A y
l
1
.. h u l t u r
sosyalist
h
dergisi
KVP.SAT BUMiN
Pasifizme 6vgu TANER AK(:AM
Dunyadaki onemli degi~imler ve Turk ~cpkisi AHMET iNSEL
Dunyan1n yeni hiyerar$ik duzeni NOAM CHOMSKY
Guc;suzlere hic;bir $ey kalmaya·c ak ABDULRAHMAN MUNiF
Bir uygarl1ga
kar~1
sava$
DENIS HEALEY Sava~1n
ard1ndan kanl1 mezbaha THEO SOMMER
Duzen ve denetimin d1~1nda bir dunya
..
FRANCIS
Ruritanya dikt ··
ER mun "giivenlik" guc;leri sorunu
OE01NMELER
Bir radyo ve televizyon anar~isi ic;in notlar • Bas1n1n krizi ve sol ayd1nlann bunal1m1 • "Bilim papazlar1 ve demir melekler" • Presentable, feaseble, available: Maria Claire!
HAZiRAN 1991
6000 Tl
•
•
•
.A.yl1h sosyalist hultiir dergisi
3
GE Q E N A YI N
HAZ iRA N 199 i
B iRiKiM i
OMER 1.A(:iNER
i~c;:i eylemleri Clzerine • Toplurnun "gC1venlik" gCtc:;leri sorunu
12 KURSAT BUMiN
Pasiflztne ovgCl
20 TANER AK(:AM
Dunyadaki onemli degi$imler ve Turk tepkisi
24 AH1\1ET iNSEL
Diinyan1n yeni . hiyerar~ik duzeni
29 NOA/11 CH0/115KY
Guc:;suzlere hic:;bir $ey kaln1ayacak
32 ABDULRAH1\AAN MUNiF
Bir uygar11ga kar$t
sava~
36 DENIS HEALEY
Sava$tn ard1ndan kanli 1nezhaha
39 THEO SOM,\1ER
Duzcn vc dene1iminin d1s1nda bir <li\nva '
43 EDUARD SEVARDNADZE
Dunya rneselelcrinin c;:ozum(1nde tak1nilacak dernokratik tav1r
46 J.K.GALBRAITH
Silahlann c:;agns1 vc yoksul adan1
50 FR.A.NC/$ FUKUYAMA
Ruriranya dikta1orunun
de~i~en
gunleri
53 K I TAP
ELE$ T R I S SULEYMAN BULUT
Ozgur egirirn
55
DEGiNME L E R ASU AKSOY
Bir radyo ve 1elevizyon anarsisi ic:;in notlar RUSEN C:AKIR
Bas1111n krizi ve sol ayd1nlann bunalim1 ARiF KUNAR
'·Bilim papazlan ve demir melekler!" SALiHA MERiH AKIN
Presentable, feaseblc. available: Maria Claire!
......................
~~~~~~~~--~~----------------
~
Birikin1 Yay1nc1hk Ltd Sirketi adina sahibi: Yaz1i~leri
Murat Beige Abdullah Onay
Mudur\J:
Gorn:! Tasanm:
Umil K1van~
GOrsel DC1zenlc1nc ve Bilgisayar Uygu la1na:
is ma ii Abbas Serap YeJien Pe rka A$. Ayhan Ma1baac1lik
Yap1m: Bas kt:
Hiiniyc:t Holding A.$
Da~1 u m:
Abo n e olmak ''in, a$a~1da belirtilen abone be· dehn i, Blrikim Limited $irketi'nin ilgili bank& veya P.T T posta ,ek1hesab1na ya111mamz ve dekontu (veya rotokopisi· ni), Blrlklm Yaymlan. Ku,ukayasofya Caddesl, No: 17· 19/A, Sultana hmet 34400 istanbut adresine gondermeniz yeterlidir. Ad1mz1, adresmizi, post akodunuzu ve abone <$1eminizin hang1say1dan ba$layacaQ1m Jvllen bildiriniz. Yurtdl$• Pamukbank Turbe $ubesi Doviz Hesap No: 53855287. y u (I i <;I 650052 noJu PTI POS1a Qeki Hesab<. Abone bedelleri: Yu~1:
70.000 TL
Avrupa. Ortado¢u: Amerika: 45 S
40S AllUStra/ya: 45 $
E k s I k s a y 1 I a r i<;in ba$vuru adresleri: iSTANBUL ileli~m Krtabevi Klodfarer Ced. I\~. 7 ca~~iu ANKARA: iteti$lm Krtabevi Selanik Ced. No.72!A KIZllay iZMiR ile~m l\rtabevi 859. Sok. No: 1/8, Zemin Kat Konal< BANDRMA: Ozan Sana! e.,; Mulk.u Bey i$· ham No: 57/1
8
B i rik i m Yay1nl a r1 K~ Ced. No.17·1~A Sl.tltlnah-
met 34400 istarbJ1
Tel. 51 2 17 34
... ¡-
G
--- ----------------------------E
E
N
~u s1ralarda TC1rkiye sosyalisrlerinin pratik gundemini iki konu belirlemektedir. Birincisi onbinlerce i$<;inin kauld1g1 eyle1n ve hareketlilikler, 6bCtrii ise C1nlu anti-ter6r yasas1na kar$1 yuriitiilen kampanya. Ancak goriinen odur ki; gosterilen onca ilgi ve c;:abaya ragmen ne i$<;i hareketliligi ic;inde s6zu edil ir bir etkinlik ve yonlendiricilik saglanabilmekte ne de anti-ter6r yasas1na muhalefet baglarn1nda gil<;lil bir dernokratik ka1nuoyu olu$tllrulabilmektedir. Bu sonucu, son sekiz-on yild1r kahpla$an bir izah tarz1 na uygun olarak a<;1klamak, yani bir yandan toplumdaki politik ilgisizlik halinin surdugunli ote yandan da sosyalistlerin orgutsuz, dag1n1k, n1oral bozuklugu i<;inde oldugunu soylemek, aruk dupedilz bir <;aresizligin itiraf1d1 r. Bu <;aresizlikten kurtuhnada 6megin gundemdeki bu iki konu baglam1nda yeni, etkin bir perspektif nastl olu$turulabilir sorusunu az sonra ele alacag1z. Buna ge<;meden yukanda soylenenleri bir par<;a a<;mak istiyoruz. Sozkonusu a<;1klama kahb1 i<;inde' dli.$Clnmek ille d e au!
A
y
N
B
durmay1 gerektirmez. A.yn1 dti$Clnt1$ tarz1 i<;inde olup da sonu<;lan degi$tinnek i<;i n c;1rp1na n iki ti.ir egilim daha vard1r. Bunlardan biri, $imdilik ye tcr derecede orguclii olduguna karar verip o olumsuz "halk1n apolitikligi" olgusunu k1rn1ak i<;in giderek daha spekta~iller eylemler dC1zenleyenlerdir. Boylece politik ilgi ve cesareti canland1nlacak halk1n moralsizlik, orgutsuzlC1k gibi zaaflann giderilecegi onam ve zemini olu$tllracag1 hcsaplanmaktad1r. ikinci egilim orgut v e moral sorununa 6nceli k verenlerdir. Bun lar sadece sosyalist hareketin <:-irgut ve moralle ilgili geleneksel tezlerini her vesileyle tekrarlarnakla yetinrniyorlar, ulkenin siyasal-sosyal gundemine giren her konuyu orgut ihtiyac1 ic;in . ne denli muhim bir f1rsat oldugunu gosterecek bir uslupla ve moral $i$irn1ek i<;in her yolu deneyerek i$1iyorlar. Ayn1 dll$llnme kahb1 ic;inde olup da kitni aul kimi "eylemli" konumda olan bu iki kesimin onak oldugu nokta. sosyalisc hareketi; konulara yakla$1m, te$his koyn1a ve insanlan motive etme noktalannda ayn1 bic;imde tantmhyor olmalandtr.
â&#x20AC;˘
I
R
K
M
Anl duranlar, bu yakla$1m tarz1n1n . te?his vc c;ozl!n1 onerilerinin, nlotivasyon kanallann 1n $imdilik veya bir uzun doncm ic;:in- toplurn nezdinde inand1nc1hk ve etkinliklerine yitirmi$ oldugunu dli$Clnmekte, kendi nefsinde de ayn1 yarg1ya varn1akta, sosyalist oln1ay1 o yakla$1m ve le?his tarz1yla ozde$ledigi ic;in onlan $U veya bu bic;imde tartl$1P yeni bir perspekrif olu~turma <;abalannt "sosyalizrnden uzakla$ilacagt" endi$esiyle d 1 ~talamakta, en az1 ndan bir ki1nlik ihtiyactna cevap veren "sosyalist" etiketini ta$trnakla yetinmektedir. "Eylernli" kesi m ise sosyalizm hareketinin bugune kadarki tarihinc damgas1n1 vuran gene! dli$linii$ tarz1na toz kondurmaz bir tutum ic;indedir. Toplumun, insanhk duru1nlann1n sorunlanna ili$kin tt~$his ve <;ozum yontemlerinin dognduk ve gec;erliliginin tart1$1ltnaz bir veri oldugunu esas almakta, bunlann $U an ic;in itibar yitirm i~ oln1alann1 anzi, konjonktilrel nedenlerle, harcket i<;i ve d1~1 oznel etkenlerle ac;:1klamaktad1rlar. Az once de deginildigi uzre bu egilimler, spektakuler eylemleri ya da orgutlenme c;agnlan
3
4
ve n1oral pompalama gayrederi ile "hareket"in ilerlemesine ket vuran halka ve sosyalistlere ili$kin 6znel faktorleri ger;ersizle$cirmekre olduklann1 dl1$ftnmektedirler. Yolunu spektaki.ilcr eyle1nlerle ar; mak isteyen egili1nin giderek tart1$1nay1 irnkans1zla$t1ran c;ok 6zel bir mant1k icine girmi$ olmas1 nedeni yle, geleneksel sosyalizmden tureyen bu egilimi bir yana. b1rak1p, geleneksel sosyalizmi daha klasik tarz1 ir;indc savunan obur "org\.itr;u" egili1n f1zerinden konU$Inaya devam edeli m. Bu egilimin en gayretli temsilcisi olrna rolf1ne epeydir Sosyalist Parti (SP) soyunmaktad1r. Bu parti aylard1r yay1n organ lan vas1tas1yla i$<;iler vc i$<;i hareke tliligi iizerine geni~ bir kampanya yurlitmektedir. .SP'nin te$hisine bak1 lacak olursa TCLrkiye'de i$<;iler ve i$<;i hareketliligi iktidan ala$ag1 edebilecck bir kapasireye fii len sahiptir, an1a "oncu"den, "kurmay"dan yoksun oldugu ir;in bunu yapan1amaktad1r. Zonguldak olaylan s1ras1nda SP bu "aranan" 6ncCt ve kurmay1n $ahsen kendisi oldugunu ima yollu soylemeyc r,:abalarken, $imdilerde "nihayet ac;;1klanmas1 gereken hak.ikat"i ifade ediyormu$Cas1na bir ton vc edayla 6rgut, 6ncu ve kurmay biziz demeye ba$lan11~t1r. BugC1n, omegin i~~i s1n1f1 ilc ilgili konularda sosyaliztnin yeni bir yakla~11n1 nas1l oh1~tu rulabilir sorusuna buradan itibaren ve gelenekst:l yakla~1m la kiyaslayarak, farklara vc sonur;lara i~aret ederek girebili1iz. A~ag1daki uzunca pasaj Birikim'in 21. say1s;nda yer alan Zonguldak olaylan ile ilgili yaz1dan ah nn11~ t1 r: ... Ozal, ruhsuz. ara(sal n1iihendis ve tiiccarl11nnas1 rnantalicenin 4i;;ilere ka~r dai111a onlann
holunu kanad1nr hirmak i(in kullanrlan "teknolojih geli?n•erantabilite" hozun u one sum1ii$l iir. Boylesi bir kozun ha~1s1 11da "eger Zonguldah havzas1 cehnolojik geli~melere ayal1 uyduramanu~ ve verimsiz bir i$1etme haline geln1i~se bunun su(.u i~r;ilere ail degildir" demeh yetn1ez Bu sozleri n 1a1nan1en hahlr olmasi onen1li degildi r. (ii nhii ozellikle r;ag1n11z1n gozde piyasa el1onon1isi 111an11g1 ii;;inde bu tiir hakhhhlann pek bir kiymet-i harbiyesi yoktur. Sadece Zonguldak ve maden i~r;ileri nin degil, yanrr ay111 kozun kai;;1n1lrnaz bir;irn!le i.inlerine stir.'ildugiinii go:-ecek olan tum i$<;ile1in, tiim ernegiyle gei;;inenle1in te1nel zaafi bu noktadadrr. Bir liir sennaye sahibi olrnak da bu zaaji gidermeye. onun tehdidinden kurtuhnaya ye1n1en1ektedir. $L1phesiz yen i bir soru n, olgu degildir bu. Aina c:ag1m1z111 hen1 h1zlanan he111 de yeni boyudar kazanan bilinisel-telinolojik geli~ mel~ri har$1S111da, t.oplu n1lann giderek 1amam1na ya/1111 bir k1sm1 bu sorunla her an har$ila~abiln1 e tehdidi alt1nda yasar hale gel- · rnehtedirler. insanlan bilgiyle, bili m ve rehnoloji iiretimiyle ili?kilerini liurallara baglayan genel yakla~11n ve bu yahla~1n1 . dogn1ltusunda kun1mla~an toplt11nu11 (ct li$n1a, egitiln ve ogrenim diizeni hokten bir sorgulanrnaya tabi 11aulrnad1k(.a, bilgi, bili111 ve tekn oloji ile aktif baglanl1y1, asli insani nitelil1 ve hak sayan yeni, dev. rimci bir yakla$11na yonelinmedih(.e bu sorun, genis insan hitleleri ic;irr giderek ag1rlig1 artacak bir zaaf nok1as1 olrnalua de vam edecehtir. San1nn1 Zonguldah olayryla Ti.irkiye'de ilh hez "di.izen", "en yetkili " agr zlar<lan i~(.ilere ve dolaytsryla ttin1 ernelu;ilere l1ar$1 bu "bilin1 ve 1ehnik" hozunu dillendi rm i~tir. Bay Oza/'111 gun
a~1n
1elevizyona i;1k1p Zonguldak'rn ne denli verin1siz bir i~le tn1e haline geldigit1i anlatttg1 gunlerde ulken1izin en "popiiler" patronu Sakip Sabanci da Milliyet gazetesinde Tiirhiye i$(.ilerinin acret-verimlilil1 hesab1n1 tlohn1eye otun1yor ve ~r;ilerin bu iicretverin1lilil1 perfonnarrsr ile "i~let1neler"in1ize nasrl bir y iik te$hil etcihlerini yana yahrla anlat1yordu. · Surasr hesindir Iii, bu "bililnsel-tel1nolojik" gelismelere ayah uydumrah veya bunun "geregini yapmak" teziyle "veri1nlilil1" hesaplamasr ol(.iitii ne gore d1isunme tezi, bundan boyle s1k srk ve hahc1 bi(.i 111de oniirniize i;;1kanlacaht1r. Ocretleri n, en az1ndan enflasyon oran1n1 ha~1layacah bi(.in1<le yiihseltilrnesi talebinin n1e?ruiyetini tart1$amaya n ve bu me$ruiyete dayalr istekleri hary1lamal1ia11 yan (.iZmeye c;a h~an hiikiin1et ve patron c:evreleri ic;in sozhonusu tezler. i$C:i ve iicretlilerin taleplerini budamah i(.in sanlacahlan 1ne~n1iyet gerel1(.esi oln1aya adaydirlar. Onii1niizdeki donemde ba~ta devlete ait i~yerleri ohnak iizere, bir(.011 biiyiih i?letn1ede {:ah?an lann bilini, 1eh110/o)i ve verin1lilik k1stasn11n dayatt1g1 zorunluluk ad1na taleplerini k1S1nas1 pehala islenebilecektir. l$<:i ve ucretliler dunyas1n1n bu "silaha" haY$1 cepheden cevap vereceh he1nen hic:bir haz1rlig1 yohtur. 0 silahin ilh hez dogrtiltuldugu Zo nguldah i$<:ilerine toplu111un gen i~ kesi111 lerin in gost.erd igi sernpati ve destegin gerisinde, bu haz1rhhs1z/1kta11 duyulan endi$enin ciddi bir pay1 vardir. Bu kesi111ler Bay 6zal'1 televizyon ekra11111da Zonguldak i~t;ilerinin har-zarar hesab1n1 yapa rhen seyrettihlerinde, yaku1 hir gelecelae kendileriyle de aynr uslupla kon u~abilecek olan "devlerlu"lan ve patronlan nr Birikim 26 / Hazi r an 1991
gorilr gibi ol1nu~lard1r.
Yukan<laki saurlar, gec;tigin1iz aylarda ya$anan THY grevi ve Eregli olaylart i<;in de, ha$lan11$ ve yak1nda ba$layabilecek i$<;i hareketlerinin pekc;ogu ir;in de gec;erli tespitleri ic;ermektedir. Bilincine vanlmas1 gereken nokta, aynm $6yle 6zetlenebilir: Geleneksel sosyalizmin i$c;i s1n1f1n1n duru1nu. talep zemini, miicadele a1nac1, y6nternleri ve 6rgutlenme yollanna ili$kin tezleri sekillenirken, i$<;iler kendilerini (s1nai) O.retimi einekleriyle vareden, dolay1s1yla da onun O.zerinde gcrc;ek bi r hak talebinde bulunma mesruivetine , haiz bir s1n1f olarak gorebilmekteydiler. Sorunlann1n kaynag1n1, nedeni ni uretin1 arar;lann1n 6zel 1nulkiyerinde g6ren bir dusunCt$ tarz1 bu n1e~ruiyet duygusunun varlig1nda benirnsendi, ic;selle~颅 tirildi. 6zel mulkiyetle mlicadele ve onu onadan kald1rma temel amac1n1n tutarh , mannkli gosterdigi geleneksel eylem ve 6rgf1tlenme perspektifi bunun uzerine kuruldu. Ancak zamanla, bilim ve teknolojideki geli$rneler. yeni "verin1lilik artt1nc1" i$ organizasyonlan ir;inde i$c;iligin niteliklilik boyutunun t6rpiilenn1esi her $Cyden once i$le O l11C$nli 路 yet duygusunu sarsu, y1pratu, hatta c;ogu duru1nda ezdi. BugunC1n isc;isi, b1rak1n yuz y1l oncekileri, otuz kirk yil oncenin isc;i leri nin guvenle s6yleyebildikleri "bu llrun bizi1n emegimizin eseridir, o sayede boyle oJrnU$lUr" SOZUl1U aynt guvenle s6yleye rnen1ektedir. <:;:agun1zt can1mlayan uriinlerde ve giderek hen1en her tiir O.riinde i$c;iler 0 urllne niteliklerini kazand1ran $eyle kendi emek turleri aras1nda bir tekabo.liyec kuramad1klan oranda, taleplerini me$ru ve yerinde k1lacak zemin de bulan1kla$ml$ olmaktad1r. Yuzy1l once, uretilenlerin
gerek n1ikcannda gerekse kalitelerinde en buyf1k ve belirleyici pay1n kendi emegine ait oldugu bilgisiyle dCt$0.nen bir i$c;i, bundan dolay1 iktisadi taleplerinde daha direnc;li ve tavizsiz davranabildigi gibi, kendis ine iktidar olabilecek vas1f ve hakka sahip gibi gorebilinesi de kolayd1. Kapitalizmle birlikte egernen olan f1retimin ana deger vc an1ac; oldugu yolundaki zihniyet dunyas1 ir;inde, uretimde belirleyici pay sahibi s1n1hn iktidardan da ayn1 pay1 iste1nesi son derece dogald1. 0 zihniyet dunyas1 hala ege1nenligini surdunnektedir. Arna i$c;ilerin ekonomik oldugu kadar siyasal taleplerini de dayand1rd1klan en1egin rolO.ne ili$kin me$ruiyet zem inini sarsan, y1prata n surec;lerin giderek artan eckisiyle, i$<;iler hemen hemen dunyan1n her ulkesinde taleplerini r;ok daha uzla~1naya haz1r ve iddias1z rnlicadele tarzlan ic;inde elde eune yoluna voneldiler. ' Eger gene! bir olgu olarak i$c;iler bugun "etnegin tam kar$1hg1n1" almak ad1na iktidan ele ger;im1ek ic;in k1yas1ya bir n1ucadeleye ginnekten uzak duruyorlarsa, "uretin1 arac;lan n1n 6zel mulkiyeti"ne kar$l bir yok etme kararhlig1na sahip gorunmuyorlarsa; .bu nun nedeni, "geli$nli$" ulkelerde refah budalahg1na kapil1n1$ oln1alan , oceki O.lkeler<le say1sal azhklan veya bask1dan sin 1nis olmalan degildir. Durun1 ve konumlann111 dolayh, dolays1z bilgisi ve sezgisiyle onlar cernsil euikleri en1egin halihaz1r ic;erigiyle tam kar$1hg1n1n iktidara tekabul etn1edigini gorrnekre, konumlanndaki zaaf1n da 6zel miilkiyet kurumuyla ancak $Ckli bir baglanus1n1n oldugunu idrak etmekredirler. 0 nedenle de geleneksel sosyalistletin guya onlan "bilinc;lendirmek" ic;in
yapuklan ac;1klamalara. c;agnlara kulak bile venne meyi yeglernektedirler. Geleneksel sosyalizm i~c;i lerin tum sorunlann1 t1cret sorunundan kalkarak tanunlar. i$(.ilerin bilincini, 6zel olarak sivasal ' bilinc; duzeyini , onlann bu sorunun c;oz0.1110. ic;in nereye kadar gitmeyi dusunduklt:ti ve bu konuda ne denli "kararh" ol<luk\an k1stas1yla olcer Eger isc;iler son1numuzu iktidan ala$ag1 ederek c;6zebiliriz dC1suncesinde ve kararl 1hg1nda iseler bilinc;leri, en O.st df1zeydedir ve bir de bu kararhhklann1 ornegin SP gibi bir kunnay1n y6netitn ve yonlendiriciligine girn1ekle tamamlam1$larsa siyasal bilinc; itibanyla n1Ctkem1nel noktadad1rlar. Su anda onbinlcrce i?c;iyi kapsayan, <;ok gec;rneden yuzbin leri ic;ine alacak gibi goriinen i$c;i hareketleri kar~1 s1nda ozcllikle SP'nin yuriittf1gt:1 ka1npanya bu manug1 her yonuyle yansnmak1.ad1r. Ancak $U var ki SP, bunu yaparken upk1 Zonguldak olaylan stras1nda yap11gi gibi. i$c;ilerin eylen1liliginin kendi ic;erigini degil. "kurmay" s1fauyla orada neyi gormek istiyorsa onu anlatiyor. i$c;i hareketliligi olgusunu tarif ediyorun1 <lerken r;izdigi manzara, ortada SP gibi bir "kurmay" buluverse 路'Bizans1" (iktidan) fethetn1 eyc ko$1nas1 i$ten bile ohnayacak guc;te, bu dl1$0.ncc ve kararhhkta bir isr;i hareketi oldugu yolundadtr. Bu manzaray1 r;izen SP, bir yandan da SP dt$1ndaki sosyalisr kadrolan "kunnay"1 takviye ic;in SP saflann:i c;aginrken bunu, iktidara gi<le n rrene binn1eniz ic;in son $ans uslubuyla da s1va1nay1 ihmal etmiyor. Kunnay1 cakviye etmeye c;agnlanlann agz1na bu ballar surl!lurken i$<;iler i<;in de tantanah gOzellcmeler yazn1ak $0.phesiz ihmal edilmiyor.
5
Su
6
anda ag1r iktisadi sorunlann1n itkisiyle eyleme gec;en i~c;iler, SP s6zculerinin "istanbul'u da. diger sanayi merkezlerini de velhasil butun ulkeyi fethedecek guc;: sizdedir" yollu deyi$lerini, "ag1rla?an kriz halk1 bir kurtanc1 aray1$1na yoneltmi$tir. 0 kurtanc1 i?c;i s1n1f1ndan ba$kas1 olamaz" ?eklindeki ilanlannt ho$lanarak dinleyebilir. Ve belki de bu i?c;i eylernlerinin de etkisiyle halk1n neredeysc yllz<le 90'1n1n isten1edigi bu hokumetin <;ekip git1ne yolu da ac;:1labilir 6numuzdeki haftalarda. Bunlar olabilir, a1na daha onceki eylem donen1lerinde oldugu gi.bi :,..1 safuada da kararh ve kendi gen,:ek duru1n ve konumunun objektif sezgisiyle davranrnay1 surduren i?c;:iler, taleplerini buyuk olc;ude gerc;eklc$tirip, bu arada huku1neti de yerinden etmi? olsalar dahi: ne kendilerini nc de ba~ kalann1 "kurtann1?" veya boylece o kurtulu$un yolunu ac;m1$ saymayacaklard1r kendilerini. "Kunnay"lann1 bula1nad1klan ya da o kurmaylan hukumet makan11na oturtamad1klan ic;in degil ; $U durum ve konumlanyla iktidarlan paramparc;a etseler dahi i$c;ilik durumunun kendisinde yatan zaah boylece yokedemeyecekleri ic,:indir bu. C::unku kurtulu? o zaaf1n ortadan kalkmas1d1r. Ne huki1metleri devirmi$ ohnantn ovgi.isii ne de en iyi niyetli ve yetenekli kurmaylann yonlendiriciligi alunda oln1ak o zaah vok ede, bili r. Ve zaten ona, i$c;:ilere "siz kurmays1z yapamazs1n1z" demck. bir yan1yla da siz o zaaftan kurtulan1azs1n1z demek degil 1nidir? Buraya kadar s6ylenenleri toparlarsak; bugun butun dunyada ve TC1rkiye'de i?c;i s1n1f(lar)1, talcplerini dayand1racag1 n1e?ru bir zemin -ki bu · ayn1 zamanda onerccegi her tur
c;:6zC'anii 6tekilerden ustun ve ileri kilan bir zenginlik ve dinamizm potansi yeli ta$1rnahd1rbulamaman1n ezici s1k1ntts1n1 duyn1aktad1r. Dun isc;:ide temsil ed ilen emegin degeri yaratan asli oge oldugu yolundaki yarg1 guc;lu bir me~ruiyet ze1nini yerine gec;ebiliyor ve buna dayanarak i?c;:iler, sem1ayenin ald1g1 "kar" pay1n1 s6n1uru diye niteleyebiliyor, uretim duzeninde asli fonksiyonu yerine getirdikleri dusuncesiyle toplurnsal ikt.idan da talep edebiliyorlard1. Giderek niteliksizle$tirilen i$c;:i emegi ile birlikte bu rne~ruiyet zen1ini daraln11~, o duygu azalm1~ ve dolay1s1yla da talepler . duzeyi de gerilen1i?tir. i$c,:i s1n1f1n1n hissettigi, yasad1g1 zaaf budur, buradadtr. Bu duygunun belirginle.~mesiyle birlikte i'.?c;:iler taleplerini "e1negin kar?1hg1111 alma" soylemi ic;inde degil, "hayat di.izeyini korumak", "refahtan pay almak", "enllasyondan koruntnak" gibi konjonkti°lrel haklilik gerekc;:elcrini dillendiren soylemler ic;:indc ifade eder olmu~la rd 1r. Kendilerini gt1c;lu ve muktedir hissettikleri bir me?ruiyet zeminine sahip saya1nad1klan ic;in, taleplerini dayand1rd1klan gerekc;elerin etkili olabilmesi, toplun1un oteki kesimlerinin de bunlan onaylamas1na bagh oldu~u ic;:in, i$<.:iler o kesin1lerin de destek ve ilgisini toparlayacak eylem bic;:i1nleri ic;:inde taleplerini gerc;ekle?tirmeye c;ah?tnaktad1rlar Suphesiz bu, beklenen ilgi ve destek goriiln1edigi takdirde c;aresizlikten dogan bir 6fke patlamas1na donii~ebilecek bir gerilin1i de ic;inde bannd1ran bir tutumdur. Spektakuler eylernlere dayah bir yol izleyen egilimlerin bir yan1yla da bu potansiyeli yans1tt1klan ve onu harekete gec;irmeye c;ah$1lklan soylenmelidir.
0 halde eger sosyalist olmak hala isc;:i s1111f1 n1n ve tC1m toplumun-insanhg1n "kurtulusu"n u du?linmek, bunun "yol"unu aramak anla1n1na geliyorsa; bugunun sosyalistine dusen tetnel gotev, i'.?c;i s1n1f1na ve tum insanlara a$mak zorunda oldugumuz zaaf1 anlattnakur. Bu iktisadi 1n(icadelenin hatta bilinen tarz1yla siyasal mCtcadelenin alan1n1n d1~1nda, insanlann dllzenin kendileri ic;in 6ng6r1nedigi, gerekli say111ad1g1 vas1f, yetenek ve n1aharetleri edinme ve geli~ tinne tecriibesini ya~a d1kli\r1 ozel ve ozgun bir alan olabilir ancak. i~c;iler, insanlar burada ya~ad1klann1n ve ula~ maya c;ah?t1klan ~eyin insanhk ic;in istenebilir ve mun1kun bir hal oldugunu kavrad1kc;a ve hayata gec;irebildigi oranda, gec;mi~tekiyle k1yaslann1ayacak olc;ude guc;lu bir me~ruiyet duygusuyla, moral ve guvenle "gelecek bizde ve buradad1r" diy~bi lecek buna gore de davranabileceklerdir.
••• i~c;ilerin veya onlarla birlikte
ucretli e1negi temsil eden kesirnlerin daha mureffeh ya~a1na itkisiyle bir hukumeti devirmeleri, hatta daha ileri giderek kendi temsilcilerini iktidar makamlanna oturtacak bir harekete giri~me du~unce ve karanna varmalar1, ya'.?anan dunya olc;:egindeki deneyler de dikkace ahnd1g1nda an1k sosyalist bilinc; diye nitelendirilmemelidir. Bu her durumda hakh ve 1nesru bir du~unme tarz1 say1labilir, ama sonuc;lann1n bir sosyal-siyasal devrim anlam1na geltneyecegi de bilinmelidir. insanlann ortalama bir refah duzeyinde ya?amak istemeleri en dogal taleptir. Bu talebi hakh bulmak, desteklemek ic;:in sosyalist olmak ~a rt degildir. Arna belki de sadece sosyalistler bu Birikim 26/Hazira n 1991
tiir taleplerin 6nune c;1kanlan "piyasa ko$ullan", "teknolojik · ihtiyac;lar", "verimlilik nonnlan" gibi "modem" gerekc;elerin kar$1Stnda donem donem ve tek tek c;.aresizlik duygusu ya~ayan toplun1 kesim1eri aras1nda bir dayan1$ma ag1 kurulmas1na onculuk edebilirler. Bilimin, teknolojinin ve i$ orgiltlenmesinin -her yeniligini bi1yuk ucretliler kesiminin kar$1s1na hen1en daima bir tehdit ve zorlama arac1 halinde dayatabilen iktidar sahiplerinin kar$1S1nda bu dayan1$ma ag1. sadece guc; durumda olan kesimin insanca taleplerine omuz vermekle kalmayacak, ayn1 zamanda bilimi, teknolojiyi ve i$ dftzenini insanlann ozgilr, yarauc1 ki$ilikler haline gelmesine imkan verecek maddi ko$ullan olu$turma amac1na yonlendirecek sllrekli bir "bask1 grubu" olarak da c;ah$acakt1r. insanlan, ekono1nik sorunlann1 mesleki c;1kar manug1na gore kurulmu$ sendika vb. orgiitler arac1hg1yla c;6zme yoluna sokan mevcut duzen, boylcce bir c;1kar c;at1$mas1 zemini kunnus oluyor, dolay1s1yla da herhangi bir toplurnsal kesi1nin taleplerini 6tekilerin c;1karlann1 zedeledi&i gerekc;esinden gilc; alarak s1n1rlayabilrne, hatta daha geriye iunc imkanlann1 bulabiliyordu. Ekonomik 6rgiitlerin mayas1ndaki bu c;1kar manug1, 6megin bir sendika ic;inde 6rgutlen1ni$ i$c;iler aras1nda da i$leyebiliyor, om egin herhangi bir durumda kendi Ozel c;1kan zedelenmeyen, hatta belki de artan bir kesim 6tekilerin "yuk"unu ta$1marna yolunu sec;ebiliyordu . •Birkac; onytldan beri "Bau"da . sendikal orgCttlenmenin onlenemez bic;imde zay1flamas1 kurulu$ mannklann1n kac;1n1hnaz sonucu olarak degerlendirilmelidir. (:1kar mant1g1 ve .c;1kar c;at1$mas1 kultutii ic;inde $ekille-
nen ve rollerini boylece ifa ecmeye ba$layan bu 6rgiitsel doku, sosyalist egilimin kar$ll bir manng1 temsil etme giicu surdugu surece ve .bu sayede buyuk orgut ve organizasyonlan ic;erebilir bir goriinftm verebilmi$ ; ama sosyalist egilimin yeni vc ustiin bir zihniyet dunyas1 kuramad1g1 olgusu belirginle$tikc;e c;1kar mant1g1 ve kultiirii o biiyiik orga,n izasyoplar ic;inde de engelsiz i$1emeye ba$lam1$ttr. Sendikalar ve ekonomik c;1kar mant1g1 ve saikiyle kurulmu$ benzcr orgutlenmeler aras1nda c;1kar birligi ve pazarh.klarla ortak hareket miimkiindC1r. Arna bunlar bir "dayan1$ma zihniyeti" ve kultiirlinun olu$mas1na yolac;maz. Bu zihniyet v·e kulcur, insanlann c;1kar gudulerinin otesine insanitoplu1nsal degerlerine seslenen, bunlan harekete gec;iren nitelikcedir. Turkiye'de son y1llarda yasanan i$c;i hareketlerinin birc;ogunda, harekecin klasik sendikal formlann ve i$yeri c;evresinin d1$1na ta$arak daha genis bir toplumsal alan1n ilgi ve destegini toparlayacak eyle1n ve kaulma bic;imleriyle yurutulur oltnas1 son derece ilginc; ve yukanda soylenenler dikkate ahnd1g1nda yepyeni orgutsel olu$umlann habercisi say1\abilecck bir geli$medir. i$c;iler c;1karlann1 gerc;ekle$tinnck ic;i n ne denli kararh olduklann1 eylemlerindeki senlikle gosterdikleri ic;in degil; bolgesel hatta ulusal c;apta bir dayan1$ma duygusunu harekete gec;irebilecek tarzda eylem bic;imleri "icat ettikleri"
ic;in taleplerini 6nem Ii 6lc;ude gen;ekle$tirebildiler. Zonguldak bunun en son kan1u ise. benzer bir dayan1$ma onan11 kuramayan THY i$c;ilerinin grevi de tersinden bir kan1t say1lmahd1r. Geleneksel sosyalizn1in s1n1fc;1kar c;au$mas1 kultutiinun olc;utleri ic;inden bakanlann c;ogu sozkonusu i$c;i hareketlerinin sakal b1rakma, yahnayak yutiime, toplu viziceye c;1kma· gibi sembolik eylemlerini haddinden fazla ''yu1nu$ak", "c;at1$1na" kavran11na ayk111, hatca bir olc;ude a$ag1lay1c1 gorebilirler. Bu olaylann 12 Eylul gibi bir ''teror donemi"nin ertesinde mey<lana geliyor ol1nas1 da bu gon1$e guc; katabilir ve hala suren bir korku ve sinme hali ic;inde "rnecburen" benimsen1ni$ bir eylem tarz1 oldugu da soylenebilir. Bu g6tii$1Cr ciddi dogruluk pay1 ta$1yor olsalar da; kapitalizrn\e birlikte ege1nen olan c;·1kar n1ant1g1111n n1odern bir cang1l kulturii yaratng1n1 herkesten once bilmesi gereken sosyalistlerin, bu eylemlerde o k1y1c1 kulturun o\umsuz sonuc;- • Janna en fazla maruz kalmt$ bir s1n1fin sessiz protestosunu, insanca bir zihniyet 6zle n1inin alc;akgonulluce dile getirili$ini, boyle bir egilimin aran1$1n varhg1n1 hissetmelcri gerekn1ez mi? Eger bir nebze gerc;eklik ta$l· yorsa bile, 6yle bir egilimin guc;lenn1esine, bilinc;le zenginle$tiriln1esine sarfedilecek gayret, c;1kar c;at1$mas1ndan iktidar kap1nay1 hedefleyen c;ah$madan bin kez daha degerlidir.
Toplumun ''guven lik'' gU.<:leri sorunu T.urkiye toplun1unda ycrle$ik yasa kavram1yla, demokrasilerdeki yasa kavram1 aras1nda
ciddi bir uyu$1nazltk oidugunu farketn1ek, s6ylemek ic;in ille de unlii anti-ter6r yasas1n1n c;1k-
7
8
mast gerekmiyordu. Oe1nokrasiye gec;:meye karar verildigi tarihten sonra <;1kanlan hemcn tC11n yasalarla toplu1nu1nuzun iliskisi, toplumumuzun yasay1 alg1\ay1~ carz1 ge<;mistekinden pek de farkhla$mad1. Turkiye toplumu eskiden o\dugu gibi "de1nokr'asiye gec;:is"ten sonra da yasalan, toplumsal hayau di'1zenlcyen kurallar olmaktan ziyadc yonetim ic;:in gerekli cedbirler gibi gormeye devam eni. Osmanh toplumu padisah ferrnanlann1 nas1l kar$1hyor idiyse "den1okrasiye gec;:en" Turkiye'de de durum fazlas1yla degi$medi. Anti-teror yasas1 c;:1kug1nda, en az1 ndan ilk gi.inlerde bas1n1n onen1lice bir b6liin1i.\ ve ki mi n1uhalcfet parcileri de dahil oln1ak uzcre birc;:ok kurulus ve dernek bu yasan1n tas1d1g1 ciddi tehdit ve tehlikeler konusunda toplun1u uyard1\ar. Yasan1n teror kavra1n1na tan1d1g1 1nuglakhg1n ''teror suc;:u"nu nerclere kadar yayabilecegini, gi'tvenlik gi.ic;:lerine saglanan rni.idahale yeckilerinin, neredeyse dokunulmazhk bahseden "guvence"lcrin onlan ne denli futursuzlasnrabilecegini anlatmaya c;:altsnlar. Ger<,:i "buvi'1k basin" ve bashca ' muhalefet partileri <,:ok gec;:meden seslerini kcsciler, an1a asgari bir demokralik bilin(. ve duyarlthg111 \'aroldugu bir toplum i<,:in k1sa suredc sovlenen' ler bile yasaya kars1 goriinCtr bir kitlesel tepki. hie;: degilse endise uyand1rmaya yetmeliydi. Yetmedi. Bunun bir nedeni "buyuk bas1n"1n konuyu islemeyi k1sa sure sonra b1 rakmas1 olabilir. Zaten bu bas1n1n yasaya ilk anda tepki gostermesinin esas nedeni yasan1n ancak karaku$i diye nitelenebilccek kin1i hukumleriyle basn11 ag1r para cezalanyla tehdit ecliyor oln1as1yd1. Galiba huku1net c;evreleri Anayasa l\1ahkcmcsi'ne sevk edilen yasan1n bu 1nadde-
lerinin iyice bir t6rpulen1nesine ses c;1karmayacaklanna <lair soz vermis olmahlar ki, buyuk basin kendisi ir,:in mesele kal1nad1g1 karanna vanp sustu. Muhalefet partileri de hem Anayasa Mahkemesi'njn karann1 bekledikleri ir,:in hern de daha ctkili olarak yasan1n onlan rahats1z edecek bir,:in1de uygulanmayacag1 teminat1111 ald1klan 路 i<,:i n sesleri ni kestiler. Tepkisizligin asil nedenine i$te bu yasa beni mi hedefliyor diye som1a ah$kanhg1n1 sorgulayarak varabi liriz. Gen;i bu anti-teror yasas1111n gene! hukumlerine bak1ld1g1nda hic;:bir ki$i ve kuntlu$ beni ilgilendirmiyor diye1nez, atna Ti'1rkiye'de yasalara geleneksel olarak boyle ''bak1ln1ad1g1" i<,: in birileti pekala beni asla ilgilendirmiyor diyebilir. Yasay1 koyanlar da zaten kimle1i hedeflediklerini soylemektedirler. Hedeftekiler $iddet eylemlcri duzenleycn orgutler diye tan1mlan1naktad1r, an1a y11lard1r bu toplumda varguc;le surdi.irulen bir propagandayla solu, ozellikle sosyalist solu silah ve $iddetle birlikte algilatmak ba$anld1g1 i<;in, hedefin c;:ap1 $iiphesiz daha geni$tir. Anti-teror yasas1na, "yasa objektif olmahd1r" diyen hukuk ilkesiyle bakan bir "yabanc1", boyle bir yarg1ya nastl vanlabilir diye hayrete d0$ebilir, ama Tiirkiye toplu1nu, Cu1nhuriye1ten beri yasalann bi'1runduruldugu hukuki tenninolojiye 6zellikle bu gibi su<; ve yasaklar bahsinde- ald1rn1ay1p onlan ferman olarak gonni.i$ ve kin1lerin ne(ler) yapmas1 sur; say1hyor diye sormaya devam etmi$tir. Bu soruda ilgin(. olan neyin sue; oldugu degil, neyin kim yaparsa sue; oldugudur. Buna C$lik eden bir husus <la guvenlik gllr;lerinin tutumuyla ilgilidir. Burada da guvenlik gu<;leri-
nin neleri yapmamas1 gerektigi degil kimlere neleti yapmamas1 gerekcigi dusunulur. ~oyle orneklendirebiliriz bu dii$tlnCe tarz1n1: Bu ulkede r,:ogunluk, tan1mlanan bir muglak su<,: kapsarruna pekala girebilen bir fiilden 6tiiru cezavla , kar~ala$tnas1n1 anlayan1arnakta, "haks1z" saymakta; an1a ayn1 fiili yasan1n hedefi addettikleri kisiler i$lerse cezaya rnuhatap olmas1n1 normal kar$damaktad1r. Guvenlik gu<;lerine tan1nan yetkiler, dokunuln1azhklar konusunda da benzer bir manttk ge<,:erlidir. Yasayla guvenlik gu<,:lerinin ozel hayatlara kadar mudahale edebilme ,vetkisi verihni$se bunun kendilerine kar$t kullanilacak bir yetki oldugunu dii$iinmek istememekte, yasan1n hedefledigi kesim veya ki$ilerle ilgili olduguna inanmaktad1r. Polisin yerlerinden etmek istedigi Mis Sokag1 ma1jinallerine kar$l yasal hic;:bir yetki ve dayanak bulamay1nca, eline sopalar ah p sokak sakinlerini hergun dayaktan ge<;innesi kar$1Stnda, he1nen hi<,: kimsenin tepki gostermemesi ba$ka nas1l ac;:1klanabilir 6rnegin ? Bu polis ter6n.1ne 1naruz kalanlan hukuk ve insan haklan ilkesi ad1na savun111aktan imtina ederken marjinal gibi addedilmekten korkuln1uvor rnu? ' Bu nedenle de anti-teror yasas1 <;.1kt1g1nda bir k1s1m solcular ileri anhp protestoya baslay1nca "i$te yasan1n hedefledikleri" denildi. Yasa 1netni gosterilip sunu yapmak bi le teror sur,:u sayilabiliyor dendiginde sizin ~unu bile yapman1z su<; oluyor diye algiland1. Gerc;:i bu ulkede yasalan uygulayanlar i$lerine <;ok yarayan bu algilan1na bi<,:irnini sarsn1amak i<;in gereken titizligi gostermek i<,:in hie;: de kendilerini zorlamaz.lar. Boylece Bir i ki m 2 6 I
Ha l If
a n 19 9 1
"kuru"nun yan1s1ra epeyce de ya$ yanar. Arna bu ulkedeki yerle$ik devlet anlay1~1nda bu c;:ok gorulmez. Devlet pire ic;:in yorgan dahi yakabilir. Oce yandan devleci, devlet guc;:lerini nas1l olursa olsun binak1m belirli yetkiler c;:erc;:evesinde tan1mlatnak, yine de onu s1111rh bir guc;: saymak den1ektir. Oysa biz kadir-i mutlak devlet fikriyle sun1klenerek bugiinlere gelmi$ bir toplumuz. 0 nedenle. de devlet yasayla -yani kag1t uzerinde- kendisini ve organlannt belirli yetkiler ve kay1tlarla s1n1rla1n1:? gozukse de bu s1n1rlann, kayttlamalann "gereginde" sonuna kadar a$1lacag1111 biliriz, ya$am1$rzd1r. Bu gibi du1u1nlarda toplun1un devlete dur diyecek ne bir siyasal kiiltf1r(1 ne bir organ1 ne de etkin c;ozculeri vard1r, olu$n1am1$Ur." Sosyalistler de dahil hic;:bir siyasal ak1m b1rakln sosyalist nihai hedefi, demokrasiyi de bir yana b1rak1n, eli ytizu duzglin bir cumhuriyet rejimi ic;:in bile kabul edilemez olan bovlesi bir , devlet anlaY1$111t, bu devlettoplum ili$kisini ilke olarak reddeden bir siyasal bilinc;: olu$turmak ic;:in 6zel c;:aba g6stermeye 6nem verme.mi$tir. Yap1lan o devleti kin1lerin yonecrnesi gerektigi veya daha iyi nas1l yonetilecegi olmustur. i$tC bu devlecin bugunkii giivenlik guc;:leri, bekledikleri bu anci-tet6r yasas1 c;:1kar c;:1kmaz ilk omek icraatlann1 Hasanpa:?a olay1nda gerc;:eklestirdiler. Kag1t iizerinde tan1nan yetkiyi kolayca asabilme gelenegine, ah$kanhg1na sahip olduklan ic;:in ; yasa onlara neredeyse mahkeme edilemezlik yetkisi mi tan1yor, onlar da buna, mahkeme etmek ve infaz yetkisini eklen1ekte tereddut ecmediler. Olaya bir silahh c;:at1$1na siisu ven11ek ic;:in bile ugra$marnalan belki de olay1n en deh$et verici
yan1d1r. $efleri "polislerimiz 6\durulen meslekdaslan nedeniyle uzgiin ve k1zg1nddar" mealinde s6zler etti. infaz1n "me$ru" sebebi bu oluyordu demek ki. Bu bile hie;: degilse ac;:1 k s6zlul ukcu. i\N..\P'1n "mukaddesacc;:1" kanad1ndan oldugu s6ylenen bakan ise olaya ili$kin olarak "topla, tufekle sald1ranlara ~i~ek 1ni venneliydik" diyebilecek kadar mu ptezelle$ebildi. Olay, asgari bir vicdana, adalec duygusuna sahip herkesi anti-teror yasas1n1n i<;erdigi tehlikeler konusunda degilse bile, bundan bir ad1m daha once Tt1rkiye'deki glivenlik guc;:leri olgusu iizerinde dCt$Ctnmeye sevkedecek bir c;:arp1c1hk ta$1makcad1r. .A.ncak $UTas1 da kesinlikle dikkate ahnmahd1r ki, bu dii$linmeyi sesli ve kitlesel kdman1n yolu, bu ve benzeri olaylan "s1radan insanlar"1n gi:1venlik glic;:leriyle her c;:esit ili~kile足 rinde ya$ad1klan alelade teror 6mekleliyle birle$tirerek, hatta bu alelade teror olaylanna daha onde yer vererek yayg1n bir kampanya orgCttlemektir. Eger $imdiye kadar oldugu gibi bu olay vesilesiyle de 1nevcut antidemokratik bir yasay1 te$hir etmek ic;:in magdurlan, kurbanlan solcular, sosyalistler olan olaylar ekseninde bir kan1pan yaya giri:?ilirse; yasalan hukuk ve demokrasi ilkeleri plan1nda degil de 6zel hedefi kin1(ler) 111anng1yla degerlendirmeye yatk1n toplumsal ortam1m1z1n bu engelinde tak1hp kalinmas1 c;:ok muhcemeldir. Oysa "bu toplumun bir guvenlik guc;:leri sorunu vard1r" temas1n1, slogan1n1 i$leyecek bir kampanyaya onayak olacak sosyalistlerin, n1agdurlan kendileri olan olaylardan hatta hi<; bahsetmeseler bile, bu iilkedeki devlet mantalitesini temelden
sqrgulatacak, guvenlik guc;:lerinin konun1 ve icraat carz1n1n vatanda$ kimligini cahrip ettigi fikrini ve bilincini uyand1racak y1g1nla "s1radan teror" olay1 hergf1n ya$anmaktad1r. Omegin gec;:tigimiz ay gazetelere kadar yans1yan iki olay var. Bunlann ilkinde, Kumkap1'da bir lokantaya eglenn1eye giden rutbeli bir polis, kaybolan (:akmag1111 buln1ak ic;:in tum lokanta personelini s1raya dizip Ost ba$lann1 ara1naya ba$lad1g1nda, araya girip kendisini teskin euneye c;:ah$an lokanta sahibini ko111ahk edinceye kadar dovCtyor; gurulruye gelen polislere kin1\igini gosterip c;:ekip gidiyor. lkinci olay gazetelerde daha c;:ok yer bulan Esenler'deki gene;: k1z1n olduruhnesi. Burada hi<; yoktan karakola goturme bahanesiyle gene;: k1z1 araca bindirip, rnuhtemelen tecaviize kalk1~an sonra da cabancayla vuran jandarma ascsubay1 tutukland1. Galeyana gelen semt halk1 ise jandarman1n ahn1p, yerine polisin gelmesini isceyen gosteri yurCtyii$leti yapc1. Hie;: de istisnai say1lamayacak ilk olayda, sadece mii$teri s1faun1 C3$1)'311 bir polis $efinin $ahsi rneselesini o Strada hic;:bir yasal yeckisi olmad1g1 halde bizzat "halleuneye" kalk1$mas1 sozkonusudur ilkin. Benzer durumlarda boyle davranmayacak galiba pek az polis vard1r. Ona "$u anda ve burada gorevde degilsiniz, ~ikaye tinizi gorevli polislere gidip yap1n, arama yapilacaksa da onlar yaps1nlar" gibi gayet yasalara uygun sozler edilemeyecegine guvenir. Yasa oyledir, ama bu tarzda c;:ignennlesi polislik kurumunun fiili i:ntiyaz1d1r. Bu imtiyaza bir noktaya kadar ses c;:1karamayan lokanta sahibi yasay1 hat1rlat1nca kornaltk edilmeyi de- "hak etmi$"tir.
9
Pasifizme ..
ovgu *
.
KUR$AT BUMIN
12
K orfez sava$1n1n neler gttirecegini henuz tam olarak bilmiyoruz: ancak bin;ok $eyi goturdugu muhakkak. Gidenler yaln1zca Saddam ve onun totaliter bir sistemden <;ok bir tiranhg1 haurlatan rejimi (o da giderse!) ya da Sovyetler Birligi ve Bat1'n1n bu ulkede yaratt1klan ve yok ettikleri cephanelik degil. Gidenler aras1nda -gidi$lerinin dunyam1z i<;in hi<; de iyi ol1nayacag1n1 $imdiden s6yleyebilecegimiz- kimi du$Unceler, degerler ve umudar da var. Bunlar aras1nda da ozellikle bir tanesi : Pasifizm. Ban$ s6zci1gunu kullanmakla yetinmiyorum. Bir zamanlar <;ok $CY ifade eden, ancak 11.Dunya Sava$! sonras1nda komunistlerin fazlaca ve hipokrit<;e kulland1klan bu kavram an1k <;ok mu y1pranm1$ dun1mda. Aynca, Ban$'dan soz edenlerin ~ogunlugunun ger<;ekte bellisizmin (sava$ severlik) ate$li caraftarlan oldugunu bunca zaman gordukten sonra; ban$ dileklerinden hexnen sonra vakit ge<;irmeden hakh-haks1:z: sava$ aynm1 yapmaya giri$tiklerinden sonra; ve de, varhk nedenini Ban$'a bor<;lu olan Birle$mi$ Millecler'in illas1111, bizzat gene! sekreterinin agz1ndan dinledikten sonra. Pasifizm Turkiye'de hi<;bir zaman ciddiye ahnmad1. Ne fetih uzerine kurulu i111paratorluk, ne de bag1ms1zhk sava$1 uzerine kurulu curnhuriyet bu kavran1la birlikte dli$flnulemezdi. Bat1'da 611e1nli say1da di.i$iinCuun ozellikle Ronesans sonras1 dile getirdikleri, yine onemli toplumsal hareketlerin pratige dokmeye <;ah$Uklan, sava$a kaf$1 bu radikal arayi$1n, bizde oldugu gibi, yedek subay olarak yapnklan askerlikten bir turli1 terhis olamayan kalem ve siyaset erbab1n1n meydan1 doldurdugu ulkelerde tabii ki hi~ mi hi<; $ans1 yoktu. Simdi araya girerek, <;ok fazla s6zunu cttigimiz farkhhklan dengelemek ic;in "uygunsuz" bi~ benzetme de
biz yapahm: Pasifist gelenek Turkiye'de olmad1g1 gibi lrak'da da ,voktur! Dolay1s1yla, pasifizmin ya da "ebedi ban$"tn sozu a<;1hnca -Korfez sava$1n1n g6turdC1kleri baglam1ndaTurkiye'yi b1rak1p (ona bellisizn1 konusunda donmek f1zere) Bau'ya bakahm: Bu sava$ta Bau nic;in epeydir ohnad1g1 kadar "gen;e k~i" oldu? Nic;in, c;ok degil yirmi y1l once, Vietnam sava~1n1n gozler onune serd i~ hakikatle. "hakl1 sava$"111 da olmayacag1n1 bir kez daha yazan, <;izen. $arkilara dokenler, 15 Ocak'tan sonra kendilerine en az kulak verilenler oldular? 19 Subat'ta ABD'de Amherst kolejinde elinde Ban~ panosuyla otuz ya$1ndaki Gregory Levey'in kendini ate~e vermesini gazeteler neden tek sutunda k1sa bir haberle duvurdular? , 1-lukuk ve Savas'1n birlikteligini c;ok sarsm1$ bir gele11ek bu sozctikleri ard arda s1ralamakta aruk nedcn bi r sak1 nca gormedi? Korfez sava~1 n1n zihinlerde buyC1k bir dontisu1ne -ve de tahribata- neden olan "dogrulan " hence $Unlard1r: Savas1 ciddiye almayanlar ciddiye ahnamazlar! Harita okumay1 bilmeyenler konusmas1n! Savas1n politikan1n degi$ik yollardan bir devam1 oldugunu -hadi Clause\vitz'i haurlayahm- kabul et1neyenler politikadan soz etmesin! Korfez sava$1 bu yanh~lan dogru k1lmay1 basarm1$, ekranlann oldugu gibi vicdanlann militarizasyonu da saglan1n1$llr. Art1k Hava Harp Okulu'nun her y1l yapt1g1 gibi, gazetelere ilan vererek ba$anh ogrencileri davet etmesine gerek kalmam1sur. Askerlik -~imdilerde pek revacta olan- bilgisayar ve i$1etrne bolumleriyle â&#x20AC;˘ Gazc te i<in, daha gcn i$ bir okur kitlesini goze1crck haz1rlanan bu yaz1. b irkai;: gaze1eyi dola~ukia n s on ra Birikim"e donrnii~tOr. Sava~1n heme n biriminde kal c!n1e ahnd1g1n1 da eklem ek is1crirn. Birikirn 26 / Haz i ra n 199 1
I
rekabet edebilecek bir durun1a $iiphesiz ula$n11$tlt. Ne mutlu askeritn diyene! Demek insanlar y1llarca bunun i<;in ugr~n11$ ; general Sch"varzkopf y1hn adarnt olsun diyet Bu sav~ta "askerlik" sozkonusu olunca beni giilumseten haberlerden birisi ozetle $Uydu (Liberation, 21 Subat): Kara sava$1n1n ba$lamas1na yak.in gunlerde, s1n1nn birkar; kilometre berisine yerle?mi$ (veya Guzel 1urk<;emiz'e yeni giren s6zcugu1nuzle konu$land1n lm1$) Fransiz birlikle1i aras1nda 24 saat ger;irmek isteyen gazeteciler kura ile belirlenmektedir. S1ra France-Soir'1n 1nuhabiri ~1arie-Claude Dubin'e gelince komutanhk izin vermez. Bu yasagtn nedeni tabii ki muhtemel bir lrak saldn1s1na bagh tehlike degildir. Kaelin gazeteciye birlikleri n -ozellikle "gece"- pek gilvenli oln1ad1g1 soylen1ni$, askerlerin "aylard1r kadtn gormedigi" haurlauln11$t1r. Ya$as1n Kuveyt'te "1rz1na gec;ilenleri" kunarma)'a gidenler1 Korfez sava$1 boyunca hakh-haks1z sava$ aynm1 yapmadan sava~ aleyhtan olanlar, "Saddamc1" gibi suc;lamalar bir yana b1rak1hrsa, "ebleh" degilse en az1ndan sozcugun kotii anlan11yla "naif' muamelesi gordfiler. Pasifizm , tarihten ka\ma ve art1k hi<;bir degeri ve i$1evselligi ohnayan bir tav1r olarak ciddiye ahnmaya deginezdi. Politika -hele de dunya politikas1anjelik (1neleklere 6zgli) bir morali benimseyenlerle konu$ulamazd1. Sanki yuzy1hm1z1n ba~1nda Georges Sorel konu$uyordu: "Pasifistler ya temel yasalardan haberi olrnayan embesiller, ya da demagoji yapan ve yalanlannda ya$ayan kimselerdir." Bu sa11rlan yazarken, pasifizn1in ni<;in imkans1z ve de daha 6ne1nlisi yanh$ oldugunu tarihsel, hatta Freudcu dogrularla-clelillerle haurlayanlan gom1iiyor degili1n. BCnun bunlan haurlarna1nak n1un1kiin mu? Ne pasifizmlerini nazilerle i$birligine vard1ran Doriot ve Deat'leri, ne de ''sava~1na a$k yap" gibi sloganlann ne derece dunyaclan habersiz olduguna i$aret eden, bu konuda g6zumuzC1 a<;an psikanalizin a<;1klamalann1 unutabiliriz. Ancak, Korfez sava~1 boyunca kaleme altnan -hele kimi- yaz1lar butun bu delillere ragn1en pasifiz1nin hakk1n1 <;ok yemi$. pasifizme yoneltilebilecek me$ru ele$tirilerin s1n1nn1 <;ok a$arak <;ogu zaman bellisiz.min ovgusune don\1$mU$tiir. Yerecegim $ll birka<; omek insan1 nasil ~a$trtmaz? Birle$mi~ Millecler Te$kilau gene! sekreteri sava$ oncesi lrak'a yapug1 gezi sonras1nda ban$1n saglanmas1 i<;in arttk "hi<;bir u1nudun kalmad1g1n1" dile getirebilmi$tir. Bence. Birle$1ni$ Milletler'in bu "talihsiz" ifadeden sonra kendine gelebilmesi, sayg1nhg1n1ve varhk nedenini peki$tirebilinesi epeyce zordur. Buradaki sorun ht;p soylendigi gibi, Birle$mi$ Milletler'in Pax Americana'n1n gudumune girn1esiyle snurh degildir.
Burada c;:ok daha vahim olarak degerlendirebilecegimiz husus, Birle~mi$ Milletler'in Umut'un bittigini ilan etn1esidir. Bart$ konusunda umudun biuigini ban$<;â&#x20AC;˘ d1$ politika uygulad1g1n1 sand1g1m1z devlet ba$kanlanndan i$itebilir, hayal k1nkhgina ugrayabiliriz; sosyalist bi r devlet ba$kan1n1n bombard1man 6ncesi onerdigi "ban$ plan1"n1n -Kur'an'1n yeni bir <;evirisini Frans1zcaya kazand1ran j.Berque'in a<;:1kc;:a ortaya koydugu gibi- hemen ayn1s1n1n kara sava$1 6ncesinde Sovyetler Birligi taraf1ndan ileri suruldc1gunde yine ayn1 ba$kan taraf1ndan hi<; mi hi<;: dikkate ahnmad1g1n1 da a<;1klayabiliriz. Devletler sozkonusu oldugunda hayal k1nkltg1 ?nu1nkundur. Ancak Birle$n1i$ "tvtilletler'in alundan urnudu <;ekerseniz o aruk hi<;bir $eydir. Zora dayah bir yapttnm guci."1 olmayan bu orgut varhg1n1 yaln1zca bir $eye, yani ban$ umuduna bor<;ludur. Bu orgC1t ne kadar imkanstz g6runse bile "umudun kalmad1g1n1" ilan edc1nez; devletler aras1nda hukum siirecek bir "ebedi ban$"1n bo$ bir hayalden ibaret olduguna bizleri inand1rmaya soyunamaz. Surekli bir ban$1 iste1nek tabii ki bir umuttan ibaret. Thomas "tvlore bir ban$ dfizeninin gen;ekle$mesini yalntzca "dilemek"le yetiniyordu; Kant, Ebedi Ban~ i<;in Tasanyi yazarken, o da yaln1zca bu umudu dile getirmi$ti. Umudun diinyayi degi$tinnekte bir yeri ve rolu olmad1gina bu derece inanacak kadar ger<;ek<;i mi olduk? Tann'n1n bir lutfu olarak yetmi$ yild1r sava$ g6r1neyen Turklerin -belki de biraz bu unutkanhklanndan kaynaklanan bir bi<;imde- cengaver gerc;ek<;iler olmalan yad1rganamaz. Dolayis1yla Cumhurba$kan1'n1n bu durun1u, geli$tirdigi "sava$ teorisi" ic;:inde "rahata ah$ma" $eklinde yorun1lamas1n1, ya da kimi kalen1$6rlerin "bu kadar p1s1r1k mtytz ?" ana fikri etraf1nda c;iziktirdikleri han1asi (han1asi s6zcugi.inC1 c;ogu za1nan kar$tla$t1g1n11z gibi hatnasi olarak degil, sozcugi.in ger<;ek anlan11nda, "yigitlikle ilgili olan" $Cklinde kullan1yoru1n) k6$e yaztlann1 da anlayabiliriz. insan1 $~1rr.1n, gii<;lil bir pasifist kultilrun huku1n siirdugu ulkelerdeki manzaralard1r. Gazetelerde yer alan haberlere gore, Korfez sava$1n1n Hollandal1lan sava$ yanhs1 yapabiln1esi i<;in u<; hafta yetmi$tir. Kamuoyu yoklamalan s1cak gunlerde Hollandahlann yuzde 89'unun Bush'un politikas1n1 destekledigini, ban$ i<;in gosteri yapmayi reddettigini onaya koymu$tur. l 980'li y1llann ba$1nda la Haye sokaklann1Amerikan fuzelerinin Avrupa'ya yerle$tirilmesini protesto etmek ic;in yanm milyon insan doldururken, ayn1 $ehirde bombard1man 6ncesi 1500 pasifist anc.ak biraraya gelebilmi$tir. Entellektuellerin ban$ i<;in <;agn yapmamalan bir yana, ulkenin iinlli <;ocuk kitaplan yazan Annie M.C.Schmidt du$iincesini "Ben de Amerikahlar gibi dii$iinuyorum : Kuwetlice patlatmak gerekir" $eklinde ifade etmi$tir. (Ben bu yazann kita12Jann1 tan1-
1J
16
$izm analizleriyle) yanh~ politikalara nas1l zemin haz1rlad1g1n1 da biliyoruz. Nitekim, komlinistlerin "s1n1f sava$â&#x20AC;˘" vererek sava~1 ortadan kald1rmak iddialan buglin bizim ic;in inand1nc1 degildir. Lenin. "Sosyalistler sosyalist olmaktan vazgec;medikc;e sav<l$a kar~1 olarnazlar" ya da "Sava~lar anca ~ buti."tn df1nyada -yaln1zca bir tek illkede degil- burjuvaziyi kesin olarak devirip, yeni.p ve mulksilzle$tirdigimizde imkans1z olabilecektir" derken, c;izdigi "ban $ plan1" da bizi yine¡. bu kez rolleri degi$mi~ olarak "iyinin kotuye zaferi"ne davet etmektedir. Burada 6nemli bir diger husus da, komiinistlerin ban$a ili$kin bu dii$f1ncelerinin, pratikte "devlet komiiniz1ninin" yetmi$ y1ld1r uygulad1g1 politikalara donii$mesiyle, c;ok ba$larda (Lenin de degil cabii!) ic;inde bannd1rd1g1 ki1ni humanist boyutlann1 da tama1nen yitirmesidi r. Nitekim iktidarda olan ve olmayan komunist partilerin "ban$ s6ylen1leri"nin epeydir taraftar bulaman1as1da bu "hayal k1nkhg1yla" ac;1klanabilir. K6rfez sava~1 boyunca Fransa'da ban$CI goscerileri buyuk olc;ude tekeline alan Komunist Parci'nin arkas1ndan -hakh olarak- kimse yurumek isternemi$tir. Regis Debray $6yle diyor: "G6nli.i Komilnist Parti'nin lideri Marchais'nin yan1nda olrnaya raz1 gehneyen bizlerin say1s1 hie; de az degil. Stalinizmin ya$h kurtlan yann1 as1rd1r biitun diinyada katliam ustune katliam yapular. Sirndi bugtin, onlan izci c;ocuk k1l1gtnda gorrnek sinizmin ve yanar donerligin her zaman gec;erli oldugunu hanrlauyor ( ...)" Ancak, hep vurgulamaya c;ah$t1g1n1 gibi, dogrulan yanh$ olanlann ~avunmas1 bizi kar~1 cepheye savurn1amahd1r. Kamran inan'1 n TBtv1M ki.irsiisiinden. du$1nan1n1 nihayet k1surm1$ olman1n kendisine verdigi bu yuk zevkle, Fransa'da yaln1zca kornunist ve fa$iStlerin sava$a kar$1 oldugunu ustiine basa basa ilan etmesi de ban$ ve sava$ durumunu anlamaktan c;ok uzakur. Eger komunistlere yonelik hakh ele$tiriler yine Regis Debray'1n yaz1s1nda da oldugu gibi- $iddetin ovgusune donli$ll)'Orsa, cle$tiriJen tav1rdan <;:Ok uzakla$ffil$ say1lmay1z. Debray $6yle devam ediyor: "Tarihin trajik oldugunu ve $iddetten dogdugunu g6r1nek ic;in biraz Marx, biraz de Gaulle okumak ya da en basit tarihin herhangi bir kesitine goz atmak yeterli. Eger bir deger ugruna olebilen biri degilse, insan1n hayvandan fark1 yoktur ( ...)" Tekrar donduk ba$lad1g1n11z ycre! Komunistleri komu nisc tvtarx'1n $iddet kuram1yla ele$tim1ek! Hern de buradan hareketle -bizde de az taraftar bulrnayan- yeni bir insan tan11n1 1 Bizier toprag1n ancak "ugrunda olen varsa" vatan oldugunu yeni unutmaya ba$lam1$kcn, kar$1n11za bu kez insan1n ancak "bir deger ugruna oldi.igu" zaman insan olabilecegi cezi c;1kt1 ! Hadi laf olsun diye bu "vulgate"a ben de kaulay1m ve $6yle ''oturakh" unlu bir ozdeyi$i de ben haurlatay1tn: "Size olmenizi
cmrediyorum "! Suras1 muhakkak ki Korfez sava$1n1n getirdiklerinden birisi de tarihe "bilgece" bir bak1$1n tazelenmesidir. Tarihin "zor i$" oldugu, ilerle1nenin $iddeti, ac1lan zon1nlu olarak bannd1rd1gi yolundaki "feylosof<;:a" dil$ilnceler r6nesanslann1 ya_<>an11$t1r. Hatta biraz kavramsal konu$acak olursak, tarihsici bak1$ ac;1s1 epeyce taraf bulmu$ ya da taraftar tazele1ni$lir. Tarihi, uygarhg1n ilerle1nesini boyle. ic;inde bannd1rd1g1 olun1suz durumlarla birlikte anlamay1 sec;en bu tav1r 6nceden sozilnil errigimiz Freud c;1ki$h kotun1ser uygarhk anlayi$1ndan farkhdlr. Debray'1n yaz1s1gibi (bu yaz1n1n "alaturka" bir versiyonu olan) Gi.inC$ gazetesinde Hadi Uluengin'in "Moden1 Zan1anlar" sC1tununda yer alan ve yine ayn1 gazetenin sava$ n1uhabiri-yazan taraf1ndan ''<;:ok hakh" bulunan $U saurlar da bize tarihin $iddeLc;iz dt1$linulemeyecek "yasalann1n" d1$1na c;1kamayacag1m1z1 haurlatmaktad1r: "Tarih, kismen ve onemli 6l<;C1de, sava$1ara bag1mh olarak sH,:ramalar kaydeder (. .. ) Toplumlar $iddetin hercllmerci ic;inde d6nii$t1r." 1 Bu hegelimsi-1narx1n1s1 sau rlar "'modem" midir? Modem politika anlay1$1, toplumun donll$llmiinu tarihin gidi$ine teslim olmakta degil, tam tersine Alal'111 bu donCt$l11nun 6znesi yap1ln1as1nda anyordu. Tarihin $in1di ye kadar sava$a bag1n1\i olarak "s1c;rad1g1na" hukmeden bizlerin, bundan boyle sava$SIZ s1c;ramalar talep etmesi rnc$1U degil 1nidir? insanlann politikan1n yap1c1s1 olarak ortaya r,:1k1nalann1n da her zamanjakobenizm ya da Bo1$evizmle sonuc;lanmak zorunda oldugunu ileri si.irebilir miyiz? Bence as1l sorun. modemligi insanlarin tarihe miidahalelerini yasaklayan di.i$ilnceler kar$1s1nda savunmak, fakat ayn1 zamanda onu, Frans1z Devrimi'nden beri buh1$t1g1 sava$<,:I egili1nlerden olabildigince annd1rmakur. Bu surecin ya$anmas1na da zaten epeydir ba$lanmt$ durumda. Frans1z Devrimi'nde "Monar~ilere ba0$, cumhuriyete sava$c;1 enerji laz11nd1r" diyen Barere'den bir yuzy1ldan fazla bir zaman sonra, Devrim'in buyuk yorumcusu jaures'in genc;lere $U sesleni$i modemlikten umudumuzu neden kesmedigimizin bir ac;1kla1nas1 olabilir: "Size, cesaretleri za)'lflatan bu partiden uzak durun diyorlar. Oysa biz, bugun ban$1n savunuln1as1n1n mucadelelerin en buyi.igli oldugunu soylClyoruz." Uygarhg1n ilerleinesi $imdiye kadar sava$I ve $iddeti ortadan kald1ra1nadi. Bu ilerleme gelecekte, $iddeti degil, ama sava$1 ortadan kald1rabilir. insanlann sald1rganhk arzulann1 yok edcmeyecegimizi, ancak uygarhgtn sava~a engel olabilecegini ileri surebiliriz. ~kin, cinselligin $iddetle olan bag1n1n kopabilecegine inananlan "naif' bulabilirsiniz. Fakat ~1ontes quieu'niln yazd1g1 gibi sava$ bahsine, "devletlerin haBirikim 26 / Hazi r an 1991
I
yau insanlannki gibidir" diyerek ba$lanabileccgini sanm1yorum. Buradan hareketle $t1 nu <la ekleyebiliriz: insanlann cinselligiyle sald1rganhklan vc $iddet aras1nda ili$ki kurmak ne kadar cne$ru ise, devlctlerin olmayan cinsellikletinden kalkarak sald1rganhklan n1n ifadesi olan sava$1n "erotik" yorumlanna giri$1nek de o kadar gayri me$rudur. Marki'nin ulkesinde bile "Sava$1.n Cinselligi" yaztl n1ad1 Sade. "Ben bir cani degil, bir li bercerim" diyordu! Hen burada. "Cu1nba arkas1ndaki kad1n nobet gczen n1igferli G.I.'da gunah n1yas1 kuruyor. Palaskan1n sertligini cahayyul ediyor." (Yine "Modem Zamanlar"') dii$ilnC1 gen;:ekle$tim1ek icin Tiirk<;:e gazetelerde de yer alan "migferli " Irakh askerin (palaskas1 dl1$tTI U$) fotograf1n1 hat1rlatn1akla yetiniyon1m. Tahayyi.il edin! Ban$ konusunda Ban'n1n bugun vard1g1 nokta. aruk dcmokrasilerin dcn1okrasilere sava$ acrnad1gi $eklinde ozetlenebilir. Bau kendi icinde arnk sava$1 d1$lam1$ gorunuyor. Bau an1k temsil euigi evrensel degerleti cvrensel k.ilmak ic;in sava$1yor' Bu a<;:tdan, Korfez sava$t boyunca <;:ok dinledigin1iz konu lardan bi 1i de Saddam-Hi tler benzecn1esidir. Bat1'ya -bir<;:ok Bault yazann da belirtcigi gibi- bu sava$ s1ras1nda hir ~eyl er olmu$. has be has kendi l-litler'ini lrak'a surmeye karar venni$tir. Peki, aralannda bir benzerlik yok 1nudur? Vard1r: ikisi de den1okrasiden hazetmeyen iki insand1r ve de gaz kullan 1naktad1rlar (her ne kadar Sad<la1n'1n gaz1 Alman mai1 olsa da) Yahudi dil$manhg1n1 haurlatanlara ise ~u s6ylencbilir: Ya Allah! deyip salinan birkac; Scud fu zesiyle Hitler'in ~a颅 n1na ortak olmak o kadar kolay degildir. Hitler olabilmek icin alu 111ilyon Yahudi'yi oldf1rmek de yetmez; aynca <;:ok belirlcyici olarak bilimde, felsefede, teknolojide en ileri ulus oln1ak, yani Bari uygarhg1n1n doruklannda bulunmak gerekir. Oysa lrak'da bunlann hic;birisi yok! Baas rejimi de d iktatorli.iktur, ama Nazizmle aras1nda bCty11k fark vard1r. Bagdat gilzel bir $ehirdir, ancak Bau uygarhg1n1n ba$kenclerinden biri degildir. (Burada, $ehir uze1ine bir $eylcr karalam1$ bitisi olarak $U sitemi yapn1aliy1m: "Benin1 $ehirlerin1" aras1nda yer alan ve uzeri ne n1ethiye yaz1lan Bagdat'a bombard1n1a11 sonras1 taziye yazilmas1 "unutulmU$tUr".) Ba(!, Dogu'<la hi<;bir ulkeye nasip olmayacak bir ac1klikla y1lla rd1r liitler'inin nastl onaya <;1kngn11 anla111aya <;:ah$1rken, J<orfez sav(l$1 bahanesiyle ondan cabucak kurtulmay1 m1 yegledi) Bu kadar kolay 1111? l-!ay1r, Hitler Bat1hd1r, Bat1\J kalacaknr! Dogu'nun kendileriyle hesapla$1naya <;:ah$t1g1 bir<;ok despocu-d ikratoru var, ama Hi tler'i yok. Yahudi soyk1nrn1n1n Hitle r A!tnanya'stnda ger<;ekle$mi$ olmas1n1n uygarhk analizi a<;1s1ndan bi.iyilk one111i var. Sorun, soyk111rn1n uygar bir ulkede ger<;ekle~mi$ olmas1d1r. Sadda1n'1n ya da Yahudi du$man1 bir sultan1n (akhma hep sultan Kabus geliyor!) israil'i yerle
bir etmek istemelerini n de bu sorunsalla ilgisi yoktur. Cunku bunlan n dli$ilncelerinin "evrcnsellik" iddias1 zaten yoktur. Korfez sava$1 n1n degcrlendi1ilrnesi de, bu n.cdenden dola)'t merkeze Bau uygarl1g1111 koyrnak zorundad1r. C::ozilm orada oldugu gibi son1n da oradad1r. Ne Baas'1n ne Saddan1'111 kendisinin bask1c1 yonetin1inin karma$1k bir yan1 yok. Aina Bault toplu1nlann kendilerini birka<; gunde sava$ soylemine 路kapttrmalann1n an la$11tnaya muhta<; <;:ok yan1var. Gilles Deleuze, sava$ boyunca birc;ok gazececinin kendilerini ABD'nin askerleri gibi gt'>rmelerini ya da insanlann "sava$1anndan" mahrum kaln1ak istemediklerinden ban$ un1udunu bir fclaket gibi dC'gerlendirmelerini "igrenG" bulurken haklid1r: Co111elius Castoriadis, "Kendi kuc,:i:I k ozel dunyalt t1zerine k1vnlm1$, iklidan politik, e konon1ik, kiilterel ol igarsilere, parti organlanna ve medyalara b1rakm1$ apatik yurtta$1ar, n1odern dunyada kaybolmus. etnik ve dinsel kimlik\eti llZ.etine katlan1n1s halklara oykilnecek ornekler ya da dli$linceyi suri.ikleyecek seyler sun1namaktad1rlar" derken, o da hakhd1r. Fransa'da sald1n 6nc:esi hal!<111 dortte ocunden fazlas1savasa ba~vurulrnas1na kar$1yken, birka<; gC111 sonra ayn1halk1n C1<;te ikisinin savas1 onaylamas1 nas1l ac1klanabilir. Castroiadis yine ha kit: "Ne yapmah o halde? Halk degi~tirmek mi gerekir:> Muhakkak ki hay1r. Halkt degi$tirn1ek 1ni gerekir:> Fakat kim degis tirecek? Halk1n kendisinin degisn1esi gerekir. Bu degi$1neye herkes, kendinde ve konus111aya f1rsac bulabildigi her durumda ctraf1nda kark1da bulunabilir." Korfez sava$1n1n bize sundugu bir diger benzetme de tvlun ich anlay1s1d1r. A.Finkielkraut, J-F.Lyotard, A.Touraine gibi (inli.i isi1nlerin de aralannda bulundugu bir grup filozof ve arast1 nnac1 da, onumde duran ortak yaz1lannda Munich'i hat1rlattyorlar. (Liberation, 2 1 Subat) Yazarlara gore, sava~ 1n engellenebilecegini sanmak ya cla "bans $imdi" gibi istekleri dile getinnek Nlun ich yanh$1na di.i$mCktir. ~1un ich anlay1$1 , yazarlann da belirtrigi gibi. yay1\mac1 bir gucCtn kars1s1nda, sald1ny1 durdum1an111 ve sald1rgan1n gftcunun k1nln1as1n1n zorunlulugunu clile getirtnek i( in kullan1hyor. Biraz tarih .hat1rlayacak olursak: Birinci Di.inya Savas1. sava$1n deh$eti kon usu nda <;ok yeni bir sayfa a<;llll$tlr (dokuz n1ilyona yakla?an asker ve sivi\ olu). Birinci Dilnya Sava~1 aruk kullantlan yeni silahlann giicune bagh olarak, sava$tn sivil ve asker aynm1n1 terkettigini gostermi~;tir. Savas1n y1 k1c1hg1n1n kazand1g1bu yeni duru1n dogal olarak Avrupa'da pasifist bir ku$ag1n yetisn1esinde de <;ok belirieyici olmu$tur. Artik "cephe" sozkonusu degildir. Bir<;ok yazar -omegin Alain- bu savas1 yasad1kran sonra savasa kar$1 radikal bir cav1r ah111slard1r. Entellektuellerin bir bol(i1ni.i kendilerini pasifist ol}rak tan1mlamakcad1rlar: Romain Rolland.Jules Romains, Henri
17
18
Barbusse, Andre Gide, Breton, Aragon, Eluard ( ...) Sonradan nazizn1e yakla$an Drieu La Rochelle, 1931 'de "Vatanlara kar$1 Avrupa"y1 yay1nlamaktadtr. Gandi'nin etkisi buyuktur. Fransa'da askerlik gorevini redc dedcnler. anar$iStlerin ve kimi yazarlann desccgiyle bir birlik olu$turmakta, sosyalist 1nilitanlar "sava$ ic;in ne tek bir insan, ne bir kuru$ para! demektedirler. Sosyalistlerin goziinde "Sosyalizn1 ban$ ic;in, ban$ sos)'alizn1 i<;:in gereklidir." Leon Blum "sava$ silahlanarak engellenemez" d11$llncesinden hareketle buyiik bir silahs1zlanma kampanyas1 a<;:maktacltr. Blun1'un ispanya i\ sava$tnda 1nudahale etmeme karann1 aln1as1 nda. pan:inin ic;indeki pasifis t kanad1n etkisi buyuktur. Nitekin1 Paul Faure, dlktatorlerle 1ni'l zakere yapil 1nas1r11 tavsiye ennekte, Sevcrac, "Ban$tn en egreti vc en belirsizi bile sava$tan iyidir" den1ektedir. CGT'den sendikalar antifa$iSt, fa kat aynt zarnanda da antin1ilitarist olduklann1 ifadc etmektedirler. Bu ger\ekten zor .done.n1de, bir Jean Giono $6yle yazabiln1cktedir: "Qiu bir Frans1z olrnaktansa. ya$ayan bir Alrnan olmay1yeglcrim''. (Kanhrs1n1z ya da katiln1azs1n1z. Ancak bu c(1mlenin bile yaztlabildigi ve yaz1la1nad1g1 toplumlar vard1r. Sorun da zaten buradad1r.) Nlhayet 1'-1unich'e s1ra gelir. Fransa'da sagtn kurdugu hOkumet. 29 Eylul l 938'de Munich'de, ingiltcre ile birlikte Hitler'in (:ekoslovakya'y1 bolmcsine nza gostt'rir vc hcmen ard1ndan Al rnanya Sudetler'i ilhak ederler. Donemin Fransa d1$i$leti bakan1, "Fransa'nin Sudetler i<;:in sava$1nayacag1111" bi ldirir. ~t uni ch antla;;mas1n1 birc;ok sosyalist gibi Leon Blum da kolay degerlendiremeyecektir. Bu antltt$n1ada bir yandan ban$ un1udu gonnckte. 6te yandan "pis bir ban$" havas1 hissetmektedir. Nicekin1 $ll sat1rlar -bizin1 pek d11$Clnerneyecegimiz- bu ruh halini giizel ifade etmektcdir: "Sava$tan herhalde uzakla$Ild1.( ...) Ancak, y1\lard1r hayaun1 ban$a ada1n 1$ ve onun i<;.in mucadeleyi b1rakn1a1n1$ birisi olarak bundan sevinr,: duyam1yorun1 ve kendimi korkak bir teselli ve utanc;: aras1nda b6lunmu;; hissediyorum." Blurn'un daha sonra t-.1unich'den c;1karacagi sonuc;. bii.tun sosyalistlerin pasifist oldugu ancak sava$ d1$ardan dayaunca sava$mak zorunda olduklan $Cklinde ise de, parti i<;:inde pasifi st gtup ban~ i<;:in "$eytanla bile antla$â&#x20AC;˘na imzalayabileceklerin i" soyleyecek kadar (.izgi lerinde 1srar edecektir. Gelelim Munich'in Korfez sava$1na ta$1nmas1na: Ger<;ck tehlikenin fa$izn1 degil komi.inizm oldugu yarg1s1ndan hareketle ban$ isteyenleti ya da "ne Yahudiler, ne Ruslar ne de Prag'1n 1nasonlan ir;in sava$mak istemiyoruz" diyenleri bir yana b1rak1rsak, Munich 6ncesi ya$anan pasifist dalgay1 anlamamak mumkun degildir. Birinci Dunya Sava$1'n1ya$am1$ bir ku$ag1n "an1 k ne pahas1na olursa olsun sava$ ohnas1n" dilegi nasil anla~1lm az? Sosyalistler -ve Mos-
kova'n1n en1irlerine uygun politika tespbit ettiklerinden bir ol<;:flde komunistler- Avru pa'y1sava$a surukleyen Hitler Altnanya'st ve pasifist inanc;:lan aras1nda s1k1$1p kahn1$lard1r. Zihinlerde ve vicdanlarda ya$anan bu dra1n1 anla1namak mumkun mudur7 Sol ic;:inden baz1lann1n ban$ta 1srar ederken fa$iz1ne savrulmu$ ol1nalan da pasifizmin hakh davas1n1 -Blum'un bizzat ya$ad1gt gibi belki yeniden sorgulatabilir ancakonadan kald1nnaz. Korfez sava$1nda s1kc;:a yap1lan Munich haurlatmalann1n hi<;: 1ni hie;: yeri yoktur. (San 1nm Cle1nenceau'ya atfedilen bir sozdu (avc1lann aff1na s1g1narak): "En bi.iyi.ik yalanlar $ll i.i<;: durutnda soylenir: Sc<;:in1den once, sava$ boyunca ve avdan sonra"). Her $eyden once Korfez sava$1nda, Batt ve Sovyetler Birligi bizzat kendisinin yaratug1 bir cliktatore kar$1d1r. Hitler'in sava$ guci.inu ne Frans1zlar ne de ingilizler yaratn11$lt. Hitler rejiminin ideolojisi gibi ustun ate$ gucu de Alrnanya'ntn f1n1nuydu . Aln1anya, Rus fuzelerine Arap adlann1n takild1g1 lrak degil, "uygarhg1n be$igi" idi. Sorun da onun ic;:in, dtin oldugu gibi bugun de bir "uygar!tk sorunu"dur. Bu yaz1da Saddam'1n nastl yaranld1g1n1n hikayesine yer verilmedi. Bu yaradt11$ hikayesine hepimiz yak111dan tan1k oldugumuzdan, sozeunek belkl de gereksiz. Burada yaln1zca, Banhlann ve ozellikle A1nerikaltlann, lrak iizerine yapuklan analizlerde, Saddam'1n i(. politikas1 na gerekli 6nemi vennedikleri ni vc bu lllkenin stratejik onemiyle ilgilenmeklc yetindiklerini bilmecenin anahtarlanndan birisi olarak haurlayabi liriz. Yine haurlamadan edemeyecegimiz bir $CY de, Raymond Barre'1n, Fransa'da, l 980'de ba$bakan olarak Saddam'1n !rak'1 llzerine yapug1 $U degerlendirmedir: Ortadogu'nun "biiyiik ve sorumlu giicii"! Bau'ya ne oluyor? Bu yaz1da yer ahnayan diger bir konu, Ti.irki ye'de sava$ oncesi ve boyunca cu1nhurba$kan1n1n uygulad1g1 politikad1r. Bu konu da c;:ok yaz1ld1. Belki liberal gelenegin sava$ degerlcndinnesi, ozellikle Benjamin Constant'1n De l'esprit de conquete'den y0 la c;1k1larak tart1$1labilir ve de ncden -cumhurba$kan1n1n c;:ok sevdigi bir fo rmlllle- Hricarerin sava$1 onlemesi"nin bir turlu ger<;:ekle$medigi sorgulanabilirdi. Belki yine ic;: politikaya y6nelik olarak inonCt'nun kriz boyunca Bault sosyal demokrat liderlerle herglln "telefon konu$n1alan" yapmas1n1n saglayacag1 yararlardan da sozcdilebilirdi ! Ancak bu yaz1da ozellikJe vurgulan1nak istenen husus. haftalard1r i$ittigimiz "iyi'nin Kotii'ye zaferi" efsanesini n gerc;:ekten bir efsane olduguydu. Yaz1y1 biraz daha az s1 k1c1 bitirelim ve sava$ s1ras1nda kullan1labilecegi korkusu ya$anan biyolojik silahlann tarihine k1saca goz atalim. "Pasifizme Ovgii"muz "Harb Tarihi"ne yabanc1 oldugumuz sonucunu c;:1karmas1n! Biri ki m 26 / H a z i r a n 1 99 1
Arna bu tari.h. gun\1muzde giderek aranan bir tarihten, gavri Ozal'rn da cer, resrni tarihten olsun. Savin ' cih ettigini duydugurnuz bir carihren (ba~kalan gibi
kCu;:un1scrnek ic;in s6ylemiyorum. Yacmadan cince biz de okuroruz. Yoksa nasil bilebilirdin1'). 5,ving Tarihi'ne gore (Cih 7 1) biyolojik sa va~ vc "uygarltk".
VEa.4VA 'iAIG4 LA#JINCA
Yeeu-
U:FZ DE 6YLE
VA.4AllA ~ ~ GELOiK .'
Pivece~ M i?
e0Yt..E SiJiUTM >YOR MU S tl2TIM 0 J>CPel2iYOI<!,.
-
- ---~
19
..
degi~ill1ler
Dunyadaki onell1li Turk tepkisi
ve
TA NER A K("i\M
20
Dunyarn 1z1n 6 nemli bir altilst ic;indc oldugu ku$ku goturmez. Bunun en onemli nedcni Sovyccler Birligi'nde ya$anan lar 1917 Ekin\ Dcvrimi ilc birlikte insanhg1n ic;inc girdigi surecin. yeni bir a$an1an1n ba$lang1c1olduguna kesin gfizuyle b~k1labilir. Sovyetler Hirligi'ndeki dcgi$1nelerin onemi $i1ndilik dunya g ~ ler dcngcsinde yol ac;t1g1 sonuc;lar itibanyla taru:.. hyor vt> aktuel politik gcli$1nclcr ac;1s1ndan konu nun 6nen1ine dikkat c;ekiliyor. Oysa degi~n1enin daha koklii oldugu ortada. Bilimscl sosyalizm denen dil$ftnce, $U ana kadarki tarihscl gerc;eklik olmu$ tun1 1110delleri ile bir c;6kll$U.n C$igine gelmi$ durun1da. Sorunu 6zellikle sosyalistler ac;1s1ndan ciddi yapan olgu bir tek bu sisternin c;oku$f1n e$igine gehni$ olmas1 dcgildir. ,\ ynca yinc bu ulkclerde, Ekin1 Devrin1ini gerc;eklik halinc getiren dU.$ilncelerinde ciddi bir y1prann1as1 sozkonusudur. Buralarda, iddia edilen, a1na gcrc;ekl('Stiri lerneyen sosyalizrni, bu sefer kendilcrinin daha iyi yapacaklann1iddia eden bir ro plurn sal harcket ortaya c;1krr1ad1 vc c;1kma sanst da yok. 1 t.1evcut c;o ki.i~u n , a}'¡n1 zan1anda bugunc kadar bilinen bilirnsel sosyalizmin de bir cokli$li anlam1na geldiginin en onemli gostergeleri nden birisi de budur. Bu }'az1da Sovyetlt:r'de ki dcgismclerin, Ekim Devrimi ile ba~ la yan surecin sona crmesinin bizler ac;1 s1ndan anlanll gibi son derccc ciddi sorunlara gim1cyecegim. Sadece bu dcgisirnin biz Tiirkler taraf,ndan alg1lan1$1 konusunda dikkatilni c;ekcn bir tarihsel paralellik uzerinde durn1ak isciyorur)l. Osmanlilann , Frans1z Devrimi kar~1s1ndaki tavn ile biz sosya:isclerin Sovyetler'deki geli-?mcler ka r~ 1 s1ndaki tavn aras1nda ilginc;: benzerli kler var. Alman kultur teorisyeni Norbert Elias, Studien Ober die Deutschen adh son ya p1tt nda, gene! olarak tarih kavram1n1n bir eks ikligine dikkat c;:c.kiyor. Bu kavra1n
ile gc<;.mi$, yasannu-? bir olay olarak kaVTan1yor ve bugunc gore daha a~ag1da bir deger veriliyor Sonuc;ta, gec;mi$. kisa bir ozecle gec; i ~tirilerek, yak1n donern iliskileri ilzerine yogunlas1hyor. Oysa Elias'a gore, toplu1nsal olaylann gercek anlamda etkileri ilk once, en az yuz ytl sonra gorulmeye ba~h yor. Bu nedenle, insanhk tarihini anlayabilmek ic;in, yC1zer y1lhk devrcleri ac;1klayabilecck rnodellere ihtiyac.11n1z oldugunu soyluyor.i Gene bu nedenlc, ortaya c;1kan tarihsel paralelligin bir tesadtifun urunu o\mad1g1n1 dusunC1yorum. Frans1 z Devri1ni kar~1 s1nda Osmanhn1n takind1gi Lav1rla gunutni.izde dunyadaki geli~melere kar~1 taktBir<;ok sok:u yay111 organ1 vcya solcu 6rgi:1tf1n buyuk bir <;aresizlik i<,: inde bu ti lkclerde hakiki sosyalisr ara)'ts111a <;1kt1l<lan gozlcni)'O r. Ken arda kosede kal rn1$ baz1 sosyalisr gn1plar da bulununca buyOk bir ra hatlarna duygusu na kap1hn1yor ve "Sovyetlcr'dc sOS)'alisilcr de var" gibi bashklarla, buyuk bir $Ok durum u ya$ayan gonCd lcr cesclli edili ro r. Boylece as hnda urcada korkaca k bir $ty olrnad1g1. zatcn rcvizron ist olan yiineticilerin ka rs1s1nda, hakiki sosyali zrni savunanlann bir gun mutlak galip gelece kl cri un1idi vc harali yenidcn yaraularak gelismelcri a<;1klan1ada hala ge<;erli olduguna inanrlan cski n1odelc ycn1dcn iman etm enin yollan a<;1lm1s oluyor. "Korkacak vc 1clasa kaprla ca k bir dunun rok! Tarih bizim kendisi hakk1nda sahip oldugumuz modele gore akmaya devam c1mck1cdir ve sosyalizm elbeuc galcbc <;alacakur." Federal Almanr.i'da Arbeiter Kampf <isci Kavgas1 ) dcrgisi. 11<;-dort )'rl cvvch ndcn hu grup vc ki~ilcrden s(irekli haberler veriyordu. Fakat gerck, bu gruplann polirik bir varhk olmakt.an <;ok uzak, rck tek ki?ilcrdcn olu?1nas1, gerekse yine bu ki~ileri n , Ban'da geli$tiril n1i? reorilerden etkilendiklerini soylen1eleri ve '"/O'li )'Jllardaki baz1 iart1$rnalan refcrans gostermele ri ilc ku1Salhklan111 k:lybeuneleri ncdeniyle ola)1n hi<;bir ilgin ~ ta raf1 kaln1ad1. Ashnda bugun bu Olkclerdc tn hakiki sosyalisrleri aramaya <;rkanlann oralarda arad1klan kendi kaybolrnaya yuz tutmu~ un1itleri ve dah a da do~rusu kendileridir. 2 Norben Eli.as, Studien Ober die l)eut.scl1en, s.8, Frankfun, 1990. I
Birikim 26 / Haz i ran 1 991
â&#x20AC;˘
n1lan tav1r aras1nda ortaya c;:1kan benzerliklerin nedenleri ciddi bir ara$t1nnan1n konusudur. Uzun y1llar belli toplumsal bitliktelik halindr ya$arn1$ gn1plarda, yonetici veya ezilen o\n1alanndan bag1ms1z, ortak davran1$ norn1lann1n geli$tiginden -;)z edebiliriz. Tum topluluga egemen olan ortak l.,i1 r·.ih hali olu$uyor ve zihniyet aynile$rnesi sozkonusu oluyor. Ayn1 zihniyet dO.nyas1ndan olaylara bak"-1yor. Bu noktada bir ulus veya toplulugun ortak karakterlerinden s6z .etrnck fazla abarnh oln1ayacakur. Anadolu topraklan u~erinde ya$ayan insanlarda olu$an bu ortak kimligin veya daha dogru deyi$le zihniyet d(inyas1n1n nastl olu$tUgu ve ana 6zelliklerinin neler oldugu, s6yledigim gibi son derece onemlidir ve ayn bir rart1$· 1na ve arasunnan1n konusudur. Bu konuda en onemli eksikligimizin ise genel bir teorik c;:erc;:eve boslugu oldugunu s6yleyebiliriz. Ben burada benzerligin n1izahi boyutu ile kendirni s1n1rh tutmak niyetindeyim. Osn1anhlann corunlan olan bizler en az1ndan hu konuda atalanm1za c;:ok benziyoruz. Sozuni.i ettigin1 benzerligi , vurdumduymazhk, ilgisizlik olarak tan1ndamak rnu1nkun. Sadece bu kadar degil. sorunlara veya df1nyaya son derece pragmatik ve faydac1 yakla$1na ile tamamlan1yor bu vurdumduymaz tavtr. Baz1 sosyologlanm1z bunu "felsefesiz\ik" felsefesi olarak tan1mhyorlar. Fakat eklenn1esi gereken garip ve guzel bir boyutu da var bu tavnn. Kendi dt$1ndaki geli$rneleri c;:ok ciddiye almamakla sadece kendisiyle yetinn1eyi ba$arabilmekle ustaca birle$tiriliyor. Bu nun onernli bir nedeni vaktiyle olaylan ve dunyay1 belirleyen bir imparatorluk olmam1z... Zaten dunyay1 belirleme eylemliligi ic;inde olan birinin ozel olarak bunu anlan1as1na fazla gerek de yok. (:unku geli$n1eyi belirleyen kendisi. Kendi yapttg1 eylemle geli$meyi belirleycn bir Osmanh ic;in, elbette 6nemli olan sadece kendi yapt1g1 idi. Onun d1$tnda kuffarda birilerinin $Ul1u veya bunu yapmas1n1n ne onemi olabilirdi ki. .. Bu nedenle Ban'daki geli$rneler oyle c;ok fazla ilgi ve alakas1n1 c;ckmedi Osmanhn1n. Gerc;i. Serif tvlardin, benirn, bu, geli$meleri fazla ciddiye alma)'lp yukandan bakan vakurlo tavnm1zda derin anlamlar bulan yorumumu hie; begenrneyecektir. "Ortada, Osmanlt torunlann1n, dunya egen1eni olan atalanndan ald1klan ah$kanhklann1 devarn .ettinneleri degil, yuzeysellik ve d0.$0.nmeme ali$kanlig1 ve felsefesizlik gelencgidir sozkonusu olan", diyecektir. 3 Fakat ben i$in bu taraf1na vurgu yap,111akta 1srar etmek istiyorurn Yine Elias'a basvuraltm; "Bugune kadarki insanhk tarihinde ispat edilmi$ bir gerc;ekliktir ki, bir devle:.in veya diger toplu1nsal birlikle1in uyeleri. final sava$lan gi"1nlerinde, en \.ist toplum olma iddialann1 kaybettikleti an, degi$en durun1la ban$abiln1ek ve en 6nen1lisi kendilerinin ne kadar k1ymetli
olduklanna ili$kin duygulann1n deger kaybeimesini kald1rabiltneleri i<;:in uzun bir za1nana, bazen yi"1::ydlara ihtiyac; duyarlar."4 Aradan iki yuz yil gec;mesine ragmen, hala d1inyay1 belirlcyen ve ctkileycn son derece 6ncn11i bir gu<; olrna ahskanlignn1z<lan vazgec;memis oldugu1nuz i<;in, df1nyadaki geli.?rneler kar~1 s1nda biraz ilgisiz kahyor olabiliriz. Arna bu kadar kusur, boylesi biiylik bir i1npa r.11orlugun torunlan olan bizlere c;ok g6rfdmen1elidir. FRA SIZ DEVRiMi \'E OS~1 AN1JLAR
frans1 z Devri1ni oldugu zaman, Osn1anlt bu olay1n kendisi i<;in ac;acag1 son uc;lardan habersizdi . Devrimi once belli bir sevinc;le kar~ d ad1 vr fazla ciddiyede almad1. \:i.inki.i, devrin1 politik vc ideolojik nedcnlerle Osmanhlar ic;in herhangi bir tehlike ce$kil ecn1ezdi, hatta belli fayda lan bile var<l1. Birincisi, politik ac;1dan, Avrupa dcvletlerini birbirine dii$C1rdi.ig1·1 ic;in Osmanhlar i<;in son derece fayd al1yd1. lll.Scli1n'in enderun su·katibi Ahmet Efendi Ocak 1792.'drki ruznarnesindc, "Heinen Hazret-i l·fak Franc;r ihtilalini misal -i n1araz-1 frcnk hain -i Devlet-i Al ive , olanlara dahi sirayet etdirClp vc c;ok zan1an hirbirlcrine dusurub Oevlct-i Aliyeye hay1rh neticcler rni.iyesscr cyliye an1in", diyerek Osn1an lilann bu konudaki hcklentilerini dile geciriyordu.5 ikincisi, dev1im, ideolojik ac,:1dan, bir li1ristiyan hastahg1 olup, islarni bir clevlet olan Osmanhlar ic;in herhangi bir sorun le$kil ecn1iyordu. l 792'de cumhuriyetin ilan edi lrncsi uzerinc, istanbul'da cu1nhuriyet tarafcan Frans1zlar baslanna ihtilalcile1in aliin1cci olan kokardlan i:akarak sokaklarda dola$n1:slard1. 0 za1nan Fransi! ile harp halinde olan clevletlerin elr;ileri Bab1ali'ye ba$vurarak bu gosteri lere mani olunm[1s1n1 iscediler. Bu tale p kar$1s1nda Reisi.ilkuttab (D1$i$leri Bakan1) Ra;;it Efendi'nin .t\vusturya elc;isine verdigi t:e· vap, Osrnanh imparatorlugu'nun ihtilal kar$1s1ndaki endi~csizligini ve kay1ts1zhg111 1son dcrece ac;1k bir bi<;imde gosrermektedir: "Devlct-i Alire islam devlrti· dir. Bizde o n1akule alametlere itibar olun1naz. Dost devletlerin tuccann1 biz misaflr biliriz. Ba::;Janna ne isterlersc giyerler ve istedikleri alamcti takarlar. Ba$· Janna uzum ki.ifesi giyseler ' nii;in gi) diniz7' demek Devlet-i Aliyenin vazifesi degildir.'"6 Frans1z Devri1ni'11i H1risciyanlann i<: son1nu oiarak 1
> $cnl '.\lardin.Jon Turkler ve Sirasi Fikirleri 1895- 1908. ismnbul, 198.1. Bu cscrin Onsozund c \1ardi n, a1.alan1111:111, di\~Onmck, baz1 ilk~ lerc sah ip olmak vt; prensipl<".r n~ru na >J· va~mak gib1 ah~kanhklann1n oim:lchg1n1 iddia ~t n1cktcd ir. 4 ~.Elias, a.g.e., s 10 ~ Akia ran, Rcrnard Lc,vis. Modern Tu rki rc 'nin Dogu~u . >.66. Turk Ta rih Kurumu , Ankara. 11.)88. 6 Aktar,1n, ~10.n ci Kapanr , Kamu Hi.irriycilcri, ~.8.l . Ankara.
1976.
21
22
g6rllp, kendisinin islami karakreri nedeniyle bundan etkilenn1eyecegini duslinen Osn1anh yoneticilerinin, devrin1in niteligi i:izerine yapr1klan analizler de son derece dcrin vc anlamhd1r Onlara gore devrim, "'bir fi tnc ve fesat ate$idir." Cevder Pa~a . Tarihi Cevdet'inde, Reisi:ilkuu.ap Anf Efendi'nin Frans1z Devrimi uzerine haz1rlad1g1 uzunca bir raporu akranr. Raporda devrin1 onderleri, "ortalig1 kansuran birtak1m igrenc; ki$ilcr... k1sk1n1cilar... bozuk arnac;hlar''. olarak tan1mlann1aktad1rlar. Devrim uzerine isc ~u derin tahlillcrde bulunulur: "Voltaire ve Rousseau ad1yla tan1nan ve un kazanan dinsizler ve benzeri n1ate1yalistler, uzerlerimizden eksik olsunlar- tertemiz Peygamber Hazretlerine kufredici, hukCtmdarlan ye1ici ve butCln dinleri ortadan kald1n c1, e$itlik ve cumhuriyeti overek giizeJ g6sterici ... bir tak1m }'ap1t\at .. (>'aZITil$lard1r): Bunun sonucu dinsizlik, koku~mu:?luk, beyin dan1arlanna frengi hastahg1 gibi bula$arak inan<;lan boz(mu~tur) ..."7 Devrim birtak1m igr-~nc ki~i lerin . bozuk amac;hlann, Allah korkusunu, l :an1na ve narnus duygusunu onadan kald1nnaya y6nclik eylcmlcridir. Bu devrim nedeniyle kuc;ugun bi.i)'llge sa)'g1s1 kaln1arn1$llr. Frans1z halk1 hayvan dllzc.yinc indirilmi$lir. Anf Efendi'ye gore, bu dinsiz ler bununla da yetinrne1ni$ler, "her yerde kendilerine benzcr kafadarlar bul(n1uslar) . .ve insan Haklan ad1n1 verdiklcri serkeslik anlan11n1 tas1yan bildirgelerini biltun dillere c;evirtip her yerde yay1nlayarak but(1n halklan ve 1nilletleri, uyruklan olduklan hCikCnndarlara kars1 baskald1rrnaya k1sk1rtma yolunu tut( 1nu~larthr) "8 Baslang1c;taki sevinmc ve vurdu1ntlu)'tnaz tav1r, Fransa, M1s1r'1 i$gal edince degi~ir. isin ucu kendisine dokununca, l 799'da Fransa'ya savas ac,:1ltr. i11san Haklanna kars1 yay1n1lanan. bir bildirge nitcligi ta$1yan Sultan Ferrnan1, Attf Etendi 'nin raporunun bir ozeti gibidir. Devrirnciler, dinsizlcr ve i1nans1zlar olup, "biitC1n dinleri kald1rmak. ulkcleri ve vicdanlan y1ktnak, halk1n mahn1 zorla elindcn alinak... halktn ic;indeki budalalann kafalan n bozn1a k"' gibi hnin a1nac;h ki$ilerdir ve "diger devletlcrin uyruklann1 turli.i yollarla k1$k1rcn1ak. karga?a c,: 1kart(n1ay1)... ali$kanltk haline ge tirmi$1crdir "9 Osmanh, Frans1z Devri1ni'ni 6zctk~ boylc degcrlendiriyor. l3irtak1n1 hain ve kan1 bo:uk serserilerin, din ve irnana kars1, kargasahk c;1kartrnalan ... 8u bak1$la ne Frans1z Devrimi'ni ne de onun Osmanhlar ic;in y;1ratacag1 sonuc;lann hic;bir bic;irnde anlas1lmad1g1n1 gozluyoruz. Devrimin yayd1g1 fikirlcr, Osrnanhlann da8Jln1as1nda son derecc 6nen11i bir rol oynanll$llr. Once Strplar, sonra Yunanlt!ar daha sonra da digcr milliyctler tekcr teker, Fransi::. Dcvri1n i'nin siarlan C$路 liginde imparatorluktan kop1nu$lard1r. fakat bu olaylar bile Osmanlilann drvrim hakk1ndaki turu n1lann 1 degi?tinnemis goiilnllyor.
Devrimden yiizyil sonra bile Frans1z Devrimi'nden, "rezillcr tak11n1 sokaklara du$til" diyc bahsedilmektedir. Osmanhlann me$hur dinci. refonncu pa$as1, Cevdet Pa$a, Tarih-i Cevdet'inde, devrim onderlerini, "serseriler", "alc;aklar" olarak tan1mlarnaktad1r. Pa$a'ya gore devri1n, "sozun ayaga du$nl(csi), i$in serseriler elindc kalmas1(d1r)."10 Ozctle, devrirn ka~1s1 nda. daha c;ok, "bu rejimin... Osmanh toplurn dCizeni i<;in nc dernek oldugunu anlayan1amaktan" 11 kaynaklanan ilgisiz tutum ve olay1n gerc;ek niteligini kavran1adan uzak bir dl!$tince yap1s1, Osmanhntn ba$1n1 yedi. Par<;alann1as1na yol ac;u. GORBA(:OV VE SOSYALiSTLERi~tiZ
Sovyetler'deki geli$n1elerin Ctlkemizdeki alg1lan1$IOda da benzeri bir sureci gozlemek insan1 $a$trtmakLacltr. Once birc;ok sosyalistimizde, (ozellikle ba~ta Devrimci Yol ohnak uzere "orta yolcular" cenah1nda) biiyf1k bir sevin<; gozlend i. "Bak1n biz dernemi$miydikl Biz hakli c;1kt1k" tiirkiileri s6ylendi. Sovyetler'cleki geli$rnelcrin tarihi anlarn1 vc yaratacag1 sonuc;lar c;ok fazla 6nen1li degildi. Onemli olan "hakh c;1kn11$ olmak"u. Ger<;i isin o kadar basit olmad1g1 kisa surede anlasild1. (Onkii, "hakl1 c;1kuklann1" iddia edenlerin gerekc;e olarak ileri surdukleri ile Sovyetler'deki refonn kar$1lI 111uhafazakarlann s6yledikleri hcmen he111en ayn1 $eylerd i. Geli$1neler ka~1s1ndaki ikinci tcpki, sanki hic;bir $CY o l ma1n1~ gibi davran1nakt1. "Olaylar zaten savundugu1nuz g6ru$lerimizin dogru oldugunu gostenni~tir. Sovyetler'deki geli~meler Marksist-Leninist dU$iince.dcn bazt sap111alann sonucu idi. Yap1lmas1 gereken tvlarksist dii$iinceye daha s1k1 sanlmakur." Nas1l ki, Osn1anli , islarni bir devler oldugu ic;in, Frans1z Devrimi'nden etkilen1nezdi, bizin1 sosyalistlerin1izin de, dini butun i\.1arksistler olduklan ic;in Sovyetler'deki geli$melerden etkilenrncleri dii~iin C1le mezdi. Aynca, nas1l ki, Fran~ 1 z Devri n1i ayaktak1m1, serserilerin i$iydi. Sovyetler'deki geli$mcler de, tv1arksiz1nden sapm1s haz1 revizyonistlerin cseri idi. tv1erak edecek bir $ey yoktu. lier $C)' zacen teo1inin ongordugu c;erc;evede ge ii ~iyordu. Gcli$tnelerin tck anlam1 olabilirdi, o da reorinin haklt c;;kt1g1 idi. Bu nedenle Sovyetler'deki geli$meler uzerine aynntd1 df1$iinmeye luzum da yoktu. Bu donemdc, dunya dengelerindeki degi$n1elere ili$kin de hcrhangi bir yaz1 veya tart1$ma}'a Turkiye'de rasdamak rniim kun degildir. 7
Aktaran. Ahmct Ras1111. Osn1anh impara1orlugu'nun Re -
form (:abalan i\:inde Ba u ~ Evreleri , s.81-2, is1anbul. 1987. ~ A.g.e.. s.82. 9 i\.g.c.. s.87. JO Aktaran, Yal\111 Ku\uk, Aydin Ozerine Tezler, Ci ll ll. s.257S. istanbul. 1985. I I Sianford Shaw, Osmanli in1para1orlugu ve Modern Turkiye. Ci lt I. s.359 Birikim 261Haz i ran 1 9 9 1
I
Korfez krizi, t1pk1 Napolyon'un M1s1r i$gali gibi bir erki yapt1. Dunya dengeleri nde baz1 $eylerin .degi$n1i$ olabilecegine ili$kin yazilar gorlihneyc ba$lad1. Bu yakla$1n1da, yine geleneksel zihniyet dC1nya1n1z1n izlerini gonnek mu1nkundur. Sorun, son dercce pragmatik, bir d1$ politika sorunu olarak, sadece bizi ilgilendirdigi boyutuyla ele alindi. Ve sadece dunya dengelerindeki diploinatik degi$tnelerin anlam1 uzerin de duntldu. inan<;: dunyam1zda ise sorguya c;ekilmesi gereken herhangi bir $C)' yoktu. Elbette, burada yapug1n1 k1yaslama eger Sovyetler'deki bugunku geli$meleri, Frans1z Devrimi'ne benzetirsek bir anlam1 vard1r. Bu benzetme. geli$melerin sosyalist dli$tince ac;:1s1ndan yaratacag1 sonuc;lar ac;:1s1 ndan gereklidir. Sosyalistlerimizin c;:ogu henuz, Sovyctler'deki geli$meleri, ba$ta "sosyalist oltnak" da dahil oln1ak ii.zere varhk gerekc;:emize ili$kin bin,:ok $C)'i sorgudan gec;irecegini farkermemekcedirler. "Solcu" oln1ak kavran11n1n, Frans1z Devrimi'nden bu yana bic;:imlcnen ic;:eriginin gelinen noktada aruk buyuk olc;:ude anlam1n1 kaybettigini gormek gerekiyor. Turkiye sosyalist harekecinde ise tam bir vurdumduymazltk egernen. Ttpk1 Osmanl1n1n Frans1z Devrirni ka1?1s1ndaki ilgisizligi gibi bir taVlr bu. Fakac nasil ki, Franstz Devrimi, sonuc;:lan itibanyla Osmanhyi yik1ma goturdu, Sovyetler'deki geli?tneler de, tvlarksistLeninist ogretinin bugllne kadarki bilinen tun1 varyasyonlan ile y1kun1n1, sonunu haber vem1ektedir. Sorunu, t1pk1 Osmanhn1n r;okl1$unll, islam'1n ashndan sapn1ak, islami degerlere yeteri kadar sanlmamak ve inan<,: zay1fi1g1 olarak a<;1klayan atalanmtz gibi, tvtarksisc teoriye yeteri kadar sahip c;1krna1nak ve ondan sap1nakla ac;:1klayan sosyalistlerimiz 1naalesef y1k1mlanna neden olan geli$meleri anlamadan tarih sahnesinden kaybol1nak tehlikesi ile kar$1 kaf$1yad1rlar. Sovyetler'deki geli$melerin, ag1rltkla teoriden sapmayla meydana geldigini iddia eden sosyalistlerimiz, geli$melerin bu sona ula$mas1nda, uygulanmad1g1n1 iddia ettikleri ceorinin 6ne1nli bir pay1 oldugunu farkettikleri anda i$ i~cen ge<;mi$ olacakur. Proble1n, du$iincenin $U veya bu noktas1nda kozmerik binak1m duzeltmelerle c;:6zulemeyecek derinliktedir. Sosyalizmi , Bau medeniyecinin geli$mesinin belli bit a$amas111da, kapitalizn1in ve onun uretici gllc;letinin geli$mesinin dogal bir sonucu olarak goren gene\ carih fel sefesi iflas euni$tir. Tarihin, insanlann niyetlerinden bag1n1s1z, birtak11n objekti( yasalara gore ilerledigi llkri, sosyalizmi, bu yasalann dogal bir uzanus1 olarak, kac;1n1lmaz goren, Ayd1nlanma <;:ag1路11111 "i\erleme" ve "objektif bilim" anlay1s1d1r iflas eden.
Geli$meler kar$tStnda hi<,:bir $Cy olman11$ rahachg1 ve vurdun1duyn1azhg1 ile davranan sosyalist harekete, bu denli vurdu1nduymaz clavrann1a rahathg1 veren olgu nedir? Veya bu tur bir tav1r ah$111 olun1iu taraft var m1d1r? i$in ashna bakthrsa, dunyadaki gene] havan1n, genel geli$n1enin bu dcnli d1~1nda kalabiln1 ~ nin, Osn1anh vakun 1ve vurdu1nduyn1azhg1 ile olaylan izlcmenin son dcrecc faydah bir boyutu vard1r. Olaylann bu denli d1~1nda kalabihnc rahachg1, gcli$n1elere ba~ka bir yon, ba~ka bir dinarnik vcrebilnte pt)tansiyeli an\am1na da gelrnekcedir. Bugun gene! olarak, kapicalizn1in zaferini ilan ettigi bir durumda, kapitalizme alcematif olarak c;:1karttla11 tum sec,:eneklerin ifias ectikleri ko$ullarda, geli$melerden ctkilenn1e1ne eger yeni bir altemacifin ortaya c;:1kanltnas1 ile birle$tirilebilse son derece anlamh olacakur. Fakat as1l uzucu olan da isin bu yan1d1r. Nasil ki, Frans1z Devrimi kar$1S1nda te1J$Slz ve islan1'a iman1 nedeniyle ilgisiz Osn1anlt'n1n bu olaya kar~ 1 c;1kartacak ne dti$f1nsel ne de eyle1nsel bir gf1cu vard1, bizim sosyalisclerimizin de durumu ayn1. Oc;uncu Entemasyonal donen1inden kaln1a, art1k savunacak yuzumuz kalmad1g1 ic;:in Stalinist bic;:iminden sessizce annd1nlarak, demokrasi sosuyla buland1nlm1 ~ teorileri cekrar ecmekten ba$ka bir ~ey yap1hn1yor. Biraz demokrasi, biraz c;:ok partili sistem, biraz. i$<.:i s1n1f1 n1n kendi kendisini yoneone teorisi, biraz da pro leter enten1asyonalizmi... En iyi haliyle, Troc;:ki tarafindan savunulmu$ geleneksel dli$11nceleri, c;:evrc vb. gibi binak1m "moda" fikirlerle bulayarak, Turkiye sosyalistleri yahn kihc; dunyadaki geli$1nelere tneydan okumaktad1rlar. Diinyantn uc;:te bi1i tarafindan dogru uygulann1ayan, df1nyan1n uc;:te birinin nasil uygulan1nas1 gerektigini bilmedikleri, gen;:ek ve hakiki tebriye sahip olman1n rahathg1 ile dunyadaki geli$meleri izlemeye devam ediyoruz. Sadece, "en iyi biz uygulanz", d1$1nda degi$ik hic;bir llkir k1nnos1na sahip o\n1ayan bu tavnn, insanhgtn uc;:te birini cnayi yerine koyn1akla C$ anlan1h oldugunu gonnek Os1nanli con1nlan olarak bizlerin pek dikkatin1izi r;ekmiror. Acalanm1z1n bas1 n1 birc;:ok seyin yan1s1ra Frans1z Dev1i1ni'nin tarihi misyonunu anlaman1ak yedi. Bizim de sosyalistler olarak aktbetitniz GOk farkh olmayacak. Kar~1 koyacak yeni ve degi~ik bir dusunce sistemin1izin olmad1g1 ko$Ullarda, dunyadaki geli.;;n1eler bizi de etkileyecek ve biz.leri tophun duzeyinde an lam ve onenti kaln1am1.;; kelaynak ku$lanna r;evirecektir. Olsun. Buna ragn1en bumun1uzdan kt! ald1rmamakta fayda var; ne de olsa Osmanhn1n 1orunlany1z.
23
I I
y
E
N
D
.
u
Dunyan1n yeni
N
y
A
D
hiyerar~ik
z¡
E
N
I' '
duzeni
AHMET iNSEL
24
D ogu Bloku'nun <:6ku$ll ve bunun sonunda, ikinci Dunya Sava$1 sonras1nda $ekillenen uluslararas1 siyasal dC1zenin varhk nedenini yitiri$i , uluslararas1 gi.indcmin ilk s1ras1na di.inyan1n yeni dtizeni ne olacak sorusunu ge1irdi. iki askeri-siyasal ittifak aras1ndaki dengeye dayanan soguk sava$ duzcninin yerini neyin alabilcccginin son1ut i$aretlerini, 1990 y1h bitmcden ahnakta gecikmedik. Irak'1n Kuveyt'i i'.?gali ve onun ard111dan h1zla olu$an ABO n1erkezli uluslar ve rakip asketi kamplar aras1 ittifak, yeni di'tzenin iki kutbunu kaba hatlanyla ortaya koyuyordu. Kuzey-Guncy ekscni, kapitalist Bau-sosyalist Dogu ekseninin yerini almaya ba$1iyordu. Dunyan1n ycni di.izeninin nasil bir bi<;im alacag1111 anlamak icin once soguk sava$ di.izeninin kimi ozelliklerini ele al rnakta yarar var. Soguk sava$ diizeni, iki asker! kamp1n n1erkez bolgeleri aras1nda degi'.?tnesi sozkonusu olmayan bir denge, buna kar$1hk iki merkezin <;:evre bolgelerinde ise buyiik bir nufuz rekabeti halinde ya$anan yan$ma uzcrine kurulmu$tU. Ornegin Avrupa'da bir ulkenin bir kan1ptan digerine ge<;mesi di.i$linulemezdi. Buna kar$1ltk <;:evre ulkelerde duru1n farklivd1. Habc$istan, Son1ali, lvltstr, Vietnarn, â&#x20AC;˘ Afganistan vb'de durutnun her an tcrsine donmesi nrC1mkundu. M1s1r, Soniali veya Afganiscan'da son otuz yilda izlenen geli$meler, bu rekabctin en anlamh omeklerini olu$turdular. Kapitalist Bau-sosyalist Dogu kutuplanyla olu$IDU$ di.izende dunyanin efendisi oln1aya ada)' iki rnerkez vard1. iki tarafin rnerkez gucleri, egemen olduklan alan1n buyuklugu, zenginligi, iktidar c.ahayylllleri. carihsel ve ki.ilti.irel din an1ikleri itibariyle kendilerini dogal olarak dunyan1n efendisi olrnaya aday gii<; olarak gorebiliyorlard1. Di'lnyan1n gcri kalan bolgeleri bu efendilik rekabeti ni n sCi rdurulecegi n1arlevralann uygu-
lanacag1 bir sacran<; cahc a~ 1 yd 1. Bu benzctme a$1n bulunabilir. Soguk sava$ df1zeninin ger<;ekcen biitllnuyle yukanda tan1mlanan hesap-kitap oyunu i<;inde ger<;:ekle$1nedigi. ender de olsa bazt devleclerin bu c;a1t$n1a dengesinin aras1ndaki bo$luktan s1ynlabildikleri vurgulanabilir. Bu vurgu elbettc yanlt$ degildir. Oc;uncu Dunyac1hk esas olarak iki blogun c;at1$1rken birbirlerinin k1smen etkisiz hale getinnelerinden dogan hareket alan1ndan yararlantlmas1 fikri iizerine kurulmu'.?tll. Ne var ki O<;uncu Dunyac1lik bu iki gucun varhg1n1veri alan ve kendini zarnan ic;inde bu iki merkezle hesapla$acak duruma gelebilecek bir i.i<;uncu gli<; olarak gori.lyordu. Oi;:unci"i Dunyac1 hareket ic;inde, K1z1l C::in bu tasavvurun en a nlan1lt temsi\cisiyd i. Ba$ka bir deyi$le, O<;:Lincu Dunya tasavvurunda bir dunya guci.i olmak e1neli belli belirsiz yauyordu. Bu nedenle dunya devrimi fikri, U<;;i.inci.i Diinyacthkla bir donem yan yana gelebildi. Tekrar edelirn: II. Dunya Sava'.?1 sonras1 olu$an duzenin ozellikle vurgulanrnas1 gereken ozelligi, iki kamptn merkez gt:1c;lerinin, yani bir yanda ABD; diger yanda SSCB'nin kendilerini dogal olarak dunyan1n efendisi konumunda gormeleri olgusuydu. iki LaraÂŁ da kendisini ve dolay1s1yla rakibini indirgenemez e'.?itliktc gon1p, bunu kabul edip. rekabetlerini surduri.lyorlard1. Bu, onai;:agda asiller aras1nda si.iren siyasal rekabeLe beni:eyen bir <;at1$mayd1. Taraflar dogal hukukla belirlen1ni$ asaletlerinin dokunulmazltg1 ve ozunde C$itligini kar$1hkh olarak kabullenn1i$lerdi. Bilindigi gibi aristokrat geleneginde seny6rfln asalec unvan1 degil, on un hllkl.i1nranltk alan1 yan ~1na konusu olurdu. Benzer bir cluru111 soguk sava:? duzeni ic;in de ge<;;erliydi . Ba u ve Dogu kamplan cografi bir konumu ifade ediyor; arna kiilturel iktisadi. vb. k1sBirikin1 26 / Haz i ra n 199 1
taslarla sorun ele ahn1nc:a taraflann esas olarak Bau di:inyas1 ic;:inde yer ald1klan, bu nun Bau dunyas1 ic;:inde bir kutupla$1na oldugu ac;:1kc;:a ortaya, c;:1kiyordu. Zat~n kamp~mayi.. ta(llmlamakta kullan1lan Ban ve Dogu kavramlan, Avrupa'n1n bau ve do~sunu ·ifade ediyorlard!. Daha ·da anla.mh bir $ekilde, Ball kamp1 bu s1fau benimserken, SSCB 1nerkezli kamp Do~lulu gu reddediY,ordu. Bu kar$1hkh kabulun ~uyuk olc;:ude askeri guce ve ozellikle nukleer silah terorline dayand1gl 1nalutn. Atom silahlan dengesi iki kaJnp1n do.lays1z s1cak sava$a ad1in atmasin1 cayd1ran temel etn1endi. 1970 so.nlannda bu nukleer silahlar dengesinin arkas1nda giderek biiyuyen ve aruk kapat1lmas1 mtunkl!n olmayan bir iktisadi u~uru1nun yatt1g1 01taya c;:1kt1. SSCB yonetirni aradaki dengesizligi kapatn1ak ic;:in topyekun mobilizasyon yonternlerinin sonuc;: vermedigini deh$ttle gordC1. Hatta topyekun mobilizasyon y6nte1ninin ABO ve diger kalkin1n1$ i1lkelerle SSCB aras1ndaki uc;:urumun giderek daha faila derinl~mesinc katkida bulundugu ortaya c;:1ku. Bu dun1mda SSCB ya bir c;:at1$maya girip naka\1tla yenik c;:1k1nay1 goze alacakn ya da c;:at1$1nan1n bu $ekliyle bittigini tek tarafh olanik ilan edecekti. ikinci yontem elbette havlu atmayla ~ anlan1hyd1. Yaln1z mucadeleye girip,·ringi sedye uzerinde terk etmekle, bu 1nucadeleyi surdure1neyecegini ilan etmenin aras1nda 6nemli bir fark vard1: SSCB, Dogu-Ball kutupla$mas1 bic;:iminde tezahur eden rekabete havlu auyor, buna kar$1hk Ban ic;:i rekabetce bundan sonra tum gucuyle yer alacag1n1 ilan ediyordu. Ba$ka bir deyi$le SSCB "hur dunya" ve pazar ekonomisinin bir Clyesi olmay1 kabul ediyordu. Efendilik mt'icadelesini bundan boyle bu alanda surdurmeyi kabul ediyordu. Bu ise dunyan1n yatay kutupla$1nas1n1n sonu den1ekti. Korfez bunahm1. ve ardtndan gelen sava$ ise dunyan1n dikey kutupla;;mas1n1n ilk i$aretlerini verdi. Bu yeni kutupla$1nayi Kuzey-Guney ayn$1nas1olarak tanunlamak mumkun. Hem kapitalizm-sosyalizm (Bau" Dogu), hem de super devletler-Uc;:llncu Dunya kutupla$malann1 yeni kutupla$madan farkh kilan ·temel ozellik, iki kutupta yer alanlann kabullenecekleri, ic;:kinle$tirecekleri ~i tsizlik. Yeni Duzen, diinyan1n veya bolgesinin efendisi ohnaya aday iki veya daha fazla gC1ciin kar$1 kar$1ya gelmesiyle bic;:imlenn1iyor. Dunyan1n efendileri olarak bir mecliste, bir kurulu$ta yan .yana gelen bir avu<; devletle, boyle bir.konumu ruyalannda gorseler hayra yonnayacaklan toplumlann kaf$1 kaf$1ya geln\esi demek olacak. l<af$1 kaf$1ya geli$ tabirinden bir s1cak c;:an$n1a anlam1 c;:1karmak da yanh$. Kuzey-Gi'1ney kutupla$mas1nda orana vurulmas1 bile 1numkun olmayan bir guc;: dengesizligi esas etmeni olu$turuyor. Irak'la ABD etrafinda.olu$an asken ittifak1n c;:aU$mas1 bunu gozier onune yeteri ac;:1k-
hkfa serdi. Soguk sava$ verileri i<;inde yap1lan tun1 hesaplar, en b<r$ta Saddam Huseyin'in hesaplan butunuyle yanilgiyla sonuc;:land1. 1\rkas1nda rakip bir super guc;: olmadan bir super gii<;le askeri <;at1$maya gir1nek mumkun <ilegildi. Vietnam'la Irak aras1nda yatan fa'rk1 belirleyen bin;.ok 6nen1li etmen yan1nda, yukanda belirtilen eunen belki de en onemlisiydi. Irak'1n arkas1nda bir super giic;: yoktu. Bu nedenle bundan boyle Kuzey-Giiney kutupla$mas1nda yeni Vietnam'lar pek mu1nkun olmayacak. Belki yeni Vieinan1'lara da gerek kalmayacak. (unku yeni duzenin tahakktirn sisteminde, yerinde ve dolays1z yonerin1 yerine, stratejik kaynaklann uluslararas1 dag1hm1n1 denetleyen bir uzaktan ., .ve gene) yonetin1 1nekaniz1nas1 tercih edilecek. Dolaytsl)'la· Viemam gibi geleneksel kolonyaliz1n doneminin son sa, va$lann1n varhk nedeni onadan giderek kalkacak. Hatta kalkt1 bile. Ulusal mi1cadeleler bundan boyle Kuzey-Guney c;at1$mas1 !;ieklinde degil, esas ola~ak Guney-Guney c;:an$mas1bic;:irninde tezaht:1r edecek. Bu duru1nda Kuzeyli efendilere ise kendi ba$1na b1rak1nca oln1ad1k haltlar kan$t1ran, birbirlerini bire kadar yok et1neye kalkt$an ak1ls1zlar guruhunu yonetmek me$ruiyeti dogmu$ olacak. Bilindigi gibi Saddam ve Irak halk1 $iddetle cezaland1nhrken, ileride benzer bir ba$kald1rmaya kalk1$acaklara y1llarca yetecek bir gozdag1 olu~turul mas1na da aynca ozen gosteriliyordu. Bundan boyle Kuzey-Guney kutupla$mas1nda ne askeri ne de iktisadi gi.l~ler kar$1 kar$1ya gelecekler. Bir yanda guc;:ler ittifak1yla, diger yanda o ittifakin iyi kotu yonetecegi ulus ve devlet si1li.ileri olacak. Unutmamak gerekir ki Bau-Dogu veya kapitalizmsosyalizm <;at1~ 1nas1 bir rekabet dinamigini ic;:inde bannd1nyordu. Kuzey-Guney ikileminde ise bir egemenlik, hatta tahakkum dinamigi esas olacak. Bu durumda kendini Guney'in uyesi olarak tan1mlamak, Kuzey'in tahakkumunu ba$tan kabul etmek demek. Kuzey ittifakin1n vasisi olmay1 kabullenmenin oniimi.izdeki ad1 Guneyliligi savunmak olacak. Hegel, efendi-kole ili$kisinin kendini yeniden iiretebilmesi i<;:in esas unsurun kolenin kendini kole olarak kabul edip, k6lelik konurnunu dogalla~urmas1 ve efendilik kurumunu m e~ru ktlmas1 oldugunu belirtir. Bu vesayetin ic;:kinle$mesi surecidir; efendinin gereginde ba$vuracag1 $iddetten <;ok daha once gelir. Kuzey-Guney .kutupla$mas1nda da benzer bir siirecin izlerini gormek zor degil. Bundan boyle Guneyli olmak, daha dogrusu kendisini Giineyli olarak tan1n1lamak, Kuzey'in eri$ilemez ustunlugunu kabul edip, onun cgemenligi alnnda olu~an duzende vasi olarak yerini aln1ak, kaderini dunyan1n y6necicilerine terk etmeyi kabullenrnek anlarn1na gelecek. Bugt1nden kestirilebildigi kadanyla, ileride Kuzey'in
25
26
Guney uzerindeki tahakkumunun temel ekseni iktisadi s6muru C1zerine pek oturmayacak. Dogu Avrupa'ntn ve SSCB'nin onemli bir bollin1unun dolayh veya dolays1z bir ?ekilde dahil oldugu Kuzey'in elindeki dogal kaynaklar, Guney'in stratejik 6nemini hii;:e yakin bir noktaya getirecek 6nemde. Bu daha az oranda da olsa, bir olr;ude petrol i\in de ger;erli. Kuzey nezdinde Guney'in tOketim potansiyeli. uretim potansiyelinden c;:ok daha fazla onemli olacak.. Kuzey gur;leri i<;in iktisadi son1un1den daha 6nemlisi, Guney'in nC1fus patlamas1yla, c;:evre kirliligiyle, bitmez tukenrnez sava$lan, darbeleri ve kar$t darbeleriyle Kuzey'in huzurunu bozmamas1n1n saglann1as1. Bunun yolu ise Guney'i 19. yuzyil yontemleriyle daha fazla somurmekten degil, ()(iney'i dunya hukumeti, dunya polis gucu arac1hg1yla yonetmekten gec;:iyor. Kuzey'in Guney'i hangi arac;:larla yonetecegini de kaba hatlanyla kcstirmek mumkun. Ko$ullu mall ve ayni yard1n1 (6megin 6numuzdeki donemde Afrika'ya empoze edilmesi planlanan ko$ullann ba$1nda nufus planlamasr uygulanmas1 var). Kuzey ittifakin1n denetiminde dag1t1lan sivil ve askeri teknoloji gibi duzenlernelerle, Guneyliligi kabullenmi$ ulkelere hem asgari ya!?ama guvencesi hi;.111 de bunun kar$1hg1nda Kuzey'in rahat ve huzurunu boz111ama yC1kumlulugO getirilecek. Bu anlamda asgari parla1ncncer demokrasi de, belli bolgelerde adt ge<;cn ko$ullann aras1nda yer alabilecek. Guney devletlcrinin <;evreyi kirletmeleri veya Kuzey'in ba$1n1 agntacak sava$lara re~eb足 bus etmelerine kar$I, bir askeri-sivil teknoloji transferi denetim komicesi olt1$turulmas1 (Guney'in COCOM'u) ilk ifade edilen oneri oldu. Kimin hangi teknolojiye, hangi silaha sahip olacagina karar vem1e yetkisiyle donanmt? boyle bir komitenin zaman ic;:inde yetkisini sa<lece asker! konu\arla s1111rlamayacagt ac;:1k. Diinyan1n yeni duzeninin Gi.iney cephesini ilgilendiren olas1 geli$mele1i boylc ozetletnek mC1mkun. Chomsky'nin yaz1s1nda bu degerlendim1enin kaba c;:izgileri var: Bu, bir $Ckilde unutulrnaya terk edilen, stratejik anlam1n1 yitirip, dC1nyan1n yuksek c;:1karlan ad1na _yonetilen bir Guney den1ek. ''Pathosunu" yitirmi$ bir dran1 ba~hyor boylece. Kuzey ulkeleri i<;inde yer alanlar veya buna aday olanlar cephesinde ise, dunyan1n yeni dOzeninde Kuzeyli iiyelerin aralanndaki beraberlik bi<;in1i ne olmahd1r, bu nas1l kurumla$rnahd1r konusu tart1$1hyor. Birikim'in bu say1s1nda tercurnelerini sundugumuz yazilann buyuk boli.imunun de yans11ug1 gibi, bu konuda iki g6rfl$ c;:at1$1yor. Bir yanda Kuzey'i bir Pax Americana olarak tan1mlayan Amerikan muhafazalcl.rlann1n tavn var. Bu tavn en iyi 6zetleyenlerden birisi Fukuyama. Fukuyama'ya gore Jrak. ototiteryanizmin global bunahm1n1n en son anlamh 6megini olu?turuyor. Bu ise liberal demokrasinin dunyadaki
ezici zaferi demek. Fukuyan1a'n1n tabiriyle yeni diizende dikcacorluge yelcenenler sadcce aptallar olacak. (:unkCi Kuzey'in teknoloji ve rnali yardun1ndan yararlan1nak ic;:in bundan boyle diktacorlCtk sevdas1ndan vazgei;mek gerekecek 1\n1a Kuzey'i olu$turan prensiplerin ifade edilecegi merci de Fukuyama'ya gore somut bir idare olmah. Dunyan1n yeni duzeni soyut uluslararas1 kanunlara dayanarak degil, liberal demokrasi ve pazar ekonomisinin ortak prensipleri uzerinde kurulmal1. Bu prensiplerin egen1en oldugu yeni bir uluslararas1 yap1 aramak bo$una. i\BD. bu prensiplerin cismanile$tigi, bir bi.Hun halinde ya$ama gec;:tigi ornek guc;:. Dolay1s1yla yeni dC1zeni Pax t\mericana olarak can1n1lamaktan kac;:1n1namak gerekiyor. Chon1sky, ele$tirel bir noktadan hareket ederek, ay111 sonuca vanyor. Bu tavnn kar$1s1nda ise bu say1da yazilan yay1mlanan Sevardnadze, Healey veya Sommer'in bir c;:e$it Avn1pa bilinci olarak tan1mlayacag1m1z altematif yakla$1n11 yer altyor. Pax Americana yerine Kuzeyliler ittifaki. Bu ittifak.in vllcut bulacag1 kurun1 Birle$ITii$ t-.1illetler Guvenlik Konseyi. Yeni bir uluslararas1 hukukun yf1riirluge girecegi, Kuzey'i n \icier clevletlerinin bir "di.in ya y6netim kurulu"nda yan yana gelecekleri bir c;:ozum bu. Bu 6netiyi bir ba$ka bic;:i1nde, c;:ok merkezli bir Kuzey ittifak onerisi olarak da tan1mlamak rnflmkun. Galbraith'a gore ise bu, "dun ya yonetirn kurulu" bir ABD-SSCB daitni kon1isyonu bic;:imde olu$mah. Galbraith'1n onerisine Kua Avrupas1 cephesinden tepki gelmesi dogal. Bu sonuncu kesimin onerisi ise Guvenlik Konseyi daimi uyelerinin, yani b e~ buyuk devletin ortak yonetim sisten1ini gcu;:lendirecek onlemler alrnak, gerekirse bu sekreteryay1 geni$letmek (Birle$ik Altnanya,Japonya ve belki figliran olarak (:in Halk Cu1nhu1iyeti'nin yan1nda bt:1yuk bir Or;uncu Donya ulkesini daha, ornegin Hindistan't ahnak). An1ar;, Sevardnadzc'nin dile getirdigi dun ya polisi fiktinin y6neri1n te$kilat1n1 olu?turmak. Bau 1\ vrupa Birligi vc NATO bu te$kilann belkemigini olu$tUrma yan$tndalar. Bu g6rfl$ii. payla$anlar, sadece ABO ve SSCB'nin kurumsal olarak ustlenecekleri dflnya polisligi misyonunun k1sa zamanda altematif ui;:uncu kucuplar yaratacag1 ve boylece hedeflenen ''biittinCiyle birle$mi$ bir dC1nya"ya ula$man1n n1i"1mktin olmayacag1n1 iddia ediyorlar. Sevardnadze'ye gore yeni di:lzenin ana kurumu olmas1 gereken Guvenlik Konseyi'nin temel gorevi dunya ban~1n1 tesis etmek ve ondan da onemlisi eek tek devletlerin haklann1 garanti etmek. Boylecc, ad1 boyle konmamas1na ragn1en, Birle$mi$ Milletler'den BirlC$ffii$ Devletlcre dogru bir ge<;i? saglanrnas1 oneriliyor. Hemen belirtrnek gerekir ki,J>u r;ok da bC1yuk bir yenilik ir;ermeyen bir 6neri. \:i.inku gee;:Birikim 26 / Hazir an 1 9 9 1
nl i~te
de Birle$mi$ Milletler, ad 1na rag1nen, fiili olarak Devletler Orgi.itu olarak faaliyet g6steregelmi$ti. Uluslararas1 alanda devlerle$mi$ millet ya da en az1ndan device olmaya aday milletler d1$1nda bir te1nsil 路 hic;bir zan1an kabul ed i hnemi~ti. Yenilik, di.inyan1n yonerimini bu kez hukuken birkac; devletin sorumluluguna devretmekte yauyor. Bu elbette anla1nh bir geli$me. Aina ne clereceye kadar dun ya 61<;eginde 6zgu rle~tiri ci olacag1 tar!l$mah. Ozgurle$mek daha fazla devletle$mekten, bir di.inya devleti kurulmas1ndan m1 ger,:iyor? Bu dunya devletinin tasarruflan kar$1S1nda dunya varanda$lann1 koruyacak merci olacak m1? Olacaksa bu merciin gucu ne olacak? Me$ruiyetini devletlerden aln1a)'acaksa, nereden alacak? BugClne kadar devleti dencden1ek gorevi gene devlere veriliyordu. DCtnya devletinin tasarruflann1 hangi ororite denetleyecek? Somut insanlar i<;in zaten soyut ve uzak bir kururn olan ulus devletinden daha soyut ve uzak bir dunya devletiyle somut insanlann aras1ndaki ili$ki, ulus devletletinin arac1hg1 olmadan nasil gerc;ekle$ecek? Bu sorular, Kuzey'in "iyi niyetli" devlet adan路ilan ir;in maalesef pek bir $CY ifade ermiyorlar. Dunyadan sorumlu devletler kunllu olarak faaliyet gosrerecek Guvenlik Konseyi'nin, ~cvardnadze 'nin onerdigi gibi, tun1 sorunlan ''encegre bir;irnde" ele almas1yla, baz1 sorunlann k1sa vadeli c;:6zlimt1nde bir etkinlik clde edilecegi ac;1k. (evre kirlen1nesi, saghk, egitim. ni.ifus planlarnas1 konulannda dunya hukun1etinin yapunm guci:tne haiz olarak donanmas1 demek bu. Arna yonetim ac;:1s1ndan elde edilen verimliligin bedeli ise, dunyay1 olu~tu ran insan ce1naatlerinin kaderlerini "iyi yurekli" ve "h ikmetinden s ual olunmaz" bir uzak otoriteye ceslim etmelcri olacak. Gene I olarak kabul goren bir inane;, ki.itulugiin ana kaynag1n1n c;ok seslilikte yatug1d1r. Sorunlara salt y6nerici, hatta i$letmeci ac;1s1ndan bakman1n dogal sonucudur bu inane;. Bu inanc1n en ac;:1k ifadelerini ayn degerler ad1na konu~tuklann1 iddia eden Fukuyan1a ve $evardnadze'de bultnak derin bir gerc;egi g6rmcmizi saghyor. $evardnadze'ye gore ya$anan kaos durun1unun onemli nedenle1inden birisi, toplu1nun degerleri ve hedefleri konusunda, toplu1n katmanlann1n b6lunn1Ct$ olmas1d1r. Herkesin kauld1g1 deger ve hedefler olu$Sa, sorunlann <;6zCtn1l1 kolayla~acak, tespit edilen hedefler ic;:in, kabul edilen degerlere uygun alolc1c;ozumler bulunacakor. Fukuyama bir ad1m daha aup, bu ortak deger ve amar;lann zaren var oldugunu, yenisini ara1nak gerekmedigini, yenisini araman1n ahn1akhk veya abesle i$tigal etmek olacag1n1 iddia ediyor. Fukuyama ve ~evardnadze'nin payla$uklan inanc1n dogal sonucu, son1nlann c;:oziimunun "bir bilene" devrediln1esidir. Boylece "bilenler" bilmedikleri id-
dia edilen ve hatta bihnedikleri kendiletine kabul etririlenleri yClksek i:;1karl;jr geregi yonetirler. Boylece siyasal hedeflerinden soyutlanm1$ bir politika giderek egen1en olur. Bu ise gunubirlik politikan1n, siyasala ikame olmas1 den1ektir. Toplumsal-siyasal tarU$ma, toplumsa\ hedefler Ctzerinde degil, uzerinde olu$ffiU$ bir n1utlak g6n1$ birligi var izlenimi veren hedeflere ula$tnak i<;in sec;ilecek arac;lar hakk1nda yCtn1tulur. Siyasecin gerc;ek akt6rleri reknokratlar olurlar. Siyasiler ise sahne onunde gerekli figCtran rollerini ustlenirler. Liberal dernokrasinin egemen oldugu tilkelerde son otuz yil ir;inde ya$anan surecin temel 6zellikletinden birisidir bu. Fukuyama "bir bilen"in .A.BD oldugunu ifade ederken c;ok da bo$lukta konu~ man1a ktad1r. Bunclan iki y1l once epey yank1 uyand1ran bir yaz1s1nda Fu kuyan1a. rarihin liberal den1okrasiyle bittigini, insanhg1n eri$ebilecegi, eri:?meyi hayal edebilecegi hedellere ula$08Jn1, bundan boyle sadece ula$ilan hedeflerin savunulmas1 i<;:in yuriitulen bir y6netin1 faaliyetinin anlamh olabilecegini iddia ediyordu. Sevardnadze ise, eek ba$1na "bir bilenlik" sercifikas1 almay1 beceremeyen SSCB'nin, "bilenler" meclisine uye olarak di.inya yoneticileri masas1nda yerini al1nas1n1 路oneriyor. Aradaki' nuans ABD-SSCB dengesi a~1s1ndan elbette bnemli. Arna dunyan1n y6nerenler ve yonetilenler kastlanna aynlmas1 konusunda iki g6rU$ aras111da bir fark olrnad1g1 ac;1k. Dunyan1n efendisi devletlerin aralannda anla;;1p, r;.1kar <;at1$malann1 ikinci plana aup. dunyan1n yonetimini i$levsel olarak boli.i$meleri mumkCtn mudi.ir? Guney'in parc;alan l!zerinde tekelci egemenligin stratejik onen1ini k1smen yi tirdigi ve yitirmeye devam edeccgi gozleminde yan1lm1yorsak, bu anla~man1n ger<;ekle$n1e $ans1n1n da yllksek o1dugunu iddia edebiliriz. <;:unku esas rekabetin, esas c;at1$man1n ya$anacag1 alan bundan boyle Kuzey'in kendi ic;inde olacakur. Ve bu rekaberin bir felakete yol a~mamas1 ic;in asgari i$birligi gerektigin in taraflar bilincindedirler. NA TO ve Var$ova Paku 'n1n kar$1hkh varhklanyla ortaya r;1kan ve Kuzey'de pannag1n1 k1p1rdatmaya olanak b1rakmayan denge yoktur aruk. Paradoksal bic;imde bundan sonra Kuzey'de yerel r;au$malar, k1smi sava$1ar tek1-ar ve hizla gundeme gelebilecektir. Fiziki <;:at1$1llaya kadar varan ulusal sorunlann birden bi re Avrupa'n1n gobeginde boy vem1esi bunun ilk i$aretleridir. "Akh ba$1nda". "sorumlu" ve ''buyllk" devletlerin devletleraras1 bir te$kilatta biraraya gelip, dunyan1n y6netin1i sorumlulugunu lizerlerine almalan fikrinin h1zla Kuzey'de sempatizan toplamas1n1n arkas1nda bu korku da yatmaktad1r. Kuzey'de egemen ikinci korku ise yeni barbarlann, yani ''Ban medeniyetinden uzak", "fareler gibi r;ogalan", "a<; ve sefil" Guneyli guruhun Kuzey'e dogru bir
I
27
gtin y(Jriimeye ba$lamas1. Boyle bir millenarist goc;iin 6nunu asker'i onlemlerle alabileceklerine gtivenen Kuzey guc;leri, gene de insan haklan gibi degerlerle pek c;eli$kili olacak bir nihai c;oziime ba$vurmak zorunda kalmak yerine, Guney'i doyurman1n daha "verimli" oldugunun bilincindeler. Bundan boyle Kuzey'in huzur ve gcivenligini saglaman1n bir arac1 da Guney'e yardtm olacak. Theo Sommer'in ac;1kc;a ifade ettigi gibi "prensipler hayati c;1karlardan uzak o\mamahlar". Bunun ka~1hginda ise Guney'den Kuzeyli va tanda~la颅 n n ic; huzurunu, rahatlann1 kac;1rman1alan, verilenle yetinip rasyoncl davranmalan istenecek. Yani gurulru panm kopannadan, gelen yard1m1 c;arc;ur etmeden, dunyan1n dogal dengesini bozacak i$lere kalk.i$madan kendi k6~esinde oturmak. Ozetl~. butiin bu haltlan zaman1nda yiyip, bu yapuklan sayesinde dt1nyan1n efendisi ohna hakk.in1 elde etmi$ gcu;lerin sozunu dinleyip, onlann dogrudur dedikleri yoldan ilerlemek. i$te Guneyli alma ko$ulu. Bu durumda ozgi.irlugi.i bolunmez ve devredilemez bir ilke olarak kabul edenlerin, C_hon1sky'nin belirttlgi gibi, her $eyden once "Kuzey yonetin1inde dunya ban$1" soyleminin makyaj1n1 te1nizleyerek muhalefete giri$mesi gerekiyor. Ama bu muhalefeci bekle-
yen ve c;ogunu kendisinin istemeden ilretecegi tuzaklar da be.lirtilmeli. K1saca Kuzey'e kar$l rnuhalefeti dCtnya gerc;eginden kopanp, kendi kendine say1klar hale getirebilecek iki tur yan1lsama bekliyor. Birincisi Guneyhligi reddetmek, Guneylilikten kurtulmak rc;in yeterlidir inanci. ikincisi ise Kuzey'i butunuyle inkar edip, dolay1s1yla insan h~klan, demokrasi, e$itlik, refah, vb. gibi kavramlan $Cytanla$nnnak. Radikallik ad1na ifade edilebilecek bu ikinci tavn bugun radikal islam remsil ediyor. Arna radikal islam bunu yaparken, negatif bir toplumsal konjonktCtr hareketi olmaktan 6teye gidememeye kendini mahkum ediyor. Halbuki Kuzeyli soyleminin ban$, insan haklan, geli$me, ozgurli.ik ve C$itlik sloganlar1n1n arkas1n路da yatan "hayati <;1karlann" anla$1lmas1, bu kavramlann redd~dilmesi i<;in degil. ba$ka tur bir dunya duzenini savunman1n temel ar-gumanlann1 verebilecegi ic;in 6nemli. Guney'i savunmak anti-Kuzey olarak taiumlanm1$ bir Guneyliligi savunmaktan degil, dC1nyay1 Ku:i:ey'in gilndemimize soktugu insani deger ve he<lefleri daha doygun ve mukemmel duzeylere ula$t1racak bir insanhk dui-t.11nunun kutupsuz di.inyas1 haline getim1ek amac1yla Kuzeyliligi ele$Cirmekten gec;iyor.
28 Birikim 261 Haz i ran 1 991
Giic;suzlere hic;bir
~ey
kalmayacak
NOAM CHOMSKY*
Y eni Dunya Dilz.eni hakk1nda herkesin bildigi bir gen;ek, ekonomik ac;1dan uc;, askeri a<:1dan <la tek kutuplu oldugudur. Son olaylar. bu faktorler aras1ndaki etkilesin1in anlas1ln1as1n1 kolaylast1m1akta. (:olde sanh "hindi av1"n1 n baslad1g1 s1ralarda. New York Times, Bush yonetiminin ilk gunlerinden kalrna, "Oc;uncil DC1nya tehditleri" konulu bi r ulusal guvenlik raporundan hir bolum yay1nlad1. Raporda, "ABD c;ok daha glic;silz dusmanlarla kar~1 kars1ya geldiginde, bizim tepkin1iz onlan yaln1zca yenmeye degil, kararlihkla ve h1zla bozguna ugratmaya yonelik olmaltd1r" deniliyordu. Bunun d1s1nda bir sonuc;, "utanc; ve1ici" olabilir ve "siyasal destegin kesilmesine" yol ac;abilirdi. "(ok daha gu<;sliz diismanlar" ABD'ye kars1 hic;bir zaman hos g6riilen1eyecek bir tek tehdidi olustururlar: Bag1n1s1z.hk tehdidini. ABD, en eli kanh tiran1 bile, r;1kar birligi ettigi siirccc destekleyecek, Oc;uncu Dunya dernokratlann1 ise, yard1n1 i$levlerinden sapuklan anda devirmeyc c;ahsacakur. Bu konuda, belgesel ve tarihsel kayitlar apac;1k ortadad1r. Raporun bas1na s1z.an kism1nda bansc;1 yollardan hie; soz. edilmemektedir. Biltlin taraflarca anlas1ld1gi C1zere. ABD, Oc;uncii Di.inya'n1n tehditleriyle kar$1la$tl&Jnda, "siyasi bak1n1dan guc;suzdur"; halk destegini kazanmak gibi ihtin1allere de ragbet etmediginden, diplon1asi tehlikeli bir me$guliyet olmaktad1r. Ve "c;ok daha gilc;suz." bir rakip yaln1z maglup edilmeyip, unufak edilmelidir ki, Dilnya Dilzeni'nin temel dersi 6grenilsin: Efendi biziz, sizin i$iniz pabuc;:lanm1z1 parlatmak. Daha baska yararh dersler de var. Amerikan halk1 . "Andover ve Yale y11lann<la (George Bush'un) ic;:inde yer eden, $Cref ve vazife, insan1 kabaday1n1n surauna yumrugu indirmeye zorlayabilir, prensibinin bu gCt<;lil
ve parlak ifadesi"nin degerini bilmelidir. Bu hayranhk uyand1nc1 sozlerin sahibi, raporu yay1nlayai:i gazeteci, daha sonra sozli kahraman1n kendisine b1rak1yor: "Tann hakk1 ic;:in. nihayet Vietnam sendro1nunu defeuik". Art1k Ba$kan sevinc;ten uc;arken, bize de, Reaganc1 entellektuel Norman Podhoretz.'in s6zleriyle, "asker! gil<; kullanmaya ka~1 hascahkh c;:ekingenligin" 1snrab1n1 c;ekmek di.i$ilyor. Bu hastahg1 yenebilmek ir;in zen1in oldukc;:a iyi haz1rlanm1$tl. Haz1rhklar aras1nda, Vietnam savas1n1n geregi gibi, yani Guney Vietnam'a ve sonras1nda bu1un Hindic;:in'e yonelik vah$i bir saldtn bic;iminde degil; "soylu bir <lava" olarak anlas1hnas1na adan1n1s c;abalar da vard1. Yak1n zamanda yaplian bir akademik c;ah$ma, Amerikahlann c;:ogunlugunun, 100 bin ~iva nnda Vietnarnhn1n olmC1$ olabilecegini tahn1in ettiklerini gostermektedir. C,:ah$man111 yazarlann1n uzerinde durdugu soru su: Alman halki, bir yandan hakh olduklann1 savunurken, 6te yandan Yahudi soyk1nm1nda 300 bin ki$inin olmil$ olabilecegini tah1nin etseydi, bundan ne gibi sonuc;lar c;1karabilirdik. Ozerinde uzun uzun dl!silnmemiz. gereken bir soru. Kabaday1n1n surauna -kafas1n1n ezildigine ve s1k1ca bagland1g1na emin oldugun zainan- yumrugu indir prensibi, kaba kuvvetin egemenligini savunan biri ic;in dogal bir prensiptir. Aynca, ucuz zaferler, korku ic;:indeki halk1 harekete gec;:irebilir ve ilgiyi, ReaganBush yillann1n iilke ic;i felake tlerinden uzakla$nrabilir; bu arada iilkenin, dikkate deger Oc;:uncil Di.inya 6zellikleriyle, c;:ift s1rah bir topluma dogn 1 uygun ad1m yi.iriiyor olu$unun hie;: mi hie;: onemi yoktur. George Bush'un bir "kamu gorevlisi" olarak kariyeri, â&#x20AC;˘ Noam Chomsky. Massac hussetts Institute o f Technology'de Modem Diller ve Linguis tik profes oriidur.
29
30
Yeni Dunya Duzeni'ne iliskin dersler de ii;:ern1ektedir. Kendisi, "hukuka ayktn olarak gu<; kullanma" nedeniyle Uluslararas1 Adalet Divan1 taraf1ndan mahkC!m ediln1eye katlanmak zorunda kalan devlet yfJneticilerinden biridir. Bush, Divan'1n, isledigi belirli suc;:lann (digerleri ortaya i;:1kanlamad1g1 i<;in) kar$1hg1nda·tazminat odeme talebini kiic;:umseyerek reddederken. dalkavuklanyla birlikte, bC1yuk bir ciddiyet i<;inde lrak'tan tazminat talep edebilmektedir. Bush, soguk sava$ sonras1 donen1i, yuzde l 0 oran1ndaki beyaz az1nhg1n iktidann1 zorla kabul ettirmek, kanal ve Latin Amerika'y1 terore bogan gangsterlerin egitildigi llsler uzerindeki kontrolll guvence aluna almak amac1yla giri?tigi, kanh Panama sald1ns1yla ai;:t1. 1971 'de 13irle?tni$ Milletler Biiyukcli;:isi oldugundan beri, ABO, Guvenlik Konseyi'nin kararlann1 veto etmekte, BM'nin ban$I koruma i~levini engellemekte, takipi;:isi ingi.ltere ile birlikte ba$1 i;:ekiyor. 1975 y1hnda, tam Do~u Timor'daki soyk1nma varan katliama destek verece.gi s1rada, CIA'n1n ba$1na gei;:mek uzere BM'den c;:agnld1. Bundan sonra, yeteneklerini, aruk belki de hii;: iyile$emeyecek, i$kence gormii$ ve sakat b1rakilm1$ vucutlarla darmadag1n Orta Amerika'da, "yoksullar ic;:in tercih edilebilir bir sei;:enege" kendilerini adayan, Kilise ve diger sapk1nlara kar$1 yururulen savas1n emrine verdi. Bush, Onadogu'da, israil'in ac1mastz isgallerini, Liibnan'a vah$ice sald1ns1n1 ve Lflbnan'dan derhal i;:ekilmesini ongoren, 425 say1h Guvenlik Konseyi Karan'n1 (bu konudaki bin;ok karardan biri) tan1n1an1as1111 destckledi. Bu istek, subat ay1nda. israil'in isgal alnndaki bolgelerde teror uygula}'1p, istedigi gibi bombalad1g1 ve Lubnan'1n geri kalan1nda, Bush'un yeni dostu, Saddam Huseyin'in mlladili Hafiz Esat'1 n yonetirni ele gec;:irdigi bir s1rada. Lubnan hl1klln1etince yinelendiginde, her zan1an oldugu gibi, gormezlikten gelindi. Turk "arabulucular"a da, hizmetlerinin kismi bir kaf$1hgi olarak, Kunler uzerindeki baskilan arnrma izni verildi. A~1kc;as1, kar?1m1zda, bizi ~u anki Dunya Duzeni'ne ulasuran ve olaganllstu prensibi nedeniyle ovguye dcger bir adam var. Ulusal gOvenlik raporunun prcnsipleri, Korfez krizi siirecince de takip edildi. Temmuz ay1nda Bush, Irak'1n Kuveyt'le olan s1n1r anla?mazhklann1gi:ii;: kul lanarak halletmesine ya da komsulann1 petrol fiyat lann1 art1nnakla tehdit etmesine hic;bir itirazlan olmad1g1n1n i?aretlerini verdi. Sinyalleri yanhs yon1mlayan Saddam, Kuveyt'in tamam1n1 ald1, boylelikle yaln1zca, ABD-ingiltere standartlanna gore, eli kanh bir gangster o,lmakla kahnayip, bas1na buyruk bir n1illiyetc;i oldugunu da gosteriyordu ki, ashnda bu da onun ii;:in uygunsuz bir yak1$t1rmayd1. Standart politikalara bundan sonra muracaat edildi.
ABO ve ingiltere:, hii;: olmad1g1 kadar ba$an ihtimali bulunan yapunmlan ve diplomasiyi baltalamak C1zere derhal harekete gei;:tiler. Agustosun sonlannda lrak, krizi sona erdirme teklillerini ai;:1klam1$ ve ABO D1$i$leri Bakanhg1 yetkilileri bunu "ciddi" ve "tan1$1labilir" bulmu$tU. lrak'1n teklifi de vard1. Ancak lrak'1n tamamen i;:ekilmesiyle kara sava$1n1n 6nC1ne gec;meye ve on binlerce can kayb1n1n onlenmesine yonelik i;:abalar hor goriilerek bir kenara itildi. Diplomasi bertaraf edildi; koylu ordusuyla bu Oc;uncu Dunya ulkesi ac;1ki;:a "i;:ok daha gui;:suz bir du$man" olduguna gore. ezilmeli ve gereken dersler verilmeliydi. Ente:llektuel cernaat da·, Saddam'1 dC1nyay1 ele gec;irmek ii;:in haz1r bekleyen yeni bir Hitler gibi tasvir edcrek hareketin ii;:inde yer aldi. Bush, hii;:bir muzakere olmayacag1n1 ai;:1klarken, yuz kadar ba?yaz1, diplomasi alan1ndaki olaganustii c,:abalanndan oruru onu ovuyordu. "Sald1rganlann odullendirilemeyecegini" ilan ettiginde ise, yon1n1cular, glllmekten yerlere yatmak yerine, onun yflksek prensiplerinin yaratt1g1korkuyla kaskau kesildiler. Baz1 entellektfleller, ABD ve ingiltere'nin ge<;mi?te "tutarsiz" davrand1gtn1 kabul ediyordu (dogrusu kendi i;:1karlann1 kollan1akta olduk<;a tutarlid1rlar). Arna ?in1di her ?eyin degi$tigine inanmahyd1k; sald1rganhga kar~1 gereken tepkinin dcrhal zora ba~vurn1ak oldugu 6greniln1eli)•di. Bu nedenle, aruk biz de, RAF'1n (ingiliz Hava Kuvvetleri) Sam, Tel Aviv,jakana (British Aerospace katilleri silahland1nnay1 clurdurduktan sonra), Washington ve daha pek i;:ok yeri bombalamaya g6nderihnesini bekleyebilirdik. Gariptir, bu yeni yakla$1mlara ragmcn, israil'e sald1rd1g1 ii;:in Saddam'a n1ethiyeler di:tzfllmedi ; oysa onun igreni;: argumanlan, vVashington'daki eski dostu ve sue;: arkada~1n1nkilere yeterince bcnziyordu. Ac1mas1z bir katliam ii;in zemin oylesine haz1rd1 ki, sonu<;, onde gelen bir Oi;uncfl Dunya gazetesinin tan1mlad1g1 gibi oldu: "Bu gezegende yapilm1$ en ali;:akc;:a sava~ ". Medeni insanlann huzun1nu kac;:1:1na1nak ic;:in oluler derhal goz oni.inden kaldtnhp, diger ceset y1g1nlann1n iistflne anld1. Gun gib1 asikar bir olgunun, sava?a girn1enin hii;:bir resmi gereki;:esinin g6sterilmemi$ olmas1 olgusunun da f1zerinde durulmad1g1 g6riilC1yor, gereki;:e yok; bu, egitimli bir gencin k1sa za111anda yanhshg1n1 kanltlayabilecegi bir sey degildir. i?te, totaliter bir kulturun ay1rdedici bir 6zelligi ve Yeni Ofl nya Duzenini g6steren isaret levhalanndan bir baskas1. .. Sei;:kinlerin, ban$CI y6ntemlerin reddedilmesini hakh gostenneye yonelik, ekstra-resmi <;abalanna da az rastlan1nad1. Nitekin1, ilhak nedenivle, durumun , bu kez farkh oldugunu okuduk; oysa ABD tepkisini ilhaktan once gostermis ve bu tepkiyi tersyliz etmesi
.
Bi ri k i m 2 6 I Ha z i r an 1 9 9 1
gereken lrak tekliflerinden sonra da hie; degi$tinueden si.irdurmi.i$ti.i. ABD ve ingiltere'nin ba$ka ilhak olaylanna gosterdikleri, daha az i.irkuti.icu olmayan tepkilcrden de soz etmeye hie; gerek yok. One surulen diger argl:unanlar da bundan daha ciddi degildi. Can ahc1son1yla ka~1 kar$1ya gelme cesaretini gosterebilen nadir c;abalardan birinde Tirnothy Garton Ash, New York Review'da, yapt1nmlar1n Guney Afrika ya da komunist Dogu 1\vrupa'ya kar$• i$e yarayabilecegini, ancak Sadda1n Hi.iseyin'in farkh olclugunu ac;1kla1naktad1r. Simdi anliyoruz. Giiney Afrikah dosclann1 1z, -Namibya ve Cuney Afrika ve onceki on y1llar bir yana- 1980-1988 y11lan aras1nda. korn$U devletlerde 60 milyar dolarhk hasar ve 1.5 milyon insan1n 6liimi.'1ne neden olduklan halde, "sessiz diplomasi"yi si.ird(\rmenin nic;in uygun oldugunu. Onlar u pk.I bizitn ve komunist tiranlar gibi, ten1elde sayg1deger bir halk. Neden? Cevaplardan birini, ''koyu ten Ii" lrakhlann suc;lanna gosterilen iki yi.izlu, 6nyarg1h ve son derece selektif tepkiyi k1nayan Nelson Mandela akla getiriyor. Ayn1 $ey, Ne'v York Times bizi: "dunyan1n" Saddan1 Hiiseyin'e, "dunyan1n" bu en <;ok nefret edilcn adanuna kar$1 birlt.'!$tigine ikna etmere i;:ah$1rken de dogrudur; koyu c;ehreleri d1$1ndaki dunya ... Ban 1rkc;1hgtn1n, soguk sava$ sonras1nda boylesi fevkalade bir berrakhkla yiizeye c;1kmas1 anla$1hr bir durumdur.. 70 yild1r, genellikle bir aldaunaca olan ve arttk, bir bahane olrnaktan <;:tkan, "Sovyetlere kar$1 savunma" tnaskesinin gerisinde, geleneksel ah$kanhklan gizle1nek 1numkun olmu$tU. $imdi arttk, New York bas1111111n, "Asker! gi.'1c;leri1nize sayg1 gostermeyi ogrenene dek, yerlileri katletmeye ve onlan toptan oldum1enin pis gururunu hisseuneye dcvam etmeliyiz. Bunu <;ok daha zor bir gorev ; onlan, niyetle1imize sayg1 duyar hale getinne g6revi izleyecektir" diye yazd1g1 gi.inlere doniiyoruz. Ashnda onlar niyetlerimizi yeterince iyi anlamaktad1r. Orcadogu halk1 ac;1s1ndan Yeni D11nya Duzcni f1rkutuci.i gort:1ni.'1yor. Uzun suredir, ·bolgenin guvenlik ve silahs1zlanma problemlerinc ili$kin biitiin diplo1natik yakla$1mlan, c;ogu kez, tek ba~111a engelleyen zorba devlet kazanc;h c;1ku. ABD'nin stratejik kavray 1 ~1, Korfez'in petrol zenginliginin yerel idarecilerinin, tercihen, Arap olmayan bolgesel zorbalar tara£1ndan korun1nas1 olmakla birlikte, Hafiz Esat gibi kanh tiranlann ve hatta elde edilebilirse tvlts1r'1n da bu kulube kaulmas1na izin verilmesi bic;imindedir. ABD, bu m11$terileri aras1nda belli bir mutabakat arayacak ve belki de neticede, geregi gibi yaptlabilirse, bir uluslararas1 konferans1 d11$iinecektir. Kissinger israr ettiginc gore, Avrupa vejaponya diplomasinin d1$tnda tutuhnahd1r, ancak SSCB'ye, ic;inde bulundugu s1k1nt1lar nedeniyle itaatkar olacag1 varsay1n11yla musaade edilebilir; ayn1 $ekilde ingiltere'ye de...
Filistinlilere gelince, ABD, James Baker'in, Korfez krizinden bir hayli once ana hatlann1 <;1kard1g1 c;ozi.inle yonelebilir: Ordun bir Filistin devletidir; i$gal alundaki bolgeler, israil hukumetinin temcl yol gosterici planlanna uygun olarak yonetilirken, Filistinlilere Nablus'ta vergi toplama izni verilir; Filistinlilerin siyasi te111silcileri onlar ad1na sec;ilir; FKO d1$lan1r; Filistin liderligi toplama kamplann1 boylamt$ken, israil'in asker\' kontrolii alunda "serbest scc;imler" yap1hr Eski politikalara, uygula1naya haz1r ve comertlik olarak kabul edilen yeni mazerecler yaranhr. ToprJklan ve sulan ellerinden altndiginda, filistin liler ic;in ekonomik geli$me yolu da kaoanlmt$U. israil ekonon1isine, tam bir kole emegi olarak hizmet etmelerine izin verildi; ancak bu interlud de gec;iyor. Son sokaga c;1k1na yasag1ndan sonra, Filistin ekonon1isi bir darbe daha yedi. ,Simdi art1k kazananlar, sonradan savunma bakan1 olacak olana, i$c;i Parti'li Izak Rabin'in, 1989 Subat'1nda ac;1kc;a belirttigi politikay1. israil intifaday1 kaba kuvvetle basunrken, dikkati ba$ka }'One i;ekecek anla1ns1z taru~malar yaratma politikas1111 surdii rebilirler. Filistinlilerin ''par<;alanacag1n1" vaad ediyordu Rabin, israilli Arap uzmanlan111n 40 ytl onceki 6ngoti'1lerini yinelerken, Filistinliler, "ezilecek", olecck ya da "insan tozu ve toplum an1g1 ha line gelip, Arap f1lkelerinin en c;ok yoksulla$t1nln11$ s1111flanna kat1lacaklar". Ya da, diplomatik meseleler gorC1$ulmeye devan1 ederken, Baker-,Samir-Peres plan1n1n tahayyul ettigi gibi, -$imdilerde, ozgC1r bir sec;iln yapn1alann1 onlen1e politikalanyla ABD tarati.ndan engellenen- Rus Yahudilerinin de, geni~lemi$ bir israil'de toplanmas1yla, Filistinliler bolgeyi cerkedecekler. Washington ve londr.a'daki siyasi onderliklerin, ulkelerinde yo! ac;.uklan ekonomik ve sosyal felaketlcrle nas1l ba$a c;1kacaklan konusunda, asker'i giic;le1ini kotuye kullanmaktan ba$ka hic;bir fikirleri yok. Sermaye bas1111111n one1ilerine uyarak, ulkelerini, global bir mafya gibi c;ah$an, ze11ginlerc "koruma'' saup, onlan "Oc;uncf1 Dunya tehditlerine·· kar$1 savunan ve hizmetlcri kar$tl1g1nda duzenli bir odeme talep eden, ki rahk asker devletleri haline getirebilirler. Korfez'in petrol iireticilerinden ak1nlan se1'1etler, zay1flan1akta olan iki ekonomiye destek olacak. Almanya onderligindeki Avrupa ve daha sonra dajaponya, c;.okmekte olan Sovyet tiranhg1111n c;ogu bolgelerini "Latin .A.merikahla$tlrma g6revini ustlenecekler" ve belki de, eski kon1C1nist bC1rokrasi de yabanc1 $irketlerin arac1 ~u beligini yun1tecek. O<;:uncu DC1nya'n1n geri kalan k.ism1 da miimkiinse ekonomik bask.Ilaria, gerekirse zorla kontrol edilecek. Bunlar, aldaoc1 retorik bir kenara b1rak.ild1g1nda, Yeni Di.inya Duzeni'nin ortaya c;1kan baz1 konturlan. (Tlte Guardian, 13 Nisa n 1991, (ev: BASKIN 81(.AK(:f) )
J
Bir uygarl1ga kar~1 sava~ -
..
.
ABDULRAHMAN M UNIF*
•
32
l nsanlann yeni oldugui:u dl.t$C1nn1ek istedikleri bir di:tnya duzeni ic;:in mumkun olan en k6tu ba$lang1c;:t1 bu. Korfez sava$1. Kuveyt'in kurtanln1as1 ya da Birle:?mi$ Milletler'in once Ortadogu'nun, sonra da dC1nyan1n kalan k1s1n1n1n yeniden bir,:i 1nlendirilmesi ic;:in ald1gt kararlann uygulanmas1n1 ama<,:lam1yordu. Korfez sava$1nda kaybedenlerin sayis1 c;:ok daha fazla olacakur. (ok gec;meden, Kuzey'in zcngin ulkeleriyle Gf1ney'in yoksul ulkeri aras1ndaki ili$kilerin bir sonraki a$amada da zenginlerin kendi aralanndaki ili$kilerin bozulu$unu gorecegiz. S1radan insanlar, Yeni Di'inya Duzeni'nin silah ·ve sava$ korkusunun olmad1g1, i$birligine, kar$1hkh mi::1badele ve ~itlige dayah bir duzen oln1as1n1 isriyorlar. Bu duzen demokrasi ve insan haklanna dayah, kirlilik ve salg1n hastahklardan , $imdi ve gelecekte insanhg1 tehdit eden tum tehlikelerden korun1nay1 cemel alan bir duzen olacak. insanlann istedigi Yeni Dunya Duzeni bu; peki $U ana kadar kaydedilen ilerlerneler, dogru yolda oldugumuzu gosteriyor 1nu) 1\raplar l.Di.\nya Sava$t'nda miittefiklerin yan1nda sava$1rken, kar$1lannda, kendileriyle din gibi pek c;ok ortak noktalan olan Osmanh imparatorlugu vard1. Osmanhlann kendileri iizerinde uygulad1g1 adaletsizlige kar$1 direnn1ek ve ozgi.irlui<.:crini kazanmak ic;:in sava$n1aya itildiler. Fakat, muttefikl erin sava$ oncesinde ve sava$ boyunca verdigi butun s6zlere ragmen Araplar sava$ sona erdiginde rnuttefiklerin ilk kurban1 olmu$tU. Daha sonra , Araplann ofke ve gucenmi$ligi bir sure devarn etti ve b61gcnin birc;:ok kesimine huzursuzluk hakim oldu. ikinci Diinya Sav(l$1'nda <la, Araplara soz verip sonra onlan aldatan taraflann isimlcrindeki ufak tcfek degi$iklikler d1$1nda yine ayn1 $ey oldu. Ortadogu petrol sayesinde 6zel bir onem kazand1-
g1ndan beri, petrol zenginligine hakim olmaya. fiyat ve iiretim 1niktarlann1 ve diger ulkelerle ili$kileri kontrol euneye donuk rekabetin odak noktas1 oldu. Sonur,: olarak, <;:ogu petrol urcticisi ulke, ortlik bir bic;i 1nde kimligi ni yitirdi. Olkeler aras1ndaki ili$kiler guzel sozlere. vaadlerc ya da d11$lere degil, birincil olarak·gfl<,:ler dengesine, kar$1hkh <;1karlara ve iki taraf i<;:in de fayclah olacak i$birligine dayanmahd1r. izolasyon en az1ndan gunumuzde. 1numkun degildir. Herhangi bir ke$if ya <la aulun yaln1zca bir filkeye degil, digerlcrine de n1al edilmelidir: Uluslararas1 hale getirilmelidir. Ayn1 $Ckilde, Ortadogu petrolu, insanhg1n yaranna kullan1lmahd1r; bu nun i<,:in uluslararas1 hale getirilmcsini istiyoruz. Burada sorun, Ban'n111 petrollln uluslararas1bir nitelik kazanmas1 ir,:in ne ol<,:iide katk1larda bulundugu ne olc,:ude de bu hedefi engclledigidir. l 970'lerden gt1nii1niize, petrolun iiretim seviyesi ve fiyaun1 belirleme tutkusu, Ortadogu'da kaos ve huzursuzlugun en onemli nedeni oldu. Fiyat ve C1retim miktanndaki dalgalanmalann yan1nda bu 1n eta. pek <;:ok diizeyde bask1 uygularna arac1oldu. Petrol gelirlerinin aktanm1nda irrasyonel yontemler kullan1lmas1, zengin ve yoksul Araplar aras1ncla bir uc;:urun1 yarattt; bu da istik.rars1zhk ve gerginlige yola<;t1. Bunun da otesinde, bC1yiik miktarda silah ahm1, ekonomik <;:arp1kltklara ve siyasal yolsuzluklara neden oldu. Bau , ozellikle de An1erika, kotli ve geli$rncn1i$ yoneticilere verdigi destek ile. insanlann hakli ve me$ru taleplerinin gormezden gelinmesi bak1m1ndan masumiyetten uzaklar. Bat1'111n amac1, silahlann1 sata• 1933 dogumlu :t-·lunif. Suriyc·dc }~1yor ve yazarhk yaparak ge~imini
saghyor Citiesof Salt vc Endings
y-a;11nlanm1~
kitaplan.
Birikim 26/Haz ir an 199 1
bilecekleri ve deneyebilecekleri s1k1nt1h ·bolgeler yaratmak. • Arap ayd1nlan, arak Bau'n1n bu bolgede sav~1 yen iden ba$latmas1111n ard1nda hangi saikler yatt1g1n1 g6rf1yorlar: Bu sava$t.aki an1ac1n basitye per.rohi denetlemek, Birle$mi$ Nlilletler kararlann1 uygula1nak ya da rejimleri savunmakla s1n1rh olmad1g1n1, Bau'n1n bolgede yapug1F11n cum bunlann 6tesinde, bolge ta1ihini, uygarhg1n1, kultO.runu vc dinlerini yok eunek anlam1n1 ta$1d1g1n1 dCt$0.nuyorlar. Bir gun , bu cat1$1nay1 r;:oziip ban$t saglama yolunda ne kadar cok ve ciddi gi.ti$irnlerde bulunulmu$ oldugunu gorecegiz. Bu cabalann ba$ans1n1, Birle$ik Devletler'in ban$<;t cozumu isten1e1nesi engellcdi. (:unku, boylesi bir c1:'>zu1n, Ame1ika'n1n duru1nu kendi ba$1na ve tlimiiyle kontrol alu nda tuunakta ba$ans1z .olduguna i$aret edecekti. . Bu sava?. sonui;lan bak1m1ndan iki dunya sava$1ndan fa rkh degildi: <;.:ok say1da kurban verildi, h11:;un1ecler derinle$ti ve Kuzey ve GClncy aras1ndaki ucurun1 buyiidu. Bclki de bu; cografya, tarih ve kultiirler, uygarhklar ve insanl.ar aras1ndaki ili~ k ilere dair derinlemesine bir anlay1~ eksikliginden kaynaklan1yot Birle~ik Devletler'in gi.icf1nii ve onemini az11nsamaya <;a)l~1 yor dtgikm, faka Ltu1n giiciinc vc f1sti.inlligi.ine ragrncn, bu i.ilkenin Larihi perspcktife ve bclki de sadece eski uluslann sahip oldugu dilsel kimligc, insanlan birarada rucan tarihscl ve cografi baglara sahip ol1nad1g1n1 hanrlamakta fayda var. Amerika', <;C$itli bi<;imlerde orta\:<lgt diriltmeye <;ah$1yor, sanki o done1n yuzy1llar once bittnemi$ gibi. Ort.ac;ag1n bittigi, Avrupaltlarca Arnerikal 1la rdan c;ok daha kolay anla$1hyor ve bu he1n bugi.inC1n hem de gele<;egin dunyas1 ~<;in onetnli. Kulturiin yerine n1edya, uygarhg1n yerine teknoloji ya da insan111 yerine makineyi koymak.irnkans1zd1r.,Korfez sava$1 iki $eyi kan1£lad1. Birincisi, tum guci.ine, yetcneklerinc ve yayg1nlig1na ragmen, medya kCtlturun yerine ge<;e111ez. ikincisi, sansurle desccklenrni$ medya belki bir zan1an i<;in ger<;ekieri saklamaya yarayahilir, fakat bu devasa aygitta bir $Cyler koti.iye girtiginde, kendisini yarat.anlara kar$1 i$len1eye de ba$layabilir. Bunun en basil omegi, Bagdat'taki A1niriye s1g1nag1n1n bombalan1nas1nda goruldi.i. Pek <;ok ki$inin, koalisyon ortaklannin sava~ n1ekanizn1as1na ve askeci personelin vasdlanna ovguler dCizerek sorumluluktan kurtultnaya <;ah$malanna ragmen, biitO.n dO.nya ka<;1n1lmaz gercege $ahit oldu. Uygarhk ve insa11111 azmi, kendi yaract1g1 ma kinalar1n otcsine gc<;ti. Bu, Amerikahlann anlamad1klan, hayal bile edemedikleri bi r ~ey. Bu tiir k1yasla1nalan i nsanlan tahrik etinek ya da ulusal gururlann1 o~amak ic;:in yaptnl)'Orum. Arna-
c1m, kok\i.i tarih, kulti.ir ve uygarhga sahip olan bir ulusun tesadufen biraraya gelmi$, para ve debdebeleriyle kendi tarihlerini yaratabileceklerini du$iinen bir gen1i dolusu yolcudan farkh oldu~nu ifacle eanek. ispanya'da curnhuriyeL<;iler i<; sava$t kaybetn1i$ler, fakat uygarhk ve gelecek kazanm1$lard1 Yenilgilerinin pek \Ok nedeninden biri de, Franco'nun muze ve annlan kalkan olarak kullanmas1yd1; cun1hu1iyet<;ile1in kendi ge<;m i$lerine ve geleceklerine hucun1 cdccck cesaretleri yoktu. Y1k1c1 dik1atorlf1gii, zaferini kutlar b1rak1p geri \ekjhneyi tercih etmeleri bu ylizdendi. · Korfez sava$t boyunca Amerikan u<;aklan binlerce ton patlay1c1y1 tarihi bina ve anttlarda cisin1le$en uygarhgtn (izerine bo$alttilar Gorevlerini vah$iCc yapnlar. Bagdat'1n en eski kopriisii olan Sehitler Kopriisu -ayn1 anda iki ta$1t1n gcc;:emeyeccgi kadar dar bir kopruyd i.i- bombaland1. Bu koprudc 1947'de ingiltere'yle yap1\an Portsmouth anla$mas1n1 protesto edenler -ara\annda buyuk Irakh $air :.,.1uhammed Mehdi El Ghouari 'nin karde~i de vardt- $Chit edilmi$lerdi Bu koprii neden bo1nbaland1? Blltun bi:ilgenin en onenlli an1tlanndan biri, 1961 'de Guwaad Salin1 taraf1ndan yapilan Ozgurluk An1uyd1. t-.~uhceinelen bu anrl cla yerie bir oldu. Belki yalnizca kaidesi dun1yordur. t\yn1 $CY yOzlercc )'1iltk b~ ka anular i<;in <le soylencbilir. ''Uygar" uluslar an1tlara kar~t boyle bir anlayt$ i<;inde kesi nlikle olarnazlar. Bombardtman ucaklann 1n 6nceligi, Latihin, uygarhg1n ve insanlann kalplerindeki en sevgili $eylerin zalimce yokedihnesine vcrmeleri inan1hr gibi degil. Belki de sava$tan soz edcrken sanatsal ve cdebi gudulerin1 beni y6nlendiriyor. Fakat gelin bir de madalyonun 6tcki yfazi.ine bakahn1. . Kiilliyetli rniktarda Ainerikan gucunO.n Korfez'e gonderilrnesi bir ulusun Yeni Diinya Dllzeni'nde s6z sahibt olma ya da bolgedeki petrole sahip olma arzusuyla a<;1kla11amaz.. Petrol, c;:1kar listesinin en ba$1nda yer ahr. Arnerika perrolii yaln1zca diger Ctlkeler gibi ekonon1isin i yurlltrnek i<;in alrnaz, petrol onlar icin iki $CY den1ek: Kar ve insanlann ge\ecegini kontrol etme guci.i. .<;iimdi, Yeni Oi:tnya Duzeni'yle ilgili bir ba~ka meseleye gecelim: Enerji kaynaklann1 kim kontrol edecek ve bu kaynaklara yonelik rekabette kin1 en gu<;lii konurnda olacak? Yeni Dunya DCtzeni, bi.iyi.ik bloklar aras1nda ekono1nik rekabec anlam1na geliyor. Bu bloklar $ll an i<;in, ABO, Ban Avrupa, japonya, bazt Dogu Asya ulkeleri ile Sovyetler Birligi'nden ol u$uyor. Petrol bu rekabette en onemli unsurlardan biri, c;:unku 6meginJaponya. tum ihtiyac1n1, Avrupa ise bi.iyllk b6liimuni.i ithai ediyor. Birlc$ik Devlecler, -$irketleri ve petrol C1recicisi iilkelerle ili$kileri yoluyla- df1nya petrolunun <;ogunu
33
34
kontrol ediyor. Petrol gelirlerinin c;:ogunu mevduat ve hisse senetleri olarak elinde tutarak ya da 6zellikle petrol ureticisi iilkelere silah satarak, ekonomisini giic;lendiriyor ve rekabet gucli.nii arttinyor. ABO. art1k bir Yeni Diinya Duzeni dayatacak konumda. Surasi ac;:1k ki, petrol. enerji. fiyatlama ve arz bak1mlanndan, bugiinku c;at1$man1n esas nedeni. Sonuc;: olarak, ittifak1n her iiyesi, pastadan pay alan herkes, bu yeni diizenin belirlenmesinde rol oynayacak. Sava$ sonras1n1n diinyas1, ne kadar guc;:h1 olursa olsun, bir tek f1lkenin kutup olmas1na izin vermeyecek. Tarih bize gosteriyor ki, pek az ulke kutup olarak hayaun1 uzun sure devam etirebilmi$tir; eski Roma d1$1nda, biiyl'.1k imparatorluklar c;:abuk dag1lm1$lard1r. Bugiin Birle$ik Devletler konurnunu yitirmeyi ya da gerilemeyi dii$iinemez bile - fakar olaylar o y6nde. Sava$ sonras1 bu done1nde, Yeni Diinya Duzeni c;:ercevcsi ic;:inde, Amerika inisyatifi elinde tutmaya cah$tyor. Fakat buyiik bloklar aras1ndaki y1k1c1 rekabetle $ekilleniyor. (Giicun, tecriibenin vc teknik uzmanhg1n c;:ogunu elinde bulunduran) Kuzey ve (borc;:lan ve sorunlan. giderck biiyf1yen) Giiney plarak ikiye b6h.inmii$ bir dilnya, iktisadi c;:evrimini surdurecek potansiyele sahip olamaz. B1rak1n insanlann arzulann1 ve tum duzeylerde e;;itlik ve hiirriyet isteklerini, istikrar ve i;;birligi bile vaadedemez. <;:ogu Bault. Oc;:iincu Di.inya (Giiney) insanlann1n ya$an1a, kcndilerine has tutku ve kultiirlere sahip olmak konusunda me;;ru haklara sahip olduklann1 anlayamaz. Kuzey'in yapug1 hatalar, Oc;:uncf1 Dunya'n1n kar~1 kar$1ya kald1g1 butiin sorunlann, du~manhkla颅 nn ve guvensizliklerin esas nedenleridir. Ortadogu'da bugf1n hakim olan du$manhk dalgas1, Bat1'n1n boyunduruguna ve empoze ettigi adaletsizlige tcpkidir. Bu tepki kendisini Sah yonetimindeki iran'da gosterdi, $imdi de rum Arap dunyas1nda, 6zellikle de petrol ureticisi ulkelerde varhg1n1 surdiiruyor. Kuveyt, ozel bir oneme sahip olmad1g1 gibi, bir demokrasi vahas1 da degildir; onun onemi, c;olde gomulu petrol servetine baghdtr. Birlc;;mi;; Milletler kararlann1n uygulanmas1 konusunda c;:ok hevesli olan ve Kuveyt'in kunanlmas1 ic;in birlikler vc filolar gonderen Bau, c;ok daha hayatt durumlarda sag1rla$tyor ve benzer kararlann ahn1p uygulanmas1 ic;in hicbir $Cy yapm1yor. insanlann alunda ezildigi dikcat6rlukler, rum destegi Bau'dan ahyorlar; bu rejimlerin y6neticileri, halk tam bir sefalet ve ac;hk ic;inde ya$arken, kendilerini luks tilketime veriyorlar. Ban, insanlar ozgurluklerini yitirirken gozlerini kap1yor, fakat Bau aleyhtan bir ak1m1n ya da tehlikeli bir dint dalgan1n ilk i~aretini goriir gormez gozunu dort ac;1yor. Pek c;ok Arab1n, 1nagduriyetlerinin esas nedeninin diktatorlerle Bau ulkeleri aras1n-
daki fesa t maksath yak1n ili$kiler olduguna inanmalan bu yuzden. Akaden1isyenler, bolgedc olup bitenleri Dogu despotizmi konusundaki eskimi$ teoriler ile ac;:1klamaya kalkabilirler, baz1 uluslann c;ocuklugu ya da duygusal taraf1n ak1lc1 taraf i.izerindeki ba$athg1 vb. dii$linceler ortaya atabilirler. Diger tarafi c;:_arp1tmak veya elimine eunek ic;in kullantlmas1 halinde, bu tur bir Avrupa tavn, diyalog ya da uzla$ma ihtimalinin 6nunii t1kayacakt1r. 路rabii ki, pek c;:ok Arap di.i$iinur, buyiik bir guc; olarak Batt ve bir iilkelcr, kiilturler ve uygarhklar grubu olarak Bau aras1nda aynm yap1yorlar. Avrupa ve Amerika'y1 da birbirlerinden aras1nda da c;:e~itli bic;:i1nlerde ay1rt edebiliyorlar. Avrupa'ya cografi yak1nhklann1n, Avrupahlar ic;in Araplar1n demokrasi, ozgurluk ve e$itlik isteklerini anlan1alann1 kolayla$Urd1g1n1 biliyorlar. Avrupa uygarhg1路ile Arap ve islam uygarhg1 aras1ndaki, Ronesansta da pay1 olan etkile;;imi de hesaba kauyorlar. Avrupa'n1n son iki yiizy1lhk tarihi, biiyiik olc;iide eski s1n1f sisteminin inatc;1hg1 gibi guc;:luklerin a$1lmas1 ic;in verilen sava$1n bir sonucudur. Pek c;:ok Arap, buradan hareketle daha iyi ili$kilerin kurulmas1n1 saglamaya c;ah$U, ama c;abalan Avrupa'da pek az kabul gordu. Askeri etkilcrinin 6tesinde Korfez sava$1, kamuoyunun zaptedilmesine ve kultiir, dii$iince 6zgi.irliigu, gerc;egi biltne hakk1 ve itiraz eune ya da digerlerinin dii$iincesine kaolmama hakki gibi uzun yillar boyunca elde edilmi:? kazan1mlann ayaklar aluna ahnmas1na neden oldu. George Orwell'in 1984 roman1nda soylediklerinin yalntzca bir politik sistem ya da belli bir cografi bolgeyle s1n1rh oldugu dil$unulmemeli ; tarif ettigi $eylerin c;ogu -beyin ytkama, insan bellegine yeniden bic;:im verilmesi ve "ideal insan"1n yarat1lmas1 gibi- bugiin uluslararas1 duzeyde gerc;:ekle$tyor. ABD, lrak i$gali olas1hg1na kar$1 Suudi Arabistan'1 savun1nak ic;in bolgeye geldi; sonra Kuveyt'in kurtanlmas1na giri$ti, derken Irak'1n sava$ mekanizmas1run imha edilmesi gerektigi ac;:1kland1, nihayetinde de Irak yonetiminin devrilmesi gerektigi duyuruldu. Tum bu amac;lar, bolgenin cografi ve politik olarak Yeni Diinya Duzeni'ne uygun olarak $ekillendirilmesi sureci ile denk geldi. insanlar olarak hepimiz, bu ac;:1klamalan dinleyerek uygulanmas1na izin verdik, sonra da onaylad1k, inand1k ve uyduk. Uymayan ve onaylamayanlar, d1$lanacak, ku$kuyla bakilacak, kinanacak ve cezaland1nlacakt1. Kelile ve Dimne'deki kurt-kuzu masahndan burada bahsetmek de fayda var. Kurt kuzulan yemek ister, fakat bunu me$rula$t1nnas1 gerekmektedir. Sonunda, kaynakcan su ic;en kuzulann kendisinin suBirikim 261Haz l ran1991
yunu kirletmi~ olacaklann1 soyler. Boylece kuzulan yemek ic;in bahane bulmu~ olur. Ned~nler hep vard1r. Yapacag1m1z tek ~ey onlara inann1ak, nza gostermek ve uymakur. Son sav~1n arkas1ndaki neden, ac;1klanan neden degildi. Ve sava~1n kendisi hala oli.imcul sonuc;lara yol ac;abilir; kendisini muzaffer ittifakin bir parc;as1 olarak goren desteklenen kimi yonetimlerin c;okmesi gibi.
Kamuoyunun roli.i yeniden tesis¡ edilmedikc;e, insan onurunu, gerc;egi bilme hakk1n1, kendi kulturiiâ&#x20AC;˘ ne ve c;ag1na kar~1 duriist olma hakk1n1 yeniden kazanmad1k<;a, soguk sav~tan sonra kurulacak herhangi bir Yeni Dunya Duzeni'ne katk1da bulunmayacakur. Ve eger bu gerc;:ekle~mezse, hic;bir umar ve umut olmayacakur; ne burada ne de ba~ka bir yerde... (The Guardian, l Nisan 1991, 'ev: Al<SU BORA) .
â&#x20AC;˘
35
Sava~1n .. ..
.
ard1ndan. kanl1 mezbaha .
..
'
.... ....
. '.
DENIS HEALEY . .
,
.. .. J
Ba~kan Bush, Jrak'a kar~t uygulanan Birle~mi$ Mil-
36
letler yapunmlanntn yeni bir Dunya Diizeni'ni n temelini olu$turacag16ng6ri:tsunu ilk olarak onaya at.1g1nda, milyonlar onun hakh c:;1kmas1n1 umit etti ve buna inand1. Ben de onlardan biriydin1. Soguk sava$tn sona ermesi iki super guc:; aras1nda i$birligi yap1na ah$kanhg1 olu$turmu~a benziyordu. Boylece Birle$mi$ Milletler ilk kez kurulu$unda tasarlad1g1 rolii yerine getirebilecek, olu$turdugu OC1nya Toplumu c;atts1 alnnda anla;;1nazhklar sava;; olmaks1z111 giderilebilecek; c;1kabilecek c:;at1$malar ise bir Birle$Ini;; Milletler Polis Gucu raraf1ndan sonlandtnlabilecekti. Alu ay sonra her $CY c;ok farkh gorunuyor. .$imdi biliyoruz ki Ba$kan Bush, yapt1nn1lann gerektigi kadar h1zh etki gosterccegi umidini, Yeni Dunya Diizeni hakk1ndaki konu$rnas1n1n he1nen bir-iki hafta sonras1nda c;oktan terk etmi$ti bile. Korfez~deki An1erikan guc;lerinin tek amac1n1n Suudi Arabistan'a yonelebilecek bir sald1ny1 cayd1nnak oldugunu ac,:1klad1g1 anda bile, ocakta lrak'1 bombalamaya ba$layabilmek ve $Ubatta da kara sald1ns1n1 ba~latabilmek ic:;in asker say1s1n1 iki kauna c,:1kartn1an1n planlann1 yap1yordu. Bu planlann hic:;biri onceden Birle;;mi;; ~li l letler'e, koalisyon ortaklanna ve hatta kendi kongresine bile ac,:1klanmadi. Fransa ve Sovyetler Birligi krize ban$Cl bir c;ozum bulma giri$iminde bulunduklannda Ba$kan Bush k1zg1nltg1n1 gizlemedi. 16 Ocak'ta ba$layan sava$, Yeni Dunya Duzeni'nin ten1elini atmak yerine bu nun tan1 tersini yapti. Pentagon, sava~1n 200.000 lrakiin1n hayauna mal oltnu$ olabilece~ni iddia ediyor. Sava$, kesinlikle !rak devletini yok etme a~arnas1na kadar yakla$ffiI$llr. Korfez sava$t Avrupa Toplulugunu b6ldi'1 ve An1erika'n1n Alman ya ve j aponya ile ili$kilerinin ciddi bir bic;:imde gerginle:?mcsine neden o\du. Bush, Gorba-
,,
"
.
â&#x20AC;˘
c;:ov ile olan ili$kisini surdi.irebilmeyi de ancak Moskova'n1n Suudi Arabistan'dan alacag1 uc:; milyar doIara gi:tvcnce vererek ve Balnk Cumh uriyetlerindeki katl onlemlere kar~I A1nerikan tavnn1 )'UITIU$atarak ba$arabildi. ( in'in onayin1 da ancak Tienanmen Meydan1'ndaki katliamdan sonra (in'e. uygulanan yapunmlan kald1rarak alabildi. Buna ragrnen An1erikan-Sovyet ili$kilerinin de degeri bugtin oldukc;a belirsiz gorulmektedir. Korfez krizi ve silahs1zlanma konulan nda An1erikah\ara kar$1 ortaya koydugu tavn yuzunden ordu taraf1ndan ele$tiriln1esi nedeniyle Sevardnadze arahkta istifa etti. Perestroyka ba~ans1zhga ugrad1 ve Sovyet ekonon1isi c;:okn1eye ba~lad1 , Sovyet Curnhuriyetlerinin bag1ms1zhk t::leple1i i<; sava$ ve birligin parc;alanmas1 tehdidini gundeme getirdi. Sonuc:; olarak aruk ABD'nin yeni bir di.inya duzeni kurmak ic,:in etkili bir ortag1 kalma1n1$Ur ve an1k vVashington'da c;e~itli c:;evreler bu nun yerine bir Pax Americana'dan soz etmeye ba;;lam1$lard1r. Pax Americana buna ragmen yaln1zca bir illuzyondur. Sava$1l1 yolunu ac;:an 678 say1li karardaki kendi sozlcri ile yiiki.imlfiluk alona girmi$ olmas1na ragn1en, ABD'nin Onadogu'da bile "Bari$ ve Gi.ivenligi" saglayabilmesi olas1 gorunme1nektedir. lrak, Lubnan'1 gi.inumuzde y1kmakta olan a nar-?iye benzer bir tabloya dogru gitmektedir ve buna bir de kolera ve tifo eklcnmi~lir. Kuveyt de giderek a$1n c;evre kirliligi olan bir Beyrut gorunumu vermektedir. Guney lrak'taki ~ii isyan1, Washington'la oldugu kadar Riyad'da da tckrar Korfez'e haki1n bir iran kabusunu akla getinni$tir ki , bunu 6nlemck ic;:in Rusya ve Bau 10 y1l ugra$D11$ ve sonuc:;ta Saddam Huseyin'i askeli bir deve donG$ttinnu$tGr. Kuzey lrak'taki KC1rt ayaklanmas1 da Cumhurba$kan1 Ozal'1n $i1ndiden uyarBirikim 26 / Haz i ra n 1991
..
.
.
d1gi gibi Turk istilas1na yo! ac;n1a tehlikesl ta~1mak venligin mali ve siyasal faturalann1 odeyebil'meleri tad1r. Sonuc;ta Washington'1n oias1 Irak liderleri·l<;inde pek olas1 goriinn1ernektedir. Fundemantalist Musliiyine Saddal1'\ Huseyin'i en iyi aday olarak gorn1eye manlar bu durumu· kabul edile1nez bulacakhird1r. Yaba?lad1g1 yolunda spekulasyonlar giderek artinaktad1r. banc1asker! gli<;lerin varhg1 Suudi toplumu11un istik· Bu arada bolgede yeni bir·guvenlik sistemi olu~tu rann1 $itndiden sarsm1$t1r. Sonunda ABD'nin ftnansmari a\1s1ndan ·zay1f dii$rulrnas1 dogru ltusundaki An1erikati politi kas1 da ta1n bir karma~aya don u~mu~tur. iran, Korfez'in dogu k1mesi , Onadogil'da veya Bati yan1nkuresinin' d1?1nda yilanni1 sahip olrnas111a ve kriz srras1nda Korfez'deki herhangi bir yerde· bir Pax Americana olu~t urma duArap devl'etleri ile iyi i~leyen ili$kiler· kurniti$ olma- $lincesini ortadan kald1racaga benze1nektedir. Korfez s1na ragmen, onerilen bu guvenlik planirun dt$inda sava~1nda ; ·ulusal uteti1ni Portekiz kadar olan:bir Lil-' b1rakilm1$nr. Uzakcaki t\11s1r ve Suriye'nin katlulan da keyi yenebilmek i\in Amerika, taktik uc;aklannin Yf1zbu ulkelere Suudi Arabistan, Kuveyt ve Korfez'in a$agt de 75'ini ve tanklann1n da yuzcle 40'1111 kullanrnt$tl r. bolgelerindeki emirliklerden gelecek buyuk miktarMiittefiklerin vermeyl taahhiit ettigi 53.9·milyon dolarda ekonomik yarchma bagh olacakur. Buli.unla belara varan yard1m olmaks1z1n, ki bu rakam olas11naliyetin oldukc;a uz.erindedir, \:Vashington boylesi bi.r raber gelecekte bu petrol devletlerintn!ba$kas1na verecek. kadar servetlert kahp kalmayacag1 da ac;1k ot- harekann faturas1n1 odeyemeyebilirdi. Bu olay hic;1naktan <;ok uzaktir. Suudi Arabistan ve Kuveyt gu- bir z.arhan tekrarlanrhayacak. ABD'de bu <;apta 'bir ba~ numuz ko$ullannda d1$andan bore; almak zorunda ka harekau yapabilecek bu kadar buyuk b!r gucu bolkalrn1~lard 1 r. Eger Suudiler sava$ 6ncesi uretim dugede turmaya devam edemez. ; Ba$kan Bush gorevinden ayrild1g1nda Amerika'n1n, zeylerini iki kauna <;1kanrlarsa, ki durum bunu gosdiinyan1n diger ulkelerine muhte1nelen bir trilyon doteriyor, bu oldukc;a buyuk miktarda·yaunm gerekti: recek ve bu durumda petrol ·ftyatlan diger.petrol ilre-' lar: kadar borcu olacak ve bu da her yd 70 mil yon ticisi illkelerin kendi ulke ic;in gereksini1nlerini kar- dolar kadar y11!1k faiz odernesi gerektirecektir. Yak1n $tlayabilecekleri duzeyin bile aluna inebilecrkt.ir. Bu zamana kadar bu dev d1$ ac;1kjaponya ve Almanya'Strada Kuveyt'in yeniden in$a maliyetinin 50 n1ilyar n1n d1~ ticaret fazlas1 ile finanse ed·iliyordu. Almandolar civannda tutacag1 tahmin edilmektedir. ya'n1n d1$ ticaret fazlas1 Dogu Almanya ile birle$meFilistin sorununa bir c;orom bulunmas1 da bugiin nin yiiksek n1aliyeti' ile e1iyip gitmi$tir. Japonlar da her zamankinden daha da uzak bir ihtin1al olarak go- $U siralar kendi bankac1hk sistenllerini gf1<;lendim1ek rulmektedir. Bir c;oziim umudu ufukta bile g6rilnme- ic;in sennayelenni iilkelerinde topluyorlar. Vergiler ardigi siirece, Arap iilkelerinin hic;biri israil'in ·ian1nmat1nlmad1g1 takdirde. ki Bush bunu yapmaktan vazs1nda M1s1r'a kanlmayacak.lard1r.·Sonuc;ta Ortadogu, gec;mi$ti, ABO, savunma harcan1alan rida buyi.ik kesilah.alouln1aya rniisait tehlikeli·ve istikrars1z bir bOlge sintiler yapmak zorunda kalacJikOr. Kongreninjaponolma 6zelligini koruyacaga· benziyor. Dt$i$leri ·Bakaya ve Almanya'ya Korfez krizindeki tutumlan nede; n1 Baker'in zaten a~1n 1niktarda silahlanm1~ olan bu niyle klzgin oln1as1 bunu daha da olas1 ktlacaknr. bolgeye silah alu$1n1n azalulmas1 zamann11n geldigi Korfez ktizinin maliyeti· kar~1 s 1nda Japonya ABD'konusunda 1srar etmesine ragmen Pentagon, Arap ul- ye 12 milyar doiar vermeye soz vermi$ olrnas1na ragkeleri ve Turkiye'ye 18 milyar dolar tutannda silah men,.bugtin Amerikahlann y11zde 60'1,Japonya'yl as1l satmay1 planlamaktad1r. John Major da daha iyisini du~n1anlan olarak goi:mektedir. Onlar, japony~1'n1 n' si;yapacak degildir. Gelecek kas1mda Dubai'de yap1la- vil teknolojide daha ustOn olmas1n1n nedenlerinden cak olan silah .fuannda en biiyuk kontenjan ingilte- · birinin de ·A1nerika'1'11n Korfez. sava~1n1 kaz.an 1nasin1 · re'ye a}'nlm1~or. Heniiz hic;bir Korfez ulkesinin bu ka- saglayan 1urde askerf teknolojiye c;ok fazla para hardar ileri teknolojiye sah1p silahlan kullanabilecek ye- camas1 oldugunu anlamaya ba$lad1lar. Ame1i ka'n1n terli say1da personeli yoktur. Basra'daki askeri ata~e bon;lanna uyum saglamas1run yaratacag1 zorlanmasi hafcalar 6ncesinden istila hakk1nda.uyanlarda bu- n1n etkileri, Avrupa'n1n zengin ulkeleri ve japonya'lunmu$ olmas1na ragmen, Kuveyt huki.i1neti, ger,;en ya kar$1 duyulan k1skanc;hk ile birle$tiginde Arneriyd 2 Agustos'ta 1nilyarlarca dolar tutanndaki tank ve kan d1$ politikas1nda Pax Americana du$i'tncesinden z1rhh arac1t11 bir kez bile ate$ etmeden lrakhlara adeta uza k la~ma egilimi ortaya c;1kabili r. Anie1ika a1'uk bu · kendisi tesliri1 ecini~tir. tur bir global tek yanh sorumlulugun mali yukunu Bu sorunlan dikkace alarak Bush, $imdi On adogu'- daha fai.la ta$1yamaz. Daha bnyc1k olas1hkla yan.kuya silah d1~sat1m1 n1 dondurrnay1. du$iln1nektedir resel bir tecrit pol\tikas1na donulecektir. Oiellikle eger Bush'un yard1mc1lan binlerce Amerikan askerini her L;ruguay'daki ti ca rel gori1$meleri nde Avrupah <;ift<;iseferinde aylarca Suudi Arabiscan'da dola~orarak Arap ler ile anla$ma saglanan1azsa bu durun1 ekonomide yanmadas1nda buyuk amftbi harekatlar yapmaktan korumac1hk uygulanmas1 $eklinde kendini gosterebahsetmektedirler. Korfez 1\raplann1n bu tur bir git- cektir. Bu da intikam duygulan ile birlikte bir Yeni 3·7
Donya Diizensizligine yo! ac;acakur. Bu durum henuz kac;1n1lmaz degildir. Arna Korfez sav~1n1n sonuc;lan ile daha da olas1 hale gelmi?tir. Bunin bunlann sonucu olarak Birle?mi$ Milletler yoluyla Yeni Dunya Duzeni ol~tunna iimitlerinde ciddi bir gerileme olrnu$tur. Gunumuz ko?ullannda diinyan1n soguk sava$1n bitmesi ve Sovyetler Birligi'ndeki gflc;lukler nedeniyle istikrann1 yitinni$ bOlgelerinde veya Afrika, Ortadogu ve Dogu Asya gibi kronik istikrarhg1n hukum surdugu bolgelerinde, duzensizligi biraz olsun azaltabilirsek bile kendimizi $ansh sayrnahyiz. Avrupa'da yapilmas1 gereken en acil i$, Polonya, <;ekoslovakya ve Macaristan'da en az1ndan istikrarh demokrasilerin ve sosyal piyasa ekono1nisinin yerle$mesine yard1mc1 olmakur. Bu da, Bonn'un Dogu Almanya'ya yapug1 yard1m haric; tutulursa, $U ana kadar herhangi bir Bauh guc; taral1ndan bu yeni demokrasilere yap1lm1$ olan yard1mdan c;ok daha buy(!k 61c;ude bir yard1m1 gerekli lolmaktad1r. Bu ayn1 zamanda Dogu Avrupa ulkelerine 6nce gec;ici ti.ye sonra da tam ti.ye olarak Avrupa Toplulugu'na kanlma hakk1verilmesi anlam1na da gelmelidir. Topluluk eger kaulmak isteyen EFfA (Avrupa Serbest Ticaret Birligi) ulkelerini kabul edecekse, ki bunlardan Avusturya, isvcc; ve Norvec; bu isteklerini $imdiden bildirmi$lcrdir, bu sorumlulugu da topluluk iistlenmek durumundadtr. Bonn'un da belirttigi gibi, Almanya'n1n dogu ve kuzey kom$ulann1 da ic;eren bir Avrupa Toplulugu, Birle$mi$ Almanya ic;in $U andaki 12 tiyeli halinden <;Ok daha iyi bir Ort.am olu$turacakur. Jacques Delors ne derse desin, toplulugun geni$lemesi ile akla yatkin derinle?mesinin birbiri ile uyumsuz olmas1 gerekmez. Zaten $U anda kendisi giderek daha fazla bir bic;imde eski kar$1U Margaret Thatcher kadar yeni dunyaya alakas1z kalma tehlikesi ile kal"$1 kal"$1yad1r. Bugflnko haliyle bile topluluk, uyeleri aras1nda 5aV3$I hayal bile edilemez hale getirerek, temel amac1na ula$ml$ bulunmaktad1r. Yok etmek ic;in iki Dunya Sava$1 yapngim1z Alman nlilitarizmini, Amerika'n1n yak1nlarda yeniden canland1rmak ic;in giri$tigi c;abalara ragmen, bugun Almanya Avrupa'n1n en az milliyetc;i olan devletidir. Arna arok Polonya'ya ac;1lan bir s1n1n olmas1 ile, $imdi gec;mi?te oldugu gibi, Bau'ya oldugu kadar Dogu'ya da bakmak durumundad1r. Rusya'n1n, 21. yilzytlda da 19. yuzydda oldugu kadar c;ok nedenden 6rurt1, Almanya'n1n kendi politik ve ekonomik hayauna yapacag1 katk1lara ihtiyac1 oldugu ve bunu bekledigini gorebiliyoruz. Bâ&#x20AC;˘1nun yan1nda Avrupa Birligi ic;:in federal bir model, Sov-
yetler Birligi, Yugoslavya ve <;:ekoslovakya'da var olan federasyonlann c;ozOlmekte olmas1 ile c;ekiciligini her giin yitirrnektedir. Alman Merkez Bankasi Ba$kan1'n1n iki Almanya'n1n parasal birle~melerini bir felaket olarak nitelendirmesinin ard1ndan ingiltere'den de Avrupa Para Birligi'ne gerektiginden erken girilmemesi konusunda uyanlar gelmektedir. Girit'ten Kirkenes'e Brest'ten Brest'e kadar birbirine kalpten bagh gflc;lii bir Avrupa, Yeni 00.nya DO.zeni ic;:in en az1ndan bir temel dayanak olu$turabilir. Sans1n da yard1m1yla, Almanya'n1n Ban'da ta$1d1gi degeri, Dogu'da ta~1yan japonya da, bir diger dayanagi olu$tunnaktad1r. Fakat, Asya ve Afrika'n1n daha istikrarsiz bolgelerinde, yalnJZca Birle$mi$ Milletler, ban$ ve istikrar ic;:in kabul edilebilir bir c;au olu$turabilir. Bu durumda bile, ozellikle giivenlik ic;:in kahc1 bir sorumluluk ustlenmek istiyorsa, Birle$mi~ Milletler'in $imdiki ruzugunO.n ciddi bir revizyona ihtiyac1 vard1r. Onumuzdeki yuzyilda birc;ok temel problemin yaln1zca bolgesel bir anlay1~la c;6zulemeyecek oldugu gerc;egi bile, herhangi bii;: Dunya Duzeni'nin temelinde mutlaka Birle$rni$ Milletler'in yer almas1n1n kac;1n1lmaz oldugtinu onaya kc;ymaktad1r. Sera etkisi ve diger ekolojik cehlikeler $imdiden tum donyay1 ilgilendiren sorunlard1r. Avn1pa'ya dogu ve guneyden; ABD'ye ise Latin Amerika ve Asya'dan gelebilecek bir kitle goc;:O. c;:ag1na dogru gidildigi soylenebilir. Biitun bunlar, 6zellikle de dOnya nufusu her 50 ytlda bir ikiye katland1g1ndan, $iddetle bir uluslararas1 duzenleme ve kontrol ihtiyac1 doguracakur. Her ?eyden once, yeni kitlesel imha silahlann1n yay1ln1as1, geriye donulmesi olanaks1z bir noktaya gelmeden kuresel bir silah kontrolu ve silahs1zlanmaya ihtiyac;: vard1r. Birle?mi$ t.tilletler'in bu problemlere yakla$1m1ndaki politikalan desteklerken en onemli sorumluluk, Kuzey yankuredeki daha zengin ve guc;lu bolgesel gruplann Goney yankiirenin insanlan ile oldugu kadar birbirleri ile de birlikte ve uyum ic;inde c;:ah?malannda yatmaktadir. ABO ve onun Avrupa'daki ve Uzakdogti'daki onaklan, K6rfez krizini c;ozmeye c;:ah$1rken yapuklan hatalardan ders alabilirlerse, ancak o zaman, gelecekte Birle$mi$ ~iilletler'in c;aos1n1 olu$turacagi bir Yeni Dunya Dfu:eni gorebilmek ic;:in Omitlenmeye devam edebiliriz. (Denis Healey, ingiliz i~i Partisi'nin d~ politikas1na '70'1i y1llarda damgas1n1 vum1u$ bir sima. Bir donem d1$i~leri bakan1olarak gorev yapan Healey. i$,i Partisi'11in GOlge Kabinesindeki golge d1i$ltri bakanligi gorevinden 1988"de iscifa e11i.) (The Guardian. 22 Mart 1991 , ~ev : ERDEM BiRGUL)
38 Birikim 261Haz i ran1991
Duzen ve denetimin d1~1nda bir dunya THEO SOMMER
George Bush'un Yeni Dunya Diizeni'ni ilan edi$i yal- dii$ii$ii atlatamazd1. Yeni Dllnya Duzeni'nin ani vefau ic;in c;ok fazla gozn1zca ge<;en y1l n11yd1? Ya muzaffer ba$kan1n ABO Kongresi'ne Kuveyt'in kurtan ln1as1 ic;in yiiriitiilen ya$1 dokmeye gerek yok. ilk ilan edildiginde bile ta~ man11yla kusur\u bir kavramd1. Bu kavram, SovyetKorfez sava$1n1n "g6rii$ alan1m1za girmekte olan bu yeni diinyan1n" "ilk s1naV1" oldugunu alki$lar aras1nda Ame1ikan iki kutuplulugunun damgas1n1 ta~1yan 40 soyleyi$i daha martin ba$1nda degil n1iydi? Yaln1zca y1ldan sonra, ba$ans1111n dorugunda. bir tiir eek kutuplu hcgemonyay1 dayatabilecek dururndaki ABO; alu hafta bu g6rii$il paramparc;a etmeye yetti. Yeni Dunya Duzeni, eger biraz gerc;ekle$me $ans1 Washington'1n -eger ba$athg1n1 degilse- liderligini kavar idiyse onu da Kuzey lrak'1n soguk dag yatnac;la- bul eden hatta sela1nlayan Avrupa vejaponya; ABD'nin c;ald1g1 havalara n1emnuniyecle ayak uyduran Birnnda yitinni$lir. Bu kavratn, Kiirtler ac1mas1zca Saddam Huseyin'in olum mangalanna terk edildiginde le$mi$ Milletler (ABD'nin hayli zan1and1r yukuinluahlaki dayanag1ndan yoksun kahn1$t1r. Korfez sava$1 lliklerini yerine getirmeyi$ine bo$ verin); tart1$malauluslararas1 s1n1rlann bozulamayacag1 ve sald1rgannn1 ,.e uzla$mazhklann1 ister istemez ABD'nin hahga goz yumulamayacag1 ilkesini ayakca tut111ak ic;in kemligine b1rakm1$ c;alkannh Oc;uncC1 Oi.inya gibi olyllriitiildii. Fakat Saddam Kurt halk1na yaln1zca 61(1111- gulann varhg1nda, ba$ dCl$rnan Sovyetler'in zorunlu olarak yan$tan dti$n1esinin ertesinde soguk sava$1n le yuzyiize gehne ya da siirgunun ac1lanna katlann1a, soyk1nm ya da kovulma sec;encklcrini b1rakarak on- $6yle ya da boyle devam edecegi, fakat bundan boylann temel insani haklann1 ayaklar aluna ald1g1nda le ozgul bir odag1 olma>•acag1 beklentisine dayan1yorilkelerin kendinden menkul muhaf1zlan buciin dik- du. kacleriyle obiir yone bakular. Amcrikan asker! gucunun, soguk sava$tn sona ern1csinden sonra kayda degcr bic;imde azalnlm1$ olsa Sec;meci ahlak anlay1$1n1n bu Ctzucii galebe c;ah$1 butiin Kuveyt kan1panyas1n1n ne oldugunu goscerdi: da, nihai karar verici olarak davranabilecegi; enduscilkelerden soz ederek maskelenmcye c;ah$ilan ulusal rile$mi$ deinokrasilerin boyle bir hizn1etin 111alit yuc;1karlar ic;in utanmazca bir giri$irn. Kurcle1in sefaleti . kLinu payla$abilecegi ve geli$mekte olan i'tlkelerin, bu kampanyayla kiyaslanabilecek hic;bir tepki dogur- yard1m ic;in ba$vun1labilecek ba$ka bir dun ya c;ap1nmad1. Ki$isel c;1karlar sogukkanhhkla hesaplan1rken da guciin bulunmad1g1 bir ortamda, $6yle ya da boy-· kutsal yerini alman11$ ilkeler sahipsizdir. le, artakalan yegane super gucun gon1$leriyle uyum Pek yeni bir $ey degildir bu. Ashnda ezelden beri i<;inde olmaktan memnun olacaklan yonunde sozcukbuciin dunya dC1zenlerinin ay1rt edici niteligidir. Kilere d6kuln1emi$ bir tahmin vard1. $isel c;1kar ve faydac1 policikalar hokum siinnekte ve Bu kavran11n kusurlan ba$lang1c;tan itibaren ortac;ogu zaman ahlaki degerlendinneleri d1$lamaktad1r. dayd1. Tek kutuplu hegeinonya turiinden bir $ey olai$lerin yuriiy11$ll boyledir ve belki hep boyle olacak- maz. Amerika ondcrlik etmek ic;in gereginden fazla nr. Fakat ocak ay1ndaki yllksek ahlaki zetninden mar- bir sorumluluk hissetmi$ ola~ilir, fakat kendi muuetin ahlaki batag1na d11$ii$ h1zla akhm1z1 ba$Hn1za gefikleri bile her zaman ve her yerde·cinu izlemeye istirdi. George Bush'un tasavvur ettigi ilahi duzen bu tekli olmayacaklard1r. Birle$mi$ tv1illetler hala kendi
39
40
kurabiliriz, Arabistan c;:olunun kurnlap.nda dcgil. <;:a7 gticuylc davran1naya mukccdir bir dunya organizas· yonu olmakcan <;ok uzak; fakat gfivenlc soylenebilir gin '~belirleyici an1": Dogu Avrupa'n1n prangalanndan ki, orgutlf1lf1gii gelistik~e, ne yapacag1na Beyaz Saray·a kurtuldugu i~tf· o gorkem li 1989 y1ltyd1. Ve gelecek bakarak karar ven11eyc daha az egili111li olacakur. (:c- duzenin denencbilccegi alanlar herne~ yan1n11zda duruyorlar, uzak d iyarlarda degiL ki$rn elcrlc ve kavgalarla kaynayan bir dunyada duzeni korumak ya da yenidcn kunnak uluslararas1 sah Kuzcy Almanyah cuccarlar kcndisine Afrika'daki nedeki O)'Unculardan tek bas1na hic;:birinin (hana <;ok payla:?1n1 kavg<.sina kauln1ak yolunda bask1 yapukmuhternel olarak ozgiin olarak dii$iinuldiigf1 bi<;in1lannda, Bisrnarck bu 1srarh isceklere kars1 uzun sure direnmisti: "Afiika haritan1z c;ok ho~ gorClni.iyor. Facle i$ler g0ren bir Birlesmis ~1illetler'i n bile) gf1ci.i dahilin<le ol rnayacak. Artik hie;: kin1se dunyay1 tek ba- . kac benim Afrika haritan1 Avn1pa'dad1r. lstc burada $tna denetirn alun<la tutamaz. Rusya, ?Urada tla Fransa ve biz ortada)'IZ. Benim AvHer dun1mda, bolgcsel-askerl-siyasal <;agdan rupa hari tam budur." 0 zamandan beri dunya degisiktisadi-mali -ceknolojik <;aga dogru h1zla ilcrliyoruz. ti: Kar$1hkh gene! bag1mhhk Demir $ans6lye'nin BulUluslann basans1n1 degerlendirirken kulland1g1m1z garistan'111 tck bir Po1ncronyali silah.$6riin kemikleolc;:utler kac;:1n1lmaz bi<;i111dc degi~ iyo r. t\BD, ckonorine deg1neycccgi yollu iladesiylc ac;:1ki;:a gosterdigi mik, bi.itc;:cyc ait ve toplurr1sal yecersizlikleri nedeniyle. turden bir ilgis izligi irnkans1z k1lmaktad1r. Fakat i ~ siyasal vc cninde sonunda asker! ctkinligini yitirec.:ek- oncelikleri belide1neye gcldiginde Ban Avrupa'ya petir. Oiger bi.itiin ulkeler goreli kazan~·lar e\de ettnek kala Bisn1arck cirnegini izlemelcri tavsiye edilebilir. pozisyon undaiar. Bizim Yak1n Do.~u'muz hen1en Elbe'nin ard1ndad1r ve Korfez savas1 bu <;,6ziimlen1eyi c;:iiruttncz. Korfez sa- 011adogu'1n uz dug'da ba.$lar. va~1 soguk savasrn son bir kahnt1s1 idi . yoksa hi<;bir Korfez sava.$1gelecegt.' bi<;in1 ve yon veren <;1g1r ac;:1c1 sekilde gelecekteki durumun bir habercisi, gelecrgin bir olay degildi Yirtninci yi.'tzy1hn son on y1hn1 bea<;:1k ve tipik bir 6rnegi <legil. Henry Kissinger, lrak li rten egilimlcr c;:ok daha (i ncesinden a.$ikard1. Bunkars1t1 ittifalu, dogru olarak ''ko$ullann, tekrarlanmas1 lar bizin1 son demlerdeki oryantal me~galele ii miz tapek mC11nki.\n oln1ayan nercdeyse tesadufi bir raftndan ne sapt1nlabilir ne de basttnlabilir. Bunlar, kombinasyonu" bic;:irn in de can11nlad1. 6yleyse lrak'a birincisi, Avrupa Toplulugu'nu daha mftkem1nel bir kars1 sava$1 soguk sava$ sonras1 clonemin "belirlcyibirlige dogru ilerletme; ikincisi . Dogu Avrupa'y1 yuci an1" olarak beti1nlemek abaruhd1r. Korfez savas1 vaya gcri getirrr.ek i<;:in ilcrleyen yumu ~a rnadan· ya bu sekilde tan1mlanabilccck bir olay degildi. Oiinya .. rarlanma sevki; uc;f1nciisii Avrupa'n1n ~en1 /\BO hem y1 sarst1 ve citreme hiilii hissedilcbilir. Fakat son c;:o ~ de Sovyetler Birligi ile ili$kilerini daha az tehditle yf1zumle1n ede, bu savas ikinci dereccdc 6nem tas1yan ri.iyen bir ternele ycrle~tirme giri~imi; dordftnci.isu, geprograrn d1s1 bir gosteriydi. ni~ ol<;:ekli silahsLZlanmayt zorlama yoluyla dftnya poSon birka<; ytl1 n en onernli olay1, ko1ni.inizrnin <;:6litikas1n1 demilitirize ctme c;:abalan; be$incisi 21 . yiizkiisu. Dernirperde denen seyi n parc,:alara aynhnas1y- . y1hn ten1el sorunlann1 (kurenin guney bOlun1i.inde- . d1. Bat1 dernokrasileri bunun gerc;:eklesrncsini yi.irekki yoksulluk, c;:evresel bozuln1a, ikliine ili$kin felaket · ten isten1isler, Yalta l)pzeni'nin y1k1ln1as1n1 tutkuyla tehlikesi) c;:ozrnc ihciyac1d1r. ummuslar ve bunu ortaya \ ikarmak i<;:in buyf1k guc,:Bu yeni gilnde1nden somut olarak ne <;:1kacag-tn1 kesliikleri omuzlan11slard1. tinnek kolay dei~il : Fakat yukanda s1ralanan egilim$imdi sonunda bu gerc;:ckle:?tiginc gore Avrupa'n1n ler gelecek yuzy hn c~igine dek te$n1il ed ilirse, ortauzun siiredir bolu nmt:1s parc;:alar1n1n yeniden biraraya hem soguk sava$1n hCtkt:in1 surdugu done1nden ya getirihnesine yarclt rn etmek butun Avrupaltlann hem de Bush'un ABO merkezli Yeni Dunya Duzeni tern el gorevi olmahd1r. 1-leclefler Dogu Avrupa i~in 6zkavram1ndan dikkace dcger ol<;:t1de aynlan bir g6rilgurliik, refah ve istikrard1r. OzgiirlLigun kendisi, 1-Uniin1 c;:1kar. Dcrinle$me ve geni$len1e zorunlu olarak yas1ndan daha karanhk olmamahd1r. Eger eski ayn111 cl ele gidecektir. J(un1rnsal baglar yogunlasok<;a uyelik c;:izgisinin dogusunda kalan yeni ozgurles1ni$ ulkeler geni$leyecek1.ir. 20Q,O y1 hna dek yi'rmi do rt hatra otuz kargasa vc tnahrumiyete gomuli.irlerse, ktran111 mu- AT uyesi gen;ekd1f?1 bir beklenri olma}racak art1k. Bu · reffeh par~as 1 da ikinci ·o unya Sava~ 1 'nda n sonra bulrakam muhternelen simdiki EFTA (Avn1pa Serbest Tidugu zenginlikleri ve sakinligi uzun sure sahiplenecaret Birligi) ulkt·lerinin c;ogunu, fie;: ya da d6rt Avru111eyecektir. De1nek ki <;agtm1z1n can altc1 oyununun pa devlctini, ihtin1al Yugoslavya'n1n parc;alanmas1nsahnelenecegi yer Dogu Avrupa'd1r. dan dogacak iic;: ya da dort bag1ms1z cun1huriyeti, bel- ·' Avrupa'daki 75 yllhk durmak bilmez ic;: sava~tan ki Tiirki)'e, K1bi·1s ve Malta'yt da ic;:erecektir. sonra, eski dunyan1n yeniden butClnlesti1ilmcsi ve ayBoyle buyuk bi ~ geni$lemenin ortaya c;:1karacag1sonca demokrasinin her ycrde korunmas1c;ag1n11z1n en runlarla ba$ edebihnek ve Avrupa giri.$iminin siyasal buyi.ik gorevidir. Ger<;:ekten yeni bir diizeni burada tamaml.an1$1n1 guvence alnna almak i<;:in bir a la carlliri k im 2 6 /H az ir an 1 99 1
te yaklll$1m1 nercdeyse ka<;:1n1lmazd1r. Her uyenin ay111 yuku1nlulukleri hemen l'1stlenrnesi gerekmez. Yaln1zca bir <;:ekirdek grup olgun bir siyasa\ birlik ic;:in oldugu kadar parasal birlik ic;:in de路 taahhut sorumlulugunu payh1$acakt1r. Gelecekteki bir sure boyunca Avrupa'n1n BC1yi:1k Proje'sini bir degi$kenler geomecrisi esin~ lcyecektir. Sonra , yuma$aman1n ve yakinla~n1an1n gerekleri. Korfez'deki turden sorunlarla 1ne$guliycc, dikkatimizi onumC1zdeki yirn1i y1hn terncl gorevinden sapurmamaltd1r: Dogu Avntpahlara savas sonras1n1n yoksulluk zindan1ndan kurtulu$1annda yard1mc1 ohnak. Dogu Aln1anya, Dogu Avnipa, Sovyetler Birligi - hepsinin destcge ihtiyac1 var. Eski De1nokratik Alman Curnhuliyeti'nde i$ bi.iyuk 6h; l'1de Bonn'a b1rakilabilirken, Polonya-<;:ekoslovakya-Maca1istan s1n1nn1n dogusunda herkes ise ortak olrnak zorundad1r. "Her~ kes". aruk gitgide habis bir rakipten <;:ok ten1el bir partner olarak goriiln1esi gereken Japonya'yi da i<;er;ir. Dogu Ctlkelerinin copluluga ortakhkla baslayan ve tam i.iyelige gotl"tren cedrici baglan1s1 nihai hedef olmahdir. Ayn1 zamanda, soguk savas1n sona eri$i, Avrupa'n1n he1n Washington hem de tv1oskova lie ili$kilerinin yeniden duzenlenisini kolayla$nrmakta. hatta gerekli kilmaktad1r. Gi1ci.in askeri bile$eni hayati onemini viti1ir ve iktisadi etmenler daha fazla anlam ka, zan1 rken, NATO'nun 14 Avrupalt vc iki Kuzey Amerikah llyesinin gC1vencelerini saglan1aya deva1n ederek iki ilave $eyle desteklcnmesi _zorunludur: Birincisi AT'nin veya Bau Avrupa Birligi'nin hi1nayesi alunda baska guvenlik onlcmleri ve ikincisi, esas olarak iktisadi, mall ve ticari sorunlan ele almak uzere kurulacak ek bir Avrupa-A1nerika foru1nu . Eski askeri tehdit geriledigi oranda bu yeni alan daha hayati olacakt1r, (.Llnku yan$man1n ve rekabetin mucadeleye yo! a<;:mas1 bu alanda ger(;ekle$ecektir. Ve Dogu'ya bakiid1g1nda, Topluluk, Sovyctler Birligi ile bulu$rna alan1n1ve i$birligine giden yolu haz1rlamak zorundad1r. Rusya'ya, durgunluktan canhhga bu <;:etin ge<;:isinde yard1mc1 olmak i<;in zorlay1c1 nedenler vard1r. Ku$kusuz ki bu dar ve gi.i<;: gec;:itte di1meni tlltmak zorunda olanlar Ruslann kendileridir, fakat ihtiya<;: dayduklan yaln1zca seferi yard1m degildir. Dunyan1n her yerindeki kaynaklar uzerinde biiyuk bir yi.iklenme oldugu dusunCllCtrse. askeri oge dunya siyasetinde aruk tnerkezi, ba$ka tun1 ogeleri geride b1rakan ecn1eni te$kil etmedigi i<;:in kendimizi $ansl1 路 sayabiliriz. Olagan zamanlar yeniden varhk kazan1yor. Tabii en1in olmak i<;:in Sovyetler Birligi'ndeki reform surecinin geri donussuzlugu ku$kunun golgesinden tilmuyle kunulana dek savunmam1z1 gev$etmemeliyiz. Fakat artakalan tehlikeyi fazla abartma1nahy1z. Aln1anya birle$mis, VaJ"$ova Paku c;:ozulmCt$tur. Eger her sey plana uygun olarak giderse l 995'e
kadar Alman topraklannda -hepsi Banh olmak i.izere!- yaln1zca yanm rnilyon asker kalacakur - u<; y1l once (600 bini Dogu'nun unifonnalann1 giyen) 1.5 milyon asker vard1. Sirndi, yeni rehditleri davet edecek eylen1lerden ka<;1nmahy1z. Saddam'1n zarar verebilme giicu fazlaca abarnld1. Halihaz1rda ortahga yayilrnl$ olan .korkun<; senaryolann hi<;:biri akla yak1n degildir. Akrn akin gelen milyonlarca go<;men heyulas1 , Oc;uncii Diinya'daki kii<;iik tahribatlarla ilgili felaket~ ler, uluslararas1 uyu$ttirucu n1afyas1ndan ve orgutlu su<;lardan dogan tehditler, isla1ni muhafazakarhg1n kabaran dalgas1 - bi.itiln bunlar askeri <;6ziin1lere yatk1n oln1aktan uzaknr. <;:ok ovulen evrensel $erif hala sahne arayan bir rol duru1nundad1r. H1zh MC1dahale Birlikleri (<;:evik Kuvvet, <;:. n.) ara s1ra bir i$e yarayabilir, fakat sadece baz1 s1n1rh acil d urumlarda (<;:ad gibi). Bu birliklerin, rnesela Yabancilar Lejyonu'ndan daha fazla ehemmiyete ula~bileceklerini hayal etmek gtt<;:tur. Guniimiiz miidahalecilik degil itidal gerektirmektedir; hayali yeni tehdiLlere kar$I askeri y1g1nak degil silahs1zlanma aranmaktad:r. Silah ihracau buyuk 61(.iidc azalnlmahd1r, 6zellikle O<;uncu Diinya'ya. Ye1yuzi.inun yoksulluk ku$ag1 keskin bir problem dogunnaktad1r. Yak1n gelecegin bin;:ok sava$1 ve i<;: sava$l buralarda yer alacaknr; ctnik <;:atl$malann ve insan haklan ihlallerinin c;:ogu da oyle. Zengin Kuzey bunu engelleye1ncz, fakat den1okrasilerin Oc;:iincu Dunya'daki <;:a U$m~lan koriiklemeyi durdunnalan i<,;in zaman gelmi$ ge<;mektedir. Bunun 6tesinde, her kuc;:uk bolgesel <;at1$mayi evrenselle$tirmekcen ka<;1nmak ve kan$may1 reddetmek, muhtemelen izlenebilecek en iyi yoldur. Birc;:ok durumda, uzak taTll$malan n i<;:ine girmektensc ilgisiz kalrnak adi vc korkakc;:a bir c;:ekingenlikcen <;ok bir bilgelik alamecidir. Ku.zey i.ilkeleri kendi ic;: yan~lannt yerle$tirerek, kolonyal sorurnlulugu bir kez daha ustlenn1enin <;:ekiciligine kar$1 direnrnelidirler. Zararh gu<;:le1in dunyaya yay1lm1$ varhklann1 zapcetmek durumundad1rlar, fakat bunlann ilkeler ad1na koklinu kazrmak onlann i$i olamaz. ilkeler hayati <;:1karlardan ayn tucuhnamahd1r. Ahlaki emperyalizm <;abucak bildigimiz en1peryalizn1 kadar nefrec uyand1nc1 olarak algilanma nokcas1pa gelirdi. Oc;:llncl"1 Dunya (daha dogrusu <;e$itli O<;:uncll Dunya'lar) Kuzey'den kalkrnma a1na<;:h yard1m aln1ak ihtiyac1ndad1rlar, yoksa i$lerine burnunu sokan veya yap111ac1k bir dayan1$macd1k pozu tak1nan asker'i yard1m degil. Ku$kusuz bu duzeyde bir dunya diizeni kesinlikle tatmin edici degildir. Kusursuz oln1aktan c;:ok uzaktir, ac;1k<;:a belirlenmi$ s1n1rlar sunmamakta ve mutluluk <;:ag1n1 vaad etmemektedir. Fakat ortada kac;:1ntlmaz olana boyun egmemek i(.in bir sebep yoktur:
41
Herhangi bir yeni di'.lzenin belirgin .ozellikleri buyiik olc;ude di'.lzensizlik, dogru durust tamamlanmaml$ i$ler, ka~1k tertipler olacaknr. ister ahlaki gerekc;elerle ister c;1kara ili$kin gerekc;elerle olsun mudahaleler ters sonuc;lara yol ac;acaknr. D~da sonu belli olmayan i$lerin tehlikesine dalmaktansa, elimizde olan1 koruyup saglamla$Urmak yegdir. 路Korfez c;all$mas1ndan c;1kan ders, bir sava$1 kazan1p ban$1 kaybedebileceginizdir; c;abuk dl.lzenlemelerin olamayacagtd1r; taahhutlerin aynmc1hg1 gerek-
siz ktlmad1g1d1r ve birc;ok durumda bir sorunu c;ozmenin yeni iki t2.nesini ortaya c;1kard1gtd1r. Kendi durumunu korumak bir $ey, duzen ve denetimi saglamak tamamen ha$ka bir $eydir. Dunyan1n buyflk bolumu di:izen ve denetimin d1$1ndad1r. Mezopotamya'n1n mesaj1, eger varsa, budur. (The Sommer, Almanya'da yay1 mlanan Die Zcit gazt tesi yazarlanndan.
(fhe Guardian. 13 Nisan 1991, c;ev: TORKAY DEMiR)
42 Bir ikim 26 / Hazl r an 1 99 1
Dunya meselelerinin c;ozumunde tak1n1lacak demokratik tavir EDUARD SEVARDNADZE
,..
The Guardian benden sec;:kin yazarlarla birlikte Yeni Dunya Duzeni konusunda haz1rlanan bir dizi ic;:in yaz1 yazmam1 istediginde tereddute kap1ld1m. Birincisi, bas1na yaz1 yaz.ma konusunda c;:ok fazla bir deneyimim yoktur. Cesaretimi kiran ikinci bir etken de, bu gazetenin kalite itibariyle herkesc;:e malum ii.nu oldu. o Ostelik, gorevden aynld1g1mdan bu yana, bir politikac1 gibi dt1$i'lnmeyi b1rakamad1g1m1 goruyorum. Hala yeni durumuma ah$maya c;:ah$1yorum ve zaman zaman ic;:inde bulundugum duruma uygun dii$meyen ifadelerde bulunacak ya da bir bireyi hukumet gorevlisinden ay1ran s1n1n a$acak olursam, okurun ho$g0n1 gostermesini diliyorum. Bu c;:ekincelerimle birlikte konuyu degerlendinneye c;:ah$acagi.m. "Yeni Dunya Dii.zeni" deyimi kar$1s1nda son derece dikkatli olmam1z gerektigi kan1s1nday1m. Ben, iyi ya da koru, tutkular1n1 gen;ekle$tirmeyi ba.$aramaml$, ama "yeni bir insan", "yeni bir toplum", "yeni bir ya$am tarz.1" ve 6zii.nde en az1ndan kendi etki alan1 ic;:inde, yeni bir varolu$ duzeni yaratn1ak ic;:in yanm yamalak da olsa giri$imlerde bulunmu$ bir ulkenin temsilcisiyim. Bu deneyimin nihai sonuc;:lan bugiin iyi bilinmektedir, burada daha fazla ac;:1klamaya gerek oldugunu sanm1yorum. Ozerinde konu$tugumuz ve ic;:inde ya$3d1gi.m1Z dunyan1n, buy\ik olc;:ude hassas, sinirli, ongoruleme! hatta kaprisli bir canh varhk oldugunu gostermek ic;:in, kalki$ noktas1 olarak bu konuya deginme路geregini duydum. Yuzy1llard1r bir butun olarak insanhk, varhg1n1 surdurmek ve kollektif ya$3ml 6rgl.ltlemek konusunda olaganus tu bir yetenege sahip oldugunu gosterrni$tir. insan ve toplum dogas1 ile uyu$mayan her toplumsal, siyasal ya da ekonomik "organ nakillerini" haztr, gii.c;:lu bir bagi$1khk sistemi geli$. reddetmeye . ,'
tinni$tir. Ayn1 upta oldugu gibi, bu savunma sistemleri de ve nihai olarak bu duru1nun ustesinden oz.el tedavi yontemleriyle gelinebilir. Bir ulus-devleti ac;:1s1ndan, kendi ulusal bilinci, egemen ve bag1ms1z bir varhk olma ve nihai olarak kendi kaderi iizerinde tam bir denetim kurma yolunda verdigi miicadele, her zaman ic;:in, bu bag1$1khk sisteminin giic;:lu unsurlan olmU$tur. Bunun yan1nda, yakin tarihte halklar, birbirlerine ka~1 daha ho$g6n1hi olmaya ve sadece say1s1z avantaj saglamakla kalmayan ayn1 zamanda bir ulus-devleti formasyonu ic;:inde verili bir toplumun varhgi.111 stlrdurebilmesi ic;:in kesinlikle ozsel olan bir duygu, tek bir insanhk topll:'luguna ait olma duygusu kazanmaya ba$lad1lar. Geleneksel dii$iincede meydana gelen bu degi$ikliklere, esas olarak ya$am tarzlan ile toplumsal ili$kilerde ve ilerlemenin dinamikleri ile yOnu konusundaki anlayi$ta ortaya c;:1kan kitlesel ve devrimci d6nli$iimler yolac;:m1$n. Bolgesel hatca global duzeyde butf1nle$me zorunlulugu hemen her yerde kabul edilmekte ve ulusal politikalar ile ekonomik yeniden yap1lanman1n devinimsel, asli bir gii.cu halini almakrayd1. Bu durum benim ulkemde teorik duzeyde layikiyla anla~1lm1$Ur, ama ne yaztk ki, pratik ac;:1dan c;:ok geride kald1g1m1z soylenebilir. Elbette Sovyetler Birligi'ndeki durum, yeni bir dunya duzenine dogru bu gidi$i en iyi olas1hkla yava$1atabilir, en kotii olas1hkla aksacabilir. Arna biz, getide kalm1$ olmam121n yaratng1 zorluklann, bu Yeni Dunya Diizeni'ne dogru yonelimin kendini korumas1ve gii.c;:lendirmesi ile beraber denetim aluna ahnacag1n1 varsayahm. Olaylann istenen yonde geli$me gosterdiklerini akilda tutarken, bu yeni dunya duzeninin aygitlan ile dunyam1Z1n dogal evrimini bagda~nrmada ozsel olan
43
teoriye d6f!mek istiy~_rum ~J.md~ . . . . . , · gibi biz de topluniun refah1r:_1 art1r_rnay1, temel altyaBana oyle .&eliyor ki. tarihs_el..l~i.r ba1u~.~¢1s1nda~ hu- · ·pi y~unmla:rnci•! l:h.ilunm~y1 ve geli~_cir.meyi, sagiils V.e kuki hiikumlcre dayah global bir sivil 1opllf!11un olu- digcr hizmetleri saglamay1, yoksul)ara yard1m. etme~umuna dogru gidiyoruz. Eger dunln1 buysa, 0 zaman. · . yi ve elbeue hukuk ve duzeni surd~m1 eyi ama~ edinuluslararas1 so run ve meydan ·okumalara (!a az '<;ok meliyiz. " · · " : '·. · de1nokratik sistemlerin kendi ic; sorunlann1 <;6zdiikEger belli bir toplumda, ya$am1n temel orgiitlenleri bi<;imde yakla$tp yakia$amayacagtmtz1incelemek me yollan iizer:.nde bi_r anla~ma so~konusuysa; huyerinde olabilir. kuk vc duzen, ban$ ve guvenlik sorunlan boyle bir Devlctlere kendilerini, siyasi istikran gii<;lendirecek, toplumda <;ok daha kolayhkla <;ozCtlebilecektir. ekonomik biiyC1meyi canland1racak, insan haklann1 $imdi, kendi \dkcmdc bug(ln varolan sorunlara degeli$tirecek, ekolojik standartlann yiiksehnesini te$- ginmek istiyo1un1. Varolan kan$tkhk ve karga$a, hukuk ve duzenin kesintiye ugra1n1$ olmas1; onemli 61vik edecek ve bunlan zamanla global duzeye r;1karacak bir tarzda gi.i<;li.i bir harekete ger;me giidiisii sagr;Ode, toplumum.uzun deger ve a1na<;lan(n1n neler olalayacak bir odC1llendirme ve ceza sisten1i getinnek sacag1) gibi sorunlar i.ize1inde halk1n r;e$itli kesimleri aras1nda varola:1 derin ve biiyllk ayr1hklara yorulan1nm n1H1nkun. Pek \:Ok tilkede, \:evreyi korumaya yonelik program- bilir. Felsefi aynhklar ve uzla$1naz tutumlar yuziinlann ba$anya ula$1111$ ohnas1 (gerek tek tek devletler den.top_lun1un1uz <;ok ku<;Ctk pan:;alara ayr1lrn1$Ur. 01duzeyinde gerekse uluslararas1 duz.eyde) ahnacak dukemdeki, yasa v.~ dlizeni yeniden kunnan1n en iyi yozenleyici onlemlerle temel tcknolojik ihtiyac;lar aralunun ceza ve z1)r kullan1nak oldugunu sanan insanlarla kesin olar.1k ayn1 du?iincede degilim. s1nda kurulacak uygun bir bile$itnin, geli?mi$ ulkelerin sorunlann1 etkili bir bi<;in1de .<;6zcbileccgini kaAyru $Ckilde, ;:orun uluslararast ban? ve istikran kon1yabilecegi anlayr$1n1 destekle1nem de mumkun den1tlamaktad1r. Bu baglamda, biitiin uluslararas1 petrol sau?lanna gildir. Elbette, bir kentte, devlette ya da· uluslararas1 ekolojik bir vergi getirilmesini ve buradan elde ediili$kilerde ortay3 ~tkabilecek yasatanrmazhl<la.mucalecek gelirin BM ya da ona bagh <;evre Korun1a 6r~ dele ederken ycintem olarak yaln1zca ikna ve inangutii'nun emri.ndeki Ozel bir fonda toplanmas1n1 oned1nnaya guven1nek son derece safc;a bir tutum olarebilir miyim? Ac;1kt1r ki, bu yolla uluslararas1 bir topcakur. Duzenin siirn1esine hizmet eden zor yontemluluk kalkinmay1, g1da ba$ta olmak D.zere temel mal- leri ya?am1m1z1n ve di1nyam1z1n kac;1n1lmaz bir ozellann Ctretitnini ve konut yap1nlln1 t~vik de edecektir. ligidir ve oyle kalacakur..Uygar toplumlarda· yasa ve Mevcut finans kurumlan ashnda boyle bir politika duzen, yasal ot·:lriteletin gozerimi alttnda ve huku~ izlemektedirler..f.ncak c;ocuk bak11n1, aile planlatna7 kun olu$turdugu bir c;er<;eve i<;inde, diizenh :ve des1 :ve egitimden tutun da her devletin ulusal guvenlinetim aluna ahn1n1$ olmakla, onay gorur. Genellikle gi konusundaki. rne~ru taleplerine. daha geni$·olarak boyle bir sisteni olduk\a iyi i$ler. · global diiz.eyde yasa ve diizen sorununa kadar- moEger, 1nedeni hukukun ve dCizenin elveri$li unsurdern dunyan1n butCtn pratik sorunlanna butiinciil bir lar1n1, ban~ ve g,uvenligi saglan1ak ve korumak amayakla?1n1a ihtiyac1rn1z. old\1gunu knvrayamazsak eger1 ctyla uluslarara:>t bir modele donii$tiirebilirsek,. buasla tam anlam1yla soriu\: alamayacak ya.da daha yiikyiik bir olas11Jkla yeni bir diinya diizenini olu$turmaya sek bir . kalk1111na seviyesine ula$amayacagtz. · ba$arabilecegiz. · Y<!z.t.l\la kas1tl1 olarak !;evre ve kalk1n1na sorunla..Qnce, uluslararas1 hukuk ve kabul edlltni~ davraOf1dan soz ederek ba$lad1m, <;unki:1 san1yon1n1, yeni · n1? olc;i.itlerinin ihlaline kar~1 mC1cadelede askerf gu<; bir dunya duzeni h~klonda konu$m.adan once, gelekullanmay1 gerektiren durumlar da dahil (biln:i-n) cekte diinyan1n neye benzeyecegi iizerinde ar;1k ve uluslararas1 eylcmleri denetlemek ve yonlendim1ek se~ik bir g6rft$C varmak zorundayi::.. Amac1m1z insanuzere daba yuk:;ek ve me$ru bir otoritenin varoldu-· lan.n daba i}ri ko~ullarda ve insan haklanna sayg1 du- gu dll$iincesini kabul etn1ek zorunday1z. Boyle bir otorite vard1r. Bu otorite koklerini, bu cur i$1ernler i<;in yulmas1n1 saglayacak daha sagla1n guvenceler a.Innd.a y~yacag1 bir6mek (tekbi<;imli) hayat alanlan ya6zel kurallar getiren BM Sozl~mesi'nde bulrnaktad1r. · ratmak 1n1d1r? Korfez krizi, Birl~1ni$ Milletler Giivenlik Konseyi'- ; Bana gore, 6ncelik.le $Unu soylemek zorundaytz: Ye: nin, sald1rganh~.a kar$1 rnucadelede, neyin dogru,ne, . ni Dunya Diizeni, uluslararas1 ili$kiler alan1nda bile, . yin yanh$ oldu~:unu belirlemek, ban$t yeniden· kurinsan hak ve ozgurliiklcrine sayg1 gosteren bir pazar maya yonelik gi ri~imleri onaylamak ve her bir devekono1nisi ve ayn1 zamanda uluslararas1 i$birliginin . letin sahip.oldugu haklan garanti alttna aln1ak surebutiin yuklerinin ve odiillerinin diinya toplulugunun tiyle. "soguk sava~'· sonras1donemin yeni siyasal kobiitiin iiy.elerince C$it bii;:imde payla$1ld1g1 bir diizen $Ullannda, g\1\ICl ·ve etkili bir organ oldug'Jnu gosterdi. · BJ'v1 Sozle$tne~.i uluslararas1 toplulugun biitun uye. . anlam1na gelmekt~dir .. BU.tun iyi (lokal) yonetimler . . . . .
,;
:
i
•
:-.;.
44
Bir i ki m 2 6 I Ha z Ir a n 1 9 9 1
lerinin desteklemekle yiikiimhi bir rehdite kar$t tek bir "gok" kalkan1 olu$tUB1'1ahy1z. Sa. . . olduklan . evrensel . . hukuk kodi.td~ir. Kulli!n1 ln1as~ ge1:~kmekte~ir: Korfez'- . · niyorutn, daha .k\.i~iik. aina herkesi. kapsay~cak · bir . deki kriz s1ras1nda yapng1m1z da budur. Bu ilk giri- $emsiye, hem 'nukleer silahlardan 'ar;nd1nlrn 1~ bir ~imdi ve ba$anlt oldu. dunyaya hem de nukleer silahlarla dolu bir dllnyaya Ancak, eylemlerimizin, BM 56zle$mesi'nin ba$1an- gerc;:ek bir altematif olu~turabilir! · gi<;i.a konulan maddelerine dayanmad1g1 bir ger<;ckSoguk sava~1n ba$1annda bu akla bile gelmezdi. Sotir. Bunun anla$dabilir nedenleri vard1. Ancak bu kez guk sava$1n sona erdigi bugiin bu eski dll$Lincenin deneyimliyiz, giiven duyuyoruz vc 6nurniizde zaman degerini anla1narn1z n1Cnnkiin olacakur. Uzunca bir s(Ire, <;e~itli tipte ft:ize tasann11 ve yap1n11, bu liiksu var. Bununla beraber, san1yoru1n BM Sozle~mesi'ni her durumda izle1nemiz gerekiyor. Bu !?U anlama ge-· kald1rabilceek birka<; iilke i<;in r;ekiciligi olan bir kolir ki, Konsey'in daimi iiyeleri, ayn1 za1nanda Genelnuydu. Oysa ~imdi, dunya, fuzelerin -ICBM (K11.alakurmay Ba~kanlan Komisyonu, Sozle$me baglam1n- raras1 Balistik Fuzeler), deniz a$tn fuzeler, karadan karaya fuzeler ve ba$kalan-, gerek onlan (Iretmek i<;in da kendile1inc verilmi~ olan gorevi yerinc getirirlerken, askeri planlann Konsey'in on(ine <;1kart1lacag1- gerekli teknolojik yeterlilik a<;1s1ndan ve gerekse bunna <lair anla$n1a i1nzalamaltd1rlar. Ian saun alabilecek rnali gf1c; a<;1s1ndan, pek <;ok iilke Benim goru~lln1e gore, Gllvenlik Konseyi'nde, siyasi taraftndan elde edilebilecegi bir durutna geliyor. ve askeli iki kade1ne bulunmas1 onernlidir. Eger, ge''Patriot" sayesinde, fiizeleri n, askeri "defilelerde" lecekte patlak vcrebilecek bir kriz olayinda daha den- son derece populer hale gelmeleri ve iyi para getiregeli bir sonuca varmak istiyorsak boyle bir i~ (plan) ·cek oln1alan <;ok mf1mkundur. C::ok sayida geli$mi~ b6lf1n1ll gereklidir. Karar ahna ac;1s1ndan Guvenlik beyin, anti-Patriot ya da onleyici fuze sistemleri geKonseyi'nin 9aha yuksek bir siyasi yetkiye sahip olali$tin11ek uzere bilgasayarlann ba$1na oturacak..Bucagin1 soylen1eye gere.k yok. . · yi.ik paralar ve pek c;0k yecenek bu ugurda harcanacak. BM Sozle$1nesi ·bize gereken buci.in bilgiyi veriiigi Bclki biz, sonu olmayan bu yan:;;1 deneci.m aluna i<;in, uluslararas1 hukuk ve dllzenin bu ve<;hesi uzealmay1 ve belli s1n1rlamalarla yasaklar getinncyi derinde tjaha fazla aynnuya· gi.rn1eyecegim. · neyebiliriz. Sozkonusu l?elgede neyin olmad1g1na deginn1em Birka<; yrl once, ki$inin kendi evi ile iilkesinin kodaha. yerinde olacakur. Kitlesel in1ha silahlann1n - runmas1 aras1nda bir paralellik kurmu~cum. Ku:;;kunukleer, kin1yasal ve biyolojik silahlar- orcaya koy- suz insan1n evini h1rs1zlardan korumak ic;in hic;bir :;;ey dugu tehdit kafa1n1 kurcahyor. B~ tehdic kat$1Stnda yap1nanu\s1 apcalca olacaknr. iyi kilitler, saglam kane y.ap1lacagma karar vermeden di:1nra guvenligi ko~ pt lar, si.irgulu pencereler insan1n daha gl'1v:enlikh yanusu,!).da ciddi olarak konu$ma1n1z mf1n1kiin degil- $amas1n1 saglar. Arna ya l11rs1zlar eve ginnek ic;in b uldir. Buradaki ana sorunlar, silahlann yayg1nlig1, $an- dozer kullanacak olurlarsa? Boyle bir olas1hga kar$1 taj ve terorist eylernlen;iir. kon1n1nak ic;in iki metre kahnl1g1nda betonarme du~ Evinin arka bah<;esi·n<l.e ya da korn$usunda nuklevarlar in:;;a ecmek gerekrniz mi? Ya da daha iyisi, poer,veya ki1nyasal silah bulunan hie;: kin1se kendini ra- lisin suracle olay yerine gelecegine ve h1rs1zlara kar:;;1 hac hissede1ncz. ii~sanlann .ezici bir <;ogunlugu, nllkkoyacag1na guvenip .etkili biralar1n sistemi kunnak, leer ya da kimyasal silah depolan oln1adan <;ok daha gilc;Ju bir polis orgutunden yard1m iscen1ek yerinde iyi ya$ayacaklann1 dti$iiniiyorlar. b ee yandan, nuk- oln1az 1111? · leer silflhlann bulunmad1g1.bir dunyada, acorn bon1Her iilke b9yle bir sec;:im yapmak durumundadrr. bas1 ya da niikleer fUzel.ere sahip teroristlerle kai:~1- Tarih biz:C, mutlak bir savunn1a silah1 olmad1g1 gibi, la$1rsak i<;ine .di:t$ecegimiz durum hi<; de ho~ olmakalelerin de kesin bir koruma saglayamayacagtn1 ogyacaknr. rettnektedir. Benitn goziimde, Yeni Dunya Duzeni'Ac;1k<;as1, $ant.aj ve ter6rjz1ne kar~1 korunmam1z ge- nin ozu, tek .tek her ir\san1 Birle$mi:;; Milletlerin• korekiyor. Aftcak, onemli ol<;iide a;i:aluhp1$· da olsalar, ruyucu .kalkan1aluna·alacak, hukuk vc diizeni saglaher birirniz elirnizdeki. niikleer silah stol<lanna glivenyacak aygulan )•aratmak anlam1na gehnektedir. meyi surdiirecek olursak, o zaman bu durum kac;1Ve son bir $ey daha: Diinyan1n c;e$itli k6$elerinden n1lmaz olarak, ba$ka iilk~lerinde ayn1 kon1nma.yonkaynaklanan istikrars1zhklar .diinyay1 tehdit eunek- . temine ba$vurmalanna kar:;;1 r;1k1lmas1 olanaks1zla$cedir. Bunun pek c;ok nedeni var, ama eek c;ozum yong1.ol<;:iide, nukleer silahlann yayg1nla$mas1na yola- lu, her duzeyde i$birliginin geli~tirihnesidir. Yaln1z<;:acakttr. Burada da yine en pracik yol Birle$mi$ M.ilca bu sayede hepitnizi - birl~ik ve eksiksiz bir- dun- . letler'e gitmektir. Biraz geriye gidelim ve esasen Bir- ya vacanda~1 olarak biraraya getirecek guc;lll bir ag yale$ik Qevlecl.er'e ait atom silahlar.1 ve teknolojisine raulabilir. uluslararas1 denecim gecii:en projeye bir goz ataltm. Belki de, <;Ok sa.y1da nukleer ~emsiye yerine nukleer (The Guardian, 3 Nisan 1991, \ev: SiNA .SENER) 45 (
'
Silahlann c;agns1 ve yoksul adam ] .K.GALBRAITH
46
H ukiimranhk gunlerimiz s1ras1nda biz Amerikahlara her $eyden once 6gretilen bir $CY vardi: Olur olmaz bir iistunluk iddias1 l<onusunda ihtiyath olmak. Suphesiz bir ustunluk vard1 -teknik, ekonomik, askeri hatta entellektii.el- fakat bunu belircmek gerekmiyordu. Bu degerli bilgi halen zihnimizde mevcut ve bizi tam tepeye olmasa bile ayn bir yere koyan tan1mlayic1bir 6zelligimiz bulundugu iddias1ndan ahkoyuyor. i$te bizim 6zel bir deneyimden ge<;erek clde ettigimiz, siyasi konu$malarda retorigi gerc;eklikten ayirdetme ve hatta, daha <;ok da, retorigi icra etme konusundaki yetenegimiz. Birka<; hafta once Avrupa'ya seyahatim s1ras1nda, bo usrunlugum11z beni derinden etkiledi. Aralannda birc;ok gazetecinin de bulundugu pek c;ok akh ba$1nda ki$i, bana defalarca Ba$kan Bush'un reisi oldugu yeni dunya duzeni hakk1nda ne dl1$iindugumuzii sordu. Simdi beni bu duzenin ashnda bir vurgu fark1yla Yeni Dunya Duzeni olarak yaz1ln1as1 .gerckip gerekmedigini merak etmeye sevkeden de i$te bu sbrudur. Ulusal avantaj1mla biliyordum ki bu esasa ili$kin bir $ey degil, bir konu$mayd1. Hi<; $Uphem yok, entellektuel olarak az <;ok bir tutarhhg1 olan vatanda$lanmiz1n pek <;$ da ayn1 $eyi farketmi$tir. Onceleri Bay Reagan, $imdi de Bay Bush sayesinde bu durumu, askeri maceralar bir yana gene! olarak ba$kanhk seviyesindeki ifadelerin bir ozelligi gibi kabul etme noktas1na geldik. Selefi Bay Reagan gibi Bay Bush da 6zellikle zor bir i<; sorunla kar$1la$uginda butiin giiciiyle i$i nutuk.lara vuruyor ve c;ok darda kahrsa da ilave a~nrmalar yap1lacagi konusunda s6zler veriyor. Dunyantn daha iyi bir duzene kavu$tugunu g6nneyi ben de c;ok istiyorum. Fakat bu yolda aulmas1 gereken birtaktm zorlu ad1mlan da hi9 ku<;umsememek gerek. En mllkemmel nutuklar bile bunlan butiinuy-
le gozlerden saklayamaz. Komiinist ekonomik sistemin ve onun kan siyasi yap1s1n1n <;6kmesi sonucu dunyan1n biiyiik 6l<;iide degi$tigine $11phe yok. Bu durum mahalli huzursuzluk ve anla$ma:rhklan h1zland1rd1 ve s6zkonusu ulkeleri kanna$1k sosyaUzm projesinden va:zge<;erek son derece tehlikeli ve denenmemi$, bugilnlerde biiyl1k ekonomik ve politik bir ba$an olarak gorulen karma ekonomi yoluna soktu. Bu yol ve ge<;i$in daha zengin ulkeler tarafindan nakit para ve kredi vermek gibi olduk<;a somut yollarla desteklenmesi yeni diinya duzeninin olduk<;a onemli bir gereksinin1idir. Bu 3$3mada piyasa ekonomisini hedefleyen bir hareketi ve siyasi 6zgurlugll inan1lmaz zorluklan olan bir $CY gibi gormemek hayati deger ta$1yor. Yine losaca ge<;ilemeyecek ba$ka bir $CY de $U: Bu ulkelerin yoneldigi ekonomik si~temler Bau Avrupa, Amerika Birle$ik Devlederi ve Ja:?onya'da yuriirlukte olan ozel ve kamusal faaliyet tiirlerinin toplumsal anlamda pragmatik bir bile$imi olarak gon1lmelidir, yoksa bu o.lkelerden bazilann.1n agz1 sulanarak tavsiye ettigi ve ulke i<;inde de derin ozlemini <;ektigi pervas1z ve kan bir kapitalizm .:>larak degil. Fakat daha geni$ bir dO.zlemde Orta Avrupa ve Sovyetler Birligi'ndcki degi$imin sonu<;lan yads1nmaz bir $ekilde olumluclur. Ozellikle y11ksek teknolojili nukleer silahlara dc~kiilen paralar da dahil olmak iizere zorunlu-daimi asken harcamalar hem Sovyetler Birligi'nde hem de ABD'de azalnlm1$Ur. Saddam Huseyin sorunu ortadan kalkug1nda ABD'nin butun diger askeri harcamalan da ayn1 tehlikeyle kar$1la$acaknr. K6rfez'deki askE:ri ba$an, ger<;ekte, bizim i<;i i<;ine s1gmayan sava$<;1!:1nm1z1n kendine guvenlerini ve bununla birlikte dâ&#x20AC;˘?, $11phesiz, mali beklentilerini buy11k oranda arturm1?t1r. Fakat yine de bunun boyle surBirikim 261 Ha z lra n 1991
... - ··----------------------------------------~------~
meyecegine dair. l'll az1ndan. bir ihtimal belirdi. Burada tayin edici olan ekonomi ya da d1$ politika degil antropolojidir. <:ivardaki ormanlarda davullar <;almaya ba$lad1g1ntla kabilelerin buna ilk tcpkisi gi.i<;lii, hatta kimscnin sak1namayacag1 kadar gu<;IC1 bir tepki olacaktlr. 1:akat bu da surup gidecek degildir c;iinku ak1l dain1;1 sonunda galebc c;1kar ve bi.iyuk bir ihtimalle insan soyunun varkalmas1 da bu yi.izdendir. Soguk savas1n sona ermesinin, ozellikle de komunizmin c;oki.isl"inun iyi bir dunya duzenine baska bir katk1s1 daha olnius vc Oc;uncu Dunya'daki sald1rgan, paranoyak vc diger bir a<;1dan da son dcrccc $i$irilmis komunizme yonelik umut ve aray1sa son vermi$tir. Geridc kalan 45 y1lda Vietnam, Afganistan, Zaire, Ango!a, Etiyopya, Mozambik, Nikaragua, El Salvador ve $Liphesiz Kuba bu tiir bir ilginin odak noktas1 olmus. kornunizm yolunda ya da son derece gev$ek anJam1yla demokrasi denilen $Cyi korurna ugruna 1nilyarlarca dolar ve yuzbinlerce incan harcanrn1$Ur. ABD'den buyuk bir ajan ve multcci ordusunu cumhuriyette <;ahsttklan yararh islerden kopanp komunizm tehdidine kars1 seferber ettik. Simdi oldukc;a aynnuh ve c;ogu kez kisiyi yorucu bir yaz1n -kimi kurgusal edebiyat, kimi degil, kirni de ne oldugu belirsizonlan cesur girisirnlerinden dolay1 kutluyor. Hie; ustunde durulmayan, hatta akla bile gelmeyen konu, tekrar etmek gerekirse, bunlann hemen hemen toptan gereksiz oldugudur. Marx'1n dikkati c;ektigi ve alun1 c;izdigi bir konu vard1r: Komiinizmden once kapitalizm geliyor olmahd1r. Ancak kapitalizmin yig1nlar uzerindeki saygtnhgtndan, zuln1unden ve vurguyla belirttigi gibi toplumsallasnnc1 etkisinden sonrad1r ki sosyalizm mumkun olabilir. ilkel koylu toplumlannda ne kapitalizmin ne de komunizmin bir anlam1 vard1r. Vietnam'a talihsiz mudahalemizin ilk gilnlerinde oraya yapti~m bir ziyaret s1ras1nda komunist cang1h kapitalist cang1ldan ay1rabilmenin ya da pirinc; tarlalan konusunda ayn1 turden bir aynrn yapabilmenin gilc;lugu kars1s1nda tutulup kald1m. Otuz yil kadar once Hindistan'a buyukelc;i olarak gidecegim s1ralarda · Dt$i$leri Bakanhg1 ve 6zellikle de ClA'in Hindistan'1n komunizme yonelebilecegi konusunda tam bir saplanu i<;erisinde oldugunu gordiim. B6yle bir $eyin komunizm ic;in, bu sistemin en korkunc; dii$man1n1n bile ger<;ekten arzu etmeyecegi bir felaket olacagi $Cklindeki tespitlerimden dolayi onlardan belli ele$tiriler ald1m ve muhtemelen bu tur meselelerdeki gilvenirligim konusunda da hakkimda baz1 ku~kular uyand1. Simdi bu yiizydhk.deliligin sonuna geldik. CIA ve i$birligi yapt1g1 istihbarat orgutlerinin ba~ka yerlerde konusland1rd1g1 lejyonlar henuz bir i$sizlik sorunuyla kars1la~mayacaklar. Bu tiir mesleklerin dogas1 geregi
•
boylesi bir i$lev, gerc;ek bir i$lev olmasa bile, hala mumkun bir $ey olarak dil$ilnulebilir. Fakat Sovyetler Birligi ve ABD aras1ndaki c;ausma; yani bu i$levin nihai dogrulanma zemini, son bulmu$tUr. Oc;uncu Dunya'da komlinizme duyulan paranoyak ilginin sona errnesi yeni ve daha iyi bir dunya duzeni yolunda hi<; de ku<;Ok bir ad1m degildir. Gec;mi$ Y1\larda ingiltere'nin Falkland Adalan'nda yapng1 gibi ya da Panama'da ve bugunlerde Ortadogu'da o~an\ar gibi O<;uncii Dunya'ya kar$1 giri$ilen askeri mudahalelerin hergun yeni bir k.an1t1yla kar~1la$1yor olsak bile bu tespitimiz hala dogru kahr. Aynca Birlesmi$ Milletler'in yeni dunya duzeni ic;inde yeni bir rol oynayabilecegi vaadi de ufukta, ya da en az1ndan boyle bir umut besleyebiliriz. Fakat bu konuda degi$mesi gereken c;ok $CYvar. Butun iyi niyetli insanlar gibi ben de BM'ye uzun zamand1r destek veriyorum ve onun New York'taki binas1na s1k s1k ugrad1g1m oluyor. Oradaki tan.I$malardan her zaman giic;lu bir izlenimle aynld1m, fakat, ne yaz1k ki, bu degerli hedefler guden konu$malar1n silahs1zlanma, ekonomik geli$me, insan haklan, kad1n haklan. baz1 ihtilaflara ban~c;1\ c;6zu1n bulunmas1 ve benzeri pek c;ok konu- <;ogu hi<;bir pratik sonucu olmayan $eylerdi. Gerc;ekten hi<;bir $eye niyetlenilmedigi duygusuna kapild1m; burada da retorik ger<;ek ohnu$tU. Ne daha fazla bir $CY bekleniyor ne de isteniyordu. Bununla birlikte bugun hie; olmazsa bir degi$im umudu var. Aruk eften puften konular llzerinde Amerika ve muttefikleri ile Sovyetler Birligi ve izleyicileri, re<;eteleri ve kesin veto haklanyla otomatik olarak kar$1l kutuplarda yer alamayacaklar. iki super gilcun de aktif ya da pasif destek verdigi Korfez sava~1 hi<; ~uphe yok ki, buyuk bir degi~imin d1~avurumudur. Ve ABD hiikumeti BM'nin onay ve destegini alma geregi duymu~tur ki bu onyillard1r hie; gormedigimiz bir $eydi. ·Bu tutum Amerikahlar ic;in oldugu kadar herkese de, asken mudahale ve c;ol kumlan uzerinde sava$ i<;in neyin ge<;erli oldugunu gosteren temel bir model saglanm1$t1r. Grenada ve Panama bask1nlanm1zda boylesi bir yetkiye sahip olsayd1k ne iyi olurdu. ic; ve d1$ ihtilaflara etkili c;ozamler bulunabildigi ve onlann nedenleri tlzerine etkili bir $ekilde gidilebildigi yeni bir dunya duzeninden soz edilecekse burada BM $imdi oldugundan c;ok daha fazla bir rol ustlenmelidir. Korfez sava~1nda oldugu gibi A.merikan politikas1n1 hakl1 c;1karan bir ara<; olarak kalamaz. Kendi uyeleri uzerinde daha yliksek bir yetkiye sahip olmahd1r. Ba$ka bir deyi$le birtakim egemenlik haklan BM'ye terkedilmelidir, ozellikle Washington tarafindan. Bunlara ilave olarak, zor bir mesele de olsa BM'nin
47
48
sadece ulkelerin birbirlerine kar$• sald1rgan tutumlan. konu.s.unda degil ayn1 zamanda bir ulke ic:;indeki kitle ayaklanmalan ve katliamlar konusunda da bunlan durdunna \le i$in i$ yC1zunC1 ara$tlnna yetkisi olrnahd1r.; Guc;lu bir BM Uganda ve Beyrut'taki ya da daha taze bir.omek olarak lib.erya'daki korkunc;: can,ava,i:uklara )'lllar once el atacak ve dur diyecekti. Blvl, ~pkt sahip oldugu bir egemenlik hakki111 kullanabilme yetkisi gibi tehlikeli bir $ekilde k6tC1ye kullanilm 1$ ~i r egemenlik·hakk.1111 da ask1ya.alma yetkisinde olmalidtr. Eger 1nodem kitlesel buhranl.ara bir neden aranacaksa bu uluslararas1 ihtilallardan daha·<;ok ulke ic;i.c:;at1$ma ve katliamlarda aranmahd1r. Yeni bir diinya duzeninin en birincil $art1 ic;: kadiamlara son vern1e ihtiyac1n1 giderebiln1esidir. Bunun c;ozum yolunu. yani biiyilk olc;:ude kotuye. kullan1lan bir egemenlik hakktn.1n askiya ahnahi1111esi olgusunu di.i$l.inJ dC1gumuzde daha ne kadar yol almak zorunda oldugun1uz.u fark edebiliriz. . Fakat ihtiyac;lar bununla bitn1iyor. Etkin bir diinya duzeni.. silah ticaretini durdurmak son derece tats1z bir ~ekild e di.inya uzerindeki insanlann, ozellikle en yoksul iilkelerde yasayan insanlar1n birbirini oldCtrd[J.gu .sila.hlan.n ahm ve saum1na bir son -vermek ic;in uluslararas1 dt\zeycie bir harekete. ihtiyac; duyacakur. ir;u1 ve lrak aras1ndaki sava~ta kitlesel ci'nayetlerde kullanilan silahlann c;ogu d1sardan saglanm1~u. upk1 ABO ve BM'nin gec:;enlcrdc l<uvcyt ve lrak ic;lerinde ya da uzerinde kars1la~ug1 silahlar gibi. Hic;bir anlamh dunya diizeni, ticari olarak kanat gerilen boylesi bir otenaziye miisama:ha ermeyecektir. BM olutn ri.iccarlan ve ticareti kan~1s1nda. s1k1 .tedbirler almt~ olsayd1, bu durumda bizin1 ba$kan, BM'nin yan1nda yer ahr ya .da ona ·onei.iluk edei: rniyc di? Ba~kan1mJ.Z1n kendini bu·yeni duzene adarn1~h gi~~· ,test edecek ne iyi .bir s1nav .olurdu bi.: : Fakat: ne yaz1k ki b~kan bu s1navdan zaten kalm1~ t~r: Yeni d.il.zenin ilan. edilmesinden birkai;: gun sonraki, 18 Ma.rt tarihli New York .Times'in bas m.akalesinin girisini buraya ahyorurn: "Bush yonetimi 1970'lerden p~ri ilk.defa Kongre'den asker.I malzemelerin sa11~1 konusunda bir huklimet gorevlisine imza yetkisi veriln1esini istiyor. Uzun ve ihtilaflt bir i~.tar~ t1$Inadan sonra Beyaz Saray sonunda, silahl.J kuvvetlerin k4i;:iiltillmesi yolundaki Amcrikan plan1ndan dolay1 i~leri ag1r ak.sak yilriiyen A1nerikah askeri milteahhitlerin yan1na gec;ti." · Yeni bir diinya.dii.zeni, eger bir anlam1 ya.da .etkisi olacaksa, c;at1~ma ve kitle. katlian11ann1n nedenlerine de inebilmelidir. Ve nedenler hakk1ndaki ampirik kanular'o kadar c;ok ki. Cebri olum ozellikle yoksula has bir kaderdir. 45 y1 lhk soguk sava~ boyunca baz1 kazalan ya da idamlan saymazsak iki super gucun dogrudan kar$1 kar$1ya gelmesiyle olen hie; kim-
se .olman11$0r. Ne de ba$ka bir yerde, z.engi~ topraklarda bu tiir olur.:l!er vard1r. z·engin ve rahatI ye1inde o\an hen1en kolayca disiplinli bir asken .katliam diisuncesine varil11yor. Gelecek olan ;bir diinyaya dinsel olarak n.as1l baglanm~ olurlarsa olsunlar, ho$ karsllanacak ya da ;,elki de tan1 .olarak gftyenilebilecek bit gec;i$ degildir bu. Yoksullar ise silahla olmeye c;okt.an haztrd.ir; gelecekten beklenen seyler ne kadar .siipheli olursa olsun bugunkii dt1nyan1n son derece elveri$siz ko$ullanyla.1nukayese bile e.dile1nezler. Ve c:;evrelerinde kolayca:isitebilecekleri. onIan siyasi bas~ k1,.etnik kir:ilik, dil ve ne ,vaz1k ki, din adma .kitlesel bogazla1na torenletine c:;ag1ran .c:;ok fazla ses ·vard1r: Olun1 ic;in S.efcrber edilenler yoksul topraklardaki yoksullard1r; fakat ekonomik bak11ndan daha az zengin ba~ka b6lgel1~r de tehlikcdedir. AB[)'den Korfez'e gidenler en ·alt zcnginlik litnitinde olanlard1 ve oran11s1z bir $ekilde •;ogunlugu·siyah az1 nlik iiyesiydiler. Hepsi gonulluydu, fakat .birc:;ogu, ne yaz1k ki, en iyisi silahh hizn1etler oldugu. ic:;in vc digcr bir k1Sm1 yegane yoksulluktan kac;l.$ yolu bu oldugu ic;in. Sava$a alk1$ tut.an anne babalartn da aras1nda oldugu, kendilerine zenginlik bagt~lann11$lan11 evlatlanndan orduya yazilm.ak uzere Cine c;1kanlar onemsiz bir yekun olu$tun1yordu. Bulundugum Hanvard· Oniversitesi'nde sava$a destek, birinin fizik olarak ona kat1lrnas1 noktas1na· ula$mad1. Yeni bir dilnya diizeni oln1ak iddias1ndaki bir diizen, diinyadaki 'Jozuklugun birinci ana kaynag1 olarak eliyle xoksullugu gostermelidir. Bunun anlam1 kaynaklanA zengin ulkelerden..yoksullara dogru silrekli ve c;ogalarak ak111as1d1r. Yine uzun bir deneyimden ·c1kanmla, bu ak1$1n elzem olan ilk ~ey de, yiyecek uretimi ilzennde -su ve roprak idaresi, giibre, melez tah1 liar- odakl.a$mI$ olmas1n1 gor.111ek is ti yo rum. c;cc;n1i$te done done fabrikalan ve diger s1nal kurulu$.lan vc gun~li hava alanlann1 ·ekono1nik geli~me nin ozf1 ola!"ilk dii$unilyor, sonra da bunlan incelikli · bir $ekilde cahil ve ac;ltktan olen insanlann aras1na dikiyorduk. "insani yaunrr1" .terimiy.le daha sayg1n bir ha\e·ge- · len egitim sorun unu ·v.urgulamak ozellikle onemlidir'. , Bir ·yuzy1l kadar on.ce Avrupa ve ABO'de ve japon:. ya'da da. gene) yayg1n egitin1 ekonomik ve topluitlsal geli$n1enin o.zsel anahtan olarak gorliluyordu. Bu a111k unuruhnu$tllr. Bu dunyada okumu$ olup da yoksul olan ya ·da cahil olup da .her ko~ulda yoksul olmayan hic;bit nii.fus bulunmad1g1n1 kendimize ha11rlatmahy1z. Aynca butun ulkelerde sava$ ve ic; c;atl$malann garip bir $ekilde cahil kesimlere uygun ortamlar olu$tllrdugunu da akhm1.zda tut.ahm. Geli$memi~ topraklarda egitim i<:in guc:;lu bir hareket ba$latmak -geni$ boyutlu bir ogretmen egitimi; okullann in~asl, gelismi$ ulkelerin hepsine egitim koBir ikim 26 I Haziran 1991
'
nusunda yenide.n parlak, un1ut ve1ici bir ufuk kazand1rmak- gen;:ekten de cesan:l isteyen bir giri$imdir. Yine de hidro-elektrik baraj1 yapmaktan <;ok daha kolay. Fakat b ir konuda hi<; ku$kll oln1<1n1ah: Birinci dereccde elzen1 olan $C)' egitirndir. Bay Bush bir yerde kendisinin ABD'nin Egitim Ba$kan'1 d iye a111lacag1 un1udunda oldugunu ifade etmi$ti: ne yaz1 k ki bu urnut lafta kahn1$tlr. Yeni dftnya di.izcni ile ilgili olarak en s1k1nt1 verici sorun hala duruyor: bu dl.inyan111 hayatta kalmas1. Bu ihtiya<; $imdi yeni, tehlikeli ve henuz geni~ ol<;i.ide farkedilmeyen bir safhaya girmi$ durumda. Ony1llard1r Sovyetler Birligi ve ABD'de temsilciler silahlar konusunda Ccnevre'de gorf1$111eler yap1yorlar. Bu insanlar ortalarr1a bir presciji, rnC1tevazi bir kar$Lhg1 ve kendine has bir beyhudeligi olan bu i$ten, kendi $ah1slanna <;ok 6ne111li olum-kalnn sorunlanyla ugra$t1kla11n1 bilerek, ozel bir cacmin sagliyorlarsa da kitlesel katliamlar kar$1s1nda bir tur ta$ yurekli ilgisizlik geli~cirmi$ olanlar da ayn1 insanlardtr. Bu yoldaki <;abalan (sozun geli$i) boyunca nftkleer silah uretimi ve konu$land1n hnas1 konusunda sadcce <;ok kuc;.uk bir n1csafe katedilmistir. Bu silahlann binlercesi l\BD ve ovyec copraklannda, okyanuslarda ve okyanus diplerinde yatmakcad1r. Yeceri kadar gonildu ve anla$1ld 1 ki, bu iki olke hie;. de derin idelojik anla$1nazltklan olan ordu milletler degildir. Bir soguk savas sonu daha. Simdi urkutucu tehlike, bu silahlann sorumsuz ve ac1mas1z ellere dCt$n1e ihtimalidir. Kuzey Dakota, ABD'de s1n1rs1z topraklara, gen is ve duz ova Iara sahip bir bolgedir. Bu ovalar su anda yeralu fuze ratnpalanyla delik de$iktir; Kuzey Dakota'n1n, bag1ms1z olsaydt, dunyan1n uc;.uncu nukleer gu/ cu olacag1 soylenir. Sitndilik bu eyaletin, surekli gundetninde olan toplumsal huzursuzluklara ragmen, ya-
kin bir gelecekce bag1111s1i:lik yoluna gim1e tehlikesi bC1yi:tk degil. Ben kendi ad11na Sovyetler Birligi'nin bir sekilde bu federal yap1yla birlil<te ayakta kalacag1 konusunda da ayn1 u1nudu tas1yoru111. Fakat bu iki iilkede son derece genis bir alana ya)â&#x20AC;˘1hn1? bu silahlar an1k mutlaka bir araya toplann1alt ve yok ediln1elidir. Bu, beyhude bir gorusme konusu degil, acil ve kapsan1li bir n1udahale isceycn bir meseledir. Yen i bir dtinya duzeninde, bu korkun<;: olurn arac;.lannt toplamak ve ortadan kald1rmakla gorevli son dcrecc kararh bir ba$kan ve gorevlilerdcn olu$an, BM nezdinde kurulmus ortak bir Amerikan-Sovyet komisyonu bulunrnas1n1 isteyebiliriz. Kendi n1esleki c;:1k1s ve kariyerlerini zat.lanna mahsus bir Mah$ere baglam 1~ bircak1m pratik insanlar bunun kesinliklc uygulanan1az bir $CY oldugunu soyleycceklerdir. insanltgtn ya$a1nas1n1, nukleer sava$a d6n11$en ic:; huzursuzluklara kars1 c:;1kmas1111 saglayabilecek hi<;bir $ey uygulanamaz degildir. Ba$kan George Bush 'a $Gk ran Ian 1111 belirten bi rkac:; cfimleyle bitiriyorutn. Ray Bush yen i bir di.inya dCtzcninden bahsettiginde onun gcrek kisisel olarak gereksc burokrarik mekanizrnalar vasuas1yla bu kavra1n1n anhun ve gereklerinin f;i rk1nda oldugunu sann11yorum . 13elki sadece, sozci.iklerin gerisinde hakli ltk pay1 ta$1yan dogal bir gudu vard1 - daha guvenli ve daha guzel bir dunya ic;.in clli?unrneyc baslama zaman1 geldi gibi bir $ey. Belki de bu sayede di.i$unn1ek mecburiyecini hissedenlerimizin ona olan borc;:lan, isteksizce kabule yana$t1g1m1zdan daba fazla . Hemeyse, Ba$kan'1n kendi sozcukleriyle soylersek, benim sami111i, nazikane tekliflerim bunlar. ( Guardian 273. 1991. \e". ERTUCRUl. BA$ER)
!
49
Ruritanya diktatoriinun degi~en
gunleri
FRANCIS FUKUY,t\MA
50
K orfez sava~1n1n, Ba~kan Bush'un tasarlad1g1 turde bir "Yeni Dunya Di'tzeni" yaraup yaratmayacag1n1 anlan1an1n belki de en iyi yolu, soruna gelecekteki bir Oc;:uncu Dunyah sal.d1rgan1n perspektifinden ya kla~1nakttr. Soz gelimi, Korfez sava~1n1n d1~1nda kalan varsa)'ln1sal bir Ruritanya cu1nhuriyetinin ya:?am boyu devlet ba~kanhg1 gorevini yuri.icecek olan Ali ad1nda eski bir albays1n1z. Petrollc saun ald1g1n1z koca bir ordunuz ve gizli polis gf1cf1nuz var. liatta yalntzca mevcut c11mhuriyerinizin degil, Buyuk Ruritanya'n1n da yani $U an Ruritanyah olmayan halktn ya~ad1g1, rnilli !?airinizin uzerine dizeler dokturdugu ve bir kac; ayda bir pauruh gosteriler duzenlen1ek ic;in ba~kencine otobus dolusu insan Jar y1gdnuz tarihl vatan1n1z Buyiik Ruritanya'n1n da hakimi olarak tan1nrnak gibi ihtiraslann1z var. Bu hayalleri gerc,:ek yaprnan1n yollan nelerdir? Sayct ak1lh ve zeki bir diktator iseniz, Buyuk Ruritanya ic;in belirlediginiz hedefin abesle i$tigal oldugunu sezeceksiniz. Zira dunya siyasetinde son birkac; on y1lda hakim olan egili1n, ulkelerin daha geni$ bir cografyaya yay1lmas1 degil, ulusal ve etnik c;izgilerle birbirinden aynlan daha ku<;uk yapilara bolunerek kuculmesi ~eklindedir. Bu durumda, silahlt Ruritanya genc;lerinin Ruritanyah olrnayan ofkeli kalabahklara kar~1 kullan1lmas1 ihtimaline endi$e ile bakacaks1n1z ve bunun ekonomik 1naliyeti sizi konu ilzerinde bir kez daha dli$iinmeye zorlayacak. Dahas1, farkedeceksiniz ki, modern bir ulke haline gelmek ic;in kestinne asker! yollar yok; ekonomik kalkinma yolunda deliler gibi c;:ah$mak gerekiyor, bund~n kac;:1~ yo.k. Gue; ve sayg1, nihayetinde servet yaratabilme yetisinden gelir. Farkedeceksiniz ki, Ba~kan hk Saray1'n1z1 Kala$nikoflar ile koruyan bu sert go-
riinii$lii heriOer sizi kendi halk1n1zdan korurnak ic;in yeterli degiller; pekala tufeklerini b1rakabilirler, hatta onernli bir siyasi giri$iminiz ba$ans1zhga ugrarsa, o tufekleri size de dogrultabilirler. Tabii, butun bunlan sezinleyecek kadar zeki iseniz, Ruritanya'n1n ya!?am boyu devlet ba$kan1 da olmaz, egititninizi tan1arnlay1p, belki de Michigan Onivcrsitesi'nde n1aster yapmaya koyulurdunuz. Bu durumda varsay1msal liderirnizin neler dG$Gndugunu anlayabilmek ic;in yeniden ak1l yilnitmemiz gerekiyor. Ba$kan Bush'un lrak'a kar$â&#x20AC;˘ askeri curetkarhk gosterisi buyuk 61(0.de kendi umdugu gibi sonuc; verecek. Bu sonuc; da ~u : Yak1n gelecekte Ruritanya'n1n hie; bir devlet ba$kan1 bir ABD Bliyukelc;isi ile Saddam Huseyin'in April Glaspie ile konu~tugu tarzda konu$amayacak; kuc;umser bir tarzda ABD'nin sava$mayacag1n1 soylemeye kalk1$tnayacak. Elbette ki, Oc;:uncCt DCtnya liderleri ba~1ndan beri ABD'yi altedemeyeceklerini biliyorlar, ancak Vietnatn'dan sonra ABD'ye 1/ 100 oran1nda bile kaytp vetdirmeleri halinde Amerikan kamuoyunun karars1zltk ve tereddutlere garkolabilecegi turden hesaplar yapular. Korfez sava!?1nda taraflann kaytplanntn birbirine oran1 1/ 1000, hatta daha bile yuksekti ve bu hic;bir zalim diktatorun hazmedemeyecegi bir orand1. Bu durumda Ru.ritanya'n1ri diktatoru oldugunu varsayd1g1m1z ki$i ac;1k bir sald1rganhk eylen1inin felaket bir yenilgi, ulkesi ic;i:n zay1flarna, kendisi ve ailesi ic;in de olun1 riski ta$1d1g1n1 pe$inen hesabetrnek durumunda kalacakur. Varsay1rnsal c.iktat6riimf1zun Korfez sav~tndan baz1 konularda daha az iyi niyetli dersler <;1karmas1 s<>zkonusu olabilir. Irak'1n yenilgisi bir bu tun olarak askeri operasyon i:emelinde dli$1inulebilir ve kitlesel im- . . = ..,..-c..-.... _¡~":". Biri kim 26 /Hazira n 1991
ha silahlan ve bunlan saglaracak sistemler eldc etme gibi bir gudf1yi.i harekete gecirebilir. Bu ironik bir durum. Zira Bush yonetimi lrak'a, k1smen de onun nC1kleer vc kimyasal tehdidini onadan kald1nnak.. i<;in sald1rd1. Ancak, sava$ s1ras1nda lrak askeri n1ekanizmas1 icerisinde gorevini lay1k1yla yapan eek sistemin seyyar Scud fOze rampalan oldugunu herkcs biliyor: (an$malar boyunca kullanild1 bu fiizeler. Hatta ate$kesten sonra bile ABO'nin lrak'1n elindeki bi.illin fOzcleri ve fi.ize rampalann1 imha edip etmedigi ac1kltk kazanmad1. Askeri degerinin otesi nc ge<;:en bir s iyasi faydas1 oldu Scudlar'1n. Ocuncii DC1nya u\kele1i gelecckte, i;ok buyl!k konvansiyonel kuvvetlcr olu$turn1ak ic;in devasa harca1nalara kalk1$n1an1n abesle i$tigal oldugu karanna varabilir ve kestirrne bir sure<; izlcyerek nukleer silahlan1na yoluna gidebilirler. Bir du~iinun ; lrak'1n Scud fuzelerine takabilecegi az say1da da olsa nukleer ba$ltg1 olsayd1, kriz nas1l da farklt bir seyir izlerdi. Nukleer silahlar veya karn1a~1k kimyasal-biyolojik ba$hklar tek bir fuze nin dahi Patriot kalkantna dogn1 gitmesiyle israil ve Suudi Arabistan'da onlarca degil, onbinlerce insan1n 6ln1esi ya da yaralanmas1 ihtimali belinni? olacaku. Bu ko$ullar aluncla, koalisyon ortaklann1n seyyar fuze rarn palann1 in1ha etme kifayetsizligi 6fkelendirici bir unsur degil. sava$tn nas1 l yfJt-Utulecegini, hatta yurutulup yuri.itulmeyecegini bile belirleyecek bir unsur olabilirdi. Asken ac;1dan ahnrnas1 gerekcn ba$ka dersler de var. Paradoksal, ama (3tt$malar s1ras1nda hem sald1n ve hem de savunma an1ac;h fuzeler ne kadar degerli ulduklar1n1 kan1tladdar: DC1nyan1n istikrars1z birc;ok bolgesi nde bu her iki sistcn1i de elde etrne a1nac1na yonelik bir yan$ olacag1na kesin g6zuyle bakabiliriz. Hava savunma- sistern\erinin ne dcnli belirlevici one, me sahip olduklan yeterince ortaya konuldu: Ruritanya, koalisyon guc;lerinin sah.ip oldugu olc;ude bir hava kuvvetleri saun altnak i~in $iddetli bir arzu duyrnasa da, hava savunmas1 konusunda Irakltlar'dan i;ok daha etkili bir i$ yapabilir. Beton bile ne kadar degerli oldugunu gosterdi. Takviyeli beton koruganlar ve askeri komuta amach s1g1naklar nihayetinde yenilginin oniine gec;etnedi, ancak sava$tl1 suresini 6nemli olc;C1de llZ3ltl ve Saddatn'in dogrudan hedef al1n1nas1n1 i1nkans1z bir hale getirdi. Bizin1 Ruritanya devlet ba$kan1m1z gelecekteki bir sald1ny1 cayd1rmaktansa k1$k1rtacak bir dizi siyasi dersler de c1kar~b ilir. (1kanlmas1 gereken ilk de rs, Saddam'clan daha akilh olmak geregidir. Saddam. tali he rnodem c;ag1n en aptal ve en dargorCt$1ii sozde fatihi olarak gececektir. Saddan1'111 ilk hatas1, Kuveyt'i, ABD ve Sovyetler Birligi'nin birlikte ~ah$n1aya meyilli olduklan tCunuyle sava$-SOnras1 bir donemde i$gal ettnesi oldu. Sayet
Kuveyt'e yonelik sald1rganbg1111 . Ocak ay1nda, yani Moskova'da scrtlik yanhs1 askeri yetkililerin k1smen iktidara d6nii$leti ertesinde ger\ekle$tirscydi. 路Sovyetler Birligi lrak'a kar$t alt nan 12 Birle$n1i$ Milletler karannda lehte oy kullan1r m1yd1, ciddi ku$kulanm var; ozellikle de guc; kullanma yetkisi verc n 6.78 sayi\1 karar tasa11s1n1n oylad1g1 otun1mda. Sovyet muhafazakarlann1n birc;ogu faal olarak lrak yanhs1 idi, bir k1sn11 da eski Dt$i$1Cri Bakan1 Eduard Sevardnadzc'nin Washington c;izgisini sorgula n1aks1z1n aynen uygulad1g1na inanarak buna $iddetle ic;erliyordu. Ve $ayet B~1'de gi.ic; kullan1m1na irr1kan tan1yan bir karar c;1kmasayd1, ABO Kongresi'nden de Ba$kan Bush'u destekleycn bir karar <;1kmazd1. B~1 Guvenlik Konseyi, Korfez krizi s1ras1nda. orcak guvenlige ili$kin sert bir karar alarak nihayet orgi:itiln ba;;lang1<;ta arzulad1g1 bir i$lerlik i<;:inde <,:ah$1n1$llr. Ancak bu kurum, 13ush'un "Ycni Dilnya Dilzeni"nin en zay1f seslerinden biridir; gelecekteki etkinligi buyuk oli;ude Sovyetler 13irligi'ndeki ve daha az olc;ude de (in'dcki i<; politikalara tahi olacakur. BM , heterojen idcolojilere sahip devletler toplulugu olarak kald1kc;a, sald1rganhga kars1 bir fren gorevi gonne roli.i s1n1rh olacaknr. Bizirn Ruritanya liderinin alacag1ikinci ders ise, sald1rganhk tiirunCln sec;iminde Saddam 'dan bir parc;a daha ustahkh davrann1as1 gerektigi. Konvansiyonel ordular kullanarak toprak ele gec,:irmek 1-Iitler'in l 945'deki yen ilgisinden bu yana "out" idi ve o tatihten guniimuze degin patlak veren uluslararas1sald1rganhklann ~ok biiyuk c;ogunlugu "ulusal kurtulu;;" glic,:le1ine, ctnik, din! ve 1rksal dusmanltklann s61nlln1si.inc. ya da terorizn1e verilen destcklerle .saglanm1$t1. Bu sei;eneklerin hepsinin de Saddam'1n 6nilnde oldugunu soyleycmeyiz tabii ki. ancak {iilen savasa girmeksizin guc; tehdidiyle Kuveyc'e santaj yapabilirdi iran ve Suriye adtna i;ah$an birkac; terorist ABO politikas1111n c!ini kolunu bagla1nada Saddam 'tn 50 tll111eninden c;ok daha etkili oldular: ABD, hala daha Esad'1n, prestijini kullan1p destekledigi teroristleri "1hn1lt hale getirmeye" c;a h~acag1 u1nuduyla Suriye'ye yaltaklanmayi surduri.iyor. Siddetin son1mlusunun kin1 oldugunu kan1tl.ayamazsan1z, gayet tabii ki BM'den k1nama karan c;1kartamazs1n1z. Bunlann hir;biri Ba$kan Bush ve koalisyon ortaklann1n parlak ba;;ans1n1 yok sayma anlam1na gelmiyor. Aske1i zaferin bolgesel sald1rganhk sorununa kesinkes nokta koya1nay1s1; yflrutiilen siyasetin elestirilmesini gerektinnez. Ancak bu gen;ek ortaya koyl}yor ki, kendisini dairni k1lacak bir "Yeni Diinya Ouzeni" sann al1n1s gorunn1uyor su an ic;in Amerikan yonetirn1. lrak'1n yenilgisinin yecersiz bir cayd1nc1 etkisi ola-
'
51
cakt1r. Bu etki de zamanla a~1nacak ve sald1rganltklar farkh \IC beklenmeyen tlirlere kanalize olacaknr. Bu nedenle askeri bir zaferi takiben polilikadaki <;atlaklan s1varnak i<;in giri$itnlerde buluntnak gerekmektedir; ornegin tehlikcli ft:1zelerin, ki1nyasal, biyolojik ve nukleer teknolojilerin dunyan1n istikrars1z bolgelerine transfer edilmesine engel oln1ak i<;in s1k1 bir silah sat!$ rejimi uygulanmahd1r. Yine de, bir anlarnda en 6 ne1nli sonu\'. ~udur : ABD ve diger koalisyon ortaklann1n yak1n gcJecekte kars1la$acag1¡~sas ch$ politika sorunu, uluslararas1 dC1zcni tehdil eden yeni Ruritanyahlar olmayacakur. Zira, Ruritanya diktat6rl1nun kafas1ndaki dfl$11nceleri bo~a \'. tlulrm:ak i<;in planlar kurulsa bile, teslim ermek gerekir ki, dunyada askc1i gi:1<;, stratejik konun1, petrol zenginligi ve Saddarn'1n lrak'1nrn sahip oldugu turden h1rsa sahip sadece birka\'. Glke vard1r. Dunya, ger\'.ekten de, son ku$akta. koklu degi$imler ge<;irdi: iktisat, bi.iyuk gli<;: statOsunlln terneli olarak giderek daha bi.iyi.ik 6nen1 kazand1, demokratik me$ruiyet siyasi ikticlar i<;in ne denli belirleyici oldugunu kan1tlad1. lrak, dunyam1z1 son y1llarda kastp kavuran otoriteryanizrnin global bunah111tnin en son 6megidir. Yaln1z.ca. ac1n1as1z vc bask1c1 bir diktatorluk bu tC1rden bir sald1rganhk dli$iinebilir ve bu kadar \'.Ok "out"
varken kendini kunannada ba~ans1zhga ugrayabilirdi. Yaln1zca bir diktat6rlC1k, kendi va tan da~lannt ve askerlerini bu tiirden ka\'.1n1labilir bir zarara maruz b1rakabilir, reji.m ad1na aruk hi\'. sava$mayacaklan bir noktaya getirip koyabilir. Korfez sava$t, uluslann ekonomik sorunlann1 toprak fetihle1i ilf' \'.6zdukleri 19. yuzy1l jeopolitigine bir d6nil$t11r ; ancak \'.ag1m1z dunyas1nda zenginlik ve refah1n yarat1lrnas1, ban$ ve n1e$ruiyet gerektiriyor. Dunyan1n gelccekteki ger\'.ek.isi. daha once sava$lar nedeniyle gunden1in sonlanna anhn1s rekabet edebilirlik, buu;e 3\'.tklan, koru1nac1hk, egitin1 vb. ekono1nik konular olacakur. Ve herhangi bir "Yeni Dunya Duzeni" uluslararas1 hukukun soyut ilkeleri degil, liberal dernokrasi ve piyasa ekonomisi gibi onak ilkeler temel ahn:irak in$a ediler.ektir. Dunyan1n bf1yuk bir kesi1ni Irak'lar ve Ruritanya'larca 1neskun k1hnacak. kanh mucadele ve devrimlere maruz kalmaY1 surdurecektir. Korfez. istisnas1 d1s1nda, birka\'. bolgenin dOnyan1n geli$en dernokratik ve kapitalist bolgeleri uzerinde -iyi ya da kotu- etkisi olacakur. \ 1e, nihayetinde evimizi kuracagnn1z yer dunyan1n bu kesimidir. ( Francis Fuhuyama. \Vashington 'daki Rand Corporation'da da111$ma11 olar<1l1 g.5rev yapmaluad1r.) (The Guardian. 8 Nisan 1991 . ~ev: AKDOCAN OZKAN)
â&#x20AC;˘
52 Bi ri k i m 26 / Hazir an 1991
K
T
A
p
E
L
••
Ozgur egitim SVLEYMAN BULUT
.. O zgo.r Egitim ve EzilenIerin Pedagojisi. birbirini •• IO(L SPRING tamamlayan iki c;ah$1na. Ben Ozgiir Egitim'i daha sonra okudum ama; once okunmas1nda yarar var ashnda. Ezilenlerin Pedagojisi, Paulo Freire'nin yakla$lffi ve deneylerini i<;erirken, Joel Spring'in Ozgiir Egitim'i, egiti1n te.. orilerinin tarihsel bir sunumunu yap1yor ve tartl- Joel Spring, Ozgur Egitim. $I yor. Bu tart1$mada <;:ev.: Ay!ien Ekmekyi, Aynnt1 P.Freire'nin de onemli bir Yay., istanbul. 1991 . yeri var. Alu bolumden olu?an kitab1n ilk bolfununde, bugunku anlamda okulun ortaya c;1kt$1 ve "viicud bulu$u" donemlerinde ileri siirulen yakla$1mlar degerlendiriliyor. Okulun "milli" diizeyde ele ahnmas1 ve endiistri toplumuna ge<;i?le birlikte, yeni bir killse olarak ortaya c;1kan okul anla)'l?lan ele?tiriliyor. Bu
Ozeur egifim
T
R
s
konuda ii<; onemli isim var: Willian1 God\.vin, Francisco Ferrer, Ivan Illich. Godwin, Bauh toplurnlann n1onar$ik yonetimlerden cumhuriyetlere ge<;i$ donemi sanc1lan <;ektigi. donemde ya$arnt$ bir egitimci. Ayd1nlan1nan1n, "insana guven" dii$ii.ncesine sahip c;1kan God,vin, yeni egiti1ni, kral egemenliginden bir elit gru·p ya da kesimin ege1nenligine, sadece buna imkan tan1makla ele?tirir. Egitim "milli"le$ince, _devlete uygun vatanda$ yeti$tinne arac1na donCl$n1ektedir. Nazi egitimi, bunun u<; bir omegi olarak tan1nmaktad1r. 20. yuzy1hn ba$lannda Barcelona'da Modern Okulu kuran ·ispanyol ana~ist ve egi.timcisi Francisco Ferrer ise, hukumetlerin okul istemlerini, "egitim yoluyla toplumun yenilenmesini beklemek degil. sanayi ~i~ ketleri kunnak ve .buralara yaurd1klan sern1ayeden kar elde etmek ic;in insanlara, i$<;ilere ve 111ukcmmel en1ek ara<;lanna duyduklan ihtiyaca" bagltyordt. Okullar bal gibi politik arac;lard1 ve bunlann egemenleri kay1ts1z $arts1z hukumetler ve sanayicilerdi. Bu boliimde g6rli$lerine yer verilen egitimcilerden biri de Turkce'de Okulsuz Toplum adh c;ah$mas1yla tan1nan Ivan Illich'dir. Okulu varolan toplunisal kesim ya da s1n1f farkhhklann1n yeni ve gC1cli.i bir surduruciisii olarak goren Illich, modem sanayi toplumlannda okulun bllyuk bir "<;ocuk yeti$tirme kurumu"na donii$tiigunii soyler. Kendi Kendine Sahip Olma ba$hg1n1 ta$tyan ikinci boliln1, egitimin daha cok politik duzeyde kavran1~1n1 degerlendirir. Bu bolumde Rousseau'nun gcint$leri unlu egitim roman1 Emile dolay1s1yla akcanhr. Onlt1 anaf$ist tv1ax Stimer'in goru~lerine yer verilir. Tolstoy'un, "egitim. bir insan1n ba$ka birini ayn1 ki::ndi yapma egilimidir" soziinde ozetlenebilecek g6rli$leri aktanhr. Bu g6rl1$ler Ivan Illich ve F.Ferrer'in yakla-
53
$lmlanyla kar$1la$t1nhr. Bilinci n Geli$mesi ad1n1 ta$1yan il<;:i.incu bolum, Marx ve Paulo Freire'yc aynlrn1$. Oil, dil$Ctncc, bilinc;:, i<; otorite, insan gibi nosyonlar Marx'1n g6n1$leri , P.Freire'nin ,yakla$1n1 vc deneyirnleri c;:en;evesinde tartl$1hyor. Cinsel ()zgurluk ve Su1nmerhill ad1n1 la$1yan d6rduncu b61Cnnde, \\/ilhehn Reich ve A.S.Neill'in yakla$1mlan var. Reich, bilindigi gibi Freud'un toplumsal felsefesine kar$t c;:1kar. Freud, sald1rganhg1 bir insanhk ic;:gudusu 9larak kac;:1ntlmaz gorur ve kontrol alunda tur.abilmek ic;in ototiteyi kac;:1n1ltnaz ve zon1nlu bir ku1un1 olarak dcgerlendirir. Reich bu~u- reddeder. Sald1rganhk, bl'lyClk ol<;udc ycti$1l1C bic;:itni sonucu ortaya c;1kan bir olgudur. Bu yeti!'?tne bic;:iminin temelinde ise "ataerkil aile yap1s1. zorunlu evlilik ve bask.lei cinsel ili$k.i anlay1$lan" vard1r. Olkemizde, Fa$izmin Kitle Ruhu Anlayt$t, Cinsel Dcvrim, Genc;lcrin Cinsel Mucadclesi gibi c;ah$malanyla can1nan ama pek algiland1gi soylenerryeyccek olan- Reich, )'aln1z kapitalist coplum lan degil, sosyalist bir toplu1n olarak Sovyetler Birligi'ni de incclcmi$ ve "yeni insan1n" bu yap1 i<;: indc ortaya ~1kan1ayacag1n1 l 940'larda g6rebiln1i$, bunu soyleme cesaretini gosterebi ltn i ~ai r. Bu bolumdc yer alan diger egitirnci A.S.Neill'in ad1
ise i.inlC1 okulu Summerhill ile birlikte anilmaktad1r. 1921 y1hnda ingiltere'dc kurdugu ve yonetimini i.istlendigi bu okuluyla, Neill, geleneksel egitim yap1s1na kar$1 radikal bir oneri getiriyordu. Okulun ders progr~1n 1n da geleneksel derslcrin yan1s1ra, c;:agda$ gereksini1nlere ¡: evap verecek konular ag1rhkh olarak yer altyordu. Okul y6netin1i, 6zy6nctin1 c;:erc;:evesi ic;:inde. ogretn1en ve ogrencilerle birliktc gerc;:ekle$tiriliyordu. Ogrcnciler, b~kalann1n haklanna sayg1gostermek ko$uh::yla, okulda istedikleri gibi davrann1akta ozgurduler. Okula dcvarn zon1nlulugu <la yoktu. Bunlar SutnmerhiII okulunun ternel ilkelerini olu$turu. yordu. C::ocugu <;:0°;ukluktan Kurtannak ba$h&1n1 ta$1yan be$inci b6lun1de de bl'1yc1k 61<,:i.'tde Reich ve Neill'in goril$lerinc y1:r verihni$. 6ze 11 ikle c;:ocugun yeti$me tarz1 ile ilgili olarak, israil'de, 20. yt:1zy1.ltn ba$lanndan itibaren g.erc;:ekle$tirilen J<ibbuu hareketinin sonuc;:lan tartl$1Ltyor. Kibbucz hareketi bir tClr kolektif ya$ama tarz1c1r. Mulkiyer ve y6netim uyelerce payla$tln1aktad1r. C::ocuklar da kolcktif bir tarzda yeti$tirilmektedir. Ania bu kolektif ycti$rne c;:ocuklara ne kazand1rmt$t1r? Joel Spring bunu tartl$l)'Or. Ti.irkiyc li ~.osyalisrlerin , kitle oln1an1n d1$1nda "insant" yeniden ke$fettigi bu donernde, okunmas1gereken bir ~alt$rna olarak goruyorun1.
54 '
Birikim 26 1 Ha'z i ra n 1991
â&#x20AC;˘
D
E
Bir radyo ve
televizyon anar~isi ipn notlar1 H alihaz1rda yalntz TRI taranndan sunulabilen televizyon yay1n hizmetinin ozel sekt6re ac;1lmas1 yonunde son bir scnedir farkh politik c;evrelerde onaya c;1kan soz birliginin bugunlerde kanunla$mas1 beklenmekte. Akbulut hukumetinin ve bundan onceki Ozal hc1kumetinin bu konudaki yakla~1mla-路 n , Devlet Bakan1 Mehmet Yazar'1n belirttigi gibi, "yay1n tekelinin 1991 y1h ic;erisinde kald1nlmas1n1 ve bu pazann ozel sektore ac;1lmas1n1" ongormekte. Bu yakla~1m1n muhalefet partileri tara&ndan da temelden, fakat kO$Ullu olarak, benimsendigini ve desteklendigini g6rdC1k. Hemen $U noktan1n alun1 c;izmek gerekiyor: Gerek bas1nda gerekse Meclis'te yap1lan tan1~1na larda, sorunun c;erc;evesi televiz.yonda 6ze\ yay1nc1hga izin verilip verilmeyecegi $eklinde belirlendi. Ancak, hem hf1kun1etin hem de n1uhalefet partilerinin tartl$malannda, ozel televizyonun hangi ko$ullarda Turk yaY1n hayauna sokulmak istendi-
N
M
E
gi, oz.el televizyonculuktan ne kas-
tedildigi ve Turkiye'nin degi$en ko$ullanna uygun bir yay1nc1hk politikas1n1n girdilerinin ne olabilecegi neredeyse hie; sorun edilmedi. Ozel televizyon sorusu, beraberinde getirdigi daha temelli sorulann ve bu sorulara verilebilecek cevaplann etrafl1 bir $ekilde taru$1hnas1na 6nayak olacak $ekilde c;erc;.evelenmedi. Radyo ve Televizyon Yuksek Kurulu'nun (RTYK) ozel televizyon ve radyo uygulamalanna ili$kin olarak haz1rlad1klan raporda da belirtildigi gibi, bugun Turkiye'de yaY1nc1hk hayaun1 belirleyen hukuki yap1n1n degi$tirilmesinin gerekliligi ac;1kc;a ortada. 2 Ancak. hukuki yap1n1n degi$tirilebilmesi ic;in bugl.in Turkiye'dc nas1l bir yay1nc1hk politikas1n1n ve nas1l bir yaY1n sektoriinun istendiginin belirlenmesi gerekmekte. Hukumetin ve muhalefet partilerinin televizyon ve yay1nc1hk konusunda onaya koyduklan c;erc;eve boyle bir belirlenmenin yap1labilrnesi ic;in yeterli degil. Ostelik, onaya konan "TRT tekelini k1nyoruz" gibi goz. boyaY1c1 bir sl'lylemin arkas1nda ashnda eski yay1n duzenini belirleyen politik yakla$tmdan c;ok 路 farkh olmayan bir yakla$1m yatmakta. Bugun "ozel televizyoncu-
L
E
R
luk" ~eklinde, tan1mlanmadan ve tart1$1lmadan ortaya konulan senaryonun "nasil bir yay1nc1hk" $eklincie, daha geni$ bir $Ckilde ele ahnmast gerekiyor. "Nas1l bir yay1nc1hk" sorusuna etrafh bir $ekilde yakla$abilmek ic;in. bitincisi, bugun Ti1rkiye'de yay1n alan1nda neden bir degi$imin gerekli oldugunu ve boyle bir gerekliligi gunderne getiren farkli c;evrelerin hangi sorulardan yola c;1koklann1 ac;1ga kavu$tum1ak gerekiyor. ikincisi, politik c;evrelerin konuya yakla$1mlann1n neden yetersiz oldugunun belirlenmesi laz11n Oc;llncC1su. degi$en bir Turk toplumuna, gerek ki.iltiirel, gerekse de ekonomik olarak, ayak uydurabilen ve bu toplumun degi~en gcreksinimlerini dile getirebilen bir yay1n faaliyetinin ne gibi unsurlan ic;erebilecegini gozden gec;irrnek gerekiyor. ~irndi, bu noktalan s1ras1yla ele alalun. NEDEN OZEL TILEViZYON?
Ozel televizyona ye$il t$1k ac;an ve t
l
Bu yaz1ya ba~htJndan i<;cri~inc kadar bin;ok yonden ka1 k1da bulunan Ferha1 llorarav路a 1e~ekkii rler. llaz.iran 199 1. RTYK'n1n Ozel Tclcvizyon ve Radyo Uygulamas1na ili~kin GO rii~ vc 6nerilcrin1 Kapsayan Rapor. 6 Arahk 1990. Ankara.
55
56
Turkiye'de televizyon ve radyo yay1nc1hg1n1n niteligi hakk1nda kafa yoranlann ilze1inde birle$tikleri 6nen1li nokta TRT: TRT'nin ne kadar •·koti1" oldugu: nasil "iktidarlann borazanc1hgin1 yapugi; ne kadar "sansClrc(i" oldugu; nas1l veriinsiz bir bl'trokratik yaptlanmaya sahip oldugu; nastl rekabetsiz bir piyasad:1 kendi tckelci zumas1n1 otti.irdugu ; ve ya)'lnlannda ne kadar d1$ kaynaklara bag1mh oldugu. Hl'tkflmctte olan Anavacan Partisi'nden, rnuhalefet partilerine. sosval demokraundan, dincisine ' ve solcusur.a kadar herkesin yaka silktigi TRl'. Bu kadar hO$nutsuzluk varatan • bir kurun1un nas1l duzeltilebilecegini ve bu ho$nutsuzluklann en aza indirildigi bir yay1n diizeninin ne olabilecegini sormaktan ziyadc ho$nutsuzlann TRT'ye t~k <;a re olarak ortaya sllrdOkleri 6zel televizyon. Devier Bakan1 Yazar, ozel televizyonu destekle1nelerinin gerekc;esi olarak yay1n tekclinin TRT'nin elindc olrnas1n 1n politik partiler aG1~:1nda11 getirdigi sorunlan gos1ern1ekte. TRT modelinin yaratt1g1 rahars1zhklann ten1el nedenleri kor.usunda dii$iinmck ve bu rahats1zhklan konu eden bir ya yin politi i<as1 geli$tirmek yerine. bugCtn politik <;:evrclerin yapug1, 6zel televizvon ilc ·rRT rnodel!eri ' aras1nda ba.sit bir z1tla$ma yaratmak. TRT l<otu olduguna gore daha iyi bir yay1nc1hg1 ozel tclevizyona· izin vererek eldc eunek. Bu zula$Urmarnn n1anug1n1 SHP Gene! Ba$kan•. inonii'nO.n ozel televizyon ile ilgili yapt1g1 ar;1klan1alannda, gorn1ek 1nO.n1kiin. TRT'yi iktidann borazan1 olarak tanunlayan inoni.i, ozel kurulu$lan "dogru haber vennek ve tarafs1zhg1 desteklemek a<:1s1ndan c;ogulcu bir demokratik duzenin 6nen1li bi r arac1" olarak gor1nekte. 3 Benzeri bir ~ekilde DYP Gene! Ba$kan1 Demirel de, "Turkiye'deki gibi halkin dogn1 haberden rnahntm cdildigi bir b3$ka ulkenin olmad1gina"
dikkati c;ekerek "f)zel televizyon i\:i n anayasa degi$ikligi ne kar~1 oln1ad1klann1" belirtn1ekre.4 Devlet Bakan1 Yazar, TRT ile ilgili "yak1nmalar ve $ikayetlerin ., televizyon yay1nc1hg1 alan1ndaki "tekel kalk1nad1g1 surece" bitrneyecegini ve "bu ytizden anayasa ve ilgili kanunda degi?iklik yap1larak, radyo ve TV yay1nlann1 6zel sekc6re de aGmak" gerekliligini hiikiimetin ozel TV politikas111111 temeli olarak belirlemekte.5 Basitle$tirecek olursak, siyasi partilcrin uzerinde birle$tikleri kar~1thg1n bi r _ucunda TRT +iktidar borazan1, obur ucunda ise ozel yay1nc1ltk+dcmokrasi vc Gogulculuk bulunn1akta. Burada iki temel varsayim var: TRT'nin duzelrneyccegi ve yay1n alan1n1 6zel sektore a<:cnak suretiylc "daha dogru" vc "daha demokratik'' bir yay1nctbg1n ge li~tirilecegi. TRT / ozel yay1nc1hk zala$t1nnas1ndan ortaya G•kan 6nen11i bir saptama ise TRT modelinin c;arµ1kla$mas1na yol a<;an scbe plerin C1zerine gidilmesi nin siyasi bir oncelik ta~1n1ad1g1. "Dernokrasi" ve "c;ogulculuk" soyle1n lcrinin arkas1na gizlenen gerek iktidar gerekse de n1uhalcfer partilerinin ashnda istediklerinin demokr,1tik, GOgulcu ve ozgiir bir )'ay1n dC1zeni yaratn1aktan \:Ok, hem ke-ndilerinin hem de toplun1un bin;:ok kesin1inin ifade ettigi TR-i- ho?nutsuzlugunu soziimona giderecek bir r;arenin bulun1nas1 oldugu a1,·1k. Bulunan c;are, yani TRT'nin yan1na, ran1mlan rnam1$ bir "den1okrasinin" platfonnu olacak yine tan1mlann1am1$ bir c)zel yay1nc1hg1n kuruhnas1, gerGekten, yay1n duzeninden ho$nursuzlann bir k1sm1n1n gozunu boyamaya aday. Burada "demokrasi ve <;ogulculuk" istem lerini n si yasi partilerin yayin ala111nda bir sese sahip olmak endi$esinden 6teye gitn1cdigi goruluyor. Zira, hi~bir siyasi parti "de111okratik :~aubm" kavram1n111 ashnda ne anhtma geldigini, bugi.in Turkiye'de yayin du-
zeninin geni$letiln1esinin baz1n1 hangi k1staslann belirledigini tart1$mad1. iktidar partisinin ortaya att1g1 "ozel TV" G6zC11niiniin, kendi siyasetlerini yay1n alan1na ta$1malann1n yolunu a\:abilecegini goren 1nuhalefet partileri, olayin daha fazla sorgulann1adan kapanmas1 ve (biiyuk bir ihtiinalle bu $ekliy le) yasalla$mas1 na engel G1karmad1lar. Siyasi partilerin Turkiye'dc yay111c1hk nas1l olmah sorusuna ne kadar dar ve kendi \:tkarlan ai,:1s1ndan yakla$[l klan, mesela, DYP rn illetvekili Mah1nuc 6ztiirk'On dediklerinden aG•k<:a ortaya <:1k1 yor. Oztiirk'e gore, eger "TRT bu kadar kotO olmasa" ve ''cger bizin1 devlet televizyonumuz, yay1nlann1 diizeltir, hakka ve adalete uygun yay1 nlar yaparsa ozel televizyona gerek kalmaz."5 r\ncak, bugun Turkiyc'de Star 1 gibi vc kurulma dedikodulan dola$an Hi.la! 1 gibi korsan 6zel yay1nlan11 varhg1n1n 'i$aret ettigi sorular siyasi partilerin kan1uoyuna ileri bir tasar1ym1$ gibi sunduklan \:arelerle, yani kontrollu bir $ekilde siyasi parciler aras1 bolfl$iilmli$ bir yayn1 duzeni senaryosuyla cevapland1nlmamakta ve cevapland1nlamaz da. Bugun muhalefet partilerinin ve akademik yazarlann i<:ine dO$tCikleri yanh$hk iktidann yay1nc1hk alan1nda <:izdigi <:en;evenin d1$tna G1karnan1ak ve "de111okratik yay1nc1hk" gibi kavra'mlann gerc;ek anlan1lann1n hayata gcc;irildigi bir yay1n duzeninin gereklerini du$C1nmemek. NASIL BIR YAYlNCILIK
Bugun, 6zellikle 1nuhalefet partilerinin sansiircl"i ve iktidar yanhs1 bir yay1n di.izenine ka~1 tepkileri devlc t rckdi kalks111", Cumhu· riyet, 28 Te1nn1uz 1990. 4 ''TRT tekelinc orrak 1av1r", Cun1h uriyct, 27 Temmuz 1990. 5 "'Ozcl TV'ye hukumcr desregi'', Cumhuriyec, 6 Kas1m 1990. • 6 "Muhalefei: ():::el TV'ye 'ko~ullu evei-. Cumhuriyet, 7 Kas1m 1990. J "TV'de
Biri k i m 26/ Haz11 an 1991
-â&#x20AC;˘ e -â&#x20AC;˘---------------------------------------------------. ve demokratiklikten uzak yay1n haya:unllz1n cenderesini $U veya bu sekilde surekli a$maya c;:ah$an toplu1nsal ve ticari dinamik, Turk yay1n hayaunda temel\i bir degi$irnin gereklilig~ne isaret ennekte. Bugun sorun, ozel TV olmah m1, olma1nah m1 sorusundan c;:ok, yay1n alan1nda ozgi.irluk hakk1n1n gerek anayasal duzeyde gerekse de somut ve gundelik hayat c;:en;:evesinde garanti aluna ahnmas1d1 r. Ozel TV tart1?malan boyle bir gundemin girdilerinin ve c;:1kulann1n belirlenmesi ic;:in bulunmaz bi r nrsat yaratmakta. Ancak, t.arll$may1 siyasi parcilerin c;:izdiginden farkh bir platfor:rna tas1mak $amyla. Nas1l bir yay1nc1hk sorusuna ilk verilmesi gereken cevab1n, basin alan1nda, en az1ndan anayasal duzeyde, garantiye a hnan ozgurluk ilkesinin yay1n alan1nda da benimsenmesi oldugunu soyle1neli yiz. Oniimuzdeki hedef TC Anayasas1'nda 6ngorulen temel hak ve ozgf1rluklere bir yenisinin, yay1n 6zgurlugunC1n eklenmesi oln1ah. Yay1nc1hk nasil oln1ah sorusunu bu c;:er<;evede konu$rnaya ba$lad1g1m1z zaman, uzerinde karar vermemiz gereken nokta, bu yeni ozgi.irlugun Turkiye kosullannda nasil doldurulacagi. Bu sorunun Ci~: boyucu var. Bi rincisi, yay1n oz1:,>Urlugunf1n ne anlama geldigi; ikincisi, ya)'ln 6zgC1rlugunun kurallarla denetlenn1esinin gerekli olup olmad1gi ve C1c;:tincf1su 6zgi.ir bir ya)'lnc1hkta kurumsal ve pazar yap1snun nas1l olabilecegi. ilk olarak vurgulanmas1 gereken, Turkiye'nin h1zla degisen dinamigi c;:erc;evesinde ozgC1r yay1nc1hg1n sadece ozgurce yi.irii.tulen bir siyasi pani propagandas1ndan ibaret olmad1g1. Gundemimiz ozgur yay1nc1hg1n ne oldugu, s1n1rlann1n nerede ba$lay1p nerede bittiginin belirlenmesi ise, o za1nan, ise dini propagandadan, farkh etnik gruplann dil ve kultur varhklanna dayah yay1nc1hktan,
pomografik yay1nlardan, binak1m 1narjinal gruplan n zevkletine yonelik yay1nlardan ve ahlaki ac;1dan problem yaratabilecek ya)'lnlardan ba~la1nalty1z . Bugun Turkiye'de yap1lmas1 gereken tart1$ma, elde edi lecek bir yay1n 6zgurlugunden islamc1 gruplann, fasist egili1nle1in, kendi dillerinde ya)'ln yapmak isceyebileceklerin ve rnarjinal kesimlerin zevklerine yonelik progra1nc1lann da yararlan1p yararlanamayacag1olmah. Halbuki, yap1lan tarnsmalarda ve RTYK'n1n rapon inda, 1nesela, "yay1n yapmas1na izin verilen ozel tCtzel ki$iler valut1ar ve cicari $irketler"le s1n1rlanmakta ve "demeklerc boyle bir yetkinin verilmesinin elbette sozkonusu ohnad1g1" belinihnekte. Yay1nc1hkta ozgurluklerin boyuclann1n bu derece dar saptan111as1n1n yan1nda tarnsrnalann varsayd1g1 konulardan bir digeri ise yay1nc1hg1n kurals1z oln1ayacag1. Ancak neden kurallann gerekli oldugu ac;1ga c;1kanlrnamakta. RTYK Ba$kan1 Y1lmaz BClyOkersen, derneklerle ilgili s1111rlan1a onerilerine gerekc;e olarak "radyo dalgalannda bir frekans k1s1tlamas1" oldugunu gosteriyor. 7 Buyuker$en, "Ti:trkiye'ni n y6neti1nini etkileme teh likesini ortaya r,:1karabilecekleri" nedeniyle "yabanc1sennayeye ... bir de tekel kurulrnas1na da kars1" olduklan111 belirtiyor. Kurallara gerekc;e olarak gosteri len birinci neden, yani frekans darhg1 sorunu, ashnda teknolojilerdeki ilerleme ile buyuk olc;ude asilm1$ bir sorun bugun. Nitekim, Bat1 lilkelerinde yay1n alan1111 denetleyen kurallann kald1nlmas1 politikas1n111 buyuk mesafelcr katedebilmesi bu sorunun bliyC1k 61<;i:ide c;6zulmesiyledir. Neden kuralh bir yay1n duzenine ihtiyac;: oldugu ac;:1ga c;:1kanlmadan, bu kurallann neler olabilecegi belirlenemez. Eger sorun, ozgurli.iklerin boyutlann1n saptamas1 gorevinin topluma n1al edilmesi durumunda bu gorevin kotuye kullan1labi-
leccgi endi~esi ise (ki bu hakh bir enclise olabilir), o zaman bu endi$Cnin en aza indirilebihnesini saglayacak kurallar her ozgul endise c;:erc;evesinde belirlenmeli. Omegin, endise konusu pomografik yay1n lar ise, ya bu tiir yay1nlann Turkiye topraklannda yay1nlanan1ayacag1 (ve dolay1s1yla yabanc1 kaynaklardan gelen bu nitelikteki yay1nlann da bir sekilde engellenecegi) kurallarla saptan1r ya da bu tur yay1nlann ancak belirli saatlerde ¡veya belirli $ekillerde yay1 nlanabilecegi kuralla$ttnhr. Endise konusu, dint yay1nlar ise, ya yine bu tur yay1nlar toptan yasaklan1r (TRI de dahil olmak i:izere) ya da devletin hic;bir kaynag1ndan yararlanmamak sart1yla tamamen serbest b1rak1hr. Yay1nc1hkta kurallar konusu devletin kontrolu d1$1nda bir yay1n platfonnunun geli$tirilip geli$tirile1neyecegi ve bu platformun yay1n 6zgtirltigtinu canl1 tutma konusunda basanh olup ohnayacag1sorulan ile dogrudan ilgili. Kurallann konmas1yla yay1nc1hg1n birtak1n1 hedefler pesinde denerlenmesi sozkonusu. Yay1n ozgurlugti ilkesinin benimsendigi ulkelerde ortaya c;1kan ac;maz bu kurallann kimler i:q.rafindan konulacag1 ve denetlenecegi. Zira, yay1n ozgiirlilglt devletin mi:tmkiin oldugu derecede elini etegini ya)'ln alan1ndan c;ekmesi anlarn1na gelmekte. T urkiye'deki tart1$malarda ise ortada boyle bir ac;maz yok: "Ki$ilerin her zaman 6zel celevizyon kurabi lecekleri , yaln1z, kontrol, denetimin TRT kanahyla devam edecegi" soyleniyor. Yani, iktidar partisi bir eliyle verdigini 6bur eliyle alacagin1 ac;:1kca soylemekte. SHP'nin bu konudaki korporatist c;ozumlerinin de devletin kansmad1g1 bir yay1n 6zgurlugu platformu yaratmada ne derecede katk1s1n1n olabilecegi tarttsrnah, zira 7
"0zel TV panelinde TRT bombard1ma n1". Cu mhuriyet, 20 Ocak 1991.
57
58
tclevizyon yonetimini payla$mas1n1 onerdikleri gruplar (i$<;i sendikalan, i$veren sendikalan, belediyelcr, meslek kurulu$lan) Turkiye'de sesini duyurmak isteyen degi$ik bak1$ a<;1lann1n c;ok ktt<;llk bir kism1n1 olu$turmakta. Bu gruplardan hangisi. mesela, kalk1p Turkiye'de baz1 islamc1 hareketlcrin gorii$lerini ifade edecek ya da tart1$acak? Nas1l bir yay1nc1hk sorusuna ccvap arayanlann ba$latnalan gereken noktalar bunlar: Yay1nda ozgllrluk hakk1 n1n hern hukuki hern de toplun1sal dC1zeyde hayata gec;irilmesi ve yay1nda ozgurlugu s1n1rlayacak kurallann gerekli olup olmad1g1n1n ve gerekli ise bu sorumlulugun kim taraf1ndaf1, nas1l ve hangi ama<;lar c;en;:evesinde Ustlenileceginin a<;1ga c;1kanlmas1. Bu noktalann ele ahnmas1yla, iktidar partisinin ve muhalefetin i$i alch ka<;ttya getirmesine f1rsat verilmemi$ oln1akta. Ancak. "nas1 I bir yay1nc1hk., sorununun 1ar11$ilacag1 platformlardan birisi yay1n ozgurlugu ve ozgllrluk kurallan c;erc;evesi ise, bu sorunun ayn1 anda tart1$1lacag1 ba$ka bir platform da ticari yay1nc11ik ve kurallar c:;erc;cvesi oln1ah. Bugiin iktidar partisinin "ozel TV" senaryosunu "c:;ogulculuk", "c;ok seslilik" gibi en1ellerle dol·dum1ak suretiyle kabul eden 1nuhalefetin gozdcn kac;1rd1g1 ~1nemli bir iki nokta var. Birincisi, yay1n alan1nda ki$ilerin fikir alma ve yayma ozgurluklerini saglama almak ve "c;ok sesli" bir yay1nc1hk yaratabilmek ozlemi ile ticari yay1nc1hga serbestlik tan1mak politikas1 aras1nda c;ok 6ne1nli farkhhklar var. iscenen, eger bugun Tiirkiye'nin yay1n hayaunda fikir ozgiirlugii ve demokratik kanhm ise, o zaman i$e TRT'den, TRT'nin politikastn1<;izenlerden, ya)'1n hayattn1 sansur cenderesinde tutan yakla$Hn lardan ba$lan1ak gerekir. i$e buradan ba$lanmazsa, ozel televizyonun Tiirkiye'nin sansurcii
k~lturunden
sak1nabilecegi nas11 dl1$Ctnulebilir zaten. ikincisi, ticari yay1nc1hk ile kurallar aras1nda nas1l yeni bir ili~ ltinin onaya c;1kngi konusu. Kurallar ile denetlenmedigi surece tica1i bir yay1n dt1zeninin "c;ogulcu" bir program demetini sundugu ve yay1n alan1na kat1hm1 kolayla$t1rd1 g1varsay1m1 c;ok t.artJ$mah Ancak. <;e$itli ulkelerin yay1n alantndaki deneylerine bakild1ginda gonilen, <;ogulculugu geli$tirecek ve ona hizmet edecek kurallann neler olabilceginin ac;1k olmad1g1. Ve sonuncu olarak, 6zel televizyonun yan1nda varhg1n1 si.irdiirmesi iscenen kamu yay1nc1hg1n1n, yani bugunku TRT'nin, ticarile~en ve de 1nokra t ikle~mesi umit edilen bir yay1n alan1nda oynayacag1 rolun ne oldugu belli degil. "Kam1.1 hizmeti" ka vram1n1n den1okrati~:, i;ogulcu ve kauhma ac;1k bir yay1n hayaunda ne anlama gelebilece~,i henuz du$unulmemekte. TRT'nin bu demokratikl~me emellerinin C1st(1nde bir yerlerde durup, DY ~ millervekili Ozturk'un onerdigi gibi, "ozel TV'nin 'milli kulture' geritecegi zararlan onlemesi" mi dil$iinulmekte)8 Demokrasinin di namiginin ozel sektor taraf1r,Jan i$letilebileceginin du$iiniildtig11 bir ortamda "ozerk" TRI ne an lama gelmekte? TRT'nin de demok ~ ratikle~mesi ise ozerklikten beklenen o zaman TRTnin neden "devletin elinde kalmas1" gerekmekte? Sin1di, bu uc; nokcay1 c;ok k1sa bir $ekilde biraz daha ac;maya c;ah$ay1m. TICARi YAYINCILII<, KURALLAR Vt: DEMOKRASi
Ozellikle '80'li y1llann ba$1ndan beri, ya)'1n hayaun1 yeni ba$tan duzenlemeye yonelik politik giri$imlerin sadece Tiirkiye'de degil, fakat Yeni Zelanda'dan A1nerika V•! Japonya'ya kadar birc;ok ulkede do! buyiik n1esafeler kattettigini izledik. Boylesi bir duzenlemeye onayak olan onemli degi~imlerden bi-
risi son yirmi yilda haberlesme, bilgi ve yay1n teknolojilerinde izlenen biiyt:ik su;ramalar. Simdiye kadar s1n1rh olan radyo yay1n kapasitesi an1k c;ok daha verimli bir $Ckilde kullan1labi!tnekte ve dcgi$ik uygulamalar ic;in sonsuza yak1n yay1n kapasitesi yaranlabilmekte. Yay1nc1hk arnk ulusal s1n1rlar tan1n1ayan, denetlenmesi giderek gu~l e$en ve degi$ik tuketin1 gn1planna, degi$ik cografi buyiiklC1kteki yerl~imlere seslenebilecek bir yap1ya ula$tl. Yay1n hayattn1 yeniden duzenlemeye yonclik giri$imle1i harekete ge<:iren diger one1nli bir ecken ise son on y1ld1r, ozellil<le geli$mi$ kapitalist i.ilkelerde izlenen, rekabet<;i piyasa yanhs1ekonomik politikalar. Bu policikalar, kurallarla denetlenen bir piyasa i$leyi$inin "cuketicinin egemenligi" ve "tuketicinin tercih hakki" ilkelerine ters dCl$tClgi.i gerek<;esinden kalk1larak kurallarla korunmu:? ekonomik faaliyetlerin birer birer rekabete ac;ilmas1na vc bu tur piyasalarda hakim durumda olan ozel ya da kamu tesebbuslerinin a\:tk pazann gucune terk edihnesine on ayak olmakta. Yay1n alan1nda, c;ok yak1n za1nana kadar, istcr tamamen ozel sirketler carafindan (ABD ve Japonya'da oldugu gibi), ya da isterse he1n ozel hem de kamu kurulu$lan -caraf1ndan yerine getiriliyor olsun (ingiltere'de oldugu gibi), fakat yay111 hizn1etlerinin devletin koydugu kurallarla belirlendigi ulkelerin bir<;ogunda "kurallann kald1nlmas1" ad1vla antlan bu ' cur rekabet yanhs1 politikalar etkili oldu. Boyle bir c;erc;evede "kurallann kald1nlmas1" politikalan pazan ozel kuruluslara ac;maktan c;ok rekabcte ac;mak errafinda donmektc.9 •'t.luhalefet: Ozel n r ye 'k0$Ullu evet'", Cun1 huriyet, 7 Kas1m 1990. 9 \:V.Hoffmann-Riem, "Law, politics and the new media: trends in broadcasting regulation". W est European Politics. 9 (4), 1986.
l!
Birikim 26 / Hazira n 1991
Kurallann kald1n!tnas1 ile, tiiketicinin istedigi ulr yay1n iiriiniinu -ister kamu te$ebbusu ister ozel i$letme taraf1ndan iireciliyor olsunac;1k pazarda rahathkla Se\.ebilecegi ve boylelikle prograrn piyasas1n10 c;ok daha dinamik ve bag1ms1z bir hale gelecegi dii$iinulmekte. Burada. demokrasi soyleminin, daha c;ok, ticari yay1nc1hg1n serbestc;:e yaptl1nas1na olanak tan1nan bir yay1n piyasas1nda "tiikecicinin serbest<;:e Liiketebilmesi hakkt" anlan11na gcldigi gon1luyor. Yay1nc1hg1n den1okratikle$n1esi ya da digcr bir ifadeyle, yay1nc1hkta fikir ozgi.irl iigi.iniin gen;:ekle$ti ri ln1esi ilkesi ile yay1nc1hkta giri$imcilik ozgurlugunun saglan1nas1 hedefi nin birbiriyle kan$t1nl1nas1 sozkonusu bu soylemde. Wolfgang Hoffmannn-Riem'in soyledigi gibi, Bau 'da iz len en '' ku rallar1n kald1nhnas1" politikalan ki$ilerin haberle$me. ifade ve bilgilenn1e "ozgurli.ikleri ile ticari yay1n faaliyeti ni sC1rdurme 6zgurluglinu bir ve ayn1 olarak dcgerlendirinekte.10 Bu c;en;evede vatanda~a arfcdilen rol, fikir 6zgurlC1gt1ni.i serbest bir :;;ekilde ya)'1nc1 olabilme 6zgurlC1gO ile ifade etmek! Turki ye'de gerc;ekle$ti ri Im eye c;ah$tlan yay1n duzenlen1esi poli1ikas1nda da benzeri bir kavram kar1$1kltg1n1 izleyeb iliriz.11 Turkiyc'de ten1el fikir ve haberle$me 6zgurluklerinin anayasal ve toplumsal dC1zeyde, devlenen bag1rns1z olarak, garanti aluna ahnmas1 bile henuz sozkonusu degilken ozel televizyonun dernokrasi, c;ogulculuk ve dolayis1yla fikir 6zgi.irliigCtnfl saglayacag1n1 savunn1ak bo$ oluyor. Turki ye'ye ozel teievizyonun gctirilmesi ile clde edilecek olan ki$ilerin fiki r ve ileti$im hakk1n1 koru1naktan c;ok 6zel te$ebbiislerin yay1n yapabilme haklann1 korumak. Ostelik, buglln TC1rkiye'de ozel te$ebbiislerin serbest yay1n yapabilmelerini saglamak isteyen ya)'1n politikas1n1n kaynagt (yaz1\marru$)
"kurallann kald1nlmas1" ve tiiketiciye yay1n tiiketimi meydan1n1n b1rak1lmas1 gibi an1ac;:lara dayanmamakca. "Ki$iler her zaman ozel televizyon kurabileceklerdir" deniliyor. Bu ki!?ilere frekans dag1unnn1 kim yapacak, bu ki$ilerin yay1n hizmetlerini s1n1rlann1 kim belirleyecek? isteyen, sadece istanbul ve c;evresi ile s1n1rh bir yay111 istasyonu kurabilecek 1ni) isteyen istedigini yay1nlayabilecek mi ? Dolay1s1yla, ozel T\l'Ji demokrasi soylemi, yukanda ac;1klamaya c;ah~t1g1 n1 kavrarnsal kan$tkhk c;:erc;:evesi nde bile ic;:i bo$ bir cekerlerneden ibaret kalmakta. Zira, 6zel de olsa, yay1nc1hk faaliyecinin serbest<;e istedigini yapabilmesi (ve ideal olarak de1nokratik ve c;ogulcu olabilmesi, tilkecic;nin degi~en kiilturiine seslenebilen bir yap1ya kavu!?abilmesi) ic;:in belirli s1n1rlayic1 ve sansiircli "kurallardan" kurtanlmas1 gerek1nekte. Yay1n hiz1n etl eri nastl sun ulursa sunulsun, faka t bugun Turkiye'de serbest ve a\.ik bir yay1nc1hg1n temel ko$ullanndan birisi, kar$1hkh toleransa ve konu$n1aya dayah bi r ya}'ln placformu yarat.n1ak olmah. 5in1d iye kadar ¡rRT'nin ba~1nda D_en1okles'in k1hc1 gibi sallanan (ve 6zel yay1nc1hg1n da ba$1nda sallanacak olan) "boluciiliik", "mi Iii degerlere di! uzattnak", "dini propaganda yap1nak" ve "siyasetlere alee olmak" gibi korku ve oto-sansiir kaynag1 olan suc;lan1alann yerini aruk, uzerinde rahatc;a konu$ulabilen, tart1$1labilen ve yaranc1 fikirlere zemin olabilecek bir yay1n platformu almah. Turkiye ozelinde "kurallann kald1nlmas1" ve yay1nc1hg1n serbescle~cirilmesi i$te bu anlama geln1eli. . "Kurallan kald1rma" ve yay1n alan1n1 rekabete ac;ma politika?1n1n hakin1 oldugu ulkelerde tart1~1lan 6ne1nli konulardan bir digeri ise yayinc1hkta rekabetin sonu\.lann1 n neler olabilecegi. Zira, her ne kadar, yay1nc1hk herhangi bir ekonomik sektor gibi d~unulmek
istense dahi baz1 6nen1li k1scaslann yaytn faaliyetini digerlerinden ay1rd1g1 gozlemleniyor. Bu ]\1staslann en 6nemlisi ticari ve rekabetc;i bir yay1n piyasasinda i~ yapan ~ i rketl eri n gelirlerinin boyutunun n1ahn saU$ mikran ya da kalite diizeyi ile degil. fakat buyuk bir 61c;:ude, rekla1n pazanna ne kadar hirap edebildi kleri ile dogrudan baglannh ohnas1. S1n1rll bir reklan1 gelirleri pasias1ndan dilin1 koparabilrnek ic;in yan$an yay1n $irketlerinin program sec;imle1inde seyircilerin mi yoksa rel<lamc1lann m1 taleplerine daha duyarh olduklan sorusu epeydir tart1$tlan bir konu. Reklam gelirini maksimize etmek ve dolay1s1yla yay1n faaliyetinin deva1nhhg1n1 saglatnak pe$inde olan $irketle1in uygulad1klan stratejilerdcn birinin de reklam geliri saglayan diger basin ve yay1n kurulu$lann1 koncrol aluna ge<;irmek oldugu biliniyor. Bu egilin1 ticari yay1nc1hk piyasas1n1n 1ekelle$mesine ve uluslararas1 olc;ekte i$ yapan dev bas1n-yay1n-ileti$im ~ir ketlerinin kontrolu aluna gim1esine yo! ac;abi liyor. Nitekim, $U anda Avrupa'da 1.4 medya grubu Avn1pa bas1n-yay1n-ileti$im pazann1n buyuk bir k1s1n1n1 ellerinde rutmakta. Ticari yay1nc1hg1n diger bir ac;:mazt progra111 kalitesi ile ilgili. Ticari televizyonun c;e$itliligi az, di1$iik maliyete c;1kanlm1$, kitle eglencesine yonelik hafif program Iara ag1rhk venne tehlikesinin c;ok ciddi oldugu baz1 6n1eklerden anla$1lmakta. Degersiz paran1n degerliyi pazardan kovmas1 gibi, ucuz programlar1a doldurulan bir ticari televizyon hizn1eti bir taraftan kaliteli programlan ve obur taraftan kaliteli progran1 yap1mc1laâ&#x20AC;˘ nn1 piyasadan d1$an surebilmekte. i$te bu ac;:mazlar nedeniyle, 10 ll
\V.Hoffmann-Riern, a.g.c.. s. 130. Bkz: RTYK'ntn Ozcl Tclcvizyo n ve Radyo Uygulamasma i li~ki n GO~ vc Onerilerini Kapsayan Rapor, 6 Arahk 1990, A:ikara. s.3.
59
Fransa'da. mesela, yay1n alan1nda ticari ozgurlugun saglanmasi ic;in "kurallann kald1nlmas1" yakla$1m1n1n baz1 c;evrelerde aruk "c;ok fazla" bulunduguna ve tekrar kuralh bir yay1n hayauna donCtlmek istendigine ili$kin isaretlcr izlenm e kce. Nitekim, "kurallar1n kald1nlmas1" politikas1n1n en cemelli bir $ekilde yliri.ituldi.igu ii)kelerde (ABD'dc mesela) bile rekabeti 6nleyen ve zorla$tlran kurallar bir taraftan kald1nhrken, rekabetc;i bir pazann i$lerligini surdurebihnesi, tekelle$1nenin olu$n1an1as1 ve progran1 kalitesinde dii$U$ veya belirli gruplara yonelik <;arp1khklann olrna1nas1 amac1yla yeniden kurallar konmakta. Pazar mekanizmas1n1 denetleyebilecek tur ve degi$ik seslere yer verebilecek nitelikte yeni diizenle1neler, bugun, rekabet<;i modeli deneyen birc;ok ulkede aranmakta. Dolay1s1yla, i$le1nin demokratik ve ac;1k bir yay1nc1hk duzeni yaraunak k1s1m1n1 <;6zmek ic;in birtak1m kurallann kald1nln1as1 gerekiyorsa, islemin bu duzenin islerligini koruyabilmesi los1n1n1n <;6ziimi.i i<;in birtalom yeni kurallann konuln1as1 gerekmekte. "l<AMU HlZt.1ETi"NiN ANLAMI VE GELECECi
60
Gelismis kapitalist ulkelerin bin;ogunda yilrurluge konan "kurallann kald1nlmas1" ve yay1n sektoliinun rekabete ac;iln1as1 politikas1n1n dayanaklanndan bir digeri ise "kamu hizn1eti i$levi goren yay1nc1hk" kavram1n1n birc;ok ac;1dan ele?tirilmesi oldu. Politik ac;1dan "yeni sag" ak1m, "kan1u kultuni" ve "kamu yaran" kavramlann1n kendisini sorgularken. sol ak1mlar "milli" ya da "kamu yay1nc1hg1" yapanlan eli tist, devletc;i olmakla, halka hesap vermekcen kac;makla ve baz1 az1nhk gruplann1n scslerini 6zellikle g6zard1 etmekle suc;lamaktaydi. 12 "Kamu hizmeti islevi goren yay1nc1hk" ilkesinde bir rnilletin
birarada ya$ayabilmesi ve butiinlugunu surdurebilmesinin ko$ullanndan birisi olarak millet ad1na karar verebilen ve davranabilen bir kurumsal yap1n1n olu$turulmas1 du$Clncesi yatmakta. Bu kurumsal yap1n1n, ulusun kultiirel biitiinlugune ses olabilmesi ve ses verebilinesini ve ulusun her kesin1ine, ayncaltk yapmadan ve outun degisik zevklere hitap edebilecek tarzda yay1n hizn1eti goturebilmesini saglamak amac1yla, politik sistem taraf1ndan atanan bir kamu yay1n kurumu olmas1 ong6rulmekte. "Yeni sag" ak1mlann bu 1nodele iliskin ele?tirilerinde ise ne devletin ne de, ne kadar ozerk olursa olsun devletin atad1g1 kurumlann, demokratik bir toplumda vatanda~lar ad1na ve onlar ve, rine sec;im yapmaya haklan olmad1g1 vurgulanmakta. Nas1l devlet vatanda$lann hangi kitab1 okuyacaklann1 onlar ad1na sec;miyorsa, ayn1 ilke televizyon ve radyoda da geyerli ohnah bu gorO~e gore. Bu cur sec;imler a<;1k pazarda yap1lmah ve tuketici sec;:me ozgurluguni.i rahatc;a yerine gecirebilrneli. Zira. ulusun c;1karlan ilkesinden harekec eden bir kamu yay1nc1hg1, sonunda, tf1keticilerin sec;im haklann1 sistematik ya da geli$igiizel bir $ekilde sansurden gec;irrnekte ve dolayis1yla, ifade 6:z.giirlugunu tehlikeye atmakta. Bu tiir bir korun1a aluna ahnm1~ ve fikir ozgtirlugunu kontrol alunda tutan bir "kamu" yay1n duzenine kar$1 ahnacak ilac;, "yeni sag" goru~e gore, cuketiciye c;ok daha hassas olan rekabetc;i pazar sisten1idir. ingiliz yay1n kurulusu BBC'nin finansman ko$ullann1 incelemek uzere Thatcher tarafindan baslaulan Peacock Arasurmas1na gore "ingiliz yayinc1hgi ruketicinin egemenligi ilkesi Ctzerine kurulmu~. sofistike bir pazar siste1nine donli?riin1lmeli Bu sistemde, dinleyicilerin ve TV izleyicilerinin, istedikleri ve gcreksinim duyduklan yay1n programlann1 mumkun ol-
dugu kadar s1n1rs1z bir arz pazanndan se<;ebilme $<1TIS1na sahip olmalan kO$Uluyla kendi c;1karlann1n en iyi yarg1c1 olduklan kabul edilmeli." 13 Turkiye'de yapdan taru$malarda ve giri$imlerde yay1n alan1nda rekabet<;i pazar1n yerlesciri lmesi dogrultusunda toptan degisi1ni 6ng6ren benzeri bir yakla$11TI hic;bir zaman gundeme gelmedi. Ozal ve 6zal'1 ta kip eden Anavatan Partisi hukun1etleri her ne kadar "her gelen ozel T\.' kurabilir" dedilerse de, "1nilli televizyon" diye tan1rnlanan TRT'nin yap1s1n1n degistiril1nesi ya cla ozel sekt61i"in rekabet<;i olmas1n1 saglayacak onlemlerin ahnmas1 gibi konulan tamsma konusu yapmad1lar. iktidar partisinin ashnda fazla bir degisim i<;em1eyen yay1n politikas1n1n neden akadernik c;evrelerde ve n1uhalefette buyuk tarusmalara yo! a.;ug1n1 anlamak zor. Zira, muhalil c;:evrelerin ele$Cirisi onerilen yay1n politikas1 paketinin eskisinden <;ok farkh bir i<;erik ta$lmad1gt sapcarnas1ndan yola <;1kmad1. Sanki onerilen paket yay1n pazann1 "kurda ku$a" ac;acakmt$ gibi, ele~tirinin gundemi kurda ve ku~a ka~1 "kamu servisi" ilkesinin korunn1as1 gerekliligi olarak belirlendi. A.nkara Oniversitesi Basin Yay1n Yilksek Okulu Radyo ve Televizyon B6liim Ba$kan1 Aysel Aziz, 1nesela Cumhuriyet gazetes inde yazd1g1 bir makalesinde, "TRT tekelinin kalkmas1n1n" bir zorunluluk olduguna i$<lret etmekte, ancak, "bunun yan1nda, ulkenin rumune seslenen, ozerk bir yap1da, siyasal iktidarlann baslos1ndan uzak kamu hizmeti goren devletin elinde bir kamu yay1n organ1n1n, yani TRT'nin kalmas112 W.D.Rowland Jr.. ve M.Tracy. 'Worl-
dwide c hallenges lO public service broadcasling'", Journal of Communication, Bahar 1990. 13 Report of the Committe on Financi ng the .BBC, Cm nd 9824, Londra, HMSO. 1988. Birikim 26/Hazl r an 1991
n1n zorunlu oldugunu'' vurgulamakta. 1~
'
iktida·r partisi ''milli degerleri" koruyacak "1nilli bir televizyon"un 'ozel televizyon yan1nda ycr alacag1n1garantilerken muhalefetin kamu yay1nc1hg1 uzerinde 1srar etmek ye1ine neden yay1n alan1nda "kan1u hizmeti" ilkesini n deva1n ettiriln1esi istendigi sorusunun c.:evab1n1n ara111as1 beklenirdi. Burada muhalefetin ic;ine dustugu yanhshk, ayn1 Bau'da ac;:1k pazar yanhs1 gorusun de sonunda hazmcden1edigi bir yaklas1m ile ilgili. L5 Bu, vacandasla1111, devlecin iradesi d1s1nda, devletten ayr1 olarak harcket etn1eleri, haberlesmeleri, yay1nc1hk yapmalan 6zgurlC1guni.in garantiye ahnmas1n1 ongoren ~ir yaklas1m. Muhalefcc, yay1n 6zgt1rlugunCt bu c;:erc;:evede alg1layamad1g1 sl!rcce ozel televizyonu, i.izcrinde "daha dikkatli olmay1" gerektiren bir yay1nc1hk, "karnu hiz1netini" ise "ozel televizyon un yaratacag1 zarar ka~1s1nda" bir "tedbir" olarak g6m1eye devan1 edecektir. 16 J(lJRALIA RINI ARA YAN YAYINCTLIK
Bugl!n degisen bir Tlirk toplumunun ortaya c;:1kard1g1 veriler dahilinde ticari yay1n serbestligini ve kisinin di.islince ve kauhm ozgurli.igCtnu yaytn alan1nda da gelistirn1eyi ve yerlestirmeyi ama<; cdinen bir yay1n politikas1n1n unsurlan henl!z tarus1hnaya baslann1ad1. Turkiye topral<lannda yayin yapan ticari bir yay1nc1lig1n sansi.ircu bir kultlirden nas1l s1ynlacag1n1n verile1i henCtz yok ortada. Yay1n yapn1ak ic;:in gerekli dalga kapasitesinin nas1l bolusturulecegi, progra1n ic;:eriginin nas1l denetlenecegi, yay1nlann cografi s1n1rlar1n1n nas1l belirlenecegi, ozel giri$imcilerin ekonomiye ka1k1lann1n ne olacag1 gibi konular yiizeyden gec;:ilmekte. YClzeyden ge\:ilen bir diger konu ise "kamu yay1nc1hg1n1n" ve
"kamu hizmetinin" bugiin Tiirkiye'de ne anlama geldigi. ..6zalc1" politikaya, uzerinde fazlas1yla du$iiniihnemi$ ve dolay1s1yla sablonla$nl1$ bir "kan1u yay1nc1 hg1" slogan1 He kars1 (:1kmak, bugiin toplun1sal ve siyasi muhalefetin dar g6rC1$lliliigt1ne ve tucuculuguna bir isarec. Hem 6_zel televizyon iyi yC1nku c;:ogulculuk getirir deyip sonra yogulculugun s1n1rlann1n nereye varacagindan korkuyon1z ve onun ic;:in bir denge unsuru olacak bir ka1nu hizn1eti istiyoruz demek, Turk toplu1nuna guvenmetnek, devletin iradesinden bag1ms1z bir demokrasi ve 6zgiirluk kavran11n1 hazmedeme1nek1ir. Bu konumun acizligi ise bugC1n a<;1kya ortada. Bugiin, Turkiye'de yerle$tirilmek istenen yay1n di'izeninin ana ekseni, ifade ozgiirliigi.ini.in ve fikir serbestliginin devlet rnudahalesinin en aza indirildigi bir platfonnda ya$auhnas1 olarak tanunlanmah. Bu amaca ula$abilmck i<;in kafalarda yazth "kurallann", gec;:erliliklerini varsayd1g1n11z yC$itli· kavramlann yeniden gozden geyi1ilmesi ve en onemlisi iyimize islemi$ n1titemerrit gudu1nsuz demokrasi korkusunun asilmas1gerekmektc. "Ozalc1" politikalara kars1 belki bugiin gelistirilmesi gereken konum radyo ve televizyonda s1n1rs1z "anar;;inin" yararlann1 vaaz euneli. $u nok1an1n a1un1 yizmek gerekiyor. Bugun, Tiirkiye'de yay1n faaliyerinin yeniden dC1zcnlenmesi son1nu Turkiye'nin sosyal, e1<onomik ve politik olarak ger;irdigi degi;;itnlerin bir par<;as1 olarak gorulmeli. TCtrkiye'de sesini duyurmak isceyen c;:ok degi;;ik nicclikte gruplar var ve yay1nc1hk bu sesle1in silah yerine konusmaya d6nC1$ebilecegi bir platform olma potansiyeline sahip. Bu platform, toplumun kendisiyle hesaplasabildigi ozerk bir tarn;;ma ve <;all$1na alan1 olarak is gorebildigi zaman, yayin alan1nda yeni kurallann neler
olabilecegi ortaya <;1kacaknr. • ASU AKSOY A.Aziz, "Nas1I bir televizyon duzeni". Cun1huriye1, 23 Ocak 1991. l5 j.Keanle, "Citizenship and the freedom of the n1cdia", Political Quarterly. 60 (3), 1989. 16 A.Aziz. a.g.e. ve 1-1.Topuz, "Ozel 1elcvi.zron 1...". Cu1nh uriye1, 3 Eylul l 990; ·~1uhale(e1 : Ozel TVyc 'ko~ullu evet~, Cumhuriyct, 7 Kas1m 1990.
11
Bas1n1n krizi ve sol aydinlann bunal1m1 Son gunlerde herkesin diline yerlesen ''basin k1izi" olgusu genellikle ekonomik y6nden ele ahn1yor. Dusen tirajlar, azalan reklam gelirleri, k6kli.i mali zorluklar ve bunlann d1~avu1umlan olarak 1naaslar1n1 eksik alan, gee;: alan, hie;: alamayan basin r;ah$anlan, tek tek· ya da toplu iscen \:I kartmalar. Basin krizinin yaln1zca ekonomik oldugunu kabul etsek bile, bunun nedenleri olarak one <;1kart1lan hususlan onaylamak pek mu1nkC1n degil. Ekono1nik kriz, as1l olarak yaz1h basin ic;:in sozkonusu ediliyor ve buna gerekc;:e olarak, daha c;ok gazetelerin dev reklam harca111alan, sabundan uc;ak dagitmaya kadar varan c;1lg1nhk boyucundaki promosyon uygulan1alan gosteriliyor. Kuskusuz bunlarda hakhhk pay1 var. Arna nedense bariz i$letmecilik hatalanndan pek az soz ediliyor. Birkac; c1hz ses "1nakine yerine insana yannm yap1lmah" diyorsa da, ya bu nokta)'l fazla aynnolanchnn1yorlar ya da soyledikleri -ilgiru; bulunn1ad1gindan olsa gerek- kamuoyuna ulasnnlm1yor. Birbirlerine benzer addedebilecegimiz <;ok say1da halk deyisi vard1r. 6megin "it iti 1s1rmaz" ya da "terzi kendi sokugunu dikemez" deyisleri bas1n1n krizinin tarus1l- 61
62
mas1 surec;:lerinde s1k s1k haurlara geliyor. Bu tarl1$ma surec;:leri, ag1rhkh olarak yine basin organlan kanallanyia yuruyecegi ic;:in hi<;bir basin pacronu ya da use duzey yoneticisi kendi kusurlann1n kendi sayfalan'nda it"$a edilmesine pek yana$1n1yor. 6n1egin Bab1ali'ye yak1n c;:evrelerin c;ok iyi bildigi dev i$letmecilik hatalanndan daha gt!ni$ kesimlerin haberdar olmas1 c;:ok zor. Biraz so1nutla$t1racak olursak, Hurriyet ve Sabah gibi kurulu$lar c;:ah$anlar taraf1ndan "dagba$1" olarak tan1111lanan Giine~li. ikitclli gibi yerlere 1nilyarlar g6rnduler. Soru daha ba$tan sorulabilir. Gazecelerin buralara ta?1nmalan $art mt? ~artsa bu kadar asonik binalar yapmak gerekiyor mu? i~i biraz kurcalay1nca. TC tarihi boyunca bas1n1n hep ba$1n1 . c;:ekegeldigi "modemizm saplantls1" ile kar$tla$tyoruz. ikide bir en son n1odel tnatbaa makinelerini ihtiyac;:tan fazla miktarlarda saun almak gerekiyor mu? Yaz1h bas1n1n bu kadar alacah bulacah ve buna bagh olarak bu kadar masrat11 oltnas1 gerc;ekten okuyucunun bir talebi mi, yoksa halk1n nabz1n1 ellerinde tutmakla bobilrlenen basin patronlan ve yoneticilerinin o bii.viik ve iflah ohnaz â&#x20AC;˘ yan1lsarnalann111 uruni.i Olli? Kurek dolusu para odenip daktilolan n yerine konulan bilgisayarlar yaz1 yazanlar taraf1ndan neden bu kadar dli$Clk kapasiteyle, neredeyse bir daktilo gibi kullan1hyorlar? Bu i~letmecilik hatalan sayfalar boyunca uzaulabilir. Ancak basin krizinin ekonomik yonunu, b1c;:agin kemige dayand1g1 an olarak g,orenler ic;:in bu sayfalar fazla ger:ekli olmayacakur. Ayn1 $ekilde bas1n1n siyasi iktidarlarla son y1lla,rda iyice peki$tirdigi bag1n1hltk lli$kileri de sadece bir yere kadar 6nemlidir. <;:unkii butun bunlann alunda c;:ok esash, hayati bir sorunun yatt1g1 di:t$i.incesindeyin1: Turkiye'de basin hikm.eti kaybetmi$tir, ahlaki kaybetmi$tir. habe-
ri
kaybetmi~ti r.
Bu, dile getirili$i ag1r sorumluluklar gerek~iren saptamay1a<;:tmlamadan once, basin krizinin ekonomik yonuyle, bas1n-iktidar, bas1n-ekono1nik guc;: rnerkezleri ili$kileriyle bu saptaman1n baglant1s 1na deginmek 1st1yorun1. Yumurta-tavuk ili$kisi gibi, hikmeti, ahlak1, haberi kaybeden basin giderek, digerleri gibi tek an1ac1 kar olan Siradan bir kapitalist i~Â letmeye donfl$flyor; kann yegane an1ac;: oldugu s1radan kapitalist bir i~letme olmaya yonelen bir basin kurulu~u giderek hikn1etten, ahlaktan, haberden uzaga dusuyor, bunlan kaybediyor. Herne kadar, toplumsal iliskileri son tahlilde belirleyenin ekonomi olduguna inansak da, "serbest pazar ekonornisi" denen elastiki kavram1n zihinleri1nizi, degerlerimizi serbest<;:e igdis etmesinin ac1 meyvelerini basin alan1nda da mecburen dev~irdigimize inan1yor ve buna itiraz ediyorum. ~oylc ki, miiteahhitlerin ihale kazan1r gibi gazete saun almas1na, c;:okuluslu holdinglerin narenciye ~irketi saun ahr gibi bastn kurulu~lann1 kapatmas1na ses c;:1kar11lmay1nca ya da itirazlar guc;lu kar~1 r;1k1$lar halinde 6rgiitlen(e)n1eyince gerisi zincirleme geliyor. BiREYi KE$FEDEN OKUMU~ MiLiTANlARJN iHANETi
Bas1n1n krizini esas olarak ekonornik olarak degil de bir hikrnet, ahlak, haber krizi olarak goriince son1mlulan tepelerden ziyade asag1larda aramak gerekiyor. Kabaca bastnin krizi e$ittir gazetecilerin kri~i demek gerekiyor. Benim gibi bas1n1n ic;:inde olan, gec;:i1nini bu alandan saglayan birc;:ok ki~i , '80'li y1llarda Turk bas1n1n1n orta ve ust kademelerinin '68 ku?ag1 eski solcular taraf1ndan dolduruldugunu, yine ona kadeâ&#x20AC;˘ melerden baslay1p a~ag1lara dogru da '70'li y1llann eski solculann1n gozle g6nili.ir bir bi<;:imde et-
kin olduk!annt biliyor. Herne kadar bu ki~ile1in , yazth bas1n1n her $eyi oldugunu s6yleyemczsek de 6nen1 ve etkililiklerinin alun1 1srarla <;:izn1ek laz1m. Bu kisilerin bii.yiik c;:ogunlulugunun ortak ozelligi, gazeteciligi, yanda b1rak11klan militan ya$amlanndan olagan toplumsal yasanuya eklcmlenmenin elveri$li bir olanag1 olarak gormeleridir. Ku$kusuz, hic;:birirn iz bunu ba$ta b6yle di.isi.inn1edik, ba~lang1c;:ta yine ulvi ideallerimiz vard1. Arna ide-. aller t6rplilene torpulene, geride, s1radan bir kapitalist ~leuneye don C1~m e leri nde azunsan mayacak katkilanrn1z1n oldugu basin kurulu$1an arac1hg1yla, kun1lu diizenle, ic;:i iyice bo~ bir "medar-1 maiset" bahanesiyle. eklen1Jenmis olmam1 z kald1. ic;:imizden baz1lan ise. yinc kurulu duzenin bir geregi olarak issiz kalmak ya da sekt6r de~$tirmek (ki bunlann biiyOk <;ogunlugu bas1na komsu olan reklarnc1hk, halkla iliskiler ya da pek uzag1nda say1lamayacak turizm sekt6rle1i oldu) zorunda kald1. Devri n1Ci 1n ucadeleden, '80'li y1llarda ulkemizde biiyiik bir h1zla yukselen "rniddle-class"la?ma 1nucadelesine atlayan, bu mucadelenin en gozde kadrolan olan (eski) solculann c;:ogu gibi , bunlann bas1ndaki ten1silcileri de nedense 12 Eyli.il fa$izminden, diger yolda$lanna oranla daha az zarar g6renlerdi. Dolay1s1yla bu tercihin gerekc;:elerinden biri bask1n1n getirdigi y1lg1nhk olacaksa, bu bask1n1n s1fau "bireysel"den c;:ok "toplun1sal" olmahd1r. Sol gec;:mi$li '80'li y11lar gazetecileri ic;:lerinde bulunduklan siyasi baglanman1n nispeten elit kesimini olu$turuyorlard1: Yabanc1 dil bilen, iyi oku\larda okumu$, sol orgi.itlenmelerin basin, yay1n, kultur alanlannda faaliyetlerde bulunmu~. eli kalem tutan ki~iler. 12 Eylul sokunun ilk atlatih$1ndan sonra, bir furya, bir moda halini ne yaz1k ki alan, "bireyi ke$fetme" yoBirikirn 26 / Haz i r an 1 99 1
I !
I
nelirninde etkin bir $ekilde yer ald1k. Birer "ayd1n" olarak, varkalabilmen1izin te1nel kO$Ullanndan olan "angajrnan"1 kolay kolay silip atamad1g1m1z ic;in, gec;mi$lerirnizin ne kadar olumsuz anlamda y~nm1$hl<lan varsa, bunlan "$eytan c;1kam1a ayinle1ine" ta$ c;1karnrcas1na d1;;avurup, grup gerc;ekliklerine veri$tirrneye ba;;lad1k. Bu siirec;le birlikte c;ogunlukla uc;lan bir yerlere varmayan tuhaf yeni angajmanlar turedi. Tabii bu arada, bir angajn1an1n ucunun ilia ki bir yerlere varmas1 gerektigi g6ru$lini.i de "kaba matcryalist, reel sosvalist, Stalinist, Leninist, vb." ' bulup ele;;tirdik. Bugun donup bakugimda "makro" politikalar yerine altematif olarak sunulan "mikro" politikalann c;ogunun politikas1zhga vard1g1n1, grup yerine bireyin ke$fi c;ah$rnalann1n genellikle modem izbelerde (yoksa modem kahve, modern demek mi demeli?), ic;ki, genellikle bir meta olarak sanann bilun1um dah, Baudrillard'tn deyi$iyle "trans" haline gec;mi$ bir cinsellik ve kitni za1nan da "hafif" uyu$tu1ucular C$路 liginde surdugunu gozlemliyorum. Hie; ku$kusuz istisnalann ay1klann1as1n1 temel alarak yap1lan, bu yine hie; ku$kusuz kaba ve fazlas1yla gunah c;1karmaya benzeyen gozlemleri daha geni$ tart1$malara, kavgalara, soz dala$lan na, ic;ki muhabbetlerine, amator psikiyatri seanslanna, yeni gunah c;1kartmalara b1rakip tekrar gazetecilerin krizine donelim. 1$te boylesi bir s(ireci iligine kadar ya$ayan sol gec;.n1i$li gazetecilerin farkh surec;ler sonucu benzer noktalara varmI$ eski yolda$-yeni meslekta$lanyla bulu$malan ve bu toplululugun, onlann ul~$t1klan menzile hic;:bir za1nan itiraz etmemi;;, sava$ ac;:n1am1$ diger meslekta$lanyla, hatta i$verenleriyle tathsert bir uyu$maya gim1eleri belki biraz zaman ald1. a1na pek de zor olmad1. Siirec;: ic;:inde ilk kaybedilen; milcadele, direni$, dayan1$ma
ah$kanhklan oldu. Bugi'1n 42 ki$inin auld1g1 Cu1nhuriyet gazetesinin onundeki protesto gosterisine ayn1gazetenin yakla$1k 20 c;a..h$an1n1n kat1lm1$ ohnas1, gazete 6niindeki ac;hk grevini topu topu (1<;: teknik elernan1n ba$latm1$ oln1as1 herhalde buyuk olc;:ude, c;ok say1daki sol gec;:mi$li (belki bir ktsm1 hala oyle) Cumhuriyct c;alisan1n1n mucadele, direni$, dayanl$ma gibi degerlere bun1n kiv1np. bir zamanlar cinnet gec;:irir gibi sald1rd1g1m1z "bana dokunmayan y1lan bin ya$as1n... her koyun kendi bacag1ndan as1hr" gibi yakla$1tnlan yasam ilkesi )'apn11$ ohnalanndand1r. Gec;mi$te edinilmis dayan1sma, direni$, mii.cadele kabiliyetlerinin a$Jllmas1, bas1nla ilgili n1esleki orglltlenmelere de birebir yans1d1. Kin1inuz eski tii.r basin 1nensuplann1n tekellerinde olan Gazeteciler Cemiyeti gibi organlara kapag1 at1naya c;ah$trken, baz1lanm1z C:agda$ Gazeteciler Dernegi gibi kuru1nlan canland1rmaya ya da TGS i<;inde faaliyet gostenneye koyuldu. Bugun yine geriye donup bakug11nda, sol gec;:mi$li gazetecilerin etkili olduklan bu kurumlann, bas1n1n c;1g gibi biiyii.yen sorunlanna kars1 gorevlerini pek de yerine getiren1ediklerini, birtak1m konularda basin ac;:1klan1alan yapn1akla yecindiklerini goruyorun1. Kuskusuz birc;ok olumlu om ek de mevcut. Arna iki siyasi mahku1nun olumuyle sonuc;:lanan, cezaevlerindeki olurn orucuyla dayan1$n1ak ic;:in sokal<lan1 dokulcn gazeteci arkada$lannuz bu duyarhhklann1n c;ah$t1klan basin organ\anna ayn1 oranda yans1yabilmesini de pek saglayamam1$lard1, unutmayahm. Sol gec;:1nisli gazeteciler san1ld1g1 gibi fazla yaraoc1 da c;:1kmad1lar. Meslege ilk aold1klannda. birikimlerinin verdigi olanaklarla bin;ok y~n iligin mirnan oldularsa da, zanian ic;:inde, kendilerini rolanciye ald1klan ic;in bu yeniliklerin sta-
tukoya eklemlenmesine, can s1k1c1 gazetecilik trtiklerine d6nll$ffielerinc engel ol(a)mad1lar. Om egin kapak fotograf1ve konusuyla haftahk dergiler aruk eskisi gibi sata1n1yorlar. Yine haftahk dergilerin ba$latt1g1 "uzman gorusu" alma tekniginin suyu iyice c;:1kn. Bu teknik, ozellikle cinselimsi konularda uyguland1g1 ic;:in baz1 psikolog. psikiyatr vb.'nin 1neshur olmas1na yarad1 daha c:;ok. ilk ba$larda okuyucuya eglenceli gibi gelen ba$hk kah plan (onlenemez yClkseli$ill tiirevleri, varolman1n dayan1lmaz hafifliginin turevleri, c;:anlar kimin ic;:in c:;ahyor'u n ta kendisi, sanc1'lar, atak'lar, ic:;yuzii.'ler, arka plan'lar, gizli perde'ler... ) tekrarlana tekrarlana g1na getirtti. Ozellikle bas1n1n kalbi olan istanbul'da c:;ah$an sol gec:;mi;;li gazeteciler k1sa siirede "haber"den b1k1p "konu"ya atlad1lar. Art1k gundem toplanulanm1zda "konu onerileri" tan1$ild1. Haber denince bilyiik olc;:ude ic; politika anlas1hyordu, ki bu "c;ok s1k1c1"ydi. "Hep ayn1 ~eyler"di, "kitnse bunlar1 okumaz"d1, ama "el n1ecbur". du. Boylclikle ic; politika konusu ya Ankara'ya havale edildi. ya iddiah olup da pek istikrarh olmayan parlak demec:; avc1hg1na indirgendi, ya da garip bir n1agazin anlay1$1yla cilalanmaya c:;ah~ild 1. Gazeteciligin can damarlanndan olan polis-adliye haberciligi, c;:ok s1radan bulunup ufuklan dar acemilere ya da muhabir sozcuguniln ortas1ndaki "a" harfini aunaya bastan tesnc Mefisto adaylanna pe$kes c:;ekildi. Hal boyle olunca, hala duyarhhk gosterilebilen ender kon u larda n "i nsan h a kla r1 ihlalleri'' haberleri yapmakta da ozellikle ilk ba$larda profesyonel zorluklar c:;ekildi. Neyse ki baz1 gazeteciler bu konularda uzmanlasu da, hie;: olmazsa bu sorun b(iyuk 6lc;:ude c;:ozuldu ya da .diizene girdi. Haberden uzaklas1p konuya _ya kla~ma k ilk ba$ta cazipci, ama losa sure ic:;inde konular tekrarlan- 63
64
maya ba$land1. '85-86 y1llannda geri;:ekten bir i~lev sahibi olan cinsellik temast ornegin, bir sure sonra ucuz bir cinse\lik somiirusiine, kad1n1n metala$Unlmas1na donii$tC1. Yine haftahk dergilerin ba~lat t1g1, bir konuyu, uzmanlann yan1s1ra "iinlu"lere de sonnak zan1anla bir iptila halini ald1. Aruk herkes, "iin"leri kendilerinden rnenkul binak.lm degi~ik mesleklerden, genellikle sanat<;1, $ahsiyetlere olur olmaz konularda ne yapt1klann1, savunduklann1 soruyor: "Uykunuzda horlar 1n1s1n1z? Scvdiginize ne hediye altrs1111z? (,ocugunuzun e~cin sel oldugunu ogrendiginizde ne yapars1n1z? Sabah uyand1g1n1zda yan1n1zda ki1ni gormek . . ?.... '' 1.sters1n1z ' Haberclen uzakla~man 1 n en onen11i nedenlerinden biri, gazetecilerin haber kaynaklanndan uzakla~mas1yd1. Bugiln bas1nn1 ic;indekiler c;ok iyi biliyor ki, bir gazetecinin en iyi haber kaynag1 gazetecidir. ilk bak1~ta derin anlamlar i<;eriyor gozuken bu degerlendinne ashnda yahn bir ger<;egc, zorunluluga parn1ak bas1yor. Sol gec;mi~li gazeteciler ba$ta olmak iizere, basin <;alJ~anlann1n <;ogu toplu1nsal ili~kiletini ya alabildigine s1n1rlarr1t$, ya da bas1ndan ve diger kotn$U cnesleklerden insanlarla yetinmektedir. Birkai;: demirba$ haber kaynag1 arac1ltg1yla oto111atige baglanrn1$ bir tC!r 1nen1ur gazeteciligi epey yayg1nd1r. Gazetecinin asosyalliginin en dra·· matik boyutu toplun1dan kopuk ya$an1as1d1r. Genellikle kalabahklar aras1na ma<,:lar ya da sanat gosterileri s1ras1nda "<;1kan" gazetec1lerin halktan surekli temas ii;:inde olduklan insanlar; birkac; akraba c;evresi: bakkal, kasap gibi esnaf, taksi $Of6rle1i, i$yerindeki <;ayc1 ya da office-boy gibileridir. Bu toplumdan yabanc1la~man1n, ondan nefret etme., tiksinme gibi tutumlarla atba$1 gittigi de c;ok olmu~tur. Bu yakla$1n1, medyan1n sahip oldugu ve kendisini hayata
gec;irenlerle k1smen payla~ng1 ide · olojik tahakkiim ve iktidarla bir · ' le$tiginde, claktilosunun ba$tna ge· i;:en gazeteci, istedigi takdirde, top· lu1na islah olmas1n1n yollann1 og. retme ozgurlugunu kendine tan!. 1nakcad1r. Cu1nhuriyetin ilk yilla · nndan beri gazetecilerin halkt bu denli egittigi. ayd1nlatug1, azarla·· d1g1, bilinc;lendirdigi, a~ag1lad1g1 , horgordugii.. san1nn1 goruhne·· rni$tir. Ostune ustliik, bu ideolo · jik, manipiilatif gazetecilik hii;: d<: san1ld1g1 gibi buyuk bir 1naharet-· le ger<;ekle$tirihniyor Bir<;ok yete·· nekli insan1n zamanla bas1ndan soguyup kopmas1 , baz1lann111 za·· mania giii;:lerini yitirip tukenme·· leti, birc;oklann1n starukoya kolay tesli m o lmas1 gibi nedenlerle bii·· yfik beceriksizlikler sergileniyor. Ziraat Bankasi Genel Mud11rlugii'·· nden geln1e Devlec Bakan1 Kemal Akkaya'dan en s1radan okuyucu·ya kadar herkes agz1n1 ac;u 111 . "asparagas, yalan haber, yanh ~; haber" diyor ki, sonuna kadar hak·· hlar. Aruk i;:1plak kad1n resimleriy· le dolu baz1 gazete vc dergilerder.. tiksinenler yaln1zca 1nii1ninler de·· gil. Belki de bu beceriksizlik top· lumun yarannad1r, ancak unutma·· mak gerek ki, i;:ag1n11zda hikn1eti . ahlak1 yeniden yakalamak, basin 6zelinde haberi yeniden buhnak ii;:in becetikli olmak da gerekecek Yapnklan i$le bobiirlenen, i$ ba~1nda 6len arkada~lann1 "!;ieh it' ilan edecek kadar 1nesleklerini kutsalla$ttran gazeteciler, birer "elit" olarak toplu1nu bilinc;lendir· me "gorev"lerini yerine getirirken s1k s1k imajlar yaraur, adland1rmalara, yaftalara ba~vurur. "insana. du~U.nceye, habe~e sayg1" gibi bit sloganla yay1n hayauna aulan k1sa 61niirlu Hiirgiin gazetesinin. solcu oldugu her halinden belli yaz1i$leri kadrosunun, daha ilk giin birinci sayfaya istanbul Suleymaniye'de i;:ekilmi~ c;ar$afh kad1n fotograflan koyup aluna "istanbul'dan insan manzaralan" yazd1g1n1 unutmad1k. Okuyucuya "ozgur
kad1n" iJnajlan <;izip omekler sunduk. Tabu y1kman1n iyi satugtn1 bilcnlerimiz, cabu olarak adland1racak yeni ~eyler ararken bin;ok insan1n hayati degerlerini futursuzca c;igne1nekcen geri kalmad1lar. Biraz liberal gec;inenlerimiz, btirun iyi ineziyetleri .kendilerinde gordukleri ic;in, baz1 ~eyleri " ho~go riiyle" kar~1lad1lar, okuyucuyu da ho~goruye davet ectiler. Ozellikle erkek e?cinselligi, transseksuellik, travestilik, biseksuellik gibi cinsel tercihler "ho~gorulme" lutfuna eri~tikten sonra, konu yutan basin canavan taraf1ndan surec; ic;i nde bazen en1 poze bile edilebildi. Yafcalama konusunda en uluorta kullanl\an terimler "marjinal ve .. .'tn sonuncusu" oldu. Baz1 m esle kta~la n1n1z sagda solda bulduklan insanlan zorla 1narjinal diye konu etmekte uzmanla~t1. Cumhuriyet gazetesi ba~ta olmak ("tzere. birtakun haftahk dergiler ve gazetelcrin pazar ekleri Anadolu'nun bagnnda el zanaat1 av1na c;1kll.
insan hak\an konusunda duyarh olrnak, bu elitist bak1$la, tabii ki hak vc ozgurluk ihlalleri hakk1nda yayin yapmakla e~deger tutuldu. Bu arada, basin ahlak ilkeleri faz la 6nen1senmedigi ic;in, ba~ta okuyucunun haber ahna 6zgurlugii oln1ak uzere birc;ok temel hak ve ozgiirluk taraf11n1zdan· bazen goz gore gore c;ignendi. Gec;mi~te basin organlan taraf1ndan 'anar$iSt, terOrist" olarak bol bol yaftalanm1~ olan baz1 gazeteciler haberyorurn iktidann1 ele gec;i1ince kar~1tlann 1 , hatta bazen kendi eski <;izgilerini bugC1n de surduren insanlan birtaknn ucuz s1fatlarla karalayabildiler. Siyasi inuhalefetin, toplu iinzah gazete ilanlanyla. ba?bakan f1kralanyla "surdurulmesine" <;ok sayida sol kokenli gazeteci onayak old u. YAPILABiLECEK BiR SEY KALOI Ml?
Basin krizinin ashnda gazetecileBirikim 26/Haz i ra n 1991
. .... ,,
,,
___
rin krizi oldugu, bunda <la solcu ayd1nlann bunah..rn1n1n hayari bir onem ta$1d1g1ten1el onennesinden hareketle kaleme ahnan yukandaki sanrlar ezici bir <;:ogunlukla olu1nsuz, hatta utan1las1 6meklerden olu$uyor. Ancak alu y1l1n1 basin i<;:inde ge<;:irrni$ ve bu 1neslegi si.irdlln11ekte kararh biri olarak olu1nlu hi<;:bir $eyin yap1ln1ad1g1, yapilamayacag1 dli$i.incesinde degilirn. Yaln1zca olumsuz y6nle1in daha bask1n oldugunu, $U gunlerde basin kriz.i dcnen olgunun derin bir $ekilde hissedilmesinin de bunun sonucu oldugunu, hik1netin, ah Jakin, habc1in yeniden esas k1hnmas1 yolunda ciddi gayretler gosterilmezse basasag1 dusllsun h1zlanacag1n1 soyliiyonun . . Bu gayreder neler olabilir? Birinci olarak basina bulasn11s insanlar olarak, olabildigince kendi yedigi111iz haltlann 1nuhasebesini yapn1an11z gerckiror, san1yon.in1. \ 'e bunu mlimkun oldugunca kolektif yapmalt, 1nedyan1n bize sundugu iktidarlarla gozleri1nizin ka1nas1nas1n1n oni.inu alabilrnck i<;i n birb irin1izi uyannal1 y1z ikinci olarak, solcu olma111n ya J a bir zamanlar solculuk yap1n1 ~ 1)ln1an1 n tek ba~ 1na bir b.k oln1ad1g1, kirnscnin bunlann ranun1yc1nc1nesi gerektigi, zaten boyle bi r rantln da yan1lsa1nadan ibaret oldugu gorii$t'tnde birle$tne1niz gerekiyor. Gazcte sahibi! y<incti1ni ile r,:alisanlar ili$kisinde sendikal faaliyetlc1i gii<;:lendinncmiz gcrckiyor Bugfln basin i$vercnlerinin scndika gibi bir ayakbag1n1 iste med igi. bu ugurda baz.1 i;alisanlann gozlcrini, ge<;ici si'1re i<;in, bo)·:id1klan, boyayabileceklcri <;:ok ar,:1k. Ancak \ •:1rolan J(~S'n in yeniden yap1lan1naSL111n gerekrigi d<.: a<;1k. Bu kadar hayati sonlnlar1n ya$and1g1 bir done111de $libeler aras1 siirtC1s1neler ylizi't nden TGS orgutle n1ncsinin ortak bir tav1ra gire1nernesinin ac1s1n1 en (;Ok n1agdur gazeteciler r,:eki}'()L TGS"nin yenidcn yapdan-
mas1, inisyatifin $Ube ve merkez yonetimlcrinden n1limkun oldugu kadar i$yerlerinde, c;ahsanlara aktanlmas1ndan ge<;:iyor. Bunun saglanmas1 i<;:in, baz1arkada$1ann "biz ge<;:mi$te nas1l yapardtk" diye kendi kendilerine biraz sormalan gerekiyor. y o ne tic iler-c;ah ~an lar ili$kisindeki son1nlann giderilmesinde i~ yeri i<;:i de1nokrasi kanallann1n sonuna kadar zorlanmas1 gerekiyor. Bunun sonu, basi n organlann1n <;:alisanlar taraftndan yonetilrnesiyse, bas1 da bu organlann yonetim kurullanna c;ali~anla nn se<;:tikleti bir temsilci nin kat1hnas1 olabilir. Aynca yay1nlanan gazete ya da dergi nin onakla~a tart1s1ld1g1 toplannlar duzenlenebilir. Sendika d1~1 basin orgutlenmclerinden bi.iyiik bir k1s1111, bir<;:ogumuzun yak1ndan bildigi gibi ya islevsiz va , da birtakirn oz el c;1karlann sagland1g1 yerler. Bu anlamda gazeteciligt ciddiye alanlar, bu deneyi 1nlcri, unlardan uzak ka!arak sorgulamalt, yeni bi r araya geli~ bic;imleri i.izerine kafa yo rmahlar. :vtedya <;alisanlan ag1rhkh bir gn1p olarak istanbul vc i\nkara'da baslatug1tn1z, adt k o nn1an11~, arna '·1nedya rarn$ma platformu" olarak ()zetlcnebilecek giri$im bunlara bir 6rnek. Bundan boyle okuru ir,:enneyen, onu ciddiyc aln1ayan giri$imlerin yazil1 bas1nda bir seylcri degi~rir mek konusunda ba$tan basans1z kalacag1 anla:?1hyor. Bu nedenle medva , eksen indcki her tlirlu raru~n1an1 n en geni$ bi<;imdc toplu1nu katarak ger<;:ek le~ti1iltnesi gerekivor. ' Tart1~1n.alanm1 zda "ne yap1iin1~" )'<.'ri ne '·nas1l yap1l1n1s" sorulann1n one <;1kn1as1 gerekiror. Neyin haber yap1lip yapilmad1g1 n1n d1~1n da vc daha c;ok, haberi n yap1l1rken en basit ahlaki kurallara uygun olup ohnad1g1n1 sorgula1nan11z gerekiyor. c;:ag1n y<.:ni cfen<lilcri olduklannda an\a~t1~11111z n1edyalan fazlas1yla ciddiye aln1anuz gere-
kiyor. insanlann, toplun1un ve tabii ki kendimizin varar1na, en ' az1ndan kap1m1z1n onunu sf.\pt1r1neyi ogrenmemiz, resn1t devlet ideolojisinin yan1s1ra medya ideolojisini sorgulamaya angaje olmarn1z gerekiyor. Her $eyden once ise, bireyin ke$fine <;:1kan bizlerin bir an once $U birey denen $eyi buln1as1gerekiyor. Hikn1eti. ahlakt, dayan1$n1ay1, direnmeyi, mucadele etmeyi ogrenmemiz, daha dogrusu hat1rlan1am1z gereki yor • RUSEN (A KIR
.
''Bi~im
,_
..
______
papazlan ve
demir 1nelekler!''
Hir,: ku~kusuz sava$1n su<;:lulan ve bclki de en gllnahkar kullan biz.leriz. Potansiyel nihai sonu<:;lan "mi.ihendis"<;:e hesaplay1p, en uygun "y1k1c1" teknolojileri dogrudan/ dolayli (bilerck ya da bilmeyerck fark et111ez) iasarlayarak ve ureterek hiz1n et ~ttik sava$a. /\1 uh1e111elen ediyoruz., korkanm edecegiz de ... Ta ki kendin1izi, 1nf1hcnclis vc bili1ninsanlan olarak ki rn ligi 111 iz i, bilin1se1-teknoloj ik clevri 1n n1asahn1, hale n 1nevcuc ve ge(:erli "<leger" yargilann1, inane; ve ah~ka nliklanm1z1 yani s1 "izlin k1sas1 gidi$atln11z1 topyekun sorgula1naya. vicdan 1nuhasebcsi yapmaya cesarct edene kadar. 13u sorgularna ccsarctinc sahip olabil1nenin on ko~ ulu da, mu hendis kimligimizin yan1 s1ra; ozc:lliklc vc oncclikle "yurttas" ki mligini ta$1yabilmekten gc<;:,iyor. (,Ctnkii 111iihendis (engineer) keli1nesinin kokcni; n1anc1n1g1icat eden ki~i nin ad1na atfcn, ingcniator'a (yaratan, lireten, yoneten) tekabul ediyor yaln1zca. Gliniimi.izde ise iyice n e tle~ ip, gunyf1zi1ne <;:1kan, biliryl-tcknolojiendi.istri-askeriye aras1 nda ·'sinsi" bir ahbap-<;avu~ baglanus1 mcv-
65
66
cuttur. Peki(!) bu olu~umda "hotno technicus"lann, "tenekeci muhendis"lerin, bir koyup uc;: alan "hesap miihendis"lerinin payi nedir? Teknokratik karar abp/ verme siirec;lerinin ve malum icraatlann1n arkaplan1nda hangi ideolojik paradigmalar, ahlaki, vicdani motifler ve inanc;lar sistemi mevcuttur? Teknik diskurun besledigi teknokrasinjn glindelik hayanm1zdaki izdii~ii1nleri ve sonuc;lan nelerdir? Bilimsel-teknolojik devri1nlerin; toplumlan ve tek tek bireyleri yonlendirdigi, ideolojilerini ve hayat tarzlann1 toplu1nsal 1natrisin her alan1nda belirledigi, kendisine ic;kin k1larak saiklerine uygun hale donu~tur<lugu ve dogrudan insani taleple1i i<;eren yeni bir eg1li1ne imkan can1rnayan (naif, co~ kul u, Cttopik ve a priori olarak insan1 onplana alan tasavvurlann, c;abalann iflas ettirildigi, umutlann kar~1hks1z c;:1kanlmaya c;ah~il d1g1) bir trende, "endiistrile~tiril mi? siirec;:"le yolculuk euiriliyoruz. Frenler otomatige bag\anm1~. tehlikeyi hissettigimiz anda i1ndat frenlerini c;ekemiyoruz.. Yolculuk ettigimiz trenin gC1venlik sistemi ; yaln tzca fiziki engellere ve iktisadi tehlikelere gore programlan1111?. insani olarak hissedilebilen kayg1lan, ahlaki dunJmlan ve n1uhtemel psiko-sosyal sonu<;lan algdayam1yor. Bu "potansiyel" -ve giderek "reel "le~en- teknolojik teh like c;1g1rtkanhg1n1 niye yapng1m1z1 merak ediyorsunuzdur ku~kusuz:> (:unkii, bu negati f cez:ahun1n ve sorgusuz-sualsiz "non-stop" gidisattn "esas" sorurnlusu, sorumlulan; teknokrasi, teknik diskur ve bu diskuru surekli ureten, bizatihi yer alan teknik-insanlar, teknokratlar, biiylik olc;:ude muhendisler, yani bizle1iz. Bizce teknokrasi -en kaba ifadeyle-; dunyam1z1 n geln1i$ (fakat heniiz gec;memis). belki de gorup gorebilecegi en sinsi, 6nuk ve tehlikeli bir tek-
nolojik hegemonya surecidir. Zikretmeye ~ah~ug1n11z ceknokrasiyi olu?turan zihinsel egilimlerin ana ipu<:lann1 bashklar halinde s1ralarsak: Basta, a$1n derecede teknoloji hayranhg1 ve feti~izn1i , bilimselteknolojik devri111\ere sorgusuzsualsiz "mutlak inane;". ideolojiler, s1n1flar-sistemler ustil teknik diskura dogrudan tabi olunmas1, meslek-ic;i ideolojinin; toplumsal ve siyasal olana egemen ohnas1, siyasal olanla yer degistirmesi. Her tlirlu sorunun; daha yeni-ileri ve en son "high-tech" ikarnelerle c;6zumlenebilecegi urnudu, ilerlernecilik ile ilericiligin fena halde bir.biri ile kan$tlnlmas1, kansmas1. Bilimsel-teknolojik donusCun\eri n1akul ve saghkh olarak insani, ahlaki duzleme aktaraman1a, toplumsal 6l<:ektel<i sonu<:lann1 hisseden1eme. Hayati salt teknik boyutuyla kavray1p. toplumsal sorunlan da mf1hendislik yonte1nleriyle (si1nulasyonla) c;oz1n e aliskanhg1. Teknolojinin n6tr oldugu. tek bas1na kendinde iyi veya kotu oln1ad1g1, kullannn niyetine bagh olarak iyi ya da kotu "e1nel"lere hizmet ertigi gorusu lscudlar kotii, patriotlar iyi(n1i)! ?). Bihm-din ve bilim-devlet aynm1n 1n saghkh olarak yap1 lan1a1nas1. Tuketim toplumu ideolojisini veh1neden ve korC1kleyen; "refah", "<:agdaslasma", "ilerlen1e", "sa na)'ile$tne" fragn1anlanna korti korune baghh k. Yurttashk, ademi 111erkeziyetc;ilik, kauhmc1hk, gonulluluk esas1na dayah amator ruh ve yarat1c1hk, ozgO.ven gibi art1k modas1 gec;mis(I) degerletin yerine; profesyonel ve uzn1an bilgiye, is bitirici, pragmatist felsefel ere. a~1n merkeziyetc,:ilige, kurumlara ve dolayis1yla "statuko"ya bel baglanmas1. .. gibi bir<:ok tali ba$hg1 ilk elde say n1ak mumkun. S6zC1 baglarsak -haddimiz oln1ayarak temennin1iz-; bu ba$hklann ulkemizin olduk<;a verimsiz-kis1r tart1~1na gelenegi ic;erisinde kay-
bohnadan gunden1e acilen ahnn1as1 (ozellikle de bu yaz1y1 yazmarn1z1 zon1nlu k1lan "teknolojik sava$", "ilk nnd1k, f1suk yiyerek izlenen naklen sava$", "CNN: Medya sava$1", ''devrimci ve evri 1nci silahlar" gibi yeni kavran1\ann geli?tiril<ligi, sava~lann kac;1111lmaz "<;are" oldugunu savunan duyars1z bir dO.nyada ya~aman1n bedelini ve hCtzniinu de hesaba katarak) ve bu saike yonelik sorgulama c;abalann1n bir luks (!) olarak gorulme1nesi, hatta mC1mkun mercebe "bilirnpapazlan"n1n, "detnir n1elekler"in hayanm1zdaki tahribatlanna daha fazla musaade edilmemesi. Butt'In bu sorgulamalan n i<;erden- bilfiil yapiln1as1 hayati bir zorunluluk, insani, vicdani, ahlaki sorumluluk ve ka<;1n1\maz bir "yurtta!)l1k" ve "yurtta$ 1nt1hendis"lik gorevi olarak kar$1tn1zda dun1yor. • ·-·- ··· - · - -- - - - .. ····-·-
Presentable, feasable, available: Marie Claire! "Gunun ilk I$1klanyla birlikte yacaktan f1rlad1. ilk i~i kap1111n onune b1rakilan gazeceleri aln1ak oldu. Cu 1n h u rba~kanbg1 se<;irniyle ilgili geli?n1eleri mcrak ediyordu. Gazetcleri n1asan1n uzerine b1rako ve c;ocugunu uyand1rmaya gitti. Kahvalnyi haz1rlarken teybe bir Vivaldi kaseti yerlestirdi. f..1ii zikle birlikte e$i de ayakta olurdu. Hep birliktc ne$eli bir kahvalu yapular. <;:ocugun servisinin kornas1 onlan hareketlendirdi. Tantanah bir opC~me toreninden son ra oglan okulun yolunu tuttu. Onlar ikinci c;aylanyla birlikte biraz daha kol1Ll$tular. Her ikisinin de program1 vard1. ~i yemekli bir i$ toplanus1na kanlacaktl. 0 da yeni ac;:1lacak bir magazan1n kokteylindi> arBirikim 261Haz i ran 1991
kada$lanyla bulu$acaku. Ertesi giln birlikre Spielberg'in son fihnine gitn1eye karar verdiler. E$i evden c;1kttktan sonra dogru banyoya ko$tU. Steak du$ c;ok iyi geldi. Enerjik bir bic;imde sac;lann1 halletti. t.1akyaj1n1 yaptl, hem i$te hem kokteylde giyebilecegi bir k1yafet sec;ti Pan talon uzerine ceket giydi , ama bluzsuz. ipek e$arb1n1 ceketinin yakas1ndan ic;eri kayd1rd1. Aynada son kez baktr kendine. Begcndi. . Parfi.imunii surdu ve ayakkab1lann1 ayag1na gec;irirken kap1n1n d1$1na c;1km1$t1 bile. i$te k1yafetiyle ilgili iltifatlar ald1. i$ toplanns1 nda da i$iyle ilgi li ilti fatlar... Ogle yemegindejack Nicholson'tn "Batman"deki oyununu kollU$tular. Baz1 arkada;;lan itiraz ediyorlard1, arna o begenmi$ti. Bundan soura geli$ebilecek s iyasi olaylar uzerine de o kadar c;ok yorum yap1hyordu ki! 0 parla1nentcrlerin daha radikal davran1nalan gerektigini dii$Ctniiyordu. "Ozal Hikayesi"ni daha yeni okun1u$tU. Arkada$1anna kabinesindc tatn sekiz kad1n bakan bulunan Gro Harlem Bn1ndtland'1n dii$iin1ln1esine iizuldugun(1 soyledi. Cesur, moden1 ve c;evreci bir kad1nd1. Ogleden sonrasrn1i$te yapmay1 dCi$iindugii yeniliklerin raporunu haz1rlamakla gec;irdi. Bu ona enerj i ve heyecan veriyordu. Ak$a1ni.iscu kokteylde neredeyse bi.iti.in arkada;;lann1 gordi'1. Etraf1nda olu$an halkan1n bakt$lan uzerinde toplanm1;;t1. ~1ur l u oldu. Uzun sure birbirleriyle $akala$ttlar, gC1ldC1ler. t\rkada$lann1n birlikte bir yere gilme tekliflerini reddetti. Enesi sabah erken kalkacak11 ve kovalayacag1 bir sun1 i~i vard1. .. Giln ler boylece birbirini kovaladt. Gi'tzel, gerc;ek ve hftr bir Y1h geridc b1rakll Marie Claire. Dogrusu kutlainaya degcrdi !" Yukandaki saurlar, gec;tigin1iz kas1m ay1nda birinci y1hn1 dolduran Ti.irkc;e Marie Claire'den. Marie Claire, rnerkezi Fransa'da bulanan bir kad1n dergisi. (e$itli iii-
kelerde ayn1 standard1 tutturmak iizere yerel b6lu1nler el<lenerek bas1hyor ve slogan1, "Gi.izel, gerc;ek ve hur". Ve yine ayn1 say1da, Ajda Pekkan'1n konu 1nankenligiyle bu slogan daha anla$1hr hale getiriliyor: "Guzel. .. Gilzel c;:unku kendine guveniyor. (unki.i ne zaman, nerede, nasil giyinrnesi gerektigini, hangi 1nakyaj1n ona yak1$t1g1n1 biliyor. Guzelliginin kan1t1 aynadan yans1yan c;:ehresi. Buyuk yakah ipek beyaz bluz (Handan Hayat). incili ve dore ki.ipeler (Vakko). Gerc;:ek .. Gerc;:ek c;unku ya~1yor. Hayaun her alarnnda varol1nak istiyor ve var. Ki$iligini i(ade edebilmeye ozen gosteriyor. Okun1aya, birikin1lerini c;ogaltmaya 1nerak1 bu yuzden ... Beyaz yakas1, dore dugmeleri ve fiyonguyla s iyah yiinlu krepten klasik bir Chanel tayyor (\'akko). Dore incili kilpeler kiyaferi tan1amhyor. Ve hiir... Hur c;unku kendi sec;:imleriyle ya$amas1n1 biliyor. Modern, bili nc;:li, rahat, c;:ekici ve guzel olrnan1n nas1I bir ya$an1 tarztyla c;akt$ttgrnrn fark1nda. Ve o hurlugun ~a t足 k1s1na kaulmaktan vazgec;meye hi<;: niyetli degil. .. Yi.inlii krepten onden dugmeli pantalon tulun1, laciverc dore kan$1k montana kupeler ve yuzi.ik (Endican). Desenli ipek $al (Vakko). L.acive1t gi.ideri eldivenler (NN Club)." Bu tuhafhg1n sec;:kinlik ve kalite olarak sunuhnas1 bir yana, bunu 6ne1nli kilan, $in1dilerde kendi list orta s1n1f kad1nlan ic;:in yaranlan modem kad1n irnaj1n1n J:>ir anlar:i-. da "stilize" edi lrni~ hali olmas1. Kin1dir bu moden1 kad1n? Her ~eyden once, bir goriintudilr. (''Epeydir vitrinde ya~1yon1 z hepi1niz") Oc;:uncu tekil $ah1sur. Bucun kad1nlann d1$1nda, bir ba$ka kad1nd1r; dunyan1n herhangi bir ulkesinde ya$ayabilir, c;:ok <;C$itli ya$larda olabilir, sevdikleri, sevmedikleri "in"ler ve "out"lar ;;eklinde s1ralanabilir, olrnavan biridir. ' i$in tuhafi, giizel, gerc;:ek ve hilr olmak -yani oyle gon1111nek- istiyor-
sak, yolu yok, bu olrnayan kad1na bepi.emeye c;ah$n1ahy1z. Oncelikle, guzel olmahy1z. Nasil olsa, guzellik arnk sann ahnu bir $ey haline geldi. 0 aralar "in" olan ripe uymayan tum "kusur"lanm1zdan kurtulmak elimizde; kozn1etik sanayi en1rimizde. Ashnda bir k6le/efendi ih$kisi oldugu ac;1k da kole ki1n, efe ndi kim tartl$thr. Guzelligimizin oh;:uru biz degiliz. <;:unkii zaten giizellik de anlam1n1 yitirdi, 6nemli olan "presentable"h k... Marie Claire kad1n1 ic;in kullanilan s1fatlann en tuhaf olan1 her haldc "gerc;ek"... Bu kad1na -varsabiiyiisiinii ve c;ekiciligini veren. iilkusel bir tip olmas1 c;unku. (Kimi_n ulkusu acaba, kad1nlann ohnad1g1 kesin!) Anla$tld1g1na gore, gerc;ck, hayaun her alan1nda varolan dernek. (Su acayip di$ilik n1i ki$ilik mi sorusuna ki$ilik diye cevap vermek gibi bir $Cy) Boylesine ic;i bO$alt1lmt$ bir varolu$Ul1 gerc;ekliklc ne ilgisi var allahil$k1na? Chanel tayyor ve soluk fotograflarla eldc edilebilen bir gerc;:eklik. Spielberg'in son filmi ve gazete man$etleri ve Ozal Hikayesi ile ve arka sayfalardaki Atilla Dorsay/ Fatih Ozg(iven yaz1lanyla ... Biraz rnuzik, biraz sinen1a, edebiyat, bir tuta1n politika, c;evrecilik hatta feminizn1' Bunlann hic;biri kahc1degil elbettc; mesela kon1unizn1, metal taktlar, bol yild1z\J oteller, Saln1an Rii$dli. d6vn1e alnn , Pavarotti ve Bodrurn ve c;evresinde k1sa tatiller bundan sonra avam saytlacakm1$ ve "country" tarz1 hayat revac;ta olacak1n1$. Sonra, kitnbilir ne... Kahc1 olan, valn1zca aile ve belki ' arkada$1ar, hani o eski kli$e. Ve tabii ki, huniyet ... Yerili pek c;:ok (pek o kadar da c;ok degil sanki) sec;enekten bitini sec;me hurriyeti. Olc;ulCt olabilirsiniz yahut "bazen bir1.sokak kedisi uysa ll1~no' da, bazen vah$i bir panter dogalh~nda", s11ur tan11naz olabilirsiniz yahut ba$tan c;1kanc1 ve davetkar... Sec;in ahn sizin olsun. Arna ev ka-
67
d1111 olmay1 n rnesela, o an1k (c;oktan beri) "out". (:ali~n1ak, Marie Claire kad1n1n1n hiiniyetinin terneli. i$i onun i<;in <;ok onemli, heyecan V!; zevki orada buluyor. GuzeL Peki tum bu biitunluk ic;inde yerine oturaQ. "i$'' ne 1nenem bir $ey? Onun bir parc,;as1 oldugunda ona mudahale edebiliyor mu? Yok-;a yaln1zca daha iyi i$le1nesine mi c;ah$1yor? Rekabet ve h1rstan ba$ka, i$e dair ki$isel bir yan
var m1? Zevk ve heyecan vcren yaratma, urettiginde kendini varetme mi, yoksa "ba$an'' 1111?.. Tum bunlann insani bedeli ne? Oc; ytl sonra posas1 c;1k1p "out" oldugunda ne olacak? Yine hur oldugunu dl.i$iinecek mi? Marie Claire hern kar$1 c;1kt$lll bir arac1, hem ku$at1nan1n. Biz kentli, okun1u$. orta s1111f kad1nlann1 hapseden ku$atman1n surgitligini insan olma kabulu ilea$-
maya c;ali$1yor. Bunu yaparken kad1n olcnan1n farkliltg1n1 en arkaya iterek kad1n olmay1 dogal bir $ey olarak kabul ediyor ve toplumsal cinsiyeti yaln1zca varolan birtak1m g6n~1ntir e~itsizliklerin gideriln1esi ile ili$kilendiriyor. Ku~atmay1 ortadan kald1rmak ic;in bize daha fazlas1 gerek; bu gcrekli ligin alt1n1n c;izilmesi $in1dilerdc "in" ve herhalde daha uzun sure oyle kalacak1 • SALiHA MC:R tH AKIN
BELGE YAYINLARI Kuramsal Dizide Yenii Kitaplar ••
•
•
•
07.'.ELE$Tl~I
Louis Althu$Stlf'
OGE LERI Louis Althusser
OZELESTiRi OGELERi
"Bu kitoP. Marx l~in ve Kopitol i Okumo odl1 yop1tloro bir sonsoz kodor 0nsoz olorok do du~uni.ilebilir. •
..
'
MARKSIZM VE • PARTI John M ol)rneux
marksizm ve
. "Bu ~oli~mon1n om:ic1 devrimci portinin yop1s1 vE~ gorevleri konusundo onde giden Morksist teorisyenlerin ono fikirf erini, mumk(in oldugu kodor tutorlil1klo sunmokhr." •
MARKSIZM VE FELSEFE Kori Korsch
"Bu kito~ so~ elli y1 ld~r moteryolizn11n mekon1k yorumuno yop1lon en ciddi ve en tufon1 ele~tiriyi sunmokto .. . "
parti .. .-.
.
•. "*,.
•
•
UYGULANABILIR • • • BIR SOSYALIZMIN iKTiSADI Alec Nove "Kitobo bi.iyi.ik otorite sogloyon Sovyet tipi plonl1 ekonomiler hokk1ndoki derin bilgisi ve yok1n degerlend i rm esid i r. •
'
68 fl irikim 26 / Haz 1ran 1991
•
•
•
•
•
I
•
'
!
Birikim Yay 1nlar1 Kii~iikayasofya Cad -~-
34400 istanbul
No 17-19/A Sultanahme• Tel. 51217 34