Yoğurtçu Parkı Forumu’ndan
GEZİ DİRENİŞİ VE ÜÇ BEŞ AĞAÇ MESELİ Türkiye tarihinde bir kırılma noktası oluşturan Gezi direnişinin ilk ateşini yakan üç beş ağacın kesilmesi tartışma konusu olmaya devam ediyor. AKP Hükümeti ve direnişin hasımları, Gezi eylemlerinin ağaçlarla hiçbir ilgisi olmadığını, direnişçilerin ağaçların gövdesinin arkasına saklanarak global bir komplonun parçası olduğunu ağzında gevelemeye devam ediyor. Direnişin dostları arasında da ağaçların rolü hakkında farklı fikirler var. Asıl meselenin ağaçlar değil AKP’nin diktatör politikalarının ürünü olduğunu düşünenlerle diğer ucunda üç-beş ağacın direnişin merkezi olduğuna inananlar arasındaki yelpazede çeşitleniyor bu fikirler. Eylemler sırasında Bilgi üniversitesi tarafından yapılan bir araştırmada, direnişçilere eylemlere katılma sebebi soruluyor: katılımcıların yüzde doksanı başbakanın kibirli, diktatör tavrını ve polis şiddetini işaret ederken, yüzde elli sekiz gibi bir oranda ağaçlarının kesilmesinin etkili olduğunu işaret ediyor. Direnişin dar bir kesimle, anlık fotoğrafını çeken bu araştırma bile ağaçlar meselesinin basitçe arkasına saklanacak bir örtü olmadığını gösteriyor. Direnişin son iki aylık evrelerinin incelenmesi ise Gezi hareketinin içindeki bu ekolojik yönelişi doğruluyor. Vahşi bir polis saldırısıyla dağıtılan Gezi Parkı hemen arkasından Türkiye’de onlarca şehirde ve İstanbul’da semtlerde forumlar inşa etmeye başlarken kapalı mekanlara değil semtinin yeşil parklarına yöneldi. Ve bu forumların önemlice bir kısmında bugün tartışılan gündem-
lerin azımsanmayacak bir bölümünü kentsel dönüşüm ve doğa mücadeleleri oluşturuyor. Hareketin bu yönelimini dışarıdan tespit eden bağımsız gözlemciler değil, bu direnişin parçası olarak bu ekolojik yönelimin gelişmesine, derinleşmesine katkıda bulunmamız gerektiğine inanıyoruz. Her şeyden önce sosyal mücadeleler ve Erdoğan’ın diktatörlüğüne karşı direnişlerle, ekolojik mücadeleler arasındaki bu görünüşteki ayrılığa itiraz ederek başlayabiliriz. Üç beş ağacın canını sorgusuz elinden alan iktidarın aklı, ona itiraz edenlerin de canlarına kastederken aynı rahatlıkla davranıyor. Ve biz bugün direnenler üç-beş ağacın kaderiyle insanlığın geleceği arasındaki bağları daha iyi görmeye başlıyoruz. Mitolojide Kral Midas hikâyesi vardır. Midas’ın konukseverliğinden etkilenen şarap tanrısı Dionysos, kendisinden bir şey dilemesini ister. O da dokunduğu her şeyin altına dönmesini ister. Bu isteği gerçekleşen Midas bir süre sonra yemek dahi yiyemez hale gelir. Çünkü dokunduğu yemekler ve içecekler dahi altına dönmektedir. Bugün AKP’nin bütün kredisini açtığı inşaat, otomobil ve enerji sektörleri de Midas’ın hikâyesini çağrıştırıyor. Paraya ve altına çevirmek için şehirlerde dokundukları her şeyi; parklarımızı, ormanlarımızı, ekosistemlerimizi önce betona ve asfalta çeviren bu lobi doğanın gerçek zenginliklerini de tarumar edip hepimizin yaşamını tehdit ediyorlar. Direneceğiz!
Hemzemin’in tüm sayıları www.hemzeminposta.org adresinde PDF formatında yayınlanmaktadır. Direnişin, forumların sesini yükseltmek için forumlara gitmeden, sokağa inmeden önce bu adresi ziyaret edin; son sayıyı bastırın, çoğaltın, yaygınlaştırın. Onlar kanun yapmaya devam etsin, tarihi yazan bizleriz! www.hemzeminposta.org facebook.com/hemzeminposta twitter.com/hemzeminposta hemzeminposta@gmail.com
“Üç Beş Ağaç” Siyaseti Doğu Karadeniz'in ya da Akdeniz'in herhangi bir vadisine baktığımızda, ÇED raporlarına ve mahkeme kararlarına uymaksızın, Gezi'de yaşadığımız gibi bir gece ansızın, dozerlerin çalışmaya başladığını, HES projesi için ağaçların söküldüğünü, bölgede yaşayanların yaşam haklarının ellerinden alındığını kısacası yaşamın yok edildiğini görebiliriz. Aynı şekilde, kentin herhangi bir mahallesindeki kentsel dönüşüm için dozerleri korumaya gelen kolluk kuvvetlerinin, mahallesine sahip çıkmak için toplanan insanlara gaz bombası ile saldırdığına tanık olabiliriz. Dozerler ve iş makinaları geçtiğimiz son birkaç senenin kentsel ve kırsal dönüşüm canavarları olarak yaşamın yıkımını, devletin şiddetini, yerinden edilmeyi, neoliberal politikaların gündelik hayattaki yansımalarını ifade etmektedir. Bu canavar dozerler, önümüze hayatı durduran ve mahveden koca bir set örerken, aynı zamanda Gezi Parkı'nda yıkıma geldikleri zaman açılan çatlağı takip edebileceğimiz bir imkan sundular bize. Yıllardır yaşam alanına, doğasına, kentine devamı 2. sayfada