erxwebun 1 Kasim 1996
22.02.1997 19: l ffi Uhrcf§eite 1
A
SERXWEBUN 11 SERXWEBÜN Ü AZADIYE BI R ÜMETTIR TIŞTEK NİNE 15 1 Sayı: 178 1 Kasım 1996 15,· DM
co m
Yıl :
18. y11. büyük PKK davas1n1n
ZAFERE EN YAKIN OLDUCU YILDIR PKK Genel Başkanı Abdullah ÖCALAN yoldaşın PKK'nin 18. yıldönüm değerlendirmesi ------------------------
P
donanımla
ve fazla ge-
we .
-
KK' nin 18 y ı l gerçeği zafere en yakın olma gerçeğin i kanıt l amıştır. Büyük parti davamız en az
"Parti ölçülerinde /Sfar, parti yaşam tarzmda 1srar, parti görevlerinde 1srar cephede en son nihai zaferlerden bile daha değerlidir. Nihai bir zafer gelip geçicidir, belki ardından bir yenilgi de gelebilir, ama kapsamli bir partileşmen in önünde her zaman başafl vardlf ve süreklidir. Kapsamli partileşen bir değil, nihai zafere kadar kazamr. ~
kazanacağıniz
lişkin olmayan iddialarla ne olduğu , ne olacağı fazla belirgin olmayan bir grupla Amed'in Fis köyünde adım atlığında , günümüze kadar destarısı diyebileceğimiz bir süreci yaşamanın ad ı olmuştur.
te
i parti tarihimizin daha
·de
da
leri çoktur, çeşitlidir, hem de ol· dukça niteliklidir. Bu zenginleşme içinde biz PKK'yi bu kadar getirdik. Salt ulusal kurtuluş ürününü vermiyor, salt parti ürününü vermiyor, salt savaş ürününü vermiyor. Buna benzer birçok ürUn veriyor Bugün en id d ialı sosyalizmin de ürünlerini veriyor. Kad ı n özg ürlü· ğünü n de ürününü veriyor. Tarihte eşi n e ender rastlanan bir özel sa· v aşa ka rş ı ayakta du rmanın ürününü veriyor. Dünya da b i r l eş se başarılabi lece ğin in imka n ı nı, yan i
vardır. Yetmişüç baharı
partileşmemizin
eyd~
bir
rüşeym
daha alt dü -
haliydi. Bu da
- --bir cidaraEımdı ve daha sonraları
h~r yıtfnJbOyle k urulu~ anl amı nda
bır yerı vardır . N as ı l kı ,
ne
her bahar yeni bir yaşamın başlang ı c ı ise, yeşermenin , filizlenmenin ve tohuma gelmenin, partimizin de her yı lının kesinlikle böyle bir anlamı vardır. Hem her yıl filizlenir, lohu· ma gelir; hem de yalnız bir yıl için değil , ikinci yılda daha deQişik bir ürün ve daha fazla üçüncüsünde de. Ş imdi onsekizincideyiz. Ürün·
ürü~~~~a;e~z~;·davasında iddialı
olanların eşsiz hazineler olarak görUp değerlendireceği ve sınır· sız zafer umudu ve tutumuyla kendini silahiand ıracağ ı bUyUk değerlerdir . Parti davasının öne-
mini
anlayamamamız
veya bü-
ıün kapsamıyla değerlendirip
gerçek bir yetersizlik ve dolayı sıyla bir üzüntü kaynağı olmalı dır. Parıi ülküsU kadar, bu aşa· mada, bu kapsamda , hiçbir ülkUnün ve değerli bir çalışmanın
otacağını sanmıyorum .
D UşUnUn ,
ben çoğunuzun yapgibi ne kitleler içinde, ne de çaba harcama im kanına kavuşmadım . Ama bir parti üzerinde, bir parli· • Devamı 12. sayfada tığı
sıcak savaşım alanlarında
Selahatlin Erdem (Abbas) yoldaş değerlendiriyor
_rntni~Ji'll l~zıurıım~,~oır "Toplumsal gelişimin yasalarmı bilmek, anlamak, belli ölçüde insam geleceğe hazırlamak, gelecek için girişimde bulunmak imkam veriyor. Tarih, bilinmez/ik/er, karanlıklar içerisinde insanı, toplumu aydınlatan bir bilim oluyor. insanı cesaretli, girişken, yaratıcı kılan, korkuyu yenen ve korkuyu azaltan bilimdir tarih." öğrenmek,
e
Yazısı
a. sayfada
L.,__ _ _ _ _ _ _ _1__ ;_ _ _ _ _ ___.J
ww w.
PKK, soluk soluğa bir sabrın ve istikrarlı bir hızın tarihsel anı yakalamasıdır e Yazısı15 . sayfada
Büyük Kürdistan savaşımında 1997 final aşaması olacaktır 11
zgür. K.ürd istan bizim savaş ı m ı zdan başka bir şey de ğ il d ir. Partimi zm ku r u l uş u n d an 18 yil son ra, za ter bugun e l lerım ı ı l e dakunacak kadar y akı n·
0
d ı r.
Son 18 yıl içinde, partimiz ve onun Kurtu· Ordusu ARGK gerillaları , sadece bir Kürdistan için değil , aynı zamanda bü!Un dünya insanlığı için de bir diriliş tarihi yazdılar. Gerçekleşmesi mümkün olmaz denilen Kürt or· dulaşması , bu zaman içinde gerçekleşti. Sa dece bir Kürt ordulaşması değil , bu 18 yıla, luş
baş lı ba ş ı n a
henüz tarihitam
yaz ı lmam ışko
cabir d ev rim is ı ğdı rdı
Parti mizin 18. kuruluş y ı ldö n ümünü tama ml a n dıQı ve 19. ku r u l uş y ı ldönümüne gird i ği 27 Kasım 1996'ı Kürdis t an'ında ve Türkiyesi'nde her şey partimiz öncülüğün deki savaşımın şiddetiyle yerinden oynuyor. Askeri , siyasi , sosyal ve ekonomik dengeler hızla değişim sürecini yaşıyor. Bölge devletleri de dahil, herkes bu savaşınyakın etkisi altında . •
Devamı
2. sayfada
'CUMHURiYETtDÖKÜLÜYOR
Devlet büyüktür, devlet va;andaşın yanındadır, kimse bundan deniliyor. Yıkılırken, can çeJ<işirken bile bunu ihmal etmiyor. Oysa bugün en fazla kuşku duyulan, vatandaşın yanında değil, onun düşmanı olan ve can çekişen kendisidir. Buna rağmen, kendini güçlü göstermesi, aldığt büyük yenilgiyi içine sindirememesindendir. Küba'da da Batista diktatörlüğü, ülkeyi bırakıp ABD'ye kaçarken H
kuşku duymasın'
DERSİM Eyalet Koordinatörü değerlendiriyor
"1997 de bizim olacaktır" "Türkiye metropollerine yönelik çalışmalarımız devam etmektedir. Bu süreçte Tokat, Refahiye, Giresun, Gümüşhane ve Mesudiye'ye kadar silahlı propaganda birlikleri temelinde bir keşif faaliyeti yürütü ldü. Belirttiğimiz alanların tümüne ulaşıldı. Yine Birleşik Kuvvetler adı altında oluşturulan
güçler temelinde bazı denemeler de bu süreçte yapıldı. "
çalışmalar,
e Yazısı 6. sayfada
( Sayfa 2
Ka s ım
Serxwebün )
1996
1. sayfada
nıyor.
Bugün 1996 Türkiyesi'nin eskiden var olan dokunulmaz tabuları kalmamışt ır. TürKiye hem bölge ülkeleriyle hem de kendi halkıyla savaşın eşiğine gelmiştir. Devletin temsilini yapan kurumlar kurum olmaktan ç ı kmış, birer çete oda k ları haline ge l m i ş lerdir. Pürüzsüz işleyen söm ürgeci yasalar raftara kald ı r ı lmış ya da sahipleri tarafın dan ayaklar altında çiğ n enmişle rdir. Mevcut siyasal partiler adeta ülürükle idare ediliyor. Geçerli olan hukuk ve yasalar yoktur. Bunun yerine Alaitin
gizli kimlikleellerinde tutarlar. Sömürgecilürk devleti de, yükselen devrimci muhalefete karşı varlığını korumak için, bizzat ABD ve NATO'nun eğitiminden geçmiş genarallerin egemen olduğu bir ülkedir. Özellikle 12 EylUl darbesi ve sonrası uygulamalar kontrgerillanın rejimi bütlınüyle kontrole aldığını gösteriyor. Kürdistan ulusalkurtuluş mücadelesine karşı sürekli savaşan bu kliktir. Bu~uvazi savaş ranıını bunlara teslim etmiştir. Kendi güvenliği nin karşılığında, uyuşturucu , silah, kaçakçılık vb. bütün çirkin ilişkileri Özel Harp Dairesi'ne ve onun legal örgütü MGK ve MHP'ye vermişti r Kontrgerilla 1990' 1 ı yıl l arda ulusal ku rtu luş mücadelesinin ki!lesel ak ı şını bast ı rmak için aktif olarak sivil insanlara yöneldi. Üçbinin üstünde sivil insanı katletti. Yüzlerce insanı tıpkı Vietnam ve Orta Amerika'da olduğu gibi gözaltı-
Çakıcı'nın yasaları vardır. Politikacılar
öteye palyaçolaştırılmışlar dır. Cumhurbaşkanı bir demogog gibi gerçekleri saptırmakla uğraşıyor. Muhalef, adeta muhalefeti önleme muhalefeti. Devlet mafyalaşmış , mafya devletleşmiştir. TürKiye'de kimin kimi yönettiği belli değil. Kısacası Türkiye'de hiçbir şey devlet olma özelliğini taşımıyor. Özellikle son dönem tartışmaianna baktığ ı mızda bu durumu daha açık bir şe kilde görmek mümkündür.
ne
TC, merkezi yapılanmasını yitirmeye, dağılıp parçalanma sürecine girmi ştir
l eriçarpıtmaktadı r .
Bugün gelinen aş amada , devlet, giderek merkezi ya pıl an m as ı n ı yitirmeye, dağ ı l ı p parçalanma sürecine g irm i şt ir . Merkezi otorite yetisini; g ruptaşarak çe te l eşen klikler savaşın a bırakmakt ad r . "Ordu" tabusu parçalandıkça, "devlet
na alarak kaybetti. Esasen rejimterin, yasal olarak yapamadıklarını , başka isimlerle yapma taktiğidir. Faili meçhul, kayıp , mafya hesaplaşması , yeraltı dünya s ının hesaplaşması biçiminde yansıl lı ğı (mücadeleyi ezme) taktiğini kontrgerilla çetesi eliyle yapmaktadır. Ulusal ku rtu luş mücadelesi karşıs ı nda çaresi z leşe n TC, 1990 ' 1 ı yı lların başın da; De mire l-Çille r -Güreş çetesini iktidarı n kilit n o ktala rına ABD'nin yeni takviyelerle oturtmas ı yl a, faili meçhul ve kay ı p kav r amları, komplo ve suikastler, malya nın devletleşmesi aynı dönemlerde anılmaya başlandı. 12 Eylül öncesi bütün faşist kiralık katilleri, JiTEM'e Mire ve Özel Harp Dairesi'ne aktaran TC, Kürdistan ve Avrupa'da askeri ve siyasi komplo ve cinayetleri geliştirerek mücadeleyi tasfiye etmeyi amaçlamıştı. Demirel-Çitler-Güreş çetesi ve Ağa~ın kustuğu kana ses çıkarılmama sının nedeni, ABD'nin bizzat kontrolünde olmalarıdır. Kürt sorununda özel sav a ş politikaları dışında ses çıkaran ekipleri birer birer öldürenler de anılan çeted ir. Sav a şın siyasal ve ekonomik ranı ı n ı kendi ellerinde toplayan bu çete, terörist faaliyetler de örg ütlemekt ir. Aze rbaycan 'da darbe giriş i mini n , Kı brı s'taki iç ça t ışma l arın arkasında bu isimterin zikredilmesi boşuna değ i ldir Yine bu ekip, Parti Genel Başkanımız Abdullah ÖCALAN'a yönelik suikasti de
ww w.
"G/adio için NATO'nun yeraltı örgü tU deniliyor. NATO'nun bOyle bir yeraltı örgütD var. Ama bu yeraltı örgütü özellikle Sovyet sisteminin çözülüşünden sonra Onemli oranda Avrupa'da çözüldü. Fakat Türkiye'de çözülmedi. Türkiye'de çözülmemesinin nedeni bölgesel nedenlerle bağlantılıdır. Bu dönemde israil'in çok önemli bir Türkiye desteğine ihtiyacı vardır. Ve bunu askeri-siyasi bir anlaşmaya kadar götürdü. Türkiye israil'den şunu istedi: 'Ben seninle bu anlaşmayr yaparım, ama sen de Amerika vasıtasryla benim yürüttüğüm en acı masız savaşlardan birini dünya çapmda desteklersin" ve ard ı n da n "Şimdi bu, Amerika için, CIA için bir emirdir. Dolayrsıyla bu, Türkiye'nin dünyada tek başma en karanlık bir rejimi sürdürmesine rağmen desteklenmesine yol açtı " demektedir Başkan APO. Hemen hemen gerçekleşen bütün ulusal kurtuluş mücadelelerine karşı emperyalizmin kontrgerillayı devreye soktuğunu biliyoruz. Gladio olarak adlandırılan ; kontrgerilla, ölüm mangaları , kelle avcıları ve daha birçok ad altında, Güney ile Orta Amerika, Vietnam, Ce· zayir, Filistin devrimlerinde karşı-devrim örgütleri biçiminde faaliyet gösteren, ABD ve NATO tarafından oluşturulan bu örgüt, emperyalizmin jandarması TC ordusunun bünyesine de 1955'1i yıllar dan sonra oturtuldu. Görevi, emperyalizmin çıkarlarını, provokasyonl arla, şantajl a rla, terörisi eylemlerle korumakt ı r . Emperyalist ve sömürgeci ülkelerin, ekonomik ve siyasal ç ı karlarını koruyacak hemen hemen bütün hükümetlerin kilit noktalarını ya açık kimlikle ya da
rirken d i ğer yandan kendi içinde de büyük bir tükenişi yaşatmaktadır. Bu noktada devlet devlet olmaktan çıkmıştır: "O muhteşem sınıfın çıkarlarının simgesi merkezi devlet• giderek yerini yasaları bir yana iten çeşitli çetelere bıra kmaktadır.
Özel sava ş artık kendini bir duruma gelmi şt ir
ta ş ıyamaz
Son dönemde açığa çıkan çeleler olayıyla birlikte, özel savaş karargahın daki çürüme ve çözülme hızla deşifre oluyor. Partim iz öncülüğünde Kürd istan 'daki savaşa karşı ş i şirile n özel savaş art ı k kendini l aşıyamaz bir duruma gel mi şt i r . Devrimcilere, yurtse· verlere, demekrallara ve Kürdistan halk ı na karşı ölüm mangaları , kelleavcıları örgütlendi. Bu ölüm kusan mekanizma,
te
kuklalıktan
örgütleyen ekiptir. "PKK'yi biti receğ i z " teraneleriile killelerin şov en duygu l arını kullanan, PKK'yi "terörist, eşkıya, uyuş turucu kaçakcısı" vb. çirkin ithamlarla karalayan bu çete, bugün biraz daha açığa çıkmıştır. Bu çete çok organizeli çalışmaktadır. Örneğin kamuoyunu o kadar sersemleştirmişler ki, herkesin gözü önünde yaptıklarına kimse ses çı karamıyor. Dahası bunu inkar etmektedirler. Avrupa ülkeleri, eroin kaçakcılığı nı önlemek için TC emniyetlerinde denetim masaları kuruyor, ama kontra basın arsızca "uyuşturucu lekeli PKK'nin elinde" propagandası yaparak, gerçek-
we .
Baştara fi
Bugün dünyanın en 'düşDk yoğun luklu savaş"ı değil, en şiddetli ve en açık savaşı Kürdistan'da yürütülüyor. Bu gerçek herkes tarafından kabul edilmektedir. Balkanlar'daki, Kafkaslar'daki Alrika'daki, latin Amerika'daki ve dünyanın başka yerlerindeki savaşlardan çok farklı ve boyutlu olarak PKK ile TC arasında her gün, her saat savaş yaşa
co m
Büyük Kürdistan savaşimmda 1997 final aşamasi olacaktu oluyor. Belli ki
açığa ç ı kan
vaş dışında
bir
çeteleri özel satabi
değerlendirmeye
tutmakmümkünvedoğrudeğildir.
Son birkaç ay içinde adına "Oniformalı çete", "Söylemez oğulları çetesi", "Kocali çetesi", "Yüksekova çetesi" vb. denilen birçok özel savaş çetesi açığa çıkartıldı. Bunlar, aslında artık gizlenemeyen, sayısız suça bulaşan ve çeteler arası çatışmalarda gün yüzüne çıkarıl mak zorunda kalan suç birimleri oluyor. Açığa çıkan bu çetelerinen önemli özelliği, asker, polis, özel tim, korucu ve iliralçı gibi doğrudan özel savaş kararg a h ı nın e leman l arından oluşması ve ~ürdistan 'da e n kirli işlerebulaşmasıdır. Özel savaşta do ğrudan rol üstlenm i ş ler dir. Ülkemizdeki "faili meçhul" cinayetler, adam kaçı rma ve sahte operasyon· ların gerçekleştirilmesi nde bu çeteterin açık rolü olduğu da inkar edilmiyor. Pekibukadarsuça bulaşma gücünü ve cesaretini nereden alıyor , kimlertarafından korunuyorlar? Daha doğrusu bu çeteleri özel savaş rejimi dışında bir yerlere oturtmak mümkünmü?Buçe· teleri sıradan birer mafya örgütü olarak değerlendirip geçiş
tirrnek mümkün mü? Bu özel savaş çetelerinin açığa çı· kan suçları, hertürlü silah ve uyuş turucu ticareti , fidye , zorla para toplama, haraç, kara para aklama vb. biçimindeki kirli işlerdir. Tam bir şe beke gibi çal ı ştı klan , aç ığa çı karı lamayan
"""'-""'''lll::.=<.ıı!!!:..iııo..ı!!!:...,._~.LJL;:::;::'.4~J.:ıi:.l ~~:~~~ ~:ğ~~i~~~~~~
baba" imajı yıkıldıkça , devrim güçlendikçe sömürgeciliğin iç çelişkileri derinleşmektedir. Derinleşen çelişkiler üzerinde hızla çıkar grupları ortaya çıkmakta, çeteleşme ve mafyalaşma örgütlü bir güç haline gelmektedir. Özel savaş yöntemine dayanan ve tamamen onun ürünü olarak ortaya çıkan klikler savaşı, bugün; sadece Kürdistan'da bir yıkım ve imha savaşı olarak g e l işmemekte, aynı zamanda kendi aralarında da bOyük bir hesaplaşma ya ş amaktadırlar Turgut özal'dan, Cem Ersever, Bahtiyar Aydın, Eşref Bitlis, Rıdvan Özden vb'lerine uzanan bir dizi "karanlık cinayel" bu mafya çeteleri arasındaki hesapiaşmanın bir sonucudur. Aynı çeteler binlerce yurtseveri "faili meçhul" infazlarta katletmiş, onlarca yurtsever Kürt işadamı nı ortadan kaldırmış ve büt[ın kirli, karanlık özel yönIemieri kullanmışlardır. Açık ki, bütün bu gelişmeler devrimin yükselişine bağlı olarak ortaya çıkmaktadır. Bu durum sadece Kürdistan devriminde değil, tarihte meydana gelen bütün toplumsal devrimler sürecinde ortaya çıkan ve görülen bir olgudur. K arşıdevrim güçs ü z leşti kçe kendi içinde kuralsı z laşma kta, kendi yasa kl arın ı bile uygulayamaz duruma gelmektedir. Bu noktada merkezi otorite yeri ni ç e şitli gruplara bırakmakt adır. Bu bir yandan halka dönük, kirli-kanlı bir terörü gelişti-
giderek özeı1diği , kel!e egemenlik alanlarını oluşturdu ve birbirine rakip kOçlık savaş ağailkiarına dönüştü . Bunların bulaşamadıkları suç, içine giremedikleri bataklık kalmadı . Sonunda özel savaş karargahının bilinen hiyarerşik yapısını
da aşarak kendi dükalıklarını , saltanat sürer hale geldiler. Bu, geleneksel devlet ve ordu örgüllenmesi açıs ı ndan bir çürüme ve çözülme anlamına geliyor. Ama bir türlü de bu yapıdan vazgeçmek istemiyorlar, onsuz yapamıyorlar. Özel savaş kaçınılmaz olarak bu noktaya gelmek durumundaydı. Kuralsız ve ölçüsüz bir savaş üretse üretse suç örgütler, çürüme ve kirlilik üretirdi. Şimdi olan da budur. Dolayısıyla bu suç çetelerinin gerçek yaratıcısı özel savaş karargahından başkası değildir . Devrimcilere ve halkımıza karşı ölçüsüz ve sınırsız bir ölüm ve vahşet örgütlenmesi yaratacaksınız, bunu her türlü yetkiyle donalacak, denetim ve eteştirinin üstünde tutacaks ı nız ; peki bu , eli silahlı ve kati! birlikler kendi suç dükalıklarını geliştirmeyecek ler de ne yapacakla rdı? Bu suç aygıt ı ma fyal aşmayacak da ne yapaca ktı ? Zaten öteden beri özel savaş karargah ı nın malya ile iç içe geçtiği bilin iyord u; bunun haberleri kontra bası nda bile yaygınca işl en i yor. Birbirine rakip ekipler arasındak i savaş, bu güçlü bilgilerin basına sızmasına neden
En son genelkurmay bir açıklama yaparak -uniformalı" teriminin kullanılmasından rahatsız olduklannı belirtti. Bu, "bu kadarı fazla kurcalamayın , yoksa .. ." tehdidinden başka bir anlama gelmiyor. ilginç ama şaşırtıcı değildir. Genelkurmayın bu açıklamas ın dan sonra medya hizaya girdi, an ılan bu konu üzerinde mümkün olduğu n ca durmamaya çalıştı. Ortaya ç ı kan bu özel savaş çeteleri, "münferit olaylar" olarak açıklandı. Sunl arın devlete ve devlet güçlerine bağlanamayacakları ısrarla belirtildi. Kimileri de bu suç örgütlerini, "devlete bir sızma" olarak tanımland ı. Oysa bu tür açıklamatarın gerçeklerle hiçbir ilgisi yoktur. Dahası bu tUr açıklamalar, gerçekierin Ozerini örtmeyi hedefleyen ve gerçeklerin açığa çıkmasını istemeyen bir anlayışın ürünleridir. Nitekim burada hemen şunu vurgulamak gerekiyor. Özel savaş çetecilik anlayışını mahkum etmiyor. Tam tersine çeteciliği daha fazla örgütlerneye çalışan devletin kendisidir. Kimi çeteterin gelinen aşarnda bazı eylemlerinin kendi kontrolleri dışına çıkmalarını mahkum e diyo ~. Bunun dışın d a yapılan bir şey yok. Özel sav aş her şeyin kendi denetiminde o l masın ı istiyor. Fakat dikkatler sapt ı rılı yor, gerçeklerin üstü kütlendirilmeye çal ış ılıyo r . Daha öncesini bir yana bırakalım , son on yılı aşan bir süredir ülkemizde
( Serxweblın
Kasım
1996
Sayfa 3 )
Serxwebu n•dan ...
var. •
Özel savaş kurtuluş yolunu Ba şkanı APO'ya yönelik suikastte arıyor Bir kaza sonucu ortaya çıkan mafyaöze! savaş gerçeği, devletin, özel savaş rjiminin çürUme ve if!ah olmaz boyutlarını bütün netliği ile bir kez daha ortaya serdi. Daha önce bu tfir olaylar "münfreti" diyerek çarçabuk örtbas ederlerdi. Şimd i de öyle davranmaya çalışıyorlar. Ancak açığa çıkan özel savaş, mafya ve hertürlü suç ilişkisi o kadar büyük ve iç içe ki bedel ödemeden kapatamıyorlar. Bir-iki sıyrıkla iş kapatmak istiyorlar. Bunun için devleti, özel savaşı ve mafyalaşmayı kendi kişiliğinde birleşti re n Mehmet Ağar'ı "feda" etrnek zorunda kal dılar. Aslında Mehmet Ağa~ın istifasını her türlü suça ve kirli işe bulaşan özel savaş karargahını aklama, çeteleşen-mafyataşan devlet ilişkilerini gizleme çabası olarak değerlendirrnek gerekiyor. Bir kez daha görüldü ki, özel savaş sürdükçe, özel savaş karargahı şiştikçe "mafya-devlet-siyaset" ilişkisi çok daha karmaşık boyutlar kazanacaktır. Abdultah Çatlı, Hüseyin Kocadağ ve Sedat Bucak kimdir ve neyin ıemsilcileridir? Abduttah Ça ltı , devrimcilerin kanını akıtmış, katliamlar gerçekleştirmiş , her türlü kirli işe butaşmış , y ılla rdır devlet tarafında n korunan bir kontrgerilla şefidir. Abdullah Çatlı devletin hemen hemen bütün gizli ve kirli operasyonların· da yer almış, Papa suikastinde M. Ali Ağca'ya yardım etmiş, yurt dışı nda darbe gi ri şi mlerinde kullanılmış , ayn ı zamanda eroin, fidye, haraç, cinayet gibi sayısız suça damgasını vurmuş bir kişidir. Hüseyin Kocadağ , Hakkari ve Diyarbakır'da özel timi kuran ve birçok sokak in fazın ı bizzatyöneten önemli bir özel savaş şefedir. Kocadağ'ın Mehmet Ağa~ın "sol kolu" olduğu basında çarş~f
vatansever,"devletinvatan ı vem i l letiyle
bölünmez bütünlüğüne adayan kişiler" olarak tanıtıyor. Yine rejim bunları "kahraman" ilan ediyor. Özel savaş ve özet örgütlenme bunların varlık nedeni oluyor. Bu i li şkide de çok net bir şekilde görüldüğü gibi özel savaş, kire, pisl i ğe, suça bulaşmadan edemez. Bir ucuyta açığa çıkan bu kirli ilişkiter, aslında buzdağının küçücük bir bölümüdür. Buzdağının esas bö!Omleri ise örtbas edilmektedir. Mafyaiaşan medya da ota y ın dallar ı ve yapraktarıyta uğraşıyo r. Esas nedenterine dokunmuyor. Ozel savaş ve özel savaş karargahının bütün yapısı, işleyi şi, kurumiaşması ve iktidar ilişkiteri sorgulanmadan mafyataşan devlet ve devl etle şen mafya ilişkiter ini bütün boyutlanyla açığa çıkarmak mümkün değ il dir. Buna da ne "süper savcı ların" gücü yeter, ne de kontra rejiminin boraznı durumunda medyanın gücü ... "Yargı bağımsızlığı " gibi tedbirlerle de kokuşan rejimi temizlemek, k i rini- pas ını yıkamak mümkü n değildir. Ozet savaş sürdükçe kokuşma , yozlaşma , kirlilik azalmayacak, daha da boyuttanacaktır. Çünkü özet savaş karargahının kendisi çeteler, kirlilik, çürüme ve yaz!aşma üretiyor. Tanım ı gereği özet savaş pis ve kirli savaş tı r. Yasaları yoktur. Kanun tanımayan bir savaştır. Özel savaş Kısa sürede sonuç almayı hedefler. Bu kısa sürede sonuç almadı mı yozlaşır. Nitekim ortaya çıkan bu son kirli örnekler bunu doğruluyo r ve kanıtlı yor Başkan APO, "Acaba bu çeteler kolay kolay bunu terk ederler mi? Nasil terk ederler, nasıl zay1f diişiirU/Drler? Bunun hukuku, öne sürmek/e, sUper bir savcı ortaya çıkarmak/a halledileceği dDşünü/emez. Türkiye halkına, onun bDtün sorumlu aydın/anna şunu vurgu· lamak isterim ki; tüm yoksu//uğunuz al· tında bu oluşum vardır. Yani bu çeteler örgDW; devleti de, toplumu da, hatta sermayeyi de yutan bu çeteler birliği varlığını sOrdDrdDkçe hiç kimsenin ra-
ww çarşaf yayınlandı.
Bu iki özet aşiretçi-eşkıya
savaş şefinin yanında
çeteterin
başı
Sedat Bu-
çıkmasıyla
yapma
birlikte hiçbirisinin politika da kalmadı.
imkanı
1997'ye giri ş
şi mdiden yapıldı
Yeni bir sürece girerken , sömürgeci Türkdevleti 1996 y ı lı boyunca topyekün özel savaş stratejisini uygulayarak, 1996 baharında geriliayı tasfiye etmeyi hedeltemişti. Bilindiği gibi özel savaş karargahı kapsam lı hamlesini Nisan ayında baş tatm ı ştı. Bu, daha çok Botan, Mardin ve benzeri eyatellerde yoğun laşan bir operasyonlar süreciydi. Ardından Nisan operasyonlarında özel savaş karargahı fazla başarılı alamayınca, daha kapsamlı bir planla Başkan APO'yu da kapsayacak bir biçimde, ulustararası güçleri de arkasına alarak Mayıs ayında tekrar bir operasyona g iriştiler. Operasyon; Oersim'den, Güney Kürdistan'a kadar geniş bir alanı kapsıyordu. Ancak Parti Önderliği'ne yönelik komplo boşa çıkınca, düşman operasyonları da boşa çıktı. Bu sefer Mayıs ayından daha kap· sarnil bir operasyonu Haziran'da ge li ş· tirdiler. Ülke içi nde n birçok eyatelten başlayarak Güney Kürdistan'a kadar geniş bir sald ırı harekatına giriştiler. özet savaş karargahı bütün imkan ve firsati arını kirli savaşın hizmetine sunarak, çtlgınca ve hiçbir savaş kuralına uymayarak sonuç almak istedi. Bütün bunlardan sonuç atmak şurada ka lsın, 1996'nm sonlarına doğru geldiğimizde rejimin başarısı zlığı açık bir biçimde ortaya çıkmış bulunmaktadır. Bu sadece bizim iddiamiz değil , bizzat savaşı yürü-
Besbelliki,a nı tanbuüçis i m , mafya ·
laşan
ğini
devlet, devl etleşen mafya gerçe· çok net bir biçimde anl atıyor. Bu Uç
isim,kontrgerillanın, çürüyenvehertür-
lü suç
batağına batan cumhuriyet gersimgeliyor. Bugünkü devleti bu üçlüden daha iyi anlatan başka bir ilişki biçimi olamaz. Bu üçlüde somuttaşan ilişk i , kendi varilk nedenini devrime ve PKK'ye karşı savaş biçiminde açıklıyor. Bu çete elemanları kenditerini ideolojik olarak en
çağini
da bu savunma nok t alarının düşürülmesi savaşımımızda yeni bir durumu ifade etmektedir. Yine Uludere'deki Sinek Tepesi ile Maymun tepesinde bu tarzda konumlandmlan düşman mevziteri düşürüldü kten sonra , düşman bu sahadaki bütün güçlerini çekmek zorunda kalm ı şt ır. Ayrıca kurtanimış alan esprisi ile Çukurca ve Şemdinti hattında devrimci operasyonlar başarılı bir tarzda devam etmektedir. Bu süre içerisinde düşman buralarda 4 karakol, onlarca azılı özet tim çete oda kl ar ı nın konu m tandığ ı atanları boşaltıp geri çekilrnek zorunda kaldı. Bu çerçevede geniş bir alan gerilla denetimine girdi. Bu anlamda Kuzey ile Güney Kürdistan arasındaki alanların düşmandan temizlenmesiyle, bir yandan gen iş bir sahada kurtarı l m t ş atan hedefine ulaştimaya çalışılırken, öte yandan Kuzey-Güney aras ındaki düşmanın resmi sınırı da ortadan kaldırılmıştır. Güz hamlesinin, düşmanın çizdi ğ i sınırları fiili olarak ortadan kaldırma ve bu atanda özgür topraktar yaratma gibi tarihset birhedefe ulaşmasının önünde bu bölgede kalan engeller otarak şu anda Er iş ve Ertuş ve Gerdi gibi özel savaş karargahının stratejik konumtanmatarına karşı devrimci operasyonlar devam etmektedir Yine geçtiğimiz süreçte Kaşur i aşire· linden Aşut (Çığll) köyünün özet timlerine karşı gerçekleştirilen kapsamlı eytem de, yine Kuzey-Güney arasındaki sınırın kaldınlmasında ileri bir adım ot-
.c om
Bucaklar, aslında aşiret bağçok, çıkar ve eşkıyahk bağlabir araya gelen bir savaş ağalığı çetesidir. Varlığı eskilere dayanıyor. 1970'1i yıllarda her türlü suça bulaşmış olan kişiler Bucakların himayesine girer ve onlara para lı askerlik yapartardı. Halkım ız arasında bu eşkıya çetelerine 'tırşıkçı" denilir. Bu çetenin esas iş i haraç, her türlü kaçakçılık, fidye ve halk üzerinde zorbalık yapmaktı. Tam bir yerel derebeyi gibi davranan Bucaklar, bir yandan da devletle s ı kı ilişkiler içinde olurla rdı. Ağa l a rı herzamanbirpartiden milletvekili seçilir ve devletle ilişkileri sıcak tutardı. Bestedikleri paralı aşk ıyatar aracılığıyla halkı sindirir ve saltanatlarını sürdürürlerdi. Ancak partimizin daha ilk yıllarda bölgede güçlenmesiyle birlikte Bucaklarakarş ı etkili tavır alındı. Bu devrimci tavır, Bucaklar tarafından ezilen halk yığıntarında sevinçle karşıland ı. Bu tarihten sonra Bucakfar devletin gönüllü milisliğini yaptılar. Bunu her şeyden önce kendi çıkarl arı için yaptılar. 12 Eylül döneminde bir ara devletle ili şkileri biraz bozutur gib i oldu; ancak 1990'1arın baş ında hızla yeniden iyileşli. Bucakların yeniden karşı-devrimci bir çete biçiminde biçimtendirilerek harekete geçirilmesi Mehmet Ağar ve Ünal Erken ikilisi sayesinde oldu. Zaten silahlı olan Bucak l arı devlet içinde güçiii bir biçimde donalll ve kanatlan altına aldı. Bucaklar, artık mafyataşan özet savaş karargahının yeniden etkili bir çetesi olmuş , yerel bir savaş ağalığ ı statfisünü yakalamıştı. Binlerce para t ı çete besleyen Bucaklar bu kadar paray1 nereden getiriyor, bu kadar siyasal nüfuzu nereden atıyor? Açık ki, özel savaştan , mafya ile iç içe geçen özel savaş karargahından! Bucaklar yerel bir savaş ağalığı otarak yöre halkı üze· rinde her tOrlü zorbalığı yapıyor, her !Orlü kirli işi, haraç, fidye, cinayet ve beyaz zehir tecareti gibi sayısız kirli işi gerçekleştiriyor. Bütün bu kirli ve insanlık dışı uygulamayı da '"PKK'ye kar· şı mücadele· adına meşrulaştırmaya çalışıyorlar. Çok açık ki, bütün kirli işle· rin altında özel savaş çıkıyor, her türlü mafya türü örgütlenme özet savaş aygıtıylabirlikte içiçe bulunuyor. Başkan APO konuyla ilgili yaptığı bir değerlendirmede , "Bu (Bucak) beş para etemezin tekiydi. Birkaç PKK"Ii vurdu diye bu giicü verdiler ona. Bunun gibi birçok devletçik tilredi (yalnız Kürdistan'da kırk tane devletçilik vardu). TOrkiye'de de bunlar var. BD/ün parayr, rantt, hatta Kürdistan'da bilinen ticaret yollarını denetim altına aldiiar. TOrkiye'de bankalara bilinen birçok rant kolianna bunlar hakimiyetini kurdu/ar. Bu aym zamanda işadamlannın önemli bir kesiminin zor duruma düşmesi, yine devlet içinde çok önemli bir kesiminin zor duruma düşmesidir ve böyle bir kesiminin de çok palazlanmasJd!r" diyor. Ve ardından, "Bu çok ciddi bir çelişki. Smıf mücadelesi tabanda değil, tepede, devlet içinde ortaya çık· tı. Şimdiki çelişkinin esas! budur. Dev/et olduğunu sanan/ar, işçiden daha beter durumda olduğunu gördO/er. Daha düne kadar bir çapu/cu olanlar ise devlet oldular" demektedir.
w. ne
taşan
vardı.
larından
rıyla
we
harekatın başlamas mm bazı ktpırtıları
cak
tenve destekleyençevrelerin,yaptlkla rı
açık tama tarda
bunu görmek mümkün-
te
kirli bir savaş yürütülüyor. Özel savaş alabildiğine şişirildi. Özel tim, korucular, iliralçılar klasik özel savaşa ek olarak geliştiriidi ve sınırsız yetkiterte donatıldı. Bu kontra birimterinin JiTEM, kontrgerilla gibi özel ayg ı t ın en önemli unsurtanyla iç içe olduğunu da bilmeyen yok. Yine bütün bu unsurların kendi içterinde çeteleşerek farklı malya ekipleriyle çahştığı da son olaylarda ortaya çıktı. Yani mafya ile özel savaş karargahı unsurlannıniçiçeliği bir Söylemezler çetesi ile doğruland ı . Yine çok ilginçtir, açığa ç ı karılan bu çeteterin soruşturutmaları derinteştirilmeden hemen kapatılıyor. Soruşturmalar derinleştirildiğinde çeteleşmenin ahtapot kolları gibi bütfin özel savaşı sardığı , mafyataşmanın, bütün özel savaş bünyesini sardtğı görülecek· tir. Bu nedenle korkuyorlar; soruşturmaları ilerletmiyor, kapatıyor, tehdit ve şantajla susturma yoluna gidiyorlar. Başkan APO konuyla ilgili yaptığt bir değerlendirmede şöyle demektedir: "Demirel, fareli bir fıkra anlatıyor; 'çalıda fareler varmış, çatıy1 y1kalım, fareleri öldDrelim. Hay1r, demiş. Fareleri öldDreJim, çat1 ka/sm altmda kalalim.' Bununla Demirel devleti anlatmak istiyor. Evet çatıya yerleşen fareleri nasıl bulacağız ve o çatıdan nasıl söküp alacağız? Şimdi fareler kemirmiş; çatı ma lı diye bir şey de bırakmam/Ş. Ve bu fareler Türk halkim kemiriyor/ar, bunlar hem de vebaiJ fare/er. iri fareler vardlf, Jsorlarsa humma gibi hepsini bulaŞJCI bir hasta/ığa tabi tutuyor, öldiiniyor. Toplum bunu yeni fark ediyor ve bu fare/ere kaJş1 bir
hattolmaı.
TDrk halkinda, TDrk aydın/arında , solcu/annda eğer cesaretleri varsa onlarm da bugiinlerde şiddetli adım atmalan gerekiyor. ÇünXO savaş şiddetli yaşanıyor. Öyle sOpOrgelerle bu kir, bu kirlenen zemin temizlenmez• diyor. Evet "Süper savcılara", süpürgelere, silgitere değil , özet savaşı altedecek b irl eşik devrimci hareketlere ihtiyaç var. Çok iyi bilinmeli ki, bu düzeni ancak Kürt ve Türk halklannın ittifak halindeki devrimteripaklar. "Daha dDne kadar, bizzat dilşmanın içinden gelen bir bilgi şunu diyor: "Başansızlar; devleti de, toplumu da bu hale getirenler kendi kurtuluş yollanm sizin kişiliğinize yönelik suikastte artyorlar, aman kendine dikkat et! Bu kadar kire bu/aşmış, olaniann aklanmamas1 için kendini yaşat!" Kirli savaşın yürütücüleri kendi toplumunda, hatta kendi devletinin de başma bela getirilerek bu sonuca ulaştı. BilyUk insanlık savaş ımımız, kendimizi bilyUk inatla buraya kadar getirişimiz dUşman cephesini parça/ad! ve kirli savaşçıları kendi içlerinde bile taşınamaz bir yOk haline getirdi" demektedir Başkan APO. Evet, özel sava ş karargahı bütün kirli işlerinden kurtulmak, bunların üstünü örtrnek için Başkan APO'yu ortadan ~aldırarak sonuca ulaşmak istiyorlar. Ozel savaş karargahının bütün hesab ı gelinen aşamada Başkan APO'nun yok edilmesi üzerine kuru l muştur. Ç i lle~den Baykal'a kadar hepsi bunun beklentisi içindedirler. Bunun gerçekleşmesiyle kendilerine politika yolunun açılacağım hesaplıyortar. Bu plantarının boşa
dür. Özet savaş rejimi bugün Kürdistan'ı bütünüyle kaybetmiştir. Yiizbintere varan ordu gücüyle geriliaya karşı tutunmamaktadır. Bu korkunç bir psikolojik ve moral çöküntüsüne yol açtığı gibi, attından kalkmas1 çok zor olan ekonomik ve giderek siyasal, sosyal , askeri sorun!ann ağırlaşmasına yol açmaktadır. TC yürüttü ğü bu kirli savaşta ısrar etmesi kendisi için büyük ve ağır sonuçların doğmasma yol açmaktadır. Bundan do· layı her geçen gün kaybeden taraf TC
olmaktadır.
Sömürgeci Türk ordusunun tanklar, uçaktar ve diğer savaş araçları eştiğinde yürüttüğü imha operasyonları , Kurtutuş Ordumuz-ARGK gerillalarının karşısaldırılanyla boşa çıkarılmak ta dır.
1996'da da ytl boyunca "PKK'nin beli· ni kırdık " iddiaları, Kürdistan dağlarında sömürgeci ordunun aldığı ağır dar belerte gülünç duruma düşmektedir. Her gün onlarca, hatta yüzlerce gerillanın öldürOldüğünü açıklayan özel savaş karargahı yetkilileri, gerçekte ise bu aç ı kl amatarla kendi kay1plan gizlerneye çalışmaktadırlar. Yıl boyunca özel savaş karargahının izlediği en önemli takliklerden biri de kendi kayıplarını gerillanın kayıpl an olarak göstermesiydi. Türkordususerbest hareket edemiyar, heran kuşa tma ya a l ın ı p imha olma korkusu attında ilerlemeye cesaret edemiyor. Bırakalım ilerlemeyi geri çekilmeyi bile tam yapamamaktadır. Güz Atılımı'yla birlikte TC ordusunun tampan bölge oluşturmak istediği bir alan· da gerilla güçleri başarılı operasyonlar gerçekteştirere k düşmana ağır darbe· ter vu rdular. Utudere-Çukurca-Ş emd inli hattında başarılı devrimci operasyonlar gerçekleştiren gerillatar düşmanın en çok güvendiği, Türkiye-israil savunma işbirliği anlaşmasına dayatı otarak gelişti rdiği en modern savunma teknikleriyle korduğu stratejik savunma nokta· tar1nı düşürdü. Düşman "sav unmanın
en son tedbirlerini kullanıyorum. Hiçbir güç bu savunma tedbirlerini aşamaz • iddiasında bulunuyordu. Bundan dolayı
muştur.
Özel savaş karargahının Güneye operas· yon, hem kendigüçleriningeri çekilmesini güvenceye almak, hem de devrimci atılımı yavaşlatmaktan başka bir şey değildir. Ancak burada da, onbeş günlü olarak öngörülen operasyon, daha ikiüç günü dolmadan ve hedeflediği gerilla fislerine u laşmadan bozguna uğramış tır. Ayrıca bu süreçte gerillanın Amed'de yapmış operasyonlar, gerillanın savaş tak1iklerindeki yenilik ve yaratıcılığını ortaya çıkarmış ve düşmana Kulp'ta olduğu gibi büyük darbeter vurdoğ r u gerçekleştirmiş olduğu
m uştur.
Denilebilir ki , Kürdistan'da
yaşanan
onüçyıtl1ksavaşesaskıvamınabuGüz Atılımı
ulaştı. Bu, neredeyse daha örıceki yılların tümünün toplarnma bedel düzeyde bir savaştı. Kısacası as· keri ve siyasi olararejimin politikası iflas etmişt ir. Yeni taktikler üretme yeteneği ölmüştür. Sömürgec iliğin özet savaş cephesinde yenilginin bütün ağırliğı yaşamrken , Kürdistan cephesinde kurtutuşun büyük coşkusu yaşanıyor. PKK bütiin hazırlıklarını, taktiklerini, politikalarını kurtuluş sürecine göre ptan tıyor. Zilan, Rewşen, Sermal ve Kendal yol· daştarın zafer eylemleri ve Güz Atılımıyta baştatılan yeni mücadele döne· minde, özel savaşın all edilmesi çok kolay olacaktır. 1996 yılını böyle kapatmaya doğru giderken 1997 TC içte, dışta , kırsal da, metropollerde vd. tüm alanlarda peş peşe vurulacak darbelerle çökertilmesine
sürecinde
tanık olacaktır.
Partimizin 19. savaş yılının ciddi bir ve devrimin daha da yak ı nl aşacağ ı bir yıl olacaktır. Partimiz şimdid e n 1996'y l kazandı ve t997'ye giriş yaptı, hazırlıktar ı mı z ın kapsamı bütün savaş yıllarına göre hem nicelik, hem de nitetik otarak kat be kat büyüktür. Bundan dolayı 1997 büyük Kürdistan savaşımında bir !inat aşaması olacaktır. Geril la haz ı rl ıkl ı dır , halk hazırlık l ıdır. Düşman ise kararsız ve hazırlıksı zd1r. Bu temelde halkımızın özgür yaşam umudunu taşıyan partimizin 18. y1ldöyoğunlukta gelişeceği
nümünü selamtıyoruz.
Ka s ım
(Sayfa 4
1996
SerxwebUn )
"Cumhuriyet" dökülüyor yılı
da geride
kald ı. 'Cumhunyeı· ad ıyla dıyo
ruz; çünkü, bu bir maskeden öte bir şey değil. Bu maskenin altında en kanlı diktatörlük, gelmiş-geçmiş en kirli, en çirkef bir rejim vardır. Öyle ki, faşizmi bile sollamış tır. O derece karmaşık, kozmopolit, kendinden başka herkes düşman bir rejimdir ki , "doğarken kanlı, kendini büyüiiirken kan lı ve şimdi de en kanlı cumhuriyet" ünvanına sahiplik etmektedir.
barbar ve vahşi bir sa ldır ı sürecine girmiştir. Devrimci savaş karş ı sında sürekli biriflasıyaşamanın , yenilgiyeuğramanın
biçmeye , birbirine kırdı rtıp yem ettirmeye Gerçekten de bugün o kadar şovenist kudurganlıkla kullanılmak istenilen bu cumhuriyetin ne Türk, ne Kürt, nede başka bir halka soykırım , talan, işken ce, diaspora ve imhadan başka bir şey getirdiği görülmemiştir. Zaten TC, Osmanlı imparatorluğu'yla kıyaslansa dahi, arıdan daha geri, hatta onun çarpıtılarak geriletilmesi anlamına gelir. Yoksa bir ilerleme yaratmamıştır. Bu cumhuriyetin kuruluşuyla birlikte halklar sırasıyla birbirterine karşı kullanılarak kılıçtan geçirilmişlerdir. Türk halkı da öyle ... Kemalist cumhuriyet, halklarakarşı tamamen kurt kanuniarına göre bir yönelim içerisine girmiştir . Özellikle Kürdistan somutunda buçokac ı masızcage rçkleştiril mi şt ir. Kürtler açısından tarihin tamamen başaşağı gid işi, cumhuriyetin kuruluştari hedenk gelir. Kürt, herşeyini bu cumhuriyelle kaybeder. Öyle bir bask ı sistemi kurulur ki, faşizmden de ötedir Bu bir kurtcumhuriyetidiri Sadece maddi olarak değil, her açı dan avını bitirme peşinde olan bu cumhuriyet, katliamın en kötüsünü yaşam tarzı üzerirıde, küHür üzerinde gerçekleştirmiş tir Başkan APO'nun Kürt için, " i nkar ı n ve lhanetin ç o c ukları " demesi, Kürtlüğün çift yöniii kurt saldırısı karşısında kimliksizliğin ve yabancılaşmanın ürünü olarak şekillenmesi ; onurun ve namusun vatan kadar ayaklar altına alınıp çiğnenmesi nedeniyledir. Başkan APO, 5. Kongre'ye sunduğu Politik Rapor'da, bu kurt saldırısının vahametini şöyle dile getirmektedir: "Görülüyor ki, eğer tedbiri almmazsa, yaşana cak olan, sadece tarihte bir katliamla ortadan kaldm/ma veya tan"hte benzeri olan bir biçimde baskı alima almma da değil, eşi görU/memiş bir ortadan kaldm/ış biçimidir. Zaten ha/km büyük şaşkınfiği bu nedenledir. Halk, her gün bu başımıza gelen nedir? Bunu ne yer kabul eder ne gOk, ne Allah, ne de başkası. Hiç kimse bunu kabul etmez diyor. Belirtiyoruz ya, vahşi kurt bir defa işin içine girmiştir ve her gün gözlerimiıle gOrüyor ve yaşıyor sunuz. Peki bunu nereye kadar götürür? Her şeyi bitirme düzeyine. Çünkü kurt kanunu vardır. Kurt kanunu, avmı bitirinceye kadar sOrekli saldırmaktır. Bu durumda yapacağımız tek şey kurdu önlemektir. Bunun dışmda ne sizin, ne de ha/km başka çaresi yoktur. • işte bu rejim, ana hatlarıyla böyle bir karekler taşımaktadır. Dahaçok şey söylenebilir şüphesiz. Ama 73. yıldönümünü geride b ırakan cumhuriyetingünümüzdeki konumunuanlamak için, bun ları, yeterli olmasa da, vurgulamak gerekirdi. Çünkü günümüzde bu mevcut karekleriyle Kürt halkına karşı olduğu kadar Türk halkı için de büyük bir yaşam tehdkli teşkil etmektedir. Amansız zor sistemini geliştirerek halkları, elinden gelse bir çırpıda mezara görnıneye çalışmaktadır. En ufak muhalefet belirtilerini dahi gördüğü yerde ezmeye yeltenmektedir. Son ôğrerıc:i gôsterilerinden, YÖK protestosuna karşı , yine memur-işçi eylemlerine polisin nasıl saldırdığı da bilinmektedir. Bunlar korku salmak içindir. Bu nedenle bu kurt cumhuriyeti , aynı zamanda korku cumhuriyeti olarak da an ı lmak durumundadır.
kıcı, AOar gibi leri nin tepesine o t urduğu bu cumhuriyet, tambirkatillerveçirkinliklerkoalisyonunun oluşturduğu bircumhuriyettir. Bunun tepesinde otanlar suçlu oldukları ve mafya çıkarlanyla özdeşleşen devlet çıkarlan gereği inatlarını sürdürmekle ve boş tehditler savurabilmektedirler. Bir Karadayı , "Oç ay içinde terörü bitiririz, ama demokrasi var... " diye sanki çok demokrat, insan haklarına saygılı ve riayet ediyormuş gibi, "katliamtarı en üst boyuna yaparız " tehdidini savura-
Bu nedenle, bir kez daha "Türk i Titre! Ve kendine dön! " demenin ve Türkiye
kendisi aç ı sından kabultenmezliği ; onu , kelimenin tam anlamıyla kudurtmuştur. Özel savaşı giderek açık tarzda yürütmenin, hiçbir zaman olmadığı biçimde dünya koşultarının dayanığı normları tümüyle dışlamanın nedeni, girilen süreçte rejimin kendi bitişinin soğuk yüzünü görmesidir. Normal olan hiçbir şey yoktur! Hadsafhada bir !alan, sömürü, bir yaşam katliamı,
ha lkınıözelsavaşakarşıaktifdirenişiçi
ne a lmanın zamanıdır. Zaten mevcut durumda özel savaşın giderek azgınlaşma sı , en ufak diişiinceye bile tahammül etmemesi ve diğer kirli oyunları , Türkiye içindeki muhalefeti de güçlendireceğe benzemektedir. Önemli olan bu muhalefet potansiyelinin aktifleşmesi , bu suçlular koalisyonuna karşı , katiller devletine karşı direnme durumuna getirilmesidir.
duygu-düşünce kaUiamı , r-e~~~=~------~-----------., artık "faili meçhul" değil , herkesin gözü önünde açık infazlar, süslü katliamtar vardır. Yaptığı bir değerlendi r mede Başkan APO bu gerçeğ i şöyle vurgulamaktadır: "Özel savaş rejimi en zor dönemine girmiştir. Çok glıçiU vuru/maısa bile, öyle eskisi gibi rahat kendini sürdlırmesi düşü nülemez. Çünkü sOrekli zarar verir. Nasıl ki, sürekli zarar eden bir şirket fazla ayakta ka/amazsa, sürekli zarara yol açan bu Ozel savaş şirketi de uzun ömürlü olamaz. Ama çok örgıit/Odiirler. Katiller örgOtü ancak ya içten bir isyan, ya da dıştan vurularak dağıtılabilir/er. Biiyük suç ortaklığı on/an son anma kadar direnme noktasına tutabilir. Böyle ikili bir karakteri var. Hızlı tecrit olma, kabul edilemez duruma girme, ama diğer bilmektedir. Sanki, şimdiye kadar yapı l TC'ninkörpolitikada ısrarının birdiğer yandan karşıt gücün bunun sonuna kamad ı k katliam mı kaldı; yakı lmadık, bomnedeni tari hseldir. Mustafa Kemal cumdar sürdürme inadı, Onümiizdeki dönemhuriyetinin "Türklük" anlayışından kaybalanmadık köy mü kaldı; ku llanılmadık de de daha açık bir biçimde de görüle- kimyasal mı kaldı? Hayır , kalmadı. O za- naklanmaktadır. Başkan APO, bunu şöy cektir. · le izah etmektedir: ·Mustafa Kemal'in man bu tehditler neyin nesi oluyor? Şüp TC'nin inadı 73. yıldöniimünde de dehesiz ki, acizliklerinden, yenilgininacısın Türkilık dediği de Osmanlı kalml/SI devlevam eni. Politika üretamediği için kör po- dan öte bir şey değil. Kaldı ki, Kürt halkı tin resmi Türkliiğiidiir. Ve bunun bitmesi, nın hesabını sorması gereken daha peklitikaları uygulamakla ısrar ediyor. Esneona dehşet verici geliyor. O açıdan da miyor, o zaman kırılacaktır. Politikanın çok şey var. Bunların hepsinin hesabını tıpi(/ bir yılan gibi adeta vurup öldürmekkanunları vardır. Yer yer esnemeyi geten, ısırmakta başka bir politika aklına sormaya devam ediyor. Türkiye halkı da rektirir. Ama TC, kör politikada çakılıp kendi cephesinden hesabını sorabitmeli- gelmiyor. kalmıştır. Bu durumu politikanın kanunia-GOnOmiizde hala Türk baskı sistemidir. Gerçi PKK, dayattığı çözümü Türkiyelileştirmiştir. Bunun sonuçları belli ölçürına terstir. Adeta çıkmaz sokaktadır ve ni incelerken çoğunun anlayamadığı bugeriye bile dönememektedir. ister ulusal, de ortaya çıkmıştır. Yine de, PKK'nin yüdur. Anlamaya çalışsalar da tam an/ayaister uluslararası düzlemde PKK karşsında "TC, kör politikada çakılıp kalmı ştır. Bu durumu politikanın gerek Kuzey , gerekse Güney Kürdistan'a ilişkin kanuniarına terstir. Adeta çıkmaz sokaktadır ve geriye bile klasik kemalist politikaladönememektedir. ister ulusal, ister uluslararası düzlemde PKK karşı sında rı iflas etmiş tir. Ufak bir refo rm bile yapamıyor. gerek Kuzey, gerekse Güney Kürdistan'a ilişkin klasik kemalist politika ları Çiller, hala aynı naka ratı iflas etmi ştir. Ufak bir reform bile yapamıyor. Çiller, hala aynı naka ratı duruyor: "Bir
ne te
"29 Ekim günü Sivas'ta Bermal ve Kendal yoldaşın gerçekleştirdikleri büyük özgürlük eyleminin yer ve zaman itibariyle, bir o kadar tarihi, güncel önemi vardır. Bu önem, Sivas Kongresi'yle temelleri atıla n ve Kürtler'i 'kardeş' edebiyatıyla aldatan Mustafa Kemal cumhuriyetinin Sivas'ta ve bu cumhuriyetin sembolize edildiği 29 Ekim gününde sarsması ve 'cumhuriyet bayramı ' nın TC'ye zehir edilmesinden
hal klar ı
sa l dırtarak ku rda-kuşa
başlamıştır.
riyet
.c om
73.
we
K
emalizmkend i faşistd i ktatörya
sını"cumhuriye.t"ad ı yla iktid.ar· taşiırmasının
kayn aklanmaktadır. "
özellikleri tamamen Mustafa Kemal'in şahsında somutlaşan bu cumhuriyete "Atatürk Cumhuriyeti" denilmesi boşuna değildir. Doğrudur, bu cumhuriyet, toplumun, halkın değil, Mustafa Kemal ve onundevletçiliğinincumhuriyetidir.Günü
w.
müzde bile Türk toplumunun, sanki devlet için yaratılmış bir topluluk olduğu , her şeyin kirli devlet çıkarları için kullanıldığı Mustafa Kemal'in hak etmediği halde o kadar yücetildiği, yine onun mirasını en faşist , en işbirlikçi, en şovenist tarzda sürdüren Atatürkçülerin gerçeği göz önüne getirilirse, bu daha iyi anlaşılır. Önderliğin, içki masasında kurulan bu "Atatürk cumhuriyeti" için, "tek ki ş i cumhuriyeti" demesi bu nedenledir. Ve işte bu nedenledir ki, Mustafa Kemal'in düşünces i , anlayışı , eğil i ml eri neyse, bu cumhuriyelde odur. Onun komplocuıuğu, eklektizmi, l ümpenizmi,b i nbirsuratlılığı , kend inehas
ww
faş i zmi, vandalılığı, takl itç il iği , canil i ği bu cumhuriyette vücut bulmuştur. Çünkü TC, onun eseridir. Bu nedenle TC'ye, Mustafa Kemal imparatorluğu demek daha uygundur. Bu imparatorluk, vandal cumhuriyetidir! Kemalizm, vandalisi bir cumhuriyet inşaa etmiştir. Tıpkı miladın başlangıç yılla
tarihi kültür ve sanat yapıtlarını yı bilmeyen, cahil, acımasız, ilkel kavim gibi kemalizm de iyiye, güzel dair ne varsa ona düşman bir kavim ideolojisidir. Zaten kemalizmin tarihsel kökenierinin uzandığı Türk barbar kavimlerinin vandallardan aşağı kalan yanları yoktur. Işte kemalizm, bu eski barbar kavimlerden yoğunlaşarak devletleşmişti r . Ve şu an vandalizm düşüncesi ni kendi pratiğinde somutlaşt ır arak en seçkin örnek olarak an ı lmak durumundarında
kan,
bunların değerini
iflas eden "cumhuriyetin " inadı
dır.
29 Ekim'de kemalizmin kendini kurumlaştırmasıyla ilan edilencumhuriyetin kuruluşuyla beraber, bu vandalisi cumhu-
D
evrimci savaşım ı mı~ ın olgunlaştırdığı özel savaş cumhurıyetı , gelinen noktada, şimdiye kadar görOlmediği tarzda
tekrarlayıp
çakı l taşı
tekrarlayıp
bile vermeyiz!"
seb~~i~:~~/r~ iki temel
duruyor: 'Bir çakıl taşı bile vermeyiz!"
- - - - - - - - - - -- - - - --
Birincisi; TC'nin bir mafya devleti olarak her türlü kirli işlerin içine girmesidir. Yine savaş ağalarını kerıdi içirıde üretmesidir. Çiller, Demirel, Mehmet Ağar, Karadayı , bu suç şebekelerinin başını çekmektedirler. Uyuşturucu , silah, kumar gibi pekçok gayri-meşru mafya piyasasını kendileri yönetmektedirler. Açığa çıkan çetelervemafya olayları ve en son devlet-mafya içiçeliğini gözler önüne seren, Bucak, Ağar , Çiller çetesinin deşifrasyo nunu sağlayan gelişmeler, bazı burjuva yaza rla r ını dahi tedirgin etti . Ve cumhuriyetin kontra n i te l iğ i n i kör gözlerin dah i, göreb il eceği şeki ld e açığ a serdi. Dolayı s ı y l a, sayısı bilinmeyenülkücü-mafyaçetelerindenoluşan bu kirli cumhuriyet, bir de çete cumhuriyeti, ya da ülkiicü matya cumhuriyeti yakıştırmasını yapmak gerekir. DemireL Çiller. Karadayı , Türkeş. Ça-
rünüğü savaşı m şovenizmi
Türk
halkı
kitlelerinde önemli ararıda kırmışsa da, Türk halkı hala kendine gelememiştir. Enflasyon yüzele yüzün üzerini aşmış. Her gün zam var. Sözde Refahyol hükümeti işçi ve memurların maaşlarını arttırdı , ama bu da bir hırsızlama ve mafya tarzıdır. Maaş artışlarının ardından ekmekten tekel ürünlerine kadar her şeye zam bombardı manının yapılması, verdiğinin iki katını toplumdan çıkarma biçiminde bir mafya üsülü sömürüdür. Toplumu sömürmenin bir biçimidir bu. Önce sevindir, sonra ağ la!! Özel savaşı böyle yürütüyorlar. Toplum gerçekten de sefalet içindeinim inim egemenleri nelindein let i liyor , açl ı ktankır
Ko rkutularak, işkence, stress, mafya, polis ve devlet gücüyle sindiriliyor. Tekelci polis devleti TC, polisiye-mafya yöntemleriyle halkın iradesini felçediyor. dır ı lıyor.
- -- -- - - -
Türk egemenleri neden hiçbir ara çlızüme, reformisi çlızüme bile gelmiyor/ar? Asimda buna Amerika da, Avrupa da şaşıyor. Bunun tarihte bir tek örneği bile yoktur. Bunun nedeni, Türk egemenlik sisteminin tarih boyunca olduğu kadar (Türk bey/eri, Türk sultanlafi kemalizme göre çok normal bir siyasi baskıyı, egemenliği esas alırlar ve daha az tehlikelidir/er) onun en tehlikeli biçimi olarak kemalizmin de vardıği düzeydir. • Artık kemalizmin vardığı düzeyin en son haddidir. TC, bu düzeyde deşifre olm u ştur . Mafya, çeteler, özel ordu birlikleriyle yü rüttüğü kirli savaş aç ığa çıkmış t ı r . Kemalist özel savaşın tırmandığı düzeyi, art ık düşü k yoğunluklu savaş olarak da ad l and ı ramazlar. Apaçık bir savaştır. Gizleyecek bir şey l eri kalmadı. Her şey ortadadır. Çeşitli uluslararası kuruluşların girimıyorlar.
şımızdaduruyor.
Döküntü cumhuriyeti çöplüğe atllwor cumhuriyet, 74. y ı lına topaUayarak, sağa-sola çarparak girdi. Artık ayakta Her açıdan bu böyle<ir. Müthiş bir yozlaşma almış başını gitmektedir.
Bu bir dökünlü cumhuriyetidir şirOOi! Miadını doldurrooş , çöplüğe atılma zamanı gelmiştir.
Kendini bu halde bile çok büyük göstermesine bakıp aldanmamak gerekiyor. işte, "devlet büyüktür, devlet vatandaşın yanındad ı r, kimse bundan kuşku duymasın " deniliyor. Yıkılırken, can çekiş irke n bile bunu ihmal etmiyor. Oysa bugün en fazla kuşku duyulan, vatandaş ın yanında değil, onun düşmanı olan ve can çekişen kendisidir. Buna rağ men, kendini güçlü göstermesi, aldığı büyük yenilgiyi içine sindirememesinderdir. Küba'da da Batista diktatörlüğü, ülkeyi bırakı p ABD'ye kaçarken radyolardan yapılan anons aynıdır: "Hepsinin kökünü kazıyacağız. " Parti Önderliği, "Ne kadar şenlik geliştiri/rnek istense de, yap1/an cumhuriyetin ölıim-kalım mıicadelesidir. Belki bugUn, bu y1/, birkaç yı/S{}nra da gerçekleşmeyebilir, ama bu rejimin kendi toplumu, halk iizerinde ffade edeceği anlam itibariyle bir 0/ıimdUr. Can çekişen varlıklardan bahsedilir. işte böyle bir şeydir" demektedir. Artık o çokça güvendikleri şovenizmi bile istedikleri gibi kullanamıyorlar. Bu yıl da şovenizmin dozaj ını yükselterek, "cumhuriyet bayramı " kullanmak istendi. "Bayrak kampanyaları açıldı , görkemli gösteriler yapılmaya çalışıldı. Fakat 29 Ekim ve 1OKas ı m kutlama ve anmaları nda görUldU ki, Aewşenlerin, Bermalları n ,
Kemalizmi
yaşatma çabaları
M. Can Yüce
ikkat edilirse; son yıllarda , özeUike bu yıl içinde ve son günlerde kemalizme özel bir vurgu, kemalizmi ve onun sembollerini yüceltme çabalannda çok çarpıcı bir artış var... Neden? 1OKasım anma tören leri, bir tür resmi ideolojinin gövde gösterisi haline getirildi. Özel çaba ve örgütlenıiıelerle 1OKasım törenleri onbinlerin dinsel ayın ı nı dönüştürüldü. Yürütülen etkili ve yaygın kampanyalarla kemalizm dışı düşünce ve hareketler mahkum edilmeye çalışıldı. Kemalizme yörıetik en sıradan eleştiriler bile kahredici yıpratma ve gözden düşürme
D
Sayfa 5)
müşlıir"demektedir.
"Cumhuriyet"e karş1 zafer geriliasi
karşısında dikiyor. insa nın ideolojik-moral tanrıças ı olan kahraman kişi likl erin gergüç ve inançla, atom bombası kadar etkJii çekleştird iği bu eylemler, barbarl ık cumkılınması , "zafer" eylemleriyle bir kez dahuriyetini en zayıl, en hassas ve en ha kanıtlanıyor. Bu kahramanl ı k eylemle- önemli yerinde ölümcül bir darbe olarak ri, hep cumhuriyetin göbeğinde gerçekle- vurmaktadır. şiyor, bombalar cumhuriyetin şiş gôbeEvet, faşist cumhuriyete karşı ulusal ğinde patlıyor. Ve çatı rtıyor, çatlatıyor. Bu . onur ve insani sorumluluklan gereği , bu göbek patlayacak! Bunun da başlangıç · zafer eylemlerini kahramanca gerçekleşadımlarını , cumhuriyetin hak ettiği çöplütiren özgür Kürt kadınlarının anılarına veğe atılmasının son sürecinin hamlelerini rilebilecek tek ve en anlamlı yanıt, cumözgür Kürt kadın ı gerçekleştiriyor huriyete karşı her Kürt bireyinin bir canlı Sömürgeci rejim, intihar eylemlerinin bomba kadar etkili olmas ıd ı r . Bu, insani yarattığı sarsıniıyı ve özellikle psikolojikolarak yadsınamayacak bir olaydır. Çünmoral yıkımı, zaler eylemlerine yönelik kü bu cumhuriyet, insan olarak yaşama karalayıcı tartışmalarla gidermeye çahşıhakkını elimizden almış , bizi vurduğu kayor. Soruluyor, neden intihar eylemi ve dar vurmuş, düşürdüğü kadar düşürmüşneden kadın? tür. O halde, biz de bunun h ı rsıyla dolup F aşist cumhuriyetin en çok düşürdütaşmalıyız. insan olmanın gereği bodur. gü, üzerinde oynadığı kesim kadındır. Bu hırs!a kemalizmin kişmklerdeki intihaDo l ayrsıyla kadının i nlikarn ı daha büyük rm ı sağlamak, cumhuriyeti dökünlü haliyle olacaktır. 1994 Eylül ayında Başkan APO layık olduğu çöplüğe gömmek demektir. yaptığı bir değerlendirmede, "12 Eylül faşizminin yaptık/anna karş1 intikam büyük "Mafya, çeteler, olmalıdu. Rejim bunları kendine nasil özel ordu birlikleriyle Odettirileceğini iyi biliyor. Kadınlaflmızm öfkesini de biliyor" diyordu. işte bu öfke, yürütlüğü kirli savaş özgür kadın hareketini doğurdu. Zafer eyaçığa çı kmışt ır. lernlerinde patlayan, işte kadının bu cumKemalist özel savaşın huriyete karş ı büyük öfkesidir. Bilhassa, en son 29 Ekim günü Sivas'ta Bermal tırmandığı düzeyi, (GOier Otaç} ve Kendal yoldaş ı n gerçekartık düşük yoğunlukl u leştirdikleri büyük özgürlük eyleminin yer ve zaman itibariyle, bir o kadar tarihi, savaş olarak da güncel önemi vardır. Bu önem, Sivas adlandıramazlar. Apaçık Kongresi'yle temelleri atılan ve Kürtler'i bir savaştır. Gizleyecek "kardeş' edebiyatıyla aldatan Mustafa Kemal cumh uriyetinin Sivas'ta ve bu bir şeyleri ka lmadı." cumhuriyetin sembolize edildiği 29 Ekim gününde sarsması ve "cumhuriyet bayramı"nın TC'ye zehir edilmesinden kaynakYaptığı bir değerlendirmede Başkan !an maktadır. Bu , ayn ı zamanda kadın özAPO şöyle demektedir: "Bir kişi eğer vugürlük çığlığının PKK ad ıy la infilak ede- rulmuşsa, ille o da vuracaktlf; yaşamın rek cumhuriyetten tarihi hesap sorma an- kanunu budur. Yaşam! kir/etmemek gelamındadır. rekir. Bir halka bu kadar yapılmışsa, o Yine, Adana'da Rewşen (Leyla Kap- halk ya ölecektir, ya da karşıliğıni verelan) yoldaşın 25 Ekim'de gerçekleştirdiği cek.tir. Bu kişi için de geçerlidir. insanı bu eylemin, özellikle cumhuriyetin kendine kadar düşıiren bir kirli savaştan kendini yabancılaştırıp metropollerde "yaşamı " kurtarmazsa, en köt{J ölümle karş1 karşıaramalaya ittiği, topraklarına , vatanına yadır. · ihanet ettirmeye çalıştiğı Kürtlüğe ka rş ı •insanliğa verilebilecek en iyi karşıgerçek le şmesi söz konusudur. Nitekim lik, böyle insanlik d1şı bir özel savaş reAdana, Kürt göçünün en fazla yaşandığı jimine karşi çok iyi mücadele militam bir merkezdir. Bu merkezde gerçekleşen olabilmektir. Duyguda, düşüncede, hal yüksek inanç eylemi de, tarihi ve güncel ve hareketlerde, hemen her şeyde bOyyönleriyle anlam yüklUdür. le bir kişilik Olunursa, bunda insanlık kaHer biri bir güzellik abidesi, bir insanlık zamr. ·
m
Ka ndall arın zafer eylemlerinin ya rattığı psikolojinin etkisi de olsa, şovenizm hortlatılamadı. Cumhuriyet bayramını kutlayamadı lar. Bundan sonra da kutlayamayacaklar. Her gün zehir olup kursakları nda kald ığı gibi, ·cumhuriyeti" sembolize eden 29 Ekim, 10 Kasım , 19 Mayıs, 23 Nisan gibi günler, daha fazla zehir olacak. "Cumhuriyet' , sembolize ed i ldiği günlerde en büyük darbeyi yiyecek ve yedi. Yaptığı bir değerlendirmede Başkan APO, "Vurulan bu darbeler, Atatürkçülüğe, cumhuriyete vuru/an en güçlü darbelerdir. Zaten Türkiye'de Atatürkçiiliiğıin işlevi neyse, bu aımhuriyel bayramlannın işlevi de odur. Türkiye 'de ulusçuluk, resmi u/usçuluk, Ata/ürkçülük; aslında kavram kargaşasına ve korkunç bir şovenist histeriye kapılarak gerçeklerin anlaşılmaz kiiınmasmda çok tehlikeli bir işlev gör-
Kemalist diktatör1üğü, günümüzde içine girdiği batağa iten PKK 'dir. PKK'nin, onun karşısında aldığı pozisyon ve güçlü vuruşlarrdır. PKK, tamamıyla bu cumhuriyetten ideolojik, politik, askeri, örgütsel, en önemlisi de yaşamsal olarak koptuğu ve sosyalist tarz ı çözümlemelerle egemen kı larak pozisyon aldığı için bu sinsi, ac ımasr z , eşi benzeri görülmemiş cumhuriyete karşı yüksek başan df.ızeyini yakalayabilmektedir. Başkan APO, "emperyalizmin Ortadoğu'ya, Orta Asya'ya, Kafkas'ya ya, hatta Afrika'ya karşı bir Truva at1 olarak kullanmak istediği TC gibi bir gıice karşı , PKK'nin de Orta Asya'dan tuta!Jm ta Afrika'ya kadar en iyi savaşan bir gıiç olarak dikilmesi esastlf" demektedir. Bu esas dahilinde PKK'nin özellikle insan öğesini her şeyin odağı na ot urtınası ve kemalist cumhuriyetin alabildiği ne maymunlaştırdığ ı, " hiç" leştirdiği, "yok"la ştırd ığ ı i nsanı
kendine getirerek faşizme karşı intikam hırsıyla yönelmesi, PKK'nin , suçlular örgütü olan cumhuriyetten büyükhesap sorucu ve onun tek kudretli yargılayıcıs ı olmasını ortaya çıkarm ıştır. Çöküş sürecindeki dökünlü cumhuriyetine gelinen noktada en S{}noç alıcı darbeleri, yine insanı en etkili teknik haline getirerek rejimin
kampanyalan na, ideolojik terör çabalan na konu ya· rumiaşması olan cumhuriyet rejimine dayand ığı nı pıld ı. Bir Kayseri Belediye Başkanı'nın bir konuşmasr genişçeaçmasızagerekyoktur ... Çünkü biliniyor. üzerinde koparılan fırtına buna somut bir örnektir. Somut gerçeklikle resmi ideoloji iflas etmiştir, oraDaha önce HADEP Kongresi'nde bayrağın indirilmesından burasından dökülüyor. Artık her kesim açısın si olayının nasıl bir Kleolajik terör ve bast ırma hareke- dan taparlayı cı , kapsayıcı ve birleştirici özelliklerini, tine malzeme yapıldığını çok iyi hatı rlıyoruz . Kısacası şemsiye işlevini ynirmiştir. Halkımız resmi ideolojiden özet savaş karargah ı en ufak bir eleştiri ve resmi ide- devrimci radikal bir tarzda koptu. Resmi ideoloji d ışı oloji dışı bir söz ve davranış abartarak karşı-ideoloji!. islami gruplar için resmi ideoloji bir şey nade etmiyor; bastırma kampanyaianna dönüştürüyor. daha doğıusu onlar için "şaytani" bir anlama sahip. Peki özel savaş karargahı, neden buna gerek Alevilerartıkresmiideolojiyesığınmıyoı1ar."Sınıfsız duyuyor? Neden resmi ideoloji dışı bir söz ve davimtiyazsız kütle" masalı ise çoktandır tarihe karışti, ranı şı bu kadar abartıyor ve karşı bir kampanya için geçerliliğ ini ynirdi. Yani resmi ideoloji toplumsal meş bahane yap ıyo r? Yasaklar, ağır cezalar, işkence ve ruiyetini, kabul edilebilirliQini yitirmiş ve dolayısıyla rehapis!erle yetinmiyor. Bir de böyle ideolojik terör jim, büyilk bir ideolojik kriz içine girmiştir! kampanyalarıan baş vuruyor. Bu tutum, sadece En önemlisi resmi ideo!oji illah olma, kendini yeresmi ideolojinin kendini koruma ve tekçi saltanatı nileme, kendini yeniden üretme olanaklanna ve yenı sürdürme amacıyla açıklanabilir mi? teneklerine sahip değildir. Yeniden bir şemsiye koBelli ki özel savaş karargah ı, bir şeyler kurtarnumuna gelebilme şansını tümden kaybetmiştir. mak, bir şeylerin saHanalını sürdürmek istiyor. AnAma tek egemen kalma, resmi ni teliğini ve konucak yaptıkları sıradan bir ideolojik hegamonya çamunu koruma ve sürdürme amacından da vazgeçbası olarak değerlendirilemez. Yürütfilen dinsel tamiyordu. Bu, noktada ne yapı yor? pınma ayinlerini andıran kampanyaların ideolojik Yapabilecekleri sınırlıdır. ideolojik otarak yenihegamonya boyutları var ve genel anlamda. Bu lenme ve kendini reforma tabi tutma olanağı ve nikapsamda değerlendiril i r. Arıcak bunun özel ve soyetli olmad ığı na göre yapabileceği tek şey var: mut nedenleri var. Resmi ideolojiyi dinsel bir tabu gibi kutsallaştmp taKemalizm, TC'nin siyasal düşünce temeli ve pınma ayinleriyle, ideolojik ve siyasal baskı mekaideolojik harcıdı r. Halkı m ızın inkanna, dinsel muha· nizmalar ı yla yığ ınlann beyinlerini felçleştirmek ve lefet dahil her türlü muhalefetin bastı rılmasına dakendilerine soluk aldırmamakl ŞirOOi yapılan tamı yanan, "sınıfsız imtiyazsız kitle" masalını içeren, tamına da budur. Batıcleğrl eri ni nengericiyanlarını esasalan bir Onlar da biHyor. Çıplak baskı ve egemenliğin uzun özel bu~uva ideolojisidir. Bu ideolojisinin kendisi dı süre yaşama şansı yoktur. Bir egemenliğin toplum çoş ı ndaki her türlü düşünce ve davranı şı yasaklandı ğunluğu nezdinde kendini meşrulaştırması, kabul ettiğın ı, cezalı yaptmmlarla bastırmaya çalıştığını, son rip benimsetmesi gerekiyor ve bu çok önemlidir. Bu, derece bask ı cı ve anti-demokratik bir özel saaş kabuledilebilirbirideolojininvarlığrnışartkılıyor.An ideolojlsi olduğunu biliyoruz. Bu ideolojinin salt bir cak resmi ideoloji bu kimliklerini yftirmiştir. siyasal düşünce olmaktan çıkıp bir siyasal kültür ve ideolojik olarak kaybetmelerine rağmen bir dizi davranış kalıbı haline geldiğini, bir özel savaş kusiyasal, ideolojik, kurumsal güçleri ve olanakları ,
ww w.
duramıyor .
döküntüyüandırıyor.
1996
we
çadırdayan gôbeğinin acısıyla sızlayan ,
ama yine de inat eden ve inat ettikçe de kafası ezilen bir cumhuriyet gerçeği kar-
Kas ı m
Sosyal, siyasal, askeri, ekonomik, psikolojik, vs. olarak varlığını yitirme noktasına dayanmıştır. Atatürk'ün partisi diyebilinen CHP bile iflas etmiştir. ANAP, DYP düşmüştür. DSP'yi bir yarıdan yedek olarak şişi rmeye devam ederlerken; daha dün ·şeriatçı", "laiklik düşmanı• diye sistem dışı saydıkları Ertıakan' ı , bugün "cumhuriyelin çocuğu ' ilan ediyorlar. RP'yi de sistem içinde cumhuriyet partisi olarak ayakta durmak için kullanıyorlar. Evet. 74. yı l ında göbeği çatırdayan, beyni zonklayan, hırsızladıklanm kademe kademe yitiren, yükseldiği yerde sönüp çözülen ve alaşşağı edilen cumhuriyet gerçeği var karşım ızda. Bir yandan, içinde bulunduğu krizle toplumu kaos içinde boğuntuya getiren, cinnet geçirten, intihara sürükleyen; diğer yandan Zilan, Rewşen, Sermal ve Kendal yoldaşların zafer ve kurtuluş eylemleriyle yerinden sarsı lan ve iktidarını yitiren birgerçeklikolarak
te
de, dünyada teşhi r ve tecriti hızlanmıştır . Avrupa emperyalizmi bile , bug ün TC 'n in elinden illa lah etmiştir . AB'nin verilecek yardımı kesmesinin nedeni budur. Yine ABD, Doğan Gü reş' in dey işiy l e , •örtülü ambargo• uyguluyor. Emperyalizm, bütün bunları TC'yi kör politikadan vazgeçirtip nefes vermek ve kendi istemlerini uygulatmak için yapıyor. Ama TC, diretmesinden vazgeçmiyor. i cabında rest çekiyor. 'Ser veriri m, s ır vermem" misali, "politikamda vazgeçmem' diyor. Tabii, bu katı -esnemez yapısını belli cilalarla da lazeleme ihtiyacın ı duymuyor an lamına gelmez. Ekonomiyi kurtarmak, dı ş destek almak için, şimdi de "demokratikleşme· adımlan ahp, dıştan gelen para ve silahların akışını tekrardan kesintisiz sağlamak istiyor. Tabii bu "demokratikleşme ' nin görünümü aşamayacağ ı belli. Makyajr olacak o kadari "Demokratikleşme" makyajı! Zaten TC kuruluşundan günümüze dışta, ulus l ararası dengelere dayanarak; içte, sını rsız baskı ve gerici zor uygulayarak kendini yaşatıyor. Içte, bu baskıyı uygulamayı devam ettiriyor, daha da azgmlaşıırarak edecek de. Fakat uluslararas ı dengeler, dünya konjonktörü, "sivilleşme·, "demokratikleşme", "insan halklarına riayet" gibi dayatmalarda bulunuyor. O halde, bir yandan bu görünümü verip, diğer yandan despotizmi ve bastırma hareketini içte ekonomik zor ve siyasal askeri zorbalıkla ge li ştirmesi, ayakta kalması için şart oluyor. Zaten 73 y ı l lık cumhuriyet, bugünlere böyle geldi ve böyle de ayakta kalmaya çalışacaktır. Ne kadar ayakta durur o ayrı mesela. Ama her gün bir iflası yaşadığı , tükeniş in sınırına dayandığı ortadadır. Bi!işi de öyle uzak değild ir. Nitekim şimdi, 73 yıl ewelki cumhuriyet yok. 30 yıl, hatta 1 yıl ewelkicumhuriyetyok. 73yıllık tarihinin en zor sürecini yaşıyor. Bitişin,
ne
şimleriy l e
.c o
( SerxwebOn
baskı mekanizmalan var. iktidar ve olanakları, eQikurumları, kitle i letişim ve propaganda aygıtı, hepsi ellerinin altında. Buhnları ustaca ve etkince kullanarak ideolojik saHanailarını sürdürmek istiyorlar. Bu noktada özellikle bazı sembolleri putlaşt ırmaları anlaşılırdır ve bunun toplumu ayakta uyutınada etkili olduğunu görUyorlar. Bunun için peşpeşe hayketler dlkiyorlar, bayrak kapanyalannı geliştiriyorlar. Bütün bu elkinikierin amacı, iflas eden resmi ideolojiyi, kemalizmi diriltmek ve dinsel bir tabu düzeyinde yığınlarm bilinç ve bilinçaltlarına
tim
bunları
yerleştirmektir.
Bu bağlamda değinilmesi gereken bir nokta daha var.lrkçı, şoven ideoloji ile yığınları teslim alma kampanyası tehlikeli boyutlarda sürdürülüyor. Son dönemlerde daha da artı rılan ve TV ekranlanyla milyonlara ulaştırı lan cenaze törenleriyle, bir yandan resmi ideoloji canlı tutulmaya, öte yarıdan kitleler hal kım ıza karşı açıkça kışkırtılmaya çalışılıyor Bunun öncülüğünü de özel savaş karargahı ile iç içe olan "sivil" faşistler yapıyor. Bu, önemli bir işaret olarak algılanmalıdı r. Özel savaş karargahı ve onun"sivil" uzantıları, belli ki,kiteleselkatliamlara, bir tür 6-7 Eylül olaylarını tezgahlamaya hazırlanı yorlar: H alkımızı yayg ı nca boğaziaımanın siyasal ve psikolojik altyapı sına oluşturmaya çalışıyorlar. Elbette en başta halkı m ız ve bütün devrimci-demokratik güçler, bu tehlikeli gelişmeleri kavramak ve ona göre ted:ıirlerini almak durumundadırlar. Her şeyden önce de iflas eden resmi idelojiyi diriltme çabaların ı boşa çıkarmaları, her türlü ideolojik terör kampanyalarını cepheden karşılamaları gerekiyor. Sağlam bir duruş için doğru ve sağl am bir ideolojik yaklaşım şarttır! Bu nedenle halk kitlelerini özel savaşın ideolojik bombardımanına karşı uyarnıada doğru bir bilinçte donatmak bir zorunluluk olmaklad ı r l
Ka s ı m
(Sayfa 6
Serxwe bün )
1996
Dersim Eyafet Koordinatörü değerlendiriyor
ürkordusu bütün Kürdistan eyaletl~r i nde old~ğ u gibi yıl boyunca Der-
T
sım Eyal etı ' nde d eoperasyonü stü
ne operasyon düzenledi. Eyaletimizde operasyonlar mevcut durumuyla hala devam etmektedir. Bu operasyonlar Koçgiri Eyaleti'nden Kemah'a, Kemah'tan Ovacık'a kadar geniş bir alanı kapsamak-
ope rasyonlaraçıkmaktadırlar.
daha çok Koçgiri Eyateli'nde oldu.
Düşmanasker i olarakeyalettekarakol sistemi biçiminde örgütlenmektedir. Fakat bu karakollar sembolik olmaktan başka
zerre
herhangibir şey i fadeetmemekt edi r .
şunad i zerekbun l arıger i lladi yegöste rd i .
K ısa
cası kayıpl arım ı zın olmasında düşma n ı n
kad arbaşa rı sı
yoktur
Ayrı cabi r k ı sımyerlerdeköy l üleriku r
tadır. Düşmaneyalet i geçmiştenberist rate
jik bir alan biçiminde değerlend i rip, bundan dolayı bütün plan ve yönelimleri ile imhay ı hedeflemektedir. Eyaletin hem Türkiyemetropolleriyle hemde Kürdistan'ın birçokbölgesiyle sın ı r, yani birnevitamponbölgeolmasıbilindiğin
bütün operasyonlar kapsamlı olup gerilla güçlerimizin imhasın ı hedefleyen askeriharekatlarol-
hao l arakdadeğerlendirm eçalı şmaların ı
pratikteyü rütüyoruz . Bu sü reçt eçeş itliTürkiyeli devrimci partilerieveyine
T ürkiyeliarkadaş
mOrgec i TCgerçeğii l esavaşmakta yız.
Bu
l ikçalışmalarımız
maktı r . Çağrım ız
devam etmekte· dir. Susüreçte Tokat, Refahiye, Giresun , Gümüş haneve Mesudiye'yeka-
tünkorucu l arınhemensilahlar ınıbırak·
we . melindebi rkeşif
faaliyeti yürütüldü. Belirtt iğimiz alanlarmtümüne ul aş ı ld ı . Yine Birleş ik Kuvvetler
Öze l li klebahar ve G üz Attl ı m süreciy batı karargah ı ;
Ovacık , Pertek,Çem i şgezekgib i al anlar dadüşmanlayoğunbirsavaşımsü reci
ad ı altındaoluştu
buralarda önemli ka-
yıplar alarakherdefas ı ndage riçekilmek
zorunda kal dı . Bununla birlikte, yine Türk ordusunun Erzincan ve Kemah tarafları n a dakapsamlı yönelimleri oldu Bası n-yay ı ndadüşmangerillaların kapsamlı
darbeler aldığı, büyük kayıp l ar olduğupropagandası büyük bir yalandan ibarettir. Düşman bu konuda yoğun bir psikolojikveyalan savaş ı yürütüyor. Düşmanbütünüy ley ı pratmay ı hedefliyor. B ı rakalı m ge ri llaların büyükdarbeler al-
Siyasi inisiyatif bizdeolduğu gibi, askeriolarak da düşmanı oldukça zorluyoruz. Düşman savunmada
mas ın ı düşmanbusüreçtedenilebili r ki ,
olup,kend i sini ko ruyamamaktad ı r.Buna
sadece eyaletimizde değil , bütün Kürdistan 'datarihininenönemlikayıp larını alm ı ştı r. Nitekim düzenledikleri operasyon-
ka rşı l ıkgerill asald ı rıdadır. Kısacas ı
rulangüçlertemelindebazı çal ı şmalar, denemelerdebu süreçte yap ı ld ı . Metropollere çalışmamız bundan sonra,
lar i segöste rm elikope rasyonlarolupsırf
yuncadüşman karargahının belirtti ğig i bi
Birçok yerde ise temeli olmayan şeyle ri haber diye verdi. ersim Eyaleti'nin Türkiye metropollerine açı l mada b ı r tampon bölge durumunda o lduğunu biliniyor. Partimizin yıllardanberi eyalete bu yönlü yOkledigi böylesi bir görevdesöz konusudur. Bundando l ay ı yıl boyunca mücadeleyi Türkiye'ye kayd ırmaya yönünde ça l ışma lar ı m ı z oldu. Denilebilir ki, bu çalışma
operasyon düzenlemek için operasyon yapıyorlar. Yine bu operasyonla r ı n kapsam ı dahaçoktaciz olup, ger i liayı iş le
çok f azlasayıdakayıp larımızolmadı.
ları mızgeçmiş tümyılla ragöredahaol
Kürdi stan' ınd iğereyal etlerinegö regel i ş
nilebilir ki, son yılları n en az kaybın ı şadığ ı mız bir süreçti. Şu bir gerçek: Düş m an ı n tek ta ratlı sald ırı l arı ve operasyonlarıyla biz fazla bir kayıp vermedik. Fakat
umluydu. Önümüzdeki yeni dönemin en temel çalışma s a haları ndan, ya da görevlerindenbiri de T ürk i yesahas ı nı önemli bir mücadele sahası haline getirmektir. Karşımızdakl dUşman KUrdistan'da yi-
kindeğildir . Bunun nedeni örgütsüz bir temelde de olsa hem Dersim'in, hem de Koçgiri Eyaleti'nintarihten gelen isyancı ve di renişçi rolünden kaynak l anmaktadır. Fakat, bunarağ m endüşman özellikle Erzurum, Erzincan , Çemişgezek , Pertek ve Koçgiri a lanları n dabulunan Türkköy-
Hepsi adeta gerilla için hedef durumunda z orlamaktay ı z .
te
ko num l andı rı lmış.Düşman ı he r yönüyle
eya-
letteyoğun b i r savaşsürec i gelişt i.
süreçbo-
ne
Operasyon l arındevam ettiği
D
mezkılmak vegüçten d üşü rmektir.Ağat
ma biçiminde bir taktik izlemeye çal ı ştılar. Hatta mevcut durumda 28 gündür devam etmekteolangöstermelikbiroperasyon da sözkonusu. Düşmanın büyükgüçler l egerillagüç
Deya·
geri l iay ı doğruyürü te meyen,ger i llatakti
ğini tam olarak esas almayan, Parti Ön-
neeyal etimizd e alabildiğinesavaşı ge l iş
derligimizinta li mat l arınınge reklerinipra
tirmektedir. Ormanların yakı lmasından tuta l ım köylerin boşaltı lm as ı , yine gıda am-
ti kteuygulayamadığımızdandolayı bazı
l eri mi zekarşıg i r i şt iğibuoperasyonl a rdan
kayıplanmızoldu .
herhangiciddi birsonuçalamadı lar. BO· tün operasyonları başından itibaren kı rı k,
rınyoğunluğu , genişliğiveuzunbirsüreyi
anında boşa çıka r ı lan operasyon l ardı
!ursa kayıpla r ı m ı z ı n toplam ı 40 dolay ı ndadır. Beli rtt i ğ i miz bu kayıplar ise
ww w.
Ancak buoperasyonla-
Mevcutdurumda70b i nciva r ı ndaaskerle
kapsam ı şolmasıgözönündebulundu ru
bargosunakadarhertür l üö zelsavaştak
tiğ i n i uygu lamaktadı r . Bundan dolayı biz· de savaşı Tü rkiye l ileştireceğiz . "Yanan KürdistanyananTürkiye olacakt ı r" per· spektifiyle bu çal ı şmaya yükleneceğiz
sızmaşekl inde 112 ey l emge rçekleştird i k l eribi ldirili·
Ekim ayı savaş bilançosu
Halk Ku rtu l uş Ordumuz ARGK Ana Karargah Komu-
tanlığı Ekimayı savaş bilançosunail i şkinyaptığı aç ı klamada;
Ekim ayında Türk ordusunun 443 kayıp ilebirlikte bu süre içinde buluyor. Ekim ayı gerilla eylemlerinde öldürülen korucu sayı sı 48 , ya ralısayı s ı ise 26. Bu süre içinde kendi kay· bın ı n 108 ol d uğ u nu aç ı klayan ARGK, gerilla saflar ı na katı l ı m say ısı n ı n toplam 178 olarak açı kladı . ARGK'nin y aptığı açı kl amada, gerilla güçlerimi· zin Türk ordusuna karşı geçt i ğ im iz ay bas k ı n , pusu, verdiğini aç ıkladı. 97 yaral ı
düşmangüçl eriordusu n un kay ıb ı ise 540' ı
yor. Gerilla güçlerimiz bu süre içinde 26 suikast, 78 taciz , 9 sabotaj ve 32 demayınlama eylemi yapt ı lar. Ekim ayı içinde 11 değ i şik yerde yol kontrolü yapan gerillalar, düşman güçleri ile 32 kez çatışmaya girdi. ARGK güçlerimizin bu eylemliliklerine karşı düşman ordusu 53 kara, 24 de havasal dı rı sı ile cevap vermeye çalıştı. Gerilla kaynakları bu ope rasyon ların sonuçsuz kaldığını belirtti. Yapılan açıklamada devamla şunlar belirtildi: 'Geçtiğimiz aym son günü Güney Kürdistan'm Gare a lanını bombalayan Türk uçaklan 3 çocuğu kat/etti. Yine ar~lannda çocuklarm da bulunduğu 11 köylüyü de yaralad1/ar. Türk uçaklarmm havan saldm/an son birkaç gündür özellikle Zağros Eya/eti'nin Şerndin/i ve Güney ile Avaşin bölgelerine yöneldi. Bu bölgelere geceleyin de helikopter saldm/an düzenleniyor." ARGK gerilla kaynakları havan s al dı rı ları nın sivil hal k ı n dışında güçlerimize bir zarar ve rm ediğini kaydettiler. ARG K Ana Karargah Komutanl ı ğı 'nı n açık lamasında geri l l aların Ekim ayı içindeki eylemleri sı rasında Türk ordusuna ait çok sayıda malzerneye de el koyduğu belirtildi. Bu malzemeler a ras ında, uçaksavar silah l arı , 3 adet top, 6 adet MG-3 makine litüfeği , 29 adetG - 3, 28 adetkalaşni kof s i lahı , 1 adet BKC, 4 adet karnas silahı bulunuyor.
isteniliyor. Partimizin 18. yı l agirişvesil esiyleko rucularabirkezdahaçağrı yapmak istiyoruz. He r şeydenöncesavaş ı m ız bir K ürt- Tü rksavaşı değ i ldir. Bütünüyle sö·
larla Türkiye metropollerineyöne-
gandabirlikleri te-
muştu r
yaşand ı . Düşman
Türkiye metropollerini saltsiyasibir saha olarak değil, aynı zamanda askeri birsa-
da r s i lahlıpropa
dendolayı , düzen l ene n
lebirlikteeyaletimizin
co m
"1997 de bizim olacaktir"
yönelik ası l yani 1997'deolacaktır.Önümüzdekisü· reçtebuçal ı şmasahası her yönüylebir savaşsahası haline getirilecektir. Savaş ı Türkiyelileştirmekte i ddial ı yız. Bu konuda çalışmalarımız devam ediyor. 1997'de buralarkesinliklegüçlü b irsavaş ı masah· ne olacaktır. ine Dersim Eyaleti'nde düşmanın
Y
ajanlaşt ı rmavekorucu l uk faaliyetleri,
l eri nekorucu l uğudayatmaktadır.Bu
ralarda sivil savunma birlikleri biçiminde örgütlenmeler söz konusudur. Bu kesimler üzerinde düşmanın büyük ve kirli oyunları vard ı r. Yine Alevi-Sunni çelişk i s i yarat ılarak halklar birbirine k ırd ırtı l mak
savaşta
özellikle Türk halkının kulla· birbirine kırdırt Dersim Eyaleti'ndeki bü-
nı lması kesinliklehal kları
malarıdı r . Silahlar bırakıldığında kesinliklebu kesimlereherhangi biryönelimimiz
olmayacaktı r.
artimiz 18. yıldönümüne doğru gidilirkengerıllagüç l eri herzamankinden daha fazla savaş sürecine hakim olma pozisyonunu yakalamış bulunuyorlar.
P
Özell i kl esavaş ta ktikleriüzerindeyogun laşma kla birlikte esas olarak Parti Önderliğim i zin temel talimatları ve çözümleme· leritemelindegerillanmbiryenilenmesüreciyaşad ı ğın ı belirtmekgerekiyor.Bütün
KUrdistan'da olduğu gibi eyaletimizde de varolan statükoönem lio randa kırılmıştır. Dersim Eyaleti'nde gerilla güçleri olarak geçmişyıll a rdak i yetmezl i klerden , gerilik l e rdenarınmabiçimindet9.y ılagi rece · ğiz. Bunu ancak, yenilenme ve ordulaş ma biçiminde algılayabiliriz . Yani daha fazlaparti içinde derinleşme, partigerçekliği nde yoğunl aşma, parti militan özel·
li k leri neulaşma , onunönderl ik tarz ına yaklaşma,
bununlaberaberorduesasla-
rındade rin l eşmebiçimindeanlamaktay ı z .
Her zamankinden daha fazla böyle bir yoğunluğuyaşadığımız aç ıktır. Mevcut duru mdager i llayoğunlaşm ı şsa vaşdü zeyiniyakalamıştı r
1997'ye her açıdan daha köklü girme hazırlı kla r ı mız devam etmektedir. Araziye, üsse dayal ı , ad ı m ad ım kurtanimış al anları sağlamlaşt ı ran, genişleten birsavaş taktiğ i olmaktadır. Aynı zamanda bu yeni modelin Kürdistan'ın belli başlı alanlarmda yaşam bulması ile birlikte mücadelemizde yenibir süreci, yeni birtaktik aşamay ı be raberindegetireceğinidebe
lirtmekgerekiyor. Bu açıdan da gerilla partimizin 18. yılı böylesine stratejik bir taktiği gerçekleştirereksel am layacaktır. Mevcutdurumdakibü tünçabalar , çalış
malar ve haz ı rl ıkl ar bu temelde ge l i şmek tedir. 19Kasım 1996
Açıklamada dikkat çeken bir başka ge li şme de , Ekim ayındaki bayan ge rill ala r ın gerçekleşti rdiği eylemler oldu. ARGK Ana Karargah Komu tan l ığı bukonudagerillagüçlerim izingenel eylemlerinin yan ı sıra Sivas ve Adana'da düzenlenen bomba l ı sa l dırıl a rın Türkdevletini şoke ttiğinedikkat çekti. Leyla Kaptan ve Güler O t aş adlı ARG K gerillala-
geldiğin i
rının kahra m an l ıklarının bütündünyayı sarstığ ı
yor.
belirten açık l amada, bu eylemlerin ardı n dan Türk Genelku rmay B aşka nı'nın "istersek 3 ayda bitiririz"şekl i ndeki eskitehditlerine başvu rduğu hatırla
Açı klamada askeri alanda tam bir çıkmazı yaşayan Türk devletinin başta ABD olmak üzere emperyalist ülkelerindesteği ile ayaktadurmaya ça· l ıştığı vurguland ı. Bunun son örnegi olarak ABD'nin dayatması ile Güney Kürdis tanlı güçlerin Ankara'da bir araya getirilmesi gösterildi. Ankara'da yapilan gö rüşmede an l aşma sağ ladığı iddias ı nın ardından 24 saat bile geçmeden tarallardan birinin bunuyalan l adığınadikka t çekilen aç ı klama da, Türk devletinin ABD destekli bu tü r girişimlerle Güney Kürdistan üzerinde hakimiyet kuramayacağı bildirildi. ARGK Ana Karargah Komutanlığı açıklamas ın da Kuzey Kürdistan'da oldu ğ u gibi Güney Kürdistan'da da Kürdistan halkının kendi kaderini tayin edecekgüçteolduğu önümüzdeki süreçte, meşru
t ıl dı.
"Daha önce Zeynep Kmac!'da olduğu gibi bu 2 bayan gerillamrz eylemleriyle, PKK Genel Başkam miz Abdullah ÖCalan ve Kürdistan halk! başta olmak üzere dava/anna bağ/rl!k/annr bir kez daha kamtlad!lar"denilen ARG K Komutanlı ğı açıkl amada şöyle dedi: "Bundan sonra şehirlere yönelik kapsamli gerilla eylemlilikleri sürdürü/ecektir." Geçt iğimizay kige li şmele rindikkatçekic i bi ryö nüi seçatışmala rı nöz ellikle Bota n veZağroseya l et
lerinde niteliksel olarak da yog u nlaş ması oldu . Bu iki eyal ett eger illal a rı ndüzen l ediğikapsamlıeylem le r
de büyük kayıplar veren dUşm an ordusunun başta Şemdinli'nin Güney kesimi ve Uludere·Çukurca hattı olmak üzere birçok alanda hareket edemez hale
vurgulayan ARGK Ana Karargah Komutan· son bir haftadır Şemdinli ' nin Gü·
lığı aç ı k lamasında,
ney'indekiGerdial a nı ndagerillagüçl erimizinarazi
ye ç ı k maya ça l ışa n Türk birliklerine ağ ır darbeler vurduğu vurgulandı. Türk ordusunun bu darbeler s ı nı r üzerinde bulunan Güney Kürdistan'dakiköy lereyöne l ikbaskılar ı n ıarttırd ı ğ ı haber verili-
üzerine
temsilc i leria racılığıylabunuge rçekleşti rileceğivur gulandı.
Kasım
Yaşam alaya alı nmaz! Komikleştirilemez , gülünç duruma sokulamaz. Trajediye, korloı.urıç bir işkenceli duruma da sokulamaz. Bu soo kahraman kızın eylemini dile gelirmek istiyorum. Leyla Kaplani Neden eylemiyle bana trajik gibi gek:li? Anlaş ı ldığı kadarıyla daha yeni yetişmiş. Zaten 17 yaş ı nda ve düzenin çok ağır etkileri alt ında birtutarn yaşam arıyor.
amaçtan korkmayacaksın i Ne kadar tereddütlü olunsa bile gerektiğinde en kahramanca adı mı alacaksın! Bu eylemler, bu kişilikler çok görkemlidir ve en zayıf bir kişi likte gerçekl eşeb il i yo rsa bu çok daha önemli Önderlik tarzına bağlılık! Nitekim Zeynep Kınacılar olayında dile gel m i şti , kendi kendisine mükemmel anlatım ı nı verm işti. Burada da çarpıc ı , hiç
1996
Sayfa
yorum. Kendime yakıştırdığım görev bu. Onların eyleminin bUyüki Uğü karşı sında ben bile zorlanıyorum. Ve tanrı sal yolda olanlar, bUyük ilkelere göre, çarpıcı bir olayla karş ılık verenler ancak böyle olabilir. Tabii benim durumum daha farklı, ben o nl arı kaltcılaşttr mak, sürekHieştirmek, büyütmek ve zafere götürmek durumundayım . Hizmetçilik ancak böyle anlam bulabilir, bunun dı şın damüm k ün değiL
Başkan
Yüreklerinizhassas değil! Kendinizi kesin gözden geçirme/isiniz. Bu, sı radan bi r sempatizan düzeyinde olan ı n gerçekleştird ikleri ile sizin gibi komutanlar, militanlar ne yapmalı? Erkek olduğunuzu Kidia ediyorsunuz. Erkeklikten dem vuruyorsunuz. 17 yaşındaki, çok zayıl , metropol koşul ları nda zor bela büyümUş, gırtlağına kadar metropolün pislikleri ruhuna, bilincine sızdı nlmak istenmiş bii böyle yapmak isterse peki sizler nasıl yapmazsınız? Bu soruyu yakıcı bir biçimde kendinize soracaksınız. Kaçış mümkün mü? Kaçarsanız kendinizi kime yuttural:ıilirsiniz ki! Benim yapabileceğim en önemli i ş, bu duyarlılığ ı temsil etmektir. Neden sizlere boyuneğey i m ki? Sen ne yapıyorsun diye sora,bilirsiniz. i şte yapiıki arım ortada. Bunların bazı am açları vard ı . Yoldaşlar için bir şey yaptı lar. Benim de bir anlam yükleyeceğ im, sürdü receği m, çıkaracağım sonuçlar vardır. Böyle yaşan ılmaz ! Bu l afazanlıkla, bu duyarsızlıklarla yaşamak mümkün de ğ il. Bütün bu kahraman lı k o laylarını biraz yüreğ i nize sığd ı r ın ve b i rleştirin . Dönüşe memek, gelişmernek diye bir kelimeden bahsedemezsiniz. Böyle kah rama nlı k o layını yapanlar PKK'de birer abiele gibi ortadaykan veya yüzlerceyken-binlerceyken, hala sı radan bir görevi bile başarıyla üstlenmernek ne demeki Yanlı şlıkl ar diz boyu. Hangi bağlı lı kl ar dille ifade edilebilir. Demek ki, yük kaldırmalar öyle sıradan geçiştirilemez. PKK içindeki duyarl ı lıklar öyle s ıradan gösterilemez.
APO değerlendiriyor...
değer1ere kesin sahip çı kmaya açı ks ı n ı z. çekilin, dergahlara kapa nın da demiNiyet itibariyle böylesiniz. Ama düzenin yoruz. Bizim savaş tarzım ı z açık ve çok beyninize, yüreğin ize verdiği çözücü ve amans ı zdır. Bu dergahlarda şiddet yok· iddias tı geri çeki ştirici , tereddüte, muğ tur, sadece ve sadece ruhsal yoğunlaş lakl ığa düşürücü , zehir mi desem, afyon , ma vard ı r . ideolojik, siyasi, c_ıskeri, örgütmu, o muğlaklaştırma nedenleri sizleri bu sel ve bir de an'ı anına yoğunlaşmak. Düduruma sokmuştur ve bu da bütün başarı şünün , bu yoldaşlar ne kadar görev yüki mkanlarını n ortadan kalkmas ı dır. lüyorlar. Hayretler içindeyim! ilk defa yükselişi kesintisiz ve başarılı Bir günümü bile inceleseydiniz, çoğu bir biçimde sürdürüyoruz. Bundan daha nuz destanlar yazard ı n ı z . Düzenden, ba- güzel neolabilir ki! Bir halk ve baz ı insani ba ocağından kalma hikayeleri, gelenek· değ e rl e re bağ lı , h atıa birey olarak da leri dinieye dinleye, kendinizi de, bizi de kendine saygılı olanlar için bundan daha zordurumasoktunuz. ne kutsal olabilir kil Tarzı da, temposu da Bütün bunlara rağmen , "ille gelin be- bunun içindir, sizler içindir, halk içindir. nimle yürüyün' diye, rica etmiyorum. Da- Yoksa bizim kadar yoldaşa , kendi insanı· yanmayan rahatlıkla geri çekilebilir. Benim na değer biçen tarihte göriilmemiştir. isyan ettiğim, bir yandan "karasevdalıyız, Zorluklar sadece layı k olunan yaşam ı gerçekleştirmek içindir. bağhyız' deyip, bir defa da de{ıil, ihaneti sUrekli bir tan diye bize dayatman ızdır. Kanıtlanm ı şt ı r. En s ı radan sempatizanı mı z bile, büyük bir kahramanlı k eylemi· Yüceliğe davet ediyorum! Tarz bende yakıcıdır. Buna geleceksi- nin sahibidir. işte en son örnek; Leyla niz. Evet, sizleri yüceltmek istiyoruz. Siz- Kaplan ve bunun karş ı sında hiçbir düş leri bu işin büyüyen bir savaşçısı , militanı , man dayanamaz, çözülür. Bundan başka ne seçeneğ im iz , ne de bizi alfettirecek, komutanı kı lmak istiyoruz. Başka türlü 17 yaş ı nda ki leyla gibi de olamazsınız. O sığınacağ ı mı z bir i lahı mız var. PKK önderlik gerçeği ni n , onun her sabir trajik kahraman . Sizler ise rezil, bir komik olup çıkarsınız. Çünkü bu iş ler ciddi. haya anlam ve uygulama itibariyle temsil Leyla yo ldaş rezil olmamak için bunu edilmesinin, günümüzde yak ı cı lı ğı daha yaptı. Çok komik olacağına trajik olmay ı da aman sız laşm ı ştı r. Hem a n laşılabilme , esas ald ı. Elbette ki, kahramancadır. özümseme i m kanı artmıştır, hem de içinde Sizleri nasıl erkek yerine koyabiiirim oyun oynama durumunda bir ge li ş ki nlik ki! Bu durumlar ortaya çıktıktan sonra, er- vardır. Biz olumlu temelde yükleneceğiz kek l iğiniz bitmiştir. Yenilenmezseniz, erve bu olumsuz temelde oynamalan da ke· kekliği nize beş metelik değer vermem. sinlik/e sürece yaymaksızın kesip alacaBir yoldaşımız bir türlü PKK'ye, önderl iğe ğız, karar bu temeldedir. önderlik gerçekli· gelememesinin tarili olarak, erkekl iğini ğinde uygulamalar yoğunlaşmış bir biçimsürdürmek, zurriyetini geliştirmek istemiş. de böyle yüniyor. Yani olumluluğu, eskiAma PKK içinde bunun imkanını bulama- den yıllarca sağlanamayacak bir düzeyi, d ı ğ ı için de büyük öfke duyuyor. Ve o gün birkaç ay içinde vermek durumunda Çok bugUndür neden zırnık kadar doğru bir kapsa mlı olan olumsuz l ukl arın da, çok pratiğe yaklaşmadığın ı izah etmek istiyor. kapsamlı aşılması nı birlikte götürüyor. Belki ileride bunu büyük bir edebi yapıla içinizde kendine güvenen, yiğit olan, dönüştürürüz. Maalesef bu erkekliği size böyle anlam vermeli ve katı lma/ ı. Bunun yapt ırtmayacağım . için yanlı şlarla asla uzlaşmamak kadar, Bazı gerçeldere artı k sayg iiı o lmayı bidoğruları n üzerinde amans ı z yürümenin lelim. Gittikçe netleşen ilke ve uygulama olanakları vardır. Yiğ itl iğin kahraman/aş esasla rında yoğunlaşacaks ı n ı z . Bunu da ması, ancak bu tarzla olur ve bu mutlaka zorlama biçiminde de{ıil , can-ı gönülden, kazand ı rır. Katı lı m tarzın ızı artık bu muğ· yüzy ıl lar ı n hasreti biçiminde, beyninize l aklı ktan ku rtarı n . iddia ve uygulamadaki yüreğin ize yedirerek yapı n. Özümseme tarz ve tempo yetersizl iğin i aş t n. Her zamankinden daha fazla keskinlik zaferi yaişin i sonuna kadar, düşman ı yerle bir edecek ve özlenen yaşamı gerçekleşti recek, kınlaştı rı r. Belki de tarihte ilk defa bu kaher türlü savaş tm ı başara cak kadar yo- dar amac ı gerçekleştirme imkan dahiline ğunlaşma işini kendinize yedireceksiniz. girmişti r. Eskiden bile sığ ın ab i leceğiniz Önderlik yoğunıaşma işi nde sınır tanı gerekçelerle asla bugünü böyle götüremamaktır. Her el atışında mutlak başarı de· mezsiniz. Bunlar da taktik önderlik gerği l midir? Bu an'ın yoğu ntaşma düzeyiyle çeklerinin en çarpıcı yönleridir. bağlantılıdır . Bizde temsil edilen örx:lerlik Stratejik öOOerlik, hep böyle yüce kal· nereye giderse gitsin, yeter ki nefes alı p mak istedi ve taktij de böyle arrıansız göversin, mutlak başanr. En inanılmaz koşul türdü. Bu aşamada hepiniz strate'k esaslar ~rda ~~ ~z başaıdık. Şimdi biz de iısa kadar, onu uygulama taktik esasianna da, nız, gökten taş da düşer, fiziki olarak imha rahatlı kla ulaşabilir, bütünleşebilirsiniz ve oluruz. Ama yaşıyorsak fiziki olarak da ba- kesin başarı tarzı nı da yakalayabiliriz. şannz. Arlam olarak da yüzyıDarda yaşarız. PKK'de y aşama götürecek tek tarz ; PKK'den büyük ve çirkin bir oyun oyrıa kanıtlanm ı ş başarı tarz ıdır. nıyOf. Düşmanın bile art ık çokça diline doBunu hiç kimse, hiçbir gerekçeyle, ne ladığ ı ve umut bağlad ı ğı bir oyundur bu. önleme yeteneğindedir, ne de buna hiçbir Biz çeşitli önderlik/erin yapt ı ğ ı gibi zoraki PKK mil itanı ve hatta sempatizam fırsat yöntemlerle değil, yoldaşça, iknayla sizlere verecek durumdadtr. Kanı tlanm ı ş bu büyükleniyoruz. Bunun artık bu partiden tasyüklüklerle sahiplik etmek ve kimden nefiye edilmesini, bunun için gerekli yoğ u n reden (bu ben de olsam), bir yetmezlikl aş m a düzeyini yakalaman ızı ve her şey olumsuzluk geliyorsa anında durdu r ma/ı den önce, bütün yaşamın esası olarak, tek sınız. Çünkü hiçbir parti PKK kadar bir yaşam gerekçeniz olarak, kesin ve sürece hal kın malını almaya layık değildir ve geyayılmaması bÇiminde, emirelen anlıyor rekli de değik:f ir. Yani hem çok layık, hem san ız emirle, ricadan anlıyorsanız ricayla, çok gereklidir ki, bir halka ki~lerin çok üs· gereklerinin yerine getirilmesini istiyoruz. tesiode, beOOen bile daha öteye katı lım ÇUnkü yaşam tehdit all ı nda, her şey zor gerekiyor ki, tarihsel rol oynanabilsin. Bekazanılmış ve düşman an'ı anı na yok edip nim bile bu kadar yoğurıca katılmarn ı n bu elimizden almak isliyor. Düşmanı durdura- gerçeklikle bağlantısı var. cak olan ancak bu yoğunlaşma düzeyidir, Zorlukları m ı ne kadar olursa olsun, yani öodef1ik gerçekliğidir. engeller ne kadar köldü olursa olsun irade Canlar gidiyor, sizler gidiyorsunuz. keskinliği ne sonuna kadar ulaşarak, kenSizde hiç ana kadar bir yürek var mı? dinizde her tiırlü engeli, düşmanı kesecek Yani en değe~i varlıklar her gün bu kadar kadar keskinleştirin. Bunun için gerekli bi· giderken insan duyarlı olmaz mı? Bunlar linci edinin, uygulama gücünü kendinizde en değe~i va~ ı klardır. Partimiz içirdeki yol- biriktirin. Böylece önderlik gerçeğimize daş/ar, değe rler, bir halkın tek umut kaymusallat o l muş, hem içirxle, hem d ı şında , naklar ıdı r. Eğer bu düzeyi yakalayamazsane varsa, silipsüpürmekten, büyükbirtutnız ve onların şahs ı nda bir halk adı na umut kuyla gerek sözle, gerek eylemle hesap edinebilecek en son ne varsa, tOmüyle bir sorun! Ve böylece kendinizi hem hakk ı daha dirilmemecesine elden gidiyor. olan, hem görevi olan ve ancak onunla Eskiden çilehanelere kapanırlard ı , zi- başarabil e ce k olan, önderlik katıl ım ı nızı kir ederlerdi. Sı rf ilkelere göre yaşamak mu~akage rçekleşti rin. için. Biz o kadar zikir edin, çilehanelere 28 Ekim 1996
ne te we
.c o
"Leyla yolda~ın eylemi yüceliğe davettir"
"Kutsal değerlerdir! Bağ/1 olmayi bilmek gerekir. Leyla gibi yüzlerce kahramanlik değerlerimiz vardir. Ben bile kendimi on/an anlamamn bir pratikçisi, hizmetçisi olarak değerlendiriyorum. Kendime yaklŞIIrdlğlm görev bu. On/ann eyleminin büyüklüğü karş1smda ben bile zorlamyorum. Ve tannsal yolda olanlar, büyük ilkelere göre, çarplCI bir olayla karşilik verenler ancak böyle olabilir. "
lştebüyükkahramanlıkeylemi, birön·
derliksel tarzın göstergesidir. PK K'de böyle olur ! Büyük yaşama alışkanlığına ulaşacaks ı nız .
D~rudüşünün,büyükdüşünün !
Büyük başla, büyük konuş, biiyük emredin, büyük sonuçlandırın. Sizler böyle misiniz? Yanlışlıklar mertek gibi göze giriyor. 'Uz laştıkl" deniliyor. Her şey kural dı şı . Fazla üzerine gitmek istemedikl Tehlike kapıda 'orah" olmadık. Mutlak yerine getirilmesi gereken günlUk görevler var, 'umursamadık" diyorsunuz. işte bütün bun l arı b ırakaca k ve büyük bir azimle , moralle başl amak gerekiyor. Önderlik gerçeğine böyle katılım olabilir mi? V icdanınız bunu kabul ediyor mu? Evet, mü naf ı klar ayıklanacaktır. Diğer bir deyişle; oportünistler, ilkesizler, çirkin pratik sahipleri ayrı ştırılacaktır. Ve böyle
ww w.
de sizler kadar eğitim görmüş değil. Deney-tecrübeden de geçm iş deQil, ama hassasiyeti olduğu için, düşmanı düşman bildiği için, yüreğini de yürek bildiği için, bu ikiyüzl ü lüğü yapmıyor. Tereddül geçiriyor. H atı a "dönsem mi?' diye içinden geçi rdi ğ i sa nırsa m doğ rudur. Bir mektupta bu sözleri söylüyor, "Yapamam" diyor. Ama değerl ere sıradan bir baQiılığ ı bile onu dürüst olmaya zorlad ı ğında ise o kahramanca eylemi gerçekl eştirmeye götürüyor. Bu çok iyi bir PKK gerçeğidir. Çok s ıradan birisi de bu gerçeklikle bağ· laniısı halinde, neler yapabileceğ i n i gösteriyor.
S ı radanyaşan ı lamaz!
Önderlik eşittir, sıradan yaşamamak.
Biri!işkianyor!
PKK'yi arıyor! Dersim'e kadar gidiyor ve yüreğine göre bir özgUrlük arıyor, ama yan ı lıyor. Belki de zorlanıyor, geri dönüyor. Belki de bocalama geçiriyor. Fakat genel PKK etkisiyle bile olsa eylemi inisiyatifiyle gerçekleşti riyor. Düşman gücü, içişleri bakan ı , şu -bu yetkilisi mutlak, "cesaret hapı içmişti r. Bu tarz bir eylem düzenlenemez" diyor. Bunların mantıQına göre kesin böyle olmak durumunda. Ve inanılmaz buluyor böyle bir eylemin bu biçiminde gerçekleşmesini. Aslında biz yorumunu doğ ru yapabiliyoruz. PKK'nin müthiş bir cesaretlendirici yönlı var. l eyla bunu esas aldı ve amaca kesin bağlı lığı var. Fakat bonlara her koşulda dayanan bir m i litanlı ğ a dônüşlür meye sıra gelince zorlanıyor. Şimdi zorlananların bir kısm ı işte sizler gibi oynuyor. Sözde PKK içindedir, ama varlıQı yokluk gibidir, faydası zararına göre çok azdır. Ne kadar düzen etkisi altında kalirsa kals ı n o kahraman kız, son bir gücünü toparlayarak ve inancına ihanet etmeyerek {çünkü baz ı tereddütler geçiriyor, bunları da yenerek), bu kahramanlik eylemini gerçe kleşti riyor. Yorumu daha da gel işti rebili riz. Çaresiz de olsa, bu kahraman eylem tanrısaliaşma yolundaki bir eylemdir. Çok yönlü esasları, gözlerimizin, yür~imizin iç~ ne sokuyor. Ne kadar zay ıf da olunsa
Saygılı olmalıyız!
Mutlaka bu saygıyı kendi yüreğinizde göstermeniz laz ı m . Elbette ki, bu lalla olmaz. Gerektiğ inde o kahraman ad ı m ın sahibi olabilecek kadar dürüstlüğü takı nırsanız , ki bu saygıdır. Yoksa "zayı flıkla rı m var, zo rl ukla rım var" deyip, böyle utanmazca yaşamaya çalışırsanız, bu bir ihanettir, en aşağıli k bir durumdur. Çünkü bu yo ldaş ımı z hepinizden daha zay ıftı , hepinizden daha fazla zor l ukları va rdı . Ama bu i kiyüzl ü lüğe yaşa m a f ı rsatı vermedi. Kendinde yaşatmak da istemedi. Kutsal değerle rdir! Bağlı o l m ayı bilmek gerekir. Leyla gibi yüzlerce kah ramanlık değerlerimiz vardı r . Ben bile kendimi onla r ı an l aman ın bir pratikçisi, hizmetçisi olarak değe rl e rıd i ri-
yaşayacak l arı n ı san ı ya ri a rsa aldanıy or
lar. Biz bu çerçevede ayrı m yapmadan, "nereden geliyor, hang i aileden, hangi cinsten, hangi milliyetten' bu ayr ı mi ara hiç başvurmadan genel ölçülerimizi veriyoruz. Sonuna kadar anlaşılır kı l arak, sözle başlatıyoruz, sözü kesin leştiriyoruz . Tekrar söyleyeyim, PKK babamın ocağını geliştiranierin değil , emekçilerin, yaş am aya hakk ı o l an l arın ocağ ı dır.
PKK'ye böyle katı lacaksı nız. Bundan çekilecek hiçbir yerin, hiçbir izahı, tarzı olamaz. Bir halkın en insani hakkı olanı temsil ediyoruz. Bu çok net Neden kalılımda tereddüt geçireceksiniz ki? Yarı m yamalak, kör-topal, oldukça yenilgili tarzları artık aşm. Aslında sizin temel hatanız ; bu konulardaki Kidia yetersizliği kadar, tarzın tutarsızhğından ileri gelmektedir. Çoğun lukladadüzen tarzl arı , düzenin kişi likl eri nizde yarattığ ı geriye çekme, bu sonucu doğuruyor. Ihtilalcilik bunu an ında kesmektir. Yoksa hep böyle geriye çekilirsiniz. Geriye bu kadar çekilen de ilerleyemez. Artık anlamak zor değ i l ! Hal kın çocuklarısı nız, halk ad ı na bazı
7)
m
( Serxwebün
(Sayfa 8
Kasım
tt
SerxwebOn )
bu rolün şekillenmesi ve PKK gerçekligi nedir? ÜstOnlük kazanan kapitalist üretim biçimi kendine Bu noktalardan sonra "şimdi ne olacak" sorusu- özgü devleti, dolayısıyla sömürgeciliği ortaya çıkardı . na gelmeye çalışalım ? Artık bu görkemli tarih yerini yavaş yavaş bir sömür- Sorunu değişik bir açıdan yakalamayı önemli geleşme tarihine bıraktı. Nitekim 19. yüzyılın sonlanbulmaktayrm. Ortadoğu sorunu veya diğer deyişle na doğru kapitalizmin tekelci aşamasıyla birlikte geli-
Baştarafi 28. sayfada ney Amerika'da da birçoğu gitti. -Öyle büyük bir yenilgiyi yaşamadan ristelik. -Evet. Yenilgi yok, güçlüydüler, ama bu kadar büyük yenilgi yaşandı. Ve adam çok güçlü. Bu, Ortado-
tt
1996
tt
tt
tt
tarluklar Ortadoğu'da halkiara daha fazla gelişme im· kanı sağlamışlardır. Örneğin bu imparatorluklar da milliyetçilik olmadığı için), blıtün halklar dilleri· ni, hatta dinlerini diğer ulusal varlıklarını geliştirmişler· dir. Çok eleştirdiğimiz bir Osma~lı'da bile diller üzeri· {şoven
tt
co m
BUTUN KULTURLERE, BUTUN HALKLARA ••
••
••
OZGURLU K Mahir Sayın'ın PKK Genel Başkanı Abdullah Öcalan ile yaptığı röportaj-1 realitesinde çok önemli bir izahı gerektirir. Ve hala çoğu bu derinliği yakalamış değil. Tartışmal a r çok ve fazla ikna edici deği l . Yoksa Ortadoğu 'n un si· hirli , büyü l ügerçeğiylem i izah edeceksin! Yoksa ken· dine göre çok tarihi olan, kendine göre oldukça fa rklı bir d i yalektiğe sahip gerçekl iğiyle mi izah edeceksin! Çelişkile r yumağının tabi niteli ği bununla birlikte ol· mal ı ve en önemlisi de Kürt gerçeği gerçekten doğru aniaşılmayı gerektiriyor. Kürt gerçeğinin anlaşılabil· mesi için daha da anlaşılması gereken şeyler var. Amerika, "biz Talabani'yle ~ Barzani'yi abarttık, doğru değer/en"Dağda sığ
ru nu nözünüteşkil etmektedir.
üslenenler yavaş
hesap·kitap sahibi bir dünya devi!
Ovadan gelenler Asurlar ve Babille_~ ~-ibi dağ halkına karşı yurumeye ça lı ş ı yorlar. işbirlikçiler var, devrimciler var. Ve işin ilginç yanı tarih başlarken o zaman da bu
~:rb~~::nh:~~~~~ :e~~i~~~!T~~s~~me var. Bu nasıl oluyor? Diğer yan·
~:~şı!~~~i~~~~v~~~~ r~~~~ıü~~ı:::r~~;
eım ı ş bi r devlet var. "işte PK K Güney'dedir." Hemen her gün top·
böyl~ydi. Şimdi ba~ıları
tarıh ın sonu filan dıyor. Tarihin sonu olsun olmasın yine bu hesaplar burada atılıyor ."
ne
~~~:~.ü~~~neeni~~P~~;~§;:~~i;tiu~~~~~
te
yavaş inmeye çal ışıyor.
de bile herkes "Talabani'nin sOkUI· mesiimkansız: diyor. Yirmidört saat
paratarlukları ve bunlara da vücut veren üretim biçimlerini, dolayısıyla toplumsal yapıları, dinleri, dilleri, kültürleri en zengin bir şekilde yaşamış bir bölgedir. Sümerlerden , Osmanlı imparatorluğu'na kadar denilebilir ki, dünya çapında bir öncülük rolü vardır. Dünyanın l:iıtün harikalan ağırlıkli olarak burada hala ayakta durmaktadır. ilk yazı, hesap, matematik, fizik, kimya, hukuk, asker· lik, siyaset ve edebiyata ilişkin örnekler burada vücut bulmuşt ur. Yil)e devlet biçimleri de ağırlıklı olarak bu· radavücut bul muştu r . Do l ayısıyla sorundan ziyade, sü rekli bir yükseliş bu gerçeğ i n ifadesidir. Ama ne zamanki 16. yüzyı la doğ r u geldi ğ im izde Osmanlı impa rator l uğu ' nun özel· likle Bat ı ' ya karşı yü rüyüşünde büyük bir durgunluk, ardından 17. ve 18. yüzyıllardaki geriye dönüş süreciyle birlikte, a rtık bu görkemlitarih sonderece sorunlu bir alan haline gelmeye başladı. Dikkat edilirse bu
ww w.
vurduk, bindik-bitirdik" derken insa· na; "iki ayağın ın üzerinde kişneyen at gibi ayağını kaldırmış indiremiyor" benzetmesini hatırlatıyor. Bir türlü PKK'nin sonunu getiremedi, tam tersine kendisi gidiyor. At neredeyse çökecek. "Ayakl arım çöküyor· diyor. O durum yaşanacak. Osmanlı ' nın , Oğuz'un , Selçuklu'nun sultanları da böyleydi. Atı Fırat'tan geçiriiken boğulmuşlardı. Evet böyle durumlar yaşanıyor. Bunların hepsi ilginç. Yine Kürtlerin kendi içinde birçok ilginçlikleri var. Hayal gibi geliyor, ama ben PKK'nin içini biraz anlattım. Böyle örgüt savaşımı mı olur? Oluyor iş te. Kürt realilesi Ortadoğu gerçekl i ği. Tarihinde var böyle şeyler. Günümüzde de böyleşeyl ervar
Ş i mdi bunu biraz daha detayl ı anlatmakta epey olacak. Zaten kamuoyu da bunun arzusu içinde. Bunun çözümlenmesinin yap ılması hem günümüz emperyalist çözümlerneyi yapacak, hem Türkiye'de sömürgecilik, hem Kü rt sorununun çözümlenmesi ni yapacak, daha da önemlisi çok canlı bir savaş yaşa· nıyor. Yine savaşın çözümlenmesini beraberinde yapacaktır. Kürdü çözmek, TOrk'ü çözmek anlamına gelecektir. Hatta Ortadoğu'yu çözmek anlamına gelecektir. Dolayısıyla bUyük önem taşıyor. ya rarlı
imparatorluklar halkiara
Ortadoğu ' da
gelişme imkanı sağlamıştır
- Orta Şark 'taki siyasal durum konusuna girbir durumu analize etmenizi istemiş tik. Amerika'nın bölgeye girişinden sonra neler oldu? Muhtemel gelişmeler neler olabilir? Buradan geri dönerek de, hemen bunun üzerinden çeşitli metropollerin Ortadoğu üzerindeki ilişkileri, kendi aralarındaki çelişkileri nelerdir? Yine TC'nin bu konjonktür içindeki yeri ve bu gelişmeler karşısm da ne pozisyonlar alabilir? Ve Kürdistan ulusal kurtuluş hareketinin bu çerçevede oynadrğı rol, miştik. Şöyle
amansız birdi l in-kültürünimhas ı vardır . Ençokeleşti·
Tarih boyunca Ortadoğu, insan· vaktinden 16. yüzyıla kadar, devletleşmeyi, onun bütün alt ve üstyapısına biçim veren im· l ı ğ ı n şafak
~t~:::a·~:{~;~~~oc~~~~ ~~~ii~ ~~d:~la~ı1;%r~m~~~;;r~~e~~:ı~~~:
ne, kültürler üzerine baskı yoktur. Bu çok ilginçtir. Yani çok ilerici geçinen TC'ye baktığımızda oldukça
Yakın Şark sorunuesastabir kapi· talist·emperyalist sorundur. Yine Batı kapitalisl·emperyalizminin 19 yü z yıldan itibaren giderek ağ ı rla · şan bir tempoyla bölgeye gi rişi , so·
rilen Osmanli'da bunun fa rkı n a bile varılmaz. Nitekim bütün imparatorluklar böyledir. Çok önemli bir özellik, yani akı ll a rı na gelmiyor hal kların dilini yasaklamak. Bunu i ns anlığ a aykırı buluyorlar. - Bir de çok çeşitli insanların çelişkisiz bir biçimde var oluş biçimlerinden biri herhalde impa· ratorluk olabilmenin de ... - Gayet tabii. imparatorluk olabilmenin birinci şar tı; halkların, kültürlerine saygılı olmaktır. Onu yok etmeye yöneldin mi, imparator olamazsın . Ge niş bir siyasal varlığa yol açamazsın. Nitekim sömürgecilik temelinde ortaya çıkan btı ilkel milliyetçilik {ki ittihat Terakki'de bu var}, daha sonra kemalizmde, Arap ale· minde; Nasırizm'de , daha sonra Baasç ılıkta, iran'da, hatta günümüzde Şiacılık adı altırxla, yine Fars milli· yetçiliği adı altında var. Maalesef bu görlı.emli tarihi mirası, ne kadar "Batı'ya karşıtız" denilse de onlarla işbirliği içinde bu büyük kültürün birliktelik esaslarını bırakıp dar bir milliyetçilikle, bana göre aşiret bağnaz· l ığından daha tehlikeli bir bağnazl1 kla "böl ve yönet• po l it ikas ına alet oldular ve Ortadoğu sorunu böylece
we .
ğu
da
yüzyıllarda artık Batılılar yavaş yavaş ( Şarkiyatçılar
özellikle) bir Ortadoğu sorunurxlan, Yakın Şarlı. sorunundan bahsetmeye başladılar. Bu Batı karşısında yenilen Osmanlı , dolayısıyla Ortadoğu'nun gerçekliği dir. Artık ileri bir üretim biçimi olarak kapitalizmin Batı'da üstünlük kazanması feodalizmin Fransız Dev· rimi'yle birlikte, devlette de önemli oranda aşılması Osmanlı imparatorluğu gibi merkeziyetçi feodal bir yapıyı etkilernesi düşünülemezdi. Altyapıda da kapitalist üretim biçimi, hızla kendini dünyanın dört bir yanına ve en yoğun olarak da Ortadoğu'ya taşı rdı. Bu bUyük tarih bunu artık karşılayamaz ve hamleyle kar· şıl ı k veremez durumda buldu kendisini. Örnegin en son Selahaddin-i Eyyubi bile Haçli Seferleri'ni durd u r~ duğu gibi Islami temeldeki uygarlığı n üstünlügünü de bu vesileyle Avrupalllara karşı kanıt lam ıştı. 1200'Iü y ı llara doğru geldiğ i mi zde üstünlük kesindi. 15. yüz· yıla geldiğimizde , hatta Fatih istanbul'u aldığında da aşağı-yukarı üstünlükkesindi
şen kapitalist-emperyalist sömürgecilik, yeni-sömürgecilik, burayı daha da ağır sorunlarla karşı karşıya bıraktı. Geliştirdiği milliyetçilik ve milli devleUer siste· mi gerçekten her ne kadar Avrupa'da önemli bir yükselişe yol açtıysa da Ortadoğu'yu bölüp parçalamakla olumsuz yanı oldukça ağ ı r basan bir ideolojik keşme ke şliğin i çine itti. Burada şunu iyi görmekte yarar var: OrtadoQu'daki sistem milli bir sistem değildir. Büyük bi rkültü r bi rikimi,yinebü t ünönemli,büyükdin l eri n çı kış yeri olmasına karşın, 20. yüzy ı la kadar milli çeliş· kileri yaşamamışt ı r. Mezhep çelişkilerini yaşamam ı ş Fakat bu da o kadar ağır sorunlara yol açmam ı ş tır. Kendi mantığı içinde bir mücadelesi olsa da ilerlemeye engel teşkil etmemiştir. Burada şuna gelmek istiyorum: Kültür açısından çok zengin olan bu bölge, sömürgeciliğin geli şmesi temelinde yaratıcılığı da olmayan ilkel milliyetçilik giderek daha da dar, bağnaz , şoven milliyetçilik gerçekten büyük bir tuzaktı. Emperyalizmin "böl ve yöne!" politikasına göre çok uygundu. Bu silahla bilindiği üzere Osmanlı Imparatorluğu parçalandı. Tabii bunda yenilenme gücü göstermeyen ve bu yeteneQi olmayan geciken merkezi feodalile de esas sorunlardandır. Mevcut kültürel temelde ve halkların mozaiğine , kültürlerin zenginliğine uygun birçözümü geliştirmek yerine, bu ilkel mi l liyetçiliği başta Osmanlı merkezi fe· odalitesinin bağrında komprador-burjuva milli yetçiliği, yani Ittihat Terakkicilik, onun da daha silik gölgeleri biçiminde birçok ulusla ortaya çıkan milliyetçilik bü· yük bir bo ğaz l aşmaya götürdü. "Böl ve yönet" neredeyse etnik topluluklara, yani aş i retvarlıklarına kadar rahatlıkla geli şti rildL Bu çok büyük bir gerilemedir. Ne kadar eleştirirsak eleşt irelim merkezi büyük impara· tır .
d ah ada ağırlaştı.
O kadar kültür, o kadar kavimler topluluğu var ki, bunlara bu ilkeyi u yguladın mı, coğrafya paramparça olur! Ekonomi paramparça olur! Diller, kültürler paramparça olur! Bu da eşittir " boğazlaşma . • Sorun böyle başladı. Ağırlaştı ve günümüzde de içirxlen çı kılamaz birhal aldı. Özetlersek ; kapitalist-sömürgecilik ve emperya· lizm yeni-sömürgeciliği baş latmıştır. Fakat yenileme gücü göstermeyen Osmanlı imparatorluğu da, bunun· la işbirliği ederek bu büyük tarihi ve göıkemli uygarlı· ğı , insafsızca sömürüye ve bunun doğal sonucu olarak boğazlaşmaya terk ediyorlar. Şimdi günümüze baktığımızda milli devletler var diyeceğiz. Ama nasıl milli devletler? Her Arap devleti milli bir devlet geçinir, ama yirmi üç devlettir. Eskiden bir imparatorluk altında bundan belki kırlı. kat daha
ne yapacağını a fazla kestirebil mi ş değil. Veya fazla başarılı olup olmayacağı da anlaşılır değildir. Hatta başarı nerede, başarısızlık nerede o da belli değil. Amerika şu anda süper güç, tek güç. Ama gazeteler diyor ki, 'ikinci Vietnam'ı yaş ıyor ' hem de kime karşı, yüzde yüz yendiğint dediği Saddam 'a karşı ." güçlü bir Arap uygarlığının gelişmesi söz konusuydu . Emevilerde, Abbasilerde bu çok görkemlidir. Ve Araplar bir daha buna ulaşamıyorlar. Mısır'daki uygarlık i htişamli d ı r. Bugün yanında cüce gibi ka lmaktadırlar. Yine iran'daki imparatorluklar görkemlidiL Bugünküler cılız kalmaktad ı r. Hatta Osmanlı bile mevcut cumhuriye t kar şısı nda dah a görkemlidir. Cumhuriyet Osmanlı'nın yarattığını fazla yaratmıyor. Neden? işle bu gerçekten milliyetçilik hastalı ğı , iki yönlü bir etkide bulunarakiçind e nçıkılmazbirhalyaratıyor.
Kasım
( SerxwebOn Birincisi; vurguladığımız gibi bölgenin çok zengin
olan
klılıür mozaiğini tanımıyor,
kabul elmiyOf.
Nas ı l
kabul etmiyor? Tek dil, tek kültür, tek devlet. Bu lela· kettir! Bölgenin dc$ısına ayltırıd ı r. Bir Anadolu'yu ele alsak kültür mozaiğidir. Buraya tek dil, tek devlet, tek ulus, hatta üniter devlet dayatt ı n mı o çok zengin olan mozaiği kı rarsın. Bu da çirkinliktir, boğulmadır. Yani ya siyah, ya beyaz renk kalı r. Bu faşizmd i ri Nitekim kemalizmin bugün dört başı marnur bir faşist rejime dön üşmesi b u nun ço k aç ı kbir ifadesid i r.
Sayfa 9 )
de sı kıştıkça, herkesin suyu-canı çı kıyor ve nefes ala· tehlikeye girmiş 1920'1erde bu onu korkunç bir milli· Bana göre Amerika burada. Fransa, hatta Rusya maz durı.ma geliyor. yetçiliğe , "bir Türk dünyaya bedeldir, ne mutlu Tür- gibi devlaHerden daha fazla değ iştirici bir rol oynama· Soru nun esas ı bana göre budur. Bunda kUm diyene·, bunun karşı lı ğı nda kim ki "ne mutlu Tür· ya çalış ıyor. Belki size biraz çelişkili gelebilir. Ama ingiltere'nin rolü nedir? Fransa'nın, Amerika'n ı n katkı küm diyene· demezse o hedeftir. Türk olmakla mutlu- şimd i, Amerika'nı n bu yaklaşı m ı bu milliyetçiliklere sı nedir? Bunlar tarih bilgisine düşer. Burada bunu l uğu özdeş tutuyor. Demek ki, diğer i nsanların hiçbiri göre, daha doğrusu klasik sömürgeciliğe göre, kurul· daha fazla açmak niyetinde deği l im . ŞUphesiz önce mutlu olamaz. muş statükaya göre (eğe r tabi değiştirmeye yöneliringilizlerin, F ransız l ar ı n daha sonra Almanların, en se), değ işti rme yan ı ağır basan devrimcilik demeye· son Amerika' n ın bölgeye yönelik po l iti kaları , kapitalim belki yanl ı ş an l aşılır, ama statükoyu zor l adığ ı list-emperyalist sö m ürgec iliği veya yeni-sömürgec i l iği oranda olumlu bir i ş lev gö receğ e benziyor. "Yeni dün· izlerin, Fransızların, sOrekli ge l iştirmel eri, bu milli devlet çı kmazı nı daha ya niza m ı " as lın d a u yg ul anmadı. ÖrneQin Bağdat' ın da derinleşti rdi. içinden çıkılmaz bir hale koydu. Ortaaltm ış kilometre güneyine geldi. Ama oradaki statüko· sonra Alınanların, en ya çı kan i şbi rlikçi rejimler ise yeteneksiz, yaratıcı lı k nun başın ı al ı p götürmedi ; "Kal" dedi. Neden? son Amerika'nın bölgeye tan uzaklar. Bu mirası inkar etmek ve p eşkeş çek- Herkes için büyük bir soru herhalde. mekle uğraşt ı lar. - Bana göre statüko bütün dünya kapitalizminin, yönelik politikaları, kapitalist Ş i mdi Ortadoğu hal kları en sanc ı lı bir süreci yaşa özellikle irili devletlerin çı karı nadır. isteseydi yirmidört emperyalist-sömürgeciliği maktadırlar. Çok ilginçtir, yani burada temel küHürler saat içinde bitirirdi. Aş ı lacak olan milli devlet veya yeni-sömürgeciligi sürekli ve kavimler vardır. Başta Türk, Fars, Arap olmak üzeOrtadoğu'da sistemin bozutmasına yol açacaktı. Bozu· re yine dinler var; Musevilik, Hıristiyanlık ve MüsiOlan Irak milli devleti, bozulan Türk milli devleti olacaktı. geliştirmeleri bu milli devlet manlık, bunları n birçok mezhepleri var. Şimdi bülün Araplar bünyesinde bozulmaya yol açacaktı . Hana çıkmazını daha da derinleştirdi. bunlar da karşı karşıya gelmiştir. Düşünün , ıam da bu iran'da yol açacaktı . Fakat emperyalizm bunu göze noktada "Kürt sorunu nası l doğdu" derseniz, şunları alamazdı . Çünkü milli devlet politikası , bu boğazlaşma Içinden çıkılmaz bir hale koydu. söylemek mümkün: Kürdistan ve Kürtler tam bu üç politikası onlara oldukça çıkartar sağlamaktadı r. Fakat Ortaya çıkan işbirlikçi rejimler temel ulusun orta yerine düşüyor, aynı zamanda külburada ısrarla Saddam rejiminin Uzerine gelişini yara· ise yeteneksiz, yaratıcılıktan tOrlerin kaynaştığı bir saha, hatta dinlerin, mezhepletan olay; Sa<Xiam hiç olmazsa Arap bünyesinde petrol rio ve üç vahşi, ilkel milliyetçi devlet sömürgecil iği bugtıi son derece önem teşkil eden bir rezerv üzerine (ki, uzaklar. Bu mirası inkar etmek raya uygulanıyor. Bunu emperyalist-kapitalizmin, geKuveyt eskiden kendi parçası dır) girse Ofada bir teke~ ve peşkeş çekmekle ugraştılar." nel sömü rgec il iğin , yen i-sömürgeciliğin bir de daha e!e geçirecek. Elbette, bu da emperyalizmin yıkarl_arına onun a ltındakisömürgec il iğin uygu l anmas ı dersek, bır darbe mahiyetindedir. Bunu fazla gördü. lstedıği giyani "sömürgecilikten de öte' diye bir deyiş vard ır. bi güdümlendirebileceğ i bir Saddam istedi. San ıyoru m Say ın ismail Beşikçi'nin bir deyi şi vardır, Yı kı lm asıyl a birlikte statükonun bozulm as ı na yol söm ürgecilik bile diyemeyeceğimiz, onun daha da açacak bir l rak' ı değil, teı'oiye edil miş, emre itaat eden Bu bir kara cehennem rejimidir. ötesinde veya kötüsünde bir uygulama yaşıyo r KUrBilmeden belki iyi niyetle bunu söylüyor, ama ilke- bir Saddam veya aras ı ra Arapları hizaya getirmekte bir distan. nin kendisi mahfetmeye yeterlidir. Maalesef karacahil sopa gibi kullanacağ ı Saddam. Kuveyt'i daha fazla bağ · Kendi işl e rini çı kmaz hale getirdikleri gibi, kendi dememizin nedeni budur. Türkiye'nin bazı kemalist lamak için bir Saddam'a ihtiyaç vardı r. Suudi)'i bağla uluslarını cüceleştirdikleri gibi onun daha da kötü bir ayd ı n ları vardı r : "Şöyle rönesanstır" derler. Hangi kamak için Saddam tehlikesine ihtiyaç vardır. iran'ı bile karikatürünü, Arap bir taraftan, Acem bir taraftan, ra rejimde bu düzey olmuştur. Örneği yoktur ve en dizginlemekle Saddam gibi bir iktidar sahibine ihtiyaç Türk bir taraftan Kürdistan'a uyguluyor. Ya l nız bir sivri uçtur. Hana faş izmin babalığına soyunmas ı da vard ı r, hana Türkiye'ye bile bu gözle bakıyor. Gitse, ulus katliam ı değil, bir kültür katliamı söz konusu. ör- bu nedenledir. Faşizmin ilk (kapitalist-faşizmin tabii) Kürtler ve başka bir sürü azınlıklar var, hepsinin geniş neğin kemalizmde dil yasağına kadar gidiliyor. Dil ya- nüveleri burada gizli, kemalizmde gizlidir. Hitler'in, demokrasiye giden bir rejimi gelişecek. Irak bir demoksağ ı hayvaniara bile uygulanamaz, "sesini ç ı karma Mussolini'nin Mustafa Kemal'e "bizim öğretmenimiz rasi kazanına döoOşecek. Birçok ulus, kü~ür orada deyacaksın" deniliyor. i nsanların en temel özelliği ko- dir" demesi, boşuna değildi r. ınol<rasi ıemelrne kazanacak. Bu da Oıtado\)u'daki yenuşmalar ı d ı r . Şimdi bunu yasakladın m ı peki neyle M. Kemarin yaşadığı koşullar onu 19201erde dün- ni nizam ın veya e~ryalist statükonun işine gelmez. konuşacaksın. Kemalizmin en önemli uç veren bir ya çapında faşizmin babası yapmı ştı r. Ve bu anlamBence bu nedenle "dur ve başta kar deniki özelliğidir. Birazcık insanlıkla ilgili bir yönü olsa, diye- da kemalizme bence yeniden bir bakı ş atmakta yarar cek "ben bunlara yasakladım , peki bunlar neyi konu- vardır. Belki Türkiye kapitalizminin özellikleri nedeniyOrtadoğu sorununu şacak ." Burada düşünce durmuştur, i nsanlık durmuş le Batı türü bir faşist rejime yol açmadı , ama kendine tur. özgO Türkiye kapitalizminin ulusal koşulların ın o günçözmek mi istiyorsun, kine denk kesin bir {ilkel faşizm de diyebiliriz buna) Kürt sorununu gör ve çöz! Kemalizm bütün insanlık rejimdir. Ve gerçekten i nsan lı k için (ki o dönemlerde "deccal" diye bir deyim icad edilmi ş), şimd i anlıyo ru m birikimine karşıdır ki, tam cehennemi getirme an lamındadı r deccal. Tam - Amerika'nın Ortadoğu'daki politikasının esabir kabus oluyor. Çünkü o zaman bütün insan lı k biri· sım bölgedeki istikrarsızlığı korumak m1 oluşturu -Biraz amaç da, düşünceyi durdurmak herhal- kimlerine karş ı. Adam namazını kı lm ak istiyor, ki en yor? - Hay ı r. Bir anlamda eski statükoyu gözetliyor. doğal h a kkı, hiç yönelinmarnesi gerekir, yasaklıyo r. de, Kürt insanının düşünmesini engellemek. - Ama dediğim gibi bunu baskıyla yaps ı n, sömü- Konuş mak istiyor, yasakl ıyor. Düşünün , dünyanın Eski statükoyu zorlayan baz ı ad ımlar var. Saddam rüyle yapsın , zindanla yapsın, asmakla yapsın , ama hiçbir yerinde giyime müdahale yoktur, ama giyinmek bunlardan bir tanesini attı . Ona müthiş bir cevap verdi. Saddam'ı getirmek istediği nokta "sana biçilen rolü istiyoryasakl ıyor. ağ z ı durduramazsın , dudaklar kıpırdamazsa yaşam Bu faşizmdiri "Şu şapkay ı giyeceksin, baş ı n ı şöyle kabul edeceksin ve uygulayacaksın" denildi. Şu anda olmaz. Buradaki mantıksızlıQa bak. Dil durmaz ki! Yasavaş bu temek:le yürütülüyor. Saddam bir türlü "ben açacaks ı n veya şöyle pantolon giyeceksin." Ş i mdi sağın anlamsıziiğ ı t2 Eylül rejimine kadar vardı. Şim di de mücadele bu yasağı yııttı. Bo rejimierin nereye bunlar devrim diye yutturuluyor. Ama bana göre bun- bu rolü oynamam, bazen bildiğimi de okurum" diyor. O da, "seni döve döve terbiye edeceğim" diyor. Şimdi lar insan haklarına en aykırı durum lard ı r. Devrim filan vardığ ını bu gösteriyor. Oysa çok eleştirdiğimiz Osmanlı imparatorluğu'nda bile bu yasaklar olmam ıştır, değil, bunlar insanlara deli gömleği giydirmek, insan- savaşın esprisi budur. Diğer yandan statükoyu bazen bir Filistin direnişi lan aşağ ı lı k bir duruma sokmak gibi bir şeydir. Şimdi hiç yoktur. senin bugün bile bir misafirin olsa hoşuna gitmese bozuyor. Arafat'ın şahsı nda onun Uzerine gidildi ve - Hiçbir milliyene b6yfe bir yasak yoktur. - Ama burada oldu maalesef. Bu anlamda kema- blk şapkanı değiştir, pantolonunu değiştir" diyemez- biraz da ehtileştirildi. Suriye'nin, israil'le an laşmazlık· lizmin miliyetçilikler içinde en kötü bir milliyetçilik ol- sin kil insan haklarına aykır ıdı r. En basitinden saygı ları var. Dolayı sıyla Suriye'nin de tecrit orada var edilkurall arına aykırıdı r. Kı lı k kı yafet çeşitl ili ğ i aslında bir mesi, yavaş ·yavaş statükonun ehli bir gücü haline geduğunu anlamak gerekiyor. tirilmek isteniliyor. iran etraf ında abluka var. i ran' ı da - Geç ilkel milliyetçiliği sahneye getirmenin de zenginliktir. Dillerin ze ngin li ği yaşamı güze lleşti ri r. Külttirlerin istese, yani bu islami cumhuriyet biçimindeki gelişme· yarattığı bir sonuç herhalde ve 400 yıl önce geryi imkansı z kılab ili rdi. ABD Şah'ın yarattı ğı i sti krars ı z çokluğu yaşam ı ze ng i n leşti rir. Bunlar hepsine k· a rş ı . çekleşmiş bir olay, 400 yıl sonra en Ilkel düzeyde tekrarlanmaya kalkışildığı taktirde Ilkellikler yap- Tamamen faşi sttir. Biliyorsunuz faşizm tek yaratı r ; ak lı k yerine daha fazla tutucu ve kendine bağ lı olabilecek bir rejim istedi. Aslında bunu düşü ndü . Ama önüve kara. maktan kendin/ alıkoyamaz. ne geçmedi, kontrolü dışı na çıktı. iran'a karşı politika· - Bir o ilkellik özelliğ i dayand ı ğ ı maddi zeminin sında esas ı nda onu kontrol altına almaya gelir. Yoksa çok geri kapitalist özelliği , bir de büyük bir imparatorEmperyalizm, statükonun rejimi yıkma gibi bir sorunu yoktur. Bu, Türkiye için de luktan geliyor, şovenizm doğal olarak olacak. Bir de bozulmasını istemiyor geçerlidir. TOrkiye'yi yı kma diye bir sorunu yok, ama istikrarı çok önemli görüyor. Çünkü i stikrarsızl ı k her -ikiye aklı ermediğinden dolayt. zaman tehdit ediyor. -Boşuna kara gömlek giymiyof. Almanya'da tek inŞimdi emperyalizm veya dünya nizarnının böylesi kadar eleştirirsek san yarattı. Neredeyse "Ari insan" adı altında insanlan sorunları var. Amerika'nın statükoyu zorlayan davraeteştirelim, merkezi büyük haraya çekti. Bu soooçta çılgınlığa götürdü. Kemalizm nışları ok:lukça çarpıcıdı r. lrak.ıa da bu kesinlikle ger· bu işin muci:lidir. Yüksek bir uygulama gücü bulama- çekleşecektir. Herkes hala soruyor "neden durdu" diye. imparatorluklar Ortadoğu 'da dı ysa onun başka nedenleri vard ı r. Ama özünde bu Durmasını n bana g&e anlamı çok açık. Yıksa o büyük halkiara daha fazla gelişme vardır. Şimdi bu milliyetçilik işte (ki, diğer Ortadoğu statüko bozulacak ve "gelişse göıkemti bi" Ekim Devri· ulusl a rında da az çok uygulandı ) ve sonuç felaket! imkanı sağlamı şlardır. mi doğacak ." Körfez Savaş ı, hana iran-Irak Savaşı Amerika bir ye ni -sömürgeciliği eklerneye çalıştı. Yani Ortadoğu'yu büyük Ekim Devrimi'ne götürüyordu. Tam Örneğin bu imparatorluklar da ingiliz, Fransız sömürgecil iğinin geliştirdi ğinden daha da o noktaya doğru g elindiğinde Amerika durdurdu. bütün halklar dillerini, fazla bir şey deği l. Daha da derinliğine nüfuz etti. DaAma yine de sorunun alttan alta .kaynamaya deyand ığ ı tabakayı geniş tunu. Ama esasta giderek ağır vam eden yönleri de var. Bir defa i stikrars ı z lı k belirti· hatta dinlerini diger ulusal laşan, boyutlanan, en son da işte Köıiez krizinde kendi· leri gittikçe artı yo r. Arap, iran ve Türkiye dev gibi sovarlıklarını geliştirmişlerdir. ni ele veren bu "yeni dünya nizamı " adı da verilen em- runlarla artı k boğ uşuyor. Bu so ru n l arı kesinlikle milli peryalist yaklaşım ve bugOnkü sorunu hepimizin gözleri devletçilik karş ı l ayamaz. Amerika' nın "yeni dünya niÇok eleştirdiğimiz bir önüne (bütün dO nyayı etkileyecek biçimde) sermi ştir. zam ı' yine bu sorunl a rı çözmek şurada kal sı n , daha Osmanlı'da bile diller üzerine, Körtez sorunuyla birlikte, işte "yeni dünya düzeni" da ağırl aştı rma gibi bir rol oynayacağa benziyor. i şte kültürler üzerine baskı yoktur." den i ld iğind e ne akla gelir? Amerika ne yapmak istiyor tam bu noktada Kürt sorunu Ortadoğu'nun en önde diye bir soru sorulabilir. ,• Devami 27. sayfada
ne te we .c om
- Bu malzemeyi içerisinde taşıyor o zaman kemalizm. Bir faşizmi üretmek Için gerekli malzeme içinde var. - Gayet tabii. Tek devlet, tek ulus, tek tarih, tek dil hatta tek kültür. Nitekim bunlar Türkiye'de bağnazca dır ve sonuna kadar bu ilkeleri uygu l adın m ı , dediğim gibi tarihin derinliklerirxlen geliyor ve çok zengindir. Çok sayıda dil, küHür, mezhep, din, milliyet var. Bu ilkeyi uygulad ın mı hepsinin kalliam ıdı r . Bu da eşittir Ortadoğu'yu mezarlığa çevirme, olagelen de bodur. Felaketbir ilkel
1996
Milliyetçilik Ortadoğu gerçeğiyle bağdaşmıyor
ww
w.
- Burada o zaman şöyle bir şeye dikkat çek· mek gerekecek herhalde; sadece Kürtler kimlik sorunuyla yüz yüze değil. - Gayet tabii. - Araplar kimlik sorunuyla yüz yüze değiller. Lazlar kimlik sorunuyla yüz yüze değiller. Belki de en başta Türkler k/mlik sorunuyla yüz yüzedirler. - Gayet tabii. Türkler nas ı l cüceleştil Bu yakl aşım çerçevesinde onu izah etmeye çalışacağız. Bunu daha da Ortadoğu'ya uygulayalı m. Mevcut tarih katiedileeeki Çünkü lrak'ı ele al, iran'ı ele al. Orada bu mozaik daha da ağdalıd ı r. En yalı n-kat bir şoven ulusçuluğu Saddam uygulamak istedi. Biraz daha kemalizme göre zayıf olduğu için oradaki katliamlar işte bugün dünyayı ayağa kaldıran bir boyuta ulaştı. iran'da Şia eliyle bu milliyetçilik uygulanılmak istendi. Sonuçları yine dünya çapında iran'ı tecrit etmeye kadar götOrüyOf. Yani bunlar çok kötü niyetli insanlar olduğu için değ il de, bu milliyetçilik ilkesi aslında bölgeyle bağdaşmazlık içindedir. Demek ki, alt kültür gruplarını tanımadığı için, ulus, devlet, tek ulus, tek kO~ür politikaları geregi tasfiye etmek durumunda olduğu için bütün bir tarihle tezat teşki l ediyor. Bu bölgenin tarihini inkar etmek zorunda. Çok zengin olmayı, çok renkli ol mayı silip, silik, boğuk bir kül renginde zemin yaratm ayı hedefliyor. - Üstelik kendisi bu kültürler içerisinde bo{Jul· muş, asimile olmuş olduğu halde. - Elbette ki, kendisi de çok renksiz. Neyin işbirlik çisi olduğu belli değil, kime hizmet ettiği de belli değil. Veya bellidir de içeriği halkiara hiçbir şey vermiyor, küHürlere hiçbir şey vermiyor. Felaket böyle gelişiyor. Şimdi bu milliyetçiliğin bir yönü var ve ondan doğan ulus devletçiliğin in , bir de bu bölgenin ıabiatı. işte coğrafyası , kültürel iç içeliği , dinlerin bütün halkların ortak dini olması , inanç sisieminin yakı nlıklan , ekonominin, bir de ticaretin çok iç içe olması . Burada Baharat yolu, ipek yolu var. Bütün bunlar boydan boya bölgeyi geçer. Yani bölge ekonomik, kültürel, milli açı dan bölünemez. Bu da ne anlama gelir? Çok gen iş bir federasyona, çok geniş bir eskiden imparatorluk, şimdi birlik diyelim. Federasyon... -Demokratik temel/erde... - Evet, demo kratik bir federasyo n birl i ğ i , Amerika'da işte Kuzey Amerika Birliği, Avrupa'da Avrupa Bi rliğ i, Afrika Birliği. .. Şimdi en az ı ndan eski imparatorluklar en son Osmanlı Impa ratorluğu y ı kıldı ğ ı rıda b u ras ı için düşünü lm esi gereken bu zengin aHyapıya göre demokratik bir federasyonlaşma o l malıy dı . Örneğin Rusya'da bu deneyim yaşandı . Reel sosyalizm aHında (bütün bu eksikliklerine rağmen), çok görkemli bir Sovyetler Birliği veya işte o federasyon sistemi dörtbin yı l önceki toplulukları bile ulus haline getirdi, zenginleştirdi . Eğer Ortadoğu'da buna benzer bir federasyonlaşma gelişseydi, gerçeklan Ortadoğ u buglın değil sorunların kaynağ ı olması , belki de dünyanın en başta gelen güçlerinden, alanları ndan biri olacaktı. Çünkü yeraltı zenginlikleri, kültOrel zenginlikleri de inkar etmeyelim bu da çok önemli, tarih burada başlamıştır. -Felsefe burada çıkmış. - Felsefe, sanat, siyaset, hep burada ortaya ç ıkmış. insanlığın asıl sahipleridir. işte, bunlar büyük bir sentezle çağ ı n gereklerini ka rş ı layara k birl i ğ e gideceklerdi. Maalesef bu dar, ş o ve n , milli devletçilik, böyle büyük bir federasyon laşman ın önOnde tek engeldir. Hem de alttaki kültürlerin özgürlüğüne ka rşı büyük bir atakt ır. Sonuç bu ray ı büyük bir cehenneme çevirm i ş veya cendere halklar üzerinde, kültür üzerin-
Kas ım
( Sayfa fO
ere hevali sizleri anlatacaama hakkını verebilecek misiniz?" diye soruyorlar arkadaşlar. Belli bir süre beramız Koçere hevali, dile geti-
gız ,
dayalmalarını
tümden reddeden Dersim isyaailesi Muş'a sürgün edilmiştir. Kendisi henüz üç yaşındayken , daha
lizmin
Kureyşan aşiretinendir. nında
Serxwebün )
1996
nı doğurmuştur.
O bir yandan sosyal yaşamında sürekli gelişirken , bu gelişmesiyle yetinmeyip, sürekli farklı arayışlar içerisine
ülke gerçekliğinden ve savaş gerçekliğinden uzak olmasında diğer bir yönlü onun zorlanmasında rol oynamıştır. Onun böylesi bir süreci yaşadığı sırada
remeyeceğimizi bildiğimizden başımızı
onun hakkını veremeama elimizden gelen tüm söylüyoruz. Arkadaşlar nereden, nası l baş l a yacaklarını bilemed iklerini, do lu dolu olan gözleriyle ifade etmeye ça l ışıyor hüzünle
eğerek;
yeceğim izi,
.c om
çabalırım ı zı sarfedeceğimizi
lar. Kışın karlı soğuğunda, akşama doğ
bir ş i kefte girerek, fanos ışı Koçere hevali bize anlatacak arkadaşı pür dikkat dinliyoruz. Ama hakkını vermekten çekinen arkadaş bir türlü konuşup başlangıç yapamıyor. O an ağaçlar , kuşlar, insanlar her şey sessiz, sedasızdı , sanki onlar da bağrına bastıkları Koçere yoldaşın hayat hikayesini dinlemek istiyorlardı. Arada bir rüzgarın uğulutu sessizliğimi ze eşlik ediyordu. Ortamın bu sükunetini cesaretiice konuşan bir arkadaş bölüyor ve onun geçmiş yaşamından başlayarak, onu şöy l e anlatmaya başlı ru
ve yetmezliklerle uzlaşmadı , doğru olan neyse, bütün çıplaklığıyla ortaya koyuyor ve bizzat uygulayıcısı oluyordu. Fiziki yönden kendisine çok yüklendi, eylemiere ağırlık verdi , askeri yön den çok gelişti, bUnunla beraber yr şamdaki savaşım ını da amansızca yC. rütüyordu. Kendinden çok emindi, netli· ğ i ve cesaretiyle tanınırdı. Kend isindeki en belirgin özelliklerinden biri de değ i şim ve dönüşümdeki ı s ran, ama n sızca bunların üstüne gitmesi, kendisini denetlernesi ve bunun sonucunda başarı elde etmesiydi. Daha sonra Garzan Eyaleti'ne geçiş yapacakları sırada pusuya düşen , grupta yaralı bir arkadaşı sırtında taşıyıp , düş manın eline geçmemesi için büyük bir çaba harcayan Koçere hevalin kendisi de omuzundan yara ahr. Arkadaşlara yük olmak istemeyen, diğer yaralı arkadaşın düşmanın eline geçmemesi gerektiğini düşünerekten silahını ve raxt ı nı hiçbir arkadaşa vermeden büyük bir iradenin ürünü olarak; çok canlı ve atiklikle hain pusunun amacını , inadına boşa çıkamcasına bir kahraman-
karanlık
ğında oturmuş
lık örneği sergilemiştir.
opesonucu sürekli hareket halindeki birlikle beraber, yaralı haliyle bile bir an bile kopmayıp , büyük bir azim ve kararlılıkla birliğin temposuyla o da hareket etmiştir. 1993 sonlarında birliğin Güney'e geçmesiyle O da geçer. Metina bölgesinde belirli bir süre tedavi gördükten sonra, tekrar Botan 'ın 7. bölgesine bağlı Kaşura mıntıkasına prati-
1993
yor
yılında düşmanın yoğun
rasyon l arı
heval; 1973 y ı l ı nda aristrokrat bir ailenin çocuğ u olarak, Muş'un Varto ilçesinde dünyaya gelir. Aslen Dersimli olan Koçere heval, 1938 katliamında en çok direnen, kemaKoçere
Zozanlarda giineşli bir gün Uzundlğlm yeşil çimen/er üzen'nde dallVermiştim
yanundaki yoldaşa Koçere'nin şehit diiştiiğiinü gördüm, dedim. Rüya bile olsa inanmak istemedim. Şu anda bile halen inanmak iste miyorum! Hep seni anyorum ... Karşımda önderliğin gülen resmi, Resme dalıp bakryorum, Senin Başkan'a olan özlemini hatırladıkça
içten içe kahlflamyorum.
Bir yoldaşla konuşuyorum; Seni anlatıyor, Gabar'ın güzelliğinde. Anıyoruz, Şehit Jiyan ve Berçem yoldaşları
önceden Almanya'da bulunan ailesinin yanına giderek, yaşamının ondan sonraki sürecini Avrupa'da geçirir. Alman kültürüne geçmeden uzun süre uyum sağlayan aile, Alevi kültürününn vermiş olduğu birçok özelliği de barındırır. Kendi kültüründen, soyundan uzak bir yaşam sürdürmesi , onu sürekli bir arayış içerisine sürüklemiştir. Sıradanlığı hiçbir şekilde kabul etmeyen ve sürekli daha çok gelişme inadı ile işle re baş l a r , hep kazanmayı , kendi kend ine yetebilmeyi esas alarak, baş l adığı her çalışmada biri neilikle so nuç almayı kendi ilkesi haline getirl"!_liş ve bu onun yaşam tarzı olmuştur. Orneğin Alman okulunda Koçere heval, bir Alman'dan dahi iyi Almanca'yı kullanıp, sürekli okul birinciliğini almıştır. Bir Alman arbenden daha kadaşının deyimiyle, iyi Alman edebiyelanı kullanıyordu • deyişi onun ne kadar zeki, üstün bir kavrayış düzeyine sahip olduğu bir örnektir. Ayrıca, Türkçe, Kürlçe, ingilizce ve Frans ızca'yı ana dili gibi kullanabilme-
girmiştir. Yaşamda tatmin olmayıp hep bir arayış içine girmesi, onun son olarak arayışının partiye katılımıyla bütünleştirmesini sağlamıştır.
Ne komitede yer almak, ne kültürsanalla ilgilenmek, ve ne de kurum-kuru!uşlarda yer almak, onu doyurtmadığı için 1991 yılında mücadeleyi tanıdığı gibi partiye katılır. Katıldıktan sonra büyük bir gelişme kaydeden Koçere hevale o zaman herkese nasip olmayan, önderl i ği gö rme şansı verilir. Ve kısa bir süre sonra Parti Önderliği'ni n sahas ı na geçer. Önderliğin yoğu n ilgilenmesi ve desteği sonucu yavaş yavaş kendi gerçekliğini tanımaya başlar ve Kürt hak gerçekliğini daha iyi tanıyabilmesi için önderlik tarafından Küçük Güney halkı içerisin e gönderilir. Halk içerisine kaldığ müddetçe onu sıkar, zorlayan bir şey vardır , dil sorunu. O da her Dersim çocuğu gibi beyaz katliamdan nasibini aldığından kendi diline yabancıdır. O kaybolan kişiliğini görerek, gerçek bir kişilik oluşturmak
ne te
Uyand1ğ1mda,
we
"Koçere ölmedi ve ölmeyecek!"
w.
Zaza inadm geliyor akllma Gii/iiyorum. Küçükken başından geçen: inadmm sonucu başard1ğm olay aklıma geliyor, içten gülümsiiyorum.
·o
1992 Güney Savaşı'nın başlamasıyla birlikte ilk defa savaşa girmesi, ilk savaş pratiğini yaşaması onu müthiş derecede etkilemişti ve bu etkilenme onun inatçı özellikleriyle de birleşince savaş tecrübesini erkenden almasına doğurmuştur. Güney Savaşı biter bitmez Gabar'a geçer. O'nu Gabar'da tanıyan bir arkadaş şöyle anlatıyor: Koçere ile 1993 sonbaharında Gabar'da tan ı ştık. Gabar o süreçte parti yaşam ve tarzından çok uzaktı. Partinin ölçülerinden çok, bireylerin tarz ve ölçüleri uygulanıyordu. Parti dışı anlayış l arm merkezi durumundaydı. Özellikle bayan arkadaşlara yaklaşımlar ise, aşiret-aile içindeki yaklaş ı mların parti saflarına yansıyışı biçimindeydi. Bayan arkadaşlarm keyfe !akma zorunluluğu , silara içmeme, erkek arkadaşlarla konuşmama vb. bir sürü yetmezlik yaşanıyordu . Bu yaşamlarlar Koçere hevalin kabul edeceği , normal karşılayacağı şeyler değildi. Bu yaklaşım ve anlayışiara büyük bir direniş
kazanmasını getirmiştir. Yaralandıktan
ww
Biliyor musun, senin çok sevdiğin Çiya Aeşk'in rengarenk çiçeklerini Senin için özel topladim ve saklworum. Yazd1ğm notunla, beyaz defteri o çiçekler/e süsledim. Daktilo başmda uyuya kalip da
doğurmuştur.
uyandiğmda att1ğm kahkahayı
hallrlworum Giderken eyleme, başan dileklerini and1kça Bir yoldaşı kaybetmenin acısmı, çok derinden hissediyorum.
Newroz Koçere
Koçere heval artık ülkeye geçtiQi zamanki gibi fizikmen zorlanma durumunu tamamiyle aşmıştır. Ve fiziki olarak güçlendiğinden BKC silahını alır. O'nda silaha bağlılık bütün birlik yapısı içinde örnek alınacak düzeydedir. O sürekli BKC'sini yağlayıp , temizlerken, O' nun silahı, bir l iğ i n en parlak, temiz silahı olmuştur. Bunun üzerine arkadaş l ar arada bir "Koçerı§ heval senin BKC'nin bir gün bu par/akllğryla bizi deşifre edecek~ diyerek şaka yapıyor!ardı. O'nun çatışmalarda BKC'ye hakimiyeti, cesareti , düşmanın üstüne gözükaraca gidişi , yine saldiri ruhuyla dolup, taşması her zaman örnek alınırdı. Yine yaşam içinde fadak.ar, yoldaş!arına sürekli öğreticitiğ i, dürüstlüğü esas al ması , yaşamda hem öğretmen, hem öğrenci rolünü aynamas ı, arkadaş yapısı içerisinde büyük saygı ve sevgi bir müddet sonra savaşçı olarak. kalan Koçere heval, kısa bir süre sonra takım komutan yardımcılığına getirilir. Aslında O'na resmi olarak komutanlık görevinin verilip-verilmemesi pek önemli değildir. Çünkü O yaşam içerisinde zaten doğal bir k omutand ı . Gerek katılımmdan önceki sosyal gelişkinliği , gerekse parti ve önderlik sahasında aldığı eğitim, kendisini daha çok geliştirmiş öncü rolünü aynaması sağlamışt ır. Hem de birlikte olduğu yotdaşlarına yardımcı olması , O'nun arkadaş yapısı içerisinde, O'nun oldukça eteştirisel , radikal bir arkadaş olarak tanınmasın ı
Cesaretin anlatılıyor, korkusuzluğun Içimden ne de olsa bir, Kureyşan! Oiren, Kürdün yiğit klZI diyorum.
Her yer, her dağ, her taş, K1saca Yoldaş1m Kaşura'mn hangi taratma dönsem, Seni ve şehit yoldaşlan anryorum! Biliyor musun KOÇEA8; SENI çoook özlüyorum i..
ğegeçer.
si, sosyal olarak gelişkin olmasının bir ifadesidir. Aile içinde, okul çevresinde, yani sosyal yaşam içerisinde yanlış l ığı, adaletsizliğ i vb. durumları hiçbir şek il de kabul etmeyen Koçere hevalin bu özeltiği onun aynı zamanda radikal olması-
içi n, Kürtçe'yi öğrenmekle i şe başla r Belli bir süre sonra ülkeye gönderilir Ülke sahası n da ilk olarak Haftanin'e geçer. Kürdistan'ın hırçın, asi dağlarında yürümekte oldukça zorluk çeken Koçere hevalin, halk gerçekliğinden ,
vardı. Pratik sahada yeni olduğunda n yöntem lunurmakla epey zo r l a n ıyordu. Birçok yanlış yaklaşımiara da maruz kaldı. Ama hiçbir zaman parli doğrula rıodan taviz vermedi. Hep radikal bir tutum sergiledi. Hiçbir zaman eksiklik
Daha sonraki süreçte kışa doğru geri çekiliş , kış hazırlığı , üslenme olanakları ve eğitim çalışmalan amacıyla Matina'ya geldiğinde o süreçte yapılan 1. Ulusal Kadın Kongresi'ne delege olarak katılır. O kadının özgürlüğüne sonuna kadar i nanıyor , inandarıyor ve bununla yetinmeyip "özgür kadın kişiliğini" kendi samulunda yaratmaya çalış ı yo rd u. Daha sonra ruhuyla, düşüncesile kendini kongreye katan Koçere heval, başta kendi özgürlüğü olmak üzere, kadını özgürleşmesi için elinden gelen bütün çabas1n ı harcayacağma, bunun için kendisine yükleneceğine dair
( Serxwebün söz vererek Özgür Kadınlar Birliği'nde yer alır. Ve Botan Eyaleti'nin 7. bölgesi olan Kaşura mıntıkasına komutan olarak gider. Böylelikle kongreden almış \llduğu büyük güçle p ratiğe yö nelir. -ı Pratik sahaya geçmesiyle birlikte Jüşmarı güçlerinin 1994 bahar operasyonu başlar. Bu sırada savaş içerisnde bulunan hasta ve yaralı arka-
Ka s ım
uçuyor gibiyim. Bayan biriliğimiz bugün sınıra saldırı düzenleyecek. Sabah, eyleme katılacak arkadaşlar bulunduğumuz tepeye geliyorlar. En ön de kol komutanla r ı gelip planı hazı r l ı yorlar. içlerinde kan-ter içinde ka l mış Koçere'yi görüyorum. O'na hepimiz
1996
Sayfa 11 )
bağ kurmaya çalışıyordu O. Ve okuyan arkadaş eylemde Koçere hevalin grubundan hiçbir kayıp verilm ediği ve büyük bir sevinçle döndüklerini a nlat ı yord u bize. Kendisi Avrupa'da büyümesine rağ men, Kürdistan dağlarıyla o kadar çok
ğüs göğüse çarpışmak , ihaneti-işbirlik çiliği bir daha yeşermemecesine tarihe gömmek büyük bir cesaret ve fedakarl ı k ve azim istiyordu . işte bugünlerde Koçere heval, sürekli sa l dırı gruplar ı n da, öncü olarak yer alıyordu. Kazandı ğı her mevzi onun için, büyük bir başa-
te we
kimsenin üstlenmediğin i görür ve manga n ın sorum l uluğunu , gönüllü alarak zor anlarda her zaman yoldaş larının yanındı olduğunu bu hareketiyle yoldaşlarına bir kez dah ispatlam ış tır. O aldığı görevinin kutsallığırıdadır. Bunun için savaşta en büyük cesaretliliği göste rerek, hasta arkadaşlar ı nı hiçbir kayıp verdirimeden kurtarmıştır. Koçere heval bayan bölüğünde kaldığı sürece çok değerli bir komutan, bölüğün eğitmeni, 7. bölge basın yayın biriminin sorumlusu , Metina-Kaşura arası kurye, 7. bölge muharebecisi vb. bütün işleri beraber yürütüyordu. Işlerini öyle bir ayarlıyordu ki, hiçbir zaman işleri birbirine karıştırmazdı . Öyle ki , yaşamın her alanıda Koçere hevali görmek mümkündü. Ve hemen Koçere elinde tefsiziyle, özellikle Kaşura'nın en yüksek tepesinde (Keste tepesinde} "Kervan Gohdar9" diyor, bir yandan daktilo başında önderliğin talimatlarını yazıyor , yine çantası sır tında , silahı omuzunda grubun en önünde kurye oliı.n Matina'ya gidiyor. Derken bir arkadaş dayanarnayıp Koçere ile ilgili yazdığ ı ya z ı y ı bize okuyor. Bizde olduğu gibi yazıyoruz. "Haziran ayının sıcak bir günü, yine tepeciyim. Kaşura 'd a Kuzey ve Güney'i ayıran sın ır , Kürdistan'daki kara bir leke gibi görünüyor. Karş ı dak i henüz erimeyen karlar, benek benek Hakkari'nin dağlarını süslüyor. Elimde dürbOrıle tabiat ı seyrederken, yanım daki cihazdan bö l üğümüz l e y ap ıl an konuşmaları dinliyorum, sevinçt en
.c om
daşların mangasının sorumluluğunu
çok derinden bağlı oldugumuzdan bütünleşmiş , o kadar çok içii - dışii olkendisini derinden süzüyorum. Çünkü muştu ki, sanki dağların kurdu, ya da her an şehit olabilir diye düşünüyo- bir sevdalisı gibiydi. rum. Derin derin kendisine ba ktağ ı mı 15 Ağustos ikinci Atılımı'nda Koçere gören Koçere hevalin bana söy l ediği heva l, oluş t urulan Yıldırım Tugaylasözler farkına varmadan beni ağlatırı'nde yerini alıyordu . Genelde "kardeş yer. Bun ları söylemişti "biliyor musun savaşı " denilen, özelde ise kardaşiikle S. heval, nasıl bize daha Oneeden bu . alakası olmayan, KOrdün ihanet savaşı smtrlarm olmadtğmr hikaye gibi an/atı- olan; KOP ile savaşımımız başlamıştı. yorlarsa, bir gün gelecek bu srmrlar Yıl1995, yaz sıcak lı ğında Metina kalkacak ve bu smmn varhğr bu sefer dağlar ı kan ağl ı yordu. Gelen kan ve yeni nesillere bir masal gibi anlatacak" barut kokularına insan beyni artık tademişti , alçak bir sesle. Sanki bu sözhammül edemiyordu. Böylesi günlerde, leriyle yarınki eylemleri arasında bir saldırılarda yer almak, düşmanla gö-
v.
lusal kurtuluş mücad.elenin şehitleri ni bir yerlere sığdırmak, onları anlatmak güç bir iştir. Yaşamı , eylemı her yönüyle örnek alınması gereken savaşçılar aynı zamanda yaratılmak istenen yaşamın , ütopyalarımızın mimarlandıriar. Tarihinde hiç askerleşmayen köle bir ulus olan Kürtlerin PKK ile birlikte muhteşem çı kışı kolay olmamıştır. Bu muhteşem ge l işmeleri , borçlu olduğumuz kişiler, yaşamın ı n on üçünde, on yedisinde, yirmi, otuz, yetmişinde kahramanca savaşıp, vurulanlardır. Şehitlerimiz devrimimizin teminatı , devrimin kilometre taşlarıdır . Işte, Sipan heval de partimizin, yiğit Kürdistan ha lkı n ın bağ r ından çıkardığı bir komutandır. Sipan heval, Kürdistan'da askerileşebileceğini, komutanlaşı l acağını gösteren en iyi bir örnektir. Askerliğin bütün meziyetlerini şahsında somutlaştı ran kahraman ARGK savaşçıları sayısızdır. Si· pan heval de onlardan biridir. Hem de cesur, fedakar, kararlı askerlerden biri. Hani ölüme gözü· karaca giden meçhul askerler var ya işte onlardan biri. Batman'da doğan Sipan heval, ortahaili bir ailenin çocuğudur. Ulusal kurtuluş mücadelesinin en sıcak olduğu bir ilde Sipan heval, 1990 sürecine girild iğinde giderek kızışan savaşın içinde bulur kendini. Hep isyancı doğura n Kürd i stanım ızda, zulme, haksızlığa ka rşı başkaldı r ı potansiyeli herkete vardır. Savaş , bu cevheri daha da açığa çı karmakta etkili olur. Sipan heval, parti ile ilişkilere geçmediği dönemlerde de kendi başma bir korniteymiş gibi çalışır; daha çokta geceleri askeri eylemler yapardı. Fakat bunları kimse bilmez. Sö· mürgeci sürülerine karşı duyduğu derin intikam duygu l arın ı böyle açığa vurur. Batman şehit merkezinde karakota taciz eder, polis ekip oto larını tarar vb. çeşitli eylemleri tek başına kimseden tali· mat almadan yapar. Görüldüğü gibi, o yuvasında durmayan mermi, tepeden tırnağa eylemdir. Gün geçtikçe içi kaynar. Kendisindeki taşan eylem nehirini devrime katmak arzusuyla dolar. Tı pk ı taşkın Dicle, haşin Fırat, delice akan Munzur gibi ... Sipan heval, atil katılımı 1991 'de sağlar. Güney alanında , Zele kampında eğitim devresime katılır. içindeki fırtına ise kabardıkça kabarır. Sa-
t1rnağa
eylerndi
Adı, soyadı:
Kemal TAKA Kod adı: Sipan Doğum tarihi ve yeri: Batman Mücadeleye katılı ş tarihi: 1991 Güney Kürdistan Şahadet tarihi ve yeri: Eylül1993 Erzin can- Ça ğl a ya n
rı ifade ederken, bu mutluluğu ve heyecanı etrafındakilere de yaşattırıyor du. Son olarak başarı elde ettiğimiz Kanimasi eylemini Koçere heval bir türlü unutamıyor, arkadaşların düşman üzerine nasıl yürüdüğünü ve yine peş mergelerin nasıl korkup kaçtıklarm ı habire anlatıyor ve her zamanki gibi ar· dından kahkaha atıyordu. Şeh it düşmeden önce, Begova kuşatmasında yine yerini alır. Bir ve ikinci gün eyleme grubuyla birlikte katılır ve başarı elde ederek geri döner. Bego va kuşatmasının üçüncü günü ;
bırs ı zlıkla eğitim devresinin sona ermesini bekler. Bir an önce kendini ülke dağlarına, sıcak savaş cephesine atmak en büyük haylidir. 1992'de Kürdistan'a doğru büyük yürüyüşü başlar. Savaşa yürüyüş, özgürlüğe yürfiyüştür. Ve tarifsiz bir heyecandır, insanın içini kemiren. Sipan heval, Botan'da iki ay kaldıktan sonra Amed'e geçer. Oradan da Adnan arkadaşın (Ahmet Dizin) grubuyla Dersim alanına geli r. Yüce Dersim dağları herkesi büyülediği gibi, O'nu da büyüler. Adnan hevalin grubuyla büyülendiği bu coğrafyayı adım adım dolaşır. 1992 sonbaharında sald ı nya geçen işbirlikçiler Güney'de, sömürgeci TC ile operasyon geliştirir kan, onlarda Kuzey'de TC güçlerini darbelerler Artık Dersim alanında kızgın savaşın tohumları ekilir. Düşmana korkulu günler yaşatmaya başlar lar. Sipan heva!la 1993'te Dersim dağfarında tanıştım. Gece Köye Zelin kuru sağuğunda hepimizi ısmma m ız için halaya kal d ı rmıştı. Çok soğ u ktu. Vakacak bir şey de yoktu. Alabileceğ i miz kadar yol almıştık. Müthiş bir soğuk vardı. Temmuz ayındaydı , ama karasal iklim olunca, bir de dağla rın yükse§inde güneş batar batmaz kış soğuğu buyur eder. Dağlara ve çıplak vadilere ... iş te, Sipan hevalin hepimizi halaya kaldmp "Neçirvan jor de halin" vb. hareketli parçalarla bizi oynatmasıın sebebi de buydu. Daha sonra O'nun komutanlığında hareketli birlikte yer alınca , daha iyi gördük, O'nun govend sevdasını. Ve biz O'nunla her eyleme "Govend"le gider türkülerle dönerdik. Şenlik, moral grubumuzdan hiç eksik olmazdı, toprak gibi. Sipan heval, s u skunl u ğu sevmezdi. Hep "hareket gerek, eylem gerek~ derdi. Bazen zorunluluktan eylemsiz kalındığında , "namlumuz pas tutacak" deyip, ateş enirirdi. Uzun boylu, geniş omuzlu, kuwetıi kaslarıyta kaplan gibi çeviti. Kumral saçlı ve gür büyüklüydü. Yüzündeki hatlar O'nun olgunluğunu ve savaş tecrübüsini yansıtıyordu. Yüz ifadesinde bir savaşçının asiliği okunuyordu. Şa lvarını, şutık ı nı özenle düzeltir, uzun yOn çarapiarını şalvarın üstüne çeker, kıvırırdı. Ayrılmaz parçası , portatif G3'ünü kahramanca bir eylemde düşmandan al-
w. ne
ww Tepeden
Koçere hevalin bulunduğu grup, oldukça yorgun ve bitkin bir durumdadır. Ancak düşmana ufak da olsa bir taviz vermemektedirler. Güneşin çocukları her Qünü bir önceki günden daha büyük başarılarla doldurmak zorundadırlar. Eyleme gitmeden önce her akadaşa bir parça kuru ekmek dağıtılır. Herkes ekmeğini yerken, Koçere heval; ekmeğ i n i yemeyip, cebine koyan ve yanındak i arkadaşa, "Bu ekmeği eylemden döndükten sonra zafer sevinciyle yiyeceğim " der. Böylelikle grubunu alır ve karanlık çökmeden, düşman karşısında mevzisini alır. Grubu sald ırı-savunma grubudur. Saldm grubu rolünü aynadıktan sonra, sıra savunmaya gelir ve bu sırada Koçere heval grubuyla birlikte düşma nın üsütüne üstüne yürür. Bir yandan çalışır , bir yandan cihazıyla arkadaş larla baQ!anh kurarken, ihanet kurşunu Koçere hevalin şafak kadar açık alnın dan isabet alır . O an bütün cihaztar durmadan "Koçer8 'yi şehit verdik, Koçere'yi şehit verdikBdeyip tekrarlayıp duruyorlardı. Bölük komutanımız birden kendisini tuıamayıp ; "Haytr bu haber doğru olamaz, Koçere şehit o/madtBdeyip, çığlıklar atmıştı. Begova yak ı nındaki Habur Suyu, sanki bu habere tepkiymiş gibi, büyük bir hırçınlık la çağlayarak , başını bir o yana bir bu yana vuruyordu . Uzun bir çığlıktan sonra artık o da sessizleşmiş bir şekli de KoçerEl'ye selama duruyordu Güneşin ilk ışıklarıyla, yoldaşlarının omuzlan üzerinde Metina dağ silselesine misafir gidiyor Koçere heval! Uğur larken onu , buğulu gözler uzaklara takılı , düşünceler daha bir derin, sıkılan yumruklar, zıtgıt gibi gelen mermi sesleri, hep bir ağızdan söylenen bir sloganı anımsat ı yordu: Koçere ölmedi ve ölmeyecek! Merina Bayan Taburu Adına 5orxwin, Berlin, Newroz, Gülçiya
mı ştı. Oç arkadaşla Erzincan'da (E-23 Karayolu üzerinde) NATO'ya ait yakıt deopolannı keşif eder, sonra şahin misali birkaç km. kare gece aydınlatma sistemi ve muzzam güvenlik önlemi olan yabancı teknik elemanları, özel hareket timleri ve bekçiler tarafmdan korunan bu hedefine usulca SlZıyor. Burada, geceler gü ndüz gibi aydınlıktır Yere iğ n e düşse duyulur. Fakat Sipan heval bu eylemi iki yoldaşıy la birlikte gerçekleştirir. Ozel koruma bekçisini vurur ve elindeki son model portatifG-3altr. Sipan heval, çok iyi de roket kullanır. Yine Dersim'de sorhoş sarhoş gece devriyeleri gezen özel tim devriye aracın ı bir grup yoldaş l a pusuya düşürüp , raketle havaya uçururlar. Bu eylemi anlatınca , "hepsi kafayt hoş etmişti, roket arabaya isabet edince nar gibi ktzardtlar"diyordu . Yine E· 23 karayolunda hiç girişmarnesi gereken bir eyleme girişir. Ondan bitmek-tükenmek bilmeyen bu eylem enerjisi onu sürkeli düşmana vurmaya yöneltir. Yaratıcı eylem zekası , kıvrak , atik ve otoriter yapısı her zaman yoldaşlarına örnek niteliğindey di. Kemalist okullarda okumamıştı. Parti okulların da siyaseti ôğrenmişti. Eylemci kişiliğini burada almıştı.
Karargahiarda kaldığımızda büyük büyük yakar ve son közüne kadar onunla oynargüçlü bir bağ kurmuştu. Onun ateş sevdası bir hastaiıktı ve her arkadaşla yüreğinin en derininden gelen sıcaklıkla bağ kurardı. "En güzel eğitim, eylemdir" derdi. Gerçekten de her davranışı, hareketi yoldaşlan için büyük sonuçlarla doluydu. Sipan heval, 1993 Eylül'linde Erzincan'a bağ l ı Çağlayan nahiyesinde, işbirlikçi-ajan birinin evine girmeye çalışırken şehit düşer. Savaşs ız, kavgasız bir an geçirmeyen Sipan hev13-l, eylemleriyle Koye ZEıl'de , Munzu~da fırtına gibi esti. Doyasıya savaşıp Dersim dağlarına özgürlük tohumu oldu intikam yeminimiz Dersim'in kurtuluşudur Arıısı mücadelemize önderdir. ateş l er
dı. Ateşle
51/ah arkadaşlarr
c
nın Alın erO).Itnnni ı1zamd8
Ooof bo)."' , -'*'~'· ruh ylllluılı0ı Ulw bl·
Oz.elWe kldro ÇI
ıU:tfındıl ~oQUnll$t OımGI ,... destanı.•
rarillıiabloceO"~ ıı...ı..-"*' Çll.şmıı oı.blir m•? Çok lDl "'" uda oWı bu
...ıera ı..ao. oıaı.ıo.-o.,; f'lnd.
ll' SurılaraıfOYierdı!Qild" V-ıçıni•n g&r....,.., Buıılat Dır ad mbı~ illılomaı O.goıı'"""' yllriiy:lıe ııoı;me~<t.< Balo.ıf .., ••
-tel<
Parti ve savaş görevlerinde başarısız kalınamaz t-ıaıırnycrum bu
y
ma: ııır ıuum
""
ıuı lek ~ ...... &guılecıU. 1ulll1ıytak bl· ,,,,.,.,...de ıı6rmtm~ger-""""" ru•u
borlı6ıQilroo.bitll-boi<!IIISigeı......
ıeceo• O<ıok4 utu..ı ımaı; tıe<W.n bır avuç
~ 'Amon-~ ı.orıı ı<or""'""e )llıll- ıçın kendini tOM ucundan~ la~tiGinı aqgu\adı~
06,UııCın tHtnım b11Jı.a
güç
ıcayna~.m
Ylr
~ d>ıındıı. cndo
.....
........,, "'"""' ""''"' glfÇ"'1'" yuiJenme< ısu '""""" ,,_. olmalı ISI•J't>''""'" Sunun adı
)'11!001- Karan . ı.o
halon olaı:all orun g&.ılen <~!kU- Su n-..
lana uıaımıık~f Bunu gOiı.erdıQıMde gıjçliılll· nü.t Ba$1<8 ID<IO bu ı edO. O<clJ içonde ,. ~atta
bülün
dQıımal'ltuırnıu klrıt ga:.ç.tnmenın
-n
onıınl•luıaı1ı~ıvar Çlbııloıny""~
ZAF
Partlleşmek,
Olç(Mı ıqınd•
n.ıpıı
PltJOrum
Gnla da ll"""
)>art
yurı ~ıfnda .
A-.
S u - oılı· ""' yapmaa dooıınıWduymamok da"' Mdar ,.
ııı:ı
ııcr
qleyıp
lemetı
duy"POI""'-I<ıırlt lll'lıışmtmal<gıl>iıelıi• lıııtu"""-Dırf'i(Kio.lcfiOII>Iç>/l A"'ono yı.ıılıı: ~· . aadec• buftlatı 16ytern•ı.:1e )ttımni yoruııız. oo-ııu de y ')'OI'II'nuı S;vıa g&o luııfıel"*'-'<ltn lomol- bu
d
Qtıll "'çlıır
bt •rtırım ı çnba yokıur
•l.lJJll.
mentn
bOıtü.rı QfHt'kıenne uıa,ma1ıdır
Bunu
anı.am vemı~y• geroıı.
Beftırn
IIDI aOzle
ııın . dartcık bır
pıaııoırne
otanaklarta
yok
yerdeve
çolı. krsıt
y<ıruttUOümüz pa"ı çahfmaları Du
nereye g61U(d\l bizı nert41ft llt• tdı batarılatırrnı ne kadardır' HeuplayabiJiyor
o~n bil:ı
rrıu~tınuı1
O ha~ paıııtorıh-~o "''" mol biı husus '"""· o dıı. biıliJn ~n ıım lllçı)~nno ll!ıına tomııo ....,._-..,ııahıı>"'""""• · Bu,.,...,, •. tıuo
pıı.,..._lt
da
Pa,...n
,.,014>, ç.,. r'l'•ld<O• 911 ıw "'"'~~"""' "
ıemyonırı ama ~ ral" pı111ı 131lh"""" no 10nuçı. çokarıimal<lır- .oya PKK ı.ıın• rı.ı IA'""""ImıılıdııiCIUIU ........ bullr•lwıdı!
-r.
ntnMn vardır tMw y4J VJidır, haı:la ı. uatı ~~~ di' Hert>ııaotıkt$ınl•kltd>Oo<..... -1110e< gılOo yUkse lıı• S. ııncıt•n Mliı.lllfl gtıı. '"".,.,,........... gıbı tıeııb<aıılen"' ılorlobt
biiOlar 1.....,na uı.ı•ncrr• ıı.-
ııur
-
~'
moı ~ . sıo-~ııı.ıo>M Torı . temııa
...
...,....., vo diıf"'""n u18$1mııyıo:a4• d.1Qwna ~~-
Küçük bit iDIUn -
~,... ıçınge•aı.., rııııilmışt•
Olltlll
ftl-
dadiıfmandan. yıno..., bır ~n luıral.lııı
" " ' " " - Su"''"""'~ ı.,~n bor wron çııı:uOuni olon tıa<•mlıltC•IIIIn ctı 111<.
tıııruı içindi OOpnanın 1 hl·kt!lar...ıon uw ol mıık Için ll"'ııi< bunun '9Jndlve IIY btpı~' lııor>
~-olıtw ll.ndan ~ bu llal"n '9f'dt sa
,_, "*""''
clece-ulaııç<IUymlkvardı B•~e~t~~.ıoı>
kırnun llıımuııadekporçallfımlll. nı·"ıQı ...ıı
lcıda yoktu. tıar11, bir aray1 gelmti<IIIÇ yoltlu
kardo$1 .... br ..~ bır .... Mlrnazdo lııe. ıdooloj« hne!Cıı..,..,bunabuon '""""
ıunıe.
ı.r cııın. ıııl•ecııcl B~ yıllarca """' od•lmıt- ..,.. gelomom ben bır deh1 oanınlo yoqaıarnam' derıı'•n topqıQımıza vt ıntantmıza bir bakl$1 r Hlı" DO l>ttM•ınobiıloltıla.o" doll gılıo bo).maya
baş,,.,.,
......
""" -"" _, ı·tıarcııaım~
oleıür ın , tanım~~ ldeoloj~geoçelı •
mda 6zg0r1Uk Orada bıı tann ldım adı"' ~. daha d.l gtllfl nieıbiUr ama laı1ıında doOıller ıııe lla~llaııdıOmıız btı V"V"'~· canlanıyor ,
doQ•mglbı burıallç"' lııç ıawlıolunmodı
"' )<* Sıı 11\'0jÇI ıııtııırmıııı ~.. o ""'"" bu
hor ıomon bilyOk IMko bu bOy(i<IIY IUÇI
rıun d ıındıı b< 11\'10 ~ r>$'fllk mım"'" olamaz Htı lty oredalıı llllWI baQirydı T1rllıı lııı)be1
"'
aşın
lıı lııırfolandı
vo bu Bana gOre
sıın bu tırıkıpa '" """""'yaldqwnlao"'t ... d• duymldım Heltı lıelo -~ eye yer
...,_,"""...,.,m,
PKK'nin 18.
......,.gllnnonın ııo,ıı
, .......n~~9')11)lilaılll~·
nnımanın.~lıri<ln-IJrdıOI
br ıolriiÇII bu halka dııyaırnillannıı bu u~• >Çı~> - unkı koçı!ocik. yıışanııemayacal<
l>r""""
hıçbit gll:ıl d>"""'''"'"a.....,. tıon• -""""" HttııA!bıl Buııııenlıırıollistyıl!anla torılıın 1n ı!tıemij llzm lr;ltı
IUIIJmyoldlll
bu
aır lilalıın llido ..ıııı. hllaıyai. ~·
belki
ıli
ı;aı. haıtldılat. tel oynadılaı
taoca-ı kapıud
nt-
BUnu bıl- 011·
. Buıı..yano.bru"'!Çlmn
_.......ıçın yıılaıtO sr.eıı çaba~ bilııodıırı,
-
ııJndıt boJ-onl<ı$i~ kayOonıief lıırıo1ı yopaı Su llllarnda sız pan. malı ıınd.1 kaltın ordıı klll
llllJ""""
liMıol
onla
bir """gobl 'fO' lfOOI
danolılık1< lilllıu1ll mıtaU\'1
bir ola)'<loı
®-
bu IUIII<:i boşiaıınak Tariıle 1,;çtı1ı KUn ıs,..,,
bir·
""Oblriı6'
bol<ıııy
dUr ve kbrct sersernce kOndlııı yiı\olecej)no SI· rw. Bıl tıu rıl.vı d!l ya .,.Cı. , hem O. kıu lfl •'oılo
So!< ılayDd
mllllo lopriOI llat.a uı
ıU.urılf
'
gen «ııeydt Bu id~oı
-
lJmfllf.
den
poı.ıt~l)"l 111111 ı
yapmllullınc•ır
kaf'tın doQtu alduOu 1'\al )'UtU~C11Cınün "' çe~~ıeıııoı ve bu 6ıoOtiU~ unıırnı
da
polıı
afiamda
batlaması cfemek.tı Bakıt açıamı ya~ ·set"tıın
OO..er yo'klur
Mı
oohil*ın~rur-o~aın
~ÜZ"'· gıJç balltı
,, ba
Son
zamanlarda daha sıkça glJf'il. yorum, 'psrlJ 6/çülerl aşmd1• Gerilla da aşındı, yutt dişında, Avrupa du~md1, yaşamda
aşınd11' Bu
sııyleylpde
"" olıştu poi•lol<a bD$ adı tıılf ktz d1h1 111ıo
~-ta•ırmrzı krtmam~ çın kimseyi kDYmLi)'Cirt.Mrt
1!6yle bır 6zaii!Oom ,.. lion nıım 11tıwımdl
mu
iert
kiiıncari
eırnek ıçın
o bılıntrı 1J1111a$1111U1 '
tı<ıo karı•
2'1·~rıli
12 Eytül10n IJIHılııoboi<'IIIÇMnıırn wnalkyO·
oüyJı(iııülOrl ı<* ldılmesiclot lliıyu•"" IIVqtı
6zelta•ıııı• Bız da YIA1 ~oııno ç-•1•
onun aıak
...,.ri geld'Oin·
vun:ıy"'"" • - 9 1 1
IOflltrn. aabıla~ ı.. ıeoıerı blo ~Ck uzakla/dan geltken bıl -
DU bU
W.tMiı Ta~tı1yentını
adımtat:'hk?
So...,...
VelıtJıerlnlze kıldir ueııyonu adeta. N.a ı1 ezil duıguou IIY· mer-Oil l~nıliı. ~IJ'll ıiıt Subo).of)<*oimıısınvebııyi.rılyiıı~..ıme . sın Clyt yVftlc. rımız nısıl Ut atıyOtdu Acabl bu· nu~mtSırw::'>
'*"
gup atıyoı . Q<):l!lrftl glltüyot
eo-
milıonların ~~-
o "" ......,..
1>irtillt o MJ~ glltmemo<* -
""'ltı• ı.ı 116)'~ Yll'l""ıl ~~dılt. Paıı""' ba ..ıştalu iGUS • SOiı.ıksuz )'Ur\.ı.Y"lÜ bo.yll. II"'WW'ııl
Gtlıtmeı' 116)'11 ~·· a.-Qtbır_.
-atomıyonan ~ ılll<liıup kı.<ulı*na~·
ıarıtııyle oyroıyo<lltlllll Haıı.t gllmıtıll<ıon golı ·
,. 1$1em1y0r1an
ııav;ışt~
ve ıavlfÇI da ......, ....
"""'" Hç IWı>te tuullnlam.nı
bı~ · -
11Yııti<a<la$bukadlı•lllı' - ı...ılıolmli< gonıkır. Çiı<ıl.ılboılınaı.salıiı;l>rll)'l<ıı'rnı,...
bo). ı"" )Urak aııjllnnıu ıa.ııo md.1 bu -00• glltüyotum. Ço0ça 00)'-"""i gb öoı; ıün trtne bô~JıJıQı ıtG lft, mandanın )'{ılk .U$1 g Sa.oı
bt m
saruı.ııını JON~orum.
Eter t:ıenlrn gö baJı.ıl
llvtclJyu!S>om-~oçalıaı<ın-(llllt
1
lıug(ın.J) '"''"'~ıda hıçlııı •nııot
d....... ,.....
ııar-.- gllt..,..,,..... bGyil boıl ÇoOınııun ıqıı pani nsoz kll•nlmll. biıniiOfafSinı.r: çarew de kal•
buım~,..
yıı porlım ı adına bzdt 116)'11 geli$!
BaklŞ
~nce
göreceksin. Bunlar olmadan tek bir adım bile a/ılamaz. "
Illiilm ııuıcı.ı
ııama: Ençot<hay ·rdJOınıbır~.orıuı.to.ır Y•
ooıuııın. sıı savaıanıor ~· ...., n«aıe lınl Y"' llaSJI gelıpQını bılıı b*nıjllloı.nıJL 0 U ·
,.., lıangl yurokiaıı _ . , Bok~ ~·mııada ,. ıDtmamı~&nır. 116ylo olunet Cil ba.<ı~onmoz llliOfe gOç .....,..,
SoNçıa
da ......,, llmpo-
ouı dCJ!ilı<l' AIUyamadın•ı PKK')'\ aniayaır.ad• n•ı onun biıım ı.aratıımdan y0ıı1tu~ : ~ mndınoı. gllt1medonoı Onun Için ~mdl do 1·11111• AllOP'ukıılu hıll•no goldınıl Su yapıiab locol; on
laııbtr>mtı;ınblrhiı;ll flallııoıUdarıı.ııdaha
da
lıanıç•lryordu Bakııorıım dı oıuı glıitılııln
üzerıne nuıı MHU:ıı'. orUnn
,..,
vıodanııılı•,
IIY no
S4vO!'- _
...
dıya d~ Sıı
10/Q~~· """"""
ürünU flllfi •• çeç.-
ne
""'''""· aavq Wılı"' o~amaınıl< boi)'IJ< ı.r ,.... il~~ ,.,.. bUyCıi< lı« yilrıkları. N)'Wı!Mı Ulllılı ur Yine bnın Çlbls.uıı hiç anlamatn8iı.1 r Bunu Nı· """ 111 yaplmıt? Sa-tlf koıWanıaıı, Sll\'1t oq....ıoı ı--
ntdon bunllonliyarnııa ıor•
ı<erö konOme 10t1rdım- neden~~ tan~·e niÇ
~ottıOınız ~ cleQıı
PKK Illihint onlaliNIYI gO
ıoımıroı Htm çoıı konu!ıuılum ıç, ielıtar · Jı.ap ~·n doları gı)d)m yoım~or harn "" oamlı oldyOu ıçın . yen-. Oldı$.ı ıı;ııı maıma lma: 1 tıı.rou de Ontımllli En ya gOç u !<alcı•
<um
oo•
kıldıOınıı
Için
g(ıcüm ırm,.yor
Su bliy(ı'<
ıoıııı.
ıonall!lid•Qtn..z çrı. bu buyuk ıilllhl k""'nıQiniı ~ . bu çaıp•k lıaıoya bu lıııdar rnusu lı<tılıOI dayaaıQınrz lçın
11Z1en
llovaaım
gefryor. 6fke:le-
nıj0f1011
Hı~mılı:81tf0r!SUrQZ
1
eıc "'OnCI tarılın- ~ olmakillll Ç1 Tepelemok ısıe """""'· Bil iNolıo gllıo b<ll yıQıl miımkiın da 0' ""'Bu ktııllrhor bır1 gtıQ61<1en b< alııdt dekın Kendnıı ıııpe-...z
Oorınde......,dadleıl<n~dolacoi< ••ıınçor ·
I""Z
YOr!imek Için Ilkin bakacaksm, yapmadan
Parti tarihinf anıamamak büyük vlcdansızfıktır
~~~~~m?llıno ~
u;ıgın l varsa anlamak zorundalına Ama anlamı you&.ınuz Ktndlnı ll olwrorıunu.ı . Sııe açt'ı; gO:stenyo-rum kr. bu uvqı btn yOrüı~o · rum SaıvaşııQı.ruıı tandıOınız aibl ktndınuı al
raz
Sunun bıl)'(.lı bır IOIU"*""""' ~ nımesı .. br yopı 1qı da btnclen' ""'"~"" o..
şeyler ~Jedlldir.
'"'""'""'*"gdeıılelisavlllft• ~"""~ l5 AOus&o• Ald m. OnLin Oncnı ve IOMiıı , ,. gol'lltniyordu ~ bıllun ...-.ı.. 6ylt rel
SIYqm ..,.ıı • · amtQiarırıe ıavaşın liloeJU
yorıuoı.z lknllıalıul -
b\1
giY
komutAnı,..; btlaııyla
Su deOtılt• ..... nda bGylt kolay dııı\111 110' çıtmez Hole ''"' iJ1ıi h<; dılrulmu Pıınl dm ıında bu k.e.daı hatayla yetmez! le kalınmat k vaı>)l)IUZ' ~en
'OI)şnıon·
gıldiAerılalmm-Bu
buıtdl olsa~•
btnım
lçın
ttı
büyt.ı"-
d04'ır.Un1ük oru, Adınız, (lnOnlil .,. oluru cıllun.
ıcr
Bu
ıaıın• ""'''
•nsannuıı~~'f19'11?E.....,~. bırajan
ben onu )II•OI<iandıl~ 'll!irao6mla
yiMirıüıl. lloi>yı&ıı\1 pl(l( tarıh... doOrıı ~
"'"'*""""
y-nıı dotuanlam SU yıldlnılmO dolayı~)~~ COk
IÇI' tımuıuro
d6nCit yaı:ırne~a rdaıra. hakkını • Yeromeyinin lllOlm hıç uıoım olmadıOı gô nııt:ı.IQO-ı.ala~ıa· , _ dtOe• -yeceOim aeo.m içın me ala'lf'lıtl:ılrı dahi olatuz dthl Oneekı yıllaırda tıu pıını ıamıa glltt ~mik lltı ıo)1k 1!6ylt olan llekada.• ıeM g&oılilmuı . o Mlhor ll)'l'ndır v..tOıtrM. ~~~~ur~~ur. ""i'"'
ls)o< llnh blrgiln bana,...
...
--
liadıılyanlıtlıl<laryapolmıt kı t..Wnt-.a».ı
....... ver:me-
molı-d~l:fır
Biran önce tarihin önünde engel olmaktan
,urn.
~~ıesiNJ
tk llıı lBlBII lıılıi.Jr çrı varıı 811kltu~u bzi>Uilaııamııl.~- ..... pıı~·
Meteliksiz başladım, para harcattım ve kendi elimle otuz bini
trllyonıarla
aşkın Insanı silahiandırdım
1990
tonrası.
ha n daııa
kblıiO
'fiMYB
çıkını
cuattt etl"\t:S var Bır MtıfJıktWr dıOnemi "'' ARGK rıln , ordumuzLrt hız ta el h bnleıe tırman•
au anlam~• bııu do
mo ""'"'"' ılo0<4Unda 1111•< yurııO•"""' oıtomı · 'J'O'Ul Ve bit"' çatı!pnlılatdl ıınır tanımıtorum
~= ~!""tıırıı: iW1"" ldı~.
6ıll
..vaılırıtrıa (lilil Çol< Iyi bllı)'onım lıi 6zGI IIYI· ~n
daramansızolacıı• wbuktdarçarçuı
l<tndıorıqonı;diııendon k•pıtan bt$ OlrJ eımez
•• ml?
Sunun ıç11 clJrckra Olur rm.ı. t..n.ın ıçın keııotnı ,,. olmalı. bu.... Için kaııdııı4 ucuz - · ıeıı. mu• Tarrı ıor...., çünloJ- g&on tim< · n gOıon gllziı Alıın )'U!Ikbr 11111 gOzarıık bir QO<· •·n~. buna nuııınaııoın>lyonlaı Y"'~rıııdo IMI cıılfiı.Un çek tıoyleyeo.
lo.ovmiln Be de benı kova
Inaanı
~• kımse
P• ıQı1111 dıı bu kadar allcak lk hal~ın ıaıam olorlaOı ""-· ı.çoı. allında o41<ak. lll bu lııı d11 ıiqarsıı o&ııc.aks.nıı Oar'IIKlaı P'\IJŞı bu b
birlik bakişı, ruh yakmltğı, ülke bakışı... Bunlar1z
dek yok
cu yal\
s.ı tıuııu ıortııyo.....,.
aav~ın onurı.ıyıa
DIR
yaralı/dt/ Dos/ bakışı,
rehlfkelf bir tutum olamaz bir PKK kadrosu Jçln."
oknod• Ama dilfilnı'ın u!ıı~k ~~ ıııevn · koray ıaptıutpta alınamaz ya,anıımı -.,,.
..n !fe bqarı umudu vtren bir •ı:trec- yakolan
•
savaşmamak gibi
ı:kıı ~t
varım diyonanız . burılan gOmıe~ zorunoaı.ınız
gibi, metelik kadar değer vermeyeceğim. Benim için parti tarzına göre olmak her şeydir. Böyle olan benim her şeylmdlr. YüreOimdfr, ruhumdur, sevgfmdir. Biz, zaten bunlar Için varız . Başka lürfü kimse bizi kullanamaz."
serduyup da kendine karş1
ımlıanırtı
ca.ınııııı et'dık mı g~ıen eaap verecek tı-r Gr.ıllı EOet uvataln.anıycıırsanıı .
ofmadıOı
acı duymsmak,
kım,
IOfU)Orum Bunlar
durumunuz
e Dönüş yapmayanfara, hakkını veremeyenlere benim hiç saygım
sozleri soylemek kadar ve
lıcend me
Jwndt
kaııdımı ollln gi)l dııQI>nl ll$ııma ım luını bl<oınem cı.rııı halı ı•Oınllrı tçıno g.,..
Bunlırn de§erlendıımtniı geıe•ıyor Kotııy
yıldönüm değerlendirmesi
luneiıotoMnuı geıa~<or,on ·ıoonı kı1olonnı
ı.- him botkıı )<*su nudur . htm yürUy6' Onun Ul!l.esıne, halkına •
ll~loıodan 11616 l<ıır$ımııa br ııavıış odııyı . adayı dı~ GıkıtryOrsunuı . Btmu
sı~ sık
Jıa;dıtlillı'1
.., tım, olana>! ı ÇatQI' -·-~ı« ~
dıt OıgUıte y(ırüyemt
)'ll•-
haua komut1n
.....,.., na1o holl namııılu. ş.ellt- ..,. NmiL a, l(.ıı ""'''" diıfmondan kald.np """'
m~lll
bıl1 ta!lı,ıyorw: ~Dff't Qttırmewen1et ~1111"10 •
dan.
btınn y&ı..UıQımda nollllldoyım Pııllı
''*"
Ozgı;ııl(ılı, .... hak ......... 9n<l' Ooilyllıı'l ,......., )'iırilyUsoiıO gtr ,,,. ya~ Orgı;ıiiırıü. Su· nun gerekların i bugün
şe~ u"""tlaımıa mu ""* sahıp çıı..rnaıWt . OIQm· Cl) oııan yanhf. yeıeraıılıQı g - n lıO)Ilı lll· ktsi lç.nda olroıııdan . tonı yaşamldao. d<IJIIll· dan rıu d uvqaaöon.ıı lll'h)'Ot1Unuı1' Ve ,... b6)'11lıasl<aıı k......? UWıma · d!rı
<iye Beo
Pa.ııtıın AYD$ Wıhıııi anlamamill bilyuk """'
kaç ay 6ıeyt goımo'""" .. tıepoı da boJai.IO•ıa bor Id.,. oiıft.ıı.. lı< dela gldorak ıı:ıt<se·
ww
halaıla bal<aıak~ ldıoolojlı çohşma
kııi"~·,.....
..,..,...
~tın Mı
10tpılc>Omıııdl.
•Ot ıtılıagol"'"'"""" yt buna OIO<oh)il.
vu.- ..nlcl ,.,.,tOreOr kldat duyanıı
nıaısı~~ı&r~~ FalılllııııkJrapolacolıtıir
1 Savaşı , savaş hikayesini, savaş tarihini anlamamak büyük bir yanlışlık veya büyük bfr yürekten, saygıdan uzakfık1ır. Yine bunun çabasını hiç anfamamakıır. Bunu nasıl yaptınız? Savaş komulanları , savaş birliklerinin başında yer alanfar neden bunu anlayamadılar?"
P!ıiK ~lllarınm &Pıaın.a
Panl (ılçiıltrrndt ııtar Plrtı yaoam wı:ında ı ... rat , pif'1t Q re\'llftnde ısı•r cepNOt eagınıı en aorı n.ha! zalerietden bile daha de O•r dir Nı~ bır ıalec geııp geçieıdıı ardın dan belld bıt yeı'lilg de geıebı r ma kıtpaam!ı bır partıleşmtnın OnUtıda her zaman başarı ~ardıı ve surekiıdır Kapsıanılı panııe,en bit oeQII, nitı.aı zetere kad.ar kU~tım Sundan do· layı z1!et kl$ilıOırl(lt ısıarl ı olan Ilkin patt·l ....
anlam\IIIITI!IfMVIJ
.. Giı<ıurı
w. n
Btitun
p411ıltllllllk kadıı<
na-ı~ıı!ıalazlad• AmaO<Idal<!geıılorıoı
bu baQI
yWI.ın O(ııiÇittil bıl
..ı..-.....,~ıoılıkl•ı
1
. ı.t•
zaferden daha de~erlldfr •lıÇI
...
EN YAKI ~ OLD CU YI
""""""-"""'~""""'"'"""rıı· VII lılll.llllll gUa'ldijı. llalıa M -
Son...,._ daha
büyül<~~bit)'<l>tdUfm8rırnonQıyııo
5ayfa 13)
1996
18. Yil, büyük PKK davas1n1n
yolu
dıuJU11Lıltmeı Teilrar ıeıcırar 'portııifl Ondeıilk ~g« güCü'~·
yanoııs10Qoe""'n.-var itıellftd balatı
br
diQınız.
PKK Genel Başkanı Abdullah ÖCALAN yol~
ld<Qı
Y'*'Pinı..mokw kalttngllıego<tllll
ho·
-~'1'nda lltıı.e.Jn
btı ıoprtQıı Q1""f•
•...,.,..na•. B< CUdl doOı-.~ıoçır>n M datl•·
IJDlllollo panmz oı>na
oyo datg;ı II"I'JO.ı.mıl En ....-.ıını- U ·
ı.qtar Adeı:o tıoııırn olmayocıı~
mı? Yo~ı S01un gli<olmo poıtılttınt 1on 1 ııo · rum Panı rızeone yoOı.ınıl:fnak. pat1ınin ıt~I!IMW · ,_ g0ıo y&fOmıık pouu Oogiılltım...,tgııç ,... mtt. bUWn gılçıertn esuıdır B.J Çok açıf. Pirt.
....... _,
ltr, 6lgı;.ıüı.loıç._ı.r . hll6birkoçıka0ıı
d
Und! 1<ıp>4ında
y1ratı~o1an -~ıosptt-ıen yLırU
DUımıırı
k&a.a~ ı~
kopıın btnom yiııoOirıı ol·
..... ona )'(onımolı !U*' ToproQOYt hai
ot,_...
t.adar 10 ve ne
b< la>aıçt >"111· -ıçın cammııı ıtıma ,.,,.,.,.,.. Atl<omdll yw aı.ııar o soiiÇIO br dllla iılloye cıonuı mu'
ıil1 Ylkalill~ yıiuı·
~""" Demok ıcı. ')>oı1ı davMı çoı. bilyük po~ •• bilyük Q(ıç1Uf"
t* olay
ma1arıllnmnı Ncı
no yaplııVşsa yet10 b r - • ~ ıo bıl
balıııca.\s>n ıııpmadaı> ~
lonciQ'flllıla ıla mayacatı. tıor ha
çohtm•nın ı.ıo
bıınlıııılilo.l ı.ıı..ıı-
ŞaııY"""' IIY balıq OÇ.ınl '" )'111'011 ...... ola
Kuım
et ew e. co m
Baio4 ymtıldıl
• ~"''' ı oaytııda J ~14
CSent..oı.on
5anıwo1Kln )
5ayft12
......- . "'"' tOylıiyo<OO ..... 1lıı llqi<al· bin ~ıkııı Y'fl1l bır fitiCjıııı tma daha 61
dı,...,..n
moyon•n. ben ınıama• 1$ ycrıım 6)enın baıını 12 " a~ Y• ık ta'<i'ol ona bun11 aayıııyoı Sıı"""" ıfaiııuı dal'• bı hücum ıll'eol• dalı• ve <UIUıle, uvaı ıaon...., ıon c;mayan 6zel mat yOntem· lonlo)'(ıi<lo'lhayiAıleniS•rlo""""""--kı1 · tarmalı ıçin Bunu dıı g011))'<ıruı
~ oıljilyııym l>.z ıavqmilı loiıyWı, geriIlc olacaQ m di)· e,. eı eoer bat bıtl! aargıy ı - . . . , y...,.ıoıma• ıol yO<Ima. dıl$mln<o bu ııalga dalga ııell•ınnl g&rnı-. .., ıır-ıs. do ~ atl..asındakı o ~ emredo, uyanarı ya·
Şu deracık
••"'mazda oı\" bın lııVI• oQıuyorunı
Vım dı5Jd 11 çok
•mkarıları vaı Ul:tdewılı
hor tıoıııoyo tllln
al<ın ..-.nıçı go~yoı vt kıllel« ·
ıo ıç loeııntı FWı uzo<l.a$1ınyo""""' .
ki!Çlll•·
ycnıınuı ve çok koıay "'llaleılo lari< edıjO!SU · nuı . &.nun Mdlr orce \'erıcı bır .şey dutı.ınufebı ·
1• ml btı ıanhı.? ooıman
bu y.ııar ıçın """' oeyo;ıonıu (<iıho
yen ywıt ııırıılııtııl 1992'- Kılrdısllnılıarlıtl· ,u tJlda konıtgenılac:ıilrın "'''tık. IWtımız tıiılıJnıddıasııu·ııııl<e.)boıiılanKOrdımn'ıye ~lıaıandık a..ııkmj!>I!Çb? Gorçei<uın l<aWımaya doOrıı gıdon
bu I<Ordis
llr>ı.bu-lırnkaytııını?
Bul'\U cadd')'ent
ıı.e.ndınıze
IOf8CU
tn11ınıı?
Kasım
görmek, gerektiğ i kadar işiemek görevini anlayacak mısınız? Yapamad ı ğınızda, düşmana nasil kazandırdığınızı görecek misiniz? Iarım
Bunları
görmeden
o l maz ı
Yürek büyütülmez,
düşünce gelişt irilmez. Hele hele askeri stratejiye, taktiQe anlam verilmez. Ne yaz ı k ki, bu tarihi, bu
yaramaz ve yetmez
kişiliğinizle
her yerde
kırk
de-
fa yenilgiye uğratacak hale getirdiniz Ya ben ne yaptım? Evet! Yıllık çalışma bilançom yal nız bu sahada binlerden aşağıya olmayacak savaşçı ve onun kadrosunu yetiştirmeye çabalamak ve tabii ki bir de silahiand ı rm ak. Dünya tarihinde hiçbir kurtuluş hareketinde bu görülmüş müdür? Açın, bakın; bütün yurt d ı şı alanlarda çalışa n lar, çal ı şan önderlere, sayiiarı yüzü bulmamışt ı r örgüt dediği insanlar. Bu süreçte ben otuz bini aşkın in sanı yalnız kend i elimle yetişt i rdim . Meteliksiz başladım , trilyonlarla para harcaltım ve hepsini silahiandırd ı m Sizierne yaptınız? Sadece çarçur etmek! Ne de olsa yağmu r gibi olanak geliyor, savaşçı geliyor. Kullan ha kullan! Bunu yaptınız. Botan'da yaptılar, Amed'de yaptı lar, her tarafta yapt ı lar. Ş i md i Güney'de, sözümona o yaramaz sefil ruhlarını orada doyuracaklar. Sizlere rağmen , çok iyi biliyorum ki her yıla nasıl yenilgiler dayattığınızı. Dayandıki
sefil lümpenl i ğinizden başka cesaret kaynağın ız var mı? Veya çok çürümüş, tükenmişl i ğ i n i zden başka bir izahı var mı? Düşman, işte buna umut kesiyor. Çürüyen, dökülen düşmana böyle umut olmak kimin haddine? Demek ki gerçekten tarihi yazılan , çok zor olduğu kadar an l am l ı olan bu önümüzdeki savaş sürecine, tarztm ı zın önder l iğinde yü rürken böylesine görkemli bir tarihi arkas ı na al mışken , özel savaş cephesinde de bu lanetli yok etme, en son insanl ık katli suçunu işleyen bu düşman ı böyle karşı sında görürken, herhangi sıradan bir savaşç ı , hele he le böyle çok hata i şleyen bir komutan gib i
e Bu, şan/i onsekiz yıla bu büyük değerler sığdmimıştır ve en
önemlisi de büyük bir patlamanın özgürlük şafağının çarpıcı aydınlığına gelip dayanmıştır. Her kim ki bunun heyecanını yürekte duymuyorsa, o büyük bir sefil veya münafıktır. Ona hiçbir derman artık çare olamaz."' bu kadar banad ı r veya bana değildir, demesin. Az çok herkes bu suçla çok büyük bir sorumluluk payı na sahiptir. Sizler, fazla yorgun da değilsiniz. Çok genç ve oldukça atılım yapabilecek durumdasın ız. Hem büyük bir şa nsa sahipsiniz, hem de olanaklara hakimsiniz. Fakat bunun üzerine son y ı llarda görüldüğ ü gibi, "Ele geçireyim, kendimi yaşatayım" diye giri ş yapılmaz. Bunun, düşmanın yapamadığı n ı yapmak anlamına geldiğini, d ü şman size söylü-
olu namaz. Bunun izahı yap ılamaz! Ben , bu sürece de varım. Sonuna kadar ye nme azmimi , sadece azmi değ i l , kararl ı lığ ı mı , sadece ka rar ldığı mı değil, en az ı ndan emek kadar çabamın amansızlığ ı nı , tecrübemin gücünü, bizzat kazandığ ım mevkileri göz önüne getirerek var ı m diyorum. Sizler de "va r ı m" diyorsunuz. O zaman bu işin komutasız olmayacağını düşünüyorsanız, nasıl ki başsız
ne te we
Benim için savaş bitmedi. Tam tersine hepsini
lerde, geris i kendileriy le savaşıyor lar; bizim hiç savaşmamıza gerek yok" diyorlar. Zaten sizler ve Ana Kararga h ımız da bunu kanıtlamadın ı z m ı ? Hala yaz ı yorlar: Dağ ıtıyor la r bölüğü diyorlar. Bunu söyleten siz değil misiniz? Bugünkü düşman bası nı, bunu söylüyor. Kirli özel savaş çetesinin en büyük umutlar ı sizler oluyorsunuz. Şimdi, benim ölüp ölmemem veya ölsem de savaşı yürütüp yürütmemem ayrı bir konu . Biz, savaş ı m ı mız ı kendi ölümümüzle sınırlamıyoruz , ama düşman için böyle umut olmak sizin için en büyük ay ı ptır, şerelsizliktir! Bunun tek yolu bir an önce bu düşmandan kurtulmaktır. Sizler derken, ~iç kimse
SerxwebQn)
yer, ben söylemiyorum. Bu, savaş hainliğ inden daha kötüdür! Çok özel bir kontra bundan daha tehl ikeli , ı ç cephede yürütme ve bitirme işini yü rütemez. Buna, şunu ekleyerek cevap vereceksiniz: Keyfimiz, benliğim iz, yaşam hakkımız. Ölesiye kişiler , böyle yaşam hakk ı mı olur ; böyle bencillik mi olur? Benci llik bile değ il , körce güdülerle takılıp gitmiş bir hayvan olmalıd ı r. Bu kadar küçük savaşçilar mı? Bu kadar küçük amaçlar için savaşılır m ı ? Bu kadar bencillik ile savaş ı n tümünü görmemek, savaşta yal nı z kendi kom utasını görmek, bunlar sizin s u çlarınız. iliklerinize kadar böyle dolusunuz Hiç böyle savaşıl ı r mı? Bu, ancak olsa olsa düşman adına savaşma kt ı r. Yapmayın ! Lümpen olduğunuzu biliyorum, ama bu kadar lümpenliğe de ka rn ı m tok Açıkça söy lüyorum: D ü şmanın bu kadar bel bağ ladığı kişiler, benim için sinek kadar değe rsi z dirler.
ww w.
bir haz ı rlik olarak ele alıyorum . Parti içi, parti d ı ş ı diplomasiden savaş cephelerine kadar her şey bir haz ı r l ıktan ibarettir. Ve kendimi yeniden verdim. Düşman, benimle savaştı ; siz ağırlıklı olarak savaştın ız. spot Emeğin i zi inkar eden yok. Çabanızı sizden daha fazla biz takdir ediyoruz. Bizim öfke l e ndiğ i m i z , kendinize yaptığınız saygısızlıkt ı r, emeğ ini ze değer biçmemenizdir. Hiç öfkelenmenize gerek yok! Kendisine saygısız l ık edenlerin ancak kendisiyle savaşma hakkı va rdır. Vereceği hiçbirsözü yoktur.** Evet! Ben , sizlerle de savaşarak bu anlamda hazı r l ıkl ıyım ve düşman ı n bugün çıld ı rd ı ğ ı bir konuma gelmesinde benim tarzım sonuç a l mıştır. Daha düne kadar, bizzat düşma n ın içinden gelen bir bilg i şunu diyor: 'Başarıs ı zlar ; devleti de, toplumu da bu hale getiren ler kendi kurtuluş yollarını sizi n kişil i ğinize yönelik suikastte arıyorlar , aman kendine dikkat et ! Bu kadar kir bulaşmış, olanların aklanmaması için kendini yaşat!" Bunu siz söylemiyorsunuz , düşman cephesinden bir bölük söylüyor. Bu savaşı böyle geliştirdik. Kirli savaşın yürütücüleri kendi toplumunda, hatta kendi devletinin de baş ı na bela getirilerek bu sonuca ulaşt ı. Büyük insanl ı k savaşımımız, kendimizi büyük inatla bu raya kadar getiri şimiz düşman cephesini parçalad ı ve kirli savaşçı ları kendi içlerinde bile taşınamaz bi r yükhaline getirdi. Çözülüyor; satır satır! Eğer sizler yard ımcı o lmazsanı z, bunlar yen ilecek. Kaç ını lmaz bir yenilgi! En çok umut bağladık la rı sizsiniz. "Yahu bir kişi var, götü rürsek bugün-
Katliam altındaki bir halkın devrimini başarmakla kalmıyoruz, en gelişmiş uluslardaki umutsuzluğa da umut oluyoruz
Halkların huzuruna, halk l arın tarihine, hele bizim halk ı m ı z ı n tek özgürlük umuduna böyle başarıyla yaklaşma imkanı doğmuşken, buna ulaşmamanı n egoizminden başka bir izah ı var mı? En
r ı lmıştı r ve en önemlisi de büyük bi r patlamanın özgürlük şafağının çarpıcı aydınlığına gelip dayanmışt ı r. Her kim ki bun un heyecan ını yürekte duymuyorsa, o büyük bir sefil veya münafıktır Ona hiçbir derman artık çare olamaz. Ama sıra dan yaşam l a , halkıyla, insanlıkla bağı varsa bu dönemler bayram dönemleridir. Biz , bun u, yaşamı bir sigara dumanından ibaret görmeyenlere, insanlığın o ilke l dönemlerdeki toplayıcılık döneminde karın doy urmaktan ibaret görmeyenlere, insan olmanın yüce değerler i ne sonuna kadar sahip çıkmanın bir gerçekleşmes i olarak an lam veriyoruz. Ve bunda da hem h aklıy ı z, hem onu kazanmakla, ürünlerini çok zenginleştirmekle , bollaştırmakla gösteriyoruz. Fikri güzel, maddesi güzel. Bundan daha değe rli ne olabilir? Öfkesi yerinde , sevg isi yerinde!.. Bundan daha yerinde olan ne olabilir ki? işte sizlere böyle bir yücelikler dünyası veriliyor; bundan daha fazla yüce ne talep edilebilir? Parti bu kadar büyüktür Ve siz yaşayanlara ve bunu en çok hayata geçirmek isteyenlere sunmuştur . Bundan daha değerl i armağan ne olabilir? Anlamayan , takdir etmeyen ve çok bireyci, keyfince, güya yemek isteyen ler kadar zındık olan kim olabilir? Hırsız olan kim olabilir?
.c o
Tarihte kendinizi sorgulama cürretin i gösterecek misiniz? Bu büyük kazanman ın imkan ve fırsat
1996
m
(Sayfa 14
yürünmez diyorsanız , o halde bu var olma tarzı ma gö re "va rı m" diyeceks iniz. üzeilikle orduda bu , kesinlikle böy led ir. Öyle yetki alıp kendini yaşatmayı , değil dili nize, beyninize bile getirmey in. Bu yete rsizliklerle, yanl ı şlıkla rl a değil bizden izin almak, semtime bile uğramayın! Biz, parti davasında da, ordu davasında da gördüğünüz gibi zayıf değiliz. Görmeme gibi bir durumumuz da yok . Hükmetme gibi bir konumda da değiliz .
Siz, bunu Hakkımız ,
yanlişanlıyo rsun uz
görüyoruz ve olanak l ıyız. Sizlere bir ve özgürlük davas ı öyle kolay değil. Tarihin bu ad l aşma süreci öyle s ı radan bir süreç olarak ele alınamaz. Iki kelimelik fikri bile beni büyük heyecana sevketti ve öyle başlad ım. Bugün gerçekleşmeye doğru bu kadar gitmişken insan hiç heyecansız du rur mu? Insan, hiç hücumsuz kalabilir mi? Insan hiç anlay ış s ız olabilir mi? Bu dönemle r, karta! kanatlı uçma dönemidir. Bu dönemle r, yüreğin sonuna kadar h aykırdı ğı , yaşama ha kk ı na hiçbir dönemle bu biçimde yaslanmaz , ar ı ld ı ğı bir dönemd ir. Bayram dönemidir! Sadece ulusal amaçlarım ı z için değil , sosyalizmimiz, biz le dünya halkla rın ın ilg isini çekiyor. En köhnemiş kapitalist ülkelerin ayd ınları n da bile bir umut yaratıyor. Katl iam altındak i bir halkın devrimini başa rm akla ka l m ı yoruz, en gelişmiş uluslardaki umutsuzluğa da umut oluyoruz. Parti ge rçeğimiz budur! Savaş gerçeğimiz budur! Bu , şa n l ı onsekiz yiia bu büyük değerler sığdışans verilmiş
"Tarihin bu süreci öyle sıradan bir süreç olarak ele adlaşma
alınamaz.
iki kelimelik fikri bile beni büyük heyecana sevketti ve öyle başladım. Bugün gerçekleşmeye doğru
bu kadar insan
Şehit lerimizin kanı
dır ;
böy le yücelti len ya-
değer lerin altında
tan isimsiz
milyo n l arı
mızın emeğid ir sizlere sunulan. Onun kadar kutsal karşıla nacak bir değer var m ı dır ; buna hiç kadi r bilmemeılikle yaklaşılabilir
mi? Görüyorsunuz ki, bu parti tarihi, bu onsekiz yıl görkem li, amansız , öfkeli, aydın l ıkl ı, savaşi! , başa
rıl ı ve trajik yenilgili. .. Hepsini iç içe yaşıyor ve daha da önümüzdeki günlere büyük bir aydınlık , büyük bir başarı umudu ve yenilmez , yok edilemez başarı olarak sizleri , tüm PKK'lileri ve onun dostların ı, her cepheden savaşanlarını , tüm halkı böylesine büyük bir davanın partisine, düşmanı yenmeye doğru ve yenilmezliğe götüren partiye sahip çıkma ya, onun başarısı için bütün yeteneklerinizi bir kez daha göstermeye, dilemeye, imkan ve fırsat l arı doğru parti taktikleriyle, en başta onun savaş stratejisi temelindeki gerilla taktikleriyle döneme uygun plan lanmış hazırlıklı tarzıyla karşılamaya; en başta parti militanlarının, bunun birinci dereceden sorumluları olarak ideolojik, siyasi, örgütsel yaklaşım l arıyla karşılamaya ; onunla uyuşmaya n ne varsa parti içinde, yaşamında ve öncülüğünde si lip-süpürmeye; doğruları için ne gerekiyorsa onun savaşımın ı ve başa rılı, yerinde çabasını göstermeye çağırıyorum. Bu temelde kaybettiğimiz yıl la rı bu eşsiz şans la yeniden değerlendirmeye ve mutlaka başa rma ya; onunla alledilecek yanlarınız varsa, kendinizi hızla ıslah ederek katılmaya ; başarmak isteyip de başarmamak durumunuzu yine bu önümüze verilen imkanlarla ve parti yetkileriyle yerinde, yeterlice değerlend i rmeye , onsekizinci yıl kendi yaşam ı m ız ın tek büyük davası haline getirmeye ve emredi len oldukça çok yakın olan bundan sonraki yılları ve özellikle 2000 yılına dayanan yılları zafer şiarı temelinde yakalamaya; bu temelde kendisini amansız yoğunlaşt ı rmaya; zaferi kaçırtacak tek bir yetersizliğe fırsat vermemeye; bu yı lları mutlaka zafer yılları haline getirmeye çağırıyor; başarı diliyorum. -Y aşasın PKK!
gitmişken
hiç heyecansız durur mu? insan, hiç hücumsuz kalabilir mi? insan hiç anlayışsız olabilir mi? Bu dönemler, karta/ kanatlı uçma dönemidir."
26
Kasım
1996
( SerxwebO n
Kasım
1996
Sayfa 15 )
om
PKK. soluk soluğa bir sabrin ve istikrarli bir h1z1n tarihsel an1 yakalamasidir "Sadece asırları değil, çağlar ötesini düşünüyorum. Benimfelsefemde öncesizlik ve sonsuzluk var." BaşkanAPO
T
rınlarıkazanmanınbi l imidir.
Toplumsal bir vartık olarak i nsanın ve kendini geliştirirken çevresini de değ iştirmesinin bütün zamanlar içerisinde nasıl gerçekleştiğini anlatan bir bi· limdir tarih. Bu özelliğinden dolayı bütün düşünsel disiplinlerin en önemli beslenme alanıdır. Çünkü tarih, amaçlı ve bilinç-
toplumsat formasyorıda üretim güçleriyle üretim ilişkileri arasında uygunluk, bir zorunluluktur. Bu uygunluk bozulduğunda toplumsalformasyon çözülmeye, bir baş ka anlamıyla çürümeye başlar. Söz konusu dönem öyle bir dönemdir ki, yasaların
masıdır. Tarihle doğru bir ilişki içirıde olmadan, onun doğru bir yorumuna sahip olmadan böyle bir yeteneği kazanmak ve güce dönüştümısk mümkün değildir. Tarihle kurulan doğru ilişki, söz konusu yeteneği ve dönüşüm gücünü açığa çıkar makla kalmaz; daha da ileri gider ve bu güce kendi yasa l a rın ı da kazandırır. Yani ogücütoplumsalbirolguhaline getirir.Örneğ i n tarihsel-toplumsal bir olgu olarak devletin ortaya çıkışı böyledir. Başlangıçta basit bir düzenleme, k l anın veya kabilenin çalışmalarının ve ilişkilerinin yönetilmesiyle sınırtı bir örgütlenmedir. Ama bu yeteneği geliştikçe ve toplumsal yaşamda bir baskı aygıtına ihtiyaç duyuldukça bu basit örgütlenme zor'un emrine koşulur. Bir sını-
işleyişidahadakarmaşıklaşır,doğurduğu
olay ve olgular, bunlar arasındaki ilişkiler hız kazan ı r. Hatta toplumsal yasalar işie m i yormuş gibi görünür. Formasyondaki nesnel ve öznel bütün dinamikler açısın dan dönem tam da bir belirsizlik dönemidir. Tıpkı suyun kaynama noktasına ulaş madan önce bulanması gibi. Sudaki molekül yapısı öylesine çözülmüştür ki, moleküllerin hızı artmış ve bu hareketlilik dolayısıyla su adeta bulanıktaşmıştır.
ww w.
ne te
insanlığın
den iiretimidir. " Marks'ın bu belirlemesi tarihe yaklaşımının ve onu yorumlayışı nın temel çıkış noktalarından biridir. Ya· şamını sürdürebilmek için insan doğayı dönüştürür, ama insanın bu eylemi kendisinde de bir dönüşümü sağlar. Bilinçli bir çabanın ürünü olan bu insan eylemi her selerinde kendisiniyeniden üreterek, yani helozen ik bir yay gibi derinlemesine ve genişlemesine bir geli şmeyi sağlayarak, basitten karmaşığa doğru bir toplumsal ilerlemenin öznesidir. Maddi yaşam ile böylesi bir ilişki içerisinde ele aldığımızda tarihi, insanın her türlü düşünsel disiplini· nin bir Iaboraluan olarak görüyoruz. Ama bilinçli eyleminin sahibi otarak insan, bu laboratuara belli bir bilinç, belli bir amaç
we .c
arih içinsöylenebilecekçok söz var. Ama Hegel'in "Tan'hten öğrendiğimiz tek şey insanlarm ondan hiçbir şey öğrenmediğidir " sözü bir uyarı olarak algılandığında , belki de bugüne kadar söylenenlerin en anlamiısıdır Oysa tarih bugünü anlamanın, anladıkça başarıya ve zaferiere yürümenin ve ya-
li insan eyleminin çevresiyle ilişkisinde gerek maddi, gerekse manevi her türlü yarat ı mın ı n güneele ve hatta geleceğe süzülüp gelebilen bir birikimidir. Dolayı s ı y l a tarihi, bir l aboratuargibidüşünüp algılamak mümkündür. Toplumsal çe l işkilerin çözümlenmesi ve bu çelişk i lerin ortaya çıkardığı dinamiklerin tanımlanmasında, harekete geçirilmesinde böyle bir laboratuara sahip olmak, gelecekle doğru bir ilişkinin yegane güvencesidir. Ancak o zaman bugünü kavrayabilen, anlaşılır kılabilan ve geleceğe müdahale edebilen bir iradeden söz edilebilir. Bu ise var oluşu açısından önemli bir olgudur. Bugünü anlayabildiği, yarının görebildiği ararıda insan için gelecek bir belir· sizlik, dolayısıyla korku olmaktan çıkar. Tari h içinde bireyin özgürleşmesi de ancak bu noktada ifadesini bulur. Bunu bir güç olarak ifadelerıdirdiğinde ise, artık toplumsal ge lişmeye etkisi söz konusudur. Ve
doğrultusunda sisternalize olmuş düşün· eeleriyle girer. Tarih, bazılannın ifade ettiği gibi olay lar ın zaman içerisinde peşis ı ra sıralanması değild ir. Tarih yorumdur; saf, katıksız, ideolojilerden bağ ı msız, boşluk· ta sallanan bir bilinç olamayacağı gibi , öznel dinamiklerden, iradeden soyut, ka· !ışıksız gerçekleri olan bir tarih de yoktur. Tari h ne soyut bir düşüncenin, ne de kahramanların , kralların , günümüzde devlet adamlarının tarihidir. Bu son söylediklerimizden materyalist tarih anlayışının tarihte bireyin rolünü inkar ettiği veya görmezden geldiği sonucu çık maz/çıkarılmamalıdır. Tersine tarihin tek öznesi insandır. Canlı , toplumsal ilişkileri nin bir bütünü olan insan, "tarihi, kitleler yapar" derken Malts'ın ifade ettiği tam da budur. Bireyin tarihsel-toplumsal gelişme üzerirıdeki etkisi de bu bakış açısı içerisin· de ele alınmalıdır. Özellikle toplumsal gelişmenin belirti dönemleri böylesi iradi mü·
buil i şki,sözkonusui radigücekendiyasa
dahalelereaçıko l andönemlerdir.
ların ıdakazandırır. Böyleceonuntarihseltoplumsal birolgu o l arakvar olmasını sağ lar; ta ki onun varolmasınaneden olan koşulla r ortadan kalkıncaya kadar. "Toplumsal yaşam ve toplumsal geliş me, insanın yaşamın1 sUrdarebilmek için ihtiyaç duyduğu mallarm Urelimi ve yeni-
Tm·ihtt~ iı·udeıtin ı·olii
T
arihsel
gelişme,
toplumsal
gelişme
yasalarından bağımsız değildir.
Bir
işte toplumsal formasyonlarda böylesi belirsizlikdönemleribireyinmüdahalesine, yani iradi müdahaleye en açık, en ol anaklı dönemlerdir. Be lirs i zliği kavrayabilen, belirsizlik içindeki dinamiklerin dönüşürncü gücünü açığa çıkarıp kucaklayabilen bir irade toplumsal gel i şmenin yönünü çizme ye teneğini kazanır. Bu ayn ı anlama gel rnek üzere geleceğin kazanı lmasıdır. Tarihte iradi gücün önemi ve rolü böylesi dönemlerde en belirgin bir biçimde açığa çıkar. Bu iradi güç elbette ki kitlelerdir. Ama kitlelerin bu gücü, ~adesini, siyasal örgütlülükterinele ve önderlik gerçeğinde bulur Tarih, toplum ve birey arasındaki ilişki yi böyle ele aldığımızda tarihte dönüşü mü yaratma sorunu, tarihsel anı veya dönemi yakalama sorunudur. 1917 Ekim Devrimi arefesinde Lenin "dün erkendi, yann geç olacaktır" diyordu. Zaten dönemin Rusyası'na baktığımızda, yoğun bir belirsizliğ in yaşandığ ı nı görmekteyiz Birçok devrimsel gelişme bireyin böylesi müdahalesinin tarihsel örneklerini verir bize. Ve bu örnekler, (tarihsel deneyimler) gös t e rm i ştir ki, tarihi yapan kitlelerin siyasal bir ifadesi olan devrimci örgütle ve önderlikgerçeğ inde kendisini karakterize eden diyalektik, onun üstün bir kavrama ve dönüştürme yeteneğine sahip ol-
!ın
bir
başka
başka sınıf
bir
şey
üzerinde baskısından olmayan devlet, bu işlevini
vetar i hiçindek i ro l ünükendiyasalarıyla
birlikte oynar. Onu var olmasın ı koşu l layan ve toplumsal gelişmeyi etkileyen yasalardır bunlar. Bu anlamda tarihsel-toplumsal bir olgu olarak tarihteki yerini alır. Ona bu yeri ve rolü, tarihsel-toplumsal gelişmenin açığa çıkardığı koşullar sağlar ve böyle olduğu için de o koşullar ortadan kalktığında her olgu gibi devlet de ortadan kalkar. Gerçekleşen sosyalizmin çöküşü , dünyada bir kampın ortadan kalkması , çok daha karmaşık bir biçimde her geçen gün daha da yoğunlaşan insanlık sorunları , ·evrensel banş" demagojisiyle yola çıkmış bulunan emperyalizm günümüzün dünya tablosu ve insanlık durumunu veren temel olgular olmakta birlikte eksik kalıyor. Tarihsel-toplumsal bir olgu olarak PKK ve önderlik gerçeği bu eksikliğin giderilmesinde dünyayla biraz ilgilenenlerin aklına ilk gelen olgu oluyor. Böyle olmak durumunda. Çünkü PKK ve önderlik gerçeği , bu dünya tablosu ve insa n lı k durumunu kendi geli· şimyasa larıylaet kileyenb ir yürüyüşl ege· lişimini sürdürüyor. Reelsosyalizminçökübirlikte emperyalizmin "sosyalizm öl· dü bitti" diyerek sevinç naraları attığ ı bir dönemde PKK bilimsel sosyalizmin temsilşüy l e
b i nlerceyıllıközgürlükyürüyüşününgünü-
müzdeki yegane ad ı mları olarak ilerliyor. Kapitalist-emperyalist dünyadaki çelişki ve çatışmaların giderek ortadan ka l ktıQ ı ve evrensel barışadoğru ilerlemekte olduklarına ilişkin demagojisini PKK, ezilen mazlum halkiann güçlü bir savaşçısı olarak bozuyor. Bu doğrultuda hergeçen gün biraz dahadünyagericiliğiniteşhi redi yor
Bu anlamda PKK'nin tems il ettiği a k ım, bunun ideolojik-politik ya k l aş ı m ı "Tek alternatif kapitalizmdir" safsatasını gün geçtikçe ulu sl a rarası alanda da geçersiz kılıyor. Böylece emperyalizmin in· san hakları , demokrasi, bar ı şkonula r ı nda tamamen ikiyüzlü bir politika yü rüttüğünü pratik mücadelesiyle ortaya ç ı karı yor ve bunun teş h irin i bütün dünya kamuoyu nezdindege rçekl eşti rmeyibaşarıyor.
Bundan do layı 21. yüzyı l Apoculuğun yüzy ı lı olmaya h ı zla aday olma ktadı r PKK ve önderlik gerçeği, içinde bulunduğumuz dönemin çe li şkileriniçözümleye rekçağ ı mızadamgasınıvuruyor.20.yüz-
yıl çaQının çel i şkile rin i l enin tahlil etti ve bunun çözüm yo lunu Büyük Ekim Devr i m i 'yle g öster i pbuyüzyı tadamgas ı n ı
vurdu. Nası l ki, Ekim Devrimi'nden esinlenerekdünyanınb i rçokbölgesindee mper-
yalizmeve sömürgeciliQe karş ı devrimler ve 20. yüzyıla leninizmin yüzyılı den ildiyse, günümüzün insan lık sorunlarını PKK ve önderlik gerçeği tahlil ederek, çözüm yolunu Kürdistan devrimiyle göstererek 21 . yüzyıla damgasını vuruyor. Dol ayıs ıyla şimdiden 21 . yüzyı l a Apocu pa rt ileşme yüzyılı demek abart ı l ı ve erken ol mayacaktır . Aynı zamanda bu sosyalizmde yeni bir aşama ve büyük bir sıçramanın da ge rçekleşmesi oluyor. Nitekim empe ryalist ideologla r "P KK'nin bölge ulusları için bir model teşkil ettiğini', "PKK evrensel bir terör örgütü' belirlerneleri asl ı nda Kürdistandevriminin bölge halklan ve i nsan lıkdevrimi için ne kadar önemli o l d uğunu burada dahi görmek mümkündü r. Nitekim empe ryalizm in PKK'ye ve Başkan APO'ya pervasızca saidırma l arı PKK'nin dünyaya yen i bi r devrimci dalgayı yaymas ı ndan kaynaklanıyor. Bütünkorkulan bundandı r Aslında PKK'nin en önemli ve düşman l ar ı nı da korkutan temel özelliQi sosyalist insan tipiyaratmaazmivebunubütüntop!uma yayma çabasın ı sergilemesidir. Sos-
ğımsızlıkçıb i rç i zgin in,
bütünyasalarıveönderl i kgeliş i mçizg isi nin
bir kavganın, kendini ateşe atan devrimci bir ruhun yaratacağı sonuç kazanmaktan başka bir şey olamazdı. Tarihin ortaya koyduQu gerçek de buydu zaten Bugün bile statükolar parçalanmas ına ,
bütün özellikleri için bu böyledir. Bu anlamda PKK tarzı ve önderlik gerçeQi Kürdistan tarihi nden ayrıele alınamaz.
Zaten PKK tarzı da budur. Bugünü kavramada tarih denilen laboratuara bir bilim adamı titizliğ i, kuşkuculuğu ve eleştirel bakış açı sıyla girmektir. i nsa n l ı ğıng elişim yasaları doğrultusunda Kürt toplumunun gelişim yasa l arını doğru bir biçimde aç ığa ç ıkarma böyle bir tarz ı n sahibi olunduğu için yapı labi l miştir. ÖVgülere dayanan bir yaklaş ı mın sahibi olmak yerine, Kürt toplumunun gel i şim yasa l arın ı n doğru bir biçimde aç ı ğa çıkarı lab il mesi için e l eştire l biryaklaşım esas alınmıştır. Bu doğrul tu da söylenen, yazılan herşeye ; özelliklederesmi ideoloji· nin söyled iğ i, yazd ı ğı her şeye kuşkuyla bakılmıştır. Tarihte en geri, atı l ması gereken özelliklere ilkel milliyetçilik ve refo rm isı Kürt solu sahip ç ı karke n, PKK tarzı bunları reddetmiştir. Egemen sınıfia ra ait olan anlayışları bulup çıkarmış ve bunl arı reddetm i ştir. Ilkel milliyetçiliğin yapt ı ğı gibi "feodalizm ulusa ll ıktır, ulusal değerl erde direnmedir, ulusal değerlerin korunmasıdır" deyip, toplumsal geriliQe sarılmamıştır. Veya reformizmin yaptıQı gibi tarihi kaba materyalist bir ~aklaşı mla ele alıp, "kapitalizmin gelişmesi ulusa l l ı ğ a hizmet eder" deyip, Kürdistan'daki mevcut gel i şmeyi benimse· memiştir. Bunlar PKK'nin ortaya çı kışında ve radikal bir çizgiyi tutturmasında önemli başlangıç noktalarıdır. Çünkü feodal toplumsalgeriliQesanlmışo lsaydıveyaumut-
ları nı
kapitalizmin
sallıQa bağlasayd ı
gelişiminin sağl adığı
uluPKK, kime karşı , ne ka-
darradikal bi rsavaşımınsah i biolabilecekti.
PKK, her şeyden önce tarihi doğru bir biçimde kavram ay ı esas aldı. Kürt halkının , egemen sınıfların, sömürgeciliğin tarihini mevcut diğer hareketlerden ve anlayışla rd an fa rklı bir biçimde kavradı, yorumiadı ve tarihe müdahale etti. Kürdistan tarihine müdahaleyi her zaman başkala rı yapm ışt ı ve bunlar da genellikle Kürt hal·
tutkununyenilgi ile ve
uzaktanyak mdani l gisiolamazdı. Meşru haklı
Oirarih bugünü anlama ve geleceğe hazirianmanın
bilimi, daha doğrusu bilincidir. Bu bilinçten yoksun bir kişilik gelecekten korkar. Çünkü gelecek onun için dipsiz bir kuyu gibidir. Geleceğini göremediği,
ondan korktuğu için bugüne büyük bir tutuculukla bağlamr. Sonrasmda ise büyük tutuculukla bağlandiği gerçekliği onu boğar. ~
yeni dengeler oluşması na raQmen, PKK hiçbir güç, hiçbirhareket hci.l iı ba· temel almamıştır. Kürdistan'da hiç kimse kazanmak için, içinde halkıyla birlikte bağ r msız bir ülk~ için savaşmam rştı , isyan etmemiş ti.lşgal karşısında zaman zaman parlayan, özellikle de provakasyanlar sonucu erken ve hazırlıks ı z parlayan direnişler- savunmalar olmaktan öteye gidemediler. işte tarihi böyle yorumiayan PKK; daha başlangıcında kendini egemen düşüncenin etkisi alirndaki tarih yorumlarından uzaklaştırdı; düzend ı şında
ğ ı msızlığı
ne te
gerçekleştiysa
bunun böyle o l duğu daha anlaşı l abil i r bir gerçektir. PKK'de ge rçekleşen diyalektiğ in
yal izmeilişk i nbirdeğerlendi rmesi nde Baş-
rihe gömmek isteyen can düşman:arıyd ı Evet, Kürdistan tarihinde direniş l er vardı, ama bunlar neyin direnişl eriydi? PKK bun· lara gerçek ve doQru anlamını verdi. Ne olduğundan fazlaabarıtı ,nedeküçümse-
di.
Sahiplen i lmesige rekenleresah i pçı ktı,
atılmas ı
gerekenleri ise eleştirel yaklaşarak reddetti. Neden sonuç alamadıklarını çözümledi. Bazı larına göre 19. yüzyrlda ge lişen isyanlar bağ ı msızl ı k için yan ı p tuluşa n isyanlard rr. PKK bu bakış açısını , tarihin bu yorumunu daha başından teslimiyeti esas almış yakl aşım l ar olarak gördü. Kürdistan'da hiç kimsenin baQımsızlığı esas a l madıQını ortaya koydu. Tarihe böyle yaklaş t ı, böyle yorumladı. Böyle yak laş t ıQı için daha başlangıçta kendini yenilgili bir kişilikten kurtarıp, kazanmak için azimli bir yürüyüşü n sahibi kıldı. Diğerlerinin yaptıQ ı gibi, geçmiş Kürdistan tarihindeki isyanları baQıms1zl ı k tutkusu
ww w.
kan APO söz konusu gerçeğin önemine, 'PKK'de sosyalist /ipin şekillenmesi adma sağlanan gelişme bir kez daha gözden geçirilirse, bunun hiç de ulusal ve hatta smıfsal bir çözümleme olmadiği anlaş1 lacaktır. Yine bu sadece siyasal ve askeri bir görevin başarrlmas1 amacryla da smır/1 değildir ve daha fazlasm1 kapsamaktadır. Biz çö· züme u/aşm1ş ve kapitalizmin bUtün değer yarg!larma karş1 aşama yapm1ş insam yaratmak istiyoruz" şeklindeki sözlerle dikkat çekmektedir.
kının dostla rı o lma kşuradakalsın,onuta
PKK
iis1iiıı hiı·
k~•"·•·n•••n gii•-~ii•liiı•
pKK uygulanmış modelleri temel almıyo r , yerleşmiş kalıpl a ra_girm i-
yar,
mevcu tstatükoyutanımıyor.lnsanlı -
ğm gelişimi
önündeki bütün tabulara karbir savaş yürütüyor. Politikasını , mücadele yöntemlerin i buna göre ge l iş ti riy o r. Tarihin Kürdistan halk ı hakşı amansız
kındaki hükm ünütan ımıyor
Bundan hareketle PKK'nin temel özel·
liği özgürdüşü nceveözgürey lemesah ip
o lmasıdır. "iflas etmiş toplum kişilikleri
PKK 'nin içine sızarak ucuz yaşam1 sürdüremez/er!" gerçeklik tam da bunun kendisidir PKK diyalekti9i ve önderlik gerçeQi denilince akla ilk gelen, onda ge rçekleşen kavrama, dönüştürme gücü ve yeteneğidi r. Kürdistan'daki tarihsel-toplumsal ge lişm e ve bu gel i şmesonucu n da ortayaçıkan halk gerçe kliğim iz göz önüne getiri l diğ i nde
00PKK ortaya ç1k1şmda ele alip değerlendirebi/eceği tek olumluluk Kürdistan'da yaşanan derin çelişki/erdi. Hiçbir şey PKK için gerçeklerden, özellikle derin çelişki/erin ürünü olan gerçeklerden daha geliştirici, daha güçlendirici olmadi. işte, PKK bu çelişkileri doğru bir tarih yorumuna sahip olabildiği için çözüm/edi.~
olarak görseydi, "TC'ye ka rşı mücadele etmek kolay deği l, herkes yeniidi biz de yenilebiliriz" biçimindeki bir düşünsel iklimin etkisinde yolaç1kacaktı. Çünkü ulusal bağ ıms ı zlık için yanıp tutuşan çizgiye yenilgiyibulaştırm ı şolacaktı. miş
Daha başlangı çta yüce bir tutku kirletilolacakti. PKKtarzı ve önderlik gerçeği-
ni n gel i şi mibundanhepkaçındr .Uiusalba-
içerisinde
zenginBu anlamda PKK doğru ları uyile karş ı karşıyagetirince anlaşı labilir oluyor. SadecedoQruları uygulamak ve süreklilik de değil , zafere yöneliksonuça l ıc ı bir savaşımın gel iştirilmesini esas alıyor. Bu bir felsefed ir, bir dünya yaratmakt ı r, zaten tanrısal laşmaktan Parti Onderliği 'nin kasgelişiyor. Uygu l ad ıkça
leştiri l iyor.
gulad ıkça , onları yaşam tn canlı prat i ği
tettiğigerçeklikdebudur.
I"KK
diizt•linu~
' 'e
hız
lull'ek•~d diı· pKK her yenilgiyi
anında başanya
dönüştürmeninge rçek leş mes i dir
Tarihi doğru bir biçimde aniayıp yorumlayabilerı PKK bir dönüşümün sahibi olmuştur Kürdistan'da. Geleneksel bir felsefemiz va rdır: 'Biz kendi kendimizi yönetemeyiz, adam o/mayrz"diye. Tarihi bu felsefenin bir yansıması olarak devlet olmaktan uzaklaşma, adeta kaçı şırı tarihidir. Çevresindeki halklar, hatta en barbar kavimler devlet olmak için en ufak fırsatı değerlend irmeye çalış ı rken, söz konusu felsefe devlet olmamn önündeki öznel nedenlerden biri olarak tarihsel rolünü yüzyıllar boyunca sürdürdü Idris-i Billisi şahsında açrkça ifadesini bulanbu felsefe,Kürtegemenleri, işbirlikçiteri ve sömürgecilik taralından her türlü çaba esirgenmeyerek yaşatı lmaya çalışıldı. ilkelmilliyetçilikvereformistKürtsolu tarihe yanlış yaklaşımlarının bir sonucu olarak KOrdün bu geleneksel felsefesinden öteye giden bir dünyagörüşünün sahibi o la madılar. Kürdistan'da herkes bir boyutuyla bufelsefeyi yaşatıyordu. 1970'1i yıllarage l ind iQindeKürthal kgerçek liQi, insanlik değer l er i ve ulusal değerler karşı sında bir düşkünlüğü, ölü noktaya getiri!miş birtüken miş l iQ i yaşarken, Kürt aydınları, Kürdistan'daki kapitalist ge l i şmenin bir ulusal bilirıçienmeyi yaratmakta olduQundan söz etmekteydi. Bu denli bir körlük, tarihebakrştabu denlibirters l ikvardı. PKK hareketi böylesine olumsuz bir gidişi ve tarihe her türlü yanlış yaklaşıml arı tersine çevirme vedüzeltme hareketi oldu. Bir red hareketi olarak ortaya çıktı. PKK ortaya çıkışında ele a l ıp deQerlendirebil eceğ i tek olumluluk Kürdistan'da yaşanarı derin çe lişkile rdi. Hiçbir şey PKK için gerçeklerden , özelliklederin çelişk i le-
we .c
cisio l a rakveonayeniaçılımlarkazandıra-
rak gelişip, güçleniyor. Dünyada geri çekilmekte olan ilerici dalgaya, gerici rüzgarlarm estirilmesine karş ı lı k PKK, i nsanlığ ı n
SerxwebOn )
1996
om
Kasım
(Sayfa f6
den,ge l enekselyaklaşımlardanbaQımsız bi r yürüyüşünsahibioldu.
Tarihe bakış açısı, tarihten güncel sonuçlan çı karabi lm ek açıs ından önemlidir. Zafere yürümeyi esas almak ve buna cesarel etmek açısından çok daha önemlidir. Tarihsel direniş l eri doQru bir biçimde yorumlarken PKK; bilinçli ayakları yere basan bir cesareti geliştirdi. Söylenen her şey in tersini söyledi. Egemen olan her şeyin tersini söyleyerek; mevcut bütün st atüko l arı parçalayarak PKK as l ında, Kürdistan'da tersineduran her şey i ayakları üzerindeoturttu Devrimci bir dönüşümün sahibi olabilrnek için ilkin..anlamak ve kavramak gerekiyor. Parti Onde rli ği'nin "bizi biraz ot· sun anlamaya çalışın " derken ifade ettiQigerçek, önemli bir boyutuyla bu oluyor. PKK d i yalekt i ğ i ve önderlik gerçeQini anlayabiirnek ve bu an lamda kend imizi aya klarım rzın üzerindedüzeltmenin yegane yolu ve yöntemi olarak a lg ı lanmalı · d ı r. Anlamak, kendimizi dönüştürebilme nin ilk adım ı ve yegane güvencesidir. Tarihi öQrenmek de bu açtdan önemli· dir. Çünkü tarih bugünü anlama ve gele· ceğe hazırlanman ı n bilimi, daha doğrusu bilincidir. Bu bilinçten yoksun bir kişil i k gelecekten korkar. Çünkü gelecek onun için dipsiz bir kuyu gibidir. GeleceQini göremediQi ,o ndankorktuğu içinbugünebüyük bir tutuculukla baQianır. Sonrastnda ise büyük tutuculukla bağlandığı gerçekliQi onu boğar. Ama bunun bilincinde olma mız PKK'yi anlamaya yeterli olmamaktad ı r . Anl aman ın önemini kavramrş olduQumuz halde; kendini en çok çözü mleyen, her zaman masaya yalıran bir örgüt olmasına rağmen , PKK'yi ve önderlik gerçeQ ininedenan lamaktazo rlan maktay ız?
He r şeyden önce teorik reçetelerle PKK'yi ve önderlik gerçeQ ini anlamak mümkün deği l d i r. PKK , bizzat yaşamın pratigi içinde kendini o l uş turm uş bir örgütlenmedir, bi r yaşam disiplinidir. Çözümün lırtına laşmı ş biçimid ir. Yaşamda, pratikte, tempoda her zaman büyük bir sın ıf mücadelesi vermektedir. Her türlü bu lg u ları, politikperspektifleri tarih bilinciylebütünleşenböylesibi rzenginlik i çe -
risinde,
yaşa m ı n
ve savaş ı m ın
ge rç ekliği
ri nürünüo langerçe kl erdendahage li ştiri·
ci, daha güçlendiriçi olmadı. işte, PKK bu çelişkileri doğru bir tarih yorumuna sahip o l abildiğ i için çözümledi. Bu temelde Kürdistan'da dönüşümü sağlayacak olan dinamikleri açığa çıkaran ve bu dinamikleri harekete geçiren bir güç oldu. Bunu yaparken bir red hareketi olmayı esas aldı. Kendisini sömürgecilikten, onun yans ım as ı olan her türlü görüşlerden kaparan, böylece düzen dışılığını kalın çizgileriyle çizen bir ideolojik-politik hattı ve savaşım biçimini önüne koydu. Devrimc i şiddeti bu temelde bir çizgiyi esas alarak ve hiçbir taviz vermeden geliştirdi Çelişkileri çözümleme, dinamikleri açı ğa çıkarma gücüyle PKK bir ayd ı nlanma ve ayd ı nl atma hareketi olmuştur. PKK'nin kucakladığı Kürdistan ve Kürt halki bugün tarihin en büyük ayd ı nlanmasını yaşıyor. Ama bu aynı zamanda aydınlatma demek oluyor. PKK, t ıpkı birprojektörgibi ka ranlı· g ın üze rineg idiyorveçe lişki lerinardındaki
güçleri, bunlar ı n o rtayaç ı kardığı her gelişmeyi neden-sonuç ilişkile rini açıga çıkararak ortaya koyuyor. Çoklarının yaptığ ı gibi toplumsal boz uklukları eleştirmekle yelinrnek yerine, bu bozuklukların nedenlerine yönelen ve aç ı ğa çıkarı p deşifre eden bir hareket tarz ı nı esas alı yor. Kürt i nsanını ve Kürdistan'daki sö mürgeciliği çözümledikçe bunları yaratan ard ındaki gerçekliQi de, yani TC sömürgeciligini de çözümlüyor. Savaş boyutlandıkça çözümleme derinleşiyorvebölgedeki engericigüçola rak
TC gericiliğin i n ardındaki uluslara ras ı gerici güçleraçıQa çıkarılıyor, teşhir ediliyor PKK tarz1 ve neden olduQu diyalektik gelişmeyi bu noktadan ele almak gereki yar. Çelişkileri çözümleyici ve çel i şkilerin
Kasım
( SerxwebOn
başlangıç, o lu şum aşamasında kazandığı
yasal arın ı aç ı ğa çıkarmakla kal ma mış; aynı
Kürdstan tartıi de ele alındığında asbu Dr devıimdir. Çünkii o ~ne kadar bir aıaya geeme<l(j tarihsel halk gerçekliğinde bu olgu en öoemli ulusal ve savaşım talebiydi. Kürdistan her anlamda para~rçaydı. ~te böylesi bir gelişme ile PKK aslında devrimi ve sosyalizmi önce kendisinde gerçekleştiren bir hareket olmuştur. Ve bu devrimi hep sürekli ktl mayı esas al m ı ştır. Her döneme ve koşu llarına göre kendisini örgütlemeyi, döneme cevap verebilecek kadrolaşmayı ve savaşım alanlarını yaratabilmiştir. Dolayısıyla her dönemi karşı layabilecek alternatif savaşı malanlarını , yöntem ve taktiklerini geliştirebi lmekte tıCıy{l< bir manevra yeteneğinin sahibi olarak ulusal k.ıxttJuş savaşımının önünü açabilnıiştr. Değişim ve btınun gerektirdiği dinamizm her alarrla ve boyutta canlı kılınarak böylesi bir manevra yeteneği kazanılabilmektedir. Ça!ışma tarzı, temposu, gönüllütüğü, m~itanlık düzeyi hep değişen bi karakter taşı mışbr. Daha önce de lıelirtl\)miz gb PKK); yaıatan bir amaca tutkuyla bağlanmakiL Bu amaç ve IU1ku içiı gerekli olan bir yaşam biçimi vardı ve bu yaşam biçimi her dönem sorgulanarak yeniden üretilmeye çalışı ldı. Amacı ve tutkuyu lekelerrnekten konıyabil· menin tek koşulu da buydu zaten. Parti örderl~i'n i n şahsırda bu çaba en yoğun ve görkemli diyebileceğimiz ifadesini bulmuştur. Her dönemde söz konusu sorgulamaya en doOru ve mutlaka tutarlı bir cevap vermenin kişinin
gemş~r.
Böylece düzenden ayrı bir sosyalolgusu açığa çıkanlmışbr. Diğer sol oldugu giıi cljzene karşı olduğuru söyleyip düzeni yaşayan ve yaşatan bir hareket olmarmştır hÇbir zaman. PKK; ya rat mış olduğu düzenden bağımsız sosyalleşmeyi büyük Apocu ruh birliğiyle güçlendirdi, daha nitelikli kıldı. Ruh birliğini derinleştirdikçe örgütsel baOların ı güçlendirdi ve bu ruh birliOini hem örgütsel yapısının, hem de yaşam biçiminin yegane harcı olarak gördü. Her şeyin PKK için, herşeyininsan için geli ştirilmesinin esas alındığı bir tarz olarak PKK kültürüortaya çıktı. Bu kü~üre, yaşam biçimine ters düşen veya bu yaşam ~n azerme ucuzca yaşamak isteyen aıiayışlarla acımasızca mü· ~ o:lot Ve bu rıicadele siJ'ei<IOşerek tıaıa devam e<f~- PKK. ker<lne tasarrufçu aıiayışların hep karşısıOOa oldu. Kendine ta· sarrufçu anlay ışı , kaybettiğinde "benden .,....,. lufan" lıoyutuna vaıalıi- zimy9ti tityük bir teh!i<e olarak g5ıW ve acımasız· ca mücadele etti. PKK'de yoldaş, insanlık ve parti Qn var olmak hep esas alınmıştır. Ken· 00 devrine veren tir yapı ve yaşam biçini OOyle gerçekleştirilmiştir. Evet, herkes devleti yıkmaktan söz ediyordu, ama ne OOyıesi bir yürüyüşü gerçekleştirebiliyor, ne de bö~esi bir sosyalite yaratabiliyordu. PKK bunun lafı· nı etmekten çok, bir yaşam disiplini olarak ele almayı esas akjı ve buna ilkesel bir dü· leşme
harekellerıJe
w.
zamanda, tarihsel-toplumsal gelişim yasalanna müdahale edebilen bir güç haline de gelmiştir. Kürdistan devriminin özgün koşulları bunun b5yle olmasını zorlu· yoro'u ve gerçekleşen de bu oldu. Gerçekten de Kürdistan devriminin gefişimine baktı ğımızda var olan dinamiklerin büyük ölçüde gelişmemeden yana bir durum arzettiklerini görürüz. Birçok ülkede devrimci hareket kendisini bir toplumsal veya siyasal miras üzerinde geliştirip devrimi başlatı rken , Kürd istan devrimi çok farklı bir gelişim çizgisi izledi. PKK, savaş ı mını başlattıOında Kürdistan'da kendiliğinden gelme de olsa ne bir hareketlilik durumu vardı, ne de Kürt halk gerçekliği içinde şekillenmiş bir savaşım geleneğinin ona miras olabilecek siyasal deneyimleri vardı. Tarihsel-toplumsal şekiltenişi barbarlık ve vahşilik çizgisinde gelişip güçlenen sömürgeci TC devletinin Kürdistan'a nas ı l bir sômürgeciliği dayatt ı O ı ve özel savaş uygulamalannın neler olduğu bugün artık biliniyor. "Başaşağıya giden bir tarih ve yitirilmiş bir ulus vardı. · iş t e , PKK baş la ng ıc ını böylesi bir gerçeklik içinde yaptı. Bel~i de olabilecek en kötü koşullardı bunlar. Ozellikle de hatalt en ufak bir ad ı m atmaya izin vermeyen koşullardı. Bu durum ona her zaman en kötü koşullara göre hareket et· me ve bu doğrultuda tedbirlerini her zaman geliştirmeyi bir ilke olarak kazandırd ı. Soluk soluğa yaşanacak bir tarihin güven-
bu özellik sayesinele kazanı lm ı şt ı r. Bunu da büyük bir sabır ve kimsenin kolay kolay anlam veremediQi bir düzeyde yapmıştı r . Sadece bugünkü mevcut Türkiye gerçeQine baktı Q ı m ı zda bile bunun böyle olduğunu görmemiz mümkündür. Ama sabır , belirttiOimiz gibi bir hıza koşul olarak kendisini varedebildL Bu, mevcut toplumsal dinamiklerin hep bir adım önünde olmay ı başarabilen bir hızdır. Özellikle de düşmanın her türlü manevra ve özel savaş taktiklerini büyük bir önseziyle farked ip her zaman onun bir adımönündeolmayı esasalmışbirdina-
mizm
gel işmenin
en önemli motor gücü her zaman bir adım bir h ıza sahip olmanın en önemli koşulu tarihi doğru bir biçimde bilmekten, yorumlamaktan a n'ı yakalamaktan geçiyor. "Ben anlık biriyim. Çok süreç/i yaşanm, hem de am anma. Benim için am yaşamak Onemlidir. An'1 doğru yaşamak. Sanki her şey şu anda gerçekleşecekmiş gibi, an'a yOklenme tarzım var. Zaten yarm/arı da böyle sağ/ıyoruz" belirlemesinde Parti Önderl iği tam da bu gerçekliğe dikkat çekiyor. Nitekim savaşım ı n diğer dinamikleri açısından da tarih bilinci için aynı şeyi söyleyebiliriz. Herhangi bir gel işme karşısında düşmanın nasıl bir tavır takı nacağı veya neyi ge l iştirmek isteyeceğ i ; ne tür bir gelişmenin hangi dinamiklerde nası l bir etkiye ve gel i şmeye yol açacağ ı dağ rultusunda bir önsezi , tarih bilincinden kesinlikle ayrı düşünülemez. PKK önderlik gerçe{ı i nde gerçekleşen de btJ oluyor. içten içe dokunarak sürekli kelldini yeniden üreten bir sabırla daha büyük bir savaş ı m gerçekliOine hazırlanma ve dinamikleri hep bir ad ı m önünde olan bir h ız ın çakı ştırt lması diyalektik yöntemin büyük bir yetenek ile hayata geçirilmesi anlam ı na gelmektedir. Bu, toplumsal gelişmenin dinamiklerinin bilimsel bir biçimde analizinde ve gel işmenin seyrine müdahalede ifadesini bulan tarihsel anın yakalanışından başka bir şey değildir. Tarihte ilerici i nsanlıOın çabaları sonucu ve hatta büyük bedeller ödenerek açığa çıkarı l mış olan değerlerin geleceğe taşınabilmesi anlamında bu nokta önemli oluyor. Ve bugün PKK'nin gerçekleştirdiği de budur. olmuştur. Düşman ın
önünde
olmayı başarabilen
sorumluluğuylahareketedilmiştir.
PKK
usıl
bınulun soııı·a
iakiıı L"tlilmeliıliı·
B ütün bu an l att ıkl arımız ı n yaşam içinde ete-kemiğe büründüriilmesi, Kürdistan koşullannda demir Uzarinde oya işiemek gibi zoc ve sabır isteyen bir iş oluyar. PKK önderlik gerçeğinde bu sabır soluk soluğa yaşanmıştır ve yaşanmaktad ı r. Kürt halk gerçekliğinin savaş1ma taşıdı ğı ilkel yaklaşımlar, zaaf ve anlayışl ar; bununla birlikte TC'nin özel savaş taktikleri göz önünegetirildiğinde ne denli soluk soluğa yaşanan bir süreç old uğu çok daha anlaşı labi lir bir gerçektir. Anlamaya çalışa -
"Solculuğun revaçta olduğu, moda olduğu bir dönemde PKK'li olmamn ölçüleri çok farkli bir biçimde gelişir. PKK'li olmak moda rüzgarlarmdan esinlenmenin veya etkilenmenin sonucu değil, bir tercih ve bilinç sorunu olarak ele almm1ştlr. Çünkü PKK'li olmak bir adanmay1 ifade etmektedir. Ve hatta ateşe at11may1..,
ww .·
mişti.
lında
i<i
ne te
karakteristik bir özelliğid i r . Ve bundan dolayı da her zaman, en ağır olumsuz koşullarda var olabilen veya olumluiUOun temsilcisi otarak yürüyen bir hareket1ir. Kür· distan koşullan başka türlü olmasına izin vermediği için bu böyledir. Ç ı kışında tükenişe giden bir ulus gerçeği ni tersine çevirdiğini belirtmiştik ; keza, sosyalizm için "çözüldü, bitti" denildiğ i bir dönemde PKK sosyalizmin yegane temsilcisi olarak yürüyüşünü sürdürrnüştür. PKK diyalektiği , tarihsel-toplumsal gerçekliği göz önüne getirildiğinde yarın , bugünkü yürüyüşünün etkilerinin yeni ku· rulacak olan sosyalizmlerde anlamlı olgular ın başlangıcıdır. Bilimsel sosyalizme getirdiği açılım l ar, insanı ve insanlığı çözümley i şi, insanlıOın yüzyıllar süren özgürlük yürüyüşüne kazandırı lm ış önemli katkıl ardır. Bundan dolayı hiçbir geleneksel kural-kaide PKK'yi bağ l amaz . PKK yalnızca bilime bağlıdir. Bilime inanarak devrimi derinleştirmeye çalışır. işte Kürdislan'daki devrim yürüyüşünde kazanmış oldLJOu böylesi bir evrensellik ve bilimsellik boyutuyla PKK larihsel bir olgudur. Tarihle kazanm ı ş oldUOu doğru ilişki tarz ı içinde PKK'nin ge li ş i mi kendi
Sayfa 17)
.c om
l emesinegeliştirenbirgelişimçizgisidir.
Helezonik bir yay gibi her kıvnmı nda çap ı biraz daha büyüyen dairelerden oluşmuş bir gelişim çizgisinden söz etmekteyiz. PKK hareketi ve önderlik tarzı böylesi bir gel işim çizgisini kendisine felsefe edinm iş; bu doğru~uda, gelişiminde sürekli liği esas alm ı ş bir harekettir. Yine sadece sınırlan belli olan bir savaşın kazanı l mas ı değil , bir dünyanın , bir yaşam ı n kazan ı lması nı esas alı yor. Savaşım ı da bütünüyle bundan ibarenir. O sadece görünen düşmanları de{ıil, daha büyük, daha gizli düşmanlarta savaşıyor. Parti Önderliği'nin "TC, benim için taktik düşmandır. Daha büyük düşmanlar var' belirlemesi tam da bu gerçeği ifade etmektedir. Bu duyarlı lığı onu her türlü olumsuz gelişmeye kendini hazır tutan, her zaman en kötü koş ullara göre hareket etmeye özen gösteren bir tarzı n sahibi kı l maktadır. Bu onun daha
yaşanıyor ve yansıması öylesine büyük bir yoksul!aşmayı ve düşürülmüşi Qğü ila· de ediyordu ki, Kürt insanının kendisine, insanlığa ve tarihe verab iieceği tek şey kalmıştı : Devrim! Bir başlang ı ç noktası olarak bu sahip olunmas ı gereken çok önemli bir netlikti. Kendisini ya kurtu luş, ya ölüm biçiminde ~ade eden bir netlik. Diğer bir deyişle "Ya PKK ile zorlayacağız, ya da yaşamaktan vazgeçeceğiz. · Bu netlikte yürüyebilmenin esas koşulu ise kendini her anlamıyla rejirTKien koparm ı ş bir yürüyüş çizgisinde ~ade etmekten, bu uOurcia. kendini feda etmekten geçmektedir. PKK hareketinin doguşuOOa bu, onu ka· raklerize eden en önemli etrnerdr. Sob.ıluğun revaçta olduğu , moda olduğu bir dônerrrle PKK'i olmanın ölçülefi çok farklı bir biçiır<1e gelişir. PKK1i ~mak rooda rüzgarlanndan esinlermeoiı veya etlçjfenmenin sonucu değil, bir tercil ve bilinç soruru olarak ele alınmıştır. Çünkü PKK'li atmak bii adanmayı ~ade etmektedir. Ve hatta ateşe atıl· mayı. En asgari koşullarda bu emek seferberliği anlamına gelmektedir. Çünkü PKK diğerlerinden farklı olarak, rejimden baOımsız kimliğini ortaya koyabilmek ve koruyabil· rnek için hep üretmek zorundadır. Ne teorik anlamda, ne de pratik anlamda tüketebile· ceği en ufak bir değeri, m irası yoktur elinde. Üretken olmak ve dolayısıyla bir emek seferberiğini sürekli olarak yaşamak zorurda· dır. Dikkat edilirse Kemal Pi ~ler. Haki'ler, Hayri'ler, Mazlum'lar, Agit'ler ve diğer bir· çok yoklış böyle bir adanma ve ~ürıç içir<le PKK'de yer almıştır. ideolojik ve politik bağ ı msızlığı esas alan bir örgüt için kendi değerlerini yara!· mak ve onlar üzerinde gelişip güçlenrnek olmazsa olmaz bir koşukiur. PKK düzen dışılığını böylesi bir maddi temel üzerinde yükseltmiştir. Bu maddi zemin ona düzen dışı lığı kazandırmanın, kendini ideolojik, politik, örgütsel bakımdan baOımsı z kılma· sının yanırda düzen dışı bir yaşamın örgüt· te içselleşmesi açısından da önemli bir rol oynam ı ştır. Giderek düzenden kopartan bir dinamizm PKK'nin doğal karakteri haline
1996
we
ardırxiaki cinamikleri açığa çıkaran bir güç olarak PKK; ~umsuz g~~l ~me en ufak bir olumluluğu ve başan imkanını yakalayı p buradan yola çıkarak büyük sonuçlara ulaşıYQr. özeesi küçı)<, mütevazi başlangıç!ardan, başarı imkanlanndan, OOyük sonuçlar ortaya çıkarma hareketi oluyor. Bu, tam da ciyalektik gelişmenin kendini ifade eden bir gelişim çizgisidir. Her seferinde kendini yeniden üreten, yaptığı işi, eylemi, savaşım alanını ve savaş ımını , örgütlülüğünü, her dönem genişl emesine ve derin-
cesi bu ilke üzerinde şekilleMi. En kötü koşullarda varlığını sürdürebilmeyi esas alan PKK'nin ortaya çıkışı nda tutunabiieceği tek nesnellik Kürdistan'da yaşanan derin çelişki\erdi. Öylesine derin
zeydeyaklaşb.
Kürdlstan'da o f}Jıe kadar hiç kimse böy· lesibirkolektivizmivebirfijgerçekleştreme-
rak,
yaptığı
her işe anlam vererek; anlam her şeyi büyük bir önsezi ve tedbirkorumaya çalışarak tarihe damgasını vuran bir süreç yaşanmış ve insanlık ad ı na kazanılan önemli bir mevzi büyütülerek korunmuştur. Başarıyı esas alan bir yürüyüş ve yüce tutkulann kirletilmesine izin vermeyen bir duruşla böyle bir süreç yaşanmı ştır. Ama başarı , tek başına bunlarla gelmedi elbette. Sabır hem kendi i çindebirhı zı taşıd ı , hemde bu h ızakoşut olarak kendisini var edebildi. Başka türlü olması da mümkün değildi zaten. Kendi içinde tutunabiteceğ i dokulan büyük bir hızla ördü; ördükçe yürüyebildi. Bir emek seferberliği demek olan böylesi bir yo{ıunlaşmanın en büyük enerjisi zay ıflığ ı , başarısızlığı kabullenmemeyi kendisine yaşamsal bir ilke edinmesidir. Tarihte belki de eşi benzeri hiç görülmemiş bir düzeyde zayıf bir halk gerçekliğinden güçlü sonuçlar başka türlü yaratı lamaz ve yakalanamazdı . Sabır , üzerinde yükse!ebileceği dokuları ~ep daha fazla, üstelik kısa zamanda, örme kayg ı sıyla kendi içinde büyük bir h ı z ı yaşad ı. Bundan dolayı PKK dönüştürürken ve düşündürürken her zaman iteriye s ı çrayan bir gerçekleşma tarzına sahip olmuştur. Ve bu tarz hem düşmanın, hem biz militan l arın bile farkında olmadan, önceden göremeyeceğ i bir düzeydedir. Zaten Başkan APO ve PKK'nin en temel özelliklerinden biri de, düşmanı kendi kendisiyle savaşmak zorunda b ırakmasıd ı r . Bugüne kadarki kazanımların büyük bir bölümü, verdiği
ler
yığın ı yla
·Yaratmak" sözcüğünün PKK literatü· ründe özel bir anlam ve yeri vardır. Yaratvar eden veya var olan bir hareketin söylemiııde böyle bir sözcüğün ağırlığını görrnek şaşırtıcı olmasa gerek. Hemen her şeyin bitirilcliği , kalanın da bak ılma z kadar çirk inl eştiri ld iği Kürdistan'da sen yaratma gücünü göstermezsen, karşıtgüçseni "yaratır." PKK kendi kendisini yaratan bir hareketolma özelliOiyle, oldukça farklıdır benzerlerinden. PKK'den önce PKK yoktu. PKK kendini 'yok"l arın sorgusundan ve gerekçesinden var etti . Yarata yarata büyüdü, gelişti ve güçlendi. Bunun sonucu ve aynası ; bügünkü PKK ile bu PKK'nin kazandığı bugünkü Kürdislan 'dır. PKK'nin büyük isyanı sıfı r noktası ndan, dünyanın egemen güçlerine ve bölgenin gerici devletlerine rağmen böyle bir doğru!tuyla koyabilme başarısın ı göstermesi, yOzyılı n son önemli olayları ndan biridir. Bu çok şaşı rtı cı ve çok çekici ilginin keodiliğinden oluşmayıp kazanıldtğ ı, karşiiıksız o!madığ ı kaydedilmeye de9er bir gerçektir. Hemen hatırlatalım : PKK bugüne kadar yapmak istediklerinin çok az bir kısmını gerçekleştirdi . Ası l yapacakları ve söyleyecekleri bundan son radır. PKK asıl bundan sonra takip edilmelidir. Sadece dostlara deOil, düşmaniara da tavsiye ediyoruz. PKK oıumluyu da olumsuzu da çıplak haliyle gözler önüne seriyor. Yani dostların öOreneceOi kadar düşmanlarını n da öğreneceğ i çok şey bulunuyor. tıkça
T
Kasım
a~ih. in ne. o lduğu s?r_usu, insanll_k
içm önemli. Brzim
ıçın
de
önemlı.
Tarıh ned ı r?
Tarihe nasıl yaklaşmak, tarihi nasıl anlamak gerekir? Tari h, "toplumsal geliş· menin yasalarını veren bilim" olarak tanımlanıyor. Bu anlamda, insanlık için en önemli, insanın ve toplumun gelişmesi üzerinde, insanın tepkide bulunmasına imkan veren bilimdir tarih. Bu açıdan tari· hi en canlı, en temel bilim olarak ele almakveyaklaşm akgerekiyor.
Insan, hal.§. yaşam la ölüm çelişkisine çözüm bulabiim iş bir varlık değiL insan için yarının, geleceğin ne olacağı aydınlık değil. insan, geleceği ve yarınları bilme
Tarih, bugünü bilinçli yaşamaktır PKK tarihi derin lelsefik bir anlam taşı Bundan dolayı PKK'nin kendine özgü getişim yasaları vardır. Bu gelişim yasalarını anlamak, PKK'nin temel geli· şim özetliklerini anlamak bizim için en gerekli alanıdır. PKK'nin bu diyalektiğ ini an· lamak için bir tarih öğrenmekten bahsedebiliriz. PKK'yi kavramak için, tarih araş t ı rması, tart ışması yapabiliriz. Tarihdersimiz, tarih tartışmalarımız , tarih incelemelerimiz, bu sonucu verdiği ölçüde gerçekçi bir tarihin incelenmesi olur. Bunun dı şılldaki bir tarih araştırması ya da incelemesi hoş bir söylemden ibaret kalır. Elbette ki, tarihi öğrenmenin çok deği şik yol ve yöntemleri vardır. PKK'nin gelimaktadır.
1996
uygulama gücümüz zay ı f. Nitekim ulus olarak derin bir tarih kavray ı şından uzak olmamız bundan ileri gelmektedir. Bun· dan dolayı daha çok öğrenebilmek, daha fazla olaylara başvurmak, daha çok incelemeyi-tartışmayı basitleştirmek gerekiyor. Özellikle son yıllarda Parti Önderliği hikaye veya roman anlatır gibi parti tarihi· ni anlatmaya ça l ışıyor. Tarih i değişik olaylardan yorumlar geliştirerek, tarihi ve PKK'nin yasa larını kavratmaya çalışıyor. Eskiden öyle değildi. Çok fazla bir tarih bilgimiz, yine gelişmiş, uzun süreli bir tari· himiz olmasa bile, tarihi incelemekte, bilimsel ölçüleri kullanmakta, olayfar yerine, gelişme yasalarına göre ortaya çıkan gelişmeleri , değişik yönleriyle izah etme, ta· rihi ifade etme tarzımız oluyordu. Fakat bununla tarihin ve yasa l arın yeterince öğ-
Serxwebün ) ğız? Yaşarken yaşadığ ı mız durumu nas ı l anlayacağ ı z? Ne kadar militansak, ne kadar yaratıcı ve üretkensek, an'a, güne ne kadar cevap oluyorsak bugünü de o kadar bilinçli yaşıyoruz demektir. PKK oldukça ileri bir düzeyi temsil ediyor. Gelmiş geçmiş bütün modelleri aşı yor. Bu , belkideinsansoyunun, günüanlama, günü bilinçli yaşama bakımından ulaştığı en ileri düzeydir. Sezgi, öngörü ve yaşam yasa lan n ı anlamak denilen olay, asl ında bu olmaktadır. Doğru kararlar almak, her an ne yapacağını kestirrnek denilen bu husus olmaktadır. Yine başarı ve kazanımlar da bu sezgi ve öngürü olayından ileri gelmektedir. Parti Önderliği, bunu doğru yapabildiği için, bu· nu doğru anlayabildiği için, anında ve her türlü olay karşısında doğru kararlar vere· biliyor
nılmam ı ş. yaşamı, an'ı bilinçli olarak ya· şayacak bir düzeye kendisini getirmemiş demektir. Ve bizde en çok yaşanan da bu olmaktadır. Örneğin ben, en ileri düzeyde, böyle geri bir durumu yaşadığımı rahatlıkla söyleyebilirim. Aşmaya çaba harcıyorum, gayret ediyorum, ama böyle yaşam diyalektiğini anlamak, ciddi bir kavrayış olayıdır. Nereden kavrayacağımı, hata çözemedi ğimi rahatlıkla ifade edebi· liri m. Olaylar yaşandıktan sonra dönüp bakmak, anlamiandırmak elbette ki kolay· dır. Örneğin tarihi ele alıp , yüzyıl, binyıl önce olmuş bir olaya, hatta üç-beş yıl önce anlam vermeye çalışmak aslında kolaydır. Gerçi çoğu insan bunu da yapam ı yor. Olayları , olguları , yaşamı anında çözümlemekle uğraşmayan , bu konuda kendisini yarmayan bir insan, elbette ki PKK ile bütünleşmez, PKK'yi kavraya-
om
(Sayfa 18
we .c
PKK yarınları kazanmaktır ARGK komutanlarmdan Selahattin Erdem (Abbas) yoldaş değerlendiriyor ~-"""""""""""""""' ~===- '-'" ""'"=
>«
~=== ~
00PKK düşünsel yaşam ve pratikte,.yillar sonra ne olacaği konusunda, yillar öncesinden çok iddiall tasanmlarda, öngörülerde bulunmuştur. Kürdistan için, Kürt toplumu için, kesin iddia içeren hedeller ortaya koymuştur. Neyin yaşanacağm1, tarihin nasil olacağm1 çok önceden belirlemiş, önceden tarihin çerçevesini çizmiş-yazmiŞtir. Ondan sonra insam, toplumu onun içinde yürütmeyi esas alm1ş ve başarmiş bir harekettir. Bu anlamda PKK'de tarih, bugünü bili';Jii yaşamaktan da öteye asimda yarmm nasil yaşanacağmm kes/irilmesi, yarm için bir yaşam çerçevesinin çizilmesi oluyor.
ne te
gücünden yoksun ... Bundan dolayı insan gelecek karşısında ürkek, korkak ve tutucu birvarlıktır. Aslındasiyasetteki tutucu· luk da önemli oranda kaynağını buradan al maktad ı r. insan yaşam karşısında, her zaman ürkek, korku duyan bir varlık ol· muştur. Çtinkü ölüm olgusu, insan için çözümlenmiş olmaktan uzaktır. Böyle bir insan ve insanlık ortamında, insanı yarı na, geleceğe hazırlayan , gelecek tasarı mı geliştiren, yaşam karşısında egemen ve glıçtü bir duruma getiren tek bilim, tarih bilimi olmaktadır. Toplumsal ge lişimin yasalarını bilmek, anlamak, öğrenmek, belli ölçüde insanı geleceğe hazırlamak, gelecek iç in girişimde bulunmak imkanı veriyor. Tarih, bilinmezlikler, karanlıklar içerisinde insanı , toplumu aydınlatan bir bilim oluyor. insanı cesaretli, girişken , yaratıcı kılan , korkuyu yenen ve korkuyu azaltan bilimdir tarih. Bu açıdan tarihi öğrenmek kadar, da· ha önemlisi tarihi kavramaktır. Tarihi anlayan, insan yaşamını, toplum yaşamını öztimseyen ve çözümleyen, kendisini yaşama ve ge l eceğe en güçlü hazırlayan ve aynı zamanda katabileninsan oluyor. En iyi öğrenme biçimi, insanın yaşam· dan öğrenmesidir. Yaşamı anlayamayan
ww w.
şim yasalarını , gelişim özelliklerini ortaya çıkarabilmek için, bu konuda önemli bir bilimsel bakışaçısı var. PKK tarihine inmek için soyutlama ve olaylan yorumlama gücüne sahip olmak gerekiyor. Bu anlamda olaylardan fayda-
renilmediği ,
partiyi kavrama konusunda
zayıf kalındığı görüldtikçe Parti Örıderliği
bu tarzı geliştirdi. Ve gittikçe daha/çok olaylan anlatan, daha çok olaydan soyutlama ve değe rlendirme yapan, adeta hikaye, roman gibi bir tarih anlatımı içerisi·
Bir ropörtajında Parti Önderliği , "polisezgi giiciimle yiiriitiiyorum" diyordu. Sezgi, yalnız başına değil. Sezgi· nin bu dtizeyde gelişmesi , bilimsel bakış açıs ı nın gelişmesine bağlı. Yaşam diya· l ektiğ i ni, her alanda, çok ileri düzeyde tikayı
insanın , yaşamı başka şeylerden öğren·
mesi ok:lukça güçtür. Yaşamı anlamayanın , yaratıcı ve geleceğe güvenle yürti· meyen, iş yapma yelisiyle dolu olmaya· nın insan olmas1 mümkün değildir. Yeter· siz ve zorluklarla yürüyen birözellik taş ı r. Nitekim zayıf ve gelişmemiş insan da aslında bu oluyor. Gelişkin , güç l enmiş insan, toplumun bütün gelişim ve yaşam sorunlarına çöztim getirebilendiL Elbeıte ki, ilkin kelldisine heryönüyle güç yetirebilendir. Kuşkusuz, PKK tarihini anlamak PKK'nin gelişim yasalarını, gelişim diyalektiğini kavramaktır. Yoksa tarihi öğ renmek, bilmekneyin ne zaman ve nerede ne olduğu değildir. insan tarihi boyunca, değ iş ik yerlerde ve zamanlarda o kadar çok şeyler olmuştur ki, bunları hikaye etmek, sadece hoş bir anlatım olur. Tıpkı bir masal gibi. Bu masalcılar ve tarihçiterin işidir, militanların , devrimcilerin değil. Bundan dolayı PKK tarihi de eğer sadece kronoloji öğrenme biçiminde ele alınırsa , elbette ki, benzer
özellikleraşılmaz
Oysa PKK tarihi canlı, dipdiri bir tarih! Yaşayan , sürekli var olan bir tarih! Gerçekleşmekte olan bir tarih! Yaşama çöztimgetirenbirtarih ...
!anmak, olayları kullanmak uygurıdur, yerindedir. Tek tek olaylar ise işin hikayesi. bu yöntemle tarihi öğrenmek bizim için pek fazla gerekli değildir. insan, birden fazla olayların hikayesine başvura rak değ il, çok s ı nırlı hikayeden, derin soyutlama ve yorumlama çıkarab ildiği ölçüde, sağlam bir düşünce sistemaliğine sahip olur. Birden çok olaylara başvuran öğren me tarzı , aslıllda geri ve zayıf bir öğren me tarzıdır. Ne yazık ki, bizde en çok görülen tarz da bu olmaktadır. Neden? ÇünkU öğrenme konusunda oldukça geri ve zayıfız . Soyutlama, olaylardan sonuçlar çıkarma, bunl arı yorumlama gücümüz yetersiz. Yaşamın , insan yaşamının derinliklerini, buna bağlı olarak siyasetin, askerliğin, sosyalitenin özelliklerini anlama, Aslında
maz. Yaşanmış olayları anlamlandırmak ,
onlardan sonuçlar çıkarmak kolaydır de· dik. Önemli olan olayı daha yaşalken , sı cağ ı sıcağına çözümleyebilmektir. Başa rılar ve zaterterin sırrı da buradadır. Nitekim kayıpların da sırrı buradadır. Evet, ta· rihte kalmış bir olayı çözümlemek, yaşa mı yaratmak için, yarına hazırlanmak için çok fazla değer ifade etmez. Kişi bundan ancak bilincini geliştirebil i r . Fakat yaşama müdahale etmek güç, bilinç geliştirildiği ölçüde olur. insanın yaşam karşısında hakim ve etkin olması , yaşamı yönlendirmesi, olaylar karşısında anında tutum takınabilmesi ancak bu tarzda oluyor. BUyUk komutanlar, dehalar böyle yapmışlar· dır. işte, Parti Önderliği'nin de en önemli bir özelliği olayları anında , hiç ertelemeksizin çöztime kavuşturmasıdır.
PKK, bugünün değil, tarihini yapıyor
yarının
ne, böyle bilimsel bakış açısını ortaya ko· yan bir yöntemle, tarihi bize, topluma ve halka öğretmeye ça l ışıyor. Elbette ki , bu durum yaşan ı lan bir zay ı flığ ı n sonucu olarak çıkıyor. Tarih nedir sorusuna, Parti Önder li ği çarpıcı ve bilimsel bir cevap vermektedir: "Tarih, bugünü bilinçli yaşamaktır " di· yar. PKK'nin tarih tanımı budur. Bugtinti bilinçli olarak yaşamak, tarihi kavramak· tır. Yüksek tarih bilincine sahip olmaktır. Tarih bugünü bilinçli olarak yaşayabilmek için öğrenilirveya tarih bilimi, insana, güntinü, anını bilinçli olarak yaşama gücü verir. Bundan dolayı PKK'nin tarih tanım· laması , oldukça bilimsel, kişiyi gerçeğe çeken , tarihi daha iyi anlamasına yol açan bir tanım olmaktadır. Bugünü bilinçli olarak nasıl yaşayaca·
kavramış ve temsil etmeye bağlı bir olayhem de çok kısa sü· rede, henüz daha yaşanırken çözümlernek, araştırmak, bir amaç uğruna, nasıl tavır gösterilmesi gerektiğin i anlamak, elbette ki , buradan ortaya çı kıyor. işte karar budur! Doğru ve yerinde karar, bun· dan hareketle doğru uygulama, başarılı pratik işte böyle ortaya çıkıyor. Eğer bizler, pratikte sahalarda yerinde ve zamanında kararlar veremiyorsak bu , tarihi anlama ve bilinçli yaşama gücündedır. Olayları, anında
kiyetersizliğimizd en , yoksunluğumuzdan dolayıd ı r .
gücün
Devrim mücadelesine giren bir önüne büyük amaçlar
yaşamını,
koymuşolm asınarağmen ,günlükolarak ,
onun ge li şmesi doğrultusunda yetkin bir tutum ve pratik gelişme ortaya çıkarılamı yorsa, o zaman yaşam yeterince kavra-
Kuşkusuz bu, politika ve yaşam üzerinde yoğun l aşmayı , derinfeşmeyi gerek! iriyor. Yaşamı anlamlı kı lmay ı gerekti· riyor. Elbette ki, yaşanm ı ş ol ayları anlamland ı rmak önemlidir. En az ından , buna ihtiyaç vard ı r. Fakat en büyük ihtiyaç insanın devri mcileşm esi, yaşama htikmetmesi, PKK'nin tan ı mladığı tarihi uygulayabilmesinden geçiyor. Yani gtinü, an'ı bilinçli yaşayabilmesinden ... Bu anlamda PKK tarihine önceden yazılmışbirtarihtirdiyebiliriz. PKK'de bu tarihi, gUnü bilinçli yaşama olgusu, aslında gtinü yaşamaktan daha ileri giden bir özelliğe sahip. Günlük yapılan bOylik işler için tarih yapmak derler. Kuşkusuz PKK'nin her günü, her anı böyle! Fakat PKK'nin bundan daha önemli bir özelliği de var: PKK, tarihi yapmadan önce yazan, tarihi yaşa madan o rtayaç ı karan bir ha rekettir .. PKK'nin, PKK önderlik gerçeğin in , sadece an'ı iyi bir yorumlama, sezme, çözümleme yetisi , gücü değil , tam tersine, görme gticti, öngörtisti de oldukça ileri dtizeydedir.
( Serxwebün
Kasım
masıylamümklındür.
Örneğin Hıristiyanlık , çok sonraları
bir devlet otoritesine
dönüşüyor. Yi neislamiyet , baş langıçta
hareket olma durumunu koruyor. Fakat zamanla politik bir güç ve devlet oluyor. Devlet olunca da kurallarını geliştiriyor ve buna da şeriat deniliyor. Bu da islamiyel'in tüzüğü dür. Yine islamiyere başlangıç ta hareket olma özelliğini veren önderleri var. Bunlar Hz Muhammed'in geliştirdiği düşünce ve eylem glıçleri oluyor. Halifeler düşünceyi en iyi yaşa yan, en iyi ifade eden ve dlı şüncenin sahibi olarak görünen kesimdir. Hıristiyanlığın havarileri, islamiyel'in halifeleri aynı zamanda bir merkez durumun-
tan itibaren adım adım geliştiren , parti düzenini ilerleten, örgütsel gelişimi yaşa yan bir harekettir. Kendi düşüncesini , ilkelerini hayata geçirecek araç l arı , örgüt aracı n ı bu biçimde yaratmaya çalış ı yor.
nu yaratma, yaşatma mücadelesi veriyor. PKK anı anına, günü gününe yaşamını builkeler üzerinde kuruyor. El bette ki, pa rti leş rn ek içi n b un ları esas almak gerekiyor. Eğer bunları yok sayarsak, görmezsek, partinin kendi için-
.c om
ğız " derken, kendisi bugün böyle bir insan olarak yaşamaya çalışıyor. Partiyle uyuşmayan , parti g e rçeğiyle ters düşt üğ ümüz nokta da buras ı olmaktadı r. Bizlerde yaşamakta n çok, yaşamdan vazgeçmek daha fazla egemen. Daha güzel insan yaşamı için gerekli olan özelliklerle do"Hayalcileri çoktu Kürdistan'ın. Kuru iddia edenleri ise nanma, onu temsil etme yerine, adeta bu özelliklere daha fazlaydı . Her gün "devrim yapan " hiç de az değildi. tekmevuruyoruz Kürdistan için krallık taslayanlar, nasıl devlet başkanı olacakları Yaşamdan bıkma var ı hayallerini gece gündüz yaşayanlar hiç de az değildi bir zamanlar. Parti ortamını , insanın daha iyi, daha güzel yaşa Fakat bu hayallerin hiçbirisi gerçekleşmedi. PKK ise temel olarak, dığı , daha mutlu oldugu çizgi olarak belirlediği her şeyde, toplumu yürütmeyi bildi." bir ortam olarak görmek yerine, parti yaşamını böyle a l gı l ama k yeri ne, de, kendisinde anı anına yaşattığı, gittikadeta yaşamın bittiği yer olarak, yaşam çe bir toplumda, bütün dünyada bulup ve ölüm çizgisinde görmek çok yaygın. PKK ideolojisine göre yaşatmak istediği bu idealleri yaşama giElbette ki, böyle olunca da, parti yaşamı yaşayacağız bi bir duruma girmezsek, hatta anlamaz, nı , dolayısıyla partinin ideolojik çerçeveöğrenmezs ek, o zaman bizim partilileş sine bağlanmamız , onu benimsernek diParti, ideolojik bi r olgudur. Bir akım. memiz, partiyi aniamam ı z mümkün değil ye bir du rum da mümkün olamaz. Parti bir harekettir ... insanlığ ın geli şi mi y l e, so- dir. PKK ile ideolojik bağı olmayan, ideoideolojisine bağl ı olmamız, partinin ideorunlarıyla ilgilenen, onu tanımayı, anlalojisiyle bütünleşmeyen bir kişinin partilojik çerçevesinde yaşamamız, tamamen mayı , çözümlemeyi, geliştirmeyi esas leşmesinden asla söz edilemez. günü gününe parti ideolojisinin öngördüğü insan yaşamını gerçekleştirmektir. insanca yaşama, toplumsal yaşama ne kadar tutkuluyuz? Ne kadar katılım sağ l ıyoru z? Bireycil i ği n e kadaröldürüyoruz? Ne kadar disiplinliyiz? Ne kadar günlük örgütlü yaşamımız var? Günlük yaşam ve günlük tempomuz nedir? Binbir yönle, yaşamımızı irdelememiz gerekli. Doğru cevaba, kendimizi doğru partileş tirmekle u laşabiliriz . Bunun dışınd aki bir cevap ancak ikiyüzlülük oluyor. Aslında çoğumuz u n yaşadığı bir anlamda ikiylız lülük oluyor. Bunu bilerek veya bilmeyerek yaşıyoruz ama sonuçta bir ikiyüzlülük var. Partilileşmeme , partiye doğru katıt mama elbette ki, bir ikiyüzlülük oluyor. Partiyle, parti gerçeğiyle ters düşmek, insanın yaş am ı yla alay etmek gibi bir anlama geliyor.
we
\aya çıkmış bir şansın , çabanın, kendisini örgütleyip eyleme koşmasının ürünüdür. Bu anlamda bir şanstan ziyade bir tarihsel görevin ifade edilmesi, tarihe büyük bir bağ l ılığ ın , tutkunun ifadesidir. PKK önderlik gerçeğinde bunları görmek, bunları anlamak mutlak gerekli. PKK tarihi, PKK önderliğinin çok önce· den çizdiği, tasarladığı, hazırladığı , yarattığı ve yaşattığ ı bir tarihtir. Kendisi ve top· lumiçinbütünüyleböyle. "Çok aş ı rıdere cede idealize etmek olmuyor mu?" denebilir. Kesinlikle öyle değil! Şu veya bu düzeyde, herkes PKK saliarına gelmiş olabilir. Toplumun çeşnli kesimlerini, güçlerini içine almış olabilir. Fakat geniş, canlı bir organizma olarak, kesinlikle böyle bir gerçeği de içinde taşımaktad ı r. PKK tarihi önderlik yaşamı oluyor. Yani PKK tarihi , PKK önderliğinin yaşamı demektir. Bu anlamda tarihi; insan ve toplumun yaşamıyla , siyasal, ideolojik, örgütsel, askeri mücadele yasalarıyla birlikte ele alıp incelemek gerekiyor. Bu da, yaşamdan, bütün bu alanlardan gerekli sonuçları çıkarmayı bilmek demektir. PKK bir harekettir. Bir akımdır. Bir düşünce ekolü, bir ideolojik ekoldür. Kendine ait bir okulu var ve bu okul gittikçe gelişmekte· dir. Bütün düşünce akımlarının maddi hayata geçmesi, politik bir olgu haline gelmeleri ancak bir iç düzene, sisteme kavuş
Sayfa 19 )
ne te
PKK düşünsel yaşam ve pratikte, yıl lar sonra ne olacağı konusunda, yıllar öncesinden çok iddialı tasarımlarda, öngörülerde bulunmuştur. Kürdistan için, Kürt toplumu için, kesin iddia içeren hedefler ortaya koymuştur. Neyin yaşanacağını , tarihin nasıl olacağını çok önceden belirlemiş, önceden tarihin çerçevesini çizmiş yazmıştır. Ondan sonra in sanı , toplumu onun içinde yürütmeyi esas almış ve başarm ı ş bir harekettir. Su anlamda PKK'de tarih, bugünü bilinçli yaşamaktan da öteye aslında yarının nasıl yaşanacağının kestirilmesi, yarın için bir yaşam çerçevesinin çizilmesi oluyor. Elbette ki, bu çok ileri bir düzeyi ifade ediyor. Daha yaşamadan yazmak, ne yaşaya cağını tespit etmek, belki bir iddi ad ır, belki 'bir hayaldir" denilebilir. "Bu anlamda PKK'nin hayalciliği güçlüdür; kuru kuruya, çok fazla iddia ediyor" da denilebilir. Ama hayal de olsa, kuru bir iddia da denilse zamanında , yaşamda doğrulanan, pratiğe geçen , bu anlamda daha yaşamadan ne yapacağının belirlemesi olan, bir özelliğe sahiptir PKK. Yaşam tarzında, insan yaşamında, yine toplum yaşamı tarafın dan doğrulanan ve gerçekleştirilen bir PKK'nin, bugünü bilirlÇii yaşama, anlama, yarını çokgüçlü hazırlama özel!iğibu dlı zeydedir. Şimdi bizler ne kadar geri olursak olalı m, PKK ve onun önderlik gerçekliği böyledir. Zaten böyle olduğu için PKK çekici bir harekettir. Nitekim toplumu bu kadar çekici-birleştirici bir özellik taşıması bundan ileri gelmektedir. Böyle olduğu için, bu kadar zorluk içerisinde, böyle bir düşmana karş ı yenilmez ve gel i şme sağ lar bir hareket olarak kalabildL Hayalcileri çoktu Kürdistan'ın. Kuru id· dia edenleri ise daha fazlaydı. Her gün "devrim yapan" hiç de az değildi. Kürdistan için krallık taslayanlar, nasıl devlet başkanı olacakları hayallerini gece gündüz yaşayanlar hiç de az değildi bir zamanlar. Fakat bu hayallerin hiçbirisi gerçekleşmedi. PKK ise temel olarak, çizgi olarak belirlediği her şeyde, toplumu yOrütmeyi bildi. Yani hayalleri gerçekleşti. Bu nereden ileri geliyor? Bu, düşünce tasarımı olarak, yine bilimsel bir tasan olarak toplumsal ge l işmenin yasaları temelinde ortaya konulmuş, öngörülmüş, dogrulanmış bir tasarı , bir gerçektir. PKK açısından sadece şunu söyleyebiliriz: istediği zamanda, istediği dlızeyde iş yapamıyor, olaylar biraz geç seyrediyor. Bu g e li şme ve tasarım gücü düzeyinde olmuyor/olmayabiliyor. Bu da toplumun çok aşırı düzeyde zayıflatılmasından , bireyin güçten düşürülmesinden kaynaklanıyor. Yani uygulayıcıları, PKK'nin tasarım ve gelişme gücünü anlama ve uygulamaktan uzak kalıyor. Eğer bahsedilecekse, ancak böylesi bir zayıflıktan bahsedilebilir. Yoksa temel çerçevesinin doğru lanması bakımından şimdiye kadar geçen süreç, PKK'nin gelecek öngöfüsünü, adela yannın tarihini bugünden yazacak düzeyde olduğunu gösteriyor.
1996
dadırlar.
Modern çağda ise düşünce kendilerini politikaya daha gelişmiş bir ordu, örgüt düzenine utaşı- '---"-'-'-"yorlar. Bu biçim zamanla daha açık bir ilkeler bütününü oluşturuyor. Devletlerden alan bir harekettir. insanlığın ölüm yaşam gibi bir ikilemle doğa kanunları içerisinde ayrı olarak örgütlerin de ilke düzeyleri ortaya çıkıyor. Sosyalizmde de böyledir. yürüyüşünü, insandan yana geliştirmeye , Sosyalizmin ilk örgütlenmesi, partileşme· insan yürüyüşünü, yaşamını güçlendirsi, kururnlaşmas ı da bu temelde gelişiyor. meyi esas alan bir akımdır. ideolojisiz partiler, örgütler, fazla ideoBaşta gelişen bir düşünce akımıdır ; arlojik çerçeveye dayanmayan örgütler dından dernekler kuruluyor. Bunlar 1. Enternasyonal işçi Oemekleri'dir. Daha son- başkadır. Fakat PKK, bu konuda çok dera 2. Enternasyonal ve buna bağlı parti· ğişik bir dünya ideolojisine sahiptir. Dünler, parti yönetimleri, tüzük komiteleri ve yayı örgütlemek, insan l ı ğı çözümlemek, insanlı k için gelecek yaratmak, insa nl ığı merkez ortaya çıkıyor. Gittikçe bu düşün PKK, tarihe bağlılığın, ce akımının politikaya, eyleme geçirilme- tanımlamak ve onun için daha ileri, yeni bir gelecek çizmek demektir. Bu PKK'de sinde araç olarak kullanılan örgüt olayı tutkunun ifadesidir kendi iç şekillenmesini ortaya çıkarıyor. esashr. Yine tarihe bakış açısı , doğayı , doğa kanunlarını , olaylarını anlama, onlaPKK büyük bir kuvvettir. insanın bu leninizm parti ve örgüt modeli üzerinde kadar zayıf olduğu bir dönemde ve koşulyeni bir düşünce akımının geliş tirilmesi- n yorumlama tarzı, bakış açısı va rdır. Bu· na felsefe diyoruz. Bu anlamda, partimizin ortak bir felsefesi var ve PKK insanı anlamaya, yorumlamaya çalışıyor. Onun "PKK oldukça ileri bir düzeyi temsil ediyor. için de, tarihi anlayarak, gelecek için soGelmiş geçmiş bütün modelleri aşıyor. Bu, belki de insan nuçlar çıkarmak istiyor. insanı nasıl geliş soyunun, günü anlama, günü bilinçli yaşama bakımından tireceğine dair düşünce üretmeye, bunun yol-yöntemini bulmaya çalış ı yor. Ve insan ulaştığı en ileri düzeydir. Sezgi, öngörü ve yaşam için daha özgül, adil, eşit l ikçi, insanca bir yasalarını anlamak denilen olay, aslında bu olmaktadır. " yaşam düzen ini öngörüyor: Sömürüye , baskıya, ayrımcılığa , bireyciliQe karşı ... Baskı karşısında özgürlügü, sömürü karlarda gelecek konusunda bu kadar öngö- dir. Sovyet devleti ve partisi bunu en ileri şısında adaleti , düşmanlık karşısında kardeşliği, bireycilik karşısında toplumsal· rüde bulunabilmek, büyük bir kuwet, bü- noktaya getiriyor. Hem kural, hem yetki yük bir güç olmaktır. Bu öngörüye sahip ve sorumluluk belirlemede komiteler o l uş !aşmayı ve ortaklığı savunuyor• "Böyle olursa insan, insanlık, toplum; bireyciolmak, bu öngörüyü ortaya çı ka rma k el- tu rulmakla en katı, en ileri, en şe m atik betteki, büylıkbirgücüifadeediyor. /ikten, sömürüden, baskıdan, ayrımcı düzeye ulaşıyor. PKK önderlik gerçeği, Kürdistan topluPKK de bir düşünce akımıdır ve bu Irktan kurtulursa, daha iyi, daha mutlu, mu açısından , bu düzeyde bir gücü, kuv· akımın hayata geçirilmesini esas alıyor. daha insanca yaşar" diyor Parti Önderliveli, deyim yerindeyse tarihsel olarak or- Bunun aracı olarak Öfgütlenmeyi de baş- gL PKK bunu yaratmaya çalışıyor ve bu· akımları
ww
w.
dönüştürürken
PKK ideolojisini benimsemek, onunla bütünleşrnek elbette ki, "Biz PKK'nin ideolojisini kabul ediyoruz" demekle olmaz. Neyi kabul etmişsin ki? Yaşanan durum çoğunlukla budur. Asl ında neyi kabul etti· ğimizi de fazla bilmiyoruz. "insanlar özgür olsun. Ben bunu kabul ediyorum" demek yetmiyor. PKK ideolojisini kabul edip etmemek sözle değil, bir yaşam, bir kişilik , bir nitelik olayıdır. Teorik olarak hiç kimse PKK'ye k a rş ı çıkmıyor. Hepimiz günde kırk defa yemin etmiş PKK'li gibiyiz. Bu konuda herhangi bir kusurumu z yok. Eğer öyle PKK'li olunuyorsa, partileşme diye hiçbir sorun ortada olmaz. Fakat hem günde kırk defa yemin iç, "ben PKK'Iiyim, hiçbi r şey i m yok" de; ondan sonra da yaş a m olarak PKK yaşa mının yüzde onunu temsil etme, günde seksen kere PKK'yle ayrı yaşa, PKK özelliklerini ayrı düşün! Şimdi yaşadığımız durum bu. Yaşamda PKK'yi ne kadar temsil edi· yoruz? PKK özellikleriyle ne kadar yaşıyo ruz? PKK ideolojisini kabul edip etmediği· mizin, benimseyip beni m sem e diği m izin ortaya çıktığ ı , ölçü ldüğü ve görüldüğü yer burasıdır. Onun için kendimizi aldatmaya hiç gerek yok. Parti Öndeı1iği, "Benim yaşamımla sizin yaşamınız farklı! " diyor. Neden? Parti Önderl i ği PKK ideolojisine göre, onun gerekti rdiği biçimde yaş ı yor. Çal ı ş ma temposuyla, azmiyle büyük bir örgütlülük içerisinde gününü yaşıyor, yaşatı yor. Parti Önderliği "insan için, özgür, eşit, adil, mutlu bir gelecek yarataca-
PKK tarihsel misyonun doruğundadır 25 yıllık PKK tarihinin bütünü canlı bir kuvvettir. Anlayan, anlam vermek isteyen için, çaba harcayan için tarih her zaman canlıdır. Her zaman inceleyenleri vardır. Canlı bir organizma olarak PKK iddialarını kaybetm i ş, kendi tarihsel fonksiyonunu t amam lamış bir güç deği l. Tam tersine, tarihsel misyanun doruğundad ı r. Çı kışından itibaren iddialarını sürek.lileştire rek, bunları pratikte gerçekleştirmek için büyük bir kuweti ortaya çıkaran ve tarihe maleden, tarihi en ileri düzeyde yapan, yani günü en mücadeleci, en c a nl ı , en yoğun yaşayan bir harekettir. Dünya ile yürütülen ilişki ve mücadeleyle , bunu açıkça görmek mümkün. Bu anlamda , böyle kapanmış ve ondan bazı yorumlar, anlamlar, dersler çıkarılarak , bir kenara konulacak bir tarih değildir. Tam tersine günl ük mücadeleyle ge lişti ri l en, zenginleştirilen, daha anlaşılır kılınan , daha çok derinleştirilen bir tarihtir. 25 yıllık bir tarihin bu biçimde geçmesi ve hala gittikçe derinleşen , yoğunlaşan bir canhlığa , kuvvete sahip olunması çok önemli. Bunu bu biçimde sürdü rebilmek ise daha bir önemli. Bu da devrimin devam ettirilmesi, devrimin ilerietitmesi anlamına geliyor. Tarihin kapatılması demek, PKK'nin son bulması , devrimde duraksamaya, gelişme sağl amayan , ortaya çıkanın yaşan dığı bir duruma geçmek demektir. Bu konuda da PKK hclJel sü rekl i teşen bir güçtür. PKK ö nderliği, devrimci çizgiyi sonuna kadar sürdüren, sürdürmekle kararlı olan bir önderliktir. Öyle maceracı değil , sonuna kadar gerçekçidir. Ortaya çıkan gelişme lerin üzerine yatmak, onun yiyicisi olmak, bir miras yiyicisi haline gelmek asla yoktur. Tam tersine, devrim çizgisini sonuna kadar sürdürmek vardır. Bu anlamda, devam eden yaşayan , günü gününe yeni özellikler, yeni anlamlar kazanan, anlamı derinleşen bir tarihtir PKK tarihi. Parti Ön-
• Devam1 27. sayfada
Kasım
(Sayfa 20
B
APO'nun
şahsında ,
liklere
karşı
duruldu. Kürt
ha lkına
şehide
ruh
ve umut verildi. Binlerce
r arlaştırılan,
lerce savaş esirine mal olan PKK mücadelesi, dünyanın en etkili, üzerinde en çok konuş u lan ve sonuca yaklaştığ ı ka bu l edilen büyük bir ulusal öncü , sosyalizmin kararlı savunucusu, insanlık değerlerinin güçlü ve inatç ı temsilcisi halinegeldi
Kürt kurtuluş iddıası ve manda Haki Karer yoldaşın
h alkının aynı
za-
şahadeli
çıkan, TC'nin daha ilk çık ı şla hedefl ediğ i imha siyasetine karş ı cevap anlamına gelen, ha l kımızın öncüsü ve özgür geleceğ i m i zi n teminatı olan
ile ortaya
sadece bir savaş örgütü olarak bakanlar ve onun lelselik yoğunluğunu göremeyenler var. En çok da geleceğe yürürken bireyin ve toplumun kendini kararlaştırması ve doğrultu kazanması açısından , PKK özelliklerinin mutlaka kavranılması gerekiyor. PKK , alışı l mış klasik sol parti ve örg ütlerle karıştırıl maması gereken, ulusal kurtuluş mücadelelerinin yüksel i şe geçtiği 1960 '1ı y ı lla rda değil , bütün insa n lığa ve en çok da bölgemize "yeni dünya düzeni" adı a ltında , ulusal teslimiyelin dayatıl d ı ğı bir dönemde mücadeleyi yükselten, mevzi kazanan ve sonuca giden bir harekettir. Bu yönü ile sadece Kürt halkın ı değil , başta Türk halkı ve öncüleri olmak üzere, bütün ilerici kamuoyu ve özgür l eşrnek isteyen hal kların da üzerinde yoğunlaşması, onu anlaması ve canlı pratiği nde n dersler ç ı karması gerekiyor. Halkların ulusal kurtuluş mücadelele-
ve bin-
PKK GERÇEGI Yılmaz
ayağa kaldırmak, sömürgeciliğin karş ı
sına dikmek mümkün olamazdı. Bu kadar zorlu bir mücadele ancak sağlam kişiliklerle yürütülebilirdi. Sömürgeci eğitimv esosya lilişkil erinbiçimlendirdi
ğ i ucube Kürt tipi ve iç ihanet, başka türlü aşı lamazdı. Önder li ğin, reel sos· yalizm i eleştirirken "coğrafyadan önce insanın kurtanlmasi gerekirdlHsözleri, Kürdistan 'a indirgendiğinde, PKK'nin bu özelliği daha iyi anlaşılır. Dikkat edilirse PKK ortamına ve kendisine bağ l ı kitlelerle egemen olan üslup; seviyeli.
ne
te
Kani
ve Agit'lerin temellerini attığı ve bugün ca nl ı bombalar halinde yaşam eylem leri ile mücadeleye ivme kazandıran Zilan ve ardıllarının sürdü rdüğü gelenek, bu emek ve bilincin ürünüdür. Kiş i lik sorunu bir önderl ik tarzı, önderlik eğitimi an l amında PKK'nin varlık sorunu olarak kabul edilmiş ve süreklileştirilm işti r. Sömürgeciliği uzun yıllar içselleştiren Kürt insanını başka tü rlü
we .
18. kuruluş yıldönümünde ""•
ve hem de sömürgeci TC devletine dayatılması gerekenler ortaya çıkarılıyor Ilk grup döneminden, 1978 27 Kas ı m tarihli kararına ve o tarihten günümüze kadar kesintisiz sürdürülen zorlu mücade leye damgasını vuran ve bugün PKK'de ifade edilen öze!likleri, bitmez bir enerji ile örgüte yediren yine önderliğin kendisi oluyor. PKK özelliklerini, teorik-ideolojik anlamda, insanlık değer lerinin ifadesi ve pratik anlamda, bir ins anlaşma faaliyeti olarak adlandırmak yerinde ve en doğ rusudur. Nedir bunlar? Ya da başka bi r deyiş le, 18. yıldö nümünü büyük bir coşku ve özgür geleceğe duyduğumuz sarsılmaz inançla kutlad ı Qım ı z PKK'de ge rçekleşen nedir? Öncelikle altı çizilmesi gereken, PKK'nin özgün bir sosyalist hareket oluşudur. Özgünlüğünü temelde kolek-
co m
aşkan
O'nun söz ve eyleminde ka-
SerxwebCın)
1996
"PKK Kürt halkının öncüsü olmuş, ama halktan kopmayarak onun içinde büyümüş, halkın üstünde olmamıştır. O kendisini sürekli olarak; halkı kölelikten özgürlüğe taşıyan bir köprü olarak değerlendirmiştir. Temel ilke anlamında emeğe ve onun asıl sahipleri olan şehit/ere bağlılık slogan olmaktan çıkarılmış, vasiyetlerine pratikte cevap vermek esas alınmıştır."
ww w.
tartışmasız
PKK'ni n: resmi ku ru luş kararının üzerinden, 18 amansız mücadele yılı geçti. Ilk çıkıştan bugüne kadar, TC 'ye karş ı tavizsiz bir savaşı m yürütüldü . Bir halkın d i r ili ş i sağla n dı. Sadece dış düş mana karş ı değil, Kürt halkın ı yiyip bitiren gerilikleri, sömürgeciliği besleyen aile ve aşiret yapısına, sırtını yaba ncı lara dayam ı ş işbirlikçi "örgüt" bel asına ve Güney'de olduğu gibi, adeta Kürdistan'ı "altıya" bölen gerici feodal önder-
PKK'yi dayatan tarihsel zorun luluk, ortaya çıkış koşulları, onu yaratan irade ve bugüne ulaşmas ı nda gösterilen büyük fedaka rl ık ve verilen bedeller bu yazının kapsamını aşıyor.
Ancak
PKK'nin özellikleri, bu 18 yıla s ı ğdırılanlar, mücadelenin ortaya çıkardığ ı sonuçlar ve Kürt halk ını n , özellikle de sosyal yapısında yarattığ ı büyük değ i şim de, bir o kadar önemlidir. Çünkü PKK'ye , hiıliı kaba anlamda k ı saca
rinde bu kadar kısa sü rede bu derece etkili olabilen, halk ı n h ayatı n da bu kadar köklü değiş ikliğe damgasın ı vurabilen ve ha l kı hem politik doğrultuya sokan, hem de askeri hedeflere yönellebilen bir örnek, hemen hemen yok gibidir. Gerçekten de PKK, başard ı klar ı ile tarihte oldukça farklı bir yere sahiptir. Ç ı k ış koşulları ve büyük olanaksızlıklar , Kürt halkının içinde bulunduğu büyük umutsuzluk, TC'nin askeri şiddette ifadesini bulan yapısı, elverişs iz dünya durumu ve u l uslara r ası destek ve ittifaklardan yoksunluk gibi, yakıcı olumsuzluklar üst üste konur ve bütün bunlara karşın, PKK'nin Kürt halk ı nın özgürlük özlemini taşıd ı ğı düzey göz önüne alınırsa , bu farklılık daha da iyi anlaş ı lır. işte bu iş i n sırrı, başta önderlikte ve ardından PKK'nin sahip ol duğu özelliklerdeyatıyor.
PKK önderliği önceden var olan, örgütlü bir politik yapının ortaya çıkard ı ğ ı ve görevlendi rd i ği bir temsil gücü değil dir. Tam tersine; örgütsel yap ı s ı dağ ıt ı l m ış bir halk gerçekliği içinde, Kürdistan'da durum tespiti yaparak sıfırdan ve Kürtlük ad ı na , yurtseverl ik adına fazla bir şey i n kalmadığı koşu l l arda, kendis i harekete geçerek ad ı m adım PKK'yi yaratmıştı r . Burada ortaya çıka rıla n sadece bir örgüt o l ayı değ i ld i r. Kürt halkını n kendisi , onun iht i yaçları , hem Kürt halkının mevcut durumuna
lif emek ve eleştirel bilinçten alan PKK. ilk grup çeki rdeğ i nin oluştu rd uğu tarihten bugüne , he r türlü dogmatizme ve kaba slogancılığa karş ı olmuştur. Örgüt yapısının don uklaşmasına izin Vermemiş, gelişmeleri taktik zenginliklerle karşılamasını bilmiş , kalıpçı ve halkın değer yargıları karşısında sekter ıu tumlardan kaçınmış, part i ortamının canl ı kalmasına ve sürekli tartışma eleştiri atmosferi yaratarak kend isini yenilemiştir. Partideki kesintisiz mücadele ruhu bunun en belirgin kanıtıdır Türkiye'de ve Kürdistan'da PKK öncesi ve sonrası adını duyduğumuz , ama ya k ısa sürede tasfiye olan, ya da güç haline ge lerneden ancak marjinal birer çevre halinde "varl ı ğını " sürdüren pek çok örgütten PKK bu yanı ile ayrılır. Örgütsel gelişim dinam i ğ ini sürekli kıla mayan bir mücadele örgütü , pratiğe damgasını vuramayacağ ı gibi, toplum dinamiğini de hareke te geçiremez. PKK bu noktada hep dikkatli davran· mış, böylelikle gelişmekte ve mücadeleyi yükseltmekle adeta imkansızı gerçek l eştirmiştir.
Kolektif emek ve eleştirel bilinç, mücadele içinde kişiliks i z bireyler, inançsız bir insan yığınının ortaya çı kmasını engellemiş, eşine az rastlanır inançli ve iradeli militanlar yaratmışt ı r. PKK tarihini n en görkemli sayia i ar ın ı oluştu ran Haki, Hayri ve Kemal'ler, Mazlum
kişiyi geleceğe hazırlayan, sosyalistyurtsever bir üsluptur. Bu üslupta kendine güven, halka güven, mücadeleye güven ve zaferegüven vardır Kürt halkının öncüsü PKK; Kürdis· tan ulusal kurtuluş mücadelesinin mil liyetçileşmesine izin vermeyerek, ulusal kurtuluş hareketleri ve sosyalist ilerici güçlerle dayanışma y ı sürekli öne çıka rarak insanliğın temel sorunlarına çevreden, tüketim çılgınlığına kadar önem vererek, enternasyonalist özünü hep korumuştur . Bu özelliği ilk çıkışla Haki ile Kemal gibi önderlerde ve Parti , Cephe , Ordu bileşiminde görmek mümkündür. PKK, Kürdistan ulusal kurtuluş mücadelesin in öncüsüdür ama , Kürtlüğü insanlığın önüne koymayacak kadar da, enternasyonalist duyarlıl rğa sahiptir. Kürt u lusl aşmas ı mücadele ile tamamlanıyor. Bu anlamda dilden kültüre kadar pekçok kurumlaşma ve yurt sevgisi temelinde oluşan ruhsal şeki lieniş PKK mücadelesi ile geliştirildL Burada adalet kav ramından, sosyal ilişkilerd ek i sömürgeci etkinin ortadan kaldırılması na kadar pekçok önemli adım atı l dı. Ama herhalde bunların hiçbiri, toplu mun demokra ti kleştirilmes i nden kadı nın özgürleştirilmesi ad ı mlar ı ve sonuçları kadar önemli değildir Sömürgeci baskı , gerici feodal baskılar , aile ve koca baskıs ı ve bütün
( SerxwebUn
lanmaktadır .
yeni
yaşamı
da kuruyor. "Nas ı l Yaşamalı?" çözümlemeleri , yaşama saygılı bir ortam oluşturuyor. Bu yönüyle PKK, yaşamı en temiz ve aşırı lıklardan uzak insanlar toplul uğudur. Bir edep ve terbiye ortamıdır. Düşma nın ve onun Batı lı destekçilerinin karalama kampanyası başlatmaları kişiyi yücelten bu yaşam anlayış ı na zarar vermek içindir. Çünkü onl ar, bugün PKK'de gerçekleşen i n, adım adım Kürt halkını sardığını biliyorlar. Yaşama saygının, yaşama bağlılık , bu bağlılığın da uğrunda mücadele etmeyi getirdiği nibiliyorlar. Her şeyden önce PKK umut olma· sı nı b i tm i ş , umudu boşa ç ıkarma mıştır. Bütün pratiğinde , dost-düşman herkesin tanıklık ettiği gibi, söz ve eyle· min en ka rarlı birlikteliğini temsil etmiş tir. Özgücünü esas almış, başkaları gi· bi demagoji ve h a l kı kandırmaya asla yönelmemiş; sözünün eri , söylediğini yerine getirmiş ve bedelini de ödemesini bitmiştir. Bunun kanıtı sadece nicelik olarak milyonlara ulaşması değil , düş mana, onun tekniğine ve uluslararası destekçilerine rağmen , mücadeleyi kesintisiz olarak sürdürmesidir. Yine PKK ilk baştan bugüne bir ilke-
me komplosu , A l manya 'n ı n yasağı, Belçika'nın Kürt kurum larına yö nelimi , TC gibi bir müttefik ve pazarı kaybetme kaygısı kadar, PKK'nin ideolojik-politik yapısından ve bölgede oynayabileceği rolden duyulan endişe nedeniyledir. Kuşkusuz saldıranlar aynı zamanda bir ikilemi de yaşıyorlar . PKK'nin Kürt
rı n , fedakarl ı k ların ve muazzam geliş melerin damgasını vurd u ğu, i nsanlığı mızın bitiritmek istendiği yerden, yeni yaşam ve insanlaşmanın temelinin yeniden atıldığı bu yılları , söze ve yazıya dökmek çok zor bir iştir. Bugün Fis'i yaratanların büyük bir bölümü şe hit oldu. Onların takipçileri,
"Dilden kültüre kadar pekçok kurumlaşma ve yurt sevgisi temelinde oluşan ruhsal şekilieniş PKK mücadelesi ile geliştirildi. Burada adalet kavramından, sosyal ilişkilerdeki sömiirgeci etkinin ortadan kaldırılmasına kadar pekçok önemli adım atıldı. Ama herhalde bunların hiçbiri, toplumun demokratikleştirilmesinden kaduıın özgürleştirilmesi adımları ve sonuçları kadar önemli değildir." boyutlandıkça Kürt halkı insantaşınada daha çok mesafe alacak, Tük sömür-
halkının ezici çoğunluğunu örgütlediği ni, baskıların bu birliği daha da güçlengörüyorlar. Taktik yaraııcılığı· nı , eylem kapasitesini , kararlılığını ve özgürlük talebinden geriye adım atma· yacağmı görüyorlar. Mücadele aynı zamanda bu güçlerin ortak tavır içine girmelerini de zorluyor ve engelliyor. Al-
anılarının gereği olarak mücadeleyi yükselttiler, onları izleyenler adeta bir ordusu yarattılar. Bu şehitler ordusunu şimdi milyonlar izliyor. Şehit ler ordusu, mityonları yürütüyor. 27 Kasım 1978 tarihi ile birlikte, Kürt halkının tarihsel çözümü gerçekl eşti, önü açıldı. Örgütlü bir toplum dü-
manya'dan Avrupa Parlamentosu 'na kadar, TC müttefiklerinin siyasi çözü· mü seslendirmeleri de, PKK mücadelesinin sonucudur. PKK taşıdığı yükün, üslendiği ağır sorumluluğun ve oynadığı tarihi rolün fark ı ndadır. Ayaği yere basar, neyi, niçin ve hangi zamanlama ile dayattığını çok iyi bilir. Ne şahsiyetsiz ve teslimiyeıçi politikaları kabul eder ve ne de gerçeklerden ve halktan kopuk slogan keskinciliğine itibar eder. Dünya, bölge ve ülke durumu, ittifaklar ve değişen dengeleri hesaba katarak, sürekli taktik zenginliklerle mevcut süreci karşılama· yı ve sonraki süreçlere kazanımlarla . girmeyi bilir. Ge li şt i r i len diplomatik !aa· liyet ve siyasal çözüm çağrı larını n da çerçevesi, bu yaklaşımla çizilm işti r. Bütün olumsuzluklara, dış engellere ve iç yetmezliklere rağmen , dünya ölçüsünde gündemde kalma ve yıldan yıla mevziler kazanma, PKK'nin bu politikasının da doğruluğunu kanıllamaktadır. Fis'ten bugüne: Fis toplantısından bugüne uzanan tarihi süreç, şanlı bir geçmiş, şa nl ı bir mücadele ve şanlı bir miras olarak; karanlıkta kalan Kürd istan gerçeğinin üzerinden ölümü kaldırması nı , Kürt halkının vatan kavramını yeniden sahiplenmesini sağladı. Bu PKK tarihinin belki de ilk sayfasıdır. Kahramanlıkla-
zeyi ka za nıldı. Halkın kendine inanıp güvenmesi, dost-düşman kavramında netıeşmesi ve belki de tarihinde ilk defa, kendisi için bir gelecek düşünüp ,
geciliğinin çözülüşü hızlanacaktır.
Kürt ulusal
dirdiğini
dinamiğinin
PKK ile içine ve bu sonuçlansüreci , aynı zamanda Türk halkını da sarsıyor. Bütün yalan, karalama ve gö rülmemiş düzeyde şogirdiği kurtuluşla ısrar
nı göğüsleme
ler ve ölçüler hareketi olmuştur. Bölge zemini, geliştirmek zorunda olduğu si· yasi , askeri ve diplomatik taktiklere rağmen , ilkeler sürekli korunmuştur. En önemlisi de mücadelenin ortaya çı· kardığı bütün değerler ve yaratı lan siyasal, sosyal, kültürel son uçlar anında
venizm
propagandasına rağmen ,
Türk önünü açıyor, onu olarak netleşmeye ve tutum almaya zorluyor. Türk solunun önemli bir kesiminin , tutucu, sekter ve dar grupçu tavrına rağmen bu durum gerhalkını düşündürUp
kaçınılmaz
çekieşiyar
"Her şeyden evvel PKK umut olmasını bitmiş, umudu Biitiin pratiğinde, dost-diişman herkesin tanıklık ettiği gibi, söz ve eylemin en kararlı birlikteliğiili temsil etmiştir. Özgücünü esas almış, başkaları gibi demagoji ve halkı kandırmaya asla yönelmenıiş; sözünün eri, söylediğini yerine getirmiş ve bedelini de ödemesini bilmiştir." boşa çıkarmamıştır.
nuçlandıramayacakları , ulusun hayatı anlamında geleceği kurup ona biçim veremeyecekleri çok iyi biliniyor. PKK 'de görevlere bağlılık , bireysel kaygının aşılması , disiplin vb. bütün özellikler, sorumluluk duygusunun ge· liştirilip yetkinleştirilmesi ile kazanılmış ve süreklileştirilmiştir. Çünkü PKK hal· kın vtcdanıdır. Bu bile tek başına bü· yük bir sorumluluk duygusu demektir. PKK'yi büyüten temel özellikler bun· tarla bitmiyor. PKK özgürlük savaşını yükseltirken aynı zamanda kendi içinde ve halk ça-
Sayfa 21 )
sadece insanlığı çalı nm ış Kürt halk ının durumu çöz ü mlenmem i ş, parça parça Türk egemenlik sistemi de çözülmüş tür. Devletin siyasi, ekonomik ve askeri çözülüşü , ahlaki çöküşü, çeteler tarafın dan yönetilişinin açığa çıkarılışı , PKK öncülüğündeki özgürlük mücadelesinin dolaysız sonucudur. PKK mücadelesi
ww w.
işgali , asimilasyonu ve soyk ı rımı bir arada yaşayan halk gerçekliğ i , ancak radikal karar ve eylemle çözümlenebilir ve aşılabilirdi . Sömürgeci zora karşı sa· vaş , toplumu dönüştürmekte radikalizm gerçeği , bazı sol grupların zaman zaman başvurdukları bireysel şiddet eylemleri ile karıştmlmamalıdır. PKK radi· kalizmi halklaşmıştır. Bir kitle radikalizmi söz konusudur ve bu hem tarihi ve hem de somut, güncel bir zorunluluktur. ilk çıkışla manilesionun dili ve hedefleri ile dünyanın en büyük ve en etkili gerillası arasındaki tutarlı ve ilkeli çizgi, bu radikalizmin tutarlılığını ve belirtmek gerekirse meşruluğunu ifade eder. Bu kısa yazı çerçevesinde eklenme· si gereken, ama hem bizim fazla açmadığımız ve hem de bu yüzden az bi· !inen bir husus da PKK'nin devlete yaktaşı mıdır. Bu geniş ve önemli konuyu , her dikkatli okuyucu önderliğin çözümlemelerinde yoğunca görebilir. En "iyi~ devletin bile, birey ve toplum gelişimin· de nas ıl sınırlayıc ı olabileceği, tarihsel zorunluluğun devlet gelişimi, çôzülen sosyalizm deneyimi ve günümüzde ka· pitalizminde izlenebilir. PKK'de baştan beri "devlete karşı toplum" anlayışı var· dır. O rt adoğu'da halklar federasyonu tezini de bu bağlamda ele almak gere· kiyor. Belki yakın ge l eceğin gündemdeki sorunu olarak gôrülmeyebilir, ancak PKK'nin bu yönü üzerinde durmak, tartışmak ve geliştirmek her çevreyi mutlaka ileri bir demokrasi anlayışına da ulaştıracağı kesindir. PKK ortamında da ortaya çıkan , kendisini öven, kendisini yazıp anlatan ve bu anlamda kötü bir "ben" h astah ğı na yakalanan tek tek bireylere rastlan· sa da; PKK'de egemen olan, mücadeleci ve kararhhktan, fedakarlıktan bes· lenen oldukça gelişkin sorumluluk duygusunun sonucudur. Özellikle halka ve başta şehitler olmak üzere, değerlere karşı duyulan sorumluluk duygusu adeta PKK tarihini oluşturur. Çünkü ha· yata karşı sorumluluk üstlenmeyenlerin, zorlu bir mücadeleyi başarı ile so·
pında
co m
durumundaki dini mutaass ı pl ı k içinde bunalan , dilsiz ve rolsüz Kürt kadını , PKK ile nefes alıp kendine geldi. Deyim yerindeyse yaşama yeniden gözlerini açtı. Örgütle, savaşta ve geleceğin kurulmasında söz ve karar sahibi oldu. Şimdi dünya· ya açılıyor. Kadının özgürleştirilmes i faaliyeti , ya da kıyasıya mücadelesi de bir bütü n olarak Başkan APO'nun çabas ı na dayanıyor. Kuşkusuz iki sorun; kadın ve kişilik sorunu çok sanc ı lı ve çok zorlu çözülüyor. Kolay olmuyor. Ama bütün dünyanın gözleri önünde , PKK, bu sorunlarda h ayranlık uyandı· racak derecede bir başarının ve özelliğin sahibi oluyor. Ortaya çıkışından günümüze kadar PKK, radikal bir hareket olarak tanım
şehitler
we .
şemsiye
te
koruyan
1996
ne
bunları
Kasım
halka mal edilmiş ve en önemli ilkenin gereklerine oyulmuştu r. PKK Kürt halkının tartışmasız öncüsü olmuş , ama halktan kopmayarak onun içinde büyümüş, halkın üstünde olmamıştır. O kendisini sürekli olarak, halkı kölelikten özgürlüğe taşıyan bir köprü olarak değerle ndi rmişt i r. Temel ilke anlamında emeğe ve onun as1l sahipleri olan şe hitlere bağlılık slogan olmaktan çıkarıl mış , vasiyetlerine pratikte cevap vermek esas alınm ıştır. 18 yıllık mücadele: Bu son derece zor bir coğrafyada ,
Bölge dengelerinin hatırı sayılır bir gücü haline gelen PKK, bölge halkları na da anlamlı mesajlar sunuyor. Sadece dünya görüşü ve bölgenin geleceği ne ilişkin önerileri ile değil , kararlı pratik mücadelesi ile etkiliyor ve cesaret veriyor. Uluslararası gericiliğin boy hedefi haline gelmesi; ideolojik yapısı ve bi r NATO ülkesi ile savaşması kadar, bölgenin geleceğini etki liyor olmasın· dan kaynak l anıyor. Başta Almanya ve ABD olmak üzere, Ingiltere'den Belçika'ya kadar uzanan saldırıların kaynağında bu vardır . Şimdi açığa çıkan Pal-
yarınını tartışması sağlandı.
Kürt halk ı kurumlaştı. Fis'ten a lınan tarihi karar: Büyük örgCıcüne, büyük halk ve büyük savaş gücüne dönüştü. Karar zaferin güvencesi oldu. PKK ile birlikte Kürt sorunu dünyanın gündemine taşırıldı. Uluslararası kurumların ve camianın en çok tartıştı ğı sorunlardan biri haline getirildi. Bütün bunların kolay başarılmadığı nı söylemeye bile gerek yok. TC devleti ile, iç ihanet ve geriliklerle, Güney'in aş iret ağaları ve Kuzey'in muhacirleşmiş örgüt demagojisi ile, Türk solunun burnundan kıl aldırma· yan, ama devrimde ve halklaşmada yer almayan, engellemeleriyle, uluslararası gericilikle, doğa ve teknikle ve kendi iç yetmezliklerimiıle dişe diş bir savaşı m verilerek başarıldı. 18. kuruluş y ıl dönümünü büyük coş ku, heyecan ve zafer in a ncı ile kut ladı ğımız PKK ve onun mücadele gerçeği mutlaka üzerinde durulması, incelenmesi ve doğru anlaşılması gereken: Kürt kadar Türk insanının ve hatta tüm ilerici insanlığın sonuçlar çıkarabi!ece ği , çok önemli bir tarihi olaydır. güt
Kasım
(Sayfa 22
SerxwebCın )
1996
PKK _ _ _ _ _ _ _ __ e
e. co m
bir parti olmaktan ~ok. bir tarihsel sürecin ad1d1r Kürdistan ' da insan, topraktan kendini yeniden y arattı. Tanrının bir parça çamuru ellerine onu kendi güzelliğini seyretmek için biçim verdiği ve böylece daha önce görm ediği kendi güzelliğini düş lediği ve bunu gerçekleştirdi ği söylenir. PKK, insanın kendinin yaratıldı ğ ını va rsaydığı topraklarınd a, bu kez kendini gerçekten yaratma mücadelesidir. Mücadelesi ve bunun sonucudur." alıp ,
KK'nin doğuşu, ABD'nin Vietnamyenilgisininardından , bu
P
nunverdiğiöfkeylebütüngUcü
nüvermeksuretiyle Bolivya ve sonra haliyle kurşunladığı Che Gueva-
dağ l arında kuşatarakesiraldığı yaral ı
ra'nınölümündenbirkaçyilsonradır.
Che'nin ölümü , emperyalizm için bir dev-
bir devrim alacaksa, bunu da devlet yapar" yöntemi TUrkiye'de büyOk boyutlarda uygulanmaya başl andı. Kemalizmin TKP deneyimine sahip bir Ulke olan Türkiye, butarzbirtoplumsal düzenlemeiçinen elverişlizemi n lerde n biriydi. Devlet, geliş· mekte olan toplumsal devrim dinamiklerininörgU tle nmesafhaların ın daha ilk adı-
Veya, eğer düşman özgün kişilikte yenilmemişse, sonu yenilgi olacak bir savaşa girilmemektedir. Öte yandan , budurum bir iç i çesavaşgerçeğineişa retederken, ayn ı zamandasavaşı bir yaşam biçimi olarak ta n ı mlamaktadı r . Yaşa mın kendisi, böyleceo l dukçayoğunlaş
yenilmiştir.
mışbirsavaşgerçeğine d önüşmekt edi r .
Aynı
e Emperyalizmin devrim hareketlerine içten müdahale etmesi
======================= rim döneminin kendi lehine kapanışı ve karşı·devrim ile birlikte özel savaş döneminin açılışı oldu. O, alçakça katıett iği bu büyük devrimcinin, ezilen ha lkların manevi bir önderi olarak ölümünden sonra da yaşayacağın ı biliyordu. Bu nedenle başta ABD'nin kendisi olmak üzere emperyalizm (onun uygulama karako ll arı olan fa-
mında işe
devrim adına karışıyar ve ileride kendisine karşı tehlike oluşturabilecek herşeyiyabaştandenetimealıyor, yada daha başl ang ı çta imha ediyordu. Bunun yanı sı ra, ABD'nin Che'nin ölümünden
Marksistteoriyioku l larındadersola
ra k eninceliklibirtarzdaişleyerek, kendi sisteminin yıkı lınası için o l uşturulmasına karş ı n , onu yine kendi sistemini mükemmelleştirmekte temel bir veri olarak kullananemperyalizm , bugüncanalıcıbirbi
duğudüzlemdir. Kürdistan'da,sınıfların
çimde PKK'nin çözUmleme tarzını hesaba katmak zorunda kalmıştır. Yeni emperyalizmin bu kuramı aniayarak kendi çıkarları doğrultusunda sisternalize etmesi için ne yazık ki (!) vakti olmayacak gibi göriınüyor. Çünkü PKK pratiği her zaman teorisinden kesinlikle daha önce gelmektedir. PKK'de teori kurmanın tek tarzı, onu eylem yoluyla kurmaktır. Bu da, gerilla ordusu düzeyindeki eylemlerden başlayarak, tek tek savaşçıların yaşam biçimi ve anlayışiarına kadar her düzeyde uygulanan pratiktir. Teorik deşifrasyon ise, asla eylemden önce gelmemektedir. işte tam da bu noktada işler emperyaliz-
onutoplumsalyapıiçerisinde
canlı bir bomba haline getirir. Bu, her çelişkiye giderek bağlanan ve onu çözülmeyezorlayarakene~isindenbir
devrimin amaçları doğrultusunda faydalanan müthiş bir mekan izmadır. Elbette,
örgütlenme biçimleri değil, belli toplumsal düzeyierin örgütlenme biçimlerinden bahsedilebilmektedir. işte PKK'nin çağdaş devrimci özelliğinin anahtarı , esas olarak buradadır ve bunun sislematık bir kura-
min kendini planlama doğrultusunun tersinegitmektedir. Toplumun düzeyter biçiminde çözümlenmesi, bir yarıdan Kürdistan devriminin en temel ayırtedici niteliklerinden olurken,
so nra Brezi l ya'dabaş l attı ğıyen i toplum
veuyuşturucunun,
tünyeryüzündetekhareketolmaözelliği
ne
nabağlılıkgösterenlerartıkatışkanlıklar
sal stratejilere paralelolarak, yaşam tarz ve a maçla rında bütün toplumu düşkünlü ğe yönlendiriyordu. Bu da kendi açısın dan son derece isabetliydi, çünkü kapitalizm hiçbir zaman sağlıklı bir toplumsal zemin Uzerinde hareket etme kabiliyetine sahip olmayacaktır. Bu onun iç gelişim diyalektiğidir. Kapitalizm, toplumsal bir çürüme sUreci olmaksızın yaşayamaz. Emperyalizmin devrim hareketlerine içten müdahale etmesi ve böylece yönlendirmesi taktiği , denilebilir ki; Vietnam ulusal kurtuluş devrimi sonrasında ilk kez PKK tarafından farkedildi ve PKK bütün cephelerde başlangıçtan günümüze kadar buna göre konumlandı. Bu takliğin boşa çıkarılmasında PKK bugün de bü·
şistyönet i mlerdensözetmeyegerekvar
m ı ?) , Che'yi öldürmek için harcadığı güçle kıyaslanamayacak ölçüde fazla bir güçle ,onu ngerçeğirıdengenellikledaha
etkili olan hayaline yöneldi. Che'lerin yUközgürlük kavramını içeriğinden boşalttı. Onu giderek kendisiyle karşıt bir kavram durumuna getirdi. Öyle ki artık özgür olmak isteyenler kendilerini kesinlikle mutlak bir köleliğin demirden çitleri arasırıda buldular. Che'nin hayali Bolivya ve KUba dağlarından inerek, liman ve ova kentlerinde getioların yoksul odalarını sUslerneye başladığında, ona taparcası
ww w.
selttiği
emperyalistkültürü-
nUnkesinegemenliğ i al t ınagirmiş l erdi.
Nerede bir devrim hareketi varsa, orada ABD odaklı birözel savaş vardı. Brezil· ya'dan başlayarak Cezayir, Mısır, Türkiye üzerinden Hindistan ve Kore'yekadar dünyayı saran bi rözelsavaş kuşağı çevresinde, bütün devrimci eğilimler hemen bütünüylekarşı-devriminegemenliğine
alınmaya çalışıldı
sürekli, kesintisizbir olarak tanımlamaktadır. Kendi kendisiyle savaşımın bilinçli bir ifadesi olan insan, PKK militanı özgülünde, bu çelişkili niteliğitemelbir kişilik özelliği haline getirmektedir. insanın toplumsal bir birey olarak bu duruma yükselmesi,
PKK'nin gerçek anlamda kendini temel etkili bir güç olarak bütün dünyada duyuracağı birdönem olacaktır.
te w
ve böylece yönlendirmesi Iaktiği , denilebilir ki; Vietnam ulusal kurluluş devrimi sonrasında ilk kez PKK tarafından farkedildi ve PKK bütün cephelerde başlangıçtan günümüze kadar buna göre konumlandı. Bu Iaktiğin boşa çıkarılm asında PKK bugün de bütün yeryüzünde tek hareket olma özelliğini koruyor."
zamanda bu durum, PKK
militanını
savaş gerçekleşmesi
yacağı bir kusursuzlukla hareket eden nesnelerin bu niteliklerine oldukça yaklaşmaktadır. Diyalektik materyalizm ile insan,kendiiçindeki karşıtl ı klarınfarkına varmıştı. Ancak bu karşıtlıklar ı ntop l um sal yaşamda ki yansımaları nı, etkin hareketliliklerinikontrol etmektensonderece uzaktı ve bunu ancak PKK ile gerçekleş tirebildi. Toplumdan başlayarak tek tek bireylere kadar karşıtlığın bir devrim hareketi içinde çözümlenmesi, bugün Kürdistan devrimi içinde temel etken kuweti oluşturuyor. Burada, sınıfiara dayalı marksist toplumsal çözümlemeler temelinde, ancak onun son derece pratik ve detaylandırılmış bir uygulaması söz konusudur. Bu çözümlemede, sınıfların gUnümüzdeki toplumsal konumlarının iç içe geçmiş ifadeleri esas alınmaktadır. Bunun zemini de, Kürdistan'da ilkel kamunal yapılardan en çağdaş toplumsal örgütlenme biçimlerine kadar uzanan bir yelpazede iç içe geçmiş sınıfsal yapıların oluştur
ve çoğunlukla alınd ı
da. Vietnam ulusal kurtuluş mücadelesinin zaferi, dünya emperyalizminin temsilcisi ABD'ye sadece büyük bir yenilgi değil, aynı zamanda büyük bir deneyim de kazandırdı. Bu deneyimin esası , devrimi yenemeyen en "süper dünya" gücünUn, onun giysisini giyinmesi, onun kılığına bürünmesi suretiyle devrimci gelişmeleri engellemesidir. 1968'1erden sonra emperyalizmin temel taktiği, bizzat devrimin kendisi olarak maskelenmesi ve böylece devrimi kendisini yıkacakb i r olayolmaktan ç ı kararak , aksinekendisini güçlendirecekbira racadönüştürmesidir.
Emperyalizmin Vietnam deneyiminin Türkiye ve Kürdistan'a yansımaması bek· lenemezdi. 1971 'lerden başlayarak, "eğer
nikoruyor. Kendisini yok etmeye yöne l miş bir
düşm an l aayn ı koşulla rda yaşamakzo·
rund ao l manı n verdiğideneyimlerlebüyü
yen bir PKK önde rliği tarz ı , PKK'nin bü-
tünsavaşveyaşamtarzınaşuveyabu
düzeyde yansımışlır. Bu, dUşmana uyum sağlama biçiminde değil , onun sömürgeci alışkanlıklarından faydalanarak, hatta onun imha isteğinden faydalanarak yaşa mak ve bizzat düşmanın kendisini, onun zaler isteğinin bir sonucu olarak yenilgiye götiirmektir. Kendisini böyle ayarlayan bir devrimcinin, hangi düşman karşısında olursa olsun, kazanmaması mümkün değildir. Başlangıçta düşmanla iç içe yaşa ması, PKK önderliğine, Kürt insanının kendi kendisine düşman edilmiş kişiliğini çözümlemesi için bir temel sunmuştur. O, PKK'de va rı lan bilinç düzeyiyle, bir özgürlükmi l i tanınınzaferveyenilgipotans i yel
lerini kendi kişiliğindeçözümleme gücü ve rmişti r.
Bu çözümlemenin sonuçları nelerdir? Öncelikle bu, düşman ı kendi kişiliğinde yenme olanağ ı vermektedir. Düşman , savaş meydanlarmda karşıtaşılmadan önce
böyle bir mekanizmayı yakalamış kişilik lerin açığa çıkardıkları güçleri devrimci amaçlar doğrultusunda işletmeleri her zaman gerçekleşmez. Eğer böyle olsaydı, Kürdistan'da devrim bugüne kadar birkaç kez gerçekleşmiş olurdu. PKK'de ortaya çıkan toplumsal kuvvet, büyük bir çoğun lukla eski, kendi özüne dUşman edilmiş kişilik tahribatlarını gidermeye harcanmıştır. Veyayetmezkişiliklerinbugücü
devrimin temel amaçları doğrultusunda değil de, kendi kişisel amaçları doğru ltu sunda kullanma istemlerinden dolayı büyük ölçüde heba olmuştur. PKK'nin 19. kuruluşyı l ı nava rdığımız bugünlerde, bu yetmezkişiliği n çeşit l i biçimlerinin bütünüyleveyabüyük ölçüdeortadan kaldırı l ması süreci yaşanm aktadır Zıttınınbil i ncinevaran insan, sonsuz evrenselyapı içerisinde bilinçsiz, ancak yine de en mükemmel bilincin ulaşama-
e PKK'de gerçekleşen her şey, dünyada gerçekleşmektedir. Çünkü PKK gerçekleşmesin i n TC şa hsında çözdüğü özel savaş , bütün dünyada yeni emperyalizmin denetiminde örgüllenmiş bir özel savaştır ve dünya çapında bir çöküş durumunu temsil etmektedir." m ı , bütünveri l eriortadaolmas ı nakarşın,
öte yandan da insanlik tarihinde yepyeni
henüznetolarakol uşturu l muşdeğildir.
bi rsayfaaçmaktad ı r.Buanla mda
Onümüzdeki dönem, esas ı nı Başkan APO'nun çözümlemelerinin teşkil ettiği bu kuram ı n en üst düzeyde oluşturulduğuna tanıklık edecektir. Bu aynı zamanda
M a rks' ın ortaya çıkışı insanlık için ne kadar önemliyse, PKK'nin ve onun önderliğinin ortaya çıkışı da o derece önemlidir. Yeni emperyalist dönemde toplumsal ör-
( SerxwebQn
K as ım
mu tersine dö nmüş , emperyalizmin devri-
zeedi l mesivebunung e lişmiş t ekniko l u·
mekarşıişl etti ğiözelsavaşmekanizma
şumlarla
sını
PKK, emperyalizmin bizzat kendisine karşı işleyen bir mekanizma haline getirebilmiştir. Bunun başarı lması, toplumun yeni tarzdaki çözümlenmesi sayesinde ger-
telikbunuözgürlOkadınagerçekleştir
mektedir. Bunların
çekleşmişlir.
Ortaya çıkan durumun eşsiz olması nedeniyle, PKK'nin tanımlanmasında oldukça zorluklar yaşanmaktadır. Var olan
re binlerce yıl daha ilkel olan bu insanlan kontrol etmek göreviyle orada bulunuyorlardı. Bu koşullar anındaki toplum, aynı zamanda 3000 y r iiık bir tarih dilimine serpil-
geçmişdevrimc i kategor i lerinhiçbiri,ve rili
m i ş toplumsa l gelişim basamaklar ı nın
durumuyla PKK gerçeğini bu nedenle açıklayamamaktadır. Klasik bir bakış açı sıyla, PKK önderliğindeki mücadele, ilkel komünal toplumdan yeni emperyalist dönemin çağdaş toplumuna kadar, neredeyse 3000 yıllık toplumsal zaman
bütünününbirandavebiraradabulunma sı an l amına geliyordu. Ve bu ikitarihsel uç arasırıda serpilmiş olan Kürdistan toplumu, sınıllar kuramının Batı'da geçerli olan
aralığınayayılmış
denkaynaklanantoplumsalgerçekleş
manıgelmiştir.Bu
da, y alnızcaKürdis tandevrimiilegerçekleşecek birolay değildir. Kürdistan devrimi, dahaçok toplumsal reak.si-
lerde ifadesinibulanbir sınıfsal mücadeleyi esas olarak kapsamak kaydıyla, birinsanlık mücadelesi o\-
nadı.
masını sağlamak
yiciliğ i n i ise,asrlbu
Böylebir devriminsadece kendi coğrafyası nınözgün toplumuyla sınırlı kalmayacağı, giderek ele aldıQı sorunun
süreçtensonra sağ layacakt ı r. Bunun
yonlarailkkıvılcımı
verdi, çelişkileri
ateşlemerolünü
tad ı r.
oyPratikbelirle-
gerçekleşmabiçimi
ise, ordutarlagerilla harekatlarınıneşlik
ettiğiyaygınhalk
hareket!eridir. Üste· lik bunlar, sadece
bütüngerçekleş
insanlığın dünyasal durumuna denk düş mektedir. Bu nedenle de, PKK'nin çal ış hem çok kapsamlı ağır bir ça l ışma dır ve hem de bütün dünyada güç kazanma olanağına sahiptir. PKK'yi anlamak için nasıl ki örıcelikle dünyayı anlamak gerekiyorsa, aynı biçimde onun önderliğini anlamak da gereklidir. Onun en temel bir özelliği. önderliğinin bu niteliğidir, kişi lik ması
olarakyeryüzüneveinsanailişkintemel
sorunlara ka rşı lık vermesidir. Elbette bu, doğası gereğiKürd i stanib irkarş ı lıkt ır , Kürdistan'danverilenbirkarşılıktırvesa
dece buradan verilebileceği için, başka türlü gerçekleşma koşulları olmadığı için böyledir. Emperyalist-sömürgeci sistemlerin asıl karşı çıktıkları nokta, bugün giderek ya~ nızca ve yalnızca PKK tarzı olmaktadır Bunun nedeni, emperyalizmin Kürt sorununu PKK'den soyutlama istekleri değ i l dir. Eğer böyle ve mümkün ol saydı , Kürt sorununun PKK dışında bir çözümü, PKK tarzı bir gelişmeyi kesinlikle ortadan kaldı rabilirdi. Arıcak bu mümkün değildir. Çünkü PKK tarzı gelişme , ancak ve ancak Kürdistan gibi bir yeryüzü parçasında ve ancak bu türden toplumsal koşullarda tarihsel olarak mümkün olmuştur. Kürdistan'ınparçalanmışlığı , yeryüzü insanının
parçalanmışlığına denk düşmektedir.
distan
Kür-
i nsanın ı n kendigerçeğinedüşman
edi l miş olması ,
yeryüzü insanının yeryüzüne düşmanlığıyla veya oldukça geliştir miş olduğu teknik -ömeğin komünikativ-
araçların düşmanlığıyla örtüşmektedir. Kı sacası , PKK'de çözümlenen insan, yeryüzünde çözlımlenen insan olmaktadır. Bunun anlamı, yıllar geçtikçe daha iyi anlaşı
lacak!ı r.
Emperyalizmin ve dOnyasal gericil iğin büyük çıkmaz ı da işte bu noktadadır. Emperyalizmin PKK'ye saldırması , kendi açı sından saldırmamasından daha zarartıdır Çünkü PKK ile uğraşan her odak, sonuçta kendi gerçeğirl deşifre etmek zorunda kalmaktadır. Bu şu demektir: 20 yıl öncesinde de, TC'nin faşist bir devlet ok:luğu, kendi insanlannıköleleştirdiği,üstelikbunuhiçbir
me alanlarına, ya-
KOrthalkınınhare·
meşru dayanağa yasianmaksızın yaptığı
nibıitünyeryüzü
ketl i liğideğii , Orta
söyleniyordu. Ancak yine de, devlet ve hükümet sahnelerinde oynanan bir demokrasi
ne yayılacağı açık
doğ u'dakidiğer
br.
Bu çerçevede
ele alıOOığırda
PKK.~rparti~·
dır.O,i nsanınnis
petenen ilkelko-
şulardayaşamayı
sürdürdüğü
ve bu
koşullardaüstelik
tarihintamdığı
en barbarbiryönetim gücününhakimiyetinde kaldığı bir yeryüzüparçası
yasa larını
altüst eder bir tarzda, dünya çaönemli bir devrime hazırlanmaktay dı. Elbette bu toplumsal yapının kalkacağı birdevrim hareketi, o zamarıa kadargerçekleşmiş bütün devrim hareketlerinden, pında
bütonhalklarınha·
oyunu,oldukçainandırıcıydı.Maskelerus
reketliliği olacaktır.
talıkla hazırlanmıştı. Örneğin Ecevit,
Gerçeğin
1970'lerin ortalarında "halkın umudu" olarak ortaya çıkabiliyor ve en solcu söylemlerle buna milyonlan inarx:lırat:ıiliyordu. Aynı Ecevit bugün kendi gerçeğini son derece açığa vurmak, Türkeş ile aynı siyasi güzergahta olduğunu kendi ağzından ~ade edebilmektedir. Bu deşifrasyonun da biricik gerçekleş tiricisi PKK'dir. öte yandan bugünkü durumda TC devletinin gerçek yüzü bütün ulus~rarası alarıda ortaya çıkanlmıştır. Yeni emperyalizmin derin etkisindeki kamuoyu bile, TC'nin uluslararası alanda yürüttüğü özel savaş mekanizmasının harıgi insanlık düşmanı zemine dayalı olarak çeliştiğini ve bunun emperyalist sömürgeciliğin özü ok:lu· ğunu görmektedir. Tari hin bundan sonraki süreci, PKK ile mücadelede tsrarı ölçüsünde, Batılı emperyalist sistemlerin içyüz leıi
böyle olmasını sağlayan da, kimseninniyetleri veya kasılları değil , hatta sadece Kürt halk ı nıniçinde bu· lunduğu objektif koşullar ın birürünü de değil , aksinedünyanın içinde bulundu-
mal<lançok.birla· rihsel sürecin adı·
olan Kürdistan'da ortaya çıktı. Hareketinideolojikdöneminde, Kürdistan'daki toplumsal yapı, en ilkel yaşayış biçimleriyle, en modem yaşayış biçimleri arasında karmaşık bir düzlem oluşturabilecek zerıginlikteydi. Sonradan gelişen gerilla hareketliliğinde açıkça ortaya çıkbğı üzere, Kürdistan'da
rak,büti:indünyasalsistemin birbiriylegeliştirmiş olduğu kompleks ilişkilere kadar varır. iletişimin Batı dillerindeki karşılığı olan ve genellikle de modern medyanın aracılık ettiği toplumsal ilişkiyi tanımla makta kullanılan "komünikasyon" kavramının kendisi, iletişimin toplumsal ilişkinin en temel bir biçimi olduğunu daha baştan ele veriyor. iştebukomünikasyon, kendi doğası ge reği, bugünkü haliylesadece ve sadece kapitalizme hizmet etmeye yönlenmiştir. Ancak PKK ile birlikte, emperyalizmin devrimci hareketleri kontrolüne alarak onları kendisine hizmet ettirmesi duru-
yüzü,çoğuzamanbilimadamlarınında
dile getirdikleri gibi, Kürdistan merkezin-
onunçeşitlidüzey
maktadır.
il i şkininengelişmişbiçimid i rveiki kişinin
tarihi içinde Kürdistan, belli dönemlerde büyük toplumsal patlamaların merkezi olmuştur. Bu patlarnalann sonucunda ise, kendi toprakları üzerinde bir uygarlık kurmakyerine, yeryüzOnOnçeş i tlibölgeler i ne toplumsaldalgalargö nde rmiştir. Yer-
melerle sarsılmıştır. Günümüzde de sarsılıyor. Yeryüzününyenilenmeza-
bir insanlıkbü tü nünü kapsamaktadır. Bu durum,
Yeni emperyalist dönemde toplumların daha bilinçli olması gerektiğini düşünmek doğrudur. Ancak toplum, bu kez daha karmaşı k bir sorunlar dünyasıyla karşı karşı yad ı r. Toplumun elindeki üretim araçları· nın bütünü sistemin kendisine ait araçları dır ve temel olan da, bu araçların egemen belirleyiciliğidir. Günümüz dünyasında emperyalizmin bekası açısından en belirleyici üretim aracı medya, en belirleyici üretim biçimi de iletişime dayalı üretimdir. Bu çerçevede iletişim, gerçekte sosyal karşıl ı klı basitkonuşm asındanbaşlaya
üzerinde sınırları belirgin bir devlet oluş mamıştır. Sonucu buraya götüren bir devrim gerçekleşmemiştir. Fakat insanlık
Bu da, yalnızca Kürdistan devrimi ile gerçekleşecek bir olay değildir. Kürdistan devrimi, daha çok toplumsal reaksiyonlara ilk kıvılcımı verdi, çelişkileri ateşleme rolünü oynadı. Pratik belirleyiciliğini ise, asıl bu süreçten sonra sağlayacaktır. Bunun gerçekleşme biçimi ise, ordularla gerilla ha rekatlarının eşlik ettiği yaygın halk hareketleridir."
ww w.
toplumlarda nasıl gerçekleşti ğini görmek için, TC'de son gelişen olaylara ve bunların topluma yansıtılma biçimlerine göz atmak bir ipucu verebilir. 1996 güzünde, TC meıKezli özel savaş, birdenbire PKK'yi uyuşturucu ve insan ticareti yapan bir örgüt olarak yansıtmaya başla mıştı. Bunun tek bir nedeni vardı: Sömürgeci emperyalizmin PKK'ye karşı kurduğu özel savaş örgütlenmelerini finanse eden uyuşturucı.ı ve insan ticaretine dayalı çeteler büyük bir deşifrasyonla karşı karşıya kalmışlardı. Medya aygrtlannın birdenbire PKK'yi bu tarzda suçlamalan nın hemen ardından , ilginç bazı gelişmelerle, devlet· terin PKK'ye karşı kurulmuş özel birimlerinin tamamen bu türden bir faaliyetin sah~ bi oldukları ortaya çıkmıştı. Ancak medyanın yansıtma biçimindeki, bir gerizekalı için bile hiç inandırıcı olmayan söylemlerle, yine de sistemin kendisi haklı çıkant maya çalışılmakta ve buna milyonlar irıan dırılmaktadır. Kendisini en gelişmiş varlık olarak tanımlayan insanın bu düzeydeki b i rdüşkünlüğü , yeni oluşmuşbirdüşkün lük değildir. Bu eskiden beri vard ı ve şu anda sadece PKK'nin eylemi sonucu deşi frasyona uğramıştır. Bu deşifrasyon, sanıldığı kadar basit değildir. Yeryüzünü boydan boya kaplayan yüksek teknoloji ürünü iletişim aÇılarının PKK tarafından aşılması durumu tarihte i:k kez yaşan
savaşa l an ı olmasınakarşın , butopraklar
ne te we
Birey , kendini i mhayakurulmuşturveüs
birdünyasalgerçekliktir. Sonbin y ı llıksü reçiçerisindedeKürdistanherzamanbir
e Yeryüzünün yenilenme zamanı gelmiştir.
şamsalha re ketlerineegemenol anem
peryalizminparçaladığı toplum ve çağdaş birey, genelde baştan kurulu bir mekanizma olarak işlemekle ve bütün özgürlükle· rini(!) bir kölelik sınırı içerisinde kullanabilmektedir. Çünkü çağdaş sömürgecilik ve yeni emperyalizm, insanın sadece devrimden alıkonulması doğrultusunda değil , aynı zamanda genelde bir köleleş me doğrultusunda yönlendirilmesine göre kurulmuştur. Çağdaş kölelik, bu çerçevede en gelişmiş bir kölelik biçimi olarak ortaya çıkmaktadır. Köleci toplumlardaki kölelerin hiç değilse statüleri belliydi. Günümüzde ise kölelerin bir statüleri bile yoktur, genelde özgür bireyler olma yanıl gısı içinde daha derin bir köleliği yaşa maktadırlar. Bu karşıtlık ise, insanın bütün eylemlerine yansımaktadır. Bir insan· lık çerçevesi olarak emperyalizmin çağ daş insanı , insanlı ğ ı imhaya kurulmuştur.
Sayfa 23 )
m
kontrol edilmesi ile birlikte, sermayenin işlevlerinin giderek daha karmaşıktaşması ve sermayeye karşı devrimci bir çıkışın yüksek teknolojinin bütün olanakları kullanılarak darmadağın edilmesi· ni veya en azından sistem içerisinde ona uygun bir biçimde kolaylıkla kanalize edilebilmesini getirdi. Giderek insanın güncelfaaliyetlerindenbaşlayarak bütün ya-
1996
rum ve Mardin'de çağ ı mızın en modern araçları arasında sayılan ve binlerce yıl l ık toplumsalgelişiminkarmaşık ürünleriolan NATO tesislerindeki radar! ar, kocaman gözler olarak Küri gökyüzünün a~ında, öteki görevlerinin yanısıra, kendilerine gö-
.c o
gütlenmelerin dünyasal düzeyde organi-
ğudurumunbirso nucudur.Nasılki
Kudüs Oç büyükdin için "Kabe" derecesindeönemliyse, Kürdistan, emperyalizmin ve dünya hal klarının Kudüs'· üdiir. Yine, PKK'de gerçekleşen her şey, dünyada gerçekleşmektedir. Çünkü PKK gerçekleşmesinin TC şahsında çözdüğü özel savaş , bütün dünyada emperyalizmin denetiminde örgütlenmiş bir özel sa-
e Zıttının bilincine varan insan, sonsuz evrensel yapı içerisinde
bilinçsiz, ancak yine de en mükemmel bilincin ulaşamayacağı bir kusursuzlukla hareket eden nesnelerin bu niteliklerine oldukça yaklaşmaktadır. Diyalektik materyalizm ile insan, kendi içindeki karşıtlıkların farkına varmıştı . Ancak bu karşıtlıkların toplumsal yaşamdaki yansımalarını, etkin hareketliliklerini kontrol etmekten son derece uzaktı ve bunu ancak PKK ile gerçekleştirebildi."
bu dönemde paranın ne olduğunu henüz tamolarak bilmeyen veonukullanmayan bir toplumsal kesimde yaşıyordu . Ticaretinen basit, enilkelbiçimiolan takasbiçimirıdeki değiş i min bile sını rlı yapılabildiği bölgeler bulunuyordu. öte yandan ise, aynı coğrafya üzerinde, örnek olarak Erzu-
bu devrimierin sahipleri olan toplumlardan uzak olduğukadarfark lı o l acaktı. Çağdaş Kürt tarihinde gerçekleşe n herşey, gerçekteyeryüzünde gerçekleş mektedir. Bu, PKK'nin öğretisinden çok. ilk e!apta Kürdistan devriminin dünyasal karakterinden gelir. Halkımızın gerçekliği ,
vaştırvedünya çap ı nda birçöküş durumunu temsil etmektedir. Ö!e yandan, PKK'nin Kürtha l k ı n ı h er türl ü düşkünlüğe mahkum edilerek yok edilmekte olan bir halkdüzeyindençıkararak,özgürlüğeylı
rüyen bir halk olarak örglıt!emesi, birçok evrensel değerini yitirmekle yüz yüze olan
nindeortayaç r kmasınıvebununbi rsonu
cu olarak PKK'nin bütün yeryiizünde etkili biruluslararasıkuvvetolmasırıatanıkllk
edecektir. Bunun böyle gelişip gelişmeyeceği , daha çok büyük emperyalist devletlerin tavırtarına bağlıdır. ABD ve paraletindeki emperyalist devletler PKK ile haksız savaşl a r ına devam ederlerse , ı 917 Ekim devriminin çok daha güçlü ve kesinlikle başa r ılı bir biçimiyle karşı karş ı ya kalacaklardır.
Kürdistan'da insan, topraktan kendini yeniden yarattı . Tanrının bir parça çamuru ellerine alıp, onu kendi güzettiğini seyretmek için biçim verdiği ve böylece daha önce görmediği kendi güzelliğini düşlediği ve bunu gerçekleştirdiği söylenir. PKK, insanın kendinin yaratıld ığını varsaydığı topraklarında, bukezkendi n igerçektenya·
ratma mücadelesidir. Mücadelesi ve bunun sonucudur. ZaferŞafak
Kasım
(Sayfa 24 lendirin, yarallları tedavi etsin. Mezra yakmda, yolda şehit düşen arkadaşların cenazelerini de köylüler kald ı rd ı . Birli ğ i yarı n harekete geçirin. Arkadaşların cenazelerini gömelim. Ayrıca bütün silahlar ve cephaneler kar altında kalmış onları alalım .
isa arkadaş sadece dinliyordu. inanmak istemiyor, anlatı l anların soğuk bir şaka olmasını dilereesine Jihat'ı n gözlerinin içine bakıyordu. Konuşmak istedi, ketimeler boğaz ı nda ka l dı. Katlanı lmas ı, kabullerıilmesi zor bir acı gerçeklik hem de Adnan arkadaş gibi onbeş yıllık savaşç ı ve parti merkez komite üyesi, üstelik de çok tecrübeli . Bu dağla rda kaç kış geçir-
mazan ve Muhyettin arkadaşla r yolda donarak şeh it düşmüşlerdir. Diğer 7 arkada elleri ayakları kısmen yanm ı şt ı r Mezrada tedavi olmayı bekliyorlar. Üçdört arkadaş sağlam kurtulmuş , bunlardan birisi Jihal't ır. Kaybedecek zaman ı mı z yoktur. Lokman ve Şahin arkadaşlar hemen hazırlansın l a r. Jihat'la birlikte mezraya gidecekler. Bir grup da Kemal arkadaşı almak üzere yola çıkacaktır. Ona acil ihtiyaç vardır. Tedavileri o yapacaktır. 5 gün önce kışl ık kampından bir haber getirmek için giden arkadaşlar raporlarında bu durumu şöyle belirttiler: "Ç ı ğ kopmuş, arkadaşlar yer değiştirmiş." Oysa yoldaşlarımız o anda belki sağ oladaş
Şahin ve Lokman arkadaşlar mezraya gecenin ilerleyen saatlerinde vard ıklarında yaralıla rı n inlemesi, sız i arnası kapının d ı şından duyu luyordu. Ev sakinlerin in normal yaşamları altüst o lm uştu. Başta ev sahibinin hanımı ve yetişkin kızı olmak üzere aral ıksız hizmet sunuyorlardı. Sağlık konusunda bilgisiz, tedavi için ilaç1 pamuk vs.'nin yokluğu onları da çaresiz bırakmıştı. Evin hanım ı yazın kuruttuğu bitkilerden kümes hayvanlarının dışkılarından ilkel ilaçlar üreterek yaralara merhem olmaya çabalıyordu Kapının çal ınmas ı yla avluya lı rlayan köylü, oğlunun sesini a l ır almaz hızla kapıyı açt ı . Şahin yaratılara kısa bir göz at-
Yelişiriz
herhalde. Bol bol kazma ve küÇünkü şehitleri Çabuk bitirmek için 10 kazma, 10 kürek olabilir. i şi lazla uzatırsak, her an hava bozulabilir. Gündüzleri keş if uçakları sık s ı k tepemizde dolaş ıyor. Gece silah l ı da olsan yalnız baş ına gitmen doğru olmaz. Birimiz seninle gelerek
almayı unutmayın.
toprağa vereceğiz.
ceğiz
Evin hanımı konuşulan l arı sadece dinliyordu. Gece gelen konukları için çay ve yemek hazırlıklarıyla uğraşırken , genç kız da kar ınca gibi sürekli koşuşturuyordu. Kald ı kları adayı yarahiara tahsis ettikle· rinden küçük avluda balık isıili gibi yalı· yorlardı. Buna rağmen canlı ve ayaktay·
co m
u sesler çadırdan da duyulmuştu. Herkes hareketlendi. Çadınn ağzını açtıklarınd_a Jihat çad ı ra girrnek üzereydi. lsa arkadaş; "Arkadaşlar hoşge l diniz .. geçin... geçin .. Çok üşümüşsünüz. Silahın bile yok neler oldu? Siz şöy le oturun, ayakkabı larınızı ç ı karın sonra konuşu ruz. Diğer arkadaşlar öbür çadıra geçsin. Sonra gerekli açıklamayı yapacağım. Elleriniz ayak l arın ız yanmamış, çok iyi, nöbetçi geldiğ i nizi görmüş, haber verdi. Biraz çorba kalmıştı, ısıtılm ı ş, isterseniz için açı lırs ını z ." Obür çad ı ra geçen arkadaşlar o l ağa nüstü bir şey olduğunu anlam ı şlardı. Kendi aralarında tahm ini değerlendirme
t]
SerxwebCın)
1996
yapıyorlardı. J i hat'ı ~--~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~-"'\ d ı lar. Durumlarından şika·
yetç i
böylebitkin ,çaresiz, üstelik silahsız görmeyap ı l acak
açıklamanın merakı heyecan ı yla
ve
ortal ı k
sessizliğegömü ldü
-Siz buradan ayrı l iki gün son ra bir grup çı kardı k. Doğrusu endişe l enmiştik. Adnan arkadaşları bize herhangi birbilgi gelmeyince böyle dav ranmak zo· runda kaldık. Arkadaş lar, kış kampın ı n bulunduğu yere varm ı ş lar. Ne kamp ı ve nede dıktan
çadır ları görebilm i şler.
Ç ığ kopmuş dediler. iki saat oraları iyice kontrol etmişl er. Bir belirtiye rastlamamışlar. Fır tına izleri bile kapatmıştı. Bunun üzerine geri döndüler. Biz burada bir tahmin bile yürütmüştük. Mut
roydu.
t araf ı nakaydırıld ı ğınızı sanıyorduk.
savaşçılardı.
te
peşinizden
ve üç bayan arkadaş da kadhepsi en seçkin Bu değerli şahsiyalierin sorula rı ve cevapları bir film şer i d i gibi gözlerininönünden geçiyordu. isa arkadaş takım komutanı olduğu için Adnan arkadaş ayr ı lınca gruba o ko· muta ediyordu. Kısa bir suskunluktan mişti. Pı lı ng
rak kurtutmay ı bekliyorlard ı. Peki bir şey sormadan edemeyeceğim. Bağrışma, gü· rültü, slogan sesi duyan ı nız oldu mu? Veya herhangi bir sesten şüphelendi n i z mi? Gruptanbiri söz hakkı istedi. Evet buyur heval, gidenlerin içinde sen de vardın değil mi? Anlat bakalım. - Heval çok dikkatli dinlediğimiz halde hiçbir ses veya işa r et alamadık. Yani şüphelenmedik. Biz gittiğimizde kar yağ ı ş ı durmuştu , rüzgar bile esmiyordu. Kuş seslerinden başkaortal ı kçok sakindi Peki anlaşıldı. .. Aradan 7 gün geçmiş zaten birazdan karanlı k basacak. Biz yola ç ı ksak bile yarartı olmaz. Sabaha üç saat kala biz buradan yola çıkacağ ız . Jihat'lar yarın mezradan birkaç köylüyle noktaya gelecekler. Öyle kara rlaştırdık Cenazeleri kaldıracağız. Silahları alıpda ha sonra büyük ihtimalle ana karargaha döneceğiz ve partiden yeni talimat bekle-
tıktan sonra ağır yaralı olduğunu sezmekte zorlanmayarak Ferzende'nin yanı nageçerek olurdu. - Heval hepinize geçmiş olsun. Vatan halkımız , partim iz sağolsun. Diğer yol-
yeceğ ı z.
kadaş l arı
ne
- Kamp yerine arkadaş mı gönderdiniz? -Evet ya, beş kişi gönderdik. -Birşey buldular mı? - Ne bulabilirlerdi? Çığ kopmuş, metrelerce kal ı n l ıkta kardan tepecikler oluş muş. Yoksa ... Yoksa ... bir şey mi old u? Anlatsana Jihat arkadaş. Ağzında l afı do-
Şehit düşen ie rin
sonratoparlanıncakonuşmayadevamet
ti.
- Demek öyle Jihat arkadaş. Partinin yiği t eviadı ihmal ve dikkatsizlik yüşehit düştü. 7 ki ş i de ya ra l ı ve donmuş? Şu anda grupta yanıklardan anlayan arkadaş yok. Kemal arkadaş bu iş " ten anl ı yor, ama çok uzaklardadır. 8-1 O saatte kendilerine ancak ulaşı labilir. Tabii ge li şi de o kadar sürer. Bu durumda yarat ıl ara hiçbir müdahalede bulunamayız , sadece bazı tecrübelerimi söyleyebilirim. Su toplayan yerlere vurmamak şartıyla patlatı n. Serin bir ortamda tutmaya çalı şın. Lokman ve Şahin sizinle birlikte mezraya dönsünler. Birkaç köylüyü de alın, çığ ı n koptuğu alana gidin. Ben de yarın buradan hareket edeceğim . Merak etmeyin. Kemal arkadaş mutlaka gelecek. Ben gelmek istiyo rdum, ama grubu imha ile 15
ww w.
l aştırıpdurma.
gibi saetmekonSon
ları gururlandırıyordu.
we .
Biraz sonra
o l madık l ar ı
vaşçılarahizmet
yea l ışkındeğ i lle r di
Jihatbaşın ı isa'yadoğ ru döndü, sonra
yere bakarak devaı.n etti; -Evet lsa arkadaş , çığ koptu, hem de Adnan arkadaş ve bayan arkadaşların geldiklerigününilkakşamı,üstelik i kikez
koptu. Birincisinde zaiyat vermeden atlat-
tık. iki çadırı etkilemedi. Adnan, Pıl ı ng ve
bayan arkadaşların bulunduğu çadır etkilenmedi. Ben de ayn ı çadırdaydım. Orada kalan çad ı r kar altında kaldı. Topluca yard ı ma koşlu k arkadaşları kurtardı k. Kar ve fırtına bütün şiddetiyle devam ediyordu. ikinci çığ tehlikesine karşı yer değiş tirmeye karar verdik. Biraz yukarıdaki yamaçta ikinci noktada konumlandık. Gece yarısı bir kere daha çığ koptu. Bütün ağır lığıyla sanki koca dağ yıkılıyordu. Bizim çadırın dışında olduğumuz için kar bizi sürükledi, ayrıca Rojda'nın elindeki el feneri yanar vaziyette olduğu için diğer arkadaşlar tarafından ı şık farkedilerek kurtanid ı k. Adnan, P ılı ng ve 1Obayan arkadaş ise çığ altında kald ı . Silah i arım ı z her şeyimiz kar altında kaldı. Onları kurtarmaya çalıştıysak da başaramadık. Sağ kalan arkadaş l arı alıpb ir mezrayaulaşt ı r maya çalıştım. (Eliyle işa ret ederek) Bu arkadaşırı babasının evi. Beş arkadaş da yolda donarak şehit düştü . Grupta geriye kalanlarise şuanda mezrada birevdeler. Üç-dört kişinin d ı şında hepsinin el leri , ayakları yanm ı ş, su topla mış tedavi bekliyorlar. Tecrübeli olan bir arkadaş ı görev·
zünden
karş ı karşıya bırakamam.
Arkadaşla r biraz s ı kı şarak oturunuz. Ve iyi dinleyiniz. Size olaylar ve gelişme le rleilgili bilg i vereceğim.Amasi zdentek
bir şey
isteyeceğim . Savaşçı iradeniz ve soğukkanlılığ ı nıza sahip olun. Bild iğim i z gibi Jihat arkadaş biraz önce geldi. Gördüklerini ve yaşad ı klarını ifade edebild i ği kadar, halırtayabildiği kadar anlatmaya çalıştı. Üzücü olayın şoku kendisi ni ne oranda etk i lemiştir. Net kesti remedim. Ama herhalinden sağl ı klı o l mad ı ğı bellidir. Buradan giden gruptan başta Adnan arkadaş, Pılıng a rkadaş ve 10 bayan arkadaş çığ altında kalarak şeh i t olmuşla r d ı r. Bayan a rkadaşl ardan sadece Rojdan kurtulmuştur. Ayten, Kokel , Doğan, Ra-
Jihat vedataşıp yanındakilerle mezranın yolunu tutarken, 5 k i şilik birtim grubu da Kemal arkadaşırı olmak üzere kaldığı noktaya hareket ettiler. isa arkadaş da birliğehemen"istirahataçekilin"ta l imatını
verdi. Çünkü ya rın yapılacak işleri oldukça yağundu Jihat, köylünün rehberl i ğ i sayesinde kestirme yollardan 45 dakikada mezraya va rmıştı bile. Ama birlikte ka l anların gözlerine uyku girmemişti. Akşam yemeğ i ni yemek dahi kimsenin aklına gelmedi. Şe h i tarkadaşlarıylailgi li anılarıanlatarak
birbirine moral veriyorlard ı . Sabaha birkaç saat kala nöbetçi arkadaş çadırları dolaşarak "Roj baş" çektikten sonra birkaç dakika içinde birlik yola çık mak üzere hazırlanmışt ı. Kar yağ ı şı kesilmişti. Kar kalınlı ğı neredeyse bir metreyi aşm ı ştı. Vadilerde ve çukur yerlerde metrelercekalınl ı ktakarbirikmişti.Gün lerön
ce
yağan
kar tipiye
doldurm uştu.
dönüşmüş , bura ları
daşlarım ı z şeh it düşmüş. Sağol Şahin arkadaş. Yararn acı veriyor, ama as ı l acı arkadaşlarımızı kay· betmemiz - Ya ra l arınız su toplam ı ş , o suları patlatacağ ı m. Yarın sabaha sağ ltkçı arkadaş yet i şi r .
Cengiz arkadaş: Kim gelecek, neden sizinle gelmedi. ihmal ediyorsunuz. - Bu ihmal de nereden çıktı? Kemal arkadaş gelecek. Ana kamptadır. Buraya
gelen
konuklarıyla yakınen
i lgilenmemişlerdi. Şimdilik
evinreisi bu görevi yapıyor du. Daha fazla dayanamadı. Annesi kızına seslendi... Kızım elini çabuk tut. Sofrayı
hazırlamadan
Rojda'yı dışarı çıkar.
Tekrar
yatağınagötür.
7 kişin in elleri ve ayakları hiçbir işlev yapam ı yor du. Rojda'yı evin genç kızı , erkekleri de evin sahibi veyagençoğlusırtlayaraktu
valete götürüyordu. Kemerini aç tı ktan sonra iliklerini açar, pantolon veya eşof man ı nı aşağıya indirir, işini bitirincetekrar aynı işlemle ri tersine yaparak yatağın a getirirlerd i. Eller mikrop kapmasın diye yıkama görevi, haz ı rlanm ı ş ıslakbezler ile yapılıyor du. Bunun için her gün onlarca bez parças ı haz ı rlanıyordu . Yaklaş ı k 10 dakika sonrakızsessizceannesine yaklaştı.
-Tamam ana, şimdi sofrayı kuruyorum · Herşeyhaz ırseni bekliyor. Bir eliyle de yanındaki havluyla a lnı n daki terini sitlyordu. Aşxaneden oturma odasınadoğruhareket etti. Kapıyı sessizce aralayarak içeri girdi. Once konuşma dan başını saliayarak üzüldüğünü ve çaresizliğinianlattı. Birdensesini yükseltti. · Heval hoş geldiniz. Geçm i ş olsun . şeh itleriçi ngözüm köro lsun(veylolım ı n
şılamatalimatınıaldık
rebene) öbü rlerini göremedim. Ama eve yüz metre kala donarak şehit düştü. Şehit düşenleri bir türlü kabul edemiyorum . Ge· ce-gündüz akl ı mdalar. Keşke bu kadın halimle onlara bir yardımı m dokunsaydı . (Gözleri dolarak) Kimbilir anneleri ne ya· pıyorlar ş imdi? Bu yiğitler, bu eshabalar, bu •1atan için hiç tanımadıkları vadilerde şeh it düştüler. Hem de acı çekerek, yakınları , anneleri mezarlarını bile bilmeyecektiL Köylüler mezarları kazdılar. Çolukçocuk kadın ve erkek herkes hüngür hüngür ağlıyorlardı. Hiçbir yürek bu acılara dayanamaz. Onların şahadeli bizi çok etkiledi. Sanki yüreğimizden bir parça koptu. Bu kızım üç gün ağzına bir lokma bile al madı. Tesellimiz bu yaralılard ı r. Onlar da acı çekiyorlar. Doktor yok. ilaç yok, bütün korkum çürümenin yavaş y avaş bütün bedeni sarmasıd ı r. Hemen bir şey· ler yapmalısınız.
Ev sahibi -Arkadaş l ar, sizlerden biriningelmesine gerek yok, islirahat edin , yarın ki işi mizzordur -Köy ne kadar uzakta? 5 kilometre. Gidiş-dönüş haz ı rlık üç saat çekebitir -iyi... Siz üç saatte dönersiniz. Sabaha doğ r u bir saat kala buradan ç ı karız.
Sevgili annemiz buradakiler için me· rak etme. Senin emeğ i n boşa gitmeyecek. Sen onlara en iyi müdahaleyi ve bakımı yapmışsındır. Sağ kalanlar ve şehit düşenler bu düşmana karşı savaşmaya karar verdiklerinde Kürdistan'ın her karış toprağın ı mezar olarak, bütün kadınlarını da birerana olarakkabul etmiş l erdir. Hiç-
gelişi20saattenfazlasürer.
- Hep onunyüzündenoldu -Kimin? -J i hat'ı n. Dayanamadı, sanıyorum.
Arkurtarabilirdik. Sonra bizi yola biliyorum diyordu. Normalde 45 dakikalık yolu 5 saate ç ı k ardı. Dönüp do l aş t ık, aynı yere geld ik. Ayn ı yokuşu hem tırmanmışve tekrar inm iş, bir daha tırmanmışız. 5 ar· kadaş ı bu yüzden kaybettik. Inan ılmaz ... Korkunç hata ... - Sakin ol, sonra konuşuruz. Arkadaşa yüklenme, elbet o da öyle ol masını istemezdi. Şimdil i k sorun sizin sağlığınızd ı r. isa arkadaş sabaha doğru kış kampına hareket edecektir. Ben de köyden bir kiş i alıp Jihat'la olay yerinde arkadaşları karçıka rdı. Mezranınyolunuçokiyi
Şahin arkadaş:
( serxwebün harekete geçen kalabalik bir anda pola çel iğine dönüşmüştü . Bu duygular yerini yüzyı l ların sömürgeci düşmanı olan TC'ye kin ve öfkeye bırakmıştı. lokman ve diğer arkadaşlar dört köylü ile birlikte erkenden çığ ın kop tuğu k ı ş kamp noktasına vard ı lar. Grubun içinde l okman rehberlik yapıyordu. Mezradan hareket etmeden önce kış kampının bulun duğu vadinin bazı özelliklerini anlatt ı lar. Köylüler verilen kısa bilgiden sonra avucunun içi gibi bildikleri vadiyi tanımışlardı. Bu yüzden o noktaya gidabilmek için kestirmeyolları kullanarak hünerlerini göstermişlerdi. Karşı yamaçta lsa arka· daş 25 kişilik bir birlikte kendilerine doğru ilerliyordu. Hiçbir iş yapmadan sadece onlan beklediler. Yarım saat sonra toplam 32 kişi çalışmalara hazırdı . lokman, Şah i n ve dört köylü isa arkadaş ı rı yanına kadar gittiler. isa arkadaş elini uzatarak köylülerle tokalaşt ı. Ve " Hoşgeldiniz, yap· tık lannı z için sizleri selamlıyorum' dedi ve sonra Şahin arkadaşa döndü. · Hevat hiçbir iz veya belirti yok, onları nası l bulacağız?
- Heval6 gün önce buraya gelen grubun içinde ben de vard ım. Bizden sonra tekrar çığ kopmuş , bu kadar kar yoktu {eli ile işaret ederek) bu alanda. Yani ayak iz· leri vardı. Kurtulanlar şehitleri kurtarmak için çok çaba ladıkları sertl eşmiş kardan
Şahin arkadaş:
- isa arkadaş buldum. Çadır direğinin tepesi bu galiba. Çığın yüklenmesiyle yan ve aşağıya doğru yere çok yakı n devri!-
mış, hiçbir müdahalede bile. isa arkadaş:
miş.
-Arkadaşlar, karın kalınlığını görüyorsunuz. Şehitleri hiç oynatmayacağız. Altlannda tahta ve battaniye vard ı r. Rahatsız etmeyelim, üstünü tekrar kapatalım . Hiçbir şey olmaz. Kar iyi korur onları. Baharda gelip cenazeleri uygun bir yerde gömeceğ iz. Görüşünü belirtmek isteyen arkadaş var m ıd ır? Peki katılıyorsunuz. Arkadaşlar yukarı çıkın tekrar çadırın üs-
isa arkadaş: - Arkadaşlar çadı r yerinden kopup hr· lam ı şsa şehitler arkalarda bir yerde olmah. Direkten itibaren yukarıya doğru açalim. Kar kalın lı ğı attı metreyi geçiyordu. Nihayet çadır olduğu gibi açığa çıktı. Herkes nefesinitutmuşbir sürpriz bekliyordu. Aradan 8 gün geçmiş, yaşama şansları halen olabilirdi. Çadır yerinde duruyordu. Bir tek kaz ı k bile sökülmemişti. Sıkı sıkıya bağlanm ıştı. Titiz bir çalışma oldugu belliydi. Böyle olmasaydı yüzlerce tonluk kar tepeleri onu yüzlerce metre sürükle· yebilirdi. içindekiler de her tarafa savruturdu. Çadırın ağzını yavaşça aralad ı. Ve başın ı içeri soktugunda manzara korkunçtu. Yan yana uzanmış veya iki bük· lüm olmuş ceset/er. Tüfekler ve lojistik malzemeleri çadırın ağzına yakın bir kôşedeydi. lojistik malzemeleri çadırın ağıma yakın bir köşedeydi. Bir eliyle tülekleri dışa rı çıkardı. Elden ele yu karıya doğru uzauldı. Son tüfeği almak isterken tüfek devrildi, yere çakıld ı, altında çay demlikleri vardı. Büyük bir gürültü ç ıkardı. Sırt çantala rı nı, cepterindeki özel notları ve değerli eşya ları tek tek çıkardı ve bir
'!
ww
'•
w.
ne
- Bac ı tarı m , sizin gelmeniz bu koşul larda hem gereksiz, hem de imkansızdır. Sizi an lıyorum. Belki bilmeyebilirsiniz. Ama bir açıklama yapayım: Bazen şeh itlerimiz düşmanın eline geçiyor. Onları alamıyoruz. Vahşi ve i nsan lıktan çıkmış Türk sömürgecileri cesedin birçok uzvunu keserek parçaladıktan sonra ailelerine teslim ediyor. O vahşetini "ibrer diye sergiler. Bazen de yakarak yok eder. Böyle durumlarda aileler şehitlerimize keten giydirirler. Ama bu şehitlerimiz elimizdedir. Biz onların üstündeki üniformalarını , elbiselerini çıkarmayız. Onlarla birlikte gömeriz. Şehidin keteni sevdiği gerilla kıyafetidir. Analarım , bacı ları m bayan şehitlerimizin gururu olan ve Kürt kızının geçmişte hiçbir zaman yakalayamadığı , tanımadığı özgürlük duygusunu, tutkusunu yakalad ı kları bu elbiselerini onlardan mahrum bırak ı rsak, onları ineitmiş olmaz m ıyız? Ayrıca şehitleri orada uygun bir yerde gömerek asıl sahipleri olan kutsal Kürdistan dağlarına teslim edeceğiz . Gerillamn her kurşun atışmda gururla dinieyecek ve bize güç katacaklardır. Kürdistan'ı n her dağında, vadisinde, ovasında , köyünde ve de her kanş toprağında şehitlerimiz vard ı r ve olacaktır da. Bu vadinin isminin de -bundan böyle " Şehit Pıhng Vadisin olması için partiye önereceğiz. (Daha sonra partiye bu öneri götürülmüş ve kabul edilmiştir. Gerilla haritalarında ve halkın arasında Şehit Pılıng Vadisidiyegeçiyor.) Inanıyorum ki, bu isteğimiz kabul edi· lecektir. Şehit Pılıng arkadaş da şu anda çığ altında kalmış çok de§erli ve emekçi bir savaşçı ve parti kadrosuydu. Size düşen şehit bayanların yerini doldurmaktır. Onlar donarak şehit oldular. Daha şimdi den o dağlar ve vadiler düşmanı yakan birer ateş kütlesi oldu. içinizden güçlü dört arkadaş ve onar adet kazma ile kü· rek laz ımdır . Diğer arkadaşlar evlerine dönebilirler. Yaşasın fedakar ve yurtsever halkımız. Görüyorsunuz sizin için bin ke· re şehit düşmek bile azdır. Fazla zamanı mız kalmadı. Geri dönmek zorundayız . Evet bu şe h itler, bu k ı zıl güller Seyit Rıza'nın diyarında , dağ ların doruklarında
size bakacaklar, güç verecekler ve en önemlisi de sizi gözetleyecekler. Yani siz· den de beklentileri vardır. Evet özgürlük meşalesi artık yanıbaşınızda yanıyor, siz onu gürleştireceks iniz. Bu ateşi söndürmeyelim. Bir gün bu ateş sönerse koca Munzur başımıza yıkılır. Altından kalkamayız .
Şahin arkadaşın bu etkili konuşmasıyla, önce duygu yüklü ve acıma hissi ile
Sayfa 25)
tünüdolduralım.
bu lunmuyarlardı
Kemalbucevabasevi nmişti.
- Arkadaşlar sizlere katılıyorum. Siz öyle uygun gördüysaniz yapacak başka bir şey yoktur. O halde yaralı olmayan arkadaşlan birazdan yemeklerini yer yemez birliğe geri göndereceği m . Yaralılan beo tedavi edeceğim. Belki son durum hakkırıda merak ediyorsunuz. B.'nin bir parmağı, Cengiz'in bir eli, Ferzende'nin de el ve ayak parmaklarının tümü kesilecek çok kötü yanmışlar. Daha doğ ru s u tecrübesizliğin en büyük kurban ı Ferzende arkadaşımızdır. Eve gelir gelmez uyumak istemiş, üstelik üzerine iki yorgan atmışlar. Soğuk suda masaj yap ı lsaydı bunlar o l mazdı . Bu korkunç kazayı bu şekilde allatmal arı bile bizim için sevindiricidir. Bayan ai'Mdaşı mız uzun süre susuz, aç, hareketsiz kalmış. 2-3 günde kendine gelir i nancındayım. Ertesi gün köyden 25kişi l ikbirg rupel kızaklanyla birlikte mezraya geldiler. Aynı gün yaralılan kızaklara bindirerek götürdüler. Her yaralıyı bir eve yerleştirdiler. Kürdistan köylüsü yaşlıs ıyla , genciyle, geliniyle, kısacası her şeyiyle seferber olmuştu. Savaşçıları için hiçbir fedakarl ıktan çek.inmiyorlard ı. Yaralı gerillalara en iyi bir şekilde bakmak için adeta birbirleriyle yan şıyorlardı. Düşman denetlemesinin o lmay ışı da onlara büyük kolaylık
m
birimiz salt arıneterimize ait değiliz. Sen de o annelerden birisin. Annelerimiz ve geleceğin özgür bir Kürdistan'ı için daha çok bedel vermeye hazırız. Buyur sofraya, birlikte yemeğimizi yiyelim. Yemekler yenildikten sonra sofra acele toplandı. Şahin ve evin sahibi silahları nı alarak köye gitmek için yola çıktı lar. Yolların karla kaplı olması ve karanlığın etkisiyle bir buçuk saat sonra köye vardılar, köy yediden yetmişe yurtseverdi. Bir tekajanve işbirlikçi yoktu. Hepsininyüreği özgürlük savaşçılarıyla birlikte atıyordu. Şehitlerden dolayı köyde matem havası vardı. Örx;e muhtara gidildi. Kendisi· ne durum hakkında bilgi verildikten sonra kendisinden yard ım istendi. Zaten o da bir şey Yapamamanın ezikliği içindeydi. Kendine söylenenlerin parti talimatı olduğunu hemen bilince çı kard ı . Görev bilinci kendisini mutlu etmişti • Sizd inl enin,çaylarınız ı için. Ben hal!ederim, deyip dışarı fı rladı. Yaklaşık yarım saat sonra kalabalık bir grup köylü ile geri döndü. Haber yıldırım hız ıyla köyün öbür ucuna kadar yayılmıştı. Kadınlar bile gelmek için harekete geçmişlerdi. Genç kızlar, gelinler "dağ, fırtına, yollar kapalı· gibi gerekçeleri ka· bul etmek istemiyorlardı. Ağızları ndan bir tek şu sözcükler ç ıkıyordu : "Orada 1Obayan varm ı ş, on la r ı n cenazeleriyle ancak biz ilgilenebiliriz." Elbette ki haklılık payı da yok değiklı.
1996
Bu arada bir inierne gibi aniaş ı lmayan bir ses duyuldu. isa arkadaş önce önemsemedi, kalabailgın içinden gelmiş olabilir veya bir arkadaş ağlıyor olabilir diye düşiindü . Sonra beyninde bir kıvılcım çaktı. Dayanamad ı, emin olmak istedi. - Arkadaşlar içinizden konuşan oldumu? - Ne zaman? - Şimdi. Ağlayan oldu mu? Ben bir ses
te we .c o
,..
Kasım
belli oluyordu. Biz bunu kurtarma çalışmaları değil de, kampı tekrar kurma çalış maları sanmıştık. Eminim şu rası o lm alı. Çad ırları bir üçgende kurduklarını söylemiş l erdi. Birbirine paratel 5 metre arayla iki kanal açarak çadırlardan bir veya ikisini bulabiliriz. isa arkadaş eliyle iki hat işaret ederek, - Burada olma ihtimali oldukça yüksektir. Toplam 1Okürek var. Nöbetieşe çalışacağız. Yarulanlar çekilecek, başka arkadaşlar çalışacak, dedi. Kısa bir zamandan sonra iki çadır da bulundu. Buradakiler kurtu lmuştu. Silahlar, s ı rt çantaları ve lojistik malzemeleri tektekkarın içinden ayıklanarak ç ı karıldı. iki tane de kürek çıkarıldı. Sıra artık an ı ldıgı ismiyle şahiller in çad ı rına ge l mişti. Yorucu bir çalışmadan sonra birisi yüksek bir sesle:
çantaya doldurdu. Sonra dışarı çı kardı. Bütün arkadaşlar grup halinde aşağı inerek çaresizlik içinde yoldaşları na son bir kez daha bakt ı ktan sonra saygı duruşuna geçtiler. Kimileri çocuk gibi hüngür hüngür ağlıyordu . Sömürgecilerin korkulu rüyalarından olan PKK'nin kahraman komutanlanndan 15 y ı llık Adnan komutan çıg facias ı nda şeh it düşmüştü. Kendini doğru ltına fırsatı bile bulamadan şehit düşmüştü. Yanında P ı lıng arkadaş ve kadın ordusunun 10 degerli savaşçısı da aynı ak ı beti paylaşıyordu.
isa ve diger arkadaşlar silahları aldıktan sonra yüreklerinde dayanı lmaz bir acı hissettiler. Arkadaşlarını ve komutanları nı si!ahs ı zlandırıyorlardı. Ki şehitler bu silahlarına ölümüne bağlıyd ı lar. Hiçbir güç on ları bu sevdiklerinden ayıramazdı. Ve et koyamazdı . Ama ölüm çaresiz b ı rak-
işittim.
• Hayır heval buradan çıt bile çıkmadı. - Bir dakika bir daha çadı ra bakay ı m. Birliği büyü< bir heyecan sardı. Kiminin kalbi duracakmış gibi hızlı hızlı çarpmaya başladı. Yoksa baygm olarak yaşıyarlar mıydı? Öyle ya canlı olup o l madıklan na bakı lm am ışt ı. Ölümleri peşinen kabul edilmişti. isa arkadaş nefesini tutmuş, gözleri dolunay gibi parlıyordu . Çadıra tekrar girdiğinde bayılacak gibi oldu sevinçten. Mucize gerçeğe dönüşmüştü . Gözlerine ve ku laklarına i nanam ıyordu . Bayanlardan birisi yerinde hafifçe kım ı ldanarak hareket etmeye çalışı yordu. Ara-
sağ lı yordu .
Kemal arkadaş yaratı l ara bakmak için bütün gün evden eve mekik dokuyordu. Bu arada hasta çocuklara da bakıyor, ilaç dağıtı yordu. Köylülerle ilişkisi olağanüstü derecede bir gelişme gösteriyordu. Parti yaşam ı nı, parti çizg isini yakında n ta n ı lıksızsesleniyordu. mak ve kabul görmek onlara mutluluk ve - Heval ben yaşı yorum. Heval ben ya- güven veriyordu. şıyorum. Dikkatler hep Jiyan arkadaş ırı üzerinGözlerini açt1. Bu Jiyan arkadaşt ı. isa deydi. Genç kızlar onu bir dakika bile yalarkadaşhemengözlerini bağlad ı . nız b ı rakmadılar. Gözleri h.31.3 bağlryd1. • Jiyan heval korkma biz buradayız , Mide ve bağırsaklarının çalışmas ı için gözlerini kör olmasın diye bağ lı yorum . yağsız, tuzsuz pirinç çorbası-lapa ve paBir grup arkadaş daha aşağı indi. Tah- tates püresi veriliyordu. Vücudunda yanık talardan ve kürek saplarından hemen bir yoktu. Uzun süre sol bacağmın üstünde sedye monte ettiler. Zaman kaybetmeden oturduğundan hareketsiz kalan bacagının 5 arkadaşı ve bir köylüyü köye gönder- şişi de gittikçe azalıyordu . meye karar veridiler. Tim komutanina Jiyan arkadaş arada bir "ben nerdeverdiğ i ve Kemal arkadaşa verilmek üzeyim, siz kimsiniz? Partiden kim var. Diger re yazd ı ğı talimatta şu notları düşüyordu : çadırdakiler kurtuldu mu?" diye soruyor, "Heval Kemal, Jiyan arkadaş kurtarıldi. sonra şehitler için ağ lı yordu. Bayanlar ba· Diğer arkadaşların şehit düştüğü kesinzen kendi ara larında fısıltı şeklinde konuleşti. En kısa zamanda !oplantı yap. Yüşuyorlardı , "acaba gözleri ne renk, bir rüyebilecek arkadaşlan Jihat, Razi, Cen- açı lsaydı da görseydik.~ Kemal arkadaş giz, Giran, Şahin ve lokman'ı belirtilen. iki gün sonra içeriye çok az ışı k girecek noktada birliğime katı l mak üzere gönder. şekilde perdeleri kapattı. Köyde bir sıgınak yapın , yaratılarta ilgile- Jiyan arkadaş şu an gündüzdür. nin. Bizi aramayın, ilkbaharda gelip sizi Pence reyi kapattım. Çok az ı şık var. oradan a!acagız. Devrimci Selamlar... Gözlerini açacağ 1 m. Gözkapakt ar ı m yaisa." vaş yavaş aç ve tekrar kapat. Yarım saat Çok zorlu bir yolculuktu. Kar kalınlığ ı bu şekilde devam el. Gözlerini ış ı ğa alışbir metreyi buluyordu. Gün ışığı vurdu- t ı r. Korkma, ilk başta bir şey görmeyebilirğunda n kar yum uşamıştı. Omuzlarda sin. Paniğe kapılma. Uzun süre karanlıksedye ve yan bayg ın bir insan ağırlığ ı za- ta ka ldın. Gözlerini kaybetmeyesin diye man zaman sendelernelere ve tökezle- ·isa arkadaş bağlam ıştı. isa arkadaş bunu malere neden oluyordu. Böyle olunca da yapmasaydı gözlerin bir daha asla gördüşmel er yer yer oluyord_u. Düşülecek dimeyecekti. Jiyan arkadaş dediklerimi anye panige kapılınıyordu . Mezraya ulaştıkladınmı? ları nda sağlıkç ı Kemal arkadaş da ge lm iş Korkusunu belli ettirememecesine bive tedavilere başlamışt ı. Yanında bir mik- raz ürkekveyavaşça: tarilkyardım ilaçları ve kesme aletlerini - Evet heval anlad ı m. Gözlerimi açabide almıştı. Ama yetecek miktarda değil. lirsin. Şahin cebindeki pusulayı ç ıkarıp kendisiJiyan yarım saat sonra gözlerini iyice ne uzattı. Kısa bir gözanıktan sonra köyahştırmıştı. Kemal arkadaş da her 5-1 O lülere dönerek: dakikada bir perdeyi biraz daha aralıyor• Emektar kardeşlerim mümkUnse bizi du. Nihayet saatler sonra perde tamamen beş dakika yalnız bırakın, sonra sizlerle açıldı. Jiyan da arkadaşları net olarak gö· de görüşeceğiz. rüyordu. Sadece arada bir yaşlar akıyorGerilla ve yaralı l ardan başka oda hiç du. kimse kalmamıştı. Daha sonra köylüler Kemal arkadaş: içeri a lı ndı. - Fazla konuşma, birazdan diğer arka- Arkadaşlar yaralılar için bir sığınak daşları da buraya gelireceğiz . Olan bitenhazırlamak sanırım daha uygun olacaktır. leri hepimize anlatırsın. Ayrıca sizlerden bir kişinin Erzincan'a gitJiyan arkadaş şaşkın şaşk ı n etrafına mesi ve vereceğim listeye göre ilaç alı p bakıyor, kurtulduğuna seviniyordu. 11 sa· gelmesi gerekir. Bu ilaçlar hayati önem vaşçı arkadaşının söyledikleri türküler, taş ıyor. marşlar, moralleri, sonra da taksit taksit Köylününbirisöze karışır. bir daha ko nuşmamacasına susmaların ı - Heval sığınak iş i olmaz. Biz yarın ge- bir film şeridi gibi beyninden geçirdi. Bir lip arkadaşları köye götü receğiz. Her ar- ince sicim gibi akan soğuk terler hemen kadaşı bir eve dag ıtacağız. Bakımları dabelli oluyordu. ha iyi yapılır. il açlar için'se birimiz - Sobanın başında oturmuş sohbet Erzincan'a giderek elimizden ne geliyor- ediyorduk. Çok neşeliydik. Dicle ve Zo· sa, gücümüz neye yetiyorsa her !ürlü ris- zan arkadaşlar marş okuyorlardı . Biliyorke ve fedakarlı ğa hazırız. sunuz Dicle'nin sesi çok güzeldi. Diğer
Kasım
( Sayfa 26
ği ldi. ilk başta çok korkmuştuk, birkaç da-
kika sonra bu korkuyu yenmeyi başar m ı ştık. Herkes duruş vaziyetini sesli olarak söyledi. Adnan arkadaş ise iki büklüm olduğunu söyledi. Sesiaden ve nefes alı şından belli oluyordu. Ama o bunu hissetirmemeye çalışıyordu. sorekli kon uşu yordu. "Eğer çığ öbür çad ırlan vurmad ı y sa arkadaşlar birazdan bizi kurtaracaklar. Şayet onlar da bizim akıbetimize uğra mışlarsa yarın veya öbür gün isa arkadaş bi rliği alıp gelecek, o bizi kurtar ı r" diyordu. Ayten, Rojda ve Jihat arkadaşlarla irtibatım ı z kopmuştu . Ses sedala r ı kesilmişti. Onlar dışarda olduklan ndan çığ onları sürükleyip uzaklaştırmış veya altına alm ı ştı. Aradan birkaç saat geçti. Kurtarma çalışmaları olmayınca diğer arkadaş ların da ç ığ altında kaldıklarına inanm ış tık.
Çakmağ ı n ı çıkarıp s igarasın ı yaktıktan
bazendegerginleşiyor.
sonra derin bir nefes çekip yudum yudum üfledi. Yastığı biraz daha yukarı çekerek yaslanıp gözlerini tavana dikti. Ve derin derin düşünmeye başladı. içki masasın daki sartettiği sözlerin gereksizfiğin i anl ı yordu. Acaba o adamlar hükümete haber verir mi? Köydekiler hem yaralı, hem de si lahs ız . Üstelik çoğu donarak şehit d üş müştü . Kalanlar da bize sığınmıştı. D ü ş man onlara yönelince hepsini imha eder. Buna sebep olan d3 bu geveze kemiksiz diliydi. O gece gözüne uyku girmedi. Sabaha kadar yaptığı hatanın muhasebesini yaptı . Sabah erkenden yaptı ğ ı ilk iş tekrar esnafiara gitmek oldu. Rahat edemiyordu. - Ar kadaşlar akşam konuştuklar ımı zm sır olacağına söz vermişliniz. Ama hepimiz sarhoşluk. Şimdi ayık katayla tekrar söz verin. Köyde kimseye zarar gelirse sorumlu sizlersiniz böyle bilin ... Haydi allahısmarladık, dedikten sonra
- Daha önce bunlarla sık sık içer miydiniz? - Hayır, ilk defa, çok ısrar ettiler. Hava çok bozuk, bu gece burada kalırsın, akşam yemeği n de misafirimsin. Senin gibi değerl i müşte r imle yemek yemek bana şeref verir, dedi ben de teklifini makul karş ı l adı m. - Yiyecekleri hep ondan m ı alıyorsu nuz? - Evet, oradan alı yorum. Hatta geçen gün şakalaşt ı k. Bana dedi ki, siz bu yıl kendinize iyi bakıyorsunuz . En iyi , kaliteli yiyecekleri alıyorsunuz. Geçenlerde çantam ı tezgahta bırakıp şehri turl ayayım dedim·. Döndüğümde dedi ki sen il açları hangi eczaneden alıyorsun. Niye soruyorsun, ne ilacı? Olur ya çocuklar filan kı şın hasta_olabilir. Benim eczacı arkadaşım vardır. Paramız yabancıya gitmesin. O zaman da senin verdiğin i laçların reçe-
ayrı l dı.
Köye vardığında dondurucu soğuğa rağmen kan-ter içinde kal m ı şt ı ..Yolun yarısına yak ı nın ı dört nala koşmuştu. Yer yer üzengitere kadar karabat ı p çıkması
hayvan ı
iyice terden
yorgun
düşürmüştü.
karhaybu halinden dolayı hayrete düşmüştü. Bu işte bir bit yen iği vard ı. Ko, casını azariareasma Kocasını kapıda
ş ıl aya n han ım ı
vancağız ı n
bağ ı rd ı :
Hem ilaçlan karşılar , hem de bize önemli haberler getirebilir. ikinci gün akşama doğru Erzincan'dan dönen köylü ilaçları Kemal arkadaşa teslim ederken, gelişmeleri de takip etmişti. Düşman ı n askeri birlikleri hareketlilik içindeydi. Önemli yol ve stratejik noktalara asker ye r leşt i rmişlerd i . Operasyon ol acağ ı belliydi. Milisler köyü çok iyi gözetliyordu. Düşman henüz görü nmüyor, akşamı bekl i yorlardı. Karanlıktan yararlanarak sığınağa girmek daha güvenlidir, diye düşünüyorlardı . Karanlık çöker çökmez yaralılar evlerden.teker teker alınd ı. Ayr ı lırken de çocuklar ı "ben dayınım veya annenin akrabasıy ı m . Çocuklarımı özledim. Yollar açı l dı. Artıkevi me dönüyorum" demeyi de ihmal etmediler. Yanlarına 4-5 günlük su, birkaç battaniye ve ilaç aldılar. Tuvafet sorunu olması n diye yiyecek almad ı lar. Küçük bir delikten hava alacak şekilde sığınağın üstü kamufle edildikten sonra aynı gece iki evin oraya taşınarak sığınağın üstünde yığ ınak yapıld ı. Parola ve işaretler verildikten sonra herkes evlerine çek ilm işti. Aynı akşamın sabahı gün ı ş ı klarıyla birlikte sömürgeci işgal kuvvetleri binlerce asker, tim, korucu , onlarca kariyer, rewo, tank, panzer eşliğ i nde köyü kuşa tarak ablukaya al dılar. Bütün evler tek tek arand ı. Her dama nöbetçiler dikm iş ferdi. Birgrup asker de sığınağın üzerindeki otun üstünde nöbet tutuyordu. Ot yeni taşındığ ı ndan üzerinde kar yoktu. Diğer yerlere oranla s ı caktı. Bu yüzden çok say ı da asker buray ı tercih etmişti. Sığ ı nağın ait ol duğu evin hanımı günde bir veya birkaç kez hayvaniara ot almak
rinde asker olduğunu ve köyde olumsuz bir gelişme olmadığı nı haber veriyordu. Köyün i şgali 5 gün sürmüştü . işga lci ler köyü arkalarında bırak ı p terk ederken halkta bir komutanın zafer kaza n mış edasıyla düşmanı kandırmanın gururu yaşa n ı yordu . Koku alan itleri, mitleri i şe yaramamıştı.
Sığ ı nak aç ı ldığında kad ınlar ağlaş ı
yordu. Onlara göre yaralı halde 5 gün yemeden yaşamak imkans ızdı. Daha önce bu tür olaylara tan ı k olmam ı ş l ardı. Bir mucize, 7 ca n lı insan vardı diye düşünü
tesi n ialmıştı m .
- Bu adamlar sizden şüphelenmişler, onun için zil-zurna sarhoş edip konuştu ruyorlar. Ruhunuz duymuyor. Hep aynı yerde alışveriş yaparsan ız başınıza gele-
yorlardı.
Tedavi bir ay daha sürdü. Mart ayma doçözerken, vadilerde ve eteklerdeki rengarenk çiçekler hayat veriyordu. isa arkadaş bir gece yarısı saat 04.00'te köye inerek yaralılarla görüş tü. Köy halk ı n a yapt ıkl arı fedakarl ı k ve görevlerinden do l ay ı teşekkü r ettikten sonra vedalaştı. Yara lılar atlara bindirilerek yönleri dağlara çevrildi. Parti gi ri lmişti. likbahar ı n sı caklığı dağların ruklarındaki karl arı
Önderliği'ni n talimatları doğrultusunda şe hitlerkaraltı ndançıkarıldıktansonrayeni
hamlelere, sald ı rılara haz ı rlanmak üzere ana kararçaha doğru yol almırken , daha nice bombard ı manlar, nice çığ felaketleri, görünmeyen kazalar ve nice güzel zaferleronları bekliyordu. Çığda şehit düşen arkadaşlar:
- Ahmet DiZiN (Adnan) (Karakoçan, 16yı ldırpartisaflarında)
- Pı lı ng
(Ad ı yaman ,
bir
yı ldır
parti saf-
larında)
- Pelçin (altı ayd ır parti saflarında) - Sozdar ( Muş-Varto, üç yıldır parti saf larında)
-Sen bu hayvana yaptın? Bu kış mu? - Kes be kadın hepdilimin belası dır. -Ne olmuş diline? Sen çı ldırmışsın , yine içtin zil-zurna oldun, i nt ik amını bu hayvandan aldın. Diliymiş , dilin dişlerinin ne
ne
Aradan iki gün geçmişti ki, ayak sesleri duyd uk. Üstümüzde dolaşıyorlard ı. Müthiş sevindik. Hatta şakalaşıyorduk. Bağırmak istiyordum fakat sesim ç ı km ı yordu. Bu tehlikeyi sezm işt im . Bütün irademi zorladım. Bunda yaşam reflekslerim de etkili oldu. Gücümü, dikkatimi bir noktada toparlayarak son kez bağırdım . Bir arkadaş (isa) bu sesi duymuştu. Fakat pek emin olmamıştı. inanmadığ ı da çevresindekilere sorduğu sorulardan anlaşılı yordu. Bir tek umudum bu ses idi. Art ı k ikinci bir sesi çıkarmaya asla gücüm yoktu. Artık benim durumum şansa kalmıştı . Çadırın kapısı tekrar açı ldığında sadece gözlerimi açabildim. Çok hafif inliyordum. Bu kalabalıkta inierne sesinin duyu lması imkansızdı. Arkadaş.açılan gözlerimi görünce hemen müdahale ederek gözlerimi bağlad ı. Artık farkedildiğime emin olmuş tum. Tarih 16 Şubat 1992. Yaralıların durumu gün be gün iyiye gidiyordu. Bir yandan da teh li.ke çanl arı çalmaya başl amışt ı. Köyün yakınlarmda TiKKO geri llalannın bir sığınağı vardı. Bir kiş iy i ölüm le cezaland ır mışlard ı . Silah sesleri köyden ve yakındaki düşman karakolu ndan duyulmuştu. TiKKO'cuJarın ge l işi g_ üzel zamans ı z köylere girip çık ma ları .düşmanın bazı duyumlar alması na neden olmuştu. Köylüler yaralı gerillalar için çok güzel bir sığınak hazırlamışlardı. Üstelik sürekli nöbet tutmayı, köyün giriş çıkışlarını da kontrol alima almayı ihmal etmi yorlardı. Tehlike ve şüphe anında gerillal a rı sığınağa a lı p gerekli kamuflajı yaparak canlı tatbi katlarında epeyce uz -
ağı i bombardımanları, yağmur gibi kurşunlardan , kardan, tipiden, selden, ç ı ğ dan ancak bunlar ku rtuldu, üstelik yarı canl ıdırlar. Bunca felaketten kurtulmuşl ar. On ları da içki masalarında meze yapıyor sunuz. Nereden aklına geldi? Seni buna iten neydi? Bunları daha önCeden tanıyor muydun? - Heval alışver işi bunlarla yapıyoruz. Bizim köyün hepsi birkaçesnafla i şini görür. Kesin para o lmayınca veresiye hesab ı açıyorl ar. Borç gecikince i lişkilerimi z
co m
yörduki,ç ığfelaketihiçumurumuzdade
gerilla vard ır. Ne sandın, siz kiminle ceviz payl aşıyorsunuz . Bir işaret verirsem onlar Erzincan'da esnafı da yerin yedi kat dibine bat ı rırlar. Dua edin ki ben varım. - Sen çok ayıp ettin . Endişel enme erkek sözü ağzımdan sır çıkmayacak. içki ve yemek faslı bittikten sonra iyi geceler dedikten sonra otele dönen köylü odasına çı karak pallosunu çıkarıp yatağa uzandı. Sigara paketini çıkardı. Bir sigaray ı dudaktan aras ı nasıkıştırd ı kta n sonra paketi eski ahşap masas ı nın üstüne attı.
we .
dinlenir vaziy.etteydiler. Adnan
arkadaş ayaklarını uzatm ı ş sı rtını çadıra
te
arkadaşlar
dayayarak dinleniyordu. Rojdan, Ayten, ve Jihat arkadaş lar dışarda çad ı rın ağzın daki kan temizliyorlard ı . Büyük bir gürültü koptu, çadır ı n direği devrildi. Ben direk ile sobanın arasındaki boşluktayd ı m . Sadece iki kolumu oynatabiliyordum. Adnan arkadaş iki büklüm olarak kalmıştı. Göğ sü dizlerine değiyordu. Öbür arkadaşlar kimi s ı rt üs!U, kimi yan uzandığı rıda eller dahil hiçbir organların oynatamıyorlard 1. Birbirimizi çok rahat duyabiliyorduk. Tonlarca kar kütlesi, çadı rı n muşambası vucudumuzu cendere gibi sıkı yordu. Adnan arkadaş neşesi nden hiçbir şey kaybetmem i şti. Hepimize öylesine bir moral veri~
SerxwebCın)
1996
vaktiyarışolu r
arasındasıkışsın.
ww w.
-Kes dırdırı. Bu dil seni de Oç sözcükle boş eder. Aniadın mı aptal karı? Atı ahırdan çek birazdan dönerim. Komşus unun evine gi rdiğind e Kemal arkadaş yaralı arkadaşına pansurnan yap ıyordu. Köylünün bu telaşt ı haline önce bir anlam veremedi. Kısa bir şaşkınlıktan sonra toparlandı. "Bu adam dün Erzincan'a gitmişti, yoksa kötü bir şey mi oldu?" diye düşünüyordu ki; -Şey ... Kemal arkadaş seninle biraz özel konuşabili r miyim? - Tabii heval şu pansurnam bitireyim,
manlaşmışlard ı.
Köylünün biri yaklaşık bir hafta önce evinin bazı ih t iyaç ların ı karşılamak için Erzincan'a indi. Bu olağa n seyahatlarmdan biridir. ihtiyaçlarını temin ettikten sonra kötü hava koşulları köye dönüşünü engellayince o gece şehirde kalmaya karar verir. Birkaç kafadengi ahbab ı nı bulunca bir fokantaya girip içmeye başlar. Saniyeler, dakikalar ve saatlar ilerledikçe alkol etkisini gösterir. içki aleminde ülke ve siyasi sorunlar tartışmaya açılır. Biri köylü, şehirli , esnaf arkadaşlannın yanın da para edeceğ j ni anlay ı nca havas ı nı basmaya baş lar . - Siz de yurtseversiniz. Kazanıp kazanıp içki aleminde tüketiyorsunuz. Hiçbir şeye yaramıyorsunuz. Ama ben gerilla dostuyum. Bağazımdak i lokmayı onlara yediriyorum. Şu an bizim köyde en az 15
konuşu ruz .
Kemal elini biraz seri çalışt ırdı. Her zamanki iti nay ı bu sefer göstermedi. Yaralı ar kadaşı n a geçm i ş olsun dedikten sonra hızla odadan çıktı. - Heval hoşgeld in. Erzincan'a gitmiş sin değil mi? Anlat seni dinliyorum. Köylü olup biteni en ince ayrıntıs ı na kadar anlattı. Hata yapm ı ştı, ama arkadaşları bilgilendirmeyi namuslu bir görev olarak biliyordu. Kemal arkadaş iki elini başına koyarak kı zdığın ı belli etmeden derinbir "oh" çekti. - Şimdi ne yapmalı, bu yaralılan nasıl kurtaralım? Görüyorsun hepsi yaralı, adı m atacakhalleri bile yoktur. Düşmanın
bileceklerini de tahmin etmeliydiniz. Neyse olan oldu . Biz çaresine bakalım. Bundansonra ne yapabiliriz, birfikrinvarm ı? - Var heval, bir arkadaş ı Erzincan'a gönder. Gelişmeleri takip etsin. Biz de geceleri daha dikkatli oluruz. Ben köyün dış ı nda nöbet tutacağım. Düşman cephesi nde en ufak bir kı mıldama olursa hemen s ı ğınağa girin. Çocuklar ya çocuk~ lar? - Ne olmuş çocuklara? Hepsi turp gibi birkaçında ishal ve ateş vardı. ilaç verdim i yileştiler.
· Onu demek istedim. Bir operasyon olursa düş man onlardan önemli bilgiler alabilir. Örgütlernek lazım. Bir fikrin varmı , uygun görürsen yapalım . Bütün çocukların ark adaş l ardan haberi va rd ı r. Herkes misafirini başka köylerdeki akrabas ı olarak kavrats ı n. Köye at kızağ ı yla geldi ve dönmüşl erdi. Herkesle leke tek görmemeli. Onlar ı başka meselelerle, ah ı rda hayvanlarla meşgul ettirmek yerinde olur. - Güzel bir fikir. Zaten ilaçlarım ız da azalm ı ştı. Yarı n birini şehre gönderelim.
bahanesiyle
gittiğinde çeşit!i
oyunlar da gönde-
- Dicle (Dersim merkez köylerinden,
yap ı yordu. Çocuğunu çeşmeye
ikiyıldırparti saflarında)
rirken
- Rahime (Dersim merkez köylerinden, üç yıldır parti saflarında) - Berlin (Dersim merkez köylerinden,
sı ğınağın hava landırma deliğinin
yanında
gerillalar duyacak şekilde Zazagibi rol yaparak olanca gücüyle bağırıyordu . Hazır senaryolar çoktu. "Al-l ahın be l ası biraz hızlı yürü, evde bir damla su yok. Çay koyacağım. Soba boşa yanıyor. Beni dinlemiyorsun. Otun üzerindeki askerlere diyeceğim senin ku lağın ı çeksin ler." Zazaca bilen baz ı asker ve korucular içten içe belli etmeden gülüyo rlardı. Bazen de askerlere çıkışarak "Oğl um bu Lod'un üzerinde üşüyorsunuz . içeri gelin bir çay için. içiniz ı smsın " demesi üzerine asker hemen karşılığı veriyordu. "Yasaktır. Komutan görür, kimbilir çaya hangi zehirden koymuşsu n uzdur. " 'Yok oğlum neZ ehiri, gördüğünüz gibi köyde aramalar da yaptınız. Hiçbir şey çıkmad ı, alçak ihba rcılar sizi de kand ı rıp bu karda kışta yollara düşürüyorlar. Halinize bakca
kızar
sanızayüreğimyanıyci r" diyordu.
Her seferinde haber senaryosu değişi yordu. Böylece s ı ğınaktakilere de tepele-
ikiy ı ldırparti saflarında)
- Emine (Dersim merkez köylerinden, üç y ı ldır parti saflarında) -lozan (Muş-Mazgirt, sekiz aydır parti saflarında)
Yolda şehit düşen arkadaş lar: - Ayten ( lğd ı r-Tuzluca, alt ı aydır parti saflan nda) Doğan (Amed, beş yıldır parti safla-
rı~a~okel (Dersim-Ovacı k, üç yıldır parti safl arında)
- Neval (Bitlis, sekiz
aydır
parti safla-
rında)
- Muhyettin (Küçük Güney, altı yıldır parti saf larında) Daha sonrabaharda bu grupta sağ kurtulupdaihanetedenler: - Piran (Kemal YILDIZ) , Cengiz unsurları olmuşlardır. Bu unsurlar düşmana sı ğınarak tarihteki lanetli yerlerini aldılar.
\
·~
\
biçimi bir bağı msı zlık sakıncalı
Bu" tü n ku"ltu" rlere·, bu" tu" n halkiara o"zgu" rlu" k...
Baştarafi
baskı allındadır.
- Elbette, kendi halkların ı da bu rejim· leriyle mahvettiler. Sı rf Türk ulusal bütünlüğü için Kürde uygulanan politika bile bu· gün Türkü tanınmaz hale geti rmiştir. Ben buna "maymun laşma" dedim. Hayvaniara bile uygulanmayan bir rejimi uygulamak, ancak senin de maymu nl aşman la mümkündür. Maalesef diğer rejimierin de gelreddediyor. Önderi ik çizgisi , sadece mücadele imkan ı yaratmak, elde ettiğ i fırsatları toplumsal, insansal gelişme mücadelesinde kullanmak anlamına geliyor. Bunun dı şı nda bir PKK tan ı mı yoktur. Fakat bizler ufak bir şey bulsak, onunla yetiniyoruz, zafer sarhoşluğuna kapı lıyo ruz. Bu eğilimin varlığını saflarımızda görmek hiç de zor değil. Üstelik bizler Kürt toplumu içinde mevcut olan ı beğe n me yen, mevcut duruma en çok isyan eden insanlar topluluğuyuz. Onun için toplumu
yetçiliğin getirdiği boğazlaşma aras ı ndaki
O halde eğer Ortadoğu sorununu daha köklü kavramak istiyorsak, Kürdistan sorunu etrafındakopangürültüyü de kapsam l ı bir tahlile tabii tutmak gerekiyor. Kürt sorunu temelde bir Ortadoğu sorunudur. Ortadoğu'nun en derin l eşmiş ağ ı r l aşmış biçim idir. Aynı zamanda Ortadoğu'nun en kapsamlı derinlikli zengin çözümüdür. Bu kısa an iatımda çizilen çerçevede çıka rı lması gereken en önemli sonuç budur. - Şu noktaya dönerseniz iyi olacak. Yani Amerikan politika/anna karşı kuş kusuz başka metropollerin de bölge üzerinde palilikaları var. Almanya'nın bir bütün olarak, Ortak Pazar'm, Japonya'nın bölge ilişkilerini nasıl etki· /edi, bugünkü politikaları nasıl etki/edi? - Bun l arın fazla etkisi yok. Amerika, "ben tek başıma burada, bu yeni nizarnı kurayım ve dağıtımı tek elden yapayı m" diyor. Tabii bunda pay ağırl ı klı olarak kendisine olur. Diğerleri de, "tehlikelidir, petrol hepimizeçokgerekli, buradaki pazar hepimize çok gerekli tek elde olması sakıncalı dır" diyor. Yine Fransa, "ben buranın en eskisiyim", Almanya "benim Yak ı ndoğu üzerinde temelli etkilerim var" diyor. Ayrıca Japonya da, "zaten ben temelde petrole bağlıyım" diyor. Biraz gürüllfi bundandır. Amerika elbette ki , süper güç olma nedeniyle idd iasın ı sürdürmekle. Kendi başı na hareket etmeyi, hatta son !üze saldı rı sıyla bunu kanıtlamakta. Ama Fransa hiç boş durmamakta, restini çekmekte. Almanya anında karşı bir politikayla yönelim içindedir. Japonya hakeza ve sıi~ ı yorum belli bir noktada uzlaşı rl ar. Dengeyi bütünüyle zorlayacak durumlara yol açmazlar, ama yine de bu çelişkite rden bölge halklar ı yararlanabilir. Şimdi çel işkiler aslında bu anlamda derin. Demin de söylediği m gibi, bu çeli şk i en başta görkemli bir tarih ile
çe lişkidi r. Yine bölge tarihinde kültürlerin bir arada yaşama hoşgörüsü ile ilkel şo ven milliyetçi devlet politika la r ının hoşgö rüsüzlüğü arasındaki bir çelişkid i r. Yine bölge ekonomilerinin birbirlerine çok muh· taçolan bütünlüklü bi ryaklaşımıylaburayı dar menfaat çıkarl arına yol açan milliyetçi yaklaşım (neredeyse ticareti durdurmuş lar), bunun arasındaki bir çeli şkidir . Diller yasakl anmıştı r. Tarihle de en tezat teşkil eden, insanlıkla bir çelişkidir bu. Daha modern bir deyişle halklarla klasik sömür· geeilik giderek, hatta kurulan ilkel milliyetçi-şovenist devletlerle, emperyalizmin daha global politikalar ı arasındaki çelişkidi r. Hatta emperyalistlerin kendi aralar ı ndaki çelişkidir. Bu kadar karmaşık çel işkiler yaşanıyo r. Ben daha fazla uzatmayayım. Ama solliteratürde çelişki ler biraz kısa ele
ti n meyekesinlikleka rşıtlıkvar.
PKK'de sürekli bir devrimcilik vardır. Sürekli devrimcilikte ilerleme, derinl eşme, gelişme söz konusudur. Bu da PKK'yi PKK yapan temel bir özelliktir. PKK tarihi incelenirken, PKK tarihi öğrenilirken mutlaka üzerinde durulması, anl aşı lması ge· rekenbirhususbuoluyor. Örneğin "erken iktidar olma hasta lı ğı " diyoruz. Biraz olanaklar ele geçince, büyük çoğunluğumuzun akl ı fikri şaşmıştır. "Hemen bunu tutalı m, tutalım da bölüşe lim" kavgası neredeyse ileri düzeyde sür· dürü!dü. Hak aray ı cılığ ı var. "Benim şu yum buyum var" denil~or. Bun la rı n hepsi, PKK'nin bu özell iğiyle çelişmektedi r. Önderlik çizgisi, top lumsallık bunu kesinlikle
alı nı yor. Bencebunuaşmalı yız.
- Tabii, taklikleri elde elmek için kesinlikle çelişki/erin delayına inmek gerekir. -Tabii gerekli. - Yoksa hayatm gerçekliğini anlayamayız.
- Yaln ı z yeni-sömürgeci liğe karşı ulusal kurtu l uş dersek bu , bölgeyi hiç anla-
cücelikarasındakibirçeli şkidi r .
Yineçokzengin kültürlerle tekmonolotik faş ist yaklaşımlar arası ndaki çelişkidir. Büyük dinleri n halkları, kardeşleşmeye kadar getiren kader birliği ile bu ilkel milli-
mama ktı r .işte,"Türkbağ ı msız l ığıiçi nher
şey! "
Ama demin bahsettim bu kadar çel iş ki ler var, bunla rı gözard ı edersen, sözde "bağ ı ms ı zlığı savunuyorsun" ama özde ilkel mi lliyetçi-şoven politikanın dolayı sıyl a, emperyalizmin aleti olursun. ilkelşoven devletçilik emperyalizmin yaratması dır. Bunu da özenle vurgulamal ı yım. Onun bir türevidir. Ortadoğu hal kl arına geçirilen bir deli gömleğidir. Do l ay ı sıyl a çelişkil eri bu zengin mantıkla ele aldı k mı , çözüm de bütün bu çel işkileri hedefiemek zorunda. Hiç bundan kaçınmaya gerek yok. Bir defa alışageldiğimi z gibi biz de dar bir ulusal kurtu l uşçu l uğu dersem bu da bir çözüm deği l , çözümsüzlük olur. - Diğer parçalarda yaşanan hatafara düşmek olur herhalde. - ilkelmilliyetçlliğedüşersekkesinsorun ağırlaşır. Sa~ bağı msızlı k
dersek, tek devlet
PKK yannlan kazanmakt1r...
bırakarakparti ye,savaşakatılmışız.
Eski yaşama özlem veya çok sınırlı bir yaşam imkanıyl a yetinme, ondan ötesini istememe eğilimi oldukça güçlü. Toplum bu konu_da daha geri bir durumu ifade ediyor. PKK olgusunu, gerçeğini , yine onun tarihsel gelişim süreci içerisinde, bugün ortaya çıkan durumları anlamak, anlam vermek önemlidir.
ww
Önderliği , "PKK'Ii olmak her gün, her an yeni başlangıçlar yapabilmektir" diyor. PKK'de, güne ve an'a yeni bir baş l angıç t a karşılık vermek esastır. Yi ne PKK'de kazanılan la, gelişmel erle yelin· rnek yok. Parti Önderliğ i, "Benim için elimde olmayanlar önemli ve çekicidir" diyor ve ardından "Eiifne gefenin, artık benim olanın, benim açımdan bir değeri kalmaz. Onu kaldırır bir tarafa koyarım. Onun peşinde gidilecek bir hali kalmaz" diyor. Bu anlamda da tutuculuğa , durağanlığa, ortaya çıkan ile ye-
Benim bağım
om
diklerinoktabundanfarkl ı değildir.
w.
19. sayfada de rl iği bu gelişim çizgisini sürekli olarak sürdürüyor. Bu anlamda son derece devrimci bir gerçekleşmedir. Bundan do l_ayı PKK ve PKK önderliğinin devrimcil iği tartı şı lmaz ve kendini kanıtlam ı ş bir gerçektir. PKK'yi bir bürokratik aygıt, bazı kurallarla hareket eden, kendini tekrarlayan bir güç olarak görmek kadar büyük hata olamaz. Tam tersine PKK, her günü yeniden yaratan, yeni bir gelişmeyi ifade eden, sürekli kendini yenileyip gelişti ren , bu an· larnda derinleştiren bir harekettir. Parti
süzl üğü geliştirir.
Görevimiz PKK'li leşrnek
PKK'yi, PKK tarihini doğru öğrenme ve anlama çizgisine gelmemiz gerekiyor. Bu nasıl olur? ilkin kendimizi beğenmekten vazgeçeceğ iz. Kendimizi büyük görmekten, güçlü görmekten, mükemmel görmekten vb'den vazgeçeceğiz. Böyle beğenilecek, çok mükemmel olan bir şeyim iz yok. Sömürgeci düzenden, aşiretçi düzenden geliyoruz. Birisi Türk sömürgeci l iği ; tarihin en barbar, en sömürücü, insan yaşamı konusunda en tutucu, en gerici bir gücü ... Diğeri aşiretçi feOOal yap ı ; kötınemiş, tarihte kalmış bir güç ... Parti Örderliği buna, 4000 yıllık fosilleşmiş yapı diyor. Şimdi bizim, "özel liği miz, kişiliğimiz" dediğimiz kişilikler, bu bah-
bütünkültürlere özgürlük, bütün iradelere özgürlük. Dolayısıyla o las ı bir çözüm bu zengin tarihe bakarak yine onun bir ürünü olan, çok zengin olan, kültür gerçe kliğini esas alarak; dinler, diller, mezhepler her türlü ekonomik ve kültürel farklı l ıkları ve zenginlikleri dikkate alan bir siyasi çözüm. Bu her şeyden önce, emperyalizmin oldukça gölgesinde gel işen kemalizm türü ve diğer birçok ülkede de asl ı nda onun bir tü· revidir. Afrika'da da Asya'da da gelişti ri lenşeylerbu tü rilke l-şovenmil l iyetçiliğin
aşılmas ı
altta çok geniş bir demokrasi (demokrasi bir Avrupa kavramıd ı r) , ama bence bu çok daha kapsamlıdır. Halklar kültürel anlamda demokrasiyi çoktan yaşıyorlar. Dil hakkı bir demokratik hak değil . Biz buna 'demokratik _hak" diyeceğiz, bu yan lış. Doğal bir şeydir. Hak diye ileri sürmenin bir anlam ı yok. Müzik, okuma-yazma vb. bunlara da hak demeye gerek yok. Ortadoğu tarihinde bütün bunlar doğakj ı r. Hiçbir zaman yasaklama görmemiştir. Neden hak diyelim? Doğal olan bir şeye hak demenin an lamı yok. Ortadoğu toplumları buna yabancı değil. Bizler daha fazlası nı geliştirebi lmenyiz. Olsa ı:il sa dediğim gibi, bu doğal hakların yaşam gerçek· liği ile bağlantı lı olarak engel teşkil eden ve birbirleriyle çok büyük bağlantılı olarak çelişkilerin en önemlisi olan ve Kürtlerin de çok yoğun yaşadığı bu dar ul usalcı yaklaşım ı aşmak Ortadoğu çap ında bir federas-
.c
Tam bu noktada ben yine o gazeteci· nin değe rlendirmesine at ı fta bulunmak Selahaddin'in şöy le bir özell i ği vardı. Üç temel halk ı ; Arap, Kürt, Türkbirl iğinisağlam ı ştı. Kürtsorunu eğer çözümlenecekse şimdi çok parçalanmış ; Arap, Acem, Türk şoven ulusçu· luğu içinde müthiş parçalanmış ve katliam politikalarıyla karşı karşıya. Bu politika ilkel mi lliyetçiliği n pol itikasıdır. Arkasında emperyalist ağa babaları var. Sorunun en uç kısmı oluyor. Dünya çapındaki so runun en ge li şmiş ucu oluyor. Ortadoğu'nun da en stratejik yerinde Irak şu anda en sorunlu bölge ise, Kürdistan da onun en sorunlu yeridir. Yine iran'ın sorunu gelip Kürt sorununa dayanıyor. Türkiye'nin sorunu gelip buraya dayan ı yor. O halde eğer biz bir de mikro yaklaş ı mdan çı k ıp makro bir yaklaşım ı edin· rnek istiyorsak, bu sefer Kürt sorunu nu yakından ele almak zorundayız. Bir böyle global cepheden soruna indik, bir de mikro cepheden değerlendi rme geli şt irirsak şunu göreceğiz; bir defa uygulanagelen politikaların kapitalist-sömürgeci ve ilkel milliyetçi, şoven , boğaziayan yönleri bütünüyle açığa çıkacak, ç ı kıyor da. Herkes, "Amerika bizi niye sattı, neden bu rejimi böyle bıraktı. Neden Türkiye bu pol i tikay ı uyguluyor. Nedeniran bunu böyle yaptı ?" diyor. Hepsi bu genel a n latı m içinde izah edicidir. Son 200 yıl lı k sorunu ağırlaştıran etkenler, Kürdistan'a şimdi kan kusturuyor. Peki çözüme gidilirse ne olacak? Birincisi; bütün kapitalist-emperyalistlerin 200 yı ldır geliştirdiği sistematiğ i karşısına almak, aşmak zorundad ı r. Bu nasıl ortaya çıkm ıştı r? ilkel, şoven , milliyetçi temelde doğan devlet politikalarını aşmak zorunda. Altta bununla bağlantılı olarak şuna yol açacak; bütün kültürlere, dillere özgürlük. Nitekim Kürt sorunu çözülecek-
durumunday ı m . Şimdi
se herhangi bir devlet içinde, bu azami demokrati kl eşme demektir. Şovenist milli devlet geleneğin in aşı l mas ı demektir. Kapitalist-emperyalist sömürgecilik ve yenisömürgecilik dayalma larının aşılmasıd ı r. Demek ki, bu kadar yüksek bir çözümleyici gücü vard ır . Ortadoğu coğrafyasında çok çözümleyici olan halklar arası; kültürel, dinsel hatta kavimsel yakınl ığ ı n kurulması demektir. Çünkü çözüm , tarih boyunca burada böyle o lm uştur. Bu çözümü veya bu doğal gelişmeyi önleyen bu son 200 yıllık yaklaşım lard ı r. Bu yaklaşı miara karşı doğal olarak sen de tarihin yaklaşımını gösterirsin. Görkemli çözümler vardır, burada yükselten şimdi Kürt sorunu temelinde biz böyle bir durumla da karşı karşıyayı z . Kürt sorunu ne kadar ayrıks ı, kendi içinde kapalı bir sorun gibi gözükOyorsa da özünde tarihi kapsamı çok zengin çözümü iddia ediyor. Kolay çözümlenmemesinin nedeni de budur. Çokyüzeysel çözümler ilkei Kürtmilliyetçi liğin i esas al maktır. Nitekim bu da denenciL En son Celal Talabani ve Mesut Barzani pratiğinde bunun iflas etmesi, ilkel mill iyetçiliğin daha da alt bir türüdür, burada uygulayageldikleri. O işte Kürt hal· kınadayatılan katliamı durdurmak şurada kalsı n , daha da derinleşmesine yol açt ı. Demek ki, çözüm alam ı yor. Belki kı smen Türk ulus sorununu çözdü, tümüyle demeyeceğim , çünkü Arap da, Fars da çözdü. Fakat bir o kadar da ağ ı rl aştırdı. Kürt de hiç çözmüyor. Tümüyle ağı rlaştır ı yor ve hatta sorunun yokolma gibi birsonuçla karşı karş ıya gelmesine yol açıyor. - Şöyle bir gerçeklik yok mu; Kürtleri bask1 altmda lulacağız diye, baskı altında lulan ulusların hepsi kendisi
we
yapa rsı n.
-dır ve çözümü değ il , çözüms ı zl ı k kavramı m daha gen i ş ;
te
9. sayfada
gelen sorunu oluyor. Yani "soru nu n sorunu" gibi bir durum alm ı ştı r. Ortadoğu ne kadar sorunluysa, Kürdistan da o kadar sorunlu dolay ı s ı yla, Ortadoğu sorununu görmek ve çözmek istiyorsan; o zaman Kürdistan sorununu gör ve çöz, her şeyi
ne
Baştarafi
Sayfa 27)
Kasım 1~96
( Serxwebün
settiğimiz geriliklerden kaynağını alıyor.
Şimd i bu geri özelliklerin öyle beğeni lecek insana vereceği, insani açıdan ilerIe leceği bir yan ları yok. Esasta bunlar varken, PKK gerçeğ i n i böyle yüzeysel öğrenip, hemen 'PKK'Ii oldum, en iyi benim bildiğim PKK" diyerek yaklaşmak, kesinlikle bir adatmayı, aldanınayı ifade edi· yar. Bu aldanmadan kesinlikle kendimizi ku rtarmam ı z gerekiyor. PKK gerçeğ i ni derinliğine , işin esaslarına uygun bir tarzda öğrenmeye çalışmam ı z gerekiyor. Bundan dolayı kendimizden kuşku duymalıyız . Bütün yaşam ı m ı zdan, düşünce lerimizden , yaptıklarım ı zdan kuşku duymamız gerekiyor ki, PKK'Iileşeb ilelim. Reddetmek! Örneğin isa'nın bütün özelliği kendisini reddetmesidir. Havarilerine de kendile· rini reddetmeleri gerektiğini belirtiyor. Kesinlikle bizler de kendimizden kuşku duymak, kend imizi beğenmemek, bütün özeiliklerimize eleştiriyl e yakl aşmak ve parti d ı şılıklar ı zayıf olan ne varsa köklü bir eleştiri yle, inatçı bir değiştirme çabasıyla reddedip atmak, yerine yeni özellikler edinmeyi bilmekten geçiyor. Kesinlikle bunaihtiyacım ı z var. Bizler bilimsel olmak istiyoruz. Çünkü kendimize "PKK'Iiyiz" diyoruz. PKK saflarına gelmişiz . O zaman kendi durumumuzu bil eceğiz. PKK'ye katılm ı ş ız; görevimiz PKK'Iileşmek. PKK' Iileşmeyi zamanı n da başaracağız. Onun için düzen çok etkili ve kapsamlı bir mücadele yü rüteceğ iz ve onları yeneceği z. Eğer mücadele edemiyor, yenemiyor· sak, o zaman yaşama ve mücadeleye zayıf yaklaşılıyor demektir. Bu da, partiye
ve yerinde
a n layışlarıy la
inançsız yaklaş ı yoruz a n lamına gelir. Böyle olmazsa bu karşı direnç dediğ imiz tutumu yenmek, zayıflatmak; onun yerine partili leşmeyi güçlendirmek mümkün olur. Baştan itibaren bu gerçeği görüp, kendimizi dönüştürme mücadelesini ciddiyetle, şiddetle ele alırsak bu karşı direnç denilen olguyu ortadan ka ldırırız. Partilileşmeyi, sürekli gelişen bir olgu olarak, şahsı mızda ilerletiriz. Kendimizi partiye daha çok yal<.laştırırı z. Parti özellikleri, parti kamutası çerçevesinde llerletiriz. Böyle olmazsa, duyarlı , dikkatli bir mücadele a n lay ı şıyla işe yaklaşmazsak , o zaman parti içinde güdük ve cılız kalın ır. "Taş gibi oturuyorsun pariimizin midesinde" diyor Parti Önderliğ i. Gerçekten taş gibi partinin midesine oturup, partinin kendini geliştir me mücadelesi içinde, partiye karşı direnen, savaşan bir güç durumunda kalı rız. Sonuç olarak, 19701en beri geçen 25 yılı aşan bir süreç, resmi parti kuruluşu nun 18. yılı n ın yaşa ndığı bir süreç, 25 yıl lık, 18 yıllık bir çalışma içeıisinde sağlam bir önderliksel ç ı kış içerisinde yürütülmüştür. Çok yönlü, çok kapsamlı bir mücadelesi, yine 12 yıllık savaş gerçeği var. Her şeyden önce bütün ulusa, halka mal olmuş , devrimci savaşı mı günlük yö· netimi ile sonuna kadar yürütebileceğini kanıt lam ış, ustalaşmış , gel işmiş bir devrimci önderlik var. Halk önderliği, parti önderliği, savaş önderliği var. Kürt halkının sağladığı en önemli kazan ı m budur. Yine binlerle ifade edilen bir ordu gücü, istenildiği zaman yedekleriyle birlikte onbinlerle ifade edilebilecek bir ordu gücü var. Ulusun hemen hemen bütününü içi· ne alan, uyaran, eyleme çeken, desteğin i
yonlaşmayı gerçekleştirmek.
Bugün bir Irak'taki lederasyonlaşmayı giderek iran'a yaymak, Türkiye'ye yaymak biçiminde de bunu n ge l işmesi OrtadoQu'da kendine özgü bir federasyonlaşmanın gelişmesi demektir. Bu da bir birlik biçimi olur. Örneğin Türkiye'de Kürt ve Türkler arasında bu gel işi rse, bu da Ortadoğu'yu çok zorlar. Kafkasya'yı zorlar, Türki devletlere kadar gider, hatta Balkanları da etkiler. Bu büyük bir gel iş medir, yine Kürdistan bunun kilit noktasındad ı r. Kilit rol oynamaktad ı r. Bu kilidin aç ıl mas ı Ortadoğu tarihinde önemli bir aşamanın gerçekleşmesidir.
alan, canlı bir yurtsever liğe ulaşmış bir halk gücü var. Bütün bu çalışma lar sava· ş ı m içerisinde ortaya çıkmıştır. Savaşım bedeli olan, ha lkı n ka h ramanlık eğ il imini , ge l işimini yaratan, binlerle ifade edilen devrim şeh idi var. Manevi kuvvet alt edilemez, saptı rı lamaz , halkı n büyük kuvvetleri biçiminde önderlik olarak şeh itler var. ~öyle bir gelişimle bi rlikte yüzyılların Kürt halkına biçtiği ulusal yok oluş , imha sürecinin tersine çevrilmesi, halkın ulusal ve toplumsal gelişme süreci içerisinde girdirilmesi ge rçeği var. Ve hali:l bu gerçek yaşıyor. Özellikle 20. yüzyıl süreci Kürt halkı için bütünüyle bir imhayı yaşatma süreciydi. Dünyanın bu halk ı inkar ettiği , yok saydığı bir süreçti. Bu yüzyı l biterken, bu sürecin kesin tersine çevrilmesi, imha sürecinin durdurul ması onun yerine ulusal varoluş , dirilişvekurtul uşsürecinin girme durumu var. Bu temelde halkı n bütün dinamiklerinin ortaya çıkması , kendine gelmesi, eyleme geçme durumu söz konusudur. Halkı n büyük bir kuvvet olarak kendisini tariheyeniden açması var. insanlığın köreltilmeye çal ışı ldığ ı , insanlık değerleri ne saldırının arttıQı , emperyalizm tahakkümünü yoğun bir biçimde arttı rıp insanın özünden , içinden boşaltı lmaya çalışıldığı bir süreçte, i nsa n lı ğa sahip çı kmak, insanlık gel iş imi ni sürdürmek, emekçil eringel işimi için, bu halkın yeni bir coşku, umut, yeni biryaşam kay n ağı haline getirilmesi durumu var. PKK bun ları ortaya çıkaran bir harekettir. Bu kadar ge l işme , şimd iye kadarki mücadele tarihi içerisinde hep canlı olgular oldular. An'ı an 'ı na, günü gününe yaşanan , yaşatı lan, sürekli geli şim içerisinde olan olgulardır. Bu gelişmelerin hepsi devam ediyor, canlıd ı r. PKK kendi çizgisindeki geliş imini bu temellerde sürdürüyor ve sürdürecektir..
Serxwebun 1 Kasim 1996
"
21.02 . 1997 21:0 <1 Uhr$eite 28
..
..
.. ..
"
BUTUN KULTURLERE, BUTUN HALKLARA ••
••
••
om
OZGURLUK Mahir Sayın'ın PKK Genel Başkanı Abdullah Öcalan ile yaptığı röportaj-1 Mahir
Sayın: Ortadoğu'nun güncelliğine
de· fayda var. Bunun içerisinde ve Türkiye'nin konumu nedir? Abdullah Öcalan: En aktüel tartışma l ar , yine Türkiye'nin en aktüel konusuna geçeceğiz . Onun içinsanırım birdeOrtadoğugerçekliği var. - Şöyle bir tasvir yapsamz, mesela bu yeni olağan gelişmelerle birlikte ... Şimdi malum Ortadoğu'da çok ciddi bir deği· şiklik oldu. Amerika Ortadoğu'ya müdahale etti, yeni egemenlik kurdu. Ama şu yaşadiğimız günler içerisinde bu yeni egemenlik sanki, Amerika'nın başka yerlerde uğramamış olduğu yenilgi gibi, bölgeden çekilmekte olduğu izle· nimleri veriyor. Ama bunu reddeden başka giri· şimleri var. Uçak gemileri var, denizaltiiar geli· yor. - Şark sorunu, O rtadoğu sorununda şüphesiz yeni boyutlanmalarvar. Şuandadevb i ru l usalku r tuluş savaş ı mın ı n içindeyiz, baş ı ndayız . Kürdistan ulusal kurtuluş savaşı ya l nız Ortadoğu'da değ i l, dünyada da herhalde ilk sırayı alm ı ş durumdad ı r. - Öyle bütün çelişki/erin odaklaştığı bir bölge, savaşın boyutlan da öyle. -Gayet tabii. Bir gi riş yapmadan önce, geçen gün birAmerikan gazetes i ndeyayınlananbir yazıy ı hatı riatma kta yarar görüyorum. Çünkü belki diyecekler "kehanet" kendinde mefkun peygamber veya öyle konuşuyo r diyecekler. Gazete öyle çarpıcı şey l er an l atm ı ş ki, olduğu gibi de bazı bölümleri almak mümkündür. "Ortadoğu 'daki sorunun kilit adaml" başlık böyle. Ardtndan ·en az Saddam kadar dengeleri zorluyormuş da bizim haberimiz olmamiş. " Bu anlamda bir cümle. Ikincisi son TalabaniBarzani tipi önderlikler ve yapılan hesapla rın hepsi boşa çıktı. Hatta şunu da söylüyor: "PKK'nin, PKK önderliğinin yürüttüğü savaş1mm derinliğini yakalamak gerekli. Burada sosyal, cinsi, dinsel ve mezhepsel yaklaş1mlarmm nasil olduğunu. " - Açabilen bir perspektif var. Makaleyi ben de okudum, ilginç bir makaleydi, detayli bilgiye sahip birisi taratmdan yazılmlŞ. - Hatta şunu da söy lüyor; "20. yUzy1l1n Selahaddin'! olabilir mi? Eğer maoizmle sanmm o Asya devrimcil!{;ini kastetmek istiyor, Islami birleşti rirse, Bat1'nm en gelişmiş tUze/eri bile onu yenemez" diyor. Oldukça çarp ı c ı bir değer l endirme. Bunu Ortadoğu için söylemiş. "Eğer böyle bir çizgi Ortadoğu'da başanyla uygulamrsa ve başanl!rsa bizim !üze/er... Saddam'a füzeler atlfwor. Belki !Uze/er Saddam'! götUrür, ama bu adami veya bu çizgiyi götüremez. " Çok ilginç bir yaklaşım gibi geldi bana. Şimd i bizim Selahaddin-i Eyyubi olup olmamamız o kadar önemli değ il ve ben bundan da pek hoşlanmam. Ama Ortadoğu sorununun giderek boyutlandığı ve dü nyayı da tamamen etkileyen birçok gelişmenin temelinde, odağında yer alan bir konumda. Dolay ı sıyla Orta Şark sorunu öneminden bir şey yitirmek şu rada kalsın daha deri nleşerek ve bütündünyayı etkileyerekdevam ediyor. -Özelliğinden hiçbir şey kaybetmedi. 1. Dünya Savaşı'nda problemierin kilitlendiği böl· gelerden biriydi. 2. Dünya Savaşı'nda hakeza herkesin elinde tutmak veya ulaşmak istediği bölgeydi. Bugün de bütün çelişkiler Amerika'nm olsun, Avrupa'nın belli baş/1 metro· po/leri olsun, Japonya olsun, bugünkü Rusya olsun hepsinin ilgisinin son derece üzerine yö· ne/miş olduğu ve bugün Amerika'nın bir atakla hepsini belli ölçüde diskalifiye etmiş olduğu bir durumun doğduğu ve bunun da çelişkiyi, yani metropoller aras/ çelişkiyi şiddetlendird/ği bir evrede yaşıyoruz. -Son derece açık. Bunun yan ı nda Kürt sorunu· ğinmekte
nun i şgal ettiğ i konum var. Son dereceanahtarbir konuma gelmiş.
Kürdistan'ın
yapacağını kestirebilmiş değil
- Son derece anahtar bir rol oynuyor, dün· yerlerinde de belli mücadeleler var... -Dikkat edilirse 18.-19. y üzyıllarda Kudüs sorunu diyorlardı, Filistin sorunu diyorlard ı, boğazların hasta adamı diyorlardı, şu anda herşey Kürt soru nu -Kürt sorunu bir tek Türkiye'de, Irak'taki so· run değil, yine iran'daki sorun da değil.
hesaplarburadaatı l ıyor.Çokilg i nçtir.
ww w.
ne te
yanın başka
Gerçi o zaman da bütün dünyayı ilgilendiriyordu. Çünkü ·somer, Babil , ·Asur aynı zamanda uygarlı vaktiydi. Devlet, hu· kuk, askerlik, bilim , felsefehepsiorada baş l adı. Çin yok,kültür yoktuozaman, Yunan , Romahiçyoktu. - Roma çok yeniydi o zamanlar. -Tabii. Yukarıda da belirtt i ğim gibi, bundan dolayı ayn ı durumlarla karşı karşıyayız . Reel sosyalizm çözülmüş. Bu bazılanna işte tarihin sonu gibi geliyor. Veya her şey kapitalizmdir. Fakat kapita· lizm burada en derin bir krize girmiş. Vanyla-yo-
ğın şafağıydı, uygarlı ğın şaf ak
we .c
Amerika Ortadoğu'da ne
tir. Hep Basra'dan, Aşağı Mezopotamya'dan gelen bir güç bu Kürdistan illerine giren, onun yanında bir de Zağros dağlarından başlayan bir direniş geliş i r. O da avaya doğru iner. Şimd i bu durum olduğu gibi yaşanıyor . TaKasitler zamanından beri uygulanagelen yön tem in ayn ı sıy l a karş ı ka r şıyayız Mezopotamya'dan girdi biraz gel i şmiş teknikle. Dağ lılar ı ndakendinehasb i rg i riştarz l anvar. Ş imdi dört· beş bin y1l sonra yine ayn ı birtarihi ge lişmeyl e karşı karş ı yayız . Dağda üslenenler yavaş yavaş inmeye çal ı şıyor. Ovadan gelenler Asurlar ve Babiller gibi dağ halk ın akarşı yürümeye çalışıyorlar . işb i rlikçi l er var, devrimciler var. Ve i şi n i lg iııç yanı tarih baş l ar ken o zaman da bu böyleydi. Ş i mdi bazılan tarihin sonu filan diyor. Tarihin sonu olsun ol mas ın yine bu
-Üçtemelulusunveyin eüçezi l en , katliamauğ
ramış milliyelin ve birçok dinin ve mezhebin göbeğin de, merkezinde yer tutan yerin ad ıdır Kürdistan ve Kürt sorunu. Fars, Türk, Arap; bun ların birleştiği yer Kürdistan. Hi ri stiyan iık , Musevilik, Müslümanlık; birleştiğ iyeryine Kürdistan. Bir de mezhepler ve katliama uğramlŞ Ermeni, Asuri vb. milliyetlerinin hepsinin merkezidir. Bu açıdan sorun burada çok boyutlu ve tam da burada PKK adeta işi n yine göbeğin i n göbeğinde. işteson günlerde Irak rejimi, Saddamdestekli Barzani Erbil'e girdi. Onlara tarihi nüansda yapı labi-
ğuy l a,bütOnherşeyiy le tekrarbutoprak la rayü kJ e
niyor. Tıpkı bu uyg a r l ığ ın şafak vaktinin doğduğ u yere dayan ı yor. Aynı yöntemler, katliamlar bir kez dahadeneniyor. Aynı ova, aynıdağ tarz ı birbi ıieriy le karş ı karş ıy a geliyor. Ve şimdi bizböyletarihi olduğu kadar güncel bir alemin veya bir din savaş ı , hayaller savaşı, maceralar savaşı da, sosyalizm savaşı da , beyler savaş ı da, aşiret l er savaş ı da, hepsiiçinde var. Bulabioyu çözmeye çalı şacağız . - Buna şurasmdan başlayabilir misiniz, yani güncelliği korumak aç1smdan, Amerika'nın Körfez müdahalesi nasıl oluştu ve arkasından bugüne de bağlanan durum nasıl gelişti? -Ş im d i ondan önce çok ilginç olan şu: Saddam kendisini Babil'in en son temsilcisi "yeni Nabukadnazar" diye tanıtı rken dünyanın en ötesindeki bü· yük baş ı "sen misin, ben miyim" durumuna g i rmiş. Çok ilg inç. Diyor ki, yeni bir ilim doğacak. işte bu il i şkiy i çözme bilimi ; Saddamizm. Böyle Clintonizm veya Amerikan başbakanlarını n durumu. !lginç bir g iriş tarzı aslında . Tam Ortadoğu 'ya özgü bir durum. Amer i ka'nın dünya ça p ındak i egemenlik tarzıyla buradaki güçlerin duruş tarzla rı şu anda dün· yanın en çetrefilli sorunu haline ge l miştir ve öyle kolay da çözüm l eneceğe benzemiyor. Bunu ne kadar yüzeysel ele alırsan veya hatile a lı rsan al, sorun ciddi. Amerika ne yapacağ ı nı aslında fazla kes· t i rebilm iş değil. Veya fazla başarı lı olup olmayacağ ı da anlaş ı lı r değildir. Hatta başa rı nerede, başa rı s ız lık nerede o da belli değ il. Amerika şu anda sü· per güç , tek güç. Ama gazeteler diyor ki , · ıkinci Vietnam ' ı yaş ı yor." Hem de kime karşı "yüzde yüz yendiğ im" ded i ği Saddam'a karşı
TC kişneyen at gibi, indiremiyor
ayağını kaldırmış,
- YoğunlaşmlŞ bir çelişkiler yumağı var. Analiz edilmesi de çok kolay değil, günlük gelişmeler yaşanıyor. Ve uzun vadeli analizler de dayanmıyor burada. -işin ilginç yanı bugün tartışılan Saddam, "ben Babil kral! Nabukadnazar1m diyor. Kendini onunla kıyaslıyor. Çıkard ığı fermanlar da o nitelikte. Ş i mdi a rdından Asurlularçok katl ia mcıydılar. Benzer katliamlar ge li şiyor. O dağlılar vard ı. Dağl ı halkı diyor Ovanın kente u laşmış şekilleriydi. Benzer durumu yaşıyor . Eklenen boyutbütündünyayı ilgilendiriyor
- Sonuna kadar yenmeyip yerinde bırakti. -Neden? Bu da çok ilginç! Çünkü Bağdar ın içi· ne kadar geldi, ama sonuna kadar yenemedi. O gücügösteremedi. - Yenemedi mi? -Aslındabiraztank l aryürüse ... - Altm1ş kilometre mesafe. -Altm ı ş kilometre ve bitti, ama durdu. - Ama o noktada telefonla talimat veriyor "duracaksmlz" diye. - Durdu , bununnedenleri var! - Açalim biraz. - Bence biraz daha çerçeveyi gelişti rmek gerekiyor. Tabii bu duruş şekli bile... Altmış kilometrede du rmas ı dünyanın birçokyerinde bu durumuyaşa mış birdevletveyaonundiktatörü müdür, baş kan ı mıd ı r gider, imparatoru mudur, tüketir yani. Nitekim bir Çavuşesku o kadar güçlüydü ve hiç de öyle Romanya'y ı kötü bir duruma götürmedi, yani harabeye çevirmedi, ta mtersineinşaaett i .Bu nuhe rkes biliyor. Ufak bir düğme ayarlamasıyla alaşağı oldu. Honecker, bilmem böyle bir sürü gitti. Dün y anın her tarafından gittiler. Marcoslar, idi Aminler, Gü• Devami 8. sayfada