YDYIK20

Page 1

işçi-köylü YEN‹ DEMOKRAS‹ YOLUNDA

www.iscikoylu.org

Say›: 2003-20

20 *Y›l:1 *24 Ekim-6 Kas›m 2003 *Fiyat›: 500 000 TL ISSN:1303-9350

‹flgale ortak olmak

HALKA ‹HANETT‹R “BUGÜN PANKART TAfiIYORUZ, YARIN S‹LAH TAfiIYACA⁄IZ”

YÜZÜMÜZÜ K‹TLELERE, K‹TLELERLE B‹RL‹KTE SOKA⁄A DÖNEL‹M!

Irak’taki direnifl, emperyalizmin tüm sald›r› ve demagojilerine ra¤men ivme kazanarak büyümeye devam ediyor. Bölgede baflta ABD ve ‹ngiliz emperyalistleri olmak üzere tüm iflgalci güçler ve onlar›n uflaklar› oldukça zor günler geçiriyor ve flu da bir gerçek ki daha a¤›r bedeller ödeyecekleri zor günler onlar› bekliyor. Irakl› direniflçilerin “Bugün pankart tafl›yoruz, yar›n silah tafl›yaca¤›z” sloganlar› emperyalistleri bekleyen bu zor günlerin habercisi gibi. Emperyalizmin ve uflaklar›n›n korktu¤u bu tabloyu yaratmak ise tamamen bizim ellerimizde. Irak halk› direniyor. Emperyalizmin tüm yenilmezlik 盤l›klar›na ra¤men a¤›r bedeller ödeyerek direnifl devam ediyor. Uflak AKP hükümetinin tezkere yetkisini almas›ndan k›sa bir süre sonra Türkiye Büyükelçili¤i büyük bir gürültüyle uflaklar›n tepesine çöktü. Irak halk› ve direniflçiler topraklar›nda yeni iflgalci güçler istemediklerini bu eylemle hem halk düflman› hükümete hem de emperyalist efendilerine duyurmufl oldular. Bu gücü görmeli ve bunu kendi gücümüze katarak büyütmeliyiz.

Tezkere karar› ç›km›fl olmas› hiçbir fleyi de¤ifltirmez. Tam aksine yürüttü¤ümüz mücadeleyi daha inatç›, inançl› ve etkili k›lman›n zeminini güçlendirir. ABD emperyalizminin direnifl karfl›s›nda yaflad›¤› panik büyümektedir ve giderek büyüyecektir. Bu, ayn› zamanda Irak’taki direniflin de büyümesi demektir. ‹çine düfltü¤ü panik karfl›s›nda efendisi ABD emperyalizminin yaflad›¤› korkuyu aynen yaflayan Türk hakim s›n›flar›, iflgal ve asker gönderme karfl›t› eylemlilikleri alabildi¤ine fliddetle yan›tlamaktad›r. Daha birinci y›l›n› doldurmayan AKP hükümeti, tüm hiddetini halktan ç›karmaktad›r. Ayn› zamanda da iflgalcilere endeksli olman›n ortaya ç›kard›¤› faturalar› ödemekle yüz yüze kalaca¤›n›n bilincinde de olan AKP hükümetinin korkular› bir kat daha artmaktad›r. Irak’ta Türkiye askerinin yaflayacaklar›, di¤er iflgal kuvvetlerinin yaflad›klar›ndan farkl› olmayacakt›r. TC devletinin bir kez daha emperyalizmin yedek gücü olarak iflgale fiili olarak kat›lmas› bizlerin de yüzümüzü kitlelere, onlarla birlikte soka¤a dönmenin de ça¤r›s›d›r.

4 MKP Gerillas› flehit düfltü Tokat’›n Zile ilçesinde 12 Ekim 2003 tarihinde devletin kolluk güçleriyle çat›flmaya giren MKP-HKO (Halk Kurtulufl Ordusu) savaflç›lar›ndan Zeynel Aslan, Erol Bafltu¤, Kenan Kösedeniz ve Cemal Keser isimli gerillalar flehit düfltü. Erol Bafltu¤, memleketi olan Tokat’ta, Zeynel Aslan ise Dersim’de topra¤a verildi. Cemal Keser ve Kenan Kösedeniz’in cenazeleri de 14 Ekim 2003 tarihinde ‹stanbul’da Gazi Mahallesi ce-

mevine getirildi. Cemevinde düzenlenen cenaze törenine mahalle halk› ve flehit düflenlerin mücadele arkadafllar›n›n yan›s›ra Partizan, Ekmek ve Adalet, At›l›m ve di¤er devrimci çevrelerle birlikte yaklafl›k 400 kifli kat›ld›. “Cemal yoldafl ölümsüzdür”, “Kenan yoldafl ölümsüzdür” sloganlar›n› atarak Cemevinden ç›kan grup “Halk savaflç›lar› ölümsüzdür” yaz›l› pankartla yürüyüfle geçti. Sayfa 8

‹flçi-köylü’den TAR‹H HÜKMÜNÜ SÜRDÜRÜYOR; EMPERYAL‹STLER SALDIRARAK KAYBETMEYE, HALKLAR D‹RENEREK KAZANMAYA DEVAM ED‹YOR Sayfa 30


2

24 Ekim-6 Kasım 2003

20

DERS‹M GÜL‹STANLI⁄INI YÜKLEY‹P GET‹RD‹M SANA Gulgosun çiçeginin en tazesini, r›besin en parla¤›n›. Kardeflli¤in mahsunlu¤unda geldim sana, ç›kars›z yurt gibi bir sevgiyle. Cans›z bedenin gözlerimin önünde, yüzünde donan 盤l›¤›n yüre¤ime yedi kat oturan 盤l›¤›nd›r. Son birkez sonsuz hasretimle dik aln›ndan öpüyorum can›m kardeflimin. Ac›larda Ablay›m ORHAN! Ben bugün zulmün ac›s›n›n dinmedi¤i, sevdan›n, umudun bu ac›lar› delerek boy verdi¤i bir yerde özlenilen gülistanl›¤›n eteklerindeyim. Kekliklerin sesi ac› veriyor kula¤›ma k›r›lan tüfe¤in gibi, köpeklerinin sesi feryat dolu, sevinilecek bir haberin mufltusunu vermiyor art›k. Geldim yoksun... Oysaki kar-k›fl dinlemeden yollarda saatlerce beklerdin. Da¤lar›ms›n! Da¤lar›mdaki gözlerim yok art›k. Gözlerim! Gözlerim beyaz da¤dan afla¤›ya süzülüyor, sen Bornek yolundas›n, dü-

flüyorsun, ben yokum, hücrelerim on iki yerinden sonsuz kez parçalan›yor. Ac›lar›m Kürt gibi, sana olan özlemim senin özledi¤in gibi, ç›kars›z kardeflçe hevalca. Ac›larda Ablay›m ORHAN, ÇI⁄LI⁄IMIZ seni yitiriflimiz gibi... VURULMUfiUM.. Gö¤ün yedi renginde tenim kanar Orhan, sen akars›n beyaz da¤dan Bak›r gibi... Vurulmuflum tüm hücrelerim sen s›z›s›nda yoldafl s›cakl›¤›nda. Beyaz da¤daki gözlerimi kaybettim, birlikte Kardesten kenger toplad›¤›m can›m kardeflimi. Tüm yoksullu¤a ald›rmadan büyütüp yirmisini afl›nd›ran yi¤it annemin kara küçük çocu¤u yok art›k! 27 A¤ustos gecesi bizleri ac›larda b›rakarak. Oysaki umudu do¤uran p›r›l p›r›l akan 21 Nisan günü do¤mufltun, aylar›n en güzeli günlerin en umutlusuna üç gün kalayd›.

.... “Bu gün ben Ya¤murlardan ayr›lm›fl bir taneyim Üflümüfl katmanlar›ndan inerken gö¤ün Düflecek yer arayan Donmufl, doluflmufl haldeyim Ben bugün ben de¤ilim, güzel aflk Ben bugün , bilinen benden ötelerdeyim Sen dahi yoksun bu yerde güzel aflk Sen dahi yoksun bende Bugün ben Aflk›n dahi de¤ilim senin.” ... Sakine ve Selvi Dönmez Dersim Ovac›k ‹flçi Köylü okurlar›

Orhan Dönmez

Korucular koruma alt›nda Y›llarca devletin devrimci ve yurtseverlere karfl› kulland›¤›, devletin dayatmalar›na karfl› ç›kan köylülerin üzerine sald›¤›, her gün birilerine sald›rarak, taciz ederek, katlederek, efendisine yaranmak için oradan oraya koflan, sald›ran korucular; 30 Kas›m 2002 tarihinde OHAL’in kald›r›lmas›yla büyük panik yaflad›lar. Maafllar› kesilecek, silahlar› ellerinden al›nacakt›. Ama “devlet baba” onlar› “ma¤dur” etmedi. 30 Kas›m 2002’den sonra 45 gün içinde baflvuranlar›n silah tafl›ma ruhsatlar›, bulundurma ruhsat›na çevrildi. Ancak bu süre yetmemifl olacak ki yeni bir yasayla koruculara 6 ayl›k yeni bir süre daha verildi. Böylece korucular hakk›nda devam eden soruflturma ve davalar da düflecek. ‹çiflleri Bakan› Abdülkadir Aksu bu konuyla ilgili “terörün yo¤un oldu¤u y›llarda mal ve can kayb› riskini göze alarak teröre karfl› devletin yan›nda yer alan vatandafllara, ellerinde bulunan silahlar›n menfleine bak›lmaks›z›n tafl›ma ve bulundurma ruhsat› verildi¤ini” söyledi. Görünen o ki; devlet bu haydut sürüsünü beslemeye devam ederek yeni cinayetlerin, sald›r›lar›n, katliamlar›n start›n› vermektedir. (H. Merkezi) işçi-köylü senin sesin! OKU-OKUT! ABONE OL! ABONE BUL!

Sana Orhan’›m›z›n ad›n› verdik, korkusuzlu¤un, cesaretin simgesi olan Orhan’›m›z›n. Do¤du¤un gün sana baflka isim koymufltuk, daha sonra ismini de¤ifltirdik. Yoldafllar o gün Orhan’› cellad›n gömdü¤ü yerden ç›kartm›fl dönüyorlard› ad›n› sana verdik. Sen flimdi yaralar›ms›n, yüre¤imi on iki yerinden sonsuz kez parçalayans›n. Dersim’deyim bugün, u¤runa canlar verdi¤im. Ama aflk›m de¤il benim bugün, sevincimden bo¤ulmuyorum. Hesab›n› soraca¤›m bir hedefin olmay›fl› kadar belirsiz, tarifi kalmad› 盤l›¤›m›n. Bugün ilk kez ac›larda ablay›m, duygu dünyas›n›n en üst boyutunday›m, insana ayk›r›l›¤›n, güzel ve yi¤it olan insana ayk›r›l›¤›n yafland›¤› bir duyguday›m. Sol yan›m›n cevahiri yok art›k! Sen de¤il misin özgürlü¤ümü atefller yakarak kutlayan. Sorgularda “hay›r”dan baflka laf etmeyen. Benim bafl› dik onurlu kardeflim. Birinin burnu kanasa yan›bafl›nda sensin, köy köy koflup ekin biçen, yük tafl›yan sen de¤il misin! ‹flte yapt›klar›n›n/yapt›klar›m›z›n karfl›l›ks›z kalmad›¤›n› seni yitiriflimizde gördük. Onurlu Dersim halk› tüm dostlar›m›z yan›bafl›m›zdalar. Orhanlar yitirmenin ac›s›n› tafl›yanlar yan›m›zda. Bu ac›, bu onur hepimizin. Yar›m kalan gerçeklefltiremedi¤in düfllerini yerine getirece¤imizden kuflkun yoktu zaten. Çok zamans›z ve çok derin yerimizden vuruluflumuza yan›yoruz. Baharlar öncesi bir vakitte kaybediflimiz kahretti bizi. Gelebilseydim o gün söyleflebilseydik; nas›l yapaca¤›n›, öncelikli olan› anlatacak küçük de olsa bir yol alabilecektin. Yar›m kalan düfllerdeyim flimdi. O çok sevdi¤in ve onlara bir fley olmas›n diye can verdi¤in köpeklerinle resmin gözlerimin

Devlet köy yakt›¤›n›

Yarg›da angaryaya tepki Adliye çal›flanlar›n›n Ulusal Yarg› A¤› çerçevesinde 1 ay süreyle mesai saatleri d›fl›nda e¤itime tabi tutulmas› BES taraf›ndan protesto edildi. 13 Ekim saat 12:30’da Adliye önünde toplanan kamu çal›flanlar› getirilen uygulama ile mesai saatinden sonra bafllayacak e¤itimin gece saat 21:30’a kadar devam edece¤ini bunun için yol ücreti, yemek ücreti verilmedi¤ini ayr›ca hafta sonlar›na da ders konuldu¤unu belirterek Adliyelerdeki angaryaya tepki gösterdiler. “Söz-Yetki-Karar çal›flanlara”, “Mesailer verilsin Angaryaya son” vb. sloganlar atan BES üyeleri ad›na konuflan BES Ankara 2 No’lu fiube Baflkan› Cem Bilici; konunun Baflsavc›l›¤a götürüldü¤ünü kendilerinin Adalet Bakanl›¤›na gönderildi¤ini burada yapt›klar› görüflmelerde bir sonuç alamad›klar›n› ifade etti. Bilici; 14 Ekim’de Adliye önünden toplu halde Baflbakanl›¤a yürünece¤ini söyledi. 14 Ekim’de görüflmelerde bir ilerlemenin kaydedilmesi üzerine, toplu yürüyüfl olmaks›z›n Baflbakanl›k önüne gelen BES üyelerine polis Baflbakanl›¤a girmeden barikat kurdu. (Ankara)

‹T‹RAF ETT‹ A‹HM 16 Ekim Perflembe günü TC hakk›nda aç›lan üç dava hakk›nda karar verdi. May›s 1995’te evleri yak›lan ve “Baflak davas›” olarak an›lan davada devlet “dostane çözüm”e giderek, Beflir Baflak’a 30 bin Euro, Mehmet Ayaz, ‹brahim fiahin, Bedren Turgut, Katibe Özdemir ve Kas›m Turgut’a ise 20 biner Euro olmak üzere toplam 130 bin Euro maddi ve manevi tazminat ödemeyi kabul etti. Devlet, verdi¤i bir deklarasyonla, uyum paketinde yap›lan de¤ifliklikleri de gerekçe yaparak, “Bir daha böylesi olaylar›n yaflanmamas› için gerekeni yapaca¤›z(!)” yönünde “taahhütte” bulundu. Asker ve köy korucular› taraf›ndan yak›lan Mardin’in Kayaball› köyünde 3 köylü evleri ile birlikte yak›lm›flt›. Köy yakt›¤›n›, köylülerin katilinin kendisinin oldu¤unu itiraf eden devlet “kan paras›” ödeyerek kendini aklayaca¤›n› zannediyor. Oysa T. Kürdistan›’nda yediden yetmifle herkes bilir devletin katliamc› yüzünü, bizzat yaflayarak görmüfltür. ‹flte bu yüzdendir ki “bir daha böylesi olaylar yapmayaca¤›n›” söyleyen sistemin halk›n nezdinde itibar edilen hiçbir sözü yoktur. (Mersin)

ABONEL‹K fiARTLARI 6 AYLIK: 10.200.000

önünde. Seni yitirmenin, yitirilmene sebep olman›n ac›s›n› duyuyorlar. ‹nsanlara ders verircesine yan›bafl›n› mekan tutmufllar. Annemin ellerine sar›l›p ac› ac› sesler ç›kart›yorlar. Senin insanlara olan sevgin kadar hayvanlara olan sevgini de en yal›n bir dille köpeklerinin duydu¤u ac› anlat›yor. Duygular›n dünyas›nda bugün de bize do¤an bu ac›m›z› bizimle paylaflan baflta Dersim halk› olmak üzere tüm dost ve yoldafllar›m›n önünde sayg›yla e¤iliyorum. Ablan Sakine Dönmez

1 YILLIK: 20.400.000

NOT: ‹stedi¤iniz süreye denk gelen oranda paray› hesap numaralar›m›za yat›rarak banka dekontunu yay›nevimize fakslay›n›z ya da postalay›n›z. Abonelik ücretine posta masraflar› dahildir.

Yurtd›fl› Hesap Numaralar› Sema Gül Euro Hesab› Ziraat Bankas› ‹stanbul Aksaray fiubesi: 0 751 00 38 65 97 00 00 009 Halk Bankas› Laleli fiubesi: 3474/63487 Vak›f Bank Valide Sultan fiubesi: 401 20 35


3

20

24 Ekim-6 Kasım 2003

Faflist Türk Devleti Irak Halk›n›n Direniflini Bast›rma Görevine Büyük Bir ‹stekle Sar›l›yor

Onlar› Durdurmak Türkiye Halk›n›n Irak Halk›na Borcudur

SADIK UfiAK IRAK YOLUNDA Uflak Devletin Figüran Parlamentosu Günah Ç›kararak, 2. Tezkerenin Ç›kmamas›n›n Arkas›ndan Yap›lan ‹yimser Yorumlar› Hüsrana U¤ratt› TC parlamentosu 7-8 Ekim tarihlerinde 59. Hükümet taraf›ndan sunulan Irak’a asker gönderme yetki tezkeresini “iktidar” partisinin milletvekillerinin neredeyse tam deste¤iyle kabul etti. Uzun zamand›r ABD ile yap›lan görüflmelerin birinci gündem maddesi olan, Irak’ta da mevcut kukla yönetimin, çeflitli afliretlerin ve en önemlisi de direniflçilerin tepkilerine neden olan TC’nin Irak’ta asker konumland›rmas› için hükümetin, daha do¤rusu devletin önünde bir engel kalmad›. Bir kez daha devlet, tüm ayg›tlar›yla ABD politikalar›n›n bir uzant›s› oldu¤unu, Irak ile ilgili 2. tezkere olay›ndaki “küstahl›¤›n›” da düzelterek göstermifl oldu. Sözde iktidar partisi neredeyse tüm milletvekili üyelerinin deste¤iyle yasal prosedürü lay›k›yla yerine getirdi. Bu ayn› milletvekillerinin 2. tezkerede “neden ret oyu verdikleri” tart›flmas›ndaki tüm olumlu de¤erlendirmelerin de üzeri yine kendileri taraf›ndan çizilmifl oldu. ASLOLAN UfiAKLIKTIR Her f›rsatta TC’nin ABD’nin stratejik orta¤› de¤il ufla¤› oldu¤u gerçe¤ini dile getirdik ve getirmeye de devam edece¤iz. TC parlamentosundan ç›kan Irak’a asker gönderme izni de bu iliflki biçiminin do¤al sonucudur. Ve ayn› zamanda 1 Mart 2003 tarihinde parlamentoda ortaya ç›kan “yol kazas›n›n” da telafi edilmesidir. Emperyalizm ile uflak aras›ndaki iliflkiyi do¤ru bir tarzda kavrayamayanlar, 1 Mart tarihinde parlamentoda ortaya ç›kan sonuçtan hareketle, figüranl›ktan öte bir rolü olmayan parlamentoya olmad›k misyonlar yüklediler. Bu elbetteki yan›lg›l› bir tutumdu. Bir çok siyasi çevreyi ortaya ç›kan sonuçtan hareketle bu yan›lg›l› tutuma iten esas neden, emperyalistlerle uflaklar aras›ndaki iliflkiyi do¤ru bir tarzda analiz edememeleridir. ‹stisna da olsa, baz› sonuçlar, objektif olarak bu sonuçlara yol açan güçlerin s›n›fsal nitelikleriyle çeliflebilir. Bu gerçek asla unutulmamal›d›r. Bu durum hiçbir zaman söz konusu güçlerin s›n›fsal niteliklerini de¤iflti¤i anlam›na gelmez. Di¤er bir deyiflle ekonomik, siyasi ve askeri olarak emperyalizme ba¤›ml› olan TC ve figüran hükümetlerinin efendileriyle olan iliflkilerde zaman zaman “kaza” yapmalar› onlar›n uflakl›k kimli¤ini gölgelemez. Aslolan uflakl›kt›r. Son süreçte sunulan sekiz buçuk milyar dolar da bu uflakl›¤›n bedelidir. Bu bedelin karfl›l›¤›nda efendiler, TC askerinin emperyalist ç›karlar için ölmesi isteniyor. IRAK’TA TÜRK‹YE HALKININ DE⁄‹L, B‹R AVUÇ HA‹N‹N ÇIKARI VARDIR fiu aç›k ki, TC askerinin emperyalistle-

rin ç›karlar› için baflka ülkelerin topraklar›na gidifli ilk de¤ildir ve son da olmayacakt›r. ‹lk ve son olmayan di¤er baflka bir olgu da emperyalist efendilerinin ç›karlar› için yap›lan bu tetikçili¤i perdelemeyegizlemeye dönük “ülke menfaatleri” demagojisidir. Bu topraklarda yaflayan ve akl›n›, vicdan›n› emperyalistlere satmam›fl herkes çok iyi bilir ki, Türkiye halk›n›n Irak halk›n›n katledilmesinden hiçbir menfaati yoktur. Bundan dolay›d›r ki Irak’a asker gönderme politikas›na halk›n ezici bir ço¤unlu¤u onay vermiyor. Kald› ki onay verenlerin esas› da generallerin, kompradorlar›n, figüran hükümetin, gerici, ›rkç›, floven politikalar›n›n, “vatan-millet-Sakarya” edebiyat›n›n etkisindedir. Diyebiliriz ki bu politikan›n as›l sahipleri emperyalizm ufla¤› bir avuç haindir. S›n›fsal nitelikleri gere¤i halklar›n kan›n›n dökülmesinde bunlar›n ç›kar› vard›r. Ama ezilenlerin bundan hiçbir ç›kar› yoktur/olamaz da. Egemen s›n›flar›n parlamentodaki sözcüleri her f›rsatta Irak’a “insani yard›m”dan söz ediyorlar. Elbette ki emperyalizmin uflaklar› taraf›ndan halklar›n ç›karlar›yla örtüflmeyen gerçekler gizlenecek ve yalanlar arka arkaya s›ralanacak. Burada bir de¤il, birden fazla do¤rudan söz edebiliriz. Birincisi; Irak’ta yarat›lan bu tablonun sorumlusu baflta ABD olmak üzere tüm emperyalistler ve bir k›s›m uflaklar›d›r. ‹kincisi; bu tablonun Irak sokaklar›n› kan

banyosuna ve Irak halk›n› açl›¤a ve yoksullu¤a daha fazla mahkum etti¤idir. Üçüncüsü; Irak’a asker gönderme izni ç›karken Irak halk›n›n ço¤unlu¤u ve mevcut kukla yönetimi dahi TC askerini hiç istemiyor. Dördüncüsü; Irak halk›n›n yard›ma ihtiyac› oldu¤u do¤rudur. Ama Irak halk› pratik tecrübelerinden hareketle iflgalcilerin sunaca¤› yard›mlar›n bedelini biliyor. Yani, Irak halk› her gün sokaklarda dökülen kanda, yap›lan ev bask›nlar›nda ve sebepsiz tutuklamalarda bunu görüyor, yafl›yor ve bundan dolay›d›r ki “iflgalciler defolun” diyor. Bundan dolay›d›r ki ABD ç›karlar› için kan dökmeye haz›rlanan TC askerini istemiyor. EMPERYAL‹ST SALDIRGANLIK VE ‹fiGALE KARfiI YÜZÜMÜZÜ K‹TLELERE DÖNEL‹M Yine bu tablodan ç›karmam›z gereken di¤er önemli bir sonuç da; emperyalist sald›rganl›¤a ve iflgalcili¤e karfl› mücadelenin bizim için güncel bir görev oldu¤u ve bu görevin kitlelere dönük A/P faaliyetlerinde TC’nin emperyalizme olan ba¤›ml›l›k iliflkisi çerçevesinde ele al›p yerine getirme zorunlulu¤udur. Bugün bu somut durumdan hareketle baflta ileri kitleler olmak üzere genel olarak kitlelerde zay›flam›fl olan anti-emperyalist bilince yeniden ivme kazand›rmak, ekonomik, siyasi ve askeri olarak emperyalizme ba¤›ml› olman›n yoksullu¤a, sefalete yol açt›¤›n›

döne döne anlatmakt›r. Irak’a asker göndermek demek yaln›z kardefl Irak halk›n›n kan›n› dökmek de¤il, ayn› zamanda yap›lan askeri harcamalardan dolay› var olan yoksullu¤un daha da derinleflmesi demektir. Dolay›s›yla emperyalist iflgale, yoksullu¤a karfl› demokrasi, ba¤›ms›zl›k ve sosyalizm fliar›yla yüzümüzü kitlelere, kitlelerle birlikte soka¤a dönmeliyiz. TC’nin emperyalist efendisinin ç›karlar› için Irak’a asker gönderme politikas› art›k daha somut bir olgu haline geldi. Dolay›s›yla bizim ataca¤›m›z ad›mlar da somut ve net olmak zorundad›r. Bunun pratik anlam› bizler için, bu uflak ve karfl› devrimci politikaya karfl› güçlerimizi somut olarak harekete geçirmektir. Bu yönlü geliflen her direnifle, her sese gücümüzü ve sesimizi katmakt›r. Yine propaganda ve ajitasyon araçlar›n› yarat›c› bir tarzda kullanmakt›r. fiunu çok iyi biliyoruz ki Irak halk› di¤er iflgalci güçlerin askerlerine verdi¤i yan›t›n ayn›s›n› TC askerine de verecektir. Nitekim TC’nin Irak’taki büyük elçili¤ine yönelik yap›lan bombal› sald›r›, TC askerinin Irak topraklar›nda nas›l karfl›lanaca¤›n›n da somut bir göstergesidir. Tüm bunlar bize emperyalist iflgalcileri ve onlar›n ç›karlar› için bölgeye asker gönderen faflist diktatörlü¤ü daha fazla teflhir edip, amaçlar›n›n ne oldu¤unun kitlelere anlatma görev ve sorumlulu¤unu yüklüyor. Devrimciler, komünistler baflta olmak üzere iflgal karfl›t› güçler bu konudaki görev ve sorumluluklar›n› ne kadar yerine getirirlerse, TC’nin “ülke menfaatleri”, “terörizme karfl› mücadele” demagojisini o kadar bofla ç›karm›fl olurlar. Çünkü; bugün as›l teröristler Irak topraklar›n› iflgal eden iflgalci güçlerdir. Do¤ru ve meflru olan da bu iflgalcilere karfl› mücadele etmektir. ‹flgalcileri teflhir ve tecrit ederek iflgal karfl›t› cepheyi büyütmektir. Bu görev yerine getirildi¤i oranda emperyalistlerin TC gibi uflak devletlerin “terörizme karfl› mücadele” ad› alt›nda iflgali meflrulaflt›rmaya çal›flan politikalar› bofla ç›kar›lm›fl olacakt›r. Halklar aras›nda yarat›lmaya çal›fl›lan düflmanl›klar asgari düzeye indirilmifl olacakt›r. Yine bu süreçte dikkat etmemiz gereken di¤er bir fley ise; anti-emperyalist, anti-Amerikanc›l›k söylemleriyle kitleleri aldatmaya çal›flan burjuva-milliyetçili¤i ve flovenizmi körüklemede s›n›r tan›mayan ‹flçi Partisi gibi karfl› devrimci güçleri teflhir ve tecrit etme görevidir. Bu güçlerin Kemalist eksenli “ba¤›ms›zl›k”, “antiemperyalist”lik söylemleri yalan ve sahtedir. Do¤ru olan, Kemalistlerin emperyalistlere olan uflakl›¤›d›r. Baflta Kürt ulusu olmak üzere, di¤er az›nl›k milliyetlere karfl› izledikleri ›rkç›, floven politikalard›r. ‹P gibi kendilerini Kemalist olarak tan›mlayan güçlerin, devrimcilere, komünistlere, Kürt ulusuna karfl› besledikleri düflmanl›klar, tesadüfi de¤ildir. Tam aksine Kemalizm’le olan uyumlulu¤un do¤al bir sonucudur. Çünkü Kemalizm’in özü budur.


S›n›fsal Bak›fl KIRILMA NOKTASINDAK‹ MUHAREBEY‹ KAZANMAK ZORUNDAYIZ! Efendileri ABD emperyalizminin manevralar›, pespaye uflaklar›n› her defas›nda açmaza düflürüyor. Tam da kamuoyunu bir yalan ve tezgahla yönlendirmeye kalk›flm›fl ve hatta biraz da yol alm›flken birden bire hesaplar altüst oluverebiliyor. AKP iktidar› bu bak›mdan en talihsiz olma unvan›n› çoktan edinmifl say›labilir. Irak iflgaline giden yolda ve devam›nda bugüne kadar uzanan süreçte, ABD emperyalizminin önemli gelgitler içeren politikas› karfl›s›nda uygun ad›m davranma s›k›nt›s› yaflayan faflist TC iktidar›, son 10 gün içerisinde tam bir flaflk›nl›k içinde bocalamay› sürdürmektedir. 1 Mart’taki “yol kazas›”n›n ard›ndan ifli s›k› tutarak 7 Ekim’den “aln›n›n ak›”yla ç›kan Tayyip ve flürekas›, hem de tarihinde ilk defa NATO, BM vb. bir “gerekçelendirme” olmaks›z›n tezkere ç›karm›fl olmas›na karfl›n, ortada b›rak›lman›n rezilli¤ini yaflamaktad›r. “Ulusal ç›karlar”, “Komflu Irak halk›n›n ç›karlar›”, “Irak’ta istikrar ve yap›lanma” vb. gerekçelerin ucuz birer yalan oldu¤unun aradan birkaç gün bile geçmeden a盤a ç›kmas›, böylesi kraldan çok kralc› uflaklar›n kaç›n›lmaz bir kaderi olarak anlafl›lmal›d›r. Bugün “asker gönderme” meselesini ABD’nin iste¤ine ba¤l› olarak aç›klamak durumunda kal›fllar›n›, “çok da gönüllü de¤iliz” sözleriyle örtmeye çal›flmalar› fazla ciddiye al›nmayacakt›r. Bu noktada görülmesi gereken bir baflka mesele ise komprador patron-a¤a devletini bu açmazlara sürükleyen ABD’nin s›kça manevra yapmas›n›n nedenleridir. Bu nedenleri uluslararas› arenadaki hamlelerle

20

4

24 Ekim-6 Kasım 2003

iliflkilendirmek belli ölçülerde mümkünse de esas›n Irak’taki direnifl oldu¤u net bir biçimde kendini göstermektedir. Direnifl, her geçen gün boyutlar›n› ve yayg›nl›¤›n› art›ran bir ivmeyle sürmektedir. ‹flgalcilerin karargah› ve Türk elçili¤ine yönelik eylemlerden daha önemlisi, bunlar›n hemen ard›ndan eylem bölgesinde yap›lan kitlesel gösterilerle ortaya konulan direnifl vurufllar›n› sahiplenme iradesidir. Bu irade, Irak’›n bütününe yay›lma e¤ilimini somuta indirmeyi baflarma yolunda h›zla ilerlemektedir. Filistin direnifliyle köprü oluflturmas› için al›nan mesafe, iflgale kerhen destek veren di¤er emperyalist güçleri de tedirgin etmektedir. Almanya, Fransa ve Rusya’n›n BM görüflmeleri ve ikili temaslarda ABD ile yakalad›klar› havan›n esas sebebi budur. Di¤er yandan Almanya ve Fransa’n›n ‹ngiltere ile birlikte NATO’ya alternatif say›labilecek bir “Ortak Savunma Politikas›” üzerine Belçika’da toplant› yapmas› (16.10.03) ABD taraf›ndan “tehdit” tepkisiyle karfl›lanm›flt›r. Bu yüzdendir ki Türk katliam birliklerinin Irak’ta iflgale destek veren güç dengelerini bozma pahas›na alelacele gönderilmesi meselesi, ABD’yi daha ölçülü hareket etmeye sevk etmifl bulunuyor. ‹flgalciler, tutuflturduklar› yang›n›n dumanlar›na bo¤ulmufl, rüzgar›n yön de¤ifltirmesi ile yang›n›n ortas›nda kalma (fiiilerin tutumu) tehlikesi alt›na girmifl ve dahas› bölgedeki Arap halklar›n›n isyan›n› tetikleyici bir sürece yuvarlanma sinyalleri almaya bafllam›fllard›r. Medyaya “2. ‹flgal” tabiriyle yans›yan (10.10.03), “Irak’ta yabanc›lara mülk

edinme hakk›”n›n bir kampanyaya dönüflür tarzda yayg›n bir kullan›ma dönüflmesi olgusu; iflin içinde ‹srail’in Irak Kürdistan› a¤›rl›kl› bir pay üstlenmesiyle iflgale farkl› bir boyut getirmektedir. Irak Kürdistan›’na federasyondan özerkli¤e uzanan bir çizgide ‹srail tarz› bir karakter kazand›rma senaryolar›, ‹srail’in Suriye’ye sald›r›s› ve ‹ran’› tehdidi ile birlikte de¤erlendirildi¤inde, bu geliflmelerin bölgede çok daha ciddi geliflme ve oluflumlara ebelik edece¤i görülebilmektedir. Bu, yeni sald›r›lar, iflgaller ve savafllar›n daha büyük çapl› bir çat›flmay› do¤urabilece¤i anlam›na geliyor. Bugün emperyalist karargahlarda tart›fl›lan, çeflitli ittifaklar/kombinasyonlar temelinde de¤erlendirilmeye tabi tutulan sürecin ana karakteristi¤ini ise önü bir türlü al›namayan ekonomik kriz ataklar› oluflturuyor. Bu geliflmeler bize AKP’li faflistlerin heveslerinin kursaklar›nda b›rak›lmama olas›l›¤›n›n ABD’nin politikalar›na de¤il de halk›m›za ve bölge halklar›na ba¤l› oldu¤unu gösteriyor. Zira iflgalcilerin planlar› içinde, bafl›ndan beri, bir biçimde faflist Türk ordusunun kullan›lmas› mevcuttur. Bu, stratejik aç›dan Türk devletinin konumland›r›lmas› ve öteden beri haz›rlanan rolü ile ilintili oldu¤u kadar, “islam” kavram›n›n son çeyrek yüzy›lda kazand›¤› anlam yükü aç›s›ndan da de¤er tafl›maktad›r. AKP’nin özel bir devflirme oluflum gerçe¤i, Türk komprador sermayesi ve bürokrasisi (sivil-asker) ile görünürdeki sürtüflmelere karfl›n esasta uyum göstermesi, son tezkere tart›flmalar› esnas›nda bir kez daha do¤rulanm›fl bulunmaktad›r. 80. y›l›n› “idrak” edecek olan kemalist-faflist diktatörlü¤ün ana/karakteristik çizgileri (k›rm›z› çizgiler) ni daha kuvvetle belirginlefltirme konusunda hizmette kusur etmemeye büyük özen gösteren AKP hükümeti; birinci y›l›n› dolduramadan, seçim meydanlar›nda alt›n› çizdi¤i konular›n tümünde mesafe alamam›fl olmas›n›n hiddetini halktan ç›karma fleklindeki geleneksel refleksi göstermektedir. AB üyeli¤i kand›rmacas›ndan

yolsuzluk ve yoksulluk ana temalar›na, iflsizlikten enflasyona (düflüfle iliflkin sunulan veriler günlük yaflamla aç›ktan çeliflki oluflturmaktad›r) ve demokratikleflme palavralar›ndan insan haklar›na “sayg›”ya kadar tüm meselelerde sergilenen pratik, önceki hükümet bilançolar›n›n istikrarl› bir devam›ndan ibarettir. Gelinen aflamada ise iflgalcilere tam endeksli olma halinin ortaya ç›karaca¤› faturalar› ödemekle yüzyüze kalaca¤› daha aç›k bir biçimde görülmeye bafllanm›flt›r. Bu yönde gelifltirilen iflgal ve asker gönderme karfl›t› eylemlilikleri alabildi¤ine fliddetle yan›tlamas›, bu çerçevede yorumlanmal›d›r. Teflhir olmuflluk noktas›ndan geriye gitmek için nafile bir çaba içerisinde bütün zor mekanizmalar›n› en etkili tarzda çal›flt›rmaktad›r. Tezkere karar›n› ç›karm›fl olmas› hiçbir fleyi de¤ifltirmez. Tam aksine mücadelemizi daha inatç› ve tesirli bir hale getirmenin zemini güçlenmifl bulunmaktad›r. ABD emperyalizminin direnifl karfl›s›nda gösterdi¤i panik ve zaaf, yarataca¤› derin çatlaklarla birlikte büyüyecektir. Bu, direniflin de büyümesi demektir. Emperyalist planlar›n k›r›lma noktas›nda kat edilecek aflama, ülkemizdeki faflist diktatörlü¤ün payandalar›n› da sarsan geliflmelere eflik yaratacakt›r. Irak’taki iflgale karfl› direniflin tafl›d›¤› önem ve bu çerçevede TSK’n›n iflgale destek birli¤i göndermesi meselesinin hassasiyeti buradan kaynaklanmaktad›r. Sorun, ABD önderli¤indeki kapsaml› bir sald›r› dizisinin daha ilk aflamalarda bozguna u¤rat›larak elde edilecek bir büyük kazan›m mevzisi ve moral halka olarak kavranmak durumundad›r. Önümüzdeki süreçleri büyük oranda etkileme kapasitesine sahip bu muharebe, özellikle bölge halklar›n›n kendi özgülündeki en üst boyutlu direnifliyle kazan›labilir. Düflman bu bilinçle ve var gücüyle yükleniyor. Biz en az onlar kadar inatç› ve ›srarl› bir biçimde mücadeleyi körüklemek durumunday›z.

Dünya’da 1,4 milyar insan açl›k s›n›r›n›n alt›nda Birleflmifl Milletlere ba¤l› G›da ve Tar›m Örgütü (FAO)’nün kurulufl günü olan 16 Ekim 1945’ten beri kutlanan Dünya G›da Günü her y›l oldu¤u gibi bu y›l da açl›¤›n gölgesinde geçti. Yaklafl›k 150 ülkede “kutlanan” Dünya G›da Günü’nde yap›lan aç›klamalar, dünyan›n en büyük sorunlar›ndan biri olan açl›¤›n çözümünün emperyalist kapitalist sistemde imkans›z oldu¤unu göstermesi bak›m›ndan önemlidir. Dünya G›da Günü nedeniyle 1996 y›l›nda Roma’da gerçeklefltirilen Zirvede dünyada 800 milyon insan›n aç oldu¤u tespiti yap›larak, 2015 y›l›nda bu rakam›n 40 milyona düflürülmesi için yap›lmas› gerekenler ortaya konmufltu. Ne var ki gelinen aflamada 2015 y›l› için konulan hedefin bofl bir hayalden baflka bir fley olmad›¤›, aksine açl›¤›n her geçen gün daha da büyüdü¤ü ortaya ç›kmakla beraber, ayn› zamanda bu tür zirvelerin emperyalist tekellerin, kâr h›rslar›yla yapt›klar›, halk› aldatman›n bir arac› olarak görüldü¤ü gerçe¤i daha da net gözükmektedir. Bu durum 1996 y›l›ndan sonra 13-15 Haziran 2002 y›l›nda Roma’da yap›lan Zirvede kendini daha bariz göstermifltir. Bu Zirve 182 ülkeden 40’› devlet baflkan› ve bakan olmak üzere 400 kiflinin kat›l›m›yla gerçekleflti. Yine

Zirve sonunda dünyada artan açl›¤a vurgu yap›lan aç›klamalar yap›ld›. Ama 1996 y›l›nda yap›lan Zirveden tek fark›, içerde açl›k üzerine tezler üreten egemenlere karfl› Zirvenin bafllamas›yla birlikte yap›lan protesto gösterileri oldu. Bu protestolara binlerce insan kat›l›rken, açl›¤›n sahiplerinin sesinden ürkenler ise adeta etten duvarlarla korunabildiler. Zirvelerde tespit edilen 800 milyon aç insan say›s›n›n bugün gerçekte 1,4 milyara yükseldi¤i ba¤›ms›z araflt›rmac›lar›n yapt›¤› aç›klamalarda ortaya ç›kmaktad›r. Bu da gösteriyor ki, zirvelerde dünya halklar›n›n isimlerini dahi duymad›¤› yemekler yiyen egemen s›n›flar›n rakamlar› gerçeklerle uyuflmamaktad›r. Di¤er yandan 800 milyon olarak tespit edilen aç insan say›s›n›n 2015 y›l›na kadar 400 milyona indirilmesi için 24 milyar dolar gerekti¤i hesab› yap›lmaktad›r. Ancak bu paran›n nereden ve nas›l bulunaca¤› hala mu¤lakl›¤›n› korumaktad›r. Zirveler sonras›nda halka vaatlerde bulunan emperyalistlerin, açl›k sorununu çözümü noktas›nda hiçbir ad›m atmamalar›, mevcut egemen sistemin bu sorunu çözemeyece¤inin somut göstergesi olmufltur. Aksine her geçen gün aç insanlar›n say›s›n›n artmas›n›n nedeni mevcut

egemen sistemin sömürüye dayal› olmas›ndand›r. Bu durumu egemenler de gizleyememektedir. Birleflmifl Milletler G›da ve Tar›m Örgütü (FAO)’nun Genel Müdürü Dr. Jagues Diouf, Dünya G›da Günüyle ilgili yapt›¤› aç›klamada bu gerçekli¤i flöyle dile getirmektedir; “tar›m alan›nda çok daha fazla verime yol açan teknolojiler sayesinde bugün bütün dünyaya yetecek kadar verim al›yoruz. Ancak açl›k ve sefaleti giderecek siyasi iradeye sahip de¤iliz.” Görüldü¤ü gibi burjuva iktisatç›lar› ve burjuvazinin “sosyal” kurumlar› da mevcut gerçekli¤i art›k aç›k bir flekilde olmasa da itiraf etmek zorunda kalmaktad›rlar. Bu itiraf, sorunun kayna¤›n›n üretimdeki yetersizli¤in de¤il, üretimin paylafl›m›ndaki adaletsizli¤i oldu¤unu göstermesi aç›s›ndan önemlidir. Emperyalistlerin ve uflaklar›n›n savafla ve savafl teknolojisine ay›rd›¤› bütçeyi gözönünde bulundurdu¤umuzda, açl›k sorununun giderilmesi asl›nda çok da zor olmad›¤› görünmektedir. Öyle ki, Uluslararas› Bar›fl Araflt›rmalar› Enstitüsü’nün 2001 y›l›nda yapt›¤› silahlanma raporunda ülkelerin silahlanma için ay›rd›klar› bütçelerin, bir k›sm›n› açl›¤a ay›rd›klar›nda dünyada aç insan kalmayaca¤›n› göstermektedir. Rapora göre silahlanmaya en büyük pay›

ay›ran ABD emperyalizmi 2001 y›l›nda silahlanmaya 281,4 milyar dolar ay›rm›flt›r. Listenin ikinci s›ras›nda 43,9 milyar dolarla Rusya gelirken Türkiye 8,9 milyar dolarla 14. s›rada yer almaktad›r. Yap›lan zirvelerde 400 milyon insan›n açl›ktan kurtulmas› için ayr›lmas› gereken paran›n 24 milyar dolar oldu¤unu düflündü¤ümüzde, açl›k sorunun çözümünün hiç de zor olmad›¤›n› görürüz. Ancak sömürüye dayal› emperyalist kapitalist sistemin, bu sorunu çözemeyece¤i aksine bu sorunu daha da büyüttü¤ünü görmek gerekir. Dünyada aç insan say›s›n›n bir milyar› aflt›¤› günümüzde, Türkiye’de ise bu rakam 14 milyona ulaflm›flt›r. Nüfusun en yoksul %20’lik dilimi (13 milyon 925 bin kifli) günde bir dolar›n alt›nda yaflamaktad›r. Ülkemizin bir tar›m ülkesi oldu¤u göz önünde bulunduruldu¤unda, milyonlarca insan›n açl›k s›n›r›n›n alt›nda yaflamas›n›n tek nedeni, IMF ve DB emirleriyle uygulanan sömürüye dayal› ekonomik programlar oldu¤u aç›kça görülebilir. Emperyalist-kapitalist sistemin bu sorunu çözemeyece¤i gerçe¤iyle, bizleri açl›k s›n›r›n›n alt›nda yaflamaya mahkum edenlere karfl› örgütlenmek ve mücadele etmek zorunlulu¤umuz bugün kendini daha da yak›c› bir flekilde hissettirmektedir.


5

20

24 Ekim-6 Kasım 2003

TEKEL ÖZELLEfiT‹R‹L‹YOR

‹ktidara gelirken halka türlü türlü vaatlerde bulunan AKP hükümeti, maskesini çok sürmeden ç›karmak zorunda kald›. K›sa sürede kime hiz-

met etti¤ini gösteren AKP iflçiye, memura, ö¤renciye birçok sald›r›da bulunuyor. Bu sald›r›lardan bir tanesi de özellefltirme. AKP hükümeti en baflta

Emekçinin Gündemi

SEND‹KA BARONLARI Y‹NE SAHNEDE Son günlerde baz› günlük gazetelerde, önceki y›llarda yaflanan benzer içerikli haber ve iddialarla kimi sendikac› bürokratlar yine kamuoyunun gündemindeler. Bu gündeme gelifl sermayeye karfl› mücadeleleri, iflçilerin hak ve ç›karlar›n› koruyan tutumlar›, namuslu, dürüst gerçek iflçi önderleri olmalar› temelinde olsa, bundan hem mutluluk duyulur, hem övünç kayna¤› olur ve övgüyle söz edilir. Bu yer al›fl bunun tam tersine; iflçilerin al›nterinden kesilen aidatlarla yaflanan lüks yaflamlar, gönül maceralar›, yolsuzluklar, kumarbazl›klar, lüks otolar, peflkefller vb. iddialar temelinde olmaktad›r. Bugün de yine Tes-‹fl Sendikas›n›n yöneticilerine yönelik sendika paralar›n› çeflitli yollarla “hortumlama” gibi iddialar bas›nda yer almaya bafllad›. Hep söyledik, yine söylüyoruz: Bugün Türk-‹fl’iyle, D‹SK’iyle, Hak‹fl’iyle sendikal kurulufllar›n en tepesine çöreklenmifl bulunan yöneticilerin ço¤u sendika olanaklar›yla palazlanm›fl ve s›n›f de¤ifltirme noktas›na gelmifllerdir. Kendi ekonomileri flifltikçe fliflmifl, bankalardaki hesaplar›, evleri, yazl›klar›, lüks arabalar›, otelleri, iflyerleri, arazileri ve daha sayamayaca¤›m›z mal varl›klar›yla kimi patronlardan ve toprak a¤alar›ndan daha fazla “burjuva” ve daha fazla “a¤a” haline gelmifller. Sosyal yaflamlar› “temsil ettikleri” iflçi s›n›f›ndan çok çok farkl›laflm›fl; sözüm ona karfl›tl›k oluflturduklar› sermaye sahiplerinden afla¤› kal›r yanlar› kalmam›flt›r. Bunlar bütünüyle iflçi s›n›f›ndan kopmufl, bürokrat burjuva halini alm›fl, çürümüfl asalak bir güruh halini alm›fllard›r. Sendikalar›n bafl›na çöreklenmifl bulunan bu bürokrat sendika a¤alar›, sendika olanaklar›n› kendilerine öyle

bir ba¤lam›fllar ki, sendika giderlerini türlü türlü kalemlerle ve yollarla kendi kullan›mlar›na sunmufllar. Resmi olarak sendika kongrelerinde kendilerince haz›rlanarak türlü demagojilerle delegelere oylatt›r›larak kabul ettirilen “tahmini bütçe”lerdeki giderlere bak›ld›¤›nda bu olanaklar›n hangi kalemle yine bunlara kulland›r›ld›klar› görülecektir. K›sacas› sendikalar›n iflçi aidatlar›ndan, onlar›n al›nterlerinden sa¤lanan devasa gelirleri bir de¤il, birçok kaleme bölünerek bürokrat-iflbirlikçi sar› sendikac›lar aras›nda denetleme olana¤› ortadan kald›r›larak, k›l›f›na uydurularak, pay edilmektedir. Bu iflbirlikçi bürokratlar Toplu ‹fl Sözleflmeleri görüflmelerinde kendi üyelerine %10 gibi komik rakamlar› “çok iyi” bulmakta, kendilerine ise %100’leri aflan ücretleri hak görmektedirler. Bunlar kendi üyelerinin haklar› gaspedilir, ikramiyeleri ertelenir ve bunlara karfl› hiç ses ç›karmazken, kendi ikramiyelerini t›k›r t›k›r hesaplar›na aktarmaktan geri durmamaktad›rlar. Peki iflçilerden maddi olarak kopan bu iflçi düflmanlar›n›n, sosyal yaflam olarak da, kafa yap›s› olarak da iflçiden koptu¤unu, kopaca¤›n›, iflçi gibi düflünmeyece¤i için pratikte egemen s›n›flarla kol kola iflçi s›n›f›na karfl› düflmanca tutumlar içinde olaca¤›n› söylemek yanl›fl olur mu? Hay›r!.. Tamamen yerinde ve do¤ru bir tespit yap›lm›fl olur. Son y›llardaki egemen s›n›f hükümetleri eliyle s›n›fa, emekçilere karfl› gerçeklefltirdikleri hak gasplar› sald›r›lar› karfl›s›nda bu s›n›f düflman› sendika bürokratlar›n›n iflbirlikçi tutumlar› ve dahas› kendilerine ra¤men s›n›f›n kendili¤inden ve yer yer devrimci dinamiklerin yönlendiricili¤inde geliflen

TEKEL, PETK‹M, TÜGSAfi gibi kamu kurulufllar›n› efendilerine peflkefl çekmek için kollar› s›vam›fl durumda. 25 Nisan’da bafllayan TEKEL iflçilerinin eylemlilikleri çeflitli flekillerde devam ediyor. 24 Ekim’de özellefltirme kapsam›nda ihaleye ç›kart›lacak olan TEKEL’de iflçi k›y›mlar› da bafllad›. Yap›lan bu sald›r›dan TEKEL Malatya fiubesi de nasibini fazlas›yla ald›. Malatya’daki fabrikada toplam 727 kifli çal›fl›rken 14 Ekim tarihinde sigara bölümünden 187, yaprak tütünden 58 ve bafl müdürlükten 9 kifli olmak üzere toplam 254 kiflinin ifl akitleri feshedilerek emekliye ay›r›ld›lar. Zarar etti¤i söylenen TEKEL fabrikas›nda 1 kg. Uzun Samsun’un maliyetini ortaya koyarak fab-

rikan›n zarar edip etmedi¤ini net bir flekilde anlayabiliriz. 1 kg Uzun Samsun sigaras›n›n fabrika ç›k›fl› 16 milyon (buna tütün al›m›, üretim malzemesi, enerji giderleri ve iflçilik dahildir) % 8 bayi ve pazarlama pay› 5 milyon, piyasa sat›fl bedeli 62 milyon 500 bin. Devletin 1 kg Uzun Samsun’dan kazanc› 41 milyon 500 bin lira. Malatya’daki fabrikada üretimin en az yap›ld›¤› bir günde 230 ton sigara üretiliyor. Burada üretilen rak›y› bile bir kenara b›raksak Malatya’daki fabrikan›n günlük net kâr› 1 trilyonu buluyor. Ülke genelindeki fabrikalar› hesaba katarsak TEKEL’in neden emperyalist flirketlerin ifltah›n› kabartt›¤›n› ve sald›r›n›n ciddiyetini anlayabiliriz. (Malatya)

eylem ve mücadelelerin dalga k›ran› olmalar›, bunlar›n s›n›f niteli¤ini gözler önüne sermeye yeter. SINIF ÖRGÜTLENMES‹ VE DAYANIfiMASI NEREDE? Sendika aidatlar›ndan oluflan devasa olanaklar›n yine sendika üyesi iflçilerin e¤itilmesinde, örgütlenmesinde ve s›n›f dayan›flmas›nda kullan›lmas› gerekirken, tam tersine bunlar bir k›s›m sendika baronlar› aras›nda hovardaca tüketilmektedir. B›rakal›m s›n›f›n yeni yeni bölüklerini örgütlemeyi, örgütlü olanlar›n özellefltirme, tafleronlaflt›rma yoluyla yok edilmesi bunlar›n iflbirli¤iyle sa¤lanmaktad›r. B›rakal›m s›n›f› e¤itmeyi; s›n›f›n s›n›f bilincinin çarp›t›lmas›, e¤itimsiz kalmas›, gerçekleri görmemesi için her türlü yalan, demagoji ve çarp›tmayla kendi koltuklar›n› sa¤lama alma u¤rafllar› içinde oyunlar›na devam etmektedirler. B›rakal›m dayan›flma içinde olmay›, Deri-‹fl, Tümtis, Nakliyat-‹fl, Limter-‹fl gibi iflçiye yak›n bir k›s›m sendika sadece olanaks›zlardan dolay› yeterince örgütlenemediklerinden %10 iflkolu baraj›yla yüz yüzedirler. Oysa baflta Türk-Metal, Tes-‹fl, Demiryol-‹fl, Çimse-‹fl gibi gerici faflist nitelikli yöneticilerin bafl›nda bulundu¤u sendikalar›n katrilyonlar› bulan mal varl›klar›, yurt içi-d›fl› “yat›r›mlar›”, hanlar›-hamamlar›, otelleri-motelleri, Orta-Asya Cumhuriyetlerinin baz›lar›nda ve K›br›s’ta okullar›- otelleri gibi devasa olanaklar› iflçi s›n›f›n›n ç›karlar›na, onlar›n hizmetine de¤il, bu baronlar›n kendi ç›karlar›na hizmet etmektedir. ‹flçilerin buralardan yararlanmas› söz konusu de¤ildir. Bugün sendikalar›n üye say›s› özellefltirmeyle, iflten atmalarla, emeklilikle ve sendikas›zlaflt›rma yoluyla çok afla¤›lara çekilmifl olmas›na ra¤men, bir k›s›m sendika d›fl›nda yeni iflyerleri örgütleme örnekleri yok gibidir. Varl›klar›n› kamu iflyerlerinden ve Koç, Sabanc› gibi bir k›s›m komprador büyük burjuvazinin sahibi oldu¤u iflyerlerindeki örgütlülükleri ile sürdüren bu sendikalar›n devasa mali varl›klar›yla yeni iflyerlerini örgütleme diye bir so-

runlar› elbette ki olamaz. Sald›r›larla yo¤un üye kayb›na u¤rayan kimi sendikalar›n varl›k-yokluk sorunu yaflamas›, olanaks›zl›klardan dolay› üye say›lar›n› ço¤altma mücadelesinde karfl›laflt›klar› sorunlar karfl›s›nda olanaklar› paylaflma, dayan›flma diye bu gerici-faflist, iflbirlikçi sendika yönetimlerinin kitab›nda yazmad›¤›n› herkes bilmektedir. MÜCADELE OKLARI BU ‹fiB‹RL‹KÇ‹ BÜROKRAT SARI SEND‹KACILARA YÖNELMEL‹D‹R! Yukar›da aktard›klar›m›z içinde gerçe¤e ayk›r›, yalan yanl›fl hiçbir sat›r yoktur. Hatta eksiktir. Ama bu güruhun niteli¤ini gözler önüne sermeye yeter de artar. ‹flte bu nesnel durum bugün her zamankinden daha fazla, her zamankinden daha hakl› temellerde, iflbirlikçi sar› sendika a¤alar›na karfl› bir mücadeleyi zorunlu k›lmaktad›r. Bunlar öylesine kökleflmifller ki, bunlar› sendikalar›n bafl›ndan, tahtlar›ndan indirmek oldukça zorlaflm›flt›r. Çünkü orada kalmalar› için her türlü imkan› kullanmaktad›rlar. Oysa art›k iflçi s›n›f› bu durumu tersine çevirmek zorundad›r. Daha fazla tahammülü olmamal›d›r. Egemen s›n›flara karfl› verilen mücadele, ayn› zamanda s›n›f içinde ki bu truva atlar›na karfl›da verilmek zorundad›r. Zira bunlar s›n›f içindeki gerçek tehlikedir. Buna art›k “dur!” denilmelidir. ‹flçi s›n›f›, s›n›f örgütlerinin bafl›na çöreklenmifl bulunan bu s›n›f düflmanlar›n› art›k alafla¤› etmelidir. Bu mücadele devrimci demokratik s›n›f sendikal anlay›fl› do¤rultusunda iflyerlerinden bafllayarak, oradan flubelere, flubelerden bölgelere ve merkez yönetimlerine do¤ru bir hatta ilerlemeli ve sendikalar›n gerçek sahipleri olan iflçilerin denetimine geçmeleri acilen sa¤lanmal›d›r. Bu mücadele sürecinde ve içerisinde yer alan iflçi önderleri ve s›n›fa yak›n sendika yöneticileri Devrimci Demokratik Sendikal Birlik hatt›nda birleflmeli ve s›n›f›n sendikal gelece¤inin kendi ellerinde oldu¤u gerçekli¤i ile birlikte mücadeleye ve zafere yönelmelidir.


20

6

24 Ekim-6 Kasım 2003

F›nd›k bafla bela oldu

‹HRACATÇININ FINDIK HÜSRANI Ziraat Odalar›n›n bafllatt›¤› “F›nd›¤›n›z› ihtiyac›n›z kadar pazara indirin” sloganl› kampanyas› üreticilerin kat›l›m›yla etkisini buldu. F›nd›k üreticisi, ürününü pazara indirmeyince ihracatç› zor durumda kald›. ‹hracatç›lar “Alivre” sat›fl yöntemiyle hasattan önce Avrupal› al›c›larla kendali 220 dolardan ba¤lant› kurmufllard›. Bu fiyat üzerinden anlaflmalarla f›nd›¤›n iç piyasadaki fiyat›n› da 1 milyon 800 bin-2 milyon 200 bin civar›nda sat›n alma giriflimlerine bafllanm›flt›r. Ancak iç pisayasadaki f›nd›¤› F‹SKOB‹RL‹K 2,5 milyon liradan almaya bafllay›nca, serbest piyasaya hakim olan ihracatç› flirketler bu fiyata yanaflmadan Ankara’da AKP hükümeti ile masaya oturarak spekülatörlük yolunu tercih etmifllerdir. Avrupal› al›c›lar hasat öncesinde yap›lan anlaflmalar sonucunda istenilen fiyatta f›nd›k alamay›nca anlaflmalar› zora giren ihracatç› firmalar, F‹SKO-

B‹RL‹K depolar›nda bekleyen 2001 y›l› ürünü sat›n almak için giriflimlerde bulunmufllard›r. Ancak Ziraat Odalar› ve üreticilerin dayatmalar› ile hükümet depolardaki f›nd›¤›n sat›fl›n›n, 2003 y›l› ürününün fiyat›n› etkilememesi için sat›fla sunulmayaca¤› aç›klamas›nda bulunmufltu. Üreticiler önceki y›llarda Eylül ve Ekim aylar›nda f›nd›¤›n› pazara indirdi¤i ve ihracatç› firmalar›n da d›fl ba¤lant›lar›n› rahatl›kla “alivre sat›fl›” yöntemi ile hasattan önce pazarl›¤›n› yaparak f›nd›k üzerinde etkilerini hissettirmifllerdir. Ancak bu y›l üreticinin bilinçli hareket etmesi ile f›nd›k alamad›¤› için ihracat yapamayan firmalar›n y›l içinde yapt›¤› sat›fl anlaflmalar› zora girmifltir. Üreticilerin ve Ziraat Odalar›n›n “fiyat art›r›l›rsa f›nd›k pazara iner” dayatmas›yla, anlaflma yapt›klar› fiyat üzerinden f›nd›k gelmeyince Avrupal› al›c› flirketler, fiyat› 400 dolara ç›kartma giriflimlerinde bulundular.

FINDIKTA AFLATOKS‹N ‹DD‹ASI Üreticiler, f›nd›¤›n serbest piyasada fiyat istikrars›zl›¤› üzerinde oynanan oyunlar›n IMF’nin Türk egemenlerine tar›mda uygulad›¤› politikalar›ndan ba¤›ms›z olmad›¤› bilincinde olarak tepkisiz kalmam›fl, mitinglere kat›larak, kampanyaya destek vererek f›nd›¤›n› zaman›nda pazara indirmemifltir. Bu konudaki haberlere gazetemizde s›kça yer vermifltik. Bunun devam›nda iç piyasaya sat›fl yapan ve özellikle Avrupa Birli¤i ülkelerine ihraç eden firmalar›n, hasat öncesinde yapt›klar› anlaflmalardan zarar etmeleri gündeme geldi. Emperyalist flirketlerin zaman›nda f›nd›¤› alamamas›, u¤rad›klar› zarar›n karfl›l›¤›n› farkl› de¤erler üzerinden üreticilere maletme çabalar› devam edecektir. Tüm bunlarla beraber tepkilerini hayk›ran üreticilere ra¤men her türden oyunu deneyerek kendine pazar arayan ve kendi patentli ürünlerini ellerinden ç›karmaya çal›flan emperyalistler IMF ve DTÖ arac›l›¤›yla dayat›lan ve Türk egemenlerinin harfiyen yerine getirdi¤i anlaflmalara uyarak, ülkemizde yetifltirilen ürünler üzerinde kendi belirledikleri sa¤l›k standartlar›na uygunsuz oldu¤u iddialar› at›larak ihracata engel koyacaklard›r. Köylüyü üretemez duruma getiren emperyalistler ve onlar›n yerli uflaklar› f›nd›k, k›rm›z› pul biber, incir ve antep

f›st›¤› gibi ürünlere kanserojen “Aflatoksin” maddesi bulundu¤u gerekçesiyle önceki y›llarda oldu¤u gibi bu y›l da ihracat›na yönelik engeli öne süreceklerdir. U¤rad›¤› zarar nedeniyle ç›k›fl arayan Türk ihracatç› firmalar›n 2001 y›l› mahsul f›nd›¤›n sat›fl›n›n yap›lmas› yönündeki bask›lar›na F‹SKOB‹RL‹K Yönetim Kurulu Baflkan› Salih Erdem, depolarda 124 bin ton 2001 ürünü bulundu¤unu, bunlar›n ya¤l›k d›fl›ndaki vas›flar›n› tamamen kaybettiklerini söyleyerek 2003 ürünü f›nd›k rekoltesinin düflük olmas› ve üreticinin piyasaya az f›nd›k sürmesi nedeniyle ihracatç›n›n zarar etti¤ini belirtti. Erdem “Aylard›r zararlar›n› kapatmak için F‹SKOB‹RL‹K depolar›nda bulunan 2001 ürünü f›nd›¤› piyasaya sürmek için mücadele ediyorlar” dedi. Türkiye’nin geçmifl y›llarda aflatoksin sorunu nedeniyle ihracatta büyük zararlara u¤rad›¤›n› hat›rlatan Salih Erdem, “Özellikle ‹talya ve ‹spanya büyük oranda h›zla f›nd›k dikimi yaparken, Türkiye’nin f›nd›k konusundaki egemenli¤ini y›kmak için Türk f›nd›¤›nda “aflatoksin” oldu¤unu ileri sürmekteler. Geçmiflte Avrupa’ya gerçeklefltirdi¤imiz ihracat›m›z güçleflmifl, ülke ekonomisi büyük zararlar etmiflti. 2001 y›l› f›nd›¤›n›n piyasaya sürülmesi durumunda ihracat› baltalarlar” fleklinde aç›klamalarda bulunmufltur. (Samsun)

Tart›m için verilen kantar yetmedi¤i için günlerce kuyrukta beklediklerini belirten ‹brahim Ba¤c› da, bazen bir hafta boyunca ürünlerinin içinde yer ald›¤› arabalar›n içinde yatt›klar›n› söyledi. Bir yandan kota düflürülürken, di¤er yanda kuyruklarda günlerce bekleyerek y›prand›klar›n› dile getiren Ba¤c›, “Bu s›k›nt›lar›m›z› Mufl Milletvekili Necmettin De de ile Erkan Kemalo¤lu’na da ilettim. Bana daha önce dedikleri gibi çözece¤iz. Fakat bizden ç›kt›ktan sonra unutuyorlar. Bizi düflünen yok. Benim bu y›l bir anda 75 kotam kesildi.

Ben flimdi bu pancar› ne yapaca¤›m› bilmiyorum. Geçinmek için art›k baflka yollara m› baflvural›m” diye kaydetti. Mufl fieker Fabrikas› yetkilileri ise, Genel Müdürlü¤ün belirledi¤i fabrikaya al›nacak pancar miktar›na iliflkin kota tarifesine göre hareket ettiklerini, özel bir uygulamalar›n›n olmad›¤›n› söylediler. Genel Müdürlük kent için her y›l belli bir tonaj belirliyor. Belirlenen bu kota üreticilere bildiriliyor, her üreticiden tespit edilen tonaj kadar (D‹HA) ürün isteniyor.

Kota nedeniyle ürünler çürümeye terk ediliyor üfusun yüzde 80’inin fleker pancar› üretimi ile geçimini sa¤lad›¤› Mufl’ta son y›llarda uygulanan kota nedeniyle üretici belirlenen tonaj›n üzerinden ürün satam›yor. Üreticinin elinde kalan mal çürümeye terkediliyor. D‹HA’ya bilgi veren üreticilerden Remzi Karaçelik, kota uygulamas› nedeniyle elinde 50 ton fleker pancar› kald›¤›n› söyledi. Kota d›fl›nda kalan pancara düflük fiyat verildi¤ini de belirten Karaçelik, flunlar› söyledi: “Ben Bulan›k’ta y›llard›r fleker pancar› üretimi yap›yorum. ‹lçeye ba¤l› 7 belde ile 76 köyün yüzde 80’i fleker pancar› ile geçimini sa¤l›yor. fieker Fabrikas› bize her y›l belli bir kota veriyor. Belirlenen tonaj› geçti¤imiz zaman o ürün elimizde kal›yor. Mesela kota 50 ton olarak belirlenmiflse bizden bu kadar mal al›n›yor. Geri kalan› ise elimizde kal›yor. Bu y›l 50 tona yak›n ürün elimde kald›. Kota kapsam›ndaki fleker pancar›n›n kilosu 88 bin lirad›r. Kota d›fl›nda ka-

N

lana ise 30 bin lira veriliyor. Bana 70 bin liraya mal olan pancar› 30 bin liraya verdi¤im an iflas ederim. Fakat baflka çarem de yok. Hükümetin çiftçiye verdi¤i sözler vard›. Ancak yard›m yerine bitirmeye çal›fl›l›yor.. Ben flu an 6 nüfusa bak›yorum. Bunlar›n geçimini nas›l sa¤layaca¤›m› bilmiyorum.” ‘HER YIL KOTA ‹ND‹R‹L‹YOR’ y›ld›r kota uygulamas› oldu¤unu belirten üretici Kas›m Dilek ise, fieker Fabrikalar› Genel Müdürlü¤ü taraf›ndan her y›l bir kota tarifesi gönderildi¤ini ve sürekli tonajda düflüfl yap›ld›¤›n› söyledi. Dilek, “‹lk baflta 150 ton kotam vard›, her sene düflürüle düflürüle 50 ton kotaya indi. Bu y›l 100 ton fleker pancar› ürettim, ancak elimde 50 ton kald›. Kalan 50 ton fleker pancar›m› çürümeye terk etmiflim. Böyle devam etmesi durumunda çiftçilerin sonu gelecek. Tek çözüm kotan›n kald›r›lmas›d›r” diye konufltu.

4


7

20

24 Ekim-6 Kasım 2003

Köylülerden hükümete sitem: “Bizi gözden mi ç›kard›n›z?” Türkiye’nin ilk fleker fabrikas› olan Alpullu fieker fabrikas›n›n 78. Kampanya döneminin aç›l›fl›nda fleker pancar› üreten köylüler ad›na konuflma yapan K›r›kkale’nin Büyükmand›ra Beldesinden üretici Muammer Akay AKP hükümetine “bizi gözden mi ç›kard›n›z” diye seslenirken üretici köylülerin son zamanlarda zor flartlar alt›nda da olsa ayakta durabilmek ve yaflam masraflar›n› karfl›layabilmek amac› ile fleker pancar›n› ekmek zorunda oldu¤unu dile getirdi. Akay konuflmas›nda Türkiye’de var olan % 35’lik tar›m kesiminin yok edilmeye çal›fl›ld›¤›n› belirtti ve böylelikle de Türkiye’de tar›m›n bitirilmek istendi¤ine dikkati çekerken var olan siyasi partilerin seçim zaman› geldi¤inde üretici köylülere “Benim Köylüm” dedi¤ini ancak bugün için iktidarda olan AKP hükümetinin köylülere haks›zl›k ederek Türkiye pazar›na m›s›r tohumu veren ülkelerle iflbirli¤i yaparak d›flar›dan bilinçli bir flekilde fleker ve niflasta getirdi¤ini vurgulad›. Almanya’da ve Fransa’da m›s›r niflastas›ndan elde edilen fleker üretiminin % 1’lerde tutuldu¤u halde bu rakam›n Türkiye’de % 15’lere ç›kar›lmas›n› çok büyük haks›zl›k olarak de¤erlendiren Akay geçti¤imiz y›llarda pancar üreticisi olarak Alpullu fieker Fabrikas› ile yapm›fl olduklar› Pancar Ekimi Sözleflmesi’nde kendilerine Ekim avans› ad› alt›nda ödenmekte olan bu avanslar›n sözleflmede belirtilen aylarda de¤il y›l›n ikinci ay› olan flubat ay›n›n sonunda yap›ld›¤›na aç›kl›k kazand›r›rken, bu avanslar›n

geç ödenmesi nedeni ile ekmifl olduklar› fleker pancar›n›n çapalama ve sulama giderlerinin karfl›lanabilmesi için üretici köylünün eflininin ve gelininin ziynet eflyalar›n› satmak zorunda kald›klar›n› dile getirerek bu zor flartlar alt›nda da olsa fleker pancar› üretimini köylünün elinden almak için elinden geleni ard›na koymad›¤›n› sözlerine ekledi. Akay Alpullu fieker Fabrikas›’n›n Trakya köylüsüne uygulam›fl oldu¤u farkl› kota uygulamas›ndan dolay› Trakya köylüsüne hizmet verme özelli¤ini yitirdi¤i aç›klamas›nda bulunurken Adapazar›nda fleker pancar›n› Alpullu fleker fabrikas›na ifllenmek üzere naklini yapmalar› ve Trakya köylüsünün üretimini k›s›tlayarak Trakya köylüsünün kahve köflelerinde oturtup küçülmesine göz yumanlar› lanetledi.

fieker yasas›na ve kota sistemine evet diye onay veren Koalisyon hükümetinin Türkiye çiftçisinden iyi bir ders ald›¤›na de¤inen Akay, flimdi s›ran›n “biz bunlar› kald›raca¤›z” diye söz vererek iktidara gelen AKP hükümetinde oldu¤unu belirterek gelenlerin gidenlerden hiçbir fark›n›n olmad›¤›n› vurgulad›.

Akay konuflmas›n›n sonunda Alpullu fieker Fabrikas›’nda çal›flmakta olan iflçilere de seslenerek “De¤erli iflçi kardefllerim bizler sizlerin düflman› de¤iliz, ancak bu flirin fabrikada 3 ay gibi k›sa bir süre çal›flt›r›p 9 ay yat›ranlar toplumun sizlere olan bak›fl aç›s›n› de¤ifltirmifltir. Bu ay›p sizlerin ay›b› de¤il de¤erli bürokratlar›n ay›b›d›r, en kötü flartlarda bile olsa sizleri koruyan yasalar› var, ama iflinizin sonu nereye dayanacak Allah bilir” dedi. Öte yandan aç›l›fla kat›lan üst düzey bürokrat ve bas›na vermifl oldu¤u ö¤le yeme¤inde Akay’›n konuflmas›n› de¤erlendiren Alpullu fieker Fabrikas› Müdürü Refik K›ral, fieker Pancar›na uygulanmakta olan kotan›n önümüzdeki y›llarda Bu¤day ve Ayçiçe¤i gibi ürünlerde de uygulanaca¤›n› aç›klarken kota uygulamas›n›n çiftçinin aleyhine bir uygulama de¤il lehine bir uygulama oldu¤unu savundu. K›ral ayr›ca kota uygulamas›n›n bafllad›¤› günden bugüne fleker pancar› üreticilerinin üretmifl olduklar› kota fazlas› pancar›n bedeli ödenerek al›nd›¤›n› ve üreticinin ma¤dur edilmedi¤ini de sözlerine ekledi. (Trakya’dan do¤al muhabir)

Ekolojik fasulye elde kald› F›nd›k Borsas› Paneli yap›ld› Dersim’in Ovac›k ilçesinde uygulaEkolojik fasulye Dersim, Elaz›¤, Annan ekolojik tar›mla elde edilen kuru fa- kara, ‹stanbul, ‹zmir gibi yerlerde az sasulyeler üreticinin elinde kald›. Ovac›k y›daki iflletmelere sat›labiliyor. Üreticiler ilçesinde Ulafl›labilir Yaflam Derneürünü satarken pazar sorunu yafl›¤i’nin (UYD) köylüler ile berayorlar. Ekolojik üründe kimyaber yürüttü¤ü Tuncelililer sal madde, ilaç ve hormon Ülkemiz Ovac›k K›rsal Kalk›nma bulunmuyor. 1980’li y›llara Çal›flmalar› Projesi kapsaÜlkemizde uygulanan kadar dünyada m›nda üretilen fasulyesinin IMF ve DB direktifleriyilk ürünü bu y›l eylül ay›nle tar›m›n tasfiyesi h›z tar›m alan›nda da al›nd›. May›s ay›nda kazanm›fl durumda. Ülkendi kendine ekilen ekolojik fasulye kemiz 1980’li y›llara yetebilen 7 ülkeden eylül ay›nda topland›ktan kadar dünyada tar›m biriyken uygulanan sonra paketlenerek sat›fla alan›nda kendi kendiIMF politikalar›yla sunulurken toptan fiyat›n ne yetebilen 7 ülkeden 1 milyon 600 bin, perabiriyken uygulanan hemen hemen bütün kende fiyat›n›n ise 2 milIMF politikalar›yla hetar›m ürünlerini yon olmas› ürünlere ilgiyi men hemen bütün tar›m ithal eder azaltt›. ürünlerini ithal eder duduruma 2 y›ld›r ekolojik tar›m ruma getirildi. Devletin getirildi. çal›flmalar› yapan UYD Bafltar›m› bitirme sald›r›lar›kan› Çetin Altan Yerlikaya, na her gün bir yenisi ekleTürkiye’de üretilen fasulyenin nerek köylüler üretemez duülke ihtiyac›n› karfl›lad›¤›n›, buna ruma getirilmeye çal›fl›l›rken ra¤men Çin ve baz› ülkelerden fasulköylüler örgütsüz olmalar›ndan ye ithal edildi¤ini vurgulayarak ithal kaynakl› devletin bu sald›r›lar›na karfl› ne ürünlerin ekolojik tar›m› engelledi¤ini yapacaklar›n› bilemez bir halde sorunlabelirtti. r›n›n çözülmesini bekliyorlar. (Malatya)

F›nd›¤›n fiyat›n›n serbest piyasa koflulla- runlar nedeniyle üreticinin al›c› karfl›s›nda r›nda oluflmas›yla gündeme gelen ve ulusla- güçsüz kalaca¤›na de¤inerek “ülkemizde raras› ihtisas borsas›n›n Türkiye’de kurula- f›nd›¤›n koflullar› F›nd›k Borsas› kurulmas›na haz›r de¤il, çünkü arz fazlas› gibi bir bilece¤i konusunun tart›fl›ld›¤› “F›nd›k sorun var. F›nd›k Borsas› kurulmaBorsas›” paneli 8 Ekim 2003 tarihinde s› durumunda ise, borsac›l›¤›n Ondokuz May›s Üniversitesi Ziraat teknik boyutlar›n›n tart›fl›lmas› Fakültesi taraf›ndan yap›ld›. ve f›nd›¤›n kendi yap›s›ndan Ziraat Fakültesi’nin KonfeSamsun’da kaynaklanan sorunlar›n›n rans Salonu’nda düzenlenen ve yap›lan F›nd›k gözard› edilmemesi gereDekan Prof. Dr. Yunus P›Borsas› kir” diye konufltu. nar’›n yönetti¤i panele; TrabTTB Yönetim Kurulu zon Ticaret Borsas› (TTB) Panelinde f›nd›k Baflkan› Sebahattin ArsYönetim Kurulu Baflkan› Sefiyatlar›n›n lantürk de ihraç edilen bahattin Arslantürk, OMÜ serbest piyasa f›nd›¤›n büyük bir bölüZiraat Fakültesi Tar›m Ekokoflullar›nda münün Almanya’da iflnomisi Bölümü Yard›mc›s› lem gördü¤ü için orada Doç. Dr. Mehmet Bozo¤lu, oluflmas›yla F›nd›k Borsas› varm›fl giF‹SKOB‹RL‹K Yönetim gündeme gelen bi tabir edildi¤i ve bunun Kurulu Baflkan› Ömer AyUluslararas› ‹htisas yanl›fl bir adland›rma old›n, Giresun Ticaret Borsas› Borsas›’n›n du¤una de¤indi. Meclis Baflkan› Ali Özo¤ul, OMÜ Ziraat Fakültesi F‹SKOB‹RL‹K Genel Müdür Türkiye’de Dekan› Prof. Dr. Yunus P›Yard›mc›s› Levent A¤ca kat›ld›. korulmas› nar dünya f›nd›k üretiminin Panelde konuflmac› olan F‹Start›fl›ld›. büyük bölümünü elinde bulunKOB‹RL‹K Genel Müdür Yard›mduran Türkiye’de mutlaka bir F›nc›s› Levent A¤ca f›nd›¤›n 1960’l› y›ld›k Borsas›’n›n kurulmas› gerekti¤ini lardan 2000’li y›llara kadar devlet taraf›ndan desteklenmesi nedeniyle, destekle- ve özellikle merkezinin Samsun’da olmas›n› (Samsun) melerin f›nd›kta arz fazlas› sorunu yaratt›¤› istedi¤ini belirtti.. iddias› ile al›c›yla sat›c›n›n karfl›laflt›¤› so-


20

8

24 Ekim-6 Kasım 2003

4 MKP Gerillas› flehit düfltü

Tokat’›n Zile ilçesinde 12 Ekim 2003 tarihinde devletin kolluk güçleriyle çat›flmaya giren MKP-HKO (Halk Kurtulufl Cemal Keser Ordusu) savaflç›lar›ndan Zeynel Aslan, Erol Bafltu¤, Kenan Kösedeniz ve Cemal Keser isimli gerillalar flehit düfltü. Erol Bafltu¤ memleketi olan Tokat’ta, Zeynel Aslan ise Dersim’de topra¤a verildi. Cemal Keser ve Kenan Kösedeniz’in cenazeleri de 14 Ekim 2003 tarihinde ‹stanbul’da Gazi Mahallesi cemevine getirildi. Cemevinde düzenlenen cenaze törenine mahalle halk› ve

flehit düflenlerin mücadele arkadafllar›n›n yan›s›ra Partizan ve di¤er devrimci çevrelerle birlikte yaklafl›k 400 kifli kat›ld›. “Cemal yol- Kenan Kösedeniz dafl ölümsüzdür”, “Kenan yoldafl ölümsüzdür” sloganlar›n› atarak Cemevinden ç›kan grup “Halk savaflç›lar› ölümsüzdür” yaz›l› pankartla yürüyüfle geçti. Ancak anayola ç›kt›ktan sonra çevik kuvvet yürüyüfle izin vermeyerek barikat kurdu. Otobüslerle gidilen Cebeci Mezarl›¤›’nda grup “Önderimiz ‹brahim, ‹brahim Kaypakkaya”, “Devrim fle-

hitleri ölümsüzdür”, “Biz biz biz iflçinin köylünün yi¤it sesiyiz. Namluya sürülmüfl halk mermisiyiz” sloganlar›n› atarak cenazeleri topra¤a verdi. Devrim flehitleri için 1 dakikal›k sayg› duruflunun yap›lmas›yla aileleri ve arkadafllar› taraf›ndan Kenan Kösedeniz ve Cemal Keser’in mücadele yaflamlar› anlat›ld› ve “Bu ›srar ve inat; Biz kazanaca¤›z! Halk kazanacak! Halk savafl› kazanacak! diyerek mevzi oluflturmaya çal›fl›yor ve oluflturulan bu mevzilerde yeni demokratik iktidarlar tesis etmeyi amaçl›yorlar. Bu amaç tüm halk›n amac› olmal›d›r. Dolay›s›yla devrimci savaflç›lar›m›z› sahiplenirken iktidar› ve iktidar›n fliarlar›n› kavray›fl›m›zla hayk›rmal›y›z. An›lar› önünde sayg›yla e¤ilirken bu bilinçle hayk›r›yor, bu bilinçle an›yoruz” denildi. Mezarlara karanfil koyan kitle “Analar›n öfkesi katilleri bo¤acak”, “Bedel ödedik bedel ödetece¤iz” , “Katil devlet hesap verecek” sloganlar›n› atarak da¤›ld›. Erol Bafltu¤’un cenazesi memleketi olan Tokat’ta topra¤a verildi. (‹stanbul) Zeynel Aslan'›n (Pala ‹smail) cenazesi ise 14 Ekim’de Tunceli Dalören Köyü Kalyan mezras›nda topra¤a verildi. Aslan için düzenlenen törende ‘‹ktidar namlunun ucundad›r' fleklinde sloganlar at›ld›. Gece yar›s› köye getirilen Aslan'›n cenazesi alk›fllarla minübüsten indirilirken ve topra¤a verilirken "‹ktidar namlular›n ucundad›r", "Devrim flehitleri ölümsüzdür", "‹smail yoldafl ölümsüzdür", "‹smail yoldafl bizim can›m›z feda olsun kan›m›z" sloganlar› at›ld›. Gece geç saatlerden sabah saatlerine kadar Aslan'›n cenazesi bafl›ndan ayr›lmayan

Zeynel Arslan’›n cenazesi-Dersim aile, Aslan'›n yüzünde bulunan kanlar› kendi elleri ile sildi. Aslan, ‹stanbul ve yurtd›fl›ndan gelen akrabalar› beklendikten sonra Hozat Belediyesi'ne ait cenaze y›kama arac›nda y›kanarak köy mezarl›¤›na götürüldü. Köy mezarl›¤›nda topra¤a verilen Aslan'›n cenazesine, Kürtçe a¤›tlar yakan yak›nlar›n›n yan›s›ra çevre köylerden ve Hozat'tan yaklafl›k 300 kifli kat›ld›. (Malatya)

Dersim’de operasyonlar yo¤unlafl›yor Munzur Çevre Derne¤i 1. Ola¤an Genel Kurulu yap›ld›

6 fiubat 2003 tarihinde 19 kurucu üyenin kat›l›m›yla kurulan Munzur Çevre, Kültür ve Dayan›flma Derne¤i, 19 Ekim Pazar günü Zeytinburnu Panaroma Otel’de 1. Ola¤an Genel Kurulu’nu gerçeklefltirdi. Sayg› durufluyla bafllayan

Genel Kurul’da öncelikle kuruluflundan bugüne yap›lan faaliyetlerin özetlendi¤i Faaliyet Raporu sunuldu. Faaliyet Raporu üzerine üyelerin yapt›¤› konuflmalarda genel olarak Munzur’un güzelliklerine de¤inildi. Munzur’un barajlar yap›larak yok edilmek istenmesine dikkat çekilen konuflmalar›n ard›ndan 6 fiubat-19 Ekim 2003 tarihleri aras›nda gelir giderlerin yer ald›¤› Mali Rapor okundu. Varolan tüzükte Yönetim Kurulu’nun çal›flma yöntemi ile ilgili de¤ifliklik yap›lmas› önerisi üzerine tüzükteki çeflitli maddelerde de¤iflikli¤e gidildi. Ard›ndan Yönetim, Denetleme ve Disiplin Kurullar›n›n seçimine

geçildi. Blok listeyle girilen seçimde seçime kat›lan üyelerin oy çoklu¤uyla (75 oy) Yönetim, Denetleme ve Disiplin Kurullar› belirlendi. Çeflitli kifli ve kurum temsilcilerinin de konuk olarak kat›ld›¤› Genel Kurul’a Tunceli Milletvekili Sinan Yerlikaya, Sar›gazi Belediye Baflkan› Fikret fiahin, 78’liler Vakf› Yönetim Kurulu, Umut Yay›mc›l›k ve Tohum Kültür Merkezi de birer mesaj göndererek çevreyi ve insan› merkezine alan Munzur Çevre, Kültür ve Dayan›flma Derne¤i’nin 1. Ola¤an Genel Kurulu’nun ve bundan sonraki çal›flmalar›n›n baflar›l› geçmesini dilediler. (‹stanbul)

HPG gerillalar›n›n T. Kürdistan›’na girmesi ve çeflitli misilleme eylemleri yapmas›n›n ard›ndan devletin kolluk güçleri genifl çapl› operasyonlar bafllatt›. Bu operasyonlar›n bir aya¤› da Dersim’de gerçeklefltiriliyor. Geçmifl y›llarda da senede iki defa, bahar operasyonu ve sonbahar operasyonu yap›l›rd›. Amaç sonbaharda, gerillalar›n bar›naklar›n›, k›fll›k ihtiyaçlar›n› tamamlayamadan bask›n yapmak, baharda ise gerillalar bar›nak sürecinden ç›k›p faaliyetlerine bafllamadan gerillaya kay›p verdirerek toparlanmas›n› engellemek. Devletin bu amaçla bir süredir bafllatt›¤› operasyonlarda özellikle Çemiflgezek, Hozat, Pertek ve Ovac›k bölgelerine yo¤unlaflan asker, özel tim ve J‹TEM elemanlar› hemen hemen her gün operasyonlara ç›k›yorlar. Bu operasyonlar s›ras›nda 10 Ekim Cuma günü Ovac›k ilçesinin Kuflluca köyünde askerler ile HPG gerillalar› aras›nda ç›kan çat›flmada 4 HPG gerillas› flehit düflerken 1 HPG gerillas›n›n da yaral› yakaland›¤› iddia edildi. fiehit düflen gerillalar, Ovac›k belediyesi taraf›ndan numaraland›r›larak Ovac›k Sultan Mezarl›¤›’nda topra¤a verildi. Bu geliflmenin ard›ndan HPG güçlerinin yapt›klar› misilleme eyleminde 1 Özel Tim eleman› ölürken, 7 askerin de a¤›r yaraland›¤› al›nan haberler aras›nda. (Malatya)


20

9

24 Ekim-6 Kasım 2003

ILPS’DEN PANEL Halklar›n Uluslararas› Mücadele Ligi, (ILPS), 18 Ekim günü Deri-‹fl Sendikas› Tuzla fiubesinde “ILPS ve Sendikal Mücadele” konulu bir söylefli düzenledi. Söylefliye Deri-‹fl Tuzla fiube Baflkan› Hasan Sonkaya, Devrimci Demokratik Sendikal Birlik ad›na Mustafa Özgül ve ILPS ad›na Elisabeth Brunner kat›ld›. Hasan Sonkaya’n›n uluslararas› mücadelenin öneminden ve bunun içinde kendilerinin de aktif üyesi oldu¤u ILPS’nin öneminden bahsederek aç›l›fl›n› yapt›¤› söyleflide ilk sözü ILPS temsilcisine verdi. Brunner, “emperyalizme karfl›t olmak için öncelikle emperyalizmi iyi kavramak gerekir” diyerek öncelikle emperyalizmi ve emperyalist küreselleflme masal›n› anlatt›. Ard›ndan konuflmas›na ILPS’nin kurluma ihtiyac›n› ve amaçlar›n› aktaran Brunner: “ILPS 1999 y›l›nda DTÖ’nün Seattle’de düzenledi¤i toplant› sonucunda de¤iflik örgütler taraf›ndan kuruldu. Anti emperyalist, demokratik enternasyonal bir hareket olan ILPS’nin üyeleri aras›nda Türkiye’den de kurumlar ve Türkiye Seksiyonu olarak mücadelesini

sürdürüyor” dedi. ILPS’nin gündeme ald›¤› konulardan 5. maddesinin iflçi s›n›f›n›n mücadelesi oldu¤una dikkat çeken Elisabeth Brunner, bu konuda ilerici, demokratik tüm iflçi ve kamu emekçisi sendikalar›n› ILPS’ye kat›lmaya ve bu maddeyi ilerletmeye ça¤›rd›. Ard›ndan sözü alan DDSB ad›na konuflan Mustafa Özgül de öncelikle iflçi s›n›f› mücadelesinde sendikalar›n yerine ancak günümüzde varolan sendikalar›n ço¤unun sar› ve reformist niteli¤ine dikkat çekerek konuflmas›na bafllad›. Bir iflyerindeki soruna di¤er iflyerleri nas›l kay›ts›z kalamazsa, bir ülkedeki yaflanan sorunlara, emperyalist sald›rganl›¤a karfl› da di¤er ülkelerin halklar›n›n kay›ts›z kalamayaca¤›n› çarp›c› örnekler vererek aç›klayan Özgül, “Özellikle 1980’den sonra sendikac› modeli yarat›ld›. En iyi sendikac› iflverenle hiçbir sorun olmadan çözen sendikac› oldu. Asl›nda en iyi sendikac› sorunlar› iflçiyle birlikte çözen sendikac›d›r. En iyi sendikac› kendisini aratmayan sendikac›d›r. ‘80 sonras› iflçiler at›l duruma getirildi ve sendikac›lar da de¤ifltirilerek

iflçinin ipini çekti. Bugün ise sendikalar›n büyük bir ço¤unlu¤u devletle, sermaye ile iflbirli¤i halindedir” dedi. DDSB’nin de öneminin burada ç›kt›¤›n› vurgulayan Özgül, çözümü bu örgütlülük içinde, beraberce bulacaklar›n› ifade etti. Bu konuflmalar›n ard›ndan soru cevap bölümüne geçilen söyleflide kat›l›mc›lar

At›l›m 10. y›l›na girdi

8 Ekim 1995 tarihinde yay›n hayat›na bafllayan Yeni At›l›m Gazetesi 9. y›l›n› geride b›rakarak 10. y›l›n› kutlad›. 10 Ekim 2003 tarihinde saat 20:30’da Kad›rga Kültür Merkezi’nde yapt›¤› kokteylle geçmiflten günümüze At›l›m anlat›ld›.

Devrim ve komünizm flehitleri ad›na 1 dakikal›k sayg› durufluyla bafllayan etkinlik At›l›m gazetesi Genel Yay›n Yönetmeni ‹brahim Çiçek’in aç›l›fl konuflmas›yla devam etti. Birçok kurum ve gazetenin de yer ald›¤› kokteylde gelen mesajlara da yer verildi. Mesajlar aras›nda Bak›rköy Kad›n ve Çocuk Tutukevi’nden MLKP tutsaklar› imzal› metnin yan›nda Tekirda¤ F Tipi Hapishanesi’nde bulunan ‹flçi-köylü gazetesi çal›flan› Memik Horuz’un da mesaj›na yer verildi. Bunun yan›s›ra, Devrimci Hareket, Devrimci Demokrasi, Özgür-Der ve ‹flçi-köylü gazelerinin mesajlar› okundu. Mihri Belli’nin “At›l›m nedir” sorusuna cevab›n› vererek ‹brahim’i anlatt›¤› konuflman›n ard›ndan yine At›l›m gazetesi kurucular›ndan Mukaddes Çelik k›sa bir konuflma yapt›. K›sa bir süre önce tutuklanan At›l›m gazetesi çal›flanlar›ndan Necati Abay da “Beni tutuklu oldu¤um sürede yaln›z b›rakmayan kurumlara teflekkür ediyorum” dedi. Konuflmalar›n ard›ndan çal›flmalar›n› BEKSAV bünyesinde sürdüren Grup Vardiya k›sa bir dinleti sundu. Dinletinin ard›ndan 95’den 2003’e At›l›m’› anlatan dia gösterimiyle kokteyl sona erdi. (H. Merkezi)

Devrimci bas›n susturulamaz 14 Ekim gece saat 03:30’da Gençlik Gelecektir Dergisi, Okmeydan› Halk›n Sesi Gazetesi ve ‹stanbul Gençlik Derne¤i polis bask›n›na u¤rad›. Gece vaktinde kap›lar› k›rarak içeri giren polis, dernek çal›flanlar›n› tartaklayarak gözalt›na ald›. Gazete ve dergi yetkilileri olay› k›nayarak, “AKP iktidar›n›n ne kadar demokratikleflti¤ini bir kez daha gördük” dedi. Temel Haklar ve Özgürlükler Derne¤i’nde konuya iliflkin aç›klama yapan Okmeydan› Halk›n›n Sesi Gazetesi imtiyaz sahibi Musa Aykanat, bask›n s›ras›nda binada bulunan gazete çal›flanlar›n›n tartaklanarak gözalt›na al›nd›¤›n›, bilgisayar, dergi arflivi ve eflyalara da keyfi biçimde el konuldu¤unu söyledi. Bina içindeki tüm kap›lar›n ve binan›n ana kap›s›n›n mühürlendi¤ini ifade eden Aykanat, mühürlerin kald›r›lmas›n› istedi. TAYAD yapt›¤› aç›klamada bask›nlar sonucu gözalt›na al›nan 8 kiflinin bir an önce serbest b›rak›lmas›n› istedi. Öte yandan 5 Ekim’de ‹kitelli’de da¤›t›m yapan Mücadele Birli¤i Dergisi da¤›t›mc›lar›na önce resmi polislerin fi-

ili olarak sald›rd›¤›, daha sonra da resmi ve sivil polislerin atefl açt›¤› bildirildi. Dergi da¤›t›c›lar›n›n yara almadan kurtuldu¤u olay, Mücadele Birli¤i dergisi okurlar› taraf›ndan 10 Ekim 2003 tarihinde kamuoyuna yaz›l› bir aç›klama yap›ld›. Bir di¤er keyfi gözalt›ya da Yeniden Özgür Gündem Gazetesi maruz kald›. Gazetenin 17 Ekim 2003 tarihinde Elaz›¤ Bürosu’na yap›lan bask›nda temsilci Cuma Karatafl, Batman Temsilcisi ‹rfan Ayd›n ve gazete da¤›t›mc›s› Ali Konar gözalt›na al›nd›. ‹fadeleri al›nd›ktan sonra serbest b›rak›ld›lar. Bu sald›r›lar›n Emniyet Müdürlü¤ü’nün yapt›¤› “bundan sonra terör örgütlerinin eylemleri artacakt›r ve bu eylemleri gazeteci k›l›¤›na girerek yapacaklar› istihbarat› al›nm›flt›r” aç›klamas›ndan k›sa bir süre sonra yap›lmas› sald›r›lar›n tesadüfi de¤il, planl› bir sald›r› oldu¤unu göstermektedir.

da hem sorular›yla ve hem de düflüncelerini ifade ederek katk›da bulundular. Bu arada söylefliden haberdar olan jandarman›n sendika çevresinde gün boyu devriye gezmesi ve kimlik kontrolü yapmas› dikkat çekiciydi. Söylefli Domane Dersim’in verdi¤i dinleti ile son buldu. (‹stanbul)

‹fiKENCEYLE topluma kazand›rma! 15 fiubat 2003 tarihinde gözalt›na al›nan I¤d›r DEHAP Gençlik Kollar› Üyesi 6 kifliye gözalt›nda iflkence yapt›klar› iddias›yla haklar›nda dava aç›lan TEM Komiseri Turgut Tatar ve polislerle “sa¤lam raporu vererek sahte evrak düzenledi¤i” belirtilen Dr. Metin fiimflek’in yarg›lanmas›na devam edildi. Avukat Haydar M›zrak müvekkillerinin iflkence gördü¤ünü ve polislerin cezaland›r›lmas› gerekti¤ini söyledi. A¤›r iflkence sonucu vücudunda yaralar oluflan Resul Gür’ün Adli T›p Kurumu’na sevki kararlaflt›r›ld›. San›k Komiser Turgut Tatar yapt›¤› savunmada, iflkence iddialar›n› reddetti ve “ben kimseye iflkence yapmad›m; ama bu gençleri topluma kazand›raca¤›m” diyerek topluma kazand›rmak için yeni bir yöntem(!) buldu¤unu aç›klam›fl oldu. Devlet ve koruyucular› için hiç de yeni olmayan bu yöntem, sadece bu defa bahanesi de¤ifltirilerek “kazand›rma” amaçl› bir görünüme bürünmüfl oldu. ‹flkence gören Resul Gür “Bize iflkence yapan kifli bizi topluma kazand›rmak istiyor. Önce kendilerini topluma kazand›rs›nlar” diye ç›k›flt›. Duruflma 12 Kas›m’a ertelendi. (H. Merkezi)


20

10

24 Ekim-6 Kasım 2003

El alt›ndan demokratiklefliyoruz(!)

AB’ye Uyum Yasalar› çerçevesinde “demokratikleflme” yolunda h›zl›(!) ad›mlar atan TC, bu söylemlerini uygulamalar›yla perçinliyor. Baflta hapishaneler olmak üzere T. Kürdistan›’nda ve di¤er bölgelerde ve emekçi halk›m›z›n yaflam›n›n her alan›nda bu uygulamalar› net bir flekilde görebiliyoruz. Üniversitelerde hak arayan ö¤renci de, hakk›n› arayan iflçi de, tar›m›n yok edilmesine karfl› ç›kan köylü de karfl›s›nda “gocuklu celep”i buluyor copuy-

la. ‹flte “demokratikleflme” uygulamalar›ndan naçiz birkaç örnek; *Malatya E Tipi Hapishanesi’nde kalan Gülay Efendio¤lu ve Özlem Ayd›n adl› iki tutsak ve dört arkadafl›na, türkü söyledikleri(!) için önce ikifler ay görüflmeme cezas›, daha sonra da avukat ve yak›nlar›yla ikifler ay görüflmeme cezas› verildi. “Türkü cezas›” verilen 6 tutsak adliyeye götürüldükleri s›rada 25 jandarman›n sald›r›s›na u¤rad›. Sald›ranlar hakk›nda yap›-

Diyarbak›r ‹HD Eylül Ay› Raporu’nu aç›klad› ‹HD, Eylül ay›nda bölgede 430 hak ihlali yap›ld›¤›n›, bu ihlallerden 103’ünün ise Diyarbak›r’da yafland›¤›n› aç›klad›. ‹HD Diyarbak›r fiube Baflkan› Av. Selahattin Demirtafl, Eylül Ay› Hak ‹hlalleri Raporu’nu bas›n toplant›s›yla aç›klad›. Patlay›c› maddeler ve may›nlar nedeniyle çok say›da insan›n yaflam›n› yitirdi¤ini ve yaraland›¤›n› belirten Demirtafl, en küçük demokratik etkinliklerin bile yasakland›¤›n›, bas›n aç›klamalar›na müdahale edildi¤ini söyledi. Urfa, Bingöl, Van ve Siirt’te idarecilerin keyfi uygulamalar›na dikkat çekerek “düflünce ve ifade özgürlü¤ünün olmad›¤›n›, bas›n aç›klamas›na kat›lan, imza atan ya da destekleyen sendika yöneticilerine idari ve adli soruflturmalar›n aç›ld›¤›n›, iflkence ve kötü muamelelerin yerini korumaya de-

vam etti¤ini” belirtti. HAK ‹HLALLER‹ HIZ KESMED‹ Demirtafl, Eylül ay›nda bölgedeki ‹HD flubelerinin kay›tlar› ile bas›ndan derlenen haberlerden yola ç›k›larak 430 hak ihlali tespit ettiklerini belirtti. Yaflanan hak ihlalleri flöyle s›raland›; “Çat›flmada yaflam›n› yitirenler: 1; Yarg›s›z infazlar: 5 ölü, 3 yaral›; May›n ve patlay›c› madde; 5 ölü, 4 yaral›; Gözalt›: 139; ‹flkence: 15; Kay›p: 1; Tutuklanma: 20; Eylemlere müdahale: 18 gözalt›, 7 yaralanma; Arazi yakma: 1; Göç: 3 bin kifli; ‹flten at›lma: 2; Düflünce özgürlü¤üne yönelik soruflturma ve ceza: 159; Kapat›lan STÖ: 1; Yasaklanan etkinlik: 1; Yasaklanan yay›n: 18; Hapishanelerde sevk talebi: 3; ‹flkence: 2; Hapishane sorunlar›: 9; Di¤erleri 90 olarak belirtildi. (H. Merkezi)

SES MERS‹N fiUBES‹’NDEN TECR‹T PROTESTOSU SES Mersin fiubesi hapishanelerde yaflanan tecrit ve izolasyona dikkat çekmek için bir bas›n aç›klamas› yapt›. Birçok sivil toplum örgütü ve siyasi parti temsilcilerinin de kat›l›m›yla yap›lan aç›klamada SES Mersin fiube Baflkan› Abbas Koluaç›k, hapishanelerde tecrit ve izolasyon uygulamas›n›n boyutland›¤›n› söyledi. Koluaç›k, sa¤l›k hakk›n›n Anayasa’da güvence alt›na al›nd›¤›na vurgu

yaparak, “Bir insan›n tecrit koflullar›nda yaflama süresi TCK’da 8 ay olarak bilinmesine ra¤men devam eden uygulamalar ayn› zamanda hukuk d›fl›d›r. Cezaevlerinde uygulanan tecrit ve izolasyon, yaflatmak yerine öldürmeyi hedef almaktad›r” dedi. Koluaç›k, hapishanelerde Anayasa ve uluslararas› sözleflmelere uygun koflullar›n yarat›lmas› için tüm yetkilileri sorumlu davranmaya ça¤›rd›. (Mersin)

lan suç duyurusu ilgili makamlara iletilmeyerek yasal haklar› engellendi. Ayr›ca jandarma elleri kelepçeli kad›n tutsaklar›n “kendilerini dövdükleri” iddias›yla suç duyurusunda bulundu! *Kand›ra F Tipi Hapishanesi’nde tutulan Wernicke Korsakoff hastas› olan Hüseyin Tut, karara ba¤lanan davas›nda savunma yapamad›. Çünkü Tut’a dava dosyas›na iliflkin bilgi veren avukat›n›n söylediklerini not etmek için ka¤›t kalem verilmedi! Savunmas› “güvenlik” uygulamalar›na tak›lan Tut, savunma yapamad›¤› davas›ndan a¤›rlaflt›r›lm›fl müebbet hapis cezas› ald›. *Diyarbak›r Barosu Baflkan› Avukat Sezgin Tanr›kulu ve 3 avukat hakk›nda, Lice ve Kulp ilçelerindeki köy boflaltma davas›nda köylülerin avukatl›¤›n› yapt›¤› için “görevlerini kötüye kullanmak” suçundan(!) aç›lan davada, mahkemeye 3 kiflinin X-ray cihaz› oldu¤u halde silahlar›yla geldi¤i ortaya ç›kt›. Mahkemeye giren san›k yak›nlar›n›n didik didik arand›¤› bir ortamda, ne tesadüf ki girenler J‹TEM mensubu(!) Her ne kadar böyle bir aç›klama yap›lmam›fl olsa da avukatlara davan›n dönemin Jandarma Bölge Komutan› Levent Ersöz’ün suç duyurusuyla aç›lmas›, olay›n ard›ndakileri

a盤a ç›kart›yor. *Diyarbak›r’›n Hani ilçesinde 2 çocu¤un yüzüne d›flk› sürüldü¤üne iliflkin aç›lan soruflturmada mesafe al›namazken, ma¤durlardan M.O.’nun babas› “Çocu¤unun ölümle tehdit edildi¤i” yönündeki flikayeti üzerine soruflturma aç›ld›. Olay› gündeme getiren D‹HA muhabirinin ifadesi al›nd›. Görgü tan›klar›n›n ve çocuklar›n olay›n oldu¤u yönündeki ifadeleri, ‹HD ve Baro’nun olay› do¤rulayan raporlar›na ra¤men iddialar davaya dönüfltürülemedi. *6. Uyum Paketi’nde DGM suçlar› kapsam›nda olanlara da avukattan yararlanma hakk› getirilmesine ra¤men DEHAP Ovac›k ‹lçe Baflkan› Kemal Dinlergüler’in Ovac›k Jandarma Komutanl›¤›’nda ifadesi al›n›rken avukat› ile görüflmesi engellendi. ‹nsan haklar› ihlalleri, bask›, yarg›s›z infaz gibi konularda örnek bulma s›k›nt›s› çekmedi¤imiz ülkemizden ald›¤›m›z üstteki örnekler “el alt›ndan demokratikleflmemizin” uygulamalar› olsa gerek(!) Sistemin söylemiyle, uygulamalar› aras›ndaki çeliflki bir kez daha maskesini düflürüp, gerçek kimli¤ini gözler önüne sermektedir. (H. Merkezi)

A‹HM korkusu, subaya iflkence davas› açt›rd› Mufl’ta kendilerine iflkence yapmakla suçlad›klar› bir astsubay hakk›nda dava açt›ramayan biri lise müdürü 3 kifli, Avrupa ‹nsan Haklar› Mahkemesi (A‹HM) ‹flkenceyi ‹zleme Komitesi’ne baflvurunca sonuç ald›. Mufl Lisesi Müdürü Görgü Koçlardan, terzilik yapan Sadrettin Sosan ile Atik Peker isimli flah›slar “Hizbullah örgütüne yard›m ve yatakl›k” suçundan 25 Mart 2002’de Mufl Jandarma Alay Komutanl›¤›’na ba¤l› askerlerce gözalt›na al›nd›. 4 gün gözalt›nda kalan Koçlardan, Sosan ve Peker, ç›kar›ld›klar› Mufl Sulh Ceza Mahkemesi’nce tutuksuz yarg›lanmak üzere serbest b›rak›ld›. Serbest kalan Mufl Lisesi Müdürü Koçlardan, avukat› Mensur Ifl›k arac›l›¤›yla gözalt›nda kendisine iflkence yapt›¤› iddias›yla Alay Komutanl›¤›’nda görevli Astsubay Mahir Özbayrak hakk›nda Cumhuriyet Savc›l›¤›’na suç duyurusunda bulundu. Koçlardan, savc›l›¤a sa¤ kulak memesi ve etraf›nda 510 santimetre flifllik olufltu¤unu gösteren doktor raporunu da sundu. Ancak savc›l›k, soruflturmaya gerek olmad›¤›na karar vererek flikayeti iflleme koymad›. Koçlardan, bunun üzerine avukat› Mensur Ifl›k arac›l›¤›yla A‹HM ‹flkenceyi ‹zleme Komitesi’ne baflvurdu. D‹HA’ya bilgi veren Avukat Mensur Ifl›k,

komitenin flikayeti Adalet Bakanl›¤›’na bildirmesi üzerine savc›l›¤›n yeniden soruflturma bafllatt›¤›n› belirterek, “Adalet Bakanl›¤› A‹HM ‹flkenceyi ‹zleme Komitesinin iste¤i üzerine Mufl Savc›l›¤›na talimat göndererek olay›n yeniden soruflturulmas›n› istedi. Bunun üzerine Mufl Cumhuriyet Savc›l›¤›, iflkenceye ismi kar›flan Astsubay Mahir Özbayrak hakk›nda soruflturma bafllatt›. fiu anda Düzce Jandarma Komutanl›¤› Asayifl Müdürlü¤ünde Astsubay olarak görev yapan Özbayrak’›n ifadesi talimatla al›nd›” dedi. Daha sonra Astsubay Mahir Özbayrak hakk›nda Mufl A¤›r Ceza Mahkemesi’nde TCK’n›n 243. maddesi uyar›nca “cürüm söyletmek için iflkence yapmak” suçundan dava aç›ld›¤›n› belirten Ifl›k, flöyle devam etti: “Davan›n ilk duruflmas› 16 Ekim günü yap›ld›. Duruflmaya müvekkillerim kat›ld›. Kendilerine iflkence yap›ld›¤›n› tekrarlad›lar. ‹flkence yapan astsubay Mahir Özbayrak ise talimatla al›nan ifadesinde iflkence yapmad›¤›n›, istihbarattan Aslan Toktada¤ ile Alim Türker’in sorgulamaya kat›ld›¤›n›, deflifre olmamalar› için de al›nan ifadeleri kendisine imzalatt›klar›n› söylüyor. Duruflma astsubay taraf›ndan ad› verilen bu iki istihbarat görevlisinin de dinlenmesi için 13 Kas›m 2003 tarihine ertelendi.” (D‹HA)


11

20

24 Ekim -6 Kasım 2003

‹flkence devam ediyor

Fahrettin Keskin

Ümraniye Hapishanesi’nde 19 Aral›k katliam›n› yaflayan buradan Edirne F tipi Hapishanesi’ne götürülen Ufuk Keskin 16 y›ld›r a¤›r fleker hastas› olmas›na ra¤men tedavisi engellenerek ölüme terkediliyor. Babas› Fahrettin Keskin’in yapt›¤› yaz›l› aç›klamada günde 4 defa insülin i¤nesi olmas› ve diyet yapmas› gereken Keskin’e i¤neleri verilmedi¤inde komaya girdi¤i, hastaneye gidifl gelifllerde kendisine dayak at›ld›¤›, Edirne F Tipi Hapishanesi Müdürü Emrullah Turan’›n “Sen örgüt militan›s›n, ç›ksan beni öldürürsün” diyerek gardiyanlara tutturdu¤u Keskin’i kendinden geçinceye kadar dövdü¤ü, ve bundan kaynakl› vücudunun pekçok yerinde yaralar olufltu¤u anlatt›. 20 Eylül 2003 tarihinde Kand›ra F Tipi Hapishanesi’ne götürülen Keskin Kand›ra Jandarmas›na teslim ediliyor. Teslim al›rken jandarma Subay› üst aramas› yapmak istiyor. Kendisine “soyun” denilince tepki gösteren Keskin “Araman›z› yapt›n›z zaten, jandarma ile elim kelepçeli geliyorum” diyerek tepki gösteriyor. Jandarma ›srarla ç›-

TAYAD’DAN FORUM TAYAD’l› aileler, 18 Ekim 2003 günü Saat 14:00’da Mecidiyeköy Kültür Merkezi’nde “Tecrit Nedir?” konulu bir forum düzenledi. Ayd›n, yazar ve gazeteecilerin konuflmac› olarak kat›ld›¤› forumun birinci bölümünde konuflmac›lar tek tek tecriti aç›klad›lar. ‹lk olarak konuflan gazeteci yazar Rag›p Zarakolu, Tecridin sadece F tipi hapishanelerde olmad›¤›n›, devletin Irak’a yönelik izledi¤i politikan›n bu sald›r›lardan ba¤›ms›z olmad›¤›n› ve bugün toplumun tüm kesimlerinin uygulanan F tipi tecritle birlikte tüm bu sald›r›lara örgütlü bir karfl› koyufl gerçeklefltirmesi gerekti¤ini vurgulad›. S›ras›yla; yazar Haluk Gerger, flair Ruhan Mavruk, Özgür-Der baflkan› Hülya fiekerci, Müzisyen Bilgesu Erenus, Sessiz Ölüm filminin Yönetmeni Hüseyin Karatay ve Av. Selçuk Koza¤açl› konufltu. Av. Koza¤açl›, tecritin ne anlama geldi¤ini, devletin tecrit uygulamas›yla ne amaçlad›¤›n›

anlatt›. Ölüm Orucu eylemine, devletin bu eylemi bofla ç›kartmak için gerçeklefltirdi¤i tahliye sald›r›s›na de¤inerek, Ölüm Orucu eyleminin bugün için kazand›¤›n› vurgulad›. Son sözü iki k›z›n› ölüm orucu direniflinde flehit veren Ahmet Kulaks›z ald›. Kulaks›z konuflmas›nda “ 2 k›z›m› ard arda flehit verirken onlar›n düflündükleri ve yaflad›klar› beni çok etkiledi. K›z›m Canan ‘Bedeller pay edilirken kime ne kadar verilece¤i belli olmaz ki’ demiflti. Bu sözü bende derin bir iz b›rakt›” dedi. Kulaks›z bugün Filistin’de, Irak’ta devam eden direnifle destek vermenin bir görev oldu¤unu vurgulayarak F tiplerinde devam eden Ölüm Orucu direnifline de de¤inerek “zaferi bütün insanl›k, kurum ve kurulufllarla kutlamak istiyoruz” dedi. Birinci bölüm Ahmet Kulaks›z’›n yapt›¤› konuflmayla son bulurken ikinci bölüm soru ve cevaplarla devam etti. Forum saat 18:00’da sona erdi.

“Sald›r›lar›n tezkereyle bir ilgisi yok”(!) Irak’a asker göndermeyle ilgili olarak tezkerenin Meclis’te kabul edilmesinden sonra hükümeti oluflturan AKP’nin parti binalar›nda çeflitli patlamalar meydana geldi. Yap›lan eylemler üzerine Baflbakan Recep Tayyip Erdo¤an, “Sald›r›lar›n tezkere ile ilgisi yok”(!) aç›klamas›n› yapt›. Ancak bununla beraber eylemlerin niçin yap›ld›¤›na verecek bir cevap da bulamad›. Tezkere kabul edildikten sonra gerçeklefltirilen eylemlerden baz›lar› flunlar: *16 Ekim 2003 Perflembe günü AKP Genel Merkezi ile Köprülü ‹fl Merkezi aras›na b›rak›lan bir paket, TEM ekipleri taraf›ndan fünye ile patlat›ld›. *AKP ‹stanbul ‹l Baflkanl›¤› binas›n›n arka taraf›nda ve Befliktafl ‹lçe Baflkanl›¤›’n›n

bulundu¤u binada ses bombas› patlad›. *‹zmir’de Gaziosmanpafla Bulvar›’nda il, 9 Eylül Medyan›’ndaki Konak ‹lçe Baflkanl›¤› binalar›n›n önünde patlamalar oldu. *15 Ekim Çarflamba akflam› 20:00 s›ralar›nda Dicle’de ‹lçe Emniyet Müdürlü¤ü’ne ait polis noktas›na taciz atefli aç›ld›. Uzun namlulu silahlarla yap›lan sald›r›da bir polis hafif yaraland›. Eylemden sonra, Özel Harekat Timleri flehri yaklafl›k bir saat süreyle tarad›. Dicle’nin k›rsal alan›nda askerler ve korucular›n operasyon yapt›¤› bildirildi. *15 Ekim Çarflamba gecesi Adana’da Kürkçüler E Tipi Kapal› Hapishanesi’ne tutuklu tafl›yan askeri araca uzun namlulu silahlarla yap›lan sald›r›da 1 asker öldü, 1 uzman çavufl a¤›r yaraland›.

r›lç›plak soyunmas›n› istiyor. Keskin “yapt›¤›n›z onursuz bir harekettir” diyerek karfl› ç›k›yor. Bunun üzerine yere yat›r›l›p ç›r›lç›plak vahfli flekilde dövülüyor. Bunun üzerine Keskin, Savc›l›¤a suç duyurusunda bulunuyor. Doktora ç›kmak istiyor. Ancak doktora gönderilmeyerek 2 kiflilik hücreye kapat›l›yor. Fahrettin Keskin aç›klamas›n›n sonunda da flunlar› belirtti; “Hani cezaevlerinde iflkence yok diyorlar. Cezaevlerinde iflkence var, tecrit var, ölüm var. Gardiyanlar geceleri ve gündüzleri istedi¤i insan›, istedi¤i flekilde dövüp iflkence yapabiliyor. Benim çocu¤um birinci derecede fleker hastas›. Tedavisi yap›lmad›¤› gibi duruflmalara gidifl-gelifllerde, doktora götürmelerinde ve bir cezaevinden baflka bir cezaevine gidifllerinde devaml› dayak yemifltir ve halen de yemektedir. Adalet Bakan› F tiplerini kamuoyuna güllük gülistanl›k tan›t›yor. Yok böyle bir fley. Tecrit tutuklu ve hükümlüler gibi biz ailelere de uygulan›yor. Cezaevlerine girifllerde idare taraf›ndan taciz edilir bir flekilde aran›yor.” (H. Merkezi)

TAYAD’l› Ailelerin Çad›r Talebi Sürüyor

Yaklafl›k 1 ay önce çad›r talebiyle Abdi ‹pekçi Park›’na gelen ailelerle bir söylefli gerçeklefltirdik. TAYAD’l› Aileler: Çad›r açmak demokratik talebimizdir. Çad›r›m›z› al›p geldik. Baflvuruda bulunduk izin vermediler. Bas›n ve etraftaki kalabal›k da¤›l›nca bize sald›rd›lar. Bir arkadafl›m›z›n kolu çatlad›. Eyleminizin amac› nedir? Çad›r açma talebiyle burada oturuyoruz. Bir yandan da ölüm orucu ve tecriti anlat›yoruz. Temel talebimiz çad›rd›r ve verilene kadar oturmaya devam edece¤iz. Açl›k grevi ile bafllad›k. fiu anda devam ediyor. 51 gündür buraday›z. Bu süre içinde giriflimde bulundunuz mu? Gözalt›na al›nd›ktan 3-4 gün sonra tekrar valili¤e baflvuruda bulunduk. Valinin tavr› çok çarp›c›yd›. “Çad›r›n tek çivisini çakt›¤›-

n›zda saç›n›zdan, bafl›n›zdan sürükletir ald›r›r›m sizi” fleklinde konufltu. Polis sizi rahats›z ediyor mu? 3-4 gün öncesine kadar pek fazla yaklaflm›yorlard›. Bundan bir hafta önce Y›ld›z ablan›n üzerine araba sürdüler, az kals›n eziliyordu. Özellikle arabalar› önümüze koyuyorlar, araba farlar›n› yak›p söndürüyorlar. Sivil polis yo¤unlu¤u birkaç gündür fazla. Sürekli taciz ediyorlar. Eyleminiz ne zamana kadar sürecek? Bizim amac›m›z burada çad›r açabilmek. Tecrit iflkencesi, ölüm orucu kadar acil bir konu yok. ‹lk günlere göre insanlar›n ciddi yaklafl›mlar› var. Kahvehanelerdeki sohbetlerde ö¤renen insanlar var. F tipi kapat›lmad› m› diyenler var. Onun için oturmaya, sesimizi duyurmaya devam edece¤iz. (Ankara)


24 Ekim-6 Kasım 2003

20

12

TAYAD’dan Ölüm Orucu’na duyarl›l›k ça¤r›s› Bas›n aç›klamas› yapan Ayfle Arapgirli, ölüm oruçlar›nda 107 kiflinin hayat›n› kaybetti¤ini ve 500 kiflinin sakat kald›¤›n› belirterek, “Bir savaflta bile ancak bu kadar kan akabilirdi. Akan onca kana ra¤men, AKP iktidar› hala kana doymam›fl ki, tecridi kald›rmak, sorunu çözmek için ad›m atm›yor” dedi. Tutuklu ve Hükümlü Aileleri Yard›mlaflma Derne¤i (TAYAD), tecrite karfl› bafllat›lan ölüm orucu eyleminin dördüncü y›l›na girdi¤ini hat›rlatarak, herkesi duyarl› olmaya ça¤›rd›. TAYAD taraf›ndan yap›lan yaz›l› aç›klamada, F Tipi Hapishanelerde tecritin devam etti¤ine dikkat çekilerek, “‹flgal ortakl›¤›na uzanan süreç 19 Aral›k’ta F tiplerine yap›lan kanl› operasyonla bafllam›flt›. Emperyalistler ve onun iflbirlikçilerinin sömürüsü ve zulmü önündeki tüm engeller yok edilecek, ülke adeta dikensiz bir gül bahçesi olacakt›. Bunun ilk koflulu ise tüm muhalefeti susturmakt›. Bugün tecrite karfl› direnmek ayn› zamanda emperyalizme karfl› direnmektir” denildi. Son 3 y›ll›k süreç içerisinde ölüm oruçlar›n› k›rmaya yönelik birçok manevralar›n yap›ld›¤› belirtilen aç›klamada flunlar kaydedildi: “Bas›na sansür uyguland›, kurumlara ve kiflilere dava aç›ld›. Demokratik kurumlara bask›nlar düzenlendi. Amaç, içeride ve d›flar›da direnifli yaln›z b›rakmakt›. Bu da yetmedi zorla müdahale yasas› ç›kard›lar. ‹çerdeki direnifli k›rmak için rüflvet yasas› olan 399. Madde’yi devreye soktular. Buna karfl› TAYAD’l› ailelerle devrimciler direndiler. Herkesi bu durumu sahiplenmeye davet ediyoruz.” ANKARA TAYAD üyesi bir aile, hapishaneler-

ra¤men bizimle görüflmek istemeyen sizlersiniz. E¤er bir sorun varsa, çözüm aranacaksa önce yalan ve demagojiden vazgeçin” fleklinde konufltu. Aç›klama s›ras›nda, “Çözün, tecridi kald›r›n”, “‹flgal ortakl›¤›na ve tecrite son” dövizlerini açan grup, “Tecrit ölümdür ölümleri durdurun” sloganlar› eflli¤inde da¤›ld›.

deki ölüm oruçlar› ve tecrit uygulamalar›n›n son bulmas› için toplad›klar› dilekçeleri Adalet Bakanl›¤›’na verdi. TAYAD’l› yaklafl›k 50 kiflilik bir grup, hapishanelerde tecrit uygulamas›n›n kald›r›lmas› istemlerini içeren dilekçelerle Güven Park’ta bir araya geldi. Dilekçeleri Adalet Bakanl›¤›’na sunmak isteyen gruba polis izin vermeyince, dilekçeler toplanarak 10 kiflilik bir heyet taraf›ndan Adalet Bakanl›¤›’na sunuldu. Bakanl›¤a hareket etmeden önce

grup ad›na bas›n aç›klamas› yapan Ayfle Arapgirli, ölüm oruçlar›nda 107 kiflinin hayat›n› kaybetti¤ini ve 500 kiflinin sakat kald›¤›n› belirterek, “Bir savaflta bile ancak bu kadar kan akabilirdi. Akan onca kana ra¤men, AKP iktidar› hala kana doymam›fl ki, tecridi kald›rmak, sorunu çözmek için ad›m atm›yor” dedi. Arapgirli, AKP hükümetinin tukuklu ve hükümlülerle ilgili yapt›¤› aç›klamalar›n yalandan ibaret oldu¤unu söyleyerek, “Üç y›ld›r yapt›¤›m›z giriflimlere

ELAZI⁄ Elaz›¤ Temel Haklar ve Özgürlükler Derne¤i devletin tecriti kald›rmas›n› ve tutuklulara yaflanabilir koflullar sa¤lamas› gerekti¤ini belirterek, “E¤er ölüm orucuna yaklafl›m de¤iflmezse bundan önce oldu¤u gibi bundan sonra da devlet ölümlerden sorumlu olacakt›r ve gün gelecek hapishanelerden ç›kan tabutlar›n alt›nda kalacakt›r” uyar›s›nda bulundu. Elaz›¤ THÖD’nin 20 Ekim 4. y›l›na giren ölüm oruçlar›yla ilgili yapt›¤› yaz›l› aç›klamada, ölüm oruçlar›n›n, F Tipi hapishanelerin ve tecritin kald›r›lmas› için yap›ld›¤› belirtildi. Aç›klamada, 19 Aral›k operasyonlar› hat›rlat›larak, operasyon ve tecrit sonucu 107 insan›n hayat›n› kaybetti¤i ve 500’ü aflk›n kiflinin de sakat kald›¤› kaydedildi. Aç›klamada, ayr›ca F Tipi Hapishaneler ile ilgili tarafs›z araflt›rmalar›n yap›lmas› gerekti¤i belirtilerek, “Bu hapishaneler insani yaflam koflullar›ndan birço¤unu içinde bar›nd›rm›yor” denildi. (D‹HA)

Çukurova Sanayi ‹flletmelerinde iflçi k›y›m› Çukurova sanayi iflletmeleri A.fi. dünyan›n 29. Zengini, Turkcell’in de sahibi olan Karamehmet ailesine ait. Fakat Karamehmet ailesi zenginlefltikçe nas›l oluyorsa iflletmeleri fakirlefliyor. Tarsus’ta faaliyet gösteren Çukurova fabrikas› iplik, dokuma, ya¤ ve tekstil ürünleri üzerine kurulu ve bu fabrikada ciddi boyutta iflçi k›y›m› yaflan›yor. Fabrika son 5 y›ld›r düzensiz maafl ödüyor ve son bir y›ld›r tam olarak ancak 2 maafl ödemifl. Fabrikada çal›flan iflçi say›s› 1020 kifli. Tamam› Türk-‹fl’e ba¤l› TEKS‹F Sendikas›’nda örgütlü. Sendika baflkan› iflçilerin ve Tarsus’un yak›ndan tan›d›¤› Necdet ‹nand›o¤lu. A¤ustos ay› itibar›yla iflçilerin zorunlu izne gönderilmeye baflland›¤› fabrikada 17 Ekim 2003 tarihi itibari ile iflçilerin ifl akitlerine son verilmeye baflland›. Fabrikan›n yapt›¤› aç›klama “Ekonomik kriz nedeni ile ifl-

letmenin küçültülmesi.” Bu gerekçe ile toplam 550 kifli iflten ç›kar›ld›. ‹flten ç›kart›lan iflçilerin ihbar, k›dem tazminatlar› ve kimi iflçilerin 3 milyar liray› bulan maafl alacaklar› ödenmiyor. Sendika ise bu ifle sessiz. 17 Ekim 2003 tarihinde bafllayan iflçi k›y›m› ile birlikte iflten ç›kart›lan iflçiler E¤itim-Sen Tarsus fiubesi binas›nda bir araya gelerek avukatlar› Mete Üstüay ile birlikte bir toplant› yapt›lar. Toplant›da hukuki ve kamuoyu oluflturmak için ne yap›labilece¤i tart›fl›ld›. Toplant›da s›k s›k iflçilerin hem patrona hem de TEKS‹F Sendikas›’na karfl› öfkeleri dile getirildi. Toplant›da Avukat Mete Üstüay iflçilere patronun iflçilere anlaflma yoluna gitmeleri halinde ihbar tazminatlar›n› hemen, k›dem tazminatlar›n› ve içerideki maafllar›n› da 2004 Ekim ay›ndan sonra taksitlendirerek vermek istedi¤ini bunun iflçileri kand›r-

mak oldu¤unu belirtti. ‹flyerlerine giden iflçilerin patronun verdi¤i evraklar› imzalamamalar›n› sadece iflsizlik sigortas› için verilen belgeleri almalar› gerekti¤ini belirtti. 10 y›l›n üzerinde bir zamand›r Çukurova fabrikas›nda çal›flan bir iflçi, k›y›mla ilgili soru sordu¤umuzda sendikalar›n›n sahip ç›kmad›¤›n›, hatta sendikaya gidildi¤inde “Patron hakl›” cevab›n› ald›klar›n› belirtti. Ayn› iflçi, “iflçiler sendikaya ra¤men 3 gün üst üste ifl ç›k›fllar›nda E-5 karayolunda yürüyüfl yapt›. Bu eylemler hem patronun hem de sendikan›n tutumuna karfl› yap›lm›fl eylemlerdir. Hatta bir arkadafl›m›z aylard›r maafl alamamadan kaynakl› fabrika içerisindeki 25-30 metrelik reklam dire¤ine ç›karak intihar girifliminde bulundu, sendika yine yoktu” dedi. Yine ayn› fabrikada 21 y›ld›r çal›-

flan ve iflten ç›kart›lan bir baflka iflçi ise “sendika art›k sendika de¤il, ticarethane oldu. TEKS‹F Sendikas› fiube Baflkan› Necdet ‹nand›o¤lu Çukurova fabrikas›n›n yemekhanesini iflletiyor, iflçilerin servis otobüslerinin ihalesini ald› ve iflletiyor. Anlayaca¤›n›z patronla birlikte ticaret yap›yor, ortaklar yani. Bu durumda da iflçileri de¤il ifl orta¤›n› savunuyor. ‹flten ç›kartmalar bile sendikan›n iste¤i ile gerçeklefltiriliyor. Necdet ‹nand›o¤lu kendine yak›n, kendini seçebilecek ve kendisinin ifle ald›rd›¤› iflçileri fabrikada çal›flt›r›yor. Sendika tafleronlaflt›rmaya karfl› olmas› gerekirken bizim fabrikada sendika baflkan› tafleron. ‹flten ç›kar›lmayan iflçilere ise iflçilere asgari ücretle çal›flma dayat›l›yor. Yoksa iflten at›lmakla korkutuluyorlar” diyerek tepkisini dile getiriyor. (Mersin)


13

20

24 Ekim-6 Kasım 2003

Bürokrat sendikac›lar “hortumcu”luklar›n› gizleyemiyor!

SEND‹KA A⁄ALARI GÜNDEMDEN DÜfiMÜYOR Türk-‹fl eski Baflkan› Bayram Meral’den tutun da Dok-Gemi-‹fl Baflkan› Naz›m Tur’a, Demiryol-‹fl eski Baflkan› Enver Toço¤lu’ndan Çimse-‹fl Baflkan› Tamer Eralan’a, Türk-Metal-‹fl Baflkan› Mustafa Özbek’ten tutun da Oleyis Baflkan›na, neredeyse bütün büyük, üye say›s› kalabal›k sendika baflkanlar› bas›n›n her daim müdavimleridir. Bunlardan birisi de Tes-‹fl Sendikas› yöneticileridir. Son günlerde kimi günlük gazetelerde bu kez Tes-‹fl Sendikas› yöneticileri “hortumcu” iddias›yla konu oldu. Tes-‹fl Sendikas› da Türk-‹fl Konfederasyonuna ba¤l› enerji ifl kolunda yetkili tek sendika durumundad›r. ‹flkolunda grev yasa¤› mevcuttur. Yaklafl›k 90-100 bin civar›nda üyenin aidat›n› düzenli olarak topluyorlar. Büyük bir bütçeye sahip bu sendikan›n ne harcamalar› ne de mal varl›¤› bir türlü denetlenemiyor. Yöneticilerin çiftli¤i durumunda bir “iflçi örgütü”(!) olarak bulunuyor. Tes-‹fl Sendikas›n›n merkez yöneticileri için bu tür iddialar sadece bugün dillendirilmiyor. Neredeyse her 2-3 y›lda bir ayn› ve benzer haberler gazetelerde yer al›yor. Hangi yönetim, sendikan›n bafl›nda olursa olsun ayn› örnekler yaflanageliyor. Zaten kim sendikan›n bafl›na geçiyorsa türlü oyun ve dalaverelerle çöreklenip duruyor. ‹ndirebilene aflk olsun! Daha önce eski Baflkan Faruk

Barut için ayn› içerikli “yolsuzluk”, “h›rs›zl›k”, “sendikan›n olanaklar›n› çarçur edip, kiflisel ç›karlar›na peflkefl çekti¤i” iddialar› gibi, bugün de ayn› zamanda Türk-‹fl Mali Sekreteri, yani Türk-‹fl’in kasas›n› elinde bulunduran yine Tes-‹fl Baflkan› Mustafa Kumlu ve birlikte yöneticilik yapt›klar› di¤er yöneticiler için ayn› içerikli iddialar gündemdedir. Dün o dönemin yöneticileri bu soygunun aktörleri idi, bugün de bu dönemin yöneticileri... De¤iflen bir fley yok yönetim anlay›fllar›nda, sendika olanaklar›n› çarçur etmede ve hortumlamada, yak›nlar›na peflkeflte!.. de¤iflen sadece aktörler oluyor. Deyim yerindeyse gelen soyuyor, giden soyuyor... SEND‹KAL KAYNAKLAR NE ‹fiE YARAMALIDIR? Sendika kaynaklar› özelde sendika üyesi iflçilerin, genelde Türkiye ‹flçi S›n›f›n›n örgütlenme ve mücadele sürecinde; üye say›s›n› art›rma, onlar› e¤itme ve mücadeleye seferber etme, yeni haklar elde etme, mevcut haklar› koruma mücadelesi ve eylemlerinde kullan›lmas› gerekirken; olan fley bunun tam tersidir. Kaynaklar sendikan›n bafl›na çöreklenmifl bulunan bürokrat sendika a¤alar› ve onlar›n yak›nlar› (eflleri, çocuklar›, akrabalar›, arkadafllar›- vb.) aras›nda pay edilmektedir. Her ay brüt bir yevmiyeleri sendika kasas›na aktar›lan iflçilerin pay›na ise y›lda bir ajanda veya bir kalem düflmektedir.

SEND‹KA KAYNAKLARI SEND‹KA BÜROKRATLARINCA TALAN ED‹L‹YOR ‹flkolunda grev yasa¤› vard›r. Bu yönde hiçbir masraf› olmayan sendika, ciddi anlamda hiçbir mücadele içerisinde de yer alm›yor. Yani devasa boyutlara varan bütçesinde iflçilere dönen hiçbir fley yok. Do¤ru dürüst bir iflçi e¤itimi yapmayan, atama ile temsilci yapt›klar›n› ise y›lda 1-2 kez tatil ve turistik yörelerde e¤itim ad› alt›nda tatile götürüp e¤lendiren ve dinlendiren, böylece sendikan›n olanaklar›n› otellere-motellere hortumlatan bu yönetim Türkiye de yer yokmuflcas›na Baflkanlar Kurulunu bazen baflta Singapur olmak üzere UzakDo¤u turistik ülkelerde, bazen de K›br›s’ta toplayarak oralarda örgütün sorunlar›n› “çözmeye” çal›fl›yorlar. Ayn› zamanda bir k›s›m yandafllar›n› ve flube yöneticilerini ise yurtd›fl›na tatile (inceleme, araflt›rma, ziyaret, vb ad›na) göndererek günde 200-300 dolar› bulan ödeneklerle ödüllendirmekte ve bunlar› kendi iktidarlar›n› sa¤lama ba¤layan payandalar haline getirmektedirler. Peki sormak gerekir: böyle bir sendikal iflleyifl, böyle bir yaklafl›m›n gerçek s›n›f sendikac›l›¤› ile, iflçi s›n›f›yla uzaktan, yak›ndan bir iliflkisi olabilir mi? Baz› yap›lanlar fliflirilmifl faturalarla, kimi gerekçelerle k›l›f›na uydurularak yap›labilir, ama son günlerde baz› günlük gazetelerde yer alan “Sendikac›ya hortum suçlamas›” bafll›kl› haberlerde yaz›lanlar ise k›l›f›na bile uydurulamayan, gizlenemeyen, reddedilemeyen gerekçelerdir. 2003 model lüks otomobilleri sendikan›n paras›yla al›p birkaç ay kulland›ktan sonra bunlar› de¤erlerinin çok çok alt›nda efllerine, çocuklar›na, kimi yöneticilere “satarak” peflkefl çeken bu emek düflmanlar›n›n, kendilerine ise daha y›l gelmeden 2004 model araçlar› almakla gerçek s›n›f karakterlerini ortaya koymufllard›r. Bütün bunlar s›n›f ç›karlar›ndan uzak, sermaye kesimlerine yak›n, onlarla kol kola iflbirlikçi sendikac›l›k anlay›fl› ve iflçi eme¤ini ve olanaklar›n› sermayeye karfl› mücadeleye yönelik, örgütlenmeye yönelik de¤il de, kendi ve

en yak›nlar› ile bir k›s›m çeteci halk düflmanlar›n›n ç›karlar›na kulland›rtma olarak bariz bir bürokrat sar› sendikac›l›k ve s›n›f düflmanl›¤› çizgisi ve prati¤inde bir sendikac›l›k olgusudur. Sendika üyelerinin say›s›nda ciddi anlamda düflüfllerin yafland›¤›, iflkolu barajlar›yla yetki sorunu yaflayan sendikalar›n bulundu¤u günümüzde, örgütlenmeyi bekleyen yüz binlerce iflçi bulunmaktad›r. Bunun için k›l›n› bile k›p›rdatmayan ve her türlü örgütsüzlefltirme, sendikas›zlaflt›rma sald›r›lar›na sessiz kalan bu bürokrat sendikac›lar›n gazetelerde bu tür haberlerle konu olmas› hiç de flafl›rt›c› de¤ildir. Tersi olsayd› o zaman flafl›rt›c› olurdu. Ülkede süren anti-demokratik uygulamalara, hak gasplar›na, s›n›f›n aleyhine yasal düzenlemelere, Irak’›n iflgaline ve Irak halk›n›n iflgal güçlerinin postallar› alt›nda ezilmesine, Türkiye halk›n›n evlatlar›n› Irak halk›n›n üzerine Amerikan ç›karlar›n› korumak için salmaya çal›flan egemen s›n›f politikalar›na karfl› sessiz kalan bu sendika korucu bafllar›n›n s›n›fa ve s›n›f ç›karlar›na katacaklar› hiçbir olumlu katk›lar› yoktur. Bu halleriyle olamaz da... al›p götürmekten baflka!... Dün Faruk Barutlar bugün Mustafa Kumlu ve yandafllar›... E¤er Tes-‹fl Sendikas› üyeleri bu gidiflata dur demez, bunlar› alafla¤› etmez ve sendikalar›n›n bafl›na s›n›f bilincine sahip, dürüst, mücadeleden yana, s›n›fla bütünleflmifl iflçi önderlerini getirmez ve s›n›f sendikac›l›¤› anlay›fl›n› hakim k›lmazlarsa, yar›n kim bilir hangi sendika bürokrat› ayn› haberlerle ve iddialarla an›lacakt›r. Oysa art›k bu görülmelidir. Gidenin doydu¤u, gelenin doydu¤u bir sendika yerine, mücadeleci, haklar› gelifltiren, demokrasi mücadelesinde aktif, çekim merkezi olan, üyeleriyle etle t›rnak gibi bütünleflmifl bir sendika yaratma mücadelesi gelifltirilerek iflçi s›n›f›n›n kendi gelece¤i, kendi kaderini kendi eline almas› mücadelesi yükseltilmek zorundad›r. ‹flçi S›n›f› Tes-‹fl yönetimi gibi bürokrat, h›rs›z sar› sendika yönetimlerini azimli ve kararl› bir mücadele ile alafla¤› etmeliler.

Sürgün bir devlet politikas› 12 Ekim’de KESK taraf›ndan düzenlenen “Sürgün Kurultay›”nda sürgünün toplumsal, hukuki ve politik nedenleri incelendi. SSK Konferans salonunda düzenlenen Kurultay “Sürgün” konulu bir dia gösterimi ile bafllad›. Ard›ndan sürgünde yaflam›n› yitirenler için 1 dakikal›k sayg› duruflu yap›ld›. Türkiye ‹nsan Haklar› Vakf› (T‹HV)

Baflkan› Yavuz Önen Divan Baflkan› olarak yapt›¤› konuflmada; 1980 Askeri Darbesi’nin 1970’lerde bafllayan sürgün politikas›n›n önemli bir parças› oldu¤unu, darbelerle S›k›yönetim Komutanlar›na istedi¤ini yapma hakk›n›n tan›nd›¤›n›, özellikle de 1980’lerden sonra ise 4 bin köy ve mezran›n boflalt›ld›¤›n› sonra as›l trajik olaylar›n da sürgünden sonra bafllad›¤›na dikkat çekti.

Aç›l›fl konuflmas›n› yapan KESK Genel Baflkan› Sami Evren de; sürgünlerin aktif çal›flanlara gözda¤› vermek, sendikal hareketi engellemek amac›yla her dönem uyguland›¤›n› vurgulad›. Evren; sürgünün bir devlet politikas› oldu¤unu ve bunun da sadece kamu çal›flanlar› ile de¤il OHAL ile ba¤lant›l› yap›ld›¤›n› söyleyerek sürgüne karfl› mücadelenin ülkenin demokratikleflme

mücadelesi oldu¤unun alt›n› çizdi. OHAL bölgesine gönderilen “sürgünler” ad›na konuflan Davut Bal›kç›; 1998 y›l›nda Diyarbak›r’da OHAL Valisi Ayd›n Arslan ile yapt›klar› bir konuflmay› aktard›. Valinin “Sürgün ne hukukidir ne de insanidir ama kanunidir” sözlerini hat›rlatarak devletin sürgünle bireyi kökünden koparmay› amaçlad›¤›n› söyledi. (Ankara)


24 Ekim-6 Kasım 2003

20

14

“Pax-Americana” sald›rganl›¤› ORTADO⁄U’DA DA YEN‹LECEK... TC devletinin, Irak’taki ABD ve ‹ngiliz emperyalistlerinin iflgalinde Irak halk›n›n direnifli karfl›s›nda zora giren iflgal askerlerine kalkan olmak ve efendisi ABD’nin ilerideki Ortado¤u üzerindeki politikalar›n›n uygulanmas›nda uflakl›k etmek için Irak’a asker gönderme karar›, ülke içinde ve de Irak’ta büyük bir tepkiyle karfl›laflt›. Meclisin ald›¤› bu karar ve ABD’nin Ortado¤u planlar› üzerine Özgür Üniversite’den Temel Demirer ile yapt›¤›m›z söylefliyi yay›nl›yoruz.

Irak’taki ABD iflgalinin iflbirlikçi “Geçici Yönetimi”nin giderek kadük (ve komik) özellikleriyle gülünçleflti¤i gidiflatta; Irak’ta herkesin iflgal karfl›tl›¤› ekseninde omuz omuza savaflt›¤› halk direnifli güçleniyor... -Kamuoyunun ›srarl› muhalefetine ra¤men TC, Irak’a asker gönderme karar› ald›. Bu kararla birlikte TC’ye, Irak ve Ortado¤u’da nas›l bir rol öngörülüyor? En k›sa ve net yan›t: “ABD ile stratejik iflbirli¤i” ambalaj›yla pazarlanmaya kalk›fl›lan bir “Yanaflma Devlet” statüsü, rolüdür... An›msan›rsa, ilk tezkerenin tart›fl›ld›¤› o günlerde D›fliflleri Bakan› Yaflar Yak›fl ve Devlet Bakan› Ali Babacan ABD’deyken Bush’la görüflmelerinde flunlar konuflulmufltu... “Bush: Beyler, ABD topraklar›nda yapaca¤›n›z bir fley yok. Ülkenize gidin ve bu tezkereyi meclisinizden geçirin. Yak›fl: Bir tak›m zorluklar›m›z var. U¤rayaca¤›m›z zarar gerçekten çok büyük. Biz iki müttefik ülkeyiz. Bizi gerçekten anlayaca¤›n›z› düflünüyoruz. Bush: Hiçbir müttefik beni sizin kadar u¤raflt›rmad›. Yak›fl: Türkiye ayn› zamanda AB süreci içinde. Oradan de¤iflik sesler geliyor. Bush: AB mi kald›? Al›n iflte üçe böldüm. Yak›fl: Türkiye demokratik bir ülke. Uluslararas› hukuk kurallar›na da hep uydu. Bu operasyonla ilgili BM’nin tak›naca¤› tav›r da önemli. Bush: XXI. yüzy›lda BM gerekli mi, de¤il mi? Ona bak›yorum. Arkadafllar›m›z

bunu araflt›r›yorlar...” Kim ne derse ve nas›l sunmaya çal›fl›rsa çal›fls›n; TC, ABD emperyalizmi için “eskisinden daha farkl› olarak”, -bundan böyle!- fazla k›ymet-i harbiyesi olmayan bir “koz”, “kart”, “piyon”, pazarl›k unsuru” özellikleri tafl›yan “yanaflma devlet”tir... Ve nihayet, o a¤dal› 30 A¤ustos hamaset öyküleriyle tezgâhlanan TSK söylencelerinin de sonuna -kafas›na torba geçirilerek- gelinmifltir... TC, bu durumdan müthifl rahats›zd›r. Örne¤in, Yunanistan’da yay›nlanan Elefterotipia gazetesine demeç veren Genelkurmay Baflkan› Orgeneral Hilmi Özkök, “Tüm dünya, ABD’nin Irak’taki as›l hedefinin ne oldu¤unu merak ediyor” demektedir... Cengiz Çandar’›n, “8.5 milyar›n çok ötesinde beklentilerimiz var. Önümüzdeki tarih döneminde Amerika’n›n koruyucu a¤›n›n Türkiye üzerinde olaca¤› sezgisi var. (...) Amerika ile güçlü iliflkiler, sayg›nl›k getirir Türkiye’ye,” diyen “beklentileri” akl› selimini yitirmemifl insanlara Theodor Fontans’›n, “Baz› horozlar, güneflin onlar›n yüzünden do¤du¤unu san›rlar,” sözlerini an›msatmaktad›r... Ve bir de “Kuyunun dibinden gökyüzüne bakan kurba¤a, gökyüzünü kuyunun a¤z› kadar zannedermifl,” diyen Çin atasözü... Çünkü verili durumu Mehmet Ali Birand, “ABD orduya, ‘Bundan sonra bana gelme’ mesaj› veriyor. Pentagon-TSK iliflkisi eskisi gibi iç içe olmayacak”; TÜS‹AD Baflkan› Özilhan “ABD Türkiye’nin Ortado¤u ile ilgili vizyon gelifltirmesini istiyor,” diye betimlemektedir... Ve nihayet Irak savafl›na ba¤›nt›l› olarak TC aç›s›ndan verili durum flöyle özetlenebilir: Savafl›n ilk ma¤lubu Saddam Hüseyin ise, ikinci ma¤lubu da TC’dir... Dünyan›n yakinen tan›d›¤› küresel spekülatör Geoerge Soros’un, “Türkiye’nin en iyi ihraç mal› askeridir,” dedi¤i koflullarda “Irak’a asker göndermekten yana olanlar, hesaplar›n› ABD’nin bölgede kal›c› oldu¤u varsay›m› üzerine infla ediyorlar...” Ancak (ve kesinlikle) ABD emperyalizmi bölgede kal›c› olamayacak... Bunun için çok uzun süre gerekmeyecek; yaflayanlar bunu görecek... -ABD emperyalizmi daha önceki aç›klamalar›nda Suriye ve ‹ran’› hedef tahtas›na koymufltu. ‹srail’in Suriye’ye son sald›r›s›yla, ABD tehditleri aras›nda nas›l bir ba¤ kurulabilir? ABD mamülat› “fier Ekseni”; ABD’ye -hangi nedenle olursa olsun- “hay›r” diyenlerin; “ABD karfl›t›” olarak sunuldu¤u sö-

mürgeci-terörist bir kategorizasyondur... Afganistan’› bir kan gölüne çevirse de, NATO’suyla baflkent Kâbil’in d›fl›na ç›kamayan; Suriye’yi terörist ilan edip, Siyonist ‹srail’e bombalatan bu politikalar, “fiER”in ta kendisidir... Bu politikalar do¤rultusundad›r ki “‹srail, Suriye’nin ‘meflru hedef’ say›ld›¤›n› belirtti...” Ve “Der Spiegel’in haberine göre de, ‹srail, Suriye’ye tehdidi t›rmand›r›rken, fiaron’un emriyle Mossad’›n ‹ran’›n nükleer tesislerine sald›r› planlad›¤› iddia edildi...” ABD’nin nükleer silah gelifltirmekle suçlay›p savafl tehditleri savurdu¤u bir dönemde ‹ngiltere D›fliflleri Bakan› Jack Straw’›n, ‘‹ran Irak gibi de¤il,’ dedi¤i (Kuzey Kore gibi) ‹ran da, “fiER” politikalar›n›n hedef tahtas›na eklendi... “‹ran’›n ABD’nin hedef tahtas›na yerleflmesi Bush’un ‘fler ekseni’ ilan›ndan sonra oldu. Dünya petrol rezervinin yüzde 10’una sahip olan 60 milyonluk ‹ran, Washington yönetiminin, dünyaya bakarken göz ard› etmesi mümkün olmayan bir ülke oldu hep. ABD on y›llar boyunca ‹ran ile ‘yak›ndan’ ilgilendi. Bir CIA operasyonuyla iktidara getirdi¤i müttefiki fiah R›za Pehlevi’nin 1979’da devrilmesinden sonra bile ‹ran ile ‘ba¤lar›n›’ koparmad›. Ancak bu tarihten itibaren ‹ran, ABD için ‘sistem içinde’ tutulamayan bir aktör olacakt›. ‹slâmc› mollalar iktidar›n›n daha do¤rudan ABD’nin ‘hedef tahtas›na’ yerleflmesi ise ABD Baflkan› George Bush’un Ocak 2002 tarihli ‘fler ekseni’ konuflmas›yla belirginlik kazand›.” Humeyni’nin torunu Hüseyin’den, Nobel “ödülü”(!?) verilen fiirin ‹badi ile “Halk›n Mücahitleri” ve protestocu ö¤rencilere kadar herfleyi kullanan ABD, “Pax-Americana”n›n Ortado¤u’sunu yaratmaya çal›fl›yorsa da, bu o kadar “kolay” (ve “ucuz”!) de¤ildir... Çünkü, Amerikan emperyalizminin yeni savafl hamlesinin kurmak istedi¤i YDD’nin üç bafllang›ç cephesi olan Afganistan, Irak ve Filistin’de; özellikle de Irak’ta zorlanan ABD karfl›t› tepki giderek büyümektedir... Bu durum “Anti-Amerikanizm bir çocukluk hastal›¤›d›r,” diyen Mehmet Barlas ile “Bat› karfl›t› hareketlenme”den rahats›z olan ‹smet Berkan’› ya da “Washington 11 Eylül sonras› ‹slâm dünyas›nda kendisine yönelik öfkenin hangi boyuta t›rmand›¤›n›n ve bunun XXI. yüzy›l için öngördü¤ü uluslararas› düzen aç›s›ndan ne denli tehdit oluflturdu¤unun fark›nda de¤il... ‹slâmi gruplar ve ABD’nin kara listesindekiler

Irak’› hesaplaflma alan› say›yor. ABD kaybederse? Yan›t›, ABD’nin h›rpalanmas›na sevinenler için bile k›yamet senaryolar›n›n içinde aramak gerek,” diyen Avni Özgürel’i çok tedirgin etse de; verilerin-e¤ilimlerin gösterdi¤i üzere “Amerikan karfl›t› bir yüzy›l do¤uyor,” denilebilir... Özetle olup-biten, “Ac›n›n ödülü tecrübedir,” diyen Aiskhylos’un ifade etti¤i üzeredir... Küreselleflmenin ve ABD sald›rganl›¤›n›n ac›lar›ndan ö¤renen insan(l›k), dünyay› de¤ifltirebilece¤i büyük tecrübelerin de sahibi oluyor... T›pk› Eduardo Galeano’nun sorgulayan hayk›r›fl›nda ifade edildi¤i üzere: “Yeni bin y›la bir bak›n: Halklar, yar›n yemek bulup bulamayacaklar›n›, bafllar›n›n üzerinde bir çat› olup olmayaca¤›n›, hastalan›rsa veya bafllar›na kaza gelirse nas›l yaflayacaklar›n› düflünüyorlar... Yar›n bir ifl sahibi olup olmayacaklar›n›, emekli maafllar›n›n borsan›n zaaflar› veya enflasyon cinleri taraf›ndan yutulup yutulmayaca¤›n› soruyor... Kent sakinleri yar›n köfle bafllar›nda birilerinin sald›r›p sald›rmayaca¤›n›, evlerinin soyulup soyulmayaca¤›n›, bo¤azlar›n›n kesilip kesilmeyece¤ini düflünüyor... Köy sakinleri, topraklar›n› bir gün daha ellerinde tutup tutamayacaklar›n›; bal›kç›lar yar›n zehirlenmemifl bir nehir veya deniz bulup bulamayacaklar›n›; bireyler ve ülkeler vurguncular taraf›ndan katlanan borçlar›n› yar›n ödeyip ödeyemeyeceklerini bilmiyorlar... Bütün bunlar El Kaide’nin ifli mi?..” -TC’yi Irak’ta ne bekliyor? Ba¤dat büyükelçili¤ine yönelik sald›r›, orada askerleri neyin bekledi¤ine iliflkin bir ipucu olabilir mi? Öncelikle flunu belirtmem gerek: Liberallerin en ‹slâmc›s›, ‹slâmc›lar›n en liberali olarak nitelenmesi gereken AKP ile baflkan› “Recep Tayyip Erdo¤an, medya ve d›fl politika tasarlay›c›lar› taraf›ndan halk›n taleplerini dile getiren ‘b›çk›n delikanl›’ rolünde hem Karao¤lan, hem de saraya bir tak›m flirinlikler yaparak, devlet partisine girebilecek bir ‘Kelo¤lan’ tipolojisi çiziyor,” diyen Faik Bulut’un benzetmesini çok önemsiyorum... Karfl›m›zda; liberallerin en ‹slâmc›s› postuna bürünmüfl Karao¤lan görünümüyle pazarlanmak istenen, ancak ‹slâmc›lar›n en liberali bir Kelo¤lan’dan baflka bir fley olmayan bir tüluat var... Irak’a gidip-gitmemek, bu tüluat›n Kelo¤lanlar›na ait bir tercih olmaz... ABD senaryoda ne yazarsa, Kelo¤lan da onu yapar...


20

15

“‹yi de Irak’a gidilecek mi?” K›sa vadede “Hay›r”! ABD’de BM’den istedi¤i karar› ç›kartt›ktan sonra, bu flimdilik olas› de¤il gibi duruyor... Seneca’n›n, “Üstünde ilaçlar denenen bir yara kapanmaz. ‹kide bir baflka yere dikilen bitki geliflmez,” sözü ile “Inter arma silent leges/ Savafl zaman› hukuk susar” gerçe¤ini kan›tlayan Irak’ta ifller Saddam’›n alafla¤› edilmesi kadar “kolay” olmad›... “Kolay”›n ard›ndan; “zor” olan; Tolstoy’un, “Ölüme biricik haz›rlan›fl, gerçeklerle dolu bir hayat yaflamakt›r,” diye betimledi¤i kaç›n›lmaz halk direnifli gerçe¤i ç›kageldi... “Irak’ta direniflin içinden gelen haber

maktan baflka ifli yoktu’ dedi.” Halk direniflinin güçlendi¤i Irak’a iliflkin birkaç haberin alt›n› çizerek nakledersek... “Eski CIA yetkilisi Graham Fuller, ‘Neo-con’lar, Irak’›n bölünmesini istiyorlar,’ dedi...” “Eski ABD’li diplomat Peter Galbraith, Senato’daki konuflmas›nda Kürtlerin, 2013’te Irak’tan ‘bar›flç› boflanma’ isteyebilece¤ini söyledi...” “ABD Savunma Bakan› Donald Rumsfeld, ‘Irak’ta demokrasi aceleye getirilirse yeni bir Hitler do¤ar’ dedi...” “Ba¤dat’ta sald›r›lar›n 12 Ekim 2003’deki hedefi CIA karargâh› oldu. Binaya yönelen bomba yüklü araç son anda

ve röportajlarda belirgin bir art›fl var. Bunlar›n birinde, Irakl› bir doktor, The Independent muhabirine, ‘Ben parças› de¤ilim ama liderlerinin nerede kald›¤›n› biliyorum’ diyor ve ekliyor: ‘Ama söylemem. Yar›n çocuklar›m›n beni hain alarak anmas›n› istemem’. Irak halk› ABD iflgalcilerine yard›m etmiyor, çünkü ABD’nin kal›c› olamayaca¤›n› biliyor...” Irak’taki ABD iflgalinin iflbirlikçi “Geçici Yönetimi”nin giderek kadük (ve komik) özellikleriyle gülünçleflti¤i gidiflatta; Irak’ta HERKES‹N ‹fiGAL KARfiITLI⁄I EKSEN‹NDE OMUZ OMUZA SAVAfiTI⁄I HALK D‹REN‹fi‹ güçleniyor... Bununla paralel olarak “Irak Geçici Yönetimi Konseyi’nin ifllevine yönelik elefltiriler art›yor. Washington’›n davetiyle 25 y›ll›k sürgünden dönen sosyo-ekonomi profesörü el Hafaji, 9 Temmuz 2003’de, ABD’li sivil yönetici Paul Bremer’in atad›¤› 25 üyeli Konsey’den istifa eden ilk isim oldu. ‹sam el Hafaji, gerekçelerini The Guardian’a yazd›¤› makaleyle aç›klarken, ‘Konseydeki rolümün, müttefiklerle demokratik biçimde birlikte çal›flmaktan iflgalci güçlerle iflbirlikçili¤ine kaymas›ndan korktum’ dedi. Konseyin altyap›y› onaracak bakanl›klara dan›flmanl›k yapaca¤›n›, yönetimin geçici hükümete devrinin önünü açaca¤›n› sand›¤›n› söyleyen el Hafaji, ‘Ama koalisyonun, Irakl›lar› uluslar›n›n gelece¤ine dan›flman olarak katmaya niyeti yoktu. Rolümüz çok s›n›rl›yd›. Konseye baflkanl›k saray›nda ofis ayr›lm›flt›, ama üyelerinin e-postalar›n› oku-

aç›lan atefl sayesinde bariyere çarp›p patlad›: En az 6 ölü, 40 yaral›...” “ABD Irak’taki operasyonlar› süresinde 13 askerinin intihar etti¤ini aç›klad›...” “Sünnilerle fiiiler, yabanc› güçleri Irak’tan atmak için ittifaka gidiyor...” “Amerika’n›n savafl öncesi umut ba¤lad›¤› fiiiler, iflgale karfl› direnen en dinamik ve örgütlü topluluk...” “‹srail’in eski baflbakanlar›ndan fiimon Peres, The Times gazetesine verdi¤i demeçte, Irak’a karfl› bafllat›lan savafl›n Ortado¤u’da bar›fl›n sa¤lanmas›na katk›da bulunaca¤›n› söyledi...” Bu tabloda sözü uzatmaya; ya da “TC askerleri Irak’a gitseydi bafllar›na ne gelirdi?” diye sormaya gerek var m›? -TC’nin Irak’a asker göndermesiyle birlikte Kürtleri nas›l bir gelecek bekliyor? TC, k›sa vadede Irak’a giremeyecek! Dikkat edin girmeyecek demedim; giremeyecek dedim... Bu b›çak s›rt› bir durumdur ve güçler dengesine paralel olarak her an de¤iflebilir... Üzerine birçok insan›n bir çok görüfl sadretti¤i “Kürt Sorunu” ya da “Realitesi” hakk›nda i-) “Kürt sorunu: Ortado¤u’nun yumuflak karn›”d›r. “Ac›l› bir tarih”tir. ii-) “Irakl› Kürtler ABD’yle hareket etmekte” ve “Kuzey Irak’ta AB-ABD ortakl›¤›”ndan söz edilmektedir. iii-) “Kuzey Irak korkusu büyütülmekte”dir; “TC’nin yeni koflullara uygun Kürt politikas› yok”tur. “Kürt sorununda bir dönem kapan›rken”, “Türkiye’nin Kürt politikas›

bütünüyle iflas ediyor”. iv-) “Kürt Devleti korkulu¤u”yla “‹kinci ‹srail projesi” devreye sokulmaktad›r. V) “KADEK’in ABD’yle görüfltü¤ü”nden ve “Siyasal devrimden sosyal evrime do¤ru A. Öcalan’›n sivil toplumculu¤a kofltu¤u”ndan ve de “Bush’un, KADEK kozunu oynad›¤›ndan söz edilmekte”dir... DEHAP Baflkan› Tuncer Bak›rhan’›n, “AB de, ABD de Türkiye’deki sistemin de¤iflmesini istiyor. ‹kisi de mevcut sistemi kabul etmiyor,” diyerek; “Amerika da, Türkiye’nin demokratikleflmesini ve sivilleflmesini mi istiyor sizce?” sorusunu da “Evet öyle”! (Radikal, 6 Ekim 2003) diye yan›tlad›¤› tabloda Kürt hareketi liderlikleri, denenmifli bir kez daha denemeye kalk›flarak, ac›lar›na ac›lar eklemesi muhtemel olan bildik bir yola sapm›fllard›r... Bu “yol”; pragmatik-ilkesizlik için belki “ehven-i fler” yoludur; ama unutulmas›n; ezilenlere ait olmayan ve olsa olsa egemene biat etmifl yerel ezenler için “ehven-i fler” olan yol; emekçiler için “ehven” olmayan bir “fiER”dir... Bu “fiER”e iliflkin olarak Hürriyet gazetesinde Enis Berbero¤lu’nun aktard›¤› bir fleyi an›msatmakla yetinece¤im: “Bilindi¤i gibi, ‘Irak’› dedem Winston Churchill yaratt›’ diye hat›rlat›yor ‹ngiliz devlet adam›yla ayn› ad› tafl›yan torunu ve ekliyor: ‘Asl›nda dedem ‹ran, Irak ve Filistin’i kurmas›n›n ard›ndan bölgede dördüncü bir siyasi oluflumu, Kürdistan’› yaratmak istedi. Ne yaz›k ki koloni bürokrasinin direncini k›ramad›, Kürtlerin kendi devletlerini kurmak yerine ‹ran, Irak ve Türkiye’de bölünmüfl halde yaflamalar› yolu aç›ld›’. (...) Tarih kitaplar› Osmanl› ordusunun 1917 y›l›ndaki yenilgisinin ard›ndan Irak’› iflgal eden ‹ngilizlere karfl› 1920’de patlak veren isyan› yazar... Araplarla Kürtlerin ortak isyan›nda ‹ngiliz ordusunun zehirli gaz kulland›¤› da bilinir. Yani ‹ngilizlerin kimyasal katliam› Saddam’›n Halepçe’sinden çok daha eskidir -belki de örnektir! Üstelik Churchill de isyan›n bast›r›lmas›nda zehirli gaz kullan›lmas›ndan yanad›r... Çünkü, ‘Barbar kabilelere karfl› gaz kullan›lmas›na muhalefeti anlamak mümkün de¤ildir,’ demektedir...” (Hürriyet, 16 Mart 2003.) -Türkiye’deki savafl karfl›t› muhalefeti nas›l de¤erlendiriyorsunuz? Türkiye demokrat kamuoyuna bir ça¤r›n›z var m›? Emperyalist küreselleflme; sadece talan ve tahakküm de¤il; ayn› zamanda y›k›m ve savaflt›r... “Küreselleflme” yanl›lar›na öncelikle Prusyal› General Carl Von Clausewitz’›n, “Savafl büyük çapta ç›karlar›n kanla halledilen çat›flmas›d›r,” deyifliyle Cumhuriyetçi Parti’den Senatör B. Penrose’un 1896’daki flu sözleri an›msat›lmal›d›r: “‹fl bölümüne inan›yorum. Siz bizi Kongre’ye yolluyorsunuz, biz de siz para yapabilesiniz diye yasalar geçiriyoruz... ve kârlar›n›z sayesinde daha fazla para yapabilmeniz amac›yla baflka yasalar geçirmek için seçim kampanyalar›m›za gene katk›larda bulunuyorsunuz...” O halde savafla karfl› olmak; onu devreye sokan emperyalist küreselleflme ile kapitalist ücretli kölelik sistemine karfl› olmay› “olmazsa olmaz” k›l›yor...

24 Ekim-6 Kasım 2003 Evet; savafl karfl›tl›¤› bugün ulaflt›¤› koordinatlarda bu “olmazsa olmaz”l›kta ifadesini bulam›yor olabilir... Ancak Komutan Yard›mc›s› Marcos’un deyifliyle, “Paran›n ve Korkunun Savafl›”na karfl›, gücümüz yetti¤ince bu anti-kapitalist bar›fl eksenini canl› tutmal› ve ›srarla yinelemeliyiz... (Ancak bu ›srarl› tutumumuzu; emperyalizme karfl› kendi talepleriyle de olsa dövüflmek isteyenleri reddeden bir inkârc›l›¤a da mahkûm etmemeliyiz...) Savafla karfl› savaflmak; onun nedenlerine karfl› da savaflmay› gerektirir... Özellikle de kapitalist dünya (ve yaflam›n) kolektif-topyekûn bir bask› ve teröre dönüfltü¤ü “Yeni Dünya Düzen(sizli¤)i” koflullar›nda... Bu durumu “Horkheimer, yönetilen dünyan›n bir bütün olarak kolektif bask›ya dönüfltü¤ünü, insan›n reflit olmaktan uzak olmas› nedeniyle ruhsuzlaflt›¤›n› belirtmektedir. Egemenli¤in bedeli, insanlar›n yaln›z hükmedilen nesnelere yabanc›laflmas›yla ödenmemekte, üstelik tinin nesnelefltirilmesiyle insanlar›n iliflkileri, yani her bireyin kendi kendisiyle iliflkisi de büyülü hale getirilmektedir. Boyun e¤en kitlelerin egemene uyum sa¤lama ve kendilerini onun yede¤i olarak görmeleri, kitlelerin özendikleri ve sayg› duyduklar› tek fleyin iktidar oldu¤unu göstermektedir.” Yani ve denilebilir ki, emperyalist savafla karfl› bar›fl mücadelesi insan(l›k)›n özgürleflme kavgas›yla bütünleflmelidir... Diyeceklerimi toparlarsam... Verili durumda; “Yenilgiye u¤ray›nca umutsuzlu¤a kap›lma, her baflar›s›zl›kta bir zafer iste¤i yatar,” diyen Germain Martin’i; “Elefltiri silah›, silahlar›n elefltirisinin yerini alamaz, maddi güç, ancak maddi güçle yenilebilir, ama teori de, y›¤›nlar› sarar sarmaz, maddi güç durumuna gelir,” diyen Karl Marx’›; “Kimi umutsuzluk dönemlerinin yaflanmas›, umudun yok olmas› de¤ildir,” diyen Fikret Baflkaya’y›; “Geçmifli de¤ifltiremezsin, fakat gelecek ellerinin içindedir,” diyen Hugh White’i durmadan an›msayarak yolumuzu açmal›y›z...

TC, k›sa vadede Irak’a giremeyecek! Dikkat edin girmeyecek demedim; giremeyecek dedim... Bu b›çak s›rt› bir durumdur ve güçler dengesine paralel olarak her an de¤iflebilir...


20

16

24 Ekim-6 Kasım 2003

Irak halk›n›n direnifli emperyalizmin eninde sonunda yenilece¤inin teminat›d›r Bugün Irak özgülünde yaflanan iflgalin haks›zl›¤› ve halk›n bu iflgale karfl› gelifltirdi¤i direniflin hakl› oldu¤unu görmek gerekmektedir. Oysa egemenler direniflçilerin seçti¤i hedefleri öne sürerek farkl› yorumlar yapmaktad›r. fiuras› çok aç›k ki bugün Irak’ta yaflanan bir emperyalist iflgaldir. Bu emperyalist iflgalin amac› Ortado¤u petrollerini ve bölgenin di¤er enerji kaynaklar›n› denetim alt›na alma çabas›d›r. Tüm bu gerçeklere bakt›¤›m›zda, karfl›m›zda emperyalizmin pazarlar›n› geniflletme haydutlu¤unu görüyoruz. Gerçek olan tek fley bu. O halde bugün somut olarak Irak halk›n›n direniflini tereddütsüz bir flekilde sahiplenmeliyiz. Ve bilinen söylemlerle ifade edecek olursak, okun sivri ucunu emperyalist iflgalcilere yöneltmeliyiz. Gerçek olan tek bir fley daha vard›r. O da Irak halk›n›n iflgalcilere karfl› sergiledi¤i direniflin anti-emperyalist bir bilincin geliflimini güçlendirdi¤i olgusudur. Bu olgu ezilen halklar›n mücadelesi için çok önemli ve anlaml›d›r.

ABD ve ‹ngiliz emperyalistlerinin iflbirlikçi ve uflaklar›n› da yanlar›na alarak, vahflet saçan sald›r›lar›yla halk üzerine ya¤mur misali bombalar ya¤d›rarak, oluk oluk kan ak›tarak, binlerce insan› katlederek Irak’› iflgal etmesinin ard›ndan emperyalist sald›rganl›k ve iflgal tüm pervas›zl›¤›yla ve alçakl›¤›yla devam ediyor. Ancak Irak’›n emperyalistler taraf›ndan iflgal edilmesinin, gerici Saddam rejiminin devrilmesinin Irak ve bölge halklar›n›n emperyalizme, onun iflbirlikçi ve uflaklar›na karfl› direniflini, baflkald›r›s›n› ve isyan›n› asla önleyemeyece¤i, bu süreçte daha net ortaya ç›kt›. Bölgede baflta ABD ve ‹ngiliz emperyalistleri olmak üzere, tüm iflgalci güçler ve onlar›n uflaklar› oldukça zor günler geçiriyor ve flu da bir gerçek ki daha a¤›r bedeller ödeyecekleri zor günler onlar› bekliyor. Irak halk›n›n direnifli her geçen gün ivme kazan›rken sald›r›lar karfl›s›nda ölen ABD’li asker say›s› art›yor ve emperyalistlerin çaresizli¤i, intihar eden ABD’li askerlerin say›s›n›n artmas› ile kendini gösteriyor. Atefl içinde kalm›fl bir akrebin çaresizli¤i içinde kendi kendini zehirlemeye bafllayan ABD emperyalizmi Amerika’da asker ailelerinin gelifltirdi¤i tepki ve ABD’li askerlerin veryans›nlar› ile kendi askerleri yerine ölecek baflka askerler bulma telafl› içinde. Neredeyse her gün sald›r› ile karfl› karfl›ya kalan ABD askerlerini, bundan sonra yeni sald›r›lar›n bekledi¤ini ve ABD ve uflaklar›n›n Irak’ta rahat yüzü göremeyece¤ini artan sald›r›lardan ve Irakl› bir direniflçinin flu sözlerinden anlamak mümkün; “Bugün pankart tafl›yoruz, ama yar›n silah tafl›yaca¤›z.” Bu sözler ayn› zamanda geliflen direniflin bundan sonra bürünece¤i karakteri görmek aç›s›ndan da önemli

ipuçlar› veriyor. Irak’a sald›rd›¤› ilk günden bugüne çeflitli demagojilerle dünya halklar›na yalan söylemekten çekinmeyen ABD, bugün yeni yalanlarla insanlar› etkisi alt›na almaya çal›fl›yor. Oysa 20 Mart’ta Irak’› iflgal eden ABD emperyalizminin sald›r› için ileri sürdü¤ü tüm gerekçelerin yalan oldu¤u bir bir ortaya ç›km›flt›. Bizzat kendi a¤›zlar›ndan dahi “nükleer silah”, “kimyasal silah” vb. gerekçelerin do¤ru olmad›¤› aç›klamalar› yap›lm›flt›. Birçok örnek vermek yerine ‹ngiltere eski bakanlar›ndan Michael Meacher’in sözlerine geri gidersek; “Terörizme karfl› savafl yaland›r. Esas amaç bölgede ve dünyada ABD’nin jeopolitik amaçlar›n› gerçeklefltirmektir.” Gerçek bu kadar yal›n ve basittir. Özellikle ABD’nin asker istemi ve tezkerenin mecliste kabul edilmesinden sonra gelinen süreç aç›s›ndan “savafl” kavram›n›n bizler aç›s›ndan ne anlama geldi¤i, emperyalist sald›rganl›k karfl›s›nda sa¤lam bir duruflun nas›l sa¤lanaca¤›, anti emperyalist mücadele ve Türkiye’nin uflakl›k misyonu üzerinde tekrar durmakta yarar vard›r. En basit ve anlafl›l›r tan›m›yla savafl, siyasetin baflka araçlarla sürdürülmesidir. Yine çokça kulland›¤›m›z di¤er bir ifadeyle, insanl›k tarihi s›n›f mücadeleleri tarihidir. Ve bu mücadelede her s›n›f›n kendine özgü bir politikas› vard›r. S›n›flar aras› mücadele keskinleflti¤inde, s›n›flar bu politikalar›n› art›k silahla sürdürmeye bafllarlar. Bu aç›dan bak›ld›¤›nda her savafl s›n›fsal bir muhtevaya sahiptir, sahip olmak zorundad›r. Bu demektir ki s›n›flar var oldukça savafllar da kaç›n›lmaz olarak varolacakt›r. Bizler sürdürülen bir savafl›n hakl›

ve meflru yada haks›z ve gayri meflru oldu¤unu belirlerken, öncelikli olarak sürdürülen savafl›n hangi s›n›f›n ç›karlar›na hizmet etti¤ine bakmal›y›z. S›n›fsal bir perspektiften kopuk yapt›¤›m›z bir savafl de¤erlendirmesi bizi yan›lg›l› sonuçlara götürür. Aç›k olan fludur ki; s›n›f bak›fl aç›s›ndan kopuk, savafl ve savafla karfl› mücadele sorunlar›n› irdelemekle, ortaya do¤ru sonuçlar ç›karmak mümkün de¤ildir. E¤er böyle de¤erlendirirsek yapt›¤› katliamla tarihe imzas›n› atan Hitler’in haks›zl›¤›n›, ilk sald›ran olmas›na ba¤lar›z. Oysa onun haks›zl›¤›, egemen sömürücü s›n›flar›n temsilcisi olmas›ndan kaynakl›d›r. Onun haks›zl›¤› emperyalist tekellerin siyasetini silahla sürdürme ve dünya üzerinde egemenlik kurma haydutlu¤undand›r. Ve Hitler’i Hitler yapan da emperyalistlerin siyasetidir. Hitler’in kiflilik olarak sald›rgan, azg›n olmas› de¤ildir. Bugün bu sald›r› karfl›s›nda al›nan tav›rlara, yap›lan aç›klamalara bakt›¤›m›zda bu de¤erlendirmenin do¤ru yap›lmamas›ndan kaynakl› yanl›fl yorumlar›n da ortaya ç›kt›¤›n› görmek zor de¤ildir. Örne¤in savafl›n hakl› ve meflrulu¤una bakmadan, tümden bütün savafllara karfl› ç›kan, emperyalist savafl ile s›n›fsal, ulusal savafllar› birbirinden ay›rt edemeyen ve toptan reddedenler, g›das›n› bu s›n›fsal zeminden kopuk yanl›fl bak›fl aç›s›ndan almaktad›rlar. Yine, hakl›l›¤› ve haks›zl›¤› ezen ve ezilenin s›n›f savafl›m› yasas›nda aramak yerine, ilk sald›ran ve sald›r›ya maruz kalanlar noktas›nda arayarak büyük bir hataya düflmektedirler. Bu da elbette ki sald›r› karfl›s›ndaki duruflu da etkileyen bir belirleme olmaktad›r. ‹lericilik, demokratl›k ad› kullan›larak hakl› ve haks›z savafllar› bir-

birine kar›flt›ran yaklafl›mlar, sonuç itibar›yla burjuvaziye hizmet etmektedirler. Çünkü bu tav›r objektif olarak emperyalist-kapitalist sistemin devam›ndan yana tutum tak›nm›fl olmak demektir. Bugün Türk hakim s›n›flar›n›n Irak’a asker gönderme karar›n› almas›n›n ard›ndan yap›lan yorumlarda da benzer sakat bak›fl aç›lar›n› görmek mümkün. Örne¤in kimi çevreler hakl› ya da haks›z olmas›na bakmazs›z›n tüm savafllar› k›namaktad›r. Bu ayn› zamanda hakl› savafllar›n meflrulu¤una gölge düflüren bir anlay›flt›r. Örne¤in kimi çevrelerde Türk hakim s›n›flar›n›n asker gönderme karar›n› almas›n› tamamen Kürt düflmanl›¤›na ba¤layarak TC’nin asker gönderme karar›ndaki tek etkenin bu oldu¤unu savunmaktad›r. Bu birçok aç›dan yanl›fl bir düflüncedir. Sonuç olarak bak›ld›¤›nda TC’nin asker gönderme karar› alarak bir taflla iki kufl vurmak istedi¤i bir gerçektir. Vurmak istedi¤i kufllardan bir tanesi efendisi ABD’nin gözüne iyice girmek ve “vazgeçilmez uflak” olma yolunda ilerlemek iken ikincisi ise KADEK güçlerine bir darbe indirebilmektir. Ancak bu asker gönderme karar› al›nmas›n›n ne tek ne de en önemli nedeni de¤ildir. Y›llardan beri varolan Kürt düflmanl›¤› olmasa da TC yine y›llardan beri varolan uflakl›k misyonu gere¤i bu karar› almak ve uygulamak zorundad›r ve uygulayacakt›r da. Burada tek geçerli nedenin bu oldu¤unu savunmak emperyalizmin niteli¤ini, Türkiye’nin uflakl›k misyonunu kavramamak anlam›na gelmektedir. ABD ve Türk hakim s›n›flar›n›n bir araya gelerek Kürtleri köfleye s›k›flt›rmaya çal›flt›¤› iddias› bu anlamda bak›ld›¤›nda yanl›fl bir iddiad›r. ABD bu tabloda


20 efendi statüsündedir. Ve efendi olarak hiçbir zaman tek ata yani tek ufla¤a oynamaz. Her ikisini de (ya da daha fazlas›n›) ç›karlar› icab› elinin alt›nda tutmaya çal›fl›r. Dönem dönem içlerinden birini tercih etse de asla hiçbirini gözden ç›karmaz. Ve bugün ABD’nin amac› Türk hakim s›n›flar› ile birlikte hareket ederek Kürt düflmanl›¤› yapmak de¤ildir. ABD’nin tüm dünya halklar›na oldu¤u kadar Kürt halk›na da düflman oldu¤u do¤rudur. Ve Türk egemen s›n›flar›n›n amaçlar› aras›nda KADEK gerillalar›n› yok etmek oldu¤u da do¤rudur. Ancak asker göndermenin esas nedeni bu de¤ildir. Türk hakim s›n›flar› aç›s›ndan gerçek neden efendisinin istekleri ve talepleridir. Ve TC misyonu gere¤i bu istekleri bir ç›kar› olmasa da yerine getirmek durumundad›r. ABD için kimsenin vazgeçilmez olmad›¤› Irak’a Türkiye’den giden floförlerin u¤rad›¤› sald›r›da görülmüfltür. Sald›r› s›ras›nda ABD’li askerlerden yard›m isteyen Türk floförlerin söyledikleri bu anlamda çarp›c› ve düflündürücüdür. “Sald›r›dan ancak 300 dolar vererek kurtulduk. ABD’li askerlerden yard›m istedik. Gülüp geçtiler” Egemenlerin sürekli vurgu yapt›¤› “stratejik ortakl›k”, “vazgeçilmez ortakl›k”, “ölümsüz dostluk” vb. söylemleri tuzla buz eden bu a ç › k l a m a ABD’nin gerçek yüzünü ve niyetini de ortaya sermektedir. ABD ve Türk hakim s›n›flar›n›n Irak’a asker göndererek Kürt ulusuna karfl› savafl açt›¤› belirlemesi ABD’nin sürekli vurgu yapt›¤›m›z genifl amaçlar›n› gözard› ederken ayn› zamanda TC’nin uflakl›k misyonunu da siliklefltiren bir aç›klamad›r. Ve bu aç›lardan do¤ru de¤ildir. Yine çeflitli aç›klamalarda kullan›lan savafl karfl›tl›¤› da bu aç›lardan yanl›fl bir anlat›md›r. Bizler asla tüm savafllara karfl› de¤iliz. Bizler hakl› savafllar›n yan›nda haks›z savafllar›n karfl›s›nda olmal›y›z. Çünkü ezilenlerin yürüttü¤ü savafllar›n hakl›l›¤› ve meflrulu¤u bask›ya, sömürüye, iflgale karfl› durmalar›ndan kaynakl›d›r. Emekten yana olmalar›d›r. Dolay›s›yla, kavgada att›klar› her ad›m, yap›lan haks›zl›¤a bir itirazd›r. S›kt›klar› her kurflun, zalimlerin zulmüne en üst düzeyde dur deme, yok etme eylemidir. Haks›zl›¤› ortadan kald›rma prati¤idir. Dolay›s›yla meflrudur. Ve hakl› bir savaflt›r. Ve büyütülmesi gerekir. Bugün Irak hal-

17 k›n›n yürüttü¤ü mücadele bu aç›dan bak›ld›¤›nda hakl›d›r, meflrudur, do¤rudur. Yukar›daki aç›klamalar ile birlikte bak›ld›¤›nda bugün Irak özgülünde yaflanan iflgalin haks›zl›¤› ve halk›n bu iflgale karfl› gelifltirdi¤i direniflin hakl› oldu¤unu görmek gerekmektedir. Oysa egemenler direniflçilerin seçti¤i hedefleri öne sürerek farkl› yorumlar yapmaktad›r. fiuras› çok aç›k ki bugün Irak’ta yaflanan bir emperyalist iflgaldir. Bu emperyalist iflgalin amac› Ortado¤u petrollerini ve bölgenin di¤er enerji kaynaklar›n› denetim alt›na alma çabas›d›r. Tüm bu gerçeklere bakt›¤›m›zda, karfl›m›zda emperyalizmin pazarlar›n› geniflletme haydutlu¤unu görüyoruz. Gerçek olan tek fley bu. O halde bugün somut olarak Irak halk›n›n direniflini tereddütsüz bir flekilde sahiplenmeliyiz. Ve bilinen söylemlerle ifade edecek olursak, okun sivri ucunu emperyalist iflgalcilere yöneltmeliyiz. Gerçek olan tek bir fley daha vard›r. O da Irak halk›n›n iflgalcilere karfl› sergiledi¤i direniflin anti-emperyalist bir bilincin geliflimini güçlendirdi¤i olgusudur. Bu olgu ezilen halklar›n mücadelesi için çok önemli ve anlaml›d›r. Fazla uza¤a

ABD’siz sorunlar çözülmez düflüncesi oturdu neredeyse, tüm ‘problemli’ bölgelere ABD ve suç ortaklar›n›n müdahale etmesi, kazan›lm›fl bir “hak” haline geldi. Yaflanan her türlü soruna ABD müdahalesini sanki bir çözüm olarak görme anlay›fl›n›n geliflmesi de bu koflullara ba¤l›d›r. Özet olarak, tüm sorunlar›n kayna¤› olan emperyalistlerin, sorunlar›n çözücüsü olarak görüldü¤ü ya da öyle gösterilmeye çal›fl›ld›¤› bir süreçten geçiyoruz. KADEK lideri Osman Öcalan’›n yapt›¤› “ABD bize sald›rmaz” yönlü aç›klamas› da bu düflüncenin bir ispat›d›r. Dolay›s›yla Irak halk›n›n direniflini bu tarihi koflullarla birlikte ele al›p de¤erlendirdi¤imizde çok önemli bir yerde durmaktad›r. Özcesi Irak halk›, ‘tarihin geri kalan k›sm› bizim taraf›m›zdan yaz›lacakt›r’ diyen Bush’a, tarihi yaratan›n kitleler oldu¤unu bir kez daha hat›rlatt› ve hat›rlatmaya devam ediyor. Haks›zl›¤a karfl› direnme bilincini kuflanan kitlelerin tarihi yazan, tarihi yaratan gücü, bir kez daha Irak topraklar›nda iflgalci güçlerin tanklar› alt›nda patlayan bedenlerde iflgalci güçlerin ilerleyiflini engellemek için, on binler-

gitmeye gerek yok. Geçen yüzy›l›m›z›n son çeyre¤ine bakt›¤›m›zda, ABD ve suç ortaklar›n›n dünyada müdahale etti¤i tüm ülkelerde karfl›lar›nda çok ciddi direnifller göremediklerini görüyoruz. Yani sonuç itibar›yla ABD, öngördü¤ü politikalar› flöyle ya da böyle uygulad›. Elbette ki bu politikalarla istikrar de¤il, istikrars›zl›k yaratt›lar. Katliam ve y›k›mlarla kitleleri sindirmeye çal›flt›lar. Emperyalizmin yenilmezli¤i propagandas›, ABD ve suç ortaklar›n›n geçici baflar›lar› eflli¤inde kitlelere empoze edilmeye çal›fl›ld›. Ve bunda belli ölçüde baflar›l› da oldular. Her renkten reformist ve tasfiyeci güçlerin bu tarihi kesitte güçlenmesi, bu objektif tablonun ürünüdür. ABD ve di¤er iflgalci güçlerin bu denli pervas›zlaflmas›, ortaya ç›kan bu durumun sonucudur. Öyle ki;

ce militarist güce karfl› birkaç yüz Irakl›n›n günlerce bir kasabada sürdürdükleri direniflte ispatland›. Evet, Irak halk› iflgalcilere karfl› direniyor. Irak halk› emperyalizmin yenilmezlik psikolojisini a¤›r bedeller ödeyerek da¤›t›yor. Tüm bunlar yaflanan gerçeklerdir. Halk›n gücüne güvenmeyen, emperyalizmin yenilmezli¤ine inanan tüm inançs›zlara verilen tarihi bir derstir bu. Bu gücü görmeyenler, bu gücün fark›na varamayanlar hep emperyalizm ve gericilik karfl›s›nda tarihin köle ruhlu lanetlisi olarak kalmaya mahkumdurlar. ‹flte Irak halk› lanetlili¤i reddediyor. Irak halk› emperyalizmin zulmü karfl›s›nda sinmifl, lanetli duruma gelmifl herkese lanetlili¤i de¤il, direnifl ve onurlu ölümü vaadediyor. ABD haydutu ve figüran suç orta¤›n›n bundan son-

24 Ekim-6 Kasım 2003 ra yeni ülkeler ve kentleri bombalayarak kad›n ve çocuklar› kolay kolay öldüremeyece¤i dersini veriyor. Di¤er bir ifadeyle, Irak halk› bölge haritas›n› yeniden çizmeye gelen iflgalcilere “hiçbir fley düflündü¤ünüz kadar kolay olmayacak” diyor. Evet, direnifl ö¤retiyor. Direnifl en berbat, en rezil haydutlar› dahi konuflturuyor. Ancak halk›m›z›n deyimiyle söyleyene de¤il söyletene bakmak gerekir. Onca ölüme, katliama, iflkenceye, vahflete ra¤men konuflmayanlar› konuflturan, Irak halk›n›n hakl› direniflidir. Anlamas› zor olmayan bir fley var ki o da Irak halk›n›n direniflinin dünyan›n birçok co¤rafyas›nda anti-Amerikanc› öfkeyi büyüttü¤üdür. Anti-emperyalist bilincin kitlelere tafl›nmas› noktas›nda uygun zeminler yaratt›¤›d›r. “Hiçbir fley eskisi gibi olamaz” diyen emperyalist haydutlara, hiçbir fleyin eskisi gibi olmayaca¤›n›n ispat›d›r yaflananlar. Bu objektif olarak böyledir. Direniflin Saddam diktatörünün flahs›nda somutlanmaya çal›fl›lmas›, bu demagojinin dillendirilmesi ise bu gerçe¤i de¤ifltirmiyor. Bugün bizim esas güncel görevlerimiz iflgalciler flahs›nda, yeniden anti-emperyalist bilinci kitlelere tafl›makt›r. Emperyalizm var oldukça, ezilenlerin rahat yüzü göremeyece¤i gerçe¤ini döne döne kitlelere anlatmakt›r. Haks›z savafllar ile hakl› savafllar aras›ndaki fark› kavramak ve kavratmakt›r. Bugünkü somut durum bu yönlü propaganda ve ajitasyon için oldukça uygun bir zemin yarat›yor. Bu f›rsat› iyi de¤erlendirmeliyiz. Prati¤e yönelmek, hareketsiz olan güçlerimizi hareketlendirmek her militan›n görevidir. Bunun için bir yerlerden talimat almak gerekmiyor. Bunlar yapmam›z gereken görevlerdir. Baflka zaman sarf edece¤imiz enerjinin yar›s›n› sarf edersek tüm bunlar› baflarabiliriz. Bu konuda kendimize güvenmeliyiz. Özellikle, kitle eylemlerinde yarat›c› olmal›y›z. Ayn› zamanda her türlü dar grupçu, s›¤ ve sekter davran›fllardan uzak durmal›y›z. Sonuç olarak, emperyalist iflgalcilerin bölgedeki varl›¤› artarak devam edecektir. Bu demektir ki, iflgalcilere karfl› mücadele önümüzde duran k›sa vadeli de¤il, bilakis uzun vadeli bir görevdir. Kitlelere anti-emperyalist bilincin tafl›nmas›nda, propaganda ve ajitasyonun önceliklerinde tüm bu gerçekleri hesaba katmal›y›z. Ve bu sorumluluk bilinciyle faaliyetlerimizde daha bir yo¤unlaflmal›y›z. Emperyalizme karfl› anti emperyalist bilinç ve mücadeleyi gelifltirmeliyiz.


24 Ekim-6 Kasım 2003

18

20

Bugün Irak’a Asker Göndermek ‹steyenler de Kürt Ulusunu ‹mha Etmek ‹steyenler de Kemalistlerdir

KEMAL‹ZM BA⁄IMSIZLI⁄IN DE⁄‹L BA⁄IMLILI⁄IN TEM‹NATIDIR Abdullah Öcalan Kürt Ulusuna ‹nkar ve ‹mha Politikas›n›n Mimar› Kemalistleri Aklamaya Çal›fl›yor Emperyalist efendisinin istekleri do¤rultusunda TC Irak’a asker gönderme haz›rl›¤›n› sürdürdü¤ü bir dönemde yine kendini Kemalist olarak tan›mlayan burjuva ve karfl›-devrimci bir dizi çevre Kemalizm’in “anti-emperyalist”li¤inden, “milli ba¤›ms›zl›kç›” ruhundan söz etmeye bafllad›lar. Di¤er bir ifadeyle Kemalist ruhu kuflanma ça¤r›s› yap›yorlar. Bugün yaflananlara dair herhangi bir de¤erlendirme yapmadan önce, sorunlar› ele al›fltaki yönteme ve düne dair baz› hat›rlatmalar yapmakta fayda vard›r. Birincisi, her olay›, olguyu yaflan›lan tarihi koflullardan soyutlamadan ele alma yöntemidir. Yani ülkede ve tüm dünyadaki devrim ve karfl›-devrim cephesindeki geliflmeler, bu geliflmelerin yaratt›¤› imkan ve düflman cephesindeki iç hesaplaflmalar vb. Bu tabloyu hesaba katmadan, bu tablodan ba¤›ms›z soyut de¤erlendirmeler yapmaya kalkarsak, gerçek de¤il, gerçek karfl›t› bir sonuca ulaflmam›z kaç›n›lmaz hale gelir. Mesela, Kemalist hareketi tarihsel miad›n› doldurmufl Osmanl› ‹mparatorlu¤u gerçe¤inde, dünyada kabaran devrim dalgas› ve anti-emperyalist mücadele olgusundan kopartarak ele al›rsak s›n›rl› olan bu anti iflgalci harekete olmad›k misyonlar yüklemeye kalkmam›z kaç›n›lmaz hale gelir. Hiç flüphesiz faflist diktatörlü¤ün ve di¤er karfl›-devrimci güçlerin böyle bir propagandaya yönelmeleri gerçekleri bu denli ters yüz etmeleri anlafl›l›r bir fleydir. Kemalist diktatörlü¤ün resmi bu kadar aç›k ve net olarak orta yerde dururken, hala ilericilik, devrimcilik, yurtseverlik ad›na, Kemalizm’i özgürlükçü, ba¤›ms›zl›kç› olarak tan›mlamak, anti-emperyalist mücadele karfl›s›nda Kemalizm’den feyz almay› ö¤ütlemek ise anlafl›l›r gibi de¤il. Anlafl›l›r gibi de¤il vurgusunu esas olarak gerçeklerin bu denli çarp›t›lmas›ndan dolay› yap›yoruz. Yoksa bilimsel bir perspektifle ele al›p de¤erlendirdi¤imizde anlafl›lmaz diye bir fley yoktur. Hele hele burjuva bak›fl aç›lar›na sahip, faflist diktatörlükle flört halindeki, onlarla uzlaflma çabas›ndaki ve bu devletten nemalanan anlay›fllar aç›s›ndan meselenin bu derecede çarp›t›lmas›nda anlafl›lmaz bir fley yoktur. Her yönüyle aleni durumda olan bu ›rkç›, floven, faflist Kemalizm’in gerçek ni-

teli¤inin görülmemesinin tek nedeni olaylara, olgulara Marksist de¤il, burjuva bir pencereden bak›lmas›d›r. ‹kincisi, de¤erlendirmelerimiz somut veriler üzerinden olmak zorundad›r. Kemalistlerin “milli ba¤›ms›zl›kç›” olduklar›n› söyleyenler Kurtulufl Savafl› esnas›nda ve savafl sonras›nda Kemalistlerin ‹ngiliz ve Frans›z emperyalistleriyle olan ba¤›ml›l›k iliflkilerine bir aç›klama getirmek zorundad›rlar. Kemalistlerin “özgürlükçü” olduklar›n› söyleyenler Kemalistlerin komünistleri katletme, tutuklama, Kürt ulusunu imha etme operasyonlar›na, grevleri yasaklama, kana bulama karfl›-devrimci pratiklerine bir aç›klama getirmek zorundalar. KEMAL‹ZM‹ KAYPAKKAYA VE fiNUROV YOLDAfiLAR ANLATIYOR Hiç flüphesiz biz bu sorulara burjuva cepheden bilimsel, ikna edici yan›tlar verilemeyece¤ini biliyoruz. Dolay›s›yla gerçek d›fl›, gerçeklerden kopuk soyut iddia ve söylemlerle u¤raflmaktansa yeniden tarihin ve bu tarihi do¤ru bir tarzda çözümleyenlerin tan›kl›¤›na bafl vurmak ve bunlar›n çözümlemeleri do¤rultusunda dünle bugün aras›nda do¤ru bir diyalektik ba¤ kurarak, bu yanl›fl ve yan›lg›l› düflüncelere karfl› mücadeleyi daha bir yo¤unlaflt›r›p güncellefltirmeyi daha anlaml› ve anlafl›l›r oldu¤unu düflünüyoruz. Bu konuda özellikle finurov ve Kaypakkaya yoldafllar›n de¤erlendirmelerinin dikkatlice, döne döne okunmas›nda yarar vard›r. Çünkü; bugün yaflanan bir çok fleyin yan›t›n› ‹brahim yoldafl›n Kemalizm konusunda yapt›¤› çözümlemede görmek mümkündür. Ve sorunun daha iyi kavranmas› aç›s›ndan bu yoldafllar›n de¤erlendirmelerinden genifl aktarmalarda bulunaca¤›z: “Kemalistler ilk bafllarda aç›kça itilaf devletlerinin saflar›na geçmediler ama d›flar›da Sosyalist Sovyetler Birli¤i’ne ve içerde komünistlere, iflçi s›n›f›na ve di¤er emekçi halka karfl›, onlarla el alt›nda iflbirli¤i yapmay› da ihmal etmediler. M. Kemal ve hükümeti, Sovyetler Birli¤i’ne karfl› ikiyüzlü bir politika izlemifllerdir. Bir yandan yard›m koparmak için en afl›r› iltifatlar› ya¤d›r›rken, öte yandan ABD, ‹ngiltere, Fransa ile yap›lacak gizli anlaflmalar

için zemin aramaktad›rlar. Çiçerin’e gönderilen yard›m talebinden iki ay sonra M. Suphi ve 14 yoldafl› hunharca öldürülmektedir. Ayr›ca Anadolu’daki komünistlere karfl› da bir sindirme kampanyas›na giriflilmektedir. Çünkü Kemalist burjuvazi 23 fiubat 1921’de toplanan Londra Konferans›na komünistleri katlederek kat›l›rsa, Avrupal› efendilerinin teveccühünü kazanaca¤›n›, Sevr anlaflmas›n›n öldürücü hükümlerinden vazgeçilebilece¤ini hesaplamaktad›r. Konferansta delegasyonun bafl› Bekir Sami, Türkiye’nin anti-Sovyet blo¤una kat›laca¤›n› söyleyerek daha iyi anlaflma flartlar› aramaktad›r. Yine Londra Konferans›n›n devam etti¤i günlerde 28 fiubat 1921’de Kemalist hükümet Sovyetlerden Artvin ve Ardahan’dan terkini istemekte ve Batum’u iflgal etmeye giriflmektedir. Fakat Avrupal› efendilere yaranma çabalar› bofla ç›k›p efendiler Sevr anlaflmas› üzerinde ›srar edince Kemalistler için tekrar Sovyetler Birli¤i’ne yanaflmak mecburiyeti

do¤mufltur.” “Yunan ordular› at›ld›ktan hemen sonra Sovyet yard›m›na ihtiyaç kalmad›¤› için Kemalistler yeniden komünizm yasa¤›n› uygulamaya giriflmifllerdir.” “14 Kas›m 1922 tarihli ‹zvestia flöyle yazmaktad›r: “Kemalist hükümet komünistleri takip ettirerek, emperyalist devletlerin teveccühünü kazanmak emelinde” (Seçme Yaz›lar II) Yine ‹brahim yoldafl finurov yoldafltan flu aktarmay› yapmaktad›r: “Türkiye’nin en büyük kapitalistleri yabanc›lard›r. Bütün maden iflletmelerinden baflka, bir de demiryollar›n›n büyük bir k›sm› ve tar›m ürünlerini iflleyen fabrikalar›n ço¤u yabanc›lar›n elindedir.” “Türkiye milli ekonomisine 1.100 milyon frank yabanc› sermaye yat›r›lm›flt›r. Sermayenin 450 milyonu Alman, 350 milyonu Frans›z, 200 milyonu ‹ngiliz ve 100 milyonu di¤er ülkelerin sermayesidir.”


19

20 KEMAL‹ZM BA⁄IMSIZLIKDE⁄‹L BA⁄IMLILIK, IRKÇILIK, VE fiOVEN‹ZMD‹R Çok aç›kça görüldü¤ü gibi, Kemalistler savafl y›llar› içindeyken emperyalistlerle iflbirli¤i yapm›fllard›r. Di¤er bir söylemle Kemalistler sömürge yap›ya hay›r, yar›-sömürge yap›ya evet demifllerdir. TC’nin kurulmas› özde de¤il lafta ba¤›ms›zl›kt›r. Çünkü ekonomik olarak emperyalistlere ba¤›ml› olan bir devlet, siyasi olarak ba¤›ms›z olamaz. Ekonomik ba¤›ml›l›k kaç›n›lmaz olarak siyasal ba¤›ml›l›¤a götürür. Kemalistler döneminde yap›lan d›fl yat›r›mlar›n verileri ortada. Ortada olan di¤er bir gerçek ise; bu verilerin katlanarak bugüne gelmesidir. Dünden bugüne de¤iflen özellikle 1950 y›lar›ndan sonra ABD’nin Türkiye’de giderek artan etkinli¤i ve bu etkinli¤e ba¤l› olarak TC’nin derinleflen ekonomik-siyasi ve kültürel ba¤›ml›l›¤›d›r. Elbette ki bu Fransa, ‹ngiltere ve di¤er baz› AB’li emperyalistlerin TC ekonomisi üzerindeki etkinliklerini görmezlikten gelmemizi getirmez. Tüm bunlar bize Kemalistleri “milli kurtuluflçu” ve “ba¤›ms›zl›kç›” gösteren anlay›fllar›n temelsizli¤ini gösteriyor. Bugün kitleleri ABD ve di¤er emperyalist güçlere karfl› “Kemalist bir ruhla” mücadele etmeye ça¤›ranlar, özde ba¤›ms›zl›¤› de¤il, ba¤›ml›l›¤› öneriyorlar. Çünkü, bugünkü TC’nin rotas›n› çizenler Kemalistlerdir. Bu rotada ilerlemenin getirdi¤i nokta emperyalizm uflakl›¤›d›r. Emperyalist ç›karlar için asker gönderme ve Irak

keri yasak bölge” ilanlar›yla, “örfi idare” zorbal›klar›yla Kürt halk› için hayat› çekilmez hale getirdi. Sadece Dersin ayaklanmas›ndan sonra katledilen Kürt köylülerinin say›s› 60.000’in üstündedir. Lozan’da Kürt ulusunun “kendi kaderini tayin hakk›” alçakça çi¤nendi…” “Kemalist diktatörlük, Türk flovenizmini körüklemeye giriflti. Tarihi yeni bafltan kaleme alarak, bütün milletlerin Türklerden türedi¤i fleklinde ›rkç› ve faflist teoriyi piyasaya sürdü. Di¤er az›nl›k milliyetlerin tarihini, kitaplardan tamamen sildi. Bütün dillerin Türkçe’den do¤du¤u fleklindeki Günefl Dil Teorisi safsatas›n› yayd›. “Bir Türk dünyaya bedeldir”, “Ne Mutlu Türküm Diyene” cinsinden flovenist sloganlar›n ülkenin her köflesine, okullara, dairelere her yere soktu. Böylece çeflitli milliyetlere mensup iflçiler ve emekçiler aras›na milli düflmanl›k ve kin tohumlar›n› saçt›. ‹flçilerin ve emekçilerin birli¤ini ve dayan›flmas›n› baltalad›. Türk iflçi ve emekçilerini kendi flovenist politikas›na alet etmek istedi.” (Seçme Yaz›lar) KEMAL‹ZM‹ YALNIZCA TC KUTSAMIYOR! Fazla söze gerek yok. ‹brahim yoldafl, Kemalizm’in gerçek kimli¤ini icraatlar›yla birlikte ortaya koymufltur. Ortaya konulan bu kimlikte anti-emperyalist ve özgürlükçü bir öz ç›kmaz, ç›kmas› da düflünülemez. Bundan dolay›d›r ki; Kemalizm’in harc›yla (›rkç›, floven burjuva ideolojisi) infla edilen TC d›flta emperyalizme uflakl›ktan, IMF’ye ba¤›ml›l›k-

24 Ekim-6 Kasım 2003

mücadelesine adayan bir siyasi liderin a¤z›ndan flu de¤erlendirmeler ç›kabiliyor: “fiimdi “Ne Mutlu Türküm Diyene!” sözünün anlam›n› söyleyece¤im. Türkler Osmanl› döneminde k›rsalda yafl›yordu, hor görülüp d›fllan›yorlard›. Türkmenlerin kendilerine güvenmelerini sa¤lamak için bu söz söylenmifltir. Yoksa Kürtlerin de kendilerine Türküm demeleri için de¤il. “Ne Mutlu Türküm Diyene!” “Ne Mutlu Türk Oldum” demek de¤ildir. Bu büyük bir yaland›r. Mustafa Kemal cumhuriyetin bafllar›ndaki isyanlar›n üzerine fazla gitmifltir. Bunu daha sonra kendisi de kabul etmifltir. ‹nönü’nün konuflmalar›nda bu var. O’na sorarsan›z, “Emperyalizmin destekledi¤i isyanlara karfl› cumhuriyeti korumak için yapt›m” der.” Devamla: “… ben Kemalizm’i flöyle tan›ml›yorum: Kemalizm’i emperyalizm koflullar›nda, emperyalizme karfl› halklar›n ba¤›ms›zlaflmas› ve özgürleflmesi olarak de¤erlendiriyorum. Kemalizm’in emperyalizme karfl› uluslar›n özerkleflmesi, ba¤›ms›zlaflmas› konusunda bir d›fl etkisi vard›r…” (BD. Ça¤› Bildirgesi) Siyasal de¤erlendirmelerimiz gücünü somut olgulardan almal›d›r, almak zorundad›r. Subjektivizmle beslenen, bilimin yasalar›na s›rt›n› dönen de¤erlendirmelerin hiçbir k›ymet-i harbiyesi yoktur. Kemalizm’in kanl› takipçileri ve emperyalizmin uflaklar› egemen s›n›flar›n›n KADEK flahs›nda Kürtlere dönük imha ve yok etme hesaplar› peflinde oldu¤u bir dönemde; Kemalizm’e övgüler dizmenin hiçbir anlam› yoktur. “Ne Mutlu Türküm

A. Öcalan neden bu de¤erlendirmeleri yapmaktad›r? Çünkü Kürt liderinin vard›¤› nokta bir uzlaflma noktas›d›r. Uzlaflmak istedi¤i Türk devletidir. Bu devlet bafl›ndan itibaren Kemalist ideoloji ile infla edilmifltir. Bugün KADEK, M. Kemal özgülünde gerçekleri çarp›tarak Kemalizm ile uyumlu oldu¤unu ispatlama çabas›ndad›r. Kemalizm’in asl›nda Kürt ulusuna düflman olmad›¤›na, aksine Kürtlerle birlik amac›nda oldu¤una kendini ikna ederek Kürt düflmanlar›n› da ayn› noktaya getirebilece¤ine inan›yor. Türk devletini “Kemalizm’in gereklerini yerine getirmiyorsunuz” diyerek, uzlaflmaya ça¤›r›yor. ‹flte, A. Öcalan’›n ulusal kurutufl mücadelesini “uzlaflmaz” bir biçimde yerine getirdi¤i iddias›ndayken sahip oldu¤u görüflleri ile Kemalizm hakk›ndaki flimdiki görüflleri aras›ndaki derin fark›n nedeni budur. Onun vard›¤› sonuçlar bilimsel bir incelemenin ürünü de¤il, aksine tak›nd›¤› oportünist tutumun bir ürünüdür. Öcalan soruna keskin bir görünüm kazand›rmak için çok net bir söylemden yola ç›kmaktad›r. Söylem “Ne Mutlu Türküm Diyene!” söylemidir. Öcalan, bu söylemin Türklerin kendilerine güvenmeleri için söylendi¤i iddias›ndad›r. Oysa gerçek, herkesin de bildi¤i gibi Türkiye’de Türklü¤ün tüm di¤er millet ve milliyetler taraf›ndan kabul edilmesi amac›n› içermektedir. Kürtçenin yasaklanmas›n›n, Kürt ulusunun haklar›n›n gaspedilmesinin, ulusal direnifllerin kanla bast›r›lmas›n›n baflka bir nedeni yoktur.

Diyene!” söyleminin ne anlama geldi¤ini Kemalizm’in zulmüne u¤rayan Kürtler, Ermeniler ve di¤er az›nl›k milliyetler çok iyi biliyor. Kemalist okullarda okuyan, zindanlar›nda yatan yurtsever devrimci tutsaklar çok iyi biliyor. Dahas› TC, bu topraklarda Kürt ulusu ve di¤er az›nl›k milliyetleri yok sayman›n zihniyeti, düflünüfl tarz› üzerinde kurulmufltur. Dolay›s›yla gerçekleri yok saymakla onlar yok olmaz. Onlar bize ra¤men vard›r. Ve yine Kemalizm’e yüklenen sahte “özgürlükçü”, “ba¤›ms›zl›kç›” unvanlar da eninde sonunda gerçekler karfl›s›nda mahkum olmaktan kurtulamayacakt›r.

Günümüzde de Kemalizm’in temel doktrinleri oldu¤u gibi korunmaktad›r. Kemalizm ile aras›na kesin ve net bir çizgi çekmeyenlerin varaca¤› sonuç faflist Kemalist devletle iflbirli¤idir. Tarih böyle iflbirlikleri yapanlar›n amaçlar›na ulaflt›¤›n› de¤il, faflist devletin ya kurban› ya da bir maflas› oldu¤unu defalarca göstermifltir. Kemalizm’e olmad›k misyonlar biçerek devrimcilik iddias›nda bulunanlar devlet nezdinde, bunu baflard›klar› oranda belli derecede itibar görmüfllerdir. Ancak, unutulmamal›d›r ki, amaçlar›nda samimi olanlar bu itibar›n bofl oldu¤unu çok ac› sonuçlar ile görmeye mahkumdurlar.

Bugün kitleleri ABD ve di¤er emperyalist güçlere karfl› “Kemalist bir ruhla” mücadele etmeye ça¤›ranlar, özde ba¤›ms›zl›¤› de¤il, ba¤›ml›l›¤› öneriyorlar. Çünkü, bugünkü TC’nin rotas›n› çizenler Kemalistlerdir. Bu rotada ilerlemenin getirdi¤i nokta emperyalizm uflakl›¤›d›r. Emperyalist ç›karlar için asker gönderme ve Irak halk›n›n kan›n› ak›tmad›r. Gerçek olan budur. ‹kiyüzlü ve sahte olan ise “yurtta sulh cihanda sulh” söylemidir. halk›n›n kan›n› ak›tmad›r. Gerçek olan budur. ‹kiyüzlü ve sahte olan ise “yurtta sulh cihanda sulh” söylemidir. Kemalizm ba¤›ml›l›kt›r, ›rkç›l›kt›r, flovenizmdir. Ve hiçbir aklama çabas› bu gerçe¤i de¤ifltiremez. “Kemalist diktatörlük, az›nl›k milliyetlerin, özellikle Kürt milletinin bütün haklar›n› gaspetti. Onlar› zorla Türklefltirmeye giriflti. Dillerini yasaklad›. Zaman zaman bafl gösteren Kürt milli hareketini, baz› Kürt feodalleriyle de el ele vererek insafs›zca ezdi. Peflinden kitle katliamlar›na giriflti, kad›n, erkek, çoluk çocuk, genç, ihtiyar binlerce insan› katletti; “as-

tan, içte ise devrimcilere, komünistlere, Kürt ulusuna, dahas› kendisinden olmayan herkese düflmanl›k yapmaktan kendini kurtaramam›flt›r. Ama, dün oldu¤u gibi bugün de bu tabloyu farkl› göstermeye, kitlelerin kafas›n› buland›rmaya çal›flanlar olmaktad›r ve olacakt›r da. Nitekim, Kürt cephesinden de bu koroya kat›lanlar M. Kemal’i belli yönlerle aklama çabas› içindeler. Özellikle KADEK lideri A. Öcalan’›n flu aç›klamalar› trajik bir tabloyu oluflturuyor. Yani hayat›n›n önemli bir bölümünü Kürt baflkald›r›lar›n› yok etmekle geçiren M. Kemal’e dair, hayat›n› Kürt ulusal


24 Ekim-6 Kasım 2003

20

20

Kazanmak için yenilgi-yengi D‹YALEKT‹⁄‹N‹ KAVRAYALIM Devrimler, yenilgilerin yengiye dönüflmesi süreçleridir. Sadece ve sadece yenilgilerini yenemeyenler kazanamaz. Burjuvazi yenilgilerine yenilmek zorunda olan bir s›n›f iken, proletarya yenilgileri yenme bilincine sahip tek s›n›ft›r. Bunun nedeni proletaryan›n tutarl› tek devrimci s›n›f olarak bilimsel felsefeye sad›k olmas›d›r. Zafer ve yenilgiler, baflar› ve baflar›s›zl›klar s›n›f mücadelesinin nesnel olgular›d›r. Tarih, ba¤r›nda yenilgiler, baflar›s›zl›klar tafl›mayan hiçbir devrime tan›kl›k yapmam›flt›r. Bu, mümkün de¤ildir. S›n›f mücadelesi, s›n›f savafl›n›n yasalar› kavranarak gelifltirilebilir. Çeliflki yasas› ile inceledi¤imizde tarih bize, s›n›f mücadelesinde yenilgi-yengi çat›flmas›n›n varl›¤›n› ve dönüflümde etkin bir rol oynad›¤›n› göstermektedir. Baflar›s›zl›klar, yenilgiler bizim istemimiz ve hedefimiz de¤ildir. Ama bizim s›n›f savafl›m›n› kavray›fl düzeyimiz, önderlik kapasitemiz, kitlelerle olan ba¤›m›z, düflman›n gücü ve uluslararas› koflullar gibi faktörler bu uzun yürüyüflte yenilgilerle yüzleflmemizi kaç›n›lmaz hale getirir. E¤er bu gerçe¤i asgari düzeyde kavramazsak gerek bütün olarak, gerek birey olarak yenilgilerimize yeniliriz. Demokrasi, ba¤›ms›zl›k ve sosyalizm mücadelesinin birer öznesi, birer neferi olmak yerine bencil, bireyci ortam›n çöplü¤üne geri döneriz. Her birimiz tarih bilincimize baflvurdu¤umuzda bu çöplükte sosyalist maskeli bürokratik burjuva devletler baflta olmak üzere onlarca, yüzlerce yorgun, bu sistemlerin birer parças›, hatta aktif savunucusu olmufl partilerle yüzlefliriz. Yine her birimiz, s›n›f savafl›m› içinde yer ald›¤›m›z ve birlikte yürüdü¤ümüz onlarca kavga yoldafl›m›z›n, bugün mücadeleye, kavgaya s›rt döndü¤üne ve hatta bunlardan baz›lar›n›n sistemin birer parças› haline geldi¤ine tan›kl›k yap›yoruz. Bu yaflananlarda hiçbir terslik yok. Tarih böyle çat›flarak ilerler ve her fley z›dd›na dönüflebilir. Yenilgiler zaferlere ve zaferler yenilgilere. Bu bilimsel yasay› kavramayanlar sosyalizmden geriye dönüfllerden hareketle, “kapitalizmin alternatifi sosyalizm de¤il, demokratik kapitalizm oldu¤u” gibi saçma teorilerini üretmeye bafllad›lar. Özellikle sosyalist maskeli bürokratik burjuva diktatörlüklerin y›k›lmas›yla birlikte “demokrasi”, “özgürlük” naralar›n› daha da yüksek sesle atmaya bafllad›lar. Ama geçen bu k›sa süre içinde, s›n›f savafl›m›n›n yasalar› tarihin hükmü, tüm bu 盤l›klar›n emperyalist burjuvazinin ikiyüzlü ve demagojik söylemlerinin ürünü oldu¤u gerçekli¤ini birer birer a盤a ç›kard›, ç›karmaya da devam ediyor. Örnek mi? ‹flte bafl›n› ABD’nin çekti¤i emperyalist haydutlar›n bir bölümünün Balkanlarda, Afganistan’da, Irak’ta yaratt›klar› “demokrasi” ve “özgürlük” tablolar›…‹flte dünyada giderek artan iflsizlik, yoksulluk ve sefalet. Ve tüm bu tablonun yarat›c›s› olan kapita-

bir-iki kitap okumakla, bir-iki baflar›s›z lizm. Üstelik gücünün doru¤unda olan d›r. kapitalist-emperyalizm! Emperyalistler Daha da somutlayarak devam eder- pratikten hareketle kendi kavray›fl düzeve suç ortaklar›n›n tablosu önümüzde du- sek: S›n›f savafl›m› içindeki geri düzeyi- yimize, politikay› uygulamadaki amatörruyor. Bu gerçektir, görülebilir, hissedile- mizi, istenilen noktada olmay›fl›m›z› her lü¤ümüze, yetersizliklerimize bakmak, bilir… Burjuvazinin zafer naralar› flimdi f›rsatta ve her oturumda dile getiriyoruz. yönelmek yerine hemen genel hatta yödaha az duyuluyor. Onun yerini halklar›n Genel politik hatt›m›z›n hayata uygulan- nelmek ne kadar bilimsel bir yaklafl›m dünyan›n hemen her yerinde yükselen mas›nda kendimizi her zaman elefltiriyo- olabilir? Evet, sorgulamada amans›z ol“kahrolsun emperyalizm” slogan› almaya ruz. Çeflitli biçimlerde ve içeriklerde sap- mal›y›z. Ama sorgulama yaparken, sobafllad›. Diyalektik, yaflam›n her alan›nda malar›n tespi- rular› do¤ru yerde ve zaman›nda sorilerlemeye devam ediyor demek t i n i mal›y›z. Ve dahas›, sorular› öncelikle kendimize ve kendi prati¤imize yöneltki! me cesaretini ve samimiyetini gösterBu bilimsel yasameliyiz. Ama bunu yapmak bir prolar› kavramayanleter durufl ve kavray›fl sorunudur. lar, yenilgilerini Konunun daha iyi anlafl›lmas› zafere dönüfliçin Baflkan Mao’ya baflvurtürmekten makta yarar vard›r. çok, yenilgi“… B›rak›n yabanc› yollerine yenildafllar›, uzun zaman için biz mekten kenbile Çin’in objektif gerçe¤i dilerini kurtahakk›nda berrak bir kavray›fla ramazlar. Fazsahip de¤ildik! Ancak Japonla uza¤a gitmeya’ya karfl› direnme döneminde ye gerek yok. gerçek duruma uygun bir genel Tarihimize baparti çizgisi ve eksiksiz bir dizi kal›m. Yenilgisomut siyaset formüle ettik. Oysa lerine yenilen o zamana kadar yirmi y›l› aflk›n tüm geçici yol bir süredir devrim yapmaktayd›k. arkadafllar›m›Bu yaflananlarda hiçbir terslik yok. Tarih böyle Önceki y›llar boyunca epey kaz›n esas olarak ranl›kta çal›fl›yorduk. Herhangi birlefltikleri tek çat›flarak ilerler ve her fley z›dd›na dönüflebilir. kimse, herhangi bir yoldafl›n ortak nokta Yenilgiler zaferlere ve zaferler yenilgilere. Bu bil- bir örne¤in, Merkez Komitesinin programatik düimsel yasay› kavramayanlar sosyalizmden geriye herhangi bir üyesinin ya da beflüncelerimizin esas olarak gerdönüfllerden hareketle, “kapitalizmin alternatifi nim, bafllang›çtan beri Çin Devriminin kanunlar›n› tam olarak çekli¤imize uysosyalizm de¤il, demokratik kapitalizm oldu¤u” anlad›¤›n› iddia edecek olursa gun düflmedi¤i bol keseden at›yor demektir. Ona elefltirileridir. gibi saçma teorilerini üretmeye bafllad›lar. kesinlikle inan›lmamal›d›r. ÇünHiç flüphesiz bir kü, hiç de öyle olmad›. Geçmiflte baflar›s›zl›k varsa, buna temel teflkil eden ideolojik, siya- yap›yoruz. Buna karfl›n burada ilginç olan ve özellikle de bafllang›çta bütün enerjisi ve örgütsel nedenler de vard›r. Yani ge- baflka bir fley var: Bizimle ayn› süreci ya- miz devrime yönelmiflti, ama devrimin neli somuta uygulamada, önderlik kapasi- flayan ama çeflitli tarihi süreçlerde yenil- nas›l yap›laca¤›, neyi de¤ifltirmek isteditesinde, kitle çizgisinde vb. bir dizi neden gilerine yenilen veya daha baflka sebep- ¤imizi, neyin önce ve neyin sonra gelecesayabiliriz. Ama bizim konumuz bu de- lerden parti d›fl›na ç›kan birçok bireyin ¤i meselelerinin hiçbiri oldukça uzun bir ¤ildir. Bizim esas olarak üzerinde durma- veya grubun genel hatt›m›za dair esasl› dönem boyunca, do¤ru bir flekilde kavya çal›flt›¤›m›z, baflar›s›zl›klar karfl›s›nda bir “yanl›fllar” listesi ç›karma “becerisi” ranmam›flt› ya da onlar›n tam olarak kavortaya konulan tav›rd›r. Bu tav›rda dirayet ve “cesareti” göstermeleridir(!).. Burada ranmam›fl oldu¤unu söyleyebiliriz.” Baflve ›srar›n çap›, baflar›s›zl›klar ve yenilgi- sormak gerekir: Bu “beceri” ve “cesaret” kan Mao. Seçme Eserler. Cilt VI. S:266. Burada da kavran›lmas› gereken esas ler karfl›s›nda ortaya ç›kar›lan sonuçlard›r. gücünü bilimsel bir sorgulay›c›l›ktan m›, Bu sonuçlar› ortaya ç›karmada izlenen yoksa sonuçlardan hareketle veya bölük- olgu: Bir; pratikten kopuk bir kavray›yöntemlerin ne kadar bilimsel oldu¤udur. pörçük, bütünsellikli olmayan bir düflü- fl›n düflünülemeyece¤i. ‹ki; kavray›flta Çünkü, sorgulamak, ortaya ciddi so- nüfl tarz›ndan m› al›yor? Hiç flüphesiz derinleflmenin bir süreci gerektirdi¤i nuçlar ç›karmak, belli bir kavray›fl ve si- ikincisinden al›yor. Bu kesindir. Kesin ve bu sürecin de zorluklarla dolu olduyasal birikim ve tecrübeyi gerektirir. Bu olan di¤er bir fley ise yap›lan baz› elefltiri- ¤u gerçe¤idir. “Yenile yenile yenmesini da partinin s›n›f savafl›m› içindeki yeri ve lerin sonuçta hakl› ve do¤ru olabilece¤i- ö¤renece¤iz” fliar›, yenilgilerin neden ve niçinlerine do¤ru yerde soru soran ve düzeyinden ba¤›ms›z de¤ildir. Yani, bir dir. Ama burada üzerinde durulmas› gere- do¤ru dersler ç›karan derin bir kavray›meyvedeki tad› ve de¤iflikli¤i ancak ›s›rarak, yiyerek anlayabiliriz. Bir teorinin, bir ken en önemli fley; devrim denilen ciddi fl›n ürünüdür. takti¤in do¤rulu¤unu veya yanl›fll›¤›n› da bir alt üst olufl hareketinin sorunlar›na büancak s›n›f savafl›m›n›n yo¤un ve çat›fl- yük bir ciddiyet ve sorumluluk duygusuymal› prati¤i içinde anlayabiliriz. Çat›flma la yaklaflma gerçe¤idir. Teori ile prati¤in da mutlakt›r. Burada sözünü etti¤imiz ça- diyalektik bütünlü¤ünü kavrama gerçe¤i☞ t›flma ideolojik, siyasi, askeri vb. çat›flma- dir. Yine kavraman›n bir süreç oldu¤unu,


21

20 E¤er bu bilimsel sorgulay›c›l›k yöntemi olmasayd› Baflkan Mao önderli¤inde savaflan ve 300.000 kifliden otuz bin kifliye inen bir K›z›l Ordu yeniden toparlan›p zafer kazanabilir miydi? Tabi ki kazanamazd›. Bu zaferi haz›rlayan bilimsel temelde yap›lan sorgulama ve bu sorgulamada ortaya ç›kar›lan do¤ru dersler ve bu dersler ›fl›¤›nda savaflta gösterilen dirayet ve ›srard›r. Ve bugün bizler de bu zengin derslerden ö¤renmeliyiz. Özellikle baflka ülkelerin tecrübelerini, yani geneli somuta uygulamada yarat›c› olmal›y›z. Yarat›c›l›¤›n k›stas› çözümleme gücüdür. Canl› pratiktir. Her f›rsatta baflar› ve baflar›s›zl›klar› k›yaslayarak buradan devrimci sonuçlar ç›karmad›r. Ve s›n›f savafl›m›ndaki ›srar› da bu devrimci sonuçlar üze-

rinden yürütme, büyütme eylemidir. E¤er böylesi bütünsellikli bir düflünüfl tarz›na sahip olmazsak yapaca¤›m›z inceleme ve araflt›rmalarda ortaya do¤ru dersler ç›karamay›z. Pratik baflar› ve baflar›s›zl›klar›m›zdan do¤ru sonuçlar ç›kar›p s›n›f savafl›m› lehine geliflmeler kaydedemeyiz. Baflkan Mao “…ideoloji genel olarak, olgular›n hareketlerinin izinde sistematikleflir. Bunun nedeni düflünce ve anlay›fllar›n, maddi hareketlerin yans›malar› olufludur. Yasalar, olgular›n hareketlerinde tekrar tekrar görünen, kaza eseri olmayan fleylerdir. Bir fleyin yasa ve dolay›s›yla anlafl›l›r bir nesne haline gelmesi, ancak tekrar tekrar görünmesinden sonra olur. Örne¤in kapitalizmin bunal›mlar› yaklafl›k on y›lda bir meydana

PUSULA ‹HT‹LALC‹ B‹R ÖRGÜTLENMEN‹N PARÇASI OLMAK Sürecimizin temel yönelimi; “illegal parti örgütlenmesinin sa¤lamlaflmas›, gerilla savafl›n›n gelifltirilmesi ve gerilla savafl›n›n her gelifliminin illegal parti örgütlenmesini sa¤lamlaflt›rmas›” d›r. (Komünist 43) Örgütlenme, çal›flma ve savafl tarz›m›za sürecimizin temel yönelimi yol göstermelidir. Temel yönelimin bütünlüklü kavranmas› için illegal/legal örgütlenme ve çal›flma Proletarya Partisi’nin temel ilkelerine uygun olmak zorundad›r. Örgütlenme ilke ve anlay›fllar›m›z›n güçlü kavranmas›, kitle faaliyetinin niteli¤ini art›racak, kitlelerle güçlü politik ba¤lar kurduracak ve kitleler içinde kök salan illegal parti örgütlenmesini sa¤lamlaflt›racakt›r. Proletarya Partisi’nin birincil sorunu örgütlenme sorunudur. Örgütlenme sorunu devrimin bafl›ndan sonuna kadar birincil sorun olmaya devam edecektir, hatta devrim sonras› bile temel bir sorun olarak Proletarya Partisi’nin temel gündem maddelerinden biri olarak kalacakt›r. Kitlelerin kurtulufl ihtiyac› güçlü örgütlenmenin yarat›lmas›n› sa¤layacakt›r. Bu görev s›n›f bilinçli proleterlerin omuzlar›ndad›r. Örgütlenme sorunu, proletaryan›n temel ve stratejik bir sorunudur. Kadro e¤itimi ve yetifltirme sorunu gibi, kitleleri MLM bilimiyle e¤itme yönlendirme sorunlar› gibi daha birçok sorun, temel ve stratejik bir sorun olarak s›n›f bilinçli proleterlerin önünde çözülmesi gereken sorun olarak durmaktad›r. Devrim bir örgütleme ve müdahale sorunuysa örgütleme sorununa çözüm bulmak devrim sorununa çözüm bulmak demektir. Dolay›s›yla s›n›f bilinçli proletarya, devrimin temel sorunlar›na sürekli bir tarzda kafa yormak, sorunlar üzerinde derinleflmek, çözümler üretmek, çözümler üzerinde yo¤unlaflmak için çal›flmal›d›r. Bu çal›flma sürekli ve düzenli olmal›d›r. Örgütlenme derken; ‹flçi s›n›f›n›n-kamu emekçilerinin örgütlenmesi, yoksul köylülü¤ün örgütlenmesi, halk gençli¤inin örgütlenmesi, çeflitli milliyetten emekçilerin, ezilenlerin örgütlenmesi, devrimci savafl›n örgütlenmesi anlafl›lmal›d›r. Örgütlenmek için ön-

celikle do¤ru bir örgütlenme anlay›fl›na, bilimsel bir bak›fl aç›s›na sahip olmak gerekir. Bu olmadan ilkeli ve güçlü, sa¤lam örgütlenmeler yarat›lamaz. ‹llegal/legal örgütlenme ve illegal/legal çal›flmada baflar›l› olmak için Bolflevik örgütlenme anlay›fl›na sahip olmak gerekir. Bolflevik örgütlenme anlay›fl› kitleleri örgütlemede, yönetmede ve savaflt›rmada ustalaflmak demektir. Bolflevik örgüt biliminin evrensel ilkesi “Sosyal demokrat parti (Bolflevik parti) hem bir bütün olarak, hem de her bir çekirde¤inde illegaldir.” ‹brahim Kaypakkaya yoldafl›n örgütlenme konusunda baflvurdu¤u kaynaklar Bolflevik ve Çin devriminin proleter tarihi, engin tecrübeleridir. Bundand›r ki “‹llegal faaliyet esas, legal faaliyet talidir” ilkesini vazgeçilmez esas bir ilke olarak benimsemifltir. Devrimi gerçeklefltirmifl KP tarihlerini, Proletarya Partisi’nin tarihini, günümüzde devrim mücadelesi sürdüren KP tarihlerini inceledi¤imizde örgütlenme konusunda zengin deney ve tecrübelerin oldu¤u görülecektir. MLM bilimini, uluslararas› komünist hareketin tarihini, Proletarya Partisi tarihini, günümüz koflullar›n› incelemek s›n›f bilinçli proleterlerin vazgeçilmez çal›flma tarz› olmal›d›r. ‹llegal/legal örgütlenme ve çal›flma tarz›nda yaflanan gerili¤in afl›lmas›n›n yolu Bolflevik örgütlenme bilgisiyle donanmak ve devrimci prati¤e daha güçlü yönelmektir. ‹lk baflta bilgi ve tecrübelerimiz sürece yeterli yan›t olmayabilir, bu durum bizleri korkutmamal›d›r. Devrimci pratik sürecinde bilgisizlik bilgiye, tecrübesizlik, tecrübeye do¤ru geliflecektir. Örgütsel tecrübe ve deney pratik savafl›m içinde elde edilir. ‹llegal örgütlenme ve illegal çal›flma demek, kitlelerden köfle bucak kaçmak demek de¤ildir. Kitlelerin olmad›¤›(!) yerde olmak hiç de¤ildir. S›n›rl› say›da insanla yürütülen dar örgüt çal›flmas› da de¤ildir. ‹llegal çal›flma yürütmek devekuflu misali hareket etmek de¤ildir, ayn› zamanda legal çal›flma yürütmek demek illegal havalara girmek de de¤ildir. Önemli olan parti ile iliflkinin ve konumun gizlenmesi, a盤a ç›kmamas›d›r.

geliyordu. Bunlar tekrar tekrar meydana gelince, kapitalist toplumdaki iktisadi bunal›mlar›n yasalar›n› anlamam›z mümkün oldu” diyerek bize inceleme ve araflt›rman›n, pratikte ö¤renmenin, de¤iflen koflullara uygun yeni politikalar üretirken, hangi bilimsel yöntemleri izlememiz gerekti¤i noktas›nda do¤ru veriler sunmufltur. Tüm bu veriler bize, yaflad›¤›m›z topraklardaki tüm geliflmeleri ve de¤iflimleri dikkatlice incelememizi ve ortaya bilimsel sonuçlar ç›kartmam›z› dayat›yor. Elbette ki, incelemelerimiz s›n›rl› olursa sonuçlar› da sa¤l›kl› olmaz. Yine inceleme ve prati¤imizden ö¤renme sanat›nda derinleflmezsek, basmakal›pç› ve dogmatik bir tarza da düflebiliriz. Stalin yoldafl›n dedi¤i gibi: “BüBu gerçek bilinmesine karfl›n pratikte yanl›fll›klar yap›lmaya devam etmemelidir. “Hangi biçimde olursa olsun yap›lacak tüm çal›flmalar›n özü partimizin temel ilkelerine uygun olmak zorundad›r. Legal çal›flman›n amaçlar› ile illegal çal›flmalar›n amaçlar› birbirinin karfl›s›na konulamaz, bunlar birbirini inkar etmez, aksine tamamlar, güçlendirir” (Komünist 47. syf 271) Proletarya Partisi’nin tarihi, geçmifl örgütlenme ve çal›flma prati¤i incelendi¤inde önemli ders ve tecrübelerle dolu oldu¤u görülecektir. Birebir görüflmeler, ikili üçlü görüflmelerle s›n›rlanan çal›flma, devrimci çal›flma olamaz. Sendikalarda, kooperatiflerde, halkevlerinde, yöre derneklerinde bulunan s›n›rl› say›da partizanc›- devrimcilerle s›n›rlanan, belirli çevreyi aflmayan “faaliyet” kitle çal›flmas› de¤ildir. Kitle çal›flmas›nda, illegal/legal örgütlenme ve çal›flma tarz›m›zda, kavray›fl›m›zda yetersizlikler ve gerilikler inatla sürdürülen yanl›fll›klar oldu¤u görülmelidir. Oysa ilkelerimize uygun tarzda örgütlenme prati¤i kitleler içinde güçlü politik ba¤lar kurmay›, kitleler içinde sa¤lam örgütlenmeler yaratmay› sa¤lar. S›n›f düflmanlar›n›n azg›n sald›r›lar› ve çok yönlü kuflatmas› karfl›s›nda kitle çal›flmas›nda illegal/legal örgütlenme ve çal›flma tarz›ndaki yap›lan yanl›fll›klar s›n›f bilinçli proleterleri kitlelerden soyutlamaktad›r. Bu kopukluk ve soyutlanma devrimci örgütlerde her türlü ideolojik hastal›klar›n beslenmesinin (subjektivizmden kaynakl› dogmatizm, bürokratizm, ben-merkezcilik, parti üstücülük vb) zeminini güçlendirmektedir. Bu hastal›klar› bünyesinde bar›nd›ran bir parti, devrimci savafl› yürütemez, kitlelerden kopar. Bugün devrimci yap›lar›n yaflad›¤› en büyük sorun; kitlelerden ve siyasal çal›flmadan kopukluktur. Bu kopukluk, onlar›n s›n›f düflmanlar›na karfl› savaflmamas›nda da etkili olmaktad›r. Devrimci teoriyi pratikle birlefltirmek, kitlelerle s›k› politik ba¤lar kurmak yap›lmas› gereken bunlard›r. ‹llegal örgütlenmenin esas oldu¤unu bir kez daha Bolflevik parti tarihinden ö¤renelim. “Partinin örgütlenme meselesiyle ilgili görüflü aç›k bir flekilde ifade edilmiflti ; Parti, illegal parti çekirdeklerinden meydana gelir. “ “Partiyi infla etmek demek, illegal çekirdekleri güçlendirmek ve art›rmak onlar› legal sa¤lam mevziler a¤›yla kuflatmak demektir.”

24 Ekim-6 Kasım 2003 tünlüklü bir devrimci teori yerine, kitlelerin yaflayan devrimci mücadelelerinden kopuk, çürük dogmalara dönüflmüfl bir biriyle çeliflen teorik önermeler ve teori parçac›klar›. D›fl görünüflü kurtarmak için elbette ara s›ra Marx’›n teorisi an›l›yordu, ama bu ancak onun canl›, devrimci ruhunu kovmak için yap›l›yordu.” O halde bugün yapmam›z gereken, s›n›f savafl›m›m›zda önemli oranda sars›lm›fl olan teori ile prati¤imizin birli¤ini yeniden tesis etmektir. Çünkü merkezi görevimize uygun olarak söylemle prati¤in uyumunu yakalad›¤›m›z oranda MLM bir parti inflas›nda derinleflmememiz için hiçbir neden yoktur. Bunun zorluklar›n› biliyoruz. Ama yine de baflaraca¤›z, baflarmak zorunday›z. ‹llegal örgütlenme ile legal örgütlenme aras›ndaki diyalektik ba¤›n do¤ru kurulmas› için yine Bolflevik parti tarihine baflvural›m. “‹llegal parti çekirdekleri kendilerine çeflitli legal iflçi derneklerinden oluflan mümkün oldu¤u kadar genifl ve dal budak salm›fl bir a¤ fleklinde kitleler içinde çal›flacak sa¤lam mevziler yaratmak zorundad›rlar.” “Parti dört y›ld›r flunu söylüyor; örgütümüz, mümkün oldu¤u kadar genifl ve dal budak salm›fl legal dernekler a¤›n›n kuflatt›¤› illegal çekirdeklerden meydana gelir.” “Legal örgütler, illegal çekirdeklerin fikirlerini kitleler aras›nda yaymak için sa¤lam mevzilerdir.” “Bütün kitle örgütlerinde illegal parti hücreleri kurmak” Legal mevzilerde ne yapaca¤›z? “Yapmam›z gereken fley; karmakar›fl›k ve ilkesiz legalizm ak›nt›s›na kap›lmak de¤il, bütün canl› unsurlar› yavafl yavafl illegal parti çekirdeklerinin etraf›nda toplamak üzere legal imkanlardan yararlanmakt›r.” “Bugün örgütsel alandaki en acil görev, bütün fabrikalarda iflçiler aras›ndaki en faal unsurlardan meydana gelen illegal parti komiteleri kurmakt›r.” ‹llegal çekirdekleri nerede nas›l gizleyece¤iz? ‹llegal çekirdeklerin güvencesini sa¤layarak, çal›flma yürütülen legal mevzilerin bölge ve alanlara genel yaflam koflullar›na uygun hale getirerek gizleyece¤iz. Kitlelerden, yaflam›n gerçekli¤inden kopmadan, faaliyet alan›n›n özellikleri gözetilerek, illegal çal›flmalar, legal mevzilerde çal›flmaya uyarlan›l›r. Legal mevzilerin olmad›¤› buna izin verilmedi¤i alanlarda kitle faaliyeti yürütmek, sa¤lam örgüt yaratmak daha fazla dikkat, uyan›kl›k ve yarat›c›l›k gerektirir. Ak›ldan hiçbir zaman ç›kar›lmamas› gereken bir fley vard›r ki bütün illegal/legal örgütlenme ve çal›flma, her türlü illegal/legal faaliyetin ba¤l› olaca¤›, hizmet edece¤i bir yer vard›r “köylük bölgelerdeki silahl› mücadeleye ba¤l› k›lmak” (‹K. Seçme Yaz›lar.) “Kitle mitingleri yürüyüfller, grevler düzenlemek iflçi ve köylü sendikalar› kurmak (bunlar silahl› mücadeleye hizmet etmek ve ihtilalci bir örgütlenmenin parças› olmak kofluluyla elbette reddedilemezler) (‹K Seçme Yaz›lar, syf 275.)


24 Ekim-6 Kasım 2003

22

20

Bolivya’da halk›n isyan› hükümeti devirdi

29 Eylül 2003’te Bat› yar›m kürenin en fakir ülkelerinden biri olan Bolivya’da devletin özellefltirme program›n›, fiili’ye do¤algaz ihraç edilmesini protesto etmek ve Devlet Baflkan› Gonzalo Sanchez de Lozada’n›n istifas› için Bolivya’da birçok sektörün bafllatt›¤› genel grevde 11. gün olan 10 Ekim’den itibaren devletin sald›r›lar›yla onlarca protestocu yaflam›n› yitirdi. ABD’nin neoliberal politikalar›n›n sonuçlar›n›n en a¤›r yafland›¤› ülkelerden biri olan Bolivya’da ABD ve Meksika’ya, bir s›n›r sorunu yüzünden iliflkilerin gergin oldu¤u fiili üzerinden do¤al gaz sat›lmas›n› ve IMF deste¤iyle uygulanan s›k› ekonomi politikalar› büyük tepki topluyor. Bolivya Maden Federasyonu Genel Sekreteri Miguel Zubieta, 10 Ekim’de yapt›¤› aç›klamada, Devlet Baflkan› Gonzalo Sanchez de Lozada’n›n istifas›n› isteyen çok say›da sendikan›n bafllatt›¤› grev çerçevesinde baflkente 20 km uzakl›ktaki Ventilla’da gösteri düzenlendi¤ini söyledi. Zubieta, 500 madencinin toplanarak baflkente yürümeye bafllad›¤›n›, askerlerin madencileri engellemesi üzerine ç›kan çat›flmada 2 madencinin öldü¤ünü belirtti. Madencilerin vurularak öldürüldü¤ünü kaydeden Zubieta’ya göre 6 gösterici de yaraland›. Devletin bu sald›r›lar›na ra¤men genel

grevi sürdüren iflçilerle Bolivya ordusu aras›nda 12 Ekim’de devam eden çat›flmalarda ise aralar›nda bir çocu¤un da bulundu¤u 13 kifli yaflam›n› yitirirken en az 50 gösterici de yaraland›. Bolivya’da güvenlik güçleri ve göstericiler aras›ndaki çat›flmalar›n fliddeti artarak sürerken, düzenin sa¤lanmas› için tanklar eflli¤inde baflkent La Paz’a gönderilen askeri birlikler ve göstericiler aras›ndaki son çat›flmalar›n bilançosu kanl› oldu. Devlet baflkan›n›n istifas›n› isteyen nakliye iflçileri ve kokainin hammaddesi olan koka bitkisinin yetifltirilmesinin yasaklanmas›n› protesto eden köylüler de genel greve kat›larak baflkente do¤ru harekete geçti. Köylüler yollar› keserek barikat kurdular. Genel grevin 15. gününde 14 Ekim günü Devlet Baflkan› Gonzalo Sanchez de Lozada’n›n ülkede büyük tepki çeken ABD’ye do¤algaz satma projesini erteledi¤ini duyurarak geri ad›m atmas›na karfl›n, devlet baflkan›n›n istifas›n› isteyen yoksul halk, yine baflkent La Paz sokaklar›ndayd›. “Güvenlik” güçleri, devlet baflkanl›¤› saray›na do¤ru yürüyen göstericilere göz yaflart›c› gazla sald›rd›. Polis göstericilerin üzerine gerçek mermilerle de atefl açt›. Bolivya’da hükümetin özellefltirme ve serbest piyasa politikalar›na karfl›

baflkent La Paz ile El Alto kentlerini kuflatmaya alan köylüler, eylemlerini Devlet Baflkan› Gonzalo Sanchez de Lozada istifa edene kadar sürdüreceklerini duyurdu. 20’ye yak›n kiflinin ölümüne neden olan çat›flmalar›n yo¤unlaflt›¤› otobanlar üzerindeki barikatlarda çiftçilerin direnifli devam ederken, El Alto ve La Paz flehirlerindeki abluka nedeniyle g›da ve akaryak›t s›k›nt›s› bafl gösterdi¤i, tüm iflyerleri ve bankalar›n kapand›¤› bildirildi. Ülkede özellikle çiftçi ve köylülerin bafl›n› çekti¤i protestocu gruplar, Devlet Baflkan› Lozada’n›n ABD ve Meksika’ya do¤algaz ihracat›na karar vermesinin ard›ndan hükümetin özellefltirme ve serbest piyasa politikalar›n› protesto etmek için sokaklara dökülmüfltü. BOL‹VYA DEVLET BAfiKANI ‹ST‹FA ETT‹ 29 Eylül’de bafllayan ve iflçi, kamu emekçisi, köylü, gençler ve yoksul emekçi semt halk›n›n kat›l›m›yla büyüyen genel grev, hükümetin sonunu getirdi. Y›llard›r yo¤un sömürü flartlar› alt›nda yoksulluk içinde yaflayan Bolivya halk›, bir kez daha sömürü ve yoksullu¤a baflkald›rarak, halk›n birleflirse ve harekete geçerse neler yap›labilece¤ini gösterdi. Bolivya’n›n yoksul, emekçi halk› bir kez daha emsallerine, direniflin kazan›mlar›n› gösterdi. Devlet Baflkan› Sanchez de Lozada’n›n Kongre’ye sundu¤u istifas› kabul edildi. Lozada’n›n istifan›n ard›ndan ABD’ye gitmesi ise iflin en dikkat çekici yönlerinden biriydi. Bolivya’da yaflanan kanl› çat›flmalar›n ard›ndan Devlet Baflkan› Sanchez de Lozada “istifas›n› istemeyerek verdi¤ini” bildiren mektubunu Kongre’ye gönderdi. Acil oturum yapan Kongre’de, Devlet Baflkan›n›n istifas› kabul edildi. Kongre daha sonra anayasa gere¤i, Devlet Baflkan Yard›mc›s› Carlos Mesa’y› 2007 y›l›n›n A¤ustos ay›na kadar devlet

baflkan› olarak atad›. Herhangi bir partiye üye olmayan Mesa, göreve gelir gelmez erken seçim önerisinde bulundu. Baflkent La Paz’da, on binlerce Bolivyal› Devlet Baflkan›’n›n istifas›n› sokaklarda dans ederek kutlad›. Bolivya’da yaklafl›k bir ayd›r süren gösterilerde en az 74 kifli yaflam›n› yitirdi.

Bush’a Filipinler’de protestolu karfl›lama ABD Baflkan› George Bush Do¤u Asya ülkelerini kapsayan gezisinin ikinci dura¤› Filipinler’in baflkenti Manila’da ilk olarak Devlet Baflkan› Gloria Arroyo ile bir araya gelirken binlerce Filipinli dünyan›n bir numaral› teröristi olarak ifade ettikleri ABD ve Baflkan› Bush’u protesto etti. Manila’da protesto gösterileriyle karfl›lanan Bush görüflmesinde Arroyo’yu “terörle mücadele kararl›l›¤›ndan” ötürü övdü. Filipinler Meclisi’nde yapt›¤› konuflmada ise, yönetiminin, Filipinler ordusunu modernize etmek amac›yla mali ve teknik yard›mda bulunaca¤›n› söyledi. Bush ayr›ca, “terörizmle savafla verdi¤i destek” nedeniyle Filipinler’e teflekkür de etti. Haftalar öncesi militan iflçi sendikas› KMU ve köylü örgütü KMP, Bush’un gelifli için haz›rl›klar›n› sürdürürken Filipin devleti de terörist bafl›n› korumak için özellikle baflkent Manila’da genifl önlemler alm›flt›. KMP, Filipinler halk›n›n Amerikan sömürgecili¤ine karfl› 100 y›ld›r verdi¤i savafl› sembolize eden 100 ABD bayra¤› yakt›. Yaklafl›k bin ö¤renci de, Bush’un ziyaretini protesto etti. ABD’nin Manila Büyükelçili¤i yak›nlar›ndaki barikatlar› aflmaya çal›flan göstericilere güvenlik güçleri coplarla müdahale etti.

Hindistan polisinin kad›n gerilla korkusu

ad›nlar›n s›n›f mücadelesine kat›lmas› ve hele de gerillaya kat›larak aktifleflmesi tüm gerici devletlerin büyük korkular›ndand›r. ‹flte bu korku bugün Hindistan devleti için çok daha yak›c› bir flekilde hissedilmektedir. Geçti¤imiz haftalarda bunu ifade eden aç›klamalar yapan polis yetkilileri, Hindistan’daki kad›nlar›n mücadeleye kat›l›m›n› da ifade ediyor. Zira

K

Hindistan’›n Jharkand bölgesinde köylü kad›nlar›n Maoist gerillalar›n sald›r›lar›nda yaflamsal bir rol oynad›¤›n› aç›kl›yorlar. Buna ba¤l› olarak eylül ay› sonlar›nda 11’i Maoist Komünist Merkez (MCC), di¤erlerinin de HKP(ML) Halk Savafl› üyesi olduklar› iddia edilen 15 kad›n “Terörizmi Engelleme Yasas›” uyar›nca tutukland›. Bir polis flefi “Bihar bölünmeden önce, yaln›zca erkekler afl›r› gruplar›n içinde yer al›yordu. Kad›n gerillalar yaln›zca Andra Pradefl’te görülüyordu. Fakat Jharkhand’›n kurulmas›ndan sonra, radikal kad›nlar›n say›s›nda art›fl oldu. Radikallere karfl› operasyonlar Maoist gerillalar› geriletti ve onlar da kad›nlar› askere almaya bafllad›lar” diyor. Kad›nlar›n sald›r›lara kat›lmad›¤›n›, polisten gerillalara bilgi tafl›d›klar›n›, eflleri Maoist harekete kat›lan kad›nlar›n da bu hareketi destekledi¤ini iddia eden polis flefleri ard›ndan da kad›n gerillalar›n kat›ld›¤› ve hatta önderlik etti¤i baflar›l› eylemlerden ör-

nekler veriyor. Büyük sald›r›lar›n birço¤unda Maoist kad›nlar›n liderlik etti¤ini söyleyen polis yetkilisi bu kad›nlar›n da ço¤unlukla 16-30 yafl aras›nda oldu¤u ve her birlikte en az iki ya da üç kad›n oldu¤unu kaydediyor. Maoist kad›n gerillalar›n eylemlerine verilen örneklerden biri “bir süre önce tutuklanan Shakuntala Devi adl› bir kad›n gerillan›n Polis Müdürü Kumar Singh’i Eylül 2000 y›l›nda öldürmesi.” “2001 Ekim’de 13 polisin öldürüldü¤ü olayda polis karakolu önce bir grup kad›n taraf›ndan sar›ld›, polisin kendilerine terbiyesizlik etti¤ini iddia ettiler ve ard›ndan ikinci bir grup erkek gerilla polise sald›rd› ve 18 silaha da el koydu.” “2002 y›l›n›n Aral›k ay›nda Orissa s›n›r bölgesindeki Saranda orman›nda, 18 polis öldürüldü. Tüm operasyona iki ya da üç kad›n taraf›ndan liderlik ediliyordu. Ve sald›r›da 50’nin üzerinde silaha el kondu.”

“Birkaç ay önce, yine kad›nlar taraf›ndan liderlik edilen Maoist Komünist Merkez üyesi bir grup, Dhanbad bölgesindeki Chandrapura Demiryolu ‹stasyonuna sald›rd› 50’den fazla silah kald›rd›lar.” “Kad›nlar›n baz›lar› Orissa ve Chhattisgarh’da e¤itiliyorlar. Andra Pradesh’deki k›z›l gruplardan kad›nlar da Jharkhand’a polise karfl› operasyonlara kat›lmak üzere gelmeye bafllad›lar.” “Eyalette aktif olan radikal kad›nlar›n tam say›s›n› hala bilmiyoruz. Maoist gerillalar Hindistan’›n 22 bölgesinden 16’s›nda aktifler. Kas›m 2000’de bu eyaletin oluflturulmas›ndan bu yana 145’i polis 420 kifli öldürüldü. ” Tüm bu sözler, belki ço¤u noktada gerçekleri ifade etmese de Hindistanl› gericilerin Maoist hareketten ve bunun içinde ayr›ca kad›nlar›n bu harekete kat›l›m›ndan ve aktifleflmesinden (çok hakl› olarak) do¤an kayg›lar›n› do¤ru bir flekilde anlat›yor.


23

20

24 Ekim-6 Kasım 2003

‹srail ABD’nin deste¤inde sald›r›lar›n› sürdürüyor Siyonist, iflgalci ‹srail devleti, Ortado¤u halklar› için tehdit olarak çevresindeki ülkelere sald›r›lar›n› sürdürürken, iflgal alt›ndaki Filistin topraklar›ndaki kanl› sald›r›lar›na da devam ediyor. Buna karfl›n Filistin halk› da ‹sraillilere rahat uyku uyutmamakta ve direnmekte kararl›. Son iki hafta içinde yürütülen operasyonlarda yine onlarca Filistinli katledildi. 9 Ekim gecesi ‹srail ordusunun Gazze fieridindeki Refah mülteci kamp›na düzenledi¤i sald›r›da ikisi çocuk 12 Filistinli yaflam›n› yitirdi. Bahane “Gazze’den M›s›r’a silah kaç›r›lmas›nda kullan›lan tünellerin y›k›lmas›yd›.” Ancak hiçbir tünel bulunamad›(!) Bu operasyon, 2. ‹ntifadan›n bafllang›c›ndan beri Refah’a düzenlenen en büyük operasyondu. Operasyonun ard›ndan kamptan çekilmeyen ‹srail “operasyonun gerekti¤i kadar sürece¤ini” aç›klad›. F‹L‹ST‹NL‹LER‹N HEDEF‹ CIA Filistinliler, ilk kez ABD’nin istihbarat örgütü CIA’i hedef ald›. Filistin topraklar›nda ‹srail lehine faaliyet yürüten CIA ekibinin araçlar›n›n, Gazze ile 1948’de iflgal edilmifl bölge aras›nda geçifl kap›s› olarak kullan›lan Erez yak›n›ndaki Hamuda benzin istasyonu civar›ndan geçerken bir bomban›n patlamas› neticesi 4 Amerikal› ölürken 2’si de yaraland›. Ölenlerin

Tel Aviv’deki ABD Büyükelçili¤inin güvenlik görevlileri oldu¤u iddia edildi. Olay yerinin yak›nlar›ndaki ‹srail tanklar› ise, etrafa makineli tüfeklerle rastgele atefl açt›. Ayn› bölgedeki bir baflka may›n patlamas› sonucunda 3 ‹srail askeri yaraland›. Sald›r›ya Filistin Halk Direnifl Komiteleri üstlendi. Bu sald›r› Filistin lideri Arafat ve Baflbakan Kurey taraf›ndan derhal k›nand›. IRKÇI DUVARA VE KATL‹AMLARA ABD’DEN DESTEK ABD, hiç flafl›lmayacak bir flekilde BM’de, ‹srail’in Filistin topraklar›nda infla ettirdi¤i Duvar’›n k›nanmas›na iliflkin tasar›y› veto etti. Tasar›, ‹srail’in iflgal edilmifl topraklarda 600 yeni ev infla edilmesini de k›namaktayd›. Amerikan temsilcisinin “önerdi¤i” tasar›da ise “Ortado¤u’daki terörist gruplar›n etkisiz hale getirilmesi” ça¤r›s› yap›l›rken, Filistinlilerin tasar›s›n›n “dengesiz” oldu¤unu, “bar›fl ve güvenlik hedeflerine hizmet etmedi¤ini” öne sürdü. ABD, Suriye topraklar›na yönelik ‹srail hava sald›r›s›n› k›nayan bir karar tasar›s›n› da veto etmiflti. Bununla da kalmayan Amerikal›lar, ‹srail’in Refah’taki sald›r› ve katliam›n› da “terörizme karfl› müdafaa” olarak nitelendirdi. Oysa Filistinliler bu sald›r›y› “ikinci Sabra-fiatilla” olarak nitelendiriyor.

Dünyadan Notlar Z‹NC‹R, EN ZAYIF HALKASI KADAR SA⁄LAMDIR! Zincir, en zay›f halkas› kadar sa¤lamd›r. Yani zincirin bütün halkalar› çok güçlü de olsa, k›r›lmaz/kopmaz gibi de görünse, en zay›f halka belirler onun gücünü/sa¤laml›¤›n› ya da zay›fl›¤›n›/çürümüfllü¤ünü. Ve o halka koptu¤unda, di¤erlerinin kopuflu da h›zlan›r, gücü daha da zay›flar. ‹flte dünya kapitalist/emperyalist sistemi de böyledir. En zay›f oldu¤u ülkede oldu¤u kadar güçlüdür o da. Yani Nepal’deki gücü kadar güçlüdür, Filipinler’deki gücü kadar güçlüdür, Peru’daki kadar, genel grevle sars›lan ve hükümeti devrilen Bolivya’daki, Arjantin’deki kadar… tabi her fleyde oldu¤u gibi burada da nereden bakt›¤›m›zla ilintilidir bu güç (ya da güçsüzlük). Tasfiyecili¤in rüzgar›na kap›lanlar, emperyalizmin “yenilmez, y›k›lmaz” gücüne teslim olup, boyun e¤en, post önekiyle bafllayan burjuva düflünce, anlay›fl ve e¤ilimlere secde edenler; gözlerini zincirin en sa¤lam halkas›na dikerler ve buradan bakarlar her fleye. Onlar örne¤in ABD’nin “karfl› konulmaz” silahlar›n› görürler, kocaman gökdelenlerinden, saraylar›ndan büyülenirler, F-16’lar›n›, AWACS’lar›n› öve öve bitiremezler ve öylesine de korkarlar. Ama proletaryan›n bilimsel ideolojisi Marksizm-LeninizmMaoizm’in penceresinden bakanlar o y›k›lmaz görünen ve gölgesinin ezilen halklar›n üzerinde bir karabasan gibi durdu¤u ikiz kulelerin nas›l da “basit” bir yöntemle y›k›ld›¤›n› görürler. Emperyalizmin, uflaklar› arac›l›¤›yla politikalar›n› uygulad›¤›,

talan edip sömürdü¤ü ülkelerdeki halk›n isyan›n›, giderek örgütlendi¤ini görürler. Örne¤in Irak’taki tam teçhizatl› iflgal askerlerinin karfl›s›ndaki büyüyen direnifli görürler, y›llard›r iflgal edilmifl topraklar›nda ABD’den sonra en geliflmifl nükleer silahlara sahip ‹srail ordusunun tanklar›na karfl› direnen tafll›, sapanl› elleri görürler. Nepal eski devleti ile görüflmelerin bozulmas›n›n ard›ndan yap›lan röportajda Nepal Komünist Partisi (Maoist)’in Genel Sekreteri Prachanda mevcut uluslararas› durumda Halk Savafl›n›n baflar›s›na kuflkuyla bakanlar hakk›nda flunlar› söylüyordu: “Bu, birçok insan›n devrimin gereklili¤i gerçekli¤ini ve ka¤›ttan kaplanlar› gerçek kaplan olarak kabul etmelerine neden olan mevcut düflmanca uluslararas› durum içindeki olumlu durumu kavrayamamas›n›n sonucudur.” Son sürece yak›ndan bak›ld›¤›nda “11 Eylül sonras› elveriflsiz olan dünya flartlar›n›n nas›l elveriflli hale geldi¤i ortaya ç›kar.” Yani uluslararas› konjonktüre hangi gözle bakt›¤›m›z ondan ç›karaca¤›m›z sonucu da aç›kça ortaya koymaktad›r. EMPERYAL‹ZM‹N EN ZAYIF HALKASI: DEVR‹M‹N FIRTINA MERKEZLER‹ Zincirin en zay›f halkas› dedik. Emperyalizmin en zay›f halkas› da sömürge ve yar›-sömürge ülkelerdir. Buralar ayn› zamanda devrimin de F›rt›na Merkezleridir. Buralar “en güçlü” ile “en zay›f›n” karfl›laflt›¤› büyük savafl meydanlar›d›r. Örne-

¤in Nepal’deki f›rt›nan›n sürecine k›saca bakal›m: 1 y›ll›k yo¤un haz›rl›¤›n ard›ndan 13 fiubat 1996’da (7 y›l önce yani) tüm ülkede silahl› mücadele bafllat›l›yor. Bu süreçte 15 günde toplam 1800 eylem gerçeklefltiriliyor. Bu eylemlerin temel slogan›: “Monarflik parlamenter sistemi y›k ve Nepal Yeni Demokratik Cumhuriyetini kur.” ‹kinci stratejik plan 8 ay sonra “Gerilla Savafl›n›, planl› bir flekilde, belli bölgelerde gerilla bölgesine dönüfltürmenin zeminini yaratacak flekilde gelifltir” slogan›yla bafllat›l›yor. Ve 1997’de “Gerilla Savafl›n› yeni zirvelere tafl›” slogan› ile ifade edilen üçüncü plan devreye sokuluyor. Ekim 1998’de “Kurtar›lm›fl bölgeler oluflturmak için ileri!” fliar› geliyor. Tüm bu stratejik planlarda gerillan›n en çok kulland›¤› silahlar; b›çak, önden doldurmal› tüfek ve ev aleti silahlar (orak, sopa vb.) Bugün Nepal’deki hareket, varolan gerici Monarflik rejimin yan›nda halk›n iktidar›n›, yeni demokratik iktidar› ilan etmifl ve gelifltirmeye devam ediyor. Eski devletle masaya oturup demokratik devrimin temel taleplerini tart›fl›yor, masay› terk ediyor ve zaten hiç ara vermedi¤i Halk Savafl›n› yükseltmeye devam ediyor. Bu hareket, Nepal Komünist Partisi (Maoist) liderli¤inde sürdürülen bu hareketin geliflim sürecinin temelinde ülkenin yar›-sömürge, yar›-feodal yap›s› yani devrimin f›rt›na merkezi dedi¤imiz sosyo ekonomik yap›ya sahip olmas› ve daha önemlisi harekete rehberlik eden proletaryan›n bilimi Marksizm-Leninizm-Maoizm’e sahip olmas› yat›yor. ‹flte ‘siyasetin do¤ruysa her fleyi kazanabilirsin, siyasetin yanl›flsa elindeki her fleyi kaybedebilirsin’ esprisinin yaflamsal de¤eri ve örne¤i. Elinde b›çaklarla iktidar› hedefleme CÜRETine ancak bu ideolojiye sahip olanlar sahip olabilir. “Mao, ezilen dünya halklar›na,

güçlü gibi gözüken ama ‘ka¤›ttan kaplan’ oldu¤unu söyleyen, her türlü teknolojik ve teknik üstünlü¤e sahip olan, güce tapan emperyalizmin, ezilen dünya halklar›n›n nas›l harikalar yaratt›¤›n›, ‘canavar›n’ elinden nas›l bir yöntem ile kurtulaca¤›n›, kendi gücüne güvenin nas›l sa¤lanaca¤›n›, halk›n yarat›c› ve kahredici gücünü nas›l ortaya koyaca¤›n› göstererek, güçsüz birinin güçlüyü yenme ve yok etmenin teori ve prati¤ini ortaya koyarak göstermifl, ezilen halklar›n eline yenilmez, güçlü bir silah arma¤an etmifl ve bu teori ile insan unsurunu öne ç›kartm›flt›r.” ‹flte Nepal halk› da öncüsü Nepal Komünist Partisi (Maoist) ile bunu yapmaktad›r. Nepal’in emperyalist zincirdeki yerine gelince; Nepal 140 bin kilometre karelik küçük bir ülke. (Ülkemizin neredeyse 8’de 1’i) Çok ciddi, en az›ndan emperyalistlerin ifltah›n› kabartacak yeralt›, yerüstü kaynaklara sahip de¤il. Stratejik bir jeo-politik konuma da sahip de¤il. Ama kapitalist-emperyalist sistem için burada yefleren yeni demokratik iktidar yaflamsal derecede önemli. Çünkü bu halkan›n kopmas› tüm di¤er halkalar›n direncini düflürecek nitelikte olacak. Yine Prachanda bugünkü uluslararas› konjonktürün “Yaln›zca Nepal Halk Savafl›n›n zaferini mümkün k›lmad›¤›n›; ayn› zamanda da onun dünya çap›ndaki önem ve itibar›na yeni boyutlar ekledi¤ine inan›yoruz” diyerek F›rt›na Merkezlerindeki Halk Savafllar›n›n zaferinin önemine de¤inmektedir. ‹flte emperyalist zincirdeki yar›-sömürge, yar›-feodal ülkelerden biri olan ülkemizde de Marksizm-Leninizm-Maoizm rehberli¤inde Halk Savafl›n› vermek ve gelifltirmek de bu derecede önemli ve dünya halklar›n›n gelece¤i için yaflamsald›r. Bunu da yapacak ve yapabilecek olan tek güç biziz. Mao’nun sözleriyle bitirelim: “Hiçbir fley zor de¤ildir, enginleri fethetme cesaretin varsa!”


24 Ekim-6 Kasım 2003

24

20

O kavgan›n en k›zg›n yerinde ön saflardayd› Özgün, di¤erlerine pek benzemeyen bir rin ço¤unda al›nteri, eme¤i var. O sadece yoldafl oldu¤unu henüz gerillaya kat›ld›¤› özgünlükleriyle de¤il, baflka özellikleriyle saatlerde anlam›flt›k. Oldukça kilolu oldu- de beynimizde, yüre¤imizde yer etti. Hal¤u için t›rmand›¤› ilk yokuflta t›kanm›fl, ka, partiye ve yoldafllar›na derin bir ba¤l›l›çantas› baflka bir yoldafla verilmifl, ¤› vard›. Bu ba¤l›l›k onun durufluona ise içinde sadece reçel olan na, yoldafllarla iliflkilerine küçük bir torba verilmiflti. yans›yordu. Söylenenleri Biraz yürüdükten sonra yapma noktas›nda bir da omzuna att›¤› reçel sorunu yoktu. Sadece kutusu patlam›fl ve sorumluluk alma oldu¤u gibi üstüne ve yapt›ran olma dökülmüfltü. Bir noktas›nda sorun yandan üstünü teyafl›yordu. (...) mizlerken di¤er Yaklafl›k on yandan utangaç iki saatlik bir bak›fllarla etrayol yürüyerek f›na bak›nd› ve malzeme tafl›“yoldafllar kud›¤›m›z bir sura bakmafaaliyetteyy›n, size karfl› dik. Çantalaçok mahçur›m›z oldukça bum” dedi. a¤›r. Ayr›ca Yoldafllar bir 6-7 kilo a¤›ryandan içten içe l›¤›nda çantabofla giden reçelar›m›z›n iki le hay›flan›yor, kat› eninde ve di¤er yandan onu boyunda bir varahatlatmaya çal›rilin de çanta üzefl›yordu. “Önemli rinde tafl›nmas› gede¤il yoldafl, yeni gerekiyordu. ‹fl yine len her gerillan›n bafl›ona düfltü. Varil büyük Murat Ar›cak na gelebilecek fleyler. oldu¤u için çanta üzerin‹lerde su var, üstünü temizde durmuyor, bir sa¤a bir lersin”. Evet Duran (Murat sola kay›yor, bazen de ipin araAr›cak) dendi¤inde akl›ma ilk bu olay s›ndan kayarak yere düflüyordu. Yügelir ve yaflanan daha onlarcas›... rüyüfl kolu duruyor, varili ba¤lay›p tekrar Ço¤u zaman onu ikinci doktor (Umut yola ç›k›yoruz. Sabit durmad›¤› için kendi ‹l) olarak adland›r›yorduk. Çünkü onunki- a¤›rl›¤›ndan çok daha fazla yoruyor, kan ter leri aratmayacak y›¤›nla prati¤i vard›. De- içinde kal›yordu yürüyüfl boyunca. Fakat dik ya özgünlük demek Duran demekti ve bir kez olsun bunu tafl›mak mümkün de¤il, flimdi bu özgünlükleri bir daha yaflayama- b›rakal›m demedi. (...) Zengin bir yaflam yacak olman›n, onu bir daha göremeyecek deneyimi vard›. Ne yapt›¤›n›, neyi tercih olman›n s›z›s› var yüre¤imde. etti¤ini iyi biliyordu. Okulunu bitirmifl, (...) diplomas›n› alm›flt›. Mühendislik yaparak fiehit düflenlerin R›za (Bülent Ertürk) ortalama bir yaflam sürdürebilirdi. Pekçok ve Duran (Murat Ar›cak) olduklar›n› da- gencin ulaflmak için üniversite s›navlar›nda ha sonra ö¤rendik... ter döktü¤ü, ama herkesin o kadar flansl› Onlar› görmeyeli neredeyse bir y›l olu- olamad›¤› bir mesle¤i vard›. Ama O bunun yordu. Farkl› m›nt›kalardayd›k. Baflar›l› bir çözüm olmad›¤›n›, birfleyler yapmak gefaaliyet ve yak›nda görüflme temennileriyle rekti¤ini, herkesin bu koflullarda iyi yaflaayr›lm›flt›k. fiimdi ise bir daha görüflme- yacak kadar flansl› olamayaca¤›n› biliyormek üzere ayr›l›yorduk. Ama asl›nda ayr›- du. Yaflam›n de¤iflik alanlar› ve kesimleri lan sadece bedenlerimizdi. ‹deallerimiz, içinde bulunmufl, pekçok yol denemifl, hiçdüfllerimiz yine birlikte, devam etmektedir. birinin çözüm olmad›¤›n› kendi prati¤inR›za (Bülent Ertürk), bölgede yeni den ç›karm›flt›. Ve diplomas›n› y›rt›p, hersay›l›rd›. Ama aç›kl›¤›, safl›¤›, sadeli¤i, iç- fleyi (düzenin olanaklar›n›) elinin tersiyle tenli¤i sayesinde tüm yoldafllar taraf›ndan iterek gerillaya kat›ld›. Bu kadar yokluk sevilen, yoklu¤unda en çok konuflulan, ara- ve yoksulluk içinde di¤erlerinden görece nan yoldafllardand›. Toplant›larda az ve öz daha iyi olanaklara sahip olanlar›n bunkonufluyor, genelde esas halkay› yakalaya- lar› b›rakmas› zordur. Ama bir kez b›rarak kendine özgü tarz›yla tafl› gedi¤ine kacak bilince eriflince de durufl sa¤lam oturtuyordu. ve nettir. Onun duruflu tam da böyleydi. Buraya uyum sa¤lamada hiç zorlanma- Bunlardan söz etmiflken mesle¤i ile ilgili ild›. Köylü kökenli oldu¤u için do¤a koflulla- ginç bir pratik geliyor akl›ma. r›, çal›flma, yorulma onu fazla zorlam›yorBor madenlerinin emperyalizme peflkefl du. Devrimden baflka bir kayg›s›, tasas› çekilme manevralar›n›n gündeme geldi¤i olmad›¤› için sade ve içtendi. Hesaps›zd›. günlerdi. Siyasi komiser yoldafl onu ça¤›raGemileri yak›p gelmifl ve ruhuyla bede- rak “Yahu Duran nedir bu bor madeni, niyle buradayd›. Bu birliktelik olunca el- de¤erli bir fley mi? Bunlar gündemlerine bette ki üretim de, yaratma da çok olacakt›. ald›klar›na göre bu iflte bir ifl vard›r” deYar›n daha a¤›r yükler omuzlama, daha ka- di. Duran kendinden çok emin bir flekilde r›fl›k sorumluluklar alma azmi ve kararl›l›- “Yok yoldafl, fazla de¤erli bir fley de¤il, ¤›nda flehit düfltü. bir ifle yaramaz” dedi. Siyasi Komiserin Duran (Murat Ar›cak) bölgede daha akl›na pek yatmam›flt›, ama bekleyelim naeski bir yoldaflt›. Burada yarat›lan de¤erle- s›lsa a盤a ç›kar diye düflünüyordu. K›sa

bir süre sonra borun 250 de¤iflik kullan›m alan› oldu¤unu, dünyada az bulunan de¤erli bir maden oldu¤unu ve büyük bir k›sm›n›n da Türkiye’de bulundu¤unu ö¤rendi¤imizde oldukça zor bir duruma düflmüfltü. Baflta siyasi komiser olmak üzere herkes ona hin hin bak›yor ve “yahu yoldafl senin bu bor çok k›sa sürede de¤erlendi. Nas›l baflard›n?” diyordu. O anda onun yerinde olmak istemezdim do¤rusu. Neler hissetti¤ini anlayabiliyordum. Çünkü benzer fleyleri ben de di¤er yoldafllar da çokça yaflam›flt›k. Aram›zda mühendisinden doktoruna, ö¤retmeninden iktisatç›s›na kadar her meslekten yoldafllar var. Ve herhangi bir sorun oldu¤unda kimin meslek alan›na giriyorsa ona soruluyor. Biz de okumufl olman›n verdi¤i “ayr›cal›kla”, herfleyi bilmemiz gerekiyormufl gibi sorulan her soruya bir cevap yap›flt›r›yor, zaman zaman da böyle zor durumlara düflüyorduk. (...) Gerillaya kat›ld›¤›nda düzenin flekillendirdi¤i pasif, kendine güvensiz kiflili¤in etkilerini tafl›yordu. Özellikle de askeri noktalarda kendine oldukça güvensizdi. Fakat örgütün ve kendisinin ›srarl› çabalar› sonucu ad›m ad›m geliflme göstermifl art›k sadece söylenenleri yapan de¤il, yeni fleyler üreten, yaratan bir düzeye gelmiflti. Art›k daha büyük sorumluluklar almak, kendi cephesinden mücadeleye, savafla daha büyük katk›larda bulunmak istiyordu. Kendini gelifltirme azmine iyice kavuflmufltu. Kitle faaliyetine gitmesi ilk oldu¤u için de çok heyecanl›yd›. Geçen y›lki kitle faaliyetleri onu hayli coflkuland›rm›fl, sürekli komutandan görevler, sorumluluklar istemeye bafllam›flt›. Yapamam, edemem kafas›ndan silinmiflti. Öyle ki toplu bir ajitasyon propaganda faaliyetinde toplanan köylülere siyasi komiserden sonra nöbetten dönen Duran yoldafl konuflmufl, hatipli¤ini göstererek, kendinden geçerek, boflal›rcas›na y›llar›n ac›s›n› ç›kar›rcas›na konuflmufltu. O kadar uzam›flt› ki siyasi komiserin dürtüklemelerine ra¤men susmuyordu. “Niye böyle yapt›n yoldafl?” dendi¤inde “ne yapay›m ilk defa böyle bir fley görüyorum” demiflti... Özellikle de yaflad›¤› bir çat›flma onu çok etkilemiflti. Bu çat›flmada yoldafllardan ayr› düflmüfl, arazi kavray›fl› çok zay›f oldu¤u halde gidip di¤er m›nt›kadaki yoldafllar› Bülent bulmufltu. Bu olay onda ciddi bir kendine güven yaratm›flt›. Böyle durumlarda annesinin söyledi¤i ve onu çok etkileyen bir cümleyi hat›rlat›rd› bize. Annesi ona “o¤lum sen evlensen de evine ekmek getiremezsin, açl›ktan ölürsün” diyormufl. Annem flimdi bu

halimi görse çok sevinir, mutlu olur diyordu. Tabi kendine olan güvenini art›ran bu çat›flmadaki tavr› yine Duranca olmufltu. Yaflanan ilk temas›n ard›ndan yüz metre ötesindeki konaklama yerini bulamad›¤› için yoldafllardan ayr› düflüyor ve oradan tek bafl›na yola ç›karak baflka bir ilde faaliyet yürüten di¤er m›nt›kadaki yoldafllar› buluyor! Çat›flman›n ard›ndan günlerce endifle içinde onu arayan yoldafllar bunu ö¤rendiklerinde; “Duran bir kez daha yan›ltt›” diyebiliyorlar yaln›zca. Ama flaflk›nl›¤›n yan›nda sevinç ve üzüntü de ayn› anda yaflan›yor. Yüz metre ötesindeki konaklama yerini bulamay›fl›na üzülürken günlerce o kadar karmafl›k arazide yürüyüp yoldafllar› bulmas›na ise seviniyorlar. Bu olay günlerce tüm yoldafl sohbetlerinin birinci gündem maddesiydi. Herkes bir yorum yap›yor, her kafadan bir ses ç›k›yordu. “Duran di¤er m›nt›kadaki yoldafllar› özledi¤i için oraya gitmifltir. Yoksa konaklama yerini bulamad›¤›ndan de¤il.” “K›sa mesafeli arazisi iyi de¤il ama iller aras› araziyi iyi biliyor.” “Arazinin bilinmeyen noktalar›n› keflfetmek için gitmifltir yoksa konaklama yerini istese bulurdu”. Ve siyasi komiserin yorumu daha farkl›yd›; “Huylu huyundan vazgeçmiyor yoldafllar. Yoldafl› kitle faaliyetine gönderdik duramad› geri geldi.” Bu yorumun nedenine gelince; Duran yoldafl daha önce sürekli karargah faaliyeti yürütmüfl, fakat buldu¤u her f›rsatta hareketli faaliyette yer alma talebini dile getirmiflti. Bu gitti¤i ilk kitle faaliyetiydi ve çat›flma da faaliyetin bafl›nda ç›km›flt›. Zorlu ve a¤›r bir süreçten geçiyoruz. ‹nançs›zl›¤›n, yabanc›laflman›n, bireycili¤in, yozlaflman›n al›p bafl›n› gitti¤i bir süreç. Bir yanda yokluk, yoksulluk, sömürü, bask› had safhada yaflan›rken, di¤er yanda çaresizlik, kadercilik, böyle gelmifl böyle gider felsefesi hakim. ‹flte böylesi süreçlerde devrimci olmak, devrimci kalmak daha zordur. Daha fazla bedel ödemeyi, emek sarfetmeyi, daha fazla fedakarl›¤› gerektirir. Duran bu zorlu sürecin omuzlay›c›s› ve yap›c›s›yd›. Kavgan›n en k›zg›n yerinde ön saflardayd›. Kendisiyle birlikte flehit düflen Ertürk R›za (Bülent Ertürk) gibi, Tokat’ta flehit düflen Süheyla (Emel K›l›nç) ve bu u¤urda kendilerinden önce kanlar›n› topra¤a ak›tan yüzlercesi gibi... Bir yoldafl›n


20

25

24 Ekim-6 Kasım 2003

Proletarya Tarih Yaz›yor: 1917 Ekim Devrimi

Kurulu sömürü çark›na vurulmufl bir ilk deneyimdi 1871 Paris Komünü. Yaln›zca 74 gün yaflayabilmifl olsa da proletaryaya bir ›fl›k yakm›fl, iktidar› elde etme yolunda, s›n›f mücadelesinde pekçok deneyimin edinilmesine ve dersler ç›kar›lmas›na sebep olmufltu. 1905 Burjuva Devrimi’nden önemli dersler ç›karan Lenin, devrimin burjuvazi önderli¤inde baflar›ya ulaflamayaca¤›n› ortaya koymufltu. Gerçek kurtulufl ancak iflçi s›n›f› önderli¤inde ezilen kitlelerin, emekçilerin silahl› mücadelesi ile kazan›lacakt›. Burjuvazi art›k ilerici misyonunu kaybetmiflti. Lenin, Ekim devrimiyle birlikte proleter devrimler ça¤›n›n bafllad›¤›n› söylemektedir. 9 Ekim günü gizlice Petrograd’a giden Lenin’le ertesi gün Merkez Komitesi’nin tarihi toplant›s› yap›ld›. Zinovyev ve Kamanev’in aleyhteki oyuna karfl›l›k, silahl› ayaklanma haz›rl›¤›na bafllan›lmas› ve bu ifl için

bir “komite” kurulmas›na karar verildi. Bolflevik Merkez Komitesi, 25 Ekim günü toplanacak olan 2. Tüm Rusya ‹flçi ve Askeri Sovyetleri Kongresi öncesinde iktidar›n ele geçirilmesine karar verdikten sonra Lenin, bu karar›n nedenlerini son gün MK üyelerine yazd›¤› mektupta flöyle belirtiyordu: “Yoldafllar, bugün için ayaklanmay› geciktirmenin ölüm oldu¤u gün gibi apaç›k ortadad›r. Yoldafllar› bütün gücümle inand›rma çabas›nday›m ki, flu anda herfley kopma noktas›na varm›fl bulunmaktad›r. Ki bunlar›, ne konferanslar, ne de kongreler (Sovyetler Kongreleri olsa bile) çözüme ba¤layamaz, bu sorunlar› ancak halklar, kitleler, silahlanm›fl kitlelerin savafl›m› çözümleyebilir. Eylemde duraklama ölüm demektir” diyordu. Ve tarihler 24 Ekim 1917’i gösterirken, silahl› ayaklanman›n tüm haz›rl›klar› tamamlanm›flt›. Saatler gecenin üçünü göste-

ÖZGÜR KEMAL KARABULUT MEZARI BAfiINDA ANILDI 20 Ekim 1997 y›l›nda Amasya’n›n Taflova ilçesinde bir ihbar sonucu ç›kan çat›flmada flehit düflen Halk savaflç›s› Özgür Kemal Karabulut Ankara Karfl›yaka’da bulunan mezar› bafl›nda an›ld›. Anma Parti ve devrim flehitleri için yap›lan sayg› duruflu ile bafllad›. Ard›ndan bir anam›z›n yazd›¤›; Kim demifl ki onlar öldü Onlar ölmediler yafl›yorlar Da¤larda dalga dalga köpük köpük Onlar yükseltiyor mücadeleyi “Ölmedi Onlar!” fliiri okundu. Söz alan Sultan Ana “Seni bir tek biz unutmam›fl›z, düflman da burda bak. Onlar da unutmam›fllar seni. Bugün otobüsler dolusu polisi buraya y›¤›yorlarsa bu hala senden korktuklar›n›n ve ölmedi¤inin kan›t›d›r. Yoldafllar›n yolundan dönmedi, mücadeleni sürdürüyor. ‹flte bu yüzden düflman bu kadar korkuyor” fleklinde konuflurken gözleri doldu. Anma s›ras›nda çevik kuvvet ve sivil polislerin y›¤›nak yapmas› dikkat çekti. Anma “Kavgan› sürdürece¤iz ve Zafer bizim olacak” fliarlar›yla son buldu. Anma sonras› Önder Gençaslan, Halil Türker ve Mahir Emsalsiz’in mezarlar› da ziyaret edildi. (Ankara)

rirken Aurore z›rhl›s›n›n top at›fl›yla K›fll›k Saraya sald›r› bafllad› ve birkaç saat içinde K›fll›k Saray ele geçirildi, bakanlar tutukland›. Kerenski, ABD elçili¤inin özel arabas›yla saraydan kaçt›. 25 Ekim günü 2. Sovyetler Kongresinde yeni iktidara iliflkin de¤iflik kararlar gündeme getirildi ve kararlaflt›r›ld›. Sabah›n ikibuçu¤unda yeni sosyalist hükümetin kurulufl kararnamesi okundu ve onayland›. 26 Ekim günü 2. Sovyetler Kongresi “bar›fl” üzerine ilk kararnamesini kabul etti. Bu kararnameyle, bütün savaflan halklar ve bunlar›n hükümetleri adil ve demokratik bir bar›fl için derhal görüflmeye ça¤r›ld›. Lenin’in kaleme ald›¤› Toprak Kararnamesi kabul edildi. Bu kararnameyle büyük toprak mülkiyeti derhal ve tazminats›z olarak geçersiz k›l›nd›. Toprak sahiplerinin arazileriyle tüm kilise, manast›r

ve Çar ailesine ait topraklar, hayvanlar ve tar›m araçlar›, binalar ve eklentileri Köylü Sovyetleri ve Bölge Toprak Komitesi’nin emrine verildi. Yine Rusya Halklar›n›n Haklar› Kararnamesi kabul edildi. Bu kararnamede “halklar aras›nda gönüllü ve güven verici bir birli¤in” oluflmas› için gerekli ilkeler ortaya konuldu. Böylece yaflam›n her alan›nda sosyalist ilkeler temelinde yeni bir toplumsal sistem, insanl›k tarihinde ortaya ç›kt›. Kendisinden sonra gelen devrimler için bir ›fl›k kayna¤› olan Ekim Devrimi, ›fl›¤›n› dünya halklar›n›n mücadelesinde yaymaya devam ediyor. Sovyetler Birli¤i her ne kadar Stalin’in ölümünden sonra ad›m ad›m kapitalizme geri dönmüfl olsa da sosyalizm, insanl›¤›n kurtuluflu olarak bilinçlerdeki yerini koruyor ve iflçi s›n›f› ve ezilen halklar›n mücadelesiyle büyüyor.

UNUTMAK ‹HANETT‹R! Aziz Gözetmen; 4 Kas›m 1979 tarihinde Urfa Viranflehir’de DDKD’li sosyal faflistlerce katledildi. Nubar Yal›myan; Ermeni milliyetinden olan Nubar Yal›myan, 5 Kas›m 1982’de Hollanda’da M‹T taraf›ndan katledildi. Yaflar Yi¤it; 30 Ekim 1980’de ‹stanbul Maltepe’de yoldafllar› ile birlikte bomba e¤itimi yapt›klar› bir s›rada elinde bomban›n patlamas› sonucu flehit düfltü. Halil ‹brahim Kater; Ekim 1980’de Urfa Siverek’te bir ev toplant›s›nda dikkatsizlik sonucu meydana gelen bir kazada flehit düfltü. Bar›fl Aslan: Yurtd›fl›ndan gelerek, devrimin bir neferi olmak amac›yla 1998 yaz›nda gerilla faaliyetine kat›ld›. 1 Kas›m 1999 tarihinde Tokat’›n Erbaa ilçesi H›zaralan Deresi Mevkii’nde TC askerleriyle ç›kan çat›flmada flehit düfltü. Cem Ergüldü: TMLGB ‹zmir Lise sorumlulu¤u görevini yürütürken, flehitlerden boflalan her mevziyi doldurman›n bilinciyle hareket eden Cem Ergüldü, ayn› y›l gerillaya kat›ld›¤› Bar›fl Aslan’la beraber flehit düfltü. Tuncay Çar›kç›o¤lu: TMLGB’yi ilk kuranlar aras›nda olan Tuncay Çar›kç›o¤lu, Kayseri, Sivas ve Çukurova’da faaliyet yürüttükten sonra 1989’da gerilla faaliyetine kat›l›r. 2-3 Kas›m 1992’de Tokat’›n Almus ilçesi

Ar›su köyü, Eskici Mezras›’nda ç›kan çat›flmada flehit düfltü. Necdet Oynargül; Kas›m 1980’de M‹T’ten Ahmet Öztürk’ün cezaland›r›lmas› eyleminin ard›ndan tutsak düfltü. ‹flkencede gösterdi¤i tavizsiz direniflin ard›ndan Ça¤layan’da bir gecekondu evine götürülerek katledildi. Tekin Çakmak; 30 Ekim 1983’te Hozat Inc›ga köyü k›rsal›nda TC güçleriyle Halk Ordusu gerillalar› aras›nda ç›kan çat›flmada flehit düfltü. Huriye Ç›tak; 28 Ekim 1991 tarihinde Hozat’›n Kurukaymak(Koçeri) köyünde ç›kan çat›flmada flehit düfltü. Osman Özcan Doyuranlar; Haziran 1982’de gözalt›na al›narak Ekim ay› içerisinde Edirne’de iflkencede katledildi. Hasan Yaflar; ‹zmit Gebze aras›ndaki otobanda iflçi temsilcisi olarak faaliyet yürüten Hasan Yaflar, 24 Ekim 1979 tarihinde çal›flt›¤› iflyerinde bafl›na vurulan darbelerle katledilerek tren yoluna at›lm›fl ve olaya kaza süsü verilmifltir. Daha sonra flantiye binas› TKP/ML militanlar›nca kurflunlanm›flt›r. H›d›r Aslan; 12 Eylül AFC’sinin birçok devrimciyi katletti¤i dara¤açlar›nda 25 Ekim 1984’te Devrimci-Yol kadrolar›ndan H›d›r Aslan da bafl› dik bir flekilde ölümü kucaklam›flt›r.


26

24 Ekim-6 Kasım 2003

20

Erkek egemen sistem kad›n› ezmeye, sömürmeye devam ediyor. Sistem kad›n›n her türlü cinsel istismara u¤ramas›na çanak tutarak her türlü insanl›k d›fl› muameleyi meflrulaflt›rma çabas›nda.

Ça¤d›fl› tasar› mecliste ‹flte ça¤d›fl› uygulamalardan birkaç örnek

▼ Namus cinayetlerine indirim yap›larak insan›n en temel hakk› yani yaflam hakk› hiçe say›l›yor! ▼ Tecavüz s›ras›nda k›zl›k zar› bozulmazsa (ki do¤um sezaryanla olursa da) ceza indirimi uygulan›r! ▼ Tecavüzcü ma¤durla evlendi¤inde kurtuluyor, 5 y›l evli kald›ktan sonra ayr›labiliyor! ▼ Tecavüz çocu¤un r›zas›yla oldu¤unda indirim yap›l›r! ▼ “Tecavüz cinsel organ yoluyla gerçekleflir” diyerek cop vs. ile yap›lan tecavüzler; tecavüz kategorisine al›nm›yor! ▼ Evlilik içi tecavüz, tecavüzden say›lmayarak kad›na verilen de¤er gözler önüne seriliyor.

N.A 13 yafl›nda bir çocuk ve tecavüze u¤rayarak hamile kal›yor. Fakat tecavüz s›ras›nda 13 yafl›ndaki N.A’n›n k›zl›k zar› y›rt›lmad›¤›ndan ne garip ifltir ki olay bir tecavüz olarak yorumlanm›yor. Olur da düflük yapacak olursa ve k›zl›k zar› y›rt›lmazsa tecavüz eden kifli ceza indiriminden faydalanacak ve az bir cezayla kurtulacak. Ya da N.A çocu¤unu do¤ursa da bu kez de tecavüzcü N.A ile evlenmeyi kabul ederse ceza almayacak. AB’ye uyum süreci çerçevesinde sözde “demokratikleflme” amac›yla ortaya at›lan yasa tasar›lar› TC’nin faflist, ça¤d›fl› yüzünü gözler önüne sermeye devam ediyor. Erkek egemen sistemde elbette ki kad›n›n ikinci s›n›f vatandafl say›lmas› ya da insan kategorisine sokulmamas› do¤ald›r. Kad›n insandan say›lmayacak davran›fllara maruz b›rak›l›rken; onu her türlü haktan yoksun b›rakan, hatta en temel hakk› yaflam hakk›n› dahi elinden alan ve al›nmas›na katk› sunan sistem, bu insanl›k d›fl› uygulamalar› ve yasalar›yla da ilerleme ad› alt›nda asl›nda köhnemifl zihniyetlerini ortaya döküyor. Bu insanl›k d›fl› cezalar› yaratan sistem de¤iflmedi¤i sürece de bu olaylar sürecek. Yedisinden yetmifline kad›nlar tecavüze, tacize ve öldürülmeye varan uygulamalarla karfl› karfl›ya kalmaya devam edecek. Bu uygulamalar yasalarla ya da cezalarla elbette ortadan kald›r›lmaz. Bu örümcek tutmufl kafalar toplumun en alt kesiminden en üste iktidara kadar de¤iflmedi¤i süreci –ki bu bir sistem sorunudur- elbette bu ve benzeri olaylar devam edecektir. Çünkü sistem pislik üretmeye devam ediyor. Fakat de¤iflmeyecek diye de bu yasalara göz yumacak de¤iliz. Tüm bunlar› meflrulaflt›ran iktidar elbet-

te ki tecavüzcülerin, katillerin ve tüm pisliklerin ayn› zamanda orta¤›d›r. Çünkü bu ak›l almaz, insanl›k d›fl› uygulamalar toplumun her kademesinde yaflan›yor. Kad›n›yla, erke¤iyle yaflad›¤›m›z toplumda kad›n iki kez eziliyor, horlan›yor. Çünkü kad›n eme¤inin yan›s›ra cinsel kimli¤iyle de sömürülüyor. Evde kocas›, iflyerinde patronu, karakoldajandarmada sözde güvenlik güçleri taraf›ndan her an tacize, tecavüze maruz kalabiliyor. Ve de bu insanlarla evlenmeyi kabul etti¤i zaman ceza indirimi uygulan›yor ya da hiç ceza alm›yor. Devlete göre kad›n bir meta, herkesin kullanabilece¤i bir eflya olarak görülüyor, ki bu anlay›fl son ç›kar›lmaya çal›fl›lan yasa tasar›s›n›n maddelerinde de görülüyor. Evlere, yatak odalar›na kadar giren devlet kocalar›n efllerine tecavüzünü bile onayl›yor. Neden? Çünkü kad›n›n söz hakk› yok. Neden? Çünkü kad›n erke¤in mülkiyetinde olan bir metad›r... vs. vs.

Ya çocuklar, çocuklar›n tacizde r›zas›(!) oldu¤unda taciz ve tecavüz eden kifliye ceza indirimi uygulanabilecek. Böylesine ahlaks›zca bir yasa önerisi de elbette emperyalistkapitalist yoz sistemin geldi¤i aflaman›n boyutunu çok aç›k bir flekilde gösteriyor. Çocuklar›n 18 yafl›n› doldurmadan reflit say›lmad›¤›, her konuda ebeveyn imzas›na baflvuruldu¤u ülkemizde “tecavüz çocu¤un r›zas›yla” oldu¤unda indirim yap›l›p, yap›lmayaca¤› tart›fl›l›yor. Hangi zihniyet böyle bir anlay›fl› kabul eder? Namus cinayetlerinde ceza dörtte bir iniyor Kad›n insan olarak de¤il de cinsel meta arac› olarak görüldü¤ünden erke¤inin mal›d›r ve d›flar›ya “yan gözle” bakamaz. Hayat›n her türlü yükünü erke¤in yükü de dahil tafl›mak zorundad›r. Bu arada k›skançl›k, bizim gibi yar›-feodal, kendine güvensiz kiflilikler yaratan toplumlarda çok yo¤un olarak yaflan›yor. Ve devletin bu kifliliklere sundu¤u bu yasayla birlikte en ufak k›skançl›klar bile öl-

Gülbahar Gündüz dosyas› “san›k polis olmad›¤›” gerekçesiyle

Ardahan’da 11 y›ld›r kad›n do¤um uzman› yok

RAFA KALDIRILDI ‹çiflleri Bakanl›¤›’n›n DEHAP ‹stanbul Kad›n Kollar› Yöneticisi Gülbahar Gündüz dosyas›n› ‘san›k polis olmad›¤›’ gerekçesiyle rafa kald›rmas›n›n üzerine ‹HD ‹stanbul fiubesi bir bas›n aç›klamas› yapt›. Gülbahar Gündüz, avukatlar› Nermin Selçuk, Baran Do¤an ve Eren Keskin ve çok say›da kad›n örgütü temsilcisinin kat›ld›¤› aç›klamada konuflan Eren Keskin, “‹çiflleri Bakanl›¤›’n›n söz konusu dosyay› ifllemden kald›rmas›, iflkencenin bir devlet politikas› oldu¤unun en aç›k ifadesidir. Bu kadar k›sa bir sürede nas›l sonuca ulaflm›fllar ki, dosyay› ifllemden kald›rm›fllar? Acaba bu olay›n failleri polis mi, J‹TEM mensubu mu diye neden araflt›r›lmad›?” dedi. DEHAP’›n kad›n ve erkek üyelerine yönelik birçok kaç›r-

ma olay› yafland›¤›na ve bunlarla ilgili olarak derneklerine çok say›da baflvuru yap›ld›¤›na dikkat çeken Keskin, flöyle konufltu: “Bu olaylar›n büyük bir k›sm› J‹TEM taraf›ndan gerçeklefltirildi. Bunu da J‹TEM yapm›fl olamaz m›? Yine ‹çiflleri Bakanl›¤›’n›n bu dosyay› rafa kald›rmas› bir anlamda yarg›ya da sen de kapat mesaj›d›r. ‹çiflleri Bakanl›¤› bu karar›n Mardin’de 405 askere aç›lan davayla bir ba¤lant›s›n›n olup olmad›¤›n›, yani bu k›zg›nl›kla verilen bir karar olup olmad›¤›n›n aç›klamas›n› yapmak zorundad›r.” Av. Nermin Selçuk, tecavüz ve iflkence olay›na iliflkin yapt›klar› baflvurular sonucunda adli ve idari makamlarca iki ayr› soruflturma aç›ld›¤›n› hat›rlatarak, “Adli soruflturma Gaziosmanpafla Cumhuriyet Savc›l›¤›’nca yürütül-

dürme sebebi olabilecek. ‹flte sözde demokratikleflme sürecindeki ülkemizde insana, insan›n en temel hakk› olan yaflam hakk›na duydu¤u sayg›n›n nas›l da devlet eliyle ayaklar alt›na al›nd›¤›n›n göstergesi. Evlilik d›fl› çocuk öldürene indirim Çocuklar aras›nda ayr›m olur mu? Do¤duktan itibaren herkesin yaflamaya hem de insana yak›fl›r flekilde yaflamaya hakk› vard›r. Çocuklar yar›n›m›z diyoruz, ahkam kesip duruyoruz. Al›n size bir ça¤d›fl›, hatta insanl›k d›fl› düflünüfl biçimi. Böylesi ça¤d›fl› uygulamalara elbet herkesin söyleyece¤i birfleyler var. Fakat k›namak yetmiyor. Böylesi bir yasa Meclisten geçti¤inde tüm kad›nlar›n ve kendisine demokrat›m diyen erkeklerin söyleyece¤i, yapaca¤› birfleyler olmal›. Bu insani oland›r. Birfleyleri de¤ifltirmek bu ça¤d›fl› gidiflata dur demek elbette ki bizim elimizde. Yeni yasa tasar›s›nda ortaya konan maddelere bakt›¤›m›zda herbiri birbirinden köhnemifl, gerici ve yobaz. Herbiri kad›n› yok sayan bir anlay›fl›n ürünü. Sorgulanmas›, yarg›lanmas› ve dehfletle karfl› durulmas› gereken bir anlay›fl. Bize, kad›nlara düflen; kimli¤imize, bedenimize ve onurumuza sahip ç›kmak. Erke¤in arkas›nda de¤il, yan›nda yürümek. Çünkü yar›nlar s›n›f bilinçli kad›nlar ve erkeklerin omuzlar›nda yükselecek. Önce kendi beynimizdeki tabular› y›kmal›y›z ki; “biz var›z, biz insan›z” diyebilelim. Biliyoruz ki kavgada kendini ispatlam›fl birçok kad›n var ve mücadele etmeden hiçbir fley kazan›lm›yor. Yar›nlar› güzellefltirecek olan bizleriz…

mekte olup halen devam etmektedir. ‹dari soruflturma ise ‹stanbul Emniyet Müdürlü¤ü taraf›ndan yürütülmekteydi. Ancak idari soruflturma dosyas›n›n ifllemden kald›r›ld›¤› 15 Ekim tarihinde ‹HD’ye tebli¤ edilmifltir. Dosyan›n ifllemden kald›r›lma gerekçesi ise ‘san›k durumunda herhangi bir emniyet mensubunun bulunmamas›’ olarak gösterilmifltir. Bu karar yasaya ve hukuka ayk›r› olup karar›n siyasi oldu¤u da aç›kt›r” diye konufltu. (H. Merkezi)

Türkiye’nin en küçük ili ünvan›na sahip olan Ardahan’da 11 y›ld›r kad›n do¤um uzman› bulunmuyor. Daha önce Kars’a ba¤l› bir ilçe olan; 1988 y›l›nda il statüsü verilen Ardahan’da Devlet Hastanesi’ne 11 y›ld›r kad›n do¤um uzman› atanm›yor. Hastanede ayr›ca göz, ortopedi, kulak-burun-bo¤az, fizik tedavi doktoru da bulunmuyor. 5 ilçesi, 3 beldesi ve 232 köyü ile nüfusu 200 bin civar›na dayanan kentin sa¤l›k ocaklar›nda hemflire, ebe ve yard›mc› personel s›k›nt›s› yaflan›yor. 100 yatakl› Ardahan Devlet Hastanesi’nde daha çok acil hastalara hizmet verilirken, di¤er hastalar özellikle Kars ve Erzurum gibi illere sevk ediliyor. Günde en az 50-60 hastan›n baflvurdu¤u hastanelerde, daha çok pratisyen doktorlar hizmet veriyor. (D‹HA)


27

20

24 Ekim-6 Kasım 2003

2. Uluslararas› Kitap Fuar› yap›ld› rimiz insanl›k için üzerimize düfleni yapaca¤›z” dedi. ‹lginin yo¤un oldu¤u dinletide Nihat Behram bugüne kadar yay›nlanm›fl fliir kitaplar›ndan seçme fliirler okudu. fiiir aralar›nda Türkiye’nin gündeminde olan konular› de¤erlendiren Behram, yurtd›fl› Partizan okurlar›ndan selam getirdi¤ini belirterek salondakilere “bugün bu toplant›da bulunan insan say›s›n›n 100’le çarp›m› kadar flehit vermifl bir harekettir Partizan” dedi. “Dua” adl› son fliirini okuyan Behram “Bu fliiri flu anda uranyumla tan›flmam›fl çiçekler aras›nda yetiflen çocuklar büyüsün diye okuyorum” dedi. CNR EXPO’da düzenlenen 2. ‹stanbul Uluslararas› Kitap Fuar› 10 Ekim 2003 tarihinde etkinliklerine bafllad›. 19 Ekim’de son bulan fuarda ç›kard›¤› kitaplar›yla Umut Yay›mc›l›k da yerini ald›. Düzenlendi¤i yerin merkezi olmamas› nedeniyle kat›l›m›n düflük oldu¤u fuarda Umut Yay›mc›l›k stand›na gözle görülür bir ilgi mevcuttu. Düzenledi¤i panel, fliir dinletisi, karikatür sergisi, imza günleriyle bu durumu pekifltiren Umut Yay›mc›l›k ilk olarak 11 Ekim’de Nihat Behram’la fliir dinletisi yapt›. Etkinliklerde gerekli gördü¤ü birkaç konunun alt›n› çizen Nihat Behram “Kanl› bir iflgalin yan›bafl›nda, o kanl› iflgale legalite

kazand›rmaya karar veren bir hükümete sahibiz” diyerek Irak’a Türk askeri gönderme tezkeresini Meclis’ten geçirenlere ithafen “insano¤lu Lenin gibi liderler görmüflken Bush gibi, Tayyip gibi insanlara nas›l lider diyebiliriz? Ç›tam›z› yüksek tutmal›y›z” vurgusunu yapt›. 68 kufla¤›n›n verdi¤i mücadeleye de¤inerek “Biz hiçbir zaman, tarihte bizim için ölen arkadafllar›m›z oldu¤unu unutmamal›y›z. Bizim arkadafllar›m›z dara¤ac›na ›sl›k çalarak gittiler Denizler gibi. K›z›ldere’de katledildiler Mahirler gibi. Diyarbak›r’da ser verip s›r vermedi ‹brahim Kaypakkayalar gibi. Bugün Gonzalo yerin 7 kat dibinde bizim için yat›yor. Biliyorum ki herbi-

AB’YE UYUM YASALARI VE DÜfiÜNCE ÖZGÜRLÜ⁄Ü TARTIfiILDI

Umut Yay›mc›l›k taraf›ndan düzenlenen bir di¤er etkinlik ise 17 Ekim 2003 tarihinde “AB’ye Uyum Yasalar› ve Düflünce Özgürlü¤ü” konulu panel oldu. Panele Umut Yay›mc›l›k’tan U¤ur Parlak, gazeteci-yazar Rag›p Zarakolu ve Temel Demirer kat›ld›. U¤ur Parlak aç›l›fl konuflmas›n› yapt›ktan sonra sözü Temel Demirer’e b›rakt›. Avrupa Birli¤i’nin emperyalist bir birlik oldu¤unun alt›n› çizen Demirer, emperyalist siyasetin insan haklar› ve demokrasi getirece¤ini beklemenin bir hayal oldu¤unu belirtti. Tüm dünyada haklar›n s›n›f mücadeleleriyle kazan›ld›¤›n› belirten Demirer; gerçek an-

“OO, denizde bal›k adam, karada a¤aç adamd›” As›l ad› Cevat fiakir Kabaa¤açl› olan Halikarnas Bal›kç›s› 1890’da do¤du. ‹lkö¤renimini Büyükada Mahalle Mektebi’nde, ortaö¤renimini Robert Koleji’nde yapt› (1904). Oxford Üniversitesi’nde dört y›l Yak›n Ça¤lar Tarihi okudu, üniversiteyi orada bitirdi. ‹stanbul’a dönünce Resimli Ay, ‹nci vb. dergilerde yaz›lar yazd›, kapak resimleri ve süslemeler yapt›, karikatürler çizdi (1910-1925). 1925 y›l›nda bir öyküsü yay›nlan›r Cevat fiakir’in Resimli Hafta dergisinde. “Hapishanede idama mahkum olanlar, bile bile as›lmaya giderler” bafll›¤›yla yay›nlanan bir öykü nedeniyle ‹stiklal Mahkemesi taraf›ndan yarg›lanarak 3 y›l sürgüne mahkum edilir ve yeni bir yaflam›n bafllang›c› olan bu sürgünle 25 y›ll›k Bodrum yaflam› bafllar Cevat fiakir’in. Bodrum’un Karya dönemindeki ad›ndan esinlenerek Halikarnas Bal›kç›s› lakab›n› kullan›r eserlerinde. Cezas›n›n son yar›s›n› ‹stanbul’da geçirdikten sonra yeniden döndü¤ü Bodrum’da kal›r. 1947’de ‹zmir’e yerleflen Halikarnas Bal›kç›s›, k›z›n›n anlat›m›na göre ilk ve son romanlar›n› ‹zmir’de yazar. 13 Ekim 1973’te bu kentte ölen Kabaa¤açl› çok sevdi¤i Bodrum’a gömülür. Ölümünün üzerinden y›llar geçtikten sonra; ‹zmir Kültürpark’ta 1500 metrekarelik alanda

Halikarnas Bal›kç›s› Cevat fiakir Kabaa¤açl›’n›n an›s›na “Halikarnas Bal›kç›s› Bitkili¤i” oluflturulur. Halikarnas Bal›kç›s› Cevat fiakir Kabaa¤açl›’n›n k›z› ‹smet Noonan babas›n› “babam deyince akl›ma deniz, a¤aç ve orman geliyor. Bu bitkilik babam› çok iyi simgeliyor” diyerek ifade etti. Yazar fiadan Gökoval› ise “O, denizde bal›k adam, karada a¤aç adamd›” diyerek tan›mlad› Cevat fiakir’i. fiükrü Kocagöz, bitkili¤in düzenlenmesinde Kabaa¤açl›’n›n deniz ve do¤a sevgisinden esinlendi¤ini ve Kabaa¤açl›’n›n Türkiye’ye ilk kez getirerek romanlar›na konu etti¤i 45 çeflit bitki ile Bodrum’u sembolize eden a¤aç ve zeytinlerin yer ald›¤›n› da belirtti. ESERLER‹: Roman: Agata Burina Burinata, Bulamaç, Deniz Gurbetçileri, Ötelerin Çocuklar›, Turgut Reis, Uluç Reis. Deneme: Alt›nc› K›ta Akdeniz, Düflün Yaz›lar›, Anadolu Efsaneleri, Hey Koca yurt, Anadolu Tanr›lar›, Merhaba Anadolu, Anadolu’nun Sesi, Arflipel, Sonsuzluk Sessiz Büyür. Hikaye: Gençlik Denizlerinde, Egeden Denize B›rak›lm›fl Bir Çiçek, Çiçeklerin Dü¤ünü, Dalg›çlar, Mavi Sürgün, Parmak Damgas›. Çocuk Kitaplar›: Denizin Ça¤r›s›, Gülen Ada, Yol Ver Deniz.

lamda ülkeye demokrasi gelmesi için verilecek s›n›f mücadelesinin öneminin alt›n› çizdi. Rag›p Zarakolu ise AB’ye Uyum Yasalar›’n›n teker teker ç›kmas›na ra¤men pratik uygulamada demokrasi ad›na bir geliflmenin olmad›¤›n› belirtti. Kitap toplatmalar›n ve kitaplar hakk›nda aç›lan davalar›n sürdü¤ünü belirten Zarakolu, sistemin özünde devam etti¤ini belirtti. U¤ur Parlak ise Avrupa Birli¤i’nin ekonomik anlamda bir kölelefltirme oldu¤una dikkat çektikten sonra panelin ikinci bölümüne geçildi. ‹kinci bölümde panele kat›lan dinleyiciler Uyum Yasalar›yla ilgili görüfllerini belirtip panelistlere sorular sordu. Soru cevap k›sm›ndan sonra panel sona erdirildi. Umut Yay›mc›l›k, gerçeklefltirdi¤i etkinliklerin yan›s›ra “Savafl ve ‹nsan” konulu bir de Karikatür Sergisi açt›. Karikatürist Recep Ayd›n’›n çizimlerinden oluflan, savafl›n ve do¤a tahribat›n›n konu al›nd›¤› Karikatür Sergisi de fuar› ziyaret edenlerin be¤enisine sunuldu. Küba Dostluk Derne¤i de 12 Ekim’de Küba Ankara Büyükelçisi’nin kat›ld›¤› bir etkinlik düzenledi. Büyükelçi Miguel Lamazares etkinlikte yapt›¤› konuflmada Küba’y› anlatarak Amerika’n›n bu ülkeye yönelik bask›lar›na dikkat çekti. Fuar süresi boyunca birçok yay›nevi ve dernek çeflitli konularda etkinlikler ve paneller düzenledi. (‹stanbul)

Ayd›nlanman›n saf›nda bir yazar;

Fakir Baykurt 1999’un sonbahar›nda kaybetti¤imiz önemli yazarlar›m›zdan birisi Fakir Baykurt. Yaflam› boyunca Anadolu’yu tüm ç›plakl›¤›yla anlatm›fl bir yazar›m›z O. 1997 y›l›nda yazd›¤› otobiyografisinde ise flöyle anlat›yor kendisini; “Dikenlerin aras›ndan ç›k›p gelmifl bir yazar›m ben. Yüzy›llarca karanl›kta b›rak›lm›fl köylerinde birinden, Alçaköy’denim. Ailem yoksuldu. K›r, bay›r k›rk iki dönüm topra¤›m›z vard›. Birkaç yerde anlatt›m, anam babam okuma yazma bilmiyordu. Köyümüze geçten aç›lan ilkokul yaln›z üç s›n›fl›yd›. Evimizde bir tek kitap yoktu. Cumhuriyet beni götürdü, açt›¤› Köy Enstitüsü’nde e¤itti, ö¤retmen yapt›; elime kalem verdi, yurdun yazarlar› aras›na katt›. fiimdi düflünüyorum, yokluktan geliyorum. Cumhuriyete elbet teflekkür ediyorum, ama onun için ölmüyorum. Yazar›n görevi flakflakç›l›k de¤ildir. O devlet on y›l sonra, gericileri sevindirmek için okudu¤um Köy Enstitüsünü kapatt›... Kendim üstüne yazd›¤›m yaz›y› noktalamadan, nas›l biri oldu¤umu daha iyi anlatabilmek için flunu da belirteyim: Ben çok emekli ayl›¤› al›p bir köfleye k›vr›laca¤›ma, halk›m›z üstüne bu türden kültür politikas› uy-

gulayanlarla, kad›nlar›m›z› karanl›kta b›rakanlarla savafl›m› daha do¤ru bulurum. Bir gün biz bu kafada olanlar, karfl›m›zdaki demagog tak›m›n› yenece¤iz, buna inan›yorum. Eninde sonunda, hem yurdumda, hem dünyada savafl›m kazanacak. Don Kiflotlar tak›m›nda ben de bulunaca¤›m. De¤erimi bilen bilsin, bilmeyen ard›mdan gülsün. V›z gelir, t›r›s gider bana.” 70 yafl›nda bile yazmaya doymayan yorulmaz bir ö¤retmen, örgütlemeci ve ayd›n bir yazar›m›z olan Fakir Baykurt yazd›¤› öykü ve romanlarla birçok ödüle de imza att›. Yazar›n baz› eserleri ise flöyle; Y›lanlar›n Öcü, S›n›rdaki Ölü, Saka Kufllar›, Anadolu Garaj›, Köygöçüren, T›rpan, Kara Ahmet Destan›, Yar›m Ekmek...


24 Ekim-6 Kasım 2003

20

28

fiiflecam iflçisi direnmeye devam ediyor “Bundan sonra da sendikaya göre hareket edece¤iz. Sonuçta örgütlü olmak istedi¤imiz için bunlar› yaflad›k. Örgütlüysek e¤er hiçkimse kendi bafl›na hareket edemez.” Kristal-‹fl Sendikas›’na üye olduklar› için iflten at›lan Eskiflehir Paflabahçe iflçileri, 16 Ekim 2003 tarihinde ‹stanbul’a gelerek, Levent metrosu önünden Paflabahçe Genel Müdürlü¤ü önüne kadar yürüdüler. Dört y›ld›r üyesi olduklar› Çimse-‹fl Sendikas›’n›n patronla uzlaflmac› bir çizgi izlemesi nedeniyle Eylül 2003’te toplu bir flekilde Kristal‹fl’e geçen 350 iflçi iflten at›lm›flt›. At›ld›klar› günden itibaren iflyerlerini terketmeyen, fabrika önüne çad›r kurup aileleriyle birlikte kalan iflçiler, sendika seçme haklar›n›n tan›nmas› ve insan onuruna yak›fl›r bir flekilde çal›flmak için mücadele ediyor. Bu amaçla 16 Ekim Perflembe günü taleplerini bu kez de ‹fl Bankas› 3 No’lu Kule’de Genel Müdür olan Do¤an Ar›kan’a yaklafl›k 1000 imzal› dilekçeyi ileterek dile getirmek istediler. S›k s›k “Açl›ktan ölmeyiz, biz bu yoldan dönmeyiz”, “Eskiflehir yoksa sözleflme de yok”, “Yaflas›n s›n›f dayan›flmas›” sloganlar›n› atan iflçilerin dilekçeleri vermesi, polis taraf›ndan engellendi. Belediye-‹fl’e üye olduklar› için iflten at›lan ‹fiMER iflçileri; Bak›rköy Sümerbank iflçileri; TÜMT‹S Genel Merkezi; Cam-‹fl Yal›köy Maden ‹flçileri; Gebze, Topkap› ve Lüleburgaz Cam iflçilerinin destek verdi¤i eylemde Kristal-‹fl Genel Sekreteri R›za Sami Aydo¤an ve Türk‹fl 1 No’lu Bölge Baflkan› Faruk Büyükkucak birer konuflma yapt›. Yapt›klar› konuflmalarda Çimse-‹fl Sendikas›’n›n sendika k›r›c›l›¤› ve iflçi simsarl›¤› yapt›¤›n›, fiiflecam yönetiminin ise tahammül s›n›rlar›n› zorlad›¤›n› ve art›k iflçilerin iradesinin tan›nmas› gerekti¤ini vurgulad›lar. “Nerede ça¤dafl iflveren”, “Nerede ifl güvencesi”, “Sendikama dokunma, tercihime kar›flma”, “Kristal-‹fl’i seçtik

suç mu?” yaz›l› dövizleri tafl›yan iflçiler ad›na konuflan iflyeri temsilcisi ‹smail Ayar ise “Biz milyarlar istemiyoruz. Biz haklar›m›za sayg› istiyoruz hepsi bu. 20 gün bekledik. Daha da bekleriz. Açl›ktan ölmeyiz, bizi açl›kla terbiye etmeye kalkanlar yan›l›yorlar. Paran›n gücünün yetmeyece¤i fleyler vard›r” dedi. Yaklafl›k 1000 kiflinin kat›ld›¤› eylemde babalar›na destek vermek için önlükleriyle gelen çocuklar ise “Do¤an amca babam› neden iflten att›n” yaz›l› dövizleri tafl›d›lar. Eylemlerinin son olmayaca¤›n›, iflbafl› yapana kadar mücadelelerinin devam edece¤ini belirten iflçiler “tekrar görüflece¤iz” diyerek eylemi sonland›rd›lar. “MÜCADELEM‹Z SÜRECEK” Kimi zaman günde 14 saat gibi uzun bir süre oturmadan çal›fl›yorlar. Kimi zaman evlerine dahi gidemiyorlar. Mesaileri yaz›lm›yor ya da ödenmiyor. Yaflad›klar› bu ve buna benzer sorunlar› çözmek için sendikalar›n› de¤ifltiren, bu sefer de iflten at›lan fiiflecam iflçileri kendi s›k›nt›lar›n› kendileri anlatt›lar. -Gülsen Demir: Yaklafl›k 20 gündür fabrikan›n önünde bekliyoruz. 20 gündür vardiya vardiya iflçi ç›kart›m› oluyor. Bunlar›n içerisinde benim eflim de bulunuyor. Yani sürekli içeride bask› görü-

yorlar, sendika de¤ifltirdikleri için. Noter bile ay›rtt›lar sendikal haklar›ndan vazgeçmeleri için. Bilmiyorum nereye kadar böyle direniflimiz sürecek? Biz eflimin sonuna kadar yan›nday›z. -Burada senin eflin gibi iflten at›lan baflka iflçiler de var. Size destek vermeye gelmifller… Gülsen Demir: Evet çok fazla. Genelde hep buradalar iflten at›lanlar. Destek vermeye gelmifller. Di¤er fabrikalardan da geldi. Bundan sonra da gelece¤ine eminim. Abdullah Demir: Ben iflime geri dönmek istiyorum. Baflka birfley istemiyorum. -Patron flu anda çal›flan iflçilere nas›l bir tutum sergiliyor? Abdullah Demir: ‹çeri giremedi¤imiz için bilemiyorum. ‹çeride hala bask›lar devam ediyormufl. fiu an bile hala içeride sendikas›n› de¤ifltirmeyen arkadafllara sendikan›z› de¤ifltirin diye bask› yap›yormufl. -Sendikas›n› de¤ifltiren iflçiler oldu mu bu bask›lar karfl›s›nda? Abdullah Demir: Çok az. Onlar›n da ailelerinden, di¤er istemedi¤imiz sendikan›n örgütlü oldu¤u yerlerde çal›flan akrabalar›n› iflten ç›kartmakla tehdit edip öyle de¤ifltirdiler.

-Bize 20 günlük süreci anlat›r m›s›n›z? Serdar Demirk›r: Eskiflehir Paflabahçe Fabrikas›’nda arkadafllar›m›z 4 y›ld›r di¤er sendikada çal›flmaktayd›. 4 sene sonunda o sendikay› terkettiler. Kristal-‹fl Sendikas›’na geçmeyi uygun gördüler. Ve noter huzurunda tamam› Kristal-‹fl’e geçti. Bunlar›n sendikaya geçmesinden sonra patron 350 arkadafl›m›z› iflten att›. Tek hedef Kristal-‹fl’i b›rak›n Çimse-‹fl’e geçin. Arkadafllar da 4 senedir Çimse-‹fl’te çal›flm›fl, memnuniyetsizliklerini dile getirip “Kristal-‹fl’ten dönmeyece¤iz, ekme¤imiz, afl›m›z, sendikam›z Kristal-‹fl’tir” diyerek kap›n›n önünde 20 gündür eylemlerini sürdürüyorlar. fiu anda çal›flan arkadafllar›n tamam› da her saat, her dakika patron taraf›ndan bask› alt›nda çal›flmakta. Bu iflte kararl›y›z. Ben Çay›rova çal›flan› olarak Eskiflehir olaylar›n› k›n›yorum. Arkadafllar›m›n tamam›n›n yan›nday›m. Benim toplu sözleflme hiç umurumda de¤il. Eskiflehir’deki arkadafllar›n baflar›l› olmas› için buraday›m. -Çimse-‹fl üyesi iflçilere bask› yap›l›yor mu? Serdar Demirk›r: Patron Çimse-‹fl’te örgütlü arkadafllara kesinlikle yapm›yor tam tersi. Çimse-‹fl’teki arkadafllara çok güzel, flefkatli, babacan bir tav›rla onlar›n mutlulu¤u huzuru için elinden geleni yap›yor. Bunun karfl›l›¤›nda da Kristal-‹fl üyelerine ise anlafl›lmaz bir yasad›fl› bask› oluflturmufl vaziyette. -Fabrika önünde çad›r kurdunuz, ‹stanbul’a gelip dilekçe gönderdiniz. Bundan sonra sesinizi duyurmak için ne gibi eylemlilikler düflünüyorsunuz? Serdar Demirk›r: Bundan sonra da sendikaya göre hareket edece¤iz. Sonuçta örgütlü olmak istedi¤imiz için bunlar› yaflad›k. Örgütlüysek e¤er hiçkimse kendi bafl›na hareket edemez. Kristal-‹fl nas›l hareket etmemizi isterse öyle yapaca¤›z. (‹stanbul)


20

29

24 Ekim-6 Kasım 2003

‹fiMER iflçilerinden eylem

‹fl Bankas› kuruluflu olan ‹fiMER temizlik flirketinde çal›flan ve Belediye-‹fl’e üye olduklar› için iflten ç›kart›lan 150 iflçi biraraya gelerek iflten ç›kart›lmalar›n› ve patronun tutumunu protesto ettiler. Belediye-‹fl ve ‹fiMER yönetimi aras›nda yap›lan görüflmelerde patronun verdi¤i sözleri yerine getirmesini bekleyen iflçiler, zihniyetin de¤iflmedi¤ini belirterek patronun dürüst davranmad›¤›n› ö¤rendiklerinde, erteledikleri eylemlerini sendikayla birlikte gerçeklefltirme karar› ald›klar›n› söylediler. 15 Ekim 2003 tarihinde ‹fl Bankas› Kuleleri önünde biraraya gelen ‹fiMER iflçisine Petrol-‹fl 1 No’lu fiube, Türk-‹fl Bölge Baflkan› Faruk Bü-

yükkucak, Kristal-‹fl Topkap› fiubesi, Teksif Bak›rköy iflçileri, Yol-‹fl 1 No’lu fiube ve fiiflli Belediyesi iflçileri de destek verdi. “Birlik mücadele zafer”, “Sendikal› olmak anayasal hakm›fl, iflten at›ld›k”, “Zafer direnen emekçinin olacak”, “Sendika hakk›m›z engellenemez” yaz›l› dövizler tafl›yan iflçiler ad›na bas›n metnini okuyan Belediye‹fl 2 No’lu fiube Baflkan› Hasan Gülüm, “Emekçiler üzerinde yürütülen anti-demokratik tutumda ›srar edilirse hakl›l›k ve meflruiyetten alaca¤›m›z güçle üyelerimiz için, sonuç al›n›ncaya dek mücadele içerisinde olaca¤›m›z›n bilinmesini isteriz” dedi. Eylemde s›k s›k “Yaflas›n s›n›f dayan›flmas›”, “Ekmek yoksa bar›fl da yok”,

“Irak halk› yaln›z de¤ildir”, “‹flçiler kardefltir, sermaye kallefltir”, “Gün gelecek devran dönecek, hainler halka hesap verecek” vb. sloganlar at›ld›. Eylem sonras›nda bugüne gelinene dek yaflan›lanlar› kendi cephelerinden anlatmas› için görüfltü¤ümüz iflçiler sendikal örgütlülü¤e neden ihtiyaç duyduklar›n›, bu süreçte yaflad›klar›n› ve patronun tutumunu anlatt›lar. Muhammed Güney: Burada çal›flan 230 tane personelin tamam› tafleron firma kanal›yla girdiler ifle. Aradan belli bir süre geçtikten sonra patronla tafleron firma aras›nda yap›lan bir anlaflma üzerine iflçilerin %50’sinin ‹fiMER’e geçifli sa¤land› -2002 y›l›n›n 5. ay›nda- Bu süre içinde iflçiler makul bir ücretle çal›fl›rken %5, %4, %6’l›k zamlarla 245 milyon al›rken 2003 y›l›n›n bafl› itibar›yla 2002 sonu 230 milyon liraya düfltü maafllar. Bunun üzerine patronla tafleron anlaflmas› aras›nda yine bir anlaflma sa¤layarak tafleron iflçilere belli bir ücret ekstradan verilmeye baflland›. Yani resmi evraklarda görülmeyen bir 30 milyon lira tafleron firma taraf›ndan verilmeye baflland›. Bu süreç böyle devam ederken en son bize Irak savafl›n› bahane gösteriyorlard›. Son alt› ayl›k dönemde yap›lan zam oran› çok komik bir orand›. Ücretlere 5 milyon gibi bir zam yap›ld›. Bunun üzerine tüm arkadafllarla birlikte bir aray›fl içine girdik. Çünkü sözümüzü anlatabilece¤imiz, sesimizi duyurabilece¤imiz karfl›m›zda bir muhatap yok. Bu aray›fl içinde arkadafllar›m›z›n ve benim de içinde bulundu¤um bir grup, “sendikal faaliyet yürütebilir miyiz, sendikal› olabilir miyiz” amac›yla önce ‹fl Bankas› ‹fl Kuleleri’nde faaliyet sür-

düren BAS‹SEN’e gittik. Dedik ki bizim konumumuz budur. Siz ‹fl Bankas› kulelerinde hem memur, hem hizmetli bölümünün sendikas›n› örgütlüyorsunuz. Bizi de lütfen buna kat›n dedik. Kendileri afaki ve alayc› tav›rlarla bizim sendikal› olamayaca¤›m›z› ima ettiler. Ayn› insanlar daha sonra bize gelin görüflelim teklifini yapt›lar. Ama neden sonra biz bu aray›fllar›m›za devam ederken sa¤olsun Belediye‹fl, ‹fl Bankas› kulelerinde çal›flan güvenlik ve temizlik iflçilerine sahip ç›km›flt›r. Bu sahip ç›kma olay›nda biz ‹stanbul Belediye-‹fl 2 No’lu flubeye üye olduk. -Belediye-‹fl’in yaklafl›m› ne oldu? Muhammed Güney: Belediye-‹fl böyle bir teklifi getirmedi bize. Biz kendimiz gittik Belediye-‹fl’e, bizi kucaklad›. Bundan daha güzeli olamazd›. Bizim için önemli olan bir sendikam›z›n olmas›. Hatta ben birçok arkadafl›ma da flunu söyledim. En kötü sendika, olmayan sendikadan daha iyidir dedim. Belediye-‹fl’in bizi kucaklamas›yla biz bugünkü noktaya geldik. -Patron bu arada ne yapt›? Muhammed Güney: Daha önce Servis Master’dan ‹fiMER’e geçifl yapan arkadafllar›m›z›n tekrar servis Master’a geçmesini önerdi. Tabi bunda baflar›l› olamay›nca bu sefer kendi kuruluflu olan Limited flirketine kayd›rmaya kalkt›. Arkadafllar›m›z›n büyük bir bölümü bunu kabul etmedi. Yani bunun ad›na rüflvet mi deriz baflka bir fley mi bilemem ama birfleyler teklif edildi. Önce camc› grubu bu olay›n içinde kald›lar. Patronun teklifini kabul ettiler. Pefline komiler grubu daha sonra da içimizde bu iflten demokratik mücadelesi olmayan haklar›n› savunmayan veya günübirlik ihtiyac› olan arkadafllar›m›z mecburen döndüler içerde çal›fl›yorlar. Yani patronun k›dem tazminatlar›n› ve ihbar tazminatlar›n› vererek bir baflka flirkete kayd›rarak çal›flmak zorunda kald›lar. Bugün biz afla¤› yukar› 1 ay›n üzerinde iflyerinden uzaklaflt›r›lm›fl bulunuyoruz. -Bundan sonra ne yapmay› düflünüyorsunuz? Muharrem Kaya: Buras› olmazsa baflka bir iflyeri ayarlayaca¤›z. Veya bir ifl kurmaya çal›flaca¤›z. Zaten bizim temennimiz birli¤imiz, beraberli¤imiz bozulmas›n. Hep arkadafllar›m›z, çevremiz birarada olsun. Burada kalmak istiyoruz. Bilmiyoruz bunlar›n fikirleri nedir? ‹nflallah geri al›rlar. Arkadafllar›m›z da¤›lmas›n. (‹stanbul)


30

24 Ekim-6 Kasım 2003

‹flçi-köylü’den TAR‹H HÜKMÜNÜ SÜRDÜRÜYOR; EMPERYAL‹STLER SALDIRARAK KAYBETMEYE HALKLAR D‹RENEREK KAZANMAYA DEVAM ED‹YOR Dünya ve ülke gündemi Irak sorununa kilitlenmifl bir flekilde devam ediyor. ABD’nin Irak’taki ç›kmaz›na nas›l bir ç›k›fl›n bulunaca¤› sorusu soruluyor ve yan›t aran›yor. Buradaki t›kan›kl›k özellikle Bush’un içte de yaflad›¤› t›kan›kl›kla birleflince ABD aç›s›ndan sorunlar yuma¤› gittikçe büyüyor. Dünya halklar›n›n artan tepki ve öfkesi bu s›k›flm›fll›¤›n içinde emperyalistleri daha fazla zor duruma düflürmeye devam ediyor. Yap›lan araflt›rmalar da ABD askerlerinin korku ve endiflelerinin artt›¤›n› gösteriyor. Irak’taki direniflte ölenlerin say›s›n›n her gün biraz daha artmas› bu korku ve pani¤in buna ba¤l› olarak da intiharlar›n daha da artmas›na paralel devam ediyor. Sald›rganl›¤›n bafllad›¤› günden bugüne gerek ABD emperyalizmi aç›s›ndan gerekse de onun destekçileri taraf›ndan bu sald›r›n›n meflrulu¤u önemli sorunlardan biriydi. Kimyasal silahlar bu sald›rganl›¤a meflruluk kazand›rma anlam›nda önemli bir araç olarak kullan›ld›. Ancak gelinen aflamada bunun da bir yalandan ibaret oldu¤u a盤a ç›k›nca meflruluk sorunu daha da büyüyerek kendisini korudu. ABD’nin Irak’ta sapland›¤› batakl›k mevcut sorunlar›n yan›s›ra yeni sorunlarla büyüyerek baflta ABD emperyalizmi olmak üzere iflgale ortak olan ve olmak isteyen güçler aç›s›ndan ciddi bir sorun olmaya devam ediyor. Üstelik Irak’ta yaflanmaya devam edilen bu durum ABD’nin dünya üzerinde tesis etmeye çal›flt›¤› prestiji aç›s›ndan da tehlike oluflturuyor. Batakl›ktan ç›kamayan ABD prestij kazanma umuduyla bafllatt›¤› bu sald›r›da her gün biraz daha prestij kaybederek yol al›yor. Yap›lan aç›klamalar›n yan›s›ra Ortado¤u’da yaflanan son geliflmeler ABD’nin mevcut s›k›flm›fll›k-

tan sald›r› cephesini geniflleterek ç›kma umudu tafl›d›¤›n›n sinyallerini veriyor. Bu “ileriye do¤ru hamle” ise bugünden bir dizi sorunlar›n yaflanaca¤›n›n habercisi. Suriye ve ‹srail’e yönelik giriflimlerini art›ran ABD, bu pervas›z sald›rganl›¤a baflta Türkiye olmak üzere yandafllar›n› ve uflaklar›n› da katma çabas› içinde. ABD’nin zay›flamaya yüz tutan prestijini somut olarak ‹srail’de son dönem yaflananlarda görmek mümkün. fiaron tüm pervas›zl›¤›yla ve patronuna “meydan okuyarak” sald›r›lar›na devam ediyor. Arafat’›n tasfiyesini ve sürgününü gündeme getirerek, Hamas lideri fieyh Yasin’e suikast giriflimi, Suriye’ye yönelik yapt›rd›¤› “önleyici vurufl”, Mossad’dan ‹ran hedeflerini vurabilmek için plan yap›lmas›n› istemesi gibi daha bir dizi geliflme, ‹srail-ABD iliflkilerinin geldi¤i aflama aç›s›ndan çarp›c› geliflmelerdir. ABD’nin bugüne kadar Filistin sorununda çizmeye çal›flt›¤› tarafs›zl›k görüntüsü, yerini ‹srail’i tam destekler aç›klamalara b›rakt›. ABD, bu durumu kurtarman›n yolunu ise yine geçmifl dönemde yapmaya çal›flt›¤› Türkiye-‹srail ittifak›n› güçlendirme projesinde aramakta. STRATEJ‹K UfiAKLIKTA GEL‹NEN AfiAMA 7 Ekim’de Meclisten Irak’a asker gönderme yetkisi alan hükümet, büyük bir hevesle asker gönderme haz›rl›¤›na bafllad›. TSK ile ABD aras›nda yap›lan görüflme trafi¤i tüm canl›l›¤›n› korurken gönderilecek asker say›s›, askerin nerede konumland›r›laca¤› vb. tart›flmalar› ülke gündemine oturmuflken, son geliflmeler asker gönderme sürecinin düflünüldü¤ü kadar rahat ve kolay olmayaca¤›n› gösterdi. ABD D›fliflleri Bakan› Donald Rumsfeld’in “Irak’a Türk askeri göndermek için, Irak geçici Hükümet Konseyi

ile anlaflmaya var›lmas› gerekiyor” aç›klamas› asker gönderme sürecinin zaman alaca¤›n›n ilk çanlar›n› çald›. T. Erdo¤an ise, bu geliflmelerin ard›ndan yapt›¤› aç›klamalarda tezkere konusunda al›nacak kararda kendilerinin de¤il, ABD’nin belirleyici oldu¤unu belirtti. Irak’a asker gönderme konusunda bafl›ndan itibaren efendisinden daha ›srarl› davranan TC, gelinen aflamada bu tavr›n› sürdürmekte. Mesut Barzani’nin “Türk askerinin bölgeye gelmesi durumunda istifa ederim” flantaj›, geçici konseyin di¤er bileflenlerinin tepkisi ve Irak’ta gittikçe geliflen direnifl, bu aç›klamalar›n yap›lmas›na etken oldu mu? sorusunu sorduruyor. Bunlar hiç kuflkusuz ki önemli geliflmeler. ABD Türkiye cephesinden almak istedi¤i cevab› 7 Ekim’de ald›. Yaflanan s›k›fl›kl›¤›n afl›lmas›nda bu anlamda önemli bir ad›m at›ld›. Ancak sald›r›n›n bafl›ndan beri yaflanan meflruiyet sorunu burada da gündeme geldi. Türk askerinin Irak’a gidiflinin dünya kamuoyu aç›s›ndan hakl› bir gerekçesi olmal›yd›. Bunun çözüm formülü de BM’de arand›. Ve Irak’a uluslararas› bar›fl gücü gönderilmesi karar› ABD’nin büyük bas›nc›yla BM’den ç›kar›ld›. Emperyalistler aras› dalafl›n keskinleflti¤i bu süreçte ABD’ye karfl› Almanya, Fransa ve Rusya tüm dayatmalara karfl› Irak’a asker ve para yard›m›nda bulunmayacaklar›n› aç›klad›lar. ABD’nin maliyet bak›m›ndan rahatlamay› bekledi¤i bu görüflmeler istedi¤i gibi geçmedi. Ancak uluslararas› bir askeri gücün oluflturulmas› konusunda bir nevi “rahatlama” yaflamas›na neden oldu. Tüm bunlara ra¤men TC asker gönderme konusunda bafl›ndan beri çald›¤› düdü¤ü çalmaya devam ediyor ve “herfleye ra¤men ben flartlar›m› s›ralamaya devam ederim” dercesine aç›klamalar yap›yor. Yaflanan geliflmeler ABD Türkiye’den vazgeçiyor mu sorusunu akla getirse de mevcut koflullarda özellikle ABD’nin bugün içinde bulundu¤u durum aç›s›ndan mümkün olmad›¤›n› söylemek san›r›z yerinde olacakt›r. Tüm bu geliflmelerle birlikte Türk medyas›n›n kalemflörleri milliyetçi histerilerle yazmaya devam ediyor. Irak’a asker gönderme konusunda devletin mevcut ›srar›n› sürdürmesi gerekti¤i üzerine yaz›l›p çiziliyor. Hatta askerin gönderilmesi gereken zaman konusunda yap›lan

20 planlar üzerinde de durularak önerilerde bulunuluyor. Askerin Ramazan bayram›nda gönderilmesinin iyi olaca¤› belirtilerek “böyle bir zamanlama Müslüman ordunun bar›fl sa¤lamak amaçl› Irak’ta bulundu¤u propagandas›n›n da etkili olmas›n› sa¤layacakt›r” deniliyor. D‹REN‹fi EZ‹LENLER‹N UMUDU OLMAYA DEVAM ED‹YOR Emperyalist haydutlar›n Irak’a yapt›¤› y›¤›nak ve sald›r›lara ra¤men direnifl her gün biraz daha büyümeye devam ediyor. Tezkerenin Meclisten ç›kmas›n›n hemen ertesinde Türk Büyükelçili¤ine yap›lan sald›r›, egemen s›n›flara iyi bir yan›t olurken Türk askerinin bölgeye gitmesi durumunda kendisini neyin bekledi¤ini göstermek aç›s›ndan da anlaml› bir mesajd›. Direnifl cephesi ise her gün biraz daha geniflliyor. ABD askerlerine ve emperyalist kurumlara yönelik yap›lan sald›r›lar devam ediyor. Bu sald›r›lar ABD askerlerinin korkular›n› biraz daha art›r›yor. Dünya halklar›n›n direnifl ateflini büyüten bu direnifl, bugün yank›s›n› birçok ülkede gösteriyor. Birçok ülkede geliflen anti-emperyalist mücadele her gün biraz daha ivme kazanarak devam ediyor. Ülkemiz emekçi s›n›flar› ve ezilenlerinin ise devletin artan sald›r›lar›na tepkileri kendini daha fazla hissettiriyor. ‹flçilerin özellefltirme sald›r›s›na karfl› yerel düzeyde bafllayan ve merkezilefltirilmeye bafllanan eylemler, önümüzdeki dönem daha da yo¤unlaflacakt›r. Irak’a asker göndermeyi protesto amaçl› yap›lan eylemlere ise devlet tüm vahflili¤iyle sald›rmaya bafllad›. Eylemleri yapanlara “terör örgütlerinin uzant›lar›” damgas› vurulmaya baflland›. Halk›n en demokratik talebini terörize etmek için yap›lan bu aç›klamalar yap›lacak eylemlerin önünü alma ve halka gözda¤› verme amac› tafl›maktad›r. Yürütülen mücadelenin meflrulu¤undan korkan sistem, bu hareketlili¤in önünü almak için tek yola baflvuruyor; o da eylemlere pervas›z sald›r›. Tüm sald›r›lara ra¤men Irak’taki direniflten ald›¤›m›z güçle hakl› ve meflru olan mücadelemizi b›kmadan ve usanmadan devam ettirelim. Tüm safsatalar›n›n bir bir yenilgiyle sonuçlanmaya do¤ru yol ald›¤› bu dönemde kokuflmaya yüz tutmufl bu sistemi temellerinden sarsmaya cüret edelim.

‹flçiler bask›lara karfl› örgütleniyor Egemen s›n›flar›n efendileri emperyalistler taraf›ndan dayat›lan politikalar› hayata geçirmek için her geçen gün ezilen emekçi kesime zor ve bask› kullanarak, örgütsüzlefltirmeye çal›flarak uygulad›¤› zorba hükümler sürüyor. Buna karfl›n bu bask›lara karfl› art›k dayanma gücü kalmayan iflçiler de, haklar›n› alman›n tek yolunun örgütlenmekten geçti¤ini hergün biraz daha görüyorlar. ‹stanbul K›raç’ta patronun % 5

zam vermesi üzerine Teknik Emprime iflçileri D‹SK’e ba¤l› Tekstil-‹fl Sendikas›’na üye oldular. Bunu duyan patron ilk olarak 18 iflçiyi iflten att›. ‹flten atmalar› duyan iflçiler ertesi sabah fabrika bahçesinde bir araya gelip eylem yapt›lar. ‹flbafl› yapmas› gereken vardiyan›n da eyleme kat›lmas›yla pani¤e kap›lan fabrika yöneticileri bir süre sonra Tekstil-‹fl yöneticisiyle bir görüflme yapt›lar. Görüflme sonunda iflçilerin ücretli izinde say›lmas›na ve

sendikac›larla patronun da bulundu¤u bir toplant› yap›lmas›na karar verdi. Tuzla’da bulunan Tan Kauçuk Fabrikas›’nda ise iflçiler Petrol-‹fl Sendikas›’na üye oldular. Fabrikada çal›flan 50 iflçiden 38’i sendikaya üye olunca, patron 20 sendikal› iflçiyi iflten att›. Sendikan›n görüflme talebinin kabul edilmemesi üzerine iflçiler ve sendikac›lar fabrikan›n önünde direnifle geçtiler. Fabrikada 2 vardiya çal›flan iflçiler

11,5-12,5 saat çal›fl›yorlar. Bir gün ifle gelmeyen iflçinin 3 günlük yevmiyesi kesiliyor. Hiçbir sosyal haklar›n›n olmad›¤›n› söyleyen iflçiler “Fabrikada ecza dolab› bile yok, birinin kolu kesilse koli band› ile bantl›yoruz. Yemek, çay paydosu verilmiyor, servis yok, ayda 250-300 milyon maafl al›yoruz. Bu koflullar›n düzeltilmesi için sendikaya üye olduk, mücadelede kararl›y›z” dediler. (Kartal)


20

31

UfiAKLIK ONURSUZLUKTUR Malatya Temel Haklar ve Özgürlükler Derne¤i, TC’nin Irak’a asker göndermesini ve AKP hükümetinin tutsaklar üzerinde uygulad›¤› tecrit politikas›n› protesto etmek amac›yla 18 Ekim Cumartesi günü saat 13.00’ da AKP il binas› önünde bir bas›n aç›klamas› yapt›lar. “‹flgal ortakl›¤›na ve tecrite son” pankart› aç›lan bas›n aç›klamas›nda “hiçbir iktidar bu kadar onursuzlaflmam›fl ve iflbirli¤ine girmemifltir. Soruyoruz Irak’ta nas›l istikrar sa¤layacaks›n›z? Anadolu topraklar›nda y›llarca oluflan toplumsal demokratik muhalefeti susturdu¤unuz gibi mi? Yoksa 19 Aral›k’taki ‘Hayata dönüfl operasyonu’ ad› alt›nda demokratik, meflru bir eylem biçimi olan Ölüm Oruçlar›n› bitirmek için yapt›¤›n›z katliamlar ve iflkencelerle mi? ‹stikrar sa¤layacaksan›z öncelikle 1100’lü günlere gelen, 107 ölüme neden olan Ölüm Oruçlar›n› bitirmek için tecrit uygulamas›na son verin. Ülkemizi Amerika’n›n iflgal orta¤› yapanlar vatan hainidir. Vatan hainlerini affetmeyece¤iz” denildi. BURSA 7 Ekim günü saat 17:30’da Fomara Meydan›’nda toplanan Bursa Savafl Karfl›t› Platform bileflenleri, alk›fl ve sloganlarla AKP il binas›n›n önüne kadar yürüdü. Kitle taraf›ndan “Kahrolsun ABD emperyalizmi”, “Yaflas›n halklar›n kardeflli¤i”, “Katil ABD Ortado¤u’dan defol”, “Irak’a gitme kardefl kan› dökme”, “Ç›karsa tezkere Meclis gitsin askere” vb. sloganlar hayk›r›ld›. Yap›lan bas›n aç›klamas›nda Türk askerinin Irak’taki iflgale ortak olmamas› temelinde AKP hükümeti uyar›ld›. Yine 8 Ekim günü saat 12:30’da Osmangazi Metro ç›k›fl›nda toplanan Savafl

Karfl›t› Platform bileflenleri Meclis’te ç›kan tezkereyi protesto ettiler. Platform bileflenleri ad›na E¤itim-Sen fiube Baflkan› Saim Gültekin’in yapt›¤› aç›klamada “AKP hükümeti tezkereyi onaylamas› ile Irak’taki iflgale ortak olmufltur” dedi. Kitlenin alk›fl ve sloganlar›yla bas›n aç›klamas› sona erdi. Ö⁄RENC‹LERDEN TEZKEREYE PROTESTO 12 Ekim günü saat 12:30’da Uluda¤ Üniversitesi Kampüsü önünde Uluda¤ Üniversitesi ö¤rencileri Irak’a asker gönderme karar›n› protesto ettiler. Yap›lan bas›n aç›klamas›nda; “Direnen Irak halk›, yeni iflgalci güçler de¤il, gerçek özgürlük ve ba¤›ms›zl›k istemektedir. Bizler de UÜ ö¤rencileri olarak ülkemizin gençlerinin ABD’nin Irak’ta düfltü¤ü batakl›¤a sürüklenmesini de¤il; Irak’taki iflgalin sona ermesini istiyoruz” dediler. SDP’DEN POL‹S SALDIRISINA PROTESTO ‹stanbul’da tezkerenin onaylanmas›n› protesto eden SDP’lilere yap›lan polis sald›r›s› Bursa’da da protesto edildi. 13 Ekim saat 14:00’de Mate Cafe’nin önünde toplanan SDP’liler ‹stanbul’daki polis sald›r›s›n› bas›n aç›klamas›yla k›nad›lar. Aç›klamay› okuyan SDP Bursa ‹l Baflkan› Bülent Çal›k “Savafla, iflgale hay›r” diye ç›kan tezkereyi protesto eden ve bunu demokratik bir tepki olarak gösteren SDP yönetici ve üyelerine devletin kolluk kuvvetlerini azg›n bir flekilde sald›rm›flt›r” diyerek bu bask›lar›n kendilerini y›ld›rmayaca¤›n› aç›klad›. ‹ZM‹R ‹zmir'de Savafl Karfl›t› Platform taraf›ndan Bornova Cumhuriyet Meydan›'nda düzenlenen mitinge kat›lan 5 bin kifli

Devletten halka gaz bombas› Irak'ta Savafla Hay›r Koordinasyonu’nun, 19 Ekim'de Beyaz›t Meydan›'nda düzenlemeyi planlad›¤› bas›n aç›klamas›na polis gaz bombalar›yla sald›rd›. Eylemin yap›laca¤› meydana Saraçhane Park›’ndan yüreyerek gitmeyi planlayan Koordinasyon bileflenlerinin önünü daha kitle toplanmadan kesmeye çal›flan polis, park›n büyük bir k›sm›n› ablukaya alarak, eyleme kat›lmaya çal›flanlar› engelledi. Bir süre park›n içerisinde slogan atan eylemcilere, polis da¤›lmalar› ça¤r›s› yapt›. Polisin tutumunu protesto eden Koordinasyon bileflenleri, park›n içerisinde bir bas›n aç›klamas› yapt›. Aç›klaman›n ard›ndan, sloganlarla da¤›lmaya bafllayan kitlenin üzerine, polis biber gaz› s›karak, gaz bombas› atarak sald›rd›. Gaz bombalar›n›n etkisiyle çeflitli yönlere da¤›lan gruplara polis, coplarla sald›rarak birçok kifliyi gözalt›na ald›. Devletin bu teröründen eylemcilerle birlikte, çevrede bulunan, halk da nasibini ald›. Polis eylemcileri da¤›tma bahanesiyle, Unkapan› ve Fatih bölgesine do¤ru gaz bombalar› att›. At›lan gaz bombalar› nedeniyle çevrede bulunan birçok insan rahats›zland›. Polisin halk›n üzerine bilinçli bir flekilde gaz bombas› atarak, ortam› terörize etme çabas›na ra¤men, bölgedeki birçok ensaf, eylemcileri dükkanlar›na alarak korudu. Eylemcilerin da¤›lmas›na ra¤men yaklafl›k bir saat boyunca Fatih ve Unkapan› bölgesinde terör estiren polis, daha sonra bölgeden çekildi. (‹stanbul)

24 Ekim-6 Kasım 2003

YDG’L‹LERDEN EYLEM Emperyalist sald›rganl›¤a karfl› anti-emperyalist mücadeleyi yükselterek devrimci gençlik hareketini yaratmay› amaçlayan Yeni Demokrat Gençlik, süreklilefltirmeye çal›flt›¤› eylemlerden birini, 2 Kas›m’da yapaca¤› merkezi eylem öncesinde 19 Ekim Pazar günü Taksim Galatasaray Lisesi önünde gerçeklefltirdi. “Emperyalist ‹flgale, YÖK ve uzant›lar›na hay›r” Yeni Demokrat Gençlik imzal› pankart açan grup, emperyalist sald›rganl›k, YÖK ve paral› e¤itime karfl› dövizler ve ‹brahim Kaypakkaya’n›n posterlerini tafl›d›lar. ‹stiklal Caddesi’nden yürüyüfle geçerek Galatasaray Lisesi önüne kadar “YÖK kalkacak, polis gidecek üniversiteler bizimle özgürleflecek”, “Savafla de¤il e¤itime bütçe”, “E¤itim Hakk›m›z Engellenemez” vb. sloganlar atarak gelen YDG’liler burada bir bas›n aç›klamas› yapt›lar. Yürüyüfl s›ras›nda polisin müdahale giriflimleri ile karfl› karfl›ya gelinse de kitle bas›n aç›klamas› yapmakta ›srar›n› sürdürdü. Okunan bas›n aç›klamas›nda ise flu ça¤r›ya vurgu yap›ld›; “Emperyalistlere, iflbirlikçilere ve onlar›n yerli uflaklar›na de¤il, Irak halk›n›n direnifline omuz verelim: Öfkemizi Irak halk›na de¤il, emperyalizme do¤rultal›m.” (‹stanbul) Irak'a asker gönderme tezkeresini protesto etti. ‹zmir Savafl Karfl›t› Platform taraf›ndan Bornova Cumhuriyet Meydan›'nda düzenlenen mitingde, Kemal Pir, Zeynep K›nac›, Erdal Sincer, Sema Yüce, ‹brahim Kaypakkaya ve Deniz Gezmifl'in posterleri tafl›nd›. Tertip Komitesi Baflkan› Mustafa Rollas yapt›¤› konuflmada, AKP hükümetini sert bir dille elefltirerek, "Hükümet para karfl›l›¤›nda halk› satmaya çal›fl›yor. Irak'a özgürlük ad› alt›nda yap›lan operasyonlara Türkiye halk› da ortak edilmeye çal›fl›l›yor. Bu bir talan özgürlü¤üdür" dedi. KOCAEL‹ Kocaeli Savafla Hay›r Koordinasyonu, Irak'a asker gönderilmesine iliflkin tezkereyi protesto etti. ‹zmit Yürüyüfl Yolu'nda biraraya gelen ESP, DEHAP, EMEP, SHP ve Kocaeli Gençlik Derne¤i'nin de bulundu¤u Kocaeli Savafla Hay›r Koordinasyonu üyeleri Irak'a asker gönderilmesine iliflkin tezkereyi protesto etti. "Türkiye, ABD, ‹srail anlaflmalar› iptal edilsin", "Irakl› Türk, Kürt Arap analar a¤lamas›n”, “Çocuklar ölmesin fleker de yiyebilsinler" yaz›l› dövizler tafl›yan grup ad›na aç›klama yapan Savafla Hay›r Koordinasyon üyesi Selçuk Avar, Irak'ta bata¤a sürüklenen ABD'nin baflkalar›n› da bata¤a sürükleyerek kendini kurtarman›n hesaplar› içerisinde oldu¤unu ifade etti. (D‹HA) TUNCEL‹ Tunceli Emek ve Demokrasi Platformu, Irak'a asker gönderme tezkeresini protesto ederek, "ABD'nin yüksek menfaatleri için dökülecek kan›m›z yok" mesaj› verdi. Tunceli Emek ve Demokrasi Platformu taraf›ndan her çarflamba günü Yeralt› Çarfl›s› üzerinde yap›lan bas›n aç›klamas›, bu hafta da 100'ü aflk›n kiflinin kat›l›m›yla gerçekleflti. Platform ad›na konuflan EMEP ‹l Baflkan› Hüseyin Tunç, Irak'a asker gönderilmesi karar›ndan vazgeçilmesini isteyerek, "Türkiye'nin en iyi ihraç mal› askerdir diyen ABD'nin peflinden em-

peryalist bir savafla sürükleniyoruz. ABD'nin yüksek menfaatleri için dökülecek kan›m›z yok" diye konufltu. Aç›klaman›n ard›ndan grup, Tunceli'nin Ovac›k ‹lçesi'nde gözalt›na al›nan ve aralar›nda DEHAP ‹lçe Baflkan›'n›n da bulundu¤u 5 kiflinin serbest b›rak›lmas› için 2 dakikal›k oturma eylemi yapt›. MERS‹N 19 Ekim’de Mersin’de bas›n aç›klamas› yapan Temel Haklar ve Özgürlükler Derne¤i, Irak tezkeresini protesto ettiler. Mersin tafl bina önünde bas›n aç›klamas›n› okuyan Dernek Baflkan› Gülin Günbil "Amerikanc› AKP iktidar›n›n 8.5 milyar dolarl›k bir anlaflmaya imza atarak Amerika’n›n ruhuna uygun davranmad›¤›n› belirtti. Günbil konuflmas›n›n sonunda asker gitmeden tabutlar gelmeden herkesi iflgal ortakl›¤›na karfl› ç›kmaya ça¤›rd›. Eylem özgürlük flark›lar› ile birlikte 5 dakika oturma eyleminin ard›ndan sona erdi. ADANA 11 Ekim’de Adana’da savafl karfl›t› platform Irak tezkeresi protesto amaçl› mahallelerde eylemler karar› ald›. 12 Ekim’de yap›lan bas›n aç›klamas›n›n ard›ndan ço¤unlu¤unu çocuklar›n oluflturdu¤u 200 kifli "Bar›fl kazanacak" yaz›l› dövizler ile yürüyüfle geçti. Yürüyüfl, Da¤l›o¤lu Mahallesi’ne kadar devam etti. Sloganlar eflli¤inde yürüyüfl bitirildi. 14 Ekim’de ise bas›n aç›klamas›n›n ard›ndan Meydan mahallesinde bir araya gelen savafl karfl›tlar› "Tecrit savaflt›r savafla hay›r", "‹çerde d›flarda savafla hay›r" sloganlar› atan bir grup K›br›s park›na kadar yürüdü. 15 Ekim’de Adana savafl karfl›t› platform teskere karfl›t› mahallelerde yapt›¤› eylemlerin sonuncusu Meydan Mahallesi’nde yap›ld›. Saat 18.00 da "‹flgale gitme kardefl kan› dökme" pankart› ile K›br›s Caddesinde yürüyüfle geçtiler. Yürüyüfl boyunca "ABD askeri olmayaca¤›z", "içerde d›flarda savafla hay›r" sloganlar› at›ld›.


işçi-köylü YEN

DEMOKRAS

YOLUNDA

B‹Z HALKIZ GELECEK ELLER‹M‹ZDED‹R

BÜROLAR

UMUT YAYIMCILIK VE BASIM SANAY‹ LTD. fiT‹ Yönetim yeri: Gureba Hüseyin A¤a Mah. ‹mam Murat Sok. No:14/1 Aksaray-Fatih/‹STANBUL. Tel: (0212) 521 34 30, 531 48 53 FAKS: (0212)621 61 33 Sahibi ve Yaz›iflleri Müdürü: Beflir KASAP Bask›: Gün Matbaac›l›k Genel Da¤›t›m: YAY-SAT @mail: umutyayimcilik@superonline.com

➧ KARTAL: HAMAM SOK. DEM‹RL‹ ‹fiHANI NO: 57/14 KARTAL, TELEFAKS: (0216) 306 16 02 Cep: 0 544 521 34 30 ➧ ANKARA: MEfiRUT‹YET MAH. KONUR SOK. NO: 14/24 KIZILAY/ANKARA TEL: (0312) 418 25 26 Cep: 0 535 562 33 72 ➧ ‹ZM‹R: GAZ‹OSMANPAfiA BULVARI, KOÇAfi ‹fiHANI NO: 87, DA‹RE:318 KONAK, TELEFAKS: (0232) 441 93 09 Cep: 0535 310 31 84 ➧ MALATYA: DABAKHANE MAHALLES‹, BOZTEPE CAD., BABACAN ‹fiHANI NO:9 KAT:1/16 MALATYA TEL: (0422) 325 78 13 Cep: 0 536 558 45 04 ➧ BURSA: GÜMÜfiÇEKEN CAD. ERKMEN ‹fiHANI, NO:7/21, HEYKEL, TEL: (0224) 224 09 98 Cep: 0 536 612 81 98 ➧ SAMSUN: KALE MAH., YUSUF KEFEL‹ ‹fiHANI, KAT: 6 NO: 9 , TEL: (0362) 435 64 57 Cep: 0 537 427 71 48 ➧ TURHAL: YAVUZ SULTAN SEL‹M MAH. TANRI-VERD‹ SOK. 19/15 2. NOTER YANI TURHAL/TOKAT TEL: 0356 276 37 20 Cep: 0533 414 65 54 ➧ MERS‹N: ÇANKAYA MAH. S‹L‹FKE CAD. ÜZÜM ‹fiHANI KAT :1 NO: 47 MERS‹N ➧ AVRUPA MERKEZ BÜRO: WESELER STR 93 47169 DUISBURG-DEUTSCHLAND TEL: 0049 203 40 60 958 FAKS: 0049 203 40 60 959

‹flgal ortakl›¤›na karfl› her yer eylem alan› ‹fiGAL KARfiITLARI TAKS‹M’DE Irak’ta Savafla Hay›r Koordinasyonu, Mimarlar Odas›, Bar›fl ve Adalet Koalisyonu, D‹SK ve KESK’in ortak organize etti¤i “Irak’a asker göndermeye hay›r” konulu bas›n aç›klamas› Taksim’de 8 Ekim 2003 tarihinde saat 12:30’da yap›ld›. Eyleme dövizleri ve pankartlar›yla Partizan, Halkevleri, Özgür-Der, ESP, HÖC, Üniversite ö¤rencileri ve daha birçok kurum, siyasi parti kat›ld›. Eylemde s›k s›k “Yaflas›n halklar›n kardeflli¤i”, “Katil ABD Ortado¤u’dan defol” vb. sloganlar da at›ld›. Yar›m saat oturma eylemi de yap›l›rken Taksim Meydan›’nda yank›lanan sloganlar halk›n ilgisiyle karfl›laflt›. 500 civar›nda insan›n kat›ld›¤› eylemde “Irak’ta iflgale son”, “Irak halk›n›n direnifline omuz ver”, “Filistin’e özgürlük”, “Irak’a asker göndermeye hay›r” vb. dövizler de aç›ld›. Yap›lan aç›klaman›n ard›ndan iflgal karfl›tlar› Taksim Meydan›ndaki 45 dakikal›k oturma eylemlerini alk›fllar ve sloganlarla bitirdiler. (H. Merkezi) AMER‹KANCI MEDYA AMER‹KA’YA Irak'ta Savafla Hay›r Kordinasyonu, Irak'a asker göndermeyi savunan medya patronlar›n›n en heveslisi olan Hürriyet gazetesi patronlar› ve bu gazetenin eli kanl› kalemflörü Ertu¤rul Özkök'ü protesto etmek için ‹kitelli'deki Hürriyet binas›n›n önünde eylem yapt›. "Amerikanc› Medya Amerikaya", "Ç›kt› tezkere Özkök gitsin askere" vb. sloganlar›n at›ld›¤› eylem, bas›n aç›klamas›n›n ard›ndan son buldu. MÜS‹AD ÖNÜNDE EYLEM Irak’ta Savafla Hay›r Koordinasyonu 13 Ekim 2003 tarihinde Mecidiyeköy’de bulunan MÜS‹AD Genel Merkezi önünde toplanarak asker gönderme ile ilgili bir bas›n aç›klamas› yapt›. “MÜS‹AD, TÜS‹AD, MGK, AKP he-

TÜRK-‹fi ÖNÜNDE EYLEM Türk-‹fl 1. Bölge Temsilcili¤i önünde bir araya gelen Irak'ta Savafla Hay›r Koordinasyonu üyesi bir grup, Türk askerinin Irak'a gönderilmesine iliflkin tezkereyi destekleyen Türk-‹fl Genel Merkezini protesto etti. Irak'ta Savafla Hay›r Koordinasyonu üyesi grup, genifl güvenlik önlemlerinin al›nd›¤› Türk-‹fl Birinci Bölge Temsilcili¤i binas› önünde biraraya geldi. “Irak'ta Savafla Hay›r Koordinasyonu” yaz›l› pankart açan grup s›k s›k “Irak halk› yaln›z de¤ildir”, “Yaflas›n halklar›n kardeflli¤i”, “Katil ABD Ortado¤u'dan defol”, “Kahrolsun ABD iflbirlikçisi AKP”, “Tezkere ç›kt› Meclis gitsin askere” fleklinde sloganlar att›. Grup ad›na aç›klama yapan Tigin Öztürk, 7 Ekim'de al›nan Irak'a asker gönderme karar›n›n halka sorulmadan al›nd›¤›n› söyledi. Amerikan'›n halklara savafl ilan etti¤ini, bu savafla Türkiye'yi de dahil etmek istedi¤ini söyleyen Öztürk, “Bizler sesimizi daha fazla ç›karmal›y›z. Amerikan ç›karlar› ve onlar›n iflbirlikçileri için evlatlar›m›z›n ölmesine izin vermeyelim. Bulundu¤umuz her yerde asker gönderilmesine karfl› ç›kal›m. Direnen Irak halk›n›n yan›nda olal›m” dedi. TEZKERE PROTESTOSUNA TUTUKLAMA Irak’a asker gönderilmesine iliflkin tezkerenin TBMM’de kabul edilmesini protesto amac›yla 14 Ekim 2003 tarihinde kendilerini ‹stanbul Üniversitesi girifl kap›s›na zincirleyen 4 ö¤renci tutukland›. Beyaz›t Polis Merkezi’ndeki ifllemleri tamamlanan ve ‹stanbul Adalet Saray›’na sevkedilen Sinan Güzel, Günay Da¤, Murat Kurt ve Hasibe Çoban Cumhuriyet Savc›s› Abdurrahman Y›lanc› taraf›ndan sorguland›. Savc› Y›lanc›, ö¤renciler hakk›nda suçüstü hükümleri uyar›nca “2911 Say›l› Top-

piniz halklar›n düflman›s›n›z”, Amerikanc› medya Amerika’ya”, “Savafla gitme o¤lunu gönderme”, “50 bin cenaze yeter mi” dövizleri açan kitle çeflitli sloganlar atarak bas›n aç›klamas›n› sona erdirdi. Grup, ertesi gün Türk-‹fl önünde toplanmak üzere alandan ayr›ld›.

lant› ve Gösteri Yürüyüflleri Kanunu’na muhalefet etmek”, “‹zinsiz pankart asmak” ve “görevli memura mukavemet etmek”ten dava açarak dosyay› Nöbetçi 1. Asliye Ceza Mahkemesi’ne gönderdi. Burada yeniden sorgulanan ö¤renciler tutuklanarak hapishaneye konuldu. Ayn› gün

arkadafllar›n›n tutuklanmas›n› protesto etmek için ‹stanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi kantininde toplanarak “Bask›lar bizi y›ld›ramaz”, “Ö¤renciyiz hakl›y›z kazanaca¤›z” sloganlar› atarak kap›ya yürüyen ö¤renciler, kap› önünde bas›n aç›klamas› yapt›ktan sonra da¤›ld›lar. ANKARA 18 Ekim 2003 tarihinde Ankara’n›n çeflitli semtlerinde bulunan Halkevlerinden K›z›lay’a do¤ru; asker gönderilmesini protesto etmek amac›yla yürüyüfl düzenlendi. “Irak’a asker gönderilmesine karfl› yoksullar kente yürüyor” slogan› ile fiirintepe, Saimekad›n, Battalgazi, Dikmen ve Bat›kent’ten yürüyüfle bafllayan Halkevleri, Irak’a asker gönderilmesine izin vermeyeceklerini dile getirdi. Mamak s›n›rlar› içinde bulunan Halkevleri Dikimevi meydan›nda bir araya geldi. Bildiri da¤›tarak Kurtulufl park›na kadar gelen kitle burada bir bas›n aç›klamas› yapt›ktan sonra yürüyüfle devam etti. Dikmen’den yürüyen Halkevleri de ‹lker’de bir araya geldi. Üzerlerinde “Amerikan haydutuna boyun e¤meyece¤iz”, “Kahrolsun Amerikan emperyalizmi” yaz›l› tiflörtler bulunan yürüyüflçüler di¤er bölgelerden gelenlerle beraber Halkevleri Genel Merkezi’nde bulufltu. “Amerikan askeri olmayaca¤›z”, “Bu ülke bu halk sat›l›k de¤il” sloganlar› atan ve say›lar› 400’ü bulan kitleye hitaben bir konuflma yapan Halkevleri Genel Sekreteri Mustafa Coflar askere gönderme tezkeresini ç›karanlar›n flimdi ABD haydutlar›yla görüfltü¤ünü belirterek, halk›n 1 Mart’ta oldu¤u gibi bu tezkereyi de çöpe ataca¤›n› söyledi. IRAK’A ASKER GÖNDERMEK KAN VE GÖZYAfiIDIR Ankara Savafl Karfl›t› Platform üyeleri yapt›klar› eylemler ile hükümeti Irak’a asker gönderilmemesi konusunda uyard›lar. 12 Ekim günü AKP 1. Ola¤an Kongresi’nin yap›ld›¤› ASK‹ Spor Salonu önünde toplanan savafl karfl›tlar› Irak’a asker gönderilmesini protesto ettiler. “‹flgale ortak olma, kardefl kan› dökme”, “Irak’a gitme” pankart› açan grup ad›na konuflan ‹HD Ankara fiube Baflkan› Ender Büyükçulha, Irak’a asker gönderilmesine izin vermeyeceklerini dile getirdi. 15 Ekim’de Yüksel Caddesinde bir araya gelen platform üyeleri “Türkiye Irak’tan elini çek”, “‹flgalin de¤il direniflin saf›na” vb. sloganlar atarak Irak’a asker gönderilmesine karfl› herkesi daha fazla duyarl› olmaya ça¤›rd›lar. SAMSUN Irak’a asker gönderilmesine karfl› ç›kan KESK, D‹SK, TMMOB ve TTB, merkezi olarak ald›klar› eylem karar› ile 7 Ekim Sal› günü Gazi Caddesinde bulunan AKP Samsun Merkez ‹lçe binas› önünde eylem yapt›. Yaklafl›k 50 kiflilik grup sloganlar atarak ellerinde tezkere karfl›t› dövizlerle ve düdük çalarak tepkilerini dile getirdiler. Eylemde

KESK Dönem Sözcüsü Adem Kocao¤lu, Irak’a asker gönderme konusu gündemden ç›kana kadar meflru ve demokratik direnme haklar›n› yerine getireceklerini dile getirdi. “EVET” OYUNA KARfiI FAKS EYLEM‹ Tezkereye “Evet” oyu veren AKP Samsun Milletvekillerine faks eylemine kat›l›m için 8 Ekim Çarflamba günü saat 12:30’da ‹stiklal Caddesi Süleymaniye Geçidi’nde eylem yap›ld›. “Savafla ve iflgale karfl› bar›fl, adalet, eflitlik, özgürlük ve demokrasi müadelemiz sürecek-KESK Samsun fiubeler Platformu” yaz›l› pankart aç›lan eylemde yaklafl›k 60 kifli “Yaflas›n halklar›n kardeflli¤i”, “Kahrolsun Amerikan emperyalizmi”, “ABD Ortado¤u’dan elini çek” vb. sloganlarla ellerinde tafl›d›klar› dövizlerle Irak’a asker gönderilmesi tezkeresinin Meclis Genel Kurulu’nda kabul edilmesini protesto etti. MALATYA Malatya’da AKP il binas› önünde 11 Ekim 2003 tarihinde EMEP Gençli¤i ve DEHAP Gençli¤inin oluflturdu¤u Savafl Karfl›t› Gençlik ‹nisiyatifi taraf›ndan yap›lan eylem ile hükümetin asker gönderme karar› k›nand›. AKP il binas› önünde toplanan gençler “ABD askeri olmayaca¤›z”, “Biji b›ratiya gelan” vb. dövizler açarken bas›n metninde “Emperyalist ABD ve iflbirlikçilerinin hiçbir uluslararas› sözleflme ve evrensel hukuka dayanmayan iflgali Ortado¤u’da içinden ç›k›lmaz bir durum yaratm›flt›r. Meflrulu¤u olmayan bu iflgal ile ABD ve iflbirlikçilerinin Ortado¤u halklar›na getirmek istedi¤i sözde bar›fl ve demokrasinin gerçekte kan, gözyafl› ve ac›dan baflka hiçbir fley getirmedi¤i gözler önündedir” denildi. Yine Malatya’da KESK, D‹SK, siyasi partiler ile çeflitli DKÖ’ler tezkerenin meclisten geçmesini protesto ettiler. Ayn› grup 8 Ekim’de Malatya Merkez Postanesi önünde bas›n aç›klamas› yapt›ktan sonra Baflbakanl›¤a faks çekip “ABD ufla¤› hükümet istifa”, “‹flgale gitme kardefl kan› dökme” vb. sloganlar›yla AKP il binas› önüne geldiler. AKP il binas› önüne siyah çelenk koyan grup ad›na bas›na bir konuflma yapan SES fiube Baflkan› Hasan Kald›k “Meclisten ç›kan yetki halk› temsil etmiyor. Halk› temsil etmeyen yetkiyi kulland›rtmayaca¤›z. Demokratik tepkilerle, direnifllerle bu yetkinin önüne geçece¤iz” dedi.


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.