Yid mart2014

Page 1

Yeni Dünya İçin ÇAĞRI • Özel Sayı • Mart 2014 • Fiyatı: 1,00 TL

MÜCADELEYİ ELLERİNE ALAN GREİF İŞÇİLERİ SINIFA YOL GÖSTERİYOR

İKTİDAR SAVAŞI SÜRÜYOR!

YİNE SENDİKALAŞMA, YİNE İŞTEN ATILMA!

Tunus Dersleri

Güvercin Anıldı

LUNA SAYAÇ FABRİKASINDA İŞÇİ KIYIMI

DHL’DE YENİDEN DİRENİŞ! Emekçiler Torba'ya Girmeyecek!


Mart 2014 • yeni dünya için ÇAĞRI’nın İŞÇİ EKİ

İKTİDAR SAVAŞI SÜRÜYOR! YOLSUZLUĞUN ÜZERİ ÖRTÜLMEK İSTENİYOR!

2

Yolsuzluk yeni değil! İkisi de İslamcı olan Gülen cemaati ile AKP arasında bir süredir yaşanan kavga, iktidar savaşı; savaşa yeni boyutlar eklenerek sürüyor. 17 Aralık operasyonu ile Gülen cemaati AKP hükümetini en zayıf noktasından vurmaya yöneldi: Rüşvet ve Yolsuzluk! Bu savaşta her şey mubah olarak görülüyor. Rüşvetten, şantajdan, seks kasetlerine, ses kayıtlarına varana kadar her silah kullanılıyor. Yolsuzluk ve rüşvet konusunda Gülen Cemaati, piyasaya servis ettiği dinleme kayıtları üzerinden AKP’yi vurmaya devam ediyor. Başbakan RTE ile çeşitli kişiler arasında geçen yeni dinleme kayıtları servis ediliyor. Rüşvet ve yolsuzluk kapitalist sistemin kaçınılmaz yol arkadaşıdır. Kapitalizmde yolsuzluk ve rüşvet her zaman vardı ve var olacaktır. Rüşvetsiz, sömürüsüz bir kapitalizm olmamıştır, olmayacaktır. Bu sistemde hükümet olanlar çok daha büyük yolsuzluk ve rüşvet çarkının içindedir. Son yaşanılan olaylar da bunun göstergesidir. Türkiye’de yolsuzluk ve rüşvet operasyonları her zaman egemenler arasındaki iktidar mücadelesinin aracı olagelmiştir. Bugünde olan budur. Gülen cemaati ile Milli Görüş arasında çalma, çırpma, rüşvet konusunda birbirlerinden bir farkları yoktur. Gülen cemaati iktidar mücadelesi yürüttüğü RTE hükümetini yıpratmak/devirmek istiyor. Gerçekte yolsuzluğa karşı mücadele amaç değil. Yolsuzluk hükümeti yıkmak, yıpratmak için araç olarak kullanılıyor. AKP hükümeti bir bütün olarak yolsuzluk batağına batmış durumdadır. AKP hükümeti bu bataktan kurtulmak için yasa üzerine yasa çıkarmaktadır. Yasal düzenleme ile operasyondan kurtulmaya çalışıyor. Yolsuzluğun üzeri kapatılmak isteniyor. Yolsuzluk operasyonu sonuna kadar götürülmelidir. Yolsuzluk batağına batan herkes bunun hesabını vermelidir. Cemaatin asıl amacı elbette

rüşvete, yolsuzluğa karşı mücadele etmek değildir. Ancak rüşvetin de, yolsuzluğun da maddi temeli vardır. Bu maddi temel hükümet tarafından yok sayılmak istenmektedir. Biz cemaat ile AKP arasındaki iktidar dalaşında ve bu dalaşı kendi iktidar mücadelelerinin aracı olarak kullanmaya çalışan CHP-MHP gibi partilerin iktidar dalaşında taraf değiliz. Tarafımız devrim ve sosyalizm mücadelesi olmalıdır. Gülen cemaati ile Milli Görüş arasında, birini diğerine tercih etmeyi gerektirecek, CHP ve MHP’yi bunlara tercih etmeyi gerektirecek hiçbir farklılık yoktur. İktidar savaşı yürütenleri, iktidara kim sahip olacak kavgası yapanları, işçiler, emekçiler tercih etmemelidir. Bizim tercihimiz işçilerin, emekçilerin kendi iktidarını kurma tercihidir. Bu iktidarı kurmak için mücadele etmek, örgütlenmektir. Yolsuzluğa, rüşvete karşı mücadele kapitalist sistemi devrimle yıkma mücadelesinin parçası olarak verilmelidir. Yolsuzluğa, rüşvete son vermenin yolu halk iktidarıdır. Yine seçim zamanı! Yerel seçimler için start verildi.

Adaylar belirlendi. Partiler hazırlıklarını tamamladı. Liderler meydana indi. Curcuna başladı. Düzen, sermaye partileri birbirlerini eleştiriyor, birbirlerinin kirli çamaşırlarını ortalığa saçıyor. Ortalık vaatlerden geçilmiyor. Partilerin bayrakları, adayların afişleri, pankartları neredeyse her tarafa asılmış durumda. Görüntü kirliliği yanında, ses kirliliği de yaşanıyor. Partilerin ses araçları bangır bangır dolaşıp duruyor. Seçim dönemleri burjuva siyasetin kirli yüzünün çok daha açık görüldüğü bir dönem. İçi boş vaatler, suçlamalar, yalanlar, kavgalar, seçim rüşveti vb. bu kirli siyasetin dışa yansıyan görüntüleri. Meydanlarda dinlendirilen ırkçılık, milliyetçilik, din sömürüsü burjuva siyasetin kaçınılmaz yol arkadaşları… Seçimler yoluyla

biz işçilerin, emekçilerin temel sorunları çözülemez. Eğer öyle olsaydı burjuvazi seçimleri yaptırmazdı. Burjuvazinin egemen olduğu bu sistemde seçimler burjuvazinin düzenine “demokratik meşrutiyet” maskesi geçirmek için yapılır. Bu nedenle seçimlerin neden yapıldığını, seçimler yoluyla özsel sorunları çözmenin mümkün olmadığını, işçilere, emekçilere doğru temelde anlatmalıyız. Seçimler kurtuluş değil, kurtuluş devrimde! 28.02.2014


MÜCADELEYİ ELLERİNE ALAN GREİF İŞÇİLERİ SINIFA YOL GÖSTERİYOR!

10 Şubat’ta başlayan Greif Hadımköy fabrika işgali 1 aya yaklaştı. Bu direnişin en önemli yanı sendikal bürokrasiyi aşması, işçilerin mücadeleyi kendi ellerine almasıdır. İlk günden bu yana direnişin yanında olduk. Olanaklarımızla, gücümüzle direnişi desteklemeye çalıştık. Greif işçileri kazanımının işçi sınıfının kazanımı olacağı bilinci ile hareket ettik. Bu önemli işgal üzerine yazılan yazıları yayınlıyoruz.

07.03.2014 Yeni İşçi Dünyası

E seny u r t Had ı m köy ve Ümraniye Dudullu’da kurulu Greif (Sunjüt) çuval fabrikasında çalışan işçiler, 10 Şubat Pazartesi akşam çalıştıkları fabrikayı işgal etti. Greif işçileri yaklaşık bir yıl önce DİSK’e bağlı Tekstil İşçileri Sendikası’nda örgütlendi. Greif’in iki fabrikasında 1500 işçi çalışıyor. Bin işçi taşeron 44 firma işçisi. Greif, Bayer, Nestle, Dove, Univer ve Danone gibi firmalara üretim yapıyor. Tekstil Sendikası ile Greif patronu arasında yapılan TİS süreci uyuşmazlıkla sonuçlandı. Toplam 66 maddeden oluşan toplu sözleşmenin 10 maddesinde anlaşma sağlanamadı. Bu maddeler ara-

sında ikramiye, zam ve taşeronlaştırmanın kaldırılması gibi işçilerin çok önem verdiği maddeler var. Esenyurt-Hadımköy fabrikasında çalışan 850 işçinin yaklaşık 150’si kadın işçilerden oluşuyor. İşçilerin talepleri şunlar: *Taşeron çalışmanın kaldırılması, fabrika bünyesinde taşeron şirketlerde çalışan tüm işçilerin kadroya geçirilmesi. *Ücretlerin yükseltilmesi. En az %25 zam. 4 ikramiye. *Sosya l ha k lara sa hip olmak, insani ve temel taleplerin karşılanması. Greif işçileri üyesi oldukları Tekstil Sendikası’nın işgal üzerine yaptığı açıklamaya oldukça tep-

kili. İşçilerin tepkisini çeken ifadeler şöyle: “Sendikamızın yetkili kurullarının bilgisi dışında meydana gelen söz konusu eylemin nedeni ve amacı konusunda yeterli bilgi henüz alınamamıştır. … Üzülerek belirtmek gerekirse, bu işyerinde toplu iş sözleşmesi süreci bilerek veya bilmeden adeta baltalanmıştır. Umuyoruz ki sağduyulu üyelerimiz, yaşanan bu olumsuz deneyimden yeterli sonucu çıkaracak ve haklarına, sendikalarına daha güçlü sarılarak, toplu iş sözleşmesinin istenilen şekilde, başarıyla sonuçlanması için güç birliğini sürdürecektir.” İşçilerin tepkisi sonucu sendika

yeni bir açıklama yaparak ifadelerini yumuşatmak zorunda kaldı. Bugün öğleden sonra direnişleri 196 güne ulaşan Punto Deri işçileri, sendikalaştıkları için işten atılan Kumport Liman işçileri destek ziyaretinde bulundu. Saat 16.00’da işçiler sendika içinde basın açıklaması yaptılar. Sendikal bürokrasinin, Tekstil Sendikasının olumsuz tavrının teşhir edildiği açıklama şu belirleme ile sona erdi: “Biz GREIF işçilerinin zincirlerimizden başka kaybedecek bir şeyimiz yok. Bu nedenle tüm işçi kardeşlerimizi; emekten ve onurdan yana tüm insanlarımızı seyirci kalmamaya, haklı mücadelemize omuz vermeye çağırıyoruz.

Mart 2014 • yeni dünya için ÇAĞRI’nın İŞÇİ EKİ

İŞÇİLER GREİF ÇUVAL FABRİKASINI İŞGAL ETTİ

3


4

bir şekilde, kararlı bir şekilde mücadelemizi sürdüreceğiz. Sendikanın tavrı işçileri çok ciddi rahatsız etmiş durumda. Sonuçta mücadeleden kaçan bir tavır bu. Aslında işçiler sendikaların bu tarz durumlarını gözeterek örgütlendi. Sendikanın bu tutumuna çok da şaşırmadılar. İşçiler istiyordu ki sendikaları bu onurlu mücadelenin yanında olsun. Ne yazık ki bunu göstermediler. İşçiler şunu diyor: Sendika biziz. Burada kendi örgütlülüğümüze, kendi birlikteliğimize güvenerek mücadele ediyoruz. Bu birliktelikte, bu örgütlülükle mücadeleyi sonuna kadar onurlu bir

şekilde sürdürerek kazanacağız. Sendika yanımızda olur ya da olmaz, bu onların kaybı olacaktır. Sendikanın olumsuz tavrına karşı tavrımızı göstereceğiz. İşveren tarafından adım atmalar var. Bir takım sinyaller geliyor. İşçilerin kararlı mücadelesi karşısında çok fazla duracağını düşünmüyorum. Biran önce görüşmek isteyecektir. Çünkü o da bu tabloyu hesaplamadı. İşçilerin üretimden gelen gücünü kullanarak bunu işgale vardıracağını hesaplamadı. Şimdi daha farklı düşünecektir. Belli adımlar attı. Fakat taleplerimizin tümünü kabul etme noktasına henüz varılmış değil.

Dudullu fabrikasında sendika üyesi 120 arkadaşımız var. Orada da üretim durdu fabrika işgal edildi. Arkadaşlarımız taleplerimiz karşılanana kadar işgali sürdürecekler.” Greif fabrikasında işçiler tabandan başlayan bir örgütlülük sağlamış durumdalar. Bölüm komiteleri var. Fabrika komitesi var. İşgale fabrika komitesi önderlik ediyor. Greif işçileri mücadeleyi kendi ellerine aldılar. Sendikal bürokrasiyi, sendika ağalarını aşan bir mücadele veriyorlar. Bu haklı mücadeleyi destekleyelim! Yaşasın sınıf dayanışması! 11.02.2014

GREİF (SUNJÜT) İŞÇİLERİNİN MÜCADELESİNİ SELAMLIYORUZ

rd en

Bi ld iri le

Mart 2014 • yeni dünya için ÇAĞRI’nın İŞÇİ EKİ

Zafer bizim olacak. Zafer tüm işçi sınıfının olacak.” “Bu daha başlangıç, mücadeleye devam!, İşgal, grev, direniş!, Zafer direnen işçilerin olacak!, Yaşasın sınıf dayanışması!, İşçilerin birliği sermayeyi yenecek!” sloganlarını sıklıkla atan işçiler işgali sürdürüyor. DİSK Tekstil Esenyurt Bölge Temsilcisi Engin Yılgın işgal üzerine şu bilgileri verdi: “Fabrikamız Amerikan tekeli. Yaklaşık iki işletmeden oluşuyor. Dudullu ve burası. Yaklaşık 1500 işçi çalışıyor. Yaklaşık 500 işçi kadrolu. 1000 işçi taşeron işçisi. 44 taşeron firması mevcut burada. 1 yıl önce sendikalaşmaya başladık. Sendikallaştıktan sonra TİS görüşmeleri başladı. 6. Oturumu gerçekleştirdik. TİS görüşmeleri uzlaşmazlıkla sonuçlandı. Sendika tek taraflı olarak uzlaşmazlık raporunu tutacağını söyledi. Biz işçilerde haklı taleplerimizin karşılanmamasını, yerine getirilmemesi karşısında işçilerin taban örgütlülüğüne dayanan, üretimden gelen gücünü kullanarak işgal gerçekleştirdik. Biz işçiler haklıyız. Çok düşük ücretlerle çalıştırılıyoruz. Sosyal haklar yok. İşgüvenliği yok. İş sağlığı, güvenliği yok. Çok sorunla karşı karşıyayız. Bunun çözümünün örgütlenmek olduğunu, mücadele etmek olduğunu, anayasal hakkımızı kullanarak sendikalaşmak olduğunu gördük ve sendikada örgütlendik. Sendikalı olarak taleplerimizin karşılanmasını istedik, ne yazık ki taleplerimiz karşılanmadı. Taleplerimiz karşılanana kadar burada onurlu

Greif (Sunjüt) dünyanın çeşitli ülkelerinde fabrikaları bulunan, binlerce işçinin çalıştığı bir dünya tekeli. Greif sürekli büyüyüp gelişirken, bu büyümenin temelinde işçilerin ödenmemiş alınteri, emeği, artı değeri var. Greif’i büyüten işçiler, düşük ücret alırken, taşeron köleliği, ağır çalışma koşulları altında çalışırken; Greif büyüyor, karına kar katıyor. Greif işçileri bu gidişe dur dedi. Anayasal hakkını kullanarak DİSK/Tekstil Sendikasında örgütlendi. Greif yönetimi ile

sürdürülen Toplu İş Sözleşmesi görüşmelerinin uyuşmazlıkla sonuçlanması üzerine, mücadeleyi ellerine alarak fabrikayı işgal etti. Mücadeleyi sendika ağalarına, sendika bürokrasisine bırakmadı. Sendika ağalarını aşan, onları devre dışı bırakan bu mücadele haklıdır, meşrudur. İşçiler patronlara karşı verdikleri mücadelede, mücadeleyi ellerine almalı, sendika ağalarına bırakmamalıdır. Bunun yolu fabrikada çalışan işçilerin kendi aralarında kurdukları grev ve mücadele komite-

sidir. Greif işçileri de kurdukları komite önderliği altında mücadele ediyorlar. Mücadelenin nasıl ele alınması gerektiğinin yolunu gösteriyorlar. Arkadaşlar! Mücadeleniz haklı, talepleriniz meşrudur. Taşeron köleliğine karşı mücadele elde edeceğiniz kazanım, tüm işçi sınıfının kazanımı olacaktır. Bu mücadelede sizin yanınızdayız. Mücadeleniz müc a delem i z , t a le pler i n i z taleplerimizdir.

İşçiler mücadelede yasal cendere içine hapsolmamalıdır. Yasalar esas olarak patronları, sermayeyi koruyan yasalardır. Hak almak, başarılı olmak için gerektiğinde işçiler yasa dışına çıkmayı bilmelidir. Hak alma mücadelenizi selamlıyoruz! Direnişinizi destekliyoruz! Yaşasın sınıf dayanışması! İşçilerin birliği sermayeyi yenecek! Kahrolsun ücretli kölelik düzeni! 12.02.2014


HAYDİ DAYANIŞMAYA! GREİF İŞÇİLERİNİN HAKLI MÜCADELESİNİ DESTEKLEYELİM! İşçi arkadaşlar! Taşeron köleliğine başkaldıran Greif (Sunjüt) işçilerinin haklı ve onurlu mücadelesi, 10 Şubat’tan bu yana sürüyor. Greif işçileri anayasal hakk ını kullandı. DİSK/Tekstil Sendikasında örgütlendi. Greif yönetimi ile yapılan Toplu İş Sözleşmesi görüşmeleri uyuşmazlıkla sonuçlandı. İşçiler sürecin bitmesini beklemedi. Mücadeleyi ellerine aldı. Çalıştıkları fabrikayı işgal etti. İşçiler ne istiyor? Greif (Sunjüt) de sayısı 44 olan taşeron şirketlerde çalışan işçilerin kadrolu işçi yapılmasını, 4 ikramiye, ücretlere en az % 25 zam yapılmasını istiyorlar. Taşeron sisteminin kaldırılması mücadelesi sadece Greif işçilerinin mücadelesi değildir. İşçi sınıfını bölüp parçalayan, güvencesizlik, düşük ücret köleliği olan taşeron sistemi hepimizin ortak sorunudur. Taşeron köleliğine karşı mücadele bütün işçilerin mücadelesi olmalıdır. Bu haklı mücadelede sınıf kardeşlerimizi yalnız bırakmayalım, destekleyelim! Greif işçilerinin mücadelesi sendikal bürokrasiyi, sendika ağalarını aştı. İşçiler mücadeleyi ellerine aldı. Sendika konfederasyonlarının Greif işgaline sessiz kalmasının temelinde bu korku

yatıyor. Korkuyorlar işçilerden, korkuyorlar işçilerin mücadeleyi ellerine almasından. Tabandan gelen mücadelenin koltuklarını sallayacağını biliyorlar. Kardeşler! Sendikalar gerçek işçi örgütleri olmalıdır. Sendikalar bizimdir. Sendikalar, sendikaların başına çöreklenmiş sendika bürokratlarının, ağalarının çiftliği değildir. Sendikaları gerçek işçi örgütlerine dönüştürmenin yolu müca-

deleyi elimize almaktan geçiyor. Tabandan başlayarak gerçek sınıf sendikaları inşa edelim. Greif işçileri kendi aralarında kurdukları fabrika komitesi önderliği altında mücadele ediyorlar. Mücadelenin nasıl ele alınması gerektiğinin yolunu gösteriyorlar. Güvencesizlik, düşük ücretler, sağlıksız koşullar, sendikasızlık; kader değil! Bizi ezip sömüren kapitalist sistemin sonuçlarıdır. Üreten biziz, yöneten de biz olmalıyız. Bilinçlenelim, mücadele

edelim, örgütlenelim! Greif işçilerinin mücadelesi haklıdır, meşrudur. Bu mücadeleyi bütün olanaklarımızla destekleyelim. Taşeron köleliğine karşı verilen mücadeleyi büyütelim. İŞGAL, GREV, DİRENİŞ! 18.02.2014 YAŞASIN SINIF DAYANIŞMASI! İŞÇİLERİN BİRLİĞİ SERMAYEYİ YENECEK!

Greif (Sunjüt) fabrikasında çalışan işçilerin TİS görüşmelerinin uyuşmazlıkla sonuçlanması üzerine, 10 Şubat Pazartesi Esenyurt Hadımköy ve Dudullu fabrikasını işgal etti. İşçilerin işgali 3. günü geride bıraktı. 3. günün kısaca özeti şöyle: *Fabrika içinde voleybol sahası oluşturuldu. Gün içinde işçiler voleybol oynadı. *Türküler, marşlar eşliğinde halaylar çekildi. *”İşçilerin birliği sermayeyi yenecek!, Taşeronluğa, kölece çalışma koşullarına karşı direnişteyiz!, Ekmeğimiz ve onurumuz için direniyoruz!” pankartları fabrikanın çeşitli noktalarına asıldı.

*Fabrika içinde basın açıklaması yapıldı. Direniş komitesinin aldığı kararlar hakkında bilgi verildi. Bölüm komiteleri ve Direniş Komitesinin söylemleri dışında söylemlere önem verilmemesi, desteğe gelen büyük grupların fabrika dışında ağırlanacağı, küçük grupların fabrika içinde belirlenen alanlara girebileceği bilgisi verildi. DİSK Tekstil Bölge Temsilcisi E ng i n Yı lg ı n, dü n Tek st i l Sendikası ve DİSK Genel sekreteri Arzu Çerkezoğlu ile yapılan görüşme hakkında bilgi verdi. Tekstil Sendikasının kapalı olduğu, Arzu Çerkezoğlu’na taleplerin iletildiği, işçilerin talebi ve

tepkisi sonucu sendikanın internet sitesine koyduğu açıklamanın kaldırıldığı bilgisi verildi. *Tekstil Sendikası Şube Başkanı Kazım Doğan fabrikaya geldi. Patronların yeni teklifini işçilere sundu. Teklif şöyle: 1 yıldan 5 yıla kadar 3 ikramiye, 5 yıldan sonra 4 ikramiye, ücretlere 120 TL iyileştirme, % 9 zam, taşeronluk hakkında yasal prosedüre uyma sözü. İşçiler Greif yönetiminin teklifini reddetti. “Direne direne kazanacağız!” sloganını attı. İşçiler 4 ikramiye, % 30 zam, taşeronluğun kaldırılmasını istiyorlar. *Gün içinde çeşitli siyasi yapılar işçileri ziyaret etti.

*YDİ ÇAĞRI okurları olarak gün boyu işçilerin yanındaydık. İşçilere Yeni İşçi Dünyasının Ocak sayısını dağıttık. İşçilerle sohbet ettik: Fikri: “Vardiya sorumlusu, posta başıyım. 11 senedir buradayım. 1.100 TL net maaşım var. İplik bölümünde çalışıyorum. Ağır sanayi makineleri kullanıyoruz. Hammadde üretiliyor, iplik üretiliyor. İşimiz ağır. Ağır şartlarda çalışıyoruz. Şikayetçi değiliz. İşimizi seviyoruz. Çalışıyoruz. Verdikleri maaş çok az. Kalifiyeli eleman maaşı bu. İşçiler olarak taleplerimizi ortak tespit ettik. Herkes onayladı. Bu taleplerin dışına çıkmayacağız. 4 ikramiye verilmeyecek bir

Mart 2014 • yeni dünya için ÇAĞRI’nın İŞÇİ EKİ

GREİF İŞGALİ KARARLILIKLA SÜRÜYOR

5


rakam değil. Çoğu sendikalı yer veriyor. Greif çok büyük bir şirket. Sadece çuval üretmiyor. Dünya çapında bilinen bir şirket. Çuval üretiminde bir numara. Taleplerimiz belli. Çok fazla bir şey istemiyoruz. Emeğimizin karşılığını istiyoruz. Sonuna kadar da buradayız.” Ertuğrul: “5 yıldır çalışıyorum. Her şey içinde 1.050 TL alıyo-

rum. Hakkımı istiyorum. 5 yıldır çalışıyorum, işe yeni giren ile hemen hemen aynı parayı alıyorum. Kalifiyeli iş yapıyorum, mal biçiyorum. Ücretlerimiz düşük. Çalışma saatlerimiz uzun. Yeri geliyor 14, 15 saat çalışıyoruz. Mesaiye kalmak zorunlu diyorlar. Aslında zorunlu değil. Kalmak isteyen kalır, kalmak istemeyen kalmaz. Zorla mesaiye bırakıyor-

lar. Verdikleri ücretle geçinmek mümkün değil. Geçinemediğim için ek iş yapmak zorunda kal ıyor u m. Yapa maya n la r d a var. Haklarımızın verilmesini istiyorum.” Hüseyin: “1,5 yıldır çalışıyorum. Asgari ücret 850 TL maaş alıyorum. Direniş iyi gidiyor. Sağlığımız yerinde, keyfimiz yerinde. Ta leplerimizin ka-

bul edileceğini düşünüyorum. Arkadaşlarda bu enerji var. İstek var. İnsanca yaşamak istiyoruz.” İşçiler kararlı bir şekilde direniyor. Taleplerinin karşılanmasını istiyorlar. Greif işçilerinin direnişini destekleyelim, sahiplenelim! Ka hrolsu n ücret l i kölel i k düzeni! 12.02.2014

işçileri” pankartı hazırlayıp fabrika duvarına astı. Direnişte bulunan Kumport Liman işçileri sınıf kardeşlerini ziyaret etti. Sendikalaştıkları için işten atılan DHL işçileri işçileri ziyarete geldi. YDİ Çağrı okurları, çalışanları direnişçi işçileri her gün ziyaret ediyor.

Yeni İşçi Dünyası’nın Şubat sayısı işçilere ulaştırıldı. Yeni İşçi Dünyası’nın işçilerin direnişini selamlayan bildirisi işçilere dağıtıldı. YDİ Çağrı okurları Pazar günü işçilere kitlesel destek ziyaretinde bulunacak. Ziyaretin hazırlıkları sürüyor. 14.02.2014

GREiF’TE 5.GÜN İşçilerin Greif fabrika işgali 5. günü geride bıraktı. İşçilerin kararlılığında değişen bir şey yok. Kararlılık ilk gün gibi sürüyor. Taleplerde, -en az %25 zam, taşeronun kaldırılması, 4 ikramiye- geri adım yok. Greif yönetimi ise işçilerin cep telefonlarına işten çıkarma tehdidi içeren kısa mesaj gön-

derdi. İşçiler bu mesaja sert tepki gösterdi. Sendika ile Greif yönetimi arasında görüşmeler devam ediyor. Greif yönetimi henüz işçilerin taleplerini karşılamaktan uzak. İşçiler sevgililer günü vesilesi ile “14 Şubat sevgililer günü, sevgi emektir, emeğimize alınterimize sahip çıkıyoruz. Greif

GREİF FABRİKA İŞGALİNDE 6.GÜN

Mart 2014 • yeni dünya için ÇAĞRI’nın İŞÇİ EKİ

Greif yönetimi işçilerin evlerine tebligat gönderdi. İşçileri işten çıkarmakla tehdit etti. İşçiler saat 16.00’da yapılacağı duyurulan etkinlik için hazırlık yaptılar. İki büyük pankart hazırlandı. "Sendikal bürokrasiye, uzlaşmacılığa geçit yok, DİSK'i yaratan mücadele ruhu Greif'le yaşıyor!", "Kavel'den Greif 'e işgal, grev, direniş!" Pankartlar etkinliğin yapılacağı yemekhane duvarına

6

asıldı. Etkinlik için sahne oluşturuldu. Ses sitemi kuruldu. İşçilere destek ve etkinliğe katı lmak üzere; Acıbadem, Yelde ğ i r men i ve C a fer a ğa Dayanışması bileşenleri, YDİ Çağrı, BDSP, Alınteri, DİP, UİDDER, EHP, Feniş işçileri, DHL işçileri geldi. Etkinlik işçi sınıfının mücadelesinde toprağa düşenler için saygı duruşuyla başladı. Sırasıyla

DİSK Tekstil Esenyurt Bölge Temsilcisi Engin Yılgın, baş temsilci Orhan Purhan, kadın işçilerden Emek Özyön, temsilci Ferhat Alsaç, Feniş işçileri adına bir işçi birer konuşma yaptı. Pınar Aydınlar, Gebze İşçilerin Birliği Müzik Topluluğu, DLB Üç Fidan Şiir Topluluğu, OSİM-DER Müzik Atölyesi dinleti sundu. Coşkunun hakim olduğu etkinlik boyunca; “İşgal, grev, direniş!, Kahrolsun ücretli kölelik dü-

zeni!, Yaşasın sınıf dayanışması!, İşçilerin birliği sermayeyi yenecek!, Direne direne kazanacağız!, Zafer direnen işçilerin olacak!, Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiç birimiz!, Yaşasın işçilerin birliği, halkların kardeşliği!” sloganları atıldı. YDİ Çağrı okurları bugünde işçilerin yanındaydı. Yarın Pazar günü toplu destek ziyareti gerçekleştirilecek. 15.02.2014


GREİF İŞÇİLERİNİ ZİYARET ETTİK

Greif işçilerinin fabrika işgali 7. Gününde. YDİ ÇAĞRI okurları, çalışanları bugün Greif işçilerini ziyaret etti. Grei f fabr i k a sı g i r i şi nde “Direnişinizi destekliyoruz, mücadeleniz mücadelemizdir!” Yeni Kadın Dünyası pankartı arkasında kortej oluşturuldu. YDİ Çağrı, Yeni Dünya Gençliği f lamaları taşındı. Fabrika girişine kadar sloganlarla yürüyüş yapıldı. “Greif işçisi yalnız değildir!, Yaşasın sınıf dayanışması!, İşçilerin birliği sermayeyi yenecek!, İşgal, grev, direniş!, Greif işçisi direnişin simgesi!” sloganları atıldı. Kapı önünde YDİ Çağrı okurlarını Greif işçileri slogan-

larla karşıladı. Birlikte sloganlar atıldı. Fabrika içinde Güney Kültür Merkezi hazırladığı programı sundu. GKM adına işçilerin direnişi selamlandı. Güney Kültür Merkezi işçi Tiyatrosu, Greif işgaline yönelik hazırladığı skeci oynadı. Güney Kültür Merkezi çalışanlarının hazırladığı müzik dinletisi yapıldı. Kadın arkadaşların Greif işgaline yönelik hazırladığı ve okuduğu parça ilgi çekti. Bir arkadaşımız, Adnan Yücel’in bir şiirini okudu. Programın ardından müzik eşliğinde işçilerle halay çekildi. 7.günde de çeşitli kurumların işçilere destek ziyareti sürdü. 16.02.1014

Greif işçilerinin, TİS görüşmelerinin tıkanması üzerine Greif Hadımköy fabrikasında başlattıkları işgal eylemi 10. gününde. Bugün sabah bir bölüm işçi Greif ’in Dudullu’da bulunan fabrikasına gitti. Güvenlikçilerin engellemelerine rağmen işçilerle görüştü. Dudullu’da sendika üyesi olan işçiler üretimi durdurmuş durumda ve çalışmıyorlar. İşçiler dönüşte DİSK genel merkezine geçtiler. DİSK yönetimi ile görüşme yaptılar. Saat 14.00’te fabrikaya ulaşan işçileri, fabrikada kalan işçiler kapı önüne çıkarak, sloganlarla coşku ile karşıladılar. Ardından DİSK heyeti ziyarete geldi. DİSK yöneticileri, Birleşik Metal İşçileri Sendikası genel merkez yöneticileri, BMİS 2 Nolu şube yöneticileri, Genel İş üyesi vb. işçilerden oluşan heyeti; Greif işçileri

Mart 2014 • yeni dünya için ÇAĞRI’nın İŞÇİ EKİ

GREİF İŞGALİ 10.GÜNÜNDE

7


Mart 2014 • yeni dünya için ÇAĞRI’nın İŞÇİ EKİ

8

kapı önünde sloganlarla karşıladılar. Fabrika bahçesine geçildi. Baştemsilci Orhan Purhan yaptığı konuşmada sendikalaşma sürecini ve TİS sürecini anlattı. Tekstil Sendikası Esenyurt temsilcisi Engin Yılgın bir konuşma yaptı. Disk ve bağlı sendikaların Greif işgaline sessiz kalmalarını eleştiren Yılgın; DİSK’in ziyaretini olumlu bulmakla beraber yeterli bulmadıklarını söyledi. DİSK’in işgali eylemli sınıf dayanışması ile sahiplenmesi gerektiğini ifade eden Yılgın, Greif işçileri olarak şu taleplerin DİSK tarafından yerine getirilmesini talep etti: “1-Direnişimizin işgal eylemi olduğu gerçeği gözardı edilmemelidir. Direnişimizin amacı ve hedefleri kamuoyuna doğru yansıtılmalıdır. 2-DİSK ve bağlı sendikalar direnişimizle eylemli dayanışma içerisine girmeli, örgütlü oldukları tüm fabrika ve işletmelerde direnişimizi anlatmalı ve dayanışma eylemleri planlamalıdır. İş yavaşlatma, iş durdurma kitlesel eylem, miting, yürüyüş, etkinlikler vb. örgütlenmelidir. 3-Üyesi olduğumuz DİSK/ Tekstil Sendikası Greif patronuna ait Ünsa’da grev kararı almalıdır. 4-Direnişimize karşı gerçekleşebilecek her türlü saldırı karşısında DİSK ve bağlı sendikalar hazırlık yapmalı, saldırı karşısında direnişimizi anında sahiplenmelidir. 5-Direnişimize uluslararası destek sağlamak için çeşitli adımlar attık. Uluslararası desteği attırmak için DİSK ve Tekstil Sendikası tüm imkanlarını seferber etmelidir.

6-Tekstil İşçileri Sendikası Merkez Yönetim Kurulu’nun direnişimizin başladığı ilk günde yaptığı açıklama bizim için kabul edilebilir değildir. Biz bunun hata olmadığını, bilinçli bir tutum olduğunu biliyoruz. Direnişimizin basıncı ile bu açıklama geri çekilmiştir. Fakat bu açıklamanın arkasındaki zihniyet devam etmektedir. DİSK’in bu açıklamayı yayınlayanlar hakkında disiplin soruşturması açmasını istiyoruz. 7-Eylemlerimizi işgal fabrikamız dışına da taşıyoruz. Başta Greif patronuna ait fabrikalar olmak üzere Greif ’in fason iş verdiği (Polimer, İnci Plastik vb.) ve iş yaptığı tüm firmalar hedefimizdedir. Bu eylemlerimizde, ulaşım sorununu çözmek için direniş bitene kadar sürekli kullanabileceğimiz araç ihtiyacımızı DİSK karşılamalıdır.

8-Direnişimizle maddi dayanışma çağrısı DİSK’e bağlı sendikaların örgütlü olduğu tüm fabrika ve işletmelerde hemen başlatılmalıdır.” Greif işçileri de sık sık coşku ile slogan attılar: “İşgal, grev, direniş!, İşçilerin birliği sermayeyi yenecek!, Kahrolsun ücretli kölelik düzeni!, Direne direne kazanacağız!, Zafer direnen işçilerin olacak!” DİSK Genel Başkanı Kani Beko’da yaptığı konuşmada; DİSK’in grev ve mücadelelerle sokakta kurulduğunu belirterek, Greif işçilerinin yanında olduklarını söyledi. Beko’nun konuşması sırasında işçilerin “Sendika işçiye sahip çık!, İşçiler olmadan sendika olmaz!” sloganını atmaları dikkat çekiciydi. DİSK heyetinin “İnadına sendika, inadına DİSK!” sloganı atarken, işçilerin atmaması da dikkat çekti. Greif işçileri DİSK heyetini coşkulu sloganlarla karşılarken, heyete ilgi göstermedi.

DİSK’in ve bağlı sendikaların Greif işçilerinin mücadelesine sessiz kalması, gerekli desteği sunmaması, direnişi 10.günde ziyaret etmesi bu ilgisizliğin temel nedenidir. Ayrıca Tekstil Sendikası Genel Yönetim Kurulunun işgal üzerine yaptığı ilk açıklama bu ilgisizliğin diğer bir nedenidir. DİSK yöneticileri yemekhaneye geçerek fabrika komitesi ile süreç hakkında görüşme yaptılar. Gün içinde Kanal B, Show TV, Ulusal Kanal fabrikaya gelerek işçilerle röportaj yaptılar. Yeni İşçi Dünyası süreç üzerine yeni bir bildiri çıkardı. Bildiri bugün fabrika içinde dağıtıldı. 19.02.2014


Greif işçilerinin 10 Şubat’ta başlattıkları fabrika işgali 14. Gününde. Greif işçileri bugün Hadımköy fabr i k ası önü nde Bi rl i k, Mücadele, Dayanışma forumu düzenledi. Forum hazırlıkları sabah saatlerinde başladı. Fabrika giriş kapısı önüne sahne kuruldu. Ses sistemi yerleştirildi. YDİ ÇAĞRI okurları öğlen saatlerinde Greif işçilerine destek ziyaretinde bulundu. Anayol girişinde kortej kuran okurlarımız sloganlarla fabrika giriş kapısına yürüdü. Kapı önünde okurlarımızı Greif işçileri karşıladı. “Greif işçileri yalnız değildir!, Yaşasın sınıf dayanışması!, İşçilerin birliği sermayeyi yenecek!, İşgal, grev, direniş!, Zafer direnen işçilerin olacak!” sloganları hep birlikte atıldı. Yapılan konuşmada Greif işçilerinin haklı direnişini desteklediğimiz ve desteklemeye devam edeceğimiz vurgulandı. Okurlarımızın topladığı erzak işçilere teslim edildi. Birlik, Mücadele, Dayanışma For u mu nda Gü ney Kü lt ü r Merkezi İşçi Tiyatrosu sahne aldı. İşçi Tiyatrosu özel olarak Greif işgaline yönelik olarak hazırladığı oyunu oynadı. Oyunda taşeron sistemi konu edinilerek, işçilerin yaşadığı sorunlar dile getirildi. Greif işgaline vurgu yapıldı. Oyun işçiler tarafından ilgi ile izlendi. For u mda ay rıca Ru hi Su Dostlar korosu, Grup Umuda Ezgi, Marmara Romen Dernekleri Federasyonu Müzik Topluluğu sahne aldı. Gölgedekiler Tiyatro Topluluğu kısa bir oyun oynadı. Punto Deri işçileri, Hey Tekstil işçileri adına konuşma yapıldı.

Düzen partisi CHP İstanbul vekili Süleyman Çelebi bir konuşma yaptı. Çelebi mecliste taşeron sistemini kaldırmak için mücadele

ettiklerini, Greif işçilerin mücadelesinin haklı olduğunu ve sonuna kadar işçilerin yanında olacaklarını söyledi.

Forum çeşitli kurumlar adına yapılan konuşmalar sonunda sona erdi. 23.02.2014

Mart 2014 • yeni dünya için ÇAĞRI’nın İŞÇİ EKİ

GREİF FABRİKA İŞGALİ 14.GÜNÜNDE: İŞGAL SÜRÜYOR, DAYANIŞMA BÜYÜYOR!

9


GREİF’TE 18.GÜN Greif fabrika işgali 18.günü geride bıraktı. 18. günde şu önemli gelişmeler yaşandı: Dİ S K B i r l e ş i k Me t a l -İ ş Sendikası İstanbul 2 No'lu Şube Başkanı Yılmaz Bayram, şube yöneticileri ve temsilciler Greif işçilerini ziyaret etti. HDP İstanbul Büyük Şehir Belediye Eşbaşkan adayı Pınar Aydınlar ve 3.bölge adayları ve üyeleri ziyarete geldi. Ziyaret sırasında destek konuşmaları yapıldı. Ziyaretçilere işgal hakkında temsilciler tarafından bilgi verildi. İşçiler ziyaretçileri sloganlarla karşıladı, sloganlarla uğurladı. Greif isçileri ABD Konsolosluğu’na yürüdü ve basın açıklaması yaptı. İstinye Park önüne gelen Greif isçileri “İşgal, grev, direniş!” yazılı pankart açtılar. “Taşeron kölesi olmayacağız!, İnsanca yasamak istiyoruz!, Bu daha başlangıç mücadeleye devam!” sloganlarını atan Greif isçileri konsolosluğa yürüdüler. Yolun bir bölümünü kapatan isçiler, yürüyüş boyunca sloganlarını coşkuyla attılar. ABD Konsolosluğu’na çıkan sokak polis tarafından kapatıldığı için basın açıklaması bariyerlerinin önünde yapıldı “Taşeron köleliğine son!” başlıklı basın açıklamasını temsilci Ferhat Alsaç okudu. “Bizler emeğine ve onuruna sa-

hip çıkan DİSK Tekstil Sendikası üyesi Greif isçileriyiz. Bugün direnişimizin 18. günündeyiz. Dünyanın en büyük endüstriyel ambalaj üreticisi olan ABD sermayeli Greif işletmesine bağlı fabrikalarımızda, taşeron sistemi ve kölece çalışma koşullarına karşı örgütlendik.” “Direniş sureci boyunca isçi arkadaşlarımıza gönderilen uydurma belgeler, sendika temsilcilerimize yönelik suçlamalar, silahlı taşeron patronlarının sa-

vunduğu tehditler, vb. yollarla sindirilmeye çalışılıyoruz. bu da yetmiyormuş gibi Anayasası tarafından bir hak olarak tanınan sendikaya üye olma hakkı Grei f yönet i m i t a ra f ı nda n engellenmektedir.” “Greif 'in Dudullu, Sultanbeyli ve Samandıra'daki işletmelerinde silahlı özel güvenlikler nöbet tutmaktadır. Fabrika etrafına çekilen jiletli tellerle sendikanın faaliyetleri engellenmek istenmektedir.” “Bu son girişilen çaba da di-

ğerleri gibi beyhudedir ve ayni akıbete uğrayacaktır. Sizleri bu çözümsüzlük girişimlerinden vazgeçmeye, sureci sonlandırmak için doğrudan temsilcilerimizle görüşmeye ve taleplerimizi kabul etmeye çağırıyoruz.” Basın açıklamasının ardından işçiler Hadımköy fabrikasına geri döndü. Greif işçileri, Esenyurt, Avcılar, Beylikdüzü’nde destek imza masaları açıp, imza topladılar. 27.02.2014

Mart 2014 • yeni dünya için ÇAĞRI’nın İŞÇİ EKİ

GREİF FABRİKA İŞGALİ: BİR ÖFKE DALGASI VE BİR “SAVAŞ ÇIĞLIĞI!”

10

Greif fabrika işgali, sınıfın otonomisinin yaratıcı zenginliğini ve yıkıcı gücünü çıplak bir biçimde ortaya koydu. Greif işçileri, bugün işçi havzalarında ve fabrikalardaki sınıfsal öfke ve kinin ulaştığı boyutu gösterdi. Greif işçileri, hem bir tarihsel pratiği güncelleştirdi (özellikle 1968-1969’da işçi sınıfı yaygın bir biçimde benzer pratikler gerçekleştirmişti), hem de eylemin boyutunu yükseltti. Özel mülk, kapitalizmin ontolojisini oluşturur. Greif işçileri, yarattıkları kapsamlı ve son derece iyi organize edilmiş fabrika işgal eylemiyle, kapitalizmin acıyan yerine vurdu ve vurmaya devam

ediyor. Greif işgali, sınıfın yıkıcı gücünü açığa çıkardı. “Sessizliğin” içindeki büyük öf ke ve kini ve yaratıcılığı gösterdi. Greif işçileri, sınıfın kolektif belleğine kalıcı izler bıraktı. İzlenecek yol oldu. Yol açtı. KOPUŞ, YENİ İVME 2013 yılı, Topkapı Şişecam işçilerinin fabrika işgal eylemiyle başlamıştı. 2013’ün son aylarında Fen-İş’le sınıf hareketi, yeni bir ivme kazandı. Kazova özyönetim deneyimi, bu sürecin önemli pratiklerinden biri olarak öne çıktı. Fen-İş, Türkiye işçi sınıfının tarihinde gerçekleşen en uzun fabrika işgal eylemi ve direnişin okula çevrilmesiyle muazzam bir pratik

oldu. Olmaya devam ediyor. Greif, Fen-İş’ten “bayrağı” aldı ve bu pratiğin devamı olarak şekillendi. Greif eylemi, işgal pratiğini bir adım daha ilerletti, boyutunu ve mahiyetini derinleştirdi. Krizin yıkıcı sonuçlarıyla birlikte, 2008’den başlayarak, işçi sınıfı bir dalgalanma ve hareketlenme içine girdi. Art arda doğan ve bir müddet sonra sönümlenen yaygın lokal eylemler gerçekleşti. Ağırlıkta spontane ve lokal düzeydeki işçi eylemleri bir anlamda sınıfın öf ke patlamalarıydı. Ve sermayenin yok edici saldırılarına karşı ontolojik bir karşı duruştu. Birbirinden kopuk ve bağlantısız gibi görünen bu eylemler, 6 yıllık süreçte muazzam bir birikim

oluşturdu. İşçi sınıfının organik karakteri ve toplumsal bir ilişkiyi ifade etmesi, her eylemin bir birikime dönüşmesine, dolayımlı ya da direkt birbirini beslemesine ve birbirini etkilemesine yol açtı. İçine girilen yüksek konjonktür bu yönü daha da öne çıkardı. Onlarca direniş, eylem ve farklı pratikler sınıfın kolektif ruhunu besledi ve şekillendirdi. Sınıf eylemlerden öğrendi. Greif pratiği bir yönüyle bu birikimin en net ve en sert dışa vurumu oldu. Ve içine girilen dönemin ilk habercisi olarak dikkat çekti. Greif fabrika işgali 2014 ve sonraki yıllarda sınıf hareketinin yönelimini, eylem biçimini, tarzını


ve ruhunu etkileyecek bir içerik taşıyor. SINIFIN KOLEKTİF GÜCÜ VE İRADESİ Greif pratiğinin en dikkat çeken yönü, sınıfın kolektif inisiyatifinin açığa çıkarılması oldu. Bu aynı zamanda sınıfın kolektif aksiyonunun dışa vurumu anlamına geldi. Greif işçileri taban örgütlenmeleri aracılığıyla sınıfın taşıdığı potansiyeli harekete geçirdi. Taban örgütlenmeleri bir yanıyla sendikalaşma sürecinin önünü açarken, diğer yanıyla çok yönlü bir saldırı olan taşeronlaşmaya karşı mücadelenin taşıyıcı organı olarak işlev gördü. Greif işçilerinin, işyerinde bulunan 44 taşerona karşı, 44 komite kurması ve sınıf içinde nüfuz etmesi, sınıfın enerjisini açığa çıkarması son derece önemlidir ve son derece zor bir örgütlenmedir. Greif direnişinin diğer başarısı, toplusözleşme sisteminin hem sendikal bürokrasiyi besleyen, hem de korporasyona izin veren yönünün bertaraf edilmesidir. Greif işçileri kolektif bir müdahaleyle toplusözleşmenin sınıflar mücadelesinin önemli bir parçası olduğunu ortaya koydu. Böylesi bir inisiyatif, sendikal bürokrasiye karşı somut ve yıkıcı bir mücadeledir. Greif’ten sonra Zentiva işçisinin işten atılmalara karşı fiili gücünü devreye sokması, Greif’in

açtığı yeni momentin ilk yansımasıdır. Greif, sendikal alanın bütününde işçi sınıfının iradesiyle nelerin gerçekleştirilebileceğini gösterdi. Greif işçilerinin sınıfın kolektif iradesi ve müdahalesiyle sendikal bürokrasiye karşı mücadelenin ne derece etkili olabileceğini ortaya koydu. Bürokratik kuşatma her pratikte parçalanmaya başladı. Sendikal bürokrasinin çürümüşlüğü ve blokajlarına karşı işçiler yıkıcı ve ön açıcı pratikler geliştirdi. Greif işçileri hem fabrika içi, hem de fabrika dışındaki örgütlenmeleriyle ve yaptıkları eylemlerle, iş-

verenin saldırılarını etkisizleştirdi ve net yanıtlar üretti. Sermayenin tüm tehdit, satın alma ve manevraları boşa çıkarıldı. Özellikle sınıfa cepheden bir saldırı anlamına gelen taşeronlaşmaya karşı mücadele ve bunun toplusözleşmeye yansıtılma çabası, Greif işçilerinin en büyük başarılarından biridir. Greif ’te mücadele sürüyor: Sert, sarsıcı, alt-üst edici ve ezber bozucu bir tarzda. Sermayenin, sendikal bürokrasinin ve devletin açık ve örtük saldırılarının artacağı bir konjonktüre girdik. Greif işçileri yaptıkları eylemle “bir isyan çığlığı” atıyor. Eylem, sı-

nıfsal öfke ve kinin somut bir göstergesi oluyor. Görev, bu isyan ruhunun parçası olmaktır. Greif’teki mücadele her ne pahasına olursa olsun kazanılmalıdır. Şimdi seferber olma zamanı. Marx Haziran 1848’den sonra şöyle bir değerlendirme yapar: Evet ayaklanma ama ayaklanmanın zaferi... Evet isyan ama isyanın zaferi! Greif’in zaferi, Türkiye işçi sınıfının nesnel ve öznel şekillenmesinde son derece önemli bir adım olacaktır. Greif işgali sınıf hareketinde yeni bir momenttir. 04.03.2014 Volkan Yaraşır

Türkiye’de sendikalı olmak bir anayasal hak olmasına rağmen sendikalaştıkları için işten atılmayan işçi yok gibi. Bu genel durum haline gelmiş olan hukuksuzluğu Konya’da 3. Organize Sanayinde kurulu bulunan Hidrokon işçileri de yaşadı. Birleşik Metal İş Sendikası 7 Şubat 2014 tarihinde çoğunluk tespiti için Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına başvurdu. Sendikal örgütlenme faaliyetlerinin işveren tarafından öğrenilmesi üzerine 4 işçi işten çıkartıldı. İşten çıkarılan işçiler 10 Şubat Pazartesi gününden itibaren fabrika önünde direnişe geçtiler. Sadece atılan işçiler değil şu anda çalışmaya devam eden sendika üyesi işçilere de sendikadan istifa etmeleri için baskı yapılıyor. Birleşik Metal İş Sendikası yaptığı basın açıklamasında; Hidrokon işçilerinin DİSK/Birleşik Metal-İş Sendikasında örgütlendiklerini ve gerekli çoğunluğu sağladıklarını, bundan sonra yapılması gerekenin kısa sürede çıkacak olan yet-

kiyi beklemeden her iki tarafın bir araya gelerek gerekli düzenlemelerin yapılmasını sağlamak olduğu vurgulanıyor. Aksi durumların ise sonucu değiştirmeyeceği gibi birçok olumsuzluğun ortaya çıkmasına yol açacağı belirtiliyor. Açıklamanın devamında Türk Ceza Kanunu’nun 117. ve 118.

maddelerine göre suç teşkil eden işçiler üzerindeki istifa baskısına bir an önce son verilmesi talep ediliyor. İşverenlerin her türlü hukuksuzluğu göze alarak işçilerin sendikalaşmasını engellemeye çalışmalarının arkasındaki en büyük güç sermaye devletidir. Bu devlet

kapitalistlerin devleti olduğu için de bu tür uygulamalara şaşmamak gerekir. Sendikalaşma hakkı bir anayasal hak olsa da bu yasaların burjuvazinin yasaları olduğunu unutmamak gereklidir. İşçilerin güveneceği tek şey kendi güçleri ve örgütlülükleridir. 07.03.2014

Mart 2014 • yeni dünya için ÇAĞRI’nın İŞÇİ EKİ

YİNE SENDİKALAŞMA, YİNE İŞTEN ATILMA!

11


LUNA SAYAÇ FABRİKASINDA İŞÇİ KIYIMI İzmir Atatürk Organize Sanayi Bölgesi’nde Kurulu, elektrik dağıtım firmalarına ve uluslararası bir firma olan Schneider Elektrik’e sayaç imalatı yapan Luna Sayaç Fabrikası’nda günde 12 saat çalışan, asgari ücret düzeyinde ücret alan işçiler, Birleşik Metal İş Sendikasına üye oldular. Çoğunluğu sağlayan Birleşik Metal İş Sendikası, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na toplu iş sözleşmesi yetkisi için başvurdu. Bakanlık, çoğunluk tespitini sendikaya verdi. Yetki tespitini sendikanın aldığını öğrenen patron, 25 Şubat

günü 120 işçiyi kapının önüne koydu. İşbaşı yapmak için fabrikaya gelen işçiler içeriye alınmadı. İşbaşı yaptırılmayan işçiler BMİS İzmir Şubesi yöneticileri ile birlikte fabrikanın önünde direnişe geçti. İşçilerin haklı direnişi devam ediyor. Sendika üyesi olmak anayasal hak olmasına rağmen, bu hakkı kullanmak Luna’da olduğu gibi o kadar kolay olmuyor. Patronlar pervasız davranıyor. Çok açık bir şekilde yasayı çiğniyorlar. Yasaların esasta kendi çıkarlarını koruduğunu ve devletin kendi çı- ğunu biliyorlar. İşçilerin ise örgütkarlarını korumak için var oldu- lenmekten, mücadele etmekten

başka seçenekleri yok. 07.03.2014

Mart 2014 • yeni dünya için ÇAĞRI’nın İŞÇİ EKİ

DHL’DE YENİDEN DİRENİŞ!

12

Uluslararası Kargo ve Lojistik Şirketi olan DHL’de yaklaşık 2 yıl süren sendikalaşma mücadelesi başarıya ulaşmış, DHL işçileri TÜMTİS Sendikasında örgütlenmişti. DHL’de sendikalaşma mücadelesi 2012 yılı ortalarında başladı. Bu mücadele içinde işçiler çeşitli engellerle, baskılarla karşılaştı. DHL yönetimi Hak-İş’e bağlı Öz Taşıma İş Sendikasını getirterek işçilerin TÜMTİS’e üye olmalarını engellemeye çalıştı. İşçiler zorla taşeron sendikaya üye yapıldı. TÜMTİS üyesi olan 37 DHL işçisi işten atıldı. 15 Haziran 2012’de işçiler Gebze ve Esenyurt Kıraç DHL deposu önünde direnişe başladı. Direnişin 476 gününde TÜMTİS Sendikası yetkiyi aldı. DHL ile TİS süreci başladığı için Gebze ve Kıraç DHL deposu önünde direnişe son verildi. 5 aydır DHL yönetimi ile sendikanın TİS görüşmeleri sürüyor. Görüşmelerde anlaşma sağlanmış değil. İşten atılan işçilerin geri alınması noktasında bir gelişme yok. İşten atılan işçiler işlerine geri dönmek istiyor. İşçilerin bir bölümü bu konuda bir netlik olmamasından dolayı sendikaya tepki duyuyor. TİS sürecinde sendikanın tavrını pasif bulan işçilerin bir bölümü, Esenyurt 2 nolu DHL deposu önünde direnişe başladı. 27 Şubat Perşembe günü işçileri ziyaret ettik. Yeniden direnişe başlamaları üzerine kendileri ile sohbet ettik. Korcan adlı işçi direniş üzerine şunları anlattı: “DHL’de sendikalaşma süre-

cinde epey mücadele ettik. Ve sonunda yetkiyi aldık. 1 Ekim’den itibaren Toplu İş Sözleşmesi süreci başladı. 5 ay geçmiş olmasına rağmen kazanım olarak işçiler adına hala bir şey yok. 5 ay süre geçti. Arabulucu süresi de dolmak üzere. İşçilerin bir kazanımı söz konusu değil. Bu nedenle yetkiyi direnerek aldığımız için, TİS sürecinde işçilerin haklarının en iyi şekilde alınabilinmesi için, tekrar direnişi aktifleştirmeye, tekrar burada dirayetli bir şekilde beklemeye, ekmeğimiz ve onurumuz için direnmeye yeniden başladık. TİS sürecinin işçilerin yararına, işçilerin kabul edebileceği en iyi şekilde çözümlenmesi için burada beklemeye devam edeceğiz. DHL’de işçiler sendikaya üye olurken, tek tek söz verdiğimiz işçilerin geri alınacağı, taşeronun kadroya geçirileceği ve

herkesin ekmeğinin büyüyeceği idi. Biz işten atılmadan önce içeride çalışırken örgütlediğimiz bütün arkadaşlara dedik ki bu mücadeleye başladığımızda illa ki aramızdan atılan olacak. Türkiye sendika tarihinde bu hep böyle olmuştur. Ama bizim birinci talebimiz işten atılan arkadaşların geri alınması olacaktır dedik. Bu sözümüzün hala arkasındayız. Hala içerideki arkadaşlarımız bunun farkında ve bilincindeler. Biz taşerondaki arkadaşlarımızla bu yola beraber çıktık. Diğer bir talebimiz de taşeron arkadaşların kesinlikle kadroya alınacağı idi. Vazgeçilmez iki talebimiz budur. Bunun dışında örgütlü mücadeleye geçmemizin, sendika çatısı altında toplanmamızın diğer bir nedeni de ekmeğimizi büyütmektir. Diğer talebimiz de bu. Bu üç talebimizden kesin-

likle geri adım atmıyoruz. Greif fabrika işgaline ilk günden beri gidiyoruz. Ziyaret ediyoruz. Oradaki arkadaşlarımızla sohbet ediyoruz. Gerçekten onurlu bir davranış. Ekmekleri ve onurları için mücadele ediyorlar. Destekliyoruz. Onlara buradan ba şarılar diliyoruz.” DHL’de işten atılan işçilerden bir bölümü TİS sürecinin bitmesini beklemeden yeniden direnişe geçti. İşçilerin verdiği bilgiye göre, TÜMTİS direnişe karşı. TİS sürecinin bitmesi, sürecin beklenmesi gerektiği, sürecin devam ettiği söylenmiş işçilere. Konuştuğumuz işçiler süreci beklemek istemiyor. Daha fazla oyalanmak istemeyen işçiler yeniden direnişe geçmiş durumda. DHL’de TİS sürecinin nasıl sonuçlanacağını birlikte göreceğiz. 27.02.2014


SAKARYA ATASAN’DA BİLDİK OYUNLAR Birleşik Metal İş Sendikası; S a k a r y a O r g a n i z e S a n ay i Bölgesi ’nde kurulu bulunan Atasan Metal Sanayi’de uzun süredir yürüttüğü sendikal örgütlenme çalışmaları sonucunda çalışan işçilerin çoğunluğunu sendikaya üye yapmış ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına yaptığı çoğunluk başvurusu sonucunda 10 Şubat 2014 tarihinde çoğunluk tespitini almıştı. Atasan patronu çoğunluk tespit yazısını alır almaz, aynı gün sendikaya üye olmuş 9 işçiyi işten çıkardı. Birleşik Metal İşçileri sendikası yaptığı açıklamada, işçilerin anayasal haklarını kullandıkları için işten atılmalarının anlaşılmaz bir durum olduğunu, sendikanın haksız yere atılan işçiler için gerekli hukuki girişimleri yapacağını ancak buna gerek kalmadan işten atılan işçilerin geri işe alın-

masını talep ediyor. İşverenin bu yaklaşımlarının süreci germekten başka bir işe yara mayacağ ı belir ti len açıklamada Atasan Metal işçilerinin DİSK/Birleşik Metal-İş Sendikasında örgütlendikleri ve gerekli çoğunluğu sağladıkları, bakanlığın da çoğunluk tespit yazısını gönderdiğini, bundan sonra yapılması gerekenin çoğunluğun iradesi ve bakanlığın kararına saygı duymak olduğu belirtiliyor. Temenni olarak, işçilerin özgür iradesine saygı gösterilmesi ve bu mağduriyetlerin biran önce giderilmesi gerektiği vurgulanıyor. Buna karşılık Atasan patronu baskılarını arttırmaya devam etti. Patron, işçileri işten çıkarmakla yetinmediği gibi Birleşik Metal İş Sendikasını fabrikadan çıkarmak ve örgütlülüğü bitirmek için bildik oyunlardan birine başvuruyor. Türk Metal’i fabrikaya sok-

maya çalışıyor. Birleşik Metal İş Sendikasının verdiği bilgiye göre patron; sendika üyelerinin kişisel bilgilerini, adres ve telefonlarını, işyerine çağırdığı Türk Metal Sendikası Sakarya şubesi yöneticilerine veriyor. Sendika yaptığı basın açıklamasında; “ İşçilerin sendikaya sahip çıkması, haklarını savunmada kararlı tavrı; bu iradeyle tek başına başa çıkamayacağını fark eden işvereni bildik oyuna yöneltti: Taşeron sendikaya sığındı… Hak-hukuk tanımazlıktaki sınırları da aşan işverenin, gözünü iyice karartarak, Taşeron sendika görevi aldı, işe koyuldu. Üyelerimizi ev ev dolaşarak, işten attırma korkusuyla, baskı ile sendikamızdan istifa ettirmeye çalışıyor, e-devlet şifrelerini istiyorlar. Sendikamız bu tanımlamakta

güçlük çektiğimiz hukuksuzluk için, elbette gereken yasal işlemleri başlatmıştır.” dedi. Açıklamanın devamında “İşçiler, geçmişte sık sık tanık olduğumuz bu sarı sendika-işveren birlikteliğine teslim olmayacaklarını, sırtını işverene yaslayan bir anlayışa boyun eğmeyeceklerini gösterecekler Sakarya’da da… Biz DİSK/Birleşik Metal-İş Sendikası olarak her zaman olduğu gibi, işçilerin sendikal haklarına kavuşabilmesi için tüm gücümüzle mücadelemizi sürdüreceğiz...” deniyor. Bizler de Atasan işçilerinin haklı mücadelesini destekliyor, atılan işçilerin bir an önce geri alınmasını ve sendikalaşma önündeki engellerin kaldırılmasını talep ediyoruz. Atasan patronunun oyunlarını ancak örgütlü Atasan işçileri bozabilir. Mart 2014

Malat ya Kent Konseyi ’nin “Hazinemiz Ailemiz” şiarıyla başlattığı proje kapsamında yaptırdığı “Kadına köle olma, ailene reis ol” yazılı afişler tepki toplamaya devam ediyor. Mersin Akdeniz Belediyesi Kent Konseyi Kültür Sanat Çalışma Meclisi de, tepkisini ortaya koyarak konuyla ilgili 20 Şubat’ta bir basın açıklaması yaptı. Yazar Adil Okay tarafından okunan basın metninde ataerkil bir anlayışın ürünü olan bu anlayışa Mersin’de bulunan tüm Kent Konseylerinin tepki göstermesi çağrısı yapıldı. “ M a l a t y a B e l e d i y e s i ’n i kınıyoruz!” Meclis adına açıklamayı okuyan Okay, “Hükümet kanadı yanı sıra toplumsal muhalefet organlarında, derneklerde, sendikalarda, yönetim organlarında da kadın temsili –istisnalar olsa bile- acınacak düzeyde. Kadınların ataerkilden özgürleşmesi sorunu, salt kadınlara yönelik toplumsal desteklerin artırılması sorunu değil, aynı zamanda erkeklerle kadınlar arasındaki mikro-iktidar ilişkilerinin tasfiyesi, gündelik ilişkilerde, mahrem hayatta köklü bir dönüşümün yaşanması sorunudur” dedi. Açıklamanın devamında şunlar

ifade edildi: “Evli ya da evlenmeden beraber ya şayan çif tler arasında, kadın, erkek veya LBGTİ bireyleri olarak “reis” liği kabul etmiyoruz. “Reis” sözcüğü bize eli kanlı katilleri çağrıştırıyor. Bizim aramızda “reis” yoktur. Olamaz da. Eş kelimesinin etimolojik kökeni eşitlikten gelir. Örümcek kafalı bir grubun hazırladığı bu afiş AKP zihniyetinin dışa vurumudur. Eşitlik ve özgürlük kavramlarına düşmanlığın göstergesidir. Bu konuda elbette kadın örgütleri örnek-ciddi bir çalışma yapıyorlar. Ancak bu ucube afişin altında “ kent konseyi” imzası olduğu için, biz Akdeniz Kent Konseyi Kültür Sanat meclis üyeleri ve Mersin Sanatçılar Platformu olarak üzerimize va zife ç ık ardık . Bura d an Mersin’deki tüm Belediye Kent Konseylerine çağrıda bulunuyoruz. Kurulduğunuzdan bu yana sesinizi hiç duymadık. Bari bu konuda itiraz edin, itiraz sesle-

rinizi sesimize katın. Hükümet kanadı yanı sıra, toplumsal muhalefet organlarında, derneklerde, sendikalarda yönetim organlarında da kadın temsili –istisnalar olsa bile- acınacak düzeyde. Erkekler bu pozisyonları kadınlara kaptırmada gönülsüz davranıp kadın adayların önünü kesmekteler. Dolayısıyla, kadınların ataerkinden özgürleşmesi sorunu, salt kadınlara yönelik toplumsal desteklerin arttırılması sorunu değil, aynı zamanda erkeklerle kadınlar arasındaki mikro-iktidar ilişkilerinin tasfiyesi, gündelik ilişkilerde, mahrem hayatta köklü bir dönüşümün yaşanması sorunudur.

Erkekler 2013’te 214 kadın ve 10 çocuğu öldürdü, 167 kadın ve kız çocuğuna tecavüz etti / tecavüz girişiminde bulundu, 241 kadın ve kız çocuğuna şiddet uyguladı, 161 kadın ve kız çocuğuna cinsel tacizde bulundu. Kadınlara yönelik şiddet mekanizmaları irdelenmeden savaş, ırkçılık ve milliyetçilik anlaşılamaz.” Kadın cinayetlerinin ve taciztecavüzün bilançosunu da açıklayan Okay, kadına şiddeti savunan bu afişleri protesto ettiklerini ve eş başkanlık sistemini örnek almak yerine kadının eve hapsedilmesini amaçlayan Malatya Belediyesi’ni kınadıklarını belirtti. 22.02.2014

Mart 2014 • yeni dünya için ÇAĞRI’nın İŞÇİ EKİ

“KADINA KÖLE OLMA, AİLENE REİS OL” AFİŞİNE MERSİN SANATÇILAR PLATFORMU’NDAN TEPKİ

13


Hukuk Köşesi Bu bölümde iş yasalarına göre açıklamalarda bulunmaktayız. Burjuva devletlerde yasalar patronlar ve sermaye yararına yapılır. İşçi sınıfı haklarını almak ve bu haklarını genişletmek için tüm yol ve araçlarla mücadele yürütmelidir. Bunlardan birisi de hiç kuşkusuz Hukuk mücadelesidir. Bu nedenle mücadele yürüten işçi sınıfı yasaları bilmek zorundadır.

6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu – X

Üyelik Güvenceleri

Sendikalar Kanunu’nun 4. bölümünde yer alan Güvenceler ile devam ediyoruz. Yasanın 25. maddesi işçilerin sendikalara üye olma veya olmama güvencelerini düzenlemektedir. Bir işçinin işe alınabilmesi belli bir sendikaya üye olması veya olmaması, üyeliğini sürdürmesi veya sürdürmemesi veya herhangi bir sendikaya üye olması veya olmaması şartına bağlanamaz. Yasaya göre bu konuda işçi tamamen özgürdür. Ancak büyük bir sıklıkla karşılaşıyoruz ki yasanın en çok ihlal edilen maddesi budur. İşçiler sendikaya üye oldukları için işten çıkarılıyor, sendika değiştirmeye zorlanıyor vb. Yine yasaya göre işveren bir sendikaya üye olan işçilerle sendika üyesi olmayan işçiler veya ayrı sendikalara üye olan işçiler arasında çalışma şartları veya işe son verilmesi bakımından herhangi bir ayrım yapamaz. Elbette toplu iş sözleşmelerinden kaynaklanan ücret, ikramiye, prim ve paraya ilişkin diğer konularında farklılıklar olabilir. Hiçbir işçi sendikaya üye olması veya olmaması, iş saatleri dışında veya işverenin izni ile iş saatleri içerisinde sendikal faaliyetlere katılması nedeniyle işten çıkarılmaz veya diğer işçiler-

den farklı bir işleme tabi tutulamaz. Bu yasaklara uyulmaması halinde işveren işçinin bir yıllık ücret tutarından az olmamak üzere sendikal tazminat ödemek zorundadır. Sendikal bir nedenle işçinin işten çıkarılması hâlinde ise işçi, 4857 sayılı Kanunun 18, 20 ve 21 inci madde hükümlerine göre dava açma hakkına sahiptir. Burada atıfta bulunulan 4857 sayılı Kanunun 18, 20 ve 21. maddeleri işçinin işten çıkarılmasının geçerli bir nedene dayandırılmasını, bunun usulünü ve işçinin itirazını ve geçersiz bir nedenle işçinin işten çıkarılması halinde uygulanacak esasları düzenlemektedir. Ancak 6356 sayılı Kanun’a her çevreden gelen en büyük eleştirilerden biri atıfta bulunulan maddelerden biri idi. Çünkü atıfta bulunulan 4857 sayılı yasanın 18. maddesinin ilk fıkrası şöyledir: “Otuz veya daha fazla işçi çalıştıran işyerlerinde en az altı aylık kıdemi olan işçinin belirsiz süreli iş sözleşmesini fesheden işveren, işçinin yeterliliğinden veya davranışlarından ya da işletmenin, işyerinin veya işin gereklerinden kaynaklanan geçerli bir sebebe dayanmak zorundadır.” Bunun anlamı şudur. Sendikal bir nedenle işçinin işten çıkarılması halinde işçi eğer 30 ve daha fazla işçinin çalıştığı bir işyerinde çalışmıyorsa ve 6 aylık kıdemi yoksa dava açma hakkına sahip olamıyor. Yasaya göre dava sonucunda işçinin sendikal nedenle işten çıkarıldığının tespit edilmesi hâlinde, işçinin başvurusu, işverenin işe başlatması veya başlatmaması şartına bağlı olmaksızın sendikal tazminata karar verilir. İşçinin sendikal nedenle işten çıkarıldığına dair açtığı davada ispat yükümlülüğü işverene aittir. İşçi ise işten çıkarılmasının işverenin ileri sürdüğü nedene dayanmadığını ve sendikal nedene dayandığını ispatla yükümlüdür. İşyerinde işverenin sendikal ayrımcılık yaptığı iddiasını ise işçi ispat etmelidir. Son olarak yasanın bu maddesine göre Toplu İş Sözleşmelerine yukarıdaki hükümlere aykırı hükümler konamaz. (Madde 25) iscikosesi@gmail.com adresine sorularınızı gönderebilirsiniz.

Kısa... Kısa... Mart 2014 • yeni dünya için ÇAĞRI’nın İŞÇİ EKİ

İşçiler 10.00 ile 20.00 saatleri arasında fabrika önünde direnişlerini sürdürüyorlar.

14

PUNTO DERİ’DE YİNE İŞTEN ÇIKARMA

HAKAN PLASTİK’TE DİRENİŞ Çerkezköy Organize Sanayi Bölgesinde Kurulu bulunan, yaklaşık 700 işçinin çalıştığı GFHakan Plastik’te işçiler DİSK’e bağlı Lastik-İş Sendikasına üye

oldular. Sendikal örgütlenmeyi öğrenen patron neden göstermeksizin 16 işçiyi işten çıkardı. İşten atılan işçiler 3 Mart günü fabrika önünde basın açıklaması yaparak direnişe geçtiler.

Punto Deri’de sendikalaştıkları için işten atılan işçilerin direnişi iki yüz günü geçerken, patronun çalışan sendika üyesi işçiler üzerindeki baskısı sürüyor. Baskılara direnen, sendikadan istifa etme-


yen Emine Dağ adlı kadın işçi 2 Mart günü işten çıkarıldı. Emine Dağ Punto Deri önünde direnişlerini sürdüren direnişçi işçilerin arasına katıldı. Punto Deri’de sendika üyesi olduğu için işten atılan işçilerin sayısı 81’e ulaştı. İşçilerin direnişi sürüyor. ZENTİVA’DA DİRENİŞ VE KAZANIM Zentiva ilaç fabrikasında, yönetim tarafından daralma gerekçesiyle 50 işçinin işten çıkarılacağı duyuruldu. Akabinde 15 işçi işten çıkarıldı. Bu nu n ü z er i ne Pe t rol-İ ş Sendikası Trakya Şubesi'nde örgütlü olan 418 Zentiva işçisi hareket geçti. İşten atma kararının geri çekilmesini isteyen işçiler fabrikayı terk etmeme eylemine başladılar. Eylem 6.gününde başarıya ulaştı. Petrol-İş Sendikası Trakya Şubesi ile Zentiva İlaç yönetimi arasında yapılan anlaşmaya göre: işten çıkarılan 15 işçiden 5 işçi teşvik alarak kendi istekleri ile fabrikadan ayrıldı. Gönüllü çıkan işçilere 8 maaşlık teşvik ödendi. 10 işçi ise işe geri alındı. 2014 yılı sonuna kadar işçilere iş garantisi

karşılaştı. Taşeron işçiler 3 Mart günü 35 işçi ve onları destekleyen arkadaşlarıyla birlikte iş bırakarak Kağıthane PTT’de direnişe geçti. Taşeron işçilerin kararlı direnişi aynı zamanda şirketin direnişçi işçilerden temsilcilik yapan beş işçiyi işten çıkartmasını da engelledi. 4 gün süren direniş sonucunda işçiler, işverenin yapılan anlaşma gereği ücretlerin ödeneceği ve firesiz iş başı yapılacağı sözünü vermesinden sonra direnişe son verdiler. 05.03.2014

verildi. Greif fabrika işgali ardından, bu eylemin gündeme gelmesi; sınıfın olumlu örneklerden etkilendiğinin göstergesidir. TAŞERON P T T İŞÇİLERİ KAZANDI Asgün Turizm taşeron şirketi, PTT işyerlerinde kargo ve posta dağıtım işleri ihalesini kazanınca Mart ayında tekrar işe başladı. Ancak şirketin geçen yıldan 45 günlük alacakları kalan işçilerin maaşlarını ödemeden bu işe başlama hesapları işçilerin direnişiyle

işçileri, ikramiye ve daha iyi ücret talebiyle 2006'da çok güçlü bir grev gerçekleştirmiş, grev kısa sürede birçok başka fabrikadaki greve öncülük etmişti

MISIR’DA ON BİNLERCE İŞÇİ GREVDE Mısır’ın Mahalla kentinde tekstil işçilerinin 10 Ocak’ta başlattığı grev 20 Şubat’ta işçilerin taleplerinin karşılanması sonucu sona erdi. Sağlık çalışanları da ağır çalışma koşullarını protesto etmek için greve çıktı. Devlete ait en büyük iplik fabrikasında yerel basına göre 13 bin Küresel Sanayi İşçileri Sendikası’na göre ise 22 bin işçi grevdeydi.

Grevci işçiler adına yapılan açıklamada temel taleplerin karşılandığı ve bunun üzerine grevi bitirme kararının alındığı duyuruldu. AFP'ye bilgi veren bir işçi temsilcisi, "Grevi bitirdik, fabrikada üretim başladı. Taleplerimiz karşılandı" diye konuştu. Söz konusu fabrikalarda işçi ikramiyeleri iki aylık toplamda 155 Mısır Poundu, asgari ücret ise aylık 1200 Mısır Poundu. Ülkede ayda sadece 500 Mısır Poundu alan çok sayıda işçi var. Mahalla

İSPANYA'DA COCA COLA İŞÇİLERİ GREVDE Dört fabrikasını kapatma ve 1250 işçisini çıkarma kararı alan Coca Cola İberian Partners şirketine karşı grev yapan işçiler, Madrid'deki merkez bina önünde gösteri yaptı. İşsizlik oranının yüzde 26'larda olduğu İspanya'da, yeniden yapılanma planı çerçevesinde toplam çalışanının yüzde 30'una denk gelen 1250 işçisini çıkarma ve 13 fabrikasından 4'ünü kapatma kararı alan Coca Cola İberian Partners şirketine karşı fabrika işçilerinin gösterileri devam ediyor. Sınırsız süreyle grevde bulunan Coca Cola işçileri, Madrid'deki şirketin merkez binası önünde toplanarak, ''Fabrika kapatmaya ve işçi çıkarmaya hayır'' yazılı pankart taşıdı. İşçiler, attıkları slo-

ganlarla şirketin kararlarını eleştirip, halktan Coca Cola ürünleri tüketmeyerek kendilerine destek vermelerini istedi. Basına konuşan işçilerden biri, ''A licante, Mayorka, Asturias ve Madrid'deki fabrikaları kapatmak işçileri sokağa atmak istiyorlar. Grevdeyiz. 2013'te 900 milyon Avro kar açıklayan bir firma neden işçi çıkarıyor? Hiçbir aile işsiz kalmamalı'' dedi. Ayrıca Şubat ayı içerisinde çok sayıda gösteri organize edeceklerini duyuran sendikalar, işçi çıkarılma kararında geri adım atılmasına kadar protestolarında ısrarcı olacaklarını açıkladı. Bu arada Coca Cola İberian Partners, sendikalarla yürüttüğü müzakerelerde iş akdi feshi tazminatını artıran ve 4 fabrikanın kapatılmasıyla işini kaybedecek 1250 işçiden 500'ünün tekrardan başka fabrikalarda işe alınmasında bazı kolaylıklar sağlayan yeni maddeler sundu. Ancak bu teklif de sendikalar tarafından reddedildi. 07.03.2014

Mart 2014 • yeni dünya için ÇAĞRI’nın İŞÇİ EKİ

DÜNYADAN İŞÇİ HABERLERİ

15


GREİF İŞÇİLERİNİN DİRENİŞİNİ SELAMLIYORUZ

Yeni Dünya İçin ÇAĞRI Sahibi ve Sorumlu Yazıişleri Müdürü: Metin Yoksu • Yönetim Yeri ve Adresi: Fatih Mah. Bahçeyolu Cad. Ülbeği İş Merkezi No: 9 Kat: 4 Esenyurt - İstanbul • Tel/Fax: (0212) 620 67 57 • e-mail: info@ydicagri.net • web: www.ydicagri.net YDİ ÇAĞRI Sayı 168 nin İşçi Özel Sayısı •Mart 2014 • Fiyatı: Türkiye: 1,00 TL · Türkiye Dışı: 1,00 Avro Baskı: Berdan Matbaacılık Davutpaşa Cad. Güven San. Sit. C Blok No: 215-216-239 Topkapı/İstanbul Tel: (0212) 613 11 12 • Yayın Türü: Yerel Süreli


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.