nda halka umut ve güç vere- mayenin yerelleflmesi do¤rultusundaki bilecek etkili bir muhalefet oda¤›ndan söz bir ad›m olarak gerçekleflti. Bu yasa ile etmek ise halen mümkün de¤il. Bu alan› birlikte köyler de ortadan kald›r›larak piyasan›n daha aç›k sömürü pazar›na dahil edildi. YÖK’ün kald›r›lmas› olarak gündeme getirilen yüksek ö¤renimin yeniden yap›lanmas› da ayn› yaklafl›m›n bir sonucu olarak üniversitelerde sermaye etkinli¤inin do¤rudan sa¤lanmas›, üniversite yap›s›n›n pazar-piyasa ba¤lam› içerisinde düzenlenmesini amaçlayan bir de¤iflim olarak gündeme getiriliyor. Bu flekilde sözde demokratikleflme ve yerinden yönetimin güçlendirilmesi ad› alt›nda sermayenin etkinli¤ini artt›r›lmaya çal›fl›l›yor. Kentin ve do¤an›n talan›na iliflkin yasal düzenlemeler ise özellikle ekonomide yaflanan daralman›n bu dönemde afl›lmas›n›n en önemli kayna¤› olarak görülüyor. Yeni yasalarla birlikte, bütün alanlar›n talan› ve y›k›m› önündeki her tür engelin kald›r›lmas› sonucu, bu alanlar ayn› zamanda yeni muhafazakarl›k do¤rultusunda tüketim alanlar› olarak kuruluyor. Tüm bu süreçte yoksullar ise sürgüne gönderiliyor. Kuflkusuz, kentleri ve mekanlar› köklü biçimde dönüfltüren bu alt üst olufl bugün önemli tepkilerin ortaya ç›kmas›na neden oluyor. Ancak uzun y›llardan beri sürdürülen y›k›mlar›n da sonucu olarak çeliflkiler daha çok yoksullar›n, emekçilerin d›flland›¤› alanlarda birikiyor.
‘
‘
5
VE DAYANIfiMA
direnifli ülkenin dört bir yan›nda büyütelim Neoliberal tahribatla yüzleflilen bir sürece girildi Neoliberal sald›r›lar karfl›s›nda onlarca y›ld›r sürdürülen mücadelelere ra¤men toplumsal muhalefetin kazan›lm›fl güçlü mevzilerinin olmad›¤› bir gerçek. Son dönemde HES’lere karfl› geliflen tepkilerle sa¤lanan k›smi bir geriletmenin ötesinde bu politikalar›n geriletilmesi büyük ölçüde baflar›lamad›¤›ndan, bugün –bir yandan bu süreç devam etmekle birlikte- as›l olarak neoliberal yeniden yap›lanman›n yaratt›¤› sonuçlar ve tahribatlarla yüzleflildi¤i bir döneme girildi. Sa¤l›k alan›ndan, güvencisiz çal›flman›n yaratt›¤› iflsizlik dalgas›na kadar pek çok alanda tepkilerin birikmeye bafllad›¤› bir döneme girildi. Bugün as›l olarak yap›lmas› gereken, çeliflkilerin birikti¤i bu alanlardaki örgütlülü¤ün ve iliflkilerin mücadelenin sürdürülmesi imkan›na kavuflacak flekilde gelifltirilmesidir. AKP, ekonomideki daralman›n yarat›¤› kriz riskini –uluslararas› neoliberal e¤ilimlerde ortak flekilde- esnek çal›flman›n yayg›nlaflt›r›lmas›yla aflmaya çal›flmaktad›r. Sosyal kriz riskini de azaltma yönündeki önleyici bir hamle olarak gündeme tafl›nan istihdam yaratma çabas› ise yine neoliberal gereklilikler çerçevesinde ucuz ifl gücü yaratma ile s›n›rl› flekilde gerçeklefltirilmektedir. AKP’nin “Ulusal ‹stihdam Stratejisi” ile nihai hedefi böylesi bir iflgücü ve istihdam yap›s›n› iflaret etmektedir. AKP eme¤in güvencesizleflmesine dönük politikalar›n› ayn› zamanda emekçinin örgütlü mücadele kanallar›n› zay›flatarak gerçeklefltirmeye çal›flmaktad›r. Pefl pefle ç›kard›¤› yeni kararnamelerle eme¤i daha ucuz hale getirmek için ataca¤› ad›mlarda, önüne ç›kacak örgütlü mücadelenin önünü kesecek hamleler yapmaktad›r. AKP, geçen y›l özgür bir toplu sözleflmenin önünü sahte sendikalar yasas›yla t›kad›¤› gibi bu y›l da, “Sendikalar ve Toplu ‹fl Sözleflmesi Kanunu” ile örgütlü mücadelenin önünü kesmeye çal›flmaktad›r. ‹fl güvencesine ve ücretlere yönelik sald›r›lar›n artmas› kaç›n›lmazd›r. Bu nedenle gündeme getirdi¤i bu kanun ile AKP, 9 milyon iflçinin örgütlenme ihtimalini ortadan kald›rmaya yani kendisine dikensiz bir gül bahçesi yaratmaya çal›flmaktad›r. Önümüzdeki dönem, bu yeni sömürü politikalar›na karfl› mücadele ile birlikte ayn› zamanda eme¤in örgütlenmesine dönük sald›r›lara da yan›t üretecek bir örgütlenmeyi ve bu anlamda iflçi-emekçi mücadelesinin yeni imkan ve olanaklar›n›n da tart›fl›lmas›n› gerekli k›lmaktad›r.
Ortado¤u’da yeni dengeler Emperyalist müdahale sürecinde Ortado¤u’da yeni bir denge kurma çabas›, kimi çat›flma ve çeliflkileri de içerisinde tafl›yarak sürdürülüyor. Suriye’ye yönelik müdahale uzunca bir süredir iç savafl güçleri ile rejim aras›nda bir pat durumunda gelifliyor. Suriye’de iç savafl güçleri, en bafl›ndan itibaren bütün-
lü¤ün sa¤lanamamas› ile birlikte son dö- gede rolünün ortadan kalkt›¤› anlam›na nemde kendi içlerinde inisiyatif mücadele- gelmiyor. Türkiye, emperyalizmin temel yösi ile de parçalanma e¤ilimlerinin yo¤un- nelimlerine uygun bir çerçeve içerisinde laflmas› sonucu daha fazla etkili olma im- –kimi zaman bunu zorlayarak- bölgede rol kan›n› kaybetti. ABD’nin seçimlerin ard›n- oynamaya devam edecek. Ancak bu süreci dan iç savafl güçlerini yeniden yap›land›r- Türkiye’ye yeniden s›n›rlar›n›n hat›rlat›lmamas› do¤rultusunda gelifls›, böyle bir rol için ‹srail ile Önümüzde- iliflkilerin gözden geçirilmemeler, bu parçal›l›¤›n ortaki dönem dan kald›r›lmas› çabas› ile sinin gereklili¤i gibi tart›flmabirlikte radikal ‹slamc› larla birlikte düflünmek gerekuşkusuz ak›mlar›n güç kazanmas›n›n kir. AKP’nin Ortado¤u’da yaflananlar –Bingazi’de yafland›¤› üzere üstlendiği aç›s›ndan dikkate al›nmas› emperyalizmin yaratt›¤› cegereken bir di¤er husus da hennem ateflinin kimi za- aktif taşeronluk rolüne Tahrir Meydan›’nda Müslüman kendisini de yakmas›man Kardefller iktidar›na ve karfl›s›ndaki bir tedbir olakarşı etkin Cumhurbaflkan› Mursi’ye rak görülebilir. Suriye’deki bir süreç yaln›zca ülkenin kendi anti-emperyalist karfl› sürdürülen direnifllerdir. Bu direnifller, farkl› pek iç dengeleri içerisinde de¤il, mücadeleyi çok niteli¤e sahip olmakla bölgedeki geliflmelere de gerekli birlikte bir yan›yla da Ortaba¤l› olarak ve yine uluslar do¤u’da önümüzdeki döaras› güç dengeleri içerisin- kılmaktadır. nem mücadelenin siyasal ‹sde flekillenecektir. Ortado¤u’da son dönemin en önemli lamc› güçlerin sömürü, dini bask› ve ABD geliflmelerinden birisi de kuflkusuz ‹srail’in ç›karlar›yla ortaklaflan politikalar›na karfl› Gazze’ye yönelik sald›r›lar›yd›. ‹srail, Orta- geliflece¤inin habercisi olarak görülebilir. do¤u’da yaflanan alt-üst olufl içerisinde Türkiye’nin emperyalizmin güdümünflimdiye kadar do¤rudan etkin bir müdaha- de bölgede oyna¤› rol; bir yan›yla ‘›l›ml› ‹slede bulunmam›flt›. ABD seçimlerinin ar- lamc› demokratik model ülke’ olarak öne d›ndan yeflil ›fl›k yak›lmas› ile bafllayan sal- ç›kart›lmas› olurken öte yandan da emperd›r› dalgas› bu yeni denge içerisinde kendi yalizmin cephe ülkesi olarak konumland›ç›karlar›n› bir s›n›r olarak yeniden belirle- r›lmas›d›r. meye dönük bir hamle olarak görülebilir. Ortado¤u’da askeri bir çevreleme ile Bu süreçte Hamas direniflçi çizgisi ile ön birlikte bölgenin savunma güçleri etkisiz plana ç›karken, M›s›r bölgesel plandaki –ifl- hale getirilmeye çal›fl›lmaktad›r. NAbirlikçi- bafl aktörlerden biri olma yönünde TO’nun yeni stratejik sald›r› konseptinin önemli bir inisiyatif üstlendi. M›s›r ald›¤› parças› olarak Kürecik’e kurulan Füze Kalinisiyatifle bölgede öne ç›karken ayn› za- kan› Sistemi ve Patriot füzelerinin yerlefltimanda bu flekilde Hamas’›n Suriye ve ‹ran rilmesi bunun bir parças›d›r. Bu ayn› zamerkezli odakla ba¤›n› kesme ve ›l›ml› ‹s- manda ABD’nin askeri güçlerini Asya-Palamc› kufla¤a dahil etme yönünde de bir sifik bölgesinde Çin’i s›n›rlama yönündeki ad›m at›ld›. Türkiye’nin ise bölgesel güç ol- yeni yönelimlerinin bir yans›mas›d›r. ma noktas›ndaki inisiyatifin –her ne kadar Önümüzdeki dönem kuflkusuz süreçte M›s›r ve Katar ile birlikte rol oynasa AKP’nin üstlendi¤i aktif tafleronluk rolüne da- ikinci planda kald›¤›n› söylemek müm- karfl› etkin bir anti-emperyalist mücadelekün. fiüphesiz bu durum Türkiye’nin böl- yi gerekli k›lmaktad›r. Bu nedenle en temel
‘
‘
görevlerden birisi de kuflkusuz Türkiye’nin bölgesel bir savafl›n merkez üssü haline getirilmesi, emperyalizmin belirginleflen müdahalelerine karfl› mücadelenin güçlendirilmesidir.
Direnifli ülkenin dört bir yan›nda büyütelim Bugün, AKP’nin bask› ve zorbal›klar› karfl›s›nda ülkenin her yerinde tepkiler ve direnifllerin geliflti¤i bir dönemden geçiyoruz. AKP, önümüzdeki dönemi hem bölgede hem içerde sa¤lad›¤› yeni bir denge üzerinde sürdürme gayreti içerisinde. Bunun en önemli araçlar›ndan birisi de kuflkusuz yeni bask›lar olacak. Önümüzdeki dönem, Kürt sorunundaki geliflmelerin de gösterdi¤i üzere AKP’nin krizlerini aflmak için zorunlu kimi ad›mlar ile bask›-zorbal›¤› birlikte sürdürece¤i, rejimi bir baflkanl›k sistemi içerisinde diktatörlük do¤rultusunda flekillendirmeye çal›flaca¤› bir dönem olacakt›r. Öte yandan bunun karfl›s›nda ise ODTÜ’de ve fiiflecam’da görüdü¤ü üzere direnifller de güçlenmek ve büyümektedir. Toplumun her kesiminin tepkilerinin artt›¤›, çeliflkilerinin derinleflti¤i böylesi bir dönemde yap›lmas› gereken de bu tepkilerin daha etkin ve aktif bir mücadele içerisinde örgütlenebilmesi olmal›d›r. Bu anlamda bu yeni direnifl hareketlerinin yaratt›¤› imkanlar üzerinden bugün halk içerisinde örgütlenme zeminlerini ço¤altmaya, halk›n söz ve eylemini güçlendirecek yeni araçlar yaratmaya dönük bir mücadele ve mevzilenme döneminin içerisindeyiz. Yar›n› belirleyecek olan kuflkusuz, bugünkü mücadelelerin yaratt›¤› birikimler olacakt›r. O nedenle, Türkiye’yi Yeniden Kural›m mücadelesi, ülkenin dört bir yan›ndaki direnifl sesleri ve eylemleri ile birliflerek halk›n tepki ve öfkesiyle bulufltu¤u oranda bir umuda dönüflebilecektir. Bugün bütün gücümüzle yapmam›z gereken bundan baflka bir fley de¤il.
6
VE DAYANIfiMA
Ortado¤u’da emperyalist müdahale ve yeni denge aray›fllar› Obama, ikinci defa baflkan seçildikten hemen sonra, adeta Çin’in Asya’daki pozisyonunu zay›flatmaya yönelik bir diplomatik sald›r›ya geçti. Japonya-Avustralya-Güney Kore’yle oluflturulacak dörtlü ittifakla ABD pasifik bölgesinin kontrolünü eline almak istiyor ünyadaki geliflmelerin, büyük ölçüde ÖDP 7. Konferans›’na sunulan, “2012 Bafl›nda Dünyan›n Durumu” bafll›kl› raporun öngörüleri do¤rultusunda seyretti¤ini söyleyebiliriz. ABD bir yandan dünya üzerindeki emperyalist egemenli¤ini sürdürmek istiyor, öte yandan özellikle ekonomik kaynaklar ve politik inand›r›c›l›k bak›m›ndan giderek irtifa kaybediyor. Bu nedenle ABD Baflkan› Barack Obama’n›n yeni askeri stratejisi, ABD’nin önceliklerini Avrupa ve Ortado¤u’dan Asya-pasifik bölgesine kayd›r›yor, bu da Çin’i hedef alan bir strateji de¤iflikli¤i izlenimi uyand›r›yordu. Nitekim Obama’n›n ikinci kez baflkan seçiliflinin hemen ertesinde Güneydo¤u Asya’ya yapt›¤› ziyaret bu stratejiyi do¤rular nitelikteydi. Obama, adeta Çin’in Asya’daki pozisyonunu zay›flatmaya yönelik bir diplomatik sald›r›ya geçti. (Gezinin kapsam›ndaki her üç ülke; Tayland, Kamboçya ve Birmanya; Çin ile yak›n ekonomik ve askeri ba¤lara sa-
D
hipler. Söz konusu ülkeler ayn› zamanda Çin için hayati nitelikteki Ortado¤u ve Afrika’dan gelen enerji ve hammadde ticaret yolu üzerindeler.) Ayn› günlerde savunma bakan› Panetta’n›n Avustralya ziyareti, Pasifik’te gerçeklefltirilecek askeri tatbikat›n planlamas›, Avustralya’daki Darwin Hava Üssü’ndeki yo¤un askeri konufllanma da ABD’nin Asya jeopoliti¤ine a¤›rl›¤›n› koymaya kararl› oldu¤unun kan›tlar›. Japonya-AvustralyaGüney Kore’yle oluflturulacak dörtlü ittifakla ABD pasifik bölgesinin kontrolünü eline almak istiyor. Buna karfl›n Obama doktrini, do¤rudan toprak iflgallerinin hem insani hem de mali aç›dan bir ç›kmaz oldu¤unu kabul ediyor. Bu saptama ABD’nin sald›rgan bir emperyalist olmaktan vazgeçti¤i anlam›na gelmiyor. Bir yandan Irak’tan çekilirken, öte yandan Basra Körfezi’ndeki monarflik flehir devletlerinde 20 bin asker konuflland›r›yordu. Böylelikle bu sad›k devletlerin kendi özgürlük hareketle-
rine karfl› korunmas›, hem de gerekirse ‹srail’le birlikte ‹ran’a yönelik havadan ve denizden gerçeklefltirilecek sald›r›larda üs olarak kullan›lmas› amaçlan›yordu. Ortado¤u’daki operasyonlarda da Amerikanc› körfez iflbirli¤i ülkelerine (Bir anlamda körfez karfl› devrim konseyine) özel bir misyon yüklüyordu. Suriye’deki süreç tam da Obama doktrini flablonu çerçevesinde yürüyor. Suudi Arabistan ve Katar, Suriye rejimini y›kmaya yönelik harekâtta para ve silah deste¤i sa¤l›yor. Ortado¤u ve dünya halklar›n›n bu kirli savaflta onay ve r›zas›n› kazanmak için Katar’›n Müslüman Kardefller destekli “El Cezire” ve Suudi Arabistan’›n “El Arabiyya” kanallar› önemli rol üstleniyor. BBC gibi bir zamanlar›n sayg›n televizyonlar› dâhil tüm Bat›l› yay›n organlar› da çarp›tma ve karartmada onlardan pek de geri kalm›yor. Cephe gerisi haberleri de ‹nsan Haklar› Gözlem Merkezi adl› Londra merkezli, ne idü¤ü belirsiz bir kanaldan yay›l›yor.
Yine Obama doktrini uyar›nca, yabanc› paral› asker istihdam› daha az maliyetli bulunuyor, üstelik Irak’taki gibi ABD’nin askeri kay›plar›n›n kendi toplumlar›nda yaratt›¤› tepkiyi de devre d›fl› b›rak›yor. Libya’da Kaddafi’yi deviren paral› askerlerin Suriye’ye kayd›r›lmas›n›, bilumum cihadist, El Kaideci milislerin cirit atmas›n› bu kapsamda de¤erlendirmek gerekiyor. ABD ve di¤er Bat›l› güçler, kurmay pozisyonlarda gerekli istihbarat ve mühimmat› sa¤l›yor. Sözde Suriye muhalefeti de, son Doha toplant›s›nda belirlenen Suriye Ulusal Konseyi örne¤inde aç›kça görüldü¤ü gibi fütursuzca ABD D›fliflleri Bakan› Hillary Clinton taraf›ndan “design” ediliyor. Türkiye, Suriye denklemine Libya harekât›nda geç hamle yapt›¤› düflüncesinden kaynaklanan bir telaflla ve AKP yönetiminin Beflar Esad’›n “Alevi yönetimini” devirme heyecan›yla dâhil oldu. Suudi Arabistan ve Katar gibi ABD’nin sad›k müttefiklerinin kültürel ve si-
7
VE DAYANIfiMA yasi bir çekim merkezine dönüflme potansiyelleri bulunmad›¤› için, Türkiye’nin model ülke olarak önemi öne ç›kt›. Sonunda NATO üyesi, IMF-DB kaynakl› neoliberal politikalar›n inançl› bir uygulay›c›s›, bat› ittifak›n›n 60 y›ll›k bir parças›yd› Türkiye. Öte yandan “›l›ml› ‹slamc›” olarak nitelenen AKP hükümeti, “karizmatik bulunan” Tayyip Erdo¤an figürüyle demokratik, parlamentarist bir örnek olarak sunulabilirdi. Daha evvel “Mavi Marmara”,”One minute” gibi yol kazalar›yla ortaya ç›kan Türkiye’nin yeni-Osmanl›c›l›k hevesleriyle bir “bölgesel aktör”,”oyun kurucu” olma hevesleri Suriye vakas›nda daha belirgin ortaya ç›kt›. Türkiye silahl› kuvvetlerine ait uça¤›n düflürülmesi, Akçakale’ye düflen top mermisi karfl›s›nda Bat›’n›n Türkiye’ye mesafeli bir biçimde sahip ç›kmas›, AKP hükümetinin kendine biçilen misyonun k›rm›z› çizgilerini zorlad›¤›n› ortaya koydu. Bir Davuto¤lu-Erdo¤an tasar›m› olan Suriye Ulusal Konseyi’nin önemsizlefltirilmesi, savafl›n kurmay merkezinin Doha’ya kayd›r›lmas› yine Türkiye’nin bölge dengelerinde irtifa kayb›na u¤rad›¤›n›n göstergeleri. Yine de patriot füzesi talebinin karfl›lanmas›; haddini bilmek, fazlaca özerklik talebinde bulunmamak kayd›yla Türkiye’nin zaman zaman gerginlikler, pazarl›klar, “haddini bildirme” manevralar›yla kolay gözden ç›kar›lmayacak bir ülke oldu¤unu düflündürüyor. Irak Kürdistan›’nda Barzani yönetiminin giderek fiii Maliki yönetiminden koparak Ankara’ya göz k›rpmas›, buna karfl›n Suriye’nin kuzeyinde PYD yönetimindeki Kürt özerk yönetiminin gerekince Özgür Suriye Ordusu’yla çat›flmaya giren, Türkiye’yi rahats›z eden varl›¤›, Kürt denklemini iyice karmafl›k hale getiriyor. Ama aç›k olan, Türkiye’nin kendi Kürt sorununa çözüm getirmeden, ABD ç›karlar› do¤rultusunda zaman zaman devreye girse bile bu konuda inand›r›c› bir aktör olma flans› bulunmad›¤›d›r. Bu arada Müslüman Kardefller kökenli Muhammed Mursi’nin baflkanl›¤›yla
birlikte M›s›r’›n, Ortado¤u’daki tarihsel ve çeflitli co¤rafyalardan uluslararas› ‹sve kültürel liderli¤ine tekrar soyundu¤u- lam devriminin Suriye etab›n› sonuçlannu görüyoruz. Nitekim Gazze’de ateflkes d›rmak için gelen cihadistler kald›. Belki sa¤lanmas›nda baflrolün Mursi’ye veril- bu listeye “Suriye’de devrim oluyor” yaymesi, hemen ard›ndan M›s›r’a yönelik garas›n› dillendirmekte ›srar eden, kenyüklü bir IMF kredisinin devreye girmesi dine emperyalizme ak›l vermeyi görev Kahire’ye verilen Washington deste¤inin edinen bir tak›m sol referansl› iflbirlikçiaç›k kan›tlar›. Mursi’nin ömrünün leri de dâhil edebiliriz. Suriye vakas›nda önemli bir k›sm› ABD’de geçmifl; çocuk- sosyalistler, devrimciler için baz›lar›n›n lar› ülke vatandafl›; üstelik Tunus, Libya, unuttu¤u baz› temel ilkeleri hat›rlatmak M›s›r ve belki de yar›n Suriye ve Ür- yeterli olacakt›r. Öncelikle sosyalistler dün’de egemen olacak Müslüman Kar- ancak halklara dostça tavsiyelerde buludefller ak›m›n›n do¤al lideri konumuna nur. Yoksa emperyalistlere ak›l hocal›¤›yükselme potansiyeli, flimdiden Tayyip na soyunmaz. Ülkelerin iç ifllerine insan Erdo¤an’› gölgede b›rakmas›n› haklar› bahanesiyle müSosyalistler sa¤lad›. Asl›nda, toplumsal dahil olan, rejimleri demuhalefetin tekrar Tahrir Mey¤ifltirmeye soyunan emancak dan›’n› doldurmas›, Mursi’nin peryalist hamlelere karhalklara Erdo¤an’›n ad›mlar›n› izledi¤ifl› ç›kar. Buna karfl›l›k dostça ni, emperyalizm deste¤iyle ve “kültürel görecelilik” tavsiyelerde demokratik söylemlerle ülke bahanesiyle toplumlar› bulunur. içindeki karfl›tlar›n› sindirme objektif ve evrensel stratejisine yöneldi¤ini; ama standartlarla elefltiri Yoksa AKP’nin ilk dönemlerindeki hakk›ndan vazgeçmez. emperyalgibi ihtiyatl› taktiklerin aksine istlere BM gölgede kald› fazlaca h›zl› gitti¤ini gösteriakıl ‹srail, ABD baflkanl›k yor. Mursi’nin planlar›n›n ne hocalığına seçimlerinin tamamölçüde gerçekleflece¤ini, halisoyunlanmas›n›n hemen arsane niyetlerle özgürlük ve d›ndan, “yeflil ›fl›k” yaeflitlik talebiyle Mübarek rejimaz. nar yanmaz hemen mini deviren öncü güçlerin ne ölçüde a¤›rl›¤›n› koyabilece¤ini önü- Gazze’ye sald›r›ya geçti. Haliyle Washington bu terörü “‹srail’in kendini müzdeki günler gösterecek. Emperyalizmin Suriye stratejisi, Lüb- savunma hakk›” diye nitelendirmekten nan’daki Hizbullah’›n varl›¤›ndan Suri- geri durmad›. Böylelikle Netanyahu da ye’ye, giderek Irak üzerinden ‹ran’a uza- 2013 Ocak’taki ‹srail seçimleri için ciddi nan eksenin parçalanmas› amaçl›yor. bir avantaj sa¤lam›fl oldu. ‹srail’in vahTüm Ortado¤u’da ›l›ml› ‹slami rejimle- fleti, Hamas’›n cesur direnifli, hepsinin rin oluflturulmas› için de Beflar Esad’›n ötesinde yaflanan insanl›k dram› ortada. düflürülmesi kritik önemde. Rusya ile it- Diplomasi penceresinden bak›l›rsa, Hatifak iliflkileri, Rusya’n›n Akdenizdeki mas, ‹srail ile masaya oturmaya zorlantek üssünün Tartus’ta bulunmas› da Su- d›. Üstelik Hizbullah-Suriye-‹ran ekseriye’yi hedef tahtas›na yerlefltiriyor. Esad ninden kopup, Sünni saflara kat›larak... yönetiminin toplumsal deste¤inin iyice Buna karfl›l›k Bat› Yakas›’ndaki Abbas hesaplanamamas›, öngörüldü¤ünün ak- yönetiminin önüne geçip, Filistin halk›sine rejimin kolayca y›k›lmamas›n› getir- n›n gerçek temsilcisi payesine ulafladi. Libya’daki ak›beti gören, belki Esad rak... ABD ise ‹srail’in kara sald›r›s›n› yönetimiyle de sorunu bulunan genifl bir engelleyerek Ortado¤u’daki as›l “oyun muhalefet kesimi ortadan çekildi ve reji- kurucunun” kendi oldu¤unu bir kez damin karfl›s›nda Suriye’nin dinci güçleri ha ispatlama f›rsat› yakalam›fl oldu. M›-
‘
‘
s›r da, Filistin davas›nda arabulucu rolünü tescil ettirme flans› buldu. BM iyice gölgede kal›rken, Türkiye ve ‹ngiltere yard›mc› rollerle yetindi.
Yeni dengeler ve Çin Ortado¤u’da bu geliflmeler olurken art›k dünyan›n ikinci büyük ekonomisi, birinci ihracatç›s› haline gelen, küresel stratejilerde en önemli de¤iflkeni oluflturan Çin’de de ülkeyi 10 y›l yönetecek kadrolar iktidara geldi. Çin’deki “yoksullar ile zenginler”, “flehirlerle k›rlar”, “güney ve k›y› bölgeleri ile kuzey ve iç bölgeler” aras›ndaki gelir ve servet uçurumunu dile getiren, sembolik de olsa Mao döneminin anlay›fl›n› ve sloganlar›n› hat›rlatan Çin Komünist Partisi’nin sol kanat temsilcisi Bo fiilay kongreden evvel, “yeni bir kültür devrimine götürüyor” gerekçesiyle tasfiye edilmiflti. Kongre, yeni devlet baflkan› Jinping’in de dâhil oldu¤u eski devrim liderlerinin çocuklar›ndan oluflan “küçük prenslerle”, eski devlet baflkan› Wen Jiabao’yu da içeren parti gençlik örgütünden gelen “sa¤ kanat” aras›nda bir uzlaflmaya sahne oldu. Çin’de üst düzey yetkilileri de içeren yolsuzluk dosyalar›n›n ortaya ç›kmas› ve afl›r› zenginleflme ciddi toplumsal huzursuzluklara neden oluyor. Bir yandan gelir da¤›l›m› bozulurken, genifl kesimlerin yaflam standartlar›n› yavafl da olsa yukar› çeken sihirli formül, her y›l en az yüzde 7-8 büyümek görülüyor. Dünya ekonomisinin krizden kurtulamamas›, Çin’in ihracat pazarlar›n› vuruyor ve art›k büyümenin iç talebe ba¤l› olarak gerçekleflmesini zorunlu k›l›yor. Çin’in küresel üretimin tedarik zincirleri içerisinde ucuz iflgücü (Özellikle montaj aflamas›ndaki yaflamsal rolü) uluslararas› sermayeyi, Çin ile daha fazla ilgilenmeye yöneltiyor. Önümüzdeki dönem tart›flmalar›n ana gündemi büyük ölçüde kamu kontrolündeki sektörlerin, özellikle bankac›l›k ve ulaflt›rman›n özellefltirilmesi üzerinde yo¤unlaflacak. Çin’in büyük potansiyeli, özellefltirmelerden pay kapmaya çal›flan çok uluslu flirketlerin ifltah›n› kabartmaya devam edecek.
8
VE DAYANIfiMA
Emperyalizmin yeni sald›r› plan› ATO’nun Türkiye’deki konufllanmas› son aylarda yo¤unlaflt›r›l›yor. Malatya Kürecik’e radar sisteminin kurulmas› ile bafllayan bu yeni süreç, NATO Avrupa Müttefikleri Kara Komutanl›¤›n›n -di¤er ülkelerdeki varl›¤›n›n kapat›larak- ‹zmir’e tafl›nmas› ve bugünlerde Adana, Marafl ve Malatya üzerine- Patriot sistemlerinin kurulmas› ile ülkemiz, emperyalizmin geliflmifl bir askeri üssü haline getiriliyor. Yine bu dönemde NATO’nun Libya’ya yönelik sald›r›s›na Türkiye de ortak olmufltu. NATO’yla kurulan bu iliflki, iktidar taraf›ndan bir övünç kayna¤› olarak sunulmaya çal›fl›l›yor. Baflbakan, NATO varl›¤›na yönelik itirazlar karfl›s›nda ülkemizin “NATO topra¤›” oldu¤unu ilan etti. Bu sözler, AKP’nin -ve elbette onun tarihsel köklerinden gelen zihniyetin- emperyalizmle iflbirlikçili¤i nas›l içsellefltirdi¤inin bir kan›t›d›r.
N
NATO’ya ba¤l›l›¤›n tarihi Emperyalizmin tüm iflbirlikçileri için NATO hep kutsanm›flt›r. Bu örgüt kuruldu¤u günden beri ülkemizi yönetenler, büyük sermayedarlar, üst düzey sivil-asker bürokratlar ve di¤er bütün sa¤c›lar taraf›ndan hep savunulmufltur.
1949’da kurulmas›yla birlikte dönemin çal›fl›lm›flt›r. Bu faflist sald›rganl›klara sivil yöneticileri ve 1950’de iktidara gelen DP, bu yönetimlerin gücü yetmeyince gerekti¤inde örgüte kat›lmak için baflvurmufl; ancak Ko- askeri idarelere, darbelere baflvurmaktan re ‹flgali’ne bir tugay asker gönderip kaç›nmam›fllard›r. ABD emperyalizmi, SoABD’nin yan›nda savafla kat›l¤uk Savafl döneminde Türd›ktan sonra, 1952’de, kabul kiye ve benzer ülkeleri eliAdana, edilmifllerdir. Türkiye, NATO’ya nin alt›nda tutabilmek için Maraş ve girdikten sonra ekonomik, polifaflist darbeler dahil her tik ve özellikle askeri olarak giyola baflvurmufl ve bu poliMalatya derek yo¤unlaflan biçimde, ABD üzerine- Patriot tikalar›n hayata geçirilmehegemonyas› alt›na sokulmaya sinde NATO’ya baflrol gösistemlerinin bafllanm›flt›r. Anti-komünizmin revi verilmifltir. kurulması ile yükselifle geçmesi, Gladyo örülkemiz, So¤uk savafl sonras›… gütlenmesinin ülkemizde hayaSovyetler Birli¤i’nin da¤›lta geçirilerek So¤uk Savafl stra- emperyalizmin mas›ndan sonra NAtejisi kapsam› içinde devrimcilegelişmiş bir TO’nun ikinci evresi bafllare-sosyalistlere ve demokrat ayaskeri üssü t›lm›flt›r. d›nlara karfl› gizli-aç›k operashaline Komünizmin ABD için yonlar ve sald›r›lar düzenlenmetehlike olmaktan ç›kmasi, NATO ve ABD emperyalizmi- getiriliyor. s›yla birlikte kapitalizm, nin politikas› ve stratejisi gere¤i uygulamaya sokulmufltur. Ortado¤u’da ve Asya, Afrika ve Latin Amerika halklar›na yödünyan›n muhtelif yörelerinde düzenlenen nelik sömürü ve talan politikas›n› gelifltiremperyalizmin ç›karlar›n› kollayan operas- meye bafllad›. NATO da bu neo-liberal poliyonlara ülkemizin dahil edilmesi de yine bu tikalara karfl› ortaya ç›kabilecek direniflleri örgütün ya da BM’nin kararlar› gere¤i ger- etkisizlefltirmek ve yeni pazar alanlar› açmaya öncülük etmek için yeni bir konseptle çeklefltirilmifltir. NATO, 4 Nisan 1949’da ku- çal›flmalar›n› sürdürmeye yönlendirildi. Bu ruldu¤u günden 1991’de Sov- yönde at›lan ad›mlar›n en önemlilerinden yetler Birli¤i’nin da¤›lmas›na birisi, eski Varflova Pakt› üyesi Do¤u Avrupa kadar geçen sürede, So¤uk Sa- ülkelerinin bu örgüte üye yap›lmalar›d›r. vafl stratejisi gere¤i olarak, ilifl- Böylece dünyaya kapitalist blo¤un en kili oldu¤u bütün ülkelerde önemli örgütünün eski “Komünist Blok” (Özellikle de Türkiye gibi em- ülkelerini yutmaya bafllad›¤› ve bu emperyal peryalizmin yeni sömürgesi bir gücün karfl›s›nda hem askeri, hem ekonokanat ülkesinde...) anti-komü- mik, hem de ideolojik olarak durulamayanizmi, bütün bask› araçlar› ve ca¤› kan›s› yay›l›yordu. Bu yeni ve rakipsiz faflizan yöntemlerle uygulat- görünen hegemonya kurma uygulamas›, m›flt›r. Emperyalizmin gizli ifl- tarihin sonunun geldi¤ini ileri süren kapigalinin ve bu iflgalin ekonomi, talist ideolojinin saçma tezi ile de desteklepolitika ve askeri alanlarda sür- niyordu. Kapitalizmin Do¤u Avrupa’y› pazar› hamesini sa¤layan sömürge tipi faflizmin varl›¤›n› devam ettire- line getirip yutmaya bafllamas›ndan sonra, bilmesi için, resmi askeri ör- NATO’nun 50’nci kurulufl y›l dönümünde gütlenmelerin yan› s›ra para- (1999) üye devletlerin liderleri, geniflletilmiliter örgütlenmeler de olufl- mifl Avrupa-Atlantik bölgesinin ortak saturularak her türlü ba¤›ms›z- vunmas›n›, bar›fl ve istikrar›n› gerekçe gösl›kç›, demokrat-ilerici hare- tererek yeni bir stratejik konsepti onayl›yorketler, emek örgütlenmeleri lard›. Bu yeni konseptle güvenlik kavram›ve eylemleri zorla bo¤ulmaya n›n tan›m› geniflletiliyor; savunma boyutu-
‘
‘
na ilave olarak siyasi, ekonomik, sosyal ve çevresel faktörlerin de önemine vurgu yap›l›yordu. Sovyetler Birli¤i’nin da¤›t›lmas›na hizmet etmesi için ABD emperyalizmi taraf›ndan, yeflil kuflak stratejisi gere¤i desteklenerek büyütülen dinci fliddetin ve etnik çat›flmalar›n giderek daha da büyümesi ve kontrolden ç›kmaya bafllamas› Bat›l›lar› rahats›z etmeye bafllam›flt›. Sistemi sarsabilecek siyasi istikrars›zl›klar›, ekonomik k›r›lganl›klar› ve nükleer, biyolojik, kimyasal silahlar› ve atma vas›talar›n›n yay›lmas›n› kontrol edebilmek için bu yeni konsepte baflvuruluyordu. Hiç flüphesiz bu yeni politikalar›n üstüne insan haklar›n› gelifltirmek gibi par›lt›l› cilalar da sürmeyi ihmal etmiyorlard›. Bu yeni belgesindeki ifadelere göre; NATO’nun asli görevleri; güvenlik, dan›flma ve savunma olup, Avrupa-Atlantik bölgesinde güvenlik ve istikrar›n güçlendirilebilmesi için kriz yönetimi ve ortakl›klar da önemli unsurlar› oluflturuyordu. NATO’nun, So¤uk Savafl sonras›nda önemli bir rol üstlendi¤i ve üzerine düfleni yapmay› baflarm›fl oldu¤u vurgulanarak ‹ttifak kuvvetleri için yönergeler, NATO kuvvet ve harekât planlay›c›lar›na amaçlar ve görevler konusunda uygulama talimatlar› belirleniyordu. Bu strateji; ortak savunmadan bar›fl› desteklemeye ve di¤er krizlere müdahale harekât›na kadar ‹ttifak görevlerinin tamam› için askeri yeteneklerin sürekli gelifltirilmesinin gereklili¤ini ortaya koyuyordu. Bunlara ilave olarak ‹ttifak’›n görünür gelecek için uygun oranda konvansiyonel ve nükleer kuvvetleri elde bulundurmay› devam ettirece¤i de taahhüt ediliyordu. Böylece So¤uk Savafl stratejisinin sona ermesini f›rsat bilip emperyalist sisteme karfl› direnç göstermeye kalk›flacak olanlara yeni bir gözda¤› vermekten de geri kal›nm›yordu.
11 Eylül sonras› NATO’nun yeni yönelimi 11 Eylül’de ABD’ye karfl› yap›lan sald›r›larla birlikte yeni bir dönem bafllat›ld›. Emperyalist sistemin ç›karlar›n›n korunmas› için sars›lan hegemonik gücün yeniden tesis edilmesi gerekiyordu. Bu amaçla siste
9
VE DAYANIfiMA
NATO’nun yeni konsepti ve Türkiye min en önemli ve meflru görünümlü askeri organizasyonu olan NATO’nun gerek kendi bölgesinde, gerekse alan d›fl›ndaki ç›karlar›n› korumas› ihtiyac› ortaya ç›kt›. Bu yeni ihtiyaç nedeniyle ittifak üyelerini, Afganistan’da Birleflmifl Milletler onayl› uluslar aras› Güvenlik Gücü (ISAF) gibi yeni görevlere haz›rlayabilmek amac›yla, askeri yap› ve yetenekleri bu görevlere uyumlu hale getirecek ölçülerde genifl çapl› iç yap›lanma reformlar› gerçeklefltirilmeye baflland›. Emperyalist siyasan›n hegemonik hacmi flifltikçe, giderek çaprafl›klaflan sorunlar›n içine yuvarlanan dünyan›n yaratt›¤› problemlerin üstesinden gelebilmek amac›yla NATO, operasyon gücünü ve yetene¤ini gelifltirme yoluna gidiyordu. Irak ‹flgali, ABD ve müttefikleri için operasyon güçlerinin, yeteneklerinin ve silahlar›n›n denenmesine imkan sa¤lad›. Hem de canl› hedefler, kitleler üzerinde! Kas›m 2006’da NATO liderleri “Kapsaml› Siyasi Rehber” belgesini onaylayarak bu yeni radikal de¤iflikliklerin strateji doküman›n› kabul ediyorlard›. Esasen bu belge, gelecek 10-15 y›l için ‹ttifak’›n yetenek sorunlar›n›, planlama disiplinlerini ve istihbarat çerçeve ve önceliklerini belirleyen önemli bir siyaset belirleme metnidir. Gelece¤in muhtemel güvenlik ortam›n›n tahlilini yaparak, önceden tahmin edilemeyecek olaylar›n meydana gelme ihtimalini kabul etmektedir. Bu tahlile dayal› olarak; stratejik konseptin ›fl›¤›nda yap›labilecek harekât tipleri ve ihtiyaç duyulacak yetenek çeflitleri belirtilmekteydi. Nisan 2009’da ise NATO liderleri “‹ttifak Güvenlik Deklarasyonu”nu benimseyerek yeni bir stratejik konsepte gerek duyuldu¤unu belirliyorlard›. Bu deklarasyon NATO sorunlar›n›n derinli¤ine incelenmesi ve tart›fl›lmas› sürecini bafllat›yordu. Bu dönemde kapitalizm yap›sal anlamda ekonomik bir krizle bo¤ufluyordu. NATO’nun da bu ciddi krizle birlikte yeniden düflünülmesi, önceliklerin yeniden gözden geçirilmesi ve kriz koflullar› da dikkate al›narak yap›land›r›lmas› gerekiyordu. 2010 Stratejik Konsepti bu geliflmelerin içinde Lizbon Zirvesi’nde kabul edildi. NATO’nun “Lizbon Zirve Deklarasyonu” ve Kabul Edilen Yeni Stratejik Konsepti: 19-20 Kas›m 2010 Lizbon Zirve Toplant›s›’ndan sonra yay›mlanan deklarasyon; NATO’nun patronunun ve üye devletlerin So¤uk Savafl’tan sonra karfl›lafl›lan güvenlik sorunlar›na bak›fl aç›lar›n› ortaya koymaktad›r. Bu tarihten itibaren on y›lda NATO’nun neler yapmas› gerekti¤i (gizli olmayan yanlar›) bu deklarasyonla ortaya konulmufltur. Bu deklarasyonla, NATO kurulufl amaç ve felsefesinin aynen korundu¤u bir kez daha ilan edilerek bu örgütün gerçekte kimin ç›karlar›n› koruyup kollamak için var oldu¤u vurgulan›yordu. Üye ülkelerin “ba¤›ms›zl›k ve güvenli¤i”nin korunmas›n›n temel ve kal›c› amaç oldu¤u, bu ülkelerin korunmas› için gerekli olan “kolektif savunma”, “kriz yönetimi ve iflbirli¤i” içinde “güvenlik”ten ibaret üç asli görevin
yerine getirilmesine devam edilece¤inin tik ve özellikle de askeri yöntemlerle sa¤belirtilmifl olmas›; sonuçta ABD’nin ve Ba- lamlaflt›rma ve gelifltirme görevi, dünyan›n t› Avrupa’n›n ç›karlar›n›n belirleyicili¤ini yeni koflullar› dikkate al›narak yenilenmifl güçlendirici vurgulardan ibaretti. Bu anla- bir flekilde verilmekteydi. y›fl› yans›tan yeni Stratejik Konsept, NATO Bu yeni dünya koflullar›n›n önemli aküyelerinin emperyalizmin dünya ve bölge- törlerinden biri haline gelen Rusya ile kusel politikalar›n›n hayata geçirilmesi süre- rulacak iliflkiler de NATO’nun gündemini cinde etkin bir flekilde görev almalar›n› iflgal ediyordu. Bu yüzden NATO-Rusya sa¤layacak yeteneklere sahip olmalar›n› iliflkilerinin yeni bir tarife ihtiyac› vard›. Bu ba¤lamda, Rusya karfl›l›kl› ve fleffafl›¤a daöngörüyordu. Bu al›nan kararlarla, emperyal politika- yal› olarak NATO ile olan iflbirli¤ini derinlar›n bir uygulama arac› olarak NATO’nun lefltirmeye davet ediliyordu. NATO-Rusya kriz yönetimlerine katk›s›n›n artt›r›laca¤› iflbirli¤ine stratejik önem yükleniyor ve da esas al›nmaktayd›. Y›llar içinde edinilen baflta füzesavar sistemlerinin iliflkilendiriltecrübeler, güvenli¤in sa¤lanmas› ya da sa- mesi olmak üzere Afganistan ve “terörle mücadele”, narkotik, korvunma ad› alt›nda yürütülen salsanl›k ve do¤al afet yard›d›r›larda karfl›lafl›lan karmafl›k ABD ve m› konular›nda iflbirli¤i sorunlar›n üstesinden gelebilNATO’nun olanaklar› gündeme getimek için askeri yöntemlerin yan› riliyordu. s›ra baflka araçlar›n da kullan›lbalistik ABD, NATO’yu öne sümas›n› gerekli hale getiriyordu. füze rerek gelifltirmeye çal›flt›¤› Avrupa-Atlantik bölgesinin içintehdidinin bu yeni Rusya politikas›yla de ve d›fl›nda (Ortado¤u, Kuzey kaynağı Asya-Pasifik’te yükselen Afrika ve Körfez bölgesi gibi) olarak gördüğü güç Çin’e karfl› önemli bir NATO di¤er aktörlerle birlikte taktik gelifltiriyordu. NAhareket ederek, siyasi, sivil ve asyer nereydi? TO üzerinden giderek keri kriz yönetim araçlar›n› etkili Hiç şüphesiz Rusya’y› Çin’in yan›ndan kullanmak suretiyle emperyal ABD’nin tehdit çekmeyi ve böylece bir Asamaçl› politikalar uygulamaya sokabilmeliydi. Kararlara göre, olarak gördüğü ya cephesi oluflmas›n› enülke gellemeyi amaçl›yordu. istikrar ve yeniden yap›land›rma ran’dı. Lizbon toplant›s›yla orsorumlulu¤u en uygun olarak bu taya ç›kan bir di¤er gerçek konularda gerekli birikim, yetki ve yetene¤e sahip aktörler taraf›ndan üstle- de; NATO’nun nükleer silahlar›, envantenilmeliydi. Bu amaçla NATO’da gerekli rinde bulundurmaya devam edecek olmakriz yönetimi planlamas› yapabilecek ve di- s›yd›. Avrupa’da konufllu nükleer silah say›¤er aktörlerle birlikte daha etkin olarak ça- s› azalt›lm›fl ve NATO stratejisinin nükleer l›flabilecek yeterlilikte bir sivil birim olufltu- güçlere olan ba¤›ml›l›¤› asgari düzeye inrulmas› kararlaflt›r›lm›flt›. Bu kararlar›n ha- dirgenmifl olmas›na ra¤men, yeterli düzeyyata geçirilebilmesi için BM, AB, AG‹T gibi de nükleer ve konvansiyonel kuvvet yap›s›uluslararas› kurulufllarla iflbirli¤ine daha n› korumay› sürdürecekti. Bu deklarasyonun sonuçlar› itibariyle bifazla önem verilmesi de amaçlan›yordu. NATO ve AB ortak de¤er ve stratejik ç›kar- zi ilgilendiren en önemli yan›, balistik füze lar› paylaflmakta ve kriz yönetim operas- tehdidinin giderek artmas› iddias› ve bu yonlar›nda yan yana çal›flmalar› hedeflen- ‘tehdidin’ kayna¤›na karfl› al›nacak tedbirmekteydi. AB, krizlere müdahalede NA- ler k›sm›yd›. NATO üyelerinin topraklar›n› TO’nun en baflta iflbirli¤i yapmas› gereken da kapsayan bir füzesavar sisteminin oluflkurulufl oldu¤undan, yeteneklerinin gelifl- turulmas›n›n gerekli oldu¤u sonucuna vatirilmesi desteklenirken çiftbafll›l›k da ön- r›l›yordu. Bundan sonra NATO kuvvet yap›lenmeliydi. Bu nedenle NATO-AB stratejik s›, konvansiyonel ve nükleer kuvvetlerin yan› s›ra füzesavar kuvvetlerini de içerecekti. ortakl›¤› gelifltirilmeye çal›fl›lacakt›. ABD ve NATO’nun balistik füze tehdidiGörüldü¤ü gibi Lizbon’da al›nan kararlarla NATO’ya, emperyalizmin ekonomik, nin kayna¤› olarak gördü¤ü yer nereydi? siyasi ve ideolojik hegemonyas›n› diploma- Hiç flüphesiz ABD’nin tehdit olarak gördü-
‘
‘
¤ü ülke ‹ran’d› ve bu devleti NATO üyesi ülkelerden de daha fazla de¤er verdi¤i ‹srail için tehdit olarak görüyordu. ‹sral’in ABD için NATO üyelerinden de önce gelen stratejik müttefiki oldu¤unu herkes bilmektedir. ‹srail’i ‹ran füzelerinden korumak için bu karar al›n›yordu ve Lizbon’da al›nan bu karar gere¤ince de Kürecik’e radar üssü kuruluyordu. Lizbon Deklarasyonu’yla siber tehditlerin h›zla artmakta oldu¤u ve bu yolla yap›lacak taarruzlara karfl› güvenli¤in sa¤lanmas› konular› NATO doktrinlerine dahil ediliyordu. Siber savunma kapsam›nda bu tür sald›r›lar›n tespiti, de¤erlendirilmesi, önlenmesi, sald›r› sonras› sistemlerin geri kazan›m› konular›n›n, merkezi siber korunma yetene¤i kapsam›nda ele al›naca¤› belirtiliyordu. ‹stikrarl› ve güvenilir enerji tedarikinin, alternatif enerji ulaflt›rma hatlar›n›n, tedarikçilerinin ve kaynaklar›n›n çeflitlendirilmesinin, enerji flebekelerinin birbirlerine ba¤lanmalar›n›n kritik önemini korudu¤u tespiti yap›l›yordu. Enerji güvenli¤i konusu da NATO politika ve etkinliklerine dâhil edilerek, bu konuda NATO ortaklar› ile dan›flma ve iflbirli¤i içinde olunaca¤› ilkesi benimseniyordu. Enerji güvenli¤i konusu aç›s›ndan bak›nca Türkiye’nin jeostratejisi tart›flma götürmez. Hem Do¤u Akdeniz, hem Ortado¤u ve Körfez bölgesi hem de Hazar havzas› gibi dünyan›n en büyük enerji kaynaklar›n›n bulundu¤u bir bölgenin ve buralardan ç›kar›lacak petrol ve do¤algaz›n Bat›’ya tafl›nmas› için güvenli ortam›n sa¤lanmas›nda Türkiye’nin öneminin yads›namayaca¤› ortada. Bu bölgenin emperyalizmin kontrolü alt›nda tutulabilmesi ve ulafl›m yollar›n›n güvenli¤inin sa¤lanabilmesi için Türkiye’nin vazgeçilmez oldu¤u aç›k. ‹flte sadece bunlar için bile Türkiye’yi ellerinin alt›nda tutmak isterler, Türkiye’de iktidarlar› de¤ifltirirler, y›karlar ve bu düzene, bu tertibe karfl› ç›kanlar› da hep birlikte ezmeye çal›fl›rlar. Lizbon’da ald›klar› kararlara göre, çevresel sorunlar ve kaynak s›n›rlamalar›, sa¤l›k riskleri, iklim de¤ifliklikleri, su k›tl›¤›, artan enerji ihtiyaçlar› NATO’nun ilgi sahas›ndaki güvenlik ortam›n› flekillendirecek unsurlard›r. Bu durumun NATO planlama faaliyetlerini önemli ölçüde etkileyebilecek potansiyele sahip bulundu¤u tespiti yap›lmaktad›r. Ama bu tespiti yapan emperyalist güçlerin dünyay› kirletmeye, çevreyi tahrip etmeye devam ettikleri ve bu gidiflle devam edecekleri de bir gerçek. Her fley bir yana silahlanmaya devam eden, dünyan›n her köflesinde savafl ç›kartan, enerji kaynaklar›n› ele geçirebilmek için içsavafllar› ve ülkelerin bölünmelerini körükleyen bir gücün, çevre sorunlar›ndan, sa¤l›ktan, iklim de¤iflikli¤inden vesaireden yak›nmas› abestir. Daha çok kâr ve sömürü için, dünyay› sona do¤ru sürüklemekten bile kaç›nmayan emperyalizmin en önemli sald›r› örgütünün bu sorunlar›n çözümü yönünde çaba harcayaca¤› beklentisine girmek safl›ktan da öte bir durumdur.
10 Afganistan iflgalinin sürdürülmesinde rol oynayan ISAF’›n faaliyetlerinde NATO’nun önemini biliyoruz. Lizbon’da BM, AB, Dünya Bankas›, Japonya ve 21 NATO orta¤› ile birlikte ‹ttifak’›n Afganistan’a olan uzun vadeli taahhüdü vurgulan›yor ve 2011 y›l› bafl›ndan itibaren 2014 y›l› sonuna kadar güvenlik sorumlulu¤unun Afgan güçlerine devredilmesi öngörülüyordu. Afganistan’da bir yanda dinciler di¤er yanda ABD ve ortaklar›, halk› k›skaca alm›fl durumdalar. NATO, bu k›skac›n dayanaklar›ndan, halk› bo¤an kerpetenin taraflar›ndan biridir ve bölgede egemenli¤ini sürdürmek isteyen ABD’nin haks›z ve d›flar›dan müdahalesinin aleti durumundad›r. NATO kararlar› Afganistan’› ve Afgan halk›n› kurtarmam›flt›r. Tersine ABD’nin Orta AsyaKörfez ve Hint Okyanusu’nda hegemonyas›n› kurmas›na hizmet etmektedir. Afganistan’daki Türkiye askerinin konumu da bu çerçeve içinde de¤erlendirilmelidir. Bu deklarasyonda, NATO’nun savunma ve cayd›rma olanaklar›n›n gözden geçirilece¤i; NATO’nun komuta yap›s› ve kurumlar›nda, kaynak yönetiminde, karargâh yap›lanmas›nda reformlar yap›laca¤› ve gelece¤in ihtiyaçlar›na cevap verebilecek duruma getirilece¤i belirtilmektedir. Bu amaçla mevcut karargâhlar›n say›s›nda önemli bir azaltma, karargâh personel mevcutlar›nda yüzde 35’e varan indirimler öngörülüyordu. Yeni yap›n›n üye ülkelerin milli karargâhlar› ile iliflki içinde olaca¤› belirtilerek bu ülkelerin ordular›n›n asl›nda NATO’nun denetimi alt›nda oldu¤u vurgulanmaktayd›. Yine yeni yap›n›n bölgesel odaklanmas›n›n söz konusu oldu¤u ve yeni komuta yap›s› ve karargâhlar›n co¤rafi konufllanma karar›n›n al›naca¤› belirtiliyordu.
Yeni yap›lanma sürecinde Türkiye’nin yeri Yeni karargâh yap›lanmas›, bölgesel odaklanma ve karargâhlar›n co¤rafi konuflland›r›lmas›yla ilgili al›nan karar gere¤i, NATO’nun Madrid ve Heidelberg üslerinin kapat›larak ‹zmir’in bu üslerin yerini almas› ve Kürecik radar üssünün de kuruluflundan sonra Türkiye, ABD emperyalizminin ve NATO’nun operasyon üssü haline getiriliyordu. ABD’nin Do¤u Akdeniz, Ortado¤u ve Körfez bölgesine yönelik stratejik politikalar›n›n ve enerji operasyonlar›n›n Türkiye üzerinden yürürlü¤e sokulmas› ve daha fazlas›n›n da önümüzdeki dönemde kotar›laca¤› gün gibi ortada. NATO’nun yeni operasyonel yap›lanmas› çerçevesi içinde ‹zmir’e tafl›nan üssün aç›l›fl›nda NATO Avrupa Müttefik Kuvvetleri Yüksek Komutan› Oramiral James G. Stavridis bir konuflma yapt›. Stavridis bu konuflmas›nda NATO ile Türkiye iliflkilerini Türk halk›na Türk Silahde¤erlendirerek, “T l› Kuvvetleri’ne teflekkür ediyorum. NATO’nun Afganistan, Balkanlarda, Libya’da birçok gitti¤i ülkelerde Türkiye’nin çok önemli katk›s› oldu. NATO tarihi boyunca nerede görev yapt›ysa Türkiye’nin orada çok önemli katk›lar› olmufltur. NATO her zaman Türkiye’ye güvendi. Türkiye’de NATO’ya rahatl›kla güvenebilir. 50 y›ld›r bu ittifak ile Türkiye çok s›rad›fl› ifller yap›yor. Özellikle Afganistan’da ve Libya’da büyük rol oynad›. NATO’nun gitti¤i her yerde Türkiye’nin güzel izlerini görmek mümkün. NATO yeni yap›lanma içinde. Komuta merkezlerini 11’den 6’ya indiriyoruz. Bunlar-
VE DAYANIfiMA
dan birini de ‹zmir’de görmek mümkün. rini en iyi flekilde korunmalar›n› da sa¤la‹zmir’in olmas›n› da çok sembolik oldu¤u- mak için gerekenleri yapaca¤›z” diyordu. nu düflünüyorum. Çünkü ‹zmir tarih bo- (Hürriyet Ege, 1.12.12, abç.) yunca her yerde kültürlerin kesiflme noktaBu NATO komutanlar›n›n konuflmalas› olmufl. ‹zmir’e bakarsan›z NATO’da itti- r›ndan ç›kart›lacak sonuç: Türkiye, NAfak› 28 üye ülkeyi bir araya getiren bir köp- TO’nun önümüzdeki dönemdeki jeopolitirüdür. Bu yüzden ‹zmir’de olmas› sembolik ¤i ve operasyonel stratejisi için daha yo¤un bir anlam tafl›yor. NATO’ya ba¤l› tüm ko- olarak kullan›lacak. AKP’nin son dönemmuta merkezlerinde personel say›s›n› 13 lerde Türkiye’yi, ABD’nin istekleri do¤rulbin askerden de 8 bin askere düflürdük. Bu- tusunda, yeni konsepte uygun flekilde donun sebebi de yeni teknolojiler var. Daha natmakta ve yeni görevlere haz›rlamakta h›zl› ve etkin bir iletiflim var. ‹zmir çok oldu¤una tan›k oluyoruz. Bu yap›lanmay› önemli bir komuta merkezi olacak. ‹zmir gerekli k›lan görevlere ve döneme yönelik üssünü NATO’nun gelece¤inde önemli bir olarak Türkiye’deki haz›rl›klar› özetlersek: parças› olarak görüyoruz. Komutan›m›za 1- NATO’nun 2010 Lizbon Deklarasyoda güveniyoruz. Kendisini alan›ndan çok nu’ndan sonra Kürecik’e NATO görünümönemli baflar›lar› var. ‹yi bir kaptan olarak lü ABD radar üssü kuruldu. Böylece ABD ç›bu gemiyi yürütece¤inden eminim” dedi. karlar›n›n, üslerinin ve ‹srail’in herhangi Gemiyi yürütecek kaptan bir sald›r› karfl›s›nda güvenolan ABD Kara Kuvvetlerinden likleri için önemli bir ad›m Önümüzdeki at›l›rken her türlü risk de ülKorgeneral Frederick Ben dönemde kemize ve halk›m›za y›k›l›Hodges da törende flöyle koGördü¤üm en iyi nufluyordu: “G yordu. ABD’nin askerler ile çal›fl›yorum. Türki- bölgeye yönelik 2- NATO’nun Libya opeye ittifaka, etkinli¤ine ve yeterasyonuna Baflbakan önce stratejik neklerine önemli katk›lar yapkarfl› ç›karken sonra bu salpolitikalarının t›. ‹zmir’in 28 ülkenin ortak d›r›ya kat›larak gelece¤ini Türkiye karar› oldu¤unu unutmaya ABD’nin ve Bat›l›lar›n eml›m. Bu da güven teyidi anlarinde olmakta gördü¤ünü üzerinden m›n› tafl›yor. 28 ülkenin kara aç›kça ortaya koymufltur. Bu yürürlüğe komutanl›¤›, etkin flekilde orsald›r› ile Kuzey Afrika’da sokulacağı tak operasyonlar yap›lmas› ile 1960’lardan itibaren geliflen gün gibi haz›rl›k ve tekniklerin moderemperyalizme karfl› itirazlar ortada. nizasyonlar› üzerine buradaki gecikmeli de olsa bo¤ulumerkezde çal›flacak. Türki yordu. Böylece bu bölgede ye’de yeni dönemde ekonomik zorluklar emperyalist hegemonya yeniden kuruluyor var ancak bu görevlerimizin etkinli¤ini dur- ve Türkiye de bunun bir parças› haline getiduramaz. NATO dünyan›n birçok yerinde riliyordu. önemli görevler yapt›. Daha güvenilir bir 3- ABD ve ‹srail’in öncülü¤ünde yürütügelecekte yaflamak için çal›flmaya devam len emperyalizmin Suriye operasyonuna S. edece¤iz.” Arabistan ve Katar’la birlikte kat›lan AKP, Törenin ard›ndan görevine bafllayan ülkenin bafl›na yeni çoraplar örülmesine Korgeneral Ben Hodges konuflmas›na flöy- öncülük ediyor. ‹flbirlikçi Suriyelilerin ve bu Az önce törende Stavri- ülkedeki sald›r›lar› yapan paral› askerlerin le devam ediyordu, “A dis’in konuflmas›n› dinlediniz. Konuflma- yönetilmesi, e¤itimi ve lojisti¤i büyük ölçüs›nda özellikle Türkiye’nin NATO için arz de Türkiye üzerinden yap›ld›, yap›lmaya da etti¤i önemi vurgulad›. Türkiye’nin gerek devam ediliyor. AKP, bu iflbirlikçi tavr› ile co¤rafi konumu, NATO’nun ikinci büyük Türkiye halk›n›n onurunu dünya halklar› silahl› kuvvetlerine sahip olmas›n›n NATO önünde iki paral›k etmeyi sürdürüyor. için ne kadar önemli oldu¤unun alt›n› çiz4- ABD’nin iste¤i gere¤i oluflturulan di. NATO’nun her zaman Türkiye’ye gü- NATO karar› sonucunda Kürecik’e radar vendi¤ini, Türkiye’nin de NATO’ya güven- üssü kurulmas›ndan sonra, ‹zmir’e NAdi¤ini, arada her zaman bir güven iliflkisi TO’nun Akdeniz bölgesi kara kuvvetleri üsiçinde bulundu¤unu ve muhafaza edildi¤i- sünün tafl›nmas›yla birlikte, Türkiye’nin ni söyledi. Karargah›n gelece¤inden çok güneydo¤usuna Patriot füze sistemleri kurmutluyum. Askeri personelimizin görevle- maya yönelmeleri, ülkemizin emperyalist-
‘
‘
lerin ç›karlar› için ne gibi karanl›k yollara sokulmakta oldu¤unu gösteren ciddi iflaretlerdir. Suriye’nin Türkiye’ye füze sald›r›s› yapabilece¤i propagandas›yla Türkiye’ye Patriot yerlefltirme karar› al›n›yor. Gerçekte ise Kürecik’e kurulan radar üssüyle ba¤lant›l› olarak Patriotlar getirilerek bir yandan ‹srail’in güvenli¤i sa¤lan›yor bir yandan da bölge ülkelerine gözda¤› veriliyor. Bu oyunu gizlemek için de Suriye’nin kimyasal silahlar› ve füzeleri bahane ediliyor. AKP halk›m›z› bir kez daha kand›r›yor. T›pk› Çekiç Güç’ün Türkiye ve Irak Kürdistan› bölgesine yerleflmesi s›ras›nda yapt›¤› gibi... Son y›llarda, NATO’nun bütün önemli kararlar›nda Türkiye en önemli operasyon gücü ve üs bölgesi olarak öne ç›kmaktad›r. Ülkemiz hiçbir dönemde olmad›¤› kadar ABD emperyalizminin bölgedeki pis ifllerinin, her türlü operasyonunun aleti haline sokulmufltur ve bu e¤ilim h›zlanarak daha da boyutlanarak devam etmektedir. Bu fikri do¤rulayan geliflmelerden biri de geçti¤imiz eylülde ABD’de Colorodo’da Türk Özel Kuvvetleri ile Amerikan Özel Kuvvetleri’nin gerçeklefltirdikleri ortak tatbikatt›r. Genelkurmay Temsilcisi, bu kuvvetler hakk›nda TBMM’nin Milli Savunma Komisyonu’ndaki bilgilendirmesinde, yap›lacak ifllerin ipuçlar›n› da vermifltir. Temsilci bu kuvvetleri Hava, deniz ve kara giflöyle tarif ediyor: “H bi klasik unsurlar›n yapamad›klar› görevleri üstlenen, sosyal, toplumsal ve terör gibi konularda özel e¤itim alm›fl, yurtiçi ve d›fl›nda faaliyet gösteren özel kuvvetlerdir.” Askeri temsilcinin özel kuvvetlerin görev tan›m›n› yaparken kulland›¤› Baya¤› derin bir baflka ifade ise ilginçtir: “B konular.”(Hürriyet,13.12.12, abç). ABD ve Türkiye bu ortak tatbikatlar› niçin yap›yor? Hangi operasyona haz›rl›k yap›l›yor? Gündemde Suriye’ye operasyon mu var? Kürecik’e kurulan radar, ‹zmir’e tafl›nan NATO üsleri, Patriot füze sistemlerinin kurulmas› ve özel kuvvetlerin ortak tatbikatlar›; son bir-iki y›l içinde at›lan bu ad›mlar ne için, yolculuk nereye? ABD ve NATO politikalar›n›n uygulay›c›s› oldu¤u sürece iktidarda kalabilece¤ini düflünen AKP, emperyalizmin bölge siyasetinin en önemli parças› durumundad›r. Ülke içinde yürüttü¤ü gerici, faflist operasyonlar› da ABD ile birlikte ayn› yaklafl›m ve uyum içinde gerçeklefltirmektedir.
11
VE DAYANIfiMA AKP’N‹N DIfi POL‹TAKASI TARTIfiILDI: AKP’nin d›fl politikas› nas›l belirleniyor? Böyle bir iktidar ba¤›ms›z bir d›fl politika üretebilir mi?
ÖZGÜRLÜK ve Dayan›flma Partisi (ÖDP), “ AKP düzenini y›kal›m, Türkiye’yi Yeniden Kural›m” bafll›kl› siyasi faaliyeti kapsam›nda, Türkiye’nin d›fl politikas›n› masaya yat›rd›. Taksim Hill Otel’de iki oturum fleklinde gerçeklefltirilen panele gazetecilerin yan› s›ra farkl› siyasi örgütlerden temsilciler de konuflmad› olarak kat›ld›. “Türk D›fl politikas›n›n açmazlar›, yönelimleri, ve sorunlar›”n›n tart›fl›ld›¤› oturumun sabahki bölümüne akademisyen yazar Nuray Mert, Radikal Gazetesi yazar› Fehim Taflk›n ve BirGün yazar› Selami ‹nce kat›ld›. ‹brahim Varl›’n›n moderatörlü¤ünü yapt›¤› panelin aç›l›fl›nda bir konuflma yapan ÖDP Eflbaflkan› Alper Tafl “iç politika d›fl politika ayr›m›n›n ortadan kalkt›¤›, iç ve d›fl geliflmelerin iç içe geçti¤i bir süreçten geçildi¤ini belirterek, “AKP iktidar›n›n hayata geçirdi¤i politikalar›n bölgesel ve küresel emperyal tasavvurlardan ba¤›ms›z olmad›¤›n›n” alt›n› çizdi. Panelin ö¤leden sonraki bölümünde ise Türkiye solunun d›fl politik yaklafl›m› nas›l olmal› sorusunun cevaplar› arand›. Onur Tafl’›n moderatörlü¤ündeki panele ÖDP’den Hayri Kozano¤lu, TKP’den Aydemir Güler, Sendika.org’da Ali Ergin Demirhan, CHP’den Mehmet Karl›, BDP’den Nazmi Gür, EMEP’ten Fulya Alikoç kat›ld›.
SELAM‹ ‹NCE: DÜMEN ABD VE AB’N‹N EL‹NDE Geminin ipi ve demiri ABD’nin elinde. Türkiye, ABD’nin ipi serbest b›rakt›¤› oranda gidebilir. Eskiden Sovyetik olmak, ba¤›ms›z olmak tehlikeliydi ama art›k bunu oldurmazlar. fiimdi küresel sermayeyle ba¤›nt›l› olmak zorundas›n›z. Türkiye AB’ye girmek için kendi politikalar›n›
Dümen ABD’nin elinde NURAY MERT: OSMANLI KESMED‹ 1071’LERE G‹D‹LD‹ Ana ak›m medyada Erdo¤an’›n Esad’la olan iliflkisi üzerine ‘daha dün kardefltiniz bugün düflman›n oldu’ tavr› hâkim. Oysa Suriye ile iliflkiler 2006’dan beri iyi. Bu tarihten önce de kötüydü. Bat›l› güçlerin politikalar›n›n de¤ifliminden ötürü Türkiye Suriye ile bir dost bir düflman oldu. Türkiye’nin d›fl politikas› ABD ve AB etkisinde yönlendiriliyor. ABD’nin Irak ‹flgali bölgedeki ‹ran etkisini k›rmak üzere yap›ld›. ‹ran’›n engellenmesi rolüne Türkiye hevesli olarak sürüldü. ‹ran’›n ‹srail’e karfl› radikal söylemleri, bat›l› güçler ve bölgedeki unsurlar› bak›m›ndan nükleer silahtan daha büyük bir tehdit olarak alg›lan›yor. ‹srail’e karfl› sert tutum almak Ortado¤u’da her zaman kredi kazand›rm›flt›r. Türkiye’nin ‹srail’e böyle esip gürlemesi, rolünü oynayabilmesi amac›yla kendisine Bat› taraf›ndan fazladan kredi verilmesi nedeniyledir. Davos’un ard›ndan Erdo¤an kendini Ortado¤u’nun ‘fatihi’ olarak alg›lad›. Osmanl› kesmedi 1071’lere gidildi. Ülkede yer yerinden oynasa da Erdo¤an Suriye’den konufluyor. Kürt meselesini çözmemifl bir ülke bölgesel liderli¤e soyunamaz. Türkiye, Suriye’deki kar›fl›kl›ktan pay bekliyor.
HAYR‹ KOZANO⁄LU: AYNI F‹LM‹ IRAK’TA ‹ZLED‹K Suriye’de oynanan bu filmi, biz daha önce Irak ‹flgali’nde de görmüfltük. O gün o filmi yuhalayanlardan baz›lar› bugün Suriye’deki filmi alk›fll›yor. Zaman›nda Irak ‹flgali’ne karfl› ç›k›lmas›na ra¤men bugün Suriye’deki iflgale tepki gösterilmiyor. Dün anayasaya evet diyenler bugün Suriye konusunda ifllerin iyi gitti¤ini savunuyor. Asl›nda söz konusu liberal-muhafazakâr koalisyonlar dünyan›n her yan›nda ayn› ifllevi görüyor. Bugün en önemli görevimiz Suriye konusundaki hatal› e¤ilimleri mahkûm etmek ve emperyalist politikalara karfl› durmakt›r. Küreselleflme süreciyle içerisi-d›flar›s› ayr›m› silikleflti. Mahir Çayan’›n tespitini yapt›¤› emperyalizmin içsel olgu olmas› durumu bugün derinleflmifltir. Bugün ABD Türkiye’yi de tafleron olarak kullanarak Ortado¤u’ya biçim vermeye çal›fl›yor. Bunu yaparken yeni stratejisi ekseninde Libya ve Suriye’de gördü¤ümüz tarz müdahaleler gerçeklefltiriyor. Arap Bahar› denilen süreç, siyasal özne-stratejik yaklafl›m yoklu¤unda kendili¤inden sistem içine sürüklenmifltir.
AYDEM‹R GÜLER: SUR‹YE SOLUN DIfi POL‹T‹KA ANLAYIfiI AÇISINDAN M‹HENK TAfiI Yurtta sulh cihanda sulh vurgusu Kemalist iktidar taraf›ndan her ne kadar ilkesizlefltirilmifl olsa da ilke olarak sempati beslenebilecek bir söylemdir. Türkiye’de yaflanan rejim de¤iflikli¤inin getirisi ne oldu? Türkiye ba¤›ms›zl›k m› kazand› yoksa emperyalizm ile daha uyumlu bir hale mi geldi? ‹ran ile olan iliflkiler ve ‹srail konusunda Türkiye’nin ba¤›ms›zl›k kazand›¤›n›n iddia edilmesi gerçekçi de¤il. Türkiye emperyalizme ba¤›ml›l›¤›n en uç örne¤ini teflkil etmektedir. Suriye konusunda hatal› e¤ilimler mevcut durumda. Bunlardan biri biz BAAS’ç› de¤iliz tarz› hat, di¤eri ise Suriye’deki rejimin meflruiyetini sorgulamay› kendine bafll›ca dert edinmifl tutum. Suriye’de hastaneler ücretsiz. Bat›’n›n göstermelik demokratik normlar› demokrasi terazisinde yer alabiliyor da bu etken niye yer alm›yor? Arap Bahar›’na devrim demek abesle ifltigaldir. O zaman Libya’daki silahl› afliretleri devrimin radikal güçleri olarak m› de¤erlendirece¤iz? Birçok kavram kullan›labilir ama bu sürece devrim demek do¤ru de¤ildir. Türkiye’de solun her noktada farkl›l›¤› belli oranda tart›fl›labilir ancak anti-emperyalizm hususundaki bir farkl›l›k, yan yana gelmenin önünde bir engeldir. NATO’ya karfl› olmak asgari bir kabul görmek için önemlidir.
FEH‹M TAfiTEK‹N: MEZHEPÇ‹ B‹R D‹L KULLANILIYOR AKP bafllang›çta provokatif bir d›fl politika izlemeye soyundu. Erdo¤an, ‘One minute’ ç›k›fl›yla birlikte kendini Ortado¤u’nun lideri olarak görmeye bafllad›. Sert sözler söylenerek Araplar›n gözü boyanmaya çal›fl›ld›. Ancak ‹srail ile iliflkiler dünden bugüne de¤iflmedi. Araplar, Türkiye’nin Filistin politikalar›n›n karfl›l›ks›z çek oldu¤unu görüyor. Türkiye’nin Suriye politikalar› ve tak›nd›¤› üslup Suriye halk›n› kaybetmesine yol açt›. Suriye halk› art›k akan kandan Türkiye’yi sorumlu görüyor. AKP iktidar› ve asl›nda Türkiye’deki de¤erlendirme çevreleri de Suriye’yi tart›fl›rken oradaki toplumsal kesimlerin durumunu ve rejimle ba¤›n› hesaba katamad›. Orada bir Alevi rejimi yok. Aleviler rejimin önemli mevkilerinde olmakla beraber orta ve üst Sünni burjuvazi rejimle yo¤un iliflki içerisinde. Bunun yan›nda Çerkesler, Aleviler, Dürzîler ve H›ristiyanlar da cihadç›lar karfl›s›nda rejimle daha yak›n ba¤lar kurdu. Türkiye, Ortado¤u’da AKP’nin sand›¤›n›n aksine hiç de olumlu karfl›lanm›yor. Türkiye bölgede gittikçe mezhepçi bir dil tak›n›yor. D›fl politika yanl›fl okumalar ve beklentiler üzerine infla ediliyor.
AL‹ ERG‹N DEM‹RHAN: ARAP BAHARIYLA AÇI⁄A ÇIKAN HALK HAREKETLER‹ ÖNEM‹N‹ SÜRDÜRÜYOR 2003 tezkeresine karfl› solun örgütleyicili¤ini yapt›¤› süreç, solun belli süreçlerde kendi gücünün ötesinde etkiler yaratabildi¤ini göz önüne sermektedir. G. Fuller kitab›nda bu duruma de¤inmiflti. Bunun nedeni Türkiye’de solcular›n niceliksel olarak zay›f ama niteliksel olarak güçlü etkilere sahip olmalar›d›r. Bir di¤er nedeni Sovyetlerin y›k›lmas›yla birlikte Türkiye solunun kendini korumay› baflarabilmesidir. Ama solun bir araya geliflleri dönemsel ve süreksiz oldu¤undan etkisini h›zl›ca yitirmektedir. Emperyalizme karfl› olma meselesinde en önemli k›stas kendi egemen s›n›flar›n›za da karfl› olman›zd›r. Gerçek bir anti-emperyalizm antikapitalist ve enternasyonalist olmal›d›r. Ortado¤u, yaflanan geliflmeler do¤rultusunda de¤erlendirildi¤inde diyebilece¤imiz; yeni sömürgeler kufla¤›n›n zay›f halkas› oldu¤udur. Neoliberalizme karfl› kendili¤inden geliflen halk hareketleri belli oranda manipüle edilmifltir. Ama özellikle M›s›r’daki devrimci yap›lar Siyasal ‹slam’›n krize girmesiyle yeni olanaklar yakalayabilir.
NAZM‹ GÜR: BASKICI POL‹T‹KALAR ‹ÇTE DE DIfiTA DA SÜRÜYOR Dünyada ve Türkiye’de sol hareketler birbirinden fazlas›yla kopuklaflt› ve etkisizleflti. Ulusal s›n›rlar içerisine hapsolan sol birbirini anlamaktan ve diyalogdan uzaklaflt›. ÖDP ile birlikte yer ald›¤›m›z Avrupa Sol Partisi gibi uluslararas› sol organizasyonlar ise bu a盤› kapatmak aç›s›ndan yetersiz kal›yor. Bu durumu aflacak çareler düflünmek gerekiyor. Ortado¤u da iki eksenin birbiriyle çat›flmas›ndan söz etmek mümkün. Ancak bizim görevimiz herhangi bir eksene yedeklenmeden kendi eksenimizi çizmektir. Bu eksen Ortado¤u halklar›n›n bar›fl› ve kardeflli¤i eksenidir. Suriye’deki PYD bu konuda anlaml› bir örnek teflkil etmektedir. Eksenleri temsil eden Esad ve ÖSO aras›nda kendi eksenini temsil etmektedir. Esad’dan y›llarca çeken Suriyeli Kürt halk› bugün ÖSO ile de mesafesini koruyarak kendi özyönetim mekanizmalar›n›, savunmas›n› ve özgürlü¤ünü infla etmektedir. Geliflen müzakere süreci, ödenen bedeller ve mücadele ile mümkün olabilecekti ve öyle de oldu. Ancak süreçten beklentimiz bellidir ve AKP ile herhangi bir faydac› anlaflma zemininden ziyade önceli¤imiz Kürt halk›n›n taleplerinin karfl›l›k bulmas›d›r.
dayat›yor ama kaybediyor. Avrupa’daki ›rkç› faflist lobilerle iflbirli¤i yap›larak ve ak›l hocal›klar›na baflvurularak yol haritas› çiziliyor. Erdo¤an’›n konuflmalar›n›n ve AKP politikalar›n›n ayn›s› Avrupa’da ›rkç› faflist gruplarca uygulan›yor. Erdo¤an ne zaman Avrupa’ya gitse Avrupa dehflete düflüyor. Avrupa da “Bunlardan nas›l kurtuluruz” diye düflünüyor.
MEHMET KARLI: HER TÜRLÜ BELA NATO’DAN KAYNAKLANIYOR Türkiye AKP ile beraber mezhepçi olmufltur. Sosyalistler ve sosyal demokratlar birliktelik ve etkileflim içinde olmal›. CHP’nin NATO’ya karfl› herhangi bir söylemi yok. Ancak kiflisel fikrim NATO’ya karfl› olunmas›d›r. Çünkü bu ülkede solun etkisizlefltirilmesi projesi, kontrgerilla vs gibi tüm belalar NATO’dan kaynakl›d›r.
FULYA AL‹KOÇ: SÜREÇ DEVAM ED‹YOR Arap Bahar›’na dair sol içerisinde çeflitli de¤erlendirmeler mevcut. Süreç emperyalizmin komplosu ya da devrim olarak okunabiliyor. Bu do¤ru de¤ildir. Süreç devrim do¤rultusunda devam eden bir süreçtir. Türkiye’nin d›fl politikas›n›n en önemli meselesi Kürt sorunudur. Çünkü Suriye ve Irak’ta yaflanan geliflmelerle Kürt sorunu bölgesel sorun haline gelmifltir.
12
VE DAYANIfiMA
Yeni düzen ve AKP AKP’yi emperyalizmi hesaba katmadan ya da yaln›zca d›fl dinamiklerin bir kurgusu fleklinde de¤erlendiren iki yanl›fl tutumdan söz edilebilir. Oysa, diyalektik bak›fl aç›s›, AKP iktidar›n›n Türkiye kapitalizminin ve siyasetinin gereksinimleri ile egemen dünya düzeninin gereksinimlerinin bileflkesi olarak yerleflti¤ini görmemizi gerektirir
ürkiye çeyrek yüzy›ld›r bir alt üst olufl sürecinden geçiyor. Emperyalizmin yeni küresel politikalar›na eklemlenme do¤rultusundaki bu dönüflüm, 12 Eylül faflist darbesinin ard›ndan uygulamaya konulan 24 Ocak Kararlar›’yla bafllat›larak Özal’la birlikte gelifltirildi. Özellikle 90’l› y›llarla birlikte, neoliberal yeniden yap›lanman›n h›zlanmas› ve so¤uk savafl›n ard›ndan emperyalizmin yeni dünya düzeni inflas› çerçevesinde Ortado¤u’ya yönelik tasar›mlar›, ülkemizdeki alt üst olufl sürecini belirleyen ana faktörler haline geldi. Bu yeniden yap›lanma süreci ekonomik ve siyasi krizlerle birlikte kimi zaman bir rejim krizine dönüflen sonuçlar da üretti. Özellikle 28 fiubat süreci yeniden yap›lanma sürecinde yaflanan siyasal ve toplumsal gerilimleri aflma noktas›ndaki bir hamle olarak gerçekleflerek bugüne uzanan temel yönelimleri bir kez daha belirledi. O dönem içerisinde ‘siyasal ‹slam›n tasfiyesi’ olarak gösterilen müdahalenin sonucunda ‘Milli Görüfl’ çizgisinin yeni döneme uyum göstermeyen politikalar› ve temsilcileri etkisizlefltirilirken, siyasal bir bunal›ma do¤ru geliflen kriz -toplumsal alanda önemli bir güç toplayan- ‹slami hareketin yeni dünya düzeni politikalar›na uyum çerçevesinde iktidara tafl›nmas› ile sonuçland›r›ld›.
T
AKP, 12 Eylül ile bafllayan bu yeniden yap›lanmay› güçlü bir biçimde sürdürebilme potansiyeli ile iktidara gelirken, emperyalizmin ve uluslararas› sermayenin deste¤iyle, alt üst olufl sürecini büyük oranda tamamlayan bir rol oynad›. Bugün art›k, AKP’nin tekelci iktidar›n›n yerleflti¤i yeni bir Türkiye’den herkes söz ediyor. Bu yeni rejim, alt yap›da sömürü düzeninin yeni ihtiyaçlar›na uygun olarak gerçeklefltirilen yap›lanmay›, üst yap›da otoriter-muhafazakâr bir yönelimle birlefltirerek önceki dönemde so¤uk savafl politikalar›nca belirlenen paradigman›n ‹slamc›l›k merkezli bir yenilenmesi ile ortaya ç›kt›.
AKP iktidar› iç ve d›fl dinamikler Yukar›da belirtti¤imiz üzere Türkiye, 24 Ocak Kararlar› sonras›nda ve özel olarak 12 Eylül 1980 faflist darbesinden bu yana, sosyo-ekonomik yap›, devlet yap›s›, eme¤in sermaye birikim süreçlerine ba¤l› olarak üretim ve yeniden üretim süreçlerinde, yeniden yap›land›r›lmas› ana eksenlerinde yeni liberal bir dönüflüm süreci içine girmifltir. Gerek Türkiye kapitalizminin sermaye birikim sürecince belirlenen iç geliflme gereksinimleri, gerekse emperyalizm taraf›ndan yönlendirilen dünyadaki yeni liberalleflme (serbestlefltirme, kurals›zlaflt›rma) dalgas›, ekonomi, kamu idari yap›s› ve devlet, çal›flma yaflam› (emek sömürüsü) ve toplumsal iliflkilerin yeniden biçimlendirilmesini belirlemifl, koflullam›flt›r. 12 Eylül dönemi ve sonras›nda Türk-‹slam sentezinin yay›lmas›, üretim süreçlerinde irili ufakl› yeni sermaye güçlerinin ortaya ç›kmas›, s›n›f atlama güdüsünün bir tür toplumsal histeri haline gelmesi, siyasi güç odaklar› aras›ndaki iç çeliflkiler ve emperyalizmin iç siyasette belirleyici rol oynayabilmesi gibi etkenler, AKP gibi bir partinin nesnel ve öznel planda siyaset sahnesine oturmas›n›n ve güçlenmesinin köklerini oluflturmufltur. Bu noktada AKP iktidar›nda gerçekleflen dönüflümün, kendinden önceki sürecin devam› ama o sürecin pürüzlerinin de üzerine giden ve kendi ideolojik-kültürel, siyasi belirlenimlerinin de alan bulabildi¤i, doru¤u niteli¤inde bir dönüflüm oldu¤u söylenebilir. Nihayetinde AKP, emperyalizmin de parma¤›n›n bulundu¤u 28 fiubat sürecinin bir ürünü olarak, liberal ‘de¤iflim’ görüntüsü alt›nda emperyalist merkezlerce desteklenme-s›n›rlanma-kullan›lman›n yeni bir örne¤i olmufltur. AKP’nin neoliberal yeniden yap›lanma sürecinde oynad›¤› rolle birlikte kuflkusuz en önemli misyonlar›ndan bir tanesi de Ortado¤u’ya yönelik emperyalist müdahale sürecinin parças› olarak ‘rol model’ ülke olarak sunulmas› oldu. AKP’nin iktidar olma ve iktidar›n› sürdürmesi, emperyalizmin ihtiyaçlar›n› karfl›lamas› ile birlikte, ayn› zamanda toplumsal alanda biriken güç ve siyasal alanda yaflanan krize bir yan›t oluflturma kapasitesi ile birlikte gerçeklefltirildi.
AKP’ye yönelik de¤erlendirmelerde, kimi zaman iç dinamikleri öne ç›kararak emperyalizmin etkisini hesaba katmayan ya da AKP iktidar›n› yaln›zca d›fl dinamiklerin bir kurgusu olarak gören iki yanl›fl tutumdan söz edilebilir. Bu noktada sermayenin uluslararas›laflma e¤iliminin bu kadar güç kazand›¤› ve emperyalizmin içsel bir olgu oldu¤u gerçe¤i mevcutken iç ve d›fl dinamikleri birbirinden kesin hatlarla ay›rman›n do¤ru olmad›¤›n› belirtmeliyiz. Elbette AKP iktidar›n›n kuruluflu ve bu dönem içinde ülkemizde meydana gelen de¤iflim süreçleri, özellikle ‘ulusalc›’ bak›fl aç›lar›nda gördü¤ümüz gibi, yaln›zca d›fl dinamiklere ba¤lanarak, komplocu bir anlay›flla aç›klanamaz. AKP iktidar›n›n geliflimini asl›nda 12 Eylül dönemiyle birlikte bafllayan uzunca bir süreç içinde bir iç mesele olarak izlemek mümkündür. Tabii askeri cuntan›n komünizme karfl› dini teflvik ederek ‹slami ak›mlar› güçlendiren uygulamalar›n›n, ABD’nin yeflil kuflak stratejisine denk düflen bir politika oldu¤unu da unutmadan... Turgut Özal döneminde bafllat›lan ‹slami bankac›l›k sistemi, o zamana kadar daha çok orta ölçekli ticaret sermayesi özellikleri tafl›yan Türkiye’deki ‹slamc› sermaye kesiminin geliflmesinde çok önemli bir rol oynam›flt›. ‹slamc› ak›mlar›n, özellikle cemaatçili¤in 90’l› y›llarda kazand›¤› büyük ivmenin, ‹slamc› sermayenin kazand›¤› bu ekonomik güce paralel olarak geliflti¤i de ortada. AKP’nin neoliberal politikalar› benimseyerek iktidara gelmesi de ‹slamc› sermaye s›n›f›n›n küresel sermaye ile bütünleflme e¤ilimlerinin bir ifadesiydi. Bütün bu geliflmelerin, ‘yenidünya düzeni’nin özellikleriyle uyumlu ve ayn› dönemdeki ABD politikal›yla örtüflen özellikler tafl›d›¤› ortadad›r. Bu yüzden, uluslararas› sermaye ve emperyalist politikalar›n belirleyici rolleri göz önünde tutulmadan AKP iktidar›n›, yaln›zca bir iç dinamik çerçevesinde de¤erlendirerek bütün yönleriyle kavramak mümkün olamaz. Diyalektik bak›fl aç›s›, AKP iktidar›n›n Türkiye kapitalizminin ve siyasetinin gereksinimleri ile egemen dünya düzeninin gereksinimlerinin kuflkusuz çeliflkili bir yap› içinde bileflkesi olarak yerleflti¤ini görmemizi gerektirir.
AKP iktidar›n›n kapitalizmin ekonomi politi¤i içindeki yeri AKP hükümeti, Kas›m 2002’de ilk iflbafl›na geldi¤inde Türkiye’nin ekonomi, kamu idari yap›s› ve emek politikalar› bütünlü¤ü içinde -asl›nda 1980’den beri evreler halinde süren ve yeni biçimlere bürünen bir flekilde- dünya kapitalizmi ile bütünleflmeye yönelik “uyum yasalar›” kapsam›nda, iç hukuk düzenlemelerinin tümünü yapaca¤› ve uygulaman›n önündeki bütün engelleri ortadan kald›raca¤› taahhüdünü vermifltir. Öncesi ve AKP’nin iktidar y›llar› boyunca uzun bir döneme yay›lan bu yeniden yap›lanma; yerli büyük sermaye, yeni sermaye gruplar› ve ranta dayal› ç›kar-
13
VE DAYANIfiMA
lar do¤rultusunda sermaye birikim sürecinin emperyalist sömürü gerekleriyle uyumlu bir flekilde ekonomik, politik, ideolojik, toplumsal, kültürel dönüflüm bütünlü¤ünde gerçekleflmifltir. Serbestlefltirme ve özellefltirmelerle kamu sanayi iflletmelerinin yerli-yabanc› sermayenin birikim ve büyüme gereksinmelerine aç›lmas›, e¤itim, sa¤l›k, ulafl›m, enerji, su, do¤al kaynaklar vb. kamusal hizmetlerin ve denetim mekanizmalar›n›n merkezi ve yerel ölçeklerde piyasaya aç›larak metalaflt›r›lmas›, büyük sanayi üretiminin ithalata ba¤›ml› fason yap›ya dönüfltürülerek küçük ve orta ölçe¤e indirgenmesi, tar›m›n uluslararas› tekellerin ç›karlar›na ba¤›ml› k›l›nmas›, uluslararas› rekabet için yüksek teknolojili üretimin teflviklerle desteklenmesi, yerel-bölgesel kaynaklar›n yerli-yabanc› sermaye güçlerine aç›lmas›, kamu idari yap›s›n›n bu do¤rultularda yeniden düzenlenmesi, kentsel-k›rsal alanlar, koruma alanlar›, su kaynaklar› ve bütün ülke topraklar›n›n yeni imar ve dönüflüm programlar›na tabi k›l›nmas›, (bu liste uzat›labilir), bu süreçlerde emek sömürüsünün derinlefltirilmesi, esnek güvencesiz çal›flma koflul ve biçimlerinin ve dolay›s›yla sendikas›zlaflman›n yayg›nlaflt›r›lmas› olgular›, gerçekleflen altyap›-üstyap› dönüflümlerinin uyum içinde belirli bir bütünlü¤e sahip oldu¤unu ve toplumsal formasyonun (toplumsal oluflumun, biçimlenmenin) yeni evrelerine iflaret etmektedir. K›sacas› AKP iktidar› bütünlüklü ve kuflkusuz ki bu süreçlerin içerdi¤i, oluflturdu¤u çeliflki ve karfl›t uçlar› siyasi zor araçlar›/güçleri ile s›n›rlamaya çal›flan yeni liberal bir ekonomi politik programa sahiptir. Bu program›n uygulanmas›nda gereksinilen daha fazla ucuz emek-gücü, daha fazla art›-nüfus ve muhafazakâr, ‹slami tonlar› mümkün oldu¤unca bask›n toplum yap›s› amac› ile siyasal zorun faflizan baz› bask› biçimlerinin, sürekli olarak devreye girmesi, gerek iç politika gerekleri, gerekse (her ne kadar sürekli olarak uluslararas› siyaset duvarlar›na çarpacak olsa da) d›fl politika gerekleri aras›ndaki uyuma da iflaret etmektedir.
AKP iktidar› bir sermaye iktidar›d›r, halk› yoksullaflt›rmaktad›r AKP iktidar›, ekonomi, sanayi, tar›msal sa-
nayiler, enerji, iletiflim, ulafl›m, g›da ve pitalizmi, iflgücünün bütün biçimlerini imalat girdileri üretimi itibar›yla Türkiye’yi ucuz emek sömürüsü kategorisi içine çekyoksullaflt›rm›flt›r. Serbestlefltirmeler, özel- mifl, sanayiyi ve ekonomiyi daha fazla lefltirmeler ve kamu yat›r›mlar›n›n geriletil- emek sömürüsüne endekslemifltir. mesiyle Türkiye sanayisi belirli ölçülerde el de¤ifltirmektedir. Üretim yüzde 70 oran›n- AKP’nin yönetme da ithalata ba¤›ml›d›r. Düflük teknolojili fa- becerisinin dayanaklar› son tafleron üretim, ithal girdi sayesinde AKP iktidar›n›n en önemli toplumsal dasüren ihracata ba¤›ml› k›l›nm›flt›r. Üretim yanaklar›; çeflitli kesimlere verilen k›smi ve verimlilik art›fllar›na karfl›n sanayi kat- destekler, ayni ve nakdi yard›mlar, yoksullu¤un sürdürülebilirlima de¤er ve istihdam olarak “Tek yol ¤inin kitlelerin bilincine son on y›lda gerilemifltir. Sakaz›nmas›, ticari aflar, nayi istihdam›n›n toplam isdevrim” borç yap›land›rmalar› vs., tihdam içindeki yeri yüzde 19’a belirÖzal’dan beri yayg›n olan düflmüfltür. ‹thalatla sa¤lanan lememizin bireysel, grupsal ç›kar haara mal› girdiler ve hammadde vuzlar›n›n beklentilerinin ba¤›ml›l›¤› ile üretim ve ihra- tarihsel ve güntoplumsal yarar belirlenicattaki d›fla ba¤›ml›l›k, yap›sal cel uğrağı, AKP minin önüne geçmifl oldüzeyde önümüzdeki dönemiktidarının ve mas›; merkez sa¤›n erimifl de de bir kriz (bunal›m) dinaonun temsil olmas› ve Türkiye kapitami¤i olarak varl›¤›n› sürdüreettiği kapitallizmi ile ondan biçimsel cektir. 2008 krizi sonras› arizmin olarak ayr›ks› bir görüntü tan, üretken sermayeye verilen yıkılmasından sunan siyaset-devlet köteflvikler, bu sermayenin özel kenli sorunlar›n kitlelerin niteli¤i ve sanayideki genel ge- geçmektebilincinde yer edinmiflli¤irileme nedeniyle genel ekonodir. nin AKP’ye sundu¤u olamik dengeleri etkileyecek düzeylere ulaflamamaktad›r. Yat›r›mlar›n naklard›r. Orduya, Kürt sorununun kanGSYH ve genel bütçe içindeki paylar› azal- gren durumuna, Türkiye kapitalizminin m›flt›r. Kamu, art›k üretken olmayan, kat- ve egemen siyasetinin önceki evrelerinin ma-de¤er yaratmayan ve istihdam› öngör- baz› sonuçlar›na karfl› duyulan tepkilerin meyen yat›r›mlar yapmaktad›r. AKP’nin kitle bilincinde edindi¤i yeri, AKP, ayn› ‘kalk›nma projeksiyonu’ yaln›zca kentsel, kapitalizm ve ayn› egemen siyaset saharantsal dönüflümler ve özellefltirmelere yö- s›nda so¤urmakta, yedeklemektedir. nelik otoyol, köprü, yüksek h›zl› tren gibi Özünde ve ‘yeni’ biçimlerinde tastamam sa¤c›l›¤a tekabül eden liberal ‘sol’un tam projeleri kapsamaktad›r. D›flar›dan s›cak para ak›m›na ba¤l› “bü- da kapitalizmin istedi¤i gibi sermayeyüme”, faizler arac›l›¤›yla yabanc› sermaye devlet, devlet-toplum ayr›l›¤› vb. gibi saçile gayrimenkul, inflaat ve hizmet sektörle- mal›klarla AKP’ye verdi¤i destek de bu rindeki büyüklere yaramaktad›r. Cari aç›k “partinin” demagojik ‘eski düzen teflhi(2012 için 58,7 milyar dolar olaca¤› saptan- ri’ne önemli katk›lar sunmufltur. m›flt›r) ve bütçe aç›klar› sürekli olarak d›fl borç, s›cak para girifli ve özellefltirmeler- AKP düzeni alternatifsiz de¤ildir den karfl›lanmaktad›r. Bu durum k›sa Ancak bu on y›ll›k iktidar gerçe¤ine karfl›n erimde iktidar ve sermaye güçleri lehine ol- AKP iktidar› uçsuz bucaks›z, sonsuz de¤ilmakla birlikte k›sa, orta ve uzun erimde ça- dir. Ergenekon, Balyoz, OdaTV, Hopa, l›flanlar ve halk›n daha fazla vergilendiril- KCK davalar›n›n gerek bu davalara muhamesine ve yoksullaflmas›na yol açmaktad›r. tap ve taraf kitleler nezdinde ayr› ayr› eflitDolayl› vergilerin oran› bugün yüzde 80’e siz ve gerekse bileflik etkisi de söz konusudur. Dahas›, iflçi s›n›f›, küçük çiftçi ve üreulaflm›flt›r. ‹flsizli¤e iliflkin 2012 resmi tahmini olan tici, ö¤renci gençlik, kad›nlar, emekliler, yüzde 9 oran› gerçekte yüzde 17’lerdedir. HES ve termik santral proje ve giriflimlerinGenç nüfus ve kad›n iflgücü istihdam› geri- den etkilenen halk muhalefet öbeklerinin lemektedir. Yoksullar›n say›s› 20 milyona tepkileri; Kürt, Ermeni, Roman vd. ile Aleulaflm›flt›r. AKP iktidar› alt›nda Türkiye ka- vilere yönelik rencide edici yaklafl›mlar, ‘flef
‘
‘
baflbakan’›n otoriter tekelci yaklafl›mlar›, sanatç›lara, hayvanseverlere kadar genifl bir kitlesel alanda tepki birikimi oluflturmaktad›r. TEKEL iflçilerinin mücadelesinde herkes güvencesiz çal›flma biçimlerinin yak›c› güncelli¤i ile tan›flt› ve bu konu genelleflti. Metin Lokumcu’nun katledilmesi ve Hopa davas› herkesin “eflk›ya” olmas›n› meflrulaflt›rd›. ODTÜ’de devrimci gençli¤in, baflbakan› militanca karfl›lamas› Türkiye’yi ve AKP iktidar›n› büyük bir biçimde etkiledi. AKP’nin düzen içi muhalifleri olan CHP ve MHP’nin, AKP zemininde siyaset yapmalar›, bu partilerin ABD-AKP-Gülen Cemaati operasyonlar›na aç›k durumlar›, di¤er yandan olas› “alternatifler” içinde olan ABD-Cemaat-CHP zeminlerinin geçiflkenli¤i ya da baflka senaryolar›n bugünkü düzen mant›¤›na uygunluk koflulunun bulunmas› gerçe¤i, s›n›f mücadelesini gerçekte tek ciddi tarihsel alternatif konumuna oturtmaktad›r. Bu ba¤lamda “Tek yol devrim” belirlememizin tarihsel ve güncel u¤ra¤›, AKP iktidar›n›n ve onun temsil etti¤i kapitalizmin y›k›lmas›ndan geçmektedir. AKP iktidar› nas›l ideolojik, ekonomik, siyasal bir bütünlü¤e sahip ve bu bütünlü¤ün kültürel, toplumsal uzant›lar› da var ise devrimci hareketin Marksizm taraf›ndan zaten tarihsel olarak belirlenmifl bu üçlü bütünlük ve parçalar›nda, parçadan/parçalardan bütüne, bütünden parçaya/parçalara yönelim içinde s›n›f mücadelesini tek tarihsel alternatif olarak bilincine ve eylemine yerlefltirmesi, öncelikli görevlerimiz aras›ndad›r. Vars›n AKP, ekonomiyi, devleti, siyaseti, egemen ideoloji üretim noktalar›n›, medyay›, üniversiteleri, bilim kurumlar›n›, bask› ayg›tlar›n› tutmufl olsun. Bu durum zaten kapitalizmin sistemik bir özelli¤idir. Görülmesi gereken bir gerçek de, kapitalizm ve onun bütün siyasal biçimlerinin ayn› zamanda çeliflki, çat›flma üretim merkezleri oldu¤udur. Önümüzdeki dönem her alanda çat›flma ve çeliflkili dinamiklerinin daha fazla geliflece¤i bir dönem olacakt›r. Devrimci siyaset kuflkusuz bu zeminlerde geliflen halk›n tepki ve direnme e¤ilimlerini örgütleyerek güç kazanacak ve güçle Türkiye'yi devrimci bir anlay›flla yeniden kurma mücadelesini halklar›n kurtulufl umuduna dönüfltürebilecektir.
14
VE DAYANIfiMA
Kriz derinlefliyor, emekçiler hedefte erin bir bunal›ma dönüflen 21. yüzy›l kapitalizminin krizi, ç›k›fl stratejisini emekçi kesimler üzerinden sermaye kesimine aktar›lacak gelir transferinde kurarken, krizin görüntüsü koflullar›n daha da sertleflece¤ini ortaya koyuyor. Önceki süreçte merkez kapitalist ülkelerin krizleri kolayl›kla ba¤›ml›-çevre ülkelere ihraç etti¤i gözlenirdi. Bugün baflta ABD olmak üzere Japonya, Avrupa gibi merkez ekonomilerde durgunluk-küçülme izleniyor, gelece¤e dair nerdeyse 1930’lardan beri ilk kez karamsar bir tablo çiziliyor. ABD’de bugüne kadar ba¤›ml› ekonomilerde izlenen vergi art›r›mlar›, sosyal güvenlik kesintileri, reel ücretlerin düflürülmesi vb uygulamalar tart›fl›lmaya bafllan›rken, ivme kaybeden ülkelere Japonya da dahil oluyor. Avrupa’da ise derinleflen bunal›m, birli¤i çat›rdat›yor. 2007 sonlar›nda bafllayan kriz bir anlamda serbest piyasa ideolojisinin de sonu oldu. Trilyonlarca dolar›n devlet kasalar›ndan bankalar ve finans flebekelerinin kurtar›lmas›na dönük harcanmas› ve kamu kaynaklar›n›n özel sektöre tahsisi, serbest piyasan›n her fleye muktedir oldu¤u inanc›n› yaymaya çal›flan egemen sermayeye de tarihi bir ders oldu. fiimdi ise kapitalizm tarihini, yenilenen flekli ile devam ettirmeye çal›fl›yor. 30 y›l› aflk›n bir süredir eme¤in zaten s›n›rl› olan kazan›lm›fl haklar›n› ve iflgücü maliyetlerini sürekli geriletmeye endekslenmifl düzen, bugün bu sald›r›lar›n› kapitalizmi kurtarmak için artt›r›yor, krizi yeniden bir f›rsata dönüfltürerek sermaye s›n›flar›n›n yaflad›¤› sorunlar› emekçilerin s›rt›na yüklüyor. Neoliberalizmin finansallaflmayla sürekli spekülatif biçimde fliflen bir borsa ve piyasa aktörleri için sahip oldu¤u istikrar saplant›s› bugün “mali disiplin” alt›nda kamu kaynaklar›n› sermayenin ifltah›na sunuyor. Bu yöntemle birlikte “kemer s›kma” olarak bilinen, sosyal kesintiler, a¤›r vergiler, kamusal hizmetlerin ticarilefltirilmesi, ücretlerin düflürülmesi gibi uygulamalar meflru görülüyor.
D
Krizin vurdu¤u Avrupa’da iflsizlik art›yor, al›m gücü düflüyor » Krizin en derinleflti¤i bölgelerden biri av-
ro bölgesinde Ekim ay›nda iflsizlik oran› yüzde 11,7’ye ç›kt›. 2013 y›l›n›n ortas›nda iflsizlik say›s›n›n 20 milyona yükselece¤i tahmin ediliyor. Enflasyon ise ücretlerde düflüflle birlikte halk›n al›m gücünün düflmesine paralel yüzde 2,5’tan yüzde 2,2’ye indi. » Bölgede genel iflsizlik seviyesinde geçen y›l yüzde 10,4 oran›ndaki art›fl, bu y›l Eylül ay›nda yüzde 11,6, Ekim ay›ndaysa yüzde 11,7 gerçekleflti. » Krizin yo¤unlaflma merkezlerinden biri olan ‹spanya’da ise iflsizlik adeta bir sosyal krize do¤ru evriliyor. ‹spanya’da iflsiz oran›, bir önceki aya oranla, yüzde 25,8’den yüzde 26,2’ye ç›kt›. ‹talya’daysa yüzde 10,8’den, yüzde 11,1’e yükseldi. 2013 y›l› tahminlere göre Yunanistan’da ekonominin yüzde 4,3 gerileyece¤i, ülkede iflsizli¤in 2013 y›l›nda yüzde 28’e ç›kaca¤› bekleniyor. Ayn› tahminlerde iflsizlik oran› 2013 y›l›nda ‹spanya’da yüzde 27, Portekiz’de yüzde 17 olarak bekleniyor.
AKP’N‹N KÖLEL‹K S‹STEM‹:
Kod ad› Ulusal ‹stihdam Stratejisi zaman kurals›z, standart-d›fl› ve e¤reti istihdam adlar› ile an›lan güvencesiz istihdam, kimi zaman istihdam iliflkisinde kabaca bir devaml›l›k ve sosyal güvence sorunu olarak alg›lansa da, bunlar› da kapsayan eme¤in toplumsal alanda
ÇO⁄U
sermaye karfl›s›nda yeniden konumland›r›lmas› anlam›na gelen genifl bir süreci de içinde bar›nd›rmaktad›r. Sermayenin emek üzerindeki tahakkümünü güçlendiren, emekçileri sadece çal›flma iliflkisi içinde bulundu¤u zaman ve mekan›n d›fl›nda,
toplumsal hayat›n tüm noktalar›ndaki s›n›fsal konumunu belirleyen bir süreç olarak karfl›m›za ç›kmaktad›r. AKP’nin haz›rlad›¤› Ulusal ‹stihdam Stratejisi (U‹S), sermaye kesiminin iflgücü üzerindeki neredeyse tüm beklentilerini karfl›lamaya yöne-
lik haz›rlanm›fl bütünlüklü bir sald›r›-eylem plan› olarak karfl›m›za ç›k›yor. U‹S kay›t d›fl› sektörlerdeki kurals›zl›¤›n, sömürünün ve güvencesizli¤in, yasal çerçeveye kavuflturularak genel istihdam biçimi olarak yayg›nlaflt›r›lmas›n› amaçlamaktad›r.
AKP’nin yeni istihdam stratejisi: Esnek Zaman Modeli “Esneklik” kavram› özellikle 1980 sonras› gelifltirilen neoliberal düzenin sömürü koflullar›n›n di¤er bir ad›d›r. Bugün Türkiye istihdams›z büyüme olarak adland›r›lan, sa¤lanan ekonomik büyümenin istihdam yaratmad›¤›/iflsizlik üretti¤i bir yap› içindedir. ‹flten at›lmay› kolaylaflt›ran esnek istihdam biçimi do¤rudan ucuz iflgücü oluflturmaya yönelik gelifltirilen bir stratejisidir. Gerçek iflsizli¤in yüzde 20’ye yak›n oldu¤u ülkemizde iflsizlikle mücadele, koflullar› sermaye lehine çevirerek iflçileri daha düflük ücretlerde çal›flmaya ikna etmek üzerine kurulmufltur.
ile k›dem tazminat›n›n fona devri, yok edilmesi ile efl anlaml›d›r. Çal›flanlar›n birikimlerinin “fon” kanal› ile piyasa mekanizmas›na aktar›lmas›, AKP’ye ve sermayeye trilyonluk yeni kaynaklar yarat›rken, AKP U‹S’te bu durumu flöyle ifade etmekten de kaç›nmamaktad›r: “‹stihdam üzerindeki mali yükleri azaltacak, iflletmelerdeki finansal öngörülebilirli¤i artt›racak ve iflgücü hareketlili¤ini h›zland›racak bir k›dem tazminat› fonu kurularak, tüm iflçilerin eriflebilece¤i bireysel hesaba dayal›, mali aç›dan sürdürülebilir bir sistem oluflturulacakt›r”
K›dem tazminat› gasp ediliyor!
Kay›t d›fl› yasal statüye tafl›n›yor!
AKP, U‹S alt›nda eme¤e yönelik haz›rlad›¤› sald›r› plan›nda k›dem tazminat›n›n fona devir yoluyla kald›r›lmas› planlan›yor. Bilindi¤i gibi di¤er sa¤ iktidarlar gibi AKP yönetiminde kurulan fonlar, sermayeye kaynak transferinin önemli birer araçlar›d›r. ‹flsizlik fonlar›n›n duble yollara harcanmas› gibi denetimsiz, fleffafl›ktan uzak bu fonlar, AKP’nin rant politikalar›n›n önemli birer finansman arac›na dönüflmektedir. Dolay›s›
‹stihdam biçiminin esnetilmesi ile kay›tl› sektörler ve kay›t-d›fl› sektörler aras›ndaki farklar ortadan kald›r›l›yor, kay›t d›fl›l›k yasal hale getirilip sermayenin tercih unsuruna dönüfltürülüyor. U‹S’te temel hedeflerden birisi, iflveren üzerindeki iflçi maliyetlerinin düflürülmesi olarak ifade edilmektedir. Bu hedef, “ücret d›fl› maliyetlerin düflürülmesi” bafll›¤› ile karfl›m›za ç›kmaktad›r. Kazan›lm›fl haklar›n yok
edilmesine dönük uygulamalar, çal›flma koflullar›n›n kay›t-d›fl›l›kta denklefltirilmesi, kay›tl› sektörlerdeki çal›flma koflullar›n›n kay›t-d›fl› seviyelerine çekilmesi anlam›na gelmektedir.
Her iki kifliden biri iflsiz! ‹flsizlik artarken kamuoyu, AKP’nin veri yay›mlama organ› TÜ‹K taraf›ndan yanl›fl bilgilendiriliyor, iflsizli¤in düfltü¤üne dair pembe bir tablo hakim k›l›n›yor. TÜ‹K hesaplamalar›na dahil edilmeyen gizli iflsizlikle birlekte, iflsizlik oran› yüzde 20’ye yaklaflmaktad›r. Haftada 2 saat çal›flan iflçiyi bile “çal›fl›yor” tan›mlayan TÜ‹K, AKP’nin Ulusal ‹stihdam Stratejisi ile hedefledi¤i esnek istihdam biçimini makro göstergelere de bütünlüklü bir flekilde tafl›yor. AKP stratejisi ile art›k “çal›fl›yor” olmak haftada 2 saat çal›flmay› bile kapsarken, TÜ‹K üzerinden kamuoyuna tafl›nan iflsizlik oranlar› da “sözde” düflüyor olarak gösterilecek. ‹flte AKP’nin iflsizlikle mücadele stratejisi!
Ve iflte gerçekler… » Türkiye’de çal›flma ça¤›ndaki
her iki kifliden biri çal›flm›yor. ‹flgücüne kat›l›m oran› Eylül 2012 dönemi için yüzde51 düzeyinde. AB ülkeleri için iflgücüne kat›l›m oran› ortalama yüzde71,2 düzeyinde. » Gençlerin yüzde 55’i kay›t d›fl› çal›fl›yor. Gençler aras›ndaki iflsizlik oran› yüzde 30’a ulafl›yor, her 4 gençten biri iflsiz. » Kad›nlar çal›flma hayat›n›n d›fl›na, ev içi ifllere mahkum ediliyor, görünmeyen eme¤inde sömürü art›yor. ‹flgücüne kat›l›m oran› kad›nlar için yüzde 30,7 düzeyinde. Çal›flma ça¤›ndaki her 3 kad›ndan yaklafl›k olarak biri çal›fl›yor. » Kay›t-d›fl›l›k kriz öncesi de¤erlerin hala üzerinde. 2008 A¤ustos dönemi ile karfl›laflt›r›ld›¤›nda kay›t-d›fl› istihdam 183 bin fazla durumda. » Güvencesiz çal›flma h›zla yayg›nlafl›yor. 2009 y›l› a¤ustos dönemi ile karfl›laflt›r›ld›¤›nda geçici çal›flanlar›n say›s› yüzde 36 artarak, 1 milyon 588 binden, 2 milyon 167 bine yükseldi. » Kurals›zl›¤›n, esnekli¤in, güvencesizli¤in zemini tafleron iflçili¤in yayg›nlaflmas› sayesinde tafleron iflçi say›s› AKP hükümeti döneminde 4 kat artarak 1,5 milyonu geçti.
15
VE DAYANIfiMA
NATO’nun savafl üssü olmay› reddediyoruz ÖDP ‹stanbul’da üç merkezde ve Ankara’da Patriotlar›n Türkiye’ye yerlefltirilmesine karfl› eylem yapt›. Ankara’da ABD Büyükelçili¤i’ne yap›lan yürüyüfl Efl Genel Baflkan Alper Tafl’›n da kat›l›m›yla gerçekleflti. Yürüyüflün ard›ndan burada bir aç›klama yapan Tafl, geçti¤imiz günlerde NATO heyetinin Türkiye’ye Patriot füzelerinin kurulmas› için yer be¤enmeye geldi¤ini hat›rlatarak füzelerin asl›nda Türkiye’ye neden yerlefltirilece¤ini flöyle aç›klad›: “PPatriot bir güvenlik arac› de¤il, t›pk› Kürecik’e kurulan Füze Kalkan› Radar Sistemi gibi NATO’nun bir sald›r› arac›d›r. Bu füzelerle Kürecik Radar Üssü’nün ve ‹ncirlik Üssü’nün korunmas› ve bölge ülkelerinin savunma güçlerinin etkisiz hale getirilmesi amaçlanmaktad›r. AKP’nin ülkemizi Suriye ile savafla sokan politikalar› da, füzelerin kurulmas› da, emperyalizmin bölgeye dönük yeni sald›r› planlar›n›n parças›d›r.”
Emperyalizmin geliflmifl üssü: Türkiye
AKP’nin kanl› sald›r›lara ortak olma konusunda büyük bir gayret içerisinde oldu¤u vurgulanarak Türkiye’nin emperyalizmin geliflmifl bir üssü oldu¤una dikkat çekildi. OkuÜlkemiz nan aç›klamada, “Ü hiçbir dönemde olmad›¤› kadar ABD emperyalizminin bölgedeki pis ifllerinin, her tür operasyonunun aleti haline getirilmekte ve bu e¤ilim h›zlanarak, daha da boyutlanarak devam etmektedir. Ülkemize konuflland›r›lan bu yeni üsler, biliyoruz ki bölge
halklar›na dönük karanl›k sald›r›lar›n parças› olacakt›r. Suriye’de gelifltirilen iç savaflta yaflananlara benzer flekilde bütün bölge bir iç savafl yuma¤›na çevrilmek istenmektedir. ABD bölgedeki ç›karlar›n› korumak ve ‹srail’in güvenli¤ini sa¤lamak için yeni savafl ve sald›r› planlar› yapmaktad›r” denildi.
“Ba¤›ms›z bir Türkiye kural›m” Türkiye’nin komflular›yla savafl›n efli¤ine getirilmesine,
ABD’nin Ortado¤u’ya yönelik sald›r›lar› için kurulan üslerin ve füzelerin kurulmas›na, AKP’nin sürdürdü¤ü iflbirlikçili¤e karfl› sessiz kalmama ça¤r›s› yap›ld›: “6. Filo Defol diyen, Vietnam Kasab› Commer’in arabas›n› atefle veren, Kürecik’teki üssüne karfl› mücadele eden devrimcilerin ayak izlerinden yürüyerek AKP’yi ve emperyalizmi bölgemizden ve ülkemizden kovarak ba¤›ms›z bir Türkiye’yi kurmak için mücadeleyi yükseltece¤iz.”
fiiflecam iflçileri: Önce inanmak gerekiyor Bafllatt›klar› direnifl sonucu ifllerine geri dönen fiiflecam iflçileri ile anlaflma haberinin geldi¤i dakikalarda konufltuk. ‹flçiler anlaflman›n kimi maddelerinin istedikleri yönde olmad›¤›n› ve mu¤lakl›klar içerdi¤ini belirtirken Direniflin kazan›mla bitmesinden memnunlar. fiiflecam iflçileri ile direniflin kazan›mla sonuçlanmas›n›n ard›ndan konufltuk. Az önce üyesi bulundu¤unuz Kristal-‹fl Sendikas› ile iflveren kurumun görüflmeleri sonucu direnifl sonland›. Bulundu¤unuz noktadan görüflme sürecini ve sonuçlar›n› de¤erlendirebilir misiniz? Yakup Uçar: Genel olarak iyi bir kazan›m olarak görüyorum. ‹flçi s›n›f› mücadelesi ad›na da anlaml› duruyor fakat fabrikada tamamen karfl› oldu¤umuz kura sistemi uygulanacak. Adil olabilir ama saat ücreti 12-13 tl olan insanlar 8,5
tl’lik çal›flma yerini seçerse 5 tl zarar› olacak. 8 tl ile çal›flan iflçi 10 tl’lik yeri seçerse artt›r›m olmayacak. Böyle bir adaletsizlik ile karfl› karfl›yay›z. Mehmet Sofu: fiimdi iflveren 2.000 TL tafl›nma paras› verecek. 2.000 TL iflçilere yetmeyebilir, farkl› masraflarla karfl›lafl›labilir. Yani biraz tazminat olsayd› bu iflin içerisinde biraz rahatlayacakt›k. Belki oradan ev alacakt›k veya farkl› harcamalarda kullan›lacakt›. Sendikan›n bu noktada karar›n› nas›l de¤erlendiriyorsunuz? M.S.: Sendikan›n iflçilere dan›flmadan imza atmas› büyük bir tepki yaratt›. Saat ücretleri da¤›l›m olarak, 12 liradan 6 liraya da düflebilir. Noterin bulundu¤u bir çekilifl gerçekleflecek. Kurada daha önceden yüksek ücrete sahip fakat daha
sonra saat bafl› ücreti düflük ç›kan biri ile tam tersi durumda olan iflçinin de¤iflimi yaflanabilir deniliyor ama bunu ne kadar düflük ücretli biri kabul edecek. Bu içimizde soru iflareti yarat›yor. Y.U.: Düflük saat ücretlilerini düflük ücretli yerlere, yüksek saat ücretlilerin yüksek saat ücretli yerlere da¤›t›m›n› istiyorduk; ama genel merkez buna s›cak bakm›yor, ‘adamc›l›k’ olur diyor, “onun için kura usulü yap›lacak”. Bakt›¤›n zaman kazan›m olarak iyi fakat sonuçta da¤›l›mlarda problemlerle karfl›laflabiliriz. Genel anlam›yla s›n›f mücadelesi aç›s›ndan gerçeklefltirmifl oldu¤unuz bu direnifli nas›l de¤erlendiriyorsunuz? M.S.: Evet, bir kazan›m var ortada. Mücadelemiz çok ses
getirdi. Medyan›n da deste¤iyle bir kamuoyu olufltu. Mücadele ederken ço¤u insan 24 saat burada kald›. Birçok insan direnifl ve fedakârl›k gösterdiler haklar›n› almak için. Y.U.: Y›llar sonra bir mücadeleye giriyorsun, 15-20 günde bu sonucu almak iflçi s›n›f› aç›s›ndan güzel. Önce inanmak gerekiyor, ard›ndan mücadeleyle ço¤u fley kazan›l›r. Taner Daba¤c›lar: Bizim mücadelemiz bütün iflçi s›n›f›n›n mücadelesine örnek teflkil edecek bir direniflti. Çok büyük bir baflar› olarak görüyoruz bu kazan›m›. Üyesi bulundu¤umuz sendikam›z›n tarihinde bile belki de bir ilk ya da ender bir direnifl. Umar›m di¤er iflçi arkadafllar›m›za da bir örnek, umudu yeflertecek bir ön ad›m olur, herkes istedi¤ini direne direne kazan›r.
DEBA’da iflçiler direniflte DEN‹ZL‹’de üç y›ld›r alamad›klar› maafllar› ve k›dem tazminatlar› için yaklafl›k bir y›ld›r mücadele eden Deri Basma ve Boya Sanayi (DEBA) iflçileri, her cumartesi Organize Sanayi Bölgesi’nde nöbet tutuyor. ‹flçiler, bir süredir kurduklar› direnifl çad›rlar›yla eylemlerini DEBA fabrikas› önünde sürdürüyordu. Ancak çad›rlar, polis ve zab›ta taraf›ndan kald›r›lm›flt›. ‹flçiler, direnifllerine ‹stanbul’daki ‹fl Bankas› kuleleri önünde devam etmiflti. fiimdi direnifllerine her cumartesi Organize Sanayi Bölgesi’nde devam eden iflçiler polis ve özel güvenliklerin bask›lar›na ra¤men geri ad›m atm›yor, “Mücadelemiz on binlerce güvencesiz iflçinin mücadelesidir” diyerek direnifllerini sürdürüyor.
Eskiflehir’de yaflam kavgas› ESK‹fiEH‹R’de süren h›zl› tren çal›flmalar› nedeniyle trafi¤e kapat›lan geçitlerin yükü kaza ve ölümü beraberinde getirdi. Kapat›lan geçitler için hiçbir önlem al›nmay›nca, geçitlerin tüm yükü Sakarya Geçidi’nde birikti. Geçitte biriken yo¤un trafi¤e tren yolu geçidinde de hiçbir önlem al›nmamas›, birçok kazan›n yaflanmas›na ve 3 yurttafl›n yaflam›n› yitirmesine neden oldu. Ölümlerin ard›ndan yetkililerin hiçbir önlem almamas›na tepki gösteren Güllük Mahallesi halk› ve muhtarl›¤› Güllük Mahallesi Halk ‹nisiyatifi’ni kurdu. ‹nisiyatif, “Sakarya Geçidi’nde ölüm de¤il, önlem istiyoruz” diyerek çözümsüzlü¤e karfl› imza kampanyas› bafllatt›. ‹nisiyatif ölüme karfl› yaflam› savunma mücadelesine devam ediyor.
Mersin’de Nükleer Karfl›t› Eylemler MERS‹N Nükleer Karfl›t› Platformu’nun (NKP), Gülnar ilçesine ba¤l› Büyükeceli beldesinde yap›lacak Akkuyu Nükleer Santrali ile santrali yapacak Rus sermayeli NGS A.fi.’nin kentte açt›¤› bilgilendirme bürosuna karfl›, “Çaml›bel’de Nükleer Santral Bürosu ‹stemiyoruz” eylemleri, büro önünde tutulan nöbetlerle sürdürülüyor. 5 Ocak’taki eylemi ise NKP bileflenleri ÖDP, TKP ve Halkevleri ortaklafla düzenledi. Mersin Atatürk Caddesi üzerindeki Büyükflehir Belediyesi önünde toplanan nükleer karfl›tlar›, buradan sloganlar atarak, ‹nönü Bulvar›’ndaki bilgilendirme bürosu önüne kadar yürüdü. Büro önünde, her gün nöbet tutan nükleer karfl›tlar› ile buluflan grup, büronun aç›lmas›n› protesto etti.