Türkiye Komünist Partisi/Markist-Leninist 7. PMK 2. Toplant›s›n› gerçeklefltirdi Güvenilir kaynaklardan elde etti¤imiz bilgilere göre Türkiye Komünist Partisi /Marsist-Leninist 7. PMK 2. Toplant›s›n› gerçeklefltirdi. Bir süre önce 7. Konferans›n› gerçeklefltiren Türkiye Komünist Partisi/Marksist-Leninist, Konferans kararlar› ›fl›¤›nda PMK 1. Geniflletilmifl Toplant›s›’ndan bu yana geçen sürecini de¤erlendirdi¤i 2. PMK’s›n› baflar› ile gerçeklefltirdi. 2.
PART‹Y‹ ÖRGÜTLE CESARETLE ‹LERLE PMK toplant›s›nda yap›lan de¤erlendirmede “halen önemli sorunlar yaflamaktay›z. Bununla birlikte bir ilerlemenin de, geliflmenin de oldu¤u görülmektedir” denildi. Ayr›ca 2. PMK toplant›s› yapt›¤› ça¤r›da; “Yoldafllar partimiz cesaretle ilerleyen militanlar›-
m›z›n omuzlar›nda büyüyecektir. Cesaretimizi k›rmaya yönelen, umutsuzluk ve karamsarl›k yayan, olumsuzluklar› geliflmenin de¤il statükoculu¤un bir parças› olarak yorumlayan tüm burjuva tarzlara karfl› ç›k›n. Güvensizlik yayan tüm bi-
reyci tutumlar› mücadele içinde alt etme bilincine sahip olun” denilerek son süreçte faflist TC güçlerinin gerilla güçlerine yönelik gerçeklefltirdi¤i sald›r›larda flehit düflen Emel K›l›ç, Murat Ar›cak ve Bülent Ertürk için de “fiehitlerimiz partimizdeki ›srar›n ve cesaretin gerçek oldu¤unu bir kez daha ortaya koymufllard›r” fleklinde sonlan›yor. Sayfa 2
YENİ DEMOKRASİ YOLUNDA
işçi-köylü www.iscikoylu.org
Say›: 2003-15
15 *Y›l:1 *15-28 A¤ustos 2003 *Fiyat›: 500 000 TL ISSN:1303-9350
IMF politikalar›na, emperyalist sald›rganl›k ve iflgale karfl›
ÖRGÜTLENEL‹M TALAN POL‹T‹KALARINA KARfiI ÇIKALIM! Devletin IMF’ye gönderdi¤i niyet mektubu emekçilere yönelik yeni sald›r›lar› içeriyor. Niyet mektubuna göre 2003 y›l› Aral›k ay› sonuna kadar 25 bin kiflinin ifline son verilecek. Özellefltirme kapsam›ndaki yerlerin sat›fl› h›zland›r›lacak. K›sacas› yat›r›m ve üretime yönelik hiçbir ad›m olmad›¤› gibi ülkenin parça parça sat›fl› sürecek. IMF’nin direktifleri do¤rultusunda yöneltilen bu sald›r›lara karfl› koyufl ancak örgütlenmemiz ile mümkündür. Ancak örgütlü bir duruflla emperyalistlere geri ad›m att›rabiliriz.
IRAK HALKININ D‹REN‹fi‹NE OMUZ VEREL‹M! ABD emperyalizminin Irak’taki hegemonyas›n› güçlendirmek için iflbirlikçi ve uflak devletlerden asker toplama seferine Türk Hakim s›n›flar› da “Mehmetçi¤in” kan›n› pazara ç›kararak olumlu sinyal verdi. Irak halk›n›n direniflini etkisizlefltirmek için Irak’a gönderilmek istenen “Mehmetçik” asl›nda devlet taraf›ndan ölüme gönderiliyor. ABD’nin Irak’› iflgaline ortak olmak anlam›na gelen asker göndermeye karfl› ç›kmak ve emperyalizmin Ortado¤u’daki planlar›n› bofla ç›kartmak önemli bir görevdir. Asker göndermeye karfl› ç›kmak, Irak halk›n›n onurlu direnifline omuz vermek demektir. Bu bilinç ve sorumlulukla iflgale ve asker göndermeye HAYIR diyelim.
SÖYLEfi‹
“PART‹Y‹ ÖRGÜTLE CESARETLE ‹LERLE” Dünyada ve Türkiye’de önemli geliflmelerin yafland›¤› bu süreçte 7. konferans›n› yapan Proletarya Partisi “Partiyi örgütle cesaretle ilerle” fliar›yla PMK 2. toplant›s›n› gerçeklefltirdi. Konferansla önüne koydu¤u yönelimi gelifltirme, ›srarl› ve cesaretli bir flekilde sürdürme çabas›n›n ifadesi olan toplant›n›n yapt›¤› ça¤r› anlaml›d›r. S›n›f savafl›m›na yüzümüzü dönerek savafl›n içerisinde kitleleri örgütlemeyi, örgütlülükler yaratarak sa¤lamlaflt›rmay› cesaretli bir flekilde sürdürmeliyiz.
“Türkiye ile ABD aras›nda asl›nda stratejik bir ortakl›k yoktur. Stratejik ‹brahim Karagül iliflkiler vard›r. Amerika’n›n iki stratejik orta¤› vard›r. ‹ngiltere ve ‹srail. Zaten Amerika 11 Eylül’den sonra müttefik anlay›fl›n› tamamen de¤ifltirdi.” Sayfa 20-21
‹flçi-köylü’den DE L’AUDACE, DE L’AUDACE, ENCORE DE L’AUDACE “CÜRET, CÜRET, GENE CÜRET”
Proletarya Partisi gerçeklefltirdi¤i ikinci merkezi toplant›s›nda, Yedinci Konferanstan sonraki sürecini de¤erlendirerek, prati¤inin olumlu ve olumsuz yanlar›n›, bu süreç içerisindeki eksikliklerini ve olumlu yönlerini de¤erlendirdi. Bu de¤erlendirme üzerinden tüm örgütlülüklerine yeni bir yönelim sundu. “PART‹Y‹ ÖRGÜTLE CESARETLE ‹LERLE” slogan›yla formüle etti¤i bu yönelim, hiç kuflkusuz ki önümüzdeki sürecin ana hatt›n› oluflturacakt›r. Sayfa 30
2
15-28 Ağustos 2003
15
Türkiye Komünist Partisi/MarksistLeninist 7. PMK 2. Toplant›s›’n› gerçeklefltirdi PART‹Y‹ ÖRGÜTLE CESARETLE ‹LERLE burjuva tarzlara karfl› ç›k›n! Güvensizlik yayan tüm bireyci tutumlar› mücadele içinde alt etme bilincine sahip olun! Gelecek, devrimci çözümlemelerin ve bunun üzerine flekillenecek olan ›srar›n, sabr›n ve cesaretin sahiplerinin olacakt›r.”
“Yoldafllar, partimiz cesaretle ilerleyen militanlar›m›z›n omuzlar›nda büyüyecektir. Cesaretimizi k›rmaya yönelen, umutsuzluk ve karamsarl›k yayan, olumsuzluklar› geliflmenin de¤il, statükoculu¤un bir parças› olarak yorumlayan tüm üvenilir kaynaklardan edindi¤imiz bilgilere göre Türkiye Komünist Partisi Marksist-Leninist 7. PMK 2. Toplant›s›’n› gerçeklefltirdi. Bir süre önce 7. Konferans›n› gerçeklefltiren Türkiye Komünist Partisi Marksist-Leninist; konferans kararlar› ›fl›¤›nda PMK 1. Geniflletilmifl Toplant›s›’ndan bu yana geçen sürecinin de¤erlendirildi¤i ve konferans yönelimine uygun olarak örgütsel düzenlemelerin yeniden ele al›nd›¤› 2.PMK toplant›s›n› baflar›yla gerçeklefltirdi. Türkiye Komünist Partisi MarksistLeninist’in 2. PMK Toplant›s› yapt›¤› de¤erlendirmede; “Partimiz, 7. Konferans ile birlikte örgütsel zaaflar›m›z› giderme konusunda önemli bir hamle yapm›flt›r” tespitini yaparak flunlar› ifade etmektedir: “Bu hamle küçümsenmemelidir. Ancak, bu hamlenin bir ilk hamle niteli¤inde oldu¤u da görmezden gelinmemelidir. Geçen süreci inceledi¤imizde bunun do¤ru bir belirleme oldu¤u görülecektir. Halen önemli sorunlar yaflamaktay›z, bununla birlikte bir ilerlemenin de, geliflmenin de oldu¤u görülmektedir. Do¤ru müdahalelerin, konferans kararlar›na uygun ad›mlar›n kitlelerle iliflkilerimizin geliflimine hizmet etti¤ini, politik geliflmelere yönelik do¤ru politikalar›n partimize bir hareketlilik kazand›rd›¤›n›, partimizin politik olarak geliflmesinin ancak, s›n›f savafl›m›na yönelme ve bu savafl›n içinde kitleleri örgütlemeyi içeren bir çal›flma tarz› ile mümkün oldu¤u görülmüfltür. Bu çal›flma tarz› bilimsel olarak do¤rudur. Bunun devam ettirilmesi ve sürekli olarak gelifltiril-
G
m e sinde ›srarl›, sab›rl› ve cesaretli davranmal›y›z. Bu özellikler geliflmemiz için flartt›r. Partimiz bu özelliklere esas olarak sahiptir. Bütün mesele bu özelliklerimizi a盤a ç›kartmak ve uygulamakt›r” denilerek, önümüzdeki sürecin zorluklar›na ve dikkat edilmesi gereken yönlere vurgu yap›lmaktad›r. Bu vurguda; “Asla akl›m›zdan ç›karmamal›y›z ki bunun önünde engeller vard›r. Parti içinde sürekli olarak burjuva yanlarla proleter yan›n mücadele içinde oldu¤unu, bunu somut olarak üyelerin faaliyetlerinde, yaklafl›mlar›nda, organlar›n kararlar›nda, örgütlülüklerimizin hareket tarz›nda ve tüm bunlar›n parti sorunlar›na, s›n›f savafl›n›n di¤er sorunlar›na yaklafl›mlar›nda görebiliriz. Burjuva yanlar ›srar›m›za, sabr›m›za ve cesaretimize engeldir. Israr›m›z›, sabr›m›z› ve cesaretimizi engelleyen her fley nihayetinde burjuva ideolojinin içimizdeki d›fla vurumudur. Bunlarla mücadele edildi¤i oranda Partimizde var olan olumlu özellikler prati¤imizin esas yönlendiricisi olacakt›r. Bunu da geliflmenin oldu¤u alanlar veya etkinlikleri incelerken görebiliriz” denilerek yürünmesi gereken hatt›n nas›l olmas› gerekti¤ine dair belli bafll› yanlar ortaya konuldu. Türkiye Komünist Partisi Marksist Leninist’in 2. PMK Toplant›s› yapt›¤› ça¤r›da; “Yoldafllar, partimiz cesaretle ilerleyen militanlar›m›z›n omuzlar›nda büyüyecektir. Cesaretimizi k›rmaya yönelen, umutsuzluk ve karamsarl›k yayan, olumsuzluklar› geliflmenin de¤il statükoculu¤un bir parças›
işçi-köylü senin sesin!
olarak yorumlayan tüm burjuva tarzlara karfl› ç›k›n! Güvensizlik yayan tüm bireyci tutumlar› mücadele içinde alt etme bilincine sahip olun! Gelecek, devrimci çözümlemelerin ve bunun üzerinde flekillenecek olan ›srar›n, sabr›n ve cesaretin sahiplerinin olacakt›r” denilerek; son süreçte faflist TC güçlerinin gerilla güçlerine yönelik gerçeklefltirdi¤i sald›r›larda flehit düflen gerillalara iliflkin de bir yaklafl›m sergilendi: “Parti örgütlülü¤ünün sa¤lamlaflt›r›lmas› ve kitlelerin devrim için örgütlenmesi, gerilla savafl›n›n koflullar›m›za uygun olarak gelifltirilmesi ile mümkündür. 7. Konferans›m›z›n sonuçlanmas›ndan sonra flehit düflen yoldafllar›m›z Emel KILIÇ, Murat ARICAK ve Bülent ERTÜRK gerilla savafl›nda partimizin ›srar› ve cesaretinin simgesi olmufllard›r. fiehitlerimiz Partimizdeki ›srar›n ve cesaretin gerçek oldu¤unu,
Ç I K T I
ABONEL‹K fiARTLARI 6 AYLIK: 10.200.000 1 YILLIK: 20.400.000
OKU-OKUT! ABONE OL! ABONE BUL!
NOT: ‹stedi¤iniz süreye denk gelen oranda paray› hesap numaralar›m›za yat›rarak banka dekontunu yay›nevimize fakslay›n›z ya da postalay›n›z. Abonelik ücretine posta masraflar› dahildir.
gerilla savafl›n›n devrimci gücünü ve gelifltirilmesinin zorunlulu¤unu bir kez daha ortaya koymufllard›r. Gerilla savafl›n›n gelifltirilmesi parti örgütlülü¤ümüzün sa¤lamlaflt›r›lmas› ile ayr›lmaz bir flekilde iliflkilidir. 7. Konferans›m›z›n yöneliminin temel perspektifi bu anlay›flla flekillenmifltir. “PART‹Y‹ ÖRGÜTLE CESARETLE ‹LERLE” slogan› 2.PMK toplant›s›n›n bu anlay›fl› gelifltirme çabas›n›n bir sonucudur. Tüm alanlarda parti örgütlülü¤ün sa¤lamlaflt›r›lmas› gerilla savafl›n›n gelifltirilmesini ve gerilla savafl›n›n her geliflimi parti örgütlülü¤ün sa¤lamlaflt›r›lmas›n› sa¤layacakt›r. Bu anlay›fl› uygulamada ›srarl›, sab›rl› olun; kazan›mlar› kavrayarak cesaretinizi artt›r›n” ça¤r›s›nda bulunuldu. (H. Merkezi)
Ayl›k yay›nlanan Siyasi Gençlik Dergisi YDG ç›kt›. Umut Yay›mc›l›k bürolar›nda ve Yay-Sat bayilerinde
Yurtd›fl› Hesap Numaralar› Sema Gül Euro Hesab› Ziraat Bankas› ‹stanbul Aksaray fiubesi: 0 751 00 38 65 97 00 00 009 Emlak-Halk Bankas› Atatürt Bulvar› fiubesi: 00 238 041 Vak›f Bank Valide Sultan fiubesi: 401 20 35
3
15
15-28 Ağustos 2003
IMF ‹LE PATRON A⁄ALAR HALKI NASIL SOYACAKLARINI
5. KEZ GÖZDEN GEÇ‹RD‹! aflbakan R. Tayyip Erdo¤an’›n yapt›¤› bir konuflmada, iflçi maafllar›na yap›lan zamm› yetersiz bulan iflçi sendikalar›na “Kaynak yok. Madem fazla zam istiyorsunuz, götürün flu niyet mektubunu IMF’ye siz imzalat›n” fleklindeki cevab› emperyalizme uflakl›kta Türk hakim s›n›flar›n›n katettikleri yolu görmemiz aç›s›ndan önemli. Bugün burjuva medyan›n sayfalar›nda ekonomideki olumlu geliflmelere bolca yer ayr›lmakta ve IMF ile imzalanan stand by anlaflmas›n›n 5. gözden geçirme sonuçlar› halka kurtulufl gibi gösterilmeye çal›fl›lmaktad›r. Gerçekte yaflanan ise yukar›da baflbakan›n aktard›¤›m›z sözlerinden de anlafl›laca¤› gibi IMF’nin dayatt›¤› reçetelerin hiçbir söz ve karar yetkisi tan›nmaks›z›n uygulanmas›ndan baflka bir fley de¤ildir. Devletin sözcülü¤ünü yapan burjuva medyan›n bahsetti¤i ekonomideki olumlu geliflmeleri halk›n yaflam›nda görmek pek mümkün olmasa da tersi yöndeki geliflmeleri ekonomik ve sosyal yönleriyle çarp›c› bir flekilde görmek mümkün. IMF ‹LE N‹YET; HALKA DAHA FAZLA ‹fiS‹ZL‹K, YOKSULLAfiMA VE YIKIM GET‹RECEK! 5. gözden geçirmeyle ilgili hükümetin IMF’ye gönderdi¤i niyet mektubunun içerdi¤i maddeler önümüzdeki süreçte iflçi ve emekçilere yönelik gelifltirilecek bir dizi sal-
B
d›r›y› karar alt›na almakta. Ve zaten IMF’nin direktifleri do¤rultusunda oluflturulan mektup, IMF’nin onay›n› almaktad›r. Hakim s›n›flar›n efendileri ve kendi ç›karlar› aç›s›ndan çizilen “olumlu tablo” ise esas olarak bu sald›r›lar›n önümüzdeki süreçte yaflama geçirilmesiyle ba¤lant›l›d›r. ‹flin di¤er bir yan›n› ise IMF’ye ödenecek borçlar›n yap›lan “yaman pazarl›klarla” karl› bir takvime ba¤land›¤› demagojisi oluflturmaktad›r. Burada halka verilmek istenen mesaj, niyet mektubunun içerdi¤i sald›r›lar›n üzeri örtülerek 2004 ve 2005 y›l› IMF’ye geri borç ödemelerinin miktarlar›n›n azalt›ld›¤› ve devam›nda kemer s›kma politikas›n›n esnetilerek halk›n rahat nefes alaca¤› yalan›d›r. Bunlar söyledi¤imiz gibi hakim s›n›flar›n halk› aldatma ve gemiyi kurtarma çabas›n›n ta kendisidir. 2004 y›l›nda 9.1, 2005 y›l›nda ise 10.1 milyar dolarl›k geri ödeme yapmas› gereken hükümetin yap›lan “yaman pazarl›klar” sonucu 2004’te 5.2, 2005’te ise 7.8 milyar dolarl›k bir geri ödeme plan› oluflturmas› geriye kalan miktar› ise 2006-2007 y›llar›na sark›tmas› olumlu bir geliflme olarak yans›t›lmaya çal›fl›lmaktad›r. Bu iflçi ve emekçilere yönelik sald›r›lar›n IMF reçeteleri biçiminde sürdürülece¤inin, Türk hakim s›n›flar›n›n emperyalistlere ba¤›ml›l›¤›n›n - uflakl›¤›n›n giderek derinlefltirildi¤inin göstergesinden baflka birfley de¤ildir. Hakim s›n›flar›n 25 Temmuz 2003 tarihli IMF’ye gönderdikleri ve Devlet Bakan›
Ali Babacan ve Merkez Bankas› Baflkan› Süreyya Serdengeçti’nin imzas›n› tafl›yan 29 maddelik niyet mektubu ise ana hatlar›yla afla¤›daki biçimde oluflturulmufltur. Bu maddeler kuflkusuz halka dayatt›¤› kapsaml› yoksullaflma ve ekonomik y›k›m aç›s›ndan incelenmelidir. Yat›r›ma ve üretime yönelik hiçbir geliflmeyi içermeyen niyet mektubu, önümüzdeki süreçte özellefltirme ve iflten atma sald›r›lar›n›n yo¤unlaflaca¤›na iflaret etmektedir. *2004 y›l›nda harcama art›fl› s›n›rland›r›larak hem IMF’ye taahhüt edilen ödeme plan› uygulanmaya çal›fl›lacak hem de Irak’a iflgal bekçili¤i için asker göndermeye haz›rlanan Türk hakim s›n›flar›, askeri harcamalar için bütçeyi sa¤lamlaflt›racak *Yeni yat›r›m projeleri bafllat›lmayacak. Halk Bankas›’n›n özellefltirilmesine iliflkin çal›flma, Eylül ay› sonuna kadar tamamlanacak. 2003 y›l› sonuna kadar Halk Bankas›’n›n, 2004 y›l› içerisinde ise Ziraat Bankas›’n›n sat›fl› tamamlanacak. Ayr›ca Vak›f Bank’›n özellefltirilmesi için Dünya Bankas› ile yeni bir plan haz›rlanacak. *TEKEL ve TÜPRAfi’›n sat›fl› 2003 y›l› sonuna kadar tamamlanacak. *Türkiye fieker Fabrikalar› 2004 y›l›n›n bafllang›c›nda sat›fla ç›kar›lacak. *Türk Telekom’un özellefltirme plan› ekim ay› sonuna kadar Bakanlar Kurulu’nca kabul edilecek. *2003 Ocak-Haziran sonu K‹T’lerden
tasfiye edilen 7400 kadro, aral›k sonu itibariyle tasfiye edilecek, 17.684 kadro say›s› 25.074’e tamamlanacak. Önümüzdeki dönem iflçi ve emekçilere yönelik sald›r›lar›n t›rmand›r›laca¤›n›n göstergesi olan bu maddeler emperyalistler ve uflaklar› aç›s›ndan bir dizi olumlu geliflmeyi ifade etse de iflçiler, emekçiler, köylüler aç›s›ndan iflsizli¤in, daha da yoksullaflman›n, y›k›m›n ta kendisidir. IMF POL‹T‹KALARINI VE UYGULAYICILARI TEfiH‹R EDEL‹M Hakim s›n›flar›n emekçi yoksul halk› hedef alan sald›r›lar›n› görmek ve buna karfl› mücadeleyi örgütlemenin zorunlulu¤u ise ortada. Bulundu¤umuz her alanda sald›r›lara karfl› kitleleri bilinçlendirmek, örgütlenmeleri için uygun zeminler yaratarak tepkilerinin sistemi hedeflemesini sa¤lamak önümüzdeki görevlerden biridir. Bu noktada kitlelerin yo¤un olarak birarada bulundu¤u alanlarda IMF politikalar›n› ve uygulay›c›lar›n› teflhir ederek propaganda ve ajitasyon çal›flmalar›na yönelmemiz gerekmektedir. Yürüttü¤ümüz kitle faaliyetlerinde emperyalizmi ve kurumlar›n›, uygulay›c›s› Türk hakim s›n›flar›n› hedef alan A/P çal›flmas› yapmam›z kitlelerin bilinçlenmesinde oldukça önemlidir. Bu anlay›flla çal›flmalar›m›za a¤›rl›k vererek s›n›f mücadelesi içerisinde partiyi örgütlemek için cesaretle ileri at›lma cüretini gösterelim.
Irak’a asker göndermek
‹fiGALE ORTAK OLMAKTIR! Irak’ta giderek yükselen ve yay›lan direniflin ABD emperyalizmini kuflatt›¤› bugünlerde di¤er iflbirlikçi ve uflak devletlerden direniflin etkisizlefltirilmesi için asker talep edilmesi gündemin bafl s›ralar›nda yer almaya devam ediyor. ABD emperyalizminin 90 ülkeden asker göndermeleri için destek istemesi, direnifllerin ald›¤› boyutu ve iflgalcilerin direnifller karfl›s›nda düfltükleri aciz durumu anlamam›z aç›s›ndan önemli. Silahl› direnifllerin bast›r›lmas› için faflist Türk ordusunun da devreye sokulmas›n›n gündeme gelmesi ise bizlerin önemle üzerinde durmas›n› gerektiren bir geliflme. Özellikle Türk hakim s›n›flar›n›n yürüttü¤ü “derin müttefiklik”, “stratejik ortakl›k” vb. gibi söylemlerin; Süleymaniye’de 11 Türk kontrgerillas›n›n bafl›na efendisi taraf›ndan çuval geçirilmesiyle hiçbir hükmü kalmasa da asker gönderme meselesi yine bilinen demagojik söylemlere dayand›r›lmaktad›r. Türk hakim s›n›flar›n›n ABD emperyalizminin Irak’taki hegemonyas›n› güçlendirmede yetersiz kalmas› ve ald›¤› uyar›n›n ard›ndan can havliyle iflgal bekçili¤i için ileri at›lmas› flafl›lacak bir durum de¤ildir. Emperyalizme uflakl›kta tescillenmifl Türk hakim s›n›flar›n›n efendilerinin ç›karlar› u¤runa “mehmetçi¤i”
“ABD ve ‹ngiliz askerlerini sabaha ç›kamama korkusundan” kurtarmak için sahra çöllerine sürmesi, büyük bir “kahramanl›k” de¤il de nedir? Yaflanan tam da efendisinin askerleri yerine, silah alt›na al›nan “mehmetçi¤in” feda edilmesidir. ABD emperyalizminin Türk hakim s›n›flar›n› uflakl›k konusunda yeniden hizaya çekmesinin, ç›karlar›n› daha iyi temsil etmesi için uyarmas›n›n ard›ndan asker gönderme meselesinin resmiyet kazanmas›n›n önündeki çatlak sesler de kuflkusuz giderilmeye çal›fl›lacakt›r. PASTANIN KIRINTILARINDA “MEHMETÇ‹K” KANI VAR! Yaflananlar, asker göndermeyle ba¤lant›l› olarak Irak’›n yeniden yap›land›r›lmas› konusunda Türk hakim s›n›flar›n›n üstlenece¤i rolün çerçevesinin ne olaca¤› tart›flmas›yla devam ediyor. Yaflanan somut geliflmeler “mehmetçi¤in” kan›n›n pazarlanmas› karfl›l›¤› Irak’›n yeniden yap›land›r›lmas›nda Türk hakim s›n›flar›na da pastan›n k›r›nt›lar›ndan pay verilece¤i yönünde... Geçen hafta içerisinde ABD’nin gözetiminde Türkiye, Irak ve Suriye aras›nda imzalanan demiryolu tafl›mac›l›¤› anlaflmas›yla 3,5 milyon tonluk mal›n Suriye üzerinden Irak’a tafl›nmas› kararlaflt›r›ld›. Demiryolu ihalesinin imzaland›¤› günlerde
Irak’ta GSM alt yap›s›n› oluflturmak için Sabanc› Holding patronlar›na ait Alcatel’de ihale için 31 Temmuz’da Ürdün’de yap›lan konferansa kat›ld›. Yine Irak’›n ilk petrol ihalesi TÜPRAfi’›n da içinde bulundu¤u 6 flirkete verildi. BM’nin g›da karfl›l›¤› petrol program› çerçevesinde Türk komprador burjuvazisi ve büyük toprak a¤alar›n›n ald›¤› 1,5 milyar dolarl›k ihale bulunmaktad›r. Yine Uluslararas› Nakliyeciler Derne¤i, Tepe Grubu, Alarko Holding, Enka ‹nflaat gibi Türk komprador burjuvazisi ve büyük toprak a¤alar›na ait büyük flirketler aylard›r pastan›n k›r›nt›lar›ndan pay almak için ABD emperyalizminin Irak’taki iflgalinin “istikrar kazanmas›”na çal›fl›yorlar. Kamuoyuna her ne kadar “Türk askeri olaylara kar›flmayacak, g›da yard›m›, ilaç vs. ihtiyaçlar için kullan›lacak” fleklinde aç›klansa da Irak’a asker göndermek demek ne flekilde olursa olsun emperyalizmin Irak’› iflgaline ortak olmak demektir. Korkudan titreyerek rastgele etrafa atefl açan ABD askerlerinin döktü¤ü kana ortak olmak demektir. Irak halk›n›n onurlu direnifline ra¤men ABD ve ‹ngiliz emperyalistlerinin yan›nda saf tutmak demektir. Irak halk› üzerine iflgal askerleri ile birlikte kurflun
s›kmak demektir. Türk komprador burjuvazisi ve büyük toprak a¤alar›n›n içinde bulunduklar› krizi aflma ad›na ABD emperyalizminin, hegemonyas›n› tesis etmek için Irak’ta “istikrar yaratma” çabas›na ortak olmamalar› içten bile de¤ildir. Bu anlam›yla Türk hakim s›n›flar›n›n “stratejik uflakl›k” rolü gere¤i efendisinin her istedi¤ini yerine getirmesi, pastan›n k›r›nt›lar›ndan “hak” talep etmeyece¤i anlam›na gelmemelidir. Elbette ki bu yine efendisinin koyaca¤› irade do¤rultusunda yaflam bulacakt›r. BASRA’DA VE TAKS‹M’DE ‹fiGALE KARfiI ÇIKANLARA SALDIRI...! Son bir hafta boyunca Baflbakan R. Tayyip Erdo¤an’›n o¤lunun flatafatl› dü¤ünü gündemin bafl s›ralar›n› olufltursa da asker gönderme ve AKP hükümetinin ekonomide olumlu geliflmeler yafland›¤› yönündeki yaklafl›m› yine eylemlerin hedefi oldu. Irak’taki iflgalci güçler Basra kentinde elektirik ve benzin s›k›nt›s› içinde bulunan halk›n düzenledi¤i protesto gösterisine atefl açarak bir Irak’l›n›n ölümüne ikisinin ise yaralanmas›na yol açarken ayn› gün içerisinde Baflbakan›n flatafatl› dü¤ünü için görevlendiren polisler ise
asker göndermeyi protesto etmek için dü¤ün salonu yak›n›nda toplanan “Tayyip o¤lunu Irak’a gönder”, “ABD askeri olmayaca¤›z” diyen EMEP’li gençlere gaz bombalar› ve coplarla sald›rarak gözalt›na ald›. Ayn› gün Ümraniye’de Baflbakan’›n kat›ld›¤› aç›l›flta yap›lan protesto yine sald›r› ve gözalt›yla noktaland›. Yine 40 milyar›n harcand›¤› dü¤ünün yap›ld›¤› s›rada elindeki iki milyon lira ile soyunarak Taksim Meydan›’nda çaresizli¤ini dile getirmeye çal›flan iflfliz bir gencin eylemi çarp›c›yd›. Yaflanan geliflmeler emperyalizmin ve uflaklar›n›n halka düflmanl›klar›n› gösteren çarp›c› örneklerdir. IRAK HALKININ D‹REN‹fi‹NE GÜÇ VER! Bu bilinçle yaflanan geliflmeleri de¤erlendirerek, süreci incelemeye özel önem vermeliyiz. Irak halk›n›n emperyalistlerinin iflgalini kuflatan direnifli mutlaka ve mutlaka desteklenmelidir. Türk hakim s›n›flar›n›n Irak halk›n›n direniflini k›rmak için asker göndermesine karfl› gelifltirece¤imiz her türlü etkinlik Irak halk›n›n direnifline güç verecektir. Bu yaklafl›mla yürüttü¤ümüz kitle çal›flmalar›nda “Emperyalizm için dökecek kan›m›z yok” fliar›n› ifllemeli ve Irak’a asker göndermeye karfl› tepkiyi ço¤altmal›y›z.
S›n›fsal Bak›fl ‹K‹ BAfiKAN ‹K‹ ÖRNEK: GONZALO VE APO Birisi PKP’nin (Peru Komünist Partisi) di¤eri PKK (Kürdistan ‹flçi Partisi)’nin önderiydi. Birisi 12 Eylül 1992, di¤eri 15 fiubat 1999’da düflman›n eline geçti. ‹kisi de tek bafllar›na soyutlanarak özel bir tecrit rejimine tabi tutuldular. Her ikisinin de baflkan› oldu¤u örgütler 12-15 y›la ulaflan bir silahl› mücadelenin uygulay›c›s›yd›lar. Her ikisi de 30 bin kiflinin ölümünden sorumlu tutuluyor, “terörizmin elebafl›” olarak lanse ediliyordu. Her ikisi ele geçti¤inde de düflman büyük bir zafer elde etti¤ini ilan etmifl, ulusal bayram havas›nda kutlamalara giriflmiflti. Gonzalo (Prof. Dr. Abimael Guzman) ve Apo (Abdullah Öcalan) baflkald›r› ve isyan›n sembolü olarak tan›n›yordu. Biri Peru di¤eri Kürt halk›n›n önderi mertebesine ulaflm›flt›. Ne var ki bu bir dizi benzerlik, benzemeyen yanlar›n›n belirleyici özelli¤inden kaynakl› önemsiz birer ayr›nt›ya dönüflüverdi. Marksizm-Leninizm-Maoizm bilimini rehber edinen PKP’nin önderi, ulusal kurtuluflçu yurtsever bir harekete önderlik eden PKK’nin önderiyle, s›n›fsal çizgilerindeki farkl›l›klar›ndan öte aleni bir ayr›fl›ma, düflman›n elindeki tutumlar›yla girdiler. Gonzalo yoldafl, Peru faflizmini dize getiren bir direnifl sergiler, cellatlara ve ölüme meydan okurken; Öcalan’›n kendisi dize geliyor, aman dileyen bir tutum ve düflmanlar›na yaranma yoluyla can›n› kurtarmaya çal›fl›yordu. Aradan geçen y›llar her ikisinin de tavr›n› ve duruflunu keskinlefltiriyor, baflkan Gonzalo direnifline tavizsiz devam ederken Öcalan kurucusu oldu¤u hareketi ad›m ad›m tasfiye plan›n›n gönüllü uygulay›c›s› olmay› sürdürüyordu. ‹kisi birden ayn› gün (07.08.2003) ajanslara konu oldular. Baflkan Gonzalo, flartlar›n›n daha da a¤›rlaflt›r›lmas›na karfl› açl›k direnifline bafllarken, PKP halk savafl›n›n ivmesini yeniden yükseltti¤ini ilan ediyordu. Öcalan ise ilk günden itibaren yürüttü¤ü tasfiye pazarl›klar›nda ABD emperyalizmine ve faflist Türk devletine yeni öneriler sunuyor, Atina Karma Yeminli Mahkemesi ve Jüri Üyeleri’ne bafll›kl› 20.05.2003 tarihli dilekçesinin “Özgür ‹nsan Savunmas›” ad› alt›nda kitaplaflt›r›lmas› vesilesiyle gündemlefltirilmeye çal›fl›l›yordu. S›n›f mücadelesinin en kritik ve çetin muharebe alanlar›ndan birisini tutsakl›k koflullar›nda yaflananlar oluflturmaktad›r. Komünistler, devrimciler, emperyalizme, faflizme ve gericili¤e karfl› savaflanlar bir biçimde
düflmana esir düfltüklerinde, gerek gözalt› gerekse de tutukluluk/hapis koflullar›nda k›yas›ya, difle difl bir mücadelenin öznesi haline gelirler. U¤runa savaflt›klar› de¤erler, temsil ettikleri s›n›f ve örgütler ad›na savafl› o koflullarda sürdürmekle yükümlüdürler. Düflman›n tek hedefi vard›r: teslim almak. ‹hanete zorlamak, çözmek, kendi de¤erlerine yabanc›laflt›rmak için bütün gücüyle yüklenecektir. Karfl›-devrim; ele geçirmifl olman›n avantaj›n› azami bir kazanca çevirerek s›n›f mücadelesinde büyük kazan›mlar elde etmeye çal›flmaktad›r. Gözalt›, yarg›lama, hapislik flartlar›nda yaflanan çat›flma, s›n›f kavgas›n›n aç›k bir görünümünden baflka bir fley de¤ildir. ‹flkence ve ölüm, bu direniflin ayr›lmaz parçalar› olarak gündemdedir. Bu durumda seçenekler hemen ikiye iner. Ya direnilecek ya da bir biçimde yenilgiye u¤ran›lacakt›r. Yenilgiyi piflmanl›¤a, ihanetçili¤e, teslimiyete vard›ranlar›n da eksik olmad›¤› bu direnme savafl›, bir bak›ma iradenin s›nanmas› olarak da adland›r›lmal›d›r. Tarih, komünistlerin, devrimcilerin ve yurtseverlerin say›s›z direniflini kaydetmekle çok de¤erli bir miras›n tafl›y›c›s›d›r ayn› zamanda. Bu irade savafl›/direnme s›nav›nda önder konumundaki kiflilerin tavr› çok daha önemli bir yer iflgal etmektedir. Zira onlar, savunucusu oldu¤u de¤erlerin cisimleflti¤i örgütlerinin önderleri olarak, sembol haline gelmifl olmakla, etkileri çok daha çapl› bir konumda bulunmaktad›rlar. Ele geçtiklerinde, bir anlamda düflmanla yürütülen savafl›n gidiflat›n› etkileyecek bir düelloya tutuflmufl hale gelirler. Temsil ettikleri de¤erler ve kurumlarla özdeflleflen kimlikleri nedeniyle onlar›n zaferleri veya yenilgileri dolays›z olarak devrim ve karfl›-devrim hanesine yaz›lmaktad›r. Bu yüzdendir ki onlardan bu duruma uygun bir tav›r tak›nmalar› öncelikle beklenir. Bedel ödemek, her türlü sonucu göze almak bu tip kiflilerin boynunun borcudur. ‹flte bu iki baflkan›n birbirine z›t durufllar› bu aç›dan daha kritik bir önem arz etmektedir. Uçakla Türkiye’ye getirilirken “memleketine hofl geldin” alaylar›na maruz kalan ve “f›rsat verilirse hizmet etmeye haz›r›m” diyerek daha yolun bafl›nda teslim bayra¤› çeken Öcalan; “sonunu kendin belirlersin” tehdidine boyun e¤ip zaten tüketti¤i devrimci de¤erleri ayaklar alt›na alan bir tutum sergilemifltir. Onbinlerce flehit ve gazi veren, katliamlara, iflkencelere bo¤ulan Kürt halk›-
Makina Tak›m’da direnifl ocaeli’nin Gebze ilçesine ba¤l› Çay›rova beldesinde kurulu Makine Tak›m A.fi.’de, patron, geçti¤imiz hafta “ekonomik s›k›nt›” gerekçesiyle süresiz izin karar› alm›flt›. 180’i Birleflik Metal-‹fl Gebze fiubesi’ne üye 230 iflçi ile memur statüsünde çal›flanlar› kapsayan karar, iflyerine as›lan imzas›z bir duyuru ile bildirildi. Bunun üzerine sendika üyesi iflçiler, esnek çal›flma ve iflten atmalara karfl› direnifle geçti. fiube baflkan› n›n yapt›¤› aç›klamaya
K
15
4
15-28 Ağustos 2003
göre, iflyerindeki sorun süresiz izin karar›ndan 3 y›l öncesine dayan›yor. Transtürk Holding’in makine tak›m üzerinden borçlanmaya gitmesi nedeniyle fabrikan›n hammadde s›k›nt›s› çekti¤ini, elektrik alamad›¤›n› anlatan Baflkan Serdaro¤lu, patronun bu durumdan ç›k›fl için esnek çal›flmay› dayatt›¤›n› söyledi. “Sürpriz izin karar›ndan bir süre önce iflçilerin büyük ço¤unlu¤unun ücretsiz izne ç›kmas›, kalanlar›n da fabrikada çal›flmas›” önerisinde bulunuldu¤unu anlatan Serda-
n›n temsilcili¤ine soyunan Öcalan’›n gözalt› ve yarg›lama safhalar›ndaki ibret verici tutumu, bir savrulma ve yönünü flafl›rma sürecinin sonucu olarak görülmelidir. ‹nkarc›l›k, teslimiyetçilik ve yaranmac›l›k; “Kürt isyanlar›n›n katliamla bast›r›lmas›na meflruiyet tan›ma”, “PKK’nin program›n›n politik de¤er tafl›mad›¤›”, “Kürt devleti kurman›n bilimsel olarak mümkün olmad›¤›”, “Kürtlerin ulusal olarak Türk ulusal bütünlü¤ü içinde yer ald›¤›” yolundaki beyanlar eflli¤inde, Türk bayra¤›n› öpme “flehit” ailelerinden özür dileme jestleriyle sürdürülmüfltür. Öcalan, ifadelerinde güzel bir benzetme yaparak, “Bugüne kadar Atatürk’ü kendime rehber olarak kabul edip uygulamaya çal›flt›m.” demek suretiyle hem ruh halini hem de öykündü¤ü kifli nezdinde ideolojik duruflunu net bir biçimde a盤a vurmaktad›r. Baflta Kürt kitleleri olmak üzere dünya kamuoyunu “politik tav›r”, “taktik tutum” vb. komik klifle yalanlarla aldatma çabas›; megalomaninin arfla ç›k›p dibe vurma örne¤inin sergilendi¤i bir hezeyan içinde sunulmufltur. Bugün Irak Kürdistan›’nda dar bir alana s›k›flt›r›lan gerillan›n tasfiye/imha pazarl›klar›n› da kiflisel ç›karlar›n›n üzerinden yürütme pervas›zl›¤›n›n yegane sebebi, bütün olup bitenlere ve aç›ktan yaflanan ihanete karfl›n yarat›lan ucuz ve uyduruk sis perdesinin y›rt›lmam›fl olmas›d›r. Öcalan, düflman›n eline geçen önderlerin tak›nd›¤› tav›r itibar›yla en kötü örneklerden birisi olarak tarihe geçmifltir. Bildi¤i her fleyi anlat›p, aç›klayarak, örgütünün kadrolar›na ait kiflilik tahlilleri yapacak kadar ayr›nt›ya girerek, hareketinin bütün temel tezlerini inkar edip düflman›n resmi görüfllerini benimseyerek, örgütsel varl›¤›n› yads›y›p faflist devleti kutsayarak ruhunu teslim etmifl, can›n› kurtarm›flt›r. Julius Fucik, 1943’de, infaz› beklerken, benzer bir tablo sergileyen eski bir yoldafl›n›n durumunu flöyle tan›mlam›flt›, “Hain hayat›ndan büyük bir fley kaybeder. Ve o kaybetti. fianl› ordunun saflar›ndan kaçt›. Ve en adi düflman›n küçümsemesine u¤rad›. Ve o flimdi sa¤sa da art›k yaflam›yor. Çünkü kardefllikten kendini ay›rd›.” Ufkumuzu ›fl›tan, yüzümüzü a¤›rtan bir tavr›n yaflayan sembolü olan Baflkan Gonzalo ise direnifline ilk andan itibaren tak›nd›¤› net bir tutumla bafllad›. Onu, ele geçiriliflinden 9 gün sonra çeflitli ülkelerden ça¤r›lan 200’ü aflk›n gazetecinin önüne ç›kard›lar. Enine paralel çizgili hapishane üniformas›yla, gö¤sünde büyükçe yaz›l› bir mahkum numaras› oldu¤u halde çelik bir kafesin içindeydi. Kudurmufl bir güruhun önünde, The Economist’in yazd›¤› gibi, “amaç yenilmez önder efsanesini y›kmakt›”. Gonzalo yoldafl kendisini aptal ve güçsüz düflürmek isteyenleri çok a¤›r bir yenilgiye u¤ratt›. Zafer iflareti ve s›k›l› yumruklar›yla, kendisine karfl› savrulan ölüm tehditleri ve 盤l›klara karfl› dünya kamuoyu önünde komünist direnifl gelene¤inin parlak bir sayfas›n›
ro¤lu bu talebin esnek çal›flmay› yerlefltirmeye yönelik oldu¤una dikkat çekerek, flöyle devam etti: “Bunu reddettik. Fabrika çal›flacaksa herkes çal›fls›n dedik, ayr›ca çal›flt›r›lacak iflçilere fazla mesai vermeyi de reddediyor. Bunun üzerine bafl temsilciyi iflten ç›karmak istedi ve fabrikay› süresiz tatil etti¤ini beyan eden bir ilan ast›” “DUYURUYU TANIMIYORUZ” Fabrikaya as›lan imzas›z duyuruyu tan›mad›klar›n›, iflyeri temsilcisinin geri al›nma-
yazd›. Partisine, Peru ve dünya halklar›na seslendi. Yoldafl, savafla ve direnifle devam ça¤r›s›nda flöyle diyordu: “Bizler, halk›n evlatlar› iflte buraday›z, savafl siperi olan bu siperlerde savafl›yoruz; çünkü bizler komünistiz! Çünkü biz halk›n ç›karlar›n› savunuyoruz., Parti’nin ilkelerini ve Halk Savafl›’n› savunuyoruz. Bizim yapt›¤›m›z, yapmakta oldu¤umuz ve yapmaya devam edece¤imiz fley budur! Baz›lar›n›n büyük bir yenilgi oldu¤unu sand›¤› bu koflullar içindeyiz. Kendi kendilerini kand›r›yorlar. B›rak›n rüya görmeye devam etsinler. Bu durum yolumuz üzerinde sadece bir büküntüden ibarettir. Bundan fazla bir fley de¤il! Yol ortas›nda bir büküntü. Yol her ne kadar uzunsa da, biz bu yolu katedip sonuna eriflece¤iz ve de muzaffer olaca¤›z! Göreceksiniz, göreceksiniz!” ‹deolojik niteliklerindeki farkl›l›klar›ndan kaynakl› olarak Gonzalo ve Apo’yu ayr›m noktas›na getiren en önemli faktör, ölüm ve iflkence korkusu olarak flekillenmiflti. 14.07.1988 tarihinde El Diario Gazetesi’ne verdi¤i röportaj›nda, “Komünist olarak biz hiçbir fleyden korkmay›z. Dahas›, Parti, ölüme meydan okumak ve can›m›z› parmaklar›m›z›n ucunda tafl›mak üzere bizleri çeliklefltirmifltir, ki devrim bizden can›m›z› talep etti¤i an derhal verelim.” diyen Baflkan Gonzalo ayn› röportajda kendisine yöneltilen, “Korktu¤unuz bir fley var m›?” sorusuna verdi¤i yan›tla meselenin özüne bilimsel bir tahlille flöyle parmak bas›yordu: “Korku mu? Korku ve korkusuzlu¤un bir çeliflki oluflturdu¤una inan›yorum. Mesele ideolojimize sar›lmak ve içimizdeki cesareti dizginlerinden bofland›rmaktad›r. Bizi cesur yapan, bize cesaret veren ideolojimizdir. Görüflümce hiç kimse cesur do¤maz. Halk› ve komünistleri cesur yapan s›n›f mücadelesidir. En büyük korku ne olabilir ki? Ölüm mü? Bir materyalist olarak yaflam›n bir gün sona erece¤ini biliyorum. Bence en önemli olan fley iyimser olmakt›r, hayat›m›z› hasretti¤imiz iflin baflkalar› taraf›ndan nihai amac›m›z komünizme varana dek devam ettirilece¤ine inanmakt›r. Çünkü bende olabilecek korku, bu görevin devam ettirilmeyece¤i korkusu olabilir; ama kifli kitlelere güveniyorsa bu korku ortadan kalkar. Görüflümce en büyük korku, kitlelere güvenmemektir, insan›n kendisinin vazgeçilmez oldu¤una, dünyan›n merkezi oldu¤una inanmas›d›r. Bence korkunun en kötüsü budur ve e¤er insan, Parti taraf›ndan proleter ideoloji ile, esas olarak Maoizm ile flekillendirilmiflse, tarihi yapan›n kitleler oldu¤unu, devrimi yapan›n Parti oldu¤unu, tarihin ilerleyiflinin kesin oldu¤unu, devrimin esas ak›m oldu¤unu anlayacakt›r, ve o zaman insan›n korkusu ortadan kalkacakt›r. Ve geriye sadece, komünizmin bir gün ›fl›ldamas› ve yeryüzünü ayd›nlatmas› için temelin at›lmas›na, di¤erleriyle birlikte katk›da bulunabilmekten tatmin olufl kalacakt›r.” (abç)
s›n› ve izin ka¤›d› verilmesini istediklerini söyleyen Serdaro¤lu, fabrikada esnek çal›flma modelinin uygulanmas›na karfl› ç›kt›klar›n›, bu zamana kadar karfl›l›kl› mutabakatla sürdürülen uygulamalar›n devam etmesini istediklerini söyledi. Bu arada patron, ç›kartt›¤› bafl temsilcisinin “fabrikay› terk etmedi¤i” yönünde karakola flikayette bulundu. fiikayet üzerine Gebze Emniyet Amirli¤i’ne ça¤r›lan flube yöneticileri, adliyede ifade verdikten sonra serbest b›rak›ld›lar. (Kartal)
5
15
Uflak’ta tekstil iflçileri örgütleniyor
Ekolas’ta iflçi k›y›m›
Uflak’ta örgütlenmeye bafllayan TEKS‹F Sendikas›, birkaç haftal›k bir çal›flmayla iflçilerin yo¤un ilgisi ile karfl›laflt›. Sabah erken saatlerden akflam geç saatlere kadar sendikaya üye olmak için gruplar halinde gelen konfeksiyon iflçileri üyelik kay›tlar›n› yapt›r›yorlar. Ülkenin en örgütsüz kesimlerinden olan konfeksiyon iflçileri, günde 12 saat çal›fl›yor. Asgari ücret ve daha alt›nda bir maafl al›yorlar. ‹fle girerken patronlar taraf›ndan iflten at›ld›klar›nda ya da ayr›ld›klar›nda hiçbir hak talep edemeyeceklerini kabul ettikleri bir sözleflme imzalat›l›yor. Bu s›k›nt›lar›n çözümünün birlik ve örgütlenmeden geçti¤inin fark›na varan Uflakl› tekstil iflçileri, çareyi sendikaya üye olmakta buldular. Bir taraftan sendikaya üye olanlar›n say›s› her geçen gün artarken di¤er taraftan bu örgütlenmeden rahats›zl›k duyan patronlar da bofl durmuyorlar. Sendikal örgütlülü¤ü da¤›tmak için çeflitli bahaneler öne sürerek sendikaya üye olan iflçileri iflten at›yorlar ya da iflten atma tehdidiyle karfl› karfl›ya b›rak›yorlar. Bunlardan Akçay ‹plik’te iflten at›lanlar›n say›s› 200; Avun’da 24 kifli kriz vb. bahane edilerek iflten at›ld›. ‹flten at›lmalar› de¤erlendiren di¤er iflçiler; “iflten at›lsak bile biz sendikada ›srarl›y›z. Çünkü çal›fl›rken zaten s›k›nt›y› yak›c› bir flekilde yafl›yoruz, at›lsak da birfley de¤iflmez” diyerek bu konuda kararl›l›klar›n› belirtiyorlar. (‹zmir)
Kocaeli’de kurulu olan Ekolas flirketinde sendikaya üye olduklar› gerekçesi ile iflten ç›kar›lan iflçiler, 28 Temmuz’da dava açarak bafllad›klar› direnifllerini fabrika önünde sürdürüyorlar. Prelli’ye ba¤l› Ekolas flirketi 280 iflçiyi iflten ç›kard›. Kocaeli’de kurulu olan Ekolas flirketinde sendikaya üye olduklar› gerekçesi ile iflten ç›kar›lan iflçiler, 28 Temmuz’da dava açarak bafllad›klar› direnifllerini fabrika önünde sürdürüyorlar. ‹flçilerin mesai bitiminde bilgisayara kartlar›n› gösterip d›flar› ç›kmalar› ile ortaya ç›kan iflten at›lmalar hakk›nda ise patron herhangi bir aç›klama yapm›yor. ‹flçilerin büyük ço¤unlu¤unun birbirini tan›mad›¤› fabrikada, patron duvarlar›n dibinde bekleyen iflçileri gözetlemek için kamera yerlefltirmifl durumda. Duvar ve yüksek tel örgülerle çevrili olan fabrikada iflçiler ya¤mur ve günefle ra¤-
Emekçinin Gündemi Mücadele Tek Ayak Üstünde Yürümez! Kad›n Emekçileri Daha Çok Örgütlü Mücadeleye Kazand›ral›m! ‹flçi ve emekçilere yönelik özellikle son süreçte giderek artan hak gasplar›na ve bu durum karfl›s›nda yaflanan tepkisizli¤e ve örgütsüzlü¤e hemen her yaz›m›zda vurgu yapmakta, bu durum karfl›s›nda yönelimimizin ne olaca¤›/olmas› gerekti¤i konusunda s›n›f sendikac›l›¤›na uygun bir perspektif sunmaya çal›flmaktay›z. Özellikle kad›n iflçi ve emekçiler içerisinde örgütlenilmesi, onlar›n üretime, oradan da örgütlü mücadeleye kat›lmas›, bu örgütlü mücadele içerisinde de ön saflarda yer almas›n›n önünün aç›lmas› s›n›f mücadelesi aç›s›ndan çok önemlidir. Çünkü toplumun yar›s›n› oluflturan kad›n› kavgan›n da yar›s›n› oluflturan durumuna getirmedi¤imiz sürece s›n›f mücadelesinde ciddi baflar›lar elde etme flans›m›z yoktur. Kad›n›n s›n›f mücadelesi içerisindeki yerinin önemini koyarken, kad›n›n bugünkü edilgen durumuna ve bunun alt›nda yatan nedenlere de k›saca bir göz atmak gerekmektedir. Bilindi¤i gibi s›n›fl› toplumlar›n ortaya ç›k›fl›, kad›n›n toplumsal yaflamdan d›fllanmas›na bugünkü edilgen konumuna zemin oluflturmufltur. Sömürücü s›n›flar›n yüzy›llar boyudur emekçiler üzerinde sürdürdü¤ü bask› ve sömürüden en fazla etkilenen kesim her zaman kad›n olmufltur. Kad›n üzerindeki sömürü yaln›zca egemenlerin sömürüsü ile de s›n›rl› de¤ildir. Egemenlerin ezilen s›n›flar› bask› alt›nda tutma politikalar› sonucu kendi s›n›fdafl›, ancak s›n›f bilinçsiz emekçi erkek taraf›ndan da bask› ve sö-
15-28 Ağustos 2003
mürü alt›ndad›r kad›n. Yani s›kça dillendirildi¤i gibi, kad›n çift tarafl›, hatta ço¤u zaman (e¤er cinsel ulusal vb. sömürü biçimlerini de katacak olursak) çok tarafl› bir sömürüyle kuflat›lm›flt›r. Emperyalistlerin dünya halklar›na yönelik özellikle son y›llarda giderek artan azg›nca sald›r›lar›n›n faturas›n› yine kad›nlar daha a¤›r bir biçimde ödemektedirler. Savafllar›n ve talana dayal› ekonomi politikalar›n getirdi¤i yoksullu¤un, açl›¤›n, sefaletin yükü de daha çok kad›nlar›n s›rt›na binmektedir. Egemenlerin kad›n› bask› alt›nda tutma, toplum d›fl›na itme nedeni çok aç›kt›r ki, kad›n›n s›n›f mücadelesine kat›l›m›n› engellemek içindir. Çünkü daha önce de vurguland›¤› gibi, kad›nlar toplumun yar›s›n› oluflturmaktad›r ve kavgan›n da yar›s›n› oluflturdu¤unda bu egemenlerin sonunu yak›nlaflt›racakt›r. Egemenler bunun bilincindedir ve kad›n›n toplumsal yaflama kat›lmas›n›n önündeki engelleri giderek zorlaflt›rmakta, kad›n› ücretsiz eme¤e, yani ev, çocuk, efl üçgenindeki yaflama daha da ba¤›ml› hale getirmek için tüm imkanlar›n› seferber etmektedir. Çal›flan kad›na gelince, bu kesimin kad›n› üzerindeki yük daha da a¤›rd›r. Erkek emekçilerin çok alt›nda bir ücretle çal›flt›r›lan kad›n, iflten ç›karmalarda da ilk kap›n›n önüne konulan durumundad›r. Sanayii toplumuna geçilmesinden bu yana kad›n›n ucuz ifl gücü olarak çal›flt›r›lmas›, çal›flma koflullar›n›n ço¤u zaman erkeklerden daha a¤›r olmas›, do¤um, çocuk vb. nedenlerin
men bekleyifllerini sürdürürken oturacak bir yer bile bulam›yorlar. Yap›lan uygulaman›n kanunsuz oldu¤unu ifade eden Nakliyat-‹fl Genel Baflkan› Ali R›za Küçükosmano¤lu, herhangi bir ihbarda bulunmadan iflçilerin iflten at›ld›¤›n›, Ekolas ad›na yeni iflçilerin çal›flt›r›ld›¤›n› mahkeme karar› ile tespit ettiklerini söyledi. Fabrikada 6 y›ld›r çal›flan Cihan Efe, “Bizler iflimizi geri istiyoruz. Ekme¤imizin peflindeyiz. Ayl›k 260 milyon maafl al›yorum. Kiram 90 milyon lira elektrik, su derken elimizde birfley kalm›yor” diyerek yaflad›klar›n› anlatt›. (H. Merkezi)
iflten ç›kar›lmas›na vesile edilebilmesi, iflten ç›kar›lmasa bile krefl, emzirme koflullar› gibi durumlar›n iflyerlerince sa¤lanmamas›, bu durumunda ço¤u zaman kad›n›n kendili¤inden ifli b›rakmas›na kadar varmas›, kad›n›n çal›flma yaflam›nda karfl›laflt›¤›, ancak onun ya çal›flma yaflam›n› a¤›rlaflt›ran ya da onu çal›flma yaflam›n›n, dolay›s›yla toplumsal yaflam›n d›fl›na iten çok önemli nedenlerdir. Tüm ezilen s›n›f›n kad›nlar›n›n oldu¤u gibi, çal›flan kad›n›n da yaflam›n› zorlaflt›ran bu edilgen durumdan kurtulmas›n›n yolu, türlü vesilelerle de gündeme getirildi¤i gibi, örgütlü s›n›f mücadelesine kat›lmas›ndan geçmektedir. Bugün hepimizin bildi¤i gibi fabrikalarda erkeklerin yan› s›ra kad›n iflçiler de çal›flmaktad›r ve bunlar›n da s›n›f örgütleri içerisinde örgütlenmesi bir zorunluluktur. Kad›nlar›n örgütlenemedi¤i yerlerde örgütlülük bir aya¤› topal halde gitmektedir. Ancak kad›n emekçileri örgütlemek için yeterli bir çaba da gösterilmemektedir. Örgütlü olanlar›n ise ön saflarda yer almas›n› sa¤lamak yerine, onlar› geri plana iten bir tutum içine girilmektedir. Bu durumu s›n›fa yönelik örgütlenmelerin hemen tümünde gözlemlemek mümkündür. Sendikal mücadele içerisinde de kad›n›n edilgen durumunu korudu¤unu gözlemleyebiliyoruz. Sendika yönetimlerinde kad›nlar neredeyse hiç yer alamamakta, alsalar bile bu say› çok s›n›rl› olmakta ve alt düzey görevler olmaktad›r. Sendikalarda ve konfederasyonlarda baflkanl›k seviyesine kadar yükselmifl bir kad›n yöneticiye rastlanmam›flt›r. Bu görevler hep erkekler taraf›ndan sürdürülmüfl ve kad›nlar›n bu görevlere gelmelerinin önü t›kanm›flt›r. fiu gerçe¤i görmek gerekir ki, kad›nlar›n ön saflarda oldu¤u bir sendikal örgütlenme, örgütlülü¤e uzak duran di¤er kad›nlar› da cesaretlendirecek, onlar›n mücadeleye kat›l›m›n›n önünü açacakt›r.
Özellefltirmeye tepki büyüyor
SES Üyelerinin, sa¤l›kta özellefltirmeye yönelik eylemli tepkileri devam ediyor. SSK Okmeydan› Hastanesi’nde çal›flan yaklafl›k 150 sa¤l›k emekçisi, “Paras›z e¤itim, paras›z sa¤l›k”, “Sa¤l›k hakt›r sat›lamaz” sloganlar› eflli¤inde bafl hekimli¤e yürüdü. Hasta yak›nlar›n›n da destek verdi¤i eylemde sa¤l›k çal›flanlar› ad›na konuflan SES fiiflli fiube Baflkan› Rabia Tuncer, hükümetin “Sa¤l›kta Dönüflüm Program›” ad› alt›nda sa¤l›¤› semt pazarlar›nda al›n›r-sat›l›r bir de¤ere dönüfltürmeye çal›flt›¤›n› belirtti. Sa¤l›k hizmeti sunan ve alanlar aras›nda ticari bir iliflki yarat›larak nitelikli sa¤l›k hizmeti verme anlay›fl›n›n ortadan kald›r›ld›¤›n› kaydeden Tuncer, “sa¤l›k hizmeti insanlar›n do¤ufltan kazand›¤› ve paras›z olarak edinmesi gereken bir hakt›r”diye konufltu. Telekom’un özellefltirilmesine karfl›, çal›flanlar›n eylemleri sürüyor. KESK’e ba¤l› Haber-Sen üyeleri, Ankara ve ‹stanbul’ da oturma eylemleri yaparken, Türkiye KamuSen’e ba¤l› Türk Haber-Sen üyeleri de bir aç›klama yaparak sat›fla izin vermeyeceklerini aç›klad›lar. (Kartal) Kad›n emekçileri mücadeleye katma noktas›nda en büyük görev hiç flüphesiz örgütlü mücadele içindeki erkeklere düflmektedir. fiu bilinen bir gerçekliktir ki, örgütlü mücadele içindeki erkekler, kad›n› mücadeleye katma yönünde yetersiz kalmakta, ço¤u zaman en yak›nlar›ndaki kad›nlar›, örne¤in efllerini bile s›n›f mücadelesine katma noktas›nda bir çabaya girmemektedirler. S›n›f mücadelesinin kad›n erkek omuz omuza verilmesi gereken bir mücadele oldu¤unu düflündü¤ümüzde, bu durum kendi varl›k nedenimize ters düflmekte, bize en yak›n olan/olmas› gereken insan› mücadeleye katamad›¤›m›zda, uza¤›m›zdaki insanlar›, hele de kad›nlar› örgütlü mücadele içine katma yönündeki çabalar›m›z da genelde baflar›yla sonuçlanmaz, dahas› inand›r›c›l›ktan uzak bir konumda oluruz. Özcesi, genelde s›n›f› örgütlemek, özelde ise s›n›f sendikac›l›¤›n› hayata geçirmek, kad›nlar›n s›n›f örgütlülü¤ü içindeki önemini kavray›p/kavratmak, buradan hareketle de kad›n›n s›n›f›n ön saflar›nda mücadele etmesini sa¤lamak istiyorsak, buna önce en yak›n›m›zda olan kad›nlardan bafllamak durumunday›z. Ancak bunu baflard›¤›m›z takdirde, kendi ifl yerlerimizden bafllayarak, çal›flma yaflam›n›n tüm alanlar›ndaki kad›nlar› örgütlü mücadeleye katabilir, yönetim organlar›nda yer almalar›n› sa¤layabilir, onlar› birer s›n›f önderi haline getirebiliriz. Daha fazla say›da kad›n› s›n›f mücadelesine katmay› Devrimci Demokratik Sendikal mücadelemizin önündeki en önemli görevlerden biri haline getirmeli, bundan sonraki yönelimimizi bu perspektifle ele almal›y›z. Unutmayal›m ki, gö¤ün yar›s›n› oluflturan kad›n, kavgan›n da yar›s›n› oluflturmad›¤› sürece s›n›f mücadelesinin ivme kazanmas›, sömürücü s›n›flar›n alt edilmesi mümkün olmayacakt›r.
15
6
15-28 Ağustos 2003
Ankara’n›n karar›, f›nd›k üreticisinin kaderi de¤ildir F›nd›k taban fiyat›n›n belirlenmesine devletin kat›lmama karar› ve f›nd›k üreticisinin tamamen tüccar›n insaf›na terk edilmesi f›nd›k üreticisinin tepkisine yol açt›. 9 A¤ustos’ta 10 bin f›nd›k üreticisi Ordu’da bulufltu.
Üretici köylü için ölüm ferman› demek olan IMF ve Dünya Bankas› direktifleri ile uygulanan tar›m politikalar›n›n her geçen gün bir yenisi daha ç›kar›l›yor. Böyle olunca da köylülerin öfkesi bir sel gibi art›yor. Özellikle son y›llarda f›nd›k üzerinde oynanan oyunlar ve son olarak Baflbakan R. Tayip Erdo¤an’›n f›nd›k taban fiyat belirlemesine devletin kat›lmayaca¤› karar›, Karadenizli f›nd›k üreticilerini çileden ç›kard›. Tam anlam› ile f›nd›k üreticilerini tüccar›n insaf›na terk etmek anlam›na gelen bu karar ile devlet üreticilere aç›kça “f›nd›k üretmeyin” diyor. Tüm bunlara karfl› sessiz kalmayan Karadenizli f›nd›k üreticileri de tepkilerini 9 A¤ustos 2003 Cumartesi günü Ordu’da yapt›klar› bölgesel miting ile dile getirdiler. Ordu Ziraat Odas›, Esnaf Odalar› Birli¤i, Muhtarlar Derne¤i ve F‹SKOB‹RL‹K taraf›ndan düzenlenen mitinge Karadeniz’in nerede ise tüm illerinden gelen üreticiler kat›ld›. Geçen y›l f›nd›k sezonu sonlar›na do¤ru düzenlenen f›nd›k mitingine göre daha erken düzenlenen mitinge kat›l›m da geçen y›la oranla daha yo¤undu. Günler öncesinden çal›flma-
lar›na bafllanan miting için Ordu’nun neredeyse her taraf›nda afifller yap›ld›. Mitinge kat›l›m›n yo¤un olaca¤›n› tahmin eden devlet de önlemlerini buna göre artt›rd›. Daha öncesinden Belediye Meydan›’nda yap›lmas› planlanan miting, Ordu Valili¤i taraf›ndan “güvenlik” bahanesi ile Cumhuriyet Meydan›’na tafl›nd›. Miting günü flehir merkezi girifl ç›k›fllar›nda arama noktalar› oluflturularak mitinge gelen herkes yo¤un bir aramadan geçirildi. Ordu’ya ba¤l› ilçeler ve Samsun ve Giresun’dan kat›l›m›n yo¤un oldu¤u miting, saat 13:00’te bafllad›. Ordu, Giresun, Terme, Ünye, Fatsa ve ‹kizce Ziraat Odalar› Baflkanlar› ile F‹SKOB‹RL‹K Genel Müdürü, Muhtarlar Derne¤i Baflkan› ve Ordu Esnaf Odas›’n›n birer konuflma yapt›¤› mitingde Ordu Valili¤i ve Milletvekillerine teflekkür edilmesi üreticilerin tepkisine neden oldu. Baz› oda baflkanlar›n›n mitingde devletin sözcülü¤ünü üstlendi¤i görülürken baz›lar›n›n ise IMF ve DB politikalar›na vurgu yapmas› dikkat çekti. Hükümetin sözcülü¤ünü üstlenen oda baflkanlar›na tepki gösteren üreticiler örgütsüz olmalar› nedeni ile tepkilerini bireysel ola-
rak dile getirmek zorunda kald›lar. Bir oda baflkan›n›n “Ankara’ya gittik, bizi çok s›cak karfl›lad›lar” fleklindeki sözlerine “siz Ankara’da s›cak karfl›land›kça biz aç kald›k” sözleri ile tepki göstermesi f›nd›k üreticisinin art›k aldatmacalara karn›n›n tok oldu¤unu gösterdi. Oda baflkanlar›n›n ortak tek ça¤r›s› ise f›nd›k fiyat›n›n artmas› için üreticinin f›nd›¤›n› hemen de¤il azar azar piyasaya sürmesi oldu. “Vur vur inlesin, Ankara dinlesin”, “Kahrolsun IMF”, “ F›nd›¤a uzanan eller k›r›ls›n” vb. sloganlar›n at›ld›¤› mitingde en çok dikkat çeken dövizler ise “Çok fazla fley de¤il insanca yaflamak istiyoruz”, “IMF’ye verilen söz de ya bize verilen ne?”, “6 milyon a¤larken 6 kifli gülemez” vb. oldu. F‹SKOB‹RL‹K TÜCCARI DESTEKLEMEKTED‹R Miting sonras› görüfltü¤ümüz f›nd›k üreticisi Mustafa Y›lmaz tertip komitesinin üreticinin sorunlar› karfl›s›nda samimi olmad›¤›n› söyleyerek flöyle konufltu; “Herfleyden önce böyle bir mitingin örgütlenmesi önemlidir. Çünkü üretici f›nd›k üzerinde oynanan oyunlar›n son bulmas›n› istiyor. Bu nedenle binlerce insan bugün Ordu’ya gelerek tepkilerini gösterdi. Ancak tertip komitesi üreticinin sorunlar›na karfl› samimi de¤il. Çünkü tertip komitesi içinde F‹SKOB‹RL‹K de vard›r. Bugün F‹SKOB‹RL‹K hükümetin elindedir. Yani üreticinin tepki duydu¤u AKP hükümetinin bir uzant›s› tertip komitesinin içindedir. F‹SKOB‹RL‹K bugün üreticinin yan›nda olan bir birlik de¤ildir. Tüccar› destekle-
mektedir. Öyle ki yeni f›nd›k al›m› öncesi F‹SKOB‹RL‹K elindeki f›nd›¤› 1.615.000 liradan tüccara satm›flt›r. Böylece tüccar›n f›nd›k ihtiyac›n› karfl›lam›flt›r. Bu durum yeni aç›lacak sezonda üreticiyi olumsuz etkileyecektir. Tüccar ise yine büyük bir vurgun vuracakt›r.” Oda baflkanlar›n›n “f›nd›¤› pazara indirmeyin” ça¤r›s›n› gerçekçi bulmayan Y›lmaz, sözlerine flöyle devam etti; “Bu ça¤r› gerçekleflmifl olsa iyi olurdu. Çünkü tüccar f›nd›ks›z kalacakt›r. Üreticiye yalvarmaya bafllayacakt›r. Ama gerçekçi olmak laz›m. Destek olmadan böyle bir fley olmaz. Çünkü üreticiye Eylül ve Ekim aylar›nda para gerekmektedir. Bu aylarda üretici çocu¤unu okula gönderecektir, dü¤ün yapacakt›r, borçlar›n› ödeyecektir. Bu nedenle bu ça¤r› gerçekçi de¤il. Bunu onlar da biliyor. Ama üreticinin deste¤ini almak için böyle konufluyorlar. Örne¤in bankalar destek verirse üretici ürününü vermez. Ama tüm desteklemelerin kald›r›ld›¤› bu koflulda devletin destek verece¤ini sanm›yorum”. F›nd›k üreticisi Osman Kartal ise Ankara’n›n f›nd›¤a destek vermemeyi sürdürdü¤ü koflullarda daha büyük eylemler olaca¤›n› belirterek “çok büyük bir kalabal›k var. Sezon öncesi yap›lan bu eylem, Ankara’ya bir ça¤r›d›r. E¤er f›nd›k üreticisini yok sayarlarsa daha büyük eylemler yap›lacakt›r. F›nd›k üreticisinin yüzünü güldürmüyorlar. Art›k f›nd›k üreticisinin kaybedecek bir fleyi yoktur. E¤er iyi bir para vermezlerse f›nd›¤›m› yakaca¤›m ama yine de pazara indirmeyece¤im” (Samsun)
Samsun’da kurulmas› planlanan petrol rafinerisi projesi Tar›msal üretim yönünden dört mevsim ürün al›nabilen ülkenin en verimli ovalar›na sahip olan Samsun’da emperyalizmin ufla¤› hükümetler taraf›ndan siyasi ç›karlar ve rant u¤runa y›llard›r sanayileflme ad› alt›nda tar›m yok edilmeye çal›fl›l›yor. Eski hükümetler taraf›ndan siyasi ç›karlar gere¤i Tekkeköy ilçesine yap›lan Karadeniz Bak›r ‹flletmeleri (KB‹) ve Türkiye Gübre Sanayi (TÜGSAfi) fabrikalar›n›n Çarflamba Ovas› ve Tekkeköy’de yaratt›¤› çevre kirlili¤i nedeniyle ürünleri yanan köylüler bu fabrikalar› mahkemeye vererek yetifltirdi¤i ürünlerin miktar› karfl›l›¤›nda tazminat alm›fllard›. Tekkeköy’de KB‹ ve TÜGSAfi’la birlikte yerel yönetimlerce organize sanayinin bu bölgeye kurulmas› ve en son Mobil Santralin yap›lmas›yla yöre halk›n›n ve özellikle köylülerin tepkisi artm›flt›. Yap›lan eylemler ve mitinglerde tepkilerin yo¤unlaflt›¤› aç›kça ortaya ç›km›flt›r. Mobil Santralle birlikte yaklafl›k iki y›l› aflk›n bir süredir gündeme getirilen Petrol Rafineri Projesi, devletin 5 y›ll›k kalk›nma plan›nda yer alarak, Milli Emlak taraf›ndan 1 milyon
360 bin metrekarelik bir alan›n PEPA flirketine tahsis edilerek Resmi Gazete’de yay›nlanmas›yla netlik kazanm›fl oldu. RAF‹NER‹, HAZ‹NE ARAZ‹S‹NE YAPILACAK Samsun’a kurulmas› planlanan Petrol Rafinerisi ve Yan Sanayi için Çarflamba ilçesinde Kurtulufl köyü 718 no’lu parselde ve Karabahçe köyü 254 no’lu parselde hazine arazisi devletin resmi kurumlar› taraf›ndan tahsis edilmifltir. Rafinerinin yat›r›mc› firmas› PEPA Petrol Rafinerisi TAfi yetkilileri 21 Temmuz’da Samsun’a gelerek ÇED raporunun haz›rlanmas› için çal›flmalar›na bafllad›. Karabahçe ‹lkö¤retim Okulu bahçesinde PEPA flirketi yetkilileri halka bilgilendirme toplant›s› yapt›. PEPA TAfi Yönetim Kurulu Baflkan› Ekrem Güner tesisin 2004 y›l› May›s ay›nda temelinin at›lmas›n›n planland›¤›n› ifade ederek “Mobil santralde oldu¤u gibi çeflitli muhafiyetlerin olaca¤› yolundaki iddialar do¤ru de¤il, Petrol Rafinerisi dört dörtlük olacak” diyerek “ÇED raporunun tamamlanmas› ile birlikte tesisin ruhsat›n› da alaca¤›z” iddi-
as›nda bulundu. SAMSUN HALKI RAF‹NER‹YE KARfiI Sivil toplum örgütleri ve Samsun halk› Tekkeköy ilçesinde yap›lan KB‹, TÜGSAfi ve en son Mobil Santral›n faaliyete geçmesiyle do¤al ve ekolojik dengenin kirlilik nedeniyle bozulmaya bafllad›¤›n›, özellikle yörede yaflayan halkta akci¤er, solunum, cilt vb. flikayetlerin artt›¤›n›, bölgedeki çiftçilerin ürünlerinin yanmas›yla verim alamad›klar›n› vb. belirterek rafineriyi de istemiyor. Çarflamba ve Tekkeköy ilçelerinde siyasi ç›kar amac›yla oluflturulan sanayileflmede “ekonomik kazanç sa¤layal›m, ifl istihdam› yaratal›m” derken Çarflamba ovas›n›n yok edilmesiyle daha büyük ekonomik zararlara neden olan projeleri istemediklerini ve bu bölgeye kurulmas›na karfl› ç›kt›klar›n› belirtiyorlar. RAF‹NER‹N‹N DESTEKÇ‹S‹ “PATRONLAR” Samsun Ticaret ve Sanayi Odas› üyesi patronlar, 1999 y›l›ndan beri rafinerinin kurulmas› için önayak olurken, Petrol Rafinerisi için haz›rlanan ÇED raporuna 2 kurumdan olumsuz yan›t al›n›nca ve PEPA flirketi taraf›ndan rafinerinin baflka bölgelere kayd›r›laca¤› gündeme gelince
flafl›rd›klar›n› dile getirerek “Petrol Rafinerisi Samsun’dan kayd›r›l›rsa bu kent Büyükflehir vasf›n› yitirir, kasaba olur” iddias›nda bulundular. TSO Baflkan Yard›mc›s› Davut Altan; “Rafineriyi Samsun’a yapmay› düflünen yat›r›mc› kurulufla her zaman için destek olaca¤›z. 6 binin üzerinde insana ifl imkan› verecek olan ve yan sanayiyle önemli bir istihdam yaratacak olan rafineri projesini Samsun’a yapmay› düflünen firmaya sahip ç›k›lmas› gerekmektedir” dedi. AKP Samsun Milletvekili Mustafa Çak›r, Samsun’a gelecek olan yat›r›mlar›n birileri taraf›ndan sabote edildi¤ini ileri sürerek “Bu nedenle yat›r›mc› firman›n, rafineri projesini Samsun’da gerçeklefltirmekten vazgeçme ihtimali gündemde” dedi. Sivil toplum örgütlerine bu anlamda sert elefltirilerde bulunan Çak›r, “Sivil toplum örgütleri herfleye karfl› ç›k›yor. Bunun anlam› nedir? Herfleye karfl› olmakla bu ifl çözümlenemez. Sivil toplum örgütleri o zaman iflsizli¤e çare bulsun. Bütün bu olumsuz tav›rlar yat›r›mc›y› Samsun’dan kaç›r›r. Yat›r›mc› daha rahat edece¤i yere gider. Petrol rafinerisinde de böyle bir ihtimal var” dedi. (Samsun)
7
15
15-28 Ağustos 2003
DO⁄RUDAN GEL‹R DESTE⁄‹ ALDATMACASINA KARfiI KÖYLERDE B‹LD‹R‹ DA⁄ITILDI!
erel kaynaklardan edindi¤imiz bilgilere göre, Türkiye Komünist Partisi/ Marksist Leninist Karadeniz Bölge Komutanl›¤› taraf›ndan Karadeniz bölgesinde “Do¤rudan Gelir Deste¤i Aldatmacas›n›n Gerçek Yüzünü Tan›” bafll›kl› bir bildiri da¤›t›ld›. Yoksul Karadeniz Köylüsü; ça¤r›s›yla bafllayan bildiride “Haydut emperyalist devletler IMF’si, Dünya Bankas› ile sizler üzerinde oyun üstüne oyun oynuyor. Elinizde ne var ne yok almak için bin bir hile, bin bir yol kullanmaktad›rlar. Ve bu kulland›klar› hileleri, oyunlar› sanki sizin yarar›n›zaym›fl gibi göstermek için binbir renge giriyorlar.. ‘Köylü milletin efendisi’ diye diye kendilerinin kölesi durumuna getirdiler sizleri. Bu söylemi dillendiren sömürücü devlet ve Amerika, Almanya, Fransa gibi ülkemizde sömürülmedik yer b›rakmayan emperyalistler sizleri bir deri bir kemik b›rakt›lar. fiimdi de Do¤rudan Gelir Deste¤i diye bir fley ç›kard›lar. IMF ve Dünya Bankas›nca dayat›lan bu destek, ‘yoksul köylüler’ ç›kar›na dediler. Ancak, asl› kesinlikle öyle de¤ildir. Bu ‘destekleme’ (köstekleme anlay›n) flunlar› amaçlamaktad›r: Birincisi; çiftçileri Kay›t Sistemine al›p daha fazla vergi alarak, sizlerin s›rt›ndaki yükü daha da art›rmak, ikincisi ise; gübreye, ilaca, tohuma verilen destekleme primlerini kald›rmak. Üçüncü olarak da; IMF ve Dünya Bankas›’n›n ç›karlar› do¤rultusunda ç›kar›lan yeni yasalar› uygulamaya koyarken geliflecek öfkenizi, tepkinizi susturmakt›r” denilerek; Do¤rudan Gelir Deste¤i’nin büyük bir aldatmaca oldu¤u vurguland›. Tarlas›nda ›rgat yap›lan, al›nterinin karfl›l›¤› verilmeyen Karadeniz’in onurlu yoksul köylüleri! denilerek devam eden bildiride, “Sizler de bu iflte de bir oyun oldu¤unu hep akl›n›za getirmiflsinizdir. Bilirsiniz ki, devlet sizin ç›kar›n›za bir fley yapmaz. Kafl›kla verdi¤ini kazanla al›r. Bu iflte de devlet ayn› böyle yap›yor. Sizleri, üretemez duruma getirmek için ak›l hocalar› olan IMF ve Dünya Bankas›’n›n ç›karlar› do¤rultusunda bir dizi yasalar ç›kar›yorlar. Bunlara ses ç›karmaman›z için a¤z›n›za bir parmak bal çal›yorlar. Bu-
Y
na kanmay›n. IMF’nin, Dünya Bankas›’n›n dayatmalar› olan bu ‘destekte’ bir oyun de¤il, birden fazla oyun var. Bunlar yetmiyormufl gibi verilenler de adaletsiz bir flekilde da¤›t›lmaktad›r. Do¤rudan Gelir Deste¤i, büyük toprak sahipleri ve zenginlerin ç›kar›na göre düzenlenmifltir. Sahte tapu ayarlayarak verilen paralar da bunlara akm›flt›r. Verdikleri befl kurufl paray› da bin bir çile ile al›yorsunuz. fiimdi ise Amerika’n›n Irak’a müdahalesi ile AKP hükümetinin ç›kard›¤› 2003 y›l› ek vergi paketinde Do¤rudan Gelir Deste¤inden Bir katrilyon dört trilyon kesinti yap›lm›flt›r” denilerek; “F›nd›¤›n›za, Çay›n›za, Tütününüze Göz Koyanlar ‘Alternatif Ürün’ Sahtekarl›¤›n› Sahneliyorlar!” ça¤r›s› yap›ld›. Bu ça¤r›yla birlikte bildiri “Do¤rudan Gelir Deste¤i’nden sonra devletin ve IMF’nin oyunlar› ‘Alternatif Ürün Projesi’ ile devam etmektedir. F›nd›¤›n›za, çay›n›za, tütününüze göz koyanlar, as›l geçim kayna¤›n›z olan ürünlerinizin, al›nterinizin karfl›l›¤›n› verece¤ine onlar› söküp yerine mandalina, kara üzüm, kivi, mahlep, nergis çiçe¤i, çilek gibi ürün ve bitkilerin ekilmesini istiyorlar. Patron-a¤a devleti bunun için yan›lt›c› söylemlerde bulunuyor. Alternatif ürün aldatmacas›na kanma, f›nd›¤›n›, çay›n› sökme. IMF ve Dünya Bankas›’n›n yerli uflaklar›n›n söylediklerine kanma! Bunlar kuzu postuna bürünmüfl bir kurttur. Tan› bunlar›. Kendi ahlaks›zl›klar› ile sizleri de kullanarak, sözde cinsel gücü art›ran Viagra Kivi reklam› ile etkilemeye çal›fl›yorlar. Kalp krizi, kolesterol düflürücü vb. denilerek ‘Samsun Y›ld›z›’, ‘Rize Karas›’, ‘Ordu Star›’ isimlendirmeleri ile Kara üzümü; çay›n, f›nd›¤›n, tütünün yerine öneriyorlar. Bunlar›n hepsi birer aldatmacad›r. Aldanmayal›m! Bu ürünlerin hiç biri söktürülen ürünlerin yerini ne de¤er olarak ne de ömür olarak tutmaz” denildi. Bildiri “Giresun’da ‘K›rsal Kalk›nma’, ‘Bir Köy Bir Ürün’ projeleri çerçevesinde Espiye ilçesi pilot bölge seçilerek fidan da¤›t›m› yap›l›yor. Yine Rize’de çay›n alternatifi mandalina, kivi gösteriliyor. ‹lginçtir ki, IMF imalatl› ürün projeleri için Tar›m ‹l Müdürlükleri, ‹l Jandarma Komutanl›klar›, Ziraat Odalar› hepsi IMF’nin emrinde canla baflla çal›fl›yorlar. Rize’de Jandarma Alay Komutanl›¤›, Ziraat Odas› vb. kurumlarca, sizlerin iyili¤i için çal›fl›yormufl gibi gösterilerek fidan dikimleri yap›lmaktad›r. Bunlar IMF’nin ve Dünya Bankas›’n›n kolluk güçleri ve memurlar›d›r. Tan› bunlar›!” denilerek devam ettirilirken; “geçim kayna¤›n›z›n, ürünlerinizin, al›nterinizin karfl›l›¤›n› vermek yerine sizleri açl›¤a, sefalete daha fazla sürükleyerek onursuzca davran›yorlar. Alternatif ürünlere yönelmeniz için de “verimli”, “karl›”, “parasal destek verece¤iz” gibi flirin, kula¤a hofl gelen sözleri kullanmaktad›rlar. Bunlar birer aldatmacad›r. Bunlara kanma!” ça¤r›s› yap›ld›. Bildiri “Bu oyunlar› da, sahtekarl›klar› da ortaya ç›k›yor, ç›kacak da. IMF ve Dünya Bankas› sizlerin dostu de¤il düflman›d›r. Aynen onlar›n programlar›n› uygulayan devlet de sizin düflman›n›zd›r. Sizlerin dostu, gerçekleri anlatan, sizlerin içinden ç›kan Halk Savaflç›lar›’d›r. Sizlerle beraber güzelli¤in, adaletli yaflam›n, insana insanca de¤er verecek ortam› kurman›n yolu bizlere Halk Savaflç›lar›na destek vermekle olacakt›r. Birleflelim, örgütlenelim, mücadele edelim! Alternatif ürün aldatmacas›na kanmayal›m! Kurtulufl eme¤imizin karfl›l›¤›n› alaca¤›m›z Demokratik Halk ‹ktidar›nda, Kurtulufl Sosyalizmdedir. Bunun için partimiz saflar›nda örgütlenelim” denilerek; Alternatif Ürünler Bir Aldatmacad›r! Kanmayal›m! Do¤rudan Gelir Deste¤i Bir Oyundur, Bu Oyunu Görelim! Bu Uygulamalar; Sizlere Destek Olan De¤il Köstek Olan Uygulamalard›r! Kahrolsun Emperyalizm Ve Onlar›n Uflaklar›! Kurtuluflunu Gör, Kurtuluflun Partimiz TKP/ML’yledir! sloganlar›yla bitirildi. (H. Merkezi)
4 BERGAMALILARIN HUKUK ZAFER‹ Ankara 5. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde 55. Hükümetin Baflbakan› Mesut Y›lmaz ve üç bakan hakk›nda açm›fl olduklar› tazminat davas›n› kazanan Bergamal› köylülere paralar› ödenmeye baflland›. Bergamal› köylüler Dan›fltay ve 1. ‹dare Mahkemesi’nin Normandy fiirketi’nin siyanürle alt›n ç›karmas›na son vermesi yönünde alm›fl oldu¤u karar› uygulamad›¤› gerekçesiyle dönemin Baflbakan› Mesut Y›lmaz ve üç Bakan› Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakan› Cumhur Ersümer, Sa¤l›k Bakan› Halil Özsoy ve Bay›nd›rl›k ve ‹skan Bakan› Yaflar Topçu hakk›nda 68 Bergama köylüsünün kifli bafl›na 500’er milyon lira, toplam 34 milyar tutar›nda kazanm›fl oldu¤u manevi tazminatlar ödenmeye baflland›. 430’ar milyon alan köylüler geri kalan 70 milyonu da tahsil etmek için u¤raflt›klar›n› belirtiyor. Dan›fltay 6. Dairesi, Bergama’da siyanürle alt›n ç›kar›lmas› konusunda Çevre Bakanl›¤›’n›n verdi¤i iznin iptali istemiyle aç›lan davay› reddeden ‹zmir 1. ‹dare Mahkemesi’nin karar›n› yerinde bulmam›flt›. Daire karar›nda; insan sa¤l›¤›, kamu yarar› ve do¤an›n korunmas›n› gözeterek, Çevre Bakanl›¤›’n›n izninin iptal edilmesi yönünde görüfl bildirmiflti. ‹zmir 1. ‹dare Mahkemesi de Dan›fltay 6. Dairesi’nin karar›na uymufltu. Bunun üzerine de 68 Bergamal›, Dan›fltay 6. Dairesinin karar›n› uygulamad›klar› gerekçesiyle dönemin Baflbakan› Mesut Y›lmaz ve üç Bakan hakk›nda tazminat davas› açm›fllar ve kazanm›fllard›. (‹zmir) 4 YAfi ÇAY ALIMI DEVAM ED‹YOR Do¤u Karadeniz Bölgesi’nde 763 bin dekar alanda, 204 bin üretici aile taraf›ndan çay tar›m› yap›lmaktad›r. ÇAYKUR taraf›ndan, 21 May›s’ta bafllayan ve Ekim ay› sonuna kadar tamamlanmas› beklenen 2003 y›l› ürünü yafl çay al›m kampanyas› devam ediyor. Sürgün döneminde ÇAYKUR’un 187 bin 364 ton yafl çay al›m› gerçeklefltirildi¤i aç›kland›. Al›mlar karfl›l›¤›nda, üreticilere toplam 75 trilyon liral›k borcu bulunan ÇAYKUR ödemelerine 28 Temmuz Pazartesi gününden bafllayarak bugüne kadar 5 trilyon liral›k k›sm›n›n ödendi¤i aç›klamas› yap›ld›. ÇAYKUR Genel Müdürlü¤ü taraf›ndan birinci sürgün ödemelerinin belirli bir program dahilinde devam edilece¤i aç›kland›. Sürgün al›mlar›n›n yörenin tüm kesimlerinde devam etti¤i ve 20-25 A¤ustos tarihine kadar sürece¤i bekleniyor. Üreticilerden gelen yafl çay miktarlar›n›n, fabrikalar›n iflleme kapasitesini aflmas› nedeniyle ÇAYKUR Genel Müdürlü¤ü taraf›ndan al›mlara s›n›rlama getirilerek, günlük al›mlar›n dekar bafl›na 15 kilogram olarak yap›laca¤› aç›kland›. ÇAYKUR 2003 ürünü yafl çay al›m kampanyas›nda bugüne kadar 292 bin ton ürün alarak, bundan 47 bin ton kuru çay üretti¤i aç›kland›. (Samsun) 4 MISIR ‹THAL‹NE SON M›s›r hasad›n›n yaklaflt›¤› flu günlerde AKP hükümeti emperyalist efendilerinin emri ile üreticinin al›nterini, eme¤ini yoketmeye devam ediyor. Aylarca kavurucu Çukurova s›ca¤›nda çal›flarak binbir zorluk ve emekle ürettikleri m›s›r›n karfl›l›¤›n› alamayan köylüler periflan durumda. Son olarak Ziraat Mühendisleri Odas› Adana fiube Baflkan› Ayhan Barut’un dikkat çekti¤i ABD, Arjantin ve Romanya’dan 650 bin ton m›s›r ithal edilmesi ile ilgili olarak hükümet üretici düflman› tavr›n› sürdürüyor. Sofras›na alaca¤› ekme¤i, cebine koyaca¤› paray›, çocuklar›na verece¤i harçl›¤› m›s›rdan kazanaca¤› para ile yapmay› düflünen üreticiye reva görülen fiyat 265 bin lira oldu. Üreticilerin bu sorunlar›n› Adana Valisi Kemal Önal’a ileten Tah›l Üreticileri Birli¤i de ithalat›n kald›r›lmas›n› istedi. (Mersin)
15
8
15-28 Ağustos 2003
Tokat’ta gerillalara yap›lan iflkence görüntülerle belgelendi Amaç hep ayn›yd›; teslim alamad›klar› gerillalar›n ölü bedenlerine iflkence yaparak, onlar›n beyinlerini parçalayarak halka gözda¤› vermek.
Gerek Türkiye Kürdistan›’nda gerekse Karadeniz’de TC güçlerinin yapt›¤› operasyonlarda özel timin kulak kesti¤ine ve parçalanm›fl gerilla cesetleriyle hat›ra foto¤raflar› çektirdiklerine defalarca tan›k olduk. Amaç hep ayn›yd›; teslim alamad›klar› gerillalar›n ölü bedenlerine iflkence yaparak, onlar›n beyinlerini parçalayarak halka gözda¤› vermek. Ancak bu durum düflündükleri gibi çaresizli¤i, karamsarl›¤› büyütmek yerine daha çok öfkeyi büyütür. Bu uygulaman›n en son örne¤i yine Karadeniz’de yafland›. 26 Haziran’da
Tokat’ta ç›kan çat›flmada flehit düflen MKP gerillalar›ndan Murat Poyraz’›n kula¤› kesildi, kafa derisi yüzüldü, el parmaklar› parçaland›. D‹HA’ya konuflan Murat Poyraz’›n babas› Hasan Poyraz, 8 y›ld›r kendilerinden ayr› olarak yaflayan o¤ullar› Murat Poyraz’›n 26 Haziran’da Tokat’ta meydana gelen çat›flmada öldürüldü¤ünü hat›rlatarak ölüm haberini al›r almaz Tokat’a gittiklerini ve daha sonraki geliflmeleri flöyle aktard›: “O¤lumun cesedini gördü¤ümüz zaman kendimizi kaybettik, gözlerimize
inanamad›k. Sa¤ kula¤› yoktu, kesilmiflti. Bafl›n›n sol taraf›n›n derisi yüzülmüfltü ve afla¤› do¤ru sark›yordu. Sa¤›nda, solunda da morluklar, delikler vard›. El parmaklar›ndan biri kopmufltu, ayak parmaklar› k›r›lm›flt›. Vücudu kurflun delikleri ile doluydu, adeta delik deflik edilmiflti. S›rt›ndaki yaralar›ndan hala kanlar ak›yordu. Yüzü ald›¤› darbelerden dolay› çok kötü fliflmiflti. O¤lumuzu güçlükle teflhis ettik. Bu s›rada savc› da geldi. Bu durumu o da gördü. Biz iflkenceyi, vahfleti gördü¤ümüzde oradaki askeri yetkililerden bilgi almaya, o¤lumuzun nas›l bu hale getirildi¤ini ö¤renmeye çal›flt›k. Ama bize ‘herfley otopsi raporlar›nda var’ demekle yetindiler.” O¤lunun cesedini ‹stanbul’a getirir getirmez yaflanan vahfletin belgelenmesi ve ellerinde delil olmas› amac›yla hemen foto¤raf çekip, kameraya ald›klar›n› söyleyen Hasan Poyraz, bu vahfletten özel timlerin sorumlu olduklar›n› söyleyerek; “Bana askerle çat›flmada vuruldu¤u söylendi ama inanm›yorum. Bence bu iflkenceyi, vahfleti özel tim yapm›flt›r. Zevkine, ödül almak için onlar böyle yaparlar” dedi.
Murat Poyraz’›n annesi Güler Poyraz da yaflad›klar›n› hiçbir annenin yaflamamas›n› istedi¤ini söyleyerek; “Murat beni en son arad›¤›nda günün birinde vurulaca¤›n› ve buna haz›r olmam› istemiflti. Bana ‘Anne, benim cesedimi ald›¤›n yerde hiç gözyafl› dökmeyeceksin. Bana kurflun s›kan senin karfl›nda durup seninle konuflabilir. O zaman bile gözlerin sulanmas›n’ demiflti. Bu onun vasiyetiydi adeta. Parçalanm›fl cesedini görünce onun sözleri akl›ma geldi. Yüre¤ime tafl basarak, duygular›m› bast›rarak onlar›n karfl›s›nda a¤lamad›m. Murat’›m› al›p Tokat’tan ayr›lana kadar bir tek damla gözyafl› dökmedim. Umar›m hiçbir anne baba böyle bir ac› yaflamaz. Bu zalimlik, bu iflkenceler ne zaman sona erecek, bu vahfletin hesab›n› kimler soracak ya da kimler hesap verecek bilemiyorum” fleklinde konufltu. Poyraz ailesi en k›sa zamanda o¤ullar›n›n parçalanm›fl cesedinin foto¤raflar›n› ve görüntülerini bas›na da¤›tacaklar›n›, operasyonu gerçeklefltiren güvenlik görevlileri hakk›nda suç duyurusunda bulunacaklar›n› da söylediler. (H. Merkezi)
Gazi Mahallesi’nin ad›n› direnifl gelene¤iyle anal›m! UYUfiTURUCUYA, ÇETELEfiMEYE, YOZLAfiMAYA ‹Z‹N VERMEYEL‹M! Gazi Mahallesi’nde yaflanan birçok sorun, halk›n yaflam›n› daha da çekilmez hale getirmektedir. Bugün Gazi Mahallesi’nde yaflanan sorunlar›n kayna¤›na bakt›¤›m›zda devletin bilinçli, sistemli politikalar›n›n oldu¤unu görüyoruz. Çete örgütlenmeleri, uyuflturucu, ahlaki çürüme, h›rs›zl›k, çek-senet mafyas›, vb. yaflanan bir dizi önemli sorunun arkas›nda devletin yönlendirmesinin oldu¤unu görmek mümkün... Özellikle yaflanan bu sorunlarda son süreçte önemli oranda art›fl yaflanmaktad›r. ‹stisnas›z hergün mahallede kavga yaflanmakta, insanlar b›çaklanmakta, yaralanmalarda ölümler dahi olmaktad›r. Fuhufl giderek yayg›nlaflmakta, mahallede yaflayan kad›nlar, genç k›zlar akflamlar› yaln›z bafl›na soka¤a ç›kamamaktad›r. Son yaflanan olay ise sorunlar›n geldi¤i boyutu anlamak aç›s›ndan önemlidir. Özürlü genç bir k›z, gündüz gözüyle sald›r›ya u¤ram›flt›r. Bütün bu yaflananlar halkta önemli bir tepki yaratsa da sorunlara karfl› duyarl›l›k gösteren, örgütlü çözüm aray›fl› içerisinde bulunan s›n›rl› bir kesim bulunmaktad›r. Bunun nedenlerini ise dev-
letin mahalle üzerinde yürüttü¤ü politikalarda ve mahallede bulunan devrimci örgütlenmelerin kendi içinde yaflad›klar› eksik ve yetersizliklerde aramak gerekir. Devletin politikalar›n›n hedefi, halk›n devrimci de¤erlerden uzaklaflt›r›larak dejenere edilmesi, örgütsüzlefltirilerek yozlaflt›r›lmas› ve tüm sald›r›lara aç›k hale getirilmesidir. Devlet; halk› devrimcilerden kopartt›¤›, örgütlülük bilincini yok etti¤i oranda kendisi aç›s›ndan “güzel, yaflan›las›” bir mahalle yaratm›fl olacak. Devletin bu sald›r›lar›n› bofla ç›karman›n, halk›n devrimci de¤erlerini, gelene¤ini ileriye tafl›man›n yolu ise do¤ru politikalar üreterek bunu hayata uygulamaktan geçiyor. Bugün mahalledeki yap›lanmalar›n mevcut gerçekli¤i ve pratik süreçleri, devletin sald›r›lar›n› bofla ç›karma ve halk›n tepkisini örgütleme noktas›nda yetersizdir. Bu sald›r›lar›n bofla ç›kart›lmas›nda do¤ru bir politik çizgiye, örgütlenme anlay›fl›na ve çal›flma tarz›na ihtiyaç vard›r. Bu noktada üzerimizde önemli sorumluluklar›n bulundu¤u aç›kt›r. Özellikle “kitle çal›flmas›nda yo¤unlafl parti inflas›nda derinlefl” anlay›fl› do¤rultusunda Gazi Mahallesi’nde yaflayan halk›n bugün yaflad›¤› somut sorunlar, örgütlenme çal›flmala-
r›m›z›n hareket noktas› olmak durumundad›r. Bugün yaflanan somutlukta devrimci çal›flma ve örgütlenmenin önündeki zorluklar daha da büyümüfltür. Özellikle devrimci çal›flman›n, iliflkilerin, örgütlenmelerin, halka yaklafl›m›n dejenere edildi¤i mahallede, halk›n devrimcilere karfl› güvensizli¤ini güvene dönüfltürmek, devrim ve örgütlenme bilincini yaratmak, sab›rl› bir çal›flmay› gerektirmektedir. Bunun için devrimci çal›flmam›z›n alt›n› boflaltacak bireylerden, iliflkilerden, halk içerisinde olumsuzluklar›yla teflhir olmufl, sevilmeyen insanlardan uzak durulmal›; yeni, devrimci coflkuyu içinde tafl›yan, üretimin içerisinde, araflt›ran ve sorgulayan insanlarla diyaloglar, iliflkiler gelifltirmeliyiz. Yürüttü¤ümüz kitle faaliyeti ihtiyaç duydu¤umuz insan kayna¤›n› yaratma, örgütlülükler oluflturma anlam›nda oldukça önemlidir. Yo¤unlaflmam›z gereken esas nokta buras› olmal›d›r. ÇETELEfiMEYE, UYUfiTURUCUYA, HIRSIZLI⁄A KARfiI YÜRÜYÜfi! 3 A¤ustos 2003 tarihinde Gazi Mahallesi’nde çeteleflmeye, uyuflturucuya, h›rs›zl›¤a ve mafya örgütlenmesine karfl›
bir yürüyüfl düzenlendi. Halk Meclisi’nin organize etti¤i yürüyüfle kat›l›m ve ilgi iyiydi. Özellikle polisin yo¤un abluka oluflturdu¤u, halk› yürüyüfle kat›lmamalar› için engellemeye çal›flt›¤› görüldü. Eylemden bir gün önce ise kalabal›k bir ekiple polisler esnaf› dolaflarak yürüyüfle kat›lmamalar› konusunda uyararak gözda¤› vermek istedi. Uzun bir aradan sonra böyle bir eylemin yap›lmas› olumlulukken, mahalledeki di¤er devrimci çevrelerle eylemin yeterince ortaklaflt›r›lamamas› iflin olumsuz yan›n› oluflturmaktad›r. Eylemle ilgili son birgün kala bilgi verilmesi, karar ve inisiyatifin ortak oluflturulmamas› ve di¤er devrimci çevreleri destekçi pozisyonunda eyleme katma anlay›fl›n› do¤ru bulmamakla birlikte Partizan okurlar› olarak yürüyüfle kat›ld›k ve yaflanan sorunlar karfl›s›nda tepkimizi dile getirdik. Mahallede, yaflanan sorunlar etraf›nda ortak bir durufl gösterilmesi ve örgütlü bir durufl sergilenmesi ise bugün daha büyük önem kazanm›flt›r. Bu anlay›flla önümüzdeki süreçte yaflanan sorunlar etraf›nda birlikte hareket etmeye ihtiyaç vard›r. (Gazi Mahallesi-‹stanbul)
15
9
15-28 Ağustos 2003
Yaflananlar OHAL’i aratm›yor
‹HD Diyarbak›r fiube Baflkan› Selahattin Demirtafl, T. Kürdistan›’nda son bir y›lda yaflanan hak ihlallerini aç›klad›. T. Kürdistan›’nda kald›r›ld›¤› iddia edilen OHAL ve uygulamalar› h›z›ndan hiçbir fley kaybetmeden devam ediyor. ‹flkence ve gözalt›lar›n yan›s›ra köy boflaltmalar faili meçhul cinayetler de sürüyor. Bu geliflmeler özellikle bugünlerde yeniden gündemde. OHAL’in kalkt›¤› aç›klanan illerden biri olan Dersim’de TEDAfi memuru k›l›¤›na giren itirafç›lar köylüleri ihbar ederek köylerin boflalt›lmas›na ve
köylülerin iflkence görmesine neden oldu. Devletin son dönemde yo¤unlaflt›rarak kullanmaya bafllad›¤› bu yöntemler sadece Dersim’de de¤il, T. Kürdistan›’n›n birçok ilinde kullan›l›yor. Askeri operasyonlar›n› özellikle s›n›r bölgelerinde yo¤unlaflt›ran TC, Kürt halk›n› daha fazla sindirmek için bu tarz yöntemleri kullanmaktan geri durmuyor. Yine Bitlis’te geçti¤imiz günlerde yaflanan geliflme, devletin
son dönemde yo¤unlaflt›rd›¤› bask› ve fliddet politikas›n›n bir yans›mas›. Bitlis’e köylerine girmek için 5 milyon liraya izin kart› alan köylülerin girifl ç›k›fllar› OHAL döneminde oldu¤u gibi askerlerin iznine ba¤l›. Köylüler boyunlar›na takmak zorunda olduklar› bu izin kart›n› almad›klar› koflullarda köy ya da yayla içinde gezmeleri yasaklanarak, terörist muamelesi görecekleri aç›kland›. Benzer bir uygulama yine Van’da gündemde. Van’›n Özalp ilçesine ba¤l› Yukar› Turgal› köyünde de ayn› uygulama yap›l›yor. ‹zin belgeleri olmayan köylülerin s›n›ra yak›n yerlere arazilere girmeleri ve gezmeleri yasaklan›yor. Yine uzun süredir gündemden düflmeyen Bingöl’de de askeri operasyonlar yo¤unlaflarak devam ediyor. Bingöl’ün Adakl› ve Karl›ova ilçelerinde sürdürülen operasyonlarda devlet korucular› da yan›na alarak operasyonlar yap›yor. Dönem dönem operasyon alanlar›n›n yo¤unlaflt›¤› Bingöl’de valinin yo¤unlaflt›rd›¤› anti demokratik uygulamalar da artarak sürüyor. Çekmecelerinde Özgür Gündem gazetesi bulundurduklar› gerekçesiyle SES üyesi sa¤l›k emekçileri hakk›nda
soruflturma bafllat›lmas› talimat› veren Vali Çofl’un önümüzdeki günlerde ne tür uygulamalara imza ataca¤› belli de¤il. Bingöl’de yaflanan bu geliflmelerin yan› s›ra yaklafl›k bir ay önce yaflanan ve 5 kiflinin öldü¤ü olaya iliflkin ‹HD Bingöl fiubesi haz›rlad›¤› raporu kamuoyuna sundu. Devlet yaflanan bu olay› PKK-KADEK olarak lanse etmiflti. Ancak yap›lan araflt›rmalar ve olaydaki çeflitli ifade ve tutanaklar, katliam›n bizzat devlet taraf›ndan yap›ld›¤›n› ortaya koymaktad›r. ‹HD, haz›rlad›¤› raporda çeflitli sorular sorarak bu sorulara yan›t verilmesi gerekti¤ini aç›klad›. Köye gelenlerin köylülerle düzgün Türkçe konuflmalar›ndan, olaydan k›sa bir süre önce yaflanan ve 2 gerillan›n flehit düfltü¤ü çat›flmada “2 kifli geberdi” tarz›nda konuflmalar› olay›n ilginç noktalar›ndan birkaç›. Ayr›ca yine ‹HD, yapt›¤› aç›klamada köylülerin olayla ilgili ifade vermekten kaç›nd›¤›n› belirterek; olaya tan›kl›k edebilecek insanlar›n can güvenlikleri olmad›¤› gerekçesiyle konuflmad›klar›n› belirtti. (Mersin)
Onurumuza sahip ç›kal›m! Toplumsal bar›fl›n sa¤lanmas› slogan› çerçevesinde ulusal hareket baflta olmak üzere di¤er demokratik kurumlar›nda dillendirildi¤i Genel Af talebi devlet taraf›ndan “Topluma Kazand›rma Yasas›”n›n meclisten onaylanarak geçirilmesi ile yan›tland›. Geçti¤imiz hafta meclisten onaylanarak geçen “Topluma Kazand›rma Yasas›” ulusal hareketin tasfiyesini içermesinin yan› s›ra Kürt halk›na yönelik süre gelen imha politikalar›n›n da bir aya¤›n› hatta bugünkü aflamada önemli bir aya¤›n› ifade etmektedir. Devletin daha öncede gündeme getirdi¤i piflmanl›k yasas›ndan fark› olmayan “Topluma Kazand›rma Yasas›” mecliste onayland›¤› biçimi ile flunlar› kaps›yor. “Terör örgütü mensubu olup silahl› mukavemet göstermeksizin kendili¤inden veya vas›tal› teslim olanlar yahut kendiliklerinden örgütten çekildi¤i anlafl›lanlar ile yakalanmak suretiyle ele geçirilenlerden terör örgütü taraf›ndan ifllenen suçlara ifltirak etmeyenler, ifltirak edenler, terör örgütü mensuplar›na hal ve s›fatlar›n› bilerek bar›nacak yer gösteren veya erzak ve silah ya da cephane tedarik eden yahut baflka yollardan yard›m edenler bu ya-
sadan yararlanacak olanlar.” Yani di¤er bir ifadeyle teslim olanlar itirafç›laflanlar ya da yasan›n ç›kmas›n› k›sa bir süre sonra “yapt›klar›mdan piflman›m” diyenler, dilekçe verenler. Yasan›n mecliste bu kapsamda kabul edilmesinin ard›ndan KADEK-PKK tutsaklar› yapt›klar› aç›klamalarda yasan›n bu haliyle kabul edilemez oldu¤unu aç›klad›lar. Bu geliflmelerden k›sa bir süre sonra KADEK’li tutsaklar F tipi hapishanelere nakledilmeye baflland›. Yürütülen kapsaml› tasfiye ve imha politikalar›n›n bir parças› olarak yaflanan bu geliflmelere yeterli bir yan›t bulmayan devlet, çözümü farkl› uygulamalarda aramaya bafllad›. Bursa’da piflmanl›k yasas›na karfl› ç›kan HADEP’li yöneticiler ve gerilla ailelerinin yan›na giden terörle mücadele flubesi polisleri ailelere “çocuklar›n›z neredeyse ulafl›n gelsin bu piflmanl›k yasas›ndan yararlans›n aranmaktan kurtulsun” dedikleri bas›na yans›yan geliflmeler aras›nda. Yaflanan bu geliflmeye iliflkin aç›klama yapan DEHAP Bursa ‹l Baflkan› Nizam Kapan, polislerin kendi evine de geldi¤ini ‘93 y›l›ndan beridir görmedi¤i kardeflini sorarak “ça¤›r›n bu yasadan yararlans›n dediler” dedi. Kapan, polislerin sadece kendi evine
gelmediklerini ellerinde bulunan listeye göre çocuklar› n›n gerillada olduklar›n› tahmin ettikleri birçok eve gidildi¤ini de söylüyor. Bursa’da yaflanan bu geliflmenin yan› s›ra Harran Üniversitesi’nde ‘Savafla Hay›r’ konulu bas›n aç›klamas›na kat›lan baz› ö¤renciler hakk›nda soruflturma aç›ld›. Bas›n aç›klamas›na kat›ld›klar› için iki yar› y›l okuldan uzaklaflt›r›lan ö¤rencilere rektörlük taraf›ndan gönderilen tutanakta ‘bu eyleme kat›ld›¤›n›z için piflman m›s›n›z?’ sorusu da yer al›yor. Soruflturmaya tabi tutulan ö¤renciler yapt›klar› aç›klamada böyle bir eyleme kat›ld›klar› için piflman olmad›klar›n› belirterek soruflturmalar›n hukuksuzlu¤una vurgu yapt›lar. Bu geliflmeler yar›n herhangi bir demokratik eyleme kat›l›p gözalt› durumu oldu¤unda sorulacak olan sorulardan biri de piflman olunup olunmad›¤› yönünde olacakt›r. Ç›kar›lan bu yasa ile devlet efendisi ABD’yi de memnun etmifltir. Yasan›n meclisten onanarak ç›kmas›n›n hemen ard›ndan diplomatik görüflme trafi¤ine bafllayan Türk ve ABD’li baflkanlar KADEK liderinin Norveç’e sürgün edilmesini gündeme ald›lar. ABD D›fliflleri Bakanl›¤› ad›na aç›kla-
ma yapan bir yetkili yasayla birlikte TBMM’nin önemli bir ad›m att›¤›n› belirterek KADEK militanlar›n›n teslim olmas› yönünde önemli bir teflvik arac› oldu¤unu da belirtiyoruz. KADEK’ e karfl› Türk-Amerikan “iflbirli¤inin” devam edece¤ini söylüyor. Yine bu geliflmelerin yan› s›ra devlet y›llardan beri psikolojik savafl›n çeflitli yöntemlerini yasan›n etkili olabilmesi için devreye sokmakta. T. Kürdistan’›nda yürüttü¤ü askeri operasyonlarla birlikte uflaklardan piflmanl›k yasas›na iliflkin haz›rlad›¤› bildirileri atarak gerilla üzerinde etkin olmaya çal›fl›yor. Devlet taraf›ndan dayat›lan ve öz olarak onursuzlu¤un ve yürütülen hakl› ve meflru mücadelenin sonucu ödenen bedellerin ve yarat›lan de¤erlerinde imhas›n› kapsayan bu sald›r›ya karfl› durmak önemli. Ulusal hareketin elindeki gerilla gücünü bir flantaj olarak kullanarak devlete verdi¤i tehditlerinde bugün TC aç›s›ndan hiçbir etki gücü bulunmamaktad›r. Devlet bu anlamda sald›r›lar›n› yo¤unlaflt›rarak devam ettiriyor. Bu sald›r›lar› durdurmak ve Kürt halk›n› do¤ru bir zemin ve çizgide örgütlemek ise yaln›zca bizim görevimiz. Ve bu göreve dün oldu¤undan daha fazla sar›lmal›y›z.
15-28 Ağustos 2003
15
10
Gözalt›nda ölümlere yenisi eklendi ‹HD ‹stanbul fiubesi gazeteci Zehra Kazemi’nin gözalt›nda öldürülmesine iliflkin olarak ‹ran Konsoloslu¤u’na giderek Cumhurbaflkan› Muhammed Hatemi’ye mektup yollad›. Mektupta, Zehra Kazemi’nin 23 Haziran günü gazeteci olarak takip etti¤i eylem s›ras›nda tutukland›¤›, 11 Temmuz günü ise beyin kanamas›ndan öldü¤ünün aç›kland›¤› belirtilerek, olay›n dünya kamuoyunda yank› bulmas› üzerine ölümün iflkence sonucu gerçekleflti¤inin aç›kland›¤› ve befl kiflinin tutukland›¤› hat›rlat›ld›. Mektupta flu ifadelere de yer verildi. “Kimbilir Zehra Kazemi bir ‹ran vatandafl› olsayd›, sessizce kamuoyuna yans›t›lmadan cesedi ailesine teslim edilecek ve böylelikle iflkence sonucu meydana gelen bir ölüm vakas› rahatl›kla örtbas edilecekti” denilerek yaflanan bu olay›n insan haklar› kurulufllar›n›n ‹ran ile ilgili kayg›lar›n› hakl› ç›kard›¤› ifade edildi. Mektubun ard›ndan bas›na k›sa bir aç›klama yapan ‹HD ‹stanbul fiube Baflkan› Kiraz Biçici ise gazeteci Metin Göktepe’nin de gözalt›nda uygulanan iflkence ile öldürüldü¤ünü hat›rlatarak flunlar› söyledi. “Devlet baflta bunu kabul etmedi, ‘duvardan düfltü’ dedi. Ancak iflkence sonucu ölüme neden oldu¤u kabul edildi. T›pk› Zehra Kazemi olay›nda oldu¤u gibi. Bu olay iflkence sonucu ölümün yafland›¤› her ülkede ölümün benzer gerekçelerle aç›klanmaya çal›fl›ld›¤›n›n göstergesidir. Bu tür olaylar›n bir daha yaflanmamas›n› istiyoruz” diyerek eylem sona erdirildi. (‹stanbul)
Mevzuat de¤iflikli¤i yeterli de¤il ‹nsan Haklar› Derne¤i Genel Merkezi, 2003 y›l›n›n alt› ay›ndaki insan haklar› uygulamalar›n› raporlaflt›rd›. Dernek ardarda uyum paketlerinin ç›kt›¤› ancak mevzuatlardaki bu de¤iflikliklerin uygulamaya yans›mad›¤›n› verileriyle ortaya koydu. 6 A¤ustos günü kamuoyuna aç›klanan raporda, uyum paketleri ile uygulamalar aras›ndaki farklara dikkat çekildi. 2002 y›l›n›n ilk alt› ay›nda 25 kifli yarg›s›z infaz, dur ihtar›na uymama gerekçesi ile yaflam›n› yitirirken bu say› 2003 y›l›n›n ilk alt› ay›nda hapishanelerle birlikte 29’a ulaflt›. Geçen y›l operasyonlar sonucunda ölenlerin say›s› 7 iken bu say› 2003 y›l›n›n ilk alt› ay›nda 41 olarak aç›kland›. ‹flkence suçlar› ile ilgili olarak verilen cezalar›n paraya çevrilememesi ve ertelenememesi, iflkence suçlar›n›n zaman afl›m›na tabi olmamas› yönünde yap›lan de¤ifliklikler olumlu görülürken 2002 y›l›n›n ilk alt› ay›nda iflkenceye maruz kalma iddias› ile baflvuranlar›n say›s› 413 iken 2003 y›l›n›n ilk alt› ay›nda 705 kifliye ulaflmas› devletin ç›kard›¤› yasalar› uygulamamadaki ›srar›n›n bir göstergesi oldu¤u belirtildi. ‹fade özgürlü¤ü alan›nda anti-demokratik uygulamalar›n devam etti¤ini ortaya koyan rapora göre; 2003 y›l›n›n ilk alt› ay›nda toplam 1321 kifli aleyhine aç›lan davalar devam etmekte. 270 kifliye para cezas› uyguland›¤› da tespit edilmifl. Hapishanelerdeki yaflam koflullar›nda herhangi bir de¤iflikli¤in olmad›¤›n›, aksine koflullar›n daha da a¤›rlaflt›¤›n› tespit eden rapor; özellikle Ayd›n E Tipi Hapishanesi’nde 18 yafl›ndan küçüklere yap›lan iflkence olaylar›na dikkat çekti. ‹nsan haklar› kurum ve savunucular› üzerindeki bask›lar› da de¤erlendiren rapor, ‹HD Genel Merkez ve Ankara fiubesinin sudan bahanelerle bas›larak belgelerine el konuldu¤unu, TAYAD üzerindeki bask›lar›n devam etti¤ini belirterek, Bingöl fiube Baflkan› ve Mufl ‹HD fiube Baflkanlar› üzerindeki bask›lar› k›nad›. Topluma Kazand›rma Yasas› ile ilgili olarak da; bu yasan›n geçmiflin yaralar›n› saramayaca¤› belirtildi. (Ankara)
Irak’a asker göndermeye hay›r! Temel Haklar ve Özgürlükler Derne¤i ve ‹stanbul Gençlik Derne¤i Irak’a asker göndermeyle ilgili ortak bir bas›n aç›klamas› ve suç duyurusunda bulundu. 8 A¤ustos 2003 tarihinde saat 12:30’da yap›lan bas›n aç›klamas›n› dernek ad›na Mehmet Göçebe okudu. Göçebe konuflmas›nda “çok önceden AKP iktidar› taraf›ndan Irak’a asker gönderme karar› al›nm›fl. Al›nan karar› nas›l meflrulaflt›r›r›z planlar› yap›lmakta. Asker gönderme neden olur? Irak’taki sald›r›n›n, vahfletin bekçili¤i yap›lmak için gönderilir” dedi. Aç›klaman›n ard›ndan TAYAD’l› Nadire Ana konufltu. Anan›n ard›ndan Gençlik Derne¤i ad›na Mustafa Göçger k›sa bir aç›klamada bulundu. Göçger, Amerika, iflbirlikçilerini bu iflgale katmak suretiyle iflgale uluslararas› bir boyut kazand›r›p, iflgali meflrulaflt›rarak iflini kolaylaflt›rmaya çal›flmaktad›r ayn› zamanda. Verece¤i üç kuruflla Irak halk›n›n kan›n› dökecek ucuz askerler aramaktad›r” dedi. EMEP’‹N PROTESTOSUNA SALDIRI EMEP üyesi bir grup gencin 10 A¤ustos 2003 tarihinde, Baflbakan R. Tayyip Erdo¤an’›n o¤lu Bilal Erdo¤an’›n nikah›n›n yap›laca¤› Lütfi K›rdar Kongre ve Sergi Saray› önünde yapmak istedi¤i eyleme müdahale eden polis çok say›da kifliyi gözalt›na ald›.
ATILIM GAZETES‹NE KOM‹K DAVA At›l›m gazetesinin 14 Haziran 2003 tarihli say›s›nda 11. sayfas›nda yer alan “310 bin liral›k adam” bafll›kl› habere “Tar›m Bakan› Sami Güçlü hakk›nda kiflilik haklar›, onur ve itibar› sayg›nl›¤› bozulmak suretiyle...” dava aç›ld›. Ana temas›n›n Tar›m Bakan›’n›n köylülere “gözünüzü toprak doyursun” ifadeleri olan haberle ilgili görüfllerini ald›¤›m›z At›l›m gazetesi çal›flanlar›ndan Halil Dinç; “emekçi köylülere karfl› yap›lan hakarete karfl› tepkimizi gösterdik, onlar› teflhir ettik. Tavr›m›z› halktan yana koyduk. Devrimci gazetecili¤in, sosyalist gazetecili¤in gereklili¤ini yerine getiriyoruz. Biz gazetecilik ilkelerimizi hiçbir zaman çi¤nemedik. Bize tazminat davas› aç›ld›. Biz yazd›klar›m›z›n arkas›nday›z. Bize dava açmadan önce emekçi halk›m›zdan özür dileyeceksiniz diyoruz” dedi. (‹stanbul)
Dü¤ünün yap›ld›¤› Lütfi K›rdar Kongre ve Sergi Saray› önünde bir araya gelen EMEP üyeleri, “Tayyip o¤lunu askere gönder. ABD askeri olmayaca¤›z” pankart› açt›. S›k s›k “Katilleri aram›za almayaca¤›z”, “Yaflas›n halklar›n kardeflli¤i” ve “Katil ABD iflbirlikçi AKP” sloganlar› atan gruba dü¤ün için kongre saray› etraf›nda yo¤un güvenlik önlemi alan polis, sert müdahalede bulundu. Müdahale esnas›nda göz yaflart›c› gaz ve cop kullanan polis, çok say›da partiliyi gözalt›na ald›. (‹stanbul)
MÜCADELE B‹RL‹⁄‹ ÇALIfiANINA S‹LAHLI SALDIRI Devlet, kendisine muhalif olan devrimci ve sosyalist bas›na sald›r›lar›na devam ediyor. Toplatmalarla, kapatmalarla, çal›flanlara yönelik sald›r›larla, tutuklamalarla, katletmelerle devrimci ve sosyalist bas›n›n sesini bast›rmaya çal›fl›yor. Bunun son örne¤i Mücadele Birli¤i çal›flan›na yap›lan silahl› sald›r›d›r. Konuyla ilgili Mücadele Birli¤i Dergisi taraf›ndan yap›lan yaz›l› aç›klamada “31-07-2003 tarihinde saat 22:30 sular›nda dergi çal›flan›m›z Nevzat Demir, Maltepe’de bulunan Ba¤larbafl› ‹lkö¤retim Okulu’nun arka soka¤›nda polisler taraf›ndan yönlendirilen faflistlerin silahl› sald›r›s›na u¤ram›flt›r. Sald›r›da çal›flan›m›z Nevzat Demir’in üzerine 6 el kurflun s›k›lm›flt›r. Çal›flan›m›z bir arabay› kendisine siper alarak yara almaktan kurtulmufltur. Hiçbir sald›r› bizi, devrimci iktidar için verdi¤imiz mücadeleden al›koyamaz” denildi. (‹stanbul)
11
15
15-28 Ağustos 2003
Tecrit yeni sald›r›larla devam ediyor
Hapishanelerde yaflanan tecrit sald›r›s› çeflitli biçimlerde sürüyor. Haz›rlanan yeni Ceza Yasa Tasar›s›, Tek Tip Elbise dayatmas› ve zorla çal›flt›rman›n yan›nda birçok sald›r›y› da gündeme getirdi. Bu tasar› öncelikle tutsaklar›n direnme haklar›n› tamamen ellerinden al›yor. Tutsaklar uygulamalar› protesto eden eylem yapt›klar›nda hemen haberleflme ve iletiflim araçlar›ndan yoksun b›rak›lacak. Yine tutsaklar› ziyaret edecek kifliler de bu yasayla s›n›rland›r›lm›fl durumda. Yani bir tutsa¤› avukat›, efli, anne babas›, kardeflleri ve vasisi d›fl›nda hiç kimse ziyaret edemeyecek. Amaçlanan, tutsa¤›n dünyayla olan ba¤›n› tamamen kopartarak sürekli tecrit iflkencesi alt›nda kimliksizlefltirebilmek... Yine tasar›da hücrelerde ve tutsaklar›n eflyalar›nda ve üstlerinde habersiz olarak her zaman arama yap›labilece¤i de hükme ba¤lan›yor. Ölüm Orucu ve açl›k grevi yapan tutsaklara zorla müdahale edilmesini de getiren bu yasa tasar›s›na tepkiler hem tutsaklardan hem de tut-
sak yak›nlar›ndan -henüz çok yetersiz de olsa- geliyor. Öyle ki 12 Eylül uygulamalar›n› aratmayacak biçimde haz›rlanan bu yasa tasar›n›n bununla s›n›rl› kalmayaca¤› flimdiden ortada. Diyarbak›r’da yap›m› biten ve di¤er yerlerde de yap›m› devam eden D Tipi (Yüksek Güvenlikli) Hapishaneler, bütün bu sald›r›lar› rahatl›kla uygulayabilecek biçimde haz›rlan›yor... “TECR‹TE SON VER‹N” Bütün bu sald›r›lar yasal hale getirilmeye çal›fl›l›rken uygulamalar tutuklu, hükümlü ayr›m› yap›lmadan hayata geçiriliyor. 2 A¤ustos 2003 tarihinde TAYAD taraf›ndan yap›lan yaz›l› aç›klamada F tipi hapishanelerde tutuklular›n görüfl ve iletiflim haklar›na yönelik engellerin yan›s›ra fiziki bask›lar›n da artt›¤›na dikkat çekildi. Kand›ra F Tipi Hapishanesi’nde bulunan tutuklulardan Bayram Ayverdi’nin gardiyanlar taraf›ndan sald›r›ya u¤rad›¤› belirtilen aç›klamada, Edirne F Tipi Hapishanesi’nde kalan Ali Osman Köse isimli hükümlünün de kula¤›n-
daki rahats›zl›¤›n artmas› için kasti gürültü yap›ld›¤› söylendi. Keyfi uygulamalar›n son bulmas› istenen aç›klamada “Ölüm Orucu’nun 1000. günü vesilesiyle ayd›n, sanatç› ve yazarlara tutuklular›n yazd›klar› mektuplar keyfi gerekçelerle engellenmifl ve imha edilmifltir. Ailelerle görüfl süresi keyfi olarak k›salt›ld›¤› gibi baz› tutuklular da avukatlar› ile görüfltürülmemektedirler” denilerek hükümete “tecritin” kalkmas› için giriflimde bulunmas› ça¤r›s› yap›ld›. TAYAD’l› aileler 5 A¤ustos 2003 günü ise ‹zmir Kemeralt› giriflinde yapt›klar› bas›n aç›klamas›nda da “Çözün! Tecriti Kald›r›n” pankart› aç›p “‹nsanl›k onuru iflkenceyi yenecek”, “Sonuna, sonsuza, sonuncuya kadar direnece¤iz”, “Katiller halka hesap verecek”, Yaflas›n Ölüm Orucu direniflimiz” sloganlar›n› att›lar. Yap›lan bas›n aç›klamas›n›n ard›ndan Adliye’ye giderek suç duyurusunda bulundular. ÖLÜM ORUCU DiREN‹fi‹ DEVAM ED‹YOR Tüm bu sald›r›lara karfl› tutsaklar›n direnifli sürüyor. Manisa Kapal› Hapishanesi’nde Sibel fiahano¤lu, Tekirda¤ F Tipi Hapishanesi’nde Ümit Günger ve Erkan Bülbül, Ankara Numune Hastanesi’nde Mürsel Kaya, ‹zmir Yeflilyurt Devlet Hastanesi’nde Ali K›l›nç, 30 Kas›m 2002’de bafllad›klar› direnifllerini sürdürüyorlar. Yine bunlar›n yan›nda yeni ekiplerle (10. ekiplerle) Ölüm Orucuna bafllayacak olan Nurten Hasçelik de zorla Tekirda¤ Kapal› Hapishanesi’ne götürüldü¤ü için ölüm orucuna bafllad›. Tutsaklar›n sa¤l›k durumlar›n›n kötüye gitti¤i bildirildi. (H. Merkezi)
TAYAD’dan bas›n aç›klamas›
Halk›n Hukuk Bürosu, TAYAD, Temel Haklar Platformu ve Özgürlükler Derne¤i hapishanelerdeki tecritin kald›r›lmas›, iflkenceye son verilmesi, tutuklu ve hükümlüler üzerindeki bask›lar ve TAYAD’l› ailelere Afyon’da düzenlenen sald›r›lara iliflkin 31 Temmuz 2003 günü ortak bas›n aç›klamas› düzenlediler. Temel Haklar ve Özgürlükler Cephesi binas›nda gerçekleflen toplant›da ilk olarak konuflan TAYAD Yönetim Kurulu üyesi Üzire Aras 26 Temmuz günü tecritin kald›r›lmas› için toplad›klar› imzalar› Meclis’e götürmek isterken Afyon’da sald›r›ya u¤rad›klar›n›, sald›r›ya u¤rayan TAYAD üyesi ailelerin durumlar›n›n kötü oldu¤unu, herkesin yaraland›¤›n› söyledi. Ayr›ca polislerin ülkücü sald›r›y› engellemedi¤ini ve tek bir sald›rgan›n bile gözalt›na al›nmad›¤›n› da vurgulad›. Temel Haklar ve Özgürlükler Derne¤i ad›na konuflan Gülsen Salman ise Afyon’daki sald›r› için “Bu sald›r› bir kez daha son dönemde iyice ço¤alan ‘demokratikleflme’ söylemlerinin yaln›zca halk› aldatmaktan ibaret bofl hayaller oldu¤unu gösterdi” dedi. Halk›n Hukuk Bürosu avukatlar›ndan Behiç Aflç› ise tecrit alt›ndaki tutsaklar hakk›nda bilgi verdi.Tecrit koflullar›n›n giderek a¤›rlaflt›¤›n› ve hak gasplar›n›n had safhaya ulaflt›¤›n› belirtti. TAYAD, Ankara Yürüyüflü ve Afyon’da yaflanan sald›r›yla ilgili “MHP TAYAD’l›lara sald›rd›” bafll›¤› alt›nda ayr›nt›l› bir dosya haz›rlayarak kamuoyuna sundu. (‹stanbul)
‹HD üyesinin evine bask›n Hak ihlallerinin ve bask›lar›n son bir örne¤i de geçti¤imiz hafta yafland›. Evi kenevir yetifltirdi¤i iddias›yla polis taraf›ndan bas›lan ‹HD üyesi ‹smail Karagöz, ‹HD’de bir aç›klama yaparak yaflananlar› protesto etti. 8 A¤ustos 2003 tarihinde yap›lan bas›n aç›klamas›nda ilk sözü ‹HD Cezaevi Komisyonu Üyesi Ümit Efe ald›. Efe “ülkemizde polis bask›s› ve hak ihlalleriyle s›k s›k karfl› karfl›ya kalmaktay›z. Bir evin bahçesindeki bir çiçek yüzünden ev sahibinin gözalt›na al›nmas› ilginçtir” dedi. Ard›ndan ‹smail Karagöz taraf›ndan okunan bas›n metninde; “1 A¤ustos 2003 günü Üsküdar Asayifl fiubeye ba¤l› Narkotik fiube Ekipleri ta-
raf›ndan bahçemizde kenevir yetifltirdi¤imiz iddias›yla evimiz bas›ld›. Bu s›rada saatlerce çocuklar›n odalarda tek tek tutularak yanyana bile gelmeleri engellendi. Bu keyfi tutumlardan sonra eflim gözalt›na al›nm›fl, ertesi gün Savc›l›¤a ç›kar›l›p serbest b›rak›lm›flt›r. Bütün ilerici kamuoyunu sald›r›lara karfl› duyarl› olmaya ça¤›r›yoruz. Bu ilerici insanlara dönük ne ilk ne de son sald›r›d›r. Bofla ç›karmak için mücadele etmeliyiz” dedi. Gözalt›na al›nan Gönül Karagöz de “evde beni ve k›zlar›m› ç›r›lç›plak soydular, insan onuruna yak›flmayan uygulamalarda bulundular” dedi. (‹stanbul)
15-28 Ağustos 2003
15
12
MKP tasfiyecili¤inin Proletarya Partisi’ne
SIZMASINA ‹Z‹N VER‹LMEYECEKT‹R! Proletarya Partisi’nin “ilkeleri üzerinde aya¤a dikilmek” olarak formüle etti¤i gibi bir sürecin sonucu olarak gerçekleflebilecek bir s›çraman›n; tarihin gelece¤e ›fl›k olmas›n› sa¤layacak do¤ru bir yorumun yarataca¤› ilerlemenin gerçek bir rektife olaca¤› bilinmelidir. Proletarya Partisi, bu sürecin bir “oldu bitti” ile ele al›namayaca¤› konusunda nettir. TAR‹H YAZMAK BAS‹T B‹R GÖREV DE⁄‹LD‹R! MKP tasfiyecili¤inin “baflar›yla yapt›¤›”(!) ve Proletarya Partisi’ne de hararetle tavsiye etti¤i, parti tarihinin karar alt›na al›nmas›n›n, bu konuda bir parti anlay›fl›n›n flekillendirilmesinin partinin bir s›çrama yapmas› ile mümkün oldu¤u, bunun d›fl›nda flekillendirilen bir karar›n do¤ru olmayaca¤› aç›kt›r. Proletarya Partisi’nin “ilkeleri üzerinde aya¤a dikilmek” olarak formüle etti¤i gibi bir sürecin sonucu olarak gerçekleflebilecek bir s›çraman›n; tarihin gelece¤e ›fl›k olmas›n› sa¤layacak do¤ru bir yorumun yarataca¤› ilerlemenin gerçek bir rektife olaca¤› bilinmelidir. Proletarya Partisi, bu sürecin bir “oldu bitti” ile ele al›namayaca¤› konusunda nettir. Bunun çözümü Proletarya Partisi’nin ilkeleri üzerinde aya¤a dikilmesi, s›n›f mücadelesine yüzünü tamamen dönmesi, mevcut süreci kavramas›, gidiflat›n›n ana çizgilerini berraklaflt›rmas›, önderli¤ini yaratmas› ile gerçekleflecektir. ‹flte bu sürece dahil olabilecek, bu süreci flekillendirebilecek ya da bu sürece uygun flekillenebilecek bir tarih yorumu do¤ru olacakt›r. Gelece¤i yaratma kayg›s›n› kendinde somutlamayan bir tarih yorumunun darl›klar içerece¤i bafltan bellidir. SBKP, ÇKP gibi, süreçleri Proletarya Partisi’ne örnek olan, bu anlamda k›lavuz kabul edilen Komünist Partileri önderlik sorunlar›n› çözdükten sonra böylesi kararlar alabilmifllerdir. ‹ki çizgi mücadelesinin bir ürünü olan bu tür kararlar basitlefltirilemez. “Tarihi muhasebe” gibi basitlefltirilmifl/s›radanlaflt›r›lm›fl bir parti tarihi tahlili gelece¤i yenilgilere mahkum eder. DEH SORUNU VE MKP Yine ayn› yaz› içerisinde Proletarya Partisi’nin DEH-KOM ile olan iliflkileri konusunda flu bilgiler aktar›lmaktad›r. “…Yak›n zaman itibariyle de, 2000 y›l› içerisinde DEH Komitesi yenilemifltir ki, bundan bir y›l öncesinde TKP/ML, DEH Komitesinin kastlaflm›fl oldu¤u gerekçesi ile DEH’ten ayr›lm›flt›r…” (D. Demokrasi 1-16 Temmuz 2003 Perspektif sayfas›) Öyle anlafl›l›yor ki; MKP tasfiyeci-
li¤i gerçekleri aktarmama konusunda ›srarl›. Bu kararl›l›klar›n› çarp›t›lm›fl, eksik ya da yar›m-yamalak bilgilerle sürdürmeye devam ettikleri sürece Proletarya Partisi’nin hakl› elefltirilerine hedef olmaktan kurtulamayacaklard›r. Proletarya Partisi’nin DEH’ten “ayr›ld›¤›” iddias›na yan›t vermeden önce; Proletarya Partisi’nin DEH ile olan iliflkisine dair k›sa baz› bilgiler aktarmakta yarar vard›r. Geçmiflte DEH üyesi olan Proletarya Partisi, bir üye olarak görev ve sorumluluklar›n› esas olarak yerine getirememifltir. Bunun neden ve niçinleri üzerinde durmayaca¤›z. Bu konuda Proletarya Partisi’nin ileriki dönemlerde aç›klamalar› mutlaka olacakt›r. Proletarya Partisi’nin öteden beri DEH yönetimine çöreklenen ve o zamanlar DEHKOM’u oluflturan mülteci oportünistlerle belli sorunlar yaflad›¤› bilinen bir gerçektir. Gerçek olan di¤er olgulara gelince; a) Proletarya Partisi hiçbir zaman DEH karfl›t› bir politika izlememifltir. Bilakis DEH üyesi partilerle zaman›n DEH-KOM’u aras›ndaki fark› her zaman ve her f›rsatta ortaya koymufltur. Ama Proletarya Partisi bu çeliflkiyi çözememifltir. Bu çeliflkiden yola ç›karak yapt›¤› çal›fl-
malar vard›r. Buradaki esas amaç DEH karfl›tl›¤› de¤il, DEH içinde düzeltme çal›flmalar› için ön ayak olmak olmufltur. Yani burada iki olgudan söz edebiliriz. Birincisi; zaman›nda DEH-KOM yönetimine çöreklenmifl mülteci oportünistlerle, Proletarya Partisi aras›nda her zaman bir mesafenin oldu¤u, ikincisi DEH üyesi olan komünist ve kardefl partilerle aras›na böyle bir mesafe koymad›¤›, aksine gerek DEH üyesi ve gerekse DEH d›fl›ndaki kardefl partilerle her f›rsatta ortak ifl yapmaya özen göstermesi gerçe¤i. Ve bugün de Proletarya Partisi’nin DEH üyesi ve DEH d›fl›nda olan Maoist parti ve örgütlerin birli¤ini savunma ve bu u¤urda çaba sarf etmesi tam da yukar›da ifade etti¤imiz mant›¤›n bir ürünü olarak yaflam bulmaktad›r. b) Proletarya Partisi’nin DEH-KOM ile iliflkileri düzensiz ve kendili¤indenci bir hatta ilerledi¤i ne kadar do¤ruysa, resmi olarak DEH’ten ayr›l›yoruz temelinde, sözü edilen tarihte kamuoyuna dönük bir aç›klama yap›lmad›¤› da o kadar do¤rudur. E¤er darbeci-tasfiyeci baylar›m›z DEH-KOM ile Proletarya Partisi’nin iliflkisinin gerçekli¤inden hareketle böyle bir sonuca varm›fllarsa; bu bir
ölçüde anlay›flla karfl›lanabilir. Ama hala bunun aksini iddia ediyorlar ve “bizim yazd›klar›m›z do¤ru” diyorlarsa, o zaman bugün üyesi olduklar› DEH yönetiminin Proletarya Partisi’ne yönelik gönderdi¤i ve içeri¤i Proletarya Partisi’nin “DEH’in d›fl›na at›ld›¤›”ndan ibaret olan mektubun bir aç›klamas› olmal›d›r. Öyle ya Proletarya Partisi ayr›lm›flsa, “at›lma” iddias› gerçek d›fl› bir iddiad›r. Burada taraflardan biri gerçek d›fl› aç›klamalarda bulunuyor. Kim söylüyor bunu DEH-KOM yönetimi mi, MKP tasfiyecileri mi? Bunun hiç kuflkusuz ki düzeltilmesi gerekir. Bu arada bu anlay›fl›n, “tarihi muhasebe”nin ortaya ç›kard›¤› “en önemli sonuçlardan biri olan iki çizgi mücadelesi”nin bir tezahürü oldu¤unu da düflünmeden edemiyor insan. Galiba bu durum da bu tasfiyeci baylar›m›z›n Komünist Partisi içinde yürüttükleri iki çizgi mücadelesi yöntemlerinin bir benzerinin ürünüdür…! Son bir hat›rlatma; son y›llarda DEH-KOM üyesi olan baz› partiler yukar›da yapt›¤›m›z de¤erlendirmelerin d›fl›ndad›r. Mülteci oportünistler olarak kimleri kastetti¤imiz, sürecin muhatab› olan, az çok bu cephede yaflanan tart›flmalar› izleyen herkes taraf›ndan bilinmektedir. MKP TASF‹YEC‹L‹⁄‹ B‹Z‹ fiAfiIRTMIYOR AKS‹NE PROLETARYA PART‹S‹’N‹N HAKLILI⁄INI KANITLIYOR! D. Demokrasi’nin 16-31 Temmuz 2003 tarihli say›s›nda yay›nlanan “Bir Yaz› Ve Düflündürdükleri” bafll›kl› yaz›da, Proletarya Partisi’nin bu sayfalarda daha önceden ortaya koydu¤umuz ve iki çizgi mücadelesiyle de alakal› olan bir yaklafl›m› elefltirilmeye çal›fl›lm›fl. Önce al›nt›m›z› verelim: “Yaz›da baflkalar›n›n, baflka bir örgüt, grup veya hizipten insanlar hakk›nda ald›¤› ölüm kararlar›n› elefltirir ve avaz› ç›kt›¤› kadar ba¤›r›rken, ifl kendisine gelince “benim iktidar›ma dokunan› ‘öldürürüm’ ” teorisini yapmaktan geri durulmam›flt›r. Teorilerini ise flöyle k›l›fland›rmaktad›rlar:
+
15 “… Partinin en üst iradesine de tasfiyeci düflüncelerini dile getirme yerine parti iradesine karfl› silah do¤rultacak kadar ileri gitmifllerdir. Ve bu karfl›-devrimci giriflimlerinden sonra da oturumu terk etmifllerdir. Böylesi karfl›-devrimci giriflimlerin karfl›l›¤›n›n o somut durumda ne olmas› gerekti¤i bizce dün de aç›kt›, bugün de aç›kt›r. Hiç kimse devrimci bir iradeye karfl› böyle bir küstahl›kta bulunma hakk›na sahip de¤ildir.” Burada anlat›lmak istenen aç›k. Geçmiflte “KKSG” diye nitelendirdikleri grubun üç üyesine yönelik alm›fl olduklar› ölüm kararlar›n› hala da savunuyorlar. Hem de teorilefltirerek. Ne anlama geliyor: “Benim iktidar›ma kafa tutan›n ölüm de dahil her bak›mdan can›n› yakar›m. Çünkü ben ayr›lan taraftan güçlüyüm ve iktidar› elimde bulunduruyorum.” (agy) Kafas›n› güçle bozan bir anlay›fltan daha ne beklenebilir ki. Tasfiyecili¤in mezhebi o kadar genifl ki, kah sekterlefliyor kah liberallefliyor! Niye böyle bir karar al›nd›¤›, niye böyle yaklafl›ld›¤› sorgulanmadan (herhalde Proletarya Partisi’ni kendileri gibi düflünerek “olsa olsa böyle düflünmüfllerdir” demifller) yaygaray› bas›yorlar. Bugün bu baylar›m›z “olgunlu¤u” oynuyorlar ve “nas›l böyle bir karar alabilirsiniz” diye soruyorlar. Proletarya Partisi, geçmiflte ne savunuyorsa bugün de onu savunuyor. Ve bugün birileri ortaya ç›k›p bu tutarl›l›¤› olgun yaklafl›mlarla, ders verir tarzda elefltirmeye “vay siz nas›l böyle kararlar al›rs›n›z?”, “Ne biçim Maoistsiniz?” diyerek Proletarya Partisi’nin “sekterli¤ini”(!) ispatlamaya çal›fl›yorlar. Buradan flu ç›kar›lmaya çal›fl›l›yor: Proletarya Partisi iki çizgi mücadelesi yürütmüyor; kendisinden güçsüz olanlara sald›r›yor vb. Bu tasfiyeci baylar›m›z, bugün pek çok taraftar›n ve militan›n sordu¤u flu çok basit soruyu sormay› ak›l edemiyorlar: “Proletarya Partisi’nin iradesine, dikkat edilsin demokratik yöntemle seçilen ve en üst bileflenlerden olan bir iradeye- silah çekmek ve onu imhayla yüz yüze b›rakmak ne anlama geliyor?” Tasfiyeciler bu suça böyle bir tav›r al›namayaca¤›n› iddia ediyorlar. Bir kez daha tasfiyecilerin tasfiyecilerle ideolojik akrabal›klar›, darbecilikleri kan›tlan›yor. Kan çekiyor! Biri sa¤dan biri soldan! Sen hem tutup bugün Proletarya Partisi’ni komünist olarak de¤erlendireceksin, hem de böyle de¤erlendirdi¤in bir partinin en üst demokratik platformunun imhayla yüz yüze b›rak›lmas›na karfl› koydu¤u en hakl› ve meflru tavr›n› elefltirmeye çal›flacaks›n. Buna ne denilebilir ki… Bulduklar› her f›rsatta “bizim Proletarya Partisi’yle fark›m›z yok” diyenler, “ilkesel farkl›l›k yok” diyenler,
13 “farkl› oldu¤unuzu iddia ediyorsunuz ama bir fark gösteremiyorsunuz” diye kamuoyunu yan›ltmay›, Proletarya Partisi’ne emek ve gönül vermifl kitleleri etkilemek ve kendi tasfiyeci emelleri do¤rultusunda etkiledikleri Proletarya Partisi’nin bir k›s›m taban›n› halen kendi saflar›nda tutmay› amaçlayanlar, burada kendilerini bir kez daha ele veriyorlar. Proletarya Partisi’nin y›llard›r anlatmaya çal›flt›¤› gerçekler bir kez daha kendini gösteriyor. Bulduklar› ilk f›rsatta partiyi darbeleyenlerle, parti iradesine silah çekip düflman›n imhas›yla yüzyüze b›rakanlar ayn› tasfiyeci darbeci mevzide bulufluyor! Daha ne diyelim. Biz bir fley demiyoruz. Tarih diyece¤ini diyor zaten. Ancak flunu da düflünmeden edemiyor insan: Teorik olarak çok birikimli olman›n sonucu bu olmal›. Aman dikkat! Darbecili¤inizi, tasfiyecili¤inizi ele veriyorsunuz, hem de kamuoyuna yönelik aç›k aç›k yazarak! Ancak tasfiyeciler büyük bir pifl-
emek verdi¤i, yüzlerce insan›n kan›n› ve can›n› verdi¤i bir komünist hareketi, bütün uyar›lara ra¤men “tasfiye etmeye kalkmak”, “tan›mamak”, “en meflru platformlar›na kat›lmamak”, “darbelemek”, vb. daha ne diyelim arkadafllar…! Tüm bu anlay›fllar g›das›n› “benzerlikten” alm›yor herhalde! Proletarya Partisi’yle tasfiyecilik aras›ndaki fark budur! Bu ilkesel bir farkt›r. Tasfiyecilerin anlamayaca¤›, anlayamayaca¤› bu fark Proletarya Partisi için önemlidir. Ve bu, Proletarya Partisi’ne umut ba¤lam›fl binlerce insana da bir fleyler ifade etmelidir. Çünkü bugün tasfiyecilik, “olgun” ve “ders ç›karm›fl” bir yaklafl›mla “birlik birlik” diye ba¤›r›yor ve Proletarya Partisi’nin elefltirilerini de “sol sekterlikle” elefltiriyor. “Yok birbirimizden fark›m›z” diyerek, kendisini Proletarya Partisi ile bir ve ayn› göstermeye çal›fl›yor ve Proletarya Partisi taraftarlar›n›n da bu söyleme inanmas›n› bekliyor! Proletarya Partisi ‘92 oportünist
Proletarya Partisi hiçbir zaman DEH karfl›t› bir politikaizlememifltir. Bilakis DEH üyesi partilerle zaman›n DEH-KOM’u aras›ndaki fark› her zaman ve her f›rsatta ortaya koymufltur. Ama Proletarya Partisi bu çeliflkiyi çözememifltir. Bu çeliflkiden yola ç›karak yapt›¤› çal›flmalar vard›r. Buradaki esas amaç DEH karfl›tl›¤› de¤il, DEH içinde düzeltme çal›flmalar› için ön ayak olmak olmufltur. kinlikle, bu söylediklerimizi yok sayarak, yine ayn› tarzlar›n› devam ettirmektedirler. Hem de hiç s›k›lmadan. “Yaz›da, Maoist Komünist Partisi ile “hiçbir ortak yanlar›n›n olmad›¤›” belirlemesi yap›lmakla, kaba bir inkarc›l›¤›n yan›s›ra oldukça abart›l› öznelcili¤e savrulunmufltur. Öyle ki “her iki yap› aras›nda gerek program gerekse devrimin di¤er temel ilkesel sorunlar›na iliflkin flu flu noktalarda ilkesel ayr›l›k noktalar›m›z var” diye tek bir kan›t dahi sunulmam›flt›r-sunulamam›flt›r.” (D. Demokrasi 16-31Temmuz 2003) Proletarya Partisi ile tasfiyecilik aras›nda farklar›m›z› yazmad›¤›m›z› ifade etmektedirler. ‹ki say› önce yazd›k. Bir daha yazal›m: Birisi Komünist bir anlay›fl, birisi darbeci ve tasfiyeci bir anlay›fl!!! Daha ne diyelim. Bu iki anlay›fl›n ortak yan› olabilir mi? Bu iki anlay›fl›n ortak oldu¤unu söylemek ne demektir? Yorumu okurlara b›rak›yoruz…. Al›n size fark! Tam da komünist Partisi’nin iflleyiflinde, örgüt anlay›fl›nda… Bu önemsiz mi? Binlerce insan›n, taraftar›n umut ba¤lad›¤›,
birli¤indeki gibi bir hata yaparak, bu tasfiyecilerin ça¤r›s›na olumlu cevap verse, herhalde bu “birlik” biraz daha uzun sürerdi! Eh ne de olsa tasfiyeci baylar›m›z yapt›klar› kongrede gerçeklefltirdikleri “tarihi muhasebe” sayesinde biraz ders ç›kartm›fllard›r! Kaba tasfiyeci yanlar›n› törpülemifllerdir. Bu defa daha “ak›ll›” davranacaklard›r! Ama hiç kuflkusuz ki “tarihi muhasebe”lerinin de gösterdi¤i gibi Proletarya Partisi’ni mutlaka ama mutlaka darbelemeye, tasfiye etmeye çal›flacaklard›r. fiimdi tasfiyeci baylar›m›z›n, “bu kadar da öznel olunmaz ki”, “bu kadar da abart›l› olunmaz ki”, “bu idealist bir yaklafl›m” vb. söylemlerini iflitir gibiyiz. Tarihten ders ç›kartmak gerekir arkadafllar! Sadece tarihten mi! Bugünden de ders ç›kartmak gerekir! De¤iflilmez mi, de¤iflilir ama böyle “tarihi muhasebe” ile de¤il. Neden böyle söylüyoruz. Bugün bulduklar› her f›rsatta Proletarya Partisi’ne sald›rmay› görev bilenler, yar›nlar için de bizlere bir ipucu vermektedir. Bu gerçe¤i bugün bütün Proletarya Partisi taraftarlar› görüyor. Proletarya Partisi’ne
15-28 Ağustos 2003 umut ba¤lam›fl, emek vermifl pek çok taraftar, sempatizan ve militan için DABK tasfiyecili¤i, 18 Nisan tasfiyeci darbesi, bir fleyler ifade ediyor! Bu olgular bilinçlerde ve haf›zalarda neden “birlik” olunamad›¤›na dair bir anlam tafl›yor! Tasfiyeci baylar›m›z için ise bunlar bir anlam tafl›m›yor. Onlar oturduklar› kalelerde bulduklar› her f›rsatta Proletarya Partisi’ne “birlik” söylemiyle sald›rmaktan geri durmuyorlar. Tasfiyecili¤in etkisi alt›nda kalan Proletarya Partisi’nin do¤al taban› için ise geçmiflten bugüne yaflananlar ve bugün “tarihi muhasebe” ile biraz daha a盤a ç›kan gerçekler bir anlam ifade etmelidir. “…Akl›n› yitirmemifl insanlar ise bu olgulardan baflka bir sonuç ç›kar›yorlar. S›n›f bilinçli iflçilerin ço¤unlu¤unun tam ve kesin kararlar temelinde birleflti¤i yerde, görüfl ve davran›fl birli¤i vard›r, parti ruhu ve Parti vard›r.”(Lenin Cilt 4 syf. 204) ‹flte bu yüzden tasfiyecilerin birlik söylemleri bofl bir çabadan, c›l›z bir hamleden öte bir anlam tafl›m›yor. Proletarya Partisi yaflad›¤› darbe tasfiyeye ra¤men, bu tasfiyecili¤i mahkum ederek ve flimdi de etmeye devam ederek yürüyüflünü devam ettiriyor. Hem de tasfiyecili¤in bu birlik söylemi karfl›s›nda görüfl ve davran›fl birli¤i tafl›yarak! Bir parti ruhu tafl›yarak, bir Komünist Partisi olarak! Bunun tasfiyecilik için bir anlam› var m› acaba? Bizce olmal›! Bunun d›fl›nda söylenenler mi? Yar› feodal yar› sömürgelik mi? Halk Savafl› savunuculu¤u mu? ‹lke, program, strateji ve saire mi? Devrimin yolu mu? Affedersiniz arkadafllar; bu konularda ayn› fleyleri söylemek (öyle söylüyorsunuz ya…!) ile pratikte buna uygun davranmak farkl› fleylerdir. Türkiye Devrimci Hareketinde özellikle de 1980 öncesinde bu ve benzeri fleyleri savunan pek çok anlay›fl vard›. Do¤u Perinçek ve T‹‹KP’nin Halk Savafl› “savunuculu¤u” hat›rlans›n! Benzer anlay›fllar› savunan partiler bugün de var. Bunlardan birisi Proletarya Partisi iken bir di¤eri ise MKP tasfiyecili¤idir. Ama bu iki anlay›fl aras›nda benzerlik sadece söylemden ibarettir. Pratikte ise birisi komünist anlay›fl› ifade eder, di¤eri ise tasfiyeci anlay›fl›, birisi proleter demokrasiyi savunur, di¤eri ise darbecili¤i meflrulaflt›r›r. Ve iflte tam da bugün, Proletarya Partisi’nin geçmiflte ve bugün söylediklerini kan›tlar biçimde bu anlay›fllar›n›, farkl› bir biçimde allay›p pulland›rarak KKSG savunuculu¤uyla bir kez daha ortaya koyuyorlar. Bir kaç say› önce yazd›k. Ama tasfiyecili¤in görmemekte ›srarl› yaklafl›m› ve bu zemindeki çarp›tmalar› nedeniyle bir kez daha yaz›yoruz: “Bundan daha büyük bir çarp›t-
+
15-28 Ağustos 2003
14
15
ma, bundan daha kaba bir siyaset tarz› olur mu? Ya da gerçeklerle bu kadar oynayanlar›n, gerçeklerden söz etmeye haklar› olur mu? Söz etseler dahi kimi inand›racaklar? Yine ‘güçsüzlere’ zor uygulad›¤›m›z› iddia edenler; koca bir tarihten ancak birkaç olay gösterebiliyorlar. (Dikkat edilsin Proletarya Parti’sinin tarihinden bahsediyoruz, darbeci tasfiyecili¤in tarihinden de¤il bn.) Dahas› tüm bunlar› do¤ru veriler olarak kabul etsek dahi; bir partinin kendilerinden ayr›lanlara ‘zor kullanmay›’ siyaset haline getirdi¤i iddias›nda bulunmak, bu söylemlerin sosyal pratikteki karfl›l›¤›n›n ne oldu¤unu hiç anlamamaktad›r. Bunu yazan MKP yazarlar›n›n tarih haf›zas› zay›f olabilir; ama devrimci kamuoyunun haf›zas› Proletarya Partisi’nin bu konudaki prati¤ini hat›rlayacak kadar güçlüdür.”(417 Temmuz ‹flçi-Köylü) Tasfiyecilerin büyük “tarihi muhasebe”sine iliflkin elefltirilerimiz, kendilerini rahats›z etmifl olacak ki; “Gelinen aflamada bu sald›r› amaçl› yaz›lara yan›t vermeyi gerekli görmemizin bafll›ca iki nedeni var: Birincisi, elefltiri ve önerilerimiz ciddiye al›n›p olumlu sonuç vermedi. ‹kin-
“olgun” bir tarzda. Dedik ya “yavuz ay geçmeden mevcut MK üyeleri ve h›rs›z” misali…! kadrolar›n hemen hemen hepsi düfl‹flte bu yaklafl›m›n bir ürünü man›n eline geçerken, bu kadrolar›n al›nt›: “Yaz›da, ad› geçen kitapla Ma- içerisinde önemli bir kesim poliste oist Öncü “yalan” söylemek ve “de- çözüldü….”….. “…Bu kadrolar›n dikodu” yapmakla suçlan›yor, önemli bir bölümünancak her de Halk Savafl› Strane hikmetse tejisi kavray›fl› zay›fi bu Tasfiyecili¤ bugüne kat›. Birço¤u ise bu aya m la ›t n a k dar “yanoktada sallant›l›y› dialar›n id k li ir lan” ve “ded›….”.…“ II.OPK ruz. B davet ediyo dikodu” desonras›ndan bugüalt›nda › d a i m le y nilenler bir ö s e ne kadar (7-8 y›l) v u b i r le ik d türlü ortaya konferans vb. platgerçeklefltir r e ¤ e konmad›-koformlara ihtiyaç › r a ›r›l benzeri sald nulamad›. Sobile duymam›fl, rsa, la z a m la ›t n mut tek bir örörgütsel ilkelerini ka ›, ›n ¤ a c a y nek dahi verive tüzü¤ünü çi¤ba¤la kendilerini z a lemedi. Bunlar nemekten rahatlm o iflah konulsayd› kendilerinin r›n› s›zl›k duymam›flla k u ld o › c a eminiz ki Mat › r … ” . . . . birer iftir u B . r la a d oist öncü ger“….devrimci n u görmek zor i m çekler ve hakl› örgütlerle dae geriye n n a d r a ›l ›r elefltiriler karfl›yan›flma kültüsald riye e G ? r o s›nda tarihi murü zay›flam›fl, y l› a k k li ir b hasebeyle ortaya özellikle de sitasfiyecilerin a koydu¤u tutumulahl› mücadele d ›n lt a i m le y ö s nu sürdürür, çeveren devrimimi” m a s “ › r kinmeden özeleflci örgütlerle la ›k tak›nd ! r tiri veriraras›na meo r› kal›y la z o p di.”(adgy) Tasfisafe koy-
maya davet ediyoruz. Birlik söylemi ad› alt›nda gerçeklefltirdikleri bu ve benzeri sald›r›lar› e¤er kan›tlamazlarsa, kendilerini ba¤layaca¤›n›, kendilerinin iflah olmaz birer iftirac› olduklar›n› görmek zorundalar. Bu sald›r›lardan geriye ne mi kal›yor? Geriye tasfiyecilerin birlik söylemi alt›nda tak›nd›klar› “samimi” pozlar› kal›yor! ‹flte biz de bugün bu peçeyi kald›r›p at›yor ve tasfiyecili¤in gerçek yüzünü teflhir ediyoruz. ‹flin bir de di¤er taraf› var tabi ki. Bu da ayr› bir parti olarak faaliyet sürdüren bir örgütün kendi iç ifllerine kar›flma hakk›n› nereden al›yor bu baylar›m›z! Bu nas›l bir yaklafl›md›r. Proletarya Partisi’nin “içindeki klikleflme varl›¤›n› tehlikeli biçimde sürdürüyor”, “örgütsel ilkelerini ve tüzü¤ünü çi¤nemekten rahats›zl›k duymam›fl” gibi ifadeleri kullanabilmek için elinizde somut veriler olmas› gerekmez mi? Biz olmad›¤›n› biliyoruz. Çünkü böyle bir durum yok! Olmad›¤›na göre de nas›l böyle fleyler yazabiliyorsunuz? ‹flte bu yaklafl›m bile sizlerin tasfiyeci kafas›n› ele veriyor. ‹flte bu yüzden Proletarya Partisi “büyük tarihi muhasebenizi” elefltiriyor! Ancak tasfiyecili¤in bunu anlayabilece¤ini
cisi, söz konusu yaz›(lar)daki oldukça as›ls›z iddia ve suçlamalara yan›t vermeyi, ertelenemez devrimci bir görev olarak görmekteyiz. Çünkü bizim hem gazetemiz hem de ‹flçi Köylü gazetesi okurlar›na gerçekleri oldu¤u gibi aktarma görev ve sorumlulu¤umuz vard›r. Bu görevden kaçamay›z-kaç›lamazd›!” (adgy)denilerek “yavuz h›rs›z” örne¤ine soyunuluyor. Halk›m›z taraf›ndan çok bilinen bir örnek oldu¤u için burada girmeyi gerekli görmedi¤imiz bu örnekten sadece flunu söyleyebiliriz: “‹yi de h›rs›z kolumu b›rakm›yor!” Tasfiyecilik bugün Proletarya Partisi’nin kendilerine yöneltti¤i elefltirileri yalan ve dedikodu diyerek, somut tek bir örnek dahi verilmedi¤ini ileriye sürerek savuflturmaya çal›fl›yor. Hem de yine
yecili¤in özelefltiri verip vermeyece¤i bizi çok ilgilendirmiyor. Ama bizi ilgilendiren oldukça somut olarak ortaya koyulan baz› elefltirilerimizin görmezlikten gelinerek, söylenmemifl gibi yap›larak üstelik de bunun devrimci sorumluluk gere¤i ifade edilmesine tahammül gösteremiyor. Ve sekterlefliyoruz! Baylar lütfen yaz›lanlara bir daha bak›n. Türkiye devrimci ve demokrat kamuoyuna özelefltiri vermeniz gereken o kadar çok iftira, yalan ve çarp›tmalar›n›z var ki. Örnek mi? Buyurun size birkaç al›nt›: “….Ayr›l›klarda zora baflvuran bütün küçük burjuva örgütlerlerin siyaseti TKP/ML MK’s›n›n izledi¤i siyasetle ayn›d›r….”….. Proletarya Partisi kastedilerek “Konferansla bu örgütsel darbe aras›nda daha 6 (alt›)
sanm›yoruz! Anlasayd› zaten tasfiyeci olmazd›!!! Devam edelim; ayn› yaz›da daha önceden yazd›klar›m›za yönelik iftira yaklafl›m› devam ettirilmektedir. Ne de olsa tasfiyeci yazarlar›m›z “dürüstlük” rollerine devam ediyorlar ya..! ‹flte bu yaklafl›m›n ürünü bir al›nt›: “Yaz›da Komün çizgisi ve TKP(ML) Birlik’i MLM olarak tan›mlad›¤›m›z belirtilmekle aç›ktan iftira at›lmaktad›r…… Bahsi geçenlerden Maoist Parti Merkezi d›fl›ndakilerden herhangi birini MLM olarak nitelendirdi¤imizi ortaya koyan tek bir belge, yaz›, yay›n yoktur. Bu, kocaman bir iftirad›r. Söz konusu iki yap›y› MLM olarak tan›mlam›fl olsayd›k bunu sak›nmadan yazar ve savunusunu da yapard›k.”(adgy)
mufl…”…. “…yine bu politikaya paralel olarak vergilendirme ad› alt›nda halk s›n›f ve tabakalar›ndan insanlara karfl› sekter bir politika izlemifltir…”… “Örgüt içerisinde klikleflme varl›¤›n› tehlikeli bir flekilde sürdürmektedir…”…. “…kadrolar› devrim sorunlar›na oldukça s›¤ bir flekilde yaklaflmaktad›rlar. Kibirli ve ben merkezcidirler…”(…Bu Tarih Bizim…) ve saire ve saire… Daha önceki yaz›lar›m›zda da bu ve benzeri yaklafl›mlar› yazm›flt›k. Ancak tasfiyecilik “hani nerede, hani nerede diyerek!” bu yaklafl›mlar›m›z› savuflturmaya çal›fl›yor. ‹flte biz de bu yüzden, burada bir kez daha, birkaç al›nt›yla bu iddialar› kör göze parmak sokarcas›na yaz›yoruz. Tasfiyecili¤i bu iddialar›n› kan›tla-
+
15
15
Dedi¤imiz gibi biz okuduklar›m›z›, tasfiyecilerin kendi aç›klamalar›n› de¤erlendiriyoruz. Tasfiyeciler pek çok yaz›lar›nda ve yaklafl›mlar›nda; mezheplerinin oldukça geniflledi¤ini ifade etmekten çekinmiyorlar. “…Bir kifli-üç kifli tart›flmas›na girmeden, yani grubun-örgütün nicelik olarak küçüklükbüyüklü¤üne bakmadan tüm Maoistlerin bir parti çat›s› alt›nda örgütsel birli¤ini sa¤lamak tüm Maoistlerin görevidir. Buna, herhangi bir partinin üyesi ve aktivisti olmayan Maoist bireyler de dahildir…(abç)” (D.Demokrasi say› 14 Perspektif) Biz “iftiray›” daha da ileriye götürüyoruz. Tasfiyeciler tek tek bireylere de birlik ça¤r›s› yap›yorlar! Bir tek birlik ça¤r›s› yapmad›klar› ve ilkesel ayr›l›k olarak gördükleri TKP/ML Hareketi ve Bolflevik Partizan Hizbi’dir. Tasfiyeciler kendi “tarihi muhasebe”lerinde bu gerçe¤i aç›k aç›k ifade ederek, bu ayr›l›klar d›fl›ndaki di¤er ayr›l›klar› ilkesel düzeyde ayr›l›klar de¤il diye ilan etmifllerdir. O çokça savunduklar›
Maoist Parti Merkezi’nin ne oldu¤u da Proletarya Partisi aç›s›ndan nettir! Öylesine nettir ki bu konuda; tasfiyecilerin deyimiyle “inkarc›l›k yapacak” kadar bile bunlar› ciddiye almamaktad›r! Sonuç olarak bizim bu “iftira” karfl› sald›r›s›na diyece¤imiz tek bir söz var. Tasfiyeci güzergahta yolunuz aç›k olsun. Bu yaz›y› da çok fazla uzatmak istemiyoruz. Son bir al›nt›yla tasfiyecili¤in gerçeklere, tarihe nas›l yaklaflt›¤›n› ifade etmek istiyoruz. Bizim bugüne kadar tasfiyecili¤in son kongresi ve bu kongrelerinde gerçeklefltirdikleri büyük “tarihi muhasebe” ile ilgili söylediklerimizi özetleyen bir yaklafl›mlar›n› ortaya koymak istiyoruz. Bu söyledikleri tasfiyecili¤in parti anlay›fl›na, parti iflleyiflini kavray›fllar›na ve oradan da dünyaya, çevrelerine nas›l bakt›klar›na güzel bir örnek oluflturmaktad›r. Daha önceden bu sayfalar›m›zda yaz›lanlar› elefltirmek ad› alt›nda flöyle bir yaklafl›ma yer verilmifl:“…..Ya ifllerine gelmiyor, ya da tarih bilincinden ve dolayl› bilgi
PUSULA PART‹Y‹ ÖRGÜTLE CESARETLE ‹LERLE Proletaryan›n savafl kurmay› olan parti, onun en güçlü silah›d›r. Proletarya Partisi sadece öncü müfreze de¤ildir, ayn› zamanda örgütlü müfrezedir. Proletarya Partisi olmadan ne kitleler ne de devrimci savafl örgütlenir. Proletarya Partisi olmadan kitlelere önderlik edilemez ve s›n›f düflmanlar› alt edilemez. Devrimci savafl›n ç›tas›n› yükseltmek, ad›mlar› uygun hale getirerek, saflar› güçlendirmek için, süreci bütünlüklü ve kapsaml› çözümlemek ve buna uygun somut politikalar tespit ederek, müdahaleyi güçlendirmek gerekir. S›n›f bilinçli proletarya, kitleleri örgütlemek, devrimci savafl› örgütlemek, ç›tay› yükseltmek istiyorsa, parti silah›n› güçlendirmek zorundad›r. Bu silah› güçlendirmeden baflar›lar, kazan›mlar elde edemez. Parti sorunlar› sürecin temel sorunlar› olarak önümüzde durmaktad›r. Parti sorunlar›n›n çözüme kavuflturulmas›, partimizin daha güçlü birli¤i, partimizin Bolfleviklefltirilmesi, ideolojik olarak sa¤lamlaflt›r›lmas›, politik olarak niteli¤inin yükseltilmesi için birincil kofluldur. Süreç bütünlüklü incelendi¤inde bu sorunlara ilginin kesinlikle istenilen düzeyde olmad›¤›, bu konuda s›n›f bilinçli proletaryan›n üzerine önemli sorumlu-
luklar›n düfltü¤ü görülecektir. S›n›f bilinçli proletaryan›n ve tüm militanlar›n bu sorunlara vak›f olmas›, ders ve deneyimler elde etmesi, parti içi sorunlara çözümler gelifltirmek amaçl› önderli¤in perspektifini incelemesi bir zorunluluktur. Proletarya Partisi 7. Konferans ile birlikte örgütsel zaaflar›n› giderme konusunda önemli bir hamle yapm›flt›r. Bu hamle küçümsenmemelidir. Ancak, bu hamlenin bir ilk hamle niteli¤inde oldu¤u da görmezden gelinmemelidir. Geçen süreç incelendi¤inde bunun do¤ru bir belirleme oldu¤u görülecektir. Halen önemli sorunlar yaflanmaktad›r, bununla birlikte bir ilerlemenin de, geliflmenin de oldu¤u görülmektedir. Do¤ru müdahalelerin, 7. yönelime uygun ad›mlar›n kitlelerle iliflkilerinin geliflimine hizmet etti¤i, politik geliflmelere yönelik do¤ru politikalar›n partiye bir hareketlilik kazand›rd›¤›, partinin politik olarak geliflmesinin ancak, s›n›f savafl›m›na yönelme ve bu savafl›n içinde kitleleri örgütlemeyi içeren bir çal›flma tarz› ile mümkün oldu¤u görülmüfltür. Bu çal›flma tarz› bilimsel olarak do¤rudur. Bunun devam ettirilmesi ve sürekli olarak gelifltirilmesinde ›srarl›, sab›rl› ve cesaretli dav-
kaynaklar›ndan yoksundurlar….”(D. Demokrasi’nin 16-31Temmuz 2003) ‹flte tasfiyecili¤in olaylara yaklafl›m› buradan g›das›n› almaktad›r. Proletarya Partisi’ne yönelttikleri sald›r›lar› ve bu sald›r›lar›n›n zeminini oluflturan dedikodular›, iftira ve karalamalar› tarih olarak gösterme acayipli¤i kayna¤›n› bu bilinç çarp›kl›¤›ndan almaktad›rlar. Dolayl› bilgi kaynaklar›!!! Bir Komünist Partisi hakk›nda de¤erlendirme yapmak için onun belgelerine, söylediklerine bakmayacaks›n tam aksine her türlü dedikoduya, ne oldu¤u bilinmeyen söylemlere itibar edeceksin. Eh ne diyelim bunu yapsa yapsa tasfiyecilik yapar. Biz de onlara dolayl› bilgi kaynaklar›yla iyi yürümelerini sal›k veririz. ‹yi yürüyüfller..! Sonuç olarak tasfiyecili¤in son yaz›lar›nda ifade ettikleri bir yaklafl›ma cevap verirsek : “ ‘Kap› çalmak” m› dediniz? Tabii ki MLM’ler MLM de¤erlendirdi¤i bir partinin kap›s›n› çalacakt›r. Hem de bir ran›lmal›d›r. Bu özellikler geliflme için flartt›r. Proletarya Partisi bu özelliklere esas olarak sahiptir. Bütün mesele bu özellikleri a盤a ç›kartmak ve uygulamakt›r. Asla ak›ldan ç›kar›lmamas› gereken, yürüyüflün önünde engellerin oldu¤unun bilinciyle davranmakt›r. Proletarya Partisi içinde sürekli olarak burjuva yanlarla proleter yan›n mücadele içinde oldu¤unu, bunu somut olarak s›n›f bilinçli proletaryan›n faaliyetlerinde, yaklafl›mlar›nda, organlar›n kararlar›nda, örgütlülüklerin hareket tarz›nda ve tüm bunlar›n parti sorunlar›na, s›n›f savafl›n›n di¤er sorunlar›na yaklafl›mlar›nda görülebilir. Burjuva yanlar ›srar›n, sabr›n ve cesaretin önünde engeldir. Israr›, sabr› ve cesareti engelleyen her fley, nihayetinde burjuva ideolojinin içimizdeki d›fla vurumudur. Bunlarla mücadele edildi¤i oranda Proletarya Partisi’nde var olan olumlu özellikler prati¤in esas yönlendiricisi olacakt›r. Bu da geliflmenin oldu¤u alanlar veya faaliyetler incelenirken görülebilir. Proletarya Partisi cesaretle ilerleyen militanlar›m›z›n omuzlar›nda büyüyecektir. Cesareti k›rmaya yönelen, umutsuzluk ve karamsarl›k yayan, olumsuzluklar› geliflmenin de¤il statükoculu¤un bir parças› olarak yorumlayan tüm burjuva tarzlara karfl› ç›karak yürüyüfl büyütülür. S›n›f bilinçli proletarya, güvensizlik yayan tüm bireyci tutumlar› mücadele içinde alt etme bilinciyle hareket etmelidir. Gelecek, devrimci çözümlemele-
15-28 Ağustos 2003 kez de¤il bin kez çalacakt›r. Ta ki MLM tan›mlamas›n› kald›r›ncaya kadar da bu kap› çalma ifline b›kmadan-usanmadan devam edece¤iz.”(adgy) Arkadafllar›n kap› çalmas› durufllar›ndan kaynakl› olarak mümkündür. Buna bir fley diyecek de¤iliz. Kendi takdirleridir. Ancak yine de tasfiyecili¤e kap›n›n aç›lmayaca¤›n› bilmeleri iyi olur. Devrimci enerjilerini bofla harcamas›nlar. Son söz olarak flunu ifade edelim: Bugüne kadar bu taleplerin Proletarya Partisi için bir anlam ifade etmedi¤ini yazd›k. Israrla tasfiyecilerin “birlik rüyalar›n›n” gerçekleflemeyece¤ini vurgulad›k. Ancak olgunluk havalar›na bürünmüfl tarzda dolayl› bilgi kaynaklar›ndan beslenen, yalana, iftiraya, dedikoduya dayal› olarak yaz›lmaya devam eden ve Proletarya Partisi’ne sald›ran yaklafl›mlarla bu rüyan›n gerçekleflmeyece¤ini “bir ayr›nt› olarak da olsa adama mutlaka söylerler!” Bizden söylemesi… B‹TT‹ rin ve bunun üzerinde flekillenecek olan ›srar›n, sabr›n ve cesaretin sahiplerinin olacakt›r. Parti örgütlülü¤ünün sa¤lamlaflt›r›lmas› ve kitlelerin devrim için örgütlenmesi, gerilla savafl›n›n, koflullar›na uygun olarak gelifltirilmesi ile mümkündür. 7. yönelim sürecinde flehit düflen yoldafllar Emel KILIÇ, Murat ARICAK ve Bülent ERTÜRK gerilla savafl›nda partinin ›srar› ve cesaretinin simgesi oldular. Proletaryan›n ölümsüz flehitleri, Proletarya Partisi’ndeki ›srar›n ve cesaretin en yal›n, namuslu, militan durufllar› oldular. Onlar, bedenlerini devrimci savafla sürerek, gerilla savafl›n›n devrimci gücünü ve gelifltirilmesinin zorunlulu¤unu bir kez daha ortaya koydular. Gerilla savafl›n›n gelifltirilmesi parti örgütlülü¤ünün sa¤lamlaflt›r›lmas› ile ayr›lmaz bir flekilde iliflkilidir. Bugün 7. yöneliminin temel perspektifi bu anlay›flla flekillenmifltir. “PART‹Y‹ ÖRGÜTLE CESARETLE ‹LERLE” slogan› parti anlay›fl›n› gelifltirme çabas›n›n bir sonucudur. Tüm alanlarda parti örgütlülü¤ün sa¤lamlaflt›r›lmas› gerilla savafl›n›n gelifltirilmesiyle baflar›l›r. Ayn› zamanda gerilla savafl›n›n her geliflimi parti örgütlülü¤ün sa¤lamlaflt›r›lmas›n› sa¤layacakt›r. Bu anlay›fl› uygulamada ›srarl›, sab›rl› olmak; kazan›mlar› kavrayarak cesareti artt›rmak, yap›lmas› gereken bunlard›r ,bizler bunlar› yapaca¤›z, buna muktediriz.
16
15-28 Ağustos 2003
15
Kitle çal›flmas›, örgütlülük ve yeralt› örgütünün yarat›lmas› üzerine
S Ü R E C ‹ N AC‹L G Ö R E V ‹ “Konferans sonras›nda yap›lan çal›flmalar, konferansta belirlenen yönelime uygun olarak belli bir ilerleme sa¤lam›flt›r. Kitle çal›flmalar›nda yakalanan olumlu geliflimin sürdürülmesi ve parti örgütlülü¤ünün olmayan yerlerde oluflturulmas›, olan yerlerde gelifltirilmesi için çal›flmalar›n örgütlenme sorununa yo¤unlaflt›r›lmas› gerekmektedir. Örgütlenme sorunu bugün içinde partimizin birincil sorunudur.”
Güçlü bir yeralt› örgütü için, legal olanaklardan yararlanmak, bu imkanlar› geniflletmek legalizm de¤ildir. Dahas› legal-illegal mücadele aras›nda do¤ru bir tarzda ba¤lant› kurmayan, bu mücadele biçimlerinin birbirini tamamlayan de¤il, karfl›t› olarak gören mant›klar, anlay›fllar kavgay› büyütemezler, kitle mücadelesini gelifltiremezler. Proletarya Partisi yak›n tarihte gerçeklefltirdi¤i ikinci toplant›s›nda, son sürecini bir bütün olarak ana yönleriyle de¤erlendirirken; kitle çal›flmas›, örgütlülük ve yer alt› örgütünün yarat›lmas› sorunlar› üzerinde daha bir a¤›rl›kla durdu¤unu, al›nan kararlar›n içeri¤inde görmek mümkündür. Sorunun daha iyi anlafl›lmas› için, ikinci toplant›n›n belgelerinden baz› aktarmalar yapmakta yarar görüyoruz. “Konferans sonras›nda yap›lan
çal›flmalar, konferansta belirlenen yönelime uygun olarak belli bir ilerleme sa¤lam›flt›r. Kitle çal›flmalar›nda yakalanan olumlu geliflimin sürdürülmesi ve parti örgütlülü¤ünün olmayan yerlerde oluflturulmas›, olan yerlerde gelifltirilmesi için çal›flmalar›n örgütlenme sorununa yo¤unlaflt›r›lmas› gerekmektedir. Örgütlenme sorunu bugün içinde partimizin birincil sorunudur. Örgütlenme anlay›fl›yla ilgili olarak; partinin temel organlar›n›n olufltu-
rulmas›nda; illegal çal›flmalarda, illegalite-legalite iliflkisinde, kitle ile iliflkilerde, kadro sorununda önemli problemlerin henüz afl›lmad›¤›, bu nedenle de mevcut durumda örgütlenmenin birincil derecedeki öneminin devam etti¤i; görevlerimizin de bu temel üzerinde flekillenmesi gerekti¤i aç›kt›r.”(PMK 2. Toplant› Belgelerinden) En genel tan›m›yla ifade edecek olursak, kitlelerin eseri olan devrimin zaferi, ancak örgütle, Proletarya Partisi’yle mümkün olabilir. E¤er örgüt, örgütlenme yoksa, orada ciddi bir mücadeleden söz edemeyiz. Kendili¤inden kitle hareketleri, kendili¤inden mücadeleler sistemi rahats›z edebilir ama asla alternatif olamaz. Alternatif olmak; kitlelerin öfkesini ve tepkisini ba¤r›nda toplayarak, ideolojik-siyasal ve örgütsel olarak kitlelere yön veren ve o u¤urda savaflt›ran örgütlü bir gücün iflidir. ‹flte o güç partidir. Parti demek, yaflam›n her alan›nda örgütlülük demektir. Çünkü; kitlelerin gücü örgütlülü¤ünden gelmektedir. Bunun böyle oldu¤unu anlamak için derinlemesine bir araflt›rmaya da gerek yoktur. Sosyal prati¤i biraz irdelemek ve izlemek yeterlidir. Egemen s›n›flar›n; en küçük örgütlenme birimlerine, ekonomik ve siyasal talepler için oluflturulan sendikalara, demokratik hak ve özgürlüklerin s›n›rlar›n› geniflletmek için kurulan demokratik kurumlara ve saireye karfl› izledikleri yasakç› ve zorbaca yöntemler, örgütlülü¤e duyduklar› korkunun ve düflmanl›¤›n göstergesidir. Çünkü; örgütsüz kitleler güçsüz kitlelerdir. Yönetilmesi ve aldat›lmas›, oyalanmas› kolayd›r. Çünkü kitlelerin gücü say›sal kalabal›¤›ndan de¤il, örgütlülü¤ünden geliyor. Gerçek durumun ifade edilmesi bak›m›ndan Lenin yoldafl›n flu söylemleri çok ö¤retici ve ikna edicidir.
“…iflçi s›n›f›n›n gücü, örgütünden gelir. Kitleler örgütlenmedikçe proletarya bir hiçtir. Ama kitleler örgütlendi mi proletarya her fleydir.” (Lenin Seçme Eserler) Proletarya Partisi’nin bugün örgüt olgusuna daha çok vurgu yapmas›, yeralt› örgütünün yarat›lmas›n›n olmazsa olmaz oldu¤u gerçe¤ine dikkat çekmesi, objektif koflullardan ve flu an geldi¤i aflamadan kaynakl›d›r. Bunun anlam› flu an gelinen aflamada, ihtiyaca göre örgütlülüklerin yarat›lmas›, illegal çal›flmada, illegalite d›fl›nda her fleyle u¤raflan, hedefi belirsiz ve flekilsiz örgütlenmelerden uzak durulmas›d›r. fiunu unutmamak gerekir ki; s›n›f mücadelesinin ihtiyac›na, partinin yönelimine yan›t olmayan örgütün, komitenin ad› legal-illegal, gençlik-askeri olmas› bir fleyi de¤ifltirmiyor. Çünkü; burada gerçek olan tek fley, varolan komitenin, örgütlülü¤ün, partiyi, s›n›f savafl›m›n› ileriye tafl›maktan çok ona yük oldu¤udur. Ve parti mutlaka bu ifllevsiz ve flekilsiz yüklerden kurtulmal›d›r. ‹htiyaca yan›t olacak nitelikli örgütlükler yarat›lmal›d›r. Konferans›n “kitle örgütlenmesinde yo¤unlafl” perspektifinin özü de, merkezi göreve uygun olarak mücadele alan›n›n her cephesinde bu tür örgütlülüklerin yarat›lmas› için, kitle faaliyetlerinde yo¤unlaflarak, buradan yeni taze güçler a盤a ç›kar›p, bunlara dönük ideolojik ve siyasal e¤itimde yo¤unlaflmakt›r. Yeralt› örgütlülükleri ancak bu mücadele içinde öne ç›kan canl› ve dinamik güçler üzerinden kurularak gelifltirilebilir. Kitle mücadelesinden kopuk militanl›k olmaz. Kitle mücadelesinden kopuk ne yeni güçler a盤a ç›kar›labilir, ne de ciddi bir de¤iflimden söz edilebilir. Burada önemle görülmesi gereken nokta flu; kadro ve militan bak›m›ndan daralmalar›n yafland›¤›
+
15 dönemde; bu sorunun çözümü için dönemsel olarak belli alanlarda yo¤unlaflmak yanl›fl de¤il do¤rudur. Yine güçlü bir yeralt› örgütü için, legal olanaklardan yararlanmak, bu imkanlar› geniflletmek legalizm de¤ildir. Dahas› legal-illegal mücadele aras›nda do¤ru bir tarzda ba¤lant› kurmayan, bu mücadele biçimlerinin birbirini tamamlayan de¤il, karfl›t› olarak gören mant›klar, anlay›fllar kavgay› büyütemezler, kitle mücadelesini gelifltiremezler. Çünkü mücadele biçimleri aras›na “Çin Seddi” çekmek, yeni geliflmelere uygun olarak mücadele biçim ve taktiklerini belirlememek, öncünün ifli de¤il, kuyrukçular›n ve geliflmelerin gerisinde kalarak, burjuvaziye methiyeler düzerek kendilerini kand›ran gevezelerin iflidir. Oysa Bolflevik bir örgüt yaratmak için, her fleyden önce onun yarat›c›lar›n›n yarat›lmas› gerekir. Bunun da ancak s›n›f savafl›m› içinde olaca¤›, savafl içinde gerçeklefltirilebilece¤i konusunda asgari düzeyde bir hemfikirlik vard›r. Ancak sorun somutu incelemeye, somut duruma uygun olarak izlenen mücadele taktikleri ve at›lan pratik ad›mlar› de¤erlendirmeye gelince, hemen farkl›laflmalar ortaya ç›k›yor. Bu farkl›laflman›n temelinde, sürecin do¤ru alg›lan›p alg›lanmamas› sorunu yat›yor. Bu sorunun do¤ru alg›lanmas›, tüm enerjimizin prati¤e yönelmesinin yolu da, mevcut olan gerçekli¤imizin objektif bir temelde kavranmas›ndan geçiyor. Yedinci oturum sonras› kitle çal›flmas›nda at›lan pratik ad›mlar›n karfl›l›¤› belli alanlarda somut olarak görüldü. O halde bu ad›mlar› h›zland›rmak ve kal›c› hale getirmek için
Konferans›n “kitle örgütlenmesinde yo¤unlafl” perspektifinin özü de, merkezi göreve uygun olarak mücadele alan›n›n her cephesinde bu tür örgütlülüklerin yarat›lmas› için, kitle faaliyetlerinde yo¤unlaflarak, buradan yeni taze güçler a盤a ç›kar›p, bunlara dönük ideolojik ve siyasal e¤itimde yo¤unlaflmakt›r. Yeralt› örgütlülükleri ancak bu mücadele içinde öne ç›kan canl› ve dinamik güçler üzerinden kurularak gelifltirilebilir.
17 legal-illegal komiteler yaratmak gerekir. Özellikle düflman›n sald›r›lar› vb. gerçekleri hesaba katt›¤›m›zda yeralt› örgütlülü¤ünün yarat›lmas›, çal›flmalar›n bu noktada yo¤unlaflt›r›lmas› -ki bu zorunluluktur- ve yine kendi tecrübelerimizin yan›s›ra yeralt› çal›flmas›na iliflkin di¤er devrimci ve komünist partilerin deney ve tecrübelerinden ö¤renmek zorunlulu¤uyla karfl› karfl›yay›z. Bu yönlü, roman, an›, belge vb. her türden materyali incelemeli/inceletmeliyiz. Propaganda ve ajitasyon araçlar›m›z› daha da zenginlefltirmenin ve çeflitlendirmenin çabas› içerisine girmeliyiz. Ve hiçbir arac› küçümsememeliyiz. Unutmamal›y›z ki yasal olmayan her pratik çal›flma bize yeralt› çal›flmas›n›n al›flkanl›klar›n› kazand›r›r. Ve yeni duruma uygun bir flekillenifl içerisine/sürecine sokar. Yani hiçbir fley bir anda olmaz. Çal›flmalar›m›zda yeralt› al›flkanl›klar›n› kazanmam›z için, basitten karmafl›¤a do¤ru, ›srarl›, sab›rl› ve cesaretli ad›mlar atmam›z gerekir. Ve bugün sürecin acil görevlerinden biri de budur. Bu görev bize, varolan komiteleri daha da sa¤lamlaflt›r›p nitelikli hale getirmek, komitelerin olmad›¤› alanlarda ise, bunlar›n yarat›lmas› için çaba sarf etmeyi emrediyor. Örgütlenmede yeralt› perspektifi esas al›nmal›d›r. Ama biz biliyoruz ki; bu perspektifi bugün her alanda uygulayabilmenin çeflitli zorluklar› vard›r. O halde öncelikle yap›lmas› gereken, koflullar›m›z›n oldu¤u alanlarda hemen bu yönlü pratik ad›mlar atmak, di¤er alanlarda ise, bunun zeminini yaratmak için ad›mlar›m›z› daha bir h›zland›rmakt›r.
15-28 Ağustos 2003
Propaganda ve ajitasyon araçlar›m›z› daha da zenginlefltirmenin ve çeflitlendirmenin çabas› içerisine girmeliyiz. Ve hiçbir arac› küçümsememeliyiz. Unutmamal›y›z ki yasal olmayan her pratik çal›flma bize yeralt› çal›flmas›n›n al›flkanl›klar›n› kazand›r›r. Ve yeni duruma uygun bir flekillenifl içerisine/sürecine sokar.
15-28 Ağustos 2003
18
15
‹flçi s›n›f› ve emekçiler bu ülkeyi emperyalizme peflkefl çekenTürk hakim s›nflar›n› asla affetmeyecektir!
“TOPLUMA KAZANDIRMA YASASI” TOPLUMU ÇÜRÜTME YASASADIR! “Bu tür yasalar›n ilerici-devrimci güçler saflar›nda b›rakal›m bir çözülme yaratmas›n›, tam aksine yasan›n sonuçsuzlu¤u, yasa ç›karanlar› piflman edecek” duruma geldi. ‹flte biraz da bu nedenledir ki, Faflist Kemalist Diktatörlük bu onursuz yasaya yeni bir isim buldu. “Topluma Kazand›rma Yasas›.”
Ve yine herkesin bildi¤i bir baflka gerçeklik ise, TC’nin bu sald›rganl›¤›na karfl› gösterilen tav›rda bir de¤iflikli¤in söz konusu oldu¤udur. Bu da ‹mral› süreciyle daha bir sistemli hale dönüflen PKKKADEK önderli¤inin, teslimiyetçi reformist çizgisidir. Bu çizgi “bozkurtu” Kürt halk›na “kuzu” göstermeye çal›flt›, halen de çal›fl›yor. “Kart-Kurt”u, Kemalist Faflist diktatörlü¤e Kürt olarak kabul ettiren direniflçi çizginin hakl›l›¤› ve meflrulu¤u hakk›nda bugün Kürt halk›n›n tereddütleri ve kuflkular› da bu çizginin ürünüdür.
Yeni ad› “Topluma Kazand›rma Yasas›” da olsa, ilerici-devrimci kamuoyu “yeni” diye ç›kar›lan yasan›n Piflmanl›k Yasas› oldu¤unu biliyor. Osmanl›’n›n hileli-entrikac› kültürünün devamc›s› olan Faflist Kemalist Diktatörlük bu kez yine “yeni” bir yasayla kendini kurtarmaya çal›fl›yor. Ancak piflmanl›k yasalar›n›n iticili¤i, defalarca ç›kar›lmas›na ra¤men hiçbir sonuç vermemesi, deyim yerindeyse flöyle bir durum ortaya ç›kard›. “Bu tür yasalar›n ilerici-devrimci güçler saflar›nda b›rakal›m bir çözülme yaratmas›n›, tam aksine yasan›n sonuçsuzlu¤u, yasa ç›karanlar› piflman edecek” duruma geldi. ‹flte biraz da bu nedenledir ki, Faflist Kemalist Diktatörlük bu onursuz yasaya yeni bir isim buldu. “Topluma Kazand›rma Yasas›.” Öncelikle bu yasan›n niteli¤inden çok gündeme getirildi¤i koflullar üzerinde durmak istiyoruz. ABD’nin ufla¤› TC’nin, efendisinin ç›karlar› için Irak’a asker gönderme tart›flmalar›n›n yafland›¤› bir dö-
nemde; ABD’nin Ankara eski Büyükelçisi Pearson flu aç›klamay› yap›yordu: “KADEK’i silahs›zland›rmak için birlikte çal›fl›yoruz. Gerekirse güç kullan›r›z.” Denilebilir ki; bu ve benzeri aç›klamalar daha önceleri de bas›nda ç›k›yordu. Bu anlam›yla yeni bir aç›klama say›lmaz. Ancak flu aç›k ki bu aç›klamalar yeni say›lmayabilir fakat bölgede yeni say›labilecek geliflmeler yafland›/yaflan›yor. Bu yeni geliflmeler emperyalistleri yeni aray›fllara itiyor. Horlad›¤›, afla¤›lad›¤› uflaklar›na bu yeni duruma göre belli roller yükleme; karfl›l›¤›nda ise, baz› ekonomik k›r›nt›lar›n yan›s›ra, bölgesel anlamda da baz› sorunlar›n›n “çözümü” noktas›nda politikalarda destekler sunar/sunabilir. Tüm bunlar ihtimaller dahilindedir. ‹flte PKK-KADEK sorununda da ABD ve TC iliflkisini bu çerçevede ele al›p de¤erlendirmek gerekiyor. Burjuva medyas›nda ç›kan “yasan›n arkas›nda ABD var” haberleri bu yarg›y› güçlendirirken öte yandan CHP Genel Baflkan› Deniz Baykal’›n bu yönlü aç›klamalar› da bulunmaktad›r. Hatta, bu sosyal demokrat maskeli faflist, kraldan çok kralc› kesilerek, bir yandan bu yasaya “karfl›” ç›karken, di¤er yanda efendisine “befl bin KADEK gücünün kendilerine teslim edilmesi”ni isteyebilecek kadar ileriye gidiyor. Tüm bu tart›flmalar, Barzani ve Talabani güçlerinin ABD’nin ç›karlar› için k›l›ç sallad›¤›, Irak’a “demokrasi”(!) getirdi¤ini söyleyen ABD emperyalizminin militarist güçlerinin her gün Irak halk›n›n kurflunlar›yla can verdi¤i/yaraland›¤› ve Türk hakim s›n›flar›n›n belli bir kesiminin “Amerikal›lar çok öldü, biraz da bizimkiler ölsün, böylece ABD’nin azarlamalar›nda da kurtuluruz. Gerçek birer uflak oldu¤umuzu gösterme f›rsat›n› kaç›rmayal›m”(!) 盤l›klar›n›n at›ld›¤› bir dönemde gündeme geliyor.
+
15
Bu yasaya flu veya bu flekilde katk› sunmaya, mazeret üretmeye kalkan kim olursa olsun, siyasal kimli¤i, etiketi ne olursa olsun, aç›kça karfl› devrime hizmet ediyordur. Onursuzlu¤a meflruluk kazand›r›yordur. Ve hiç kuflkusuz ki; bugün ilerici olman›n, devrimci olman›n bir ölçütü de, proletaryan›n, ezilen halklar›n hakl› ve meflru savafl›mlar›na karfl› kurulan her tuza¤› bozmak, oynanan her oyunu bofla ç›karmaktan geçmektedir Esas olarak PKK-KADEK güçlerine dönük ç›kar›lan ama f›rsat bu f›rsat deyip Sivas katliamc›s›, Hizbullah kontrac›s› gibi devletin kirli ifllerini yapan katillerin de af edilmesinin önünün aç›ld›¤› bu yasada, Barzani ve Talabani’nin rolü tart›fl›labilir. (Hatta bu tart›flma içerisinde, tart›fl›lacak bir de¤erde bile bulunulmayabilir.) Ama bu uflaklar›n, KADEK ve KADEK güçlerini silahs›zland›rmak, Irak’taki Kürt topraklar›nda bir tek KADEK militan›n›n kalmamas› noktas›ndaki arzu ve istemlerinin ne kadar güçlü oldu¤u tart›fl›lmaz. Tüm bu istemlerini gerçeklefltirirken, mümkün oldu¤u kadar Kürt halk›n›n tepkisini asgari düzeye indirgemek isteyecekleri de bir o kadar tart›fl›lmazd›r. TC’nin PKK-KADEK ve onun flahs›nda Kürt halk›na karfl› izledi¤i imha ve inkara dayal› politikas›nda bir de¤ifliklik olmad›¤›n›, san›r›z gözlerine at gözlükleri takmayan ve baflka hesaplar içerisinde olmayan her ilerici-demokrat-devrimci ve yurtseverin malumudur. Ve yine herkesin bildi¤i
19
bir baflka gerçeklik ise, TC’nin bu sald›rganl›¤›na karfl› gösterilen tav›rda bir de¤iflikli¤in söz konusu oldu¤udur. Bu da ‹mral› süreciyle daha bir sistemli hale dönüflen PKK-KADEK önderli¤inin, teslimiyetçi reformist çizgisidir. Bu çizgi “bozkurtu” Kürt halk›na “kuzu” göstermeye çal›flt›, halen de çal›fl›yor. “Kart-Kurt”u, Kemalist Faflist diktatörlü¤e Kürt olarak kabul ettiren direniflçi çizginin hakl›l›¤› ve meflrulu¤u hakk›nda bugün Kürt halk›n›n tereddütleri ve kuflkular› da bu çizginin ürünüdür. Bu çizgi bugün Kürt halk›n› “bar›fl, kardefllik” ad› alt›nda, koflulsuz bir teslimiyetin, “onurlu bar›fl” ad› alt›nda “onursuz bir yaflam›n”, paket paket demokrasi eflli¤inde bask› ve zulmün, tecavüzlerin, iflkencenin tüm h›z›yla sürdürüldü¤ü bir durumun efli¤ine getirdi. Bugün bu sald›r›lar›n devam› niteli¤inde olan ise somut ad›yla “Topluma Kazand›rma Yasas›”d›r. Bu yasaya flu veya bu flekilde katk› sunmaya, mazeret üretmeye kalkan kim olursa olsun, siyasal kimli¤i, etiketi ne olursa olsun, aç›kça karfl› devrime hizmet ediyordur. Onursuzlu¤a meflruluk kazand›r›yordur. Ve hiç kuflkusuz ki; bugün ilerici olman›n, devrimci olman›n bir ölçütü de, proletaryan›n, ezilen halklar›n hakl› ve meflru savafl›mlar›na karfl› kurulan her tuza¤› bozmak, oynanan her oyunu bofla ç›karmaktan geçmektedir. Bu sayfalarda ABD emperyalizminin sorunlar›n çözücüsü de¤il, yarat›c›s› oldu¤unu hep yazd›k/yazmaya da devam edece¤iz. Çünkü; gerçek olan da budur. Ve biz de gerçekleri yazmaya devam edece¤iz. “ABD’siz sorunlar çözülmez, ABD’nin karfl›s›nda de¤il, yan›nda olmak gerekir” diyen ve özellikle de Kürtler içerisinde olan, kendini Kürt “dostu” ilan edenlere baz› uyar›larda bulunmay› görev biliyoruz. Birincisi; emperyalizmden medet umanlar, “kim çözüm istiyorsa biz ondan yanay›z” diyenler, “TC çözüme gelmiyor, çözüme kim geliyorsa biz var›z, bu ABD de olabilir” diyenler; emperyalizm tarihine bak›n, tarih yaflanand›r, yaflanan ise gerçektir. Gerçeklere gözümüzü kapatabili-
riz ama onlar› yok sayamay›z. Çünkü; onlar bize ra¤men vard›r. ‹kincisi; Irak halk›n›n kurflunlar› nedeniyle her gün kendi topraklar›na ceset torbalar› yollamak zorunda kalan emperyalist haydutlar›n uflaklar›yla-özellikle de TC ile- kendi kamuoylar›n›n tepkisini de dikkate alarak, ceset torbalar›n›n say›s›n› en aza indirmek ve k›smi ekonomik k›r›nt›lar, esas olarak da PKKKADEK güçlerini etkisiz hale getirilmesi karfl›l›¤›nda, TC, askerini Irak’taki en çat›flmal› bölgeye yerlefltirme pazarl›¤›n› yapma olas›l›klar›n› asla göz ard› etmemeleri gerekir. ‹nsanl›k tarihi, s›n›f savafl›m› tarihidir. Yani, ezen ve ezilenlerin savafl›m›, toplumsal de¤iflimlerin motorudur. S›n›flar›n ortaya ç›k›fl› ile birlikte, egemen sömürücü s›n›flar, s›n›fsal ç›karlar›/siyasal iktidarlar› için, ezilenlere hep bask› ve zulüm uygulam›fllard›r. Di¤er bir ifadeyle, yönetenler, hakl› ve meflru bir temelde savafl›m›n› yürüten yönetilenleri “vatan hainli¤iyle”, “d›fl güçlerin ufla¤›”, “kand›r›lm›fl, kaybedilmifl insanlar” olarak tan›mlam›fllar/tan›mlamaktad›rlar. Ve düzenlerini sa¤lamak, s›n›fsal ç›karlar›n› korumak için de “kaybedilenlere” karfl› yasalar, kurallar ç›kartm›fllard›r. ‹flte, “af”, “piflmanl›k” vb. gibi uygulamalar da bu yasa ve cezalar diyalekti¤inin içinde ele al›n›p de¤erlendirildi¤inde daha bir yerli yerine oturur. E¤er sorunu s›n›fsal bir perspektifle ele al›rsak-ki almak zorunday›z- o zaman kaybedenin kimler oldu¤unu, kazan›lmas› ve yok edilmesi gerekenlerin kimler oldu¤unu, rahatl›kla yerli yerine oturtabiliriz. En basit tan›m›yla, devrimcilik, komünistlik köhnemifle, çürümüfle, dura¤anl›¤a cepheden itirazd›r. Yaln›z itiraz da de¤il, bu itiraza uygun bir de¤iflim ve dönüflüm yaratma eylemidir. Çürümek, yozlaflmak demek, s›n›f›n ç›karlar›na, yani eme¤ine, ahlak›na, kültürüne yabanc›laflmakt›r. Di¤er bir anlat›mla, kendi s›n›f› için kay›p, egemen sömürücü s›n›flar›n ç›karlar› için ise, “vatansever ücretli bir köle” olmak demektir. Tam da burada flunu söyleyebiliriz: Egemen sömürücü s›n›flar için, “vatansever” ya da “iyi bir vatandafl” olman›n yolu; egemen sömürücü s›n›flar›n ç›karlar›na hizmet etmektir. Daha da somutlarsak; emperyalistleri alk›fllamakt›r. Onlar›n ç›karlar› için, Kore, Afganistan, Irak demeden her tarafa asker göndermektir. “Vatan›n ç›karlar›” için, sömürüye, zulme ses ç›karmamakt›r. “Her koyun kendi baca¤›ndan as›l›r” felsefesine uygun olarak, kendi ç›karlar›n› tehlikeye düflüren dayan›flmay› ve her türlü örgütlenmeyi yads›yan bencilbireyci bir toplum yaratmakt›r. Ve iflte; bugün yurtseverlere, devrimcilere,
15-28 Ağustos 2003 komünistlere karfl› “Topluma Kazand›rma Yasas›n›” ç›karanlar, bu bencil, bireyci toplumun yarat›c›s› olan egemen sömürücü zorbalard›r. S›n›f bilinçli proletarya için, devrimciler için, as›l kay›p ve hain olanlar, mutlaka ama mutlaka yok edilmesi gerekenler; bugün emperyalizmin ç›karlar› için ç›rp›n›p duranlard›r. Sömürü ve zorbal›kta s›n›r tan›mayanlard›r. Ezilen Kürt ulusunu yok sayanlar, ulusal demokratik taleplerini görmezlikten gelenlerdir. Demokrasi, ba¤›ms›zl›k ve sosyalizm için dövüflenler, ilericiler, devrimciler, yurtseverler, “topluma kazan›lan” de¤il tam aksine bir avuç sömürücü s›n›f›n ve emperyalistlerin ç›karlar› için, s›n›fsal de¤erlerine yabanc›laflt›r›lm›fl, kültürel ve ahlaki olarak yozlaflt›r›lm›fl yani kay›p say›lm›fl, kaybettirilmifl bir halk›n yeniden kazanma, aya¤a kald›rman›n savafl›m›n› yürütme onurunu tafl›yanlard›r. Dolay›s›yla kim kimi kazan›yor? Kim kimi affediyor? Türk, Kürt ve di¤er tüm emekçi halk için, as›l kay›p ve hain olan bugün bu yasay› ç›karanlard›r. ‹flte bu hainler emperyalist efendileriyle birlikte yok edilmeye, yerin yedi kat dibine gömülmeye, ve hiçbir zaman affedilmemeye lay›kt›rlar. Yine yasan›n ç›kmas›yla birlikte; egemen s›n›flar›n sözcüleri çok yönlü ve kapsaml› bir psikolojik savafla girdiler. “Teslim olanlar için bar›nma merkezleri” haz›rlama, bu merkezlere baflvuranlar› sorgulamak için atanan savc›lar, zaten itirafç› olanlar›n yasadan yararlanmak için baflvurma haberlerini ön plana ç›kartarak vermeleri ve daha çok kiflinin baflvuraca¤›n› “umduklar›n›” sürekli yenilemeleri vb. vb. pefl pefle s›ralan›yor. Kald› ki yüzlerce kifli teslim olsa da ne de¤iflir ki? Baflta iflçi s›n›f› olmak üzere, tüm emekçilerin ve Kürt ulusunun hakl› ve meflru mücadelesinin hakl›l›¤›na ve meflrulu¤una gölge mi düfler? Kesinlikle hay›r! Olacak olan tek fley s›n›f savafl›m›n›n bu çetin yürüyüflünde, yorgun düflenlerin olaca¤›, “kurtuluflu” kendi cellad›n›n kollar›nda bulanlar›n, düflman›n elinden “bir tas çorba” içmek isteyenlerin olabilece¤i gerçekli¤ine tarihin bir kez daha tan›kl›k yapabilece¤idir. Hepsi o kadar. Bu yasaya evet diyen, her birey onur ve onursuzluk aras›nda onursuzlu¤u tercih etmifltir. Onuruyla ölmeyip bu koflullarda yaflama tercih edilmiflse, düflman›n icazeti alt›nda, yasal koflullarda mücadele etmeyi esas almak bir meziyet say›lm›flsa, bu anlay›fltaki kiflilikler yaflayarak kaybolmay› ye¤lemifltir. Unutmamak gerekir ki, iflçi s›n›f› ve emekçi halk›n tarihi, yaflayarak kaybolanlardan de¤il ama hep onuruyla ölenlerden söz ediyor.
20
15-28 Ağustos 2003
15
TÜK‹YE’N‹N EN BÜYÜK GÜVENL‹K SORUNU ORTADO⁄U’DA AMER‹KA’DIR Emperyalist sald›rganl›k gündemi tüm s›cakl›¤›yla devam ederken, ülkemiz cephesinden ise “Irak’a asker gönderme” tart›flmalar› h›zla sürüyor. TC, yine Türkiye halk›n›n evlatlar›n› kanl› pazarl›klarda, efendisine uflakl›¤›n› kan›tlamak üzere masaya sürüyor. Di¤er yandan Irak’ta direnifl büyüyerek sürüyor. Yaln›zca ABD askerlerine de¤il, tüm iflgalcilere ve iflbirlikçi/uflaklar›na karfl› da sürüyor. Ve halklar›n düflmanlar›na ve uflaklar›na karfl› “insaf” yok. ‹flte bir bakan›n ABD’nin paral› askerlerine direniflçilerin yerini gösteren o¤lunu cezaland›rmas› kimine göre “vicdans›zl›k” iken, esasta ise Irak halk›n›n iflgale ve yard›m yatakç›lar›na karfl› duruflunu gösteriyor. Bu s›cak gündem içinde Yeni fiafak gazetesi yazarlar›ndan ‹brahim Karagül ile Irak’taki direnifl, ‹ran, Suriye ve TC’nin tavr› üzerine yapt›¤›m›z söylefliyi yay›nl›yoruz. ‹brahim Karagül - ABD 1 May›s’ta Irak’ta kazan›lan bir zaferden söz ediyor. Ancak Irak’ta direnifl sürüyor. Ve ortalama her gün bir ABD askerinin öldü¤ü haberleri geliyor. Siz bu durumu nas›l de¤erlendiriyorsunuz? -Amerika asl›nda 11 Eylül’den sonra bütün uluslararas› operasyonlar›n› gözden geçirirsek, hiçbir yerde zafer kazanm›fl de¤ildir. Afganistan örne¤ini vermek laz›m Irak’tan önce. Amerika Afganistan’da da zafer kazanm›fl de¤ildir. Zaferi Afganistan’da da ilan ettiler. Çat›flmalar›n bitti¤ini ilan ettiler. Orada bir hükümet kurdular, ama bu yaflam›yor. fiimdi Karzai hükümetini bir model olarak kurdular. Buna karfl› Taliban ile pazarl›k yap›yorlar. Nitekim bu hükümetin Kabil’in d›fl›nda hiçbir etkisi yok. Kabil’in d›fl›nda Afganistan’da kaos var. Ve bunu bir zafer olarak ilan ediyorlar. Bunda bile baflar›l› de¤iller. Irak’ta daha da kötü durumdalar. Irak’ta ise asl›nda beklenen bir savafl olmad›. Yani bir pazarl›k oldu ve Irak ordusu teslim oldu. Pazarl›¤›n içinde olanlar, ülkeyi teslim ettiler Amerika’ya. Zaten Amerika’n›n askeri gücüne bölgede hiçbir ülkenin ordular› direnemez. Böyle teknik anlamda bir direnme flans› yok. Ve Amerika Ba¤dat’› kolayca ele geçirdi. Savaflarak ele geçirmedi. Bunun askeri bir boyutu yok. Ba¤dat’a girene kadar direnenler, baz› küçük gruplar ve Irak ordusunda yer almayan gönüllü gruplar. Yani bir askeri zaferden bahsetmek mümkün de¤il. Genel anlamda bir zaferden bahsetmek ise hiç mümkün de¤il. Dünyada büyük güçler birçok askeri zafer kazanabilirler ama istikrar› sa¤layamazlar, hakim olamazlar, bar›fl› kazanamazlar. O ülkede bir yönetim tesis edemezler. Bir ülkeyi iflgal etmek nispeten kolayd›r. Ama iflgal alt›nda uzun süre tutmak, oraya hakim olmak ço¤u zaman mümkün de¤ildir. Amerika bu anlamda birçok ülkeyi iflgal etti ama flimdiye kadar çok az bir halka karfl› mücadele verdi. Yani bir ülkenin halk›na, sivil halk›n bir ulusal ba¤›ms›zl›k savafl› ile yüzleflmedi. Örne¤in bir Vietnam örne¤i. Orada halka karfl› savaflt›. Ve Vietnam halk›na karfl› savafl› kaybetti. Amerikal› gözlemciler flunu söylüyor: ‹kinci defa Amerika bir halka
karfl› savaflla yüz yüze. Ve bunu üçüncü Körfez Savafl› olarak nitelendiriyorlar. Irak’ta asla bir zafer olmad›¤›n› ve gittikçe durumun kötüleflti¤ini söylüyorlar. Ve Amerika’n›n Üçüncü Körfez Savafl›n› kazanma ihtimalinin son derece zay›f oldu¤u ve bununla yüzleflmemesi, bu savafla girmemesi, bu savafla giren süreci durdurmas›, buna yönelik formüller bulunmas› gerekti¤i konular›nda Amerikan yönetimine sürekli uyar›lar yap›yorlar. Bunun için Amerikan yönetimi flunu yap›yor flimdi; bu duruma uluslararas› koalisyon görüntüsü vermeye çal›fl›yor. Ve çevresindeki ülkelerden, dünyadan, normal geleneksel Amerikan müttefiklerinin d›fl›nda daha küçük, ulusal sorunu pek fazla olmayan, uluslararas› sahneye ç›kma flans› olmayan ülkelerden asker topluyor ve uluslararas› koalisyon görüntüsü vermeye çal›fl›yor –ki do¤rudan kendisine yönelen tehdidi yay›yor. Yani tehdidin a¤›rl›k noktas›n› yay›yor. Dolay›s›yla Irak halk›yla kendisi aras›nda bir tampon güç oluflturmaya çal›fl›yor. Bu anlamda da bir zaferden bahsetmek asla mümkün de¤ildir. Amerika’n›n bak›fl aç›s›yla konuflursak Irak’a hakim olmas›, orada bir hükümet kurmas› ve Irak halk›n›n da deste¤ini almas› bir zaferdir, ama bu da söz konusu de¤ildir. Vietnam’da 6 ay sonra direnifl bafllad›, ama Irak’ta hemen ayn› hafta içinde bafllad›. Ve gittikçe örgütlenen, gittikçe kapsama alan› geniflleyen bir direnifl var. Bugün hala bunun örgütlü oldu¤u söylenemez ama bu zamanla örgütlenebilir. Bu ihtimal yüksektir. Yani bir zaferden bahsetmek mümkün de¤il. - Buradan Türkiye’ye geçersek, son süreçte U¤ur Ziyal’in Amerika ziyareti, ard›ndan 11 askerin gözalt›na al›nmas›, iki generalin Türkiye’ye gelifli ve en son A. Gül’ün Amerika ziyareti. Bu süreçte Türkiye’nin de Irak’a asker göndermesi gündeme geldi. Bu aç›dan Türkiye’ye Irak’ta ve Ortado¤u’da ne rol veriliyor? Siz Türkiye’nin asker göndermesine ne diyorsunuz? -Türk-Amerikan iliflkilerinin tarihine bakt›¤›n›z zaman Türkiye özellikle so¤uk savafl›n sona ermesinden sonraki Türk-Amerikan iliflkileri Türkiye’nin aleyhine kurulmufltur. 1990’dan sonra dünyada küresel denge de¤iflti. Art›k
Amerika’n›n karfl›s›nda bir güç, bir blok, bir denge yok. Ama, So¤uk Savafl dönemi devam ediyormuflças›na TürkAmerikan iliflkileri devam etti. Dünyada birçok ülke, birçok bölgesel ülke, tüm güçler yeni duruma göre konumlar›n› yeniden belirlemeye çal›flt›lar. Ama Türkiye’de böyle bir aray›fl olmad›. Bunu Kafkaslar’da, Balkanlar’da, Orta Asya’da, hatta Ortado¤u’da gördük. Türk Amerikan ‹srail Atlantik çerçevesi içinde iliflkiler devam etti. Son 10 y›ld›r Türkiye, asl›nda her hareketinde, kendi etraf›ndaki çerçeveyi daraltan bir süreci yaflad›. Mesela Türkiye’nin Kafkaslar’a, Orta Asya’ya yönelik politikas› Amerika’y› o bölgeye tafl›d› ama kendisi gidemedi. Türkiye, Amerika’n›n bütün uluslararas› operasyonlar›na gönüllü destek verdi. Balkanlar’dan al›n, Do¤u Timor’a kadar. Her tarafa do¤rudan, otomatik, hiç tart›flmas›z destek sundu. Amerika’n›n bütün iflgal operasyonlar›na destek verdi. Bu, gelenekselleflmifltir neredeyse. Türkiye’nin son 10 y›ld›r Irak politikas› ayn› flekilde kendisine dönmüfltür. Kuzey Irak’la ilgili politikalar› bugün Türkiye’nin en büyük bafl a¤r›s›d›r. Bu bafl a¤r›s›n›n alt›nda Türkiye’nin kendi imzas› var. Neden? Çünkü Türkiye kendi politikalar›n› de¤il Amerika’n›n politikalar›n› o bölgede uygulad›. Yani bölgesel güvenli¤ini, kendi d›fl politikas›n› Amerika’n›n menfaatlerine havale etti. Amerika, Türkiye ad›na Türkiye’nin Irak, Kafkas, Orta Asya politikas›n› belirledi. Türkiye bugün bunun s›k›nt›s›n› yafl›yor. Bunun karfl›s›nda bir varl›k gösteremiyor. Türkiye ayn› flekilde bu uluslararas› operasyon deste¤ini devam ettirmeye çal›fl›yor. Amerika da bu sürecin devam etmesini istiyor. Ama Afganistan’dan sonra baz› fleyler de¤iflmeye bafllad›. Sadece Türkiye için de¤il bütün dünya için de¤iflti. Afganistan operasyonuna genifl bir uluslararas› kat›l›m, destek oldu. Çünkü o zamanlar, bu bir anti terör savafl› olarak kabul ediliyordu, 11 Eylül’ün s›cak atmosferinde yap›ld›¤› için genifl bir kat›l›m vard›. Bugün Amerika’ya karfl› duran ülkeler Almanya, Fransa gibi ülkeler bile bu operasyona destek vermiflti. Ama flu k›sa zaman içinde flu anlafl›ld› ki, Amerika’n›n terörle mücadele diye bir derdi
yok asl›nda. Amerika, bu konjonktürü kendi ulusal ç›karlar› için, küresel hakimiyet için istismar ediyor. Bunu herkes gördü. Dikkat edin Irak operasyonuna kimse destek vermedi. Yani normal Anglo-Amerikan ittifak›n›n d›fl›nda dünya bu operasyona destek vermedi. Yani bunun terörle mücadele ya da ulusal güvenlik ve dünya insanlar›n›n ortak ç›karlar› için olmad›¤›n› herkes gördü ve destek vermedi. Ve Türkiye için de bu geçerlidir. Yani Türkiye’de giderek durumun art›k Türkiye’nin aleyhine dönmeye bafllad›¤›n› gördük. Türkiye’nin bugün en büyük güvenlik sorunu Ortado¤u’da Amerika’d›r. Amerika, Türkiye için ve tüm bölge ülkeleri için en büyük güvenlik sorunu haline gelmifltir. Yani daha önce ABD, Türkiye’nin güvenlik sorununa iliflkin bir s›¤›nma kabul ediliyordu. Ama flimdi Amerika’n›n kendisi güvenlik sorunu haline gelmifltir. Ortado¤u’nun merkezine yerleflen bir güç, ve bu gücün kesinlikle burada kalmayaca¤›, yani çevresiyle de ilgili planlar›n›n oldu¤unun aç›kça tart›fl›ld›¤› bir durumda Türkiye’nin bunlar› kendilerine hiç dokunmayacak flekilde alg›lamas› son derece safl›k olur. Yani böyle bir fley olamaz. Sadece K. Irak de¤il, Irak art›k fiilen parçalanm›flt›r, Irak’›n art›k genel kanaat, üniter bir devlet olarak yaflayamayaca¤› aç›kt›r. Böyle bir istikrars›zl›k Ortado¤u’da bafll›yor. Bunun d›fl›nda Suriye’ye yönelik bir müdahale süreci, ‹ran’a yönelik bir müdahale gelifltirilmeye çal›fl›l›yor. - Di¤er ülkelere geçmeden önce, Türkiye’nin ABD’ye bak›fl›nda bir de¤ifliklik olmak zorunda diyorsunuz. Peki ABD’nin Türkiye’ye bak›fl›nda da bir de¤iflim olmad› m›? Yani biz, “stratejik müttefiklik” masal›na inanm›yoruz ve bunu “stratejik uflakl›k” olarak tan›ml›yoruz. Ama bugün bunun da ötesinde ABD’nin Türkiye’ye karfl› tutumlar›nda bir de¤iflim, sertleflme mevcut. Bunu nas›l de¤erlendiriyorsunuz?
+
15 -Türkiye ile ABD aras›nda asl›nda stratejik bir ortakl›k yoktur. Stratejik iliflkileri vard›r. Amerika’n›n iki stratejik orta¤› vard›r: ‹ngiltere ve ‹srail. Zaten Amerika, 11 Eylül’den sonra, Bush yönetimi iktidara geldikten sonra, müttefiklik anlay›fl›n› tamamen de¤ifltirdi. Art›k geleneksel ve uzun vadeli müttefiklerinin olmad›¤›n› aç›klad›. Olaya, konuma, soruna göre müttefik seçeceklerini aç›klad›lar. Sadece Türkiye’yi de¤il, Amerika bütün müttefiklerini terk etmifl durumda. Amerika da ayn› flekilde Türkiye’nin bölgesel gücünün Amerika ve ‹ngiltere’nin Ortado¤u’daki operasyonlar›, yeni düzenleyici tav›rlar› için engel olarak görüyor. Yani bir cayd›r›c› güç olarak görüyor. Yani o anlamda Türkiye ile rahat iflbirli¤i yapamayacak. Yapamayaca¤›n› da tezkere krizinde gösterdi. Mesela Türkiye topraklar›nda yaklafl›k 70-80 bin asker konuflland›rmak için Güneydo¤u’nun yar›s›nda askeri üs kurma pazarl›klar› yap›l›rken asl›nda tezkere daha reddedilmeden önce pazarl›klarda flu aç›kça görüldü. Asl›nda Amerika, Türkiye’nin istedi¤i hiçbir fleyi vermiyor. Yani ekonomik yard›mlar ayr› bir konu, ama stratejik ölçekte bölge güvenli¤ine yönelik pazarl›klarda Türkiye’ye Irak’ta asla belirleyici bir rol vermiyor. Dünyada bu uluslararas› konjonktür devam etti¤i sürece, Amerika’n›n bu yay›lmac›l›¤›, Ortado¤u ve Asya’ya yönelik yay›lmas› devam etti¤i sürece, bu yay›lmac›l›k Türkiye’nin de ç›karlar›yla çat›flacakt›r. Bölgede Orta Asya ve Ortado¤u bütünü içerisinde çok daha genifl düzenlemeler planlan›yor. Bir küresel güç savafl› var. Yani sadece Türkiye’nin, Amerika’n›n oldu¤u de¤il, Avrupa’n›n da, Rusya’n›n da, ‹ran, Çin hatta Hindistan’›n oldu¤u bir güç mücadelesi var. Orta Asya’dan Kuzey Afrika’ya kadar. Özellikle mesela Afganistan’da, Basra Körfezi ve K›z›l Deniz; bu üç bölge çok önemli. Do¤uya do¤ru gitti¤inizde Malaka Bo¤az›. Bu dört bölge Amerika’n›n kesinlikle hakim olmak istedi¤i bölgeler. Yani biz daha yak›nda olmas› aç›s›ndan Basra Körfezinden K›z›l Denize kadar Do¤u Akdeniz ile beraber bu üç bölge gelecekte en büyük ç›kar savafllar›n›, mücadelenin yaflanaca¤› bölge olarak görüyoruz. Zaten Irak’a iflgal süreci de bunun bir bafllang›c›. Irak, ‹ran, Suriye, Lübnan; bu hatt› tamamen denetim alt›na almaya çal›fl›yorlar. Ve buralar gelece¤in enerji kavflaklar› olacaklar. Dünya ticaretini kontrol eden, hem askeri hem ekonomik olarak buralara sahip olan ülkelerin genifl çapl›, yani bölgenin tamam›na egemen olma mücadelesidir bu. Mesela Irak’a yerleflti Amerika. K. Irak’ta fiili bir durum var, Amerikan deste¤iyle. Ve iflaretler, bu fiili durumun daha da geliflece¤ini, güçlenece¤i gösteriyor. Bizzat Amerikan kaynaklar› bunu aç›kça dile getiriyorlar. Bunun d›fl›nda Türkiye’yi K. Irak’a sokmuyorlar. Yeniden asker gönderiyorlar. Ama Orta Irak’a, çat›flmalar›n en yo¤un oldu¤u bölgeye. Yani paral› asker konumuna getiriyorlar. Irak’ta bir ortakl›k de¤il. Bu bir kalkan gücü. Yoksa asla Irak’›n gelece¤ini belirleme konusunda bir pay verme diye bir fley yok. TürkAmerikan iliflkileri bu yönlü dünya konjonktüründe geri dönüflü olmayan bir sürece girmifltir. Bu, Amerika için bir menfaat çat›flmas› ama Türkiye için güvenlik kayg›s›d›r. Bunu baz› çevreler anlad›. Türkiye’de yap›lan bir ankete göre Türkiye’nin %73’ü Amerika’y› tehdit olarak görüyor.
21 Türkiye tarihinde böyle bir olay yok. Ve bugün gittikçe de artan bir olgu bu. - Yani sonuç olarak ABD’nin küresel hedefleri içinde Türkiye’nin yeri yok… -ABD için yok. Türkiye’ye aktif rol vermiyor. Yani birçok ülkeye aktif rol vermiyor. Dikkat ederseniz Avrupa’ya vermiyor. Onun d›fl›nda Do¤u Avrupa ile Rusya aras›nda yeni bir müttefik hatt›, Balkanlar’da yeni bir müttefik hatt› oluflturmaya çal›fl›yor. Dikkat edin, Amerika’n›n yeni müttefiklerine; asla uluslararas› sahnede yer almam›fl, uluslararas› gelene¤i hiçbir zaman olmam›flt›r. Amerika böyle bir müttefikler koalisyonu, Amerika’n›n müttefikleri koalisyonu oluflturmaya çal›fl›yor. Eskileri terk etmifl durumda. Çünkü eskilerini bir yük görüyor ve eskilerini rahat kullanamad›¤›n›, onlar› bir engel olarak görmeye bafll›yor. Manevra alan›n› daralt›c› güçler olarak görüyor. -fiimdi Suriye ve ‹ran’a geçebiliriz. Irak’› ABD askeri olarak kolayl›kla iflgal etti. Ama bu ülke y›llard›r ambargo alt›nda olan, parçalanm›fl bir durumdayd›. Peki ‹ran ya da Suriye hedefleri bu kadar “kolay” olacak m›? Zira ‹ran ve Suriye Irak’›n parçalanm›fll›¤›ndan, güçsüzlü¤ünden çok uzak. -fiimdi 12 y›l silahs›zland›r›lan bir Irak’› iflgal etti Amerika. Yani tamamen askeri gücü çökertilen, moral olarak çökertilen, ulusal direnci k›r›lan, onuru zedelenen bir ülkeyi iflgal etti. Ki bu yukar›da da söyledi¤imiz gibi bir askeri zafer de de¤ildi. Askeri bir hedef al›nacak bir güç de de¤ildi. Suriye’yi baflka bir kategoride tutabiliriz. Suriye çok güçlü bir ülke de¤il ama siyaseten çok güçlü. Ortado¤u’daki bütün denklemlerin içinde yer alan bir ülke. Özellikle ‹srail ile iliflkileri bak›m›ndan ve Arap dünyas›n›n bir anlamda sözcülü¤ünü yürütmesi bak›m›ndan. Ama ‹ran farkl› bir fley. Yani Amerika bu bölgede flu ana kadar askeri bir hedefle çat›flmad›. ‹ran ayr›ca yaln›z bir ülke de¤il. ‹ran’›n Avrupa ile iliflkileri çok güçlü, Rusya ile stratejik ortak birçok alanda. Yani 15-16. yüzy›ldan bu yana Ruslarla ‹ranl›lar›n Asya üzerinden, Kafkaslar üzerinden bir stratejik ortakl›klar› vard›r. ‹ki ülkenin rejimleri de¤iflse de bu ortakl›k de¤iflmez. ‹ran’›n Çin ile iliflkileri de çok güçlü. Yani o anlamda ‹ran tart›fl›l›rken Amerika için Liberya’ya asker göndermek veya Irak’›, Afganistan’› iflgal etmek, bombalamak gibi bir sonuç ortaya ç›kmaz. ‹ran, hem askeri anlamda çok ciddi bir güç hem de özellikle siyasi alanda çok güçlü bir ülke. O anlamda bu bir süreç. Bunun ne zaman olaca¤›n› bilemezsiniz, bu bir y›prat-
ma sürecidir. Mesela Suriye’yi sürekli hedef gösteren aç›klamalar yap›l›yor. Ama asl›nda do¤rudan Suriye’ye yönelik de¤il. Uluslararas› güç dengeleri aç›s›ndan karfl›l›kl› bir manevra gelifltirme taktikleri bunlar. Ama bu sadece bu devletlerle s›n›rl› de¤il. Yani Amerika’n›n karfl›s›nda bir güçler koalisyonu oluflmaya yüz tutuyor. Bu henüz bir birlik, bir blok, bir denge olmasa bile ciddi bir muhalefet oluflmufl durumda. Bir Almanya-Fransa, ekseri Rusya ile beraber hareket ediyor. Bir örnek anlatay›m: 1997’lerde Almanya-Fransa, Rusya ve ‹ran aras›nda böyle bir hat oluflturuldu ki, öyle bir ekonomik ve siyasi dayan›flma hatt› oluflturuldu ki, Berlin’den Moskova’ya, Tahran’a ve Basra Körfezi’ne uzanan bir hat oluflturuldu. Türkiye’de bu çok tart›fl›lmad› asl›nda. Bu hat Amerika’n›n Orta Asya’daki bütün projelerini bitirdi. Clinton’un Orta Asya politikas› ondan iflas etti. 11 Eylül ile bu da¤›ld›, donduruldu. fiimdi yeniden gelifliyor. Yani o anlamda ‹ran, bölgesel ve küresel dengelerde çok aktif bir ülke. Böyle de¤erlendirmek laz›m. ‹ran’›n hedef al›nmas› sadece ‹ran’la bafllay›p biten bir olay de¤il. Ortado¤u’dan Kafkaslar’a, Avrupa’dan Rusya ve Çin’e kadar bütün ülkelerin güç merkezlerini etkileyen bir durum. Çok zor bir hedef. Amerika’n›n da yak›n bir dönemde ‹ran’› askeri anlamda hedef alaca¤›n› zannetmiyorum. Ama bu bir politika. Bu taktik de¤il, uzun vadeli bir strateji. Bunlar stratejik hedeflerinin araçlar› olarak kullan›l›yor. Bunun kaç y›l sürece¤i belli de¤il. Çünkü Irak’›n ne olaca¤› belli de¤il. Irak’taki direnifl güçlendi¤i sürece Amerika’n›n ‹ran ve Suriye’ye yönelik taktikleri ertelenecektir. O anlamda özellikle Suriye’nin kaderi Irak’a ba¤l›d›r. Irak’taki, Filistin’deki direnifle ba¤l›d›r. Lübnan’daki duruma ba¤l›d›r. - Belki askeri olarak de¤il ama ülkenin içindeki güçleri kullanabilir mi? Örne¤in ülkedeki Azerileri ya da di¤er gruplar›, hatta rejim karfl›t› ö¤rencilerin protestolar›nda oldu¤u gibi rejimden rahats›zl›k duyan güçleri kullanabilir mi? -fiimdi ‹ran’da s›k›nt› var. Yani rejimle kitleler aras›nda s›k›nt› var. ‹ran kendi içinde bu s›k›nt›y›, o aç›l›m› sa¤lamak zorunda. Yoksa baflka kötü sonuçlara yol açar. Bu, Amerika’n›n ‹ran’a yönelik tehdidinden ziyade ‹ran içinde daha ciddi s›k›nt›lar› var. Bunun fark›ndalar zannediyorum. Mesela o ‹ran’daki Tahran’daki gösteriler, Amerika’n›n do¤rudan yönlendirdi¤i, do¤rudan ‹ran’da rejimi alafla¤› etmeye yönelik bir fley de¤il. Bu kaç y›ld›r devam eden rutin bir olayd›r, ayn› tarihlerde devam edi-
Vietnam’da 6 ay sonra direnifl bafllad›, ama Irak’ta hemen ayn› hafta içinde bafllad›. Ve gittikçe örgütlenen, gittikçe kapsama alan› geniflleyen bir direnifl var. Bugün hala bunun örgütlü oldu¤u söylenemez ama bu zamanla örgütlenebilir. Bu ihtimal yüksektir. Yani bir zaferden bahsetmek mümkün de¤il.
15-28 Ağustos 2003 yordu. Ve Amerika’n›n hiçbir rolü yok. Sadece propaganda yaparak onlara moral destek oldu. Ama bu moral deste¤ini de, o gösterileri yapanlar ne kadar kabulleniyor? O da ayr› bir fley. Mesela Türkiye’de gösteriler olur. 5-10 bin kifli devleti protesto eder. Ama bu rejim tehdidi de¤ildir. Yani belli hukuki, siyasal ya da sosyal çevrelerin memnuniyetsizliklerinin d›fla vurulmas›d›r. Bu ülkeyi bölmek ya da parçalamak diye de¤erlendirmek çok a¤›r olur. Ayr›ca sisteme karfl› olan herkes Amerikanc› m›? Böyle bir fley düflünebilir misiniz? Yani böyle bir genelleme yap›lamaz. S›k›nt› sistemin kendi içinde var. Onu aflmaya çal›fl›yorlar. Aflabilirler, ya da aflamazlar, o ayr› bir fley. Ama bak›yorsunuz Türk medyas›n›n “‹ran bölünüyor, ayaklanma, halk isyan› var” deniliyor. Böyle bir fley yok. Bir isyan öyle kolay geliflmez. Ö¤rencilerin Tahran sokaklar›nda gösteri yapmas›yla milyonlarca insan harekete geçmez. Bu eflyan›n tabiat›na ayk›r›d›r. - 1990’lar›n sonlar›nda ö¤renci hareketleri çok daha yo¤undu. Ancak bugün ABD’nin sald›rgan söylemleriyle ayn› döneme denk gelmesi etkili oldu. -1997’de çok daha yo¤undu. Bunu kulland›lar, zaman olarak örtüfltü. ‹ran’a yönelik Amerikan tehdidiyle örtüflünce sesi çok ç›kt›. Azeri konusu da öyle. Azerilerin büyük bir k›sm› için böyle bir fley yok. ‹ran’da Amerika’n›n do¤rudan destekledi¤i Azeri örgütler var. Ama bunlar Azeriler içinde geneli temsil etmiyorlar. Tabi Azeri kart› oynarlar. Belli gruplar› harekete geçirebilirler de. Ama bütün Azerileri harekete geçirmeleri mümkün de¤il. - Son olarak Türkiye medyas›n›n tutumu ile ilgili sormak istiyorum. Örne¤in 11 asker meselesinde manfletler at›ld›. “Hain Coni” vs. diye. Daha üzerinden bir hafta geçmiflken, bu kez asker göndermeye gelince gazetelerin büyük ço¤unlu¤u ve köfle yazarlar› yeniden Amerikanc› kesildiler. Bir gazeteci olarak siz bu konuda ne düflünüyorsunuz? -Türkiye’de s›k›nt› bu. Her fley günlük gazete manfletleriyle tart›fl›l›yor. Hep günlük refleksler gelifltiriliyor. Dünyaya günlük bak›yoruz. Halbuki böyle bir dünya yok. ‹nsanlar Afganistan, boru hatlar›, Körfez, hakimiyet vs. bunlar› tart›fl›rken belki de 30-40 y›ll›k hesap yap›yorlar. Ama Türkiye’de yaln›zca medya de¤il, TC’nin resmi d›fl politikas› da savunma ve reflekslere dayan›yor. Korkulara ve tedirginliklere dayan›yor. Yani Türkiye’nin uzun vadeli stratejisi olmuyor belki. Hep taktik manevralarla iflleri yürütüyorlar. Bugün genel s›k›nt›n›n nedeni budur.
22
15-28 Ağustos 2003
Yol Haritas›’n›n her yan›
15 8 MORO L‹DER‹ SALAMAT YAfiAMINI Y‹T‹RD‹
ÇIKMAZ SOKAK flad›klar› bunu bir kez daha do¤rulad›.
ABD emperyalizminin küresel hedeflerinde kilit noktada bulunan Ortado¤u’ya yeniden flekil verme, kendisi için “sorun” olan ülke ve bölgeleri yeniden düzenleme giriflimi, Filistin özgülünde “Yol Haritas›” olarak flekillendirilmiflti. Daha önce Oslo, Camp David süreçleri deneyimiyle ABD emperyalizminin hiçbir sorunun “çözümünün” halklar›n yarar›na olmad›¤›n›/olamayaca¤›n› yaflayarak ö¤renen Filistin halk›, flimdi de “Yol Haritas›na” s›k›flt›r›lmaya, direnifli k›r›lmaya ve kendi topraklar›nda sürgün yaflam›n› sessizce kabullenmeye “davet ediliyor”. Daha önce Yol Haritas› plan›n›n tek tek maddelerini inceleyerek Filistin halk› için bunun köleli¤in yolu oldu¤unu ortaya koymufltuk. Bugün bu plan›n ortaya at›lmas›ndan bu yana geçen zaman içinde Filistinlilerin ya-
F‹L‹ST‹N’DE BERL‹N DUVARI Filistinliler, böyle diyorlar Bat› fieria’da infla edilen duvar için. ‹srail’in Filistinlileri gettolara bölmek için yeni bir Berlin Duvar› infla etmesi “gelifltirilmeye çal›fl›lan bar›fl sürecinin” ne oldu¤unu aç›kl›yor. ‹srail ise bu duvar›n “güvenlik duvar›” oldu¤u konusunda ›srarl›. ABD ise tüm ikiyüzlülü¤ü ile ‹srail’i duvar konusunda “elefltirirken” di¤er yandan da yap›lan görüflmelerde “ABD’nin Yahudi Devleti ‹srail’in güvenli¤ine sars›lmaz derecede önem verdi¤ini” belirtmekten geri durmuyor. Bunun yan›nda Filistin taraf›na ise “terörist” sald›r›lar›n durmamas› halinde Filistin devletinin kurulmayaca¤› tehdidinde bulunuyor, nihai sonuç için Filistin yönetiminin “terörist” gruplar› da¤›tmas› gerekti¤ini yineliyor. ‹srail’in intihar sald›r›lar›n› önleme gerekçesiyle çekti¤i duvar, Yeflil Hat’tan s›k s›k saparak, Bat› fieria’n›n içlerine nüfuz edip Yahudi yerleflimlerini de kaps›yor. Böylece Filistin topraklar›ndan geçen duvar, Yol Haritas›’na göre kald›r›lmas› gereken yerleflimlerin etraf›n› çevirerek Filistin topraklar›n› köstebek yuvas›na döndürüyor, Filistinlilerin seyahat ve istihdam›n› engelliyor. Bunlar›n da ötesinde esas kayg› kayna¤› ise, ‹srail hükümetinin “bar›fl görüflmeleri” s›ras›nda güvenlik duvar›n› Filistinlilere de facto s›n›r olarak dayatma ihtimali. Ve duvar, Filistinlilerin kurtulufl
mücadelesinin çevresinde yükseldikçe yükseliyor. Duvar, gölgesini Filistinlilerin umutlar›n›n üzerine bir karabasan gibi uzat›yor. Ama as›l engel duvarlar de¤il. Filistin halk› bu duvar› delmesini de bilir. Ancak esas duvar, hala emperyalizmden medet uman, onun “çözümünü” kendi çözümü sananlar›n bilinçlerindeki duvar. TUTUKLULAR SERBEST, YEN‹LER‹ YOLDA 6 A¤ustos günü 300 Filistinli tutsa¤› serbest b›rakan ‹srail, ayn› gün Bat› fieria’n›n Eriha kentine girerek 10 Filistinliyi tutuklad›. ‹srail’in serbest b›rakt›¤› ilk tutsaklar, Ramallah kenti yak›nlar›ndaki Ofer’deki tutsaklar oldu. Otobüslerden inen tutsaklar zafer iflaretleri yaparak, topraklar›n› öptüler. Bu 300 tutsaktan sonra ‹srail yönetimi, 100 tutsa¤› daha b›rakaca¤›n› aç›klad›. Ancak bu say› Filistin’in serbest b›rak›lmas›n› istedi¤i 6 bin tutsa¤›n yaln›zca yüzde 5’ini oluflturuyor. Ayr›ca serbest b›rak›lan tutsaklar›n yaklafl›k % 70’inin zaten ay sonunda b›rak›lacak tutsaklar aras›nda oldu¤una dikkat çekiliyor. Bunun yan›nda ‹srail birlikleri serbest b›rak›lan tutsaklar›n yerlerini vakit kaybetmeden doldurmak için harekete geçti. Eriha kentinde soka¤a ç›kma yasa¤› ilan eden birlikler, evlerde tek tek arama yaparak 10 Filistinliyi tutuklad›. Eriha, ‹srail ordusunun, Eylül 2000’de bafllayan intifadadan beri, Bat› fieria’da yeniden iflgal etmedi¤i tek yerleflim birimiydi.
PAR‹S’TE TECR‹TE KARfiI PROTESTO Hapishanelerde bulunan devrimci-komünist tutsaklar›, 19 Aral›k 2000 tarihinde gerçeklefltirdi¤i katliam ile F tipi zindanlara koyan faflist Türk devleti, gelinen aflamada siyasi tutsaklara yönelik yeni tecrit hücrelerini infla etmifl, bunlar›n bir k›sm›n› tamamlam›fl (Diyarbak›r ve Denizli), di¤erlerinin yap›m› ise sürmektedir. Toplam 16 bin kiflilik kapasiteye sahip olan D (mezarl›k) tipi zindanlar, yerin alt›nda ve yaklafl›k 1,5 metre yüksekli¤inde infla edilmektedir. F tipi zindanlar ile devrimci-komünist tutsaklar› teslim alamayaca¤›n› anlayan faflist türk devleti bu yeni zindan tipi ile de tutsaklar› teslim alamayacakt›r. Yine son süreçte dillendirilmeye bafllanan, 12 Eylül dönemi uygulamalar›n›n bafl›nda gelen Tek Tip Elbise (TTE) uygulamas› da devrimci tutsaklar taraf›ndan direniflle karfl›lanacakt›r. Çünkü, hapishaneler mücadelesinin tarihi göstermifltir ki, hiçbir tecrit, toplumdan koparma ve teslim alma politikas› devrimci tutsaklar› mücadeleden vazgeçirememifltir. Geliflen bu olaylar› Avrupa kamuoyuna teflhir etmek ve varolan F tipi tecrit uygulamalar›n› protesto etmek amac›yla 9 A¤ustos 2003 tarihinde, ‹flçi-Köylü, At›l›m, D. Demokrasi, Ekmek ve Adalet, Odak, K›z›lbayrak ve Al›nteri okurlar› taraf›ndan bir miting düzenlendi. Sayg› duruflu ile bafllayan miting yap›lan Türkçe ve Frans›zca konuflmalarla sürdü. Mi-
tingde, “‹çerde d›flarda hücreleri parçala”, “Kahrolsun faflist Türk devleti”, “Devrim flehitleri ölümsüzdür”, “Yaflas›n devrimci dayan›flma” vb sloganlar›n at›ld›¤› miting, okunan fliirlerle devam etti. Yaklafl›k 120 kiflinin kat›ld›¤› miting, ülkedeki geliflmelere sessiz kal›nmamas› ve duyarl› olunmas› yönündeki ça¤r› ile son buldu. (Paris)
Filipinler’in Moro Adalar›nda ulusal kurtulufl ve kendi kaderini tayin için silahl› mücadele veren Moro ‹slami Kurtulufl Cephesi (MILF) lideri Haflim Salamat geçirdi¤i kalp krizi sonucu yaflam›n› yitirdi. Salamat’›n ölüm haberiyle ilgili bir aç›klama yapan Filipinler Ulusal demokratik Cephe (FUDC)-Ulusal Konseyi Moro halk›n›n devrimci mücadelesinin liderinin bafle¤mez cesaretini ve karal›l›¤›n› selamlad›. Konsey, çok ciddi hasta olmas›na ra¤men hastaneye götürülmeyi ve düflman›n eline geçme riskini kabul etmeyen Salamat’›n Moro halk›n›n kalbinde yaflayaca¤›n› söyledi. Moro ‹slami Kurtulufl Cephesi-Bangsamoro ‹slami Silahl› Güçleri ile Filipinler Komünist Partisi-Filipinler Ulusal Demokratik Cephe-Yeni Halk Ordusu aras›ndaki iflbirli¤ini infla eden kifli oldu¤unu ifade etti. Yerine geçen El Hac Murat’›n, Moro halk›na büyük hizmetler kaydetti¤ini ve onun liderli¤i alt›nda MILF ve FKP aras›ndaki dostluk ve iliflkinin sürece¤ine emin olduklar› ifade edildi.
8 EZLN GÖRÜfiMELERE SON VERD‹ Zapatista Ulusal Kurtulufl Ordusu (EZLN), bundan sonra Meksika Federal Hükümeti ya da siyasi partiler ile herhangi bir görüflmede bulunmayaca¤›n› bildirdi. Aç›klamada “Zapatistalar art›k temel mücadele yöntemine geri dönecektir. Çünkü Meksika’y› yöneten siyasi s›n›f, milyonlarca Meksikal›n›n umutlar›n› suya düflürüp onlara s›rt çevirmifltir” denildi. Latin Amerika ülkeleri Internet portal› Poonal’da yay›nlanan bir habere göre ise EZLN’nin bu karar› önümüzdeki dönem içinde gerçekleflecek birçok de¤ifliklik nedeniyle ald›¤› belirtiliyor. Önümüzdeki günler içinde Zapatistalar’›n örgütlü gücü olan K›z›lderili halklar›n›n oluflturdu¤u yüksek konseyin de EZLN’nin aç›klamalar› do¤rultusunda bir bildirge yay›nlamas› bekleniyor. 8 KORS‹KA’DA SAVAfi KIZIfiIYOR Korsika’da statü de¤iflikli¤ini öngören Frans›z projesi için, 6 Temmuz’da yap›lan referanduma, Korsika halk›n›n “Hay›r” demesinden sonra bölgede gerilim de yükseldi. Korsika’n›n ba¤›ms›zl›¤› için mücadele eden Korsika Ulusal Mücadelesi Cephesi (FLNC) Savaflç›lar Birli¤i’nin ateflkesi bozdu¤unu ilan ederek silahl› eylemlerine bafllamas›ndan sonra FLNC’nin di¤er kanad› Ads›zlar da 7 ayd›r sürdürdükleri ateflkesi bozdu ve “Silahl› mücadeleyi daha köklü olarak yeniden bafllat›yoruz” diyerek eylemlerini bafllatt›¤›n› ilan etti. 8 ASHRAF ‹BRAH‹M AÇLIK GREV‹NDE M›s›r’da ABD’nin Irak’a yönelik sald›rganl›¤›n› Kahire’ye yapt›klar› bir gösteri ile protesto eden yüzlerce kifliden 69’u bu gösteri nedeniyle yarg›lan›rken, içlerinden Ashraf ‹brahim’in (28) tutukluluk hali sürüyor. Ayn› zamanda Filistin Direnifli ile Dayan›flma Halk Komitesi üyesi olan ‹brahim, tutuldu¤u Mahkum Tora Hapishanesindeki hücresinde 30 Temmuz günü açl›k grevine bafllad›. Konuyla ilgili aç›klama yapan ‹nsan Haklar› Gözlemcisi “Ashraf ‹brahim’e yap›lan zulüm, M›s›r hükümetinin kanuna uygun muhalefeti cezaland›rmakta kararl› oldu¤unu sembolize etmektedir. ‹brahim’in özgürlü¤üne kavuflmas› reddedilerek yaflam› tehlikeye at›lmaktad›r” dedi. ‹brahim, açl›k grevine bafllamadan önce avukatlar›na flöyle demiflti: “Düflünce ve ifade etme özgürlü¤ü ilkeleri için, k›z›m›n kararl› bir ailede en basit haklar›ndan ve 100 gündür ‘yolculukta’ olan babas›n› görme hakk›ndan yararlanmas› için ölüm mücadelesine haz›r›m.”
23
15
15-28 Ağustos 2003
Filipinler Komünist Partisi’nden talimat Filipinler Komünist Partisi, kendisine ba¤l› olarak halk savafl›n› yürüten Yeni Halk Ordusu’na yönelik bir talimat yay›nlayarak çürümüfl orduya (AFP) ve ABD-Arroyo rejimine karfl› daha çok taktik sald›r›lar bafllatarak ordu içindeki parçalanmay› ve isyanlar›n fliddetlendirilmesini istedi. FKP sözcüsü Gregorio “Ka Roger” Rosal taraf›ndan, ordu mensubu 300 askerin 27 Temmuz’daki isyan›ndan 20 saat sonra yay›nlanan talimatta yaln›zca AFP’yi y›pratmak için de¤il, Arroyo rejiminin tüm terör savafl›n› ortadan kald›rmak ve AFP içindeki bölünmelerin ve isyanlar›n daha da derinleflmesinin de yard›m›yla ordudan daha fazla silah elde etmek için taktik sald›r›lar›n art›r›lmas› gerekti¤i yer al›yor. Rosal, yay›nlanan talimatta flu görüfllere yer verdi: “AFP çürümüfltür, çünkü en bafltaki rolü ezilen ve sömürülen halk›n ç›karlar›na ve direnifline
karfl› yabanc› ve büyük burjuvazinin ve yerel oligarflinin ç›karlar›n› savunmaktad›r. Ve çünkü onun çürümüfl yüksek görevlileri halktan ve kendi yard›ma muhtaç askerlerinden çalmakta ve aldat›lm›fl, moralleri bozuk askerleri güçlü kitle deste¤i, gerilla savafl›nda uzmanl›¤› ve bölgesel ustal›klar›yla yüksek moralli devrimci güçlere karfl› kaybedilen bir savafla yaflamlar›n tehlikeye atarak, zorluklar içinde savaflmaya göndermektedir. Son y›llarda Yeni Halk Ordusu’nun büyümesinin de gösterdi¤i gibi, uzun süreli halk savafl› do¤ru ve galip aflamadayken, AFP hem savafl alan›nda ve hem de halk›n yüreklerinde her gün daha çok kaybetmektedir.” Ka Roger ayn› zamanda, çürümüfl sistemi gerçekten de¤ifltirmek isteyen asker ve polisleri de devrimci harekete kat›lmaya veya devrimci güçlerle iflbirli¤ini sa¤laman›n yollar›n› bulmaya
Dünyadan Notlar NÜKLEER SALDIRI TEHD‹D‹ EMPERYAL‹ST SALDIRI TEHD‹D‹N‹N B‹R PARÇASIDIR Son zamanlarda, gündeme tepeden inme yeni bir tart›flma sokuluyor: Nükleer savafl/sald›r› tehlikesi. Emperyalist varl›¤›n kaç›n›lmaz sonucu olan emperyalist savafl, gündemin arka s›ralar›na geriletilmeye çal›fl›l›rken, bir tak›m “terörist” devlet veya gruplar›n nükleer gücü, dünya halklar›n›n karfl› karfl›ya bulundu¤u tehlikenin nesnesi olarak gösterilmektedir. Oysa, nükleer silahlar›n varl›¤› ve emperyalist savafllar›n kaç›n›lmazl›¤› birbirini besleyen iki olgudur. Nükleer savafl/sald›r› tehlikesi dünya kamuoyunun yeni bir gündemi de¤ildir. Nükleer silahlar›n üretilmesinden ve özellikle de Hiroflima ve Nagazaki’ye at›lan atom bombalar›ndan bu yana bu silahlar›n kullan›lmas› tehlikesi, özellikle de emperyalist devletler aras› gerginlik dönemlerinde daima gündeme gelmifltir. Rus Sosyal Emperyalizmi’nin ve ABD emperyalizminin, karfl›l›kl› olarak nükleer güçlerini gelifltirdikleri ve bu durumun emperyalist devletlerin birbirlerine karfl› sald›rgan tutumlara girmelerinde belli bir –esas de¤il- cayd›r›c›l›k ö¤esi tafl›d›¤› bilinmektedir. Günümüzde, nükleer savafl/sald›r› tehlikesi baflka bir biçim alt›nda gündeme sokulmufl durumdad›r. Özellikle ABD emperyalizminin politikalar›na karfl› ç›kabilecek, bu politikalar›n uygulanmas›na engel olabilecek; bütünlüklü varl›¤› bu politikalar için sorun olan ve bu yüzden parçalanmas› gereken devletlerin geliflmesini engellemek için gelifltirdi¤i “yeni” stratejisi gere¤ince, nükleer tehdit, baz› devlet ve örgütlerin gücü ile aç›klanmaya çal›fl›lmaktad›r. Bu, sadece ABD
emperyalizminin yaymaya ve kabul ettirmeye çal›flt›¤› bir demagoji de¤il, tüm burjuva dünyan›n s›k› s›k›ya sar›ld›¤›, kapitalist-emperyalist devletlerin üzerinde “hemfikirlik” sa¤lad›¤› bir demagojidir. Gündemde tutulan devletler Kuzey Kore ve ‹ran’d›r. ‹flgal edilmesinden önce Irak da bu devletlerle birlikte an›l›yordu. Bunlara ek olarak, bu devletlerin baz›lar› ile ba¤lant›l› oldu¤u iddia edilen radikal ‹slami örgütler de nükleer tehlikenin baflka bir oda¤› olarak an›l›yor. Bu devletlerin nükleer gücü dünya halklar›n›n “özgür dünya”lar›na bir tehdit olarak gösteriliyor. Irak’ta söz konusu iddia yerle bir oldu. B›rakal›m nükleer bir tehdit oluflturmas›n›, Irak’ta kimyasal silah bile “bulunamad›”. Bu iddian›n amac›, bafl›n› ABD emperyalizminin çekti¤i yeni emperyalist düzeni zor ile dünyaya kabul ettirmektir. Bu iddia ile beyinlere kaz›lmak istenen fley fludur: “Bizi terörist sald›r›lardan koruyacak tek güç, askeri gücü her fleye kadir ABD’dir”. “ABD’nin koruyucu flemsiyesi alt›na girmeyenler ya nükleer sald›r›n›n kurban› olacak ya da terörizm ile iflbirli¤i yapan ülkeler aras›na girecek”. ‹flte ABD’nin kendine ve Amerikan halk›na kabul ettirdi¤i fley de budur: “ABD’nin emperyalist dünyan›n bir numaras›, en büyü¤ü, yenilmezi ve rakipsiz patronu yapacak olan fley, nükleer sald›r› tehlikesine karfl› koyma kudretidir. Bu güç sayesinde ABD, kapitalist dünyan›n rakipsiz lideri gibi bir tav›r tak›nabilir ve “koca yumru-
ça¤›rd›. ASKERLER‹N HÜKÜMETE ‹SYANI Hat›rlanaca¤› gibi, 27 Temmuz 2003’te gerici hükümete ba¤l›, içlerinde 70 ordu ve donanma yöneticisinin de bulundu¤u 300 asker isyan ederek protesto eylemi yapm›flt›. Baflkent Manila’n›n en büyük al›flverifl merkezlerinden birini bas›p içeridekileri rehin alan isyanc› askerler, hükümetin de¤iflmesi talebinde bulunmufllard›. 22 saat süren isyan, müzakereler sonucu askerlerin teslim olmas›yla sona ermiflti. Askerlerin durumu yaln›zca Filipinler’e de¤il, tüm dünyaya yans›d›. ‹syanla ilgili 28 Temmuz’da aç›klama yapan Filipinler Ulusal Demokratik Cephe Politik Dan›flman› ve Halklar›n Uluslararas› Mücadele Ligi (ILPS) Genel Dan›flman› Jose Maria Sison, “ABD-Arroyo rejimi, protestocu askerleri ‘kendini kurtar›c› sanan zavall› ¤uyla” yola gelmeyecek olanlara bu yeni emperyalist düzeni zorla kabul ettirebilir.” ABD’yi dünyan›n bir numaras› yapan fleyin gerçekten de onun haks›z savafl/sald›r› ve iflgallerden baflka bir fleye yaramayan/yaramayacak olan askeri gücü oldu¤u aç›kt›r. Bir baflka aç›k olan fley de, ABD’nin kaç›n›lmaz ihtiyac› olan haks›z sald›r›lar› ve iflgalleridir. Son y›llarda apaç›k ortada olan gerçekler bize neyi gösteriyor: ABD emperyalizmine ayak direyen, varl›¤› emperyalizm için sorun olan ülkeler önce iç kar›fl›kl›k yafl›yor sonra da sald›r›lara u¤ruyor! Bu ülkelerdeki iç kar›fl›kl›lar› d›fl güçlerle aç›klaman›n yanl›fl oldu¤unu bafltan belirtelim. Nihayetinde bu ülkelerin kapitalist dünyan›n parçalar› oldu¤u ve bu ülke halklar›n›n a¤›r s›n›fsal sömürü ve kimilerinde de yo¤un ulusal bask› yaflad›¤› unutulmamal›d›r. Bizim vurgulad›¤›m›z fley, bu ülkelerin emperyalist politikalara uyumlu hale getirilmeleri, emperyalizmin askeri üslerini gönüllü kabul etmeleri, tam birer uydu devlet haline gelmeleri ve “liberal” ekonomiyi –bu soygun ve talan politikas›n›- kay›ts›z flarts›z kabul etmeleri için bu ülkelerin iç zaaflar›n›n kullan›lmas› ve emperyalist tahakküme boyun e¤melerini sa¤lama politikas›d›r. ABD emperyalizminin Ortado¤u’daki bir kuklas› olan Türk devletinin ‹slam Konferans› Örgütü Zirvesinde “evimizi temizlemeliyiz. Biz temizlemezsek baflkas› temizler” aç›klamas› da emperyalizmin dayatt›¤› politikan›n içeri¤ini ve buna uyum göstermemenin sonuçlar›n› göstermesi bak›m›ndan dikkate de¤erdir. Nükleer sald›r› tehlikesinin Kuzey Kore ya da ‹ran’dan gelecek sald›r›lara ba¤l› oldu¤u uydurma ve gerçe¤in üzerini örtmeye dönük bir demagojidir. Ne K. Kore’nin ne de ‹ran’›n bu tür sald›r›lar gerçeklefltirebilecek gücü vard›r. Bu iki ülkenin de tarihlerinden gelen ve bulun-
isyanc›lar’ ve ‘rejimin politik muhaliflerinin ak›ls›z maflalar›’ olarak afla¤›lamakta ve kötülemekte kararl›d›r. Benim görüflümce, tüm bunlar›n en önemlisi bu rejim öylesine çürümüfltür ve izole olmufltur ki, kendi yetkilileri ve askerleri dahi ona karfl› ayaklanmaktad›r” dedi. ARROYO KARfiITI GÖSTER‹ Devlet Baflkan› Gloria Arroyo, olay sonras›nda parlamentoda yapt›¤› ilk konuflmada isyan›n soruflturulmas› için ba¤›ms›z bir komisyonun kurulaca¤›n› aç›klad›. Arroyo’nun konuflmas› sürerken, parlamento yak›nlar›nda toplanan yaklafl›k 5 bin kifli hükümeti protesto eden bir gösteri düzenledi. “Amerika-Arroyo halk karfl›t›”, “Kukla militarist” gibi Arroyo’yu hedef alan pankartlar tafl›yan göstericiler, Devlet Baflkan›’n›n istifas›n› istedi. duklar› co¤rafyadan kaynaklanan karfl› karfl›ya kald›klar› tehditler ve her burjuva karakterli devlette oldu¤u gibi bu iki ülkenin de bulunduklar› bölgede bir güç olma çabas› vard›r. Bunun bir sonucu olarak nükleer silahlara sahip olmalar› kaç›n›lmazd›r. Bu ülkelerin olas› bir savafl durumunda nükleer silah kullanmalar› mümkündür. Ancak bu, nükleer tehdidin özü de¤ildir. Nükleer tehdidin gerçek nedeni emperyalizmdir. Burada as›l mesele, emperyalizmin varl›¤›d›r. Günümüzde bunun ald›¤› biçim, bafl›n› ABD’nin çekti¤i emperyalist sald›r› politikalar›d›r. Irak özgülünde yaflananlar emperyalizmin varl›¤›n›n ne anlama geldi¤ini göstermektedir. Irak halk›n›n direnifli de bu politikalar karfl›s›nda nas›l bir gerçeklik oldu¤unu göstermektedir: Bir tarafta her türlü silah› kullanma potansiyeline sahip emperyalizm, di¤er tarafta “önce sopalarla, sonra silahlarla” savaflmaya haz›r bir halk gerçekli¤i. O halde, karfl› ç›k›lmas› gereken ilkin emperyalizmin kendisidir. ‹kincisi, her türlü kimyasal silah›n kullan›m›na karfl› ç›kmakt›r. Bu ikisinin birlikte ele al›nmas› flartt›r. Kimyasal silahlara karfl› ç›kman›n, bu silahlar›n kullan›lmas›n› engellemenin emperyalizme karfl› ç›kmakla mümkün oldu¤u asla unutulmamal› ve aksi demagojilere kesinlikle ve kat› bir uzlaflmazl›kla karfl› ç›kmak zorunludur: Bunun için de s›n›f savafl›n›n proletarya lehine gelifltirilmesinin, Nepal’de, Hindistan’da ve Halk Savafl›n› doruk noktaya ç›karm›fl, önderlik kayb›yla geri çekilip, günümüzde yeniden silahl› mücadele prati¤ine yüklenen; bu sayede Gonzalo yoldafl›n çizdi¤i güzergahtan ödün vermeden yürümekte oldu¤unu ispatlayan PKP’nin Peru’da sürdürülen s›n›f savafl›mlar›ndan ilham al›nmas› gerekti¤i aç›kt›r.
15-28 Ağustos 2003
15
24
Kararl›l›¤›n ve cesaretin sembolü flehitlerimiz Gerçek anlamda dava adamlar› ölmek için de¤il, davaya baflar› sa¤lamak için savafl›rlar. Ancak bu bilinçle silah kuflananlar ve eyleme duranlar, kavgan›n herhangi bir aflamas›nda ölüm kaç›n›lmaz bir dayatma olarak belirlendi¤inde hiç tereddüt etmeden yaflamlar›n› vermeyi bilirler ve ancak bu tarz bir ölüm, görkemli bir zafer olarak yücelir.
Cemil Oka 27 A¤ustos 1977 flehit düflen tarihinde Proletarya Partisi üyelerinden ve Halk Ordusu gerilla komutanlar›ndan olan Cemil Oka, dönemin Elaz›¤, Malatya, Tunceli, Bingöl ve Mufl illeri s›k›yönetim komutanl›¤›n› yapan M‹T Generali Nazif Oka’n›n o¤ludur. Daha genç yafllarda Proletarya Partisi saflar›na kat›larak yürüttü¤ü militan bir mücadeleyle k›sa sürede düflman›n korkulu rüyas› haline gelmifltir. Al›nan kararlar do¤rultusunda birçok halk düflman›n›n cezaland›r›lmas›, çeflitli soygun ve Orhan Bak›r’›n hastaneden kaç›r›lmas› gibi eylemlerde yer alarak bu eylemleri baflar›yla yönetmifltir. Son olarak ‹stanbul Okmeydan›’nda bir banka soygunu sonucu polisle çat›flmaya girer. Çat›flmada yara almas›na ra¤men çemberi yar›p kaçmay› baflar›r. Daha sonra Göztepe’de kald›¤› ev tespit edilerek bafllar›nda iflkenceci polis flefi U¤ur Gür ve Mete Altan’›n da bulundu¤u vurucu timler taraf›ndan buraya operasyon düzenlenir. Yaral› vaziyette çat›flmaya giren Cemil Oka önce U¤ur Gür’ü yaralar. Bu arada kendisi de tekrar yara alm›flt›r. Ve içeri giren timler taraf›ndan katledilir. Hüseyin K›l›¤ Örgütsel faaliyetlerini sürdüren bir
grup Halk Ordusu gerillas›, 20 A¤ustos 1983’te Pülümür’ün fiampafla Karaderbent köyüne girerler. Hüseyin K›l›¤, elindeki tambura silahla kendisine sald›ran köy köpeklerine karfl› kendisini savunmaya çal›fl›rken, emniyet mandal› aç›k olan silah›n› sallad›¤› anda silah atefl al›r ve Hüseyin K›l›¤ tek kurflunla karn›ndan yaralan›r. ‹hbar üzerine kald›r›ld›¤› Pülümür Sa¤l›k Oca¤›’nda bilinçli olarak tedavi edilmeyerek 15 saat sonra 21 A¤ustos’ta katledilir. 1964 y›l›nda Dersim’in Za¤ge köyünde dünyaya gelen Hüseyin K›l›¤, daha çocuk denecek yafltayken tan›fl›r Proletarya Partisinin düflünceleriyle. fiehit düfltü¤ünde henüz dört ayl›k gerillad›r. Katip Saltan Almanya’da Proletarya Partisi saflar›nda mücadele yürüten Katip Saltan, 19 A¤ustos 1980’de M‹T taraf›ndan 27 b›çak darbesiyle katledildi. Almanya’da Aschen kentinde yap›lan görkemli bir yürüyüflle memleketine u¤urlanarak orada topra¤a verildi. Ordu Mesudiye Çat›flmas› 16 A¤ustos 1993’te Ordu’nun Mesudiye ilçesi Topçam Nahiyesi’nde Ortaalan Köyü mezras›nda konaklayan Halk Ordusu gerillalar›n›n bir ihbar sonucu TC güçleri ile girdikleri çat›flmada Nurgül Bölükbafl ve Muzaffer Kahra-
man flehit düfltü. Nurgül Bölükbafl 15 Ekim 1970 Ordu Fatsa do¤umludur. Gerici ve zengin say›labilecek bir aileye mensup olan Nurgül Bölükbafl, Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Hemflirelik Bölümünden mezun olmufltur. Proletarya Partisiyle üniversite y›llar›nda tan›fl›r. Sivas Devlet Hastanesi’nde çal›fl›rken 1993 Nisan ay›nda Halk Ordusu’na kat›l›r. Muzaffer Kahraman 1973 Ordu Gürgentepe do¤umludur. 1993 Temmuz’unda Halk Ordusu’na kat›l›r. Bir arkadafl› Muzaffer’i anlat›rken k›saca O’nu flöyle tan›mlamaktad›r; “Muzaffer, Ifl›ktepe Beldesi’nin so¤uk sular›n› içerek büyümüfl, tafll› yollar›n› yürüyerek ‹stanbul’un asfalt yollar›na ayak basm›flt›r. ‹stanbul’daki yaflam koflullar›n›n a¤›rl›¤›n›, sokaklar›n›n her köflesinde yatan insanlar›n›, çöpten ekmek toplayanlar›n›, gecekondu semtlerinin sefaletini, daha birçok fleyi yaflam›n›n k›sa diliminde görmüfl iflçi bir arkadaflt›. Yoldafll›¤› ve paylafl›m›yla örnek bir arkadaflt›.” Kepir Yaylas› Çat›flmas› 23 A¤ustos 1992 günü on kiflilik bir Halk Ordusu gerilla birli¤i Ovac›k’›n Kepir Yaylas› Mevkiinde bir ihbar so-
nucu TC güçleri taraf›ndan pusuya düflürülürler. 12 saat süren çat›flmada birli¤in komutan› Dursun Erkul, Y›ld›z Ayr›ç, ‹mam Cem ‹flitmez, Ak›n Uzun flehit düfler. Çat›flmada yaral› ele geçen Meral Gezer ise daha sonra iflkencede katledilir. Dursun Erkul 1957 Dersim do¤umludur. Devrimci mücadeleye 1980 öncesi kat›ld›. fiehit düfltü¤ünde Parti üyesi, Birli¤in komutan› ve Bölge Komutanl›¤› üyesiydi. Y›ld›z Ayr›ç 1968 Dersim do¤umludur. fiehit düfltü¤ünde TKP/ML ileri sempatizan›yd›. Cenaze töreni s›ras›nda Dersim, Mazgirt, Hozat ve köylerinde bir günlük kepenk ve kontak kapatma eylemi yap›ld›. Ak›n Uzun 1965 Rize do¤umludur. Halk Ordusuna gençlik örgütlenmesi olan TMLGB’den kat›l›r. ‹mam Cem ‹flitmez 1973 Elaz›¤ do¤umludur. Konfeksiyon iflçisiyken 1992 y›l›nda gerillaya kat›l›r. Meral Gezer 1971 Dersim Ovac›k do¤umludur. Çat›flmada yaral› olarak tutsak düfler ve iflkencede katledilir.
15
25
15-28 Ağustos 2003
17 A¤ustos Depremi yaralar› hala sar›lmad› 17 A¤ustos 1999’ta Marmara Bölgesinde adeta katliam denebilecek sonuçlara neden olan bir deprem yafland›. 7.4 fliddetinde olan ve tam 45 sani-
ne a¤›r hasarl› bina say›s› 90 binin üzerinde olarak aç›kland›. Buradan bile yola ç›k›ld›¤›nda yani her a¤›r hasarl› binada bir ölü ç›kt›¤› düflünüldü-
yard›m eli, yine depremzede halktan geldi. “Devlet nerede?...” 17 A¤ustos’tan sonra en çok sorulan sorulardan birisiydi bu soru. Cevap çok netti;
“Devlet nerede?...” 17 A¤ustos’tan sonra en çok sorulan sorulardan birisiydi bu soru. Cevap çok netti; devlet, saraylarda, devlet villalarda, devlet gece klüplerinde, kumarhanelerde. Devlet mecliste, M‹T’te, halk› nas›l sömürece¤ini tart›fl›yor.
ye süren bu deprem, halk› derin uykudayken saat 03:02’de yakalad›. Marmara depremi baflta ‹zmit, Gölcük, Yalova, il ve ilçeleriyle di¤er çevre il ve ilçelerinde a¤›r hasarlar meydana getirdi. Devletin aç›klad›¤› resmi rakamlar ölü say›s›n› her ne kadar 16.987 olarak gösterse de say›n›n bu rakam›n çok çok üstünde oldu¤unu herkes çok iyi biliyordu. Öyle ki deprem sonras›nda devletin yak›nlar›n› kaybedenler için ödeyece¤ini duyurdu¤u 750 milyon liray› almak için baflvuranlar›n say›s› 68 bin. Yi-
¤ünde bile say›n›n resmi rakamlar› alt üst edece¤i ortada. Marmara depremi yaflanm›fl, halk büyük bir çaresizlik içinde enkaz alt›nda kalan yak›nlar›n› ar›yordu, ama devlet ortalarda yoktu. Enkaz alt›ndakilere uzanan
devlet, saraylarda, devlet villalarda, devlet gece klüplerinde, kumarha-
Muharrem Horoz marfllarla ve türkülerle mezar› bafl›nda an›ld› F Tipi hapishanelere karfl› sürdürülen Ölüm Orucu direniflinin 236. gününde flehit düflen Muharem Horoz, ölümünün ikinci y›ldönümünde 3 A¤ustos’ta Yenibosna Çobançeflme Mezarl›¤›’nda ailesi, dostlar› ve yoldafllar› taraf›ndan an›ld›. Öncelikle Muharrem Horoz flahs›nda devrim ve komünizm flahs›nda yap›lan sayg› duruflunun ard›ndan yoldafllar› taraf›ndan daha önce onunla ilgili yaz›lanlardan derlenen ve mücadele yaflam›n› anlatan bir yaz› okundu. Özellikle kararl›l›¤›, ›srar› ve direngenli¤ine vurgu yap›lan yaz›da; “1967 Sivas Divri¤i do¤umlu olan Muharrem Horoz, Trakya Üniversitesi Makina Mühendisli¤i bölümünde okurken, devrimci düflüncelerle tan›flm›fl, 1992 y›l›nda TKP/ML TMLGB saflar›nda örgütlenmifltir. 3 A¤ustos 1999’da tutsak düfltü¤ünde TKP/ML MK Yedek Üyesi olarak Karadeniz Bölge Komitesinde görev yap-
maktayd›... Her ad›m›n› bilimsel ak›l süzgecinden geçirerek atmaya çal›fl›yordu. Muhakeme yetene¤i çok güçlüydü. Bu sayede son nefesini verdi¤i ana kadar, bay›lmalar d›fl›nda bilincini ve mant›kl› düflünme yetene¤ini hiç kaybetmedi. Sekiz ayl›k direnifli boyunca defalarca götürüldü¤ü revir ve hastanede zorla müdahale iflkencesine aktif ve direngen bir tav›rla karfl› koyuyor, her seferinde h›rpalanm›fl ve daha da a¤›rlaflm›fl vaziyette, genellikle tek bafl›na tutuldu¤u hücresine geri getiriliyordu. Bu nedenledir ki sa¤l›k durumu kendisinden farks›z onlarca kifli için mahkemeler seri biçimde tahliye kararlar› verirken, onun pay›na kas›tl› bir biçimde ölüme ya da sakat b›rak›lmaya itilmek düflmüfltü....” denildi. Yaz›n›n ard›ndan O’nun sevdi¤i fliirler okundu, marfllar, türküler söylendi. “Muharrem Horoz kavgam›zda yafl›yor”, “Gerillalar ölmez yaflas›n halk sa-
nelerde. Devlet mecliste, M‹T’te, halk› nas›l sömürece¤ini tart›fl›yor, toplanan deprem yard›mlar›n› nas›l çalaca¤›n› tart›fl›yor. 50 ö¤renci YÖK’e karfl› eylem yapsa, iflçiler, köylüler memurlar haklar› için soka¤a dökülse; devlet, an›nda müdahale etmek için yetiflir. Oysa bu tip afetlerde devleti görmek mümkün de¤ildir. T›pk› 2 Temmuz 93’te Sivas Mad›mak oteline de yetiflip müdahale etmedi¤i gibi... Devletin depreme ilk ve tek müdahalesi Gölcük’teki askeri binalara oldu. Bir de ‹zmit Tüprafl’ta meydana gelen yang›n› söndürmeye çal›flt›. Enkaz alt›ndaki halk›n “kurtar›n” 盤l›klar› onu ilgilendirmedi. ‹lgilendirmedi¤i gibi toplanan milyarlarca deprem yard›mlar›n› da halka ulaflt›rmak yerine kendi kasas›na att›. Toplanan g›da yard›mlar›, çad›rlar stoklarda çürüdü. Halk için yapt›¤› tek fley aylar sonra deprem enkazlar›n›n kald›r›lmas› oldu. Bundan çok k›sa bir süre sonra 12 Kas›m’da Bolu’da da benzeri fleylerin yaflanmas› devletin gerçekli¤ini bir kez daha gözler önüne serdi. Devlet orada da yoktu. Günler, haftalar, aylar derken tam 4 y›l geçti bir katliam› aratmayacak olan Marmara depreminin üzerinden. Yaralar hala sar›labilmifl de¤il. Üstelik kald›klar› prefabrik konutlardan da art›k ç›kmalar› isteniyor. Hala iflsizlik, konut sorunu, e¤itim ve sa¤l›k deprem bölgelerinde yaflayan halk›n temel sorunlar› durumunda.
Tarihten Notlar...
vafl›”, “Devrim flehitleri ölümsüzdür” vb. sloganlar›n›n ard›ndan anma sona erdi. 3 A¤ustos 1999’ta gözalt›na al›narak “Çank›r› Valisinin bombac›s›” s›fat›yla yarg›lanan Muharrem Horoz, gözalt› sürecinden, hapishane yaflam›na, 19-22 Aral›k direniflinden F Tipi hücrelere ve Ölüm Orucuna kadar hep boyun e¤mezli¤i ve kararl›l›¤›yla öne ç›km›flt›r. O, F Tipi hücrelere karfl› yürütülen Ölüm Orucu direniflinde flehit düflen 30. kifli oldu. Tam 236 gündür açl›¤›n koynunda yaflad›. “Bir miras› devrald›¤›n› söylüyor, bir miras› devretmekten sözediyordu. Muharrem’den Muharrem’e bir direnifl çizgisi....Muharrem Çiçek bir ilkti ama, öyle anlafl›l›yor ki Muharrem Horoz son olmayacak....”
15 A¤ustos 1984: PKK gerillalar› Eruh ve fiemdinli’yi basarak silahl› mücadeleyi bafllatt›. 15 A¤ustos 1947: ‹ngiliz Emperyalistlerinin Hint alt k›tas›ndan çekilmesi üzerine Hindistan ve Pakistan, ba¤›ms›zl›klar›na kavufltular. 15 A¤ustos 1953: ‹ran’da baflbakan Musadd›k, CIA’n›n düzenledi¤i askeri darbeyle devrildi. 16 A¤ustos 1925: Küba Komünist Partisi kuruldu. 18 A¤ustos 1944: Ernst Thealmann Naziler taraf›ndan katledildi. 20 A¤ustos 1996: Senem Adal› ve Muhammed Kaya, Alibeyköy’de yarg›s›z infazla katledildiler. 21 A¤ustos 1968: Rusya Çekoslavakya’y› iflgal etti. 21 A¤ustos 1981: ‹smet fiahin idam edildi. 22 A¤ustos 1970: ‹zmir Alia¤a’da 500 iflçi greve gitti. 22-24 A¤ustos 1944: Romanya faflist iflgalden kurtuldu. 24 A¤ustos 1939: Sovyetler Birli¤i’ne faflist sald›r›ya haz›rlanmak için iki y›l kazand›ran Nazi-Sovyet Sald›rmazl›k Pakt› imzaland›. 25 A¤ustos 1948: Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti kuruldu.
26
15-28 Ağustos 2003
15
Devlet tecavüzü yalanlamak istiyor CHP Diyarbak›r Milletvekili Mesut De¤er’in Gülbahar Gündüz’ün ‹stanbul’da kaç›r›larak cinsel iflkenceye tabi tutulmas› konusunda verdi¤i soru önergesine yan›t veren ‹çiflleri Bakanl›¤›, Gülbahar Gündüz’ün kendisini kaç›ranlar›n yakalanmas› için polise yard›mc› olmad›¤›n›, ‹stanbul Cumhuriyet Savc›l›¤›’n›n san›klar› teflhis ça¤r›s›na da icabet etmedi¤ini aç›klad›. Gündüz’ün avukat› Baran Do¤an ise, davete icap etmedikleri yönündeki Aksu’nun iddialar›n›n do¤ru olmad›¤›n› söyledi. CHP Diyarbak›r Milletvekili Mesut De¤er’in, DEHAP ‹stanbul Kad›n Kollar› Yöneticisi Gülbahar Gündüz’ün kaç›r›larak cinsel iflkenceye maruz kalmas› olay›na iliflkin ‹çiflleri Bakanl›¤›’na verdi¤i soru önergesine, Bakan Abdulkadir Aksu imzas›yla yan›t verildi. Aksu, yan›t›nda, Gündüz’ün olaya iliflkin Gaziosmanpafla ‹lçe Emniyet Müdürlü¤ü’ne baflvuru yapt›¤›, kendisini iflkenceye maruz b›rakan kiflilerden davac› oldu¤unu belirtti¤i, 15 Haziran günü Haseki E¤itim ve Araflt›rma Hastanesi’ne sevkedildi¤i ve 2 adet geçici rapor ald›¤›na dikkat çekildi. Aksu’nun verdi¤i yan›tta, Gündüz’ün kendisini darp edenlerin yakalanmas› için yöneltilen sorulara karfl› bilgi vermedi¤i, eflgalleri hat›rlamad›¤› belirtilerek, “Düflman›n›n görevlilerimizce bi-
lindi¤ini, asl›nda savc›l›¤a gidece¤ini ve olay› gerçeklefltirenlerin polis oldu¤unu, görevlilerimizin bunlar› korudu¤unu, sadece beyan›n›n al›nmas›n› ifade ederek, görevlilerimize karfl› herhangi bir yard›mda bulunmam›flt›r. Konu tutanakla tespit edilmifltir” denildi. ‹K‹ YERDE SORUfiTURMA AÇILDI Aksu, geçici raporlarla birlikte kesin raporun al›nmas› için Gündüz’ün Gaziosmapafla Adli T›p Kurumu fiube Müdürlü¤ü’ne götürüldü¤ünü belirtti¤i cevab›nda flunlara dikkat çekti: “Burada doktora darp haricinde kendisine cinsel tacizde bulunuldu¤unu iddia etmifl, ancak cinsel muayene için psikolojik durumunun müsait olmad›¤›n› söylemesi üzerine kendisine sa¤l›kl› bir muayene yap›lamayaca¤› anlafl›ld›¤›ndan kiflinin Adli T›p Kurumu Baflkanl›¤› 2’inci ‹htisas Kurumu’na sevkinin sa¤lanarak muayenesinin yap›lmas›n›n gerekti¤i kanaati bildiren rapor verilmifltir.” ‘GÜNDÜZ TEfiH‹SE GELMED‹’ ‹DD‹ASI Aksu, ‹stanbul Cumhuriyet Savc›l›¤›’n›n 20 Haziran tarihli bir yaz›yla Gündüz’e teflhis yapmas› için savc›l›¤a gelmesi ça¤r›s› yapt›¤›n›, ayn› gün ‹stanbul
Emniyet Müdürlü¤ü Güvenlik fiube Müdürlü¤ü’nün davet yaz›s›na Gündüz’ün icabet etmedi¤ini de iddia ederek, flunlara dikkat çekti: “‹stanbul ‹l Emniyet Müdürlü¤ü kadrosunda çeflitli birimlerinde sivil olarak görev yapan personel bulunmaktad›r. ‹stanbul ‹l Emniyet Müdürlü¤ü kadrosunda görevli personelin mesle¤e bafllat›ld›klar›nda al›nan foto¤raflar› bulunmaktad›r. Gerekti¤i takdirde personelin son foto¤raflar› da temin edilebilir. Ad› geçen ma¤durenin iddialar› ile ilgili soruflturmalar, Cumhuriyet Baflsavc›l›klar›’nca yürütülmekte ve buradan gelen talimatlar do¤rultusunda birimlerimizce gerekli ifllemler yap›lmaktad›r. Teflhis amac›yla ma¤dure, ‹stanbul Emniyet Müdürlü¤ü Güvenlik fiube Müdürlü¤ü’ne davet edilmifl; ancak bugüne kadar davete icabet etmemifltir.” AVUKAT DO⁄AN: TEfiH‹S TEBL‹GATI YAPILMADI Gündüz’ün avukat› Baran Do¤an ise, davete icap etmedikleri yönündeki Aksu’nun iddialar›n›n do¤ru olmad›¤›n› belirterek, flunlar› söyledi: “Soruflturma 2 ayr› savc›l›k taraf›ndan yürütülüyordu. Birisi olay›n geçti¤i GOP Savc›l›¤› di¤eri ise gazetelerdeki haberleri ihbar kabul eden ‹stanbul Cumhuriyet Savc›l›¤›’d›r. Adli soruflturma
Gazosmanpafla’dan yürütülüyor. ‹stanbul Bas›n Savc›s›, buna iliflkin bir yaz› yaz›yor. Bunun üzerine savc› ile görüfltük. Savc› esas soruflturman›n Gaziosmanpafla’da yürütüldü¤üne dair beyanda bulundu. Bu nedenle kendisinin bafllatt›¤› soruflturman›nGülbahar kapat›laca¤›n› söyledi. Biz Gündüz de kabul ederek, gereken evraklar› imzalad›k. Ve ‹stanbul Savc›l›¤›’nda bafllat›lan tahkikat›n dosyas› orada kapat›ld›. Esas soruflturma GOP’da yürütülüyor. GOP Savc›l›¤›’ndan ise bize teflhis için hiçbir tebligat yap›lmad›” dedi. (D‹HA)
Kad›nlarla çal›flma koflullar› üzerine Yo¤un emek sömürüsünün yafland›¤› ifl alanlar›ndan biri de tekstil sektörüdür. 1213 saat hatta bazen mesailerle 16 saate varan ifl günleri, sosyal yaflamdan yoksun b›rak›lan ayn› zamanda bir de evindeki iflleri yapmakla yüzyüze kalan kad›n iflçilerin yaflam›ndan kesitler sunmak istedik. Bu çerçevede ‹zmir’de tekstilde çal›flan kad›nlarla yapt›¤›m›z k›sa söylefliyi aktar›yoruz.
Hem evinde çocuklar›na bakmak hem de çal›flarak ev ekonomisine katk›da bulunmak zorunda b›rak›lan, tüm sosyal yaflamdan uzak kalan gö¤ün yar›s› kad›nlarla ifl ve ifl koflullar› üzerine görüflüp çözüm noktas›nda önerilerini ald›k. -Kendinizi tan›t›r m›s›n›z? Sar›gül Elgül: Evliyim, iki çocu¤um var. 8 y›l fermuarc›da çal›flt›ktan sonra oradan ç›k›p buraya girdim. Burada da 8 ayd›r çal›fl›yorum. Büfede kantinciyim. -‹flyeri koflullar›n›z› anlat›r m›s›n›z? -Ben burada sigortas›z çal›fl›yorum. Yol paras› da yok. Sabah 08:00’den akflam 19:30’a kadar ayaktay›m. Maafl›m 250 milyon, bu da bu zamanda çok yetersiz. -Peki çal›flman›z ev ortam›n›z› nas›l etkiliyor? -Kocam deri sektöründe iflçi olarak çal›fl›yor. Biz onun ald›¤› parayla geçinemiyorduk. Bir ev alm›flt›k. O da elektrik kaça¤› yüzünden yand›. 8 milyar lira eve borcumuz vard›. 5 milyard› evimiz. Yan›nca borçland›k. 15 milyar lira borcumuz oldu. Benim de çal›flmam gerekiyor ama 2 çocu¤uma zaman ay›ra-
mad›¤›m için onlar› anneme yollad›m. Eve yorgun gidiyorum, evde yemek yap›p, çocuklar›ma yediremiyorum. Eskiden çocuklar›m, kocam ve ben akflamlar› biraraya gelir, sohbetler ederdik. Ama art›k birbirimize öyle yabanc›laflt›k ki anlatamam. -Peki bu sorunlar nas›l çözülebilir? -‹nsanlar aç, sokaklarda yafl›yor. Savafl ç›k›yor, masum insanlar ölüyor. ‹flçiler ifllerinden at›l›yor, kad›nlar bunlardan daha çok etkileniyor. Bence art›k insanlar birlik olursa bu sorunlar afl›l›r, yoksa daha çok çekeriz. -Bize zaman ay›rd›¤›n›z için teflekkür ederiz. -As›l ben size teflekkür ederim. “SEND‹KASIZ ÇALIfiIYORUZ, BU YÜZDEN KOfiULLARIMIZ ÇOK ZOR” -Kendinizi tan›t›r m›s›n›z? -Adalet fienol: 1981 y›l›nda Van’dan ‹zmir’e göç ettik. 1 senedir evliyim. -Kaç y›ld›r çal›fl›yorsunuz? -10 yafl›ndan beri çal›fl›yorum. fiu an 22 yafl›nday›m yani 12 senedir çal›fl›yorum. 9 senedir çantac›l›k yap›yorum, bundan önce konfeksiyonda tiflört bask›s› gibi yerlerde çal›flt›m ama orada ortam çok kötüydü, ustalar›n bizlere ba¤›rmalar›na, küfürlü konuflmalar›na maruz kal›yorduk. -‹flyeri koflullar›n›z› anlat›r m›s›n›z? -Sigorta, yol, yemek paras› yok. 12 saat aral›ks›z çal›fl›yorum. Ö¤le yeme¤i molas› bile 15 dakika. Ça-
y› çal›fl›rken içiyoruz. Bazen günlerce sabahç› kal›yoruz, çal›flma koflullar›m›z çok a¤›r. -Çal›flma koflullar›n›z ev iliflkilerinize nas›l yans›yor? -Sabahtan bazen di¤er gün sabaha kadar çal›flt›¤›m için çok fazla ev halk›yla birlikte olam›yorum. Eve çok yorgun gidiyorum, yemek yemeye bile halim kalm›yor. -‹flyerinizde sendikan›z var m›? -Sendikam›z yok ama olsa çok iyi olur. Bu gibi atölyelerde hiçbirinde sendika yok. Burada bu ifl üzerine çal›flan 10’un üzerinde atölye var, hepsi de sendikas›z ve çal›flma koflullar› kötü. -Bir kad›n olarak iflyerinde karfl›laflt›¤›n›z zorluklar var m›? -‹fle gidip gelirken bile rahats›z ediliyoruz. Gerçi ben de¤il ama bir bayan arkadafl›m baflka bir atölyede patronun tacizine maruz kalm›flt›. -Peki bunlar nas›l afl›lacak bir öneriniz var m›? -Küçük iflyerleri sanayide toplansa ve orada sendikal› sosyal haklar› olan bir ortam olsa çok iyi olur. -Son olarak söylemek istedi¤iniz birfley var m›? -Yapt›¤›m›z ifl çok a¤›r. Bir bayan›n beden gücü buna zor dayan›yor. ‹fl için kulland›¤›m›z bir yap›flt›r›c› bizi rahats›z ediyor. Bende nefes daralmas› yapt›. Bu rahats›zl›k yüzünden çocuk ald›rd›m. -Bize zaman ay›rd›¤›n›z için teflekkürler. -Rica ederim. (‹zmir)
27
15
15-28 Ağustos 2003
Troya Festivali yap›ld› Ç
anakkale 40. Uluslararas› Troya Festivali kapsam›nda verilen Homeros fiiir Ödülü, bu y›l Yaflar Kemal’in oldu. “Troya Evlatlar›n› Ça¤›r›yor” temas› ekseninde düzenlenen festivalde, ödül töreni Troya Ören Yeri’nde gerçekleflti. Festivalin aç›l›fl konuflmas›n› yapan Çanakkale Belediye Baflkan› Ülgür Gökhan, geçen y›l ilkini Alman Krista Wolf’e verdikleri Homeros fiiir Ödülü’nün ikincisini Yaflar Kemal’e verdikleri için mutlu olduklar›n› söyledi.
40.’s› düzenlenen Uluslararas› Troya Festivali’nde bu y›lki Homeros fliir ödülü Yaflar Kemal’e verildi. anakkale ‘40. Uluslararas› Troya Festivali’ kapsam›nda düzenlenen ‘Homeros fiiir Ödülü’nü alan Yaflar Kemal, Homeros’un savafla karfl› bar›fl›n destan›n› yazan halk ozan› oldu¤unu belirterek, “Bizim kültürümüzde de çok say›da Homeros var. Karacao¤lan, Köro¤lu, Zeynalê Abdikê, Feqiyê Teyran ve Pir Sultan Abdal gibi çok say›da kültür tafl›y›c›s› var. Anadolu bin çiçekli bir kültür bahçesidir” dedi. Çanakkale 40. Uluslararas› Troya
Ç
Festivali kapsam›nda verilen Homeros fiiir Ödülü, bu y›l Yaflar Kemal’in oldu. “Troya evlatlar›n› ça¤›r›yor” temas› ekseninde düzenlenen festivalde, ödül töreni Troya Ören Yeri’nde gerçekleflti. Festivalin aç›l›fl konuflmas›n› yapan Çanakkale Belediye Baflkan› Ülgür Gökhan, geçen y›l ilkini Alman Krista Wolf’e verdikleri Homeros fiiir Ödülü’nün ikincisini Yaflar Kemal’e verdikleri için mutlu olduklar›n› söyledi. Gökhan, “Troya’da yaflanan savafl için ilk dünya savafl› benzetmeleri ya-
KAR‹KATÜRLERLE ‹fiKENCE ÖRNE⁄‹
1980 y›l›nda PKK davas›ndan yarg›lanarak tutuklanan Zülfikar Tak’›n çizdi¤i karikatürler iflkence gerçe¤ini tüm ç›plakl›¤› ile gözler önüne seriyor. 1980-1984 y›llar› aras›nda Diyarbak›r Hapishanesi’nde tutulan Zülfikar Tak, siyasi tutsaklar›n aktar›mlar›ndan yola ç›karak iflkence uygulamas›n› canland›rm›fl. Diyarbak›r Hapishanesi’nde uygulanan
bask›lara karfl› Mazlum Do¤an’›n direnifli ve dörtleri de çizimleri ile yeniden canland›ran Tak, bu çal›flmas›n›n özellikle Piflmanl›k Yasas›’na karfl› bir tav›r olaca¤›n› belirtiyor. ‹lk bask›s› Almanca-‹ngilizce yay›nlanan ve 32’ye yak›n karikatürün yer ald›¤› kitab›n ikinci bask›s› Kürtçe-Türkçe yay›nlanacak. Söyledikleriyle yaflad›klar›n› anlatmaya çal›flt›klar›n› ancak çizimlerin süreci bilmeyen insanlar› derinden etkiledi¤ini ifade eden Tak, “insanlar üzerinde çok etkili oldu” diye konufltu. fiu anda Azadiya Welat gazetesine köfle yazarl›¤› yapan Zülfikar Tak 1961 Siverek do¤umlu. Zülfikar Tak ayn› zamanda öykü ve roman çal›flmalar› da yürütüyor. (H. Merkezi)
p›lm›flt›r. Gerek savafllar, gerekse do¤al afetler sonucu 9 kere y›k›lan ve kurulan Troya, bugün art›k bir dünya miras›d›r. Yani kendisini Troyal› hisseden herkesin kentidir” fleklinde konufltu. Konuflman›n ard›ndan platforma ça¤›r›lan Yaflar Kemal, ödülünü Troya Kaz›lar› Heyet Baflkan› Alman arkeolog Prof. Dr. Manfred Korfmann ve Ülgür Gökhan’›n elinden ald›. Yaflar Kemal, yapt›¤› teflekkür konuflmas›nda, Homeros’un tüm ça¤lar›n en büyük edebiyatç›lardan biri oldu¤unu kaydederek, “Bütün dünya edebiyat›n›n temelinde biraz da Homeros vard›r. Biz onu çok geç tan›d›k ama bizi çok etkiledi. Bugünkü festivalde bu ödülün verilmesi çok anlaml›” diye konufltu. Troya’n›n dünya tarihindeki önemine dikkat çeken Kemal, “Avrupa kültürünün de, Anadolu kültürünün de temelinde Troya var, ‹lyada var. Onun için buraya lay›k olmal›y›z, bu bölgeyi bar›fl yeri yapmal›y›z” dedi. Konuflmas› s›k s›k alk›fllarla kesilen Kemal, Homeros destan›n›n G›lgamefl’ten sonra insan kültürünü tafl›yan önemli destanlar oldu¤unu vurgulayarak, konuflmas›na flöyle devam etti: “Bu dönemde sanata, kültüre, edebiyata çok az önem veriyoruz. Biz de kültür tafl›y›c›lar› Karacao¤lan, Köro¤lu, Pir Sultan Abdal, Zeynalê Abdikê, Feqiyê Teyran var. Say›n sayabildi¤iniz kadar. Anadolu bin çiçekli bir kültür bahçesidir. 50
y›ld›r söylüyorum. Hem bin çiçeklidir hem de ender çiçeklidir. Homeros, savafla karfl› bar›fl›n destan›n› yazm›flt›r. Hem de en güzel halk diliyle yazm›flt›r. Ayn› zamanda bir halk ozan›d›r. Onun için bizler Anadolu’nun bütün kültürünü ö¤rendi¤imiz zaman yol almaya bafllayaca¤›z.” Çanakkale’de hala Troya kaz›lar›n›n yap›ld›¤›n› kaydeden Kemal, konuflmas›nda flöyle dedi: “Troya’ya gönüllerini koymufl insanlar var. Bu festival büyütülmeli. Dünya’da sahip ç›kacak çok insan var, bu ödülü almay› hak eden de çok insan var. Festival içerisinde Troya’y› anlatacak seminerler yap›lmal›. Dünya’n›n her yerinden insanlar davet edilmeli. Kültür Bakanl›¤›’ndan ümidim yok ama bizim insanlar›m›z, belediye yapabilir.” TÜRK VE YUNAN MÜZ‹SYENLERDEN D‹NLET‹ Törende ayr›ca Onsekiz Mart Üniversitesi Ça¤dafl Halk Müzi¤i Grubu ile Yunan müzisyenler Stathis Oulkeroughlu, Miria Mikidou, Prof. Liana Sakeliu’nun verdi¤i ortak konserde Türk ve Yunan ezgiler seslendirildi. Törene efli Ayfle Baban ile kat›lan Yaflar Kemal’in tören boyunca keyifli oldu¤u gözlendi. Çanakkale 40. Uluslararas› Troya Festivali çeflitli etkinliklerle, 15 A¤ustos’ta son buldu. (D‹HA)
FELSEFE KONGRES‹NDE FELSEFEYE YASAK fiubat Bas›m Yay›n’›n, hapishanede tutuklu Kenan Güngör’ün ‘Dünya Felsefe Kongresi’nde sergilenmek üzere ‹ngilizce-Türkçe haz›rlad›¤› ‘Kapitalizmin Geleceksizli¤i ve Belirsizlik Felsefesi’ adl› kitab›n kongrede sergilenmesi için organizatör VASCO flirketine yapt›klar› baflvuru reddedildi. fiubat Bas›m Yay›n’dan yap›lan yaz›l› aç›klamada, gerçeklefltirilecek Dünya Felsefe Kongresi’nde sergilemek istedikleri Kenan Güngör’ün “Kapitalizmin Geleceksizli¤i ve Belirsizlik Felsefesi” isimli kitab› için, kongrenin resmi sponsoru olan VASCO adl› flirkete yapt›klar› baflvurunun herhangi bir gerekçe gösterilmeksizin reddedildi¤i kaydedildi. VASCO’nun tutumunun k›nand›¤› aç›klamada, flöyle denildi:
“fiu anda hala Edirne F Tipi Cezaevi’nde siyasi tutuklu olarak bulunan Kenan Güngör haftada 3 kitap s›n›rlamas›n›n var oldu¤u hücre-tecrit koflullar›nda yürüttü¤ü felsefi çal›flmalar›n› ‘Kapitalizmin Geleceksizli¤i ve Belirsizlik Felsefesi’ ad›yla bir kitapta toplam›fl. Yay›nevimizce yap›lan kongre özel ‹ngilizce-Türkçe bask›s›n›n kongrede sergilenmesi için VASCO adl› muhatap flirketle irtibata geçilmiflti. 3 gün boyunca kitab›n sergilenmesi için süren görüflmelerin ard›ndan ilgili flirket Dünya Felsefe Kongresi Düzenleme Komitesi Baflkan› ‹onna Kuçuradi’yi adres göstererek baflvurumuzu geçerli bir neden göstermeden reddetti.” (D‹HA)
28
15-28 Ağustos 2003
15
Dersim Festivali’nden yans›yanlar Bölgeye gitti¤imiz ilk günden itibaren çal›flmam›z›n esas›n› oluflturan; kitle faaliyeti ve bu do¤rultuda gazetemizin yayg›n olarak kitlelere ulaflt›r›lmas› idi. Bu nedenle flenlik öncesi flehir merkezinin çok hareketli olmamas›ndan kaynakl› köyleri gezmeye karar verdik. Dersim merkezinin ve ilçelerinin köylerini dolaflarak gazetemizi da¤›tt›k, ayn› zamanda flehit düflen yoldafllar›m›z›n mezarlar›n› ziyaret ettik. Her gitti¤imiz köyde halk bizi ayn› s›cakl›k ve samimiyetle karfl›lad›. Bu varolan inanc›m›z› daha bir kamç›l›yor, coflkumuza coflku kat›yordu. Partizanc› olman›n fark›n› yaflad›k gitti¤imiz köylerde. Tüm yoksulluklar›na ra¤men herfleyini paylaflman›n çabas› içine girdi insanlar.
Bu y›l dördüncüsü düzenlenen “Munzur Do¤a ve Kültür Festivali” etkinlikleri “Munzur’a geri dön, topra¤›na sahip ç›k” sloganlar›yla bafllad›. Festival için Türkiye’nin birçok ilinden gelen insanlar kentin nüfusunu adeta ikiye katlad›. Tunceli Belediyesi’nin ve derneklerin organize etti¤i festival, etkinlikler çerçevesinde bak›ld›¤›nda içeri¤ine ve ad›na lay›k olmaktan uzaklaflt›r›lmak isteniyor. Devrimcileri iyi tan›yan ve güçlü ba¤lar› olan Dersim halk›n› yozlaflt›rmak için her f›rsat› de¤erlendiren ve özel f›rsatlar yaratan devlet, düzenlenen bu festivalin içini boflaltmak için de elinden geleni ard›na koymuyor. Festivalde yer alan devrimci kurumlar›n önünü t›kamak, halkla bütünleflmelerini engellemek için bir dizi k›s›tlay›c› kurallar dayatan egemen güçler tüm çabalar›na ra¤men bu niyetlerini istedikleri boyutta gerçeklefltirememifltir. Festivalden günlerce önce kurulan ve devrimci kurumlar›n açm›fl olduklar› standlara halk›n ilgisi yo¤undu. Bu ilgiden rahats›zl›k duyan polis-jandarma vb. devletin kolluk güçleri devrimci kurumlara direkt sald›rmamakla beraber bask›s›n› hissettirmek için ilçe girifl ç›k›fllar›nda keyfi dayatmalarla rahats›zl›k vermeye çal›flt›. Köy ziyaretleri için 29 Temmuz’da Tunceli’nin Ovac›k ilçesine gitti¤imizde jandarma taraf›ndan GBT aramas› için durdurul-
duk. Samsun muhabirimiz Güven Genç arand›¤› iddias›yla gözalt›na al›narak bir gece tutulduktan sonra Savc›l›k’tan serbest b›rak›ld›.Yine flenli¤in ikinci günü Ovac›k’taki etkinlikleri izlemek için gitti¤imizde “PKK-KADEK’e lojistik tafl›d›¤›m›z” iddias›yla arac›m›z durduruldu. Yap›lan aramadan sonuç al›namay›nca keyfi bir flekilde bir saat bekletilerek arac›m›za trafik cezas› kesildi. Bunlar bize yans›yan engellenmeler olurken, di¤er devrimci kurumlar da benzeri yaklafl›mlarla karfl› karfl›ya kald›. Festivalin üçüncü günü BEKSAV’›n stand soka¤›nda düzenledi¤i etkinli¤e tahammül edemeyen kolluk güçleri Tertip Komitesi’ni araya sokarak etkinli¤i sonland›rd›. Yaflad›klar›m›zdan ve halk›n anlat›mlar›ndan bir kez daha ortaya ç›kan OHAL’in Dersim’de sadece sözde kalkm›fl oldu¤u. Festival boyunca Tertip Komitesi’nin haz›rlad›¤› program› akflam saatlerinde stadyum konserleri, gündüzleri ise paneller ve ilçe gezileri oluflturuyordu. Festival’in ilk gününde kurumlar ve TDDK ad›na Haydar Balten ve Tunceli Belediye Baflkan› Hasan Korkmaz Türkçe ve Zazaca aç›l›fl konuflmalar› yaparak kitleyi karfl›lad›. “Biz bulutla kirve, ya¤murla musayip bir toplumun çocuklar›y›z. Yeryüzünün en güzel yerlerinden birinin üzerinde yafl›yoruz. Bu büyük
buluflmam›z, bu görkem içimizdeki hasretin, özlemin ve umudun ad›d›r. Bu 4. büyük buluflmam›za daha 5, daha 6, daha 10 diyece¤iz” derken konuflman›n Zazaca olmas› kitleyi coflturdu. Aç›l›fl konuflmas›n›n ard›ndan Grup Ç›¤, Ferhat Tunç vb. sanatç›lar sahne ald›lar. Stadyum etkinlikleri üç gün boyunca devam ederken festivalin ikinci günü Grup Yorum, üçüncü günü ise Grup Munzur kitleyi coflturdu. Festivalde dikkat çeken bir baflka nokta ise gündüz haz›rlanan programlarda panellere ilginin az olmas› idi.
...“‹yi olmad› buralar› b›rak›p gitmeniz. Köylerimiz boflald›, insanlar›m›z da¤›ld›”.... Bunlar› dinledikçe daha bir öfkeleniyoruz ve “burada olmak gerekiyor” diyoruz mutlaka. Yaflad›klar› tüm zorluklara ra¤men vazgeçmiyor halk›m›z bizi sahiplenmekten...
15
29
15-28 Ağustos 2003
‹zlenimler...‹zlenimler...‹zlenimler...‹zlenimler...‹zlenimler...‹zlenimler...‹zlenimler...‹zlenimler...‹zlenimler... “Ben senin hilelerinle bafl edemedim. Bu bana dert oldu. Ben de senin karfl›nda diz çökmedim. Bu da sana dert olsun.” Y›llar önce söylemifl Seyit R›za, zalimin zulmü karfl›s›nda belle¤imizde durmadan tekrar eden bu cümleleri... Y›llar sonra Dersim’e ilk kez gitmenin coflkusu bir baflka heyecanland›r›yor bizleri. Bir baflka dönüyoruz bu kez bu asi topraklara. Kazanm›fl oldu¤umuz ve Dersim’de daha bir anlaml› olan Partizan kimli¤imizle... Daha Merkez’e girer girmez birfleylerin farkl› oldu¤unu soludu¤umuz havadan anl›yoruz. Kimimiz hayal k›r›kl›¤›na u¤ruyoruz belki. Biliyoruz bulundu¤umuz yer Dersim fakat ilk bak›flta bekledi¤imizden farkl› insanlar. Bu bizi pek flafl›rtm›yor. Devletin Dersim’de daha hassas davrand›¤›n›, bu nedenle daha ince politikalar izledi¤ini biliyoruz. Dersim’de ‹brahim Kaypakkaya’n›n atm›fl oldu¤u devrim tohumlar›n›n hâlâ dirili¤ini korumas›ndan ve bölgede gerilla mücadelesinin olmas›ndan kaynakl›, yedisinden yetmifline devrimciler hakk›nda herkes mutlaka bir fikre sahip. Bölgeye gitti¤imiz ilk günden itibaren çal›flmam›z›n esas›n› oluflturan kitle faaliyeti ve bu do¤rultuda gazetemizin yayg›n olarak kitlelere ulaflt›r›lmas› idi. Bu nedenle flenlik öncesi flehir merkezinin çok hareketli olmamas›ndan kaynakl› köyleri gezmeye karar verdik. Dersim merkezinin ve ilçelerinin köylerini dolaflarak gazetemizi da¤›tt›k, ayn› zamanda flehit düflen yoldafllar›m›z›n mezarlar›n› ziyaret ettik. Her gitti¤imiz köyde halk bizi ayn› s›cakl›k ve samimiyetle karfl›lad›. Bu varolan inanc›m›z› daha bir kamç›l›yor, coflkumuza coflku kat›yordu. Partizanc› olman›n fark›n› yaflad›k gitti¤imiz köylerde. Tüm yoksulluklar›na ra¤men herfleyini paylaflman›n çabas› içine girdi insanlar. ‹brahim’i, yoldafllar›n› tan›yan amcalar, teyzeler gözleri dolarak anlat›yorlard› onlar› tan›m›fl olmaktan duyduklar› k›vanc›. “Biz neler yaflad›k bu topraklarda. ‹ki çocu¤umla beraber günlerce aç bir flekilde bekledik. Buldu¤um bir kaya deli¤i içerisinde. Devlet devlet olal› sopas›n› eksik etmedi bafl›m›zdan” diyor 85 yafl›ndaki yafll› bir amca, 38 isyan›n› anlat›rken. Girdi¤imiz birçok köyde insanlar bizlere olan özlemlerini dile getirirken, arada bir sitemkârca “neden bofl b›rakt›n›z buralar›” demeden de edemiyorlar... ...“‹yi olmad› buralar› b›rak›p gitmeniz. Köylerimiz boflald›, insanlar›m›z da¤›ld›”.... Bunlar› dinledikçe daha bir öfkeleni-
yoruz ve “burada olmak gerekiyor” diyoruz mutlaka. Yaflad›klar› tüm zorluklara ra¤men vazgeçmiyor halk›m›z bizi sahiplenmekten... Takvimlerin 31 Temmuz’u göstermesiyle beraber ‹stanbul, ‹zmir, Diyarbak›r, Mufl... vs. birçok ilden insan ak›yor Dersim topraklar›na. Tüm bunlara ra¤men kat›l›m geçen y›la oranla az. Bunun nedeni organizeye duyulan hoflnutsuzluk. Gazetemizin yeni say›s›yla be-
edenlerden birisi stand›m›z›. Akflamüstü efliyle geliyor. Abla bütün kitaplar›m›z› biliyor. “Okumay› çok seviyorsunuz herhalde” diye soruyor standtaki arkadafl›m›z.. “Benim okuma yazmam yok, bu kitaplar›n hepsini abin okudu, ben dinledim. Tohum’u sana sat›r sat›r anlatabilirim” diyor ve gülüyoruz.. Bunun güzel bir örnek teflkil etti¤ini vurguluyoruz... Dersim’e gitti¤imiz ilk günden
larda bir arkadafl›m flöyle demiflti. Dersim’de yafll› bir anan›n evine gidiyorlar ve anaya soruyorlar. Ana senin için sosyalizm nedir? Ana flöyle uzaktaki ›fl›klar› gösteriyor ve flöyle diyor. Benim için sosyalizm Dersim’in ›fl›klar›d›r. Dersim sular alt›nda kalmas›n. Yani Dersim sosyalizmdir. Yani Dersim ‹brahim Kaypakkaya’n›n an›s›d›r. Dersim halklar›n kardeflli¤idir. Dersim dev-
itibaren çevre standlarla aram›zda iyi bir dayan›flma yafl›yoruz. Buralarda devrimci dayan›flman›n yak›c›l›¤› daha fazla hissediliyor ve yaflan›yor demek yerinde olsa gerek. Akflamlar› hep beraber halaya durup, türküler söylüyoruz. Sokaktan geçen insanlarla çemberimiz daha da geniflliyor... Festivalin son günü Cezmi Ersöz’le görüflüyoruz. Ersöz kitaplar›n› imzalat›yor. Gidip sohbet ediyoruz. Sohbet esnas›nda anlatt›¤› an›, dinlemeye de¤er; “70’li y›l-
rimci atefltir.” Bu ses adeta kulaklar›m›zda ç›nl›yor ve bir kez daha ‹brahim’in an›s›na sahip ç›k›p ileriye tafl›yaca¤›z diye söz veriyoruz kendimize ve halk›m›za. Ve bir kez daha anl›yoruz ki devletin tüm çabalar›na ra¤men halk bizim yan›m›zda. Ayr›lma vakti yavafl yavafl geliyor, yüreklerimize hüzün çökerken bize sar›lan insanlara mutlaka buralara onlardan ald›¤›m›z güçle geri dönece¤imize dair söz veriyoruz.
raber da¤›l›yoruz Dersim’in sokaklar›na. “Dersim’e sahip ç›k, Munzur’un 盤l›¤›na kulak ver” sloganlar›yla da¤›t›yoruz gazetemizi. ‹nsanlar›n ilgisi yo¤un, özellikle yerelden ve köylerden insanlar›n. “Buralarda bir yay›n ya
da kitap abart›s›z 20 el dolafl›r” diyor gazetemizi alan bir arkadafl. ‹ki gün boyunca gazetemizi ulaflabildi¤imiz herkese veriyoruz. Sahipleniliflimiz bizi mutlu ediyor. Bizim mutlulu¤umuz kolluk güçlerini rahats›z ediyor. Halk›n devrimcilere duydu¤u sevgi ve sayg›n›n önüne geçemeyifllerinin tahammülsüzlü¤ü ile gövde gösterisi yap›yorlar standlar›n kuruldu¤u sokakta... Stand›m›zda yapt›¤›m›z sohbetler, s›cak iliflkiler kurmam›za vesile olurken Dersimli kad›nlar›n kitaplara olan ilgisi dikkatimizi çekiyor... R›za abi, s›kça ziyaret
30
15-28 Ağustos 2003
‹flçi-köylü’den DE L’AUDACE, DE L’AUDACE, ENCORE DE L’AUDACE “CÜRET, CÜRET, GENE CÜRET” Yedinci konferans sonras› faaliyet süresince flunu çok net olarak gördük; kitlelere gidildi¤inde onlara ça¤r› yap›ld›¤›nda kitleler bu ça¤r›lara kay›ts›z kalmamaktad›r. Kampanya süreçlerimiz bunu bize ö¤retmektedir. Ve biz bu pratik faaliyette gördük ki; devrimci çal›flma sadece ve sadece kitlelere gitmekle s›n›rland›r›lmamal›, bu kitle faaliyeti mutlaka bir plan dahilinde ele al›nmal›d›r. Kitle faaliyeti sürdürürken mesele sadece kitlelere gitmekle, onlara ça¤r› yapmakla, onlar› de¤ifltirme prati¤i içerisine girmekle bitmiyor, mesele ayn› zamanda faaliyetçilerin kitle prati¤i içerisinde ayn› zamanda kendini dönüfltürme prati¤i içerisine girmesini de dayat›yor. Kitle faaliyeti yürütürken, de¤ifltirmek ve dönüfltürmek aras›ndaki fark› iyi kavramam›z gerekiyor. “Nesnel dünyan›n yan›s›ra öznel dünyay› de¤ifltirmek”; yani “dünyay› de¤ifltirirken kendini de de¤ifltirmek”... Proletarya ve kitleler kadar, faaliyetçiler aç›s›ndan da devrimci mücadeleyi kavramada temel yaklafl›m bu olmak zorundad›r. Mao bunu “kitlelerin ö¤rencisi olmadan ö¤retmeni olamay›z” diye özetliyor. Kampanya süreçleri bize gösterdi ki; faaliyetçiler bu dönüfltürme prati¤inde önce, gelece¤i yaratacak olan kitlelerin de birey olarak tek tek devrimcilerin de ama özellikle kendisinin de bu sistemin egemenli¤i alt›nda –egemen ideolojinin hüküm süren gerici de¤er yarg›lar›n›n a¤›r etkisi alt›nda- kirletilmifl, toplumsal yozlaflma ve çürümeden pay›na düfleni alm›fl oldu¤unun fark›nda olarak ifle bafllamal›d›r. Önce bu gerçekli¤i kavramak ve kabul etmek gerekir; bu gerçekli¤i dönüfltürmenin, bu gerçekli¤e karfl› mücadele vermenin ön koflulu budur... Olmas› gerekenlerle, hedeflenenlerle gerçeklik aras›ndaki uçurum; zaten
mücadelemizi koflullayan da budur. Buradan ne kastetti¤imiz aç›kt›r. Kitlelerle iliflkimiz, kitleler içerisinde kök salm›fl örgütlülüklerimiz bugün “olmas› gereken” durumda de¤ildir. Daha do¤ru bir ifade ile bugün bulundu¤umuz durum kabullenebilece¤imiz bir yer de¤ildir. Ama bugün böyle bir durumdaysak bunun sorumlusu da bizim d›fl›m›zda de¤ildir. O zaman bu yeri “hak” ediyoruz demektir. Oysa ki anlatmak istedi¤imiz bulundu¤umuz yerin, Proletarya Partisi’nin ideolojisi, çizgisi düflünüldü¤ünde hiç de buna uygun olmad›¤›d›r. Nitekim son süreçte att›¤›m›z ad›mlar ve al›nan sonuçlar, bu sözlerimizi güçlendirir niteliktedir. Ad›m att›¤›m›zda, at›lan ad›mlarda sab›rl› ve cesaretli davrand›¤›m›zda, ›srarl› bir faaliyet sürdürdü¤ümüzde, flu veya bu biçimde bunun ürününü mutlaka ald›¤›m›z› görebilmekteyiz. Bu gerçekli¤in ne birden bire ne de kendili¤inden de¤iflmedi¤ini/olmad›¤›n› kavramak gerekir. Bugün somut olarak at›lan baz› ad›mlardan bahsediyorsak e¤er; bu faaliyetçilerin pratik sürece yaklafl›m›ndan ba¤›ms›z de¤ildir. Faaliyetçilerin yönelimi hayata geçirmedeki ›srar›, sabr› ve cesareti bu sonuçlar› almam›z› da beraberinde getirmifltir. Ancak halen diyebiliriz ki, henüz yolun bafl›nday›z. Hakim ideolojinin faaliyetçilerimiz içerisindeki etkilerini bir bütün k›rmak için, bugün ad›m ad›m, mücadele prati¤imizle orant›l› bir dönüflümü gerçeklefltirebilmek için de, iradi bir çaba, bunu içine alan bir mücadele perspektifi gereklili¤i ortadan kalkmam›flt›r... Tam aksine, partiyi her alanda örgütlerken, yeni yeni parti örgütlülükleri olufltururken ayn› zamanda faaliyetçilerimizin de bir üst aflamaya s›çmas›, “daha çok partileflmeleri” gerekmektedir. Bu konuda cesaretli olmal›y›z.
Tüm faaliyetçilerimiz bir ad›m öne ç›kmal›, bugüne kadar üstlendikleri görevlerden daha fazlas›n› üstlenmeli, daha fazla kitle iliflkisi yaratmal›, daha fazla komite kurmal› vs… Önümüzdeki süreçte en çok da buna kilitlenmeli, bu perspektif do¤rultusunda bir bütün olarak tüm faaliyetçiler bu yönelime girmelidir. Ve bunda da yine belirleyici olan›n faaliyetçilerin kitlelerle olan iliflkisi oldu¤u göz ard› edilmemelidir. Çünkü siyasal geliflmenin ve yenilenmenin en önemli arac› kitlelerdir. Ve yine baflta da de¤indi¤imiz gibi e¤er kitleleri de¤ifltirmek ve dönüfltürmek istiyorsak, mutlaka ama mutlaka bu de¤ifltirme ve özellikle de dönüfltürme prati¤i faaliyetçilerimizde gerçekleflmek zorundad›r. Bunun yolu da kitlelerle kurulacak sa¤l›kl› iliflkilerin daha da ço¤alt›lmas›ndan geçmektedir. E¤er devrimi s›n›rl› bir ufukla ele alm›yor ve “s›n›f mücadelesinin sürdü¤ü her alanda, her kesitte tüm karfl›tl›k ve çat›flmalar› içine alan bir alt, üst olufl/büyük bir dönüflüm süreci” olarak kavr›yorsak; bu bütünlükten yola ç›karak devrimcili¤i de herfleyden önce, “kitlelerin ve bireyler olarak tek tek devrimcilerin dünyay› de¤ifltirme mücadelesi içinde kendilerini de de¤ifltirme, yeniden kal›ba dökme” prati¤inin iç içeli¤i olarak alg›lamak gerekir... Bir faaliyetçi hele hele bu Proletarya Partisi’nin faaliyetçisiyse kendi gerçekli¤inin bilincinde olarak düflmana karfl› ideolojik mücadelesini ve do¤al olarak da sistemden kopuflunu sürekli k›lmak ve do¤all›¤›nda daha çok “partileflmek” zorundad›r; çünkü mevcut toplumsal iliflkilerin kazand›rd›¤› al›flkanl›klar, s›n›fl› toplumun ürünü olarak flekillenen zaaflar, belli bir aflamada devrimci mücadeleyi ileri tafl›man›n önünde de bilfiil engel olurlar. Bu zaaflar›m›z›n üzerine gitmenin yolu da hem içte hem de d›flta ideolojik mücadeleyi sürekli k›lmaktan geçer. Bu konuda cesaretli olmaktan geçer. Faaliyet sürdürülen her alanda ve “kendinde” partiyi örgütlemekten geçer. Bunun yolu “PART‹Y‹ ÖRGÜTLE CESARETLE ‹LERLE”den geçer. Neden böyle diyoruz? Çünkü: S›n›fl› toplumlarda sömürücü s›n›flar›n egemenliklerini sürdürmeleri
15 bask› ve zor oldu¤u kadar, sömürülen ve zulme u¤rayanlar›n maruz kald›klar› bu sömürü ve zulüm karfl›s›nda tepkisizleflmelerine, yaflad›klar› koflullar›n de¤iflmezli¤ine/de¤ifltirilemezli¤ine inand›r›lmalar›na ba¤l›d›r. Ezen ve ezilen, sömüren ve sömürülenlerin oldu¤u her toplumda “efendiler” kadar “köleler” de sömürü ve sömürenlerin egemenli¤ini meflrulaflt›ran gerici ideolojinin, kendilerine ait olmayan ve böylesi bir toplumsal yap›y› ayakta tutmaya hizmet eden gerici de¤er yarg›lar›n›n kuflatmas› alt›nda kendi benliklerine, varolufllar›na yabanc›laflt›r›lm›fllard›r. Hatta ezilen, sömürülen ama bunu de¤iflmez bir kader gibi alg›layanlar, pratikte de kendi maddi ç›karlar›na tamamen ayk›r› bu toplumsal iflleyiflin sürdürülmesinden yana bir tutum alanlar aç›s›ndan, bu benlik parçalanmas› ve yabanc›laflma daha da a¤›r ve derindir. Bu toplumsal iflleyiflin karfl›s›nda yer alan ve bunu de¤ifltirmek için mücadele edenlerin üzerinde ise bu gerici etkilerin olabilece¤ini, bu etkilerin birer prangaya dönüflebilece¤inin de bilincinde olmak gerekiyor. Yedinci konferans sonras› prati¤imizde bunun örneklerini-özellikle baz› alanlarda- fazlas›yla gördük. Baz› faaliyetçilerimiz gerici ideolojilerin, Proletarya Partisi’ne ait olmayan tav›r ve davran›fllar›n içerisinde oldular. Bu gerici davran›fllar›n faaliyetimizin önünde engel olmas›na izin vermeyelim. Bu gerici prangalar› nerede görürsek görelim üstüne gidelim. Bu tav›r ve davran›fllar›n, böylesi pratiklerin hem kendimizde hem de faaliyet alanlar›m›zda yaflam bulmas›n› izin vermeyelim. Böylesi pratiklere tenezzül etmeyelim! Çünkü gelecek, gelece¤in a¤›r yükünü omuzlayan, tafl›n alt›na eline koyan militanlar›n üzerinden yükseliyor… Bu militanlara ça¤r›m›zd›r: ‹flte bu yüzden partiyi örgütleyip cesaretle ilerlemeliyiz! ‹flte bu yüzden “cüret, cüret, gene cüret” (De l’audace, de l’audace, encore de l’audace) (Danton), (Marks’tan aktaran Lenin) diyebilmeliyiz!
Polkima grevi devam ediyor Temmuz’da T‹S görüflmelerinin t›kanan, bu tarihten sonra grev karar› ilan edilen ve patron taraf›ndan lokavt uygulanan Polkima Afi’de direnifl iflçilerin karar-
18
l› tutumu ile sürüyor. Grevde gelinen aflamay› Birleflik Metal-‹fl ‹zmir fiube Baflkan› Özkan Atar gazetemize de¤erlendirdi. “2003-2005 T‹S görüflmeleri patronun Yeni ‹fl Yasas›’n› dayatmas› üzerine t›kanm›flt›. May›s ay›nda resmi arabulucu da sorunu çözemeyince patron 9 Temmuz’da lokavt karar› alarak ifle gelen iflçileri jandarman›n zoru ile ifl sahas›n›n d›fl›na ç›kard›. Bunun
üzerine yasal zaman›n dolmas›yla birlikte 18 Temmuz’da sendika ve iflçiler olarak grev bafllatt›k. Patron 28 Temmuz günü lokavt› kald›rmak zorunda kald› ve bu zamandan sonra sendikam›za üye olan iflçilere sendikadan istifa etmeleri için çeflitli bask›lar uyguland›. Sendikam›zda 10 kifli istifa edip iflbafl› yapt›. 80 üyemiz ise halen kararl› bir flekilde hak alma mücadelesi veriyor. Tamamen, patronlar›n lehine
parlamentoda onaylanan Yeni ‹fl Yasas›’yla sermaye bu ifli bir oldu bittiye getirmeye çal›fl›yor bizim mücadelemiz bu iflin bu kadar kolay olmaya¤›n›n kan›t› olacak. Patron geri ad›m atmama noktas›nda ›srarl› görünüyor. Grevdeki arkadafllar›m›z da yüksek moralle bu ifli baflaraca¤›z önümüzdeki çeflitli eylemliliklerle patronu s›k›flt›r›p, oradaki hareketlili¤i s›cak tutmaya çal›flaca¤›z.” (‹zmir)
10
31 Bafltaraf› Sayfa 32”de
Feodal yanlar›ndan dolay› ço¤u kez espriler yap›l›r, ona komplolar düzenlenir. Buna ra¤men e¤lencelerde en sevdi¤i türküyü söylemesiyle insanlar› flafl›rt›r. Ayr›ca türkünün içeri¤i ve söyleyifl tarz›yla kahkahalar› birbirine katar. Tar›m politikas› üzerine çal›fl›rken tek bafl›na bir yere oturuyor okuyor, yaz›yor s›k›ld›kça voltaya ç›k›yor, düflüncelerini biraz daha sistemlefltirip yeniden yaz›yordu. Tüm bu çal›flmadan sonra ortaya ç›kan taslak konferansta di¤er delegelerin düflüncesiyle zenginleflmifl ve ortaya somut bir program ç›km›flt›. Tar›m politikas›nda iki program oluflturuldu. Birincisi acil taleplerimiz, ikincisi ise Demokratik Halk Devrimi program›yd›. Programlar maddeler fleklinde geneli ifade eden oldukça somut fleylerdi. Programlar› oluflturmada çokça yo¤unlaflan yoldafllar “içimiz d›fl›m›z tar›m oldu” fleklinde esprilerle s›k›lm›fll›klar›n› ifade ediyorlard›. Bir yan›yla da somuta dair net sonuçlar ç›karman›n rahatl›¤› içindeydiler. &&&&&& 15.03.2003/Cumartesi Zorunlu bir ihtiyaçtan dolay› konferansa bir gün ara verildi. Ara verildi¤i gün herkes bu zaman›n› yoldafllarla konuflarak, bireysel çal›flmalar yaparak vs. geçiriyordu. Onca kalabal›¤a ra¤men bir yandan müzik çal›yor di¤er yandan hiç gürültü yok. Konuflanlar f›s›lt›yla konufluyor, yap›lan ifller sessizce yap›lmaya çal›fl›l›yordu. Herkes gayet rahat, bir fleylerle u¤rafl›yor. Eski dönemlerde belirlenen sessizlik saatlerinde bile buna ayk›r› hareket edenler, uyar›lanlar olur ve bunun üzerine uzunca tart›fl›l›rd›. Oysa flimdiki dönemde sessizlik saatleri d›fl›nda bile genel bir sessizlik ortam› olufluyordu, çünkü herkes buna zaten ihtiyaç duyuyordu. Bu ihtiyaç, bilinçlerde baz› fleylerin de¤iflmesine ba¤l› olarak de¤ifliyordu. Kimse vaktini bofl ifllerle geçirmemeye çal›fl›yordu. Yaflam bunu dayat›yor, T‹KKO’cular ise ›srarla yaflam›n bu dayatmas›na yan›t olmaya çal›fl›yorlard›. &&&&&& 16.03.2003/Pazar Sabah kahvalt›dan sonra har›l har›l bafllad›lar okumaya, d›flar›dan biri koflarak içeri girdi “Yoldafllar geliyor” diye seslenip koflarak d›flar› ç›kt›. Peflis›ra herkes ellerindekini b›rakt› ve h›zla d›flar› ç›kt›. Dereden geliyorlar, suyun içinde yürümek oldukça zor, üstelik çantalar da çok a¤›r. Di¤er yoldafllar kofltura kofltura yard›ma gittiler. Belki sadece birkaç dakika yard›m etmifl olacaklar –ki onlar saatlerdir yürüyorlar- ama yine de bu durum yard›m edende de yard›m alanda da de¤iflik ve çok hofl bir duygu yo¤unlu¤u yaflat›yor, insan› yaklaflt›r›yor yoldafl›na…. S›r›ls›klam olmufllar, ya¤mur ve kardan dolay› kuru hiçbir yerleri kalmam›fl, derede yürümekten ayaklar› buz gibi, uykusuz ve oldukça yorgunlar vs. vs. Ama hepsi gülüyor, bu durumda bile mutlular, devrim davas› zordur, zordur ama güzeldir. ‹flte en somut en yal›n örneklerinden birini sergiliyorlar flimdi. Bizim bunlar, bizim yoldafllar›m›z… Faaliyetten gelenlerle bar›nakta kalanlar aras›nda yo¤un bir konuflma süreci bafllad›. Hep böyle oluyor, hepsi birden faaliyetten gelenler uyuyana kadar durmadan dinlenmeden konufluyor, espri yap›yor, gülüyor, güldürüyorlard›. Onlar uyuyunca da kalanlar tekrar sessizlefliyor yorulduklar›n› fark ediyorlard›. Bu kez farkl› fleyler de getirmifllerdi. Okuyamad›¤›m›z son dergiler, sosyalist bas›ndan baz› yay›nlar, partili yoldafllardan, hapishaneden, ülkedeki son geliflmelere dair haberlerle
gelmifllerdi. Yaklafl›k dört ay boyunca sadece radyodan duyduklar› bilgilerle yetinmek zorundayd›lar, o nedenle herkes son durumu merak ediyordu. Gelen yay›nlar Siyasi Komiser olan yoldafl›n denetiminden geçtikten sonra ortama verildi. Hiç kimse al›p tek bafl›na inceleyemiyor, buna olanak yok, her say›dan iki tane var ve say› oldukça kalabal›k. O yüzden bir derginin bafl›na dört-befl kifli birden birikiyor, ilk önce sadece bafll›klar ve çok önemli k›sa yaz›lar okunuyordu. Hemen hemen herkes bu yolla ilk birkaç saat içinde gelen yay›nlar› elden geçirdiler. Bugün konferans gündemine devam edilecekti, ancak bir yandan da yay›nlar› okuma iste¤i oldukça yo¤un, o yüzden bugün konferans yap›lmayacak, yay›nlar›n okunmas› için ara verildi. Gün boyunca hem okundu, hem de yeni haberler karfl›s›nda duyulan sevinçler, hüzünler paylafl›ld›. &&&&&& 17-18.03.2003/Pazartesi-Sal› Tar›m program›na son flekil verilmiflti. S›ra di¤er önemli politikalar›m›zdan biri olan askeri politikalar›m›za gelmiflti. Di¤er grup bu gündeme kat›lmayacak, askeri politikalar›m›z birkaç alt bafll›k fleklinde incelenecek. Eylem politikam›z, ajan-iflbirlikçi-ihbarc›lara yönelik politikam›z, koruculuk politikam›z, avc›l›k politikam›z fleklinde. Bu politikalar genelde kitle ile karfl› karfl›ya kalma durumu söz konusu oldu¤undan dolay› daha titiz incelenmeyi gerektiriyor. fiimdiye kadarki yanl›fl bak›fl aç›lar›m›z›n yans›d›¤› politikalar›m›zda. Askeri politikalar›m›z› de¤erlendirirken, eskinin d›fl›na ç›kman›n gerekti¤ini herkes biliyordu. Ama bir yoldafl›n dedi¤i gibi “Partinin eksikliklerine dair güçlü fleyler söyledi¤imizde içimiz c›z ediyor” iflte bu yan›m›z›n belli ölçülerde k›r›lmas› gerekiyordu. Çünkü de¤iflim için devrim yolunun daha da ayd›nlanmas› için tüm bu “c›z”lara ra¤men gerçeklerin ›fl›¤› alt›nda cesaretli ve güçlü olmam›z gerekiyordu. Askeri politikam›z de¤erlendirilirken gerilla ve gerillan›n misyonu, düflman›n k›rsaldaki gücü, köylerdeki göç, kitlenin devrime yatk›nl›¤› geniflçe de¤erlendirildi. Birçok ülkede silahl› mücadeleye bafllamadan önce bir haz›rl›k evresinin oldu¤u, fakat bunun bizde yaflanmad›¤› gerçe¤i üzerinde duruldu. Toplant›da s›k s›k konuflmalarda geçen cümle oturumu özetliyordu “biz art›k ay›y› kafl›d›k”. Ama art›k önemli olan flimdi nas›l örgütlenece¤imizdi… Hemen her konuda oldu¤u gibi önce konular da¤›t›l›yor, karfl›t görüfller çat›flt›r›l›yordu. Tabi bunu biraz daha yetkin olan yoldafllar yap›yordu. Di¤erleri daha çok dinliyor ve çözüm aray›fl›na gidiyorlard›. Bu kar›fl›k durumdan sonra konu, ilgili yoldafllar taraf›ndan toparlan›p ortaya konunca kafas› kar›flanlar rahatl›yor, düflünceleri sistemlefliyordu. &&&&&& 19.03.2003/Çarflamba Gerilla birli¤inin tamam›nda bir canl›l›k yaflan›yor. Oyunlar oynan›yor, espriler yap›l›yor, genel bir mutluluk yaflan›yor. Konferans toplant›lar›na genelde 1 saat 10 dakika kadar ara veriliyordu. Ara verilir verilmez herkes d›flar›ya ç›k›yor, ç›karken koridordan geçiyor ve koridordan odaya aç›lan kap›dan (kap› battaniyeden yap›lm›fl) kafas›n› içeri bir bak›p geri çekiyor veya ufak bir espriyle dal›yor içeri. Buras› konferansa kat›lmayan bileflenin oturdu¤u oda. Küçük bir sobalar› (tenekeden gerilla üretimi bir soba) odan›n üç yan›nda boydan boya kabaca yap›lm›fl oturaklar›yla küçük bir yer. Ara verilmesiyle beraber onlar›n da ço¤u d›flar› ç›k›yor ve kartopu savafl› bafll›yor, küçük
komplolar düzenleniyor, karda kovalamaca oynan›yor, gruplaflmalar oluyor, espriler, flakalar… Bu s›ralar e¤lenceye ay›rd›klar› vakitleri genelde böyle molalar veya kulland›klar› k›sa zamanlar oluyor. Bugün gündem kitle politikas›. Kitle politikas›, örgütlenme politikas› ve e¤itim politikas› konular› ayn› çal›flma grubunun konular› dahilinde. Çal›flma grubunu konferans bilefleni içinde bir kifli temsil ediyor, di¤er üyeler kat›lmayan bileflenden. Taslak okundu. fiimdiye kadarki taslaklardan çal›flma tarz› noktas›nda en çok elefltiri alan yaz›. Çal›flma grubunun temsilcisi yoldafl elefltirileri yanl›fl buluyor ve baz› gerekçeler getiriyor. Bu yoldafl›m›z uzun y›llar gerilla mücadelesi içinde, uzun y›llar hapishanede kalm›fl devrim davas›nda deneyimli bir yoldafl. Ortam içinde genel olarak öne ç›kan özelli¤i bildiklerinde ›srarl› olmas›d›r. Bu yan›yla kimi vakit insanlar›n can›n› s›ksa da onlar›n düflünmelerine ve o noktada araflt›rmaya gitmelerine vesile oluyordu. ‹nsanlar›n do¤rular›nda ›srarl› olmas› güzel ama di¤er düflüncelere veya karfl›t görüfllere alabildi¤ine aç›k olmas› daha da güzeldir. Bu yoldaflta bu yan biraz eksik kal›yor. Kendine güvenen bir yap›s› var, ancak bu kimi vakit onu subjektif de¤erlendirmelere götürebiliyor. Konferans tart›flma süreçlerinde genel olarak karfl›t görüflleri savunan kiflidir. Tek bafl›na da kalsa pek tavizkar de¤ildir. Bu türden yaklafl›mlar bir yan›yla do¤ruyken, de¤iflkenliklere aç›k olmamay›, yani dogmatikli¤i de beraberinde getiriyor. Ama bu yönleriyle ön plana ç›ksa da duygu dünyas› zengin, kendince yaflam›yla de¤iflik, kendine, yaflama, insanlara bak›fl›yla bizim aram›zda, bizi etkiliyor, bizden etkileniyor, hep birlikte “biz” olunuyor. Kitle politikas›n›n ne olmas› gerekti¤i üzerine görüfller al›nd›. Kitle politikas› belirlenen nesnel gerçeklik üzerine yükselmeliydi ve genelde herkes görüfllerini bu paralelde ortaya koydu. Kitleye flimdiye kadar nas›l gidildi¤i ve nas›l gidilmesi gerekti¤i ortaya konurken, sürecimizin temel tespitlerinden biri olan “somut koflullar›n somut tahlili” belirlemesinden hareket edilmeye çal›fl›ld›. &&&&&& 20.03.2003/Perflembe Kitle politikas› de¤erlendirmesine devam edilip ve dünden beri ortaya konan görüfllerden sonuçlar ç›kar›lmaya çal›fl›ld›. Ve somut politikalar belirlenirken flimdiye kadarki tarz›m›zdaki eksikliklere vurgu yap›ld›. Bu noktada doygunluk kazan›nca örgütlenme politikas›na geçildi. Örgütlenme politikas›na dair iki yaz›
15-28 Ağustos 2003 var. Tek taslak haline getirilmemifl ve do¤al olarak bu biraz daha u¤raflt›r›c› oluyor. Ayn› yoldafl bu noktada bir kez daha elefltiri ald›. Örgütlenme politikam›za iliflkin haz›rlanan iki yaz› okundu. Henüz saat 21:05’ti ve normalde 21:00 bitifl saati olmas›na ra¤men ço¤unlukla 21:20-21:30’da bitirilirdi. Ancak yaz› biter bitmez “yar›n devam edelim”, “yorulduk valla”, “ufakl›k zaten yat›yor” vs. (Ufakl›k gerilla bilefleninin ve konferans delegelerinin en küçük yaflta olan üyesi. Ara molalarda sa¤a sola en çok laf yetifltiren, buldu¤u ilk f›rsatta yoldafl›n›n üzerine atlay›p güreflen ve genellikle de yenen, hareketli, sempatik bir yoldafl. Birlikteki birçok kifliye ve yafl›na ra¤men olaylara yaklafl›m› daha olumlu, samimi ve içten) türünden söylemlerle gülüflmeler eflli¤inde bir gün daha sona erdi. Yönetici yoldafl›n rahats›zl›¤› uzun bir süredir devam etmiyor. Tart›flma sürecinde en canl› tart›flan yoldafl, nefes alma problemi yaflarken bile uzun konufluyordu, ancak flu anki gibi canl› de¤ildi. Sadece sözleriyle, ses tonuyla de¤il, mimikleri ve el hareketleriyle oldukça hareketli ve etkileyicidir. Tart›flma süreçlerinde özellikle ileri sempatizan yoldafllarla konufluyor, onlar›n gündemler hakk›ndaki görüfllerini ö¤reniyor, yönlendirmeye çal›fl›yordu. Nitekim bu süreçten, ilk kez kat›ld›klar› için en çok onlar›n etkilenece¤ini düflünüyordu. Konferans bafllad›¤›ndan beri hepsi yetersizliklerini daha somut görüyorlard›. Bu durumu onlarla paylafl›yor, araflt›rma ve incelemeye sevk ediyor, önerilerde bulunuyordu. Bu süreci onlar için politik s›çrama yapabilecekleri bir süreç olarak görüyor ve onlar› canland›r›yor, bir bak›ma çal›flmalar›n› sistemlefltirmelerini, h›zland›rmalar›n› sa¤l›yordu. Böylesi bir süreçten politik bir s›çrama yarat›p öne ç›kanlar da olacak, z›nk olanlar da (z›nk gerillada mücadeleye elveda diyenlere verilen isimdir). Bileflenden z›nk olanlar›n ç›kaca¤›n› düflünmüyordu, ama bu riskleri göze alarak böylesi bir seçim yap›ld›¤›n› ifade ediyordu. Tabi ki söylediklerinden riskleri gözetmedi¤i anlam› ç›kmaz. ‹flte görüflleri ö¤renmesinin sebeplerinden biri de buydu. Böylesi önemli sorunlar›n tart›fl›ld›¤› bir ortamda oluflabilecek ufac›k bir t›kan›kl›¤›n önüne geçmeye çal›fl›yordu… &&&&&& 21.03.2003/Cuma Mart ay› etkinli¤i düzenlenmesinden kaynakl› konferansa bir gün ara verildi. Devam edecek
YEN‹ DEMOKRAS‹ YOLUNDA
işçi-köylü
UMUT YAYIMCILIK VE BASIM SANAY‹ LTD. fiT‹ Yönetim yeri: Gureba Hüseyin A¤a Mah.
Á KARTAL: HAMAM SOK. DEM‹RL‹ ‹fiHANI NO: 57/14 KARTAL, TELEFAKS: (0216) 306 16 02 Cep: 0 544 521 34 30 Á ANKARA: MEfiRUT‹YET MAH. KONUR SOK. NO: 14/24 KIZILAY/ANKARA TEL: (0312) 418 25 26 Cep: 0 535 562 33 72
‹mam Murat Sok. No:14/1
Á ‹ZM‹R: GAZ‹OSMANPAfiA BULVARI, KOÇAfi ‹fiHANI NO: 87, DA‹RE:318 KONAK, TELEFAKS: (0232) 441 93 09 Cep: 0535 310 31 84
Aksaray-Fatih/‹STANBUL. Tel: (0212) 521 34 30, 531 48 53 FAKS: (0212)621 61 33 Sahibi ve Yaz›iflleri Müdürü: Beflir KASAP Bask›: Gün Matbaac›l›k
Á MALATYA: DABAKHANE MAHALLES‹, BOZTEPE CAD., BABACAN ‹fiHANI NO:9 KAT:1/16 MALATYA TEL: (0422) 325 78 13 Cep: 0 536 558 45 04 Á BURSA: GÜMÜfiÇEKEN CAD. ERKMEN ‹fiHANI, NO:7/21, HEYKEL, TEL: (0224) 224 09 98 Cep: 0 536 612 81 98 Á SAMSUN: KALE MAH., YUSUF KEFEL‹ ‹fiHANI, KAT: 6 NO: 9 , TEL: (0362) 435 64 57 Cep: 0 537 427 71 48 Á TURHAL: YAVUZ SULTAN SEL‹M MAH. TANRI-VERD‹ SOK. 19/15 2. NOTER YANI TURHAL/TOKAT TEL: 0356 276 37 20 Cep: 0533 414 65 54
Genel Da¤›t›m: YAY-SAT
B‹Z HALKIZ GELECEK ELLER‹M‹ZDED‹R
BÜROLAR
Á MERS‹N: ÇANKAYA MAH. S‹L‹FKE CAD. ÜZÜM ‹fiHANI KAT :1 NO: 47 MERS‹N CEP: 0 533 768 36 98
@mail: umutyayimcilik@superonline.com
Á AVRUPA MERKEZ BÜRO: WESELER STR 93 47169 DUISBURG-DEUTSCHLAND TEL: 0049 203 40 60 958 FAKS: 0049 203 40 60 959
KARADEN‹Z BÖLGES‹ BÖLGE KONFERANSI GERÇEKLEfiT‹R‹LD‹-II 10.03.2003/Pazartesi Her zamanki ince canl› sesiyle “yoldafllar son bir dakika” dedi. Divan›n kad›n üyesiydi seslenen. Bar›nak içerisinde sigara içilmedi¤inden birçok kifli koridorlara, d›flar›ya ç›k›yordu. Ve o, her molada zaman hat›rlatmas›n› yap›yordu. Oldukça nefleli c›v›l c›v›ld›. Konferansta kad›n delegelerin say›s› fazlayd› (erkek say›s›ndan az ama genel olarak çok) ancak hiçbirinin oy hakk› yoktu. Bu durum üzücüydü. Saflar›m›zda kad›nlardan çok az› ilerleyip yönetici durumuna gelebilmektedir. Toplumdan edindikleri bir dizi al›flkanl›k ciddi anlamda geliflimin önünde engel oluyor. Onlarla hesaplaflmak, mevcut kabuklar› parçalayabilmek zor bir ifl. Ama bu yap›lmadan da ilerleyebilmek mümkün de¤il. Divan›n kad›n üyesi yaklafl›k dört y›ll›k gerilla. ‹lk y›llarda gelen herkes gibi belli zorluklar yaflad›. Kad›n olmak bu zorluklar› iki kat› artt›r›yor.. Gerek fiziksel, gerekse kad›n olarak tafl›m›fl oldu¤u özellikler aç›s›ndan durum böyle. Bu yoldafl›m›z da ayn› zorluklar› yaflam›fl ve hala belli boyutlar›yla yaflamakta. Son süreçte canl›l›¤›yla, yoldafllar›na olan aç›kl›¤›yla dikkat çekiyor. Minyon tipi ve davran›fllar›ndaki s›cakl›k ço¤u vakit haflar› çocuklar› an›msat›yor. ‹flte yeniden sesleniyor “yoldafllar vakit doldu”. Bu seslenifle ço¤u zaman tak›lanlar, ona gönderme yapanlar oluyor, ortal›k flenleniyor. Konferans›n bugünkü gündemi düflman›n bölgedeki durumu. Dün sosyolojik durumdan sonra bir k›sm› konuflulmufltu. Alt bafll›klar alt›nda incelenen konu, parça parça okunup tart›fl›l›yordu. Bir alt bafll›k konuyor, konu üzerine konuflmak isteyen delegeler tek tek söz al›yor, konu oldukça derinlefliyor ve kafalarda oturuyordu. Düflman›n durumu birçok aç›dan incelendi. Haz›rlanan taslak birçok aç›dan eksik, yetersiz bulundu. Düflman›n bölgedeki konumlan›fl›, örgütlenmesi, yap›s› vs. incelenince ortaya bizi önemsemesinin nedenleri, boyutu ve karfl›m›zda gerçekten güçlü bir düflman›n durdu¤u ç›k›yordu. Ancak tüm bunlara ra¤men biz onun en zay›f halkalar›n› bulup oralardan vuraca¤›z, gedi¤i oralardan açaca¤›z. Bunun için araflt›r›p-incelemek, onu çok iyi tan›mak gerekiyordu. Bu tespit birkaç yoldafl taraf›ndan de¤iflik aç›lardan ortaya konuldu. Yani iyi bir savafl yürütmek istiyorsak savafl› yürüten her iki taraf›n tüm özelliklerini, iliflkilerini çok iyi tan›mal›yd›k. Tüm konuflulanlardan genel özlü sonuçlar ortaya konduktan sonra çal›flma grubunun daha derinlikli incelemesi gereken konular belirtildi. Saat henüz 20:40, yeni gündem maddesine geçilecek. Delegeler pek istekli de¤il. “Yoldafl, yar›m saat var, yeni gündeme geçece¤iz ya, yar›n bafllasak daha iyi olur.” “Konu biraz a¤›rd› may›flt›k.” “Zaten bu saatler pek verimli olmuyor” gibi söylemler gülüflmeler eflli¤inde konferans 20 dakika erken bitirildi. &&&&&& 11.03.2003/Sal› Güvenlik komutanl›¤›ndan bir yoldafl silah sildirmek için iki kifliyi görevlendirdi. Silinen silahlar nöbet silahlar›yd› ve bunlar her gün
Elimize posta kanal›yla ulaflan bir bildiriye göre; Türkiye Komünist Partisi/Marksist Leninist önderli¤inde gerilla savafl›n› sürdüren, Türkiye ‹flçi Köylü Kurtulufl Ordusu’nun Karadeniz Bölge Komutanl›¤›, Karadeniz Bölgesi Bölge Konferans›’n› gerçeklefltirdi. 13. say›m›zda ilk bölümünü yay›nlad›¤›m›z afla¤›daki yaz›y›, hem gerçeklefltirilen Bölge konferans›’n›n daha iyi anlafl›lmas› hem de yaflam›n› proletaryan›n ve emekçi halk›n kurtuluflu için feda eden, Emel K›l›ç (Süheyla) yoldafl›n an›s›na yay›nl›yoruz.
Bülent Ertürk 13:00-14:30 aras› bir saatlik zamanda siliniyordu. Komutanl›k üyesi yoldafl sildirilecek silahlar› konferans delegelerine sildiriyordu. Bunun sebebi di¤er yoldafllar›n konferans tart›flma süreçlerine kat›lamamalar› nedeniyle duyduklar› hoflnutsuzluktu. ABK yap›lmas›ndan büyük mutluluk duyuyorlard› ancak tart›flma süreçlerinde olmamalar›ndan hoflnut de¤illerdi. Komutanl›k üyesi yoldafl bu ifli delegelere yapt›rarak, bu hoflnutsuzlu¤u azaltmaya çal›fl›yordu. Kim bilir belki de böylesi süreçlerde angarya ifl diye düflünmeler gibi bir durumun önüne geçmeyi düflünüyordu kendince… Tek bafl›na, yeterli midir diye tart›fl›labilir belki ama onun duygusal bir etkilenme içinde oldu¤u apaç›k belli oluyordu. Bunun bir nedeni yoldafllara duydu¤u s›cakl›k, kendi iç dünyas›nda bu noktada yaflad›klar›yd›. Bugünün konusu bölgede di¤er örgütlerin durumuydu. Bölgedeki de¤erlendirme kapsam›na al›nan di¤er örgütlerle ortak noktam›z flimdiki süreçte yaflad›¤›m›z “politik t›kan›kl›k”t›. Bir tak›m farkl›l›klar da olsa veya bir ad›m önde de olsak sonuç olarak faaliyet yürüten tüm örgütlerin ortak yan› buydu. Bu anlamda bölgede devrimci bir geliflmeyi ciddi olarak istiyorsak, -ki istiyoruz- o halde daha yönlendirici bir misyonu üstlenmeliyiz vs. fleklinde genel bir yaklafl›mda ortaklafl›ld›ktan sonra, tek tek örgütlerin örgütlenme yap›lar›, kitle iliflkileri, bölgedeki güçleri, politikalar›, genel nitelikleri, bize yaklafl›mlar› de¤erlendirildi. Etkilerinin hangi düzeylerde oldu¤u konufluldu. Bölge için üretilen politikalarda onlarla birlikteli¤e gidilebilinece¤i noktas›nda hemfikir olundu. Bir yoldafl bu noktadan hareketle di¤er devrimci örgütlerle merkezi düzeyde bir birlikteli¤in olmas› gerekti¤i yönünde düflüncelerini ifade etti. Genel olarak, bu görüfl red-
Murat Ar›cak dedildi. &&&&&& 12.03.2003/Çarflamba Parti ve ordu güçlerinin de¤erlendirilmesi, devrimci örgütlerin de¤erlendirilmesi konular›n›n bir günde de¤erlendirilmesi plan› yap›lmas›na ra¤men, sadece di¤er örgütlerin de¤erlendirilmesi bir günü alm›flt›. Parti ve ordu güçlerinin de¤erlendirilmesi biraz illegalite yönü de dikkate al›narak (bileflen ileri sempatizanlardan da olufltu¤undan oldukça geniflti) yar›m güne s›¤d›r›ld›. ‹ki konuyu da bu noktada yeterli düzeyde bilgiye sahip olan yönetici yoldafllardan biri anlatt›. Bu konunun de¤erlendirilmesi bölgedeki güçlerin nas›l konumland›r›laca¤›, yeterlilik düzeyleri eksik, geri yanlar› ve bunlar›n düzeltilmesinin yollar›n›n aranmas› aç›s›ndan oldukça önemliydi. Konu kimi yerler dar tutularak anlat›ld›. Bölgede önderli¤in geçmifl süreçteki baz› yanl›fl yaklafl›mlar›, baz› eksik ele al›fllar vs. de¤erlendirildi. Konu bu yöne kayma e¤ilimi tafl›yarak tart›fl›lmaya devam edilirken, fazlaca zaman alaca¤› ve esas konumuz bu olmad›¤›ndan k›sa tutuldu. Ancak birkaç yoldafl s›rf bu konunun uzunca ve yeteri kadar de¤erlendirilebilmesi için ayr›ca bir gündem istediler. Konu yar›m günde bitirildi. Di¤er yar›m günde tar›m politikam›za geçildi. Bundan böyle konferansa kat›lmayan bileflen baz› bölümlere kat›labilecek. Tar›m politikam›z bu konulardan biri. Tar›m politikas› için çal›flma yapan grup oldukça verimli çal›flm›fl. Kaynaklar›n s›n›rl› olmas›na ra¤men Osmanl›’dan günümüze tar›m›n gelifliminin detayl› bir araflt›rmas› yap›lm›fl. Baz› yerler kaynak yetersizli¤inden dolay› eksik kalsa da genel anlamda kafalarda neyin somut politika olabilece¤i ve kimleri içerece¤i belirebiliyor. Yar›m günden geriye 2.5 saat daha kal-
m›flt›, bu süre biraz daha erken bafllanarak 3 saate ç›kar›ld›. Bu zaman zarf›nda tar›m›n ülkede ve bölgede geliflimine dair haz›rlanan yaz›lar okundu, istatistikler incelendi. Tüm verilerin okunmas› ve bunun uzun sürmesi gerilla birli¤ini yormufltu. Esneyenler, may›flanlar artmaya bafllam›flt›. Konuya konsantrasyon giderek azalm›fl, yo¤unlaflma düflmüfltü. Durumu fark eden yoldafl bugünkü çal›flmaya 2.5 dakika gecikmeli olarak son verdi. Ço¤unlu¤un hofluna gitti bu karar, h›zl›ca defterler kalemler toparland› ve herkes kendi halinde bir fleyler yapmaya bafllad›. Kitap okuyanlar, yazanlar, yatak aç›p uyumaya bafllayanlar. ‹kili sohbet edenler, silah silenler vs. vs. Bofl vakit hemencecik bir fleylerle dolmufltu. Sanki az önce çal›flmadan yorulanlar onlar de¤ilmifl gibi. &&&&&& 13.03.2003/Perflembe Zorunlu bir ihtiyaçtan dolay› konferansa bugün için ara verildi. &&&&&& 14.03.2003/Cuma Havalar ›s›nmaya bafllad›kça T‹KKO’culardaki sab›rs›zl›k artt›kça art›yordu. Baharda açan çiçekler canlanan do¤ayla birlikte k›p›r k›p›rd›r yürekleri… Hareket, pratik baharla dolu dolu girer yaflamlar›na. Bu mevsimde kitle faaliyetleri bafllar, k›fl aylar›nda belleklere yerleflen düflünceler yaflam içinde anlam bulmaya bafllar. Bu seneki sab›rs›zl›¤›n baflka bir anlam› daha vard›. Yap›lan bölge konferans› kararlar› yaflama geçirilmeye çal›fl›lacakt›. Bir sonraki y›l›n bar›na¤›na herkes yeni de¤erlendirmeler, daha derin gözlemler, yaflama geçirmeye çal›flt›¤› politikalardan ç›kan eksikleri tamamlama iste¤iyle gelecekti. Ayr›ca eski y›llara oranla bu y›l okuma yazma oran›n›n en yüksek oldu¤u y›ld›. Yani herkes düflünsel olarak dolu doluydu. ‹fl bunlar› prati¤e geçirmekteydi, yani pratikte bir uyum yakalamak, hem bireyler hem de örgütlülük olarak koydu¤umuz politikalar›n ›srarc› bir savunucusu ve uygulay›c›s› olmal›yd›k. Uzun y›llardan beri yaflanan bu eksikli¤e “dur” deme kararl›l›¤›na sahip olma bilinci bu kez beyinlere biraz daha keskin kaz›nm›flt›. Yani herkes coflkun, ›srarl› ve sab›rs›zd›. Tar›m politikas›na iliflkin taslaklar okunduktan sonra, delegeler taslak ile ilgili görüfllerini, yeni önerilerini getirdiler. Çal›flma grubundaki yönetici yoldafl genelde ortamda konuflmaya çekinen bir yoldafl. Genel yaflam tarz›ndan edinmifl oldu¤u sosyal fobi gibi bir fley. Ama bu toplant›da mecburen görüfllerini ifade etmek zorunda. Konuflurken s›k s›k yerinden oynuyor, ayaklar›n› hareket ettiriyor, masaya dayam›fl oldu¤u kollar›n›n pozisyonunu de¤ifltiriyor vs. vs. Birçok noktada nitelikli olsa da bunlar› kullanmas›n›n önüne engel bir özellik bar›nd›r›yor bu yan›yla… Sadece toplant›larda de¤il, genel anlamda gerilla birli¤i içinde de ikili üçlü sohbetlerde kendini ifade eder. Genel olarak mütevazili¤iyle dikkat çeker. Bu yan›yla içe kapan›k olsa bile yoldafll›k iliflkileri genel olarak iyi. Devam› sayfa 31’de