Gulan-Hezeran May覺s-Haziran
Hejmar say覺
10-11
Yıi/Sal:
2 10-11 Gulan-HezAran
Sayı/HI!jmar :
Mayıs-Hazi r an1995
BO ha-Fiyat: 50.000-TL
Sahlbi/Xwedl Ll Ser Na vii KOMAL BASIM-YAYIM-DAGITIM LTD.ŞTI ADlNA Rıza DINÇ
•
BerplrslyarA Nlvlsaran Sorumlu Yazıişleri Müdürü Birgül KARTAL
•
TIRKtv~-
Çakıra~a
TüRKIYE NAVEND Merkez Büro Mah. Sineklibahçe Sok. Okumuş 18/8 Aksaray/ISTANBUL TEL: (0212) 588 28 86
PEfiGOT<N •
~·
SUNUn
e Stl!rka Rizgar11 . Yıldönümüne Gire'rken ........................................................ 3 lşhan ı
•
KAR<KATÜR
e
Dünyalı Olmayı Başarmak.......................
ızmir Bürosu Sa l iha~a l şhanı NO: 223 Konakll ZMlR
Tei:(0232)4838861-441 18 05
•
Adana Bürosu Tepe ba~ Mah. Cemalgürsel Cad. Yivli l şhanı Kat: 2 Seyhan/ADANA Tel: (0322) 359 64 17
•
EWROPA-AVRUPA NAVEND Merkez Büro BahozBARAN Wrangelstr. 25 10997/ Berlin-Deutschland
•
Almanya Bürosu Mehmet KORKMAZ Allee Str.37 47 166 Hamborn/DUISBURG Tel: 0049-203-557524 Fax: 0049-203-548553
•
Yunanistan Bürosu M.KAYA Velisariu 3 T.K. 114 72 ATHENS-GREECE Telfax: 0030-1-64 38 295
•
FRANSA S.ERDEMiR ÇH B 133 5 VOl de L'aulne 91 370 Verrieres Le Buisson/ Paris Tel: 0033-1-69530060
•
INGILTERE Z.ZANA 34 Shawcourt Winstanley Road Battersea SWI 2 HF/ London Tel: 0044-1-2233730
NUÇE
e
4
HABERLER
• Sömürgeci Militarizm Askeri Çözümsüzlü k Batagı nd a ................ 5-6 e1 Mayıs Kutlamaları ............ ........................ 8-9 • Kayıplar Sembolü Hasan Ocak ve Rıdvan Karakoç • 1oo Binleri Aşan Coşkulu Protesto ............................... .............. .... ..... 46 e ızmir Temsilcimiz Eş i ile Kaçı rılı p
Sonuç l arı
ü zerine.......................... 18-23/26-30 DAD
e
HUKU K
e Toplumsal Hukuk A r aştırmaları Vakfı TOHAV .... .. ...................................... ..... 34-35-36
e
MüdürCimüzün Tutu klulugu Devam Ediyor e Devlet, Recep Maraşlı'yı Elinde Tutmak Için Senaryo Agı Oluşturdu ...................... 47 FORUM
e
"Sınırların DeOişmezliOi" (S . F ır at) ..........
ftlROVE
e
e Lenin ... ............. ,............. ....................... J<N
Bakış (K . D I Igeş ) ..............................
e Yeni "Ortadogu· Düzeni "Barış" ve
POST'ER
ı
TARTifiMA
e Sevr Palavrası (S.Cibran) .......................... 7 e Ermeni Soykırımı ve Hamidiye Alay l arı na Bir
AYlN DOSYASI
e TC'nin G Cıney KCırdlstan'ı Işgal Eyleminin
Tutuklandı Yaz ıişler i
Kısa
e
DOSYA MEHl
e
Burjuva
Yargı
e
24-25
KADlN
Degerieri ve Kadın ı n ) .................... 38-39-40
özgürleşmesi(H .I smail
15 D<ROK
31-32
e
YORUM
e
Sömürge-söm ürgeci
TAR<H Ilişk i l er i ne
Gene l Bir
Bakış-N . Ba rzan-S. Cibran .............. 42-43-44-45
e
Berlin-BaOdat Demiryolu Projesinden Baku-Ceyhan Petrol Boru Hattı Projesine ... .............................................. .. .............. 12-13-14 P<RTUK
e
e
K<TAP
GCılüşOn özgOriOQOmdCır
(Can Erzin) .... 41
•
DANIMARKA A.M.öZCAN BIAgArdsgade 38, 3 th 2200/KOBENHAVEN N. Tel: 0045-40-554576
D
~·- 3 Aylık
D
ilWll• .
6
Aylık
D
•
HOLLANDA E.CIHAN GROFVENBEEK 56 67 15 HD.EDE- HCLAND Çap-Baskı :
•
Ceylan Matbaa c ılık Belavklrln- DaQıtım: KOMAL ŞertAn AbonetTyA -Abone Koşulları: Tirkiyl!- Türkiye 6 Me hT- 6 Aylık: 250.000- TL Salek -1 Yıllık: 500.000- TL EwrOpa -Avrupa 6 Me hT - 6 Aylık : 80 DM Salek- 1 Yıllık: 160 DM
i
o'lu kente-
yatırarak, bir kopyasını ÇakıraCa Mah.Sinekllbahçe Sok.18/8 Aksaray/ ISTAN BUL
resine abone kart ıyla birlikte postalayarak abone olunabilir.
PişGOTIN
J. llllilllll
.,,
~
.
.
ömürg eciler, bütün. görk~mi ve g?zell~~iyl~ si.~k~.nıp aya~a kal~ış bir ulusu , tekrar kbleleştırmek !çın, bıldl~ı butun barbarlık yontamleriyle üzerimize safdırıyorlar. Ama, Kürt ulusu, bu topyekün imha harekatıarına karşı "topyekün direnme"yi daha da yükselterek karşılık verecektir. Çünkü, AntiSomürgeci Ulusal Kurtuluş Mücadelesinin yüzü, toplumsal kurtuluşa ·~ donüktür. Kürtler, bugün aynı zamanda dünyanın en büyük demokrasi kavgalarından birini de veriyorlar. · Bir kez düşünelim . Dert bir yanında kendisini yıllarca köle statüsünde tutmuş , onu kimyasal gazlarla, bombardıman uçakla rıy l a , soykırımiarta imha etmeye çalışan sömürgeci devletlerle çevrili bir ulus. Bu mazlum ulus . sadece kendisini çevreleyen sömürgeci zinciri kırmak için mücadele etmekle kalmıyor: aynı zamanda kendi kendisini ba~layan , yüzyılların feodal değe~lerini , alışkanlıklarını aşmak, kendi kendisini tutr. sak eden kölece düşünüş ve geleneklerden de çıkma savaşı veriyor. Sömürge rejimin bütün sefaletiyle bo~uşmak zorunda kalan ~ ~ Kürdistanlı emekçilerdir. Çünkü, sömürge statOsO hangi biçimlerde yenidep tezg!hlanırsa tezg!hlansın, bir daha asla varolmaması " ancak onların mücadelesiyle olanaklı olacaktır . Emeğin koleleştirilmesi, ulusların köleleştirilmesi ve kadıni~rın ı; köleleştirilmesi arasındaki derin tarihsel bağlar Kürdistan devriminde bir kez daha sarsıtmaktadır. Bu asla tesadüfi değildir. Şiddetin egemen l iğ i nden kurtulmak için bütün Kürdistanlılar, ~ l sömürgeci şiddete karşı savaşmak zorundadırlar. Ulusal Kurtuluş ~ Mücadelemiz. sömOrgecll l ğe karş ı bOtan meşru araçlarını yaratmıştır. En bOyOk ve yenilmaz silah ise, örgOtiO halk kitleleridir. Sömürgeeller daha iki yıl önce ikibin kişiyle işgal . e.d.ip, "tem~zledil<' ; d ed ı kleri Guney Kürdistan 'a bugün, otuzbeş bın kışılık askerı guçle ' girmek zorunda kalıyorlarsa, bunun adı ne yanından bakarsanız köyleri bakınız yenilğldlr . Sbmürgeciler halkı kaybettiler, bombardıman etmele ri, kasabalarımızı harabeye çevirmeleri, insanları gbçettl~-meye çalışmaları bunun işareti değilmi? Şimdi ise dağımızı taşım ı zı bombalıyorlar. Onu da kaybedecekler. Dağlarımız taşlarımız. toprağımızda en az halkımız kadar dlrenecektir. Ister bir ulusun. ister bir sınıfın topyekün ayağa kalkması için uyanması , bilinçlenmesi gerekir. Bilinçtenrnek için akla, hafızaya ihtiyaç vardır . Düşüncenin uretilmesine, ideoloji ve siyasetlerin oluşturulmasına gerek vardır . Yayın tum bunlar için vazgeçilemez önemli bir araçtır . Mücadele içindeki bir ulusun, bir devrim hareketinin gözO. kulağı, sesi olmalıdır. öğrenmek için görmesi duyması gereklidir. Eylemini bi-linçli kılması ve ge liştirmesi için öğrenmesi gerekir. Kendini üretmesi, tüm varlığıyla harekete geçmesi, tüm dostlarını uyarması için sese ihtiyacı vardır . Kendini ifade etmeli, anlatmahdır. Işte bu ses, bu kulak, bu göz, bu hafıza , bu bilinç ancak özgOr bir .basın la işieye bilir. Sömü rgeeller halka salEiırırken , onu köle boyunduruğunda tutmaya çalışırken önce, düşünürlerine , basınına , kitaplarına , gazetelerine saldırıyorlar. önce basını öldürmeye çalışıyorlar ki, halkın sesini kimse duymas ın ... 1975 yılında KOMAL Yayın ları faaliyete geçli~ind e de, Kurt ve Kürdistan sözleri birer tabuydu. Bir tek gazetede, bir tek Kürt. Kürdistan sözcü~ünü mercekle bulmak büyük bir mucizeydi. Bugün KürtsüzKürdistan'sız ne bir Türkiye gündemi var, ne de dünya gündemi. .. KOMAL, Kürtlerin adını söyleyerek, tarihlerini, sosyo-ekonomik ve toplumsal süreçlerini anlatarak girdi gündeme. Kürdistan devrimcilerinin kendilerini sömürgeci mahkemelerde savunmaları , Kemalizmi : yargılamala rıyla resmi ideolojiye ardı ardına bombalar fırlattı. Resmi tarih tezleri de, resmi ideoloji de bir bütün olarak kemalist tabular da KOMAL 'ın mutevazi yayınları kar ş ısında paniğe kapıl d ı. Ama haklıydılar. Resmi ideoloji, o gün bugündür ayakları üzerine bir daha
ı
i
S
1
r 1
1
Anti-Sömürgeci Ulusal Demokratik Mücadelesinin teorik, Ideolojik, siyasal tezlerinin Inşası demektl. Kürdistan devrimi, kendi programatik ve örgütsel sorunla rın ı tartışmaya başlamıştı. üstelik yalnız sömürgeellerle değil , Kemalizmin tasallutundan kur tu lamam ı ş , ·sorıarın şöven şartlanmaianna karşı da k;sin ve tavizsiz bir ideolojik mücadele vermek zorundaydı. KUrdistan'ın bağ ımsız devrimci dinamiklerinin olduğunu. ulu~aı _~urtu~ ·ıu şun özgün kadro ve dinamikleri üzerinde yükselece~lnı s?yl edı RlzgarT. Ayrıhkçıhk, burjuva milliyetçiliği olarak saldırıldı buna. RızgarT, KOrdlstanlı Sosyalistlerin. devrimellerin ve aydınların ILK KURŞUNU'ydu . Kürdistan devrimi bugon Aizgart tezlerini okuyarak, do~rulayarak llerllyor. KOrt ulusu topyekün direnmektedlr. Yaşananların hepsi Alzgart'nln tanıklıOıdır. Rizgar1, Ba~ımsız ve Demokratik Kürdistan. u l uslara ras ı sömürge Kürdistan demişti. Bugün bir parçanın çözümünün diğer i olmaksızın olmadığı , birleşikliğin gOç , ayrılıQın Ise kölelik olduğunu en çok yaşad ığımız bir tarih dilimindeyiz. · Kürdistan devrimini alayla karşılayanlar , hatta "Bundculuk", "ayn/Jkçtlıl<' olarak, ütopik bir kurgu gibi gören ler, bugün ona övgüler düzrnek için birbirleriyle yarışıyorlar . Varsın yarışsınlar . Bu yüzden de geçen yıl bu geleneğin farklı bir yayın organını hayata •· · ·· gerçirmek için karar KOMAL, St~rka kıldığmızda, Kartierin
tarihlerini, sosyo-ekonomik ve
ının
toplumsal süreçlerinj anlatarak
zaman
~~~',':,~~:.cak ö~ı'! olmaya da devam edecek. st~rka Alzgart ı. do ldurdu . yaşını Ama o da , diğer yayın organları gibi en şiddetli saldırıların hedefi haline geldi. olmasını Böyle mücadelemizin bir parçası sayıyoruz.
Çünkü, ulusumuzun beyni ni, hafızasını yok etmek istiyorlar. toplumsal Fakat dinarnizmin bir ihtiyacı olarak varolan bu kurumlar. kendilerini varetmek için de bir amansız içinde mücadele
~~dvu:~r ve~~~~:~~~
girdi
yayın hayatına girdiğinde
Gulan-Hezeran /1995/10-11
~
.
·
gündem~.J~Ordistan
devrimclleri~in kendilerini sömürgeci mahkemelerde savunmalarıı Kemalizmi
yargılamalarıyla resmi idealo•
jiye ardı ardına bombalar Resmi tarih tezleri de,
fırlattı.
resmiideoloji de bir bütün olarak kemalist tabular da l • .. t KOMAL" ın mu evazı yayın a ı karşısında pani~e kapıldı. Ama hakllydılar, Resmi ideoloji o . . . gün bug·andOr ayakları üzerıne bir daha dikil~memiştir.
r
Rlzgari.J.KGrdistanlı Sosyalistlerin, devrimcilerin ve aydınların ILK
KURŞUNU'ydu.
kuşkusuz. Bir yıl
içerisinde dergimizin Sahibinden , Genel Yayın Yonetmenine. hemen bütün yöneticilerimiz operasyona u~radılar . Tutukland ı lar, yarg ı landılar ve yargılanıyorlar . Merkez büromuzdaki bütün yayın ekipman larımıza , arşivlerim ize el konu ld u~unu biliyorsunuz. Bu büyük gasp eylemini devlet bulabildi~ i her fırsatta sürdürüyor. Mücadelenin dinamikleri ve kaynakları düne göre daha güç lü, daha yaygın. Direnişimiz de elbetteki daha zorlu ve kesin çizgiler taşıyacaktır . . ' DöGüŞE DöGüŞE YüRüNECEKTIR. .,,.,,,,,,,., Ulusumuz, kölell~l artık reddetmişt i r ve kölelik koşullarında yaşamaya asla razı değ11dir. Ona bir daha sömürge koşullarını dayatmak artık mumkOn olmayacaktır . Ulusumuz ve emekçi kit leler Için St~rka ,,,,,,,,.,,.,,,.,,,,i<.'• AizgarT artık daha yakınd ı r.
dikilememişlir.
1976'da Rizgari
~
adını söyleyerek,
RizgarT dedik ona . Ri zgarl, Çünkü kürdistan devr ım her
·
bu , Kürt ulusunun
3
KARiKATÜR
Dtll1 \ra lı
Olıl1cl \ I
:.::.
Mayıs-Haziran
/ 1995/ 10-11
Medya-Gerilla Savaşı
N
ewroz'la birl ikte Güney Kürdistan'a yapılan askeri hareket, başlang ıçta ilan edilen gösterişli hedeflerin hiçbirine ulaşamadan sonuçlanmak zorunda kaldı. Ne "pirinç ayıklanabildi , ne pirincin taşı .... " TC, Uluslararası baskı, gerillaların d.ir~~ işi ve. Güney Kürdistan halkının tapkısının genışlemesiyle apar-topar çekilirken "Tampon Bölge", "güvenlik şeridi", "uzu~ vade~i geçici yerel çözüm" üzerine, KOP ve YNK nın PKK'ya karşı "alan tutması" formülü üzerine görüşmeler başladı. Ama TC , bu harekattan sonra güçlenrnek bir yana daha zayıfladı, boşaltılan alanlara gerillanın yeniden girmekte olduğu haberleri ve KOP ile YNK'nın çözüm önerilerine verdikleri cevaplardan belli olmaktaydı. TC, ayrıca Güney Harekatı nedeniyle Avrupa ve Batı nezdinde de diplomatik bir tecrite uğradı. Dolayısıyla medya gösterişli operasyon ardında daha büyük sorunlar ve çözümsüzlük bırakarak sona ermiş oldu.
Gulan-Hez eran /1 995/10-11
Başbakan
Çiller bir açıklamasında, "bu Medyayla kazanacağ ı z ." demişti. Mucadelenin psikolojik ve "ki tlelerin manipüle edilerek savaşa ikna edilmesi" boyutuna dikkat çeken bu kavram, gerilla tarafından da çok iyi biliniyor olmalıki ardı ardına iki olay, savaş basınının bütün çarpıtma ve yalanlarını su yüzüne çıkardı. .. Bir.incisi; Güney Kürdistan operasyonu tum şıddeti ve gösterişiyle sürerken, MardinNu~aybin karayolunda kontroller yapabildiklerı anlaşılan gerillarının Reuter ve AFP muhabirieri Fatih Sarıbaş ve Kadri GO~sel'in "misafir" olarak alıkoymalarıydı. Bır ay boyunca gerillalarla birlikte kalan ve uluslararası kuruluşların aracılığıyla serbest bırakılan "gazetecilerin tanıklığı", bölgedeki askeri güç ve gerillanın durumu hakkındaki bütün çarpıtmaları kendiliğinden açıkladı . Demek ki bunca gürültü içinde gerillalar iki muhabiri bir ay boyunca burunları ka~a madan dolaştırıp, serbest bırakacak kadar alana hakim ve yerleşiktiler ... Ne varki serbest bırakılan muhabirierin "fazla konuşmaları"nın önü kesilmişti. sa~aşı
Çünkü, iki gün sorguda kalan gazetecilere " sıkı bir zılgıt" geçildiği anlaşılıyordu. Ikincisi; Aynı tarihlerde Dersim'de 60 bin kişilik bir ordu gücüyle yürütülen operasyonlar sırasında, savaş basını , komutan Şemdin Sakık'ın öldürüldüğü , yaralandığı
yolunda manşet üstüne manşet haberler geçmekteydi. Çok geçmedi ki, Tunceli'de gerillalarca kaçırılan Milliyet muhabiri Ferit Demir, Şemdln ,Sakık'la görüştürüldükten sonra bırakıldı.
. ~öylece yine çok gösterişli bir kuşatma ve olum haberleri ardından gerillanın şehir merkezinden muhabir kaçırıp, hedefteki kom.utanla g~rüştürebildiği ve yine sağ salim teslım edebılecek kadar kendine güvenli olduğu hakkında
anlaşılmaktaydı.
Medya'nın
sık "asparagas" haberler çıkarmayı sevdiği Şemd i n ise, yayınlanan
çok
fotoğraf
ve röportajında, "görevinin başında ve gayet sağlıklı" görünmekteydi. He~. iki ?l~y, "Medya-Gerilla" savaşında strateıık bır ışlev gördü. Resmi yalanların perdesi yırtıldı.
5
Dersim
Operasyonları
Güney çıkarmasıyla birlikte aynı zamanlarda Dersim'de de büyük bir askeri yığınak ve kuşatma yürütülm ekteydi. Savaş medyası "asıl darbe Dersim'de " diye yazmaktaydı. Basına bakılırsa, Güney'de "sıkışan gerillalar kaçarak Dersim'de eylem Bu gerilla nasıl yapmaktaydılar." "sıkışmakta" ve "kaçmaktaydı"ki, bir büyük kuşatmanın içinden sıyrılıp, bir başka büyük kuşatmanın içinde eylem yapabilmekteydi. TC, gerillanın "dışarıdan geldiği" yolundaki bahanesi ni Güney Operasyo nuna gerekçe yaptığı için böyle bir "saçmalama" fırtınasına tutulabilmekteydi. Yoksa "içerdeki" geriliayı bahane edip, sınırötesi harekat yapmanın anlamsızlığı açıktı. Ama, olaylar herşeyi birbirine karıştıran bir "traji-komik" savunmalara zorlamaktaydı onları. Dersim Ali Boğazındaki şiddetli çatışmalarda hergün onlarca gerillanın öldürüldüğü, Sakık'ın kaçtığı, yaralandığı kaçırılıp "ga zetec inin haberleri görüştürülmesiyle" yalanianmış olmasaydı,
herkes Dersim'd e tek bir gerilla bile kalmadığınainanmış olacaktı.
Fakat operasyon her zamanki gibi sivil halka zulüm yapılması, köylerin yakılıp yıkılarak boşaltılması , yiyecek ambargolar~, göçettirmeler biçiminde sürdürülmekteydı. Gerilla varlığına karşı, gösterişli koca kuşatmanın etkisiz olduğu ise gözlerden gizlen-meye çalışıyordu.
Gerilla Eylemleri "başarılı" olunduğu, sonuç alındığı, gerlllanın kökünün kazınıldığı inancı yerleştirilmeye çalışılsa da böyle olmadığı ardı ardına gerilla saldırılarının
Aldatmacalarla
bir kez daha aralandı. Sömürgeci militaristle rin "askeri çözümsüzlük" dayatması "Mehmetç ikle Elele Kampanyası" ile şövenizmin körQklenmesinin ardından, metropolle re yollanan asker cenazele ri ve anaların feryatları arasında nice can ve değer kaybına yol açmaya devam ediyordu. Kurd-A'nın geçtiği haberlere göre Haziran ayındaki gerilla saldırılar ın da 145 asker
yarattığı şokla
hayatını kaybetmişti.
Türk Medyası ise Dersim, Botan ve Amed bölgesindeki operasyonlarda 300'den fazla gerillanın "ölü ele geçirildiğini" yazmaktaydı. Haziran ayı içerisinde gerillanın saldırı inisiyatifi aldığı ve iki ay boyunca yaratı lan "askeri egemenlik " yolundaki görüntüyü değiştirdiği ortaya çıkıyor. Nisan ve ~a~ıs aylarında ise Güney'den çekilen askerı ~ır liklere yönelik eylemlerd e ve Dersım kuşatmasına karşı yapılan çatışmalarda gerillanın öldüğü
yüzlerce asker ve an laşılm akta.
Kamuoyu nu ardı ardına sarsan gerilla eylemleri ise, hem savaş cephesinde hem medya'da karşı lıkl ı suçlama ve tartışmaların büyümes ine de yolaçtı. Operasyonların neden "özel tim"ler tarafından değil de, "askerler" tarafından yürü tüldü ğü tekrar
sorgulanmaya başlandı. 12 Haz iran- 1995 Dersim'de ; Tilek köyü jandarma taburuna gerilla düzenlen en saldırısında 22 asker öldürüldü. 14 Haziran ; Dersim'de Hozat alayına baskın ve düzenlen di Kutudere sinde çıkan çatışmalarda 27 asker lle 3 gerilla öldü. 17 Haziran; Van'ın Başkale ilçesi Erenler karakolun a yapılan 5 asker , baskında Hakkari'n in Şemdinli ilçesi Ortaklar taburuna yapılan saidıra ise , 29 asker öldü. Haziran; 23 Hakkari'n in Çukurca bağlı ilçesine Pirinççek en sınır jankarakolun a darma yapılan saldırıda 20 asker ile 12 gerilla öldü.
a i r a n Suçlama ve Oper asyo n Hazırlı~ı Ardı ardına gelen bu eylemler, Iran'daki PKK askeri kampları ve "ortak operasyon
yapma", "kampları vurma" gibi bilinen ve sorunu "dışa atma" tartışmalarını gündeme getirdi. iran'a uygulanan ABD ambargos unu güçlendir me ve TC 'nin bölgeye girişini özendirm ek üzere , ABD kaynaklı "Apo Tahran'da", "Iran-PKK işbirliği" gibi haberler de birden bire ortalıkta dolaşmaya başladı. Cumhurbaşkanının bölgede hem "moral" hem de "yerinde durum değerlendirme" gezileri yapması da lnisiyatifin gerilla güçlerine geçtiğinin başka bir gösterge si sayılabilir.
Cenaze
Bağrı yanık Türk anaları ve ailelerı de oğullar ı nın "haksız. kirli bir sömürge" savaşında yitirmenin acısını, Kürtlerin gerilla
da çekmekte olduğunu, bu dur" demedikç e, bu savaşa malzeme ve destek su ndukça acıların , bir kat daha çoğalacağını, kanın görmedikçe; Kürt ulusunun tam hak eşitliği ve özgürlüğünü tanımadıkça süreceğini bilmeden feryatlarını yükselttiler. Ber i yandan iki haftada 43 askerin ölümüne ateş püsküren Hürriyet'te n Oktay Ekşi, "öbür taraftaki kayıpları 1OO'Ierle ifade ediyorlar. Bizi ilgilendirm ez, devielimiz e silah sıkanlar, ölenler bin olmuş , beşbin olmuş farketmez " diyerek şövenizm ve savaş taeirliğinin en kötü örneklerini sunuyordu.
analarının
"savaşa
Törenlerinde
Şövenizm Kışkırtmacılı~ı Parampa rça edilmiş gerilla cesetleri "hatıra" fotoğrafları yerine metropollere, köylerine gönderilen asker cenazele ri medyayı işgal etmeye başlayınca , şövenizm tacir leri de "kirli haksız savaşı" kışkırlmak üzere bundan denemey e yollarını yararlanmanın başında
başlad ı lar.
En uygunu da bu gençleri "ne için", "kim için", "ne uğruna" savaşa sürdükler inin sorgulanmasını, "Kardeşiz" dedikleri Kürt ulusunun imhası ve sindirilmesi uğruna kullandıklarını sorgulanmasını önlemek için "vatan-millet-ezan" demagojisiydi.
·st~rka Rizgaft'yi:oku • okut :i:. bixwtne;~ bide xwendin !. •
•:1-.
6
rizg{ii~"t
'•
Mayıs-Haziran
/1995/10-11
SEVR PALAVAASI
evletin Kürdista n'da yürüttüğü azgın sömü rge savaşı olanca şiddetiyl e devam ediyor. özellikle 1994 yıl ı ve 1995 başl ar ında Kürdistan'daki asker i yı~ılma ve hareket lil ik TC ordusunun neredeyse %65'ini direkt olarak sı cak çatışman ın ortasın a çekecek denli boyutlan mışt ı r. Ve
D
askeri bir başarıdan çok geriliayla başedememenin bir göstergesi olmaktadır . Bu noktada militaristlerin ~anesine y-azılacak tek "zafer" , kı rsaldaki sivil
lillllll yerleşim birimlerini tasfiye etmiş olmalarıdır. Zaten TC'nin Güney Kürdistan'daki işga l i bir ya n ıyiada bu
ı
başarısızl ı ~ı
ll
geliştirilmiş bir adım olmaktad ır . "Mehmetçik medya"
"Bakın
perdelerneye yöneliktir. Kamuoyuna; PKK'yi t opraklar ı m ı z ı n ötes inde bile
ll :~i))'f:l\ll;t·l!.[;'·!{·!®:);ll kovalıyoruz" mesajı
verilerek, orduya güven taze-
ll leniyor. Işte "vatandaş mehmetçik elele", llti]j\~!~W,'.!~j~;~!~!~:~~~-~~ "mehmetçi~e yardım" gi rişimleri de bu çerçevede
lllllll l l lllllll lllllll ll
ll [t!ll!f'~~[j\:i)li1!11~1;j!ll gibi "mehmetçik parlamento" da bu psikolojik savaş kampanyasının sürdüru lmesinde üst lerine düşen
ll
etmemişlerdir.
görevleri yerine getirmede kusur bir kez daha kan Durum böyle olunca militarisi güçler lazeleme imkanı b u lm u ş l ard ır. Ve açık ki, militarisi çılgınla r bu noktada durmayarak "savaşçı çözüm"lerini daha bir ısrarla dayayatacak ve insiyatif larini sonuna kadar aymazca kullanacaklardır. Nitekim bunun işaretleri ortaya çıkmaya başladı bile. Son gün-
~~~~~~~ lerde sıkça telaffuz edilen "Batı Türkiye'yi parçalamak
i stiyor", "Sevr günleri yaş ı yoruz" gibi demagejik söylemler tam da bunu göstermektedir. "Türkiye bölünüp parçalanmak iste n iyor", "Türkiye'ye Sevr dayatılıyor" denilerek; Türk halkının militarisi devlete ve onun Kürdist an'daki haksız savaşına deste~inin d§!vam ettirilmesi amaçlanıyor. Savaşın yapıcıları ve sürdürücüleri ezen ulus milliyetçiliğinin ideolojik hegemonyası altındaki kit leleri bu tür demagejik kampanyalarla yönlendirip militarisi devlet sa l dırganlı~ının meş r uiyetini (!) sürdürmek istiyorlar. Kürdistan'ı boydan boya yakı p-yıkarak, katliam ve sürgünlerle insansızlaştırıp yok etmeye çalışanlar "bize Sevr dayatı l ıyor" şarlatanlığıy la masum pozlara giriyorlar. Yarın biraz daha batariarsa
lı~:;~~~~~~~;j~~~~,~;~ı~';!~~~~ı;ıı uyguluyorlar, bu kez BM örgütüne başvurup; "Kürtler bize buna soykırım bizi asimile ediyorlar" derlerse hiç şaşırmamalı.
li'::]!.!t:;·;ı;!~~;~j~··;;ll! ~l
Bu arada 1920'de imzalanan Sevr Anlaşmasına da kı saca de~ inmek gerekmektedir: lif;~ iri~~~l!t~\j]i:ii:ilt~:ıı Bilindi~i gibi Sevr Anlaşması Bi rinci Emperyalist Pay l aşım Savaşı'nın ortaya çıkard ı ğı sonuçlardan lmi:Ttti:Xtt:H:;:\;11birisiydi. Alman emperyalistlerinin yanında yer alarak ll>i:'[ili:· [. (:ili·[•!!!(·•Mi·;ı! savaşa katılan Osmanlı yönetimi, Almanya ile birlikte
yen nce, müttefik güçler le Sevr 'i imzalamak zorunda kaldı. Emperyalist bir serüvene girişen ve fakat sonuçta yenilen bir gücün muzaffer emperyalisilere ödemes i gereken bir bedelle karşı l aştı Osmanlı ! Sevr'in hikayesi budur. E~er Osmanl ı savaştan gal ip ç ı ksayd ı hiç kuşku yokki bu kez kendisi müttefik devletlerin toprağına göz dikecekti. On lardan tavi zler isteyecekti. Durum böyleyken tarih i n karcısı, tahripçisi şöven Türk pol i tikacıları Osman l ıyı tamamen mağdur ve masum taraf olarak göstermektedirler. Her şart ve koşulda devleti tecavü ze uğram ı ş göster ip, suçu; "kötü erneil i iç ve d ı ş düşmanlar"a yükleyen pana royaklar ı n bugün emperya list Avrupa ' nın Bağımsız Kürdistan'a karşı o lduğunu bile bi le bu türden ucuz ve bayat politikaya girmesi hiç kuşku yok ki, demin yukarıda da belirttiğimiz üzere sömürge savaşını ve Türk şövenizmini diri tutmaktan kaynaklanmaktadır. Türk halkına: "Avrupa bizi parçalamaya çalışıyor" diye yaygara koparanlar, Avrupa burjuvazisiyle her türlü ekonomik, siyasal ve asker i i lişkiyi hayası zca sürdürmekten de ger i durmuyorlar. Türk devlet iyle Avru pa emperya listleri aras ı ndaki çelişki hiçte "Bağımsız Kürdistan" meselesi yüzünden değ il dir. Zira Avrupa empe ryalist ler inin Türk dev letinden bütün istediğ i "Yen i Dünya Düzeni"nin siyasi ve hukuki nizarniarına ve burjuva par lamenter sistemin gereklerine uymas ıd ı r. TC'nin sırtında bir y ı ğın kamburla Avrupa Topluluğu'na girmesi emperya listleri gerek iç hukuklarında. gerekse de demokratik ka muoyra rı nezdinde sorun lu kı l maktad ı r. Bu bakımdan Avrupa emperyal istleri TC'nin s ı rt ı nda bir yığın kamburla de~ i l, TC'nin biçimsel bile olsa bazı "demokrat ik" adımlar atarak Avrupa kapısından içeri girmesin i istiyorlar.
Nedir Bunlar? "Düşünce
ve ifade özgür l üğüne konan bir takım cezai maddelerinin legal siyaset kanalların ı n açılmas ı , Türkiye'nin imzaladığ ı ulusla raras ı an laşma metinlerinden doğan yükümlü lükler ini yerine getirmesi, sendika l hakların tanınması. Kürtlerin kültürel hakların ı n kabul edilmesi" gibi burjuva-demokratik açı l ım lardır. Sorun , TC'nin bu yönde adımlar atmaya hazır olmamasıd ı r . Bu nedenledir ki, sorun lar bil olarak çarpıtılıp, kitleler militarist, gerici kaldırılmas ı ,
Savaşın yapıcıları
ve sürdürücü leri ezen ulus ideolojik hegemonyası altındaki kitleleri bu tür demagejik kampanyalarla yönlendirip militarisi devlet sa l d ı rgan lı ~ının meşruiyetin i (1) sürdürmek istiyorlar. Kürdistan'ı boydan boya yakıp-yıkarak, katliam ve sürgünlerle i nsansızlaşt ı rıp yok etmeye ça lı şanlar "bize Sevr dayat ı l ıyor" şarlata n lı~ıy l a masum pozlara giriyorlar. Yarın biraz daha batariarsa bu kez BM örgütüne başvurup ; "Kürtler bize soyk ı rım uyguluyorlar, bizi asim ile ediyorlar" derlerse bu na hiç mill i yetçili~inin
şaşırmamalı.
kalıplar içinde tutulmaya çalışılıyor. özetle, TC devleti ağır bir siyasal kaos içindedir. Devletin Kürdistan'daki tüm kurum ve kuruluşları felç olmuştur. Siyasal geriellikle ve sömürge savaş ı ndaki ısrar, düzeni bunal ı mdan bunalıma sürüklemektedir. Sistemdeki bu açmazı gören ve kısmi de olsa değişim isteyen burjuva kanattaki yeni sesler ise henüz çok cı l ızdff. Ve ürkek dav r anmaktad ı r l a r . TC'nin militarisi devlet yapısın ı n değişmesinde Avrupa ve Amerika yönetimlerinin rol lerini çok tali görmek gerekmektedir. Iç yapıyı sars ı p, değiştirecek asil unsur, hiç kuşku yok ki. başta Kürdistan ulusal demokrati k dinamikleri olmak üzere, Türkiye demokratik ve sosyalist hareket inin örgütsel eylemli müdaheleleridir. KUKM ile Türkiye sınıf hareketi gerekli ve zorunlu enternasyonalist bağları kurduğu ölçüde militarisi devlette çözülme başlayacaktır. Demokrasi yönünde değişim olacaksa, bunun tek yolu bu hattan geçmektedir.
ll
S.Cibran •
Gulan-Hezeran /1995/10-11
.ı. 1 1
'
7
r
ISTANBUL Işçi sınıfının uluslararası birlik, mücadele ve dayanışma gunü olan 1 May ıs Istanbul'da kalabalık bir kitle ile kul-
landı.
• Istanbul Demokrasi Kurultayı" tarafından düzenlenen mitinge çok sayıda demokratik kitle örgütleri, siyasi partiler ve sosyalist dergiler katıldı. Kadıköy iskele meydanında yapılan mitingde yaklaşık SO bin kişi yer a l dı. Sabah ı n erken saatlerinde Kad ı köy Belediyesi'nin önünde oluşturulan kortejle saat 11.30'dan itibaren miting a lanına doğru yuruyuşe geçildi. katılımın fazla olması zaman zaman izdihamların yaşanmasına neden oldu. Yol boyunca çeşitli gruplar t arafından "Işçi Memur Elele Genel Greve , Yaşas ın 1 Mayıs, Söz Yetki Karar Halka", sloganları atıldı , bildiriler dağ ı tıldı . ote yandan, Anti-Somürgeci Güçler tarafından,"BijT Yek Gulan, Topyekün Savaşa Karşı Topyekün Kü rd ist an 'da Askeri Işgale Son, Biji Direniş , Rlzgarlya Kürdistan, Kürdistan Sömürgecilere Mezar Olacak, Yaşasın Ortc.k Taarruz Cephesi" sloganları atılırken kuşlama yapıldı.
sm tm n dunya
-~
duzeyınde coşkun törenlerle kutlayageldi(;t 1 Maps, Turkrye'de 1925'Jerde yasaklandı Ve ancak. 1976 Ma }'ISinda kttlesel olarak kutlanaOtld Turk bur]uvazıst, 1 mayıs t 'Bahar Bayramı" olarak dan etmtştı 12 Ey/u/cü generaller. bu· nu da yasakfao fa' Haien Turklye'de 1 May s yasaklı du
IŞÇI
rumdadr
Alana girildiği sırada yapılan aramada, dergimizin BI]T Yek Gu lan pankartına polisler tarafından "y abancı kelime yazıyor· gerekçesiyle elkonuldu. Pankartı vermek istemeyen Sterka RizgarT okuyucuları ile polis arasında çıkan ta rt ışma sonunda, polisin bütün hışmıyla saldırması bir oldu. Kalabalık polis gruplarının gelmesiyle pankartımız alındı, bu ara da :~.lılbayrak derg isi okur larından biri, polisin sald ırı sı sonucu ağır yara landı. Miting, Ruhi Su Dostlar Korosu ve Ferhat Tunç'un okuduğu marş ve şarkılardan sonra saygı duruşuyla başlad ı. Mitingin ilk konuşmacısı Tu r k-iş Genel Başkan ı Bayram Meral'in konuşması ıslık ve yuhlamalarla sık sık kesildi. Daha sonra, Disk Genel Başkanı R ı dvan Budak ve KÇSKK adına Eğitim-Sen Genel Başkanı Yı ldı r ım Kaya birer konuşma yaptılar. Konuşmalardan sonra mil· ing saat 14.00'de sona erdi. 1 Mayıs Işç i Bayramı , her yıl olduğu gibi bu yılda yine. işçi kesiminden yoksun çeşitli sol grupların gençliğe dayalı tabanlarıyla kullandı.
Sterka Rizgari!lstanbul
ANKARA Ankara'da 1 Mayıs , geçen y ılla ra nisbeten bu y ıl daha durgun olarak kullandı. öyleki, polisler etrafiaki çim ierin uzerine uzanarak göstericileri izledi, ancak insanları gözaltına almadan da edemedi-ler. Sıhhiye koprusü üzerinde oluşturulan yaklaşık 15 bin kişilik kortej. saat 10.00'da Tondoğan meydanına doğru yürümeye başladı. 12.30 civarında alana gelen kortejde HADEP, DISK, DKÇSP'ye bağlı memur sendikaları, oğrenciler ve diğer demokratik kitle örgütleri yer aldı.Kortejde ye r alan g ruplar, gazaltındaki kayıplar ve yargısız infazları ellerindeki fotoğraf ve dovi· zlerle protesto ettiler. Yurtsever dergi platformunun pankartını layışan bir kişi miting alana girerken gözaltına alındı.
Dikkati çeken asıl grup ise Iran l ı devrimciler oldu . lran'l ı devrimciler genelde atılan sloganiara eşlik ettikleri gibi sık sık, "kahrolsun ir an faşizmi" si oganını hayk ı rdılar. "iş çi Memur Elele Ge nel Greve, Kürdistan Faşizme Mezar Olacak, Yaşasın Bal)ımsız-Birleşik Sosya list Kürdistan, Yaşas ın 1 Mayıs, Yaşas ı n Ha l kların KardeşiiQI" sloganları mitingde hakim sloganlardı. Geçen senelere oranla daha coşkusuz ve durgun geçen bu yılki 1 Mayıs'ta Koma Heval ve Grup Arkadaş 'ın sayiediği Kürtçe ve Turkçe türküler azda olsa insanları co şturdu. Saat 2.30'da sona eren miting olaysız geçti. Sterka Rizgart/Ankara
, ..
IZM 1R "·· : ., ._
Kürt nüfusunun yoğun o ld uğu Turkiye metropollerinden 1 Mayı s kalaba lı k bir kitle eşl iğ i nde ve coşkuyla geçti. ızmir'de
8
Mayıs-Hazira n
/1 995/10-11
HAI3ERLER Saat 15.00'de Konak eski Balık Hali onunde toplanmaya başlayan kortejde çeşitli Sendikalar. DKö, Partiler , Sosyali st Dergiler , Kültur Merkezleri ve HADEP yer aldı . HADEP kortejinde Kürt kadınlarının ulusal giysileriy le -rengareng açan çiçekler gibi- yer alması ve çeki len zılgıtlar kitleyi daha bir coşturdu. "Yaşasın Halkların Kardeşli~i. BljT Yek Gulan, Kahrols un Sömürg ecilik , Kürdista n Faşizme Mezar Olacak" sloganlarının a~ı r lıklı oldu~u 1 Mayıs korteji saat 17.00'de Cumhuriyet alanına girdi. Burada yapılan çeşitli konuşmalar sonunda halaylar çekildi. sloganlar atıldı.
Savaş Karşıtları Derneği'nin ASKERL IGE HAYlR pankart ve sloganıyla yaptıkları küçuk bir gösteriden sonra olaysız bir şekilde 1 Mayıs kutl amaları sona erdi.
St~rka
Rlzgarill zmlr
ADANA Adana'd a 16 yıldan bu yana izinli ku llana mayan 1 Mayıs , nihayet bu yıl izinli kullanabild ı Hastaneler kavşa~ında saat 1O.OO'da başlayıp . Uğur Mumcu Meydanı'na kadar suren yüruyuşe yaklaş ık 5000 kişi katıldı. Yuruyüş esnasında " Yaşasın 1 Mayıs , Biji Yek Gulan , Işçi Memur Elele Genel Greve, Vur, Vur lnlesi n, Kıyakçılar Dinlesin , 1 Mayıs Şehitleri ölümsüz dür, Faşizme Karşı Omuz Omuza , Yaşasın Halkların Kardeşli~l . Kirli Savaşa Hayır, Kahrols un Sömürg ecilik, Insanlık Onuru lşkenceyi Yenecek, Sosyalis t Basın Susturul am az" sloganları atıldı. Yuruyuşe ; Türk Iş, Disk. KÇSP. TMMOB . Türk Tabible r B i rliği , T üRMOB . Turk Veterine r Hekimle ri Derneği, ÇHD. Çağdaş Gazetec iler Derneği. iHD. HADEP. BSP. IP. Sosyalist Basın Barikat. Direniş . Jiyana NO. Kız ıl Bayrak. Newroz. Odak. Partizan Sesi, Sterka Rizgari- katıldılar.
Dergi l er ı n
ortak
i m za l ı pa n kartları n ı n polis sonunda gruplar IHD korteiinde yer aldı . Miting belirtilen sureden çok önce 1.30'da bitti. Yürüyüş esnasında ve miting alanından çok say ıd a gözaltına alınan oldu. Isim leri belli olan 45 kişi dışında da 70'e yakın gözaltına alınan olduğu öğrenildi. IHD 2 Mayıs'ta serbest bırakılan 11 kişiyle beraber yaptığı basın
Sen dika ar platform unun girişimlerıyle ızin kutlama lar . saat 11.00 da Istasyo n alanından başlayıp , Cumhur iyet alanında saat 13.30'da sona erdi. Yaklaşık 5000 kişinin katıldığı yüruyüşte. "Hal k ı m ı z saflara, Suskun toplum istemiy oruz, Insanlık onuru i şkenceyi yenecek" sloganla rı atıldı. "Kitler halkındı r satı lam az " , "Kirli savaşa hayır" , "özgür basın susturul amaz" dövizleri taşındı. Çeşitli DKö'leri n yanısıra, CHP-YDH gibi siyasi partiler de katıldı. Ahmet Baran'ın muzik dinletisi yle sona eren mitinge katıl an kitle olaysız dağıldı.
tarafından alınması
alınan
açıklamasında, gözaltına alınanların işkenceye
maruz
kaldıklarını
vucutlarındaki
belirterek, işkence gorenlerin darp izlerini basına gösterdi. Sterka Rizgari/Adana
MERSIN
ana po sına gun yen i bir boyut kazanarak devam ediyor. Gun geçmiyorki. bir dergi burosu basılmasın. çalışanları işkenceli sorgular dan geçmesi n. olümle tehdit edilmesi n ... 27 Nisan'da Adana buromuzu basan polis, o sırada burada bulunan misafirierin kimlik bilgileri ve adreslerini alıp, temsilcimizi tehdit ederek, tekrar geleceklerini söyleyip büroyu terkettiler. 28 Nisan Cuma gunu saat 20.00 dolaylarında ise; evine giderken. sivil polislerce kimlik sorma gerekçesiyle durdurulan temsilcimiz. uzerinde bulunan HADEP, IHD üye kimli~i ve dergi muhabir lik belgele- rine polis tarafından elkonuldu . "Arama yapacağız" diyerek evine götürulen temsilcimizin ki r a l ad ı~ı oda ile ev sahibine ait diğer odalar talan edilirtesi ne arandı. Arama sonunda , 200 adet kitap, dergimizin çeşitli sayılarından 300 adet ve arkadaş ımı z to şahsına ait olan kara kalem çizim leri. özel eşya, kitap ve albümü alındı. Daha sonra, ev sahibi Mehmet Yi~ it ile birlikte emniyete götürülen temsilcimiz burada yaşadıklarını şöyle anlatıyor . "Emniye tde, ev sahibiml e birlikte yoğun bir şekilde kaba dayak ve psikoloji k baskıya maruz kaldık . örgüt suçlamasında bulunarak. benim kırsala gidip gerilla eğitim i gö rdü ğüm u. dergi buromuza postayla - buyük bir olasılıkla polis tarafından postalan an- gönderil en bir bayan gerilianın fotoğrafını gosterip onun ben olduğumu iddia ederek dövduler. -Daha sonra bu bayanın şehit olan Beritan isimli geriliaya ait olduğunu öğrendim . Tum bu iddiaları redderek. yasa lar çerçevesinde politika yuruten HADEP uyesi olduğumu. temsilcisi olduğu derginin Kurt halkının Kendi Kaderini Tayin Hakkı çerçevesinde yayın yapan bir dergi olduğu nu , örgütle bir
ı
StArka Rlzgari/ Mers in
m.
Ertesi gün savc ılığa çıkarılarak serbest bırakıldım. Ev sahibim aynı gün, savcılığa çıkarılmadan saat 14.15 sıra larınd a serbest bırakıl dı. Bana tes lim edilen kimliklerim arasında nüfus cuzdanımın olmadığını soylediğimde, kimliğimi teslim ettiklerini iddia ederek vermediler. Aslında devletin bu uygulamaları, dergimiz in yayın politikas ına karş ı duyduğu rahatsızlığının çırp ı nışlarıdır . Halk ın yü reği, dili olan biz sosyalist basın ça l ışanlarını, sorguya çekerek, ölümle tehdit ederek, büroları basarak sindirmeye çalışanlar bilmelidirlerki. bunu başaramayacaklar." Adana buromuz 5.6.1995'de yine basıldı. Büroda bir saatten fazla karakol kuran polis yine onlarca kitap, dergi ve arşivimize elkoydu. temsilci miz bir kez daha olüm tehdidi aldı. Aynı saatlerde basılan Odak Dergisi de aynı uygulamalara maruz kaldı ve çalışanı ile misaliri tartaklan arak gözaltına alındı. Aynı gun. Barikat dergisiyle Atılım gazetesi basıldı. At ılım gazetesinden 2. Kızı l Bayrak gazetesinden 3, Kurtuluş gazetesinden 3 kişi aynı gerekçey le yani "şüpheli şahıs" olarak gözaltına alındı ve 24 saat sonra serbest bırakıldılar. Ayr ı ca Odak Dergisi çal ış anı M. Y ılmaz Sarı'nın bir daha Odak dergisinde çalışmaması yonünde tehdit edildi. Gerek dergimize. gerekse diğer Sosyalis t dergi bürolar ı na yonelik yapılan bu tür baskınlar , devletin Kürt ulusuna karşı futursuzca sürdürmekle olduğu kirli sömürge savaşının yansımalarıdır . Bu tür yasal kurumları, "illegal örgüt", çal ı şanları ise "illegal örgüt militanları " olarak sunarak bü rolarımız ı kapatmaya çalışıyorl ar. Ancak. buna halkı inandıramadıkları gibi. kendileri ninde yan ıldıklarını çok iyi biliyorlar. Sesimiz i kısmaya çalışan:ar ı n, buna hiç bir zaman guçlerin in yetmeyeceğini bir kez daha yineliyoruz . Sterka Rizgari/Adana
Gulan-Hezeran /1995/10-11~-----~--~~----~ -
9
tan (PRKÔerglmlze posta )fe utaşanı Partiye Rlzga/fYa · AizgarT)'nin 1 MarP::·ra ilgili yapmtş . Qiduğu Ba~lfJ _f,çıi<.Jamasml okuyu-,
''
cular~rnlza sunuyqr.uz.
n' ·
· ··· ··
'/ '.,.
:; ' Emperyaflstlerln ·veni Dünya Düzeni• ve KUKM son yükselen değerler demagojisi hergOn bir yer· yetm i ş yıld ı r i lk lerinden sökülüp, dökülüyor .. Bu dôküntü, yöresindeki ;. yere·! kez dört parçada dünyan m , her savaşlar, işsizlik ve bölgeset boğazJaşmalar, tüm , b irden K ü rdistan setaletin kitleselleşmesiyle kendini gösteriyor.. Sistem. küreselleşme iddiasıyla, bir yandan CO~ rafyas ın a kendini "alternatifsiz te.k dunya düzenı• olarak tekab ül ede n b ir ôayatırk~n. di~er yandan .d a emperyalistler devri mc i süreç · arasında blokla$ıtıa, güç alantarının belirlen· , mesi uz;erine derinden ve açık bir kapışm·a yaşamakta ve b u yaşanıyor .. Bu. şimdifik daha çok da~ıian karakteri s ti k SSCB ve Doğu Bloku'nun eski etki atanları özel likleri kend i azerinde gözleniyor. Ortado~u. Kürdistan, çapı n ıda aşan Kafkasyaya Balkanlar'daki yerel savaşlarm bir uluslararası ortaya koyduğu tablo, einperyalistıedıı: ayrı ayrı ya da kimi zaman aralarında itHfaklar e t k i yaratmak- oluşturarak, ekonomik ve siyasal güç kazantad ı r. Ayn ı ma gayretlerini ele vermektedir. Yerel zamanda zorun- savaşfar daha çok iç ~inamikler ve bölgesel lu göçetti rm e v e çelişmetef:ozerlnde yükselmekle beraber, bu m ü lt eci ik çatışmal?r emperyalistler tarafından kör ük1 lenerek, kendi manyetik alanlarının neden leriy le güçlendirilmesine çalışılfl'aktadır. Bu durum, sömürgec i savaş tacirlerinin çıkarlarınırt çok öteslnde metropoller ve dUran ve_. bedelini mathim . ulusların, bölge kıta Avrupasında halklarınin öde-diği bir siyası gerlcili~i de ·· beslemektedir.. 'Yeni Dünya Dozenı•cııeri, demokrasi ve da devri mci b ir özne d u r umun a insan hakları konutarında ne kadar iki gelm i şti r. S iyasal yuzlü/çift.e standartla davrandıklarını ve örg Otlenme ve gerçekte •standart dOnya·'·g:ertcill~i'lnşa etmek m Ocadele u~raşısırıda olduklarını Ortaya koymuşla.rdır. Kürdistan üzerinde teplrıen sömOrgeci milita· tarzında göster- rizme 'terörizme karşı mücadele" demagojişj i le n pek çok ile yol veren bu anlayış; Çeçenistan'ın Rusya yanlışa ra~ men , tarafından lşgalhıi onun "iç işleri• olara~Jıoş si l ahlı mücadele görü lle karşılayabilmekfe'; YugO$Iavya iç savaşında aynı iki yüzJülüOO gösterip, açiara ll e b i r li kte kitle - yardım adt altında Somali'de askeri koprü
se ll eşerek başlannı,tutmayı tezgahlamasını bllm~kte-
,,c ;:...,.. ;i:·' gel i ş m i ş ve : dirlee gelişmektedir. ' Hangi ü.Juslararası şofutıa. hangi bplgesel t am bu n- çatışmayaya da savaşa baksa.nıı. ardında bu A ma
• IKI yoılülü~ü. bu güç ıriOcadelesinin izlerini 1ar yeter 1ı görme:k tıtOmkOndür. Dün, bu tUr çelişineleri
de~ild ir ve kate- ·komunist kampı n OY!J!)Iarı "SSCB'nin
d i lmesi gereken kışkı r!~asf· ~larak 1a~ı;f!1J~Yal'l vl! ,~PJ~nu daha pek çok ·demokrasi lle to t ahtari~trl mücadeH~sı· olarat< tarif eden burjuva ·ıcteologlatı . kendileri mesafe bulu n - için yeni tehlike odakları:·'yeni düşmanlar icat maktadır. etmeyi de Ihmal etmiyorlar... Bunların başında . Blrle.şmiş Milletlef<?r~~to. özellikle ABD da hem u l usal emperyal i zp·ıoin müdah.alel~rine htı~Okf kılıf · . oluşturmakta; yapılan her türlü siyasal dayat· hem t op lum.sal ma ve z.orbalık 'BarıŞ Gilca~ ya da "ulusperspektıfte lararası askeri koalisyonlar• adı altında işgalBirl i k gelmekte- cili~i ve askeri güç kullanımını meşrulaştıırnak "~: dir. için ku llıiQıtmaktadır . .,.;:'/ / Bütün bunlara karşın ' uıüslararası Komünist
10
o
,.
lh ·'
Hareket ·ssCB'nin çözuımesı• lle bitlfkte daha derinfeşe n siyasal. ldeolojiK ve örgütsel krizd~n çıkarnamaktadır. Sosyalizmi h "kuruluş deneylerinin"dünya düzeyinde başarısızl ıga· uğ radı~ı"na ve aslında ·sosyal~ rzmin pir sistem olarak yaratılmasının mümkün olmadı~ı~na dair burjuva propagandaya karşılık, Kore ya da Küba gibi kendine has 'sosyallzm·ıeri örnek olarak sunmaların da bunalımın çaresi olmadığı açıktır. Bu durum. hem genel siyasi atmosferde hem de Komünist Hareket'te sa~ rüzgarların şidd~!IE)lnmesine ve sağa savrulmanın hızlanmasına yol · · açmıştır. Bu yeni dalgaların bir kısmı, sosyalist siyasal mücadelenin hemen hemen bütün tarihsel mirasının , kültürünün reddedilmesi ve sadece Utopyanın sahiplenilmesiyle belirlenmektedir. Varolan durumun rasyon. alize edilmesi lle "sistem içinde ileri demokrasi mocadelesr çizgisinde karar kılan ya da düpedüz artık emperyalizmin 'kendini aştı~ı·, •post' modernist• bir dönem yaşamakta olduğumuz savıyla. sistemin liberal savunuculuğu sol adına saQ gericiliği beslemektedir. Bir di~er sa~ akım da. sistem lçlnd~ durdukları halde emperyalist ekonomik piyasadaki ayrıcalıklarını korumak adına 'dlrenen' yerel gericilikierde a.nti·emp~fYalizmi keşfeden ,. •ye r}l Oç d ünyac ı"=- görüşlerdir. Bunlar. Saddam Hüseyin ve Iranil Molfalar'ın iktidartarında "ilerici' yanlar bulup. desteklerıemleri gerektiğini savunurfarken; "sosyalizm· adına fanatizm. ilkellik ve kan dôkOcü yerel gericilikleri kutsayarak, çok daha tehlikelibi rsağdalgayıtemsilediyorlar. Kürdistan Devrimi ise bu panorama içerisinde Ortadoğu düzeyinde enternasyonalist blt etki yaratatak gelişmekte ve sömürgtıci bö1ge devletteri ile emperyalistler tarafından kuşatılarak boğulmak lstenmektedir. Kürdistan Devrimi ulusal demokratik karakterde gelişmesine rağmen, güçlO toplumsal dinamiklere sahip olmasıyla da ayırt edilmektedir. Ve KUKM. şu anda sosyalist düşürıce, llke ve anlayışın en yüksek prestije sahip oldUğU ender hareketlerden birldir. Kurdistan Devrimi'nin slyasaf ve ideolojik tezleri. sosyalist perspektifin bir eseri olarak hayat bulmakta, pratikte uygulanmaktadır. KUKM son yetmiş yıldır Ilk kez dört parçad.a birden, tüm Kürdistan co~rafyasına tekabul eden bir devrimci süreç yaşamakta ve bu karakteristik özellikleri kendi çapınıdaaşan bir uluslararası etki yaratmaktadır. Aynı,:iamanda zorunlu göçettirme, ye mültecilik nedenleriyle sömörgecl metropoller ve kıta Avrupasında da devrimci bir özne durumuna gelmiştir. Siyasal örgütlenme ve mücadele tarzında gösterilen pek çok yanlışa rağmen, silahlı mücadele ile birlikte kitleseneşe re k gelişmiş ve gelişmektecflr. Ama tüm bunlar yeterli.değildir ve katedilmesi gereken daha pek çok mesa'fe bulunmaktadır Bunların baŞJhC!a da hem ulusal hem toplul)'lsal perspektifle Birlik gelmektedir. Ulusal-demokratik mücadele. en Ost düzeyde urusal kurumlaşmaların yaratılmasını, işlevselleşmesini zorunlu kılmaktadır. Kazanılan mevzl!erin ~oyunabilmesi, uluslararası hukukta kalıcllaşttrıltnasr ve daha tleri mevzilere taşınabilm,esi için Kürdistan. toplumunun ve ulusun tümüpü temsiLyeteneğine sahip diplomatik. siyasal ve kültörel kurumla'ra ulaşması belirleyici olmaktadır. Ulusal birlik, Kürdistan Ulusal Kurturuş ' Cephesi acil ve gOnceldir. Sömürgecilerin KGrdistan'l Insansıziaştırma ve Kürt Ulusu'nu vatansıziaştırma eylemleri karşısında bütün ulusal ve topıum~aı güçlerlmizLbiraraya getirm~pin, topyekun duruşun ıor,yQipı u~ u ~e,ndlni dayatmıŞtır. ve Kürdistanlı Marksistler ~unun bllincjng~ ·' · olmalıdırlar. Genel saldırı ve imha harekatı karşısında ve KUKM'nin btr bütün olarak ·saQ kuşatma altında olduğu bir dönemde legalleştirme, ehlileştirme, düzen içine döndurme. devrimci radikalizmin tasfiyesi glbt düzlemlerin derlnleştirildi~i da bir .gerçektir. Sömürgeciler. KUK~'nl yalnızca gerilla mücadelesini çö~ertme noktasında deQil, ideolojik. siyasal boyutv itibariyle de yanlızlaştırma. marjinalleştirerek teslim · alma gayretlerinden vazgeçmiyorlar. BOtün bu gelişmeler KUKM içerisinde bir özne olanKomünistlerinde devrimci program etrafında birar,ay~ gelmeleri v;e: kendi örg.ütlerymelerlni yara.Jmalarının önemini · ..., , . , arttırm~ktadır.
Mayıs-Haziran
/1995/10-11
------~--~-----------1
:..,,. .,..,., ,.. , _,,.,., ,..·' ,.
, Kürdistanlı Marksistler, sosy~ list siyasal perspektifle bi~ bi.rHğ\_n _,,.:; ·•· .,. :~i ata rken, en azından geçm işteki hata ve zaaflannı da açıkca : : · ; ,;Bu.gon 1 MAYIS[ ;~} {: c;; i ; ·.· ,, · ,. , . :ortaya koyma' cOretkarl@nı gqs"t~re:Pifmelidider., Ay r ıca /uluslahüa·s ı: . . ·.·.I 'Xürdistanfi ~ıir"ksistler tum. görev ve soiumtuiOkiatıyla çok tlddl"blr KomQnis t Hareket'in ka rşı katşıya olduğu 'soru nlar~ . ce.vap arayaraxi ; i i>ore:çten geç mektedirle6 BÜ sO reçıe g~rek'1e k)ek. ve g~tekse bu1 urı- . Kendiferlni yeniden tanım layıı),:.orgü.t.ley~ce~ Qi( duieye i.JiaŞiımalıi:ıJ.ri) :; ~-~b u:ıri4z :gf.up : :;;~ }p~rtil e r )çi~ d e: ~Jr :' ya~d~n \ilus al: bl rU~ln Dünyatnın' "Yeni Düzent ni .yorumlayabilmek, ülkemizde ve.dünya'da t : · ·~a~ lamlaştfnl masınive di~ei yançlaÔ,.ct:a; ken4(birll~inlizi ·oıuŞ"turmahır:ı olup bitenlere suskun kafrrıayi-p'; btin!arı ·~çıı<layablırn.~k ye en, ôn~h!'lisi p ~ô~liHWhı yaratmak : gibf" lktU ve aynfzamandc; potontilklO bir stra.teji~ dOnyayt demştirebllınenıij : yoıtaru1ı ,Ve y~nt~mını g6stermel<: göfeY:v~ E' <ı~rt.tŞ.' g~sterm~k. #9r~rd?Yıi; Bl(blti nçı~; buı undu~ômuZ:yerıerde birer sorurn IU:It.ı~ u da birliğin. ve örgOtlenmen in' esası nı oluştutma ktadfr, -~• :. ; .; i:;: sr!)ıo mı:ıcı. ya •d.i: miHfed _91~ i:'değil, s tiiHejrk-ve taktik' hedeflerimizin ,. Kurdistan Oevrimi'ntn müttefikleri aÇısıhdan da'· ~t:ıı'um .hiÇte iÇ aÇtd ti 'gerekletini . yerin~ i"ğ~tirm~nin .kar:arhiı§ı ni Jaşimak zoru n.dayız. ve olumlu bir yerde de~ildir.. , ., ' : . · ' r. ' , ' ':: · , , , · ; : ; Emperyalistlei'in; bize dayaUfkları klrtive kanlı ·savaş1n yarattığ ı . alt-üst Kürdistan'da yürütülen sôint.ır.g:e- savaşı. her y'ı(rç: ekonori)tshje i:': 9Jt.i'ş: ve ~lsH/dyoı~n!ı : h~vad~' ~(çblr: dem.or~fi?aşyona :v.e Hkidasyona büyük yükler getirmesine ve .bunun. $onucund"a e!Çohbiı'ıisi; ClinihtirfYet ; , t10Şm~ : hakkfnı 't~Şıirıail)aıiyız , Siz~ ~QnyaYı d~ğiştirirk~b. pnt.i" yerle bir. tarihinin en' derin krizini yaşamal<.ta· oımas.ıria rağmen: savaş i::ephast ::? edfp ken dimite:·snça t<öŞkle.r yapmayaçagtz:..Dünyayı · ço~unlu~u n kendls1n~ toplumsal destekler bulmakta zorlanmıyor.' Sav.aŞin ~üm yu kO ' '' :çıkiü ına dönüŞtürerek; til msömilrO ;biçlti)fertnı tır.tadan. ~aldıraça§ız~·su ve sosyo~ekonomlk faturası emekçi yı~ ınlarırı 9?§rlne bl!lmiŞtır: SNi~?~ 'e'rcte.mi yaŞainalıyiz2 'B i zl.hoUayan~; ' kO Ç Om < ': : L:t.;:/; ,. :• : ., t ·' ' 1994'-te başlayan ve sürekliilk kaz.anan. 'ekonomik qnl~mlerpaketWi•; .... seyen liakıştaYaHf nCıa yHmadan,' b ıkmadan · kitleleri bir kaç kez daha yoksullaştırmıŞtır. · ,. i ., , ~ · .: :: ;: : :; ; ::.:: :; '.;;; 'ke.pdjll,liı:.i :ı~W!oJI~, Y~ . siya~liJ. :9ö[b§lerim-: B iz i horlay an ı : Ekonomik çöküntünun emekçi kitlelerdeki sosyal huzo rsutlö~u ' · Ize göre bir yaşam,a · ahş.tırınahyız;· ')'alnı~ca ' k.. .. arttırmasıva mevzi direrılşh:irlne yol açmasın.a karşiltk• talepler hehüi · ., Olopl~~ ve felse:n~ •. ~n ıam~a de~ll. >y~şartıda. uçumseyen ucretlerin arttırılması ve sosyal bazı güvenceler düzeyihdeh.öteye ·. . da M~t ks i st: ol ma-nın ,g~.re~ i n( bakış-lar altında ilerleyememekte; qz~llikle ·de.vıetin ~öın.ürgecf~iyı:ısetferine karşı .-Ç1k.ö.ıa ; · getir ryı~llyl~. - ur~ti~~;' yar._at!~ı : ve, pôl ~şrp~sl·! yı lmadan ı . noktaaınd~ ç_ok bOyü~ d_u~arsızltkyaşanma~tadıt. Budorurnda , yıllar?ır t ·~. nı b ll ~n v..e: ' : m ,ü ~ad.~ l.~ '' iç i M, ~ : prt ~~:; bıkmadan . · KUKM 'nin dınam1klerı nı kuçQmse mIş, görmezden gelmiş olan: Kemahst; : 'O1duQumuz p rog r'lrplar:da' ısr~t. ~tn:ıe!JYIZ:) ·~ :: siyasetiere öddn vererek. ·sosyal-$öVerı bir hafizlerniŞ Türk ·sol·u; bu · :; ,,,,, Ekonomik endeksler em~·ryaUz_mtn en ?Prı~ : k e nd i m izi ide- · yanlışlarının faturasın ı a~·ır bir şekildeödemektedir. ·son dönemlerde ' ..,...,ve i"çindeh. Çı]qlınat k.rltletintgö$te.riyor .'; olajik ve KUKM 'ne karşı kısmeri depisa görbhür yanıyla ol~m lu b.ir t<ıvir , ' .. Enıperyalisf~ası6.v.e ' TV': hei'ne kadar SSCB . siyasal getiştirmeye başlamasina; ·-sömürgeql .savaşa ·:karşı yeferiJ olmasa da · ve· dlğef •sosYalist!: otk'e gôrliôtuterthi vererek; tutum belirlemesine karşıltk,:'"tv1isak~ı MtiWci anlayışlarpan .ve halen. , -kendi.!ekta:mfnı•yapıyo rs~ d"a; 1rilyorüa'rca görüş lerimize KUKM'nin kendi programatik bedetlerinin bir eklentisi otarak görıp~ ' i n ı;anirı: sayaŞia·~. yoks~_ l l uk;',, nari<.otik' göre bir yanlışlarından vazgeçm1ş değiller. ; . ,, i· ... şebek$1eriyeJuJıuŞ sekt~rün9neli nde .ne f1?ı&~: yaşama lşçi sınıfının uluslararası Birlik-Mücadele ve DayanJşma güno ·aıan 1 · gefdiğ1n i 9i?leyeı:niyorlar. Elbette bu düzeni; Mayıs'ta, Kürdistan Devrimi'nin sosyallst erıtetrıasyohalin'devritncl Ve '. bı fakmayaçaklar; sosyalizme olan ki_n ve· alıştırmalıyız. önemli dinami~i olarak tarihsel bir işlev gördü§O ·ınahcfmızı '- nefretferfnl kusa.caklardıL Btı kanirve iorıu. Yalnızca ütop ik tekrarlıyoruz. -~· .. . ' •> . ' ' : . '.: ' ( . E ., .:çat ıŞm~: ~oliıy kol~ry d..ur~ırlj?yacak: Arıl~ ~ e~~r ve felsefi k Bu bağlamda, Bağımstz-Bitleşlk-Demokratlk Kurdistan prdgramatlk ' 'kıyamet• olmayacaksa: m:u.t l akıi btı., d9rıYa;' hedefinin Kürdistanlı Marksistler tarafılidan billnce çıkartılmasınin öne- ·~· emperyalistlerin ellehndeh alınacaktır: t~çilerın; an lamda de~ il, mine bir kez daha işaret €diyorJz / BunU'n Kürdistan kômönis't . · s r R LfK :M üCADEL E ~ :VE · oAYAN.IŞMA yaşamda da Hareketi'nin asgarl,progra~ına deQk ,düştü~ b;' ~ün:ııs:t~n'JQ AS.keri:i; ;gq~o)'lCie.Wtn: at~bta'r!; ~~!-l~af ve, t9.pl§mS.~.I kUf~. Marksist işgalden armdırılması, sömürgeci ilişki ve ba~ımhlıklara bütün blçlmleti' .? : tu ILiş şiş.rlanylı;ı ;qqJ<N.raJııJv ·,Eırıp~ryali~t sis.t~~; 0 1ma n ı n lle son verilmesi gibi, Qtke ve ulusa tekabül eden hayati brr olgıJ oldilği:ı : ;: ,. mf ve "onu·n' tam ;Kurum.latım moc:;adeı l em iztn: konusunu bir kez daha yineiiyoruz. su·da, ulusal kurtulôŞuri"t-oplümsaL t,, l(·a:hredici hedefi halirıe ,: getirelim. Gerek par~; gere~ ini yerine kurtuluşla blrleştirllecegi en tefneı p·rog rcfnıatik hedetıer<ıeb · biii 'ôiıüa~:·'~ .: tlmizjn progiamatik. hedeflerf'aÇısind an yurv getirmel iyiz . durmaktadır. KUKM'nin aynı zamari.da bit demokr.asi mücadelesi ' ' seve'r:dem6.krafve sosyalist m unfeva-ıi bfr: üretici , yaratıcı olması, onun değişik sınıf ve tabakaların kendJ kimlikleriyla ve hatta:''·.;. y~pının . gerekıeri dp~roıtiısôo d ~ ..Y~: g~ reks.e:: siyasal örgütlenmeleriyle taşıyabilecEıği birdüzey olarak gölülineMni de.i"KUKM'nfri genel ve vazgeçilmez~ b!leş~n(eri• ve bölüşmesin i zorunlu kılmaktad ır .. , , · · ·· ;: , '' .. · ; .açısı ndan satlarımıidakf sosyaHstanlayiŞı tı '~n b ilen ve Mazlum Kürt Ulusu artık üzerindeki ÔIO toprağını a"tı'nıŞ. sllklnip •. i demokratik ,.biçimde :. kendini Hade · ~n:rnesi mü cadele ayağa kalk.mışhr. Kendisini köleleŞtken sÔm.ürgeci statülere h'oyuiı ': gereğ in i bir., kez daha yineleyellm::; ;. : , , ., egmeyi reddetmektedir. KürfUiusu'hun kurtuluŞ rriücad'efeS:i/ hem ·:;:~·;,;,;,.;~..;. ;, .· 'b' .,,,~ 8 ' ; · ' •,- '·'•' içinde ortak emperyaHst statükoları 'degiŞ~if~ce~ hem Aeı I.Ç'ç~lişnfel~r(~-~rl.~f~ŞJif.~~, : ';: ,.. ?fAşAS tN . , , . .·. . .. .·. , old u~ um uz pro adımlarını
ye'dne;
~g~~~~.~~~7~1~~~E~~~~~;:ı~~~fl~~~t~~tı~ı~~~~~m~mfii~~i~~TrE gram!~~;~:~~ özellikle sömürgeci rryetropollerin kenar mahallele~in9~•'' 9~t,tÇI~Şar~'k:.i:: ,;ı şc; ı LERı_· ~ ; ,.~ ı:A Ç~~K ;:~qÇAt?..~~ E _:
BIRLIK-
~;~;fi~~~~~f~;~J~ğj~~!i~!l~i~l~113~[tft;~~~!llli!!:m:~;:;~! M~~f~~~~~~
konusunda Kürdistanli Marksistterin yeni ve ciddi
araştmritliara ~ .. : ' PAA"rTYA R lZGAAtvkKURDIStAN ·:.:(.;~
a
ar
!~~if~f.;~~~~ff~fff~~r~I~~Jf1~:f~~t~111!I!t~ml~1illm~1riillmt~m ~~iı~~~ri~a~lisı~mt rantiyer sın ıflar oluşturmak.tadır, Buna J<oşu.t olar~k fşsiı-gi,lçslız;: Itim~::;: ~), '' ' :L:'.t; :;· pen proleter_ıerin, de sayısal, olarak şehir: m_~!~~~~~rib9f9ü,_ri $~~tiK.ç~:::t: ,. · · çoğalmaya_başla?_ıOı, göz!em lenmekt,e_d i r~ Ayriqa;! _gı:ıpel plaratpevle.t. i: 1:'• işyerlerinde işçj·ın(!mur qlarak çatışan KO rdişta.p;prpleterlşri ise; devlet- ., ten aldıklarFkırın.t tl a.n , ~aybet memek. lÇiA :tercih ka rş ı sınd~ bırakıtdıklarından; ;bir yandan Türk işçi smıfıiıın·· yedeğine sokUihıakta,· · · dl~e(yandan da milıty:etçi. sılğcı ve hatta:dind"eQilirplere kanalii.~~dii~ ; ,. ' erek, özellikle silahh mücadele,ve KUKM ·ne. karşı k~rşıya getlrilmekte.: :, : :; .. . . . usal kurtUluşun de§il, 'topıutyı_s,aı kurtuluşu!) dfi<::;;,~': U,'~dirler. su durum yalri.ız ul_ temel dinamiklerini devre ..dışı bırakma gibi ciddi blr.t~h9 it olı;ışturmak-:' i : • ·· · . · ,. '· · .,.. ' .,. ,. ·· · .·.·.·. ·· . . · ·· ·· tardı r .:·
·
Emperyalist sistem i ve on u n t ·· k l um urum arını • mücadelemizin kahred i ci hede• . fı .hal~ ne g et ı re lı m • .
. ......
Gulan-Hezeran /1995/10-11
rizoarr
11
IRAN
SURIYE
taşınması için adeta bir can damarıydı. ı 890'da imzalanan imtiyaz sozleşmesi Alman emperyali stleri Için oldukça verimli koşullar içermekteydi. Erzurum'd an geçen Kuzey -Doğu demiryolu hattının imtiyazını Ruslar almış, Ege'de ızmir-Aydın demiryolu ise Ingilizlere verilmişti.
Fransızlar
Guney'dek i
imtiyazları
kapmışlardı.
azar Petrollerinin Limanlara çıkarılacağı guzergah üzerine yaşanan çekişmeler tıpkı , 1. Paylaşım Savaşı oneesi emperyalist devletlerin ve şi rketlerin d emi ryollar ı projeleri uzerindeki çekişmelerine benziyor. Bu çekişmeler empe ryal is tlerin sömürgele ri paylaşma savaşının da bir ön habercisi niteliğ indeydiler. Demiryolu hatl arın ın sömü rgeleri metropollere bağiayacağı can damarları , geçtiği yerlerdeki halkların idam fermanı oldu . Ermenista n ve Kürdistan acımasız bir imhaya uğratıldılar . Şimdi Haza r petrollerini denize ulaştıran butün güzergahlarıda ezilen mazlum uluslar oturuyor. Kuzey Kafkasya 'da Dal)ıstan , Çeçenya, Başkırdıştan, lnguşya , Osetya ve d iğerleri .. Güneyde Azerbeyc an , Ermenista n , Kürdistan .. Uluslararası sermayenin yeni kan damarları demek olan petrol boru hatları bu halkiara yeni esaret statüleri ml getirecek? Yoksa yararlanabilecekleri bir koz mu veriyor onlara? Projeler Azerbeyca n-Ermenis tan savaşına Kürdistan UKM'sine nasıl etkilerde bulunacak?
H
Ba~dat Demiryolu Projesinden Günümüze... Türkiye 'nin Bağdat Demiryolu Projesi ile Almanya 'ya borcu Osmanlılardan d evra ldığı biçimiyle 2002 yılında ancak bitecek. Böylece ı ı2 yıllık borç sömürüsun ün son taksidi de bitmiş oluyor. ı 880'11 yılların en önemli kap ışma konusu Bağdat Demiryolu projesini kimlerin üstle neceği sorunuydu. Rusya, Almanya, Ingiltere ve Fransa arasında müthiş dalaşma ların yaşandığ ı bu pazarlıklarda Osmanlı Imparatorluğu adeta devre dışı bırakılmıştır . -Tıpkı şimdi bölge halklarının ve küçük devletlerin d ışlandığ ı gibi.Sonuçta herkesi memnun edecek çözümler üzerinde uzlaşıldı ama, imtiyazın aslan payını Almanya kaplı . Bağda t Demiryolu, batı mallarının Anadolu ve O r tadoğu'ya ulaştırılması ve buralardaki endustriyel hammaddelerin metropollere
12
Büyük Ermeni ve sömü rgeleştir ilmesi. Turk-Yunan Savaşı, Musui-Kerkuk Sorunu gibi döneminin bütün trajik gelişmelerinin arka planında bu imtiyaz ve nüfuz kap ma savaşlarının bulunduğunu bugün bir kez daha hatırlatmak gerekiyor. Demiryollarının, geçtiğ i her alanı cennete çevireceği beklentisi, tıpkı bugün petrol boru hatlarında o ld uğu gibi, o gün de aldatıcı bir propaganda olarak durmadan pompalanmaktaydı . Kuşkusuz aradan geçen yüzyıl içerisinde pekçok şey hızla değişti. Günumüzün ulaşım ağı içerisinde Demiryollarının önemi azaldı. Şimdi petrol boru hatları , gozde enerji kanalları olarak benzer bir öneme sahip. Ayrıca petrol boru hatları üzerindeki pazarlıklar, yüzyıl öncesi gibi belirsiz egemenlik a lanlar ı üzerinde değil , aşağı yukarı statikleşmiş alanlar üzerindeki yeni düzenlemel er olarak önem kazanıyor . Bu kez kapışmalar sadece devletler bazında çokuluslu şirketler. bloklar biçiminde ve çok daha teknik ve global ölçekte yapılıyor . Soykırımı. Kurdistan'ın işgal
Azeri Petroll erin ı 1mtiyazı Çok Konsorsiyuma ..
Işl etme
Uluslu
Gelişmelerin ilk adımı 20 Eylül ı 994'te Bakü'de imzalanan anlaşmay la atıldı. Ekonomisi çöküntü halinde ve enflasyonun %ı SOO'lerde seyrettiği Azerbaycan Için petrol anlaşmas ı hem bir koz, hem de ekonomik çıkış kapısı olarak son derece hayati önem !aşıyo rdu . Bu anlaşmayla Azerbaycan Hazar petrollerinin kendine ait o/o 70 hissesini uluslararası bir konsorsiyuma devretti. Yıllık üretimi 51ı milyon ton rezerve ulaşan Hazar petrollerinin hisselerini alan çokuluslu konsiyom da, Ingiliz BP, Amerikan AMOCO . Pennzoll, MCDermo tt, UNOCAL, RAMCO; Norveçli Statoll , Rus LUKOlL, Azeri SOCAR ve Türk TPAO yer alıyor . Konsorsiyum 'un Azerbaycan 'da arama ve üretim yapacağı Çıralı ve Güneşli bölgelerinin alanı 432.4 kilometre kareyi buluyor. Süre 30 yıl .. Doğal olarak Azerbaycan ' ın büyük umutlar bağladığı bu an laşm a aynı zamanda işletilen
petrollerin hangi gü-zergahtan ve hangi limanlara akıtılacağı sorununu da son derece onemli hale getirdi. 'As n n Petrol Anlaşmasi' ya da ·Mega Proje' olarak sunulan bu anlaşmaya Rusya hemen itiraz etti. Rusya Dışişler i sözcüsu Grlgory Karaş in 'söz leşmenin yasallığını kabul etmedikler ini'
açıkladı.
Sözleşme den hoşnut olmayan diğer ülke de kendisine konsorsiyumda yer ve pay verilmeyen lran 'dı. Iran. bu ge lişme üzerine Azerbayca n üzerindeki etkisini ve Karabağ sorun undaki tutumunu hissettirmeye başladı. Hisselerin %42'sini Amerikan şirket l erinin kaptığı petrol anlaşması ABD'yi ise her yönü ile memnun etti. Merkezi New York ' ta bulunan Dünya Siyasi Enstitüsü Strateji uzmanı Jan Cuthberson , 'Azerbaycan ile petrol şirketlerinin imzaladığı bu sözleşme Washington'da kullanılan dünya haritasını değiştirecektir' yorumunu yaptı. lnternatin ol Herald Tribune ise anlaşma haberini verdiği sayısında ; 'Bu anlaşma ile Ame r ika ' nın Kafkasya'd a siyasal ve stratejik çıkarları önemli boyutlara ulaşmıştı r . Anlaşma başarıya ulaşırsa. Rusya ' nın çevresind eki cumhuriye tiere uyguladığı ekonomik baskı kırılacaktır. • diye yazdı.
Türkiye'nin
Payı
Konsorsiyum 'a katılan TPAO'nun payı o/o 1.75. Bu oran 9 milyon tona denk düşüyor . Yılda 150 milyon dolarlık gelir getirecek hissenin 2.5 milyar dolarlık döviz girdisi sağlaması bekleniyor. Türkiye'nin yıllık petrol tüketimi 24.4 milyon ton . 201 O yılında ihtiyacın 40 milyon tona çıkacağı tahmin ediliyor. Boylece Türkiye ortaklık sayesinde yıllık petrol üretiminin bir kısmını Bakü'den sağlam ış olacak. Ne varki o/o 1.75'1ik oran Türkiye'nin bekled i ği pay değil. Asıl olarak Ebülfeyz Elçibey döneminde çok daha fazla pay ve imtiyaz elde etmesi beklenen Türkiye; Azerbaycan ' ın durmadan değişen iç dengeleri ka r şısında eski ayrıcalık l ı konumunu yitirdi. Moskova. Ankara ve Tahran arasında denge ku rma zorunluluğu duyan Haydar Allyev ; bir yandan Moskova'yı yalıştırmaya çalışırken. d i ğer yandan Tahran 'ı n gönlünu almaya ve Türkiye'nin payını kendi hisselerinden devrederek yukselimeye çalışıyor.
o/o 1.75 ml?; o/o 6.75 mi? Geçt i ğimiz Şubat ayı son la rında basının
manşetleri ve TV g6runtulerinin birinci konusu. Türkiye'nin Azeri Petroller indeki payının o/o 5 daha artırılarak o/o 6.75'e yukseltilmesinin sevinç çığlıklarıyla doldu. Fakat bu konuda bir anlaşma imzalamak üzere Bakü'ye uçt uğu mujdelenen Enerji Bakanı Veysel Atasoy Pli boş dond u Çünkü ortada henu z kesin ı '. r şey yoktu . Azerbaycan SOCAA 'd ait his ~ •. ·· · satışında müşteri kızıştırmak ve bunu Ermeı ı ı •. •,ı • • oru
Mayıs-Haziran
/1995/10-11
'Mala Kurda n' son derece mütevazi bir Kültür ve lrtibat bürosundan başka bir şey de~il. Sade ce bu merke zd en yo la çıka r ak
nunun çozümunde bir koz olarak kullan mak niyetindeydi. Aslında bütün gelişme Ocak ayında Ingilte re'de toplan an konso rsiyum üyele rinin TPAO 'nun Azeri' lerin satışa sundu~u o/o 5'1ik hissesine talip olmasının onaylanmasından ibaretti. Bu, hissen in otomatikman arttığı anlamına hiç gelmiyor. Çünkü TPAO ile birlikte teklif verenler arasında Mobil, Shell, Exxon, Elf ve Eclk gibi petrol devleri bulun uyor. Türkiy e'nin o/o 5 hisseyi alması , eğer bir 'ulusa l onur' meselesi yaparsa, bütün dezavantajlı koşulları kabul etmesine ba~lı. Di~er yandan Konsorsiyum SO CA R 'ın kendi hisselerinden o/o S'ni lran'a satma önerisini kesinlikle reddetti. Bu öneriyi tek destekleyen Ingiliz BP şirketiydi. Bütün bunlar Türkiye-lran rekabetini de artırıyor. Turkiye hissesini %6.75'e çıkardı~ı takdirde 1 milya r doların uzerin de para miktarını gözden çıkarmak zorunda. Azerbaycan 'ın konso rsiyuma 600 milyon dolarlık yükümlulü~ünün garantisini ustlenmesi ve Bakü' ye ve rdi~i borçları silmes i gerekiyor.
Boru Hattı Projelerin in anlamı
Türkiy e'yi yakından ilgilendiren di~er konuda Boru hattı proje lerind en Baku- Ceyh an güzerg§hının güçlu bir seçen ek olarak günde me gelmesiydi. Amerika iran'a veto koydu~u için petrol boru hattının eskis i gibi Novo rossis k liman ından Karad eniz'e ulaşması veya Türkiy e üzerin den Akden iz 'e ulaştırırması söz konusuydu . Ancak Baku- Satum ve Baku -Poti hatlarının yenilenmesi de üzerinde durulan bir başka seçenek. Boru hatlarının uzerinden geçeceği güzerg§h, petro lun g ü ve nlikli , u c uz ve h ı z lı biçim de pazar a ulaşarak daha ucuza mal olmasını sa~layacağı , gibi taşımacılık bakımından da sozkonusu ulkelere buyuk avantaj ve döviz girdisi
Çeç eny a
Rusya'nın bağımsızlık ilan ı nda diren en Çeçenya'ya asker i müdahales i beklenild i~inin aks ine büyuk birdirenişle karşılaşınca; Rus despo tizmin in yüzu bir kez daha teşhir oldu. Kend i parla ment osunu top ateşine t utara k alkışianan Moskova ' nın Yen i Çar ' ı Ye lts ln, Çeçenya işgalinde de zimni bir deste k gördu . Batı ve ABD'nin ilk yaklaşımı 'iç sorun ' belirle mesi arkasına saklanan bir sessiziikiL Çeçen direnişi ilerledikçe işgalci Rus guçlerinin 1.5 milyonluk küçük bir ulus üzerindeki 'guç denemesi'nin artık saklanabilir yanı kalmadı ve cılız da olsa tepkiler belirmeye başladı. Türkiye'de basın-yayın organları ve siyasi partiler Ise Kürd istan 'da yürütt ükleri vahşetin bir örneğini Çeçen ya'da sozüm ona protes to etme yarışına girdile r. Bereket versin ki polis bu iki yüzlülüğü kendi yöntemleriyle istemeden de olsa teşhir etti. Rus işgalini prote sto için Çeçe n ailelere sa ldıran kahraman polisin Çeçen kadına attığı yumruklar TV'de yayınlanınca, savunm aları da bir o kadar dehşetli oldu: Onları mahk um ailesi sandıkları Için yumruklamışlard ı .. Rusya ' n ı n Çeçenistan 'a müdahalesinin BaküNovorosisk hattının güvenli~i ile ilgili olduğu Iddia edild i. Oysa Çeçe nler boru hattını veya Grozn i'deki rafineriyi tahrip ediyor değillerdi. Asıl sorun ; Rusy a Fede rasyo nuna bağlı özerk devletlere bir kez bağımsızlık yolu açılırsa, artık bütün Kuzey Kafkasya'nın ard arda Rusya 'dan kopacağı korku suydu . Bu yüzde n Çeçen ya'ya uygulanacak zor, aynı yolu izlemeye kalkışacak olan Dağıstan , lnguşya, Osetya gibi devletlere de
Rusya'nın
yacağı açık .
Oysa Rusya'nın bir an evvel enerj i kaynaklarından doviz girdis i ne ihtiya cı var . SSCB 'nin eski Ankara Büyük elçisi Çerni şev , şimdi Moskova'da Dışişleri Bakanlığında; gazete -
yor. Türkiy e açısından bakıldığında da; Rusya ile kavgayı buyütmesinden fazla bir çıkarı bulun muy or Çünkü boru hattından kazanacağı 150 milyon dolarlık gelire karşılık . sa~layacak. Rusya'daki ihale ve müteahhitların elleri ndek i proje le rden ald ı ğı Eski boru hattının hem paralı olması hem de Çeçenya sorunu nedeniyle güvenlik rizokosu da kazan ç 6 milya r dola r ı buluy or . taşıması yanısıra, petrolun tankerlerle Ellerin de halen 5 milya r dolarlık boğazlar yoluyla taşınacak olmasının yarataca~ı çevresel proje le r oldu~u bilin iyor. tehlikeler bu hattın alternatiflerini güçlendiriyor. Türki ye'n in b u n ları kıyaslaması bile düşünülemez. Rusya hem Hazar petrollerindeki payının azalması; hemde petrol taşımacıl ığından edinec Bu neden lerdir ki boru hattına eği dövizin tehlikeye girmesi nedeniyle petrol boru ilişkin kap ı şma sanıldı~ı gibi hattı projelerinin tercih edilmesinde Azerb Rusy a-Tür kiye gerginliğinin aycan'a baskı uyguluyor. konusunu oluşturmuyor. Bakü-Ceyhan hattını n Kürdistan'dan geçecek Ç erni şev , 'Topr ak bütünlüğu olması, yoğun bir savaş süren bu güzar konusunda en az Türkiy e kadar gahta tıpkı Kuzey Kafkasya'da olduğu gibi ·guve hassas oldukla r ını ve bu yüzden nlik' sorun unu ön plana çıkarıyo r . Rusya bu olguy PKK 'yı desteklemediklerini ifade u Konsorsiyum 'a karşı bir ka rt olarak kullanıyor. ediyor. Ankara'da MIT yetkilileriyle Mosk ova'd a Kurt Evi ' Mala K u r d an'ın üst düzey görüşmeleri yapan KGB açılması . ERNK 'nin düzenlediğ i Konferansa şefi S tepha ş in Kürt ve Çeçe n ev sahipliği yapılması Türkiye tarafından , kozlarının karşılıklı olara k kendilerine verilmiş mesajlar olarak yorumlanıyor. Türkiy kullanılmasını istem edikl erini' e'de açıkladı. bu durumdan duydu~u rahatsızlığı yüksek sesle dile getirmekten kaçınmryor. Oysa Moskova'daki
K uza y
Kafkasya'nın Gelece~ i
PKK'y i aktif biçimde deste kleme kle o l duğundan bahse tmek çok abartılı bir iddia. Olgu sadec e diplom atik anlamı ve mesajı bakımından önem taşıyor . R u sy a'nın lsted iO IRusya'nın tüm gelirlerinin o/o 75'i enerjid en kaynaklanıyor ve devletin hemen hemen tüm birimleri enerjiden gelecek paraya bakryo rlar. Ayrıca Rusya ekono misi de kotü durum da ve taze paraya ihtiyaçları var. Bu yüzden Rusya sanıldığı gibi illa Novorosisk hattının tek seçenek olarak kullanılması iddiasında değil. Bu yüzde n Rusya'nın boru hattı nede niyle Türki ye ile kapışmak niyetinde o ldu~u do~ru değil. Tersine iki hattında kullanılarak bir uzlaşma sağlanmasından yanalar. Tüm petrolün Novorosisk limanından geçirilip batıya ulaştırılması Ceyhan projes inde" pahalı. Novorosisk'in 37 milyon ton kapasitesi var. Tüm petrol ü çekebilmesi için hatların yenile nmes i, pompa ların yenilenmesi gerekli. Ki, bu mo-de rnleştirme tahminen 6-7 milyon dolara mal olacak . Oysa, Ceyhan hattı 2 bin 600 km . yaklaşık 3 milyara çıkacak. Türkiye'nin bo~azlar konusundak i olumsuz tutumu nedeniyle eski hat için masraflar 13-14 milyar dolara kadar çıkabilirki bu fiyatlarla petrolün bir varili için dahi müşteri bulunama-
cl M ehme t Ali Blra nd 'a verdiği demeçte, en akılcı yolun Novo rosisk ve Baku -Ceyh an hatlarının birlikte kullanılması olduğunu vurgu lu-
ve
gözdağı an lamını taşıyor. Aynı şekilde, Rusya'nın tekra r dişlerini ve pançe lerini göste rmesi BDT içinde 'bağımsız
devletler gibi' hareket etmek hevesindaki Kafka s Cumhuriyetlerine de verilmiş bir mesaj.
An ias ma nin kap sam i YataJdarm ad.Jan: Aıcn , Çır.llı ve Güneşli Yeri: Hazar Dcnız.i'ndc karaya 120 mil ULaklıkta 120 metre
dennlıktc ·
Alan: 434.4 km ı
·
Süresi (yürürlükten sonra): 30 yıl
Üretilebilir rezerv: 51 Omj Iyon ton
TPAO 'nun pa) ı: 9mily on ton (65milyon van!)
Aşamalar (yürürlükten sonra): Erken üreli m 18 ay Tam alan geliştirme: 48 ay Boru bJII ttına ilk petrol ; 54 ay Maliyeti: Yaklaşık 300 trilyon lira
Ko nso rsi yum da dağ111m 1- SOCA R (Azerbaycan) yüzde 20 2- BP(Ingiliz)yüzde 17. 127 3-AM OCO (Ame nkan) yüzde 17.01 4- UNOCAL(Amerikan))'ü;..de 11.2 5- Ll.JK OIL (Rus) yüzde 10 6- Pcnıuoil (Amerikan) y lıl..dc 9.8175 7- Statoil (Norv cç) yüzde 8.563
8- MC Denn ou (Amenkan)} üzde 2.45 9- RAMCO(Amerikan)yüzde2.0825 10-TPAO(Türk)yüzdc 1.75
Gulan-Hezeran /1995/10-11
13
isteyen
tasarı ların
sorununun çözümunü dayattığı gibi Ermenistan'a yeni ufuklar açacak bir kurtarıcı olarak ortaya
ABD
müeyyide uygulanması çıkıyor . senatosunda dolaşmaya başlaması işin bir başka özeesi Petrol Boru hatları ve onun temsil ettiğ i boyutu. ik de~erler karşılıklı olarak uzerinden ekonom destek na ı hatt n -Ceyha ABD'ni n Bakü geçti~! bütün ülkeleri birbirine baOiıyor . Interdeverece~ini açıklamasının ardında, Ermenistan pandans dedikler i bu olsa gerek .. ycanso rununu nçöz:um ü içintara flara ABD ' · B k '' C ey h an Boru Azerba ldüğu düşünLi olarak ödül bir cak sunula a unın söylenebilir. Zira ABD'de çok güçlü bir Ermeni Hattına Deste~ i! Türkmen istan Do~a l Gaz ı. .. lobisi ve sermayesi bulunuyor. nan Kongre ye sunulm ak üzere hazırla Kürdistan üzerinden geçmesi gereken sadece ABD 'nin AGIT Minsk Grubu temsilcisi John Torkiye'de insan Hakları Raporu 'nun yüzkızartıcı eyhan Petrol Boru hattı değil ; ayn ı Bakü-C Maren sko "Boru hattının Ka r abağ'a barış etkileri ve şoku henüz atlatılmadan, ABD Dışişleri a ve bir o kadar daha önemli olarak zamand 'in Yeltsin r. getireceğine inandığını· söylüyo diplomatik bir jest yaparak "Havuç-Sopa' poliTurkmenistan doğal gaz: ını Türkiye 'ye, oradan Ka r aba~ temsilc isi Kazim 1rov ise. 'Karabağ tikasına ilginç bir örnek sergiledi. Avrupa'ya taşıyacak olan doğal gaz hatlarının d ;ı olarak koz: sorunu n da petrol konusu nun ABD. Ankara Büyüke lçisi Marc Gross man "·' bu güzergahtan geçmesi gerekiyor. . . ;;;:······.-.··-~,.,,,... .,.;, . ..,......,..,,~.,., . ··.-.w..,,,,,,, •..,,........,.,,,.,n,,, ,,_........... ,,..., *.,.,. .•••,.•. ····'"' . , .;:,..,, 1 aracılığıyla Türkiye Dışişleri ~ ,,,,.
Rusya, egeme nlik ve Imtiyaz vazgeçmeyeceğini en kaba biçimiy le gösterm ek uzere Çeçen direnişini kırmak zorunluluğu hissetti. Kısaca
alanlarından
~=~a~~~~~~ ~e:!~ğ~ı ~e::jgazının
doğal
Türkiye 'den geçecek bir boru hattıyla Akdeni z'e
ulaştırılması seçeneğine
destek verdiğini açıkladı. Bu açıklama res m i çevrele rde ve Türk
~~1:aks~~~~~a~dr~~=~~~
Petrol payındaki artırım sorunungibi. boru da henuz katedil mesi
hattı
~=;~~k~ns~n~~~:~ş~~ :ı~~
'
. n ın gerç~~leştı r ıl me ttitı m alt
~Uıkçe b.~ prpıelerın · hıçbtrı
; .,
~ el) ıl SıyaSalttoeJUllrsal· pfr ge rÇ~~klt l(olarak,, O rt~ya. :· .,. ~t . ,. ?' ÇJ kmakt.~drrt ···~ ,,., ;:
>' 4Jusü m( topyek0n imha3edeiek ,bur\ii' saölayam'az. ::
~).,.
t . :;,, , . r.
sorunu temelin de
gelişen
Azeri-
ve Azerbaycan' ı n gerilemesiyle birgörünü yo r. Azerbaycan ' ın hem likte siyasal hem ekonom ik yapısı feci bir durum arzediyor. Buna karşıl ı k Ermenistan da kendisine uygulanan ambargo ile güç durumda ve Türkiye ile Azerbaycan aras ınd a sıkışmış olmanın deza-
genişletmesi
tıkanmış
vantajların ı yaşıyor.
Azerbaycan'dan aldığı petrol ürünleri ve ma l larını, Ermenl stan ' a satması TOrkiye ve Azerbaycan ' ı kızdıran bir unsur. Islam Devletinin, Ermenistan 'a destek vermesini "ihanet" olarak de~erlendiriyor l a r . Fakat kendisi de bir Hazar ülkesi olan Iran ' ın bütün projelerden dışlanmas(. ona elindeki diğer kozlan kullanması için belli bir Iran'ı n
Petrol boru hatt ı nın Bakü-Ir an üzerind en Hürmüz boğazına akıt ıl masına dair alternatif ise hiç tartışılmıyor. Bunu destekl eyen tek ülke Almanya. Ka raba~ sorununa çözüm bulunması için 1994 Budapeşte'de toplana n AGIT Konferansında kabul edilen Rus-AGIT, Karabağ ortak planında "tarafla rdan ortak f edakar l ık beklen iyor· .. Ermen istan'a karşı uygu lanan amba rgo nedeniyle 'insani yard ı mı' aksatan ulkelere
- - - 14
i htiyacının büyük bolu mun un bu hat-
ı bekleniyor. ' şarttır;. ama, T·Q rk~ye •goven tıW 1/e.•Jstlkrar"t yi rm~ nci ~ilzy~ l,ın~ ulaşmas Proje'l erden "Mega ~ * KOrt gibi u . başl~.rında Ç.rmeni t~hctr•t V~ Jenos fd'lnde oldu(t
savaş ı . Ermenistan ' ın toprak l arın ı
meşruiyet kazand ır makta.
},
L: ...·. tan .kar~ılan~ası beklen i~or. Projenın d;ı',~~~~v~~k~~a~~a Bli" pr~jel eiln gerÇe kleşme si tÇih •·go.Venuk• vi ·ısHt<r~·r· F.f' ~aa~~Y~~t~ı:~~~~r7
Ermen istan' a Yen i Ufukl ar... Karaba~
Viyana 'ya kadar uzatı l mas ı
tur. Daha. açık•bt rr: bfçimde:;-şöy fe fomiQ(e ed lleb Uir:.::KUKM :n ın, 2 hattın, yor. Toplam kapasitesi 28 m planlanı akt bu protaler Kart...: ·••·.J yar inln tehdidi ~Htınd ge.r111a ,nO.cadeles metrekup olacak. Torkiye'nin 2010 . ~ .•••••,. .. ' .. ::' .• ,. ••. .,~,., , ,. ...• ,,.."· ... , . ••.•.. , ... ,, •· ' "''•' •. , ••. ···'"'i•'' ' ·•' .,.,.. .,..., 40 milyar metrekup doğa lgaz yılında , . şantaj bi~· basit Bu ; z rıle'!'e 'P.u h!lef~!l~~ raO.mep gerç ekl~ştl
bitmiş gibi yapılan yor umların altı boş. Elbette ABD'nin bu projeye destek verdiğini belirimesi bu alternatifi güçlendiriyor. Ama hepsi bu kadar! Nitekim abartılı yoruml ara karşı Amerik an Dışişleri ikinci bir açıklama zorunluluğu duyarak "Ceyhan hattına tek tercih olarak de~ il, birçok alternatif güzergah arasında bulunmasını destekledikle rini ve finansm an ya rdımının da söz: konusu olmadığını' bildirdi. Buna karşılık Türkiye , Boru hattı yapımına ait 2.5/3 milyar dolarlık finansmanı tek başına karşılayabileceği taahhüdünde bulunuyor. Boru hattı güzergahına ka rar verecek olan konsiyum henüz bu konuda hiçbir karar almış değil. Yoğun bir kulis ve çekişme devam ediyor. Bakü-Ceyhan boru hattının gerçekl eşebilmesi için iki önemli sorunun istikrara kavuşması gerekiyor. B 1r i n c i s i; Azerbayca n-Erme nistan savaşı ve Karabağ sorunu . Ikinci si: KOrdiatan soru nu..
Ermen i
r~ü~~~~ı u;~rL.
~m'.~ haiı~~~nm1~~~~~~~~~=~ ?K.üt~ist~n '<!~ , ~ q:~v!~JU~~ ~~fjist!~r~!;~ 89~~n , Olf!t,~y~,.~ ~V, yok- Doğubeyazıt'tan Türkiye'ye girece k
.,...... L : . ,,.
' t
,,, k?
,.
'
···=·
kullanılmaması uyarısında' bulunm akta geç kalmıyor . ABD 'nin Güney Kafkas ülkelerini Rusya'ya olan bağımlılıkla r ını azaltm ak için de~ işik seçenekleri geliştirirken, bunun ilk etkileri görülmeye başladı bile. Ermeni stan devlet Başkanı Lev on Ter Petrosy an 'ın, Taşnaksutyun'un faaliyetlerini durdurma kararı ; ardından Avrupa 'da Alparsl an Tü r keş'le Petrosy an arasında gerçekleşen gayri resmi goruşme Ermeni stan ve Türkiye 'nin karşılıklı 'yumuşama" belirtile ri olarak değerlendirilmeli. (Her kötülüğü altında , Ermeni'leri gören ırkçı -faşist Tü r keş'in bizzat Petrosyan'la görüşmesi de; MHP'nin güçlü koalisyon orta~ı oldu~unu ve etkinli~ini gostermesi açısından da ilginç bir ornektir.) Bu arada Türkiye-Ermenistan sınırının açılması ve ambargonun yumuşatılması ve Karabağ sorununun çozumü için TOBB Başkan ı Ya lım Erez'in gayri resmi sıfatla Erivan'a gönderildiği bildiriliyor.
Anka ra ' da Güne y Kafk asya Paneli
23-24 Şubat 1995 tarihleri arasında Ankara'da Seyfi Taş han ' ın Dış Politika Enstitüsü 'Guney Kafkasya'da Istikrar, Güvenlik ve Interd epandans -Karşılık lı bağımlılık-" konulu Uluslararası bir Panel düzenledi. Panelin konukları Kafkas ülkelerinin uzman ve oluyord u: yetkilile rinden d uzey üst Ermenistan 'dan Libar idyan , Şa frasti ya n ve Panoya n ; Aze r baycan 'dan Vefa Gullza de, Azimov ve Guliyev ; Gürcistan 'dan Geg eşitke, Gegll aşv tli, Akachital; Rusya ve Iran'dan iki üst düzey yetkili. Panelde daha çok lnterdependans (ka r şıl ı klı Kafkas ya ' da ve kavramı bağ ı mlı lı k) Ter uruldu. d e üzerind gerçekleşmesi Pe tr osyan 'ın Başdanışmanı Llbarld yan Panelden sonra Başbakan Tansu Çiller'le içe riği açıklanmayan bir göruşme yaptı. Ermenistan'la hava koridorunun açı l masına kadar giden bu yumuşama havası yaşanırken , telaş i anan
Azerbaycan ise 'sitem· ve 'kaygılannı" belirtmekte de gecikm edi. Bakü-C eyhan boru hattı Ermen istan-T ürkiye i l işkileri, Azerba ycan Ermenistan savaşının bilirilmesi ve Karabağ
.,
ba.kılan
.
~o~alga~.
biri olarak
~aıtına
•• ~~f~s~~~~~~~;,:~ . ~A:il~o~ ~~~;~en~~~
doOalg az rezervi ne sahip olan Türkme n istan 'a 'geleceğin Küveyt 'i" olarak değerlendirenler de var. 18 Ocak'ta Ankara'da imzalanan anlaşma Kürdistan 'ın hem ekonomik hem de stratejikönemini bir kat daha artırıyor.
Hatları n ın Boru Kürd i sta n U lusal Mücadeles i'n in Elind e
Kade r i Kurtu l uş
boru hattı; Türkmenistan ve Tengiz-Bakü-Ceyhan Ankara boru hatlarının Kürdistan 'dan geçmesi; ülkemizin stratejik onemini ve somürgeciler için vazgeçilemezli~ i ni arttı rdıQ ı kadar; "karşılıklı bağımlılık' ve "güven l ik" , 'istikra r' arayan bu yatırımlar KUKM'nin eline aynı zamanda güç iLi kozlar da vermektedir. Yalnız Tü rkiye ' nin değil , ilgili diğer tum tarafların da Kurdist an sorunu nda politika geliştirmelerini zorunlu kılan faktorlerdir bunlar. ABD 'nin, Türkiye 'ye askeri yardımı "Güney Do~udaki insan hakla r ı ihlallerin e' endeksleyen karar ve raporlarının , 'siyasi çozüm ' ve "uzlaşma" yönünd eki zorlamalarının ekonomik arka planlarından birini de kuşkusuz petrol boru Ke r kuk-Yumurtalık
doğalgaz hattı
hattı oluşturuyor.
Kü rdistan 'da 'g üvenlik ' ve "Istikrar' sorun olmaya devam ettikçe bu projelerin hiçbirin in gerçek l eşii r ilma Ihtimal i y oktu r. Daha aç ı k bir biçimd e ş öy l e fo r müle edilebi lir: KU KM ' nl n gerilla mOcadeleslnln tehdidi altındaki b u projeler, Kürt muhale fetine ral) men g e r ç ek le şti r liem ez . Bu basit bi r ş anta j d e ~ll s iyasal, toplums al bir g erçeklik olarak ortaya çıkm a k tadır.
Bu projeler in gerçekl eş m e sii ç in 'g üvenlik ' ve 'istikra r' şar t tır ama, Türkiye •g üvenlik ' ve " lstl krar "ı yi rmi n ci yü zyılın ba şla r ı nda Ermeni tehcl r'l ve jenosid 'in de olduOu gibi KO rt ulus unu t opy ekün Imha ederek bu nu saOiayamaz. Buna niyet etmedi Oinden veya bunu yapmaya ç a lış m adı ~ ın da n deO il, am a o rt ad a örgütlenen ayaOa kalkan bir halk hareket i va r. üste lik bu kez Kü rt hareket inin alternatifle ri ve kozl a rı çoj)almıştır. KUKM' nin olanakları do~ru deOerlendirmesi gerekmektedir.
Mayıs-Haz i ran
/199 5/1 0-11
yaptığı' i le ilgili belgeler imzalatılarak, konteransa sunuluyordu . üzyı llar
V a
y
boyu n ı
coğ r afyayı
paylaşmış,
nice zorluklara göğus germiş ay n ı
ac ı yı
aşı-ekmeği.
ve
kader i ve yine aynı oyunlara gelmiş iki komşu ulus ERMENILER ve KüRTLER. Abdülhamit döneminde, Kürt lerden ve Araplardan oluşturulan Hamidiye paylaşmış
l
~~~~~~~~j~
Alayla rı 'nın
karşı
Ermenilere bir kısım yaşlılarımız hala anlatırlar. 'Biz Ermenileri bu çukurda kaçarken yakaladık. Çoluk-çocuk, ' '""'""'''''''''''i"''' '·'''''' ' '""'' ' ' ' ' kadın , ihtiyar hepsini oldürduk. Kadınların kulaklarındaki '''''}·'''''''''i'''''\' :""'''''''' ''''-'·i' küpeleri kulaklarını parçalayarak alırdık. öylece bağırırlard ı yaptığı katliamlar ı ,
:ot\ (,~ ~.r;;ı.;:;·~·;; kafirin döller i. Bu çukura Ermeni kalirierini gömdük' . Bazı
yaşlılarımızda 'Hamidye Alayları Ermenileri yok etmek için ,,,,,,,,,,,,_,,,.,,,,,,,,_,,,,.,, geldiklerinde, bazen haberimiz olurdu. Onları samaniıkiara
gizlerdik. Gelenler. onları samanlıkla beraber yakarlardı .
(i:::ııı!iii:i:i;·~-:~~f!li!i Çocuklarını
.:.
kendi çocuklarımiZ gibi gösterir, ulusal kıyafet leri mizi giydirirdik. Nede olsa bize çok benzerlerdi. Ne yazık ,,,;,,,_,,,., , ,.,,,,,,,,.,,, ki çok azını kurtarabildik. binlerce genç, ihtiyar, kadın ,
)i_:::t:,l!.l'l~1,.~11·~;·::
çoluk-çocuk demeden oldürülüyor biz
birşeyler yapamıyor
::;:t:Ji:}:j:j::{]j:t:( du k." diyor ve o vahşeti bir daha hatırlamak istemiyordu. Evet, Ermenileri yok etmek için Osmanlılar tarafından kirli
{ !!ij~j'jj!ii[i[j~~lili!i,
f
oyuntarla Kürtlerden alaylar oluşturuluyordu. Bu oyuna gelen Kürtler, bu alayların bir gün kendilerine yönelecekleri-
tarihçilerinden M.Emin Zeki Hamidiye için ~~j~;il'!l!;l!l[!,~l~~~~~i~ ni Kurt anlayamıyorlardı. diyordu: "Hamidiye Kürtleri meydana
I
Alayları
şeyle
Alayları,
tt)(:t:W%m:.;q;:):i
gelebilecek rejim karşıtı olaylardan alıkoymak, devlete iyice bağlamak ve dolayısıyla onlardan yararlanmak için kurulmuştur." (1) M .S.Lazarev ' e göre ise, Hamidiye Alayları'nın ,
" "'''· ''''''''' .'''''''"''''''"''''''. ,,,,,,,,,,,,,,,,
yukselen özgürlük hareketi ne hesaplanmakta, Kürt Derebeylerinin 'gön 1 u n u' alıp, Kurt ha ik yığın ları n ı n hoş n u ts uz luğ u n u n.
ll·t;·;t~:~~··~,~~!~i .i·tii~!~[
Ermenilerle ulusal ve dinsel
El::{:):)):,!;[iin:i"ii.i
ll ~[~j~ı~~::~~~!-~[~~~·;:ıii· Ermeniterin 11~
karşı
kullanılmaları
hesaplaşma yoluna
dökülmesi
, niyeti de güdülmekteydi." Daha sonra olayı fark eden Melle 11ır,.,,,,,,,.,,,,,,,,+"''""""''.,,,,.,,n,,.,,, Sa le he C Izi ri ' n i n 20 n isa n 1889 T ro ş ak (Bayrak)
l
ı:~:~~·~!!i[•ii?;::ıı:i:l~!;; gazetesinin 14'üncü sayısında 'Şimdi anladık ki Ermeniler mazlumdur. Biz onun (Sultanın) amacını öğrendik; O her
lliliili
zaman
vahşet koşularında ,
Ermenilerle
savaş
halinde
ln\?TFt,:iT&:tll olmamızı istiyor. Fakat artık O emin olsunki bundan sonra
amaçları doğrultusunda hareket etmeyeceğiz." (2) Kürtleri Ermeniiere, Ermenileri'de Kürtlere
kırdırtma polibu günde bir başka boyutuyla Kürtlerin başına musallat edilen mezhep çatışmaları, 'korucu Kürtler· ve
tikaları,
ll~j·!~;j~:;'l!j))i!,i!!·;\·~t~ aşiret çelişkileri biçiminde kendini göstermektedir. Kürtıı:
Ermeni çatışması. uluslarınbirbirine kırdırtılması , tipik, trajik
llj.·!·i~;i[[~.[)1j!il·:~~,~'~[~!·.· bir örnektir. Osman lı ve daha sonrada Kemalist Hareketinin bir çok 'başarılı' politik manevraları ve katliamcı gelenek-
ll
lerini bu güne taşımaları karşısında. Kürtlerin hala bu oyunları anlayamama l arı ve politik çıkarım lar yapamamış ~i .j_ji!~;~':\;'·~it·ı· olmaları , sorgulanması gereken ac ı bir gerçektir . Bu ,r,;,,:i,{~?l(klH\ii::; gelenek. Kürtlerin arasında öylesine kökleşmiştirki bir boyu';'' tuyla sosyalist ve ulusal demokratik hareketin günümüzde tt;:;:;gy;:::r:rtt& aşamadıkları olgulardan biri durumundadır.
Konferanstan sonra 'Loyad Raporu · (1887) olarak bilinen nota. Osmanlllara veriliyor ve şeyle deniliyordu: 'Namus/u halk Ermeniler Kurt ve Araplar gibi vahşi kabi/elerin ve Çerkezler gibi akmc1 zümre/erin zulüm ve eziyetine hedef olmaktadlflar. • (3) Hesap şuydu; Birinci olarak, Ermeniler ve Kürtler arasında yapay çelişkiler yaratmak ve her iki ulusu birbirine kırdırtmak. 1kincisi de, Avrupa ülkelerine, 'Kürtler Ermenilere saldırıyor' diye anlatarak, Osmanlı Merkezi Hlikümetinin, Kürtlere yönelik soykırım programını uygulamada Avrupalıların desteğini almaktı. Böylece 'bir taşla iki kuş• vurulmuş olacaktı. Hem giderek artan Kürt Ulusal istem leri zorla bastırılmış olacak, hemde Osmanlı içindeki nüfusları mümkün olduğunca azaltılacaktı. Burada Kurtler ve Ermeniler arası çelişme ve çatışmalarda, Kurt eşraf ve mütegalibesi ile Ermeni burjuvazisi ve ruhba n sını lı kullanılacaktı. • Bir süre sonra, Avrupa devletlerin in de onayıyla Kürtler, birçok alanda katliamlardan geçirilmiş. düzen içi ne çekilmişti. Geçici de olsa Kürt ler açısından programları tamamlanmıştı. Sıra , Ermenilerdeyc,!i. ... Tarih tekerrür ediyordu. Bu defa Kürtler malzeme olacak, Ermeni ulusal muhalefetinin önüne geç i lecek, gerekirse yokedilecekti ... Bunun için malzeme hazırd ı. Çünkü Abdüllamit yönetimi, Ermenilerin. Kürt soykırımı dönemindeki duruşunu 'Ermeniler sizi şikayet etti' propagandasını Kürtler içerisinde yapmışt ı. Bu vesileyle de Kürtlerin Ermenilere karşı kin tutmaları zaten Abdulhamit yönetimi taralından başarılmış, zemin hazırlanmıştı. onemli bir diğer malzeme ise, kışkırtılan Müslüman-Hıris tiyan çelişkisiydi. Ermeniterin ticarelle olan sıkı ilişkileri. onları Avrupa devietleriyle yak ı n laşt ırmıştı. Bu bile tek başına Ermeniterin Abdülhamit tarafından yok edilmelerini gerektiriyordu. Zeki Paşa, Anadolu 'dan döndüğünde Abdülhamit' in huzuruna çıkıyor . Kazakların örgütlenme biçimini anlatıyordu. Kürtlerin içinde de böyle bir örgütlenmenin yapılması gerektiğini vurguluyordu. Bu öneri, Abdülhamit'in düşüncelerine denk d üşüyo rdu . Ardından Abdülhamit, adını Hamidiye Alayları koyarak•çalışmalarına Kürdistan'ın bazı bölgelerinde baş lamak istiyordu. Güney Klirdistanlı bazı guçler bu oluşumu daha başından reddetmişti. Erzurum. Muş , Van , Bitlis ve özellikle Dersim 'de asker toplama girişim l eri boşa çıkıyor. Kürt aşiretleri böyle bir oluşuma kat ı lımı reddediyorlardı. Kürdistan 'da 51 büyük göçebe aşiretinden sadece 13'ü Hamid iye Alaylarında yer a l mayı kabul ediyordu. Çobanlara, yoksul köylülere süslü üniformalar giydirilerek, subay rütbeleri takılıyordu. Bunu gören yoksul köyluler, bedavadan elbise ve silah alabilmek için askerliğe yazılmaya koşuyorlardı. Tüm bunlarla birl ikte, Ermelerin Rustarla beraber Kürtleri yok edip Ermenistan devleti kurma çabaları olduğu, Abdülhamit yönetimi tarafından Kurtler a rasında yaygınlaştırıl ıyordu. Böy lece Kürtle r. ellerinde Kuranı Kerim 'den ayetler , boyunlarında Abdülhamit'in verdiği 'şeref' madalyası ve al lah allah naralarıyla yoksul Ermeni ulusunu katletmeye başlıyorlardı. Nede oisa bir Ermeni öldürmek ona 'cennetin kapısını' açacakt ı. Bu saldırılarla binlerce Ermeni vatansızlıl)a dol)ru kıyımlardan geçiriliyor, kimisi sürgünlere tabi tutuluyor, sürgune gidenlerde eşkiyalar ve Hamidiye Alayları'nca yollarda değerli malları alınarak, hunharca öldürülüyor l ardı. Sonuç; Birbuçuk milyon Ermeni katiedilmişli. .. Perde kapan ı p tekrar açılıyordu! Arlanmaz tarih yine tekerrür ediyor silahlar, bombalar bu kez Koçgiri'de patlak veriyordu. Kürt ulusal hareketleride katliam lara maruz kalıyor , çeşitli ayaklanmalarda yüzbin lerce yoksu Kürt yokediliyordu. Kürtler, hiç bir dönem Kendi kaderini tayin edemedikleri g ibi, Ermenilerde, Türk Devletinin korkusuyla Sovyetlere 'sığınıyor'. Bir gün geliyor, sığındıkları 'sosyalist' devlet darmadal)ın olurken, Ermeniler kendilerini sonu belli olmayan Azeri-Ermeni çatışması ve savaş ı nın içinde buluyordu. Kürtler ve Ermeni terin yazgıs ı içiçe geçmiş, kimi zaman yan yana , kimi zaman karşı karşıya olmuş ama sonuçta hep aynı kaderi paylaşm ı şlar. IMHA, IMHA, IMHA ... Kürtler her zaman oldugu gib i, U lusal ayaklanma ve Bağımsızlık mücadeles ine ara vermeden devam ediyor. Bugün tarih in tekerrur · karşısında her iki ulusla savaşım halindedir ler. Ama, daha güçlü ve daha kararlı olarak 'Dünya Bahçesinde' açmak üzere ... Dipnotlar 1) M.emin Zeki. Kürdistan Tarihi 2) O.Aytar. Hamidiye Alayları Köy-kor 3)Age. • Bir süre sonra tar ih, Lozan'da da Kürtlerin başına aynı çorabın örü lmesine tanık olmuştur .
Gulan-Hezeran /1995/10-11
kaldırmamış,
acırl
sancıiı
ba~~a.so;una
tersine daha ve bfr "mülteci Dergimize posta ile uf<işan. F'artfye Rlzgarf'ya Kurdistan (PRK~ uluslar aorunu•nayol açmıştu. Enternasyonalize bir olgu olarak mülteci /1izgarf}'nfn -FJijyük E;rmer.ır Soykınmintn 80.' YtJdanümüyle · (lgili yapmtf ' ·uluslal sorunu , ti~tün düny'a~ -devletleti:rli , toplumtarını yakırı:dan ,.,. , , ,. ;:orduCu Eias.in Açıktamasmt okuyucıılatımiz4 ,) Jlgllendiren kangren li bfr yara otarak daha çôk kana mış ve kendi çözümsunuyotuz, , , . ,, lerini dayatmıştır: Ulusların özgürlük ve ba~ımsızlrk rriücedeleler{. durNuret tin .. ,. } tnamışAe!)işik biçimler altında hep suregelnıJştir.
Paş~~:~ ~~~~~r ~~' 1~~~!t;~::~~:~~ ~;,~·~;E:s~t:;~~~~:!~~:{~~~~~~:~~~~~:~z~:?:~;:!~E~~~:~~~~~
• zo · ıarl hall et- düşmektedir. Alman emperyalizmi lle kolkola , Jenosidi'nin bir versiyonunu daha sahneye :koymaktadır. au , Kurdistan'ı t i k s ı ra ..,ğiren lttlhatçı Osmanıı:gaşaları, ()rta Asya'ya ;to; Kortler.,den arındırmak ve Kürtlefi. vatansı?laştırmak eylemidir, Bir bOtan "Lo"larda de- .açılma hay~flerllçirıde çıkarlarına ··&ngel olatak \ olara.kKtı rdlstan ' Uiusal Kurtuluş Mlkade lesl 'y le baş edemeyen • • gördükleri Ermeni Ulusal Kurtuluş< şömOrgeciler ulusal kurtuluşun kayna~ı otan Kürt ulusunu topyekun y1şıne uygun Mücadelesi'ni ve bir bOtorı olatak Ermeni yoketmenfnyollarını aramaktadırlar.. .. o larak, bu kez Ulusunu yo~ etmek lçJn so yıl önce, 1915'de:';.; .. Son,err, iki yıl içinde 3000'den fazla Kart köy ve qıezrası boşa)tıi~rak, K ür d is tan kan , buyük bir soykırım gerçe~laştirmrşlerdlr. · ' :Ct':; Yakılıp yıkılmış tır. Su insansıziaştırma harekatı sonuconda üç milyon .. ErmerıUerin topyekün olarak yaşadıkları Kürt, Kurdistan şehir merkezlerine ve sömürgeci metropollere göçetmiş Ve zulume topraklardan gôçettirilmeler inl öngören bulunmaktadır. Boylelikle silahil mücadeleyi, lojistik destek ve insan yen iden işgal ve 'Tehclr". "Zorunlu Göçettirme" Yasası , kanlı , kayna~ından yoksun bırakacakların ı, kitle paslflkasyonu yaratacaklarını il hak edilmeye · ~oykırıl!l'.n'Xasal kılltı iŞiev!n.i .görmOştO . ~11 ]: ~ll!a.n sömu~gecile~i~ .asil niyet!· ~ür~ so rununu _topr:ak tem~lind~n başlandı mılyona yakı n Ermenı katıedilm iş. ıkı · kopararak M ısak-ı Mıllıiçinde 'etnık kım lık' sorunu duzeyıne düşurmanın 1919_ ;. buçuk ,' . milyon insan da Kafkasya, Ortado~u ve Avrupa , koşullarını yaratmaktır. Kürdistan'da nOfus bileşen ini, demografiyi Kurtler 22 Koçg ı rı Halk "tHkelerine göçetmek zorunda bırakılmıştı. Bu .; aleyhine bozarakKürdistan'ın sınırtarını alabildiQince kı:tçültmeye, daraltHareketi ' n in insanların ·te~ suçu , Ermeni olm alc.tı.' ,L mayaçafışmaktad@ıf., ;: · '\<if/. .·· ,;'' .; sür ün ve : Bu büylik. fn:sanlık tr'ajedisinin kanlı izleri ' · TC, bü kanlı eyi:emlyle, KUKM'n in aktif gucü olan köYlOIUQün g günümüze kadar uzanmaktadır. Siyasal iktidar- mucadele içindeki etkinliQini kırmaya, giderek Kürdistan şehir merkezleri soykı rı mla limnı, sürgiln, soykırım, siyasal zorbalıklar ne metropollerde rantiyer sınıfların oluşmasını saOiamaktadır, Bu bastır ı lması , TC :Uzerine kı.ıran sömurgeciler. aynr dönemde.,,.~ gelişmeye koşut olarıı.k işsiz-güçsüz lümpen proleterterin şehir merkezsömürgecl- ( Pontuslulart, Kurtleri de sürgün ve' soykırıma~ lerinde sayısal olarak çoOalm~ifa'rı da kaçınılmaz olmaktadır. Genellikle ·ıx. ı l b u~ratttılar. Ermeni ve Pontus Ulusları , bin devlet işyerlerinde memur-işçi statüsünde çalışan Kürdfstan proleterleri l ~ n' n u n d a n' ·yıllardır yaşadıkları, uygarlıklar gellştirdikleri ise, devletten aldılda rı kırıntılan kaybetmemek lçin tercih karşısında sonra ızleyece~ l topraklarından. kan ve gözyaşı ile koparıldılar~ , bıraktlarak, bir yanqa,n Tütk işçi sınıfının yedeOlne, milliyetçi, saocı ve s iyasetle ri n de ;:paha sonraki yıllard,a ~a buton farlllsel ve · dinci e~ filmiere soKulcnakta. dl§er,Yandan stlahlı mücadele ve KUKM ile esasın ı toplumsal ltieri sllinmeye, belleklerden alt-usl ettl~i ve Kürdistan aleyhine bozdu~u nüfus ve sınıf bileşenleri kazınmaya çalışıldı. · , . yalnrz ulusal kurtuluşun de~il,'aynı zamanda toplumsal kurtuluşun da oluşturdu. Ermeni,. mallarının ya~ larnanması ve~. )emel dlnamlklerln.i .devre dışi bırakma gibi dddl bir tehdit oh.rşturmak Günüm ü zde de i ioratımındatuiaha d~d(mglrıleşerfJOrk eşrafi't':, tadır. Hasıh sömürgecl1er KU./oistan'ın daOın ı-taş trrı sah lplenmeyi sürgün ~ ve mOtegalllbesi lle soykırımcı Osmanlı asker/ ummaktadırlar,.. ·· soy k V~ 'sivtl bOrokrasisl Kemalist iktidarın belkemiQinL Bu nedenlerle, Ermeni ulusunu derin acılar içinde bırakan 191 ş . .ırım oluşturdular. · ., .., ' Jenosldi'nf bir kez .dana anmak ve gCı~üQltızdeki baOiantıları içjnde asım ll asyon t\ BunlardarrNurettln Paşa'nın lfad~ :ettl~i gibi1:; ·; deQertendirmek sonderece önemlidir.· ·· söm ü rgecil i ~ i n i ?o"la rr halle.ttik sı fa "Lo"tarda deyişin& Asır!arca birlikte yaŞamış oran' Kurt ve Ermeni uluslannın paylaştıkları temel siyasetini uygun olarak, bu kez Kürdistan kan ve zulume ortak kader ve soykırımcı uygulamalarm ortak hedefi olarak bugün ~ yeniden işgal ve ilhak editıneye başlandı. 191g.. ortaya koymaları gereken önemli 9ersler vardır. oluşturmak- ~2? Koçglri .Hal k Har:-ek.etl'nin <Sürgün V(l .:, ':: Bunlardan II~L ' $,ô.mürgecilerin:, Olf<e.. temel inde derinleştirmeye tadır. Dün Jsoykır ımlarbastırı l ması, TC sömiYrgeciliQlnirf'' r çalıştıklart ulusaJ, dineel farkhı'iı<iarın kullanılmasına izin verilmemesidir. Er m e nistan ' ı bundan sonra izleyece!)i siyasetlerin de esasını ,. , Alevi-Sünni, Yezidi·Mecusi, MüsiUman-Hrlstiyan, Ermeni-Arap tüm . . l t l i .o.Juşturdu. Gtınümüzde de sürgün, ~oykırım v~ . ayrımİara dayalı provakasyonlar boşa çıkarıimalıdır. Yeri gelmişken bazı E rmenıs ı z eş r. :~simHasyon' sömO(gecili!)in temefşiyaseti(}i ,l ,odakla.r: t,ııratından yer yer günp~me getirilmeye çalı~ılan bir konuyu da p, Ermen ilerı 'bll:iŞturmakfudir. '}.t' ~ ., ,.''' ,. '''X;~ bu~,ad;~ ~elirteıım.' BoyCık Ermeni'soykırdıııiıda. etkin görev y~pan vatansız l aştıra r ;~ Don Ermenistan'f Ermenisizleştirlp,' ,., Hamidiye Alayları'nda para v~ mevki karşılı~ı satın alınmış bir kısım ak • Ermeni ;. ~rmenileri ..vatansız l aştırara'k ·Ermeni;; Kürtterirve di~er uluslarda.n .unsu~ların -Er_m eni asıllı unsurların da• .$ orunu•nu Ç'ozmeye çalışanlar, bugün aynı :\ bulunmaları , dun oldugu gıbı bugun d~J<,urdistan Ulusal Kurtulyş Sor U n U n U J,Ş'eyi Kurt U1usu uterind_~:~enemektedirlef, · ; /"):\ GOçterir\'iıi beyninde: ve yü(eOinde sızlayan :bir yaradır. Bu olayı "K Ortler çözmeye ..·' Emperyalistler ve söinorgecifer, • topraksır Ermenileri kesti" gibi sunan TürK propagandasının tersine, iki kom~u ulus çalışa nl ar, ;UlUs olmaz• an l ayışı~dan hareket ederek •.'' için sömürgeci siyas~tlerden edinilmesi .g.ereken ö~retici bir ders otarak .. • mazlum ulusları yaşadıkları topr-aklardan ,;, aolamakgerekiyor. Şımdi TC. benzer bıçım~e kendi ulusumuzun bireyb ug U n ~yn 1 şey ı . k9par,ıp onları'mQiteci pJ~rak dünyahr.ri' dört,b jr, t Herf lle•.ı0rucular eliyle, aynı siyaseti ·KOr.Jiere uygulamak istemektedir•. Kurt Ulusu yanına da~ıttıklannd<C"uh.ısal sotun•un da" Sömürged psikolojik savaş aygitları bugon 'de Kurt-Ermeni çelişmes1 üzeri nde den e- , t<apanaca~ına, böylece sömurgeleştlrdlkleri ,, üı.erinde oynamaya ~alışıyorlar. Gerilla rçinde Ermenilerln ço~unlukta mektedirler. :. foprak.lara daha da uıun süre egel'l!en kalaca~olduO~ ya da baz.ı liderlerin Erm,e~i .kö.kenH ~ld.ukları ve amaçıa·rın ın darına ınanmışlardı. ·.. ;,. . ... ,, , ,).,} . Ermenısta n devJetı kurmak olduOu g ıbı bır sürü dOzmece propagandaya ·· ' Fakat g~rek Ermeniter,Yahudil~r've gerekse\ başvı.ıruyorlar. Hemen belirlelim ki bu artık ul i.ısvmuz açısından hiçbir dii)er bUtOn soykırıma oOrayan ulusların dene. önem taşımayan ucuzlam ış ve köhnemiş bir yöntemdlr. yimleriyle görüldüi)ü ,gibi, topraklarından , KUKM, aynı kader ve aynı c~rafyayı paylaşan bütün halklarla iyi koparılmak, ulusai --=-,.'''SQrunlan· ortadan.': komşuluk ilişkisi için'de olmayı ya da birjlkteli~i hiçbir biçimde r~ddetml.-. -. .... ::: . .-:-:::::::-::::· ,•· . :::::::: .
+
V
>>'
16
May ıs-Haz i ran
",,
·'',
/1995/10-11
yor. Kürdistan devriminin amacı başka halklardan ya da uluslardan deOII. sömürgecilikten kurtulmaktır. Komşu uluslarla, aynı c~rafyada , aynı toplumsal sistem içinde, eşit haklar ve özgürlükler temelinde barış içinde bir arada yaşamayı amaçlıyor. Bu birlikteliQin Içinde di~erleri gibi elbette Ermenilerde olacaktır. üstelik sômürgecili~in buyük zulüm. soykırım ve tarihsel haksızlı~ına u~ramış olan Ermeniler. hem ulusal kurtuluş mucadelemizde, hem de ortak gelece~ imizln Inşasında kendi kimliklerini de bulma ve geliştirme şansını elde edeceklerdir. Dostun da düşmanın da çok iyi bilmesi gereken bir gerçek var. KUKM geçmişinin hiçbir anında , ulusal kin ve düşmanlıklar tuzaOma düşmedi. , Biz Türk sömürgeclllOinin olanca vahşet ve zulmune maruz kalmış bir ; ulusun savaşçıları olarak, halen 400 binlik bir ordu gücüyle, kirli bir ' sômurge savaşıyla bizi köleleştirmeye çalışan TC karşısında , TCırk · ulusuna karşı en küçük bir nefret cümlesi kurmuyoruz. Oysa, Türk ,. toplumunun fiberalleri. demokratlan ve hatta bazı •sol" ve ·sosyalistleri" dahil. mazlum Kürt ulusunun u~radı~ı zulüm ve zorbalık karşısındaki utanç verici sessizliği , aslında her türlü eleştirinin ve ahlaki normlarm d ı şında durmaktadır .
Biz bu gerçekiere k,1rşı. sorumlulıı~un sistemde ve kitleleri manipüle eden savaş aygıtıarınd a. s i }!ısal kadrolarda olduğu bilinciyle, tüm öfkemizi ve kinimizi sisteme ve onu n siyasal-askeri aygıtıarına yöneitmeyi bir görev bildik. Hal böyleyken, tarihin ve bugünün gerçeklerini unutup Kürt ulusu arası nda "Ermeni düşmanhQı· yaratmak isteyenlere de, bu tırsat hiçb ır biç '~nde verilmeyecektir. Bu 1opraklarr komşu uluslar için değil. her türlü sömurg eci kurum ve zihniyet için "oturulamaz• hale getirmeye kqar l ıy ız.
:juyuk Ermeni Soykırım i'nın Gzerinden 80 yıl geçti. Ama dünyamızdaki etnik bo~az laşmalar. soykırımlar halen devam ediyor. Dunyanın her bir köşes i nde, ulusal özellikleri nedeniyle imhaya, soykırıma u~ratılan , göçettirilen, sömürgecill~e ve ulusal baskıya karşı savaşan insanlar dünya kamuoyunun gundeminl işgal ediyorlar. Çünkü ulusal sorunları, sömürge sorunlarının kayna~ı/sorunılusu olan emperyalist sistem kendini reorganlze etınl$ olarak vatlı~ını deyam ettirmektedlr, Bu siyasetin kayna~ındaki sistem yıkılmadan, dönüşti.lrülmeden nihai bir çözüme ulaşılması da mümkOn olmayacaktır. Sisteme karşı mücadelemizde kazanılacak her mevzi. atılacak her adım , sistem in çö küşünü hızlandıran, iç çelişmelerini derinleştiren devrimci bir atılım olacaktır. 191 S'de katledilen yüzbinlerce insanın an ısı bize bu acı deneylerden ders çıkarmamızı ö{)retiyor. On la rı a n manın . Kürt-Ermeni ve dider ulusların aralarındaki birlik ve dayanışmanın biricik yolu, farkiıllıkiarın birlikte yaşandı~ı gerçek ve enternasyonalizmln kurul- ' masından geçmektedir. 24 Nisanlar Ermeni ulusu açısından salt protestolardan oluşan bir anma gOnO olmaktan çıkarak, soykırımın kayna(lı Türk sömOrgeciiiCine karOi ortak mocedele gOnüne dönOştorolmelldlr. KOrdlstanlı ve Ermenlstanlı Ermenller. soykırım mekanizmaSl TOrk devletine karşı yOkselen Kürdistan Ulusal Kurtuluş Mücadelesi'ne l<atılmalı. aktif destek ve dayanışma sunmalıdırlar. Kürdistan Sorunu gibi Ermeni Soy!<lrım da büyuk devletler için pazarlık malzemesi olmaktan çıkarılmahdır.' Amerika başta olmak üzere. d i~er emperyalist ülkelerin sömurgeci TC devleti ile olan Ilişki ve çelişkileri n çözümünde ne yazık ki Kürdistan Sorunu gibi Ermeni Soykırım da bir pazarlık malzernesi olarak kullanı lmaktad ır. Her yıl 24 Nlsan'a doOru ilgili devletlerin parlamentolannın tozlu raflarından Inen ' soykır ımı anma günü" tasarıları . ilgili devletlerin sömürgecl T Ork devletinden ekonomik, siyasi ve askeri tavizler koparmafarından sonra tekrar tozlu raftara kaldırılmaktadır . Ermeni kamuyonunun acıları ve talepleriyle alay eden bu devletlerin tutumianna karş ı duyarlı olunmalı , ligili ülkelerdeki Ermeni kolonileri soykırımı uygulayan Türk devletinin sömürgeci niteli~ini teşhir ederek, ona siyasal manevra alanı açan ilgili devletlere karş ı ekonomik, diplomatik ve siyasi mücadeleyi yükseltmelidirler. öte yandan, Ba(lımsız Ermenistan devletinin Ermeni Ulusu'nun tarihsel acıları ve talepleri konusnuda duyarlı olan, kendi co~rafyasında çaQdışı Türk sömürgeciiiQine karşı savaşan bu co~ratyada yaşayan Ermeni ve di~er Uluslatın özgur geleceklerinin garantisi olan KUKM'ne destek ve dayanışma sunma noktasındaki tavırsızlıQı sona ermelidlr. Ermeni ve Kürt ulusunun baOımsız ve · ' özgür gelecekleri, ekonomJk ilişkilere, diplomatik çeklngeniiOe; ABD ve diCer emperyalist devletlerin çıkarlarına kurban edilemez. Ambargolarına alınamaz. Türkiye'den Ermenistan'a giden elektrik, , Ermeni Ulusu' nun tarihsel acılarını ve taleplerini, Kürt Ulusu'nun .: baOımsız ve özgOr olma mOcadeleslnl karartmamalıdır. BaOımsız Ermenistan Devleti, sömürgecl TC'nln ve destekçisi emperyalistlerin ekonomik ve siyasi ambargolarına , dayalmalarına boyun · eQmemelldlr. TC sömürgecill~i tarafından tam bir ' etnik arındırma• ve imha kampa- .. nyasıyla karşı karşıya olan . hakh ve m eşru bir ulusal direnme savaş ı · veren Kürt ulusu, bu tür sömCırgecl uygulamaları baraflayacak mücadele
Gulan-Hezeran /1995/10-11
yöntemlerini hayata geçirmelidir. Geçmişte Ermeni ve Pontus Ulusları'na karşı TC devletinin uygulamalannın sonuçları, bugün bize büyük dersler bırakmıştır. Bunlardan;
8/r/ncls/,' Zorla göçettirmeye karşr kitlesel direnişin tJrgütlenmesidir. Köyleri boşa/ll/an, yak1lan, evini barkım terketmesi Için zuWm gören tüm koyiiiler kısa st.Jrede bir araya topfanmalldır. Kürdistan d1şma , metropollere gözetmek yerine ülke Içinde belli metkeılerde toplanarak 'mülteci statüsü • edinmek Için mucadele edilmelidir. Sorun bu batlfamda enternasyonalize edilerek mal, mülk, zarar ve ziyanlarm tazmin edilmesi lle. topraklanna iade edilmeteri için baski otuşturulmaltdır.
Ikincisi; Sömurgeci metropollere ve Kürdistan'daki büyük şehir/ere göçetmiş olan kitreler, bugünleri ve yarm/all gasbedilmiş insanlar olarak, daha iyi yaşam koşu/lan, ev, iş, sosyal güvence, ulusa!,klmflk ve 0/keler-
ine geri gönderilerek, günvenlik içinde yaşama/armm)emini için kitlesel gösteriler düzenlemelidirler. Her talebi ulusal demokratik mücadele ile birleştirerek protesto gösterilerine, açtk, yJ{jmsal • ·.·. eylemliliklere dönüştürme/idir/er. 24 Nisanlar uçuncüsü; Kürdistanlılar. dünyanfn neresinde olursa olsunlar, ulusal ve toplumsal Ermeni ulusu kurtuluş mucadelesinin aktif. üretken bir ele· açısından salt mam olarak çaltşma/Jdlflar. Her Kürdistanli btJiundutJu her noktayi sömürgeci/er için bir protestolardan dinamit çubutJu, bir yam/gt ocatjma çevirmelidir. oluşan bir Onlarm ç1karlarma karşt, buldutJu ve yarattJ{j1 anma günü her araçla saidırma ll, savaşmaltdtr. ODrdüncaso; SomQrgec/lere, Kürt ulusunu olmaktan topraflmdan kopar1p dört bir yana datjttmakla, çıkarak, onun ulusal özgürlük ve ba!}JmsJZIJk ateşini soykırım ın sondüremeyecekleri, tersine Turkiye 'nln, Avrupa'nin ve dünyanm her yanma yayacakları kayna~ı Türk anlafllmaltdJr. Hiçbir müftec/ Kürdistanli, entegre ' sömürgeciolmayi, ulusal kurtuluş mücadelesiyle li~ine karşı kopuşmay1 kabul etmemelidlr, kendisini mücadeleye adamalldJr. ortak mücedele Genel siyasi mücadeleyi silahlı direnişte ve ortak zeminde yürütülecek kitlesel direnişimiz sayesinde aömliirgecilerin KOrdistan ' ı Kürtlerden arındırma ve KOrUeri vatansıziaştırma siyasetleri boşa çıkarılabilir ... Biz, Büyük Ermeni Soykırımı'nı unutmadık, unutmayacaQız. Her torıo ırkçı, sömürgecl, soykırımcı uygulamaları lanetliyoruz. birleştiren
YAŞASlN
gününe dönüştürülme
lidir. ve
Kürdistanlı
Ermenistanlı
Ermeni ler, soykırım mekanizması
Türk devletine karşı yükselen Kürdistan YAŞASlN Ulusal Kurtuluş ERMENI VE KüRT ULUSLARININ Mücadelesi'ne DOSTLUK VE DAYANIŞMASil katılmalı, aktif YAŞASlN destek ve ERMENI ULUSUNUN HAKLI MüCADE~ LESI!· .. · , ·~·
BAGIMSIZ*BIALEŞIK-DEMOKRATIK
KüRDISTAN! Nisan 1995
PAK-Aizgarf ·PAATlYA AIZGAAlYA KURDISTAN POLIT BüROSU :~:
' '
dayanışma sunmalıdırlar.
Biz, Büyük Ermeni Soykırımı'nı unutmadık,
unutmayaca~ız. Her türlü ırkçı, sömürgeci, soykırımcı uygulamaları
lanetliyoruz.
17
KUKM vardı ... Kuveyt krizi ertesinde bir amorti olarak çıkan "Kürt Federe Devleti" ise, TC açısından kabusun tuzu ve biberi olmuştu .. TC'nin tampon bölge hedefinin bir başka boyutu ise, bolgede artık siyasal olarak bir külfet haline gelen 36. paralelin bekçileriydi. Bir jandarma kuvveti olarak, "istikrar" bir an önce sağlanmalı, Güney, Irak'ın emrine sunulurken, şu anda dağlarda Kuzeyli gerilla hareketi de ebedi bir yenilgiye mahkum edilmeli. en azından kitle dinamikleri kırılarak
borusunu" tıkamak amacıyla, Kürdistan topraklarına yöneliyor ve katliamların ardı Eylül'deki Militarist-Bürokratik arkası kesilmiyordu... müdahaleden sonra, Türkiye'nin Kürdistanlı ulusa l muhalefetin, parçalar konumu bölgede giderek a~ırlık arası ittifak ve işbirli~ i kadar, Kürdistan ihtikazanmaya başladı. Uluslararası sermayenin lalinin stratejik hedefleri açısından sınır boybölgedeki planları ise giderek belirginleşti ... larını tutmak hayati bir önem !aşıyordu. TC bu Türk toplumunu baştan aşağı militarize farkındaydı. .. Oluşturulması her olgunun tırmandırılan devletlerle komşu eden TC, zaman gündemde olan Tampon Bölge bu "suni savaş çığlıkları" ile bu militarisi baskıyı etkisizleştirilmellydi... açıdan TC için büyük bir önem !aşıyo rdu. sürekli gündemde tutmaya çalıştı. Yıkılan Türkiye Cumhuriyetini yönetip yöndirenler sarsılan arasında ülkeler islami Ortadoğu'da SSCB'den sonra, toplumu sürekli şekilde bir konuda başarılıydılar. Izlenen milibir milyonluk 1,5 savaş halinde tutan ve tarize gücü elinde bulunduran TC'nin /"'7t;:::.......... "'i:Jd #''f~;~;r"'';1TT ·' ,.,~,:.:J.,ill::,:[]•:, z::[1•·CE0!&11©;'t; temel politika; gündemi alabora etmek, kaosu tırmandırmak ve gerekçesi bu kez, kendisini çevreleyen KUK M 'yi yalnızlaştırıp im ha < · hiç hedefi baş istilanın Mllltarist devletler oldu... Bir devlet politikası etmek. sermayenin şüphe yok ki, uluslararaSI T ürki Cumhuriyetiere karşı. Ermeni olarak hızlı gündem değişikliktehlikesi, işgal altında tutulan Kıbrıs, her leri ve hedefleri karartıp, ,. kalp damarlarına pompalanan petrol askeri manevra ve yatırırnda Yunanistan hatlarının kesişti~i Kürdistan'dı ... . ·. şaşırtmak ustaca sahneile çelişkilerin hızlandırılması, ikide bir } : lenirken, gerek sınır boylarında, gündemleşen F ı rat'ın suları üzerine : : gerek örgüt ler arası siyasal itika; pol temel Izlenen gerginlikler, Suriye il e tırmandırılan ilişkilerde gösterilen gaflarla ; etmek, bora ala gündemi Bosna'ya bile uzanmaya çalışan "şefkat gerekse uluslaratası düzeyde dolu" eller ve benzeri çatışkılarla birlikte; "d iplomatik oyunlar", çocuksu kaosu tırmaridırmak ve KUKM'yi özellikle bölgede ıs rail'in geriye düşen sendeleyen reflekslerle k h 1 1 jandarmalık fonksiyonları ertesinde TC, .·.••... Kürdistanlı ulusal muhalefetin ya n ız aş lrlp ı m a e me ' Ortadoğu'da ulusl araras ı sermayenin zaafları üzerinde yükselen TC direkt izni ve onayıyla ciddi bir militarisi uluslararası tam bir politikası, -~: · güç haline geldi... yerine oturtabiliyyerli harekatını işgal onayla madde ham endüstrinin , ilibarın onarılması Ve militarisi istilanın baş hedefi ise hiç alan", bir başka "güvenlikli hedeflenen or, güvenulaşılabilecek Kalkasiara olan depoları kalp sermayenin uluslararası şüphe yok ki, deyişle tampon bölgenin ze-mini oluşturululik hattının döşenebilmesi, Kerkuk ve damarlarına pompalanan petrol hatlarının yordu ... Musul'dan pompalanan 46, 5 milyon ton kesiştiği Kürdistan'dı... Sonuçta, KUKM güçlerinin zaaflarından da petrolün sağlayabileceği ekonom ik katkılar , yüksek dozajda kan ala,n TC , uluslararası 642 km'lık Irak petrol boru hattı uzerinde tam Gündem : Kaos! düzeyde sıkıştığı kapandan sıyrılıyor , bununla bir egemenlik ve paralelinde ticari köprülerin TC, Güney Kürdistan'a ilk cüre tkar da yetinme-yerek işgali ve jenosid eylemlerini, atılabilmesi, en nihayetinde, GAP projesi ile saldırısını 1983 yılında gerçekleştirdi ... 40 bir hayata geçiriyordu. bir tahsıçrama bir birlikte yabancı sermayenin km.'lik bir hava sahasında sivil hedefler bom4000'e yakın köy yakılıyor, yıkılıyor, savuntası olarak Misak-ı Milli'ye demirieyebilmesini baland ı, savunmasız kitleler, "çağdaş" mas ız Kürdistanlılar göçe zorlanıyor, sağlamak , gözle görülür nedenler olarak dünyanın gözleri önünde katled ildi. TC, Kuzey'de 30 km'lik sınır bölgesinde bir alan sıralanabilirdi. Fakat orta yerde Misak-ı Milli peşinden , uluslararası duzeyde sağladığı "in ve cinin cirit attığı" bir alana donuştürülü sın ırlarının korkulu rüyası olarak gelişecı ve destekten curetle, Kuzey'de yükselen toplumyor, "sını r ötesinde" ise 40 km 'lik alanda tam Filistin Hareketi'nin terbiyelenmesi ile birlikte sal muhalefeti kapalı kapılar arkasına bir denetim sağlanıyordu .. . Aslında bu denedünyanın gündemine oturan Kü rd istan ve hapsederek, gündem dışına itiyo r şatafatlı
12
: fE:•
t
18
•
..... . ' ' k . l
·
t
Mayıs-Hazir a n
/1995/1 0-1 1
en beri sivil istihbarat birimlerince zaten saQianmıştı. öte yandan yı llardır antidevlet tavırlarıyla KUKM 'yi kuşaktan kuşaQa taşıyan yurtsever köylülük, süreci kavra mayan Kürt siyasi odaklarının "a traksiyonlarıyla" devletin kucağına itiliyordu. Bir kez daha KUKM 'nin siyasi perspektifleri tarumar ediliyordu.
70 Yıllık Tarihin En Mehmetçik Harekatı ...
Şanlı
"Tek bir bayrak altında, tek bir ordu olarak" bir araya gefmesi ve birliği tek bir ses olarak Ortak bir taarruz cephesiyle taçlandırması gereken Kürdistan ulusal güçleri altı boş ve içeriği olmayan bir takım "birlikler", "parlamentolar" vb. ile oynaya dursunlar, TC. 12 generalin, 2000 subayın komuta ettiQi 35 bin kişilik askeri güçle 40 km. derinlemesine ve 220 km enlemesine ta r ihinin en "şanlı" mehmetçik ha r ekatını uygulamaya sokuyordu.
Besbelli ki , operasyonun hedefleri tampon bölge alanını genişlet mek dışında, KOrdlstan devriminin can damarı sınır bölgelerinde tam bir egemenlik yaratmak; giderek tehdid edici boyutlara ulaşan KOP, YNK çekişmesinden doQan otorite boşluQunu doldurmak/onarmak ve "Federe Devlet"! Saddam'a doQru yönlendirerek, sorunu Irak'ın bi r iç sorunu haline getirerek boQmak; Kuzey 'deki gerilla hareketinin lojistlk destek kaynakların ı kurutmak; nihayet, OrtadoQu'nun en gOvenilir jandarma karakolu olduğunu ispat et mekti. öte yandan muhtevada ise gözlerden uza k çok ciddi bir olay durmaktaydı: Kuzey Kürdistan'da vahşi bir şeki ld e sürdürülen jenosid eylemlerini saklamak ... Ulusal muhalefeti eritmek ... Siyasal gündem değişiklikl er inde ustalaşan TC , Güney Kürdistan ç ı karmasının hemen arkasında Dersim'de, 1938'de kat kat kapsamlı bir jenosid harekatı başlatıyor , ,~lusarasında,
lararası
dü.ı.eyde
askeri destek kazan ' '· mak için de, Guney işgali ve Dersim harekatı öncesi istan· bul'da yarattığı büyük provakasyon u kul· AYlN DOSYASI la nı yordu. Ve hiç ş ü phe yok ki . dikkatler Gü ney'e kaydığı noktada. gozler lstanbul'a Gazi mahallesine ~evriliyor ve aynı süreçte, Dersim yerle bir ediliyordu . Lojlstik desteği ve manevra yeteneği azalmış gerilla birlikleri Dersim'den Hakkari'ye uzanan geniş bir bölgede atılan say ı s ız çemberlerle imha edilmeye çalışı lıyordu. Tüm gelişme ler basına kapalı tutuluyor, arada bir Genel K.urmay bildirileri yazılı basına ve TV ekraniarına aynı biçimde yansıtılarak geçiştiriliyordu. Bu haberlerin tümü ise kendi programına uyarlı olarak abartma bilgi ve kitle pasifikasyonu amaçlıydı. Bu hay huy içinde TC, militarisi bir güç olma özelliğini pekiştiriyor. Batı kamuoyuna yönelik
.,.•.,..,, ...., l&$J;jtte!•L~ı"iy%(\i;JL.~i~~hıı·~~ zı~rarl~pJ!ı;\.(.fı..ı.ıı. ı . l-.c<ıı:ıe
din~
oQha ~mlte kt çeb(lye ' ,
çe~:f<~fl'ta~a
bldnda ·
mao~ hlnek ci'JM ;~o::.\,.~, n··ını\inıımı:>. wao slafl·
tehqfqata vrmeaet~ çeRe o lesptta van
'1f;,opet4~yopl ~a
gid~~~~~~rioku
Wı
Tir k di $etdeati Pl<K li dert·darxıntn7 ' ..U tt/.,,,. ::; . , ,:;ft+tt, .. ... . ... fı~Wwukı meııri\rifrmkitiı)amıııM~ xw~ bf~!Jt~i~~ FKfS,'e'bHav blt{a le; PKK\'H~tetüg4rtiia y~ yan~;i~~~~)[ıl~i~r· nTzi@ fi ;;~§ ;~g(ücı pj r ı~ tımet~;; Esr4t~hiTırkanc:eq blkat16e kontt-Ola M m:inttqe bfke'lN~ygit!rahazıırı gerilla pk zebmel&ji bo ku c1yen warl"tsabff tO tiM Uwt ciyay~~ bl~iry ~ 'if! çlyaye. Sala at. b& ta s~!' arı peşm~tge me -ctyayörı Kurdts1aQö dabQ ieşker~n • Hun çawa helseogln dlkln. dagir kirina komara Tlrk ya h ser Seddamnlkıl~!bVbitne Peşmerğtd<DP,YNKPartty~fld4Ms1yastliKur<listane Kurdlstan'a Başur? x~bat~n r.we oil<irln esller~rı $eddam p~nediheal'ya. bitıınq;<top il teyar~n y;yJe •• Leşkeren Tırka rojek t>et~ Nlffl!oı~ xettn K.Uldistarı'a hy.q~ haya me jlvl .Ot r~ dikirniK~rib(f me JmHil ~t~, M.~ta. !!ala aa we~ta kfirıya.sat Isiltıdam Ilir me-se~ tuppebO .> Wetıı arteşa tlrk xabt.~r~ derbaş bü wt cax@-:efl! ,P~ heııtyap , ancax,kartbu qontrola Wlffltrı.Rqt~!J\~,.. f ,,,; it>· .., . . . .. Gel&k cal'an ~it)-ejin; "Navberf;l KRft ~;n;ltk!Y~ ge!~.~ ~~i,;:Jı,r~1ye'd19jr li:;:; sei~Tıie!teki program(! p~§:~~: ~~fl'~! D M1tıt4t Ş~(~~ı..s~lfpak<ınekr ...·. .
\
ıra~ defk&Vtrr ~en:JJfvı ~~~at~ ı:tırn~i<~:~ bune. mıııeı~.mneıJre~eş bl1 o f $'cyd,~m~hılj( bo moratew~~Jibötrtıllet~ T!rkiYe sett<ettMf-.?~s! xweanıbıp ıeşkeretı Iı~~n ııınııi(~Jyan ,gete!Uefı~~~ızı u hexweşı çekınn.: DNen Mtantıha , < :l• C:U 1ikirandfrt KO xeta bo,;uy~ p&trola BakG a Ç,e-yhan~wll dt .axa 2.0 tıeıatJa~k.er d et ketina n ewen : kiı. maM 10·15 heJ~ r. !~k~ r :zutut e kT ~. Kurdtiıtane re d erbaa 1ılbe•. eV plao blrastr ç~blbe ~h~'tukoya Kurdtstan~ der.kevtn am hevidarıo ı:atfrft.ı z~~n ew l~şl<eten xwe yım ınaoın ka~ bikfl.l ~e ~;.!JUIMdanek ç~ btke, ge.to w~ çlwan be? ... : ;; ·.· .· . . b1nın Tlıt;ye, Ev mesela sll'ıı>t~Jt mara pfr muhim& jı bo ku ~m~ıy~ta hukumeta ,, ...~}t1es-ela Nett'e nav çertova·~wat.a gellin YekMyJ.1 (BM}·m11yarQ şesıd Kur<ifstan~ Jraqe waclt>a peŞff.)ergeWC:ôforıteya,Kunırstana ı ra9.~ y&~., • ınnx<mJ~qtar r~~sat dabQ Jt.aq~;Jr.aq petrol~ ~t.e trou9 .~tJ~ka; Tlrkiy~ qıs~:~ ~ H~ı:~!l, r.;1.1rcttstan•a Ba~ur., ~~t~~ma,ol bı.ın. k~.t k.~me.r~,.J!r~Sfiırkert tt ,,:,;, . wr ~rh'ttr}<l'Y~ bi$t1n,~ltJ>.1J,.,9.ÇNt~ . t;ı,pttkişmektwt per.~; g~ıtı?X~kboyt ~~ .
E
J,
!< urdist<t~4·!i~~~, ·Styasiy~ry Tlf.~\\:'9lp~Jin1 .•,..ev op~raş~o~~LJf,,, ?~~. f.~~: tı..!1 ~',.Jihiafif,:ylidim•••K1Jt<lfstan ~· i~ ·~Ir~\>iki(l ç~nkj eyt t.ılı~~t {!{addesi biçe .lt aq mintrqeyeJi. jLbar .şerfı YNK u KDP~maxwu m.e m~ebl.4r, kır,\Ni.~ll'lbıkev~n .,. tıiiiSEiadMı wr per& renake,J6ar. itifaqeklwuıo ~e'!Qrir\::Mfi?n Yekbuylwexta hundirjlbdku ot~fileki vala heye ı' wrdere: wuıo di~Jin. "wtt]{' : ·' . . . ew h~ft'a .tıaftir~iin wt pera tiis1inrn o kurdtstan.ra bışırıt,ıtqerare wan wulo bu Em d~bejf.n ot~rlte ı•vır vala rılne, mtırn kine otödtekt:cıı.ıwem nebl av tra<filWi q~ar~'l~bôl nekir t;::}''. · . .. . · · ., · ,. tııtıml<l}HfWI.tfo be le otorifeki vala fline mtntıqa Otho~ z~x,p:;lleta !'medtye ·~· 8p(l9a wl!'ıeH'e 4o.So "km'y~ n Kıtrdtstane derbaı;_.di~~ Yanf &W mirtttqe slnor~ sı.ırw~ qmve ta me pesmerg.e .h.eye. PKK bet öda .WWl' ~e(}ye. H ınet<. d~_şıe;;m~ :day&•.Em muxatetetnıom .b1ra borjya wan';~~rğ~~bıp, . Bere sersat~ Mzerı slYMfY~p Tltk dl~~rı. • ll ber nebOnö Mz~n !~şk&reJra,q~']t,.ber;pebnna Me$Ut B.artant lt vrr .bl HU<m~t~Cetil\ ta. xebar da go ;ıraq d!~ie eın dtxwaıtrı tıebO şala,~~;~ pe~ 90 ~ ~ı; hl!i~rı.Tıt,W~ ·~tKaribP heıa hıHgı:-~}I ~q~ t>ırı P leqt-
ba PKK bıi?rLPeyman~ wan çar-pepf'~!ll dı:ım.~rnavber~Anq.er@ OSeq_da.ye MQO Wi çıııte ew.minfı'qe ne konlıol~f-tı-rda da bO yıırı~ operıı~yonelU P.Ovı şıkll PKK mahp~ye. · ''r,
i*'' ,
Gulan-Hezeran /1995/10-11
}'
, ·\VTd~fj}~~~pu ger ew pera dlr~K;r:ı~çe d~ste Seddam gelep X~KbOyı ?ıl~ wı per~ •· bigr1n' iıes.te xwe qisme.ld W!,per& jo bo Kurdistan bpHlY, "Em wıto ı ltfaqekı ~~kıiı6a ğelen Yekbuyt ii vntifaqe qebulldr te Seddam qebtıf nekir "';'''
19
olarak ta, "oluşabile cek, Iran kaynaklı bir harekatına şeriat karşı", güçlendirilmesi
gereken bir bölge devleti imajını yerli yerine oturtuyordu. AYlN DOSYASI Avrupa'da bir takım c ı l ı z protesto seslerı yükselse de, sonuçta açık bir işgal eylemi uluslararası hukuka karşı onay görup, yürürlü~e sokuluyordu.
traş bıçağı", çok pahalıya patlamış bir reklam filmi niteli~ine bürünüyordu ... Ve sonra vahşet ordusu , "bolge halk ı na şeker da~ıtan , aş ı yapan, Türkçe ö~reten " insani amaç l ı bir seyahattaym ış gibi kamuoyuna yansıtı l maya başland ı. Bunlar fiyasko sonuçl ardı, ama Türk devleti, hayatı boyunca sahip olamayaca~ ı bir olanağ ı yakalayarak, u l aşamayaca~ı ve her zaman yenileceği Kürdistan 'ın kad im dağlarııı ı , Ecevit'in deyimiyle, "sınır koruyan a ltı nc ı güç" yardımıy l a , ad ı m adım !arıyor , lojistik kay nakları tahrip ediyor, güçlü ve kontrol edi lemeyecek b ir geri ll a hareketi karşısında vurabi ieceğ i alanları birer i kişer tesbit ediyordu ...
bir "iç temizli~in" sonuçlandırılmasıydı. Ve bu konuda ciddi bir diplomatik destek sa~lamak , aralanan Avrupa kapısından sızab i lmek için de "şeriat tehlikesi "ni bir joker olarak masaya surrnek ince ayrıntılar olarak hesaplanmış ve uygulanmıştı .
Fakat "evdeki hesap her zaman çarşıya uymuyordu" . Gazi mahallesi olaylar ı ve ardından gerçekleşen askeri operasyon sırıtmaya başlamıştı bile ... Biçimsel tezgahların ayakları tilriyor ve fiyaskolar birer ikişer patlıyordu.
AskeriOperasyonun Boyutları Trilyonlara patlayan ve Kıbrıs işgal hareke-
tin! katiayan böylesi bir askeri harekat
aynı
zamanda uluslararası diplomasi alanında bir güç gösterisiydi. Kuruldu~u günden itibaren, çomak soktu~u ve tam bir denetim talep etti~i "federe devlet" alanında fiili bir kontrolün sağlanması kaldıracın bir yanında dururken, diğer yanında a~ırlıklı olan , gözlerden saklı
Medyatik askeri gösteri, başlangıçtaki iddihedeflerinin aksine, giderek, "pirinç toplama operasyonu" olarak anılmaya başlıyordu . Aranan PKK geriliarı bir türlü bulunamıyor , geçen her gun bir önceki günü tekzip ediyordu. Ardından "büyük gerilla ka r argahları" ekraniara getiriliyor, görüntülerde ise yer gök ve kayalardan başka bir şey seçilemiyordu . Bölge halkından toplanan "silahlar", "PKK cephanelikleri" olarak uzun bir süre idare ettiyse de, ma~aralarda "keşfed i len permalik alı
karşısında
..Çözüm
Ta rtı şmalar ı ..
TC , 1983 y ı lından bu yana sistematik ola rak, Güney Kürd istan'a askeri seferler düzen ley ip geri çekiliyordu ... Bu müdahalelere gerekçe olarak. "sınıra yı ~ılm ı ş teröristler i. bölgedeki otorite boşluğunu " gosteriyordu . Hatır lanacağ ı üzere Iran-Irak savaşı döne-
Gümrük
Bi rliğ i 'ne
Türkiye'nin
giremeyece~ i ne
ilişkin kararı
(çünkü Türkiye'de Avrupa 'n ı n da gibi demokrasi sorunu var, insan hakları sorunu var. Türkiye sorunlu bir ülke) hem demokrasi açısından hem de insan hakları aç ı sından birliğe üye ülkelerle aynı seviyede olan bir ülke de~ il. Avrupa, Türkiye Gümrük Bi r liği ' ne girmesi için belli bazı koşullar öne s ü rmüştür. Aç ı kça TOrkiye'den şunu istemiştir . ülkenizi demokratikleştireceksini z, insan haklar ı ihlallerine son vereceksiniz, Kurt sorununu çözeceksin iz. Avrupa parlamentosunun ald ı ğ ı kararda ileri sürdüi:jü koşu ll ar aç ı k ve net. Türkiye herşeyden önce demokrati kleşme sürecini tamamlamalı , Demokrati kl eşmeli. Dl~er taraftan insan hakları ihlallerine son vermelidir. DEP'li milletvekillerinin tutukluluk hallerine son verilmelidir. Ayrıca Kürt sorununun ve Kıbrıs 'taki çözü msüzlüi:je son verilmesini ist iyor. Avrupa Parl amentosu' nun ileri sürdüğü koşullar budur . Son olarakta bu işgal harekatına son vermeyi yeni bir koşul olarak öne sürdü. Avupa Parlamentosu' nun bu açık .ça ra r ına rağmen özellikle Almanya'nın büyük çapıakl gi~ ışi mle riyle Gümrük B i rli~i'ne üye ilkeler Türkiye'n in Gum rük birliğ i'ne girmesi doğrultusunda bir ön an laşma y aptı l a r. Bu anlaşma Türkiye'n in Gümrük Birliği'ne g irece~i an l amına gelmiyor. Yine bu anlaşmanın Avrupa Parlamentosu ta r afından onaylan m as ı gerekiyor. Şimdi Avrupa ülkeleri Gümrük Birliği ile Türkiye üzerinde etkinlik sağlamak isterken Türkiye'yi kendi yanlarına çekmek istedikleri noktada ABD Türkiye'yi bu işgal içerisine koymuştur. Federe Kürt Hükümeti'nin topraklarının içerisine çekmi ştir ve öyle sanıyorum ki ABD temelde Federe Kürt Devletinin denetiminde olan tüm bölgeye Türk askerinin girmesini istemekteyd i. Ama bu olmadı büyük bir bölümüne girildi. Büyük bir bolümü işga l edildi. Burada ABD'nin niyetini biliyorsunuz. Körfez Savaşı'ndan sonra ABD-Israil-Suriye i l işkilerin i düzelimeye çalıştı . Clinton dahi Suriye'ye geldi, devlet başkan ıyla görüştü. Bu konuda büyük bir aşama kaydettiler. D iğer taraftan ABD Iran ile ilişkilerin i düzelimeye çalıştı. Türkiye'yi de Federe Kürt Devletinin topraklarına çekti. Onuda bu yolla öyle bir konuma getirdiki. yarın ABD'nin yardımı olmadan burdan çıkması mümkün olmayacak hale geldi. Dolayısıyla Ortado~u 'daki belli başlı devletlerle problemlerini çözmüş olan ABD'nin gelecekte de Türkiye'yi Federe Kürt devletinin toprakları içerisine artık kendi başına çı kamayacak derecede soktu ki Türkiye kendi çözümlerini dayatması gayet doğa ldır ve kolaydır. Böylesi bir mantı k var. Yine bu işgal den Türkiye Federe Kürt hükümetinin topraklar ı üzerinde ka lı cı olarak oluşabilecek bir oluşumun Turkiye 'yl et kileyeceğ i yarın Türkiye içinde geçerli olabileceği düşüncesi ile büyük bir korku içinde. Bunu beriaraf etmek istiyor. Yani Federe Kürt Hükümeti'nin toprakları üzerinde oluşacak bir federasyon veya bağ ı msız bir Kürt devletinin yarın Türkiye içinde bulunmasına rağmen belirttiği
e
Newroz Oneesi TC'nin, Güney Kürdistan'a girmesiyle bütün ilişkin g özler Kürt coğrafyasına çevrildi. B u Işgale dOşOncelerlnlz nelerd ir? • • SO binin üzerindeki bir askeri güçle Kürt Federe Devleti'nin topraklarına girilmiştir. Geniş bir alanı işgal edilmiştir . Her ne kadar yetkililer bunu bir operasyon olarak de~erlendlriyor lseler, biz bunun bir operasyon olmadı~ını, sıcak bir takip olayı olmadığını baştan beri söyledik. Açıkça bu bir işgal hareketidir. Biz bunu işgal olarak değerlendiriyoruz. Dolay ısıyla değişik bir yoruma gitmenin hiçbir taydası yok. Ortado~unun zengin toprakları, bu topraklardaki petrol ve yine bu topraklardaki bazı hatları , petrolün dışarıya aktarılması, oradaki zenginiikierin paylaşımı konusunda geçmişten beri başını Almanya'nın çekti~i Avrupa ülkelerinin hem de ABD'nin bir çıkar çatışması sözkonusudur. Bir taraftan ABD, diğer taraftan Almanya Ortadoğu'da hem askeri açıdan hem de ekonomik açıdan bir etkinlik sağlamak istiyorlar. Bu etkinliklerini sağlamak için de Türkiye'yi bir sıçrama tahtası olarak görüyorlar. Çünkü Türkiye bölgede konumu itibariyle önemli bir bölge. Bu anlamda her iki grupta Türkiye'ye çıkar ları doğrultusunda yaklaşmaktadır. Avrupa ülkeleri Türkiye'yi Gümrük Birli~i'ne alarak yanına çekmeye çalışmışlard ır. Bu doğrultuda büyük oranda çaba l arı da olmuştur . Avrupa ' nın . Türkiye'nin mevcut koşulları
20
May ıs- H azi ran
/1995/10-11
minde sık s ı k "otorite boşluğu" gündeme getiriliyo rdu. Bugün BM kararları uyarınca Güneyfi Kürtlerin. Bağdat rejimine karşı korumayı gerekçe olarak sunmaktadır. Irak kendi sömürgesine sahip çıkamadığı için , Kürdista n ulusal güçleriyle mücadele etme görevi ve yükümlülüğü haliyle TC'ye yükleniyordu! 1983 ve sonrası PKK geriliarına karşı operasyon yapmak ve aynı zamanda Güney Kürdistan güçlerini kendi denetimi altında tutmak amacıyla düzenlenen askeri seterier in yasal kılıfını " s ı ca k t a ki p "
anlaşmaları oluşturuyordu .
Aslında uluslararası Deniz Hukuku'n da geçerli olan "s ı ca k takip" kavramı , geriliaya karşı yürütü le n operasyonları sınır ötesine taşımak amacıyla ithal edilmiş bir kavram olmakla beraber, Saddam rej iminin de hoşgörü ve onayına mazhar olmaktaydı. TC, Bağdat'la yaptığı anlaşma sonucunda defalarca Güney Kürdistan 'a kara ve hava harekatları düzenliyor. fakat, 1991 Körfez krizi ile birlikte bu anlaşmalar da fiilen ortadan kalkmış oluyordu . De facto durum ve ardından oluşan "Federe Devlet" beraberinde bölgede , "bir Kürt otoritesi" oluşmasını da
gündemleştiriyordu .
özal ekibinin gündemleştirdiği siyaset, Güney Kürdista n\ "kapsayıcı ve emici" bir ongörüye dayandığı için, hem Türkiye'de ve hem Ortadoğu'da mevcut Kürt otoritesin in "resmi mu hatap" kabul edilme noktasına geliyordu . Fakat Türkiye. tepeden tırnağa , Güney Kürdista n iç lerinde ve ilişkilerinde olmak istememekle birlikte. gerilla mücadelesine uygun bir alt yapıya sahip olmas ı açısından ve lojist ik kaynaklarıyla cidd i bir tehdit olan Guney bahçesin de asker i bir denetimi kaybetmekde istemiyordu . Zaman zaman, Habur kapısından dünyaya
\))j
açılmamakta.
el-mahkum Guney önderliklerini kırabilmek için TC ' n ır alarak askeri operasyonlar ı nı boş durmayacağı da aralıksız sürdüren TC, zaman zam~n da hava biliniyordu . Bu nedendestekli, sivil alanları ve doğayı yerle bir eden le, kuruluşundan bombardımaniara girişiyordu ... itibaren kapsamlı bir Açıktır ki, ortak sömürgeden Irak'ın payına ajan faaliyeti bölgede DOSYA MEHi düşmüş olan Güney Kürdista n, "serbest" örgü llendi riliyord u. kalınca , "aslan payını" elinde tutmuş olan Kiralık evlerde TC'nin "hak" ilanıyla devreye girmesi bekbarınan ve bunuda askeri us olarak ajite eden lenecek olası bir alternat if olmamasına bazı siyasal güçlerim iz ise. böylesine kaprağmen , süreç içinde koprülerin altından çok samlı bir kontrolü görmemezlikten, duymamasular akıyor ve bölgeye ilişkin emperyalist ve zlıktan geliyorlardı ... yerel projelerde değişiklikler hasıl olmaya Dikkat çekilmesi gereken önemli sonuç da, devam ediyordu ... KDP ve YNK arasındaki çatışmaların kendine Birincis i; uluslararası sermaye Güney özgü nedenler i, affedilme yecek sonuçları Kürdista n gibi bir ham madde deposun u olmasına rağmen, kışkırtmaların TC, Irak ve Türkiye'y e hediye etme gibi niyet Içinde Iran kaynaklı olduğunu görmek değildi. Ikincisi; Kürt ulusal güçleri -bütün zorunluluğudur . Ayrıca , TC'nin kapsamlı örgüt çıkarlarını öne çıkarmalarına, askeri harekatıyla , "canının her istediği an" hırçınlıklarına rağmen- artık kendileri için Güney'e müdahale edebileceğinin vizesini siyasete ağırlıklarını koymaya başlamışlardı. almış bulunmasıdır ... I rak'ın pençesinden kurtulmuşken , TC'nin vasayetine girmek için "can atmayacakl arı"da Siyasal Do~rular biliniyordu . Fiilen yitirmiş olsa bile, "hukuken" Kürdistan 'daki siyasal realiteye ilişkin olguGüney Kürd i stan üzerinde "egemen lik lar, resmi ideolojiler tarafından dikte ettirile hak"kını savunan Irak'ın da ilelebet böyle gelmiştir ve sömürge ci devletler in siyasal kalacağı düşünülemeyeceğine göre, TC'ye bu niyetlerini açıklamaktan başka bir gerçeklik durumdan en "reel" biçimde yararlanmaktan taşımazlar . Bunlar bilinmesine rağmen , kimi başka yol kalm ıyordu ... çevreler "resmi kabuller" i şaşmaz siyasal Bil inmelidir ki , Güney'd eki "de facto" doğrular olarak ele a lara~. her yıkıntı döneKUKM'yi hem uluslararası planda diplomatik minde yanlış alanlarda , siyaset "üretmekten" kazanım l ara doğru !aşıyordu ... Hem ku rlulam ıyorlar. Kuzey'deki mücadele , kendi parçasında mülOysa Kürdistanlı radikal -devrimc iler , tecileşen binier in ulusal kültürt4 eriyle Kürdistan' ın "reel siyaset"ini ilan ettikleri gibi, bütunleşiyor ve besleniyo r, gerilla mücadeniyet ve hedeflerini de ayrı bir tanım alanı lesinin nüveleri de, Güney'deki destekle ayakolarak dile getireli çok zaman oluyor. Açıktır ları üzerine dikiliyordu . Ve en onemlrsi ilk kez ki, günümüzde yaşanan her gelişme, bu "reel "BaQımsız bir Kü rt Parlamentosu" ye Kürt siyaset"i adım adım doğrulamaktadır. hükümeti. TC'nin burnu dibinde bitiveriyordu. orneğin, resmi devlet siyasetin ve bu arada Misak - ı Milli'ye yönelik böylesi bir tehditi de
+>nr:;;:;:-;3.
yanına
~~!?-:,tl ':~iin\~~~:r!~··::.1~t: ~:~::t;;r:~2l.ft1·~~~~~ ~· ·:/~~~r~t~~ıı.::ili-111 :.;~[~>i;Hi:-! -:.1:.L .;
geçerli olabileceği korkusu Türkiye'yi ABD'nin yönlendirdiği işgal hareketinin içerisine sokmuştur. Türkiye'nin işgalden amacı; oradaki KOP ve YNK güçlerinin hakimiyetine son vermek, tekrar Saddam iktidarının hakimiye tini sağlamaktır. Saddam iktidarının hakimiye tini sağladığı zamanda Türkiye'de istediği amaca ulaşmış olacak. Orada bir fe-derasyon un veya bağımsız bir devletin oluşmasını kendisince engellemiş olacaktır. Ama Ortadoğu uluslararası bir sorundur . Ortadoğu sorunu Türkiye'nin tek başına çözeceği bir sorun değildir. Türkiye'nin boyunu aşan bir sorundur. Ortadoğu üzerinde çıkarları bulunan diğer ülkelerin karşısında Türkiye'nin Ortadoğu'da kendi polilikalarını uygulaması mümkün değil. Türkiye'n in bu sıkıntılarının temelinde de Kürt sorunundaki politikasızlığı yatıyor. Türkiye 70 yıldır Kürt sorununda şiddetten başka bir politika izlemiyor. 2S'teki polilikası neyse 95'teki politikası da aynı. 2S'de de askeri çözüm öneriyordu, şiddete dayanıyordu. 95'te de şiddete dayalı askeri çözüm politikalarında çare arıyor. Bu işgal hareketi de bu politikasızlığın , geçmişteki askeri politikaların dışında herhangi bir politikasının bulunmamayışından kaynaklanıyor. Türkiye'n in bu yanlışlıktan vazgeçmesi gerekiyor. Altından kalkamayacak bir hareketin içerisine girmiştir. Bir an önce bu işgale son verip tamamen çekilmesi gerekir. Bunları yapmadığı noktada da gelecekte çıkmak istese de kolay kolay çı kamayacaktır. Temennim o ki, bir an önce bu işgal hareketine son verir Türkiye Bana göre bu son derece yanlış. Oradaki imkanlar basit nedenlerle iktıdar kavgasıyla zayi edilmektedir, harcanmaktadır. Kürt güçleri keod ı aralarmdaki çelişkileri bırakıp, kardeşi kardeşe öldürteceklerine, guçlerini birleştirmiş olsalardı. sağlanan fiili Imkan, lardan yararlanarak kalıcı bir kurumlaşmaya gidebilirlerdi. Başta bir ortak meclis, ortak hükumet olayına girmişler. Daha sonra bir polis teşkilatma girmişler, arrıa bunu hayata geçirememişlerdi. Bunu yapmaları gerekirken, kenoı ülkelerinde özgürlüğO sağlayacaklarrna, demokrasinin tüm kurumlarını ge rçekleştlrmeyi, devletin kurumlarını oluşturmayı , kendi güçlerini bır aştirip bu tür kalıcı kurumlar otuşturacaklarına birbirleriy le ıKtidar ~avgasına girmişlerdir . Epey zamanı
Gulan -Hezeran /1995/10-11
boşa harcamışlardır . Umarım
bunun farkına varırlar. Bu karşı karşıya gelmenin arkasında ben dış güçleri görüyorum. Salt onlar, oradaki Iktidar kavgasından kaynaklanmıyor. Bu güçler büyük çapta onları karşı karşıya getirecek provakatör eylemler yapıyorlar. Bu oyunuda görmeleri gerekiyor . Bir an önce kardeş kavgasına son vermeliler. Kendi kalıcı kurumlarını ortaklaşa yapmaları gerekiyor. e Güney K ürd istan Işgalin i n hemen öncesinde Gazi ol a yla rı patlak verdi. Sizce Bunlar arasında bir baQ i antı var m ı? • • Gazi olayları bizce Türkiye'nin değişmesini istemeyen olduğu gibi kalmasını isteyen, Türkiye'nin Kuzey ırak'ta kalmasını isteyen, bir taraftan da Türkiye'd eki faşist ve gerici hareketin önünü açmak isteyen ve bunda da çıkarı olan, böylesi bir durumda da Türkiye'de hem söz, hem de karar sahibi olabilen bazı güçlerin uzun süreli çalışmaları var. Gazi olayları bir kontra saldırısı lle başlamıştır. Daha sonra da polisin ha l kın üzerine ateş açması üzücü bir biçime dönüşmüştür. Işgal hareketi, Gazi olayları karşısında daha geniş çaplı, daha büyük bir harekettir . Kitleleri olumsuz etkileyecek bir harekettir. Daha büyuk bir hareketle bu olayların örtbas edilmesi gibi bir durum var. Sonuçta da görüyoruz işgal harekatıyla birlikte Gazi olayları gündemden çıkmıştır. Ben böylesi bir bağlantının olduğu inancındayım . . e TC' nln "kalıcı çözO ml er·ı hakkın d a ne d üşünüyo rsu n uz? "
Ben doğru görmüyorum. Her devlet kendi sınırları içinde güven-
liğini almalıdır. Başka bir ülkenin toprakları içinde bir ülkenin güvenlik şeridi oluşturması işgale denk düşer. Fiilen orayı kendisine katm ış olması demeKtir. Bunun hukuksal yönüde yoktur. Bir an için böyle bir şey oluşturulsa dahi, tampon bölge dahi oluşturduğun başka ülkenin
toprakları, eğer tampon bölgeyi oluşturduğurı güçler bu sefer o bölgede seni zorlarsa ne yaparsın . Biraz daha gerilere gidip yeni bir tampon bölge mi yaratılacak? Bu yanlış bir mantık. Herkes kendi güvenliğini kendi sınırları içinde almalıdır. Başka bir ülkenin topraklarrna girerek kendi güvenliğini sağlayamaz.
riz ,ti,~· 11-t
;·
soylern i n manyet ik alanına kapı lm ış olan ve "sol" kimi "demokr at" çevreler , Kürdista n sorunun u sömürgeci devletlerin AYlN DOSYASI bir "iç" mese lesi olarak görm ekteler. Kurt sıyasal orgutlenmeleri, mevcut s ınırları "yapay" olarak tanımla r ken, re smi görüş sınırların tabu oldugunu, her sınır içerisind e "uyum lu" topluluk la r, uyu mlu büt ünler oldugun da ıs r ar ediyor. Iş te bu görüşlerin çekim alanındaki baz ı Kü rt ve Türk "sol" ve "demokr at" çevreler, sınırların "yapaylıgını" pek de önemsemiyorlar ve otomati k olarak Kürdistan her bir parçasının farklılaşt ıgını ve sömürgeci devletlerin bütünlerine tabi olduklarını savunmaktan kendilerini alamıyorlar . Ve bir kez kaygan bir zemine oturluldu mu , artı k daha da uç noktalara savrulmak hiç de zor degil. Son dönemle rde bu savruluşun ibret verici gelişmelerini de gördügümüz gibi , son
BaO ı msız-Birleş i k-D emokra ti k bir Kürdistan"ın da hayaller dünyasının bir ürünü oldugu açıktan ifade edilmeye başlandı ..
durakta,
Kürd istan 'ı n gerçeQI Ise , O rtado~u ' da dört parçaya bölünüp, parçalanm ış uluslararası bir sö mürge olduQu nu ve parçaları n kaderi nin b iribirine s ı kı sıkıya baQiı olduQunu ortaya koymak tad ır. Bu da Kürd istan ' ın blrl eş lkliQ i olgusunun temeli ni teşki l et mekted ir. Ayrıca , çok fazla değil, son yirmi yıldır yaşa na n ve doruğa çıkan gelişmeler , dosta da düşmana da , Kürdist a n sorunun un asla sömürgeci devletlerin bir iç meselesi olmayıp, dünya dengele rini alt-üst edebilecek ulusla rarası bir sorun olduğunu ispatlam ış tır ... TC'nin son askeri harekatıyla kafalara dank etmesi gereken olgu, " parçala rın kaderin in s ı k ı s ı kıya birb i r i ne baOiı olduQ u" gerçegidir. Çünkü hem Kuzey Kürdistan'daki gerilla hareket i ve metropo llere sıçrayan siyasal-askeri örgütlülük, Güney Kürdistan'da oluşan "nefes borusuyla" solukl anmış, hem
DDP GENEL BAŞKANI ISAAHIM AKSOY
/ •
T ür k o r dusunu n G ün ey Kür d i sta n' a g irmes ini n as ıl
de~erlend i rlyorsunuz?
Bir ülkenin kendi sınırların ı aşıp, askerlerini başka bir ülkenin l ara göre de toprakl arı n a göndermesi işga l dir . Uluslararas ı anlaşma n sonra ulaşlıkta na amacı de i yetkilller nin böyledir. Kaldı ki, Türkiye' orlar. söylemiy ı olacağın ne n Amacını lar. söylüyor ğini geri dönOiece Devletin en üst kat ında olanlardan, Cumhurbaşkanı, "bir yıl öncesinden dönmeyiz" diyor. Başbakan başka bir şey söylüyor . Milli savunma . Bu da bakanı başka , Genel Kurmay başkanı başka bir şey söylüyor syon . organiza olmadığı net e içerisind kendi devletin gosteriy or ki, Kimileri ne göre bölgede J?ir otorite boşl u ğu var, orada 40 km . bir güvenlik şeridi oluştu rmak. 10 yıldan beri Türkiye'nin kendi sınırları Içinde 40 km'lik bir güvenlik şeridi oluşturmak için köy boşaltıld ı gnı yetkililer an latıyorlar . Bu 40 km. güvenlik şeridi yetişmey~cek. üçüncü bır ~<.ın ıi k güvenlik şeridi _. Bana göre 40 tane, 40 km'lik güvenlik ır. En şeri di oluşturulursa yine de güvensiz bir güvenlik şeridi olacakt bir atik demokr ve adil güvenil ir güvenli k şer i di Kürt soru nunun savaşı Plevne ll. bunu Çiller, nsu Ta çözüme kavuşturulmasıdır. olarak degerlendirdi. Ben şu na benzetiy orum. Kendi topraklarında bir agaç var. Kendi arazin içinde bir ağacın var. Bazı dalları komşunun arazisine geçmiş orda gölge yapıyor. O dalları budamaya çalışıyor sun. Sorunun kökü Türkiye'dedir, çözümü de Türkiye'dedir. Askerleri Bu harekat başka yerlere .göndererek de anlaşamadığını görüyoruz. H
22
de Kuzey'de boy veren mücadelenin
caydırıcı
alanı , Güney Kürdis tan'daki yapılanmanın " pazarlık" olanak l arını güçlü kı l mıştır . Ortak iradenin oluşumu bu nedenle gerek-
lidir. Artık , parçala rdaki mücade lele r, biribirin in lehine iş i emek durumundadır . Bilinmelidir ki, TC' nin tel aş ı ve ç ı rpın ışının temelinde, B irleş i k Kürd istan ' ı n m uhteşem uyan ışı durma ktadı r ...
Kısa
Bir Tarih Turu
Güney Kürdistan'ın bugünle re varan hukuki statüsü 1. Empery alist Pay l aşım Savaşı er t esinde , 24 Temmu z 1923't e Lozan Antiaşması ile atılıyor , dört parçaya bölünen Kü rdistan ' ın Güney'i (Kerkük ve Musul vilayetleri) lrak'a baglanarak, Ingiltere'nin mandaterligine bırakı lıyordu. 1920-21 döneminde, Milletler Cemlyet i 'nin sundugu bir raporda şu görüşlere yer veriliyordu: "Britany a majestelerinin huküme ti ile Irak
hem ekonomik olarak, hem siyasi olarak Türkiye 'nin sır tında iki kambur oluşturmuştu r. Ekonomik olarak karnburun maliyet i aylık 30 trilyonl ara varıyor. Cumhurbaşkanı eger doğru söylemişse bir seneden önce dönülemeyecekse ki, bir yıll ık maliyeti 6 milyon doları bulacaktır . Bu bir ekonomik kambur. Daha kötüsü her askeri harekatın sonucu hesaplanması gerekirken bu hesapsız askeri harekatın sonucu bir de siyasi kambur oluşturdu. T ürkiye'n in Avrupa ile ol an i lişkilerine,Türkiye'nin Amerika ile ilişkilerine, Türkiye'nin iç kamuoyundaki durumuna baktığımzda çok önemli bir siyasi kambur oluşturmuşt ur. Belki bugünkü hükümet dış siyasetteki kamburu geçiştirrnek için çabalar sarf edebi lir. Iç kamuoy una onları yansıtmayabilir, ama iç kamuoyunuda da bu konuda yatıştırabilmek için bir kampanya başlattı. Mehmetçikle elele kampanyası . Nereye Musul'a. Tansu Çiller'in ve bugünkü yönetim in bu karnpanyayı başlatmış olmasının bir tek nedeni var, sadec~ ekonomik destek değil , ülkede bu harekata muhalif olan çok önem li bir kesimi yatıştırmak , susturm ak için başlatılan bir kampanyad ı r . Ayrıca ben bu kampanyayı; Osmanlı sultanı sefer vergisine benzetiy orum. Sultan her setere çıktığında sefer vergisi toplardı. Tansu paşanın ll. Plevne için seteri vergisi olarak değerlendiriyor u m . Çiller-Çetin konsosyumu (ben bunu koalisyon demiyorum) bu padişahın sefer vergisini iç kamuoyunu o luştur mak için başlatılan bir kampanya. Yoksa bu savaş masBütün kurumlar raflarını kampanyanın karşılayacağ ı sözkonusu değ i l. trilyon lira para 4 ayda bir ra~men olmasına en üst düzeyde katıl m ış başa kaldık. daha gün 361 . ıyor karşılam masrafı günlük toplandı. 4 Türkiye şunu yapmalıdır. Koşulsuz ama en hızlı şekilde orduyu geriye çekmelidir. e Devlet açı kla m alarına göre bu işgal GOney K ürd istan 'daki PKK kamplarına yönelik. Sizce işgalin başka nedenle ri varmı? • • Bu konuya kimse inanmıyor. Her ne kadar Çiller-Çetin koalisyonunun böyle açıkl amalart olsa da kimse inanm ı yor. Çünkü herkes biliyorki ordu oraya varmadan PKK'liler kamplarını boşaltmış, geri Orada çekilmişlerdir. Hatta radyolarını bile sökmüş götürmüşlerdir. ben Zaten tı. boşaltmış burayı PKK önce Daha tır. kalmamış PKK'li PKK için çıkarmanın PKK için yapıldığına inanmıyorum . Çıkarma yazmışlar , de~ildi. Fakat ded iği m gibi tutmad ı senarist ler yanlış ülkenin de nedenle bu tutmadı, Sonuçta figüranlar yanlış oynadı. · oluştu. kambur sırtında e Türkiye, askeri işga ll n d e n sonra bölgede "ka lıcı çöz Omler" u ş turmaya arıyor. Bunun Için tampon bölge lle güvenli k şe rld l ol çalışıyor. Bunu nası l de~er lend i r iyorsu nuz7 • • Ben hiç bir kale komutanının kaleyi dışarda n savunm aya kalkışlığını düşünemiyorum .
Mayıs-Haziran
/1995 /10-1 1
yürüyüşü
TC'nln son askeri harekatıyla kafalara dan k etmesi gereken olgu, "parçaların kaderinin sıkı sıkıya birbirine ba~lı oldu~ u" gerçe~ldir. Çünkü hem Kuzey Kürdistan'daki gerilla hareketi ve metropollere sıçrayan siyasal-askeri örgütlülük, Güney Kürdistan'da oluşan "nefes borusuyla" soluklanmış, hem de Kuzey'de boy veren mücadelenin caydırıcı alanı, Güney Kürdistan'daki yapılanmanın "pazarlık" olanaklarını
güçlü kılmıştır. Ortak Iradenin oluşumu bu nedenle gereklidir. Artık, parçalardaki mücadeleler, biribirinin lehine Işiemek durumundadır. Bilinmelidir ki, TC'nin telaşı ve çırpınışının temelinde, Birleşik Kürdistan 'ın muhteşem uyanışı durmaktadır... hükümeti. Irak Sinirlan içinde yaşayan Kürtlerin bu smlflar dahilinde bir Kürt hükümeti kurma haklanm tamrlar ve çeşitli Kürt unsurlarm kendi aralarmda mümkün olan en k1sa zamanda, bu hükümetin almasim arzuladik/an şekil ve yayflmasim istedikleri smular konusunda bir anlaşmaya varacaklanm ümit ederler. Her Iki hükümet on/ann, Britanya majestelerinin hükümeti ve Irak Hükumeti ile olacak iktisadi ve siyasi ilişkileri ni tartişmak için sorumlu delegeler gondereceklerini bildirir/er" 11 Temmuz 1923 tarihli Irak Bakanlar Kurulu Kararı ise şöyle; "Irak Hükümeti, Kürt bölgelerine, teknisyenler hariç, arap memurlar tayin etme niyetinde
hakkmda resmi yaz1şma lar· da Arap dilini kullanma )·a zorlama niyeti yoktur. Ad1 geçen bölgelerde aha/inin. s ivil ve dini topluluk/ann haklafi olduğu gibi muhafaza edilecektir." Milletler Gern iyeti daha sonra. 16 Aralık 1 925 'te Musul Vilayetini. l rak'a ba~lamayı kararlaştı rıyor ve karara şu madde ekleniyordu: "Kürtlerin Olkelerinde idare, adiiye işleri ve okullardaki öğrenim için kendi aralarmda memurlar tayin edilmesi ve Kürtçenin bu hizmetlerin, resmi dili olmasi yolundaki istemleri hesaba katma/id!( Haziran 1930'da ise Ingiltere ile Irak arasında . yönetimi krala devreden anlaşma imzalanıyor . 1932 yılında Milletler Cemiyeti, Irak'ın manda yönetiminden çıkabilece~ini beyan ediyor ve Irak ba~ıms ı zıı~a kavuşarak,
Birleşmiş
Milletiere üye oluyordu. Böylece !.Empery a li st Paylaşım Savaş ı sürecinde , uluslararası düzeyde gündeme gelen Kürdistan sorunu, baOımsızlıkla başlayan, özerk bir yapıyl a devam eden ve nihayetinde azınlık hakları lle yelinmek durumunda kalan bir hukuki statüye ba~lanmış oluyordu ... 1946'ya ge l indi~inde ise bu kez Doğu Kürdistan'da ayakları üzerine yükselen Mehabad Kürt Cumhuriyeti sahnedeydi. Mehabad'da henüz ernekteyemeden uluslararası çıkarlarının kurbanı olarak yıkıma u~rayan Cumhuriyet sonrası Irak hükümeti, Mehabad ordusunda görevli askerlere genel af hakkı tan ıyor, fakat geri dönen ilk dört subay hemen idam ediliyor. Kürtlerin büyük
Bu son derece acemi bir komutan olur. Bu Çiller-Çetin konsesyum u da acemi kale komutanlarıdır . Kaleyi dışardan savunmaya kalkışıyo r lar. Biraz önce belirttim. 40 tane 40 km.lik güvenlik şeridi oluştursalar bile, en güvenilir güvenlik kuşağı Kürt sorununun adil, demokratik çözümüdür. Bu olmadığ ı sürece hangi tedbirlere başvurulursa vurulsun çözüm olmayacaktır . e G üney'deki Kürt s iyas i güçler Kürt Federe Devle ti topraklarına giren TC'ye gözle görülür bir reaks iyon göstermedi· ler. Sizce bunun sebebi ne olabilir? • • Ben özellikle oradaki Kürt yetkililere bu davranışlarından dolayı teşekkür ediyorum . Çünkü eğer bir reaksiyon gösterilmiş olsaydı sonuç çok kanlı olurdu. Her iki taraf için çok kanlı olurdu. Onların sağ duyuları Çiller'in acemice çıkarmasının çıkaraca~ı olayları önlemiştir. Bundan dolayı onlara teşekkür ediyorum. e Peki, TC bu işgalden bir sonuç alabild i ml? • • Osmanlıdan günümüze TC. Kürtlere karşı hiçbir operasyonda sonuç alamamışt ır ki, bu boyutlara geldi. Bundan da sonuç alamadı. Tam tersi oldu, çifte hörgüç oluştu şimdi. öyle bir noktaya gelindiki, her zaman yanlışlar veya her zaman kendi lehine birş~ yapmak için hareketler insanın lehine de sonuçlanmayabilir. örnegin. Saddam'ın yapmış o lud ~u hata I ra k'ın kuzey kesiminde. Kürtlerin yaşadığı bölgelerde başka birşey ortaya çıktı. Ben bu hatan ında sonuçta Ku rtlerin lehi ne en azından demokratikleşme kon usunda Kürtlerin lehine
gündeme geliyordu ... Mustafa Barzani, SOO peşmerge ile birlikte, 220 mi l mesafe katederek. sömürgeci devletler le boğuşaDOSYA MEHT didişe 15 günde Sovyetlere iltica ediliyordu. 14 Temmuz 1958'de, Abdülkerlm Kasım yönetiminde bir grup subay yönet ime e l koyuyor ve Monarşiye son veriyo rlard ı. 27 Temmuz 'da hazırlanan Anayasa ile Cumhur iyet ilan edi liyor ve Anayasanın 3.Maddesine 'de ; "I rak toplumu vatandaşlarının tam hak, öz gürlük ve karşılıklı sevgi esasına dayalı Işbi rl iğ i nden oluşur. Bu ulusu Araplar ve K ürtler meydana getirirler. Bu iki ulusun Irak içinde hakları Anayasa güvenceslnded ir" şekli nde bir hüküm ekleniyordu. Böylece ilk kez Anayasal güvenceye kavuşan Kürtler, birer ikişer sürgünden dönmeye başlıyorlard ı. Mustafa Barzan i, Kahira'de Mısır Devlet Başkanı Cemal Abdülnasır ile bir görüşme yaptıktan sonra , Bağdat'a dönüyordu . Fakat, Kürtlere verilen sözlerden birer birer geri adım atan Irak Hükümet i, Kürdistan 'a saldırıya geçiyor ve Mustafa Barzani ' de küçük bir peşmerge birliğ iyle, dağ l a r a çekilmek zorunda kalıyordu . Ardından, Irak 1968 yılına kadar kanlı ikti dar-çalışmalarına sahne oluyor, her iktidar sallantısında ise Kürtlerle çeşitli antlaşmal ar yapılıyor -1963 -64-66-68 - fakat hiç bir an l aşmaya da uyulmuyordu . 17 Temmuz 1968'de iktidar tamamen BAAS 'ın eline geçiyor ve Kürdistan'a amansız bir taarruz harekatı başlat ı yordu . Beklemediği bir direnişle karş ı laşan BAAS yönetimi, sonunda Kürtlerle uzlaşma yolunu seçiyor ve 11 Mart 1970 'de KOP ile BAAS arasında. Barzani'nin 63 ve 66'ta öne sürdüğü memorandumlardaki taleplerin tümü kabul ed ilerek. an l aşma imzalanıyordu... KOP ile kanl ı ve talihsiz çatışmalara girişen Talabani ve arkadaşları da anlaşma ile bi rli kte tekrar KOP
e
Sonuç ta fatura Kürt ve Tü rk eme kçile ri ne çıkarılacak. Emekçilerin bu konudaki tavrı ne olma lıdı r? • • Memurlar, işçiler yürüyorlar. Bütun harcamalar savaş harcamalarıdır. Bu nedenle işçinin ve memurun söylemesi gereken tek söz; artık savaş dursun, savaşa harcanan paralar bizim paralarımız. Bizim paralarımızia akıtılan kan ve gözyaşına son verilmesi gerekiyor deyip, yollarda bu doğrultuda yürüyüş yapmalıdırlar. Bunu yaptıkları zaman da sanıyorum uzun sürmeden, kısa sürede hedefe varırız. Savaş durur, akan kan, gözyaşları diner, ondan sonra hep birlikte kendimizi gözden geçiririz. Birlikte bu ülke için neler yapabiliriz, çok rahat bir kafa ile düşünebiliriz . Tabi Güney hareketinde Türkiye suçludur. sorumludur, doğrudur. Ama sadece suçu Türkiye'de bulmakta yanl ıştır. Çünkü 36 paraleli BM kararları ile Saddam'a yasaklanmış. Saddam d ışında herkese serbest. Niye? Çünkü bölgenin bir siyasi statusü yoktur. Uluslararası tanınmış bir siyasi statüsü yoktur. Eğer böyle bir durum olsaydı Türkiye elini kolunu saliayarak orada güvenilk kuşağı oluşturmak için oraya giremezdi. Orada siyasi bir otorite boşlu~u yaratan herkesin bu işgaldepayı vardır, sorumluluğu vardır . Bu nedenle zaman geçirilmeden yöre halkının Iradesini gözönüne alarak bölgeye uluslararası tanınan bir siyasi statü tan ı nmalı. BM kararıyla bütün diğer statü lü bölgeler nasıl koruma altındaysa bu ranın da BM koruması altına alınması gerekiyor.
dönüşeceğ ine inanıyorum .
G ulan-Hezeran /1995/10-11
23
.~~
~路
çatısı
altına
geri
dönuyorlardı.
1970'ten 197 4 'e kadar geçen süre içınde, BAAS yönetimi anlaşma hüküm~YASI lerinin hiçbirine uymuyor ve ıkrar taarruza geçiyordu. Askeri r başar ı kaydademeyen BAAS, \ntlaşması ile birlikte, ı direnişi kırabiliyordu.
a Cezayir'de toplanan OPEC ·an-Irak arasında imzalanan <'ı Şattül Arap üzerinde ki iddi eçiriyor , karşılığında ise Iran, ıe yaptığı desteği hemen kesiyı'dan yola çıkan silahlar yarı :e de, lojistik desteği kaybeden iz yenilgiyi kabulleniyordu ... 1den sonra derin bir sessizliğe ıy harekatı, iç çatışmalarla daha )rdu. Sonuçta iki siyasal yapı
Güney c- ooy veriyor ve yıllarca sürecek iç kargaşalar da başlamış oluyordu ... 1978'de YNK ve KOP arasında süren çatışmala r 800'e yakın peşmergenin hayatına maloluyor ve zaman zaman çatışmalar boyutlanarak 1986 yı lına kadar devam ediyordu. Diğer irili ufaklı siyasal partilerin bi r k ı smı, başını KOP 'nin çektiği CUO içinde konumlanırken, bir kesim de YNK önderliğindeki CEWQED için de konumlanıyorlardı ... Iç çatışmaların durağanlaşmasını ve CUO ile CEWQEO 'in tek bir Cephe altında birleşmesinden rahatsızlık duyan Irak, 1988'de daha kapsamlı saldırı harekatı başlatıyor. kimyasal silahların eşliğinde suren saldırılar sonucu Halepçe'de çoğunluğu çocuk ve kadın SOOO'ne yakın Kürt hayatını kaybediyor ve milyonlar Iran ve Türkiye'ye doğru göçe başlıyorlardı. Dünya kamuoyunun yoğun tepkisine neden olan saldırılarla birlikte, Güney Kürdistan dünya kamuoyunun bir numaralı gündem maddesi haline geliyordu.
ı içerisinde Turkiye'nin Güney Kürdistan'a yönelik me geldi. Türkiye , örneğin sınır karakolları gibi Omler· sundu . Bu "k alıcı çözOmler"i nasıl
ıorsunuz?
<.ürdistan, Kuzey Kürdistan terimleri kültürel bir terim jiriliyorsa diyeceğim bir şey yok. Fakat siyasi bir terim diriliyorsa, sınırın kuzeyindeki bölüme biz Kürdistan :irt yurttaşlarımızın yoğun olarak yaşadığı Güneydoğu
z.
aki PKK varlığı, aslında Türkiye'deki bir ağacın Güneye koludur. Yani bu ağaç burada köklenmediği sürece ir rahat sarkacak, işte zaman zaman budanacaktır. öneticilerimizinde dediği gibi. biz geri dönüyorsak bu eceğine ilişkin bir öngörüleri var demektir. Oraya niye ~n 3 bin kadar PKK'lı vardır ve onları biz yok edeceğiz · bir gerilla muharebesini seçen silahlı güç, mumtazam a çıkacaksa cephe savaşı biçiminde enayidir bir kere. kere 1992'de yaptı PKK ve fena halde örselendi. Bu ı n ı düşünmek, askeri mantık açısından doğru olabilir ivaşı mantığı açısından bir kere çok olumsuzdur. Ama e bir beklentiyle girildi ve beklenti uygun bir çatışma 'KK kaçt ı Gerilla mantığı açısından uygun olanı yaptı. . ku v•, ::; t ~o:: rinın ordaki başarısı ne oldu? Işte bir miktar
Fakat Güney önderlikleri ayaklanan milyonlarca insanın potansiyel güc ü ve dünya kamuoyunun yoğun desteğine rağmen böylesine bir tarihsel fırsatı değerlendiremiyor ve Saddam'ı bir kez daha "ziyaret etme" ihtiyacı duyuyorlardı. .. Kürt Cephesinde bu tür zikzaklar sürerken Fransa, Türkiye ve Iran girişi mleriyle 5 Nisan 1991'de BM Güvenlik konseyi 688 sayıl ı kararı çıkarıyor ve Güney'de De facto durum boylece oluşuyordu ... 688 sayılı karar özetle şöyleydi:
"/rak'm ayaklanmalan bast!fma eylemlerine derhal son verip, derhal konuyla ilgili aÇik görüşmelere başlanmasi; bu gelişmelerin bölgedeki uluslararasi baflş ve güvenliği tehdit eden sonuçlar doğurduğu; tüm vatandaşiann insani haklafinm ve siyasal haklannm tanmmas1; uluslararasi insani kuruluş/af/n, ülkenin her taratmdan yard1ma gereksinimi bulunan kişilere yardimda bulunmak için ülkeye girmelerine lrak'm izin vermesi; BM Genel Sekreteri'nin insanc1/ çabalafi
malzeme topl andı. Ondan sonra orda bir govde gösterisi yapıld ı. "Biz buraya müdahale ettik sonrada Türkiye aleyhine herhangi bir saldırı olsa gene müdahale ederiz" türünde bir gözdağ ı verıl ınesi oldu. Ama ondan sonra bir aşa~ı vardır. O da ya bağdat yönetiminde veya ordaki Kürt yöneticıler le bir anlaşma yaparak o böygeyi Türkiye için guvenli hale getirmek. Bağdat'la doğrudan ilinti kurulamıyo r. Madem ambargo ve 36. paralelin y ukarısında bir yatak var. Irak yönetimine ordaki Kürt yöneticilerle de şu ana kadar bir anlaşma sağlanamad ı. zaten Talabani'de buna pek yanaşır gözükmuyor. Sonuç ne oldu? Daha sonuç belirsiz. Şuanda belirsiz. Tabii askeri açıdan umulan ger çekleşmed i ama siyasi ve diplomat ik aşamalardak i duşunülmediği için hızla birşeyler aranmak istendi, fakat onun gerek temaslar biçimi nde. gerek strateji belirlemesi biçimde , gerek uygulamalar açısından çok eksiklikleri olduğu için hala arayış içindeyiz. e Birde bunun ekonomik yanı var. • • Bir meseleye iki türlü baka rsın verimlilik açısından . Yani Cosbenıfıt derler ona. Yani maliyet ve yarar açısından bakırsınız. Bu verimlilik açısından bakan ve politikaları verimlilikleri ne gore değerlendiren düz bir mantıktır. Bir de askeri açıdan bakarsınız . Ama askeri açıdan kazanan ve kaybeden yoktur. Ben kaza nırım sen kaybedersin mantığı vardır . O zaman tek taraflı kazanmak vardır. Ve o yüzden de bütün askeri şeyler topyekün savaştan her şeyini koyar. Yani canınıda koyar. Şimdi böyle olunca masraf falan düşünülmez. Bizim yöneticilerimizin söylediği gibi işte vatan savunmasında masraf düşünülmez . sistem mantığı açısından bakarsanız; her sistem kendini sürdürecek ve yeniden üretecek kaynakları yaratamaz veya eldekini tükelirse sistem çöker. Ama biz Türkiye'de sistem mantığı açısından bakmayarak ve milli menfaatler, milliyetçilik menfaatları açısından bakıyoruz. Orada ya biz kazanırız ya da düş m anımız kaybeder. Burada maliyet yapılmaz. e Bu lşgalln temel nedenleri nelerdi? • • Işgal kalıcı bir askeri operasyona dönüşür. Burada gördünüz bunu bir ameliyat olarak nitelendirmek lazım. Arkasında PKK 'nin oradaki varlığının temizlenmesi vard ı r.Oranın Türkiye için zararlı olmayacak biçimde bir düzenlemen in gelmesi vard ı. Ama birinci aşamada PKK kaçınca gerçekleşmedi. ikinci aşamada doğru dürüst düşünülmediği için hala gerçekleşmiş değil. e Yani ikinci aşamayı Kürt Federe devletinin ortadan kaldırıl ması temelinde görmek mümkün mü?
Mayıs-Haziran
/1995/10-11
sonuçlartm bildirmesi, mülteci ya da yerinden edilmiş Irak nüfusunun acil gereksinimlerinin karş1lanmas1 için Genel Sekreter'in, ilgili BM kuruluş laf/m da dahil olmak üzere, elindeki tüm kaynaklan kullanmasi; tüm üye de vletlerin ve tüm insanelf kuruluşlarm bu Insaneli yardim çabalafina ka tkida bulunmalan vs.." Bu kara rla birli kte Güney Kü rd ista n mücadelesi ul us l araras ı destek bulu rken, öte y andan da yıll ar süren mücadele "süt tozu" ve "ekmek" yardı m ı derekesine dü şü rülüyordu ... Yap ıl a n yard ı mın büyük bir bölümünün gerek TC devlet i, gere kse Güney önderlikleri nce ya~malan dı~ı ise bilinen bir gerçekti. "i n sa n c ı i a maçlı " ya rd ım l arın ertesin de, bu kez de Turgu t özal tara fı nda n "bir tampon bölge oluştur u lm ası" fikri ortaya a t ılıyo r , oneri Ingiltere tarafı n dan des tek görüyo r ve nihayetinde ABD'nin "güvenlikli alan· onerisiyle, tampon bölge önerisi çakışı n ca, 36 paralelden aşa~ ı kesime Irak' ı n müdahalesi engellenmiş oluyordu ... öte yandan ABD Kuveyt'e elveda etmeden
bir d ema rş b ıra kmayı da ihmal etmiyordu. Sözko nus u de marş ile birlikte Koal isyon ülkeleri'nin ana stratejileri de üç ana noktada topar lanıyordu :
T ür k Irak s ın ı r ın ı n hemen ya nıb aş ı nda, Silopi'de bir mütte f ik kuvvetler gücü bırakılacak ve sözkonusu güç, elindeki saldırı helikopterleri ile birlikte bölgeyi denetleyecek ve g e re kti~ i nde Incirlik üssündeki s avaş uçaklarınd an y a rarla n ılabile cek. Müttefikler, Kuzey Irak'ta savaş u çuş ları n a devam edecek ve bu bölgelerde Irak Hava Kuvvetleri'nin uçuşları yasaklanacak. Buna uyulma dı~ı taktirde, her tü rlü müd ahal e yap ı labilece k . Güney' de, Zaxo' da küçük bi r askeri üs olu ştu ru l acak. Mll ltary Coordinatlon Center adıyla a n ılacak bu üs aracılı~ı ile Irak askeri güçleri ile müzakereler yürütülecek ve gerekli müdahaleler ya pılabilecekti ... Bu ve benzeri g iri şi m ler sonucu, 36. paralelin Kuzey' inde De Facto bir otorite de o l uşmaya baş l ıyordu. 1988 yılında Kürdistani Cephe adı altında bir araya gelen Kürdistanlı
Böyle bir işga li ki, siz bunun adını operasyon ya da yen i bir amel iyat masas ı olarak nitelendiriyorsunuz ... • • Hayır. E~e r öyle olsaydı Turkiye Çekiç Güç'ün varlığına izin vermezdi ve orad aki bir özerk Kürt oluşu m una karş çıkard ı. Bunu ya pmadı. O y üzden oradaki özerk Kürt o luşu m u na karşı bir tavır oldu ğu nu sanm ıyo ru m. Ama ol uşumun bağ ı msız lığ a gitmesine ve Türkiye'ye karşı bir tav ır takınmasına tabii Türkiye ka rşı. e Güney Kürdistan 'daki ulusal güçlerin yani KOP ve YNK'nin gerek kendi aralarındaki Ilişkiler, gerekse bun ların PKK lle olan Ilişkilerini nasıl degerlendiriyorsunu z? • • Ben Gü n ey d oğu ' da e pey a r aşt ırm a yapt ı m. Bana Kü rt a r kadaşla r ım ı z şun u söylemişle rdi. Kü rd ün insan ı var, p aras ı var, askeri gücü var. Askeri gücü derken muntazam bi r ordu olması gerekmiyor ama savaş kabiliyeti var. Aydın ı var. Hatta uluslara rası ilişkiler bakım ınd an çalı şmaları . hem personeli var. Fakat Kürtlerin araları nda u zlaşma yok. Şimdi bu çok doğru. Niye uzlaşma yok? Kürt sosyal yapısı büyük olçüde aşiret düzenine dayanı r . Bu düzen hep birbirleriyle rekabet eden, çatışan ve bi rleşmeleri önleyen çok keskin bir rekabeti ve maalesef düşman l ığı ve ayrılı~ ı besleyen bir sosyal yapıdı r. öyle olduğu için de bir Kürt devleti kur ulamamıştır. Tarihde müsait oldu~u zamanla rda bile kurulamamıştı r. Bakın laboratuvar koş ullar d a Kuzey Irak'ta bir Kürt otonom dengesi ya r a tıl dı. Bü tün dünyaları sanki o oksijen çadırıydı; bir de kendi a r ala r ın d a savaş ı yor lardı. üstelik %So %50 parlamentoda kendilerine temsil olana~ı işte egemenlik sağ lanmasına rağmen. Şimdi bu egemenliği aşi re t kafas ı 90-100'e çı karmak ister. Yani paylaşmak istemez. Her aşiret kendi içinde küçük bir diktatördür. Kendi küçük d ünyasında tabi egemen olmak ister. Orada da hem siyasi egemenlik hem de oralarda elde edilen gelirlerin bölüşümü konusunda kavga çıktı ve sürüyor. Uz laşma da yoktur. Küçük dünyalara bolün m üş sosyal yapıla n madır. I ş i n ilginç tara f ı bugün dünyadaki ulus devletin pa r ça l anması sürecinde de bir tü r kabiieeiiik yani yeni aşi retçilik doğuyo r. Halbuki bu rda klasik bir aşi retçi l ik var. Bü t ünleşmeyi önleyen. Bü tün ler bölününce yeni aşiretler doğuyor siyasi anlamda-mecazi anlamda. Burda zaten bir aşiret düzeni var. Bunun aşt i masıda öyle çok kolay değil. Mesela bu insanlar gidip Avrupa'ya yerleşince Avrupa'n ın stand a r tlaşt ıncı koşu llarında çok daha iyi birleşebi liyorlar. Ama nerelerde toprak egemenliğ i sözkonusu olunca birbirleriyle kavga ediyorlar. PKK lle iliş kilerine gelince; E~er PKK bir üçüncü egemen odak güç olarak onların yaşamına girerse savaşırlar. Ama butün Kürtleri birleştiren bir ideoloji içinde kendi özel yaşam alanla rın ı , egemenlik alanların ı PKK tehdit etmezse uzlaşırlar , savaşmaz la r. Yani o göstermelik şeyle r in d ı şında. savaşmayacaklardır da. PKK'de, bu senin gelip senin alanına sarkacağım demiyor. Benim hedefim Türkiye'dir diyor. Türkiye'de veya ba~ıınsız Kürt devleti yaratılırsa bütün Kürtler için cazibe merkezi olarak düşünüldüğ ü için bir Kürt Federasyonu da Kuzey lrak'a bağlanab ili r ; O yuzden kendilerini tehdit altında hisetmiyorlar. Ama hissettikleri anda savaşırlar. e Röp ortaj konumuzun d ış ın da olsada, si zinde üze rinde
Gulan-Hezeran /1995/10-11
güç ler , bi r seçime gide rek "federe bi r devletin" ilk nüvelerini de at ıyorl a rdı. Her ne kadar Güney Kü rd istanlı liDOSYA MEHi derler, "bağlmSIZIIktan yan a değiliz, lrak'm toprak bütünlüğünü koruya cağ1z , demokras i için çaliş a cağiz" türünden açıklamalar yapsalar da , böylesine bir a dı m di~er parçalara büyük bir mora l kay n a~ı oluyor ve mücadeleyi kamçılıyo rd u. Ayrıca, o lu şan, boyd an boya "özgür K ürd istan" toprakl ar ı, özell ikle Kuzey için ciddi bir nefes borusu niteli~ in e bürünüyordu. Kuzey'de PKK dışında tüm siyasal yapılan malar , Güney Kürdistan Hükümetine maddi ve ma nevi destek kararı alıyor ve fakat gelişmelerle ilgili de kaygılarını dile getir iyorlardı ... 20 May ı s 1992'de, BM örgütü olarak onaylanan "Eiectrocal Reform Society"nin gözle-
Göç politi kasını açmak Istiyoruz. Biliyorsunuz, son yıllarda Türk devleti, K Ordistan 'da yo~un bir şekilde göç pol itikası yürütüyor. Bunun özünde; Kürd i stan'ın Kürtsüzleştirilmesi veya K ü rd i sta n 'ın i nsansızlaştırı l ması pol i ti kası yatıyor . Kendi topraklar ı ndan kopart ı l ıp, zorla göçettirilen Kürt Insanı Ankara, ızmir, Istanbu l, Adana gibi Türkiye metropollerinde Kürt kolonileri o luşturmuş du rumda . Ayrıca, bu yal nı z TOrkiye'n in deOll. artık Avrupa'nı n ortak sorunu haline geld i. Bu konuda ne neler söyleyeceksin iz? • • Türkiye'nin Gü ney doğusunu insansızlaşt ı rm ak diyorsunuz. Ben ce in sansızıaşt ır ma değ il oradaki po lit ika . Or ayı siyase t -
çalıştıQınız
sizleştirmektir. Insanın olmadıO ı
e
bi r yerde siyaset
nasıl yap ı l ı r , nasıl
üretilir? H Benim söylediğim şey bunu aşan şeydir . Orada siyaset hatas ı .vard ı r. Orada sistem ma n tığı aç ı sından yanl ı ş siyaset yapıld ı ~ ı için orası boşa lt ıl ıyor. Doğru siyaset yapılsa, mesela, orası sistemin partilerinden birine oy verseniz başınıza böyle birşey gelmez. Demekki, konu insans ızlaştırmak deği l, belirli şekilde düşünen ve davranan insanları oradan göçertmek. Şimdi göç politikasını sordunuz. Göç politikası sistemin intiharıd ı r. Niçin intiharı demektir? Eğer orada güvenli bir bölge yara tmak için zoraki göç ge r çekleşti ri l iyorsa o zaman sorun çözülmüyor. Sorunlu insanlar sorunla r ıyla birlikte Türkiye'nin daha "güvenli" bölgesine taşıyorlar. Yani Türkiye çözmediğ i , bastırmaya çal ışt ığı sorunu kalbine daha yaklaştırıyor demektir. Kalbinden vurulmak için fırsat yaratıyor demektir. Bir sistemin bu kadar ahmak olab i leceğini kendi varlığ ı ve sür e k l i l iğ i açısından düşünmek çok zor. Ama demekki sal t şiddete dayanan bir mantık böyle rasyoneller şey leri görmüyor ve şuna da katılıyorum, ora n ın insansız l aştı r ılması demek, o sorunlu insanların buraya taşınmas ı demektir. O zaman Turkiye'nin bütününe taşınıyor sorun. Türkiye'nin bütününe taşı n ı nca bel irl iğiniz gibi uluslararasılaşıyor. Çünkü Türkiye ulu s l a rarası arenanın sadece bir parçası değil, bir sürü insan da Türkiye'den gidiyor bu durumda zarar görmüş olarak ve Türkiye kendi ulusal sınırları içinde çözemedi~i için sorunun uluslararası planda çözümü aranmaya başland ı. AGIK heyeti ziyaretime geldi ve şunu söyl üyor AGIK heyeti, e~er biz silah tüccarı olsaydık, biz ellerimizi ağuştu rurduk. Türkiye savaş ı bütün sınırlarına yaygınlaştırarak çözmeden sorunu büyütüyor. Ama Türkiye Istikrars ız iaş ıyor ve istikrarsıziaştığ ı müddetçe burdan kitleler halinde Avrupa 'ya insanlar akacak. Biz bunu istemiyoruz. Biz. Türkiye'nin istikrarı n ı istiyoruz. Şu olabilir; Türkiye soru nları çözemez, yalnızca kendisini değil , Avrupa'yı da istikrarsızlaştırırsa o zaman Türkiye bölünür. Türkiye'yi istikrara kavuşt u rmak iç in söylerler o zaman. Ama ş i mdi değ i l. Türkiye'nin hala akılcı kararlarla sistemin kendisini ıslah etmesi bekleniyor.
27
Güney seçime gidiyor. 1.1 milyon seçmenin katı l ımıyla 100 üyeden oluşan 4 parlamento AYlN DOSYASI Haziran'da ilk oturulllliiiiiillllll.lll muna başlıyordu ... Ve 4 Ekim ' de de resmen Kürt Federe Devletlilan ediliyordu ... Bölgedeki otorite boşlu~u Kürdistan'da bir "tampon bö l ge " biçiminde geçici de olsa doldurulmuşdu. ama, bölgedeki sömürgeci devletler, gerek Kuzey ve Do~u'da , gerekse Güney'de "Kü rdistani bir bilincin" uyanışından oldukça rahatsız olmaya başlamışlardı . Bir de Irak'tan sağlanan ekonomik gelir kaynaklarının donması işin cabasıydı. Bölgede at koşturan ülkeler ne pahasına olursa olsun denetimi asla kaybelmemeli ve ipin ucunu bırakmamalıydılar. Bunun için de seri provakasyonlar gündeme gelmeye başlıyordu. once Iran, ardından ·ninde
ı<ürdistanlılar
-~·
.. 7"
_
~~~~~ :·:~_......
Suriye ve en nihayetında Türkiye'nin parmak operasyonlarıyla, Güney güçleri bir kez daha yakalanan bu tarihsel fırsatı de~erlendirmeye fırsat
bulamadan ,
biribirierine
Kuşkusuz düşüyorlardı. bunda , Kürdistanlı s iy asal
örgütlenmelerin, geleneksel önderiikierin devral ın an kötürüm perspektif ve faydac ı anlayışların etkisi azımsanmayacak ölçüdedir ...
Çözüm Arayışları mı? Açıktır ki, TC. Ortado~u duzeyinde Kürdistan Sorunu'na "bir çözOm"ü de~il. çözümsüzlü~ü. kaos ve mücadele ortamındaki
TC'nin siyasal sınırlarına yayılmış ve entegre edilmeye çalışılan Kürtlerle sadece "ulusal kimlik" sınırlarında bir çözümün tartılaşılabilecek, ama "özerklik- federasyon-ba~ ı msızi ı k" gibi toprak bazındaki çözümler olanaksız kılınacaktır. Bu nedenle, Kürdistanlı radikal örgütlenmeler birer birer ideolojik arenada da teslim alınmaya çalışılmaktadır. Kürdistanlı ulusal güçlere "Toprak talebimiz yok" operasında bir rol vermek için yo~un diplomatik ve ideolojik saldırı gündemdedir...
belir-sizli~i
ye~lemektedir ...
BSP GENEL BAŞKANI SADUN EREN
hükümetin resmi görüşü Kürt kimli~inin inkarı biçimindedir ve bunu işte monolitik bir Türkiye yaratma adına Kürtlerin ayrı bir ki mli~e sahip oldugu inkar edilmiştir. Zaten Kürt sorunu burdan çıkmıştır. Kürt sorununun menşei budur. Onun için Kürt sorunu o klmli~in tanınması ve gereklerinin yerine getirilmesiyle çözülür. Böyle yapmayıp da asker-silah gücüyle bunu halletmeye kalkmak zaten sorunu bu mertebeye getirmiştir. Burdan hareketle. Irak hareka t ıda, ordunun Kuzey lrak'a girmesi de hala hükümetin bu işi silah zoruyla halletme peşinde oldu~unun pekişmesidir. Sorun PKK sorunu değildir. PKK bu sorunla ilişkili olarak çıkmıştır meydana, PKK havadan çıkmamıştır. Fakat, PKK'yi bertaraf etseniz hiçbir PKK'li bırakmazsanız Türkiye'de, hepsini etkisiz hale getirseniz, Kürt sorununu çözemezsiniz. Kürt sorunu PKK sorunu de~ildir. Kürt sorunu Kürt kimli~inin tanınmamasından öti.Jrüdür. Kürtlerin bir demokratik talepleri vardır. Bu talepler karşılanmadıkça bu sorun halledilmiş olamaz. Biz Sosyalist Parti olarak, bütün insanların özgür, mutlu ve refah Içinde yaşamalarını Isteriz. Kürtler, Kürt oldukları için özgür de~lllerse Türkiye'de. mureffeh olabilsinler ama özgür değillerse bu olmaz, böyle bir şeyi kabul etmeyiz. Kadınların kad ı n oldukları için ezilmelerine karşıysak, Kürtlerin de Kürt oldukları için ezilmelerine karşıyız. Kimliklerinin tanınmaması Itibariyle ezik o lm a l arın ı kabul edemeyiz. Bu sosyalizme aykırı birşeydir. Sosyalizm demek en geniş anlamıyla: özgürlük, barış, eşitlik, demokrasi demektir . Bunun için biz lrak'a yapılan harekatı Kürt sorununun hala silah zoruyla çözüleceği düşüncesinin bir yansıması olarpk gördü~ümüz için bilhassa karşıyız. Onun dışında başka sebeplerden dolayı karşı çıkılabilinir . Fakat ordu mensubu ölüyor, gerilladan alen var. Radyolar, TV'Ier ölü sayısı veriyor , ne kadar çok öldürürsen o kadar başarılı olursun mantı~ı yanlıştır. Türkiye'de Kürtlerin demokratik hakları verilmediği sürece bu hep böyle devam eder. Haklarını vereceksin başka çare yoktur. Silahlı PKK hareketi bir şeyin istendi~ini ortaya koymak bakımından bir anlam taşır, ama artık bir şeyin istendiğini ortaya koyduktan sonra PKK harekatının silah bırakması gerekiyor. Sorunun di~er bir boyutu ise; Kürtlerin ne isted iğ i belli de~il, ayrılmak mı Istiyorlar? Federasyon mu istiyorlar? lstiyorlarsa nasıl bir federasyon? Bütün bunların tartışılması gerekiyor. Çözümlerin özellikle Kürtler tarafından getirilmesi lazım. Kürt kimli~inin tanınmasından sonra, Kürtler bunu kabul etmezlerse kal ı cı bir çözüm, bir barış sözkonusu olmaz. Bilhassa Kürtler kendi aralarında çok iyi tartışmalılar. Yani, biz neyi isteyelim? Nasıl yaşamaya karar verelim? Kürtlerin bağımsızlı~a doğru giden isteklerine hükümetler karşı çıkmış, bunun gerisine de PKK karşı çıkmış, Kürtleri korkutmuş. Kimse düşüncesin i ozgürce söyleyemiyor. Kürtler· ne istediklerini
-
• TOrklye'nln, Güney Kürdista n Işgalini nasıl deQerlendlrlyorsunuz? • • Bu hareketi Türkiye'nin Kürt sorununu nasıl çözeceği meselesi bakımından değerlendirmek gerekir. Çünkü hükümetin ilan etti~i gerekçe orada yuvalanmış olan PKK gerillalarını bastırmak, etkisiz hale getirmektedir. Bu harekatın gerekçesi olarak bunu gösterdiler. Şimdi birincisi, harekat hakikaten buna mı yöneliktir? Yani orada hükümetin ifadesine göre 2800 civarında gerilla vardır. Bunları etkisiz hale getirmek için bu harekatı yapıyoruz dediler. Harekat oldukça önemli bir hareket. Çünkü 35 bin asker, uçak, tank bütün savaş araçları vs. kul lanıldı. Bu amacı çok aşan bir harekat gibi görülüyor ve sanki bu harekat ın daha başka anlama da, yani oradaki PKK gerillarını bastırmanın ötesinde bir gerekçesi vardır gibi geliyor bana. Çünkü, gerçekten 35 bin kişilik bir askeri hareket bakımından bu gerekçe çok hafif geliyor. Harekattan 2-3 gün sonra The Marmara Oteli'nde yaptı~ımı z bir toplantıda ben bu harekatın gerçek nedenini hükümet tarafından açıklanmasını talep etmiştim . Çünkü, yapılan açıklamalar beni tatmin etmemiştir. Hareket hakkında şunu söyleyebilirim. Fakat çok daha önemli olan şudur: Kürt sorunu bir demokrasi sorunudur. Bir insan hakları sorunudur. Bu sorunun bu çerçeve içinde halledilmesi gerekir. Bu sorun çok eski bir sorundur. 60-70 sene gerilere gidilebilir. Fakat
28
Mayıs-Haziran
/1995/10-11
ün "çözüm "
sta n
unu 'n da çozü m, tat min etmese bile K ürdista n ' ın "klasik" sömürge statüsünOn de~işmesi ve dengenin sömürgeci devletlerin aleyhine bozulmas ı demektir ... ö zell ikle, bünyesinde 20 milyonluk tepeden tır na~a kin ve öfke dolu bir Kü rd istanlı potansiyel taşıyan Türkiye, 70 yıllık devlet siyasetinde küçük bir de~işikli~in, "baaımsızlı~a" kadar varabilecek bir yolu açmasından ocü gibi korkmaktad ı r. Tü rkiye açısından "çözüm"ün asgari sınırını Güney Kü rd is tan'ı n statüsü belirleyecektir. Kadre o rta klı~ ı . çözümün birleşikli~i kuralı, ya Gün ey 'deki model in ge rileti lmesini ya da Kuzey Kürdistan için telaffuz etm ekten bile çekin ilen "kültürel ve etnik kimlik hakları ", " özerklik, federas -yon · sın ı r ı na yükseltilmesini zorunlu kı l makta d ı r. Bu ise milit arisi ve i ş ga l c ı bir gelenekten yükselen TC'nin düşünmekten bile ürktü{jü " modellerdir". Dolayısıyla TC açısından , t a r aftar ları nı
Güney'de tam bir hakimiyet, "sürekli kaos ve çözümsüzlük" ile oynayarak zaman kazanmak gerekmektedir ...
Peki
zaman
ne
kazandıracaktır? Süreç içinde Konjonktürel de ngelerin KUKM aleyhine, sömürgecilerin lehine de~işiklik l er geti receği beklentisi egemendir. Ba~dat rejimi üzerindeki bas kıların kalkmas ı : Gün ey üzer in de ye niden Sad d am' ı n sö z sa hibi ol ma s ı : Gü ney Kü r distan ' ın baskı a l tı n da t ut ul abilmesi; Ku zey'in nefes borularının t ıkanınası başlıca beklentilerdir. Yine, KUKM ve gerilla mücadelesini çok büyük oranda etkisiz kılabilece~i de var sayılmaktadır. Bu neden le Güney'de şaşaalı operasyonlar sürerken gozden Irak. kitle
kıyıml a rı Kuzey e sürdürülmektedir . Mücadelede küçuk bir geri ad ı m zaten yaln ız laşa n geriliayı intihara terkedecektir. DOSYA MEHl Ve Kürdis t an'da mecburi göç l e, bö lgenin demografik yapıs ın da bir alt ust oluşa hizmet edeceği ve Kürdistan Sorunu 'nu tıpkı Ermeni sorunu gibi top ra ksız l aştırılmasına neden olaca~ı bir başka varsay ı m noktasıdı r . Böylece TC'nin siyasal sınırlarına yayılmış ve entegre edilmeye ça l ış ı lan Kürt lerle sadece "u lusal kim li k" sınır l ar ı nda bir çö zümün tart ı laşıla bilecek, ama "özerkllk-federasyonbaQ ı ms ızlık " gibi toprak bazındaki çözum ler olanaksız kılınacaktır. Bu nedenle, Kürdistanlı rad i kal örgütlenmel er birer birer Ideolojik arenada da teslim a lınm aya çalışılmaktad ı r . Kürdistanlı ulusal güçlere "Toprak talebimiz yok" operasında bir rol vermek Için yoaun diplomatik ve Ideolojik sa l dırı gündemdedlr ... Ayrıca yine u luslara rası konjonktureldeki değişmeler, Türkiye'yi tekrar "soğuk savaş" yıllarındaki gibi terkedilmez, vazgeçilmez bir ı eo- politik konuma sıçra t abilecekt i r. Bu da yapılan hesaplar arasındadır ...
Sonuç olarak ...
cl açıkça söylem elidirler ki, belki o zaman TC devletiyle müzakerelere gidilebilinir, tartışabi linir. Bizim partimizin görüşü budur. • Türkiye "kalıcı çözümler" üzerinde duruyor. üzerinde sık sık tartışılan tampon bölge ya da güvenlik şerldl TOrkiye açısından kalıcı bir çözarn müdür? • • Kü rt sorunu barışçıl yollardan çözülür. öyle bir çözüm ki, bu çözümün başında silahla durmam ız gerekmeyecek. öyle bir çözüme varacağız ki gönüllü bir çözüm olacak. Onun için onu korumak gerekmeyecek. Ben , Kürtle re karşı si lahl ı önlem i gerekli gö rmüyorum. Devletin politikası her tü rlü barışç ı l çözümün önünde duruyor. Bu da demektir ki bunu çözmeyecekler. Bunu silahla koruyacağım diyor. K ime ka rşı koruyacağ ı m? Kürtlerin saldırıları na karşı koruyaca~ım demek istiyor. önce, Kürtlerle bir konuşulsun anlaşılsın. Ne onlar, sa ldır sın ne de biz kor uyalım. Kütlerin silahla bastırıl mas ı nı düşünmüyo r um. Çözüme ilişkin ilk önce Kürtlere sormak gerekir. Ama bugün doğud a kitlenin bir kıs mı koruyucu. Yani Kü rtlerin ken di aralar ında ittifaklar yoktur. Evvela Kürtlerinde çeşitli görüşlerinin olabileceğini , birkaç tane farklı düşünen Kürt partileri var. Bir kere bunlar yasa llaşmalıd ırlar , düşüncelerini açıkça söylemelidirler. Bir çözüm üretmelidirler. Son bu çözüm TC. hükümetiyle müzakere edilebilinir. Müzekere edilir bir sonuca varılır. Bu sonucun silahla korunması gerekmeyecek bir sonuç olması gerekir. Bu sonuç Kürt bölgelerinde uygulanır. Kürt bölgelerinde jandarma, ozel tim, askerin bulundurulmaması gerekiyor. Tabi münferit olaylara müdahale etmek için güvenlik güçleri bu lunacak, güvenl ik için Kürt bölgelerinde. özel olarak bir güvenlik gücün olması gerekmiyor. e Büyük bir kriz yaşayan Türk ekonom isi bu işga li n mali külfetl altı ndan nasıl kalkacak. Bunun faturası kime çı karı lac ak?
Gulan-Hezeran /1995/10-11
~-
Neresinden bakılırsa bakılsın , Ortadoğu 'da tüm çıkar ilişkilerinin kesişt i ğ i oldukça hassas bir alanda bulunan Kürdistan üzerinde ciddi tezgahlar vardır. Bu tasalulun temelinde kan, va hşet ve barbarlık durmaktadır ... TC'nin son askeri gösterisi de açıkca teyid etmişt i r ki, bö lgedeki sömürgecl devletler açısı n dan , Ister d oğu'da, ister Kuzey 'de ve isters·e Gün ey'de olsun, ayaklar ı Ozer lne di kilmiş bir Kürdistan'a tahammül yoktur. Saldır ı t opye kü ndür, bölge devletler i K ürd i sta n Sorunu'nda hem fiki rdir .
• • Hükümet Ruslarla da savaşsa, Bulgarlarla da savaşsa bu soruyu yine sorarsını z . Do{iru birşey değil orduya çok masraf ya p tırmak. Benim katamın içinde savaş yok. Ben savaşa pahalı olduğu için karşı değilim , savaş oldu{ju için karşıyım, isterse ucuz olsun. Amerikalılar savaşta bizi finanse ediyorlar. Savaşırsanız masrafınızın 5 katını karşılarız diyorlar. Yani o zaman şavaşa taraf mı olacağız . Haklı bir durum olsa pahalı da olsa savaş yapılır. Ama haksız olu rsanız pahalı ya da ucuz ol ması önemli değ il. Benim iç · ' bu harekatı n başarı l ı olması , başa rı sız olmas ı diye bir ş e: .· ~" Çünkü ben harekatı gerekli görmüyorum. Bu işin silahsız çözumunden yanayım . Tabi bu iş tek taraflı olmaz. PKK'ninde TC hükümetininde silah b ı rakmas ı gerekiyor. Ben bunu her iki taraftan da •alP:; ediyorum. Çünkü TC devleti silah zoruyla hiç kimseye toprak verm ez. Kürt halkı silah zoruyla devleti pes ettiremez. silah düşmanlık yaratır . Insan l arı harcıyor silah. Bu savaş Turkiye'de aşarı şövenizmi, faşizmi güçlendi riyor. e Sizce bu i şga l a m acına u l aştı mı ? • • Hiç ben bu harekatı de~e r lend i rmeyi düşünmüyorum. Ben böyle bir harekat düşünmüyorum. Ne istiyorlar, bu harekatın başarılı olması ne demek, ben tarif edemiyorum . Yani oradaki bütün Kürtleri öldürmekse ben boyle bir çözum düşünmüyorum ki, başarılı oldular diye veya birşey ölduremediler diye, başarısız oldular diye, iyiki kim seye zarar vermemişler diye düşüneyim . Bu bakı mdan , bu sorunun muhatabı ben de~ il im. Bambaşka bir şey yapılıyor. Türkiye'nin içindeki sila hl ı mücadele ile lrak'a yapılan hareka tı ben bi rbirinden ayı r m ıyorum . Aynı şey. N asılki içerde yap ı lan mücadeleden de vazgeçilsin barış olsun diyorsak, tabi onları n da öyle sır f Irak sını rını geçtiler diye fa rklı muameleye tabi tutmak gerekmiyor.
29
Ul uslararası
/
_ AYlN DOSYASI
sermaye n in bölgedeki gorece çatışmalarının y a ratt ığı suni boşluk larda KUKM 'nin tenef f ü s edeb i leceği n i ar t ık, sanmak altedilmez bir siyasi
ç ı km az sokakt ı r .
TC'nin Güney'e yonelen süngüleri, sadece Kürdistan'da fil izlenmeye çal ı şan ul usal mücadeleyi tehdit etmiyor, bölge barışını da t ehdit eder boyutla r dadır. Çünkü "so~uk savaş" bitmesine rağmen böylesine bir militarize gücün bölgede va rlığı anlaşılır değildir .. . A n iaşılamayan bir nokta da, dünün kötürüm de~erlerini bir türlü üzerinden atamayan ve tarih sı navında hep s ı n ıfla kalmış olan Kürt siyasi merkezlerinin vurdumduymaz tavır ve davran ı ş larıdır...
TC Kürdistan'da diğer sömürgeci devletlerle t am b ir mutabakat içindedir ve emsal i görü l memiş bir terör uygu l amaktadı r .. . Bu
somu t, gözle görülebilir, maddi bir gerçektir. Bu va h şet , ul uslararası düzeyde " hak lı", " meşru " ve "kabuled lleblllr" bir devlet müdahalesi olarak görülüyor. Görece d e vletlerarası ç ı karla rı n yarattı~ kısa devreli çelişki ve çatışmalar bu gerçekl iği ortada n ka ld ı rmıyor. Dersim 38 jenosidi hafıza l arım ı z d a n si linemez. üç koca yıl boyunca, "an ti-feodal" "ilerici bir temizlik harekatı olarak, Dersim jenosidl alkışlanmıştı. Biz bu senaryoyu bir kez daha ibretle seyrediyoruz . Bunun teşh i rinde , Türkiye halkının , demok ratlarının veya sosyalistlerinin tutarlı bir tavır takınmalarını beklemek boşuna hayal görmektir. öyleyse görev düpedüz Kü rdistanlı siyasal güçlere düşmek ted i r. Burnu ndan kıl aldırmayanla r ın bu tavır l arından vazgeçerek, tek bir ses ve tek bir vücut olarak davranmalarını daha ne kadar bekl eyeceğiz?
Yeri ge l m işken ekleyelim, Avrupa'daki Kürt kitlesi üzerinde de karanlık oyunlar tezgahlanmaktadır . Ve Avrupa deşifras-yonun merkezini o luşturmaktadır . Bunu farketmemek için kör
MAHIR KAYNAK
olmak gerekiyor ... Kürt hareketi Avr upa'da yakaladı~ ı diplomatik a vantaj l arı n ı ve sempat iyi de gerekl i biçimde kullanamadı. Yapılan anlı-şa n lı gesIeriler bu ge r çeği d eğiştir m eyecek t ir . Dev televizyon ka n alları ve günl ük bas ın ıy l a ta m bi r bomba rd ıman al t ına alınan K ü rd ista n lı kitleler gü nl ük olayların heyec a nı içinde gi derek se rse ml eşiyor. güven, yeri ni kö r dü~ümüne terk ediyor. Al tı boş ajitasyon lar la biçimlendirilen kitleler yanlış hedeflere doğru yönlendiriliyor . Bu çözülmeye ve sömürgeci devletlerin u luslararası düzeyde diplomatik ataklarına ka rşı, dur diyebilecek tek bir mevzi var: Parçalararası koordinasyon ve eşit, genel tems il ve kat ı l ı mı esas alan demokrat i k bir yapı il e Kürd istan Ulusal Kurtuluş Cephesi ...
• • Ben Turkiye'nin Güney Kürdistan'a girişini sadece PKK'yı izlemekle sınırlı olduğ u kanaat inde değilim . Anladığım kadarıyla Türkiye oraya geriliaya karşı bir savaş yürütmek için git memiştir. Ku llandı~ı askeri birl ikler esas itibariyle muntazam birliklerd ir. Bana göre Türkiye'nin amacı Kuzey 'rak'takl birtakım stratejik bölgeleri tu tmaktır. Bu da, orada bir savaş çıkarsa, herhangi bir ulkede ile ve bunu tayin edebiliriz. Irak veya Iran olabilir. Bölgede daha önceden birtakım yerlerde askeri tedbirler almaktır. • Işgal i n temelinde yatan olg ular nelerdir? • • Türkiye'de kesin bir politika belirlemek mümkün değil , daha d~rusu Türkiye'de farklı politikalar uygulayan güçler var. Açık bir politika ortaya koymak mümkün değil. Göründüğü kadarıyla ileri sürülen iddialar, PKK'ya karşı bir takip operasyonudur. Ama, gerek silahlı kuvvetierin oraya gönderdiği birliklerin Içe r iği , gerekse PKK'da çok ciddi çatışmaların olmaması, amaçlarının farklı o l duğu sonuçlar ı nı çıkarıyor .
e
e
Türkiye'nin, G üney K ürdist an işgalini nasıl de~erlend iriyor
su nuz? M Kürdistan sorun u sadece Türkleri ve Kürtleri ilgilendiren sorun olmaktan çıktı. Şu anda Ortadoğu'nun dengelerinde Kür t meselesi önemli bir yer işgal etmektedir. Bu bakımdan sorunun sadece Kürtler tarafından ya da Türkler tarafından çözülebilmesi ihtimali ortadan kalkıyor . O zaman ; dünyada problem yaratmadan Kürdistan sorunu nasıl çözü lür sorusuyla karşı karşıyay ız . Bu konudaki gorüşümü şöyle ifade edebilirim. Guney Kurdistan'da kalıcı çözüm şöyle olabilir. Irak'tan ayrılmış ba~ımsız bir Kürt devleti kurulur Kuzey lrak'ta'. Bizle yak ı n i liş kiler içi nde bu l unur . Çünkü Kürtlerin ana gövdesi Türkiye'dedir. Türkiye, Türk ve Kürtlerin ortak devletidir. Bu bakımdan soydaşları mız üzerinde yani Güney Kü rdistan'daki TOrkler üzerindeki ve Kürtler üzerinde Türkiye'nin bir himaye, bir yakınlık ilişkisi olması doğaldır. Ben çözumün boyle olacağ ı na inanıyorum . e Peki Türkiye'nin niyeti nedir? T ürkiy e ne yapmak istiyor?
30
"Devletin içindeki güçlerden" bahsettinlz, bunu aça r mısını z? • • Burada şunu görüyoruz. Aslında Türkiye'de politikayı belirleyen ,,: ~erlerdi r. Milli Guvenlik Kuruludur. Onların politikasıyia, sıyasi i kiı darın politikasının ozdeş olduğunu söyleyemeyiz. Şunu müşahede ediyoruz ki, siyasi iktidarda bir dağınıklık sözkonusu, yani birbirleriyle tutarlı politikalar üretmlyorlar. Bir yandan Avrupa Birliği'ne giriyor, bir yandan ABD lle iyi ilişkiler kuruyor, hem onların politikalarını uyguluyor. Burada bir tutarsızlık var. e Kerkü k-Musul petrol konusu ndaki deQerlendirmeniz nedir? • • Kuzey Irak'ta bir Kürt devleti kurulursa bunun ekonomik kaynağı Musul ve Kerkük olacaktır . Çünkü Kuzey Irak'ta sanayi yoktur. tarım sınırlıd ır. Tek geçim kaynaklarını bu teşkil edecektir ve bunun akı ş istikameti bellidir ; Tü rkiye 'dir. Doğal şart l ar Türkiye i~e Kuzey Irak arasında bir kader beraberliği de getiriyor. Bizim irademiz dışında gelişen olay. Ka ldı ki, tarihsel olarak baktığımızda bu bölgeler birarada yaşamışlar . Bugün çizilen sın ı rlar yapaydır . Şunu belirtmek istemiye rum. Türkiye'nin sın ı r l arını genişletecektir . Ama şurası bir vaka ki, tum dünyada birleşmeler olurken, bu belgedeki insanlar birbirlerinden uzak- ·· l aşma eğilimine giremezler. Girerlerse şayet, kendilerine bir kapı bulmak zorundalar. Yani başka bir yer bulmak zorundalar. Yani diyelimki Gün ey Kürdistan Türkiye ile bir arada yaşamak ist emiyor veya ekonomik birliktelik istemiyorum de d i~i zaman kendisine başka bir çö züm bulmalıd ı r. Bu çözüm de yeni bir ikt isadi ve siyasi birlik olacaktır .
e Emperyalist güçlerin Güney Kürdistan üzerindeki po li t i ka l a rı nedi r? • • Iki farklı politika var. Bunlardan Avrupa açısından . Turkiye ile Kuzey Irak arasında kurulacak ilişkileri hoş karşılanm ıyor. Onlar daha ziyade Irak'ın toprak bü t ünlü~ünden yanadırlar. Çünkü Irak esas itibariyle Iran'la birlikte Avrupa yönlü politika izlenmektedir. Buna karşılık ABD Irak' ın varlığında n rahatsızdı r ve kendi çıkar ların ı tehdit ettiğ i ni düşünmektedir. O bakımdan Kuzey lrak'ı ba~ımsız bir Kürt devleti kur u lmasından yanad ı r. Mayıs-Haziran
/1995/10-11
azze ve Batı Şeria'ya "özerklik Statüsü"ne dayalı Filistin-Israii Barışının " yürü l ü~e girmesinin ardından, ürdün' ısrail Bar ı ş süreci de başladı.. Ardından muhtemelen Irak-Israil ve Suriye-Israii barış anlaşmaları gelecek ... Bunun ne kadar "Barış" ve ne kadar "kalıcı" oldu~u bir yana; Körfez Savaşı ' ndan bu yana yeniden düzenlenen Ortado~u taşları bir bir yeni düzene göre konumlandırılıyorlar. ) Ortadoğu tarihsel bunalım ve güç ' çekişmelerinin odaklarından biri .. Ortadoğu'yu içine alıp, Hindistan 'ı Avrupa 'ya bağlamayı amaçlayan. birbirinin alternatifi üç demiryolu projesi, emperyalist savaşla birlikte bölgeye istikrarsızlık ve yoksulluktan başka bir düzey sunmadı. Projenin yolu üzerinde bulunan uluslar onlarca sorunla da r ağacına çekilmiş; bu süreç dışında ka l mış uluslar için ise belirsizliklerle dolu bir dönem başlatmıştı .. Sözü edilen demiryolu projeleri; Ba~dat-Londra, Bağdat-Berlin, Erzurum-Satum . Transkafkasyademiryolu projeleridir. Tümünün finansman ve işgücünün önemli bir bölümünü karşılamak Osmanlı lmparatorluğuna düşüyordu. Imparatorluk, Saltanat çevresinde gelişen iktidar mücadelesine bağlı olarak bir dönem lngilizler. bir dönem Ruslar ve daha sonra da Almanlar yönüne kayan ağırlıklarla: bölge uluslarının birbiri lle savaşiarına da kaynaklık etti. Bu projelerin anlamı Ortadoğu'nun da içinde bulunduğu sömürge alanların ı n paylaşımıydı. Meta ve sermaye ihracı ile belirlenen emperyalist kapışmanın 1. Paylaşım Savaşı olarak dünya üzerine çökmesiyle bölge de kan golüne çevrildi. · Çarlık Rusyası içinde savaşın getirdiği ekonomik ·:ve sosyal çöküntü ile birlikte başlayan süreç · Büyük Ekim devrimi ile sonuçlandı .. Emperyalist sömürgecilik kendi içinde parçalanıp SSCB'nin doğuşuna tanıklık ederken 1. Dünya Savaşı "galip" ve "mağlup"ları önce Sevr ve ardından Lozan "Barış" konferansı ile Ortado~u'da nufuz alanlarını belirleyen haritada da sınırları çizilmiş oldu. Kürdistan dört parçaya bölünerek, iskaleti parçalanan bölgede kadersizliğe mahkum edildi. Süreç Ermeniler i vatan sızlığa götürürken ; Pontus'lular tarihın gundeminden düşürüldu. .. O günlerde Ortadoğunun bo~azına atılan ilmik, · dü~umlenerek bugunlere kadar geldi .. Statü sürüyor.
G
Ortado~u ' da Farklı
bir Sorun :
Filistin-Israii Sorunu Ortadoğu'da pay l aşım alan l arının yeniden düzenlenmesi 2. Dunya Savaşı sonrasında bir
G ulan-Hezeran /1995/ 1O-.. ·
kez daha gündeme geldi. Bin yıllardan beri sürgünde yaşamak zorunda kalan Yahudiler; Avrupa'da yüzbinlercesinin Alman Faşizmi tarafından gaz odaları ve fırınlarda imha edilmelerinin vicdan azabıyla ardından Filistin'de nihayet ulusal bir devlete sahip oldular: ısrail... Aynı zamanda Filistin'e büyük bir Yahudi göçünü de beraberinde getiren bu çözüm: Yahudileri vatansız l ı ktan ve güvenlik sorunundan ku rt arırken başka bir toplumu parçaladı .. ısrail devletinin kurulmasıyla birlikte Filistin'li Arapların yurtlarından kovulmalarıyla gelişen süreç günümüze de~in uzanan bir başka uluslararası sorunun doğumunu getirdi: Filis t in soru nu. israil devleti'nin emperyalistlerc e yapay olarak oluşturulduğu savunulur. Fakat bu , Ortadoğu'daki hemen bütün devletler içi n do~rudur. Sınırların tümü cetvelle çizilmiş, yönetim emperyalizmle işbir likçi mülk sahibi krallara, şeyhlere devredilmiştir . Arap ulusunun onlarca yapay devlete bölünmesi gibi Yahudi devleti de bir yanıyla Ortadoğu 'd a dünyadan göçeden Yahudi toplumuna dayanırken; bir yanıyla da uluslararası Yahudi sermayesinin emperyalizme i şbirl iği ve köprü başlarından biri olmaktaydı. Filistin sorunu ise sonraki yıllarda Ortadoğu dengelenmeslnin anahtar sorunu olarak; bütün bolge gericiliklerinin kendilerini meşrulaştırmak için kullandıkları "Arap milliyetçiliği" davası olarak belirlenecektir.
Pay l aşım
ve
Kapışma
2. Emperyalist paylaşım savaş ın da yenilgiye uğrayan Almanya parçalanırken , Sovyetler Birliği bütün dünya dengelerinde savaş galibi bir devlet olarak söz sahibi süper bir güç haline geldi. Dolayısıyla savaş sonrası Ortadoğu'sunda I ngiliz ve Fransız emperyalistleri gerilerken onların adına dünya jandarmalığına soyunan ABD emperyalistleri ve SSCB Ortadoğu'da söz sahibi oldu ... Yalta ve Postdam'da (1945) dünyanın nüfuz alanları na bölündüğü iki kutuplu dünyada Uzakdoğu, Hindiçini gibi Ortadoğu'da güç kapışmasının çözümlenemediği bunalım alanları olarak belirdi. Arap-Israii savaşıyla oluşan tahtaravali ide Sovyetler Birliği Arap Milliyetçili~inin arkasında durarak Ortadoğu'da geniş bir alanda ABD manevrasını kırmış oldu. Fakat bu karşıtlıkta Arap devletlerinin gerici kareklerleri de~işmediği halde ve Filistin sorunun sadece bu iki kutuplu dünya da ulusal bir sorun olarak kulland ık arı halde; şablonlaştırıldığında "anti-emperyalist cephede" konumlana ır ıd lar. Sovyetler Birli~i'nin dış politikasını "enternasyonilizm" ve bu pragmatist ilişkiler içindeki gerici yönetimlerin de "anti-emperyalist" kabul edildi~i "reel sosyalizm" dönemi boyunca bu kısır döngü aşıld ın.:ıd Fakat Ortado~u tahtaravallisinde giderek güç kaybeden SSCB Suudi Arabistan, ürdün ve Körfez Emirliklerinden sonra M ı sır'ı kaybetti.. Aslında bu güçler dengelenmesinden kendilerine en çok çıkar sağlayan bölge gericilikleri oldu. Filistin sorunu da "Anti-Yahudi" ve hıç p ı u lm esi istenmeyen bir sorun olarak kangrenleşti .. Bir dönem Filistin kurtuluş hareketinin, zaman zaman urdt..r'de Tel Zaatar'da olduğu gibi Arap gericiliklerince tırpanlanmasını ve nihayet 1982 Filistin Faciası ile Lübnan'dan kovuluşunu unutmamak gerekir .. Şimdi Do~u Blokunun çöküşü, SSCB'nin dağılmas ı ile oırlı kte "Yeni Dünya Düzeni" çerçevesinde güç dengelenmeleri yeniden oluşturuluy or. Ortadoğu'da artık SSCB'nin söz hakkı yok. Uzun süren "so~uk savaş" döneminin ardından Doğu Avrupa ülkeleri tek tek çokerek emperyalizmin Yeni Dünya Düzeninın yede~ine takıldılar. Almanya'n ı n birleşmesi yeni bir donerne i şaret ediyor. Avrupa 'n ın hatta SSCB'nin sın ı rlar ı nda parçalanmalar ve birleşmeler ardarda yaşanıyor. Çekoslavakya barışçı biçimde bölünürken; Yugoslavya'da ayrışan devletler kanlı bir bo~azlaş manın girdabından hala çıkab ilm iş de~ iller. Baltıklar'da, Kafkaslarda, Balk.:ınlar'da sınırlar durmadan zorlanıyor, oynuyor ... Bu süreci tayin eden özelliklerden biri "Doğu Bloku" ııu n çökmesi , serbest piyasa ekonomisine geçiş, d i~eri ise 2. Dünya savaşı sonrası oluşan s ını rların de~işmesidir.
Iran "Devrimi" Irak Yay ı lmacı l ı~ı ve ABD öte yandan yaşanan iki dünya savaşı sonuçlarını, kendi lehine avantaja dönüştüren emperyalist-sömürgeci devletler, Ortadoğu'ya savaş ve sınırların değişimezliğini dayatıyorlar. Bölge halen 1. Dünya Savaşı sonuçları içinde oluşmuş siyasi sınırların sancısını çekiyor. Olgunun bir yanı bu. Di~er yanı; Lozan süreci içinde oluşan statüde etkisi oldukça az olan ABD'nin, bölgedeki yeni düzenlemelerle üstlaneceği garantörlü~üdür. ABD'yi Ortado~u'da zora sokan olguların en önemlisi Iran "Islam" Devrimi ile sa~lam bir karakolunu yitirınesiydi. 1978'de başlayan bu süreci kontrol altına almak için paıazlandırdı~ı lrak'ı yapay sınır çekişmeleriyle iran'la savaştırd ı
31
Iran-Irak savaşı , nedeni sayılan hiçbir sorunu çözerneden ve "galibi olmadan" sonuçlandı. Iran'da somutlaşan islam radikalizmi barajiandı ama Saddam yönetimi askeri açıdan oldukça güçlendi. iran-Irak savaşının "taraflarından'' biri olan KOrtler, bu ortamdan kendileri için ileri çözümler ile savaşın gidişatını etkileyecek düzeyde bir yere gelince dünya Halepçe katliamına tanık oldu. Kendi ülkelerinde büyük göçler yaşayan Kürtler, ilk kez bir takım çözümlerle dünyanın gündemine glriyorlardf. Iran ile alataeele bir "barış" sağlayan Irak bir yaridan Kürtleri Kuveyt sınırına yakın bölgelerde mecburi iska na zorl~yarak Kürdistan'ı insansızlaştırmaya çalışırken, diQer yandan da tampon bölgeler yaratarak parçaları birbirinden izole etmeye çalışıyordu. Olgu Türkiye ve iran için de model olarak kabul edilerek uygulamaya sokuldu. Bu süreç halen devam ediyor. ABD'nin palazlandırdı~ı Irak'ın kontrolsüzleşerek Arap aleminin liderliğine oynayıp Kuveyt'i ilhak ettiğini açıklaması "Körfez Savaşı"nın da startını vermiş oldu. Bu aynı zamanda yeni ortadoğu düzeni için müdahalenin de başlangıcı oldu . Dünyanın Futbol Maçları gibi naklen TV'Ierlnden izfedi~ i Körfez Savaşı'nda ABD Ve Sovyet Savaş tekniği arasındaki fark da ortaya çıktı. Birleşmiş Milletler Şemsiyesi altında bütün bir batı'n ın ve Sovyetler'in "olur"unun da alındığı bu müdahale de ABD'nin bölgedeki üstünlüğü "tartışmasız" hale geldi. Ayrıca emperyalizm, merkezdeki bunalımını uçlara -perferi- yayarak merkezini güçlendirdi; silah stoklarını eritti; teknik tüket im pazarlarını ~rud u; rekabet gücünü artırdı .
.. Barış .. ve Gerçek Haylı sancılı bir dönemde dünya, hızla içeriği boşaltılmış bir "barış" kavramı
üzerine kopartılan fırtına ile her geçen gün bir daha çareleri tüketilerek emperyalist-kapitalizmin seleksiyonuna eğilmiş durumdadır. Bu bükülüş iç dinamiklerin kendi doğasının bir sonucu değil , yığınla birikmiş sorunun bir ölçüde emperyalizmin denetiminde "rahatlatılması" sürecidir. Olgu Ortadoğu için de bire bir geçerlidir. Ortadoğu merkezli rahatsızlıkların önemli nedenlerinden biri Filistin sorunu ise diğeri de Kürdistan'ın parçalanıp sômürgeleşttrilmesi
Kafkas Petrolleri ve Kürdistan Son birkaç yıldır gündeme giren Kafkas petrol- ' '·•·''-'•' '·•'' -···,,.,,., ,...,,,,,...,,,.,,,..,.,,~. ,,,.,,,...,. lerinin dünyaya pazarlanması önündeki engel bir yanıyla 19.yy içinde Ortadoğu üzerinden geçmesi ·'•'·•'•'••.,...,.....,...,.,.,.....,.,...,.,..., planlanan, biribiri ile çelişen Demiryolları pro- · jelerinin bir eksik veya bir fazlasıyla aynı merkezli değişik türevidir. Ve yine emperyalist-kapitalizmin ,.,,,},):·'''/''-'••ft' kendi içindeki çelişme ve çürümenin uzantısıdır. Şöyleki; 1978'de yaşanan iran Islam Devrimini , . kendi içine hapsederek boğmak ve bölge devletleri- :':'•' ni bu olgudan koruma amaç lı lran'a uygulanan ··· ttttt'Lt:mn:::· ekonomik , diplomatik ambargo Almany<\'nın ··•· bölgedeki tasarrufları iç inde iş le mez ha l e getirilmiştir. Olgu bununla sınırlı değil, bizzatihi emperyalist kapitalizm in kendi içi çatışması ile orant ılıd ır. Kafkas petrollerinin Hazar denizi ili~);;:::;·)i)J\t(\!:j:;· ·'(]t)· üzerinden körfeze akıtılması projesi Almanya'nın tasarrufu içindedir. Süreçte, Iran'ın sömürgesi olan Güney Azerbaycan lle Azerbaycan aras ı ndaki
toplumsal
Emperyalizmin kendi iç çeliflmeleri yeni bir . · · dünya için de kap> aralıyor. Ulusal kurtulufl mücadeleleri bu çeliflmelerin derinleflmesinde itic i bir role sahiptir. Sosya l iz me giden yol ise, yine dünya proleteryas>n>n devrimci eylemi ve ulusal kurtul ufl mücadeleleri ni n dayan>flmas>ndan geç1yor...
bağlar
ile islam kullanilarak petrol boru ...,.,.".,.,,..,.,...".''•·
hattı üzerinde iran' ı n dolayıs ı ile de almanya ' nın ·· payrnınn artır ılması yatmaktadır. Olgu emperyalist
AT ile Amerikan emperyalizmi arasındaki örtülü . çal ışmanında bir ifadesidir. Diğer yandan Kafkas '.tJ.;,J'}!:ttttlti\{1@ boru hattın ın Ermenistan üzerinden Kuzey · Kürd istan'dan geçirilerek Ceyhan'a akıtılması ise '{\\(:j~·:;;:;;;:~ ABD m iğferl i çı karları temsil etmektedir. Proje·hem :; biçimiyle Türkiye'nin% ı .5 olan payını% 5 artırarak ::>: •· % 6.2'ye tamamlatken talep olarak Kürdistan'daki · ,; · ···....,·,., ., ., ,.,,,..,,,.,,,.,.,.,,,,,.,,,,,, savaşın makul talepler içinde kültürel kimlik ile ,.,,;.' :.~;;,,:,:...'@.,,,,,,,,,,.,., .,, radyo-Tv ve kürt dili üzerindeki 70 yıllık yasağın , : ;:: :..,.,., ;:; kaldırılarak başta eğit i m olmak üzere kullanım ı nı. ;:;;.;·:·· ·· · sağlamak Kürt sorununu "çözmek" ola rak tasarlan- '') ::.,.,,, , , .,. •t ·; . : :t;;. maktadır. Ancak, her iki yerüzerinde temel engel ve ,;;.. · sorunudur. Ve kaynağırda lozan antiaşmasında ifadesini bulan siyasal istikraksızlığın kaynağı olarak Kürtler durmaktadır. '' ·· sınırlar durmaktadır. Tarih gündemine giren sorunları çözer. Esas olan Filistin sorunu yarım asırlık mücadeleler içinde bölge gericiliğinin . çözüme önerilen programların nitelikleridir. beslendiği sömürgeci devletler miğferli yaldızlı "anti-emperyalizmin" Ortadoğu adil kalıcı bir barışın yolu üzerinde duran ·' ., kaynaklarından biridir. (Filist in ulusal sorunu ayrı bir tartışmanın ve demokratik bir Türkiye, Irak, Iran ve Suriye için · • konusudur.) ABD'nin bölgeye müdahalesiyle dolaysız olarak emperyaltek yol Kürdistan'ın Askeri Işga lden arındırılması, izmin çıkarları içinde duran bu ''yaldızlı anti-emperyalizmin" yaldızları Bağımsız-Bir leşik-Demokratik Kürdistan'dır. Bu olgu döküldü. "Radikal" i fadelerle sloganlar arkas ı na gizlenen Arap çözülmeden "bar ı ş", "kardeşlik" gibi kavramların •···. şövenizminin yuzü teşhir oldu. hayat bulmas ı mümkün görülmemektedir. Ya rı m yüzyıldır bölge "anti-empeyalist" devfetlerinin Filistin için kopardıkları yaygara sessizfiğe dönüşürken; Emperyalist kıbleye secde Sonuç olarak edilip "düşman" ısrail ile barış sürecine girmiş olma l arı, konu ile ilgili Bir bütün halinde Ortadoğu'nun sorunları kağıt yıllardır yaptığım ız tesbitleri tarihsel olarak bir kez daha doğrulamak üzeri nd e dahi çözümü mümkün olmayan bir x··;t1::;:;::::-..;:;:;:.m;rr::; tadır. yerdedir. "Yeni Dünya Düzeni" bu sorunları çözecek ... Kuşkusuz Ortadoğu'da yeni süreç kendi kaynakları içinden gerçek yetenekte değildir. Bugün bölge devletlerinin biranti-emperyalist çıkış ları da maddileştirecektir. Mücadele kendisini biriyle reKabetini belirleyecek en önemli unsur ,;:A.>;..,,,,.,,••,,,,,•.,,.. yaratan potansiyelleri harekete geçirecek güçlere sahiptir. emperyalist "çözümlere" gösterilecek bağımlılıktan fsrail lle "barış" kuyruğuna giren diğer "anti-emperyalist" devletler de geçiyor. Esas ltibarıyla sorunların çözümünde kul"güven artıcı önlemler", "gerçek barış" gibi tümcelerle işi geçiştirmeye lanılacak model, ayn ı zamanda çözümsüzlüğünde '· '"'•·.'',;'?,,.{,/.,',·,,,:k,:,,.,A.,,,,,,,,,.,,,,, hazırl a r . kaynağ ı olacaktır. Bu süreci utangaç eleştirllerle geçiştirmeye çalışan ve bünyesine "ya ld ızh anti-emperyalizm" virüsü bulaşmış olan "sol" gruplar; marjinalleşmiş radikal islami hareket ve iktidar hedefi emperyalizmin çözüm leri içinde çürüyen örgütler; aynı nedenlerle Kürtler için önerilen Seyit Fırat "çözüm"lere de saldırgan bir tavır almaktan da kendilerini alamıyorlar. KYKM'si oldukça titiz bir dönemden geçiyor. Sömürgecilerin 70 yıldır
32
•
-
t •
'
ı~
'
Mayıs-Haziran
/1995/10-11
DüNYADAN SöMüRGECILIGIN PSIKOLOJIK SAVAŞ VE IDEOLOJIKKüLTüREL HEGEMONYA AYGILARINA BIR DARBE 1
düşm an lı k,
Uydu kanalıyla tüm Avrupa ve OrtadoQu 'ya yayın yapabilen ilk Kürt TV'si MED-TV 15 Mayıs 1995'den itibaren deneme yayın l arını tamamlayarak normal
hedef kitle bakı m ı ndan sınırland ırıl m ı ş olmaktadır. MED-TV'nin yayı na başlaması bu nedenle halk arasında sevinç yarattı. Her kesimden yoQun ilgi, bir anda çanak anten satı şlar ı nda patlamaya yol açtı. TC ise, MED-TV'yi engellemek için diplomasi ve mafyavari yöntemlerinden sonuç a lamayınca , teknolojiye savaş açtı ve çanak anten kullanım ı nı engellemek için şiddet ku llanıyor . Bu bile ne denli rahatsı z olduklar ı nın bir göstergesi. MED-TV Eutelsat 2F2 uydusundan 11.575 V Frekans üzerinden saat 20-23
programına başlad ı.
arası yayı n yapıyor .
Böylece sömürgecilerin, "Kürtlere kendi dillerinde Radyo-TV izni verelim ml, vermeyelim mi?" tartışmaları ; Kürtler kendi yarat ı kları olanak ve mücadeleleriyle bir mezviyi daha kazanmış oldular. Büyük bir tavizmiş gibi yürütülen oyalamaca ve tartışmalar da anlamsız hale geldi. TC Medyasının 12 Kanal ve 24 saat yayın yapan -ki buna yerel istasyonlar dahil deQil- yayın gücü karşıs ı na ; dört saatlik ve tek kanal da olsa bir direniş hattının açı lm ış olması bile onları korkutmaya, ürkOlmeye yetti. Çünkü, yalana ve manipülasyona daya l ı habereilik ile, çok yönlü bir kültürel saldırganlık ve siyasal
Dergimiz MED-TV'ye yayın hayatı nda başarı l ar diliyor. 1 Haziran 1995 tarihinde Med TV "Rojev" programında çeşitli Kürt örgüt temsilcileri ile söyleşiler yeraldı. Bu arada MED-TV yayınc ı ianna ilk cidd i e leştiri l erden biri PRK/Rizgari Polit Büro Sözcüsünden geldi. Almanya temsilciliQimizin. Polit Büro sözcüsü lle yapmış olduQu röportatı okuyucularımıza sunuyoruz
MED- TV UMUTLA KARŞILAN DI
S.RizgarT: Saytn Alan, PKK Genel Saym A. öcalan 'm 23 Mayts 1995 tarihinde Router Haber Ajansi aractltdtyla, ateşkes ve siyasi ç6z0m Için yapmtş oldudu ça{}rt Ozerlne, Med TV'de çeşitli lJrgOt temsilcilerinin görOş/erine yer verlidi. Bu konuda sizin de ktsa bir açtklamantz oldu, ancak, oldukça ktsa olduDu Için yoruma açtk bir demeç Iz/enimi yarattt bizde. Bu nedenle Med TV'nln sorulannt tekrarlayarak, bu konudaki g6r0şlerlnlzl alab/1/rmlylz? Başka nt
E.Aian : Evet röportaj ın bütününü ben de izledim. Sizin de dediğiniz gibi yoruma açık bir röportaj. Sorunuzu yanıtlamadan önce Med TV röportajı ile ilgili birkaç şey sözlernek istiyorum. Birincisi; vermiş olduğum demeç bir veya birbuçuk dakikalık kısa bir demeç de~ildi. Ikincisi; muhtevası bir cümleye sıkıştırılacak gibi hiç değildi. Med TV'nin neden böyle bir uygulama yaptı~ını anlamış değilim . Bil i ndiği gibi Med TV henüz deneme yayınları yapmaktadır. Bu açıdan, yani yeni bir kurum olma özelliği nedeniyle teknik yetersizlik leri maruz görülebilir. Çünkü, biz Kürdistanlılar ilk defa böyle bir aracı kullanı-yoruz. Kadro ve teknik açıdan profes -yonelleşmes i zamana bırakılmalı. Ancak, benimle yapılan röportajı teknik yetersizliklerle açıklamak mümkün değ i l. Parti olarak bizimle röportaj yapma talebi Med TV'den geldi ve beş dakika ile sınırlı oldu~u önceden bildirildi. Biz de buna uydu k ve beş ile yedi dakikalık bir demeç verdik. Her ne hikmetse di~er yazar, kurum ve örgütlerin görüşleri net ve uzun, hatta kendi belirledikleri zaman sınırlamasını kat kat aşarken bizim görüşlerimiz hem zaman açısından , hem de muhteva açısından sansüre u~ratılm ı ştı. Doğrusu bu kadarını hiç beklemiyordum. Bu durum parti olarak bize bir zarar vermez. Çünkü biz görüşlerimizi kamuoyuna her zaman açma olana~ına sahibiz. Yani görüşlerimiz bilinmektedir. Bu durum Med TV'nin bir ayıbıdır ve onun düşünmesi gere kir. Biz Kürdistanlıların, Türk Medyasında g örüşlerim izin nasıl çarpıtıldı~ı ve sansüre uğratıldığı bilinirken, Med TV gibi Kürdistanlıların ilk kez ulaştığı bir kurumun alab i ldi~ine demokratik
Gulan-Hezeran /1995/10-11
olması
gerekirdi. Göraşierimize getirdiği sansür nedeniyle Med TV ' Rojev" programı redaksiyonunu kınıyorum . Med TV şunu iyi bilmelidir. Bütün Kürdistanlılar aynı şeyleri düşünmek ve söylemek zorunda deOildirler . Eğer böyle olsaydı her örgütten ayrı ayrı görüş alamaya gerek olmazdı.
S.RizgarT: Saym Alan neydi bu sansOre u{}rattldtdtnt söyledininiz g~rOşlerlnlz, açtklayablllrm/slnlz7 E.Aian: Med TV'ye vermiş oldu~um demeel bire bir aynı cümlelerle aktarmam olanaklı değil. Ancak , orada verdi~im demecin muhtevasına bağlı kalarak görüşlerimi belirt mek istiyorum. PKK Genel Başkanı Sayın öcalan'ın Router ajansı ve Med TV aracılığıyla siyasi çözüm için ateşkes önerisinin olduğunu ö~rendik. Bilindiği gibi bundan önce de ateşkes gündeme gelmişti. Sonuçlarını hep birlikte izled i '< . Ateşkes süreci boyunca Türk devleti yüzlerce insanım ızı katletti. Buna ra~men ateşkes ve siyasi çözüm üzerine dünya dengelerini de hesap ederek !artış yapılabilir, öneriler gündemleştirilebilir . Bilindl~i üzere son yıllarda siyasi çözüm önerileri sıkça tartışma gündeminde. Sorun bir Kürt sorunu olarak gündemleştiriliyor ve ısrarla Türkiye'nin bir iç sorun u olarak ele alınıyor . Türkiye'nin anayasası ve misak-milli sınırları Içerisine sıkıştırılmaya çalışılıyor. Yani. sorun Kültürel Haklar temelinde ele alınıyor. SO bin nüfuslu ülkelerin dahi bağımsızlıklarına kavuştu~u yOzyılımızda , bu program , 35-40 milyonluk bir potansiyeli taşıyan Kürt ulusu için pek anlam ifade etmiyor . Çünkü bu Kürdistanlıların programı değildir . Bu yeni dünya düzeninin bize dayattığı bir programdır. Sorunun adını do~ru koymak gerekir. Sorun KOrt sorunu deQII, KOrdlstan sorunudur, kOitOrel haklar sorunu da deQIIdir. Bir ulusun sOmOrgecl boyunduruktan kurtulabilmesi sorunudur. Siyasi çozum önerllerinin de biz Kürdistanlılar için bir sınırı olmalıdır . Bunun sınırını çizersek; bağımsızlıktan , otonamiye kadar tüm çözüm önerileri tartışılabiimelidlr. Bir
taraf olarak Kürdistanlıla-r tartışma sürecinde mutlaka olmalıdır . Bunun aşağısındaki öneriler milyonlarca kanı pahasına sürdürülen mücadeleyi heder etmekten başka bir anlam ifade etmez. özetlersek; Bağımsızlıkt an , otonam iye kadar tüm ara çözüm önerileri tartışılabi l ir. tart ı şılmalıdır da. Masaya oturmamızın şartlarını da oluştur mamız gerekli. Bu şartları sıralarsak; Birincisi ; TC, Kürdistan 'da geriliaya ve ulusumuza karşı yürüttüğü katliamları şartsız durdurmalıdır .
1kincisi; Türk ordusu Kürdistan'dan çekllmelldlr. üçOncOsO; Ateşkes uluslararası gözlemciler tarafından denetlenmelidir. Bize göre TC bizim anladığımız siyasi çözümden yana değildir. Bunun için öncelikle militarist polikalarından vazgeçmelidir. Burada şunu da belirtmekte yarar var. Kuzey KOrdlstanlı OrgOtler arasında mutlaka ulusal birlik oluşturulmalıdır: bunun da yolu KOrdlstan Ulusal Demokratik Cephe'sinin oluşturulmasından geçer. Tek bir ses hallnde mocadelemlze diplomatik siyasi mevziler kazandırmak daha olanaklı olacaktır.
Bu noktada, Sayın A. öcalan'ın çağrısına evet ya da hayır olarak cevap vermek oldukça güç. Siyasi çözOm Için yapılan bu çağrıların, Kürdistan Ulusal Kurtuluş Güçleri'nin tOmOnO kapsayan ve kurumtaşmış yapılar tarafından yapılmasından yanayız. Çağrıların
da yukarıda sıraladığımız ön koşullara dayanması gerekir . Böyle bir yol iz ienir se siyasi çözüme gitmem lzde, siyasi çöz ümü dayatmamızda daha başarılı o la ca ğımız kanısındayız .
S.RizgarT: Saym Alan sorulanmtzt yamt/adtdtntz Için size teşekkOr ediyoruz. E.Aian: Ben teşe kkür ederim . St~rka
RlzgarT/Aimanya
33
KüRT HUKUKÇULARI ARASINDA BIR
KöŞE TAŞI
TO F? L U M.S»A ~- L H U K. U K A R A Ş ,T ·1R M A LA R 1 VA K F 1· .
)
....
e
Toplums al Hukuk Araşttrma Vakft'm tantttr mtstntz? Vakftntz hangi ihtiyaçta n doğdu?
• • Kurumum uz 45 avukat tarafından kuruldu. Kurucularımızdan biri daha sonra Serhat. A v .M ede t öldü rüldü. dan. istanbul' a çoğunlukl ımız Kurucular Ayrıca, ızmir ve Ankara'dan da kurucularımız var. Ekim 1994 tarihinde Vakfımız tescil edildi. Resmi gazete de yayınlandı. O tarihden bu yana da tüzel kişilik olarak da faaliyetini sürdürüyor. Yani, Vakıf mesleki konumlarımızdan kaynaklanan ihtiyaçtan doğdu . Hukuk alanında bir boşluk vardı. Bu boşluk nasıl doldurula bilir gibi bir çalışma sürecinin sonucunda iki - üç yıl süren bir tartışma süreci sonunda-, arayış sürecinin ürunü olarak doğdu. Ve böyle bir yapılanmaya gidilmes inin temel nedeni; hukuk alanında yaşanan sorunların daha kurumsal , daha üst duzeyde ele alınması . bu konuda akademik düzeyde bir takım çalışmalar yapılması d o ğ r u gerektiği olarak söyleneb ilir. Yoğun olarak değiLSiz kendinizi nasıl tanımlad ığ ı nızndan zaten Türkiye' de siyasal davalara giren öte, yaptığınız şeyin niteliği esas olarak sizı insanlar tarafından kurulduğu için hukukun bu belirler. Bu açıdan TOHAV 'ın ulusal bir kurum alanında karşılaştığımız sorunları esas olarak niteliğinde olduğunu peş i nen söyleme k önümüze aldık. Ama bu amaçlarımızdan doğru değil. Bu birazda belirli yapının getirdiği yaln ı zca biri. Çalışmalarımızda esas olarak, bir şey . Çünkü , Türkiye'd e biliyorsu nuz, hukuk alanında daha çağdaş bir hukuk kendi ulusal de mokratik hak l arı Kürterin anlayışının yerleştirilmesi, Türkiye'de siyasi legal platform da bir araya inde, çerçeves yapının idari , hukuksal yapının rejimin bir gelmeleri, orgütlenmeleri ve bu noktada talebütün olarak çağdaş değerler etrafında plerini somutlaştırmaları mümkün değil. yapılandırılması bu yapılırken de Türkiye'nin Dolayısıyla mevcut verili hukuk sistemini n temel sorununun bu eksen etrafında çozüm yasalite olanağı vermediği bir alanda bu noktalarına ulaşması hedeflendi. yokmuş gibi bir nitelemeye gitmek yanlış olur. Hukuk alanında yaşanan sorunlar çok Ulusal kurum nedir? Ulusal düzeyde yoğun ve çeşitli. Ama biz küçük toplumsa l çalışmalar yapan, ulusal ölçekte belli sorunlar altında yatan temel nedenle rle düzeyde çalışmalar yapan bunu talepleştiren, uğraşmayı doğru buluyoru z. Ayrıntılara formülleştiren, sunan , bu konuda kamuoyu takılmak gibi bir sorunum uz yok. Kurum oluşturmaya çalışan bir yapı olmak durumunolarak dernek, vs. bildiğimiz alışageldiğimiz da. Bizim bu böyle bir niteliğimizin olması söz kurumlaşmayı tercih etmedik. Popüler kurumkonusu değil. Bu anlamda ulusal bir kurum laşma anlayışının ötesinde bir amaçla bunu olma niteliğimiz, direkt tanımlanabilecek seçtik. Daha çok çalışabilen üretabile n bir niteliğimiz yok. Ama şu anlama da gelmiyor. kurum olmasını istedik. Bu nedenle Vakıf böyle bir olanak ya da çerçeve yok Yani oluşturuldu. Vakıf olarak yapı olarak daha yapacağınız işler farklı şeyler olacak, deyip farklı çalışma tarzı gerektirir . Yani günlük bir hayır. Biz TO rkiye ' de mevcut s iyasa l ve periyotdan çok, uzun vadeli çalışmalar yapahukuksa l yapının K ürt l eri yok sayan , bilen bir kurum anlayışı. Dernekler daha çok K ürt le rin ulusal demokra ti k t aleplerin i, güncel taleple r çerçeve sinde yap ı lan barışç ıl talepleri ni yok sayan yapıs ı nın örgütlünmelerdir. Bu anlamda günlük işle r le de~ l şmes i gerekt i ğ in e i na n in san l a rız. daha çok uğraşan ve üyelerin aktif katılımını Bunun hukuk dOzeyini nde mücade lesini gerektiren yapı. a raçlar la yap ıl mas ı gerek t igin a e Kurumun uzun ulusal niteliği varmt? uygun Varsa açarmtstntz? • • Bu soruya evet veya hayır gibi bir yanıt Gerçekç i yanıt vermek vermek zor. gerekirse, peşinen evet ya da hayır demek
34
i nan ıyoruz.
Bu anlamda yalnızca çalışmaların Türkiye'd e büyük bir anlam taşıyacağına inanıyoru z. özellikle Kürt sorunu konusunda büyük bir anlam taşıyacağına inanıyoruz. Dolayıs ı yla eğer olanakla r elverirse Türkiye' de demokra tik rejim oluşursa ,
.~
.
ş
Kürtler in ulusal demokra tik hak l arı kabül görürse, Türkiye'nin siyasal hukuksal yapısı buna uygun olarak şekillenma şansı bulursa, belki o süreçde bizde öyle bir kurum olma donuşümünü sağlamış olacağız . Daha çok on k urumlaşmanın ulusa l olarak kurumsallaşmas ı değerlendirileb i lir . Bi rde pratikte yaptığ ı mız işler bakımından böyle bir işlevi olduğu ortaya çıkıyor . Daha çok insan hakları ihlaller i alan ı nda hukukun çiğnenmesi düzeyinde bir çaba içerisind e olduğumuz için , yoğun olarak da Kürt soruna eksenli olarak insan hakları ihlali yaşandığı ı çi n . diğer alanlarla birl ikte bizim karşı karşıya kaldığım ız bu alandaki açmazlar bizi ister istemez bu konular etrafında derinleşmeye yoğunlaşmaya
Bu yönüy le de tabi ulusa l bir denebilir. Biraz once belirttiğim i z gibi , kendini tanımlamadan öte yaptığ ımız işin önemi ön planda. Yani, ulusal hiçbirşey derseniz kurumsu nuz l ır. Ama ka ibaret isimden Bir . yapamazsınız boyle bir iddia ile ortaya ç ı kmazsınız. Yaptığın ı z herşey o kurum l aşmaya hi zmet eder. O kurumlaşmanın gereklerine hizmettir. Bence bu daha anlamlı. e Çaltşma programmtz hakkmda bilgi verirıtiy o r .
kurum laşmad ı r
misiniz? • • Biz esas olarak birkaç yönlü çalışma yapmak durumunday ı z. Türkiye'd e hukuk düzeninin önüne geçilmesi gerekiyor. Kürtler açısından özellikle .. Hukuk mevzuatının bu anlamda toparlanması , derlenmesi gerekiyor . Cumhur iyetin kuruluşuyla birlikte hatta Cumhuriyet öncesi süreçle birlikte, ulaşabil diğim i z ölçüde taparlanmas ı gerekiyo r . Bu anlamda ciddi bir çalışma yapıldığını bilmiyorum. Daha çok sosyal-s iyasal düzeyde ça l ışmalar sözkonusu geçmişten bu yana. Bunun derlenip, kavranması açısından önem li bizce. Türkiye'de, siyasal rej imin şekille n mesinin kavranması için belleğin yaratılması gerekiyor. Bir d i ğer i , yaşanan hak ihlallerinin hukuksal olarak güncelleştiri l mesi gerekiyor. örneğin, işkence konusunun güncelleştirilme si gerekiyor. Bu konuda Türkiye'de iç hukuk ve uluslararası hukuk açısından yapmamız gereken şeyler var. öte yandan panel, oturum, sempozy um benzeri akadem ik çalışmaların alt yapısını oluşturmaya çalışıyoruz. Periyodik olarak yayın faaliyetleri o l uşturabilirsek ,
çalışma
programımız
Içerisind e bir de mesleki dayanışma, örgütlenme ve mesleki örgütlenme alanında sorunların aş ı lması gibi bir çalışma programımız var. Orta vadede, uzun vadede .. Tabi bu daha da genişletilebilir. e Bilindiği gibi Kürt ulusu sömürge ci devletler nezdinde "potansiyel suçlu" olarak görülmek te. Bu "potansiy el suçlu"luk Kürt
Mayıs-Haziran
tf995/1 0-11
ola~anüstü koşullar ın da
ana kadar
dayatmerkezinin dışında şube ya da temsilcilik düzeyinde bir yapılaşma isteği i le karşılaşmadık. Ancak, önümüzdeki süreçte olur. Vakfımızın kuruluşunda öngördüğümüz yapılaşma sistemide bunu gerektiriyor. Şube ve temsilcilikler arac ılığıyla yaygınlaşmayı, örgütleme alanında düşünuyoruz. örgütlenme aray ı ş l arıyla karşı : ' masıyla Vakfın
karşıya
değiliz.
~
Şu
haliyle merkezimiz talepleri karşılayacak düzeyde. Ama kapasitemiz artar, talep artar bunu bir merkezde karşılamak zorlaşırsa,
doğal
olarak onu gerekecek. e Uluslararasi Hukukçular Birliği, Sm1r Tammayan Avukatlar Birliği ve di~er uluslararasi mesleki kurumlarla ortak ça/1şma/anmz taşımakta
.ii:
t; ,:ku kçulan
yardım
meslektaşlanmz
yapıyoruz.
IÇin de geçerli. Kurt kaçm/1yor. kat/ediliyor, Zin danlara at1f1yor. · Bu devlet terörü karş tsmda Vakfm1z nas1/ bir politika iz/eyecek? • • Bize mü n hasır bir politika izlenmesi sözkonusu olamaz. Biz daha çok bu konuda, özellikle meslekdaşlarımıza yönelik baskılar konusunda, Türkiye'de hukukun karşı karşıya kaldı~ı ihlaller konusunda geniş kamuoyu oluşturma yapabiliriz. Kamuoyunu oluşturma bizim öncelikli çalışmalarımız aras ı nda . Şu anda yaptı~ımız şeylerden biri de bu. Kurucularımızdan birinin karanlık güçler tarafından öldürülmesi, bu olayın öncesinde ve sonrasında avukatlara yönelik baskı, sindirme ve katietme olguları da bizi bu konuda duyarlı olmaya iten bir husus. Tabi bunun tek başına bizim tarafımızdan üstesinden gelineceği söylenemez. Sorunun do~ru kavranması için daha ciddi çalışmalar yapabiliriz. Uluslararası düzeyde, özellikle hukuk alanında mesleki dayanışmanın bir gere~i olarak ilginin bu noktaya toplanmasını sa~lamaya çalışıyoruz. Türkiye'deki mevcut anti-demokrati k, baskıcı rejim her alanda olduğu gibi hukuk alanında da etkilerini gösteriyor. Toplumun her kesiminden düşünen, üreten insanlara gösterdi~i tavrı hukukçulara da gösteriyor. Savunma mesle~i icra edilirken, bu mesleğin icra edilmesinden do~an bedellerle, devlet hukukçuları hiçbir zaman sevmez. Hak, hukuk arayan insanları sevmez. Kürtlerin hak ve hukukunu arayan insanları hiç sevmez. Ne yapar? Nesnelsiz iddilarla suçlar. gözaltına alır, yargılar , cezalandırır. Bunu yeterli görmüyorsa kaçırır öldürür. Bu bizim camiamız açısından da söz konusu . Ama olayı tek başına bu boyuttta görmek yanlış olur. Bir bütün olarak toplum üzerinde, halkın üzerinde olan baskının bir parçası. Bizim bu konuda yapacakl arımııda bu baskının ortadan kaldırılması yöneliktir. Çalışmala rımız belki yo~un bir kamuoyuna lanse olmuş çalışmalar olarak görülmüyor, ki öyledir. ö ncelikle bu alanda çok daha sonuç olmaya yönelik çalışmaların yapılması gerekti~ ine inanıyoruz. Olanaklarımız elverdikçe meslekdaşlarımızın hukuki davalarının izlenmesi ya da dosyalarının takip edilmesi gibi
Gulan-Hezeran /1995/10-11
ve
dayanışma teme lınd a
>"'
çalışmalar
Bu alanda, uluslararası duzeyde, ülke içinde enfermasyonu sa~lamaya çalışıyoruz. Dünyanın bu alanda da gözünü, kulağını açmaya çalışıyoruz . Devlet terörünün ortadan kalkması. sona erdirilmesi yalnız bizim karşı çıkmamızla mümkün değildir. Ancak, hukuk alanında bize ne düşüyorsayapmaya çalışıyoruz. Bundan sonra da bu konuda ciddi şeyler yapacağız. e TOHAV Kürdistan 'm herhangi bir kentinde de~il de neden Istanbul'da kuruldu? Kürdistan 'da şube açmayi d üşünüyor musunuz? • • Bu özel bir neden deği l. Insanlar nerede örgütlenme ihtiyacı duyuyer iarsa orada örgütleniyorlar. Ya da başarabiliyor larsa , ortamı yaratabiliyorla rsa orada örgütleniyorla r. Istanbul 'da kurulmuş olmasının ozel bir nedeni yok. Istanbul 'daki hukukçuların konuşup , düşünüp , !alıştıkları
bir olay. Burada kurulmuş olması da oldukça doğal , yani biz burada düşünüp bu olayı başka yerde gerçekleştiremezd i k . Istanbul'da konuşup , düşündük, tartıştık , epey bi r tartışma süreci yaşadık. Zengin bir tartışma süreci yaşadık. Doğal olarak kurumlaşma kararı aldığımızda da bunu burada yapmaya çalıştık. Ama biz bunun Istanbu l'la loka l bir düzeyde kalmasına da inanmıyoruz. Yan i burada kurduk , hep burda olur d iye düşüncemiz yok. Bu nedenle ulaşabildiğimi z, görüşebildiğimiz insanlarla yoğu n bir diyalog süreci yaşandı. Ankara ve ızmir'den de bu anlayış çerçevesi içeris in de olan meslektaşlarımiz kurucu oldular. Ama şunu belirtmek gerekiyor. Kurumumuzu oluşturma sürecinde oldukça zorlandık. insanları bu konuda ikna etmek ya da insanların kafalarındaki düşünceyi hayata geçirmeye yöneltmek çok zor birşey. Bu anlamda yoğun ve zorlu günler yaşadık. Vakfımımız Istanbul'la sınırlı ol mayı p , d iğer alanlarda da kurumlaşma gibi bir düşüncesi var. Ama bu biraz da nerede kurmak istiyorsak, oradaki ihtiyaçtan kaynaklanacak b i rşey. örneğin, biz Diyarbakır'da şube açmayı, ya da temsilcilik açmayı düşünürsek, orada bunu yapacak insan bulamadığımızda an l amsı z olur. bu düşünceyi hayata geçiremezsiniz. Şu
va~:i? Uluslararası düzeyde
r
::>. .
.. .
1
yoğun i lişki ler
. ,
özellikle mesleki kuru- · luş larla
çeşitli
kuruluşlarla
•
.:< ,
yaratmış durumdayız.
çok ciddi ortak çalışma yaptığımız söylenemez . Daha çok enformas yon, dayanışma, karşılıklı bil-
··
.
·
~·
g ilenma düzey inde bir •.•.;·::ı: çalışma zemini •; : , yakalamış durumdayız. ·~ · Tabi bu bir süreç işidir. • Alt yapı oluştukça ,
~~~~~:a~~~~:~t:~r~:·n~~~ ;:.···,·:· e
mümkün dür. Hedeflerimizden biri de , budur . Bir karşılıklı ; ·:., süreçt ir. Zamanla bu . ·; ilişkilerin bizi uluslararası F'
~~~~:~~~a r d;ap~r~;~ ' ..: · i teceğini düşünüyoruz .
Zira
· "· •·
·
li
' .
.
··
yaşadığımız
sorunde bizi bu alana doğru götürecektir. Şu anda ortak bi r çal ı şma , somut b ir ların nitel iğ i
çalışma
,
yapıyoruz
demek doğru deği l. Bir proje bi r şey hayata geçirme anlamında ama kurduğumuz
1
'·
ilişkiler
aracılığıyla
önümüzdeki süreçte bu tür çalışmalar olacağına i nan ıyoruz.
e özellikle Kürt hukukçulanna bir mesajmiz var 1n1? • • Tabi var . Kürt ha l kına bi r mesajımız var. K ürtler sistem ne
·~·
35
HUKUK kadar kend ilerini dışarıya ltsede her alanda demokrat i k düzeyde örgüt l anrnek zorundalar . Kendi sorunları ve genel olarak dl~er sorunlar anlamında bunun kavgasını vermek zorundalar . Buna hukukçular da dahil. KOrt hukukçularının bu an lamda özel görev leri de var. örgütlenme anlamında sorunlar ı nı kendi halklar ı nın sorunların ı , t alepleşt ir me bakımından görevlerı
özel bir var. Ortak bir
dayan ı şman ı n yaratı l ması
gerekiyor. zaten böyle bir şeye de aday . Yani ortak bir enformasyon merkezi olma , ortak bir bilgilenme , bilgini n toparlanıp-da~ ı tıldı~ı bir merkez ·oım a ya aday . Vakıfa yakı n dan ilgi göstermeleri ge r ekti~ine in a nıyoruz. Çünkü vakıf bizim ya da başkaları n ın
Vakı f
, ,,
m alı de~il. Şahsımızla ba ş l ayı p
~ ~·, '···.: : > :.,,.:
~~ur!~m ~=ş~:R,i~. Bgm~i~ veri lmes i Ke ndine
~.,
şeyle r i n
<( .,· t
·, . .' -~
:ı:
?
· ~"
ger ekir . olan ait kalkması
gereki r. Bu ya pı lamıyorsada bulundukları alanda orgütlenme arayı şı içerisine gi rmelidirler diye düşün üyoruz. e Demokratik kitle
kurum ve beklentileriniz nelerdir? • • Bizim herhangi bir beklentimiz sözkonusu · '' de~ il . Demokratik kitle herşey örgütünden Partiler. kastedilir. sen d i ka lar , dernekler . · ., , özel bi r beklen t imiz -·, yok . Türkiye'de
,, . ,, ·~: ::::::·
bi t ecek bir
örgütleri,
kuruluşlardan
O ,.. b : '· .; . ,. ;
demokratik mücadelenin çok daha disiplinli, çok daha tanımlanır şekilde
;:;:~
r
·=·
*
36
yapılmas ı
gereki r . Büyük bir ka r gaşa yaşan iyo r bu alanda. Herşey birbirine b ir kar ı şmış ne durumda .Kimin zama n nerede ne belli de~il. yaptı~ı Demokratik kitle örgütlerinde kurum ve kurul uşların da durum u bu. net de~il. Sınırlar Yapılan şeyler net de~il. Talepler net de~il. Ne istedikleri net de~il. Herşeyle u~raşırmı ş gibi geliyor bu kuru l uşların , oysaki hay ı r. Her kurum , kendi a l anında yetkin , l eşse, kendi alanında
.
-
••• h
1
vermeleri gerekiyor. Hiçbir biçimde bu alanın kam uoyu oluşturmaya çalışırsa , kendi gerekiyor. Kurum l aşma küçümsenmemesi bu bütun a lan ı n da etkili olmaya çal ı şsa ve çaba l arının , ortak amaçlar do~rultusunda kurumla r bir araya çeşitli biç i mlerd e gerçekleşeb l lmes i için sıkı bir dlyalo~un , gelebilse le r , çok daha anlamlı şeyle r Il i şki n in , işbl r ll ~ l nln yaratı l mas ı gerekiyor. ya pıl a b ilir. Tü rkiye' d e de mokr atik kitle Bas ı n alanında , s iyasal mekanizma lar örgü tlenmesinin kendisinin bir sorgulanması a l anında , lega l-siyasal mekanizma l a r gerekiyor. Bu kurumlar tarafından özellikle mesleki - akadem i k d i ~er alan ı nda , Neler işlevse l olarak tan ı mlanması gerekiyor. çal ı şmalar alan ı nda ortak b i r çalışma, yapılabilir. O l anakları , i mka n la rı nedir bu ortak bir kurumlaşma bil incin i n hayata ku ru mların? Neler yaptı~ ın da daha verimli geçmesi gerekiyor. Çünkü her yerde onlarolabilir, sonuç alabilir? Nelerle u ~raşmamala rı ca kurumlaşma arayışı sözkonusu . Ama bu ge reki r ya da delaylı olarak u~raşmalar ı kurumlaşma arayışlarının hiçte bir araya gelip gerekir konusunda büyük bir kargaşa var. şeyler yaptığını göremiyoruz. Acı olan ortak teorik Hem pratikte kargaşa var, hem de kendi örgütlenme, kendi kurumHerkes bu. netlik bir olarak bir kargaşa var. Bu alanda !aşmasın ı y aratmak çabas ı içerisinde. Ve çok sağlanmalı öncelikle. bir de dayan ı şmanın da uzun ömü r lü olmuyor. özellikle 12 büyük ölçüd e gerçekleşmesi gerek ir. Eylül'den sonra 6-7 yıllık son dönemlerde de Türkiye'de yaşanan bireyselleşmen i n bu görüyoruz. Onlarca dernek kuruldu. Onlarca kurumlar alanında da yaşandı~n ı görü-yoruz. kurum laşma çabası oldu. Ve bunlar kendi de pek Kendilerine ilişkin birşey olmad ı mı .:· ffi:' )&:ttMi~w··~· fj,:·Wi~· ın.:,.m,.M·,.ffi.j..[ff;l,:ill· [ili faz ı a d u Y.a r lı o ı m uy or ı ar . Türkiye'de demokratik sistemin ) zorlanmas ı açisı n da n ortak kendilerini kadar ne sistem Kürtler, demokrasi kült ürü n ün , bildışarıya ltsede her alanda incinin ve kurum sa llaşmas ının y a rat ı lmas ı a çıs ın da n orta k demokratik düzeyde örgütlenmek sorumlulu klar nedir dendiğinde ., . çok fazla duyarlı old u ğu '•.·: zorundalar. Kendi sorunları ve genel söylenemez. Bu anlamda bizim . i olarak dl~er sorunlar anlamında özel bir beklentimiz yok kurumbunun kavgasını vermek zorundalar. la rdan. Ama biz, bizimle ortak bizim g üden, Buna hukukçular da dahil. Kürt amaçla r çalışmala r ımızia kendisini ilgili · hukukçularının bu anlamda özel sayan, bu konuda bize verecek görevleri de var. örgütlenme birşeyi olan. ya da bizim kendilerine vere b i lece~imiz birşey anlamında sorunlarını kendi halko l d u ğuna in anan herkesle larının sorunlarını , talepleştlrme daya n ışmaya ve biraraya bakımından özel bir görevleri var. gelmeye hazırız . Sorunla r ı konuşmaya hazırız . Biz de Ortak bir dayanışmanın yaratılması bu nu yapmaya ça l ışı-yoruz gerekiyor. Vakıf zaten böyle bir şeye di~er ku rum ve ku ruluşlarla. e Son olarak dergimiz .::_.:::: de aday.
flltltl1&1ü'iii'',ffi,
kanaiJyla iletm ek istediğiniz mesajmiz var m1? • • Elbette. Derginizin hangi ' koşullarda çalıştı~ını yakından biliyoruz. Nasıl güçlü klerle y ayı n hayat ı nı sürdü r dü~ü n üz , karşı karş ıya bulundu~u zor l ukları, güçlükleri, böyle bir dergi çalışmasının Türkiye'de neye ma l oldu~un u çok iyi biliyoruz. Bu anlamda öncelikle derginize, çalışanla rı na başa r ılar diliyoruz zor koşullarda görev yap ıyo r . Çok büyük bedeller ödenerek yapı lan bu çal ış ma için de, özünde verilmek istenen mesajın şu
t'i
M''
ml·
E· ltlliiA
ffi .,..
\iijil]g
olması gerekti~ine inanıyoruz. Herşeye ra~men bizler bu lunduğumuz alanları çok iyi
korumak, muhafaza etmek zorundayız . Bu a l a nl arı. çok iyi de~erlendirmek zorundayız . Bu alanlarda örgüilenrnek zorundayız. Sistem her ne kadar bizi bu konuda büyük ölçüde engellemeye çalışıyo rsa da bun la r la da bo~uşarak kurumlaşmak, taleplerimizi ortaya dökmek zorundayız. Kendi halkımızın . insanlarımızın, bir bütün olarak bütün insanlı~ın daha iyi koş u llarda yaşayab i lmes i için yaşamın her alanında örgütlenmemiz gerekiyor, mücadele etmemiz gerekiyor. Bu n un bedelini ödemeye hazır o l mamız gerekiyor ve Kürtlerinde bu çerçeve içinde kendi ku r u mlarına, çalışmalarına büyük önem
leriyle daim olarak kaldılar. Şu anda ortak bir demokrat ik bil incin ol u şmad ı ~ ı n ı görüyoruz Kürtlerde. Bunun nedenlerinden biri de bu yandı r. Kurumlaşma tarzları, ortak demokratik mücadele anlayışı kültürü yaratılmadığı içinde çok zor l anıyor u z. Baskılara ka r ş ı göğüs germe, hak arayışı konusunda sistemi de~ iş ti r me, zorlama konusunda çok büyük zorluklarla karşı karşıya kalıyor u z. Bu kadar baskı bu kadar dayatmaya ra~men ortak bir dayanışma zemini yaratamamış olmamız, hele görühürdeki insanlar olarak büyük bir ac ı. Bu noktada yapmamız gereken çok şey var. Asıl olarak da okuyucularınızin bu alanda daha duyarlı olacağına inan ıyoruz. Sizlerinde olaca~ını biliyoruz zaten. e Bu söyleşi için çok teşekkür ederiz.
Mayıs-Haziran
/1995/10-11
..
-
..........
.. (:
~
1 Dewle_t
-
SORGULA NETEWİ
NOBEDARENÇİYAYAN li he":ber
arışen germa zora xweya ll ser şewi
tandin u valakirına gundan behtır dike. Roj rune ku gundek an devere k U Kurilis tane naye bombe kirin ü şewi j tandin; bi mabes ta ku ji gerilla pişgirtiya lojistike dikin. ~ Di rapore n Koroal ayen mafen mirava n de ji diyar bu ku ve sale ji neziki 1500'e zedetir gund bivi avayi hatin l valakir in. Li henbar van hemu kirinan , erişen gerilla li henbar hezen leşkera çedibin. Gerilla di şerda bi eriş ü , livbazi yen xwe arteşa dagirk er bi paş ve dixe ü riyen KurdYstane Jt hezen dewlet e ji cardev anan ü xayina n re J. edi ase büne. Tekoşina netew eyi bi rengek i geş j didomine. Tekoşina ku iro gerilla pek tine hemu hevi u ' xeyale n kedkar an di pesira wan de dlhele. Ji b er ku ve . yeke yenav a dile sermey andar ü serdes tan diqetin e. ~ Şoreşa kurdYs tane iro ji herdem e betir bilind ü fireh 1 büye. Di pratig eda hezen çekdar en Kurdis tans di j ciheki bi rumet ü bilind daye. Bi zedeti ya xwe ü ~ gemas iya xwe iro di dile gele Kurd de texteki granbü ha i demizr andine . < Pevajo ya iroyin ku gele Kurd tedaye pir nazik ü giring e. Ber ve yeke berpirs iyarek i mezin li ser mile hezen siyasi yen radika l ü şoreşger de ye. Direka Kurdi stan bi xwin te nivisa ndin. Çerxa rizgar iye . diziviri ne. Ziviran dina vi çerxe de para heri mezin ye ' hezen siyasi ü çekdar -ERNK ü YRNK - ü yen din e. Gele Kurd bewer ü hevida r e ku ve şere bi van hezen çekdar KurdYstane rizgar bike; Çeken gerilla heviye n gele Kurd . e. Emniy eta gele Kurd ji bivan çekan e, gerilla xwe be •~ sillah nake ordiye n dagirk er xwe tu caran xwe naveşikiline, blla tu kes van xeyala n xwe re çeneke . Ev ~ şer ü plingen welatp arez ü şoreşger asteng en ber pro~ grame n xwe, we mina kaye bender e bablkin ü hezen : xwinm xijen Tirk ü yen din ji welate xwe bavejin . ı
r
J
l
1
İro tu ev gu1 ü b1har ü çiçeki Hav baxe behişta, eviniye yeki Piraza mirada , dile min tu yari Bihara jineyi, tene şox ü şen@
Ji dür ü nizing ez, dignini m te silav Hav birh ü ça.ven te hilat bo min ev tav Şewqe je da Cudi, Hereko l ü çirov Ew munzo r ü zaxroz , ketine wi ren@ Dest bavje deste min, zü min bigerin e Ew bejn ü bülü te, geleki şerine Nexte te girani, tevde xwin şine Şev ü roj badkim te çimatu deynak i Ronah ya zozane , çiyaen bilindi li va şerhildana, sere taca Kurdi Hav heınl rinda de mlm ti yar negand i De beje min beje, tu roji yan sterki Ev xeml ü xelata, welate min tuwi Ciwani , xweş yari, sorgul a netewi Ne heyvi ne sterlti, ev roja bedewi Lo ma Dilpet Jeli, ji te pir hezdik i
t
i''
(
B.Zina r
.;.,._:::;.
Gulan-Hezeran /1995/10-11
_________lll lll ii
37 ____
UKM gelinen süreç itibariyle, kendisiyle birlikte kısmi de olsa bir dizi tali gibi gorünen bazı temel sorunları gü nde m leş tir m iş ,
K
BURJUVA YARGI DEGERLERIVE KADININ öZGüRL.:E,ŞMESI '.
tartışmaya
onarller
açıp
sunmuş ,
kurumlaşmaya
yönelmeye çalışmıştır . Ancak KUKM 'nln içinde bulundu~u siyasi netslzlik: herşeye el atıp ,
sorunların
getirdi~i
hassasiyeti es geçme. günü birlik ve pragmatik yaklaşım , dil, kültür. ulusal-sınıfsal
kurumlaşmalar
alanlarda oldu!)u gibi
kadın
vb. sorununda da egemen yaklaşım biçi-
mı olmuştur. Dıyebıliriz ki. gerek KUKM 'nin Kuzey Cephesinde, gerekse KUKM'nin bir türlü etkileşim alanından kopamad ı~ı Turkiye sol hareketinde. 12 Eylül öncesi küçümsenen , yadırganan ve ' dev ri m sonras ı nası l sa çözoıa r · mantı~ıyla ertelenen, çözümsüz bırakılan kadın sorunu, 12 Eylül sonrası yaratılan depolitizasyon ortamında boy gösteren kad ın hareketl-ozellikle sômürgeci metropollerde- bu siyasi yapılanmalar tarafından pragmatik yaklaşımla pohpohlanarak sahiplenllmeye çalışılmış. ya da eski inkar politikasıyla ' Kad ın s oru nu s ı nı flar ın ortaya ç ıkmas ıyla d o Qmuş , s ı n ı fların ortadan ka lk masıy l a son bu l acakt ır· tezlerinin sonucuyla hareket edilerek. sorunun başlangıç ve gelişimi gorülmeyerek, rededilerek sorun aslında çözümsüz bırakılmıştır . Kürdistan'da kitleselleşen KUKM'si kadını kısmen mücadele alanına çekerken , kadın sorununun getirdi~i ozgünlü~ü . mücadeleye dayattı!)ı olumsuzlu!)u adeta es geçerek, kadın sorununun bu çerçevede tartışmasını afaroz edercesine , geleneksel yargı de!)erlerini farklı soylemlerle yeniden üreten bir perspektife düşmüştür. Avrupa'da mültecileşme kompleksi içinde kısmen oluşturulan kadın orgutlenmeleri de sorunun ozgül yanının genel siyasi hedefler Içinde orgütlenmesinden öte pragmatik kullanma mantı!)ıyla oluşturulmuştur.
Somürgeci-Emperyalist metropol ve Kürdistan'daki bu örgütlenmelerde -Ulusal Demokratik Kadın Derne!)l ' nln çalışmalarını kısmen ayrıtutarsak-kadın sorununun tarihsel boyutu. ulusal ve toplumsal kurtuluş mücadelesinde kadının rolü, özgün örgutlenmesinin mücadele ve gelecek toplumdaki etkileri. kapitalist-somürgeci burjuvazisinin kadın sorununa yaklaş ı mı . bu yaklaşımın ulusal ve toplumsal mücadelesine etkileri psikolojik ve sosyolojik olgular olarak incelenip, siyasal sonuçlar çıkarma , KUKM'nin di~er temel sorunları gibi es geçilmiştir veya çok dar ve yetersiz kalınmıştır . Nedir Kad ın Sorunu ve Ulusal-Toplu msal Mücadeleyi N as ıl Etki ler? Anaerkil a ı leden , ataerkil aileye dönüşümle başlıyan kadın uzerindeki ci nsel baskı s ı nıf egemenli!)i altında kadının somüru lmesiyle iki yanlı bir sömürü ve baskıya donüşmüştür. Ilkel üretim fazlasına alkoymadan do!)an birikimin üzerinde yükselen ve kölelik-kölecilık sınıf sömürusunün fiziki güç olarak etkin bir fonksiyon oynamasıyla, ka dın bir bütün olarak (kole ve özgür kadın) cinsiyet temelinde somürülmüş . erkek egemen ideolojisine tabi kılınmıştı r . Cinsiyet farkı gözetmeden somürülen köle eme!)i, kadın , cinsiyet ve sınıfsal sömürü-baskı canderesi altına alınmıştır. Aileye , biçilen tarihsel misyon ve kadının ailedeki misyonu sistemlerin yürümesinde önemli bir rol oynamış . toplumların sınıfsal nitelikleri degişmesıne ragmen , cinsel sınıfsal sömürü (degişik toplumsal yapılanmalarda ulusal baskı ile 3'e, ırksal -zenci, siyah, melez- baskı larla 4 yönlü baskılara donüşmüştür .) kadının misyonu farklı şeki llerde yeniden üreterek. aile olgusuyla birlikte yen ı sınıflı toplumun ihtiyaçlarına ve kendin ı uratmesine gore biçimlenm i ştir .
Maddi temeli sın ı flı toplumların niteli!)inde yatan kadının cinsel ve sınıfsa l somürüsü kuşkusuz , sınıfların ortadan kalkmasıy l a son bu l acaı<t ı r Ancak sorunun çözümü karmaş ı k bir süreç izle-
38
h l l' . . ....
•
mektedir. Biz bu yazımızda a!)ırlıklı olarak. kadının nasıl somürüldüQünden öte, kadının sınıflı toplumda -ozellikle kapitalizmde- aldı!)ı biçime, bu biçimlenmanin sistemin kendi iktidarını üretmesindeki yeri ile kadın sorununun ozgül orgütlenmesinin nitelik ve gereklili!)inin. ulusal ve toplumsal kurtuluş mücadelesindeki yerin i irdelemeye çalışacagız . Ancak kadın sorununu aileyabancılaşma bütünselligi içinde psikolojik ve sosyolojik bir olgu olarak ele almadan bu bütünselli!)i kavramak mümkün degildir. Bu bütünselligin geniş açılımı yazının kapsamını aşt ıg ı ndan kısmi açıklamalarla yetinece!)iz. üretim araçlarını elinde bulunduran burjuvazi. bir üst yapı kurumu olan devlet aracı l ıgı ıle örgütledi!)i zor ile i ktidar ı nı surdürürken, metal arın d egiş i m de!)eri. i şbolümü ve devletin i şlevi ile ilgili yarattıgı yanılsama ve çarp ı tmalar la insanın kendi eme~ l ne yabancı laşmasını sa!)layıp, bir dizi ideolojik-siyasal kuram ve yargı degerieriyle bunu pekiştir i p zorun yanına r ızay ı da koyarak Iktidarını pekiştlrlr . Marksist literatürde yabancılaşma, hegomanya devletin ideolojik aygıtla r ı veya ideolojik aygıtlar gibi kavram larla tartış ı lan ve Lenin'inde örgütlenme teorisinin temelini teşkil eden bu olgu lar burjuvazinin, toplumun bir azınlı~ı olarak Iktidarı elinde tutmasının en onemli araçlarından biridir. Bu üst yapının en onemli olgu l arından birisi ailedir. Aile, hem sınıf egemenliginin sürdürülmesinde, hem de kadının cinsel somürüsünde onemli bir rol oynayan bir kurumdur. Kadın aile içindeki fonksiyonuyla cinsel sômürüsünü durmadan üreten bir ozne olarak bu süreçte önemli bir rol oynar. Kadının insan soyunun üretimi olan dogurganlık-ana lı k fonksiyonu, psikolojik-fiziki olarak kadını etkiler, biçimlend irir. Bu n i teliQıyle pekişen namus olgusu, kadını hem ·koruya n· hem de kal eleştiren bir bileşim haline donüşür, kadını ailenin temel öznesi haline ' getirir ' . Ve aile toplumun ezilen kesimlerinde bir deger, sistemle Il i şkil erinde korunacak bir bag olur. -Burada Marks ' ın ·ı şç i s ınıfı n ın zincirlerin den baş ka kaybedecek bi rşeyi y oktur· belirlemesinin üret im araçları mülkiyeti temelindeki nitel igi kavranamamasının getırdiQi yanlışlıQa düşü l memelidir . Işçi sınıfın ı n kaybedecek bir ailesi, sistemle ba!)ım lı l ı gı vardır. Bu nedenle sınıf bilinci almamış işçi tutucu ve riske girmeyen bir yaşam ile ruhsal biçimlenme içindedir.) Soy-çekirdek ai le ile sermaye birikiminin parçalanmasını önleyen burjuvazi. tekelci aşamada buna ihtiyaç duymayan -Şirketleşme, hisse senedi alan-satan niteli!)iyle sermayenin evlilik-miras yoluyla aile dışına ç ı kması sermaye birikimini engellemez- bir niteligiyle tutucu soy-çekirdek aile niteligini yads ı r . Bu sürece deQin erkek cinsiyet a~ ı rl ı k lı olan burjuvazi. bu niteli!)ini de gittikçe kaybeder. Kend isinin aileyi yads ı maya egilimli nitelik ve faaliyetlerine ra!)men , toplumun ezilen kesım i eri için ailenin devlet eliyle düzenlenmesini saglayarak, üretimde aileye biçtiQi misyon yanında hukuksal olarakta analık , babalık . çocuk ve eş Ilişkilerini de belirleyerek aile kurumuna direk müdahale eder. Burjuvazin ı n aksine toplumsal üretime a ıl esin i n yeniden kend ini üretmesi amacıyla giren i şç i sın ı f ı ile aile tüketimi ve tasarruf birikim i içine giren küçük burjuvazi, aile kurumu karşıs ı nda kendin i yen ıden uretme. tüketim ve güvenli!)i temel alan tutucu bir nitelik taş ı r . Bu tutucu luk aile kurumunun burjuvazi dışında toplumun ezilen büyük ço!)unlugunun korunması gereken degerieri haline gelir. Ve bu de!)erler kapitalist üretim i lişkileriyle ba!) l antılarını oluşturur . Bu şekild e oluşan ailenin temel korunması gereken bir de!)er alma olgusu, içgüdüsel olarak ana-çocuk ikileminin korunması temeline dayanır . Ana-kız çocu!)u perspektifinin fiziki, ahlaksal, dinsel ve töresai vb. de!)er y a rg ılarıyla pekişmesiyle cinsel nitell~e dönüşur. Sistemin kadını meta haline getiren üretimdeki nlteli!)iyle bu daha da pekişerek, erkek egemen ideolojisinin kapitalist toplumda tamamen oturmasını saQiar. Kadının analık-fiziki guçsüzlük psikolojik niteli~i, en başta kadında korunma, güvence ve korumac ı lık bütunselligi içinde kendini erkegin ma lı haline getirir. Dinsel ve ahlaksal baskılarla bunu dahada pekiştirir ve kadın ı kendi kôleli!)inde erkekten fazla tutuculaştı rır. Artık erkek egemenli!)inin despotizmine 'gönüllü" bir kabullenmeye donuşen bu yaklaşım l a kad ı n tamamen erke!)in bir malı haline gelir. Ekonomik bagıms ı zlı!)ı ve kültürel birikimi (burjuva rasyonelleri içindeki bı r ku ltürel birikimdir bu) ise aile temelindeki bu koleleşmeyi olumsuz temelde etkiler, ama ideolojik-siyasal yabancilaşmayı yıkamadı!)ı için tüketimin öznesi ve cinsel metaya donüşme e!)ilimi agır lı k kazanır ve tüm bunlar sınıf sömürüsüyle iç içe yürür. Bu nite li ~i ile aile tüketimi ve ev ekonomisiyle direkt ilişkisi kad ı nın aile, düzeni koruma içgüdüsüyle sistemle baglarını artt ı rır ve tüketimin temel unsuru haline getirir. Toplumsa l ola rak kad ı na bu niteli!)i dayatan burjuvazi, eline iki temel saldır ı gücüde geçirm i ş olur. Bir yandan zor ile tehdit ederek başkaldırı halinde (sistemin bütünselligine) güvencesi olan aileyl alt üst edecegini gosterir. Di!)er yandan Reklam-Moda ve çok yanlı luketim araçlar ı y l a direk kad ı na yönelerek, onu reklam ve lüx tüketim in teme l hitapç ı sı yapa r. ozellikle cinsellik, reklam , moda üçlemi direkt kadının psikolojik yonune yonelir. Rekabet, kıskançlık ve kapris kadınla adeta özdeşleştlrll l r . kadını tüketimin oznesi haline getirme öylesine boyutlanır ki sistemin en önemli depolitizasyon ma lzemesine dönüşür. Porno f il m-yayın erotik malzeme sanayi, turizm-seks ticaral ı muazzam bir sermaye akıniısı sa!)larken. kozmatik ve mücevharat bir yandan lüx tüketim pazarı diger yandan kadın de~erlerinin sars ı lmasın ı n cazibesi haline gelir ve tüm bunlar uyuşturucu dünyasıyla iç içe yürür. Sermayenin selameti adına yeni pazarlar ve yeni deQer yargıları insan onurunu ve beden ini pazarlaması üzerine oturur. Bu yabanc ı laşman ı n en iyi örneklerinden biri de Reel Sosya lizm in y ı k ı niısı altında boy veren ve adeta turizm ve ihracat metasına dönüşen kad ı nın cinselliginin pazarlaması olarak ortaya ç ı kan
Mayıs-Haziran
/1995/10-11
"Nata şa gösterile r. 70 yı emperyalist kuşatma Daha once vurgulad ı !)ım ız g ibi ozellikle sistemin kadına dayattı !) ı tar ihsel yo!)un olarak kad ın a yöneldi , adeta ideolojik olarak kuşatarak misyonun psikolojik-sosyolojik boyutunu kadında yarattı!)ı yabancılaşmaya blue-jean , marka, kozm atik, mücevhe rat ve modayı kad ın l ar ı n dikkat çektik. Sistemin kendin i üretmes inde ezilenler in sömürüla n ierin beyini fonksiyonlarını vurgulamaya çalıştık. Yüzyıll ara sı!)an kad ın hakları mücade:~ erine yöneltti, onlardaki tüketim ozlemlerini öylesine boyutland ırdı lesinin, kazan ıl an mevzilarin yeri , ulusal ve toplumsal kurtuluş mücadele m· ki u!) runa feda edilmeyecek de!)er bırakmadı , sadece "Nataşa"yı izin deney ve de!)erlerl n aras ın da onemli ve saygın bir yer teşkil ettiQini vuryaratma kla kalmadı r eel sosyalizm in yıkılmasında da onemli gulamak gerekir. Erke!)in kadın üzerinde ki somurü ve bask ı sıyla kadın fonksiyo nlardan birini teşkil etti. Ve sosyallstlere bugünün ve üzerindeki sın ıf sal-ulusal baskıların , somürünün, ş i ddetin korkunç boyutu bu gelece!)in toplumda kadın sorununun niteli!)i ve çozüme yonelik yazının kapsamını aşan bir nitelikted ir. Biz yazıyı ezilenleri n ol umsuzluklarını • cevap lanması gereken bir dizi soru bır a ktı. irdeleme çerçevesi içinde tuttuğumuz için bu kapsamı açmadık . Çünkü Cinsellik , reklam-moda ilişkisiyle yabancılaştırılan kadın , kenezilenler kendi olumsuluklarını olumluluğa çevirmeden ezenlerin vahşet ve disi için özne olmaktan çıkıp tüketim için özne olan ve gittikçe cinsömürüsünün eleşt i ris i üzerinde değ i şim ve dö nü şüm mümkün degildir . sel metaya dönüşen tamamen apolitik bir varl ı ktır artık . ' Bir kadm Toplumsal mucadelenin deneyimleri bize bunu gostermektedir. kendisin i ev işi gibi saçma, tekdüze. gücünü -ve zamantm tüketen işte harcama smt ruhun kararmas mt, ak/tn donuk/an Kürdistan K adını n ın Durumu ve Day atan Görevler mastm, heyecan m azalmaS ini ve arzusun un durgunlaşmastm Kad ını n kapitalist sistem tarafından kuşatı l ması, Kürdistan 'daki feodal ve sakin sakin seyreden bir adamm genel görüntüs unün daha aÇik öncesi toplum değerleri (a ş ir et) üzerinde yükselen soy aile biçimi ve ülkebir delili olabilir mi? Objektif olarak kocamn kolesi öcünü altyor, ulus bili ncinin kendini daha çok aşiret-a i le b i leşiminde gosterm esl. hemde gizli bir biçimde kadmm geril/ği ve kocastmn devrimci ideKürd i stan ' lı kadında bir dizi kapitalist sistemin kısm en çözdü!)ü somürge allerini anlama eksikliğini erkeğin kavgaci ruhunda savaşmak için toplurn lara ozgü kad ın sorun l ~ı vardır. Erkek soy mi ras ge leneği , gorücü kararlll1{1mda bir engel olarak karştmtza çtkar. Bunlar yavaş ama usulde evlilik, dayak, başlık, çok kadınla evlilik, çok çocukluluk, ev i şleri ve kararli olarak farkedilmez biçimde kemiren ve mahveden küçük tarım-hayvancılıktaki üretim faaliyeti, Kürdistanlı kadınları cinsel, sınıfsal ve kurtlardir." (Lenin) Artık top lumsal nüfusun yarısını t e şk i l eden ulusal 3'1u bir baskı altına alm ıştır. Sosyal yaşamının bütününü erkek egekadın nüfusun toplumsal mücadeleden soyutlanmasının yanında, menliğin in denetimin e sokmuştur. Ancak bu ilişkiler kadına ·saygınlık ve kutaile kurumundaki tutuculu!)u ile erkek nüfusu üzerindeki psikolosallık" gibi olumlu insani de!) erieri de getirm i şt i r . Tüketim le i l işkis inin sınırlılıQı jik, mülkü ve mad di bask ı sıy l a erkek nüfusun toplums al metalaşmas ı nı kısmen önlemiş . ancak somürge insanının do!)al kaderi mücadel ede mesafeli d avranmasını sa!)lar. Erke!) inde kadın olarak toplumun en kotü i şle ri ne koşulmuş, kadın ticaretınin doOal deposu üzerinde görduOü mülkiyet hakkı ve kadının üretimdeki yeri , haline ge t ir ilmiştir . Kürdista n 'daki kapalılık ve namus olgusunu n toplum erkek egemen Ideolojisinin kad ını toplumsal mücadeleden soyutüzerindeki korkunç hegomanyasına raOmen, bu gun kadın tacirlerinin eline lamasıyla toplumsal muhalefetin orgütlenmesl Iki yanlı olumsuz düşen ·sermaye " kadınlarının ezici çoQunlu!)unun Kürd istanlı olması ayr ı ca etkiler. Kadının bu iki yanlı yabancılaşması ve yabancılaştırılması sömürge toplumu insanının . (sistemin kad ını kendisine ve erke!)e yabancılaştırılmas ı n ı ve bu getir i ldiOi nitelikle rin ~lllllllfiiiBHIIIIIJIIIIIIIII•IIII•IIIIIIIIII I•ıll perspek tifin -kısm i d e olsa- etkisiyle erkeOin kendisin e kavranması açıs ınd an "Kadın sorunu sını fl arın ortaya yabancılaşmasıl kapitalis t düzenin ideolojik olarak kend in i da incelenmesi gereken çıkmasıyla doOmuş, sınıfların üretmes inde, egemenliQini sürdürebilmesinde onem li bir etken bir olgudur. özellikle 12 ortadan kalkmasıyla son bulacaktır" olur. Devrimci mücadele iç i ndek ı kadınların , yoldaşlarıyla evlilikEylül Cuntası öncesi ... lerinde bile çoOun lukla pasifize o lm aları , eşier i ni pasifize etmeye tezlerının sonucuyla hareket edilerek, Kürdistanlı erkeğ i n çalışmalar ı bu perspekt ifin varlı!)ı en üst örnekler olarak versorunun başlangıç ve gelişimi (koc a, baba , kardeş) ilebilinir. Keza aile i l işkilerin in bir çok militanın çözülmes inde, Ilkikadının sosyal yaşamı gör ülmeyerek, rededilerek sorun ' dasyona u!)ramasında bu perspektifin yarattı!)ı ailenin kurulu üzerindeki mu tlak deneaslında çözümsüz bırakılmıştır. • d üzenle ilişkisinin devrimc i mücade leye dayattı!)ı yıkrcı l ı!) ı tim i (kentlerd e bu mutKürdistan'da kitleselleşen KUKM' si gösterebiliriz. laklık kısmen kırılmakla Ailenin bu nitell!)i Kürdistan 'daki aile Ilişkilerind e egemen olan kadını kısmen mücadele alanına çekbirlikte) kadını n K UKM aşi ret ilişkilerinin getirdi!)i tutuculuk temelindeki soy evlilik erken , kadın sorununun getirdi~! ve aile Içinde yer almasını etki\·t 'Y?'(:::':';::;, ,,..:*,: mülkiyeti ilişkileri de eklendiQinde kadının üzerindeki erkek egeilemiş ve erkek egemenözgünlü~O . mücadeleye dayattı~ı menliQinin boyutu daha da artmakta kad ı n ın kend i iradesine liğinin denetimiy le s ın ırlı · olumsu zlu~u adeta es geçerek, kad ı n sahip olma, kendi Iradesiyle hareket etme olanaOı daha da etkislbırakılm ı ş , bun u kıran sorununun bu çerçevede tartışmasını zleşme ktedi r . Sömürgeci şiddetin KUKM 'ne dayattı!)ı acı , selalet çok az sayıdak i kadın ve ölüm rizkin i n kavga sürecin d eki yüksekl i!)i kadının afaroz edercesine, geleneksel yargı militanlar da gerici-tut ututuculu !)unu etki leyen ayrı bir etmen olmaktadır. Ancak de~erle rln l farklı söylemlerle yeniden cu aile Ilişkileri içinde Kürdistan 'da kadının tüketim toplumunun yarattı!)ı tüketici özne adeta Cı reten bir perspektife düşmüştür. afaroz •J olmay a i lişkisinin görecel iQi Kü r d istan ka d ınının edilmişlerdir . Bu süreçte Avrupa'da mültec ll eşme kompleksi · · yabancılaşmasında daha az rol oynarken, yabancılaşma kendin i -bu günde dahil- kadının Içinde kısmen oluşturulan kadın daha çok korku, boyun e!)me ile geleneks el de!)erle r ikilem i sa!)lık . cinsel, kült ürel içinde kendini üretir. örgütle nmeleri de sorunu n özgül sorun l a r ını çözmey e Somürgeci burjuvazinin karmaşık, de!) i şken ve çelişkili birçok yanının genel siyasi hedefler Içinde yönelik faaliyetl eri yan ı kapsayan bir bütünsellik içinde ürettiQi yabancılaşma erkek ·örgütlenmesinden öte pragmatik kultoplums al yap ı dan ote egemenli!)ine (toplumsal üretimdeki mülksüzlü!)üne raOmen bir devri mci hareket içinde lanma mantıQıyia oluşturulmuştur. dizi deOer kazan d ırır. Kadın üzerinde ki hak sahipliOi erkeO I bile yadırgana r ak engelmülkiyet sahibi 'yapar·. Artık o bir kadına ·sahiptir ". Kadının lenmiştir. Kürdista n iradesine müdahalesi, erke!)i yönetici ve egemen bir kast haline toplumu nun erkek egemen liğinin geri niteliOin in yarattı!)ı cinsel "getirir'. Bir kad ın ın iradesi ve yönetimi artık onun 'elindedir". Ve yabancılaşmasının devrimci hareket içindeki etkileriyle ortaya çıkan sorunlar ~ bu hakların nesilden nesife devredi lmesi doOal miras hakkını kıs ı tlı sayıdaki mücadele içinde bulunan kadınların mücadele içi nde konumerkeOe "sa!) lar·. O, ya bir mirasa konan kişidir ya da 'konacaktır·. lanmasını ve etkinleşmelerini olumsuz düzeyde etkilem i şt i r. B u psikoloji k 'i?1 :;:t;;, ~ Bu de!)erler sisteminin sersem leştirdiQi yabancı laşt ırd ı !)ı erke!) ln y apı ve y a ba n c ılaşm a Için d eki er ke k mili t an K ü rd i s t an k adı n ı nı ))'J':;;;_F• '%ş id det ve şehvet gibi hayvans al deOerler iyle bütünleş i nce mücad el eye ç aQ ı r ırken, kendi kızını, kız ka rde şini, ka rısını mücade le#.:· erkeOin kadın üzerindeki tutucuıuou insanlıktan soyutlanmış bir den uzak tut may a özen g ö sterm i ş ti r . Kuşkusuz bu d avranışın bir boyutu !J:>+:(·j:t ':" niteiiQe dönüşür. Artık erkek egemenli Oine karşı her yönelik (kut~---·; .:--:- .:} ._. ·-·:·· da mücadele içindeki i kirciliğin getirdiğ i kavga dışında güvenceler fi;' .\.;'; sal mülkiyet ve mirasa karşı her başka l dırı gibi) hiçbir kural arama psikolojisidir de. Devrimci mücadel ede de kend ini üre ten erkek §;l.;~t'f,;;.:.;,T tan ımadan bastırılmaya yönellnir . Kadının bu başkaldır ı "ihaneti' egemen Ideolojis i, kad ı n ın toplu msal kavgada n soy utl a nma s ını büyük ;._ sadece fiziki infazla deOil, afaroz ve toplumsal lanetlenme gibi iki ölçüde başa r mıştı r . :; ~ yanlı baskıyla kad ının boyun eğ mesi kadın da içselleştir ilir, erkek Gerilla mücadelesinin boyutlanmasıyla kısmen mücadele al an ın a çekilen egemenliOin güvence si böylelikl e sa!)lanmış olur. Ama erkek Kürdista n kadını , özgün sorunlarının çözümü ve orgütlen mesi yonünde insan olarak ve toplumun büyük ço!)unluOu itibariyle ezilen sın ı f geleneks el yak l aş ı m Ise pek değişmemişt i r . Mücadel e içindeki kadına . . , ·~ olarak a r t ı k sistern in kendisiy le biçtiği cinsine yabancılaşmış yaklaşım, Kürdista n toplumunun geleneksel değerlerinin farklı söylem ve . -.~ ., ~;., •• , t kendi kolelik zincirini "kazandığı' değerler olarak boynuna yaklaşımla r la ken disini üretmesi temelinde oluş turur. ·s aygın ve kutsal' n:;ftYt'"." takm ıştır . Sınıf sömürüsünün donen çarkları Içindekendi kendini zincirka d ına " ka h raman ıı k · payası eklenere k yen i tip ·ozg ar· kad ın tabu ve ~;-~»~:;:.~}\'' lemiştir. yasaklamalarla yen iden yarat ı lm ışlır. Kürdistan kadınının kıs mi de olsa
c tt;:. _
Gulan-Hezeran /1995 /10-11
39
KADlN
·
·.y
. ,.,.; •
'
mücadeleye kitlesel katı lı mı kitle eylemlerinde boy göstermiştir. KUKM 'ne kadın ı nın bu katılımda aQ ı r lı klı olarak ulusal ve cinsel baskının bilinciyle katılımdan öte kocas ı na . çocuQuna. evine sahip çıkma yanı daha etkin bir rol oynamıştır. Bu mücadele pratiQi kend isiyle kısmi bır ulusal bilinç oluşturmakla birlikte, kadının ozgürleşmesi yönünde veya kadının erkeQin denetimi dışında sosyal aklivileye katılımı yonunde kopucu bir başlangıç olamamıştır. Koy ve kasaba boşaltmalarında. gerilla ve aydın cenaze meraslmlerinde, cezaevi direnişleri gibi olaylarla one çıkan Kürdistan kadını hep koruma- koruyuculuk ve analık duygusu niteliQiyle genellikle öne çıkm ı ştır. KUKM 'nde Kürdistan kadınının mücadele alanına çekllmesiyle. somürgecili ğin Kürt ulusu üzerindeki psikolojik baskılarını daha rahat goQüsleyebilir, toplumu uzun. zor bir savaşa hazırlay acak b ır zemıni oluşturabil ıri z . Somürgeci-kapitalist burjuvazinin bizzat kend isinin egemen kılmaya çalıştıQı yargı deQerleri ve kurumlaşmalar ile KUKM 'nin yargı deQerleri ve kurumlaşmaları birbirinin inkarı temelinde olmak zorundadır . Ayrıca somurgeci burjuvazinin bu deQe rlere el atıp yozlaştırarak kendi yargı deQerlerine çekme girişimlerine karşı da yontam ler geliştir il meli , bir bütün olarak karşı duru l malıdır. Kürd istan kadınının sorunlarına yöneli k sömürgecl yaklaşımlar da bunun belirli örneklerinden bir ı dir özellikle doi)um kontrolleri, c ın sel ei)itim. kürtaj, resmi evlilik gibi MIT -somurgeci misyonerler ve burjuva sosyatesinin g i rişim leri Kürdistan kadınının sorunların ı çozmeden ote. somürge il işkil er ini pekıştirme faaliyeti ve sembolik olan propaganda içerikli çarpıtmalardır . Keza somürgecilerin bizzat it.raf ettikleri gibi, bu tür gir işim l eri somurgeci deQer ve kuruluş lar ı n kurumlaştırılması niteliQ ini kavrayamıyan Kürt kad ı nı ' spiral takmay ı kendilerini zehirleme. çocuklar koruyucu aşı olmayı kend ı ler in i kısırlaştırma olarak a l gı l ay ı p redetmektedirler kendi liQinden bilinçle bu redediş . sömürgecilerin somurge toplumunun hiçbir sorunun çozmeyeceQin i somürgecilerin tüm 'iyi niyetli' g iri şimler i nin kendilerinin köleleştirilme faa liyeti olduQunun dışa vurumudur . Fakat ozellikle somürgeci metropellerdeki erkek düşmanlıQı temelinde ve toplumsal mücadeleden kadını soyuilayan orgütlenme çalışınaları aracılıQıyla somürgeci burjuvazi başarılı olmakta, toplumsal devrimin sorunlarını anlams ı zlaşt ı rıp kendi kanallarına yoniendirerek yabanc ı laşmayı tekrar tekrar üretmektedir. Bunda toplumsal muhalefet güçlerinin programsızlıQı , faydacılıQı ve örgütlenmedeki beceriksiziigi de onem li bir rol oynamakta. hatta sömürgeci burjuva rasyone'leri içindeki bu orgutlenmelere kadro transfer kaynaQı olmaktadır.
Kadın ça l ışmalarına yönelik bu perspektifieri gözetmek ve gelecegin sorunlarına ş i mdiden cevap verecek protatipler yaratmak zorundayız . KUKM hem bir demokrasi mücadelesi perspektifi ne somürgecı devletin somürge polit i kasın ı n kısmi demokrat i kleşmesinı kapsar ne de toplumsal kurtuluştan ayrı düşünülebılir . Ancak, KUKM'nin demokratik mücadele perspektifini somürgeci devletin sömurge poli t ikas ını n kısmi demokrat ikl eşmes i olarak çarp ı tan saQ-oportünist yap ılanmalar Kurt ulusunun demokratik mevzi ve kendi kader ini tayin etme araçları olan kurumlaşma ve deger · yargılarının o l uşmas ı nı yadsır ya da çarpıtır , muhtevasını , ,, boşaltıp pragmatik yaklaşımla onları kullanmaya yonelir. Bu Kürdistan toplumunun demokratik l eştirilmesinde önem li bi r mihenk taşı olan kadın sorununun orgütlenmesinde demokratik bir külturlin oluşturulmasında da boyledir. KUKM 'nin toplumsal kurtuluş perspektifini yadsıyan burjuva yakl aşımda pragmatik temelde kadını mücadele alanına çekerken. erkek egemen ideolojisinin kırı l ması ve kadının ozgür s ı nıf yaklaşımlarını kendini inkar ı sayar bilinçli olarak bu perspektifi sabote eder. KUKM · '~ ülkenin, sömürgeci ilişki ve baQımlılıklarından arınd ı rılması ve , demokratik kuru m lle kültür birikimi yaratma süreci olarak ele ·: · alıp , toplumsal kurtuluşun asgari zemininin zorunlu koşulu olarak gören Kürd i stanlı sosyalistler: KUKM ' n ı n orgütlenme sürecini , toplumsal kurtu l uş araçlar ı yla donat ırl ar. Bund.andır ki . Kürd i stanlı sosyal istler kadın sorununu da mücadele sürec ı içinde kadının kend i sorunların ı gundemleşt i rece§ i ve ozgun sorunlarını çozeceQ i orgütlenme:er yaratma ile erkek egemen ideolojisine karş ı her iki cinsin özgürlüQü ve eşitl i §i temelinde bir ., kültür duzeyi oluşturmayı programlama. hayata geçirme, erkek ,.. ,., ; '' egemen ideolojisinin getirdiQi yargı de§erleri ve kurumlaşmaların alternatiflerini oluşturmayla kend ilerini sorumlu tutarlar. Kuşkusuz bunu yaparken Kürdistan toplumundaki erkek egemen yargı deQer lerırıi de unutmadan. toplumdan soyutlanmadan, somurgecilere ;: •opaganda malzemesi olacak perspektifiere düşmeden ,
inat ve kararlılıkla mücadele edilmelidir. Unutulmamalıdır ki. somürgeciliQe toplumu örgütlemek, seferber etmek bir düşman güce karşı , toplumu hareket etiirmek anlamıyla ko laydır. Ama toplumun deQeri olan büyük oranda ailede sentezienan erkek egemenililine karşı , yan i toplumun kendi degerierine karşı orgütleyip hareket altirmek sömürgeciliQe karş ı hareket etiirmekten çok daha zor, sabır Isteyen ve uzun bir sürece yay ı l ması gereken bir olgudur. Çünkü KUKM üzerinde yükseldiili kad ının erkeQin degerierine karşı bir savaşırn d ı r bu. ErkeQin yanılsamayla ken d ı çıkarı gördüQü ve yaşam içinde faydalandıQı , kullandıQ ı, vazgeçmeye niyetinin ol madıQı deQerlere karşı bizzat erkeQin mücadelesi bu deQerlerl yadsı ması. şimdiye kadar yararlan d ıgı, fayda lan dıQı ilişkilerden gönüllü ve bilinçli olarak feragat etmesidir. Ve zor olanda budur. Zor olduQu kadar zorunlu olanda budur. Gelece~ln Ba~ımsız-B i r l eş l k - K ü rdlstan'ı n da kadının büy ü k bölümü kocanın, babanın, kardeşin denetimi a ltı ndan çıkamam ı şsa , kendi özgün sor u n l ar ını çözecek, gündem l eş tı recek örgütlenmelere sahip o lm am ı şsa ne demokrati k Kürdistan 'ı n örgütlenmesi sa~ lı k lı olacaktır , ne de toplumsal kurtuluşa yönalınede sa~ lı k l ı ad ım lar atı l ab ll e cektir. Kürd i stanlı sosyalist siyasal örgütlenmeler bu bilinç ve sorumluluklar temelinde soruna en azınd a n şu acil hedefler temelin de çozüm üretıneli pratik adımlar atma l ıdır lar . 1- Kadının eve. kocaya ve babaya karşı baQımlılıQına ka r şı mücadeleyi surekli canlı tutma lı. Kadın ı aile i l işkile r i dışında mücadele alanına çekmeye ozel one m vermeli. erkek egemen ideolojisi tüm araçlarla mahkum edılme li. 2-Kad ı nın ozgül sorunlarını çözecek Kürdistanlı örgütlenmeler ıçinde ve ba~ımsız onl ardan (ku şkusuz ulusal ve lllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllillllllllllllllliiiiiii!B~ Gelece~in, Ba~ımsız-Birleşik:oplumsal kavgadan Kürdistan'ında kadının büyük ba Qımsız deQil) kadın karşı
orgutı enmeleri oluşturu l -
rral
teşvik ed il meli.
ulu sa l ve toplumsal kurtuıuş mücadelesi d ı şında konuınıanan demokratik kad n
i l~şkiler
hareketleriyle
ge li ştir il meli
demokratik talepleri desteklenmeli ve bun ların doQru devrimci bir çeki l mesi zemine
saijlanmalıdır.
bölümü
kocanın , babanın,
denetimi altından çıkamamışsa, kendi özgün sorunlarını çözecek, gündemleştirecek örgütlenmelere sahip olmamışsa ne demokratik Kürdistan'ın örgütlenmesi sa~lıklı olacaktır, ne de toplumsal kurtuluşa yönelmede kardeşin
acil Kad ı nın 3çozülmesi gereken olan sa~lıklı adımlar atılabilecektir. şıddet. saQiık, kürtaj. çok evl il ik.eve baijlılık gibi özgün konu larda orgutlenmeier aracıl ı gıyla mücadele edilmeli, pratik çozLimler üretilmelldir. 4- Kapılalist sömürgeci sistemin kad ın a yonelik reklam-moda, cınsellik ve benzeri sa l dır ıl ar ın a karşılık yoijun bir ideolojik-psikolojik mücadele yapılmal ı d ır.
5- orgutlenmeler içinde erkek egemen ideolojisine karş ı yoQun mücadele ed il meli. sosyalist degerler temelinde, toplumsal yapı da gözetilerek yen i kad ı n erkek hukuku oluşturulmal ı, müeyyideler getirilmelidir. 6- Kürdistanlı siyasi orgütlenmeier kendi h iyerarşik yapıları içinde kadının ken dini temsilini saglamalı , eşits i z gelişme mücadeleye kat ılı m gôzönüne a lın arak kad ı nla ilgili hiyerarşik örgütlenme ilkelerinde esnek davran ı lmalı. kadının organsal kollektif yapı içinde dönüşümü saglanmalıdır. 7- Siyasi orgütlenmelerin kollektif deQerleri toplamı . d önüşümü ve yonelim organı olan Merkez Komitelerinde kadınları temsili saölanmalı ve bu ilke leşt irilmeiid i r . Kuşkusuz KUKM süreci ile ilgili kadın sorununa yönelik bir d ızi daha fa r klı tedbirler ve mücadele yöntem leri onerllebilir ve onerilmelidir de. Ancak çozum : kapitalist -sôm ü rgeci ve yerel gerici rasyonelle re ku rum lara. deöerlere yani bir butün olarak sistem in bize dayatt ıijı yaşama karşı alternatif rasyonel kurum ve degerler bütünselliöinden alternatif bir yaşam yaratmaktı r . Ancak ve ancak kadın ve erkeQi bununla ozgürleştireb ı ir cinsiyet ayrımcıl ı ij ını n temellerini bununla di namitleyebllir. bugün iç ın çekirdek deQerler yarın için tüm toplumsal yapıya egemen olacak degerler ol uşturabıl iriz. Sorun bunu nasıl, hangi zem inde yapabilmektir. işte o zaman insan ı n ı nsanla arasındaki ilişkiler olarak iki cinsin ortak degerieri ve ozgurlu~u uzarinde sınıfsız somürüsüz bir toplumun deöerlerini ş i mdiden yaşamımııda taçland ır abii iriz. Bu bilinç ve umutla, tüm özgür kad ınl a rı mızı ve özgürlük k avgalarını kıvanç l a selam lıyor u z.
H.lsmail
·-·········-·
40
Mayıs-Haziran
/1995/1 0-11
KITAP
H
e rşey den önce Hafız Akdemlr'in yayınlanmamış yazı ve mektuplarını derleyerek yayına hazırlamış ve bize, yitirilmek istenen de~erlerim ize sahip çıkmanın önemli bir yöntem ini hatırlatan Selahattin Bulut'a teşekkür borçluyuz. Hafız Akdemir, sömürgecile rin muhalif
Kürt basınına karşı plAnlı kontr-gerill a cinayetlerin in ilk kurbanlarından biridir . ozgür Gündem , yayına başladı~ından kısa bir süre sonra Hafız , Diyarbekir de katiedilişi ile ilk basın şehidi oldu. özgür Gündem gibi özgür ülke' nin üç bürosunun birden havaya uçurularak veya
bas ı lırken toplatı larak sürdürülen "susturma· kampanyasının ilk habercisi Hafız ' ın
vurulmasıdır.
Onu daha nice de~erli i nsanın katiedilişi izledi. Kuşkusuz herbiri ülkemiz, ulusumuz ve dünya halkl ar ı için birer değer olan bu insanların anısına en iyi saygı , mücadeleyi daha yükseklere taşımak . Buna karşın bu değerleri geleceğe aktarmanın ertelenmez bir yöntem i daha var: Onların anılarını , eserlerin i kalıcılaştırmak, zamanın yokedici, eritici etkilerine karşı korumak. Bu anlamda "Gülüşün özgürlü~ümdür' isabetle düşünülüp gerçekleştiriimiş bir çalışma . Genç yaşta katledilen Hafız ' ın düşünce dünyasına ve dinamizmine, yaşam biçimine değ in yakından tan ımam ıza yardımcı oluyor. Selahattin Bulut'un derlemesi, ' Hafız'ın Cezaevinde n dışarıyla , dostlarıyla yaptığ ı yazışmalar aynı zamanda bir zaman kesitiyle ilgili de bilgilenmemize yardımcı oluyor. Diyarbekir, Aydın , Eskişehir Cezaevlerindeki yaşamları, il işkileri, "Gülüşün özgurlüğumdür« kitabmm yazan Selahattt'n Bulut ile yapm1ş olduğumuz ktsa
röportaj1okuyuculanmtza sunuyoruz.
e
HafJz, çok yakm arkadaşlarrmzdan blriydi. Katledl/dt'glnl duyduğunuıda neler hisse!-
mücadelele ri bell ı bir kesitiyle yansıtıyor. Bu yanıyla kitap aynı zamanda hem biyografi , hem de belgesel n ite li k
taşıyor.
Yeni ülke, Genel Yayın Yönetmeni kitapta yer alan
düşüncelerine ' aramızdan
en iyiler ini ald ı lar " diye başlamış . ' Geride kala n bizlere ise daha ağu görevler düşmüyor mu ? Sağ kalmiş olmamiZi n
bedelini ödetmemeli miyiz?" diye soruyor, Hüseyin Aykol ... Kitapta, Mehdi Zana , Recep Maraşlı , Naif TOrk'ün Hafız 'la ilgili düşüncelerini dile getirdikleri yaz ılara yer verilmiş. Raif Türk, Hafız ırin "araştJrmacJ-gazete ci kişiliğini, cezaevmin o yok olasJ atmosferinde öğrenip gelijtirmiş. Bunu siz de ·Gü/üşün özgOr/üğumdür"ü okudukça iyi anlayacaksınız" diyor. M.Zana, ' Haf1z çok dürüst, inançta hiç taviz vermez ama davramşlarmda saygJ/1, insam kirmamaya özen gösteren bir kişiliğe sahipti. özellikle Kürt halkinin kurtuluş mücadelesindeki kavgaya sonuna kadar inanmiş, yaşamini da ona göre biçimlerdlrmiş, geleceğine o pencereden baki-yordu." diye yazmış hemşehrisi ve cezaevi arkadaşı hafız için . R . Maraşlı ise, "s1k s1k özlediğim Haf1z'm aydm!Jk yüzü, bana içimde b/fakt1ğ1 SIZI kadar - belki daha da çok- bütün delikan!Jianmlzln, genç kizlanmiZ/n onurlu kavgasim tammiJYor" diye duygularını dile
lıa ftalarca tıep Hafız'ı düşündüm . Hafız'la
niteliğinde. Kitabın eksikliklerinden biri; mektuplarda birkaç cümle veya de~inme biçimde geçen olay veya isimlerin , olayların tümünü bilmeyenler açısından yanlı ve yetersiz bilgilenme rizokosu taşımasıdır. Bunu gidermenin en iyi yol u da Hafız'la ilgili elinde mektup , döküman bulunanların, yazılan şeylere açı klık getirmek isteyenlerin bun ları yayıncıya ile tere k, daha sonraki baskılarında çalışmayı daha da gel i ştir ilmesini sa~lamak olsa gerek. Hafız 'l arın gülüşlerl , özgürlük çiçeölmizin kök salmakta oldu~unun da
moıaecisidlr.
Hafız'ı, katiedilişinin 3.yılında sayg ıyla
anıyoruz.
Can Erzln
getirmiş.
uyuyor, Hafız'la kal kıyordum. Zaten Hafız ' la olan arkadaş) ığımızı bilen bOtün dostlar da böyle bir gorevi benden bekliyorlardı. O sıralar bir kitap çalışmam vardı . lik işlm onu bir kenara itmek oldu . Tam iki yıl Hafız'ın uğradığı, oturduğu , konuştuğu . yazdığı, mektup gonderd iğ ı, ilışki kurduğu kiş i ve yerlerde
tiniz? . .- - - - - - - - - - - - - - - - - - -.. • • 8 Haziran. sabahıydı, Kardeşim Zela l, telefonda a~lamaktan kısılmış butUn se sı yle Diyarbekir'den ba~ırıyordu. ·xaıo keko, Hai z kuştınr . Bu ses Hafız'ln katiedildiğ ini duyurmakt<ın çok sanki bana ~bir şeyler yap'' der gıbiyji, Ardından Hafrz.'ın ye~enl Fuat; "Selahattin Abi, dayımı vurdular!" d ıyordu ve tuzlu hıçkırıkları sesini boğup yutuyorc u O sabah Diyarbekir'in bütün surlan üzerime yıkılmıştı. Hafız yerdeydi ve Diyarbekır bekli· yordu... e Haf1z'm kitabm1 yazma fikri sizde nasıl oluştu? PGülüşün özgürli.Jğümdür " nas1f
doğdu? • • Hafız , çok sevdi~im bir arkadaşııY~ dı. Y ı lla rca aynı düşünc.eleri paylaşmış, a y n ı fida naberaber su taşım ıştık. Katil, onu katlett ı ğinde aslında beni de yaralamıştı. Ama çabuk iyileşmeliy d i m . Hafız'ın yapmak istediğini kısmende olsa tamamlayıp , zavallı katıle Hafız'ı öld ürernediğin i göstermeliydim. Böyle bir sort.ımluluOun bilinciyle günlerce,
Bu kitap içerdiği dökümanlarla . Ki.Jrdıstan devrimci mücedelesinde kadrolar ı n tipolojisi açısından önemli ipuçları verecektir. Aynı zamanda olayların geçti~i zaman dilimi açısından da, tarihçiler ve araştırmacılarımız içinde de~erli bir belge
(yay ınevleri . datnek'ler, parti ve sı:ı ndikala · . gazete ve dergı buroları, ulke dışında k bazı kuruluş la r vs ...) mekik dokudum. Yardım cı olanların yanı sıra, beni anlamayanlarda oldu. Ve sonunda gördüğ ü nüz bu çalışma ortaya çıktı. Işte, Hafız' ın gülüşü üzerine at ılan toprağı boyle yar d ı ve özgurlüğü ne .böyle kavuştu.
e Kitap
çtktıktan
bir kaç gt.in sonra hemen
Jopla tıldt. Soruşturma baş/adt. Dava hangi aşamada? Toplatma değerlendiriyorsunuz?
/1995/10 -11
nasil
eeHatız 'ın ölmedlgini, üstelik halkına bir ., gülüş olup geri geldiğini gördüklerinde katilleri paniklediler. "ülkesi ve milletiyle bölünmez ...:
gıbi o çokça okudukları nakaratı bir daha tekrarlayıp kitabı alelacele toplattılar. Kitabı nasan Doz Yayınevi sahibi A. Zeki Okçuoğlu ş ı andçı TMY 8. ma<fdesine muhalefette n y argı lanmaktadı r ; mahkemesi devam ediyor, 1\" olur bilmiyorum , ama TOrkiye'de kıtlık bile c a yıne de DGM'lerin önünde bol miktarda ç· ;.it çeşit cezalar alabilirsiniz. t
e Gü/üşt.in özgiJrlüğümdür gibi benzer . şka bir çaltşmamz var m1? • • Aslında "Gülüşün özgürlüğumdür"
k t abı bitmedi , devam edecek. Başımızda
Ç •' Şit l i belalar döndüğünden yayına çabuk
V•' rd im. Şu anda ikinci ·· bölümü üzerinde
ç .1 lışıyorum . Hafız ' ı bitirmaden başka bir
·; al ışın a yapamam herhalde. e Son olarak söylemek istediğiniz bir şey v.lr mt ? • • Hafız 'ın daha iyi tan ınması için Sterka R ı zga rl çalışanlarının üzerin e düşeni yaptığına inanıyorum . Başta sevgili arkadaşım Recep Maraşlı olmak üzere hepinize teşekkürlerimi sunuyorum. e Biz teşekkür ederiz. -
Mavıs-Haziran
karartnt
rız
.... . . . ,k . •,
>
-'
Ai
SOM[JRCSE-S6MQR"GECi itiŞK/Lç:R!Ni; ·. f7ENE:l.i B/R 8~1(/Ş ., , -:-·
~-- -
·.·
ll. Bölüm
·•.·
TC'ni n Kürd i stan'd aki Egeme nlikler i temelin de zor Askeri K ürdista n'da kendine yer ed inen T C'nin , K ürt halkıyla olan ilişkileri Osmanlıdan farklı olarak, sömürge-sömürgeci ilişkileri temelinde gelişmişlir. Osmanlının çozülüş sürecinde belirli bir gelişme kaydetmiş olan Kürt ulusal demokr atik hareket i, Kemalistler kendilerini iktidar olarak orgütledikten sonra, Kürtleri ince politik oyunlarla erıtmeye ve tasfiye etmeye çalışıyorlar Hatta Kemalistler henüz iktidara yürüme aşamasındayken bile, Kürt hareketini kendi kontrolleri arasına alma ve yolundan sapiırma siyaseti gütmekt eydiler. Sevr günlerınde i şb ı r li kçi Kürtleri kendilerine tamamen yedekledikten sonra nihayet Lozan görüşmelerinde de mevcut Kemalist devleti ' Kü rdün ve T ürkOn ortak yö netim i ' şeklinde tanıtıp, Kürt ve Kürdistan sorununu ulus. lararası gündem den düşürmeyi başa r mışlardı Böylece, Türkiye' de hiçbir ulusal hakka ve hukuka sahip bulunmayan Kürtlerin, mebus sıfatıyla TC 'nin Meclis-i Mebusan'ında bulundurulmalarının nedeni de böylece anlaşılmış oluyordu . Lozan görüşm e lerınin sonunda ' Misak- ı Milli' çizilip ulus l ararası ka bu l gördükten sonra devletin Kürt politikasında yeni bir süreç başlatılıyor. Bu kez Kürtlerin 'kardeş'li~i bir tarafa, Kürt ve Kürdistan sözcükl erinin telaffüz edilmes i bile yasaklanarak Kürtler tümden inkar ediliyorlar. 1925 Şeyh Said lsyanı'nın bastırılma süreciyle birlikte bu anti-Kür t politikala r ve uygulamalar ayyuka ç ı kıyor. Bu antiKürt kampanyadan parlamento da nasibini alıyor . Parlame ntoda yer alan Kürt milletve killerind en tehlikeli görülenler Şeyh Said Isyanıyla ilişkilandiril erek temi zleniyorlar. Kürt ulusal demokratik haklarının ın karı ve yo~un devlet terorü sonucun da, Kürt ulusal ayaklanmaları ve mücadeleleri kaçınılmaz olarak devam etmişti r. Fakat mevzi düzeyde kalan bu çabalar ve isyanlar her defasında kanla zulümle bastır ılıyor . Ulusal isyanlar sürecinde Kürtler uluslararası desteklerden, gerekse merkezi örgütlülükten yoksun bulunuyorlar. Ve nihayet 1938'de en son d i ren ı ş oda~ı olan Dersim 'de yenilgiy e u~ratılarak Kürd ıst an tümden Kürd ista n' n Böylece alın ıyor. teslim sömurgeleşmesi de aşa~ ı-y ukarı tamamlanmış oluyor. TC bundan sonra çok yo~un bir Türkleşi i rma ve asimilasyon faaliyetine girişiyor. öte yandan askeri i şgali , idari ve bürokrat ik kuruıniaşmaya hız vererek güçlend irmeye çalışıyor . Kürt ha l kına koyu bir ulusal , inkarcılık da-yatı lıyor. Artık, pariamanıoya girmenin bürokside yer almanın ön koş u lu Kürt ulusal kim li~ini inkarda n geçiyor . Genel olarak söylerse k. Kürt a~aları. beyleri ve eşrafl arı söınürgec i devlete kolay ba~lanıyorlar. Pariamanıoya seçilenlar in neredeyse tamamının bu kesimle rden insanlar oluşturuyor. Yerel duzeyde belediyelerde ve bürokras ide de yıne bunlar vardır. Devletle halk arasına adeta bı r köpru paşasıyla, görevi görüyo rlar . Valisiyl e. halkın kalkıyor, düşüp le hakimiy . a l ıy am kaymak devlete ufak-te fek işi düşlümü, bunu para karşılı~ ı nda hemen hallediveri-yorlar. Boylece rüşvet çarkından da hem para hem de 'i lı bar ' temin ediyorlar. ülke bir çiftlik, bun larsa çift li ~in kahyasıdırlar adeta. Cumhuriyet kuru ldu~undan beri devlet otoritesin ın Kürdıstan ' da güçlü oldu~u yerler, iş b irlikçili~in de gu çlu yaşanıldı~ı alanlar oluyor. Devletin elin in ı aş amadı~ı ya da az ulaştı~ı kırsal alanlar ise, u ı...sal kiş ili ~in önemli oranda korundu~u yerler olmaktadır. Yoksu l Kürt köylüsü için devlet oldum olası dost gözükmeyen bir güçtür. Kürt koylüsü en çok. yuz yuze geldi~ i jandarm a ve tahsildarın dir. şahsında devletten ürkmekte ve nefret etmekte erinin hareketl direnme ulusal Kürt se ır edil Dikkat hemen hemen yüzde doksan dokuzu koy ve kasaba kokenl i d ir . (8) ısy anlar buralar da olu şturu l up
42
:~-
-~
.
·.-:::
-:~
:~-
Bu olgu aynı zamanda Kürt yoksul köylOsünün ulusal kurtu l uş mücadelesindeki yerini ve önemini de göstermektedir. Sömürgeellerle işbirli~ine giren Kürt egemen güçlerinin yanısıra, okumuş ya z mış tahsil görmüş şehirli · aydın'ların bir kes imi de sömürg ec ilere yamanmaktadırlar. Bunlar tam anlamıyla asimile olmuşlardır . Sömürgecilerin ideolojik ve siyasal propagandalar ı ndan oldukça etkilenm ekte ve tıpatıp onlara benzameye ça lı şmaktadırlar . Sömürgecilerin Kürt ulusu üzerinde ki etkileri gerçekten korkunç olmuştur. Ne kadar yabancı ve dejenere i lişki varsa halka dayat ılmı ş , toplumu n soluk almasına zerre kadar bile izin verılmeyip, her çe li şki, her sorun, her
başlatılmıştır.
zayıflık kullan ılmaya çalışılmıştır .
:~
Er,;eni lere
bulunan Kürtler de
olm u ştur . Bunu da anmak gerekiy or. Bugund e TC'nin sürdürdü~ü anti-Erm eni propagandasının
Kürt halkı a rasında de~ilse de Türkler arasında oldukça etkili oldu~u bir gerçektir. Bugün TC 'nin, PKK'yi Ermenilerin yönetti~i. Ermeni güdümünde bir hareket (!) olarak tan ı lması boşuna de~ild ir. Bu kand ı rmacaya Kü rt ha l kı arasında pek inanan olmamasına karşın . Türk halkının yüzde yetmişi, belki de daha fazlası i nanmaktadır. Devlet bu çelişkiyi ve düşma nl ı~ı diri tut mak için her yıl şuray ı - burayı eşeleyi p, Ermenilerin fi tarihinde kalletti~i Türklerin çürümüş kemiklerini (!) teşhir etmektedir. Yine ölü olarak ele geçen 'sünnets iz' PKK m i litanları günaşırı olarak TV ekranlarında kamuoyuna gösterilmekted ir. Hemen belirteli m ki bugün Kürt halkı arasında Ermeni düşmanlı~ı diye genel bir eQilim yoktur. Aş iret Çe li ş kil e ri : Aşiret çelişkileri Kürtlerin sürekli kanayan , kanatılan bir yarasıdır. Ve Kürt ulusal demokratik mücadelesine büyük zararlar vermektedir. Aşiretçi düşünüş dünyayı kendi köyünün , kasr'ının dar sınırlarından ibaret gordü~ü için, onda ülke ve ulus bilin:i yo_ktur. ~~da. çok cılız.d ır. Aşi ret
Devlet in Ideoloj ik ve Politik Düzey de Kullandı~ı Başlıca Olgula r Bunun kokleri A l evi-Su n n i Ç eli şk i si : Osmanlıya uzanıyor. Çaldıran 'da Safeviyi bozguna u~ratan Sultan Selim, Safeviierin yanında yer alan binlerce Alevi Kürdü de kı lıçtan geçirdi. Osman lının sun ni karekieri cumhuriyet yonelim ince de aynen l d' l K .. korunmuş tur. Mustafa Ur U USa 1renme Kemal'i n Hilafet ve
t
kardeşçe yardımda
Saltanatı kald ı rmasıyla j hareketlerinin hemen hemen yüzde doksan birl ikte Aleviler her ne •. kadar geçici bir rahatla- i ma yaşadıiarsa da : dokUZU koy Ve kasaba kökenl idir. Isyanlar devletin Sunni karekier i 1 rda oluştur 1 burala ı de~ i şmem i ştir. Bugün u up alev ilik çeşitl i devlet ı başlatılmıştır. Bu olgu maruz baskı l arına kalı rken, Sunni halk da aynı zamanda Kürt yokl l l k" l ~ .. .. zaman zaman Aleviler . karşı kışkırtılmaktadır . l SU oy USUnUn U USa A l evi- Sunni çe li ş kis i ! kurtuluş mQcadelesindeki yerini ve önem ini eskiden beri K ür tlerin
aQ~sı, ~şır:ı uyelerı uzerınde otorıtemi nasıl
surdururum, malımı-mülkümü nasıl korurum , kesemi nasıl delduru rum hesabı içindedir .. Mülkiy~tindek! ar~zinin sın ı rları herş eydır. Ve şuphesız kı bu s ın ırlar ı genişletmek arzusu da taşır. Bu yüzden de komşu aşiretlerle sık sık arazi ve ekin kavgalar.~ n~ g i ri_şi r_: Bu kavgalar sonucu arada buyuk husume tler, kan daval arı oluşur. Normal koşullarda zaten aşiretler arası genel bir r_eka.bet v~r?ır._Biri bir araba aldımıydı dıQerı daha ıyı sın ı almaya çalış ı r . Dış görünüm , hava atmak çok önemlidı r . TC, aşire tçi yapının bu tü r
zaaflarını bildi~i nden ötürü bunlar_ı k~n.trol
e ~m~~ e, yonetm ede ve bırb ı r ın e , .. ul usal b i rl i k o luştur - ' duşurmede zorluk çekmez. Bir aşireti r. ı ed rmekt goste de l enge nde ma l a r ı önü etmek için aşiret reisini düşürdün mü elde y a r a t m ı ş t ı r . de d üşürmüş sayı_lırsın . Günümüzde aşiret_i . rinden çelişki-le nnı Ayaklanmalar esnasında Alevi-Su me olan koy koruculu~u esas ~rgutlen bır ter para-mılı otürü aşiretler arası b i r lik sa~ l anamamış hatta ın , toprak a~alar ının reıslerın ret aş_ı azı ol_ar~kb nda ı nmas Ayakla Sait Şeyh bunun da otasinde ki yaygınlaşıp dur sonucu malerı duşurul de oldu~u gi bı Alevi ve Sunni aşiretler birbirleriyle ı r: Sır_f ~şiretler arası çelişkiler şmışt kuru~la kullande zde günümü zaafı bu TC lardır. savaşmış nedenıyle geçmıştekı bır çok ayaklanma sekieye maya ve diri tutmaya devam ediyor. u~ramışt~r. Bu sorun bugünde şöyle-böyle devam M OsiQma n -Ga vu r Çelişk i s i: Bu çelişki de .. . . .. .. ır. etm~k~ed Osmanlı-Rus çatışmasından beri kullanılagelmekteDı n ı n E ~~ll er ı. Kurtların ~enel olarak musluman dır. Mustafa Kemal'in Türk-Yunan savaşı'nda olsun ol_dukları bılınıyo!. TC devletı , ulusal ~aQımsızlı~ç~ sonrasında ·gavurun elinde esir kalan Halifeyi kurduşuncenın_ onun e devamlı olarak ummet_çılı~ı tarma' ça~rısında olsun. anti-gavur propagandalar k Kurt ulusal ba~ımsızlık duşuncesını etkı· ç~karara n ndaları propaga Bu r. bir hay l i etkili olmuştu ça lışmaktadı r. Çok sıkıştıklarında 'hepaya m kı_l ~ız temelinde politik hesaplar vardır. Müslüman-'Gavur' Muha'?1~ed de~il ~ıyi;?" 'AIIahımı z , et-ı ~mm ımı~ emekçi Türk ve çelişkiler.i derinleştirilerek, Kürtlerin erımı~ bır d~~ıl_ mı vb. turunden P.eygamb dınımız, halkının ıktıdara yedeklanınesi ve Türkiye'd eki müskendıler ıne kole tutmaya Kurtlerı lerle demagoıı Anti· yor. hazırlanı tecriti in kesimler lüman olmayan şey Osmanlıda da var. Aynı_ dırler. etmekte ~evam. ün 'g avur ' propagandaların 1920'1erdeki görünüm med ı syanında Kürt güçler i Muham ır M orneQın Ermeni ve Rum in uvazisin burj Türk a, perde arkasınd karşısında sıkışa n Osmanlı, Kurllerin Halileye olan sermayesini temizleme çabaları vardır. baQiılıklarını kullana rak isyanın kırılmasını v e Er m en i Ç e li ş kisi K ü r t -Ermen i ır. Osmanlının: ' Halife ordularıyla ç~rpışan sa~lam~şt ı~ı düşmanl D üş ma n l ı gı: Gerek genel Ermeni ndası sonucu ısyancı Kurtların çoQu propaga kalırdır gerekse de belirli bir tarihi kesitteki Kü rt-E rmeni . 1~20'1i yı!l~r?a Tü!k siyaset!il~!ştır çeki _ savaştan e yükselm ı~ının çelişkisi, özellikle Ermeni ulusalcıl eklerınızı şımdılık erteleyın. ulusalıst . Kurtlere ~e lerı döneml erine denk düşüyor. Osmanlının Kürtler gavur işgali altındadır. Din ~ yurd~mu sunuz Goruyor müs, oldukları "gavur' rin arasında yaydı~ı Ermenile k~ldı~ınıızda sorunıa.rı bız_bıze olarak rı karde_şle lümanları oldürmek için Ruslarla işbirliOi yaptıkları ve turun den PO,Iıtık çozerız. ~d_a ı aram ı d ken ba~ımsız yerine kovup Kürtleri oturdukları yerden bır. kı_sım Kurtler oyun bu ~e. ar. gırışıyorl lere dalavere Ermenistan'ı kuracakları yolunda yaptıkları propaOn lar dın_ kardeşle rı.nın zor gun· tutuyor. ar~sında iriyle birb ulus mazlum iki bu da gandalar sonucun !erı nde _o~l ara ?estek olmak .yoluna gıderek ulusal savaşa tutuşmuştur. Her ikı taraftan da epeyce insan ısteklerı~ı ~.rtelıyo_r l_ar E rm en ı kırımında da bu 'din i Kürtler karşı ere l Ermeni Osmanlı ölmüştür. kard:şlı~ı_ etkıl ı oluyor. Kürtler arasında Kürtlere ısıra kullanırk en bu propagandal arın yan kavmıye tçılı~e sar!lm a ve 'kardeş kanı dökmeme' maddi olanaklar da · sunmuş'tur. Ermenilerı toprakan,layışı haylı_ etkılı olmuşt~r .. ~ugün ~ürdistan 'da r. denmişti la r ın dan ç ıkar ın m allar ı sizın olsun resını devlet ıdeoloJısın ın yerının dın ıdealo~o~ulen Gerçekten de Kürtler en çok da Hamidiye Al ayla rı l maya ç~lışılması, Kurtler aras ında dolduru ıısıyı: mal· onların tılıp. ka ne vasıtasıyla Ermeni ıemizli~i halen etkili oldu~unu gostermektedir lı~ın mus~uman ları na ve topraklarına el koym uşla rd ı r. Bu arada Tu r k i Ok Ol g us u: Bir devlet propagandası olan,
Mayıs-Haziran
/1995/10-11
Türkiye'de yaşayan herkesin Türk oldugu savsatası , sokmak, 'iş bitirmek", kendini kabul etiirmek ve ' etk· durum sômürgeciligin final sahnesidir . Kürdistan'da asimilasyon sürecinin derınleşmesiyle ili" şahsiyet olma garanti l enm i ş demektir. Hele bir de Köy Koruculug u: Devletin yapılandır dı gı köy birlikte Kürt toplumu arasında da yank ı bulmuş ve milletvekili olundumu bundan iyisi can sagı ı gı .. korucuıugu esas olarak kı r s a l bölgelerd e geril1940-70 arası az ı msanmayacak bir kitle üzerinde As lında parlamento en üst sömürge cı organ olarak laya ka r şı oluşturulmuş para-militer bir örgOtlenetkili o l muştur. Bu ı rkçı-ş o ven an l ayışın degerlend irilebilir. Bu organ, Kürd istan ' ın kaderini medir. Bugün sayı l arı ellibini aşan bu hain çetelerin yayılmas ı nda Türk egitim kurum l arı büyük bir rol ilgilendiren kararlar almada Kurtler i düzen içine ezici bir çoQunıugu büyük aş i retlerden oluşuyor . oynamışlardır . Kürt ı nsanına henüz ilkokul döneçekip ehlileştirmede son derece önemli işlevler Korucu baş ları ise, toprak agaıarı ve aşiret şefleri minden itibaren Türklük dayatılmaya ve kalasına görmektedir. Parlamento, özellikle cumhuriyetin o l maktadır. Bunun dışında devletin baskı sı sonucu kazılmaya çal ışılm ı ştır. Bu in karcı, ı r kçı gö r üşün ku rul uş yıllarında Kürtleri Türk devleti içinde eritme korucu olan köylülerde mevcuttur. Ayrıca devlet teş hiri ancak 70'11 yıllarda mümkÇın olabilmiştir. ve dünyayı yanıilmada oldukça iyi ku llanı l mıştır . baskı sının yanısıra ekonomik nedenlerle korucu 1972 DD KO si y asi savunması bu şöven ' Kürdun ve Türkün devleti" yalanı , parlamentoya olanlarda vardır . Zaten devlet bu örgütlenm eyi TilrkçOIOOe, ırkçı-sömOrgeci Kemalist ideolojiye Mustafa Kemal taralından atanmış Kürt milletvekilkurumlaştı rmak için her yolu ve yonelimi kullanmaksıkıl a n 'ilk kur ş un' olmuştur. 'Ocak KomOnü'n ü lerinin şahsında dunya kamuoyun a ; Kürtlerle tadır . Köy koruculu!)u her ne kadar tutmuşsada , Kürt oluştur a n yu rtsever-d evrimci kadronun Türklerin eşitli!)i biçiminde tanıtılmıştır . Ve bu aynı köylüsünan diyebilirizki çok büyük bir bölümü bu mahkemede yaptıgı siyasi savunma, aynı zamanzamanda 'Kür tl erin isi ikbal istemedi klerı ' nin de ihaneti reddetm ışti r. Evi nin, köyünün yakılması. da Kürt aydınları arasında da bir dönüm noktası baş l ıca gerekçesi yap ıl m ı ştır. Yaşanan ölüm , i şken c e ve göç olmuştur. Türkiugün Kürt bireyi aç ısından taşıdı g ı süreç itibariyle sömürgeci burjuva partı pahasına da olsa onurunu anlam: ulusal yabancı l aşma ve efendiye özenmedir. leri olsun, TC parl amentosu olsun S 'l h 1 • t korumuştur . Kürt insanı baskı alt ı nda olan, aşagı ıanan , ayaklar Kürdistan'da hayli gözden düşmüştür . ı a a an aş ı re Köy koruculuQunun Kürt altına alınıp çignenen sömürge ki ş il ig i nden ' kurtulBu durum somurgeci devlet otoritesinin ü ye l e ri n i n ÇO~U yoksu l toplumund a açtıg ı ikinci bir mak" için Türkten daha fazla Türk olmaya Kürdistan 'daki gücünün ne durumda insanlardır. Geri lla i le yara da: 'Halkın zorlanmıştır . Devletin her türlü basın-yayın aracı, oldugunun da bir göstergesi oluyor. çatışmaya SOkulan bU Hacıedilmiş Yanıyla Halkın okulları vesa ı resi bu yabanc ı laşmayı derinleşiirmek Devlet Daireleri ve Işletmeleri: Vurulmas ı 'dır. Silah alan için fazlasıyla çaba harcam ı şlardır. Bunlar yetmezTC devleti Kürdistan 'da 1940'1ardan ' i nsan lar n i hayet aynı aşiret üyelerinin ço!)u yokmiş gibi yı llar yılı daglara taşiara bile 'Türk' lügü vuritibaren tam anlamıyla kurumlaşmıştır. ulusun emekçi fert sul i nsanlardır . Gerilla ile gulayan, metheden sloganlar yazı l m ıştır. Şehi rler ve Sömürgec iliOin gücü bu kurumların , çatışmaya sokulan bu köyler; Atatürk'ün heykelleri, büsileri ve Türk bayrak· varlığı ve etkinliğiyle dogru orantılıdır. ; leri dir. Demek k i bu insanlar nihayet aynı larıyla donatı l m ış tır. Bu 'Türk'lük çabaları 90'11 yı ll ar Kürdistan 'da devlet: ekonomik, siyasal,: p oli t i ka , ulusun böl ünulusun emekçi lertleridir. dan itibaren dal:ıa da arttırı l mıştır . Yine Kürt kültürel ve aske~i g~cüyle. halkın m esi Ve iÇ çatışmalarda Demek ki bu politika, Realltesi'nin "kabulü"nden sonra devlette tahammülyaşamını belırleyıp yon l endırmeye . . . ~ ulusun bölünmes i ve iç süzlük ve aşag ı lık kompleksi kabarmıştır . As lı nda ça lı şmaktadır . Egitim , sa!) lık, sanat,. b ı rbı rlerıne duşman çatışmalarda birb irlerine Kürt Realitesi'n i hiçbir biçimde içlerine sindiremedikdinsel alan , maliye velhasıl toplum : edilmelerini hedefliyor. düşman edilmtıi;Hini helerinin bir göstergesi oluyor bu. yaşam ı nı oluşturan her alan devletin defliyor. BilindiQi gibi, köy Aynı Vat a n a Sah i p E şi t Vat a n daşlık : denetimi altındadır. Eskiden beri.,..ıraaıa•a•lllllllllllll•~korucularının çatışmalarda Türkiye'd e yaşayan herkesin Türk oldugu ilan Kürdistan' da en büyük işveren de devlettir. ülke prodevlete ençok yararlı oldukları alan kılavuzluktur . edildikten sonra, bu "Türk' lerin aynı vatana sahip, Jeterlerinin ezici bölümü devlete ait resmi kurumlarda Araziyi çok iyi tanıd ı kları için gerillanın yerini tesbit eş i t vatandaşlar oldukları da iddia edilir. Bu resmi ve ekonomik i ş letmelerde çalışmaktadırlar. Devletın etmede, iz sürmede, pusu atmada çok önemli bir rol görüş , bir kez daha Kürt ulusunun ve ülkesinin in karı ekonomik alandaki bu gücü , halkı kendis ine oynamaktadrılar. Fakat bütun bunlara ka r şın, o l maktadır. 'Edirne'den Kars'a kadar· Türk yurdu baglamada önemli bir silahtı r. (9) öyle ki, Kürt insanı devletin bunlara geçici bir uşak gözüyle baktıOı da oldugu ve yurt topra!)ında kimseye ayrı muamele buralarda kadrolu olabilmek için rüşvet verme yoluaçıktır. Sultan Hamid, Hamidiye Alaylarına ne kadar yapılmad ı gı, kendine Kürdüm diyenierin na bile gitmektedir. Evini, topragını satıpta rüşvete güvenmişse, TC 'de, Bucak çetelerine , Jirki çetelecumhurbaşkanı bile olabildikleri sıkça tekrarlanır . yalıran insan sayısı hayli fazladır. Bir sOrü zorlukla rine, Tatariara ve benzerlerine o kadar güvenmekteBütün bun lar: Kürtleri, Türk devletine baglama, işe giren insanlar. bir kez işe girdikten sonra bu kez dir. Ki bu nedenle bunları sıkı bir denetim altında tutonların ülke ve ulus duygularına set çekme amacı de işlerini kaybetmemenin kaygısıyla hareket etmakta ve ölçülü olarak silahlandırmaktadır. Yarın taşımaktadır . Yine bu demagoji ' Misak-ı Milli"yi meye başlıyorlar. Işte mümkun olduOunca sosyal ve fonks iyonları bittiginde paçavra gibi bir kenara tartışma dışı tutmaya yöneliktir. Şu da var ki, bu siyasal etkinliklerden uzak kalmaya, etliye-sütlüye atılacaklardır. Hatta bazıları cezalandırılacaktır da. resmi görüş bir kıs ı m çevrelerce gözden geçirilmkarışmamaya çalışıyorlar . Amirleriyle iyi geçinince Kürd istan tarihi göstermiştir ki, devlet işi bitliginde eye. daha bir geliştirilmeye çalışılıyor . Bu kez "sicili temiz" işçi, memur konumlarını böylece koru · Kürt hainini de sırf Kürt olduOu için cezalandır mıştır. Türklük yanını biçimsel olarak biraz geride tutan , muş oluyorlar. Kadrolu işçi ya da memur olmak -ilerde bunun örneklerine deginece!)iz. bunun yerine ' Türkiye'liligi öne çıkaran •Anayasal amaç haline gelince, düzenle göbek bağı kurulmuş Koy koruculuguyla ilgili olarak işin şu yanına da Vatandaşlık' gorüşü geliştirilmeye çalışılıyor. oluyor. Demekki başlangıçta karnını doyurmak ve deg inmek gerekiyor : Köy koruculuQ u , ezilmiş , Açıkçası muhtevad a degişen birşey yoktur. devam l ı çalışacak bir iş edinmek amaç lanırken , sindi rilmiş , aşağılık kompleksiyle dolup taşan insanAnayasanın ve devletin ırkçı-sömürgeci yapısı kuru lu düzen doğal olarak kendi kurallarını ların, bu kişilikten ' intikam' almalarının da bir aracı aynen korunarak Kürtler, ' Anayasa! Vatandaşlık ' a dayatıyor. Kaldıki insanlar çogu kez bu durumu bile oluyor. Devletin birçok güvencesine kavuşturulan bu terfi ettirilmek isteniyor. Dün nasıl ki aynı vatana bile çalışmayı devlet karşısındaki bu pozisyonu , zavallı kişilikler bir anda ·ne oldum' delisi oluyorlar. sahip, eşit vatandaşlık yalanına inanan Kurtler Türk işçi sınıfının Türk devleti veya kapitalisli Korucu olmayan köylüleri devlet yardımıyla toprakçıkmışsa, bugün de •Anayasal Vatandaşlık'a inanan karşısındaki konumlanışından daha farklıdır. Kürt larından göçürtüp maliarına mülklerin e el Kurtler haliyle olacaktır. Ancak, bunlar dün oldugu işçisi sömürülmenin yanısıra, ulusal kişilik olarakda koymalarından tutun da, yol kesmelere , araç soykadar fazlaca bir kitleyi kapsamayacaktır . Çünkü renelde olmaktadır . Çünkü, şantiyesin de, malara, kız kaçırmalara ve insanları polis gibi sorguulusal bilinç Kürt halkı arasında yer edinmiş ve bu fabrikasında, işyerinde, dairesinde çalıştıkları devlet lamaya dek her türlü pisliği yapmaktadırlar. Kendine bilinç her geçen .gün çı!) gibi yayılmaktadır. Türk herhangi bir işveren olmayıp, ülkesini bizzat işgal ve halkına yabancılaşm ış bu düşkün kişilikler , köy halkı ise dün oldugu gibi bugün de bu safsatalara eden bir güçtür. koruculuğu -aslında devlet korucu lugu- 'ünvan' ını inanacaga benzer. Klasik sömürgelerde somürgeci devletle sömürge ele geçirince efendilerin in prototipini çiziyorlar. Parlamen to ve Pa r ticil i k: Parlamento ve parulus arasındaki çatışmanın boyutunu anlayabilmek Köy koruculuğunun yanısıra devletin örgütlediği ticilik, sömürge Kürt halkını devlete ve düzene içi n sömürgec i devleti n resmi kurumlarının geniş bir ajan-muhbir a!jının oldugu bilıniyor. Bu baglamanın etkili araçları oluyorlar. Parti ve seçim somürgedeki oluşumuna -ve ışlerlik düzeyine bakinsanlar da üç-beş kuruş para almak, kirli işlerini faaliyetleri, siyasal yaşamı doldurmak, tatmin etmek mak gerekmektedir. Eğerki sömürgecilerin resmi rahatça yürütmek ve devletin hışmından kurtulmak gibi işlevler de görmektedir. Sömürgeci burjuva parkurumları etkinse -gösterme lik bir konuma sahip için ulusal ihanet içine giriyorlar. Devletin ajan-muhtilerine üye olan ve seçimlerd e oy kullanan değillerse- ve yerli halk bu kurumlar içinde normal bir takımı her toplumsal çevre içinde mevcuttur . Kürdistanlı birey iyi kötü siyasetle ugraştıgını , seçme olarak yer alıp çalışıyorsa , bu durumda sömürgeci Cami imarnından muhtara, öğretmenden fabrika ve seçilme daha birkaç yıl oneesine kadar devletin işlevi tıkırında yürüyor demektir. Veya en işçisine, işçisinden esnala varıncaya dek hemen her Kürdistan 'da önemli bir siyasal guce sahip azından egemenil gi tehdit altında de!)i ldi r. kesimde ... Bu arada işbirlikçi sınıfları belirtmeye olmuşlardır. Kür t halkı nı sahte umutlar, bekleyişler Sömürgedeki ulusal kurtuluş hareketinin belirli bir gerek bile yok. Yerli halkın ajanlaştırılması ve içine sokmada olsun, pasifize etmede olsun, düzene gelişmişlik aşamasında sömürgedeki devlet otoritesı herkesin birbirlerine kuşkuyla bakar hale getirilmesi baglam ada ols un hayli etki li olmuşlardır . Parti kaçınılmaz olarak zayıflar. Bu durumda iki otori te klasik bir sömurgecilik uygulamas ıdır. Gerçektende merkezleri Kürdistan 'daki şubelerine oluk gibi paryan yana ve hatta yer yer iç içe olur Nihayet ulusal Kürdistan sömürgesi nde, aşa!)ı-yukarı bütün klasik alar akıtmış , parti başkanlarına ve yonetiellerine kurtuluşçu gücün stratejik denge durumund an somürgeci uygulamalara tanık oluyoruz. Dünya çeşitli olanaklar sunmuşlardır. Kürdistan ' ın şehir ve stratejik saldırıya geçtiğ i dönemde , sömürgec i üzerinde, sömürgeciliQin ne kadar iğrenç uygulakasabalarında. düşkün, çıkarcı. vurguncu kesimların otorite adı var kendisi yok duruma gelmiştir. Heleki maları varsa TC bunları kendisine örnek almaktadır. cirit atması nedeniyle burjuva particilik hayli tutmuş bir de bu stratejik saldırı ulusa mal olmuş ·sivil Dün ABD'nin Vietnam'da, Fransa nın Cezayir'de . ve adeta bir çıkar kapıs ı olarak görulmüştür. Parti i taats ı z lı k" kampanyas ı yla birlikte gelişirse , Portekiz 'In Angola, Mozamb ı k ve Gine'de yöneticisi olundumu: yaglı ihaleler almak, işe adam somürgeci otorite tamamen sıfırlanmış demektir. Bu yaptıklarının hemen hemen hepsi bugün TC
Gulan-Hezeran /1995/10-11
43
TARIH tarafından Kü rdis tan'da uygulanıyor Zaten TC sömürgecileri uzman bir sömürgeci olmak için Almanya 'ya. ingiltere'ye, Fransa'ya, Amerika 'ya gidip işin teknik vb. yanları üzerine de özel eOitim gorüyorlar. Kürdistan yenı somurge statüsünde olmuş olsaydı. kuşkusuz ki devlet bu kadar 'karmaşık' ve •zahmetli' orgütlenmeye gitmeyecekti. Kukla bir yönetim bütün bu olup bıtenlerı çok daha basit yontem ve örgüt biçimleriyle yerine getırebil e cekti. P oli s v e A s k e r örgütl e nm esi: TC , Kürdistan'ı askerı işgal altında tuttu~u için militarisi örgütlenmeye oldum olası büyük önem vermiştır. Devletin bugun Kurdistan da muazzam bir asker ve polis gucli vardır. K ı zaten büyük ölçüde bu guce dayanarak ülkede otoritesinr sürdürüyor Ulusal kurtuluş mücadelesinin gelişimine koşul o ıar ak, militarisi ordu da kendisını yeniden organize etm i şt ır ozel Tim , özel Ordu, son model savaş araç ve gereçleri devreye sokulmuştur. Somürgeci despotizmin bütun vahşi özellikleri bu yapıda somutlaşmıştır Halka yonelik imhacı ve akıl almaz eylemlerini anlatmaya gerek bile yoktur. Bu ışgalcı ordu tıpkı ·oıa~anüstu Hal Bölge ValiliOi' gibi tamamen özel bir hukukla hareket etmektedir TC'nin Kürdistan'da geliştirdi~i siyasal ilişki ve düşunce bıçimler i özet olarak bunlardır. Konuyu son bir noktaya de~inerek baOiayalım: halkın gunlük yaşamı açısından temel bir oneme sahip olan belediyeler de devletin çeşitli baskı ve yaptırımianna maruz kalıyorlar . Belediyelerin her ne pahasına olursa olsun devlet güdümünde olmaları isteniyor. özel kle 1980'den sonra belediyeler üzerine çok katı bır devlet baskısı oluşmuştur Bu yerel yonelim birimleri devlete baOiı oldukları, devlet politikası yürüttükleri sürece devletten maddi olarak yardım almış. tersine davrandıklarında ise hem maddi hem de manevi olarak bask ı görmüşlerdir. GünOmüze dek birçok belediye başkanı gorevinden alınmıştır. Açıkçası, açlıkla. işkenceyle, hapisle halkı ve halkın temsilcilerini terbiye etme, dize getirme politikası güdülmektedir. Devlet kendi politikası ve otoritesi dışında ikinci bır gücün oluşumuna ve gelişimine hiçbir biçimde tahammül göstermiyor. Hele kı şehirlerde asla ...
Bey li klerden Günümüze Ulusa l Ihanet örnekler i Kürdistan ülkesi, yabancı egemenli~ine girdi~i günden bu yana sayısız ihanet orne~ine tanıklık etmiştir. Işbirlikçilik ve ihanet olgusunu bütun yoneleriyle bu yazıya sı~dırabilmek elbetteki mümkün de~ildir . Bu nedenle biz, Kürdistan tarihınde daha çok hassas donemierde yaşanan ihanet örneklerine de~inece~iz. Bilindi~i üzere. işga l ci Osmanlının Do~u ·y a açılmasının önündeki en büyük engel Safevi lmparatorlu~un u n varlıOıydı. Osmanlı lmparatorluOu DoOuya yönelirken bu imparatorlukla savaşmak zorunda kaldı. Bu iki imparatorluk arasındaki savaşların merkezinde ıse Kürdistan yer alıyordu. Fakat Yavuz Selim öncesi padişahların Kurdistan seferleri Osmanlıya egemenl ik sa~layamamışt ı. Tarihsel koşullar gere~ i bu gorev Yavuz'a kaldı. Yavuz Selim, Kürdıstan 'ı egemenlik altına alma planın ı gerçekleştirebiirnek için, bugün bile sömürgeci devletlere ilham kayna~ı olan ustaca entrikalara başvurmuştur. Yavuz Selim bir taraftan ' Böi-Yönet' politikasını ince taktiklerle hayata geçirip Alevi-Sunni Kürt beylerini birbirlerine duşman ederken. di~er taraftan da Sunni beylikleri Safeviiere karşı ayaklandırarak d üşmanı güçsüzleştirmeyi başarmıştı.
Kürtler arasında eken, onları birbirlerine düşman kılan Yavuz, sonuç ta Kürt beyliklerinin büyük bir bolumünü imparatorlu~ u na ba~ım l ı kıldı. Çaldıran Savaşı, doOurdu~u sonuçlar itibariyle Kürdistan tarihinde önemli bir yer tutmaktadır. Bu sonuçlardan en önemlisi, Kürt beyl ' klerinin bir bölumun tasfiye edilmesi. bir bolumünün ise imparatorluk emrine sokularak Osmanlının Kurdistan'daki
Mezhep
ayrılıklarını kışkırtarak
ay r ılık tohu m lar ı
44
egemenli~ini oluşturmasının payandası
haline getirHiç kuşku yok ki, Kürt beyliklerinin Osmanlı ile işbirlikçi ba~lantılara girmelerini sa~layan özne. Idris-i Bitlisi, Çölemerik, Hasankeyf ve Cizre beylikleri resmileştirildi. Buna gore, Kürt beylikleri kendi içlerinde ozerk olacak, Su llana sadece vergi ve asker vereceklerdi. Yap ıl an bu anlaşma sonucunda idris-i Billisi Sultan taraf ı ndan çeşitli hadiyelere boOuldu 'Büyük hızmetler ı nin karşılı~ı olarak Billisli Mevlana ldris'e Yavuz Sultan Selim tarafından ikibin Venedik Dükka altını , sekiz hil at, kabıası işlemeli bir kılıç ve padişahın gonül hoşlu~unu 921 yıl Şevval ayının ortası (1 51 S yılı miş olmasıdır.
ortala rı) tarihli bir ferman vermiştir:(1 O) Yavuz dan sonrak Osmanlı pad ı şahları da kendi· leriyle işbirliOine giren Kürt beylerine imtiyazlar saOiamaya devam ettıler. Kanuni'nin Kürt beylerine tanıdı~ı ımtiyazları bildiren Hükmü Şerif'de şöyle deniyor : ·Yavuz Sultan Selim zamantnda Ktztfbaşlara karşt cephe alarak müsbet ve haytrft hizmetlerde bulunan ve şimdi de devlete do~ruluk/a hizmetler ifa eden bilhassa (Serasker-i Sultan /brahim Paşa 'ntn) bu defakt Iran seferine kattlarak Kmlbaşlartn yemlmestnde yararlt/tk gösteren Kürt beylerine gerek devlete karşt gösterdikfen özkul/uk ve dilaverlikleri karştlt~t olarak ve gerekse kendilerinin müracaat ve istirhamlart gozönüne almarak,her birintn oteden beri ellerinde ve tasarruflannda bulunan eyafet ve kaleler geçmiş zamanlardan beri yurt/art ve ocak/art olduğu gibi ayn ayn beraal/arla ihsan edifen yerleri de kendilerine verilip mutassamf olduklan eya/etleri. kaleleri, şehirleri ve koyleri ve mezralart bütün mahsulleriy/e, o~uldan o~u/a intikal etmek şarttyla kenditerme lemlik ve ihsan edifmtştir. Bu münasebetle aralarmda asla anlaşmazlık ve geçimsizlik çtkmamak, dtşardan müdahale ve taaruz edilmemelidir. Bu emri celile riayet edilecek, hiçbir süretle üzerinde kalem oynattlmayacak, hiçbir yeri de~işlirilmeyecektir. ' (11) Yukarıdaki belge Osmanlı padişah l arının kendilerine boyun eOen işbirlikçi Kürt beylerine sa~ladıkları imtiyazları açıkça gostermektedir. Kürdistan 'daki işbirlikçilere tanınan bu imtiyazlar, Osmanlı ımpara torluOunun yıkıntıları ozerinde inşa edilen sömurgeci TC devleti tarafından da yeni biçimler içinde sürdürülmüştür. Tabii aynı şey Osmanlı içinde geçerlidir. Nitekim Kanuni'nin "hiçbir süratle kalem oynatılmayacak, hıçbir yerı de~iştirilmeyecek' dedi0i Hükmü Şerif , 19. yüzyılın başından itibaren tümden yadsınacaktır. Osmanlı-Kürt ilişkilerinin de~işmesine
yol açan neden; Avrupa ve Afrika'da gün be gün egemenlik alanlarını kaybeden , bu anlamda da dışarıda dayak yiyen Osmanlının 'içe· dönerek hıncını bunlardan almaya çalışmak istemesidir. Osmanlı , ozerk Kurt beyliklerini ortadan kaldırmaya yônelince, Kürt beylikleri buna tepki olarak ısyanla cevap verdiler . Böylece feodal Kürt beylerinin neredeyse yüz yıl surecek olan isyan l arı da başlamış oldu. Abdu rr ahman Paşa Baban , Mlr Muhammed, Bedi rxan Bey, YezdanşAr ve Şeyh U bey dullah isyanları bunların başlıcalarıdır. Bu kı sa hatırlatmadan sonra, şimdi de isyanlarda yaşanan ihanetiere dönel ı m . 180 6 Abd urra hm an Paşa l sy anı ; Bu ısyanda Halil'in ihanetine tanık oluyoruz. Halil, Abdurrahman Paşa'n ın kardeşidir ve sırf mevki sahibi olmak için isya n ın en kri tik aşamasında kendi adamlarını da yanına alarak Halife ile işbirli~i yapmış ve hareketin yenilgisine yol açmıştır . Benzer bir ihaneti Bedirxan bey isyanında da görüyoru z. Bu kez, Bedirxan Bey'in yeOeni olan Yazdanşer düşmanla işbirliOi y a pıyor . Ermeni tarih yazarı Garo Sasuni , Yezdanşer'in ihanetini ve bu lhanetin Bedirxan Bey isyan ı üzerindeki etkisini şeyle açıklıyor: ·Osman Paşa Bedirxan 'tn sarsiimaz direnişini görerek savaşa devam etmekle beraber asf(/tk Osmanlt hilekarftğma başvurdu; rüşvetle ve smtrstz yüksek rütbe vaa t leriyle Bedirxan ·m güçlü multefikleri arasmda hainler bulmaya ça!Jşt1. Bunda Osman Paşa yine muvaffak oldu ve ne acayiptir ki bu hain, Bohtan ordusunun sol kolu kumandam olan
Bedirxan'm ye~eni Yezdanşer Bey'di. Böylece Bohtan mevzileri sol taraftan yanldtktan sonra Osmanft başartlart htzla gelişti. Topa/ Osman Paşa ordusu Bohtan ybresmdeki muhakkem mevztferi zaptetti." (12) Yezdanşer'in ve onunla birlikte hareket eden beylerin ihaneti Bed irx an Bey isyanında çözülmenin başla ngıcını oluşturmuştur Nihayet. Osmanlı orduları karşısında tutunamayan Bedirxan Bey teslim olmak zorunda kaldı. Ailesiyle birlikte lstanbul'a oradanda Şama sürgüne gönderildi. Yazdanşer ise ihanetine karşılık olarak Bedirxan Bey'in yerine Cizre Bey'i olarak atandı. Ancak çok geçmeden ihanetçili~in kaderi Yezdanşer'in de yakasına yapışacaktı. Nitekim bir süre sonra efendierince bir koşeye atılmak istendi. Kandırıldı~ının farkına varınca bu kez de Osmanlıya karşı sonu hazinle bitecek olan bir syan başlattı Sonu hazınle bitecek oıan diyoruz çünkü, Yazdanşer bır kez daha Osmanlı hilesının kurbanı olacaktı. Sözde, gorüşme vaatleriyle lstanbul'a gotürülen Yazdanşer orada tuza~a düşürülerek tutuklandı . Osmanlının hilesi. Kürdistan ı emperyalist b a~lantılar içinde sömürgeleştiren devletlerin de günümüze kadar sıkça kullanage ld kleri bir yöntemdir. 'M iri Revvanduz' Muhammed P aşa'd a n bu yana tarihten y eterince ders alm a y ete ne~l gösteremey en Kürtler; Hamza AQa, Sımko ısmail , Seyi t Rı z a, Qadı Muhammed, Abd urrahman K a sımlo gibi lider ve kadrolarını hep bu pis oyunlarda kurban etm i ştir. Bu aynı zamanda Kürtlerin po l itıka alanındaki saflık ve deneyimsizliklerininde bır göstergesi oluyor. Geliyoruz 1880 Ş e yh Ubeydullah isyanına: ne yazık ~i bu isyanda ihaneti yaşamaktan kurtu amıyor. Bu kez Iran bölgesindekr Calaliler isyana karşı savaşıyorlar . Celaliler, Ubeydullah güçlerini bizzat kendileri Urmiye'den çıkar.p harekete büyük b ır darbe vuruyorlar. Sonuçta Ubeydullah hareketi de başarısız oluyor. 19. Yüzyılda gerçekleşen bu ayaklanmalarla lgili bir noktaya daha deOinmeden geçemiyoruz: geleneksel onderliklı bu ayaklanmalar esas olarak feoda çıkarların korunması temelında oluşmuş olmasına karşın bu ayaklanmalar esnasında yer yer ulusal taleplerde yer almıştır. Bunu titizlikle de~erlendirmek gerekiyor Osm an lı-Kü r t Ili ş ki l e r i n de bir di(ler lhanelçi rolü de Hamidiye A lay la rı oynuyor . Hamidiye alayları 1891 yılında Sultan Abdulhamid tarafından oluşturuldu. Kürt süvarıleri birliklerinden oluşan bu alaylar başlangıçta , Rusların Kafkaslarda ilerlemesine karşılık olarak ve Kürt savaşçı aşiretlerinin gücünü Sullana ba~lama amacıyla oluşturulur Fakat gelişen olaylar içınde Osmanlının ıhtiyaçlarına ba~lı olarak Kürt ve Ermeni halklarına karşı da kullanıldı. Hamidrye Alayları ozellikle 19161ara kadar devam eden Erır ~ni katliamlarında fiilen yer alarak Sultan ın jenosid suçuna ortak oldular. Birinci dönem Kürt feodal ayaklanmaları sona erdikten sonra, 1920'1erden itibaren başlayan K oçgiri, Şeyh Sait. A(l rı ve Dersim (!lusal ayaklanmalarında da ihanetler aynen yaşanınaya devam etti. Ve bu ihanetler gunümüzde de Kürt egemen güçleri (a~a . bey komprodor ve ticaret burjuvazisi) ve her kesimden düşürülmüş Kürt insanı tarafından sürdürülmektedir. Koçg lri d irenmesi nd e Ihanet: Kürtyurtseverleri ba~ımsı z lık için Koçgiri'de silaha sarılmışken, Mus t af a Kemal Dersim ve çevresi üzerinde saygınlı~ı olan bazı aşi r e t liderlerinin meclise girmelerini saOiayarak hareketi tecrit etmeye çalıştı. Yine Koçgiri 'ye 'Nasihat Heyeti' göndererek isyancıları kandırmay a çalıştı. 1920'de Dlyap A(la , Meço A~a . Hasan Hayri ve Ahmet Ramiz, Dersim m e busları olarak meclise atandılar . Nuri Dersimi nin ifadelerine göre. Seyit R ı za bu atamalara tepki olarak meclise telgraf çekerek: ' Meclis'teki mebusl arın Derslm'l tems il hakkına sahip olmad ı k l arı , Dersim'in mü stakil bir Idar e isted l(l ini, ancak bu milli talebi n Ankara hükümeti t ara f ından kabu l ve resmen il an ı n dan sonr a Kürdi stan ' ın bir konfederasyon şe klind e huk..ım e tl e i şb irli Oi yapa -
Mayıs-Haziran
/1995/10-11
bilece!)ini ' bildirir. (13) Koçgiri halk ha reketi nin sürdüOü tarihsel kesitte Kemalistlerin oyununa gelen yalnı z ca Dersim mebusları deOildi. Ginyan aşiret reisi Murat Paşa ve Kureyşan aşıretı de Kürt savaşçılarına ihanet ediyorlardı. Buna bir de Haydar Bey'in teslimiyeti ve bölge aşi r etlerinin hareket ılgisizliOi eklenince Koçgi ri yenilmakten kurtu l amadı. Tarih bir kez daha 'tekerrür' ediyordu. Haydar Bey il e birlikte tes lim ola n 1000 savaşçıdan 400'ü cezaevine atılırken ger i kalanları ise Batıya sürgün ediliyordu Ancak bunların hiçbirisi sürgün yerlerine ulaşamayarak. yollarda ya kend iliOinden ya da hükümet güçleri tarafından öldürü leceklerdi ote yandan Sevr gö r üşmeleri esnasında (20 Kasım 1920'de) bir kı sım yurtsever Kürt. Ankara hukümeti ne gönderdikleri telgrafta: •Sevr'e mu ebin ce Diyarbekir, E l azı!) , Van ve B it lis vil ayetlerinde müstakll bir Kürd istan t eşkil etmes il azım geliyor , binaenaleyh bu teşkil etme lidi r, aksi taktirde bu hakkı silah zoruyla alaca!)ımızı beyan ederiz." derlerken, Kemalistlerin "Kürtlerle-Türkler b i r bı r lerine kopmaz ba!)larla baOiıdır." yalan ı na kanan eş raf ve müttegalibe takı m ı ise ilila f devletlerine telgraf çekerek "istiklal istemiyoru z' diyerek lhanelçi bir tutuma gıreceklerd i. Yine L ozan Emperyalist Boluşum Antıaşması sürecinde de aynı ihanet sahneye kondu. Kürdistan. Lozan 'da kurtlar sofrasına yatırılm ı ş beyni ve iskaleti parçalanmak üzereyken, Kemalist yonelim Meclis-i Mebusan ' dakı Kü rt mebus l arın ı , eş ra f ını harekete geçi rerek: " Kü r tle rin Türkle rden ayrı l ma talebi olmadıOını ' b ıldiren telgrafları konferans delegelerine gönderıyordu. Dersim mebusu Hasan Hayri'nin Lozan goruşmelerinin ongününde bi zzat Mustafa Kemal'in is te!)iyle Kü r t milli kıyafetlerini giyerek meclise geldiOi ve: ' bu meclis Kurt ve Türklerin ortak ınec l isidir. Kurllerin Türklerden ayrılma talepleri yoktur· ded iOi biliniyor. Hasan Hayri'nin Şal O Şepi k giyerek mecli se gelmesi sonraki yıllarda dara!)acında sallandırılınasının gerekçesi yapılacaktır. Lozan'a kadar "Türklerin ve Kürtlerin" olan meclıs, 1924 Anayasası'yla birlikte sadece Türklerin olmuş oldu. 1924 Anayasası'ndan ve ozellikle de Şeyh Sait ayaklanmasının b a stırılmasından sonra Kür t ve Kürd ı stan sozcükler ı nin tela ffüzünün bi l e suç sayılmaya başlandıOı bi l iniyor. 21 Nisan 1925'te Isınet ınönü 'nü n Turk Ocakları ' nda yaptı!)ı konuşma Kemalistlerin Kürtleri nasıl bir oyuna getird i01ni açık olarak belgeliyordu. lnonü konuşmasında: ' Biz açikça mi/liyetçiyiz. Milliyetçilik bizi birleştiren tek nedendir. Türk ço{jun/u{jun yanmda di{jer unsurlarm hiçbir etkisi yoktur. Her ne pahasma olursa olsun, ulkemizde yaşayanlan Türkleştirecek, Türklere ve Türklüğe karşi Çikanian yok edeceğiz.' diyordu (14) Oysaki aynı lnönü Lozan göruşmel eri nin ilk oturumunda Ankara hükümetinin Türk ve Kürtlerin ortak hükümeti olduOundan dem vurmuştu! Lozan sonrasında , K ürdistan, tarihin belli başlı ve bi l inen en ıtkç ı siyasetin i n uygu l and ı gı bir alan haline getirildi. K Ordistan bütünüyle harab edild i. lli!)ine kadar !alan ve Işgal edilerek, ulusl araras ı b i r s ö mürge konu m una sokuldu . Kürtlerin Koçgiri'de boOazlanan baO ı msızlık istemleri ise bu sömürge siyasetine tepki olarak yeniden günd eme getirildi Ve 1924-38 a r ası Kürd istan'd a başkaldır ılar birbirini izledi. Bu başkaldırı l arda da ne yazık ki ihanet yine eksik olmadı . Bu ihanetler zincirinin en belirgin halkasına Şeyh Sait isyanında rastlıyoruz Şeyh
Sait, ayaklanma öncesinde bölgedeki aşiret desleOini almak üzere onlarla bir dizi görüşme yaparak, mektuplar yazar Fakat hareket henüz haz ır lıklarla u!)raş ı rken Kemalisliere ihbar edi l ir. Bu ihbarl ar sonucunda isyanı örgutleyen Azad i'nin onda rlerinden Cibranl ı Hal il ve Yusuf Ziya tutuklanırlar. Hareket başladıktan sonra da bu kez bazı aşiretlerin fiili saldır ı sına uorar. lhanelçi aşiretlerden Lolan ve Hormakler TC güçleriyle biriikte bizzat savaşa kat ı lırlar. Bunun yanısı r a ö zel olarak beli r tmek gerekirse: A!)rı'da Zilan ve Celali, Van , E rciş . Murad iye ve Pa t nos ' ta Haydaran , Adaınan, Tatoryan ve Mışkan aşi r etle r i harekete reıslerinin
ka r şı
old u k l arını
açıklamış l ard ı r .
Ayrıca
Kürdistan daki ço!)u aşıretler ayaklanmaya karşı ilgisiz davranmışlardır Ş ey h Sait hareketinin ıhanete
Gulan-Hezeran /1995/10-11
u !)ra m ası n da rol oynayan Horrn ek aş ire t reisi M. Şerif Fırat ihanetleri ni ş u sözleriyle belgeliyor: "Biz
sayısız Ornekleri vardır. Şeyh Salt hareketi sırasınd a Horrnek beyleri K ı~ ı ileri gelenleri ha rekete şid detle karşı d u rmuş ve h ukürııe t saflarında sila hlı çeteler oluşturarak savaşmışlar d ı r . Fakat hareketin bastırılmas ı ndan hemen son ra sü rgün ce za s ı n a ç a rptır ılanla r ı n b aş ı nda yer al mak tan da
Ş e yh Sai t 'in K a nir eş 'te ki iç i imaini ve H or rnek a{jlarma yazd1ğ1 mektubu okuduktan sonra isyanm b a ş layaca{j1n1 hüküm etmiş t ik. Bunun iç in A. Haydar, Veli A{ja, M. Ha/it ve a şiretimizin ileri gelenku r t ulamamışla rdı r . leri ile Canesen/i A li Efendi'nin emri ile üstükran Sömür9ecile rin, ihanetçilerdan yararlanabildik leri (Çay/ar) köyünde toplanarak Işi müzakere ettik. Bu kadar ya rarlandıktan sonra onları fiziki Imha dahil birçok toplantida her neye mal olursa olsun hükümete cezaya ça r ptırd ı kla r ına Dersim ayaklanması n da da yard1m ve asilere saldlfmaya karar verdik.· (1 S) ra s tl ıyoru z . De rsi m soykır ı m ı nın celladı Ge neral Şeyh Sait ön derli!)indeki ayaklanma anid en Abdullah A l pdo~an. hareketin önde rlerinden Alişer'in başlayan bir hareket özelli!)i taş ıyo r . Kü rt ha lkın ı n b aş ı nı getirmesi karşılı~ında Sey ı t Rız a 'nı n ye~eni ınucadel eye y eterince çeki leme mesi , disipl inli bir Rehberi altı n ve paraya bo~ ar . Te peden tı rn a !)a p is li~ e batan Rehber. hain bir planla, Alişer ve Kü rt kadınının ord u l aşmadan uzak olunuşu , Türk ordusunun silah da!)daki isyan hareketi içinde yer alan öncülerınden biri ve teknik ustünlüOe sahip olması , Fransız emperyaolan eşi Z arife'yı katıederek kesik başların ı General listlerinin Su riye demiryolunu Türk ordusunun kulAlpdo!)an'a götürür. Ama ne var ki Rehber son radan lanımına açması , işbi r likçi-hain aşiretlerin sivil miAlpdo~ a n'ın emriyle öldürülmekten de kurtulamaz. Yine lisler oluşturarak hareketi arkadan hançerlerneleri Seyit Rı za 'nı n oOiu Bra ibrahim'i oldüren ve TC'nin sonucunda ayaklanma kısa sürede bast ı rı l dı. Şeyh ya n ı nd a yer alan Kı r ga n aşi r eti ve TC o r d u ları Sait ayaklanma s ını henüz ha z ırlık aşamas ı ndayken ta r atından topluca katledild iler. ustelik K ı rganlardan ilk ihbar eden M. Şerif F ı r at , bu ihar.eti n ka rş ılı~ını öldürülen de bizzat Kı rgan Reisi Şado~lu Selman ve gordüQünü söylüyor · Bu milli mukaddes vazifeden karıs ı Hatice olmuştu r. sonra muhitte emin ve parlak bir mevki elde Sonuç Olarak e t miştim . Var to hükümeti, Muş vilayet! ve F~rka Zengin d o~al kaynakla r ıyla. önemli tıcaret yollarının tam kalbinde bulunan Kürdistan tari h ı n her doneminde komutam yanmda çok sevilir ve say111rd1m." (16) işgalcileri n ilgi oda~ı oldu. Araplar, B izans l ı lar, Mo!)ollar, Evet M. Şer i f Fırat gerçekten de isyan bastı rı ld ıktan Se lçukl ular, Osmanlılar . Safevile r. Rus imparatorl u~u. son r a sur g ün e gönderil me k su r etiyle Ingiltere ve Fransa başta olmak uzere bütün büyük güçöd üll endirilmi ş t i r! .. ö te yan dan yi ne Şeyh Salt lerin üzerinde oynadıi)ı bi r co~ rafya ozelli~ini koruyarak. hareketinin baş lang ı cın d an itibaren işin içinde olan defalarca bilim noktas ı na getirildi. Fakat üzerinde bu ve ikili oynayarak har eketin her aşamasında kada r fetihçi ve sömürgeci gucun tepındi~i Kürt toplumu Kemalisliere bilg i aktaran, ye nilgi sü r eci n de ise bütün bunlara ra~ m en yü zyılların kapısın ı inatla zortaŞeyh Salt'i fiilen tutuklayıp devlet güçlerine teslim yarak modern zaman ı n sömürge ve fakat d ir enişçi bir eden Cibranlı K a sım'ın ihaneti de üzerinden atıana ulusu olarak ozgürlük mücadelesini diri tutmay ı başa rd ı . mayacak olaylardan bir i dir. Kas ı m , başın da n Ve nihayet 21. yüzyı lın eşi~i nd e dunyan ı nı gundemın e sonuna kadar Şeyh Salt'le birlikte gözüküyor. lstiklal yen iden otu rdu. öze llikle 15-20 yı l da ulusal ku r t u luş M ahkemesi ' nde verdi Oi iladel ere ve sonradan mücadelesi adına hayli mesafele r alınmıştı r . Bugün ıçin, yerleştı!)i Söke 'de Kaymakam Kazım Aktul'a geçmişe ait birçok olumsuzluk ve yetersizlik aşılmış, anlattıklarına bakıl ırsa ihanete 1924'te başlıyo r . ideolojik, siyasal ve örgutsel olarak kuçümsenmeyecek lstiklal Mahkemesi t uta n akl a rı incelendi!)inde görülebir ilerleme sa~lanm ış tı r . Şunu da belirtmek gerekir ki. bugün KUKM içinde hemen he r s ı nıf ve tabaka yer cektır ki b inb a şı Kasım Ataç' ı n m ahkemedeki a l maktadı r. Dört parça genelinde duş u nülürse bu siyasi iladeleri Şeyh Sait ve arka d aş l ar ı nın da ra!)acı n a ol uşumla r içinde sosya listler siyasal sureci sü rüklemekgönderilmelerinde önemli bir rol oynam ıştı r . Bu rada ten ve belirlemekten he nuz uzaktı r l ar. bir parantez açarak. hain ve it:ıbarcıların s ı r f kendiEvet yeni bir yüzyıla girmek üzereyken Kürtlerin lerini bir örnekle vurgulamak istiyoruz. Yukarıda M. çözüm bekleyen sorunları gibı mücadeleleri de bü tün Şerif Fı rat'ın kendi söyleminden Şeyh Salt hareketigerçekli~i ile ortada duruyor. Dönüm ü, ertelenmesi ve ni haz ı rl ı k aşam ası nd ay ken ihbar ettiOini beli rtmi ştik. yok edi lmesi mümkün olmayan bir yürüyüştür bu . lstiklal Mahkemesi karşısında ölüm korkusuyla dizVarsın ulusal Jhanetçiler halka karş ı suç işlemeye lerinin baQı çözülen bin başı Kası m ise verdi!)i ifadedevam etsinler. Va rsın ülkemizde kara yüzlü ihaneti lerde ve sonraki anlatımlarınd a , hareketi başl a ng ı ç sürdürenler bu hai nlikleri ka r şı l ıQında efendileri aşaması nd a Kemalisliere ihbar edenin kendisi taraf ı ndan ; yerel yönetımlerde i şbaşına getirilerek, olduQunu ısra r la belirtiyor. I şte Kasım'ın ifadeleri: suç dos y alar ı hası r al tı ed i lere k, kor u c u başı ve "Bulundu{ju çevre ve bölgede bir Kürt bağtmstzll{jl korucu y apıl ara k, ku cakları para doldurulup, meclis ve Türkiye'den aynlmayt amaçlayan ak1mlar bulunOyeliQ ine seçt lrllerek, Cumhurbaşkanlı~ı köşkOnde duğunu , bu akimiann halk m yüzde s eksen beşini etk'birinci dereceden' konuk kabu l edilip aoırlansın lar . Bun l arın sonuda tıp kı Salman AOa gibi, Rehber gibi, iledi{jini, ruhlanm bildiğim için adam saptamada Diyap AOa gibi olacaktır . Bir far kl a ki, KUKM'n in aynca kamt gerekmedi{jini, hukümetçe bir an önce yargılamala r ı ndan bu kez ku r tulabi lmişlerse eQer ... önlem a/mmas1 gerekti{jini. bu önlemlerinde orneğin merkeze bir g ezici f1rkanm oluş t urulmasmt, aşiret reisierinin batwa sürdürülmeler i, karşi koyaniann örnek olacak biçimde şiddetle ceza/andmlmalanm, Dipnotlar: yoksa büyük bir felaketin gelmekte oldu{junu gözüm8- Kurt isyanları genel olarak kasaba ve koy kokenle görür gibi olduğumu, söylediklerimin hiçbirinin lidirler. Bu haretierin kitlesel ve askeri gucıi de buralara soruşturu/masma bile g er ek o/mad1ğm1 aynn t1/1 dayan ıyor Şehir le re açılan isyan larda bile şehirli guçler olarak arzetmiş ve teşekkur yanttlanm alm1ş/1m ." isyanın yedek gucu du rum unda ka lıyorla r orne~ln . şe h i r düzyinde varlı~ını duyu r muş Bitlis ve Şey h Salt ayaklan(17) Binbaşı Kasım yukarıdaki sözlerı 1924 yılın da malarında da bu durum varlı~ını korumaktadır. Erzurum'a gelen Mustafa Kemal'e söyledi~ini iddia 9- Ayr~a 'Oia~anustu Hal Bolge Valilı~l-de devletin tum etmektedir. olanakların ı elın de bulundurmakta ve ılle r duzeyinde işçi ve Şeyh Sait ayak l anmasından son ra gündeme memur kontejanından . devlet ihalelerine ve banka kredilergelen A~r ı ayaklanmas ında ise; Keskoi aşire tl erinin ine dek elindeki yı~ın l a olanagı halka karşı bir şantaı ve Şeyh Abdülkadır 'i n ihanetine tanık oluyoruz. ma lzemesi olarak kullanmaktadır . Dev letle işb irlig lne girmeyen Kurdlstanlıla r ekonomık olarak da çokertılmeye Bununla birlikte isyancıların yenilmesine: hareketin çalışılmaktad ır. mahalli düzeyde kalmış olm ası, TC s avaş güçlerinin 10- Nazmi Sevgen. Dogu Anadolu'da Turk Beylikle rı . askeri donan ım ve sayısal üstünlükleri, yine TC'nin 1 t- Aktaran . Nazmi Sevgen. age. St 78·79. Sovyetlerle ve Iran'la ittifaka girmesi gibi faktorler 12· Ga ro Sasuni. Kurt Ulusal Hareketleri ve 15 neden o l muş t ur . Iç ihanetin tahribatı fazla de!)ildir. Yuzyıldan gunumuze Ermeni·Kull ilişkılerl. St 70·71. Ancak öteki bolgelerin harekete ka rşı llgisizli!)i her 13- Koçgiri Halk Hareketi, Korna l Yayınları. St. 64. zaman ki gibi yakıcı olmuştur . 14- Yakın Tarihim Iz. Milliyet Ta rih ve Kultur eki. Sf 447 15- Mehmet Şerıt F ırat. Hayat ve Hatırat•m. Cilt 3 . Sf 14. Başlada belirtiQim i z üzere sömürgeeller (Mehmet Şerif F ı rat'ı n bu kitabı yayın l anmamıştır. sömürgede iç ihaneti gelişti r i p otoritelerine boyun Babasının izinde yuruyen ~ l u Atilla Fırat. Horrnekten Notlar eOenleri, uşaklı k edenleri ödüllendiriyor lar. Ancak adıyla yayınladı~ı broşu rde aktarıyor.) işleri bittikten sonra da onları de!)ersiz herhangi bir 16· M. Şe rif Fıral. age Sf 58 nesne gibi bir tarafa fı rlatıp atıyorlar. KOrdlstan tari17- Aktaran U~ur Mumcu, Kurt-islam Ayaklanması . hi nde KOr! direnmeler i sırasında devletin ' 51.1 10. saflarında yer alan , katliamlar yapan ve sömürgeel ier i n su ç la rı na fiil en ortak ola nl ar ın, bizzat söm ürgeel ler tara fı ndan ceza l and ı rı l d ı klar ı nı n
N.Barzan-S.Cibran
45
HA6ERLER KAYI PLAR SEMBOLü HASAN OCAK VE RIOVAN KARAKOÇ 21 Mart Newroz günü Aksaray'da polis tarafından Hasan Ocak katıedilmiş olarak bulundu. Gözaltında iken kendis ini gören tan ıklara ra~men Terörle Mllcadele Şubesi taraf ınd an kabul oldu~u gozaltında edi lm eyen Hasan Ocak'ın işkenceyle öldürülmüş cesedi 26 mar t'ta Beykoz Buzhane Koyu Dedeler Mevkiinde ormanlık bir alanda bulundu. Hasan Ocak için, başta ailesi olmak üzere Demokratik Kitle orgutleri, IHD, kay ıp aileleri, Sosyalist Basın ve Hasan Ocak 'ı n arkadaşları bir çok eylem yaptıla r . Yapılan butun girişimleri sonuçsuz bırakan devlet yetkilileri. Hasan Ocak'ın gözaltına alınmadı~ını belirttiler. Hasan ' ın bulunması için yo~un çapa harcayan ailesi, dostları ve duyarlı kesim ler sa~ istedikleri Hasan Ocak'ı ışke nceli sorgulamalar sonucu !elle bo~ularak katiedilmiş cesedini kimsesizler me z arlı~ında buld ular. Büyllk uQraşlar sonucu mezarlıktan alınan H. Ocak'ın cesedi 19 mayıs günü Gazi Mahallesinde cemevine getirildi. Cenazenin kaldırılaca~ ı gün kepenklerini kapatan gazi esnafı , işçiler , memurlar, öQ renciler ve gazi halkı cemevi-nin on ünde toplandılar. 1O bin civarında oluşan kalabalık bir kortej eşli~inde cenaze cemevinden "Hasan Ocak ölümsüzdür, susma susalınarak tukça sıra·sana gelecek, goza l t ın a kayıplara son, Hasan Ocak'ın katili devlettir. katil polis, faşizmi döktüQü kanda bo~aca~ız , Şehit na mırın" sloganları ve çeşi tli pankart ve dövizler açı larak mezarlı~a getirildi. Burada, yapılan saygı duruşundan sonra cenaze defnedildi. Hasan Ocak'ın abisı ve arkadaşlarının yaptı~ı konuş malardan sonra kitle sloganlar eşl i~i nde cemevine dondu Cenaze töreni olaysız sona erdi.
gözaltına alınan
Gözaltına
a l ınd ı ktan
ça~ırdı.
Kortej saat 12.00'de yürü meye başladı~ı sırada bir gru p HAVAŞ çalışanıda yü r üyüşe kat ıla rak destek sundu. Ka y~p lara ilişkin pankart ve döviz açan kit le, yürüyüş boyunca, "Türkiye A rjantin olmayacak, Devlet analara hesap versin , Faşizmi döktOQO kanda boQacaQız, Hasan ' lar , R ı dvan ' lar , Ayşenur'lar öiOmsüzdür " sloganları eşliQinde valilik önüne yüründü.Komite adına basın açıkla ması okuyan TüM SAGLIK-SEN Anadolu yakası Şube Başkanı Nazife Kaya açıklamada , "devlet toplu sözleşme ihlalleriyle sendikasıziaştırma özelleştirme ve i şçi kıyımları aracılıgıyla çalışanlar ı <ırgütsuılü~e götürmektedir" dedi. Bu arada kitle devaml ı "Susma sustukça sıra sana gelecek" sloganını attı. Açıklama okunduktan sonra Eminonü Belediyesinde işten atılan işçilere destek ziyareti için kitle topl u olarak Em inönü Belediyesine yürüdü. YürüyüşLin bu esnasında " Işçi kıyımına son, i şçiylz haklıyız kazanacaQız · sloganları atıldı. işçiler adına DISK Genel-Iş Sendikası 7 no'lu Şu be başkanı Erol Ekici konuşurke n, destek ziyaretinde bulunanlar adına da YOL-IŞ Sendikası Isı. 1 No'lu Şb. Bşk. Ercan atmaca konuşma yaptı. Kay ıp yakınlarından bir ana ise, "çocuklarımızla gurur duyuyoruz, onla r ın mücadeles i haklı mücadeledir, bizlerde onları sonuna kadar destekleeyeceQiz" ded ı. Yurüyüş herhangi bir olay olmadan StArka Rlzgartllstanbul
100 BINLE RI AŞAN KAMU EMEKÇISINDEN PROTESTO
Alaşehi r mezar l ı~ında
"kimsesiz" olarak gömüldü~u mezardan gunlerce u~raşılması sonucu 9 ha ziranda çıkarılarak özel Hayat hastahanesi morguna götürüldü. Ertesi gün ailesi tarafından morgdan teslim olınarak ka radeniz mahallesindeki evine getirildi. Cenaze, goza ltına alınıp işkenceyle öldürülenlerin ailelerin inde b u lundu ~u bir konvoy eş l i~ i nde Gazi mahallesinde ki Selçuklu camisi ne götürüldü . Cenaze burada sarı-kırmızı-yeşil bayra~a sarılıp, üzeri onlarca karafillerle süslünerek Gazi Cemevi Bu arada gazi mahallesinin içine önüne getirildi. girmeyen polis, mahalle girişlerinin tümünü keserek, katılımı engellemeye çalıştı , onlarca insanı gozal tı na aldı.Cenaze törenine katılmak üzere gelen binlerce kişi Cemevi önün de toplan dı, kortej oluşturuldu. Katılan bütün gruplar çeşitli pankart ve döviz açıp, zılgı t çektiler. Bi r süre sonra cemevinden alınan Rıdvan Karakoç'un cenazesi, "Biji Kürdistan, Şehit na mı rın , susma sustukça sı r a sana gelecek, kayıplara karşı tek yumruk, tek barikat" soganlarıyla Gazi mezarlıQına getirildi. Yapı l an saygı duruşundan sonra R.Karakoç'un abi sinin yapmış old u~u bir konuşmadan sonra topraQa verild i.Kille, zı lg ı t ve sloganlarıyla tekrar Cemevinin önüne ge lerek daQıldı. Da~ ı lma sırasında
HADEP Avcı lar ilçe otobüsü ne polisin saldı r ması sonucu çok sayıda insan gözaltına
46
1.6.1995 tarihinde istanbul'da Kamu Çalışan l arı, Demokratik Kitle ö rgütleri ve kayıp aileleri; gözal t ında kayıpları , iş ç i kıyımını ve antidemokratik uygulamaları protesto etmek amacıyla Sirkeci garından valiliQe yürüdüler. Kitle toplanıp kortel oluşturdu~u sırada kay ıp analarda acılarıı:ıı dile getirdiler. Analardan biri, "bütün amacımız bir daha kayıp o l mamas ıd ı r . Evlatlarımızı devlet aldı, katil devlettir, şimdi biz analara hesap versinler" dedi. Bu arada Hasan Ocak'ın babası , "ben agladım , bari bundan sonra sizler a~ lamayın · diyerek insanları duyarlı olmaya Işç i sendikaları ,
son buldu.
sonra işkence yapılarak katled ilen ve cesedi Hasan Ocak'ın cesedin in a tıldı?J alanın yakınlarında bulunan Rıdvan Karakoç'un cenazesı kalabalık bir killenin katıldığı torenle toprai)a verildi.
alındı.
KAMU ÇALIŞANLA RlN DAN KAYI PLARI PROTESTO
SU!rka RizgarT/Istanb ul
Kamu Çalışanları Sendikası konfederasyonlaşma Kurulu'nun (KÇSKK), 15 Haziran günü Ankara'da 2 günlük oturma eylemi ya k laşık 150 bin kamu emekçisinin katı lı mıyla gerçekleşt i. Yüksel caddesinde yapılan basın açıklamasından sonra yü rü yüşe geçen emekçile r, " Yaşas ı n Halkların K ar deşiiQi, Y aşasın iş, emek, özgürlük kapatılamaz • Habersen mücadelemiz , sloganlarıyla Güven parkı na geldiler.Eyleme katılan emekçilere, halk ve di~er çevreler tarafından büyük destek verildi. 18 Haziran günü, Türkiye'nin dört bir yanından ve Kürdistan'dan gelen yüzbi nlerce ka mu emekçi Hipotrumdan Kı zılay'a do~ru yü rüyüşe geçtiler. Zafer ça rşısın ın önü nde Ankara'daki emekçilerle buluşan kitle Meclise do~ru yürümeye devam ettiler. Kürdistan 'd an gelen kitle "Yaşasın H a lk l arın Ka rd eşliQi , kir l i Savaşa son " sloganlarıy la karşıtand ı . Oturma eyleminde çeşit li demokratik kitle örgütü ve dergilerin açmış oldukları pankartları sı k sık "kapatın" diye anons eden yöneticiler tepkiyle karşılaştılar . Eylem boyunca polisin sürekli kitle örgütleri ve dergileri kamerayla görüntülernes i dikkatleri çekti. Eylemin 2.günü "ka lalım mı , gide lim mi?" tartışmasın a gi ren yöneticilere ka r ş ı , ki tl e "Cumartesi, pazar, pazartesi devam, yılgınlık yok d i reniş var" sloganıyla cevap verdiler. Eylem başlangıcında yöneticiler, "devlet yetkilileri bi zlerle görüşmeye gelene kadar bizden kimse onlara gitmeyecek" derken , KÇSKK'nın dönem sözcüsü Y ıl dırım Kaya 2. gün, "saat 1S.OO'de
başbaka n yardımcıs ı Hlkmek Çetin'l e görüşmeye gldeceglz, kar a rım ı zı görOşme sonrasında blldireceQiz " aç ıkl amasında bulundu . Bir süre Hikmet Çetin 'l e b ir mutakabata sonra , varamadık l arın ı ve Başbakan Tan s u Çiller 'e görüşmek için ça~rıda bulundukları saat 18.00'e kadar bekleyeceklerini gelmezlerse eylemin devam edeceQini bildird i. Saat 19.30'a kadar hiç bir gelişmenin olm adı~ı nı gören Donem başkanı Y ıl d ırım Kaya tekrar kürsüye çıkarak eylern ın bi tti~ ini açıkladı. Bunun üzerine sabırları taşan öfkeli emekçiler "Dön meye d egil, ölmeye geldik , Kahrol sun Sendika aQal a rı · sloganıyla Kaya'yı protesto ederek demir para ve pet şi şe attıl ar . Adı işçi sendikası olan ancak, işçilerin haklarını örgütlü bir biçimde savunamayan KÇSKK yöneticı lerinin pasif ve da~ınıklı~ı emekçi memurların er imesiyle a l tında gÔneş öfkesinin
ofkeli birikimiyle bir araya gelen ne den li orgütsüz oldukla rı nı bir kez daha görd üler. KÇSKK'nın yasakçı zihn iyeti eylemin başlayıp bitt i ~ i güne kadar devam etti. Ankara Sosyalist Dergiler Platform 'u -Sterka Rizgari, Atılım, Kızılbayrak, Alınteri, Devrimcı Mücadele, özgür Halk, Roj, Sosyalist Alternatif, Direniş, Odak. Kald ı r aç- emekçileri destek ziyaretıne geldikleri sırada, "Yaşasın Hal kların kardeşll~i , Zafer Direnen Emekçinin Olacak" sloganlarıyla girdiler. Emekçilerin, bu sloganlaniara destek vermesinden rahatsı z olan sendika yoneticileri megafondan "kitlenin dışında slogan atmayın" duyurusunda bulundular. Dergiler platformu, yöneticilerin bu tavrın ı P.rotesto ederek aynı sloganiarta alanı terkettiler. Bu yasakçı zihniyetten müzik gruplarıda payını aldı. Eylem alanında bulunan Kutup Yıldızı müzik grubundan kitle, KüRDüN GELINI'ni söylemelerini istedi ler. Grup, parçayı soylerken sık s ı k "kesmeleri" istendi. Türkülerini sonuna kadar okuyan grup daha sonra KÇSKK'yı protesto ederek "Yaşas ın halkl arın kardeş l iQi " sloganıyla kürsüden inerek yöneticileri protesto ettiler. Eylemin sona ermesinden bir gün sonra sendika yöneticilerinin hepsinin gözaltına alındı~ı ve ertesi gün serbest b ı rak ıld ıkları ö~ren i ldi. Olay, çeşit l i çevreler ve eyleme kat ı lan baz ı emekçiler tarafından "gözaltına alınmaları göstermelikten başka bır şey deQil'' olarak deQerlendirildi. StArka Rizgart/Ankara
sonuçlandı.Yılların emekçıler ,
SIVAS ŞEH ITLER I MITINGINE POLIS SALDIR ISI Tarih 2 temmuz 1993'ü gösterirken dünyanın hiçbir yerinde rastlanılmayan insanlık d ışı bir vahşet Sivas'ta yaşand ı . Pirsultan Abdal Etkinlikleri için Sivas'a giden 36 can diri diri yakı l dı. Devlet bu canileri teşvik etti. Hiçbir müdahale gi r işiminde bulunmayarak katillerin istedikleri şekilde Ortaçaij zihniyetiyle hareket edip aydın la rı yakmasını seyretti. Bir daha 2 temm u zların olmaması için, bu insanlık ay ı bının tekrar yaşanmaması içi n , top lumun or taç a~a d önüşmarnesi için, 2 temmuz'da Kad ı koy M ey d an ı nda Si vas ka tl iamı n ı protest o mitingi yapıldı.
Saat 12.30'da Kadıköy Belediyesi önünde toplanan kitle kortej oluşturarak çeş i tli pankartlar
May ı s-Haziran
/1.995/10 -1 1
HA6ERLER açıp
"Sivas şe hi tle rin in hesabı sorulacak, Sivas mezar olacak, Bu ateş sizide yakar, susma sustukça sıra sana gelecek, Düşünüyorum öyleyse yakın , Kürdistan faşizme mezar olacak, Şehit namırın , Gerilla vuruyor Kürdistan'ı kuruyor" sloganları eşliOinde Kadıköy Meydanı n a yüründü. Kortejin önünde yanan 36 aydının portreleri yer aldı. Meydana giriş-çıkışlarda çok sayıda polısin oldugu gözlendi, insanlar tek tek arandı. Bu arada kortej alana girerken polisle kitle arasında münakaşa yaşandı ve münakaşa kısa zamanda çatışmaya dönüştü . Karşılıklı taşlı-sopalı çatışma sonunda üç kişi yaralandı çok sayıda insan gözaltına alınd ı. Mitinge, Pirsultan Abdal Dernegi- istanbul şubeleri , Pirsultan Canlar DerneOi şu b eleri, Hacı Bektaşı Veli Dernegi -şubeler i , HADEP, SlP, H-m, TTB , Direnişteki Em i nonü işçileri , Send ikal ar. Sosyalist Dergiler ve demokratik kitle katıldı. Stl!rka Aizgari/lstanbul faşizme
hapsediyor. MeşruluOumuz ve haklılıOımızla bu tür saldırıları boşa çıkartacag ı mızı bir kez daha yineliyor Legal demokrati k alanlarda mücadele veren KOMAL, ST~AKA RIZGARi, ARYA, HADEP ve diger bütün Kürt kurumları üzerindeki baskıları şiddetle kınıyor, kamuoyu nu duyarlı olmaya çagırıyoruz" denildi. Stl!rka Alzgari/lstanbu l YAZilŞLERI MüDüR üMüZüN TUTUKL ULUK HALl DEVAM EDIYOR
iki
Dergimizin 5.6 ve 7. sayı larından do l ayı hakkı nda ayrı dava açılan Yaz ı işleri Mudürüm üz Mete Demirkol 'un tutukluluk hali devam ediyor.• S Ocak ta rihinden bu yana Sagmalcılar
Ceaevinde tutuklu bu lunan Ya zıişleri Müdürümü z Mete Demir ko l , 8.6 .1995 günü
BIR •DüŞüNCE SUÇLUSU" DAHA CEZAEVINDE Türkiye'nin gündeminde Düşünceyi Suç sayan 8. maddenin kaldırılması tartışılırken onurlu bir aydın daha cezaevine gönderildi. Kapatılan özgür Gündem Gazetesin de yayınlanan " Dünyanın Kürt Halkına Borcu Yar· başlıklı yazı ve " Uluslararası Paris Kürt Konferansı · adlı kıtabı yayınladı~ı gerekçesi yle Istanbul DGM tarafından toplam 2 yı l 6 ay hapis ve 300 milyon lira para cezasına çarptırılan Av. Eren Keskin 1.6.1995 günü polisce gozaltına alındı. Av. Eren Keskin bir gece gözetim altında tutuldukdan sonra 2.6.1995 günü savcılıOa çıkarıld ı, ifardesi alınarak Bayrampaşa cezaevine gönderildi. Av .Eren Keskin yaptıgı açıklamada ; • bunca katliam ı n, köy yakmanın devam ettigi bir dönemde düşüncelerimden dolayı cezaevine girmem bana hiçte anormal gelmiyor." dedi. Av .Keskin 'in tutuklanması gerek uluslararası kurumlar, gerekse Türkiye'de bulunan bir çok kurum ve kuru l uşlar taraf ından kınand ı. Stl!rka Aizgartlls tanbul
!ZMIR ŞUBE TEMSILCIMIZ EŞIILE BIRLIKT E öNCE KAÇIRIL Dl SONRA TUTUKLANDI ı zmir şube temsilcim iz ve HADEP l l Yönet im Kurulu üyesi Mine SaQn ıç ile KOMAL Yayınevi ortaklarından DEP, HADEP kurucusu ve PM üyesi olan eşi Nevzat SaQnıç 14.5.1995 günü Antalya'da kaç ı rıldılar.
Günboyu , Antalya ' nın ıss ı z ve orman l ık alanlarında sorgulana n Sagnıçlar , sürekli "faili meçhul cinayetleri biliyorsunuz deOil mi" denilerek ölüm le tehdit edildiler . Kaçıran l arın, tels iz görüşmas ı nden ald ı kları bir emirle Antalya Terörle Mücadele şubesine götürdüklerl Sagnıçlar , burada yaşadıkları 3 gün i şkence sorgudan sonra ı zmir T ~.E'Ieri ne teslim edildiler. ızmir T .M.E'Ieri tarafından günl erce sorgulandıktan sonra 22.5.1995 günü çıkarı ld ıkları DGM savcılıOı tarafından tutuklanarak Buca cezaevine gönderildi ler. Aynı günlerde AAYA Kültür merkezi MIZG I NA SOR Müzik Grubu elemanlarından ülkü Bozkurt'ta aynı gerekçelerle tutuklana rak Buca cezaevine gonderild i. SaOn ı ç'lar ı n, sahibi oldukları işyerleri mühürlenerek kapatıldı , araba ve el telefonianna polis tarafından el konuldu . öte yandan KOMAL Yayınevi ve ST~AKA AIZGAAT Dergisi birer aç ı klama yaparak olayı protesto ettiler. Açıklamada ; " Kürdistan Ulusal Demokratik Mücadelesi ve emekç i halkın yükselttiO i mücadele karşısında şaşkına dönen TC devleti, legal demokrat ik mücadele alan l arını "illegal örgüt kurumlar" çalışanlarını ise, "illegal örgüt militanları" olarak kamuoyu na sunarak kaçırıyor, i şkence tezgahlarından geçiriyor, tutuklayarak zındanlara
Gulan-Hezeran /1995/10-11
yapılan duruşmasında
da tahliye olmad ı. Sabah 10.50 'de yapı l ması gereken duruşma gecikmeli olarak öOieden sonra saat 2.30'da yap ıldı. Duruşmaya Yazıişleri Müdürümüz Mete Demirkol tutuklu olarak, Sahibi Av. Rıza Dinç ise tutuksuz olarak katıl d ı lar. Avukatların tahliye ta lepleri rededilirke n, evrak eksikilgi gerekçesiyle duruşma , 13 Temmuz saat 1O.SO ' ye ertelendi . Mete Dem ir kol dergimizi n 5-6 . say ı dan tutuklu 7. sayısından ise tutuksuz olarak yargılanıyor. Stl!rka Alzgari/lst anbul
DEVLET ELINDE TUTMAK IÇIN SENARYO AGI OLUŞTURDU
MARAŞLI'YI
KOMAL Yayınları Genel Yayın Yönetmeni Recep J iyana NO Gazetesi ndeki " S i gorta lı Demok r at lı k Aeal itesi" adlı yazıs ı ndan tutuklu olarak yargı l andıgı duruşması 29.5.1995 günü görüldü. Kalabalık kitle ve basın mensuplarının katıldıOı duruşmada , Düşünce Suçu'na Karşı G i rişi m Komitesi Sözcüsü Sanatçı Şanar Yurdatapan , Şai r Suna Aras , Sine-sen 2. Başkanı Sanatç ı Yusuf Çetin, HADEP PM üyesi All BeykOylü, Abdu llah Sayd ın Genel Sekreter Yardımcısı Muharrem Kekl ik, ll ve Ilçe Yöne ticile ri , IHD Istanbul Yöneticisi Zeynep Baran, BEAKSAV Genel Başkan ı ısmail SarıoQiu , Yeni politika Gazetesi Imtiyaz Maraşlı ,
sahibi Necati Tanıyan , Sosyalis t Basın , çeşitli demokrat ik kurum temsilcile ri , Türkiye ve Ulus la rarası özel Radyo ve TV'Ier yer aldı. YoOun ilgiyle izlenen duruşmayı hazınedemeyen mahkeme heyeti , basın mensuplarının çekim yapmasını engellemek istediysede bunu başaramadı. Maraş lı 'ya, tutuklu oldugu davaya ilişkin hiç bir sorunun yöneltilme yip, 12 Eylül yargılamalarının gündeme getirilmesi dikkati çekti. Yaklaşık bir saat süren duruşmada DGM heyeti , esas hakkındak i görüşünü açıklaması için dosyayı savcı Aydın şahln 'e verdi. Savcı Şah i n, Maraşil ' nın yazısında "Kürdista n · , "Ulusal Kurtuluş Mücadele si" ve "Sömürge " sözcükler in in geçligini bel i rterek TMY ' nın 8 maddesine gore çezalandırı l masını istedi. Bu sırada söz alan Mşraşlı ' nın avukatlarından Av. Selim OkçuoQiu , "doşyada gıyabi tutuklu olarak bulunan gazetenin Sahibi Selman Çimen ve Yazıişleri Müdürü Ali Demir hakkında çıkarılan müzekker enin gelmeme sine karşın dosyan ı n savcıya verilmesi usule aykı r ı dır . Müvekkili m Maraşlı ' nın tahliyesini talep ediyorum" dedi. Daha sonra söz alan Av . Rıza D i nç i se ." Maraşlı ' n ı n tutuklanması bu dosya için bir tedbir deQil, cezaevinde tutulması için alınan bir kara r dır· dedi. Av.Dinç , müvekkilinin düşüncesi ni açıkladıgını bel irterek, "düşüncelerin i açık l ayan ların baskı a l tında tutulması bir terör deQII mi" diye konuştu . DGM heyeti tahliye istemlerini redederek, avukatların savunma yapması için duruşmayı 10.8.1995 saat 10.30'a erteledi. öte yandan, Düşünce Suçu'na Karşı Girişim Komitesi tarafından DGM 'de dagıtılan Basın Açıkl amasında Maraşil 'nın tutuklulug u protesto edildi. Duruş ma salonundan apa r-topar çıkarılan Maraşlı daha sonra "ifaden va r" denlierek savcılıOa götürüldü . Yeni Politika Gazetesinde ya zd ıgı ve sansürlend igi için yayınlan mayan "Anti-Söm ürgecl Ulusal Kurt u luş" isimli yazısından ötürü ifadesi alınanan Maraşlı , bu davadan da tutuklanarak cezaevine gonderildi. Stl!rka Rizgari/lstanbul
DIKK AT Cezaevlerindeki okuyucular1mızın gönderdi~i Haber. Makale ve Basın . Açıklamalarını yer darlı~ı nedeniyle bu sayımııda yayınlaya madı~ımız Için kendilerinden ve di~er okuyucularımızdan
öZüR DILIYORUZ.
·Seni düşün ur ken/savaş ve zaferi düşüneceğiz biraz da/ ve sancılı yüreklerimiz/fırtınalarla çalkalana cak/sen i dLişu rı "ken hüzünlü türküler söylemeyeceğiz hayır/m a r, ı a rla, destanla rla, ge rilerek, gererek/baştan ayağa umut la, sevdayla /ve öfkeyle çoğalacağ ı z birazda
YAŞAR
GüNDOGDU
Sa~malc1lar,
Buca, Bursa ve Konya Cezaevlerinden PRK/Rizgari Dava Tutsakları
47
." l.OZA N' .MENUSU .
.