* ENi PARTi YENi UMUTLAR
* DI KURDISTANE DA YEK GULAN * KOVAREK ÇAWA 7 Gulan JIIIIA
TÜRKiYE CUMHURiYETi
ww
w. n
et e
we .c
GÜNEY KÜRDiSTAN•• iŞGAL EDiYOR !
ERMENi JENOSiDi RECEP
MARAŞLI
il il-r
om
Mayıs
KOMEL RESSAMLAR
BiRLiGi
.,
...
f ORUM
YıVSal: 1
Sayı/Hejmar. 2 Gulan/Mayıs:1 994
Büha-Fiyat
50.000TL
e
TARTIŞMA
e Sosyalist Harekette Örgütsel Sorunlar e ~erkeziyetçilik ve Demokratik e Merkeziyetçilik/A.Bingöl .................52-53
e
Günümüzün Örgütlenme
Sorunları/C.Erzin ......... ............ ................. ı; -:ı
e Kovarek Çawa ?/N.Baran ............. . e Kurdi Biniwisinin Bipeyvin ...... ........... .. Feqi H.Sağnıç ......................................48-49
om
SahibVXwedi U ser Nave KOMAL BASIM-YAYIM-DAGITIM LTD. ŞTI ADlNA Rıza OINÇ
•
Berpirsiyari Nivisaran Sorumlu YaZlifleri Müdürü Cihan KARTAL
•
NavenırıJMerkez
Çakıraga Mah. Sineklibahçe Sak. Okumuş lşhanı 18/B
Ankara
•
:Hanımeli
we .c
Aksaray/ISTANBUL Telefax: (212) 588 28 86 Sak. 24/18
Sıhhiye-Kızılay1ANKARA
Tel: (312) 231 9615
• •
lzmir :Salihaga lşhanı No: 223 KonakllZMlR Tel: (232) 483 88 61-44118 05 Adana :Dr.Aii Menteşeoglu Cad. Ünallşhanı No: 21 Seyhan/ADANA Tel: (322) 359 6417
•
•
e Hukuk terörü..................................54-55 e
DGM'lerin Reddi Üzerine............. .
e Sömürge Vali li ği/C.Şerwan ............... .
e Sheri laizer ile işgal üzerine röportaj .. 8-9 e Yeni Parti Yeni Umutlar.......... ............. l 0J i N AVA R OJEV •
N UÇE
e
H ABERLER
GüNDEMiN IçiNDEN
et e
NUNERIYA EWRÜPA YURTDIŞI TEMSILCILIKLERI Avrupa temsilcilifii; Bahoz BARAN Amd Str.2 1O165 Berlin/Deutschland Almanya TemsilciliQi;Mehmet KORKMAZ, Allee Str. 37 47166 Hambom/Duisburg
e TC Guııey Kürdıstan'ı i~~a 1Ediyor ...... .. 5-9 e Taktik :Tampon Bölge ,Hedef işgal... ......6 e KDP ve YNK'nin Tavrı ... ................. ....... 7
Fransa :S.ERDEMIR ÇH B 133 5 VOl DE l'AULNE 91 370 VERAlERES LE BUISSON/Paris Tei:0033/1 /69530060
•
lsveç : EVCI, Krallingegr 23BV 163 62 Spanga -SWEDEN
•
c
e
Yunanistan : M.KAYA Velisariu 3 T.K 114 72/ Atina Telfax: 0030/1/64 38 295
e
w. n
lngihere :Z.ZANA 0044/71/2233730 34 Shawcourt Winstanley Road Battersea SWII 2HF/London
• •
ERMENi JENOSiDi/R .Maraşlı .......... A0-45
e Ulusal Egemen lik mi?Uiusal Bağımsız lık mı? ..................................... ...................... 46
Hangi Dili
Konuşuyorum ..................... .47
POSTER : M ULKSUZLER .. /RODiN
Danimarka : A.M.ÖZCAN Blagardsgade 38 3 th 2200/Kobenhaven N. Tei:0045/40/554576
•
ww
Hollanda :E.CIHAN GROFVENBEEK 56 6715 HO. FDE!Arnhem Tel :0031/8380/42267
•
Çap/Baskt : Gül Ofset /ISTANBUL BelavkiritVDaOttmt : KOMAL
e l'e Gulane.... ................... ... ............ 14-1 5 e Kalitea Belediye Meclisi TC'yi Kınadı..13 e Yunanistan'da Sürmene Festivali .......... B e Türkiye'ye Turizm Boykotu ..................14 e ı M ay ıs Gösteri leri. .. .. .. ................... 15-
AboneFormu FormaAboneti
D
3Mehie3Aylık
D
CJ
&Mehie&Aylık
SalekeYıllık
Nav/Paşnav
Ad/Soyad
-~------- ---
Navnişan
Adres
Şertin Ahonetiyi/Abone Kotullan :
Yurtiçi/Hava Welat
Şeş Mehl! 6 aylık 250.000TL
HO n dikari n heae aboneti li ser hesaba TürkiyelıBankasıBevazıtllstanbuiŞube1~2235859 raztnjn OsOretek ie ii ÇakıraliaMah.SineklebatıceSok.1M!Aksarayi!SJANBUL ra garıa abone
1 yıllık/Salek: :500.000TL
rekirı.
Yurtdıfı!Derviyi Welat Şeş Meh1/ 6 aylık :·BO DM
Abone ücretini TürkiyelıBankasıBeyazrtllstarıbulıubesi1~2235859 no'lu kontasuna vatırarak bir kopyasını ÇakıraiiaMah.SineklibahçeSok.111181AksarayJSIANBUL adresine abone kanı yla birlikte postalayarak abone olunabilir
1 yıllık/Salek: 160 DM
•
Gülan/Mayıs
19941 2
s t c ık .ı.
rızgar
PeşGoriN
~!..
we
.c o
Yogun bir çalışma temposunun ardından ilk sayımızı sizlere ulaştırmanın mutlulugunu yaşad ık . Ikincisayımızıda aynı heyecanla hazırladık_ lik sayımızdan sonra en çok merak ettigirniz ve heyecanla bekledigimiz şey; okurlarımızdan alacagımız tepkilerdi. Dizaynından konuların seçimine. noktasından virgülüne kadar her konuda okurlarımızın eleştirileri bizim için büyük önem taşıyordu . Hiçbir aksaklık, hiçbir pürüz kabul etmeyen keskin eleştirel bakışlar karşısında her sayımııda daha iyiyi daha güzeli yakalamaktan başka şansımız olmadıgını biliyoruz. Bu eleştiri ve tepkileri 'ji xwendewanan' fokurlarda n' sayfalarımııda sizlerle paylaşacagız .. Sterka Rizgari'nin nasıl bir yayın çizgisi izleyeceginin mesajlarını ilk sayımııda vermeye çalıştık .. lik aşa mada biçim agırlıklı öneri ve eleştiriler aldık. Sterka Rizgari, kendini salt teorik-siyasal sorunların tartışıldıgı bir elit-kadro dergisi olarak s ınırlamak istemiyor. Dikkatli okurlar farkedecektir; bu nitelikteki yazılar derginin hacmi içinde zaten belli bir agırlıga sahiptir. Bunun yanı sıra bir takım önemli tarihsel veya aktüel konuları • kalitesinden ödün vermeksizin degişik biçimler içinde vererek.okunur kılmaya çalıştık. Aylık bir derginin günümüz teknolojisi ortamında aktüel haberle yarışması düşünülemez. Bundandırki, olayların yansıtılmayan perde arkasını; okurun bilincinden kaçınlmaya çalışılan yönlerini vurgulamak; siyasi bir misyon olarak onları yorumlamak bu derginin iddiaları içindedir. Aynı zamanda tartışma ve yorumlarıyla gündemin içinde olmak ve perspektif sunmak zorunlulugu var_ lik sayımızdaki 'DEP DOSYASI', hem teorik içerigi bakımından hem de gündemin tartışılan önemli bir sorununa perspektif sunması açısından belirleyici bir öneme sahip. Bundan bö;yle 'AYlN DosYASI' hem teorik-siyasal muhteva bakımından hem de aktüel siyascıl pratigin içinde konuları enine boyuna tartışma geregini yerine getirmesi açısından dergimizin çekirdegini oluşturmaya devam edece~. degişen
Bu sayımııda Kürdistan'da sosyalist siyasal güçlerin ba şta örgütlenme ve birlik sorunları ile birlikte dünya konjonktürleri içinde degişen (ya da degişmeyen) sosyalizm, sosyalist mücadele anlayışlarını tartışmaya
açıyoruz .
w.
ne
te
Önemli eleştiri başlıklarından birini de Kürtçe'nin gramer ve yazımına ilişkin tavrımız oluşturuyor_ Bir kez daha ve önemle vurgulamak istiyoruz ki; Kürtçe' nin etkin ve yaygın kullanım ı nı saglamak. yayıncılıgımızın temel görevlerinden biri olmak zorundadır. Sterka Rizgari ,ilke olarak 'Hawar Alfabesi" ve 'Bedirxan Grameri'ni temel almaktadır. Bir takım farklılıklarına karşın Kürt yazını bu noktada yogunluklu olarak birleşmiştiL 'Bedirxan Grameri'nin daha da gelişti rilmesi, yazımı n ihtiyaçlarına göre geliştirilmesi elbette mümkündür ve bu yapılmaktadır. Fakat bunun, her zaman önemle belirtigirniz gibi ulosal kurumlar eliyle, akademik insiyatiflerce sonuçlandırılması; yayın kuruluşlarının da bu süreçlere pozitif katkılar sunması gerekiyor.. Örnegin Istanbul Kürt Enstitüsü'nün etkin bir biçimde kurumlaşabilmesi; alt-yapı ve içerik olarak geliştirilmesi büyük bir önem taşımaktadır.. Bizim yaptıgımız şey, hiçbir konuda olmadıgı gibi, dil konusunda da ikili ve kararsız bir tutum degil; henüz sonuçlanmamış· ve tartışma halindeki bir takım konularda dergimizde yazmak isteyen insanları sınırlamamak ve yasak koymamaktır. Yazarlarımıza ve okuyucularımıza /eger yazılan radekte edilmemişsel yayın kurulumuzun saptadıgı grameri kullanmaları önerisi yapıyoruz. Bu konuda karşı tez sahibi olanların ise kendi tarzlarını savunma ve kullanma haklarının oldugunu düşünüyoruz. Kuşkusuz bu tartışmalar sonsuza dek uzayacak da degildir. Dil üzerindeki tartışmalar, okumayı-yazmayı ve bu güzel dille anlaşmayı kolaylaştıncı olmak zorundadır. Zorlaştıran ve hantallaştıran zorlamalar zaten tutmayacaktır. Dünyanın en eski yazın gelenegina sahip dilleri bile günümüzde gramer kurallarını. yazımı giderek sadeleştiriyorlar. Hangi ulusal kökene sahip olursa olsun insanilgın artık ortak kullanmaya başladıgı sözcüklerin çogalması ise güzel bir gelişmedir. Dilegirniz 'Kürt Rönesansfnın. Kürt edebiyatının pırıl pırıl parladıgı bir dönemle taçlanmasıdır. Biz en başından Resmi Ideoloji ile sömürgeci kurum ve kuruluşlarla uzlaşmaz bir çelişme içinde olacagımızı ilan etmiştik. Suralardan gelecek saldırıları da bekliyordu!<. Daha yayına bile geçmeden Yazı işleri Müdürümüz Cihan Kartal gözaltına alındı ve işkence gördü.Yine bekledigimiz gibi ilk sayımız hemen toplatıldı ve dava açıldı . Zaten bizim için en kötü eleştiri herhalde Dergimizin toplatılmaması olurdu ! Ugradıgımız en büyük talihsizlik ise daha ilk sayımızda, maliyetierin bizim tasarladıgımızın iki üç katına birden tırlaması oldu. 5 Nisan kararlarıyla birlikte kagıtta, basım malzemelerinde. taşıma ve posta ücretlerinde astronomik artışlar meydana geldi. Kar oranları tehlikeli bir sınıra yaklaşan sermayedarları korumak; Kürdistan'daki kirli savaşı finanse etmek ve uluslararası sermaye çarkının selameti için Türk kapitalizminin krizi bütün Türkiye emekçilerinin ve Kürt halkının sırtına
ww
bindirildL Paketin selameti için 'fedakarltk' söylemleri ile beraber zaten süregiden azgın bu siyasi gericiligi daha çok 'zorba' önlemlerle toplumsal muhalefeti sindirme seferberlikleri de arttırılıyor.Toplumun ekonomik olarak 'kemerlerinin sıkılması'nın buna koşut olarak bogazının da sıkılması anlamına geldigi kapitalist sistemin bir gerçegi.. · Türk emekçi kitleleri tarihsel bir sınavla karşı karşıya. Sınıf mücadelesinde bu dönemeç emekçilerin yarının da belirleyecek. Haziran'a giriyoruz. Sıcak bir yaz yaşıyacagız. Umarız bu sıcak mücadele günleri egemenlerin rahatını kaçırsın .. Gelecek ayın gündeminde buluşmak üzere ...
•
Gülan/Mayıs
1994
12
,j
m
-
1 .
ı
h
1
rız ,gclrı
51ÜTA.>Ii5fA)I
ww
w.
ne
te
we
.c o
m
·nEDYA TOPLUMSAL MUHALEFETi MAHKUM EDiYOR!•
11
•
.4
DÖRDÜNCÜ ORDU!
11
s tc.ar ka
rızgar
Gulan/Mayıs ı 994
12
co m
KUZEY KÜRDISTAN'DA GERILlA GÜÇLERINE VE SIVIL HALKA KARŞI YÜRÜTÜLEN ASKERI HAREKAT, BOMBAlAMA, KÖY YAKMA, SÜRGÜN VE ~ IMHA BIÇIMINDE TÜM HlZlYlA SÜRERKEN;
TC ORDULARI12 NISAN 1994'DEN BERI ELLIBIN KIŞILIK BIR KUWETLE GÜNEY KÜRDISTAN'DA...
peşmergeler tara fı ndan
engelenmesi peşmergelerle
leri
üzeri ne Türk asker-
arasında çatışma ların
ww
te w
yapılan hazırlıklar ve
TAMPON
w.
çıktıgını belirti-yor .. Ancak G.Kürdistan yönetiminin henüz, h are katı kınayan resmi bir açıkla ma yap mam ı ş o l m ası . TOrk ordu birlikleri ile peşmergeler arasındaki olası çatı şmaların kendiliginden ve mevzi i bir ça tışma oldugunu gösteriyor. Ba zı ya yın o rgan lar ı n d a "Peşmergelerin Türk askerleri ile birlikte PKK gerillalarına karşı savaştıgı" yönünde çıkan haberler ise. 1-KDP Ankara temsilcisi Sefın Dizayi tarafı ndan ya lanlandı. Dizayi yaptıgı açıklamada. "Türk yetkililerin askeri harekat konusunda kendilerine damş madlklanm, tampon bölge oluşturulmasına karş1 olduklanm ve askeri birliklerin bir an önce geri çekilmesi gerektigini" belirtiti.. dir. Son askeri harekat, kapsam ve amaçları bakımın dan, bugüne kadar gerçe kleştirilen "sınır ötesi" operasyonlardan farklı bir nitelik taşıyor.. Yaklaşık bir aydır süren harekat "kısa süreli" ve "mahdut amaçlaı" bir askeri operasyon olmanın ötesinde. uzun vadeli bir işgal harekatı niteliQinde .. Ne zaman sonuçlanacagı ve nerede duracagı henüz netleşmeyen çok bilinmeyenli bir denklem niteliginde... Bugüne kadar yapılan "sınır ötesi" askeri harekatların hiç birinde, "uzun süre kalı nacagı · ya da "tampon bölge o lu şturulucaQı" resmi olarak açık şeki lde ifade edilmemişti. "TSK birliklerinin sonbahara kadar Güney Kürdistan'da kalacagı ve on
Aylar öncesinden
TAKTIK;
ne
TC orduları, 12 Nisan 1994 tarihinde elli bin kişilik bır kuvvet ile Güney Kürdistan'a girdi .. Önce hav;ı saldılarıyla başlayan, daha sonra özel e~itiımiş kornar ı do ve tim'ler ile koruculardan oluşan kara birliklerinin 1 de~işik noktalardan G.Kürdıstan'a girmesi ıle genişleyen askeri harekat. yaklaşık 100 kilometre uzunlugunda ve 20-25 kilometre derinlikte bir alan lizerinde sürdürülüyor. Haftanin Kampı çevresindeki. Ava Güze, Kelaspi ve Bızenin dagları ile Kanimasi nahiyesi ve Sineht bölgesini yo~un şekilde bombarayan Türk ordu birlikleri Deriye Davetiye, Zavite, ve Gavende bölgesı; Haftanin bölgesindeki Mezi, Şive ve Keryaderi; ayrıca Zaxo'nun Bervari bölgesinde de Zengal ve Kanimasi köyleri kırsal al anı n a 40 bin d olayı nda asker il-e y e r leşmeye çalışıyor. Bazı kaynaklarda operasyonların Zaxo ve Dehok'u da kapsayacag iddia edilirken. bazı kaynaklar; Bervari bölgesine yerleşen TSK birliklerinin Mesina dagına yönelik operasyon larının
e.
TC ORDULARININ GUNEY KURD ISTAN SEFERI
ii
·BO LGE HEDEF:
•
kilometre derinliginde bir tampon bölge oluşturulacaQı" TC askeri yetkililerince ilk kez açıkça ifade ediliyor.. Aylar öncesinden yapılan hazırlıklar ve operasyonun yapılış biçimi, Türk Ordusunun Güney KOrdistan'a kalıcı olarak yerleşmeye çalıştıgını gösteriyor. Bunun için emperyalist devletlerden, özellikle Çekiç-Güç'ten gerekli vizenin de alınmış oldugu görülmektedir. G.Kürdistan'ın tOmOne yönelik olmasa bile belli bir bölgeyi kapsayan ve en azından sonbahara kadar sOrecek geçici bir işgale ve tampon bölge oluşturulmasına
Gülan/Mayıs
1994
12
operasyonun yapılış biçimi, Türk Ordusunun Güney Kürdistan'a ka lıcı olarak yerleşmeye çalıştığını
gösteriyor. G.Kürdistan'ın
tümüne yönelik olmazsa bile belli bir bölgeyi kapsayan ve en azından sonbabara kadar sürecek geçici bir işgale ve tampon bölge oluşturulması na "Çekiç Güç"ün ve bölgedeki diğer sömürgeci devletlerin onay verdiğ i anlaştlıyor.. emperyalist devletlerin ve bölgedeki diger sömürgeci devletlerin onay verdigi ve işgal in çok önced en planl an dıQ ı anlaşılıyor. du
TAKTIK:TAMPON BÖLGE HEDEF:IŞGAL tampon bölge oluşturma fikri uzun süredir var.. Özellikle BO' li yıllardan sonra sık sık gündemleşti rildL Bu amaca yönelik uygulamalar ise; 84 eylemlerinden sonra daha da yogunlaştırı ldı. 1990 Mart ayın da Nusaybin, Cizre, Silopi'de başlayan kitlesel direniş Ierin ardından. Nisan ayında çıkarılan SS Kararnamesi Kuşkusuz
5
ve yapılan hazırlıkların yeni bir ileri cephe açma anlamına da geldigi ve Güney'i de içine alacak çok daha kapsaml ı bir askeri harekatın hazırlıklarına yönelik oldugu tahmin
yıOınagın
ediliyo~.
SAVAŞ
EKONOMISI
te w
e.
co m
• Bu arada büyük birkriz içine giren ve savaşın agır yükü altında çöküş sinyalleri veren ekonomiyi kurtarmak adına. yeni bir ·savaş" açılacagı milliyetçi hezeyanlarla gürültülü şekilde duyuruluyo~ Kürt'lerden sonra Türk emekçilerine karşı da cepheden saldırı anlamına gelen "ekonomik savaş paketi"nin açılmas ı seçim sonrasına erteleniyordu.. Seçimlerden sonra Türk Ekonomisini "kurtaracagı" iddialarıy l a 5 Nisan'da uygulamaya konan ekonomik .paket'in hiç bir yapısal de9işikli9i içermeyen ve sadece Kürt'lere karşı sürdürülen savaşı n maliyetini emekçilerin sırtına yıkmak amacıyla hazırlanmış olan "parasal paket" oldu!ılJ anlaşıldı.. Siz bu pakete "Bahar Taarruzu'nu Finanse Etme Paket i "de diyet ilirsiniz.. Geçen yıl sadece Haftanin ve Hakurk kamplarına yönelik kısa süreli askeri operasyonların maliyetinin 1O trilyon u aştıgı hatır lan ı rsa savaşın maliyetinin Türk ekonomisi üzerindeki etkileri daha iyi görülür. Kaldıki, bu kez yapılan "sınır ötesi" operasyona katılan asker sayısı, süresi ve niteligi göz önüne alınd ıgında kriz içinde bulunan ı'ürk Ekonomisini çok daha ciddi ve derin krizierin bekledigini söylemek için
belirlenmiş ve başta sınır hattındaki yerleşim birimleri
ne
olmak üzere gerilla mücadelesine lojistik destek saglayan köy ve mezraların boşaltılmasına girişilmişti. 91 Newroz eylemlerinden sonra ise dogrudan kitleleri imha yöntemleri ile Kürdistan'ı insa nsıziaştırma politika larına hız verilmişti. TC'nin Güney Kürdistan'a yönelik askeri operasyonları ise ; 84 eylemleri öncesinde daha çok Saddam'ın Kürt muhalefeti karşısında sıkıştıgı dönemlerd~ ve Kürtler için savaşacakları ikinci bir cephe açarak, Saddam'a rahat bir nefes aldırmak amacıyla gerçekleştiriliyordu. TC'nin bir amacı da Kürtlere, mOstakil bir Kürdistan ku rdurmayacagı mesajını vermekti.. 1983'0n 27 Mart tarihinden sonra her yıl bir kaç kez tekrarlanan ve artık olaQan karşılanan G.KOrdistan operasyonları genellikle kısa süreli ve daha çok hava akınları biçiminde gerçekleşti-riliyordu.
Güney'e yönelik 12 Nisan'da başlatılan askeri harekat hazırlıkla rı. aylar öncesine dayanan ve Kuzey'deki radikıı.l mücadelenin ve onun beslendigi toplumsal dinamiklerin parçalanması amacıyla başlatı lan MBahar Taarru zu"nun bir parçası niteli9inde.. Ancak, Kuzey Kü rdıstanıa sınırlı olmayan ve onu aşan, bölge düzeyinde rad ikal hareketlerin ezilmesi ne yönelik bir prog ra mın da parçası niteliQinde... Bilindigi gibi; TC, 94 baharına yaklaşırken kapsamlı bir askeri harekatın hazırlıklarına başlamış, bu amaçla askerlik süresi uzatılmış ve Kürdistan'daki askeri yıQınak olaganüstO ölçüde artırılmıştı. 27 Mart Yerel Seçimleri öncesinde de "seçim güvenliQi" gerekçe gösterilerek Kürdistan'a 150 bin yeni asker kayd ırıl m ıştı. Baharla birlikte yogun askeri operasyanlara girişilecegi resmi yetkilllerce de açıkça ifade edilmişti .. Bu yogun askeri
müneccim olmaya gerek yok.. 820 trilyonluk 94 yılı TOrkiye bütçesinin 400 trilyonunun savaşa ayrıldı Oı biuat TC Başbakanı tarafı ndan açıklandı. Savaş malzemelerinin büyük bölümünOn ithal ediliyor olması ve dövizdeki artış göz önünde bulunduruldugunda sava ş giderlerinin neredeyse Türkiye bütçesine ulaştıOı görülüyor. Zaten paket. savaş d~ında ekonominin bütün alanlarında bir daralmayı, kısıtlamayı öngörmekle. KlT'Ierin satışı, vergi ve zamlarla toplanacak kaynakların hiç birinin üretken ekonomiye kaydınlması öngörülmemiş, tersine planlanmış yatırımların büyük bölümü de ya iptal
dado ndurulmuşbulunuyo~ Ve~ile~en ~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~ e~lmişya
:~-
KÜR T ÖRGÜTLERİNDEN
" (ŞG.AI;E
PRO TEST O f
w.
··:::
Türk ordosunun' Güney Kürdistan toprakların da 600 kUornetreka relik bir alan üzerinde başiatığı işga l eylemi Avrupan ın bütun · {ilkelerinde çe~itli eylemlerle protesto edildi. '' lsveç'te Kuzey KUrdistan h 'örgütler (Hevgirtin-
Kawa, KUK- RNK, PKK, PRNK, PRK-
ww
PDK~
.Rizgart, pSK, TSK, TS, YekbOn) ortak bir bildiriyle, işgal harekatın ı kınad ı lar': Bildiride· lsveç kamuoyunu bilgilendirmek amacıyla, işgal eyleminin ulaştığı boyut informatif bir şekilde aktarılara~, sömürgeci devletlerin Kürtlere karşı imha eylernlerinde ittifak ettiklerini, BM kararıy la korunmaya a lı nan 36. pa-relel sahasında günde 24 sorti yapılarak sütdOrülen işgal eyleminin şiddette protesto edilmesini, BMınin sessF zliginin an l aşıl ı r bir tavır olmadığnı, 36. parelelde yaşayan Gpneyli Kürtlere yönelik yapılan · sald ı rının bizzat BM tarafından kınanması istendi •. Yayınlanan ortak bildiride şu görüşlere yer verildi: .; '•sömütgeci Türk devletinin, Kürt hal kın·a •
6
~t
savunma fonuna aktarılan pay% 100 ile % 200 arasın da artırılmış. ekonomik paketle bütün mallara yapılan yaklaşık %70-90 arasında zam ile i şçi, memur ve küçük üreticinin gerçek geliri reel olarak düşürül ürken. yanlız ca güvenlik güçlerinin ücretlerine yapılan zam % 40 ile % 115 arasında deQ işiyor.. Kredi ve mevduat faizleri %200'1ere çıkarken ve başta küçük ve orta ölçekli işletme le r olmak üzere bütün firmalar ciddi nakit problemleri karşısında hızla iflas noktasına dogru sürüklenirken basına ayrıcalık tan ındı ve bu paketle birlikte medya tekellerine 2 trilyon civarında düşük faizli ve uzun vadeli kredi aktarıldı. Basın ise,
yönelik saldırıları aralıksıı: devam ~diyor. ... Türk hükumeti, •ya bitecek, ya bitecek" türünden savaş naralanyla Kürdistan 'da günlük ya~amı zindana çevirmiştir. Kürdistan'da şu ana kadar boşaltıla n, yakılıp ·ve yıkılan 994 .kOy ve mezraya hergün yenil~ri ekleniyor. .... Tork ordusu, binlerce asker, özel tim ve DI kontrgerillayla, savaş uçakla rı ve her türlü askeri · gücüyle başlatmı ş olduğu çok yönlü saldinsını bütün kuvvetiyle Güney Kürdistan'a taşımıştır . Şu ana. kadar güney Kurdistan'a 24 sorti yapan savaş u çakları onlarca köyü ve mezrayı bombalayarak yüz lerce sivilin ö lümüne sebep olmuştur. Bir yandan u lus lararası hukuk k\.lral- ' ları çignenirken, di~er yandan da devlet terörü ' tırmandırılmaktadır.
•awam ....,.,... r
1
.. Biz, Kuzey Kürdistan Ulusal Güçleri olarak,, bütün demokratik kurum l arı sömürgeci TC 1 devletinin bu vahşi saldırılara karşı seslerini yükseltmeye çağırıyoruz."
Sti r1ta Rizgeri / lsveç· ·· '
c·r k '
rızgar
Gülan/Mayıs
1994 1 2
Savaş
hükümetinden sonra şimdi de SAVAŞ
EKON.OMISI ! G ü reş• in
içinde gerçekl eştirilmesi son derece güç bir iş.... Güney Kürdistan'daki siyasal güçlerin onay vermemeleri ve karşı koymaları halinde ise, Türk Ordu Birliklerinin uzun süre Güney Kürdistan'da tutu-nabilmelerinin koşul u yok denecek kadar az.. Bunu Türkiye de çok iyi biliyor. Bu nedenle Çekiç-Güç'Un "koruyucu" olanakları da kullanılarak GOney'e önce politik ve ekonomik olarak ye rl eşmek ve o l a sı bic askeri işgal karşısında gösterilebilecek mukavametin maddi koşullarının iyice zayıflatılması hedeflendi. Bu. Çekiç-Güç'ün yard ımıyl a önemli ölçüde de başarıldı.
kazandı rıyor
Bu bakımdan. mEtvcut gelişme l er işgal hareka r ının "PKK kamplartnJ yok etme/( amacıyla birlikte daha kapsamlı programla rı n birer parçası oldugunu düşO ndürt mektedir. Bazı kaynaklara göre. batı Türkiye'ye "Kürt Sorunu' nu• çözmek için sonbahara kadar süre tanım ıştı ve Türkiye de kendine verilen bu krediyi çok iyi kullanarak sonbahara kadar KUKM'nin ezilmesinde önemli mesafeler katetmek istiyordu.. Buna göre; gerilla hareketini önemli ölçüde kırmak. gerilla savaşına elverişli yerleşim birimlerini ortadan kald ı rmak, ulusal kurtuluşun toplumsal taban ı ve motor gücü olan köylülügü oranda önemli atomize etmek, ? Kürdistan'ın diger KARŞIKARŞlYA
te w
kendisine verilen bu rüşveti fedakarlık çagnları yaparak ve savaş ile ilgili gerçekleri kitlelerden gizle-yerek ödemektedir. Ku şkusuz •"Bahar Taarruzu" ile birlikte uygulamaya konan ekonomik !!1 pakette birlikte savunma fonuna aktarılan paralar, basın tekellerine verilen sus payı ve güvenlik güçlerinin ücretlerine ya pılan zamlar. Türk ekonomisinin tam anlamıy l a bir "savaş ekonomisi" ne dönüştügünü gösteriyor. Baharla birlikte Kürdistan'a yönelik giderek yogunlaştırılacak saldırıların kamuoyuna sızmaması için, "Sırpların kimyasal silah kullandık ları ve binlerce müslümanı ~ettikleri" gibi ası l sız haberl11.rin verilme~ gerekce gösterilerek·yeni bir Radyo-TV ve Basın yasası çıkartılıyor, böylece saldırının ideolojik ve siyasal ayakları da tamamlanmış oluyordu. Geriye ge lişm eleri kamuoyuna duyurabilecek basın yayın organlarını koyu bir baskı altında tutarak çalışamaz duruma getirmek kalıyordu . Güney Kürdistan işgalinin hemen ardından Özgür Gündem'in kapatılışı da bu politi kanın bir pa rçasıydı. ·Kış aylarında aralıksız sürdürülen opera syonlar "Yerel Seçim"ler öncesinde artırılmış, köy ve mezra boşaltmaları hızlandırılarak gerilla mücadelesine elverişli bütün alanlara ~nelik yogun saldırılara girişilmişti.. Seçim öncesinde daha çok iç bölgelere yönelen operas-yonlar. seçim sonrasında sınıra dogru kaydırıldı. Güney KOrdisıana yönelik askeri harekat'ın hedefleri bakımından. gerek cephe gerisini güvence altına almak gerek öngörülen tampon bölge'nin Türkiye ayag ı n ı oluşt u rmak için Kuzey Kürdistan ' ı Güney Kürdi'Stan'a baglayan sınırdaki yerleşim birimleri karadan ve havadan yogun bir bombardı man a l tına alındı. Binlerce Kuzey Kürdista n'lı Kürt, Güney KOrdistan'a sıgı nmak zorunda kaldı. Bu olayla rı n dünya bas ın ı n da yer a lma sı TC'nin askeri h arekatı n ı n niteliginin teşhir olmas ı, TC'nin ve bu operasyonlara onay veren Çekiç-Güç'ün canın ı oldukça sıkmış görünüyor. Kuzey ve Güney Kürdistandaki askeri operasyonları uluslararası düzeyde "terörist"lere karşı mücadele olarak sunan ve batının da onayını almış bulunan Türkiye' nin ilk tepkisi ise oldukça gülünçtü: Türk D ışişleri yetkililerine göre Güney Kürdistana s ıgın mak zorunda kalan bu ai leler PKK tarafından "zorla" götürülmüştü. Ne var ki, mızrak çuvala sıgacak cinsten degildi .. IŞBIRUCI TC açısından sınır boyunca ve on kilometre derinlikte bir tampon bölge oluştu rmak. gerek arazinin koşulları gerek alanın genişligi ve uzunlugu nedeniyle kısa süre
e. co
görev süresinin uzat1lmas1 ..zirve..de krize neden olurken, Gerelkurmay konuttakiBayan emirerinden oldukça memnun görünüyor.
ve tampon bölge niyetine karşı açık tavır · Kuşkusuz bu durum emperyalistlerin G.Kürdistan politikalarının bir sonucu olarak ortaya çıkmış ve her bakım dan Türkiye'ye baQımlı bir Güney Kürdistan yönetirıi o lu şturulmak istenmiştir. Böylece "koruma· altında tutul ma sı gereken(! 1zayıf ve kendilerine her bakımdan muhtaç bir Kürt Hükümeti, Çekiç-Güç ve Türkiye için Orta-Dogu'da bulunmanın ve gerektiQinde yan lızca dış sald ı rı lar karş ısında degil, iç çatışmalarda da "istek üzerine"(!l soru nları çözmek için müdahele (!) edebilmenin gerekçesini oluştu rmuş olabilecektir. Işgal harekatı 'nın başladıgi bir dönemde, başta Güney'deki güçler olmak üzere bütün Kürt siyasal gül· lerinin askeri harekat karşısında direniş yönünde ortak tutum alması bakienirken 1-KDP ve YNK peşmergel eri arasında yogun iç çatışmala rın başlamış olmas ı dikkat çekicidir.. Ister istemez şu soruları sormadan geçemiyoruz: Acaba bu çatışmala r "yeni senaryoları· uygulamak için zemin hazılamaya mı yöneliktir? Türkiye giderek tırmandırılacak bir çatışma da koruyucu ve hakem ıolüne mi hazırlanıyor? Bu durum. kurumlaşma ve yönetim alanlarında önemli adımlar atmış olan Federe KUrt Hükümeti'nin uluslararası düzeyde saygınligın ı ciddi düzeyde zedelerken, emperyalist ve sömürgeci merkezler nezdinde de, kendini yönetemeyen bir halkın iç sorunl arına mOdahale edilmesine " meş ruiyet" harekatına almışlardı r .
m
EMIR-KOMUTA !
ne
BARZANi VE TALABANI YENIDEN Ml
ww
w.
GÜNEY KÜRDISTAN FEDERE DEVLETI
BO CULUYOR
BugOn G.KOrdistan'da Türkiye'nin büyük bir siyasal ve ekonomik agırlıgı var.. G.Kürdistan Türk istihbarat subaylarının cirit attıgı bir alan haline gel m iş durumda .. TC, G.Kürdistan-yönetimi karşısı nda oldukça rahat ve elindeki koz ları da son derece ustaca ku llanıyor .. Ekonomik olarak tamamen Türkiye'nin denetimi altın daki G . Kürdistan'ın, siyasal açıdan da büyük ölçüde Türkiye'ye baQımlı hale gel(tirillmiş ol mas ı . TC' ye programlarını uygulamada son derece elverişli bir zemin yaratıyor. Önceki yıl yine, Güney Kürdistan topraklarında PKK'ye karşı yürütillan operasyonların tersine bu kez hem TC, hem Güney'li örgütler "işbirligi" görüntüsü vermekten kaçınıyorlar. Bunda, ulusal demokratik güçler gibi; Güney Kürdistan halkının, TC ile askeri işbirligine ve Kürtterin karşı karşıya getirilmesine karşı duydugu tepkinin rolü kadar Güneyin siyasal dengelerinin de bozu lması rol oynuyor. Öte yandan, TC'nin askeri seferleri karşısında KOP ve YNK'nin resmi düzeyde bir açıklama yapmayı şlan, kınama veya tavır a lamayışları siyasal baaım lılıQın boyutlarını göstermesi bakı mından trajiktir. Medya Günefi Dergisi'nde yer alan bazı açı klamalara göre; Güney'deki bir kısım örgütler TC'nin askeri
KOP/YNK önderlikleri Türk Ordusunun cirit attığı Güney'de,hem PKK'ya hem birbirlerine karşı çarpışmak için oyunlar içine çekiliyor.
12
olu ş t u r mak.
Kürdistanda polisajan-muhbir ve işbi rli kçi aQını iyice yerleştirmek,
kitleleri politize edebilecek aydınları imha etmek ya da Kürdistan'ı terketmelerini saglamak vb. gibi.. işgal
ettiQi Güney Kürdistan toprakKuzey ve Güney KOrdistan aras ı nda bir tampon bö lge o lu şturulup oluşturulmayacagını önOmOzdeki süreç göstere cektir. Ancak, TOrkiye'nin öteden beri böyle bir amaç güttügü, Musul ve Kerkük'ü de içine alacak şek i lde toprakla rı nı geniş l etmek istedig i de bilinen bir olgu ... Fakat, niyet ile h a ya t ın maddi pratigi başka yerlerde du ruyor.. Bunu , sayısız çıkar hesaplarının çatıştıgı Orta-doQu'da mOcade lenin sıcak pratigi belirleyecek.. KUKM'nin kan ve ateş çemberi içinde boQu lmaya çalış ıl dıg ı böylesi bir tarihi dönemeçte bu çemberi parçalayacak biricik araç,; bUtOn ulusal ve toplumsal kurtuluş güçlerini tek bir savaş karargahında birleştirecek olan "ORTAK TAARRUZ CEPHESI· .. Esaret zincirlerini parçalayabilmen in yolu Ulusal Birlik'ten , Ulusal Birlik ise; ancak KUrt'lerin özgürlügü adına yola çıkmış olan tüm anti-sömürgeci güçlerin Siyasal Birlik'lerini kurmalar ı ndan geçmekte .. e TOrkiye'nin
ların a yerleş i p yerleşmeyecegi,
•
Gulan/Mayıs ı 994
parçaları arasındaki
kan bag ını kesrnek ve tampon bölge
-.rc·r k
.ı
rızge:ır
7
••
Türkiye.1Ôtn,:ayni'zamant · da . Güney J<ürdistiui yönetiminde özellikt:e de KOP üzerinde · · ·· · siyasi bir etkinlik de geliştirdiği ;, görülmektedir. Türkiye• den bir çok sivil gÖrevlinin gelip, lüks vii.hilar.k!ralamaları~ çok sayıda Türk plakalı özel arabaoto bölgede görülmesi, göriinürde ne iş yapttidan belli olmayan bu kişilerin Çeşitli hükümet ve parti binalarma ~ık stk girip çıkmal,arı, bu ilişkinin bO:yutlan hakkında. belki bir
m
ur 1ye, güney kürdistan•a yerleşmeyi amaçl1yor.. toplayan laizer, bir Süredir Güney Kürdistan'da bulunuyordu. Ingiltere'ye dönen Bayan laizer Bölgedeki son durum ve TC 'n in Güney Kürdistan'a yöne· lik son harekatı üzerine izienimlerini Dergimize anlattı ..
e
Güney Kürdistan'dan bir süre önce geldiniz. Bölgedeki ekonomik, sosyal ve siyasal durumu kısaca özetieyebilir misiniz? kısa
te w
e Sheri laizer, Kürdistan ve OrtadoOu 'da tanınmış bir Ingiliz gazeteci. Büyük Göç sırasındaki Kürdistan izlenimlerini bir kitapta
e. co
0
ee
denilmektedir- bu ticareıle zenginieşi rken. özellikle geçmişte savaşın içinde yer almış. şehitler vermiş kesimler giderek yoksullaşmıştır. Bu durum ise yoksul ha l kın öfkesini giderek kabartmaktadır. Güney Kürdistan'ın ekonomisi, büyük oranda Türkiye'ye bagımh ve onun denetimi altına girmiştir. Türkiye'nin, aynı zamanda Güney Kürdistan yönetiminde, özellikle de KOP üzerinde siyasi bir etkinlik de geliştirdigi görülmektedir. Özellikle, Zaxo ve Duhoq'a son zamanlarda Türkiye'den bir çok sivil görevlinin gelip, lüks viiialar kiralamaları, çok sayıda Türk plakah özel arabanın bölgede görülmesi, görünürde ne iş yaptıkları belli olmayan bu kişilerin çeşitli hükümet ve parti binalarma sık sık girip çıkmaları, bu ilişkinin boyutları hakkında belki bir fikir verebilir. Güney Kürdistan'da görüştügüm çeşitli yöneticiler ve parti temsilci leri böyle bir i l işkiyi kabul etmemekle birlikte.Türkiye ile ilgili yorumlardan da kaçınmaları bana dikkat çekici geldi. Bütün bu sorunlara bir de son zamanlarda güvenlik sorunu eklenmiş. Bölgede faili meçhul cinayetierin sayı sında olaganüstü bir artış sözkonusu ve bu gerek halk, gerekse siyasi çevreler üzerinde ciddi bir tedirginlik yaratmış durumda. Sonuçta Güney Kürdistan' ın, büyük bir ekonomik, sosyal ve siyasal kriz içine sürüklendigini söyleyebilirim. Güney Kürdistan'da gerilim şu anda en üst düzeyde ve bölge patlamaya hazır bir bomba gibi. Nitekim geçenlerde, aşiret çatışması şeklinde başlayan KDP-YNK çatışması da bu gerilimin bir ürünüdür. Gerek halk, gerekse yöneticiler ve siyasi çevreler, batılı devletlerin sorun larına, içinde bulunulan belirsizlik ortamına bir çözüm getirmesi beklentisi içinde temel soru nların çözümünü tamamen batılı devletlere havale etmiş gibi gözüküyorlar. e Batılı devletlerin, bu beklentiye cevap verecek bir girişimlerinden ya da programlarından söz edilebilir mi? e e Somut bir şey yok. Aslında bu beklentiye bat ı lı devletlerin tavrının yol açtı g ı söylenebilir. Yapılan.
ww
1
w.
ne
Geçen yıl da gitmiştim. Ozaman gerek halk. gerekse siyasi çevreler daha coşkuluydu. Öyle olmasa da, bir özgUr KUrdistan havası vardı . Ancak, bu defa gördüklerim beni şaşırttı. Ekonomi tamamen çökm üş durumda. Halk giderek yoksullaşmış. lrak'a uygulanan ambargodan en çok Güney Kürdistan olumsuz etkilenmektedir. Öte yandan, Güney Kürdistan'a Irak tarafından ikinci bir ambargo daha uygulanmaktadır. Irak yönetiminin bazı para ları tedavülden kaldırması, Güney Kürdistan' ı iyice zor durumda bırakmıştır. Bütün bunlara ragmen büyük ölçüde Türkiye üzerinden kaçak olarak yürütülen bir ticaret sözkonusudur. Çok küçük çapta olanları hariç. bu ticaret büyük oranda Türkiye ile yakın ili şkileri olan çevreler tarafından yapılmaktadır. Türkiye üzerinden gelen mallar, çogunlukla plakasız araçlarla taşı nmakta ve sı nır kapılarından devletin bilgisi dahilinde geçirilmektedir. Bölgedeki yöneticilerle, yönetime yakın bazı aşiretler -ki bunlar, daha önce Saddam 'ı n yanında savaşmı ş, ancak 91 'den sonra saf degiştirip önemli görevlere getirilmiş bazı eski cahşlar. aşi retlerdir ve bunlara halk arasında savaş agaları da
•
8
zaman zaman bazı senaryol ;ır ı ri o ı ta ya a tı lm as ı ve bir beklenti ortam ı ya ratılarak, bu konudaki tepkilerin ölçülmesidir. Örnegin. Irak yönetiminin, bazı paraları tedavülden kaldırarak, Güney Kürdistan ekonomisine büyük bir darbe vurulması gibi pratik sorunlarda bile, soruna müdahale edilecegi yönünde bir beklenti ortam ı ya ratı l m ı ş ancak hiç bir giriş i mde bulunulmayarak konu ertelenmiştir. Aslında Güney Kürdistan'ın en temel ihtiyac ı nın siyasi açlık oldugunu, on l arın bedensel aç lı k larından önce siyasal açlı klarının giderilmesinin daha dogru ve gerekli oldugunu düşünüyorum. e Bir süredir TC ordusunun, Güney Kürdistan'da Kapsamlı bir operasyon yaptıOı biliniyor. Buna ilişkin gözlem ve tesbitleriniz nelerdir? e e Ben savaşın , harekatın yapı l dıgı yerlere gitmedim. Ancak. Türk uçakları ve helikopterlerinin uçuşu her gün görülüyordu. Hatta uzaktan bazı yerlerin bombalandıgı da görülüyordu. Görüştügüm Güney Kürdistan'l ı yetkil iler, bu konu hakkında konuşma ktan . yorumda bulunmaktan kaçındılar. Hiç bir şey söylemediler. Ama orada ne olup bittigini de bildiklerini sanıyorum. Konuyla ilgili olarak görUştüQüm PKK kaynak l arı ise, Türk askerlerinin bu ha rekatın ı n da tam bir fiyasko oldugunu, boş yerlerin bom ba l andıgını ve önemli bir kayıp vermediklerini, hatta istersem bu yerleri gezdirebileceklerini söylediler. . Bildigim kadarıy l a Türk devleti, geçen yıl l arda da düzenli olarak Güney Kürdistan'da askeri operasyonlar yapm ı şt ı. Ancak, edindigim bilgiler ve genel izlenimim bu defakinin daha farklı oldugudur. Kesin sayısın ı bilememekle birlikte çok fazla sayıda asker bu harekata katılmış . Ayrıca. bölgeye yine çok büyük miktarda askeri ve lojistik malzeme sevkiyatı da yapılmış. Şu anda, resmi sınırın 8-1 Okm. kadar içinde. Kaniya Masidenilen yere kadar ilerleyip, burada bir de karakol kurmuşlar. Harekatın sürdürüldügü yerlerde öyle söylendigi gibi yerleşik PKK kamplan da bulunmuyor. Ancak, bu civardaki köyleri n eskiden beri PKK'ye karş ı bir tav ır almadıkları da biliniyor.
~tc._- ı k.ı
rızgar
Gülan/Mayıs
1994 1 2
Bu ara~a~ ayna gfi.~l!r~~
,. , Uluder.e ve Şımak:m .,. ·-·. , çeşitli:. ~oylerinden~ ·ope_rasy~g ~~~~niyle k"Çipyü~:ve~~k •'•. Zaxo'nuri 30 kıl! iı?~ğın- . da~i ~arakki. v~ ll.ax·~ri •' ·• .mi~!lkat~~·~·a gel.~.~ kititerle de.gQ.iüŞtüm iki
ne te we .c om
Kanımca Türkiye. Güney KOrdistan'a yerleşmeyi amaçlı yor. Güney Kürdistan yönetiminin ya da KOP ve YNK'ıiin bütün bunlara ragmen sessiz kalmayı yeglemelerini bu bakımdan ilginç buluyorum. Konuyla ilgili olarak Çekiç Güç yetkililerinden de bilgi almaya ve tavırlarını ögrenmeye çalıştıysa mda. bilgi vermekten ve yorumda bulunmaktan kaçı nmaları bana ayrıca çok anlamlı geldi. e Bunu biraz daha açabilir misiniz?"Çekiç Güç•ün bu tavrı sizce nasıl yorumlanabil ir? e e Mesela. benzeri bir harekat Irak ya da Iran tarafından yapılsaydı. sanırım tavırları daha farklı olurdu. Nitekim. görüştOgilm Çekiç Güç yetkilileri. görevlerinin Güney Kürdistan'ı Irak'ın saldırılarına karşı korumakla sınırlı oldugunu söylemekteler. Ancak, geçen aylarda Iran'ın Güney Kürdistan'a yönelik benzeri bir operasyonuna sert tepki göstererek engelledi ler. Yani Irak veya Iran böyle bir şey yaptıgında Çekiç Güç derhal tepki gösterdigi halde. Türkiye'nin bu son harekatına. üstelik daha geniş kapsamlı ve daha farklı bir amaca yönelik oldugu halde karşı çıkmadı. Yine geçen yı l Türk tankları Zaxo'ya kadar geldiginde Çekiç Güç buna karşı tavır almıştı. Fakat bu defa sessiz bir biçimde bunu onaylamaktadır. Bu, harekatın Çekiç Güç'ün bilgisi içinde ve onun ya da Çekiç Güç içindeki batılı devletlerin, özellikle de ABD'nin onayıyla yapıldıgını düşündürmektedir. Çekiç Güç yetkilileriyle yaptıgım görüşme sırasında ABD'li yetkilinin, Türk yetkilinin her sözünü onaylaması ve onunla aynı şeyleri (Türkiye'de bir Kürt sorununun olmadıgı, terör sorunu oldugu ve Türkiye'deki Kürt hareketinin terörist oldugu gibi) söylemesi bu bakımdan dikkat çekicidir. e Halk arasında TC'nin bu veya benzeri harekatları nasıl değerlendiriliyor?
': .:,
. t~hmin.en~~;;; 3.00.q . r ' , k,,işi ka~~ilar,dr~
ı :k~~~~r:!i_~T_b.· !_·_,~-t,:k~t~~~d~l
::·:==- • ::::.::::::::::: __ . (
:;::
.-.
·? tara· 10
, ~omilaiand•Ö'"'';· ~.,~: ç~~ vakmlarınui ,&ldijöQ .:y~-~ . . : :t : >tt:·: .~~Jj1~qiflgı:~,l!
~~l~~;~f~ı~~
. ,iöicii ia·saraslnda d.i\T~rk
' '• ; ::: ;, .;,.
~ ask'erlen~hi ve
., . •:üÇakJan~ın· ŞjJ~!~;·ı!;~:J.ıa
· usradrkıarini titiniftner~' g ..-.o~ iiiol,i(,l./ ',/,:·.':,:;;o: o~ ;~ ""
ee
an·
............
ww
Foto: Sherı Laizer
HiSMiL TABUR KOMUTANININ MARiFETLERi .••
19.4.1994 günü Diyarbekir'in Sismi l ilçesine baglı Ugrak Cadde Köyü, Sismil tabur komutan ı denetiminde asker ve korucular tarafından taranarak ateşe verildi. Askerler tarafından açılan ateş sonucu başın dan agır yaralanan Üriye Aslan isimli kadın, Diyarbekir Devlet hastahanesine ka l dırıla rak tedavi altına alındı. Kısa bir süre sonra köye gelen askerler
'köyü üç gün içinde terkedin, yoksa evlerinizi ateşe veririt deyip köyün bir kısmın ı tahrip ederek gittiler.
25.4.1994 gecesi ayn ı ekibiyle köye tekrar gelen tabur kom utanı. 'bizi dinlemedinit diyerek bütün köylüyü meydanda toplayıp. hakaret edip yanlarına 72 yaşındaki Emine Çelebi, 40 yaş ı ndaki Hüsne Karaer ve Ane Karaer isimli kadınlanda alarak köyü terkettiter. Askerlerin götürdükleri üç kadından halen haber
w.
Halk bu konuda tedirgin ve öfkeli. Türkiye' nin, aslında-Güney Kürdistan'ı vurdugu ve Türk uçaklarının köyleri. sivil yerleşim yerlerini bombaladıgı söyleniyor. Hatta örnekler veriliyor. Bu arada, aynı günlerde Uludere ve Şırnak'ın çeşitli köylerinden. operasyon nedeniyle kaçıp yürüyerek Zaxo'nun 30 km uzagındaki Parakki ve Baxer1 mıntıkalarına gelen kişilerle de görüştüm. Hilal, Kilba. Şerist. Nlrwo. Taşdelen ve Balveren köylerinden kaçan yaklaşık üçyüz aile -ki tahminen 2.500- 3.000 kişi kadarlardı -bu şekilde göç etmişti ve oldukça yorgun ve perişan olan bu insanlar. daha da gelenlerin oldugunu söylüyorlardı. Bu kişil er. bir süre önce köylerinin Türk uçakları tarafından bombalandıgını, bir çok yakınlarınınöldügüya da yaral andıgını. kendilerinin ise katliamdan kaçarak buralara göç ettiklerini. dört-beş günlük yolculukları sırasında da Türk askerlerinin ve uçakları n ın sa ldırılarına ugradı kları nı belirttiler. Aslında Türk devletinin harekatı degil ama bu harekat nedeniyle halkın Kuzey Kürdistan'dan Güney' e göç etmesi Çekiç Güç'ü oldukça rahatsız etmiş. Bu göçün genişlemesi ve yayılmasında n endişe ediyorlar ve bu aşamada olayı tamamen görmezden gelerek hareket ediyorlar. e Tefekkürler Bayan Sheri..
.
_,,
-Melik AVGÜL'den ~akl ama Y!'RALI . EL~
GEÇEN _,. _, .·' ..: ., .GERiLLAI:AR . ._, '· ötüME· T~RK,EDILIYÔR .
' ' o'e~et gciÇtertnin: Se~at'ooigesinde' Sordürd.okleri , __ pperasyootar son~cu (Pi(~ gefilti!Şf' yaral! ayak · parn.ıakl arı . . · .donmuş ' :·:·,, ' 91arak ' ..:ele ' ~eçidtdner~Ttıtı.iktaoaraJ< Erzurum kaPf!lı' Ceıqevire ' gö(ldetUen gertltalatırl':bııtada Wclav11ertnın ange t- ·
ve,
~::ıentıigt ~reriildf. .,
.:, . o;; •'' . ,,, , .; ,. ,,, ··'· .
Ayrıca.
iki gözü ama olan Yusuf Güngör l92t. Asiye Çelebi (14). Gülçin Güngör ll OI. Zarife Güngör (8) ve Beriwan Güngör (5)'ün akibetlerinin ne oldugu bilinmiyor. 8 insanından haber alınamayan Ugrak Cadde Köyünden 50 nüfusa ait toplam 8 evin askerler tarafı ndan ateşe verilerek talan ve yagma edildigi bildirildi. Stirka Rizgari/Diyarbekir
TATVAN'DAN AÇIKlAMA 1. say ı m ı ıda yer alan Tatvan'a baglı Avetax (OruçluL Ünsüz (Yaslıca) ve Sarxaç köylerinin yak ıl d ı g ı haberi. Tatvan muhabirierimiz tarafından yapılan aç ıklamada. bu köylerin yakı l mad ı Qı ancak. devlet güçlerinin yarattı kları terör karşısı nda insanların köyülerini terkettikleri bildirildi.
Stirka Rizgari/Tatvan
Melitc AygüJ, Ahmet isimli geriilanılı .her iklsi, Zekt
)C~' Isi@kgerillariıil ~ir aya~ıni'n :kesifd~i. diger geril;
)~J~f :..,lı~~~~~ l!mail~ ~~!ul!ah koç, Ayha~
:I(~Ç;'' Ç!~~! ,f•h~~!C?!r~ıraÇ: IuU iuk v~ lsha ~
;AJ!c;t:nın Js.ı:ı: t~Ça'lil~çjlli~ !OfiiJlkitn,olmas.ına ragmen·
;lgı(lqiteritıe ıı~ktarrntn t<Jnğı~~ :qtdtıgQ ;ye k.esileceQi. 'S,PY'erdiQi.ilt~çııstcırtı ..; tt" L:' . ••;::;. ;::; ·; . , ·· ~,
;;;A~IJl; ' I içle.rfntfe.rt
'< ,,
btc·çoUttfJUIJ '</IIFtımynqn
;fı#tıfltgtp;:tittihct ~ ik.irı.Çt: qe(epgsjqqH,_qlmasma; ran" ;ttı'eh/ yaıti'kuttablma 'amıtte:rt benil1 yitiriltrtstli'!Jf · :§ald.#. ·;Yifef(r:mm.eted .Jçitı'cidd( bit Çab;ı gtisteritme~ : iJeii ayaftliıitniii kesifmaslndafı' başka bir yolun ,of.mi.di§lfiı ''sôyleinek'ilisanliK.adına' utanç verici bir
: qi~y 'PMuo/i gf~i..ayhc~ f.~Şm~n f§tenrriij bir CiQlrret
:of?ç4kirt:;di~yerek . J:ıaŞ~ WPD~ra1 ' yepıir:ıi v.apara~ :ğö'revıerltie' başlayan dokuıttacoımak titere, .,. b!ltüıı . demok!atik ki tl e&stre!i ilin ve s!Yasi:pa(tileriıiin bu •#Jr ofayfar RarŞısınıJa duyiıdı ~fmatarı·ve:::taJir atmaları
•~~!1:~P~~~~-~~!~ıicft1· :; -:'i.·f ;,;: . : : :o:· .:. ;r-=
:::·>·==== ;:-:
:-:
?
·=. 1'
1994 1 2
' • ,.
UKonuyla ilgitr"oir basm .topl~nfısı, dilı.enley.aıi
tErıUiuıJdHD ~sk.l .~ub~ başkanı;ve DEP PM üyesi
alınamıyor.
Gtılan/Mayıs
·~
J
k .•
rizg<:ı.r
9
·
ANAY ASA MAHK EMES I DEP'i KAPA TMAV A HAZlR LANlY OR ..
YE Ni PA RT i YE Ni UUMUTll\R~':
··~:·
ne te we .c om
Yeni
11
lmrti nin, eski sag"' pratit"'in 11
aşı ması .anJamında
parti
·ıı m'ı,
'yeni ir
yoksa eskı'nı'n devamı
'yeniden bir partili mi olduğu tartışmaları süreç içinde
anlamında
netJ
ek Ancak eşec •
1
sömürgecilerin bütün ··çler~· le KUKM'ne ka~ı ·~ gu l! yekün sal ıniarını boyutla ırdı larrl bl·r do"nemde kitJe dı'namı'kleri harekete geçirerek, bu topyekOn saldırıyı barajlayacak, kitlelere yeni bir gÜÇ Ve moral aş ılayacak bir eylemlilig"'e ihtiy.aç duyulduğU da ÇOk açık..
- - - j
k U fU 1d U /~f /). ·--t , t:b_ ~ ··"'· .. , -... ~
·' . ., .
y--::::::.3~.. ~
"-r .. ·
ı~
'
f}(:::~§" ı ıf... '···· --.p. b'· ' · ·) ~ı ,/ . , ~, ı...
. ·.
·.
'0; .
(~ '-""' . \. ;;:>_
/_i
.. ·.
" ,<~.( ._Y.''
(
U
'·--'
~1\ ~J
~:~/
'
-~,:.~-~""'L
lenecek. TC Anayasası'nın 84. maddesin'e göre DEP'in kapatılması durumunda, ara seçimlere gidilmesı gerekece~inden siyasi krizi agır laştırabilecek. Bu nedenle, bir yandan bu hükümleri de~iştirilmesi geregi, diger taraftan ekonomik ve siyasal açıdan kritik bir dönemde olan devletin yeni bir seçimi goze alamaması gerçegi ve nihayet Dünya kamuoyunun DEP'in ka -patılması na gösterdigi tepkilerin TC 'yi bu konunun zamanlaması konusunda zorlayat/ Seçimleri, Parlamentonun teşhiri ve kürsünün halk lehine kul ca~ı. bu nedenle öncelikle Anayasa'nın lanılmasi için döneme göre değerlendiren bir parti. 84. maddesinin t/ Yasallığı değil ulusallığa temel alan bir parti de~iştirilmesi gibi bir Ulusal mücadelenini legal demokratik ayağmı oluştura yola gidilebilecegi gibi beklentiler de cak bir parti mevcut. t/ Türk emekçilerinin ve Kürt halkının sorunlannın çözümüne p D E program açan ama kendini UKM yerine koymayan bir parti Mi ll et ve ki ll eri n i n
ww
w.
sorusuna böyle cevap veriy orlar
dokunulmazlıklarının
t/ Yüzünü halka, arkasını egeemen güçlere dönen bir parti t/ Dost güçlere "Terör Örgütü"s "terörist" dayatmalarma karşt
kaldırılarak
cezaevine
Kürsüden yollan-
malarının ardından
bir parti
V Demokratik Merkeziyetçilik ilkesinin esas altndtğı bir parti.
Yani; Yetkili organlarda alınan kararlara fiiliyatta uyulması, ancak altnan kararlara muhalefet şerh i koyanların parti içinde -dışında değil- kendi görüşlerini özgürce ifade etme ve altnan kararları değiştire bilmek için demokratik kanal ları kullanma hakkımn olduğu bir parti..
görülecek dava iç ve dış kamuoyunda mer· akla bekleniyor. Milletvekilleri siyasi düşünceleri ve demeçleri nedeniyle yargılanacak ve mahkum edilmeye çalışılacakl ar.
Savcılıklar ın DEP't
•
Gülan/Mayıs
.
·· r:··
:~
-~·' - ~\ ·>
k_işiden oluşan
kurucular
lıstesınde, Murat BOZLAK.
Şehabettin özARSLANER. Vakkas Müslüm KURUCU, Velı AYDO~AN , llhan ÇALAR, Naci ARSLAN . Hikmet FIDAN. Süleyman SAVAŞ , Faruk SÖYLEMEZ,
DAL~ILIÇ,
~:~~~~~~bb~~~~~AR~.~~
.
A. Muhsin MELIK. A . Rıza DIZDAR, Mustafa AYZIT. Ragıp ZARAKOLU . Aziz BARAN, Musa KULU, Ali Rıza YURTSEVER, Emin ÖZDEMIR , Nimetullah OKUMUŞ, Ni hat TÜRKMENOGLU, Ali INCESU. Mahmut TURAN , Abdullah SAYDIN, Nevzat SA~ NIÇ .Tahir HAN, lzzet ÇELEBi, Metin KUMARASLAN, Necmettin SALAZ, Seracettin KIRICI. Abdullah Çağar, Enver KARAHAN, Zeynel Abidin KlZlLYAPRAK, Selahattin INAL. Hasan BURAN, Serap MUTLU. Şemsettin KARA, Orhan TURAL. Rıza Köse, Hasan Celalettin EZMAN, Ali GÖÇMEN ve Vedat KAYA yer alıyor TC'nin. ulusal demokratik muhalefeti legal ayaklarıyla birlikte bogma çabaları sürerken, bu muhalefeti yaşat ma, teçhiz etme ve geliştirme çalışmalarının ifadelerinden biri olan HADEP'in tarihsel misyonuna uygun çalışıp çalışmayacagı, sözu edilen işlevleri görüp görmeyecegini ise önümüzdeki günler gösterecek. Ancak bugün için görülen yeni partinin bu noktada iki çizgi mücadelesine sahne olacagıdır. Geç m iş legal parti pratikleri gözönünde bulunduruldugunda, ilgili praıigin giderek yasaliteye s ı gınma, KUKM'nin meşrulugu ile sömürgeci devletin yasalitesi arasında bocalama, radikal bir kitle tabanı üzerinde yükselme avantajını kullanamama. kitle dinamiginden korkma ve giderek kitlesel direnişleri barajlama, "seçim, devlet yardımı. parlamentoda temsil' gibi olguları fetişleştirme ve faaliyeti parlamentoda kalmaya endekslemeyi ifade ettigi görülmekte. Bu anlamda 'yeni parti'nin eski deneyimin muhasebesini yaparak, olumluluk ve olumsuzlukları tespit etmesi. olumlulukları alarak dönemin özelliklerine göre program önceliklerini saptaması gerekmekte. Ancak, geçmiş süreçte oldu~u gibi yine 'seçimlere yetişme, hazine yardımı alma" gerekçeleri, ilkeli ve programlı bir duruş gösterme kaygı l arının önüne dikilmiş durumda. Parti t abanında eski sürecin degerlendirilmesinin yapıldıgı da pek söylenemez. Nitekim bundan dolayıdır ki, kurucular kurulu toplantısındaki tartı şma lar zaman zaman fa rk lı uçlarda seyretti. Ancak geçmiş sürece eleştirel yaklaşan kes. mlerın müdahalesi. en azından
slc.-ku
rızgar
amacıyla başlatılan geliştirmek çalışmalar.
_44
~,-~ }?;J' · ;/ ~ . ..~A
ı~ ~ ('1 ~·';
,~:--/ · ~
DEP 'in Anayasa Mahkemesi'nde karara kalan 'Kapatma Davası'nın sonucu belli:DEP kapatılacak. Ne varki parti kapatmakla. o partilerin seslendikleri toplumsal tabanı, siyasal muhalefeti 'kapatmak • mümkün degil.. Zaten sömurgecilerin açmazı da burada. Parti'leri kapatmakla, yazılıp-çizilenleri yasaklamakla "muhalefeti' de ortadan kaldıracaklarını sanmaları .. Gerçi DEP'in kapatılma takvimi, TC devletinin iç ve dış · · nOn durumuna olarak belir-
çıkan
ulusal muhalefetin legal parti birikimini koruyup
\ . ~ ·,~).·'~. ·. ~~.f~i-;. ~ yeni bir parti kurma pratigiyle ~...., · _1!::::::j ~·'-- '? sonuçlandı ve HADEr (Halkın Demokrasi Partisi) kuruldu.
E
?•
Gelişen 'yeni parti" tartışmaları, geçtigirniz hafta eski kadrolarla sonuçlandırı ld ı. Tartışmalarda varılan ortak nokta, DEP sürecinin üzerinde yükseldigi kitle muhalefetini taşıyamadıgı, devletin saldırıları karşısında geriledigi ve bunun da kitlelerin sömürgecilerin saldırıları karşısında yanlız bırakılmasına yol açtıgı yönündeydi ... 'Yeni parti'. 'yeni bir anlay1ş' temasıyla ve özetle 'yüzünü kitlelere dönen, radikal, mücadeleci bir kimlikle· sunuldu. DEP'in TC tarafından kapatılması olasılıgı karşısında,
w.....................................
ınu•i~lali · . .,, __
10
'suçlu' kılmak için 'delil toplama kampanyası' yürüttüklerini geçen sayımııda aktarmıştık .. DEP'in kapatılması durumunda dogacak siyasal boşlukta yenı siyasi partı arayışları çok önceden başlamıştı. Bu arayışlar DEP'in seçimlerden çekilme tavrı noktasında dogruga çıktı ve kanatlar arasındaki anlayış tarklılıgı iyice belirgın hale geldi. Dolayısıyla DEP daha kapatılmadan siyasi beklentilere cevap veremedigi için 'yol ayrımına' gelmiş bulunuyordu. Bir kısım köşe yazarlarının HEP ve DEP sürecindeki deneyimlerinden yola çıkarak "evcil bir Kürt Partisi ' fikrini işledi kleri ve bazı isimleri de lanse ederek 'llımlı Kürt aydınlarını n , siyasal çevrelerin"legal partileşmede öne çıkmaları için yüreklendirici yazılar yazdıkları biliniyor.
1994 / 2
leşebilecektir.
olacaktır.
Ulusal demokratik mücadelenin bu gün her zamankinden daha fazla ulusal programlar etrafında ve kendi mücadeleci kişiligiyle öne çıkmaya ihtiyacı vardır. Stirka Rizgari/Ankara
·
iSVEÇ DANIELLA MITTERAND
..KÜRTLER DEMOKRATIK HAKLARINA KAVUŞMALIDIR !.. Fransa özgürlükler Vakfı Başkanı bayan D.Mitterand, nisan ayı içinde Kürt sorununun demokratik çözümü kapsamında bir dizi girişimlerde bulunmak amaçıyla lsveç'in başkenti Stockholm'ü ziyaret etti. Bilindigi üzere Bayan Mitterand bu yıl içinde aralarında nobel ödülü a l mış bir çok aydınla birlikte uluslararası inisiyatif oluşturmuş ve Kürt sorununun barışçıl ve demokratik yollardan çözümü için dünya çapında girişimler başlatmıştı .. Bayan Mitterand 'ın Stockholm ziyareti nedeniyle. lsveç Kürt Demekleri Federasyonu Stockholm'de bulu nan Royal Viki ng Hotel'de, Bayan Mitterand'ın onu· runa bir kokteyl verdi. Kokteyle Kürdistan'ın dört parçasından tüm siyasi örgütler ve partilerin temsilcileri katıldı. Bayan Mitterand, bugüne dek insiyatif adına yaptıgı çalışmalar konusunda, Kürt partilerinin temsilcilerini bilgilendirdi. Bayan Mitterand. Kürt sorununun OrtadoQu'da temel bir sorun oldugunu vurgulayarak. başta Amerika olmak üzere, tüm Avrupa ülkelerinde, devlet başkanları nezdinde girişimlerde bulundukların ı . Kürt sorununun adil ve demokratik bir çözüme ulaşması için ilgi li delvetler üzerinde baskı
we .c
"Yeni parti"nin, eski sag pratigin aşılması anlamında 'yeni bir parti' mi, yoksa eskinin deva"" anlamında 'yeniden bir parti" mi oldugu tartışmalan da yine bu süreçte netleşecek. Ancak. sömürgecilerin bütün güçleriyle KUMK'ne karşı topyekün saldırılarını boyutlandırdıkları bir dönemde kitle dinamigini harekete geçirerek. ~u topyekün saldırıyı barajlayacak. bu baglamda kitlelere yeni bir güç ve moral aşılayacak bir
eylemlilige ihtiyaç duyuldugu da çok açıktır. Bu bakımdan HADEP'ini ilk elde yapması gereken bu dogrultuda bir eylemlilik programıyla kitlelerin karşısına çıkmak. Geçmiş süreçte yaratılan tahribatların ön.ünü almaya buradan başlanmalıdır. Ulusumuzun agır bir savaşın muhatabı oldugu bu koşullarda barış ve demokrasi talepleri ancak topyekün bir direniş üzerinde yükseltilebilirse anlamlı olacaktır. Yoksa. emperyalist metropollerde hazırlanan programlara terked ilm iş bir 'barış· ve 'demokrasi' talebinin içerigi tamamen boş
om
parti bileşenleri arasında ortak ilkelerin belirlendigi bir çerçevenin oluşturulmasını da sagladı. DEP içindeki anti-sömürgee i muhalefetin sık sık dile getirdigi ilkeler ve önerilerio önemli oranda bu çerçevenin içeriginde belirleyici oldugu söylenebilir. Ancak yine de. parti içindeki siyasal anlayışların bu ilkelere ve ilkelerin yaşatıl ması konusuna verdikleri önem süreç içerisinde belirgin-
yaratmayı amaçladıklarını vurguladı ...
ww
w. n
et e
TÜRK TURiZMi BOYKOT EDiLIYOR !
PRK-rizgari, Yekbôn, PSK. PKK, Hevgirtin-PDK, RNK-KUK, TSK, PRNK ve Kawa örgütlerinin lsveç temsilcilikleri, "nisan ayı içinde Türkiye'ye seyahat etme!' sloganıyla bir kampanya başlattılar. Kampanya amacıla üzerinde katliam resimlerinin bulundugu bir afiş ve küçük el ilanları hazırlandı. Afişte, büyük pun· tolarla şu sloganiara yer verildi: "Türkiye'ye Seyahat Etme, Orada işkence, katliam ve Do O anın tahribatı var!" ''Türkiye'de harc adıO ın her ku ru ş. bir hayata mal olmakatadır IM
DEVRIMCi BASl N ÜZERINDEKi BASKl LARI PROTESTO Kürdistanlı
örgütler platformu Türkiye'de haliyapan devrimci-demokrat basın uzerınde ki baskıları kınayan bir basın açıklaması yaptılar. Basın açıklamasında özetle şu görüşlere yer verildi:· 'Sbmürgeci Turk Devleti Kürt ulusal kurtuluş mücadelesine karşı başlattıgı haçlı seferini tüm barbar metod larla slırdürmeye devam ediyor. Sanki bir yandan TC askeri güçleri, kontr-gerillası. öbür yandan da "adaleti' Kürt varlıgını ortadan kaldırma rekabeti içine girmiş Kuzey
hazırda yayın
bulunmaktadır.
Şu anda özellikle Kürt yüzlerce gazeteci cezaevle rinde bulunmaktadır. Azadi, Hevdem, Med ya Güne şi , Sti rka Rizgari, Newroz, Newroz Ateşi. Özgür Halk, Welat ve Serketin örneklerinde görüldügü gibi. onlarca kitap, bülten. dergi, gazete toplatılmakta ve kapatılmaktadlr. Demokrasi ve insan haklarından yana tüm platform· ları. Kürt basınıyla dayanışmaya davet ediyoruz • Basın açıklamasına ek olarak da. lsveç basınına şu ana kadar öldürülen gazeteci/yazarların, yasaklanan yayınlar ve halen cezaevlerinde bulunan aydınların tam bir listesi de dagıtıldı. Stirka Rizgari/lsveç
Gülan/Mayıs 1994
12
rizgar
11
. ;,..., ,. .. ' ' O>.'<·X·X<·»>,·»,·k>»c«·M»>,.,.,.,.k<»'·"·X-,.,.,.,.X,,.,.,_.,.,.,.,.,..,.,.,.,,.,
T
~·:-:-·:-:-·· .
W
'0:·' '
~~·«··:«·l":-:«":•X>'W.'»:•:-!-".-h:«o"':<(-»:-;.»:·»:·:-»:-»:«-~:«-:«-"H.««~«-:-w:«>:·»:·:«w.-»:·:«·W.<«·:•X·:~
we .c
et e
muştur.
w. n
Türkiye'yi zaten son 14 yıldır Anayasal bir kurum haline de gelmiş olan Milli Güvenlik Kurulu yönetiyor. Bütün siyasal, ekonomik , sosyal kararların alınmasında belirleyici olan bu kurul aynı zamanda sorumsuzdur. Siyasal denetime açık degildir. Parlamentonun, hükümetlerin, ordunun üzerindedir. •Darbe" diye orta çıkan şey bu Cunta'lardan bazılarının 'Vitrine' çıkma ihtiyacı duymalarıdır. Şimdi 'vitrinde' eli yüzü düzgün bir ' bacı' var. Eger korkutucu bir vitrin gerekiyorsa Generaller in apoletlerini parıldatarak, asık suratlarıyla TV kanallarında gözükmeleri için hiçbir engel yoktur. Çünkü Vitrin'de kim durursa dursun, Cuntalar ayaktadır, işbirlikçi tekelci burjuvazinin çıkarlarını çeşitli model ve tedbirler içinde koruyup kollayan yönetim kastı yerli yerindedir. Cunta klikleri arasındaki kapışmalar ise sermaye grupları ve uluslararası baQiantılı siyasal odaklardan baQımsız degildir. Türkiye sömürge savaşının oldugu kadar bu kadrolar arasındaki siyasi kapışma1ın arenası olmaya devam etmiştir. Mumcu cinayetinden, Mafya suikastlerine kadar bir dizi 'karanylık' olay aslında bu didişmelerin yansımalarıdır.
ww
i
ürkiye'de Ekonomik ve bunalım siyasal karşılıklı olarak her an birbirlerini yeniden üreterek Bunalımın büyüyorlar. kökeninde kapitalizmin sosyal ve iktisadi açmazları bulunuyor. Özel olarak Türkiye kapitalizminin bunalımını hız Kürdisan landıran öge, sömürgesini elde tutmak için ödenen bedelin. giderek buradan saglanan kazanımları kat kat aşmaya başlamasıdır. Fakat bu, sömürgenin verimliligini kaybetmesinden çok yürütülen sömürge savaşının maliyetinden kaynaklanmaktadır. 'Devleti küçültme' tartışmalarının aldatıcı kabuQu altında; Türk ekonomisinin , militarist bürokrasiyi ve askeri harcamalar canavarını doyurma dayatması yatıyor. Durmadan • fedakarlıktan· bahseden hiç kimse korkusundan • askeri harcamaları niye kısmıyoruz?' diye soramıyor. Türkiye'nin demokratikleşmesinin önündeki en büyük engelin militarizm /asker-sivil bürokrasi eliti oldugunu sürekli vurgulamaktayız. Türk ordularının Kürdistan'ın tamamında büyük bir askeri operasyon yapmakta oldugu bir sırada gündemleşen aQır ekonomik kriz. bir başka şeyin daha altını çiziyor. Militarizm ekonomik kaynakları da kurutmaktadır. Kuşkusuz savaşın bedeli Kütrt ulusu için tam bir yıkım ve çöküntüdür. Kürt ulusu için ' esaretinden başka kaybedeceQi hiçbir şey' bırakılmamıştır. Ama sömürgeci burjuvazinin kaybedeceQi çok şeyi var. Başta da bozulan mali ve ekonomik dengeler. Hızla azalan kar oranları.. Dolayısıyla bütün bu tablo egemenler blokunda birkaç yıldır oluşan 'milli mutabakatın' gümbür gümbür çözülmesi anlamına da geliyor. Artık ' Milli MUtabakat' gönüllü deQil ' zorunlu' saQianacaktır.. DYP-ANAP-SHP koalisyonu, teknokratlar hükümeti; tüm Türkiye'de olaQanüstü hal tasarıları; ANAYOL formülleri veya bu 'zorunlu' biçimlenmelerin birkaç modeli sadece. 'Darbe' korkutmalarına gelince. 'Ordu darbe yapar mı . yapmaz mı' diye totoloji yapıp korku üretmeye ya da açık-gizli şantajlarla siyaset yapmaya çalışanlar da biliyorlarki Türkiye'de zaten haiihazırda bir 'cunta" var ve zaten Türkıye'de cuntalar yönetımden hiçbir zaman gitmedi .. Devletin. siyasanın ipleri her zaman ordu ve bürokrasi üst kademesindeki bu 'cunta' ların elinde olmuştur. Çeşitli cunta grupları arasındaki çatışmalar, denge durumları, bazen perde arkasında. bazen perde önünde yaşanıp dur-
; .,. '
çevirmeye çalışıyorlar. Bunlar sadece egemen sınıfın ideolojik hegemonya i araçları olarak uzun mesafeli degil; toplumun yanıltılması ve yön- 1 lendirilmesinde MIT'in. Genelkurmay"ın, aktüel ve taktik çıkarlarına da karşılık veriyorlar. Ister ' okuyan' , ister ' bakan' insanlar bir biçimde bu manyetik alanın içine çekilebiliyor. Belki de bu teknolojik yanıltma gücüne karşılık ' TC Medyası"nın olabileceginden daha az etkili olmasının nedeni; toplumun gerçek yaşamıyla söylenen yazılıp çizilen şeyler arasındaki derin uçurumdur. "YOLUMUZ IRAN'A DOGRU''MU? 27 Mart yerel seçimlerinde Refah Partisi'nin oylarını iki misli artırması ve artık küç(ik şe h i r ve kasabalara dayanan kitle taban ını büyük şehir varaşiarına dayandırması bir çok kesimde tedirginlik yaratmış bulunuyor. RP'nin oylarını artırdıgı, daha da artıracaQı sinyalleri asl ında Istanbul'da geçen yıl yapılan Belediye Başkanlıgı seçimlerinde belli olmuştu. Bu kesimin etkinliginin arttıgını her vesileyle de gözlernek mümkündü. Refah Partisi'nin büyüdüQü ve daha da büyüyecegi aslında beklenen birşeydi. Asıl olarak; başta Atatürkçü/Kemalist bürokrasi olmak üzere siyasetin egemenlerinde görülen telaş havasının yorumunu yapmak gerekiyor. RP, aslında Türkiye'de 'düzen-dışı dinsel muhalefeti' barajiayan bir düzen partisi'dir. RP veya onun siyasal ekibi , TC için bilinmeyen veya 'korkulu' bir kadro olmaktan çok uzaktır .. Necmettin Erbakan, 1.Ecevit hükümetinde 11 ay Kemalistlerle birlikte 'hükümet' etti. Sonra sırasıyla Demirel başkanilgın daki 1. 2. ve 3.MC hükümetlerinde koalisyon'un ikinci büyük ortaQı olarak hep Başbakan Yardımcısı idi. Son yerel seçimlerde de görüldüQü gibi RP. Kürdistan'da en çok iltifat edilen 'Devlet partisi' dir. Nedeni gayet açıktır. Kürdistan'da siyasal ve ideolojik olarak iflas eden TC, Kürt ulusuna, hatta işbirlikçi-koruculara karşı bile Kemalist ya da Türkçü söylemle birşeyler anlatmasının mümkün olmadıgını çok iyi bilmektedir .. Bu yüzden geriye Osmanlı'nın birkaç yüzyıl ve Cumhuriyetin kuruluş yıllarında Kemalistlerin kullandıkları 'müslüman kardeşliQi' masalı kalmıştır. KUKM'ye karşı bu masalı en iyi anlatan da yine kuşkusuz RP'dir. Devlet. Kürdistan'da sadece Refah'ı sunmak ve arka çık makla kalmıyor, radikal islamcı Hizbullah'ı da kışkırlmayı veya biuat kendisi ~ -'Hızbu-kontra' teşkılatlar kurmayı da ıhmal etmiyor. Eskisi gibi 'yutulmasa' bile Ermeni masalı da Devletin eski paslı silahlarından biri... · O halde asıl korkulan ve telaşa kapılan şey RP'nin büyümesi degilse nedir? Birincisi; Sagda ve Sol'daki Düzen partilerinin kitleler gözünde bir çözüm olmaktan süratle çıkmalarıdır. 82 Cunta Anayasası TC için, esas olarak iki ana kutuptan oluşan bir Parlamenter sistem öngörmüştü .. Diger siyasal partiler 'denge' veya çeşitli muhalefet kesimlerine baraj olacak 'emniyet sübapları' olarak düşünülmüştU. Iki kutbun Kürdistan sorunundan dolayı bir araya gelmeleri kendi alternatiflerini tüketmeleri anlamına gelmesine ragmen buna bile bile 'evet' dendi. DYP-SHP koalisyon hükümeti Kürdistan Ulusal kurtuluş mücadelesi karşısında sömürgecilerin saQiı-sollu milli mUtabakatını saQiamış ve iç çelişmelerini en aza indirmişse de; öte yanda, ı kendi içinde bir 'alternatifsizliQi'de üretmiştir... Bunun burjuvazi açısından i ürkütücü sonuçları 27 mart yerel seçimlerinde görüldüQü gibi alınmaya * başlamıştır. 8 yıl tek başına iktidar olmuş ANAP' ın muhalefet olarak 'sert' 1 de olsa, 'mülayim' de olsa yazacagı bir şey olmadıQı zaten bellidir. Ikinci olarak; Türkiye toplumunda ideolojik, siyasal. ahlaki. ekonomik büyük bir parçalanma ve bozunma yaşanmaktadır. Bunun başta gelen faktörü hiç kuşkusuz Kürdistan'a karşı yürütülen kirli savaşın siyasal-sosyal ve ekonomik tahribatlarıdır. Istanbul, Ankara, lzmir. Adana, Bursa gibi büyük kentler artık 'şehir' deQil 5-10 milyonluk büyük kasabalar haline gelmiştir. Gerillanın kitle desleQini kırmak için Kürdistan'dan zorJa göçettirmeler, Kürt sorununu. metropol merkezlerin ve batı kasabalarının içiçe yaşadıQı bir sorun haline getirmiştir. Metropollerin banliyölerinde 100 binlik, 200 binlik Kürt
om
m>w.-><=>«· .,«.,
Gözlenen bir diger olgu da Türkiye'nin psikolojik savaş mekanizmasını
arıtık daha profesyonelce işlettigidir. Bunun temel ayaQı da •DöRDÜNCÜ
ORDtr dur. Şimdiki moda deyimiyle 'MEDYA•.. Destekleme kredilerinden önemli paylar alan, ayrıcalıklı bir elit haline gelmiş olan Medya'nın üç büyükleri ve eksendeki digerleri; ellerinde birbir. leriyle rekabet eden TV kanalları ve özel radyolarını da kurmuş olarak büyük bir yayın gücü kullanıyorlar. Bu güçle toplumu. siyaset gündemini çekip
•
12
• • • t" l
şehirleri oluşmuştur.
Üçüncü olarak; Toplumda bu çok yönlü parçalanma içindeki tabakalara ne politika ne de ideoloji üretmekten uzak olan düzen-d ışı sol olmadıgı için dirki, bu toplumsal taban daha da kolaylıkla 'dinsel söylemle birlikte RP'ye yönelmektedir. DEP'in seçimlerden çekilmesiyle birlikte bir kısım oy potansiyelinin, özellikle büyük kentlerde RP'ye kaymış olması bu tesbiti doQrular.
k .•
rızge:ır
Gülan/Mayıs
1994 1 2'
naQıdır.
TÜRKIYE GÜNEY KÜRDISTAN'A YERLEŞEDILECEK Ml? Dergimizin gündeminde de genişçe yer aldıgı gibi, TC'nin bugünlerde Güney Kürdistan topraklarında sürdürdügüve yakın amaç olarak 'tampon ' bölgeler·. ' askeri üsler' oluşturmayı amaçlayan operasyonu, sonuçları ı açısından dengeleri etkileyebilecek bir gelişmedir.. 1983 yılından beri Türk Silahlı Kuwetleri her yıl mayıs aylarında ve sonbahardan önce bir Güney Kürdistan seteri düzenlerler. Oraları bombalayıp kolaçan ettikten sonra geri dönerler. Önceleri Iran-Irak savaşının yarattıQ ı siyasal ve askeri boşluktan yararlanarak girişilen ve adına 'sıcak takip' ve 'mahdut amaçlı sı nır ötesi operasyon' gibi hukuksallaflar da ya kıştırılan bu seferler; giderek TC için ' müktesep hak' olmaya başladı. Dünya kamuoyu da -sonuçta ister ·ırak'ın' ister 'Kürt Federe Devleti'nin toprakları sayılsın- Türk ordularının elini kolunu saliayarak orada ne yaptıQın ı sormuyor Türkiye, Güney Kürdistan'da işgalcidir. Fakat bizim perspektifimize göre zaten Kürdistan'ın tümü üzerinde işgalci olan bir devletin aynı ülkenin diger parçalarında da bu eylemini sürdürmesi sadece bizim bakış açımızdaki tutarltlıga işaret eder. TC, Diyarbekir'de de, Zaho'da da aynı niteliktedir. lşgalcidir.. Zaten elini kolunu saliayarak girip çıkabildiQi. ekonomik ve siya sı olarak manyetik alanı içine aldıQı Güney Kürdistan'da TC kal ıcı bir 'işgal'i ve bunu 1ıuKufıfeştlrriieyi' düşünür mü? Siyasal konjonktür açısından bu oldukça zor görünüyor. Türkiye'nin tam da bugünlerde lrak'a ılişkin 'amborgo' nun ha- ' fifletilmesi ya da kald ırılmasını tartışmaya açması. Bagdat'la sıcak ilışkiıer ı söylemine başlamasının nedeni aslında, şimdi eli kolu baglandıg ı için Kuzey'inden vazgeçmiş gibi görünen Bagdat'ın. Güney Kürdistan işgal ıne tepkilerini barajlamak için ustaca düşünülmüş manevralardan başka bırşey degildir. Her ne olursa olsun TC'nin Güney Kürdistan'ı işgalinin Kıbrıs'ı ışgal ıçin ödediQinden daha az maliyete malolacaQı kesin. TC'nin, Güney'de kalıcı olup olmayacag ı tartışmalarını. bir siyasal fıkra ile
w. n
et e
we .c
(RP'nin, Kürdıstan'a yerleştirilmek istenmesınin bir diQer nedeni; Kürtlerı irtica yanlısı göstererek . radikal islamcılıQa karşı büyük hassasıyet içinde olan batı'nın . TC'ye verdıQı desteQin devamını saglamaktır. Böylece. Kürt'lerin genelde irtica egilimli bir halk oldugu sunularak batı'nın verebilecegi olanagı diplomatik destekte barajlamak istenmektedir.) Son olarak geçtigirniz ay Bosna Hersek için ıkı TV istasyonu (Star ve TGRT) ~ belki de ( 5 nisan zamlarına duyulan toplumsal öfkeyi başka yönlere kanalize etmek amacıyla) yaptıkları çagrı sonucu büyük şehirlerde meydana gelen dinci gösteriler bu radikalizmin RP'yi aştıQı, aşacaQını gösteriyor. Küçük-burjuva radikalizminin sagda geliştiQinin kanıtı sadece RP deQil. MHP'nin de oy tabanını genişletmesidir. ' Islamcı-sivil toplumcu • bir bölünme geçiren ve devletle ilişkilerı bakımından tabanı tarafından uzun süre sorgulanıp kuluçka devri yaşayan MHP yeniden genişliyor. Ve tabi yine bu MHP kadrolarının kerametinden deQil. kasaba esnafının. kente göçen kır nüfusunun hızla parçalanarak radikalleşmesinden kaynaklanıyor bu.Yine buralarda üreyen Anti-Kürt şovenizm de, MHP'nin bir başka dinamiQidir. Fakat MHP. düzen-dışı bir kimlik edinebilma şansını yine kaybetmiştir. Üstelik MHP kadroları RP'den daha ilkesiz ve oportünist bir politikaya sahipler. Tansu Çiller'in çagrısıyla SHP'Iilerle. Kemalist 'Sol'cularla birlikte. Refahçılara karşı Atatürkçü Mitinge katı lmak için bayraQı kapıp Taksim meydanına koştukları gibi; Aynı meydana bu kez. Bosna'da Sırp katliamını protesto bahanesiyle yapılan şeriatçı mitingde de RP ve diger dinci akımlarla ~ omuz omuza yürüyebiliyorlar. Dördüncüsü; TC'nin resmi ideolojisi Kemalizm'in yalnız Kürdistan'da degil, Türkiye'de de tamamiyle tükenmekte oluşudur. Seçimlerden önce gündemi saptırmak amacıyla hükümetin Taksim'de dUzenledigi 'Atatürk'e Saygı' mitinginin ana bahanesi RP Istanbul milletvekili Mezarcı ve arkadaşlarının verdikleri önergeydi. 'Laisizm' adına yapılan bu gösterinin oldukça başa rısız oldugu, ancak okulların tatil edilerek çocukların getirtilmesiyle alanın doldurulabildigi biliniyor. Gerçi RP. bu tepkiden çekinerek hem DEP milletvekillerinin dokunulmazlık larının kaldırılmasına •ever dedi; hem Mezarcı'yı 'disiplin' kuruluna sevketti; hem de ·Atatürk sa(} olsaydi refahÇI olurdu' gibi kendilerinin. de inanmadıgı gülünç söylemler geliştirmeye başladı. Bu tutumlar. RP'nin düzenle baglarının ne denli güçlü oldugunu ve önemsediQini gösteren birkaç örnek. Fakat. bu Atatürkçü kampanyaya ragmen RP'nin kitle desteQinde artış meydana geldi. Taksim'de 'Laisizm' mitingi yaparak resmi ideolojiyi kurtarmaya çalışanlar; şimdi Istanbul'un RP'Ii Belediye Başkanının Taksim meydanına dikecegi Anıt-Cami'ye hazırlanıyorlar. Bu resmi ideolojinin iflasıdır. Şimdi egemenlerde ve bazı siyasal çevrelerde Cezayir ve Iran Sendromu birlikte yaşanıyor. Cezayir Sendromu. RP'nin bu siyasal parçalanmışlıktan istifade ederek genel seçimlerde iktidar partisı olma şansının gittikçe güçlenmesinden kay-
Avrupa'dan dışlanacaQıdır. Böyle bir model ABD ve Japonya için fazla bir ifade etmese bile, Avrupa sermayesi için caydırıcı olabilecektir. Aslında TC. Batı sermayesinin de paylaştıQı bu korkuyu diplomatik bir koz olarak ktıl lanıp 'fayda'ya çevirecek kadar açıkgözdür.. Bunun içindir ki TC, dış politikada özellikle Kürdistan'daki imha harekatına karşı Avrupa desteQini; islamcı tehlikeyi göstererek almaya çalışmıştır. Yeni bir Iran ya da Afganistan görmek istemeyen Batı . bu _ nedenle Türkiye'nin ' birlik ve bütünlügüne·. 'TC'nin istikrarına' oldukça düşkündür. · Türkiye, bir Iran ya da Cezayir'e döner ml?' diye bir ko;kuya gerek yoktur Çünkü. Türkiye'nin kendisi yeterince 'korkulu' bir örnektir. Başka ülkelerde 'acaba Türkiye'ye benzer miyiz' diye korkular yaşansa yeridir. lrkçılıkta Güney Afrika Cumhuriyeti'ni yaya bırakan; on yıldır ~g-taş bombalayarak. yakıp yıkarak KUKM'yi, susturmaya çalışan bir sömürge yönetimi içinde. hergün kabaran ekonomik fatura ve krizle; anti-demokratik, zorba bir polis devletı içinde bazı çevreların korkacak başka şey aramaları dogrusu yadırgatıcıdır. şey
om
Aslında burjuvazi. öteden beri sosyalist hareketlerin kitle tabanı olan bu kesimin ' dinci bir akım' tarafından örgütlendirilmesinden ürkmez. Burada korkulan şey, Refah'ın gövdesıni şışiren ve aslında beklentilerı ve dinamizmı Refah'ın çeperlerini zorlayan bir radikalizm in varlıQıdır.. RP'nin bu radikalizme teslim olması veya daha fazla eQilim göstermesi de üçüncü bir korku kay-
naklanıyor.
ww
Iran Sendromu ise; küçük-burjuva toplumsal muhalefetin. özellikle 5 Nisan Kararlarıyla birlikte artan işsizlik. geçim sıkıntısı ve toplumsal öfkeyle birlikte dinci bir patlamaya gebe oluşudur. Bu gelişmeler karşısında Kemalist Sol'un ve egemen iktidar blokunun en çok kullandıgı ve aynı zamanda medet umdugu şey Darbe 'dir. ' •Atatürkçülü(Jün en güçlü kalesi Türk Ordusu, bir Cezayir veya Iran modeline izin verir mi?· sorusuyla birlikte düşünülen şey danıedir. Ama burada da unututan birçok şey var. Herşeyden önce. Kürt ulusal hareketine karşı islamcı söylemin gelişti-rilmesine ve RP'nin sunulmasına en çok askerler önayak oldular. Ordu. dogrudan islamcıları hedefleyen bir 'darbe'yi yüktenecek kadar yekpare deQil. RP'nin bazı gövde gösterilerinde saflarına 'hidayete ermiş generaller' almasıyla görüldügü gibi dogrudan islamcıları hedef alan bir darbe ordu içinden ciddi bir muhalefetle karşılaşabilir. Ordunun kendi içinde parçalanması ise rejimin sonu olur. Darbe için klasik metod kutupları çatıştırıp, 'taraflar üstü bir tarzda üstten gelmek'tir. Ama iki tarafı da susturup 'otorite' olunabilecek bir mizansen için ortada 'taraf' kalmamıştır . Gerçek taraf Kürdistan Ulusal Kurtuluş Mücadelesidir ve TC zaten KUKM ile 'topyekun' savaşıyor. Geriye 'Laikı islamcı' veya 'Alevi-Sünni' kavgalarını körüklemek kalıyor. TC egemenlerini korkutan bir diger yan. islam modelinde bir Türkiye'nin
~
t:.·«>w~.;.;.;.;~·
......~. .v.·:.· ··.•.· .
Gülan / Mayıs
1994 1 2
noktalayalım;
Köyün birinde koyun sürülerine azılı bir Kurt dadanmış. Köylüler ne yapne önlem almışlarsa kurtla başa çıkamamışlar. her defas ında yüzlerce koyunlarını Kurt'un elinde telef olmaktan bir türlü kurtaramamı şlar. Belki çare olur diye, bir ermişin yanına gidip dertlerini anlatmış. bLiyü yapmalarını istemişler ondan. Hoca da kabul etmiş ve bir büyü yapmış kurda. 'Ben öyle bir büyü yaptım ki, Kurdun aQzını bagladım. artık koyunlarınızı, kuzularınızı kesinlikle yiyemeyecek' deyip, köylüleri göndermiş. Köyililer de. art ık koyunlarının kurtulduQuna sevinerek gitmişler. Ama ne varkı hemen o gece azgın Kurt yine sürüyü kırıp geçirmez mi? Ahali k ızgınl ık ve sıtemle tekrar hocanın yanına varmışlar. ' -Senin büyün tutmadı hoca efendi. Kurt yine bizim sürüyü kırıp geçırd i Bu ne iştir ?'diye yakmacak olmuşlar. Hoca cevap vermiş; •-DoQru. kusura bakmayın' demiş ' Kurdun aQzını baglayacaQıma. yanlışlıkla kıçını baglamışım . Ama siz merak etmeyin, yemesine yedi ama kesinlikle yediklerini çıkaramayacaktır.' Evet, bakalım bizim 'Bozkurt' yediklerini çıkarabilecek mi? m ı şlarsa.
1
,~
e
istanbul Işçi sınıfının uluslararası birlik, mücadele ve dayanışma günü 1 mayıs Istanbul'da coşkuyla kutlandı. Emekçiler, 1980 sonrası yapılan en kitlesel kutlamada, kapitalist kölelik düzenine ve bu düzenin saç ayagı olan sendika agalarına karşı öfkelerini ve mücadele kararlılıklarını haykırdılar. Kitlesel katılımı sindiremeyen devlet kuvvetleri, miting daQ ılırken toplu halde yürüyen gruplara saldırdı. Saldırı sonucunda 60 civarında kişi yaralandı. Emek taeiri sendika aQaJarının 1 mayıs' ı devlet törenine dönüştürme çabası boşa çıkarılarak lstiklal Marşı söyletme girişimi ıslıklarla ve 1 mayıs Marşı'yla protesto edildi. Günlerce önce başlayan 1 mayıs hazırlıkları. yürüyüş ve mitinge katılacak sendika. DKÖ ve çeşitli yayın çevrelerinin de degişik tepki ve çalışmalarına sahne oldu. TÜRK-IŞ'in başını çektigi bazı sendikalar 1 mayıs'ı bayraklı, marşlı 'devlet töreni'ne dönüştürmeye çal ışıyorlardı. "5 Nisan Istikrar Paketi'ne karşı duyulan kitlesel tepkiyi hesaba katan bu çevreler, emekçilerin egemen sınıfiara karşı mücadelesini barajlamayı ve devletin kabulleri içine çekmeyi hedefliyorlardı. Bunun için lzmir başta olmak üzere Ankara ve Istanbul'da yapılacak olan 1 mayıs kutlamalarında alanları Türk bııyraklarıyla donatıp miting alanında lstiklal Marşı söyleteceklerini beyan ediyorlardı. Istanbul'da dergimizin önerisiyle; Barikat. Devrimci Mücadele, Gerçellin Sesi, Medya Günefi, Newroz Atefi, Newroz, Odak, Özgür Halk ve Serketin dergi ve gazeteleri ortak bir basın açıklaması yaparak· 1Mayıs'ta hakim sınıfların kuyruiiuna takılmayacaQız. Hakim sınıfların hizmetinde olan emek tacirlerinin 1 Mayıs'ı devlet törenine dönüftürmesine izin vermeyeceQiz.' denildi. Ortak basın açıklamasında özetle şu düşüncelere yer verildi; • Işçi sınıfının uluslararası birlik, mücadele ve dayanışma günü olan 1 mayıs 'ın içini boşaltarak bayraklı. marşlı devlet törenine dönüştürme çabaları 'S ürüyor. Baş ın ı TÜRK-IŞ'i n çektigi bu egilim ... Işçi sınıfının ve emekçilerin mücadelesini devletin rasyonelleri içine çekmeye, Kürt düşmanligında ifadesini bulan ırkçı-şoven duyguları okşayarak, provakasyonlara zemin hazırlamaya, enternasyonal bir bayram olan 1 mayıs'ı Newroz'da oldugu gibi 'milli bir devlet tlireni'ne dönüştürmeye çalışıyor. Bu anlayışa karşı tüm emekçileri duyarlı olmaya ve mücadele etmeye çagırıyo r, bu anlayışı şiddetle kınıyoruz.' Geçmişten farklı olarak tek alanda ve tek mitingle kutlanan 1 mayıs 'a yüzbin civarında insan katıldı. Kasımpaşa Perpa önünde başlayan yürüyüş korteji Şişli Abide-i Hürriyet Meydanı'na 3.5 saatte ancak varabildi. Kortejin arka kısmı miting alanına girerneden dagıldı. Devletin geniş güvenlik önlemleri aldıgı alanda polis, gücü yettiQint:e ve keyfi bir biçimde bazı pankartlara elkoydu. TÜRK-IŞ'in alanda lstiklal Marşı söyletme girişimi yogun protestolarla engellendi. Isliklar ve 1 mayıs Marşı'yla sömürgeci devletin milli marşı sadık. bekçilerinin agızlarına tıkıldı. Yürüyüş ve miting boyunca her kesim kendi slogan larını attı. Mitinge katılan Anti-sömürgeci Güçler yürüyüş ve miting boyunca; ' Biji Yek GUian, Topyekün Savaşa Karfı Topyekün Direnif, Kahrolsun Sömürgeci Kirli Savaş. Kürdistan'da Askeri luaıe Son, Biji Rizgariya Kurdistan, Biji Rizgari, Biji Yekitiya Karkeran" sloganlarını haykırdılar. Miting boyunca kitlesel katılım karşısında öfkesini gizleyemeyen polis. miting dagıldıktan sonra yürümek isteyen gruplara saldırdı. Jo~. sapa ve pankart çtıbuklarıy la göstericilere saldıran polis, yaklaşık 60 kişiyi yaraladı. Polisin saldırılar sırası nda göstericileri gözaltına almaya g i rişmedigi gözlendi. Polisin bu saldırısı TC devletinin kitlesel eylemlilikleri terörize ederek sindirme girişimi olarak yorumlandı. Miting alanında kimseyi gözalt ın a almayan polis. aynı günün akşamında Istanbul'un çeşitli semtlerinde yogun gözaltı operasyonlarına girişti. Ay rıca , mitingde DK tara ftarı oldugu iddia edilen maskeli bir grup Devrimci Çözüm okurlarına saldırdı. Bu saldırı sonucu Odak Dergisi'nin bir okuruda yaralandı. Odak ve Devrimci Çözüm Dergileri ayrı ayrı yaptıkları
we .c
om
• 1886 y1/mm iik baharmda Amerikan işçileri Şikago'da "8 Saatlik iş günü ve asgari ücret" talebi ile genel greve gittiler: Eylem kanlı bir biçimde bastmld1 ve 11 Kas1m 1887'de 4 işçi lideri as1ld1. 1889'da toplanan ll. Enternasyonal'in /. Ksngresi 1 May1s'1 işçi smrfmm "Birlik-Oayamşma ve Mücadele" günü olarak kabul etti.
.·.;iflf .
işçi s1mtmm dünya düzeyinde coşkun törenlerle kutlayageldiği 1
et e
May1s, Türkiye'de 1925'/erde yasaklandi. Ve ancak, 1976 Ma y1smda kitlesel olarak kutfanabildi. Türk burjuvazisi, 1 may1s'1 "Bahar Bayram1" olarak ilan etmişti. 12 Eylülcü generaller; bunu da yasakladıfat Halen Türkiye'de 1 Mayıs yasaklı du-
ww
w. n
rumdadır:
•
14
slt.""rka
rızgar
Giılan/Mayıs ı 994
12
•
HABERLER basın açıklamalarıyla
bu sald ı rıyı kınadı lar. 12 Eylül Militarist Cuntası'ndan sonra yapılan en kitlesel eylel'(l olmasına raômen. çeşitli sol grupların işçi tabanın dan yoksun olarak gençlige dayalı tabanlarıyla sayısal üstünlügü ele geçirdikleri mitinge katılan yOlbin kişi içinde. işçilerin azınlıgı teşkil ettigi gözlendi.
ANKARA.D A SALDlRI ...
.c om
izmir DEVLET TÖRENLi
1 MAYIS
yuhalandı.
ne te we
lzmir'de bu yılki, 1 Mayıs devlet törenine dönüştü. Demokrasi Platformu'nu oluşturan Türk-Iş. Disk. Hak-Iş. KÇSP (Kamu Çalışanları Sendikalar Platformu! ve çeşitli demokratik kitle örgütleri katıldı. Konak Balıkhal'inde toplanan işçi ve memur sendikaları burdan yürüyüşe geçerek, Cumhuriyet alanına girdiler. Yürüyüş esnasında. özellikle TOrk-lş'e baglı sendika işçilerinin Türk bayrakları taşıdıgı görüldü. Sosyalist dergilerin de bulundugu kitle, alana geldiginde yaklaşık yirmibin kişiydi. Ancak, lzmir'de ilk defa böylesi yogun bir katılımın saglandıgı 1 Mayıs, içi boşaltılmış bir şekilde şenlik tarzında kutlandı. Kitle fazla olmasına ragmen, heyecan ve coşku yoktu. ' Oldukça sıkı güvenlik önlemlerinin alındıgı alanda. 'Yaşasın 1 Mayıs", "Işçi memur el ele. genel greve", "Hükümet istifa". "Halk Burda. sülükler Meclis'te", "Hükümet istifa, Tansu Amerika'ya' gibi sloganlar atıldı. Alana giren SHP ve CHP korteji Program. 1 Mayıs şehitleri için saygı duruşuyla başladı. Ancak. saygı duruşunda aniden lstiklal Marşı okunmaya başlandı. Özellikle lstiklal Marşı için alınan ses düzeni, sosyalist dergilerin attıgı sloganları bastırdı.
1 Mayıs öncesi. tertip komitesinin kervli
aralarında
yaptıgı toplantılarda Türk-Iş'in dayatmasıyla ve diger
çevrelerin de onay vermesiyle işçi sınıfının uluslararası birlik, dayanışmaya mücadele günü olan 1 Mayıs ' ta. Ata'ya sa'ygı (ne ilgisi varsallstiklal Marşı'nın okunması. Türk bayraklarının taşınması kabul edildi. Bu karardan sonra Kürt sol çevreleri, yurtsever basın ve DEP. enternasyonalist bir işçi bayramın ı n içinin boşaltılarak, ulusal bir bayram (tıpkı 29 Ekim gibil çerçevesi içinde devlet törenine dönüştürülmak istenmesini protesto ederek alana gitmeyeceklerini açık ladılar.
MILLETVEKILINE DAYAKU 1 MAYIS
Ankara'dil 1 Mayıs kutlamaları yine olaylı geçti. Ankara Demokrasi Platformu'nun düzenledigi 1 Mayıs kutlamalarına.
işçi-memur sendikaları,
demokratik kitle örgütleri, dergiler. halkevleri, ögrenci platformu ve odalar katıldı. Sıhhiye Köprüsü üzerinde oluşturu l an kortej, iki defa aranarak miting alanına dogru sloganlar eşliginde yürüyüşe geçti. Aramalar sırasında. dergimizin logosunun yazılı oldugu pankarta ve Koçgiri Pankartı'na, hiçbir gerekçe gösterilmeden polis tarafından el konuldu. Demokrasi Platformu tarafından belirlenen sloganlar şunlardı: ' Yaşasın 1 MayiS", "Biji Yek Gulan", "Yaşasın Halkların Kardeşlili", "Kirli Savaşa Hayır'', "Işçiler Birleşin. Iktidara Yerleşin", "5 Nisan. Zam-Zulüm-Katliam", "Işçi -Memur Elele, Genel Greve·. "'GM'ye Hayır", "DEP Kapatılamaz", "Milletvekillerine Özgürlük", "Yaşasın Enternasyonalizm'. Belirlenen bu sloganlar dışında atılan sloganiara Demokrasi Platformu görevlilerince müdahale edildigi gözlendi. Alanda, 1 Mayıs şehitleri için ı dakika lı k saygı duruşunda bulunuldu. Saygı duruşundan sonra. ÇHD Ankara Şube Başkanı Kazım Genç, Belediye-Iş adına Neşe Ceyhan, Genel-Iş adına Nurettin Dinçer. Kamu Çalışanları Sendikaları adına Egit-Sen Ankara Şube
ww
w.
TOrk sol çevreler ise. 20 yıldır beyniyle kazandıklarını, yine ayakları ile kaybetti. 1 Mayıs alanını devlete kaptırmamak iddiasıyla gittigi alanda pasif ve inisiyatifsiz kaldı . Tıpkı bundan bir yıl önce alanı dönüştürmek için (devlet destekiii UQur Mumcu yürüyüşünde • onbinler içinde kaybolup gitmesi gibiydi. Saat iki sulannda başlayan program saat dört buçuk gibi bitti. Kutlamalar olaysız sona erdi. Stirka Rizgari/lzmir
Anl<ara
.. DEVLET .. iZiN .. VERMEYiNCE SENDiKALAR ALANA ÇlKMADI
Adana'da Valilik 1 Mayıs kutlamaları na 'izin' vermedi. Istikrar Paketinin yogun hoşnutsuzluk ve tapkilere neden oldugu işçi kentlerinden Adana'da 1 Mayıs' ı n kitlesel gösterilerle kutlanması bekleniyordu. 1 Mayıs'a izin verilmemesi halinde bile sendikalann alana çıkacaklarına dair verdikleri demaçierin bu kez de ayakları havada kaldı.
Valilik güvenlik gerekçesiyme 1 mayıs kutlarnalarına izin vermeyince. sendikalar da alana çıkmadı lar.
"TÜRK-IŞ 'e baglı birçok sendika sonradan aQız
·izin verilmezse alana inmeyiz, biz terörist miyit gibi bir tavır geliştirdiler.
degiştirerek,
Sendikalar d ı şındaki kitle örgütleri ve sol yapılanmalar ise; kendilerini daha çok sendikaların tavrına ve yasal 'izin'e göre endeksledikleri görüldü. Işçi sınıfındaki alabildigina derinleşen hoşnuk-suzluk ve tepkiye; özellikle Çukurova bsölgesinde yogun işten
Gülan/Mayıs
1994
12
Başkanı 1\Bmaı unaı oırer konuşma yaptılar . Konuşmacılar Yeni Dünya Düzeni'nin getirdigi düzensizlige karşı emekçilerin biraraya gelerek mücadele etmeleri geregi azerinde durdular. Konuşmalar sırasında, Demokrasi Platformu'nun belirledigi sloganlar dışında;
"Dün Vietnam, Bugün Kürdistan", "Kahrolsun Sömürgecilik", "Vur Gerilla Vur, Kürdistan'ı Kur",
"Yaşasın
BaQımsı z-Birleşik - Dem o k ra tik
Kürdistan·. "Biji Kürdistan", "Sosyalizm Riya Me. Kurdistan Welate Me", "Yaşasın Proleterya Enternasyonalizmi", "Faşizme Karşı Omuz Omuza", "Yaşasın Sosyalizm", "An Serkeftin, An M ırın", "Marx, Lenin. Mao. Önderimiz lbo, Partimiz TlKKO", "Mahir-Hüseyin- Uiaş, Kurtuluşa Kadar Savaş", "Biji Serok Apo", "Biji PKK". "Üreten Biziz, Yöneten de Biz Ola caQız", "Işçiler Birleşi n, Iktidara Yerleşin", "Kürdistan'da Askere Gitme ' sloganları atıldı.
Miting alanında anarşistler siyah bayraklar yaktılar. Ayrıca Cazşenligi Oyuncuları. siyah giysileri ve sarı-kızıl bayraklada bir gösteri yaptılar.
Mitingin dag ı lmasından sonra Sıhhiye Köprüsü'ne kadar yürüyen kitle içindeki bir gruba. sivil-faşist bir grup taşlı saldırıda bulundu. Ardından polisler kitleye saldır maya başladı. Bu saldırıda SHP Milletvekili Salman Kaya sivil polislerce dövüldO. Sıhhiye Köprüsü'nden atiayan gruplar, sokak aral arında polislerce kovalanarak, coplandı. Yaklaşık 1O kişi gözaltına alındı. Olayı görüntülameye çalışan bazı gazetecilerin filmlerine el konuldu. Stirka
Rizgarı/Ankara
Adana çıkarmaların yaşandıgı ve yoksullugun daha da pekiştigi bir alanda; 1 mayıs kutlamalan için 'izin'in belirleyici görülmesi, sınıf örgOtü i ddiasındaki bir çok yapının kitleyle bagları ve görevleri baglamında sorgulanmasını da gündeme getiriyor. 1 Mayıs ' ın 'yasak l ı' ve 'sessiz' geçtigi Çukurova'da istikrar paketine karşı çeşitli işçi eylemlilikleri bekleniyor.
Stirka Rizgari/Adaııa
15
R
peşin
N"ısana
.c om
1nama Kurdi a Kurdistan, 96 sal bere di 22 ye 1898 an li Qahire est bi weşane kir1bü. Rewşenbire Kurd Miqdad Mithat Bedirxan, bi weşandina nama Kurdistane ji bo rewşenbiriya Kurd gaveki giring ü tarixi avet. Roja 22 ye ınııı:ocı.uı:;, ji sala 1973 an vir de li Kurdistana Başür wek Cejna Rojnamegeriye te pirozkirin. ber ku rojnama Kurdistan di peşvebirina rewşenbiriya Kurd de gava yekemin e ü ırı~..,t.,;; rojnamegeriya Kurd e, dive ev roj li her dere Kurdistane wek Cejna Rojnamegeriye pirozkirin. Rojnama Kurdistan. di tarixa çapameniya Kurd de wek kevireki kilometreye
Rojnama Kurdistan li Qahire dest bi weşane kir. Ji ber astengen dewleta Osmani bü ameyek gerok ü bi dore li Cenewreye , li Qahire. li Londraye. U Folkstane ü disa li jiyana xwe domand. Rojnama Kurdistan heta hejrnara 31 an hat weşandin . · 5 hejrnaren ewil Miqdad Mithat Bed1r.xan e. Ji hejrrtara 6 an heta hejdawi xwedl ü berpirsiyare rojname biraye Miqdad Mithat Bedirxan, Abdurrahman Bedirxan e. Rewşenbir ü niviskare Kurd M. Emin Bozarslan, bi xebatek heja 26 hejmare Rojnama Kurdistane berhevkir ü ji nüve bi tipen latini çapkir. Li gor golina M. Emin Bozarslan hejmaren 10', 12. 17, 18 ü 19 wendayin e. L1 du M. Emin Bozarslan lekelinvan ü niviskare Kurd Malmisanij ji, van salen dawin 2 hejmaren wendayi, hejmaren ı 7 u ı 8 an bi nave ·Abdurrahman Bedirxan ve ilk Kürt Gazete,si Kürdistan. Sayı ı 7 -ıs· çapkiriye. Rojnama Kurdistan di rewşenbiriya Kurd de rüpelek nü vekir. Miqdad Mithat Bed.irxan arınanca xwe ya wyşandina rojname di hejmara yekemin de wisa şirove dike:
......Dlnyaye de çl qas musulman hebln gund u ~/aren hemiya de mek:teb u medrese u cerfde henln. Heyfa mm tet Jl Kurda re. Kurd Jl gelek qewma zeclet1r xweyhlş u zeka ne, camer in, dinen xwe de rast qewi ne xurt ln; u disa weke qewmen di ne xwenda ne, ne dewlemend Jn; dlnyaye de çi dibe, cirane wan mosqof çawa ye, we çl bike, nlza.nln. Loma, .riya Xwede de mJn ev cenaeya ha nlvisi.. ..
ne te we
Ve cerideye de ezebehsa qenciya ilm ü marifet.a bikim; li kudere mirov dielime, li kudere medrese u mekteben gene hene, eze nişa Kurda bikim; li kudere çi şer dibe, dewleten mezin çi dikin, Çawa şer dikin, ticaret çawa dibe; eze hemiya hikat bikim." ı Jı ber ku padişahe dewleta Osmani Abdulhamid ji naveroka rojnama Kurdistan eciz bü, ji Miqdat Bedlrxan re astengan derxist. Miqdad Mithat ji weşandina hejmara 5 an şünde. ji Qahire vegeJiya İstanbule. L du vegera Miqdad Mithat biraye wi Abdurrahman Bedirxan bare rojname hilgirt ser mile xwe ü heta hejmara dawi xwenditi ü berpirsiyariya we domand. Abdurrahman Bed.1rxan di hejmara 6 an de li ser astengen dewleta Osmani nivisarek nivisiye. Abdurrahman Bedirxan di derheqe zordestiyen Abdulhamid wisa nivisiye:
"....Ev cerldeya Jı..a, heta nuho blraye m.1n MJqdad Bege derdam. Lakin çllru Xunkar nehlşt ew ll Mlsre runıt, vegera Istanbule. Cenaeya xwe nekari fstanbule derinlt. Sebeba we Ji, çllru mlrove mezJn ye dor Xunkar, bemi xain, beesn. neseb ın, neyare clwanmerdan e. çı xasma ku yek Jl wan beye nave wi Evdulhuda ye; ew temami esl u neseb mltlrb e. Çılru ew jl hemiya beesilt1r e, jl hemi ya zedet1r neyare mala bed1rxan bege; ew neyare hemJ Kurda ye, nave qenci Il Kurda blbe... Ew nahele lawen Bedlr:xan Bage cerfdeyek Jıole derexın, da qenci Jl kurda re blblt. Loma ez, ku lawe Bedlr:xan Bege me, Jl teessup u Jıeyeta xwe, 11 mll.ke Xunkar derketim hatim dlyaren xerlb, da ku ez ve xlzmete Jl weten u mllete xwe re blklm. Jl kerema Xwede hM dikim ku Kurcf ji bl ve cerfdeye Jl xewa g1ran a kevnesale şiyar blbln .•2 . Her du bira ji. di nivisaren xwe yen li ser arınanca rojname de. şirove dikin, ku arınanca derxistina rojname, gele Kurd e. Dema mlrov li naveroka rojname dinere dibine ku, her du biradi armancen xwe de bi ser ketine ü rojnama Kurdistan vatiniyen xwe bi girani aniye ci. şiyarkirina
NAVEROKA ROJNAMA KURDiSfAN
w.
Di rojnama Kurdistane de. bl plrani, nivisaren edebi, tarixi, siyasi hatine weşandin. Di rojname de li gel van nivisaran di derheqe büyeren d ine, büyeren Kurdistane de ji, nuçe ü nameyen xwendevanan hatine weşandtn. Dı hejmaren ewil de. bi pirani, li ser xirabiyen miroven dora Abdulhamld hatiye rawestin. Le her çi çü ye li ser zordariya dewleta Osmani ü zordestiya Abdulhamtd nivisar hatine nivisin. Di hejmara 27 an de ji bo gele Kurd bangek hatiye weşin. Ev bang. ji siyaseta rojname a diji rejima Abdulhamid re minakek baş e. Beşek ji vi bangi em bi hevre bixwinin:
ww
" Geli Kurdlnol un dizanin ku çt qasi mlllet hene, he~ ll qenciya xwe re dlxebltin. Ev gelek x:J.rab e ku Kurda, her xizmeta blyaniya kiriye. Eve hev qasi sale un xizmeta Tlrka dlk1n, we çi qenci dit? Muqabile hev qasi zu1m.a bu.kumete, weki we nişanek an rutbeyek stand, un mexduriyeta xwe jl bir dlkln. Riya ve bulrumete de hlnde Kurd şeri de hatin kuştin; lakin heta nuho tu cara yek mlrovek Kurd, wetene xwe rexiret serf neldr. Goya ku em ser xlzmeta blyaniya xelk bine. Beri penc sed sa1a .tu 1lrkek ll welate me de nebi. Ev 1lrk bemi jl turan batin welate me, u welate me de hekimhlye ll me dlkln. padıŞahen wan, ku bemi x:wlnrej mustebid ln, unwane ''xelife" ll xwe datinln u bl vi hali~b~qasi new' e zu1m beye icra dlk1n Lakin heqiqete hal de ew ne xeJJfe ne; ew, waclbulxel padişahen ln. Zira un cabilln; bulrumete her un cahil hlşt. da un weqlfe hal nebin ...3 Dı Rojnama Kurdistane de nivisen ku heri halkeşin en ku li ser biratiya gelen Kurd ü Ermeni ü di derheqe zilma MAlayen Siwaren Hemidr hatine nivisin in. Wek te zanin. Padtşah Abdulhamid, ji aşiren Kurd bi nave ·Aiayfn. Hemidi"hezen çekdar pekani bu. Di hejmara 28 an de di derheqe "Alayfn. hemidi " de nivisarek bi Tirki haliye nivi:si. Di ve nivisi de li ser xirabi ü sere gele Ermeni: qewimi be birani:n, giringiya nivi:sen rojnama Kurilistane hin çetir we ben fehm kirin.
W ek me li jor ji qal kir. di rojname de nivisaren tarixi ü edebi ji hatine nivisin. Nlvisek dlr~j a Abdurrahman ' .Bedirxan di derheqe tarixa mire Botan di hejmaren 8 ü 9 an de heye. Di çend hejmaren din de ji di derheqa tarixa Kurd ü Kurciistane nivisar derketine.
•
16
ste.- ka
rızgarı
Gülan/Mayıs
1994 1 2
•
...
Di ware edebiyat€: de ji, berhema Ahmede Xane a behempa Mem ii Zin cara yekemin di Rojnama Kurdistan€: de hatiye çapkirin. Çapkirina Mem ii Zine di bejmara 2 yan de dest pe dike. Li gel Mem ii Zine gelek helbesten Kurdi ji di hejmaren rojname de çapbüne. N ameyen xwendevanan en ku di hejmaren Kurdistan€: de derketine, diyar dikin ku rojname li gelek bajaren Kurdistan€: ü li derveyi welat hatiye belavkirin. Xwendevanen rojname, bi ptrani di nameyen xwe de kefxweşiyen xwe ye ji ditin ü xwendina rojnameyek Kurili tinln zman. Xwendevanek ji Merdine, Mela Salih~ Ciziri, kefxweşiya xwe bı van golinan tine zman: •....Ez beni,
tu me dlhewtsini xwendln
ıi
zanine.
Qencya xwendln
ıi
zanine tlşteki wtsa ye ku kor bl
e. co m
.we xwedıÇav dibin. "4
Çawa Rojnama Kurdistan destpeka rojnamegeriya Kurd e, zordesliya rejima Abdulharnid a li ser rojnama Kurdistane ji. wisa destpeka zordestiya li ser çapameniya Kurd e. Rejima Abdulhamid. rojnama Kurdistane di nav tixüben dewleta Osmanide qedexe kirtbü. Di hejmaran 13 an de xwendevanekj i Diyarbekire bi imzeya Ş.M. li ser zordesliya Abdulhamid ü qedexekirina rojname nlvisaniliye:
•.... Ev du-se hiv e cerideya 'Kurdistan'e ret welaten me. Le meinuren bulrumere nahelin em serbest blxwinln, dJglrln, deste ki bibinln, wi mlrovi hebs a ceza dildn. Disa ji, Kurmanc hemi gelek meyla cerideye dildn, Jl we nabıirln. "5 Ev name, diyar dike ku ji destpeka rojnamegeriya Kurd heta iro jl aliye siyaseta dewleten serdest tu Uştek ne&!!heriye; qedexekirin, hefs ü zindan siyaseta iroyln e ji. l<ojnama Kurdistan. di çapameniya Kurd de Çiriiska yekemin bü. Wek sterkek birlq i. Ji xebaten nü re bü minak. Di sere sedsala 20 an de, rewşenbiren Kurd, bi rojname ü kovaren nü xebaten xwe ye çapameniye domandin. Çend heb ji wan evin; "Kürt Teavfuı ve Terakki Gazetesi (Rojnama Alikarl ü Peşketina Kurd) ı 908, Roji Kurd 1913. Hetawi Kurd 1913. J"m 1918, Kurdistan 1918 üwd". Çirüska Miqdad Mithat vCxist. iro geş büye, ll welat ü li derveyi welat bi sedan kovar ü rojnamen Kurd çap dt bin. Dİ
QADA ROJNAMEGERiYE DE HEviYEK NÜ
et
KOVAREK ÇAWA?
ew
Di salvegera 96 an a Rojnama Kurdistan€: de di qada çapameniye de heviyek nü aj da. Kovara S~ Rizgari meha ku cejna rojnamegeriya Kurd te pirozkirin dest bi weşane kir. Sterka Rizgari, bi mirasek dewlemend a ideolojik ket nav çapameniya Kurd. Wek te zanin kovara ~dt NevJToza 1976 an dest bi weşane kirtbü. Arınanca we; tezen bingehin yen tekoşina rtzgaöya netewi ü civakiya Kurdistan€: avakirtn bü. Rizgari. tevi kemasiyen xwe ve civakiya Kurilistane arınance ani cı. Rizgari bi naveroka xwe ya siyasi ü teoriki di nav tekoşina rtzgariya netewi ü de wek kevireki kilometreye bü. St.erka R1zgari ji. ji kevneşopa ideolojiya Rizgari te. Dive ji kemasiyen Rizgari dersan derxe ü li ser rastiyen we bilind be. S~ Rizgari, dt hoyen dijwar de dest bi weşane kir. Dewleta Tirk. bl hezen xwe yen leşgeri, bi partiyen siyasi ü bi hemi çapameniya xwe li dij gele Kurd şereki qirej ü neheq dtdomin e. Gele Kurd ji, li dij vi şere qirej ü neheq di hemi qaden jiyane de tekoşina hebün ü tunebüne didomin e. Rojnamegeriya Kurd. bi kovar ü rojnarneo xwe di deye. Rojname ü kovaren Kurd, di bin terora dewlete berxwedana xwe didomin nav Tekoşina Rizgaıiya Netewi · in: iro dewleta Thk jl bo re li çapameniya Kurd bigtre, bi hemi pergaH!n xwe dixebtte. Terora kontr-gerilla, terora DGM e, tehdida kuştine , tehdida ceza, işkence üzindanan wek şüre Demoklese 11 ser stüye berpirsiyar. niviskar. xwendevan ü ftrotoxen rojname ü kovaren Kurd dileq trı . Rojname ü kovaren Kurd roja çapdibtrı ten qedexe kirin ü ten topkirin. iro bi dehan rojnamevanen Kurd di zindanan de ne.
ww
w. n
W ek te zanin pişti belavbüna YeCS (Yekitiya Cumhuriyeten Sosyalist a Sovyete) ü hilweşina Bloq a Rojhilat. sistema emperyalist flreh bü, bandora wi li ser dine zede bü. Hezen emperyalist bi nave "N"ızama Din~ Ya Nu" ji nü ve patvekirina dine jt xwe re kirin armanc. Yek ji armancen emperyalistan ji, kedikirtn ü helandina potansiyelen radikal bü . "N"ızama DineYa Nu" li Kurdistane ji ji xwe re aligir ilit. Li Kurdistane liberalizm ji nü ve hat kifş kirin; fazileten wi ye nü derketin hole. iro bi baye liberalizm€: tarixa Kurdistan ji nü ve te nivisin. Kirabiyen ku ji sere sedsala 20 an heta iro li gele Kurd qewimine tawanbare wan hat kifş kirin; sosyalizm. Dijmtrıatiya sosyalizme bü pivana welatpareziye. Di.ve be zanin ku, sosyalizm bitenedi xeyalkirtnek otopya de nin e. Bengeha sosyalizme 150 sal bere hatiye sazkirin ü heta ku sistema emperyalist- kapitalist hebe, we be birin berdewarnke. de ne tene ji bona Oive,disa be zanin ku gundi u kedkaren Kurilistane di nav Tekoşina Rizgaıiya Netewi rakirina zordestiya Tirkan, cih girtine. Ji bona rtzgariya civaki ü netewi, ji bona şlkenandina hemi benden koledariye ü bi heviya guherandtrıa sisteme kettrıe nav vi şeri. Dive Sterka Rizgari rupelen xwe ji hemi sosyallsten Kurdistane re veke ü ji bo yekitiya sosyallstan bibe · mev@yek. W ek me li jor ji got, iro gele Kurd di hemi qaden jiyane de tedikoşe. İro li çiyayen Kurdistane. ji tiftngen deste gerilla; li bajaren Kurdistan€: ji serihildanan heviya jiyanek nü. jiyanek azad aj dide. Dive S~ Rizgari bibe denge ve b.eviye. lro jinen Kurd ji bo jiyanek wekhev. azad ü ji bo welatek serbixwe li sere çiyan. di nav serhHdanan de, li metropolan, li ber deriye zindanan. ü dt zindanarı de bi huYiyeten xwe. bi komelen xwe tedikoşin. Divt Sterka Rlzgari ne ten e di 8 e Adare Roja Navnetewi ya Jtrıan de her dem ji bo jtrıen tekoşer bibe mewziyek. lro bi bezaran glrtiyen azadiye dt zindanan de ne. Zordesti u zilma dewleta Thk di zindanan de ji berdewam dike. Dive Sterka R1zgaıi hibe denge berxwedana girtiyen azadiye. lro paştemayirıa zman€: Kurdi te zanin. Bandora siyaseta plşavtine (asimilasyon) li ber peşveçüna ZIJ!ane Kurd büye asteng. Dive hemi kovar ü rojnarneo Kurd ji bo peşvebirina zmane Kurd vatiniyen xwe bi in ci. Iro di nav hezen welatparez de ji bo peşvebtrina zmane Kurd. li ser pirsa zman, 11 ser pirsa alfebeya Kurd gotübej ten çekirin. Dive St~rka Rtzgarl rupelen xwe ji gotübejen derheqe zmane Kurd re veke ü Ji bo binkirina zman e Kurd vatiniyen xwe btrıe ci.
ı - Kurdiatan bejmar 1. 2 - Kurdiatan bejmar 6 3 - KurdJataıı bejmar 27 4 - Kurdiatan bejmar 14
5 - KurdJatan bejmar 13
Gülan/Mayıs
1994 1 2
rizgar
17
ÇAGDAŞ KÜRDiSTAN TARiHiNDE
BiR DÖNEMEÇ 1968 yrllarmm dünyayr alt-üst eden devrimci dalgaya paralel olarak gelişen ve aynazamanda aynşan Türk Devrimci Hareketinin "Milli Demokratik Devrim''(MDD),"Sosyalist Devrim"(SD) anlayışlan ile ikiye bölünmesi ile yaşanan kaosa zamandaş olarak "Doğulu Devrimci Gençler" de başka arayışlar içinde bulunuyorlardı. Bu arayış DDKO'Iarla somutlaşti .. "Bugün hareket, toplumun ideallerini iyi bilen devrimci GENÇ KADROYA ihtiyaç olduğunu göstermektedir. ... Bizim örgütlenmemiz, halkan sosyal ideallerini çok iyi bilen devrimci genç bir kadro yaratmak, bu insaniann halkan politik eylem süreci içinde yer almalarm ı
e. co m
" Mahkemeniz bizleri değil, KÜRT HALKINI yarg1lamaktadu. Mahkemeden bu istenmektedir. Bu halk, yani KÜRT HALKI vard1r. Ve yargiianamaz. Ülkenin somut şartlarmda bir gerçeğin ortadan kald1nlmas1 mümkün değildir ,gerçek ortadan kaldmlarak mahkum edilemez... Mümtaz KOTAN
DDKO Diyarbekir Sıkıyönetim
Yargılamalarındal
ew
Son Söz'den 1972
sağlamak eğilimindedir."
Ankara ~DKO'nun "ÇALIŞMA RAPORU"ndan .. 1969..
KÜRT GENÇLiGiNiN iLK LEGAL ÖRGÜTLENMESi .. . .
.
-
.
..
w. n
et
'
...
•• .
.
ülke sorunlarından gittikçe soyutlanıyorlardı... Kitlelerden alt üst eden 'devrimci de büyük bir kopuş süreci yaşanmaya başlandı. Bir ayagı dalgasına· paralel olarak gelişen ve aynı cunta gi-rişimlerinde, digeri ise, daha sonraları iyiden zamanda ayrışan Türk Devrimci Hareketinin "Milli iyiye anlaşılacak olan sahte sosyalist anlayışların Demokratik Devrim• (MDD), ·sosyalist Devrim" ' DoQulu Gençleri' saflarına çekebilma amacıyle ortaya (SO) anlayışları olarak ikiye bölünmesi ile bir kargaşa attıkları ' HALKLAR SORUNU' tartışılmaya baş l andı. dönemi içine düşüldügü dönemde; "DoQulu Devrimci Işte tam bu sürece denk düşen bir zamanda. "DoQulu Gençler'de bu gelişme ve ayrışmanın içinde bulunuyor- Gençler'in de örgütlenme girişimleri eksik-aksak günlardı. Bölünmeyi yaratan özellikle "lider' unsurlar demleşti ... a rasındaki sürtüşmelerdi. Kişisel görüş ve kaprisler ile DDKO'nun kuruluşu Türk Sol'una egemen olan sosyal geçmişteki 'hesapla şmalar' tarafların birbirlerine aşırı şovenizmle bir kopuşa da denk düşmektedir. Metropol'deki 'saldırı' ve 'su çl amalarını' başl attı. Kısa zaman dilimi ögrenci Kürt gençligi, sosyalist hareket içinde Kürt ulusal içinde gelişen 'saldırı' ve 'bölünmenin' gerçek nedeni sorununa ilişkin doyurucu bir perspektif elde edemedikleri ise, 'taraf' olan genç insanlar tarafından bilinmiyordu. gibi, taktik ve stratejik yaklaşımların da çeliştigini farketBu nedenle, özellikle yanl ı ş yönland irilen bu genç mişl erdi. unsurlar birbirlerine kıyasıya sa ldırmaya , 'kraldan çok Türk sol'undan kopuş sosyalist dünya görüşünden bin kra l cı' kesilmeye başl adı l ar. kemikleştiri ld iler. Bu taraf ~opuşu ifade etmiyordu. Tersine, yı llarca Türk sol'u tarafın ol ma zorunlulugu kişise l sataşmaları ve dedi-kodu <! an 'burjuva milliyetçisı~ olmakla suçlanan DDKO'nun ortamını da yarattı . Açık bir dayatma dönemi geçiriliyor- kuruluşundaki itici faktörlerinin başında Türk sol harekedu. Gençlik örgütleri. s ı nıf örgütleri gibi davranmaya zor- tinin 'ordu millet elefe-milli cephede' sloganlarıyla TC l anıyorl ardı. Böylece, hem kendi soru n larından. hem de ordusu ile 'devrimci cephe' hayalleri kurdugu; bir yandan
ww
1968
yıllarının dünyayı
•
18
da "Sol cunta'lara kan taşındıgı dönemlerdir bunlar. Kopuşma bir sezgi veya tepki olmaktan çok bilinçlı bir yönelmedir. 5 Mayıs 1969'da Ankara Iktisadi Ticari Ilimler Akadamesi ögrenci Dernegi'nde yap ı lan toplantıda Mümtaz KOTAN toplantıya katılan arkadaşlarKla şunları söylemektedir; •.. Yeni o l ayl arın gelişmesi; TOrkiye'de sosyalist bir hareketin gelişmesi tarzında gözükmektedir. (Oysa aslında! Bu sosyalis t bir hareket degildir. Bu, Türkiye'de bürokrasinin egemenligini yeniden kurma çabasıdır. Çünkü bürokrasinin temelleri sarsılıyor .. Türkiye'de sol'un yani, solcu ların hedefi irtica falan olamaz.. Türkiye'de bugün keskin bir ortam gelişmektedir Ben Türkiye'de bu Ordu kanadından gelecek herhangi bir cuntanın Amerikan boyundurugunda (kurtularak), milli bir hükümet kuracagına inanmıyorum. Bence bütün güçler şunu yapmalıdırlar: FKF de bunu zorlamalıdır. Temelde beyler, demokratik yani bu biçimdeki demokrasiden son kertesine kadar faydalanılmalıdır. .
~ • c.·rk&ı
rızgar
Gülan/Mayıs
1994
12
ne te we .c om
KOP'ler içindeki unsurlar, tartışmalara taraf olmuş ve yeni oluşum içinde kendi 'adamları'nı bulundurmak için büyük çaba sarfediyorlardı. .. Hazırlanan program ve karar tasarısı taslak metinleri ile özellikle yasaliteye çıkış konusu ile ilgili tüzük üzerindeki çalışmalar yoOunlaştı. Ankara'da kurulmas ı beklenen ' Doliu Dernekleri Federasyonu' kurucuları. ani bir karar de~iştir erek, ba~ıms ı z bir Kürt Gertçlik örgütlenmesi yapıl ması üzerinde karar kıldılar. Bu, DDKO 'Iarın ilk belirlenişidir diyebiliriz. Ancak, temel bir sorun vardı. O da, Kürt Halkı'nın sorunlarını tartışacak olan v~ Kürdistan'da da örgütlanecek bu yapılanmanın yasal konumlanmasının nas ı l olaca~ıydı. Bu uzun tartı şmalaraoneden oldu. Çünkü, kamuoyuna yansı mayan tartışmaların "yasaliteye' sı~d ı rılması çok 1 zordu. Merkezi bir örgütlenmenin olması. kapatıl ma tehlikesi karş ı sında bütün örgütün kapatıl masın ı getirecekti. Fakat, örgütlenmenin boyutları bu 'yasaliteyi' bir süre sonra aştı ... DDKO'Iar. genel olarak çalışmalarında ülke ve •• . ·=· •• "OCAK KOMUNUn : : ulus sorununu iegal olarak tartışmadılar. Ancak, DIVARBEKIR CEZAEVJNofL~ 19.l3~::; illegal olarak kabul edi_le~ i_lkel~r arası n~a bu .· .. .....·.·• ,,.,, '-·•· ···:..,,:, ,,,•.,,.,,•.,,,,,.,<:•·•<' :,,.•,,.,,,,,.,,,,.,.. .,..,,...•,,. ..,,,, sorunların da tesp ı t ed ı ldı~ ı b ı lınmekted ı r. Bu ·. , . , .· , · ·.. . ?T ., : i,: :,. , (So.lqan ŞaQa:] ayakt.aJdlerl,) nedenle, Kürt Halkı'nın varlık sorunu. dili, kültürü ~ıi BE\':~:«lYLy,,Aii Ytım.l·:aA~Ş~ fi~r~t şi~!~~ l,~rj~!i!'''® Ç~Q: vb .. gündeml~ş~irildi. Bu sorunlar o ~ün için \, , Oturaiıi~6 1Ja~t BAT~. Mümtid KOTAN~ tJ)a~~ut ~IIJN.Ç(·• YQQIJIÜ,, JIUPAK. : : ; o!dukça o~emlıydı._ Ama, bunlar dışında bır ~ota n., ·•:,,.,,...•,.. ,,. ·· ,., ·· .. ,, , ,.,.:,:.,:,:,. : ,,,, ,,, ,, ., _.,,. ,,:,,.,,, ,,,, ,..,,,.,. ,,.,.,.,..,.,"'''''''''''..,,,,, ,,,,,~,..,,, ·.·.··•·· ·::·:: :.:.,:;_:::;, ,::,.:,;.:::\. :,;, ,:,,,,,,,:::,.:.:. ••<·:~···:••·,•.,.,. , :, •:• sı yel de gpzlemlen ı yordu. Ve 1937'1erden be rı tab u Arkadaşlar Kürt meselesi yeni patiarriadl.'fü'rkiye'de.. gelere başv~r~ıriı~-s"ı'ge-~e'k'tibln.den sadece belirleme olan bir sorunun tartışı lması, tartıştırılması zorlu bir Ancak. bizim Oogu Anadolu'da bir ordu vardır. TC yaparak geçiyoruz.) mücadeleyi dayatmıştı.. Bunun için kadro ve bilimsel ordusu. Başka bir ordu yoktur.. Bu ordu orada askıda duruy"Kürt Gençleri" arasında sa~ egilimli olanlar oldu~u yeterlilik gerekiyordu. Kürdistan toplumı-ı. ilkel ya da el or.. Yani bir işgal ordusu gibi duruyor.. Do~u Anadoludaki gibi. sosyalist egilimli olanlar da vardı. Tartışmalar bu iki yordamı ile bugünlere gelmiş de~ildi, önemli bir antellekordu işgal ordusudur yani...' grup arasında yer yer sert .biçimlere varacak derecede tüel potansiyele sahipti. Çok sayıda genç unsur·devrimci yo~unlaştı. Ilke olarak 'Kürt Halkı'nın Kendi Kaderini mücadelenin içiooeydi. Bu yapılanma üzerinde bilimsel DEVRIMCI DOGU KÜLTÜR OCAKlARI Kendisinin Belirlemesi' hakkı benimsendi ve örgütlen- bir atak yapılabi l inirdi. Türk 'solu'da senelerio ihmal i menin bu ilke temel alınmak üzere gerçekleştirilmesi nedeniyle Kürt Sorununda bombardımana tutulabilirdi. Bir yaneta n, TIP yan l ısı Fikir Kulüpleri kararlaştırıldı. Elbette bu tartışmalara üst düzeydeki Kürt Öyle de oldu ... Federasyonu içinde bulunan Kürt unsurlara yapıian . unsurlarda taraf olmaktaydılar, bulundukları örgütlenme!En önemlisi de bagımsız bir örgütlenme sorunuydu. baskı ve MDD ile SO yanlılarının ayrışmasında taraf e.rde de yeni oluşum için görüş belirtmekteydile r. Çünkü, tüm odaklardan (!)şimşek çekyordu. Velhasıl. her olmaları konusundaki dayatmalar; diger yandan daha Ornegin; TIP içindeki bazı unsurlar ile illegal du ran yandan belli bir saldırı hattı nda ilerlemek gerekiyordu. sonra gündeme g~en ~tanbul Merke~i (süreç ~·-~~~~~~~-~-~-·---~~---·~~~~-~~~~--.~-~-~ içinde THKO ile iç içe geçen) DÖB ~rgütlen- ; 'ı mesinin "eylemlilik' içinde Kürt unsurları tutma ; girişimleri gibi odaklar, baskı ve dayatmaları ; 1 ile 'Kürt Gençleri'ni ikircikli ve zorunlu taraf l · tutma ile karşı karşıya bırakmışlardı. [ Saldırılarını TIP'e yöneltmeye başlayan MDD ( 1
· :-
,,
[
N ha ( A ' DsIZ
yanlısı Gençlik liderleri ile bunlar karşısında l savunma durumunda kalan TIP yanlılarının ' Kürtlere özel bir önem atfetmel eri kendi ; durumları ile ilgiliydi. Yoksa. Kürt Sorunu'nun : tartışılması ya da gündemleştirilmesi ile ilgili ; degildi. .. Bu örgütlenmelere muhteva, program, :
:
de
yaz d
".... Türk milletinin başmı belaya sakmadan kendileri de yok olup gitsinler. Nereye mi? Gözleri nereyi görür, gönülleri nereyi çekerse oraya gitsinler. lran'a, Pakistan'a, Hindistan'a, Barzani'ye gitsinler. Birleşmiş Milletiere baş vurup Afrika'da yurtluk istesinler. Türk ırkmm aşırı sabır
bakımın- lı olduğunu
kabardığı za~:a:n:ö~n!ü;n~d:e~d~u;r~ul~a~mia;d~ıiğ~m~ı~~~~~~ da akı ll arı
w.
amaç ve nitelik olarak tarihsel süreç ; fakat ayram dan e~ilmek, şimdiye kadar ki yanlış tespitleri ı ı r kda ş lar ı Ermen ilere sorsun lar de ortadan kaldı rac aktır. Ancak, konumuz l bakımından burada konuyu daha fazla detay- :.. başlarına gelsin... " landırmak mümkün degil. ; Nihai Adsız, Nisan 1967, Işte DDKO'Iar, böyle bir aşamaya denk l ÖtükeH S.28-29 düşmüştü. Hem FKF hem de DÖB ve benzeri ~ örgütlenmeler içindeki ônde gelen Kürt : '
ww
alma~ıDb=~·rıd~~
daha kurulmadan öoce ' Doöu Kültür Dernekleri' (ya da benzeri)nin biraraya getirilmesi düşüncesi
"
ooR
'
7
R ""'o JU •
"
kim ki mi yok vardı. bunun için yapılan . • " " ' II1Q1 V ediyor? Ki m kimin girişimler uzun zaman aldı ~ ve tam da bu derneklerin • ' " " 1' · başını belaya sokuyor? Ve kim kimi federasyonlaştırılması aşa\( kovuyor? Tarihin en eski çağlarmdan beri , bu toprakmasında görüşler degişti; lar üzerinde yaşayanları, bu topraklardan kovacak ne olmuş, ne de olaamacın. yalnızca ' Kürt Gençleri'ni bi rleştirmek caktır... Asıl kovulacaklar, halklan birbirine düşürmek emelinde olan hayalpeolmadıgı, aynı zamanda Kürt Halkının sorunlarını restlerdir.
111\
da tartışı l ması gerektigi düşüncesi egemen oldu. (Bu tartışmalar oldukça kapsamlı oldu~undan ve bu konuda bazı unsurların anıları ile tarihsel bel-
'-
~
)( ) (Hodri Meydan başlıklı 19 Doğu'lu Yüksel Tahsil Derneği, adına imzalanmış bildiriden 1967 '·····'····················· •
Gfılan /Mayıs
1994 / 2
~ ~ c..~r k a
rızgar
19
devrimci kültürü geliştirmeyi~ önlerine koymuş lardı. Bu ' Kürt Kültürü'nün geliştirilmesi demekti. Buna olarak, "Kürt dili, kültürü, folkloru, edebiyatı vb..'nin de ortaya çıkarılması, geliştirilmesi demekti. Bu amaç. meydana getirecegi sonuçlar bakımından Türk Milliyetçiligi ve şovenizminin tam bir sald ı rı odagıyd ı. Türk 'sol'u ise, kendi 'çıkarları" için bu aşamada Türk Milliyetçiligi'nin yanında bilerek ya da bilmeyerek yerini almış. sosyalizmin genel ilkelerinden kopmuş (! 1. askeri cunta 'hayalleri: ile genç insanların kafa l a rını r1nldurmaya başlamıştı. Deli-divane birçok unsur, aslında baglı
çalışmalara başlayan DDKO'Iar, en başta Türk Devrimci Hareketinden 'bölücülük' damgasını yedi. Toplantıları polis ya da "sag'cılar tarafından degil, "devrimciler' tarafından basılmaya başlandı. Ama, üzerinde olunan nesnel gerçeklik ve militan duruş, kısa sürede DDKO ' Iarı n geni şlem esin e ve en önemlisi de Kürdistan'ın birçok yerinde ku rulm aları nı sagladı. Ama, ömrü uzun sürmedi ve çok kısa sürede sık ı yönetim ilanı ile birlikte kapatıldılar. Eger bir süre daha kalabilseydi, Kürdistan'ın .------;;::::: - hemen hemerr bütün şehir ve kasabal arında birer DDKO şubesi açılabilecekti. -
ne te we .c om
Bütün bunlar için gerekli kadrolar henüz yetişmemişti. l Düşünün ki, yargıçların sadece 'Halklar' konusunu işleyenleri tutukladıkları bir dönemde, 'aşı rı sol'un en 1 keskin kalemşörleri Kürdistan'a dönük yüzü ile DDKO ı potansiyelini kaçırmak istemiyariadı ! En azından içlerine çekmek ya da bazıları bu geliŞmeye başından engel olmak istiyorlardı ... Yayın organlarında 'Dogu'da iktidann isyan tahrikçilig,~, 'Dogu'da kargaşa/tk çtkmasmdan devrimciler hiç bir fayda saglayamazla,. gibi sosyal-şoven açıklamalar yapılıyordu . Bütün bunlar saflarda şaibe ve 1 kuşku uyandırıyordu . Bu baglarnda DDKO'Iar bilerek ya . da bilmeyerek hedef seçilmiş ya da gösteı'ilm i ş oldular. DDKO'Iar yaln ı z başlarına kalmışlardı. Ne 'Sol'a ne de "sag·a yaranamıyorlardı. Bu görünmeyen tecrit altında süreci sürüklemek oldukça zordu. Ama, bu güne kadar h kesim ve özellikle Türk devrimci hareketi bunun özeleştirisini bile yapmadı ve hiç kimse süreçten sorgulanmadı. DDKO'Iar Kürt halkı'nın gelişimi, ' demokratik örgütlendirilmesi ve kültürel ortaya fonksiyonlarının ç ıkarılması · gibi amaçlara dönük olarak gençlik örgütlenmesini benimsemişti. Kürt gençleri ve aydınları bu amaç çerçevesinde gerek DDKO'Iar içinde ve gerekse bulundukları diger örgütlerde yogun çalışmalara gi-rişmişlerdi. Kısa zamanda militan bir yapıoluşmuştu. DDKO'Iar birkaç aylık sürede hızlı biçimde yaygın!aşmış. Kürdistan'ın birçok yerinde kurulan DDKO'Iar (aslında iliega i olarak belli bir merkeze baglı durarakl açık bir meşruıyet savaşımı verrnek zorunda bırakılmışlardı. Bugün gelinen yerde, DDKO'Iarı objektif olarak yazmak ve nesnelligi elden kaçırmamak oldukça zor. Ama, herşeye karşın arşiv metinlerine dayanarak çalışmalarını aynen vermek gerekiyor. Zaman zaman yayınlanan bazı yayınlarda ya da 'hatırat' ve röportajlarda DDKO'Iar ile ilgili açıklamalar gerçekleri yansıtmıyor. DDKO'Iar tüzüklerinde belirlendiiii gibi;
,-
DDKO'LARIN KURUAMACI OLARAK; a- ' ... Türkiye'deki l metropol merkezlerindeki · üniversite gençligini belli bir kültür çalışması içine almak:aralarında maddi LUŞ
dayanışmayı kolaylaştır-
mak', b-'... Türkıye'deki ırkçışoven ve faşist şartlanmaları kırmak, HALKLARlN KARDEŞÇE VE EŞITÇI YAŞAMALARINI.
daha mutlu olmaları yolunda mücadele verip devrimci-demokrat kuruluşlar yerını yelpazesinde almak .. .' olarak belirlen-
en önemli. çalışmalanndall •• biri de, Kürdistan'daki "KOMANDO ZULMU"nü gündemleştinnek ve tavn geliştirmek oldu... _. DDKO'Iarın
sokaklarda bagırıp-çagırıp koşuŞturuyorlardı. .. Tüm bunların adı 'devrimcilik" olarak sunuluyordu. Bütün bu güçlere karşı savaşmak, kendi meşruiyetini korumak ve amaçlarını gerçekleştirmek elbette DDKO'Iar için oldukça zordu, ama bu süreçten vuruşarak geçildi.... Bu genel durum içerisinde, Türk metropol Oniversitelerinde, Kürt ögrenci gençligi ve aydı nları Mayıs 1969'da Ankara'da daha sonra ise, istanbul'da DDKO'Iarı kurdular. Yasal zorunluluklar nedeniyle bu örgütlenmeler
mişti.
B"u amaca uygun olarak; Teorik-ideolojik, kültürel konularda seminer ~ ve konferanslar düzenieyerek; özellikle, ULUSLAR iN ·KENDI KADERLERINITAYIN HAKKI pransibine TOrkiye açısından yeni boyutiar kazandırdılar. 'Oogu ve Güney-Oogu Anadolu'daki olayları, ırkçılık, faşizm, emperyalizm, Kürt dili ve kültürü üzerindeki baskılar, Kürt Halkı'nın demokratik talepleri ve bagımsız örgütlenmesi, komando baskıları vb ... konulardaki tabuları yıkarak kamuoyunu aydınlatm ıştır. Bülten ve bildiriler yoluyla 1,5 yıllık kısa dönem içinde birçok konunun tartışılmasın ı saglamıştır. Bu dönemki tüm yayınları toplattırılmış, hakları nd~ c.eıai i'ollııstıırrna a_çılriı_l§tır. Birçok toplant! ve
.·~ •... ileri üretim. ~i~ir;ı!~~~F!!~?~.:t~~n..u!!~ı:!u, ~la~ . " ~i~b:rler:~,~~n bagı~sız kU,~U,~~,U,~ ~ak~t ~~~~k,~:i.b~!..Y.ap~d) se.mineri po~is_tara~,n Y!~~~!P~.;",;,~~~~~ş~ı~:.J~.~~.başlı !
Ankara DDKO sanıkları olanak; Fikret ŞAHIN, Nusret KIUÇARSLAN, Mümtaz KOTAN, Sabri ÇEPIK. Zeki KAYA, lhsan YAVUZTÜRK. lbrahim GÜÇLÜ, Yiinmü BUDAK, Nezir ŞEMIKANU, Faruk ARAS, Ali BEYKÖYLÜ, lsa GEÇIT, Ferit UZUN, tt.san ACAR, Canip YILDIRIM, Musa ANTER. Mehmet Emin BOZARSLAN, lhsan AKSOY, Nilllllltlttin BARIŞ. Süleyman ATAY. KeınJI BURKAY, MehmetDEMIR Istanbul DDKO sanıklan olarak; Şakir ELÇI. Ali Yılmaz BALKAŞ, Mahmut KILIÇ, Battal BATE. Niyazi DÖNMEZ, Zerruh VAKIFAHMETOGLU, Mehmet TÜYSÜZ, Sait PEKTAŞ. Cim,it BILEK, Mahmut FlRAT, Şehmuz ARSLAN, lbrahim ÖNEN, Ahmet Zeki OKÇUOGLU, Agih UYANlK, Tayyar ALACA, Fesih ŞEŞEOGULLARI, Öıner BAKKAL. Eyüp ALACABEY Ergani DDKO sanıklan olarak; Ömer KAN, Abdurrahman DEMIR, Mehmet Emin TEKTAŞ, Ahmet ÖZDEMIR, Halil lbrahim ERBATUR, Mehmet Sıddı k YILDIZ Silvan DDKO sanıkları olarak; Vedat ERKAÇMAZ. Yusuf KILIÇE.R, Bahri EVLIYAOGLU, Zeki BOZARSLAN,
ww
w.
ı
,,
ı
[·
---......- .....
.....
'----"---"'-' ~~ ·- ~ ~
•
20
-»«-.-..:.-·:««-" '· -.:.-.,.._.. ·«·•·c~·~..:.·· ·~···~···~ ··»"
Fikri MÜJDECI. Mehmet GEMICI. Mustafa DÜŞÜNEKLI. Mehmet SÖZER, Akif IŞIK Kozluk DDKO sanıklan olarak; Abdüsselam BASUTÇU, Mehmet ŞIRIN BALTAŞ,Irfan BOZGIL, Ahmet EREN, Hikmet BASUTÇU, Necmettin ŞAD, Abdullah BEGIK • Oiyarbekir DDKO sanıkları olarak; Naçi KUTLAY, Edip KARAHAN, Mehdi lANA. Tank Ziya EKINCI, Nazım SÖNMEZ. Abdurralıman UÇAMAN, Abdulhamit KARAKOÇ. Feridun YAZGAN, ~n ARSLAN, Yusuf Ekinçi, Tahsin EKI NCI, Zülküf BILGIN, Niyazi TATUCI, Süleyman ÇELIK, Halit AYÇIÇEK, Abdurrahman DÜRRE, Fikri Gürbüz YILDIZHAN ı Batman DDKO sanıkl~rı olarak; Übeydullah AYDIN,Sabri YILDIZ. Ahmet MELIK. Nuri SARMAŞIK, Kasım . 1 KAHRAMAN, Ferruh Kurtcebe OZANER, Mehmet YILDIZ diQer sanıklar J . Ahmet Suat ~~LDIRIM, lbrah!m BABADGLU, Mehmet Emin DEGER, Halil •1 lbrahim BÜLBUL. Abdülkadir OZIŞIKLAR, Nadir YEKTAŞ Albay Ömer Atakan başkanligında HakimYarbay Harndi Sevinç ve Hakim Üstegmen Önder Ayhan'dan oluşan Diyarbekir-Siirt llleri Sıkıyönetim Komutanlıgı 1 Nod'lu Askeri Mahkemesi; Mümtaz KOTAN ve lbrabim GÜÇLÜ 16'şar yıl, Fikret Şahin, Sabri Çepik, Zeki Kaya ,lhsan Yavuztürk, Mehmet Tüysüz. Battal Bate,Nusret Kılıçaman 13 yıl, Yümnü Budak. Mahmut Kılıç, lhsan ~ksoy, Faruk Aras, Sait Pekta,, Niyazi Dönmez 1Oyıl; ve diger sanıklar da 8 ile 1 yıl arasında degişen çeşitli ceza! ara çarptırıldılar. (11 Aralık 1972)
·j
....,
!i. t '"· • ka
rızgar
Gülan/Mayıs
1994 1 2
olarc
mitingi DDKO'Iarın kuruluş döneminde gerçekmitinglerdir. Bu mitingler sonrası bilinçlenme h ı zl anm ı ştır. Miting ve yürüyüşlerde Kürdistan'daki geri kalmışlıı~ın yanında etnik farklılıklar da gündeme getirilmiştir. Bu mitinglerde ' DoQulu Aydınların" ekonomik ve demokratik taleplerine ' DoQuda hayvani seslerle karşıla 1.tım " diyen anlayışa karşı çıkılmıştır. ' Dogu'daki insanların çingenelerle çiftleştirilmeleri ya da 'ülke'den kovulmaları gibi anlayışiara karşı çıkılmıştır. Bu ırkçı-şoven an l ayışların kasıtlı ve tahrikçi tavırları, MIT ve polisin ' DoQulu Gençler'i ya da aydınların peşine salınmalarına neden olmuştur. Artık hapishane yolları açılmıştır . "KürtçüiOk Yapmak" takip ve cezalandırılma için yeterli bir neden haline gelmiştir... Oysa, "DOiiU MITINGLERI' çaQın ve toplumun sorumluluQunu taşıyan aydınların d.aha da bilinçlendirilmeleri sonucu yaratılmıştır. Mi tin!~lerdeki sloganlar kitlelere' yayılmış. kitlelerle aydınlar arasında
Sava ş" leşen
Mümta z KOTAN ;
lbrahim GÜÇLÜ ;
diyalog oluşturmuştur.. Bu mitingler Kürdistan'daki uyanışın en güzel örnekleri olmuştur. Daha önce düzenlenen 1967 mitingleri ile ilgili yargılar... :ı 15 k işi Ankara 1.Agır Ceza Mahkemesinde beraat etmi şler. diger mitinglerle ilgili ise soruşturmalar sürmüştür. DDKO 'Iarın kuruluşundan sonra ise. bizzat DDKO'Iar tarafından organize edilen 17.7.1969 Suruç, 27.7.1969 Hilvan, 2.8.1969 Varto, 2.8.1969 Siverek, 24.8.1969 Lice mitingleri hakkında ko~uşturma dahi açıl mamıştır. Bu mitinglerde özellikle, o günlerde Türkiye'nin gündeminde olan ve her yerde protestolara ugrayan 'Anayasayt ve Temel Hak ve Hürriyetleri Koruma Kanun Tasansr kitleler önünde teşhir edi lmiştir. (Devam Edecek)
co m
' Emperyalizmin Orta-DoQu'daki oyunları, halk hareketleri, halk kültürü-burjuva kültürü, Dogu toplumlarının sosyoekonomik durumları. idealizm-Marksizm. Marksizme göre dil sorunu vb .. .' konularda bilimsel toplantılar gerçekleştirmiştiL Bu toplantılardaki konuşmalar polis tarafın dan banda alınarak DDKO 'Iarın yargılanmaianna delil olarak kullanılmıştır. Ancak, DDKO yöneticileri büyük bir karalılık ile uygulamalar karşısında direnebilmişlerdir. DDKO'Iar, 1967 yılında başlayan ve 1969 yılına kadar devam eden "DOI:iU MITINGLERI'nin kuruluşun dan sonra olanlarını yönetip yönlendirmişlerdir. Bu mitinglerin 1969 yılında yapılanları DDKO' Iarın kuruluş çalış maları dönemine denk düşmüştür. 16.2.1969 Gaziantep ' Emperyalizme Karşı Savaş' mitingi, 22.2.1969 Malatya 'Işsizlik, Açlık ve Emperyalizme Karşı Savaş' mitingi, 17.3.1969 Kars 'Köylü Yürüyüşü', 13.4.1969 Oiyarbekir ' Hürriyet ve Anayasa Nizarnını Koruma Kanunu Tasarı s ın ın Protesto" mitingi, 19.4.1969 AQrı ' lşsizliöe Karşı
Gelecek sayı
DDKO ve DOGU MITINGLERI
DIYARBEKIR
we .
... Mesele açıklanmıştır. Dava hukuki degildir. • ... Türkiye'de objektif bir gerçek !}lan Kürt SlKlYÖNETlM Türkiye'de Türk halkından başka bir de Kürt halkının halkının , yokluQunu iddia eden faşist zihniyet ayn ı ran yoksullaştı ve varlıQının gizlenmesi, ve bu halkın demokratik talep ve köleleştiren halkını TOrk zamanda DURUŞMALARlNDA özlemlerinin örtbas edilmesidir. ... Biz, bu oyunun bir hakim sınıfların şovenist-ırkçı zihniyetidir. Biz, Kürt ' REHINE"siyiz. Bu gün biz varsak, yarın kardeşlerimiz , halkı yok diyerek. Kürt halkının gelişen devrimci ve ve çocuklarımız 'rehine' olacaklardır. Bu. tarihin şaş demokratik mücadelesini yok etmeyi ve sindirmeyi · maz dogrultusudur. amaçlayan egemen sınıfların asimilasyon. jenosid gıbi · ... Türkiye'de Türk halkından başkı Kürt halkının gerici, ırkçı ve şövenist politikalarına karşı mücadele varlıgı hukuki bir suç konusu degildir. Bu. "RESMI verdik ve verecegiz. DEVLET IDEOLOJISI'nin politik bir varsayımı sonucu .. Asıl yasa tarihin yasasıdır. Tarih, gerçek suçl ul a rı • '-· . suç olarak yansıtılmaktadır.Böylece içinden çıkılmaz yargılayıp cezalandıracaktır. Biz devrimciler olarak. tari .. ır. • saplanılmaktad çalıştık batagına getirmeye bir çelişmenin hi n bize yükledigi görevleri yerine Fikret ŞAH N ; Mahkemeniz bizleri degil KÜRT HALKINI yargılamak tadır. Mahkemeden bu istenmektedir. Bu halk, yani ' .. . Suçlu biz degiliz. Hakkımızda ve ,, .'.ı* KÜRT HALKI vardır. Ve yargılanamaz. Ülkenin halkım ı z için imha planları hazırlaydnlar somut şartlarında bir gerçegin ortadan kaldırılması ları suçludur. Savcı, ırkçı-şöven politika ile halk •... Kürt halkının varlıgı tartışılamaz ve onun . mümkün degildir gerçek ortadan kaldırılarak. mahkOm birbirine düşman etmek isteyen egemen güçler ' demokratik talep ve özlemleri ile ilgili bıütün ça lış edilemez. suçludur. Bunu tarih böyle yazacaktı r .... maların yapılması yasaklanamaz.Bu politika yanlış bir Yasaksız. tabusuz ve alabildigine özgür insan- ' politikadır.Temelinde ırkçı bir tutum ve davranış yatiarın yan yana. omuz omuza yaşadıkları bir · ,; maktadır. Yani. gözlerden Kürt halkın ın demokratik düzenin er-geç kurulacaQ ı na olan inancım ı r, talep ve özlemlerinin gizlenmesi ve hatta bu mazlum belirtir, mahkemenin hakkımda verecegi kararı ~ Ali BEYKÖ YLÜ ; ,. * ve yoksul halkın yok edilmesi amaçlanmakt:adır.... Türk büyük bir onurla karşılarım. • •... Hakkımızda görülmekte olan dava aslında ,. ~ ve Kürt halklarının tam eşitligine dayanan bir düzenin ::::: kurulması herkesin amacı olmalıdır. Biz ırkçı olmadık hiçbir maddi delile ve hatta bir emareye dahi dayanve olmayacaQız.... ~amaktadır. Biz MITin bilgilerine dayanılarak.ırkçıl.ık ıle suçlanmaktayız. Ama. bunun arkasında kımlerın '~ Battal BATTE ; ırkçı oldukları ortaya çı~m·ı·ş~ır. ..Türkiye'de Kürt halkı '·'1•.* L-.-,---""'"'",.,....,.""'""""".,..,.-:----:,..-,-...,~-~-...,.,.ı •... Kürt halkını hiç kimse yok edemez. Ne şeyh vardır, bu halkın dılı ve külturu de vardır. Bunu ortadan '' ne Zilan. Agrı, Sason. Şemdinli, Eruh ve ne de Sait, •· yazkaldırmak mümkün degildir. Bunları söylemenin, katliamları Kürt halkını yok etmeye yet; Dersim Ş BALKA Ali Yilmaz manın da suç olacagı mümkün degildir. Bunun arkasın l skan kanunla r ı ve Türkiye'nin he r memiştir. ' .. Biz. Türkiye'de Türk halkından başka Kürt da bir hukuki durum deQil, bir devlet politikası yatmakekonomik buhranında zındanlara atılan Kürt aydın halkının var oldugunu söyledik. Fakat, Kiirt halkının tadır.... ve köylülerine reva görülen işkence ve cezalar hiç objektif varlıgı bizim isteyimizin dışındadır. bir işe yaramayacaktı r. As.savcının Kürt halkının varlıgını reddietmesi ne ... Ben Kürdüm. Kürt halkı vardır ve dünya durvarlıgı nın halkı kürt türkiye'de kadar saçmaysa, Mahmu t KILIÇ; da var olacaktır. Ve kürt halkının insan dukça üzerinde halen tartışmakta o kadar saçmadır. sahip oldugu fakat gaspedi l m i ş olan olarak •... Kürt halkının bütün ulusal hakları ve hatta ~ ... Egemen sın ı f iktidarları Türk ve Kürt halk- ·=~~ demokratik hakl arı her zaman savunulaanayasal insan o l manın gerektirdiQi bütün hak l a rı gasbe• ekengelleyemeyec larının devrimci mücadelesini N TÜRKIYE HALKLARININ :~ maruz caktır.YAŞASI metodlarına dilmiştir. Insanlık dışı baskı lerdir. Tarihin çarkı, Türk ve Kürt halklarının kurtuANAYASAL HAKLARIIÇIN VE DEMOKRATIK • Komando eden devam halen bırakılm ış -örnegin luşları dogru ltusundad ır... .' MÜCADELE VERENLER. Harekatı- ve gizli bakı metodla rı ı.ı yg u lan m ış, imha ~ p lanları hazı rlan mıştır. Bu imha planları zaman zaman mazlum kürt halkının katl ine kadar varmıştır. -ÖmeQin DoQu Isyanları dönemindeki katliamlar- Oysa biz, Kürt lsmail Beşikçi halkın ı n demokratik istek ve özlemlerinin oldugunu, ilgili ile varolması halkın bir bunun en azından DDKO'Iar konusundaki suçlamalara karşı Diyar bekir As. Mahkemesinde şöyle der; oldugunu ve dünyada bütün halkların bunu alma hakkı"...Devrimci Dogu Kültür Ocakları mensuplarının bana karşı sempati duymaları ne bana. ne de Devrimci na sahip o l duklarını, kendilerini, ancak kendi öz ·· DoQu Kültür Ocakları mensupianna hiçbir suç ilzam etmez. Gerçek şudur ki, DDKO, halkların eşitl igini, koşulları içerisinde yükseltip ge l iştirebilecek l erini kardeşligini temel bir prensip sayan . insan haklarını. (insanın doQdugu için sahip oldugu bir takım hakları söyledik..... Bizim devrimci ve Kürt halkının birer ferdi ana dilini konuşma ve kullanma hak~a-) hukukun üstünlOgOnO ve çagdaş demokratik toplumu savunma, olarak, ona yapılan bütün eritme ve baskı metodlarına ·:· insanın kendisi ve toplumla ve doga ile· bütünleşmesini mümkün kılan. her türlü yabancılaşmayı reddeden ve " karşı olmamızdan ve kürt halkının demokratik haklarını kölelig i ortadan kaldıran. kabul ettigi bu prensiplerden dolayı Kürt halkının anayasal demokratik haklarını da ' ·~ savunmamızdan daha doQal bir şey olamaz...· · savunan bunun için de halkları kesinkes birleştirici nitelikte bir örgüttür. (25.1.1972 tarihli dilekçe s.11) <ı
ne
te
SON •• SOZ LER
i!
ww
w.
[:j
?i
.·:~
====~,=====~·:·"!
==-=== ===== =:ii~;~nııtrwımmtl&trut~~htfi~J=t;iim;w.ı:tir~;@Jt~M mıiwlMt&tıtiıt~i tWttifrt?!:::ı::~~~J;:*~-;~Mml~@JJ;[tt.tıA~tlf.t:fw~
Gülan/Mayıs
1994 1 2
21
KADlN
Araştırmacı
Heidi WEDEL
co m
GECEKONDUL ARDAKi KORT KADlNLARI SiVASALLAŞMA ARAYI ŞI NDA " "
O "Gecekondularda Ortak Sorunlarin Çözümüne Yönelik Ortak Eylemlilikler .. üzerinde araştuma yapan Alman Araşt1rmac1 H.Wedel ile gecekonduda yaşayan kadiniardaki sosyal-siyasal değişimler ve talepleri ayr1ca, Kürt kad1nlar1 ve Kürt kad1n hareketi üzerine görüştük
ne
te
e Üniversitede l<ttap olarak da yaytn/anan master tezinizi 'Atatürkçü Laiklik Anlaytştntn Denerlendirilmesi' üzerine yapmtşstntz. Türkiye 'de, Kürtlerin ulusal hareketlenme/eri, ulusal direnişleri ya da başkaldtrtlanyla 'irtica · söylemleri altmda laiklinin öne çtkartldtOt dönemler çoğunlukla üst üste çaktşmakta ve genellikle de öne geçmekte. Bunu nastl yorum/uyorsunuz? • • Kitabımda da belirttiQim gibi; Türkiye'de zaten din-devlet ayrımı yoktur. Başlangıçtan itibaren de bu böyledir. 1924'te Diyanet Işleri BaşkanlıQı'nın kurulmasıyla devletin içinde dini denetleyen. ama aynı zamanda dini uygulatan bir kurum vardır. Ki, bu da tarafsız bir kurum degildir. Sünni islama yönelik bı r kurumdur ve tam sayıla rını bilmemekle birlikte buyük ihtimalle toplumun %25-30'unu oluşturan alevi kesim bu kurum tarafından temsil edilmemektedir. DiQer yandan devlet; insanları , yurttaşları belli dini kurallara uymaya zorlayamayacaQı gibi. dini pratiklerio bu dini kurallara uymasına da engel olmaması gerekir. Halbuki bu ilkeler burada uygulanm ı yor . Bence burada uygulamada olan, tam anlamıyla laik bir sistem degildir. LaikliQin öne çıkartılması ile Kürtlere karşı tavır aras ı nda bazen direk bir ilişki tespit edilebilir. ÖrneQin bu geçen aylardaki 'Atatürk mitingi'nin doruk n o k tasını o l uşt u ran gelişmele r. Ondan önceki aylarda katı Kema list düşünceyi temsil eden Cumhuriyet Gazetesi. zaten uzun vadeli bir kampanya açarak 'irtica tehlikesi'ne, ' Refah tehlikesi'ne yönelik bir sürü yazı yayınladı. Benzeri tavırlar Cumhuriyet Gazetesinin dışında da gelişti ve Refah Partisine karşı 'çok oy kaza.nacak' diye bir kampanya açıldı. Resmi medya lar, televizyonlar. orta sag denilen partiler Refah'ı eleştirmeye başladılar. Ve bir-den herkes 'bölücülük'le ve 'vatan hainliQ i'yle suçlanmaya başlandı. 'Bölücülük' kavramı genellikle Kürt örgütlenmelere karşı kullanılan bir terimdir. Bu sefer islametiara karşı ku l lanılmaya başlanması çok ilginç bir geliş m edir. Daha önceki dönemlerde de öyle bir şey var mıydı, bilmiyorum ama bana yeni bir gelişme gibi geliyor.
we .
------~----~~~~~.
w.
4 Heidiı- ·w;d;l
ww
e Kürdistan tarihinde, örnenin 1925'teki Şeyh SaitAyaklanmasi strasmda bunun Ulusal bir hareket denil de bir 'irtica· hareketi oldu!Ju öne çtkarttlmtştt ... ' • • Ama o hareket bence karışık bir hareketti. Yani bildiQim kadarı yla önderlik çapında ulusal meseleleri takip edenler vardı ama özellikle harekete katılan tabanda dini gerekçeler vardı. Bunu şimdil i k bir yana bıra karak bence bugün üzerine konu şa lı m TC'nin şu anda çok fazla so run ları var. Ekonomik ve siyasi sorunları ortada. Bir savaş var ve ona bir sürü kaynak gidiyor. Demokr atikleşme vaad edildi, uygulanma d ı. Sendikalara daha fazla hak tanınacaktı , o da yerine getirilmedi. I şte bir sürü sorunlar bir doruk noktasına geldiQinde siyasi iktidar kendisini çok zayıf hissetmeye başladı ve bence 'Atatürk mitingi' bunun çok açık bir göstergesidir. Devl et art ı k kendi siyasetini doQru dürüst •
22
..
ı.
r
trrl<:J
~
~
.·. ,,
-:~:
i&t·.
J ~i~i:
1
Heidi Wedel, liseden sonra öğrenimini Berlin Hür Üniversitesi'nde Islam Bilimleri, Antropoloji ve Iktisat üzerine sürdürdü ve 1989'da da Türkoloji bölümünü bitirdi. •Atatürkçü Laiklik Anlayışının Incelenmesi ve Eleştirisi" konulu master tezi 1991'de i kiğtap ko 1abr~k da yayınlandı. Üniversiteden sonra Kalkınma Siyaseti üzerine pratik . a ır ı ı ır üst eğitim gördü ve Suriye'de bir grup araştırmasına katıldı. Bir ara Türkiye Araştırmalar Merkezi'nde çalıştıktan sonra 1991'den bu yana Berlin Hür ~ Üniversite'de, Siyasal Bilimler Fakültesi OrtadoDu Bölümü'nde asistanlık yapıyor. ~ Yaklaşık 7 ay boyunca Istanbul'un bazı gecekondu mahanelerinde, Kentsel Toplumsal Hareketler Kuramı çerçevesinde Gecekondularda Ortak Eylemlilikler üzerine bir araştırma yürütüyor.
i i
1 1
t
1 f
f ·} '?·l
bv~~:·~?~~-::.~V.
savunamaz hale geldiQi nden, 'ulusal bir birlik' yaratan_ya da sim~e l eyen At~türk kişiliginin arkasına geçtı ve bunu bırtakım gel ı şmelere karşı kullan ~aya çalı ştı. Ama bu bence bir zayıfl ı Qın göstergesıd ı r ve bu zayı flıQı daha da fazla arttırmıştır.O ~aman Mezarcı va tan h aini_ola~a_k ilan edildi. Bir ınsa n~ karşı koskocaman b ı r mıtıng yapmak mantı k dış ı bı r şey. Mant ı kl ı ol madıgına göre onun arkası n-
başka şeyler olması gerek. Yani orada devlet kendi seçmenlerini tekrar kendi tarafına çekmeye çalıştı. Ve bunu da Atatürk'ü ve belli bir laiklik anlayışını kullanarak yaptı. Tabi ayn ı zamanda sizin dediQinize de katı lıyorum. Bu kesinlikle tesadüf deQil. Yani birkaç gün bazı insanlar vatan haini olarak açık!anıyor. Ondan sonra bir miting yapılıyor ve zannederse m iki gün sonra meclis 5 Kürt milletvekilinin
k .1
Gülan/Mayıs
1994
12
JiN
·_:.:
co m
dokunulmazlıkların ı kaldırıyor ve onlar da vatan yorlar. Yani 'biz aleviler' demiyorlar. Aslında bu hareketliliQin çok ca nl ı olmadıgını biliyordum. Ama hainligiyle suçlanıyor. Bu kesinikle bir tesadüf degil. grupta Kürt bilinci kimlik olarak var ve Kürdistan'da araştırma sırasında ortak eylemiiliklerio ve bunun Dokunulmazlıkların kaldırılması yeni bir olay degildi. yer alan baskıların da bilincindeler. Bunu çok gerektirdigi örgütlülüklerin benim tahmin ettigirnden Kürt milletvekillerinin yemininden hemen sonra konuşuyorlar. Ben aslında araştırmam için yerel çok daha az oldugunu farketti m. Örgütlenme özellikDGM Savcılıgı soruşturma açarak Kürt milletvekilkonuları konuşmak istedigim halde onlar çogunlukla le kadınlar arasında hemen hemen hiç yok ve ortak lerinin dokunulmazlıklarının kaldırılmasını talep bu konuları konuşmak istediler. Onlar için çok önem- eylem de çok zayıf. Konuştugum kişilerin çogu etmişti. Yani 2.5 seneden beri var olan bir olay li. Çok uzak olmalarına ragmen onların hayatında sorunların bilincindeler ve bunu çok açık ifade edişimdi işleme konuldu ve kamuoyuna. özellikle de çok canlı bir rol oynuyor ve kendilerini orada varolan yorlar. bazen de çözüm öneriyorlar. Ama bu bil inç. batı kamuoyuna karşı bu olayın Kürtlere karşı bir şeylerin bir parçası olarak görüyorlar. Şimdi bu yani varolan bu bilinç genellikle ortak eyleme hareket olmadıgını göstermek için, ondan önce bir kesim, daha önce klasik olarak SHP'ye oy verdikleri dönüştürülmüyor. Bunun hem siyasi hem de islamcıya karşı aynı terimler kullanıldı. Ki bu laikhalde şu durumda SHP'ye oy vermeyeceklerini ekonomik bi r çok nedeni va r. Ancak çok nadir lige karşı bir hareket olarak görülsün ve batı tarafın söylüyorlar. Ancak, bir _ __ • • • ?.@ durumlarda ortak eylemiere dan desteklensin. yandan da büyük bir Alevı-Kurt grubu kendısını başvuruy~rlar. . e Yaklaştk 6-7 aydtr araşttrmalannw belli çelişki ve tereddüt için"f d d k "b" K'' l ..ıı ~~" e Nedlf o nadlf durumlar.1 gecekondu bölgelerinde sürdürüyorsunuz. Oradaki deler. Zira SHP'nin ı a e er e en IZ urt e. ) •• Şimdi gecekondu mahalinsanlarla çok yaktn ilişkileriniz sözkonusu. 91 'den itibaren hükümet şeklinde konuşuyor, Yani "biz .•{: leleri genellikle tapu su ve izni Gecekondu mahalleterindeki genel gözlemlerinizi de ortagı olması ve var olan Al · ı r'' d · l A l d : olmadan yapılan evierden oluşbaskılar ve askeri evı e emıyor ar. S ın a \ makta. Bir barınma güvenligi yok. ö{jrenebilir miyiz? • • Gecekondu mahallelerine gittigirnde degişik çözümün sorumlulugunu bu grupta Kürt bilinci kimlik !t Ve özellikle bu barınma güvenligi kesimlerle konuşmaya çalıştım. Ancak. gecekondu taşıması nedeniyle olarak var ve Kürdistan'da yer ·$ gün~el bir tehlikeyle yani yıkım sakinlerinin bir çogunun, kaldıkları yerlerin tapusuz Kürtler için aslında • • • .'ffi tehlıkesıyle ka rşı karşıya kaldıgı ve bir bakıma yasadışı bir durumda olması. özellikle seçilmez bir parti haline alan baskıların bılıncındeler :m zaman bu eylemlilikler sözkonusu 12 EylUl'den sonra yogun bir baskı görmeleri. ayrıca geldi . Ancak, şimdi bir ';),ı olabiliyor. Yine bazen belediye egitim düzeylerinin düşük olma sı ve kendilerini yandan Kürt olarak bir parti [f@ffit4\4{r.:FFtf1':1-771ffi[z'ff9:ii:ZI belli bir fiyatla tapuları vermeyi yeterince bilgili hissat· teklif ediyor ve bu fiyatlar bazen .----~-~--memeleri gibi nedenlerden gecekondu sakinlerine çok fazla dolayı böyle bir araştır yüksek geliyor. O da bir ortak maya katılmaktan çekindieylem gerekçesi olabiliyor. En ler. Planlamadıgım ve büyük eylemler yıkım ya da yükistemedigim halde çogunsek tapu fiyatlarına karşı gelişi lukla aleviler ve özellikle yor. Daha küçük çaplı eylemler de alevi Kürtlerden oluşan ise altyapı sorunlarıyla i lgilidir. belli bir çevre araştırmaya Özellikle suyoo olmamas ı ya da katılmaya hazırdı. Aleviler düzensiz gelmesine karşı . ~lların zaten Cumhuriyet'in kuru· olmamas ı ya da çamura karşı -kı luşundan itibaren klasik özellikle kad ın lar bunun derdini CHP-SHP. yani şu anda çok agır bir şekilde çekiyorlarkendilerine sosyal gelişen bu eylemleri genellikle . demokrat denilen partilere kadınlar yürütmektedir. oy veren kesim. O nedenle e Sizce bu eylemlilikler kadindaha fazla bu kesim Iarda birdeger degişimine yol üze.rine konuşabilirim . aÇiyor mu? Ben, geçen Agustos • • Şimdi tahminen böyle bir sonun~ dogru Türkiye'ye eyleme katılmakla siyasi bi r geldim. Yani Sivas olaytecrübe kazanılabilir. Belki bir larının hemen sonrasınörgütlülük de başlayab i li r. Ama o da ... Dikkatimi çeken ilk da çok nadir oluyor. Yani genelşey ise, özellikle Sivas likle bu tür eylemler bir süreklilik olaylarından sonra kazanamıyorlar. Ancak bazı aleVilerin büyük bir hallerde bunun saglanabildigine korkuya kapı l dık l arıydı. Eylül'den önce siyasi çevrelerin s~~ernıyoı ı,ıı obur yand an da daır o r nekıer de vardır. Örnegin bir mahallede Aslında aleviler tarih ~ alevi olarak kendilerin ı kadın lar. erkeklerle birlikte belediyeye başvurdular boyunca çogu dönemlerde bir çoğu gecekondulara .. büyük bir saldırının hedefi ve böylece ilk defa bir siyasi kurumla karşılaştıla r. baskı görmüşler ve iyice . olar~ k. g?rüyorlar ve Refah Bu, onlara bir tecrübe ve özgüvan kazandırdı ve Yöneldiler' oraya gittiler ve insan- :_ içlerine kapanmışlardı. ·: . Partısı'nın kazanmas.ndan ondan sonra kadın sorunlarına yönelik olarak bir Ancak. geçtigirniz yıllarda ları örgütlerneye çalıştılar. Bu • · •· çok korkuyorlar, ona karşı araya gelmeye başladılar. Bu bir araya geliş. geçen aleviler devletin de teşvik sene ve bu sene mahalle içinde her şeyiyle kendileri arada bazı mahalli sorunlara da : :. örgütlü bir şekilde yer etmesiyle bi raz daha fazla • • almak istiyorlar ve bu tarafından hazırlanan 8 Mart şenliklerini düzenağıldıler va mahallelerde genelgenellikle onları SHP'ye oy lemeleri ile doruga ulaştı. Bu biraraya gelişler bell i kendilerini öne çıkardılar. Sivas olaylarından sonra bir örgütlülük ve eylemlilik içinde süreklilik likle bu faaliyetlere katıldılar. vermeye ya da SHP'ye üye aleviler, kendilerini tamakazandıysa da bu tam bir süreklilik degildi. Diger ' " l'd b l . , olmaya zorluyor. Ancak, 12 EYlu en sonra un arın : . Ilginç olan bir başka nokta mahallelerde, men saldırının bir hedefi genellikle aniden ve örgütsüz, yani olarak görmeye ve korkönemli bir kısmı baskı gördüler, ise. kendilerini açıkça Kürt sorunların agır bastıgı bir zamanda bir araya gelimaya başladılar. Bu korku yorlar ve sonra tekrar dagılıyorlar. Bunun önemli bir Bu o!arak_ifad~ eden b_azı k_eg özaltı' tutuklama ' ickence özellikle kadın l arda çok ~ ... sımlerın -kı bunlar sunnı nedeni bu kadınların genellikle siyasi bir tecrüyaygın . Bunların bazıları nedenle geri çekildiler Türklerin yogunlukla bulun- belerinin olmamasıdı r. Bilindigi gibi, 12 Eylül'den pasifleşerek ko rku içinde dugu bir mahallede yaşıyor önce siyasi çevrelerin bir çogu gecekondulara yeniden kendi içlerine çekildi. lardı- aslında dine bag l ı yöneldiler, oraya gittiler ve insan l arı örgütlameye Bazıları da alevilik temelinde örgütlerneye yöneldiayırımlarda bile bunu Kürtlükle. yani 'biz Kürt olarak ça l ıştı lar. Bu esnada bazı mahalli sorunlara da ler ki, bu özellikle Ümraniye'de çal ışma yaptıgım öyle yapıyoruz' şeklinde ifade etmeleriydi. Halbuki egildiler ve mahalleliler de genellikle bu mahallede yayg ı n. Sivas'tan sonra Pir Sultan Abdal bu yanlış . Aslında alevi olarak öyle davrandıkları faaliyetlere katıldılar. Ancak. 12 Eylül'den sonra Dernegi gibi bazı örgütler kuruldu. Ve onlar bu halde bunu ifade etmemeleri bana ilginç geldi. bunların önemli bir kısmı baskı gördüler; gözaltı. örgütlerde hem bir araya gelip kendilerini daha iyi e Peki asti araşttrma konunuz yani gecekondular- tutuklama. işkence... Ve bu nedenle geri çekildiler. savunmaya, hem de bu dernekler vasıtasıyla kendi da ortak eylemlilikler olgusuna ilişkin gözlemleriniz Kalıcı bir örgütlenme yaratılamadı. Bu olgunun kOltUrlerini canlandırmaya, yaşatmaya çalışıyorlar. nedir? Türkiye genelinde de böyle oldugu söylenebilir. Öte Bu insan l arın çogu da aynı zamanda Kürt. • • Ben aslında kentsel ve top lumsal hareketler yandan kadınların kendi kadınl ı k cinsiyetinden kayBazılarında. özellikle Tunceli'liler, Sivas'lı l ar ve bazı kuramı içinde bu araştırmavı yap ı yorum. OediQim naklanan birtakım nedenler de var. Örnegin onlara Erzincan ' lıla rda alevi kimliginin agırlık kazanmasına gibi gecekondu mahallelerinin ortak sorunları çok gençliklerinde hiç egitim fırsatı tanınma dı, yani ragmen genellikle kendi grupları n ı bir başka gruptan oldugundan orada da böyle bir hareketin olabileokuma yazma ları çok az ya da hiç yeık. Bu nedenle ay ı rmak istediklerinde kendilerini Kürt olarak ifade cegini tahmin ettim. Tabi ben daha önce zaten yazı l ı kaynaklardan bilgi edinemiyorlar. Şimdilerde etmeleri beni oldukça şaş ı rtt ı . Alevi -Kürt grubu ken- Türkiye'de -özellikle 12 Eylül'den sonra ve hala dcı televizyon yardımıyla bilgilenebiliyorlar ancak bu da disini ifade ederken 'biz Kürt ler' şe klinde konuşu bu durum devam ediyor- örgütlülügün, sivasal yazı l ı medyadan daha tek tar:ıflı vR ı1ıır oluyor.
ww w. ne
te w
e.
tl
Gülan/Mayıs
1994 1 2
23
KADlN
co m
mahalleye taşınan ve sosyal ilişkileri gelişmiş. daha örgütlemelerde varlar. Ancak, belediyenin yüksek Egitim düzeyleri az oldugundan çalışamıyorlar, dışa egitim! i ve ekonomik durumları da biraz daha iyi yapeylem fiyatla tapu dagıtmasına karşı birlikte bir açılamıyorlar. kandilere güvenmiyorlar. Bundan olan kişiler de bazen olumlu bir rol oynuyorlar. kadınKürt alevi ve sunniTürk sonra ondan ve tılar başka hala geleneksel bir toplum içinde ya da Kadınlar, kendi sorunları etrafında yeni yeni bir lar kısa vadel i olarak caminin içinde ya da yakın ıngelişmekte olan ama hala geleneksel yönleri agır araya geliyorlar, kadın sorunlarını tartışıyorlar. ve geldiler biraraya yerde bir olan lı bag camiye da, basan bir toplumda yaşadıklarından dolayı kadınortak mahalle sorunlarını konuştular. Fakat, özellikle Bazen somut olarak bazı şeyler faaliyetlerde ların çogu hala kamu alanından ve özellikle siyasetbulunuyor ya da bazı sorunları çözmeye çabalıyorlar. ekonomik ve siyasi farklılaşmadan dolayı bu ten dışlanıyorlar. Siyasi tecrübeleri hemen hemen Daha egitimli ya da bilinçli olanlar, hareketlilik dagıldı. Ekonomik hiç yok. tepeden ine re k degil, onlarla birlikte istenen olanlar. iyi durumu e Yine de gecekondulardaki ortak eylemliliklerde Ulusal bilinç var. ~:tl sorunlara egiliyorlar. Klasik sol tapu fiyatlarına razı oldular. kadınlar hep ön saflarda yer aldtdt görülüyor. Bu Kadınlar, gelişen bir [t::~ ç~~reler de, ~O'den önceki ~ibi ·~iz Orada, önde gelen kadınlarda olgu kadınlan kendi özgün sorun/art temelinde de @@ ~ ı l.ıyo~u.z'. 'bız kadroyuz'. 'onderız~. ı k 0.. n büyüktü çok bilinci kadınlık mu? etkiliyor 0 ayı bız sızı kurtaracagız' tarzında degıl. Vi ı em ÇO ededevam birliktelik bu ve belirgin. ee O da var. Bir örnekte bu çok ~erab~r, ka~ınları ciddiye kadınla !.t~ ve herzama~ tartışıyor bilseydi kesinlikle bir kadın Mahallelerden birinde genel sorunlarla başlayan ı r şekılde bırşeyler yap ıyorla r b alacak ~;W olan var devletın ~önüşeine hareketlenmes ortak eylemlilik giderek kadın sorunlarına özgü bir çok ön_e~!i. Nihayet bu bence bu ki. oldukça siyasetini bitirdi. kadınlar de mahallede birlikteligide dogurdu. Diger degı ı . ozne oluyorlar nesne ar l kadın ~*;~ • • kendiyani nitelikli. Ulusal tartışözellikle bu geçen dönemde kendi sorunlarını bır şekı l de kınıyor, f.'J, ve kendilerine de daha fazla güvenmaya başladılar. Hem tabusayılan aile içi ilişkileri. leri ve çocukları için ana dille {t meye başlıyorlar. eleştiriyorlar. egitim gibi talepler direk hem de kadın olarak siyasetten dışlanmalarını Çj e Bu durum mevcut kadın hareketsöylenmedi. Biraz önce de tartışıyorlar ve ona yönelik de yeni talepler oluştu·:-':.L-EEF':': --· ~·:;:.;;_,,_,.NA lerini sizce ne yönde etkileyebilir? ruyorlar. Bana göre bu oldukça önemli bir durumdur. dedigim ulusal bilinç var. • • Kadın hareketi burada. özellikle 80'den sonra Kadınlar, gelişen bir çok önemli olayı herzaman Yani kadınlar. fazla örgütlü olmamalarına ragmen bir hareket. Daha önce genellikle var olan oluşan oldukça siyasetini olan var devletin ve tartışıyor kadın de hem artık hem genel ve yerel sorunlarını. içinde yer alındı ve orada kadın çevrelerin siyasi ı karş Ona sert bir şekilde kınıyor. eleştiriyorlar. sorunlarını tartışmaya başlıyor ve çözümler öneritartış ı lmadı , ya da 'sol' bir deyimiyle ya sorunları konuşuyorKürtçe aralarında kendi Bazen çıkıyorlar. alana eko~omik de hem yorlar. Bunlar. hem siyasi. 'yan çelişki' olarak görüldü ve pek ciddiye alınmadı. lar. KOrtçe egitim in ol maması nedeniyle Kürtçeleri yönelik olan talepler. Yani kadınlar evleri dışında Kadın bilinci yaralılamad ı ve bu aynı zamanda zarargörüyorlar. olarak eksiklik bir da onu ve gelişamedi yerinde bir hiç normal gecekondu mahallelerinin lı da görüldü. SO' lerden sonra ortaya çıkan kadın dilbilgisini Kürtçe üzülüyorlar. Bazı kadınlar. toplanamıyorlar. Evler ise çok küçük ve ancak çok ise agırlıkla akademisyen bir hareket hareketi tek bunlar ama söylüyorlar istediklerini geliştirmek mahalGecekondu dar bir çevre toplanabiliyor. yüksek bir egitim pozisyonunda bulunan ve olmuş . şeyler getirilen tek ve bireysel olarak dile !el erinin çogunda kadınların gidebirecekleri bir yer doçent gibi ka ri yerlere sahip olan profesör. yani egikültürleriyle ve dilleri ana kendi Çocuklarının mahsus. erkeklere yok. Kahveler var ve onlar da tabi geliştirilmiştir. Bu kadınlar ta,-afından kadınlar benzeri da ya kreş bir tilebilecegi Bu da kadınları siyasetten i araştırmalar da ortaya çıkardegeri ilgili konuyla adım. duym ben taleplerini bir nın dışlıyor. Kadınlar artık bu gördügüm kadarıyla bu benim Ancak. mışlardır. kadıniann i Gecekondudak e Kadın hareketi burada, durumu eleştiriyar ve kendi benim görüştügüm kadın bakımdan sosyal hareket. etraftnda sorun/art özgün kendi MM sonra den BO' özellikle leri için, kendilerine özgü genellikle de bu ve yerde bir u}ak çok lardan geçmeye harekete o l uşan bir hareket. Daha '!\f yavaş yavaş bir yer talep ediyorlar. Istanbul'da ancak Koskoca yok. şkileri ili hiç çevreyle bunun ranmen başlamalartna t@; olan var genellikle önce Bazen dügün salonları araştırmas ı gecekondu onunasistanı ve doçent bir siyasi çevrelerin içinde ~tM kurumsallaşamamast. kaltct bir kiralıyor ve orada toplanıyi oldugu öneml çok hala gecekonduların ve yapıyor ni dönüşememesi örgütlenmeye i:i ) i' d k d d l orlar Bu da zannedersem bir dönemde gecekondulu kadı n üzerine hemen yer a ın ı ve ora a a ın ~'h neye badftyorsunuz? çok pahalı. Bazen de direk Bazı nedenleri ben açıkla- hemen hiç bir araştırma yapıl mıyo r. Bazen, özel likle sorunları ya tartışılmadı , Mi~ kadın merkezi istediklerini maya çalı ştım. Kadınlarda siyasi aile içindeki şiddete ka rşı önemli şeyl er yapıldı söylü -yorlar. Bence böyle bir ya da "sol" bir deyimiyle ama, örgütlenme bakım ı ndan bu çevre oldukça dar tecrübe yok ve egitim düzeyleri ;~9 oiarak "yan çelişki" kurum. onların siyasi olarak daha çok egitimli ve elit kesimlerle sınır lı kalıyo r. ve nasıl dolayı Ondan az. çok de N P. ciddiye pek ve görüldü gostermeleri. faaliyet Peki. buralarda Kürt kadtn hareketinin konumu • mibil de eklerini örgütlenebilec MM . alı nmad ı örgütlenmeleri ya da bir ~v~ yorlar. Başka ama çok önemli bir nedir? Gerek program, gerekse bu program içindeki araya gelme ve sorunlarını faaliyetleri aÇtsmdan nastl dederlendiriyorsunuz? ·;§1 sebep ise zaten Türkiye'de ""·. ' ''"'"''· tartışmalarının çok önemli • • 'Kürt kadın hareketi' denilebilir mi? Bu bence ,...,_. ...... örgütlenmenin çok zor olması. . '§t•;, ._...,.....-;..,,.. bir önkoşuludur. Diger yandan soru işareti. Hareket kelimesi bi r bakıma büyük bir Kanunu'ndan. Ceza Türk Yasası'ndan. Dernekler ekonomik olanaklar da istiyorlar. Özellikle tüketim bir tabanı gerektiriyor. Diger yandan da, gerçekten Anti -terör Yasası'ndan kaynaklanan bir sürü yasal taleplerinin artması ve erkegin gelirinin yetersiz engeller var. Tabi sayısal olarak, özellikle istanbul'kalması nedeniyle kadınlar da çalışmak zorunda kadın konularının agırl ı kta olması gerekiyor. Şimdi, da birçok dernek var. Ama bu gün lstanbul'da, yani kalıyorlar. Ancak, daha önce söylediQim sebeplerbild igim kadarıyla şu anda kapatılmış benim sık dernek birçok bile den dolayı istedikleri gibi bir iş de bulamıyorlar. Çok Kürdistan'ın dışındaki yerlerde bir Kürt kad ı n dernegi yoktur. Var olan olmayan Bu görüyorlar. baskılar takım bir veya kapatılıyor sık gibi temizlik düşük ücretli işlerde ya da el işleri. kapatıldı. Ben geldigirnde bir kuruluşlar bütün burada Korku durumu tabi kadınlar da biliyorlar. işlerde çalışabiliyorlar. Ki bunlar oldukça sömürücü Demokratik Kadın Dernegi açıktı Ulusal yani dernek kadınbu şında ı d bunun ama tabi. etken bir önemli artık koşullarda yapılıyor. Bu nedenle kadınlar Bu nedenle, ancak bu dernek görüştüm. onlarla ve lara has bir tecrübenin olmaması, egitim düzeymahalle içinde, örnegin kadın atölyesi gibi yerlerin üzerine bir şeyler söyleyekendide bir ve olması düşük lerinin gelir bir açılmasını talep ediyorlar. Bu şekilde hem w"' bilirim. Programlarını elde edebilecekler, hem daha adil çalışma koşulları- lerine güvenememeleri diger etkenKadınlar, fazla örgütlü m~ı incelemedim. Ama kadınleri oluşturmakta. Ayrıca sık sık birna sahip olacaklar. hem de yeni bir tecrübe it''<~ ligin olmadıQını söylüyorlar. Biraz kazanacaklardır. Yani evin dışına çıkacaklar ve tek -~ larla görüştüm ve uzun bir !:;·· rağmen ına olmamalar kadınların gibi belirttigim de önce bence ki çalışacaklar şekilde bir ortak başına degil. 'V '? demeç yaptım. Ayrıca d · · ı · · h ı· ı b h artık hem genel ve yerel :W] kadınlarla bazen demeç çogu sorunların bilincindeler ama u. em sosya ge ışme erının. em e sıyası ,.~ • yaratamıyorve diyorlar yok' 'birlik önkoşuludur. bir önemli tecrübe edinmelerinin l dışında sohbetlerimiz W I' kadın de hem , sorunlarını de Belki çelişkili. biraz Bu lar. e Bu gelişim ve bir araya gelişte ulusal nitelikoldu . ~an~ederseriı, ancak tartışmaya ı sorunların bu da istiyorlarsa Ama istemiyorlar nitelikli ulusal da ya !erin de belirleyici bir etkisi, kı sa bır donem yaşaya .. .. olabilir. önemli saydıgrm etkenler taleplerin /)ir etkisi var ml? {[{.j bilmeleri ve sonradan kabaşlıyor ve çozumler Aslında konuştugum birçok kadında • • Ulusal yanların belirleyiciligi bakımından, wıı patılmaları nedeniyle. öneriyorlar. özellikle alevilerden oluşan ve solcu gelenekleri çok bu yönde bir hazırlık varveeger yol ~"'~ amaçlarını uygulama alınabilir. sonuç gösterilabilirse diyemibirşey pek konuda bu agır basan mahallede olanagını pek fazla bula.JWJ i_ · "" -•ıı:<lY/<-,."-''*'f,,~""'-t=;.~«~-w; yorum. Orada hemşehrilik bagları ve ulusal farklılaş- B~nce bu bilinç ve_ hazırl ık .a~gari madılar. Benim gördügüm li,..tl-J iM:..t.&~i./ik l!'P:S-L't ' •···" . . e.yı~mlılı~e. olsab~~ de ~uz~yde Türk-Kürt mayı sordugumda öyle bir ayırımın, yani orgutlenmeye donuşturulebılır. Şımdı mahallenın ayrımının yok oldugunu söylüyorlar. Bunun ne kadar kadarıyla· planladıkları faaliyetler olumluydu. Çünkü i_çinde oturan daha tecrübe li ve bilinçli kad ı nlar var. dogru oldugunu ben bilemiyorum. Diger mahalle, onlar direk olarak. mahallelerde somut var olan Ornegin özellikle bu görüştüQüm alevi-Kürt kesi yani karışık olan mahallede çok kesin bir ayrım var. sorunları çözmeyi düşündüler. Örnegin saglık sorunYani j(ürtler ve TOrkler arasında çok az bir ilişki var. mi nde gençler egitim görüyorlar. Mahallenin dışında ları . kültür sorun l arı, iktisadi sorunlar. Yani o konuOlsa olsa bazı ekonomik ilişkiler yani ha l ıcılık yapan herhangi bir siyasi örgütlenme içinde yer alıyorlar bir sürü şeyler planladı lar. Zaten bu kad ınların da bir Kürt kadınının yanında Türk kızlarını çalıştırmas ı ve bu örgütlenme mahalle ilişkisini de içeriyor. Yani da ya da bizzat gecekondu mahallelerinde yaşıyor lar. çogu başvuruyor da kadınlara grubundaki yaş orta ya da inek besleyen bir Türk aileden Kürtlerin süt Sosyal bakımdan bu mahallelere uzak degiller. O almaları türünden ekonomik ilişkiler var. Ama sosyal onları bazı şeylere çag ı rıyorlar. Böylece kadınlar yüzden tepeden inmecilik gibi bir tehlike de çok ve siyasal ilişkiler hemen hemen hiç yok. Ne birbir- yavaş yavaş dışa yönetmeye ve tecrübe edinmeye başlıyorlar. Bunun dışında, genellik le evlilikle lerinin ziyaretlerine gidiyorlar, ne de ortak siyasi düşüktür. Bence. bu dernek olmasa bile böyle şey-
r
te w
e.
sertit';
:tN
••
ww w. ne
if&
•
24
Jffi nm
.. . ~ - rk ••
rızgar
Gülan/M ayıs
1994 1 2
------------------------------------------------------------------------------------------------------
JiN
- -- - - - ----------- - ------------------ - - - - - - - - - - --------- - - - - --- - - - - - - - - leri planlayan bir dernek, sözünü ettigim mahalleBenim görüşüme göre orada tartışılan feminizm Türkiye'de siyasi takip görecegi açık olan kiş i lerin lerde çal ışarak olumlu şeyler oluşturabi lir. Bu kavramı biraz dardı. Çünkü feminizm kavramı var iade edilmesi mümkün degildir. Bu konuda zaten önemli bir gelişmedir. Ancak, özellikle kadın olan bazı Türk feminist çevreleriyle özdeşleştirildi. hükümet içinde bile eleştirenler vardır. Bu özellikhareketleri ve feminizme ilişkin degerAslında feminizm kavramı , uluslararası bir le Iç i şleri Bakanı'nın kişisel çıkışıdır. lendirmelerinde eksiklikler oldugunu da kavramdır ve üzerinde bir çok bilimsel ve siyasi e Yani bunun Alman Hükümeti'nin genel bir söylemeliyim. Demeç yaptıg ım sırada tartışma l ar yürütülmektedir. tavn olmad1ğ1n1 m1 söylüyorsunuz? bu kadınlardan biri, başlangıçta; 'Biz • • Ben bir süredir Almanya'dan uzagım ve "Bölücül~k" ka~ramı ~~r~i bir tek feminizm yokulusal, cinsel ve ekonomik baskıya ancak burada var olan Türkçe gazetelerden ve ~; 1 son o1arak, Kur.. tlenn. aynı zamanda karşı çıkıyoruz . Yani biz biraz da Almanya'daki dostlarımdan bilgi alabiliyo.. genelllkle .. l l Kurt k hi;; orgut en me ere arşı ~tJ4 Newroz ve sonrastnda kadının cinsel baskısını yan çelişki rum. Ama gördüQüm kadarıyla bu tavır kişiseldir. olarak, ya da bunun Ulusal kullanılan bir terimdir. ~f®:! Almanya'da gerçekTabi bu arada otoban kapatma gibi olayların Kurtuluştan sonra çözülecek bir sorun Bu sefer lsamcılara l_§·! leş!i~di{Ji kitle gösterileriAlman kamuoyunda Kürtlere karşı bir tepki yaratolarak görmüyoruz. Biz bunu şimd i tıgın ı da söylemeliyim. Çünkü normal bir Alman karşı kullanılmaya ~-j;:~ 1e:,m1 ve ~o~rasmda ~lman den çözmeye başlıyoruz.' gibi bir vatandaşı için otoban, hemen hemen kutsal birşey başlanması çok ilginç Hukumetmm K~~tl~n ~mlr belirleme yaptı. Bu bence çok önemli . . dir ve özgürlük anlamına gelir. O özgüriOgünün d. t'f,~ d1ş1 etme tehdwm. blf bır ge 1ışme ır. ve olumlu yaklaşımdır. Gerçekten 0kl Alman aydm1 olarak nas11 kesilmesi belli bir tepkiyi de doQurmuştur. Korkunç bence de bu üç baskı çeşidi birbirine . . .. _ _ _ tfd de!Jerlendiriyorsunuz? ama Kürtlere karşı şiddeti savunan sözler bile baglı bir şekilde işlenirve bu nedenle her :::::::tzı:ızı -·"';;>;&lii%! •• Şimdi burada genel- sarfedilmiş. Bu olumsuzluga ragmen büyük bir üç baskı türlerine şimdiden karş ı çıkı l ması likle ışkence sistematik bir şeki lde yap ı lıyor ve ve kamuoyu ya ratılm ı ş medyalarda Kürt sorunu üzerlazımdır . Ama aynı görüşme içinde bu kez 'biz ayrıca idam tehlikesi de sözkonusu. Özellikle ine yorum ve haberler yogunlaşmıştır. feminist degil iz' dedi. Bunun üzerine kadınlar Kürtler için . Çünkü Kürtlerin çogu Ceza arasında bir tart ı şma çıktı. Demek ki yeni kurulan Söyıqşi için çok teşekkür ederiz. e Kanunu'nun 125. maddesine göre yargılanıyor ve bu dernek içinde bu konuda farklı gö rü şler var. bu madd e idam cezasını öngörüyor. Bu bakımdan,
.,.·
AS lM
te w
LE YL A
e. co
irt
m
Ir •
KÜRf KADINLARI LEYLA QASIM'I UNUTMADI 15 mayıs 1994 günü bir grup Kürt kadını. Kürt Hak ve Özgürlükler Vakfında düzenledikleri toplantıda, Leyla Qasım ve arkadaşlarını katiedilişinin 20.yıldönümünde andılar. Leyla'nın yaşamına
mini bir kez daha vurgulayarak, sembolleşiyordu.. Leyla. 20 yıl önce sömürgeciler tarafın dan katiedildi ama. Kürt kad ınlan tarafın dan unutulmadı. O, Ulusunun Özgürlük ve Bagımsızlık mücadelesinde şehit olan Zerife Xanım, Zekiye, Beriwan, Hülya ve daha nice isimsiz yigit Kürt kadınları gibi yüreklerde yaşıyor. Bi we li Kurd ron bOye şev. Jin bOne wek Leyla me tev löt nema hejaye rev. Ey Kurd de destan bidne hev. Leyla ki ye? Leyla jin e. Leyla min e. Leyla min e.
ww w.
ne
da deginilen toplantıda. Kürt kadınlannın mücadele saflarını daha da sıkiaştırmaian çagrısın da bulunuldu. Yıl13 mayıs 1974. 23 yaşındaki yiQit Kürt kızı Leyla Qasım, nişanlısı Cevat ve 5 erkek yoldaşı -Nesimi, Fusat. Müfti, Hasan ve Reşit- sömürgeci Baas rejimi tarafından idam edilerek katledildiler. . Leyla basım ve arkadaşları. 29.4.1974 günü. Bagdat Havaalanında uçak kaçır ma eylemi sırasında, Irak Baas rejiminin kolluk kuwetleri tarafından yakalanarak haklarında idam cezası verilmiş, 15 gün ~gibi kısa bir süre sonra bu ceza infaz
Yaşamı boyunca. ülkesının sömürgeleştirilmesine karşı mücadelenin ön saflarında yerini alan Leyla, aynı zamanda kadınların mücadeledeki öne-
edilmişti..
•
Gülan/Mayıs
1994 / 2
s tcri\. u.
rızgar
25
m
AYlN DOSYASI
e. co
Sosyalistlerin değişmeyen
=~·:
gündemi "BIRLIK.. tartışmaları , Yekbün. KUK ve TSK örgütlerinin çağrılarıyla yeniden alevlendi. Emperyalizmin ..Yeni Dünya Düzeni.. altmda azgmlaşan siyasi gericilik ve sosyalist hareketin ; geri çekildiği bu koşullarda tartişmalarm içerik ve oluşumu büyük önem taş1yor...
te w
-:: ·:
sınıflı toplumların 'bir ürünü olan sömürünün. nihai
K
ürdistan kamuoyu , daha
ne
"Ulusal Cephe" oluştu ru lmasına dair protokolün mürekkebi bile kurumadan ve 'U lusal Cephe'nin prog-ram ve tüzügü ile ilgili tartı şma ve faaliyetlerin hararetle sürdügü bir dönemde, bu defa da deg i ş i k platformlard a, "Kürdistan'lı Sosyalistlerin BirliAi" üzerine yürütülen yeni tartışmalara tanık oldu. Bu tartış maların kendi içindeki 'yeniligi'ne karşın, aslında 'cephe' ya da 'birlik' gibi konular, soyut tartış malar* 1r da temenniler bag l am ı nda Kürdistan Y'.tr. , 1unun hiç de yabanc ısı olmayan bir konuy;l" :\ncak bu def~; genel olarak dünya ölçeginde rsyalist yapılanmaların geriletildigi, yenilgiye ugratılıp çogu yerde düzene entegre edildigi ve siyasal yapı ve kadroların da 'ideolojik bunalım' içinde oldugu bir konjoktürde; özel olarak da 'ulusal cephe' tart ı şmalarının yogun laştıgı, program ve tüzük düzeyinde somut sayılabilecek bazı 1dımlam ınlctını bir dönemde gündeme gelmesi •sosyalistlerin birliAi"ne ilişkin bu tartışmalara daha farkl ı bir boyut da katıyordu.
olarak ancak t üm sın ı flarta birli.kte ortadan kaldırılacagı bilincinden hareket eden marksistler; giderek bir dünya sistemi haline gelen kapitalizmin, toplumsal bir devrimle ve burjuvazinin elindeki en önemli ayg ıtın, devletin ve siyasal iktida'rın devrimci fethiyle tasfiye edilmesini öngörürler. Bu toplumsal devrimin temel dinamigi ise. bu 'fÖnde bir siyasal bilinçte donatı ldıgında. tarihsel olarak siyasal iktidarı ele geçirip, sosyalizmin inşa sürecinde kendisiyle birlikte diger tümsınıfları ve-devlet aygıtı n ı tedricen ortadan kald ırabi tecek yegane devrimci s ı n ı f olan işç i s ı nıfı ve onun örgütlü gücü olabilecektir.
örgütlenme anlayışının ve araçlarının ne şekilde belirlenecegi gibi olgular. sosyalizm içi tartış maların önemli konularını oluşturmaktaydı. Sosyalist siyasal mücadele tarihinde geniş bir yer tutan bu tartışmaların. marksist teorinin tarihsel süreç içindeki gelişimine önemli katkılar sundugu da bir gerçekti. Nitekim, emperyalizmin tahlili. ampirik felsefenin eleştirisi, proletarya partisi ve teorinin uygulamaya geçiritmesine ilişkin yorum ve katkıları bakımından leninizm, bu tartı_ş mala'rla biçimlenerek marksizmin dogal bir devamı olagelmişti.
ww w.
Ne varki. marksist-leninist felsefenin o lu şum döneminde henüz yeteri açıklıkla ele alınamamış ya da daha sonra ortaya çıkmış kimi temel olgular -Marks ve Lenin sonrası tüm dünyada meydana Sosyalistlerin birliği .. üzerine gelen yeni gel i şmeler. özellikle de sosyalist yürütülen tüm tartişmalar, esasm- siyasal anlayışın SSCB ve Çin pratiQine ilişkin degerlendirmeler. faşizm ve kapitalist devlet da bu tartişmalarm temelinde a ilişkin çözümlemeler, emperyalist kapit priori olarak var olan ..sosyalist- olgularına ta-lizmin degişen dünya siyaseti, ulusal sorunlara !r lerin bölünmüşlüğü.. olgusunun bakış. devrimin nitel igi, çevre sorunu , kadın sorunu v.b. gibi konular- üzerine yürütülen tartış da tart1şllmas1d1r. ıı malar. hem çlar bir çevreyle sınırlı kalmış. hem de -: <' önemli ölçilde yorum. yöntem ve anlayış farklılık ~;:~"-:"'r.: :"". ".=·= = =:" =: -;: -" '-: :.:- ::""==:t""' :t="":-~f"":~.t"&i -:= f.=~""' " ::.="" AF""':w::"· "·.;""~-:···""'~==="~: -".: ".=t:=""~~""· J&~ <t<!l'! :· : '.-"'l?"~~ !l'!"" '.l·~:~t<t~D ;ı·:=ı'!"~:::::"" ~P}il"" /!ı larını da beraberinde getirmişti. Aslında bu yönkendisi, Bu bakımdan. sosyalizm mücadelesinin leriyle marksizm. henüz tamamlanmamış, dinamik çerçevenin gerek kendini temellendirdigi teorik bilimdi ve niteligi itibariyle geliştirilmesi gerekbir bu gerekse . itibariyle niteligi ve özgti llüQO Oysa. SSCB. Çin ve Arnavutluk deneyimliydi. getirdigi n uygulanm~sını hayata çerçevenin maddi· gözlendigi gibi. bu konularda canlı ve lerinde geniş en içinde kendi bakımından pratik ihtiyaçları öncülük etme, önünü açma ve tartışmalara ıcı yarat · deın Marks' di. gerektirmektey birlige u laşmayı bakımından dünya hazırlama olanaklar geniş hiç kaybedecek başka 'zincir/erinden bu. yimiyle birer mevzii olması önemli hareketinin devrimci gücü burjuvazinin sınıfının. işçi bir şeyi almayan· bir uygulama ile ine ten merkezlerde gereken bu ölçeQinde dünya tüm karşısında olanakları ve karşılaş ı lan pratikte Teorinin. şılaşılıyordu. r ka birolanaklarını ve gücü maddi bilinç temelinde sorunlarla birl ikte gelişti rilmesi ve devrimci leştirmesiydi. yaratıcılıkların önünün açılması gibi olgular yeterAncak. bu genel teorik çerçeve içerisinde her ince önemsenmedigi gibi resmi bir ambargo al tına devrimci edilecegi, tahlil şekilde ne şartın somut alınarak önü tıkanı -yor. genellikle de dış politeorinin hangi araç larla devrimci pratige tikalarındaki siyasal ideoloj ik rekabete uyarlama dönüştürü leceQi . öze ll ikle de bu mücadelenin
BÖLÜNME SORUNSALI VE BIRLIK
birli{}i' üzerine yürütülen tüm 'Sosyalistlerin . .. bu tartışmaların temelinde a priori olarak var olan 'sosyalistlerin bölünmüşlü{}ü' olgusunun da tartı şı lmasıdır. Başka bir deyişle. ·sosyalistlerin birli{}l' tartışma ları, dolayi ı da olsa gerçekte sorunun merkezine 'sosyalistlerin bölünmüşlüQü' olgusunu oturtmaktadır. Genel bir tanımlamayla , dünyayı yorumlamakla yetinmeyip. onu dönüştürmeyi de önüne koyan ve
tartışmalar. esasında
•
26
\1
.._, , ... . k...t.
rızgarı
Gülan /Mayıs
1994 1 2
"KÜRT SOLU• VE SOSYALIZM Aslında, PDK-T ile bazı Kürt aydınlarının dönemsel çıkışları sayıl mazsa. Kuzey Kürdistan'daki siyasal ve örgütsel oluşumların yaklaşık 25 yıllık bir geçmişi vardı ve hemen tümü de kendilerini sosyalist bir an layış içinde tanımiayarak ortaya çıkmışlardı. Başlangıçta birer kadro hareketi şek linde organize olan bu yapıların ortak bir özelliQi de: kadrolarının. önemli oranda DDKO sürecinde şekillenmeleriydi.
te
DDKO'Iar. FKF ve T1P içinde politize olan Kürt aydın ve politikac ılarının . bu oluşumların 'ulusal sorun' karşısında egemen resmi ideolojinin çemberinden çıkamamalarından dolayı kendi özgün
kimlik arayışı sürecinde ortaya ç ı kmıştı ve bu anlamda KUrdistan'lı devrimcilerin •ay rı örgütlenme• anlayışını kendilerine temel alarak. 'ezen ulus devrimcileri'nin örgütsel vesayetinden kurtulmalarının ilk adımı olarak nitelenebilirdi. Kürdistan'ın yakın dönem siyasi tarihinde bir dönüm noktası sayılan DDKO Davası ise. KUrt aydınlarının ve siyasi kadrolarının TC ile oldugu kadar. birbirleriyle de hesaplaştıkları bir sürecin ilk dönüm noktası sayılabilirdi. Bu davada alınacak tavır ile savunmanın muhtevası ve nasıl bir çerçeveye oturtulacagı tartışmaları. DDKO kadroları arasındaki siyasi farklılaşmaları da giderek su yüzüne çıkartıyordu. "Ocak Komünü" olarak bilinen grubun bu davada hazırladıgı kapsamlı bir siyasi savunma ile döneme göre oldukça önemli tesbitler dile getiriliyordu. DDKO kadroları 1974'de, bu kez kendi aralarında büyük ölçüde yolları ayrılmış olarak cezaevlerinden çıkarken. cezaevi ve DDKO Davası sürecinde saflaşmalarla. belirginleşen giderek Kürdistan'daki yeni siyasi oluşumların ilk tohumları da atılıyordu. DDKO içindeki tartışmalar ve yol ayırımının görünen yanını. kadrolarının sosyalizme ilişkin yorum ve anlayış farklılıklarından ziyade. Kürdistan Sorununa ilişkin yaklaşım farklılıkları oluşturuyordu. Ancak. bu yaklaşım farklılık larının temelininde kadroların marksist bilinç ve anlayış farklılaşmasının belirleyici bir etken oldugunu. biuat bu süreçten sonra Kürdistan'da ortaya çıkan siyasal akım ve örgütlenmelerin muhtevasında görrnek mümkündü.
~--. !~P8~
~
~lllşldndsöJrasron~-
' ILKELER
ne
KAPITAUST KÖLEU~E KARŞI MARKSIST-LENINIST MÜCADELE TEMELINDE ANT1-SOM0RGECI . UlUSAl DEMOKRATIK MÜCADELE BIRLI~I.
1~ Empervafı~·ve faşizme karşı;
,
·
· · ,. 2- SömUr~IIQe ve TOrk/Arap/fars bUrjuvazisinin Kurdistan'daki sömUrgeciliOine karşı; 3-lşbi(likÇili!ıe !işbirlikçi Kurt ticaret burjuvazisi. aQalık-şeyhlii-.seyit-dedelik kurumlarına, her tiirlü t'wdal baskı ve sOmürtjye) ve bütün biçimler içindeki gericil~e karşı; 4- Şovaniıma ve sosyal-şoveniıma karşı;
w.
DWRIMCI PROLETARYANIN DilNYA D0ZLEMINDEKI TOPLUMSAL DEVRIM STRATEJISJNIN MiiCADELE EDER• DO(;RULTUSUNDA VE VAZGEÇILMEZI~J GENE/.-TEI}IEL . ·:-: . .::: ;.;.
-:~-
'
:::---..
.;-o
-~~-
Nitekim, yıllarca Türkiye'de, icazetli 'sol' anlayışlar içinde kendi kimligiarayan ni Kürdistanlı kadrolar. DOSYA MEHi bu sonuçta hareketlerden örgütsel düzeyde bir kopuşla, ayrı örgütlenme sürecine yönelmiş ve "Kürt solu" kavramını da literattire yerleştirmişlerdi . Ancak. yapısal olarak 'ayrı örgütlenme' anlayışı siyasal örgütlenmelerin
.c om
içine giriliyordu. Bu ve benzeri olgutarla birlikte 'reel sosyalizm' pratiQi. sosya lizm anlayışlarında bir farklılaşmayı da beraberinde getiriyordu. Dünya sosyalist hareketinin merkezi bir önderlikten mahrum bırakılması. Avrupa merkezli sosyalist örgütlenmelerin ll. Paylaşım Savaşı ve sonrasında kendilerine düzen içinde yeni biçimler vermesi v.b. gibi stratejik önemde kimi deQişikliklerle birlikte bu politik-ideolojik nitelikli farklılaşmalar. kaçınıl maz olarak ayrışmatarla sonuçlanıyordu .. Sosyalizm. devrim ve örgütlenme anlayışının esasına ilişkin olan bu ayrışmalar gerçekte bir 'bölünme' degil, bir saflaşmaydı ve doQal olarak bu farklı anlayışlar arasında keskin bir ideolojik mücadeleyi de gerekli kılıyordu.
Siyasal yörüngelerini ••sosyalist sistem..deki kamplaşmalara göre tayin edip, ilk harem temel malzemelerini de buralardan taş1yan Kürt ••sol.. çevreleri, önerdikleri programlara ilişkin teorik tartişmalarm ana mecram1 da bu yöne ak1t1yorlard1.
we
çabası
:;.· -~;
PROt OKOL
Türkiye llıg(l]ilrlde anti-sömOrgeci. ulıJSal demokr.atik mücadele bidi~i~ıdaki protokol hilkUmlerine uyar:
ww
a- Militarfst·sömürgeci TOrk burjuvazisinin.anti-komOnizm ve anti-kUrdizmine karşı mOcad~e eder; ~ Sosyalist siyasal guçlerin bir~iöi w önderliQi temel olmak ilzere. tüm devrimci gOçlert.V!Jrtseverleri. .. ,.. demokrattan delderasyon ilkeleri dOzeylnde örgOtlendirir; c- Sayısal ~okluga göre degil, niteliklefe:göre rnesnef olarak ortarpayda etrafında yer atani gr\Jpların eşit , .... •· · : . . '' •· . olarak te11'1S1tfni öngörUr, bunun için: ~- Oern<Watik inşa ve kollektif önderligi e$as afır. ·e- Yatay ve dikey örgütlenme büttınseııt!lini gerçekleştirmek için çalı~ır. f· Siyasal çalı~ma alanını öncelilde işçi sımfı ve yoksul kllyiOiük içinde yogunlaştınr: g. Toplumsat devrimin mihveri etrafında. ulusal ve demokratik muhf.ilefete bilinçlitir ifade verir; h· Grup çıkarlanm reddeder. dar grupçu anlayışlan teşhir ve mahkOmeder; ı-Propaganda ve ajitasyonda serbestliöi teddeder, bu faaliyetleri deklerasyon ilkeleri çerçevesinde · .• merkeıileştirit; . , ;§ •• · · .... , . .. , i~ Merkeli yayını; gerçekleştirtr: j- M&rkeıi yayı8ı; deklerasyon ilkelerinin siyas;ıl çalışması ve-nesnel teorik bilgifenme için kullanır:} · k· TUrk Solu'nu temsil eden gruplar. kollektif öndertik "kurumunda temsii edilemezler. ilişkiler ittifaklar dOzeyinde • ele alınır. ı-Ilkeleri ihlal,eden, ~t8ıasyona ters düşeı:ı gruplara karşı kollektifolarak mOcadele eder..:
••· 0:· .
•
Gülan/Mayıs
19941 2
.
.... .
·.·:
sosyalizme ilişkin tanım ve yorumlarda ise egemen 'sol' anlayışlara, bagtı katınmış ve sosyalist sistem içindeki degişik kamp taşmalar bu oluşumların sosyalizm anlayışında da bOylik oranda belirleyici olmuştu. O dönemde Kürdistan'da ortaya çıkan siyasi hareketlerin bir çogu, Türkiye 'deki çarpık ve icazetli 'sol' anlayı şların Kürdistan'daki yansımaları şeklinde siyasal yörüngelerini SBKP. ÇKP ya da AEP'nin ç~gisine göre tayin etmişlerdi . 70'1i yılların ortası. hemen hemen tUm siyasi oluŞumlar açısından 'ideolojik ve örgütsel inşa· dönemi olarak tanımlanmış ve bu inşa faaliyetinin harcı.nı da sosyalist bir kimlik oluşturmuştu . Siyasal yörüngelerini 'Sosyalist sis~em'deki kamp taşmalara göre tayin edip, ilk harcın temel malzemelerini de buralardan taşıyan Kürt 'sol' çevreleri. önerdikleri programlara ilişkin teorik tartışmaların ana mecraını da bu yöne akıtıyor lardı. Bu bakımdan tartışmalar, marksist ögretinin ve onun leninist pratiQinin kavranıp geliştirilme sine. bu şekilde ulusal ve toplumsal kurtuluş mücadelesinin temel sorunlarına çözüm getirilmesine yönelik bir siyasi ve ideolojik üretim sürecin· den ziyade. "sosyalist sistem' içinde degişik kamp lara bölünen SBKP. ÇKP ve AEP'nin resmi devlet politikalarının ideolojik ambargosu ve aralarındaki siyasi rekabetten kaynaklanan sorunların fasit dairesiyle sınırlı kalıyordu. . Aynı dönemde, "Ocak Komünü•nden gelen siyasal kadroların taşıdıgı bilinç ve birikim. Uzerinde yükselen Komal Yayınevi ve sonradan yayınma başlanan Rizgari Dergisi. bu konuda daha farklı bir anlayışı gelenekselleştiriyordu. Komal. Kürdistan tarihine ilişkin önemli kitaplarla. bilimsel bilgi üretimine katkıda bulunurken. Rizyari'nin ulusal ve toplumsal kurtuluş mUcadelesine ilişkin geliştirdigi siyasi tezler. Kürdistan sorununa bakışta epistemolojik bir kopuşun önünü açıyordu . 'Kürtlerin rönesansi' olarak da adlandırılan bu yıllar. resmi ideolojinin üzerine adeta beton döktüQü. belleklerden silmeye çalıştıgı Kürdistan Sorunu olgusunun marksist ögretiden hareketle ve diyalektik materyalist bir
temelını oluştururken.
·.t.
ı
h• . •
rızgar
27
GEÇMiŞTEN BELGELER - ll
.c om
başında ise devrimci teorinin küçümsenmesi gelisosyal-~oven ve icazetli karakterlerini kamufle yordu. Anlayışlara, olay ve olguların kulaktan etmede ustaca kullandıkları 'enternasyonalizm'in dolma bilgilerle ele alınması, dogmatizm ve arkasına sıgınarak, muhtevasını tartışmadan 'milliyetçilik'le mahkum etmenin ötesine geçmiyor-...----- - -- - - -- -----.... du. Kürt solunun da, bu konuda 'üstat'ların Bölünen gruplarm bir k1sm1, belki dan pek aşaQı kalır yanı yoktu. Ancak, bir de Avrupa•mn serin ikliminden olsa farkla ki; dışa karşı 'üstat'larla aynı dil kul- • gerek, bir süre sonra •\endine gelanılıp, fazladan 'burjuva milliyetçili(}i' sıfatı '. daha uygun görülürken, içten içe bazı tezlerin : lerek••, yeniden birlik aray1şlan ucundan kıyısından kırpılıp kendi bünyelerine ·• içine giriyor ve bu yöndeki adapte edilmesinden de geri durulmuyordu. · Sonuçta. hemen hemen tümüyle kendini çabalanm da sanki ..,ark h örgütler sosya-list olarak tanımlayan Kürdistan'lı birleşiyor• gibi, gürültülü bir şe siyasal çevreler arasında bol miktarda markkilde kamuoyuna duyuruyorlardi. sist terminolojiye da-yalı tartışmalar yaşan mışsa da. marksist teoriye, sosyalizm . anlayışına. bu baglarnda Kürdistan için öner- ',: ·. ·: \ ~ :':: ~:: • : ~:; =··· .· ·.· ·::: -~ : şa loncul · sosyaliz.me. markilen sosyalist toplum modeline ilişkin ciddi tartış sist-leninist öQretiye ilişkin çogu bilgiler ikinci. malara pek rastlanmaması dogrusu çok ilginçti. üçüncü ellerden ve yörüngesine oturulan 'sosyalist Aslında siyasi yapılanmaların büyük bir çoQunun kamplar'ın ideolojik süzgecinden geçiri-lerek bu konuda .belli bir netlige ulaştıklarını söylemek edinilebiliyordu. Sosyalistler için vazgeçilmez olan de mümkün deQildi. Bunun en önemli nedenlerinin temel devrimci yöntemlere ise, kulaOa hoş gelmesi dışında pek el sürüldüQü söylenemezdi.
anlay ı şla ele alın ı p, siyasal. toplumsal. tarihsel ve kültürel yönlerinin açıOa ç ı kartır maya, bi lince taşın maya başlandıgı bir dönem oluyordu. AYlN DOSYASI Sömürge r.m~aını:"zmms Kürdistan tezi ve buna baglı olarak Kürdistan'm uluslararası sömürge konumu, Bağımsız, Birleşik, Demokratik Kürdistan hedefi, anti-sömürgeci, anti emperyalist ilkeler, seçim, parlamento ve ittifaklar siyaseti ile nihayet devlet ve faşizm olguları üzerine geliştirilen tezler, Kürdistan Ulusal ve Toplumsal Kurtuluş Mücadelesi sürecinin siyasal ve ideolojik temelini oluşturuyor du. Süreç içinde önemli oranda yer eden bu tezler. ilk anda Türkiy~ 'sol' çevreleriyle birlikte Kürdistan'lı 'sol' siyasi çevrelerin 'ilgi'sinden mahrum kalmıy ordu. Türk 'sol'unun bu teziere yaklaşımı, yıllarca
BIRLIK !..
TARTIŞMALARlN DEGIŞMEZ
we
sayı' tO'da yayın~nan "UDG Oekterasyonu.ve Sağ OpottünizminKuba~
Rizgarf, Özel · ' . '
hiifikı" başhkb değerlendi~ .
:~· ·~
te
· Rizgari deklerasyoou ile, ·uoG"deklerasyooumın karşılaştırılması içirıanabaşhklar. •· ·· ., .. . ,. . , . _1- Ri29aıfdeklerasyonu. kapitaliş! köleli~ karşı mücaô"el~i ~ a!ır, ~osyalist faaliyetlerle ~e!llokratik faalıyetlerı bu temelde smtezleştırır. "UDG"dekleraşyorıu ıse, kapitalızmın toplumsal temelte-rının korun::dasından yana olan güçlerle, TC'nin siya,si,_sı~!rlan iç_~~ ..reformist anti-faşizmin programından hareket er. ' 2- Rizgarl deklerasyoou, birliğin motorunun, yöntendinci gücünün komünist önciXIe ifadesini bulacağını, bunun için, sosyalist güçlerin siyaSal bir program etrafinda ve ideolojik birlik temelinde örgütlenmelerini Ö(lerir. "UDG" ~lerasyonu bu koouyu devre dışı bırakarak; burjuva demokratik birliği kabul eder. Pratik olarak bu ulı.ısal demokratikmocadelede burjuva önderfi~e tekabül eder. . ' . 3- Aizga(ı deklerasyonu, sosyalistlerin bırliği ve önderl~ini esas alarak, yurtsever demokratlarla ittifak önerir. Ulusal mücadeleye toplumsal·devrimin rrıihveri etrafında biliriçli bir ifade vermeyi önerir. Bunun scmut pratiği, sosyalistlerin önderliğinde arıti-söntirgeci güçlerin siyasal birliğine tekabül eder. Bir d~r Jfade ile parti önderliğinde cephe sorununu gündemleştinr. "UOG'~ deklerasyonu ise, doQrudan bUrjuVa , demol<ratık cepheyi kabul eder. .. · 4- Rizgaıt, Arap, Fars, Türk proletaryası ile entemasyoncılisttemelde birlikCrıerir. deklerasyonu; , Kürt ve Türk. burjuvademokratlarının !ttifakını kabul eder. . . 5-fiizgarl deklerasyonudört parÇaefa ortak mücadele önerir. Ba9ımsızlığı adi !j)reV olarak.~rlendirir. 'UDG"deklerasyonu, TC'nin siyasi sınırları içinde yan ot:ononi burıuva demokratik hareketi kabuf edip, bu hareketin di~er paJçalardaki tmreketleri ctesteldeyeceı)ini kabul eder. Burjuvazinin çizdi~i; sınırtan meşrulaştırır. , • · · -· . ., · , 6-;Rizgaıidekle~u KtirdistanJhtilalini ilkele'ştirir, "UDG"deklerasyoiıu TC'nin mevcut parlamenter ,,, demokratik{!) düzeni içrnde sorunlarm çözOmleneceğınikabul eder. · . ·" . 7- Rizgafı' delderasyoou, sosyal~şoveriizmin proletaiyahtn·hareketini oogacağını, sosyal-şovenizme ilke düzeyinde karşı oldugunu belirler. 'UDG' deklerasyonu nesnel olarak sosyal-şoven Türk solunun reforrnistrevi.zYonistkanadının programfıedefleri içindehareketeder. ,, , , ., , · · · 8-. RizgarT deklerasyo~u kollektif önderlik, merkezi y~yın, p~paganda ve ajltasyonda birlik önerir. Grupçıılugu mahkum eder, UDG"deklerasyonu grup tavrım ılkeleştınr. . ' ·· · ,.9·.~izgar~ de!<lera~u dikeyve,yatay olarak örgütlenmeyi ilke--düzeyine. önerir. 'UDG" deklerasyonun-· da orgütsel hıç bır OO!ır emeyql<tuu 10- RizgarT deklerasyonu siyasal. çalışmayı öncelikle. ~çi sınıfı ve yoksuF k~lülük içinde sürrlumıey~ ve teorik. marksizmin ·eğitimi :için ortak YaYini önerir. 'UDG' deklerasyonunda_sömut blr önerme yoktur. Ancak, ulusal hareketin önOOde önemli bir. eoget Ol olan bu.rjwazinin ve feodpUerirJ bi[ bl)IGmünii ulusal·cepheye , ··davet eeleri ' '' " ' · · "•· ' · , ·· · . : ' , , 11- Rizgaıi dekler~ıiherdlizeyde s68yalistlerin önoortl~ini öiierlr. "UOG" delderaSYootnfa sosyal- · · istlerinkonumu, fonksiya'ıfaii ve:{lörevleri yOktur. 'UDG" .dekterasydnu nesnel olarak sosyalistleri dışarda bırakaıi•bircephetxıerisidir. "' , ';' " ' , / ' ··· /'' '~ ' ' '' • , 12~ Bi~arl dekter~~u ~~ solu'ile. iliş~~erde anti-Söılürgeci ilkeyi işf~~r:,·~G· delderasycnu ulusal bas yakarşı ofma ı lkesım kabul eder. .. .. ,. , ,. , . . .. . ... , . .;. t 13<Rizgan de!<J.er~u ~yali~jt.~lerin önderliQindeki a~ti-~ömürg.~ci. ~oplumsal hareketin metropol
w.
ne
·uoo·
•
' • '; .•
'
'
.
'
.,
ww
c
'
•
prOfetaıva hareketı ıfe ıttıfaktnı ooe,rır: UDG~ dek!!:ırasyonu:t<Urdis~n dliıe)'inde(bt{TC pa~asıdır~uiusal
demokratik gllçierin~ Türkiye _öl_ç9s,y.'nde ulusal d~mokratik güçlerle (a~~-emperya . . list; ~ntı-taşişt ul~sal · ~~kıya, -~rşr) guç ve eylem birlı~ını• kabul eder. Türk proletarya hareketınırl SOS'fllhSt faalıyetlerını burıwa
:qlçü~~ ~~~-~!a~~~~~G· ~in, ~~ull~? pahafih~, zufO~ve işl<enc~ ~r~
toprak
: •. Ql,# ve özgOrfOQe . ' kayuşmak duzeyındedır. Bundan dolayı bürıuvadır. Rızgan deklerasyoou ıçın ıse; yoksull~un. pahalı lığın. zulüm ve i~kencenin, topraksızlığın've' kölell<lirı asıl kaynağı kapitalizmdir. &iiıdaıidır. ki, sorunları Rizgaô esas olara ·kapitalist köleliğe 'karŞı mücadete.temelinde ele alır. Rizgaıi dekleras~yoounun marksist muhtevasını delder~ burjuva muhtevasından ayırdeden temel ölçü! buradadır. ·'' , · ·~·· . , .. . . ::·· .;: .-.- . ?;· ;.-. _.:_ :,:;.
·uoo·
~::
KONUSU
,
·:~
::~:
Dersim direnmesinin yenilgiye ugramasından sonra yaklaşık otuz yıl boyunca Kuzey Kürdistan'da ulusal temelde her hangi bir siyasi oluşuma rastlanmamış, az sayıda Kürt aydınının bazı faaliyetleri sayı lmazsa, ulusal muhalefet uzunca bir süre örgütsüz. siyasetsiz ve içine kapalı bir. vaziyette kalmıştı. 70'1i yrllarla birlikte yeniden. üstelik de sosyalist bir söylem içinde siyasaltaşmaya başlandıgında ise bu kez örgütlerde bir enflasyon yaşanıyordu. Büyük oranda etkisi altında kalınan 'Türk solu'nun kronik 'bölünme· hasta/!lft, "Kürt ıı
solu" na da çok çabuk bulaşıyor ve ülkede filiz veren ilk siyasal örgütlenmeler. kendi içlerinden yenilerini de dogurarak yollarına devam ediyord B k 1 ar ı. u •bö1ünme'lerin. endini rasyonelleştirecek bir ideolojik temel bulmakta hemen hemen hiç zorlanmadıkları görülmekteydi. Ancak, daha da ilginç olanı, her 'bölünme'de, ayrılan tarafın kendini daha ·radikal" bir çizgide sunması ve bu •bö/ünme ler" in ardından, ·birlik' çaQrılarında gözlenen artışiard ı. Dışardan bakıldıQında. bu 'bölünme' lerin 'birlik' için gerçekleştiQi izieni mi uyanması içten bile degildi. Ancak. bu şekildeki 'bölünme'lerden her hangi bir 'birlik' de oluşmuyordu. Tam tersine, politik yapı ve anlayışlar arasındaki ilişkilere daha da sekter bir hava ege-
men oluyordu. Öte yandan. belli dönemlerde bazı 'güç birlikleri' ya da ·anti faşist mücadele platform/an· da ilan edilmiyor deQildi. Ne varki. deQil sosyalist bir perspektif. ulusar demokratik bir anlayışın bile uzaxında duran bu "güç birlikleri' hiç bir kalıcı de~ er bırakmadan dagı lıyorlardı. 1979 yılında Rizgari tarafından
~
Kürdistan'da mevcut bütün ·sosyalist gruplar·a sunulan •Kapitalist Köleliğe Karşı Marksist-Leninist Mücadele Temelinde Anti-Sömürgeci Ulusal Demokratik Mücadele Birliği Deklerasyonu•. o güne kadar bu yönde başlatılan girişimler arasında. ulusal muhalefeti sosyalist bir mihver etrafında örgütleme anlayışı ile önemli bir farklılık arzediyor-
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~du. Temel ilkel~ive ~~okole ilişkin öneril~~ •
28
~ lt.•ıka
rızgar
Gülan/Mayıs
1994 1 2
KAWA KAWA Merkez Komitesi'nin 30.5.1993 tarihli açıklamasmdan...
.c om
'Kürdistan Ulusal Kurtuluş MOcadelesinde. bir dönemdir sosyalist gOç ve hareketlerin birtini olayı tartışılıyor. Sosyalizmin Kürdistan banımsızlık ve özgürtOk mllcadelesinde anırlınının öneml, bütün sosyalist güçler açısından açıktır. Daha da açık ve net ifade edeceksek. özgürlUk ve baQımsızıına ulaşmamızın yanısıra. sosyalizmin Kürdistan'da zafer kazanması hepimiz için vazgeçilmez bir amaçtır. Sosyalist güç ve hareketlerin içinde bulundukları şu andaki durum, bfıfere göre. önümüze bazı görevler koymaktadır. en geniş anlamıyla birtik silrecini başlatmak. Bu sürecin ilk adımı olarak da 'Sosyalist güçlerin birli~r· konulu bir tartışma toplantısı dOzeniemek istiyoruz. Bu toplantı. karşılıklı olarak birbirimizi daha yakından ' tanımayı, birlikte neler yapabilecegimizi tesbit etmeyi ve bu ~rultuda ortak adımlar atmayı hedeflemektedir.'
YBCBÔN MK'nin 14.10.1993 tırilli bildirisinden. '...Merkez Komite'miı, sosyalistıllerin siyasal birliQinin bir an önce sanıarıması için gereken kararlan aldı. Partimil dışında şiidürOlan bazı ça~şmalann partimizin de içinde oldUOU siyasal birlik çalışmaları ile birleştirilmesi gerektigina inanan Meıtez Komite'miı. kendilerine oosyalist di;1ln tarafiann meı.tut birlik eniliırieıi w kmıya ilişkin genel perspektiflerini dikkate alarak başta KU1Ct11NK. TSK. KAWA. PRIQRizgatf, KKP, Telaifina Sosyalist, Ala Rizp'i (Sosyalist Gelenek)' olmak üzere, Kuzey Kürdistan'da güçlü bir sosyalist parti aıra;layarı ve bJ do!)rultuda birlik istemi olan tilm sosyafıst pııti, tXgüt ve !1UParla göıiJşrnelenn ba~atılmasını, var olan görüşmelerin olatıaklı er\ kısa sli'ede smıç ~ınlmasını, siyasi bitlik çalışmalannın belli bir düzeye gelmeşinden sonta tek tek sosyalist IOOıolann da sirece kablmalannın saglanmasını kararlaştııdı. Konuyu degişik gerekçelerle sti'ilrııcerı'ı bırakacak. silred gereksiz bir biçiıMe uzatacak egllimleıe karşı duyarlı altıı masına inanan partimiz. kooıya ilişkin ooımlam hemen atılmasınılJ'ı9lll ~rrrektooir...'
ww w.
ne
te
we
birlikte sunulan metnın 'gerekçe"sinde, ulusal ve toplumsal kurtuluş mücadelesi içinde yer alan siyasal güçlerin bir bütün olarak sömürgecilerin imha tehditi ile karşı karşıya oldugu belirtiliyor ve anti sömürgeci ulusal demokratik muhalefetin ortak düşmana ka rşı ortak paydalar etrafında kenetlenmesi, dinamik bir mücadele temelinde güçlerini birleştirmesi gerektigi vurgu lanıyor du. marksist-leninist bir anlayışla, kapitalist kölelige karşı mücadelenin esas alınması, sayısal çokluga bak ıl maksızın eşit temsilin öngörlilmesi , tartışma sürecinin başında kamuoyuna baglayıcı metinlerle açılımlar yapılması na karşı çıkılması, sorunların birlik zemininde çözümü, kollektif önderlik, merkezi yayın, mücadele birliginin salt Kürt ulusu degil, Kürdistan'daki tüm ulusal azınlıkları ve etnik grupları kapsaması ve Türk solu ile ilişkilerin ittifaklar düzeyinde sürdürülmesi gibi bazı temel protokol hükümleriyle birlikte metin, bu gün için bile oldukça önemli sayılabilecek bir düzeyi belirliyordu. Ancak bu öneri, dar grup çıkarlarına kurban gidiyor ve kendilerine öneri götürülen üç grubun (ÖY, DDKD ve KUK) Rızgari'yi 'at/atarak', UOG'yi (Ulusal Demokratik Güçbirli{}i) oluşturmalarıyl a 'sosyalistlerin birligi' çabaları da engellenmiş oluyordu. UDG, misak-l milli içinde tüm demokratik güçlere sunulan UDC (Ulusal Demokratik Cephe) ve benzeri anti-faşist birlik programların ın bir pa rçası olarak ulusal muhalefeti yarı otonom bir perspektifte tutma amacını taşıyor du .. Bu niteligiyle de burjuva demokrat bir zemin üzerinde yükseliyordu.. Gerçi Rizgari'nin önerdigi 'sosyalistlerin birli{}1· maddi bir varlık kazanamı yordu ancak; bu önerinin temel gerekçesini oluşturan sömürgecilerin top-yekün imha siyaseti, 12 Eylül Militarist Bürokratik Cuntaslyla birlikte Kürdistan'ı ve Kürdistan'lı siyasal güçleri büyük oranda vuruyordu. Bir çok siyasal kadronun cezaevlerine atılması, işkence-lerde katledilmesi, kadroların bir kısmının Avrupa'ya sıgınması, kitlelerin terörize edilmesi ve devrimci mücadelenin bir bütün olarak ezilmesi. bu sürece ne kadar hazırlıksız yakalanıldıgının önemli bir göstergesiydi. 12 Eylül'ün getirmiş oldugu yeni lgi ve dünya sosyalist _,------ - ---hareketindeki bunalım. bölünme dag ı lma sürecini daha da hı zlandırıyordu. Görüldüğü Bölünen grupların bir kısmı, belki de kadanyla, ••birlik Avrupa'nın serin ikliminden olsa gerek, bir süre sonra "kendine gelerek", yeniden birlik tarttşmalan..nm arayışları içine giriyor ve bu yöndeki kamuoyuna yan- çabalarını da sanki 'farklı örgütler birleşi sayan yam bu aşa yor' gibi, gürültülü bir şekilde kamuoyuna duyuruyorlardı. Böylece. önce örgütlerin mada bir tak tm bölünmeleriyle ortaya irili ufaklı bir çok dilek ve temenni- 'yeni' örgüt çıkıyor, bir süre bu şekilde idare edildikten sonra bu kez yeniden . lerin teatisiyle biraraya gelmek için uzun ve yorucu bir 'örgütsel birlik" çalışması başlatılıyordu .. stmrhydt. Bu şeki l de kendini tekrar eden süreçler, sözkonusu yap ı ları mücadelenin sıcak pratiginden uzaklaştırırken, toplumsal muhalefet örgütsüz ve hedefsiz bir şek ilde bir anlamda sömürgecilerin insafına terkediliyordu. Bu arada, SSCB'nin dagılması, DoOu Bloku'nun çökmesi tüm gruplarda şu ya da bu ölçüde sarsıntılar ve çöküntüler yaratırken, bu şokun etkisiyle kimi gruplar, piyasa ekonomisinin erdemlerini keşfedip, sosyalist degerierden çarkediyor, kimi grup lar da yörüngelerine oturdukları merkezleri kaybetmiş .olmanın derin boşlugu ve yalnızlık duyguları içinde, kendileriyle ciddi bir hesaplaşmaya da girmeden, yaslanacakları yeni dayanaklar arayışı içine giriyordu. 'Sosyalistlerin birli(}i" tartışmaları, daha çok bu arayışların ürünlerinden biri olarak ortaya çıkıyordu ..
SOSYALISTLERIN BIRLIGI Ml? SOSYALIST CEPHE Ml?
Geçtigirniz yıl, KAWA ve YEKBÜN Merkez Komiteleri'nin 'Kuzey Kürdistan'li sosyalistlerin birli(}i'ne ilişkin ayrı ayrı yaptıkları çagrılar. ·sosyalistlerin birli(}t konusunu yeniden tartışma gündemine oturtuyordu. KAWA MK, 30.5.1993 tarihli çagrı metninde özetle, sosyalist güç ve hareketlerin içinde bulundukları şu anki durum itibariyle. en geniş anlamda birlik sürecini başiatmakia karşı karşıya oldukları belirtiliyor ve bu amaçla 'sosyalist güçlerin birli(}i' konulu bir toplantı dOzenterneyi öneriyordu. Bu çaQrıya KKP ve Tekoşina Sosyalist ile birlikte bazı siyasi çevrelerden olumlu yanıt geliyor ve •sosyalist Birlik Platformu• adıyla tartışmaları başlatıyor
lardı.
YEKBÜN MK'si'nin 'güçlü bir sosyalist parti yaratmayi amaçlayan ve bu do(}rultuda birlik istemi olan tüm sosyalist parti, örgüt ve gruplarla
1994 1 2
:
'
RNI<IKUK. TSK ve adına yapılan 3 Nisan 1994 tarihli, ve Örgütsel Biriilin Niteli§i ve biçimi üzerine Ortak Saptamalar" baflıklı
metinden...
: :·
•... Kuzey Kürdistan ulusal kurtuluş narektinin bu yeni aşamasında sosyalist güçlere. gelecegini bu gllçlere baglayarı ve çıkanarını onlarla birlikte davranmada görenlere. tarihsel bir rol dOşmektedir. (.. .}Kuzey Kürdistan devriminin dogru, kararlı ·ve emekçi kesimlere dayanan ve onların çıkarlarını temel alan bir yolda gelişmesi, bu güçlerin siyasal ve örgütsel birliklerini ~layarak ulusal hareket içinde kendi etkin alternatiflerini oluşturup, sürece müdahale etmelerine tıaglıdır. Çok geniş bir potansiyele ragmen degişik örgüt. parti ve gruplar içinde yer alan sosyalist güç ve kadlOiar dagınıktırlar ve bu nedenle sürece radikal bir temelde daha etkin mOdahale edebilecek durumda degildirter. (...) Örgütlerimiz; siyasal/örgütsel birHimize temel olacak aşaQıdaki noktalarda görüş birligine varmışlardır. 1) Örgütlerimiz; sosyalizme inanan. işçi sınıfı ve emekçi kesimlere dayanan ve onların çıkarlan nı esas alan yeni bir siyasal birtiQin yaratılmasını amaçlamıştardır... 2) Siyasi biı1iQimiz yukarıda belirtilen çerçevede bir partinin yaratılmasını hedefleme~le birlikte; bunun biçimi. işleyişi ve program hedefleri Kuzey Kürdistan toplumunun içinde bulundugu ekonomik. sosyal ve kültllrel gelişme düzeyi; ülke ve ulus olarak parçalanmışlık ve bunun getirdigi sorunlar; ulusal kurtul uş hareketimizin özgün koşulları, uluslararası koşullar ile toplumumuzun nesnel ve düşünsel birikim ve gereksiniminin ışıgında belirlenecektir. (_) 4) Ötgütlerimiz, siyasal ve örgütsel birlik için temel ilke ve hedeflerde birleşebileceklerirıe inanmaktadırlar. Bununla birlikte. örgütlerimiz ideolojik/politik konularda olast ayrılık noktalarının birligin pratik gelişme süreci ve birl~in hukuksal ifadesini ol~racak olan ortak platformlarda çözülebilece!)ine inanmaktadırlar. (...) 6} Siyasi ve örgütsel birligin. bu amaca yönelik olarak örgütlerimiz tarafından başlatılan çalışmanın ve yaratılan olumlu zeminin bizimle sınırtı olmadıQını özellikle belirtmek isteriz. Sosyalistlerin birlinine inanan ve bu yolda çaba içinde olan diger tiim güçlere tarihsel görev ve sorumluluktar düşmektedir.(... ) 9} Kuzey Kürdistan Ulusal Kurtuluş Hareketinde birlik sorunu çok yöniU ve degişik düzey ve biçimlerde gOndeme gelen bir sorundur. Bu ba!)lamda. Kuzey Kürdistan'da var olan yurtsever ve demokratik güçlerin en geniş ulusal biıHk platformunun yaratıl ması sürecin dayattıgı acıl görev ve sorunlardan biridir. BirliQimiz, Kuzey Kürdistan'daki tüm yurtsever güçlerle iyi ilişkiler içinde olacak ve bu güçlerin en geniş düzeydeki birliQi yolunda atılmış adımların amacına uygun biçimde başarıya ulaşması için üzerine düşen görev ve sorumluluklarını yerine getirecektir.
•
Gülan/ Mayıs
,. ·
.... ..... k·'
rızgar
29
,
'
.c om
yöntemi" olarak önerilmekteydi. Sinan Doğ ru'nun M. Güneşi'nin 49. sayısında yayınlanan yazısında ise, 'geçmişteki sosyalizm uygulama/anna. sosyalist mücadelenin genel ve özgül tarihine bak1ş açilan fark/1 da olsa bu farkllf101 kendi içinde tart1şabilecek geniş/igi gösteren tüm Kürt sosyalistlerinin .... temel sosyalist degeriere sahip Çiklimasi esas almarak tek bir örgütsel politik yap1 içerisinde yer alabilecek/eri' belirtiliyor ve birligin, •Birleşik Sosyalist Parti" olarak tanım lanan bir örgütsel yapı içerisinde birlikte çalışarak ve kaynaşarak saglanabilecegi savunuluyordu. Geçtigirniz yılın sonlarına dogru oluşturulmasına ragmen, daha 'hızlı' hareket ettigi gözlenen RNK-YEKBUN-TSK platformu. 3.4.1994 tarihli 'siyasi ve örgütsel birtigin niteligi ve biçimi üzerine ortak saptamalar' başlıklı metinle. öngördükleri 'siyasal/örgütsel birlik' için üzerinde mutabakata vardıkları noktaları dokuz madde halinde sıralıyordu. Buna göre. yeni bir parti hedeflenmekle birlikte, bunun biçim, işleyiş ve program hedefleri henüz belirlenmemişti .
HEYDEM
•
ı -Yaklaşık biryıldır tartışı-natan süren
'Kilrdistan'h Sosyalist GOçlerin Blrligi' çalış-
tifle örgütlendiQini belirten birçok örgOt vardır. Bunlar arasındaki fark "özellikle . birçoQunda' ufak nüans farklarıdır ve bu fa~ar ayrıhgı gert!ktirecek farklar olma- ' malıdır. Sizce geliştirilebilecek bir örgütlenmeyle birbirine yakın politik güçlerin bir- ., ; liQi Kürdistan ulusal mfu;adeJesine hizmet eder. 2- Bugün çalışmalan sürdürülen Kürdistan Ulusal Demokratik Cephesi içinde 12 i ., parti ve örgüt ismi geçmektedir. Bu tırgütlerden 4"5 tanesi siyasal olarak birbirine ; } çok yakındır. Kendilerine sosyalist diyen bu parti ve örgütlerio birlik saglamaları·:'! : cephe çalışması için ya«ırhdır, BitindiQi gibi ceplıe çatışmaları içinde yer alan gw: ptar arasında büyük bir dengesizlik vardır. Bu dengesizlik belli ölçüde ortadan kalk- ;~ ' madıkça 'eşitıer• arasında olmayan bir cephe birilerinin güctümünde olur. Bu yüz- l ' den daQınık olan kürt sol çevrelerin birligi cephe çalışmasında etkinli~ini geliştire- j ' bilir. pratik katkıları arttırabilir. Y<lksa sadece cephe tabanıona katkı sunmuş küçük ·~ t ' örgütlenmelerle bir yere varılmaz. -; Biz kendimizi bu tartışmaların dışında görüyoruz. Kürdistan'da sınıf temeline ~ :; dayanmayan ulusat demokra~k program temelinde kitle partisi anlayışını benimsi- [ ; yoruz. fakat kendini sosyalist kulvarda gören örgüdenmelerin birç~unun aynllQının ili ; sunni nldununu. program ve mücadele biçimlerinin fazla farklı olmadıgıoın t ''(ıır~üncesindeyiz. Ayrıca kendi çoQulcı.ıluk anlayışımız çerçevesinde, bu örgörlen- ". · malerin ortak bir program etrafında birleşmelerini dogru buluyorut Böylesi bir birlik fazla ilkesel yorumlara bogulmayan. kendi içinde çok seslilik anlayışını geliştirerek. kimsenin düşüncesini kısmayan demokratik biranlaytşla gerçekleşebilir. 4- Sosyalizmi ideolojik ve programatik olarak kriıde olduQu bugün nesnel bir .· t gerçekliktir. Bunun nedeni ne SSCB ve Oo~u Bloku Ülkeleri'nin çözülmesi nede { } geçici bir bunalımla açıklanabilir. .Sorunun temeli daha gerilere ve sosyalizm t anlayışının dogmatik temelde ele alınmasıyla ba(jlantdıdır. Çözlimüde dOnyada ve t •· ülkemizde SQsyalizme sahip çıkan insanların dogmatik. anlayışlannı terk etmeleri, ;; . . kendi ülkesel koşullarını göz önüne alarak dünyanın tahlilini yeniden yapmaları ve j ' , yeni tahliller çerçevesinde samimi çalışmalarıyla bulunabilir.
almıştı. Aynı dönemde KAWA ve YEKBUN'un Güney Kürdistan komiteleri adına
ortak bir açıklamayla ·kendilerine sosyalistim diyen herkes'in ideolojik siyasal ve örgütsel birlige davet edilmesi. bu iki platformun birleşecegine dair bir kanı oluşturmuş, ancak buna ilişkin bir gelişmeye de rastlanmamıştı. Görüldügü kadarıyla. 'birlik tartışmaları'nın kamuoyuna yansıyan yanı bu aşa mada bir takım dilek ve temennileriı:ı teatisiyle sınırlıydı. Bu degerlendirmelerin buluştugu ortak nokta ise. gelinen süreç içerisinde 'örgütsel bir tıkanıklık' içine girildiQ: ·Kiindeydi. Rıı .dı tı şmalar'ın taraflarının. halen nasıl bir sosyalizm anlayışına sahip ~ıarı. sosyalizmin günümüze ilişkin sorunlarını aşma yönünde nasıl bir ide.ojik/politik üretim süreci önerdikleri. dünyada ve Kürdistan'da meydana ı~elen gelişmelere hangi pencereden baktıkları , nasıl bir örgütlenme modeli öngördükleri. Ulusal ve toplumsal kurtuluş mücadelesine nasıl bir programatik çerçeve sundukları. hepsinden de önemlisi Ulusal kurtuluşu toplumsal kurtuluşla ne şekilde bütünselleştirilecegi ve Kürdistan toplumuna nasıl bir sosyalist toplum modeli önerildigi konuları ise şimdilik açıkta kalıyordu. Bazı V"'' llarda konuyla ilgili olarak yapılan yorumlarda ise. süreçle ilgili genel degı::rlenoırme lerin. satır aralarında bazı kaba tanımlamaların yapılması ve geçmişe ilişkin üstü kapalı mahçup özeleştirilerde bulunulmasının ötesine geçilemiyordu. Önerilen 'birligin' niteligi ve hangi asgari zeminlerde bir araya gelinecegi konularınd:ı da tam bir mutabakat oldugu söylenemezdi. Mesela Lokman Polat imzasıyla Medya Güneşi 'nin 41 . sayısında yayınlanan yazıda. 'bir/ikten yana olan ve olmayan örgütler' tasnifi yapıldıktan sonra -ki yazar PRK/Rizgari ve PSK'nin örgütsel birlik diye bir sorunlarının olmadıgı kanısın dadır- YEKBUN, KUK, KAWA, TSK, TS ve KKP'nin birlikten yana oldugu, fakat istikrarlı bir yapıları olmayan ve açık davranmayan bu örgütlerin tümünün birleşmesinin maddi şartlarının da olmadıgı savunuluyor ve 'Kürdistan somutundan hareket eden. modern. demokratik. baOimSIZ ve kişilik/i bir politika güden çafjdaş bir sosyalist parti'nin oluşturulması öneriliyordu. Yine. Medya Gü neşi'nin 46. sayısında Botan Arnedi imzasıyla yayınlanan yazıda. ilk olarak 'sosyalist birtigi savunan tüm siyasal yapilarm bir araya gelecegi ortak bir platformda sorunlarm tartlŞIImasi', daha sonra da 'ortak bir program çerçevesinde anlaşabiten taraflarm önlerine makul bir silreç koyarak; örgütsel birligi tamamlayip bunu bir kongreyle gerçekleştirmeleri ve böylece geçiş dönemi olan partileşme sürecini tamamlama/an·. 'en sa{jllk/1 birlik kurma
ww w.
ne
yapılan
30
:i
te
ı;JI]IJ[!·•ğ·:iil;·m··ffiiD''tJ··~ çalışmalarına katılma kararı
M
•
I:
I ' bugQo KUrdistan politik arenasıoda bir da~ınıkltk ve siyasal netsizlik yaşanmak- t tadır. Siyasal programlan birbirine benzeyen ve sınıfsal temelde sosyalist perspek- t tnasmı, Kürdistçıo'da politik arenanın netle§mesi açısından olumlu gllrtlyorut Bizce,
we
görüşmelerin başlatllmaslm· öneren 14.10.1993 tarihli çagrısının ardından YEKBÜN, RNKJKUK ve TSK'nin oluşturdugu ayrı bir platform daha kuru. luyordu. •sosyalist Birlik Platformu•yıa ilgili olarak kamuoyuna pek bir bilgi yansıdıgı söylenemezdi. geçtigirniz Ekim ayında yapı lan toplantıya Ancak AYlN DOSYASI YEKBÜN, KUK, TSK ve PRK/Rizgari'ninde çagrıldıgı, YEKBUN'un katılmadıgı bu toplantıda{) KUK ve TSK'nın degişik gerekçelerle ayrıldıgı, PRK/rizgari'nin i.se. gerek bu platformun oluşturulmuş biçimi ve muhtevasına gerekse, işleyişine ilişkin eleştiri ve önerilerini sunarak terk ettigi ögreniliyordu. bunun dışında. özellikle KAWA ve TS arasında örgütsel bir birlik egiliminin belirdigi, KKP'nin ise bu aşamada bazı kaygılar taşıdıgı gözlemleniyordu. Newroz Dergisi'nin 20. sayısında yayınlanan ve "Ilk Ad1mda Yeni Aynl1klara Yol Açmayacak Biriikiere Evet" başligını taşıyan bir yorumda, •... Marksizm-Leninizmin ülke koşullannda yeniden üretiminden ve bu üretim sürecinde ülke ile toplum tarihimizin derinden irde/enmesinin ürünü olarak aç1ga Çikanimiş (soyutlanmlŞ) ilkelerde az-çok yol almadan ve yine sözkonusu yeni üretim ve ilkeler üzerinde belli bir görüş birli!Ji sagtanmadan siyasal birtigin mümkün olamayacag1... ·belirti 1irken. ilk elde 'So~yalist platform'un kc;ılıcılaştı rılması. yoldaşça ve birlige hizmet edici ideolojik mücadele sürecine geçilmesi. bu şe~ilde birligin mümkün olup olama-yacagının önceden az çok belirlenmesi ve 'yayınların tekleştirilmesi' yerine 'ortak bir teorik yayın çıkarılması· öneriliyordu. RNK, YEKBUN ve TSK' nın platform oluşturdugu hakkında ise. kamuoyuna Bu tartışmaların hiç daha sık ve bol miktarda birinde kendini marksist- · haberler ulaşabiliyordu. leninist olarak tanımlayan Medya Güneşi 'nin verdigi haberlere göre; KUK ve ve isminde de "işçi" adını YEKBON, siyasi ve örgütsel birligin niteligi ve biçimi taşıyan PKK'nin olmaması konusunda anlaşmış. TSK düşündürücüydü .. da I.Kongre'sinde bu birlik
J
----------....ı-....r·· · t NEWROZ ATEŞi - SERKETiN
ı ~.;· Y'ôneltmiş olduQunuz sorular üzerinde 3')11 ayrı uzun tartışmalaryürütülebilinir- yiiüüilmelidir Bizlerde ~
de- bu hınıı:la Kürdisıan1ı 1ilm şiyasal !1iç ve çueler uzurca bir süedir tartışrpla-.
~ oo konıı:la bi~ kez tartışmaya kattıldık ve "!)flik 'olgusunu tartışmaya cr;tık. ~ Fakat rugilne kadar 'Mk' olgusu üzerine ~ çalışmalaf. bizlere ı:ıatik tMın: "birlik" 1silecinin tartışma sOracini aşıp pcıtik weylemlilik alanındaki çalışmaler ve birllktelllder olarak
rı şekillenmesi gerektigirıi göstemıiştir. Çünkü bugüne l0:far 'bidik' ama:ıyta başlatılan ve bellf ~
~ bir dönem yürütülen çalı§malar. teorik tartışmalardan öteye geçfmedi. Birlik sürecinde i
i yaşarıarı bu olumsu~ugun SQSfcllist kesimler üıerirıd~ belli bir yılgınlıgt ve umutsuııuQu da ~ ~ beraberinde ge~i birgeıçekliktir. ~ Btıgon Kürı;iistan'tı tüm goçterin ıxılitik çizgilerinin netleştiOi bir dönemden geçmekteyiz.
özellikle reel sosyalizmin çözülüşüyle beraber politik çizgüer ve tercihler daha da netleşti. : Geçmişte sosyarıım k.utvanrrlayer aldıtlını idcfıa eden bi~ hareket lxıgün reformist 'efa bur- . juva-tiberal bir çizgiye ka',1nış ~. Bu süreçte oosyatrzm vuıgusunda hala ısrar eden · birkaç çue kaldı. @ Bu r«:ıktada: sosyalizm çiıgisir'Kle ısrar eden oo çevreterin örıyargılı w sekter davranınayıp . ; rosyalisdeıin Kürdistan'da iradi bir gliç olarak ortava çılanasına çalışmalan gerekir. ~ Bunun 'j1)1u ise: *bi~ik" için yapılan çalışmalann teorik tartışma ~ni aşıp, ( Bundan p:ılitlk ~ 'i. M !)in önemsiz old~u anlaşılmamahdır.} Birtigin IT1EM:Ut süreçte yapılacak ortak çalışmalarva ,, 1 ·ı eytemlilildeı1e beraOOr hayatageçirme ola<:aOını ~ Kürdlstaı'lı rosyalistler etkili bir gtiy otarak siieçteki ~i alma:zlarsa, Küıdistan'da taıiı- ~ 1sel mi~ ~ bir rol oynaycıınayocalnda bir başka gerçeklildir.
~ ~ ~ ~
i i
1
:w.,~.,/~N.-.t"~··n
H"JY'.'Y.""o;-"·"9·~/0~"#·"»'-':·"
·Y
h>lc..·rka
rızgar
Gülan/Mayıs
1994 1 2
•
~-
7"·~-
"-'
"""'
"-'
J
.tv
WN.
Ayrıca,
SOSYALIZMDEKI "KRIZ'' VE BIRLIK... Dofiu Bloku'nun çöküşüyle birlikte yogunlaşan tartışmalardan biri de hiç sosyalizmin krizi sorunuydu.. Gerçi. sosyalizm ya da marksizmin gerçekten bir kriz yaşayıp yaşamadıgı hala bir tartışma konusuydu, ancak marksizmin gerek kuramsal, gerekse politik düzeyde ciddi bir üretim sorunu ile • Yerel planda karşı karşıya bulundugu, eski kavramstatüko'yu koruların yeni olguları açıklamada yetersiz kaldıgı da yadsınamaz bir gerçekti. mav• ba~l•ca amaç Buna baQ iı olarak, sosyalist hareketharine getiren bir lerin bir çok noktada belli b!r tıkanma "ulusal sosyalizm" ile karşı karşıya oldugu da genel kabul gören olgulardan biriydi. uygulamasmm Sosyalizm adına umut baglanan şey ince yozlaşmas1 lerin çöküşü , sosyalist hareketlerde derin sarsıntılara yol açmıştı . Yan lış ve süreç içinde oldugu ortaya çıkan 'resmi , çökmesi kaçmllsosyallım'in yerine yeni bir seçeneQ in maz bir sonuçtu.. henüz ortaya k oyu l amam ı ş o lması umutsuzlukları büsbütün arttırıyord u .. BRI.BBB!ill~~. Bu,kon udaki tartışmalar ise daha çok krizin sonuçları üzerinde yogunlaşıyor, nedenler üzerinde ise yeterince durulmuyordu. 'Reel Sosyalizm'in, daha doQru bir ifade ile bürokratik diktatörlükleri n çöküşü ile birlikte gündem leşen 'marksizmin krizi' tartışm alarının özünü; sosyalizm an l ayı ş l arı ve sosyalizmin politika ya p ış ta rzı ve örgütle nme
co m
hesaplaşmalar ve sorgulamalar kapsamı bakımından lokal failiılıkla r gösterse de devam etmektedir. En önemlisi. sosyalist düştinsel miras Uzeı'indeki tartışmalar henüı noktalan · mış ~ildir. Bu tartışmaiatın Olkemiıdeki ce~inde. henrız kapsamlı ve ablemik derin· lik içeren bir süreç gözlenmi)oo;a da. sosyafistlerin ulusal mlk:adele ııatiOine zaaf olarak yansıyan bir kısım kavrayışlanrıı ciddi bir biçirıxle sorguluyor olma lan, bir çok do!)matik oolayışı terk etmeleri sosyalist d~ daha ileri dlizeyde yapılabilecek katiolan rı da önünü a;maktadır. u :. . . Ülkemiz de'fliminin temel.sorunlarına yaklaşımda, öısüt.. iktidar, mücadele çizgisi ve flasıl!jf'SOS'(aıiım snrunıliıuô genel çerÇevesirKle aolaşabtlmek. siyasal.tl"Qütsel 001ik için . )!1terll.faka~ ~eJiştirilme~~ 9Elreken bir ha~t ll(ik1Qsı oluşturmaktadır. Etootte, sosyal~ izinin diiıO, lıugUııu ve yannı ile igili olarak sosyallım zemloiıxle yiiütülen tartışmal;; · ırın mutemet sonuçlanllf içer~lece~ esneklik~ eıı azından rııevctıt dü2eyiyle önümüzd eki ~ de gösterilmeli<fi'r. Ulke ve ulus QefW!)imiıin dayattJ!It ilıtiyaçfar sosyalist mUda· halenio ~liojetini ·artırm~n. ge1eceCin gündemint bugün taşıyacakY«funTu k ve ~ki teorik taırtşmalann bidigin önOne geçirilmesi gibi bir yaniışı taıkarfamarnak gereki-,tr. Bu gerçeld10in. temel program soo.ınlaiinı örıemsememe ya da nasıl olursa olsun anlamııda ~. ar m;;ırıtık se!Qnesire ~ dikkatli .olma gerekliligini ortadan . kaldıhı'i<XlıOtflı da eklemeliYiz. ,. . ·
ww w. ne
te w
kuşkusuz
r...ı
. DOnün iki kııtuplu uluslararası ortamırm sosyalizm en az üç şiyasal eksene sahipti. Ve sosyalizm her blr ekseOOe reel ıxılitikalann geıçekleştirilmesiroe daha ~ bir dıŞ ıxıfitika aracı olarak kullanılmaktaydı. Sosyalist düşünce ve politikan ın ülkemizde bu yıllarda ortaya çıkışı ve gelişimi. sözkonusu ufuslararası ortamın ve ssrn. Çin ve Amawtlu k gibi illkeleıin. sosyalilimi reel polinkatara peşkeş çeken ve reet polltikayı teori dUıeyine )\lk.selten yaklaşımiann derin izlerini taşıdı. Kürdistan'ın siyasal statüsünOn tarihset otarak belirtedi~ i toplıımsat geriliQin siyaset ve düşünce dünyasındaki yansımal an en w,silreç, kısa sürede sosyalist birikimin siyasal atomizasyonu ile sonuçlardı.i~(.....bOtilhleş } Ülkeıniı sosyalistJelinin olanaklı eo geniş bi~iglnirı sa{!lanabilmesi , Ulusal bitlik sürecini de olumlu .,&de etkıleyecektir.Ulusall:irl~in f.:Urdistan'da yıliann soru~ olmasının çeşitli nedenleri vardır. Bu nedeııleıin bir lçısıriı olumsuı birer fak1ör olarak. tıı~umsal , siyasal ve kliltii'el dOZeyde lıtıgikı de varlıgını ~. Arıcak bugOn bi~iQln saQ~nabilirtJOi açısından dilre gö(e birçok awntaj ve olanak ta rnevcut11ır. Yanısıra, ulusal demokra1ik cephe çalış malaında ortaya çıkan bazı sorunicwdan da anlaşıldı!!t gibt, ulusci bi~iOin gerçekleşmesini zorlaştılan asal faktörlerden biri politik bakillllan açık bir OOngesiıligin varlı~ıdır. (...) Sosyalistlerin siyasi ve askeri ~ıyla kayda del)er bir güç olarak cephede temsil edilmesi durumunda. iki temel güçten biri olarak hem~ örgütlendirilmesi ile ilgıli etkintigi ve hem de !<arar alma süreçleri üzerindeki ~ırlıgı <ırtacaktır. {.....) Sosyaliırn. bir dOnya Sistemi olarak çökmüştür. Arıcak bu yıkıntılar ilzerindeki politik
e.
temel ilke ve hedeflerde birleşilebileceQi. 'ideolojik/politik konularda olas1 aynflk noktalannm' ise ortak platformlarda çözülebileceQi belirtiliyordu. Kamuoyuna yansıyan yanları ve geldikleri aşama itibariyle, halihazırda iki ayrı platform içinde sürdürülen 'birlik tartışmaları'nda üzerinde en çok durulan ve tartrşılan konunun; Kürdistan'daki deQişik 'sosyalist güç'lerin bir an önce birleşip yeni bir oluşuma gitmesi oldugu görülmekteydi. Bu tartışmaların hiç birinde kendini marksist-leninist olarak tanımlayan ve isminde de 'işçi' adını taşıyan PKK'nin olmaması düşündürücüydü .. Öyle görülüyordu ki ne sosyalistlerin birli(1tni gündemleştiren gruplar ve ne de PKK için bu birliOin öznelerinden biri olma gibi bir kaygı sözkonusu deOildi .. Tartışmanın taraflarında, bir kez birlik saglandıktan sonra neredeyse tüm ' sorunlar' ın bunun içinde kendiliQinden çözülebileceQine ilişkin bir kanı hakimdi. 'Platform tartışmaları'nda en az gündeme gelen ya da hiç tartışı lmayan konuyu ise öngörülen bu 'birliQin' hangi siyasi/ideolojik temel üzerinde yükseleceQi. nasıl bir sosyalizm ve örgütlenme anlayışıyla hareket edilece Qi, tarafların aralarındaki ideolojik farklılaşma ve çelişkile ri nasıl deQerlendirdikleri. bunların ne şekilde giderileceQi gibi neredeyse 'birli(1in ön şarti' sayıla bilecek sorunlar ise şimdilik buzdolabında tutuluyordu. Önce hareket edilmes i. istimin ise arkcroan gelmesi genel olarak kabul görmekteydi. Bu haliyle öngörüldügünün aksine. kendini sosyalist olarak tanımlayan siyasi çevreler den müteşekkil bir' cephe'nin mi amaçlandıgı sorusunu akla getirmekteydi. Öte yandan, tartışmalarda öne çıkartılan bir çok temel olgunun gerçekt e ulusal demokratik bir programın hedefleri içinde yer aldıgı ise nedens e pek dikkat çekmiyordu. Bu durum ise. ister istemez, ·sosyalistlerin bir!;gr meselesinin ulusal demokratik bir program temeline indirgendigini düşündürtüyord u.
anlayışl arı oluşturmaktaydı.
Bu güne kadar 'resmi sosyalizm'. kendini tek sosyalist seçenek olarak dayatarak. sosyalist teori ve pratikteki tıkanıklıkları aşma yönündeki arayışla rı ambargo altında tutmuştu .. Çöküşle birlikte vazgeçilmez tek 'dogru' kabul edilen gö rüşler hayat tarafından tekzip edilince, sosyalizmin kabuk baQiamı ş sorunlarını tartışabi l me olanakları da dogmuş oluyordu .. Kuşkusuz 'resmi sosyalizm'deki çöküşün yarattıgı şokun etkileri hala devam etmekte ve bu durum sosyalizmin 70 yıl boyunca birikmiş olan agır sorunlar ını saglıklı bir zemin üzerinde tartışabilme olanaklarını da kısıtlam aktaydı. Açıktır ki, sosyalizmin krizi, 'reel sosyalizm'in çöküşü ile birlikte ortaya çıkan bir olgu degildi .. Çöküş, sadece krizi açık ve görülebilir hale getirmişti .... Krizin kökleri ise Ekim Devrimi'nden hemen sonra ortaya çıkan sorunların aşılama masında duruyordu. Daha sonraki dönemde, ortaya çıkan yeni olguların tanımlanmasında içine düşülen tıkanıklıklar ve mevcut 'resmi sosyalizm' uygulamalarının ortaya çıkardıgı ucube sonuçlar krizin derinleşmesine neden olmuştu .. Sosyalizm bir dünya sistemi idi .. Bu nedenle kuruluşu tet tek ülkelerd e başlayabilirdi fakat, ancak evrenselleşebilirse ka lıcı hale gelebilirdi.
GeQe1. olarak ~ her renkten tıırjwa kesimleriii yani sosyalilm ~
liinnırı. sos,gliıni yılanak w yeriden ıirilişini . . . . içiıı ti'ııaya geleökiO
~=-~wı~.hı~iw~fiavaöoı-~~~~~ ~ı · ·ayrılık!~ g~Jndemı! getirebileçet apar-topar ()ifllfglrişfrnlfırine .
gereginden fazla paha· \
biçrneıJıek gerelci'f1)r. Geıçekçi .~Siilk.dllşllnüi~JYOQram vejlkelerde ar,.uvurn ~ · • ~ale, şekillervrıı! ve lıieket tırııOOa ariJ'ıUTl lliıjJi ~ sım:e ~
«gOtsel
birfiklerin istiki& kazartarJıayaca açıktır. ıq fıer siyasalyapının taıt,ır bir .psikolojisiniıı. ·cJiMaoış tad.ıiiiil ve geoef ·biar karkteriitlk ~,~ Dtini)u. önemliolaıda ,, t bu ~~i~:. ~~rv Çiir#i~ -~ en.nihaye1indefnsa n~ lar~~ deljiştiıip yenisinide '{ilf3fabı1ir. Yıl<rca ~ ~ttı gru~ ~edenler bile' cıa....anış t.ıııırm ll'ytJillSUlluga düşttllenOOıı ayofmak ıoruım kaJa..
bildikfeôııe ~ıe. liıemli ~o sosyalizmi hedeflevenleıio ruh ve kara~enje u'f1JIJltldu r, , Böylesnılr ır,ün için en gert:ekçfcılırn olatak'IXı svasal OOilldeônbirôn aşcrn3sı olal) çeşitli . bkık ve.patioonlarclıı bir cwya1J!!leıek«takJıedeffer ~ e-ftem birtiktelik leıini geıçek teştirmek ~ Elıetteki kelllilerini hazr hissOOeııler siyasal Q~ adırn atıyıaltdr-
~L~«
~
.
' 1<li1 tıali<ı bugün~ rrü;adeleiWı birtirini tamamlir(an iki tıowWa ~. Bir lx1,\1ttJ \Jiusal &glJl!l, diger txJo,ıutu sosyalizm rtftadelesidir. Sosoyalistıeriıı'aıra:ı UlUsal
özg!lrl!lk mllcadelesioe i§Çi sınıfının damgıısının 'vurarak sosyıılizme doOru geliŞ$irrn ek old())Jöa göre, olusal Ö2g!l!ÜIÜk ijn tıell\ bir sUıe ~ alabilecekleri Uııı 1Jlusal tpjeı1e biıikte ')101 alabileceldeıdir. Yani tıiryarmn ulusal kuıtuluşa işçi sınıfının ~sının ı.umak aıroyla sosyalist hareketi güçlendirmek içirr sosyalistelerine kendi aralanndaki birli!)e ihtiyaç varlcen, bir yandan da txı biriikie, tüm ulusal hareketlerte ulusal ~tJflill'* için ycıratılan biı1ik.fer tceınıl. Çnde ver iııma ihtiyacı vardır. Bu ikibiı1ik tirbirini dışlarnaz. tersine sosyalistl erin '(dta~ı bir blok. ulusal ceıfıenin oluşi:.munda da daha büyük bılaylık ve oranadar varata·
caktır.
•
Gülan/Mayıs
1994 1 2
giiimlıde
heıJı ilb ~tıem:I&Wria çapıdı ~ Oiaoakıı .. tier~ t*liktere aıt* olmalan '~r~ ~ist ~n beijen~ bir.tıızta_çöıütoşü bu aııi çöldlşün ~iS!reni ~ rri;ıat ~ 'tl6 MOılmi ô.M'uuitk an rıım $.Yıil emıeşi, 'ıt!Oi ~ ~ıst t.ıb w atılırria, ~ ölçe!linde:~i$t harliketin ~i bir çıkış ~ vaımma itttivaçvatdır. !-) . ', ,~. . · . \ ·. .. :; SosyatislleriO ilkesiiı temelleıdei fkkıs faıtlannı, fre ~ onlan ·~telaf ~ i ' '' etme )dtııa ~~ bi~mıııleı~ yaıarvat!ıi; ~ ~ kQlıklı ~t; ıen. ortaı: rddalanw ~«ıan ~ tum içme ta1tşırıak ğerelcip. ~ illfan\. · da ~~p
.., •• . , k.t
rızgarı
31
te w
ww w. ne co m
e.
te w
w. ne
ww co m
e.
çıkıyordu?
Bu soruların yanıtı . birlik tartışınalarını gündemleştiren grupve 'sosyalistlerin birligi' sorununa yaklaşım tarzlarını da belirleyecekti. Sosyalizme yönelik dış tehditler karşısında sosyalistlerin ortak tutum geliştirme gerekliligi, soyalizmin biriken ve gide~ek
w. ne
ne şekilde doldurulacağı henüz yeterince net değjldi. Kuşkusuz, marksist yöntem bütün bu sorulan yanıtlamaya yetenekli bir dünya görüşüydü ve sorun bu yöntemin özüne uygun bir tarzda işletilerek, teorinin yeniden üretilmesi ve pratiğin de bu amaca uygun tarzda
kangrenleşen sorunlarının
tartışılmasını
ww
birlik sonrası na erteleme gibi. yanlış bir tutumun geliştirilmesine neden olabilirdi. dönüştürülebilmesinde Böyle olması durumunda yatıyordu ... ise birligin; dünya çapında sosyalizme yönelik saldırıların ve sosyalistlerin genelde yaşadıkları moral çöküntünOn ideolojik tasallutu ve belirlenmişliQi altında şekillenen bir 'güç birligi' ya da .'pakt' olma~an öteye geçemeyecegi aşikardı. , Niçin birlik ve nasıl bir birlik sorusunun yanıtı ancak bu sorunların tartışı lması. ortak paydaların ve farklılıkların netleşti rilmesiyle mümkündü. Oogu Bloku'nun çöküşü ve dün'ün tartışma ve bölünmelere neden olan konularınının önemli bir bölümünün ortadan kalkmış olması. sosyalistler arası görüş farklılıklarını ortadan kaldırmamış, tersine üzerinde asıl tartışılma sı gereken noktaları berraklaştırmış ve saglıklı bir tartışmanın önündeki yapay engelleri önemli oranda yok etmişti.
KRIZ NASIL AŞILABI UR?
Lenin sonrasında gerek kuramsal düzeyde, gerek pratik-politik alanda ortaya çıkan ve yanıtını bekleyen sorunlar bir hayli çogalmıştı. Kriz, bu sorunların tanımlanmasında ve çözümünde hem bir tıkanıkhgı hem de bir deQişim ihtiyacını ifade ediyor; dogal olarak bu da yeni arayışların itilim kaynaQı oluyordu. DoGu Bloku'ndaki çöküş, bu güne kadar üstü •
34
örtülmüş
krizi bütün QıplaklıQı ile gün ışıQına çıkarıyordu . Marksizm üzerine bir kabus gibi çöken ve teoriyi taşlaştırarak her türlü arayışın önünü tıkayan "resmi sosyalizm'in tarihe karışması yeni bir devrimci atılımın koşullarını ve olanaklarını da sunmaktaydı. Her krizin, yenilgi ve yıkıntıların olduğu kadar yeniliklerin, devrimci atılımların da motoru olma gibi bir işlevi vardı. Lenin'in deyimiyle "her buhran, alışılmış şey leri bir yana fırlatır, dış ambalajları parçalar, eskiyi siler süpürür ve önemli kaynakları ve güçleri ortaya çıkarır."dı. Yaşanan kriz, özünde sosyalizmin yeniden doğuş kriziydi ve pratik tarafından tekzip edilmiş görüşleri yeniden yanlışlamak krizin aşıl ·masında pek bir yarar saQiamıyordu .. Mevcut durumun eleştirisi nin ötesine geçmek, tıkanıklıklara yol açan olguları teorik olarak yeniden tanımlamak gerekliydi. Sosyalizmin ne olmadıOı az çok belirginl eşmişti, ama, ne olduGu ve altının ne şekilde doldurulacagı henüz yeterince net değildi . Kuşkusuz, marksist yöntem bütün bu soruları yanıtlamaya yetenekli bir dünya görüşüydü ve sorun bu yöntemiri özüne uygun bir
S. SosyalilMin Içinde balundotu Duruıa.
~rgOtlenmemiş olm!3&ıoda .l§nak.tadır.
,, , , . ;·.. ' I .. . ·:.. Bu koşullarda emperyalist-burjuva tasyonelleri karşısında ideolojik, siyasi, felsefi, ;ıhlaki ve lll9fcll her.aland~ önemli bir çöjruntü yaşanmaktadır:• - Bir~ devrimci parti. kadro ve Marksfst aydtnıo bu ortamdan derinden -etkilenerej< saQa sav!!Jid,~kl<!rı; !letişiıp ,. te~ellerinln şatafatl.ı yavıQiarıa bombardıman etti~i kapitalist ~erlere (Pi'fasa ekonomisi, rekabet köŞe dörunece. gemisini
·
kur-
St>yut insan haklan va demokrasi istemleri ne vicdan rabati atma, kutsanmış vb.}teslim olduklan bir irticiı dötıemioe tanık olmaktayız... '
~~-"'-' ·qıerınde vukseidigi t:fuğaf'i hareketi ortaya çıktıgı günden iiibaren . Hflnj•~·i1,~ı.; ·r~l sôS,;alizm"i efeştlriniş, ondan baöıms:ıt dunnasım bilmiştir. Bu . llagllatn(la, sosyalist siyasal mücadelenin bütün tarihseldel)erlerine sahip çıkar~.
Xürdista.ın toplumunon koş'lıllarına ve ihtiyaçlarına denk düşen bir mücadele aiılayış_ını benimsemi~tir, Builun içindir ki biz, da,ha başından egemen Tflrk Solu ve ianatıt.:şabfonw gtırOşlerle ~opuşmuŞt.uk?Bu odakların sosyaHzm'adı~ işledikleri ·suçfarııl ortaOı otmadıJjımız gip~ emperyaljşt:-burjuvazi kilrştsındaki ~lojik·siyasi . · · de reddeıf~J~ :f'•' , ;> t :c' ' :t:; ' ' ,,, 't ~ Partimiz, Ktitdist&ri;Oevı1iı\i'nin k:atak.teri, Kürdistan'daki wıııumsal sınınarın ın~il~pmest ıııusat;y~ toplumsal \~,rtubış. mncacteıemii!n diyatektibi. Vtı ôlkemiıitı ölüslararası OZglln krihumuiidan haraetla sosyalist mubtevalı bir kitle partisidir. Jcıııae.- nem ~mtis~';.hep wrtseveı: ~~wıan.b~nndıron; onları parti progfa!Jll• . yoldaŞÇel QUVeıı- iti~iferfire· biriıiône tıagıavan bir öryütfenrne anlaYıŞını benimsemiştir. , .; :.tt :i:.. . ,H ···: , , ,:. • ,. . ;;. ' ·;· ~·Paitimiı. sosva1ııa\t bir dU~e Vıi~llı$ biçimi sa~ır. Soivaıist ideal. terkedenlerin,, ,..ayııı ,,,,,.•.,.zamanda , , .,., , , ., .ıadikatn:ı , ., .• ,,. ·· ' ' ,ncadeleyöiı , , , ., , , , @trılerinde , ,. , , ,rı: ., KM. Ulusu'rıuır _., ,. .··
i:
>
~rinr
Hakk~ ve Ba'gımş~l-Birfe~ik;Qeınokf~tik K,Q.rdistan prensJbi~~en
!:YtrgıH;:m.eteı·i:•· anti·eiililerva!Imıl teiketnlei'etiotn'd& tes8duti'Olmadı!lt6ı bUmekte~ Partimiz. Anti·emp~~aliz~fin teikSdildiQt.nokta'da ulusal kuıt\l)uş pro;ramınln da
;inlamsız hale .geıd'ıQi.kana~!ldedii. tlu nl).deole. Kürdistan'ın ui~Jslararası sömürge ş tatüsüfide l>lıtıınuşunun ve 4.1. yUı;yıla gir.ın.ev& tıazırlandıoımıı bir dô®mde halen
biçbirhak •te özgOrtfiOünün taoınıriamasırıııı nedeninin de emperyalis:t·kapitalist ': ,. • ~ · ' ., : . • Partimiz. Kürdistan Ulusal Kurti.iluş Mücadelesi'ni. muhteva olarak hem antif~mOrgeci, tıeı:n de aoti·eı:ııperyal~st gör,erek; mllcadeJenin ber·yanıyla yeni. bir . dOnyanın kurulması. ôzğür ~ sömUl:ôsüz bir toplum yaratmak için oldugunu kabul · etmektedir. Çagımıroaki Ul9sal Kurtuluş Mücadeleleri, . ~apitıılist k91eliQe kaışı · .mOcadete ile bütUnleŞetiilmek içirı, SOSyalist temelde yÔkSelm~ sömöfgecilel'i her atanda puskürtmek zorundadırlar. Bu nedenle KUKM, sosyalist siyasal mücadele ' . tıedeflerlyte çakışmaktadır. · · '' ' • '' . • Partimiz. ulusal ve toplumsal kurtulu§ mücadelesinin bOtnniOgünde brarhdır. Buna baQJı olarak uluslararast sos}ıalist hareketin ·bunalımının aşılmasıOda üzerine düşen sorumlYlukların da bilincindedir. Bu nedenlerle Meıl:eı Komitemiz; gerek •:Uluslararası düzeyd.e gerekse Kürdistan' lt Marksistlerle gerekJi diyaloglancı . Yürütolmesi ve platformlar oluşturulmasında kararfıdır. Bu baQiamda, Kürdistan'lı • komoııtstlerin kendi sınıf ~rgUtterini yaratarak mücadele alanında yerlerini • almalarını da dogal bir hak ve gereklilik saymaktadır. ...•
..S.J$t$11\ oldugunun bilincindeqi(.
· · l• rk.l
rızgarı
·~.
· Partimiz, uluslararasi sosyalist hareketi~ 70'1i yıll22al'daıl beri derinleştin i~lojik. · siyasal ve örgütsel bunalımını aşamayarak, stratajlk bir gerileme yaşadıgını tesbit ~trnektedir. :{::~ .;.; .·:· - Sosyalivrıin bunalımr; SSCB, "Dqgu Bloku• vb. ulkelerde uygulanan "reel SQsyallzmin~ çö~esfn.den (leQil; terşine 'etverişli bir ortam yaratmış olmasına ka~şılık ··reel sosyalizm• ya da ·borokratit diktatôriOktere· karş• devrimci at~ernatiflerin
te w
içinde bir arada yaşamas1' eşyanın tabiatı na ve tabi marksizmin sınıf mücadelesinin nihai hedefleriyle ilgili teorik öngörülerine aykırıydı. . Yerel planda statüko'yu korumayı başlıca amaç haline getiren bir 'ulusal sosyalizm' uygulamasının önce yaziaşması ve süreç içinde çökmesi AYlN DOSYASI kaçınılm az bir sonuçtu.. Nitekim, devrimden ~; llliili hemen sonra, parti içindeki çeşitli muhalefet gruplarının da üzerinde durdugu, ekonomide, devlet yönetiminde ve parti işler liQindeki yozlaşmaya Lenin de işaret etmiş ve ölümünden hemen önce yazdıgı vasiyetnamesinde de bu duruma acil olarak müdahale edilmesini istemişti .. Kuşkusuz yozlaşmau Gorbaçov ya da daha öncesinden Krusçev'le ortaya çıkan bir olgu deQildi. Yozlaşma ve çürümenin derinleşmesi ve giderek çöküşe varan gelişmeler iktidarın ele geçirilmesi ile başlıyordu.. Kuramın uygulanma aşaması. bugünkü "son"un başlangıç aşaması olarak alınabilirdi. Aslında süreç daha da gerilere götürülebilirdi .. Koyu bir baskı ve iliegalite koşullarında şekil lenen bolşevizmin kimyasını. içinde oluştugu koşulların ne şekilde etkiledigi ve bunun iktidar sonras ındaki uygulamalara ne tür etkilerde bulundugu da tartışılabilirdi.. Ancak bugünkü sonuçlar ne tek başına Bolşevik Parti'nin durumuyla. ne de tek başına tarihsel-toplumsal koşullarla açıklanabilirdi. Tarihsel olaylardaki öznel ve nesnel faktörleri diyalektik bir bütünsellik içinde ele alan materyalist tarih anlayışının ögrettigi gerçeklerden biri de buydu. Sosyalizmdeki kriz, sosyalist hareketlere ne şekilde yansımaktaydı ve bu hareketler ideolojik ve örgütsel planda krizi aşmak için nasıl bir tutum içine girmekteydiler? Birlik. krizin sarsıcı etkilerini azaltmak ıçın Sosyalizmin ne olmadığı içgüdüsel bir savunma mı az çok belirginleşmişti, yoksa gerçekten acil bir ihtiyaç olarak mı ortaya ama, ne olduğu ve altmm
co m
'bar~ş
e.
Kapıtalizmle ·uzun süre yan yana ve kardeşçe
Gülan/Mayıs
1994 1 2
kulanılacak araçla
ya "Sosyalisderib Birl~i" tartqmalanyta ilgili olarak. Parfiya Rizgari
Kurdistan Polit Büro sözcüSii sorulanmm yanıtladı. '
e Partinizin. "Kürdis1Bnl1 Sosyalistlerin Birlilfne ilişkin genel tavnnı ,. ·,·
'' niz siyasi ,geJenegimiıin, geçmişten beri bu geldigir içinden " Partimiz ve m sergilediğini hemen belirtmeliyim. yaklaşı bir Martı ve ı kapsaml la . SO!ilnsa dilleyde ele alarak Koınai-Rizgarf sürecinden bO yaııa konuyu programatik: bir st-Leninist Marksi Kar.şt e K61eliğ list "Kapita tartıştık, 1979'da açtıgımız ele Birli{Ji Müead ratik Demok Ulusal ci ömürge Anti...S de Mücadele Temelin i gibi kısa bilindig Ancak, adın:ıdı. bir ciddi ve önemli konUda bu syonu· Deklera l!dilmiş, sabote çabamız bu ile bir sürede fiyaskoyla sonuçlanan UDG girişimi ·· <! dışlanmıştı. adıyla 1980-83 yıllannda K!lrdistan KomOnist Partisi- Örgütlenme Komitesi her arla çaltşmal bu {ki bu g(in aym isimi(J faaliyet g(Jsteren bir siyasi yapmm yer şekilde bir aktif larda çalışma len hangi bir ilgisi bulunmamaktadır) sUrdürü önemli ve açtık aya tartışm i dOZeyin me örgiltlen aldık. Kapsamlı bir eylem ve 'lerde mesafeler katettik.. Örgütlenme Komitesi'nin yayın organı YfKiTi i. edilmişt ifade şekilde Kürdistan komünistlerinin .programatik dilleyi €n yüksek zeminmaddi ceği yOksele illerinde Ancak. f<ordistan'da, böyle bir pratigin al kurIerin henill yeterince olgunlaşmamış olması nedeniyle. ulusal ve toplums çalış cephe alarak, temel arım ihtiyaçl li öncelik ve acil lemizin tuluş mücade çalış· şan olgunla de düzeyin l malarına yöneldik.. KUK ve KA.WA ile, protoko ine ra!lmalarda da bulunduk.. Ancak. ~ram ve tüztıg!JJıOn de kabul edilmes ·· ı. tıkand ında aşamas sonuç rle nedenle meıı. bizim dışımızdaki zgari Bunun illerine sürece sosyalist muhtevalı bir kitle partisi olan PRK/ri tlerin sosyalis n'lı K!lrdista ile mOdahale ettik. GeçmiŞte oldugu gibi bu gün de ise. Bunun oruı. önemsiy derele son i siyasal. ideolojik ve örgOtse l birligin edilerek hareket de temelin ülke ve rak tartışıla üz.etinde kapsamlı bir şekilde olabilecegfni düşünü olgunlaştınlması halinde sağlam ve kalıcı bir alternatif
om
kısaca ögrenebifır miyiz?
we
tanımlamak bir hareket kendini esas olarak araç'ında değil amaç'ında ık farklıl seçilecek durumundaydı ve doğal olarak bu tanımlamadaki farklılaştıracaktı. araçları ve bu araçların kullanım biçimlerini de görüşü olarak sosyaldünya bir izm, sosyal Bir siyasal hareket olarak yükselrnek zorundayde üzerin izme dayanmak ve onun teorik temelleri n egemenlik hedefı dı. Bir siyasal hareket olarak sosyalizm, işçi sınıfını Bu bağlamda ni ifade ettiğinden, iktisadi kurtuluş amacıda bir araçtı .. n kalkmadığı sosyalizmin siyasallaşmasına imkan veren koşullar ortada siyasal bulan ini ifades sürece, sosyalizmin de, egemenlik kavramında kimliğinden arınması mümkün değildi . ve tartışmak "Sosyalistlerin Birliği "ni de bu bağlamda ele almak ıktan sonra gerekiyordu .. Birinc i olarak, •kötü"lüğü ancak yıkıld ld-uğu savunü lizm sosya bir naSıl farkedilen "resmi sosyalizm" yerine kü Bugün u. sorund nun netleştirilmesi gerekmekteydi ve bu temel bir nedenleri de bu sorunun yanıtında yatıyordu .. Gelinen nokta-
PRK/rizgari PB sözcüsünün görüşleri
.c
de bu amaca tarzda işletilerek, teorinin yeniden üretilmesi ve pratiğin ... uygun tarzda dönüştürülebilmesinde yatıyordu ler yumağı Marksizm, tamamlanmış bir dünya görüşü değildi; bir çelişki başka bir şey olan toplumun ve yine onun çelişkili bir yansımasından bir bilimdi. yan açıkla rını olmayan insan düşüncesinin hareket yasala rölatif ve in gerçeğ Bilim olma özelliğinden dolayıdır ki, marksizm, rı açıklayabilecek, değişken niteliğinin ortaya çıkardığı yeni olgula · i.. sahipt iyele potans ek giderek kavramlaştırabilec n basını ama"ça "açıkl ve Marksizmin bir bilim olarak dünyayı "anlama· doğru bulan ötesinde bir de "dünyayı deQiştirme" eyleminde ifadesini kimlik, dünyayı dan politik bir kimliği de vardı.. En genel ifade ile bu ın kullanım biçimdeğiştirme eyleminde seçilece~ araçları ve bunlar yarattıkları ütopyrında lerini ifade ediyordu. Marksistler, kendi kafala lerinden alarla baş başa yaşayan ve içinde yaşadıkları dünyanın gerçek rdi. Praxsis felsekopmuş eylemsel uyuşukluk içindeki bilgiçler değille ni vurgulamak niteliği olmuş e politiz. fesi kavramı da, marksist felsefenin içindi .. bu olguların Örgütlenme anlayışına bağlı olarak tartışılması gereken amaca varmak için başında, vanlmak istenen amacın ~anlmı ile bu .. Çünkü devrimci kteydi gelme sorunu rın uygunluğu
yoruz.
•-şü·an degişik platformlarda iürdOrfllen bidik tamŞmatarıylci"
w. ne te
tavnmz. nedir ?
sonuçların
ww
ini tanımiaya da bu soru atianarak oluşturulacak bir •birliğin• kimifiğ yapılmak "nasıı• , "ne"yin biimek de pek mümkün değildi. Ikinci olarak enme örgütl ve tarzı istendiğinin, bir diğer ifadeyle politika yapma n istene Gerçekleştirilmesi anlayışlarının netleştirilmesi gerekiyordu. ar, dünyayı toplumsal projelerin niteliği ve bu toplumla ilgili tanıml "lerini de "biçim ma kullan değiştirme •araç•larını ve bu "araç"ları nme biçiörgütle un belirleyecekti. Başka bir deyişle, amaçlanan toplum rmalı ve onun mi, bugünkü örgütlenme biçiminin de çekirdeğini oluştu (yani örgütlenbir prototipi olarak ortaya çıkmalıydı .. Yine bu sorun da kendi içinde lerin, "birlik" k rulaca me anlayışı da) netleştirilmeden oluştu değildi ... ün mümk pek asgari düzeyde bir davranış uyumu sağlamaları tartışma bir Bu bağlamda "sosyalistlerin birli!Jf, bu her iki sorunun problematiği olarak karşımızda durmakta .. gibi bir probBu saptamalar, Kürdistanlı marksistlerin önünde "birlik" temeller hangi n birliği bir lemin olmadığını göstermiyor. Tersine sağlıklı uz çok kuşkus üzerinde inşa edilmesi gerektiğine işaret ediyor ve hiç anlayışlarının daha çetin ve zorlu bir görevi; sosyalizm ve örgütlenme ölçekteki arası uluslar ve ulusal istlerin netleştirilerek Kürdistanlı marks lar, çalışma Pratik iriyor. gerekt acil ve temel görevlerinin saptanmasını a yaratm rı araçla arı ve ağırlıklı olarak bunu gerçekleştirecek koşull an, bakımd Bu yönünde yoğunlaştırıldığında daha anlamlı olabilecektir. sını sağlay oluşma nin birliği dil rmek, gelişti ları sosya listler arası diyalog ranslar v.b.) acak araçları (ortak yayın, ortak toplantılar, ortak konfebir görev emez e ertelen geliştirmek, Kürdistan ' lı marksistlerin önünd
olarak durmaktadır. kuramsal Bu sorun lar es geçilerek oluşturulacak bir "birlik", gerek yeni biçimler düzeyde gerek örgütlenme düzeyinde "eski" anlayışların ecektir O etmey ifade altında yeniden üretilmesinden başka bir anlam
Gülan/Mayıs
199 41 2
ilgiligoroş
ve
değişik
" Yukarıda da belirttiğim gibi. sosyalistlerin birligi 11e ilgili ol~rak izin 1. dönemlerde somut çagrı ve girişimlerde bulunduk. Hana. Partim karşı aya kuşatm saO ve çekilrne KorıferanSt'nda, sosyalizmdeki genel geri miştir. beliı1en de sosyalistlerin birligiyönOnda özel bir görev bu tartışmalar. ideŞu an yOrOtllten tartışmalan (!ikkatle izliyoruz. Bize göre. karşıyadır. Açıklayacak ~rşı plarla handika önemli ilişkin meya örgOtlen ~ oloji ıya kutuolursak; OOnon. sosyalizm anlayıştarım belirleyen ideolojik hegamof bağımsız ve yaratıcı daha için gün bu ve pları her ne kadar ortadan kalkmış evrensel gerekse de, dilZeyin Olke gerek konuda bu da. sa çözümlerio önü açılmış r. aktadı düze-ydeki sorunlara çôzütnler üretUmesinde bir kısırlık yaşaom sosyalleye mOcade ülkeye, , Öncelikle, ideolojik dilzeydeki kısırlıtjın aşılması fizerinde izmin geleceğine ilişkin ortak bir dil ve anlayış birliginin yakalanması ideolojik . başında şeylerin gereken sı yapılma elden ilk için durulmalıdır. Bunun nn oluştu dOZeyde ortak bir çizginin yakalanmasına dönük zeminlerin, olanakla olma durumunda olan rulması gelmektedir. Keza. şu an bu tartışmalara taraf kendilerini ifade . · çizgide bir st sosyali e itibariyl söylem siyasal yapılanmalar. partisi etseler de, muhteva ve oıerinde yükseldikleri taban itıQa.riyle birer kitle zemine dayanması zorunkonumundadırlar. Sosyalistlerin birliginin örgütsel bi( luduf. Örglltsel birlik ise. siyasal-ideolojik bir birligin illerinde inşaclabilir. Cephe Bir de, şu anki tartışmalar, halen olgunlaşma s,ürecinde olan Ulusal izlede seyir bir tıkayıcı öıiunü onun birlikte. lda olmama li endeks çalışmalaı'ına stlerin sosyali durum gu memeli. önünü açmalıdır. KUKM'nin içinde bulundu agırfıklı asgari program hedeflerinde ifadesini bulan demokratik görevlerini güçleri ulusaf tOm ilrTıesi getirileb yerine görevin bu Ki tır. biçiıOOe öne çıkarmış ndtlr. mOmkO ile SI" CEPHE RUZ KTAAR •oRTA k getirece biraraya olarak acil ? rsunuz tJnedyo e Bu konuda SlJITIUt olarak nas1l bir ty'jntem Biz, sosyalist bir alternatifin oluşmasını tüm gOcUmOzle destekleriz. " miş bir Fakat, neyi niçin yaptıgtmızı bilerek, ilkeler Uzeıiode ve hedefleri belirlen bilde· in ecegin ıeminde oluşturulacak birliklerle kalıcı deQerler Oretilebil yolunulaşma birlige ideolojik siyasalincindeyiz. üzerinde önemle durdtı!jUmuz ortak da ortak bir yayının oluşturulması bu yönde somut bir adım olacaktır. Yine. koıı der sosyalis sinde çerçeve program bir belli rak oluştura i bir hazırlık komites temel in BirliQi"n feransı d!izenlenebilir vb. gibi.. Bu çalışmalar "Sosyalistlerin esine ve saQiıklı bir koşulu olan sosyalizm ve örgütlenme anlayışl arının netleşm bu yöndeki çalış Keza. tir. edecek hizmet birliQin koşullarının olgunlaşmasına n'daki sosyalist Kürdista salt ancak. nı alınması esas in malarda ülke temelin masını aynı tartışıl da hareketin değil, dünya sosyalist hareketinin durumunun
w
35
Ekonomi
SAVAŞIN EMEKÇILERE FATURASI:
ürdistan'a yönelik sömürgeci kirli savaş TC devletini zorluyor. Savaşa yatırı l an ekonomik kaynaklar ciddi bir ekonomik tıkanıklık yaratırl<en, ekonomik kriz siyasal krizi de körüklüyor. Türk hakim sınıfları ekonomik krizi aşabilmek için şimdiye kadar başvurdukları iç ve dış borçlanmadan dolayı ciddi bir ödeme güçlügü içine girdiler. Kısa vadeli ödemeler için devletin %125 faizle sattıgı kamu kagıt larının 49 trilyonluk bölümünün vadesi önümüzdeki üç ay içinde doluyor. TC devleti bu ödemeyi emekçilerin sırtına yıktı. NYeni ekonomik istikrar paketi" olarak adlandırılan önlemlerle KlT'Ierin satışından 22 trilyon lira, kamu harcamaları olarak adlandırılan işçi ücretleri. emeklilik ödemeleri ve bazı sübvanse nitelikli harcamalardan ise 18 tirilyon lira toplanılması hedefleniyor. Bu amaçla çıkarılan setalet paketi lokal tepkilere ragmen rahat koşullarda uygulamaya sokuldu.
A)EKONOMIK KRIZIN DINAMIKLERI Bag ımlı
Ekonominin bütün öncelikleri savaşa uyarhd1r. Devletin bütün kurumlanyla savaşa uyarlandiği koşullarda ekonomi, mermi politikasma endekslenmiştir. ·Mermi politikasmm ÇiklŞSiziiği da siyasi krizi
derinleştirmektedir.
ww
w.
kapitalist bir ülke olarak Türkiye ·1980'den itibaren geleneksel iktisat politikası olan ithal ikameci politikayı terk etti. Emperyalist dünya ekonomisiyle bütünleşme zorunlulugu iç dinamikleri ezerek, koruma duvarlarını kaldırmayı, ihracat öncelikli ekonomik polit i kayı tercihe zorladı. Bu politika kapitalizim in iç dinamikleriyle gelişmesini setlerneyi ve ekonomi üzerindeki devletin bürokratik tekelini kaldırmayı zorunlu kılıyordu. 24 Ocak Kararları'nda ifadesini bulan bu tercih, sanayi yatırımlarının durmasına. iç pazarın daralmasına, rekabet şansı olmayan sektörlerin ekonomik hayattan silinmesine yol açtı. Kapitalizmin degasında var olan anarşi, koruma tabdirlerinin kaldırılması ve devletin ekonomi üzerindeki tekelinin kınlmasıyla daha da boyutlandı. Tekelci devlet kapitalizminin örnegini oluşturan KlT'Ierin özelleştirilmesi öngörülmesine karşın, mevcut ihtiyaçlar bu öngörünün önüne geçti. Zira KlT'Ier Türkiye'de hem devlet bürokrasini besleyen birer arpalık olarak işlev görüyor, hem de özel sektöre kaynak aktarıy ordu. Özel sektörün ucuz hammade, ara malı, krediler gibi bazı temel girdi kalemleri KlT'Ier tarafından oldukça ucuza saglanıyordu. Bir anlamda KlT'Ierin bilanço "zarar"ları özel sektörün kar henesiydi. Bu nedenle ekonominin bu alanının kapitalist tekellere devri rekabet eşitligini bozacaktı. Bu uygulamaya ancak piyasa anarşisinin özel sektörde güçlü tekeller yarattıgı koşullarda geçildi. 24 Ocak Kararları Türkiye ekonomisinin dış borç baskısı altında yeniden yapılanmasını zorunlu kılıyordu. Türl<iye ciddi bir ekonomik kriz yaşıyor. ekonomik kriz ise siyasal krizi derinleştiriyordu. Hakim sınıflar yönetemez durumdaydı. Öte yandan toplumsal muhalefet hakim sınıfların krizine devrimci bir yanıt verecek durumda degildi.Hakim sınıfların yönetemez oldugu, devrimcilerin ise yönetmeye aday olmadıgı koşullarda hakim sınıfların mutabakatına dayanan militarisı cunta devreye girdi.Hakim sınıfların ahırı parlamento işlevsizliginden dolayı dagıtıldı. Cunta tarafından güvenceye kavuşturulan 24 Ocak Kararları'nın temel anahtarı kamu harcamalarının kısılması, muhalefet odaklarının susturulmasıydı. Bu tar•
36
iç borç
miktarı
ise 20 Milyar dolara yakhakim sınıfiara pompalayan. savaşa yatıran devlet sonunda borç verilerneyecek ülke sınırına gelmiş, yatırım yapılamayacak ülke ünvan ını kazanarak kredi notunu B+ sı nıfına kadar indirmiştir. Bir buçuk ay içinde kredi notunda ikinci düşüştür bu. Bugün için son "istikrar" paketiyle IMF'nin kefaleti(?) altında borç almaya çıkan devletin, yeniden borç alıp almayacagı belli degildir. Ancak dayatılan paketle kısa vadeli iç borç ödemelirinde kısmen de olsa (üç ay için) rahatlayacagı bilinmektedir.lç borçları ödemek için yasalarca aktarma yapılmayacagı kaydı bulunan. fakat hırsızlıga da k ı lıf hazırlamak amacıyla"meclis " denetimine tabi olmayan fonlardan çıkardıgı korsan yasalarla fon aktarmaya başlayan devlet son ola rakdevize endeksili"Tasarufu Teşvik Fonu"nunun doviz kurunu 1993 y ılı Aralık ayı olarak deQiştirip 50 triloyon liralık gasp yapmıştır. · Para yaratmak için emekçilere yüklenen devfet vadesi gelmiş dı ş borç faizlerinin ertelenmesi için girişimiere başlamış, TC'nin bu girişimi "Fiili morotaryum' olarak adlandırılmıştır. Zira kredi notunun düşüşünden sonra kredi faizlerinin vadesinde ödenmarnesi TC devletinin kredi itibarını derinden s·arsacaktır. Yeni setalet paketi görünür ve geeikmali etkileriyle iç piyasayı kavuruyor . Emekçilerin kronik yoksullugu bir yana. kapitalist iç dinamikler üzerinde dinarnit etksi bugün için finans krizi yarattı bile.Finans sektöründe küçük bankalar bir biri peş i sıra batıyorlar. Bu sektördeki kriz. finansı kredilerle saQiayan imalat sektörünün de krizini teşkil edecek. Imalat sektörü ise batmamak için işçi çıkarma, kapasite düşürme ve emegin daha fazla sömürülmesinde ifadesini bulan ücret dondurma uygulama sına , örgütsüzleştirme saldırılarına başlayacak... laşmıştır. Alınan borçları
ne te we
K
başlarında
.c o
Celal Şerwan
ihten itibaren emekçilerin setaletini güvenceye alan militarizm toplumsal muhalefet üzerinde silindir gibi geçti. Sendikaların kapısına kilit vuruldu. Sendikacılar tutuklandı. Devrimci işçi sınıfına önderlik iddiası taşıyan DISK yöneticileri ise sınıfı direnişe çagıracaklarına Selimiye kışiası önünde teslim olmak için sıraya girdiler. .. 12 Eylül Darbesi'nden sonra ekonomik öncelik,24 Ocak Kararlarının ruhu geregi dış borç ödeme aracı olarak doviz girdisi yaratacak ihracat pol itikasıydı. Ucuz emek ve hammade ile dünya piyasasında rekabet şansı olan Tekstil sektörü gözde sektör olarak ön plana çıktı. Darbe koşullarının Türkiye emekçisine getirdigi yük reel ücretlerde sürekli bir düşüş. gelir vergisi paylarının artması, örgütsüzlüktü. Bu koşullar 1983 yılından sonra da devam etti. ÖrneQin 1963 yılında işçilerin milli gelirden aldıkları pay %21.5, 1980 yılında %26.7 iken 19901ı yıl larda %15 civarında seyretmektedir. Yine 1963 yılında bir işçi bir kilo ekmek alabilmek için 49 dakika çalışırl<en, 1972'de 32 dakika. 1977'de 58 dakika. 1980'da 96 dakika, 1989'da 114 dakika. 1990'1ı yıllarda ise 11 Odakika civarındadır. Ücretlerio satış hasılası içindeki payının yıl lara göre seyri ise 1982 yılında %11.3, 1990'da %9.3'tür.
m
••isTiKRAR PAKEti••
,.. ••.•
Işçilerin sendikasızlaştırılmasına çarpıcı bir örnek olarak şu tablo verilebilir. 1968'de sendikalı işçi sayısı 1.057.928. 1970'de 2.088.219, 1975'te 3.328.633, 1980'de 5.721.074, 1985'te 1.828.471, 1990'1ı yıllarda ise 1.711.524 kişidir. Yani 1980'den 1990'1ı yıllara kadar 14 yıllık süre içinde emekçi sayısındaki nicel artışa ragmen yaklaşık 4 milyon emekçi sendikasızlaştırılm ıştır. 1980 militarisı cuntasının yarattıgı diger bir çarpıcı rakam ise işçilerin sömürülme oranıdır. 1984'te %263 olan sömürülme oranı, 1989 yıllarında %354'tür. Yukarıda bazı istatistiki rakamlarla açıklandıQı gibi 24 Ocak kararlarının başlattıgı saldırı Kürdistan'daki sömürgeci savaşla sürdürülmüş. iç ve dış borçlar ile sömürgeci kirli savaşın faturası emekçilere çıkarılmıştır. Krizin dinamiklerinden biri iç ve dış boçlardır. Sömürgeci devlet "kamu açıklarını" kapatmak için kendi tarihinde görülmedik bir biçimde sürekli borçlanmaktadır. Ekonomik batak borçla ertelenrnek istenmektedir. Sadece son beş yılın verilerine bakı l dıgında sözüm ona borç ödeme programı uygulayan bir ülke olan Türkiye'nin borç miktarının o/o 100 c ivarında arttıgı görülmektedir. 1988 yılında 40.7 Milyar dolar olan dış borç 1994 yılının başlarında 70 Milyar doları aşmıştır. Yine 1988 yılında 6.4 Mi Iyar dolar iç borca sahip olan devletin 1994 yılı
B) KRIZI DERINLEŞTIREN TEMEL DINAMIK:SÖMÜRGECI KIRLI SAVAŞ
1984 yılından itibaren Kürdistan'da sömürgeci devlete karşı silahlı direnişin tekrar başlaması bu kez ekonominin savaşın önceliklerine göre programlanmasını
gerektirdi. Bir taraftan temel tüketim maddelerinden başlayarak stopajlara kadar yaygınlaştırılanSavunma Sanayi Destekleme Fonu gibi gizli vergiler. diger taraftan savaş araçlarına yapılan yatırım ekonominin dengelerini alt üst etti. 1994 yılının bütçesinin yarısına tekabül eden 400 trilyon liralık savaş harcaması bile bunu tek başına açıklama ktadır.
C) SÖMÜRGECI KIRLI SAVAŞ EKONOMIYI ZORLUYOR Kürdistan Ulusal Kurtuluş Mücadelesi karşısında kan kaybeden TC devleti, sömürgesinden eskisi gibi yararlan amamaktadır . Savaş Kürdistan'a yönelik yatırımları durdurduQu gibi, işleyen yatırımlardan kaynak transferini her geçen gün daha da zorlaştırmaktadı r. . (Savaş harcamalarının aynı zamanda bir yatırım olugu da unutulmamalıdır.) Savaşın getirdiQi risklerden dolayı eskisi gibi Kürdistan petrollerini rahatlıkla çalamamakta, bazı petrol kuyularını ise kapatmak zorunda kalmaktadır. Yine ülkemizde yabancı petrol tekellerinin işlettigi petrol kuyuları bir biri peşisıra kapanmaktadır. Bu sahalara yapılan her gerilla
k6ı
rızgar
Gülan /Mayıs
1994
12
devlete maliyeti isı 500 milyar lira civarındadır. Savaştan dolayı Kürdistan pazanna mal sevkiyatının durmasının yarattıgı iç piyasa darlıgı ise sorunun ayrı bir
saldırısının
yanını oluşturmaktadır.
Bagımlı kapitalist bir ülke olarak Türkiye ise bu krizleri daha derinden yaşamakta. iç ve borç baskısıyla belirlenen ekonomik politikalar ekonominin dengelirini alt üst etmektedir. Borç ödeme öncelikli ekonomik politika sanayi yatırımlarını dolayısıyla üretime
dış
et ew
e.
co m
yapılan yatırımları sınırlamakta. arz denı:ıesizli~i enflansyonun kroniklesmesini TC devleti son on yıldır kaynaklarının önemli bir kısmını sömürı:ıeci kirli savaşa yatır saQiarken, yüksek faiz politikası kapitalist iç dinamikleri dinamitlemektedir. Işte bu 800 para yatırılan maktadır. Devletin aç ı kladıgı rakamlara göre son on yıl içinde savaşa yapısa 1kriz sömürgeci kirli savaşla derinleşmektedir. Zira artık ekonominin bütün öncetrilyon liradır. Yani 1994 bütçesinin tamamı kadar. Vine 1994 yılında yapılan askeri likleri savaşa uyarlıdır. Devletin bütün kurumlarıyla savaşa uyarlandıgı koşullarda yatırım miktarı olan 400 tirlyon lira ise Türkiye bütçesinin 1820 trilyon tl) yarısı kadardır. ekonomi, mermi politikasına endekslenmiştir. Mermi politikasının çıkışsızlıQı da siyasi Bu rakam vergi gelirlerinin ise tOmüne yakındır. Zonguldak Maden Ocakları'nı 5 trilyon krizi derinleştirmektedir. kapatçareyi lira harcayarak modernize etmeyen ve Bu koşu l larda saglanmak istenen 'istikrar' sömürge makta bulan devlet bir tanesi 16.5 trilyon liradan yıl du kayon son devleti TC statüsünOn istikrarlı bir biçimde korunmasına Kürdistan'ın Awacks uçagı alabilmek için 1993 yılında kuyruga giriçinde Türkiye emekçilerinin istikrarlı bir Bunun uyarlıdır. kısmmı bir miştir. Bugün ise açılan paket 2.5 Awacs uçaQının naklarm m önemli gerekmektedir. Hakim sınıfların bu sömürülmesi biçimde gelirbütün topladıgı devleti TC Yani bedeli kadardır. sömürgeci kirli savaşa yatırmaktadır. istikrarın ı n korunup korunmayacagı sorusunun yanıtı ise leri savaşa yatırmaktad ı r. Bütün bu rakamlar Türkiye emekçilerinin KUKM ka rşıs ındaki tavrında· saklıdır. 'ekonomik' krizin nedenlerinin nerede yattıgını Devletin açıkladı(iı rakamlara göre Türkiye emekçileri yanı başlarında gelişen bir ulusun özgürgöstermektedir. son on yıl içinde savaşa yatırılan lük mücadelesine duyarsız kaldıkça. kendi alınteri erinden Sömürgeci devlet. Kürdistan'da yürüttüQü kirli liradır. trilyon 800 para degerlerle Kürt ulusun imhasını sessizlikleriyle çalınan sömürgeci savaş yüzünden ekonomik iflasla karşı bu savaşın fatursanı da ödeyeceklerdir.Bugün onayladıkça kısa azından en , aşabilmek karşıyadır. Bu iflası Bu iflası aşabilmek, en azmdan kısa ırkçı-şoven propagandanın etkisi altın da 'devletlerinin(! )' dönem için de olsa krizlerden kurtulabilmek için için de olsa krizlerden kurtu- bekas ı için sessizligi seçen sınıf kendi setaletini de onay'istikrar' paketleri açmakta, savaşın maliyetini dönem lamış demektir. Kısaca Türkiye emekçi lerinin sömürgeci · emekçilere fatura etmektedir. labilmek için ''istikra(' paketleri savaş karşısındaki sessizliQi hakim sınıfların cesaretini teşk açmakta, savaşm maliyetini il etmektedir. D)..ISTIKRAR PAKETI'' VE TOrk işçi sınıfı sömürgeci kirli savaşa karşı harekete emekçilere fatura etmektedir. geçmedikçe, KUKM ile enternasyonalist dayanışma gösterGETIRDIKLERI medikçe, bu savaşı sessizligi ile onaylad ı kça daha çok paketierin muhatab ı olacaktır. Yukarıda anlatmaya çalıştıQımız gibi TC devleti iç ve dış borç batagı ile sömürgeci Nitekim bu son eylemlerin etkisizligi, yeni paketierin hazırlanmasında hakim sınıfiara savaşın yarattıgı ve derinleştirdigi ekonomik krizi aşabilmek için 5 Nisan'da 'Ekonomik cesaret vermiştir. Görev KUKM ile dayanışmayı yükselterek hakim sınıfların yeterince karşılamayı kısmını trilyonluk 40 açıgının kamu trilyon 49 açtı. Paketi'ni Istikrar krizini derinleştirmek, devrimci durum yaratmaktır. amaçlayan paket% 100'1ere varan zamlar, emeklilik yaşanının yükseltilmesi, kamu harTC devleti bundan gerekli dersler çıkarmış olacak ki 24 Ocak Kararları'nı güvenceye camalarının kısılması, reel ücretlerde sürekli bir düşüşü, Klrıerin özelleştirilmesi ya da için düzenlenen miliarist darbe gibi bu kez de Olaganüstü Hal Uygulamasını günalmak sübvansiyonların bazı gibi iadesi vergi atılmasını, sokaQa işçinin kapatılmasıyla 25.227 demleştirmeye çalışmaktadır. Kısa dönem için bu uygulama yeni lı Idareleri Yasası'yla kaldırılmasını, esnafın 'bir seferliQine' haraca baglanması nda ifadesini bulan ek vergi yerleşecektir. gibi unsurlan içeriyordu. Kamu finansmanı için kullanıldıgı söylenen 40 trilyon liranın kaynagı kısa vadeli %125 faizli devlet tahvilleriydi. Devlet bu paranın 16 trilyon lirasını zamla, özelleştirmeyle , vergilerle ve işten çıkarmalarla, kalan 22 trilyon lirayı ise ücret dondurma. işsizleştirme , kamu harcamalarını kısma, sübvansiyonları kaldır ma yöntemiyle toplamayı düşünüyor. Zam paketi içinde en ilginci kuşkusuz SSDF'na yapılan %100 ila %2000 arasında -Hayati-Mücadelesi-Yazılan degişen orandaki zamlardı. Sömürgeci devlet dolaysız zamlar yetmiyormuş gibi, bu pakete birde dalaylı savaş kesenegi koyuyordu. 1993 yılında 9 trilyon lira paranın birik..ve o'nu tanıyanlarm dilinden tigi bu fon azmanı hiç bir denetime tabi olmayıp, bizzat MGK tarafından kullanılmak tadır. Sadece 1993 yılında bu fonda biriken para Türkiye'de Sanayi, Milli egitim, Çalışma ve Sosyal Güvenlik bakan lıkları başta olmak üzere toplam 12 bakan ilgın yı l lık bütçelerinin toplamından daha fazla dır. Bu rakam ı %500 oranında artı rd ıQımızda ortaya Hazulayan: Selahattin BULUT 'istikrar paketi'ni aşan bir rakam çıkmaktadır. Yani TC devleti bir de SSDF paketi açmış · bulunuyor. Savaşa direk finansman için...
"GÜLÜŞÜN ÖZGÜRLÜGÜMDÜR..
Haf1z AKDEMiR
11 E)TÜRK IŞÇI SINIFININ PAKET"E TEPKISI : SINIF, SINIFTA Ml KALDI ?
YAYlNLARI
.
YAKINDA ÇlKlYOR
ww
w. n
Paketin açılmasıyla birlikte Türkiye emekçilerinden tepkiler gelmeye başladı. Ancak bu tepkiler lokal kaldı ve daha çok KlT'Ierin kapatılmaması ya da zamların geri alınmasına yönelikti . Eylemler ise genellikle kapatılacak KlT'Ierde oluyordu. Işsiz kalacakların kaygısı toplumun diger kesimlerini ilgilendirmiyor, yürüyenler ise Atalarının posterleri, Türk bayrakları, Nutuklar ve dagbaşını duman almış marşianya savaş kabinesinin 'ikinci Kurtuluş Savaşı Seferberligi'ne katılırcasına okun sivri ucunu kapitalist kölelik düzenine. işçi sınıfının sefaletinin başlıca nedenini teşkil eden sömürgeci savaşa degil, kendilerine yönelik uygulamaya yöneltiyorlardı. Öncüsüz emekçiler. emek taeiri ve devlet dostu se ndikaların hesabına başbakanları gibi 'devlete ve millete' baglılıklarını sık sık vurguluyorlardı. Aynı emekçiler Zonguldak'ta sınıfa perspektif götürmeye giden 'sosyalist'lere saldırıyor, Istanbul'da kışkırtıcı aviayan polisin gençleri toplamasını alkışlıyorlardı. Türk işçi sınıfı ırkçı-Şoven şarlanmanın etkisiyle zorda olan 'devlet'lerine sahip çıkıyordu.On gün kadar lokal düzeyde süren bu eylemler emek taeiri sendika yöneticilerinin mecliste ve köşkte yaptıkları özel pazarlıklar ile sona erdi. Kamu çalışan larının sistemi hedef alan ve paketin nedenini teşh i s eden eylemlikleriyle, bazı mahallerde gelişen eylemleri bu kapsam içinde deQerlendirmiyoruz. Fakat sonuçta Kamu çalışanlarının da eylemleri bir noktadan sonra durdu. Eylemler konusunda Türk 'sol'u sınıfı ayakta a l kışiama tavrını seçti. Eylemlerin niteligi, istemler, paketi yaratan dinamiklerin tespiti konusunda işçi sınıfının perspektifi noktaları üstünde düşünen pek yoktu. Degilmi ki sınıf ayaktaydı, o zaman bürolardan sınıfa perspektif sunmak gerekiyordu. Oysa sınıf yine sınıfta kalmıştı. Daha doQrusu sınıfın nezdinde sın ı fa öncülük iddiası taşıyan sol sınıfta ka l m ı ştı.
F) SÖMÜRGECI DEVLETIN SAGLAMAK ISTEDIGI "ISTIKRAR": ISTIKRARLI SÖMÜRGE, ISTIKRARLI SÖMÜRÜ Istikrarsızlık kapitalizmin yapısında vardır. TOrkiye baQiı bulundugu emperyalist sistemin yapısal krizlerini kendi özgünlügünden kaynaklanan sorunlarla birlikte yansıtmak tadır. Dünya emperyalist sistemi son 20 yıldır döngüsel krizlerle çalkalanmaktadır.
Gülan/Mayıs
DOZ
1994
12
. .. ... ;.;.. .;..;.,.;..,. •A•
~ ;o;,.;.;~:-:-:-{·:·»: ~
;:::
.._.
Recep MARAŞLI'nın sahife 47'deki ERMENI JENOSIDI ~· başlıklı yazısının son satırı basım sırasında kaymıştır. Son cümle şöyle olacaktır : •... Belki o zaman milyonlarca insanın u~radı~ı zulüm ve acı lardan özgür bir dünya yaratabiliriz. e ::~ Teknik sorun lardan kaynaklanan satır kaymaları, ilk sayı m ız, ,; • da da başımıza gelmişti. Örne~in; Sayı 1 sahife 72'de yer alan 'UNUTULMUŞ BIR JENOSID: PONTUS• yazısının son satırı d~ kaymıştı, cümle bir • i bütün olarak şöyl edir; koru~ini li m ki etnik •... Kaybolmuş bir tarih ve sürgün içinde maya çalışmış olan Pontus'lular şimdi Yunanistan'da siyasal bir lobi oluştunnuş bulunuyorlar. Teknik sorunla r ı aşarak. yitik satırları olmayan yeni 1 r say ı larım ızda buluşmak di le~ iyle ... ! 0
:~:
31
tarafından sevilen ve sayılan kOkremesi bir umut, duruşu bir cesaret. varlıgı bir hayat garantisi olan bir ihtiyar aslan yaşarmış ... erişilmez
·1i ;;: •. ;;; H r"
bir saygınlıgı olan ormanlar kralı ihtiyar aslancık, tüm ömrünü hayvanlar arasında sevginin, dayanışmanın, şefkatin oluşmasına adamış... Sosyalist ruhun sindirilmesi. eşitliDin. kardeşlig in artık bir hayat anlayışı haline \.; ·_.•._;. gelmesi ve haksıziıCı n, asalakilgın son bulması için didinip durmuş... ., . Gel zaman. git zaman ormanlar kralı haksız saldırılara ugramış ... Giderek etkinleşip ' ~;j hak ve eşitlik uQruna yürüttüQü mücadeleden rahatsız olan, her türden.tasviyeci ve t; işbirlikçi çevreler krala karşı kontr ataga geçmişler... Kral di renmiş taviz vermemiş... ;· Ama, agır yaralar almış, hırpalanmış. Hayati önem arz eden ilkeler ugnuna direnen :~i aslan kardeş, saldırıyı pOskOtmesine püskürtmüş fakat. her tarafı delik,deşik olmuş, S: kan-revan içinde kalmış... X Kral, üzülmüş efkatlanmış... Her zaman kara ortak olan. ama zararda ortada görünmeyenierin tavrı Kral' ı sarsmış.lkircikli. kararsız hayvanlar her zaman oldugu gibi, ~ ~! saldırının püskürtülmesinden sonra kralın evinin önünde geçmiş olsun kuynuguna girmişler... Kral efkarını bastırmış, onurunu çignetmeden her gelen ziyaretçivi büyük bir til nezaketle agırlam ış, umut ve mutluluk taşımaya devam etmiş... H Aylar sonra uzaktan bir Kusr (tosbagal belirmiş... agır agır, ıhlaya-tıslaya Kral'ın f~ evine dognu yönelmiş. Kral'ın huzununa çıkarak: "Aslan kardef, hiç üzülme ben j; senin yerelennı serenm" demiş ve yine agır çekim bir vaziyette yoluna koyulmuş . \· Kral iyice efkarıanmış... Nedenini sormuşlar. cevaplamış: ~l · Bu yerel1n111, ekin klnlenm iimiyor. F1k1t bu tosbltenın havası beni ·.B:; kehrediyorl' Insanın, insanca yaşamasını savunan ve bu ugurda asla taviz vermeyen bundan dolayı da horlanan. küçOmsenen ve giderek dışlanan bagımsızlıkçı. radikal hareketi günümüz koşullannda üzen. kahreden ve gerileten yalnızlaştıran. tankları, toplarıyla, P teknolojisi ve propaganda gücüyle teyakuz halindeki burjuvazi degildir. Alternatif ~1 olmamak için bin bir dereden, bin bir gerekçe getiren. ekabir ve hava atmada eşiemsali bulunmayan 'sosyalist' tosbaQalardır. Hala._Stelin'in ince saz taksimi, Enver . .;. Hoce'nın tefi, M1o'nun baterisi eşliQinde derin hayal dOnyasından uyanamayan ;1; 'sosyalist' tosbagalar, dinazor çaQından günümüzegazel atmakla meşguldürler. Gırtlak .$ kanserine tutulmuş bir Hefız Barhan misali, radikalilmin kulcJ::Iannı tırmalayan gazelq vanlar artık iyice kabak tadı vermeye başladılar. Onlar için sosyalizm tutucu luk, demokrasi mastürbasyon, radikalizm ve baQımsızlık ise, tosbaganın etrafını çevreleyen ~:~ kabuktur. Nereden atarsanız atın, hangi uçuruma yuvarlarsanız yuvarlayın, tosbaga ölmez. Çünkü, sırça köşkünü çevreleyen kalın bir kabuk buna engeldir... ~ Şüphesiz, bir tosbaga gibi agır ve kararlı adımlar atmak gerekir. Bu amansız y saldınlara karşı, kabuk tutmak gerekir. Ama, bu tedbirli adımlar bagımsızlık nuhunu ) kemirmemeli, giderek gericileşen tutucu bir hayat anlayışına insan ögesini hapset'~ memelidir .. Ama, süreçte tosbagalaşılmaktadır. Bir tosbagayı bostana salın, çok kısa
tlf
!1
Ü F,i.r_t.•
j;
n. :~:· :~:
ew
·
·:~:
e. co m
r""··-R ·--,~:::. ~,:. :::.=::::::::::,:·,:kinle<i
..... ::.:tı~.~-- . :;:, . :::::<~;.::( .· • -~~--~·;=:tt.. .. .-~:: :~t~ bir zaman içinde bostan kunur. Bir tosbagayı birazcık havaya · kaldırın, yükseltin, korkudan altına bırakır. Sosyalizm adına alanlar kunutulmakta. alternatif düzeye sıçramamak için hafiften su bırakılmaktadır. Dünyada yeni dengelerin oluştugu açık bir gerçekliktir. Bu yeni dengeleri ve bu dengeler arasında kaynayan bir kazan görünümündeki ülkemizi açıklamak, belirli ilke ve hedefleri koruyabilmek gerekmektedir. Kürdistan ve yeniden yapılanan dünya dengelerini klasik formülasyon yı g ı nlarıyla izah etmek, geçmişe sıQınarak, gelecege açılan kapıları sıkı sıkıya kapatarak sırat köprüsünde yürümek mümkün görünmemektedir. '• Soyut lafazanlıklarla. mevlevi dervişler ömeQi kendi ekseninde . dönerek 'yenilikler· yaratmak; somut ve anlaşılır taleplerle kitle: kuynukçulu!fundan, devrimci önderiikiere sıçrama k mümkün degildir. Yenilik adı altında yapılsa, yapılsa Avrupa Komünizminin eskiyen tezleri, Keustki'nin dönek perspektifleri. uzlaşmanın ve giderek teknolojik zaferin ezici psikolojisi altında teslimiyetin gerekçeleri fırına sürülebilir. Bu gerzeklik artık günümüzde sırıtmaktadır. Turgut Özel'ın attıgı küçücük bir kemik parçasını, yılların eskitemediQi yorgun süvarilerin nasıl t ''' :X· iştahla yaladıklarına tan·ık oluyoruz. Silahından ve daglanndan • '" başka kaybedecek bir şeyteri olmayan binlerce geriliaya bile . saygı duymadan, TBMM'de siyaset yapmaya soyunanlan dehşet dolu gözlerle izliyonuz. • i Haydi artık reformlar için soyunalım diyenler ülkemize kan kusturan işgal ordusuna par- ~J alar göndererek 'vatani görevlerini" yerine getirmekle meşguldürler. Bütün bu olup ~ bitenler de "tektiktir canım" deyip sünger altı edilmektedir. Kuvay-ı Milliye ruhuna, Misak-ı Milliye secde durulmaktadır. Diyarbekir zındanları unutuldu biie. BO' li yılların faturasını acı bir şekilde ödeyen cezaevlerindeki onlarca militanın dramı artık bir şey ifade etmemektedir. 15 yıl aralıksız entellektüel mücadele ile elde edilen ideolojik~ siyasal mevziler, bir yudum suya peşkeş çekilmektedir. Bu kadar kan, bu kadar gözyaşı, 1, bu kadar mayın vurgununun bir faturası olsa gerek... Ama nafile ... alanlarda bir dizi su H~ tal cirit atnıakta, varlık koşulumuz olan temel tezlerimiz dahi dinamitlenmekte, radikalizm şemsiyesi altında alenen teslimiyet önerilmektedir "sosyalist' tosbaQalar " ise. cakaya devam etmektedirler. Altına bırakan bırakana ... Hayat şüphe,iz devam ediyor. Silkelenen aslan kardeş. kendini kahreden ku srierin fiyakalarına raQmen kükremeye devam t~ edecek.... H
q
n
1 .;
et
:::l::~i=~=~:::::~~:=~::::=:;:.~:~:·~::ı::::·:;::::ı=zw:r]:~;r;~~ı~;.:rı:::~:=:ı.~*~~~~~~===~:::~::::~~-:~:'~"t:::~rrzl11I::r:·:ı.:=k·~~w:;.:~:~~::~«~~rr].r:t:]~t~t·~~;.;g;~:;:~;:~~~~~~;:K::=::::~:=::r:~==:·:?-·~=·r.:-::-:·::r~~~~~:~~t\1!~t::n~:~~:~tt:z:m:~nır:::ıı;:;;,:ı:;:-;[;~r~=:=*m:::~:::::::~::::::·. .~·:~···:ı:r:r:ni;;::::.:~:{:~:;;:@i]
ŞEYH SAiD MAKALESi ELEŞTiRiLERi HAKKINDA .. belirttiQim gibi Tatvan deQil Varto aşiretleridir. 3- Dersim'Mebusu Hasan Hayri'ye ilişkin olarak •... Dersimlilerin bu hareketi i' birtikçi Dersim Mebusu Hasan Hayri ta rafından takdir edilerek telgrafla kutlanır'. Yapılan deQerlendirme yorum hatasından kaynaklanmaktadır. Şöyleki, Şeyh Sait Kuwetlerinin Elazıg· ı ele geçirmesinden sonra sözkonsu telgraf Cephe Komutanı Şeyh Şerif ile Elaztg'da bulunan ve direnişçil erden yana tavır alan Hasan Hayri tarafından Dersim aşiretleriyle görüşme istegiyle kaleme alınmıştır. Yarii sözkonusu telgraf Dersimiiierin ayaklanmaya destek vermeyişlerini kutlayan ya da olumluyan bir te lgraf degildir. 4- Farklı kaynaklar Türk kuwetleri ile direnişçi Kürt kuvvetlerinin sayılarına ilişkin çelişkili rakamlar vermektedir. Bu nedenle dergideki incelemede rakamlara ihtiyat payı koymam ve degişik kaynakların verdigi rakamları aktarmam gerekiyordu. Örnegin, R. Olso Ingiliz Istihbarat raporlarına dayanarak Türk kuvvetlerinin rakamı nı 25 bini silahlı 52 bin kişi olarak vermektedir. Aynı durum Şeyh Sait ile yargılanarak idam edilenlerin sayısı için de geçerlidir. Bu konuda da verilen rakamlar 51 'e kadar çıkmakla beraber idam cezası alanların sayısın ı n 48, idam edilenlerin sayısının ise 46 ya da 45 oldugu yönündeki
ww
w. n
Sterka Rizgari dergisinin 1. sayısında yayın lanan ' lik sava, örgütü Azadi ve Şeyh Sait Direnifi' başlıklı incelemeden sonra başta Antep Özel Tip Cezaevinden Ayhan Bingöl (ki kendisi oldukça kapsam l ı bir araştırmaya dayanan 4 sayfa l ık bir yazı gönderdi) olmak üzere, bir çok okuyucu ve dosttan eleştiri ve uyarılar geldi. Bu eleştiri ve uyarılarda agırl ıkla şu noktaların altı çizilmektedir. 1- Azadi 'nin kuruluş tarihine i l işkin belirtilen kaynak Z.Si lopf degil, M.V.Bruinessen'dir. Beytüşşebap-Hakkari l syanı'nın başlama tarihi derginin bir yerinde 3-4 Nisan 1924 olarak verilmiştir. Dogru tarih aynı paragrafta geçen 3-4 Eylül 1924'tür. ligili isyanda firar eden lhsan Nuri'ye karşı askeri harekat başlatan birlik dergide 2. Kolordu olarak geçmiştir. Dogrusu 7. Kolordu'ya baglı 2. Tümen olacaktır. 2- Dergide lolan ve Hormek aşiretlerinden
·Her iki aşiret daha sonraki Bilyük AOn direnişine katlfarak kahramanca savaştllal' biçimindeki ifadenin dogru biçimi 'Her iki aşiret istisna, Şeyh Sait direnişine katlimayan baZI aşiretler daha sonraki Büyük AOn direnişine katlfarak kahramanca savaştifat olacaktır. Bu düzeltme baskıya
yetişmemiştir.
Yine bu her iki aşiret dergide
e
38
"• 1 C"l k
bilgi daha dogrudl.lf. Ayhan Bingöl'ün aktardıgı bu bilginin kaynagı lstiklal Mahkemeleri üzerine kapsamlı araştırması bulunan E.Aybars ve M. Bayrak'tır. Yine dergide d ireniş sonras ı kurulan mahkemelerde idam edilenlerin sayı sı olarak verdiQim 660, sadece Kürtleri kapsar gözükmektedir . Oysa. bu rakam her iki istiklal mahkemesinde idam edilenlerin toplam sayısıdır. Yani, sadece Kürtleri kapsamamaktadır. . 5- Şeyh Sait ve arkadaşların ı n pusuya düşürülerek yakalandıgı köprü Çarpık degil, Çahrbur, diger adıyla Abduraman Pa, a Köprüsü 'dür. Yine Şeyh Sait'i yaka latan Cibranlı Kamber degil, Cibranlı Kasım'dı r. Tashihten kaynaklanan bu ve benzeri hatalar bu lunmaktad ır.
6- Şeyh Sait direnişiyle ilgili kaynaklar tarihlere (örnek olarak idam tarihi gibi) ve rakamlara ilişkin çelişkili bilgilerin bulundugu gözlenmektedir. Bu çelişkilerin dergi say- · tası içinde elenmesi ya da degeriendirilmesi oldukça zor olan yanları oluşturmakta ve ayrı bir çalışmanın konusunu oluşturmaktadır. Yukarıda sıralanan hatalarla ilgili olarak eleştiri ve uyarı yapan bütün arkadaşlara teşekkür ediyorum. tarandıgında
Celal ŞERWAN
. l
rızgarı
Gülan/Mayıs
1994
12
"'
AçıkÇası devlet. Kürtleri hayatın her alanında dışlamaya çalışıyor. Gün orıasında milletvekillenni i rf(~ sömOrge savaşı. ulusal kurşuniatarak legal. barışçıl ve demokratik örgütlenmeye dahi tahammOIIU olunmayacagı ilan demokllltik mücadelenin gelişip ediliyor. boyutlanmasının önUnO alamayınca. - Silahsız "barışçıl" mücadeleyi savunan savunmayan tOm ulusal demolcratik kesimler TC'nin ' bu defa daha bir saldırgantaşıp canavarlaşı saldırı hedefi durumundadırlar. Ve Kürt kimligi için mücadele eden herkes "hain" ve "terörist"tir. yor. Daha düne kadar "sıradan Salt gerilla degil, etkin durumdaki aydınlar da birinci derece y~ edilecek kesim olarak degeroperasyon"tar ın gözattı ve tehditterin lendirilmektedir. muhatabı durumundaki yerleri. bugün için - Resmi ve sivil kontracılık son sınırına dek geliştiriliyor. Modem araç. gereç ve silahın yanı köy köy, kasaba kasaba. şehir şehir, tanktarla sıra, örgUtlendirilmeye baş l anan özel ordu ile birlikte Kürt-TOrk. A l evi-Suıvıi çelişkisi körükleytoptarla ve agır bombardıman uçaktarıyta erek gerici-faşist güçlerin giderek şehirlerde de si l ahiandıniması çalışılıyor. vuruyortar. Anti-terör vb yasalarla komünist ve "Kürtçü" avı açık hale getiriliyor. Devlet güçlerine sınırsız • · Hiç abartmasız KUrdistan Kutp'laşıp ve kuralsız hareket etme serbestisi tanınıyor. Işkence ve öldürme teşvik ediliyor. Tam anlamıyla Şırnak'laşıyor... Bundan da öte; köyOnil. kerlkontrgerilla devleti oluşuyor. (Bu. asker-polis diktatörlogo olarak da tanımlanabilir) tini, çolugunu çocuQunu kaybeden halk yıgın - Bu süreçte cezaevlerindeki tutsaklara yönelimler olabilir Idamların gilndemleşmesi. hakların tarı. arkalarında yıkıntı ve gözyaşı bırakarak kısıtlanması. fiziki saldırılar, hOcre tipi cezaevi uygulaması vb. vb. biçimde. büyük kin ve öflceleriyle göç yollarına dOşO -Içte kör bir terör politikasıyla Kürdistan ve Torkiye mezbahaya çevrilirken dıştada belli askeri yorlar. Dünün Kutp'unu. Şırnak'ını ·arayönelimler gündemleşebilecektir. Yurtdışında bulunan devrimci örgütlerin kadrolarına yönelik yarak" ... !srail tipi kontrgerilla operasyonları (kaçırma. öldürme. sabotaj, suikast vs.vs.l uzak bir ihtimal Kürdistan'daki savaşın bu şekilde yoQundegildir. TC KUrdistan'da kaybetmenin verdigi hınçla bu tür çılgınlıklara girişebilir. laşıp genişlemesinin sorumlusu hiç kuşku - TC bunun yanısıra başta Iran-Irak. Suriye sömOrgeci devletleri ile olmak üzere bütün bölge yok ki, TC'dir. Onun yönetici konumundaki Genel Kurmay'ıdır. SözOm ona parlamenter ülkeleriyle ilişkıleri geliştirip belli tavizler karşıligında bu ülke yönetimlerini ulusal demokratik demokrasinin varoldugu bir rejimle yönetilen Türkiye'de burjuva devlet mekanizmasını oluşturan '' • harekete karşı mevzilendirmeye çalışacaktır. Ki bu yönlü belli adımlarda atılmış durumdadır. her Oç kurumla (yasama, yürütme ve yargı) birlikte özerk oldugu iddia edilen TRT. basın ve - Yine emperyalist devletler nezdinde PKK ve Kürdistan Ulusal Kurtu l uş Mücadelesini · · üniversite gibi kurum ve kuruluşlarla GK'ın denetimi altında faaliyette bulunuyorlar. Açıga çık "terörist" ilan ettirip, Kürdistan'daki devlet katliamlarını bu vesileyle kamulle edip diplomatik. mıştır ki TC, GK'a ragmen. siyaset yapılamayan cebberrut bir devlettir. MGK'da asıl söz sahibi askeri ve ekonomik destek saglamanın yanısıra bu Olkelerde bulunan devrimci örgütlerin çalış durumunda bulunan GK üyelerinin çıkardıklan • tavsiye" kararları herkes de biliyor ki, meclis ve malarını engellemeye çalışmaktadır. Tansa Çiller'in Avrupa ve Amerika gezilerinde bu durum hükümet için temel kararlardır. • Tavsiye· kararlan herşeyiyle. tamıtamına bir dayatmadır. açıklandı. Parlamentoda kimi zaman GK'a karşı çıkarıtan parazilli ve atçak tondaki sesların ise hiç bir cidVelhasıl neresinden bakarsak bakalım KUrdistan'ın gelecegi açısından son derece önemli bir ~ diyeti bulunmamaktadır. Bu tamamen danışıklı bir dOvOştOr. Amaç. halkın umudunu ve iradesini geçiyoruz. Bu süreçten yenilgisiz çıkıld ıgı taktirde hareket çok önemli mevziler . dönemeçten ve sadece şey, denen demokrasr ve seslilik ·Çok ı. oyalamaktı parlamentoya baQiayıp. onları kazanacaktır. Burada uzun olmayan bir gelecekten söz ediyoruz. Zira bu biçimiyle süren bir savaş · sadece bir oyundan ibarettir. Hem. 450 üyeli parlamentoda yirmi-otuz. hatta yüz-yüzelli parlaTC'yi oldukça yıpratmak ve geriletmektedir. Kaldı ki. savaş daha da geliştirilebilir. menterin ciddi ciddi ayak dirernesinin bir işlevi olabilir mi? Sonuç olarak şuraya geliyoruz: Gerillanın genişlemesi ve orduya üstüste vurdugu darbeler KUrdistan'ın Ulusal Demokratik Mücadelesine karşı son dönemde ortaya konulan "topyekOn sonucu "herşeye kadir. yenilmaz TOrk ordusu· imajı da yavaş yavaş orıadan kalkmaktadır. Ve savaş" stratejisinin yapıcısı da yine GK'dır. Onun asker kafalı parlamenterleri ise sadece sıradan daha şimdiden ordu günah keçisi olarak gösterilmeye başlanmıştır bile. Devletin geleneksel birer ligOran durumundadırlar. Başbakan da. cumhurbaşkanı da askerlere çömezlik etmektedirler. yapısının sarsılması egemen sınıfları da bunalımiara ve yeni arayışlara sOrUklemektedir. Anti-KOrt. anti-komünist ideoloji olan Kemalizm ile egitilmiş olan bu ordunun. KUrdistan'ın Burjuvazinin bir kısım eski ve yeni kuşakları bu yeni durumu seslendirmeye çalışıyorlar. TÜSIAD'lı bagımsızlıQı ve özgürlük mücadelesitıe. demokratik ve sosyalist bir Türkiye istemine karşı vereişadamlarının. Cem Boyner'lerin ve Adnan Menderes'lerin çıkışları yalnızca ordu eksenli bir cegi tek yanıtı vardır. Ve onu veriyor. Kan, kan ve daha fazla kan.•• Böylel ikle işgal edilmiş çözOmOn gittikçe gözden düştügünü ve gOç kaybettigirıı işaret etmektedir.Böyle olmakla birlikte toprak (KOrdıstani elde tutulmaya çalışılacaktır. Kan. talan ve gerici temellerde kurulmuş köhne bu kesimlerin çözüm dıye sunduktan programlar da aslında askeri zorla birlikte devlet ayakta tutulacaktır. Gerici ve barbar bir devlet oluşumu kımi kültürel adımların da atılmasıdır. Ve bu sömürge savaşının incelti lmiş sözkonusudur. "politikleştirilmiş" şeklidir. Şurası bir gerçektir ki. mevcut statükoyu ortadan devlet edince iflas demagojisi ayırmak" birbirinden terörisli "Halkla geleceği kaldırmayan. düzenin sınırlarını aşmayan herhangi bir çözüm. çözüm sayıla- . bu kez "topyekOn savaş" stratejisi ile birlikte şehir ve köylefde mayacagı gibi yeni bir çözümsüzlUk olabılır ancak. Çünkü, sorun. KUrt ulusuPKK'ya baglı "sıvil milis"lerin varilgından bahsetmeye başladı. Biuat şu ya da bu kOitOrel hakkını kullarvnasıyla sınırtı olmayıp, onun bütün bir nun GK başkanı "bunları tek tek tanıyoruz. bu son uyarımızdır. ya gelip sıyasal, kültürel. ekonomik yaşamıyla ılgilidir. Sorun politiktir. Ulusun özgürteslim olacaklar ya da ölecekler· diyerek. bundan böyle Kürdistan lüQünO ve bagımsızlıgını teminat altına almayan hiçbir çözümün yaşama şansı halkına karşı daha bir pervasızca saldınlacagının işaretıni veriyordu. yoktur. Hayata uymayan. gerçegi dışlayan önermalerin yaşam bulması Nitekim DoQan Güreş'in Diyarbakır gezisi ve orada yaptıgı konuş mümkün olmayacaktır. Bask tipi şu tipi, bu tipi ithal malı elbiseleri kürt bedemadan sonra ordu birliklerince pilot bölge olarak seçilen yerlerde gey_~y_~~~z. nine giydirmek mümkün olamayacagı gibi bu tartışmalara girmek bile abestir. otomatige bagıanmı~casına kitle katliamları ve köy boşaltmaları Hele ki. Kürdistan yurtseverlerinin ve demokratlarının bu "çözüm"leri çözOm ~?aşladı . Devletin 1992 yılında geriliaya karşı gelıştirdigi bir taktik diye benimserneleri ve bundan medet ummalan utanç vericidir. Bunlara sorvardı; buna göre, gerilla herhangi bir bölgede askerlere saldırıp çekmak gerekiyor. Bask modeli ve benzerleri ulusal sorunları çözebiidi mi? ildikten sonra ordu da o bölgedeki sivil yerleşim birimlerindeki halkı savaş, Ulusları bagımsız ve özgür kılabiidi mi? konuya kaldıgımız yerden devam edekurşuna dızerek Oç alıyordu. Geriliaya bir şantajdı bu. Amaç. bu yolla • lim. geriliayı eylemden caydırmaktı. Şimdiki uygulamalar ise. öyle gösBuna ilaveten savaşın ekonomik ve diplomatik boyutu TC'yi ve burjuvaziyi ' teriyor ki, devlet bu taktigi kat be kat aşar duruma gelmiştir. Saldırı çolc güç duruma solcmaktadır. Aşagı 1ekilemeyen enflasyon, daralan iç pazar . olsun olmasın seçilen sivil hedeflere yönelim sözkonusudur. (Ancak (Kürdistan'daki ekonomik ve ticari yaşamın can çekişınesi hatırlanmalıl. saldırı yapılan alandaki yerler yıne zaman geçirilmeden operasyona yatınmlarını önemli ölçOde kısan yabancı sermaye, çalışan kesimlerin, sOrekli alınmaktadır.) Son saldırılarla Lice ve Çukurca haritadan silinmeye gerileyen ücretleri. toplumsal çelişkiterin bOyilmesi ve devlete karşı hoşnutsuzlukların artması, çalışı ldı. Onlarca ölü ve yaralının yanısıra evler ve işyerleri yakıp yıkılarak insanların topluca göçO turizm sektörUnUn sars ı lması, dış ödemeler dengesinin fazlasıyla bozulması ve aynı biçimde iç hazırlandı. Hergün onlarca daQ. orman. köy, kasaba. şehir, mezra "elden geçiriliyor· . Ve öyle borçların artması. KUrdistan'daki katliamların dış kamuoyundan artık gizlenemeyecek boyutlara "elden kez birer azından en birimleri yerleşim renkteki anlaşılıyor ki. Kürdistan'ın bUtOn "kızıl" varması ve bu anlamda demokratik kurum ve kuruluşların ve hatta kimi zaman Avrupa burjugeçirilecekti(. Devlet varını yogunu. Mart'a kadar •PKK'nm etkisizleştirilmesl' işine seferber vazisinin TC azerindeki artan baskıları vs. vs. tOm bunlar devletin açmazlarını göstermektedir. etmiş durumdadır. Kürdistan sorununun çözOmsOzlogo devleti içte ve dışta tamamen kilitlemektedir. TC eger Günlük yaşamdaki uygulamalar tek tek birleştirildiginde ortaya şu olgular çıkmaktadır; bugün pasif dış politika izliyorsa. eger bir Eimenistan'a bir Bosna-Hersek'e fiili mOdahale de - Başta PKK olmak üzere tam Kürdistan'lı yurtsever-devrimci örgütlerı n tasfıye edilmesi. bulunamıyorsa, bu tamamen Kürdistan'da süren savaşla ilgilidir. Bu yanıyla da TC en güç döne-Gerillanın bilirilmesi ya da hiç degilse güçten düşOrUp hareketsiz kılınması . mini yaşamaktadır. Kürdistan kirli sömOrge savaşının sUrdOrUtmesi adıfli! dış politika da her tilriO -Ulusal demokratik mücadele içindeki halkını baskı ve katliamlarla sindirilmesi. en sıradan kitlödün vermektedir. Türki Cumhuriyetierin çagrıları bile duymazdan· gelinmektedir. Oysa ki, paneye bile göz açtırılmaması. tOrkizm ve panislamizm ideolojisinin ta Osmanlıdan beri devlet katında daima ilgi uyandırdıgı ve - Sınır bölgelerindeki yerleşim birimlerinin boşaltılması. böylece buraların insansızlaştırılması. taraftar buldugu bır gerçektir. Geçmişte yaşanan bir çolc yenılgi dolu serüven hatırlardadır. Burada. çok yöniO bir amaç mevcuttur. lik etapta akla gelebilenler; sınırların daha rahat kontrol Burjuva devletin kolunu kanadını kıran KUKM. neresinden bakılırsa bakılsın emekçi TOrk barırr ve lojistiQinin gerillanın oluşturulması. bölgeler tampon edılıp, denetim altına alınarak halkının da yararınadır. Ne var ki, uykudaki ve şovenizmin ideolojik tasallutu altındaki Türk halkı masının engellenmesi, anti-sömUrgeci hareketin sıyasal çalışma ve et-kisinin ortadan kaldırn aynı zamanda bu kirli savaşın yOkOnO de çekmektedir. Gerileyen Ocretler. artan yasaklar, evlatması ve en azından kırsal alandaki kurtanimış bölge oluşumunun sınırlanması veya engellenlarının savaş cephelerine sürUimesi. TUrldUk adına ha l kın a lnına sürülen kara lekeler. TOTk halkın ı mesi. her yönüyle aşaQılayıp kişiliksizleştirmektedir. - Kırsal alandan göçertilen yıgınların gerek Kurdistan'daki merkezi yerleşim birimlerinde. Bu kirli sömürge savaşında Tork proleteryası başta olmak Uzere. Türk devrimci. demokratları gerekse metropol kentlerde yıgılmaları bunların denetimlerini daha da kolaytaştıracagı hesakayıtsız koşulsuz ve ikirciksiz bir biçimde KUKM ile dostça, kardeşçe. enternasyonal dayanışma planıyor. (Aslında bu, devletın alternatifsizligini ve çaresizligini de gösteriyor. Yirmi-yırmibeş miliçinde hareket etmek durumundadırlar. Güçten dOşen ve bunalımiara yuvartanan burjuva devle. yonluk ulusun yok edilmesi göze alınamadıgı gibi istense de bu imkansızdır. Sonuçta TC yine bu tinin iyice açmaza girdigi bir Türkiye'de demokrasi mücadelesinin, sosyalizm mücadelesinin güçlerle birlikte yaşamaya mecbur kalıyor.) Ayrıca metropollerde asimile olacagı hesaplanıyor. başarısı için bundan daha uygun bir ortam bulunamaz. Ortak mücadele gerçekleşmezse. bundan . - Türk şovenizmi çok sinsi ve tehlikeli bir biçimde tırmandırılıyor. Devlet bunu başta MHP her iki ulusun işçileri, emekçileri, demokrat ve sosyalist kesimleri acı duyacaktır. TOrk halkı ve olmak ilzere diger gerici. faşist gilçleri aracılıgiyla organıze ediyor. Özellikle Türk kesimler tabanproleteryası için gerçek kardeşligi ve entemasyorıalizmi göstermesinin ve aynı zamanda kendi dan kışkırtılıp hareket ettiriliyar Gösterilerde, yUrOyUşlerde. cenaze törenlerinde hatta sor devrimine yürümenin günü tarnda bugündür. Akla-kara. dostla-dilşman. iyi ile kötü, demokrat ile sahalarında anti-PKK. anti-Kürt sloganları attırılıyor. Bununla birlikte kimi yerlerde Kürtlere karş ıdemokrat bu "topyekOn savaş" günlerinde netleşecektir. Kirli sömOrge savaşı bu bakımdan karşı fiili saldırılarda bulunuluyor. siyasal turnusol gOrevi de görmektedir. Kimin hanesine ne yazılacaksa bu zamanda belli olacak- Metropollerdeki Kürt mahalleri devletin yogun saldırılarına hedef oluyor Kürtler ev ev. sokak tır. sokak si ndirilmeye ve denetim altına alınmaya çalışılıyor. - Yine aynı biçimde kirli sömürge savaşını teşhir eden ve ulusal demokratik mücadelenin yanın da mevzilenmeye çalışan basın yayın vb. gibi kuruluşların süratle bastırılması yoluna gidiliyor
we .
te
Kürdistan'm aç1smdan son derece önemli bir dönemeçten
___::
,.
Bu biçimde süren bir TC'yi oldukça y1_pratmak ve " geti letmektedir.
ne
~;-
ww
w.
ı
> <
co m
K
•
Gülan/Mayıs
1994 1 2
--.1
t.
r k .a
rızgar
39
80 YILLIK ı.
om
ERMENI
.c
1914'de 1rkç1-turanc1 Itti had-Terakki yönetimiyle Alman emperyalizminin, Genel Karargahta haz1rlad1klar1, Ermenileri tasfiye plam; "seferberlikten" yararlanarak Çikanian •'Tehcir Kararnamesi" ile yürürlüğe kondu. Bir miyon u aşkm insan katliama kurban giderken, yanm milyonu aşkm i nsan da anavatanlarmdan sürüldüler...
taniarına şöyle
s o r a r ; · Ermenilerin köklerini n
bug ün dan kazınmasın~~~~~~~~~~ söz eden var
l
~nıııi~HI
m ı?" 1
Ermeni
halkı
et e
soykırımdan
ı Ermeni ler, 20. yüzyılın başlarında oldugu en büyük soykırımiardan birine ugradılar.. 1915 yılında Osmanl ı Savaş Hükümetinin aldıgı 'Tehcir Kararnamesi' (Zorla Göçettirme); Ermenileri. binlerce yıllık yurtlarından kopararak dünyanın dört bir yanına dagıttı.
s o n r a !.Emperyalist savaş sırasında 1917 Büyük Ekim Devriminin yarattıgı ulusal özgürlükler ortamında. bugünkü Ermenistan topraklarında bagımsız bir hükümet .. kurabilme olanag ı buldu. Jenosidle noktalanan bu trajik son, Kafkasya-Onasya eşiginde bir cografyaya sahip Ermeniterin yuzyıllardır tarihsel göç ve istilalar yolu üzerinde, dagıtı la dagıtıl a ulusal birliklerini bir türlü sagtayamamış ol malarının da bir bakıma son h a l kasıdır. Ne varki, böylesi toplumsal trajediler var oldukla rı arl ı tahrip etmekte kalmaz, toplumsal belleklerde çaglara uzanan derin izler bırakırlar 1915 jenosidinin mimarlarından lttihatçı Talat Paşa'nın Berlin'de. Sadrazam Sait Halim Paşa'nın lstan~ul'da . Cemal Paşa 'nın Tiflis'te, Ermeni örgütlerince vurulmaları, bu yaranın kolay kolay kapanmayacagını gösteren ilk işare tler olmuştur. Sonraki yıllarda da Ermeni halkının ugrad ıQı bu tarihsel hak s ı zlık ulusal ve toplumsal mücadelelerle sık sık gündeme gelmiştir. Türkiye Cumhuriyeti, resmi olarak hiçbir zaman bir Ermeni Soykırımı yaşandıgı gerçegini kabul etmeye
ww w. n
' Tehcir Kararnamesi ". anayurtlarından ~ürülen Ermenilere karşı • azgın bir soykırım harekatanın başlangıcıydı .. 'Tehcir' uygulaması, bir milyonu aşkın insanın sistematik biçimde imhası yarım milyonu aşkın insanın da sürütmesiyle sonuçlandı. Yerel eşraf ve mutegallibe tarafından Ermeniterin mal varlıklarına. evlerine baı1darına, bagtarına bahçelerine, el konduldu, talan edildi. Ermeni kadınları. kızları, odalık olarak. hizmetkar olarak paylaşıldı. Din deg i ştirmeye zorlanıp müslümanlarca "nikah altına ·alı ndı lar. Ailesi soykırı m ve sürgüne kurban giden kimi Ermeni yetimleri, müslüman ailelerin yanına besleme olarak verildiler. Binlerce yıl bu topraklar üzerinde yaşamış. köklü uygarlıkları, ustalıkları, zanaatkarlıkları bugünlere taş ı mış olan Ermeniler. Alman emperyalizmi ile suç ortaklıgı içindeki Irkçı-Turancı Osmanlı paşalarıyla, işbirlikçi -feodal Kürt agalarının elindeki kanlı kasatura ile köklerinden koparılıp atı ldılar.
Ermeni ulusunun ugradıgı bu büyük soykırım. Ulusal Sorunlar yumagındaki dü nyamızın henüz çözemedigi bir TARIHSEL HAKSIZLIK sorunsa lını oluşturur. Cumhuriyet Türkiye'sinin üzerine temellendigi en önem li olgulardan biri Kürdistan'ın sömürgeleştiri l mesi ise; digeri de Ermenistan'ın Ermenisizleştirilmesi ve bu büyı.ik soykırımdır.
Yüzyılın en trajik "ETNIK ARINDIRMA/YOKETME " HAREKETI. Ermeni ulusunun Türk ırkçılıgı ve Isıarn fanatizmi ile kadim topraklarından koparılmasıdır. Ermeniler yal n ızca 1915'de bir defa degil; Aldülhamit yönetiminde 1890'1ar boyunca sürekli ka tliamlara ugratılmış; 1918'den sonra da Kazım Karabekir'in Dogu seferleriyle ezilmişlerdir. II.Emperyalist savaş sırasında Alman Faşizmi. Yahudileri gaz odalarına göndermeye hazırlanırken mirasçısı oldukları bir suç ortaklıgını; Ermeni soykırımını
yanaşmadı.
Türk tarihçileri. TOrk üniversiteleri en çok •karşlftkil üzücü olaylar dan bahsedebildiler. Daha çok ·onlar da yapttlar. "Osmanil'ya savaş döneminde isyan ederek arkadan vurduklan için hakettiler'" biçimindeki tezlerle soykırımı mazur göstermeye çalıştı l ar. TC'nin Ermeni soykırım ı n ı kabul etmeye karşı bu kadar direnmesinin nedeni sadece olayın 'şuç ortaklıgı· ya da 'ayıp "ından kaçınmak degildir. Asıl olarak bu kabulün ard ı ndan dogal olarak beklenecek siyasal çözümlerden uzak durmak kaygısıy la hareket edilmektedir. TC'nin Kürdistan politikası, nasıl Kürt ulusunun varlıgını red ve inkara dayamyorsa ve bu resmi politikanın mantıgını "bir kez Kürt ulusunun varlıg ı nı resmi olarak kabul ettikten sonra. artık o ulusun demokratik haklarının üzerine oturm anın kolay kolay savunulamayacagı· anlayışı oluştur maktaysa; Ermeni sorunundaki resmı politikanın ardında (1) 24 Kasım 1945 tarihlı Tımes/londra Gazetesının ' Nazi Almanyas ı'nın Sava, Yolu' başlıklı makalesınde. Hıtler·ın 22 Agusıos 1939 günü yijcsek rOtbelı komııtarılarla tertıpledıOı bu toplanııda yaptıQı konuşmada sOyledıQı bu soz ile ilgılı zaptın 23 Kasım 1945 günkü Nümtıerg Haıp Suçluları Mahkemesı duruşmasında savcı tarafından delıl
olarak
ılen suıüldOQü yazılmaktadır
- . ----•
40
da buna benzer bir mantık yatmaktadır. Soykırım gerçegi kabul edilince; bir takım siyasal çözümlerin de kabul edilmesi gereklitiginden endişe edilmektedir. Diger bir temel olgu da; Cumhuriyetin kurulu şun un. Kemalist iktidarın dayandıgı toplumsal ka tegorilerin başında Ermeni m?ll,arının ya~ması ile zenginleşm.iş ve bu unsurların gerı ıJtınmesınden fena halde çekınen, fanatik-gerici bir kesimin gelmesidir. Rum ve Ermeni düş manlıgı, Türk milliyetçiliginin oldugu gibi. Cumhuriyetin de ideolojik karekler lerinden biridir. Türkiye, özellikle 1970'1i yıllardan başlayarak, Ermeni diasporasının ABD'den, Avrupa'nın çeşitli ülkelerine uzanan bır kuşakta diplomatik temsilciliklere karşı girişilen bir suikastler zinciriyle ve karşı-propaganda faaliyetiyle ugraşmak zorunda kald ı. ASALA eylemcilerinin amacı Ermllni soyk ı rımına dikkat çekmek ve sorunu dünya kamuoyu gündemine taşımaktı. Marsilya'da 'Ermeni Soykırımı Anıtı" dikilmesi Türkıye Fransa ilişkilerini yıllarca sogutmuş; ABD Senatosu'ıida her yıl yinelenen "Ermeni Soykırımını Anma Günü" Yasa tasarısı, TC-ABD yakın ilişkilerinde dalgalanmalara neden olmuştu r. Türkiye o yıllarda, yaptıgı Anti-Sovyet propagandaların tersine Kafkas Cephesi bakımı nda n oldukça emindir. SSCB'nin dagıtması , Türkiye'ye müttefik varsayılan bir 'TürkT Cumhuriyetler" cephesi çıkardıgı kadar, Bagıms ız Ermenistan Cumhuriyeti gerçegini de getirdi. SSCB'nin çöküş sürecinde. Baltık ülkelerinden sonra ulusal egemenlik yolunda ilk başkaldırıları yine Kafkas ulusları yaptı. Bu arada tarihin küllenmiş sayfalarında kaldıgı veya 70 yıllık "sosyalizm deneyi'nin çözdügü varsayılan 'ulusal sorunlar"ın. etnik çelişme ve çatış maların tüm canlılıgıyla kendini korudugu ortaya çıktı. Keza bugün, daha güncel bir biçimde görüyoruz ki be ş yı ldır Daglık Karabag sorunu nedeniyle birbirleriyle amansız bir savaşa tutu şmuş olan iki eski Sovyet Cumhuriyeti Ermenistan ve Azerbaycan arasında uzayıp giden savaş; 'Ermeni Sorunu'nun tarihin sayfalarında kal m ış "trajik olaylar' degil. canlı bir olgu oldugunu çarpıcı bir biçimde göstermektidir. Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki savaş nedeniyle irili ufaklı otuzu aşkın yerleşim merkezinde düzenlenen ve faşist hareketin meydanlara taştıgı " Az erbayca n'ı Destekleme' mitingilerinde anti-komünist sloganlar yanında en çok kullanılan sloganlardan biri şuydu; "Azerbaycan Türktür, Türk kalacaktır. Ermeniler piçtir. piç kal a caktı r." Bu slogan ; 1915 jenosidi sırasında ana-baba la rı öldürülen Ermeni yetimlerinın muslüman ailelerin yanına "besleme' olarak alınmalarını; Ermeni kadın ve kızlarının din degiştirmeye zorlanıp, nikah altına alınmalarını anım satmak üzere söylenmektedir.. Bazıları bu olgu l a rı "merhamet' ya da 'yara l arın sarı lması " gibi an tasa da, ırkçılar için bu, istamT ve etnik bir tecavüzdO; "Ermenilerin p içleştırilmeleri'yd i .. (!) TC, Azerbaycan-Ermenistan savaşında fiilen ve 'diplomatik olarak taraftı r. Askeri danışmanları ve yardı mlarıyla Azerbaycan 'ı n yan ı nda yer almaktadır. Fakat bu destek.
we
örnek atıyor l ardı kendilerine: 1939'da Hitler komu-
-· ---- - - - -- -- - - - ----'
.,. l r rku
rızgar
Gülan/Mayıs
1994 / 2
TRAJEDİ
e. co m
••
'Türklerin Anadolu'ya ayak bastıkları diye pariatı lan 1071 Malazgirt savaşını Sultan Alparslan, Ermeni prenslerinin ve Kürt beylerinin aktif desteOi sayesinde kazanmıştır Bu savaşın ilginç yönlerinden biri de, oluşturur. Malazgirt'in Bizans'a baQiı son Ermeni Prensi tarafından savunuluyor olmasıydı. Yüzy1hn başlarmdaki bu en trajik "ETNIK Böylece Türkler; Bizans'a karşı Ermeni prenslerinin ve Kürt beyliklerinin destegi ARINDIRMA" ve "SOYKIRIM" harekati, Türk sayesinde Anadolu içlerine uzan ı p nkç1hğ1 ve Islam fanatizminin, Ermeni ulusunu Konstantinopolis sudanna kadar dayanabildiler. Bu nedenle Selçuklular dönekadim topraklanndan koparmas1d1r. minde hem Ermeni Prenslikleri, hem de Kürt Beylikleri özerkliklerini korudular ve belli bir TC'nin Orta Asya'ya açılma planları içinde 'talancı' yaşadılar. içinde konsensus Bakü'de takılı kalmıştır.
Ermeni·ulusunun uğrad1ğ1 bu büyük soykmm, ulusal sorunlar yumağmdaki dünyamizın henüz çözemediği bir TARIHSEL HAKSIZLIK sorunsaimi
anlayışlar!.a
bırını Ermenılere .~aptırmanın telaşına düştüler
ERMENI JENOSIDINI HAZlRLAYAN NEDENLER
Yirminci yüzyıl başları, dünya kapitalist sisteminin küresel bunalım yıllandır.. Bu bunalım sömürge alanlarının paylaşımı ile aşılmaya çalışılmıştır. Başlıca emperyalist devletler Ingiltere. Fransa ve Almanya ile bunlara ulaşmaya çabalayan Rusya, yeni sömürge alanlarının kontrolünü belirlemek üzere ilk büyük dünya savaşını başlattılar. Paylaşım alanlannın başında ise feodal despotik bir imparatorluk olarak ayakta duran ama.
.n et ew
Nihayet SBKP Eski MK Uyesi ve eski KGB'ci Haydar Aliyev. TC'ye ve _B~tı'ya angaje olan Elçibey'i devredışı bırakarak ıUıdara 'el" koyduktan sonra dümeni tekrar Moskova'ya kınnca s~vaşın dengeleri de degişti. Böylece TC'nin Ermenileri atlayarak Orta Asya'ya açılma düşleri, 1915'den sonra ikinci kez Kafkaslar'a gömüldO. Olayın siyasal güncellig i bir yana; yarım yüzyıldır mülteci bir konuma düşürülmüş ve dOnyanın dört bir yanına dagıtılmış olan Ermeni halkının yaşadıgı toplumsal travma ve tarihsel haksızlık olgusu tüm canlıligını korumak-
Ermeni sorunu ister aktüel. isterse tarihten gelen olsun; Kürdistan Ulusal Kurtuluş Mücadelesi'yle baOiantıları olan bir sorundur. Kürt ve Ermeni uluslarının kaderleri birbirine çok derin biçimde içiçe geçmiştir. Resmi devlet politikası ise, her zaman bu iki ulusu birbirine karşı kullanmayı yönetim il~esi edinmiştir. Ulusal veya kültürel çelişmelerden çok. dınsel temele dayandırılan bu karşıtiaştırma politikası bugün bile geçer akçe sayı lmaktadır. Ne zaman Kürdistan'daki ulusal demokratik hareket ivmelanse ve mevzi kazanmaya başlasa, TC sözcüleri hemen, "Ermeni Sorunu'nu ortaya atarak Kürt hareketini caydırmaya çalışırlar. Kürt hareketinin Ermenilerle olan hayali baglantılarından. Kürt örgütlerinin Ermenileri eski topraklarına yerleştireceklerinden vb. dem vururlar. Gerillaların "sünnetsiz' olduklarından tutun da, Kürt örgüt liderlerinin Ermeni olduklarına kadar bir dizi propaganda MIT tarafından. Kürtleri ulusal örgütlerden soOutacagı inancıyla yinelenip durulur. Bu. TC'nin Kemalistlerden ve onların da lttihatçılardan; lttihatçıların ise Sultan Abdülhamit'den miras aldıklan çok eski bir manevradır. 19.yy sonlannda Osmanlı politikası, Ermenilere karşı Kürt feodallerinin yerel otoritelerinin güçlendirilmesi ve "Hamidiye Alayları", " A~iret Alayları" gibi milislerle Ermenileri baskı altına almaya çalışmıştı. 2 Kemalistler de 1919 Erzurum ve Sivas kongrelerinde Sevr ile Ermenilerin geri dönme "tehlikesi"ni kullanarak. Kürt feodallerini yanına çekmeyi başardı.
ww w
boyutlarıyla
kahramanlık savaşı"
birleşince
KarabaO'ın Ozerk statüsüne son vermek isteyen Azeri milliy~t9ileri; Karabag'dan vazgeçtik, Azer-baycan'ın üçte
tadır.
rge a sonunda belirlenecekti. Bu yıllara gelindiginde Imparatorluk içindeki Ermeni ulusal hareketinin çizgisi. Imparatorluk içinde 'Özerk Ermenistan' ve "Ermeni reformu' ile sınırlıydı. Çünkü imparatorlugun çok geniş topraklanna yayılmış ve özellikle limanlardaki ticaret kentlerine gereksinim duyan ~rmeni burjuvazisi için kendisini belli bir toprak parçası ıle sınırlamak "akılcı" görülmüyordu. Bununla birlikte ; kadim topraklarda Ermeni köylülOgünün Kürt feodallerine karşı özgürleşmesinden de faydalar ummaktaydı. Ermeni burjuvazisinin imparatorluk içindeki gelişimi ve uluslararası baglantıları Osmanlı bürokrasisini korkuttugu gibi, Türk eşraf ve mütegallibesini. Kürt feodallerini de tedirgin etmekteydi. Bu sınıf karşıtlıkları nı, etnik ve dinsel ayrılıkları birbirine karşı kışkırtıp 'denge• kurmasını çok iyi 'beceren' Aldülhamit yönetimi, kendi döneminde birçok katliamlar gerçek l eştirerek halklar arasında kin tohumları atmış bulunuyordu. Mülk sahibi geleneksel sınıflar. agır bir bunalım içindeydiler ve bunun nedeni olarak Ermenileri görmekte. çözüm olarak da onların ortadan ka l dırılmasını benimsernek üzereydiler. Kürt feodalilesi de Tanzimalçıların kendi otoriteleri uzerine yürüttükleri seferlerden Ermenileri sorumlu görmekte ve buna karşılık Abtllilhamit'in Hamidiye A layları ile kendilerine geri verdigi otorıtel erine sıkı sık ı sarılmaktaydılar. Ermenilerin, Kürt feoda llerinin hayat alanını daraltacagı endişesi onları hemen Saltanatın yanında yer almaya iten bir faktör oldu. Agır bir setaletin ve kıtilgın içine düşmüş olan yoksul köylülük; işçiler ve kasaba esnafı ise halklar arasındaki daha önceki iyi il işkilere karşın; bu çöküntü yıllarında miisliimaA lııristiyaA şelişmesi içinde motive edilmeleri ve istikrarsızitOm nedeni olarak birbirlerini görmeleri; bürokrasi ve egemenlerin kışkırtıcı propagandaları gibi neden lerle kanl ı bir bogazlaşmanın taraf ı ha line
savaş
.. ŞU "MALAZGIRT SAVAŞI"...
yuzyılda Selçukluların bölgeyi ele geçirmelerinde Bizanslılann, Ermenilere karşı mezhep degiştirmeleri yönünde uyguladıklan baskı ve katliamlar önemli rol
Xl.
oynamıştır.
Tarihin cilvesine bakın ki. kendilerini ülkelerinden kovacak olan Türklerin. Küçük Asya'ya (Anadolu'ya) yerleşmelerinde Ermenilerinde büyük payı vardı r.
sanayi devriminin gl'!i!i!ij;!Wii!i!''iiii!fi"' gerisinde kaldıgı
gelmışlerdi
Rum ve Ermeni ulusa lc ılt gının; burjuvazilerio iktisadi gel işimlerine koşut olarak üretim ilişkilerinden kalkmarak geli şmesine karşılık; Türk milliyetçiligi tepeden bir
iliiiiiDIIIIil "'llllliilm M
çözülmeye ,~~~~~~~~~~~~~~~~~
için mahkOm Osmanlı " lmparatorluOu'nun lıiMIIWili!iNI elindeki topraklar gelmektedir. Osmanlılar. zaten I.Oünya Savaşı başlamadan ewel Balkanlardan
-
kovulmuşlardı.
lmparatorluOun diger toprakları Sultan ise. Hükümeti. Osmanlı bürokrasisi ya da yerel burjuvaziler aracılıgıyla
emperyalistleri n nüfuz alanlarına bölünmüşlerdi.
Paylaşım savaşı karşısında Osmanlı
lmparatorluOu'nun bu kaderi; böi Oşümde kendipay lerine kalmasını uman bu nedenle Alman emperya-lizmi ile itti fa ka asker Osmanlı bürokrasisi tarafından belirleniyordu. Ermenistan, Kürdistan, Ortadogu, Arap Yarımadası.
(21 Osman Aytar; • Hamidiye Alavlanndan KtJy Korucu/uguna",
Medya GOneşi Yay ,lstanbuı-1992
Filistin, Anadolu, Rumeli gibi mus•
Gülan/Mayıs
1994 1 2
~· ... k ·ı
rızgar.ı
41
I.PAYLAŞIM SAVAŞI
SIRASINDA ERMENI ULUSAL HAREKETININ TAVRI
Ermeni ulusal hareketi savaş öncesinde bir yol ayrımı na Çünkü böyle bir savaş ortamında Osmanlılar. bir reform pragramı uygulamaktan çok -ki Istanbul hükümeti Savaştan hemen önce 8 Şubat 1914 tarihinde Rusya ile Ermenistan Reformu Anlaşmasını imzalamıştı 3 Rusya'ya doQru açı l m ay ı Orta Asya'ya "Büyük Turan"a doQru ilerlemeyi düşünmekteydiler. Bu ideolojik perspektif aynı zamanda Alman emperyalizminin stratejik hedeflerine de denk düşüyordu. Bu tabloda Ermenilerin yeri ne olabilirdi? Çünkü RusyaIran ve Osmanlı imparatorluQu arasında üç parçaya bölünmüş olan Ermeniler; Rusya yönetimi altında da rahat deQillerdi ve Kafkas Ermenileri de Çarlık Rusyası'na karşı baQımsızlık mücadelesi veriyorlardı. Ermeni ulusal hareketi ile Osmanlı lmparatorluQu savaştan çok önce çatışma halindeydiler ve bunun kaçınılmaz sonucunun Rusya ile işbi rliQi olması bekleniyordu. Bu nedenle Ta~nak'ların Haziran 1914'de Erzurum'da toplanan son Kongresine. Ittihat-Terakki temsilciler göndererek, Ermeni reformunun hızlandırılmasına karşılık, bir savaş durumunda Ermenilerin hükümetin yanında yer almaları önerisini götürdüler. As lı nda bu bir tür " nabız yoklaması"dır.
.n et ew
gelmişti.
e. co m
önkoşullarını olgunlaştırmış olmaktaydı.
IAvrupalılarla "Ermeni Reformu Anlaşmasını· imzalamış olan hükümetin, bunu Ermenilerden de
zaten gizleyerek " pazarlık konusu' etmesi sahip olunan yönetim anlayışına lıginç bir örnektir.) Savaş kapıya dayandıQında Fakat. Ittihad-Terakki'nin bu yeni ittifak önerisine. 'süt- açısından ulusal bir mutabakatın saQiandıQı da söyleneten aQzı yanan' Ermeniler pek sıcak bakmazlar. Erzurum mez. Savaş durumunda ne yapılacagı hakkında hemen Kongresinden çıkan karar ; 'Savaşı kışkırtmaktan kaçm- hemen bir kargaşa ve çekimserlik egemendir. Ermeni makla beraber, bir savaş çıkması halinde ise öncelikli ulusal hareketi. savaşan iki emperyalist güçten birini terolarak ulusal çıkarların gözetilmesi" yolundadır. 4 Bu cih etmek gibi bir açmazia karşı karşıya kalmıştır. ulusal çıkarın Rusya ile işbirliQi yapmak oldugu görüşü Işin trajik bir yanı da savaşan iki devlet arasında kalan ise egemendir. Ermenilerin, kendilerini ezen bu devletlerin ordularında Ta~nak'ların en büyük açmazlarından biri işbirlikçi burkendi toprakları üzerinde birbirleriyle savaşmaya zorlanjuvazinin desteklerini ifade eden uzlaşmacı bir çizgi malarıdır. izlemeleridir. Ermenistan'ın özerkliQi için de daha çok Bu yüzden Ermeni halkı böyle bir savaşı benimsamedi Avrupa'lı devletlerin Osmanlı üzerindeki baskıs ı na ve zorla silah altına alınma istemleri karşısında direndi. güveniyorlardı. Bu yüzden Gençler kaçarak çeteler oluş · Tafnaksutyun hiçbir zaman Alman emperyalizmi ile turdular. Bu doQal, ulusal anti-emperyalist bir karekler lttihadçı Osmanlı Pa,alarmın; bir tepkiydi. Halk. savaşan kazanamadı. bu ittifakının stratejık hedefi iki işgalci ordunun ikisine Sosyal-demokrat Hınçak birden karşı koymak, böyle olan Hindistan ve Ortadoğu'ya örgüt!l ise.17 Eylül 19ı3'de bir savaşı göze almak duruuzanan yolda Ermeni ulusal Köstence'de toplanan konmunda da deQildi. Bu hareketinı kendileri için ciddi gresinde; 'BaQımsızlık" kararı bakımdan alınan tavırların ve ortadan kaldırılması almıştı. Sosya list görüşler büyük bir bölümü kendiigereken bir tehlike olarak taşıyan Hınçak ' lar buna iDinden gelişti denilebilir. görmeleri, Jenosidin karşılık; !.Pay laşım Savaşı Sürgün ve soykırımın önkoşullarını olgunlaştırmış arifesinde Ermeni ulusunun başanya ulaşmasında bu baQımsızlık mücadelesinin olmaktaydı. ikili kı~kaç ve örgütsüsavaşan emperyalist devletlerönemli bir dezavan· den birine yaslanmakla elde 11••••••••••••··~tajzl!lQün sagladıgı da muhakkaktır. edilebileceQine inanmış olarak ll. Enternasyonalin çizgisini benimsemekte ve haklı bir savaşı haksız bir savaşın unsuru haline getirme günahına bulaşmaktadır. SaraySAVAŞ VE SARIKAMIŞ BOZGUNU Bosna Suikastından sonra AıJD gazetesinde yayınlanan 28 Haziran ı 9ı 4'de 1. Dünya savaşı patlak verdi. Hınç•k bildirisinde Üçlü ittifak'ın (lngiltere-FransaOsmanlı HükUmetinin savaşa girmesi tesadOfi veya zorRusya'nın l safında çarpışma kararı aldıgı açıklanmıştır. s lama degildi. Savaş durumunda taraflar arasında tercih yapma ya da ittifak aray ı ş ı çok önceden başlam ı ştı. (31 Berlin Konferansında kabul edilen Ermeni Reformu, 8 Şubat 1914 Ancak Bakanlar Kurulunda, Ingiliz- Fransız bloku ile taritillde Sadrazam Sait Halim Paşa tıolı:Ometi tarafından onaylanır. Fakat anlaşma taraflılarının çoQunlukta olmasına ragmen; Özert Emıenistan için Rusya ıle ~bırlı§inı kabul ederek; Etınenistan ve Almanya'nın Osmanlı Genelkurmayında ve çok önceden KOrdistan'ın nüfuzunu Avnıpalılara bırakmavı kabul eden bu anlaşma kamul)'fllldan saklanmı;tır. Yine ne gariptir ki. Rusya ile Ermenistan'ın saQiamış oldukları baQiantılarla Enver-T•I•t-Cemal Ozertli~i için protokol imzalayan da; Rusya ile işbirliOi yapıyorlaf diye Paşa OçiOsOnOn komploları sayesinde Osmanlı HOkOmeti, 'tehcir kararnamesi' çıkararak oolan Jenoside kurban eden de aynı Ittihat Alman lttifakçısı olarak savaşa katıldı. Terakkı HOkOmeti oldu. B~an Sadrazam S.it tt.li• hp: lc;işleri Osmanlı lmparatorluQu Kasım ı 914'de savaşa girer Bakanı Talııt l'ııp ve Gnkumıay BaştanVMilli savwıma Bakanı Enftr Pap .. girmez Almanya'nın teşviki ile Dogu'da Rusya'ya karşı (41 Alıı.etl Enıiıı. OOnyıı ~nda TOmye. New Haven, 1930 büyOk bir cephe açılır. Ermeniler dolayısıyla Dogu cepFO. 371/3404, no:162 647 s. (Toyıtee'nin Mulıtıf8Sindan) hesinin her an Rusların eline geçebilecegini. bu yüzden (51 (A.g.e. s.79 1914 Parist bir an önce GOrcistan'ın i~gal edilerek Azerbaycan'a
ww w
•
bürokrasi korumacılıQı ile birden bire _Osmanl ı devletinin resmi ideolojisi haline gelerek üstün konuma geçti ve rakiplerini saf dışı etmenin ekonomik olarak deQil • ancak zorla mümkün olacaQını görmeye başladı. Nihayet, Alman emperyalizmi ile işbirliQi içindeki lttihatçı Osmanlı paşalarının; bu ittifakın stratejik hedefi olan Hindistan ve OrtadoQu'ya uzanan yolda Ermeni ulusal hareketini kendileri için ciddi ve ortadan kaldırıl ması gereken bir tehlike olarak görmeleri. Jenosidin
•
42
1.
1 ...
u
esa ayan a~a . e za Ama ordu. Sarıkamış'ta büyük bir bozguna uQrar. Ciddi bir savaş bile verilmeden, çogu donatım sızlıktan, açlıktan ve hastalıktan yüzbine yakın asker kaybedilir. Almanya'nın özendirmesiyle. Azerbaycan'a ulaşılarak Orta Asya müslü maniarına ulaşılacaQı yönündeki ırkçı turan hayalleri ile büyOienen Osman lı asker bürokrasisinin bu parlak hayalleri ' Sarıkamıa felaketi " ile tamamen sönmüş bulunuyordu. · Yenilginin sorumlusu olarak Ermeni ler gösterilmektedir. Sarıkamış bozgunu Ermenilerin 'zorunlu göçettirme' kararını ivmefendiren olaylardan biridir. Osmanlı hJkümeti'nin savaşa girme kararından hemen sonra Ermenileri "iç dü~man• olarak ilan eden politi kan ın yürürlüge konulmasının hemen ard ından bütün merkezlerde öncelikle halk silahsı zl andırıdı ve komitelerin faaliyetlerine karşı şiddet hareketlerine gi-rişildi. Bu şid det hareketleri ulusal direnmelerle karşılık buldu. Seferberlik ilanı ile birlikte zorla askere alınan Rum ve Ermeniler ' Amele Taburları' denen kıta l arda toplanarak enterne ediliyor; yol , maden gibi en aQır işlerde çalıştırılarak öldürüiOyorlardı. Fakat Ermeniler, Osmanlı ordusuna katılmayı reddediyer ve birçok bölgede ulusal direnme olayl arının baş l angıcını 'zorla askere alma' olayları teşkil ediyordu. Zeytun, Van, Bitlis, Kayseri. MamOretülaziz, Diyarbakır. Trabzon, Sivas, Şebinkarahisar, Zara, Hafik, Gürün, Tarsus'da çatışma ve direnmeler meydana geliyordu. ma s ını
peşindedir.
VAN DIRENIŞI (Nisan 1915} Seferberlik ilan edilmesi; jandarmanın zorla askere alma girişim l eri; silah arama bahanesiyle yapılan baskılar ve ordunun Rusya Uzerine setere hazırlanması gibi nedenler; Ermeni milliyetçiliginin merkezi konumunda olan Van'da kısa sürede fiili direnişe dönüşmekte gecikmedi. NOfus olarak Ermeniler Van'da bir hayli yogundular. Sosyal konumları güçiOydü. Sınıra yakın olmaları nedeniyle hem Iran hem de Kafkasya'daki Ermenilerle yardımlaşma avantajı na da sahiptiler. Bölgedeki etnik dengeleri gözeten T•hsin Pafa 'nın yerine kısa bir süre önce atanmış olan Enver P•fa'nın kayınbiraderi Cevdet Bey, yörede Ermeni kırımı hazırlıkları içindeydi.
.
rızge:1r
Gülan/Mayıs
1994 1 2
..
ww w. ne te we .c om
c)Ermeni göçmen aileleri seyahat ve nakil süretiyle de olsa yakm yerlere ev defjiştirmemeli.. • 6 'Tehcir Kanunu'nun a rdından, bu kanunun uygulanması sırasında direnenlerin en şidd etli şekilde yok edileceklerine dair ikinci bir kanun daha ç ı karılmıştır. 27 Mayıs 1915'de 'Vakt-I Seterde icraat1 hükümete karşi gelenler için cihad1 asreyece Ittihaz olunacak tedbir hakkmda kanun-u muvakkar kabul edilir. Bu kanuna göre uygulamalara muhalefet edenler veya 'silahla mukavemet edeniefi n hemen ted ip edilmeleri ve mukavemet esnasında imha edilmelerine. tüm ordu birlik· lerinin, komutanların ·mezun ve mecbur olduklan belirtilmektedir. ·Ordu, kolordu ve fırka kumandanlarının icabatı askeriye ye mebni veya casus/uk ve htyan ettiklerini hissettikleri kura ve kasabat ahalisini münferiden ve miletemiden difjer mahalle/ere sevk ve isk§n edebilecek/er,. de aynı kanunda belirtilerek; sürgün ve soykırım ç ı l gın l ı ğı için bütün 'hukuki formalite ler" yerine getirilmiş oldu.7 Ardından bOtün birimlerde din adamları. tarikat şeyh leri, gericiler bu karara koşut olarak Ermeni lere karş ı Kutsal 'cihad' açtılar. Müslümanlar, 'hak yoluna bu savaşta Ermeni/erin öldürülmesiyle cennete gidileceği ve mallanntn he/al olduğu' çağrısıyla Ermenileri boğaz la maları için adeta k ı şk ırt ı ldılar. Aç lı k ve sefaJet içindeki insanların pek çoğu da bir lokma ekmek. bir parça eşya için bile bu i şaretle harekete geçmeye haz ı rdı. Sürgün diye yollara çıkarılan insanların pek azı yerle· rine varabildi. Ço~u yollarda öldürüldüler; yağmalandılar. Zaten bir yerlere götürülmak için değil, ölüme sevkedilmek için yurt l arından ç ı kan l ıyordu bu insanlar. Direnenler korkunç bir kıyı cı l ık l a oldukları yerlerde katledi l iyorlardı. Erkek nüfusa ve yaşltiara hiçbir şekilde merhamet edilmedi. Buna karşılık yanlarında ça lı şmak veya sahiplanrnek için genç kı zlar, çocuklar veya delikanlı l ardan kimileri jenosidden kurtulabi ld iler. Sürgünü tirmeyi ne ekonomik, ne idari olarak yürütemeyecegi daha başından bellidir. Tıpk'ı 1940'1arda Yahudi' ler yönetenler çocukları müslüman ailelere para ile satıyor lar; kadınları. kızları hizmetçi olarak veriyorlardı. Nazi'lerce 'Toplama Kampları'nda anterne edilirken ileri sürülen benzer bir bahanedir bu. Onlar da ·Yahudileri 22 Haziran 1915 tarihli bir şifrede ' .. çtkarttlmtş Ermeni ailelerinden bikes (kimsesiz) kalan 20 yaşma kadar kizlaröldüreceğiz. imha edeceği! diyE! değil. ·toplumdan tecrit ediyorut ad ıyla ya prnışiardı bu eylemi.. la, 10 yaşmakadar erkek çocuk/ann güneY.e gönderi/meyerak evlatlik olarak veri/melen·: sıbarelerı yer alıyordu. 'Tehcir"in savaşl a ilgili geçici bi r tedbir olmayıp; Ermenileri tümüyle bu toprak lardan koparmavı 1 Temmuz 1915 tarihli bir başka genelge şifresinde; amaçlad ığı, Kanunun tümünden açıkç a anlaş ı lmaktadır. •.. Ermeni/erin bazılarının toplu olarak ya da ferden din Göçedenlerin • taşmabilir mallarm1 yanlarmda götürebile- degiştirdikleri bu suretle memleketlerinde kalmaya cek/eri; veya bunların kendilerine sonradan u/aştmlabile çallŞttkiarı anlaşıltyor. Din de değiştirse/er göndecegi; gayn-menku/lerinin ise müzayede ile satilarak rilmeleri.. • emri veriliyordu. bedellerinin kendilerine ödeneceğr belirtilmektedir. Yani, Jenosid harekatı . bütün bir süreç boyunca Başbakanlık Ermenilerin ayr ı l d ık la r ı ve Içişleri Bakanl ı~ı'nca gönderilen buna benzer talimat ve şifrelerle idare edilyerle tüm ilişki leri di. yönlendirildi, denetlendi. kesilmektedir. O ·Tehcir Kanunu .. basit bir Eylül 1915 tarihli bir kararnamede koş ullarda m a lların göçettir!f1e .kanun~ değ!l~ir Talat Paşa, Valilere şöyle yazmakmüzayede ile satılıp · Ermemlerm tasv1yes1 IÇ tn taydı .: paraların kendilerine sava_ş koşullanm fnsat ·Ermeni/erin Türkiye toprakları ödenmesi gibi bir şa n s olmadıgı; bütün bilen Saltanat•m planli bir üzerinde çaiJşma ve yaşama haklan bu gayrımenkullere bütünüyle ka/dm/miŞtir. Bu konuda yoketme eylemine hukuktüm sorumlu/ugu üzerine alan yerel eşraf ve agalar sal dayanak olarak hükümet, beşikteki bebeklerin bile tarafından el konulahazulanm1ştn. · dışta tutu/maması emrini vermiştir. •9 cağı aç ıktır . Ve slirQün kafileleri göç yollarında . Taşı nabilir zenginlikliiRIIllilRRBBBIIIIRIIUBB-~ gittikçe tlikenip kuruyan kan çizgileri ler ise, eğer herhangi oluşturuyordu. · biçimde saklanabilmişse, göç yollarında milis vahşetini yürütecek olan haydutlar için ayrılmış bir "bahşiş' gibidir. ''ZO'LARIN IŞINI BITIRDIK SIRA Saklanm ı ş altın ya da ziynet bu l acağız diye kadın l arı n LO' LARDA.." gögüsleri ve kundaklar paramparça edilir.. 'Tehcir' yasası çıkarılmadan önce 24 Nisan 1915'de Bu dönemde yalnız Ermeniler deği l. Kürtler de kapsaml ı Dahiliye Nezareti (Içişleri Bakanıl ığı) Ermeni Komite bir sürgünetabi tutuldu lar. merkezlerinin kapatı l arak yöneticilerin tutuklanması girEmperyalist savaş s ı ras ı nda özellikle de baş l ang ı cında iş i mini başlatm ı ştı. Bu tarih Ermeni soykır ı mının Rume li'ye ve Bat ı 'ya sürülen 3700 Kürt ailesinin de önemli bi r bölümü a,ç lı ktan. hastal ı ktan k ı rılm ı şt ı r. başlangıcı olarak kabul edilmektedir. 26 Mayıs 1915 günü Başbakanlık. Dahiliye Nezareti'ne 'Muhacirin Müdiriyet'i Umumi"yesi(Göçmenler Genel Müdür lü~ü) göçmenlerin ye r l eştirilmesi ile ilgili yay ı n gönderdiği yazıda; ' .. Ermeni/erin Dogu Anadolu vilayetlerinden . la dıgı ta l i mat ın l2. maddesinde ·Kürtlerin ufak ufak kafileler halinde, silahlarmdan anndmlarak degişik bölZeytun'dan ve buna benzer yogun bulunduklan yerlerden. gelere gönderilecek/eri. orada genel nüfusun % 5'ini Diyarbakır viiayati güneyine. Flfat nehri vadisine, Urfa, geçmeyecek biçimde yerleştirilecek/eri; Kürt mülteci/erin Süleymaniye yakm/anna gönderilme/erine şifaen karar geri gönderilmeyecekleri; Yozgat ve Ankara'ya Kürt reisverilmiştir. Yeniden fesat yuvalan meydana getirmernek leriyle, molla ve nüfuz sahibi kişilerin diğerleri ile ilişkileri için Ermeni/erin göçettiri/melerinde şu esaslar gözönüne kesilecek biçimde hükümet gözetiminde tutulmak üzere
Sü rdü rdü~ü amans ız şiddet
nedeniyle
i liş k iler
ola-
bildi~ince gerilmişti. Işkence ettirdi~i insanların tabanIarına
nal çaktırdıgı için "Ba1kale Nalbantı ' olarak Van valisi Cevdet Bey'in 4 Nisan 191 5'de; Ermeni mahallelerinin kuşatma altına alınmasından sonra görüşme bahanesiyle makamına çagırdığ ı Ermeni ileri gelenlerini tutuklatması, bazılarını ise öldürtmesi bardağı taşı ran son damla oldu. 30 bin Ermeni, mahallelerin etrafına siperler kazarak az sayıda yiyecek ve cephane ile ordu kuşatmasına karşı Nisan ayı sonuna kadar Van'ı büyük bir direnme ile savundular. Direnmenin son günlerine doğru Rus Ordusu içindeki gönüllü Ermeni Fedaileri Van'a ulaştı.Van'lı Ermeniler karşı atağa geçtiler. Van il merkezindeki bütün hükümet binalarını; Osmanlı Bankas ı . Tekel. Posta Merkezi gibi stratejik noktalan ele geçirdiler. HOkümet bölgeye yeni ordu birlikleri sevketti. Ordu. büyük kayıplar vererek ancak Nisan ayı sonlarında bu direnmeyi kırabildi. 250 bin Ermeni, geri çekilen ordu ile birlikte Kafkaslara do~ru göçetmek zorunda kaldı. 40 binden fazla kişi bu kaçışta telef oldu. Van, baştan başa anılan
yakılıp yıkıldı.
Ermenilerin Van'daki bu zorl u dire n işi hükümetin sindirme pol iti kas ına karşı en ciddi karşı koyuşlardan biridir. Van d ire ni şi başladığı sırada Muş ve Bitlis'te Ermeni hareketleri kontro l edilemiyordu. Dersim bölgesinde Ermeni örgütleriyle Kürt aşiretlerinin işbirl iği aramaya yönelmeleri; lsyanın bütün bölgeye yayılma tehlikesi hükümeti korkutma ktadı r. Van d i renişi. 'Tehcir Kararı 'nın yürürlüğe konulması için hükümetin yararlandığ ı bir 'isyan' bahanesi olarak kullanıldı.
...VE TEHCIR KANUNU
Soykırım uygulamas ı
için resmi ve kesin bir tarih ver-
yanlış olacaktır. Çünkü bu plan. seferberlik ilanıyla başlayıp gittikçe tırmanan bir hazı rlık ve planlama ile
mek
gerçekleşmiştir. "Tehcir Kanunu' bir dönüm noktasıdır ve soykırımın hukuksal dayana~ı nı oluşturan bir belgedir. 'Tehcir Kanunu' basit bir göçettirme kanunu deOlldir; Ermenilerin tasviyesi için savaş koşulla rını fı rsat bilen Sal tanat'ın pl an l ı bir yoketme eylemine hukuksal dayanak olarak hazırlanmıştır. Benzer bir uygulamay ı Kema listler 1937-38'de Dersim'de uyguladılar. Önce Tunceli Kanunu çıkarıldı. Bu kanunla getirilen uygulamalar direnişle karşı laşınca Jenosidle bastırıld ı. Ardında n 'Mecburi jskan"a tabi tutularak sürgün edildi Dersim halkı .. Savaş içindeki bir hükümetin bu kapsamda bir göçettirmeyi ne ekonomik. ne idari olarak yürütemeyecegi
almma/1dır.
a)Ermeni nüfusu gönderildiDi yerlerdeki aşiret ve is/Om 10'u nisbetini geçmemeli. b)Göçettirilecek Ermeni/erin kuracaklan köy/erin her biri ·sa haneden fazla olmamali. c)Ermeni göçmen aileleri seyahat ve nakil süretiyle de sayısımn%
(61 Genelkurınay, No 1/1 KLS 44, Dosya 207. F.2-31
(711 Haziran 1915. Takvim-i Vekayi, aktaran; Y.H.Beyıır.. (81 Dahiliye Nezareti. Ev. Oda, Şit KaLDosya 54.982/16 (91 Arliiii Andonyen.; "les Memoires Na im Bey" (Na im Bey'ın Anı lan)
s.33 (10) "Dahiliye Naım Cemal Beyefendiye Açık mel:tup~ Kürdist•n Gazetesi s. 5, aktaran Haydar Ali DOnmez, Yeni Demokrasi. s.6 Kası m
1987
L-------------------------------------~----~--~----~=-----~-----•
Gülan/Mayıs
1994 1 2
•
1(
1 h
'
rızgarı
43
.
TARi H öldürülmemiş,
Ermenistan'da tek bir Ermeni bırakmam ispatlamaya çalışt ıl ar. Bir yandan da TC büyük bir tantana ile Osmanlı arşiv lerinin yerli ve yabancı tarihçilerin araştırmasına açıldıgını ilan etti. Ne var ki, Osmanlı arşivlerinin belli bir anlayışa göre temizlenip düzenlenmiş oldugu kaygısı bir yana, bu biçimiyle bi le incelemeye açılan arşivler ise ı 891 yılına kadar olan süreci kapsamaktadır. Oysa, sürgun. jenosid ve kitle çatışmalarının baş la ng ı cı ve Ermeni ulusal hareketlerinin en yogun yaşandıgı tarihler 1893-1918 dönemidir. Bu döneme ait evrakların araştır maya açılmamış olması da TC'nin Osman lı arşivlerini açma iddiasının ne kadar göstermelik oldugunu gösteriyor. Baskın Oran bu konuda şunları söylüyor: •. Dünyada şu anda bir aıtn/ikfar rönesanst yaşantyor. Buna karştltk BD y1flik bir Ermeni propagandasi söz konusu. Biz dramatik atlftmfar yapmazsak gittikçe Slktşmz köşeye. Şimdiye kadar yapti{Jlm!Z en radikal iş. Osmanli arşivlerini 'açmak' oldu. Ttrnak içinde söylüyorum. Çünkü. 1691-1891 arast düzenlenip açtfdt. Oysa, olayfar 1891 'den mnra. Çikaniacak bürokratik zorfukfan. arşivlerin aylkfanm tş olup olmadtkfanm hiç saymworum. 0/ay/artn asti
.c om
casına sürülmamiş olduklannı
olduğ u 1915'e strastmn 16 ytl sonra gelseel/i hesaplamyor bu gidiş.Je. " 12 Öte yandan şurası açıktı r ki. 'Osman l ı Arşivleri"nin
ww
w.
ne
te
we
Soykırım hükümeti Toplu halde; fl Talat, 2)Enver, 3)Sait Halim, 4)Cemal, 5)Dr.Numan. 6)Ahmet incelenmesiyle, Ermeni jenosidinin oldugu ya da olmadıgı (Enver'in babası), 7)Hüseyin Cahit SI Damat Mecit, 9llsmail Hakkı; lO)Hüseyin Hilmi, 11)Rahmi, 12 ispatlanamaz. Çünkü, Ermeni jenosidi bir 'evrak sahtek:lrl ı gı· degildir ki, onu resmi yazışmalar arasında arayıp da (tanınamadı)13)Mithat Şükrü, 14) Damat Selahattin.. Fotoğraha olmayanlar: Dr.Bahaddin Şakir, bulabilelim. Ya da kriminolojik yöntemlerle sahteligini, Dr.Nazım .. vd. gerçekli~ini araştı ra lı m. Jenosid toplumsal bir olaydır, kendilerine verdi{Ji bu yetkiden Ş1maran reaya Kürtler, jenosidin gerçekligi ancak toplumsal-tarihsel bilgilerle, gönderilecekferi..' belirtilmektedir. ıu Ermeniterin baştna tam bir bela kesilerek, son derece olgularla ıspat la nabilir. Bu gerçeklerin Osmanlı arşivle Ermeni soykı rı mı ve zorla göçettirme gerçekleştirildik insafslZ davramşfarda bulunmuşlardi(, ve hatta şu veya rine yansımış olacagın ı varsaymak, resmi görüşün tuzagıten sonra, katliamın mimarlarından Nurenin Paşa'nın bu aşiretin yanma sJ{Jtnmlş olan Ermenileri de Osmanft na daha başından düşmek demektir. Bu soykırımı hazır- _ şu sözleri çok anlamlıd ı r. makamianna ihbar etmişlerdir. ·ı ı l ayıp yürütenierin arkalannda yazılı bir belge bırakacak ''Zo ' ların işini bitirdik, sıra lo'larda..." ların ı sanmak ise saf lıktır. Nurettin Pa şa, Koçgiri Halk Hareketi'ni bastıran Örnegin; 12 Eylül sürecinde işkencenin bir devlet poliMerkez Ordusu Komutan'ıdır. Koçgirililerin sürülmesi. SOYKIRIM TARTIŞMALARI tikası olarak bütün hışmıyla yürüdügünü herkes bi lir. Anadolu içlerine daOıtı lması teklifinde bulunur. Ermeni jenosidi toplumsal bir olgudur ve yaşanmış bir Ama. hiçbir TC belgesinde 'işkence devlet politikasıdır. Gerçekten de Zo'ların 'işi bitirildikten' sonra. sıra gerçekliktir. Milyonlarca insanı etki lemiş ve beliekiere sanıkların ifadesi işkence ile tesbit edilir'. demez. Tersine. lo'lara gelmiş; Kürdistan' ı n yeniden işgali ve kazınmıştır. Bu olay, Ermenileri müheci bir ulus halıne anayasa larda, ,yasalarda, işkenceyi i nsanlık dış ı getirmiştir. Gerek jenoside ugrayanlar ve gerekse bu davranışlan yasaklayan. cezai yaptı rımlar getiren birçok sömürgeleştirilmesinde de aynı yöntemler kullanılmıştır. olaya tanık olan insanların geçmişleri yaralıdır. Böylesine maddeye tanık olursunuz. Ama, hiçbir sosyal bilimci, somut tarihsel bir süreci kriminolojik ve evrak araştırması yasalarda bunlar yazıl ı diye, hiçbir resmi yazışmada KÜRTLER VE JENOSID düzeyinde sunmak isteyen TC Diplomasisi bu yolda kimi 'işkence edelim, asalım-keselim" diye belge ol madıgına Osmanlı Hükümeti'nin planlı ve sistemli bu soykırım çalışmalar da yapmakta.. , bakarak Türkiye'de işkence olmadıgına karar vermez. uygul amasına Kürt feodallerini ortak ettigi ve müslümanÖrnegin; Talat Paşa, jenosidin sorumlusu tutularak bir Çünkü, devlet işledigi suçlan mümkün oldugunca kayıtlık adına, yoksul, sefil insanları, sürgün edilen Ermeniler Ermeni kornitacısı olan Sogomon Telleyran tarafından ıara geçmemeye, kazara geçtiginde de bunları ayı klaüzerine kışkırttıgı da tarihsel bir gerçek. Bunun yanısıra Berlin'de 15 Mart 1921 günü maga ça l ı şı r. Örnegin. i§kenceTOrkiye ne zaman soykırım tartışmaları olsa savun- vurulduktan sonra tarihsel Brçok aşiretler kırıiJ!Iara katıJma- den her taralımız morarmış, halmasının bir ayag ı nı da soykınmın başıbozuk Kürt aşiret bir dava görüldü ve ~akla~kalmayı_p, aksıne ~en.dılersiz haldeyken elimize geçen çetelerince yapılmış olduguna dayandınr. Telleyran bu eyleme sıgınmış oran Ermenılerı ~(!kgazetelerde devletin resmi yetklik bagımsız Ermenistan meclisinde milletve~ili olarak mi nden ötürü beraat la mı ş ve koruıtıuşlardır. Ornegın; il ilerinin şu beyanlarını okurduk: da görev yapan ve Taşnaksutyun eski liderlerinden etti. Ders!ll_'l, Ermenı kurtaran oc aklar·işkence insanlik suçudur, Garo Sasuni. Türkiye'de de yayınlanan anı larında Bu dava s ı rası nda dan bır! olmuş ve bu S!IY~de 20. 000 Türkiye'de işkence yoktur. bu Kürtlerin soykı rım s ırasındaki konumu hakkında şunları Talat Paşa 'nın jenoErmenı hayafta kalabılmış, bunlar devfet düşmanfannm uyduryazar. sidin suçlusu olduguna, sonraları Erzincan ve Erzurum mastdlf:"IO "/-Kürtler ülkenin güney bölgelerinde, Ermeni kmmma Osmanlı Hükümetinin yoluyla ~ah.a doğ~ya geçip kurtuKendini resmi görüşe kılıflar çok az ölçüde katlimJşfardf(. sorumlulugunu bel.• la.bılm!şler~ı ·~: .. quney. hazırlamakla görevli sayan 2-Birçok aşiretler kmmlara katiimamakla kafmay1p, geleyen bir kitap delil Kurdıstan ın guçlu aşıret reısüniversite çevreleri ise 1915 aksine kendilerine st{JmmJş olan Ermenileri sakfamtş ve olarak mahkemeye lerinin muhafa~ası sayesi!Jd~ ç9k soykırım ı n ı reddederken. bu korumuşfard". Örne{Jin; Dersim, Ermeni kurtaran ocakfar- sunu l muştu. Aram sayıda Ermenı kurtarılabılmıştı. 'zorunlu göçettirme'nin dan biri olmuş ve bu sayede 20. OOD Ermeni hayatta kala- Andonyan'ın 'Ermeni savunucuıugunu da yaparlar. bilmiş, bunlar sonralan Erzincan ve Erzurum yoluyla dafıa Katfiamma Ilişkin Resmi liRII!!IIIIIIIIIIIIIIRm!IHIIIIB!IIRIIIIIP' Onlara göre egemen bir devlet olan doOuya geçip kurtufabifmişferdi.... Suriye dolayianna Belgeler adlı kitabında 50'ye yakın Osmanl ı belgesinin Osmanl ı 'nın savaş içerisindeyke n, cephe ge risinde sürgün edilmiş olanlardan da edinilert bilgilere göre, fotokopi leri verilmekte ve bu belgelerin Halep'teki "isyan' çıkaran ulusal toplul ukları tedbir amacıyla böyle Güney Kürdistan'm güçlü aşiret reisierinin muhafazast Tehcir Bürosunda görevli Başkatip Naim Bey'den temin göçettirme 'hakkı" vardır. Ermeniler kendilerine uygusayesinde çok say1da Ermeni kurtarliabifmişti. edildigi belirtilmekteydi. !anan bu göçettirmeyi "hak' etmişl erdir. Göçettirme Ben, şahsen bu konuyla ilgili olarak şu gerçe{Ji kendim TOrk tarafı ise bu belgelerin sahte oldugunu ileri sür- sırası nda "meydana gelen üzücü olaylar' ise, kendilsaptad1m. Birçok Kürt aşiret reisferi, 1915-17 senelerinde müştü. TC diplomasisi belki bi l inçaltı, belki de bilinçli bir iginden ge li şmiş ve istenmeyen olayiard ı r. Ölümlerio Ermenileri kendi muhafazalan aftma alip, onlara Kürt çarp ı tma ile Ermeni jenosidini Osmanl ı evrakları çogu hastalı ktan, kötü yol koşullarından ve haydutların elbiseleri giydirerek saklamiŞ oldukfanndan, sonradan üzerinden ispatlama ve çürütme yöntemini benimsemiş sa ldırılarından oluşmuştur. Osmanli idarecileri taratmdan cezafandmlm1şfard". olacak ki, Şinasi Orel ve Süreyya Yuca, söz konusu· Hıfzı Veldet VeıidedeoQiu, Cumhuriyet'te şun ları 3-Hayret edilecek bir gerçek de 1915 Nisan jenosidinde kitapta adı geçen evrakların sahte oldugunu kanıtlamak yazıyordu; reaya Kürtlerin, aşiretlerden daha kötü bir rol oyna- amacıyla "Ermenilerce Talat Paıa'ya Atfedilen •... Peki böyle bir Söykırımın Osmanl ı hükümetince yapmafandf(. Osmanfl idaresi aşiretlerden şüphe etti{Ji için Telgraflann Gerçek Yüzü' adlı bir kitap yayınladılar. tırı ldıg ı, hangi belgelerce saptanmış, gazetelerimizin bir reaya Kürtleri sahneye ç1kanp, kisa vadeli jandarma (TIK Basımevi, 1983) Böylece yüzbinlerce Ermeninin çok kez yazdıg gibi acaba Osmanlı arşivleri incelenmiş olarak görevlendirip silahlandf(arak, kendilerine öldürülmemiş, Ermenistan'da tek bir Ermeni bı rakmam - mi? Ileri sürülen bir olay, bir soyk!nm mi yoksa 'tehci]r Ermenileri k"malanna ve btrakllmtş olan mülkleriyle zenginleşmelerine izin verilmiştir. Osmanli idaresinin (111 Gıro Sasuni. "Kürt Ulusal Hareketleri ve 15.yy'dan Günümüze (12) 'Basl<ın Oran'la Ermeni Tasarısı Üzerine" Adımlar,s.22.!H8 Kasım . . 1!*39 kendilerine verdiDi bu yetkiden ş1maran reaya Kürtler, Ermeni-Kürt Ilişkileri", Med Yayınlan, lstanbuı 1992 •
44
_ ..... , .
1
k
1
rızgar
Gülan/Mayıs
1994 1 2
DIROK
.c om
m mı yani uzaklaştırm a. ya da sürgün mü? Şimdi lik bu işte ele~aşı durumunda olan Dole bu noktayı incelemiş mi? Onümüzdeki pazar yazısında bu olayın bir 'uzaklaştırma' eylemi oldugu ve bunun nedeni açıklanacak. Şimdiden kısaca işaret edeyim ki, bu eylem meşru bir savunma eylemiydi. (abçl O tarihte Çarlık Rusyasının ordu l arı Anadol unun ortaları na dogru ilerliyordu. Osman l ı hükümeti savunma hattının gerisini güvence altına almak zorundaydı. Anadoludaki Ermenilerin toplu olarak bu tarihte Osmanlı lmparatorlu!junun bir ili tılan Suriye'ye gönderilmeleri bu zoru nluluktan dog m uştu. Biz kalksak Senatar Dole'ye sorsak, Amerikan hükümeti niçin Japonya'ya iki atom bombası atarak yüzbinlerce insan öldürdü ve milyonlarcasını kuşaklar boyu süren bir sakatlıga sürükledi? Dole'nin verecegi yanıt herhalde şöyle olacaktır; 'Eger bu bombalar kullanılmamış olsaydı ll.dünya savaşı dogu'da daha uzun zaman sürecek ve bu yüzden onbinlerce Amerikalı asker daha ölecekti. Savaşın uzamasının doguracagı ekonomik yıkım da ayrı bir sorundu. bu nedenle o bombaları patlatmak zorundaydık. Bu bir tür meşru savunma eylemiydi.' Yüzbinlerce Japon'u öldürüp, milyonlarcasını sakat bırakmak,.sürmekte bulunan savaşta ABD için meşru savunma sayılırsa da yine sürmekte olan bir savaşta Osmanlı hükümetinin Anadoludaki Ermenileri toplu halde güney illerinden birine sürgün etmesi meşru mudataa sayılmaz mı? Bu sürgün sırasında haydutların asker kaçaklarının, sorumsuz kişilerin saldırısı yüzünden yagma ve ölüler olmuş olabilir. Böyle saldırılardan dogrudan dogruya Türkiye de çok zarar gördü o savaş günlerinde .. .'
geliştirilmedigi-;açımlanmadıgını görÜyoruz.
Bunların dış ında kimi dergilerde resmi görüşler hakkın da. kısa makale ve deQerlendirmelerin bulunmas ı , 'geçerken' deginilerde bulunulması sorunun ciddiyetini ortadan kaldırmamaktadır. Ermeni sorunu yalnızca Kemalist araştırmacı ve yazarlar ile. ırkçı-şoven ideologlar arası n da tartış ı lan bir 'münazara· olarak kalmıştır.. Sorunu resmi tarih ve resmi ideoloji hegemonyası dışın da tartışan eserler ne yazık ki 'yok' denecek kadar azd ı r. Med Yayınları, 1992 Yılında Garo Sasuni'nin 'KOrt Ulusal Hareketleri ve 15. yy'dan Günümüze Kürt-Ermeni ilişkileri' kitabın ı yayınlayarak, Ermeni sorunu üzerindeki 'Resmi Yazına' karşı önemli bir kitabı kazandırmış oldu okurlara. Kitap aynı zamanda bir Ermeni politikacının Kürt ulusal sorununa bakışını yansıtmas ı ve Kürt-Ermeni i lişki lerini irdelemesi açısından da önemli bir belge.. Osman Aytar'ın Medya Güneşi yayınlarından çı kan "Hamidiye Alayları'ndan Köy Koruculu§una ' araştırmas ı da Soykırım ve Kürt-Ermeni ilişki l erine perspektif açan düzeyli bir araştı rma.. Geçtigirniz yıllarda Taner Akçam'ın Iletişim Yayınları aras ı nda çıkan ·Türk Ulusal Kimli{}i ve Ermeni Sorunu • isimli denemesi de 'sivil toplumcu· akımın. ulusal sorunlara ilişkin'tepeden' bakışını yansıtmakla birlikte "resmi tarih tezlerinin' dışına çıkmasıyla önemli bir yer tutmak-
ne te we
Türkiye'de sosyalist hareket ise henüz Ermeni sorunuyla ilgilı bir tarih tezi oluşturmuş degil. "1915 bir soykırım mıydı. degil miydi? Ermenilerin kitleler halinde sürgün edilmeleri 'meşru'muydu? Degilse buna karşı nasıl bir tavır takınmak gerekir?" soruiarına yanıt ve rmiş degil. Ama. resmi tezlerin utangaçca onaylanması anlamına gelebilecek bazı şeyler söylendigi de oluyor: ·osmanli imparatorlu{Junda Ermeni ve Rum azml1k burjuvazileri işbirlikçiydiler. lmparatorlu{}a emperyalizmin girmesinde önemli fonksiyonlan olmuştu• ya da 13 "Ermeniler.ballli emperyalist devletlerin kiŞklftmalarma Amerika'nın Hiroşima ve Nagazaki'de yaptıgı soykırımlar yapılıyor . Bunların la, 1915'de Ermenilere karş ı gerçekleştirilen soykırım alet oldular· gibi saptama dair birşey söylenmeyjenoside ve sürgün an arkasınd suçluluk bir altındaki bilinç yapmak, arasında analoji izmin işbirlikçisi olan ·emperyal sonuç; çıkan ortaya ince psikolojisinin il,ginç_ bir yansıması olsa llerek ve onlarm tahrikleriyle hareket eden{erin" başına bu-tür tremalistlerın !'ir- ı ordinaryus ü VeliaedeoQiu hatta meşru oldugudl!_r. Sol dogru söylüyor. ABD'nin Hiroşima ve Nagazaki vahşetiyle şeyl erin gelmesinin dogal ve okuyucu satır aralarını kolaylıkla böyle okuyabiliyor. Türkçü-Turancı Osmanlı Yönetiminin Etmeni jenosidi birr de var. .. birine çok benzer. Her ikisi de gerçektir ve her ikisi de Ayrı ca, bunu açı kça söyleyenle konu üzerindeki sistematik örgütlerin 'sol' Özellikle suçlarıdır. insanlık büyük en yüzyılın yirminci çabalandıgında, TKP'den Ilginç olan bir başka yan da. Talat Paşa'nın bu görüşlerini ögrenmek için itibaren günümüze kadar hiçbir örgütün özgün çalışma ve soykırımı Cumhuriyetçi Kemalistler kadar cüretli savunönermesi saptanamıyor. mamasıdır. Jenosidini Dersim Talat Paşa, Berlin'de öl üm r k1hfla görü~e resmi Kendini ki korkuları ile yaşarken tarih 'Kemalist sol burjuvazinin. . . önündeki yargılamasına karşı ortaça{}l parma{}ma sayan 1 rev go a ama azir · . ş ı savunmasını da hazırlam tasviye feodalizmi dolam1ş 1915 ise eri çevrel üniversite olmalıki anılarında şunları için enerjik reform/an' bu , derken redde mml soykm yazmış; olarak tanımlayan TKP; zorunlu göçettirme''nin ' .. Bunun üzerine genel Kazım Karabekir'in ikinci ar. yaparl da UnU CUIU.Q savunU rin Ermeni/e kararg3hta Ermeni harekatı için bakın nh'mn Osma nore Onlara göçetti-rilmesi hakkinda bir neler söylüyor. h :..; • d k • kanun haZI(Ianarak Nal/(lar . SaVaŞ IÇeriSin ey en,_ Cep e 19zO'de Ethem Nejat'la Kurulu'na sunuldu. Ben, . birlikte Mustafa Kemal'a kanunun tamamiyle uygu/angensinde "isyan" ÇlKaran ulusal 1to~lul karşfYdlm . masma mektupta yazd ı kl a rı . .. tedbir .. luklan tamamen. Jandarmalar Mustafa Suphi şöyle der; amaC IX a ox e goçett1rme polisler de k1smen ordu ' .. bu Türklerin Ermeni hakki' Vardir. hizmetine almm1ş ve yerlerine düşman/1{}1 ile ilgili birşey ~[1-~UD!IIil!ıılmE~m!WJJf de{}ildir. milis/er konulmuştu. Göçün Emperyalist işbirlikçi · · · f!ii urud i bu yollarla yapilmas kaldmimasi için ortadan nin hükümeti Taşnak Ermeni. biliyordum i munda çok çirkin sonuçlar elde edilece{}in de bizi yalanci Çikarmayacak DolaylSlYia gelece{}i düşünerek bu kanunun uygulanma- yap1lm1Ş bir harekettir....siz15 masmda 1srar ettim ve yürürlü{}e girmesini geciktirmeyi biçimde böyle açlkfavm' ,. de başardim.' 14 Mete Tuncay, TKP'nin bu tavrını 'benim gözümde Resmi ideolojinin ·sürgün meşruydu' adı altında Mustafa Suphi ve arkadaşlarmm enternasyonal o/maksoykırımı onayiayan bir mantıgı savunabilmesi gerçekten tan önce ve ne kadar daha çok Türk mi/liyetçisi olduk· ürkütücO... kanit/du" diye deQerlendirmektedir. larmm TOrk ırkç ı ve şövenistieri Ermeni jenosidini 'vatana 1933'de TKP'li Dr.Hikmet Kıvılcımlı, • Yof serisinin ihanet edenlerin cezalandmlması' olarak meşrulaştırson kitabı 'Ihtiyat Kuvvet;Milliyet (Şark! kitabında , maya çalışıyor. gibi Ermeni sorununa da Kemalistler ise, aynı meşrulaştırmayı 'ulusal kurtuluş Kürdistan üzerine oldugu fakat kırkaltı yıl günyüzüne geliştirmiş bakış bir l eleştire taratmdan Osmanli içindeki ·savaş da ya savaş1 vererf' ştır. çıkarılmamı Çikaran gilçlük gerisinde cephe kendisine (Türkiye'nin) grup/ann başka bölgelere sürülmesi' biçimiyle yapıyor. Kadroları içinde Ermeni kökenli devrimcilerin bir hayli TÜRK SOL'UNUN yogun oldugu TKP/Ml de bile Kaypakkaya 'nın 'Kürt Milli Meseles,·ndeki tezlerinde belirlenen ·Tarihsel ERMENI POLITIKASI YOK.... HakslZ/ik" tesbiti ile; propaganda ve ajitasyonda kulTürkiye'de sosyalist hareket ise henüz Ermeni sorunuyla lanılan 'çeşitli milliyetlerden halkimli' söyleminin
l
ww
w.
h
(13) Hıfzı Veldet VelıdedeoQiu, 'Ermenı sorunu 1, ASO ve Ennenıler' 7 Ocak 1900 114) Talat P~'nın Anılan , derleyen Mehmet Kasım, Say y. 1986lstanbul
Cumhurıyet,
(15) Mete Tunçay, •Samrm KocagtJr'On Yazısr Üıenne' MOikıyelıler s.107 Mayıs 1989
B11lıOı Oergısi
tadır.
Yalçın KÜçük 'Un ' Bir Ermeni Papazı'rıa Mektuplar'da soruna ilişkin ' ka r şı tezler'ini de sayarsak; konu üzerine resmi görüş dışı na çıkan yazınsa l · alanın ne kadar kısır ve mayınlı oldugu ortaya çıkar. Kürt bir baba ve Ermeni bir annenin çocu~u olarak her iki kOitürle büyüyen Serdar Can 'ın; büyükanne ve annesinden (Diyarbakır mapuslarının sevgili anası Sıdıka Can) aktardıgı soykırım dönemi gerçek hikayeiBfini masallaşt ırdıgı 'Ninemin Masalları '; bu döneme ilişkin edebi bir sorgulamanın başlangıcı gibi görülüyor. Yine Diyarbakı r'lı Ermeni bir ailenin çocugu olan ve Eliz Kavukçuyan Edebiyat Ödülü alan Mıgırdıç Margosyan "nın "Oırıx' Mahallesi Xançepek hikayelerini anlattıgı •Gavur Mahallesi" öyküleri de çok sıcak ve duygulu bir yapıt. Ansiklopedist Pars TuQiac ı'nın Ermeni Mimarlar Ekolü 'Dadyan Ailesi'yle; Klasik Ermeni Edebiyatı'ndan Seçmeleri derlemesi; ve 'Hegnar çe,mesi' adıyla ilk kez bir Ermeni romanının Türkçeye çevrilmiş olması bu boşluQu kapatmaya elbette yetmez..
BILIMSEL ARAŞTIRMANIN ÖNÜNDEKI ENGELLER...
Bilimsel ar aştırma yapmak isteyenlerin çeşitli ermellemelerle karşılaştıkları bilinen bir gerçek. Universitelerin bu konuda da objektif araştı rmaları özendirmedigi açıktır. Sadece resmi ideolojiye malzeme üretimi teşvik edilmektedir ki bu da yeteri kadar zaten var. Ermeni ulusal hareketleri üzerine resmi teziere yakın duran bir araştırmanın bile nasıl engellerle karşılaşa bilecegini Nurşen Mazı c ı 'nın araştı rması na yazdıQı önsöz-
•
Gülan /Mayıs
1994
12
!a lt..~ .
k.a
rızgar
45
.
.c om
"Biliyor musunuz ? Bir Kürt kiliminin nakışlarında doAmuşum ben.. Simsiyah bir zeminde, altın sarısı ve yaprak yeşilleri arasında. Beyaz yıldızlarla örülüymüş beşiGim.
~
sevdalı olduğumu
Kürtlere herkes bilir. Aleme ayan. Onu geçiyorum
ı
Peki ya Ermeniler? Neden seviro~um bö.yl~ deliler gibi? .. Yarısı yırtık yüregımın. Beliıkı onu arıyorum .
M ~-·, Yirmi yJI hep kötü sözler
işittim hakkınızda. Ben de küfürler ettim -laf aramızda-. Tek
r,
*,.
bir Ermeni bile tanımadan otuz yıl. Kırk yıldır ;~ bir Ermeni melodisi arar kulağım. Duysam ·~ valiahi tanıyacağım hemen. .) Biliyorum. Hiç görmediğimiz ölmüş kardeşler gibi.. Evimizde, sokaAımızda • ağaç dallarında, çeşme başlarında oturuyorsun uz hep. 1 Görmeyen gözümüz, işitmeyen kulağımız gibi, cüzzamlı deri gibi duyarsız.
t Biliyorum,
buradasınız aı.a dokunamayorum size, duyamıyorum sıcaklığınızı. ..
Biliyorum siz de sevmişsiniz bu karbeyazını,
:::=
.:ı lacivert gökyüzünü... şu yapıda Artin
doldurmuş. Uzansam dokunacağım sanki ... Siz buralardasınız yaşıyorsunuz.
ı,!
Ahh Ermeniler.
•
yüreğiniz
d koparmışlar sizi kökünüzden acıyla, kanlı
ww
bende kalmış...
~:
l Şu "Kahpe Yunan"a ne demel peki ? doğma
büyüme Yunanlı deAil miyim. oysa?
t Garip mi acaba? ~
"Benden selam olsun Dido Teyze'ye !..." Beraber olsaydık diyorum, ballı üzüm :.aQiarının küllerinde bir Aydın cezaevi olmazdı belki de. "Belkf değil, eminim buna•..
Hepsi tamam, iyi de, şu Çigan havalarına ne demeli? kalbimi çalıyorlar saıfki, gerilmişim keman tellerine.
..
Itiraf ediyo·um işte: Bejli ki bir Çingeneyım
ben. Bütün parlak renklere
aşığım.
Yere-
göğe; aya-güneşe özgürlüğe ...
Durun, "vatammz yok !" demeyia hemen. Yukarıda mavi gökyüzü -sonsuz-, aşağıda yeşil çayırlar -sınırsız- ne güne durur dünya?
Ya "dir dediniz değil mi? Şu gitarı, kemanı dinleyin hele. Nabzınız değil mi vuran? lnanırım buna, bizi herkes anlar çünkü, herkesin gönlünde bir Çingene yatar. Çelimsiz.
zayıf olduğuma bakmayın,
lran'lıydı iri yarı bir Acem pehlivanı.
Oedem
w.
usta'nın el emeği var, kapılarımız Agop Dayının eseri .. Ani kovasını hep bu çeşmeden
t
l
vuruyor üzerimize. Ama neden duyamıyorum sesinizi? Binbir kapı, binbir kilit böyle?
Tohumlanın biçildi, daha toprağa varmadan filizleri ... her yerden süpürdüler · beni, kanlı bir süpürgeyle. Çar'lar sağ yanımı yaktı benim, Engizisyon ellerimi, ayaklarım ı .. Hitler, bedenimi cehennem ateşine attı, küllerimi savurdu Avrupa'ya
ne te we
Duyamıyorum ninnisini anamın. Sesi sanki çok uzaklarda bir lajt" vade gizli ... k Bir bilge öGretti bana : Sesimizi 0 çalmışlar bizim. Kürtçe düşünüyor, ;; Türkçe konuşuyordu ariam ..
Antik kentlerinden, bilgelerinden, ozanların dan değilim. Güzelim mermer heykellerine de tutkunum -ama ben- Teselyalı ak saçlı
Şiraz'da halılara işlenmiş, şarap kırmızısı iftı yakınmış Hayyam'ın .. Onun da atası bir pers savaşçısı . Büyülü bir dili var Tebriz'in. Masal kahramanla n, aksakallı bilgelerle çoğalıyor Hindistan'a doğru.
Bahtımız karalar baAiadı. Bilge dedemi mollalar gömdü ayetlerle, can gülistanda, dil Acemistan'da
Gökkubbelerinde yankılanan ses lsfahan'ın: Persler gelecek biliyorum, yer sarsılıyor. Kızınaziarsa
Filistinli Araplar -hepsi de söz
~; bir ninenin oğlu, babasi yaman bir baltkç• =~· *' deli dolu.. .işte o Yunanlıyım, yaşayan ...
canımın bir parçası - Yahudiliğimden edeceğim biraz da...
~
Ben lsrail oğullarındanım.Yakılmışım
Bütün Yunan melodilerini ben besteledim ~ desem inanmazsınız .
'~
Otuz kilometre aramız. Aynı bulutun gölgesi
•
;J
({ · ~-
~,
Yeniden yarattım kendimi. Ellerim ellerimi, ellerim ellerinizi tutsun diye .. Kalbim Filistin'de onu almaya geldim.
l
ı·!
.~
~
t
Benden sorun sömürgeciliği, kara derimle bir tarih anlatayım size. Gözyaşayla t dokulu ingiliz kıımaşını anlatayım ., ya da kanımla sulanmış Krupp çeliğini. Pash .. prangalarla gelip Afrika' dan, Maya kızıyla ·; aşkımı anlatayım Amazonlar'da . yazılı
Olimpiyat meşalesi taşıyorum şimdi geleceAe .. en hızlı koşan benim, en yükseğe.. en ~; güçlü.. en dayanıklı ..ve en köle.. Etopya'da aç bir çocuk, Harlem'de serseri ...
Bu da olmaz demeyin hemen,Türklüğüm de var benim. Sevilerimi, sevinçlerim i hep Türkçe aniatıyorum -tıpkı bu şiir gibisizleri çok seviyorum.
Yarın akrabaları ziyaret günü . Halam semaver kaynatırmış Tiflis'te çay bahçesinde, Pazara Çerkes düğünü var Kafkaslarda. Zarif ve yiğitçe bir bar tutacağız orada. Bakü'nün ~ nefti gökyüzüne bakıp, Peru dağl~rında savaşçılar üzerine konuşacağız. Obürgün Hiroşimadayız. Kırkıncı yılı zehiri i mantarın, kökü Halepçe'de fışkıran ...
Hangi dili konuşuyorum? "-Aklın diliyle..." Hangi ulustanım? "-Çocukların ulusundan ..u Bütün dillerden soruyorum. Ve tek bir dilden cevap arıyorum.
Roma'nın ateşiyle, savrulmuşum rüzgarıyla
dört bir yana. Ellerim ellerimizi bulamazdı binyıldır. Öyle uzaktı birbirine. Bir kulaAım duymazdı öbürünü, öyle uçurumlardaydı.
"-Tüfekler çiçek açar mı?u diye.. recep msrsflt Sonbshsr/1989/Aydm Cezaevi rj
~=rruı:~:::iW:~:~-,=~=ci==~=~::~:::c;:=:t.=~=-~.c:===::::=:::t:w.mlm~==::::===::::=*~=====·=:;:;==i:}.:X:!;%::::.:·=~-~*··::=~~:W~*:=~s==~=:=:~:·-~:z:r:~::&=~~:=;i?·=::::-;:::::-=~-::·~t;ı~:ı..%:6::·=%= : := =~=: : :-·= = = -~:::--:K:t:t:.:~=~~=-=;~~===~~=========::::~·=tt.·t:t:l:iZ=.t~=·=~::-::=:::===t=:::=:==;~;==r::~zi:==*~ .:;:.·:~wt·::r,.g~. =>=·
•
46
... t•·rka
rızgar
Gülan/Mayıs
1994 1 2
DIROK
Ermeni sorunu da diger bütün ulusal kökenli sorunlar resmi politikaların dışında araştırılıp, çözümlenmeye muhtaçtır. Bu her kesim için böyledir. Hatta Türk burjuvazisi bile bu resmi tezler üzerine politika üretemeyecek hale gelmiştir. Ermeni soykırımı. jenosidi tarihsel bir olgudur. Tarihsel olayların belgelendigi bütün yöntemlerle belgelenmiştir. En başta Anadolu'daki yogun Ermeni nüfusundan sürgün ve göç rakamları çıkarıldıgında, bir buçuk milyon insanın yok edildigi görülmektedir. Resmi tezler bu kayıp rakamı kırpara k üçyüzbin olarak göstermektedir Rakamı büyültsek de küçültsek de olgu, bir ulusun vatanından koparılıp atılarak imha edilmiş olmasıdır. vatanı ndan· koparılıp atılarak imha ediimiş olmasıdır. Cumhuriyet'ten sonra da sürülen Ermeniler ülkelerine gen dönememişlerdir. Trajedi devam etmiştir. Sorun son derece basitleştirilse; sadece "tehc:ir" olarak adlandırıl sa bile; kapsamlı bir ETNIK ARINDIRMA harekatı olma ozelliginden hiçbirşey kaybetmez. Ermenilerin vatansı zlaştırılması; zenginliklerine, mal mülklerine; tarihselkültürel mirasiarına varana kadar herşeylerine (kadın ve çocuklarına da ...l el konuldugu gerçeginden hiçbirşey kaybetmez. Bu büyük insanlık dramının, Ermeni soykırımının üzerinden 80 yıl geçti ... Ama dünyamızda halen etnik bogazlaşmalar; mazlum uluslara dayatılan haksız sömürge savaşları; soykırımlar, zulümler sürüyor.. Bu tarihsel haksızlıkların izleri ve toplumsal sonuçları halen
Ermeni ulusunun ~istematik katliamlar ye nihayet 191~ " so~kırımıyla v.okedtlm..esi ve Ermenistandarı sürülmesı. re ı oolitil<a alanıncıa ı:rmeni sorununun çözülmesi olarak ka uı edılmekte. ~ünkü "top.'l'aksu ulus sorunu olmai' teıı genel kabul gormektedir uyscı ultJ.Şiar töı,ıraksız varolmazlar arnP tarih canlı bir süreçtır. ıoı;ırak bi.rliöı.tarihsel sür~ ıçinde kaybpl_mus. ııma dıöeı ulusal qze11ıklerını s~n erııce katı bıçımcre koruyal5ilen; b~lleklerı· gOciO u us arın varııgı dıı bir gerçek. Yafıudıler ve srail dev eti bunun en yakın ve canrı tanıgıdır
t
Bir ulus toprak bütunlügünü nasıl kaybe~ebilir? Biri; t eşitsizJJeli~ım koşullarını(! /sos.v_o-ek.onornık koşulların ; yarattıgı n fus hareket erıyte. DıQerl' sürgunlet. zora · gö~\tırmş er, kat iaiJllar, sıyasal siq~et ve zorbalıklar VQI; a.. Bı~ btJrıa tarıhsel haksızlik dı"tQruı. · Ya udilerın bınlerce yıllık dramlarını; Na~ılerin gazodaları vahsetinı, nihayet lsraıl devletmin kuruluşu ve Ortado~ucraki konumunu; sloganların samatacı lı:ala · balıöın a.n. uzak tartışmak. verimli sonuçrara uıaşmamızı saöraya ılır. 'fahudiler, Ermeniler .J<Ortlıır, Maya-Aztek ve lnkıı halkları; bir bütün olarak Afrika (lalkları. sörnOrgeciligın. her tünü köleci ve talancı sıştemın kurbanı olan "tarihsel hak•<· s.ızlıgçı· ugrarnış toplurnlara örnek gösterııebilir . t ::;on.uçıan_ncı ba kı.nca; Brrıncısı; tarıhsel haksızlıöa uörayan halklar/uluslar ·~ geniş bir melez topluluklar, melez R'ülturler kuşagı oluştu w
rıwrıar.
kanıyar
ww
Bir bütün olarak insanlık, ulusların barış içinde bir arada eşit hak ve özgürlükler temelinde yaşayacagı bir SISTEME ulaşmak için bu tarihsel olguları geregi gibi degerlendirip, bilince çıkarmakla yükümlüdür. Belki o zaman milyonlarca insanın ugradrgı zulüm ve acılardar
Ulusların kendi kaderlerini ta~n hakkı, bjr ufıusun ~aşauıöı cogra yada {toprak 1ıırrıelinde/ baöım ŞJZ devletını kurma h9Kkını ıtade eder. O cograıyada bırlikte yaşav.an etnik toplu lukl~rın/liirbirlerı ne karşı nutus oranlaması "azınlık" ya da "çogunlvk
oıa.rak öelirlenmelerıni getırıyor.
lkincisi; uluslar sürüldükleri yerlerde kolonller ve altkültur ve yaşam grupları oluşturuyorlar. Yabancı" unsurlar olarak üçüncü sınıf topi{Jiuk muamıılesi ,görüyor; sömürünün ve ulusal şiddetin birınci hedefi halıne geli-
yqrJar
vçüncüsü; Bu ulusal toplulukların sosyal. siyasal hatta ps1k:olojik ko.numlan uh,ısar şorunlaryumagı oluşt~ruyor.. 1,Emperyalist savaş öncesinde • Ba!k~naJfl.ırınf ::;omvrgecı devletlerın Kurt ulusuna karşı yuruttı,ıklerı verılen empemyalıst politikanın temel 1 sistemıi.l\atliam ve asimi\asypn_ poitikasıylcf; sU.rgOnıer ve menlık" yeterlıgı kazanmaları için uıus arı ••~ mŞ.cb4rı ıskanlada ulaşı r,rıak ıs!enen amaç da aynıdır; kışkrrtma ve olabildilllnce kuçük otori ere t Kurdtştan sorynun.u: ulkestm/en kopartlmtş btr y9"netrne anlayışı yatmıı"ktcıd ı r... ? azmllk veya multec1 sorunu haline getirmek. ışgal edilen ~IRelerın demografik yaı;ıısırıın bozulup, etrıii bileşenlerınin p;ırçalanması. birbirlerine karşı çızın Son. birkaç KQrt inkar eden geleneksel lık/coounıvk olqratı:: ~orıı~m[anı:nış__topluJv.klar üzerınde pqlıtı~anırı Y.erıne -pugün UliM savcılarının ısrarlı eııe.menlık kurabıımenı.(l k asık bır yontemıdır. taıik . ısi oldukları- bır Başka ilke ikame edilmeya baş ~elf-determination u usal egemenlige eşitleyen ve fa ı: onıı da "tek ülke-tek ul\l:i-tek ı;levıet• yanı çogun u~ şartı ürt var ama Kürdistan yok!" na ba~layan anlayışı tehlikelidır ve yanlıştır. l" ürdQ, Kürdjstansızlaştırarak ya da Kürdistan'ı ~ KQrtsuzıe.stirşrek ulusal sorundıın kurtulmavı um.uvorlar. . Proletarya sosv.ıılistleri "ulusların kendi kcıderini tııyjn ·... ~ Uysa bıt bütün Olarak ulusal ~Qf.Un ve l<erıdı kaderını na~kını'emperyalıst ~urjı.ıvaziye karsı.milli burjuvıızınırı f tııyın hakkının "toprak sorunuv.la Ilişkisi sıınıldıgının ter- iktıday tıakK,ı olarıık. asıfleştırmez. '"B ız ul.usııırın.kendı t kaderını ta~ın hakkı ı kesını enternasyonaltırnın bır yapı 1, .. sı ne daha hassas bagıntılarla ıfade etlilme lıdir. ' kendi kaperini kader)ni temel · tayın hakkı vardır am~ Qakalt!l) sız "ıMs rııuşunuz diY.e ~erısını ULUSAL {jEMt.NLrK. Qegıl, uLU::;Al BAGIM: d 0 : ~%~~~~ft~f:~:8Ft~Ti~{si~\~~~n u~~fJ~~t~~~~?~i,g~mJ~I '1~~~nP~J~i~'ltıkk~J~~:ın u~3~t'n ~~st~~~~~ ku~T~~~ ~ • eşıtsızııtderı ortaya çıkardıöına ıçın- bır turılı uıus· ~r türlü ulusal tahaı~kıjmden kvrtujma hakkıdır. Yokş(l l*'l 1 tarıımına uygun ulus bulamazihmz. ıiiıtr ı,ıluslardan, etnık topluluk ardan "kurtulmak'' :' ~ loprC]k b/fli{jı, ararsınız ama ulus, zorunlu göçettirme- egıldır. • lerJe dörtbır yana cıagıtılmıştır.. ,,.. ~ Qtf birlii:J1 ararsırıız ama zorba asimilasyon politikalqrı Rizgaıi çoktemel bir olgııv.u formüle etti; ;.
i
yıld_ır
ulusı.ı..nu
. 1 Eşkınırı •akıllı" sıısyal şpvenleri" ulusların
w. ne t
gıbi
t
e. co m
açıktır
r-z~r%%.::-.~·~'*·-8:...: : . ı
ew
•... TC Başbakan/tk Osmanft Arşiv Daire BaşkanitOma 28 Agustos 1984 tarihinde Ermeni sorununa ilişkin 1895-1914 dönemine ozgü belgeleri incelemek için yapt!Otm başvuruya arşivin... ... saytft karanyla {önce izm verildi) sonra iptal edildi. Böylece, bu arşivden yararlanamadtm. Ikinci kez aym istem/e Patrikhane arşivine sözlil başvuruda· bulundum. Ne varki arşiv Müdürü saym Kevork Pamukçuyan çaltşma dönemine {1985/1914) ilişkin belgelerin Patrik Zaven'ce yurtdtşma kaçmldtOmt söyledi. Bwadan .da umudu kesince. kuruldugundan bu yana hiç kapattimayan 79 ytlltk Jamanak gazetesi yetkilileriyle göç dönemine ilişkin haber ve yorumlan incelemek ilzere görüştüm. Onlar da Jamanak'tn tüm Ciltlerinin yitmiş oldugunu söylediler. Bir de bu çaltşma bana, ülkemizde akademik çevrelerde bile bilimsel çaltşmanm niteli{Jinin. çok iyi kavranmadt{Jmt, yaptt{Jtmtz araştirmalarda kesinke~ bir yam tutmamtz gerektiği yanltş anlaytştnm egemen oldu{Junu ögretti. .. ./ ancak bildiilim akademik yaşam1m boyunca bu ve buna benzer bir konuda çal1şma yapmayacağtm konusunda kesin yargtya varm1ş olmam. ·ıs Bir doktora ögrencisine "tövbe" dedirtecek engeliemelerin konuya objektif yaklaşmak ısteyenlerin yasal ve yasadışı pek çok engeli daha karşısına alması gerektigi açıktır. Bilimsel araştırmayı, " kahramanlık" haline getiren. bu ortamdan saglıklı urünler çıkmayacagı
·.~ dilınkend(ni toparıaması~a hıçbinarııan izın verı.nemis.tır.
J Sıstşmın tOtnüyle glo aiiE!stıgı bir evrede 'Uil!Sai ıç H pazar' IJUirtıak .bag ımsı~ . ~vleflere sa~ip ülkeler içın bil~
ta~Iz~a~g~e .~r~il~z~.ıı ~endi
~v.in hakkının
~
'*
·uıuslatın keodı k~deJınl.t~yın hakkını lwll~p.Jihilir
Qlmasınııı ön koşulu BAliiMSIZLIK ve OZGURLUK- ~ . '~ TUR" dedı 4 ~' zo1ken. lkttşadt yaşam blflri:Jr arqmak ı se boşunayarı Oıgürlük; Cünkü özgür olmayan bir ulus kendi kader_ini ;~ : Eı:nperyalıst kapıtalist sTştemın eşitşiz gelisim ~uralı; tayın edem~z. Ozgırr olmayarı bır ulusun kaderını i tartti boyunca yaşana~ ışgaller; gocler, surgon ve ba~kaları tayin eder. 1 "' soykır.ımlar. coöra.rvaıar ıakı öemog_rafıR" 'ü!Pıyı pozmuş, Ballımsızlık . cünkü bir ul11s ğzı:ıürlüklerini v~ haklarını ~{ !ıomoıenlıgı orladan ka dırrnıştır. !\adım trmenıstan ve ancıı~ bagımşız.ı.:urum ve örgutrenmelerı eııyle kulla- . M.ezopotamy;ı örnek verılebılir. nabılır. koruyabilir. .. so ı:ıtıçta da biz~atsist~mirı sorumlu oldugu sömürge ulı.ıs Ayrım ya da ayrıntı ~ nQktad~dır Bir ulı.ıfuanc;3~ ·. 1 ozeıııg:hden öturü henu~ l!iusı~samadıgınıza' ve Du yuz- özgurse ve baguıısızlık şuilannda ıse kendı aderıııı ii • denoır .süre dııh;ı k.aderınızın .fi~yükler tarafından tayin tayin.edeb_ili.r. Uyleyse zg0_rl4k ve baOımsızlı_ kendi ti J edilmesı gerektıöırıe kıırar vı;ırıldı. kaöerııı tavının ~deöll onko1uludur. Kendı kacıer- 0 J Ulusların kendf kaderıni tayın hakkının; bagımsız devlet ı ne hükmetme nöktasındakf ulusların varlıgı çöıOmO datıa *~ ~ kurma hakkı OWP. olmadı~ı tar!~ma~ı n~ysekiJıo~ gerj- kolaylaştırır, Angak ~zgur ve bagımsız ulusların ortak ~ ~,! ~~~~ ~~~~kPaŞtı~~~~~~v~rı~;;~ıçılrna. Y~j~jg~ııb~'t~rfıŞ: ~ea~~r~~h~ru1ı~;, r~~~Tt.meıerinin, siyasi iktidarı payla$- ; b mararın da bugOn çok fazla bır anTam ı yok. .Dünyamızın .bugüıkü şiyasal cografyasında bir '@nda ;: . .. . . • bırle~meler, bır yıın a ~zuımeler vasaoıyorsçı col< ~ıkkat ,,· Şımdıkı tartı~manınd konseptını bu.. hak~ın herkese ait etm k gerekır kı; a ırnsız ulusla-ı- özg_ürıo~ıerınden ~ I up o madıgı ya a "uygı,ılanabılırlıoı: otı.ısturuyor. feda arTık .eımeksizın ırleşmeye; ama ozgür olmayan lt· asıııı Avrııp~lı. sosy;ıl-~ernokratl~rın ,ce'Ktıgı ıCfegloglar uıuslar-~tnık topluluklar ıse hızla ayrışmaya. çözülmeye ;.. etıdı Kacıerırıı ı ayın akk ı yerıne ulus~l kultüre 1 dogru gıdıyorlar.. , ı ijzerklik·ünıter dev et-Sanırların de§ıfmezliQ i" ·~ ilkelerini koyuyorlar.. . . . . ~.undandır~i . bi ı .Kürdistan Ulusal Kurtulus 1 GQnQmuzu.n ıartı_şmaları şerıt 1e.öıştırpı ama mantık ucapelesı(lın ılk~lerının başına Kurt ulusunun kendl ·-.·~ .-~ degıştınnedı. Bel~ı "ulııs mıı /degır mı? ta(tısmasının Mderıt~~nhak ını ~~~.ı.mııo~azge~lmez önkosulv ] ·~ yerını her ulusa bır devJet oıur mu, olmaı.. mı tartışırıası arak A IZLI ve UHLUt U ko~ ö1.1ınuz zamıın; n t aldı, arııa sonuç hemen hemen aynı~ KuçOk ve eşıtsız LUS· l ya d.a U SAL E iEM J~ çembıırıpe tı 1 g~ı.ı smı ş. vlysla.rıo .. kaderıerı 'buyukler tarafından gı·rf!lis olmuyoruz.. Ta~ııusin~~k ıkk~~.e~.ılro\S. ij q ız ı 1 roe 1 ı . cunku dunya, sınırların sonsuz derecede cülrnüs kavramıariş KIH'yı ISAL t;NlllilN f.@ ;~ı. arçalsınrrıasını kaldırama~. ı r aracı olarak degıl LUSAl TULU bır aracı t.1 ·J Yıını IJüny;ıSCO~zençı'leri Esto.nya, Letoıııa ve olarak bayragımıza yazıyoruz. · ıJ 1 t.ı ~ıtvaııv~ nın ::;: :aden ba~ımsızh~ı ıcın genış bır kendı ~ ,~ aderını tayin ~akkı şcırrıpı~on ıu u ba_şrattıv.salar da; Ulusal egemenlik ile ulusal kurtullll birbiriyle yakın ~ ~ unun ııhlakı ve ilkesel pır tia lılık p madıgını anlamak için amıı.örtü.smev.eı:ı kçvrarrılar~ır. Ulu~a[ kurtuluş m(ıcade- · ~ zia bır zaman geçması gere medı. ı asının ıçıhe ~\lttJn.ınsanlık egerlerını, toı;ılumşal kurtu!· ~ı uşu sıgaırabıhrsınız; ama u usal egemenlık mucadelesı. Bizim Kürt yurtsever ve "sosyalist"lerinin de -ı;ok başka ulusal boyun~uruklardan kurtulma ksı~ar. başka ~tatükoçu bir metin Qlmasına, rag~en-. sı~ ı;ık.atıftcı burun- uluslar üzerinde ıktidar olrııa ögesin i. de. bı.r ikte. taşır. · .. r.trıs Silrtl Avrupa_nın en~ıne ılış~ın ~orkı.ıların- Başka ulusal topluk arta eşıt hal< V\!. özgurlü ler IÇI(ldE) ~ ddukl~rı .arı pturu kendi ka~erını tayın h<ı kı nın yerıne etnık kım- yaşamayı dışlar. Bı r u usuı:ı başat, dıger u usların '~/ncı * lıOını korumıı hakkı nı Lkame ettı.. Bı.ı "mevc~t sını rlarının sınıf oldu kları , ezerı ve ezıl en, yöneten vev.a yönetı en, · dkeöısmezligıd· ilkesinın self-determınation' karşısında azırılı k veysı çogunluk .kategorilerıyle birbirlerinin karşısın-~~·· k ursanma sı ır. da konumıan m.ıs etnı k yapılar sorunun kaynagı olmaya · *'·· ' Wiilson devam edecek tır. Prensipleri"nden bu yana KKTH'nin burjuva yorum ve uygulanış ı nın mantıgına bakmak.; l'iem Hassas kavram. ulusal egem~nlik degil ulusal kur- ~ ~ünümüzdıı~i li~çok ulusııl ~atı~mayı hem de ı: rm eni tııJ..uıtur. Hedef ıse fôp!Umsal ~rtuluş.. i ~~~--~bı~;_:.o~~r~~i-ç:k~:._~anagıverı; •• _ " '___q,_., ...._,.,,, ........,.... » . . . . . . .
~~
g
(161 Nu11en Mazıc ı . 'Belgeler/e Uluslanınısi Rekabetle Ermenı soru nununK(Jk/en; 1878-191Bistanbul, 1987
Foto#raflar
Mev1an Zade Rı fat 'Osmanlı lnıcıtatıının Iç yOıO • Haleb-1929 /Envan 1900 t urdostan Press ve Ilen~ ı m Yayınlan
1
~
J
•
Gülan/Mayıs
1994 1 2
.... .... ~.h
d
rızgarı
47
z
jı peyıvinen bıkeve, an ji hındık bi:He peyıvin wında dıbe.
Jı
ber ve yekeye; dema netewek Cı gelek bete dilkırın , an ji welate wi bete vegırtın ,
ya sedsala bistan, derbare zmenda lı pe gotınen hastayen xwe çCın Cı me zmarie xwe bı zındeyi heya wan dernan ani. D ı ve bete zanin ku me zmane Ku rdi wusan rCıt nani Cı ne ghande çarika peşiya sedsala bistan. Ango zmane Kurdi ji mina zmanen netewen cihane , dı hemi gehineken mejoyeda dervaz bCıye Cı her gehinekek peyven xwe le zede krıne, xemılandıne, tewızandıne Cı peşda brıne . Hılbestevanen me bı hılbesten xwe şehdeya ve yeke jı mera dıdın. Heger hOn lı wejeyen me bınerın, de hOn ji bıbinın ku zmane Kurdi bı çenk Cı per ghiştıye rika peşi ya sedsala bistan. P ışti damezırandına Komara Tırkiye, dı gelek deveranda rewş hate gırandın . Komara Tırkiye ew gotın Cı hzırinen Atatürk lı dar x ıst. Zmane Kurdi qedexe kır. inkariya Kurdan kı r. Medresen Kurd jı hmata hlani. "Kurd jı Asya navin hatıne O bı hemane xwe Tırkın " got. Bı kurtasi jı pşavtına netewe Kurd çı peywıst bQ hemi bı tundi bıkarani. Dı dawida ev yek hate drCıvek wele ku edi beşek jı Kurdan, jı Kurdiya xwe şerm d ıkırın. Diroka xwe jı bir krın. Edet Cı qayden xwe wında krın. B ı zmane Kurd i nvisandın Cı xwendın be çare ditın. Zmane xwe jar, weza O be xwed i hıştın. Dı gelek heremanda, gelek peyven Kurdi jı peyıvine ketın O dı ciyen we dapeyvebiyani hatın ci krın. Bı kurtasi, bı ya dosten xwe ne krın ber ve yeke ketın davıka
e. co m
Bl KURDi PEYIYi N NViSiN 0 XWEND IN
mane Kurdi ji dıve mina zmanen cihane, be bete kemasi peyıvin, nvisi O Gava xwendın . zmanek, ji xwendın Onvisine bıkeve jar O weza dıbe . Gava
peşi
radıhıjne zmane wi . Dema zman jı neqebe hate rakırın, ew nerewe O gel, edi nıkare xwe bıpareze Odemek ji nı kare jina xwe bıdomine . Vegırtox bı ve yeke baş dızanın Cı qenc ji pektinın . Dıve gelen bın dest Cı belengaz ji bı van bızanın. Jıbo ne pşıvina xwe, dıve zmane xwe baş bıpareze . Genç dena xwe bıdıne ve mina ka jerin. Atatürk rojeke dı cvinekda; "Geli gındiyanl HOn dızanın ka me çra Mekadonya wında kır O lınge xwe ye Avropaye bri? Ev yek, jı kemasi çewti siyaseta Osmaniyan bO, Osmaniyan siyanet jı
ew
u
ww
w. ne t
vegırtoxan . zmane gelen bindestra dıgır. Dıve bete zanin, heya Bı niveka çarika sıseyan ya sedsala bistan, zmane gel Cı netewek hebe Ojı bir neke, ew gel Cı an go dı salen 1960 ida, mrov dikare bıbeje ku Kurd netewe dıji Cı bındestiya wi ne jıdıle. Lewra ew zmane ne ye ji birkırin dı kare carek ilın wi gel Cı bOne du bır: 1. Mela Ogundi. 4. Burjuva Odbıstani. netewe jı bındesti derxe" dıbeje. Jı melan mebesta me medreseyine. Pışti qedexBelö ev goiın wusane; heva zmanek bıjl, ew - ekırına medresan H~lsa dı medresen çiyayen Kurdıstaneda, xwendına medresan bı nehani gele bı wi zmane daxeve ji de jina xwe dıdomine. mane O gelek feqi O melayen heja ghandın. BeŞa He ne bındest ji be, de bıkare roj ek xwe rızgar bıke . peşi , heger tekCıs nebOyaz ji bı Kurdi dıpeyıvina . Dı ve mjareda, eze minakek jı Kamran Bedırxan Graniya beşa dudan bı Tırki daxaftın. He jı beşek bıdım . Heger peyven wi hemi neyen bira mın, eze, wan, nemaze bı hevdura bı Tırki daxevın . Le dı dı tegıha wida bınıvisım; "Ew gelen bındest, zman e wanda ji guhertınek grig hatıye hmate. Beri, xwe wındanekıri. Mina gırtiyeke Cı mehbuseke ku graniya wan Kurdiya xwe inkar dıkırın, an ~ je mıfta zındana xwe bı xwera hlaniye." Ev gotına şe rı m dıkırın, nemaze beşe!( i ı dbıstaniyan enterKamran Bedırxan tam dı cidaye. Veca em dı wi nasyonalistiya xwe derdıxıst peş O• Em enternasybıhızırin; Ew gelen bındest. yen zmane xwe wın. onalistin" dıgotın. Bı ve rewşe çinek pır bı sosret dakıri, mina gırtiyek Cı mehbuseke ku mıfta zındana derketı bO hole. Me lı jorin dabaşa guhertıne kır. mjareda, ve Dı wi bı vegırtox ldagırker) e wiraye. Bele pışti bOyeren donzdehe rezber (lion) e O O heya ez minakek jı Miremiran, Mire zmanzan şoreşa Kurdan ya 1984 ' an, nıkarım destpekırana nedım Bedırxan zmanasan, Mir Geladet pekhat Ev guhertına pekhati gring pır guhertınen e "Hawar" bıborım. Mir Geladet Bedırxan, kovara tekOs dıbe O peşda Rojbıroj Dı raneı.yestaye. heç dıudıxe, anda 1932 gulana dı roja panzdehe xwe şerım bıkın, Kurdiya jı kesen Edi . dıherıke armanca u mebest peşgotına hejmara peşida, pşıvibOn ji gelek Ewen bıbejım. mane" "ne "Hewar" dıkarım krın diyar dıde rewşe ve bı xwe kovara Kurdan bOne praniya edi Ango jı fetıline. ji sin wan na jı Xwe e. nasin xwe Zanin ye. zanine denge xwedi kesitiya xwe Odıdominın. me re reya fel Cı xweşıye vedıke. Her kese ku xwe Pışti ve şrovekırına jorin, edi em dikarın bene lı nas dıke; dıkare xwe bıde nas kırın . Hewara me çapemeniya Kurdi ya iro. Şoreşa 1984 e ser kırın. nas bıde de me zmane heyina tışti her beri çawan bandOr lı nasnama Kurdan kır O Kurd ghijLewma ko zıman şe rta heyine a peşine." tandın kesitiya wi, wusan bandOr lı çapemeni ji kır. Ev her se minaken jorin gelek tıştan bı me dıde Le he tera peywıst yen Kurdan tekOs ne krıye. z.anin. Ango vegırtoxen· gelen bındest, çı dıhızırın Cı Şxwe dı van niranda çapemeni zObızO tera me hastayen wan çı dıbejın Cı dıdın zanin . Dıve em nake O bı qasi peywıstiye dernakeve. Lewra nire gelek rınd guhe xwe bıdine, dost Cı vegırtoxan jı me nireki pır gran Cı pır be kese. Jı al ikiye Vegırtox hevdu bınasin. Dje gotına vegırtoxan Cı lı ali bı hesani destura çapemeni nade. Jı ali dınve gotınen·hostayan ciyen xwe bıgırin. Xwe zay gel O ka ren benda çapemeni pır zedene: Beweko zmane netewen bıridest yen cihane lı pe gotınen Kurdi jı pivana xwe -ketıye. Gel ek peyven xwe 'hostayen xwe çCıne Cı dje xwestınen vegırtoxwan wında krıne . Gotın, hım wında bOne O hım ciyen meşane. Lewra ghiştıne rızgariya xwe. warı. hatıne guhertın. Restnıvis, jı reya drıst derEm Kurd ji dıgel xwenda, burjuva, feodal, kark-
·=:··:·:·
48
Gülan/Mayıs
1994 1 2
m
mjokeranve hatıne derızandın. Beşek je guhertıne Cı beşek ji be guhertın imzaye xwe lı bni danin, bı ve tehra nadırıst Cı çewt j ı xwera mal k rıne Omina male xwe bıkartinın. Dema em xwediti lı ve tehra folklora xwe dıki n , mjoker peşbe r derdıkevın Cı "Kurd be fo l klorın, ya me d ı bın bıkarti nın" dıbejın. Lı ser ve ye ke ii. xebatek j ı dıl dıxwaze. Heger em demek zQ Obı grani dest n av navejne mj are, erne niveniv foklora xwe breze bıkin ... Dıve bete zan in ku Navenda· Çanda Mezopotamya dest bı foklora kurdi kr ı ye. Gelek mrov ghandıne, berhem cvandıne Cı nvisan.dine O dı pratikeda ji bı karanine. Bı xebat Q kevtolefta xwe gelek beşen folklora me rızgar krıne O we xeta xwe ya piroz he dıdomine. Her weha Navende, dı hnek heremanda lqen damezırandıne. Ew jı gor xwe hnek xebaten h eja dı kı n. bı ku rta si dık e bıbejı m ku d ı nev mezraken me yen çandi Cı demokrasida, Navenda Çanda Mezopotamya ya yekemine Cı d ı kare xweda serkevtiye ji. Le ne bese. Ango mezrakek, du mezrak Cı deh mezrak, tera drıst Gsererastkın na ve folklora zengin, beşe k je wında kri, beşei< pşavti nake ... Çanda Kurdi: Çawan me dı ve heft paragrafen paşida bı kurtayi şrovekır; çanda me dı tengasiyek pır gringdaye. Heger bı mr ı ne minak betekırın , beşek je mriye Cı beşek j ı lı ber sekerateye. teni beşek pçQk dı dest meda maye. Heger xweyiti lı wan neye krın de ew ji bı mırın ... Zmane gel dı nev çanda gelerda te ditin O jı çanda geler te hejmartın . Bı ewayek dın bıbejın: Çanda gel bı zmane geler te hmate. Dema zman peşve dıçe çand ji xwe nlıdıke Qpe,Şve dıhere. xurt Cı jı dıl dıxwaze. Gran iya ve xebate lı. ser çapemen iyeye .Dı druva iroda çapemPrıiya me ne xurte. Çawan me lı jorin da başa çapemeniye krıblı: " Bı qasi peywı stiye dernakeve" gotıblı. Bele ev gotın dı cidaye. Çapemeniya me, bı çendani Cı çawaniya xwe gele k jar Owezaye. Bı ve be he ziya xwe jı bın vi bara gran dernakeve. G~reke em çapemeniya xwe,hım çendani Cı h ım çawani hezdar bıkin. Heya çara me bı gıhije, gereke em hejmara rojname Cı kovaran zede tekQs bıkin. Vaye lı çapemeniya me bı nave Sterka Rızgari kovarek hate zedekırın . Gumandar Cı hevidarım ku ev kovar jı kuncıken vala, de yeki bıgıre. Heger kovara. me (Sterka Rızgari) jı zmane biyani zedetır re bıde zmane Kurdi Cı jı siyasete zedetır bere xwe bıde çanda Kurdi eze kefxweş Qbextiyar bıbım. Jı bo malbatek çebOna zarakan çıye, jı bo netewek ji, nemaze neteweki bındest zedebQna kovar Cı rojnaman ewe. Nemaze ew kovar Cı rojnamen bıkevıne bın xızmeta gele xwe Cı peywıren (wezif en) xwe yen diroki pekb i nın lı cem belengazan ci bıgırın, peşber stemkaran· derkevın Qsternbaran bıparezın ew be manendın. Bı niyeta peywıren qenc O heja, jı bo we şahi
ww
w.
ne
te w
e. co
ser elfabeya Kurdi gelek gengeşi hene. Xwezay he Kurdan hemi lı ser "Abo"yek bıryar ne dane. Beweko Kurden başQr Cı rojhılat. Bı elfabeya Erebi dı~ıvisın Qdıxwinın. Kurde Qawqasyaye tipen kiril bırkartinın. Kurden bakur, başura pçOk QAvrupaye ji bı elfaba K~rdi ya tipen latini hati çekırın dıxebıt inın ... Jıvan pırsgıreken girıngra de çaren tekus bene ditın . Bı mın be, beri her kari dıve kurd hemi bıgıhijne elfaba Cı rastnıvisek drıst. Diroka Kurd Cı Kurdistane, jı seri heya bni tevda hatıye herıfandın. Belgen sererd Cı bınerd çı ketıne desten mjokeran hemi jı hmate rakırın . Ew belgen jı wanra peywıst, dı arşiven nehanida wusan veşartıne ku bı destxıstına wan pır Q pır zore ... Ev dıjwariya han ji benda çareser kırıne rawestaye. Gereke hemen jera reyek bete ditın . Corafya me hatıye wındakırın . Txwiben Kurdıstane wusan hatıye tevleh kırın ku bı xebatek normal reyek jera naye ditın . Jı wera ji ·xebateke pır gring dıxwe z e. Jı ve xebatera lezayi dıve. Lewra snuren Kurdıstane rojbıroj wındatır dıbın Cı xerita me rojbıroj pçOktır dıbe ... Wejeya (edebiyata) me ya kevnare gelek jar Cı weza bQye. Şxwe beşek berze (wında) bune. Lewra graniya wan destnıvisbOn Q her yek dı kuncek hatıbun veşartın . Beşek jı wan mı ş kan xwarıne, beş ek dın dlopan heşıfandıne. Yen dı destanda ji ber bı wındabuneve dıçın. Wejeya me ya devkiji edi nıkare xwe bıpareze. Van radyo, teyb Cı televizyonan seri jı çirokbej, pendzan Cı dengbejan standıne . Ev celeb pişekar (sanatkar) 'yen hındık radıbın O yen kevın ji ber bı mrın dıçın. Ango çqas rojpeşda dıçın hejmara van pişekaran kemtu dıbın. Heger roıek zOtırin Q bı lezgin em çarek ji berhıvandına wan berhemen wejeyira nebinin de jı desteme derkevın . Hegre em hejanek jı dıl nedine wan pişekaren xwe yen heyi, erne ziyan ek mezın je bıbinin ... Edet Q qayden me, gelek je hatıne pşavtın Q tevle edet Cı qayden biyaniyan bOne. Edet Cı qayden biyaniyan ketıne nev me Cı em mina ya xwe bıkartinin. Jı hevdu nasin gelek dıjwar bOye. Gerek pıspore ve yeke dest baveje ve mjare Ojı hevdu veqetine. Heger ev yek neye krın, erne ziyane je bıbinin. Lewra zanin O agahdariya gel Qnetewan bı edet Qqeyden wan ten e hmate ... Cvatnasi (sosyoloji) ya me he bı ewayek dırıst ne hatıye nvisandın. Teni Mamoste Heja lsmail Beşike i beşek jı cvatnasiya Kurdi hıldaye qeleme. Hemıne ku Beşikci jı mera karek mezın krıye . Le ew karteni ne bese. Gereke lı ser cvatnasiya · Kurdi xebaten gran bene sazandın (sa zkırın), ger cvatnasiya Kurdi bı rewşek te kOs neye nvisandın Q neye z elalkırın , dı navber Kurdanda diyalog Q hevdu hımbezkırına siyasi zor pekte. Folklora Kurdi dıbın greke taybeti h atın e derızandın Qdejenerekırın . Folklora me gelek zengin Cı tekQse. Geleben folklora me, bı qasi mrov jı hejmartına we bıweste ew qas zehfe. Jı hererne heya hereme,jı eşire heya e ş ire O jı gundi heya gundi dıguhere. Hemi celeben govenden me hım lı ber dehol Cı zırne te leyistın, hım bı biritan (dilokan). Çirok Q kurteçiroken me yen folklorik gel ek zede OtekCısın . Nemaze çi ro k Cı kurteçi ro ken heywanan. Ev her du celeb folkloren me, jı ali
dıxwazım.
•
G'Cılan/Mayıs
1994 1 2
-; tc.··.-k.:..ı
rızgarı
49
YUNANISTAN
ISTANBUL
c
"'
.&.
·=!
:E
"'>
"'
':le
ATINA 1KA LLlTEA BELEDIYE MECLiSi TÜRKIYE.YI KINADI Trakya 'dan çekmiş, Kıbrıs halkına kadar verilen bu destegi Georgiadis'i öldürerek kırmak istiyor. Ayrıca Yönetim Kurulu, Almanya'da Kürt mültecilerio verdigi mücadeleyi, kendilerini yakmalarını, dünya kamuoyunun Kürdistan 'daki mücadeleye dikkat çekmek içindir. Bu bilinmekte aynı türden mücadeleyi de ulusumuz Zalogo 'da, Arapiça 'da, Arkadi'da, Naniaki'de·Türklere karşı verdi. Dünya kamuoyunun, Kürt Ulusuna yapılan katHamiara karşı suskun ol uşunu ve insan haklarını ancak kendi çıkarlarına uygun oldugu zaman savunmalarını protesto ediyoruz. Biz Ankara ' nın yeni sultanlarını mücadele eden Kürt ulusuna politik~onomik destek vererek cevaplandırıyoruz. Çünkü, istegirniz 21. yüzyıl ulusların ve kültürlerinin çiçek .açtıgı bir yüzyıl olsun. Kan ve katliamın oldugu bir yüzyıl degil...'
m
Atina 'da, KALLITEA Belediyesi Yönetim kurulu 28.3.1994 tarihli toplantısında, Türkiye tarafından katledilen Teofilos Georgiadis ve Kürt Ulusu için; Kıbrıs ' taki ' KÜRT ULUSU ILE DAYANIŞMA KOMITESI ' başkanı Teofilos Georgiadis'in cinayetinin Türk MIT'i tarafından yapıldıgı ve yöntemlerin tüm sömürgeci-ırkçı rejimierin yöntemi oldugu, bununla Ulusal Kurtuluş Mücadelesini ve buna verilen destegi susturmak amacı güttükleri inancında olduklarını belirten bir karar ı kabul etti. Yönetim Kurulu Başkanı A.Papandreu imzasıyla yayınlanan kararda şu görüşlere yer veriliyor: ' Bu daha çok Türk ırk.çı devletinin yöntemleridir. Ki, tarihi ve oluşumu hep katliam fikriyle kurulmuş tur. Bu sadece geçmişte degil, bugün de oldukça net şekilde Türk askeri ve bürokratik yönetemi, 20. yüzyılı Kürt Ulusu'nun katliamıyla kapatıyor. Bu nedenle, bir bütün Kürt Kurtuluş Hareketi ve destekçilerini terörize etmek istiyor. Yunanistan'da,
e. co
KÜRT ENSTITÜSÜ'NÜN 2. KURULTAYI TOPLANDI
(ÇevJ X. BULUT)
Kürt En s tıtu s u ' nun 2. K urul tay ı 18.04.1994 günü Istanbul'da Tarık Zafer lunaya Konferans salonunda toplandı. Kurultay'da Yönetim Kurulunun yeni asil ve yedek 4·8 mayıs 1994 tarihlerinde Atina'da SÜRMENA eden ve haksızlıg a ugrayan kardeş Kürt halkının müziQi· üyeleri belirlendi. olarak bilinen bölgede çok sayıda insanın katıldıgı ni ve falklorunu sunmak üzere • sahneye ARYA 150'ye yakın Oyesi bulunan Enstitü'nün 30 üyesinin PONTUS FESTIVALI yapıldı. PONTUSLULARIN grubunu sahneye davet etti. katıldıQı Kurultay'da 40 kadar da misafir bulunuyordu. kendi Glkelerinde dini olarak kutladıkları bu bayram, Musa Anter için saygı duruşuyla başlayan Kurultay'da ARYA grubu adına bir bayan. Pontus BirliOi Başkanı Kaya Müftakhan'ın önerisiyle, ilk kez bir Kürt kurumungeleneksel olarak her yıl SÜRMENA'da kutlanmak· Sofia Savidu PAGONI'ye Kürt Bayragıyla ARVA da Kürtçe. toplantı dili olarak kabul edildi. Kürtçe konuş ta dır. Kültür ve Sanat Merkezi'nin amblemini hediye etti. malar tercüman aracılıgıyla Türkçeye çevrildi. Divan 1924 yılında Türkiye'den, -Karadeniz bölgesinin Daha sonra davul zuma eşliQinde Kürtçe türkO söyleyip başkanlıQına seçilen araştırmacı yazar Kaya Müftakhan ;üRMENA'sından- kovulan PONTUSLULAR, ilk oyunlarını sergileyen grub, oldukça beQeni kazandı. bu uygulamadan övgüyle söz etti. Faaliyet raporunun Pontus-Sürmena Birligini kurdular. Amaçları; kültürGerek sunulan gösteri. gerekse kendilerine edilen okunmasından sonra, rapora ilişkin eleştiri ve öneriler dile lerinin korunması, geliftirilmesini salilamak ve armaQanlar karşısında çok duygulanan izleyiciler. getirildi. Konuşmacılar genel olarak; Enstitü'nün Kürt kaybolmasını önlemek. Birlik, aynı amaçla faaliyetdakikalarca grubu ayakta alkışiadı lar. ayd ınlarını sürece katamadıQını, Kürt kitlesine gidemedigilerini günümüzde de sürmektedir. Aynı kaderi paylaşmış olan bu iki ulusun. bir gecede ni, kitlelere gitmediQi için de kitleler tarafından tanın Bu yı lda kendileri gibi katledilen. ülkelerinden kovubirarada bulanmaları mücadele ve destek açısından madıQını belirttiler. Bu olumsuzlugun giderilmesi için kurulan ve halen büyük katliam ve terör altında olan Kürt son derece anlamlı bir manzara sergiledi. Nasıl. mun araştırmalarını bizzat ülke topraQında yapması gerekUlusu adına ARYA KÜLTÜR VE SANAT MERKEZI Osmanlı paşası M. Kemal, Pontusluları yerinden yurdunligini dile getirdiler. falklor ve müzik grubunu fe stıval e IPanayırl davet ettil dan ettigi zaman Kürdistan'a sürülen Pontuslulara Canlı tartışma l arın yaşanmadıg ı kurultavda Kaya er. Müftakhan 'ın tartışma yaratacak bazı e l eştirileri ise. Kurtl er kucak açmışlarsa. bugünde onlar bize kucak kendisinin divan başkanı olmasından dolayı etkili olamadı . Birçok resmi hükümet temsilcileri. parti temsilcileri. açmış ve destek vermektedirler. Kaya Müftakhan konuşmasına · arşiv umıan ı" olarak. sanatçıların ve çok sayı da halkın katıldıgı 4-8 mayıs Sterka Rizgari/Atina geçen yılki kurultayda Enstitü kurucuları ve yöneticilerinin 1994 festivalinin 8 mayıs gecesi sunucu. 'mücadele yaptıkları konuşmalardan pasajlar okuyarak başladı. Ozetle; Kurumun bütün Kürt siyasal çevrelerinden aydınları KÜRT FOLKLORVE SANAT GÖSTERILERI kapsaması, Kürt kitleleriyle Kürt aydınları arasında köprü işlevi görmesi, Kürt kültürü, dili ve tarihi konusunda Atina'da çalışma larını sürdüren YUNAN-KÜRT ' .. .KOrtler •.ıdece silahla deflil, kültOrO olan bir ulus araştırmalar yapması vd ... Müştakhan "gelinen sOreçte DOSTLUK DERNE~I. 6 Belediye ile birlikte Kürt olarak kültür silahlan ile de mücadele etmektedirler. kurum Kürt aydmlarma ulaşmadi. Çeşitli kesimlerden Kürt MüziQi ve falklorunu tanıtmak ve Kürdistan Ulusal Bu mücadele çok kutsaldlf ve desteklenmesr gerekir aydmlarrm bünyesine alamadi. Kurulan ama. çal1ştmlKurtluş Mücadelesi'ne destek vermek amacıyla düzendedi. mayan komisyonlar ve bilim kurumlan (tJrnenin tarih ledikleri gösterilere ARYA SANAT VE KÜLTÜR Mart ve Nisan aylarında süren gösterilerde, ARYA komisyonu) belli bir metodo/ojide an/aşmayan, belli bir MERKEZI falklor ve müzik grubunu davet ettiler. grubu Kürdistan'ın ve yıllardan beri yerleşik Kürt bilim ytJntemine sahip olmayan kişilerden oluşan komisAtina Belediyesinin Ekserhiya meydanında düzenUlusu'nun müzik ve falklor örneklerini başarılı yonlar verimli olamazlar. Aralarmda bir metodoloji biriini lediQi açık hava gösterisinde Yunan sunucu özetle; biçimde Yunanlılara sundular. o/malidlf. Fakat kurumdaki komisyonlarda bunu gtJremi- t-::r-0:7;=-::::ı:-::::-::i;:;~;:::=::-::;;:-::::::-;:::::~;:::::7,:::---;;-.....:~~:-:-o::-::--:---.-::--:-...------..,.yorut' diyen Müftakhan konuşmasına devamla, cek. Bilimsel yeterli/i{Ji olmayan yönetim kurulu hangi k1s• Ulusumuza karş1 topyekün imha savaşmm tlf· cemşid Bender'in burada olmasim isterdim. Kendisi tasiara göre karar verecek? bu yanlişt1r."diyerek görüşleri- mandmidini koşullarda, ulusal kimiini yaşatma; Kimline tarih komisyonu başkamd1r. Fakat tezlerine 75 ayr1 yerden ni dile getirdi. · sahip Çikan insanm şahsmda ulusa ve ülkeye karş1 görev 'dd'1 1 t' ., kt d . B d • .. Kurum adına söz alan Yönetim kurulu Başkanı Şefik bilincini geliştirme işlevini gören Kürt enstitüsünün kurul1 Cl e eş m er ge me e If. en er e gore Beyaz ; "eleştirilerin bütününe katıldıQını" belirtı rken, tay1m selamuyoruz. Mezopotamya'nm en eski halki KOrtlerdir. DolaylSlYia aynı zamanda Bender'e yo"nelı'k eleşt'ı rı' lere de katıl' h 1k K 1 1 b D· tm a savaşmm temel hedeflerinden biride ulusal kimuygar 1 ürt er e aşlar. 1{Jer halklarm hiçbir kültür madıgını açıkladı. Beyaz, eleştirileri tek tek yanıtiayarak Jiktir. Işte bu kimli{Ji savunma; ulusal denerler/e kuşanm1ş yaratmasi yoktur. Bender, Güneş Dil Teorisi'ni, GOneş konuşmasını sürdürdü. · çandaf kürt insanml yaratma anlammda ulusal kurumlar Kürt Teorisi'ne çevirmiş. Bu görüşler kendi adma dona! Konuşmacılardan Adil Kurt ise; "siyasi düşünceler ile hayat1öneme sahiptir. Kürt (J/usunun rönesansm1; direniş karşiianabilir. Fakat Bender Enstitü'nün Tarih Komisyonu bilimsel ara*tlrmalar birbirine kanştmlryor. Siyaseti evde içinde kendini yeni/emeye tekabül eden kültar devrimini Başkamdlf. Bu giJrüşlerinin aktarrld1n1 yaym organlan da blfakmalt, bilimsel çalrşmalarr buraya taşlmallylt' dedi. üstlenen ulusal kurumlarrm1za kiskançiikla sahip ÇikBender'in bu slfat1m vurguluyor/ar. Yani, kurumun görüşma/Iyiz. leri gibi yansltlliyor. Bu olumsuzlu{Jun giderilmesi için Kurultay sonucunda 30 üyenin oylarıyla seçilen yönetim • ... Tarihin her dtJneminde var olmak için direnen kürt Bender'in görüşlerinin kurumda tarrrş1Jmas1 gerekiyor. kurulu şu üyelerden oluşuyor: Tori, Sabah Kara, Cemşid kültOrO ve sanati bugün kendi ülkesinde siyasi direni~e Onaylanan gtJrüşler ancak kurumun gtJrüşleri olarak i/On Bender, M.Şefik Ekinci, Selahattin Mihotuli. Feqi biJrOnmoş: bizleri topyekün kurtuluşun arafesine getiredilebilir. Bender'in burada o/mamas1 ta/ihsizliktil" diyen Hüseyin Sagnıç, Raif Yaman, Şirvan Reşit. A.Rıza miştir. Ş1mdiye kadar bu kültürel dener/erimiz bize sahip MUştakhan ayrıca, · · kurumun programmda tartiŞilmasi Aslan, Ed ibe Şah in, Yılmaz Varol, Adil Kurt. Nejat Çikti, yok olmaktan kurtardi. Bundan böyle bizler ona sahip gereken maddeler var. OrneJfin programa göre Yavuk, Şefik Beyaz. Çlkacanlz. 'd K ı · Ar B EnstitOnün bundan sonraki çalişmalannda da üstilmüze "Komisyon/ann, bilim kurullannm aldini karar. Yönetim uru tay a ı eyköylü, Ahmet Tigris, Kürdistan dOşen görevi yerine getirecegimizi belirterek başan dilekKurulutuJn onayma banlanmlş. Yönetim Kurulu bilim kuru- Aydınlar BirliQi, Komal Yayınevi ve Stirka Rizgari lerimizi iletiyoruz." /unun üstünde, onay merci olarak yer aliyor. Yani çallŞ- Dergisi birer mesaj gönderdiler. Dergimiz adına göndermanm bilimsel olup olmadi{Jma yönetim kurulu karar vere- ilen mesajda şu görüşle re yer verildi: Stirka Rizgari/lstanbul
ww
w.
ne
te w
PONTUS (SÜRMENA) FESTiVALi
•
58
•. ı t
f
l\
.t
rızgar
Gülan/Mayıs
1994 1 2
ANC:
İKTiDAR ..
we .c om
GÜNEY AFRiKA . ·HALKlNlN ZAFERi • • • MANI)ELA:
BAŞKAN
1
tan tahliye etmek zorunmilyon seçmeni.n katıldıOı O lrkç1-sömürgeci sistemin yaratt1ğ1 derin sosyal adaletsizlik da kaldı. Bütün dünyanın Güney Güney Afrika seçimve ağ1r ekonomik sorunlari çö:E:mek ANC'a kaldi. Afrika yönetimine lerinde ilk kez yerli halk O Güney Afrika halk• özgürlüğe ~~adece bir ad1m att1 .. ekonomik ambargo uyguoy kullandı. Yaklaşık bir lad ıgı yıllarda,Ankara'yı O Bat1 sermayesi, Mande.la'mn öniiin·e ağ1r bir bağ1mld1k hafta süren oy sayım Güney Afrika kömürü ile işlemlerinden sonra açık ısıtan TC, Mandela'nın faturasi koymaya hazıırlamyor... lanan kesin seçim tahliye edildigi yıl lardaki . Partisi ile iktidarı kaybeden ırkçı beyazların fanatik sonuç larına göre, Afrika Ulusaı Kongresi (ANC) popülülaritesinden reklam almak istedi. Kendisi örgütlenmelerinfn sert muhalefeti dB yeni yönetimi büyük bir oy farkıyla seçimleri kazandı. ANC Güney Afrika'ya parmak ısırtacak bir ırkçı-sömürge bekleyen siyasal sorunla rı n başında geliyor. ci rejin:ıin mimarı olan Atatürk adına konan 'Atatürk Oyların % 62'sini; eski iktidar partisi Ulusal Parti Kuşkusuz en önemlisi Güney Afrika 'yı pençesinde Banş Odüli!ne 1989'da Mande la'n ın layık %22; lnkhata Özgürlük Partisi ise % 8 'sini ald ı. tutan ırkçılıgı vareden koşullar halen yaş ıyor. lrkçı görüldüQü açıklandı. lrkçı lıga karşı mücadelesi nedeniyle 27 yıl hapis lrkçıl ıga karşı mücadelede ömrünün 27 yılını beyaz azın lık yönetimi, 40 milyonluk Güney Afrika yatan Mandelada Güney Afrika'nın ilk siyah hapeshanede geçiren bir insana cezaevinden çıkar nın sadece% 25'ini temsil ediyordu .. Beyazlar devlet başkanı oldu ... çıkmaz. ı rkçı-sömürgee i bir lider adına konan ve toprakların % 85'ine, ulusal gelirin i:se %98'ine Bu ,uzun ve zorlu mücadele yılla rı nın ardından Kürt ulusu üzerinde sürdürdüQü sömürgeci imha ve sahipti.Uiusal gelirin sadece% 2'si ile yetinen 20 varılmış bir dönüm noktası; Güney Afrika'da savaş siyasetini kamufle etmek isteyen bir devleti;ı milyonluk siyah ezici çogunluk ise 7 milyonu 'Apartheid•in sonu demekti. resmi ödülünü sunmaktan daha alçaltıcı bir hakaret gecekondularda olmak üzere büyük bir setalet ve Nevarki AN C' ın ve Mandela'nın önünde üç düşünülemezdi. yoksulluk içinde yaşıyor.. yüzyı ll ık ırkçı beyaz azınl ık yönetiminin bıraktıgı Man de la bu tuzaga düşmed i ve 'mazlum Kürt lrkç ı beyazlar ellerindeki büyük zenginlik ve ayrıulusunun haklarını tanımayan ve savaş yürüten bir sosyal dengesiziik, siyah ve beyazların yaşam yönetimin ödülünü kabul edemeyece~ini ' açıkladı. düzeyleri arasındaki korkunç uçurum; a~ır sosyal ve cal ıkları korumak için her türlü şiddet yöntemine Ucuz reklam giriş_imi ters yüz olunca TC, ekonomik sorunların çözümü duruyor. başvuruyorlar. Başta Anayasa olmak üiere Ordu. Cumhurbaşkanı Ozal' ın agzından 'Mande la'yı Zulu 'ları devlet bürokrasisi gibi ırkçı yönetiminin bütün yanıltm ışlar' diyebildi sadece .. . Kürt aydınları, kurum ve örgütleri ise binlerce kurumları yerli yerinde duruyor. Önümüzdeki telgraf ve tebrik yagmuruna tuttular Mande la'yı.. e dönemde: Siyah yönetimin gerici bir direnme ile karşılaşacaOı kesin. lnkhata ise Üniter sisteme karşı ç ı k ı yor ve ;;""··,:r'f·,;ı:·,,~,.,,:·:;'"""~"''''T'"'·'"'··.,.,.,,v.,,.,.,,.,~,"''·'·''·'·~··.·.,..,,.,.,,...,.,.,,.,...,..,.,...,.., .",.~,.,.,.,.,.,.·.f
ww
w. ne te
23
Kwazulu bölgesi için özerklik ta lep ediyor. ANC'ın mücadelesine yı l lar sonra sahip
::
PRK/rizgari
i;
ANC'I KUTLADI
$
l~~annv~a~u;~r~~;~~~~~~i Pi~~1ı~~~~~~~ i~:~b~~l- ı.::, , i :,;; : :tt t:·:'t;::; '~': ;:JT':~ :. I ,i ;\ , ' :. i., , ~
çıkarlarını sürdürmeyi düşünüyor. Batı'nın yeni tr'·~R!~r~~gar~, ANC !0. ?~çı~terı ~~.z~n~a~I. ~~ ;: yönetimin önüne sürecegi tatura da agır ;.,; N.~rs.~l::.AMN~~ ~.t. . ,,, ,ır. •./tR~~~~n .}deçı}~.esı r.:~ bagımlılık koşullarından başka bir şey olr.ıa- ~;:,n.,.A.~f~~J e,.,. .,:,. :aK... }f yt_aB.~~t.ı;ıı~saJI gon er ı. :' . ,, f; yacak. .
.. ..
..
.
1
0
01
i:i'lJiJ~ave':i~~:&·,~fi&~saeı~:-\a~~~~~~~ ardlnda,, :~ ! Y .,,.» " .., ·· . . ll.• .,
Zengın elma s ve kornur yataklarına sahıp ",,, ., , ,. ., , t · ·" ,,, ' , " ·;· • ,, : ,.
olan Güney Afrika'nın. batı sermayesi için daha güvenli ve istikrarlı bir yatırım alanı olması bekleniyor.. .. Af ·k h lk ..... .. x d . Gduney tt rı .. a .. ad ı ozgkudr 1uh\:!e sa l ece b~.ra ı ma ı. nun e ço a azor_ ~ mucadele yılları var. Batı sermayesı ıse ANC'a açtıgı kredinin faturaısını çıkarmaya
0
hazırlanıyor. Hem bu baQımlılık dayatmal.arı hem de Güney Afrika'daki derin sosyal v·e siyasal sorunların çözümü ANC iktidarının da !~elecegini belirle c k. . ye
f~;~Qney )~trliç;ul_<t'tpş~ıı!ı~ıry yijı~ara~ ! ol~ıı · ·~ , soo V~Ç.~~..s~ç:ı Tl~rJ. ~ t
(;' ap,.,rh•!~ .PO\ltlta.sın~
LY~pılata,f;A~ı~;J~~~J~l2 1~jge~çe~ ~~~qur!U"ge ., qBP:~ 1 , .bırad~m..daha.atmasııucoşkuyra Rar~ılıyoroz. , '='
{' :; Gune'{Afflka hMkı nih eşff vifözğür{ bi(eyfedl !.'oJarak.,k'erilii üfkelertrtin.. öMt1mihde''SÖ2 safiibt ~ V .•., .,••,, r'' ., .,, ,~ ,,,..,..d ',,,..., ..., , ,., .,, ..Y,,, ,,,,...,,, ..,.,,,,, ,,,, •.. ... ,,., ,,,..,.,.,,,,....., ..,'.. :' J
;:;•'~,~~~HPXt~;''phg'n~~~yı,r..FtRPJI,~~~?~~v.ıı<i i ; <r •~ ~~L ı:ı:net rı~a ~}~J.;_9.!Ç.ı.;;ırJ<çt"V8'ŞÖJT'l,.lli.9!;1Çl ·potT" ~
;·.t.ı. ~,aı~r:a.. ·~;~rŞ,ı:;.ğz~üfW~,ü; yJt Q~gıP'l:s!tM} )çln ~ ;.,fll~l;qQ§I~;:,yf:\~1'1. K;vrpt~t~~ ;U}tıs~~ ~ ı ~ur.tu~~ş ~
;[·rpuçad:ıes!· · b,u~~~~ ~o~~a; ?~~,§.,U.;~~y;A!,n~,a ;1 ::,,haJkının;mQcad~te:şırı~ ~11. :Y~kın. rr9n~fı~ı olm~ya.
#.
:ANı~'CJ~S!~:~~::~~~·· htfE+!~t~~ı~;.ı!l ~~d~~~f~~~n'~;:~~bür ~~~~~~~~E:~rV.:hu~~ !; gümbür devri lmektense
:rXaşş~tP :~tl1üW~ v~ . ~eıite.n;utuslarıh .mucadetesi · ı
ılı~l~ı~~~ ~~f~~i daha ı:;ve:.ctayj~J.~~~~ıq;;·;-;~.:~,~i~f;! ·!il l·i·! !ii ~.•~: :;.; i':.• ::;;ı. Frederik de Klerk ; (PRKfriZgafi~Polit Bu~u>,, '" ' .': , . yön Btimi 1989 ~..:<-.«..:-:.-..:-.<~- -~-:-....u..:~;.:«.:-;':~-»h:·:-.-:-:..~:-=;~:--»-·»-.w..;.«.:...;:-::x::-.-:<0:<-;·:·. _,.....-w~;;;:;~=-=·=·
' .,: .·;:,,;. :-:-:-..-..:-:-
~
•
Gülan/Mayıs
1994 1 2
slc.·rka
rızgar·
51
·'
FORUM
M
konuşulan kavramlardır.
g bi savaşçı. "teknik", "disiplin" ve "gizlilik" kurallarıyla merkezileşmiş bır yeraltı örgütüydü. Lenın, Narodnaya Volya'ya yönelik bütün eleştırilerine ra~ men onların bu yönlerine sahip çıkıyor ve "....... e~er ciddi olarak savaşıma girişmeyi dlişünüyorsa. hiçbir devrimci akım böyle bir örgüt kurmadan edemez"(2)1 diyordu. Lenin'e göre, otokrasi koşullannda polis ve jandarma takipleriyle sürekli tutuklanıp zındana ve sürgüne yollanarak daQıtılan Rus sosyal-demokratları ancak böyle merkezileşmiş bir yeraltı örgütüyle işe başlayabilirdi. Başka türlü başarı şansları yoktu; ve nitekim Rus SosyalDemokratlarının o güne kadar yaşadıgı pratik de bunun en açık göstergesiydi. Lenin, Ne Yapmalı'da "Gizlilik bu türden bir örgütün öylesine zorunlu bir koşuldur ki, bütün öteki koşular (üyelerin sayısı ve seçimi, işlevleri vb.) bu birinci koşulla uyum içinde olmalıdır" (3) derken, t. Rusya koşullarının ihtiyacı olan böylesi bir örgütün temel niteliQini vurguluyordu. O j günün koşullarında seçim sıstemine dayalı ve bütün üyelerine oy hakkı tanınan geniş · ~:~örgütle işe başlanmasını ise ancak "iflah olmaz bir iltopyacı savunabilir" demektey-~
we .c om
erkeziyetçilik ve demokratik merkeziyetçilik kavramları Leninist örgüt mo-deli benimseyen tüm hareketlerde örgütlenme sorunları gündeme geldiQinde üzerinde en çok
Merkeziyetçilik, başlıbaşına bir örgütlenme sistemini ifade eden bir kavram olmaktan çok, demokratik merkeziyetçilik kavramının koşullara göre deQişen bir yanı olarak görülür. "Demokratik merkeziyetçilikde demokrasi bazen genişletilir, bazen sınırlandırılır." ya da "bu koşullarda demokratik merkeOziyetçiligin merkeziyetçi yanı agır basar" şeklindeki tipik belirlemeler, bu anlayışın ürünüdür. Demokratik merkeziyetçiligin bu şekilde iki ayrı yanının varlıQından söz edilmesi . daha çok parti organlarının oluşturulma yönteminden söz edilirken gündeme gelmektedir. Bu anlayışa göre. eger parti organları yukardan aşagı dogru atamalar yoluyla oluşturulacaksa bu. demokratik merkeziyetçilginin merkeziyetçi yanının agır basması demektir. Yok eger. seçim sistemiyle oluşturulacaksa. bu kez, demokratik merkeziyetçiliQin demokratik yanının agır basmasından söz etmek gerekecektir. Bu yanlış kavrayışın temelinde yatan nedenlerin başında Lenin'in bu kavramlarla ilgili çerçevesi çizilmiş kesin tanımlamalarının bulunmaması yatmaktadır. Ama buna raOmen şu da son derece açıktır ki. Lenin hiçbir yazısında demokratik merkeziyetçiligi böyle ikiye ayırma m ıştır. tv'ıER~ZIYETÇILIK Lenin'in. 1905'e kadar savtındugu örgütlenme sistemini (ki organların oluşturul Lenin'in merkeziyetçili~i salt dagınık haldeki Rus Sosyal-demokrat grup ve~ masında , yukardan aşaQıya dogru atamalar yolu ile örgütlenmenin bir ilke olarak belirçevrelerin bir parti çatısı altında merkezi yönetime baglı bir idari işleyişe kavuşturul- ~ lenmiş olması, bu sistJmin temel taşlarından biridir) formüle ederken kullandıQı temel ması olayı, ya da özerk örgüt savunularına karşı anlam bulan bır kavram de~ildi. • kavram merkeziyetçilik olmuştur. Ve Lenin bu örgütlenme sisteminin, daha özelde ataLenin'in deyimiyle "örgiltlenmenin belli başlı ve ayrıntılı sorunlarını karariaştırma yönmalar yolunun demokratik oldugunu da hiç bır yerde ıddıa temini ilke olarak belirleyen merkeziyetçilik fikri" (4); en ti etmemiştir. Ta ki 1905'in degişen Rusya koşullarında seçi-:: Şöyle diyordu Lenin ; genel anlamda parti örgütlenmesinin ilkelerin formüle ediysistemine dayalı bir örgütlenmenin koşulları do~dugunda, • • ordu. Lenin merkeziyetçiligin demokratikliginden söz edebilmiştir. ,, 11 DevrımCI SosyalŞöyle diyordu Lenin; "Devrimci Sosyai-Demokraisinin m Ve demokratik merkeziyetçilik kavramı bu yeni koşullarda Demokr asinin seçim sistemini de içeren yeni örgütlenme sistemini ifade ~rgiltlenme ilkeleri.:·:· ~ukardan aşa~~ örgütlenme usulünü ~ • • ızler ve parçalarta ılışkılerde merkezın hak ve yetkilerinin etme baglamında kullanılmaya başlanmıştır. Ilkeleri ... yukaridan genişletil~esi~i sav_unur: (5] bir başka ifadeyle.örgütlen- ~ TOm bunları tarihsel koşulları içinde daha somut verilerle aşaği örgütlen me görmek için öncelikle Bolşevik Parti tarihine ve bu konularda me~e seçım sıstemı ve dolayısıyla demokratik bir işleyiş •• .. • deQıl. yukardan aşagı d<>gru atamalar yolu ve merkezin alt yazılıp çizilenlere bir göz atmakayarar var. USUlUnU IZler ve birimler karşısında belirleyicili~i esas alınıyordu. • parçalarla ilişkilerde LENINIST ÖRGÜT MODELININ DOGDUGU KOŞULLAR Lenin'in 'merkeziyetçili~i bu dön~m çeşitli açıtardan · • • tartışmalara neden olmuş ve Lenın; Martov. Troçki, Rus Sosyal-Demokrat Işçi Partisi (RSDIP) 1898 yılında merkezl n hak Ve yetki- Plehanov. Rosa Luxemburg gibi o dönemin otoritelerinin birçok Rus örgütünün temsilcilerinin katıldu bir kongrede kurulerinin genişletilmesini şidde_tl! el_eştirilerine de maruz kalmıştı. Hatta bir dönem • lur. Ancak daha kurulur kurulmaz. kısa süre içerisinde, Parti eleştırderın dozu onu "diktatörlük" kurmakla suçlamaya · Merkez Yürütme Kurulu üyeleri tutuklanı nca, Parti faaliyet SaVUnUr. 11 varacak düzeyL bile ulaşmıştı. yürütemez duruma düşer. Ve 1898'den 1903 :kinci RSDIP Ancak bütLn bu eleştiri ve saldırılara karşın Lenin, Kongresi'ne kadar bir partiden ve parti çalışmasından degıt; savundugu örgütlenme anlayışının Rusya koşullarının özgünaralarında ideolojik ve manevi bag dışında hiçbir bag bulunmayan dagınık ve birlügünün getirdigi zorunluluklardan kaynaklandıgını her fırsatta tekrarlamış ve partinin " birinden bagımsız gruplan n amatörce çalışmalarından söz edilebilir. tam demokratikleştirilmesinin o koşullarda olanaksız oldugunu savunmuştur. Nitekim 1903 Ikinci RSDIP Kongresi, bu da~ınık ve birbirinden bagımsız grupları toparlaLenin o günün koşullarında yoldaşça güven ve sadakate dayanan bir ilişki biçimini : mak ve "lskra tarafından geliştirilmiş ve ayrıntılarıyla hazırlanmış ilkelere ve örgütlendaha ön planda tutuyor ve şöyle diyordu: "Hareketimizde etkin olarak çalışanlar için me görüşlerine dayalı gerçek bir parti yaratmak" (1) amacıyla toplanmış, ancak burada biricik örgüt ilkesi, en sıkı gizlilik, üyelerin en sıkı elekten geçirilmesi ve profesyonel bir yandan bu da~ınık grupların resmi birligi saQianırken, diger yandan bilinen devrimcilerin eQitılmesi olmalıdır. Bu nitelikler birleşince 'demokratçılıktan' çok daha . '~ Bolşevik-Menşevik safiaşması yaşanmıştı. degeri i olan J:lir şeye, devrimciler arasında eksiksiz bir karşılıklı güvene kavuşmuş ola- ~ Lenin'in örgütlenme sorunlarının tartışıldıgı bu kongreden çok önce. lskra'da .:! cagız" (6) çeşitli makaleleri e tartışmaya açtıgı ve daha sonra ' Ne Yapmalı?' adlı çalışması içinde ' açımlayıp. 'Bir Yoldaşa Örgütsel Görevlerimiz Üzerine Mektup'ta daha da sistemDemokratik Merkeziyetçilik leştirdiQi ve bu kongrede savundugu örgütlenme modeli; 0 günün koşullarında seçim Lenin tarafından 19(}6'e kadar böyle bir örgütlenme sistemi savunurken. 1905 m . sistemini temel almayan ve esas olarak parti örgütlerinin yukardan aşagı dogru ataKanlı Pazar olayı ile deQişmeye başlayan Rusya koşulları parti örgütlenmesinin yeni .. malar yoluyla içeren özgün bir modeldir. zorunlulugunu da beraberinde BilindiQi gibi Bu özgün örgütlenme modeli. klasik Marksist partilerden bu alanda bir Pazar ile Rus otokrasisini sallamaya ve toplumsal Lenin öncesine baktı~ımızda, Marks ve Engels'in içinde yer aldıkları proletaryanın ilk muhalefet sınırlı da olsa toplantı. örgütlenme ve basın özgürlügil alanında bazı mevzi-~ siyasal örgütlenmesi olan Komünistler Birlig i'nin demokratik bir tüzüge sahip oldugunu ler ~a:~nm~~a başlamışt_ı. Legal çalışma olanaklannın da dogdugu bu yeni koşullarda görürüz. Komünler, Bölgeler, Yönetici Bölgeler, Merkez Organı ve Kongre olarak Lenın Partının Yeniden Orgütlenmesi" adlı makalesinde şunları yazıyordu. t_. örgütlenen bu Birlik, bütün organlarını seçimlerle belirleyen ve seçilenlerin her an geri "Biz, devrimci Sosyal-Demokrasinin temsilcileri, 'çogunluk' savunucuları, gizli :. ii alınabildikleri bir işleyişe sahipti. Komünisteler Birligi deneyinden sonra kurulan ı. ve çalışma koşullannda Partinin tam demokratikleştirilmesinin olanaksız oldugunu ve bu 1 ll. Enternasyonal ve ll. Enternasyonal partileri de bu bir muhtevada g!bi 'seçim laftan öteye geçmeyecegini tekrar tekrar deQildiler. Keza Lenin döneminin Batı Avrupa sosyal demokrat partileri seçim sistemini söylem~şız?ır. (:..:·l Fa~at bız ~lşevikler, politik özgürlüklerin kazanıldıgı yeni koşullaresas alarak demokratik tarzda örgütlenmiş legal ve gevşek örgütlenmelerdi. Oysa da. seçım ılkesını benımsemenın zorunlu oldugunu daima taktir etmişizdir. Lenin'in öngürdügü örgüt modeli, eski Rus devrimci örgütlerinden Narodnaya Volya (........ ). . . . . .. ..... Seçım ılkesının Partı örgOtlerınde, sözde deQil fiiliyatta, hoş sedalı ama boş,~:~
J
w. ne te
! j
ww
. 1~
:·.. i
kurulmasını
kopuştu.
açıdan farkıl
J
koşullara uyarianmasının
başlayan gelişmeler
ko_ş~ll~rda
getirmişti.
başlamış
Kanlı ~
i~kesinin' boş
1
~m
~
'x~-u, mı 380.&::
•
52
st~·K
um: :ı: :mı ..~fr.*.·~~M~~:a88:n: ·:ı:: mn ::aıısı;:~'
ı::;;.x.;.
188!#,:~: ması~~
. .... 'k. l
rızgc_ır
Gülan/Mayıs
1994 1 2
1 1:::mm ı
mm :s;~
'
FORUM i iii i
GÜNÜMÜZÜN ÖRGÜTLENME SORUNLARI . . •· . •
geçirilmiştiL
Daha sonra Ocak 1907'de "Sosyal Demokratlar ve Duma Seçimleri" adlı makalesinde. lenin. aynı konuda Parti Örgütlenmesine ilişkin şunları yazıyordu; "Rus Sosyal-Demokrat Işçi Partisi demokratik çizgiler üzerinde inşa edilmiştir. Bu . demektirki. partinin bütün işleri, istisnasız eşit haklara sahip tüm üyeleri tarafından ya dogrudan ya da temsilcileri aracılıgıyla yürütülür. Ayrıca bütün görevliler, bütün yönetim organları ve Partinin bütün kurumları seçim koşuluna baglıdır. .ı
......)
kalmıştır.
te w
Partinin tüzügü Partinin demokratik örgütlenmesini çok açık biçimde tesbit etmektedir. Örgütün bütünü aşagıdan yukarı, bir seçim temeli üzerine kurulmuştur." 19) lenin. parti örgütlenmesini Ocak 1907'de böyle tanımlamıştı. Ancak herşey program ya da tOzilklerde yer aldıgı gibi yürümüyor her zaman. Bu satırların yazımından kısa bir süre sonra koşullar degiştiginde. seçim ilkesini uygulamak, yeniden güçleşmiş ve 1907'den 19ı7 'ye kadar yaşanan süreçte yer yer dogrudan ,ya da iki aşamalı seçim sistemi uygulamasına ragmen yine de "bir organa katılacak yeni üyenin o organ üyelerince ataması ilkesini büyük oranda uygulamak gerek"l1 O) miştir. 1917'den sonra yaşanan Savaş Komünizmi döneminde ise. her açıdan katı bir merkeziyetçilik uygulanmıştır. ·Amaç iç savaş sona erdiginde, ülkenin ekonomik hayatı düzelmeye başladıgında ve yeni ekonomik siyasetin yol açtıgı tehlikeler büyük ölçüde atiatıidıktan sonra Bolşevik Partisi gene demokratik Merkeziyetçilik ilkelerine dönmüştür. "111)
'Merkeziyetçilik ve Demokratik Merkeziyetçilik'; Makalesinin aslında günümüzün örgütlenme sorunl arını tartışması gerekirdi. çünkü günümüzün örgütlenme sorunları 1903-1905 yıllarının Rusyasında bolşeviklerin 'Merkeziyetçilik' ya da 'demokratik merkeziyetçilik'i nasıl algıladıkları. nasıl uyguladıkianna dair akademik bir tartışma ya da tarihsel bir a raştırmayla cevap verilebilecek kadar benzeşmemek tedir. Aradan, bu örgütlenme anlayışı da dahil olmak üzere birçok şeyi tartışılır kılan koca bir yüzyıl geçti. Demokratik merkeziyetçilik ya da merkeziyetçilik ilkelerinin yalnız RSDIP içindeki uygulanışını degil, Bolşevik mirası devralan bütün Leninist partilerin yüzyıla varan bir pratigini degerlendirme olanagımız var bugün. Leninist örgütlenmenin 'sadece Rusya koşullarına özgü' oldugu da savunulamaz. Çünkü 20. yüzyılda devrimci partilerinin başat örgüt anlayışı bu modeldir ve hemen hemen dünyanın her yerinde uygulanmıştır. Bu pratigin sonuçları, da bu ilkelerin kendisinin tartışılması kadar esaslı bir yer tutar/tutmalıdır. Makale günümüzün örgütlenme sorunları içinde 'merkeziyetçilik', 'demokratik merkeziyetçilik'in nerede durdugunu irdelemeliydiki, okuyucu neden 1903 Rusya'sında Bol şevikierin örgütlenme pratigine bakmak gerektigina ikna olsun. Bugün sosyalist hareketin her alanda oldugu gibi örgütsel planda da aşması gereken bir örgütsel bunalımı var. leninist örgütlenme modeli eger bu örgütsel sorunları çözen bir çizgi ise bu, yalnız 1903-1905 tartışmalarıyla degil bütün bir pratigin sonuçlarıyla tartışılabilmeli. (jnutulmamalı ki Içi boşala boşala koflaşan ve bürokratik aygıtlar haline gelen bu partilerde 'Merkeziyetçilik'/ • demokratik merkeziyetçi lik' ilkelerinin yorumu 'Dış tehdit', kuşatılmışlık', 'komplolar', ·savaş·. 'faşizm' vb. derken hemen hemen aynı
m
söz olarak de!ıil, partinin baglarını yenilemeye, genişletmeye, güçlendirmeye gerçekten yeterli, gerçekten yeni bir ilke olarak uygulanabilecegi zaman artık gelmiştir, veya her halükarda. gelmektedir." (7) Görüldügü gibi 1905 yılına kadar "boş laf" olarak görülen ve lenin'in karşı çıktıgı seçim ilkesi, bu yeni koşullarda temel alınan bir ilke olmuştur. Ve 1905'te yapılan Üçüncü Kongre'de tartışma gündemine giren seçim ilkesi 1906'da yapılan Dördüncü !Birlik) Kongre'de resmen benimsenmiş: bu anlayış; "Partinin bütün örgütleri, demokratik merkeziyetçilik temelinde inşa edilmiştir" 18) ibaresiyle de RSDIP tüzügüne
co
!! iii i!
e.
:
ww
w. ne
Sonuç Olarak lenin'in 1905 yılına kadar kullandıgı merkeziyetçilik kavramıyla, 1905'ten sonra kullandıgı demokratik merkeziyetçilik kavramı. başta parti organlarının oluşturul masında izlenen yöntem açısından olmak üzere. bazı açılardan farklılıklar taşıyan, farklı dönemlerdeki özgün koşullara ait iki ayrı örgütlenme sistemiyle özdeşleşmiş kavramlardır. Bu sistemler birbirinin alternatifi sistemler degildir. Bu noktada sadece içinde bulunulan koşullara göre hareket etmenin zorunlulukları ndan, kısmi farklılıklar dan söz edebilir. Kuşkusuz leninist örgüt modelini örnek alan hareketlerin merkeziyetçilik ve demokratik merkeziyetçilik kavramları ile formüle edilen örgütlenme ilkelerini kendi yapılarında bire bir örnek almaları düşünlemez. Bütün bir Bolşevik Parti tarihinden süzülerek çıkarılacak ve özgün koşullara göre biçimfenecek bir örgütlenme sistemi konusu olabilir ancak. Sadece 1905 öncesi yazılıp çizilaniere bakarak bir örgütlenme sistemi yaratmak ne kadar eksik ve yanlışsa. ı 905 sonrası yazılanlara uygun bir örgütlenme sistemi yaratmaya çalışmak da o denli yanlış olacaktır. Zira her ülkenin ve içinde bulunulan her dönemin kendine özgü koşulları vardır. Öte yandan, eger sözkonusu edilen legal bir örgüt dBgil de, çelik çekirdekli iliega i bir savaş örgütüyse; böyle bir örgütOn koşulları oluşmadıgı sürece, örgütsel lnşada mutfak merkeziyetçilig i, yani atamalar yolunu esas alması kaçınılmazdır. Bu gerçeklig i solun büyük kesimi "demokratik merkeziyetçiligin merkeziyetçi yanı" olarak formüle ediyorsa da, yanlış bir kavrayıştır. Örgütsel inşada atamalar yolunun, demokratik merkeziyetçilikle bir alakası olmadıgı gibi, bu kavramın ikiye ayrı labilir bir yanı da yoktur. Bu durumda, bütün bir örgütsel sistemi demokratik merkeziyetçilik kavramlarıyla izah etmektense, şüphesiz şöyle bir tanımlamaya başvurmak, kavramsal düzeyde daha anlaşılır olacaktır: Örgütsel inşada MERKEZIYETÇILIK, işlerlikte DEMOKRATIK MERKEZIYETÇILIK. 1-lenin, Bir Adım ileri Iki Adım Geri, Sol Yay.' sf.15 2-lenin.Ne Yapmalı? Sol Yay, sf.144 3-Lenin,Ne Yapmalı? Sol Yay.sf.146 4-Lenin,Bir Adım Ileri Iki Adım Geri. Sol Yay. sf.56 S-Lenin, Partileşma Süreci, sf.137-138 6-Lenin, Ne Yapmalı? Sol Yay.sf.151 7-Lenin,Partileşme Süreci, sf.169-176 B-Lenin-Stalin, Örgütlenme Üzerine, lnter Yay.sf.187 9-Lenin, Partileşma Süreci. sf.186-187 ı O-Lenin, Örgütlenme, Kaynak Yay. sf.18 11-Lenin, Örgütlenme, Kaynak Yay.sf.19
Örgütsel inşada merkeziyetçilik. işlerlikte demokratik merkeziyetçilik ilkesinin geçerliligi varsa, bu, ı 903-1905'de Bolşevikler olaya böyle baktıkları ya da lenin olayı böyle yorumladıgı için degil aradan geçen yüzyıllık siyasal pratigin sonuçlerı bunu dogruladıgı ve ya ltekzip ettigi) için olmalıydı. 1903- ı 963 ve hatta 1983 ...derken örgütlenme modellerini. devrimci çalışma yöntemlerini öylesine derinden sarsan gelişmeler olduki... Sadece küçük bir 'ayrıntı': Gizlilik kavramı günümüz dünyasında o derece görece hale gelmiştir ki.. ı 903ı 917 koşullarının ve daha nice sonralarının gizemliligi artık söz konusu de!ıildir. Artık bir şeyin gizliligi sadece ·anlık' olarak önem taşıyor. Mutlak 'gizlilik' olanaklı degil.. Ve artık 'illegalite', 'gizlilik' yanından çok 'yasadışı olmayı ve meşruiyet temelini' tartışan bir kavram haline geldi. Örnegin; Bolşeviklerin 'bir gazete planı etrafında örgütlenme' modeli, o günün modern bir yöntemiydi elbette. Ama bugün dünyanın her yerinden anında uydularla TV yayın larının izlenebildigi bir dünyada böyle bir 'gazete plani ile' örgütlenilebilecegi savunulamaz. Günümüz teknolojisi toplumun denetim ve yönlendirilmesini daha çok olanaklı ve fakat daha çok parçalı hale getirmiştir. Dolayısıyla sosyalist hareketin örgütsel sorunları, tarihsel köklerinde durdugundan daha çok günümüzün olguları karşısında kendisini yenileyememesinden kaynaklanmaktadır. Lenin'in veya Bolşeviklerin hangi 'mantık' veya hangi koşullarının ürünü olarak 'ne'yi yaptıklarını irdelemek gereksiz degildir. Ama daha çok gerekli olan, bizim'ne'yi 'hangi mantıkla' yapacagımızdır. lnsanlanmız bugün daha çok ikincisine cevap anyorlar, ya da her ikisi arasındaki bagı tartışma ihtiyacı duyuyorlar. Yoksa RSDIP'in kuruluş yıllarındaki tartışmalar bizi günümüzden. gündemimizden uzaklaştırmaktan başka bir işe yaramayabilir. Sonuçta. devrimci bir partinin inşasında 'Merkeziyetçilik', işlerliginde 'demokratik merkeziyetçilik' formülasyonuna vanlsa da, başlı başına bu formülü sosyalist hareketin 'örgütlenme sorununu' tanım lamaz. Örgütlenme'de 'Parti aygıtı nın· sınıf yada kitle hareketi içindeki rolü; bir iktidar aygıtı olarak 'parti'nin tartışılması gerekir. Parti'nin nerede bir 'araç' nerede bir 'amaç· haline geldiginin; nerede 'kendisi adına temsile politika ya;pma• savundaki sınıf ya da' kitlelerden yabancılaşt ı gı irdelenmelidir. 'Öncü-artçı' ikileminin bütürt bir süreete neyi ifaM ettiQi: "gizliligin' düşman saldırılarına karşı 'korunma' olmaktan nerede çıkıp; sınıfa ve harek'ete karşı *'korunma· zırhı haline geldiQini tartışmalıyız. Kenrdisi adına politika yapılan insanların, partinin politikalarına hangt mekanizmalafla katılacakları; 'kuşatma', 'illegalite koşulları' sistem varoldukça sürekli olacagına göre· (Söz gelimi Devrimci bir parti Türkiye koşullarında illegal, ama Almanya koşullarında legal olamaz. Çünkü Türkiye, Almanya'daki faaliyeti-Belki müdahale koşulları kısıtlı olsa bile-en az Türkiyedeki kadar rahatlıkla kontrol edebilir. izleyebjliylir... ) yönetim kadrolarını 'nasıl, hangi mekanizmalarla denetleyebileceklerini tartışmalıyız.
Bütün bunlardan öte, Uluslararası sermaye, her bakımından olaganüstü ve örgüllüyken;: proletaryla ve sömürge uluslar bakımından olaganüstü parçalanma ve örgütsüzlogon kökenieri ve aşılma yöntemleri üzerinde tartışmalıyız.. merkezileşmiş
20 Şubat 1994
Can ERZIN
Gülan/Mayıs
1994
12
53
Nisan Istikrar paketinin açılmasından sonra Koç ve Sabancı 'nın Anayasanın 119. maddesinin işleti lerek Olaganüstü Hal ilanı istemleri Demirel tarafından şimdilik kaydıyla red edilmişti. Sömürgeci devletin kurşun askeri gazeteler tarafından manşetten verilen bu haber, aslında 'istikrar" paketine yönelik tepkileri tehditle sindirmeye ve kamuoyunu Olaganüstü Hal'e hazırlamaya uyarlıydı. Pakete yönelik tepkilerin cılızl ıgı ve emek tacirt sendika agalarının devletin tepesinde yaptıkları temaslar sonrası adeta eylem yasagı koymaları. devletin böyle bir tartışmayı sürdürmesine gerek bıra kmadı. Hazı r sınıf 'uyuyorken'. uyandırmak akıllıca degildi. Türkiye'de Olaganüstü Hal tartışması eskilere dayanmakla birlikte. Kürdistan'da yürürlükte olan Olaganüstü Hal'in Türkiye'ye de kaydınlmasına yönelik çabalar 1993 yılı Haziran ayında somut--:,; laştı. Hakim sınıfların koltuk degnegi SHP , tarafından Meclise sunulan bir karar tasarıyla. bütün Türkiye'de olagan bir uygulama biçimine bilründürülmüş Olaganüstü Hal durumu ilanı isteniyordu. Devlet tarafından 'yerel yönetimlerin güçlendirilmesi'. askeri birimlerin 'sivil otoritenin emrine sokulması' biçiminde sunulan bu tasarı, aynı tarihlerde komisyonlardan hızla onay görerek Meclis gündemine getirildi. Fakat savaş kabinesinin her iki kanadı tarafından benimsenmesine ragmen, Meclis'te bekletilmesi uygun görüldü. '//Idaresi Kanununun Bazt Maddelerinin Degiştirilmesi ve Bu Kanuna Bazt Maddeler Eklenmesi Hakktnda Kanun Tasansı' adındaki bu tasarı, bugünlerde Meclis'te ele alınarak yasallaşacak.
5
güçlü bir direnişi e de karşı karşıya .. TC devletı hem iç kamuoyuna hem de emperyalistl.ere •PKK'yt bahara ~~dar biterece{Jf sözü vermişti. Gelınen noktada bahar bı tıyor, fakat PKK bitmedi. (Eger PKK taktik adına stratejide ödün vermezse. yani kendi kendini bitirmezse. askeri zorla bitirilecegi de yok.! Bugün için bu süreyi Eylül'e ertelemiş durumda. Eylül'e kadar KUKM'ne güçlü darbeler indirmesi gerekiyor. Bu nedenle askeri harekatı tırmandırırken, Türkiye ve Kürdistan'da da bütün muhalefet odaklarını susturması gerekiyor. Devletin bütün kurum ve kuruluşlarıyla savaşa uy~r!anmas~ ~ygulamasının bir parçasını oluşturan bu polıtıka. çeşıtlı cephelerde yankısını buluyor. Işte bugünlerde sömürgeci politikaların mutfagı olan parlamentoda buna dönük bir dizi hazırlık yapılıyor. Bu hazırlıkların
co
~
-~:·
SÖMÜRGE VALILlGI SISTEMi TÜRKIYE'YE YAYillYOR
IL·IDARELERi
te w
e.
, YASASlYLA . OLAGANÜSTÜ HAL ::1l_LAGANi.AşlıRILIVOR, ·,
ww
w. ne
.
•
54
~ · •. • k . •
rızgar
m
bu ~~~~ ~omut laştmlarak saytlmtf; yeni suçlar dagozonunde bulundurularak yemden belirlenmiştir. Bu yetki/erin, günümüz şartlafi içerisinde de{jişen suç ve suçlu tipi karştstnda, maddede belirtilen durumlarla smtrlt olarak ve 0/a{janüstü hal ilan edilmesi ihtimaline yol açabilecek koşullarda. ola{jan yönetimin önleyici kolluk yetkileri oldugu düşünülmüş,Oia{Janüstü Hal ilantna yol açacak ortamm do{Jmamast stk stk OlaQanüstüHal uygulamasına başvurmamak için bunların, olaQan yönetimin temel yasası olan lı Idaresi Kanunu'na konulmas.ı uygun mütalaa edilmiştir. Ayrtca getirilen bu düzenlemeler, uzunca bir süredir devam etmekte olan mevcut Olalanüstü Hal Uygulamast'nm kaldmiması için uygun ortam1 da yaratmış olacakttr'js.3-5, abç) Yasa tasarısının gerekçesinde de '::: ,. ,..., --:·: .:-:. görüldügü gibi, devletin 'temel amac ı ..... Olaganüstü Hal'de geçerli olan yetkileri ll Idaresi Yasası'na koyarak. ilan etmeden OlaQanüstü Hal uygulamaktır. Yani Olaganilstü Hal'i olaganlaştırmaktır. Bu saglandıktan sonra KUrdistan'da 11 ilde geçerli olan Olaganüstü Hal Uygulaması biçimde kaldırılacaktır. Bu manevranın sömürgeci devlete uluslararası kamuoyu nezdinde propaganda olanagı saoıa ması da hedeflenmiştir. TC Devleti 'Kürdistan'da Olaganüstü Hal Yasası'nı kaldır mış olmakla övünerek. özünde daha agır antidemokratik koşullar içeren bu uygulamayı, demokratik bir adım olarak sunacaktır. Nitekim tasarının Meclis Komisyonları'nda görüşülmesi s ı rasında tasarıya muhalefet şerhi koyan sömürgeci parlamentonun bazı üyeleri bunu bütün açıklıgıyla ifade etmişlerdir. Örnegin; TC Devleti Savaşa Uyarianıyor Ordu Milletvekili M.Bahri·Kibar şunları belirTürkiye derin bir e~onomik ve siyasi kriz tiyor: "(...)büyük bir refonn olarak takdim içinde. Iç ve dış borç baskısı altında Kürdistan'a edilen, mevcut siyasi iktidarın yakın bir yönelik sömürgeci kirli savaşla derinleşen gelecekte sahne/emeye hazu/andı/lt ekonomik kriz. siyasi krizi de boyutlandırıyor. siyasi bir senaryonun bir parçast olan..., Celal Şerwan TC Devleti'nin kredi notu birbuçuk ay içinde bir tüm Illi ve kaymJJkBmlara Olağanüstü puan daha düşerek sömürgeci devleti (Bt) · Hal lfiilge Va'lileri..'ne tamnan yetkileri başında da 'll idareleri Yasası' geliyor. yatırım yapılamaz ve kredi verilemez ülke sınıfına soktu. veren ve tüm ülkenin 0/aiJanüstüHal'le yönetilme. Hakim sınırlar krizin yükilnü 'ekonomik istikrar paketi'yle sm e se~ep olacak olan bu kanun tasarts) na Uygulamada Zamanlama Hassaslığı emekçilere yıktıktan sonra emekçilerin tepkisizligi kaTŞtytm" (S. 12) Yine. Malatya Milletvekili Mustafa 1993 yılının Haziran ayında Meclis'e sunulan tasarı, karşısında geçici bir süre için de olsa rahatlamayı Yılmaz tasa'rıyı "... 11 ilde yürürlükte olan · yerel "seçim'ler. istikrar paketi gibi programlardan düşunOrken kredi notu düşüşü şok etki yarattı. Oysa 0/ağanQstü Hal Uygulamasi -adt konmadandolayı askıya alındı. Parlamentonun hala sömürgeci kısa bir süre önce savaş kab i nesinın göstermelik başkanı . bütün iliere yaygıntaştmliiilŞ olacaktır. Her ilde savaşı meşrulaştırma!< noktasında esaslı i şlevler Çiller'in Amerika gazisi sırasında görüştügü IMF yetbir Olağanüstü Hal Valisi, her ilçede bir gördügO, sömürge valiligi sisteminin baş agrıttıg ı kilileri Türkiye'ye kredi konusunda kefil olacakları garanOlaflanüstiiHal Kaymakamı.. ho1 olmayan bir koşullarda bu tasarının gündemleştirilmesi dönem tisini vermişlerdi . Bu gelişmelerin yaşand ıgı süreçte agır görüntu sergileyecektit" (S.19) biçiminde eleştirmek açısından -en azından dış kamuoyu aç ı sından- olumsuz faiz yOküne dayanamayan bankalar ve sanayi tekelleri tedir. Tasarıya şerh koyan bir çok milletvekilinin tapkilere yol açacaktı,- Fakat 'seçim' oyun.un..tutmad ıgı , birbiri peşi sıra iflas ilan iarına başladılar . Türkiye gerekçelerinde aynı ifade leri görmek mümkündür. istikrar paketinin ç ıkarı löıOı ve Kürdistan'da kapsamlı bir emekçileri sömürgeci savaşın faturasını ödeye dursunKuşkusuz sörr;irgeci parlamentodaki milletvekillerinin bu harekatın s\iıfürüldügü, ciddi bir ekonomik ve siyasi lar. savaşı yürüten TC Devleti ekonomik krizin derin-tepkisi onlarır 'demokrat'lf9ıyla açık fanamaz. Tepkinin krizin ya,andıOı ~oşullarda. Kürdistan ve TOrkiye'de leşmesin i n yarattıgı sancıları yaşıyor. temelinde taşı tamayacakları yeni bir ayıp ve geçmişte olagan görüntü altında Olaganüstü Hal uygulamaMOın Ekonomik kriz, yansımasını siyasi krizde buluyor. Tctkrir-i Sükfın Kanunu'nda oldugu gibi, bu mekanizTürk hakim sınıfları toplumsal muhalefetin dagınıklıgına .hayata geçirilmesi devlet aç rsından manın birgün kendilerine de dönbaşkaca bir alternatif yaratılamazsa ve döneme özgü sessizligine ragmen yönetme basireti mesi korkusu yatmaktad ı r. kaçınılmaz gözüküyor. Bu nedenle Çiller gösteremiyorlar. Hakim sınıfların bütün kesimiefin in Yukartdaki yasaı:Hn 8. madAmeri~a gazisi uncesi "Demokratik TC Devleti desinin mutabakatına dayalı siyasi iktidar sorunların çözümü içerdigi hükümlerden de Öplemler Paketi' (Demokrasiyle önlem konusunda tıkanmış durumda .. Kürdistan sorunu anlaş ı lacag ı gibi . bu madde .. Kürdistan'da ancak Türkiye sömürgeci devletin bütün mekanizmalarını adeta 1<igibi askeri 'demorkasi"lerinde görillebilecek türden litlemiş. Bu nedenle hakim sınıfla( arasında ' ANAOlağanüstü Hal Olaganüstü Hal Yasası'nın 1ı . maddesinin aynen ll lda releriYasası'na komiklikler olsa gerekinin açılacag ı nı YOL', Parlamentodaki bütün partiler1 kapsayan ' Milli Yasası•m kaldır akta rı lmasından ibarettir. müjdelemişti . Çok geçmeden bu müjdeMutabakat Hükümeti', 'Azınlık Hflkümeti', askeri Yakın geçmişte Şeyh Sait lerden birinin sözü edilen yasa oldugu direktil altındaki "Tekno"kratlar Hükümeti' gibi çözümmış olmakla Direniti sırasında ilan edilen ortaya çıktı. Zira. bu taslak yasallaşt..':tan ler üırtışılıyor. Fakat, 'rcırtışılan bütün bu seçeneklerin Takrir- ı Sükfın Kanunu (4 Mart sonra Kürdistan'da 11 ilde uygu~.:Jnan . övünerek, özünde işe yaramadıgının da farkındalar. Bu nedenle bu tartış 19251 ulusal direnişi bogmaya yöneOlaOanüstü Hal uygulaması kaldırılacaktı. malarda 'rejim bunalımı' izlenimi yaratmamaya özen daha ağır anti- lik olsa da. cephe gerisini de ihmal Çünkü, artık her ilde bir sömiirge valisi. gösteriyorlar. .. demokratik etmemiştir. Bu üç maddelik kanun her vali ise birer adli. idari askeri komuSiyasal olarak kilitlenen devlet sorunun çözümü sözümona •irtica" ve •isyan'a karşı tan olacaktı. noktasında gün geçtikçe daha fazla şiddete başvuruyor. koşullar içeren çıkarılmıştı. Fakat Kürdistan'a sefer Savaşın siyasal kilitlenmeyi kamuoyunun gözünde göl~esmiyetin ltrafı bu uygulamayı, yapan devlet. Türkiye'de de geledi9inin farkında olan devlet, Kürdistan cografyasının kurmay ı ihmal etmedi . Onümüzdeki günlerde yasallaşması iki parçasında oldukça kapsamlı bir askeri harekat demokratik bir daragaçları Hakim sı nıflar içinde liberalleri tembeklenen yasa tasarısı gerekçesinde yürütüyor. Kuzey Küdistan'da gerillanın konaklama, sil eden.kesimlerle. ulusal direnişin belirtilen hususlar. yasanın ruhunu ele geçiş ve egitim mevzileri sOrekli olarak bombalanıyor. adım olarak katliamla hastınlmasını alkışiayan veriyor. Gerekçede şunlar yazılı : 'Kamu Şehir, kasaba ve köylerde biliRen uygulamalar bütün sunacaktır. sahte komünistler dahil olmak düzen ve güvenli{jini bozan geleneksel hızıyla sürüyor. Güney Kürdistan'da yürütülen harekattan üzere. Kemalistler bütün muhalifleri suçlarm yanmda 1970'/i ytllarda 'anarşi ise devletin beklentileri oldukça fazla .. Sömürgeci düzmece 'lstiklar Mahkemeleri'yle cezalandı rdılar. ve terör olay/af/', 1980-1990'/t ytllarda "bölücü devletin bu harekattan beklentilerini şu başlıklar altında hareketler' diye adiandm/an örgütlü suçlar ortaya çtk- .Bugün ise. Kürdistan Ulusal Kurtuluş Mücadelesi'ni bagtoplamak mümkün: Gerillanın geçiş olanaklarını tıkamak maya çalışan devlet. Kürdistan'daki sömürge valiligi sismtş; bunlar devleti ve rejimi tehdit eden boyutlara ve parçalar arasında kan bagını kesmek. Kuzey'de temin ı Türkiye'ye yaymaya ça l ışıyor. Bu çaba hem ulaşmtşttr. (... )0/a{Jan yönetimin bu yetersizli{Ji, saktnyürütülen harekatı desteklemek amacıyla geriliayı sömürgeci metropollerdeki Kürt kitlesini sindirmeye, calafi herkesçe bilinen. bu nedenle son çare olarak eırkadan kuşatmak. Bütün bunları saglayabilmek için hem de cılız da olsa Türkiye'deki toplumsal muhalefeti balvurulması gereken SıktyöRetim ve Olalanüstü Güney parçasında tampon bölge yaratmak ve Güney ezmeye uyarlıdır. Türkiye emekçileri sadece sömürgeci Hal Yönetiminin bazı bölgelerde normal yönetim önderligine gözdagı vermek. Fakat. devlet Güney'de kirli savaşa alınterlerinin akmasını, savaşın yol açtıg ı haline gelmesine neden olmu1tur. (...) Bu durumlar eskisi gibi at oynatamayacagının da farkında .. Günayli sefaleti omuzlamayı kabul etmekle yetinmeyecekjer, dikkaie almarak valinin önleyici kolluk yetkileri güçleri eskiden oldugu gibi rahat kullanamadıgı gibi ayrıca dayatılan savaş paketlerinin olaganüstü yetkili
Gülan/Mayıs
1994 1 2
HUKUK
m
3. Geçici olarak belirli yerlere giriş ve çıkışları sını r Iayabiiir veya yasaklayabilir, gecikilmesinde sakınca olabilecek hallerde arama yaptırabilir. belirli yerlerde kişı lerin toplanmalarını. dolaşmalarını menedebilir, sokaga çıkmayı sınır i ayabiiir ve üç günü geçmemek üzere tamamen yasaklayabilir. Bu gibi hallerde halkın gıda, yakacak ve saglık gibi ihtiyaçlarıyla ilgili önlemleri alır ve halka duyurur. 4. Her derecedeki resmi ve özel egitim ve öQretim kurumlarında ögrenime ara verebilir. ögrenci yurtlarını geçici olarak kapatabilir ve ihtiyaca göre başka hizmette kullanılmasına karar verebilir. 5. Derneklere, Kamu Kuruluşu niteligindeki mesleki kuruluşlara, sendika ve vakıflara aıt lokal. kulüp ve benzeri tesisleri. umuma açık sinema, tiyatro, gazino, otel. motel ve benzeri yerleri aratabilir, açı k kalma zamanlarını belirleyebilir ve üç aya kadar kapatabilir. 6. ll' e giren çıkan ve il içinde seyreden her türlü taşıt araçları ile ilgili trafigi düzenleyebilir. kısıt l ayab i lir, belirli güzergahlar için kısa süreli yasaklamalar getirebilir, il sakinleri ve ll'e dışardan gelecekler için kimlik belirleyici belge ta şıma zorunıugu koyabilir. 7. Yanıcı. patlayıcı, kesici ve yaralayıcı. tecavüz ve savunmada kullanılan maddeler ile bunların yapımı için gerekli malzemelerin bulundurulmas ı nı. depolanmasın ı . nakil ve satışlarını izne baOiayabilir veya yasaklayabilir, ruhsatlı da olsa her nevi silah ve merrnilerin belirli yerlerde ve zamanda taşınmasını yasaklayabilir. kamu veya kişilere ait özelligi bulunan kurul uşlar, fabrika, banka ve benzeri yerlerde iç güvenligi saglamak amacıyla süreli veya süresiz özel koruma önlemlerinin alınmasını ilgililerden isteyebilir Bu isıekierin yerine getirilmesi zorun !udur. 8. Oogal afetlerde. toplumsal olaylarda veya yet kililerin istemi ile kamu görevlerine ya rdımcı olu.~ken yaralananla r ı n tedavi lerini Kamu ve üzel SaglıkKuruluşlar'ında devlet memurları gibi yaptırabilir. Bu fıkra ile ilgili olarak vali tarafından verilen sözlü emirler derhal yazılı hale getiri lir. al ı nan karar lar gerekçeli olarak yazılır, ilgililere duyurulur, hal~ı ilgilendirenler alışılmış araçlarla ilan edilir. Bu fıkrada öngörülen tedbirler, alınmasını gereklıren sebeplerio devamı halinde yeni bir kararla en çok iki kez uzatılabilir veya tekrarlanabilir. Bu f ı kranın uygulanmasında birden faz la ili ilgilendiren konularda iller aras ındaki koordinasyon Içişleri Bakanı tarafından saglanır. Bakan bu yetkisini ilgili valilerden birisine devredebil ir.
ww
w.
ne
te
we .c o
valilerce korunmasına da katlanacaklar. Tabi savaş karşısında sessizliklerini bozmadıkları sürece ... 5. Birden fazla il'i içine alan olaylarda, ilgili valilerin Kürdistan'da kırsalı boşaltarak insansızlaştıran, il ve istegi üzerine aynı veya farklı askeri birlik komutanların ilçe merkezlerini birer askeri üs haline getirmek suretiyle dan kuvvet tahsis edilmesi durumunda, iller arasında terörize ederek sindirmeye çalışan devlet. her ile bir işbirligi, koordinasyon, kuwet kaydırılması. emir komuta OlaQanüstü Vali. her ilçeye bir OlaQanüstü Kaymakam ilişkileri, Içişleri Bakan ı tarafından belirlenecek atayarak KUKM'nin kitle dinamigini kırmaya çalışmak· esaslara göre yürütülür. tadır. Yeni yasa, herbiri kendi sahasında sınırsız yetkilerBu esasla rın uygulanmasında. i şbirligi ve koordile donatılmışb u komutan idarecileri nasyon saglamak amacıyla, gerekli görevlendire rek. aynı zamanda devlet görülen hallerde Içişleri Bakanı bürokrasinin hantall ı gı, ataleti ve ilgili valilerden birisini görevlendiTürkiye emekçibürokrasi içi çekişmeleri de aşmaya, rebilir. olaylara zamanında müdahaleye de lerinin savaş 6. Bu fıkra uyarınca uyar! ıdır. görevlendirilen askeri birlik menkarş1sm da sesSömürgeçi TC Devleti bu yasayı supları hakk ında, bu görevlerin 'Demokratik Önlemler (?) Paketi" adı sizl i ğinden cesaret ifasında işled ikleri suçlardan altında şamatalı bir biçimde sunacaga dolayı Memurun Muhakematı alan TC devleti, benziyor. Sözümona Kürdistan'da Hakkında ka nuna göre işlem Olaganüstü Hal Uygulaması'nı kaldırma yapılır. gelinen noktada görüntü altında, mevcut uygulamadan Gl ll'de ve bölgede bulunan çok daha agır hükümler içeren yeni savaş• Türkiye'ye tüm Kamu Haber Alma kuruluşları uygulamayı hayata geçirecek olan ilin genel güvenligine il işkin bilgide yaym1şt1r. devlet. bu durumu da "demokratik" ad ım leri derhal valiye vermek zorunolarak sunarak bolca propagandasını Sava ş m hedefi de dadırlar. yapacak. Geçmişte 140. 141, 142, 163. H) Vali, ekonomik bunalım, toplums al muhalemaddeyi kaldırıp, yerine bu maddelere doQal afet. genel güvenligin veya rahmet okutan Anti-terör Yasası'nı fettir. TC genel saglıgın bozulması haluygulayan devlet. aynı taktigi şimdi de lerinde. alınmış olan tedbirlerin Devleti' nin yeni uygulayacak. Bu nedenle devletin bu yetersiz k aldıgının anlaşılması oyununun teşhiri ve mücadeleyle boşa üzerine. mal ve can güvenligini, manevrasim boşa çıkarılması önemlidir. Bu uygulamanın kişi dokunulmazlıgını. anayasal Çikarman m yolu muhatabı olan Kürdistan zaten hak ve özgürlükleri korumak ve sömürgeci kirli sava şın bütün yükünü KUKM'yle dayamş kamu düzen ve esenligini sagıa çekmektedir. Dolayısıyla mücadele görevi Türkiye emekçilerindediL Pratik may• yükseltmektir. mak 1.amacıyla; Haberleşme araçları dahil, ' t arafsızlıgın en sinsi taraflılık ihtiyaç duyulan her türlü araç, oldugunu' kanıtladı. Bugün Kürdistan'daki sömürgeci gereç. iş makinası , bina, tesis, yiyecek, yakacak. ilaç ve kirli savaşa karşı sessizlikte ifadesini bulan tarafsızlık. tıbbi malzemeler ildeki tüm kamu kunum ve kuruluşlarıy Türkiye emekçilerini savaşın faturasını ödemek zorunda la onlara baglı müesselerden, yetersiz kalması halinde. bırakmıştır. Türkiye emekçilerinin savaş karşısında sesözel kişi ve kuruluşlardan temin edebilir, zaruri ihtiyaç sizliginden cesaret alan TC devleti, gelinen noktada maddelerinin, ilaç ve tıbbi malzemelerin, hayvan, hayvan savaşı Türkiye'ye de yaymıştır . Savaşın hedefi de yemi ve hayvan ürünlerinin il dışı na çıkarılmasın ı kı sıt toplumsal muhalefettir. TC Devleti'nin yeni manevrasını layabilir veya yasaklayabilir. fazla fiyatla salı l masını ve boşa çık a rmanın yolu satıştan kaçırılmasın ı önleyici tedbirleri alabilir gerekKU.IÜ,.'yle dayanışmayı yukseltmektir. tiOınde tanzım satışları yaptı ra bilir. MADDE 8.- 5442 sayılı Kanunun 11 inci maddesinin 2. Kamu Kurul u şları'nda görevli personelin çalışma D fıkrası aşagıdaki şekilde degiştirilmiş ve aynı maddeye saatleri ve yıllık izinlerini aşagıdaki G, H ve 1fıkraları eklenmiştir. . . . ihtiyaca göre düzenleyeD) Valiler. ilde çıkabilecek veya çıkan olayların, '':'' bilir emrindeki kuwetlerle önlenmesini mümkün görmedi._· -~ veya önleyemedikleri; aldıkları tedbirlerin, bu k le uygulanmasını mümkün görmedikleri veya uy la madıkları takdirde. diger illerin kolluk kuwetleriyl bu iş için tahsis edilen diger kuvvetlerden yarari ak amacıyla Içişleri BakanlıQı'ndan ve gerekirse en yı.ıı....,. askeri (Kara, Deniz ve Hava) kuvvet komutanından mümkün olart en hızlı vasıtalarla müracaat ederek yardım isterler. Bu durumlarda ihtiyaç duyulan kuwetlerin, Içişleri Bakanlıgı'ndan veya askeri birliklerden veya her iki makamdan talep edilmesi hususu, yardım ta!ebinde bulunan vali tarafından takdir edilir. valinin yaptıgı yardım istemi gecikti rilmeksizin yerine getirilir. Vali tarafından askeri birliklerden yardım istenmesi halinde; 1. Acil durumlarda bu istek, sonradan yazı lı şekl e dönüştürülmak kaydıyla sözlü olarak yapı l abilir. Kürdistan ' daki kirl i s avaşın yansı 2. Muhtemel olaylar için istenen askeri kuvvet malarından biri olan -sosyalist, yurtsever, valinin görüşü alınarak. olaylara hızl a el koymaya uygun ,., demokrat, özellikle Kürt basını üzerindeki- yasak; yerde, cereyan eden olaylar için ise olay yerinde hazır · 2 gazetenin daha kapatılmasına neden oldu._ bulundurulur. Istenen askeri kuwetin çapı, olayların Yaklaşık iki yıldır çalışmalarını sürdüren Ozgür niteligine göre kuwet isteminde bulunan vali ile yardım Gündem gazetesi, geçtigirniz nis an ay ı içinde istemi yap ı lan askeri birliQin komutanı ta ra fı nda n muhtelif sayıl arın d a yer alan haber, makale ve müştereken belirlenir. röportajlar nedeniyle Istanbul DGM'sinin verdigi 3. Askeri kuvvetin , vali tarafından mOstakilen kapatma kararın ı n· yargıtayca onaylanmas ı görevlendirilmesi durumunda; veri len görev askeri sonunda kapatıldı . kuwet tarafından kendi komutanının sorumlulugu altın Yayın ş.ürecinde, sürekli devletin hedefi haline da ve onun emir ve talimatiarına göre. Türk Silahlı " gelen Ozgür Gündemin onlarc a muhabiri Kuwetleri Iç Hizmet Kanunu'nda belirtilen yetkiler ile : .• öl dürüldü, tutuklandı, yo~un işkence gördü, kolluk kuvvetlerinin genel güvenligi saQiamada sahip ·· · kaçırıldı, tehdit edildi, ga zete binası fiili olarak oldugu yetkiler kullanılarak yerine getirilir. devletin polis güçleri tarafindan işgal edilip bütün 4. Güvenlik Kuvvetleriyle yardıma gelen askeri çalışanları günlerce işkenceye alındı ve nihayet kuvvet arasındaki işbirligi ve koordinasyon emir ve Gen elkurmayın emirleriyle hareket eden Istanbul komutaya ilişkin esaslar. yard ıma gelen askeri birligin DGM'nin ka ranyla kapatı l dı . komutanının da görüşü alınarakvali tarafından tesbit Cezası Yargı tay tarafından onaylanıp kapatılan edilir. Ancak yardıma gelen askeri birliQin. belirli görevdi~e r bir gazete de Azadi. Azadi gazetesi, leri jandarmayla beraber yapması halinde; komuta. sevk 43' ncü say ı s ı n d a yayınlanan yazı l ardan dolayı ve idare. askeri birliklerin en kıdemli komutanı tarafı n verilen ka patma cezasının Yargıtay ' da onaylandan üstlenilir. ması üzerine, 13 mayıs 1994 cuma gününden
Gülan/Mayıs
1 •
geçerli olmak süretiyle 15 gün süreyie kapatıldı.
Ayrıca, gazetenin eski sahibi lkramettin O!iuz ile
eski yazıişleri müdürü Sedat Karataş 2'şe r yıl agır hapis ve 20'şer milyon Tl. para cezasına çarp-
tırıldı la r.
Özgür Gündem ve Azadi gazetele rinin kapatıl protesto ediyoruz.
masını şi ddetle
AYSE ZARAKOLU CEZAEVINDE
Ha kkında lstanbul DGM ta rafından tutuklama
kararı
verilen Ayşe Zarakolu tutuklandı. 1990 yılında Belge yayınları tarafindan çıkarılan Dr.lsmail Beşikçi 'nin "Devletlerarasi Sömürge Kürdistan"adlı kitap, Istanbul OGM tarafı ndan "bölücülük propagandası' yapıldı~ı gerekçe gösterilerek toplatılmış, Beş i kçi ile birlikte yargılanan Belge yayınları sorumlu yönet icilerinden Ayşe Zarakolu 6 ay hapis, 50 milyon para cezasına çarptırılmıştı. Cezanın Yarg ı tay tarfından onayl anması
sonunda Ayşe Zarakolu tutuklanarak cezaevine gönderildi.
•
19 94 1 2
•
ııJt..- rka
nzg ar
55
om
*
et ew
e. c
1991
' .. ulusun özgürlüğü ve ülkenin bağams1zhğ1, hayatin h .e r alan1nda verilecek m ücadele ile gerçekleşebilir. Bu alanda yara'talacak her değerin mücadeleye zengin bir içerik ve anlam ka1:acağana inan1yoruz. Gücümüz ve ye1:eneklerimiz oran1nda orkestradakl yeri.mizi almaya kararhytz. ••
s1LDlkcE·
«
•
• .. ,. • •
w. n
Emperyalistler işgal ettikleri topraklardaki ulusların zenginlik kaynaklarını talan ederken ~ynı zamanda o u lus ların kültürel değerlerini de ımha etmeye çalışır. Kimliksiz ve ki~i l iksiz bir top lum yaratmayı hedeflerler. Bu polıtikalarının sonucu sömürücü le re imrenen, onlar gibi olmayı hedefleyen, içinde bulunduğu koşulları sorgu lamayan, karşı ç ı kmayan, teslimiyetçi, itaatkar v~ murit bir kişi lik oluşur. Sömürgeci ler, bu kişi l iği kendisine hizmet etmeyeniere karşı kullanır. Sömürülen ulusun bir kısmı, diğeriyle savaştırılır. Burjuvazi kendisine karşı o lan her şeyi aşağılar. Emekten yana, ezilen sınıfın çıkarları doğrultusunda olan sanat da bundan payını alır. Yaratıcıları baskı altında tutulur. Varlığı emek-sermaye çelişkisine bağlı olan bu sistemde sanat bir meta, sanatçı da bu metayı üre~en, pazarlayan konuma düşürülür. Bızce sanat bu değildir. Nesnel gerçekliğin, duyularımızca. algılandıktan sonra yeniden üretilmesidir. Insana özgü ve toplum~ al bi r etk inliktir. Sanat ın "bu etkinliğinin mekanikleşmesi" niteliğin nicelik içinde boğulması kapitalist sistemin özelliğindendir. "insan duyguları matematik formUilere indirgenemez" metalaştırılamaz.
Sanat üretim sürecinden ayrılamaz . Sınıfiara bölünmüş bu toplumda, o da sınıfiara bölünmüş ;· olarak va~dır. Ondan baŞımsız ele alınamaz. Ezen-ezılen, sömürgecı-sömürge çelişkisi olan ~:
ww
~.
56
{ bir toplumda her insan taraftır. Biz de tarafız. ~ Kültür değerlerine el konmuş kimlikleri inkar edilmiş, isimleri değiştirifmiş bur ulusun aydınf- ları o larak taraf tutuyoruz. Ulusumuzun bağıms_ızlı_ğın~ sayuna nl arda~ yanayız. Kim liksiz, "kişi~ı~sız, ınka re t ve tak lıt ~anata karşıyız. Bizim ıçın. sa~at sadece estetık değeri olan bir şey de ğıld ır . Onun toplumun değişim ve dönüşümünde etki li bi r silah o ld uğuna da inanıyoruz . Çizdiğimiz her çizgi, tuvalimizdeki her biçim ve renk bilincimizin ürünü ve ezenlere karşıkullandığımız silahtır. Sömürge ülke aydının görevi de budur. O bi~inci ve tüm bi!i~imiyle sömürgeci ülkenin asimılasyoncu polıtıkasına karş ı durmalıdır. Kendi ulusal değerlerine sahip çıkmalıdır. Yaşadığımız dünya, insanın insana egemenlik
Gülan/Mayıs
*k'u~~aya ç~~ŞÜğ~;"';.;;r';;m-;;;; Çeiişkisinin :a·r olduğu
kapitalist bir dünya ... Bir yandan ihtişamlı sa lo nlarda insan emeğinin hiçe sayıldığı cavcavtı eğlence geceleri, öte yandan jandarma dipçikleri altında yaşama mücadelesi veren mazlum Kürt ulusunun feryatları. işte böylesi bir dönemde aydın olmanın tüm sorumluluğuyla Komel Ressamlar Birl iği olarak, hayat
karşısındaki·yerimizi aldık. Bize göre, ulusun özgürlüğü ve ülkenin bağım sızlığı, hayatın her alan ında veri lecek mücadele ile gerçekleşebilir. Bu alanda yaratılacak her değerin mücadeleye zengin bir içerik ve an lam katacağına inanıyoruz. Gücümüz ve yetenekler-
imiz oranda orkestradaki yerimizi almaya kararlıyız.
Toplumsal gerçekçi bir sanat anlayışı taşıyan biz birlik üyeleri, yeniden doğuş sürecine giren ülkemizin bu alandaki temsilcileri o larak, ilk olmanın tüm zorluklarıyla bir yılı geride bırak tık. Ulusumuzun talan edilmiş kültürel değer lerinin korunması gelişt iri lmesi ve evrensel boyutlara ulaştırılıp kalıcılığı için kendimize düşen görevleri başaracağız. Bunu yaparken aynı amaç uğruna çaba sarf eden tüm ~.anatç_ılarla c;fayanışma içinde olacağız . Ulkemızde resım alanında çaba gösteren ve ürün lerini sunamayan her insanla dayanışmaya girip destekleyeceğiz. Bu alanın kend i dinamikleri üzerinde yükselmes i için· olanaklar yaratmaya çal ı şacağız. Dargrup zihniyetinden uzak ve birleştirici iTkeyi temel alacağız. Tüm dünya sanatçıların ı dost kab u 1 ederek da yanışma içinde olacağız. Sanatı estetik kuralları gözardı etmeden kendi kuralları içinde işleyeceğiz. Bize göre sanatın hayatı sorgulaması gerekir. .. Arya Ressamlar Grubu olarak bir bildirge sunan grubumuz biryılını doldurdu. Halkımızın kültürel değerlerini, gelenek ve görene~l~r!ni, tarihini, efsanelerini kalıcı birer belge gıbı ışleyerek evrensel kültüre katkı sağlar konuma getireceğiz. Bu amaçla koyduğumuz; 1- Joplumcu gerçekçi 2- Insancıl , ulusal ve çağdaş . 3- D~r&rupçu anlayışlardan uzak v~ birleştirici ı lkelerımız doğrultusunda mücadelemize devam edeceğiz.
KOMEL RESSAMLAR BIRLIGI
199412
1
eleştırileri
.,. - -...
degerlendirdik. Geçici bir ad olarak
....
;
'. ,
düşündügümüz
bu sözcük; 1- Müzikte kuluzun lanılan opera şark ı sı oldugu ve müzik grubu olarak anlaşılacagımız
om
ır~ı çagrıştırdıOı Kurtlerın bu ır~ tan (Ari ırkın da~} . geldigi tezının
tartış
ve bizim böyle bir malı olması
Gülca n ZIREK:
e. c
düşüncemizin olmayışından layı ou ismi ~----~----~----------------------~do artık kullanmıAsıl yoruz olan ısmimiz
1969 yılında Erzincan' ı n Çayırlı ilçesine bağlı Toprakköyü doğumlu. Tüm öğrenjmini Istanbul'da sürdürerek 1989 yılında Marmara Universitesi Resim Bölümünü kazandı. 1991 yılında okullarında karma sergiye katılan zirek, Kasım 1991'de Komel Ressamlar Birliğine üye oldu. Bu yıl üniversite eğitimini bitirecek olan Zirek Komel Ressamlar Birliği'nde çalışmalarını sürdürüyor.
K O M E L
RESSAM LAR BIRLIGI olarak çalışmalarımıza
Cfevam ceQiz."
ede-
Resim sergi leri ve atılımlarıyla sık sık gündeme gelen Komel Ressamlar ·.5'o/.'.,,.,,,..,"'"''''''''~t,-,.ı*~·· ..·. ·. rımız için bir okuyucula Biri igiyle
et ew
"Kendisini ulusal kimliğiyle ifade eden ilk Kürt ressamlar grubu olarak hedef kitlemiz birinci derecede Kürt aydınlarıdır. Bu daha da genişleyerek ulusal bilinç taşıyan her Kürt i nsanı olacaktır. Ancak işbirlikçileri ve hainleri ayrı tutmak gerekir. Ayrıca Türk sosyalist ve aydın, demokrat sanatçıları da seslendiğimiz kesimlerdir.".
dan, Ari 2kelimes inden türedigi ve Ari
-~-~-· ·-·~···=:·
.· . .. :- ·-~-- •·..
.· ,,.
... , .,..., ...,.... ,...
ww w. n
16.3.1991 tarihirıdşn bu yana çalışmalarını sürdüren KOMEL RESSAMLAR BIRLIGI' nin ilk isimreri ARYA RESSAMLAR GRUBU . Arya isminin degişik anlam taşıdıOı ve bu nedenle aldıkları bir çok eleştiri sonunda ısımlerini Komel olarak degiştirdiklerini açıklayan birlik üyeleri degiştirme nedenini şöyle açıklıyorlar: "Arya Ressamlar Grubu: Adımızdaki Arya ' sözcüQünden dolayı gelen
söyleşi yaptık.
e Komel Ressamlar BirMini tamt1r mJsJmz? • • Istanbul'da ikamet eden bir kaç -~~rt kökenli ressam çeşit li vesilelerle tanıştık. Düzenli birkaç görüşme sonunda Ressamlar Birligi düşüncemiz netleşti ve 16 mart 1991 tarihinde Kadıköy Belediye Sanat Galerisinde 'Halepçe" konulu sergi ile kuruluşurnuzu kamuoyuna sunduk. Bu ilk adım ne yazık ki, yurtsever, demokratik ve sosyalist çevrelerin dikkatini çekmedi. EtkinlıQimiz haber bile yapılmadı. Sergi faaliyetinden sonra, bir yer kira layıp çalışmalarımızı orada yürütecektik. Ancak, maddi olanak l arımız oldukça k ı sıtlıydı. Bir süre sonra dıştan bir müdahale ile, bazı arkadaşlarımız bizden ayrıldı. Biz geri kalanlar, sıkı bir ça l ışma ile 24 Ocak 1992'de Istanbul Basın Müzesinde 'Direnmeler' konulu bir sergi düzenledik. Sergi oldukça yogun bir ilgi ile izleyici akınına ugradı. Bu durum galeri yöneticisini oldukça rahatsız etti. O güne kadar hiç uygulanmayan kurallarla karş ı laştık. Sergi mesai ..saatleri dışında kapalı tutuldu. Ogle saatlerinde izleyici içeriye alınmad ı. Serginin son gününde kapıdaki resmi kıyafetli görevli polis, ziyaretçilerimizin çantalarını kontrol ederek dalaylı engellemelerde bulundu. Bunun yanında bir çok yayın organında haber yapı ldık. EtkinliQimiz hakkında ve sanat bildirgemizden alıntılar yapılarak sunulduk . Bu sergi ile birlikte prova niteliginde bir de sanat dergisi yayın ladı k. Ancak, ekonomik nedenlerden ötürü projemizi ,gerçekleştiremedik ... •
Gülan/Mayıs
1994 1 2
...,. . f ' l
h.t
rızgar
57
om mayıs tarihleri arasında Ankara Çagdaş. Hukukçular DerneOinde tekrar ~üzenledı~ .. Istanbul'da oldugu gibi Ankara da da belırlı engellemelerle karşılaştık. Çeşitli yerlere . bıraktıQımız sergi afişleri ya indirildi ya da hıç astırılmadı. Sokaga astıgımız bez afiş bile indirilip götürüldü. Ancak, herş.ey~ .r?gm~n -oldukça kalabalık bir kitle sergı m ızı ızledı. ..
1 s avaşa . 1m cinayetlere ve büyük kentlerdeki yargısız infaziara karşı bir tepki olarak o luşan 'Insan Hakları Mücadelesinde Sa natç ı Inisiyatifi' ça l ışmalarına katıldı.Son olarak da, Aln:ıanya 'nın Köln kentinde Nisan-Mayıs 1994 tarihleri arasında Komkar tarafından organize edilen bir kültürel etkinlige grubumuz adına bir arkadaşımız davet edildi. Ancak 'Jize talebi hiç bir neden açıklanmadan. Istanbul Alman Konsoloslugunun ' Takdiri' ile red edil-
ww w. n
et ew
1-8 Agustos 1992'de lzmir Dikili Kültür ve Sanat Festivaline katıldık. 20 Mart 1993 tarihde ' Direnmeler ll' konulu sergi ile Istanbul Kürt Hak ve Ozgürlükler Vakfında bir sergi düzenledik. Bu sergimiz ile ilk kez bir çok resmimiz satıldı. Bu sergi döneminde bir de ' faili meçhul' bir e leştiriye maruz kaldık ...
e. c
'Direnmeler' konulu sergiyi 24 Nisan- 1O
Nesnel olarak her Kürt sanatçısı asimilasyon politikalarına karşıdır_ Komel Ressamlar Birliği de bu bilinci lafıyan sanatçalara zemin hazırlamak, gösterilen her çabaye destekleyecek olanaklar yaratmak, ulusal kimiğimizle uluslararası
zeminlerde temsil düzeyi olufturmak amacmdayız.
•
58
Tekin FlRAT : 1957 yılında Muş ' un Varto ilçesinin Qiktepe ler köyünde doQdu. 82 yı l ında Mimar Sinan Universitesi Güzel sanat Fakültesi Yüksek Resim Bölümünü bitiren Fırat; ilk kişisel sergisini 1985'te Erzincan Urartu otelinde IIGünlügüm" ismiyle açtı. 1986 yılında IIGünce" 1989 " "Halepçe· 1989 • "Halepçe" 1990 • Almanya 'da Cafe und foye 1990 Yunanistan-Atina'da 1991 " Komel Ressamlar BirliQi'nin kuruluşu ve Kadıköy Belediye Sanat Galerisinde resim sergisi 1991 • Enver Atakan Sanat vakfı sanat galeri grup sergisi 1992 "Direnmeler" adıyla Komel Ressamlar Birligi grup sergisi. Kürdistan 'da resim ögretmenliQi yapan Fırat. aynı zamanda kendisinin de kurucuları içinde yer aldıQı Komel Ressamlar Birliginde çalışmalarını sürdürmekte. ll
ll
di. Halen ça lı şma l arım ı zı olanaklarımız ölçüsünde sürdürmekteyiz. e Bildi{}imiz kadanyla metropol kentlerinde bir çok sergi dlJzenlediniz. Gerek Kuzey gerekse Güney Kürdistan 'da sergi açttmz mt? Açmadtysamz düşünüyormusunuz? • • Komel Ressamlar BirliQi. hem kuzeyde hem de Kürdistan'ın diger parça l arında çeşit l i sergi ler organize etmeyi programına almıştır. Ru nedenle, Mayıs 1993'te Güney Kürdistan Kültür Bakanlıgı Plastik Sanatlar Müdürü lsmail Xeyat'a çalışmalarımız ve projelerimiz hakkında elden bir'mektup yolladık . lsmail Xeyat'da n gelen cevap, ancak üç ay sonra elimize u laşabildi . Mektubunda, çalış malarımız ı kutlayarak desteklediklerini ayrıca bizlerle görüşmek istediQini yazmıştı. Güneyde haberleşme olanakları gelişmedigi için. diyalog saQiayamadık ve baglantımız koptu. Organizasyonunda bizim de bulundugumuz Batman Kültür ve Sanat Festivaline Jir resim sergisi ile katı l acaktık . Ancak. 3atman Valiligi ve Emniyet müdürlügünün .ehditleriyle etkinlik engelienince girişimimiz 5onuçsuz kaldı. Yine aynı dönemlerde düzenlenen ve ut• ıslararası bir çok aydının da davetli bulundugu Diyarbak ır Barış Festivali'nin açılışında ' Barış ' konulu bir sergi düzenleye cektik. Ancak. bu festivalde engellanerek yasaklandı. Olanak bulursak tüm Kürdistan'da gezici bir sergi organize edecegiz. e Çaltşmalannmn akademik düzeyinin düşük oldu{}u. popülist yamntn daha a{Jtr bastt{}t eleştirileri var. Bu konudaki düşünceleriniz ne-lerdir? • • Bildiginiz gibi devrimci eleştiri objektiftir. geliştirici ve katkı sag l ayıc ıdır. Bu itibarta bize gerçekçi yapılan her e l eştiri büyük deger taşır ve çalışmalarımıza ı şık tutar. Yanlı ve maksattı eleştiriterin ise amacı bilinir ... Her arkadaşımız en az dört yıl akademik egitim aldı. Arkadaşlarımızdan biri yüksek resim mezunu Bir diQeri üst lisans egitim i aldı. Egitim süresince tüm çalışmalar. akademik kurallar esas alınarak yapılır. Bu kuralları ögrenemeyen mezun olamaz(!) Çalışmalarımıza ili.§kin bu tip degerlend irmeler yanlı ştır . Çalışmala r ımııda popül izme yönelme oldugu düşüncesine gelince; Bu belirleme bir ya da bir kaç çalışmalarımıza ilişkin olabilir. Ancak. bunun da olması doQaldır. Çünkü, içinde bulundugumuz iliş kiler ve yaşadıgımız toplumsal koşullar. kimi arkadaşlarımııda duygusal yansımalar ve anlık coşkular olarak resime dönüşeı:ı yorumlarda, böyle bir izienim doQurabilir. Ote yandan. genelierne yapılması dogru deQil. böyle bir saptama son dönem çalışmalarımıza haksızl ı k olur.
• • •• 1 k . ı
rızge:ır
Gülan/Mayıs ı 994
12
Mehmet KOLÇAK :
we .c om
1960 yılında Elazığ'ın Karakoçan ilçesi Mızıkan köyünde doğdu. 1988'de Marmara üniversitesi, Atatürk Eğitim Fakültesi Resim-Iş bölümünü bitirdi . 1989'da aynı bölümde Ust Lisans eğitimi aldı. 1988'de ilk karma sergi 199D'da ikinci karma sergi 1991'de ilk kişisel sergi 1991 " Enver Atakan Sanat vakfı sanat galeri grup sergisi 1992 • "Direnme ler" adıyla Komel Ressamlar Birliği grup sergisi. Birliğin diğer kurucu ve üyesi olan Çolak'ta arkadaşları gibi çalışmalarını Komel'de yürütmekte.
Komel Ressamlar Birliği siyasetler üstü bir etkinlik değildir. Ve hiçbir çevrenin inkarı üzerine de oluşmadı. En geniş anlamda tüm siyasal çevrelerle diyaloğ içindeyiz. Dar grupÇuluktan kastımız, herhangi bir gurubun sanatsal alandaki sözcüsü olmamaktır. Ancak siyasal tercihleri olan sanatçılar olarak etkinliğimizi sürdürüyoruz.
e
Demokratik kurumlarla ne tür
dayamşmalarmtz var? Onlartn size karşt dayamşmalart ne düzeyde? • • Demokratik hırumlarla, birligin kuruluşundan beri dayanışma içindeyiz
ne te
~cııı~ınalaıımızda hangi d i lı kullanır sak kullanalım, kesinlikle akademik kuralları esas aldıgımızı iddia edi yoruz. ve bunu ilke haline getirdik. Bir çok e Çaltşmalartmzda özellikle Kürt halkmm yayın organına ya da talep eden her Bu ediyorsunuz. konu statüsünü sömürge yayın organına, karşılık almaks ızın kulnedenle hakktmzda hiç dava aÇtldt mt? lanmaları için desen ve resim verdik . aşamada? hangi Açtldtysa şu an Halen de talep edildiginde ~erm ekte • • Şu ana kadar her hangibir adli soruş yiz. Ayrıca, bir çok kitaba kapak turmaya tabi tutulmad ı k . Ancak bu, çalış tasar ımı yaptık . Bunların karşılıgını ya malar ımııda Kürt halkının sömürge statüsünü almadık, ya da cuzi miktarlarda hiç Genel gelmı;-ıneli. anlamına vermedigirniz aldık . Ancak, bu ilişkilerimiz kimileotarak çalışmalarımız Kürt hatkıQın toplumsal rince istismar edildi . Resim dışında yaşamı ve mücadelesinden yorumlar şek başka ugraşımız olmadıgı için büyük lindedir. Bunlar; Göç, katliamlar. Direniş, zorluklari~ karşı laş~ık. açılmadı. dava Hakkımızda Zafer vb gibi.. Ancak ·her sergimizde çeşitli engellemel_erre e Di{Jer Kürt ressamlarla birlikte karşılaştık. Başvurdugumuz bir çok galerı, çaltşmalarmtz var mt? . . sergi talebimizi 'iki yıl içinde yer yok' e e Gerek Avrupa'da yaşayan gerekse gerekçesi ile red etti veya s ı raya alıp geçıştırKürdistan'ın diger parça larında ikamet eden ildi. ' Kürt ressamlarla şu an diyalogumuz yok. _ _....___ var. bunları sonuçlandırabi lirsek 1994 yaz sonlarında Suriye'ye bir sergi götürecek, oradaki ressamlarla ortak bir takım çalış malara girecegiz.
\? / 1 .~ \
Bazı çabalarımız
w.
. t ~~
/
\~
Bu söyleşi içtn çok teşekkür ederiı. • •
, , . KOMEL'RESSAMLARBlRLtö1NtN ,:::rı, "~§~ t:ı..KF;.~RI·NI?.~r{··· :
ww
Oye e , ; Birliğe topftJmCu ge:~~kçi sanat aniayına sahir> ressamlar .~ ,.. : . otabilir. , ~J J3.jrlik üy€~i r~ssarnJar.~9 ,ççılışmaTprogramlatmda KOrt 4Jtisu n un;:toplu msal yaşayıŞırtı ,~vr~osel böyutta işlemesi esas-olma lı dır, ' • · Birlik hiçbir anlayış i y~dsımadan hepsiyle eşit düzeyde"ilişkiye. , . .•. ·· girer. e .B.irlik bağımstzlıkçı tavrım her koşulda korumak zorundadır. e tKomeı R,.~şamlar B irliği .ulusurıvn özgürlüğü için mOcadele ,.
vere-n·tom güÇt~ri dost kabiı~eder/
e
+I :
i
,, Birlik üyeleri eşit katıhm hakkına sahiptir:· e Her Uye kis.i~el sergi aç.ma hakkına sahiptir.. Birlik kişisel sergi .•.•. , açacak her tlyesine yardımc.ı olacakur.
': : ;,~:~ ~;Pb~~~~nr~~ı:;rg~~~:~~~,r~fiı~~d~~i~~~l,;. Tekin FlRAT
' Meı~~~b~ '', '" GOfcan ZIREK
•
Gülan/Mayıs
1994
12
·. l .. 1 . ... .
rızgar
59
•
f:
we .c om
~;·~
ne te
EV ÇiTiŞTE ?
Ji ViR A
TA QT iQ PE Wi ST iYE Belma Azad i>'i
f~
fi
t~
k ~
w.
~
Cihe xebata min li nav bajer bu. Rojeki di bajer da Kurdeki me ajantiya dijmin dikir. Ajantiya wi hat ispatkirin. Malbata wi bi xwe ji maleki welatparez bu. Ji ber ve yeke me nedixwest ewi bikCıjin. Me je ra xeber şand yan dev ji ajantiye berde yan ji we be kCıştin. Ajane me ji gotiye: "-işe wan birnin neketiye. Ez çi me, çi dikim biwan neketiye." Di nav re çend roj derbas bCın. Me neri na ev mirov ji wan ra xweş dixebite. Bi hevalan ra me qererda ku ev mirov bete kOştin. Ez O du heval me xwe karkir. Şeveki
Wı ji li me da. Ew mirov ji yeki gelek gir bO . Heblı seateki me leda nikarin sileh jj biteqinin. Lewra der u doren me ji mal hene. Kemera me xiste stuye wi xeniqand. Tevi hevalan ji wir derketin çun mala hevaleki. Bi ser da se-çar seat derbaz < bü. Rablım ji mala merikera telefon vekir. Mine deng nekira wexta denge girine bihata. Heke denge girine bihata min zanibu kO xebera wan jı mirina küre wan heye. Telefona wan le ket. Mirovek teletone hilani. Got; "-Tu kiyi 7" Deste min cemidi . Hema min telefon girt Cı li ser çoke xwe ketim. Hevalan hatin bimin girtin. "-Heval çibu ka beje. Çima rengete revi7" "-Hevalen delal bejin ki bu derket ser telefon& 7"' "-Em ji ku zanin heval kane ki bu derketeser telefone. "-Ez ji wer re bi bltjim hCın bawer nakin. Ew e derket ser telefone ajane me bu nemiriye. Hetani niha tiştek wiha nehatibu sere me. Ev çi kar bu. Hebu bi qasi
m
ili
~·
§ 11
0
ww
;i @.
1.
ff-: .·~ ':
1
--~·~.· peşiyawi girt. Me ajane xwe girt, bire inşeateki
, me gote: " -Binere, me ji te ra xeber şand. Dev ji vi şixCıli berde. Me ji bo xatire malbate te me nexwest em te biküjin. Te disa gotina me nekir." "-Hün ki ne ez bi xebera we bikim, " şixle we birnin neketiye ez çi dikim. ~ Hün m er bin, mi bikCıjin." Li ser wl serhildana wi me le da.
•
68
deh deqiqan em be deng man. Min ji hevalanra got: "-Bin ; in heval! Hetani iro tişteki wiha nehatibCı sere me. Pewist e em vi xetaye ji hole rakin. Bi hevalan ra em şewirin ka em çi bikin. Me qerara xwe da. Ez çum mala merike. Bave kOrike ji bere min i' nas dikirim. ZanibCı ke ev çend sal e ~ ez li çiye me. Min gazi bave wi kir. ~k.; Derxiste derve, min je ra got. f~ "-Binere mamo, em zanin kO tü ~~ miroveki welatparez i. Heya te ji fii heye kO me işev li küre te daye. Klıre w. te ajanti dike. Ev hatiye ispatkirin. ~l Küre te ji ve yeke inkar nake. Bere ji 1.· me je ra xeber şandibi ku bira dev ji vi şixCıli berde. Wı bi xebera me nekir. Li ser ve yeke em rabCin me le da. KO ne kOre te buya niha ji ve me ew kOştibCı. Niha em ji te vi dixwazin. Tü işev kure xwe ji vi bajari derxi. Car din linge wi neye van deran. Wexta kO be vi bajari eme wi biküjin. Rasti me nexwest neyartiya we malbati bistinin.
•,I r r k.l
rızgc.ır
Gülan/Mayıs
1994 1 2
KiTAP
Osmanlının çöküş aşamasında lttihatçıların
Alman destekli Turancılıga çaldıgı koşullar, Rum-Ermeni sermayesinden çaldıklarıy la samirmiş asker-sivil bürokral kadrolardan oluşan Türk ulusalcı lıQının gelişmeye başladıQı koşullardır. Selanik merkezli lttihatçılık, Türk milliyetçiliginin ideolojik harcını karmaktadır. Fakat bu milliyetçilik akımı. emperya lizmin emzırdigi, §elişmesine hayatiyel verdigi bır Osmanlıcılık düşlerinin
Çocuklugundan başlayarak şiir lerinin degişmeyen bir konusu da vatan hasretidir. Vatan ise daha çok geldigi yöred ir. Kemal Fevzi 1918'den itibaren Kürt Örgütleri içinde aktif olarak yer almaya başlar. Orgütler içinde temel amacı ulusal bilincin yaratıl ması, Kürtlerin ulusuna ve ülkesine karşı görev bilinçlerinin geliştir ilmesidir. Jin, Kürdistan gibi dergi ve gazetelerde yazıların ı n temel konusu ulusal bilinç. ulusa karşı görev anlayışıdır. Dünyanın Kürt
Malmisanii
MalmtsaniJ
Bitlis'li Kem al Fevzi ve Kürt Örgütleri Içi ndeki Yeri
.c om
Malmisanij, bıze Kemal Fevzi 'nin gerçek yaşam öyküsünü kazandırıyor ı·ı Kitap bir kavga adamının, bir uzun yol yolcusunun soluksuz yaşam öyküsünü anlatıy or Bu öykü kahramanın mücadele içindeki yeri eksenine oturtuldugu için biyografi olmaktan çıkarak ciddi, titiz ve düzeyli bir tarih araştırmasına dönüşüyor.
BiTLiSLi KEMALw FEVZi
KOtrr OMiOrutdlçiNoedYIII
akımdır. Asalaktır ve asalaklıgın getirdigi aşagılık duyhırsızı oldugu Ermeni-Rum ticaret burjuvazisinin düşmanıdır. Kabile konfederasyon l arından. feodal bey-
gusuyla
o
Halil. Bitlis Yusuf Ziya Bey) Kemal Fevzi' de ödeyecektir bedel Kendisiyle birlikte aralarında Seyit Abdülkadir'in de (sayıştay başkan ı ) bulundugu Seyit Muhammed, Palulu Kör Sadi ve Xoşnav Aşiretinden Naliz'le birlikte Diyarbakır'da kurulu Şark lstikal Mahkeme'sinde yargılanarak idama mahkum edilir 27 Mayıs 1925 günü Ulu Cami önünde asıldıgında düşmanının suratına Kürt ulusuna ait güzel bir Kürdistan iddialini haykırıyordu: "Cennet Kurdistan bizimdir Ev çahibi biziz ve kim ne derse desrn brz yrne içeri girecegiz. buna hiç brr guç engel olamaz. çunkü o bizimdir... • Kemal Fevzi yetmiş yıl oneeden bugune haykırıyor: "Demek gözler kör ve kulaklar saglfdt. Fakat siz gördünüz ve duydunuz. ey Kürd gençleri! Bu sorumlulugu tarih yüklenemez; onu her zaman zalim ve da/kavuk gördüm. Yüzytltmtz kabul etmez; çünkü o da bencil ve nankördür. kendini benenmiş ihtiraslr ve vefasrzdlf. Hükümet üzerine almaz; çünkü senin iradenden dogmuş ve sözde senin temsücindi. Cezam kendi ellerin/e belirledin demektir.(a b.ç) Ey Talihsiz Kürd gençleri! Bu sorumlu/ugu siz talihsiz omuzlarrntzda taşJYacakstntz. karamsar ve üzgün olmaymtZ.I larann neresinden dönülse k§rdlf. Ne varki bu k~n hizla sag/ayamazsmrz, ·yannki kuşaklar size soracaklardrr: Gözleriniz kör, ku/aklanmz sa#lr mfYdl ?" (Jin Gazetesi'ndeki Keder sayfaları. "Gözler Kör. Kulaklar sagır mıydı" başlıklı makaleden) (Cibranlı
Mılletvekili
w.
ne te we
liklerine kadar. milliyetinin temel yaşam tarzı olan haraç, verg., yagma ve talan politikalarının getirdigi engin tarihi tecrübelere sahiptir. Tecrübeli oldugu bir diger alan ise farklı milliyetlerden halkları birarada tutma becerisidir. Bu becerinin temeli örgütlü zordur. Fakat örgütlü zoru destekleyen diger politikalar da vardır Bizanstan miras entrika ve Hilafetten miras din afyonu. Bu tarihi koşullarda toprak ranıının yarattıgı rahatlık lardan yararlanarak okuyan Kürt şahsiyetler ile Osmanlı askeri/sivil bürokratik kadroları içinde yeralan Kürt aydınları ıçinde de ulusçuluk rüzgarları eser. Bır ncı Paylaşım savaşı koşullarında . merkezi Osmanlı yönetiminin güçten düşmesi. savaşın galiplerinin Osmanlı ımparatorlugu ve onun sultas ı altında bulunan ülkelerin · paylaşımı temelinde sahte bir ·uıusçuluk"la geliştirdik leri manevralar. Kürt aydınlarının çalışma ve aydınlan ma koşullarını da yaratıyordu. Bu manevraların Ermeni ulusçulugunu uyarma temelinde gelişmesi ise. Kürdistan topraklarının Ermenilere verilecegi korkusu. hedeflenmese de delaylı olarak Kürt ulusçulugunu da uyarmış oluyordu. Sevr'in Kürtlere ilişkin hükümlerinin de bu aydınlanma da payını yadsımamak gerekiyor. Işte Kürt Kemal Fevzi'yi yaratan koşullar bunlardır. Kemal Fevzi 1917'1ere kadar Osmanlı ordusunun bir subayıdır Fakat lıtihatçı düşüncelerden etkilenmiştir. Devşırme bir Türk gibi lsamın. Türklügün cihana hükmedecegine ilişkin ateşli şiirler yazmaktadır. Savaşın Osmanlılar aleyhine döndügü son zamanlarda ·se. savaşlardan ve savaşların yarattıQı yıkımdan bık mıştır. Bu bıkkınlık ve savaşların kaçınılmazlıgı karşısın daki umutsuzluk son dönem şiirlerıne yansımaktadır.
ulusuna karşı kör ve sagırlı9ı yeni degildir. Bugün bizlerin de yakındıg bu konuda Kemal Fevzi . J in Dergisine yazdıgı yazıda: "Ey her biri birer yigitlik amtr olan Kilrd gençleri! Srze sesleniyorum: Teknigi ve uygarlrgJYia. bilim ve sanayiyle, en ilstün zekanrn göstergesi olan yapttlarryla. yükselen ve fakat vicdamyla sürekli ve sürekli olarak alçalan xx. yüzytlrn kulaklan sagrr ve gözleri klJrdür. Sana senden gelir alemde ger imdad laztmsa • der Şimdiki kadrolarr göreve çagmr ve uyarrr: "Yarrnki kuşaklar size soracakttr gözleriniz kör. kulak/artniZ sagtr mrydr?" Kitabın tarihsel önemini. Kemal Fevzi ile ilgili bilinmeyenleri ve yanlış bilinenleri gün ışıgına çıkarmasın dadır Örnekse bizim kuşagımıza kadar Kürt insanı Kemal Fevzi'nin 1917'ye kadar ki macerasını bilmez. Yıne 1913-14 yılları arasında kurulan Hevi Talebe Gerniyeti'nin kurucusu ve bu cemiyetin çıkardıgı Roji Kurd, Yekbfin ve Hetawi Kurd adındaki dergilerin yazarı olarak biliriz (Zinar Silopi Doza Kürdistan s.lB36-37-34-$) Oysa bu tarihlerde Kemal Fevzi Türkçülük ve Islamcılık kokan şiirler yazmaktadır. Kemal Fevzi Kürt Teali Cemiyeti içinde radikal bagımsızlıkçı kanadı temsil eder. Seyit Abdülkadir'in Özerkligi savunan düşüncelerinden dolayı Cemiyet'in parçalanması sonrasında bagımsızlıkçı kanaıla birlikte Kürt Teşkilat-ı lctimaiye Gerniyeti'nin kurucuları arasın· da yer alır. Bu Cemiyet'in çıkardıgı Jin gazetesinde yazılar yazar. Daha sonra ise ikinci ulusal ·syanı örgutleyen Azadi örgütünün kurucusu olarak karşımıza çıkar. Diplomatik faaliyetler içinde yer alır. Ikinci ulusal başkaldırı sırasında tutuklanarak yargılanır. Sömürgeci devletin Kürt önderleri ve aydınları budadı~ı koşullarda
WE· *
KOMAL YAYlNLARI
1 i·CP4Sii·'i#Hfii.W
KOMAL
ww
4GGUBI,q.EQ13
koçgiri
recep
maraşh
Çakırağa Mah. Sineklibahçe Sok. Okumuş lşhanı 18/9 Aksaray/lstanbul Telefax: (212) 588 18 86
halfin
HALK HAKI::.-
XIX. Yüzvılda Kürdistan Üzerinde \1 ücadeleler
4.BASKI
I 'JMalmısani]. Balts/i Kemal Fevzı ve Kürt Orgutlen lçındeki Yeri. F11at Yaymlan. Eylü/1993/smnbul Çagdaş Matbaası
ıbrahim
ehme
to rı
JANAGEL
QO LiNÇ
Werg&: ElifSr
Kurte çirok
•
Gülan/Mayıs
1994 1 2
h t c r k .. •
rızgar
61
,.,
ÇERXA FElEK~
.c om
il
Ez O tu birindar Ez O tu zinclrkir l Ez O tu belengaz
ÇAVEN W~ KEÇIK~
WERE EM HERiN Yara min,
O, ez O tu hejar Çi bejim, ji çerxa felekera ez, dewran ji me kurdanre, bun Aşen bi destar.
W ere em heri n
Reş
in bi keser in O xemglnin, Min devajin nava behren Xeyalan O li welaten zincirkir i digerinin.
Çaven we keçika dil. Min li çar allyen Kurdistane digerinin Dikevim nav Xeyalen qedexe O direj bi sterkan re dibim heval O di desteki muşe da, Şeven reş Xwe li min werdige rinin.
Hilgirtiy en keseranin çaven we keçika dil hevidar in O Xemgln in
· XEYAl
Niha berbangen Azadiye le dixin Li ser Kurdistan dilen evindaran tev da, Xemiline , bi evinen şeven direj Wek Mem O Zine, bi evina hezar sali
Ya re,
li der doren Muş o ·Wane
Ez Xeyalan difroşim ;:; li Kurdistan Xeyalan
, Xeyaten :kesk O sor~ ~er Ez difroŞi m seran bi ser
;: .; Ji daxwaziyen keyakser Ez Xeyatan difroşim
li Kurdistan Xeya1an
c·
E~ XeyaJen be zind'r
Ne mexrurin ne kibir
Hey miroven rewşenbitl
Were em herin, eze ji şeven Meletiye Sterkan biçinim ji tera.
Ez .X.•yatan difroşim
U l(urdi~tan ),(eyalan
ww PerCı'ye, şoreş
guleki sora
1• • h
62
Ji bo welatek Azadin Ez Xeyalan dif~oşim U kurdistan X,eyalan
lı vedibe hilma ew gula sor belav dibe, Li Amerika Latini. Em ji girtine, em ji bindestin li Kurdistan welate me, ji hev durin belaw şoreşen me brane Gonzalo a niha disa baz difirin. baz difırin li çiyayen And'
..
:·: :·
~::
~~ri n bistinin:dj xwera :~: :~::
:~ oaWıye naminin jt yıte ..• Kurdirıo ;yekbin bi ,hev ·~ EZXeyafan difroşim ):.; iLK.urdistan ~eyal.an ~
.
·;;
&«
:
~... X~y9Jer):'mln ·qor b1 .qor .,, xemilln eli Jer o li jor
e
~Mt'y.a M
di bahozen PerOya da ronahi nezike, O eze, ji Kurdistan şekir winim, ji zaroken Uma'ye ra
Li i\lırcfJ~fan X~ya~ar':
Gülan/Mayıs
ra ·.· rat, >
.
:.:-.
cft,ktetor ..
ez·~xeyafan dlfroşim .
Salehe HESEN
'
rizgcır
min Azadtn
EW,; musil in Mehabad in .,
ve dibe vedibe
1994 1 2
1 1 ~:··
~. ~
~
;::-::
f!
)$·.•
L
1 .
<•t
' ..
::.
Were em herin, diyare evinen nem ir Ew, welate bav O kalan Kurdistana delal rengine iro Xudayen qolonya l, Ketine tirsa windaki rine.
a hilma şoreşe heye,
.
.
~~
Ji çar aljyen cihan~ . . Kom dikim li Kurdlstane
Were em herin, di deşta Siruce da gul Ososin vebune Li merg O çolan O ewran bihar hilgirtine .
w. HEVAL GON ZALO
1
.~
ri
FIROŞ
Hün werin keçen ciwan Jfwe ra kowa Xeya(i:m Li gundan O bajaran Ez:·xeya lan difroşim U Kurdistan Xeyalan ·
Xeyalen
Min bihist ku, tu dil kati Gonzalo bi girtina te, dilşadin emperya l li kafa wan te iro, ew xilat nişanan didin xulamen xwe niha disa disa baz difirin li çiyaye And'e, disa baz Cı qertel difırin Gonzalo. Cı di çaven zaroken Uma'ye da, heviyen rojen Azadiye weki, agiren gerilla ne.
1 il
ne te we
Bajaren nav windayi dipirsim , Ji çaven we keçike Ew, dirokekl bi jan ji min re dilarinin ji xew radibin Xudayen qolonya l O di we deme da serhildan, di çaven we keçike da evin in
Li
1 H
~
~
.
.
1 &. K'
JiXWENDAWANAN
Ez sterka rizgari me
Mizginekim, ji ~ agiri Ser Ninova · Di Nevrozeda welidime Dayikamin şorazaniye Ji Arya. Ez sterka rizgari me
e. c
Slav ani me ji Medya Ji qral Astiyagas Ji zanya~n Mag'iyan.
ew
Tem ji ş@r@ şaddadiyan Hesnewi OMervanyan Dujim ji şOr O mertalen Eyyubiyan Serbuxawanim, Li ser r@ça Bedirxan'iyan Edebiyatim beşek. Ji Mela Oji Feqi Ji Ehmede xani Helbestekim ji duwana
.
Jl BONA YEKiTiYA ZIMAN.
0
S@xmu~H~ .. ---
GELE KURD
Birez berpirs iyaren kovar, rojnam e O weşanen Kurdil ( Azadi, Berhem , Deng, Govend , NObahar, Nudem , Sterka Rizgari, Medya, Welat O hwd.) We teva heta niha di ber berjewe ndiye gele Kurd de gelek peywir bi cih anin. Li aliye din, ji hela dewleta dagirke r ve hQn hatin girtin, bi diravi hatin cirmkirin , weşanen we hatin pekutiye dewlata har, berxwe dana wey piroz ji ne tişteki hindike, ez bixwe we gişkan piroz dikim. Wek ku hun timmi dinivis in, gelek gazinen we hene . Ew ji ne standar tbuna zimane niviski, kembun a dergete abori qelsbuna belavkir ine, Q hindikbOna xendeva nen kO bi Kurdi dixwinin O hwd ... ' Eze ji bona çareser iya van gazin€ın we peşniyareki xwe peşkeş bikim . Peşniyaramin, ku hun hemG bihevra rojname yeke hevpar xwerO bi Kurdi biweşinin . Gelo ku hOn peşni yaramin bicih binin we çi biguhere7 1-We be dergetbOna abori ji hole rabe. 2-Rojname we rOpele we zedebivin O hem we rengin ji bi qalitebe, Ev ji jibona zadebuna
et
~
Ez tove çandime
.n
Koknerizim Ji qedexan Şin buma Ji koka Yusuf Ziya Xalid@ Cibranime Ez bermaye şehidanim Bi sond Obi peyvanim Parazker@ mafe xwme Ji Rojh1lat Ji Rojava Ji Başur Ji Bakur Ez denge dame
ww w
Peşmerganim
r
DILJAR
Navnişana ÇakıraDa
O çewti nine. di " Çanda Mehani " de ye "Çand", "t;:ande" bi Tirki "Kültür" e. KO be xwestin mirov beje "Kültür" dive "çand" an ji "Çande " bi kar be. Na kG mirov bixwaze beje "Kültüre l" we çaxe ji pewiste kO "çandi" bi kar be. Ne "Çanda ". Mana (Wate) "Çanda " "Kültürü " ye. Em benese r beje (gotin) ya "Mehan i" "Meh" bi Tirki "Ay" e. "Mehan " ji "Aylar"e . "Mehan i" nizanim çiye. Di ferhang a D. lzoli de "Mehan i" heye O mana we "Aylık" e. Bes ne ji bo weşanan, ji meaşan bi kar te. Rastgotina ve gotine "Mehi" ye. KG mirov pir bixwaz e "an" bi kar bine, we çaxe "Mehan e" rasttir e. Bi ya min "Mehan e" ji ne di cih de ye ya rast "Mehi" ye. Şaşiyek din ji eve: "Kovara Siyasi" ji "Çanda Mehan i" qetiyay e duvika tipa "g" hevok ji hevdG qetandiye. Dive dGvika tipa "g" nekeve nava hevoke. O hevok bi tipa "O" bi hevdO re beye giredan . Pişti giredan€! ji, dive pişti çandi "ya" were kO em hevoke rast bejin "Kovara Siyasi O Çandi ya Mehi" Ez dizanim min sere we eşand. le bele rastnivis a Kurdi ji me re gelek giring e. Di nava xweşi ye de biminin. 21. 04. 1994
Şaşi
om
EZ ST~RKA RIZGARiME
·Kovara we ya nu "Sterka Rizgar i" li gele me piroz be. Ez h€ıvi dikim hüne jiyanek sertiraz Odirej biborini n. Di hejmara yakemin de xebatek heja t€! xuya kovar bi desten pispor O zana yen vi kari hatiye weşandin. Ev pir eşkere ye. Ez bawerim w€! di rojen peş de "Sterka Rizgari" rewnaq tir biçGrise Q ez disa bawerim ku h One ji rexnan re vekiribin . Dibe kO bir O baweriy€m me, ramanen me bi her ali ne wek hev bin. Bes ev ne pirsgiren ku mirov zede li ser raweste. Welatparezi bi mirovhe zi Q aştixwazi y{! ve hatibe giredan O aqil bi ser dilinan ketibe, an ji bikeve tu pirsen neyen terisand in namine. Di ve nameya kurt de daxwaze kG rexnek min ji we re heye. Rexnen xwe yen li ser naverok e peşkeş nakim. Ez wana ji xwe re hiltinim. Daxwaza min eve kG di kovare de nivis€ın bi kurdi bene weşandin. Rexne ji eve: Di bine n av e kova re de "Kova ra siyasi çanda mehani " hatiye nivisand in. Eze ve hevoke rexne bikim. Ev hevok ji tirki hatiye wergera ndin. HCın dixwazi n bejin "Aylık Siyasi Kültür Dergisi" an ji "Aylık Siyasi Kültürel Dergi" Daxwaz a we kijan hevok be ji hevoka "Kovara Siyasi Çanda Mehani " ne di cih de u:e~av hevoka "~va~iyasi" d~tu şaşi
me;
Mah. Sineklibahçe Sok.
Okumuş lşhanı 18/8
Aksaray/ISTANBUUTürkiye
J ·- - -
Osman ÖZÇEL IK/lstan bul
xwende vanan we bala herkesi bikşine 3- Pirsgireka zaravayen kurdi O ne standartbun a nivisand ina ziman€! kurdi kem an pir we ji hole rabe. 4-Ji ber zedebun a kadroye n rojname ye we berhevk irin Cı parastin a çanda kurdi pir qewin bibe. 5-Pirsgireka belavkir ine we ji hole rabe. Oe nebe we bi illegal ku bi fotokop i jibe we li herdere Kurdistan be belavkirin. 6-We xwedye her cOre ramane be . (Oii, be Oli, Sosyali st, Kapital ist o hwd.) Ev ji w€! demokra tbana gele kurd peşve hibe. Hevdu çewtfer buna linav rexistin en gele Kurd O sivaseta neyar ku bira bibira ve dide kuştin we ji hole rabe. Yekitiya gele Kurd we be çekirin o hwd. Di ve xebata wey pirozde serkefti ne dixwazi m.
Jeranot : Ev name we ji hem u kovar ü rojnameyen kurdi re be şandin. Hewidar im ku hün hem u di kovaran rojnamey en xwede biweşinin Mihem ed Mahme de EWiNi /Istanb ul
in. de lewiti, di bin qise kirine * a di çe dike. * E di ser xelitiyan bi keweze. xelitinziman * E xelitiye u rastiye bibine ü neyne , şirike xelitiy a ye. . mirova dikin eriş * E Dikaribin bi zihniyete, * E li cem rastiye çi ji xwere nebinepiru betir xelitiye. Tişten
xweşik
li çem xelitiy e ji nebine , Dara Azadi DfJgeım
•
Gülan/Mayıs
vedişer
1994 1 2
~.t
... 1 k. .1
rızgarı
63
Rusya'yla 200 milyon dolarlık silah anlaşması yaptı. ·g milyon dolarlık da helikopter alımı yaptı.
om
Kapitalist sistemin vurgun, talan ve sömürü Ozerine dönen çarkı her zaman emekçilerin
yaşamını, gelece~ini
öğütmektedir. Kapitalist sistem bugün Kürdistan'da kanlı bir ~ sömürge savaşı olarak ~ so~u~l~~ıyorsa; TOrki.ye ~~ emekçılerı ıçın de azgın.bır siyasi ('\ı.. V gericilik. daha çok yoksullaşma ve yıkım V olarak somutlaşmaktadır. "Yeni Dünya Düzeni ·· aldatmacas ı ile, bütün ulusal ve uluslararas ı sorunların ~de~?krasi ve insan hakları prensipleri" G) ıçerısınde çözOiec~i yalanını dalgatandıran sömürgeciler; dOnyanın her lttla köşesinde haksız bölgesel savaşları, siyasal ·~ gericilikleri derinleştirmekten başka birşey ""' yapmıyorlar. uliberal Ekonomi" yutturmacaları ile, herkese "refah toplumu" vaad edenler; miiA yonlarca emek~inin alınteri üzerine kendi ...._"q,~- u refah'' larını inşa etmekten başka birşey yapmadı lar. ~~ Kısaca yüıyıldır emperyalist-kapitalist sistem ne yapıyor~ sa aynısını yapmaya devam ediyor.. Fakat bu yapılırken de "' ~ dünya işçileri ve emekçilerinin siyasi mücadelesi. sınıf örgüt'-I lerı, ıdeolojisi . enternasyonalist birlik ve dayanışması, yani bir bütün ~~ olarak SOSYAUST ALTERNATIF bir kenara bırakıldı. Emekçilerin ~ bu ~isteme "mahkum" olmaktan başka çıkışları olmadığı yönündeki ıdet~çiler, oloıık bom bardımanına teslim olundu. . :~ Emekçiler, Sosyaliımle dgisi olmayan gerici-bürokratik diktatorlukleri n birer birer ·~ çökmesine karşın sosyalistlerin devrimci alernatiflerini ortaya koyama· ~ ma ları. meydanı her turden burjuva ideofojisine. yılgınh~a. dönekliğe, BugOn dünya işçiteri nin, emekçilerinin BIRUK:MÜCADELEve kendine güvensizli~e. siyasal ve ideolojik setalet e bırakmıştır. DAYANIŞMA GÜNÜ 1 MAYIS! Oyşa, sadece birkaç yıltık pratik bile göstermektedir ki; dünya emekçiSömOrgee i burjuvazinin en azgın saldırılar ıyla karşı karşıya oldu~umuz - lerinin kendi m!icadele silahlarına daha sıkı sarılmak; geçmişin yanlış ve bir dönemeçte siyasi mücadeleyi yükseltmek tarihsel bir görev haline çıkmazlarını AŞARAK. daha kararlı bir sınıf mücadelesi pratigini gelmiştir. Tarihinin en agır ekonomik ve sosyal krizlerinden biriyle geliştirmekten başka çıkışları yoktur. Kendini her bakımdan alternatifsiz yüzyüze olan Türk kapitalizmi; her zaman oldu~u gibi sistemin bütOn gören emperyaHst-sömürgeci burjuVaLinin daha da pervasızla~tı~ı ve yükünü, krizin bütün faturasını işçilere. emekçilere. yoksul halk yı~ınları- azgınl~ştı~ı gün gibı ortadadır. na ödettirmek için "5 Nisan Acilistikrar Paketl' ni yürürlü~e soktu. Emekçıler arasındaki enternasyonalist dayamşmayr kırmak için Türk Krizin en önemli etkenlerinden biri ; Kürt ulusuna karşı yıllardır emekçileri arasında. Kürt ulusunun özgürlük mücadelesine karşı ırkçı· sürdürOien kanlı sömürge savaşıdır. Binlerce köyün yablıp yıktldrg ı, şehir ş?ven ~epheler oluşturulmasına karşı da; binlerce yılın mistik idealist ve kasabalarımızın bombardıman adildigi; herg.On onlarca insanımızın dınsel ınançlarının "kurtarıcı" gibi piyasaya sürülmesine karşı da uyanık yaşamını kaybettiOi bu kanlı sömürge savaşını TC, Kürt ulusunun. ulusal olmak gerekmektedir. haklarını gasbetmek ugruna yapıyor. Kürdistan Ulusal Kurtuluş Kurtuluş, sömOrgeci burjuvazinin saldırıları karşısında "topyekun ~~adelesini NTerörizmM adı attında sindirerek öıgürlük ateşini b~mak direniş~aygı_nlaştırmaktan; ul~_sal ve toplumsal kurtuluş mücaöelesi ni, ıstıyor. entern!fıfonalıst dayanışmay ı yukseltmekten geçmektedir. Kürt ulusunun siyasal hakiarım tanımamakta ısrar eden TC. her yıl 1 MAVI~ 1~. siyasi g~riç~~igin emekçileri teslim alamayaca~ınr an laBütçenin 1,5 katını askeıi harcamatara ayırmaktadır. Halkın alınterinden yqca{)ı bır MUCADELEGUNU OLSUN.. çatınan paralar yoksul ve mazlum Kürt ulusunun başına bomba ve ateş YAŞASlN ENTERNASYONALIZM ! ya~ırmak için; kontr-gerilla, korucu, muhbir- ajan şebekelerin i besleYAŞASlN KÜRT ULUSUNUN BAGIMSilUK VE ÖZGÜRLÜGÜ ! mek için kullanılıyor. YAŞAStN SOSYALIZM! .... TC, yine·her yıl olduğu gibi bu yıl da Güney Kürdistan'a büyOk bir BIJi YEK GUlAN ! askeri operasyon düzenlemiştir. Karadan ve havadan yürütülen bu gövde gösterisi. Güney Kürdistan' ı TC'nin manyetik alam içinde tutmaya yöneliktir. Bu barbari!Qın bedelini de yine her zaman oldugu gibi emekçi y!Qıolar ödemektedir. · u Devlet darbo{}azr:Jad•r. fedakarlik edelim" nutuklarıyla emekçHerin cebindeki Uç kuruşun yarısına da el k~yan TC. daha birkaç gü-n önce
te we .c
fl
Cl'
' t!
ww
w.
ne
os 1n•