SERXWEBÛN JI SERXWEBÛN Û AZADIYÊ BI RÛMETTIR TIŞTEK NÎNE Yıl: 14 / Sayı: 162 / Haziran 1995 / 4,- DM
om
BÜYÜK YAZ HAMLEMİZ
te
we .c
TÜRKİYE CUMHURİYETİ'Nİ SARSIYOR
ne
ZAFER Kürdistan’a uzanan yürüyüflte “Almanya'n›n ç›karaca¤› bir ders vard›r bu 200 binlik yürüyüflten. “PKK'nin generallerini, yöneticilerini yakal›yoruz diyen Alman devlet yetkililerinin flimdi ne diyeceklerini merak etme gere¤ini duymuyoruz. Her Kürt bir generaldir, bir yöneticidir, bir militand›r. Bonn'da bir araya gelen de 200 binlik generaller ordusuydu.”
w.
TÜRK MİLLİYETÇİLİĞİNİN doğuşu, yükselişi ve çöküşü ABDULLAH ÖCALAN
ww
Türk milliyetçiliğinin kökeni Balkanlar'daki milliyetçilik cereyanlarından epey kaynak bulmaktadır. Buna yine ek olarak eski Sovyetlerde Türkçe aksanlarıyla konuşan bazı halkların da milliyetçilik mücadelesinden etkilenen ve çarlık baskılarından kaçıp gelenlerin de bunda etkisi büyüktür. Hiç şüphesiz Balkanlar da Fransız ihtilalinin burjuva milliyetçiliğinden etkilenmişlerdir. Türk uluslaşmasından önceki bir milliyetin halk olarak gelişimindeki tarihi özellikleri bilmekte büyük yarar vardır. Buna öncelikle açıklık getirmeyi de önemli görüyorum. Özellikle de günümüzde “Türk-İslam Sentezi” adı altında geliştirilmek istenen bir milliyetçilik türü vardır. Türkler, Orta Asya steplerinden yayıldıklarında herhangi bir milli düşünceye sahip değillerdi. Aşiret boyları biçimindeydiler. Hala bizde yaşanan aşiret boylarına benzer bir sosyal gerçeklikleri söz konusuydu. Türklük bilinci 19. yüzyıl sonları ve 20. yüzyılda gelişir. Aslında Selçuklularda ve Osmanlılarda bir milli bilinç yoktur. Hatta milli bilinci idrak adı altında hor görme durumu vardır. Yani Türklük kelimesiyle dile getirilen her şeye bir tepki duyma söz konusudur. Nitekim, “ezelden beri hür yaşamış bir ulusuz” biçiminde bir demagoji de geliştirilir. Yani 19. yüzyılın ikinci yarısından önce bile böyle bir duygu yoktur. Bu, daha sonraki bir gelişmedir. Fakat Türk-İslam Sentezi veya İslamla Türk boylarının karşılaşmasının ortaya çıkardığı durumlar çok daha önemlidir. Türkler bu dönemde çok ilkel bir Şaman dinine (doğal bir din) bağlı olarak yaşıyorlar. Milli yönden öyle herhangi bir gelişme belirtisi yoktur. Tümüyle aşiret kültürünün biraz gelişmiş biçimini veya adına “bar-
Devamı 12. sayfada
Kürdistan devrim sıcağını yaşıyor
G
üçlü savaş stratejisi ve taktikleriyle Türk ordusuna ezici darbeler indirme, ulusal kurtuluş hadefine doğru büyük ilerlemeler kaydetme temelinde bahar hamlesini tamamalayan gerilla ordumuz, bu birikim üzerinde yaz atılımını başlatmıştır. Kürdistan, kurtuluş ordumuzun askeri zaferleriyle, bu anlamda devrimin sıcaklığıyla kaynıyor. Kontralaşan Türkiye cumhuriyeti ve onun ordusu PKK önderliğinde kökleşen devrimin ateşinde boğulmamak için çırpınıyor ve çılgınlaşıyor. Bu yılın ilk yarısı, tartışma götürmeyecek bir açıklıkla ulusal kurtuluş mücadelemizin kazanımı temelinde geçti. Her savaş yılında olduğu gibi, bu yılda da bahar döneminde şiddetlenen savaşın sonuçları büyük oranda daha sonraki sürecin olası gelişmelerini belirliyor. 1995 yılında bu savaş pratiği daha şiddetli sergilendi ve yılın ikinci yarısı için daha keskin so-
nuçları şimdiden ortaya çıkardı. Güney Kürdistan'a yönelik büyük işgal hareketi bir dönüm noktası oldu. Türkiye tüm gücünü bu işgal hareketinde yoğunlaştırdı. Bütün umudu ve şansını da bu operasyona bağladı. Sonuçta PKK için düşündüğü büyük yenilgiyi kendisi almaktan kurtulamadı. Bu sonuç, ulusal kurtuluş mücadelemiz için TC'nin taktik hatasının sunduğu avantajla zamanından daha erken ve güçlü bir askeri zafer oldu. Bu ulusal ve uluslararası alanda muazzam siyasal kazanımlara da yol açtı. Bununla askeri ve siyasi inisiyatifini güçlendiren Kurtuluş Ordumuza bağlı gerilla güçlerinin önü açıldı ve ardı arkası kesilmeyen büyük ve yaygın çatışmalar yaşandı. İlk defa çok az sayıda gerilla kaybına karşılık, Türk ordusu onlarca kayıp verdi. Kürdistan'ın her dağı, ABD askerleri için mezar olmakla ünlenen Devamı 2. sayfada
11. sayfada
Fuat (Ali Haydar Kaytan)
“PKK ortam›nda kabul ediliflimi yaflama yeniden dönüfl olarak de ¤e rlendiriyorum” Bana vatan kavramını kavratan, ulusal kimliğimi gösteren Başkan'dı. Gözlerimi Başkan'la insanlığa açtım. Bu benim için yeniden doğuştu. Bu nedenle doğum tarihimin 1972 yılı olduğunu tekrarlamaktan hep gurur duydum ve bunun gerçeğin kendisi olduğuna içtenlikle inandım. Yazısı 20. sayfada
ŞEHİTLERİMİZ Komutan Erdal GEDİK ve Meral Sırma ADLIM yoldaşların anı yazıları 17-18-19. sayfalarda