A y I
I
k
s o s y a l
s
k u l t u r
t
d e r g
MURAT BELGE
Sosyalizm: "Zorunluluk" mu "etik se<;me" mi? MICHAEL LOWY
Marksizm ve iitopik
gorii~
AKDOGAN OZKAN
Bir ele~tiri dolay1s1yla Althusser TURKAY DEMiR
Sosyalizm ve demokrasi TEVFiK <;:AVDAR
Cumhuriyetin ba~lang1cmda filizlenen demokrasi ve 'Takrir-i SiikGn" Yasas1 GE~EN
AYIN
BIRiKiMi
iktidann me~ruiyeti sorunu ve siyasi partiler Kas1mlo'nun olUmu ve Ortadogu ujkumuz SOSYALiZM
TARiHiNDEN
BELGELER
WILL KORD-RUWISCH
Turkiye'deki i~(i bdsmi KiTAP
ELE$TiRiSi
LEVENT KOKER
Kemalizmi yeniden du~unmek: Solidarizm, korporatizm ve demokrasi AKDOGAN OZKAN
''Doktor"un dilinden anlamak! .. RESiMLi
GAYRIRESMi
TARiH
Ba~ans1z bir tacir, fakat zengin bir devlet adamz DE~iNMELER
(:erkesler sorunu â&#x20AC;˘ "Halk Ordusu" ve "sosyalist askerler"
AGUSTOS 1989
4
3000Tl
s i
Birikim
4
Aylik sosyalist kaltu r dergisi
A0USTOS 1989
3 GECEN
AYIN
BiRiKiMi
iktidann me$ruiyeti sorunu ve siyasi partiler Kas1mlo'nun olumu ve Ortadogu ujkumuz
8 MURAT BELGE
Sosyalizm: "Zorunluluk" mu, "etik sec;me" mi?
13 MICHAEL LOWY
Marksizm ve utopik
gOrii~
18 AKDOGAN OZKAN
Bir
ele~tiri
dolay1s1yla Althusser
26 TURKAY DEMiR
Sosyalizm ve demokrasi
33 TEVFiK <;A VDAR
Cumhuriyetin
ba~lang1cmda
filizlenen demokrasi ve 'Takrir-i Sukan" Yasas1
41 SOSYAL i ZM
TARiHiNDEN
BELGELER
WILL KORD-RUWISCH
Turkiye'deki
i~c;i
bas1m
45 KiTAP ELEST i RiSi LEVENT KOKER
Kemalizmi yeniden
du~unmek:
Solidarizm, korporatizm ve demokrasi
AKDOGAN OZKAN
"Doktor"un dilinden anlamak! ..
52 TARIK GUNERSEL
Nuanslan Koroma Demegi
53 UMiT KIVAN<;
Enkaz .altmda cevaplanacak bir HSR (Her
~eye
ragmen) testi
55 RESiMLi
GAYRIRESMi
TARiH
Ba$ans1z bir tacir, fakat zengin bir devlet adam1
60 DEGiNMELER MURAT BEJDAG
(:erkesler sorunu â&#x20AC;˘
OMER FARUK
"Halk Ordusu" ve "sosyalist askerler"
Birik 1m Yavinc 1hk Ltd Sirket i ad1 ~a sahibi: Yazt i}:eri l\Hiduru
Mura t Beige Abdu llah 0 11 ay Omit K1 va 11(
Gorse\ Llsan m: Gi\rsd Dt:c e nkme ve F;il gisay ~r
Uygulama ·
Hiisn ii Abbas
Perka A.$
Yap1m :
Sefik Matbaa s1
Baski:
Hiir riye t Holding A$.
Dag1t1m:
Abo n e otmak 1c;in . a~ a~1 da be i1rtilen abon~ be· detini , Birikirii Limited $irke!;'nin Pamukbank TUrbe $ubesi 210233 No 'iu hesab1· na yat1rrn an1z ve banka dekontu fotokop1sirn, Btrikim Yayintan, Kil ~ uk a ya sotya Caddes i, No:17-19/A, Sultanahmet 34400 istanbu! adres1ne gbndermen1z ye· teriid ir. Aa1mz. , adresin1z1 . pos:a kod unu· zu ve abone i$1eminizin hang i say1dan ba$l ayacag1 ni tutfen bitdi ri niz Abone bedelleri: Y urt1 ~1 :
25 $
Annenka:
30 $
Avustraiya
30 $
If _, .
36 000 TL.
Avrupa, Ortadogu
Bir i k i m
Ya y 1nlar1
-.- ~ J K u~ ukayasofya Cad N0.17-19/A Suttanat1-
~--..J_.
met 34400 istanbut
Tel. 512 17 34
G
E
E
N
A<;1kt1r ki; "olagan" bir demokratik duzend,e, rejimin ve iktidann me~ruiyet kaynaklannm bilincindeki partilerin varhgmda, ?U anda ulke siyasal ortamm1 i?gal eden "erken se<;im ve cumhurba~kan足 hg1" sorunu ile ilgili tarn~malar turiinden bir ~ey sozkonusu olmazd1. Oyle bir dO.Zende, 26 Mart'taki gibi bir se<;im sonucu kar?1smda herkesten once iktidar partisi, duzenin manng1 ve bilinci geregi erken se<;imi bir zorunluluk olarak goriir ve yolu a<;ard1. ANAP bunu yapm1yor. Ostelik bu parti, Turkiye tarihinde tek ba~ma iktidar olmu? partilerin hir;:birisinde olmad1g1 kadar du?uk bir oy oramyla meclis <;ogunlugunu ele ge<;irebilmi?, bunu da kendi yapttg1 a?m adaletsiz bir ser;:im yasasma bor<;lu bir partidir. 26 Mart'ta bu oy oram dahi neredeyse yanya dli?mii~, ft<;ftncu parti durumuna inmi?tir. Buna ragmen direnmekte, "i~ime geldigi zaman ser;:im yapanm" diyebilmektedir. SHP'NiN TAKTiCi "ARADAN SIYRILMAK"
26 Mart se<;imlerinden birinci parti olarak <;1kan "sosyaldemokrat" ismini ta~1yan partinin tavn da daha az "ilginr;:" degildir.
A
y
N
8
Bu parti ANAP iktidannm me~ru足 iyetini tart1?may1 "sakmcah" bulabilmekte, "erken se<;im" konusunda gur;:lu bir 1srar gostermemekte, Cumhurba~kam se<;iminde ANAP'la uzla?ma yollan arayarak boylece muhtemel bir erken se<;i.min tarihini daha ileriye atmaya <;ah~maktad1r. Demokrasinin ilkesel gerekleri sozkonusu oldugunda <;ok daha kararh tutumlar almas1 beklenen "sosyaldemokrat" gelenek a<;1smdan SHP'nin bu tutumu ?a?1rt1c1 say1labilir. Arna SHP, yoneticilerirtin de belirttigi gibi CHP'nin miras1nm surduriiciisudur. Bu ulkede her siyasal hareket kendisine istedigi s1fat1 takabildigi ve kendisini o s1fata uygun hale getirmek yerine o s1fat1 kendine uydurmakta beis gormedigi i<;in SHP de kendisini sosyal demokrat saymaktadir. Dolay1s1yla, SHP'den demokratik ilkelerin oteki partilere gore daha azimli savunucusu rolunu beklemek yersiz ka<;abiliyor ve tum kamuoyu da SHP politikasmm gerisinde zay1flam1~ ANAP'm biraz toparlanarak DYP ile e~ guce gelmesi, boylece de SHP'nin "aradan s1ynlarak" se<;imi kazanmas1 gibi bir hesabm yatt1gm1 goriiyor, biliyor. Denilebilir ki; ortada rejime
R
K
M
yonelik "askeri darbe" gibi bir tehdidin pek gozukmedigi durumlarda, partilerin ilke ve teamuller yerine kendi <;1karlanm kollamalan, iktidar hesaplanna gore politika belirlemeleri "olagan" say1lmahd1r. Su anda da boyle bir "tehdit", ihtimali yoktur. 0 halde ANAP'm, kendince uygun ko~ullan yaratmay1 deneyerek zaman kazanmaya r;:ah?mas1 da normaldir; SHP'nin hemen yap1lacak bir se<;imde, birinci parti olma ~ans1 en yuksek olan DYP'ye engel olabilmek i<;in ANAP'a toparlanacak bir sure b1rakmaya yonelik politikalar takip etmesi, erken se<;im talebinde gev~ek davranmas1 da normaldir. Nitekim erken se<;imin en ate~li savunucusu DYP de temsili demokrasinin ilke ve teamullerine olan a~m baghhg1 nedeniyle degil, iktidan yeniden ele ge<;irme f1rsanm burada gordugu ir;:in erken se<;imde 1srar etmekte, bunu saglamak ir;:in en radikal tavir ah~lara gidebilecegini ilan etmektedir. ASIL SORUN HALKIN EGEMENLiGi
Ancak ?U da a<;1knr ki; Turkiye, hir;:bir zaman "olagan" bir demokratik duzene sahip olmad1. Su anda da bir askerl mlidahale ih~i-
3
4
mali yokken de "demokrasimiz" "olagan" degildir. Bunu derken o bilinen "demokratik haklar"m olmay1~1 veya k1s1thhgm1 kastediyor degiliz, yalmzca. <;:unkii bunlar da c;:ok biiyiik olc;:iide siyasal diizenimizin temelindeki c;:ok daha esash bir yoksunlugun dolayh, dolays1z sonuc;:landir. As1l sorun, demokrasiden de once bizzat cumhuriyet rejiminin kaynagmdaki egemenligin halka ait oldugu ana fikrinin, felsefesinin ve bunlara ili~kin degerlerin yerle:;;memi~ olu~udur. Bunun bir nedeni, "Cumhuriyeti kuran" kadrolann, rejimin c;:erc;:evesini belir. leyen birtak1m ana politikalarla daha ba~mdan halk egemenligine smirlar koyan bir siyasal zemin kurmu~ olmaland1r. Sahipligi ve gozetimi devlet giic;:leri ve bilhassa ordu tarafmdan yap1lan bu politikalara uyulma zorunlulugu asker kadrolann ~imdiye kadar yaptig1 miidahale ve darbelerin "me~ru" bahanesi olmu~tur. Sozkonusu ana "devlet" politikalannm ilki "kayna:;m1~ toplum" iddias1yla sm1flann varhgm1 ve bu gerc;:eklikten hareket eden fikir ve siyasal hareketleri "diizen d1:;;1" sayan anayasal hiikiimlerdir. Bunlann uzant1s1 TCK'daki iinlii 141. ve 14 2. maddelerdir. ikincisi "milletin boliinmezligi" iddias1yla ba~ta Kurt halk1 olmak iizere Tiirkiye toplumunda mevcut etnik, kiiltiirel azmhklann varhgm1 ve kendi ozellikleriyle varolma hakkm1 yok sayan yasa ve uygulamalard1r. Oc;:iinciisii ise "laik devlet" iddias1yla c;:ogunluk dininin -hatta mezhebinin- devlet kontroliinde ve onun c;:izdigi sm1rlar c;:erc;:evesinde ya:;;anmasm1 empoze eden anayasal ve yasal hiikiimlerdir. Goriilecegi iizere bu TC'yi tarif eden ana politikalar, Tiirkiye toplumunun bir toplum ve bir tarihsel-kiiltiirel olu:;;um olarak en gene! ve ozgiil gerc;:ekliklerinin neredeyse yok sayilmasm1 talep
eden veya o gerc;:ekliklerin en dogal ve karakteristik ifade bic;:imlerini sue;: haline sokarak onlan dogalanna aykm bir diizenleni~ tarz1 ic;:inde olmaya icbar eden niteliktedir. Boylesi bir uygulama, bir totaliter devlette, bir diktatorliik yonetiminde zor giiciiyle bir donem siirdiiriilebilir. Arna en azmdan bir gene! oy mekanizmasmm ve iktidar ic;:in rekabet eden birden fazla partinin oldugu her diizende, partiler soziinii ettigimiz tiirden gerc;:eklikleri dikkate almak, onlann dogal ifade bic;:imleri ve en azmdan bir olc;:iide imkan saglad1g1 izlenimini uyandiracak politikalar one siirmek zorundadirlar. Oy giiciiyle iktidar olmamn ba:;;ka yolu yoktur. 0 nedenledir ki, l 946'dan beri DP-AP gelenegi, birinci planda "laiklik"e ili:;;kin "devlet politikalan"m esneterek onemli bir halk destegi saglayabilmi:;;, en azmdan ilk donemlerinde kendini sendikal haklann CHP'den daha ileri savunucusu gibi takdim edebilmi:;;; ve yine omegin iinlii Ozalp olaymm sorumlusu Orgeneral Muglah'y1 yarg1laup mahkum ederek iilkedeki Kiirt topluluguna bir jest yapma geregini duymu~tur. Bu kadarla da kald1. "(:OK PARTiLi REJiM"E MUVAZAALI GE<:;i~
1950 oncesinde CHP ve DP iist yonetimleri arasmda TC devletinin sozkonusu iic;: temel politikas1 iizerinde bir muvazaa yap1ld1gi ve bu sayede iilkede "c;:ok partili rejim"e gec;:ildigi her iki tarafc;:a da ac;:1kc;:a yalanlanmayan bir soylentidir. DP ve CHP boylece belki "demokratik diizen"in bir an once kurulmas1m kolayla~nrd1kla足 nm dii:;;iiniiyorlard1. Arna bu uzla~mayla onlar degil sadece "dernokrasi"nin bizzat parti olgusunun temelini, fonksiyonunu daha ba:;;mdan sakatlamI$ "c;:ok partili rejim"in kokle$me ~ansma
set c;:ekmi:;;lerdir. <;:iinkii siyasal partiler, ic;:inde ve c;:evresinde toplumun farkh kesimlerinin bir amac;: etrafmda birle:;;tirildigi, k1sa veya uzun vadeli uzla:;;malann gerc;:ekle:;;tirildigi kururnlard1r. Partiler bunu tamarnen kendi ic;: mekanizmalan ve iradeleri ile yapabildikleri oranda giic;:, prestij ve vazgec;:ilmezlik niteliklerini kazamrlar. Oysa sozkonusu 1950 oncesi muvazaa, partilerin uzla:;;tirma, birle:;;tirme fonksiyonu ve iradesi iizerine bir ipotek, smirlama getirmek demekti. Ozellikle DP -daha sonra da AP- kendisine yonelen bilhassa Siinni dindar kesimlerin ve Kiirtlerin kar$I c;:1karnad1g1 taleplerine "Cumhuriyeti kollayan ve gozeten giic;:ler"i gostererek "yaparnayiz" demek zorunda kahyordu. Bu, DP-AP yonetirninin sozkonusu talepler kar:;;1smda bundan rahats1zhk duyacak toplum kesimlerini gos.tererek o talepleri daha alt bir diizeyde gerc;:ekle:;;tirme teklifi yapmasmdan, temelde farkh bir durumdur. Birincisinde "egemenligin kay1ts1z $arts1z ulusta oldugu" ana ilkesine aykm bir kurala ba~egmek boylece siyasal partiler sisteminin ve siyasal parti iktidarlannm k1s1th bir "egemenlik" alam oldugunu kabullenmek sozkonusudur. ikincisinde ise kendi iradesinin sm1rland1gm1 goren kesimler, bunu sm1rlayanm kendisi tiiriinden bir giic;: oldugunu bilir. Cumhuriyetin ve dernokrasinin ana ilkesi ic;:inde bir durumdur bu. "Egemenligin kayits1z :;;arts1z ulusa ait oldugu" ilkesini ihlal eden bir muvazaa zemininden ba:;;layan ve bu muvazaayi bozmamaya itina eden partilerin onciiliigunde siiren "c;:ok partili rejim" ic;:inde, bu partilerin verdigi siyasal kiiltiirii alan bir toplumda gerc;:ek bir cumhuriyet ve demokrasi bilincinin serpilmesi miimkiin degildi. Bi ri kim 41A0USTOS1989
Tekrar edelirn ki; kendilerini "rnemleketin gerr;ek sahibi" olarak goren go.i;:lerin dikte ettigi ve diizenin iki ana partisinin de kabullendigi "devlet politikalan" ozel birtak1rn siyasal ak1rn ve hareketleri yasaklamanm otesinde, o siyasi akirnlann kendilerinden yola r;1kacag1 birtak1rn ba~at toplurn gen;:ekliklerinin en s1radan ifadesini bile sue; saymaktadu. Dini bir devleti savunmaktan gec;tik, evinde dini ayin yapmak suc;tur; komiinizrni savunmak ~oyle dursun i~r;:i sm1fmdan soz etrnek sui;:tur; Kiirt halkmm bag1rns1z devlet kunnasm1 isternek ~urda kalsm Kiirtlerin bir ulusal topluluk oldugunu soylernek cezalandmlrnaya yeter. <;:iFr Ki~iLiKLi TOPLUM
Toplurnun gerc;eklerine kar$I sava~ ac;an bir zihniyet sozkonusudur burada. 0 gerr;:eklerin oldugundan farkh goriilrnesini dikte eden, olarnayacaklan bir halde varhklanm siirdiinneye icbar eden, dogalanm zorlayan bir tehdide yaslanarak yiiriitiilrnektedir bu sava$. Yalmzca siya_sal hayaunda degil, sosyo-kiiltiirel hayatmda da biri "devlet"le ternas anmda takind1g1, oteki kendini emniyette hissettigi anda ya$ad1g1 r;:ifte ki~ilik sahibi bir toplurn r;ogunlugu zuhur etti boylece. Bu toplurn, bu kiiltiiriiyle, askeri darbeleri "resrni kirnligiyle" alki$lad1, oy sand1gmm gizliliginden ernin oldugunda 6teki kimligini tak1mp darbecilere - yani halk egernenligine sulta vuranlara en yakin gordiigii siyasal ak1rn1 d1$talad1. Arna hii;:bir zaman da bu iki kirnliklilikten ciddi ve genel bir rahats1zhk duymadi. T1pk1 c;ogunlugunun oy verdigi iki biiyiik parti gibi. '70'LER VE ERGiNLiK KRiZi
Yalmzca l 970'li yillar istisnad1r burada. Tarnamiyle olrnasa bile Tiirkiye toplurnu bu _yillarda
yukarda bahsedilcn c;ift ki~ilikli likten s1ynhp, onu bu hale sokan "devlet politikalan" cenderesini a$Ip kendi gerc;ekliklerini, oldugu gibi ifadeye, daha dogrusu 6zellikle o gerr;:ekliklerine seslenen ·'radikal" siyasi ak1rnlann dikte ettigi ifade bic;irnleri r;:err;:evesinde o gerr;ekliklerini kavrarnaya r;:ah$tl. Kendisini 6ncelikle bu "yasaklanrn1$" gerr;:eklikleri ekseninde tamrnlamaya ugra$arak boylelikle bir bilinr;: ve kirnlik edinrneye yoneldi. Bu yalmzca Sunni dint hareketin, toplurnun dinsel, ulusal ve sm1fsal gerr;:ekliklerinde egernen konurnda olanlarm $OVenizrnine seslenen f~ist hareketin ve sosyalist ak1rnlann giir;:lii kitlevi desteklere eri~rne siyle degil; hiiyiik diizen partilerinin de o gerr;:eklikler ka~1smda ar;:1k taVIrlar almaya zorlanmas1yla da kendini gosteren ; bu haliyle ve ilk kez olu~uyla kar;:m1lrnaz bir;:imde keskin r;:atl$rnalara varacak, oyle ya~anacak bir "kendi kaderini bizzat belirlerne" alt 11st olU$U idi. Sonur;: $iiphesiz parlak degildir. Arna bu bir ilk etapt1r. l 970'li yillann bilanc;osu hala toplurnun mii~terek hahzasmda sessizce yapilrnaktadu. Samnz ~ok da ger;: olmayan bir tarihte Tiirkiye toplurnu, l 970'li yillann hep kan ve kaosla r;izilrni~ tablosunun altmda bir erginle$rne krizi ya~a d1gm1 gorebilecektir. Kabuk orada r;:atlarn1$tlr. 1980 darbesi ile bu kabuk, r;:atlaklan narnlu r;:eligiyle kaplanarak ir;:indeki gozlerini ar;:rn1~ bir hayat iizerine yeniden kapanld1. Daha dogrusu buna r;:ah~Ild1. SiYASAL PARTiLERYOLAYRIMINDA
Tiirkiye'deki dernokrasinin kirk yih a~km tarihinde ya$ad1gi iir;: asken darbenin ve l 970'li yillarda "patlayan" siyasal diizen krizinin siyasal partiler ar;:1smdan gosterdigi gen;:ek $Ciyle ozetlenebilir: Ya sahipligini darbeci go.r;:le-
rin yapugi "devlet politikalan"nm r;:izdigi r;:err;:eve ir;:inde kalmacak ve bu cenderenin izin verdigi tiirden "sol", "sag", "liberal" vb. partiler olmay1 kabulleneceklerdir. Ya da bu cendereyi ilke olarak reddedip, 0 cenderenin diiriist bir akadernik r;:ah$manm konusu olmasma bile taharnrniil edemedigi toplumsal-kiiltiirel gerr;:ekligirnizi ar;:1kr;:a tamyan ve onlara ili$kin gerr;:ek sag, sol, liberal partilerin onerebilecegi politikalann miicadele ettigi bir siyasal zerninde "halkm iradesi"ni gerr;:ekten temsil eden organlar olmayi sec;eceklerdir. ilk yolu ser;:mek, Tiirkiye toplumunun l 970'lerde ·a$rnaya r;ah$ug1, 6niimiizdeki yillarda mutlaka yeniden kinnayi deneyecegi cenderenin i$te bu zorland1gi donemde partiler olarak devre d1$1 kalrnayi pe$inen kabullenmektir. Kendisi o devlet politikalanm savunuyor olsa da oyle bir kriz anmda iktidardaki parti "gerr;ek sahip"ler tarahndan, kolayca sahneden indirilecektir. 1980 12 Eyliil'iinde AP'nin ba$ma gelen boyle bir $eydir. Bugtiniin ko$ullannda ikinci yolu ser;mek, her $eyden once gerr;:ekten parti olmaya karar vermek, saglam bir partiler rejimi kurmamn ilk ad1m1m atmak demektir. Bu, egemenligin ulusa ait oldugu yolundaki demokrasinin birincil onerrnesini hayata ger;iren, kokle$tiren kanallann temsili demokrasideki en onemli aygm olan partileri siyasal hayann vazger;:ilemez kurumlan haline getirme karandir. Bu karan toplumun bizatihi kendi eylemi ii;:inde me~rula$Urmak, onun oviinr;:le sahiplenecegi bir deheyde peki$tinnenin yolu ise, bugiin 26 Mart ser;imleri ile tiim ko$ullan yerine gelmi$ olan bir Anayasa kampanyasmdan gcr;mektedir. Bu, erken ser;im talebini yalmzca 12 Eyliil kalmus1 ANAP'1 iktidardan uzakla$hrmak ir;:in degil halkin kendi
5
6
anayasasm1 kendisinin yapmas1 i<;in bir <;agn, bu imkanm yaraulma firsau olarak ileri surmekle ba$lamahd1r. Arna ilgin<;tir ki, siyasal duzenin iki buyuk partisi olmaya aday partilerden degil, <;6ku$ halindeki iktidar partisinden gelmektedir Anayasa'yi degi$tinne talebi. ~u $Uphesiz sade.ce k1s1th degil, sorunu <;arp1tmaya matuf bir giri~im, kamu vicdanmda me~rulugu hazir bir talebin, s1rf iktidardaki omriinu uzatma gayretiyle aykm bir zemine kaydmlmas1d1r. ANAP i<;erikten soz etmeyi atlamaya i;ah~arak uzun veya k1sa anayasalardan sozediyor. Suphesiz o talebi, onun elinden ahp, geri;ek zeminine oturtarak one i;1karmak "sosyal demokrat" s1fath partiden beklenirdi. Su ko$ullarda safiyane bir beklenti olurdu bu. <;:unku genel sekreterligini 12 Eylul'un zorunlu ve yararh oldugunu du~unen, bunu ai;1k<;a ifade etmi~ bir zatm yaptl~, onun siyasetinin, i<;inde giderek gui;lendigi bir partidir bu. CHP'nin "uzak" ge<;mi~indeki "mudahaleci devlet parti"siyle olan ebe-<;ocuk ili~kisinin hi<; kaybolmam1~ amlan, oyle anla~1hyor ki 12 Eylul darbesini tepesinden yiyen CHP'de sars1hp yer degi~tirerek canlanml$, yanyana olmamas1 gerektigi bilgilerin i<;ine harmanlanm1~tir. Cumhurba$kam se<;iminde orduya "pay" tamyan malum gelenegi gozetme kayg1s1 en i;ok bu. particle hissedilmekte; l 930'lann "laikligi"ne en i;ok bu parti <;evrelerinde ozlem duyulmakta, sosyalist egilimlere kaf$1 dikkatli olma imamm tazelemek i<;in ard1 ardma ataklar yaparak aferinler almaya ozellikle i;ah$Ilmakta, bu ulkede bir Kurt sorunu vardir diyen sagc1 ANAP'ta yer bulabilip bu partiden atilabilmektedir. Ve bu parti sosyal-demokrat ismini de ta$1yabilmektedir. ANAP'm dort egilimi hirarada tuttugu, aym anda dort kimlik
gosterebildigi igneli bi<;imde soylenirken SHP'nin kimliklerini saymak ihmal ediliyor galiba. DYP i~e aym anda degilse bile diinku kimligini bugiin gostermeyerek, "ko$ullara" gore haz1rlanm1$ kimliklerini suna suna "ilerliyor". Her biri kendi i<;inde tutarh siyasal akimlardan ancak birinin veya bir bolugiiniin kullanabilecegi, otekilerin ancak altematifini ileri surebilecegi argumanlar, siyasal oneri turleri, hi<; beklenmedik yerlerden -t1pk1 ANAP'm Anayasa onerisinde oldugu gibi<;ogu zaman garip bi<;imlere sokularak dile getiriliyor ve bir sure soma da i$e yaramaz hale gelip terkediliyor. Siyasal du$unce dunyam1z dagilm1$, dokulen pari;alar, aykin yerlerden du$enlerle biraraya gelmi~, karars1z kumeler olu~tunnu$ gibidir. Herhalde "zemin"den bir riizgar gerekiyor. CEZAEVLERiNDE A<;:UK GREVLERi
Cezaevlerinde ai;hk grevleri yeniden yaygml~1yor. 12 Eylul zihniyeti, du$mam sayd1g1 "teroristler"den intikam almaya kararh. Siyasi mahkO:m ve tutuklulara yonelik fiziksel/psikolojik eziyet politikas1 son dokuz yild1r surekli gundemde oldu ve 1 Agustos 1988 genelgesiyle resmrle$tirilmeye i;ah~1ld1. Arna<;, "du$manlar"m siyasi kimliklerini ve ki~i liklerini yok etmek, bu olam1yorsa ac1 <;ektinnek ve en temel insani haklanndan mahrum etmekti. Tek tip elbise zorunlulugu, kitap dergi yasaklan, vb. hep bu kapsamda du$iinulmu$tU. Devletin gozunde bu uygulamalann nesneleri olanlar, bunlara ohime kadar gidebilen direni$leriyle kar~1 koydular ve baz1 uygulamalan fiilen ge<;ersiz kild1lar. Simdi, son aylarda ortaya <;1kanld1g1 soylenen tuneller bahane edilerek yeniden saldmya gei;ilip eski genelge bir kez daha gundeme getiriliyor. Bu Turkiye ceza-
evlerinde hep ge<;erli olan "keyfi hukuk"un yeni bir omegi. Bu uygulamaya kar$I siyasi tutuklu ve mahkumlann tepkisi yeni bir ai;hk grevi oldu. Eski$ehir Ozel Tip Cezaevi'ndeki 280 insan eylemlerihi kararhhkla surduriiyorlar. K1s1tlanan bireysel ve siyasi haklanm ·almak i<;in insanlann kendilerine zarar vererek, . ai;hk grevi yapmalanna act da olsa 'eylem' demek durumunday1z. 'Adalet' Bakam ai;hk grevleri i<;in bir ~ey yapamayacagm1 soyluyor, daha dogrusu devletin 'du$manlar'1m dolayh yoldan da oldunnesinde bir sakmca gonnediklerini ai;1khyor. Tuneli biz kazd1k' diyenler varken ve malum cezaevi tuziigunde bile bu 'sui;'un cezas1 belli iken topyekun bir cezalandmlmaya gidilmesi devletin hukuk anlayi$InI gosteren yeni bir omektir ve bu tur uygulamalara 'insan haklan' diye bir kaygi.s1 olan bun.in ki$i ve kurulu~lann kar$I <;1kmas1 gerekir. Bu baglamda cezaevlerindeki tum bask1c1 ve eziyet edici uygulamalan ve bunlara neden olan zihniyeti k1myor; miicadele edenlerin hakh taleplerini destekliyoruz.
**• Sonbahar aylannda <;1kacak say1larda i$lemeyi du$undugumuz konulardan biri, '60'h ve '70'li y1llarda Perry Anderson'un deyimiyle "Bau Marksizmi" denilen alan i<;inde ortaya <;1km1$ ve buyiik oli;ude kendi bireysel Marksizm yorumlanm dile getirmi$ teorisyenler - onlann sorunsallan ortaya amg1, ugrad1klan ele~tiriler ve sonu<; olarak bugune onlardan kalanlar. Bu sayidaki iki yaz1 bu konuya bir tur girl$ gibi ele almabilir. Lowy'nin yeni tavn daha onceki Tro<;kist <;izgisine gore de ilgin<; degi$imler gosteriyor ve sosyalizmin "utopya" ihtiyacm1 vurguluyor. Akdogan Ozkan da Gulnur Savran'la Althusser'in katk1lannm niteligini tart1$1yor. • Birikim 41AClUSTOS1989
Kasimlo'nun olumu ve dola)'!Styla Ortadogu ujkumuz
iran Kiirdistam Demokratik Pa~ tisi (iKDP) G. Sekreteri A. Kas1mlo ve MK iiyesi A.Kadiri Viyana'da, iran devlet yetkilileri ile yapt1klan dizi g6rii?melerin ikincisinde, toplanu mahallinde tuzaga dii?iiriilerek oldiiriildiiler. Bu, Kiirt halki ic;:in oldugu kadar b6lge halklan ic;:in de aC1, 6nemli bir kay1p sayilmahd1r. Kiirt halkm1 hedeflemekle birlikte bolgenin oteki halklanm da dogrudan etkileyecek tehlikeli geli?melere gebe bir siirece girildiginin habercisidir bu ·olay. Cinayet tertibinin iran'da hazirland1g1 kesin gibi. iki ihtimal var: Ya iran yonetiminde soz sahibi hiziplerin ortak onayiyla bir "devlet politikas1" olarak kararla?tmhp icra edilmi? bir cinayettir bu. Veya bu hiziplerden birinin, 6teki(ler)in daha farkh bir politikasnn boyle bir emrivaki ile gec;:ersiz k1lmaya, kendi "c;:oziim"iinii empoze etmeye matuf bir giri:;;imdir. Bu ihtimallerden hangisinin dogiu oldugu heniiz bilinemiyor. Ancak hangisi dogru olursa olsun, iran Kiirtleri ic;:in bu olaydan c;:1kanlacak sonuc;: degi?miyor: En azmdan birkac;: yil iran devleti ile ban?c;:Il bir c;:oziime varmak sozkonusu degildir. iran Kiinleii, :;;imdilik "silahh bir c;:oziim"e degilse bile, kcndilerini silahla koruma yoluna ~ cbar edilmi:;;lerdir. Ya bunu yapacaklar ya da kcndilerini iran devletinin uygun gorecegi muameleye teslim edeceklerdir. Kas1mlo ba?mdan beri otonomiyi, iran halkm1 olu:;;turan 6teki uluslarla birarada ya:;;amanm savunuculugunu yapu. Bu c;:oziime ban?nl yollarla varmanm geregini vurgulayan ak1mm onderi bu c;:iz-
giyi iKDP'ye egemen k1lan ki:;;ilik idi. Onun katledilmesi bu ak1mm taraftarlanm c;:aresiz b1rakarak iran Devleti'nin futursuz meydan okuyan ?iddetine aym yolla cevap vermeye c;:ah?acak egilimi one c;:1karacakur. Arna yalmzca bu degil. Bolgenin oteki devletlerinde ya?ayan Kiirt topluluklannm :;;u son yillarda kar?1ia?t1klan durumlar topluca dii?iiniiliirse, bir biitiin olarak Kiirt halkmm kendisini tarihinin hemen hic;:bir doncminde hissetmedigi bic;:imde demirden bir mengenede ku~aul m1~, s1k1?tmlm1? gibi gorecegi, gordiigu ortaya c;:1kar. Irak'ta her tiir araCI mubah goren vah~i, yogun bir saldmnm yenilgiye ugratng1 Kurt halk1, topraklanndan kopart1hp surgune ve toplama kamplanna siirillmekte, iran'da Kurt bolgesine direnmesiz girmi? iran ordusu, ban!ic;:Il bir c;:oziimiin muhatab1 olacak Kiirt onderlerini oldiirten bir devletin uygulamaya kararh oldugunu gosterdigi te'dip ve "temizlik" politikas1 ic;:in elde silah beklemektedir. Bunlar denli buyiik c;:apta olmasa bile TU.rkiye'de de PKK eylemleri nedeniyle giri~ilen baz1 operasyonlar mide bulandmc1d1r. "Guvenlik giic;:leri"nin gazetelere yans1yan akild1?1 bask1 ve sindirme metodlan bir yana, ~u s1rada Cudi dagmda PKK mensuplanna kar~1 harekatta bulunan askeri birliklerin biyolojikkimyasal silahlar kullanmaya haz1rland1klan haberleri de gelmektedir. Cudi dagmdaki koyler bo?alularak bu operasyonun sadece "eylerpciler"e yonelik o!masm1 saglamak, kullamlan arac;:lann bolge halkmm
bilincinde yaratacag1 etkiyi fazla s1yla degi~tirmeyecektir. Kendisine kendi fikri sorulmadan kendisiyle ilgili c;:oziimler dikte ettirilen bir halk oldu~1.mu du?iinmek. .. Kurt halk1 bu halet-i ruhiyyenin ic;:ine itilmemelidir. Hic;:bir halk bu duruma dii~iirill memelidir. Ve hie;: kimse de, kendisini bu noktaya ittiklerini du~fm mesi ic;:in hemen her. ?CY yap1lan bir halkm, sirf onurunu kurtar. mak ic;:in bile olsa kendi ic;:inden sm1r tammaz bir kar~1- :;; iddet hareketi c;:1karmasma ?a~1rmamahd1r . Yakm zamana degin, her biri ic;:inde bulundugu devletin hududuyla kendini sm1rlam1~ , birbiriyle ortak hareket etmcyen, ortak bir hedef ve stratejileri olmayan · giri?imler halinde suren Kiirt ulusal hareketleri, son y1llarda Kas1mlo'nun ozel gayretlerinin de bir sonucu olarak mii?terek bir hareket yaratmaya dogru yonelmi?lerdi. Kurt sorununu uluslararas1 platformlarda tartl?Ihr hale getirmekte yeri zor doldurulur bir rol oynayan Kas1mlo'nun Kurt halk1 ic;:in yerel otonomiler ve tum bolgf ic;:in uzun vadede bir federasyon dii~iinen projesi ve bunun ic;:in tum ban~c1l yontemleri seferber etme tavn, onun Oldiiriilmesiyle ?iiphesiz nufuzlu bir sozcilsiim1 kaybetmi? ve belki de bu yakla~1mm Kiirtlcr ic;:inde ikna guciinii ciddi olc;:iide sarsm1~ olmahd1r. Ancak bu proje sahipsiz kalmamahd1r. Bu proje ve ona temcllik eden yakla?1m1, daha da derinle~ tirilerek, bolgenin Kurt olrnayan uluslan ic;:inde de savunucular. geli~tiriciler bulmahd1r. Dinci ve milliyetc;:i ?Ovenizmlerin kol gezdigi ve eylem uzre bulunduklan Ortadogu bolgesinin bu ak1mlar, politikalar ve bunlan destekleyen giic;:lerce c;:izilmi~ "makus talihi"ni k1rmaya ugra~mak veya o makus talihin b1zi de sinesine c;:ekmesine ba~ egmek. Galiba amk karar vermek gere' kiyor. •
7
Sosyalizm: "Zorunluluk" mu, etik se~me mi? Ahmet Kac;maz'a cevap MURAT BELGE
8
Marksizm ve Gelecek dergisi, Sosyalizm, Tiirkiye ve Gelecek adh kitab1mm el~tirisine gen~ bir yer a<;n. Dergide yayimlanan bu yaz1lann yazarlan kitabm <;e$itli tezlerine ele$tiri getiriyor, boylece, benim soylediklerimi biraz daha a<;mama imkan tamyorlar. Yazarken, insan tam$1k oldugu kendi dii$iincelerini kagtda dOkiiyor ve bu dii$iincelerin ba$kalan i<;in ne kadar "tamd1k" hale geldigini <;ok iyi ol<;emiyor. Bu bakimdan, boyle bir tart1$ma, herkesten <;ok o dii$iinceleri ileri siiren ki$i i<;in yararh. Dolayis1yla, ele$tirilerin yazarlan ile birlikte Marksizm ve Gelecek dergisine de, bana bu firsau verdikleri i<;in te$ekkiir bor<;luyum. Aynca, getirilen ele$tiriler yeterince ciddi olmakla birlikte, yaz1lar dost<;aydi. Sosyalizmin sorunlanm gereken ciddiyetle, ama kinc1 olmadan tant$ma tavn belirgindi. Ozellikle bu tavn <;ok olumlu buldugumu belirtme ihtiyacm1 duyuyorum. Bu yaz1lara hep birlikte cevap vermem miimkiin degil, <;iinkii ele$tiriler hepsi aynnuh tant$rnalan gerektirir nitelikte. Baz1 ele$tiriler ortak gibi goninse de, ister istemez farkh baglamlarda dile getirildikleri路 i<;in, aralannda niianslar var. Bunlann arasmda samnm yalmzca "diyalektik maddecilik" konusunu, biitfm soylenenlerle birlikte ele ahp geni$letmek miimkiin olacak. Tart1$maya Ahmet Ka<;maz'm ele$tirisinden ba$hyorum. Ahmet Ka<;maz'm yaz1smm agtrhk noktasm1 benim "etik" iistiine soylediklerim olu$turuyor. Benim sOyledigim, en kisa ozetiyle, sosyalizmi, diyalektik bakimdan zorunlu oldugu iS:in degil, iyi oldu~ i<;in se<;rnemh. Buna ka~1hk Ka<;maz, ortodoks "zorunluluk" goni$iinii savunuyor; "etik" olayinm ikincilligini vurguluyor. Arna bu tartl$ma dogal olarak b3$ka temalarla i<;i<;e ge<;iyor. Sezebildigim kadanyla Ahmet Ka<;maz, benim etige -ona gore gereginden fazla- onem vermemi, iistyapmm etkisini "abartma" egilimime baghyor. Boylece
bir "ekonomizm" ve "iist-belirlenme" ta~masma da girmi$ oluyoruz. Ozellikle bu son konularda, olaya farkl1 bakmanm 6tesinde, kavramlan aym tammlara gore kullanmad1g1m1z a<;1k<;a belli oluyor. Bu da, yazmm ba$mda belirttigim durumu dogruluyor: tartl$mamn <;er<;evesini gen~lettik颅 <;e, ne dedigimizi daha iyi a<;1klamam1z ve daha anl3$1hr olmayi saglamamiz miimkiin olacak. Bu sagland1ktan soma da farkl1 g6ni$ler kalabilir elbette, arna hi<; degilse nerede anla$1p nerede anla$mad1g1m1z netle$ir. Ahmet Ka<;maz $6yle demi$ yaz1smm ba$mda: "Beige, altyapmm belirleyici roliinii reddediyor ve bu egilimi 'ekonomizm', boyle d~iinenleri de 'ekonomist Marlcsistler' diye niteliyor. Ve Marx da bundan payim ahyor." Ka<;maz'm <;1kard1g1 bu sonu<;, a~g1da a<;1klayacagim gibi, yanh$. Benirn sOyledigim bu degil. Aynca, buna ek bir konu daha var. Ka<;maz 197l 'de yazd1g1m ve bu kitaba ald1g1m bir yaz1ma deginiyor s1k s1k ve o yaz1yla $irndi soylediklerimin <;ok farkl1 oldu~nu ileri siiriiyor. Siiphesiz, o zamanki baz1 dii$iincelerim degi$ti ve bunu ben de belirttim; ama hence as1l Onemli konularda siireklilik var, bu "altyap1/ iistyap1" konulannda da var. Marx'm ya$ad1g1 donemde, kan$1k toplumsal olaylan "belirleyicili.k" ol<;iitiine gore aymp sm1flandirarak buradan "altyap1/ iistyap1" gibi bir aynma gitmek <;ok onemli bir bulu$tU. Arna bunu bugiin aym $ekilde tekrarlamak fazla anlam ta$1m1yor. Boyle bir aynm yanh$ oldugu i<;in degil, bu kadanyla yetersiz oldu~ i<;in. Ote yandan, Marx'm kendisi de olayi burada birakmam1$, geli$tirmi$ti. Ondan soma b3$ka Marksistler de bu konuya kafa yordular, tezler getirdiler. Ben yetmi$lerdeki yaz1da da, $imdi yazd1klanmda da bunlardan yararlanmaya <;ah$Um. Ka<;maz'm soylediklerinden ise, "altyap1 belirleyicidir" genellemesiyle yetindigi gibi bir izlenim edindim. Birikim 41A0USTOS1989
"ALTYAPI/USTYAPI" iLi~KiSi
Marx ve Engels de dahil Marksistler "altyap1"ya kimi zaman da "ekonomik temel" kavram1yla deginmi~l e rdir. Bundan oti.iri.i, anla~1hr bir semantik kayma ile "altyap1/ ekonomi" ozde;;ligi kurulmu;;tur. Boylece, "ekonomi belirleyicidir" gibi bir sonuca vanlm1;;ttr. Bu ise fazla gene!, fazla yuvarlak bir "kural"dir ve dolay1s1yla tehlikelidir - c;:i.inki.i analitik yontem olarak incelmesi gerekirken, c;:ok kaba ve gene! kalmakta, ashnda c;:ok bir ;;ey ac;:1klamamaktadir. Hatta bu sozi.i bugi.in en fazla hararetle benimseyenler, bizzat burjuvalard1r. Marx, altyapmm belirleyiciliginden soz ederken, herhalde bbyle bir "banalite"yi kastetmiyordu. Neyi kastettigini ara;;tmnaya ginneden once, kavramlann "gev~ek" kullamlmasmm getirdigi sakmcalara bir kere daha deginmek istiyorum. "Belirleyici" nedir, "egemen" nedir vb.? "Ekonomi" nedir, "maddi hayatm i.iretimi" nedir vb.? Bugi.inki.i hayat bilgilerimiz ic;:inde "ekonomi" dedigimizde, akhm1za gelecek olan ;;ey, ister istemez, kapitalist eki:mominin c;:e;;itli mekanizmaland1r. Oretim ko~ul lan, pazar ve mi.ibadele, dola~1mm ve i.ile~imin bic;:imleri vb. Kapitalizme gore ko~ ullanm1~ bir "ekonomi" kavramm1 zihnimizde bic;:imlendirip, bunu aym zamanda "altyap1" ile ozde ~ leyerek, sonra da tarihi i.iretim tarzlanna bu c;:erc;:eveye uygun ac;:1klamalar bulmaya c;: ah ~ u sak, sonrn;ta herhangi bir ;;eyi ac;:1klamam1;; oluruz. (i.inki.i bu ;;ekilde ozgi.ille~mi;; bir "ekonomi" kavram1, feodalizmi, Yunan sitesini, hele ilkel toplumlan hic;:bir ~ e kilde ac;:1klamaz ya da yamlt1c1, zorlama ve keyfi ac;:1klamalar getirir. Bu durumda -kimi Marksistlerin zaman zaman yapuklan gibi- ornegin Hac;:h seferlerini ekonomik nedenlere bagla mak tarzmda - basite indirgeyici analizlere saplamp kalmz. Siindi bunun boyle olmamas1 gerektigini Marx ve Engels yeterince ac;:tk sec;:ik soyluyorlar (ama herkes bu sonuc;:lan c;:1kannayabiliyor). Burada bilinen metinleri yeniden ahnulamaya gerek yo k, ama altY,apmm "son kertede" belirleyiciligi tekrar tekrar vurgulanm1~ur. Marx, Yunan sitesini anlamak ic;:in politikay1 ve ortac;:ag1 anlamak ic;:in dini ideolojiyi h esaba katmam1z gerektigini soyI er. Su halde, laf1 fazla uzatmadan, "altya p1/ i.istyap1" ill~ kisini bi.iti.in okuduklanmdan c;:1kard1g1m sonuc;:larla nas1l yorumlad1g1m1 anlatay1m . "Altyap1" veya "ekonomik temel" derken, kapitalizm sonrasmda ge li~mi~ ve aym zamanda ozgi.ille~mi;; bir "ekonomi" kavramm1 di.i ~ i.in memek gerekir. Her insan toplumunda bir ti.ir ekonomik faaliyet vard1r, oldugu olc;:i.ide etkisi de vard1r, ama sozgeli~i ortac;:agda bulunan ekonomik faali yet, ekonominin kapitalizmde belirleyici o ldugu Olc;:ude belirleyici degildir. "Altyap1" ile oz de~leyebil e c egimiz "ekonomi" ancak en geni~ kapsam1yla ekonomidir. Yani, Marx'-
m, Kac;:maz'm da almu yapug1 Grundrisse'de soyled igi gibi, "maddi hayaun uretim_tarz1"d1r. "Maddi hayatm i.iretimi ve yeniden-i.iretiminin tarz1" diyebilecegimiz bu altyap1, gene Marx'm ve Engels'in soyledikleri gibi, toplurri.sal olaylan dolayh bic;:imde ve son kertcde belirler. Bu, ~u demektir: herhangi bir verili toplumsal olayi dogrudan dogruya bir "ekonomik" gi.idi.ilenmeye baglayarak ac;:1klayamayiz. Aralarda ba~ka di.izeyler, kerteler vardir. "iyi bir Marksist" olmak, bu ara kademeleri yok sayarak her to plumsal olaya bir ekonomik ned en bulmak degil (yani her olay1 tek-tip bir nedcne indirgemek), bu karma~1k nedenselligi gormek, o laylan uzun ve k1sa vadeli nedenleri yle degerlendirmektir. Su halde, altyap1 belirleyicidir; ama her toplumsal olay1 dogrudan belirleme anlammda degil , toplumda neyin belirleyici oldugunu belirleme anlammda. Bu noktada, "ekonomi" kavramrnm geni~ ve o zgull e~ mi ~ anlamlan arasmdaki kontrasu sergilemesi ic;:in, ~u onermeyi yazabilirim: "maddi hayatm uretimi ve yeniden i.iretimin genel ko~ullan olarak kapitalist altyap1 , kapitalist i.iretim tarzmda ekonominin egemen olmasm1 belirler." Aym ~ e kilde fe odal i.iretim tarzmda altyap1 , dint ideolojinin egemenligini, antik toplumda altyap1 , siyasetin egemenligini b e lirlem i~tir. Nitekim bu iki i.iretim tarzmda "aruk", "ekonomi-d1~1 zor" yollanyla elde edilmi~tir. Demek ki, somi.iri.iniin devam1, ekonomiden ba~ka ve bir anlamda daha giic;:li.i yap1lan gerektirmi~tir . Bi.itun bunlardan, Ahmet Kac;:maz'm ded igi gibi, "Beige, altyapmm belirleyici roli.ini.i reddediyor" sonucunun c;:1kugm1 sanm1yorum . Ben sadece, bu belirleyiciligi fazl a ge ne! oldugu ic;:in h1 zla !?ematikl e~ebilec e k ve dolayis1yla yararh olmaktan c;:1kacak c;:erc;:eveden kurtarmaya c;:ah;;1yorum. Yukanda, kapitalizmde ekonominin cgemen oldugunu soylemi~ tim. Burada da 6nemli bir di.izeltme yapmak gerekiyor. Boyle bir 6nem1e_, kapitalizmin erken <_:ag1 ic;:in ge rc;:ekten dogrudur. Arna bugiiniin kapitalizmi ic;:in e!?it derecede gec;:erli oldugu kamsmda degilim. Ekonomi ~i.iphesiz gen e c;:ok onemli , ama kapitalizmin tekell e~ ti gi, boylece onemli kararlann merkezile~irke n politik di.izeyde de ic;:ic;:e gec;:tigi, emperyalist sistemin c;:e ~itli r;e li~ kileriyle varoldugu, 6te yandan bilinc;:liligin yaygmla;;ug1, kulti.iri.i n buyi.ik onem kazand1g1 bir donemde, politikanm ye niden ege m e nl c ~me ye b a ~lad1 g 1 inancmday1m. EKONOMiZM VE MARX
Altyapmm belirleyiciligini reddetmedigim gibi, Kac;:maz'm di.i~i.indi.igi.i gibi 1971 'deki yaz1mm da fazla uzagmda degilim. ( iinki.i tam ~ u yaz1daki ifadelerle 6 zde ~ olmasa da, oradaki "i.ist-belirlenme", "ana c;:eli;;ki" gibi kavramlarla a ~ag1 yukan aym ~eyl ~ ri du~unm e kteydim . Boylece, "ekonomizm" ve "i.ist-belirlenme" gibi kav.,,,,
9
10
ramlara da geliyoruz. Ahmet Kac;:maz benim Marksizm ic;:inde birc;:ok ~eyi, Marx'm kendisinden ba~layarak, "ekonomist" olarak g6rdugum kamsrnda. Bu arada kendisi' tek bir ekonomizm tamm1 vermi~: "Ekonomistler, i~c;:i sm1ft hare~etinin g6revinin, daha iyi c;:ah;;ma ;;artlan, daha k1sa i;; gunu, daha yuksek ucretler vb. ic;:in, sadece ekonomik mucadele oldugunu iddia ediyorlard1 ve boylece c;:arhga kar;;1 politik mucadeleyi liberal burjuvaziye b1rak1yorlard1." Kac;:maz, Lenin'den yapttg1 bu almtmm arkasma ;;oyle bir s6z ekliyor: "Lenin'in zamanmdaki ekonomizm zaman ic;:inde ba;;ka bir 'ekonomizm'e evrildiyse bunun da tamm1 yap1lmahd1r." Simdi, ekonomizmin tamm1 bu kadar dar degildir ve olmad1gm1 Ahmet Kac;:maz'm bilmemesi imkans1zd1r. Sozgeli;;i Men;;eviklerin ekonomizmi herhalde as1! o yukanda soylenen baglamda 6nemli degildi; sosyalizme gec;:i;; ic;:in kapitalizmin daha fazla geli~mesi gerektigini soylemek gibi , c;:ok daha 6nemli bir teorik duzeyde ekonomizm yap1yorlard1. Ekonomizmin her zamanki tamm1, toplumsal karma~1khgm birc;:ok duzeyinin 6nemini, 6zerkligini reddederek, olaylan dogrudan ekonomiyle ac;:1klama egilimi olmu~tur. Bunu da birc;:ok Marksist yapm1;;tu, ama Marx yapmam 1 ~nr. Dolay1s1yla Ahmet Kac;:maz'm neye dayanarak, benim Marx'1 ekonomist sayd1g1ma inand1g1m anlam1yorum. Sayle demi;;im: "Marx Fransa'da sm1f mucadeleleri, 18 Brumaire vb. ustune bildigimiz metinleri yazmam1;; olsayd1, onun da bir 'ekonomist' oldugunu du;;unmekte daha hakh olabjlirdik: ama bunlan yazdt." Kac;:maz, 6zellikle de bu "daha" kelimesinin, "ac;:1k bir ipucu" oldugu kamsmda: ''Yani ashnda Marx'rn 'ekonomist' oldugu hakh bir g6ru;;; amlan iki kitab1 yazm1~ olmas1 bu hakhhgm derecesini azalnyor." Bu aktl yurutmenin neye dayand1gm1 ben anlam1yorum - belli ki Ahmet Kac;:maz benim Marx'm ekonomist olduguna inanmama inanmak istiyor. Oysa ben Marx'm ekonomist olmad1g1m vurgulamak ic;:in soyluyorum bunu. Kac;:maz'm ~u sozlerinin de geregini anlamad1m : 'Tabii Marx'1 Marx yapan, 6mru vefa etseydi 'yapacak idigi varsayilan' ~eyler degil, yapnkland1r." Guzel de, ben Marx'm ekonomist olmad1gm1, ya~asa yapacagm1 tahmin ettigim ~ey颅 lere degil, yapnklanna dayandmyorum. Bu "yapnklan" da o iki kitaptan (ki zaten o lie;: kitaphk bir dizidir) ibaret degil, daha pek c;:ok metinde yeterli ac;:1khkla belli bu. Sorun bence olsa olsa bir vurgu sorunu ve Engels de bunu c;:ok anla;;1hr bir ;;ekilde ac;:1khyor. Tarihte ekonominin rolunu anlamak yeni bir ke~if oldugu ic;:in bunu ikimiz de fazla vurgul_am1;; olabiliriz, ama bu her ;;eyin ekonomiye indirgenecegi anlamma gelmez, diyor. Dolay1s1yla bu alanlarda Ahmet Kac;:maz'la tarn~ma颅 ma pek gerekli olmayan ;;eyleri tartt;;1yor gibiyiz. Arna belki de oyle degiL 0 zaman, benden c;:ok Kac;:maz'rn bu kavramlan kullam;;mda bir bulamkhk var samyorum. Ozellikle de "ekonomizm"e kar;;1 "ust-belirlenme" kav-
ramm1 kullam;;1 bu izlenimi veriyor: "O (Stalin), belki de M.Belge'den de ileri a;;m bir 'ust-belirleme'ciydi. Stalin ve c;:evresi, 'siyaset' yoluyla, partinin prestijini ve devletin imkanlanm azami istismar ederek iradeciligin en uc;: 6meklerinden birini verdiler." "UST BELiRLENME"
Su cumlelerde ac;:1kc;:a goruluyor ki Ahmet Kac;:maz "ustbelirlenme"den, "ustyap1ya 6nem veya 6ncelik vermek" gibi bir ;;ey anhyor. Bunun kavramm ic;:erigiyle hie;: ilgisi yok. 1971 'de yazd1g1m ve Kac;:maz'm sonrakilere gore kendine daha yakm buldugu metinde ;;oyle bir ac;:1klama var: 'Terim olarak ust-belirlenme, Frans1z Marksist filozof Louis Althusser'in, yeni bir toplumsal ic;:erik vererek, psikanalizden odunc;: ald1g1 bir kavramd1r. Ostbelirlenmeyi, yukanda Lenin'in anlatug1 bic;:imde, toplumsal yap1yi meydana getiren butun pratiklerin c;:eli;;kilerinin belli bir bic;:imde toplumsal yap1y1 belirlemesi, y6nlendirmesi olarak tammlayabiliriz. Bir c;:eli;;kinin ust-belirlenmesi, o c;:eli;;kinin varolu;; ko;;ullannm, yani karma;;1k butun ic;:indeki obur c;:eli;;kilerin, c;:eli;;kinin kendine yans1mas1du." Bu c;:ok iyi, 路 c;:ok net bir tamm olmayabilir, ama Kac;:maz'm anlad1g1 ;;eyden c;:ok farkh oldugu belli. "Determinist" ile "volontarist" kar~Jt ic;:eriklere sahiptir, ama aym gerc;:eklik duzeyinin kavramlandu ve kar;;1t iki insani tavn tammlarlar. "Ost-belirlenme" ise bir tavu degil,_ toplumda varoldugunu ileri surdugumuz bir olu;;um bic;:imi. Yani insan ya "ekonomist" ya da "ust-belirlemeci" olmaz. Toplumsal belirlenmenin ;;u ya da bu bic;:imlerde oldugunu du;;unebilir; "ust-belirlenme" de i;;te bu alanda ortaya anlm1~ bir tezdir. Aynca, altyap1ya kar~1 ustyap1ya 6ncelik verme gibi bir i~levi yoktur. C::unku kavramsal olarak toplumsal butunun altyap1 dahil butun duzeylerini kapsar ve insan eyleminden gorece bag1ms1z, nesnel bir surec;:tir. Onun ic;:in, sosyalistlerin eylem bic;:imlerinin bir "s1fat"1 路da olamaz. Ote yandan, Stalin'in teoride bir "ekonomist" olmakla birlikte, ustyap1da mudahaleci ve zorlayic1 oldugu g6ru;;unu ben de payla;;1yorum ve aynca bunun kac;:rn1!maz olduguna inamyorum. Marksist Estetik adh kitab1mda bunun ve bunun kar;;1t1 tavnn (6rnegin Mao'nun volontarizmi ve "ustyap1C1hg1") nas1l birbirlerine donu;;mek zorunda oldugunu ac;:1klamaya c;:ah;;m1~t1m. Gelgelelim, Stalin "Belge'den ileri" ya da "geri" bir "ust-belirlemeci" degildi, c;:unku onun zamamnda boyle bir kavram zaten yoktu ve Stalin butun yazd1klanyla ve yapnklanyla sergiledigi mekanik indirgemeciligiyle boyle bir kavramdan alabildigine uzakt1. "ETiK SE(ME"
Buraya kadar daha c;:ok baz1 kavramlan ac;:maya, boylece de kendi konumumu belirtmeye c;:ah~m1;; oldum. Ahmet Kac;:maz'm genel tart1;;masmda bunlar da 6nemli .olBirikim 41AGUSTOS1989
makla birlikte, as1l tart1;;t1g1 sorun Marksizmde "etik sec;:me" noktasmda odakla;;1yor. Burada, kavramlara verilen ic;:erikten 6turu "yanh;; anlama" denebilecek bir ;;ey oldugunu sanm1yorum. Belli ki bu soruna farkh bak1yoruz. Ote yandan , boyle bir konu , daha 6ncekiler gibi kolay kamtlamr bir konu degil. Gene de, soylenecek baz1 ~eyler mutlaka var. Sosyalizm zorunlu oldugu ic;:in mi sosyalist olmay1 sec;:eriz, yoksa iyi oldugu ic;:in mi? Soru bu. Arna kar;;1m1za hemen ba;;ka aynnular c;:1k1yor: gene! kabul goren bir varsay1ma gore, sosyalizm zaten i;;c;:i sm1hmn iyiligi ve c;:1kanna uygun bir sistemdir; dolay1s1yla i~c;:iler bunu c;:1karlan geregi benimserler. Bu durumda, "etik" sorun daha c;:ok i~c;:i kokenli olmayan sosyalistler ic;:in taru~1lma s1 gereken bir konu gibi gorunuyor. Arna ben dogrusu yukandaki varsayima da biraz ;;upheci gozle bak1yorum ve sosyalizmi sec;:mek konusunda i;;c;:i ya da aydm kokenli olmamn farkhhk yaratl!gma c;:ok fazla inanm1yorum. Temel sorun da, "sosyalizmin zorunlulugu". Tarn;;manm bu kutbunu savunanlar, dogal olarak, gorece daha determinist bir tutumu benimsemi;; oluyorlar (buraya kadarki tart1;;mam1zda da Ahmet Kac;:maz g6rece determinist konumlan savunur gibiydi). Determinizm kavramma belirli tammlamalar c;:erc;:evesinde ben de inam·nm. Tarihte bir belirleyicilik elbette vard1r.,Ancak ben , nedensellikle ac;:1klanan bir determinizme inamyorum; "amac;:hhk"la ac;:1klanan detem1inizme degil. Buradaki tart1~mam1z ac;:1smdan bu bence ;;u anlama geliyor: kapitalizm ve kapitalizm egemenliginde dunya geli;;mesi , sosyalizmin olabilirliginin ko;;ullanm ortaya c;:1karm1;;ur. Arna bu bir zorunluluk degildir. Olabilirlikten gerc;:ekle;;meye gec;:i;;te, iradi etmen belirleyici derecede 6nemlidir. Dolay1s1yla burada nesnel, bizim ·d1;;1m1zda bir determinizmden soz edemeyiz. Aslmda Kac;:maz da yaz1smda yer yer bunlan kabul ediyor, ama "zorunluluk" kavram1m da elden b1rakmad1g1 ic;:in teorik bir dualizmden s1ynlam1yor. · Sosyalizmin kurulmasm1 istemek, kurulacagma inanmak bir ~ey (bunu elbette ben de istiyorum) ; bir toplumsal kanuniyet olarak bunun mutlaka olacagm1 soylemek ba;;ka bir ;;ey. Bilim teleoloji kald1rmad1g1 olc;:ude, bunu iddia etmek benim anlad1g1m bilimsellikle de bagda;;m1yor (uc;: bir omekle, dunyanm 6numuzdeki be;; y1l ic;:inde bir nukleer sava;;la toptan y1k1lmayacagmm bu anlamda kesin bir garantisi var mt?). Ahmet Kac;:maz , tam da gunumuzde, sosyalizmin "zorunlu" oldugunu soylemekle bayag1 cesaret gosteriyor. "Gunumuzde" diyorum, c;:unku ~u siralar "kurulmu;; sosyalizmler" buyuk c;:aumlar c;:1kararak sars1hyor. Sosyalizm du;;uncelerinin ilk formullenmesinden bu yana sosyalizme gec;:memi;; toplumlar kadar, sosyalizmin bir c;:e~idine gec;:mi~ toplumlar da, tarihte boyle "zorunlu geli~me" dogrultulan saptamanm bir hayli tehlikeli bir i~
oldugunu kamthyor. Bu ikinci turden toplumlar ki, Ahmet Kac;:maz'm yaz1sma da ba~hk olan "insanhk Tarihinin Geli;;me Yasas1"mn "1;;1g1 altmda" bugune geldiler, geldikleri yerde samnm bu "yasa" kavram1m yeniden du~unme geregini hepimize haurlatular. Bence, insanhk tarihinin ic;:inde geli;;tigi nesnel yaptlar, konjonkturler vb. vardir, sosyolojinin ve tarihin yasalan da ol~bi lir. Sonuc;:ta bunlar c;:e;;itli yonlerde geli~en nedensellik zincirleri yaraurlar. Arna toplumlan kolundan yakalad1g1 gibi 6nceden belirlenmi;; bir hedefe g6tiirup koyan tek bir Yasa yoktur. Tarih , du;;undugumuzden daha "demokratik" ve "c;:ogulcu". Ote yandan, bu anlamda "zorunluluk"a inanmad1g1m halde ve varolan sosyalizmin haldeki peri;;anhgm1 gordugum halde, ;;imdikinden farkh bir sosyalizmin murnkun olduguna ve ugruna mucadele etmeye deger olduguna inamyorum. Bence bu nesnel olarak da mumkun; ama gerc;:ekle~mesi pek c;:ok iradi insan ugra~1 gerektiriyor. Gerc;:ekle;;mesinin ko;;ulu da bu insan ugra;;1 ve onun niteligi. "Zorunluluk" konusunda Ahmet Kac;:maz'm bir tur pragmatizmden kurtulamad1g1 izlenimini edindim. Ornegin ;;u saurlarda: "'Sosyalizm insanhk ic;:in iyi bir ;;eydir, onu sec;:mek gerekir' demenin fazla bir hitap kabiliyeti yoktur; c;:unku sosyalizmin kendileri ic;:in hie;: de iyi olmad1gm1 bilen egegien toplum kesimleri onun insanhk ic;:in nas1l bir cehennem oldugunu tasvir etmekte -ve emekc;:ileri de buna ikna etmekte- bir hayli avantajh ve mahirdirler. Oysa kapitalizm kac;:m1lmaz olarak yerini sosyalizme b1rakacagm1 soyleyen yakla;;1m ve sm1f c;:1kan emekc;:ilerin ve aydmlann sosyalizmi 'sec;:melerine' c;:ok daha fazla katk1da bulunur." SOSY ALiZM VE iNSAN
Ben de tam bunu soyluyorum: boyle tammlanm1;; bir zorunluluk ve onu ic;:eren diyalektik anlayi;;1 pedagojik ve didaktiktir. Sosyalistlerin ezeli bir sorununun, emekc;:ileri sosyalizme ikna etme yonteminin, pratikten teoriye yans1yan bir uzant1s1d1r. Dogru bir pratikten kaynakland1g1 kamsmda da degilim. "Karde;;im, bu i;; nas1l olsa olacak, gel sen de ;;imdiden bize kaul," yollu bir ikna yontemine gore, benim tammlad1g1m "etik sec;:me"nin c;:ok daha saglam bir h,;ilik yap1s1 ve kaulma bic;:imi getirdigini du;;unuyorum. Ancak bu noktada birkac;: ;;ey daha soylemek gerekiyor. Yazmm bu bolumune ba;;larken "etik sec;:me" gibi bir konunun ;;oyle ya da b6yle gen;:ekle;;tiginin kolay kamtlanamayacag1m belirtmi;;tim. <;:unku boyle bir konu bizi bireysel davram;;lar duzeyine getiriyor ve burada raslanu c;:ogald1g1 i_c;:in kurallar koyinak gDc;:le;;iyor. Kimi patronuna, kimi babasma klZlp sosyalist olur; kimi okulda sayg1 duydugu bir agabeyin ardmdan sosyalizme yonelir; kimi okuyarak benimser. Bunun· binlerce farkh yolu vard1r. Aynca, olaya bir kere "duhul" edil-
11
dikten soma da her birey farkh bir geli$me rotas1 izler. Simdi Ahmet Kac,:maz, ozellikle aydmlann, "Marksizmin bilimselligi" nedeniyle Marksizmi se<;tigini soyliiyor. Dogru. Aynca benim kendi ki~isel ya$annma <;ok uygun. Arna bu da ahlaki tavu ah~tan kopuk bir olay degil. (iinkii insan bir $Cyin dogru olduguna ya da dogru goriindiigune inamr, inanabilir; bu, bir a~amad1r. Arna dogru goriineni yerine getirmek gibi ikinci bir a!?ama da vard1r. i~te bu a$arnada ahlak sorunu on plana <;1k1yor. Siiphesiz biitiin bunlar yalmzca bir "ilk se<;rne" amyla ilgili sorunlar degil. Se<;rni!? veya se<;memi~, biitiin hayat boyunca kaf$1la~ng1m1z durumlar. Onun i<;in, kitapta da degindigirn gibi, sosyalizrni "nesnellik", "zorunluluk" vb. olarak msanm d~ma ta!?Jmak teorik olarak <;ok dogru olmad1g1 gibi pratikte de sakmcalar dogurabiliyor. Ahmet Ka<;maz, Stalin ve butiin c,:evresinin ve onlara kat-
lanan milyonlarca insamn "ahlaki bir kriz ya$ad1klanm ben pek inandmc1,bulam1yorum ," demi~ . Bir ol<;iide hak veririm, sorun bu kadar basit degildi, olamazd1. Ote yandan, biitiin o insanlar, "insanhk Tarihinin Geli~me Yasas1"mn ger<;ekle~tigine ve ancak boyle ger<;ekle!?ecegine oylesine fazla inanm1~ olrnasalard1, etik ya da hukuk gibi baz1 temel insani kururnlan tamamen ge<;ersizle!?tiren bir "zorunluluk"un eyleyicileri olduklan inanc1yla hareket etmeselerdi, tarih biraz daha farkh geli~e足 bilirdi. Sonuc,: olarak, sosyalizme katk1da bulunmamn as1l heyecam, benc~, yolu belli bir zorunlulugun, Mao'nun biraz ba~ka bir baglamda kulland1g1 deyimle "vida"s1 olrnakta degil, heniiz olmam1!? ve bizirn eylernlerimizle bi<;imlenecek bir ozgiirliik toplumunun kurulmasma omuz vermekte yatugma inamyorurn.
12 Birikim 41 AGUSTOS 1989
Marksizm ve iitopik
gorii~*
MICHAEL LOWY
"Marksizmin bunahm1", teorik bir kavramdan <;ok, bir gazete man$etini andmyor. Kimi ileri kapitalist iilkelerde, koklerini Stalinizm ve/ veya Maoizm'den alan sol intelijensiyamn biiyii~ boliimii (Castoriadis gibi birka<; istisna d1$mda), Sovyetler Birligi ve Dogu Avrupa'daki muhalefetin e$zamanh olarak ortaya <;1k1$mdan (ozellikle Soljenitzin'in Gulag Takimadalan'ndaki a<;1klamalar) ve Maoizm'in C::in'deki bunahmmdan derinlemesine etkilendiler. As1! bi<;imi, 6zellikle l 970'lerden beri, Marksizmin "totaliter bir doktrin" olarak reddi olan ciddi bir moral kayb1 ve yonelim bozukluguna ugradilar. Bir<;ok durumda, bu ani degi$iklik daha da ileri giderek, eski solculan eski sagm, yeni sagm veya <;ok yeni, modern sagm saflanna itti. Stalinizm ve/ veya Maoizmin, aydmlan yaygm olarak etkiledigi Fransa ve italya'da bu bunahmm en derin olarak ya$anmas1 rastlanu degildir. (Tersine, son on be$ yilda Britanya Marksizmi, sosyal, kiiltiirel ve bilimsel duzeylerde $a$1rtICI bir geli$me gostermesini bilmi$tir.) Anti-Marksizmin kitle ileti$im ara<;lan tarafmdan <;ok yiizeysel ve tiksindirici bir kotii kullamma tabi k1lman "yeni" felsefesi ile "yeni" ideologlan temelde Stalinist madalyonun 6teki yiiziidiir. Ge<;mi$te, Marksizmi esef verici burokratik karikatD.rfinden ayut edemeyen bu doktrin sahiplerinin yeni bir ~ ey soyledigi yok. Esas itibanyla eek yapuklan, bu kez Marksizmin 6niine bir eksi i$areti koymak. Yine de, <;ok say1da bu tiir eski solcu aydmm i<;ine dii$tiigii bunalu ve kafa kan~1khg1, daha derin bir problemin varoldugunu gosteriyor: Marksizmin kapitalizm-sonras1 toplumlarda, ezici ve s6miirgen bir devlet ideolojisine dogru donii$mesi paradoksunun Marksizme kar$I arzettigi bir meydan okuma. (e$itli bi<;imleriyle Stalinizm "teorik bir sapma" (Althusser) degildir, fakat 20. yuzy1l tarihinin en can ahc1 siyasi olgulanndan biridir. Stalinizm, kapitalizmi orta-
dan kald1rrn1$ toplumlarda (baz1 durumlarda ger<;ek toplumsal devrimlerle-SSCB ve (in) ter6r kullanan otoriter, totaliter devletler kurulmas1d1r. Bu toplumlarda iktidar bir sosyal tabaka -biirokrasitarafmdan kendi <;1karlan i~<;il~rden ayn ve onlara kar$1 olarak tekelle~tirilmi$tir. Bu tabaka, bir smif ya da kasttan <;ok bir "mevki"yi andmr (Marx ve Max Weber'in 'Stand'1), politiko-ideolojik tip bir kurum vas1tas1yla yap1la$mI~ k1rtasiyeci ve asalak bir toplum kesimidir. Kapitalizm-sonras1 toplumlarda, i~<;i hareketinden kaynaklanan bu egemen tabakanm ideolojisi, Marksizmin bir karikatiiriidiir. Biirokrasi, Marksizmin ele~tirel-devrimci oziinii bo~al up, i<;ini oyduktan sonra kendi tutucu, esrarh ve kendi-sine hizmet eden 6ziiyle doldurrnu$ ve onu ta$la~m1$ bir istiridye kabugu haline getirrni$tir. Kapitalizm-sonras1 devletlerin bu biirokratik yozla$masm1 Marx'm teorik dii$iincelerinin bir iiriinii olarak gormek, ~unlan soylemek denli bir faydaya ve aydmlatlCihga sahiptir: Engizisyon mahkemeleri, incil'deki ilkelerin bir sonucuydu; Vietnam Sava$! (demokrasi ad1na sava$) Thomas Jefferson'un dli$iincelerinin bir meyvas1yd1; Alman Ill. Reich'1 Fichte milliyet<;iliginin uygulam$1yd1 (veya Schelling irrasyonalizminin veya Hegel devlet<;iliginin) Marksist otoriteryanizmin ciddi ve saygm bir ele~tiri  si vardu. Fakat, 6nemsiz "yeni" filozoflan goklere <;1karan kapitalist kitle ileti$im ara<;lan bu el~tiriye hi<; onem vermemi$lerdir. Bu; anal'$istlerin, anarko-sendikalistlerin, ozgiirliik<;ii (libertarian) komiinistlerin yiizyild1r yapuklan ele$tiridir. Bu dii$iinceleri yanh$ olduklan i<;in reddedebiliriz (benim yapugim gibi), fakat bunlar samimi dii$iincelerdir ve yaymc1hk <;ekiciligi gibi bir kaygiâ&#x20AC;˘ Against the Current, Man-Nisan 1987.
JJ
koymak"la ilgili degil, aym zamanda bir biitun olarak Ian yoktur. kesintisiz toplumsal donu~iimiin tarihsel donemiyle ilBence, Marx'm politik dii~i.ince alanma getirdigi en biigilidir. Marx'm gorii~iinde , bireysel veya kollektif, ne Seyiik katk1lardan biri, kesinlikle anti-otoriter bir devrim zar'a ne de Hal km Tribiinii'n e,* herhangi bir tiir aydmperspektifidir. lanm1 ~ despota yer yoktur. 19. yi.izy1lm ilk yansmda, heniiz olgunla~mam1~ olan Proletarya ic;:in partiyi vekil tayin eden ve partinin yukomiinist hareketin devrimci ak1mlan arasmda Oakokandan "onci.i roliini.i" dayatan (Polonya Anayasas1'nda bino-Babeuvism, Blanquism) otoriter ve ikameci bir devkutsanmI$ olan) doktrin ve yamlmaz, her $eyi bilen, corim anla y 1~1 egemen olmu~tu . Devrim, halk1 kolelikten mert lider ideolojisi, Marx'm felsefesindeki ve devrimci ve bask1dan kurtarma gorevini iistlenen kiic;:iik bir gru. teorisindeki en derin ogelerden tam bir kopU$lUr. Stabun, bir devrimci elitin eylemi olara k anla~1ld1. Bu ak1mlar kendilerini 18. yi.izyil metafizik materyalin, Mao, Kim ii Sung veya C::avu$evsku ic;in sozkonusu olan " ki ~ iye tapmma"nm tarihsel koklerini bulmak ic;:in, lizminin temel onermesi i.izerine kurdular: Halk, ko~ul dinler tarihini veya Dogu despotizmi (Asyatik veya Bilann iiriiniiydii ve eger ko ~ullan bask1 ve bilgisizlik gezantin) geleneklerini incelemek gerekir. Yoksa bu tiir tiriyorsa, halk kitlesi cehalete mahkum edilmi~ demek$Cyler Komi.inist Manifesto yazannm dfl$i.incelerinden ti. Proletarya boylece, kendi kurtulu~unu gerc;:ekle~tire c;:1kanlamaz. mez diye di.i~iini.ildi.i. Kurtulu~ , proletaryaya d1~andan, yukandan, istisnai olarak aydmlanmayi ba~arm1~ kiic;:i.ik l 980'lerde Polonya'daki olaylar, i ~c;:ilerin kendilerinin tammlad1g1 "varolan sosyalizm"le, biirokratik Sezarizbir azmhgm ellerinden gelm eliydi. min , diger deyi$le gaspedilmi~ iktidann arasmdaki ayBu grup, 18. yiizyil materyalist filozoflannm aydmlannhg1 kesin olarak ortaya c;:1kard1. Bu olaylar Marksizmin m1~ despotlara yukledigi rolii oynayacaku ; toplumsal koiki temel tezini de dogrulad1lar: ~ulla n devr-i claim ettiren mekanizmalan yukandan tah1) Proletaryayi alabildigine gerileten her tiirlii ko$:ula rip etmek ve boylece halkm biiyiik c;:ogunlugunun bilkar~m , i~c;:i sm1fi kendini ezilenlerin, somiiriilenlerin ti.igiye, akla, ozgiirliige ula$abilmesini saglamak. miini.in miicadelesinin etrafmda birl e~tire n biricik devMarx, Feuerbach Ozerine Tezler'de ve Alman ideolorimci sm1f, evrensel sm1f olarak ortaya koymu$tur. i~c;:i jisi'nde mekanik materyalizmle ilgisini kesmi~ ve yeni sm1fi yeniden , varolan tiim egemenlik sistemini yalmzbir di.inya gorii~i.ini.in c;:ekirdegini tammlam1~tu . Bu goca yikarak kendini kurtarabilecek, amac;lan yalmzca derii~ , kendi c;:agmdaki i$c;:i hareketinin en ileri deneyimmokrasi, ozgiirliik ve sosyalist ozyonetimden yana olalerinden c;:1kanlm1~ yeni bir devrim teorisi ic;:in metodolojik temellerden olu$uyordu . (ingiliz Chartismi, Sibilecek sm1f olarak gorunmektedir. Bu, biirokratik sislezyah denizcilerin isya m, 1844, vb.) teme kar~ 1 Dayam$ma liderliginde kavga .veren aydmHem Aydmlanma felsefesinin eski materyalizmini (hallar, koyli.iler, ilerici H1ristiyanlar, 6grenciler, muhalif komi.inistler ve diger toplumsal ta.bakalarca ic;:giidi.isel olaki kurtarmak ic;:in ko$ullan degi~tir) , hem de yeni-Hegelci idealizmi (toplumu d eg i~tirm e k ic;:in insan bilincini ozrak a nl a~1lm1~ur . Hareket ic;inde, resmi rejime kar$1 ne ti.ir altematif tagiirle~tir) reddederek Marx, zamammn felsefesindeki Gordian diigumiini.i c;ozdu. Feuerbach i.izerine iic;:iincu VIr almacag1 iizerine c;ok c;:e~itli ve s1k s1k kafa kan~n tezinde, devrimci praxis ic;:erisinde ko~ullann degi~imi ran dii$i.incelerle beliren uyu~mazhklar oldugu dogruyile bilincin donfl$flmiinun yanyana gittigi iizerinde dusa da, ag1rhkh egilim i$c;:ilerin ozyonetimine yonelmi$ti. rur. Bu temel onermeden manuki tutarhhkla Marx'm ye2) Polonya olaylan gostermi$tir ki ; bi.irokratik devlette ni devrim anlay1$ma (ilk kez Alman ideolojisi'nde one reform miimki.in degildir. Bi.irokratik devletlerin herhansi.iriilmii$tflr) vanhr. Somi.iriilen ve bask1 aluna alman gi bir derecedeki i~c;:i demokrasisiyle ve egemenliginin kitleler hem kendilerini zincirleyen d1$sal ko$ullann temellerini tehdit eden her bagimsiz toplumsal harek_etle (sermaye, devlet) hem de eski uyu$turulmu$ bilinc;:leriyap1sal bir gec;:imsizligi oldugu belli olmu~tur. Bu olaynilil i.istesinden gelebilirler. Bu, yalmzca kendi devrimci lar, sistemin politik, toplumsal ve ekonomik yap1lanm praxisleri yolundaki kendi deneyi mleriyle miimkiindiir. tek ba$ma y1kabilen ve yerine gerc;:ek sosyalist ozyone. Ba$ka bir deyi~le tek gerc;:ek kurtulu$ bic;:imi, oztimi koyabilen anti-bi.irokratik devrimin gerekliligini kakurtulu$tur (self-emancipation). Marx'm daha sonra I. mtlam1~nr. Boyle bir ozyonetim, i~ c;:ilerin kendilerinin Entemasyonal ic;:in haz1rlanan bildiride yazd1g1 gibi: "i~ ozgi.ir tartl~ma ve demokratik karar alma si.irecin~en gec;ilerin kurtulu~u, i$c;:ilerin kendi i$idir". Devrim, ozc;:erek iiretimin onceliklerini ve amac;:lanm belirlemelekurtulu~ olmahd1r. 6 z-kurtulu$, tek ve aym zamanda ri demektir. Bu kararlann art1k, sec;ilmemi$ ve tiim 1ktiekonomik, politik ve toplumsal yap1larda radikal degidan elinde tutan Planlama Bi.irosu'nca veya kapitalist pa$iklikler ve emekc;:i kitlelerin gerc;:ek ihtiyac;:lan, yeniyi zann kor kurallannca almmamas1 demektir. k~ifleri, radikal ve kurtulu~c;u arzular, degerler, dii~i.in, celer konusunda bilinc;lenmesi olarak tammfomr. • Roma tarihinde soylulara kar~1 halkm se~tigi ve halk1 koruyan sulh hakimi; halk1 savunan kimse. (( .N.) Devrim goru~uni.in c;:at1s1, ac;:1kc;:a, yalmzca "iktidara el
14
Birikim 41AGUSTOS1989
Burokrasinin i<;i bo~ ve "normatif' sahte-Marksizmine gerc;ek Marksizmin utopik devrimci g6rii?unu yeniden one surmek her zamankinden daha c;ok gereklidir. Bu Marksizm, tipik Budist dua silindirleri (prayer wheel)** bic;iminde Marx veya Engels'den birkac; almtmm tekrarlayan buyusune sahip degildir. Bu Marksizm, devrimci degi?im amaoyla toplumsal gerc;eklik hakkmda ele~tirel du?unce yontemini ic;erir. inand1g1m1z gibi, Marksizm ''c;ag1mmn entellektuel ufku" (Sartre) ise, onun "otesine gec;mek" i<;in yap1lacak tum giri?imler Marx'm otesine degil , Marx'm gerisine giderek, yalmzca du~uncenin daha alt duzeylerine gerilemekle sonuc;lamr. Bu "Marksizmin bunahmmda"; burjuva neo-liberalizmi, pozitivizm, metanzik idealizm veya vulger materyalizm (kaba maddecilik), sosyal biyoloji ve tepkisel cehaletc;ilik (reactionary obscurantism) serpiliyor. Kurtulu?un as1l guc;leriyle yeni bir ele?tiri ic;in yolu, yalmzca Marksizmin guncelle?tirilmesi apbilir. Bizce bu sure<;, Marx'm 184 3'te Ruge'a yazd1gi bir mektuptaki kendi kalk1~ noktasmdan ba?lamahd1r. Marx, orada yakla~1mm1 varolan her~eyin kiyas1ya ele~tirisi olarak tammlamt?tlf. Bu, Kapital'in onsozunde; ya~ad1g1m1z dunyayi anlamak, yorumlamak ve degi~tirmek i<;in "rasyonel bir diyalektik. .. ele~tirel ve devrimci" diye tammlad1g1 Marksist yontemin, radikal humanist tarihselciliginin ve praksis felsefesinin kullamm1 meselesidir. Bu yontem, birc;ok hatasm1, smirhhgm1 ve zayifhgm1 duzeltmek ve d1yalektik olarak ustesinden gelmek ic;in Marx'm zamanmda varolmayan yeni fenomeni anlamada kullamlmahdir. Ozellikle hem kapitalizmin egemenligi altmdaki rejim ve toplumlan, hem de devrim-sonras1 devletleri -ki bu devletler devrimci ilga perspektifleriyle Marx'm du~uncesinden gayrime$ru haklar talep etmektedirler- ·ele~tirmek i<;in kullamlmahd1r. Bu yenilenme, Marksizmin yeni toplumsal hareketlerin (hepsinden c;ok feminizmin, ama aym zamanda ekolojik, pasifist vb. hareketlerin de) destegiyle zenginle~ mesini i<;ermek zorundadir. Marksist programm asl! ve surekli bir boyutu olarak feminizmin ic;selle~tirilmesi -"d1?andan" eklenen ayn bir parc;a olarak degil- Marksizmin tek bir bic;imiyle degil de, tum bic;imleriyle toplumsal baskinm kaldmlmas1 amacm1 ta~1yan evrensel ve radikal bir kurtulu~c;u ozellige ula~mas1 i<;in temel bir ko~uldur. Marksizmin guncelle~tirilmesi, Marksizmin Marksistolmayan teorik du~un c enin en ileri ve en uretken bic;imlerine dogru zenginle~mesine de muhtac;ur -Max Weber'den Freud'a, Mannheim'dan Piaget'ye- aym zamanda akademik toplumbilimlerinin c;e~itli dallannm smirh fakat yararh rand1mam da i<;selle?tirilmelidir. Bu tur esinlenme, c;agmdaki felsefe ve bilim c;ah~malanndan nas1l yararlanacagm1 gayet iyi bilen Marx'm bizzat kendisi tarafmdan gosterilmi~tir -yalmzca Hegel, Feuerbach ve Ricardo'dan degil, aym zamanda Quesnay, Ferguson, Siskar~1,
mondi, j. Steuart, Hodgskin, Maurer, Morgan, Lorenz von Stein, Flora Tristan, Saint-Simon, Fourier vb.'den de. Marx'm bu kaynaklan kullanmas1 , <;ah?malannm butunlugiinu ve teorik tutarhhg1111 biraz bile olsun azaltmam 1 ~ur. Marksizmin diger du~unce akimlanm ve ara~ nrmalanm hic;e sayarak bilim uzerinde istisnai bir tekele sahip oldugu iddias1 ile Marx'm, teorisini c;agda~, bilimsel uretim ile ihtilafl1 eklemlenme i<;inde gormesi arasmda uzak yakm bir alaka yoktur. Sonu<; olarak, Marksizmin yarat1c1 geli?imi ve "bunahm1"m bertaraf edebilmesi , utopik boyutunun yeniden kurulmasm1 gerektirmektedir. Ge<; kapitalist ve kapitalizm-sonras1 burokratik toplumlann mevcut bic;imlerinin uzla~maz ve tam bir ele?tirisine ihtiyac1m1z var, ancak bu yeterli degil. Dunyanm devrimci donu?umu projesinin inandmc1hg1; altematif bir toplum modelinin varhgma, radikal olarak farkh bir gelecek tasavvuruna ve ger<;ekten ozgur olan insanhk ufuklanna muhta<;tlr. Bilimsel sosyalizm, bir kez daha "Umut ilkesi"nden (BlOch) esinlenerek utopik hale gelmelidir. Bu "Umut ilkesi", jan Hus ve Thomas Munzer'den 1917-19 Avrupa'smdaki sovyetlere ve 1936-37 Barselona'smdaki kollektiflere dek, mucadeleleri, hayalleri, ezilen ve somurulen milyonlann arzulanm, " tarihc;e bozguna ugranlanlan" mesken tutmu~tur. Soruna bu duzeyde bakt1g1m1zda, Marksist du?uncenin kap1lanrn gelecegin butun kurumlanna, dunun utopik sosyalistlerinden endustri uygarhgmm romantik ele~tirilerine , F<ll urier'nin hayallerinden anar~izmin ozgurluk<;u ideallerine degin iyice a<;mak daha da kac;milmaz oluyor. Marx, sorun gelip de utopik bir goru~e dayand1gmda kendini kasten ciddi bic;imde sm1rlad1. Sosyalizmin ger<;ekle~tirilmesi ile ilgili sorunlan du~unmenin gelecek ku~aklara kalacagma inanm1~t1. Ancak bizim ku~ag1m 1 ;_ bu durumu kabul edemez. "Sosya:lizm"in , hatta "kom ..:nizm"in soi:nutla?tmld1g1 iddiasmdaki kapitalizm-sonras1 burokratik toplumlarla kar~1 kar?1yay1z. Ger<;ek bir ureticilerin ozgiir birligi (Marx) altematif modeli, bizim ic;in zorunlu bir ihtiya<;. Bir Marksist utopyaya ihtiyac1m1z var. Aykm bir kavram, ancak aykm olmadan Marksizm nas1l geli~ebilir di? Otopya, en somut bi<;imiyle, i?<;ilerin somuriilmesinin, kadmlann ez}lmesinin, yabanola~manm, ~eyle?me nin; devletin ve sermayenin ortadan kaldmld1g1, henuz varolmayan (u-topos - hi<;bir yerde) hayali bir kurtanlIDl~ bolge sunar. Devrimci strateji ve taktikleri, sosyalizme gec;i~in maddi sorunlan uzerine ger<;ek<;i zihinsel faaliyeti hic;bir an terketmeden, aym zamanda yaranc1 imgeleme, hayallere, etkin bir umuda ve kml bir bak1~ ruhuna s1mrs1z bir serbesti tanmmahdir. •• prayer wheel: (Tibet budistlerine ozgii) dua yaz1h kag1tlann sanld1g1 diinen silindir. ((.NJ
JS
Sosyalizm varolan gen;eklikte mevcut degildir; gelecek ic;in miicadelenin sonucu olarak yeniden tiiretilmelidir. Bu; 6zy6netim iizerine kurulu demokratik sosyalizm, kullamm degerlerinin yeniden miibadele degerle- rine ustun oldugu gerc;ek derilokratik planlama, cinsler aras1 yabanc1la~mam1~ ili~kiler, insanhk ve doga arasmdaki dengenin yeniden kurulmas1 ve gezegenimizin ekolojik dengesi ic;in olasthklar uzerine smirlamas1z veya tabusuz geni~ bir tart1~ma y 1 goze almak demcktir. Arna<; soyut veya keyfi spekulasyon yapmak degil. Amac;, ili~kilerin varolan durumundan nitelikc;e farkh, endustriyel uygarhgm dogasmdaki c;eli~kilerce ve c;agda~ kapitalizmle "gen;ekten varolan sosyalizmin" e~za. manh bunahmlannca yaraulan nesnel olas1hklarla ba~ layan insanc1l bir Gemeinschaft (cemaat)'i kavramsalla~ttrmakur.
16
Daha ileri ac;1klamalar getirilmesi gereken utopik ogeler arasmda ~u 6meklere deginebiliriz: • Yeni bir verimlilik ye teknoloji sistemi, yenilenebi-, lir enerji kaynaklannm geli~tirilm e sinin ve guvenilirliginin ara~tmlmasi: 6zellikle insan hayan ic;in tehlikeli olmayan, dogal c;evreye zarar vem1eyenlerin. Nas1l ki sosyalizm, once burjuva devlet aygmm ele gec;irip onu kendi amac;lan ic;in kullanamazsa, eski yap1y1 y1k1p yerine yenisini kurmas1 gerekiyorsa, degi~ik bir bic;imde de olsa teknoloji ve verimlilik aygttmda da durum aymd1r. Endustriyel i~leyi~in bugunkii bic;imi, mumkiin tek bic;im degildir. Bu bic;im, kokten don~turulerek yerine daha ileri ve daha az zarar verici iiretim yontemleri konabilir ve konmahdir da . • Emekc;ilerin kurtulu~u, yalmzca ozel mulkiyeti kamula?tmp uretim siirecini ureticilerin kendilerinin denetlemesiyle olmaz, aym zamanda emekc;ilerin dogasm. da esash bir degi~iklik de gereklidir. Bu, cinsiyete dayah i~ bolumunun ve geleneksel kol/kafa emegi aynm1nm ortadan kaldmlmas1 ve emekc;i sm1fm nitel, artistik boyutunun yeniden kurulmas1 demektir. Marx, Grundrisse'de endustriyel kapitalizmi i~i bayagila~nrd1g1 ic;in ele~tirmi?tir : "Emekc;iler tum artistik niteliklerini kaybetmi~lerdir ... (ve) giderek daha c;ok saf soyut bir eylem haline gelmi~lerdir, saf mekanik bir eylem". Bu yiizden, sosyalizmde i~ siirecinin yeniden diizenlenmesi, "sanat nitelikleri"nin emekc;i insana, sahibine iadesini gerektirmektedir. • Temel maddi ve kultiirel ihtiyac;lan kar~1layan mal ve hizmetlerdeki artJ?m serbest bolii~iimii ve buna paralel olarak piyasamn, meta iiretimi ve paranm roliiniin azalmasi. • iki cins arasmda gen;ekten e~it, hiyerar~ik -ve bask1C1- olmayan ili~kiler ve ~imdiye kadar kadmlan k1s1tlam1~ (vc onlara empoze edilmi~) insanhk degerlerinin tum topluma yay1larak evrenselle~tirilmesi: uysalhk, yeti~tiricilik, fedakarhk vb . • "Devlet" diye bilinen bask1c1 ve biirokratik yapmm
yerine tedricen i~c;ilerin ve toplumun 6zy6netiminin ve dogrudan denetiminin gec;tigi demokratik ve adem-i merkeziyetc;i bir duzenleme. Proleter, devrimci devlet bile erge<; "sonme"lidir (Engels), bu devletin zorunlu i~ levlerini sivil toplum giderek ele gec;irmelidir. Bolgesel ve yerel birimlere dayah diinya olc;eginde bir planlama; sm1rlan, ordulan, gelenekleri vb . birbirine rakip olan ~imdiki ulus-devletleri sisteminin yerine gec;melidir. <;:agmdaki iitopik sosyalistlerle polemiklerinden ayn olarak, Marx'm c;ah?malannda parc;ah bir bic;imde de olsa, akademik ve reformist ki?ilerce "realizm" adma her zaman suc;lanageldigi bir iitopik-devrimci boyut vard1r. 20. yuzytl Marksizminin sosyal demokrat, Stalinist ve post-Stalinist (Stalinizm sonras1) yoksulla~ma 6zelliklerinden biri, Marksizmin "kurtanc1" [messianic] boyutunun, k1s1tlanm1~ ve dar bir toplumsal degi~im kavram1 lehine tamamen terki olmu~tur. Lenin'in eski bir formulunu egretileyerek bugiin diyebiliriz ki; devrimci iitopyas1z devrimci pratik olmaz .. Marksist iitopyamn patlay1c1 giicunii yeniden ele gec;irebilme miicad~lesinde biirokrasi tarafmdan gozden 1rak tutulmu~ veya sahipsiz b1rakilm1? yeralu ak1mlanna, aykm ve y1k1C1 (subsersive) gelenege giivenmeliyiz: Rosa Luxemburg, Troc;ki, Devlet ve Devrim, ve Felsefe Defterleri'nin Lenin'i, gene; Lukacs, Gramsci, Walter Benjamin . Lukacs'm Tarih ve Sm1f Bilinci (1923) adh eseri, Ekim Devrimi'nin ana hatlanmn en ileri felsefi ac;1klamas1ydi. Benjamin'in dii~iinceleri ayaklanmalar ve devririilerin gelmesi ic;in bir esin kaynagt olabilir. Benjamin'in ugra~mm c;1k1~ noktast ve varg1s1 -Alman Romantizminin, burjuva endiistriyel uygarhgmm kiiltiirel ele?tirisinden esinlenen, ancak devrimci bir baki~ ac;1s1yla onun 6tesine gec;en- ilerleme iizerine ele~tirel bir dii~iincedir . Felsefe Ozerine Tezler'inde -ki 1845'te Feuerbach Ozerine Tezler'den beri Marksist dii~iinceye ve devrimci teoriye en onemli katk1lardan biridir- tarihi maddeciligin ilerlemeyi degi~ik bir bic;imde anlamas1 gerektigi iizerinde durur. Kapi talizmin teknik ve endiistriyel geli~i mi, doga iizerinde artan egemenlik, iiretimin koru korune geli~imi; dogal olarak kac;m1lmaz yonde sosyalizme dogru akan (ic;inde yiizebilecegimiz) bir akinu degildir. Onun yerine felakete [katostrofj, insan kiiltiiriiniin yokolu~una varabilecek bir yoldur. Benjamin'in tezlerini yazmasmdan (1940) birka<; Y1l soma Auschwitz ve Hiro~ima sayesfri.de, uyansmm dogrulugu onun da hayal edemeyecegi bi<;imde dogruland1. l 986'da, dogal dengenin geri donu~siiz bir bic;imde bozulmasmm ve niikleer katliamm devamh tehdit ettigi bir diinyada, Benjamin'in dii~iinceleri gec;erliliklerinden hic;bir ~ey kaybetmediler. Benjamin'e gore devrim ; "ilerleme", kurumla?mJ? diizenin geli~tirilmesi , varolan ekonomik ve toplllmsal mekanizmalann miikemmelle?tirilmesi degildir. De~m, taBiri ki m 41AQUSTOS1989
rihin ak1~mda ve degi~mez devamhhgmda "kurtanc1" bir kesintidir. Sosyalist devrim, tarihin lokomotifi olmaktan ziyade cehenneme dogru pervas1zca ko~an treni durdurmaya yarayan acil frendir. Bu devrimci kesintinin i:iznesi olan proletarya, kollektif
bilincinde tarihf bir bellek ve bir ayaklanma diirtiisii halinde ezilmi~ ve yenilmi~lerin c,:aglar-iistii miicadelesini ta~u. Proletarya, onlann hem varisidir hem de vasiyet hiikiimlerini yerine getirendir.
17
Bir
ele~tiri
dolayis1yla Althusser
AKDOGAN OZKAN*
" ... masum okuma diye bir $ey yoktur"
L.Althusser '60'h y1llarda ve '70'\erin ba~lannda Marksizmde yaronesans i\:inde en \:Ok tarn~1lan dii~iiniirlerden biri olan Louis Althusser'in \:ah~malan Marksist teoriye yap1lan en onemli katk1lardan biridir. Ald1g1 ~iddetli ele~tirilere ragmen yazd1g1 metinler ve verdigi seminerler giiniimiiz teorik ve pratik baglammda tarihsel materyalizmin en can ahc1 noktalannm yeniden degerlendirilmesine ve aydmlaulmasma 1~1k tutmu~tur. Geli~tir digi formiilasyonlann tiimiiyle kabul edilir olu~u zor goriinmekte ise de, Althusser'in hedefinin en genelde, Marksizmi anti-Marksist felsefelere ka~1 daha donammh hale getirmek oldugunu soyleyebiliriz. Teorik anti-hiimanizmi, anti-ampirizmi ve anti-ekonomizmi ile smirlandmlamayacak kadar onemli ve (baz1lan ba~ka bilimsel' disiplinlerden alman) yeni anahtar kavramlann Marksist teori i\:erisinde bir yerlere oturtularak tart1~1.labilmesini miimkiin hale getirmi~tir. Kimileri tarafmdan Marksizmin yenilenmesi olarak benimsenen, kimilerine gore ise Marksizmin Stalinist ozsavunucusu olarak goriiliip reddedilen Althusser, kendi iilkesinin sm1rlan d1~mda da \:Ok k1sa bir siire i\:inde tarn~1hr hale gelmi~ ve \:ah~malan kendi teorik onciillerinden hareketle geli~tirilmi~ ya da "defteri \:Oktan dii~anan
riilmii~t"tiir.1
18
Tiirkiye'de ise onemli eserlerinin bazilannm Tiirk\:eye \:evrilmemi~ olu~u, Marksist teorinin kendi sorunsah i\:inde sorgulanmas1 kaygism1 ta~1yanlar a\:1smdan kimi noktalarda soru i~aretleri b1rakm1~ur. Bu durum Althusser ele~tirisine giri~enlere fazladan bir sorumluluk yukliiyor. Giilnur Savran'm Althusser ele~tirisi 2 ise daha farkh bir zorluga i~aret ediyor. 0 da, ele~tirinin kapsam1m geni~ tutmamn, benzeri geni~ligi irdelenen her kav-
ram ya da teorik onciilde ger\:ekle~tirememe durumunda zorunlu ve yeterli derinlige sahip olunamayacagi olasil1g1. Ne var ki, bu durum yalmzca Althu!;ser ele~tirile rine ozgii bir gO.\:liik degil. Bu ger\:egin bilincinde olarak bu yaz1daki amac1m Savran'm Althusser'i kavrayi~mda -yine de- ciddi eksiklikler bulundugunu, yorumlama ve ele~tirel yontem hatalan i\:erdigini gostermek. Bunu yaparken Althusser'i farkh noktalardan sorgulamanm da miimkiin oldugu tespitine varmak. Oyle ki-bu noktalar, Savran'm sundugundan farkh bir -ele~tiri nesnesi olarak- Althusser'in de olabilecegine il~kin sinyaller veriyor. l. "HEGEL'DE VE MARX'DA BOTON ANLAYl~I"
Savran, Marx'm yap1tmda her iiretim tarz1 i\:in ge\:erli olacak bir diizeyler tahlili ve bu diizeylerden olu~mu~ bir â&#x20AC;˘Bu makale, G.Savran'm 11. Tez'in 5. sa)'lsmdaki (~ubat 1987) yaz1sma ele~tiri getirmek amac1yla, aslmda 1987 )'!Imm son donemi ii;inde taslak halinde yazilm1~u. Yazmm ancak aradan gei;en iki )'Ila yakm bir donem sonunda ya)'lnlanabilmesi, yun d1~mda bulundu~m bu sure zarli.nda i;e~itli nedenlerden ottirti, taSlag1 bir ttirlti yazmm ~u anki son haline getirememe gibi bir nedenden kaynaklamyor. Bu anlamda bu dipnolun oncelikle G.Savran'a ~I bir oztirti bannchrmas1 gerektigini d~tintiyorum. Clte yandan, Althusser'i Ttirkiye'de tani~abilmek halen onemini koruyan bir ozellige sahip. 1980 sonrasmda i;e~itli tarihte ya)'lnlanm1~ yaz1lar farkh anla)'l~lar ii;erse de, bu onemin gtincelligini korudu~nun gostergesidirler. 1 Althusser konusunda son donemde i;1km1~ kitaplar arasmda ozellikle bkz. Ted Benton, The Rise and Fall of Structural Mar~ xism, Mac Millan, 1984, London; Gregory Elliot, Althusser: Detour of Theory, Verso, 1987, London. Aynca ba~tan sona kindar bir polemikle yaz1lm1~ olan The Poveny of Theory (E.P. Thompson, Merlin, 1978, London) adh kitap, Althusser'i neredeyse bir teolog olarak goren karikattirist bir anla)'l~ sahip oldugu ii;in hayli ilgini; bir Omek ol11$turuyor. 2 G.Savran, "Althusser, Yap1sal Nedensellik ve Teorisizm", 11. Tez Kitap Dizisi, Sa)'!: 5, sayfa: 164-181. Birikim 41A<'lUSTOS1989
toplumsal butiin kacegorisi i<;:in hir,:bir dayanak olmad1gm1 soyleyip, Balibar'm bu sorunun farkmda oldugunu iddia ediyor. 3 Savran'm almu yapug1 yaz1smda Balibar, "Birr,:ok kertenin varhg1 bi.iti.in toplumsal yap1lann ozsel bir niteligi olmahd1r(ancak bunlann say1sm1, adlanm ve birbiriyle eklemleni~lerini ifade eden terimleri gozden ge<;:irilmeye a<;:1k olarak gori.iyoruz)" 4 derken bir sorunun farkmdad1r, fakar bu sorun Savran'm sundugu bi<;:imde bir sorun olmaktan r,:ok uzakur. Balibar, Marx'm Ekonomi Politigin Ele~tirisine Katki'da ve Kapital'de kulland1g1 toplumsal formasyon reriminin bir mi.iphemlik i<;:erdiginin farkindadir. Bu rerim Marx'da ya somut rahlilin nesnesini ifade eden ampirik bir kavramdir ya da roplumun ideolojik nosyonunun yerini alan ve tarih biliminin nesnesini, belirleyici i.irerim rarz1 remelinde eklemlenmi~ kertelerin bi.itunselligi olarak ifade eden soyut bir kavrarrid1'r. Balibar'a gore bu miiphemlik Marx'da reorik olarak giderilememi~. bu da felsefi sorunlara ve kapitalisr i.iretim tarzmm soyur reorisini a<;:1klamakran oreye ge<;:emeyen (omegin, somur roplumsal formasyonlann tahliline giri~ilmeyen) bir ihmale yol a<;:m1~ur . Toplumsal formasyondaki kertelerin eklemleni~ini ifade eden kavramlardaki bu yetersiz rammlamalar da sonu<;:ra Marksisr lirerari.irde roplumsal formasyon ile ekonomik altyap1 arasmda bulamkhga (negatif) bir neden olu~tunnu~rur. 5 Alrhusser de Savran'm Balibar'da iddia ertigi ~eyin farkindad1r: "Tabii ki yine de bu bi.iti.ini.in yap1sal dogas1m daha kesin hatlanyla tammlamam1z gerekiyor, ne var ki bu ge<;:ici tammlama, Hegelci birlikte-varolu~un bu yeni tip bi.iti.insellikteki varolu~ ile bir tutulamayacag1m gosterebilmemiz i<;:in yeterlidir." 6 (a.b.<;: . A.O.) "( ... ) bir an i<;:in Marx'm yap1tmda, her i.iretim tam ir,:in ge<;:erli olacak bir di.izeyler tahliline i~aret eden boli.imler bulunabilecegini varsayahm. Bu kavramla~unna bi<;:imi, toplumsal bi.iti.inlerin belirlenim di.izenini doyurucu bir bi<;:imde a<;:1klayabilir mi? Yani, bu bi<;:imde, bir yandan gene! (her i.iretim tam i<;:in ge<;:erli olan) belirlenim di.izeni, ote yandan da kapitalizmin ozgi.il belirlenim di.izeni kavranabilir mi?" 7 diye soruyor Savran. Oncelikle dikkati <;:ekmek isterim ki, arada "Yani"ye gerek yok. (i.inki.i bu ~ekilde soru Althusser'in koydugundan degi~ik bir ~ekilde alg1lamyor. iki soru teorik olarak birbirinden <;:ok farkhd1r. Ye cevaplan da pekala farkh olabilir. Althusser'e gore toplumsal bi.iti.inselliklerin genel karakrerleri yeterli bir kuramla~urmaya tabi rutulmam1~ur. Kendisi tarafmdan geli~tirilen di.izeyler anlay1~1 . son kertede belirlenme, i.istyap1lann gorece ozerkligi kavramlan bile ileri bir <;:ozi.imleme i<;:in oradadirlar. Boyle oldugunu kendisi de kabul eder zaten. Bu anlamda bir doyuruculuk yok sonu<;:ta. Ancak, en azmdan Marksizmin, toplumsal bi.iti.in ir,:indeki ogeler arasmdaki ili~kiler hususunda Hegelci dile-getirici bi.itiinsellikten farkh bir ~eyler i<;:erdiginin gostergesidir.
Savran'm ikinci sorusu i<;:in Marx'a ba~vurahm: "Gene! anlamda uretim bir soyutlamad1r, ama ortak ogeyi gerr,:ekten saptay1p ortaya r,:1kard1g1, boylece bizi tekrardan kurtard1g1 ol<;:i.ide makul bir soyutlamad1r. 6te yandan bu genellik ya da k1yaslamalar sonucu siiziilmii~ ortak oge de kanna~1k bir eklemlenmedir ... "8 Ancak kapitalizm oncesi toplumsal fonnasyonlardaki ogeler arasmdaki eklemlenmeye ili~kin <;:ah~malannm tali niteliginden oturi.i Marx'ta bu sorunun yamtmm evet ya da hay1r olduguna ili~kin ipu<;:lan bulmak <;:ok gu<;:tur. $ayer Marx'm toplumsal biitiini.in kapiralist iiretim tarzmdaki ozgill kurulu~ bi<;:imine getirdigi ar,:1klama genel bclirlenim di.izenini kavramam1za imkan venniyorsa, buradan hareketle olas1 bir gene! belirlenim di.izeninin bu ozgiil belirleme diizeninin kavranmasma engel olu~tur足 dugu hi.ikmi.ine vanlamaz. Zaren, herhangi bir hiikme vanlmak isreniyorsa, Althusser'e donerek onun teorik onciillerinin ele~tirisinden hareketle, bir yandan gene!, ote yandan ozgi.il belirlenim di.izenlerinin kavranamaz oldugu gosterilmeliydi. Sonur,: olarak, Marx'm soylemedikleri Althusser'in soylediklerinin ele~ririsi ir,:in bir 1~1k degil, olsa olsa bir karanhk olu~turuyor. Marx'm <;:ah~masmm ramamlanmam1~ olu~u ve bu noktada bir karanhk bulunmas1, r,:ah~足 manm bilimsel karakterinin bir sonucu olarak degerlendirilse de, bu konuda sessiz kalmak ve hatta boyle bir karanhg1 Savran'm yapng1 gibi inkar ermek adeta bu karanhgm tespitinden daha ulvl bir gorev. Oysa Marx'm oliimiiyle Marksizm Kapital'in karegorilep i<;:erisine hapsolunma tehlikesiyle kar~1 kar~1ya kalm1~nr. Engels, 1893're Mehring'e yazd1g1 mektupra hukuki, politik ve ideolojik kavramlann nas1! bir,:imlendiklerinin hem keridisi hem de Marx tarafmdan i<;:erik ugruna ihmal edildiklerini yazar. 9 Savran yaz1smm seyri i<;:erisinde, Althusserci anlayi~足 ta ".. .'ekonomik olan' her i.iretim tarz1 ir,:in onvarsayilacak bir kertedir. Oysa bu yakl~1m, 'bizatihi ekonominin' kapitalizme ozgii bir kategori oldugunu gozden kaprmaktadir"10 diyor. Oncelikle belirtilmelidir ki: Balibar, <;:e~itli iiretim tarzlannda ekonomik olanm nedensel onceligini ar,:1klarken, bizatihi ekonomiye biitiin iiretim tarzlan ir,:in genelle~tirilebilecek sabit bir rol yi.iklemez. }eodal i.iretim tarzmda ureticiler iiretim arar,:lanndan yoksun olmad1klan ir,:in zorunlu emek ve aruk-emek siirer,:leri birbirleriyle zaman ve mekanca <;:ak1~maz iken, kapitalist iiretim tarzmda bu iki siirecin zaman ve meA.g.y., s.168. L.Althusser, E.Balibar, Reading Capital, New Left Books, 1970, London, s.207. 5 Aym yerde. 6 A.g.e., s.97. 7 G.Savran, a.g.y , s.170. 8 K.Marx, Grundrisse, Birikim Yaymlan , 1979, s.143. 9 Aktaran E.P. Thompson, The Poverty of Theory, 1978, s.259. IO G.Savran, a.g.y., s.171. 3
'I
19
20
kanca c;:ak1~inas1 sozkonusudur. Bu durumda feodal O.retim tarzmda, art1k-emegin c;:1kart1labilmesi ic;:in ekonomid1~1 zor gerekirken, kapitalizmde ise aruk-emek, O.retim sO.recinde aruk-deger olarak c;1kanhr. Yani, kapitalist ilretim tarzmda 'ekonomik olan' hem belirleyici hem de egemen durumda iken , feodal ilretim tarzmda ekonomik kerte, (bask1c1) politik kertenin egemenligini belirler durumdad1r. 11 Ancak bunun otesinde, bana oyle geliyor ki, Althusserci anlay1~m bu yonil nde terminolojik ac;:1dan bir belirsizlik var. 0 da ~u; ~aye t feodal toplumsal formasyonda 0.retim ili~kileri ekonomik olmayan bir mildahale ile gerc;:e kle~tiriliyorsa , politik ve ekonomik dO. zeyler arasmda (zaten ba~tan belirginle~tirilmemi~) aynm gec;:ersiz hale geliyor. Bu durumda belirgin bir aynmdan ziyade ekonomik olan ile politik olamn ozgul birligi , daha dogrusu birbirlerine basitc;:e degil, bir kawamca aynlmazhk ilkesi ic;:inde baglanm1~ olduklan teziyle kar~1 kar~1ya y1z. Ekonomik ve politik dO.zeyler arasmdaki aynm feodal toplumsal forrn(!syonlar ic;:i~ ba~tan belirgin hale getirilmelidir ki, birinin digeri tarafmdan son kertede belirlenmesine imkan versin. Aksi halde bu belirsizlik sO.recek ve son kertede belirlenme simgesel bir kavram ola- . rak kalacakur. (Bu durumun gorece ozerklik kavram1nm in~asmda ortaya c;:1kard1g1 guc;:luklere ilerki bolO.mlerde deginecegim.) ikinci olarak, farkh ilretim tarzlannm homojen ogeler ic;:ermedigi tezi ekonomik, politik ve ideolojik dO.zeylerin toplumlann tarihleripdeki her c;:agm kavramlanm olu~turmada yeniden in~a edilmeleri gerektigi kabuliine gotO.ruyor bizi, ki bu durum gene! bir kavram olarak ilretim tarz1 kavram1m zay1flat1yor. Ancak ben burada zaten bir c;:eli~ki goremiyorum. (O.nkO. bu za}'lflik, ilretim tarzmm soyut bir kategori.olmas1 nedeniyle anla~1hr bir ~eydir. Yoksa ilretim tarz1 dO.zeyi, kapitalizmde arnk-d~gerin i~c;:iler ile kapitalistler arasmda kurdugu antagonistik ili~kiyi anla~1hr hale getiren analiz dO.zeyi olarak bir }'lpranm1~hk, za}'lflam1~ hk arzetmez. Ote yandan Savran'm yakla~1mmm da -hie;: istemese de- O.retim tarz1 kavrammda bir za}'lflama yaratugm1 dO.~O.nO.yorum. (O.nkO., "... ekonomik ili~kiler, iiretim ili~ kilerinin kapitalist iiretim tarzmda biirundukleri ozgiil bic;:imdir" 12 demek, Dogan Sahiner'in 13 de ihtimaline i~aret ettigi gibi iiretim tarz1 kavramm1 iiretim diizeyine dayanmaks1zm tammlayabilmek oluyor. Sayet ekonomik ili~kiler, O.retim ili~kilerinin kapitalist O.retim tarzmda bO.rundO.gO. ozglil bic;:im ise, O.retim ili~kilerinin kapitalizm oncesi O.retim tarzlannda biirundugii ozgO.l bic;:im ne oluyor? Bu noktada O.retim tarz1 kavrammm zay1flam1~ oldugunu dO.~O.nO.yorum. Ne var ki Savran, O.retim tarzmm somut karakterizasyonunu bir ongereklilik olarak sununca -Althusserci anla}'l~tan farkh olarak- zay1flayan, c;:eli~kiye dii~en kendi ozcO. anlay1~1 oluyor. Oysa Althussercilerin 0.retim tarz1 kavramma ili~kin
soyledikleri, her ne kadar ozcil kalmular ic;:eriyor ise de, oldukc;:a nettir: "Belirleyici ilretim tarzmm diger ilretim tarzlan ile ili~ki si incelenmedikc;:e (her zaman aym) ogelerin kombinatuan olarak her iiretim tarz1, yalmzca kavramsal ogeler durumundadir." 14 Burada Balibar kammca, Marksist olsun ya da olmasm bir tarihsel ara~urma nm O.retim tarzlan tipolojisi kurma geregi bulunmad1g1 kabu!O.nden yola c;:1km1~t1r. Boyle olunca, Andrei Glucksman'm, "Balibar, asyatik ya da feodal O.retim tarzlan d1~mdaki O.retim tarzlanna yontemini genelle~tiremi yor."1 5 ~eklindeki ele~tirisinin de cevab1 ortaya c;:1k1yor. (O.nko. Althusserci anlay1~ta O.retim tarzlannm karakterizasyonu, onceden belirlenmi~ bir gereklilik degil, ampirik ya da tarihsel varolu~u olmayan teorik bir nesne olarak 6ncesiz-sonras1zhk (eternity) arzeder. 2. "UST-BELiRLENiMiN EPiSTEMOLOJiK TEMELi"
Savran, Althusser dO.~O.ncesinin sayfalar dolusu ozetinin ardmdan ~unlan soyluyor: "Uretim ili~kileri ile O.retici guc;:ler arasmdaki c;:eli~ki gerc;:ek bir c;:eli~kidir. Ancak bu c;:eli~ki , somut tarihsel olaylarda farkh bic;:imlerde ortaya c;:1kar. Hic;:bir somut durumda 'saf bir bic;:imde ortaya c;:1kmay1~1. onun bir itici gilc;: olarak gerc;:eklik alanmda, dii~iincenin soyutlamasmdan once.varolmad1gi anlam1na gelmez." 16 Savrap. tezinin hakhhg1m gostermek isterken Althusser'in soylemedigi ~eyleri soyluyor. Althusser, O.retim ili~kileri ile iiretici giic;:ler arasmdaki c;:eli~ki nin dO.~O.ncenin ;:;oyutlamasmdan once varolmad1gm1 nerede ileri sO.rmii~tiir? Sayer "ozele~tiri"sinde Savran'm gonderme yapug1 dipnot 17 kastediliyorsa bu gec;:erli degil, c;:iinkii bu c;:eli~kinin (ya da herhangi bir c;:eli~ki nin) dil~iincenin soyutlamasmdan once varolmad1~m soylemek ile kavranamaz oldugunu soylemek farkh ~ey lerdir, ki Althusser kavranamaz oldugundan bahsediyor. Aynca Savran'm Althusser'e yonelttigi ele~tiri -dogru oldugunun varsa}'llmas1 halinde- Marx'a da yoneltilebilir pekala. Marx, 18 somut insanlar tarafmdan yap1lan ilretme eyleminin kendisinin hareket noktas1 olarak ahnamayacagm1, oncelikle onvarsa}'lmlann ortaya konmas1 gerektigini, ilstelik toplum tarafmdan ilretilen onvarsa}'lffiiar olarak degil, tarihi-toplumsal niteligi gozard1 edilip dilpedilz veri alman soyut ilkeler olarak ele ahnmas1 gerektigini soylerken acaba sozkonusu ili~kinin dil~iincenin soyutlamasmdan once varolmad1~m m1 soylilyor? Toplumsal ili~kileri kavramlar alanma m1 koyuE.Balibar, a.g.e., s.2 16-224. G. Savran, a.g.y., s.171. 13 D. ~ahiner, "Bir Althusser Ele~tirisi Ozerine", 11. Tez Kitap dizisi, sayi 7, sayfa 204-209. 14 E. Balibar, a.g.e., s.225. 15 A. Glucksman, "A ventriloquist Structuralism", NLR (ed), Western Marxism: A critical reader, 1977, London, s.299. 16 G. Savran, a.g.y., s.174. 17 L. Althusser, Elements of Self-Criticism, New Left Books, s.126. 18 K. Marx, a.g.e., s.136. 11
12
Birikim 41AGUSTOS1989
yor? i~te Marx'm ele ald1g1m paragraftaki son ciimlesi: "Soyut varsayimlardan hareketle bunlann somut toplumsal siim,:ler olduklan gosterilebilir." 19 Savran, Althusser'in Marx'm ikiliginin yerine "yapmm etkilerinde varolmas1" anlammda bir yap1sal nedenselligi getirerek, gen,:ek ili$kilerin "mevcut olmayan" nedenlere ya da kavramlara indirgenmesine yo! a<;:t1g1 savmda. Bu noktada bir saptama yapmak gerekiyor. C::unku Kapital'i Okumak'ta "yap1" kavram1 Marx i<;:in'de kullamld1gmdan farklr bir durumdad1r ve 6megin , iiretim tarz1 kavram1m m1 yoksa toplumsal fonnasyo nu mu ifade ettigi pek net degildir. Ancak zorunlu olarak yap1sal nedensellik kavramm1 da ima etmez. Althusser, ekonomik duzeyi, kendisi "global" yap1 olan uretim tarzmm "bolgesel" yap1s1 olarak gordugu i<;:in, "iiretim tarz1"mn ekonomik diizeyden daha geni~ bir $eylere tekabul edecegi a<;:1kur. Bu durumda da "yap1" teriminin toplumsal fonnasyona istinaden kullamlm1$ olmas1 akla yakm goriiniiyor. Zaten iiretim tarz1, 6zgul toplumsal forrnasyonlardaki <;:e$itli somut bi<;:imler d1$mda varolmad1gmdan" toplumsal formasyondaki ekonomik duzey egemen" iiretim tarzmm temel varyant bi<;:imini olu~turacakur. Politik ve ideolojik diizeyler ise, Althusser'e gore, ekonomiyle ili$kilerinde gorece 6zerktirler ve iist-belirleme yetisine sahiptirler. Althusser, gerr,:ek ili$kiler/ fenomenel bi<;:imler kavram <;:iftinin bu ikili eklemleni$i a<;:1klamada yetersiz kald1gm1, <;:iinkii problematik olmayan bir "oz"e indirgeme gibi Hegelci bir nosyona dayand1gm1 soylerken haklrdir. Savran, her ne kadar Althusser'de yap1sal nedenselligin kuramsal yanh$hgmm yamsua, ciddi ideolojikpolitik uzanulan oldugunu soylese de, bu kuramsal yanh$hgm nerede yatt1gm1 yaz1smm hi<;:bir yerinde bulam1yoruz. Bir kovma iddtastdir gidiyor: gen;ek ili$kilerin (Althusser tarafmdan) kavramlar alanma kovulmas1. 3. "iDEOLOJi VE FETi~iZM"
Savran diyor ki: "Althusser ideolojinin 6zgiil uretim tarzlannda biiriindiigu tarihsel bi<;:imleri 'genel olarak ideoloji' kavram1 temelinde a<;:1klamanm olanakl1 oldugunu ileri surer. " 20 Dogrudan bir referans yok. Althusser boy le bir $eyi nerede ileri siirmii$tiir? Devam ediyor Savran: "Ashnda bu goru~ yazann her toplumsal butiin i<;:in ger,:erli olan ii<; ana duzey anlay1~mda 6rtiik olarak vard1r zaten." Ele~tirinin yonii degi~mi$tir arnk. Althusser'in bir iddias1 ile degil, diizeyler anlay1~mda Savran'm saptad1g1 bir 6rtiik varolu$ ile kar$I kar$1yayiz. Oysa ki, Althusser'de gene! olarak ideoloji, (ozel) ideolojiler teorisinin dayand1gi 6gelerden yalmzca biridir. 21 Aynca Althusserci anlayi$m temsilcileri DiA'nm okunmasmm ideoloji kavramm1 zorunlu k1lmad1gm1 savunurlar.22 ~ayet Althusser (ozel) ideolojileri bir $eylerin temelinde a<;:1khyorsa bu, toplumsal formasyonlann, toplumsal formasyonlardaki iiretim tarzlannm ve onlann bagnnda geli-
~en sm1f miicadelelerinin tarihsel temelidir. 23
Althusser, "gene! olarak ideoloji" ile 6zel ideolojiler (dini, etik, hukuki, politik) aynm1m getirdikten sonra topografik baglamda ele ald1g1 (6zel) ideolojiler ir,:i n tarih-a$m olma niteliginden bahsetmez, $Uras1 <;:ok onemli: "Bir yandan ideolojilerin (son kertede sm1f miicadelesi tarafmdan belirlense de) kendilerine ait bir tarihi oldugunu soylerken 6te yandan genel olarak ideolojinin ( ...) negatif degil kesinlikle pozitif anlamda tarihi olmad1g1m soylemenin mumkiin oldugu kamsmda y1mH Savran, Althusser'in biitiin duzeltme r,:abalanna ragmen bilim/ ideoloji , kar$1thg1m a$amad1gm1 soyluyor. C::unku temeldeki ger<;:ek ili$kilerin kavramlar alamna kovulmas1 ile kitleler, toplumsal ko$ullannm "hakikatinden" ka<;: m1lmaz olarak yoksun kalacaklard1r Althusser'de. Bu fikre kaulmam mumkiin degil ; 6nciilleri Althusser'in koydugundan farklr bir diizlemde ele almak ve bundan <;:1kan sonur,:lan kendi duzlemine uygulamak yerine gotiiriip de Althusser'inkine uygulamaya kalki$mak 路 bir ele$tirinin yontemine aykmdIT. Bu bir. ikincisi, bo$ bir havuzda yiizmek niye? Althusser'in bilim/ideoloji kar~1thgm1 a~mak gibi bir niyeti yok. Althusser'e gore, yalmzca ideolojik bir dunya go rii~ii toplumlan ideolojisiz olarak goriir ve ideolojinin ald1g1 tarihsel bi<;:imlerden birinin degil, bizzat ideolojinin bilimle yer degi~tirrnesi sonucu iz bJrakmadan yok olup gidecegi tiirden bir iitopyaya sanhr. 25 Marksist soylem de dahil olmak iizere her soylem, 6rtiik ya da belirtik olarak, o soylemin kendi 6zel olanakhhk ko$ullanna ve kendi 6zel tarihsel yerine imkan veren bir "gene! olarak ideoloji" tamm1 banndmr. Boylelikle ya (6megin gerr,:egin yabanc1la$ffiI$, ters <;:evrilmi~ yans1mas1 olarak <;:izilen bir ideoloji tamm1 altmda) ideolojilerin sonu oldugu iitopyas1 i<;:selle$mi$ olur ya da madded bir tez olan ideolojinin (ya da ideoloji i<;:inde) sonsuz d6nii$iim sured. Che yandan Savran feti$izm kavramm1 kullanmak suretiyle ideolojinin maddi temelini a<;:1klama yolunu ser,:erken, Althusser'deki "gene! olarak ideoloji"nin yerini kendi sorgulamasmda burjuva ideolojisinin alacagm1 soyluyor. Kapitalist ili$kilerin d6nii$tiiriilmesi ile de bu ideolojinin varhk hedeninin ortadan kalkacagm1 belirtiyor. Peki burjuva ideolojisinin yerini ne ahyor? i$te bu noktada tam bir sessizlik var. Savran'dan bu sorunun cevabm1 yaz1smm seyri i<;:inde iki kez bekliyoruz. Birincisini az once belirttim, ikincisi ise Althusser i<;:in s119 20 21
22
23 24
25
Ayrn yerde. G. Savran, a.g.y., s.177. L. Althusser, Lenin and Philosophy, Monthly Review Press, 1971, London, s.159. Michel Pecheux, Language, Semantics and Ideology, 1982, London , s.92-129. L. Althusser, a.g.e., s. 160. A.g.e., s.161. L. Althusser, For Marx, Penguin Books, 1969, London, s. 232.
21
22
mfs1z toplumda bile insanm gerc;:ek ko~ullannm insanlar ir;in saydam olmad1gm1 soylerken. Burada sm1fh ve sm1fs1z toplumlarda ideolojiye ili~kin Althusser dii~iin cesi ozetleniyor. Hemen ardmdan bu dii~iincenin ele~ tirisini bekliyorum. Arna yok! Belki de Althusser'in ideoloji anlayi~mm en onemli noktalanndan birisi, ba~tan ele~tiriyorum derken laf kalabahgma getirilerek atlamyor. i~in ilginr; yam, bu ele~tirinin sadece yap1lmamas1 degil, buradan sonuc;:lara da vanlmasi. Eh bir kez boyle oldu mu kendimizi yeniden oz/goriinii~ emniyet siibapmda buluyoruz. Evet, burjuva ideolojisinin yerine ne geldigini bilmeden, Savran'm ideolojinin tarihselliginden ne anlad1gm1 bilemeyecegiz. Maddiligine gelince: Savran, kapitalist toplumsal formasyonu kapitalist iiretim ili~kilerine, yani o iiretim ili~ kilerinin altyap1lanna indirgiyor. Gerr;i ideolojik bir;imlerin kapitalizmin gerc;:ekliginin yeniden-iiretiminde etkin ve gerekli olmad1g1 gibi bir ~eyi de ileri siirmiiyor, ama bu etkinligin ve gerekliligin kuramsal ar;1dan neye tekabiil ettigini goremiyoruz. Savran ideolojinin maddi olarak nastl iiretildiginin Althusser'de yer almad1gim, olsa olsa maddi olarak nas1l yeniden-iiretildiginin ac;:1kland1gm1 soyleyip bunu yapmamn yolunun ise -soyut bir kavram olan "genel olarak ideoloji" yerine- feti~izm kavramm1 kullanmaktan gec;:tigini belirtirken r;ok bariz bir hataya dii~iiyor : Althusser ideolojinin maddi olarak yeniden-ii,retimini ~deolojik devlet ayg1tlan ile ac;:1klar. Yoksa "genel olarak ideoloji"nin mutlakl~nnlm1~ bir sunumu ile ka~1 ka~1ya birakmaz bizi. Savran bunu bu ~ekilde ifade etmekle Althusser'in ideoloji anlayi~1m bilinc;:li bir ~ekilde kavramsal bir yoksulluk olarak sunuyor. Ostelik Althusser'in "genel olarak ideoloji" kavramm1 temellendirmede Marx'dan yapngi genel olarak iiretim benzetmesini kulland1gm1 soylemek, Savran'm yine keyfi bir sec;:imi. <;:unkii bu iki kategori de yalmzca, gerek somut herhangi bir iiretimde, gerekse herhangi bir ideolojide ortak ogelerin soyutlanmasm1 temsil ederler. Yani her iiretimin, ya da her ideolojinin genel mekanizmasmm kuramsal olarak saptanmas1 sozkonusudur. Bu anlamda mekanizmalann kavramsal bir yoksullukla c;:evrili oldugu, bunun da bir smirhhk getirdigi ac;:1knr. Oysa genel olarak ideoloji kavrammda Althusser, Freud'un bilinc;:d~mm oncesiz-sonrasizhgi (eternity) anlammda bir genel olarak bilinr;d1~1 kategorisini kalk1~ noktas1 olarak almi~nr. 26 Benzetmenin kaynagmm tespiti ~u noktada onemli: Althusser ideoloji ile bilinc;:d1~1 arasmdaki ili~kiyi belki de sezgisel bir kavrayi~la yakalam1~ ve bireyleri ozneler olarak kuran mekanizmanm adland1rma mekanizmas1 oldugunu soylemi~tir. Ancak, Althusser'de ideoloji ve bilinc;:d1~1 arasmdaki tekabiiliyet ir;erdigi kavramsal zenginlige ragmen daha fazla geli~ti rilmemi~, omegin bilinc;:d1~1 psi~ik aygitm bir bile~eni olarak degerlendirilmemi~tir. 27 Her durumda, bu benzetmenin Marksist teoride engin bir ufuk ar;ng1 dii~iin-
cesindeyim. $imdi Althusser'in ideoloji anlayi~mdaki miiphemlikten ne anlad1g1m1za ili~kin olarak Balibar'a bir goz atahm. Bali bar, 28 Althusser'deki miiphemligin -ele~titjldi ginin aksine- saf bir teori fikrinin benimsenmi~ olmas1 degil, "saf pratik" fikrinin ortiik olarak varolmas1 oldugunu soyliiyor. Teori hir;bir zaman ideoloji alanmm d1~mda yerle~tirilmedigine gore saf bir teori olamaz. Althusser saf teori tezini reddediyor. Ona gore tarih ic;:inde genel olarak ideolojinin sonu olamaz. Althusser'in aslmda postiile ettigi, maddi donii~iimiin safaktivitesi olan bir pratiktir; saf bir pratik. Althusser bu pratigi verili iiretim arar;lan yoluyla doganm donii~tiiriilmesinde, bilgi iiretiminde ve mevcut toplumsal ili~kilerin devrimci donii~iimiinde ifadesini bulan bir alana uygulamaya c;:ah~ m1~ur. Bu durumda ideoloji ve pratik kar~ithk ic;:eren ve radikal bir bic;:imde birbirlerine d1~sal k1lman iki terim gibi sunulmu~tur. Althusser, ideoloji tammlamas1yla biitiin toplumsal pratiklerin kendisini iist-belirleyen ideolojik ili~kiler altmda ve ideolojinin ir;inde geli~tigini soylerken, diger taraftan biitiin (toplumsal) pratik Althusser'e gore zaten son kertede iiretim ili~kileri tarafmdan belirleniyor. Yine de kendi ir;inde karars1z ve c;:eli~kili de olsa Althusser'in bu ilk kavramlar dizgesinin belirli bir politik pratigin smanmas1 ile r;eli~kisini ar;1ga c;:ikarmas1 kac;:1mlmazdi. Bu c;:eli~kiyi kavramsal diizeyde ne kadar ele alsak da, yeni analitik kategorilerin in~as1 miimkiin olmadan tart1~mayi ilerletici bir ~eyler soylemek kolay goziikmiiyor. Bu konuyu, "gorece ozerklik" b6liimiinde deginmek iizere ~imdilik burada b1rak1yorum. Althusser'in epistemolojik kopu~ kategorisinde de c;:eli~kili bir durum sozkonusu. Gaston Bachelard'm epistemoloji kurammda ku~kulu kalan noktalara yamtlar getirme c;:abas1 ic;:inde Althusser'in bilim ve ideoloji arasmdaki aynma "kopu~" kategorisi adm1 verdigini biliyoruz. Ko~ kategorisinden ayn d~iiniilemeyecek olan bir diger terim ise "epistemolojik engel"dir. Bachelard'da, bilimsel bilgi iiretimine engel olu~turan ya da saptlran ve "entellektiiel direnc;:", "anti-dii~iince" veya "dii~iincenin dii~iinceye mukavemeti" ~eklinde tammlamalarda ifadesini bulan bu engeller bilim adammm kendi pratigi ile girdigi "hayali" ili~kinin iiriiniinden ba~ka bir ~ey degildir. Ve ciddi bir denetim aluna almmad1kc;:a bu "ili~ki" bilim adammm pratiginde sistematik yanh~hkL. Althusser, Lenin and Phil..., s.161. i~te M. Pecheux bu noktada "iic;lii ittifak" (Althusserci Marksizm, Lacanc1 psikanaliz ve Saussurecii dilbilim) ic;erisinde' Althusser'de sathf bir nitelige sahip olan adlandmna mekanizn1asm1 geli~tirerek, iizneyi -egoyu yard1ma c;agirmak suretiyle- hayalt ili~kinin ic;ine yerle~tirebilmi~tir. Pecheux'nun bunu nas1l -ve ne pahasma- gerc;ekle~tirdigi ~u an konumuzun d1~mda . 28 E. Balibar, "From Bachelard to Althusser: the concept of epistemological break", Economy and Society, vol. 7, no.3, Aug. 1978, s.226. 26
27
Birikim 4 I A~ UST 0 S 1 9 8 9
Ipola, Althusser'in bu konudaki katk1sm1, ters c;:evirme lara yolac;:abilir. suretiyle bir duzeltme yoluna gidiyorlar. Onlann c;:eli~ Bachelard, belirli epistemolojik engel bic;:imlerinin i~ kiyi tespit ettikleri noktaya kaulmakla beraber, materleyi~lerini ve bilimler iizerine nihai etkilerini ac;:1klarken yalist miidahaleyi yeniden miimkiin k1lmamn Althusbu engellerin nas1l olu~tuguna ve kendilerini periyodik ser'de oznenin -iiretildigi ideolojik pratikteki- statik yaolarak yineleyi~ ko~ullanna tatminkar bir ac;:1klama gep1sm1 sorgulamaktan gec;:tigi dii~iincesindeyim . ..,_ tinnez. Onun c;:abas1 bu sorulara oznel cevaplar getinne Bilindigi iizere yap1lann ta$Iyicdan olan bireylerin idegayreti ic;:inde yer yer idealist ac;:1hmlar da sergiler. oloji tarafmdan oznelere donii~tiiriildiigiinii ilk vurguClte yandan Althusser, genel bir ideoloji teorisi c;:erc;:elayan Althusser'dir. Burada temel mekanizma adland1rvesinde epistemolojik engellerin tahliline giri~mi~, buma mekanizmas1d1r. Adland1nna mekanizmas1 bireyi aynu yaparken de recognition-misrecognition kavramlam zamanda kurulu diizenin kurallanna boyun egme dunm kullanarak ideolojinin iki-kath etkisini belirleyen rumuna sokar. Yani burada toplumun varolu~ ko~ulla toplumsal pratik ic;:inde ideolojinin i~levini ac;:1klamaya nnm bir biitiin olarak yeniden-iiretimi sozkonusudur. c;ah~m1~ur. Althusser'in ideoloji tahlilinde, ideolojinin Althusser, adland1nna mekanizmas1 sirasmda kendini bir yandan bilim ile ili~kisi ic;:inde tammlanarak bilim0 hayali ili$kinin belirlenmesinin ozerk-ilkesi olarak gosel bilginin ka~1sma yerle~tirilmesi, ote yandan toplumren insan oznesinin kendini egemen sisteme tabi k1lsal i~levi ac;:1smdan degerlendirilerek bireyleri toplummas1 i~levine sahip oldugunu ifade eder. E.Laclau, Altsal yap1 ic;:inde bulunduklan.konumlar yoluyla birle~ti husser'in ideoloji teorisinin giic;:liik yaratt1gm1, c;:iinkii ren, yani bir bag gorevi yapan ozgiil bir dizge ile ili~kili herhangi bir ideolojinin bu durumda egemen ideoloji oldugunun soylenmesi, kammca epistemolojik ac;:1dan olmas1 gerektigini ve yonetilen kesimlerin bir ideolojiciddi bir teorik giic;:liik olu~turuyor. Bu giic;:liigiin gidesi olmasmm miimkiin olamayacagma i$aret eder. 30 Anrilmesi yoniinde degi$ik fikirler mevcut. Sorunun kencak aynnulara ginnez. Kammca, bu duruma yol ac;:an, disinin toparlanmas1 ac;:1smdan oncelikle Castells ve Ipola'nm gorii$lerine yer vennek istiyorum. Althusser'de insan oznesinin c;:eli$kili olarak in~a edileCastells ve Ipola'ya gore, Althusser'deki bu c;:ifte refebilmesi imkanmm gozard1 edilmesidir. insanlann ekorans sistemi ideolojiyi hem bilimsel bilginin iiretimin~ nomik, toplumsal, kiiltiirel ve dilbilimsel yap1lar tarafmdan in$a edildigini dii$iinsek bile, bu tiir bir ifade inimkan tammanm ko$ulu, hem de bilimsel bilginin iiresanlann bu bic;:imleri degi$tirebilecek ajanlar olarak intimini engellemenin ko$ulu olarak gonne c;:eli$kisini do$a edilebilecegini ic;:enniyor. Althusser'in varolu$c;:uluguruyor: "Althusser'e gore: a) Genel olarak ideoloji daima epistemolojik bir enga ic;:kin bir hiimanizmden kopu$U i$aret eden teorik gel olarak rol oynar. anti-hiimanizmine ragmen sonuc;:ta insan ajanlann kendi b) Genel olarak ideoloji daima herhangi bir toplumsal denetim ve dogrultusu di$mdaki yap1lar -Althusser'in bigruplanma ic;:inde birle$tirici bir faktor olarak rol oynar. le kac;:mmaya c;:ah$t1g1 bir nokta olarak- kanna~1k da ol- • sa sonuc;ta yine bir detenninizme vard1rabiliyor bizi. (Bu Bu durumda tarihsel materyalizmin bak1$ ac;ismdan detenninizm ic;inde "yap1" kavram1 yeni bir tiir "oz" gism1f miicadelesinin ideoloji alanmdan kovulmas1 ile karbi goriilebiliyor.) $1 kar$1ya kahmrken, epistemolojik bak1$ ac;1smdan biBurada ozne teorisinin anlamland1nna teorisi oldugulimsel pratikler flzerine ideolojik etkilerin tahlili olas1hgmm a priori bic;:imde ihtimal d1$I kald1gm1 goriiyoruz. nu, oznenin soylemsel diizeyde olu~umunda once bir neideolojilerin epistemolojik engellere mekanik bir $edenin olmad1gm1, anlamm ancak oznenin, durumsalhg1 kilde e$it kdmmas1 bu alana materyalist bir mudahale yoluyla olu$acagm1 gosteren Lacan'a, daha genel olarak ihtimalini ortadan kaldmyor. Boylesi bir durumun orsoylersek psikanalize ba$VUnnak gerektigini dii$iiniiyorum (Gerc;:i Althusser de teorisinin yetersizle~tigini fartaya c;:1kmamas1 ic;:in bir c;:ift olumlama onerimiz var. kettigi zaman psikanalitik terimlere ba$vurur, ancak bu a) Her ne $ekilde olursa olsun herhan~ bir ideoloji bilimsel pratiklerin alanma her zaman epistemolojik bir terimler iizerinde bir ileri fonniilasyona gitmemi$tir). engel olarak miidahalede bulunmaz. Bu yolla Althusser dii$iincesinin smirhhklanndan ve b) Bilgi iiretiminin kar$ISmdaki engeller ille de dogaozcii kalmulanndan s1ynlarak ideolojinin maddi temelan geregi ideolojik olmak zorunda degillerdir." 29 lini insan oznesinin c;:eli$kili belirlenimine imkan vereCastells ve lpola, Althusser'deki teorik giic;:liigfln iis- . eek dogrultuda ac;1klayabilmek mt1mkt1n olabilir. Aksi halde Altlmsser'de bireyler her zaman-zaten ozneler olatesinden gelmeye c;:ah~Irken, bilim ile ideoloji arasmda rak ya ezen ya da ezilen durumdad1r. Oznenin biitiinmutlak bir kar~1thk oldugu ~eklinde bir tez one sflnneciilliigii ise burjuva ideolojisinin ve geleneksel psikolodikleri gibi "epistemolojik kopu$" kategorisini de redjinin temel tezlerinden biridir. Marksizm, devrimci ozdetmezler. Onlara gore bilim ile ideoloji arasmda diyalektik degil, manuksal bir c;eli$ki vardir. 29 M. Castells and E. de Ipola, "Epistemological practice and the Kammca Altlmsser'in ideoloji teorisi semantik bir hata social sciences", Economy and Society, Vol.5, 1976. iizerinde temellendirilmi$ gibi gosteriliyor. Castells ve 30 E. l.aclau, ideoloji ve Politika, Beige Yaymlan, 1985, s.109. 23
ne teorisi kurabildigi 61\'.iide toplumsal formasyonlann bilimi olarak kalma karakteristiginden s1ynlacakt1r. 4. GORECE OZERKLiK
24
Bu boliimde, Althusser'in diizeyler anlay1~mdaki sonkertede belirlenme kavram1 baglammda politik ve ideolojik diizeylerin gorece ozerkligi meselesine deginecegim. Bunu yaparken oncelikle Marksist teoride bu tart1~may1 ilerleten kimi yorumlara k1smen ve bizi bu yaz1 \'.er\'.evesinde ilgilendiren yonleriyle yer vermek niyetindeyim. Ardmdan da, konuya ili~kin kendi dii~iinceleri mi ortaya koymaya \'.ah~acag1.m. Bu yazmm gene! \'.er\'.evesi Savran'm yaz1sma ele~tiri niteligi ta~1sa da, bu boliimiin gene! \'.er\'.eveden farkh bir karakter ta:;;1masmm nedeni, Althusser'in gorece ozerklik kavrammm Savran'm yaz1smda ele:;;tirel bir tezahiiriim1n olmayi~1. Oysa bu kavramm Althusser ele~tirilerinde merkezi bir oneme sahip olmas1 gerektigini dii~iiniiyorum . Bilindigi gibi Althusser'de iist-yap1sal diizeyler nihayetinde ekonomik diizey tarafmdao belirlendiginden politik ve ideolojik diizeylerin gorece ozerkliginin derecesi, ekonomik \'.eli:;;ki ile ili~kilerinde ol\'.iilebilmektedir. Bu noktada bir miiphemlik goren Balibar, Marksizmin bir ideoloji teorisi geli~tirmekte ba:;;ans1z kald1gm1 belirtip, gii\'.liigu :;;u soruyla vurgular: "Biitiin toplumsal pratigin dayand1g1 (e:;;itsiz) ikili belirlenme dizgesini somut bir tahlil i\'.ine nasil eklemleyecegiz?" 31 (Balibar'm kastettigi ikili belirlenme, hem iiretim ili:;;kilerinin \'.eli:;;kili egiJimJerince hem de ideolojik ili~kilerin 6zgiiJ \'.eJi~ kisince ortaya \'.Ikan belirlenme oluyor.) Althusser'in ekonomizm ve ampirizmden kopma yolundaki ovgiiye deger \'.abalanna ragmen ekonomizme dii:;;menin yollan tumiiyle kapanm1:;; durumda degil. Bu nedenle Althusser'in 6zerklik savunuculugu \'.e~itli \'.evrelerde tereddiitle kar:;;1lanm1~t1r. Omegin Paul Hirst'e 32 gore, Althusser'in ideolojik devlet ayg1tlan konusundaki yaz1smda ideoloji ve devlet basit\'.e oncepen verili i~ levlere sahip olup, i~leyi~ mekanizmalan ekonomiden gelen bir saydam nedensellikten tiiretilmi:;;tir. Aynca, Althusser ideolojik pratikte "ozne"nin dogas1 konusunda yapt1g1 apklamalarda, oznellik alamndaki disiplinlerle -psikanaliz ve semiyoloji- ciddi bir bag kuramaz. Hirst, bunun nedeninin Althusser'in Freud-oncesi bir insan bireyi kavram1m muhafaza etmesi oldugunu, bu kavramm da "temsiller/ tasanmlar"m manngim korumak amac1yla ayakta tutuldugunu soyliiyor. Yani, ideolojik temsillerin hayali (imaginary) ara\'.lan, (hayaller, dil, duygular, semboller, ritiieller vb.) temsil edilenden hareketle tiiretilmi:;;tir. Ve sonu\'.ta, Althusser i\'.in bu mekanizma ekonomik olarak tammlanm1~ bir hedef ve i:;;leyi~e sahiptir, insan ajanlar (human agents) burada sadece kendilerine aynlan yerleri doldururlar. Bu nedenle, Hirst'iin goziinde Althusser'in \'.ah~malanndaki uyumluluk ekonomizm kalmnlan ile ciddi bir bozunuma ugruyor.
Aynca Hirst'e gore, kendisi gorece ozerkligin bir tiirii olan temsil kavram1, temsil edilen kavram1 gibi karars1zd!f. ideolojik temsil i\'.in gerekli ara\'.lann, "nesnel" toplumsal i~levin e ili~kin olarak gorece ozerklige sahip oldugu s6ylense de, Althusser'in teorisi i\'.inde o ara\'.lar yalmzca o i:;;levi i\'.erisine uyumlu olarak yerle~tirilebi liyor. Gorece ozerklik kavram1 toplumsal formasyonun diizeylerini, ideolojik mekanizmalan \'.agn~tirSa da, ortak bir senteze varma ,hedefi i\'.inde ozerklik ve belirlenme gibi mant1ksal a\'.Idan birbirine kar~It iki kavram1 basit\'.e yanyana koyuyor. Sonu\'. olarak Hirst, Althusser'in ekonomizmin mirasmdan tiimiiyle kopamad1gm1, ideolojik pratiklerin aynhgm1 ciddiye almam1z gerektigini, aksi takdirde ekonomizmin basitligine geri donecegimizi 1srarla vurguluyor. Aslmda Althusser tarihsel materyalizm i\'.erisinde anti-ozciiliigiin zorunluluguna, politik ve kavramsal a\'.tdan diyalektik materyalizm i\'.inde vanlan noktalann aydmlat1lmasma bagh olmas1 gerektigini dii~iiniir. i~te bu noktada, Althusser'in ideoloji anlay1~mm Hirst tarafmdan -yukanda k1saca ozetledigim- yorumlam~tnl gene! olarak ba:;;anh buluyorum. Boylelikle, Althusser'in ideoloji teorisinin Hirst'inkine benzer bir tarzda ele:;;tirel analize tabi tutulmas1 gerektigi fikrine kat1hm~ oluyorum. Ancak gorece ozerklik kavrammm Hirst'e gore politik ve ideolojik olanm bilimsel analizinde zorunlu bir engel olu:;;turdugu fikrine kat1lmad1g1m1 da belirteyim. Son kertede belirlenme ve gorece ozerklik kavramlanmn mantlksal a\'.1dan uyu:;;mazhk ar.zettikleri konusundaki bir diger argiiman Ernesto Laclau ve Chantal Mouffe'den geliyor. Kaba ekonomizmden ka\'.tnmak ve altyap1/ iist-yap1 ili~kisini tiim karma:;;1khg1 ile ele almak isteyen bir Marksizmin son kertede belirlenme kavrammdan hareketle gorece 6zerklik kavram1m in!?a etmesi i\'.in olas1 iki tiir kavramsal \'.er\'.evesinin dii~iiniilebile cegini belirtiyor Laclau ve Mouffe: "(i) Denilebilir ki, alt-yap1 iist-yap1yi karma~1k bir dolayimlar sistemi yoluyla belirler. Bu bizim 'gorece ozerklik' kavramm1 dii~iinmemize imkan verir mi? Kesinlikle hayir. 'Dolayim', diyalektik bir kategoridir; dahas1 diyalektikin kuruldugu kategorinin bizzat kendisidir ve dolayis1yla kavramm i\'.Sel hareketine aittir. Dolayimlar yoluyla birbirleriyle ili~kiye ge\'.en (ve kurulu) iki varhk ayn varhklard1r: biri, digerinin oz-a\'.Ihmmda (self-unfolding) i\'.sel bir ugraga (moment) tekabiil eder. Dolayimlar alamm istedigimiz kadar geni!?letmemiz miimkun, bu yolla toplumsal ili:;;kilerin goriiniimiinii biraz basitle!?tirmi~ oluruz, fakat gorece 6zerklik kavram1nm in~asmda tek bir ad1m dahi atamayiz. <;iinkii -gorece ya da degil- 6zerklik, oz-belirlenme anlamma gelir. Fakat ozerk varsayilan varhgm kimligi bir biitiinsellik i\'.e31
32
E. Balibar, a.g.y., s.228. P. Hirst, "Althusser's Theory of Ideology", Economy and Society, Vol. 5, no. 4, Nov., 1976. Birikim 41AG,USTOS1989
risine yerle~tirilmek suretiyle kurulur ve bu biitiinsellik nihai olarak belirlenmi~ durumdad1r. S6zkonusu varhk bu yiizden 6zerk olamaz. (ii) ( ... ) Peki iist-yap1sal varhgm fiilen 6zerk oldugunu ileri siirebilir miyiz -yani hir;bir dolayi.mlar sisteminin bu varhg1 alryap1ya baglayamayacagm1- ve son kertede ekonomi tarafmdan belirlenmeyi, ekonominin 6zerkligin smirlanm her zaman belirledigi ~eklinde bir gerr;ege indirgeyebilir miyizL Hay1r. ( ... ) Ozerkligin s1mrlannm ekonomi tarafmdan sabitlendigi olgusu, a priori bir gerr;eklik ise, bu sm1rlamalar o varhga d1~sal degil, ancak onun 6ziiniin bir parr;as1 olabilir. Ozerk varhk son kertede belirlenmenin kuruldugu biitunselligin ir;sel bir ugrag1dir- demek ki 6zerklik mevcut degil..." 33 Ekonominin d1~mdaki diizeylerin ekonomiye indirgenmesinden kar;mmada Marksizmin <;ok ba~anh olamad1gm1 haurlatmakta yarar var. Bu noktada Laclau ve Mouffe hakh goriiniiyor. .Politik ya da ideolojik diizeylerin gorece 6zerkligi Marksist soyleme o ~ekilde sokuluyor ki, bir dualizm ile kar~1 kar~1ya kahyoruz. Bu dualizmin Laclau ve Mouffe'nin 1.srarla kar;mmak istedikleri ya o/ ya oblirii manug1 ile ili~kisi ~oyle : "... ya toplumun temel belirlenmeleri sonucu in~a edilmi~ yap1sal r;err;eve " hem 6zerkligin dogasm1 hem de sm1rlanm ar,:1khyor -ki bu durumda s6z konusu varhk sistemin bir diger yap1sal belirlenmesi oluyor ve 6zerklik kavram1 liizumsuz hale geliyor- ya da 6zerk varhk sistem tarafmdan belirlenmemi~tir -ki bu durumda ise nerede belirlendigini ar,:1klamak gerekiyor ve eklemlenmi~ toplum iddias1 b1rak1lmak zorunda kalmiyor." 34 Giiniimuzde Marksist teoriler ekonomik ve politik duzeyler arasmdaki ili~kiyi iki farkl1 ~ekilde ifade etseler de ikisi de doyurucu olmaktan uzak. Birinci gruptakiler politik ve ideolojik fenomenlerin ar,:1klanmasm1, sermayenin dola~1m sured temelinde ar,:1klamaya <;ah~irlar. Bu durumda politik fenomen, ya sermayenin yeniden-uretimi ar,:1smdan ya da egemen sm1flann ekonomik r,:1karlan a<;1smdan ele ahmr Bu noktada Savran'm da bu indirgemeci anlayi.~a dahil oldugunu du~unuyorum . ikinci grupta ise politik duzeyin g6rece ozerkligini kuvvetle vurgulayarak bu indirgemecilikten kar;mma gayretleri var. Laclau ve Mouffe'nin dogru olarak i~aret ettigi gibi bu durum iki-kath bir tez ortaya <;1kanyor: ya "son kertede belirlenme" gibi bir kavramla~urma duzeyi getirilerek karma~1k bir monizme vanhyor, ya da yap1sal belirlenmeler ekonomik diizeyde, ajanhk (agency) ve konjonkturel saptamalarise politik duzeyde yap1larak bu kez de dualizme du~uluyor. Bu ikinci durumda ekonomik duzey politik duzeydeki geli~meleri dogrudan belirlemiyor. Hemen belirtmek isterim ki, ajanhk ve konjonkturel saptamalar politik duzeyin tammmda yetersiz kahyor. Bence bu dualizmden kurtulmamn yolu, g6rece ozerk-
ligin reddinden ge<;miyor. Aynca Laclau ve Mouffe'nin gorece 6zerklik ve mutlak 6zerkligi birbirlerine e~it lalarak degerlendinneye sokmalanmn diyalektik bir yanh~hga yol ar;ma ihtimali de yok degil. G6rece 6zerkligin Marksist soyleme girmesi politik duzey analizinde 6zgiil kavramsal donammm ortaya r,:1kmas1yla sonur;lanmam1~ ise bu durum bu kavramm inkan ile degil, politik diizeyde yeni analitik kavramlann in~as1 ile miimkundiir. Bu analitik kavramlar Laclau ve Mouffe'de soru olarak bile konmam1~ur. Gerekli olan, kapitalizmde gorece kararh kurumsal yapilan irdelememize imkan verecek bir kavramsal <;er<;evedir. Boyle bir <;abaya giri~meksizin g6rece 6zerklik kavrammm imkansiz bir kategori olarak g6riilmesi erken bir yarg1 oluyor. Sonu<;ta, elde boyle bir teorinin olmayi.~1 , Marksizmin kapitalist devlet teorisini, devletin kapitalizmin yenideniiretimine olan katk1smm te.orisi olmaktan 6teye g6turememi~tir .
Aynca Laclau ve Mouffe ekonomik diizey ile politik diizey arasmdaki aynm1 toptan reddederken politik diizeyin indirgemecilige a<;1k bir sunumu ile kar~1 ka~1ya kahmyor. C::iinkii politik diizeyin c;e~itli kurumsal yap1lara tekabul eden anlam1 ortadan kalk1yor, elde yalniz- 路 ca "bizatihi politik" ya da ifade etme hakk1m1z Althusser'de baki kalmak kayd1yla "genel olarak politik" kahyor. l aclau'nun 6nceki <;ah~masmda 35 smif miicadelesi ve popiiler-demokratik mucadele aynm1, her politik mucadelenin sm1f aidiyeti olma zorunlulugunun bulunmay1~1 argiimam Althusser'den bu yana olas1 bir kavramsal <;er<;eve yoniinde en 6nemli giri~imlerden biri olarak degerlendirilebilir. Fakat populer adland1rmalann ve antagonizmalann 6zgfln politik-kurumsal baglam1 g6zard1 edildiginde bir butun olarak toplumsal formasyonun popiiler adland1rmalar arenasma tek b~ma <;1kmas1 ve Hegemony and Socialist Strategy'de g6rece 6zerkligin tiimden ortadan kalkmas1 sonucuna ula~1hyor. Klsacas1, g6rece 6zerklik kavrammdaki zayi.fl1gm, kavramm reddedilmesiyle degil, analitik bir kavra~tan yola <;1karak36 ekonomik ve politik duzey arasmdaki karma~1k baglann kurumsal analizini yapmak suretiyle giderilebilecegi ihtimalinin varoldugunu dii~unuyorum. E. Laclau and C. Mouffe, "Pose-Marxism Without Apoligies", New left Review, no.166, 1987. 3" E. Laclau, C. Mouffe, Hegemony and Socialist Strategy, Verso, London, 1985, s.139-140. 35 Bkz. E. Laclau, ideoloji ve Politika. 36 Bu konuda ilgim; bir omek dlu~turdugunu dii~iindiiglim Nicos Mouzelis, omegin egem路enlik gii~leri (ozgiil politik teknolojiler) ve egemenlik ili~kisi (boylesi ceknolojilerin edinimi) gibi kavramlann eklemlenmelerinden olu~an bir egemenlik tarz1 kavrammm kuramsal olarak geli~tirilmesi halinde, gerekli kavramsal donammm saglanabilecegini soyliiyor (Bkz. N. Nouzelis, "Marxism or Posc-Marxism?",' New left Reiew, sayi 167, 1988). 33
25
Sosyalizm ve demokrasi TURKAY DEMiR
Dei:nokrasi sozciigiine, Birinci Diinya Sava?! s1ralanna dek oyle yiiksek bir deger atfedilmiyordu. Sava? sonrasmda demokrasi kavram1 buyiik bir saygmhk kazand1 ve bugiine dek bu saygmhgm1 korudu. Yine de, ':demokrasi" ozellikle son yillann gozde kavram1dir. GOnumiizde, dunyamn degi?ik bolgelerinde ve c;:e?itli toplumsal rejimlerde, ezilen sm1flann umutlan ve idealleri hep bu kavram etrafmda bic;:imlenmi?tir. Bu yiizden, bugiin sosyalizmin oniinde duran hayati sorun demokrasi miicadelesini kazanmakur. 1- DEMOKRASi VE DEVLET
Marksizm, toplumun sm1flara bolunmesi sureciyle devlet' kurumunun onaya c;:1ki?1 arasmdaki ili~kiye Ostiine basarak i~aret etmi~tir. Marksist teoriye gore, devletin varhg1 toplumun uzla?maz路 sm1f ka~1thklan ic;:inde oldugunun itirafi.d1r. S1mflann varhg1, toplumsal yapmm ba$ta ekonomik olmak iizere bir dizi e~itsizligi bannd1rd1gm1 gosterdigine gore, buradan dogal olarak, somiiriiciilerin ezilen sm1flar iizerinde bask! ayg1t1 olan devletin yikilinas1 ve onu zorunlu bir sure boyunca ikame edecek olan "devlet olmayan devlet"in de sonmesi gerektigi fikrine vanlmI$llr. 路Burjuva ideolojilerinin, devleti ezeli ve ebedi bir kurum, toplum hayatmm vazge拢ilemez bir unsuru olarak gostermelerine kar~1hk, Marksizm onun tarihselligine dikkat c;:ekmi?, devlet kurumu olmaks1zm ya?ayan ve ya$ayacak toplumlardan soz ac;:m1?t1r. "MODERN DEVLET"
26
Fakat, modem devletin ozellikle gec;:en yiizyildan 'bu yana gec;:irdigi degi$im, ula?t1g1 muazzam giic;: ve sahip oldugu orgiin yap1, onu c;:1kngm ve tune;: baltamn yamnda du~Onmeyi giderek zorla?t1rm1?t1r. Aslmda modem devletin ortaya c;:1k1$1, ancak birkac;:
yiizy1l oncesine dayanmaktad1r. Merkezi otoritenin karakter degi$tirmesi 1 7. yiizyil boyunca gerc;:ekle?mi~tir. "Bu otorite amk hukumdann ?ahsma bagh kalmad1, devletin gayn$ahsi ve miicerret iktidan haline girdi. (... )Kral aruk emirlerini bizzat vermek zorunda oldugu zam~n颅 lardaki gibi gezginci bir omiir siirmez oldu."1 Yetki devrini miimkiin kilan bu degi$im ile bugiinkune benzer bir kabine onaya c;:1kabildi. "Modem" devletin belki de en onemli ozelligi, iktidar her zaman birtak1m uygulayic1lar eliyle kullamhyor olsa da, "gayn$ahsi" olmas1dir. Devlet otoritesini ?ahsmda cisimle$tiren ve onu bizzat kullanmak durumunda olan hiikiimdann yerini, soyut ama devasa ve giic;:lii bir mekanizma alm1~nr. Devlet yonetimi nesnelle~mi$tir. Burjuva topluma denk dii$en modem devletin geli$iminden once, egemen sm1f ile yonetici sm1f arasmda -eger ozd~lik degilse- denklik ili$kisi vard1. Merkezi otoritenin ba$I, toplumun yap1sma gore, aym zamanda biiyiik bir kole sahibi, biiyiik bir feodal bey idi. Bu, somiiriiniin "ekonomi d1~1 zor" ogesine dayanmas1yla yakmdan ilintilidir. Oysa bilindigi gibi, kapitalizmde somiirii iiretim siireci ic;:inde gerc;:ekle?mektedir; "zor", somiiriinun asli ogesi durumunda degildir. Modem devlette egemen smif ile yonetici smif ili$kisi dolayim kazanm1~, devlet egemen sm1flann c;:1kanm gene! olarak savunur olmu$tur. Bu yiizden egemen s1mflann ?U ya da bu kesiminin veya zaman zaman goriildiigii gibi, kisa vadeli olarak tiimuniin c;:1karlanm zedeleyebilen bir goreli ozerklik ic;:inde i$levini yerine getirir olmu$tUr. Sahip oldugu muazzam giiciin kaynag1 ve niteligi konusunda kendisini bir belirsizlik halesiyle sarabildigi olc;:iide, mevcut iiretim ili~kilerinin siirekli1
Charles Seignobos, Avrupa Milletlerinin Mukayeseli Tarihi, Varhk Yay. ist. 1960, s.265. Birikim 4 / A0USTOS 1989
ligini saglamanm temel arac1 olmu~tur. Modern devlet, toplumsal hayan kiic;:iik aynnnlanna vanncaya dek denetleyebilecek bir giice ula~m1~ . devlet kurumunun tum toplumu ilgilendiren karar ve uygulamalan sahiplenme ozelligini sonuna dek geni~let mi~tir. Toplumsal hayan ilgilendiren kararlann almmas1, ancak siyasal alan ic;:inde ve arac1hg1yla gerc;:ekle~airile bilir olmu~tur. Siyaset, ozel ve ozerk bir faaliyet alam halinde kurularak y1gmsal iradenin egemen sm1fm diline terciime edilmesini saglamanm bir bic;:imi haline gelmi~tir.
"SOSY ALiST" DEVLETLER
Sosyalizmi kurmak, sosyalist topluma vard1racak ad1mlan biiyiitiip h1zlandmnak amac;: ve iddias1yla sahiplenilip guc;:lendirilen devletler de anlanlan devlet imaj1nm d1~ma .<;1kmay1 ba~aramam1~lard1r . Sosyalizmi in~a yolunda 70 y1ld1r siirdiiriilen deneylerin ortak ba~an s1zhg1, teoride ongoriilenin en uzagma dii~iilmii~ aland1r bu. Ba~ka birc;:ok sosyalist donii~iim ogesinin varhk ko~ulu da oldugundan, devlet alanmda gozlenen giincel durumun sonucu ozetledigi soylenebilir. "Sosyalist" devletler, teorinin ongordiigii i~levlerinin ancak pek azm1 yerine getirdiler ve ozgiirliikc;:ii-dernokratik bir i~leyi~e, kendi varhk ko~ullanm ortadan kald1racak bir eylemlilige yakla~amad1lar. Bugiin bile sosyalist iilkelerde daha demokratik bir toplum yap1sma ilerleme c;:abalanm izlerken, en onemli goriinen degi~ikligin k1s1tlanm1~ bir gene! oy mekanizmasma ili?kin oldugunu gormek, tarihin, sevincimize burukluk katan bir istihzas1 gibidir. '60'lardan bu yana sosyalist iilkeler arasmda zaman zaman ortaya c;:1kan g6rii? aynhklannm, kimi defa yiizeysel k1hflarla teorik bic;:ime biiriindiiriilmii~ olsa da, esasen siyasal nitelik ta?tmas1 ilginc;:tir. Bazen hayli ?edit suc;:lamalarla siirdiiriilen taru~ma ve ele?tiriler, her iilke ic;:in kendi rejimlerinin isterleri ac;:1smdan dile getirilmi?tir. Teorik olc;:iitlerle yap1lan, teoriye uygunluga dikkatc;:eken ele?tiriler ortaya konmamt? veya "teorik" ele~tiriler geri plandaki siyasal gorii~lerin bir soyleni? tarz1 olmu?tur. Giderek, g6rii?leri ve tutumlan ifade eden sm1rh mazmunlar olu~mu?, teori dili ortadan kaybolmu?tur. Sosyalist' "devlet adamlan" uluslararas1 arenada sosyalizmi soguk, ciddi, resmi ve kapah renklerle c;:izmi?lerdir. Sosyalist yonetici kadrolann devletle, devletin toplum" la ili?kisi konulannda ciddi bir aynhk ya?anmad1gmdan bunlar sorgulanmad1. Yarhg1 ve bic;:imi veri kabul edilen devletin ne yapugi onem kazand1. Devletin merkezi ve orgiin yap1lam?mm , onceleri birc;:ok durumda, ko~ullara, dengelere, devrimin korunmasma ve acil ihtiyac;:lanna bagland1g1 goriiliiyordu. Sonralan, bu mazeret de yetersizle~tiginde , bu alanda teoriden sessizce, butunuyle vazgec;:ildi.
Yarolan sosyalist rejimlerin bugiine kadarki tarihlerinin gosterdigi , devlet eliyle sosyalizmin kurulamayacag1d1r. Egemen sm1fm elinden almm1~ devlet ayg1tmdan ya da devrimin iktidar organlanmn kuvvetle bildik devlet ayg1t1m hanrlatan degi?mi~ bic;:imlerinden vazgec;:emeyen sosyalist rejimler, art1k gozlerden gizlenemeyecek boyutlara varan bir t1kanmay1 ya~amaktad1rlar. DEVLETLE SOSY ALiZM
Devletin, sosyalizmin in?asmdaki rolu konusunda, ?U dti? unu~ tam yaygmd1r: Altyapmm iistyap1yi belirlemesi gene! kurahnm bir istisnas1 vard1r. Devrim sonrasmda bir sure ic;:in ustyap1 (siyasi iktidar) altyap1yi belirler. Altyap1 sosyalist k1hnd1ktan soma devrimin ba~ans1 giivencededir. "Geri donu;;" tehlikesi de ortadan kalkar. Bu dii?iinii~, devrim sonrasmda, sahip olunan siyasal erk ile buyiik donii~iimiin ilk hamlelerinin gerc;:ekle?tirilecegi ; devletin, bildik devlet olarak ilk ve son eylemlerini ifa edecegi bic;:imindeki Marksist g6rii?e benzemektedir. Pratik olarak ise, toplumu sosyalist ilkelere gore yonetecek ve tasavvur edilen toplum diizenini yerle~ti recek yoneticilerin, bildik devlet mekanizmasma yonelmelerini dogurmu?tur. "Bir sure ic;:in" sozii, ekonomik altyap1da sosyalist iiretim tarz1 egemen oluncaya, boylece devrimin kahc1hg1 giivenceye almmcaya kadar anlamma gelmektedir. Sosyalist iiretim tarzma gec;:ildigi de, "c;:aglann en biiyuk onderi"nin bir giin, sosyalizmin ekonomik temellerinin kuruldugunu ilan etmesiyle anla?1hr. Bundan sonras1 ke?meke~tir. Eger devlet altyapmm sosyalistle?tirilmesini saglamI?, eski egemen sm1flann direncini k1rm1?, bir biitun o\arak toplumun temsilcisi durumuna ge\mi?Se, sonmeye ba?layabilir. Ya da sosyalist altyapmm iistyap1y1 belirleyerek onu sosyalist k1lmas1 ; devletin karakter degi?tirmesine, i~levsizle?mesine, sonmesine yol ac;:mahd1r. Tabii, gerc;:ekte olan bunlann tersidir. "Sosyalist" devletin daha az sosyalist ve daha c;:ok "devlet" olma sureci ilerler.. . Ye sonunda "super devlet" ortaya c;:1kar. Bildik devlet mekanizmas1 ile toplumun sosyalizme yoneltilebilecegi fikri, "tarihsel bir fJrSat" olarak gordugu bu imkandan halk adma en iyi bic;:imde yararlanmak ic;:in, inisiyatifi kendi elinde toplamay1; karar alma ve · uygulamay1, merkezi, dar bir orgiit ile gerc;:ekle?tirmeyi dogal goriir. "Bir sure ic;:in", altyap1yi da belirleyecek olan devlet giicu "en dogru bic;:imde" kullamlacakur. Halkm iktidan degilse de halk ic;:indir bu iktidar; kendi dogal evrimi ile uzun yillar alacak donli.?li.mler bir c;:1rp1da gerc;:ekle?tirilebilir boylece, "tarih h1zlandmhr". Bir donem boyunca ozellikle ekonomik alandaki ba?anlan ile ilgi c;:eken bu bildik devletli sosyalizm, ~imdi tam tersine oncelikle ekonomik bak1mdan t1kanm1?t1r. Gorbac;:ov'un deyi?iyle, "durum vahim"dir. Arna ukanma yalmzca ekonomiyi ilgilendirmerriektedir, butun bir toplumsal sistemin bunahm1 soz konusudur.
27
SosyaliSt: rejimlerin, ekonomik ve toplumsal reformlar sonucunda ne olc;iide yenilenecegi, devletin toplomla ili~kisinin hanii bic;imleri alacagi hall.an istemine ve miicadelesi ne baghd1r. Heniiz, bu miicadelenin en biiyiik boyutta gerc;ekle~tigi Polonya'da bile elde edilen kazamm ancak k1smen serbest, "kontenjanh" bir sec;imdir. Macaristan'daysa, yakm bir gelecekte iktidan gene! sec;imlerin belirleyecegi bir modele gcc;ilecek. Bunlar, bildigimiz, "burjuva" tabir edilen demokrasilerde uygulanan iktidar belirleme yontemlerinden bariz bir farkhhg1 ic;ermemekte, ic;erdigi olc;iide de onun gerisinde kalmaktad1r. Bu sosyalist yonetimlerin halkla aralannda ne kadar biiyiik bir mesafe oldugu, izin verdikleri k1s1th sec;imler sonucunda ac;1kc;a ortaya ~1km1$tlr. DOGRUDAN DEMOKRASi
28
Marksist teorinin demokrasi kavram1m dogrudan dogruya devlet kavramma bagh olarak ac;1klamas1 nedensiz degildir. Gerc;ekten, demokrasi iizerine her taru~ma, Ortiik veya be\irtik bic;imde dev\etin top\um\a ili$kiSi konusunda bir tart1$may1 davet eder. Marksist yakla$1m , s1mfs1z toplum perspektifine uygun olarak, devletin en demokratik bic;imini "devlet olmayan devlet" olarak tammlam1~; bu nitelikte bir devletin de "yak olup gitmeden" edemeyecegini one siirmii~tiir. Arna $imdilerde devrimci sosyalistler arasmda dahi, bu yakla$Im bellegin uzak ko~elerine .siinilmu$; mevcut devletin demokratikle~tirilmesi du$uncesi, bildik devletin olmad1g1 bir demokratik toplum du$Uncesinin oniine gec;mi~tir. Bunun ve sosyalist ulkelerdeki devlet kurumunun olu$turdugu imajm etkisiyle, sosyalist ideoloji, y1gmlara bildik devletin varhgm1 surdurdugu bir demokrasinin smirh niteligini gosterememi$tir. Burjuva demokrasisi rijit bir temsil esasma dayanan siyasal demokrasidir. Siyaset, ozel ve ozerk bir faaliyet alam olarak tammlanm1~ ve tum-toplumsal kararlann ahnmasmda soz sahibi olmak ic;in siyasal iktidar dolayim1 bir ko$ul olarak ortaya konmu~tur. Ote yandan, sosyalist hareket kendisini salt siyasal bir hareket olarak gormez ve mucadelesini siyasal faaliyetle sm1rlamaz. Siyasal demokrasiyi a~maya yonelik bir perspektifi vardir. "Dogrudan demokrasi" kavrammm anlam1 burada ortaya c;1kar. "Dogrudan" sozciiguyle, biitiin biitiine ortadan kaldmlmas1 imkans1z clan temsil ili~kisi degil, tiim-toplumsal kararlann ahnmasmdaki siyasal dolayim yadsmmaktadir. Boylece dogrudan demokrasi, siyasal demokrasinin s1mrhhgma ve sm1rlay1c1hgma kar~1 c;1kmakla, tum-toplumsal kararlann ozel ve ozerk bir faaliyet alam ic;inde siyasal nitelikle s1vanmasma raz1 olmamakla savunulabilir. Siyasal demokrasi, bildik devlet kurumu ile uyu~um ic;indedir; onsuz, niteligini koruyarak varolamaz. Dogrudan demokrasi ise, tersine, siyasal iktidann a~1l-
d1g1 yerdedir. "i~c;i sm1f1, geli~me sured ic;inde, eski burjuva toplumunun yerine, sm1ÂŁlan ve bunlar arasmdaki uzla$maz kar$1thklan d1$layan bir birlik gec;irecek ve o zaman aruk siyasi iktidar diye bir $CY olmayacaknr. <;:unkii siyasi iktidar burjuva toplumundaki uzla~maz sm1f kar$Ithgmm resmi ifadesinden ba~ka bir ~ey degildir." 2 Dogrudan demokrasi, ancak "yok olup gitmeden edemeyecek" bir devletle mumkiindur. Ye dogrudan demokrasi, sosyalizmdir. 2- DEMOKRASi VE DEVRiM
Demokrasi kavrammm devrimci siyasetle ve devrim olgusuyla ili~kisi ozel bir onem ta~1maktad1r. Demokrasi-. nin ve demokratik ideolojinin kavram~ tarz1, bir yandan siyasal faaliyetin alamm ve bic;imini belirleyecek, bir yandan da nas1l bir sosyalist toplum perspektifine sahip olundugunu gosterecektir. PROLETARYA DiKTATORLUGU, PROLETARYA DEMOKRASiSi
Proletarya diktatorlugu terimiyle kastedilen, somiinilen c;ogunlugun, ala~ag1 edilmi~ somiiren azmhk iizerindeki bask1s1dir. Demokratik mekanizmalann ertelenmesi, hele "bir sure ir;:in" bildigimiz c;e?itten bir diktatorliigun gerekli oldugu degil. C::iinkii, "somiiniciiler bu gorevi yerine getirecek son derece ~rma~1k bir makine olmadan halk1 baski aluna alamazlar; ama halk, somiiniciileri c;ok basit bir 'makine'yle bile, hatta 'makine' olmadan, ozel bir aygn olmadan bile, yalmzca silahh kitlelerin orgiitlenmesiyle (... ) bask1 aluna alabilir."3 Marksist yazmda proletarya demokrasisi, daha ziyade "proletarya diktatorliigu" terimiyle amlm1$llr. Bunda, en sonu demokrasinin r;:arp1k bir beliri$ine dayanan burjuva duzeninin, toplumun biiyiik bir kesimi ic;in bir diktatorluk olmasma ka~m kendisini "demokrasi" sozcugu ile tammlamakta gosterdigi 1srann aksine, sm1ÂŁ11 toplumun kar;:milmaz bic;imde bir sm1fm diktatorlugu anlamma geldigi varg1sma uygun olarak kendi iktidanm samimiyetle adland1rmak istegi de rol oynam1$tir: Yine de eger aym gerc;egin iki ayn ver;:hesini ifade ediyorlarsa, neden "proletarya diktatorliigu" teriminin "proletarya demokrasisi"ne oranla r;:ok daha s1k kullamld1g1, 11zerinde d11$11nmeye degecek bir soru olarak kahr. Her demokrasinin bir diktatorluk, her diktatorlugun bir demokrasi oldugu diyalelini tekrar ele alahm. Burjuva demokrasisi, sm1fsal bak1$ ac;1s1 ile, burjuvazinin proletarya uzerindeki diktatorlugudur. Bununla birlikte, terimin ozelle$mi$ bir anlam1 vard1r. Bu, daha ziyade geli$mi~ kapitalist iilkelerdeki siyasal sistemi anlatmak uzere aynlm1$ bir terimdir. Bu ulkelerde baz1 donemlerde ortaya c;1kan bask1c1 rejimleri ya da azgeli$2
3
Karl Marx, Felsefenin Sefaleti, Sol Yay., Ankara 1966, s.33. Lenin, Devlet ve Devrim, Aydmhk Yay., istanbul 1978, s.117, Birikim 41A(JUSTOS1989
mi$ ulkelerde genellikle gorulen devlet bii;:imlerini tammlamak ii;:in ba$ka terimler secilmektedir. Demek ki burjuva demokrasisi ile burjuva diktatorliigii, sm1f egemenliginin aidiyetini gosterirken aym $eyi, bu egemenligin hangi devlet bii;:imi arac1hg1yla siirdiiruldiigiinii ac1klarken farkh $eyleri anlatmaktad1rlar. Benzer bir ayirt edi$i proletarya diktatorliigu ile proletarya demokrasisi arasmda yapabiliriz. Proletarya diktatorliigii kapitalizmden sm1fs1z topluma devrimci donii$11miin devlet bii;:imidir, basit bir mekanizma olan ve yok olup gitmeden edemeyecek bir devlet bii;:imi. Ote yandan "proletarya demokrasisi" olumlu (pozitif) bir ii;:erigi anlatmak ii;:in uygundur. Sosyalist devrim salt siyasal bir devrim olamayacagma, biitun boyutlanyla bir toplum bii;:iminin kurulmas1m hedefledigine gore, "proletarya demokrasisi", siyasal ii;:erik ta$1yan "burjuva demokrasisi" teriminin kar$1Sma konamaz. Proletarya demokrasisi, "cok demokratik" bir siyasal yap1yi degil, toplumdaki sosyalist ili$kilerin ozunden dogan demokrasiyi anlatmahdu. Fakat bu durumda "proletarya demokrasisi" terimi, sosyalist toplumun olu~turucu ilkelerinin birarada varhg1 ile aym anlama gelir. Terimin Marksist siyasal yazmda kendisine yeterir:ice yer bulamamasmm nedeni bu olsa gerektir.
masmdan soz etmek elbette anlams1z degildir. Arna devrimin, toplumun geli$iminde yaratug1 kesikliligin biiyiik caph ve i;:ok boyullu bir donii$l1miin hareket alam oldugunu unutmamak gerekir. DEVRiMCi SiYASETTE DEMOKRASi KAVRAMI
Her zaman ac1kca one siiruliiyor olmasa da, pratik bak1mdan siyasal taVlrlara yon vermi~ olan bir anlayi$a gore demokrasi, belirli bir toplumsal sm1fa denk dii$en bir ideolojidir. Demokrasiyi, tarihsel olarak burjuva ideolojisinin bir ogesi sayan bu anlay1~, daha genel olarak tum ideolojik ogelerin dolays1z bir sm1f temeline sahip oldugu gor11$iinden kaynaklamr. Bu yakla$Iffi, siyasal demokrasinin kurulmas1, feodal kalmulann tasfiyesi vb: gibi sorunlan burjuva demokratik devriminin cozmesi gerektigini; ancak ilerici roliinu yitirip gericile~en burjuvazinin aruk demokratik devrime onderlik edemeyecegini; bu yiizden aslmda tarihsel olarak burjuvazinin yerine getirmesi gereken bu i$levin proletarya onderligindeki demokratik devrim ile geri;:ekle$tirilecegini one surer. Bu anlayi$ ii;:inde "demokratik gorevler" olarak adlandmlan i$ler siyasal alanda benimsenmi$ ve hedef addedilmi$, buna kaf$m ideolojik alanda soyleme eklemlenmeyip "yabanc1 bir unsur" olarak eklenmi~tir. Demokrasiye ili$kin diger bir pratik siyasal kavray1$a EKSiK DEMOKRASi, TAM DEMOKRASi gore de, i$i;:i smif1 mevcut demokratik ceri;:eveyi siyasal eylemliligi ve propagandas1 ii;:in kullanacak ve gUC denMarksizme gore burjuva demokrasisi "eksik" demokrageleri elverdigi zaman kendi diktatorlugunu kuracakur. sidir, "tam" demokrasi ile arasmda nitelik farki vardu. Bu yakla~1m "i$Ci sm1f1 oznesini, demokl-atik kurumlaBunun anlam1 $Udur: Burjuva demokrasisi geli?(tiril)erek ra kauhmdan once olU$ffiU$ gibi ve bunlardan pragmasosyalist demokrasiye var(1l)amaz. Burjuva demokrasitik olarak yararlanma ili~kisi ii;:inde ele ahr." Aslmda ise, si bildik devlet mekanizrrias1yla birlikte ve onun sayedemokratik duzenin geli$imi kendi hayau iizerindeki soz sinde bii;:imlenirken sosyalist demokrasi bildik devlet ve karar hakkm1 elde etmek bilincinde olan bir halkm mekanizmasmm d1~mda geli$ecektir. "ikili iktidar" deolu$mas1 sureci ile ko$uttur. "Geri;:ek demokrasiye dogyiminiii ozgo.l anlam1 da burada yatmaktadu. Bildik devru ilerleme ancak sm1f somurusiinun ortadan kaldmllet kurumunun d1$mda, onun yanmda ve ona rakip olarak proleter demokrasisinin organlan ortaya c1kar. Ta- . mas1 ile tamamlanacak uzun bir yiir11yl1$tiir. Fakat somiirunun ortadan kalkmas1, halkm biiyuk cogunlugurih ii;:inde komun, sovyet, konsey gibi somut bii;:imler nun boyle bir somuruyu reddetmesiyle paralel gitmelialmI$ olan bu organlar, devlet mekanizmasmm ele gedir; yani hem sosyalizmin hem demokrasinin kendisinde i;:irilmesi ve bii;:im degi~tirmesiyle degil, onun d1$mda, yogunla~ug1 tarihi oznelerin' yaraulmas1yla."4 ona altematif olarak olU$ffiU$lard1r. ikili iktidar deyimi, smif mucadelesinde, go.i;:ler arasmda bir denge durumuSINIF MUCADELESiNDE DEMOKRATiK iDEOLOJi nu anlaur. Sonui;:ta, yan yana var olamayacak iki iktidar odagmdan biri digerini ortadan kaldmr. Proletarya, S1mf mucadelesi, iiretim tarz1 duzeyinde tammlanm1$ o gune dek "zaferi kazananm ba$hca ganimeti" (Marx) sm1flar arasmda gei;:mekle birlikte, siyasal ve ideolojik olan devlet mekanizmasm1 kmp pari;:alar. Devrimci ikalanlarda da surer. "ideolojik duzeydeki s1mf mucadelesi, buyuk oli;:iide, antagonistik sm1flann populer-detidar orgam da, yok olup gitmeden edemeyecektir. mokratik i;:agirmalan (adland1rmalan) kendi ideolojik Mevcut demokrasinin sm1rlannm geni$letilmesi, a$asoylemlerinde eklemleme ugra$lanndan ibarettir. Popiimalar gei;:irmesi yoluyla "tam" demokrasiye ula$ilamayacag1 vargismm bir anlam1 da, devrim olgusunun topler demokratik adland1rma, sadece, hii;bir kesin sm1flumun tarihsel gel~iminde "herhangi bir an" olmad1g1, sal ii;:erige sahip olmamakla kalmaz, aym zamanda en o tarih ii;:inde ozgul bir kesikliligi i$aretledigidir. Devralman yap1lann devrim sonrasma etkilerinden, toplui Ernesto I..aclau, ideoloji ve Politika, Beige Yay., istanbul 1985, s.117. mun gei;:mi$teki hikayesinin $imdiye ve gelecege sark-
29
belli ba~h ideolojik sm1f mucadelesi alamd1r. Her sm1f ideolojik duzeyde hem sm1f olarak hem de halk olarak mOcadele eder, daha dogrusu kendi sm1fsal c;1karlanm halkm c;1karlannm tamam1 gibi sunarak ideolojik soylemine uygunluk vermeye c;ah~1r. "5 1.aclau'nun bu ac;1klayi~1yla, Gramsci'deki "hegemonya" kavram1 da daha ac;1k bir ic;erik kazamr. Kendisini halk olarak, butOn toplumun sozcusu olarak kabul ettiren s1mf hegemonya mucadelesini kazanabilecektir. Hegemonya mucadelesinde, ancak toplumdaki temel uretim ili~kilerinde yeralan sm1flar boy gosterebilir, c;unkii her soylemin eklemleyici ilkesi s1mfsald1T: Lenin, proletaryanm halkm diger kesimleriyle ili;;kisinde ula?Ug1 "butunle?me derecesi"nin verimi karakterini belirleyecegini soyler: Burjuva dcmokratik devrimle sosyalist devrim "arasmdaki smmn proletaryamn (devrime) haz1rlanma duzeyinden ve yoksul koylulerle bOtunle~me derecesinden ba~ka bir ~ey oldugunu soylemek Marksizmi iyice tahrif etmek demektir". 6 Tabit, Lenin'in daha eski yaz1lannda devrimin niteligini agJThkh olarak ulkenin sosyo-ekonomik dOzeyine baglayan a$amah devrim perspektifi egemendir. Burada da, daha ziyade siyasal duzey kastedilmektedir. Yine de Rus devriminde proletaryanm kendisini hegemonik s1mf olarak olu$turdugu ac;1kur. 1.a'c lau'nun yakla~1m1yla Lenin'in sozleri arasmda mealen uygunluk vardlf. Lenin, devrimin geli~mesinin proletaryamn siyasal olgunluk duzeyine ve kendisini halk olarak tammlayabilmesine (Rusya soz konusu oldugunda halk, bilindigi gibi geni~ koylu yigm1 demekti) baglamaktad1r. 3- GUNCEL DURUM VE DONYA BAGLAMI
Demokrasi kavramm1 siyasal mucadele, devrim ve devlet ile ili~kileri ic;inde izledikten sonra, g(J.numuzde dunya uzerindeki gene! kavram~ bic,:imleri ve toplumsal mucadelelerdeki yeri ac,:1smdan da ele alahm. DEMOKRASi KAVRAMININ TOPLUMSAL MUCADELELERDEKi GUNCEL ONEMi
30
Son birkac,: y1lda Uzakdogu'daki, 6nasya'daki, Latin Amerika'daki azgeli~mi~ ulkelerde; varolan sosyalizmlerde; hatta metropol kapitalist ulkelerde toplumsal mucadelelerin demokrasi kavram1 etrafmda yogunla~ugi goruldu. Azgeli$mi$ Olkelerdeki baz1 kanh diktatorlukler halkm uzun soluklu ve direngen mucadelesiyle y1k1ld1lar. Filipinler'de, Arjantin'de, Pakistan'da, Haiti'de, vb., halkm, bask1 ve zu!Om siyasetini buyuk sokak gosterileriyle, surekli ve birle~ik bir mOcadeleyle ba$mdan kovdugu izlendi. Baz1 ulkelerde de bu surec,:, sonu ~imdi足 den belli olmu~ken , devam ediyor (Sili). Bu ulkelerde iktidan gaspetmi~ olan diktatorlerin halka tamamen yabanc1la~m1~. siyasetini bask1 ve kanla surduren, emperyalizmin ac,:1k i$birlikc,:isi, c,:ogu durumda abartth bir re-
fah ic,:inde ya~ayan ki~iler olmas1, muhalefet guc,:lerinin birlikte davranabilmelerini, birle~ik bir demokrasi cephesi olu~turabilmelerini ac,:1klar. Rejimlerin halktan bOtunuyle kopmu~ olmalan ve bu modelin arttk yurutulemediginin gozlenmesi dikta kar~1u muhalefetin, ABD tarafmdan da "demokrasiye yumu~ak gec,:i~ " ic,:in desteklenmesine yolac,:u. "Yumu~ak gec,:i~" deyimi, bu ulkelerin temel konumlannda bir degi~iklik gerc;ekle?meyecegini anlauyordu. Ekonomik ve siyasi ili~kiler metropol kapitalist ulkelerin rahats1z olmayacag1 bic,:imde siirdurulecekti. Yine de ortaya c,:1kan degi$iklikleri kUc,:umsememek gerekir. ikinci Dunya Sava~1 sonrasmdaki "domino teorisi"nden bu yana bag1mh ulkelerde c,:ok $CY degi?mi~tir. Diktatorluklerin tasfiyesi olayim; '60'h y1llann ulusal kurtulu~ hareketlerinin, ABD'nin '70'lerdeki Vietnam ve Kamboc,:ya yenilgilerinin, Somoza ve Sah rejimlerinin yik1lmalannm bir devam1, ozerkle~me surecinin bir parc,:as1 olarak degerlendirmek mumkundur. Ote yandan varolan sosyalist Olkelerde de topyekun bir degi~ikligin, bir demokratikle~me hareketinin, sistemin sorunlannm kabul ve te~hisinden sonraki c,:ozOm arayi~lannm ya~and1g1 goruluyor. Oyle ki birkac,: yil oncesine dek tasavvur edilmese bile hayli g(J.c,: olan degi~iklikler birbiri ardma gerc,:ekle~iyor. Bu yenilik hare~e足 tinin boyutlan hesaba kanld1gmda kurumsal olanm degi~iminin , degi~imin kurumsalla~masma donu~tugu soylenebilir. "Reform", "glasnost" gibi sozcuklerin simgeledigi bu degi~im, -Polonya d1~mda- merkezi iktidarlarca yonlendirilmesine kar~m. halktan buyOk c,:apta destek saghyor. Yer yer halkia iktidar arasmda c,:1kan gerginliklerin refonnlara, ac,:1khga kar~1 olmakla degil , daha c,:ok reform, daha c,:ok ac,:1khk istegiyle karakterize oldugu goruluyor. Bu tablo, demokrasi idealini ve demokratik bir siyasal duzeni benimseyip savundugunu vazeden metropol kapitalist ulkelerde de yine aym kavram etrafmda bir canhhk yarauyor. DEMOKRASi KA VRAMININ GUNDELiK ANLAMLARI
Kavramm, Marksist yazmdaki anlam ve ic,:erigi konusunda kar$1la~1lan belirsizlik, gundelik kullamm ic,:eri~inde yOklendigi belirsizlige oranla c,:ok hafif kalmaktadu. Sozcugu amorf hale getiren, hem c,:ok farkh kullamm alanlan bulmas1, hem de birbirinden fark11 birc,:ok siyasal egilimin ortak sahipleniciligine mazhar olmas1d1r. Bu sozcuk bir ideolojiyi, bir siyasal hareketi, bir yontemi, bir toplumsal sistemi vb. anlatmak ic,:in kullaml!!bilmektedir." Tabit, bUrun bu c,:e~itlilik onun herhangi bit\ anda ve baglamdaki ic,:eriginin belirlenmesini guc,:le~tir足 mektedir. Bunun yanmda, "demokrasi", ba~ka birc,:ok nis A.g.e., s.117-118. Lenin, Proletarya Devrimi ve Donek Kautsky, Bilim ve Sosyalizm Yay., Ankara 1976, s.151.
6
Birikim 41A<'lUSTOS1989
teleyici sozciikle birlikte de amlmaktad1r. Boylece milliyetc;:i, H1ristiyan, sosyal, islami vb. demokrasi anlay1?lan vard1r. Bu kullammlarda demokrasi, niteleyici s'ozciigiin belirtigi toplurnsal diizenin kurulu? ve siirekliligini saglayan i?leyi? yonterni anlamma gelir. Sonuc;:ta, c;:e?itli egilirnlerce, somut anlarnmdan ziyade bir ideal olarak kavramp ortaya konur. Diinyay1, yeterince aynnnh olrnayan arna gec;:erli bir sm1flamayla uc;: biiyiik boliimde ele alarak son yillar ic;:inde toplumsal rniicadelelerin dernokrasi kavrarn1 ya da ideali ile ili?kisinden soz ac;:uk. Ku?kusuz, dernokrasi bu rnucadelelerin ternel temalanndan biri olarak ortakc;:a var olsa da hayli farkh ic;:erikleri sahiplenmi?tir. C.B. Macpherson, dernokrasi sozcuguniin sosyoekonomik bak1rndan birbirinden aym edilebilen bu uc;: toplum bic;:irninde kazand1g1 anlamlan ?oyle sapuyor: Geli$rni? kapitalist toplumlarda ekonornik duzeydeki rekabetin siyasal duzeyde partiler ve bask1 gruplanyla, sonra da demokratik oy hakk1yl.a biitiinle$mesi so_nucu ortaya c;:1kan liberal demokrasi anlayi.?1 kabul gorrnii?tiir. Sosyalist toplum duzenini benirnseyen ulkelerde, dernokrasi kavrarnmm ic;:erdigi ~zgurluk ve e?itlik ogelerinin sm1flar arasmdaki s6rnurii ili$kilerinin yok edilmesiyle gerc;:ekle$ecegi fikri benimsenmi?tir. Azgeli?mi? iilkeler soz konusu oldugunda ise somiirii olgusu zengin uluslarla yoksul uluslar arasmdaki boyutuyla da tamrnlanm1? ve sic mfsar bak1? ac;:1s1 halkc;:1 bak1? ac;:1sma dogru kaymt?tu. 7 Tabii buradaki bolumlerne yerle?ik sistemlerin, egemen yakla?1rnlann saptanmasma dayah olarak yap1lmt?t1r. Arna bu yuzden aym zarnanda agirhkla benirnsenmi$ olan ic;:erikleri tammlarnaktad1r. Dikkat c;:ekici olan, son yillardaki hareketlenrnelerde, mevcut sosyalist iilkelerde dernokrasi kavrarnmm ozgun sosyalist ic;:eriginden uzakla?mas1 ve azgeli?rni? ulkelerde de sm1fsal ideolojilerin demokratik ideoloji ile ilginc;: bic;:imde eklernlenrni? olmas1d1r. DEMOKRASi KAVRAMININ ULUSLARARASI MUCADELEDEKiANLAMI
Smif rnucadelesi, sornut bic;:irnlerini, sermayenin uluslararas1 birligine ve proletaryanm entemasyonalist ideolojisine kar?m, tek tek ulkeler duzeyinde bulur. Arna b.u, mucadelenin burada ba?lay1p bittigi, ba!?ka duzeyleri ic;:ermedigi anlamma gelmez . Nas1! tek tek uikelerde burjuvazi ile proletarya arasmda dolays1z sm1f temeline sahip olmayan demokratik ideoloji ogelerini kendi s6ylemlerine eklemlemek ic;:in bir mucadele varsa; uluslararas1 alanda da sm1fsal ideolojilerin, sosyalizm ile burjuva ideolojilerinin, gene! rekabeti vard1r. Arna burada ortaya c;:1kan sorun, sosyalizrnin, varolan sosyalizm uzerinden kavram ~1 egemen oldugu surece, ternel ozelliklerinden bir k1srn1 hakkmda kac;:m1lmaz bic;:imde ku?kular olu?mas1d1r. Reform ve ac;:1khk siyasetinin birc;:ok ulkede uyand1rd1gi sempatinin, sosyalist iqeolojinin say-
gmhk kazanmasma ne kadar hizmet ettigi taru~m a hd1r. Bu degi?ikliklerin, sosyalizm sozciigiiniin c;:agn $ttrd1g1 hrtakirn ozelliklerden bir uzakla$rnay1 ic;:erdigi kams1, varhg1 kabul edilen sorunlann c;:ozurniinde sosyalizme yaban c1 duran yontemlere ba$vurulmas1yla iyice p e ki~足 mi?tir. Geli?mi? ulkelerin kornunist partilerinin varolan sosyalizm c;:izgisinden aynla ra k ortaya koyduklan gorii? ve tutumlar da, sosyalizmin ic;:eriksel z e n ginl e~ rnesin e veya onlann siyasal b a~an s ma irnkan ta mm a m1~ur. Terbiye e dilmi~ bir terirn olarak "piyasa e\<onomisi"nin, butun erdemleriyle sorunlan c;:ozmek uzere varolan sosyalizmlerin yo netici lerinin gorii$lerinde Ve geJi$IDi? uJkelerin komunist partilerinin programlannda kendisine yer bulrnas1 ve bu arada piyasa ekonornisi ile siyasal demokrasi arasmdaki "zorunlu" bagm siirekli bic;:irnde one surulmesi $Unu gostermektedir: Bir stmfsal ideoloji olarak sosyalizm, somut durumda, demokratik ideolojinin burjuva-liberal soylem ic;: inde rnassedilmesine kar~1 durmakta yetersiz kalrnt!?tlr. Demokratik mucadelenin sm1f mucadelelerinin egemenligi altmda oldugu ne kadar dogruysa, sm1fsal ideolojilerin ba$hca mucadele alanmm demokratik ideoloji alam oldugu da o kadar dogrudur. Bundan da ideolojik ve siyasal duzeyde, sm1flann, dernokratik ideoloji alamndaki rnucadeleleri olc;:usiinde varolacaklan sonucu c;:1kacakur. DEMOKRASi KAVRAMININ SOSYALiZM ic;:i MUCADELELERDEKi YERi
Uluslararas1 alandaki sm1f muca&lesi, sosyalizmin kendi ic;:indeki bir ba$ka miicadele ile ic;:ic;:edir. Sosyalizm, kendi ozgiil tarihinin ilk evrelerinden itibaren birbirleriyle mucadele eden egilimlerce sahiplenildi ve temsil olundu. (Bemstein'la Kautsky ve Luxemburg, Bol?eviklerle Men?evikler, II. ve Ill. Entemasyonaller, Stalinizrnle Troc;:kizm vb.) Bu aynhklar, bir tarihsel doneme damgas1m vursa da elbette h er zaman mevcut butun egilimlerin temsilini saglam1yordu . Gerc;:ek bir kar$1thgm degil , aym on kabullere dayah bir kutupsalhgm ya?and1g1, dogru fikirlerin bu kutupsalhgm d1?mda kald1g1 da oldu. Arna bu farkhhklar ve donemin ozelligini ifade edi?leri onemliydi. Giiniirniizde buyii k ayn?rna, sosyalizmin demokratik, 6zgurlukc;:u, kitlesel tamrn1yla, bilinen siyasal faaliyet yo ntemleriyle iktidar gucunu elde edip, onceden sahip olunan toplurnsal projeyi gerc;:ekle?tirme fikir ve tuturnunu savunanlar arasmda ya?anmaktad1r. Bu ayn?rna, ic;:inde bulundugumuz tarihsel donemin ozellikleri dolayis1yla simge isirnler ortaya c;:1karmarn1?Ur. Birc;:ok yerde, birc;:ok bic;:imler altmda sessiz arna etkisi7
C.B. Macpherson, Demokrasinin Geri;:ek Diinyas1, Birey ve Top!um Yay., Ankara 1984, s.18-48.
JJ
ni duyurmaktan geri kalmayarak siirmektedir. BiiyOk bir yaygmhk kazanan Stalinizm tarn~malan, bu ayn~manm iizerinde konu~uldugu en 6nemli zeminlerden birisidir. Taraflar arasmda kesin bir smir c;:izgisi bulmak guc;:tOr. Bir 6mek iizerinde soylersek, sosyalizmi ho~goru, ac;:1khk, 6zg0rliik temalanyla bulu~turmak isteginde olan Gorbac;:ov, temsilcisi oldugu pani ideolojisinin bunlara ka~tt 6gelerini savunmaktan da tamamen uzakla~ma m1~t1r. Ac;:1khgm, demokratikle~menin , kendi gec;:mi~i ne ele~tirel bakabilmenin taraftandir, ama ~u son zamanlarda ki~isel iktidanm alabildigine geni~letmi~ ; elinde, yaygm bir ho~nutsuzluga yolac;:acak kadar gOc;: toplam1~ ur. Ote yandan kitlesel inisiyatifin yaygm bir geli~imi, emekc;:ilerin siyasal erki sahipleni~i {leniiz ciddi bic;:imde gimdemde degildir. Varolan sosyalist rejimlerdeki hareketlilik ic;:inde, halkm sosyalist ideolojiye biitiiniiyle sahip c;:1kug1m ve degi~imleri bu perspektiften degerlendirdigini ya da bunun tam tersini soyleyebilmek guc;:tiir. Toplanularda, g6sterilerde sosyalist slogan ve degerler oldugu kadar, ona yabanc1 olanlar da ortaya konmaktadtr. Kesin olan, degi~im olgusunun yigmlarda yank1land1gi, degi~im ihtiyacmm ve isteginin y1gmlan sard1g1d1r. Sosyalizm, y1gmlann eylemliliginin sosyali5t ideolojiyle bulu~tugu noktada hayatiyet kazamr. Onlann aktif varhklan, 505yalizme yarauc1 bir c;:e~itlilik kazandiracakur. Degi~im ka51rgasmm ortasmda sosyalist rejimlerdeki "parti" olgusu, paninin devietle ve toplumla ili~kisi gerc;:ek bir degi~imden gec;:mezse, i~leyi~inde bir yenilenme y~amazsa, biitO.n bu hareketlilik, ukanmanm zorlad1g1 teknik bir manevra olarak kalacakur.
*** Sosyalizm s6zc0.g0. uzun zaman, geni~ yigmlar nezdin-
de kesinlikle demokratik bir toplum bic;:imini c;:agn~ur d1. So5yalizmin demokrasiyle kopmaz bag1 konusunda, so5yalistlerin demokrasiye baghhklan konusunda ku~ ku yoktu. Schumpeter'in fiyakah deyi~iyle "demokrasi kulUbiinde sosyalistin iiyelik iddiasm1 tarn~mak kim5enin aklma gelmezdi."8 Sonralan, dunyanm tiirlii bolgelerinde kendi rejimlerini adla11d1rmak ic;:in bu s6zciigii sec;:en devletlerin, demokrasiye, 6zgOrluge, hatta yakm zamanlarda-(:in'de goruldugii gibi insan hayatma ve insani-moral degerlere c;:ogu durumda yeterince, bazen hie;: 6nem vermedikleri goruldii. Sosyalizm s6zciigu, uygulayic1lannm hatalanyla, ta~1yamayacag1 kadar biiyuk bir ag1rhg1 yuklendi. Oysa sosyalizm, i~c;:i sm1fmm ve tum insanhgm kurtulu~u ic;:in hala biricik umuttur. Tam demokrasiyi, 6zgur ve e~it in5anlann toplumunu ancak so5yalizm gerc;:ekle~tirebilir .
Fakat bunlann gerc;:ekle~ecegini umabilmek ic;:in, 505yalizmin burjuva toplum diizeni ka~1smdaki ahlaki iistiinliigiiniin kaybolmamas1 ~armr; 5osyalizmin demokra5iyi kazanma51 ~artur; y1gmlann devrimci eylemiyle bulu~makstzm hayatiyet kazanamayacagm1 bilmesi ~art
nr... So5yalizm, iyice bulanan gerc;:ek anlamm1 insanhgm 6niine yeniden, ac;:1kc;:a koyabilecek midir? Yiiklendigi ag1rhktan kurtulup, demokrasi miicadelesini kazanabilecek midir? Kendi ic;:indeki farkh egilimlerin miicadeJ lesinden yenilenerek, giic;: kazanarak c;:1kabilecek midir? Benim cevab1m evet. Kesinlikle, kesinlikle, kesinlikle evet. 8
J.A. Schumpeter, Kapitalizm, sosyalizm ve Demokrasi II. Kitap, Yarhk Yay, ist. 1977, s.144.
32 Birikim 41Al'lUSTOS1989
\
Cumhuriyet'in ba~lang1c1nda filizlenen demokrasi ve "Takrir-i Siikfin'' Yasas1 TEVFiK (AVDAR
Bicimsel olarak bakng1m1zda parlamenter hayata geci$imiz yiiz ya$Inl geride b1rakn. Ne ki demokrasi (klasik anlamda, sm1f aynmm1 temel kabul eden burjuva demokrasisi) bugCm de toplumumuzun gCmdeminde, on s1rada yer ahyor. Ozellikle cok-partili (?) hayata gecmemizden bu yana, ce$itli despotik mudahalelerle, ilerleme bir yana, zaman zaman geriledigini goruyoruz. Cumhuriyetin ilanmdan gunumuze siyasal hayanm1zm yakla$1k 3/ 4'1i s1kiyonetim ya da benzeri olaganlistli duzenlemeler icerisinde gecmi$tir. Dii$1inceye, inanca yonelik koklu .bir ho$gorusiizluk toplumsal hayanm1za egemen olmu$tur. Bunun kaynagmd :!., ku$kusuz ki, toplumumuzun despotik gecmi$i y;,..Jr: Osmanh merkezi yonetiminin despotizmi_.ne me$rutiyet, ne路 de cumhuriyet doneminde butunuyle tarihe ,kan$IDI$tlr. <:;:ogu kez despotlann ad1 degi$iyor. Fakat, guniimiize kadar uzanan "Demokratikle$ememe" sorununu sadece geleneksel dogu despotizmine baglayarak geci$tiremeyiz. Zaman zaman ho$gorulii, ce$itli sm1f partilerinin yer ald1g1, demokratik, ho$gorulu bir topluma geci$ firsatlan ortaya c1kml$tlr. l 908'de, me$rutiyetle sonuclanan ozgiirliikcu, yenilikci hareket bunlardan biridir. Fakat, kammca en onemli firsat Milli Mucadele ve onu izleyen birkac yilda kaf$1m1za c1kmt!?Ur. Bir anlamda guniimiiz siyasal yap1smm bicimlendigi, bir cekirdek olarak olu$tugu donem 1919-1925 yillan arasmdaki donemdir. Bilindigi gibi, bu donem Milli Miicadele donemi olarak adland1nhr. 1919 secimleriyle ba$layip, "Takrir-i SU.kiln" $idde.ti ile sona erer. Temel varsayimutnza gore, bu donemde muhalefete ters bakan, her $eyden once sola kar$I ho$gorusiiz, dii$iince ve orgiitlenme ozgiirlO.gunli ayaklar aluna alan, oligaf$ik bir siyasal yapmm temeli at1lm1$nr. Giiniimiize kadar bu siyasal yap1, birkac sm1rh ba$kaldm (diizeni degi$tirmeye yonelik siyasal eylem an-路 lamma kullamld1, bu deyim) d1$mda siirup gitmektedir.
kinde bulundugumuz ve $imdilik onulmaz gibi goziiken bu durumu gercekci bir $ekilde tahlil ve te$his edebilmek icin soziinii ettigimiz donemin irdelenmesinde (s1mrh da olsa) yarar olacaknr. 1919 SE<;:iMiNiN OZELLiGi
1919 secimi iizerinde cok az durulmu$tur. Bugunkii ad1yla "ink1lap Tarihi" okuyanlar bile bu secimin varhgmdan haberdar degillerdir. Hele bu secimin 23 Nisan l 920'de cah$malanna ba$layan TBMM'nin olU$Uffiunu saglad1g1 da pek anlanlmaz. Bu secimin temel ozelliklerini $Oyle anlatabiliri~ 1- Kamuoyu bask1s1 ile kazamlm1$ bir hak olu~u : Bilindigi gibi 1918 yilmm Kas1m'mda Padi$ah Osmanh Meclisi Meb'usam'm feshetti. Donemin anayasasma gi:ire belirli bir sure sonunda yeni secimlerin yap1lmas1 gerekirken, Padi$ah ve Damat Ferit hukiimetinden bu dogrultuda bir karar pkmad1. 'Secimlere ili$kin ilk haber, Mustafa Kemal'in Fethi Bey'e kurdurdugu Minber gazetesinde yay1mland1. Gazetenin muhabiri, hukumet si:izciisune, yeni secimin ne zaman yapilacagm1 sordu. SOzcii muglak bir cevapla soruyu geci$tirdi. Ne var ki ondan sonra, secim, yurtsever kesimlerin giindeminde siirekli olarak yer ald1. Bolgesel "Miidafaa-i Hukuk" kongrelerinde, Erzurum kongresinde i$lendi, Sivas kongresinde ise bir talep olarak bildirilerde yer ald1. Bi:iylece 1919 secimi, i:izellikle yurtsever kamuoyunun 1srarh talepleri uzerine kararla$tmld1 ve yapild1. 2- <:;:ok partinin kauld1gi bir secim olU$U: Secim mutareke doneminde ve bircok bolgenin i$gal altmda olmasma kaf$m soldan saga, geni$ bi~ yelpazede yeralan ce$itli partilerin kat1hm1yla gercekle$ti. Bunlar icerisinde "Hurriyet-i itilaf' gibi emperyalist giiclerle uzla~madan yana olanlar da vard1. Fakat buyiik cogunluk bag1msizhk, $erefli bir ban~1 saglamak gibi temel ilkeler
33
.;:evresinde toplanm1!?lard1. "Miidafaa-i Hukuk" se.;:ime .;:apta aguhgm1 koydu. Anadolu'da biiyiik bir .;:ogunlukla "Miidafaa-i Hukuk"un adaylan kazand1. Boylece Osmanh tarihinin demokratik sayilabilecek tek se.;:imi ger.;:ekle!?ti. 1912 se.;:imindeki biiyiik bask1lan, ondan sonraki se.;:imde "ittihat ve Terakki"nin tek parti olu!?U dii~iiniiliirse, 1919 se.;:iminin ger.;:ek anlarnda .;:ok sesli oldugunu soyleyebiliriz. 3- Solun serbest.;:e orgiitlenip, sesini duyurdugu se.;:im olu!?u: Bir kere hemen belirtelim ki, bu se.;:imde de sol iizerine belirli bask1lar soz konusu olmu~tur. Arna biitiin bunlara kar~m, solda yeralan partiler, aydmlar ve gruplar ozellikle istanbul'da, seslerini duyurmu~lar; .;:e~itli toplanularla adaylanm belirlemi~ler, kamuoyunu aydmlatm1~lard1r. Bilhassa Almanya'dan donen Spartakistlerin bu konudaki payim unutmamak gerekir. Sol gruplar Zeytinbumu fabrikasmdan Numan Usta'y1, ilk i!?.;:i milletvekili olarak Meclis-i Meb'usan'a sokabilmi!?lerdir. 4- Se.;:imde iki oge one .;:1km1!?t1r: Tam bag1ms1zhk ve Hakimiyet-i Milliye. Bu iki ilke son Osmanh Meclis-i Meb'usam'nm temel karakteri olmu!? ve sonu.;:ta "Misak-1 Milli" dogmu!?tur. Bu ozellikleri ile 1919 se.;:imleri Tiirkiye' de, demokratikle!?me siireci a\1smdan onemli bir doniim noktas1d1r. Se.;:imlerde i!?lenen egemen tema olan "Hakimiyet-i Milliye" ve "istiklal-i tam" kavramlan, 'Takrir-i Siikfin" ile noktalanan donemin olmazsa olmaz niteligindeki kavramlan haline gelmi~tir. Ku~kusuz bu yakla!?1mlar donemin anayasal yakla~1mmda da belirleyicidir. Ozellikle istanbul'un i~galinden sonra, 23 Nisan l 923'de Ankara'da toplanan ve TBMM adm1 alan mecliste bu iki ternel ilkeden en kii.;:iik bir taviz vermek bile soz konusu edilmemi!?tir. geni~
ANAYASAL YAKLA~IM OLARAK DONEMiN NiTELiKLERi
34
Son Osmanh Meclis-i Meb'usam'nm dagmlmasmdan sonra Ankara'da toplanan TBMM bir anlamda heterojen bir yap1ya sahipti. Milletvekillerinin i.;:erisinde koyu dinci-tutuculardan, sol gorii~liilere (o giiniin ko~ul足 lan nisbetinde) kadar .;:e!?itli gorii!?lere, siyasal egilimlere sahip olanlar vard1. Sm1fsal olarak e!?raf, toprak agalan, sivil asker biirokratlar agirhkh idi. Meclisin i.;: yap1smdaki bu .;ok .;e~itlilige kar~m, zamanla, iki ana grubun olu~tugunu goriiyoruz. Birinci Grup diye adland1nlanlann biiyiik .;:ogunlugu ittihat ve Terakki ya da ona yakm asker-sivil biirokratlarla aydmlardan meydana gelmi~ti. Yenilik.;i, donii!?iimcii bir nitelige sahip olan bu grubun pragmatik bir ho~goriisiizliigiinden de soz edilebilir. "Halkm, halk i.;:in yonetilmesi" dii~iincesi, ittihat.;:1lann ileri gelenleri, Osmanh aydmlan gibi bu grupta da ba!?at dii~iinceydi. ikinci grup ise ilkine oranla daha bir heterojen goriiniime sahipti. i.;:terinde Halife-Sultana bagh muhafazakarlar oldugu gibi, ittihat.;:1lann merkez-i umumi sultasma kar~1 olan, ozgiirliiklerden ne pahas1-
na olursa olsun taviz vermek istemeyen aydmlar da bulunmaktayd1. Bu nedenlerden otiirii Birinci Grubu ilerici-donii!?iimcii, ikinci Grubu ise biitiiniiyle tutucu ve sultaCI sayan resmi gorii~ii art1k bir yana birakmam1z gerekir. Bu Meclis .;:e~itli donemlerde ald1g1 degi!?ik kararlara kar!?m dort temel noktada fazlas1yla duyarh idi: 1- Temel haklar konusundaki duyarhhgi: Birinci Meclis insan haklan a.;:1smdan ciddi smavlar ge.;:irmi~tir. Ozellikle "Hlyanet-i Vataniye" yasasmm kabulii, istiklal mahkemelerinin orgiitlenmesi, bu yasalar paralelinde verilen kararlann onaylanmas1 milletvekillerinin ka~1 kar!?1ya kald1klan zor durumu bize yeterince anlaur. Bag1ms1zhk sava~mm ba!?ans1 a.;:1smdan ka.;:m1lmaz olan boyle sen, ac1mas1z yasalan .;:1kart1rken gosterilen kararhhk, yasalann yerinde, hak.;:a uygulanmasmm izlenmesinde de gosterilmi~tir. Meclis'in temel haklar konusundaki.duyarhhgma, Kastamonu Milletvekili Abdiilkadir Kemali beyin onerdigi "Masuniyet-i Sahsiye" yasasmm tart1!?malan s1rasmda tanik olunmu~tur. Ashnda bu bag1ms1z bir yasa olmay1p Ceza Kanunu'nun 203. maddesine bir ek yap1lmasma ili!?kin oneridir. Teklif 18 Nisan 192l'de yap1lm1!? olmasma kar!?m, ilgili enciimen tarafmdan siiresi i.;:erisinde incelenmedigi i.;:in 17 Ocak l 923'de gene! kurula gelmi!?tir. ilgin.;:, bugiinkii bir.;:ok olaya bile I!?lk tutacak tartl~malardan, hiikfimetin ve Birinci Grubun kar!?l .;:1kmalanna ragmen kabul edilmi!?tir. A.Kemali bey yasa onerisinin gerek.;:esinde ~u noktalan one .;:1kartmaktadu: - "Devrimiz ihtilal ve ink1laplannda gaye, hukuk ve tum ozgiirliiklerin her tiirlii saldmdan korunmas1m saglamakur." - "Gayr-i kanunl ve gayr-i insanl bask1lar, nereden gelirse gelsin, menfurdur ve kar~1 koyma hakkm1 dogururlar." - "Me!?rutiyet usuliindeki hiikfimetlerde gaye halkur, iimmettir, ammedir ve me~rutiyet mutlakiyet yonetiminin bask1sma tahammiilsiizliigiin zorunlu bir sonucudur. Boyle olmad1g1 ve bOyle kabul edilmedigi takdirde ink1lap tamamlanmam1~t1r." Ceza yasasma eklenmesi istenen maddelerle bireysel ozgiirliikler ve haklar giivence altma almmaktadJr. Boyle durumlarda _savc1lann herhangi bir ~ikayeti beklemeksizin dogrudan harekete ge.;mesi saglamyordu. Ki~i hak ve ozgiirliigiine yonelik su\lar agir hapis cezalanyla tecziye edilirken, bunlann hi.;bir bi.;:imde affedilmemesi de hiikme baglamyordu. Yasanm tart1~1lmas1 s1rasmda TBMM'de keyfi yonetime kar~1 bir havanm yaygmhg1 gozle gi'Jriiliir haldeydi. Tam~malarda ileri siiriilen baz1 dii~iinceleri burada ser) gileyerek, ozellikle, ikinci Grubun mutlak ozgiirliik.;:u egili111ini gorebiliriz. Hiiseyin Avni Bey (Erzurum)- "Arkada!?lar, kanun, !?airin dedigi gibi daima acize tatbik edilmektedir... ...Vatanm selameti birka.;: insanm inam!? ve karanyla Birikim 41AGUSTOS1989
yilriirse bu devletin manas1 nedir? ... Efendiler, c;:1rpmmam1zm sebebi, milleti hakim k1lmaknr." Mehmet Siikrii Bey (Karahisar-1 Sahip)- "Vazifesini kotiiye kullanan bir memur hakkmda savc1lann dogrudan dogruya dava ac;:maga yetkisi yoktur. Efendiler, memlekette hiirriyeti, adaleti oldiiren, yikan budur ... Olkede yabanc1 imtiyazlann kaldmlmas1 ic;:in bu kadar ugra~u颅 ken ve kan dokiip dururken yabanc1 imtiyazlann dahilisi olan bu gibi imtiyazlan, kapitiilasyonlan kald1rmad1kc;:a 'Hakimiyet kay1ts1z ;;arts1z milletindir' demenin manasm1 anlam1yorum ..." Goriildiigii gibi Meclis en zor giinlerde bile ki;;iye bagh hak ve ozgiirliiklerden vazgec;:meyi dii;;iinmerni;;, sorunlan sen onlemlerle c;:ozmeye c;:ah~an hiikumete ya da diger ki;;ilere kar;;1 olmu;;tur. 2- Ulusal egemenligin korunmasmdaki duyarhhgi: Hakimiyet-i Milliye kavram1 bu donemde meclisin temel ilkelerinden biri olarak one r;1kmaktadu. Bu ilkenin anlanm1 "Hakimiyet bila kayd-ii ;;art milletindir" bir;imindedir. Bu ilke l 8. l l. l 92D tarihli Meclis zab1tlannda yer alan 'Te;;kilat-1 Esasiye Kanun Lliyihasi"nda, gerekse 20 Ocak 1921 tarihli 'Te;;kilat-1 Esasiye Kanunu"nda yeralm1;;nr. Her iki yasa onerisinde de 1 ve 2. maddeler aynen ;;oyledir: "M.1- Hakimiyet bila kayd-ii ;;art milletindir. idare usulu halkm mukadderanm bizzat ve bilfiil idare etmesi esasma mustenittir". "M.2- icra kudreti ve te;;ri' selahiyeti milletin yegane ve hakiki miimessili olan Buyuk Millet Meclisi'nde tecelli ve temerkuz eder". Dikkat edilirse, sadece egemenligin 路;lusta olmas1 ile yetinilmiyor, "Kay1ts1z Sarts1z" dey1mi tumceye ekleni. yor. 1920 layihasmda iir;iincii maddede "Tiirkiye Halk Hiikumeti" deyimi vard1r. Ocak 1921 yasasmda ise bu deyimin yerine 'Turkiye Devleti" deyimi ger;mi;;tir. Meclis zab1tlanmn incelenmesi ortaya koymaktadu ki gerek Birinci ve gerekse ikinci Gruptaki milletvekilleri "Hakimiyet-i Milliye" kavramma baghd1rlar. Sakarya zaferinden sonra ikinci Grup bu konuda daha da taviz vermez bir konuma girmi;;tir. Aym donemde bir nev'i hukumet program1, hatta anayasa ilkesi mealinde kabul edilen "Halkc;:1hk Bildirgesi"nde ise bu konu daha bir aln r;izilerek ;;oyle belirlenmektedir: "Hakimiyet bilakayd-ii ;;art milletindir. Usul-11 idare halkm mukadderanm bizzat ve bilfiil idare etmesi esasma miistenittir. icra kudreti ve te;;ri selahiyeti milletin yegane ve hakiki miimessili olan Buyak Millet Meclisi'nde tecelli eder." Meclis'in ve Halk Hukumetinin amac1 ise, "Halk1 emperyalizm ve kapitalizmin tahakkum ve zulmiinden tahlis ederek idare ve hakimiyetinin hakiki sahibi k1lmakla gayesine vasil olacag1" bir;iminde ar;1klanm1;;nr.
Hakimiyet-i Milliye uzerindeki bu hassasiyet yonetim bir;imi olarak 'Tevhid-i kuvva" yani gur;lerin birligini gundeme getirmi;;tir. K1sacas1 bu donemde yasa koyan , yilriitmeyi yapan ve hatta yargi yetkisiyle donanm1;; olan "hall< adma onun vekilleri yani milletvekilieri"dir. Biiyuk Millet Meclisi'dir. Bu yonetim bic;:imi "Halk hukumeti" kavramma uygun dii;;mektedir. Devrimci bir yap1s1 vard1r. Nitekim Dr. Sefik Hiisnu "Hakimiyet-i Milliye ve Cumhuriyet" adh makalesinde bu konuyu ac;:1khkla ortaya koymu;;tur. Meclis bu yetkilerini 1srarla ve titizlikle koruma sava;;1 vermi;;tir. Omegin Mehmet Siikrii Bey (Karahisar-1 Sahip) memurlara ili;;kin tayin ve azil cetvellerinin meclise vaktinde gonderilmemesi iizerine, 30 Eyliil 1920 tarihinde ;;unlan ileri siirmii~tiir: "...Meclis-i A.liniz Heyet-i Vekile'ye yol gosterir ve bu yoldan gideceksin, bu dairede ifay-1 vazife edeceksin der. Meclis'in vazifesi budur. Bu esas1 kabul .etmemekle de demek ki, bu Meclis bir bostan korkulugu." Bir ba;;ka omek de Meclis'in Tokat Milletvekili Naz1m Beyi ir;i;;leri Bakam sec;:mesi uzerine ortaya c;:1km1;;nr. Mustafa Kemal bunun iizerine Meclis'in vekilleri dogrudan degil gosterilen adaylar arasmdan ser;mesini oneren bir yasa tasans1 onermi;;tir. Bu tasannm gorii;;iilmesi suasmda Tunah Hilmi Bey (Bolu) "Heyet-i Vekile'nin namzet gostermesi, Meclis'i kayit alnna almas1 demektir" diye itiraz ederken; Hasan Basri Bey (Karesi) "...Ben mutlaka kendim gibi dii;;iinen adamlarla te;;rik-i mesai edecegim demek, Meclis'in ve halkm hakimiyetine darbe vurmak demektir" bir;iminde konu;;mu;;tur. 3- Diktac1 taVJrlara kar;;1 hassasiyet: Birinci Meclis'te zamaii.la Mustafa Kemal'in tekr;i ve bask1c1 bir yonetime dogru gittigi dii;;iincesi kendini gostermi;;tir. Ozellikle Sakarya sava;;mdan sonra M.Kemal ve Birinci Grup guc;:lenince bu yondeki itirazlar da c;:ogalm1;;tu. Bunlann yogunla;;ng1 odak ise, ikinci Gruptur. Bu grupta bulunanlardan Halife-Sultan diizenine baghhklanm saklamayanlar yams1ra, kanks1z, engelsiz bir demokrasiden yana olanlar da daha once degindigimiz endi;;eyi duymu;;lar, ele;;tirilerinin dozunu art1rm1;;lard1r. "Masuniyeti Sahsiye" ya da bir ba;;ka deyimle "Hiirriyet-i ;;ahsiye" yasasmm gorii;;ulmesi s1rasmda da, bu egilime kar;;1 olanlann tepkisi konu;;malann ic;:eriginden belli olmaktayd1. Bu endi;;eler Meclis'teki en etkin muhaliflerden Ali Siikrii Bey'in oldiiriilmesiyle doruga r;1kt1. 4- Meclis'in "Misak-1 MillI" sm1rlannm korunmasma yonelik duyarhhg1: Ba;;ta da belirttigimiz gibi Meclis'in iki konuda duyarhhg1 c;:ok yiiksekti. "Hakimiyet-i Milliye" ve "Misak-1 Milli" smulan. Ozellikle ikinci Grup bu kavramlara s1k1 s1kiya sanlm1;;t1. Lozan gorii;;meleri geli;;tikr;e "Misak-1 Milli" sm1rlan daha onemle giindeme geldi. Ozellikle Musul konusunda duyarhhk buyiiktii. Hiikumet ise baz1 toprak tavizleri vererek biran evvel ban;;1 saglama arzusunda idi. Bu nedenle "Misak-1 Mil-
35
li''nin boylesine baglaylCl olmasma yana$m1yordu. Nitekim 2 7 Su bat 1923. tarihli gizli celsede Mustafa Kemal, "Misak-1 Milli'nin, bendeniz min gayri haddin, muharrirlerindenim" diyen izmir Milletvekili Sim Bey'e $U cevab1 vermi$tir: "Ke$ke yazmaya idiniz. Ba$1rniza c;:ok bela koydunuz. Yani bugun kat'iyeti ihlal eden sozlerden ba$ka bir $ey yapmad1mz". Birinci Meclis bu ko$ullar alnnda gorevinin bittigini kabul ederek sec;:imlerin yenilenmesini kabul etti. Bu . oneriye her iki grup da ittifakla oy verdi. Sec;:imler l 923'te yenilendi. Daha once M.Kemal Halk Firkasi'm kuracagim soylemi$ti. Bu sec;:imlere fi.rka olarak degil, yine Mudafaa-i Hukuk olarak girildi. Adaylan M.Kemal saptad1, sonm;ta buyilk bir <;ogunlukla Mudafaa-i Hukuk adaylan kazandi. Muhalifler ikinci Meclis'e girememi$lerdi. DEMOKRASi EGZERSiZi
36
Zaferin kazamJ.masmdan soma, o gilnlere degin rastlanmad1k, bir i;:okseslilik ya$anmaya ba$ladi. Bu i;:oksesliligin sump gittigi, 'Takrir-i Sukun" yasas1yla kesilen, doneme "demokrasi egzersizi" bii;:iminde yakl~mamiz yanh$ olmayacakur. Bu donemdeki geli$meleri ui;: ana ba$hk altmda, genel i;:izgileriyle incelemeye i;:ah$acag1z. 1- Basm: Donemin basmmm iki odak noktas1 vard1. Ankara ve istanbul. Ankara'da basm faaliyetinin canlanmas1 milli mucadele yillannda olmu$tur. TBMM'nin a<;1lmas1, bag1ms1zhk sava$1mn merkezi olu$U, Ankara'da birka<; gazetenin <;1kmasm1 zorunlu hale getirmi$tir. Ankara'da c;:1kan gazetelerin ui;:u onemlidir: Hakimiyet-i Milliye, Yenigiln ve Tan. Hakimiyet~i Milliye, Mudafaa-i Hukuk'un dolayis1yla iktidann resmi sozcusu niteligindeydi. Gene aym tarihlerde kurulmu$ olan Anadolu Ajans1 ile birlikte Buyilk Millet Meclisi'nin, bir ba$ka deyi$le Ankara Hukumeti'nin iki temel ileti$im arac1yd1. Yenigiin, Yunus Nadi tarafi.ndan <;1kamhyordu. 0 da gene Birinci Grubun, dolay1s1yla Mustafa Kemal'in g6rii$lerini yansltan bir yaym orgamyd1. Tan ise muhalefetin, yani ikinci Grubun sozciisu gibiydi. istanbul basm1 ise miitareke ve i$gal yillannda ba$anh bir smav vermi$ti. Deneyimli, siyasal g6rii$leri belli bir sure ii;:erisinde olu$IDU$, ba$yazarlann gudumundeydi. Y1llar boyunca ba$kentte olmanm ve onca deneyimin sonucu olarak, deyi$ yerindeyse "Ankara'ya biraz uzaktan, biraz yukardan, biraz da ogretmen havalannda" bak1yordu. istanbul basmmdaki onde gelen gazeteleri $6yle s1ralamak mumkun: Tanin, ba$yazan Huseyin Cahit Vatan, ba$yazan Ahmet Emin Tevhid-i Eflcar, ba$yazan Velid Ebuzziya A~am, ba$yazan Necmeddin Sadik ikdam, ba$yazan Ahmet Cevdet Vakit, ba$yazan Mehmet As1m Son Telgraf, ba$yazan Suphi Nuri. Celal Nuri'nin ileri gazetesini de daha sonralan ka-
panm1$ olmasma kar$m bu listeye katmak dogru olur. Gene aym donemde <;1kan dergilerin i<;ersinde, tutucu <;evrelere hitap eden Sebilurre$at, Sosyalist i$c;:i ve C::iftc;:i firkasmm sozculugunu yapan Aydmhk ile M.Zekeriya'mn c;:1kard1g1 Resimli Hafta dikkati c;:ekiyordu. Bu arada Toksoz ve Vazife gibi uzun omurlu olmayan, ama donemin siyasal ve ekonomik tart1$malanna 1$Lk tutan yayin organlanndan da soz etmemiz gerekir. istanbul basm1, Ankara tarafi.ndan 1slah olmaz muhalifler olarak nitelenmi$tir. Mustafa Kemal Nutuk'ta bu basm1 su<;lad1g1 gibi, bugiin bile "Devrim Tarihi" kitaplannda (resmi goru$ olarak) bu gazetelerin biiyilk bir bOlumu "gerici, Sultan-Halife yanhs1, TBMM hiikOmetinin¡ kar$ltl" bi<;iminde su<;lanmaktad1r. Bu suc;:lamalara kanlmam1z mumkun degildir. 0 donemin basm1m, ozellikle muhalefet diye nitelenen basm1 ilgilendiren iizerinde <;ok durulan konulan $U ba$hklar altmda toplayabiliriz: - Lozan goni$meleri, - 1923 se<;imleri, - i$<;i hareketleri, grevler, - Azmhklar, bilhassa patrikhaneye ili$kin sorunlar, - istanbul'daki salgm hastahklar, veba vb. - istanbul'da hayat pahahhgt, 6zellikle un ve ekmek fiyatlan, - Mubadele dolayis1yla ortaya <;1kan meseleler, - Yabanc1lara verilen imtiyazlar, Chester imtiyaz1 ile ilgili ele$tiriler, - Gayri miislim ka<;aklann yurda avdeti ile ilgili yolsuzluk soylentileri, tahkikatlar - Hilafetin kaldmlmasma ili$kin dii$iinceler, Halife ve Osmanogullan ailesinin yurt d1$1na surulmesi, - Cumhuriyetin ilam - TBMM'deki muhalefetin dogu$U, Cumhuriyet<;i Terakkiperver F1rka'nm olu$umu - Kurt sorunu, Hakkari olaylan ve Seyh Said isyam - Matbuat uzerindeki bask1lar, istiklal mahkemeleri - "Takrir-i Sukun ... ve sessizlik. 0 donemin gazetelerindeki haber ve yorumlar incelendiginde muhalefet diye nitelenen basmm demokratik ilkeler, misak-1 milli, hakimiyet-i milliye ve ekonomik imtiyazlar uzerinde <;ok ciddi bir $ekilde durdugu gorulebilir. Omegin, Lbzan'da Osmanh bor<;lanmn altmla odenmesi sorunu gilndeme geldiginde, istanbul basmmm ac;:ng1 kampanya ve d0$iincesindeki diren<; konunun gundemden c;:1kmasm1 saglayan noktalardan biridir. Aym $ekilde miibadele i$lerinin iyi gitmemesini sergilemeleri (Bu konuda Sefik Hiisnii'niin Vazife'deki makalesi* <;ok ogreticidir) olaya daha ciddiyetle egilinmesini, hatta imar bakanmm istifas1 sonucunu vermi$tir. Keza kac;:ak Ermenilerin (zenginlerinin) baz1 niifuzlu ki$ilerin destegi ile yurda girmi$ olmalan ve bu koâ&#x20AC;˘ Bkz. Mete Turn;ay, "$efik Hiismi'niin Vazife'deki rikim, Haziran 1989, say1 2
B~yazilan",
Bi-
Birikim 41AGUSTOS1989
nuda gorevi kotuye kullam~lar, gene basmm sergilemesiyle gµn yl1zune <;1km1~nr. istanbul'daki muhalif basm1 sultanc1-halifeci olarak su<;lamak da kampuzca a~mya ka<;an bir itham olur. Bir siyasal yapmm, onun da otesinde bir devlet diizeninin koktenci bi<;imde degi~tirilmesi suasmda ortaya <;1kan baz1 tereddutleri, taru~malan ho~goru smm i<;erisinde ele almak gerekir. Ozelhkle Huseyin Cahit, Ahmet Emin, M.Zekeriya vb. gibi yazarlan tutuculukla su<;lamak yanhwr. Muhalefet, demokratik olma iddiasmda olan her toplumda olagan bir olgudur. Oysa ele ald1gimiz donemde matbuat surekli bask1 altmda tutulmak istenmi~. yazarlar "istiklal mahkemeleri"nin kovu~turmasmdan kurtulamam1~lard1T .
Basmda, Abdulkadir Kemali, Velid Ebuzziya, Sefik Husnu ve Sadrettin Celal en agir muamelelere maruz kalm1~lard1r. istanbul basmmda bir ol<;Ode Necmeddin Sadik, Celal Nuri ve Mehmet As1m iktidar yanhs1 gozukmu~lerdir. istanbul'da Mustafa Kemal ve Ankara hukuinetinin du~Oncelerini net bir bi<;imde savunan bir gazetenin olmamas1, Yunus Nadi'nin istanbul'da Cumhuriyet gazetesini <;1kannasma neden olm~tur. Yunus Nadi Bey bu giri~imi M.Kemal'in onerisi ile ger<;ekle~tirmi~ tir. Cumhuriyet'in yay1m ile birlikte, bu gazete muhalefete sert bir bi<;imde kar~1 <;1km1~. yerine gore istiklal Mahkemesi savc1s1 gibi davranm1~ur. 2- Mecliste Muhalefet. Mustafa Kemal'in 6 Arahk 1922'de Halk F1rkas1 ad1yla bir parti kuracagm1 a<;1klamas1 kendi arkada~lan arasmda bile ~a~kmhkla kar~1land1. Ozellikle Ali Fuat (Cebesoy), Rauf Bey (Orbay), Kaz1m Karabekir vb. gibi ki~iler Gazi'nin ulusun birligini saglayacak"tarafs1z bir ba~kan gibi kalmasm1, bugOnOn s1k kullamlan deyimiyle "partilerusru" konumunu korumas1m istiyorlard1. Bu yondeki du~Oncelere kar~m. ikinci Buy11k Millet Meclisi'nin <;ah~malanna ba~lama smdan bir ay sonra 11 Eylul l 923'te Halk F1rkas1 resmen kurulinu~tur. Meclis i<;ersinde bir parti grubu olu~unca, bu grubun d1~mda b1rak1lanlann da bir muhalefet grubunu olu~turmalan dogald1. Ne var ki, boyle bir muhalefetin meydana gelmesini, M.Kemal kendisine kar~1 bir komplo olarak niteledi. Gazi bu dii~Oncesini ~oy le a<;1klamaktad1r: "Demek ki, yeni bir fuka kuracaklan soylenen Rauf ve Adnan Bey'ler, bir y1ldan beri tertip diizenlemi~ler, sonunda p~alarla anla~m1~lar, bu nedenle pa~alann once birer komutanhk almalanm saglam1~lar... Memleket i<;inde gizli kurulu~lar meydana getirme gorevini de ikinci Grup uyelerine vermi~ler, istanbul'da Vatan, Tanin, Tevhid-i Efkar, Son Telgraf ve Adana'da Toksoz gibi gazetelerle birle~mi~ler, hep birlikte taarruza ge<;mi~ler. " Aslmda boyle bir komplo du~Oncesine kanlmak miimkiin degildir. Omegin pa~alarla, Terakkiperverlerle birlikte hareket ettigi ileri siirulen Toksoz, pa~alara ve partilerine olan inan<;s1zhgm1 defalarca a<;1klam1~nr.
Muhalefet, miibad~le i~lerindeki aksamalanndan dolay1, imar ve iskan Bakanhg1'na yonelik bir gensoru dolayis1yla yap1lan goru~melerde iyice ortaya <;1kt1. istanbul'daki muhalifbasm da sesini yukseltti. Gazi'nin Nutuk'unda bile yeralan $U ba$hklar s1k s1k gorulmeye ba$land1: "Korukorune emre uymayan, ger<;egi goren ve soylemek isteyen ki~ileri susturmak i<;in her <;areye ba~vuru luyor." (Vatan) "Halk f1Tkas1'nm demokrat11g1 dudaklanndadu." (Tanin) "Demokrasiye dayanmad1k<;a Cumhuriyet olamaz." (Tanin) "Meclis'te hukilmetten yana olan mebuslar boyle onemli i~i giirulruye boginak eglencesini surdiirerek rle~ tirileri susturduk<;a ismet Pa~a hOkilmeti hi<; $iiphesiz giivenoyu alacakt1r. Fakat bu guvenoyunun ger<;ek niteligi, bir kO<;Ok sand1k i<;ine <;ok<;a say1da beyaz kagn anlm1~ olmasmdan ibaret olacakur." (Tevhid-i Efkar) Gensoru tart1~malannda Rauf Bey'in konu~mas1 <;ok elektrikli bir ortamda ge<;ti. Sozu s1k s1k kesildi. Rauf Bey: "Sianm1z, meslegimiz kayits1z ve ~arts1z ulusal egemenlik esas1d1r" dediginde, Yunus Nadi "Cumhuriyet" diye bag1rd1. Rauf Bey "Ulusal egemenligin tek toplanma yeri Biiyiik Millet Meclisi'dir" diye sozlerine devam edince, salondan "Cumhuriyet" sesleri yl1kseldi. Boylece Rauf Bey'in cumhuriyete kar~1 oldugu kamtlanmak isteniyordu. Rauf Bey sonra yapug1 konu~mada ~unla nn alum <;izdi : "Daha ne soyleyeyim. Sizde gizli defterler, .du~ilnce ler varsa, bizde yoktur. Rauf cumhuriyet<;i midir? Rauf, ulusal egemenligin kay1ts1z ~arts1z oldugu bir vatanm evlad1d1r ve Tilrkiyelidir." "... Benim i<;in halkm egemenligini kay1ts1z ve ~arts1z kullanacak olan bu cumhuriyetten ba~ka bir hilkilmet ~ekli yoktur. Rauf halifeci diyenler oldu. Degil halifeci ve sultanc1, bu makamm haklanm almak istidadmda bulunan her makamm kar~1smdayim." Konu~malannda Rauf Bey israrla "Hakimiyet bila kaydil ~art milletindir" ilkesini one silrerek bunu <;igneyecek her kim olursa olsun kar~1smdayim derken, iktidann keyfi hareketlerini ima etmekteydi. Bu taru~malar dan k1sa bir sure sonra Terakkiperver Cumhuriyet F1rkas1 kuruldu. Ba~kanhgma Kaz1m Karabekir, gene! sekreterligine A.Fuat (Cebesoy) pa~alar se<;ildi. Boylece 17 Kas1m l 924'te Cumhuriyet'in ilk i;ok partili ya~amma gei;ildi. Ne var ki, Halk Partisi'nin sertlik ve ceberrutluk yanhs1 unsurlan bu olu~umu ho$ kar~1lamad1lar. Nitekim Ba~vekil ismet Pa~a muhalif basm1 susturmaya yonelik s1k1yonetim ilanma kadar varan sert tedbirleri almak isteyince, F1rka grubunda geni~ bir destek bulmadt ve istifa etti. Yeni kabineyi firkanm 1hmh kanadmdan Fethi Bey kurdu. Fethi Bey'in kabinesine muhalefet de giivenoyu verdi. Boylece TBMM <;at1s1 alnnda ho~-
37
38
gon1lii bir iktidar-muhalefet ili?kisi dogmaya ba~lad1. Fethi Bey'in Konya Milletvekili Refik Bey'in "Ordu, Fethi Bey ile beraber olacaknr" demesi iizerine, siiyledigi ?U s6zler bugiin bile iinemini yitirmemi~tir: "Ordu, milletin ordusu, vatamn kahraman ve yiiksek koruyucusudur. Bu gorevi her zaman yapacakur. Parti ic;:inde, meclis ic;:inde degi?en hiikOmetlerin ?U ya da bu iiyesi ile beraber olacag1m soylemek ordunun gorevi d1?mda olan bir ?eyi orduya yiiklemektir. $iiphe yok ki Refik Bey bu sozleri yanh?hkla soylemi?tir. Diizeltilmesi gerekir." TBMM'de ortaya c;:1kan bu yumu?ak durum l 925'in ilk aylanna kadar siirdii. Fakat gerek Halk Firkas1 ic;:erisindeki sertlik yanhlan, gerekse Gazi'nin baz1 demec;: ve konu?malan yakm bir fmmanm habercisi say1labilir. Ara sei;:imlerde Bursa'da milletvekilligini kazanan muhalefet aday1 Nurettin Pa~a ' nm mazbatasmm TBMM'ce reddedilmesi, yinelenen sei;:imi tekrar Nurettin Pa~a'nm kazanmas1, partileraras1 gerginligi arturd1. Sertlik yanhs1 Recep Bey'in bakanhktan istifa ederek CHF genel sekreterligine getirilmesi, nihayet Toksoz gazetesinin kapanlmas1 fi.runanm ilk habercileri say1labilir. Ai;:1kc;:as1 . iilkede, ho?g6rii temeline dayanan, ki~inin temel hak ve ozgiirliiklerinin giivence alnnda oldugu demokratik bir yap1y1 toplumsal ilerlemenin engeli sayan dii?iincedeki ki?iler ag1r bas1yordu . 3- Solhareket: 1919-1925 doneminde sol hareket helirli bir olu?uma, etkinlige kavu?acag1 zaman bastmlrYJ.l?, ezilmi~tir. Naz1m Bey'in istiklal Mahkemesi'ne verilmesi, Mustafa Suphi ve arkada?lannm oldiiriilmesi iizerine, sol i;:evreler bag1ms1zhktan yana etkilerini ve i;:ah~ malanm istanbul'da siirdiirmii?lerdir. Bu i;:ah?malan l 923'teki tutuklamalara kar~m 1925 y1lma kadar siirmii?tiir. Bu donemdeki faaliyetler Ti(SF ve onun yaym orgam olan Aydmhk dergisi i;:evresinde yogunla?IDl?ttr. Bu dergide ve daha once de siiziinii ettigimiz, ancak aln say1 i;:1kabilen Vazife'deki yaz1lanyla ba?ta Dr. $efik Hiisnii, Sadrettin Celal olmak iizere biri;:ok yazar, dii~ii niir Tiirkiye'deki "ink1lap" iizerine, ozellikle "ne yap1lmas1 gerektigi" hakkmdaki dii?iincelerini, olu?turduklan modelleri sergilemi?lerdir. Omegin solun temel yakl3?1mlanm (bu donem ii;:in) ?6yle s1ralamam1z miimkiindiir: - inkilab1 yapan milliyeti;:i devrimcilerin yams1ra eski emperyalist emelleri besleyen (Pan Tiirkistler ve ittihati;:1lann bir boliimii kastedilmektedir) milliyeti;:iler vardir. Sol aydmlar ve parti, ilke itibanyla, milliyetc;:i devrimcilerin yanmda olacaknr. Hilafetin, saltanatm kald1nlmasmda ve bunlara benzer ilerici hareket ve kararlarda onlan destekleyecektir. - Kapitalist kalkmma modeller~ Tiirkiye'yi yeniden emperyalizmin kucagma atacakur. Her firsatta bu modellerin geni;: Tiirkiye gibi bir toplumda ragbet bulmamasma c;:ah?1lacak ve yetkililer, kamuoyu bu dogrultu-
da bilgilendirilecektir. Aydmhk grubunun, istanbul i?c;:ileri adma, izmir iktisat Kongresi ii;:in haz1rlad1klan rapor bu dogrultudad1r. - Demokrasi, 6zellikle sm1f temeline dayanan partilerin varhg1 savunulacaknr. Partilen1stii ya da tiim halkm temsil edildigi saviyla olu?turulan partiler (Halk F1rkas1 kastedilmekcedir) i;:ifti;:iler ve i?i;:iler gibi ezilen katmanlar ai;:1smdan bir yarar saglamaz. 0 halde Meclis'e i;:ifti;:ilerin, i?i;:ilerin partileri de girmelidir. - Dr. $efik Hiisnii'niin .Vazife'deki yaz1lannda belirtildigi gibi, Kafkas Cumhuriyetlerindeki model uygulanabilir. Bunu, o donemin sosyalist toplum deneyiminin sadece Sovyetler'le smirh olmasma da baglamak miimkiindiir. Begenelim, begenmeyelim ; o donemde sol, Tiirkiye'nin ilerlemesi, emperyalizmin k1skacmdan kurtulabilmesi ii;:in kendine ozgii modeller olu?turmu~tu . Tiirkiye i?i;:i sm1fm·m nicel olarak i;:ok kiii;:iik olmasma kar?m, 6zellikle istanbul'da i;:ok sava?kan ve hareketli oldugunu goriiyoruz. l 922'nin sonbahan ile Takrir-i Siikun'un kabulii arasmdaki donemde tramvay i~i;:ilerin den miirettiplere, gazete muhabirlerine, hatta ogretmenlere kadar grev yapuklanm, toplu direni~lerde bulunduklanm goriiyoruz. Aym ?ekilde, 1923 1 May1s'mm kutland1gm1 da belirtmemiz gerekir. · 1919-1925 bahan arasmdaki bu donem Tiirkiye'de demokrasinin filizlendigi, halkm, 6zellikle orgiitlii kesimlerin ayaklanmn iizerinde durmaya c;:ah?t1g1, basmdan TBMM'ye kadar demokratik davram?lann kok sald1gi bir donemdir. HO$GOR0S0ZL0K VE SiDDET
1- Ihmh yonetimden demir yumruga : Demokrasi filizlenirken ho?g6riisiizliik tohumlan da anlm1?t1. 1925 yilma girildiginde Tiirkiye'deki genel havay1 tammlamak istersek, "genel bir giivensizlik" deyimini rahathkla kullanabiliriz. Muhalefet iktidara, ozellikle CHF'nin sertlik yanhlanna giivenmiyordu. Ku~kusuz onlar da muhalefete giivenmemekteydi. Basm, bask1 altmda, istiklal Mahkemeleri'nin tehditi ii;:erisinde hiikOmete olan giivenini yitirmi?ti. iktidar ise basm1 yapmay1 planlad1g1 tiim ilerici hamlelerin kar?1smda goriiyordu. Bu giivensizlik ortamm1 daha da yaygmla?t1rrnam1z miimkiindiir. Ozellikle ilerlemeden yana goriinen(?) Halk Firkas1 yoneticileri, onlara destek olan basm ve diger c;:evreler biitiin meselelerin ancak bir "demir yumruk"la i;:oziilebilecegi inancmdayd1lar. Kendilerinin d1?mdakileri "miirteci" olarak nitelemekten de i;:ekinmiyorlard1. Demir yumrugu indirme fi.rsau $eyh Said isyam ile ortaya c;:1kn. Olay "Piran"da patlak verince, Fethi Bey hiikumeti Dogu bolgesinde s1kiyonetim ilan etti. Terakkiperver F1rka s1k1y6netim teklifine kar~1 i;:1kmad1. 24 $ubat 1925 tarihinde H1yanet-i Vataniye Kanunu'na "Dini ve din kurumlanm politik amai;:lara alet edenlerin, bu Birikim 41A<lUSTOS1989
amac;:la orgiit kuranlann da vatan haini sa)'llmasma" ili~足 kin bir hukiim konuldu. Bu da oybirligi ile kabul edildi. Bu arada Cumhuriyet gazetesinde Diyarbalm, Malatya ve Ergani'nin isyanc1lann eline gec;:tigi, valilerinin esir oldugu yolunda gerc;:ek d1~1 haberler yaymland1. TBMM'de bir soru iizerine, ic;:i$leri Bakam bu haberleri yalanlad1. Fakat CHF'nin $iddet yanhs1 grubu harekete gec;:mi$ti. istifa ettikten sonra Heybeliada'da istirahata c;:ekilmi~ olan ve Partinin Genel Ba~kan Vekilligini yiiriiten ismet Pa~a 20 Subat 1923 gunu aniden Ankara'ya dondu. CHF'nin $iddet yanhs1 grubu, isyana kar$1 daha sen bir politika giidulmesi yoh1nda FJrka grubunda bir gene! gorii~me ac;:n. Olay Fethi Bey'in giivenoyu almasmdan be~ gun sonra, 2 Mart l 92S'te meydana geldi. Sonuc;:ta Fethi Beye 60 oya kar$1hk 94 oyla guvensizlik belirtildi. Yeni hiikilmeti ismet Pa$a kurdu. Giivenoyu ald1gi. giin, te$ekkiir konu$masmm sonunda, "Yuksek meclisten, durum gere.gi, hemen bu gece gorii$illmesini isteyecegim bir kanun vard1r" dedi. Meclis B~kam da "Kanun $U anda geldi, Adalet Komisyonu'na veriyoruz" diyerek birle~ime on dakika ara verdi. ikinci birle~im ac;:1lmca komisyon raporunun geldigini ve tasany1 okutacagm1 bildirdi. Tasannm temel maddesi ~oyleydi: "Gericilige ve ayaklanmaya, memleketin sosyal duzeninin, huzurunun, siikilnunun, gilvenliginin ve asayi$inin bozulmasma sebep olacak biitiln kurulu$lan, k1$, kirtmalan, davram$lan ,;e ya)'lnlail, hilkilmet, Cumhurba~kam'nm ona)'l ile kendi ba$ma ve idari olarak yasaklayabilir." ... i$te ilnlii 'Takrir-i Sukiln" yasas1 budur. Yasanm anayasaya aykmhg1 ileri silriilduyse de, bu itiraz itibar gormedi. Yasanm gorii$illmesi s1rasmda one suriilen baz1 gorii$lere deginmek yerinde olacakur. Feridun Fikri (Dersim)- "Memleketin sosyal duzeni kavrammdan daha belirsiz, smm c;:izilmemi$ ne vard1r? Mustebit hukumetler sosyal duzen prensibi arkasmdan, yliriitme alanmda daima kendi isteklerini ileri siirmu~足 lerdir... Dunyada huzur ve siikiln deyimi kadar smm geni$ bir deyim yoktur. Keyfi idareye dayanan butiin hukilmetler, biitiin yanh~ i~lerini bu kap1dan ic;:eriye sokmu~lardJr. Bir de guvenlik kelimesi var. Bu kelimeyi hukilmetin eline vererek insanlann c;:abalanm, kurulu~, ki$k1rtmhk, bozgunculuk diye sm1rlamak dogru degildir. Oyle bir smJr ki, insanlann zihinlerinden gec;:enleri bile kapsamma koymak milmkiindur.. ." Kaz1m Karabekir Pa~a -"... Milletin dogal haklanm baski altma alacak i$lerden yana degiliz. Bu kanun kabul edilip uygulamrsa halk hakimiyeti kis1lm1~ olacakur. Milletvekillerinin sesleri bile amk bu kubbe alundan d1$anya c;:1kmayacaktir. Bu kanunu kabul etmek cumhuriyet tarihi ic;:in bir $Cref degildir. ismet Pa~a istiklal Mahkemeleri'ni 1slahat aleti say1yorlarsa pek c;:ok yamhyorlar." Rauf Bey (istanbul) -" ... Boyle bir ayaklanmadan otilrii
ulusal egemenlik ve cumhuriyetin )'lkilacag1m sanmak, yiirek zay1fhgmdan ba$ka bir $ey degildir. Gene;: ayaklanmas1 oldu diye cumhuriyetin ve ulusal egemenligin temeli olan anayasa bozulamaz." Kanunu Meclis'te hiikilmet adma, Mill! Savunma Bakam Recep Bey savunmu~tur . Tartl$malar sJrasmda bir kere daha soz alan Karabekir $UilU vurgulam1$tir: "Demek oluyor ki, bu kanunu ismet Pa~a'nm kuruntulan dogurmu~tur. Bizim ku$kumuz, boyle her istenilen $ekle sokulabilecek kanunlarla ve kuruntularla basma ve muhalefete bir i$ler yap1lmas1dJr. ismet Pa$a'ya 6zellikle $Unu bildiririm ki, yirminci yiizy1lda ku$ku ve kuruntularla millet yonetilemez." Tasan 22 red oyuna kar?I 122 oyla kabul edildikten soma, iki istiklal Mahkemesi'nin kurulmasma ili$kin hiikilmet tezkeresi sunuldu. Doguda kurulacak birinci istiklal Mahkemesi'nin idam kararlanmn Meclis ona)'lndan gec;:meden uygulanacag1 da belirtiliyordu. Bu da 23 red oyuna kar$1 biiyiik bir c;:ogunlukla kabul edildL BOylece Tiirkiye o giine kadar gormedigi bir $iddet donemine giriyordu. 2- Siddet... Siddet ve as1l darbe sola: Siddet ba$lam1$u amk. Tam anlam1yla bir devlet terorii egemendi her ~eye. Bunu "ihtilal-i Kebir"in devrimci terbriine benzetmek isteyenler, konu iizerinde biraz dii$iindiiklerinde yamld1klanm anlayacaklard1r. Hakimiyet-i Milliye gazetesinde Siirt Milletvekili Mahmut [Soydan] Bey'le Cumhuriyet gazetesinde Yunus Nadi Bey bu $iddeti desteklemede, hatta koriiklemede birbirleriyle yan$ ediyorlard1. 19 May1s 192S'te Samsun'da yapug1 bir konu~mada ismet Pa~a aynen ~oyle diyordu: "Biiyilk Millet Meclisi'nin kanunlanna kar$1 gelenler hemen cezalandmhrlar ve Millet Meclisi'n'in kanunlanndan yakalanm kurtaramazlar. Hilkilmet gec;:mi$teki suc;:lan izleyecek ve sahiplerini cezaland1racaknr." Ozetle yasalar ve ~iddet "makabline ~amil" olarak uygulamyordu. Her zaman oldugu gibi ilk hedefi solcular olu$turdu. Otuzu a$km ki$i tutukland1. istiklal Mahkemesi'ne verildi. Bunlar arasmda Sevket Silreyya ve Sadrettin Celal (yedi$er yil) gibi onde gelenler vard1. Bu arada Dr. Sefik Husnil, Naz1m Hikmet yurt d1$ma c;:1km1$lard1. Terakkiperver fJrkas1 ilzerindeki bask1lar arm. FJrkanm birc;:ok ~ubeleri basilarak evraklanna el konuldu. Muhalefet de $iddet politikasmm hedefleri arasma girmi$ti. Hakimiyet-i Milliye gazetesi yayinlad1gi. bir yaz1da durum ile ilgili olarak $Unlan one c;:1karnyordu: "Devrimimizi ya$atmak, bag1ms1zhg1mm korumak, d1~tan gelecek saldmlan kar$1lamak ic;:in guc;:lenmek zorunday1z. Yine unutmarnahy1z ki, politikada ac1ma yoktur. Kuvvet ve rnenfaat vard1r. Ve nihayet kuvvetin getirecegi sevgi ve sayg1 vardJr." Terakkiperver F1rka'nm baz1 $Ubelerinde yakaland1g1 ileri silriilen belgelere dayamlarak Ankara istiklal Mahkemesi: "irtica niteliginde yap1lan k1$kirtrnalar ve propagandalann dini ve din in kutsal kavramlanm politik
J9
isteklerine arac; yapngmm ispatlanm1~ olmas1 dolayis1yla Terakkiperver Cumhuriyet Firkas1'mn durum ve c;ah~ ma tam iizerinde hiikumetin dikkatinin c;ekilmesi ic;in savc1hga bildiri yaz1lmas1"na karar verdi... Bakanlar Kurulu da 3.6.1925 giinii "Vatanda~lann aldaulmaktan ve ki~k1rulmaktan korunmas1 gerekc;esiyle ve Takrir-i Siikun Kanunu geregince Terakkiperver Cumhuriyet Firkas1'nm biitiin merkez ve ~ubelerinin kapanlmasma" karar verdi ve karanm o gece yayinladi. 4 Haziran l 925'de demokrasinin vazgec;ilmez unsurlanndan biri tarihe kan~m1~ti.
Terakkiperver F1rka'mn kapaulmasmdan iic; giin sonra muhalif gazeteciler tutuklandi. Velid Ebiizziya, Sadri Ethem, Fevzi Liitfii, Ahmet Emin, ismail Mii~tak, Hiiseyin Cahit, Abdiilkadir Kemall:, Zekeriya (Sertel) Beyler Dogu istiklal Mahkemesi'ne, Elaz1g'a gonderildi. Bu mahkemenin safhalanna burada deginmeyecegiz. ;iuras1 ac;1kur ki, Tiirkiye susturulmu~tu . Konuyla ilgili olarak Ba~ vekil ismet Pa~a, Meclis'te, c;ok genel bir konu~ma yapu. Kaz1m Karabekir partisini savundu, irticaa kan~ma d1g1m soyledi... K1hc; Ali Bey oturdugu yerden "Belgeler var" diye bagmnca Meclis'te tartl~malar biiyiidii. Ba~ve_ kil, Terakkiperver Firka'ya yonelik suc;lamalan ne dogrulad1, ne de yalanlad1. K1hc; Ali Bey'in sata~mas1 ic;in, "Bize ait olmayan bir demecin reddedilmesine ya da yalanlanmasma biz kan~mayiz" dedi ... Ve hiikumetin politikas1 21 red oyuna kar~1 159 kabul oyu ile onaylandi. "Takrir-i Siikun" ve uygulamas1 bir donemi kapatn. Bu donemin siyasal tarihimiz ac;1smdan arzettigi onemi yillann getirdigi geli~melerin i~1gi alunda farkedebiliyoruz. SONU<;:
Cumhuriyet'in siyasal tarihinin kiic;iik bir prototipidir 1919-1925 donemi. Daha sonraki altm1~ be~ yil boyunca yinelenecek bir dizi deger yargis1 bu donemde iktidan ellerinde tutanlarca, bunlan arkalayan yayin organlannca olu~turulmu~tur. Bunlar arasmda ozellikle, "miiesses nizam" yani "kurulu diizen"in dokunulmazhgi yakla~1m1 dikkate deger.. . Ku~kusuz "miiesses nizam"m tamm1 ile temel ogelerinin belirlenmesi iktidarca yap1lm1~nr. 0 giinlerden bugiine ya~ayan, zaman zaman one c;1kart1lan ve tart1~masiz bic;imde kabul goren "miiesses
40
nizam"a bagh kavramlann onde gelenleri ~oyle s1ralanabilir: - "Miiesses nizam"1 ciddi olarak tartl~an her dii~iin ce, yasak kavramma girer. Ozellikle soldan gelen dii~iin celerin yazilmas1, yayinlanmas1, savunulmas1 "H1yanet-i Vataniye" ile e~deger bir suc;tur. - "Serbest Piyasa" kavram1 tart1~masiz bir bic;imde kabul edilen bir yakla~1md1r. Bu kavram1 irdeleyenler ya a~m solcu ya da bilim d1~1 konu~an ki~i bic;iminde suc;lamrlar. - "S1mf' sozciigii son donemde kullamlsa bile, "imtiyazs1z, sm1fs1z kayna~m1~ bir kitleyiz" tekerlemesi gene bilinc; altma i~lenmi~tir. Baz1 "balyoz"lu donemlerde yaygm bir anlaum haline gelmektedir. - "Demokrasi" ancak belli bir sec;kin kesime yasakh olmayan bir sozciik haline indirgenmi~tir. Genel bir demokrasi korkusu toplumsal ~uura yerle~tirilmi~tir. - Sol siirekli olarak baski alnnda tutulmu~tur. 'Takrir-i Siikun"dan soma solun orgiitlenme c;abas1 ic;erisinde oldugu l 945'te, l 960'h y1llarda ve sonralan ho~goriisiiz Tan, Balyoz Harekatlan ve nihayet 12 Eyliil ile "miiesses nizam" sola kar~1 korunmu~tur. - Demokrasimiz nefes darhg1 ic;erisinde, "Takrir-i Siikun"lann tehditi altmda ya~am1~ur. Tek parti doneminin, sozde demokrasinin varoldugu bu kanunun yaratug1 ortam benzerleri kerelerce ya~anm1~ur. - Tiirkiye'de siyasal, dii~iinsel ve orgiitsel ho~goriisiiz liik toplumun ana karakteri haline getirilmi~tir. Bu niteligin koklendigi tarih "Takrir-1 Siikun"un kabul edildigi tarihtir. - "Takrir-i Siikun" sadece yasa koyma ya da zor kullamm1 ile siirdiiriilmiiyor. Kamuoyu baskis1, sapunlm1~ bilinci de bu dogrultuda bir arac; roliinii ba~anyla oynuyor. Basm, radyo, TV vb. gibi ileti~im organlan toplumsal bilinci sapurmada, "miiesses nizam" kavramm1 kiic;iik bir sec;kinler grubunun istedigi dogrultuda kullanmada onciiliigii yap1yorlar. 1919-1925 donemi ve onun sonunu noktalayan 'Takrir-i Siikun" siyasal tarihimizin gelecege omek olan en ilginc; donemidir. Bu donemi inceleyerek demokrasimizdeki nefes darhgmm nedenlerini ve bunlan a~abilme nin yollanm bulabilecegiz.
S 0 S Y A L
Z M
T A R
Tlirkiye'deki i~c;i Bas1n1 WiLL KORD-RUWiSCH
H
N D E N
B E L G E L E R
Zeitungswissenschaft Monatsschrifc fur intcrnationale Zeitungsforschung llc r;iu si.:ci.:cbcn vo n
U n ivc n i c ;U ~ ·Prof.
Dr. K;i rl d ' E st cr, Dir c kror des
ln ~ t i 1uu
h ir
Zc ituni,: s forsch u n~ 1n dc r L' n i v cnitoH Mun c h c n und Dr. \\lahhcr Heid e, Ma nn.:iv cr
A~ag1da
deginecegim konulara dair bilgilerim, esas itibanyla bu olaylarm i<;inde bulunmu~ Tiirk dostlanmla yapt1g1m konu~ma ve yaz1~malara dayanmaktad1r. Bu nedenle sozkonusu bilgilerin gen;ekleri yans1tt1gmdan hareket edilebilir. (Yazar)
Bizde basm tarihi (alt~malannm gorece yeni bir ugra~1 alam olmasma ka1?1hk, Bat1'da ;_, .. :,,n gei;mi~i hayli eskilere dayamyor. 0 kadar ki, altm~ kiisur y1l once Berlin 'de sadece gazetecilik ara~tirmalan ii;in bilimsel bir dergi yayimlanmaktayd1 (ayhk Zeitungswissenschaft). ~imdiye dek, ancak yabann kaynaklarda kendisine yapilan gondermeleri bir (e~it k1skani;hkla gorebildigim, Kord-Ruwisch 'in 1926'da yazd1g1 Turk Sol Basm1 iistiine incelemesini dilimize kazandirtm~ olmaktan mutluyum. Bu makale dikkatle okununca, ilgini; bilgi ve yarg1lar verdigi farkedilecektir; omegin, 1919 Berlin Kurtulu$ 'Wtu (tkartan Turk geni;lerinin Alman Bagllns1z Sosyal Demokratlannm i;izgisini benimsedikleri! Yaz1da amlan I$tirak, Kurtulu$ (Berlin). Yeni Dunya ve Geni;ler (Sovyetler Birligi), Yeni Dunya ve i$<;i (Eski~ehir), Emek ve Yeni Hayat (Ankara), Kurtulu$, Aydmhk, Zindrbend Geni;lik, Haber, Vazife, Orak ve <;ekii;, YoldG$ (Bursa), Geni; Komunist adh gazete ve dergilerden, ~imdi ye dek yalmzca M.Suphi'nin Geni;ler'iyle (?) Eski$ehir i$<;i'sini bulamad1m. Otekileri bu sayfalarda zaman zaman Mete Tun<;:ay
Tiirk i~c;:i hareketinin tarihi pek eskilere dayanmamaktad1r. Ger<;:i giiniimiizden c;:eyrek as1'r once dahi bir i~c;:i sm1fmm varhgmdan soz edilebilir, ancak bu i~c;:i sm1finm ic;:inde, sosyalist amac;:lan ya da bilinc;:li olarak i~c;:i sm1fmm c;:1karlan dogrultusundaki amac;:lan gerc;:ekle~ tirmeye yonelik c;:evrelerin olu~mas1 , en fazla on senelik bir gec;:mi~e sahiptir. Dunya Sava~1'nm bitmesinden sorira, sava~m sonucunun yol ac;:ug1 sosyal c;:alkantinm da etkisiyle bu giri~imlerden resmi bir i~<;:i hareketi olu~ tu ve bu i~c;:i hareketi bildiriler ve basm organlan arac1~ hg1yla kamuoyunun gorii~um1 devrimci bir ideoloji dogrultusunda etkilemeyi denedi. Padi~ah II. Abdiilhamit'in istibdaum }'lkmaya yonelik burjuva kokenli 1908 Gene;: Turk Devrimi'nin de i~c;:i c;:evrelerinde ajitasyona yo! ac;:ugm1 belinmek gerekir. Bunun sonucunda, yalmzca, biiyukc;:e kentlerde sendika benzeri kurulu~lar olu~tu, ancak bu kurulu~larda politik hedefler tamamen arka plana itilmi?ti. Bu a~amada y~,,yfnlanan haftahk i?tirak gazetesi -pek onemli olmasa da- bir rol oynam1~ ur. Gazeteyi ya}'lnlayanlar, Hilmi admdaki sab1k bir giivenlik ajam ile gene;: bir edebiyat<;:1 olan Baha Tevfik idi. i~tirak, sosyalist oldugunu ileri siirmekle birlikte, sadece (ittihac ve) Terakki Panisi'ne kar?1 yiiriittugii olduk-
4J
c;:a kaba muhalefet dolay1s1yla dikkatleri c;:ekebildi. DI? g6riinu?u itibanyla ilkeldi. ic;:indeki yaz1lar da zaman zaman hayalperestlik boyutlanna ula?1yordu. Gazete zaten ancak iki ay yaymlanabildi. Muhalif gazeteci Ahmed Samim'in olduriilmesi uzerine yaymlad1g1 nefret dolu bir yaz1 yuzunden yaym1 yasakland1. 1908 yilmdan l 918'e, Dunya Sava?1'nm bitimini; kadar, Turkiye'de herhangi bir sosyalist ya da komunist yayma rastlanmaz. bu ony1l, c;:e?itli sava?larla dolu, hukumetin neredeyse diktatorce bir ic;: politika uygulad1g1 bir donemdir. Her turlu politik muhalefet giri?imi daha filizlenmeden bastmlmakta ve bu i?e kalki?anlar Kuc;:uk Asya'nm kuc;:uk koylerine suriilmekteydi. Mondros Mutarekesi imzalamr imzalanmaz, esas itibanyla varhgm1 surdurmekte olan i!?c;:i hareketi ic;:inde hummah bir c;:ah!?ma ba?lad1. Resmi bir i?c;:i partisinin 6rgutlenmesi ve bu partinin amac;:lanm duyurabilecegi bildiri ve yaym organlanm mumkun k1lacak kaynaklann bulunmas1 yolunda c;:ah;;1ld1. Turkiye'de orgutlenmi;; sosyalist bir i;;c;:i hareketinin yaraulmas1 giri;;imlerinin uc;: c;:1k1;; noktas1 vard1 : YurtdI?I, Anadolu ve istanbul. YURTDI~I
42
Bir Turk i?c;:i partisi kurmak yolundaki yogun c;:abalann sava?tan soma ilk baglamda Turkiye d1!?mda ya;;ayan Turklerden kaynaklanm1;; olmas1, garip fakat aym zamanda ta~ii bir geli;;meydi. Bu gerc;:egin ya;;and1g1 iki ulke vard1: Almanya ve Rusya. Turk hukumeti, maden i?letmelerinde, cephane fabrikalannda ve teknik okullannda meslek egitimi gormeleri ic;:in <;ok say1da gene;: Turk i;;c;:isini Dunya Sava;;1'nm son y1llannda Almanya'ya gondermi;;ti. Almanya'da 1918'in sonunda ortaya c;:1kan devrim kavgalannm bu gene;: insanlan etkilememesi beklenemezdi. Nitekim bu ki?iler yilksekokul ogrencisi birkac;: Turk ile birlikte politik bir dernek kurdular ve ic;:inde bulunduklan co;;kunun etkisiyle bu-demege "Turkiye Sosyalist i;;c;:i ve <;:iftc;:i Partisi" adm1 verdiler. Aynca vakit kaybetmeden, Alman Bag1ms1z Sosyal Demokrasisi'nin teorilerini benimseyen Kurtulu;; admda bir sosyalist dergi yaymlamaya ba?lad1lar. iki gene;: ve olaganustil yetenekli aydm, bu derginin ba?ml c;:ekiyordu: Ressam Nam1k ismail ve yazar Lem'i Nihad. Derginin ilk iki say1s1 l 9 l 9'un ba;;mda c;:1kabildi. Ancak hemen bunun ardmdan yeni Turk hukumetinin bir emriyle, egitim amac1yla Almanya'da bulunan toplam bin kadar Turkun tamammm Turkiye'ye donmesi istendi. Berlin'de kurulan partinin ileri gelen baz1 uyeleri de, bunlarla birlikte Almanya1y1 terketti. Bu partililer, a?ag1da da deginecegimiz gibi, Berlin'de ba?lad1klan c;:ah?mayi istanbul'da surdurduler. Hemen hemen aym zamanlarda, Rusya'da c;:ogu sava;; tutsag1 olarak bulunan Turkler arasmda da sosyalist bir hareket ba?g6sterdi. 191 7 Ekim'indeki Bol?evik Devrimi bunlan tutsak tutulduklan toplama kamplanndan
kurtard1 ve boylelikle bu Turkler zamanla Bol?evik ideolojinin etkisi aluna girdiler. Sec;:kin Turk politikac1s1 Mustafa Suphi, evvelce ittihat ve Terakki partisinin en amans1z kar;;1tlanndan biriyken, Rusya'da Bol;;evist sistemin ileri gelenleriyle surdiirdugu ki;;isel ili;;kilerin de etkisiyle, en ba?ta gelen gorevini Turkiye'de bir komiinist partisini 6rgutlemek olarak g6ren bir komunist oldu. Mustafa Suphi buyiik bir enerji ve yetenekle i;;e giri;;ti ve k1sa surede Rusya'da ya;;ayan Turklerden olu;;an hatm say1hr bir yanda;; grubunu etrafma toplad1. Turkiye'de bir etki alam yaratmak isteyen Mustafa Suphi, merkez karargahm1 bu amac;:la Kmm'dan Azerbaycan'a ta;;1d1. Temmuz 1920'de, bu arada istanbul'da olU?turulmu? sosyalist grubun kendini destekledigi guvencesini veren Ethem Nejat ve Hakk1 Hilmi isimli iki politikac1 da Mustafa Suphi'ye iltihak ederek bir ortak hareket komitesi olu;;turdular. Bu grup oncelikle politika baglammdaki c;:ali;;malarla ilgilendiginden, yaz1h propagandaya pek aguhk vermedi. Yalmzca on kadar, c;:ogunlukla Rusc;:a'dan c;:evrilmi~ ajitasyon kitab1yla Yeni Diinya admda bir gazete ve Genc;:ler admda bir genc;:lik dergisi yaymlad1. Yeni Dunya yalmzca oniki sayi kadar c;:ikabildi.1 Anadolu'da Yunanhlar'a kar;;1 sava;;makta olan Kemal Pa!?a, Mustafa Suphi'nin yanda!?iannm Turkiye'ye geri donmesine izin verdi. Orgutiln 15 kadar ilyesi Turkiye topraklanna henilz ayak basmI!?tI ki, kendini "Kemalist" olarak niteleyen serseri bir c;:ete tarafmdan katledildi. Mustafa Suphi'nin kurdugu partiden artakalanlar _d aha sonra bir sure Eski~ehir'de amac;:lan dogrultusunda c;:ah!?malanm surdurduler. Ancak yerine oturmu? ve kendi ic;:inde birlikli bir y6netici kadronun bulunmamas1 yilzilnden bu grup birkac;: ay ic;:inde dag1ld1. ANADOLU
l 918'de, istanbul Mondros Mutarekesi hukumleri dogrultusunda itilafDevletleri'nin birle;;ik kuvvetleri tarafmdan i!?gal edildiginde, bin;:ok Turk, kenti bo!?altarak Kiic;:uk Asya'ya gec;:mi;;ti. Bunlann bir k1sm1 ki;;isel giivenliklerini saglamak ic;:in bu yolu sec;:erken, bir k1sm1 da o sualarda gizlice olu?makta olan Kemalist harekete kaulmak istedikleri ic;:in Kuc;:ilk Asya'ya gitmi?ti. istan. bul'dan Anadolu'ya giden politik ;;ahsiyetler arasmda birka~ i?c;:i lideri de bulunmaktayd1 ve bunlar Anadolu'da hemen geni? c;:aph bir politik propaganda c;:ah?masrn1 ba;;lamlar. Once Eski;;ehir'de, Anadolu'nun ilk i;;c;:i gazetesi i;;c;:i yaymland1. i;;c;:i oldukc;:a uzun omurlu oldu ve l 919'dan 1921 'e kadar bir engellemeye ugramadan proleter-devrimci c;:izgide propaganda i;;levini surdurdii. 1
Yeni Dunya'mn ilk serisi, BakO'da 19 say1 o;1km1~ur. Daha onceki Moskova, Akmescit ve Ta~kent say1lanyla birlikte, toplam1 67'ye ula~maktad1r. 6kz. Tarih ve Toplum, Sayi 59, Kas1m 1988, s.6-7. (Mete Tuno;ay) Birikim 41AGUSTOS1989
ikinci bir komiinist yaym orgam olan Yeni Diinya da Eski~ehir' de c;:1k1yordu. Yeni Diinya l 920'de, evvelce Azerbaycan'da Mustafa Suphi'nin yanda~lannca c;:1kanlan aym isimli haftahk gazetenin devam1 olarak, Rusya'dan donen ve Rusya Komiinist Partisi ile s1k1 ili~ki ler ic;:inde bulunan komiinistlerce yaymlanmaktayd1. Hemen hemen aym s1ralarda eski valilerden Naz1m ve baytar [Salih] Haooglu liderligindeki bir grup politikac1, iilkenin tamammdaki dagm1k i~c;:i hareketinin birle~ik orgam olarak Ankara'da "Komiinist [i~tirakiyun] Halk Partisi"ni kurdu. Yeni kurulan parti hemen 6nemli bir ba~an elde etti ve ilk sec;:imlerde yakla~1k 20 milletvekili c;:1kararak Ankara'daki Biiyiik Millet Meclisi'ne yollad1. 2 1921 y1h ba~mda, partinin merkez orgam olarak Emek ad1yla bir gazete yaymlanmaya ba~land1. Fakat ne parti ne de partinin yaym orgam uzun 6miirlii olabildi. Tam o siralarda bir talihsizlik eseri olarak, gaynnizami bir C::erkez siivari birliginin, komiinistlere duydugu sempati herkesc;:e bilinen Ethem adh kumandam inonu Sava~1' nda Kemal Pa~a')'l ic;:inde bulundugu guc;: ko~ullarda tek ba~ma b1rakarak askerleriyle birlikte Yunan Ordusu'nun saflanna gec;:ti. Yeni kurulmu~ olan komiinist parti, Anadolu Hiikilmeti tarafmdan bu skandala kan~m1~ olmakla suc;:land1 ve kapanld1. Parti liderleri 6zel mahkemeler 6nune c;:1karularak uzun sureli kiirek hapsi cezalanna c;:arptmld1lar. 0 zamana kadar ancak iic;: ya da don say1s1 yaymlanabilmi~ olan Emek gazetesi de kapanld1. 3 Bu olaylann uzerinden heniiz k1sa bir sure gec;:mi~ti ki, Kemalist hukumet, d1~ politikayla ilgili birtak1m hesaplar nedeniyle mahkum edilmi? komiinist liderleri affetmek ve bul}lann politik faaliyetlerine yeniden ba~la yabilmelerine izin vermek zorund:> kald1. Affedilen komiinist liderlerin yapng1 ilk i~, yeniden kurulan partinin Oc;:uncii Entemasyonal'e kanlmas1m saglamak ve merkez orgam olarak yeni bir haftahk gazete yaymlamak oldu. Yeni Hayat ad1yla yaymlanan bu haftahk yeni gazete partinin yeni ilkeleri geregince Oc;:uncu Enternasyonal'in prensipleri dogrultusunda bir c;:izgi takip etmekteydi. Gazete, ortalama bin adetlik tiraja ula?tL Kemal Pa?a'nm Kurtulu? Ordusu'nun 1922 yazmda Yunan Ordusu'na kar?I bitirici darbeyi vurmak ic;:in haz1rland1g1 s1rada, cephane fabrikalannda ve demiryolu i~letmelerinde c;:ah$an i$c;:ilere yonelik komunist propagandanm etkisi, Rauf Bey kabinesinin gozunde giinden gune daha tehlikeli olmaya ba?lam1?t1. Hukumet bu nedenle once, toplanmas1 evvelce kararla?nnlm1? olan parti kongresini yasaklad1, daha sonra da bu kongrenin Sovyet Elc;:iligi'nin iilke-d1?1 konumundaki binasmda toplanmas1m gerekc;:e gostererek partiyi ikinci kez kapam. Parti yoneticileri tutukland1 ve Yeni Hayat kapanld1. Yeni Hayat toplam 26 sa)'l c;:1kabildi. Bu 26 sa)'l, Turk i$c;:i hareketinin teorik ve psikolojik geli?me sureciyle ilgili son derece 6nemli dokumanlar olma niteligini daima koruyacakttr.
iSTANBUL
Turk i~ c;: i hareketi ve bu harekete ait basm organlanmn ortaya c;:1k1~ siirecinin en ilginc;: ve geli~mi~ oldugu yer, Avrupa'nm biiyuk ~ehirlerinde goriildiigu anlamda proleter y1gmlann varoldugu istanbul kentidir. Evvelce Berlin'de "Turkiye Sosyalist h;c;:i ve C::iftc;:i Partisi" ile Kurtulu? dergisini kurmu~ olan c;:evre, Almanya'da ba~latt1g1 c;:ah~malanm istanbul'da da siirdiirdii. ·Bu c;:ah~malar, son derece geni~ kiiltiirlu bir sosyal teorisyen olan Dr. ~efik Hiisnii'niin katk1s1yla onemli olc;:iide desteklendi. Kurtulu? dergisinin ya)'lnm1 siirdiirme c;:abalan 1919 Eyliil'unden 1920 Mart'ma kadar devam etti ve bu sure ic;:inde derginin ancak 6 sa)'ISI yaymlanabildi. 4 1920 ilkbahannda istanbul'un i~gali ingiliz ve Frans1z askerf makamlan tarafmdan daha hissedilir hale getirildi ve kukla istanbul Hiikumeti artan bask1 kar~1smda parti 6rgutunii ve dergisirii yasaklad1. Kurtulu~ , yaymland1g1 6 ay boyunca istanbul'daki i~c;:i yigmlan uzerinde hie;: de az1msanamayacak derecede etkili olmu~tu . A~am ve Vatan gibi 6nde gelen burjuva gazeteleri, tabii olumsuz yonde ve polemik <liizeyinde kalmak ~art1yla da olsa, bu komiinist yaym organmm gorii~lerinden aynnt1h olarak bahsettiler. 0 s1ralarda Celal Nuri tarafmdan istanbul'da yayinlanmakta olan 1hmh sosyalist c;:izgideki ileri gazetesi de siitunlanm gene;: komiinist yazarlara ac;:arak, bunlann burjuva basmda kendilerine yoneltilen sald1nlara kar~1 kendilerini savunmalanna olanak vermekteydi. Komiinistler bu olanaktan baz1lan miikemmel olarak nitelendirilebilecek bir dizi makale ya)'lnlayarak yararland1lar. Bu makalelerin yazarlan arasmda ozellikle Dr. ~efik Hiisnu, Sadri Celal, Nam1k ismail, Ali Cevdet, E.Nejat, M.Vehbi dikkati c;:ekmekteydi. Bu yogun propaganda c;:ah~malan, herhangi bir engellemeye ugramaks1zm, yukanda belirtildigi gibi istanbul'un i~gal halinin s1k1la~tmlmas1 sonucunda parti ve partinin yaym orgam yasaklanana kadar, birkac;: ay muddetle surduriildii. Oysa komunist liderler, kamuoyu gorii~uniin olu~ma smdaki hatm sa)'lhr boyutlara ula~m1~ bulunan etkilerinin ellerinden almmas1m onlemeye kararhyd1lar. Dergiye koyulan yasaklama karanm delerek, komiinist egilimlerin savunuculugunu -ustii kapah olarak da olsa- yapan Aydmhk admdaki yeni bir dergiyi 1921 Haziran'mdan itibaren ya)'lnlamaya ba?lad1lar. D1~ goriiniimu itibanyla Paris'te yaymlanan pasifist egilimli Clarte dergisine benzetilmi~ oldugundan itilaf Devletleri birle~ik i~gal kuvvetlerinin sansur makamlannda, Aydmhk'm sadece bir edebiyat ve ahlak dergisi oldugu sams1 uyanm1~t1. Ancak altmc1 say1da derginin komunist karakteri ~upheye yer b1rakmayacak ~ekilde ortaya c;:1ktI ve k1sa 2 3
i
Dogru degil! (M.T.) Emek 6 sayi 1;:1km1~ur. Bkz. Conk, Sayi l , Arahk 1988, s.22-23. (M.T.) 6 de~l. 5 sayi. Bkz. Kurtulu~. Anadolu Yay., 1975. (M.T.)
43
bir siire ic;:inde popiiler olan bu dergi de sansiiriin kurbam oldu . Sadrettin Celal ve Dr. ~efik Hiisnii soru;;turma yarg1cmm kar;;1sma c;:1kanld1lar, fakat bir cezaya c;:arpunlmadilar. Gene;: komiinistler tekrarlan an bu yasaklamalar nedeniyle cesaretlerini kaybetmediler ve Aydmhk'm yasaklanmasmdan soma Zincirbend Genc;:lik admda kiic;:iik bir dergiyi illegal olarak yaymlad1lar ve bu dergi istanbul'daki i;;c;:iler iizerindeki s1k1 gozetime ragm en oldukc;:a geni;; bir c;:evreye ula;;abildi. Sansiir makamlan, Mayis l 922'den itibaren Aydmhk'm yeniden yaymlanmasma izin verdi . Dergi bu tarihten Mart l 92S'e kadar herhangi bir e nge ll e m~ yl e kar;;1la;;madan "i;;c;:i sm1fmm resmi yaym orgam" olarak yay1mm siirdiirdii. Derginin yeniden yay1na ba;;lamasmdan sonraki ilk say1s1 sadece 750 adet bas1ld1. K1sa bir miiddet soma ise dergiyi 2000 adet ya da daha fazla say1da basmak gerekti ; Tiirkiye'deki dergilerin tiraj1 gozoniine almd1gmda hie;: de kii c;:iimsenemeyecek bir say1. Okurlann takriben yiizd e seksenini i ~c;iler, geri kalamm ise yiiksekokul ogrencileri , aydmlar ve burjuva c;:evreleri olu;;turuyordu. Derginin daglllm alam istanbul'un d1;;mda izmir, Ankara, Eski;;ehir ve Edirne'yi de kaps1yordu. Dr. ~efik Hiisnii'niin etrafmda toplanan ve k1sa bir siire ic;:inde Tiirkiye'nin tiimiindeki komiinist hareketin merkezi haline gelen bu c;:evre, sozkonusu derginin d1;;mda, komiinizmin devrimci teorilerinin en basit ;;ekline indirgenerek Tiirk i;;c;:ilerinin kavrayabilecegi halde sunuldugu ajitasyon kitapc;:1klanndan olu;;an bir seriyi de "Aydmhk Kiitiiphanesi" ad1 altmda yayinlamaktayd1. Bu kitapc;:1klar, Aydmhk dergisinin kendisinin ve yukanda sozii edilen Ankara bask1s1 miikemmel bir haftahk der. gi olan Yeni Hayat'm yam s1ra, Tiirk i;;c;:i hareketinin geli;;im tarihini belgeJeyen 6nemJi dokiimanlardH. Dr. ~e fik Hiisnii ve yanda;;lan, politik fikirlerini yayabilmek yolundaki c;:ah ~ malanm sadece haftahk dergiler ve bro;;iirler yaymlamakla sm1rlanq1rmak istemiyorlard1. Ba;;mdan beri bu c;:evreni'n amac1, giinliik bir gazete yaymlayarak propagandalanm daha etkili bir hale getirm ekti . Bu yondeki ilk deneme, Ekim l 923'teki bir miirettipler (matbaa i;;c;:ileri) grevinden yararlanarak ger-
c;:ekle;;tirildi. Bu grev s1rasmda istanbul'da hic;:bir gazetenin bas1lamarnasmdan yararlanarak, giinde iki defa yaymlanan komiinist egilirnli bir gec;:ici gazete c;:1kartnlar. Haber admdaki bu gazete, i;;c;:ilerden yana tav1r almas1yla, onbe;; giin siiren grevin i;;c;:ilerin zaferiyle sonuc;:lanmasma one mli olc;:iide katk1da bulundu. ilk giinliik gazete deneylerinin ba;;ansmdan cesaret alan Aydmhk c;:evresi, siirekli olarak c;:1kacak korniinist bir gazete yaymlamay1 kararla;;nrd1. Oysa bu iik denemede kazamlan ba;;an , ;;artlann getirdigi ve miicadele edilmeden kazamlm1;; bir ba;;an idi ve Vazife ad1 verilen yeni ve siirekli giinliik gazete, parasal olanaklann yetersizligi nedeniyle sadece iic;: ay kadar yaym hayatm1 siirdiirebildi. Gazetenin batmasmdan soma birkac;: ay miiddetle Aye dmhk dergisi ile birlikte dagltllan ozel bir politik ek yayinland1, bu ek de yerini l 924'iin sonundan itibaren haftahk Orak <;:ekic;: dergisine b1raku. Aydmhk'a oranla daha az bilimsel bir havadaki bu yeni dergi, geni;; yigmlar ic;:in ajitasyon orgam gorevi yapacak bir yayinda aranmas1 gereken ;;artlan daha iyi yerine getirmekteydi, i;;c;:iler ve yiiksekokul ogrencileri arasmda biiyiik bir yaygmhga ula;;arak tiim komiinist hareketin merkezI bir yonetim altmda birle;;mesi yolunda onemli bir i;;levi yerine getirdi. Kiirt isyanlan n edeniyle varhgm1 tehdit altmda goren devlet ic;:in, devrimci i;;c;:i hareketinin 1925 y1lmm ilkbahannda gosterdigi kuvvetlenme egilimi ciddi bir tehlike ikaz1yd1. Bu nedenle Bakanlar Kurulu, parlamentonun kendisine verdigi olaganiistii hal yetkilerine dayanarak 5 Mart 1925'te Aydmhk ve Orak <;:ekic;: dergilerinin yaymlanmalanm yasaklad1. Yasaklama karan iizerine Aydmhk'm yerini doldurmas1 ic;:in derhal Bursa'da yayimna ba;;lanan Yolda;; gazetesi de yasakland1 ve "Aydmhk Kitabevi" ile komiinist kurulu;;lann biirolan kapauld1, bunlann yoneticileri Anadolu'da kiirek cezalanna c;:arptmld1. Halen 6zgiir olan ve bir k1sm1 yund1;;mda ya;;ayan baz1 komiinist politikaolar ;;u anda yeniden Gene;: Komiinist 路admda illegal bir dergi c;:1kartmaktalar ve yeni bir resmI bilimsel-Marksist dergi yaymlamay1 planhyorlar.
44 Birikim 4 / AGUSTOS 1989
K
T
A
p
E
E
L
Kemalizmi yeniden dii~iinmek: Solidarizm, korporatizm ve demokrasi LEVENT KOKER
R
s
men, "ilerici aydmlar" ve "geri(ci) toplum" znhgma dayan dmlm1~t1r. Bu t;:er<;:eve it;:inde, Amerikan sosyolojisinin iiriinii olan " modemle ~me kuram1"ndan hareket edenlerle 1 pozitivistle~tirilmi~ , tek-t;:izgili, teleolojik bir ortodoks Marksist tarih felsefesinden yola <;:1kanlann 2 Kemalizmin "ilericiligi" iizerinde anla~m1~ olduklan gozlenmektedir. 3 1
2
Cumhuriyet'in kurulusonra, "Atatiirk ink1laplan" ile koklii bir degi~im 路 路ya~ayan Tiirkiye toplumunda, "inkilaplar"m pratigi ile bu pratigi onceleyen ve me~rula~nran "ideoloji"nin (Kemalizm'in) niteligi, farkh tarihi baglamlarda, farkh teorik temeller iizerinde taru~1lm1~颅 nr. Bu taru~malar it;:inde, Kemalizm'in "ilerici", "modemle~tirici ", "demokrasiileli1?im Yay1nlan, istanbul , ye yonelik" bir ideolojinin 1989, 147 sayfa genel ozelliklerini ta~1d1g1 , dogrulugu neredeyse kesin ve hatta a priori olarak benimsenen bir yargi olmu~tur. Bu yargiya ula~1lmasm1 saglayan teorik t;:er<;:eveler de, aralanndaki farkhhklara rag-
T
~undan
3
Bununla, Kemalizmi , "vesayet" kavram1yla temelle nd iri lmi~ bir c;:erc;:evede yorumlayan lan kastediyorum . Daha c;:ok "akade mik" c;:evrelerde i~l en mi~ bu yoru m tarzmm 6mekleri ic;: in bkz. Ergut'I Ozbudun, "Atatiirkc;:ii Dii~iince Sisteminin Demokrasiye Yonelik Niteligi", Hacettepe Universitesi Edebiyat FakUltesi Dergisi, Cilt IV, Say1 I (1986), s.165-172; Suna Kili, Atatiirk Devrimi, Bir C::agda?la?ma Modeli (Ankara: Tiirkiye i~ Bankasi Kiiltiir Yaymlan , 1983); Emre Kongar, Atatiirk ve Devrim Kuramlan (Ankara: Tiirkiye i$ Bankasi Kiiltiir Yaymlan, 1981). Kemalist Cumhuriyet'i, "kapitalizm-6ncesi toplumsal fonnasyonun kapitalizmin geli~mesinin 6nCme diktigi engelleri yikarak bir burjuva toplum ve devletinin temellerini" atma yonunde Osmanh gec;:mi$inden radikal ve ileri bir kopu$U gerc;:ekle$tinni$ bic;:imde yorumlamaktan s6z ediyorum (Sungur Savran, "Osmanh'dan Cumhuriyete : Tiirkiye'de Burjuva Devrimi Sorunu", Onbirinci Tez Kitap Dizisi, Sayi 1, Kas1m 1985, s.179-80 ve tamam1). Burada aynnulanna girememekle birlikte, bu yorum ile benzerlerinin, 6zellikle metateorik ilkeler diizeyinde, modernle~me kurammm geleneksel ve modern toplumlar arasmda kurmu$ oldugu kaJ?Ithk ve ikincinin birinciye gore ileriyi temsil ettigi , birinciden ikinciye, daha c;:ok "aydmlar"m 6nciiliigiinde ve geleneksellikten kcipu$ niteligindeki bir "devrim"le gec;:ilecegi fikriyle biiyiik bir benzerlik ic;:inde oldugunu s6ylemek istiyorum. Modernle$me literatiiriiniin temelini o lu~turan "geleneksel" ve "modern" s6zciiklerinin "pre-kapitalist" ve "kapitalist" olarak degi~颅 tirilerek okunmast bu benzerlik hakkmda fikir verecektir. iki ya kla~1mm en 6nemli fark1, birincinin "modern toplum" ad1 altmda, mevcut bir toplumsal-siyasal_orgiitlenme tarzm1 , diyelim 1950'lerin sonlanndaki ABD toplumunu tarihin nihai evresi ve ideal (tiim diger toplumlann ula$malan gereken) bir toplum olarak kabul edip sunmasma kar~1hk ikincinin bu toplumsal-siyasal 6rgiitlenme tarztm kapitalist (ve dolay1s1yla burjuvademokratik) olarak pre-kapitalist tarzlardan "ileri" ama tarihin
45
Taha Parla'nm Ziya Gokalp, Kemalizm ve Tiirkiye'de Korporatizm ba$hkh incelemesi,'\ bu baglamda ele almd1gmda, i.izerinde onemle durulmay1 gerektiren savlar i<;:ermektedir. Parla'mn "Haziran l 980'de Columbia Onivcrsitesi Siyasal Bilimler Fakiiltesi'nce doktora tezi olarak kabul edilmi$ ve Ocak l 985'te de Hollanda'nm Brill Yaymevi'nce ingilizce olarak bas1lm1$ olan " (s 7) 5 bu onemli incelemesi, esas olarak Ziya Gokalp'in toplum ve siyaset felsefesini ve bu "felsefe"nin Cumhuriyet Ti.irkiye'si iizerindeki etkilerini irdelemektedir. Bu irdeleme, bir yandan Ziya Gokalp'in yazd1klannm biiti.ini.i ic;:inde -yazara gore- "zaten varolan" (s.117) dii$i.ince sisteminin yeniden kurulmas1 amacma yonelirken, diger yandan路 da, Gokalp di.i$iincesinin Kemalizm ve dolay1s1yla Cumhuriyet Tiirkiye'sinin siyasal ideolojileri iizerindeki etkilerinin c;:oziimlenmesine uzanmaktad1r. Burada, Taha Parla'mn Gokalp dii$i.incesini inceleyi$ tarzm1 ve yapt1g1 yorumlari ele almak yerine, yazann Gokalp dii$iincesiyle Kemalizm arasmda kurdugu baglanulan ve bu baglanular arac1hg1yla Kemalizm konusunda ileri siirdi.igii savlan degerlendirmeyi amac;:hyorum . Bu amac1 gerc;:ekle$tirebilmek ic;:in de, once, Parla'nm yap1tmda yer alan temel savlan, saptayabildigim kadanyla, genelden 6zele dogru Siralamakla i$C ba$\amak istiyorum. KiTABIN TEMEL SAVLARI
46
1. Korporatizm, "toplumu, Atatiirk'iin deyi$iyle birbirlerinin 'laz1m1 ve melzumu' olan, birbirlerini uyum ic;:inde tamamlayan organlardan (meslek 路 ziimrelerinden) olu$an bir organizma olarak gorur. ( ...) Biitiinsel bir 'kamu c;:1kan'm ve 'ulusal c;:1kan' meydana getiren mesleki c;:1karlann toplammm, devlet-i$veren-i$c;:i iic;:geni ic;:inde gerc;:ekle$tigini ileri siirer." (s.7-8). Ll. Korporatizmin iki alt tiiru vard1r: solidarist korporatizm (veya solidarizm) ve f~ist korporatizm (veya fa$izm) . Solidarist korporatizm "daha c;:ogulcu ve 1hmh devletc;:i"dir; fa.$ist korporatizm ise "tekc;:i ve totaliter"dir (s.8). 1.2. Korporatizmin bu iki alt tiiru de, hem liberalizmin bireyciligiyle, hem de sosyal sm1flardan, sm1f c;:at1$masmdan, emek-sermaye c;:eli$kisinden hareket eden Marksizmle bagda$maz niteliktedir. "Dolayis1yla, 'sol-korporatizm' ve 'liberal-korporatizm' gibi terimler, kendi ic;:inde c;:eli$kilidir. Baz1 yazarlann yapt1g1 gibi, 'Sol' ve 'liberal' terimlerini s1fat gibi kullanarak korporatizmin gorece populist (ve bu anlamda sol) ya da gorece ho$gorulii ve c;:ogulcu (ve bu anlamda liberal) bic;:imlerinden soz edilmesi bile yamlt1c1 olur." (s.53) 1.3. Korporatizm, "kapitalizme anti-liberal bir teorik ve moral rasyonel saglamaya c;:ah$(Ir)" (s.7). Ornegin, "solidarist korporatizm (...)hem toplumun
bilimsel bir ac;:1klamasm1, hem de felsefi bir toplum modelini" ifade eder (s.36). Dolayis1yla korporatizm, "anti-liberal"dir ama "anti-kapitalist" degildir (s 53). 1.4. Korporatizmin , "iki diinya sava$1 aras1 korporatist kuramc1lann (yapuklan gibi ve Kemalizmin l 930'lardaki yorumlam$lannda etkisini bildigimiz tiirden - LK) bir 'iic;:iincii yo!' (tertium genus) olarak vaftiz" edilmesi yanh5t1r. "Solidarist ve fa$iSt c;:e$itlemeleriyle korporatizm, 'birinci yolun' yani kapitalizmin bir tiirevinden ba$ka bir $CY degildir. Liberalizm ya da liberal kapitalizm ve sosyalizm ya da Marksist sosyalizmle aym soyutlama diizeyinde bulunan bir kategoridir ve tekelci kapitalizmin yeni rasyoneli olarak liberalizmin yerine sahneye c;:1kanlm1~t1r . " (s.53) 1.5. Yazar, bu "sahneye c;:1kanh$"1, "kapitalizmin bunahmlan"nm bir sonucu olarak gormektedir. Kapitalizmin ya$ad1g1 iki bunahm tiirii vard1r: "birikim bunahm1 ve bolii$i.im bunahm1". Ozellikle gecikmi$ kapitalizme ozgii olan birinci bunahm tiirunde gozlenen "korporatizm formiilii, bir devlet kapitalizminin neo-merkantilist politikalanmn korumas1 altmda, emek-gi.ici.ini.in s1k1 bir $ekilde denetlenmesini saglayarak, ozel sermaye birikiminin h1zlanmasma yard1mc1 olmaktad1r. (Bu bak1mdan, c;:e$itli devletc;:ilikleri [Tiirkiye'deki dahil] sosyalizan ya da anti-kapitalist saymak c;:ok yanh$t!L)" ~5~ . 2. "20. yiizyil egemen Turk siyasal dii$iincesi, ha.tta daha yiiksek bir soyutlama diizeyinde Turk kamu felsefesi korporatisttir. (ideolojik ve kiiltiirel yap1lar gibi, tek parti doneminde yerle$tirilen ve 1980'den soma da ba$ta 1982 Anayasas1 olmak iizere o doneme onemli geri donii$leri temsil eden yeni diizenlemelere ugraulm1$ kurumsal yap1lar da .esas olarak korporatisttir.) Genelde solidarist-dayanl$mac1; zaman zaman, yer yer de fa$izan ve fa$iSt tonlan ve dozlanyla korporatisttir. Bu nedenle de Tiirkiye'de politik-ideolojik "merkez" ortada degil, hep sagda olagelmi$tir." (s. 7). 3. Parla'ya gore "Ziya Gokalp'e bir-iki ad1m uzakhkta duran Kemalizm/ Atatiirkc;:iiliik konusunda bir aynmm yapilmas1" gerekmektedir. Yazann kendi c;:ah$malannda kulland1gm1 ve yaranm gordiigiinii belirttigi bir aynm, "Kiiltiirel Kemalizm ve Siyasal Kemalizm"dir (s.9). yine ka~1mlmaz olarak tiim toplumlann ula$acag1 nihai evresine gore "geri" bir a$ama (terim yerindeyse. "pre-komiinist") olarak gormesidir. 4 Parantez i\;indeki sayfa numaralan, aksi belirtilmedik\;e, bu yapita aittir. 5 Taha Parla, The Social and Political Thought of Ziya Gokalp 1876-1924 (Leiden: EJ Brill, 1985). ' Birikim 41A~USTOS1989
3.1. Siyasal Kemalizm, Cumhuriyetc;ilik, Milliyetc;ilik, Devletc;ilik ve Halkc;1hk ilkelerince belirlenmektedir ve Parla'ya gore, ilk iki ilke "Gokalp'in c;izdigi s1mrlar ic;inde kalm1~ur. Buna kar~1hk Gokalp'in iktisadi devletc;iligi ve sec;kinci olmayan halkc;1hg1 Kemalistler tarafmdan idari devletc;ilige ve vesayetc;i bir halkc;1hga donii~tiirulmii~tiir. Kemalistler Gokalp'in daha ozgiirliikc;u, c;oguku, demokratik solidarist korporatizmini (...) zaman zaman daha otoriter, hatta totaliter ve yan-fa~izan korporatist ac;1hmlar yoniinde zorlam1~lard1r. Bu bak1mdan, 'siyasal Kemalizm'in Gokalp dii~iince sinden daha sagda oldugunu soylemek miimkiindiir." (s.119). 3.2. Kiiltiirel Kemalizm'in Laiklik ve ink1lapc;1hg1 ise, Parla'ya gore, "Gokalp dii~iincesinden daha ileride"dir. Radikal kiiltiirel reformlann gerc;ekle~ tirilmesinde Kemalistler hem ic;erik, hem yontem bak1mmdan Ziya Gokalp'in daha 1hmh ve tedrici ink1lapc;1hg1m a~m1~lardir. Ozellikle, hie; degilse nesnel sonuc;lan ac;1smdan, anti-islamc1 sayilmak gereken laik politikalanyla ve harf devrimiyle; ( ... ) Tabif hemen yineleyelim ki, Ziya Gokalp'in ink1lapc;1hg1 da Kemalistler'in ink1Iapc;1hg1 ,<la 'devrimcilik' degil esas olarak 'donii~iimciiliik'tiir." (s.119120).
Taha Parla'mn genel olarak korporatizmle ve ozel olarak <la Kemalist ideolojinin -Gokalp dii~iincesi arac1hg1yla- bu kavram c;erc;evesinde degerlendirilmesine ili~ kin, ozetlemeye c;ah~ug1m temel savlanna (birazdan ac;1klamaya c;ah~acag1m nedenlerle, 3'te deginilen siyasal ve kulturel Kemalizm aynm1 d1~mda) esas olarak kanld1gim1 belirtmeliyim. ~imdi, once l'de ozetledigim savlara ili~kin olarak, tamamlayic1 olacag1 umuduyla baz1 deginmelerde bulunmak ve buradan 2 ve 3'teki savlann degerlendirilmesine gec;mek istiyorum. KORPORATiZM, LiBERALiZM VE KAPiTALiZM
Parla, korporatizmi liberalizmi reddeden ama anti-kapitalist olmayan bir ideoloji olarak nitelerken (solidarist ve fa~ist) korporatizm ile kapitalizm arasmdaki ili~ 1\ileri yeterince ac;1k ve tutarh bir bic;imde ortaya koymu~ bulunmakla birlikte, liberalizm ile kapitalizm ili~ kisine pek deginmemi~, "korporatizmin gorece ho~go rulii (ve sadece6 bu anlamda liberal) bic;imlerinden" s6z edilmesinin bile yamlt1c1 olacagm1 ifade etmekle yetinmi~tir. Bu noktayi biraz ac;mak istiyorum. <;:ok ozet bir ifadeyle belirtilecek olursa liberalizm, bi. \ reylerin ba~ta ya~am, c;ah~ma ve mulkiyet haklanna dogal ve e~it olarak sahip bulunduklan; bu haklann bireyin ozel y~am alammn kamusal otorite ka~1smdaki ayn ve dokunulmaz niteligini belirledigi; bireysel haklann c;evreledigi bu ozel ya~am alanmda (ekonomik ili~kiler de dahil olmak iizere) "serbestlik" ilkesinin gec;erli ol-
dugu; bu serbestligin kamusal otorite ka~tsmda giivence altma almabilmesinin en etkili yolunun ise, bireysel siyasal ozgiirliiklerle c;erc;evelenmi~ bir temsilf-demokrasi oldugu ilkelerini ic;erir. Ekonomik ve siyasi liberalizmin bu biitiinliigii, bir yandan, Parla'mn degindigi gibi, kapitalizme "korporatizmden farkh" bir rasyonel saglamakta, diger yanda ise bu rasyonel ic;inde bireyin ozel ve kamusal faaliyet alanlanm ayn~urarak, daha c;ok sivil toplum-devlet bic;iminde bilinen boliinmeyi me~rula~ nrmaktadir. Liberalizmin bu kavray1~ma kar~thk, ozellikle geli~ mi~ kapitalizmde devlet, "refah dagmc1 bir ayg1t" niteligini kazanmasmdan soma, faaliyet alanlanm sivil toplum aleyhine geni~letmi~tir. Bu durum, bir yandan, kapitalist geli~me surecinin niteligine ili~kin olarak Arendt'in, "sermayenin sonu olmayan birikimini korumak ic;in" iktidann sonu olmayan bir bic;imde merkezde yogunla~masmm gerektigi yarg1sm1 7 hanrlatmakta, diger yandan <la (kapitalizmin bunahmlanm "muhafazakar" ac;1dan degerlendirenlerin benimsedigi bic;imde) devletin, refah dagttic1 bir ayg1t olarak faaliyet alanlanm sivil toplum aleyhine geni~letmesinin ortaya c;1kard1g1 "yonetilemezlik bunahm1"na i~aret etmektedir.8 Arendt, yukandaki degerlendirmesiyle, kapitalizmin ozsel anti-demokratik ve bask1c1 niteligini ~fade ederk~n, kapitalist geli~me, kac;m1lmaz olarak liberalizmin yukanda belirttigim ilkelerinin belirledigi rasyonele uygun bir siyasal orgiitlenme c;erc;evesinde, bir "yonetilemezlik bunahm1" ic;ine du~mii~tur. Bir anlamda, Parla'nm s6ziinu ettigi birikim ve bolu~Cim bunahmlannm etkilerini siyasal duzeye ta~1yan bir tur olarak boyle bir "yonetilemezlik bunahm1"m a~mak, liberalizmden farkl1, otoriter ve baskic1 bir rasyonelin ortaya c;1k1~m1 gerektirir. Bu rasyonelin "korporatizm" oldugu konusunda Parla'ya kanlmamak olanaks1zd1r. Ancak, korporatizmin gecikmi~ kapitalizm ile "olgun kapitalizm"de farkh bic;imlerde ortaya c;1kngm1; ozellikle ikincisinde, liberalizmin ilkelerine dayanan temsilf demokratik siyasal c;erc;eveye ek olarak korporatist kurumla~malann sistemin i~leyi~ine kanld1gim soylemek gerekmektedir. Bu durumda <la, dayam~mac1 ve fa~ist turlerine ek olarak, "temsilf demokratik siyasal orgiitlenme c;erc;evesini korudugu" ic;in ve 0 olc;ude "liberal", "c;1kar-gruplannm temsil edilmesi"ni saglayic1 kurumsal mekanizmalan yerle~tirip savundugu ic;in ve o olc;iide de "korporatist" bir toplumsal orgiitlenmenin varhgmdan soz etmek miimkiindur. 9 6
Yap1tm ingilizce ilk bas1mmdaki "only" sozcogonun TOrk~e ~e viride (daha dogrusu yeniden yaz1mda) korunmas1 iyi olurdu diye
7
Hannah Arendt, The Origins of Totalitarianism (London, 196 7), s.143. Claus Offe, Contradictions of the Welfare State (London, 1984 ), s.65 vd. Bkz. Frank Heam, "Durkheim's Political Sociology: Corporatism,
dO~iiniiyorum .
8 9
47
Kapitalizm ile liberalizm ve korporatizm arasmdaki bu karma~1k ve i;:eli~kili ili~ki , ozellikle Kemalizmin yeniden degerlendirilmesi bakimmdan da i;:ok onemli oldugunu dii~iindiigiim baz1 noktalara dikkat i;:ekmektedir. Sayle ki: (1) Kapitalizm, dogas1 geregi, liberal siyaset felsefesinin bireysel ozgiirliik kavrammda temellenen idealleriyle i;:eli~en bir ekonomik-toplumsal-siyasal orgiitlenme tamdir. 10 (2) Ozellikle kapitalist geli~me siirecine "sonradan kanlan toplumlar" (latecomers), en azmdan belirli donemlerde, kapitalizmin gerektirdigi otoriter-baskic1 6rgiitlenmeyi liberal (temsili) demokratik kurumlann varhg1yla gizleyebilme olanagma sahip olmam1~lardir. (3) Bugiinlerde popiilerle~tirildigi iizere, "kapitalist serbest piyasa" modeliyle 6zgiirliiki;:ii, demokrati k siyasal-toplumsal orgiitlenme arasmda bir uyum degil, bir i;:eli~ki vard1r ve bu i;:eli~kinin de, esas olarak, "temsili demokrasi" kurumlanm "korporatist" ogelerle tamamlayarak (kapitalizmi radikal olarak donii?tiirmeksizin) geri;:ekle~tirilecegi dii~fmulen bir "sosyal devlet" anlayi~mm a~mas1 miimkun goriinmemektedir. KEMALiZM: iLERiCiLiK, OTORiTERLiK VE
MUHAF AZAKARLIK
48
Simdi, Parla'nm Kemalizm'le ilgili savlanna gei;:ilebilir. Taha Parla, Turkiye uzerine c;:ah~an yerli ve yabanc1 ara?llrmac1lann bugune dek, konuyla ilgili olarak yapmI? olduklan degerlendirmelerden onemli olc;:ude aynlmaktad1r. Parla'nm Kemalizm konusundaki degerlendirmelerinde, bu yazmm ba?langICmda belirtmeye c;:ah:?t1g1m uzere, Kemalizmin genellikle "ilerici", "modemle:?tirici" veya "demokrasiye yonelik" ve bu ozelliklere bagh olarak da, kavramm degi~ik tammlam:?lanna gore "devrimci" bir ideoloji bic;:iminde nitelendirilmesinin aksi yonunde yer alan ogeler agirhktadir. Bu ag1rhg1, gene! olarak korporatizmin ozgiirlukc;:u, demokratik degerleri yads1yan bir ideoloji olmas1 ve bu ideolojinin 'Turk kamu felsefesi"ni ve "tek parti doneminde yerle?tirilen" kurumsal yap1lan belirleyici oldugu savlannda gormek mumkundiir. Bu konuda, yap1tm ic;: tutarhhgm1 zedeleyebilir nitelikte gordiigiim baz1 noktalara temas ederek bu yaz1yi. bitirmek istiyorum. "20. yiizyi.I egemen Turk siyasal du?Uncesi(ni), hatta daha yiiksek bir duzeyde Tiirk kamu felsefesi(ni)" korporatist olarak nitelemek, bana da, ba:?ka birc;:ok nitelemeden daha anlamh geliyor. 11 Ancak, bu egemen ideolojinin esas belirleyicisi olarak Kemalizmi "siyasal" ve "kultiirel" Kemalizm bic;:iminde ikiye bolmek ve bu b61menin ~aglad1g1 olanakla birinciyi otoriter, devletc;:i, dolay1s1yla anti-demokratik ve tiim bunlardan otiirii de "geri" olarak nitelerken, laiklik, ak1lc1hk gibi ozellikleriyle ve "harf devrimi" gibi reformlanyla "kiiltiirel Kemalizm"i "ileri" diye nitelemek, bana biraz yapay ve "Tiirk kamu felsefesi"nin gene! ozelligini "korporatist" olarak nitelemeyi saglayan mannkla c;:eli:?-
kili gibi goriiniiyor. Sayle ki : (1) Kemalizm, Tiirkiye toplumunu biituniiyle "yeni" bir hafe donii?tiirme amacm1 ta~1yan bir ideoloji olarak sunulmakla, siyaset sozciiguniin biri;:ok anlamm1 kapsamaktadir. Oncelikle, "siyaset" sozciigiiniin gerisindeki "seyis" kavramm1 i;:agn~tmr bir bii;:imde, "toplumu egitmek" bir hedeftir. Sonra, daha geni~ anlam1yla, "polis" kokunii ammsanrcasma, yeni bir toplumsal-siyasal orgutlenmeyi (politeia) yaratmak amacm1 ta~1d1gm1 ileri siirmekle "siyasal"dir (yani politik). Nihayet, biitiin bu hedefler ii;:in "devlet aygm"m ele gei;:irmek ve kullanmak amacmdad1r ve bu bak1mdan, dar anlamda da siyasaldir. Simdi, yalmzca bu nitelikleri bile Kemalizmin ic;:inden siyasal olanla kiiltiirel ve hatta ekonomik olanm birbirinden aynlamayacag1m gostermeye yeter sanmm. Bundan da ate, omegin daha c;:ok ekonomik politika diizeyinde tartl~ma konusu yap1lan "devletc;:ilik" ilkesinin ic;:erigine, c;:ok kolayhkla, dar anlamda siyasal olmasa da, kultiirel boyutlar dahil edilrni:?tir. "Fertlerin miitefekkir olmad1g1 bir toplumda", boyle bir toplumun kolayhkla iyi veya fena istikametlere sevk olunabileceginden bahisle, fertleri "yukandan ~agiya" -devlet eliyle"mutefekklr" k1lmamn zorunlulugunun; devlete ekonomik alamn d1~mda, siyasi ve fikrf planda da "naz1mhk" gorevi yiiklemenin sozkonusu edildigi bir ideoloji 12 ac;:1smdan siyasal ile kiiltiirelin nerede aynlabilecegini saptamak imkans1z denecek olc;:iide zordur. (2) Bununla baglannh bir diger husus da Gokalp'in "iktisadt devletc;:ilik"inin Kemalizmde "idarf devletc;:ilik"e donu~turiilmii~ oldugu ifadesidir. Parla'nm bu onermesini, esasta kaularak, biraz daha uzatmak istiyorum. Kemalizmde "idari" nitelik kazandmlan, sadece "devletc;:ilik" degildir. Kemalizm, esasmda, "siyaset"i "idare" ile ozde~le~tirmi~tir. Politika sozcugiiniin kar~1hg1 olarak kullamld1gmda, koken itibariyle "zoon poli-
IO
11
12
State Autonomy and Democracy'', Social Research , Cilt 52, Say1 1 (Bahar, 1985), s.156 vd. Nitekirn, "ekonornik ve toplurnsal politikalar uzerinde, kar~1hkh taru~ma ve pazarhk yoluyla karara varrnak i<;in, gu<;lu bir i~<;i hareketinin list duzey i~veren颅 lerin yanmda bir 'toplurnsal ortak' halini ald1gi Avusturya veya isve<;'te" boyle bir "liberal korporatizm"in kururnla~ngmdan s6z edilrnektedir. Alan Cawson, "Corporatism", David Miller, der., The Blackwell Encyclopaedia of Political Thought (Oxford, 1987), s.104. Sanmrn bunun, hem Durkheim-Gokalp <;izgisindeki "solidarist korporatizrn"den, hem de "fa~ist korporatizrn"den ayn~tmlrnas1 gerekrnektedir. Bu bak1rndan, kapitalizrnin temel rasyonelini dogru olarak kuramla~uran du~unur, kapitalizmin otoriter ve bask1c1 bir devlete (Leviathan'a) olan gereksinirnini felsefi ternellerini tutarh olarak ortaya koyrnu~ bulunan Thomas Hobbes'tur. Burada, Murat Belge'nin, Sosyalizm, Tiirkiye ve Gelecek (istanbul, 1989) adh kitabmda, "Egemen ideoloji : Korporatizm" ba~-路 hkh bolurnde (s 127-138), yapug1 <;6zurnlemeleri anmak istiyorum . Atatiirk'un SOylev ve Deme<;leri, Cilt II (1906-1938) , (Ankara, 1956), s. 11 ; Afetinan, Medent Bilgiler ve M.Kemal Atarurk'iin El Yaz1lan (Ankara, 1969), s.47. Birikim 4 /
A~USTOS
1989
tikon"u, yani toplumsal-siyasal karar alma siire<;:lerine aktif ve ozg~r kanhm1yla "insan" olan varhg1 gerektiren siyaset, "i;:ogulculugu" ve "temsili" kurumlann engellemelerinden anndmlm1~ bir "kanhmo demokrasi"yi zorunlu k1lar. Kemalizmde, bu anlamda bir siyaset anlay1~1 bulunmamaktadu ve Tiirkiye'nin Cumhuriyet sonras1 geli~imi, korporatizmin oldugu kadar ve onun yanmda, siyasetin de bu bii;:imde anla~1lmasmm damgas1m ta~1maktad1r. Bu bak1mdan, Kemalizmin ve 20. ytizy1l egemen Turk siyasal dii~un c esinin , aym zamanda, "tum siyasal sorunlan idareyle ilgili sorunlara donu~tur(mek), (bunlan) idare oriintusi.i altmda gizle(rnek), ... (omegin Kurtulu~ Sava~1 suasmda ve sonrasmda oldugu gibi-LK) her devrimde siyasal dururnu kendi temelleri i.izerinde ka~1lamak yerine keyfi talimatlarla bir i;:are bulmaya i;:ah~(mak)" anlammda "bi.irokratik muhafazakar" oldugunu belirtmek gerekmektedir 13 (3) Parla'nm, son derece yerinde bir tesbitle , esas olarak "dcmfi~umculuk" oldugunu belirttigi ("ink1lab"m Osmanhca-Turki;:e sozlukteki anlam1 da budur 14 ) Kemalist "inkilabc1hk" temelinde geri;: ekle~tirilmi~ olan "banhla~ma" yoniindeki "radikal" donu~i.imleri , Gokalp'in \ "1hmh ve tedrici ink1lapi;:1hg1"m a~m1~ olmalan gereki;:esiyle "ileri" saymak da bu bak1mdan bana pek anlamh gelmiyor. Bir ideolojinin "ileri"liginin olr;iitii, bence, benimsedigi degerlerin r;ogulcu-demokrat nitelikleri kar~1smda belirlenir. Bu bak1mdan, Murat Belge'nin "Banc1hk (bu r;eri;:evede 'ilericilik' diye de okunabilir-LK) Ke¡malizmin i;:ok hayati bir ogesiydi (ancak. . Batmm demokrasisiyle -demokrasisiyle di ye de okunabilir- ILK] Kemalizmin ilgisi yoktu"15 ya.-g1s1 bana daha anlamh gelmektedir. , Sonui;:. olarak belirtmek gerekirse, Kemalizm , kammca korporatist ye biirokratik-muhafazakar ir,:erigiyle, bir biitiin olarak, r;ogulcu-demokrat bir toplumsal-siyasal orgiitlenme idealinin ii;:ini doldurabilecegimiz ogelere sahip degildirc ~u ogelere sahip goriindiigii laiklik ve ak1lc1hk gibi ozellikler bak1mmdan ise. kammca, bu ilkelerin pozitivistle~tirilerek Kemalizme ger;mi~ yorumlanm hareket noktas1 olarak kabul etrnek zorunda degiliz. Ya~amlan zaman ve mekan boyutuna ili~kin sorunlara ele~tirel ve dolay1s1yla i;:ogulcu ve demokrat bir toplumsal-siyasal orgiitlenmenin niteliklerinin ne oldugu ve nas1l geri;:ekle~tirilebilecegi sorusu ar;1smdan bakmay1 yegleyenlerin, bu sorunun yamum bulabilecegimiz orijinal kaynaklara ula~ma olanaklanmn ozellikle bugun her zamandan daha geni~ oldugunu dii~iinerek, Kemalizmi bir biitiin olarak olurnsuzlamalan gerektigini samyorum. â&#x20AC;˘
"Doktor"un dilinden anlamak! AKDOGAN OZKAN
"Psikanalisti farkh kilan, ti.im insanlarda varolan bir i~l eyi~i , sozcugi.in t~1yias1 olarak, ayncalikh bir ku!lanima sokmastdir. Bu, ashnda psikana!istin oznenin ilet~imi ii;in yapt1g1d1r... " Oacques Lacan, Ecrits, s.350)
Lcan'1 farkh k1lan ~ey herhalde yaz1lannm adeta i;:elik bir kasanm ii;:inde sakh olu~u. Once ~ifreyi Ayrmt1 Yay1nlar1 , istanbul, r;ozmek gerekiyor; kasay1 1989, 148 sayfa ai;:1p yaztlanna niifuz edebilmek ii;:in.j.Merquior, From Prague to Paris adh kitabmda, 1981 'deki oliimiine degin Lacan'm teorilerini an. layan yalmzca iki ki~i oldugunu soyliiyordu: Lacan'm kendisi ve Tann. Lacan, i;:ah~masm1 psikanalizde Freud-sonras1 biyolojist geli~me ii;:erisinde kaybolup giden Freud'a donii~ olarak goriir. Bulamk tammlama ve yeniden-tammlamalar kiitlesinin, Freud'un r;ah~malanndaki bilimsel kavramlardan i;:ekilip r;1kanlmas1 gerektigini dii$iinen Lacan dogal olarak Almanca bir kaynaga yonelmi$tir ve bu r;abay1 Frans1zca olarak geri;:ekle~tirdiginde bir Tiirkun bu c;:abay1 -benim gibi- ingilizce iizerinden okumaya i;:ah~Â mas1 halinde Saffet Murat Tura'nm dedigi gibi okurun "a~ag1hk duygusuna kap1lmas1" ve belki de solugu bir psikiyatri kliniginde almas1 i$ten bile degildir. Yalmz hasta olarak m1, yoksa doktor olarak mt oras1 pek belli olmaz. Geri;:i bir arkada~1mm vaktiyle dedigi gibi, "ucunda Lacan't anlayabilmek varsa, psikiyatri klinigine bile yanhr." Aynca hasta ve doktor (psikanalist) anlamland1rma zinciri sonucunda gosterenden gosterilene psikanaliz pratigi ii;:erisinde birlikte gei;:me durumunda olduklanndan ikisi arasmdaki aynm oncelikle ideolojik ola13 Karl Mannheim, Ideology and Utopia (London, 1979), s.105. rak kurulan bir aynmdu. 1-1 "ink1lab: degi~me, bir halden. ba~ka bir hale donme.''. Ferit DcOte yandan, omrii bizim hastas1 olmamIZa vefa etmevelioglu, Osmanhca Tiirki;e Ansiklopedik liigat (Ankara, 1982), yen Dr. Lacan'm bu kez "hastas1" olmak mumkiin. Ans.525. 15 Beige, a.g.y., s.132. cak "doktor" hayatta olinad1gi ic;:in, oyle goriinuyor ki bu
49
50
"hasta"lara ~imdi daha <;:ok i~ du~iiyor: tabii , "doktor"a, ili~kin "pek <;:ok hata ve yanh~ anlamay1 i<;:ermesi muhtemel" vakalar ortaya koyma ozgurliikleri her zaman kendilerinde baki kalmak kayd1yla. Bu anlamda "hasta", Tura'nm pasif su<;: olarak gordiigii "okuma" eyleminden, "okur/ dinler" olmaktan s1ynlip. aktif su<;: i~ leyen ki~i oluyor. Tura, Freud'dan Lacan'a Psikanaliz adh kitabmda, bu baglamda olduk<;:a anlamh bir "su<;:" i~lemi~ ; "Lacan'1 a<;:1khga kavu~turmak , onu muamma haline getiren sayis1z engeli a~mak" amac1yla. Curetkar ve tehlikeli bir giri~im : Lacan'a ili~kin yorum-i.izet vermek bile mute-· vaziligi kald1rm1yor, aynca kendisinin bile kabul ettigi gibi "masumane" bir yam da yok. Descartes derken, Lacan'i bile "bir karabasan gibi" oku(t)ma ihtimali mevcut. Lacan'm en buyuk zorlugu esas itibanyla yazma stilinden kaynaklamyor. <;:e~itli miiphemlikler i<;:eren ve kimi sozcuk ve cumleleri degi~ik yorumlamalara a<;:1k olan bu stil, aslmda Lacan'm yonteminin bir i~levi olarak degerlendirilebilir samyorum. 'Bunun bir nedeni de <;:alv~malannda hii;:bir nihai gosterilen olmamas1. Boylesi, kendi semiyoloji anlay1~ma da uygun du~er zaten . Kendi soylemi i<;:inde ge<;:en kavramlar, ozellikleri itibanyla bir ozgulluge sahiptirler. Yani "saf ' bir gosterilen yoktur Gosterilen , gosterene bagh olarak surekli kayar. Derrida ve Kristeva ile beraber Lacan'1 Saussure'iin gosterge nosyonundan ayiran da budur. Aynca, Lacan'da her kavram diger kavramlarla olan ili~kisinde <;:ok <;:e~itli ozellikler arzeder. Kendi stili i<;:erisinde her tur retorigin metodik kullamm1 nedeniyle karanhg1 se<;:mekle, suslii bir sahtelik i<;:ermekle ele~ti rilmi~, stilinin bir "bilimadamma" uygun dii$medigi ifade . edilmi$tir. Ger<;:ekustiiculiikle de s1ki baglan olan Lacan'm Aimee adh paranoyak psikotik uzerine yapt1g1 doktora tezi (1932) Rene Crevel ve Paul Eluard gibi ~airier tarafmdan takdirle kar~1lanm1$, hakiki $iirsel bir degeri oldugu soylenmi~tir. Delidolu Dali'ye dahi ilham kaynag1 oldugu iddia edilir. Dolay1s1yla, once Lacan'm <;:ah~masm1 "bilimselllik" a<;:1smdan nas1l karakterize edebilecegimiz sorunu ortaya <;:1k1yor. Lacan'm psikanalize psikiyatri i<;:inde nas1l bir· geli~im alam ayird1g1 da belirsiz olunca iki kath bir gu<;:luk bekliyor okurlanm, ya da "hasta" okurlanm: "Doktor"un bilimsellige nereden ve nas1l eklemlenecegi. Oguz Atay'm affma s1gmarak ~oyle soras1 geliyor insamn: Ben, "hasta"n burada sevgili "doktor". Peki ya sen neredesin? Aynca dil i<;:erisinde sozciiklerle ustahkla oynayarak metaforlarda bulunmalan hem "doktor"da hem de hastada ortak olan bir ozellik. Yalmz "doktor" bunu kendi metinlerinde ozans1 bir ustahkla ve "bilin<;:li" olarak yaparken, hasta kendi ~airane yoniinun farkmda olmadan kulturel dunyada y1gmla metafor ureten ki~i oluyor. Zaten farkmda olsa hastamn kendisi de bir analist olacak,
belki de bu yaz1daki "hasta" nosyonuna tekabiil eden bir ozellik kazanacak. ANTROPOLOJi A(ISINDAN PSiKANALiZ
Tura'mn kitab1 kaleme almasmda rol oynayan onemli noktalardan biri, "... antropoloji a<;:1S1ndan psikanalizin, ozellikle Lacan'm heniiz yeterince degerlendirilmedigine" inand1g1 potansiyeller. Bu <;:er<;:evede sozkonusu potansiyelleri sergileme <;:abasmdaki Tura, kitabm "Dun ve Bugun Psikanaliz" ba~hkl1 ilk bolumunde onemli buldugum baz1 saptamalar yap1yor: "Lacan, farkh kultiirler ile degil doga-kultiir kar~1thg1 baglammda 'kiiltiir' ile ilgilidir. Bu baglamda da olsa olsa Levi-Strauss'un yap1sal antropolojisine yakla?abilir." (s.22)
".. . Lacan, degi ~ik kiiltiirel faktorlerin ki~ilik iizerine etkilerini taru~mak yerine degi~ik kiiltiirleri temellendiren yapmm psikanalitik bir a<;:1klamasm1 verebilir ancak" (s.23) "Psikanalizin, antropolojiye yonelik katkilannm ya da muhtemel katk1lanmn bizzat Freud'un bu konudaki <;:ah~malanm a~an bir yonii oldugunu id.dia etmek samnm yanh~ sayilmaz." (s .23) Tura'nm kitabmda da iizerinde durdugu gibi, psikanalizde antropolojik bir <;:er<;:eveyi hesaba katmammri nedeni simgesel duzene ge<;:i~i saglayan ve biyolojik varhg1 kulturel Ozneye di.inii~tiiren odip karma?3SJ i\e i\i~ kilidir. Odip karma<,;as1, yani Babanm-Yasas1'111n gen;ekle~me si bilin<;:d1~1 arzunun <;:ekirdegini atarak insanm kultiirel dtinyasmdaki yiiceltme metaforlanna ili~mesi ni saglar ve bu ~ekilde toplumsal-kulturel plana ta~ma rak, aptropoloji hazmda dii~unmemizi gerektirir. Bu arada bir parantez aprak, Tura'mn okura on-odip doneminin izlerinin odipe uzand1g1 ve her iki doneme ili$kin semptomlann bir arada varolabildigini ve birbirleriyle yer degi~tirebildigini (ger<;:ek analizde yap1lan bir aynm olmasa da) ba~tan haurlatmas1 gerekirdi diye du~iindiigiimii belirteyim. Gerek Lacan, gerek Levi-Strauss doga ve kultur arasmda bir aynm yapa:rken kultiiriin gostergesi olarak homo-faber'i yani alet yapan insam degil, dili ba~lang1<;: noktas1 olarak ele ahrlar. Bu durum kendi bilimsel disiplinleri i<;:inde ciddi bir kopu~a kar~1hk gelse de, kendisini bir gezgin ve uzay arkeologu olarak tammlayan ve beyhude yere y1kmt1 enkazmdan, par<;:alardan ekzotik olam restore etme <;:abas1 i<;:inde oldugunu iddia eden Levi-Strauss, uygulamab antropoloji kurumunu (her ne kadar kurulu dtizenin u~ag1 olarak gorse de) tepetaklak edecek bir ugra? i<;:inde degildir. Ancak Lacan, Freud ve Spinoza ile benzeri bir yazgiyi payla~ir. Psikanalizi, nesnesini (bilini;:d1~1) tammlayarak, ayn bir bilimsel disiplin olarak temellendirmesi, biyoloji ve geleneksel psikolojinin psikanalitik revizyonizminin dibine dinamit koymu ~ tur. Ve ilgin<;: bir te,sadufle, Levi-Strauss'un ColBi rikim 4 / A(;USTOS 1989
lege de France'a profes6r olarak atand1g1 yil (1959) Lacan, Uluslaras1 Psikanaliz Cemiyeti Merkez Komitesi tarafmdan "afaroz" edilir. Tekrar Tura'nm kitabma donelim. Psikanalizin dilbilim ile ili?kisi ic;:erisinde dii?iiniilmesi gerektigi kitapta vurgulanan 6nemli noktalardan birini olu~turuyor. Tura, Freud'un nevrozlu hastalardaki bastmlm1~ c;:au~k1la nn psi~ik guc;:ler olarak "bilic;:d1~1"nda varhgm1 surdurerek kendilerini ruyalar, dil surc;:meleri, hatah davram$lar, nevrotik semptomlar yoluyla ifade ederek doyum arayi?1 ic;:inde oldugunu ortaya koyu~unu aynnuh bir ~e kilde ~ktanyor. Kendini simgesel bir yolla ifade eden bilinc;:d1$1 itkilerin, kendisi bir "anlam" ara~t1rmas1 olan psikanaliz yoluyla c;:ozumlenmesinde dilbilime ihtiyac;: duyulur. i?te bu ihtiyac;: Lacan'da organize bir ?ekilde temellendirilmeye c;:ah$1lm1?, bu yolda Freud'un "yogunla~ma " ve "yerdegi?tirme" kavramlan Lacan tarafmdan "metafor" ve "metonomi" gibi dilbilimsel kavramlar olarak yeniden formule edilmi?tir. ¡ Lacan'm bilic;:d1?m1 adeta manuki bir zorunluluk olarak gosterni.eye c;:ah?mas1 bireyin di! ic;:inde belirlenmi$ bir konumdan konu?tugu tezinden kalkarak dilbilimi devreye sokmas1yla anla?ilabilir ancak. Ve buradan hareketle, sonuc;:ta dil, bilinc;:d1~mm ko?ulu olur. Tura, Lacan'm deneysel bir gerekc;:eye degil de filozofik bir ak1lyiirutmeye dayanan bu sonucuna ula?Irken, "bilinc;:d1?1 var m1?" sorusuna felsefi bir yamt aray1?I ic;:indedir. Kammca bunda da ba$anh olur. Ancak '.?ekil ve i'.?leyi'.?i bak1mmdan bilimsel y6ntemden farkh olan felsefi yontemi kulland1g1 ic;:in, dogrudan dogruya felsefenin bir bilim olmay1?1 ve bilimsel sorunlann c;:6:i.!m yerine, bu sorunlann uygun bir bic;:imde ortaya lr:;nulmasma katk1da bulunacak onermeler getirmesinden 6tiiru ula'.?tlan sonucun maddiligi ile "bilinc;:d1$I var m1?" sorusu, nun gerektirdigi kavramsal duzey arasmda bir 6rtii?mezlik oldugu ac;:1k. Bu nedenle soru, Tura'nm "ay1rdedici bir c;:izgi c;:ekmesi" ile kendisi en az cevab1 kadar 6nemli
ve dogru bir soru olan "kavramsal bir nesne olarak bilinc;:d1?1 miimkiin mii?" sorusu ile yeni bir bic;:im ahyor . ve psikanaliz son s6zii (di!) soyluyor. BATI'NIN
"GAYRIME~RU"
DOKTORLARI
Descartes ile ba?layan Bau kanezyen dii$iince gelenegi ic;:inde bilinc;:, Tura'nm da belimigi gibi kendi iizerine katlamp kendini alg1layan bir bilinc;:tir. Oradaki "ben", bilinc;: edimi yapan, yani $iiphe eden ve dolayis1yla "dii$iinen ben"dir (ego cogito). Dii~iiniir ve varolur. Burada bilinc;:d1~ma yer yoktur. Ote yandan Althusser'in 19. yiizy1l dii'.?iincesinin iii; gayn-me~ru c;:ocugundan biri olarak g6rdiigii Freud, insam kiiltiirun' diizenine baglayan 6dip karma'.?as1 ile bilinc;:te simgesel olmayan hic;:bir '.?eyin bulunmayacagm1 vurgular. Simgesel olmayan hic;:bir '.?ey cogito nesnesi olamaz bir kere. Aynca ego, simgesel diizene "basurma"yi ya'.?anulayarak gec;:er ve bilinc;:d1'.?1 kurulur. Dolay1s1yla Freud'un "ben"i arzu eden ve bu arzuyu tatmin yollan arayan "ben"dir (ego desidero). Tura'nm Freud'dan Lacan'a Psikanaliz adh kitab1m Althusser'in Lacan'a gondermele.r yapan teorisini geli'.?tirme egilimi ic;:inde dii'.?Clndugumiizde, Lacan'm c;:ah'.?malannm Marksizmdeki ideoloji sorunuyla yakm ili$kisini degerlendirmek yoniinde oldukc;:a 6nemli bir 6n c;:ah?ma olarak ele almabilecegi kamsmday1m. Althusser ideolojiyi, insanlan yapmm merkezine koyarak temsil siirecinde 6zneler olarak in?a eden pratik olarak gorse de, kammca 6znenin c;:eli?kili olan toplumsal ili$kilere gore nas1l in$a edildigi konusunda yetersiz kahr. i$te bu noktada, Tura'nm Lacan'm -daha dogrusu psikanalizinevrensel 6nemine dikkat c;:ekmesi anlamh goriiniiyor. Kitab1 okuduktan sonra ben de "suc;:umu kabul ediyor" ve dilim siirc;:erse affola diyerek soruyorum: Lacan'm "bilinc;:d1?1 di! gibi yapila$m1~ur" sloganmdan hareketle, ozne .bir iiretim tarz1 gibi yap1la~m1?t1r diyebilmek mumkiin mii?
\
51
Soayellat mlalnlz?-
EVET
-
~
!. !
HAVIR
.
141-142'den 01urii " evet"
~evirin
~
KomunislliQin allernalifi olar8k " EVET!"
S8yf8y1 9evirin (Bu 8r8d8: Siz z3ten sosy81 demokr8ts1n1Z)
S8yf8y1
_ _ . , . EVET _ _ . , . Sovyel Oevrimi'ne ili$kin Paris KomCmU 'nO ele$1iriler hakk1nda ............ h8M8d1Q1n1Zd8 gOliimsOyor musunuz? ne dil$ilnu\unuz? "
HAl'R, ......___ ~
+
Komun 'den 91k8r1im8s1 gereken dersler h8kkinda
KomOn 'Un ezili~ i akiln1Za geliyor
I
.. .veya pek kOtOmsersiniz
/ z
Cam pek bir i$ yapm8k istemeyen , kotOmserlik sOylemi tutturmu$ bir korkaks1n1z
LlJ
dil$ilncelere
"-..
A$•" duygusal. .
DO$UnmUyorum
"""
\
rhyo~
Devnmm her $Syden
I
Pek polilik bir akademisyensiniz
Once "ciddi" bir i$ oldu~una inan1 yorsunuz
LlJ
altina girip r8h8tl8yin
a:
-Vine de .. . bunc8 dertle n3s1I Y8$8nlr.. ..._____
/
LlJ
LlJ
B8$8 donun . Bir su re bekleyip yeniden b8$i8y1n.
yilnku golgeye golge d0$emez Bir onderliQin buyru::syalist inti'
Bur8d8ki sorular8 cev8p vermeyi b1r3k1n . OndertiQinizin biitOn sorular ic;in cevaplan vardir, onlardan yararlan1n
I
\
/
.. .sosyalizmin insanl1Q1n kurtu1U$U olduQu ger99Qini golgeleyemez
l
Sosyalizm talan bir yana, sizden cidden korkulur ..............
yin ordusund8
t
~
Cin'in Vietnam 'a girmesi k891mlmazd 1.
~
/
t
Siz K8mbocya nOfusunun dOrtte birini k8tleden Pol Pot'u d8 seviyordunuz herhalde
Afg3nist3n'ln i$g81i gerekliydi.
j
t
Bicim y8nil$, ama kar$1·
yekoslovakya'ya mudahale me$ruydu .
··~~·~ /""''~ "Valla ne diyeyim, 9okfeci .. ." ~
Kenara 9ekilin, s8kin sakin du~unmeye b8$1ayin ~ KOtu .. ger9ekten kOtO ..
\
"M"-
Eee? ..
Gelelim son durumlara. yin'de yOnetim demokrasi isteyenleri katletli. Sovyetler yinli , OQrencilere "serseri" dedi. 0 .Almanya Pekin katliam1n1 " ka11Hlevrim ezildi" diye kutlad1. Vietnam, Kuba .. . yin yOnetimini desteklediler.
--- T. . ,.,
M8caristan 8y8klanmas1 ka111-<Jevrimciydi.
.. galiba biraz uyand1ric1d1r
~uphe
Bertin Ouvari'm hie gOrdiinuz mii?
0 zaman yeniden cevap Art1k isyan ediyorum!
J
.
Vietnam '1n K8mbocy8'y1 1stilas1 bir hay1r fa8liyetiydi.
~ .. .d<>Qrudur
Bu n8s1I cevap? Siz ne bicim "bilimsel sosy81ist"siniz?
ka~ r-devrimc i di r .
t
~
'""""'"''
D8yan1$m8 sendik8s1
Erilre kurtulu$ h8reketine k8r$1 Etyopy3l1 darbecileri desteklemek i9in asker gonderen Castro hakilyd1
GOzleriniz bozuk, soruyu yanil$ okudunuz
I
~
Ger9ekten k6tUmsersiniz
Va$amayin. Nazi-Sovyet Saldirmazilk Pakl• imzaland1Qinda Avrupa 'd8 bir9ok
a:
I
Aa? BOyle bir / '8Y ml ofm°'?
t Tito hain, Vunanistan devrimi fuzufiydi.
2.Diinya S8V8$> ertesinde " sosyalist SSCB"nin emperyalist devletlerle . , _ masaya oturup dcnyay1 paytqmas1n1n sosyalizm ac1sldan herhangl bir sak1ncas1 yok mudur?
-. --
Devrim iyiydi, sonra ufak b Siz bu i$1erle ilgilenmeyi tefek yanh$1ar olmu$sa ~ birakmi~siniz da ... falan .. . ~
--""'4••
Sosyalizmi seviy~rsunuz, ....__...... 4 ne yapahm ..
.......... Despotizmin kokleri devrim s1rasmdaki ~l$0v1k tavrinda sakhyd1
Despot1zmin kcikleri devrimin ertesindeki Bo1$ev/ tavrinda sakl1yd1
Sayfay1 9evirin
S1k s1k UzQIGrsUnUz
Sadece Ekim Devrimi, Stalingrad savunmas1 , Kuba Devrimi , Che ve Nikaragua'yla idare eder, deniz k1y1sinda falan gazete okumadan ya$ayabilirsiniz
\
" Pa rti ic;i iktidar mUcadelesini Troc;ki kazansayd1 bu tez ge9erli olmazd1"/
<;:unku silahlar hazir degildi
-
Ba$a donun, tekrar bu noktaya geliyorsarnz derhal bu dergiyi elinizden birakin , her turlu okuma faaliyetine de son verin
c;unkU devrimin "Ozne"si olarak Sovyetleri gOrUyordu ve partinin onlarm temsilcisi konumuna gelmesinin
.. )
..----
iktidan alma me$ruiyetini
saglayacagina inarnyordu
\
Bo1$evik kadrolarda i$te bu bilin9 yerle$memi$ti '-
Bo1$evik kadrolarda da bu bilin9 yerle$mi$ti
Stalinizm_diye bir $ey yoktur, adamcagiz biraz sertti, o kadar
~
Bundan o!Uru
~
" Ben de bunu ...·-----~------------
'"'""~orum ·
/
Ta~u tu~af._ Arna 1k~s1 de revizyonistt1. Dogru 9izg1den ayrilm1$lard1 • A
•
\
\
•
•
I
"Boyle yapmasalar ne iyi ol,rdu"
_
Mecburiyetten .
I
'':__-?'j"' '"'
Stalirnzmin kokleri
, .......M •• ,,
"Farkl1 sosyalizmler"in
birbirlerini "emperyalistfa$ist" v.b. diye su 91amasi luhaf degil mi?
Lenin iyiydi ama 9evresi ko!Uydu
Zaten Marx iyi, Lenin kotuydu
Normaldir. Farkl1 sosyalizmler olabilir
/
J
\
So~yetle.r sonradan rev1zyonist oldu
Sovyetler sonradan Stalin 'i karalay1p haysiyetli bir devlet haline geldi
!
Sovyetler sonradan
"
~
Tabii. Hele bu ashnda " farkh devletler" anlamina geliyorsa
1t SosyaIizm as Ia " deve 1$1 " olmamahdir
/
zaman dUnyanm ilk sosyalist devrimi neden Stalinizmi yaratt1?
~
Yapmamalan ·mlimkUn
degildi
\
o
<;:unku Mao ger9ek devrimciligi temsil ediyordu
~
I
' Mao'dan sonra gelenler onun sosyalizmini yozla$tird1 "...
Stalin'i karalayan Kru$9ev'i karalay1p daha da haysiyetli oldu
Nitek1m <;:in SSCB'ye kar$1/91km1$t1
<;:unku <;:in'i Mao ve Maocular· y6netiyordu ve onlar k6tU insanlard1
Sovyetler Brejnev'i karalayarak Perestroika 1le daha da hays1yetli oldu
!
l
" Sovyetler " d1ye ba$1ayan son u9 a$amay1 gehnce "devlet 1$1" olur Her $eyi "ba$takiler'le dogrudan ge9erek bu .........._ "Devnm zaten esas a91klad1g1rnza gore, noktaya geldiyseniz ---..., olarak iklldann Marks1st o l d u g u n u z d / n \ _______.. ahnmas1dir''" emm m1s1n1z? ~ lkt1dar ahnir, !opium ~ ___., sosyalist yapllir ~ • Sovyetler belk1 $lmd1 1 --------.......... "Ashnda 'biz1m' 1klldan ger9ekten hays1yehn1 almam1z devrimdir" SSCB Buyukel91hginde kazanma yolunda, ama ---.. Qall~1yorsunuz arada sizinkine ne oldu? Sosyahzm bir kez 1kt1dara
I
_/
~
HattA ba$ka toplumlar da yap1hr
Yoktur
_ _ _ _/
NOANSLARI
KoRuMA DERNEGi
TARIK GUNERSEl
* "Giizel dilimize Tiirk<;:e'den ge<;:en 'yoghurt' sozciigiinii atmak ve yerine Ozingilizce bir kar~1hk bulmak <;:agda~ ve ileri bir ad1m olacakur' -bir Ozingilizced
*
"Karl Marx'a temiz bir Almanca kullanmad1g1 i<;:in hep k1zm1~1md1r Nitekim ya~amdayken Ozalmanca hareketine
ivme kattlm. Neyse ki Oztiirk<;:eciler beni ~ad ediyor' -Adolf Hitler'in ruhu
* "Kimi uluslararasIC1lann beni neden sevdigini 路
anlayam1yorum:' -Oztilrk(e
* "Bir siirii dilin boyundu.rugunda olan ingilizce'miz bu durumuyla ne ger<;:ek bir yazm dili olabilir, ne de .bilim!" -bir ba~ka Ozingilizceci
* "ingilizce'yi de temizleriz!" -bir Oztilrk(eci
"BUTUN ULKELERiN NUANSLARI , BiRLESiN!"
54
Orgutlenme Komitesi adma: yabanci olmayan bir ecnebi
R
E
s
M L
G A
y
R
R
E
s
M
T
A
R
H
Parasin1tacire vermeye kalkan Mustafa Kemal 'e annes1" Ne yapacaks1n yavrum? Sak1n parani elinden kapmas1nlar? " demesine ragmen annesini dinlemedi ve "mOkemmel doland1nldi" .
Ba9ar1s1z bir taclr, takat zengin bir devlet adam1 . Ordular Grupu Kumandanhgmdan istanbul'a geldigi zaman baz1 ahbaplan bakm1~lar ki Ataturk'un uc; be~ bin lira tasarru fu var: - Art1k bir vazifeniz yok, boyle arkas1 gelmiyen masrafa dayamlmaz, paramz1 bir ticarete koysak, demi~ler. - Arna ben ti caret bilmem ki. .. - Bilmenize hacet yok, efendim. Mesele A. .. Beyefendiye sizin bu ehemmiyetsiz paramz1 kabul ettirebilmekte. Ondan sonra paramz kendiliginden i ~ ler, durur. - Soyleyen eski bir ahbab1, A... Beyefendi de tammad1g1 bir istanbul kiban. Kendi kendine, oyle ya topu topu birkac; bin lira var, anamm sand1gmda duracagma A. .. Beyefendi kim ise, onun sermayesi ic;inde doniip c;ogalsa hie; de fena olmaz, diye du~unur. Ahbab1: - Dun hanrama geldi de A. .. Beyefendiye dam~ma颅 dan size geldim. Onun raz1 olacagm1 soyleyemem. (ok buyuk i~ler goriir. Bunlar arasmda birkac; bin liranizla alakadar olacagm1 tahmin etmiyorsam da bu defa gorii~ur, tam~irsm1z ... Pek ho~sohbet bir zattir da .. A. Beyefendi a~am meclislerinden birine davet eder. Mustafa Kemal yamna Fethi Bey'i alarak gider. Ni yeti Be-
yefendi lutuf buyursa, Fethi Bey'in tasarrufunu da kendi paras ma katarak "nemalandirmak"ur. i.stanbul tarafmda bir konaga girmi~ler. Sofra, yemekler, salon hepsi yerinde. Beyefendi Bab-1 Ali uslubu ile sohbetler ac;ar, terbiyeli konu~ur, pek nezaketli dinler, ticaret ve para gibi bahislere tenezzul edip dokunmaz bile! Mustafa Kemal ic;inden, galiba bizi begenmedi, param1Z1 kabul etmiyecek, diye kayg1lara bile du~er. Bir arahk, hani bizim mesele , der gibi ahbabma goz ucu ile i~aret eder. Ahbab1 sonunda giic;lukle meseleyi ac;ar, Beyefendi yan dinler, yan dinlemez, - Hele Pa~a Hazretleri yaz1haneye te~rif etsinler cie ... gibi yanm ag1z bir vaitte bulunduktan soma felsefeye mi, politikaya mt, bir kibar bahse daha gec;er. Gece gee; vakit konaktan <;tkmt~lar. Mustafa Kemal yolda Fethi Beye: - Nasti? demi~. - Nesi nastl? i~ nedir? Ne verilecek? Ne getirecek? Bir ~ey soylemedi ki .. - Tuhafsm Fethi, adamm nezaketine, kibarhgma baksana ... Kendisinden boyle adi ~ey ler sorulur mu hie;? - 路Ben bilmedigim i~e senetsiz kontrats1z on para koymam, der. Mustafa Kemal, inatc;1hg1 yiiziinden, arkada~mm boyle
bir fusau kai;mnasma onun hesabma esef eder ve enesi sabah anasmm da : - Ne ya pacaksm yavrum? Sakm param elinden kap- masmlar? gibi ihtiyath sozlerine kar~1 da, adeta Beyefendi hesabma s1k1larak paras1m ahp gotiirilr. Yaveri Cevad'm galiba yiiz elli liras1 birikmi~ . 0 da rica ederek bu sermayesini komutammn parasma katml!?. Yolda Mustafa Kemal'in korkusu, ya kabul buyurmazsa? Yazihaneye gitmi!?ler. Beyefendi Mustafa Kemal'in zarfm1 alm1~:
- Bir defa saysamz ... Soziine deger mi? gibi bir yan giilii~le bakukdan sonra kasasm1 ac; m1~ , ic;ine auvermi~ . Binlerce liranm eksik olup olmad1gm1 bile 'merak etmiyecek kadar kibar olmak ii;in kimbilir ne kadar zengin olmah, diye dii~iin e n Mustafa Kemal, sermayesinin de kondugu ticaret i~inin teferuau iizerine ko nu~mak tan bile s 1kilm1~ . (1k1p gitmi ~ l e r. Nihayet i~i ahbabmdan s o rabilmi~. 0 da bir incir meselesinden bahsetmi~. izmir'den bir yelkenliye konacakm1~. Bir yere gotiirulecek, sauhp bir ~eyl e r almacak. 0 istanbul'a gelecek, karma kan!;iik, dolambai;h bir i~ ama, ahbab1 : - Biiyuk kar boyle olur. Yiizde ikiden , yiizde uc;ten ne c;1kar? Bu iki donu~te konan para iki misline i;1kmah ki bir ~ey anlayasm1z. Bir iki donu~te iki misli, iic; don donii ~ge don misli, Mustafa Kemal anac1gma alacag1. evi hayalinde bir iyi do~emi ~ tir bile! Giinler gec;er. Yelkenli bu, gun olc;usiine gelmez. Haftalar gec;er, Mustafa Kemal Fethi Bey'e bir soray1m, der o sogukkanh ve realist: - Ne yelkenlisi, ne inciri birader... Miikemmel doland1rd1lar seni ... Deise de, atlas do~eli kupa, sofra ustundeki kristal kadehler, yald1zh koltuklar, soma Beyefendinin para zarhm ~oyle kasaya dogru at1~1 gozO onunde canlanan Mustafa Kemal arkada~ma k1zar: - Sen de hep boylesin. Her ~eyin fena taraflanm bulursun, diye sinirlenip yine ahbab1 ile soru~ turur. Yanh~ bir limana m1 gitmi~ler, yoksa incirde kurt yokmu~ da var diye Iii~vet mi istemi~ler, bo~alm1~ da yerine yuklenecegi mi beklemekte imi~ler, her goru~mede yeni bir havadis' Hatta hepsinin Beyefendide telgraflan var. Bir gun butun cesaretini toplay1p Beyefendi'ye gider. Aaaa ...Sanki hii;bir ~ey yok. Adamcag1z masanm ba~m da, eski hal, es~i duzen ... Buyukdere postas1 sekiz on dakika rotar yapm1~ gibi bir ~ey ... Mustafa Kemal, zahir buyiiktuccarhk bu, hii; tecrubem olmad1g1 ii;in ben tela~lamyorum galiba, diye aynhp yine beklemeye koyulursa <la ic;ine nihayet bir ~uphe de girmi~. Ha geldi ha gelecek gunlerinde Sultanahmet meydanmm deniz go-
rOr bir ko~ e sind e zavalhya o gun ikindiye dogru enginde gorunecek yelkenliyi bil e goze tl e tmi~ler. Tabii sizin de anhyacag1mz uzere en sonunda tekne batm1~'
Cevat ne kadar olsa kuc;uk subay, paras1z. Yuz elli lirasm1 kaybetmeyi bir tOrlu ic;ine sindiremediginden bir gun Beye fendi yi Kopru iistiinde s1k1~tmr : - Buraya bak, ben Pa ~ a degilim , ya ~imdi param1 verirsin , ya seni Kopruden a~ag1 atan m, demi~ ve sermayesini kurta rm1~ . Mustafa Kemal, o giizel tath a nl a u ~ 1 ile bu ticaret macerasm1 aras1ra tekrarlad1g1 zaman, hala ma a~ aruklanndan birikme parasma ic;i yanard1.
Fali h Rtfkt Atay, ( an kaya , Dogan Ka rd e~ Matbaast, ist., 1969, s.155-1 58
(Aym olaym bir ba~ka anlaum1 Cevad Abbas Gurer'in amlannda yeralmaktadtr: "Tath dile, kihk ktyafete miistenit limited ~i rk e ti mizin dogu ~ u ve aktbeti" Atatiirh'un Zengi n Ta rihinden Bi rha~ Yaprah, istanbul Halk bastmevi, 1939, s.169-1 79.)
• • Daha karll blr var m1?''
i!'
S1vasdaki Komutanlar Toplanus1 devam ettigi s1rada, istanbuldan, uc; l<.i~ilik bir hey'etin incelemelerde bulun-
Cevad Abbas. "Ben pa§a degilim..." diyerek tuccari tehdit edince ser· mayesini kurtard1. Pa§a'rnn ise giden paraya y1llarca i9i yand1 ... Birikim 41AGUSTOS1989
Mustafa Kemal 9ift9iligin yeterince karl1 bir 1~ olduguna ikna olmad1 ve "Bir sene elli lira ii;:in rni bekleyecegiz" diyerek, "daha karl1bir i~ " istedi.
rnak iizere gonderildigi duyulrnu$tu. Mustafa Kernal Pa$a, bir telgrafla, Hey'eti Ternsiliyenin hilkilrnetteki isti;;ari Oyesi olan Harbiye Nazm Cernal Pa$adan bu hey'etin nii;:in gonderildigini SOTIIlU$, 0 da, sei;:irnlere rnildahale edildigi yolundaki ~ikayetleri bahane ederek soru~tur足 rnaya kalk1$an itilafDevletleri'nin bu te~ebbuslerini onlernek ii;:in gondcrildigini bildirrni!?ti. Mustafa Kernal Pa~a. yamnda Kaz1rn Karabekir Pa~a. Ali Fuat Pa$a, Albay Selahattin Bey, S1vas Valisi Re~ i t Pa$a, S1vas Belediye Ba$kam Evliya Efendi ve yaveri oldugu halde, gelen hey'eti kar?ilamak ilzere, 24 Kas1rn 1919 Pazartesi giinii a~arn iizeri, ;;ehre dokuz k1lornetre rnesafedeki (S1vas Ziraat <;:iftlik Okulu)'na gitmi$ti. Okulun geni;: rniidiirii Siileyrnan Fehrni Efendi rnisafirlerini ka~1layip istirahatlanm temin etti. Mustafa Kernal Pa~a ve beraberindekiler, Fevzi Pa$a hey'etini beklerneye ba$lad1lar. Bu arada tilrlii konular iizerinde konu$uluyor, genellikle herkes kendi bolgesinde olupbitenleri anlanyordu. Mustafa Kernal Pa?a konu$rnalara kaO$m1yor, sadece dinliyordu. Saatler ilerlerni~ , gece olrnu~tu. Fevzi Pa~a Hey'eti'nin . ne zarnan varacag1 hakkmda henilz kesin bir haber ahnarnarn1$tl. i$te bu s1rada, Mustafa Kernal P~a, gen<,: okul rniidiiriine donerek "Miidiir Efendi, bu ak$arn sizinle bir i;:iftlik kurrna konusu iizerinde g6rii$elim. Ben ortaya bin lira sermaye koyayim. Siz de arazi, hayvan, aletler ve oteki e$yalara tahsis yapm bakahm" dedi. Geni;: miidilr, bildirilen paraya gore almmas1 gerekli olanlann miktanm veriyor, bir i;:iftlik sahibi olan S1vas Belediye Ba~kam Evliya Efendi rayii;:leri soyliiyor, Mustafa Kemal Pa~a da her
birinin kai;:a mal olacagm1 hesaphyordu. Boylece bin liramn harcanrnas1 tamamland1. Bundan soma, elde edilecek sonui;:tan meydana i;:1kacak kar hesapland1. Orunlerin degerlendirilmesinde de Belediye Ba~kanmm verdigi rayii;: fiyatlar esas tutuluyordu . Sonunda y1lhk safi kann elli lira oldugu anla~1ld1. 0 zaman, Mustafa Kemal Pa~a giilerek "Bir sene elli lira ii;:in mi bekleyecegiz" dedi. Geni;: miidiir safi kann bu kadar goriinmesine ragmen geri;:ek kann daha da i;:ok oldugunu, i;:unku arazi, hayvan ve aletlere amortisrnan pay1 dii$iildiigiinil, oysa ki gene; hayvanlar ii;:in bir zaman amortisrnan masrafi dii$illmeyebilecegini anlatu. Fakat Mustafa Kemal Pa$a kann azhgmda direnerek "Daha karh bir i$ var m1?" diye soruyordu. S1vas Belediye Ba~kam Evliya Efendi "Koyunculuk var Pa$am" dedi. Koyunculuk iizerinde de hesaplar yapild1. Gen;ekten de koyunculugun daha karh bir i$ oldugu anla~1hyordu. Fakat, bir hastahgm gelmesi halinde zayiatmm i;:ok biiyiik olacag1 ve sermayenin buyilk k1srnmm yitecegi soylenince koyunculuktan da vazgei;:ildi. Kaz1m Karabekir Pa~a araya girerek "Pa!?am, siz Erzururnlulann' fahri hem$ehrisisiniz. Erzururn'a gelirsiniz, Ruslardan kalma biri;:ok elektrik malzemesi var, elektrik i;;leri iizerinde i;:ah;;mz" dedi, gulii~tiiler . Fakat, Mustafa Kemal Pa;;a konu ilzerinde ciddiyetle duruyordu. Bu def a <la ~eker konusu ele ahnd1. Mustafa Kemal Pa~a bu bolgede ~eke r pancan yeti$ip yeti~e足 meyeccgini sordu. Geni;: okul miidiirii, Halkah Yiiksek Ziraat Okulunda ogrenci bulundugu s1rada, o zamanki Tanm Bakanmm Erzurum ve Erzincan'da denerne tar-
t
57
lalan kurdurdugunu, '.?eker pancan yeti~tinne tecrubelerinde bulundugunu, tarlalann birinde yeti~en ~eker pancannm % 17-19, otekinde yeti~en pancann % 1921 oramnda ~ekere sahip oldugunun tesbit edildigini , c;ilnkil tahlillerin kendi okulunda yapild1gm1, o sebeple bildigini anlattL Seker fabrikas1 kurulmas1 halinde siltc;illilk de yap1labilecegini sozlerine ekledi. Mustafa Kemal Pa~a gerek verilen bilgiden, gerekse gene; mildilrden memnun kalm1~n . "Su i~l e ri hay1rhs1 ile bir sonw;:land1rahm da ..." dedi. Mahmut Gologlu , Sivas Kongresi . Ankara, 1969 s.199-200
• •sular bile guler'' Orman c;iftligi kumldugu y1llarda idi . Topraga ne koyarsa, kaybediyordu. Bir y1ld6nilmil ak~am1 a~ag1 ufak ko~kiln onilnde oturuyorduk. Topraklar bomgo~tu . Mudilr Tahsin Bey bu ko~kun onune bir havuz yapnrm1~ t1. 0 gun, bir sendik zaran haber ald1g1 ic;in du~ilnceye dald1g1 s1rada, havuzun f1skiyesini ac;nlar. Meger Tahsin Bey suyun ic;ine renkli ampuller koydurmu~ . Bozk1nn bir ko~esinde , alaca karanhkta birden bire ye~illi, mavili, alh sular fi~kmnca , Mustafa Kemal gilldil: - A Kemal dedi, sen ziraat okudun mu? Hay1r. <;:iftc;i misin? Hay1r. Baban c;iftc;i miydi? Hay1r. i~te bilmedigi i~e parasm1 koyup da kaybedenlere sular bile giller. Fali h R1fk1 Atay, <;anhaya, s.400
A tali.irk' un malvarl1g1
58
"1- Orman c;iftligi Ankara'da Orman, Yagmur Baba, Balgat, Macun, Gilvercinlik, Tahar, Etimesut, <;:ak1rlar c;iftliklerinden vilcut bttlmu~ Orman <:;:iftligi; Yalova, Millet ve Baltac1 c;iftlikleri, Silifke'de Tekir ve $6valye c;iftlikleri, Dortyol'da portakal bahc;esi ile K:i.rabasamak c;iftligi, Tarsus'da P1l oglu c;iftligi. 1- Bunlarda mevcut arazi : a) 582 donilm c;e~it meyva bahc;eleri. b) 700 donilm fidanhk; buralarda meyveli, meyvesiz muhtelif ya~larda ve c;e~itlerde 650.000 fidan vard1r. c) 400 donilm Amerikan asma fidanhg1. "Burada 560.000 kok bag c;ubugu vard1r." d) 220 donilm bag. "Burada 88.000 adet bag omcas1 vard1r." e) 370 donilm c;e'.?itli sebze yeti~tirmeye elveri~li bahc;e. f) 220 donilm 6.600 agac;h zeytinlik. h) 27 donilm 1.654 agac;h portakalhk. i) 15 donilm ku~konmazhk. k) 100 doniim park ve bahc;:e. -1) 2650 doniim c;:ayu ve yoncahk.
m) 1450 donilm yeni tesi"s edilmi~ om1an. n ) 148.000 donilm kabili z.iraat arazi ve mer'alar. Yekun 154. 729 diinilm arazi. 2-- Bina ve tesisat: a) 45 adet buyilk ve kilc;ilk idare binas1 ve ikametgah biltiln mefru~at ve demirba ~ lanyla beraber. b) 7 adet 15.000 ba'.? koyunluk ag11. c) 6 adet Aydos ve Toros yaylalannda tesis edilen mandtralar. d) 8 adet at ve s1g1rlara mahsus ah1r. e) 7 adet umumi ambar. f) 4 adet samanhk ve otluk. h) 6 adet hangar ve sundurma. i) 4 adet lokanta, gazino ve eglence yerleri, lunapark. k) 2 adet c;e~itli imalat yapan !inn. I) 2 adet c;ic;ek ve tezyinat neban yeti~tinneye mahsus ser. Yekun : 51 bina. 3- Fabrika ve imalathanekr: a) Bira Fabrikas1: Senede 7.000 hekto litre <;:e~itli bira yapacak kabiliyette, biltiin mil~temilatiyle ve biltiln i~letme levaz1m1 . ve miltedavil k1ymetlerle beraber. b) Malt Fabrikasi: Senede 7.000 hekw litre biraya kafi gelebilecek miktarda malt imaline kabilir,etli, biltiin mil~temilan ve i~ letme levazmn ile beraber. c) Buz Fabrikas1: Gilnde dort ton buz yapma kabiliyetinde, butiin mii~ temilau ve i~letme levaz1m1 ile beraber. d) Soda ve gazoz fabrikasi: Gunde iic; bin ~i~e soda ve gazoz yapma kabiliyetinde. Biitun mu~temilan ve mutedavil k1ymetl eriyle beraber. e) Deri Fabrikas1: Senede 14 bin c;:e~itli deri imaline elveri~li, biltiln mii~ temilat ve miltedavil. k1ymetleriyle beraber. f) Ziraat aletleri ve demir fabrikas1. h) Bili Ankara'da digeri Yaiova'da olmak iizere iki modem silt fabrikas1: Her ikisi gilnde ayn ayn 15 bin litre . pastorize siit ve bin kilo tereyag1 i~lemek kabiliyetindedir. Bunlar da butiln mii!?temilat ve i~letme levaz1m1 ve miitedavil k1ymetleriyle beraber. i) Biri Ankara'da digeri Yalova'da iki vasi yogurtimalathanesi. k) Sarap imalathanesi. Y1lda 80 bin litre ~arap imaline elveri!?li, biitiln mii~ temilat ve miitedavil k1ymetleriyle beraber. 1) iki ta~h, elektrikle i!?ler birdegirmen. Biitiin mii~te milan ve miltedavil k1ymetleriyle beraber. m) istanbul'da bulunan bir c;:elik fabrikasmm yiizde kirk hissesi. n) Biri Orman <;:iftliginin, biri Tekir <;:iftliginin olmak iizere her biri 15'er bin kilo ~ar, bin teneke beyaz peyBirikim 41AGIJSTOS1989
Ticaret hayat1 pek ba~anli degildi. Kurdugu i;:iftlik!erde topraga ne koyarsa kaybediyordu. Bu durum da kaybedenlere sular bile guler" dedi.
kar~1sinda ;
"Bilmedig1i~e paras1ni koyup
I
nir, alnyuz teneke tuzluyag yapmaya elveri~li iki imalathane, butun i~letme levaz1mat1 ile beraber. 4- Umumi tesisat: a) Biri Ankara'da, digeri Yalova'da kurulu iki tavuk c;iftligi. 路~ b) Yalova'daki c;iftliklerde iki hususi iskele ve liman tesisatI. c) Oc;u Ankara'da ve ikisi istanbul'da be~ sau~ magazasmm butun tesisat ve demirba~lan. d) Orman C::iftliginde: Hususi sula_ma tesisau, kanalizasyon, telefon tesisan , elektrik tesisau, kuc;Ok beton kopruler, hususi yollar, ic;me su tevziau ~ubesi. Yalova c;iftliklerinde: Hususi su tesisau, telefon tesisau, elektrik tesisan, kuc;uk beton kopruler ve yollar. Silifke Tekir C::iftliginde: Hususi sulama tesisau, beton kopruler. e) Orman c;iftliginde kurulu c;iftlik muzesi ve ufak mikyasta hayvanat bahr;esi tesisau, bunlann i~letme levaz1m1 ve butun demirba~lan , 5- Canh umumi demirba~ : a) 13.100 ba~ koyun. "K1V1rc1k, merinos, karagul, karaman irklariyle bunlann melezleri." b) 443 ba~ s1g1r. "Simental, Hollanda, Kmm,' Jersey, Gorensey, Halep, yerli 1rklariyle bunlann melezleri, yeni Oretilen Orman ve Tekir cinsleri." c) 69 ba~ ingiliz, Arap, Macar, yerli ve bunlann melezleri, ko~um ve binek atlan, 58 r;oban merkebi. d) 2.450 ba~ tavuk, "Legom, rodayland ve yerli irklar." 6- Uinumi cans1z demirba~ :
a) 16 adet traktor, 13 harman ve bir;er doger makinesi ve bilcumle ziraat i~lerini gormekte bulunan ziraat alet ve edevatmm tamam1. b) 35 tonluk bir adet deniz motoru "Yalova C::iftliginde." c) 5 adet i;:iftliklerin nakliye i~lerinde c;ah~tmlan kamyon ve kam yonet. d) 2 adet c;iftliklerin umumi servislerinde c; ah~tmlan binek otomobili. e) 19 adet c;iftliklerin umumi servislerinde i;:ah~tmlan binek ve yuk arabas1. Atatiirh'un Tamim Telgraf ve Beyannamelen, Tiirk ink1lap Tarihi Enstitiisii Yaymla n , Ankara, 1964, s.586-589
Bankada O<; ayn hesapta 1.519.892.01 TL Tiirkiye i~ Bankasi hisse senedi "10 lirahk" 119.125 ad et Turkiye i~ Bankasi muessis hisse senedi "500 lirahk" 569 adet Maden Komiirl'i TAS. hisse senedi "nama muharrer" 12.750 adet Maden Komurl'i TAS. hisse senedi "hamiline muharrer" 12.250 adet Maden Komuru TAS. hisse senedi "muessis hisse" 125 ad et Mazhar Leventoglu, Atatark'iln Vasiyeti,
Bahar Matbaas1, ist., 1968, s.85-89
59
D
E
<;erkesler sorunu
60
Birikim'in 3. say1smda "Irak Kurtleri, Bulgaristan Turkleri ve Milliyetc;ilik" ba$hkh yaz1s1yla Omer l..ac;iner, sosyalist entelijensiyanm ciddi bir handikap1m sergiliyor. Bu handikap1 a$ag1da ac;1mlamaya c;ah$acag1m. Son y11larda ozellikle "sosyalist ulkeler"de nukseden etnik c;ali$malar; Tiirkiye'nin Avrupa Toplulugu'na girrne sevdas1 nedeniyle yutkunarak eski hiddetini gosteremedigi Kurt sorunu (hem Tiirkiye'deki Kurtlerin durumu hem de sm1rdan giri$ yapan lrakh Kurtler vakas1) ve son olarak Bulgar devletinin aleni milliyetc;ilik politikas1 sonucu Bulgar Ttirklerine "ya asimilasyon, ya surgun" sec;enegini dayatmas1 ile, projektorler etnik azmhk/ azmhk milliyetler meselesine c;evrildi. Uzun yillardir bu konuya ili$meme gibi, ta$Inllan siyasal kimlikle bag-
N
da$mayacak bir tutum ic;erisinde bulunan ulkemiz sosyalist aydmlan, yukanda s1ralanan olgulann (ve tabii sayilabilecek ba$ka etkenler de var) s1k1$urmas1yla mesele uzerinde fikir beyan etmeye ba$lad1lar. i$te tam bu noktada, handikap olarak niteledigim tutum bir kez daha varhgm1 hissettirdi: Kurt sorununa ili$kin dolayh ya da ac;1k bir $ekilde egilinmesine ragmen, bu ulkede mevcudiyeti Kurt varhg1 kadar gen;:ek olan ve bir azmhk milliyet konumunda bulunan <;:erkesler gene gormezlikten gelindi. Apayn dilleri, kiiltiirleri ile bu iilkede varhklanm devam ettirmeye c;ah:;;an ve diinya tarihinde bir e$ine rastlanmayacak denli darmadagm edilen, buna mukabil muhaceretteki 125. yilmda bile varolmaya devam eden <;:erkesleri "ihmal edilebilir bir nicelik" olarak gormeye hie; kimsenin, hele sosyalist entelijansiyanm hakk1 yoktur. Eger bu iilkede ozgurliikc;ii, e$itlik<;:i, de-
M
E
mokratik ve diinyadaki mevcut uygulamalardan daha farkh, daha iyi bir sosyalizm kurulacaksa, bu tigurda c;aba sarfedenlerin iilke ger<;:eklerini ve i<;:inde ya$ad1klan, aym zamanda donii$liirrneyi hedefledikleri toplumu, toplumsal yap1yi ve bu yap1 i<;:erisindeki sm1fsal/ulusal-etnik titre$imleri 6nyargis1zca tahlil edebilmeli, hic;bir sorunu yok saymamah , tart1$ilmas1m , giindeme getirilmesini ertelememelidirler. (ERKES SORUNUNA KAR-51 0<;: TAVIR
Gec;mi$te bu sorunu devrimci sosyalist c;evrelere intikal ettirmeye c;ah$anlar, (bugiin bir k1sm1 hala devam eden tepkilerin teorik " temeli ile hesapla$1'mas1 ic;in belirtrneyi zorurilu goriiyorum) ii<;: itirazla kaf$1la$1yordu: a) Uluslann kaderlerini tayin hakk1 ilkesi uluslar ic;in gec;erlidir (erkesler bir ulus olmad1klan ic;in bu ilke i$letilemez!? b) Bu bir devrim soru-
L
E
R
nudur. Sosyalist devrim olursa <;:erkesler de kurtulacaklar, ozgiirle$ecekler, hatta belki kendilerine bir yer bile verilebilir. Su halde devrimi beklemek, devrimin bir an once olmas1 ic;in seferber olmak laz1md1r. c) Evet bu ciddi bir sorundur ama aym zamanda da <;:ok hassas bir konudur Zira azmhk milliyet ic;indeki $Ovenizmin kabarma rizikosu vard1r. Goriilecegi gibi bu ii<;: yakla$IID da sakat ve temelsizdir. ilk yakla$1m, uluslann kaderlerini tayin hakk1 ilkesini kavrayamamaktan kaynaklamyor. ikinci yakla$Im, salt siyasi iktidara yonelmi$, ancak toplum i<;:erisindeki kurumlan, yap1lan, mekanizmalan, temayiilleri anlamayan ve devrim oldugunda ne gibi taleplerle, hangi beklenmedik sorunlarla kar$1la$abilecegini hesaba katmayan bir anlay1$Ur. Oc;iincii yakla$IID ise, $Ovenizm kayg1sm1 dile getirirken, kendisi egemen ulus $OVenizmine Birikim 4 / A0USTOS 1989
paye veriyor ve sessizce asimilasyoncu, milliyetc;:i, milli devlet politikalanm onaylayan bir pozisyona dii;;iiyor. Soruna c;:oziim arama, tart1!?ma yeteneginden yoksun olan bu yak, la!?1mlan ac1mas1zca ele!?tirmek, sosyalizmin kaybolan prestijini ve etkinligini yeniden kazanmas1 ic;:in ongoriilen ronesans ic;:in de elzemdir. <;:erkesler anavatanlan Kuzey Kafkasya'dan siirgiin edildikleri 1864 tarihinden beri , ikamet ettikleri bu topraklar iizerinde kendi milliyet kimliklerini ifade etme, <;:erkesc;:e ogretim yapan ilkokul kurma, <;:erkesc;:e yaym c;:1karma hakkm1 1908'de ikinci Me;;rutiyet'le elde ettiler. Bu kazammm k1sa omiirlii oldugu biliniyor Demokratik dernek kurarak kiiltiirel-toplumsal-siyasal etkinlik gosterebilme hakkm1 ise 1961 Anayasas1'nm yiiriirliige girmesiyle elde edebildiler; ancak bu haklar, miinasip goriildiigu ic;:in, yukandan a!?ag1ya verilmi;;ti. Ba;;ta i;;c;:i sm1f1 olmak iizere diger ezilen sm1f ve etnik azmhklar soz konusu ozgiirliikc,:ii ortamlarda edinilen haklar baglammda taleplerini radikalle;;tirdikc;:e, -devlet ac,:ismdan- tehlike arzetmeye ba;;lam1;;lar, boyle olunca da verilen haklann gaspedilmesiyle neticelenen bask1c1-otoriter donemle r onemli orpanlamalan gerc,:ekle~tir mi;;lerdir. Bu hak yitimine kar;;1 sosyalistler 1908 ve 1961'den c;:ok daha geni;; ozgiirliikleri vaad edebilmeli ve bunlan nas1l, hangi arac;:larla gerc,:ekle;;tire-
cegini ortaya koyabilmelidir Egemen sm1flar blokuna ka~1, i!?C,:i sm1fi. merkezli tarihsel blokun olu!?umu ic;:in sosyalist entelijensiyan 1n -organik ayd1nlar boliigiiniin- Tiirkiye'nin tum sorunlanm oldugu gibi etnik meseleleri ve azmhk milliyet!er sorununu da irdelemeleri, dii!?iinmeleri gerekir lira bu kritik sorun dogrudan dogruya demokrasiyi anlay1!?la, algilayi;;la ili;;kilidir. Ttirkiyeli sosyalistlerin sosyalizm ve demokrasi sorunsahm tarn~nklan bugiinlerde siyasal atmosfer, azmhk milliyetler meselesini ele almaya, tartl!?maya oldukc;:a elveri!?lidir. Sosyalist demokrasi, soyut tarn;;malarla degil, iilke gerc;:egine ayaklanm basan somut problemlerin tarn;;mas1yla netlik kazanacaktir. â&#x20AC;˘ M URAT BE)DUG
"Halk Ordusu" ve "sosyalist" askerler "Birbirini denetlcyen on biitiin gii{leri ellerinde toplarm~ bir mandarinden daha iyi. ,,j dIf. ~eytan ,
t;erilim romanmm iinlii kitaplanndan ~eytamn Tegmeni'nde romanrn kahramam Dofnichter, her ;;eyin ortaya c,:1kng1 anda ;;oyle der: "Ben profesyonel bir askerim. Oldiirmek ic;:in egitilmi;; bir insamm. Egitimimi ba;;mdan beri cinayet ilmiyle doldurdum. (abc,:) Meslegimin
biitiin o soylu tuzaklanna ragmen, gerc;:ek ;;u ki : ben orduya hizmet eden iicretli bir askerim. Hatta bir gladyatoriim. imparator parmagm1 a;;ag1 egerek i!?aret verdigi zaman kendi karde~imi oldiiriirum:' 2 Kendi hakk1 oldugunu dii;;iindiigii genelkurmaya atanmasm1 gerc;:ekle;;tirmek ic,:in oniindeki on "engel"i oldiirmeyi deneyen Dofnichter c;:ok iyi egitilmi;;, askerligi c,:ok seven biri ve biitiin benzerlerinin bir ozeti gibidir. "Oldiirmek ic;:in egitilmi!? ... Cinayet ilmiyle donanlm1;; ..:' Diinyanm biitiin ordulannda gorev alan ve Tienanmen Meydam'nda ogrencilere ate;; eden askerin bu tammdaki askerden fark1 ne? "Devletin sonmesi ..." Tiirkiyeli sosyalistlerin iizerinde en az dii!?iindiikleri konulann ba;;lannda geliyor bence. Bu yiizden sosyalist devletleri (=aslmda biitiin devletleri) "zor"la ayakta tutan polis ve askerf giic,:lerin -birakm yok olmas1- giderek giic,:lenmesi pek dikkat c,:ekmedi. Dilnyanm hemen her iilkesinde son 30 y1lda c,:e;;itli sosyal patlamalar olurken sosyalist iilkelerde hemen hic;: kitle hareketinin olmamas1 "sorunsuzluk" olarak yorumland1 ; ta ki Gorbac;:ov'a kadar... "Yeniden yap1lanma''yla birlikte parti kar~1t1 epeyce insamn oldugu, iizerlerindeki polis/asker bask1s1 hafifletilip soz hakk1 verilirse kimi bolgelerde partiye kar~1 sec;:im kazanabilecegi bile goriildii. Boylece, diinyamn bir-
c,:ok iilkesinde kitle hareketlerini kontrol etmekte baz1 ba;;ansizhklara da ugrayabilen -buna G.Afrika Cumhuriyeti ve Tiirkiye'yi ornek gosterebiliriz- polis/ askerf giic,:lerin sosyalist iilkelerde -neredeysemutlak bir ba;;an gosterdikleri de ortaya c,:1kt1. Bir ~ey daha var: Macaristan, <;:ekoslovakya ve Afganistan'a miidahale eden ordu eylemini hie,: fire vermeden gerc;:ekle;;tirdi. 3 Bu onun "sosyalizmin donemsel c,:1karlan111 gozeten bilinc,:li bir ordu" mu, yoksa "dii;;ilnme ve karar vermeyi ba;;kalanna birak1p verilen emri tart1;;mas1z uygulayan 'cinayet ilmiyle donaulm1!?' bir ordu" mu oldugunu gosterir? Bence ikincisi: emir gelince hie,: teredd iitsiiz Afganistan'a giren ordu aym kararhhg1 Afganistan'dan geri c,:ekilirken de gosteriyor. Yine hiyerar;;inin tepesinden gelen emre uyarak ( =emri uygulayarak) ... ASKERLiGiN KURALI: EMRE iTAAT
Kammca sorunun barn teli !?U soruya verilecek cevap(inli ogrencilerin Tienanmen Meydam'na ast1klan demokrasi bildirgesinden. 2 ~nm Tegmeni, Maria Fagyas, <;:ev: Nilg(Jn Ant, e Yaymlan, ~ubat 1974, s.390. Yazar 450 sayfahk romam m hazirlarken asker! tenninolojiyi oldugu kadar askerlerin kendi "i\'" manuklanm da dikkatle incelemi~; roman tiplerini \'izerken onlann "asker gibi dii~iinen" adam olmalanna ~ok dikkat etmi~. 3 Son y1llann i~galci ordulan arasmda tek aykm ornek israil Ordusu'nda ge r"ekle~ti. Filistin katliamma kaulmak istemeyen baz1 subaylar sava~a gitmedi. 1
61
ta yanyor: "aslolan iktidarm devletle~tirilmesi mi, toplumsall~nnlmas1 m1?" Varolan reel-sosyalist iilkeler ~imdiye dek devletle~tirmeyi savunup, ger<;ekle~tirdiler.. Sonu<;: burjuva demokrasilerinden 4 daha 6rgiitlii, d~ha hiyerar~ik bir devlet ve o devlet yonetiminden gelen her emre itirazsiz uyan polisler ve askerler.. Tabii bu arada, "kendi ki~iligini geli~tirmi~, <;ok yonlii, yaranc1 'bahk<;1-ele~tirmen' insan tipinin" gume gittigini belirtmeye gerek yok! Tienanmen Meydam'nda ogrencilere ate~ eden
askerlerin admm onunde "kiz1l" ya da "halk" lafmm olmas1; ~apkalannda "k1z1l y1ld1z", omuzlannda "orak-<;eki<;" ta~1malan sosyalist olmalanna yetiyor mu? Ogrencileri haftalarca seyredip, gozettikten soma hiyerar~inin tepesinde oturan "muhterem zat"dan gelen emri tartl~ madan, sorgulamadan, itiraz etmeden tereddutsiiz uygulayan askerler hala sosyalist sayilabilir mi ?5 Ve ~ytanm Tegmeni'ndeki Gabriel'den ne farklan var? "Ben uygun bulmad1g1m ~eyleri de kabullenmesini bilecek bi<;imde
yeti~tim. Bu nedenle sivil hayata uyamad1m. Sivil hayatta her zaman dogru mu, yanh~ m1 sorusuyla ka~1 ka~1ya kahyor insan. Karar size birak1hyor; bu karardan ka<;ugmiz zaman gorevinden ka<;an bir adam gozuyle bak1hyor size. Beni korkakhkla su<;layabilirsiniz Yuzba~1m , sorumlulukla yilkiimlii olmak beni yordu. . .du~iin mek, karar vermek ve diizeltmek zorunda olmadan ya~ayabilmeyi ozluyorum. Bunlann hepsini benim yerime ba~kalan (ab<;) yapsm istiyorum:' 6 •
4
isvic;re'de 100.000 imza toplayan herkes halkoylamasma gidilmesini isteyebiliyor. ;;u aralar "Ordusuz isvic;re" i¢in bir kampanya yiiriitiiliiyor. s 16 Temmuz 1989 tarihli Nokta'da bu durumu kamtlayan bir riiportaj yay1mland1. "Ogrenci: Pekin'e neden geldiginizi biliyor musunuz? Onba~1: Kanun ve diizeni korumak ic;in geldik. bgrenci: Sizin kanun ve diizeni korumamza gerek yak. Ne silah1m1z vai; ne de giiciirniiz. Biz ~iddet istemiyoruz. Liitfen bunu iyi dii~iiniin . Giisteriler bir aychr siiriiyor ve hic;bir ~iddet eylemi olmadi. ( . .) Onba~1 :
6
Biz askeriz. Emirlere uymak zorunday1z:' Seytanm Tegmeni, s.397.
OMER FARUK
62 Birikim 4 / AGUSTOS i 989
ALAN-BEtGE YA Yl~LARI Frans1z DeHimi'nin 200. Yilma Armagan Fran ~o is
Foret
fRA NS IZ l>EVRiMi Ni
YORlJ-.,ILAMAK
I
'
.
..
'
FRANSI Z
DEVRiMiNi
YORUMLAMAK
Fronsa 'da Annales dergisi etrahnda toplanan tarlh<;:ller arasmda yeralan Fran<;:ais Furef.'in yap1tlan . ulkesinde <;:ok canh tarh~malara neden oldu . Fure!. sorunsol tarih yakla~1m1nm en iyl cy6zli mleyici ve kuram c1lorindon say1hyor. Bu yakla~1mm en buyuk ozelligl. tarih<;:inin olaylarla i;:agda~ olan bilin<;:lerden uzakla~1p. Ozerinde i;:all~t1g1 doneme ozgO soylemlerin yineleyicisl olmaktan kurtulma i;:abas1d11 ..
Rob e~pierre I
Saint-Just I Marat Dan ton Babeuf
DEVHiM YAZILARI 1-iaz1rlayan: Vedat Gtinyol Devrim Yoz1lon , Frans1z Devrimi'nln 200. y1hnda Jakoben onderlerin kendi yaztlann1, sOylevlerini birorayo getiriyor. Aynca Jakobenizmden sosyalisi dO~OnOse ge<;:lste onemll yeri olan Babeut'un katk11anna do yer veriyor.
•
'~-
: ·. ~ : . . · ~ ·:: ..•: 'i ::;: :
DEVRiM YAZILARI
(! .•~.-.~~. ~-
~ ~
·li-~ x·~.]'.:."
*
Gene! Oag111m: Al.AN Y..\YiNCILll\ 8.1$mU$ahip Sok. lalas Han,
Kel ba~a ~im$ir tarak Hallm Togan 0 Sonbahar bunal1m1 ve SHP Tevflk <;:avdar 0 Din devletine dogru M.Tahlr Hatlboglu D i~<;;i haklan ac;;1s1ndan anayasa -Do9.Dr.Faz1I Saglam D Korunan ve kollanan demokrasi olmah Hasan Basrl Babah D Kas1mlu'nun ard1ndan Mehmet Doganay D Deriyi kurtarmak Erdal Atabek 0 GorO~me Reflk Durbaf 0 Tart1~ma birlik-tarih Yal91n Yusufoglu· D NOkleer doktorlar ilh9ml Soysal D ANAP'1n bOyOk yagmas1 Yucel Gursel D Yeni bir dOnya yeni bir TOrkiye, G6r0$ Haziran $enligi D DOnyada bir gezinti Ane Sari D Tienanmen'de sapla saman Refit Ergener 0 Kurt mOlteciler, g69men TOrkler Mehmet Ali Asian 0 Dayani~ma da hakt1r M.Semlh Gemalmaz D Devlet hizmetlerinin bolgesel yogunlugu Nuri Karacan 0 Tatil i~<;;inin hakk1 ama Dr.ibrahim Tiirk D 1789'da Fransa'da ne oldu? Korkmaz Alemdar D Dogu'da s1k1y6netim, Olkede bask1 Prof.Dr. Zafer Oskul D Doha ozenli o.l mak Ahmet Kacrmaz.
Nas1I bir parti? Sadun Aren, Metin Qulhaoglu, Selcruk Qalhan, Nail Sathgan
*
*
Sosyalisller ve Birlik ve Ekin Taciser 'Sevgi Yollari ' Plehanov'Hn P opulizmdcn Kopu ~ u Sosyalistler ve 'N.e Yapmah? ' Ekonomizm ve Tek Ulkede Sosyalizm Sorunu
*
.
161302 Casaioglu-iSTANBUl .. .. Oag,,,m, iS1anbul UMMAY.'TUMDAIARKADAS •OZGUR ·SAY ICKK Ankar" ADAS, DOST
Soru~turma:
l!jl;iler ve Toplum*7 Bilgi / Bilin ~
*
*
* So hbet-Tarh ~ ma :
Ertu~rul Kiirk ~ii
GOfUsi• A Y L
K D E R G
AGUSTOS ' 89 ~I
KT I
DEFTER 9. Say1
HAPISHANE TANIKLIKLARI: Zihni Anadol, Elif Toron, Sezai Sanoglu, Veli Devecioglu, Ertugrul KOrk90. FOUCAUL T'NUN HAPISHANELERiNE GiRi$ Nurdan GOrbilek - lskender Sava$1r. HAPISHANELER : KU$ATICI VE HIZAYA GETiRiCi KURUMLAR Michel Foucault. DONYAYA AGILAN PENCERE Eduardo Subirats. TORK SINEMASINDA YA DA TORK TOPLUMSAL YA$A · MINDA IGERIK SORUNU · II Oguz Adanir. SARDUNYALARIN KOKUSU $iir Erkok Y1lmaz. $11RLER Salih Ecer, Sarni Baydar, Seyfettin OnlO, Roni Margulies. Deiter y1lda 5 say1yay1mlanir. Abone ve Yaztfma adresi: Metis Yay inlan, Ba~mus!)h i p Sok. 312, Caga l~ lu l1 stan b ul. Y ill 1 ~ Abone Bedeli: 15 000 TL, Eski Say1lar: 3000 TL.Yurtd 1 ~ 1 Abone Bedeli: 9£, 25 OM. 6demeler yurt· ~Incle Yapt ve Kredi Bankasi Gemberl i l~ $b 2863-9 no.lu hesaba veya Pos1a <feki Hesab1 no. 394041'e. yurtdt,inda ise AAbank Nuruosmaniye $b. 500002-1 no.lu hesaba yap1lmal1dir.
e
IRAN-KDP Genel Sekreai Dr. Abcbrahman KASlt.t..O Canice Katledldi.
e
Dr. AbQ.trrahman KASIMLO lie ROportaj.
Hellm CAN
e Serhad DICLE lie ROportaj.
AhnllC NAS
e
$jvan PERWER lie ROportaj.
Hellm CAN
e
Bulgaristan'da Neler Oluyor?
Ahm.e OMEROOLU
•
Daha <{ok Sosyalist Yara11c1hk Daha <{ok Eylemsel Kararhhk (3)
Behram ARDA
e
Ev Weha Ye, LA Weha <{awa Ye?
Ill. LEWENDI
e
Elvis Presley Kurd Deike!.
Ill. LEWENDI
•
Yerel 5e1tim Sonu9a1'1Olas1 Eiken Genel 5e1timler ve-Sosyalist Yaklaftm Cemll CEVHER
•
OzgOr Gelecek'in 'Zorunlu A,.iklama' st Ozerine
S1nan DOCRU
Y6Jwtlm Ywl ye Yu•ern• AdrMI; <{atalQ&'me Sk. Aydtnltk Han. Kat.3 No:24
~TANBUL
10. Say1 (Ternrnuz - Agustos '89) <;:IKTI.
sosualislBi1lik 5 SOSYALiST ULKELERDEKi GELi~MELER Yavuz Alogan
tien anmen katliam1 ve politik kltle hareketl uzerlne
~in'de
Karkut Boratav
sosyalizmin baz1 guncel sorunlar1
Mehmet Gunduz
burokratik reel sosyalizm ~oku11e! ya11asm devrimci sosyalist demokrasl!
$adi Ozansu Salih Ural
1936 moskova - 1956 budape11te 1989 pekin "geri donu11 teorisi" ve yeni sosyalizm perspektifleri
Mahir Saym
"birligin engeli: dogmatizm"
Erol Bulancakh
sosyalizm ve sanat uzerine AGUSTOS
1989 2500 TL
-.