146

Page 1

SERXWEBÛN JI SERXWEBÛN Û AZADIYÊ BI RÛMETTIR TIŞTEK NÎNE Yıl: 13 / Sayı: 146 / Şubat 1994 / 4,- DM

Yeni bir bahar... yeni bir Newroz ve...

BÜYÜK UMUDA DOĞRU! Yeni bir başlangıç, heyecan ve beklentilerle dolu umut veren bahara giriyor Kürdistan. Ve yeniden doğuş olan Newroz'un büyük zafer müjdesini yakından duyuyor... Sömürgeci-emperyalist bütün engellere rağmen, çözüm yoluna kesin karar kıldığımız 1994 yılının ilk büyük çıkışına yakınlaştığını hissediyor ve buna güvenle bakıyor... Bu bir hayal değil, gerçekleşebilir bir umuttur. Gelişmeler bunu anlatıyor. Nitekim geçen yılın sonundan,

devamla bu yılın başından bu yana devrim ile karşı-devrim cephesi tarafından çok şeyler söylendi, beklentiler ve hedefler dile getirildi. Bütün bunlar, arifesinde olduğumuz baharda belirginlik kazanacak. Gerek TC'nin ve gerekse de PKK'nin neyi başarıp neyi başaramayacakları bilinen bir gerçek olsa da, bu durum kış pratiğinde kanıtlanmış olsa da, 1993 ile 1994 arası süreçte daha çok geleceğe ilişkin beklentilerin propaganda-

sı yapıldı ve kitleler buna göre hazırlanmaya çalışıldı. Karşı-devrim cephesinden TC'nin sloganı: “Ya bitireceğiz, ya bitireceğiz!” Devrim cephesinden PKK'nin sloganı ise: “Ya kazanacağız, ya kazanacağız!” Savaşan tarafların bu sloganları onların esas yaklaşımını belirleyip hedeflerini somutlaştırıyor. Buradan Devamı 2. sayfada

PARTİ-CEPHE GERÇEĞİ VE DÖNEMİN GÖREVLERİ Abdullah ÖCALAN Cephe; bir halkın devrime kalkmış gerilla dışındaki her şeyi demektir. Ulusal kurtuluş, toplumsal özgürlük yolunda ilk uyanış adımlarından tutalım en yoğun eylemliliklere kadar onun tüm örgütlü çalışmalarına, genel olarak cephe adı verildiğini biliyoruz. Hiç şüp-

PKK Genel Sekreteri Abdullah ÖCALAN yoldaş değerlendiriyor:

Ulusal kurtuluşta ve PKK'de suç, yargı ve ceza ■ Hainlerin, gafillerin, kölelerin özgürlük veya yaşam hakkı

yoktur. Onların yaşamı ölümden beterdir. Onlara sadece ve sadece özgürlük savaşçılarının vurma hakkı vardır. PKK çizgisi, esas itibariyle kendine karşı her türlü suçu işlemiş bir toplum, bir ulus gerçeğini yargılayarak, kendi insanına kendini affettirmenin ve doğru yolu, affedilmiş insanı ortaya çıkarmanın da adıdır. Ger-

çekten hem hukuki, hem siyasi bakımından, hatta birçok insani ölçü açısından suçluluk içine girmiş bir topluluk durumundayız. Gırtlağına kadar vatana ihanet suçu, kölelik suçu ve özellikle hukuki alana girmiş

Sorununuz bizi okumamak değil, BİZİ ANLAMAMAK, KAVRAMAMAK VE UYGULAMAMAKTIR ABDULLAH ÖCALAN Arabistan'da İslamiyet ilk çıktığında, oldukça da çığrından çıkan, karanlıklara gömülen ve cehaleti iliklerine kadar yaşayan çöl Araplarına, o zamanki bütün böyle insanlara, Kuran, “Oku” adıyla indirilmiştir. Diğer bir deyişle Kuran, “Oku” kelimesiyle başlar. Şimdi bizdeki durum buna benziyor. Biz “Anla!” diyoruz. Biraz okuyorsunuz, ama anlama yeteneği çok zayıf. Anlamak derken de, işin esasını, özünü anlayın. Hiç olmazsa bunu kutsal amaçlar doğrultusunda bir yaşama, bir inanca ve bir çabaya dönüştürün. Şimdi bizim gerçeğimize baktığımızda, çok önemli olan anlayış ve kavrayış, denilebilir ki o cahiliye çağı Araplarından daha fazla bize gerekli. Kendi asgari insani gereklerini değerlendirip de buna göre adım atmayan kimdir? Geçen gün bir arkadaş ünlü “Time” dergisinden bir yazı tercüme etmiş; benim hakkımda bir değerlendirme yapılmış. “Tuhaf bir insan. Kendi halkını deli ilan etmiştir” diyor. Aslında “deli” değil de, temel gidişat veya temel işleri ele alma konusunda çok delicesine durumlar var; gerçeğimiz böyledir, niye inkar edeceğiz? Günlük raporlara baktığımızda mücadele gerçeğimizde, delilerin bile içine giremeyeceği saptırmalar var. Bunun en temel nedeni kendini doğru dürüst terbiye bile edememektir. Hatalarınızı, çektiklerinizi ve yaşama kıymanızı hiçbir ulusunkiyle kıyaslayamazsınız. Devamı 12. sayfada

her türlü suçlu yaşam, lanetli yaşam egemen bir tarz olarak sürüp gitmekteyken, PKK ortaya çıkıyor. Suçluyu yargılama, böylece kendini affettirme, insanlaştırma, bunun için ulusal adalet, ulusal hak, ulusal özgürlük ve suç yumağı olmaktan çıkmış bireyin “yaşıyorum” diyebileceği duruma getirilmesi PKK'nin ideolojik, bunun temelindeki felsefi, siyasi, hukuki gerçeğini dile getirir. PKK, bu anlamda bir yaşam felsefesine, bir hukuk anlayışına sahiptir. Politik, askeri yöntemi de bunun için kullanıyor. Herhangi bir ulus içindeki politik çizgi değil, herhangi bir sınıf, sosyal yapı içindeki bir siyasi parti değil, tarih ve güncellik itibariyle kendi özüne karşı en büyük ihaneti yaşayan ve daha da kötüsü bunu düşmanın dayattığı özellikler etrafında kendiliğinden Devamı 12. sayfada

GERİLLANIN VURUŞLARI Baharın doğuşunu ve Newroz'un ateşini müjdeliyor! Bilanço 21. sayfada

hesiz buna bir öncü güç önderlik eder ve parti-cephe birlikteliğinden bahsedilebilir. Kölelik derecesi ne kadar yoğun yaşanıyorsa, öncü gücün ihtiyacı, vazgeçilmezliği ve köklü gelişmesi gereği de o oranda ortaya çıkar. Bir anlamda hareket bu toplumlarda, uluslarda parti-cephe iç içeliği biçiminde ortaya çıkar. Parti-cephe iç içeliği, ulusal kurtuluş cepheleri veya halk cepheleri şeklinde biçimlenir. Ağır ulusal kurtuluş sorunları varsa cephenin adı, Ulusal Cephe olur.

Kendi hakim güçlerine karşı esas alınan yönü varsa, bu, Halk Cephesi olur. Örneğin Türkiye'de daha çok bir halk cephesi, Kürdistan'da ise bir ulusal cephe diyoruz. Neden? Çünkü Türk hakim sınıfları Türk halkının başındaki beladır, onların iktidarı söz konusudur. Buna karşı bir hareket, halk hareketidir. Bizde ise çok zorba bir sömürgecilik var, ona karşı cepheleşme, ulusal yönü ağır basan cepheleşmedir. Tabii ki, halkçı yönü Devamı 3. sayfada

SAVAŞ GERÇEKLERİ VE TAKTİKLERİ ÜZERİNE ■ Bu çalışma Amed Eyaleti tarafından, 1993 yılının başlarında, PKK'nin silahlı mücadele deneyiminden yararlanılarak hazırlanmıştır. GİRİŞ Bugüne kadar yürütülen savaşta verdiğimiz şehitlerin anısına ve Parti Önderliği'ne bağlılığın, halkımıza ve onun şahsında insanlığa olan saygının bir gereği olarak, bu yazıyı hazırlamayı bir görev biçiminde gördük. Yazı ağırlıklı olarak silahlı mücadele sorunlarını içeriyor. Bununla, en az diğer halklar kadar yaşamaya hakkı olan halkımızın kendisini nasıl koruyabileceğini, sorunun nasıl çözülebi-

leceğini kısmen de olsa ortaya koymaya çalıştık. Yazıda çeşitli yanılgılı yaklaşımları bertaraf etmek amacıyla savaşın tanımını yapacağız. Savaşın iki ana taktiğini tanımlayıp ortaya koyarak birbirleriyle olan bağlantılarını işleyeceğiz. Geri çekilmeyi, hamle yapmayı çeşitli biçimleriyle ele alacağız. Savaşta ideolojinin, savaşta taktiğin, tekniğin yeri nedir? Buna benzer hususlar işlenecek ve daha da özgüle Devamı 7. sayfada

GÜÇLÜ VURUŞ VE BÜYÜK ZAFER İÇİN! (Aralık Çözümlemeleri'nden dersler...) Savaş, dünyanın en acımasız ve en zor olayıdır. Kolayca göze alınmaz, riski büyüktür. İnsanlık için tercih edilmeyen, kimi dönemlerde zorunlu olarak başvurulan hemen her savaşta, muhteşem kuruluş gibi korkunç yıkılış da vardır. Özellikle de savaşın bir tarafı olarak egemenler bütün yaşamını karşıtının köleliği, derin sessizliği üzerinde inşa etmişse, en sıradan bir direniş sesini bile bütün hışmıyla yok etmeye yönelmişse, bu-

na karşı bir savaşa karar verme cesaretini göstermenin, ucunda var olmanın ve yok olmanın olduğu büyük bir çıkış anlamına geldiği tartışmasızdır. Çıkış ilk adımdır, devamını getirmemek giyotine boyun uzatmaktır. Dolayısıyla büyük çıkışın büyük iddiası olmak zorundadır. Atılan adımın devamını ya getireceksin, ya getireceksin! Yaşamak istiyorsan, bundan başka seçenek tanımayacaksın. HeDevamı 18. sayfada


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.
146 by SolYayin.com Kurdi - Issuu