SER XWEBÛN
ne te we .c om
JI SERXWEBÛN Û AZADIYÊ BI RÛMETTIR TIfiTEK NÎNE Sal: 26 / Hejmar: 301 / Çîle 2007
ÖZGÜRLÜ⁄ÜN SES‹
ww
w.
26 YAfiINDA
RÊBER APO DE⁄ERLEND‹R‹YOR
Toplumda komünal ve demokratik de¤erlerin tarihsel özü D
ww
w.
ne t
ew e. c
om
venin böyle konulmas› ilk ad›memokratik ve ekolojik toplum olarak d›r. ‹çini ne kadar doldurur ve kavramsallaflt›rmaya çal›flt›¤›m sisprati¤ini gelifltirirsek, geliflecek tem anlay›fl›m›, temel olarak devlet iktidar› olan sistem o kadar daha özgür d›fl›nda oluflturmay› teorik yaklafl›m›m›n özü ve eflit olacakt›r. Öngörülebilir olarak koyuyorum. Sadece kapitalist sisteki, bu yönlü geliflen bir sistem min iktidar anlay›fl› d›fl›nda de¤il, tüm devne eskinin hiyerarflik ve klasik letli toplumlardaki klasik hiyerarflik devlet devletçi sistemidir ne de yenik, iktidarlar›n›n d›fl›nda çözüm aramak, teorik ezilip sömürülen toplumun köperspektifimin özüdür. San›ld›¤›n›n aksine leci sistemidir. Do¤ayla sürdübu yaklafl›m›n ütopik de¤il, son derece toprülebilir diyalektik iliflkiyi kurlumsal gerçekli¤e ba¤l› bir teorik yaklafl›m mufl, kendi içinde tahakküme olmas›n› mücadelemin en önemli kazan›m› dayanmayan, ortak yarar› do¤olarak görüyorum. Kiflisel ve toplumsal terudan demokrasiyle belirleyen melimin benim teorik güce ulaflmamda rolü ahlaki bir sistemdir. olmakla birlikte, esas etken tarihsel toplumu Toplumsal varl›¤›n oluflutüm sistematik yap›s› içinde anlayabilmemmundaki komünal nitelik, biçidir. Anlayabilmenin alt›nda ise, yaflad›¤›m me de¤il öze iliflkin bir hususmücadelenin özellikleri ve sorumluluk sahibi tur. Toplumun ancak komünal olmay› baflarabilmem yatmaktad›r. Büyük “Uygarl›k söylemine göre tarzda varl›¤›n› sürdürebilece¤idinlerin ve düflünce ekollerinin oluflumunda toplumu yaflatan, yücelten ni kan›tlar. Komünal niteli¤in onlarca y›l süren inzivalar, zindanlar, ihanetler ve ac›lar›n yeri tart›flmas›zd›r. Do¤al top- hiyerarfli ve iktidar de¤erlidir. yitirilmesi toplum olmaktan ç›kmakla özdefltir. Komünal de¤erlum de¤erlerinin, etnisitenin, yoksullar›n varGerisi güdülmesi gereken lerin aleyhindeki her geliflme l›k savafllar› da bu düflünce yap›s›nda vazgesürüdür. Denebilir ki, toplumdan bir tak›m de¤erlerin çilmez yere sahiptir. Tarihi siyasal iktidar›n bu anlay›fl en eski oldu¤u kayb› anlam›na da gelir. O halde etraf›ndaki önemli olaylar›n kroni¤i olarak kadar zihinleri en çok komün halindeki yaflam› temel kavraman›n tarihsel temelimiz olamayaca¤› yaflam biçimi olarak de¤erleniflgal eden ilk büyük ve aç›kt›r. Ancak sistemin bütünlüklü kavrandirmek gerçekçidir. ‹nsan türü mas› ve ders al›nmas›nda de¤eri olabilir. sistematik yaland›r” varl›¤›n› bu yaflam biçimi olmaEsas almam›z gereken tarih, hiyerarflik ve s›n›fl› toplumsal geliflmede z›t kutbu yaflayanlar›n tarihidir. dan sürdüremez. Bu gerçe¤i flu yanl›fl kan›lar›n anlafl›lmas› Tüm resmi siyasi tarihler bu tarihin varl›¤›ndan ya hiç bahset- için ›srarla vurguluyoruz: Uygarl›k söylemine göre toplumu yamezler ya da bir anarfli grubu, hikmeti olmayan kalabal›klar, flatan, yücelten hiyerarfli ve iktidar de¤erlidir. Gerisi güdülmeamaçlar› için her istismara lay›k sürüler olarak görürler. Kuru, si gereken sürüdür. Denebilir ki, bu anlay›fl en eski oldu¤u kasoyut, idealist oldu¤u kadar zalimce duygusal bir anlay›flt›r bu dar zihinleri en çok iflgal eden ilk büyük ve sistematik yaland›r. tarih. Tarihimiz, do¤al toplumdan bafllay›p hiyerarfliye ve siya- Toplum bu ideaya inand›r›ld›kça, aleyhine olan süreci de meflsal iktidara karfl› duran etnisite, s›n›f, cinsiyet mahkumlar›n›n rulaflt›rm›fl olmaktad›r. Bu öylesine güçlü bir idead›r ki, günümüzde de buna kanmayan neredeyse yok gibidir. Komünal düher tür düflünce ve eylemlerine dayanarak anlam bulabilir. Teorimizin tarihsel temelini böyle tan›mlarken, di¤er önemli zenin toplumun varolufl tarz› olmas›na ra¤men, yaflatan ve yüboyutu toplumdaki bilme gücünün en üst s›n›r›n› kapsamas› celten de¤erin hiyerarflik ve iktidar gücüne mal edilmesi, çözülgere¤idir. Do¤ru tarih anlay›fl›m›z› bilmenin en üst s›n›rlar›yla mesi gereken çeliflkilerin bafl›nda gelmektedir. Toplumsal taribütünlefltiremezsek, gelece¤e iliflkin anlama gücümüzü ve ya- hin çarp›t›lmas›n› sa¤layan bu söylem tarih, edebiyat ve politip›lanma tarz›m›z› yetkince belirleyemeyiz. Tüm sistemin bilme ka baflta olmak üzere tüm üstyap›n›n da temel anlay›fl normu kapasitesini bilmenin ufkuna alamayan bir teorinin eksik oldu- oluyor. Sonunda toplumun gerçek varolufl tarz› dilsiz, söylem¤unu ve karfl›t teorilerin ufku içinde erimekten kurtulamayaca- siz bir nesneye dönüflüyor. ¤›n› temel ideolojik mücadele gerçe¤i olarak anlamal›y›z. * Bu yazı Rêber Apo’nun Demokratik ve ekolojik toplum sistemine iliflkin teorik çerçe- “Bir Halkı Savunmak” kitabından alınmıştır.
‹çindekiler
ne te we .c om
2007 y›l›na bir mücadele gücü olarak giriyoruz Görevimiz tehlikeleri, tehditleri görerek, tedbirler gelifltirmek, f›rsat ve imkanlar›n› de¤erlendirerek, Kürt sorununun demokratik çözümünü baflarmakt›r... (10’da) Bar›fl umutlu olmak kadar gerçekçi ve örgütlü güç olmay› gerektirir Bar›fl› savunmak, demokratik olmaktan ve bunun örgütlü gücünü yaratmaktan geçmektedir. Çünkü bar›fl›n düflmanlar› çok daha örgütlüdürdür... (26’da)
Ortado¤u ve Irak yeni dengelerin geliflece¤i bir sürece girmifltir Bir ulusal konferans, hem Kürtlerin Kerkük konusunda bir politika sahibi olmas›n› sa¤layacak hem de ortaya ç›kacak ortak politika ve kararlar do¤rultusunda sadece Irak üzerine de¤il, Ortado¤u politikalar› üzerinde etkili olmalar›n› beraberinde getirecektir... (30’da) Özgürlükten asla taviz vermeyece¤iz Demokratik özerklik seçene¤i devre d›fl› b›rak›l›r ve Kürtlere imha dayat›l›rsa, Kürtlere baflka yol kalmayacakt›r. Bir ulus devlet kurulacakt›r. Ama bu ulus devlet demokratik mi olur baflka tarzda m› olur, onu bilemem... Rêber Apo de¤erlendiriyor... (38’de)
PKK KKK’nin ideolojik do¤rultusu ve ruhudur 1 Haziran hamlesiyle bafllatt›¤›m›z meflru savunma savafl›n›n ortaya ç›kard›¤› geliflmeler ve buna ba¤l› yaflananlar bizleri çok köklü görevler ile karfl› karfl›ya getirmifltir... PKK ‹deolojik Çal›flma Merkezi (48’de)
SERXWEBÛN
PKK’nin ideolojik kimli¤idir
ww
w.
Serxwebûn bundan sonra dergi format›nda yay›n›n› sürdürecektir. Dergi format›nda yay›na geçmesindeki bir amaç da daha rahat okunabilecek, tafl›nabilecek ve saklanabilecek olmas›d›r. Tabii ki Serxwebûn dergisi bundan sonra da hareketimizin, mücadelemizin faaliyetlerini, pratiklerini en özlü ve en do¤ru biçimde vermeye devam edecektir. Serxwebûn gazetesi Önderlik, PKK ve hareket gerçe¤imizi daha somut ve pratik düzeyde birebir yans›tma görevini de sürdürecektir. Serxwebûn 26. y›l de¤erlendirmesi 2’de
Demokratik özerklik “Demokratik özerklik, yaln›z PKK ya da Koma Komalên Kürdistan sistemiyle de¤il, tüm Kürtlerle yap›lan bir anayasal sözleflme olmaktad›r” (55’te) Dirilifl ya da Kurmanç edebiyat›na girifl Kürtler insanl›¤a neler katm›flt›, neler katabilecekti. Edebiyat çal›flmalar›na yönelirken, tüm bu sorulara do¤ru yan›tlar verilmesi için tarihsel bir inceleme ve analizin yap›lmas› flartt›... (59’da) Ya fliddet ayr›l›k ya da farkl›l›klar›n özgür birlikteli¤i ‹nsan her türlü bilgiye ulaflabilir, ama ruhunu besleyemez, onun düzenleyici, bütünlefltirici bütün ifllevlerini yitirmifl, kendi toplumsall›¤›n› üretemez durumdad›r... (62’de)
Komünal demokratik yaflam kültür sanatla yarat›lacakt›r Kürt halk tarihinde çok zengin içerilikli kültürel de¤erler bulunmaktad›r. Kürdistan ve Ortado¤u co¤rafyas›nda tüm dünyaya yay›lan ve insanl›¤›n özgürlük ve demokrasi mücadelesine önemli zemin sunan komünal demokratik de¤erler vard›r... (66’da) Toplumsal kurtuluflu iradeleflen kad›n gerçeklefltirebilir Toplum olarak yanl›fl ve yersiz olan tüm de¤er yarg›lar›na karfl› amans›z mücadele etmeli ve en baflta kendimizden bafllayarak düzeltmeliyiz... (69’da)
fiehitlere yemin ettim Agit’in flehadetinden sonra, her fley daha da anlam kazanmaya bafllam›flt›. Tek fleyin önemi vard›, o da yoldafllar… (74’te) fiimdi Cudi’de esen rüzgarlar tar›yor saçlar›n› Son günümüzü hat›rl›yorum Agiri. Koca bir bölük, ölümle yaflam›n aras›ndaki o incecik çizgideydik. Bitmek bilmeyen o saatlerde, nefes al›fl veriflimiz bizi ele verecek bir düflmand›. fiehit Agiri (Rahime Do¤an) an› yaz›s›... (78’de)
SERXWEBÛN
2
Ocak 2007
Serxwebûn
om
PKK’nin ideolojik kimli¤idir “Serxwebûn, 26 y›ll›k tarihinde Önderlik çizgisinden, ideolojik kimli¤i
sahiplenme ve pratiklefltirme gerçe¤inden, yani ahlaki durufltan hiçbir taviz
vermeden bunlar› bireye ve topluma yayarak bugünlere gelmifltir. Yeni paradigman›n ve bu temeldeki ideolojik kimli¤imiz olan demokratik sosyalizmin pratikleflmesi de
S
lesinin bugüne kadar birçok de¤er yaratmas›n›, Önderli¤imizin vurgulad›¤› gibi, ‘serkeftin halk›’ haline gelmesini sa¤layan do¤rultu, PKK ve onun ideolojik kimli¤ini ifade eden Serxwebûn gazetesidir. Dolay›s›yla Serxwebûn’suz bir PKK ve onun özgürlük mücadelesi düflünülemez.
Özgüç ve ba¤›ms›zl›k Apocu hareketin temel karakteridir
Serxwebûn, Önderlik düflüncelerinin saf olarak verildi¤i, Önderli¤in ideolojik çizgisinin esas al›nd›¤› bir dergidir. Baflar› için dün oldu¤u gibi, bundan sonra da bu çizgisini ›srarla sürdürecektir. Çünkü Önderlik çizgisi Serxwebûn’un varl›k nedenidir. Kendi kimli¤iyle Önderlik çizgisi özdeflleflmifltir. Dolay›s›yla Serxwebûn’un gelecekteki yay›n çizgisinin perspektifi de bu do¤rultuda olacakt›r. Serxwebûn gazetesinin ismi bizim tarihimiz, kimli¤imiz ve kiflili¤imizle ilgili bir olgudur. Serxwebûn kelimesini, PKK’nin ideolojik gerçekli¤i, mücadele ve yaflam felsefesinden ayr› ele almak mümkün de¤ildir. Serxwebûn kelimesi ve kavram›, Apocu hareketin ideolojik kimli¤inin, yaflam ve mücadele felsefesinin en özlü ifadelerindendir. PKK hareketinin ç›kt›¤› günden itibaren en fazla kulland›¤› kavramlar›n bafl›nda özgüç ve ba¤›ms›zl›k gelmektedir. Özgüç ve ba¤›ms›zl›k, Apocu hareketin bir nevi iman flart›yd›. Apocular konufltuklar›nda, tart›flt›klar›nda s›k s›k özgüç ve ba¤›ms›z-
ww
w.
ne t
erxwebûn gazetesi, yay›n yaflam›n› 26 y›ld›r kesintisiz sürdürüyor. Hiçbir kesinti yapmadan 26 y›l yay›n yapan kaç tane ayl›k gazete var, bilemiyoruz. Bu kesintisiz yay›n faaliyeti, mücadelemizin kesintisiz sürdürülmesinin de kan›t› oluyor. 26. y›ldönümünde, Serxwebûn’un yaflam›n› 26 y›ld›r kesintisiz sürdürmesini sa¤layan Önderli¤imizi ve tüm flehitlerimizi sayg›yla selaml›yoruz. fiehitlerimiz, durufllar›yla, mücadeleleriyle Serxwebûn’un çizgisini belirleyen temel de¤erlerimizdir. Önderli¤imiz, “ben de flehitlerin izinde yürüyen bir militan›m” diyerek, flehitlerimiz taraf›ndan belirlenen çizginin bugüne kadar tafl›nmas›nda belirleyici rol oynam›flt›r. Serxwebûn’un bu çizgisi, flehitlerimizin yaflamlar›n› ortaya koymas› ve Önderli¤imizin bu de¤erleri sahiplenmesiyle birlikte, halk özgürlük e¤ilimi olarak etkisini dün oldu¤u gibi bugün de sürdürmektedir. Serxwebûn herhangi bir gazete veya dergi de¤ildir. Kürdistan halk› aç›s›ndan efsane olan PKK’nin kimli¤idir. Bir hareket kendi kimli¤ini ne kadar netlefltirirse, bir toplumda o kadar etkili olur. Kimli¤in netli¤i, baflar›n›n netli¤i anlam›na gelmektedir. PKK baflar›s›n›n alt›nda yatan gerçek de budur. Ça¤›n koflullar›na uygun do¤ru ve net ideolojik durufl, teorik çözümlemelerle bunun politika ve eylem olarak yaflamsallaflmas› sa¤land›¤›nda, baflar› kaç›n›lmazd›r. Bu aç›dan Kürt halk›n›n özgürlük mücade-
ew e. c
böyle bir demokratik ve devrimci ahlakla gerçekleflebilecektir”
l›ktan söz ederlerdi. Bu sözler Apocular için herhangi bir kelime de¤il, bafll› bafl›na ideolojik anlam, yaflam ve mücadele felsefesini ifade eden bir kavramsallaflmayd›. Apocu hareketin ruhu bir nevi bu iki kavramla mayalan›p flekilleniyordu. Yaln›z ruhu de¤il, yaflam›n›n flekillenifli ve pratikleflmesi de bu iki kavram taraf›ndan yönlendiriliyordu. Özgüç kavram›, Kürdistan halk›n›n öncüleri ve devrimcileri için mutlaka esas al›nmas› gereken ilke olmal›yd›. Apocu hareket, özgüç kavram›yla Kürdistan Devrimi’nin temel ilkesini ve tarz›n› yakalam›fl oluyordu. O dönemde Kürdistan üzerinde uluslararas› ve bölgesel güçlerin a¤›r bask›s› oldu¤u gibi, Kürdistan toplumu da bu bask› alt›nda nefes alamaz duruma getirilmiflti. Kürdistan halk› aç›s›ndan özgürlük ve demokrasiyi getirecek imkanlar tümden yok edilmifl gibiydi. B›rakal›m imkanlar›n yok edilmesini, umut bile ortadan kald›r›lm›flt›. Bu aç›dan Önderli¤imiz, “umut zaferden daha de¤erlidir” diyerek, PKK’nin Kürdistan’da yaratt›¤› umut gerçe¤inin alt›n› çizmek istemifltir. ‹flte böyle bir ortamda Apocu hareket Kürt halk›na, Kürt gençlerine, Kürdistan halk›n›n özgürlü¤ü için mücadele edecek kifli ve çevrelere, baflar›l› olmak istiyorsan›z ya da bu mücadeleyi kesintisiz sürdürmek istiyorsan›z özgücünüze güveneceksiniz demifltir. Kürdistan koflullar›nda özgücüne güvenmemek, hayal k›r›kl›¤› ve yenilgiyle karfl›laflmaktan baflka bir
Ocak 2007
SERXWEBÛN
PKK gerçe¤indeki ifadesini do¤ru izah etmeyen bir durum ortaya ç›kar›r. Apocu harekette ve PKK’de ba¤›ms›zl›k kavram›, bir devlet kurmaktan öte, iradeli duruflu, kimseye ba¤l› olmadan yaflama anlay›fl›n›, felsefesini, özgür iradeyi, boyun e¤memeyi, hiç kimseyle iflbirli¤i yapmamay›, herhangi bir güce dayanarak bir fley elde etmeyi ummamay› ifade eden çok temel bir kavramd›r. Apocu hareket bir yönüyle de özgüç kavram›n›n bireyin ve toplumun duruflunda somutlaflt›r›lmas›d›r. Önderli¤imiz, A‹HM Savunmalar›’nda ‘allah’ kavram›n› ifllerken, bu kavram›n islam›n inanç sistemati¤inde belirleyici nosyon (kavram) oldu¤unu vurgulamaktad›r. Allah kavram› ve bu kavram›n içerdikleri, bafll› bafl›na islamiyetin ideolojik kimli¤ini ifade etmektedir. Gerçekten de islamiyetin ideolojik kimli¤ini allah kavram› ve onun içeri¤i kadar güçlü biçimde ortaya koyan, ifade eden baflka bir kavrama rastlanmaz. ‘Allah,’ bir program, manifesto, do¤rultu, kimlik, ideolojik durufl, yaflam ve mücadele felsefesinin somutlaflt›¤› bir kavramlaflt›rmad›r. ‹slami toplumlarda bir bireyin “allah allah” diyerek iflinin üzerine gitmesi, bütün ideolojik özelliklerini bu kavramla birlikte d›fla vurmas›d›r. Önderli¤imiz, bu kavram›n nas›l bir içerik tafl›d›¤›n›, flaheser diyebilece¤imiz bir tan›mlamayla A‹HM Savunmalar›’nda ortaya koymufltur. Öyle ki bu kavramla yaflayan, bu kavram› kullanarak kendini örgütleyen, hatta bu kavram etraf›nda toplumu sürükleyen kesimler bile bu kavram› Önderli¤imiz kadar çarp›c› bir biçimde ifade etmemifllerdir. PKK gerçekli¤indeki ‘ba¤›ms›zl›k’ kavram› da islamiyetteki allah kavram› kadar çok içerikli ve ideolojik kimli¤in esas›n› veren bir niteli¤e sahiptir. Bu aç›dan bu kavram› sa-
dece bir devlet ba¤›ms›zl›¤›yla s›n›rlamak, ulus devletten, ba¤›ms›z devlet program›ndan vazgeçildi düflüncesiyle bu kavram›n tafl›d›¤› içeri¤i anlamamak veya ‘madem ba¤›ms›z devlet demiyoruz o zaman bu kavram› kullanmayal›m’ demek, esasta Apocu hareketin kimli¤ini, kiflili¤ini, ruhunu, yaflam ve mücadele felsefesini anlamamakt›r. Bu yönüyle de Serxwebûn gazetesinin bu ad›n ruhunu yaflatmas›, bu ruhun içeri¤ini bütünlüklü biçimde yans›tmas›, tafl›rmas›, birey ve topluma yedirmesi, bafll› bafl›na Kürdistan halk›n›, Kürt toplum ve bireyini güçlendiren bir olgudur. Bunun gerçeklefltirilmesi, mücadelenin ortaya ç›kard›¤› yeni kimli¤in ve kiflili¤in, özcesi ‘serkeftin halk›’ olma duruflunun, ba¤›ms›zl›k kavram›n›n içeri¤iyle dolu dolu yaflamas› ve yaflat›lmas› anlam›na gelmektedir.
ww
w.
ne te we .c om
sonuç vermez, mesaj›n› daha ilk ç›kt›¤› günden itibaren tüm topluma ve bireylere vermeye çal›flm›flt›r. Bu nedenle de toplum ve bireylerin özgüce güvenmesi gerekti¤ini, özgürlük ve demokrasi mücadelesinin baflar›s›n›n temel ilkesinin bu oldu¤unu bir kanun gibi ortaya koymufltur. Kendi prati¤inde, kimli¤inde ve kiflili¤inde esas olarak bu anlay›fl› somutlaflt›rarak, Kürdistan Devrimi’nin temel ilkesini ve baflar› tarz›n› yakalam›flt›r. Bu gerçeklik, hem PKK’nin halk taraf›ndan efsanelefltirilen kimli¤ini ortaya ç›karm›flt›r hem de kendi toplumunun ve bireyinin özgücünü a盤a ç›kararak, kimseye ba¤›ml› olmayan ve kimseden bir fley beklemeyen duruflun önünü açm›flt›r. Bu yönüyle özgüç kavram›yla ba¤›ms›z durufl, ba¤›ms›z düflünce ve ba¤›ms›z ruh madalyonun iki yüzü gibi birbirini tamamlam›flt›r. Hareketimizin kulland›¤› ba¤›ms›zl›k kavram›nda, ba¤›ms›z devlet kurmak gibi bir hedef de olmufltur. Bu, çeflitli biçimlerde de dillendirilmifltir. Ancak Apocu hareketin, PKK’nin kulland›¤› ba¤›ms›zl›¤› sadece devlet ba¤›ms›zl›¤›yla s›n›rlamak, bu kavram›n özünü, içeri¤ini, biçimini daraltan ve
3
Serxwebûn idelojik kimli¤inden asla taviz vermemifltir
Serxwebûn gazetesinin, serxwebûn kavram›n›n her gün daha da derinleflmesini sa¤layan, sa¤latan bir rolü vard›r. Bu, yaln›z Kürt halk› için gereken bir ruh de¤ildir. Apocu hareketin ilk baflta kulland›¤› ve giderek gelifltirdi¤i bu ruha, yaflama ve mücadele felsefesine bütün insanl›¤›n fazlas›yla ihtiyaç vard›r. ‹nsanl›¤›n özgürlük ve demokrasi mücadelesinin baflar›ya ulafl›p demokratik komünalizm biçiminde bir kurumlaflmaya ve yaflam biçimine kavuflmas› da ancak ve ancak Serxwebûn gazetesinde ve bu kavram›n ruhunda varolan güzel ve güçlü de¤erlerle mümkün olacakt›r. Tabii ki ne devletler geçmiflten beri tam ba¤›ms›z olmufllard›r, ne toplumlar ne de bireyler aç›s›ndan tam ba¤›ms›zl›k durumu söz konusudur. Ba¤›ms›zl›k, bir yönüyle göreceli bir kavramd›r. Hiyerarflik, devletçi, sömürücü toplum gerçe¤inin binlerce y›ld›r toplum ve birey iradesini k›rd›¤›, birey ve toplumu örgütsüz b›rakt›¤› ve kendine muhtaç etti¤i düflünülürse, serxwebûn ad›nda somutlaflan ba¤›ms›zl›k kavram›n›n ne kadar
SERXWEBÛN
w.
ww
Serxwebûn gazetesi 25. y›l›n› tamamlarken, her fleyden önce de böyle bir rol ve misyona sahiptir. Serxwebûn gazetesi bu rolü ve misyonu gelece¤e tafl›rma sorumlulu¤uyla yükümlüyken, di¤er yandan Önderli¤imizin ortaya koydu¤u yeni paradigma temelindeki demokratik sosyalist çizgiyi sahiplenme, bunu kadrolara ve topluma yedirme göreviyle de karfl› karfl›yad›r. Bir ideoloji, bir paradigma ne kadar do¤ru olursa olsun, onu do¤ru sahiplenebilecek, bu paradigmaya, bu ideolojik çizgiye afl›k bireyler ve topluluklar olmadan pratikleflmesi ve yaflamsallaflmas› söz konusu olamaz. Önderlik gerçe¤inde, Apocu hareketin tarihinde, PKK’nin mücadele ve yaflam felsefesinde ö¤rendi¤imiz en temel yaflam kanunu ve ilkelerden biri; çizgiye sahiplenmenin yan›nda, bunu baflar›yla sürdürme kararl›l›¤› ve militan› olma gerçe¤idir.
ew e. c
l›k ruhunu, koflullar ne olursa olsun özgür ve ba¤›ms›z duruflu sürdüren bir yaflam ve mücadele felsefesini ve halk gerçekli¤ini yaratmadaki rolü bundan sonra da önemli olmaktad›r. Serxwebûn gazetesinin varl›¤›, kendi tarihine uygun bir yay›n çizgisi, ayn› zamanda özgücün sembolü olan flehitlerimizin çizgisinin de sürdürülmesidir. Ba¤›ms›zl›kç› çizginin, ba¤›ms›zl›kç› ruhun en sembolik ifadesi Kemal Pir’dir. Önderli¤imiz bu nedenle PKK kadrosunun militanl›¤›n› ifade ederken, sürekli Kemal Pir gerçekli¤inden, Beritan duruflundan söz etti. Bunlar bizim ba¤›ms›zl›kç›, özgürlükçü ruhlar›m›zd›r. Bizi bütün bask›lar ve zorluklar karfl›s›nda ayakta tutan en temel moral kaynaklar›m›zd›r. M. Hayri DURMUfi ve Kemal P‹R’de somutlaflan 14 Temmuz ruhunu, Diyarbak›r Zindan›’nda, en zor koflullarda ba¤›ms›zl›kç› duruflunu, kendi özgücüne güvenmeyi hiçbir zaman b›rakmam›flt›r. Bu ruh, imkanlar›n olmad›¤› bir yerde bile özgüçle kazan›labilece¤ini bizlere göstermifltir. Serxwebûn, ayn› zamanda 14 Temmuz ruhunun ve en zor koflullarda gerilla mücadelesini bafllatan Agitlerin 15 A¤ustos ruhunun bir temsilcisidir. Dolay›s›yla bu ideolojik kimli¤i ve duruflu temsil etme ve yayma sorumlulu¤unu dün oldu¤u gibi bugün de birinci derecede sürdürmesi gereken kurumumuzdur.
ne t
önemli ve de¤erli oldu¤u da anlafl›l›r. Sömürücü, bask›c›, istismarc› devlet ve sistemleri, ba¤›ms›zl›kç› ruh, durufl ve kendi kimli¤ini koruma iradesini gelifltirerek aflmak mümkündür. Tarih içerisinde hiyerarflik devletçi topluma karfl› etnisitenin, komünal demokratik de¤erleri tafl›yan topluluklar›n devletçi sistemin içinde erimeyerek komünal demokratik de¤erleri, dolay›s›yla özgürlükçü, eflitlikçi, adaletli duygular›, düflünceleri korumas› da ba¤›ms›zl›kç› duruflun ta kendisidir. Bu gerçekler de gösteriyor ki ba¤›ms›zl›k, ba¤›ms›zl›kç› durufl hala özgürlük ve demokrasi mücadelesi veren toplumlar ve bireyler aç›s›ndan çok de¤erli bir kavramd›r, ruh halidir. Tabii ki bu durufl, bireylerin toplumla, toplumun bireyle anlamland›¤› ve birbirini tamamlad›¤›, halklar›n birbiriyle iliflkilendi¤i, kültürlerin de¤erlerini birbirine al›p vererek kendisini güçlendirdi¤i gerçeklik içinde ele al›nmak durumundad›r. Yoksa toplumun bireyden, bireyin toplumundan, topluluklar›n di¤er topluluklardan, kültürlerin birbirinden kopmas› ve ayr› durmas› anlam›nda bir ba¤›ms›zl›k, ba¤›ms›z durufl kabul edilecek bir tutum olamaz. Zaten Serxwebûn’un bugüne kadar tafl›d›¤› ve tafl›yaca¤› de¤erler dikkate al›nd›¤›nda, ba¤›ms›zl›kç› çizginin böyle anlafl›lmas› da söz konusu olamaz. Serxwebûn gazetesinin, ba¤›ms›z-
Ocak 2007
om
4
Serxwebûn demokratik sosyalizmi özgürlük ahlak›yla yaratacakt›r
Serxwebûn, 26 y›ll›k tarihinde Önderlik çizgisinden, ideolojik kimli¤i sahiplenme ve pratiklefltirme gerçe¤inden, yani ahlaki durufltan hiçbir taviz vermeden bunlar› bireye ve topluma yayarak bugünlere gelmifltir. Yeni paradigman›n ve bu temeldeki ideolojik
SERXWEBÛN
5
ne te we .c om
Ocak 2007
flunun k›r›ld›¤›, teslim al›nd›¤› ortamda, toplum ve bireylerin iradesiz, kimliksiz, kifliliksiz hale getirildi¤i her gün görülmektedir. Halklar›n özgürlük mücadeleleri geçmiflte egemen sistemin bilme s›n›rlar›n› ve ideolojik ufkunu yeterince kavramad›¤› için, mücadeleler devletçi sömürücü sistemin mezhebi olmaktan kurtulamam›flt›r. Bu nedenle geçmiflte varolan bu bilme eksikli¤i ve kayb›n› giderme sorumlulu¤u da Serxwebûn’a düflmektedir. Kendi sistemini do¤ru oluflturmak ve boflluk b›rakmamak aç›s›ndan, mücadele edilen sistemin ve gücün ideolojik kimli¤ini bilmek çok önemlidir. Dolay›s›yla Önderli¤imizin belirtti¤i gibi, neo liberalizmin sular›nda bo¤ulmamak için, kapitalist sistemi derinli¤ine irdelemek, ideolojik kimli¤ini her yönüyle anlamak; ezilen ve bask› alt›na al›nan topluluklar›n yan›lg›l› düflünce ve pratiklere sapmamalar› aç›s›ndan da çok önemlidir. Günümüz kapitalizmini aflmay› öngörmeyen, sadece elefltiriyle yetinen, ideolojik durufllar› ve mücadeleyi mu¤laklaflt›ran postmodern düflünce ve etkilerine karfl› mücadele vermek, sistemin geldi¤i aflamadaki tüm düflünce ak›mlar› ve pratiklerini do¤ru anlamak ve bilince ç›karmak aç›s›ndan da Serxwebûn, ideolojik bilinçlenme ve mücadele rolünü en iyi biçimde yerine getirme sorumlulu¤uyla karfl› karfl›yad›r. Bunlar dikkate al›nd›¤›nda, bir ideolojik e¤itim platformu olma ifllevini de görecektir. Serxwebûn’un yeni paradigma te-
ww
w.
kimli¤imiz olan demokratik sosyalizmin pratikleflmesi de böyle bir demokratik ve devrimci ahlakla gerçekleflebilecektir. Ahlak, Önderli¤imizin de belirtti¤i gibi, esas olarak özgür ve demokratik yaflamda karar k›lma kararl›l›¤› ve bunun mücadelesini sürdürme iradesidir. Bu kararl›l›¤›n ve ›srar›n bireyde ve toplumda somutlaflmas›, bir yaflam biçimi haline gelmesidir. Özgürlük ahlak›, demokrasi ahlak› derken, bunlar›n esas olarak da bu ilkeleri sahiplenme kararl›l›¤› oldu¤unu vurgulamam›z gerekir. Serxwebûn’un yeni paradigma ve ideolojik kimli¤imizle birlikte, böyle bir ahlak› güçlü biçimde verme sorumlulu¤u da bulunmaktad›r. Zaten bu ahlaki sorumlulu¤u vermeden ortaya konulacak hiçbir de¤erlendirmenin, yaz›n›n anlam› ve de¤eri olamaz. Kald› ki bizim gibi hala dili, kimli¤i, varl›¤› tan›nmayan bir halk için özgürlük ve demokrasi ahlak›n›n bireyde ve toplumda güçlü biçimde ayakta tutulmas›, gelifltirilmesi olmazsa olmaz kabilinden bir ihtiyaçt›r. Serxwebûn’un yay›n çizgisinin gözetece¤i en temel konu; özgüç ve ba¤›ms›zl›k çizgisinde mücadelenin süreklileflmesini sa¤latmak ve bunun somutlaflmas›n› ifade eden özgürlük ve demokrasi ahlak›n› her türlü sald›r› karfl›s›nda güçlü ayakta tutmakt›r. Çünkü egemen sistemler, halk›m›z›n ve halklar›n en fazla da bu özgürlük ve demokrasi kararl›l›¤›n›, yani bu ahlaki duruflunu k›rmak, da¤›tmak için çaba sarfetmektedir. Nitekim birçok toplumun, birçok bireyin bu ahlaki duru-
melindeki demokratik sosyalizmi en güçlü biçimde yans›tma sorumlulu¤u da vard›r. Bu konuda Önderli¤imizin geçmiflte yapt›¤› çözümlemelerle birlikte, ‹mral›’da gerçeklefltirdi¤i savunmalar ve görüflme notlar› Serxwebûn dergisinin temel alaca¤› materyallerdir. Bu materyallerdeki yaflam ve mücadele felsefesini, özgürlük ve demokrasi ahlak›n›, yeni paradigmasal bak›fl› ve demokratik sosyalist kimli¤i yarat›c› ve güçlü biçimde vermesi önem kazanmaktad›r. Özellikle paradigma de¤ifliminden sonra birçok konuda yaflad›¤›m›z de¤iflimin kadrolar›m›za, Kürdistan halk› ve tüm insanl›¤a do¤ru kavrat›lmas›, flehitlerimizin sonsuz fedakarl›klar›na ve Önderli¤imizin çabalar›na verilmesi gereken do¤ru karfl›l›k olacakt›r. Tabii ki sosyalist ideolojiden vazgeçmedik. Varolan paradigmay› de¤ifltirmekle birlikte, ideolojide de belirli de¤iflimler yaflad›k. ‹deoloji de¤ifltirmekle de¤iflimi kar›flt›rmamak laz›m. ‹deolojide yaflad›¤›m›z de¤iflim; sosyalist ideolojiye ba¤l›l›¤›m›z›n gere¤i olarak, eksik olan yanlar›m›z› atmak, kendimizi do¤rularla yenilemek ve derinlefltirmek anlam›na gelmektedir. De¤iflim ve dönüflüm böyle anlafl›ld›¤› takdirde anlaml›d›r, de¤erlidir. Zaten baflar›l› prati¤i gelifltirme de böyle bir de¤iflim ve dönüflümle mümkündür. Önderli¤imiz, paradigmal de¤iflikli¤in ve ideolojide yaflanan de¤iflimin her fleyden önce flehitlere ba¤l›l›¤›n bir gere¤i oldu¤unu her f›rsatta vur-
SERXWEBÛN
Serxwebûn otuz y›ll›k mücadele tarihimizin haf›zas›d›r
Serxwebûn gazetesi, ilk manifestomuz olan Kürdistan Devrimi’nin Yolu’ndan bafllayarak, özgürlük mücadelesinin geliflmesinde çok önemli rol oynam›flt›r. Serxwebûn’suz bir özgürlük tarihi, PKK tarihi düflünmek mümkün de¤ildir. E¤er Serxwebûn ilk say›s›ndan bugüne kadar ele al›n›rsa, nas›l bir rol oynad›¤› da rahatl›kla görülebilir. Kürt halk›n›n ‘serkeftin halk›’ haline gelmesinde, kahramanca, fedaice flehadet gerçekli¤inin ortaya ç›kmas›nda, mücadelenin kesintisizli¤inde nas›l bir rol oynad›¤› rahatl›kla görülebilir.
w.
ww
Dünya tarihinde hiçbir derginin, gazetenin insanlar›n ruhunun, beyninin, yüre¤inin derinliklerine böylesine hitap etti¤i görülmemifltir. Bugün hala milyarlarca insan› etkileyen ‹ncil, Kuran, Tevrat toplumlar›n yüre¤inde, beyninde, duygular›nda, kültüründe, yaflam›nda ne düzeyde etkide bulunmuflsa, Serxwebûn’un da farkl› biçimde, ama benzer bir etkiyi yaratt›¤›n› rahatl›kla söyleyebiliriz. Serxwebûn benzetilse benzetilse bunlara benzetilebilir. Serxwebûn’un özgürlük tarihimizin sembolü olmas›, kutsall›k derecesinde bir itibar›n›n, sayg›nl›¤›n›n bulunmas› bu gerçekle ilgilidir. Bu gerçeklik ›fl›¤›nda, Serxwebûn gazetesinin kendi çal›flanlar›ndan bafllayarak toplumu ne kadar etkiledi¤ini, dönüfltürdü¤ünü biliyoruz, hissediyoruz. Serxwebûn gazetesinde çal›flan birçok arkadafl›m›z flehit düflmüfltür. Bunlardan en bilineni ve uzun süre çal›flan› Selçuk arkadaflt›. Selçuk, bir nevi Serxwebûn’un havarisi gibiydi. Serxwebûn’da yaflayan, Önderlik gerçe¤ini ve ideolojik kimli¤imizi derinden hisseden ve bu gazeteyi buna lay›k bir biçimde ç›karmaya çal›flan, tüm yaflam› ve kayg›s› böyle bir gazete ç›karmak olan bir arkadaflt›. Bu yönüyle bugün de yaln›z Serxwebûn’da çal›flan arkadafllar›n de¤il, bütün bas›n yay›n alan›nda çal›flan arkadafllar›m›z›n bu arkadafl›n duruflunu, duygusunu hissetmesi ve böyle bir bas›n çal›flan›, böyle bir propagandac› ve ideolojiyi yayan bir militan olmas› gerekir.
ew e. c
lefltirilmesi, bireylerin ve toplumlar›n prati¤inde somutlaflt›r›lmas› için dün oldu¤u gibi bugün de üzerine düfleni yapmaya devam edecektir. Herhangi bir birey, kurum, çevrenin sorumluluk duygusu zay›flayabilir, ama özgürlük ve demokrasi ahlak›n› birinci derecede temsil etme sorumlulu¤u ile karfl› karfl›ya bulunan Serxwebûn’un bu tür sorumsuzluklar ve gevflemeler içinde olmas›n› hiç kimse beklememelidir. B›rakal›m Serxwebûn’un de¤erlendirmelerini, sayfalar›ndaki her kelime, her harf bile bu ahlak›, coflkuyu, sosyalizme ve Kürt halk›n›n özgürlü¤üne olan ba¤l›l›¤› canl› biçimde yans›tan bir kimli¤in sahibidir. Böyle bir gelene¤in en kuvvetli biçimde güncellefltirilmesidir.
ne t
gulamaktad›r. Önderlik, insanl›k tarihinde çöllerin, da¤lar›n, ovalar›n, ormalar›n derinliklerinde özgürlük ve demokratik duruflu sürdürmeye çal›flanlara, yine manast›rlarda, dergahlarda komünal demokratik duruflu sürdürenlere ve inzivalarda halklar›n vicdan› olmaya çal›flan bireylere, özgürlük ideali için fedakarl›k gösterip ac› çeken topluluklara sayg›l› ve lay›k olman›n gere¤i olarak bu de¤iflimin yafland›¤›n› vurgulamaktad›r. Yaln›z Kürdistan Devrimi’nin flehitlerine de¤il, dünyadaki tüm sosyalizm, özgürlük ve demokrasi flehitlerine, Denizlere, Mahirlere ve sosyalizmi yaratmak isteyen Karl Marx, Engels, Lenin ve sosyalizm u¤runa mücadele eden, büyük özlemle, umutla böyle bir yaflam› arzulayan tüm flehitlere ve emek kahramanlar›na lay›k olman›n gere¤i olarak, onlar›n gerçeklefltiremedi¤i özlemleri gerçeklefltirme imkanlar›na bu de¤iflimle kavuflulaca¤›n› belirterek, de¤iflimin felsefesini ve ahlaki duruflunu ortaya koymufltur. Yaflanan paradigma de¤iflimi ve bunun ideolojiye, politikaya, prati¤e, eyleme yans›t›lmas›yla, b›rakal›m sosyalizmin ve Kürt halk›n›n özgürlük mücadelesinde geri ad›m atmay›, aksine, bunlar›n daha etkin pratikleflmesi ve gerçeklefltirilmesi hedeflenmifltir. Yeni paradigma ve demokratik sosyalist ideolojik kimlikle bu hedefleri gerçeklefltirmek, eskisinden daha fazla imkan dahiline girmifltir. Serxwebûn, PKK’nin bu yeni ideolojik kimli¤inin kavrat›lmas›, derin-
Ocak 2007
om
6
SERXWEBÛN
7
ne te we .c om
Ocak 2007
mas› gerekti¤inin do¤rultusunu ortaya koyan bir yay›nd›r. Bir nevi yürütülecek ideolojik öncülü¤ün flakulidir. Bir duvarc›, duvar›n› düzgün örmek için nas›l ki ya ip çekip ya da flakuli kullan›yorsa, KKK’ye öncülük yapacaklar›n flakuli de Serxwebûn’da somutlaflan ideolojik çizgi ve yay›n faaliyetidir. Her kurum, her kadro, PKK do¤rultusunda özgürlük ve demokrasi mücadelesine katk› sunmak isteyen her sempatizan, her yurtsever ve tüm halk›m›z bu özgürlük ve demokrasi çizgisinin nas›l do¤ru pratiklefltirilece¤ini anlamak ve görmek için, her fleyden önce Serxwebûn’a bakabilirler. Herkes Serxwebûn’da bu do¤rultuyu ve çizgiyi görerek, kendi bulundu¤u alanda, kendi konumu ve görevi çerçevesinde bunu pratiklefltirebilir. Bilindi¤i gibi hareketimizin ilk ortaya ç›k›fl›ndan bugüne kadar halk›m›z, taraftarlar›m›z, sempatizanlar›m›z ve tüm kadrolar›m›z Önderlik çizgisine ve PKK’ye hizmet etmek için çal›flm›fllard›r. Özgürlü¤ün ve demokrasinin ölçüsünü Önderlik çizgisi ve PKK gerçe¤i olarak görmüfl, herkes çal›flmas›n› bu çizgiye ve ölçülere göre ayarlam›flt›r. Bundan sonra da özgürlük ve demokrasi mücadelesinde her türlü baflar›, çal›flmalar›n bu temel ölçülere göre yap›lmas› ve düzeltilmesiyle gerçekleflecektir. Serxwebûn, iflte bu ölçülerin aç›k biçimde kadrolar›m›za, taraftarlar›m›za, sempatizanlar›m›za ve halk›m›za yans›t›ld›¤› platform olmaktad›r.
w.
Serxwebûn bir yönüyle de otuz y›ll›k mücadele tarihimizin haf›zas› niteli¤indedir. Otuz y›ll›k mücadelemizi anlamak, bu mücadelenin yaflad›¤› geliflmeyi, dönüflmeyi, derinleflmeyi ö¤renmek isteyenlerin ilk baflvuraca¤› yer de yine Serxwebûn gazetesidir. Serxwebûn gazetesi, mücadelemizin yürüyüflünde çok etkili bir rol oynad›¤› gibi, mücadelemizin hangi zorluklarla karfl›laflt›¤›n›, hangi zorluklar›n afl›larak bugüne gelindi¤ini de ortaya koyan bir haf›zad›r. Bu tarih, bu haf›za, ayn› zamanda Kürdistan halk›n›, özgürlük mücadelesinin tarz›n›, yöntemini, mücadele kanunlar›n›n nas›l oldu¤unu da en iyi biçimde ortaya koyan bir belgedir. Sadece ideolojisini de¤il, prati¤ini, tarz›n› ve yöntemini de Serxwebûn’da görmek, anlamak mümkündür.
Serxwebûn’un rolü PKK’nin rolünün bir izdüflümüdür
ww
Serxwebûn’un önümüzdeki dönemde oynayaca¤› rol de geçen otuz y›lda oldu¤u gibi çok belirleyici olacakt›r. Serxwebûn’un rolünü PKK’nin rolünün bir izdüflümü biçiminde de¤erlendirmek gerekir. Nas›l ki PKK ideolojik, örgütsel ve kadrosal düzeyde Koma Komalên Kurdistan (KKK) sisteminin öncüsü, demokratik komünalizmin kurumlaflt›r›lmas›n›n güvencesi ise, Serxwebûn da böyle bir sistemdeki ideolojik öncülü¤ün temel yay›n organ›d›r. Serxwebûn, ideolojik öncülü¤ün nas›l ol-
Kadro duruflu Kemal P‹R ve Beritan’da pratikleflen gerçekliktir
Önderlik, PKK çizgisi nedir denildi¤inde, her fleyden önce bu çizginin görülece¤i yer, Serxwebûn sayfalar›d›r. Zaman zaman kadro politikam›z, ideolojik çizgimiz nedir gibi sorular sorulmaktad›r. Asl›nda bu konular, Önderlik gerçe¤i ve PKK çizgisinde tamamen netleflmifl hususlard›r. Kadro duruflu Kemal P‹R ve Beritan’da somutlaflan, yaflayan ve pratikleflen gerçekliktir. Bunun tart›fl›lacak hiçbir yan› yoktur. Çünkü bu arkadafllar çok boyutlu ve her yönüyle pratiklefltirilmifl, pratikleflmifl ve nas›l pratikleflti¤i bilinen kifliliklerdir. Önderlik ve PKK çizgisi ise Önderli¤imizin bütün çözümlemelerinde, savunmalar›nda ve görüflme notlar›nda çok net biçimde ortaya konulmaktad›r. Kendi düflüncelerini Önderlik kadar, PKK hareketi kadar net ortaya koyan baflka bir hareket yoktur. Anlamak isteyenler aç›s›ndan, PKK’nin her konudaki görüflü aç›k ve nettir. Bunlar›n da daha somut ve güncel olarak anlafl›lmas› aç›s›ndan Serxwebûn’a bak›lmal›d›r. Serxwebûn, KKK sisteminin ve demokratik komünalizmin yaflamsallaflmas› aç›s›ndan, ideolojik ihtiyaçlara cevap vermesi gereken en temel yay›n organ›m›zd›r. Nas›l ki PKK olmadan KKK ve demokratik komünalizm gerçeklefltirilemezse, Serxwebûn’un bu yönlü yay›n çizgisi olmadan da kadrolar›m›z›n, taraftarlar›m›z›n, sempatizanlar›m›z›n, halk›m›z›n bu çizginin
SERXWEBÛN
KKK sistemi ideolojik kimli¤imizin türevi ve yans›mas›d›r
ww
w.
ne t
Tabii ki ideolojik çizgi ve do¤rultu her yerde ayn› biçimde ve düz uygulanmayacakt›r. Her çal›flman›n özgünlü¤ünde zenginleflerek, derinleflerek, kapsaml›laflarak pratikleflecektir. Ancak tüm bu pratikleflmelerin, ideolojik kimli¤in ve do¤rultunun kayna¤› olan PKK gerçekli¤i ve Serxwebûn do¤rultusunda olmad›¤› takdirde baflar›l› olmas› da söz konusu de¤ildir. Serxwebûn’da ortaya konulan do¤rultuda yürütülmeyen faaliyetlerin, Önderlik çizgisi ve PKK’ye hizmet etmesinden kuflku duyulabilir ya da bu çizgiye yeterince hizmet etmedi¤inden, edemeyece¤inden söz edilebilir. Serxwebûn gerçekli¤ine, onun konumuna ve pratikleflmesine bu çerçe-
vede bakmayanlar, Önderlik çizgisini ve PKK gerçekli¤ini de do¤ru pratiklefltiremezler. Biz Serxwebûn’a, PKK’ye bakmadan da Önderlik çizgisinde, KKK sisteminde pratikleflebiliriz demek, büyük bir yan›lg› ve gaflettir. Çünkü KKK sistemi de, demokratik komünalizm de, özgürlük ve demokrasinin yeni paradigma do¤rultusunda pratikleflmesi de ancak ve ancak Önderli¤imizin ortaya koydu¤u özgürlük ve demokrasi felsefesi ve bunu pratikleflme gerçe¤iyle mümkündür. Tabii ki bir taraftar kendi konumuna göre bu çizgiye hizmet edecektir, bir sempatizan kendi konumu ve rolüne göre hizmet edecektir, bir kadro daha fazla bir sorumlulukla sahiplenecek ve en iyi temsil etme gerçe¤iyle bu çizgiye hizmet edecektir. Ama eninde sonunda bu toplumsal kesimler ve mücadelenin flu veya bu yerinde yer alanlar tümüyle özgürlük ve demokrasi çizgisini birlikte ve ayn› do¤rultuda pratiklefltirme gerçe¤ini yaflayacaklard›r. Bu aç›dan mücadelede halk farkl› bir çizgiye, taraftar farkl› bir çizgiye, dost farkl› bir çizgiye, kadro farkl› bir çizgiye hizmet eder gibi bir yaklafl›m do¤ru de¤ildir. ‹flte bu nedenle mücadelede yer alan her kesimin Önderlik, PKK çizgisi ve bunun yay›n organ› olan Serxwebûn do¤rultusunda pratikleflmesinin öneminden söz ediyoruz. Bu önem baflar›n›n temel bir kofluluysa, Serxwebûn’un da bundan sonraki mücadelede rolünün ne olaca¤› ve bu rolü hangi sorumluluk ve ciddiyetle oynamas› gerekti¤i de kendili¤inden anlafl›l›r.
fiunu herkes bilmeli ki ideolojik çal›flmalar›n ve Serxwebûn’un rolü eskisinden daha fazla artm›flt›r. Önderlik gerçe¤i, bu rolün eskisinden daha önemli ve gerekli oldu¤unu özellikle de A‹HM Savunmalar›’nda çarp›c› bir biçimde ortaya koymufltur. Hatta ideolojik kimli¤in altyap›n›n, maddi yap›n›n s›radan bir yans›mas› de¤il, tarihteki tüm geliflmelerin en önemli belirleyici olgusu oldu¤unu vurgulam›flt›r. Böyle olunca, PKK’nin ve onun yay›n organ›n›n özgürlük ve demokrasi mücadelesindeki önemi daha fazla artm›flt›r. ‹deolojik alanda netleflip baflar›y› kazanmadan di¤er toplumsal faaliyetleri, siyasal ve askeri çal›flmalar› da baflar›yla gelifltirmek mümkün de¤ildir. KKK sistemi kurulduktan ve demokratik komünalizm kurumlaflmas› bir hedef haline getirildikten sonra, ideolojik çal›flmalar›n eski öneminin kalmad›¤› gibi bir yaklafl›m içinde olanlar görülmektedir. Bunlar tamamen yan›lg›l› yaklafl›mlard›r. Geçmiflte bir cephe çal›flmam›z vard›. Bu cephe çal›flmas› belirli yönleriyle ideolojik çizginin pratikleflmesiydi, ama esas olarak da farkl› toplumsal tabakalar›n bir cephesini, ittifak›n› içeriyordu. Bu yönüyle de geçmiflte yürütülen cephe çal›flmalar›n› ideolojik kimli¤in yans›mas› ve türevi olarak de¤erlendirmek zordur. Belki bir yönüyle böyle de¤erlendirilmifltir. Fakat geriye dönüp bakt›¤›m›zda görüyoruz ki söz konusu cephe çal›flmas›, ideolojik kimli¤imizin do¤ru pratikleflmesinin ifadesi olma-
ew e. c
öncülü¤ünü yapmas›, bu çizgi do¤rultusunda çal›flmas› da söz konusu olamaz. B›rakal›m kadrolar›m›z›n, sempatizanlar›m›z›n, taraftarlar›m›z›n Serxwebûn’u anlamadan, kavramadan kendini do¤ru pratiklefltirmesini, di¤er günlük, haftal›k yay›n organlar›m›z, iflitsel ve görsel yay›nlar›m›z›n bile Serxwebûn’un flakulinde kendilerini düzeltmeden, Önderlik ve PKK çizgisinde do¤ru bir yay›n yapmalar› düflünülemez. Bu yan›yla Serxwebûn, KKK sisteminin ve onun demokratik komünal yaflam›n›n örgütlenmesinin olmazsa olmaz›d›r. Tüm yay›n organlar›m›z›n do¤ru çizgide pratikleflmesi aç›s›ndan olmazsa olmaz bir role sahiptir.
Ocak 2007
om
8
Ocak 2007
SERXWEBÛN
9 lerin yapmas› gereken görevleri de yap›yordu. fiimdi iflitsel, görsel, yaz›nsal birçok yay›n organ›m›z bulunmaktad›r. Öte yandan baz› kurumlar›m›z ve örgütlerimiz de Önderli¤imizin çizgisinde kendi örgütlenmelerini ve pratikleflmelerini gelifltirmek aç›s›ndan dergilerini, gazetelerini ç›kartmaktad›r. Bu durum Serxwebûn’un ideolojik kimli¤inin eskisinden daha fazla öne ç›kmas›n› beraberinde getirmifltir. Tabii ki Serxwebûn dergisi bundan sonra da hareketimizin, mücadelemizin çeflitli faaliyetlerini, pratiklerini en özlü ve en do¤ru biçimde vermeye devam edecektir. Serxwebun gazetesi Önderlik, PKK ve hareket gerçe¤imizi daha somut ve pratik düzeyde birebir yans›tma görevini de sürdürecektir. Bütün çal›flmalar›n, bütün yay›n organlar›n›n do¤rultusunu belirleyen bir rolün sahibi olarak da ideolojik kimli¤inin a¤›r bast›¤› ve bunun ciddiyetini hissettirdi¤i bir yay›n organ› olmaya devam edecektir. Serxwebûn dergi format› ile de tarihinden ve gelene¤inden gelen çok önemli de¤erleri bundan sonra da çok etkili biçimde verecektir. Bir taraftan gelene¤i en iyi biçimde temsil ederken, di¤er taraftan yeni paradigmas› temelinde de¤iflim çizgisini de etkili biçimde sayfalar›nda yans›tmay› görev bilecektir. Bu yönüyle gelene¤i yaflayan ruhuyla en iyi biçimde temsil etmesinin yan›nda, gelene¤i günle sentezleyerek gelece¤i yaratman›n da en etkili kurumu olma rolünü üstlenecektir. Yürüttü¤ü ideolojik çizgisiyle de tüm toplumun birbirini tamamlamas›na, tüm kurumlar›n birbirini tamamlay›p güçlendirerek sinerji ortaya ç›karmas›na yol açacak ideolojik ruhun temsilcisi olarak, geçmifline lay›k biçimde flehitlerimizi ve Önderli¤imizi temsil edecektir. Bu rollerini en iyi biçimde üstlenmesi aç›s›ndan da ideolojik kimli¤i d›fltan gelen sald›r›lara karfl› en iyi biçimde koruyacak, içten de mu¤laklaflt›ran, gevfleten, kendine göre ele alan yaklafl›mlara karfl› mücadele ederek, Önderlik çizgisinin do¤ru biçimde anlafl›lmas›n› sa¤layarak, ideolojik mücadelenin öncü dergisi olmay› dün oldu¤u gibi bundan sonra da sürdürecektir.
ne te we .c om
“Serxwebun gazetesi Önderlik, PKK ve hareket gerçe¤imizi daha somut ve pratik düzeyde birebir yans›tma görevini de sürdürecektir. Bütün çal›flmalar›n, bütün yay›n organlar›n›n do¤rultusunu belirleyen bir rolün sahibi olarak da ideolojik kimli¤inin a¤›r bast›¤› ve bunun ciddiyetini hissettirdi¤i bir yay›n organ› olmaya devam edecektir” Serxwebûn ayd›nlatamaya devam edecektir
Bu sistemin yozlaflmamas›, istismarc›, sömürücü, bürokratik, memurvari, ç›karc› kesimlerin etkilemeyece¤i bir biçimde pratikleflmesi için PKK’nin, daha do¤rusu ideolojik öncülü¤ün çok önemli bir rolünün oldu¤unu bir kez daha vurgulamak zorunday›z. Dolay›s›yla Serxwebûn’un KKK sisteminin ve onun demokratik komünal kurumlaflmas›n›n felsefi yaklafl›m›n›, paradigmasal duruflunu ve ideolojik çizgisini do¤ru biçimde ortaya koymas›, bu konuda kadrolardan bafllayarak tüm çal›flmalara ideolojik yön verme görevi bulunmaktad›r. Serxwebûn bundan sonra dergi format›nda yay›n›n› sürdürecektir. Dergi format›nda yay›na geçmesindeki bir amaç da daha rahat okunabilecek, tafl›nabilecek ve saklanabilecek olmas›d›r. Serxwebûn gazetesi geçmiflte, yay›nlar›m›z›n bu kadar çok farkl›laflmad›¤›, zenginleflmedi¤i bir dönemde belli yönleriyle haftal›k ya da günlük gazete-
ww
w.
m›flt›r. Bugün ise KKK sistemi tamamen ideolojik kimli¤imizin türevi ve yans›mas›d›r. Geçmiflte dar s›n›f yaklafl›m› vard›, cephe sisteminin örgütlenmesi ve kurumlaflmas›nda da taban›n ve demokratik yaklafl›m›n de¤il de esas olarak merkezin belirleyici etkisi vard›. fiimdi ise KKK sistemi, PKK’nin ideolojik kimli¤inin toplumsal yaflamda pratikleflmesi anlam›na gelmektedir. Ancak vurgulad›¤›m›z gibi, dar s›n›f yaklafl›m› terk edildi¤i gibi, demokratik yöntemlerle bu sistem kurumlaflmaktad›r. Bu nedenle de KKK ile bir s›n›flar, tabakalar ittifak› biçiminde olmasa da demokrasiden, özgürlükten yana olan tüm toplumsal kesimlerin, demokratik örgütlenme ilkeleri çerçevesinde bu sistem içerisinde yer almalar› mümkün hale gelmifltir. Ancak bu sistemin devletçi, sömürücü, iktidarc› sistemin etkisinden kurtulmas›, toplumsal özgürlü¤ün ve demokrasinin hedeflenmesi aç›s›ndan da ideolojik hassasiyetten kaynakl› bir sahiplenme önemli hale gelmifltir.
SERXWEBÛN
10
Ocak 2007
2007 YILINA B‹R MÜCADELE
om
GÜCÜ OLARAK G‹R‹YORUZ
2006
plan› ortaya ç›kard›. Erkenden bu de¤erlendirmeleri yapm›fl olmam›z, yine süreci böyle do¤ru de¤erlendirmemiz bizim aç›m›zdan önemli oldu. Yerinde ve isabetli bir de¤erlendirme ve kararlaflmayd›. Nitekim bu temelde 2005-2006 k›fl› boyunca çal›flmalar›m›z› yürüttük. Baflta e¤itim çal›flmalar› olmak üzere her alanda kendimizi böyle kapsaml› bir mücadele y›l›n›n görevlerine uygun bir biçimde haz›rlad›k. Tüm HPG kendisini böyle haz›rlad›. Siyasi kurum ve örgütlerimiz 2006 çal›flma haz›rl›klar›n› bu temelde yapt›. Halk› bu do¤rultuda daha kapsaml› bir mücadele sürecine haz›rlamak için çal›flma yürüttük. Bilgilendirdik, uyard›k, e¤ittik. Bu çabalar›m›z de¤iflik alanlarda, farkl› düzeylerde olsa da bir bütün Özgürlük hareketi olarak önemli oldu. Hareketimizin daha güçlü ve bütünlüklü bir biçimde prati¤e haz›rlanmas›n› sa¤lad›. Nitekim bunun ilk sonuçlar›n› 15 fiubat komplosunun 7. y›ldönümünde protesto eylemlerinde gördük. Önceki yeni y›ldan farkl› olarak 8. y›la giriflle halk uluslararas› komloyu çok daha genifl, bütünlüklü ve içerikli protesto etti. Uluslararas› komploya karfl› 8. mücedele y›l›n›n daha önceki y›llardan farkl› olaca¤›n› ortaya koydu. Bütün eylemlerini Önder Apo’ya özgürlük, Kürt sorununa demokratik çözüm fliar›yla yürüttü. Yani art›k komployla birlikte, ‹mral› sistemiyle birlikte yaflamak istemedi¤ini, bu sistemi parçalama istem ve kararl›l›¤›nda oldu¤unu, bunun da Önder Apo’nun özgürlü¤ü ve Kürt sorunun demokra-
ne t
y›l› gerçekten de kapsaml› bir mücadele y›l› oldu. ‹ç içe geçen, pefl pefle eklenen birçok taktik ad›m› bu y›l içerisinde birlikte yaflad›k. Kürdistan’›n dört parças›nda, yurtd›fl›nda özgürlük ve demokrasi mücadelemizin önemli bir aflamas› gerçeklefltirildi. Daha 2005 y›l› güzünde 2006 y›l›n›n ola¤anüstü özellikler tafl›yan bir y›l olaca¤›n› tespit etmifltik. Çünkü 2005 yaz›nda Kürt sorununun çözümü yönünde yaflanan tart›flmalar ve bizim buna bir ayl›k eylemsizlik kat›l›m›m›z ard›ndan Türkiye yönetimi yeni bir topyekün savafl konseptini oluflturmufltur.
ew e. c
“fifiiimdi ateflflkkes temelinde bar›flflçç›l ve demokratik yöntemlerle Kürt sorununa çözüm bulunmazsa, ard›ndan ayr›l›k ve flfliiddet temelinde Kürt sorununa çözüm bulunacak. Ama yine çözüm olacak. Bu kez taraflar vuruflflaacaklar, bir taraf yenecek, bir taraf yenilecek. Kim yenerse tabii onun dedi¤i olacak, siyasi yap› ona göre flfleekillenecek. Yani Kürt sorunu bir biçimde çözüme kavuflflaacak. Art›k onlarca y›l ertelenen bir Kürt sorunu kalmayacak”
Topyekün savafl konsepti halk›m›za yönelik kapsaml› sald›r› demektir
ww
w.
Topyekün savafl konsepti demek, her alanda hareketimize ve halk›m›za yönelik kapsaml› sald›r›lar›n gerçeklefltirilece¤i demekti. Dolay›s›yla da inkarc› ve imhac› sistemin ald›¤› bu karar do¤rultusunda 2006 y›l›n›n çok zorlu ve kapsaml› ve de ola¤anüstü özellikler tafl›yan bir mücadele y›l› olaca¤› ortaya ç›km›flt›. Bunu daha ekim ay›nda yapt›¤›m›z Yürütme Konseyi Toplant›s›’nda de¤erlendirmifltik. Sürecin bu biçimde bir tahlilini ortaya ç›karm›flt›k. Kas›m sonunda yap›lan HPG Geniflletilmifl Meclis Toplant›s› ise bu de¤erlendirmleri daha da geniflletti ve planlad›. Bu de¤erlendirmeye uygun bir biçimde yani 2006 y›l›n›n ola¤anüstü karakterine uygun bir biçimde bizi böyle ola¤anüstü bir mücadele sürecine haz›rlayacak düzeyde bir çal›flma
tik çözümü oldu¤unu ortaya koydu. Önderli¤i ve PKK’yi aç›ktan sahiplendi ve inkar imha sistemine karfl› oluflan büyük öfkesini, tepkisini a盤a vurdu. Daha da önemlisi bunu Kürdistan’n›n dört parças›nda ve yurtd›fl›nda birlikte yapt›. Sadece Kuzey’de de¤il Do¤u’da da, Güney’de de, Güneybat›’da, yurtd›fl›nda da uluslararas› komployu protesto eden büyük ve de¤erli eylemler yapt›. Gerici, inkarc› sistemlerin sald›r›lar›na ra¤men yi¤itçe direndi. fiehitler verdi, Makü’de oldu¤u gibi. Fakat asla, mücadeleci durufltan, direniflten geri ad›m atmad›. Bu, 2006 ola¤anüstü mücadele y›l›na girifli ifade etti. Özgürlük ve demokrasi mücadelemizin 2006 y›l› hamlesini bafllatt›. Topyekün savafl konseptine de fiemdinli olay›ndan sonra vurulan önemli bir darbe oldu. Tabii ola¤anüstü durum ya da topyekün savafl konsepti temelinde devlet bütün gizli güçlerini harekete geçirmek istemiflti. Bunun ilk iflaretini fiemdinli’de verdi ve bu kontrgerillan›n harekete geçirilifli teflhir oldu. fiemdinli’den Hakkari’ye, Van’a kadar halk›n serhildanlar› Kas›m ay› boyunca yafland›. Topyekün savafl konseptinin ilk teflhir oldu¤u yer buras›yd›. ‹kinci daha örgütlü ve kapsaml› cevab›n› ise 15 fiubat komplosunun protesto eylemlerinde verdi. Halk›n bu hamlesel, demokratik mücadeleci ç›k›fl› 8 Mart Emekçi Dünya Kad›nlar Günü’nde devam etti. Kürt kad›n› gerçekten de dünyaya örnek olacak düzeyde kad›nlar gününü, yani kad›n eflitli¤ini ve özgürlü¤ünü sahiplendi.
Ocak 2007
SERXWEBÛN özgürlü¤ü için flehit düflen insanlara sahip ç›kmaktan geri durmad›. Halk›n bu serhildan hamlesi may›s ay› boyunca Özgürlük mücadelemizde flehit düflenleri anma ve sahiplenme etkinlikleri biçiminde sürdü. Böylece 15 fiubat komplosunu prostesto eylemleriyle bafllayan halk›n demokratik serhildan süreci, may›s sonuna kadar üç buçuk ayl›k bir süre boyunca gerçekten çok yönlü, zengin yöntemler içeren, mesajlar› net olan uzun süreli güçlü bir serh›ldan hamlesi oldu.
cektir. 2006 y›l›n›n özgürlük ve demokrasi hareketimiz taraf›ndan kazan›lmas›n›n daha baharda halk›n demokratik serhildan› ile gerçeklefltirilmesine bu biçimde tan›k olduk. Bu süreç yaz bafl›ndan itibaren gerillan›n meflru savunma çizgisindeki direnifliyle devam etti. Halk›n demokratik serhildan› ile gerillan›n meflru savunma direnifli yaz bafl›nda, bahar sonunda iç içe geçti. Halk›n bu büyük serhildan hamlesini yaz›n da gerillan›n meflru savunma hamlesi sürdürdü, tamamlad›, onun bir devam› haline geldi. Böylece baflta Türkiye olmak üzere genelde inkarc› sistemi t›katan, çözümsüz k›lan bir siyasi süreç ortaya ç›kt›. Halk serhildan› ve gerillan›n meflru savunma direniflinin birleflmesi, baflta Türkiye olmak üzere Ortado¤u’nun ve Kürt sorunuyla ilgili herkesin siyaset gündemine Kürt sorununu tafl›d›. Bafl sorun haline getirdi. Bütün siyaseti Türkiye’de, ‹ran’da Kürt sorununa kilitledi. Dolay›s›yla çözümsüzlük, siyasal çözümsüzlük, ifllemezlik yaratt› ve bu temelde birçok çevre Kürt sorununu ve bu soruna çözüm yöntemlerini tart›flmaya, araflt›rmaya yöneldi. Biliniyor, temmuz sonundan itibaren birçok çevreden Kürt sorununa çözüm ortam›n› oluflturabilmek için ateflkes ça¤r›lar› geliflti. Baflta Türkiyeli ayd›nlar öyle bir insiyatif gelifltirdiler, ça¤r›da bulundular. Sonra Güney Kürdistan Federe Yönetimi resmen böyle bir ça¤r› yapt›. Baflta DTP olmak üzere Kürt toplumunun çeflitli kurumlar›, din adamlar›na varana kadar de¤iflik çevreler, sivil toplum örgütleri, demokratik kurum ve kurulufllar yeni bir ateflkes ça¤r›s›nda bulundular. Türkiye yönetimi içerisindeki çeflitli çevrelerden de bu yönlü talepler, aray›fllar, tart›flmalar geliflti. A¤ustos ortas›nda buna Avrupa Birli¤i’nin çeflitli kurumlar›, devletleriyle 15 A¤ustos At›l›m›’n›n 22. y›ldönümünde ABD’nin yapt›¤› resmi ateflkes ça¤r›s› da eklendi. Bütün bunlar Kürt sorununun siyasi gündemi ne kadar iflgal etti¤inin, kendinde kilitledi¤inin, dolay›s›yla da birçok çevrenin Kürt sorununa çözüm aray›fl›na girdi¤inin kan›t› oldu. Bu
ne te we .c om
Hiyerarflik devletçi sistemin kad›n üzerindeki kölelefltirici gerçe¤ini teflhir ederek buna karfl› özgürlük ve demokrasi mücadelesinde ›srarl› oldu¤unu ortaya koydu.
11
2006 Newrozu Önderlik Newrozu oldu
2006 y›l› topyekün savafl konseptini parçalam›flfltt›r
2006, ola¤anüstü mücadele y›l›na halk›n hamlesel giriflini, demokrasi mücadelesini güçlü bir biçimde gelifltiriflini ifade etti. Esas olarak topyekün savafl konseptini parçalad›, anlams›z k›ld›.‹fllevsiz hale getirdi. ‹nkarc› ve imhac› sistemi iyice teflhir etti. Kürt halk›na karfl› daha dikatli davranmas› için en yak›n dostlar› bile Türkiye’yi k›namak zorunda kald›lar. Yine ‹ran yönetimi Makü’de, Mahabad’ta gerçeklefltirdigi katliamlar nedeniyle k›nand›. Türkiye Baflbakan› 2005 A¤ustosu’nda “Kürt sorunu benim sorunumdur, çözece¤im” sözlerini bir yana iterek onun tümden tersine çevrilmifl biçimiyle, gerekirse çocuk kad›n demeden katliam yapacaklar›n› ifade etti. Yani gerçek yüzünü, iç yüzünü ortaya koydu. ‹nkar, imha sistemi bu denli teflhir oldu. Kürt sorununun siyasi gündeme tafl›r›lmas›, her alanda tart›fl›l›r hale gelmesi bu etkinliklerle ortaya ç›kt›. Kürt halk› özgürlük ve demokraside ›srarl› oldu¤unu, bunun için gerekli her türlü bedeli ödemeye, bunun gerektirdi¤i cesareti, fedakarl›¤› ortaya koymaya haz›r oldu¤unu gösterdi. Mücadelenin sadece bir gerillan›n ifli olmad›¤›n› veya partiler biçiminde örgütlenen küçük topluluklar›n iste¤i olmad›¤›n›, tümüyle bir halk›n, Kürt halk›n›n istemi oldu¤unu herkese gösterdi. Bu serhildan ç›k›fl› 2006 y›l›na damgas›n› vurdu¤u gibi, asl›nda daha sonraki y›llar üzerinde de etkisini sürdüre-
ww
w.
Bu süreç bilindi¤i gibi Newroz kutlamalar›nda doru¤a ulaflt›. Amed’de 1 milyonluk kitle Newroz Bayram›’n› kutlad›. Genel tespitlerimize göre 2006 Newroz kutlamalar›na 10 milyon civar›nda insan kat›ld›. Kutlamalar Kürdistan’n›n dört parças›nda ve yurtd›fl›nda bütünlüklü bir biçimde yafland›. Daha önemlisi uluslararas› komployu protesto eylemleriyle bafllat›lan yeni süreç, yeni mücadeleci tutum Newroz’da daha da ileri götürüldü. 2006 Newroz’u gerçek anlamda bir Önderlik Newroz’u haline getirildi. Aç›ktan Önder Apo’ya iliflkin yürütülen referandumun yap›ld›¤›, gerçeklefltirildi¤i yer oldu. Do¤rudan demokrasi ilkesi diyebilece¤imiz bir biçimde meydanlara toplanan milyonlarca insan Önder Apo’yu sahiplendi. Referanduma evet dedi. Önder Apo’nun Kürdistan’da siyasi bir önder ve irade oldu¤unu kabul ve ilan etti. Bunlar kuflkusuz önemli geliflmelerdi. Bütün çabalar›na ra¤men bu geliflmeleri engelleyemeyen ve halkta oluflan bu büyük heyecan›, coflkuyu, mücadeleci ruhu içine sindiremeyen, hazmedemeyen inkarc› ve imhac› güçler, bu durumu k›rmak için gerillaya sald›rd›lar, kan dökmeye yöneldiler. Mufl katliam› böyle ortaya ç›kt›. Amaçlar› aç›kt›: Baflka biçimde engelleyemedikleri halk›n bu büyük ç›k›fl›n› böyle bir katliamla tersine çevirmek, pasifize etmek, halk› sindirmekti. Tabii halk bu oyunu da bozdu. fiehitlerine sahip ç›karak, demokratik serhildan› daha da ileri götürdü. Daha da kapsaml› hale getirdi. Mesajlar› daha net, eylem biçimleri daha zengin, tutumuna ise daha direngen bir düzey kazand›rd›. Amed’de, Batman’da, K›z›ltepe’de ço¤u çocuk onlarca flehit vermesine ra¤men özgürlük ve demokrasi taleplerini hayk›rmaktan, gerici sald›r›lar karfl›s›nda direnmekten,
SERXWEBÛN
Kürt kurumlar› ve siyasi güçleri ateflflkkes çizgisinde birleflfltti
ww
w.
Böyle bir karar› kuflkusuz hareketimiz vermifltir. Önderli¤imizin ça¤r›s› ve hareketimizin yetkili organlar›n›n karar›yla ateflkes ilan› edilmifltir. Fakat birçok çevrenin de ateflkes
Kürt ulusal tutumunda birleflti. Bu da önemli bir geliflme kuflkusuz. Di¤er yandan Türkiye’nin ayd›nlar›, sivil toplum örgütleri, demokratik kurum ve kurulufllar› harekete geçti. Yeni bir dinamizm kazand›. Çeflitli tart›flma toplan›tlar› yapt›lar, konferanslar düzenlediler, düzenliyorlar. Kürt sorununa çözüm insiyatifi biçiminde bir irade oluflturma çabas› içerisindeler. Dolay›s›yla Türkiye’nin demokratik güçlerinin örgütlenmesi ve birleflmesi için elveriflli bir zeminin yarat›ld›¤› rahatl›kla söylenebilir. Henüz bu konuda da tam bir sonuca gidilmese de böyle bir bafllang›ç var. Çabalar bu temelde sürdürülüyor. Yine Türkiye yönetimi içinde yeni siyasi iradeler, liberal e¤ilimler ortaya ç›kt›. Ateflkes süreci Türkiye yönetimi içerisinde yeni liberal dinamikleri ortaya ç›kard› ve gelifltirdi. Bunlar›n bafl›nda DYP geliyor tabii, Mehmet A¤ar’›n ç›k›fl› ve tutumu geliyor. Kürdistan’da en çok savaflm›fl, kirli savafla en çok bulaflm›fl, dolay›s›yla savafl›n sonuçlar›n› en çok bilen bir kifli olarak Mehmet A¤ar’›n savafls›z çözüm aray›fl›, Türkiye siyasi yap›s› aç›s›ndan önemli ve cesaretli bir ç›k›fl› ifade ediyor. ‹nkarc› ve imhac› kli¤in daha da daralt›lmas› ve zay›flat›lmas› anlam›na geliyor. Baz›lar› bunun bir seçim yat›r›m›, ç›karc› davran›fl oldu¤unu söylüyorlar. Olabilir. Öyle olmas› da mümkündür. Fakat öyle olmas› Mehmet A¤ar’›n ç›k›fl›n›n siyasi önemini ve anlam›n› ortadan kald›rm›yor. Sözler söylenmifltir bir kere. Tutum ortaya konmufltur ve bunun etkisi Türkiye topumu ve devleti üzerinde olmufltur. Nitekim Mehmet A¤ar, baflta ordu yönetimi olmak üzere inkarc› güçlerle sert bir polemik içerisine, tart›flma içerisine girdi. Türkiye toplumunu etkileyen aç›klamalar›n› ›srarla sürdürdü. Bunu sadece gelip Kürdista’da, Kürt toplumunu kand›rmak için yapmad›. Gitti Marmara’da, Ege’de, Türkiye toplumuna bu düflünceleri anlatmak üzere yapt›. Bunlar önemlidir. Henüz içeri¤inin ne olaca¤› tam belli de¤ildir. Bunlar› Kürdistan’daki kirli savafla en çok kat›lm›fl, kendi deyimiyle binlerce
ew e. c
ça¤r›s› yapt›¤›, dolay›s›yla ateflkese taraf oldu¤u bilinen bir gerçektir. Bunlar içerisinde Türkiye’nin çeflitli sivil toplum örgütleri, ayd›nlar› var, Güney Kürdistan yönetimi var, çeflitli Kürt demokratik kurumlar› var, Türkiye yönetimi içerisinde baz› kurum ve kurulufllar var, AB’nin çeflitli kurumlar› ve ABD var. Ateflkes ça¤r›s› yapmam›z elbetteki ortam›n ve bu güçlerin ç›karlar›nca da uygun görülmektedir. Bütün bu çevreler ateflkes sürecini kendi ç›karlar› aç›s›ndan uygun gördükleri için böyle bir ça¤r›da bulundular, ama ayn› zamanda da ateflkes talep ederek böyle bir sürece dahil oldular, ortak oldular. Bu bak›mdan, bu beflinci ateflkes süreci her ne kadar hareketimizin karar›yla ve tek yanl› gelifltiyse de gerçek anlamda birçok çevrenin taraf oldu¤u, dolay›s›yla çok tarafl› bir ateflkes biçiminde gerçekleflti. Ateflkes ilan›yla birlikte önemli siyasi kazan›mlar da olufltu. Halen tamam›yla stratejik bir baflar›ya ulaflmam›fl olsa da taktik anlamda ateflkes ilan›, hareketimize önemli siyasi kazan›mlar sa¤latt›. Bir kere Kürt sorununu tart›flma gündeminin birinci maddesi haline getirdi. Bütün çevreleri böyle bir tart›flma içerisine çekti ve bu haftalarca devam etti. Yine ateflkes ile birlikte PKK öncülü¤ünde bir Kürt ulusal birli¤i ortaya ç›kt›. Güney Kürdistan yönetimi de dahil olmak üzere hemen hemen bütün Kürt kurum ve kurulufllar›, siyasi güçleri ateflkes çizgisinde birleflti. Bir
ne t
geliflmeler, bilgiler Önder Apo’ya aktar›l›nca, bunlar› de¤erlendirmeye tabi tuttu. Bu temelde koflullar› yeni bir ateflkes ilan› için uygun bularak, ateflkes ortam›nda Kürt sorununa çözümün gelitirilebilece¤ini de¤erlendirerek, beflinci ateflkes ça¤r›s›nda bulundu. Hareketimizin yetkili organlar›n›n tüm bu geliflmeleri de¤erlendirip tart›flmas› temelinde, 1 Ekim’den bafllamak üzere hareketimiz beflinci ateflkes süreci ilan edildi. fiimdi üç ayl›k süre içerisinde de bu ateflkes durumu devam ediyor. Ateflkes ile birlikte Kürt sorunu ve çözüm yöntemleri, baflta Türkiye olmak üzere bölgede, uluslararas› alanda çok yo¤un bir biçimde tart›fl›ld›. Çok yönlü aray›fllar ortaya ç›kt›, görüfller gelifltirildi çözümler için. Yeni insiyatifler öne ç›kt›. Üç ayl›k ateflkes süreci içerisinde ateflkes ilan›yla birlikte önemli bir kazan›m durumu ortaya ç›kt›. Ateflkes sürecinin siyasal mücadele aç›s›ndan daha flimdiden hareketimize kazand›rd›¤› önemli hususlar var. Bu bak›mdan ateflkes karar› yerinde olmufltur, isabetli olmufltur.
Ocak 2007
om
12
Ocak 2007
SERXWEBÛN zay›flat›lm›fl dönemini yafl›yor. Hiçbir zaman böyle zay›f bir hale getirilemedi. Bu da önemli bir siyasi duruma iflaret ediyor. AB’nin ateflkes ile birlikte Kürt sorununun çözümü yönünde çabalar› var. Avrupa Parlamentosu’nda Kürt Konferans› yap›ld›, birçok çözüm önerisi ortaya ç›kar›ld›. Baz› tart›flmalar yap›l›yor. Gerçi AB ikiyüzlü ve kirli ve ç›karc› politikalar›n› devam ettiriyor. Öz olarak 80 y›ld›r izledi¤i politikada çok fazla bir de¤ifliklik yapm›fl de¤il. KürtTürk çeliflki ve çat›flmas›na dayal› bir ç›kar politikas›n› sürdürme çabas› içinde. Bu çerçevede mücadelemizin Türkiye yönetimini zay›flatmas› karfl›l›¤›nda Türkiye üzerindeki bask›lar›n› daha çok artt›r›yor. K›br›s’ta, Ege’de, ekonomik alanda tavizler koparabilmek için Türkiye AB iliflkilerini iyice daraltm›fl, ask›ya alm›fl durumda. Fakat bunlar elbette ikiyüzlülü¤ü ve ç›karc›l›¤› ifade eder. Çünkü bir halk›n varl›k yokluk davas›n› kendi ç›karlar› için kullanmay› öngören bir yaklafl›m. Dolay›s›yla gayri insani bir tutum. Antidemokratik bir tutum. Fakat bütün bunlara ra¤men tabii Kürt sorununun biraz daha ileri düzeyde telafuz edilmesi gerçe¤i var. Di¤er yandan ateflkes ard›ndan ABD’nin de benzer yaklafl›mlar› oldu. En çok faaliyet içinde olan, pratikleflen, dolay›s›yla ateflkes sürecinden kendi ç›karlar› do¤rultusunda en çok yararlanmak isteyen güçlerin bafl›nda ABD geldi. Fakat öyle anlafl›l›yor ki, Bush yönetiminin bütün çabalar›na ra¤men istedi¤i sonuçlar› almas› mümkün olmad›. Seçimleri kaybetti nihayetinde, fakat ABD’nin Ortado¤u poltikalar›n› yürütmesi aç›s›ndan PKK Koordinatörlü¤ü sistemini iflletme temelinde böyle bir süreçten yararlanmak istedi¤i de bir gerçek. Yani ABD siyasetini de etkileyen bir ç›k›fl› ifade etti ateflkes durumu.
Topyekün savafl konsepti boflflaa ç›kar›lm›flfltt›r Bütün bunlar bir taktik düzeyinde de olsa önemli siyasi geliflmelere iflaret ediyor. Görülüyor ki 2006 y›l›nda özgürlük ve demokrasi mücadelemiz çeflitli aflamalardan geçmifltir. Çok kapsaml› geliflmifltir. Y›la kapsaml› e¤itimle, haz›rl›k çal›flmalar›yla girdik. ‹kinci aflama halk›n büyük serhildan ç›k›fl› oldu. Ard›ndan gerillan›n meflru savunma direnifli geldi. Y›l›n son üç ay›n› da beflinci ateflkes süreciyle geçirdik. Hem haz›rl›k hem demokratik serhildan›n kapsaml› bir biçimde gelifltirilmesi, hem meflru savunma direniflinin zengin bir tutumla ilerletilmesi ve sonunda ateflkes ile bütün bunlar›n yaratt›¤› birikimin siyaset alan›na aktar›lmas› gibi süreçleri bir y›l içerisinde iç içe ve birlikte yaflad›k. birçok takti¤i peflpefle uygulam›fl olduk. 2006 y›l› özgürlük ve demokrasi mücadelemizin taktik zenginlik bak›m›ndan en yo¤un oldu¤u, yine halk hareketiyle gerilla direniflinin en kapsaml› geliflti¤i, bütün bunlara bir de ateflkes ile siyasi çözüm aray›fl›n›n eklendi¤i bir y›l oldu. Böyle kapsaml› bir mücadele ile Türkiye yönetiminin topyekün savafl konsepti bofla ç›kar›lm›flt›r. E¤er birçok çevre ateflkes ça¤r›s›nda bulunduysa, Türkiye siyaseti Kürt sorununa kilitlendiyse, bu topyekün savafl konseptinin baflar›s›z kald›¤›na iflaret eder. Nitekim hükumet baflta olmak üzere birçok çevre ordu yönetimini kendine verilen yetkilere ra¤men savaflta baflar›l› olamamakla elefltirmifltir. Baz› siyasi insiyatifler topyekün savafl konseptinin baflar›s›zl›¤› ortam›nda geliflmifltir. Demek ki inkarc› ve imhac› sistemin darbelenmesi aç›s›ndan en önemli geliflmelerin yafland›¤› bir y›l oluyor. Di¤er yandan ideolojik, siyasi, örgütsel, askeri alanda bütünlüklü bir direnifl mücadelesi içinde olduk. Önemli siyasi kazan›mlar ortaya ç›kt› ki bu, Kürt sorununun demokratik çözümünü siyaset gündemine getirip dayatmas› noktas›d›r. Tabii bütün bunlar ile birlikte bir de ve daha önemli olarak çok zengin dersler içeren bir pratik süreç yaflad›k. ‹ster ideolojik mücadele, propaganda ajitasy-
ne te we .c om
operasyonda yer alm›fl, Türkiye devletini, inkarc› sistemi korumak için her türlü kirli ifli yapm›fl bir kifli söylüyor. Bunlar› yapt›ktan sonra geldi¤i nokta savaflla çözümün olmayaca¤› noktas› oluyor ve bunu ilan etmifl bulunuyor. Tabii bunun devlet kurumlar› üzerinde de Türkiye toplumu üzerinde de etkisi fazlad›r. Daha flimdiden bu etki ortaya ç›km›flt›r. Önümüzdeki süreçte de bu tür ç›k›fllar aç›s›ndan cesaret verici bir durumu ifade ediyor.
13
‹nkar ve imhac› klik tarihinin en daralt›lm›fl dönemini yaflfl››yor
ww
w.
Benzer biçimde siyasi yap› içerisinde baflka kurumlar da var. Emniyet güçleri, istihbarat güçleri bu konuda geçmiflten beri aç›klamalar yap›yorlar. fiiddetle çözümün olamayaca¤›n› söylüyorlar. Bunlar önemli dinamikler olarak daha flimdiden ortaya ç›kt›. Di¤er yandan inkarc› ve imhac› klik ateflkes ile birlikte daha çok daralt›ld›. Daha fazla teflhirle tecrit edildi. Nitekim Önder Apo’nun neo ittihatç›lar olarak tan›mlad›¤›, K›z›l Elmac›lar denen bu inkarc›, imhac› cephe çok daralm›fl ve sald›rgan hale gelmifl durumda. Her zamankinden daha fazla bir teflhiri ve tecridi yafl›yorlar. ‹çte toplum düzeyinde, yine devletin çeflitli kurum ve kurulufllar› taraf›ndan daralt›lm›fllard›r. D›flta AB, yine ABD taraf›ndan daralt›lm›fllard›r. Nitekim ateflkesten sonra geliflen irtica tart›flmalar›nda Amerika yönetimi aç›kça bu kli¤i elefltirdi. Genelkurmay›n düflüncelerinin saçma sapan oldu¤unu söyledi. Dolay›s›yla onlar› teflhir etmifl, karfl›t görüfllere destek vermifl oldu. Bu da önemli bir geliflmeyi ifade ediyor tabii. fiöyle tan›mlayabiliriz: ‹nkar ve imhac› klik tarihinin en daralt›lm›fl, en çok
“2006 y›l› serhildan, meflru savunma savafl› y›l› oldu. Taktikler savafl› yafland›. Kaybeden ise inkar ve imha sistemi oldu. Yenilen bu sistemin topyekün savafl konsepti oldu. Bu konsept parçaland› ve baflar›s›z k›l›nd›. Buna karfl›l›k bu kapsaml› mücadele y›l›nda kazanan ise Kürt halk›, Ortado¤u halklar›n›n özgürlük ve demokrasi aray›fllar› oldu”
SERXWEBÛN
14
2007 büyük mücadele y›l›n›n bir devam› olarak geliflfliiyor
2007 y›l›na böyle bir mücadelenin yaratt›¤› büyük birikimler üzerinden, ateflkes sürecinden stratejik sonuç alma mücadelesini yo¤unlaflt›rarak giriyoruz. 2007 y›l› bu büyük mücadele y›l›n›n bir devam› olarak gelifliyor. Her bak›mdan buna adayd›r. fiöyle söyleyebiliriz: Kürt sorununun çözümü etraf›nda yaflanan bu büyük mücadele, henüz bir sonuca ulaflmam›flt›r. ‹nkar ve imha sistemi zay›flat›lm›fl, daralt›lm›fl bulunuyor ancak kendini baflar›l› k›lmak için direniflini de devam ettiriyor. Elindeki tüm imkanlar› kullanarak böyle bir direnifli sürdürece¤i de anlafl›l›yor. Buna karfl›l›k yürütülen mücadele ile Özgürlük hareketimiz önemli bir geliflmeyi yaflad›. Zaten kapsaml› bir teorik perspektife sahip. Güçlü felsefesi ve sa¤lam ideolojik ilkeleriyle, 21. yüzy›la denk düflen siyasi program›yla, yenilenmifl strateji ve taktikleriyle, bütün bunlar› hayata geçirecek kadro ve örgüt yap›s›yla hareketimiz bu mücadele içerisinde yeniden toparlanm›fl, flekillenmifl, sistem kazanm›fl, büyük bür mücadele gücü olarak sahneye ç›km›fl durumda. Biz de 2007 y›l›na böyle bir mücadele gücü olarak giriyoruz. Kendimizi pratik mücadele içerisinde örgütlemifl, güçlendirmifl durumday›z. Ancak henüz Kürt sorununun çözümünü gerçeklefltirmifl durumda de¤iliz. Bunun için önemli geliflmeler yaratm›fl,
w.
ww
birikimi ortaya ç›kartm›fl durumday›z. Gericili¤i parçalayan bir direnifl içerisindeyiz. Kürt halk›n›n yok edilemeyce¤ini, Kürt özgürlük hareketinin ezilip, tasfiye edilemeyece¤ini herkese göstermifl durumday›z. Halk›n özgür ve demokratik yaflama iradesini yarat›lan örgütlemeler ve mücadeleler temelinde ortaya koymufluz. Fakat bütün bunlara ra¤men henüz Kürt sorununun demokratik çözümü gerçekleflmifl de¤il. Böyle bir çözümün gerçekleflmesinin zeminini yaratmak için beflinci ateflkes sürecini ilan etmifl durumday›z. Bu ateflkes süreci flimdiden taktik anlamda büyük kazan›mlar ortaya ç›akrm›fl durumda. Ancak henüz stratejik baflar›ya dönüflmüfl de¤il. Stratejik kazan›mlar ortaya ç›kartm›fl de¤il. Elbette ki ateflkes süreci bir taktik olarak ilan edilmedi. Önderli¤imiz de, hareketimiz de böyle bir sürecin taktik de¤il stratejik oldu¤unu, Kürt sorununun demokratik çözümü temelinde yeni bir stratejflk sürecin gelifltirilmesini hedefledi¤ini daha bafltan ilan etmifl durumda. Dolay›s›yla 2006 y›l›n›n üç ay› ateflkesin taktik baflar›lar yaratmas›n› ve stratejik mücadeleyi gelifltirmek üzere çeflitli dinamiklerin ortaya ç›kmas›n› sa¤lam›fl durumda. Bu anlamda Kürdistan ve Kürt halk› 2007 y›l›na ateflkes temelinde yaflanan büyük mücadele ile giriyor. Ateflkesi stratejik baflar›ya götürme aray›fl› ve çabas›yla giriyor. Ancak ayn› zamanda ateflkesin baflar› kazan›p kazanamayaca¤› sorusuyla da giriyor. Kazanmas› için büyük çaba harcan›rken, kazanamamas›n›n, stratejik baflar›ya dönüflmemesinin yarataca¤› büyük tehlikeler ve tehditlerin bask›s› alt›nda giriyor. Bu tabii ki sadece Kürdistan’› ve Kürt halk›n› etkilemiyor. Çevre toplumlar›n hepsini etkiliyor. Türkiye, ‹ran, Irak ve Suriye toplum-
ew e. c
istemi ça¤r›s› temelinde gerçeklefltiilen bir ateflkes oluyor. Demek ki 2006 y›l›nda yürüttü¤ümüz özgürlük mücadelesi herkesi bu denli etkilemifl. Bu çok önemli ve de¤erli. Ateflkesin bu kadar çok ça¤r›ya dayanmas›, çok tarafl› olmas› da bunun ne kadar önemli ve güçlü oldu¤unu gösteriyor.
om
“Kürt sorununun çözümü etraf›nda yaflanan büyük mücadele henüz bir sonuca ulaflmam›flt›r. ‹nkar ve imha sistemi zay›flat›lm›fl, daralt›lm›fl bulunuyor ancak kendini baflar›l› k›lmak için direniflini de devam ettiriyor. Elindeki tüm imkanlar› kullanarak böyle bir direnifli sürdürece¤i de anlafl›l›yor. Buna karfl›l›k yürütülen mücadele ile Özgürlük hareketimiz önemli bir geliflmeyi yaflad›”
ne t
on çal›flmas› alan›nda olsun, isterse diplomatik çal›flma alan›nda olsun, yine demokratik serhildan alan›nda olsun, demokratik konfedaralizmin inflas›, halk›n örgütlenme çal›flmalar› alan›nda olsun, meflru savunma savafl› alan›nda olsun bütün alanlarda zengin dersler içeren kapsaml› bir pratik süreç yaflad›k. Büyük bir tecrübe birikimi ortaya ç›kt›. Önemli bir deneyim olufltu ki bu büyük deneyimin zengin derslerinin çözümlenmesi, Özgürlük hareketimizin her alan›nda çok daha güçlü örgütlenmesini ve prati¤e geçirmesini sa¤layacak boyuttad›r. fiimdi yapmaya çal›flt›¤›m›z esas olarak bu oluyor. Bizim için hazine de¤erinde olan bu zengin deneyim ve birikimleri çok yönlü çözümlemeye, derslerini a盤a ç›kartmaya ve onlar› özümsemeye çal›fl›yoruz. Bunu ne kadar güçlü gerçeklefltirirsek, özgürlük hareketimiz o kadar sa¤lam ve güçlü olacakt›r. Dolay›s›yla da özgürlük ve demokrasi mücadelesini o denli güçlü ve uzun süreli gelifltirebilecektir. Bu bak›mdan bütünlüklü bakt›¤›m›zda gerçekten 2006 y›l› çok kapsaml› bir mücadele y›l› oldu. Serhildan y›l› oldu. Meflru savunma savafl› y›l› oldu. Taktikler savafl›n›n yafland›¤› bir y›l oldu. Sonuçta kaybeden inkar ve imha sistemi olmufltur. Yenilen bu sistemin topyekün savafl konsepti oldu. Bu konsept parçaland› ve baflar›s›z k›l›nd›. Buna karfl›l›k bu kapsaml› mücadele y›l›nda kazanan Kürt halk› olmufltur. Özgürlük ve demokrasi hareketimiz olmufltur. Ortado¤u halklar›n›n özgürlük ve demokrasi aray›fllar› olmufltur. Kazanan›n hareketimiz ve halk›m›z oldu¤u tart›flma götürmez bir gerçek. Bunun en somut kan›t› 1 Ekim’le ulafl›lan yeni ateflkes sürecidir. E¤er topyekün savafl konsepti parçalanmasayd›, e¤er hareketimiz Kürt sorununu demokratik çözümünü siyasi gündeme güçlü ve etkili bir biçimde dayatamasayd› elbetteki böyle bir ateflkes süreci gündeme gelmeyecekti. Durup dururken ateflkes olmaz. Kimse ateflkesi dinlemez. Kald› ki beflinci ateflkes öyle kendi bafl›m›za kararlaflt›rd›¤›m›z, ilan etti¤imiz bir ateflkes süreci de de¤ildir. Onlarca sivil toplum gücü, devlet gücünün
Ocak 2007
Ocak 2007
SERXWEBÛN ateflkes durumudur. Ateflkes sürecinin baflar›s› için de Önder Apo’nun da gelifltirdi¤i önemli perspektifler ve tutumlarla olacakt›r ki bunlar› do¤ru görmemiz, anlamam›z ve gereklerini pratiklefltirmemiz gerekiyor. Bizim aç›m›zdan 2007 y›l›nda ateflkesin mutlaka baflar›ya dönüfltürülmesinin politik hatt›n› Önder Apo ortaya koyuyor. Bu bak›mdan en önemli siyasi durum olarak Önderli¤imizin gelifltirdi¤i siyasetleri görmemiz laz›m. Özellikle son g ö r ü fl m e l e r d e Önderli¤imizin ortaya koydu¤u g ö r ü fl l e r anlaml›d›r, önemlidir. Ciddiyetle de¤erlendirmemizi ve üzerimize yükledi¤i görevlerin gere¤ini pratikl e fl t i r m e m i z i gerektiriyor. Önderlik en son notta may›sa kadar bu ateflkes temelinde bir çözüm oluflmazsa ben art›k bu iflte yokum ve art›k geri çekiliyorum diyor. Daha önceki görüflmelerde de aç›klad›. “E¤er bu ateflkes temelinde Kürt sorununa demokratik temelde çözümler yönünde ad›mlar at›lmazsa 1993 bahar›ndan itibaren gelifltirdi¤im bar›flç›l, demokratik çözüm stratejisini geri çekece¤im” dedi. Ve ben de geri çekilece¤im diye belirtirken flunlar› da ekledi: Art›k bundan sonras›n› nas›l götürece¤ine dair karar› halk›n ve hareketin kendisinin verece¤ini ifade etti. fiimdi bu aç›klamalar ne anlama geliyor? Neyi ifade ediyor? Bize ne tür görevler yüklüyor? Bunlara nas›l yaklaflmal›y›z? Bu konuda tabii ki do¤ru ve yeterli bir de¤erlendirme içinde olmam›z gerekiyor. Herfleyden önce flunu de¤erlendirelim: Önder Apo bu sözlerle blöf yapm›yor. fiantaj yapm›yor. Oldukça
ciddidir. Bu bak›mdan da öyle sadece söz olsun diye veya sadece zorlama olsun diye bu sözleri söyledi¤i san›lmamal›. Önder Apo’nun temel özelliklerinden birisinin ciddiyet oldu¤unu, hatta geçen tasfiyecili¤in örgüt içinde bozgunculuk gelifltirdi¤i dönemde ciddi olunmas› yönünde bizi uyard›¤›n› iyi biliyoruz. Bu bak›mdan zaten en son görüflmede de may›sa kadar bir geliflme olmazsa ‘geri çekiliyorum’ diye tutumunu netlefltirmifl bulunuyor. E¤er bu ateflkes süreci demokratik çözüm yönünde ad›mlar att›rmazsa geri çekilecektir. Bunu bilelim. Anlayal›m. Herhangi bir anda Önderli¤in ‘geri çekildim’ karar›yla karfl› karfl›ya kal›rsak, flafl›rmayal›m. Bu nokta önemli. Zaten biraz bu ciddiyeti anlad›klar› için ve Önderli¤in uyar›lar›ndan ürktükleri için son dört befl haftad›r üst üste görüflme yapt›rd›lar. Öyle baflka nedenden kaynaklanmad›. Önderli¤in tutumunun çok ciddi oldu¤unu gördükleri için devlet güçleri de üst üste görüflmeler yapt›rd›. Biraz yumuflatmaya çal›flt›lar. En son notta buna iliflkin görüfl belirtiyor Önderlik. Bu biçimde “Güya Guzman’a uygulanan taktik gere¤i bana biraz tavizler vererek halk›n davas›n› satmam› isteyeceklermifl benden, reddediyorum. Böyle bir fleye girece¤im hiçbir zaman beklenmemeli, öyle yapmak de¤il geri çekilmek vard›r. Halk› kendi kaderini kendi ellerine alacak flekilde, kaderiyle baflbafla b›rakmay› tercih ederim” diyerek, bu tür oyunlar› da bofla ç›kart›yor. fiimdi bu husus önemli. Madem böyle ciddi bir durum var, Önderli¤in 15 y›ld›r uygulad›¤› stratejiyi geri çekece¤ini, bunun baflar› yaratmad›¤›n› söyleyerek halktan, örgütten özür dileyip kendisinin de çekilece¤ini ilan etmesi tabii büyük bir önem arzediyor. Geri çekilmek istedigi nedir? Bu, Önderli¤in bar›fl içinde demokratik yöntemlerle, birlige dayal› gelifltirmek istedi¤i Kürt stratejik çözümünün ifllemediginin ilan›d›r. Bu ifllememiflse, geri çekilecekse, bar›fl içinde çözüm olmuyorsa o zaman geriye ne kal›yor? Savafl kal›yor, çözümsüzlük kal›yor. Birlik içinde çözüm olmuyorsa, ayr›lmak kal›yor Önderligin 15 y›ld›r
w.
ne te we .c om
lar›n› etkiliyor. Bütün Ortado¤u’yu etkiliyor. Ortado¤u’da bir üçüncü dünya savafl›n›n›n yafland›¤› dikkate al›n›rsa asl›nda bütün küresel sistemi etkiliyor. Nitekim küresel siyaset yürüten güçler, y›l sonuna geldi¤imiz bugünlerde bile Kürt sorununun geliflimi nas›l olacak, onun aray›fl› içindeler. Bu do¤rultuda yeni politikalar ve tutumlar oluflturmaya ve gelifltirmeye çal›fl›yorlar. Demek ki Kürt sorunuyla ilgililer, iliflkililer. Dolay›s›yla da kendi ç›karlar›
15
ww
do¤rultusunda bir çözüm aray›fl› içindeler. 2007 y›l› bu temelde nas›l geliflecektir? Çeflitli güçlerin 2007 y›l›na dair perspektifleri, politik durufllar› nas›ld›r? Bunlar karfl›s›nda bizim politikalar›m›z neler olmal›? Yine nas›l bir pratik içerisinde olmal›y›z? Tabii ki bunlar›n de¤erlendirilmesi gerekiyor.
15 y›ll›k bar›fl yaklaflfl››m›m›z kabul görmezse ayr›l›k geliflfliir
2007 y›l›na girerken bizim aç›m›zdan en önemli durum 1 Ekim’den itibaren ilan etmifl oldu¤umuz ve stratejik baflar›ya dönüfltürmek istedi¤imiz
SERXWEBÛN
Kürt sorununa bir çözüm olacaksa flfliimdi olacakt›r
Gelece¤e ertelemenin, imhay› getirece¤ini de¤erlendiriyor. O nedenle bütün riskleri üstlenerek, bütün imkanlar› de¤erlendirerek, en zor koflullar› göze alarak Kürt sorununun çözümünü dayat›yor. Kürt sorununun çözümü için kendi direniflini en üst düzeye ç›kar›yor. Halk› da, hareketi de bu temelde mücadele etmeye ça¤›r›yor. E¤er benimle bir çözüm olacaksa flimdi olmal› diyor. Yok olmuyorsa art›k ben bu çözümde yokum, bu iflte yokum diyor. Halk art›k kendi çözüm iradesini kendi gücüyle yaratacakt›r diyor. Bu ne anlama geliyor? Bar›fl içinde birlikçi çözümün temsilcisi Önder Apo oluyor. Türkiye yönetimine flunu aç›kça söylüyor; bar›fl içinde, birlikte çözüm istiyorsan›z ben var›m, biz haz›r›z, buyrun çözelim diyor. Böyle bir çözüme gelinmiyorsa, inkar ve imhada ›srar ediliyorsa, o zaman ben çekiliyorum diyor. O zaman gündeme ne gelecek? Savafl ve ayr›l›k gelecektir. Buna da halk karar verecektir. May›sa kadar ateflkes süreci içerisinde bar›flç›l demokratik çözüm yönünde ad›m at›lmazsa, o zaman gündeme ayr›l›k ve savafl stratejisi girecek ve bu temelde topyekün bir savafl içeri-
w.
ww
sine girilecek. Zaten Türkiye yönetimi topyekün savafl ilan etmifltir. ‹nkarc› ve imhac› yürütücüler topyekün savafla 23 A¤ustos 2005’te karar verdiler. Ateflkes ilan›ndan sonra da ateflkes sürecini sabote edebilmek için gerillaya karfl› operasyonlar, halka karfl› bask›, Önderlik üzerinde iflkenceler biçiminde topyekün sald›r›lar›n› artt›rarak sürdürdüler. Bu durumda bar›flç›l ve birlikçi çözüm temsilcisi olarak Önderlik de çekildi¤inde, geriye hareketin ve halk›n da topyekün bir direnifle geçmesi kal›yor. fiu anlama geliyor: E¤er flimdi ateflkes temelinde bar›flç›l ve demokratik yöntemlerle Kürt sorununa çözüm
“Önderlik, ateflkes baflar›ya gitmez, Kürt sorununda demokratik çözüm süreci geliflmezse, ortaya ç›kacak çat›flma durumunu ve bunun baflta Türkiye olmak üzere, Kürt sorunuyla ilgili tüm çevrelere neleri kaybetirece¤ini göstererek uyar›yor. Kaybetmek yerine kazanma çizgisine gelmelerini istiyor. Bunun da ateflkesin stratejik baflar›s›na evet demek oldu¤unu ortaya koyuyor”
ne t
Önderlik bunu niye yap›yor? Böyle bir dönemde neden bu tutumu gelifltiriyor? Stratejik de¤iflimi gündeme getiriyor? Baflta, ateflkes ça¤r›s› yaparken de Önder Apo ilan etti. Bu ateflkes temelindeki çözüm aç›s›ndan son flanst›r dedi. Benim de son ateflkes ça¤r›md›r dedi. Baflar›ya giderse gider, gitmezse art›k ne ben böyle ça¤r› yapabilirim, ne de PKK beni dinler dedi. Bu ne anlama geliyordu? Beflinci ateflkes mutlaka stratejik baflar› kazanmal› anlam›na geliyordu. Önderli¤in siyasette etkili olabilmesi, siyaset yapabilmesi, siyaseti yönlendirebilmesinin tek yolu ateflkesin stratejik baflar›s› oluyor. Önderlik bu aç›lardan baflar›y› yakalamak istiyor. Ateflkesin stratejik bir baflar› kazanmas› için siyasi gündemi zorluyor. Stratejik baflar›y› siyasi gündeme dayat›yor. Hem de flimdi. Önder Apo’nun siyaseti flu: Kürt sorununa ya çözüm ya çözüm! Çözümsüzlük art›k olamaz. Çözümsüzlük gelece¤e ertelenemez. Kürt sorununun çözümsüzlü¤ünü gelece¤e ertelemek demek, sorunu ortada b›rakmak ve gelece¤e nakletmek demek, Kürt soyk›r›m›n›n tamamlanmas› zeminini aç›k tutmak demektir. Orada art›k sorun kalmayacak. Orada çözüm aray›fl› olmayacak. Ne olacak? ‹nkar ve
imha baflar› kazanacak. Kürt soyk›r›m› gerçekleflecek. Öyle görüyor Önder Apo. ‹leriki süreci bu biçimde de¤erlendiriyor. Kürtler aç›s›ndan bir imha tehlikesi görüyor. O nedenle de imhay› önlemek, böyle tehlikeli bir durumu ortadan kald›rmak için flimdi içinde bulundu¤umuz süreçte Kürt sorununun çözümü sürecini bafllatmay›, gelifltirmeyi gerekli görüyor. fiu görüfltedir: Olacaksa bir çözüm Kürt sorununa, flimdi olmal› siyasetini dayat›yor. Mutlaka çözüm olmas›n› istiyor. ‹çinde bulundu¤umuz süreci Kürt sorununa çözüm aç›s›ndan uygun görüyor, çözümsüzlü¤ü, çözümün gelece¤e ertelenmesini ise tehlikeli buluyor.
ew e. c
izledigi bar›fl ve birlik stratejisinin degiflmesi, geri çekilmesi ne anlama geliyor; savafl ve ayr›l›k stratejisinin gündeme gelmesi anlam›na geliyor. Demek ki Önderli¤in ‘geri çekildim’ aç›klamas› ile yüz yüze kald›¤›m›zda, ortada ‘iflte Önderlik çekilmifl, mecvut durumu biz devam ettiririz’ durumu kalm›yor. Önderlikle birlikte bar›fl da, birlik yaklafl›m› da geri çekiliyor. Böyle olursa, neyle karfl› kafl›ya kal›yoruz? Savafl ve ayr›l›kla! Bizim bunu do¤ru anlamam›z, hareket olarak, halk olarak bu gerçe¤i görmemiz ve buna göre savafl ve ayr›l›k stratejisini oluflturup hayata geçirecek, bu temelde üzerimize gelecek sald›r›lar karfl›s›nda kendimizi savunacak ve özgürlü¤ümüzü elde edecek bir mücadeleyi yürütecek düzeyde haz›rl›kl› olmam›z laz›m. Bu önemlidir.
Ocak 2007
om
16
olmazsa, ard›ndan ayr›l›k ve fliddet temelinde Kürt sorununa çözüm olacak. Ama yine çözüm olacak. Bu kez taraflar vuruflacaklar, bir taraf yenecek, bir taraf yenilecek. Kim yenerse tabii onun dedi¤i olacak, siyasi yap› ona göre flekillenecektir. Ama yine Kürt sorunu bir biçimde çözüme kavuflmufl olacakt›r. Art›k onlarca y›l ertelenen bir Kürt sorunu kalmayacakt›r. Önder Apo’nun de¤erlendirmelerinden ç›kan sonuç kesinlikle bu. Bizim bu gerçe¤i iyi görmemiz gerekli.
Olacaksa bir çözüm flfliimdi olmal› Neden Önder Apo süreci bu biçimde de¤erlendiriyor. Neden bu sürece ya çözüm ya çözüm yaklafl›m›n› dayat›yor. Tabii bunun çeflitli nedenleri var. Birincisi; ateflkes sürecini stratejik baflar›ya götürmek istiyor. ‹fade etti¤imiz gibi ateflkes ça¤r›s› yaparken, bunun son flans oldu¤unu bellirti. Kendisinin rol oynayabilmesi için, ateflkes sürecinin demokratik çözüm yönünde iflletilmesi ve stratejik baflar›ya dönüfltürülmesini gerekli gördü. Ateflkes ça¤r›s›n›n bir taktik
SERXWEBÛN
17 ilkelerini ortaya koyan bir rapor yay›nlad›. Bush, Irak raporu ad›yla yay›nlanan bu raporu dikkate alaca¤›na dair aç›klamay› daha çal›flma bafllarken yapm›flt›. Irak çal›flma grubunun raporu, ABD politikalar›nda de¤iflikliklerin olaca¤›n› gösteriyor ya da olmas›n› istiyor. Yönetim oldu¤u gibi mi kabul edecek, bir k›sm›n› m› kabul edecek? Ya da hiç mi kabul etmeyecek? Bu henüz netleflmemifl, ama Bush yönetimi önceden dikkate alaca¤›n› bellirmiflti. Mevcut Amerikan yönetim yap›lanmas› da gösteriyor ki önemli ölçüde dikkate almak zorunda kalacak. En az›ndan Amerika’da farkl› politik görüfller tart›fl›l›yor flimdi. Geçen dönemde varolan ve Bush yönetimi taraf›ndan izlenen politikalar›n baflar›s›z oldu¤unu ve takip ettirilemeyece¤ini herkes görüyor ve kabul ediyor.
ne te we .c om
Ocak 2007
demokratik çözüm sürecini gelifltirmek oldu¤unu ortaya koyuyor. Böyle bir stratejik baflar›y› elde etmek için çaba harc›yor Önderlik. Kendisinin mücadelede varolma ve çaba harcamas›n›n, ateflkesin stratejik baflar›s›na ba¤l› oldu¤unu ifade ediyor ve bunu sa¤lamaya çal›fl›yor. Bir husus bu. Di¤er bir husus; ABD politikalar›n›n Ortado¤u’da geldi¤i düzeyin, Kürt sorununun çözümünün dayat›lmas›n› gerekli k›ld›¤›n› görüyor. Bu bak›mdan ABD’nin yeni politik aray›fllar›na Kürt sorununun çözüm politikas›n› dayatmak istiyor. ABD politikalar› aç›s›ndan da bölgede böyle bir süreç yaflan›yor. Bunu görüyoruz. Özellikle de ABD’deki 7 Kas›m seçimleri ard›ndan, Bush yönetiminin yaflad›¤› seçim yenilgisine dayal› olarak ortaya ç›kan yeni politik aray›fllar önem arz ediyor. Biliniyor, Amerika seçimleri adeta bir Irak referandumu gibi oldu. Bush yönetiminin Irak politikas›ndan dolay› referandumdan geçirilmesi gibi oldu. Sonuçta Bush yönetimi bunu kaybetti. Bu flu anlama geliyor: Amerikan toplumu Bush yönetiminin izledi¤i Irak politikas›na onay vermemifltir. Dolay›s›yla bunun ard›ndan bu politikan›n birinci sorumlusu olarak görünen savunma bakan› istifa etti. Ard›ndan Bush yönetimi yeni politik aray›fllar içinde oldu¤unu ilan etti. Cumhuriyetçiler ve demokratlardan oluflan bir Irak çal›flma grubu oluflturuldu. Bu grup birkaç hafta çal›flt›. Yeni Amerikan politikalar›n›n
ww
w.
yaklafl›m olmad›¤›n›, böyle anlafl›lmamas› gerekti¤ini, kesinlikle çözüm aray›fl› içerisinde oldu¤unu ifade etti. fiimdi bu temelde ateflkesin stratejik baflar›ya ulaflmas›n› dayat›yor ve bunu istiyor. Kendisinin de siyasi süreçte rol oynayabilmesi için, mücadeleyi yürütebilmesi için ateflkesin stratejik baflar› yolunda ilerlemesi laz›m. Baflar› kazansa da olur, kazanmasa da olur demiyor tabii Önderlik. Mutlaka baflar› istiyor. Ne olursa olsun baflar› olmal› diyor. Baflar›s›zl›¤› kabul etmiyor. Dolay›s›yla ateflkes sürecinin stratejik baflar›ya dönüflmesi için tüm gücünü ortaya koyuyor. Her türlü çabay› harcayarak ateflkesin stratejik baflar›s› yönünde mücadele veriyor. ‹lgili çevreleri uyar›yor. Hareketimizi uyar›yor, halk› uyar›yor. Zay›f yaklafl›lmamas› gerekti¤ini ifade ediyor. Ateflkes stratejik baflar›ya dönüflmezse, ne tür tehlikelerin ortaya ç›kabilece¤ini göstererek uyar›da bulunuyor. Dolay›s›yla böyle tehlikelerle yüz yüze gelmemek için, ateflkesi baflar›ya götürecek her türlü çaban›n gösterilmesini istiyor. Di¤er yandan karfl› taraf› uyar›yor. Ateflkes baflar›ya gitmez, Kürt sorununda demokratik çözüm süreci geliflmezse, ortaya ç›kacak çat›flma durumunu ve bunun baflta Türkiye olmak üzere, Kürt sorunuyla ilgili tüm çevrelere neleri kaybetirece¤ini göstererek uyar›yor. Kaybetmek yerine kazanma çizgisine gelmelerini istiyor. Bunun da ateflkesin stratejik baflar›s›na evet demek, yani Kürt sorununun demokratik çözümü çerçevesinde ad›m atmak,
ABD-‹ran çeliflflkkisi çat›flflm maya dönüflflm mese de varl›¤›n› devam ettirecek
Irak çal›flma grubunun çal›flma raporu neyi içeriyor? Birçok görüfl ve maddeler var, ama biz üç önemli hususu bellirtebiliriz. Birincisi; ABD’nin Ortado¤u’daki mücadelede izledi¤i yöntemlerde de¤ifliklik içeriyor. fiunu bilelim; ister cumhuriyetçiler ister demokratlar olsun, ABD’nin Ortado¤u’daki amaçlar›nda önemli bir de¤iflikli¤in olaca¤› beklenmemeli. Çünkü bu bir parti politikas› de¤ildir. ABD, sadece devlet politikas›ndan de¤il. Küresel sermaye sistemi ad›na da Ortado¤u’da bir savafl yürütüyor. Tamamen küresel sistemin politikalar›n›n yürütücüsü oldu. Neydi bu? Ortado¤u’da I. Dünya Savafl› ard›ndan yarat›lan ulus devlet statükosunun küresel sistem içine çekilmesi, küresel sistem önünde engel olmaktan ç›kar›lmas›yd›. Bu, dün de küresel sisteminin hedefiydi, bugünde bu hedef sürüyor yar›n da sürecek. Dolay›s›yla küresel sistemin öncü gücünü olma konumundaki ABD, bu politikay› dün oldu¤u gibi bugün de sürdürüyor, yar›n da sürdürecek. Bundan vazgeçemez. Bundan vazeçmesi demek, küresel sermayenin yenilgisi demektir. Böyle bir yenilgiyi sistem kolay kabul etmeyece¤ine göre ABD’nin Ortado¤u amaçlar›nda bir de¤ifliklik
SERXWEBÛN ABD yaln›z bafl›na yapt›. ‹ngiltere’nin, ‹srail’in deste¤iyle sürdürdü. Bunun sonuç vermedi¤ini görünce 2004 y›l›ndan sonra NATO’yu, ard›ndan AB’ni bu müdahale süreci içine çekmeye çal›flt›. Fakat istedi¤i baflar›y› sa¤layamad›. Tek bafl›na askeri müdahaleyle siyasetini hakim k›lma çabas›n›n sonucu ç›kmaz oldu, çözümsüzlük oldu.
Irak’ta gelinen nokta bu oldu. ABD’yi baflar›ya götürmedi. Nitekim Irak’ta baflar› sa¤layamam›flt›r. Ç›kmaz içerisine girmifl, çözümsüzlük içerisine girmifl durumdad›r. Dolay›s›yla ortaya flu ç›kt› ki, böyle tek bafl›na siyaset yürütmekle ABD baflar› kazanam›yor. Nitekim 7 Kas›m seçimlerinde demokratlar propagandalar›nda Bush yönetimini ABD’yi dünyada yaln›zlaflt›rmakla, mütefiklerinden koparmakla suçlad›. Bu görüflün Amerikan toplumunda taraf buldu¤u seçimlerle a盤a ç›kt›. fiimdi Bush yönetiminin bu konuda da politikalar›nda de¤ifliklik olacak. Bundan sonra Ortado¤u’daki mücadelesini yaln›z bafl›na ya da sadece ‹ngiltere ve ‹srail’den ald›¤› destekle de¤il de genifl bir ittifak temelinde yürütecektir. Bu uluslararas› düzeyde oldu¤u gibi bölge düzeyinde de olacak. Art›k yaln›z bafl›na bölgeye hakim olma, bölgeye düzen verme de¤il uluslararas› ve bölgesel düzeyde birçok güçle anlaflarak, ittifak yaparak, onlarla paylaflarak yeni Ortado¤u sistemi yaratmaya çal›flacak. Tabii böyle bir mütefik aray›fl›n›n bafl›nda Avrupa geliyor. Avrupa ile daha çok iliflki ittifak içerisinde olacak. ‹ngiltere ile oldu¤u gibi Almanya ile, Fransa ile de, di¤er Avrupa devletleriyle de Ortado¤u için ittifak yapacak. Hatta Rusya ile, Çin ile bu yönlü tart›flmalar içinde olacak. Yine Ortado¤u’da çeflitli güçlerle iliflki ve ittifak içinde olmay› öngörecek. Herkesi karfl›s›na al›p fliddetle de¤iflime zorlamak, y›kmak de¤il iliflki ve ittifak içerisinde mücadele ederek, onlar› de¤ifltirmeyi öngörecek. Bölgedeki ulus devlet sisteminin çeflitli güçleriyle uzlaflma ve iliflki içeris-
w.
ww
inde olmay›, onlara karfl› mücadeleyi iliflki içinde sürdürmeyi, mücadeleyle uzlaflmay› birlikte yürütmeyi esas alacak. Nitekim raporun bu yönlü somut belirlemeleri var. Mesela Irak’ta flii Kürt ittifak›na dayal› yönetimi yeterli bulmuyor. Sünnilerin de etkin bir biçimde yönetime kat›lmas›n› istiyor. Sünnilerin Irak yönetimine kat›l›m›n› öngörmesi demek, ABD’nin Türkiye ve Suriye ile uzlaflma içinde olmas› demektir. Yine Irak’ta Kürtlerle fliilerin mevcut etkinliklerinin zay›flat›lamas› demektir. Yani Ortado¤u’daki mevcut durumda de¤ifliklikler öngörüyor. Nitekim rapor yay›nlan›r yay›nlanmaz fliiler ve Kürtler tepki gösterdi. Türkiye, Suriye gibi güçler harekete geçti. ‹stanbul’da sünni örgütlerin konferans› yap›ld›. Suriye’nin Amerika ile gizli iliflkiler içinde oldu¤u söyleniyor. Bu çerçevede ABD’nin muhtemelen flöyle bir politikaya yönelece¤i anlafl›l›yor. Geçen süreçte Amerika, Türkiye, Irak üçlü ittifak›n› gelifltirerek ve bu ittifaka Kürtleri de dahil ederek, ‹ran ve Suriye’ye karfl› bir Ortado¤u blo¤u oluflturmay› öngörmüfltü. fiimdi Irak yönetimine sünnileri biraz daha katarak, Türkiye, Irak, Suriye ittifak›n› gelifltirerek, bu ittifak içine di¤er Arap ülkelerini alarak, ‹ran’› yaln›zlaflt›rmay›, ‹ran’› tecrit ederek, kuflatarak ‹ran’a karfl› ekonomik, siyasi bask› öngören bir mücadele yürütmeyi hedefledi¤i anlafl›l›yor. Büyük olas›l›kla ABD politikalar› bu temelde flekillenecektir. Bu da tabii ABD’nin Suriye politikas›nda de¤ifliklikler öngörüyor. ABD flimdiye kadar Beflar Esad yönetiminin y›k›lmas›n› öngörüyordu. Yeni bir yönetimi Suriye’de ifl bafl›na getirmeyi hedefliyordu. fiimdi öyle anlafl›l›yor ki Beflar Esad yönetiminin y›k›lmas›n› de¤il de, Kaddafi yönetimine yapt›¤› gibi baz› politik de¤iflikliklerle Amerika ile uzlaflma içerisine girmesini esas al›yor. Nitekim bunu gördü¤ü için Suriye yönetimi ‹ran yönetiminin ‹ran, Irak, Suriye üçlü görüflme ça¤r›s›na kat›lmad›. Amerika’n›n bu politikas›na yeflil ›fl›k yakt›. Onun yerine Amerika ile gizli görüflme yapt›klar› söylendi. Lübnan benzeri alanlardaki çat›flma durumu
ew e. c
ABD müttefiklerini artt›rarak Ortado¤u sistemini kurmaya çal›flflaacak
ne t
olmayacak. Fakat yöntemlerde, araçlarda, iliflkilerde de¤ifliklik olacak. Zaten rapor da bunun içeriyor. Bush yönetimi, 11 Eylül olaylar› ard›ndan askeri müdahale ve fliddet temelinde bölgenin ulus devlet statükosunu parçalay›p, küresel sistem içersine çekmeyi hedefliyordu. Irak grubu çal›flma raporuna göre, bundan sonra ABD’nin izleyece¤i politikalar baflka yöntem ve araçlarla gerçeklefltirilmeye çal›fl›lacak. Bunlardan bir tanesi; Bush yönetiminin yürütü¤ü tek yanl› askeri müdahale ve fliddet politikas› bu düzeyde uygulanmayacak. Bush yönetiminin bu konudaki politikas› neydi. Irak, ‹ran, Kore’den oluflan bir fler ekseni tan›mlam›flt›. Bu fler ekseninin savaflla ortadan kald›r›lmas›n› ön görmüfltü. Nitekim 20 Mart 2003’teki Irak’a yönelik askeri müdahale bu temelde geliflmiflti. Irak y›k›ld›ktan sonra stratejinin devam› ‹ran’a, Kore’ye uygulanacakt›. Haz›rlanan rapora göre bu politika de¤ifliyor. fier ekseni tan›m› kald›r›l›yor, kald›r›lacak. Yine Irak ve Afganistan Savafllar›nda görüldü¤ü gibi ABD’nin tek yanl› askeri müdahaleyle yönetimleri y›kma ve küresel sistemi hakim k›lma yaklafl›m› de¤iflecek. Bu flu anlama geliyor: Art›k Irak’a yapt›¤› gibi ‹ran’a yönelik askeri müdahalesi ayn› kapsamda olmayacak. Çünkü geçti¤imiz üç, dört y›l içerisinde hep flu beklenti oldu. ABD ‹ran’a sald›rd›, sald›racak. Herkes bunu de¤erlendirdi ve bekledi. ABD’de bu temelde politika yürüttü. Bu yönlü askeri haz›rl›klar yapt›. Gelinen noktada ABD ‹ran çeliflkisinin bu düzeyde bir askeri müdahale içermedi¤i gözüküyor. Ancak bu, ABD hiç fliddet kullanmayacak, askeri sald›r› yapmayacak anlam›na da gelmiyor. Cumhuriyetçilerin yapt›¤› gibi, demokrat yönetim de ihtiyaç duydu¤unda birçok yere askeri sald›r›lar yapt›, yine yapabilir. Ama bu, Afganistan ve Irak örneklerinde oldu¤u gibi bir müdahale olmayacakt›r. Bu demektir ki, ABD’nin ‹ran’a karfl› Irak’a yapt›¤› gibi bir askeri müdahalesi önümüzdeki süreçte gerçekleflmeyecek. ABD ‹ran çeliflkisi baflka tür mücadele yöntemleriyle sürecek. Bu bir de¤ifliklik oluyor. ‹kinci husus; Irak müdahalesini
Ocak 2007
om
18
Ocak 2007
SERXWEBÛN
19 rejimi zay›flatmaya çal›flacaklar. Amerika politikas›n›n böyle evrildi¤i anlam›na geliyor. Üçüncü husus ise flu oluyor. fiimdiye kadar yürütülen ABD politikas› Ortado¤u’daki ulus devlet statükosunu parçalamay› öngördü. Bütün yöntemleri mevcut statükoyu, sistemi parçalama do¤rultusundayd›. Amerika yaln›z
Irak üzerinde de tart›flmal› bir durum sürüyor zaten.
bafl›na yürüttü mücadeleyi. AB’yle bile ittifak yapmad›. ‹srail d›fl›nda bölgede hiç kimseyi kendi yan›na almad›. Herkesi hedef ald›. Adeta karfl›tlaflt›rd›, düflman haline getirdi kendisini, bu biçimde bölge statükosunu parçalamak istedi.Gerçekten baz› darbeler vurdu statükoya, parçalad›. Irak’ta parçalad› mesela –ki Irak bölge statükosunun merkezidir.– Bu nedenle art›k 2003 öncesine dönemeyecektir Ortado¤u statükosu. I. Dünya Savafl› ard›ndan geliflen bu ulus devlet statükosu parçalanm›flt›r. Irak’ta parçaland›, Türkiye’de ciddi biçimde zorland›, politika de¤iflikliklerine yol açt›. Suriye zorland› ve giderek Amerika ile uzlaflmaya götürülecek. Arap monarflilerinde çeflitli reformlar yap›ld› hala bu süreç iflliyor. Dolay›s›yla ulus devlet statükosu art›k eskiye dönülmeyecek flekilde parçalanm›flt›r ve de¤iflim sürecine girmifltir. ABD bir yandan bu yap›yla çeliflkilerini sürdürecek. Çünkü bu despotik ulus devlet yap›lar›yla küresel sermaye sistemi aras›ndaki çeliflki devam ediyor.
Ortado¤u’nun ulus devlet yap›lar›n› aflma ve Ortado¤u’yu küresel sistemi içerisine çekme amac› ortadan kalkm›fl de¤il. Küresel sermaye düzeninin bu politikalar› bu temelde bölgenin ulus devlet yap›s›yla mücadelesi devam ediyor, edecek. Bu önümüzdeki süreçte de devam edecek. Amerika flimdiye kadar fliddet kullanarak bunu parçalamak istiyordu. Bundan sonra bir yandan çeflitli bask› yöntemleriyle uzlaflma ve çeliflki diyalekti¤ini birlikte kullanarak bu ulus devlet yap›s›n› aflmaya çal›fl›rken di¤er bir yandan yeni Ortado¤u’nun yap›lanmas› içinde ilk ad›mlar› atmaya bafll›yor. Bölgede müttefik kazanmaya çal›flmas›, çeflitli güçlere dayal› bir bölge blo¤unu oluflturmaya, bu temelde ittifak yaratmaya çal›flmas› demek, ABD öncülü¤üne dayal› yeni Ortado¤u statükosunun yap›lanmas› yönünde ad›mlar at›lmas› anlam›na geliyor. ABD k›saca sadece eski ulus devlet statükosunu y›kmakla kalm›yor, yeni ve kendi çizgisine dayal› bir Ortado¤u yap›lanmas› sürecini de bafllatm›fl oluyor. fiimdiye kadar böyle bir Ortado¤u’yu yaln›z bafl›na yap›land›rmay› hesap ediyordu. Irak’ta içine girdi¤i ç›kmaz, müdahaleyi bölgeye yayamamas› ve bu do¤rultuda izlenen politikalar›n Amerikan toplumunda onay görmemesi, uluslararas› alanda ve bölgede çeflitli güçlerle ittifak yaparak, paylaflarak, uzlaflarak yeni bir Ortado¤u sistemini yap›land›rmak zorunda kald›¤›n› gösteriyor. Nitekim Bir Halk› Savunmak kitab›nda Önderlik, bu olas›l›klar› hep de¤erlendirmiflti.
ne te we .c om
geliflti. Asl›nda bunlar bir tür uzlaflma aray›fl› için diyalo¤un önünün aç›lmas› çabalar› oluyor. Di¤er yandan Türkiye ile iliflkilerini düzeltecek. Zaten rapor Türkiye’ye büyük önem veriyor. Hatta Türkiye’nin Güney Kürdistan’a müdahale edebilece¤ini öngörüyor. Nitekim Türkiye’de bu temelde harekete geçmifl durumda.
ABD’nin politikalar› Türkiye’deki inkarc› e¤ilime cesaret vermiflflttir
ww
w.
Muhtemelen Amerika politikalar› flöyle olacak: Türkiye ile biraz daha uzlaflacaklar, Türkiye’yi öne ç›karacaklar. Suriye yönetimini kendileriyle uzlaflt›racaklar. Irak’ta sünnileri yönetime biraz daha etkili katacaklar. Bir denge yaratacaklar. Böylece Türkiye, Irak, Suriye ekseninde. Lübnan’d›r, Ürdün’dür, Suudi’dir, M›s›r’d›r onlarda da yavafl yavafl küresel sisteme uyum yönünde, de¤iflimi reformlarla yapmay› öngörme temelinde bir ittifak yaratacak. Bu temelde ‹ran’› kuflatacaklar, bölgede daralt›p tecrit edecekler. Yak›n dönemde öngörüldü¤ü gibi askeri yöntemlerle bir müdahale de¤il de böyle bir kuflatma temelinde, daha çok ekonomik ambargo, BM yapt›r›m›, daha fazla siyasi tecrit, bask›, Avrupa’dan, bölgeden hatta mümkünse Rusya’dan, Asya’dan tecrit ederek bask› uygulay›p
Irak’ta sünni yönetiminin Ortado¤u’da Türkiye’nin öne ç›kar›lmas› Kürtleri etkileyecektir Gelinen noktada ABD’nin Irak’ta yaln›z bafl›na kendi istemi do¤rultusunda sistem kurmas›n›n kolay olmayaca¤›, mümkün olmayaca¤› bu pratikte gerçekleflmifl oluyor. Önderlik, yine Bir Halk› Savunmak’ta en güçlü olas›l›¤›n çeflitli güçlerin uzlaflt›¤› karma bir sistem olaca¤›n› ifade etmiflti. Nitekim süreç bu yönde ilerliyor. ABD yeni Ortado¤u sistemini çeflitli güçlerle, AB ile yine Ortado¤u’nun
SERXWEBÛN
“Ortado¤u’nun yeniden yap›lanmas› yönünde ad›mlar at›l›yor, iliflkiler kuruluyor, o zaman yeni Ortado¤u’nun temel yap›lan›fl ilkeleri Kürtler aç›s›ndan nas›l olacak? Kürt sorununun çözümü, Kürtlerin özgür demokratik bir topluluk olarak Ortado¤u’da iradeleri ile yaflamalar› üzerinde mi flekillenecek, yoksa yeni Ortado¤u sistemi Kürt inkar› ve imhas› üzerinde mi oluflacak?”
w.
ww
geçen dönemde ulaflt›klar› statüyü tehdit etme, daraltma, s›n›rland›rma, hatta ortadan kald›rma tehlikesiyle yüz yüze gelmesini do¤uruyor. Bu nedenle Güney Kürdistan yönetimi KDP, YNK yöneticileri raporu fliddetle reddettiler. Tepki gösterdiler. Güney Kürdistan’›n çeflitli kent ve kasabalar›nda bu rapora karfl› geliflen protesto eylemleri, onun bu içeri¤inden dolay›yd›. Demek ki o rapor do¤rultusunda Amerikan politikalar› oluflursa, bu Kürtlere olumsuz yans›r. Bölgenin mevcut inkarc› güçlerini, ulus devlet yap›lar›n› Kürt karfl›t› politikalar yönünde güçlendiriyor, cesaretlendiriyor, teflvik ediyor. Önder Apo dedi ya o zaman, Amerika savafl› k›flk›rt›yor. ‹flte Amerika’n›n politikalar›n›n Türkiye’yi Kürtlerin üzerine sald›rtmas›, yönlendirmesi böyle olufluyor. Bu bir gerçektir. Bunlar sadece Amerika’y› elefltirmek için söylenmifl sözler de¤il. O rapordaki görüfllerin, bu temeldeki ABD politikalar›n›n ortaya ç›kard›¤› bir gerçeklik oluyor. Çat›flma ile iki taraf› da kendisine muhtaç k›lmay› öngörüyor Amerika. Üçüncü etken ise; ABD müdahalesi temelinde Ortado¤u’nun yeniden yap›lanmas›n›n bafllat›lmas›, bölgedeki tüm güçleri etkiliyor tabii. Dikkat edilirse, bölgede herkes hemen harekete geçti. Ortado¤u’nun yeniden flekillenmesi içerisinde en etkili, en önemli yeri tutmak için çaba içine yöneldiler.
ew e. c
e¤ilimi yeniden canland›. Ateflkes sürecine iliflkin tart›flmalar›n yeniden azalmas›, ateflkes ortam›nda Türkiye yönetiminin çeflitli kesimlerinin daha fazla sertleflir duruma gelmesi, PKK’nin, gerillan›n ezilece¤i, yok edilece¤inin, Kürtlerin herhangi bir haklar›n›n olmad›¤› aç›klamalar›n›n aç›ktan yap›lmas› bundan kaynakl›. Türkiye devletinin tarihsel hatas› olarak Kürt sorununu tan›mlayan Tayyip Erdo¤an bile, “Türkiye’de Kürt sorunu diye bir fley yok, Kürtlerin herhangi bir hak davas› yok” diyerek 2005 y›l›nda söyledi¤i her fleyi yalanlad›. ‹nkara kalk›flt›. Koordinasyonluk sistemi içerisinde Güney Kürdistan’a yönelik operasyonlar, tart›flma gündeminin bafl›na getirildi. ABD ve Irak yönetimi üzerinde bu yönlü bask›lar›n sürdürüldü¤ü ortaya ç›kt›. Nitekim Celal Talabani bile Türkiye’nin kendilerinden PKK’ye karfl› savaflmalar›n› istedi¤ini aç›klad›. Böyle bir durum var. Demek ki ateflkes sürecinde demokratik yöntemlerle Kürt sorununa çözüm aranmas›n›n gerekti¤i bir ortamda ABD’deki mevcut geliflmeler bunu tersinden etkiledi. Demokratik çözüm yönünde ad›m atmak yerine, Türkiye’deki inkarc› ve imhac› e¤ilimi güçlendirdi ve bu do¤rultuda hareketimize yönelik yeni bir ezme, imha etme, tasfiye etme konseptinin Türkiye taraf›ndan gelifltirilmesine yol açt›. Kuzey Kürdistan’daki özgürlük mücadelemizi ABD politikalar› bu biçimde etkilerken, bununla da s›n›rl› kalm›yor. Ayn› flekilde Türkiye Kuzey’le yetinmeyerek bir de Güney Kürdistan’daki mevcut statüyü tehdit ediyor. Bir yandan sünnilerin Irak yönetimine biraz daha fazla kat›lmalar›n›, Kürtlerin Irak yönetimi üzerindeki etkilerinin daralt›lmas›n› gündeme getiriyor, di¤er yandan Türkiye’nin tehditleri sadece Kuzey’de de¤il, Güney’de de Kürt’lerin
ne t
çeflitli güçleriyle uzlaflma temelinde, karma bir sistem biçiminde gelifltimek zorunda kalm›flt›r. fiimdi bütün bunlar›n bizim aç›m›zdan, Türkler aç›s›ndan önemi ne? Birincisi; ABD, ‹ran iliflkilerinin her an büyük bir savafla yol açma olas›l›¤›n› en çok bizim dikkate almam›z gerekiyordu. Ve nitekim öyle yapt›k. Çünkü öyle bir savafl olsayd›, bu savafl herkesten çok Kürtleri etkileyecekti. Bu savafl›n a¤›rl›kl› yönü Do¤u Kürdistan’da olacakt›. Bütün Kürdistan parçalar› bu savafl›n etkisi alt›nda kalacakt›. Dolay›s›yla bizim bu olas›l›¤› dikkate almam›z, bütün politikalar›m›z›, pratik mevzileniflimizi, çal›flma tarz›m›z› buna göre kurmam›z gerekiyordu ve öyle yapmaya çal›flt›k. fiimdi bu durumda bizim de de¤ifliklikler yapmam›z gerekiyor. Böyle bir savafl olas›l›¤›n›n ortadan kalkmas› ya da daha aza inmesi, bizim de flimdiye kadar böyle bir savafl ihtimaline göre oluflturdu¤umuz politika ve çal›flma tarzlar›nda de¤ifliklik yapmam›z› gerektirir. Bu konuda da en çok Do¤u Kürdistan çal›flmalar›m›z kendisini gözden geçirmek zorunda kalacakt›r. ‹kinci husus; Irak’ta ve bölge genelinde ulus devlet kal›nt›lar›yla uzlaflmaya girmesi ve raporunun ön gördü¤ü gibi ABD politikalar›n›n Irak’ta sünni yönetimini, Ortado¤u genelinde ise Türkiye’yi öne ç›karmas› elbette Kuzey’de ve Güney’de Kürtlerin durumunu etkileyecektir. Türkiye’yi öven, öne ç›karmay› öngören ifadeleri görünce, Türkiye yönetimi bu do¤rultuda derhal harekete geçti. Bunu kendisi için bir flans, f›rsat olarak gördü. Bu durumu ABD’nin kendisine muhtaç kald›¤› flekilinde de¤erlendirdi. Dolay›s›yla ‘madem ABD bana muhtaç o zaman ben bundan yararlanarak ABD deste¤ini al›p, bu temelde Kürt özgürlük hareketini ezerim, bast›r›r›m’
Ocak 2007
om
20
Kürt inkar› beraberinde soyk›r›m› getirecektir Herkes için flu soru ortaya ç›kt›: Yeni flekillenen Ortado¤u içerisindeki yerleri ne olacak? Az m› olacak, çok mu olacak? Güçlü mü zay›f m› olacak? Yoksa kendileri d›fllanacaklar m›? D›fllanmamak, zay›f düflmemek ve yeni flekillenme içerisinde etkin yer alabilmek için hepsi harekete geçtiler. Bu konuda tabii en hassas konumda olan toplum Kürtler oluyor. Madem Ortado¤u’nun yeniden yap›lanmas› yönünde ad›mlar at›l›yor, iliflkiler kuruluyor, o zaman yeni Ortado¤u’nun temel yap›lan›fl ilkeleri Kürtler aç›s›ndan nas›l olacak? Kürt sorununun çözümü üzerinden mi, Kürtlerin
Ocak 2007
SERXWEBÛN temi flekillenirse, bu tümüyle Kürt soyk›r›m›n›n gerçekleflmesi anlam›na gelecektir. Art›k soyk›r›m› önlemenin, tersine çevirmenin imkan› kalmayacak. O nedenle flimdi çözüm olmazsa gelecek aç›s›ndan çok büyük tehlike var. ‹ster asimilasyon, ister katliam biçiminde olsun, soyk›r›m›n gerçekleflece¤i bir süreç meydana gelir. O zaman bunu önlemek için de flimdi Kürt sorununun çözümünü politika gündemine dayatmak ve mutlaka bunu baflarmak tek yol oluyor. Üçüncü etken olarak Türkiye bu politikay› dayat›yor. Bölge güçlerinin durumuna bakal›m. ABD’deki seçimler ard›ndan Amerikan›n yeni politik aray›fllara yönelece¤i ortaya ç›k›nca, ‹ran hemen aktifleflti. Kendisini biraz etkili gördü. Derhal Irak’›, Suriye’yi görüflmeye ça¤›rd›. Suriye kat›lmad› buna, Amerika’y› gözetti. Amerika ile uzlaflma ihtimal› ortaya ç›km›flken bunu kaybetmek istemedi. ‹ran’la görüflmeleri kabul ederek Amerika ile z›tlaflmak istemedi. Taviz verdi. Fakat ‹ran ve Irak yönetimleri en üst düzeyde görüflme yapt›lar. Onlarca y›ld›r ilk defa cumhurbaflkanlar› düzeyinde ‹ran ve Irak yönetimleri görüfltü. Bu önemliydi. ‹ran hemen aktifleflerek bölgede gücünü artt›rmak istedi. Di¤er yandan Türkiye, ‹ran yönelimlerini kendisi aç›s›ndan biraz tehlikeli gördü. ‹ran’›n, Irak ve Suriye’ye üçlü görüflme ça¤r›s› yapmas›n› kendisini bölgesel geliflmelerden d›fllanma ihtimali olarak de¤erlendirerek, hemen harekete geçti. Bölgedeki geliflmelerden d›fllanmamak için ‹ran’la görüflmeler yapt›. Suriye ile görüflmeler yapt›. Zaten Irak yönetimi ile sürekli görüflme halinde. ABD’nin Irak müdahalesi ard›ndan oluflan üçlü ittifak›, Türkiye, Suriye, ‹ran ittifak›n› canland›rmak istedi. Bölgesel geliflmelerden d›fllanmamaya çal›flt›.
Suriye ile görüflerek PKK’ye karfl› ittifak› yeniledi. Bas›na da yans›d› bu. PKK’ye karfl› Türkiye, ‹ran ve Suriye’nin en üst düzeyde ortak hareket etme karar› ald›¤› bas›n taraf›ndan duyruldu. Bu biçimde bir yandan bölgesel deste¤i almaya yönelirken di¤er yandan ABD üzerinde bask›lara yöneldi. Madem ABD Türkiye’ye muhtaç hale gelmifl bunu Kürtlere karfl› mücadelede kullanmak istedi. Bunun için Tayyip Erdo¤an yeniden Amerika’ya gitti. Zaten ateflkes ilan›ndan sonra Amerika’ya gidip Bush yönetimiyle görüflmüfltü. Bu kez de demokratlar›n ileri gelen temsilcileriyle görüflmeler yaparak, hem cumhuriyetçi hem demokrat kanad› kendi politikalar›na çekmeye, onlar›n deste¤ini almaya çal›flt›. Öte yandan PKK Koordinatörlü¤ü ad› verilen sistemi çal›flt›rd›lar. Almanya’da toplant› yapt› bu koordinatörler. PKK’ye karfl› imha edici mücadelenin planlar›n› yapmaya çal›flt›klar›n›, ABD ile PKK’ye karfl› yo¤un bir pazarl›¤›n sürdü¤ü Türk bas›n›nda da ifade edildi. Bu pazarl›k iki yerde oluyor. Bir Avrupa’daki çal›flmalar›n üzerine gitmek, nitekim Amerika’daki yöneticiler de zaten PKK’nin Avrupa’daki faaliyetlerini durdurmak için her türlü çabay› harcad›klar›n› ilan etmifllerdi. Di¤er yandan Güney Kürdistan’›n üzerine gitmek, Medya Savunma Bölgeleri’nin üzerine giderek, mevcut gerilla üslenmesini tasfiye etmek istiyorlard›. Bu konuda Türkiye’nin ABD ile uzlaflt›¤›, ABD yönetiminin Türkiye’nin taleplerine belli ölçüde olumlu yan›t verdi¤i bilgileri var. Bunlar do¤ru bilgiler, bas›na da yans›d›lar. Dolay›s›yla Türkiye’nin her an Güney Kürdistan’a operasyon yapaca¤›, ordusunu getirece¤i yönünde propagandalar yap›l›yor. K›fl oldu¤u için yap›lam›yor bu. ‹lkbaharda Türkiye Irak’a yeniden askeri müdahalede bulunacak, Amerika buna ses ç›karmayacak deniliyor. Bu çerçevede Türkiye’nin deste¤ini almak için ABD’nin belli tavizler verdi¤i, Türkiye’nin taleplerini kabul etti¤i düflünülebilir, bu mümkündür. Nitekim bu do¤rultuda Irak yönetimi üzerine de bask› yap›ld›¤› bir gerçek. PKK kamplar›n›n üzerine gidilmesi için Irak yönetimi zorlan›l›yor. Ayn› flekilde
ww
w.
ne te we .c om
özgür demokratik bir topluluk olarak Ortado¤u’da iradeleri ile yaflamalar› üzerinde mi flekillenecek, yoksa yeni Ortado¤u sistemi Kürt inkar› ve imhas› üzerinde mi oluflacak? Tabii bu soru gündeme geliyor. fiimdi mevcut iliflkiler bölgede ittifak aray›fllar› bu konuda netleflmeyi ifade ediyor. Bu dönemde Kürt sorununun çözümü yönünde bir bölge iliflki ve ittifak› oluflursa inkar ve imha afl›l›r. Ama böyle bir çözüm olmazsa, Kürt sorununun çözümü yönünde bölgesel iliflkiler ittifaklar geliflmezse, tersine, Türkiye’nin yapmak istedi¤i gibi biraz cilalanm›fl, üzeri maskelenmifl biçimde yeni Ortado¤u iliflki ve ittifak sistemi Kürt imhas› ve inkar› üzerinde oluflursa, o zaman Kürtlerin yapacak hiçbir fley kalmaz. Burada Kürt sorununun çözümü olursa olur, olmaz da yeni Ortado¤u sistemi de Kürt inkar› ve imhas› üzerinde gerçekleflirse, o zaman böyle bir durumda Kürtler yeni bir bölge ve dünya sistemiyle karfl› karfl›ya gelecektir. Bu sistemin inkar etti¤i, yok etmek istedi¤i bir güç olacakt›r. Savafl›rlarsa böyle bir sisteme karfl› savaflmak zorunda kalacaklar ki, o savafl›n baflar› kazanma flans› olmaz. Demek ki Kürt sorununa çözüm olacaksa, yeni Ortado¤u’nun 21. yüzy›l bafl›nda flekillendirilmesi yönünde ilk ad›mlar›n at›ld›¤› bu dönemde olacakt›r. Bu nedenle de flimdi hem ABD’ye hem de bölge güçlerine Kürt sorununun çözümünü kabul ettirmek en kritik ve tarihi bir olgudur. Kürt çözümü gerçekleflecekse bu flimdi olmal›d›r. Bu çözüm bütün politik, çevresel güçlere, uluslararas› güçlere ve ABD politikas›na da kabul ettirilmelidir. Önder Apo iflte bir de bu gerekçeyle dayat›yor tabii. E¤er ABD’nin müdahalesiyle oluflan yeni Ortado¤u sistemine Kürt sorununun çözümünü kabul ettiremezse ve Kürt inkar› temelinde bir Ortado¤u oluflursa, o zaman Kürt sorunu ve onun çözümü diye bir fley kalmayacak. Tersine, Kürt soyk›r›m›n›n gerçekleflti¤i bir süreç geliflecek. Bunu görüyor. Nitekim 20. yüzy›l inkarc› sistemi yar› yar›ya soyk›r›m› gerçeklefltirdi. 21. yüzy›lda da yeniden bir Kürt inkar› sis-
21
Türkiye Kürt inkar›n› iliflflkkilerinin temel ilkesi haline getirmek istiyor Türkiye asl›nda mevcut durumu hem bölgedeki durumu hem de ABD’deki geliflmeleri Kürt imhas› ve inkar› politikas›n› ilerletmek aç›s›ndan bir f›rsat gibi de¤erlendirdi. ‹ran ve
SERXWEBÛN
22
om
Güney Kürdistan yönetiminin de zorland›¤› bu zorlanman›n Türkiye taraf›ndan oldu¤u kadar Amerika taraf›ndan da yap›ld›¤› Celal Talabani’nin aç›klamalar›yla ortaya ç›kt›.
ew e. c
Kürt sorununun çözümü için en elveriflfllli bir süreçteyiz
‹ran’dan, Amerika’dan destek alarak yeni bir Kürt inkar› sistemi gelifltirmek istiyorsa, bunun yo¤un çabas› içerisindeyse, inkarc› ve imhac› güçlerin karfl›t› olarak Önderlik de Türkiye’ye Kürt sorununun demokratik çözümü yönünde ad›m at›lmas›n› dayat›yor. Türkiye’nin bu politikalar›n› bozmaya, bofla ç›karmaya çal›fl›yor. Bir yandan imha ve sald›r› politikalar›n›, di¤er yandan Amerika’ya Kürt inkar›na dayal› bir sistem yaratmay› öngören politikalar›n› bofla ç›kartmak, teflhir etmek istiyor. Bunlar›n bofla ç›kmas› demek, tabii Kürt sorununun çözümü yönünde ad›m at›lmas› demektir. Son önemli bir etken olarak da sürecin bu do¤rultuda Kürt sorununun çözümü aç›s›ndan en elveriflli süreç olmas›d›r. Önderlik onu da görüyor. Çünkü gerçekten Türkiye’deki inkarc› ve imhac› güçler, tarihlerinin en zay›f dönemini yafl›yorlar. Ateflkesle birlikte içte ve d›flta iyice teflhir ve tecrit olmufl durumdalar. Amerika onlar› elefltirdi. AB ile tam bir çat›flma hal›indeler. ‹ran ve Suriye’den destek alma durumlar› s›n›rl›d›r. Suriye Amerika ile uzlaflma yönünde eski ittifaka yeterince kat›lmayabilir. KDP, YNK bu yap›yla tam bir çat›flma halinde, onlar destek vermedi¤i gibi Türkiye’nin inkarc› ve imhac› kli¤i ile tam bir çeliflki ve çat›flma halinde. Karfl›l›kl› ve sert aç›klamalar oldu. fiimdi Türkiye toplumu bu inkarc› ve imhac› politikalar› benimsemiyor. Savafl onlar› çok zorluyor. Nitekim geçen dönemde cenaze törenlerinde hem
ww
w.
ne t
Türkiye hem ‹ran ve Suriye cephesini kendi yan›na çekmeye, hem de ABD, Irak ve Avrupa cephesini kendi yan›na çekmeye, hepsinin deste¤ini kendi yan›na alarak PKK üzerine yürümeye, topyekün sald›r›lar›n› art›rmaya çal›fl›yor. Tabii bu temelde Kürt inkar› ve imha politikas›n› yeni Ortado¤u iliflkilerinin temel bir ilkesi haline getirmek istiyor. Bu yaklafl›mlarla Amerika’n›n yeni Ortado¤u politikas›n›n Kürt inkar› ve imhas› üzerine de oluflmas›n›, Amerika’n›n öngördü¤ü Ortado¤u sisteminin Kürtleri kabul eden, demokratik haklar›n› tan›yan bir sistem de¤il de Kürtleri inkar eden dolay›s›yla imha edilmesini kabul eden bir sistem olarak flekillenmesini yaratmaya çal›fl›yor, bu yönde yo¤un çaba harc›yor. Türkiye’nin ikili çabas› var. Bir yandan mevcut özgürlük güçlerine vurmak, ezmek, tasfiye etmek çabalar› var. Bu konuda özel kuvvetleri çal›fl›yor. Ordu harekette, Kuzey’de operasyon yap›yorlar. Güney’e yönelik her an sald›r› yapabilirler bunun önü aç›lm›flt›r art›k. Geçen süreç gibi de¤il, hava sald›r›s› olabilir, kara sald›r›s› olabilir. Amerikan yönetimi buna izin verdi bu konuda anlaflt›lar. Bu biçimde bir yandan mevcut güçleri ezmek istiyor. Ama di¤er yandan ve daha da önemlisi Amerika’ya Kürt inkar›n› kabul ettirmek istiyor. Amerika’n›n Ortado¤u’da yaratmak istedi¤i yeni sistemin Kürt inkar› temelinde olmas›n› sa¤lamak istiyor. Bunun için bütün imkanlar› veriyor çok fazla taviz veriyor. Bunu bofla ç›karmam›z laz›m. Türkiye’nin bu çabalar›n› teflhir, tecrit etmemiz gerekiyor. Onun için Önderlik baz› güçlerin elefltirilerine ra¤men may›s ay›n› son tarih olarak belirledi. Bu sürece kadar Kürt çözümünü dayat›yor Türkiye’ye. Türkiye nas›l ki
Ocak 2007
hükümetin, hem de genelkurmay›n üzerine gitti¤ini gördük halk›n. Akan kan›n durdurulmas›n› istiyorlar, çözüm istiyorlar. Türkiye toplumu ve demokratik güçleri bu inkarc› ve imhac› kli¤in savafl dayatmas›n› desteklemiyor. Türkiye yönetimi içinde de ikinci bir e¤ilim ortaya ç›kt›. Savafls›z, silahs›z, ezmeye dayanmayan, çeflitli tavizler biçminde uzlaflmaya dayal› bir Kürt çözümünü öngören bir politik e¤ilim geliflti. Çeflitli kurumlar› var Türkiye’nin. Devlet kurumlar› var, siyasi partiler var. ANAP biraz buna yatk›n, DYP bunu zaten ilan etti. AKP asl›nda böyle bir e¤ilimdeydi. Fakat bu AKP’nin çok pragmatist çok rantç› oldu¤u anlafl›l›yor. Öyle ciddi bir gücü de yok. Asl›nda kurnazca herkesi idare etmeye, iktidar›n bafl›n› tutmaya, dolay›s›yla rant kap›lar›n› ellerinde bulundurmaya çal›fl›yorlar. Mesela savafl zorlay›nca ateflkes ça¤r›lar› yapt›lar, onlar da ateflkes istiyorlard›. Biz ateflkes ilan edince Tayyip Erdo¤an durup dururken “ordu operasyon yapmaz” dedi. Ama ordu operasyonlar›n› hiç azaltmad›, artt›rd›. Baflbakan›n dedi¤inin tersi oldu. Fakat bunlara karfl› bir kelime konuflmad›. Amerika’da ortaya ç›kan duruma bal›klama sar›ld›. fiimdi inkarc› imhac› güçlerle kol kola girmifl durumda. Amerika’da esen havan›n Kürt karfl›t› oldu¤unu de¤erlendiriyor. Dolay›s›yla Kürtleri ezme temelinde, Kürt özgürlük hareketini tasfiye etme do¤rultusunda inkarc› güçlerle uzlaflarak kendi iktidar›n› korumaya çal›fl›yor.
Ocak 2007
SERXWEBÛN
AKP’nin Türkiye’nin sorunlar›n› çözme gücü yoktur
gelifltirebiliriz. Bu kli¤in bu kadar zay›flad›¤› bir dönemde Kürt sorununun çözümü gerçekleflmezse, tabii gelecekte gerçekleflmesi daha zordur. Güçlenirse hiç gerçekleflmez. Önderlik böyle bir ortama Kürt sorununun çözümünü dayat›yor. Dikkat edilirse, hem ateflkes süreci hem ABD’nin yeni politik aray›fllar› hem de Türkiye’nin Kürt inkar ve imhas›n› gelifltirme çabalar›n›, bunu sürdürenlerin tarihlerinin en zay›f dönemini yafl›yor olmalar› birleflti¤inde, böyle bir sürece Kürt sorununun demokratik çözümü aç›s›ndan ya çözüm ya çözüm politikas›n› dayatmak, süreci böyle de¤erlendirmek en do¤ru de¤erlendirme ve yaklafl›md›r. ‹kincisi; karfl›t faaliyetler var. Yeni bir inkar ve imha sistemi yaratmak isteyen, bu temelde Kürt özgürlük güçlerini ezmek isteyen bir çaba var, bunlar›n tasfiye edilmesi gerekiyor, bofla ç›kar›lmas› gerekiyor. Buna karfl› direnilip, oyunlar›n bozulup, çabalar›n bofla ç›kar›lmas› laz›m.
bu konuda planl›yd›. Toplumun de¤iflik kesimlerinden de ça¤r›lar olmufltu. Ancak görüyoruz ki ateflkes ça¤r›s› yapanlar ça¤r›lar›na yeterince sahip ç›km›yor. Kürt sorununun demokratik çözümü konusunda etkili çaba harcam›yorlar.
ne te we .c om
Tayyip Erdo¤an cumhurbaflkan› olma yolunu biraz da bu biçimde açmaya çal›fl›yor. Çok ilkesiz, çok pragmatist, rantç›, iktidarc› bir tutum içindedir. Gerçekten de AKP’nin Türkiye’nin ciddi sorunlar›n› çözme gücü yoktur. Bu a盤a ç›km›flt›r. Çok ikiyüzlü yaklafl›mlar› var. AKP içindeki tüm güçler böyle de¤iller kuflkusuz. Fakat yönetimi elde tutan kli¤in böyle ikiyüzlü oldu¤u, rantç›, iktidarc› oldu¤u, yine iktidar› elde tutan bir kesimin de çok milliyetçi oldu¤u, Türk islam sentezcisi oldu¤u, öyle liberalizmi temil etmedi¤i iyice a盤a ç›km›fl durumda. fiimdi bu çerçevede Tayyip Erdo¤an kli¤i destek veriyor da olsa Türkiye’de inkarc› imhac› e¤ilim en zay›f dönemini yafl›yor, iyice daralt›lm›flt›r, tecrit teflhir olmufltur. 1 Haziran At›l›m› temelinde geliflen mücadeleyle iyice darbelenmifl durumda. fiimdi e¤er bu kesime Kürt
23
“Ateflkesin stratejik baflar›ya götürülmesi do¤rultusunda Önder Apo’nun gelifltirdi¤i politikalar›n ortaya koydu¤u pratik direnifl tutumunun gereklerinin pratikte tüm Kürdistan parçalar›nda ve yurtd›fl›nda eksiksiz yerine getirilmesi, bu tutumun üzerimize yükledi¤i görev ve sorumluluklar›n gere¤inin pratikte yerine getirilmesi gerekiyor. Ateflkesin stratejik baflar›s› kesinlikle buna ba¤l›d›r”
Üçüncüsü; böyle bir ortam da gerçekleflmezse ve Kürt inkar›na dayal› yeni bir Ortado¤u sisteminin temelleri at›l›rsa, bu Kürtler aç›s›ndan en büyük tehlike olur. O zaman gerçekten de Kürt sorununun çözümü diye bir fley kalmaz. Kürt soyk›r›m›n›n gerçekleflti¤i bir süreç gündeme gelir. Dolay›s›yla bu tür tehlikeleri önlemek tarihsel tehlikeyi ortadan kald›rmak, di¤er yandan oluflan imkanlar dahilinde Kürt sorununun çözümünü gerçeklefltirebilmek için böyle bir döneme Kürt sorununun çözüm politikas›n› dayatmak tabii ki hem gereklidir hem de en do¤ru politik tutumdur. Önder Apo’nun da yapt›¤› budur. Bizim çabalar›m›z bunu ne kadar karfl›l›yor. Bu konuda eksikliklerin oldu¤u bir gerçek. Asl›nda hareketimiz
ww
w.
sorununun çözümü dayat›lacaksa ancak flimdi kabul ettirilebilir. ‹yice zay›flam›flt›r. Mücadele daha da gelifltirilip, Kürt sorununun çözümü dayat›l›rsa bu zay›flat›lm›fl gücün iradesi k›r›labilir, inkarc›l›k afl›labilir, inkarc›l›¤› aflacak bir toplumsal düzey, siyasi e¤ilim Türkiye’de yarat›labilir. Dolay›s›yla inkarc›l›¤› k›racak, afl›lmas›n› sa¤layacak, Kürt sorununun çözümünü Türkiye’ye kabul ettirecek bir geliflmeyi bu dönemde yakalamak için çözüm dayat›l›yor. Önderlik politikalar›nda ve mevcut dayatmalar›nda bunu görmeliyiz. Gerçekten de zay›flam›fl bir inkar ve imha kli¤i var karfl›m›zda. Mücadeleyi gelifltirerek çözümü dayatarak, böyle bir zay›fl›k ortam›nda sonuç alabiliriz. Kürt sorununun çözüm sürecini
Demokratik serhildan›n yükseltilmesi gerekirdi
Di¤er yandan hareketimiz planlad›¤› çal›flmalar› güçlü, etkili bir biçimde, Önderli¤in çözüm sistemini pratikte gerçeklefltirecek düzeyde gelifltiremiyor. Propaganda, ajitasyon çal›flmalar›m›z zay›ft›r. ‹deolojik mücadele duruflumuzun ciddi zay›fl›klar› var. Serhildan neredeyse durdurulmufl vaziyette. Sanki silahl› ateflkes için bir ateflkes ilan etmedik de her türlü kitle eylemlili¤ini de durduracak bir ateflkes ilan etmifliz gibi bir hava var. Bu çok yanl›fl bir durum. Oysa herkes biliyor ki meflru savunma direnifli durdurulunca, böyle bir süreçte demokratik halk eyleminin daha çok yükseltilmesi gerekiyordu. Hem özgürlük ve demokrasi mücadelesi içerisindeki temel yerinden dolay› hem de durdurulan silahl› direniflin boflaltt›¤› yeri doldurmak aç›s›ndan, demokratik serhildan›n kat kat yükseltilmesi gerekirdi. Oysa son dönemdeki baz› k›p›rdanmalardan öteye ciddi bir demokratik eylemlilik yok. Bu konuda hareket de, halk da kendi durumunu de¤erlendirmek durumunda. Baflta kad›n ve gençlik olmak üzere, toplumun tüm dinamik kesimleri demokratik serhildan› gelifltirme görev ve sorumluluklar›n› ne kadar yerine getirdiklerini de¤erlendirmeliler. Bu konuda zay›f bir durum yaflan›yor. Örgütsel çal›flmalar›m›z aç›s›ndan, demokratik konfederalizmin inflas›, komünal demokrasi temelinde toplumun örgütlülü¤ünün gelifltirilmesi yönünde çabalar olsa da bunlar da zay›f. Bir seferberlik halinde çok güçlü bir biçimde gelifltirilmesi gerekiyor. Bu nedenle Önderlik en son “çal›flanlara selamlar›m› söyleyin, çal›flmayanlara söylemeyin” dedi. Mevcu tutumu elefltirdi tabii. Sorumsuzca gördü. Zay›f de¤erlendirdi. fiimdi Önderlik de¤erlendirmeleri ve
SERXWEBÛN
24
Ocak 2007
Topyekün bir savaflflaa her aç›dan haz›rl›k olmal›y›z
görev ve sorumluluklar›n gere¤inin pratikte yerine getirilmesi gerekiyor. Ateflkesin stratejik baflar›s› kesinlikle buna ba¤l›d›r. E¤er hareket ve halk kendini bu konuda mevcut durufltan kurtar›r, Önder Apo’nun çözüm dayatmas› temelinde demokratik mücadeleyi gelifltirerek çözümü mevcut ortama dayatarak demokratik çözümler yönünde ad›mlar att›r›r ise bu tarihi bir geliflme olur. 2007 y›l›n›n ilk üç, dört ayl›k döneminin temel perspektifi, bize yükledi¤i temel görev bu. Bunu hareket ve halk olarak baflar›yla yaparsak, tarihsel bir görevi yapm›fl oluruz. Ancak bunu bu biçimiyle yapamazsak, yani 2007 y›l›n›n ilk dört ay›nda Kürt sorununun demokratik çözümü yönünde baflta Türkiye yönetimi olmak üzere ilgili güçlere ad›m att›ramazsak, ondan sonra gündeme topyekün savafl gelir. Önder Apo çekilece¤ini ilan etmifl durumda. Art›k ateflkes de¤il de bar›flç›l çözüm diye bir fley kalmaz Kürt sorunu için. Birlik içinde çözüm de kalmaz. K›yas›ya bir vuruflma, çat›flma durumu ortaya ç›kar. Bunu biz isteriz de yapar›z da, bu durum öyle geliflir dememek laz›m. Türkiye yönetimi de buna göre haz›rlan›yor, hergün Türk bas›n›nda Türkiye devlet yönetiminin çeflitli sözcüleri, may›sla birlikte Türk ordusunun Güney Kürdistan’› iflgal edece¤i yönünde aç›klamalar yap›yor. ‹nkarc› ve imhac› güçler de böyle bir sald›r›ya haz›rlan›yorlar.
ww
w.
ne t
tutumuyla a盤a ç›k›yor ki ne yapacaksak flimdi yapaca¤›z. Oysa hareketin de halk›n da tutumu öyle de¤il. fiimdi de¤il bir fleyler yapmay›, gelece¤e erteliyor. Adeta yorgun düflmüfl gibi pasifist bir tutum arz ediyor. Bu Kuzey’de böyle, Do¤u’da, Güneybat›’da böyle, yurtd›fl›nda böyle, yani bütün Kürdistan parçalar›nda ve yurtd›fl› çal›flmalar› alan›nda böyle bir durum yaflan›yor. Gerillan›n duruflu aç›s›ndan da zorlanmalar oldu. Baflta tart›flmalar temelinde belli bir duyarl›l›k olsa da bu devam ettirilemedi. ‹nkarc›, imhac› güçlerin artan sald›r›lar›n›n yan› s›ra gerillan›n tarzda yaflad›¤› eksiklik ve hatalar birçok çat›flmaya yol açt›. Fazlas›yla kay›p verdik. fiehitlerimiz oldu. Ateflkes sürecinde de baflta fiii y a r arkadafl olmak Erzurum’da fi üzere büyük flehitler verdik. Önemli bir zorlanmay› gerilla da yaflad›. Hareketimizin ve halk›n bu durumdan, zay›fl›ktan, pasifizimden kendisini kurtarmas› gerekiyor. 2007 y›l›n›n en önemli perspektifi, üzerinde yo¤unlaflaca¤›m›z hususu budur. Bu pasif duruflun k›r›lmas› gerekiyor. Ateflkesin stratejik baflar›ya götürülmesi do¤rultusunda Önder Apo’nun gelifltirdi¤i politikalar›n ortaya koydu¤u pratik direnifl tutumunun gereklerinin pratikte tüm Kürdistan parçalar›nda ve yurtd›fl›nda eksiksiz yerine getirilmesi, temsil edilmesi, bu tutumun üzerimize yükledi¤i
ew e. c
om
Tam da böyle bir süreçte ateflkesin bizim üzerimizde yaratt›¤› uyufluklu¤u da de¤erlendirerek ya da böyle oldu¤unu varsayarak sald›r›p, bizi imha etme hesab› yap›yorlar. ‹flin gerçe¤i budur. Ve tabii bizim de bu gerçekleri görerek hareket etmemiz laz›m. O zaman 2007 y›l›na yaklafl›m›m›z ne olmal›? Her fleyden önce ateflkesin stratejik baflar›y› sa¤lamas› için elimizden gelen her fleyi yapmal›y›z. Önderlikle aram›zdaki mesafeyi kapatarak, Önderlikle tam bir bütünleflmeye ulaflmal›y›z. Propaganda ajitasyon çal›flmalar›m›z›, diplomasi faaliyetlerini, demokratik serhildan›, demokratik konfedaralizmin inflaas›n› en ileri düzeyde gelifltirebilmeliyiz. Yine meflru savunma duruflunda hatalar›m›z olmamal›. Böylece karfl›t sisteme, Türkiye ortam›na Kürt sorununun demokratik çözümü yönünde ad›m at›lmas›n› dayatmal›y›z. Bunu baflarmak için siyasi zorlanman›n en ileri düzeyini ortaya ç›karmal›y›z. ‹deolojik ve siyasi mücadeleyi bu konuda zengin yöntemlerle en ileri düzeye getirmeliyiz ve Önderlikle birlikte gerçekleflecek Kürt sorununa demokratik çözüm sürecinin önünü açabilmeliyiz. Temel görevimiz budur. Bütün gücümüzü böyle bir görevi baflar›yla yürütmeye vermemiz laz›m. Ama bunun yan›nda flunu da gözard› etmemeliyiz; bütün çabam›za ra¤men, istemimize ra¤men böyle bir çözüm süreci geliflmez de Önderlik ‘ben çekildim’ derse ortaya ç›kacak büyük çat›flma ortam›na da flimdiden haz›rl›kl› olmal›y›z. Böyle büyük bir çat›flmada yenilip ezilmemek, baflar› kazanmak, o temelde Kürt sorununun çözümünü gerçeklefltirebilmek için en baflta kendimizi güçlü bir biçimde e¤itmeliyiz, yenilemeliyiz, ideolojik olarak bilinç düzeyi itibariyle, irade olarak, netlik ve kararl›l›k düzeyini de gelifltirmeliyiz. Kendimizi güçlü bir biçimde örgütlemeliyiz. Gerillay› büyütmeliyiz, gerillan›n e¤itimine büyük önem vermeliyiz. Böyle bir topyekün savunma savafl›n›n
Ocak 2007
SERXWEBÛN geliflmeler buna izin vermeyecek, bir de Kürt toplumunun art›k böyle bir hakaret düzeninde yaflamay›, c›l›z mücadelelerle baflar›lar kazanmayan böyle bir yaflam› sürdürmeyi kabul etmesi mümkün de¤ildir. Böyle bir yaflamla toplum iradeli, güçlü bir toplum olamaz art›k. fiimdiye kadar bu hakaret dayatmalar›n› özgürlük mücadelesi temelinde gösterilen cesaret ve fedakarl›klar, kahramanl›klar önledi. Halk›n onurunu, flerefini, ruhunu yaratt›, korudu.
en do¤rusudur. Bunu gerçeklefltirmek için mücadele etmeliyiz, ama böyle bir durumda kalmak da olmaz. Bu mücadeleyi yürütürken baflar›l› olunmazsa, art›k olumsuz yönde bir sonuca da gidilir. Sonuç olarak demek ki 2007 y›l› 2006 y›l›ndan çok daha önemli. Ola¤an üstü özellikler tafl›yan son derece kritik bir y›l konumunda. Özgürlük mücadelemiz aç›s›ndan gerçek bir final y›l› konumunda. Hem ateflkese dayal› demokratik çözüm aç›s›ndan hem de gerekirse topyekün direnifl temelinde Kürt halk›n›n özgür, demokratik yaflam›n› ilerletme y›l› olacak. Özgürlük mücadelemizi gerçekte finale tafl›yacak, finalini yaflatacak ve baflar›ya tafl›yacak bir y›l. Riskli bir y›l, ciddi imha tehlikeleri ve tehditleri var. Fakat daha fazla da baflar› kazanma imkan ve f›rsatlar› var. Bizim görevimiz bu tehlikeleri tehditleri görerek, onlara karfl› tedbirleri gelifltirmek, daha çok da Kürt sorununun çözümü yönündeki baflar› f›rsat ve imkanlar›n› görüp, onlar› yerinde do¤ru bir biçimde kullanarak Kürt sorununun demokratik çözümünü baflarmakt›r. Bu bak›mdan Kürt halk›n›n onlarca y›l özlemini duydu¤u, yüzbinlerce, milyonlarca flehit verdi¤i, yine u¤runa çok büyük bir cesaretle fedakarl›k gösterdi¤i özgür, demokratik yaflam› yaratmak, bu do¤rultuda özgürlük mücadelemizi zafere götürmektir. Bunun baflka yolu yok. ‹mhay› tart›flamay›z. ‹mha da bir yoldur diyemeyiz. Onu kabul edemeyiz. Öyle de olur diyemeyiz, o bak›mdan da Önderli¤in ya çözüm ya çözüm slogan›na bizim de hareket olarak, halk olarak ya zafer ya zafer fliar›n› dayatmam›zdan baflka yol yoktur. O bak›mdan 2007 y›l›na ya baflar› ya baflar› slogan› ile yaklaflmal›y›z, ya zafer ya zafer slogan› ile yaklaflmal›y›z. Ne olursa olsun, her türlü zorlu¤u gö¤üsleme temelinde insan›n büyük yarat›c›l›¤›na ve de¤ifltirme gücüne dayanarak, örgütleme ve eylem yetene¤imizi en ileri düzeyde pratiklefltirerek bu fliar›n gere¤ini yerine getirmeliyiz. Bu temelde 2007 y›l›n›n Önder Apo’ya halk›m›za, tüm yoldafllara, tüm demokratik güçlere kutlu olmas›n› ve üstün baflar›larla geçmesini diliyorum.
ne te we .c om
temel yükünü omuzlayacak gerillan›n güçlü olmas› için sadece kendileri de¤il tüm hareket ve halk olarak bütün çabay› harcalamal›y›z. Sadece gerillada de¤il, hareketin tümü bütün KKK sistemi olarak ve yine halk olarak büyük bir çat›flma ihtimaline göre kendimizi haz›rlamal›y›z. Bunun için e¤itmeliyiz kendimizi, örgütlemeliyiz, kendimizi örgütleme toplumu örgütleme do¤rultusunda bütün imkanlar› kullanarak en ileri düzeye ulaflmaya çal›flmal›y›z. Bir de tabii topyekün direnifl için gerekli her türlü pratik haz›rl›klar› yapmal›y›z. Cepaneden, erza¤a, planlamadan projeye, örgütlenmeye kadar böyle bir güçlü direnifl savafl› verebilmek için pratikte ne tür haz›rl›klar yapmak gerekiyorsa hepsini yapmal›y›z. Ancak bunlar› yaparsak olas› bir topyekün savafl durumunda karfl›t güçlerin, inkarc› ve imhac› güçlerin sald›r›lar›n› k›rabiliriz, bofla ç›karabiliriz. Askeri yollarla da büyük baflar› kazanabilir, Kürt sorununun çözümünü bu temelde sa¤layabiliriz. Bunun baflka yolu da yoktur. Ateflkes temelinde demokratik çözüm gerçeklefltirilmezse, yine gündeme gelecek topyekün çat›flma durumunda zafer kazanamazsak zaten o zaman imha olaca¤›z. Daha ilerisi olmayacak. Art›k bu biçimdeki bir yaflam›n kabul edilmesi, sürdürülmesi mümkün de¤il. Zaten siyasi ortam, bölgedeki
25
Bu süreçte temel flfliiar›m›z ya zafer ya zafer olmal›d›r
ww
w.
Bütün afla¤›lanmalar› tersine çevirerek umut, heyecan, gelecek bilinci, özlemi, perspektifi ortaya ç›kard›. Ama bu buraya kadard›. Bu biçimde sürüp gitmez. Böyle bir toplum olmaz. Ne yenilgisi var ne zaferi vard›r. Önder Apo bunu da de¤erlendirdi. Yenilgi de yok zafer de yok. ‹slamiyette derler ya Araf’ta kalm›fl, ne cennete gidiyor ne cehenneme sürüp gidiyor. Öyle bir yaflam do¤ru bir yaflam de¤il. Her fleyden önce insanl›k böyle bir yaflam› reddediyor. Dolay›s›yla Kürt toplumunun ne özgür iradeli onurlu bir toplum ne de yok olmufl bir toplum biçiminde kalmas› daha fazla mümkün de¤il. Bu durumun de¤iflmesi gerekir. Elbette özgür, iradeli, demokratik yaflama kavuflmufl bir temelde de¤ifltirilmesi
SERXWEBÛN
26
Ocak 2007
om
B a r › fl u m u t l u o l m a k k a d a r g e r ç e k ç i ve örgütlü güç olmay› gerektirir
K
eranst›r. Hükümet, konferans› görmezden gelmifltir. Bu kadar farkl› kesimlerden gelen ve gerçekten de Türkiye gerçekli¤ini ifade eden bir zenginli¤in bulufltu¤u konferans›, yap›lmam›fl saym›flt›r. Konferanstan bir süre önce Tayyip Erdo¤an’›n Amerika’da “Kürtlerin hak sorunu yoktur” aç›klamas›n›n bir devam› olarak inkarc› tutumunda en ufak bir de¤iflikli¤e gitmemifltir. Hükümet, konferans› görmezden gelmekle kalmam›fl, savc›l›¤›n hemen harekete geçerek jet soruflturma bafllatt›¤›na dair haberler bas›na yans›m›flt›r. Özel savafl medyas› ise konferans›n tespitlerinden, çözüme dönük ortaya koydu¤u perspektiften, a盤a ç›kard›¤› sonuçlardan, yine Önder Apo’nun d›fllanmad›¤›ndan ve PKK’ye tek yanl› olarak yüklenilmemesinden rahats›z oldu¤unu, konferansa iliflkin verdi¤i haberlerde yans›tm›flt›r. Önderli¤in ve PKK’nin demokratik özerklik çözümünün onaylanmas› anlam›na gelen sonucunu hazmetmelerinin zor oldu¤u görülmüfltür. Geçmiflte de Kürt sorununun tart›fl›lmas›na ve çözümüne dönük birçok tart›flma ve konferans yap›lm›flt›r. Türkiye’de ilk kez bir-iki y›l boyunca Kürdistan ve Türkiye’de, Marmara, Ege, ‹ç Anadolu, Karadeniz, Akdeniz ve Diyarbak›r’da yap›lan bölge konferanslar›n›n yap›lmas›ndan sonra ulafl›lan sonuçlar›n derlenip toparland›¤›, üstten de¤il, tabandan örgütlenen demokratik muhtevas› güçlü bir konferans
w.
ne t
ürdistan halk›n›n Reber Apo öncülü¤ündeki özgürlük, bar›fl ve demokrasi mücadelesi, bölgenin ve Türkiye’nin temel gündemi olmaya devam etmektedir. Yaratt›¤› demokratik, ulusal bilinç, örgütlülük, savunma gücü, kültürü ve hayata geçirmek üzere önüne koydu¤u demokratik komünal yaflam projesi ve bütün bunlardan hareketle oluflturdu¤u siyasal a¤›rl›¤›yla, gerek Türkiye’de, gerekse de uluslararas› arenada yo¤unca tart›fl›lan konumunu sürdürmektedir. Tarihi bir süreçten geçti¤imiz bugünlerde gündem, kendi demokratik çözümünü dayatan Kürt sorunu çerçevesinde boyutlanarak derinleflmektedir. Bu tart›flmalar, sadece devlet ve iktidar d›fl›nda kalm›fl kesimler taraf›ndan de¤il, devlet içinde de yo¤unca yap›lmaktad›r. Çünkü Kürtler eskisi gibi yönetilecek, idare edilecek konumdan ç›km›fl, bölgenin en dinamik halk› durumuna gelmifltir.
ew e. c
“Türkiye Barışını Arıyor” Konferansı Türk-Kürt halklarının demokratik birliğini ifade eden bir kurucu meclis niteliğindedir. Tartıştığı sorunlar, bileşimi ve önerilerinin önemli bir bölümü göz önüne getirildiğinde, Erzurum ve Sivas kongrelerinden hiç de geri kalır bir yanı yoktur. Hatta söz konusu konferansı bu kongrelerin güncellenmesi olarak da değerlendirebiliriz. Bu nedenle de konferans, bir kurucu meclisin çalışma sorumluluğuyla karşı karşıya bulunmaktadır”
Konferans tabandan örgütlenmiştir
ww
13-14 Ocak tarihleri aras›nda Ankara’da, belli bir temsiliyeti olan tan›nm›fl yüzlerce ayd›n, yazar, gazeteci, hukukçu, siyasetçi, sanatç› ve sendikac›n›n kat›ld›¤›, “Türkiye Bar›flfl››n› Ar›yor” Konferans›, Kürt halk›n›n kendi demokratik çözüm iradesini daha kararl› ve net ortaya koydu¤u bir süreçte gündeme gelmifltir. Kat›l›mc›lar›n niteli¤i ve niceli¤i, tart›flmalar›n düzeyi ve ulaflm›fl oldu¤u sonuçlar itibariyle ele al›n›p de¤erlendirilmesi gereken bir konf-
gerçekleflmifltir. Bu biçimiyle, Türkiye’nin yüz yüze oldu¤u temel sorundan kaynakl› bar›fl, sadece Ankara’da aranmam›flt›r. Halklar›m›z, daha önce çeflitli flehirlerde yap›lan bölgesel toplant›larda da bar›fl istem ve arzular›n› formüle etmifllerdir.
Türkiye’de aydının bittiği nokta Kürt sorunudur
Kürt, Türk ve di¤er az›nl›k milliyetlerin sorunlar›na ve Irak’ta yaflanan kaosun çözümüne de ›fl›k tutacak olan bu konferans› birçok aç›dan de¤erlendirmek mümkündür. Ayd›ns›z bir toplum kör, sa¤›r, duyars›z, vicdans›zd›r. Onun için de ayd›nlar toplumun vicdan› olarak de¤erlendirilir. Egemen sistem sürekli ayd›nlar› ezerek, yani toplumu vicdans›zlaflt›rarak sonuç almak ister. Ayd›n› direnen toplum, köleleflmeyen toplumdur. Ayd›n› flu veya bu nedenden dolay› susan toplumlar ise eritilir ve çürütülürler. Bugüne kadar Türkiye’de ayd›n›n bitti¤i nokta, Kürt sorunu idi. Belki tek tek baz› bireyler ilk günden bafllayarak Kürt sorunu konusunda tutumlar›n›, bedelini ödemek kofluluyla ortaya koymufltur. Ancak sorunu bu düzey ve kapsamda bir konferansta tart›flacak cesareti flimdiye kadar gösterememifllerdi. Gecikmifl de olsa, art›k her kesimden ayd›n›n t›kanan ve çözüm gelifltirilmezse, ciddi ve daha ileri düzeye ç›kacak çat›flmalara yol açacak Kürt sorunu konusun-
SERXWEBÛN
27 çözümünü gelifltirmek bak›m›ndan güçlü bir perspektif sunmaktad›r. Ancak böyle bir tav›r Ortado¤u’da tezgahlanan halklar›n, mezheplerin bo¤azlaflma komplosunu bofla ç›karabilir. Bu hesaplar› yapanlar›n üzerinde yürüyecekleri zemin kurutulmufl olur. Zaten Önderli¤imize karfl› geliflen uluslararas› komplonun amac›; nerede duraca¤› belli olmayan bir Kürt-Türk çat›flmas› yaratarak, her iki halk› da bölge politikas›nda yan›na almak de¤il miydi? Bu uluslararas› komplonun nas›l bofla ç›kar›ld›¤› unutulmufl gibidir. Önder Apo, bu komployu bofla ç›karmak için tarihte efline ender rastlanan bir fedekarl›k göstermifltir. Kendisine yönelik her türlü ideolojik, politik sald›r›ya ra¤men, tek yanl› olarak ateflkes ilan etti, gerillay› devlet s›n›rlar› d›fl›na ç›kard› ve bir iyi niyet giriflimi olarak, iki ayr› heyetin bar›fl grubu misyonuyla, tutuklanma pahas›na da olsa Türkiye’ye gönderilmesi ça¤r›s›n› yapt›. Önder Apo bu ad›mlar› atarken, O’na ve PKK’ye yap›lan sald›r›lar, hala haf›zalar›m›zda canl›l›¤›n› korumaktad›r. Yeri olmad›¤› için, açmaya gerek yoktur san›yoruz bu konuyu. Buna ra¤men Önder Apo, büyük bir bilinç, cesaret, sorumluluk ve ahlaki duruflla bu komployu bofla ç›karm›flt›r. Bir an böyle olmad›¤›n›, uluslararas› komplonun baflar›ya ulaflt›¤›n› düflünelim. Bu olsayd›, acaba bugün Türkiye’nin durumu böyle kalabilir miydi? Bu nedenle, “Türkiye Bar›fl›n› Ar›yor” Konferans›, bir anlamda Önder Apo’nun do¤rulanmas› ve desteklenmesidir. Uluslararas› komployu gerçeklefltiren güçlerin bugün gündemde olan bölgeyi çat›flmal› hale getirme siyasetine verilmifl bir yan›tt›r.
ne te we .c om
Ocak 2007
da tutum belirlemeleri olumlu bir geliflme olarak de¤erlendirilebilir.
Konferans halkların çözümü için iyi bir başlangıç olabilir
ww
w.
fiüphesiz ki gösterilen bu tutumun geliflmesinde, Türkiye özgürlük ve demokrasi mücadelesinde flehit düflen, bilinen bilinmeyen binlerce devrimci militan›n an›s› vard›r. Dara¤ac›na giderken, “yaflas›n Kürt ve Türk halklar›n›n kardeflli¤i” slogan›n› hayk›ran Denizler’dir. Yine daha önceki y›llarda, Dr. Hikmetler’in, ard›ndan Behice Boranlar’›n, Mahirler’in, ‹brahim Kaypakkayalar’›n gerçekten cesaret isteyen tutumlar› vard›r. Tabii bunlar›n içinde o y›llarda gösterdi¤i daha özgün tutumuyla ‹smail Beflikçi’yi de unutmamak gerekiyor. Apo-Kemal Pir, Apo-Haki Karer yoldafll›¤›, her iki halk›n eflit, özgür, demokratik iliflkiler içinde yaflamas›n›n mayas›, ilk harc› ve temel tafl› niteli¤indedir. Bu yoldafll›¤› koflullayan iliflki, halklar›n kardeflleflmesinin bilinci, ruhu, örgütlü iradesi ve ahlaki tutumu olmufltur. Kürdistan da¤lar›nda, gerilla saflar›nda bugünleri yaratmaya çal›fl›rken flehit düflen yüzlerce Egeli, Akdenizli, ‹ç Anadolulu, ve Karadenizli yoldafl› da sayg›yla anmak gerekiyor. Nitekim varolan ayd›n tutumu ve cesareti böylesine güçlü bir mirasa dayanmaktad›r. Bu anlamda temel, güçlü ve kal›c›d›r. Dolay›s›yla Haki-Apo-Kemal
yoldafll›¤› ve birliktenli¤i, bu konferansta zenginleflerek gerçek taban›na oturmufltur. Belki gecikmeli oldu, ancak TürkKürt halklar› aras›nda yarat›lan ve bugün de t›rmand›r›lan gerginliklerin nereye varaca¤›n›n ciddi bir biçimde tart›fl›ld›¤› bir süreçte gelifltirilmesi önemli olmufltur. Özellikle Ortado¤u’da yaflanan çat›flmalar›n, fliddetin ve baflta ABD olmak üzere birçok gücün tüm bölge halklar›na bulaflt›rmaya çal›flt›¤› bu çat›flmalar›n, Türkiye’de baz› k›p›rdanmalara yol açt›¤› bir süreçte konferans›n yap›lm›fl olmas›, bir bak›ma bu tehlikeli gidiflata dur demek anlam›na gelmifltir. Bugün bölgede zaten sünni-flia çat›flmas› bafllam›flt›r. Öte yandan Arap-‹srail ve Filistin’de ElFetih-Hamas çat›flmas› derinleflerek sürmektedir. Güney Kürdistan’da, Kerkük’te Türkmen-Kürt gerginli¤i t›rmand›r›lmaya çal›fl›lmaktad›r. Bu gerginlik üzerinden Türk milliyetçili¤i k›flk›rt›lmakta ve bu da Kürt-Türk kamplaflmas›na yol açmaktad›r. Tabii ki bölgenin böyle çat›flmal› bir hale gelmesinden ç›kar› olan güçlerin bafl›nda da ABD ve ‹srail gelmektedir. Halklar›n pay›na düflen ise kan ve gözyafl›d›r. Konferans›n pratik olarak da rolünü oynamas› halinde, t›rmand›r›lmak istenen bu kamplaflma ve çat›flma yerine, eflitli¤in ve kardeflli¤in esas al›nd›¤› bir çözüm modeli ortaya ç›kabilir. Egemenlerin bölme, çat›flt›rma ve yönetme siyasetine karfl›, halklar›n
Konferans halkların birliğini ifade etmektedir Elbette salt bir konferansta, baz› tespitlerin yap›lmas› ve görevlerin planlamas›yla her fley bitmifl olmuyor. Ermeni ayd›nlar›ndan Hrant Dink’in katledilmesi, bafll› bafl›na de¤erlendirilmesi gereken bir cinayettir. Bu cinayet, inkarc› imhac› siyasetin temsilcileri olan ittihat terakki kal›nt›lar›n›n, bar›fla, halklar›n kardeflli¤ine ve ayd›nlar›n
SERXWEBÛN
maktad›r. Türkiye’de cumhuriyetin ilan›ndan bugüne kadarki meclis bileflimleri, Kürt halk›n›n inkar› ve imhas› karar›n› verdiler, dolay›s›yla Kürt’ü hiçbir zaman temsil etmediler. Bu anlamda ‘Türkiye’nin gerçek meclisi ilk kez toplanm›flt›r’ demek mümkündür. Çünkü halklar›n birli¤ini, kardeflli¤ini
değerlendirilmesi gereken bir cinayettir. Bu cinayet inkarcı imha
ew e. c
siyasetin temsilcileri olan ittihat terakki kalıntılarının, barışa, halkların kardeşliğine ve aydınların cesaretli çıkışına verilmiş bir gözdağıdır. Bir sindirme operasyonudur”
temsil etmeyen hiçbir meclisin meclis olma de¤eri yoktur, olamaz. Bu anlamda ulafl›lan düzey, bölücülük yapan meclisler karfl›s›nda halklar›n birli¤ini ifade etmektedir. Önder Apo, konferans›n önüne daha somut görevler koymaktad›r: “Bu genifl kat›l›m›n demokratik siyasete yans›mas›, aktar›lmas› gerekir. Uzun zamand›r önerdi¤im demokratik ittifak biraz buna benziyor. Bu konferans, demokratik ittifak›n çekirde¤i olabilir. Kürt sorunu konusunda çözüm isteyen, gerçek demokrasi için mücadele eden siyasi partiler, sivil toplum örgütleri, önemli flahsiyetler, bu ittifak çerçevesinde güçlerini bir araya getirebilirler. Bu, muazzam bir güç yaratabilir. Asl›nda Türkiye’nin ihtiyac› olan, bütün kesimlerin yer ald›¤›, ayd›nlar›n, sivil toplum örgütlerinin de destekledi¤i böyle bir siyasi partidir. Ortak bir demokratik program oluflturabilirler. Ortak listeler oluflturup seçimlere birlikte girebilirler. Bir partinin ad› alt›nda seçime girebilecekleri gibi, ba¤›ms›z adaylar da gösterebilirler. Bu önerilerimiz hayata geçirilirse, bu de¤erli ayd›nlar›n ve devletin baz› kesimlerinin de art›k fark›na vard›¤› riskler ve tehlikeler önlenebilecektir. Bu ittifak çal›flmalar› yürütülmeli, bu çal›flmalara daha fazla yo¤unlafl›lmal›. Hakikatleri Araflt›rma ve Adalet Komisyonu’nun kurulmas›na dair önerilerim de olmufltu. Bu önerilerim,
w.
ww
bundan sonra bu konferans›n devam›ndaki de¤iflik platformlarda tart›fl›l›r. Daha önce de söyledim; 1920’lerdeki misak-› milli anlay›fl›n› misak-› demokrasi fleklinde bugün hayata geçirmemiz laz›m.” Konferansa bu sorumlulukla yaklafl›lmas›, görevlerin yerine getirilmesi halinde, Kürt sorununun
“Ermeni aydınlarından Hrant Dink’in katledilmesi başlı başına
ne t
cesaretli ç›k›fl›na verdikleri bir gözda¤›d›r. Bir sindirme operasyonudur. Bunun içinde, halklar aras›ndaki çeliflkiyi k›flk›rtma hedefini görmek gerekmektedir. Hrant Dink flahs›nda ayd›nlara, bar›fla ve halklar›n kardeflli¤ine yönelik yap›lan bu sald›r›y› fliddetle lanetliyoruz. Hrant Dink’in an›s›na verilecek en büyük cevap, bar›fl› ve halklar›n kardeflli¤ini sa¤lamak için her zamankinden daha fazla sorumlu, örgütlü ve cesaretli yaklaflmakt›r. Bu sald›r›, bar›fl›n ne kadar zor, hayati ve ayn› zamanda büyük bedeller gerektirdi¤ini de ortaya koymaktad›r. Savafltan beslenen, OYAK’› Türkiye’de flirket s›ralamas›nda üçüncü s›raya ç›karan ordunun ve ondan da beslenen kesimlerin oldu¤u bir ülkede bar›fl› savunmak, tüm bu ç›karlar› ortadan kald›rmak anlam›na gelmektedir. Çünkü ç›karlar›n› kaybetme riskini tafl›yanlar›n yapmayaca¤› ç›lg›nl›k yoktur. Hat›rlanaca¤› gibi, KKK Yürütme Konseyi’nin bir deklerasyonla bar›flç›l ad›mlar atma kararl›l›¤›n› ortaya koydu¤u günlerde, 12 Eylül günü Diyarbak›r’da ço¤u çocuk olan 11 Kürdistanl›, kontrgerilla taraf›ndan tuzakl› bomba ile katledildi. Buna ra¤men Önder Apo ateflkes ilan etmekten vazgeçmedi. Bu bile bafll› bafl›na Önder Apo’nun, hareketimizin ve halk›m›z›n demokratik çözüm, diyalog ve bar›fltan yana olan tutumundaki samimiyetini hiçbir flüpheye yol vermeyecek biçimde göstermektedir. Hrant Dink’in katledilmesi, hangi ülkede ve nas›l bir güce karfl› bar›fl mücadelesi yürüttü¤ümüzü ortaya ç›kmaktad›r. Haz›rlanmas›, örgütlenmesi, bilefliminin niteli¤i, tart›flmas› ve ulaflt›¤› sonuçlar bak›m›ndan ele al›nd›¤›nda, konferans›n Türk-Kürt halklar›n›n demokratik birli¤ini ifade eden bir kurucu meclis niteli¤ini tafl›d›¤›n› belirtmek abartma olmayacakt›r. Tart›flt›¤› sorunlar, bileflimi ve önerilerinin önemli bir bölümü göz önüne getirildi¤inde, Erzurum ve Sivas kongrelerinden hiç de geri kal›r bir yan› yoktur. Hatta söz konusu konferans› bu kongrelerin güncellenmesi olarak da de¤erlendirebiliriz. Bu nedenle de konferans, bir kurucu meclisin çal›flma sorumlulu¤uyla karfl› karfl›ya bulun-
Ocak 2007
om
28
çözümü ve Türkiye’nin demokratikleflmesinde yeni bir ad›m olma niteli¤ini de tafl›maktad›r. Bu bir ad›md›r ve Önderli¤imizin ilan etti¤i ateflkes sürecinin bir meyvesi olarak ortaya ç›km›flt›r. Kayna¤›n› Önderli¤imizin ve hareketimizin milliyetçilikten uzak kimli¤inden almaktad›r. Her iki halk›n bir araya gelmesini milliyetçilik baflaramaz. Baflaran ve baflaracak olan da Önderlik çizgisidir.
Çözüm dışarıda değil halkların özgürlük iradesindedir Özgürlük hareketi ilk günden beri Kürt sorununun çözümünün halklar›n kendi iradesi temelinde çözümünden yana olmufltur. Hiçbir zaman baflka güçleri iflin içine katma aray›fl›nda olmam›flt›r, olmayacakt›r da. D›fl güçleri bulaflt›rma aray›fllar›, daha çok egemen güçlerden ve milliyetçilikten kayna¤›n› almaktad›r. Hareketimiz, Ortado¤u’nun sorunlar›n›n uluslararas› güçlere dayal› olarak de¤il, bölgenin halklar›yla demokratik konfederalizm esas›na göre çözümünden yanad›r. Konferansa yaklafl›m da bu temelde olmufltur. Bu e¤ilim ve düflüncemizin pratik bir karfl›l›k bulmas› bak›m›ndan da konferans olumlu olarak de¤erlendirilebilir. Hiç kuflkusuz konferans, Kürt sorununu diyaloga dayal› olarak bar›flç›l, demokratik yöntemlerle çöz-
Ocak 2007
SERXWEBÛN
pekifltiren olaylar› a盤a ç›karan ve karfl›l›kl› olarak birbirini affetmeye dayanan bir yaklafl›m daha çözümleyici olacakt›r.
Kürt halkı konferansı serhildanlarını geliştirerek pratikleştirecektir
Hareketimiz ateflkes konumunda bulunmas›na ve ayd›nlar›n yapt›¤› bar›fl konferans›na ra¤men yürütülen bu sald›rgan politikalar ve en son Hrant Dink’in katledilmesi; sadece Kürt halk›n›n de¤il, tek ulus içinde erimeyen, kimli¤ini korumak ve gelifltirmek isteyen herkesin imhan›n hedefi oldu¤u anlam›na gelmektedir. Bu konuda iyimser olmak için de hiçbir neden yoktur. Halk›m›z neo ittihatç›lar›n son derece tehlikeli tehcir (göç) ve imha politikas›yla karfl› karfl›ya bulunmaktad›r. Elbette Kürt halk›, ‘Türkiye Bar›fl›n› Ar›yor’ Konferans›’n›n ortaya koydu¤u çözümleri elefltirileriyle birlikte, demokratik örgütlülü¤ünü ve serhildanlar›n› gelifltirerek pratiklefltirmeye çal›flacakt›r. Bu konuda üzerine düfleni yapmakta ›srarl› olacakt›r. Ancak dayat›lan sömürgeci imha politikas› karfl›s›nda da kendisini güçlü milis örgütlülü¤üne kavuflturarak, gerilla güçlerine kat›l›m›n› daha fazla artt›rarak, halklar›m›z›n demokratik birikim ve mevzilerini korumaya çal›flmal›d›r. Devlet ve iktidar d›fl›nda kalm›fl tüm toplumsal kesimlerle iliflkilenmek ve örgütlemek için de yo¤un bir çaban›n sahibi olmal›d›r. Bunu sadece ulusal de¤il, uluslararas› boyutta da gelifltirmek gerekmektedir. Sonuç olarak, ne yaz›k ki içinde yaflad›¤›m›z bölgede hala ‘ne kadar savafl o kadar bar›fl’, ‘sömürgeciler savaflma ve direnme kapasitesini görmeden bar›fla yanaflmazlar’ gerçe¤i geçerlidir. Bu nedenle halk›m›z›n kendisini her zamankinden daha fazla gerçek bir bar›fl gücü haline getirmesi zorunludur. Bar›fl› savunmak, demokratik olmaktan ve bunun örgütlü gücünü yaratmaktan geçmektedir. Çünkü bar›fl›n düflmanlar› çok daha örgütlüdür ve befl bin y›ll›k egemenli¤in tüm savafl ve yönetim tecrübelerini halklar karfl›s›nda devreye koymaktad›rlar. Ayd›nlar da bu gerçe¤i dikkate alarak, bar›fl mücadelesini daha da gelifltirip güçlendirerek, sald›r› ve çözümü sapt›rma çabalar›n› bofla ç›karmak için daha fazla örgütlü hareket etmelidir.
ne te we .c om
menin zeminini sunmaktad›r. Ancak konferans›n kimi yetersizliklerine de de¤inmekte yarar vard›r. Konferansta bir program biçiminde sunulan taleplerin ço¤unlu¤u, Önderli¤imiz ve hareketimizin çeflitli zamanlarda yay›nlad›¤› deklarasyonlarda da dile getirilmifltir. Bu konularda sorun olmamakla birlikte, ‘af’ konusunu iflleyen madde, kabul edilmemesi gereken bir ifadedir. Bu maddede; “toplumsal, kamusal ve siyasal yaflama kat›l›m› sa¤layacak, planlanm›fl ve kamuoyu vicdan›n› rencide etmeyecek bir siyasi af veya demokratik kat›l›m program› yürürlü¤e konmal›d›r” denilmektedir. ‘Kamuoyu vicdan›n› rencide etmeyecek’ denilmekle mu¤lak, belirsiz ve her tarafa çekilecek, yoruma aç›k bir ifade kullan›lm›fl olmaktad›r. Kald› ki böylesine köklü ulusal ve toplumsal sorunlarda sorunu af vb yöntemlerle çözmekten çok, karfl›l›kl›, birbirini aff› ifade eden bir yaklafl›ma ihtiyaç vard›r. Bir halk›n özgürlük savaflç›lar›n› sanki suç ifllemifl de af edilmesi gerekiyor biçiminde bir tan›ma s›¤d›rmak, niyetten ba¤›ms›z olarak rencide edicidir. Ve kabul edilmemesi gereken bir maddedir. Bunun yerine Hakikatleri Araflt›rma ve Adalet Komisyonu’nun oluflumuna gidilerek, karfl›l›kl› olarak ifllenen suçlar› araflt›rma temelinde, her iki toplumun savafl içinde birbirine karfl› beslenen önyarg›lar›n›
29
ww
w.
Bilindi¤i gibi, Önderli¤imiz ve hareketimiz taraf›ndan 1 Ekim’de ilan edilmifl bir ateflkes yürürlüktedir. Ancak hükümet tümüyle kendisini cumhurbaflkanl›¤› ve genel seçimlere kapt›rm›flt›r. Tüm hesab› kabaran milliyetçi, ›rkç› oylar› kendine çekmektir. Deniz Baykal ve Devlet Bahçeli adeta milliyetçilikte yar›flmaktad›r. Türk ordusu ise kendisini tümüyle inkar imha siyasetinin k›l›c› haline getirmifl bulunmaktad›r. Bu nedenle de yap›lan konferans görmezden gelinmifltir. Bunun en aç›k ispat› k›fl koflullar›nda mevzilerine çekilmifl gerilla güçlerimize karfl› imha operasyonlar›n›n düzenlenmesidir. Bu tutumun anlam› fludur: Biz savaflaca¤›z, imha edece¤iz! Neo ittihatç›lar›n bu katliamc› yöneliminin Türkiye’yi sonu belirsiz bir maceraya sürükleyece¤i kesindir. Elbette bu sadece hareketimize yönelik de¤il, Kürt halk›n›n tüm parçalardaki kazan›mlar›na yöneliktir. Nitekim Kerkük üzerinde kopart›lan f›rt›nan›n temelinde de bu anti Kürtlük vard›r. Bunun için de Suriye ve ‹ran ile anti Kürt, anti PKK ittifak›n› gelifltirmeye çal›flmaktad›r.
SERXWEBÛN
30
Ocak 2007
ORTADO⁄U VE IRAK YEN‹ DENGELER‹N
om
GEL‹fiECE⁄‹ B‹R SÜRECE G‹RM‹fiT‹R
I
den beri yürüttü¤ü askeri mücadele, izledi¤i siyaset, ald›¤› ekonomik, sosyal ve kültürel tedbirlerde baflar›l› oldu¤u söylenemez. Müdahale, Irak’taki mevcut siyasi kabu¤u k›rma anlam›nda bir rol oynam›flt›r. Irak’›n art›k eski siyasal düzeyine getirilmesi söz konusu olamaz. Hatta Ortado¤u’da bile siyasal kabuk k›r›lm›flt›r. ABD’nin siyasal düflüncesinden veya iradesinden ba¤›ms›z olarak, Ortado¤u’da yeni aktörlerin ortaya ç›kmas›n› sa¤layacak bir sürecin önü aç›lm›flt›r. Bu yönüyle ABD müdahalesinin hiçbir de¤ifliklik yaratmad›¤› da düflünülemez. Ancak müdahalenin öngördü¤ü hedefler dikkate al›nd›¤›nda, baflar›l› olunmad›¤› söylenebilir. Zaten istedikleri sonuca ulaflamad›klar›n› kendileri de itiraf etmektedir.
ne t
rak’taki geliflmeler, yaln›z Ortado¤u’nun de¤il, dünyan›n da gelece¤ini belirleyecek özelliklere sahiptir. Irak’ta meydana gelen her olay, en fazla da çevresindeki ülkeleri ve halklar› etkilemektedir. Bu aç›dan bak›ld›¤›nda, Irak’taki geliflmelerden en fazla etkilenen halklardan birinin Kürtler oldu¤u görülecektir. Irak’›n önemli bir parças› Kürdistan’d›r. Bu da Irak’taki geliflmelerin Kürtleri yak›ndan ilgilendirdi¤ini ortaya koymaktad›r. Yaln›z Kürtler de¤il, Irak’›n komflular› olan Türkiye, ‹ran ve Suriye de bölgedeki geliflmelerle, yaflanan sorunlarla yak›ndan ilgilenmektedir. Kürt özgürlük hareketinin de Irak’taki geliflmeleri yak›ndan takip etti¤i ve buna göre politik yaklafl›mlar belirledi¤i aç›kt›r. Irak’taki geliflmeler bölge halklar›n›, devletlerini ilgilendirmektedir, ancak en fazla da Kürtlerin gelece¤i ile yak›ndan ilgilidir. Kürt halk›n›n varolma yok olma düzeyinde bir siyasi süreçten geçti¤i söylenebilir. Irak’taki geliflmeler çerçevesinde Kürtler d›fl›nda hiçbir halk›n varl›k yokluk sorunu yoktur. Bölgedeki geliflmelerin seyri, söz konusu halklar›n ve ülkelerin daha çok ekonomik ve siyasal ç›karlar›n› ilgilendirmektedir. Siyasi, ekonomik, sosyal ve kültürel etkileri günlük yaflanmaktad›r. Tüm bu etkilerin düzeyi –olumlu ya da olumsuz– Kürtlerinki ile karfl›laflt›r›lamaz. ABD’nin hangi gerekçeyle Irak’a müdahale etti¤i biliniyor. Mevcut durum göz önüne getirildi¤inde, o gün-
ew e. c
“Kürtler d›fl›nda hiçbir halk›n varl›k yokluk sorunu yoktur. Bölgedeki geliflmelerin seyri, söz konusu halklar›n ve ülkelerin daha çok ekonomik ve siyasal ç›karlar›n› ilgilendirmektedir. Siyasi, ekonomik, sosyal ve kültürel etkileri günlük yaflanmaktad›r. Tüm bu etkilerin düzeyi –olumlu ya da olumsuz– Kürtlerinki ile karfl›laflt›r›lamaz”
ww
w.
ABD baflar›s›zl›¤›n› kabul etmifltir ancak müdahaleden vazgeçmemifltir
Müdahalenin tamamlanmas›ndan söz etmek zaten mümkün de¤ildir. Kald› ki ABD, giriyorum flu kadar süreçte ç›kaca¤›m, diye bir taahhütte de bulunmam›flt›r. Bu nedenle, ABD’nin müdahaleyi yaparken belirledi¤i stratejik hedeflerinden kolay vazgeçmesi beklenemez. ABD, Irak müdahalesiyle Ortado¤u flahs›nda göreceli de olsa 21. yüzy›l siyasi dengelerini yaratmay› amaçl›yordu. Ne var ki Ortado¤u’da ifllerin öyle kolay olmad›¤›n› k›sa sürede gördü. Ortado¤u co¤rafyas›, dünyan›n herhangi bir bölgesi de¤ildir. ‹nsanl›-
¤›n, ilk kültürel de¤erleri ve uygarl›¤› yaratt›¤› co¤rafyad›r. ‹lk büyük devletler burada ortaya ç›km›fl, üç büyük din buradan dünyaya yay›lm›fl, uygarl›k zaman zaman farkl› alanlara kaysa da Ortado¤u bu yönüyle dünyan›n merkezi olmaktan hiçbir zaman ç›kmam›flt›r. Dolay›s›yla herhangi bir yere müdahale eder gibi Ortado¤u’ya müdahale edip sonuç almak mümkün de¤ildir. Nitekim Önderli¤imiz müdahaleden, hatta 11 Eylül olaylar›ndan önce Ortado¤u ile ilgili yapt›¤› çözümlemelerde, herhangi bir müdahalenin Ortado¤u’da kolay sonuç alamayaca¤›n›, baflka yerde baflar›l› olabilecek müdahalelerin burada baflar›s›z olabilece¤ini belirtmiflti. Önderli¤imiz bunu belirtirken, Ortado¤u’nun siyasal, sosyal, kültürel yap›s›n›n da mevcut biçimiyle yürüyemeyece¤ini , de¤iflmesi gerekti¤ini, rönesans, reform yaflamadan aya¤a kalk›p hamle yapamayaca¤›n› vurgulam›flt›r. fiimdi yaflananlar, asl›nda Önderli¤imizin öngördüklerinin sahneye konulmas› gibidir. ABD baflar›s›zl›¤›n› kabul etmifltir. Ancak mevcut müdahaleden vazgeçmeyece¤ini de vurgulam›flt›r. Her baflar›s›zl›¤› derhal bir yenilgi olarak de¤erlendirmek do¤ru de¤ildir. ABD kazanmam›flt›r, büyük zorlanmalar yaflam›flt›r, siyasi, ekonomik ve prestij olarak çok fley kaybetmifltir, ancak tümden yenilgiye u¤ramadan kolay kolay b›rak›p gitmeyecektir. Nitekim Baker-Hamilton raporundaki önerilere ra¤men Bush yönetimi, daha fazla asker kayd›rma ve müdahaleyi sür-
Ocak 2007
SERXWEBÛN
ne te we .c om
dürme kararl›l›¤›n› göstermifltir. Bush’un ortaya koydu¤u politika, ABD aç›s›ndan bir yönüyle zorunluluktur. ‹ste¤ine kalsa, yapabilse böyle zorlu bir co¤rafyadan s›k›nt›dan kurtulmak için çekip gidebilir. Ancak hem kapitalizmin do¤as› ve bunu gerektirdi¤i siyaset böyle bir çekilmeye el vermemektedir hem de Bush’un belirtti¤i gibi çekilmek kendileri aç›s›ndan kalman›n getirdi¤i a¤›r faturalardan daha fazlas›n›n beraberinde getirecektir. Dikkat edilirse, daha a¤›r bir fatura riskinden, tehlikesinden de¤il, bunun kesinli¤inden söz ediyoruz. Bu yönüyle ABD, Ortado¤u’da temel politikas›n› ve stratejik do¤rultusunu; taktiklerini, araçlar›n›, yöntemlerini de¤ifltirerek, öngördü¤ü politika ve hedeflere ulaflmaya çal›flacakt›r. Nitekim rapordan sonraki tutum ve al›nan yeni kararlar bunu göstermektedir. Bunlar›n baflar› getirmesi ise kuflkuludur. Asl›nda ABD, Ortado¤u’da bir kaos içine girmifltir. ABD, kaosu yöneten bir kriz yönetimi gibi müdahalesini devam ettirecektir. Bu ›srar›ndaki en temel etken, kendisi baflar›l› olamazken kendisine karfl› direnenlerin de mutlak bir baflar›s›n›n söz konusu olmamas›d›r.
31
Ulusal konferans bir tercih de¤il zorunluluk haline gelmifltir
ww
w.
Direnenlerin halklara verece¤i yeni bir fley olmad›¤› gibi, farkl› nitelikteki birçok siyasi aktör taraf›ndan da kabul edilir yanlar› yoktur. Hatta öyle ki ABD’den rahats›z olan baz› çevreler bile mevcut durumda geri çekilmeden yana de¤ildirler. ABD, müdahalesi ve müdahale sonras› yapt›¤› yanl›fll›klarla öyle bir durum yaratt› ki, amiyane deyimle, “tükürse üstü b›y›k, alt› sakal” konumuna düfltü. Ç›kmak istese bile mevcut durumda ç›kmas› zordur. Kald› ki ABD’nin bölgeden ç›kmas›n› isteyenler kadar kalmas›n› isteyen güçler de bulunmaktad›r. Bu durum ABD’nin daha bir süre varolan kriz ve çat›flma ortam›nda müdahalesini sürdürece¤ini, katlan›labilir düflük yo¤unluklu bir savafl durumu or-
taya ç›karabilirse, bunu bir gerçeklik biçiminde kabul edip, böyle bir ortam› yönetip yönlendiren bir güç olarak kalaca¤›n› göstermektedir. Eskisi gibi, kesin bir hakimiyeti de¤il de böyle bir siyasi ortam› yaratmay› kendisi için kabul edilebilir bir sonuç olarak görmektedir. Öte yandan, yöntemlerini daha fazla zenginlefltirme aray›fl› içindedir. E¤er Bush’un aç›klad›¤› son stratejisinin ayr›nt›lar› dikkatle de¤erlendirilirse, müdahalenin bafl›nda gösterdi¤i gibi plans›z, programs›z, vurur ezer ve istedi¤imi uygular›m yaklafl›m› içinde de¤ildir. Aksine, birçok kesimin rolünü kapsaml›ca ortaya koyan, at›lacak ad›mlar›n ne oldu¤unu ayr›nt›lar›yla öngören bir planlama yap›lm›flt›r. Bütün bunlar ABD’nin yeni bir yaklafl›mla hareket etti¤ine iflaret ediyor. Bush’un politikalar›nda hiçbir de¤ifliklik olmam›flt›r demek, sadece iflin görüntüsüne bakmak anlam›na gelir. Böyle bir bak›fl da yan›lt›c›d›r. Özellikle Kürtler ad›na siyaset yapanlar›n görüntüye de¤il, yeni stratejinin ayr›nt›lar›na bakarak politika yapmalar›, bu politikan›n araçlar›n›, yöntemlerini tespit etmeleri ve tutumlar›n› net ortaya koymalar› çok önemli hale gelmifltir. Zaten hareketimizin ulusal konferans istemesinin bir nedeni de güncel politikalara tak›l›p kalmak, duruma göre politika üretmek de¤il, her tür alternatife göre politikalar belirlemek ve bu seçeneklerin her birini ön-
ceden etkileyecek yaklafl›m› belirlemektir. Bu aç›dan Kürt siyasi gruplar›n›n, kimi sivil toplum örgütlerinin ve baz› ayd›nlar›n bir araya geldi¤i ulusal konferans, art›k bir tercih de¤il, zorunluluk haline gelmifltir.
Baker-Hamilton raporu ABD’nin politik manevralar yapabilece¤ini göstermifltir
ABD’nin belirli uzmanlara haz›rlatt›¤› rapor, politik manevralar yapabilece¤ini aç›kça ortaya koymufltur. Baker-Hamilton raporu da ABD’nin Irak’tan ç›kmas›n› öngörmemifltir. Sadece hedefe, amaca ulaflmak aç›s›ndan alternatif politikalar gündeme getirmifltir. Zaten politika, hedefe ulaflmak için en uygun tercihi yapma sanat›d›r. Baker-Hamilton raporu da tercihlerden biridir, ama mevcut yönetim bunu kabul etmemifltir. Çünkü bu rapor, tafllar›n daha köklü yerinden oynamas›, dolay›s›yla yeni maceralar, yeni belirsizlikler ortaya ç›karma riskini tafl›maktayd›. Bu nedenle Bush yönetimi, tan›d›¤›, bildi¤i, birçok yönünü gördü¤ü, belli düzeyde hakim oldu¤u sorunlar, mevcut dengeler ve iliflkiler üzerinden müdahalesini gelifltirmeyi daha uygun görmüfltür. Baker-Hamilton raporunun neden tümden uygulanmad›¤› sorusuna verilecek cevap budur. Yoksa, ‘bu raporda
SERXWEBÛN
Irak’taki çat›flmalar›n bir nedeni de dengelerin bozulmufl olmas›d›r
Irak’da üç temel aktör var: Sünniler, fliiler ve Kürtler. Kürtlerin, ABD politikas›n› zorlayan bir durumu söz konusu de¤il. Sünni direniflçileri ve ‹ran’› s›n›rlayacak bir politika, ABD’nin Irak’ta yürüttü¤ü stratejinin esas hedefi durumundad›r. Bu nedenle sünnileri yan›na alma, Suriye üzerindeki bask›y› yumuflat›p ‹ran’› s›n›rlama politikas›n› yaflama geçirmek istemektedir. Anlafl›l›yor ki Irak’taki çat›flmalar›n bir nedeni de dengelerin fazlas›yla bozulmufl olmas›d›r. Dengeleri fazlas›yla
“Irak’taki çat›flmalar›n bir nedeni de dengelerin çok fazlas›yla bozulmufl olmas›d›r. Bu nedenle de ABD müdahalenin politik aya¤›n› oluflturamamaktad›r. Politik dengenin do¤ru kurulmad›¤› bir ortamda sadece savaflla, fliddetle, zorla ve silahla sonuç almak mümkün de¤ildir. ABD yönetimi bu süreçte daha iyi görmüfltür ki; silahl› müdahaleyi baflar›ya götürecek ve belirli düzeyde etkili olmas›n› sa¤latacak, bunun dayanaca¤› siyasal dengedir”
w.
ww
bozan nedenlerden biri de fliilerin Irak’taki a¤›rl›¤›n›n oldu¤undan fazla artmas›d›r. Bu nedenle de ABD, müdahalenin politik aya¤›n› oluflturamamaktad›r. Politik aya¤›n ve politik dengenin do¤ru kurulmad›¤› bir ortamda da sadece savaflla, fliddetle, zorla ve silahla sonuç almak mümkün de¤ildir. Bu nedenle Bush’un yeni stratejisinde sadece silah art›r›m›n›n oldu¤unu söylemek yanl›flt›r. ABD yönetimi bu süreçte daha iyi görmüfltür ki silahl› müdahaleyi baflar›ya götürecek ve belirli düzeyde etkili olmas›n› sa¤latacak olan, bunun dayanaca¤› siyasal dengedir. Bu yönüyle de önümüzdeki süreçte Irak’ta, ‹ran’›n ve fliilerin s›n›rlanmas› temelinde yeni bir siyasal dengeyi oturtma e¤ilimi görülecektir. ABD müdahalesinden sonra flii-sünni çat›flmas› da artt›. Bir yönüyle ‹srail ve ABD bu çat›flmay› istedi, hatta k›flk›rtt›. ABD, kendisine karfl› savaflanlar›n birbiriyle çat›flma içinde olmas›n›n iflini kolaylaflt›raca¤›n› düflündü. Özellikle ‹srail’in temel politikalar›ndan biri, Ortado¤u’daki tüm ülkelerin iç sorunlarla u¤raflmas› ve zay›f düflmesidir. Bu, ‹srail’in stratejik politikas›d›r. Kendisinin böyle güvende kalabilece¤ini düflünmektedir. Bu nedenle de tüm bölge ülkelerinin iç ifllerine el atma, ‹srail’in stratejik planlamalar›n›n temel parças› olmufltur. Bu ayn› zamanda ‹srail’in tarihine de uygun bir politikad›r. Belirli yerlere ajan gönderme, oradaki çeliflkileri büyütme, çat›flt›rma, yahudilerin bugünkü politikas› de¤ildir. Yahudiler, Filistin topraklar›na ilk gelip yerleflmek istediklerinde, daha o zaman uygulad›klar› politikan›n bu oldu¤unu, Tevrat birçok örnekle çok çarp›c› bir biçimde anlatmaktad›r. Bu nedenle Ortado¤u’da bulunan ülkeler içindeki çat›flmalarda, sorunlarda ‹srail parma¤›n› aramak, komplocu düflünme mant›¤› de¤ildir ya da islamc›lar›n üretti¤i bir olgu de¤ildir. Bu, bir gerçekliktir. Nitekim Önderli¤imiz, “ben anti semitist de¤ilim, Yahudilere de karfl› de¤ilim, Yahudilerin Ortado¤u’da yaflamas›, Ortado¤u’ya zenginlik katmas› taraftar›y›m, ancak ‹srail’in Ortado¤u’daki politikalar›n› da do¤ru bulmuyorum” diyerek, bu politik tarza karfl› oldu¤unu defalarca dile getirmifltir.
ew e. c
ço¤unlu¤unu oluflturan fliiler üzerindeki etkisi, hem en uzun Irak s›n›r›na sahip olmas›, hem de hiçbir devletin olmad›¤› kadar Irak’a ilgi duymas›, ABD’yi ‹ran’› etkisizlefltirme yönelimine götürmektedir. Hem Araplar› yan›na alarak Suriye’yi belirli düzeyde s›n›rlamak hem de Suriye üzerindeki politikas›nda belli yumuflamalar yaratarak, ‹ran’› tecrit etmek, bu politikan›n temel unsurlar›ndan biri olmaktad›r. Böylelikle hem direniflin esas›n› yürüten sünni direniflini s›n›rlamak, Suriye’nin bunlara verdi¤i objektif ve dolayl› deste¤i kesmek hem de ‹ran’› s›n›rlama yoluna gitmek istemektedir.
ne t
Kürtleri zorlayacak yanlar vard›, ABD’liler de bunu yapmak istemedi, bu nedenle rapor pratiklefltirilmedi’ demek, ABD’yi ve burjuva pragmatizmini anlamamak olur. ABD’nin Kürtleri b›rakmama, Irak’ta Kürtlerle iliflkilenme politikas› da kendi stratejisi ve ç›karlar› gere¤i sürdürülmektedir. ABD, mevcut dengeler içinde Kürtlerle iliflkinin zay›flat›lmas›n› kendi ç›karlar›na uygun görmemifltir. Baker-Hamilton plan›n›n tümden uygulanmamas›n› böyle de¤erlendirmek gerekir. Hiç uygulanmad›¤›, hiç dikkate al›nmad›¤› biçimindeki yaklafl›m da yan›lg›l›d›r. Belki Bush’un yeni plan›n›n ayr›nt›lar› tümüyle ortaya konulmam›flt›r. Ya da bu planda ortaya konulan baz› bafll›klar›n arka plan› aç›kl›kla ifade edilmemifltir. Ancak söz konusu yeni planlaman›n ve politik giriflimin, kamuoyuna aç›klanan bölümünde varolan kimi maddeler asl›nda Baker-Hamilton raporunun tümünün de¤ilse bile bir k›sm›n›n daha farkl› biçimde dillendirilerek prati¤e geçirilmesi olarak görülmelidir. Zaten bu kadar araflt›rmadan sonra ortaya ç›kan bir raporu hiç de¤erlendirmeyeceklerini söylemek yanl›flt›r. Baker-Hamilton plan›, bir hükümet program› veya cumhuriyetçi partinin uzmanlar›n›n haz›rlad›¤› bir siyasi program› de¤ildir. Siyasetle ilgili olsalar da daha çok düflünce üretecek, Irak’la ilgili perspektif sunabilecek kiflilerin bir araya getirilmesi ile oluflturulmufl bir çal›flma grubudur. Bu nedenle Baker-Hamilton raporu tümden reddedildi demek, do¤ru de¤ildir. Do¤ru olan, Bush yönetiminin Irak’taki müdahale yöntemlerinde de¤ifliklik yapsa bile, kararl›l›kla sürdürme tutumu içinde oldu¤udur. Hatta Bush yönetiminin, hem yaflanan baflar›s›zl›k hem de demokrat partinin seçimleri kazanmas› ile birlikte ifli geçmiflten daha çok ciddiye ald›¤›n›, daha gerçekçi, daha planl› ve programl› hareket etmek istedi¤ini söyleyebiliriz. Anlafl›l›yor ki ABD, savaflt›¤› cepheyi daraltma politikas› izleyecektir. Özellikle ‹ran’›n tecrit edilmesi ve etkisiz hale getirilmesi, yeni Irak yaklafl›m›n›n en temel boyutu olarak görülmektedir. ‹ran’›n hem Irak nüfusunun
Ocak 2007
om
32
Ocak 2007
SERXWEBÛN
dengeye kavuflturulabilir; gerçekten cevab› verilmesi zor bir durumdur. fiii-sünni dengesi sa¤lanmadan da Irak’›n gerçek ve dengeli bir istikrara kavuflmas› mümkün de¤ildir. Tabii ki Kürtlerin durumu da önemlidir, ama tarihsel flii-sünni çekiflmesinin günümüz Irak’›nda k›yas›ya sürdürüldü¤ü bilinmelidir. Bu çekiflmeyi tümüyle durdurmak mümkün de¤ildir. Belki de geçmiflte Avrupa’da yaflanan mezhep savafllar› gibi olur. Avrupa’da da bir zamanlar mezhep savafllar› oldu. Savaflmaktan yorulduktan sonra sorunlar›n savaflla çözülmeyece¤ini anlad›lar ve meydanlarda savaflmay› b›rakt›lar. Herhalde Ortado¤u’da da böyle bir süreç yaflanacak. Zaten baz› çevreler bunu s›k s›k dillendirmektedir; tam bir iç savafl denilmese de yak›n zamanda önemli bir çat›flma süreci yafland›. Bundan fliilerin de flünniler de pek hoflnut oldu¤unu sanm›yoruz. Tabii burada flunu belirtmek gerekir. E¤er Ortado¤u’da böyle keskin bir bölünme olur da, Kürtler böyle bir çat›flma ortam›nda tercih yapmayla karfl› karfl›ya getirilirse, Kürtlerin sünni olmas›na ra¤men flialarla ve ‹ran’la ayn› cephede yer almas› olas›l›¤› yüksektir. Irak’ta, dolay›s›yla Ortado¤u’da çat›flmalar üst boyuta ulafl›rsa, Kürtler de ister istemez bir taraf› tercih edecektir. Çat›flma büyük oldu¤u için de ‹ran, benim Kürt sorunum var, diyerek Kürtlerle iliflki kurmama gibi bir yaklafl›m içine girmeyecektir. Çat›flman›n büyüklü¤ü karfl›s›nda Kürtleri bir müttefik olarak yan›na almay› ç›karlar›na görecektir. ‹ran uzun vadeli düflünerek, Kürtlerle karfl› karfl›ya geldi¤i takdirde Ortado¤u’da s›n›rlanaca¤›n› bilerek, Ortado¤u’da bir güç olabilmek için Kürtlerle müttefik olman›n zorunlulu¤unu düflünerek, böyle bir stratejik ittifak içine girebilir. Çat›flmalar›n durmamas›, fliddetlenmesi, çat›flma eksenli ittifaklar›, iliflkileri ister istemez gündeme getirir. Önderli¤imizin Kürt-flii ittifak›ndan bahsetmesi, bununla ilgili bir durumdur. Öte yandan Talabani gibi bir figür de böyle bir ittifak›n oluflmas›nda etken haline gelebilir.
fiii-sünni karfl›tl›¤¤› tüm karfl›tl›klar›n önüne geçmifltir fiii-sünni çekiflmesinden söz ederken, bu çat›flman›n boyutuna bir de Saddam Hüseyin’in idam› ve idam biçimi eklendi. Saddam Hüseyin’in idam›n› fliiler yapt›¤›nda, Saddam Hüseyin bu çat›flman›n ne kadar derin oldu¤unu gösterir biçimde, zihniyetinin derinliklerinde veya esas ekseninde varolan ‹ran karfl›tl›¤›n› d›fla vurarak, Irak halk›na, ‹ran’a güvenmeyin biçiminde bir ça¤r› yapt›. Bu, bütün sünni, flii ve Araplara yönelik bir ça¤r› olarak anlafl›labilir, ama esas mesaj›n sünnilere yönelik oldu¤u ya da sünnilerin bunu öyle anlayaca¤› aç›kt›r. Belki bizler de sünni-flii çat›flmas›n›n bu kadar derin oldu¤unun fark›nda de¤ildik. Saddam’›n idama giderken bile ‹ran’dan söz etmesi, Irak-‹ran çekiflmesinin, dolay›s›yla sünni-flii çekiflmesinin ne düzeyde oldu¤unu göstermifltir. Bilindi¤i gibi, Irak’ta fliiler a¤›rl›kl› bir nüfusa sahip olsa da tarih boyunca hep sünniler etkin olmufltur. Saddam Hüseyin’in idam›n›n bir yönü bilinçli, planl› idi, bir yönü ise kendili¤inden ortaya ç›kan bir durum oldu. Planl›yd›; ABD, Ortado¤u’daki tüm yönetimlere, kendisine karfl› duran güçlere bir nevi idam tehdidi gönderdi. Böylelikle Ortado¤u siyaseti üzerinde idam tehdidini kullanarak, psikolojik bir etki yaratmak; halklara da bu tür liderlere güvenmeyin, arkas›ndan gitmeyin mesaj› vermek istedi. Saddam Hüseyin’in idam› mevcut Irak hükümeti için ise otoritesini gösterme ve hakimiyeti aç›s›ndan önemli bir hamle anlam›na geliyordu. ABD ve Irak hükümetinin ç›karlar› bu yönde ortaklafl›nca, Saddam Hüseyin’in idam› gündeme geldi. Asl›nda Saddam Hüseyin’in idam›, hem ABD’nin hem de Irak hükümetinin ne kadar s›k›flt›¤›n› gösteriyor. Herhalde biraz rahat olsalard›, Saddam’› idam etmek yerine suçlayarak, yarg›layarak, siyasi olarak bitirmeyi kendi ç›karlar›na uygun görürlerdi. Ne var ki baflar›s›zl›k ortaya ç›k›nca, Saddam Hüseyin’in idam edilmemesi, onlar aç›s›ndan bir güçsüzlük anlam›na gelecekti. Bu nedenle güçsüz
w.
ne te we .c om
Gelinen aflamada, sünni-flii çat›flmas› ‹srail aç›s›ndan olumlu bir geliflme olarak de¤erlendirilse de ABD aç›s›ndan zorlay›c› bir durum yaratmaktad›r. Bu nedenle ABD’nin, müdahalesi sonucu ortaya ç›kan flii-sünni çat›flmas›ndan mevcut durumda ne kadar memnun oldu¤u tart›fl›labilir. E¤er ABD, Ortado¤u’da bir sünni-flii çat›flmas›, ayr›m› ve gerilimi üzerinden politikalar›n› yürütecekse, bu durumdan memnun olabilir. Baz› stratejistler fliilerin ve sünnilerin çat›flt›r›l›p güçsüz, yorgun ve bitkin hale getirilerek, yeni Irak politikas›n›n flekillendirilece¤ini söylemektedir. Ancak ABD’nin bölgeye müdahalesi, sadece politik bir hakimiyet mücadelesi olarak öngörülmemifltir. Yeni bir Ortado¤u gerçekli¤i, ekonomik, toplumsal ve kültürel olarak yeni bir yap›lanma düflünülerek müdahale yap›lm›flt›r. Siyasal bir yaklafl›mla ele al›nd›¤›nda, ABD böyle bir çat›flmadan belli bir süre yararlanabilir. Ama kendi sistemini Ortado¤u’ya yerlefltirme aç›s›ndan, böyle uzun süreli bir çat›flman›n ABD’ye ne kadar yararl› sonuçlar getirece¤i ise tart›flmal›kt›r. Hatta bir taraftan sünni, bir taraftan flii dinsel radikalizminin ortaya ç›kmas›, ABD’nin, bölgede ekonomik, sosyal ve kültürel olarak yapmak istedi¤i de¤iflimlerden uzun bir dönem vazgeçmesi anlam›na gelir. Bunun da küresel düzeyde yürüttü¤ü politikas›n› zorlayaca¤› söylenebilir. Ancak yürütülen mevcut politikalarla da bu çat›flmalar nas›l durdurulacak, Irak’ta yeni bir denge nas›l kurulacak? Bunun cevab›n›n verilmesinin de kolay olmad›¤› aç›kt›r.
33
ww
fiii-sünni dengesi sa¤¤lanmadan Irak istikrara kavuflamaz
Bugün görüldü¤ü gibi, sünnilerle fliiler aras›na sadece kan girmemifltir. Tarihten beri Irak’ta önemli bir güç ve iktidar olan ve hala bu yaklafl›m›n› sürdüren sünnilikle, ABD’nin müdahalesiyle iktidar h›rs› artan, Irak’ta ilk defa önemli bir güç olma imkan›na kavuflan, bunun için ‹ran’dan destek alan fliili¤in bu taze iktidar yaklafl›m› ne düzeyde uzlaflt›r›labilir, ne düzeyde
SERXWEBÛN
Ocak 2007
t›r. Yine uzun vadeli sonuçlar› da olacakt›r. Ancak bu olay›, Irak politikas›nda herhangi bir taraf›n baflar›s› veya baflar›s›zl›¤›n› belirleyecek düzeyde bir geliflme olarak de¤erlendirmek de fazlas›yla abartmak olur. Irak’taki geliflmelerde önemli olan, ‹ran’›n pozisyonudur. ‹ran’›n Irak’ta belli yönüyle etkili oldu¤u aç›kt›r. Özellikle ‹ran-Irak savafl›yla birlikte Irak içinde sünni-flii çat›flmas› farkl› bir boyuta tafl›nm›flt›r. Belki ‹ran-Irak savafl›ndan önce Irak içindeki sünniflii ikilemi bu düzeyde farkl›l›k arz eden bir figür de¤ildi. Ayr›l›klar› çok fazla derinleflmemiflti ya da mezhepsel olarak derin olan bu ayr›l›klar çok fazla siyasallaflmam›flt›. Böyle demek daha do¤ru olabilir. Bilindi¤i gibi ‹ran-Irak savafl›yla birlikte flii muhaliflerin tümü ‹ran’a s›¤›nm›flt›r. Bu muhalifler daha fazla siyasallaflm›fllard›r. Bu siyasallaflma içinde de hem ideolojik olarak hem de politik do¤rultu ve strateji olarak Irakl› fliilerle ‹ranl›lar aras›nda önemli benzerlikler ortaya ç›km›flt›r. Nitekim ABD’nin müdahalesinden sonra fliilerin Irak’ta etkin olmas›, ‹ran’›n da Irak’ta etkili olmas›n› beraberinde getirmifltir. Bir bak›ma ‹ran, on y›llard›r besledi¤i bu gruplar üzerinden Irak’taki meyvelerini toplam›flt›r. Bu aç›dan ‹ran-Irak savafl›n›n intikam›n› alan bir psikolojik durumun ortaya ç›kt›¤›n› söylemek mümkündür. ‹ran, devlet olarak sadece kendi bulundu¤u alanda iktidar olmaktan öte, ideolojik yan› nedeniyle bölgedeki di¤er fliileri de etkilemek istemektedir. Zaten ‹ran ‹slam Devrimi’nin do¤as›nda böyle bir e¤ilim bafltan beri vard›. Geçmiflte bu e¤ilim Irak taraf›ndan frenlenmeye çal›fl›lsa da flimdi ABD’nin müdahalesiyle bu fren patlam›flt›r. ‹ran eline geçen bu tarihsel f›rsat› de¤erlendirecektir. Öte yandan Irak’›n zay›f düfltü¤ü, kendisinin de ideolojik düzeyde belli bir sisteme kavufltu¤u, psikolojik olarak di¤er sünni devletlerden daha fazla kendine güveninin artt›¤› bir dönemde, bölgedeki fliilerle ilgilenmeye devam edecek ve bunu artt›racakt›r. Yine hem ideolojik yaklafl›mdan hem de ABD’den gelen sald›r›lardan dolay› kendini ayakta
hasebeler k›sa süreli, güncel yap›l›r. Böyle aidiyetler söz konusu oldu¤unda, aidiyet her fleyin önüne geçmektedir. Hele Ortado¤u gibi aidiyet duygusunun önde oldu¤u, empati yapman›n varolmad›¤› bir co¤rafyada ister istemez bu aidiyet duygusunun getirdi¤i psikolojik etkenler, bizzat siyasi sonuçlar olarak ortaya ç›kmaktad›r.
‹ran eline geçen tarihsel f›rsat› de¤erlendirecektir
ne t
olmad›klar›n› göstermek için idam›na yöneldiler. Öncelikle idam edilme biçimi fliasünni çekiflmesine yeni bir boyut kazand›rd›. Mukteda El Sadr, güya ABD karfl›t› oldu¤unu söylüyor. Ama görüldü¤ü gibi, ABD ve onun etkisindeki hükümetin kulland›¤› idam mangalar› durumuna düflüyor. Bunun nedeni, flia-sünni karfl›tl›¤›n›n derinlikli ve kapsaml› hale gelmesidir. Saddam’›n idam›ndaki tutumlar› da göstermifltir ki Mukteda El Sadr veya fliiler aç›s›ndan birinci dereceden önemli olan ABD karfl›tl›¤› ya da d›fl iflgal de¤il, sünni karfl›tl›¤›d›r. Yani sünni karfl›tl›¤›n›n psikolojik olarak her türlü karfl›tl›¤›n önüne geçti¤ini, Saddam Hüseyin’in idam› s›ras›nda ortaya koyduklar› tav›r ile göstermifl oldular. Asl›nda idam›n yap›l›fl biçimi de Irak siyasetinin, Irak siyasetindeki figürlerin durumunu ortaya koymak aç›s›ndan çarp›c› olmufltur. Saddam Hüseyin’in idam edilme biçiminin, –Saddam Hüseyin’den ba¤›ms›z olarak– sünniler ve fliiler aras›nda ciddi sorunlar yarataca¤› aç›kt›r. Di¤er yandan, Irak’ta sünnileri etkin güç yapan faktörlerden biri Saddam’d›. Sünniler Saddam zaman›nda önemli güç merkezlerini iflgal etmifllerdi. Saddam’›n yanl›fl, sald›rgan, savafl yanl›s› politikalar›ndan bu kesimlerin çok zarar gördü¤ü, bugün itibariyle ortaya ç›km›flt›r. Bunun da herhalde muhasebesini yap›yorlard›r, ama bu tür mu-
ew e. c
om
34
ww
w.
Saddam’›n idam› yeni bir dönem olacak m›d›r? Çok sanm›yoruz. Ama Saddam’›n idam ediliflinin, ABD ve hükümete psikolojik olarak olumlu etki yapt›¤› söylenebilir. Bu idam, ABD ve Irak hükümetinin en s›k›nt›l› oldu¤u bir dönemde kendileri aç›s›ndan bir güç gösterisi olmufltur. Bush yönetimi, Baker-Hamilton raporu ve Demokratlar›n Temsilciler Meclisi’nde ço¤unlu¤u ele geçirmesinden sonra, herkesin zay›flad›, geri ad›m atacak dedi¤i bir ortamda Saddam’› idam ederek, böyle beklentileri bofla ç›karm›fl, hatta askeri gücü de artt›raca¤›m diyerek, a¤›rl›¤›n› ve siyasi etkisini hissettirmifltir. Ya da zay›fl›¤› üzerine politika yapanlara ‘aya¤›n›z› denk al›n’ mesaj›n› vermek istemifltir. Saddam Hüseyin’in idam›n›n Irak’taki politik durumu kökten de¤ifltirecek bir etkisinin olmas› söz konusu de¤ildir. Ancak taktik ve güncel olarak belirli düzeyde etkisinin olaca¤› aç›k-
Ocak 2007
SERXWEBÛN
çekilmesini yavafllatacak de¤il de h›zland›racak bir tarz izleyerek, ABD çekildikten sonra da mevcut pozisyonunu daha da güçlendirmeyi hesapl›yor. Dolay›s›yla ‹ran’›n politikas›n› düz görmek, ABD karfl›tl›¤› yap›yor, savaflarak ABD’yi zorla ç›karmak istiyor biçiminde düflünmemek laz›m. ABD’nin zorlanmas›n› sa¤lamak istiyor, ama daha fazla kalmas›n› getirecek ya da direkt kendisine yönelmesine neden olacak politikalar izlemekten de kaç›n›yor. Ne var ki ABD –özellikle ‹srail nedeniyle– ‹ran’›n nükleer silah konusundaki giriflimlerine izin vermemekte kararl›. Kald› ki sadece ‹srail aç›s›ndan de¤il, ‹ran’›n böyle bir silaha sahip oldu¤unda Ortado¤u’daki siyasi konumunun güçlenece¤ini, bunun da kendi politikalar›n› daha da zorlaflt›raca¤›n› bildi¤inden bu siyasetinde ›srar etmektedir.
haliyle kendisini ABD ile karfl› karfl›ya getirmifltir. Baz› boyutlar› bilinen, baz› boyutlar› da saman alt›ndan su yürütme biçiminde yürütülen bu politikalar›n tümüyle yutulmad›¤›n›, ABD, son stratejisiyle ‹ran’a göstermek istemifltir. Önümüzdeki dönemde ABD-‹ran geriliminin daha da artmas› beklenebilir. Ama ABD bunu bir askeri müdahale biçiminde de¤il de sünni devletleri ve Türkiye’yi kullanarak s›k›flt›rma, yine Irak içindeki fliileri ‹ran’dan elden geldi¤ince uzaklaflt›rmaya dönük politikalarla yapmaya çal›flacakt›r. Bu politika da belli düzeyde ‹ran’› s›n›rlayabilir, ama ‹ran’›n fliiler üzerindeki ve bölgedeki etkisini tümden s›n›rlamas› zor görülüyor. ABD, tümüyle etkisizlefltirilemese de ‹ran’›n s›n›rland›r›lmas›n› bir hedef olarak önüne koymufltur. Zaten gelinen aflamada ABD, tümden kazanmaktan çok, karfl›t güçleri belirli düzeyde s›n›rlama, bu temelde bir kriz yönetimi gibi Ortado¤u’da iflleri yürütmeyi düflünmektedir. Baz›lar›n›n düflündü¤ü gibi bu politikay› bir tercih olarak de¤il, s›k›flman›n ve zorlanman›n getirdi¤i bir sonuç olarak uygulamak zorunda kalm›flt›r.
ne te we .c om
tutmak için mevzisini daha genifl alanlara tafl›rarak, böyle bir çat›flmay› ve gerilim ortam›n› kendini savunman›n bir stratejisi olarak de¤erlendirmeye çal›flacakt›r. Bu, sadece ABD’nin Irak’a müdahalesiyle bafllam›fl bir yaklafl›m de¤ildir. ‹ran, ‹slam Devrimi’nden sonra esas olarak bu stratejik çizgiyi izlemifltir izlemeye de devam edecektir. Büyük bir k›r›lma yaflamad›¤› müddetçe de bu politikas›ndan vazgeçmesi beklenmemelidir. ‹ran’›n bütün politik yaklafl›mlar› bu stratejik yaklafl›m içinde de¤erlendirilirse bir anlam bulabilir. Dikkat edilirse ‹ran, ABD’ye diplomatik, siyasi alanda çok sert mesajlar vererek ya da meydan okuyarak savafl›n› sürdürmüyor. Bu yönüyle elden geldi¤ince ABD’yi tahrik etmeden ifllerini yürütmeye çal›fl›yor. Çünkü Irak’taki pozisyonunun güçlü oldu¤unu düflünüyor. ABD’nin bölgedeki zay›fl›¤›n› görüyor. Esas olarak da ABD’nin varl›¤› koflullar›nda kendisini güçlendirmeye çal›fl›yor. Bir yan›yla ABD’ye düflmanl›k yaparken, di¤er yandan düflmanlar›n› ve di¤er siyasi has›mlar›n› ABD eliyle zay›flatarak, kendisini etkili k›lmaya çal›fl›yor. Esas olarak Irak’ta ve baflka yerlerdeki sosyal ve siyasal temelini güçlendirerek, ABD’nin bölgeden çekilmesini sa¤lamaya çal›fl›yor. Dolay›s›yla ABD’nin
35
‹ran, bir taraftan sünnileri zay›flatmak için ABD’yi kullan›rken, Türkiye’yi de Kürtleri zay›flatma do¤rultusunda kullanmak istiyor. Hatta PKK ile savaflta Türkiye’ye umut vererek, Türkiye’yi Güney Kürdistan’a girmeye k›flk›rtarak bu tip çat›flmalar içine sokma, bunun sonucunda hem Kürtleri s›n›rland›rma, hem Türkiye’yi böyle bir ateflin içine sokarak zay›flatma ve bu ortamda kendi politik duruflunu güçlendirmeyi düflünmektedir. Bu yönüyle ‹ran’›n politikalar›, gerçekten Ortado¤u’da istikrar› bozucu, sars›c›, sükunetin ortaya ç›kmas›n› engelleyici bir tarzdad›r. Daha do¤rusu siyasi etkisini ve varl›¤›n› bu tarza borçludur. Bu tarz›n riskleri de vard›r. Tersine döndü¤ü zaman, Saddam Hüseyin gibi bir duruma düflme tehlikesi de vard›r. Bu politika flimdiye kadar ‹ran aç›s›ndan hep olumlu sonuç verdi¤inden, bu tarz› sürdürmeye devam etmektedir. Ancak ABD’nin aç›klad›¤› son strateji ve Bush’un politikalar›, ‹ran’›n bu durumunun görülerek, ‹ran’› s›n›rland›rmaya dönük bir yaklafl›ma yönelindi¤ini ortaya koyuyor. Bu aç›dan ‹ran’›n bu politikalar› belli yönüyle bir kazanç elde etmifl gözükse de mevcut
ww
w.
“‹ran’›n politikalar›, Ortado¤u’da istikrar› bozucu, sars›c›, sükunetin ortaya ç›kmas›n› engelleyici bir tarzdad›r. Daha do¤rusu siyasi etkisini ve varl›¤›n› bu tarza borçludur. Bu tarz›n riskleri de vard›r. Tersine döndü¤ü zaman, Saddam Hüseyin gibi bir duruma düflme tehlikesi de vard›r. Bu politika flimdiye kadar ‹ran aç›s›ndan hep olumlu sonuç verdi¤inden, bu tarz› sürdürmeye devam etmektedir”
‹ran’›n politikalar› istikrar› bozmaya yöneliktir
Türkiye Kerkük referandumunu engellemeye çal›flmaktad›r
Irak söz konusu oldu¤unda, güncel olarak önemli bir konu da Kerkük sorunudur. Kerkük’te 2007 y›l›nda yap›lmas› planlanan referandum yaklaflt›kça, Kerkük gündemi birçok çevre taraf›ndan yo¤un biçimde tart›fl›lmaktad›r. Özellikle de Kürtleri sömürge alt›nda tutan ülkeler, Irak’ta oluflacak bir federal sistemde Kerkük’ün Kürt federasyonuna ba¤lanmamas› ya da Kerkük’te Kürtlerin siyasal, sosyal, ekonomik, kültürel alanda etkin olmamas› için büyük çaba gösteriyorlar. Kerkük’teki petrol kaynaklar›n›n Kürtler taraf›ndan kullan›lmas› durumunda, Kürtlerin zenginleflebilece¤ini düflünüyorlar. Ekonomik, sosyal, kültürel olarak ortaya ç›kacak geliflmelerin yaln›z Güney Kürdistan’› de¤il, di¤er parçalardaki Kürtleri de etkileyece¤ini düflünerek, Kürtlerin Kerkük üzerinde etkin olmas›n› istemiyorlar. Sadece
SERXWEBÛN
“Saddam Hüseyin’in idam›n›n Irak’taki politik durumu kökten de¤ifltirecek bir etkisinin olmas› söz konusu de¤ildir. Ancak taktik ve güncel olarak belirli düzeyde etkisinin olaca¤› aç›kt›r. Yine uzun vadeli sonuçlar› da olacakt›r. Ancak bu olay›, Irak politikas›nda herhangi bir taraf›n baflar›s› veya baflar›s›zl›¤›n› belirleyecek düzeyde bir geliflme olarak de¤erlendirmek de fazlas›yla abartmak olur”
fiimdi böyle bir durum kendisini aç›kça ifade etmiyor, Güneyli siyasi gruplar›n da böyle bir yaklafl›m› d›flar› vurduklar› görülmüyor, ama Kerkük üzerinde pazarl›k sonras› Güneyli güçlerin ya da ABD’nin PKK üzerine gitme ihtimalini de gözden kaç›rmamak gerekir. Bu hususu bütün Kürt yurtseverlerin özellikle dikkate almas› gerekmektedir. Tabii ki Kerkük bir Kürt flehridir, bir Kürdistan flehridir. Bunun tart›fl›lmas› bile abesle ifltigald›r. Bu konudaki her türlü yaklafl›mlara karfl› Kürt halk› tabii ki direnecektir. Kürdistan flehri oldu¤u için, Kürdistan federasyonuna ba¤lanmas› da do¤al ve olmas› gerekendir. Kürtlerin, Kerkük’ün bir Kürt flehri
w.
ww
oldu¤u gerçe¤ini uluslararas› kamuoyuna kabul ettirme konusunda bir avantaj sa¤lad›klar› aç›kt›r. Ancak Türkiye ve di¤er ülkelerin, ABD, Güney Kürdistan yönetimi ve Irak hükümeti üzerinde yapt›¤› bask› sonucu Kerkük petrollerinden sadece Kürtlerin de¤il, fliilerin, sünnilerin yararlanmas›n› hedefledikleri, özellikle sünnilerin bu petrolden önemli bir pay almas›n› sa¤layacak bir düzenlemeye gidilmesi konusunda ilerleme sa¤lad›klar› da anlafl›lmaktad›r. ABD’nin ‘yeni petrol yasas› oluflsun’ derken söylemek istedi¤i; Türkiye’nin, ‹ran’›n, hatta Arap ülkelerinin bask›s› sonucu Kerkük petrollerini sadece Kürtlere b›rakmak de¤il, Irak geneline paylaflt›rmakt›r. ABD adeta ‘e¤er sorun petrol ise, buyurun petrolü paylaflt›r›yoruz’ diyerek, bask›lara cevap vermek istemektedir. Anlafl›l›yor ki petrol yasas› bu biçimde ç›kacak. Bölgedeki Kürtlerin, böyle istemeseler de bask›lar karfl›s›nda belli düzeyde bunu kabul etmek zorunda kalaca¤› görülüyor. ABD de böyle bir petrol yasas›n› Kürtlere kabul ettirmek istiyor. Güneyli Kürt siyasi gruplar›n›n da Kerkük’ün Kürdistan flehri oldu¤u kabul edilirse petrolün bu biçimde da¤›t›lmas›na belli düzeyde göz yumaca¤› görülüyor. Kerkük’teki petrolün nüfusa göre bölüflümü yap›lsa dahi, Kerkük petrol gelirinin önemli bir k›sm›n›n Kürtler taraf›ndan kullan›lmas› söz konusu olacakt›r. Kerkük üzerinde bir mücadele sürmektedir. fiu anda Kerkük’ün Kürdistan flehri olarak kabul edilme gerçe¤i a¤›rl›k basm›fl durumdad›r. Zaten bir referandum gerçeklefltirilirse bu resmileflecektir. Türkiye’nin Kerkük konusunda bu kadar bast›rmas›n›n bir nedeni de seçim dönemidir. Seçim öncesi herkes propaganda yap›p, kazanç sa¤lamaya çal›fl›yor. CHP, Kerkük ç›k›fl›yla milliyetçi oylar› toplamaya çal›fl›yor. AKP de CHP’den afla¤› kalmayarak, CHP’nin bu yönlü puan toplamas›n› engellemeye çal›fl›yor. AKP iktidar› ya da dönemsel devletin Kerkük konusunda bask›y› yo¤unlaflt›rarak, Kerkük üzerinde olmasa da Türkiye ile s›n›r olan bölgelere belli bir operasyon yapma ihtimali her zaman gündemde-
ew e. c
gitmelerini, PKK konusunda kendilerine destek sunmalar›n› sa¤latmakt›r. Kerkük’te bir fley yapamayaca¤›n› gören Türkiye, Kerkük bask›s›yla ABD ve Güneyli Kürtleri PKK üzerine sald›rtmay› hesaplamaktad›r. Kerkük konusunda bu kadar feryat figan etmelerinin alt›nda yatan en temel gerçeklerden biri budur. Bunu görmeden, Türkiye Kerkük’e girmek istiyor, Kerkük’te Kürtlerin statüsünü engellemek istiyor, demek bu hesaplar›n sadece bir k›sm›n› görmek anlam›na gelir. Bu, yan›lg›lara götürür.
ne t
Kürdistan’a ba¤lanmas›n› istememekle kalmay›p, Kerkük flehrinde Kürtlerin a¤›rl›k olmas›n› engellemeye çal›fl›yorlar. Daha do¤rusu, Kerkük’ü bir Kürdistan flehri olarak görmeyip, bir Arap ya da Türkmen flehri olarak görme ve kimli¤ini böyle flekillendirme iste¤i ve çabas› var. Bu konuda en fazla da Türkiye’nin u¤raflt›¤›n›, referandum yaklaflt›kça Kerkük üzerinde oyunlar oynamak istedi¤ini görüyoruz. Türkiye, Kerkük’te referandum olmas›n› engellemeye çal›fl›yor. Tabii bu y›l böyle bir referandumun gerçekleflmesi halinde, Kürtlerin nüfus ço¤unlu¤u, Kerkük flehrinin bir Kürt flehri oldu¤unu ortaya koyacakt›r. Kürt flehri olmas›n›n ötesinde, Kürt federasyonuna ba¤lanmas› gibi bir karar da ç›kacakt›r. Türkiye bu durumu bildi¤inden, Kerkük’teki referandumu ertelemek, kendisinin siyasi olarak gücünün artt›¤› bir dönemde Kerkük referandumunu yapmak ya da siyasal a¤›rl›¤›n› kullanarak Kerkük statüsünü farkl› biçime dönüfltürmek istiyor. Türkiye’nin politikas›n›n bir yönüyle bu oldu¤u anlafl›l›yor. Di¤er yönüyle de flunu görüyor: Kerkük üzerinde oynayaca¤› baflka bir oyun yoktur. Kerkük’e askeri bir müdahale yapma imkan› bulunmamaktad›r. Her ne kadar böyle bir müdahaleden söz edilse de bu, kesinlikle olmayacakt›r. Ne bölgenin ne de dünyan›n siyasi koflullar›, Türkiye’nin K›br›s’ta oldu¤u gibi Kerkük’e müdahale etmesine imkan vermemektedir. Kald› ki co¤rafi olarak da Kerkük ile Türkiye aras›nda uzun bir Kürdistan co¤rafyas› vard›r. Di¤er koflullar›n yan›nda, co¤rafik koflullar da bir engeldir. Bu aç›dan fiziki olarak da öyle kolay görünlmemektedir. Buna ra¤men kapal› oturumlar düzenlenmekte, Kerkük için askeri operasyonlar yap›laca¤› havas› estirilmekte ve bir bask› yarat›lmaya çal›fl›lmaktad›r. Bunun belirtti¤imiz gibi, referandumu erteletmek, uygun koflullarda Kerkük’ün siyasi statüsünü Kürtlerin lehine olmayacak bir biçimde flekillendirmek gibi bir stratejiyi, bir takti¤i, bir ad›m› hedefledi¤i aç›kt›r. Yine Kerkük üzerindeki bu bask›y› yo¤unlaflt›rarak, esas olarak ABD ve Güneyli Kürtlerin PKK üzerine
Ocak 2007
om
36
Ocak 2007
SERXWEBÛN
lum örgütlerinin, ayd›n çevrelerinin bir araya gelerek, ortak bir ulusal politika izlemeleri gerekmektedir. Böyle süreçlerde güç dengelerine göre strateji belirlemek, çok tehlikelidir. Tabii kaygan politik zeminin oldu¤u böylesi süreçlerde politik iliflkileri yürütmek, hassasiyet gerektirir, ama yine de esas olarak sonucu belirleyecek olan, söz konusu gücün etkisini ve a¤›rl›¤›n› ortaya ç›karacak kendi güç potansiyellerinin tümünü harekete geçirebilmesi ve olas› geliflmelere önceden haz›r olmas›d›r. Bu aç›dan bir ulusal konferans Kürtler aç›s›ndan zorunlu hale
li¤e dayanan, gelece¤i öngören politikalar, taktikler, stratejiler taraf›ndan sa¤lanabilinece¤i görerek hareket edilmesi önemlidir. Kürtlerin k›sa sürede bir araya gelerek bir ulusal konferansla ortak politika tespit etmeleri, Güney, Kuzey, Do¤u, Bat› tümü için farkl› durumlarda nas›l bir politika izlenmesi gerekti¤ini ortaya koymalar› gerekmektedir. Esas olarak da bütün parçalar›n di¤er parçalar› gözeten, birbirini zay›flatan de¤il de birbirini güçlendiren bir yaklafl›m ve perspektifle ulusal konferansa gitmesi ihtiyac› vard›r. Sadece bir
gelmifltir. fiu veya bu geliflmeye de¤il de Kürt halk›n›n gücüne dayanan ortak bir politika izlendi¤inde, çeflitli güçlerin sald›r›lar›na da daha do¤ru cevap verilebilir. Yine ortaya ç›kabilecek tehlikeli hususlara da ulusal bir politika ile karfl› konulmufl olur. Yak›n zamanda Baker-Hamilton raporu gündeme geldi. Bunun Kürtler aç›s›ndan baz› s›k›nt›l› sonuçlar yarataca¤› ortadayd›. Bu rapor flimdi tümüyle uygulanm›yor, k›smi olarak dikkate al›nd›, ama bu tür süreçlerde kaygan bir siyasal zemin vard›r. Politikalar›n, taktiklerin, güç birliklerinin, ittifaklar›n de¤iflme ihtimali her zaman gündemdedir. Bu aç›dan mevcut duruma –ister olumlu ister olumsuz olsun– güvenmeden, mevcut durumun de¤iflebilece¤ini hesaplayarak, esas kal›c› olan›n ise ulusal bir-
parçay› de¤il, tüm parçalar›n ç›karlar›n› gözeten, ç›karlar›n›n birbiriyle karfl› karfl›ya getirilmesini engelleyen, ortak bir paydada buluflturan, b›rakal›m karfl› karfl›ya getirilmesini birbirini besleyen bir yaklafl›m içinde böyle bir konferans›n yap›lmas› çeflitli sald›r›larla Kürtlerin kazan›m ve ç›karlar›n›n geriletilmesi ve ortadan kald›r›lmas›n› engelleyecektir. Dolay›s›yla böyle bir ulusal konferans, hem Kürtlerin Kerkük konusunda bir politika sahibi olmas›n› sa¤layacak hem de ortaya ç›kacak ortak politika ve kararlar do¤rultusunda sadece Irak üzerine de¤il, Ortado¤u politikalar› üzerinde etkili olmalar›n› beraberinde getirecektir. Konferans›n yap›lmas›, Kürdistan’daki tüm sorumlu ulusal güçlerin önünde bir görev olarak durmaktad›r.
ne te we .c om
dir. San›yoruz ABD de gün ve mesafe olarak böyle bir operasyona göz yumabilece¤inin sinyallerini vermifltir. Burada önemli olan, Güney Kürdistan yönetimi, Talabani ve Barzani’nin, Kürdistan federasyonunun ve Kerkük’ün Kürdistan flehri olarak kabul edilmesi konusunda hakl› olarak verdikleri mücadeleyi PKK ve Kuzey Kürdistan halk›n› pazarl›k konusu yaparak yürütmemeleridir. Çünkü Türkiye ve ABD içindeki birçok çevre, Talabani ve KDP’nin PKK’yi Kerkük sorununda pazarl›k konusu yapt›klar› biçiminde de¤erlendirmelerde bulunmaktad›r. E¤er Kerkük’ü kabul ettirebilirse, PKK’nin üzerine yönelebilece¤i biçiminde yayg›n bir de¤erlendirme vard›r. Tabii ki biz bu tip fleylere inanmad›¤›m›z gibi, bunlar› do¤ru da bulmuyoruz. Bu konuda bütün Kürdistan halk›n›n ve Kürdistan yurtseverlerinin duyarl› olmas› gerekir.
37
Kürtler ortak bir ulusal politika izlemelidir
ww
w.
Öte yandan yaln›z Kerkük sorunu aç›s›ndan de¤il, Ortado¤u’da yeni bir statükonun kuruldu¤u, Irak’ta yeni dengelerin olufltu¤u ve Türkiye, ‹ran, Suriye’de Kürt sorununun yeni bir boyuta tafl›nd›¤› böylesi bir dönemde Kürtler aras›nda yap›lacak bir konferans›n önemli oldu¤unu düflünüyoruz. Geçifl süreçlerinde siyasi aktörlerin inisiyatifli politikalar izlemeleri, baz› geliflmeleri önceden görmeleri önemlidir. Böyle süreçlerde öngörülü olmayan ve inisiyatifli politikalar üretmeyen güçler, süreç sonucunda ortaya ç›kacak dengelerde zay›f biçimde yer al›rlar. Türkiye’de M‹T müsteflar›n›n dedi¤i gibi, böyle dönemlerde ‘bekle gör, tav›r koy’ politikas›n›n yerine, günlük ve orta vadeli olaylar› stratejik hedeflere eklemleyen bir politika gözetilirse kazançl› ç›k›labilir. Bu gerçeklik herkes için oldu¤u gibi, Kürtler için de geçerlidir. Hatta Kürtler için daha fazla geçerlidir. Çünkü Kürtler, 20. yüzy›l statükosundan zarar görmüfltür. Eski sistemin da¤›ld›¤›, Kürtler için yeni ufuklar›n ortaya ç›kt›¤› bir dönemde Kürt siyasi güçlerinin, sivil top-
SERXWEBÛN
38
Ocak 2007
ABDULLAH ÖCALAN
om
Özgürlükten asla taviz vermeyece¤iz
K
yaklafl›l›yor, asl›nda öyle de¤il. Buradaki tutuldu¤um koflullar bile bana öyle basit yaklafl›lmad›¤›n› göstermeye yeter. Ben misyonumun, rolümün fark›nday›m. Bir arkadafl gönderdi¤i mektupta ‹pek Çal›fllar’›n ‘Latife Han›m’la ilgili son kitab›n› okumufl, bu kitap üzerinden kad›n sorununa iliflkin de¤erlendirmeler yapm›fl ve benim görüfllerimi sormufl. Latife Han›m’›n durumu trajedidir. Asl›nda Latife Han›m’›n o dönem içinde bulundu¤u durum, Türkiye’nin baz› sorunlar›n›n bugüne kadar nas›l dondurulmufl oldu¤unu iyi göstermektedir. Latife Han›m, Bat› kültürüyle yetiflmifltir. Mustafa Kemal’e göre, liberal demokrat bir kifliliktir. Ama Mustafa Kemal, döneminin ve çevresinin koflullar› nedeniyle Latife Han›m’›n liberal demokrat taleplerine cevap verememifltir. K›l›ç Ali, Latife Han›m’dan “o kar›” diye bahsederken Mustafa Kemal buna karfl› ç›k›yor, “kar› de¤il bir han›mefendi” diyor. Mustafa Kemal, Latife Han›m’a kin nefret duymuyor. Aralar›ndaki çat›flma siyasald›r. 80 y›ll›k cumhuriyetin sorunlar› Latife Han›m flahs›nda dondurulmufltur. Latife Han›m, hayat›n›n bir k›sm›n› bir evde, kimseyle görüflmeden, yaln›z bir flekilde geçirmek zorunda kalm›flt›r. Hayat› boyunca yaln›z yaflad›, mektuplaflmas›na dahi izin verilmedi. Bu, olmamas› gereken, hofl
ww
w.
ne t
ürtler idama karfl› ç›kmal›d›r. Saddam, Ortado¤u siyaset gerçekli¤inin, Ortado¤u realitesinin babas›d›r. Asl›nda Saddam, idam edilece¤i ana kadar bu cezan›n infaz edilmeyece¤ine inan›yordu. ABD’nin buna izin vermeyece¤ini düflünüyordu, ABD’ye güveniyordu. Kürtler de ABD’ye çok güveniyor, tap›yorlar. Bütün Kürt örgütleri ABD’ye ba¤›ml›, sadece PKK ba¤›ms›z durumda. Biz bafl›ndan beri kendi özgücümüze güvendik. Kürtlere tavsiyem ABD’ye güvenmesinler, kendi özgüçlerini esas als›nlar. Yine Saddam çok ilginç, ölüme giderken bile erkeklikten söz ediyor. Ölüme giderken bile cellatlar›na “erkek olun”, “ erkeklik öldü mü “ diyor. ‹flte bu ölüme giderken bile de¤indi¤i “erkeklik” kendi sonunu getirdi, halk›n› da periflan etti. Saddam, ABD ile giriflti¤i son savafl için, “bu savafl bütün savafllar›n anas› olacak” demiflti. Saddam’›n sonunu getiren ulus devlet anlay›fl›ndaki ›srard›r. Saddam, Kürtlerin ve fiiilerin ço¤unlukta oldu¤u Irak’ta Sunnilere dayal› bir ulus devlet yaratmak istedi. Ama Ortado¤u’nun sosyolojik ve tarihi yap›s› ulus devlete uygun de¤il. Benim söylediklerim bir bir ç›k›yor. Türkiye’deki sert ulus devleti de e¤reti duruyor. Türkiye’nin Irak’›n durumundan ders ç›karmas› gerekir. Bana s›radan bir hükümlü gibi
ew e. c
“Kürtler tarihi ve kritik bir süreçten geçmektedirler. ‹mha amaçl› yönelmeyi planlayan güçler var. Kürtler bunlara karfl› tedbirli olmak zorunda. Kürdistan’daki bütün güçler, özellikle gençlik bu konuda hassas olmal›d›r. KDP ve YNK gibi güçler de afliretsel menfaatlerini bir tarafa b›rak›p savunma amaçl› ortak bir durufl sergilemeli, ortak bir siyasal irade oluflturabilmelidirler” olmayan bir durumdur. Mustafa Kemal Latife Han›m iliflkisinde Mustafa Kemal otoriterdir. Benimle Kesire aras›ndaki iliflkide ise, Latife Han›m ile Mustafa Kemal aras›ndaki iliflkinin tam tersi bir durum söz konusudur. Yani bu iliflkide ben özgürlükçü ve demokratt›m, Kesire ise Mustafa Kemal’in pozisyonunda, otoriterdi. Asl›nda Kesire’nin köklü bir ailesi vard›. Aile büyüklerinin Mustafa Kemal ile ‹nönü ile iliflkileri olmufl san›r›m. Ama Kesire’nin neden böyle bir tutum sergiledi¤ini anlayamad›m. Ne yapmaya çal›flt›¤›n› anlamad›m, karanl›k bir durum da söz konusu. fiu an ne durumda bilmiyorum.
Özgürlük mücadelesinden asla taviz vermeyin Ben daima kad›n sorununun ne kadar önemli oldu¤unu vurgulamaya çal›flt›m. Kad›n arkadafllar› bu konuda teflvik ettim, her zaman ön aç›c› oldum. Bunun için mücadele ettim. Özgürlü¤e giden yolun kad›nlar›n özelde de Kürt kad›nlar›n›n sorunlar›n›n afl›lmas›ndan geçti¤ini ifade ettim. Birkaç hafta önce kad›n sorununa iliflkin söylediklerim bir gazetede yer alm›fl, okuyabildim. Bilinçli olup olmad›¤›n› bilmiyorum, ama biraz eksik ve yanl›fl yaz›lm›fl. O görüflmede tecavüz kültürünün i¤rençli¤inden söz etmifltim. Baz› kad›n arkadafllar t›-
Ocak 2007
SERXWEBÛN
mevcut cinsellik iliflkisi erkek egemen topluma hizmet ediyor. Kaba, vahflilefltiren, yok edici bir iktidar anlay›fl› ortaya ç›kar›yor. Hepsinin temelinde bu anlay›fl vard›r. Namus cinayetleri, tecavüz kültürünün alt›nda bu anlay›fl vard›r ve bu anlay›fl de¤iflmeden ne demokrasi ne de özgürlük sorunu çözümlenemez. Cumhuriyetin kuruluflundaki eksik kalan ayaklardan biri de budur, kad›n sorunu çözülmemifl, dondurulmufltur. Saddam’›n ipe giderken bile “erkeklik öldü mü” demesi bu vahflileflmifl erkek anlay›fl›d›r, biz bu anlay›fla karfl›y›z. Biz hep bu anlay›fl› aflmak için mücadele verdik. Ad›yaman Cezaevi’nden
mektup gönderen Hanefi Y›lmaz arkadafl, san›r›m ayn› zamanda tarih ö¤rencisi. 1876 ile 1923 aras› dönemi inceliyor. Bu tür çal›flmalar› faydal› buluyorum. Musul-Kerkük meselesine iliflkin söyledikleri de do¤ru say›l›r. Kürtlere bölücü diyorlar, asl›nda Kürtler bölücü de¤il, Musul ve Kerkük Misak-› Milli’nin d›fl›nda tutuldu¤u için Kürtler isyan etmifltir. fieyh Sait ayaklanmas›, Musul ve Kerkük’ün taviz verilerek Misak-› Milli d›fl›nda tutulmas› nedeniyle meydana gelmifltir. Kürtlerin ayaklanmas›n›n bir sebebi de asl›nda budur. Söylendi¤i gibi ‹ngilizlerin k›flk›rtmas› nedeniyle de¤ildir. Yine ittihatç›lar›n o dönemdeki rolüne de¤iniyor. Daha önce ben de de¤inmifltim. ‹ttihatç›lar o dönem tutumlar›yla Osmanl›’y› y›k›ma sürüklemifllerdir ve bugünkü temsilcileri olan ve benim neo ittihatç›lar dedi¤im kesimler de ne yaz›k ki bugün o rolü oynamaktad›rlar.
ww
w.
ne te we .c om
kand›klar› zaman iflte evlenip ayr›l›yorlar ya da kaç›yorlar. Ben flimdi kad›n arkadafllar›m›za evlenin ya da evlenmeyin diyemem. Benim özgürlük anlay›fl›m bellidir, kad›n arkadafllar da kavrayam›yorlar. Bu, befl bin y›ll›k bir meseledir. Kad›nlar›m›z befl bin y›ld›r hep kendilerine verilmifl kad›nl›k rolüyle yetiflmifller bunu aflam›yorlar. Hep iflte bir yafla geldi¤inde evlenecek, erke¤e hizmet edecek ya da evde kalma psikolojisine girecek. Bu döngüyü aflam›yorlar. Ama onlara söyleyece¤im fludur: Özgürlük mücadelesi için çal›flmaya devam edin. En anlaml›, en güzel mücadele budur. Bir ekmek parças›, kar›n toklu¤una da olsa yaflay›n, ama mücadelenizden taviz vermeyin. Bu söylediklerim dürüst erkekler için de geçerlidir. M. Foucault’›n Cinselli¤in Tarihi kitab›n› okuyorum. Kat›ld›¤›m, ama daha genifl olan düflüncelerim var. Cinsel güdüler do¤ald›r, her insanda bulunur. Tehlikeli olan cinselli¤in iktidar›n objesi haline gelmesidir. Mevcut cinsellik bir iktidard›r, flaha kalkm›fl erkekliktir. Hatta erke¤i vahflilefltirmifltir. Sonuçta
39
Yahudilerin Ortado¤u’da özgür yaflama haklar› vard›r
fiimdi de k›saca iki tarihi analiz yapmak istiyorum, ama bafltan söyleyeyim, kesinlikle anti semitist de¤ilim. Yahudilerin de Ortado¤u’da eflit ve özgür yaflama haklar› var, Irak’ta, Kürdistan’da yaflama haklar› var. Ben sabetayc›l›¤a ve sahte müslümanl›¤a karfl›y›m. Tarihi analizlerimden birincisi Irak’taki flii-sünni çeliflkisine iliflkin. Hz. Muhammed Medine’de kald›¤› dönemde ve Hendek Savafl›’ndan önce, Medine yak›nlar›ndaki bir yahudi kabilesine ça¤r›da bulunuyor. Mekkelilere karfl› birlikte savaflmak için desteklerini istiyor. Fakat o yahudiler, çekindikleri, korktuklar› ya da müslümanlar›n kazanacaklar›na emin olmad›klar› için bu deste¤i vermiyorlar. ‹ddia flu ki, daha sonra Hz. Muhammed, savafl› kazan›nca bu yahudilerin öldürülmesini
SERXWEBÛN
Türkiye Cumhuriyet Kürt düflmanl›¤› üzerine kurulmam›flt›r
ww
w.
‹kinci tarihi analiz olarak flunlar› söylemek istiyorum. ‹spanya’dan sürülen yahudilerin bir k›sm› Osmanl›’ya s›¤›n›yor. Tar›k Ali’nin ‘Nar A¤ac›n›n Gölgesi’ kitab›nda bu konudan bahsediliyor. Osmanl› yahudileri Osmanl› mali sisteminde kilit noktalarda yer al›yorlar. Ekonomik olarak güçlüdürler ve Osmanl›n›n son dönemlerinde 19. yüzy›l›n sonlar›na do¤ru yahudi masonlar, bir yurt aray›fl›na girdiler. Hatta Abdülhamit’ten Selanik ve çevresi ya da Filistin’den toprak istediler, hatta sat›n almak istediler, ama Abdülhamit kabul etmedi. O dönemde nakflîlik özellikle Kürtler aras›nda iyice yay›lm›fl ve etkili olmaya bafllam›flt›r. Abdülhamit döneminde nakflî Kürtler çok etkilidir. Hamidiye Mek-
Bugünkü MHP ve CHP ve di¤er benzer partilerin yapt›¤› ›rkç› milliyetçilik cumhuriyetin kurulufl aflamas›nda yoktur. Bu milliyetçilik 1945’lere kadar Alman emperyalizminin de etkisinde kalm›flt›r. 1950’lerden sonra ABD emperyalizminin etkisi devreye girmifltir ve bugüne kadar gelmifltir. Türkefl de 1950’lerden sonra ABD’ye gitmifltir. Bugünkü neo ittihatç›lar›n yapmak istediklerini çok elefltirdi¤imiz Yavuz bile yapmam›flt›r, hatta gerekti¤inde ittifak yapm›flt›r. Ben geçmiflte Yavuz’dan Alparslan’dan bofluna söz etmedim. Cumhuriyet, neo ittihatç›lar›n iddia etti¤i gibi Kürt düflmanl›¤› üzerine kurulmufl de¤ildir. Kürt düflmanl›¤› 1950’lerden sonra t›rmand›r›lm›flt›r. Kürt dili, Kürt kültürü yok say›lm›flt›r. Ben görüfllerimi genelde Ortado¤u ve bütün insanl›k için özelde de Kürtler için dile getiriyorum. fiimdi de yedi hususa de¤inmek istiyorum. Bunlar› iyi dinleyin. Bu yedi husus, dört tez/görüfl ile üç görevden olufluyor. Birinci tez ya da görüflfl:: Irak’a iliflkindir. Irak için görünen o ki en uygun model, üçlü federasyon ya da konfederasyon olacakt›r. ‹kinci tez ya da görüflfl:: E¤er üçlü federasyon ya da konfederasyon engellenirse, oluflacak olan flia-Kürt ittifak›d›r. Talabani’nin daha önce de söyledi¤im gibi ‹ran’la güçlü iliflkileri söz konusudur. Üçüncü tez ya da görüflfl:: Suriye, Irak, ‹ran ve Kürtler’in yaflad›¤› di¤er topraklarda demokratik Konfederalizmin uygulanmas›d›r. Türkiye’dekiler konfederalizm deyince yanl›fl anl›yorlar, hemen bir devlet yap›lanmas›ndan söz etti¤imizi düflünüyorlar. Ama ben defalarca söyledim kesinlikle bir devlet yap›lanmas› söz konusu de¤ildir. Üniter devlete ve bayra¤a herhangi bir zarar› söz konusu de¤ildir. Bu, bir çeflit demokratik özerkliktir. Bunun yerel aya¤› da vard›r, yerelde parlamentosu olur. Bunun birçok örne¤i vard›r, vakit yok girmek istemiyorum, ama ‹ngiltere örne¤i var, ‹spanya örne¤i var. 1920’lerdeki misak-› milli s›n›rlar› sadece Musul-Kerkük de¤il Halep’in kuzeyinden geçmekte, Kürtlerin yaflad›¤› bölgeleri kapsam›na almaktayd›. Ben
ew e. c
tepleri bu temelde aç›lm›flt›r. Devletin önemli kademelerine kadar nakflî Kürtleri yükselmifltir. Seyit Abdulkadir o zamanki Dan›fltay Baflkanl›¤›’n› yapm›flt›r. Yani nakflîlik çok önemli bir pozisyondad›r. Yahudi masonlar bu flekilde ikna edemeyeceklerini anlay›nca, ‹ttihat ve Terakki örgütlenmesini gerçeklefltirerek Abdülhamit’i devirme plan›n› yapm›fllar ve neticede Abdülhamit’i devirerek ‹ttihat Terakki ile iktidara gelmifllerdir. Bilindi¤i gibi ‹ttihat Terakki’nin merkezi de yahudi masonlar›n›n almak istedikleri Selanik ve çevresidir. Mustafa Kemal ‹ttihat ve Terraki’cilerin oyununu bozarak sonuçta cumhuriyeti kurmufltur. Daha önce söyledi¤im gibi, Mustafa Kemal’den Selanik’i almas›n› istemifller, ›srar edip bask› da yapm›fllar, ama Mustafa Kemal, oyunlar›n› anlam›fl ve kendi do¤du¤u bu flehri almaya yanaflmam›fl, ‹ttihat Terrakicileri daha sonra tasfiye etmifltir. Yalç›n Küçük’ün dedi¤i, “kurtulufl savafl› h›ristiyanlarla yahudilerin savafl›d›r” sözü bir derecede do¤rudur. Ulus devletlerin temeli olan Frans›z ihtilalinde mason yahudilerin büyük rolü olmufltur. Tap›nak flövalyeleri Fransa Kral›’ndan intikam almak için örgütlenmifl ve Frans›z ‹htilali’nin haz›rlanmas›nda önemli rol oynam›fllard›r. Frans›z ‹htilali’nden sonra ulus devletler ortaya ç›km›flt›r. Mustafa Kemal, cumhuriyetin kuruluflunda nakflî Kürt büyükleriyle görüflmüfl. Kürtlerden de nakflîcilerden de destek alm›flt›r. Fakat özellikle dindarlar›n ve nakflîlerin deste¤i hilafet ve saltanat›n kurtar›lmas› üzerineydi. Bütün nakflîler Kürttür demiyorum, içlerinde Türkler de var. Hilafet ve saltanat›n kald›r›lmas›ndan sonra nakflîler ve di¤er dindar kesimler cumhuriyetle ters düflüyorlar. Mustafa Kemal nakflîlikten ziyade bektaflili¤e yak›nl›k duyuyor ve cumhuriyeti koruma ad›na bunlar› tasfiye ediyor. Nakflî olan Said-i Nursi ve cemaatinin bundan sonra cumhuriyetle iliflkileri bozuluyor ve ABD ile iliflkileniyorlar. Cumhuriyetin kuruluflunda Kürt düflmanl›¤› yoktur, ümmetçilik ve milliyetçilik de yoktur. Mustafa Kemal milliyetçili¤i, yurtseverliktir.
ne t
emrediyor ve hepsi öldürülüyor. O dönem Hayber Kalesi yahudilerin elindedir. Oras› da ele geçiriliyor, oradakilerin de ço¤u öldürülüyor. Ve Hz. Muhammed’in yahudilerin bütün Arabistan’dan temizlenmesi emrini verdi¤i söyleniyor. Ben asl›nda Hz. Muhammed’in h›ristiyanlara ve yahudilere karfl› oldu¤unu düflünmüyorum. Zaten eski yahudi düflüncesini anlatan yahudi ve h›ristiyan din adamlar› ile iliflkileri olmufl, onlardan etkilenmifltir. Zaten bu dinleri Ehl-i Kitap olarak kabul etmifltir. Yahudiler daha sonra müslümanlarla bafl edemeyece¤ini anlay›nca müslümanlar aras›na çeliflki koymay› kararlaflt›rm›fllard›r. Yan›lm›yorsam Hz. Osman döneminde ‹bn-i Sebe adl› bir yahudi müslümanl›¤› seçiyor, ama asl›nda sahte bir müslümand›r. Amac› müslümanlar aras›na nifak sokup onlar› zay›flatmakt›r. Sünni-flii çeliflkisi böyle bafllam›flt›r. Bugün Irak’ta suniler ve fliiler ac›mas›zca birbirlerine sald›rmakta, öldürmektedirler. Bilindi¤i gibi Irak’taki karmaflan›n arkas›nda ABD var, ABD’nin arkas›nda da ‹srail ve yahudi lobisi vard›r.
Ocak 2007
om
40
Ocak 2007
SERXWEBÛN
özellikle gençlik bu konuda hassas olmal›d›r. KDP ve YNK gibi güçler de kendi afliretsel parti menfaatlerini bir tarafa b›rak›p savunma amaçl› ortak bir durufl sergilemeli, ortak bir siyasal irade oluflturabilmelidirler. Kürtlerin içinden geçti¤i bu kritik süreçte ortak politikalar› belirleyecek ortak bir siyasal irade oluflmas› zorunluluktur. Kürtler oturup, siyasal geliflmeleri analiz edip gelece¤e dönük gerekli tedbirleri almal›d›rlar. ‹kinci görev: Ortak bir siyasal iradenin oluflturulmas›d›r. Bütün ulusal kesimlerin kat›laca¤›, temsil edilece¤i bir halk kongresi toplanmal›d›r. ‹ki üç ay içinde bu gerçeklefltirilmelidir. Bundan sadece KONGRA GEL’i kastetmiyorum, bütün ulusal güçler temsil edilmelidir ve Kürtlerin içinden geçti¤i bu kritik süreçte, ortak politikalar› belirleyecek ortak bir siyasal irade rolünü oynamal›d›r. Kürtler oturup, siyasal geliflmeleri analiz edip gelece¤e dönük gerekli tedbirleri almal›d›rlar. Üçüncü görev: Daha önce KCK (Komarya Civakên Kürdistan) sistemini önermifltim. Zorunlu de¤il, ama isim bu flekilde olabilir demifltim. Türkçe’ye ise bir çeflit Demokratik irade veya demokratik inisiyatif olarak çevrilebilir. Daha önce de söyledi¤im gibi, bu bir devlet yap›lanmas› de¤ildir. Herkesin, Türkmen, Asurî vb her toplumsal grubun içinde yer alabilece¤i demokratik bir örgütlenmedir. Son olarak daha önce söylediklerimi tekrarl›yorum; iflte askeri anlamda iflgal, kültürel soyk›r›m devam ederse, baharla birlikte bir topyekün sald›r› olursa, olacaklar konusunda uyar›yorum. Kürtler kendilerini savunacakt›r. Gerilla elli bine ç›kar. On binlerce Kürt genci var. E¤er böyle bir imha dayat›l›rsa bu gençler savunma ad›na gerillaya kat›lacakt›r.
Tarihte Kürtlerle ittifak sürekli olarak kazand›rm›flt›r M‹T Müsteflar›n›n aç›klamas› olmufltu. Radyodan özetini dinledim. M‹T, devletin hassas en önemli kurumlar›ndan biridir. Bu kurum Genelkurmay, Baflbakanl›k dahil devletin temel karar organlar›n› sürekli bilgilendirir, raporlar sunar. Bu kuruma yüzlerce kanaldan, dünyan›n birçok yerinden muazzam bir bilgi ak›fl› gelmektedir. Demek ki Müsteflar, bu gelen bilgilerden dolay› tehlikeyi görüyor, uyar›yor. Bunu yurtseverli¤inin gere¤i olarak yap›yor. Di¤erleri bu tehlikeyi göremiyorlar, o yüzden uyar› yapma ihtiyac› hissediyor. Peki ne yap›lmas›na iliflkin önerileri de var m›? Devletin kurumlar› neden ad›m atam›yorlar? Türkiye’de ne sa¤ ne de sol bugüne kadar müsteflar›n bahsetti¤i tehlikeyi görememifl, sa¤l›kl› politikalar üretememifltir. DYP biraz anl›yor gibi. Baykal ve ekibi ne yapt›¤›n› bilmiyor, anlam›yorlar. ‹ktidar h›rs› bunlar›n gözünü kör etmifltir. ‹ktidardan baflka hiçbir fleyi düflünmüyorlar, tek hedefleri iktidar. Orduda da böyle düflünenler oldu¤u gibi sa¤duyulu olanlar da var. Hepsi böyledir demiyorum. Daha fiam’da oldu¤um dönemde benimle temasa geçen askeri yetkililer olmufltu. Devlet çökerse çat›s›n›n alt›nda hep birlikte kal›r›z, demifllerdi. Ben de bunu hakl› gördü¤ümü ifade etmifltim. Ta o zamandan beri bu tehlikeyi bertaraf etmek için bar›fl politikalar›n› sürdürüyorum. fiu s›ralar Foucault’un Cinselli¤in Tarihi kitab›n› okuyorum. Orada da baz› filozoflar›n iktidar› fahifleye benzetti¤i belirtiliyor. Bir kere al›flt›lar m› koltu¤u b›rakmak istemiyorlar. Bizim içimizde de Botan, Osman gibi iktidar delisi olanlar vard›. Bunlar beni anlamad›lar. Onlara zaman›nda bu iktidar tart›flmalar›yla önüme nas›l gelirsiniz, beni hiç mi anlamad›n›z demifltim. Saddam da Irakl›lara teslim edilmesine ve as›lmas›na bir saat kala bile ABD’den yard›m bekliyordu. Son an›na kadar ABD’ye güveniyordu. ‹ktidar h›rs› gözünü o kadar kör etmiflti. ‹leriyi göremiyordu. Hala
ww
w.
ne te we .c om
demiyorum bu topraklar al›ns›n, s›n›rlara dahil edilsin. Kastetti¤im Mustafa Kemal’in 1920’lerde sözünü etti¤i “bir çeflit muhtariyet” bugün bizim söylediklerimizin ta kendisidir. E¤er bunlar›n Mustafa Kemal’in hat›ras›na birazc›k sayg›lar› varsa, bunu uygulamaya geçirirler. Yoksa Irak gibi olur. Mustafa Kemalciyiz diyen kesimlere ve özellikle subaylara sesleniyorum; Türkiye’nin ve bütün halklar›m›z›n bir felakete sürüklendi¤ini görmüyor musunuz? D›fl dinamiklerin tepkilerini esas alarak hareket edemeyiz. Bu üçüncü tez, benim görüflüm veya tezimdir. Bunun için bütün yurtseverleri, ayd›nlar› duyarl› olmaya ça¤›r›yorum. DPT’ye çok ifl düflüyor, bu konular› ifllemelidir. Hak-Par federasyondan bahsediyor. Bu çözüm de¤ildir ve Türkiye koflullar›na uymaz, mümkün de de¤il. Kald› ki bunlar samimi de de¤ildir, menfleileri ve iliflkileri de karanl›kt›r. Öyle ortaya ç›k›p federasyon demekle olmaz. Bu tür fleyler y›llar›n mücadelesi ve eme¤iyle olur. Böyle bir mücadele ve eme¤in kimler taraf›ndan verildi¤i de ortadad›r. Dördüncü tez ya da görüflfl:: Son seçenek ba¤›ms›zl›kt›r. Benim arzu etmedi¤im bir seçenektir, çünkü çözüm olamayaca¤›n›, felaket getirece¤ini biliyorum. Ama demokratik özerklik seçene¤i devre d›fl› b›rak›l›r ve Kürtlere imha dayat›l›rsa, Kürtlere baflka yol kalmayacakt›r. Bir ulus devlet kurulacakt›r. Ama bu ulus devlet demokratik mi olur baflka tarzda m› olur, onu bilemem. fiimdi üç göreve geliyorum. Birinci görev: Kürtler bugün tarihi ve kritik bir süreçten geçmektedirler. Büyük tehlikeyle karfl› karfl›yad›rlar. Kürtlere imha amaçl› yönelmeyi planlayan güçler var. Kürtler tüm bunlara karfl› tedbirli olmak zorunda. Kürdistan’daki bütün güçler,
41
“Askeri anlamda iflgal, kültürel soyk›r›m devam ederse, baharla birlikte bir topyekün sald›r› olursa, olacaklar konusunda uyar›yorum. Kürtler kendilerini savunacakt›r. Gerilla elli bine ç›kar. On binlerce Kürt genci var. E¤er böyle bir imha dayat›l›rsa bu gençler savunma ad›na gerillaya kat›lacakt›r”
SERXWEBÛN
ew e. c komployla teslim ediliflimde ABD ve ‹srail’in korkunç rolü, amans›z bir takibi olmufltur. fiunu da aç›k bir flekilde söylüyorum: ‹srail yanl›lar›n›n Türkiye’de iktidarda ve temel kurumlarda önemli ve etkin kadrolar› vard›r. 1650’li y›llarda Türkiye’deki yahudiler din de¤ifltirerek islamiyeti kabul ediyor. Bunlar da sebatayc›l›k hakimdir. 1750 y›llar›na kadar Barzan ailesinin de yahudi oldu¤u söyleniliyor. Daha sonra din de¤ifltirerek islamiyeti kabul ediyorlar. Nakfli tarikat›n› bu süreçte benimsiyorlar. Hükümette de nakflibendi tarikat› etkindir. fiimdi bu nakfliler, Irak’taki sunniArap grubunu ‹stanbul’da toplayarak onlar›n hamili¤ine soyundu. Araplarla iflbirli¤i yap›lmas›na karfl› de¤ilim. Ben de Ortado¤u’da kald›¤›m sürede Araplarla iliflki içerisinde oldum. Ama devletin gelece¤i sünni bir grupla iliflkilenmesi de¤il, bilakis Misak-› Milli s›n›rlar› içerisinde olan Kürtlerle iliflki içerisinde bulunmas›d›r. Kürtlerle ittifak yap›lmas› gerekir. Kürtlerle ittifak sürekli olarak kazand›rm›flt›r. Tarihte 1071 Malazgirt Savafl› döneminde Alparslan, Mervani Kürt Beyli¤i’nin baflkenti konumunda olan Silvan’a gelerek yard›m istemifltir. Mervani Beyli¤i ile bölgedeki kendine ba¤l› Kürt beyliklerinin on bine yak›n savaflç› gücünü böylece Malazgirt Savafl›’na katarak, Bizans’› ma¤lup etmifltir. Anadolu kap›lar›
ne t
elinde Kur’an ile klasik kaba bir direnifl içindeydi. Kendisinin tavr› ulus devleti savunanlar›n tavr›yd›. Geçen hafta da söylemifltim, Saddam’›n flahs›nda as›lan ulus devlettir. Frans›z ‹htilali’nde 16. Lui’nin idam› ile ulus devletler süreci bafllam›flt›. Saddam’›n idam› ulus-devletler sürecinin geldi¤i noktay› göstermektedir. San›r›m Müsteflar da bu tehlikeye iflaret ediyor. Küreselleflme karfl›s›nda ulus devletlerin direnme gücünün olmayaca¤›n› görüyor. Asl›nda ben teslim edildi¤imde benden de Saddam tarz› kaba bir direnifl bekliyorlard›. Buraya ilk getirildi¤imde kendisini K›vr›ko¤lu’nun temsilcisi olarak tan›tan bir subay, ‘bu oyunu bofla ç›kartal›m’ deyince, bu tav›rlar›n› olumlu buldum. Gelinen süreç itibariyle tarih beni do¤rulad›. Çünkü beklenilen benim klasik kaba bir direnifl sergilemem ve as›lmamd›. Bu as›lma sonucu yüzy›la yay›lacak korkunç tahribatlar yaratacak bir Kürt-Türk savafl› bafllayacakt›. Bu durumda Türkiye de Yugoslavya ve Irak gibi bir tabloyla karfl› karfl›ya kalacakt›. Irak’›n hali ortada.
‹srail’in komploda önemli bir rolü vard›
ww
w.
Benim teslimim ve idam›mla Türkiye’nin çekilmek istendi¤i nokta buydu. Michael Rubin isimli Amerikal› bir think thang kuruluflunun önde gelen ismi, teslim edilmemden sonra benim idam edilmem için çok u¤raflt›, baflaramad›, sonra da Guzman gibi kullan›lmam önerildi ve halen de u¤rafl›yor. Mehmet Ali K›fllal› ve Altemur K›l›ç gibileri de Rubin gibi düflünüyorlar. Bunlar›n amac› Türkiye’yi sürekli çat›flma içinde tutarak, kaos yaratmakt›r. ‹srail’in komploda önemli bir rolü vard›. Ben yine bafltan söyleyeyim, kesinlikle anti semitist de¤ilim. Yahudiler Ortado¤u’nun kadim bir halk›d›rlar. Kürdistan’da da Türkiye’de de kendilerini rahatl›kla ifade edebilecek tarzda yaflamal›d›rlar, ama ‹srail’in Ortado¤u’da sürdürdü¤ü politikalar› kabul etmek mümkün de¤ildir. Bunu flunun için belirtiyorum: Türkiye’ye
Ocak 2007
om
42
böyle aç›lm›flt›r. Yine Yavuz, Çald›ran’a gitmeden önce, Kürt beylikleri ile ittifak yapt›ktan sonra ‹ran’› yenmifltir. Oradan Mercidab›k ve Ridaniye Savafllar›n› da kazanarak, Kafkasya’dan Ortado¤u ve M›s›r’a kadar hakimiyet kurabilmifltir. Abdülhamit de Kürtlere dayanm›flt›r. Kürtlerle ittifak kurmufltur. Yine Mustafa Kemal, Kurtulufl Savafl›’na bafllamadan önce Kürtlerin deste¤ini alarak onlarla ittifak yapm›flt›r. Bu flekilde kazanm›flt›r. Ben tarihteki bu ittifaklar› defalarca söyledim. Kürtlerle ittifak flart. Bunun yolu da hep söylüyorum, diyalogtur. Bu, bar›fl› getirir. Onun için de bar›fl bar›fl bar›fl diyorum. Neden Türkiye flimdi içinde bulundu¤u kritik durumdan ç›kmak için Kürtlerle stratejik ittifak yapm›yor? Bu, bir koyup üç alma politikas› de¤il, bir koyup on alma politikas›d›r. Neden devlet bunu yapm›yor. Devletin petrole ihtiyac› yok mudur? Çok a¤›r d›fl borç yükü alt›nda de¤il midir? Kürtler’in istedi¤i sadece demokratik özerkliktir. Türkmenlerin de hatta Asuri ve Keldanilerin de haklar› teminat alt›na al›nmal›d›r. Türkmenlerin özerk bölgesinin merkezi Tel-Afer olabilir. Radyodan Mahir Kaynak’› dinledim. O da müsteflar ayar›nda biridir. O da tehlikeyi görüyor, aç›klamalar› olumlu karfl›l›yordu. Müsteflar›n bu aç›klamalar›n› ben de olumlu ve gerekli buluyorum.
SERXWEBÛN
43 toprak al›nmas›n› talep edenler vard›, hatta daha önce söyledi¤im gibi, Selanik’i almas›n› isteyenler de olmufltu. Mustafa Kemal bunlar›n hiç birini dinlemedi. Bugün de o tür ç›lg›nl›klar peflinde olanlar var. Hatta koca koca profesörler bunu yap›yor, olmayacak fleyler söylüyor. Birkaç y›l önce okumufltum; Alemdaro¤lu, Gürüz gibi adamlar, gidip basal›m bir saatte Atina’y› al›r›z diyorlard›. Günümüzde bu mümkün mü? Böyle düflünenler Türkiye’yi parçalanmaya götürüyorlar. Türkiye’nin dört yüz milyar dolar d›fl borcu var. Türkiye’yi savafla götürecek bu sald›rgan politikalar sürdürülürse d›fl borç bir trilyona ç›kar. Türkiye IMF’ye, ABD’ye göbekten ba¤l› hale getirilmifl durumda. O destek çekildi mi Türkiye’de ekonomi çöker. Örne¤in ABD, Türkiye’nin savafl uçaklar›n›n bir parças›n› vermedi¤inde, bir süre sonra bu uçaklar› kullanamayacakt›r. Saddam da Türkiye’de sald›rgan politika izlemek isteyenlerin istedi¤i flekilde sert ve sald›rgan politikalar izlemiflti, ABD’ye meydan okumufltu. Ki bir dönem de ABD’nin deste¤ini alm›flt›. Onun da dört yüz binlik ordusu vard›, Sovyetlerden ald›¤› Türkiye’den daha fazla uça¤› vard›. Tek bir tanesini uçurabildi mi? fiimdi geldi¤i durum ortada. Türkiye’nin Kurtulufl Savafl› döneminde dayand›¤› bir Lenin de yok art›k. Sadece ABD var. ABD, bütün dünyaya egemen güç hale gelmifltir. Özellikle Mustafa Kemal’in ölümünden sonra Türkiye’yi zay›f ve kendilerine ba¤›ml› k›lmak için sürekli çat›flma içinde tutanlar var ve bu baflar›ld› da.
Türkmenlerin ç›kar› Kürtlerle birlikte hareket etmededir Türkiye bugüne kadar hep iç çat›flmalar›yla geldi. Bunlar›n günümüzde devlet içerisinde önemli örgütlenmeleri var. Sürekli toplum ve devlet, sa¤ sol ve baflka flekillerde kutuplaflt›r›ld›. Bugün de yap›lmak istenen budur. Türkiye Kürtlerle karfl› karfl›ya getirilmeye, savaflt›r›lmaya çal›fl›l›yor. Bu, Türkiye’yi Iraklaflt›racakt›r. ABD ve ‹srail, Irak’ta bunu baflard›lar. Türkiye bu oyuna gelmemeli, buna engel olmal›d›r. Orduda da kutuplaflmalar olmufltur. Avni Özgürel de buna iliflkin yaz›lar yaz›yor, bu tür yaz›lara devam etmeli. Çok faydal› oluyor. Çok k›sa bir yaz›s› vard›, fakat ben neyi anlatmak istedi¤ini anlad›m. ‹flte ‹smet ‹nönü, 1960’l› y›llarda darbe girifliminde bulunan Talat Aydemir’e iliflkin aç›klamas›nda; bunlar›n birisiyle de Kurtulufl Savafl› s›ras›nda büyük mücadele ettim, demifl. Avni Özgürel’in bunu anlatan k›sa yaz›s›n› okuyunca, kimi kastetti¤ini yakalad›m. Kastetti¤i o birisi Çerkez Ethem’di. Ankara’y› basarak Mustafa Kemal’i idam edecekti. Olacak fley miydi? Talat Aydemir iki kez darbe girifliminde bulunarak devleti ele geçirmeye çal›flt›. Devleti ele geçirerek bir fleyler yapabilece¤ini san›yordu. Baflaramad› ve idam edildi. Burada da iktidar h›rs›n› görüyoruz. Talat Turhan da an›lar›n› anlatt›¤› bir kitapta bu konulara de¤iniyor, nas›l karfl› karfl›ya getirildiklerini ve kullan›ld›klar›n› anlat›yor. Atabeyler Çetesi bas›na yans›d›. Bu çetede yer alan bir yüzbafl›n›n aç›klamas›n› okudum, dikkat çekiciydi. Her tür silahla donat›lm›fllard›, eylem yap›p PKK’nin üzerine atacaklard›. Bu tarzda k›rk iki çete organizasyonunun oldu¤unu söylüyordu. Bu korkunç bir fleydir. Her zaman söyledi¤im gibi Kürt-Türk çat›flmas›n› yaratmak için her tür zemin oluflturulmaya çal›fl›l›yor. Kentlerde bir linç kültürü gelifltiriliyor. Bu hiçbir zaman çözüm de¤il. 12 Eylül’de Diyarbak›r’da yap›lan katliam bir mesajd›. Yine fiemdinli olay› ve bu tarz örgütlenmeler bu kapsamda de¤erlendirilmelidir. Bunlar› san›r›m bu tehlikeli politikalar› M‹T
ne te we .c om
Ocak 2007
ww
w.
Ben o dört tez üç göreve iliflkin geçen haftaki aç›klamalar›m› da Türkiye kamuoyu bilsin, uyar› olsun diye yapm›flt›m. Hatta ben, müsteflar›n bu aç›klamalar›n› bana cevap olarak yapt›¤›n› düflünüyorum. Önceki haftalarda yapt›¤›m›z görüflmelerde bir cümle kullanm›flt›m, onu yans›tt›n›z m› bilmiyorum, ama devletin içerisinde yürekli bürokrat ya da yetkililer yok mu diye sormufltum. Devlet batakl›¤a gidiyor, bunu gören hiç mi yurtsever yok demifltim. fiimdi yine birileri diyecek Apo, M‹T ile örtüflüyor. Ama ben bu görüflleri on y›ld›r dile getiriyorum. Ben de daha önceleri cumhuriyete sahip ç›kaca¤›m›z› söylemifltim. Ama o cumhuriyet bu cumhuriyet de¤il. Kastetti¤imiz demokratik cumhuriyettir. fiimdi bu mevcut ulus devletçiler, Mustafa Kemal’i de anlam›yorlar. Mustafa Kemal, 1925’e kadar tam ba¤›ms›zl›kç›yd›. 1925’ten sonra O da ‹ngilizlere yanaflmak zorunda kald›. Zaten günümüzde tam ba¤›ms›z devlet olmak zordur. Mustafa Kemal ak›ll›yd›, politika yapmay› biliyordu, gerçekçi ve pragmatist hareket ediyordu. Daha sonra Musul-Kerkük’ü b›rakmak zorunda oldu¤u için b›rakt›. O dönem daha fazla
SERXWEBÛN
“Türkiye’nin Kürtlerle stratejik ittifak yapmal›d›r. Kurtulufl Savafl› dönemindeki misak-› milli s›n›rlar› içerisinde yer al›p da bugün d›fl›nda kalan Kürtlerle yeniden demokratik özerklik çerçevesinde iliflkilenmelidir. Bu, sadece Musul-Kerkük Kürtleri için de¤il, Kürtlerin yaflad›¤› di¤er bölgeler için de geçerlidir”
ulus devlete yönelmek zorunda kalacakt›r. Bu, bizim istedi¤imiz çözüm tarz› de¤ildir. Çat›flmalara, felakete yol açar. Ben ulus devlet anlay›fl›na sahip de¤ilim, bunu defalarca söyledim. Benim s›n›f yap›m ve sosyalist kiflili¤im de buna müsaade etmez. Kürtler ad›na ulus devlet ideolojisini savunanlar›n kim oldu¤u –Barzani ve Talabani– zaten biliniyor. Bütün Kürtler son seçenekle karfl› karfl›ya kal›rlarsa, ulus devlet etraf›nda birlefleceklerdir. Bunu öngörmek çok zor de¤ildir. PKK de bu durumda bu devletin ilan›na kat›lacakt›r. Çünkü Kürtlerin yapabilece¤i baflka bir fley kalmayacakt›r. Böyle bir durumda, yüzy›l sürecek Kürt-Türk savafl› bafllayabilecektir. Bu durumda Kürtler kendi tedbirlerini almak, kendilerini savunmak zorunda kalacakt›r. Bu tehlikelere karfl› üç görevden bahsetmifltim. ‹lk olarak Kürtler kendilerini savunmak için silahl› güçlerini yetkinlefltirecekler, birlefltirecekler. Gerillaya muazzam kat›l›m oldu¤unu tahmin edebiliyorum. Özellikle ‹ran’da yo¤un kat›l›m oldu¤unu tahmin ediyorum. Sa-
w.
ww
y›lar›n› art›racaklard›r. Her türlü silah, araç gereç konusunda kendilerini gelifltireceklerdir. ABD, Irak’taki Kürtleri zaten silahland›r›yor, silahland›racakt›r. PKK’nin de bu imkanlar› var, biliyorum. Öyle sald›r› ile PKK’yi yok etmek mümkün de¤ildir. PKK muazzam bir gerilla savafl› verebilir. Siz bakmay›n ayr›l›p gidenlere, bir gider on gelir. O bozguncular gittikten sonra kalan arkadafllar daha yetkin hale gelmifllerdir. Savafl› derinlefltirecek, yayg›nlaflt›racak kapasiteleri ve tecrübeleri vard›r. Bu konuda uyar›yorum. Yine hakimler diyecek, Apo tehdit ediyor, örgütün propagandas›n› yap›yor. Ama ben bunlar› bildi¤im, olacaklar›n önüne geçmek için söylüyorum, uyar›yorum.
ew e. c
yal› eyalet sistemi uygulan›yor. Bundan çekinmeye gerek yok. Bunun ulus devlete, devletin birli¤ine zarar› yok, aksine ülkeyi, birli¤i daha güçlü hale getirecektir. Bölgedeki petrol zenginli¤i ekonomiyi güçlendirecektir. Bu zenginlikler halklar›n refah› için kullan›labilir. Saddam bu petrolden gelen muazzam zenginli¤i halklar için kullanmad›, hep silahlanmaya yat›rd›, sonuçlar› gözler önünde. Bunun için Türkiye’nin Kürtlerle stratejik ittifak yapmas› laz›m. Bu olmazsa dördüncü tez veya görüfl’te anlatmaya çal›flt›¤›m›z tablo ortaya ç›kar. Türkiye ve di¤er ilgili devletler Kürtlere yönelirse, az önce de¤indi¤im linç kültürü ve imha Kürtlere dayat›l›rsa, Kürtler son seçenek olarak
ne t
de hükümet de gördü ve k›smen engel olunmaya çal›fl›ld›. M‹T Müsteflar›’n›n aç›klamas›n› bu kapsamda da de¤erlendirmek gerekiyor. Geçen hafta aç›klam›flt›m. Türkiye kamuoyuna iyi yans›d› m›? Bu hafta da M‹T Müsteflar›’n›n aç›klamalar›n›n de¤erlendirmesi olarak da tekrarl›yorum. Bütün Türkiye kamuoyunun bunlar› bilmesi gerekiyor. Birinci görüfl; Irak’ta üçlü bir yap›lanmad›r. Bu, federasyon fleklinde düflünülüyor. Türkiye, Kürtlere iliflkin olumsuz politikalar›ndan ve oradaki Türkmenleri Kürtlere karfl› k›flk›rtma politikalar›ndan vazgeçerek, KürtTürkmen kardeflli¤inin pekiflmesi için çaba sarf etmelidir. Az önce bahsetti¤im gibi, Türkmenlerin yan›nda Asuriler ve di¤er halklar da demokratik özerklik içerisinde, demokratik otoriteye ba¤l› olarak kendilerini ifade etmelidirler. Türkmenlerin ç›kar› Kürtlerle birlikte hareket etmededir. ‹kinci görüfl; birinci görüflte söylenenler gerçekleflmezse, Türkiye, Kürtlere yüzünü dönmezse, Kürt-flii ittifak› geliflecektir. Bu ittifak sadece Irak’taki fliilerle s›n›rl› kalmayacakt›r, Kürt-‹ran iliflkilerinin geliflmesini de getirecektir. Talabani’nin ‹ran’la çok iyi iliflkisi vard›r. Üçüncü görüfl, bizim düflüncelerimizdir. Türkiye’nin Kürtlerle stratejik ittifak yapmas›d›r. Kurtulufl Savafl› dönemindeki Misak-› Milli s›n›rlar› içerisinde yer al›p da bugün d›fl›nda kalan Kürtlerle yeniden demokratik özerklik çerçevesinde iliflkilenmelidir. Bu sadece Musul-Kerkük Kürtleri için de¤il, Suriye’de ve Kürtlerin yaflad›¤› di¤er bölgeler için de geçerlidir. Buradaki topraklar kopar›l›p Türkiye’ye kat›ls›n demiyorum. Yani bu ilhak anlam›na gelmez. Kastetti¤imiz fley, Türkiye’nin öncelikle kendi s›n›rlar› içerisindeki Kürtlerle bar›flmas›, Kürtlerin demokratik özerkli¤ini tan›mas›d›r. Bu gerekirse ABD ve ‹ngiltere’ye ra¤men yap›lmal›d›r. Kürtlerin yerel meclisleri, yerel hükümetleri olur. Bunun dünyada birçok örne¤i var. ‹flte ‹spanya, Almanya, ‹ngiltere, ‹talya gibi birçok örnek var. ‹talya yirmi ayr› bölgeden olufluyor. ‹ngiltere’de ‹skoç örne¤i var. Almanya gibi tek milletten oluflan devletlerde bile bölgelere da-
Ocak 2007
om
44
‹kinci görev olarak da bütün Kürtlerin kat›laca¤› Ulusal Kongre’den bahsetmifltim. KONGRA-GEL y›lda bir toplan›yor, birkaç ay içerisinde toplan›rlar herhalde. Kürtlerin bütün bileflenleri toplanmal›, bu özetlemeye çal›flt›¤›m tezleri de tart›flarak, ortak politikalar gelifltirerek bunlar› aç›klamal›lar. Üçüncü görev olarak da KCK (Komarya Civakên Kurdistan)’den bahsetmifltim. Alt›n› çizerek belirtiyorum ki bu bir devlet yap›lanmas› de¤ildir. Demokratik otorite ve demokratik yönetim anlam›na gelir. Bütün halk›m›z› bu çerçevede çal›flmaya davet ediyorum. 15 fiubat da yaklafl›yor. Bu söylediklerim di¤er söylediklerimle derlenerek güçlü bir bildiri haz›rlan›p, yay›nlanabilir. Melik F›rat, fierafettin Elçi bunlar ve partileri federasyon istiyorlar. Federasyon çözüm getirmez, bunun nihai sonucu ulus devlettir. Bu da yeni çat›flmalar ve çözümsüzlük demektir. Bunlar›nki yol de¤il. Bunlar federasyon kuramayacaklar›n›, buna güçlerinin yetmeyece¤ini bilmiyorlar m›?
Ocak 2007
SERXWEBÛN
atabilirler, Hakikatleri Araflt›rma ve Adalet Komisyonu gibi çal›flmalar› gelifltirebilirler. “Türkiye Bar›fl›n› Ar›yor” Konferans›n› k›smen izleyebildim. Bu konferans› olumlu buluyorum. Bunlar toplumun vicdan›d›rlar. Her kesimden ayd›nlar›n kat›lmas› önemlidir. Bunlar›n içinde devletin önemli noktalar›nda yer alm›fl isimlerin bulunmas› da önemlidir. Mesela Mümtazer Türköne bir Türk milliyetçisi, yurtseveridir. Yine Cevat Önefl, eskiden M‹T’in etkin isimlerindendi. San›r›m daha önceki söyledikleriyle M‹T Müsteflar›’n›n söyledikleri birbirleriyle örtüflüyor. Müsteflar, devletin gözü kula¤› pozisyonundaki bir kurumun bafl›ndad›r. Muhtemelen tehlikeyi görüyor ve uyar›yor. Konferansta tart›fl›lanlar› k›smen dinleyebildim. Bu konferan-
oluflturabilirler. Ortak listeler oluflturup seçimlere birlikte girebilirler. Bir partinin ad› alt›nda seçime girebilecekleri gibi, ba¤›ms›z adaylar da gösterebilirler. Bu önerilerimiz hayata geçirilirse, bu de¤erli ayd›nlar›n ve devletin baz› kesimlerinin de art›k fark›na vard›¤› riskler ve tehlikeler önlenebilecektir. Bu ittifak çal›flmalar› yürütülmeli, bu çal›flmalara daha fazla yo¤unlafl›lmal›. Hakikatleri Araflt›rma ve Adalet Komisyonu’nun kurulmas›na dair önerilerim de olmufltu, bu önerilerim bundan sonra bu konferans›n devam›ndaki de¤iflik platformlarda tart›fl›l›r. Daha önce de söyledim; 1920’lerdeki misak-› milli anlay›fl›n› misak-› demokrasi fleklinde bugün hayata geçirmemiz laz›m. O günkü coflkuyu birlikteli¤i bugünde demokrasi çerçevesinde sa¤layabiliriz. O
ne te we .c om
Biliyorlar tabii, bunun fark›nda olmalar›na ra¤men istemeleri düflündürücüdür. PKK’nin yapamad›¤›n› bunlar nas›l yapacak. Bunlar›n do¤ru dürüst gücü de yok. Bunlar› uyar›yorum. Gelsinler demokratik mücadele için birlikte hareket etsinler. Özgürlük hareketi, operasyon halinde do¤al olarak kendisini savunacakt›r. Bu iki üç ay içerisinde yapacaklar› kongrede, böyle olas› bir sald›r›ya karfl› alacaklar› kararlar› da tahmin edebiliyorum. Gerilla güçlerinin artt›r›lmas›, meflru savunman›n yayg›nlaflt›r›l›p, derinlefltirilmesi kararlar› al›nacakt›r. Bu, bizim istedi¤imiz bir durum de¤ildir. Kürdistan da¤lar›na Enver Pafla gibi befl yüz bin kiflilik bir ordu da y›¤›labilir. Ama o da¤larda baflar› sa¤layamazlar. Kürtler de hemen baflar› kazanacaklard›r demiyorum, ama yetkin bir gerilla savafl› verecek kapasiteleri oldu¤undan eminim. Söylemifltim; Kürtlere böyle savafl dayat›l›rsa, dördüncü tezdeki söylediklerim gerçekleflecektir. Kürtler ulus devlet etraf›nda birlefleceklerdir. Güneyli güçlerin de silahl› güçlerinin artt›¤›, modern silahlara sahip olduklar› biliniyor. PKK’nin de bu imkanlar› oldu¤unu söylemifltim. Çok kötü bir savafl meydana gelecektir. DTP, Kürt sorununun demokratik çözümü, stratejik Türk-Kürt ittifak›n›n yarat›labilmesi için daha aktif politikalar gelifltirmelidir. DTP daha önce söyledi¤im demokratik koalisyona öncülük yapmal›. Tüm sol ve sosyalistleri, emek hareketlerini, demokrasi güçlerini bu çat› alt›nda toplamal›. fiayet bununla sonuç al›namayaca¤› anlafl›l›rsa ba¤›ms›z adaylarla seçimlere girebilmelidir. Di¤er Kürt kesimleriyle, yeni parti kuranlarla; Kat›l›mc› Demokrasi Partisi vb ile de görüflülmeli. Bunlar da demokratik ittifakta yerlerini almal›d›rlar.
45
“Bu konferans› önemsiyorum. Türkiye’de kal›c› bar›fl›n ve
demokrasinin yerleflmesine hizmet edecek bu tür etkinlikleri biz de destekleriz. Talepler söylendi¤i gibiyse, sonuna kadar destekleriz. Fakat burada as›l önemli olan fludur: Bu genifl kat›l›m›n demokratik siyasete yans›mas›, aktar›lmas› gerekir”
ww
w.
s›n olumlu geliflmelere yol açmas›n› umuyorum, devam› gelmelidir. Kat›l›m iyiymifl. Bu konferans› önemsiyorum. Türkiye’de kal›c› bar›fl›n ve demokrasinin yerleflmesine hizmet edecek bu tür etkinlikleri biz de destekleriz. Talepler söylendi¤i gibiyse, sonuna kadar destekleriz. Fakat burada as›l önemli olan fludur: Bu genifl kat›l›m›n demokratik siyasete yans›mas›, aktar›lmas› gerekir. Uzun zamand›r önerdi¤im demokratik ittifak biraz buna benziyor. Bu konferans demokratik ittifak›n çekirde¤i olabilir. Kürt sorunu konusunda çözüm isteyen, gerçek demokrasi için mücadele eden siyasi partiler, sivil toplum örgütleri, önemli flahsiyetler, bu ittifak çerçevesinde güçlerini bir araya getirebilirler. Bu muazzam bir güç yaratabilir. Asl›nda Türkiye’nin ihtiyac› olan bütün kesimlerin yer ald›¤›, ayd›nlar›n, sivil toplum örgütlerinin de destekledi¤i oluflabilecek böyle bir siyasi partidir. Ortak bir demokratik program
Türkiye Bar›fl›n› Ar›yor Konferans› demokratik ittifak›n çekirde¤i olabilir
Diyarbak›r Barosu’nun son zamanlarda iyi çal›flmalar› var galiba. K›smen takip edebiliyorum, Barolar önemli kurumlard›r. Önemli çal›flmalara imza
çok korkulan misak-› milli s›n›rlar› misak-› demokrasi ile korunur, o zamanki Kürt-Türk birlikteli¤ini flimdi yine demokrasi ile sa¤lamam›z gerekir. Kürtler, cumhuriyetin kuruluflunda Türklere tam destek vermifllerdir, Koçgiri ayaklanmas›n› örnek verebiliriz. Ülke yabanc›, ‹ngiliz iflgali alt›nda oldu¤u için, Koçgiri isyan› sona erdirilmifltir. Kürtler anlay›flla hareket etmifllerdir, Kürtler anlay›flla hareket etmeseler, iflleri zorlaflt›rabilirlerdi. Bu ayd›nlar Türkiye’nin karfl› karfl›ya oldu¤u tehlikeleri görüyorlar sorunun çözümünde onlara da sorumluluk düflüyor. Asl›nda koflullar uygundur, çok da zor de¤ildir. Buradan olumlu fleyler geliflirse ve bizim de çal›flma olanaklar›m›z art›r›l›rsa, ben de PKK üzerindeki gücümü kal›c› bir bar›fl için kullanmaya çal›flaca¤›m. Bu söylediklerim hayata geçirilirse, iki üç ay içerisinde çok fley yap›labilir. Ayd›nlar sorumlulu¤unu yerine getirirse, gerilla tek bir fiflek atmaz. DTP kongreye gidiyor galiba. fiunu
SERXWEBÛN
Saddam son anlar›na kadar böyle olaca¤›n› san›yordu. Sonra fliileri karfl›s›nda görünce flok oldu, adeta çöktü. ABD kendi eliyle Saddam’› fliilere teslim etti. Saddam bunu beklemiyordu. Amaç flii-sünni karfl›tl›¤›n› derinlefltirmekti. Saddam da durufluyla buna hizmet etti. fiii-sünni karfl›tl›¤› tarihten gelir, basit de¤ildir. fiiiler Saddam’› idam etmekle bir nevi Hz. Hüseyin’in intikam›n› alm›fl oldular. Benzer bir kutuplaflma da Filistin’de yarat›ld›. El Fetih-Hamas çat›flmas› yarat›ld›, Filistinliler art›k ‹srail’i bir kenara b›rak›p birbirleri ile çat›fl›yorlar. Yahudilerin üç bin y›ll›k tarihini iyi bilirim, ‹branilerin de peygamberi olan Hz. ‹brahim Urfal›d›r, ben de Urfal›y›m. Milliyetçili¤in kökenlerinin ‹brani kavimcili¤i ile at›ld›¤›n› bilirim. Yahudilerin
ew e. c
koflullar› mevcut, alt yap›s› haz›rlan›yor. Bu flii kuflakta, ‹ran, Irak’taki fliiler ve Suriye yer alacak. E¤er baflka çaresi kalmazsa PKK de bu flii-Kürt ittifak›nda yerini al›r. ‹ran ve Suriye, ABD’ye karfl› birlikte hareket edecekler. Sünni blokta ise Suudiler ve di¤er Arap ülkelerinin bir k›sm› yer alacak. AKP iktidarda ve nakflîlerin ço¤unlukta oldu¤u bir partidir. Türkiye de, bu sünni blo¤a çekilmeye çal›fl›l›yor, yer al›r m› bilemiyorum. Her iki blokta yer alman›n yararlar› da, zararlar› da olabilir. Ama sonuçta bu bloklaflman›n yarataca¤› bölgesel savafl, halklar için felaket olacakt›r. Bize göre Türkiye bu kutuplaflmada yer almamal›d›r. Türkiye kendi çözümünü üretebilmelidir. Kendi sosyal yap›s›na uygun çözüm tarz›n› gelifltirebilmelidir. Türkiye Kürt-
w.
ne t
bir daha söylemek istiyorum. Ben düflünce özgürlü¤ü çerçevesinde konufluyorum, kimseye talimat vermem mümkün de¤il. Do¤ru da bulmam, ben tarihi sorumlulu¤um çerçevesinde herkese görüfllerimi aç›kl›yorum. Burada dile getirdi¤im bütün görüfllerim bu flekilde anlafl›lmal›, DTP’ye iliflkin söylediklerim de bu çerçevede anlafl›lmal›. Olumlu geliflmelere yol açacaksa önemlidir. Yani Tahminime göre çok büyük bir olumsuzluk nedeni ile genel kurula gidilmiyor. Seçimden daha güçlü ç›kmalar› gerekir, kendine güvenenler yer als›n. Teorik eksiklikleri varsa, kapan›p okuyarak bunu giderebilirler. Mustafa Kemal bile cumhurbaflkanl›¤› döneminde bazen birkaç gün kapan›p kendini gelifltirmek için kitap okuyormufl. Ben bu flartlar›mda dahi her gün okuyarak kendimi gelifltirmeye çal›fl›yorum. Politika zor ifltir, bunu yapmak için insan›n bütün yüre¤ini vermesi laz›m. Kimse kimseyi kand›rmas›n ben iki kelimeden bile dünyay› çözümleyebilirim. Ayn› zamanda bu koflullarda politika yapmak cesaret de ister. Yani gücünün yetmedi¤ini düflünenler çekilebilirler, iddial› olmak gerekir. Yeni yönetimde, kendine güvenen yeni genç isimler de yer alabilir, onlara flans verilebilir. ‹çinde uzmanlar›n da yer alabilece¤i yirmiye yak›n komisyon oluflturulabilir, çeflitli sorunlara iliflkin komisyonlar oluflturulur. Yönetimlerde yer alanlar bu komisyonlarda da görev al›r.
Ocak 2007
om
46
Türkiye kendi çözümünü üretebilmelidir
ww
Ben buradan uyar›lar›m› sürekli yap›yorum. Geçti¤imiz haftalarda Ortado¤u’da olas› geliflmelere iliflkin 4 tezden bahsetmifltim. fiu anda Ortado¤u’da ABD eliyle bir flii-sünni kutuplaflmas› yarat›l›yor, karfl›l›kl› iki blok yarat›l›yor. Talabani bugünlerde Suriye’ye gitmifl Esat’la görüflüyor. Talabani’yi 20 y›l› aflk›nd›r tan›r›m, uyan›k kurt politikac›d›r. Talabani’nin fliilerle, daha do¤rusu ‹ran’la iliflkilerinin çok güçlü oldu¤unu söylemifltim, daha önce gidip ‹ran Cumhurbaflkan› ile görüflmüfltü. Yani bir Kürt-flii ittifak›n›n
lerle ittifak gelifltirmelidir. Kürtlere karfl›tl›k temelindeki politikalar›n› bir yana b›rakmal›d›r. ABD’nin, dolay›s›yla ‹srail’in as›l yapmak istedi¤i flii ve sünni bloklar› çat›flt›rmakt›r. Bunu nas›l göremiyorlar, her fley ortada. ABD bir yandan Saddam’› kaba direnifle k›flk›rt›rken, bir yandan da fliilere destek veriyordu. Saddam ABD’nin deste¤i ile ‹ran’la savaflt›, Kuveyt’i iflgal etti. ‹lginçtir, son olarak da yine ABD’nin telkinleri ile kaba bir direnifl sergiledi. ‹dam›na kadar da ABD’nin onu koruyaca¤›na, hayatta kalaca¤›na inan›yordu, son zamanlar›nda bile Ramsey Clark gidip onu yanl›fl yöne sevk etti, kaba direnifline sebep oldu.
Frans›z ‹htilali’ndeki rollerini ve bu ihtilal sonucunda ulus devletlerin ortaya ç›k›fl›ndaki rollerini de iyi bilirim. Yahudilerin temellerini att›¤› bu milliyetçili¤in sonuçta Hitler faflizmi ile sonuçland›¤›n› ve kendilerine yöneldi¤ini de bilirim. Fakat Yahudilerin Auschwitz ve benzer kamplarda u¤rad›klar› soyk›r›m da görmezden gelinemez. ABD’nin Ortado¤u’ya dönük planlar› yeni de¤ildir, son üç befl y›ll›k hikaye de¤ildir. Elli altm›fl y›ld›r bugünün alt yap›s› haz›rlan›yor. Bunlar› art›k görmek laz›m, 1950’li y›llara kadar Alman etkisindeki Türk milliyetçili¤i, 1952 y›l›nda Türkefl ve benzerlerinin ABD’ye gitmesi ile ABD usulü faflizmin etkisi
Ocak 2007
SERXWEBÛN
47 miz art›k anlafl›lm›flt›. Daha sonra burada Genelkurmay’›n yetkilisi ile konuflurken de ona kendilerinin sand›¤›ndan çok fley bildi¤imi söylemifltim. Bana bu oyunu bofla ç›karabiliriz diyen subaya siz taktik de yap›yor olabilirsiniz, ama ben de taktik yapabilirim demifltim. Ama ben taktik yapmad›m. Az önce bahsetti¤im oyunlar› eskiden beri bildi¤im için, amac›n bir TürkKürt çat›flmas› ç›karmak oldu¤unu bildi¤im için olgun davrand›m. Önceki bar›flç›l söylemlerimi devam ettirdim. Fakat devlet bizim bütün çabalar›m›za ra¤men olumlu ve olgun davranmad›. Bu sert k›fl koflullar›na ra¤men operasyonlar› yap›yorlar, ölen askerlere gerillalara yaz›k de¤il mi, bu kay›plara çok üzülüyorum. ‹sim meselesi vard› KCK ile ilgili. Komarya Civakên Kurdistan önerisini yapm›flt›m. Zorunlu de¤il, benimki sadece öneridir. Genel Konferanslar›n› yapacaklar› zaman tart›fl›rlar, ama Civak kelimesi önemlidir o yer alabilir, KCK (Koma Civakên Kurdistan) fleklinde olabilir. Söyledi¤im gibi, bu devlet örgütlenmesi de¤il, Kürdistan demokratik yönetimini ifade eder. Gelen bu mektuplarda kad›nlar›m›z›n yaflad›¤› sorunlardan bahsediliyor. Anlad›¤›m kadar›yla bir noktadan sonra evlilik meselesine gelip tak›l›yorlar. Biliyorsunuz bu ayr›lanlarla birlikte kaçanlar olmufltu. Bu tür kaçmalar ya da kaç›rmalar yaflan›yor. Kad›nlara iliflkin görüfllerim biliniyor asl›nda. En eski toplumlar anaerkil toplumlard›r, bana göre kad›n tarihin en eski sömürgelefltirilmifl ulusudur. Ve kad›nlar her zaman toplumlar›n yozlaflmas›na hizmet eden iktidarlar taraf›ndan kullan›lm›fllard›r. Savunmalar›mda bu konulara daha çok de¤inebilmifltim. Bu konuda çok fazla yo¤unlafl›yorum. Feminizm ve ekoloji konular›nda yo¤unlafl›yorum. Son olarak Michel Foucault’un Cinselli¤in Tarihi var, onu okuyorum. Bütün bu söylediklerimle beraber tüm halk›m›z›n ve arkadafllar›n yeni y›l›n› kutlar, yeni y›l›n halk›m›za özgürlük, demokrasi ve bar›fl getirmesini, mücadelenin yükseltildi¤i bir y›l olmas›n› dilerim.
ne te we .c om
“Hürriyet ve ‹tilaf Partisi ile ‹ttihat ve Terakki aras›ndaki çekiflme, Osmanl›y› çöküfle götürdüyse, 1950’li y›llardan sonra gelifltirilen milliyetçi sa¤ ile sol çekiflmesi, Türkiye’yi Osmanl›’ya benzer bir sona götürüyor. Türkiye’de bu yapay Türk milliyetçili¤i gelifltirilirken, bir yandan da Baba Barzani döneminden itibaren, yine ABD ve ‹ngiltere eliyle Kürt milliyetçili¤i gelifltiriliyor”
PKK’nin güçlü ve modern silahlarlar› vard›r. Yakalanan A-4, C-4’den bahsediliyor. ABD, Güneyli Kürtleri en modern silahlarla silahland›r›yor, gazetelerde yaz›yor, otuz bin peflmergeyi silahland›rm›fllar, Ba¤dat’a gönderileceklermifl. Herkes iyi bilsin ki bunlar Ba¤dat için de¤il, Ba¤dat göstermeliktir. ABD onlar› Türkiye’ye karfl› silahland›r›yor. Kerkük’e iliflkin görüfllerimi söylemifltim. Türkmenler de, Asuriler de korunacakt›r, onlar orada az›nl›k konumundad›r. Taraflar›n sorunu uzlaflma içinde çözmesi gerekir. Galiba Ankara’da Kerkük’e iliflkin bir toplant› yap›lm›fl, fakat Kürtler ça¤r›lmam›fl. Bu flekilde bir sonuca ulaflamazlar, bütün taraflar, Kürtler, Araplar, Türkmenler, Asuriler oturup konuflmal›d›r. Türkiye ile bar›flç›l bir flekilde müzakere etmelidirler. Bu öneriler do¤rultusunda yeni bir konferans yapmal›lar. Bu görüflmede söylediklerim ve önceki görüflmede söylediklerimden yararlan›larak “Türkiye Bar›fl›n› Ar›yor” Konferans›’na kat›lan ayd›nlara görüfllerim mektup fleklinde gönderilebilir. Söyledi¤im gibi, Ortado¤u’da üç ana kutuplaflma yarat›l›yor: Filistin’deki Hamas-El Fetih kamplaflmas›, öte yanda flii-sünni kamplaflmas› ve TürkKürt kamplaflmas›. Bu oyunlar›n a盤a ç›kar›lmas› gerekir. Asl›nda çok fley biliyorum, baz› fleyleri zaman› geldi¤inde aç›klayabilirim. Türkiye’ye teslim edilmeden önce benimle görüflenler oldu. ABD’liler de ‹srailliler de birlikte hareket etmek için davet ettiler. ABD, 1992’den beri çeflitli kanallarla bizimle görüflüyordu. Hatta Graham Fuller, Roma’da görüflemedi¤i için ah vah etmiflti, keflke gitmeseydi görüflseydik demifl. Benim gözden ç›kar›lmam›n, teslim edilmemin sebebi de onlar›n tekliflerini kabul etmememdi. Onlar›n Ortado¤u’ya dönük politikalar›na hizmet etmeyece¤i-
ww
w.
alt›na girmifltir. Ve bu faflizm bugüne kadar Türkiye’yi yemifl bitirmifltir adeta. Türkiye kendi içinde kamplaflm›flt›r. Son zamanlarda Kemal Yamak gibi baz› askerler an›lar›n› yaz›yorlar. Ordu içerisinde de yaflanan ABD’nin etkisi olan bu kutuplaflmalar› anlat›yorlar. Osmanl›n›n son dönemlerinde Hürriyet ve ‹tilaf Partisi ile ‹ttihat ve Terakki aras›ndaki çekiflme, nas›l ki Osmanl›y› çöküfle götürdüyse, bu 1950’li y›llardan sonra gelifltirilen milliyetçi sa¤ ile sol çekiflmesi, Türkiye’yi Osmanl›’ya benzer bir sona götürüyor. Türkiye’de bu yapay Türk milliyetçili¤i gelifltirilirken, bir yandan da Baba Barzani döneminden itibaren, yine ABD ve ‹ngiltere eliyle Kürt milliyetçili¤i gelifltiriliyor. Yani bugünkü Kürt-Türk çat›flmas›n›n haz›rl›¤› çok eskiden bafllat›lm›flt›. Fakat Türkiye’deki siyasetçiler bir türlü bunu göremiyorlar. Gözleri iktidardan baflka bir fley görmüyor. Deniz Baykal ve MHP benzeri K›z›l Elmac›lar›n tavr› Türkiye’yi felakete götürecek. Meclis önümüzdeki hafta Irak’a iliflkin bir oturum yapacak galiba. ‹flte oyuna getiriliyorlar, bunu göremiyorlar m›? Baflbakan böyle sert konuflursa Talabani, Barzani de sert konuflur. Bu da çat›flma ve savafl› getirir, ABD bunu istiyor. Y›lard›r haz›rlanan oyun bu. Göz göre göre oyuna gelmesinler. Deniz Baykal Londra’n›n adam›d›r. Tony Blair ile iliflkileri var, Sosyalist Enternasyonal’e de üyedirler. Oradan da iliflkileri var. Biliyorsunuz 1990’lar›n bafl›nda da Do¤an Gürefl Londra’ya gidip geldikten sonra, onlar›n iflareti ile kirli savafl› bafllatm›flt›. O gün, ‘siz PKK’ye her flekilde sald›r›n, bu flekilde yok edebilirsiniz, biz görmezlikten gelece¤iz’ demifllerdi. Bugün de birileri yine bu flekilde ‘PKK zay›f durumdad›r, biraz daha u¤rafl›rsan›z son bir darbe ile bitirirsiniz’ diyor. Ama PKK bu flekilde bitmez defalarca söyledim.
SERXWEBÛN
48
Ocak 2007
PKK ‹deolojik Çal›flma Merkezi
om
PKK KKK’N‹N ‹DEOLOJ‹K DO⁄RULTUSU VE RUHUDUR
“ PKK, inanç yan› a¤›r basan bilinçli bir irade ile ç›k›flfl››ndan beri
ideolojik temsile ve ideolojik mücadeleye büyük önem vererek büyümüflflttür. PKK, her zaman gücünü ideolojisinden alm›flfltt›r. Yanl›flflll›klara karflfl››
KKK
‹deolojik sorunlar›m›z ve ideolojik mücadele gerçekli¤imiz
PKK, inanç yan› a¤›r basan bilinçli bir irade ile ç›k›fl›ndan beri ideolojik temsile ve ideolojik mücadeleye büyük önem vererek büyümüfltür. PKK, her zaman gücünü ideolojisinden alm›flt›r. Yanl›fll›klara karfl› yürüttü¤ü mücadelede de ideolojik do¤rular› esas alm›flt›r. Toplumsal gerçekli¤imiz, tarih boyunca d›fl güçlerin askeri ve siyasi iflgali alt›nda çeflitli ideolojik ve siyasi dayatmalarla karfl›laflm›flt›r. Kürt sorununun 20. yüzy›lda kapitalist egemen sistemin ekonomik ve siyasi ç›karlar› sonucu tamamen örtbas edilmesi, yine iç ve d›fl birçok çevrenin Kürt halk›n› eritme yönündeki karfl›t faaliyetleri, hareketimizin sosyal flovenizme, ilkel milliyetçili¤e, reformist teslimiyetçi e¤ilime, inkarc›l›¤a ve d›fl egemenli¤e karfl› bir ideolojik ç›k›fl niteli¤inde olmas›n› da
ww
w.
ne t
sistemi içinde PKK ve PAJK’a ideolojik öncülük rolü verilmifltir. PKK de Bilim ve Ayd›nlanma, Kültür, Sanat ve Edebiyat Komitesi ile Bas›n Komitesi’nde yer alan PKK üyesi konumundaki arkadafl bileflimini ideolojik çal›flma merkezi olarak tan›mlam›flt›r. Bu arkadafllar ve PAJK bas›n›ndan kat›lan iki arkadafl›n kat›l›m›yla yeni dönem PKK II. ‹deolojik Merkez Toplant›s› 22-23 Aral›k 2006 tarihleri aras›nda gerçeklefltirilmifltir. Toplant›m›z, ideolojik mücadele sorunlar›m›z, son tasfiyecili¤in genel olarak hareketimizde ve kadrolarda yaratt›¤› tahribatlar, bunlar›n yaflanan ideolojik sorunlarla ba¤lant›s›, Bilim Ayd›nlanma, Bas›n ve Kültür Komiteleri’nin çal›flmalar›n›n de¤erlendirilmesi ve KKK sistemi içinde PKK ve PAJK’›n yeri gündemleriyle yap›lm›flt›r.
ew e. c
yürüttü¤ü mücadelede de ideolojik do¤rular› esas alm›flfltt›r”
beraberinde getirmifltir. Önderlik bu gerçeklikten yola ç›karak ideolojik netleflme konusuna büyük önem vermifl ve bu konuya ciddiyetle yaklaflm›flt›r. Yaflamda ortaya ç›kan tüm davran›fllar›, durufl ve sorunlar› ideolojik mücadele yöntemleri ile netlefltirip aflarak, ideoloji yaflam denklemini temel bir diyalektik yöntem olarak ustaca kullanm›fl, bu temelde de örgütsel ve siyasal mücadelede hep baflar›l› olmufltur. Önderlik, kendi baflar›s›n›n ideolojik ve örgütsel faaliyetten kaynakland›¤›n› her f›rsatta vurgulam›flt›r. Önderlikteki bu mücadele diyalekti¤i önemli bir kadro niteli¤i ortaya ç›kard›¤› gibi, halk gerçekli¤imizde de bir dirilifli sa¤latm›flt›r. Önderlik d›fl sald›r›lara karfl› mücadele yürütürken, ideolojik ve örgütsel gücüne dayanarak baflar›l› olmufl gibi içimizdeki zay›fl›klara karfl› da bu tarzda mücadelesini sürdürmüfltür. Hareketimiz, tarihi boyunca d›fl sald›r›lar›n yan› s›ra, kayna¤›n› zay›fl›klar›m›zdan alan ve d›fl sald›r›lar›n tamamlay›c› unsuru olan iç tasfiyeci e¤ilimlerle karfl›laflm›flt›r. Önderlik, bu e¤ilimlerin ortaya ç›k›fl›n› her zaman ideolojik durufltan kaynakl› olarak ele alm›fl ve bu yüzden bu tür e¤ilimlere karfl› ideolojik mücadelenin süreklili¤ini hiçbir zaman ihmal etmemifltir. E¤ilimleri sadece kiflisel zay›fl›klara ba¤lamam›fl, zay›fl›klar› Kürt toplumunun kendi ç›kar›na tekabül eden bir ideolojiye sahip olamamas›ndan dolay› baflka ideolojilerin derin etkisiyle ba¤lant›l› ele alm›flt›r. Bu, içimizdeki tasfiyecili¤e karfl› ideolojik mücadelenin bir kanunu haline gelmifltir. Bu anlamda
SERXWEBÛN
49 Bugüne kadar tasfiyecili¤in nas›l ortaya ç›kt›¤›na dair pek çok de¤erlendirme yap›lm›flt›r. Ancak tasfiyecili¤in ideolojik olarak ne tür tahribatlar yapt›¤› bir bütün olarak de¤erlendirilmemifltir. Önderli¤imiz PKK tarihinde ç›kan tasfiyecilerin bütün yönlerini deflifre etmek için birçok kitap yazarak ve onlar›n e¤ilimlerine karfl› ideolojik mücadele vererek etkilerini ortadan kald›r›p bu temelde örgütü daha güçlü hale getirmiflken parti yönetimimiz ayn› ciddiyette yaklafl›m göstermemifltir. Tasfiyeciler fiziki olarak örgütten kopunca, yaratt›¤› e¤ilim ve tahribatlar›n da ortadan kalkt›¤› gibi bir yan›lg› içine düflülmüfltür. Tasfiyecili¤in bizim zay›fl›klar›m›z›n ürünü oldu¤u ve bizim zay›fl›klar›m›zda varl›¤›n› sürdürdü¤ü gerçe¤i görülmek istenmemifltir. Hatta ‘tasfiyecilik gitti hala neden onlardan ve e¤ilimlerinin etkisinden söz ediyoruz’ denilerek tasfiyecili¤in yaratt›¤› etkilere karfl› mücadelenin önü al›nmak istenmifltir. Hangi sebeplerden ortaya ç›karsa ç›ks›n ya da mevcut durumda önü al›nmam›fl olursa olsun tasfiyecilik, kadro ve örgüt duruflunu zay›flatm›fl, kadrolar›m›z›n yaflanan sorunlar karfl›s›nda ideolojik refleks göstermelerinde ciddi yetersizliklere neden olmufltur. Toplant›m›z tasfiyecili¤e yan›lg›l› yaklafl›mlar›n varl›¤›n› hala devam ettirdi¤ini ve buna karfl› mücadelede yetersizliklerin yafland›¤›n› tespit ederek, bu konuda ciddi ve derinlikli bir sorgulaman›n ve yeniden ele al›fl›n gereklili¤ine vurgu yapm›flt›r. Tasfiyecilik sadece üst yönetimi ilgilendiren bir konuymufl gibi di¤er yönlerini dikkate almayan yan›lg›l› bir yaklafl›m yaflanmaktad›r. Tasfiyecili¤e karfl› mücadeleyi örgütten ayr›lmam›fl olmayla s›n›rlayan, hatta bunu baflar› olarak görerek tasfiyecili¤in yaratt›¤› tahribatlar üzerinde yo¤unlaflma ve kendini ele alma gere¤i duymayan yaklafl›mlar, yayg›n bir flekilde görülmektedir. Bir k›s›m kadroda tasfiyecili¤e karfl› bilinçli bir karfl› durufl görüldüyse de bunun genel bir kadro duruflu oldu¤unu belirtmek ve tasfiyecili¤in ideolojik ve örgütsel olarak tamamen bilince ç›kar›ld›¤›n› düflünmek yanl›fl ve kendimizi kand›ran bir de¤erlendirme olur. Tasfiyecili¤in kendini örgüt ortam›m›zda hakim k›l-
ne te we .c om
Ocak 2007
tasfiyecili¤e karfl› mücadele, sadece söz konusu bireylere ve kesimlere karfl› de¤il, ayn› zamanda kendi benli¤imizde varolan zay›fl›klar›m›za karfl› verilen bir mücadele olarak yürütülmüfltür.
Önderli¤in de¤iflim projesine yeteri kadar sahip ç›k›lmam›flt›r
ww
w.
Toplant›m›z, Önderlikteki bu mücadele diyalekti¤inin bizler taraf›ndan yerinde, zaman›nda ve yeterli bir düzeyde yürütülmemesinden dolay› Önderlikle aram›zda her zaman bir mesafenin aç›ld›¤›n› vurgulam›flt›r. Zorluklar ve yanl›fl e¤ilimler bizim taraf›m›zdan örgütün ve mücadelenin daha güçlü gelifltirilmesine vesile yap›lmad›¤›ndan, 2000 y›l›ndan itibaren yürütülen yetersiz ideolojik mücadele 2004 y›l›nda örgütsel krize dönüflmüfltür. Hareketimiz içinde o güne kadar yaflanan tüm tasfiyeciliklerin bileflkesi biçiminde ortaya ç›kan son tasfiyecili¤in kökenleri her ne kadar daha önceye dayansa da Önderli¤in hareketimizi vicdan ve zihniyet devrimi temelinde de¤ifltirmek için paradigma de¤iflimine gitti¤i bir dönemde ortaya ç›km›flt›r. Bu son tasfiyecili¤in di¤er tasfiyeciliklerden önemli bir fark›, di¤er tasfiyeciliklerin ç›kt›¤› koflullara nazaran daha zorlu ve köklü bir de¤iflim dönemine denk gelmesidir. Di¤er tasfiyecilikler ortaya ç›kt›klar›nda, Önderli¤in müdahaleleri, gelifltirdi¤i çözümlemeler ve e¤itimlerle kadro yap›m›za duyarl›l›k kazand›r›l›yor, dolay›s›yla afl›lmalar› fazla zor olmuyordu.
Ancak bu son tasfiyecilik, uluslararas› komplonun a¤›r bask›s›n›n hissedildi¤i, hareketin de¤iflim dönüflüm sürecine haz›rl›ks›z oldu¤u ve Önderli¤imizin öngördü¤ü de¤iflimin örgüt içinde ideolojik ve örgütsel anlamda henüz bir sistem haline gelemedi¤i bir sürecin yol açt›¤› boflluktan yararland›. Burada Önderli¤in gelifltirdi¤i yeni paradigmaya girmeme ve en tepeden bafllamak üzere de¤iflim sürecini do¤ru ele almayan tutucu duruflun kadrosal yap›da bulunmas›, tasfiyecili¤in örgütün dayand›¤› temele daha rahat yönelmesine zemin sunmufltur. Baflta Baflkanl›k Konseyi olmak üzere örgüt çizgisine sahip ç›kmas› gereken kadrosal yap›n›n Önderli¤in de¤iflim projesine yeterince sahip ç›kmamas›, tasfiyecili¤i cesaretlendiren ve meydan› bofl b›rakan bir durum yaratm›flt›r. Örgütsel yap›daki bu zay›fl›klara dayanan tasfiyecili¤in ç›k›fl›, ayn› zamanda uluslararas› komplonun hedefledi¤i gibi, Önderli¤e ve de¤iflime karfl› bir provokasyon niteli¤indeydi. Tasfiyeciler, Önderli¤i ve de¤iflimi, Önderlik ve de¤iflim kavramlar›yla vurmay› hedeflemifllerdi. Bunun için de amaçlar›na ulaflmak gayesiyle Önderli¤in argümanlar›n› kullanarak, kendilerine göre yorumlay›p yozlaflt›rarak, bu kavramlar›n içini boflaltm›fllard›r. Önderli¤imiz egemen sistemlerin ve onlar›n yerli türevlerinin mezhebi olmamak için de¤iflim ve yenilenmeyi önümüze koyarken, tasfiyecilik ise hareketimizi egemen sistemin pespaye bir ufla¤› haline getirmeyi hedeflemifltir.
SERXWEBÛN
‹deolojik alan boflluk kabul etmez
ww
w.
Tasfiyecilik kendi e¤ilimlerini bir teoriye kavuflturmufltu. Ki bu teoriler hala karfl›m›za liberal, postmodern düflünce tarz›n›n iddias›zl›k, kafa kar›fl›kl›¤›, umutsuzluk, meflru savunmaya yanl›fl yan›lg›l› yaklafl›m biçimindeki etkilenmeleri olarak ç›kmaktad›r. Oysa ki bu sürecin ideolojik olarak daha kapsaml› mahkum edilmesi gerekliydi. Her söz ve davran›fl›n ideolojik ve örgütsel tercümesi yap›l›p, kadrolar taraf›ndan derinli¤ine bilince ç›kar›lmas› sa¤lat›lmal›yd›. Böyle yapsayd›k flu anda kadrolar›-
de “ben örgütümüzün içine gelen arkadafllar›m›z›n aflklar›na bile takoz koydum” diyerek cevap vermifltir. Tüm kat›l›mlar›n toplumsallaflmam›z› yani örgütümüzü güçlendirme, örgüt gücünü artt›rma temelinde olmas› gerekmektedir. Önderlik alternatif bir ideoloji ve yaflam sistemi oldu¤u için toplumdan gelen hiç kimseyi oldu¤u gibi kabul etmemifltir. Önderli¤in tüm ölçüleri, elefltirileri, beklentileri bize yap›lan müdahaleler ve düzeltme giriflimleridir. Bir halk hareketi oldu¤umuzdan pek çok farkl› kesimden kat›l›mlar gerçekleflmekte ve her kat›l›m da geldi¤i sosyal çevrenin, geleneksel toplumun özelli¤ini tafl›maktad›r. ‹nsan ve toplum bir olgu olarak ele al›nd›¤›nda onda da tez, antitez ve sentez biçiminde cereyan eden evrensel oluflum ilkesi ifller. Bu yönüyle insanda demokratik komünal de¤erlerle hiyerarflik devletçi toplum de¤erleri bir çeliflki içindedir ve onun yaflam›n›, duruflunu belirlemektedir. Hiyerarflik devletçi sistemin içinde onun ölçüleriyle flekillendirildi¤imiz dikkate al›nd›¤›nda, benimsedi¤imiz ideolojiye ve yaflama uygun gerçek bireyler olmad›¤›m›z, de¤iflik ideolojilerin yo¤un etkisini yaflad›¤›m›z aç›kt›r. Bu durumda ya ‘bu tür e¤ilimde olanlar içimize al›nmamal›’ denilecek ya da ‘bask› sistemiyle bu tür e¤ilimleri bast›ral›m’ denilecektir. Özgürlükçü, devrimci demokratik bir örgüt oldu¤umuza göre, kendimizi bu e¤ilimlerden bu yöntemlerle kurtarmam›z düflünülemez. O halde toplum içinden gelen ve devletçi toplum özelliklerini tafl›yan kiflilik gerçekli¤imizin ideolojimiz çerçevesinde flekil almas› için Önderlik diyalekti¤inin öngördü¤ü mücadele yöntemleriyle ve gerekti¤inde örgütsel tedbirlerle müdahalelere tabi tutulmas›, kadrolaflman›n olmazsa olmazlar›ndan olmaktad›r. Bu tarz da PKK’de elefltiri ve özelefltiri olmaktad›r. Kadro yaflamda ne kadar yapabilirse o kadar kat›lmal›, yaklafl›m› sergilenmektedir. Bu yaklafl›m, dayana¤›n› tasfiyecilik sürecinde hakim k›l›nmak istenen kadro ölçülerinde yaflanan mu¤lakl›ktan almaktad›r. Halk ile kadro aras›na hiçbir ayr›m koymayan, kadroya öncülük misyonu biçmeyen, kadroyu oldu¤u gibi kabul edilmeye yönlendiren ve
ew e. c
m›z ve örgütümüz ideolojik ve örgüsel konularda çok geliflmifl olacak, bu durum da kendisini mücadelemizin her alanda geliflmesi biçiminde d›fla vuracakt›. Ne var ki ideolojik durufllarda hala bir mu¤lakl›k ve farkl› yorumlamalar var. Sürekli flikayet eden, memnun olmayan, yak›nan negatif üslup yayg›nd›r. Önderlik tasfiyecili¤e karfl› güçlü bir mücadeleyi verdi, veriyor vermektedir. Zaten onlar› kaç›rtan da Önderli¤in Bir Halk› Savunmak adl› savunmas›nda dile getirilen görüflleri olmufltur. Ancak Önderli¤in savunmalar›nda ön gördü¤ü düzeyde bir ideolojik mücadelenin kadrolar taraf›ndan verildi¤i söylenemez. Duruflta, yaflamda, iliflkilerde yeni paradigma ile iliflkisi olmayan yaklafl›mlar görülmektedir. Yanl›fl e¤ilimler kendisine karfl› mücadele eden bir rüzgar görmedi¤inden, örgüt tarihimizde hiç olmad›¤› kadar rahatl›kla hareket edebilmektedir. Do¤a boflluk tan›mad›¤› gibi ideolojik alan da boflluk kabul etmez. Yaflam›m›zda ve mücadelemizde, ideolojimiz hakim olamay›nca yerini baflka ideolojiler doldurmaktad›r. Bu da kafa kar›fl›kl›klar›na, iddiada zay›fl›klara neden olmaktad›r. Tasfiyecili¤in yaratt›¤› kendine görelik yaklafl›m› anlay›fl ve yaflam düzeyinde kadro ve yönetim nezdinde z›mni olarak hofla gitmifltir. Bu nedenle kendine göre yorum ve de¤erlendirmeler, durufllar yayg›nd›r. “Örgüt ortam›nda bireyin de kendine göre yaklafl›m› olabilir” anlay›fl›, ideolojik mücadeleleri ve örgütsel müdahaleleri zay›flatan bir olgudur. Tasfiyecilik sürecinde ç›kan sosyal reform projesinde “iki kifli aras›nda yaflanan özel iliflkilere bile kar›fl›lm›flt›r” denilmekteydi. Bu biçimde Önderli¤in destans› çal›flmam dedi¤i özgür kad›n ve erkek yaratma mücadelesine çok bilinçli bir flekilde karfl›tl›k gelifltirilmek istenmifltir. Önderlik ise sosyal reform projesini okumad›¤› hal-
ne t
ma çabas›n›n en üst noktaya vard›¤› süreç I. KONGRA GEL Genel Kurulu idi. Nitekim bu genel kurulda tasfiyecili¤in istedi¤i temelde kararlar›n ç›kmas›na kat›lan, onay veren bir kadro duruflunun da oldu¤u unutulmaktad›r. Oysa o dönemde en üstten bafllayan ve genele do¤ru yay›lan yeterli ideolojik duruflu sergileyememe prati¤i sergilenmifltir. Öte yandan o süreçte tasfiyecili¤e tutum alan baz› kiflilerin benzer ideolojik ve örgütsel anlay›fl› yaflamas› ve kaçmas› da di¤er bir gerçekliktir. Bununla birlikte yeni paradigmaya giremeyen, eskide ›srar etmek isteyen, dar, tutucu, muhafazakar yap›lar›n da t›kanmay› ve düflüflü yaflad›klar› çok iyi bildi¤imiz bir durumdur. Dolay›s›yla tasfiyecilik karfl›s›ndaki durufllar›n önemli bölümünün çok bilinçli olmad›¤›n› ve ideolojik hassasiyetlerden kaynaklanmad›¤›n› rahatl›kla belirtmek mümkündür. Birçok kiflinin tasfiyecilik içinde yer alan olumsuz kiflilikler ve onlar›n güven vermeyen durufllar›na tav›r ald›¤› aç›kt›r. Bunun için tasfiyecilerin fiziki olarak ayr›lmalar›, yine Önderlik taraf›ndan bitirilmifl olmalar› yaflam›m›zda etkilerinin olmad›¤› anlam›na gelmemektedir.
“Tüm kat›l›mlar toplumsallaflmam›z› yani örgütümüzü güçlendirme, örgüt gücünü artt›rma temelinde olmal›d›r Önderlik alternatif bir ideoloji ve yaflam sistemi oldu¤u için toplumdan gelen hiç kimseyi oldu¤u gibi kabul etmemifltir. Önderli¤in tüm ölçüleri, elefltirileri, beklentileri bize yap›lan müdahaleler ve düzeltme giriflimleridir”
Ocak 2007
om
50
Ocak 2007
SERXWEBÛN
deki karfl›tlar mücadelesi mücadelesizlik de¤ildir. Ya da karfl›tlar›n birbirini karfl›t olarak görmekten vazgeçmesi de¤ildir. Bu tür anlay›fllar karfl›s›nda yönetimlerimizin ideolojik mücadele yerine içimizde varolan bu tür hassasiyet ve kayg›lar› dikkate alarak hareket etmeleri kadroyu ve örgütü güçlendirmeyen sonuçlara götürmekte, bu da ideolojik mücadeleyi zay›flatmaktad›r. ‹çimizdeki yanl›fll›klara karfl› ideolojik ve örgütsel mücadele vermek bireyi yok etmek ya da ezmek olarak görülemez. Önderli¤imizin “burada çözümlenen birey de¤il toplum an de¤il tarihtir” belirlemesi unutulmamal›d›r. Önderli¤in yanl›fll›klara karfl› mücadele diyalekti¤inin ne oldu¤u bilinmesine ra¤men yanl›fll›klara karfl› ortak durufl ve ortak kadro politikas›na ulaflm›fl de¤iliz. Yönetimlerimizde halen ortak bir anlay›fl olarak kadroyu ideolojik ölçülerle de¤erlendirmek geliflmifl de¤ildir. Bu yaklafl›m kadro durufllar›n›n parçal› olmas›n›, dolay›s›yla bir yere dayanarak zay›fl›klar›n› yaflatmas›na neden olmaktad›r. ‹lkeli durufllar yerine hesapç› yaklafl›mlardan da söz edebiliriz. Toplumsallaflmam›z› zay›flatan, ortak ruh birli¤ini yakalamay› engelleyen bireyci, bencil ve örgüt d›fl› tutumlar karfl›s›nda tav›rs›zl›k bunun sonucudur. Kadroyu zay›flatan, moralsizlefltiren, örgütü güçten düflüren, kuflkular uyand›ran tutum ve davran›fllar›n bizim ideolojimizle uzaktan yak›ndan bir iliflkisi yoktur. Bu PKK’lilik de¤ildir ve olamaz. Kendine dokundurmamay› hak olarak belleme, elefltiriye kapal› olma, özelefltiri vermeme gibi yaklafl›mlar tasfiyecili¤in en güçlü oldu¤umuz alanlar olan yaflam, yoldafll›k, örgütsel anlay›fl›m›z ve kadro duruflumuzda yaratt›¤› olumsuz etkilenmelerin bir ürünüdür. Tasfiyecili¤in geliflti¤i dönemde, elefltiri özelefltiri irade olman›n önünde bir engel olarak ele al›nd›. Hatta örgüt kültürümüzden ve gündemimizden ç›kar›lmak istendi. Kadro da bu mekanizmay› derinli¤ine ve yeterince özümsemedi¤inden kendini buna yat›rd›, raz› oldu. ‹deolojik hassasiyetler zay›flad›¤›ndan yap›lan yanl›fll›klara müdahale edilmemekte, tav›r konulmamaktad›r. “Bana m› kalm›fl?” yaklafl›m› tercih edilmektedir. ‹çimizde böyle bir kadro profili de
ortaya ç›km›flt›r. Böyle ilkesiz durufllar›n da her türlü münaf›kl›¤a yol açaca¤›, örgüt ortam›n› zehirleyerek örgütümüzü zay›f b›rakaca¤› aç›kt›r. Görev ve sorumluluk üstlenmede ciddi eksiklikler yaflanmaktad›r. Yer yer kendini geri çekmeler, iddias›zl›klar görülmektedir. Bunlar›n tümü ideolojik zay›fl›kla ilgilidir. Hala “yap›m yöneticilik yapmaya elveriflli de¤ildir. Hiyerarfliyi sevmiyorum, yönetici olmadan istenilen her tür çal›flmay› yapar›m” yaklafl›mlar› bir anlay›fl biçiminde kendini dayatmaktad›r. Bu, esas›nda partiyi hiyerarfli ve iktidar yaratan, devlet gibi gören bir yaklafl›md›r. En iyimser söylemle partimizin paradigma de¤ifltirdi¤ine inanmamakt›r. Öncülük kavram›n› anlayamama, onu gereksiz görme yaklafl›m›d›r. Bu yaklafl›mda görev almak, ama sorumluluk alt›na girmemek gibi parti d›fl›l›k vard›r. Bu da en genel anlam›yla partileflmemek demektir. Partileflmeden kaç›flt›r, kendini netlefltirmemedir. Partileflmek sorumluluk üstlenmek, görevleri sahiplenmektir. Görev üstlenmek demek, tabaka oluflturmak demek de¤ildir. Daha fazla sorumluluk almak, hizmet etmek demektir. Yeniden yap›lanan PKK’de partileflmek ve görev almak, devletsiz toplum kurman›n öncüsü olmak için ilk baflta kendini devletçi zihniyetin tüm kal›nt›lar›ndan kurtarmak ve bu konuda herkese örnek olmak demektir. Bu tür yaklafl›mlar, Önderli¤in ilk günden bafllayarak Kürt insan›na sorumluluk kazand›rma mücadelesi ve bu konuda yaratt›¤› geliflmelere sald›rmak ve Önderli¤in çabalar›n› geriye çekerek Kürt toplumunu PKK öncesinde oldu¤u gibi sorumsuz ve kendine göre bir durufl içine sokmak anlam›na gelmektedir. Ya da bireyci ve dar sorumluluk duygusuyla s›n›rl› bir durumu örgütte ve toplumda meflrulaflt›rmakt›r. Hangi örtüyle kamufle edilmeye çal›fl›l›rsa çal›fl›ls›n bunun örgütsel tasfiyecilik oldu¤u aç›kt›r.
ne te we .c om
bunu dayatan bir anlay›fl›n ürünüdür. Aç›k ki bunun alternatif bir toplum, sistem ve birey yaratma iddias›nda olan ve bugüne kadarki tüm gücünü yürüttü¤ü ideolojik mücadeleden alan PKK gerçekli¤iyle bir alakas› yoktur. Bunun ad›; kadro duruflu flahs›nda örgütsel tasfiyeciliktir. Kürdistan’daki en ufak bir geliflme bile pek çok bedelle gerçekleflmifltir. Bu aç›dan kadronun s›n›rl› ve eksik kat›l›m›n› meflrulaflt›ran anlay›fllar›n ideolojik ve örgütsel olarak ne anlama geldi¤i a盤a ç›kar›larak, kadrolar›n, yaflam›n her alan›na ideolojik hassasiyetler temelinde yaklaflmas›n› sa¤latmak acil bir görevdir.
51
Görev ve sorumluluk üstlenmede ciddi eksiklikler yaflanmaktad›r
ww
w.
Tasfiyecilik, komplonun da temel hedeflerinden olan, Önderli¤e, örgüte, kadroya karfl› bir kuflku ve güvensizlik yaratmay› bir noktaya kadar baflarm›flt›r. Örgütte aksayan yanlar negatif bir üslupla sürekli ön plana ç›kar›larak, bunlar›n yeni paradigmayla örtüflmedi¤i, yeni paradigmaya girilmeyerek klasik kal›nd›¤› fleklinde bir dillendirme yayg›n bir flekilde yap›lmaktad›r. Bunun sözcülü¤ünü yapanlar›n yeni paradigmadan anlad›klar›ysa; Önderli¤in ortaya koydu¤u düflüncelerin burjuva liberal ya da postmodern süzgeçten geçirilmifl biçimidir. Özellikle ‘olay ve olgular› karfl›tlaflt›rmamal›y›z, karfl›tl›k üzerine ideolojik ve siyasal durufl göstermeyelim’ denilerek bilinçli bilinçsiz bir mücadelesizlik, ortam›m›za dayat›lmak istenmektedir. Oysaki ‘karfl›tlaflt›rmayal›m’ diyen anlay›fl›n kendisi PKK’nin yaflam ve mücadele çizgisini esneterek, kendine göre bir yaflam alan› yaratmak amac›yla –yine bu anlay›fl›n flemsiyesi alt›na girerek– PKK’ye karfl›tl›k temelinde yo¤un bir mücadele içindedir. Bu anlay›fl flimdilerde kendisine karfl› mücadelesiz kal›nmas›n› isteyen kifliliklerin içimizde en çok baflvurdu¤u bir teori olmaktad›r. Evrende ve do¤adaki de¤iflimin ve hareketin kayna¤› dahi maddi gerçekliklerdeki dualizim yani karfl›tlar›n varl›¤›d›r. Çeliflkinin varl›¤› ve z›tl›¤›n›n birbirini yok etmemesi biçimin-
Komite faaliyetlerine iliflkin Toplant›m›z geçmiflte Önderli¤in bizzat yürüttü¤ü ideolojik çal›flmalar› flu an yürütmekte olan Bilim ve Ayd›nlanma, Bas›n ve Kültür Sanat, Edebi-
SERXWEBÛN
52
w.
ww
dan kadronun, Önderli¤in tüm savunmalar› aras›ndaki diyalektik ba¤› yitirmeden, Bir Halk› Savunmak bak›fl aç›s› üzerinden bilinçlendirilmeleri, kavramlar› buna göre ele almalar›n› sa¤lamak önemlidir. Bu, çok ciddi bir ihtiyaç olarak kendini hissettirmektedir.
ew e. c
mesi olarak halk özgürlük e¤iliminin yeni bir hamleye kalkmas› gerekirken, Önderli¤in argümanlar› kullan›larak “cesedimi ikiye bölüp önüme koydunuz” dedi¤i birinci KONGRA-GEL süreciyle karfl›lafl›ld›. Önderlik Bir Halk› Savunmak ile sosyalist hareketin paradigmas›n› de¤ifltirerek, tarih boyunca özgürlük ve demokrasi mücadelesi yürüten tüm oluflumlar›n baflar›l› olamamalar›n›n temel nedeninin sistemin bilme s›n›rlar›n› aflamamak oldu¤unu vurgulad›. Bu çerçevede özgür toplumun ç›k›fl ilkesinin felsefeye dönüfl oldu¤unu, 21. yüzy›l devrimcili¤inin flimdiye kadar afl›lamayan devletçi sistem ufkunun afl›larak yeni bir sistem gerçekli¤inin ortaya konulmas› temelinde sosyal bilimcilik anlam›na geldi¤ini de¤erlendirdi. Kadronun önüne de kat›l›m biçimi olarak zihniyet devrimine kat›lma ve vicdan devrimiyle de bunu pratiklefltirme görevini koydu. Hareket olarak yaflad›¤›m›z tüm sorunlar›n temel nedeni, Önderli¤in sistemin bilme kapasitesini kendi bilme s›n›rlar›n›n içine alma çabalar›na ulaflamay›fl›m›zd›r. Önderli¤in bu çabalar›n› a¤›r, anlafl›lmaz gören yaklafl›mlar›n yan› s›ra, son derece kolay ve basit gören, bu flekilde ele alan yaklafl›mlar da bulunmaktad›r. Bütün bunlar, çok ciddi bir e¤itim ihtiyac›n›n yafland›¤›n› göstermektedir. Önderli¤in yeni paradigmas› elit de¤ildir, ancak kavran›lmas› için önemli de¤iflimleri ve bir bilinç düzeyini de gerektirmektedir. Bu bilinç düzeyi oluflturulmadan do¤ru bir pratikleflmenin de gerçeklefltirilemeyece¤i bilinmelidir. Bilinci küçümseyen, dar pratikçili¤i öne ç›karan yaklafl›mlar hiçbir zaman istenilen sonuçlar› vermez. Ancak yaflamsal ba¤› olmayan sadece lafta yeni paradigmadan söz eden lafazanl›kla da halklar›n özgürlük ve demokrasi sistemi kurulamaz. Bu aç›-
om
“Görev üstlenmek, tabaka oluflturmak demek de¤ildir. Daha fazla sorumluluk almak, hizmet etmek demektir. Yeniden yap›lanan PKK’de partileflmek ve görev almak, devletsiz toplum kurman›n öncüsü olmak için ilk baflta kendini devletçi zihniyetin tüm kal›nt›lar›ndan kurtarmak ve bu konuda herkese örnek olmak demektir”
ne t
yat Komiteleri’nin faaliyetlerini de de¤erlendirerek, bu komitelerin daha güçlü bir ideolojik temsile ulaflmalar› ve bu yönlü mücadele vermeleri için tart›flmalar yürütmüfltür. Önderlik A‹HM Savunmalar›’nda tarihte neler oldu¤unu, devlet merkezli ideolojilerin toplum üzerinde yaratt›¤› etkileri, yine buna dayanarak ideolojilerin toplumsal yeniden kurulufltaki rolünü ve bu çerçevede yeni ideolojik kimli¤in teorik belirlemelerinin neler olmas› gerekti¤ini bir entellektüel, bir filozof gibi ele alarak çözümledi, yorumlad›. Biz de dahil herkesi elefltirdi, de¤iflim dönüflüm olgusunu ve dayanmas› gereken temelleri yo¤unca iflledi. Bunun üzerine herkes kendi düzeyi ve e¤ilimleri oran›nda Önderli¤i ele ald›. Ancak Önderli¤in zihinlerde yer edinen düflünce kal›plar›n› y›kmas›yla birlikte devletçi paradigma ekseninde oluflmufl baz› ölçülerimizin sars›lmas›, savrulmalar biçiminde ortaya ç›kt›. Bu konuda yap›lan ve halen etkisi görülen bir yanl›fl da sadece üst yönetimlerin devletçi zihniyet olarak görülmesi ve elefltirilmesi oldu. Oysaki Önderlik befl bin y›l›k bir zihniyet ve gelenekten bahsetmifl ve herkesin kendini yeni bir zihniyet ve vicdan temelinde sorgulamas› gerekti¤ini belirtmiflti. E¤itimlerde savunmalar önemli ölçüde ifllenmesine karfl›n bu yanl›fl e¤ilimler ve savrulmalar kadro yap›m›z içinde varl›¤›n› sürdürdü. Tabii ki zihniyet devrimini en baflta da yönetimlerimiz kendinde bafllatmal› ve bunu kadro yap›s› içinde yaymal›yd›. Önderlik Atina Savunmas›’nda yeni bir paradigman›n güçlü nüvelerini oluflturdu. Devlet d›fl› bir sistemin ad› konuldu. Önderlik özellikle de Ortado¤u’nun ve Kürt halk›n›n yeni paradigman›n öncüsü oldu¤unu ve savunmas›n›n son sayfas›n›n da bu paradigman›n özü oldu¤unu daha sonra vurgulama gere¤i duydu. Bu savunma adeta Bir Halk› Savunmak eserinin özeti biçimindedir. Önderli¤in ortaya koydu¤u bu tezler, baflta tasfiyeci e¤ilim olmak üzere baz› kadrolar›m›zca sosyalizmden vazgeçmek olarak anlafl›ld›. Atina Savunmas›, halk özgürlük e¤ilimini alternatif bir sistem olarak vurgularken, egemen sisteme yamanma e¤ilimleri ortaya ç›kt›. Bu savunman›n pratiklefl-
Ocak 2007
Her fleyi normal ve do¤al görmek ideolojik mücadeleyi zay›flat›r
Yeni paradigmay› ele al›flta, anlay›flta bir ortakl›k yakalanmad›¤›ndan bu, yaflamdaki durufltan söylemlere, de¤erlendirmelere kadar yans›maktad›r. Halk bile her bir kadronun söyleminin, yorumunun farkl› oldu¤unu belirtmektedir. Bu yüzden bir ortaklaflman›n olmas›, zorunluluk haline gelmifltir. Zira üst yönetimler de dahil farkl› yorumlar kadroda kavram kargaflas›na, bulan›kl›klara, mu¤lakl›klara sebebiyet verebilmektedir. Netleflmeme, her fleyin normal ve do¤al görülmesine neden olmakta, ideolojik mücadeleyi zay›flatmaktad›r. Bu da kadronun moraline, iddia düzeyine, farkl›l›k olgusunu tersinden ele almas›na etkide bulunmaktad›r. En genel anlam›yla hala yönetimlere göre flekillenen bir kadro toplulu¤uyuz. Bu aç›dan yönetimlerin de paradigman›n neresinde olduklar›n› ciddi düzeyde sorgulamalar› önemlidir. Çok önemli bir kadro bileflenimizin mücadele felsefemizin esas›n› oluflturan, temel güç kayna¤›m›z olan Bir Halk› Savunmak adl› eseri henüz okumad›¤› görülmektedir. Önderlik, zihniyet devrimini üç temel ayak üzerine kurdu. Do¤ru bir teori için do¤ru bir sosyal bilim anlay›fl›n›n gerekli oldu¤unu söyleyerek, bunun özgür toplum için flart oldu¤unu belirtti. Zira teorisini do¤ru kuramayan özgürlük ve demokrasi mücadelelerinin, tarihteki pek çok örnekte de görüldü¤ü gibi sistemin bilme s›n›rlar›n›n içinde erimekten
SERXWEBÛN
53 Önderli¤imiz aç›s›ndan net olan bir kültür anlay›fl›m›z ve politikam›z vard›r. Toplant›m›z hareket olarak Önderlik çizgisinde net bir kültür sanat politikam›z›n olmad›¤›, bir ortaklaflman›n burada da görülmedi¤i tespitini yaparak, bunun demokratik komünal kültürün oluflmas›n› zay›flatt›¤›n› de¤erlendirmifltir. Bu konuda bizim politikas›zl›¤›m›z, kültür ve sanat yapanlar›n da kendine göre bir tarz tutturmalar›n› beraberinde getirmifltir. Hatta ço¤u zaman bunlar›n özgürlük ve demokrasi kültürünü geriye çeken bir rol oynad›klar› da söylenebilir. Öte yandan örgüt içinde seçicilikte de ciddi bir afl›nmay› yaflad›¤›m›z görülmektedir. Bu, izlenen TV programlar›ndan, filmlerden ve dinlenilen müziklere kadar kendini göstermektedir. Bir taraftan halka, sanatç›lara ölçüler dayat›l›rken, öte taraftan elefltirilen hususlar örgütümüz içinde yaflanmaktad›r. Bu yaklafl›m “baflkas›na yasak, bize reva” anlam›na gelip, esas›nda kendini toplum üstü görmek fleklindeki bak›fl aç›s›n›n sonucu olarak ortaya ç›kmaktad›r. Kültür sanat çal›flmalar› aç›s›ndan ajitasyon propaganda düzeyinin neredeyse hiç kalmad›¤› görülmektedir. Devrimimizin de¤erlerinin ifllenmesinin en aza indi¤i ise di¤er bir gerçektir. Yap›lan çal›flmalar›n bu kayg›dan çok piyasada görece¤i de¤ere odaklan›ld›¤›, amaçtan kopman›n yafland›¤›, önemli oranda düzendekilere benzeflmenin geliflti¤i, bu yönlü bir rekabet içinde olundu¤u, komünal kültürden uzaklafl›ld›¤› bu nedenle de dökülmelerin, kopmalar›n en fazla bu alanlarda gerçekleflti¤i de¤erlendirilmifltir.
ne te we .c om
Ocak 2007
mini kadroda gerçeklefltirmede, onu de¤ifltirmede, dönüfltürmede, kadroya flekil vermede yetersiz kalmaktad›r. Kadroyu netlefltirecek e¤itim ihtiyac›n›n fazla olmas›na karfl›n, komitenin kendini konumland›rma biçimi bu ihtiyaca cevap verecek tarzda olmam›flt›r. Niceliksel olarak kadro okullar›n kalabal›k oluflu, birebir ilgilenmelerin yetersizli¤i vb. nedenlerle e¤itimler istenilen verimlilikte olmamaktad›r. Toplant›m›z genel olarak da Bilim Ayd›nlanma Komitesi’nin yürüttü¤ü ideolojik çal›flmalar›n entellektüel düzeyde kald›¤›n›, tüm alanlara ve halka tafl›r›lmas›nda ciddi yetersizliklerin yafland›¤›n›, yaflam gerçe¤ine ve örgütsel ihtiyaca yeterince denk düflmedi¤ini de¤erlendirmifltir. Komitenin daha güçlü örgütlendirilmesi ve bir ekip çal›flmas› fleklinde yaklafl›lmas› gerekti¤i vurgulanm›flt›r. Önderlik esareti öncesi bizzat Önderli¤in ilgilendi¤i ve Önderlik çal›flmas› olan bas›n, kültür sanat ve edebiyat çal›flmalar› yeni sistemimizle birlikte farkl› merkezler biçiminde örgütlendirilmifltir. ‹deolojik çal›flmalar olan bas›n, kültür sanat ve edebiyat çal›flmalar›n›n, hareketimizin stratejik yaklafl›m›na göre pratikleflmedi¤i görülmektedir. ‹dare eden, uzun soluklu olmayan, hareketi güncel olarak yans›tmay› aflamayan bir tablo söz konusudur. Bu çal›flmalarda kendini tekrar yaflanmaktad›r. Kültür sanat rafine ideolojik çal›flmalard›r. Bir toplum esas olarak da kültür sanat faaliyetiyle flekillendirilir.
ww
w.
lar›n›n içinde erimekten kurtulamayacaklar›n›, bu nedenle de daha bafltan kaybedeceklerini vurgulad›. ‹kinci bileflen olarak da ahlak› belirtti. Önderlik, ahlak› toplumsal özgürlü¤ün bilinci olarak tan›mlad›. Yani özgür olunmadan hiçbir yaflam biçiminin kabul edilmeyece¤ini, edilmemesi gerekti¤ini vurgulad›. Ahlak, sosyal bilimlerle ulafl›lan bilinci iktidar için de¤il de toplumun özgürlü¤ü için kullanmay› sa¤lar. Bilimimizi ahlakl›, etikli k›lar. Edinilen bilince göre bireyin ve toplumun flekillenmesi ve bunu yaflamas› anlam›na gelir. Üçüncüsü ise bu iki olguya dayanarak politika yap›lmas›d›r. Toplumun özgürlük ve demokrasi taleplerinin hiyerarflik devletçi sistem karfl›s›nda savunulmas› politika yoluyla gerçeklefltirilir. Politika yapmak, eyleme geçmek anlam›ndad›r. Önderlik politika yapmamay› “politikas›z ahlakilik ve bilimsellik aldatmacalarla doludur. Kesinlikle egemen tahakkümcü güçlerin ad›na teslim olma, kendini satmad›r” biçiminde de¤erlendirmektedir. Tabii ki taban› örgütlemeye dayal› olan, toplumdan güç alan demokratik siyaset yürütece¤iz. Politika yapmadan, pratikleflmeden en güzel düflünce bile toplumu de¤ifltiremez, dönüfltüremez, bio iktidar ça¤›nda sistem içinde erimeye götürür. Bu üç olgu aras›ndaki diyalektik ba¤› kaybetmeden uygulamak, zihniyet devrimi anlam›na gelmektedir. Bilim Ayd›nlanma Komitesi’nin denetiminde gerçekleflen merkezi e¤itim çal›flmalar›, bahsedilen zihniyet devri-
PKK çizgisi her alanda oturtulmal›d›r Toplant›m›z genel olarak bas›n çal›flmalar›n› de¤erlendirmifl ve güncel geliflmeler aç›s›ndan da içine girdi¤imiz yeni süreçte bas›n›n demokratik komünal sistemin özüne uygun çal›flmalar› yayg›nlaflt›rmas› için ideolojik hassasiyeti gözetmesi gerekti¤i üzerinde durmufltur. Bas›n alan›nda bir ideolojik birli¤in ve hassasiyetin kesinlikle yakalanmas› sa¤lanarak, bas›n çal›fl-
SERXWEBÛN
PKK ve PAJK’›n sistemdeki yerine dair
w.
ww
mas› bu çal›flman›n gücüne ba¤l›d›r. Birbirini güçlendirme ve ideolojik reflekslerle bütünlük yakalanmazsa, parçal›l›k ve iki ayr› ideolojik merkez ortaya ç›kar. Bu nedenle de toplant›m›z PKK ile PAJK aras›ndaki çal›flman›n daha da gelifltirilerek uyumlu k›l›nmas›n›n gereklili¤ini vurgulam›flt›r. Toplant›m›z profesyonel tüm kadrolar için ayn› ölçülerin geçerli oldu¤unu de¤erlendirerek, bu ölçülerin tüm kadrolar taraf›ndan esas al›nmas› gerekti¤ine özellikle vurgu yapm›flt›r. Önderli¤in PKK ve PAJK için öngördü¤ü say› s›n›rlamas›n›n kadro ölçülerinde mu¤lakl›¤›n önüne geçmek amaçl› oldu¤u, bunun farkl› ölçüleri kabul etmek anlam›na gelmedi¤i belirtilmifltir. Aksine, di¤er kadrolara ölçüleri net görmesi ve buna göre çal›flmalara kat›lma sorumlulu¤unu yüklemektedir. Halk›n dahil herkesin ölçülerini her gün daha yükseltmesini isteyen bir önderli¤in baflka türlü anlafl›lmas› söz konusu olamaz. Hem tasfiyecili¤in ortaya ç›kmas›na zemin sunan hem de birçok noktada tasfiyecili¤in dillendirdi¤i içerikte olay ve olgulara yaklafl›mlarda görülen yetmezlikler Önderli¤in Bir Halk› Savunmak adl› eserinde ortaya konulan ideolojik bak›fl aç›s›na ulaflamamaktan kaynaklanmaktad›r. ‹çimizde Önderli¤in anlafl›lma düzeyinin birçok noktada ortaya koyulan görevleri karfl›lamaya yetmedi¤i a盤a ç›kmaktad›r. Apocu hareketin kadrolar› olarak yaflanan bu yetersizliklerin afl›lmas› ve Önderli¤in belirtti¤i “komünü olmayan ve çal›flmayana selam göndermiyorum” sözünü bir talimat olarak anlamam›z gerekti¤i ortadad›r. Bu sözle Önderlik ayn› zamanda partileflerek pratikleflmemizin gereklili¤ini de vurgulamaktad›r. 1 Haziran hamlesiyle bafllatt›¤›m›z meflru savunma savafl›n›n ortaya ç›kard›¤› geliflmeler ve buna ba¤l› yaflananlar bizleri çok köklü görevler ile karfl› karfl›ya getirmifltir. 2007 y›l› ancak partileflerek karfl›lanacak ve dönemin getirece¤i görev ve sorumluluklar da ancak bu flekilde yerine getirilecektir. Bu noktada en fazla görev, ideolojik çal›flma yürüten komite, kurum ve örgütlerimiz baflta olmak üzere KKK sisteminin tüm kadro ve çal›flanlar›na düflmektedir. Yeni dönemin görevleri de ancak bu bilinçle hareket edildi¤inde baflar›lm›fl olacakt›r.
ew e. c
Toplant›m›z önümüzdeki dönem toplant›lar›na bir haz›rl›k mahiyetinde k›smen de olsa PKK ve PAJK’›n KKK ve KJB sistemleri içindeki yeri ve birbirleriyle iliflkileri hususlar›n› da ele alm›flt›r. ‹deolojik öncülük olarak PKK ve PAJK bu sistemin do¤ru ifllemesinden, yaflamsallaflmas›ndan sorumlu olan partilerdir. PKK’nin yeniden infla edildi¤i süreçteki “bu da nereden ç›kt›, tekrardan her fleyi elinde tutacak bir egemen parti mi kuruluyor?” fleklindeki yan›lg›l› yaklafl›mlar›n belli yönleriyle afl›ld›¤› görülmektedir. Gelinen aflamada art›k KKK sisteminin oturmas›n›n yolunun PKK’nin ve PAJK’›n kendini do¤ru pratiklefltirmesinden geçti¤i gerçe¤i anlafl›lm›flt›r. Apocu hareketin toplumsal örgütlenmesinin en kapsaml› ifadesi olan KKK’yi PKK düflüncesi do¤urmufltur. Bu yönüyle KKK, PKK’nin teorik çözümlemelerinin ürünüdür. KKK sisteminde gerçeklefltirilmek istenen demokratik ekolojik cinsiyet özgürlükçü toplum paradigmas›, PKK düflüncesi, felsefesi ve ideolojisinin siyasal alana uygulanmas›d›r. O nedenle KKK, PKK’nin öngördü¤ü toplumsal kuruluflu gerçeklefltirmenin kendisidir. PKK, KKK’nin yön ve do¤rultusunu belirleyen ruhudur. Elbetteki PKK, KKK içinde sadece düflünce üreten de de¤ildir. PKK, ideoloji, felsefe, düflünce oldu¤u kadar bunlarla donanm›fl, bunlar› pratiklefltiren bir kadro toplulu¤udur. Sistemin ve toplumsal hareketin kurmay örgütüdür. PKK ile KKK aras›ndaki bu diyalekti¤in ayn›s› PAJK ile KJB özgünlü¤ünde de geçerlidir. KKK sisteminin özgün örgütlenmedeki izdüflümü KJB olurken, KJB’nin kad›n özgürlük çizgisinde oturmas›n› sa¤layan ideolojik öncülü¤ü de PAJK olmaktad›r. KKK sistemi aç›s›ndan da PKK ile PAJK birbirini tamamlayan tek bir ideolojik merkez gibi olmak durumundad›r. Bir bütünlük ve uyum içinde olunmal›d›r. Kad›n özgürlük çizgisi sistemimize hakim k›l›nmadan, sistemin oturmas› mümkün de¤ildir. PAJK kad›n özgürlük çizgisinin ideolojik merkezi olma noktas›nda PKK’ yi tamamlar ve gelifltirir. PKK’nin de do¤ru rotada ol-
ne t
malar›n› yürüten tüm birimlerimizin ortak gündemlere odaklanmas›n›n önemine dikkat çekilmifltir. Görsel alanda gösterilen kliplerde kad›n›n toplumsal cinsiyetçi bir bak›fl aç›s›yla cinsel meta olarak kullan›lmas›, pek çok toplant›da oldu¤u gibi bu toplant›m›zda da gündemleflmifltir. Bu yaklafl›mlar›n kad›n özgürlük çizgisine yönelik geliflen sald›r›lar karfl›s›nda egemen kültüre teslim olmak anlam›na geldi¤i ve örgütsel bir müdahalenin yap›lmas›n›n flart oldu¤u de¤erlendirilmifltir. Kültür çal›flmalar›nda oldu¤u gibi bas›n yay›n aç›s›ndan da çal›flmalara ideolojik yaklaflmaktan çok ticari bir yaklafl›m›n oldu¤u belirtilmifltir. Bu da hem kadronun, hem çal›flanlar›n, hem de yönetimlerin kendilerini do¤ru tan›mlay›p do¤ru konumland›rmamalar›n› zorunlu hale getirmektedir. ‹flçi patron iliflkileri, flirket yöneticili¤i, teknik eleman olma, mesleki yönü ön plana ç›kararak ideolojik temsili esas almama, buna ba¤l› olarak büyük afl›nmalar› yaflama gibi ideolojik alan olma gerçekli¤iyle hiçbir alakas› olmayan bir gerçeklik mevcuttur. ‹deolojinin anl›k olarak topluma tafl›r›ld›¤› bu çal›flma alanlar›nda, esas ölçü olarak ideolojik temsili yapabilme düzeyini yaratmak gereklidir. Her komitemizin kendi içinde pratikten kaynakl› bir tamamlay›c›l›¤› esas almas› gerekti¤i gibi ideolojik çal›flma yürüten bu üç komitemizin de kendi aralar›nda benzer bir çal›flma iflleyifline kavuflmalar› ve birbirini tamamlamalar› gerekti¤i vurgulanm›flt›r. Bunun için de tüm çal›flma alanlar›nda PKK çizgisini her bak›mdan oturtup pratiklefltirecek bir kadro yap›lanmas›na gidilmesinin zorunlu oldu¤u de¤erlendirilmifltir. Alternatif toplum yaratma iddias›nda olan, mücadeleye sevk eden, sistemin piyasa kültürü içinde erimeyen, ona benzeflmeyen, özgünlü¤ünü her aç›dan gösterebilen bir durufl, ancak bu biçimde yarat›labilinir. Aksi halde sistemin bu kadar olana¤›n›n ve bask›s›n›n oldu¤u bir aflamada direnmek, kendi toplumsallaflmas›n› kurmak mümkün olamaz. Bu aç›dan uzun vadeli ve yap›sal düflünmek, ona göre örgütlenmek gerekmektedir.
Ocak 2007
om
54
Ocak 2007
SERXWEBÛN
55
Ö
ne te we .c om
DEMOKRAT‹K ÖZERKL‹K uluslar›n 20. yüzy›lda devlet amaçl› mücadele etmelerinde, bu sol düflüncenin a¤›rl›kl› etkisi vard›r.
Ulusal ve kültürel sorunlar›n çözümü demokrasidedir
Devlet d›fl›nda di¤er bir çözüm olarak da federasyon gündeme getirilmifltir. Federasyon, söz konusu ulus devletin anayasas› çerçevesinde, ulus devlet s›n›rlar› içindeki bir halka ya da ulusa verilen özerklik biçimlerinden biridir. Federasyon kimi ülkelerde genifl, kimilerinde dar bir özerkli¤e sahiptir. Genel olarak, federe devlet ünitelerinin anayasada belirlenmifl çerçevede federal devlet denilen merkez üniteye ba¤l› olmas›n› ifade eder. Ayr› meclisi, hükümeti ve kurumlar› bulunur. Ancak bu meclis ve hükümetlerin hangi konular› ele alaca¤› veya alamayaca¤› anayasada belirtilmifltir. Bu anayasan›n demokratik olup olmamas› flart de¤ildir. Federasyon yaln›z demokrasiye duyarl› devletlerde de¤il, demokratik olmayan ülkelerde de uygulanabilir. Federasyonlara yak›n bir sistem de eyalet sistemidir. Eyalet sistemi olan ülkeler, federal devletlere yak›n özelliklere sahiptir. Zaten birçok federal devletin yerel birimleri veya üniteleri eyalet olarak tan›mlanmaktad›r. Örne¤in Almanya federal bir devlet, ama alt birimleri eyalet olarak an›lmaktad›r. ABD, Birleflik devletler olarak ifade edilir, hükümetine de federal hükümet denir. Alt birimleri ise eyalet olarak adland›r›l›r. Bu sistemlerde eyaletlerin görev ve sorumluluk alanlar› da anayasalarla belirlenmifltir. Bu eyalet sistemlerinin anayasada belirlenmifl yetki ve görev s›n›rlar› da ayn› de¤ildir. Eyalet sisteminin uygulanmas›, söz konusu ülkenin demokratik olup olmamas›yla ilgili bir konu de¤ildir. Örne¤in Pakistan ve ‹ran’da da eyalet sistemi vard›r. Ancak demokrasiye duyarl› olan devletlerde eyaletlerin daha fazla söz ve karar sahibi olmas›, demokratikleflmenin do¤as› gere¤idir.
ww
w.
nderli¤imiz s›k s›k Kürt sorununun demokratik özerklik çerçevesinde çözülece¤ini, bunun Türkiye koflullar›nda en uygun çözüm oldu¤unu vurgulamaktad›r. Ulusal sorunlar geçmiflte daha çok ba¤›ms›z devlet ya da federasyon biçiminde çözülmeye çal›fl›l›yordu. Fakat günümüzde, demokratik cumhuriyet ya da demokratik özerklik biçimindeki çözüm alternatifleri üzerinde de duruluyor. Ulus devlet, esas olarak kapitalist ça¤›n bafllamas›yla birlikte burjuvazinin savundu¤u bir devlet biçimi oldu. Ayn› etnik toplulu¤un ya da uluslaflma sürecine giren halklar›n yaflad›¤› ülke s›n›rlar›n› ulus devlet çizgileriyle kuflatarak sömürme, tekelini ele geçirme burjuvalar›n temel amac› olmufltur. Kapitalizmin geliflmesi için elveriflli bir zemin olarak görülen ulus devletler, tek bir ulusu esas alarak kurulmufltur. Bu devletlerin s›n›rlar› içinde a¤›rl›kl› olarak bir ulus da olsa, birço¤unda farkl› halklar da yaflad›¤›ndan, zaman içinde bu uluslarla söz konusu devletler aras›nda sorunlar yaflanmaya bafllam›flt›r. Devlet içinde a¤›rl›¤› bulunan ulusun ayr›cal›kl› olmas› ya da di¤erlerinin bask› alt›nda tutulmas›, bu uluslar›n, halklar›n , etnik topluluklar›n hakim ulus ad›na hareket etti¤ini söyleyen ulus devletlere karfl› mücadele içine girmesini beraberinde getirmifltir. 20. yüzy›l›n bir yönünün de ezilen uluslar›n ulusal devletlere karfl› mücadele yüz y›l› olmas› gerçe¤i böyle ortaya ç›km›flt›r. Ulus devlet zihniyeti, her ulusa bir devlet yaklafl›m›n›n ürünü oldu¤undan, ezilen uluslar da benzer bir zihniyetle ulus devlet olmak istemifllerdir. Öyle ki bu zihniyet, BM’de de benimsenmifltir. Sosyalistler de esas›nda bir burjuva yaklafl›m olan bu düflünce ve pratiklerden etkilenerek, uluslar›n kendi kaderini ele almay› a¤›rl›kl› olarak bir devlet olma biçiminde yorumlayarak, burjuva ulus devlet anlay›fl›na meflruiyet kazand›rm›fllard›r. Ezilen
Federasyon ve eyalet sistemleri d›fl›nda, bölgesel özerklik denen statüler vard›r. Bunlar›n da s›n›rlar› merkezi devlet anayasas› taraf›ndan çizilmifltir. Bu yerel birimlerin kulland›¤› yetkiler, federe devletlerin kulland›klar›na göre daha azd›r. Bu nedenle federal devletlerdeki yerel ünitelere devletçik adland›rmas› da yap›lmaktad›r. Ulus devletlerin içinde bölgesel özerklik, yerel otonomi gibi uygulamalar›n olmas›, bu devletlerin demokrasiye duyarl› oldu¤u anlam›na gelmez. Bu devletlerde de yerel birim flu yetkileri kullan›r, flu iflleri yapar denilerek sorumluluk çerçevesi çizilir. Bu sorumluluklar› demokratik kurallar içinde yapmas› gibi bir koflul aranmaz. Söz konusu ulus devlet demokrasiye duyarl› ise bölgesel birimlerde de demokratikleflme geliflir. Öte yandan, bölgesel özerkli¤i oluflturan üniteler e¤er mücadele verirlerse, merkezi devletin yetkilerini daha fazla s›n›rlayabilirler. Bu tür mücadele ve s›n›rlamalar, federal devletler için de söz konusu olabilir. Bu tür mücadeleler yerel birimlerin yetkilerini art›rma niteli¤inde olabilece¤i gibi, demokrasi aç›s›ndan geliflme ortaya ç›karan nitelikte de olabilir. Yerellerin yetki ve inisiyatif alan›n›n olmas›n›n demokrasinin varl›¤› anlam›na gelmedi¤ine en iyi örnek, federal devletlerdeki yerel otonomilerdir. Feodal beylikler, zaman zaman merkezi federal devletin yetkilerini s›n›rlarlard›. Bunun demokratik bir geliflme olmad›¤› aç›kt›r. Do¤u’daki merkezi feodal devletlerden farkl› olarak, Avrupa’da yerel prensler merkezi yönetimden özerk bir yaflam statüsü edinmifllerdir. Ancak Avrupa’da, demokrasinin geliflmesinde belirleyici etkenlerden birisi olmasa da merkezi feodal krall›klar›n beylikler üzerindeki otoritesinin belirlenmifl s›n›rlar›n›n olmas›, yerel otoritelerin demokrasinin geliflmesinde s›n›rl› düzeyde de olsa etkilerinin oldu¤unu gösterir.
SERXWEBÛN
Ocak 2007
eritme e¤ilimi dikkate al›nd›¤›nda, farkl› toplumlar›n kimli¤inin tan›narak dil ve kültürünün geliflimine imkan verilmesi, söz konusu ülke demokratik olmasa da demokrasinin geliflimi aç›s›ndan bir engelin ortadan kalmas› olarak görülebilir. Kültürel özerklik bugün yayg›n bir uygulama alan›na kavuflmufltur. Birçok devlet içinde, az›nl›k diye tan›mlanan halk gruplar› ve topluluklar bulunmaktad›r. Bu devletlerde demokratikleflme gelifltikçe, bu topluluklar›n kimlik, dil ve kültür sorunlar›n›n demokrasi içinde çözüme kavuflturulmas›, hatta kültürlerinin canlanmas› için bu topluluklar›n birçok bak›mdan desteklenip dil, kültür ve kimliklerini gelifltirmeye yönelik olarak teflvik edildi¤i görülmektedir. Geçmiflte inkar edilen ve bast›r›lan farkl› kimliklerin kendisine gelmesi, kültürel olarak aç›l›p serpilerek insanl›k aç›s›ndan birer zenginlik haline gelmesi süreci yaflanmaktad›r. Demokratik geliflim en fazla da ezilen uluslar, halklar, topluluklar ve kültürler aç›s›ndan özgür yaflam›n önünün aç›lmas› ve özgürlük anlam›na gelmektedir.
lik, dil ve kültürünün tan›nmas› ve bu haklar›n söz konusu toplum taraf›ndan kullan›lmas›n› ifade eder. Bu özerklik biçiminde, söz konusu toplumun veya ulusun okullar› ve kültür kurumlar› olur. Bunlar›n yönetimi ve çal›flt›r›lmas›, merkezi devletin yasalar›na uyulmak kofluluyla bu topluma verilir. Bu özerlikte, herhangi bir siyasi yetki düzeyi yoktur. Kültürel özerklik d›fl›nda, bu topluma devletle iliflkilerini düzenleyen farkl› inisiyatif, özerklik alanlar› tan›nmam›flt›r. Ayn› co¤rafyada homojen bir biçimde yaflayan topluluklar için de bölgesel kültürel özerklik tan›m›n›n yap›ld›¤› olmufltur. Ancak bölgesel kavram›n›n kullan›lmas›, söz konusu topluma kültürel halklar d›fl›nda bir sorumluluk alan› vermemifl, kültürel alan d›fl›ndaki tüm yetki söz konusu merkezi hükümete ait olmufltur. Bugün Bulgaristan’da yaflayan Türkler kültürel özerkli¤e sahiptir. Bulgaristan’da demokratikleflme gelifltikçe, bu özerkli¤in alan› da genifllemektedir. Kültürel özerklik tart›flmalar›n›n en bilineni, Rusya’da yahudiler için önerilendir. Yahudiler tüm Rusya’ya da¤›lm›fl oldu¤undan, bulunduklar› her yerde kendi kültürlerini gelifltirmelerine imkan tan›nm›flt›r. Bu statüye de kültürel özerklik denilmifltir. Bu düflünceye taraf olanlar da, milliyetçi bir e¤ilimi tafl›d›¤› iddias›yla karfl› ç›kanlar da olmufltur. Di¤er çözüm biçimlerinde oldu¤u gibi, kültürel özerklik için de söz konusu devletlerin demokrasiye duyarl› olup olmamas› koflul de¤ildir. Ancak ulus devlet gerçe¤inin di¤er uluslar› ve kültürleri
ww
w.
ne t
Ulusal sorunlar›n çözümü, 20. yüzy›lda esas olarak ba¤›ms›z devlet, federasyon veya bölgesel özerklik biçimleri temelinde gerçekleflmifltir. Siyasal literatürde kullan›lan konfederasyon biçimindeki devlet birlikleri, ba¤›ms›z kabul edilen devletlerin sözleflme ile bir araya gelmesini ifade etti¤inden, ayr›ca de¤erlendirmeye gerek yoktur. ‹ki ya da üç –daha fazla da olabilir– ba¤›ms›z devlet baz› konularda güçlerini bilefltirmek ya da baz› iflleri birlikte yapmak için anlaflarak bir konfederasyon devlet birli¤i kurabilir. E¤er ulusal sorunlarda böyle konfederasyon tan›ml› çözümler gündeme gelmiflse, bu da devlet olma kategorisi içinde de¤erlendirilebilir. Ulusal sorunlar›n çözümünde tart›fl›lan ve baz› ülkelerde uygulanan bir model de kültürel özerkliktir. 19. ve 20. yüzy›lda bu tür çözüm modelleri görüldü¤ü gibi, bugün de model olarak birçok yerde uygulanmaktad›r. Kültürel özerklik, kimi ulusal topluluklar için bir çözüm biçimi olarak gündeme gelmifltir. Bu özerklik biçiminde esas al›nan, söz konusu ulus veya toplulu¤un kültürel haklar›n› kullanmas›d›r. Bu nedenle, co¤rafi tan›m› ifade eden federe, eyalet veya bölgesel kavramlar kullan›lmaz. Baz› yerlerde bölgesel kültürel özerklik tan›m› yap›lsa da burada a¤›rl›kl› olarak öne ç›kan yine kültürel özerklik yand›r. Kültürel özerklikte de esas olan, federe ya da bölgesel özerklikte oldu¤u gibi, bir toplumun devletle iliflkilenme düzeyinin tan›mlanmas›d›r. Kültürel özerklik, bir toplumun kim-
ew e. c
om
56
Demokratik konfederalizm halk›n demokratik kurumlaflma modelidir
Önderli¤imizin ifade etti¤i demokratik özerklik ise belirtti¤imiz tüm biçimlerden ayr› bir çözüm yaklafl›m›n› ifade etmektedir. Sözünü etti¤imiz modellerin her birinden biçimsel olarak baz› benzer yanlar›n al›nm›fl oldu¤u düflünülse de demokratik özerklik tüm bu modellerden farkl› bir çözüm yoludur. Kültürel özerkli¤i ça¤r›flt›ran baz› yanlar› görülse de ondan da farkl›d›r. Demokratik özerklik, demokrasinin varl›¤›n› ön koflul olarak kabul eden bir özerklik biçimidir. Önderli¤imiz, “Türkiye’de Kürt sorunu demokratik özerklikte çözülür” derken, demokratik konfederalizm ya da demokratik komünalizmden vazgeçmifl de¤ildir. Demokratik özerklikle demokratik konfederalizm birbirinin alternatifi de¤ildir. Demokratik özerklik söz konusu devletle iliflkiyi, hukuku tan›mlarken, demokratik komünalizm, devlet d›fl› toplumun demokratik örgütlenme ve yaflam biçimini tan›mlamaktad›r. Dolay›s›yla demokratik özerklik ve demokratik komünalizm farkl› kategorilerin tan›m› olmaktad›r.
Ocak 2007
SERXWEBÛN
ney Kürdistan’da demokratik komünalizmi kurumlaflt›rma mücadelesini her koflulda sürdürmeye devam edecektir.
Günümüzde bir insan›n yaflam hakk›n› tan›mak yetmez
◆ “Demokratik özerklikle demokratik konfederalizm birbirinin alternatifi de¤ildir. Demokratik özerklik söz konusu devletle iliflkiyi, hukuku tan›mlarken, demokratik komünalizm, devlet d›fl› toplumun demokratik örgütlenme ve yaflam biçimini tan›mlamaktad›r”
ne te we .c om
Demokratik konfederalizmdeki durufl, halk›n demokratik örgütlenme ya da yaflam biçimi tüm devletler için geçerlidir. Demokratik komünalizmde devlet ve devletçi sisteme genel bir karfl› durufl gösterilmektedir. Ya da kendini devlet d›fl›nda tan›mlama ve ifade etme vard›r. Federasyon, bölgesel özerklik, kültürel özerklik ya da demokratik özerklik ise bir toplumun veya halk›n söz konusu devletle kurdu¤u iliflkiyi tan›mlar. Demokratik komünalizm ise devletle bir iliflki tan›m› de¤ildir. Sadece, devlet demokrasiye duyarl› olarak kendine tahammül etti¤i ve kendisini tan›d›¤› müddetçe söz konusu devleti, devlet+demokratik konfederalizm iliflkisi içinde tan›r. Demokratik konfederalizm, halk›n demokratik kurumlaflma modelidir. Bir federasyonun böyle bir zorunlulu¤u yoktur. Federasyon için önemli olan devletten kopard›¤› özerkliktir. Böyle bir hukuka kavufltuktan sonra, kendisi de ço¤u zaman söz konusu devletin yereldeki izdüflümü olur. Önderlik, “Irak’ta büyük olas›l›kla üçlü federasyon çözümü olacak” dedi. Mevcut durumda yasal ve fiili olarak, üçlü federasyona dayal› bir federal gerçek ortaya ç›km›flt›r. Böyle olmas›, Güney Kürdistan ve Irak’›n di¤er alanlar› için demokratik konfederalizm çal›flmas› yürütmemizi ortadan kald›rmaz. ‹ster Kürt devletçili¤i olsun, ister baflka devlet olsun, Kürdistan halk›n› demokratik komünalizm do¤rultusunda örgütlülü¤e kavuflturmam›z, demokratik özgürlükçü çizgimizin gere¤idir. Dolay›s›yla Kürdistan federasyonu Kürdistan konfederalizminin alternatifi de¤ildir veya onun yerine geçmez. Federasyon, Irak devleti ile olan iliflkiyi tan›mlarken, demokratik komünalizm ise Kürt halk›n›n özgürlükleri ve adaleti en fazla gelifltirece¤i demokratik kurumlaflmas›n› ifade etmektedir. Federasyon asl›nda bir protodevlettir. Bu nedenle özgürlükçü demokratik konfederalizm karfl›s›ndaki konumu bir devlet konumudur. Bu yönüyle bak›ld›¤›nda, demokratik konfederalizm –devletin yerine geçme anlam›nda de¤il– devlete alternatif oldu¤u gibi, federasyona da alternatiftir. Yani federasyonda oldu¤u gibi bir devletle iliflkilenme biçimi de¤il, onu aflman›n söndürmenin modelidir. Kürt özgürlük hareketi bu nedenle Gü-
57
ww
w.
Türkiye devleti karfl›s›nda Kuzey Kürdistan halk›n›n konumunu ifade eden demokratik özerklik birçok yönüyle irdelenebilir. Böyle bir statünün ya da konumun ortaya ç›kmas› için Türkiye’nin demokratikleflmesi gerekir. Çünkü Türkiye’de demokratikleflme geliflmeden, demokratik özerklik çözümü ortaya ç›kmaz. Demokratik özerkli¤in temel bir özelli¤i, Türk devletinin Kürt halk›n›n ulusal kimli¤ini tan›d›¤›n› anayasa çerçevesinde kabul etmesidir. Ulusal kimli¤in kabul edilmesiyle birlikte, Kürtçe’nin e¤itim dili haline gelmesi ve kültürel geliflimi için tüm engellerin kald›r›lmas› gerekmektedir. Di¤er diller ve kültürler hangi olanaktan yararlan›yorsa, Kürt dili ve kültürünün de ayn› olanaklardan yararlanmas›, Kürt kimli¤ini tan›m›fl olman›n ve demokrasinin gere¤idir. Buraya kadar olanlar ve tan›mlananlar kültürel özerkli¤e denk düflmektedir. Asl›nda bu, bir halk›n olmazsa olmaz haklar›n› kullanmas›d›r. Bireyin yaflam haklar›n› tan›ma gibi, bir halk›n, ulusun, kültürün yaflam hakk›n›n tan›nmas› olmaktad›r. Günümüzde bir insan›n yaflam hakk›n› tan›mak yetmez. Onun düflünce ve örgütlenme özgürlü¤ünü tan›mak da demokrasinin olmazsa olmaz kofluludur. Bu nedenle Kürtlerin kendi meclislerini kurmas› ve bir yönetim ortaya ç›kararak devleti do¤rudan ilgilendirmeyen halk sorunlar›n› çözme imkan›na kavuflmas› ya da meclislerin bu yönlü çal›flmas›na engel olunmamas› da bu özerkli¤in di¤er bir boyutudur. Yerel yönetimlerin güçlendirilmesi günümüzde genel bir demokratik e¤ilim oldu¤u gibi, ayr› bir halk›n kendi meclisini oluflturmas› ve halk›n ifllerinin bir yönetim taraf›ndan yürütülmesi de ulusal bir sorunun çözülmesi aç›s›ndan çok önemlidir. Devletlerin giderek küçüldü¤ü ve birçok yetkinin yereller ve demokratik kurumlara b›rak›ld›¤› bir ça¤da, halklar›n böyle bir meclise ihtiyac› oldu¤u gibi, halklar›n varolan sorunlar›n›n devletle çat›flmal› biçimde karfl› karfl›ya gelmemesi aç›s›n-
◆
dan da bu meclisler gereklidir. Demokratik özerklik içerik olarak bunlar› tafl›maktad›r. Bu çözüm modeli, s›n›rlar› belli ve kendini devletin yerine geçiren ya da protodevlet olan federasyon de¤ildir. Demokrasi koflullar›nda, bir halk›n temel demokratik haklar›n›n yaflam bulmas› ve kendi iradesini bir meclisle ifadelendirmesini tan›mlamaktad›r. Günümüzde halklar ve tüm toplumlar iradelerini meclisleriyle ifade ediyorlar. Bir yerel meclisin varl›¤› devletle çat›flmay› de¤il, gerilimi azaltan ya da çeliflkilere dayanan gerilimin demokratik mücadele kurallar› içerisinde kalmas›n› sa¤layacak bir faktör olarak ifllev görür. Kald› ki yerel yönetimlerin güçlendirilmesi ve yerel meclislerin oluflumu, demokrasinin geliflimine tekabül eden kurumlar olarak görülmelidir. Demokratik özerklik, Türk devletinin Kürtlerin tümüyle yeni bir birlik sözleflmesi yapmas›d›r. Zora ve asimilasyona dayanan birlik yerine, demokratik bir siyasi birlik kurulmas›d›r. Bir yönüyle yaln›z PKK yada Koma Komalên Kürdistan sistemiyle de¤il, tüm Kürtlerle yap›lan bir anayasal sözleflme olmaktad›r. Tabii bu çözüm önerisi, PKK ve Koma Komalên Kürdistan’›n siyasi projesinin kabulüdür. Esas olarak PKK’nin bafllatt›¤› ve 35 y›l kesintisiz yürüttü¤ü mücadelenin sonucu olmaktad›r. Demokratik özerklik, bir genel meclis ve Türkiye Cumhuriyeti hükümetini yok saymamaktad›r. Burada inkarc›l›ktan vazgeçildi¤i için, bu meclis ve hükümet,
SERXWEBÛN
w.
Demokratik özerklik bir özgürlük hamlesi olacakt›r
ww
Demokrasi, halk›n kendini yönetmesi olarak tan›mlan›r. Hala böyle bir demokratik ülke gerçe¤i yoktur. Bu aç›dan ele al›nd›¤›nda, Avrupa’da ‹sveç, Norveç, Finlandiya ve ‹sviçre örnekleri bile kusurlu demokrasilerdir. Hatta hala egemen s›n›flar›n hakimiyeti oldu¤u için, ne kadar demokratik olduklar› bile tart›fl›l›rd›r. Ancak halka ekonomik, siyasal, kültürel alanda nefes ald›ran ve devletin merkezi gücünü s›n›rland›rma anlam›nda nispi bir demokratikleflmeden söz edilebilir. Türkiye’nin çok kat› bir merkezi dev-
Demokratik özerklik, demokratik komünalizmin de en iyi kurumlaflt›r›labilece¤i bir zemindir. Bu zemin iyi de¤erlendirildi¤inde, Kürtler söz konusu devlet s›n›rlar› içinde, devlet+demokrasi formülünün Kürdistan’da pratikleflmesiyle, devlet d›fl› özgür yaflam› istedi¤i gibi kurumlaflt›r›p yaflayacakt›r. ‹sviçre’nin kantonlar›, demokratik özerkli¤in bölgesel uygulan›fl›d›r. ‹ngiltere’de ‹skoçya ve Galler, ‹spanya’da Bask ve Katalan özerk bölgeleri de demokratik özerkli¤in farkl› bir biçimi olarak görülebilir. Fransa’da Korsika adas›n›n da benzer bir demokratik özerkli¤e ilerledi¤i söylenebilir. Ulusal sorunun çözümünün devlet ya da federasyon olarak alg›lanmas›n›n tarih sahnesine yeni ç›k›p geliflme e¤ilimi gösteren burjuvazinin, sömürüsünü o günkü koflullarda en iyi gerçeklefltirebilece¤i çerçeve olan ulusal devlet anlay›fl›n›n türevi oldu¤u aç›kt›r. Öte yandan, demokrasinin olmad›¤› ya da ulusal devletlerde hakim ulus ad›na hareket etti¤ini söyleyen kesimlerin flovenist ve bask›c› olmalar› da uluslar› bu tür e¤ilimler içine girmeye zorlam›flt›r. Demokratikleflme e¤iliminin artt›¤› ve ulusal sorunlar›n demokratikleflme temelinde çözüme kavuflturulmas›n›n imkan dahiline girdi¤i günümüzde, çözüm devlet ve iktidar olma amaçl› savafllarla aranmayacaksa, demokratik özerklik de önemli bir çözüm alternatifidir. Böyle bir imkana kavufluldu¤unda, burjuvalar gibi ulusu sömüren bir iktidar ve devlet olma arzusu bulunmuyorsa, uluslar demokratik kurumlaflmas›n› sa¤layarak her türlü özgürlü¤ünü demokratik halk gücüyle yaflayabilir. Önderli¤imizin belirtti¤i gibi, ‘serkeft›n’ halk› haline gelen Kürtler, demokratik özerklik koflullar›nda demokratik komünalizmi kurumlaflt›r›p hasret kald›klar› özgürlükleri en iyi biçimde yaflayabilirler. Devlet ve federasyon alternatifi d›fl›nda ulusal sorunlar› çözülmez demek, ulus devletçi, sömürücü burjuva anlay›fl›n d›fla vurumudur. Demokratik özerklik bir ulusun dil, kimlik, ve örgütlenme özgürlü¤ünden vazgeçmek de¤il, aksine, demokratik koflullarda ekonomik, sosyal ve kültürel geliflmeyi en derin ve yüksek düzeyde yaflamay› sa¤layan özgürlükçü demokratik bir çözüm modelidir.
ew e. c
let oldu¤u ve kat› bir Kürt inkarc›s› oldu¤u dikkatte al›n›rsa; Kürt kimli¤ini kabul eden, anadilde e¤itimi pratiklefltiren, Kürt kültürünün geliflimi önündeki engelleri kald›ran ve Kürt halk›n›n kendi kimli¤iyle parti kurmas› dahil örgütlenme özgürlü¤ünü kabul eden bir Türkiye, önemli bir demokratikleflme hamlesi yapm›fl olacakt›r. Kürt halk›n›n temel haklar›n› kullanmas›, özgürlü¤ünü yaflamas› önünde flimdiye kadarki en büyük engel demokratik olmayan zihniyet ve kurumlaflmalarsa, Türkiye’nin demokratikleflmesi temelinde gerçekleflecek demokratik özerkli¤in Kürt halk› aç›s›ndan bir özgürlük hamlesi olaca¤› aç›kt›r. Demokratik bir ortam olufltu¤u takdirde, Kürt halk› bir federasyon ve devlet koflulundan çok fazla demokratik ve özgür yaflama kavuflabilir. Demokratikleflen Türkiye ve Kürdistan koflullar›nda, devlet kendisine ister üniter desin ister demesin, merkezi devletin yetkilerinin s›n›rlanaca¤›, yaln›z Kürt halk›n›n de¤il, Türkiye halk›n›n da devletin o güne kadar elinde tuttu¤u birçok yetkiyi demokratik bir irade olarak devralaca¤› aç›kt›r. Zaten bunlar demokratikleflmenin do¤rudan sonuçlar›d›r. Demokratikleflen Türkiye de Kürt halk›n›n demokratik özerkli¤i, üniter devletin önemli oranda afl›lmas› anlam›na gelmektedir. Bir daha vurgulamal›y›z ki demokratik özerklikle, demokratik konfederalizm birbirinin alternatifi de¤ildir. Demokratik özerklik, Kürt sorununun Türkiye s›n›rlar› içinde demokratik siyasi çözüm seçene¤idir. Kuzey Kürdistan için uygulanabilir, gerçekçi ve Kürt halk›n›n demokrasi ve özgürlük ihtiyac›na cevap verecek niteliktedir. Demokratik özerklik, Türkiye’nin di¤er alanlar›na da¤›lm›fl Kürtler aç›s›ndan da dil, kültür özgürlü¤ünün gerçekleflmesi ve asimilasyonun durdurularak, ulusal kimli¤in demokratik koflullarda ifade edilmesinin en iyi yoludur. Demokratik uluslaflma gerçe¤inin en iyi ve en derin biçimde gerçekleflece¤i siyasal bir zemini ortaya ç›karaca¤› da di¤er bir gerçektir. Demokratik konfederalizm ise Kürdistan halk›n›n, demokratik kurumlaflmas› temelinde siyasal, sosyal, kültürel ve ekonomik alanda kapsaml› bir demokratik ve özgür geliflimi yaflamas›d›r.
ne t
Kürtlerin Kürdistan’da demokratik örgütlenme ve kurumlar›na engel olmaktan ç›km›flt›r. Kürtlerin kendi kimlikleriyle parti kurma dahil, her türlü demokratik örgütlenmesini demokrasinin gere¤i kabul eden bir demokratik duyarl›l›¤a kavuflmufl ve birçok konuda reforma u¤ram›fl bir devlet haline gelmifltir. Demokratik özerklik, Kürt halk›n›n yaln›z demokratik haklar›n› kabul etmeyip, ayn› zamanda kendini de demokratik reforma u¤ratan bir devlet gerçekli¤inde pratikleflen çözüm modelidir. Demokratik özerkli¤in flu köyden, flu kasabadan geçen bir s›n›r› yoktur. Ancak Kürt halk›n›n kimli¤ini, temel demokratik haklar›n›, meclis oluflturma dahil demokratik kurumlaflmas›n› kabul etti¤inden, do¤al olarak özerk demokratik Kürdistan gerçekli¤i ortaya ç›km›fl olacakt›r. Bu özerklik devlet yetkilerini paylaflma de¤il, farkl› bir ulusun kendi özgünlü¤ünü her alanda ifade etmesini içermektedir. Demokratik haklar›n› ve özgürlüklerini demokrasi içinde yaflayaca¤›ndan, bu demokratik özerklik ayn› zamanda özgür Kürdistan gerçe¤i olmaktad›r. Demokrasi, özgürlüklerin en fazla yaflanaca¤› vahaysa, Kürdistan’›n demokratik özerkli¤i özgür Kürdistan gerçekli¤i olarak da anlafl›lmal›d›r. Dikkat edilirse, demokratik özerklikte vurgu, Kürdistan’›n ve Türkiye’nin demokratikleflmesine yap›lmaktad›r. fiöyle federasyon olsun, flöyle otonomi olsundan çok, flöyle bir demokrasi olsun konusu demokratik özerklik çözümünün esas›d›r.
Ocak 2007
om
58
Ocak 2007
SERXWEBÛN
59
ne te we .c om
D İ R İ L İ Ş YA D A K U R M A N Ç E D E B İ YAT I N A G İ R İ Ş “Terbiye, ilgi, bakım, ninni, oyunlarla başlayan süreç, ömrün diğer zamanlarına değişik biçimlerde sarkarak sürerdi. Edep ve ahlak sözlerin ya da konuşmanın insan yaşamında gelip yerini almasıyla insan dünyası ve belleği yavaşça oluşmaktaydı. Sözler sadece yeterli olamazdı. Davranışların da dili en az sözlü edebiyat kadar etkiliydi. Davranışlar ve onları yürüten insanın iç dünya dinamikleri ya da hislerle duyguları sözlerden de etkiliydi” “Tarihte umut arayışları hep hakim sistemlerin kıyılarında, dağların ve çöllerin kuytularına sığınmış topluluklarda aranır. Kürt toplumsal olgusu, hem coğrafya hem de insan olarak kıyıdaki bu kuytu köşelerden biridir.” Abdullah Öcalan
İnsan doğarken
Sözden önce anlam vardı
Yaflam tarihine bak›fl aç›s›n›n nas›ll›¤› sorgulanmad›kça, güncele ve geçmifle dair sorgulama ve analizlerin kimli¤i belirlenemez. Üzücü bir durum, ama resmi devletçi düflünüfl kal›plar›n›n insan zihnindeki kal›c›l›¤›n› göz ard› edemeyiz. Her f›rsatta ve her sorunun hem ele al›n›fl›nda hem de çözüm yollar›n›n analize ediliflinde bin bir k›l›kla kendisini bask›n ç›karmaya çal›flan da resmi devletçi düflünüflün bak›fl› oluyor. Alternatif düflünüfl formasyonunu kazanmak isteyenler, öncelikli olarak kendilerindeki resmi devletçi düflünüflün etkilerini görme zorunlulu¤unu kabul etmelidir. Çünkü en güzel ütopya, hayal ve tutkulara sahip düflünüfllerin sonuçta sevinen taraf olamamalar›n›n alt›nda yatan nedenin baflka yerlerde aranmas› bile, resmi devletçi düflünüflün adeta t›ls›mlanm›fl tuza¤›d›r. Oysaki resmili¤in t›ls›m› devletti, devletçi düflünüflün kendisiydi. Bütün olan bitenler resmiyetin içinde kald›kça, onu tan›d›kça, onu yok saymaya çal›flmad›kça, aile içi taht veya komflu kavgalar›yd›. Ötekiler ise –ki
ww
w.
‹yi biliriz ki edebiyat bizden önce vard›. Yine biliriz ki son yüzy›llarda yaz›lanlarla kimlik edinmedi. ‹nsan yaflam›nda düflünce ve dilin emeklemeye bafllamas› edebiyat›n da do¤ufluydu. Yaflama iliflkin anlamlar›n verilmesi, tan›mlar›n yap›lmas›, ret ve kabullerin belirginleflmesi, edebiyat›n her döneme ait hem bak›fl›n› hem de düzeyini ortaya ç›karmaktayd›. Edebiyat böylece bir öncekinden esinlenerek, bir sonrakine de yeniler katarak geliflim seyrini sürdürdü. ‹nsan yaflam› da böyle de¤il miydi? Geçmiflten günümüze insanl›¤›n yaflad›¤› tüm sorunlar, de¤iflik aç›lardan ele al›n›p çözümlenmeye çal›fl›ld›. Bir yandan sorunlar›n kayna¤›, öte yandan çözümler birbirini kovalay›p durdu. Ç›kan gürültülerin kayna¤›nda yaflam›n nas›ll›¤›na iliflkin sorular vard›. En önemli soru ise nas›l yaflanmal›yd›? Nas›l yaflamal›? Gerçekte nas›l yaflamal› sorusu çok gerilere giden bir geçmifle sahip. Zaten çeliflki ve çat›flma ad›na yaflananlar da burada bafllad›. ‹ster bafllang›c›nda olsun, ister güncelde olsun, nas›l yaflamal› sorusuna iliflkin cevaplar, eflit ve dengeli koflullarda karfl›l›kl› geliflmedi. Sonuçta bask›n
ç›kan resmi görüfller oldu. Devletçi zihniyetin insan yaflam›na damgas›n› vurmas›yla, resmiyetin kendisi de kavram olarak insan zihninde gelip yerini ald›. D›fl›nda kalanlar gayri meflru k›l›narak, yasa d›fl› ilan edilerek, tehlike, yan›lg›, korku, kar›flt›r›c›l›k yaftas›yla insan yaflam›ndan uzaklaflt›r›lmaya mahkum edildi. Düzen veya resmiyet d›fl› görüfller giderek devletçi zihniyet ve sistemlerin birincil terörize hedefine dönüfltü.
öteki kapsam›na bile al›nmayanlar– dünyan›n vahiylenmesinden bu yana sahibi san›lan devletin ve onun zihniyetinin fler ekseniydiler. Bütün olanlar bir yana dursun, insan do¤arken gözleri kapal›yd›. Duydu¤u ilk ses annesinindi. Onu nas›l bir yaflam bekliyor bilemezdi. ‹nsanl›¤›n bafllang›ç tarihi de böyleydi. Ana etraf›nda flekillenen bu sessiz ve duru yaflam sonsuzcas›na sürüp gidecek gibiydi. Ard›ndan mitsel dünya, kendisini bir düzey olarak insan yaflam›na yerlefltirmiflti. Ana tanr›ça ile tanr›lar›n kavgas›yla geçen upuzun bir yaflam. Kendi kendisine yeterli komünal yaflam ile bireyci yaflam aras›nda tan›mlanan kavga, bireycili¤in tanr›n›n yeryüzündeki tezahürü olarak icat edilen devlet ile gelip köfle bafl›na taht›n› kurmas›yla yeni bir dönem bafllam›flt›. Mitsel dünya bitmiflti. Teolojik rüzgar, toplumlar› mitsel dünyan›n uyufluklu¤u içinde sözde uyand›rma ad›yla daha güçlü ba¤larla kendisine ba¤lam›flt›. Mitler ve teolar güncelde tart›flmaya konulsa da bir biçimiyle sadece köklü geçmifliyle de¤il, ayn› zamanda yaflam›n tüm emarelerine nüfuz etmesiyle de can al›c›l›¤›n› koruyor. Güncelde yaflam ve yaflananlar hangi dilden olursa olsun, ideolojik, sosyal, siyasal, edebi vb aç›lardan mutlaka bu dünyalar›n tahribe u¤ramam›fl etkileriyle biçimlendiriliyor. ‹lksel ana dünyas›n›n animal karakterinde insan için sözden önce anlam vard›. ‘Önce söz vard›’ söylemi, tamam›yla teolojik ç›k›fl›n ilk emriydi. Söz emirdi. Ayet ya da emir. Vahiy ya da dikte. ‘Ol’ denilmiflti. ‘Yaratt›m’ denilmiflti. Emir verilmiflti. Emir yüksek,
SERXWEBÛN
Çocuğa edebi ve ahlakı ilk önce anne verir
ww
w.
Anlam›n ve sözün tarihi bir yan›yla böyledir. Resmiyette ise her fley yaz›dan sonrad›r. Sözleflmeler yaz›yla resmiyetleflmifltir. Çünkü söz anlam›n› yitirmiflti. Yitirtilmiflti. Öyledir ki insanl›¤›n resmi tarihi de yaz›yla bafllat›lm›flt›. Çünkü sözler su üzerindeki köpükler gibi tan›mlanm›flt›. Su gider yaz› gitmez. Söz unutulur –ya da aç›kças› söz yenir– yaz› unutulmaz. Ama ona da bir çare bulunur. Yaz›lar yak›l›r. Yani söz unutulur, yaz›lar yak›l›r. Kimler yak›l›r, hangisi yak›l›r diye sormaya gerek yok. Kutsal ve resmi olanlar asla. Ötesi zaten olmamas› gerekendir. Tüm olanlara eklenen edduba olmufltur. Edebiyat›n tarihçesini araflt›r›rsak, resmi devletçi düflünüfl yol gösterici olarak öndedir yine. Sümerlere dayand›r›lan edebiyat, tarih anlay›fl› da edebiyata iliflkin resmicili¤in bir kan›t›d›r. Sümerlerce ilk edebiyat kavram ve
sözlerin ya da konuflman›n insan yaflam›nda gelip yerini almas›yla insan dünyas› ve belle¤i yavaflça oluflmaktayd›. Sadece sözler yeterli olamazd›. Davran›fllar›n da dili en az sözlü edebiyat kadar etkiliydi. Davran›fllar ve onlar› yürüten insan›n iç dünya dinamikleri ya da hislerle, duygular› sözlerden de etkiliydi. Çünkü davran›fl dilinin zaman› anlam zaman›yd›. ‹nsan›n anlam zaman›ndaki yaflay›fl›nda hisler ve duygular belirleyiciydi. Anlamlar daha sonra sözlere ard›ndan yaz›ya dökülecekti. ‹flte sorun buradan sonra bafllam›flt›. Anlam ve sözlerin yerini resmiyetin almaya bafllamas›, insanl›¤›n kavgal›l›¤›n›n bafllang›c›yd› da. Sözlü edebiyat›n yaflam alan› ilk ç›k›fl›nda kalm›flt›. Yaz›n›n öne ç›kmas› ile sözlü edebiyat resmiyetin d›fl›nda ve ötesinde halk›n içinde kendisini yaflatmaya çal›flm›flt›. Tarih kendisini resmiyetle bafllat›p, bunu insanl›¤›n belle¤ine kaz›d›kça, sözlü edebiyatla yaz›l› edebiyat aras›ndaki mesafe gittikçe aç›lmaya bafllam›flt›. Resmi edebiyat, devletin ele geçirdi¤i zeminde kendisini güçlendirdi. Sözlü edebiyat halk›n derinliklerinde, yaln›zl›k zamanlar›nda, annelerin ninnilerinde yaflama kavgas›n› vermeye çal›flt›. Devletsel olanaklar her yandan onu kuflatmaktayd›. Giderek nefesi kesilmekteydi. Üstelik ondan edinilen yetenek, gelenek, düzeylerde resmi dilin, söylemin, yaz›m›n hizmetine koflturulmaktayd›. Elindekiler bir bir al›narak, deyim yerindeyse ç›r›lç›plak b›rak›l›p sal›verilmiflti. Sistemin h›rs›zlama, gasp etme kültürü, sözlü edebiyat›n bafl›na da getirilmifltir. En güzel t›n›lar, vurgular, sesler, ritimler, seslenifller, imgeler, diyalog ve diyalektler emek kökenine bak›lmadan ele geçirilmiflti. Tanr› krallar›n, sultanlar›n, sistem içi tüm yaz›n›n hizmetinde kullan›larak, üzerine ölü topra¤› serpilmeye bafllanm›flt›. Nitekim öyle de oldu. Her geçen zaman sözlü edebiyat›n yaflam atmosferini daralt›yordu. Her geçen zaman onu demode ve ilkel göstermeye bafll›yordu. Sözlü edebiyat›n böylesine bitifle terk edilifline karfl›n, yaz›n alan›nda halk özgürlük e¤ilimine yak›n edebi yaz›m çal›flmalar› ve sahipleri de bu kez resmi devletçi zihniyetin kovuflturmas›na, sürgününe, k›y›m›na u¤rad›. Nas›l
ew e. c
okulunun insanl›¤a sunulmas› bir gerçektir. En az›ndan Bat›c›, benmerkezci tarih anlay›fl›na yan›t aç›s›ndan bu gereklidir. Ne var ki resmi devletçi düflünüfl, edebiyat› tanr› ile de¤il de tanr›ça ile kimliklendirmifltir. Mitolojik evrede henüz kad›n erkek düzeninin birlikte yürütülmeye çal›flt›¤› dönemlerdi. ‹lk edebiyat tanr›ças› Nidaba, bir elinde terazi ile tabletlerde sembolize edilmifltir. Çünkü edebiyat edeple anlamlaflm›flt›. Edep ve ahlak dersleri ilk olarak pedagojik evrede bafllamaktayd›. Çocuk do¤urma ve büyütmeden sorumlu anayd›. Dolay›s›yla çocu¤a edebi ve ahlak› anne verecekti. Çocuk anan›nd›. Henüz babaya ait ve onun mirasç›s› düzeyine gelinmemiflti. Ne zaman ki sistem kendisini egemen k›ld›, art›k devlet baban›nd›. Yine de ana, çocuk bak›m›n›, edep ve ahlak›n› bu kez resmi devletçi zihniyete göre flekillendirecekti. Zaten teoloji de ufukta belirmeye bafllam›flt›. Tanr›çan›n elindeki terazi her ne kadar adaleti simgelemifl gibi yorumlansa da gerçekte edepli ve ahlakl› olunup olunmamay› tartan, ölçen oldu¤u da gözden kaç›r›lmamal›d›r. Okullar, gerçekte insan› sistemin içeri¤ine uygun e¤iten bir aland›. Okul sisteminde eddubalar bir ilkti. Sözlü edepten yaz›l› edebe geçifl yap›lm›flt›. Di¤er bir deyiflle, yaz›l› edepte belirlenenler, insan flekillenmesinde öncüldü. Çünkü resmiydi. Sözlü edebiyat›n geçmifli, insanl›¤›n geçmifliyle paraleldi. ‹nsan ad›na yarat›lan her yaflam, ölçü ve deneyimi pedagojik evreden bafllay›p bir sonraki nesile gelenek görenek olarak aktaran bellekti. Bu bellek ayn› zamanda insanl›¤›n kültürel gen flemas›yd›. Gelenek ve göreneklerin kolayca afl›lamamas›ndaki neden, onun kök damarlar›n›n güçlü oluflundand›. Eskiyi aflmak, yeniyi oluflturmak edebiyat›n elefltirel mant›¤›yd›. Ancak bu yap›l›rken, eski ad›na pozitif ya da baflka deyiflle geçerlili¤i henüz olanlar yerini korumaktayd›. Tabii öyle kolayca bir geçifl olamazd›. Birçok gelenek, nesiller boyunca kendisini sürdürebilmifl ve sonradan yavaflça afl›lm›flt›. Sözlü edep ve ahlak›n ilk yata¤› ana eksenli dünyayd›. Terbiye, ilgi, bak›m, ninni, oyunlarla bafllayan süreç, ömrün di¤er zamanlar›na de¤iflik biçimlerde sarkarak sürerdi. Edep ve ahlak,
ne t
çok yüksek yerlerdendi; gözle görülmeyecek kadar, elle tutulmayacak kadar. Ac› bir bilinç hatas›, ama gerçekte ilk önce söz yoktu. O koca bir yaland›. Söz, erkek egemenli¤inin ilk kurnazl›¤› ve yalan›yd›. Söz, mitsel dünyada ortakl›¤a dair verilen güvenceydi. Sonra hileyle söz bir lokmada yenilmiflti. Söz, teolojik dünyada tanr›n›n kullar›yla yapt›¤› sözleflmeydi. Yani ilk emirdi. ‘Ben ben olan›m.’ ‘Ben yaratan›m.’ ‘Her fley benim.’ Ben, ben, ben... Böylece insanl›¤›n zihinsel dünyas›na tepeden y›ld›r›m vurufluyla indirilen ‘ben-bencillik-benimki-benim olmal›bensiz asla vb’ kültürel düflünüfl kodlar› uçsuz bucaks›z bir özgürlü¤ü ele geçirmiflti. Ve özgürlük BEN’di. Bir varolufl biçimi gibi alg›lansa da gerçekte kullaflt›rman›n üzerinde geliflen yok saymay› temel almakta olan bir özgürlüktü. Denir ki özgürlük ilk kez kavram olarak Sümerlerde Amargi olarak kullan›lm›flt›r. Do¤rudur da. Do¤rulu¤unu kan›tlamak da kolayd›r. Çünkü özgürlük talebi bir ihtiyaçtan kaynaklam›flt›r. ‹lk devletin kurucusu, icatç›s› Sümerler oldu¤una göre, özgürlük denen bir ihtiyaç do¤ald›r ki kendini göstermifltir.
Ocak 2007
om
60
Ocak 2007
SERXWEBÛN
yan›yla analiziydi. Çünkü tarihsel gerçekli¤in, resmi kalemlerin soy kal›plar›n›n, arfliv ve araflt›rmalar›n›n ezici etkileme ve kabul edilme bask›s›ndan kurtulmufl, onun ötesinde durup özgür bir bak›flla edebiyat geçmiflinin incelenmesi gerekliydi. Nas›l ki mitologya Yunanla bafllat›lm›flsa, edebiyatta da devletle, flehirleflme ile birlikte ele al›n›p bafllat›lma yoluna gitme gibi resmi belgesi bolca olan bir kolayc›l›¤a kaç›ld›¤› gerçekli¤ini görmeliydik. Gerçek, yerin fersah alt›nda da olsa, harabelerin, fosillerin aras›na da kar›flt›r›lm›fl olsa bulunup ç›kar›lmal›yd›. Bugünümüzün iyice anlafl›lmas› için geçmiflin araflt›r›lmas›, ama do¤ruca araflt›r›lmas› önemliydi. Edebiyat aç›s›ndan ise bir kat daha önemliydi. Çünkü toplumlar›n edeplendirilmesi, iliflkilerin, insan›n, aflk›n, ölüm ve yaflam›n her fleyin do¤ru anlafl›l›p kavran›lmas›, karakterlerin yok yere as›ls›z unvanlar almamas› için bu gerekliydi. “Tarihimiz bafltan sona ça¤dafl edebiyatla yeniden canland›r›lmal›d›r. Daha da önemlisi, neolitik ça¤ edebiyat›n› mutlaka gerçeklefltirmeliyiz. Özellikle her fleyin do¤urucu ve yarat›c› gücü anaerkil toplumu, anay›, ana tanr›çay›, onun ruhunu, zihnini, hayal ve umutlar›n› nas›lsa öyle canland›rmal›y›z. Tarihi böyle tan›rsak, kendimizi tan›r›z. Biz tarihten baflka neyiz ki! Tarihin d›fl›nda, hiçlikten baflka neyiz ki! Ortado¤u’da mitoloji, din, mezhep, tarikat, hanedan, afliret, mir, xulam, kul, tanr›, tanr›ça, fleyh, reis, bey, ana, baba, çocuk, demirci, at, k›l›ç, saban, balta, maden, talan, savafl, aflk, peygamberlik, rahip, sofu, bilge, hain, alçak, onur, namus, kutsall›k, kader, umut, bayram, ölüm, bahar, k›fl, yaz, da¤, nehir, çöl, yol, deve, köpek, eflek, bo¤a, keçi, koyun, inek, sürü, çoban, çiftçi, yazar, sultan, emir, asker, komutan, bilgin, güzellik, çirkinlik vb birçok kavram›n ça¤dafl edebiyat diliyle yeniden yaflamsallaflt›r›lmas› ve ayd›nlanmas›, Rönesans devriminin sanatsal ve bilimsel görevleridir. (Abdullah Öcalan Bir Halk› Savunmak) Ortado¤u ve Kürdistan’da edebiyat›n kendisini tan›mlamas›, gözden geçirmesi, yeni düzeyli bir bafllang›ç yapmas› için, edebiyat tarihinin insanl›¤›n emeklemesiyle ba¤lant›s›n›n araflt›r›lmas› gerekir. Çünkü mevcut edebiyat›n, Or-
tado¤u’da ve Kürdistan’da halklar›m›z›n özgürlük e¤ilimine göre kendi kendisi olmas›nda, gereken ve yeten bir formasyonda olmad›¤›n› görmemiz, kabul etmemiz, bu temelde bir anlay›fl düzeyi olmal›yd›. Bunlar bir biçimiyle a盤a kavuflturulmadan yap›lacak edebi çal›flmalar ne kadar istekli, ulus kimlikli, egemen karfl›tl›¤› temelinde de olsa, yeni ve özgür insan toplumunu yaratma gücünde olamaz. Özellikle de Kürt gerçekli¤i söz konusu oldu¤unda, bu hayli can al›c› bir konu olmaktayd›. Devletsizli¤i tarihi boyunca hep yaflam›fl Kürtlerin edeb ve edebiyat›n›n güncelde ça¤dafllaflt›r›lmas›nda tarihsel duruflu, özgeçmifli araflt›r›lmal›yd›. “Toplumun flekillenmesinde Kürt edebi, bafll› bafl›na büyük bir rol oynuyor. Belki sözlüdür, belki folkloriktir, ama çok çok önemlidir... Siyasi olarak mahvedilmifltir. Tarih bilinci yok edilmifltir. Ama halen Kürt halk gerçekli¤inin baz› özelliklerine bakt›¤›m›zda, güçlü bir edebiyat›n sahibi olduklar›n› rahatl›kla belirtmek mümkündür.” (Abdullah Öcalan) Ortado¤u’nun en eski ve köklü halklar›ndan Kürtlerin insanl›k aleminde ça¤dafl yerinin tespiti önem kazanmaktayd›. Kürtler insanl›¤a neler katm›flt›, neler katabilecekti. Edebiyat çal›flmalar›na yönelirken, tüm bu sorulara do¤ru yan›tlar verilmesi için tarihsel bir inceleme ve analizin yap›lmas› flartt›. Özellikle de halk özgürlük e¤iliminin biny›llar›n ötesinden köklenip gelece¤e uzanacak ak›fl›n›n edebi aç›s›n› kuramlaflt›rmak, bir köflede b›rak›lm›fl görevlerdendi. Gerisinin getirilip sonras›nda derinlefltirmelere vard›r›lmas› için bir girifl yap›lmal›yd›. Çünkü, “mevcut edebiyat ve bilimsel zihniyet, Ortado¤u’nun tarihsel ve toplumsal gerçeklerinden kopuktur; kolonyalizm ile özümsenmifl kifli ve gruplar›n temelsiz, sistemsiz fantezilerini, eklektik görüfllerini ifade etmektedir. Toplumun zihniyet yap›s› ise felç olmufl durumunu korumaktad›r. Buna yol açan dogmatik yap›l› edebiyat, anlams›zl›¤a övgü niteli¤indedir. Edebiyatta Rönesans, özgür kiflili¤in do¤uflu için esast›r. Dogma ve temelsiz hayallerden kurtulmak yetmez. Edebiyat›n canland›r›c› etkisiyle yenilenmeyle tamamlanmal›d›r.” (Abdullah Öcalan)
ne te we .c om
olurdu da bu yap›labilirdi! Kutsal bir alana izinsiz girmek gibi bir fley. Günahtan da öte say›ld›. Suç bile say›lmay›p, yarg›s›z iflleri bitirildi. Yaz›l› edebiyat› suçlu ve sorunlu saymak do¤ru olmad›¤› gibi, sözlü edebiyat› güçsüz, afl›lm›fl görmek de bir o kadar yan›lg›l›d›r. Tart›flma konusu edilen yaz›l› edebiyat›n devlet kökenlili¤i, denetiminde izine ba¤lan›fl› ve resmi devletçi düflünüflün edebiyat›n her fleyine kar›flmas›, nüfuz etmesi. Onu hizmetine koflturuflunu görmek kadar, insanl›¤›n belle¤inde, öncelikli olarak da ayd›nlar›nda öncül olarak kendisini iflgal ettiriflinin tespit edilmesidir. “Sistem kendisini öylesine insan belle¤inde örgütlemifltir ki ayd›n konumdaki birço¤unun yürekleri ellerinden al›nm›flt›r. As›l problem flimdi buradad›r. O ayd›n diye tabir ettikleriniz... Kafa ve yürek iflgalleri çok önemli oranda gerçekleflmifltir. Önemli bir kavram da budur: Kafa ve yürek iflgali.” (Abdullah Öcalan)
61
Tarihi gerçekler bulunup ortaya çıkarılmalıydı
ww
w.
Belki ac› gelecek, ama gerçeklik bir yan›yla böyle. Edebi düzeylilik aç›s›ndan önemli yap›tlar yap›lmad›, yap›lm›yor de¤il. Ne var ki ortaya ç›kan çal›flmalar›n sistemi aflmakta zorland›klar› bir gerçek. Teknik, kurgu, iflleyiflte, çarp›c›l›kta bir düzeyin oldu¤u görmezden gelinemez. Elefltiriler de olmuyor de¤il. Çözüm ad›na konulanlar›n sistemi aflmada, bir temenni olmaktan, birikmifl tepkileri yat›flt›rmak ve tatmin etmekten öteye geçmede zorland›¤› görülüyor. Sorgulamalar lokal kal›p, bütünselli¤i içermede güzel hayalleri kucakl›yor ancak. Do¤rular ve yanl›fllar ikileminde bir gidip bir gelmekte. Alternatif analiz içinde alternatif bir düflünüfl formasyonuna ve felsefesine sahiplik ister. Tabii ki bunlar da yok de¤il. Zaten söz ile yaflam duruflundaki ayr›ks›l›k, bunlar›n sonuç al›c›l›¤›na bir engel. Yaflamda ne kadar düflünsel bak›fl›na göre yaflama varsa, yaz›m›n da etkisi o kadar›ylad›r. Çünkü sorgulanan ve çözümlenen bir yan›yla yaz›m yarat›c›s›n›n kendisidir. Sorun yaz›l› ya da sözlü edebiyat›n tart›flt›r›lmas› de¤il elbette. Edebiyat tarihine iliflkin bak›fllar›n nas›ll›¤›n›n bir
SERXWEBÛN
62
Ocak 2007
Toplu m sa l l ›¤ › n sonu nu n ve ba fl› n › n bu lufl t u¤ u nokta
om
Ya fliddet ayr›l›k ya da farkl›l›klar›n özgür birlikteli¤i
T
hem daha karmafl›klafl›r hem de daha genifl ve daha zengin bir a¤ halinde iliflkiler sistemati¤i ortaya ç›kar. Bu, her fleyden önce daha yarat›c›, daha büyük enerji ve daha h›zlanan bir zaman ak›fl› demektir.
Toplumsall›¤›n özü demokrasidir
Toplumsall›¤›n bafllang›c›, böylesi bir ortak örgütlenmeyi gerektirir. Daha iflin bafl›nda, insan bilincinde ve duygu dünyas›nda çok köklü de¤iflimler arkada b›rak›lm›flt›r. ‹nsan›n sosyal bir varl›k haline gelifli, özünde çok yeni bir olgudur, ama çok uzun bir tarihsel sürecin ürünüdür. Oraya kadar kimi dürtüler, korkular, kuflkular, bilinmezlikler ve güdüler bilinçli bir müdahaleye u¤ram›flt›r. Korkular birli¤in ve bu birli¤e kat›l›m›n gücüyle biraz afl›lm›fl, dürtüler ve güdülerle yüzleflilmifl, onlarla bafl etmenin yol ve yöntemleri her türlü ortak üretime kanalize edilerek, bu üretim içerisinde az çok ö¤renilmifl, bilinmezlikler ve kuflkular kimi ortak do¤ru yanl›fl bilinç formlar›nda afl›lmaya çal›fl›lm›flt›r. Anlamlar yarat›lm›flt›r hem insan için hem de topluluk için. Bütün zorunluluklara karfl›n bir özgürlük bilinci, tercih zemini, bir ahlak yarat›lm›flt›r. ‹yilik kötülük, do¤ruluk yanl›fll›k, birlik ayr›l›k, nefret sevgi tan›n›yor art›k. ‹yilikten, do¤ruluktan, birlikten ve sevgiden yana tutum, bütün ilk toplumlar›n izafili¤ine karfl›n art›k ahlaki bir tercih olarak mevcuttur. Tabunun zedelenmesi toplumun zedelenmesidir ve d›fltalanmas› gerekmek-
ww
w.
ne t
oplumsallaflma, insan bilinç ve duygu dünyas›n›n büyük de¤iflimlerinin ürünüdür. De¤iflen dönüflen insan bilinç ve duygu dünyas›, toplumsall›¤›n her geliflim safhas›nda biraz daha karmafl›klafl›p farkl›l›klar›, çeliflkileri içine alarak, bunlar› çözme ve ortaklaflt›rma gücünü yaratm›flt›r. Denilebilir ki insan olgusu, farkl›l›klar ve çeliflkilerin bir aradal›¤› üzerinden flekillenmifltir. Farkl›l›k, çeliflkililik insan›n kendisinde bafllar bir kere. Bedenin ruhla olan hikayesi, düflüncenin duyguyla ve tüm bunlar›n evrenle ve toplumla olan iliflkisi böylesi bir gerçekli¤i ortaya koymaktad›r. ‹nsan olabilme, toplum olabilme farkl›l›ktan ve çeliflkiden do¤an enerjinin bir sinerjiye dönüflmesidir. Ortaklaflt›r›lamayan, birbirini beslemeyen ve bir yarat›ma dönüflmeyen, bir kanala akmayan enerji y›k›c›d›r. Toplumsallaflman›n en büyük zemini toplulu¤un enerjisinin her türlü ortak üretime ak›t›lmas›d›r. Tabu, totem, mana, mitoloji ve giderek evcil yerleflik yaflam ve üretim biçimi bu tür ak›tmalar›n ilkleri olmaktad›r. Anlam gücü ve yaflam gücünün toplumsallaflma yolundaki temel yap› tafllar›, bir anlamda maddenin en küçük yap› tafllar› kuasorlarsa, toplumun da kuasorlar› farkl›l›klar ve bunlar aras›ndaki iliflki sistemati¤i olmaktad›r. Maddenin bütünlü¤ü veya maddenin madde oluflu bu örgütlülü¤e ba¤l›d›r. Say›s›z sürtüflme, itme, çekme gücü kadar, birbirini dengeleyen bir iç iliflkiler sistemati¤i, bütünlü¤ü. ‹flin içine özgür tercihler, yani bilinç veya ak›l girdikçe, örgütlülük
ew e. c
“Bir çözüm arac›, iktidar arac› olarak miad›n› doldurmufl olan fliddet, insan ve toplum yaflam›nda ya afl›lacak, bar›fl dengesi kurulacak ya da insan ve toplum fliddet yüklü bir cinnet gibi kendi intihar›n› gerçeklefltirecek. Çünkü toplumsal, sosyal, psikolojik ve ekonomik kültürel yaflam›n a¤›r sorunlar› alt›nda cebelleflen insan, tam bir anlams›zl›k içerisinde bir fliddet makinesine dönüflmektedir”
tedir. Mitolojiler yarat›m›, koruyuculu¤u, bütünlü¤ü ve birli¤i kutsar. Kötülük, yanl›fll›k, ayr›l›k ve nefret toplum yaflam›n›, ortakl›¤› ve dayan›flmay›, asl›nda toplum olma gerçekli¤ini zorlamaktad›r. Gelenekler oluflmaktad›r. Toplumsall›¤›n çekirdek gücü ve devindirici gücü olarak, ilkel partileflmedir bu. Bunun da çekirdek gücü ana kad›nd›r. Toplumsall›k gözetilir, dayan›flmay›, ortaklaflmay› ve komünaliteyi zedeleyecek her tutum bu çekirdek gücün yasalar›, ilkeleri, gelifltirdi¤i yol ve yöntemler do¤rultusunda toplum lehine çözülür. Biz bunu her türlü biçim tart›flmalar›ndan uzak, bir felsefik genellemeyle ilk haliyle bir siyaset olarak tan›mlayabiliriz. Burada kullan›lan yöntemlerin ak›lc›l›¤›n›, bilimselli¤ini veya kabal›¤›n› günümüz gözüyle sorgulayabilir, de¤erlendirebiliriz. Ama sosyolojik, pedagojik düzeyi oldukça yüksek ve sonuç al›c›d›r; insan düflünce ve duygu dünyas›n› oldukça çözümleyen, onun evrenle, do¤ayla ve toplulukla birli¤ini, ona kat›l›m›n› en yüksek düzeyde sa¤layan ve bunu ritüeller eflli¤inde kutsayan, bunun say›s›z yol yöntemini gelifltiren bir siyasettir. Düzenleyici, uzlaflt›r›c› ve bütünleyici ifllevler ve yöntemler ön plandad›r. Faydal› bir hiyerarfliden bahsedilebilir. Günümüz siyasetinin asla baflaramayaca¤› düzeyde bir toplumsall›¤› içermektedir. Siyaset her fleyden önce toplumsall›¤›n örgütlenme, çözüm gücü ve iradesi ise o halde bafltan beri do¤al toplumun niteli¤i demokratiktir. Demokrasi, söylendi¤i gibi Atina sitesinde bafllat›lm›fl de¤il-
Ocak 2007
SERXWEBÛN
lar›n› ve geliflimini ne kadar zora soktu¤u, asl›nda bilincin geliflimini nas›l dogmalara hapsetti¤i daha aç›kça görülüyor. Düz çizgide ilerledi¤i, gelifliminin belirlenebilece¤i iddia edilen tarih, günümüz noktas›ndan al›n›p o düz çizgi geriye do¤ru çekilip genifl bir kavis oluflturularak, bafllang›c›na ba¤land›¤›nda, genifl bir sarmal›n olufltu¤unu görürüz. Bafl›n ve sonun sosyal, kültürel, felsefik, ideolojik, siyasal ve di¤er bütün toplumsal gerçeklikler aç›s›ndan çok rahatl›kla birbirine ba¤lanabildi¤ini, bitti¤i noktadan çok rahatl›kla yeniden bafllang›ca geçti¤ini, hiçbir uyuflmazl›¤›n olmad›¤›n› görebiliriz. Tarihin bu kaotik “sonunda” yeniden bir toplumsall›¤›n bafl›na dönmüfl oluyoruz. Çok daha bilinçli, çok daha h›zl›, etik düzeyi çok yüksek bir demokrasinin inflas› mümkündür. Bir zorunluluk olarak de¤il, fakat birçok seçenek aras›nda bilimselli¤e, insan ve toplum do¤as›na en yak›n ve en yarafl›r bir özgürlük tercihi olarak bu mümkündür. Bu de¤iflim ve dönüflümün ideolojik temelleri Önderlik perspektiflerinde at›lm›flt›r. Önderlik, “... ‹lk defa tüm halklar, kültürler, ideolojik, ekonomik ve politik tercihler ad›na en kapsaml› bir arada, bar›fl içinde. Geliflme ve yar›flma olana¤›n›n çok yetersiz de olsa gerçekleflti¤ini söylemek mümkündür. 20. yüzy›l›n sonunda, zaferi kesinleflen demokrasinin dar s›n›f karakterini aflt›¤›n› belirlemek büyük önem tafl›r. Bu döneme kadar uygulanan tüm demokrasiler, dar bir s›n›f›n damgas›n› tafl›r.” devam›nda, “... 20. yüzy›l sonunda kesinleflen demokratik sistem, bu darl›klar› ileri düzeyde aflm›fl bulunuyor. Sadece s›n›f kapsam›n› geniflletmekle kalm›yor, en genifl düflünce, inanç, kültürel yaflam, ekonomik farkl›l›klar, siyasal partileflmeler gibi temel alan-
larda özgür ifade ve örgütlenmeye olanak tan›yor. Bütün karfl›tlar zora baflvurmaks›z›n kendilerini de¤ifltirme ve gelifltirme flans›na az veya çok sahipler. Burada s›n›fsal ve ulusal, düflünsel ve inançsal, ekonomik ve kültürel, sosyal ve siyasal alanlarda karfl›t mücadele ve dayan›flma bitmiyor. ‹liflki ve çeliflkiler dondurulmuyor. Sadece bar›flç›l biçimlerde ve geçerli yasalara ba¤l› olarak yürütülme dönemi do¤uyor” diyor.
ne te we .c om
dir. Belki de sosyal bilimin en büyük bilinç çarp›tmalar›ndan birisidir bu. Burada bir parantez açmak gerekiyor belki. günümüzde her fley o kadar tersyüz edilmifl ki, topluma ve toplumsall›¤a karfl› en büyük savafl›m› yürüten iktidar odaklar› en büyük demokrasi savunucular› kesilmifl, sözüm ona küresel demokrasi savafl›n› vermekte. Amaç, toplumsall›¤›n hala direnç gücünü, gelene¤ini ve kutsall›klar›n› kaybetmedi¤i topraklara sözüm ona demokrasi getirmek. Kad›n haklar›, bireyin özgürlük haklar› vs denilerek bu yap›l›yor.
63
20. yüzy›l boydan boya bir k›y›m ve savafl yüzy›l›d›r
ww
w.
Postmodernizmin her türlü tarihsel ba¤lar› kopard›¤›, insan ve toplumun bilinç ve haf›zas›n› parçalad›¤›, toplumu ve bireyi hem karfl› karfl›ya getirerek hem de her birini kendi içerisinde her türlü toplumsal direnç gücünden yoksunlaflt›rarak, olgular›n bütün sosyal, tarihsel, kültürel arka zeminini silerek toplum gerçekli¤ini parçalamaya çal›flmas› tam bir ideolojik savafl›md›r. Bu savafl bütün fliddetiyle devam etmektedir. Belki de tarihte olabilecek en büyük, en insanl›k d›fl› ve en vicdans›z savafl›m› ifade etmektedir. ‹nsan›n can›n› alm›yor belki, hatta insan duygu ve düflüncelerini en üretken hale de getiriyor, ama insan olma tarihini haf›zalardan silip at›yor. Çünkü tarihsiz, haf›zas›z insan her türlü bio iktidara aç›k hale gelmektedir. Ne için üretiyor, kime yararl› oluyor, hangi de¤erler için, nas›l ve niçin yafl›yor, belli de¤il. Tam bir anlams›zl›k denizinin ortas›na at›lm›fl, onun derinli¤inde kendisini anlamland›ramayan insan›n toplumsall›¤› ise öldürülmüfltür. Toplumsall›¤› bütün direnç gücünden koparacaks›n, onu ucube bir y›¤›n haline getirecek, her türlü toplumsal ba¤lar› haf›zadan sileceksin, ama demokrasi getiriyorum diyeceksin. Parantezi burada kapat›yoruz. Toplumsall›¤›n bafl›n› ve sonunu bir tabloda yan yana koydu¤umuzda, pozitivist belirlenimci bak›fl aç›s›n›n özünde toplum do¤as›n›, onun yasa-
Çözülmesi gereken husus fliddet ve savafl olgular›d›r
‹flte tam da bu noktada en baflta çözümlenmesi ve çözülmesi gereken husus, fliddet ve savafl olgular› olmaktad›r. fiiddet, bu toplumsal tarihsel süreçlere bir sarmal fleklinde hep efllik eder. ‹nsan kafas›yla ve derisiyle süslenen Asur kale duvarlar›ndan, Roma’n›n binlerce çarm›ha gerilmifl insan manzaras›yla döflenmifl yollar›na, Aztek, ‹nka ve di¤er yerli Amerikan halklar›n›n kan›ndan tap›naklardan afla¤›ya do¤ru oluflan k›z›l kan ›rmaklar›na kadar fliddet, bu tarih sarmal› boyunca bir flerit gibi günümüze kadar gelir. 20. yüzy›lda zirveye ulafl›r. 20. yüzy›l boydan boya bir k›y›m ve savafl yüzy›l›d›r. Buna bulaflmayan devlet ve alet olmayan halk yoktur. Daha ötesi, 20. yüzy›l›n son çeyre¤ine do¤ru ulafl›lan nükleer dehflet dengesi, fliddet olgusunun, insanl›¤›n bir dü¤meye bas›larak nas›l en h›zl› flekilde yok edilebilece¤inin en geliflkin teknik bilimsel yöntemlerini gösterdi. 21. yüzy›l›n yaflad›¤›m›z bu ilk on y›llar› ise insanl›¤›n bu kanl› tarihinin insan bilinç ve duygu dünyas›nda yaratt›¤› korkunç tahribatlar ve bozulmalarla tarihsel bir momentuma iflaret etmektedir. Momentum flu: Bir çözüm, iktidar
“Postmodernizmin sosyal, tarihsel, kültürel arka zemini silerek toplum gerçekli¤ini parçalamaya çal›flmas› tam bir ideolojik savafl›md›r. Tarihte olabilecek en insanl›k d›fl› ve en vicdans›z savafl›m› ifade etmektedir. ‹nsan›n can›n› alm›yor belki, insan duygu ve düflüncelerini en üretken hale de getiriyor, ama insan olma tarihini haf›zalardan silip at›yor ”
SERXWEBÛN
Ocak 2007
yitirmifltir. ‹nsani de¤ildir, vahfli ve k›y›c›d›r. Toplum, çocuk insan› büyütemiyor, onu korkular›yla, dürtüleriyle, zay›fl›klar›yla buluflturup, aflt›rtm›yor, onlarla nas›l bafl edece¤ini ö¤retmiyor, ac›mas›zca bunlar› kullan›yor ve vuruyor. Gençler henüz yirmi yafl›na bile ulaflmadan yaflam›n her türlü uç çirkinlikleriyle, zorlu¤uyla, yaln›zl›¤›yla ve ezicili¤iyle tan›flm›flt›r. Hem büyümemifltir hem de art›k yaflam› bitmifltir, hiçbir fley onu tatmin edemez durumdad›r. Fakat buna karfl› toplumsal herhangi bir donan›ma sahip de¤ildir. Çok zavall› ve çaresiz olmas›na ra¤men, kapitalizmin yaratt›¤› yalanlar dünyas›nda en fliflirilmifl bir egonun da sahibidir. Kapitalizmin belki de en büyük yalan› bireye ve yaratt›¤› kad›n erkek karakterlerine iliflkin olan›d›r. Tam bir kand›rmaca. Kaos sadece sistemin kendisinde de¤il, toplumun bütün hücrelerinde, en baflta da insan›n içindedir. Toplum ve insan oturam›yor, düflünemiyor, sakinleflemiyor, anlam bulam›yor, üretemiyor. Hep tedirgin, hep gergin, panik ve fliddet e¤ilimli. Psikoloji bilimi bu insanl›k sorununu ne kadar çözümleyebiliyor? Dikkat edilirse, yine toplumsall›¤›n bafl›na dönüyoruz. Barbarl›¤› tarif ediyoruz. Bu noktada yaflanan temel bir sorun olarak sosyalizasyonun demokrasi ile yeni bafltan tan›flmas› ve buluflmas› sorununu vurgulamak gerekiyor. Demokrasi olmadan sosyalizasyonun gerçekleflemeyece¤ini reel sosyalizm gösterdi. Reel sosyalizmin baflar›s›zl›¤›n› demokrasinin bir zaferi olarak görmek gerekiyor. Toplumun komünal demokratik do¤as›, reel sosyalizmin devlet iktidar anlay›fl›yla, proleterlefltirme ad› alt›nda gelifltirilen dar s›n›fç› sosyalizasyonuyla, dogmatik kaba ekonomist yap›s›yla uyuflmad›. Toplumlar›n –e¤er do¤as›n› az çok korumuflsa– böylesi refleksleri vard›r. Toplum, haf›zas›n›n alamad›¤›, kendi gerçekli¤iyle ve tarihsel geliflim orijiniyle uyuflmayan, d›fltan gelen eklemlenmeleri, sistem dayat›mlar›n› kolay kolay kabul etmez. Buna gericilik, ba¤nazl›k veya ilkellik olarak bakamay›z. Orada mutlak an-
lenmesi, insan›n baflta kendi do¤as› ve benli¤iyle, do¤ayla evrenle ve toplumla olan iliflkilerinin zedelenmesi fliddeti do¤urur.
Emperyalist sistem birey toplum dengesi tüketmifltir
Küresel emperyalist sistem günümüzde toplum-birey dengesini tüketerek, her türlü ahlaktan ve toplumsall›ktan uzak derin bir bireycilik lehine bozmas›yla, bir yandan fliddet sarmal›n› toplumun her hücresinde yükseltirken, di¤er yandan film, e¤lence, spor, fuhufl gibi sektörlerde de bu fliddetin pazar›n› oluflturmufl durumdad›r. ‹nsanlar, porno, gerilim ve kanl› fliddet filmlerinde, ç›lg›nl›k düzeyine varan e¤lence programlar›nda, magazin kültürde ve fliddet dolu spor sektöründe deflarj olmaktad›r. Roma arenalar›nda insanlar aslanlara parçalat›l›r, ortaça¤da insanl›k cay›r cay›r yak›l›rd›, günümüzde ise tam bir flizofrenik insanl›k halidir yaflanan. ‹nsan her türlü bilgiye ulaflabilir, ama ruhunu besleyemez, onun düzenleyici, bütünlefltirici bütün ifllevlerini yitirmifl, kendi toplumsall›¤›n› üretemez durumdad›r. Ortada bireyin kendisini gerçeklefltirece¤i, ifade edece¤i toplumsal iliflki a¤› parçalanm›flt›r. ‹nsan›n kendisini içerisinde bulaca¤›, yarataca¤›, özgürlefltirece¤i zemin olarak kat›labilece¤i toplum, her türlü insanlaflt›r›c› karakterini
ww
w.
ne t
arac› olarak miad›n› doldurmufl olan fliddet, insan ve toplum yaflam›nda ya afl›lacak, bar›fl dengesi kurulacak ya da insan ve toplum fliddet yüklü bir cinnet gibi intihar›n› gerçeklefltirecek. Çünkü fliddet adeta bir yaflam biçimine dönüflmüfltür. Toplumsal, sosyal, psikolojik ve ekonomik kültürel yaflam›n a¤›r sorunlar› alt›nda cebelleflen insan, tam bir anlams›zl›k içerisinde bir fliddet makinesine dönüflmektedir. Kendisini gerçeklefltiremeyen, duygusal ve düflünsel olarak üretemeyen, her türlü toplumsal donan›mdan yoksunlaflan, her türlü açl›¤› veya korkunç bir tüketim içerisinde en büyük doyumsuzlu¤u yaflayan insanlar›n, toplumlar›n kendi içerisine çöküflü, fliddetle patlamas› tam da böylesi bir momentumu ifade etmektedir. fiiddet, sadece savafllarda de¤ildir. Toplum ve insan yaflam›n›n neredeyse her an›na, her iliflkiye, baflta kad›n ve çocuk olmak üzere her kesime nüfuz etmifltir. Herkes, herkes karfl›s›nda adeta savafl halindedir, herkes, herkese bir flekilde fliddet uyguluyor. Toplum bu yo¤unluklu fliddet zemininde kendisini üretememektedir. fiiddet, insanda tarihsel süreç içerisinde oluflmufl, birikmifl bütün toplumsal, kültürel bilinç formlar›n› ö¤üterek, insan iliflkilerini ve insan›n do¤ayla, evrenle olan iliflkisini zedeler. Veya tersi de söz konusudur; tarihsel, toplumsal ve kültürel bilinç formlar›n›n zede-
ew e. c
om
64
Ocak 2007
SERXWEBÛN
sisteminin, ideolojik yap›lanmalar›n›n bulufltu¤u veya birbirine çarpt›¤› noktada çok köklü ve evrensel nitelikte k›r›lmalar›n ve ç›k›fllar›n zemini gittikçe daha da belirginleflmektedir. Çeliflkiler ve iliflkiler sistemati¤inin tarihsel yüzleri daha fazla a盤a ç›kmaktad›r. Toplumsall›¤›n sonu ile bafllang›c›n›n buluflmas› çok derinden çöküflleri ve k›r›lmalar› getirmektedir. Tam bir kaos sürecidir. Tarihin, varsa e¤er, bafl›na dönüyoruz. Yeniden bir toplumsallaflmay› bafllat›yoruz; onun devindirici çekirdek gücü olarak kad›na dönüyoruz. Kad›n gerçekli¤i ve etraf›nda örülen ataerkil sistemin yaflad›¤› bu çöküfl, kad›n› bir toplumsal, tarihsel olgu olarak yap›sal çöküflün de, ondan ç›k›fl›n da temel unsuru haline getirmektedir. En dina-
biny›llar›n özgürlük düzeyini de belirleyecektir. ‹nsanl›¤›n kaosu karfl›lama düzeyi, onun kendi gerçekli¤ini ve geliflimini olabildi¤ince bilimselli¤e yak›n tan›ma ve tan›mlama düzeyi ile ba¤lant›l›d›r. Erke¤in üzerinde kiflilik ve tan›m buldu¤u, flekillendi¤i zeminin yalanc›l›¤›, yan›lt›c›l›¤› ve yabanc›laflt›r›c›l›¤›, onun için çok önemli bir dezavantaj konumundad›r. Kaosun erkek aç›s›ndan en zorlay›c› ve sars›c› yönü belki, ama en özgürlefltirici ve heyecan verici yönü de bu kiflilik formasyonunun çözülüflü olsa gerek. Egemen erkekli¤in bu yalan dünyas›n› deflifre etmek, daha özgürlükçü, do¤as›na daha yak›n bir erkeklik tan›m›n› yapmak, sosyal bilimlerin belki de en önemli görevleri aras›ndad›r. ‹flte burada en dipte seyreden, ilk
ne te we .c om
lamda bir toplumsal anlat›m ve tarih dili vard›r. Belki de sosyal bilimin temel çal›flmalar›ndan birisi, bu dilin çözümlenmesi olmal›yd›. Toplum do¤as› ve haf›zas› ciddi bir zedelenmeyi, derin bir k›r›lmay› yaflamad›¤› sürece, her türlü iktidar biçimleri ve bunun özü olan fliddet karfl›s›nda –hatta bize anlams›z gibi bile gelebilecek– direnç biçimlerini gelifltirir.
65
20. yüzy›l Arap Türk ve Kürt halklar›n›n isyan yüzy›l›d›r
“Güncelli¤e bu kadar tarihselli¤in yüklendi¤i bir süreçte ateflkes, halklar aras›nda dayan›flma, kardeflli¤in, özgür ve demokratik
birlikteliklerin zemini haline gelmektedir. Halklar aras›nda, toplum içi iliflkilerde fliddeti bir çözüm arac› ve yöntemi olmaktan
ç›karman›n, yeniden toplumsallaflman›n bir bafllang›c› olabilir”
mik tarihsel ve toplumsal potansiyeldir. Dipte alttan alta kabaran ve kaynayan bir fleydir. Kaos süreçlerinde potansiyeller ve olas›l›klar, her türlü yap›laflmalar›n ve zorunluluklar›n önüne geçer. ‹çerisinde en yüksek düzeyde özgürlük potansiyelini bar›nd›ran kaos süreçleri, her boyutta yepyeni iliflki ve çeliflkilerin de rahmi konumundad›r. Potansiyellerin ve olas›l›klar›n kendisini en ileri düzeyde gerçeklefltirebilece¤i bir zemindir.
ww
w.
Bu çerçevede bakt›¤›m›zda, ça¤›m›z›n temel insanl›k sorunlar›n›n çözüm an›n›n ve zeminin en çok olgunlaflt›¤› bir bölge olarak Ortado¤u’da, tarihten beri toplumsallaflman›n en güçlü yaflanmas›ndan da kaynakl› demokratik komünal özün günümüze kadar korunabildi¤ini görüyoruz. Halklar, etnik yap›lar, dinler, mezhepler, kültür gruplar› binlerce y›l dayan›flma, ortakl›k ve kardefllik içerisinde bir arada yaflaman›n, hatta ortak duygularda, reflekslerde buluflman›n örne¤ini sergilemifllerdir. Genifl topraklar üzerinde genifl imparatorluklar, toplumsal kültürel, hatta dinsel yap›lara çok derinden nüfuz etmeden, onlar› çok zedelemeden federal yap›lar›yla yüzlerce y›l ayakta kalabilmifltir. Ortado¤u’da halklar›n milliyetçilik, köktendincilik temelinde bu kadar bo¤azlaflmas›, devlet ulusçulu¤unun ve tekçi totaliter yap›lar›n 20. yüzy›lda Bat›’n›n bölgeye girifliyle ortaya ç›kan olgulard›r. Ve 20. yüzy›l Ortado¤u’da Arap, Türk ve Kürt halklar›n›n isyan yüzy›l›d›r. Bütün karfl› karfl›ya getirilme, birbirine bo¤azlatma politikas›na karfl›n emperyalizm, bölgede hiçbir zaman egemenli¤ini derinden nüfuz ettirememifltir. Bütün bunlar birer gerçeklik olarak bir kenarda dururken, yaflad›¤›m›z flu günler farkl› bir gerçekli¤i çok daha çarp›c› bir flekilde gözler önüne sermektedir. Her fley çok daha evrensel anlamlar içerisinde ve boyutlarda cereyan ediyor. Toplumsall›¤›n, iktidar›n ve onun özü olan fliddetin varabildi¤i en son aflamas›yla olan iliflkisi ve çeliflkisi, her ikisinin de¤erler
Kad›n özgürlü¤ün do¤rultusunu ve perspektifini oluflturmal›d›r Geliflimin do¤rultusu tarihsel toplumsal gerçeklik içerisinde tümden bir muamma de¤ildir kuflkusuz. Toplum ve tarih olgular›n› tan›mlama ve tan›ma düzeyiyle sosyal bilimlerin geliflmifllik düzeyi, oluflturaca¤› toplumsal perspektif ve ideolojik formasyon, gelecek yüzy›llar›n, hatta
ezilen, ilk kölelefltirilen, en çok iktidar›n hammaddesi haline getirilen, üzerinde devasa ve kompleks bir egemenlik ve fliddet dolu sistemin kuruldu¤u kad›n, kendisini tan›ma ve tan›mlama düzeyi ölçüsünde sistemi çözücü reaksiyonun tetikleyicisi konumundad›r. Bu, devrimci ve özgürlükçü bir konumdur. Özgürlü¤ün do¤rultusunu ve perspektifini kad›n özgürlük perspektifi oluflturmak durumundad›r. Toplumsal kuruculuk anlam›nda da bu gereklidir. Güncelli¤in ve tarihselli¤in bu kadar iç içe geçti¤i, güncelli¤e bu kadar tarihselli¤in yüklendi¤i bir süreçte ateflkes, halklar aras›nda dayan›flma, ortakl›k ve kardeflli¤in, özgür ve demokratik birlikteliklerin bir zemini haline gelmektedir. Ateflkes, halklar aras›nda, toplum içi iliflkilerde fliddeti bir çözüm arac› ve yöntemi olmaktan ç›karman›n ve yeniden toplumsallaflman›n bir bafllang›c› olabilir. Dolay›s›yla bunu en çok sahiplenenin de kad›n olmas› gerekti¤i anlafl›l›rd›r.
SERXWEBÛN
66
Ocak 2007
om
Komünal demokratik yaşam kültür sanatla yaratılacaktır
Kültür sanat ve edebiyat komitesi
H
Buna ba¤l› olarak kültür sanat çal›flmalar›n›n örgütlenmesi bafllad›. Birçok alanda kültür hareketine ba¤l› merkezler aç›ld›. Yeni aç›lan bu kurumlar, ilk olmas›ndan dolay› birçok zorlu¤u, düflman yönelimini ve bask›lar›n› yo¤unca yaflad›. Kürt toplumu ilk defa Kürtçe müzik, Kürtçe tiyatro, Kürtçe sinema, ulusal renklerimizi ve motiflerimizi tafl›yan halk danslar›n› izliyor ve dinliyordu. Bu faaliyetler, o dönem için yeterliydi. Çünkü halktan yo¤un bir ilgi görüyordu. Dönem aç›s›ndan etkileyici, sürükleyici özelli¤i vard›. Kültür sanat çal›flmalar› her geçen gün daha fazla gelifliyordu. Kültür sanat anlay›fl›n› derinlefltiren, güçlendiren yönler kadar, yetersizlikler de yafl›yordu sanat çal›flmalar›. Bu çal›flman›n stratejik olarak ele al›nmamas› en büyük yetersizlikti. Günübirlik yaklafl›mlar, tüm sanat çal›flmalar›n› zamanla olumsuz etkiledi ve t›kanma noktas›na getirdi. Sanatç› yap›n›n, sanat çal›flmalar›n› do¤ru temelde yürütememesi ve sahiplenememesi, mevcut t›kanmay› daha da derinlefltirdi. Hareketimizin, yeni hamlesel ç›k›fllar› hedefledi¤i, yaflanan de¤iflim düzeyinin her sahada yürütülen tart›flma ve yo¤unlaflmalarla derinlefltirildi¤i bir süreçten geçerken, alan›m›zda da bu tart›flma ve yo¤unlaflmalara denk bir çal›flman›n yürütülmesi gerekti¤i aç›kt›r. 2001 ve 2003 y›llar›nda yap›lan Kültür Sanat Konferans›, genel perspektifler temelinde belli bir tart›flma ve geliflme düzeyi yaratm›flt›r. Ancak konferans kararlar› tüm kültür sanat çal›flanlar›
w.
ne t
areket ve halk olarak son yedi sekiz y›lda yaflad›¤›m›z zorluklar bilinmektedir. Bu zorluklar›n temel nedeni, hepimizin bildi¤i uluslararas› komplo ile Önderli¤imizin esaret alt›na al›nmas›yd›. Bunu f›rsat bilen komplocular ve uzant›lar›, hareketi Önderli¤in çizgisinden sapt›rmak için bilinen tasfiyeci provokatif çizgiyi gelifltirip, nihai hedeflerine ulaflmak istediler. Tabii hareket olarak büyük bedeller verilerek, bu sapman›n önü al›nd›. Dolay›s›yla bundan bir buçuk iki y›l önceye kadar da hareket olarak do¤ru rotaya girme mücadelesi içindeydik. Bu, önemli oranda baflar›ld›. Hareket olarak u¤rad›¤›m›z sald›r›lar›n yaratm›fl oldu¤u tahribatlar›n sonuçlar›n›, sorunlar›m›z› yeni yeni aflt›¤›m›z›, yap›lmas› gereken, ama de¤iflik nedenlerle yap›lamayanlar›n muhasebesini do¤rular› yaratacak temelde daha yeni yeni yapt›¤›m›z›, buna yeni f›rsat buldu¤umuzu belirtmek gerekir.
ew e. c
“Devletçiliğe, iktidara götüren sanat anlayışı ile demokratik toplum ve özgür bireye götüren sanat anlayışı arasında henüz ürün ortaya çıkaracak kadar bir ayrışmanın oluşturulmamış olması, kültür sanat çalışmaları önündeki en ciddi engeli teşkil etmektedir”
ww
Sanat özünde yaratımdır
Mücadele tarihimizde 1990’l› y›llar, sömürgeci egemenli¤in parçaland›¤›, yine iç gericili¤in ciddi bir biçimde darbe al›p da¤›t›ld›¤›, Kürt halk›n›n serhildana kalkarak ulusal demokratik devrimi gelifltirdi¤i, ulus düzeyinde büyük bir devrimsel ç›k›fl›n yafland›¤›, dolay›s›yla Kürt Rönesans› dedi¤imiz sürecin gerçek anlamda bafllad›¤› bir dönemdi. Dolay›s›yla ulusal ruh, bilinç ve bütünlü¤ün sa¤land›¤› bir dönemdi.
taraf›ndan yeterince irdelenmedi¤inden yaflamsallaflamam›fl, güçlü bir kültür sanat ak›m› haline gelememifltir. Kültür sanat faaliyetleri sürekli yeni fleyler yaratmay› gerektirir. Sanat özünde yeni yarat›md›r. Toplumda geliflen de¤er yarg›lar›n›, ölçülerini ya da talepleri sanatla yeniden yaratmak, daha yüksek düzeyde ortaya ç›karmakt›r. Dolay›s›yla t›kan›kl›klar›n ya da yarat›m eksikliklerinin nedenlerini do¤ru yerlerde aramakla yaflanan verimsizli¤e çare bulunabilir. Sorunlar›m›z esas olarak özgürlük ve demokrasi mücadelesinin geldi¤i düzeye, halk›n taleplerine yeterince cevap verememek olarak de¤erlendirilece¤ine, ‘önümüz t›kan›yor, engelleniyoruz’ biçimindeki yaklafl›mlar, sapt›rmad›r.
İdeolojik çizgi sorunları kültür sanat sorunlarıdır T›kanman›n nedeni fludur: Halk›m›z ve demokrasi mücadelesi geliflmektedir. Halk›m›z›n duygular›, düflünceleri, özlemleri giderek nitelik kazanmaktad›r. Belki siyasal alanda büyük zaferler, büyük baflar›lar kazan›lmam›flt›r. Bu konuda hala at›lmas› gereken önemli ad›mlar vard›r. ‹stenen sonuçlar› almam›z için hala büyük bir mücadele vermek gerekmektedir. Ama özgürlük ve demokrasi özlemleri, Kürt toplumundaki demokratik geliflme, siyasal geliflmelerin düzeyi ne olursa olsun gerilemeden sürmektedir. E¤er bu tespit do¤ruysa, 1990’lar›n ortalar›nda yap›lan ürünler, çabalar tabii ki bu ge-
SERXWEBÛN
67 gun olan›d›r. Bu sorunlar giderilmeden çal›flma ortam›m›z netleflemez. Yine, yeni paradigman›n tam olarak anlafl›lmamas›ndan kaynakl› kurumsal çal›flmalar›m›z istenilen düzeye ulaflmam›flt›r. Bireysel tarzlardan kaynaklanan sorunlar vard›r. Buna benzer daha birçok sorun da s›ralanabilir. Ancak bilinmesinde yarar gördü¤ümüz fley; bu gibi sorunlar›n dönemsel ve geçici oldu¤u, baz›lar›n›n da egemen sistemin yaklafl›mlar›ndan kaynakland›¤› ve daha uzun bir zaman alaca¤›d›r. fiimdi geneldeki kültür sanat çal›flmalar›m›z, teknik ve maddi sorunlarla bo¤uflmaktad›rlar. Temel sorunun bu oldu¤u san›lmaktad›r. Oysaki befl bin y›ll›k bir sisteme alternatif olacak yeni bir sistem kurmaktan bahsediyoruz. Buna ra¤men, sistemin mevcut sanat anlay›fl› ve sanat pazar›n›n gücünün bizi rahat b›rakaca¤›n› sanmaktay›z. Bu sorunlar›m›z›n tümü bizzat bizlerden kaynaklan›yormufl gibi bir yaklafl›m içindeyiz. Bunlar› belirtirken sorunlar›m›z›n hiç olmad›¤›n›, teknik ve maddi olarak hiç zorlanmad›¤›m›z› söylemiyoruz. E¤er bir Kürt ve Ortado¤u rönesans›ndan bahsedeceksek, sorunlar›m›za yaklafl›m ve çözüm anlay›fl›m›z›n da iddiam›za denk düflmesi gerekmektedir. Anlafl›ld›¤› kadar›yla, kültür sanat çal›flmalar›n› yeni paradigmaya göre donan›ml› k›lma sorunu çok ciddidir. Son y›llarda yaflanan geliflmeler sanatsal bir ifadeye kavuflturulmam›flt›r. Komplo süreci, 1 Haziran flehitleri, son serhildanlar ve baflta çocuk flehitlerin sanat ürünlerinde ifllenmemesi bunun en aç›k örnekleridir. Bu noktada afl›lmas› gereken iki temel anlay›fl vard›r. Birincisi; milliyetçili¤in afl›lmas›d›r. ‹kincisi; yenilik ad›na ne oldu¤u çok da belli olmayan sanat ve sanatç› durufludur. Kültür sanat çal›flmalar›m›z bu iki ç›kmazdan ötürü demokratik ulus ve yurtseverlik ile dönemin gerektirdi¤i bir buluflmay› gerçeklefltirememifltir. Devletçili¤e, iktidara götüren sanat anlay›fl› ile demokratik toplum ve özgür bireye götüren sanat anlay›fl› aras›nda henüz ürün ortaya ç›karacak kadar bir ayr›flman›n oluflturulmam›fl olmas›, kültür sanat çal›flmalar› önündeki en ciddi engeli teflkil etmektedir.
ne te we .c om
Ocak 2007
yamad›¤›ndan zorlanmaktad›r. Önderlik, Avrupa’da do¤an üçüncü büyük Rönesans’›n temeline bilim ve sanat› koymaktad›r. Demek ki bu kapitalist sistemin insanlar› bireycilikle, ruhsuzlukla, milliyetçilikle zehirleyip, manevi de¤erlerden koparmas›n›n d›fl›nda, sanat›n gücüyle yeni bir yaflam›n yarat›lmas› gerçe¤i de yak›n dönem insanl›k tarihinde yaflanm›flt›r. Bizlerin yaratmakla sorumlu oldu¤u rönesans›n Avrupa Rönesans’›ndan daha derinlikli olaca¤›n› da Önderlik tarihsel nedenleriyle ortaya koymaktad›r. Demek ki yeni paradigmam›zda kültür sanat›n tan›mlanmas›na, rolünün anlafl›lmas›na ihtiyaç vard›r.
Kürt rönesansı için yeni bir zihniyet ve vicdan devrimi gerekir
ww
w.
liflmeyi karfl›layamaz, ihtiyaçlara cevap veremez. T›kan›kl›¤›n nedenlerini burada aramak gerekir. ‹deolojik çizgi sorunlar›, birebir kültür sanat sorunlar›d›r. Bu alan›n durumu ele al›n›rken, bir felsefi ve ideolojik sorun olarak de¤erlendirmek gerekir. Son yedi-sekiz y›ld›r örgütün bu alanla sa¤l›kl› bir iliflki dahi kuramamas›n›n nedeni budur. Özellikle 2000-2005 y›llar› aras›nda yaflanan tasfiyeci e¤ilimin çal›flma ve etkileri, bu konuda tahribat düzeyinde rol oynad›. Bu tasfiyecili¤in afl›lmas› için de yo¤un bir ideolojik mücadele yürütülmüfltür. Ancak o dönemin a¤›r etkilerinin tam olarak afl›ld›¤›n› söylemek zordur. Bu etkilerin yan› s›ra, buna güncel olarak sistemin tüm imkanlar›n› ac›mas›zca kullanarak kendisini insan bünyesinde yap›land›rma çabalar›n› da eklemek gerekir. Bu dönemde hareket olarak kültür sanat çal›flmalar›na daha fazla anlam verme, de¤er biçme ve gelifltirilmesi için çaba harcama belli bir düzeye ulaflm›flt›r. K›smi bir düzelme varsa da bu, tümden afl›lm›fl de¤ildir. fiimdi önümüzdeki en temel sorun; yeni bak›fl aç›m›za göre kültür sanat çal›flmalar›m›z›n neyi ifade edece¤i, baflta da bu ifllerle birebir ilgilenen arkadafllar›n bunu nas›l alg›lad›klar› ve pratiklefltirdikleridir. Özgür birey ve demokratik toplum sanat›n› yapma sorunudur. Anlafl›ld›¤› kadar›yla, çal›flma içinde olan baz› arkadafllar, kültür sanat›n yeni paradigmadaki yerini tam kavra-
Kürt ve Ortado¤u rönesans›, teknik sorunlar›n çözümü üzerinden geliflemez. Bunun için yeni bir zihniyet ve vicdan devrimi gerekir. Kendini üretmeyen bir kültür sanat, giderek tekniki sorunlar, suni gündemler, çekiflme, didiflme içinde bo¤ulur; sanatç›larda da devletçi, iktidarc›, bireyci zihniyetin musallat etti¤i ve ad›na da sanatç› kaprisi dedikleri basitlikler ortaya ç›kar. Bugün yaflad›¤›m›z sorunlar›n tümü bu anlay›fl ve yaklafl›mlardan kayna¤›n› al›yor. Bunun için sorunlar›m›z› temel sorunlar ve tali sorunlar biçiminde bir ayr›flmaya tabi tutarak ifade etmek, en uy-
SERXWEBÛN
lar› bütün kurumlar›m›zla iç içe, onlar›n ruhu olarak geliflmek ve gelifltirilmek durumundad›r. Bu yönüyle de tamamen toplumun içine inen, tabana dayal› demokratik halk örgütlenmelerinin yarat›lmas›n›n kültürünü ortaya ç›karan bir biçimde kendini yeniden örgütlemelidir. Sadece belirli merkezleri esas alan, bu merkezler temelinde baz› kültür faaliyetleri gelifltiren konumda kalamay›z. E¤er tabana dayal› halk örgütlenmesi ve çal›flmas› içinde olacaksak, bütün kurumlar›m›z› da bu yeni siyasal kültür ve yaflam biçimi temelinde flekillendireceksek, bunu kendinden bafllayarak pratiklefltirecek olan da en baflta kültür çal›flmalar›m›z olmal›d›r. Dolay›s›yla kültür sanat çal›flmalar›m›z, komünlerle yerel meclis-
ww
w.
ne t
Sanatç›lar›m›z›n ve kültür faaliyetiyle u¤raflan tüm arkadafllar›m›z›n komünal demokratik de¤erleri oturtan, gelifltiren, güçlendiren bir pozisyonda olmas› gerekiyor. Kültürel de¤erlerle ve sanatsal eserlerle, komünal demokratik yaflama karfl› sorumlu olan, onunla diyalektik bir iliflki içinde yaflayan, hem bu de¤erlerden güç alan hem de güç veren bir birey yarat›m›n› hedeflememiz gerekiyor. Ancak bu do¤rultuda hala bir perspektife ulafl›lamad›¤› ve bir planlamaya gidilemedi¤i görülmektedir. Tabii ki ulusal de¤erleri iflleyece¤iz. Dili, kültürü yok say›lan bir toplum aç›s›ndan diline, kültürüne, kimli¤ine sahip ç›kan bir halk yaratma sorumlulu¤umuz vard›r. Bu da ulusal demokratik de¤erlerimizi dün oldu¤u gibi bugün de ifllemeyi gerektirmektedir. Yine ulusal demokratik de¤erlerimizin esas yarat›c›s› olan, esas yarat›ld›¤› süreç olan özgürlük mücadelesi tarihimizi ve bunun yaratt›¤› de¤erleri dün oldu¤u gibi bugün de ifllemeye devam edece¤iz. Bu konuda büyük eksikliklerimiz vard›r. Hala yarat›lan de¤erler tümden ifllenmemifl, kültür sanat çal›flmalar›n›n en temel dayana¤› haline getirilememifltir. Bunlar› da çal›flma planlar›m›z›n içine alaca¤›z. Bu çerçeveden bak›ld›¤›nda, demokratik konfederalizmin kültür çal›flma-
“Demokratik konfederalizmin kültür çalışmaları bütün kurumlarımızla iç içe, onların ruhu olarak gelişmek ve geliştirilmek durumundadır. Bu yönüyle de tamamen toplumun içine inen, tabana dayalı demokratik halk örgütlenmelerinin yaratılması kültürünü ortaya çıkararak kendini örgütlemelidir”
lerle yan yana olacakt›r. Demokratik konfederal sistemin yaflam biçimini oluflturmak ve kültür devrimini gerçeklefltirmek için bu çal›flmalar›n bir parças› haline gelecektir. Yeni dönem kültür faaliyetlerimizi bu perspektif do¤rultusunda örgütleyebilmeliyiz. Sistem anlay›fl›na dayal› kültür çal›flmalar›ndan kendimizi kurtaramamak, tüm çal›flmalar› belirli merkezlerde yo¤unlaflt›ran, dolay›s›yla mücadeleye kültür sanat cephesinden güç katamayan anlay›fltan kendimizi kurtaramamakt›r. Tabii ki demokratik konfederalizmin üst meclisleri olan KOMA GEL’ler olacakt›r. Ama bunlar ancak demokratik konfederalizmin içeri¤ine ve biçimine uygun olarak tabandan yap›lan çal›flmalarla bir bütünlük içinde olursa, kendini tabandan yap›lacak çal›flmalarla besler, yine rolünü tabana dayal› kurulan, taban›n esas al›nd›¤› bir sistem olan demokratik konfederal kültür ve çal›flmalar› do¤rultusunda oynarsa bölgesel kültür çal›flmalar›m›z›n ve kültür kurumlar›m›z›n bir de¤eri, bir anlam› olur. Aksi durumda, tabana dayal›, tabandaki toplumun demokratik kültürünü gelifltirecek faaliyetler zay›f kalacakt›r. Bunun yan›nda, Kürt halk tarihinde çok zengin içerilikli kültürel de¤erler bulunmaktad›r. Kürdistan ve Ortado¤u co¤rafyas›nda tüm dünyaya yay›lan ve insanl›¤›n özgürlük ve demokrasi mücadelesine önemli zemin sunan komünal demokratik de¤erler vard›r. Zihniyet ve vicdan devrimi aç›s›ndan çok önemli birikimler vard›r. Dolay›s›yla kültür faaliyetlerimiz çok büyük geliflmeler yaratacak bir potansiyele sahiptir. Kald› ki kültür çal›flmalar› y›llard›r tüm yetersizli¤ine, eksi¤ine ra¤men Kürt halk›n›n özgür ve demokratik yaflam›n›n geliflmesine önemli hizmetler sunmufltur. Bugün her ne kadar yetersizlikleri, sorunlar›, yine beklenen verimlilikte kültürel ürünler ortaya ç›kar›lmam›fl da olsa sorunlar›n› aflabilecek ve çözebilecek birikime de sahiptir. Yeter ki tarihimiz içindeki de¤erleri, olumlu zemini yeniden irdeleyip, eksik ve yetersizliklerimizi de aflarak Önderli¤imizin önümüze koydu¤u yeni özgürlük ve demokrasi hamlesine kat›lma kararl›l›¤›n› gösterelim.
ew e. c
Kültür sanat çalışmalarının temel dayanağı yaratılan değerlerdir
Ocak 2007
om
68
Ocak 2007
SERXWEBÛN
69
ne te we .c om
Toplumsal kurtuluflu iradeleflen kad›n gerçeklefltirebilir
“Amed flfleehrim benim sende sakl› tüm düflflllerim”
A
Kad›n›n katledilmesi Amed’den bafllayarak yürürlü¤e konmufltur
Amed geçmifliyle ve bugünüyle ak›llardan silinemeyecek bir gerçek. Bu gerçe¤i herkes kendi penceresinden ele alabilir. Birçok savafla mekan oldu¤u gibi, savaflan kesimlere s›¤›nacaklar› bir kale olmay› da bilmifltir. Birçok halka befliklik etti¤i gibi, kendi topra¤›n›n çocuklar›n›n direnifllerine kucak açm›fl, bu direnifllerin ipe gerdirilmesine de ac›yla tan›kl›k etmifltir. Yüre¤i kan a¤lam›fl güzel çocuklar›n› yitirdi¤i için, ama bir de gururlanm›fl özgürlü¤üne düflkün çocuklar› boyun e¤medi¤i, direndi¤i için. Bugün de bu topraklarda günefli tekrardan do¤urtan ve insanlar› yeni bafllang›çlara sürükleyen Özgürlük
ww
w.
med, nam-› di¤er Diyarbekir; Kürtler aç›s›ndan tarihi ve stratejik bir rol oynad›¤› kadar, tarihte birçok uygarl›k, kültür aç›s›ndan da stratejik bir rol oynam›flt›r. Çeflitli halklar›n, birçok insan›n flehri, yaflam bar›na¤› olmufltur. Bir anan›n›n evlad›na kucak aç›fl› gibi, Amed de yirmialt› medeniyete befliklik etmifl, kucak açm›fl ve farkl›l›klarla birlikte yaflamay› ö¤retmifltir. Yüre¤i herkesi bar›nd›racak denli genifl, topra¤› bereketli, sulak memleket Amed. M.Ö 3000 y›llar›nda Hurrilerden bafllay›p Osmanl›lara, günümüze kadar uzanan dolu dolu bir tarihi vard›r. Bu flehirde yaflayanlar, devirlerine ait eserlerle flehri ölümsüzlefltirmifllerdir. Befl bin y›ll›k bir geçmifle ve gelene¤e sahip olan Amed, asl›nda halklar toplulu¤unun yaratt›¤› bir kültürel zenginli¤i de ifade etmektedir. Bugün bile bak›ld›¤›nda, her halk›n miras olarak o flehre b›rakt›¤› bir yer veya iz bulun-
du¤u görülmektedir. Birçok halk›n kendisini bulabilece¤i bu flehir, bugün de farkl› özgünlükleriyle gelecekte an›lacak bir tarih yazmaya devam etmektedir.
hareketine kucak açm›fl ve büyüklü¤ünü direnifli, serhildanlar› ile ortaya koymufltur. 27 Kas›m 1978 y›l›nda, ça¤dafl demokratik bir hareket olarak PKK, ilk olarak Amed topraklar›nda resmi ilan›n› gerçeklefltirmifl, tarihi partileflme ad›m›n› atm›flt›r. Hareketimiz Amed’de do¤mufl, 1980 darbesi sonras› insanl›k d›fl› iflkencelerle yine Amed zindanlar›nda bo¤ulmak istenmifltir. Ancak Kürt tarihinde direniflin kalesi olan Amed, Mazlumlarla, Hayri lerle, Kemallerle, Dörtlerle PKK direnifl gelene¤inin de kalesi olmufl ve özgürlük iradesi ile düflmanlar›n› yenmifltir. Amed, tüm süreçlerde üzerine düfleni lay›k›yla yerine getiren yer. Amed halk› serhildanlar›yla bu rolün en bafl aktörüdür, Amed kad›nlar› ve çocuklar› bu direniflin en çarp›c› kimlikleridir. Yurtsever kad›nlar›n ve çocuklar›n serhildanlardaki öncülü¤ü ve isyan› Amed’i giderek bir çekim merkezi haline getirdi. Kürt isyanc›l›¤›n›n ve PKK mücadelesinin befli¤i ve büyüteni olan Amed, zaman ilerledikçe klasik inkar ve imha
“Kad›n mücadelemiz için esas olan üç temel boyut, ideoloji, örgüt ve çal›flmad›r. Önderli¤imiz son görüflme notlar›nda ‘çal›flmayanlara selam göndermiyorum’ diyordu. Her zamankinden daha fazla çal›flarak, Önderli¤imizin selam›n›, kad›nlar›m›z›n yüre¤ini ve çocuklar›m›z›n gelece¤ini kazanmay› hak etmeliyiz”
SERXWEBÛN
“PKK mücadelesinin özü, demokratik bir ulusallaflmay› yaratmaya yöneliktir. Bu mücadelenin özü de kad›n›n özgürleflme mücadelesinden geçmektedir. Toplumun özgürleflme ve demokratikleflme ölçüsünde ve eflitleflmesini esas alan
hareketimiz, pratik düzeyde de bunu yaratmaya yönelmifltir”
Amed üzerinden –pilot bölge olmas› nedeniyle– ele almaya çal›flaca¤›z. Amed’de özellikle son süreçlerde ortaya ç›kan toplumsal sorunlar›, kad›n etraf›nda geliflen gerici sald›r›lar›, intihar; töre ve namus ad›na ifllenen cinayetleri, berdel, yine çocuklar›n uyuflturucuya al›flt›r›lmas›, çocuklar›n cinsel istismar› vb uygulamalar›, Kürt kad›n›n›n özgürleflme aç›l›m›ndan ve Kürt çocuklar›nda do¤an özgürlük k›v›lc›mlar›ndan intikam alma politikas› olarak da de¤erlendirebiliriz. Kürt kültüründe geleneksel olarak varolan baz› gerilikler, bir devlet politikas›, inkar ve imha politikas›n›n bir sonucu olarak k›flk›rt›lmakta, özgürleflen kad›ndan ve özgürleflen Kürt’ten böyle intikam al›nmaktad›r. Gerçe¤in bu yönünü görmeden, Amed merkezli gelifltirilen ve tüm Kürdistan’a yay›lmak istenen yozlaflt›rma politikas›n› do¤ru ele alamay›z, dolay›s›yla do¤ru çözümler de üretemeyiz.
w.
ww
buluflmas› ve tüm bunlar karfl›s›nda özellikle de kad›n özgürlük hareketi olarak çok güçlü alternatifler oluflturamama, somutlaflan toplumsal projeleri bir yaflam anlay›fl› olarak infla edememe olarak belirtebiliriz. ‹flte bu tablo içerisinde Amed, fark›nda bile olmadan, belki kendi gerçekli¤ine, özgürlük ve eflitlik mücadelesine ters bir hal almaya bafll›yor. Tarihi kökleri Mezopotamya uygarl›klar›na dayanan halk kültürü, bugün ad›m ad›m gerçekleflen toplumsal çöküntü karfl›s›nda köklerine yabanc›laflan bir seyir izliyor. ‹ktidarc› devletçi zihniyet bir toplumu nereden çöküntüye u¤rataca¤›n› çok iyi bilmektedir. Bir toplumu kendi köklerinde kurutman›n en iyi yöntemi, önce o toplumun kad›nlar›n› ve çocuklar›n› vurmakt›r. Siyasal anlamda demokratik mücadele kapsam›nda yo¤un bir eylemsellik, hareketlilik, sahip ç›kma varken, toplumsal sorunlar›, cinslerin özgürlük problemini çözme, sahip ç›kmada ayn› duyarl›l›k görülmemektedir. Bu, çok önemli ve mutlaka ele al›n›p çözülmesi gereken bir çeliflkidir. Bugün Diyarbak›r’da kad›n üzerinde çok yönlü operasyon gerçeklefltirilmektedir. Yap›lan araflt›rmalarda kad›nlar›m›z›n %80’inin okumad›¤› ya da ilkokulu okudu¤u, yine %70’inin zorla evlendirildi¤i veya bafll›k paras› al›narak mal gibi sat›l›¤a ç›kar›ld›¤› belirtilmektedir. Yine daha çocuk yaflta evlendirme, çocuk anne gerçekli¤i, çocuk yaflta kendisinden katça büyük olan erkekle evlendirilme, her gün eflinden, kardeflinden, babas›ndan, kay›nvalidesinden dayak yeme, neredeyse kad›nlar›n kaderi gibidir. Operasyon çeflitleri o kadar çok ki, her birisi bir baflka ac›ya ve kay›plara neden olmaktad›r. Kaybeden hep kad›n ve kad›nla birlikte toplum olmakta ve toplum gün geçtikçe zehirlenmektedir. ‹statistiklere göre Amed’de alt› bin kad›n fuhufl ifliyle u¤raflmaktad›r. D›flar›dan fuhufl güçleri ›smarland›¤› kadar bölge kad›nlar› da fuhufl tuza¤›na çekilmekte ve yayg›nlaflt›r›lmaktad›r. Cumhuriyetin bafl›ndan beri hep geri
ew e. c
kad›n›n özgürleflmesini
ne t
politikas›n›n da odak noktas› haline geldi. 1990’larda bafllayan faili meçhul cinayetlerin, iflkence ve bask›lar›n merkezi haline gelen Amed, yefleren özgürlük bilincini k›rma politikas›nda özel savafl güçleri taraf›ndan pilot flehir olarak seçildi. Bugün çeflitli çevreler taraf›ndan toplumsal sorunlara ve kad›na yönelik yap›lan araflt›rmalar sonucunda sunulan korkunç rakamlar›n, istatistiklerin arkas›nda, mutlaka bu özel savafl politikas› vard›r. fiüphesiz klasik feodal gericilik, töreler vb unsurlar, ortaya ç›kan tablo aç›s›ndan ele al›nmas› gereken unsurlard›r. Ancak sadece bununla s›n›rl› ele almak, hakikatlerin a盤a ç›kar›lmas›nda çok yetersiz bir sonucu gelifltirir. Çünkü geliflen PKK mücadelesi ile birlikte feodalizm çözülmeye bafllam›fl ve yeni yaflam›n özgürlükçü ve eflitlikçi de¤er yarg›lar› toplumsal yaflam içinde örgütlenmifltir. Mücadelemizin bu baflar›s› ve baflar›n›n giderek halk içinde çocu¤undan yafll›s›na, gencine, erke¤inden kad›n›na kadar yayg›nlaflmas›, devleti hemen tedbir alma ve ideolojik sald›r› gelifltirme politikas›na yöneltti. ‹deolojimizin yayg›nlaflmas›na yönelik geliflen bu tedbir, önce faili meçhul sald›r›larla sindirme, yerinden zorla göçertme, yoksullaflt›rma ve son olarak da fuhufla ve uyuflturucuya yönlendirme biçiminde ifade edilebilir. “Önce kad›n› vur” ilkesinin çok çirkin biçimde uygulanmas›ndan ve bu ilkeyle özgür Kürt kimli¤inin vurulmas›ndan, toplumun zehirlenmesinden baflka bir fley de¤ildir bu. PKK mücadelesinin özü, demokratik bir ulusallaflmay› yaratmaya yöneliktir. Bu mücadelenin özü de kad›n›n özgürleflme mücadelesinden geçmektedir. Toplumun özgürleflme ve demokratikleflme ölçüsünde kad›n›n özgürleflmesini ve eflitleflmesini esas alan hareketimiz, pratik düzeyde de bunu yaratmaya yönelmifltir. Buna karfl›l›k özel savafl da gelifltirdi¤i politikas›n›n merkezine kad›n›n kölelefltirilmesini, katledilmesini koymufltur. Tabii bu, sadece Amed’le s›n›rl› bir politika de¤ildir, ancak Amed’den bafllayarak yürürlü¤e konulmufltur. Bu nedenle tüm Kürdistan’›n bu politikan›n hedefi ve alan› oldu¤unu unutmadan, konuyu
Bir toplum kad›n ve çocuklar›n› vurmakla kökünden kurutulabilir Sorunu bu aç›dan üç yönlü koyabiliriz. Birincisi; yukar›da bahsetti¤imiz devletin özel savafl politikas›d›r. ‹kincisi; Kürt toplumunda tarihsel olarak flekillenmifl feodal gericilik, bunun Türk kapitalizmi, yoksullaflma ve göçertme politikas› ile çarp›k bir biçimde
Ocak 2007
om
70
Ocak 2007
SERXWEBÛN
kendilerini savunma gücünden yoksunluklar› ve yoksulluklar›d›r. Yani egemen sistem karfl›s›ndaki çaresizlikleridir. Zoraki girilen bu ifl, zamanla bir meslek haline gelmeye bafllam›flt›r. K›sacas› kad›nlar istemeyerek, zorla böyle bir yaflama sürüklenmifllerdir. Fakat sonuç olarak bedenleri al›m sat›m alan› haline gelen bu kad›nlar kirleniyor, bu kad›nlarla beraberlik yaflayan erkekler kirleniyor, bu ticaret sahas› içerisinde olanlar kirleniyor ve bu atmosferi flu veya bu biçimde soluyanlar kirleniyor. Yani fahifle, sadece fuhufl iflinin öznesi olan kad›n de¤ildir. Fuhufl, ataerkil sistemin temeli olan tecavüz kültürünün en çarp›c› ve yal›n yönünü ifade eder. Burada bir insanl›k ihlali vard›r, kans›z bir biçimde kad›nlar öldürülmekte, erkekler öldürülmektedir. Nihayetinde kad›n, bu insanl›k ihlalinin çok boyutlu kurban›d›r. Çünkü böyle bir gerçekli¤i yaflayan erkek her ne kadar kiflilik olarak silinse, ölse de yine de ‘erkektir’, toplumdaki deyiflle ‘elinin kiridir, y›kar geçer.’ Dolay›s›yla her aç›dan ceremesini çeken ise kad›nd›r. Tabii bu sorun sadece Kürdistan’da yaflanan bir sorun de¤il. Dünyan›n her yerinde yo¤un olarak yaflan›yor ve art›k gün yüzüne daha fazla ç›k›p tart›fl›l›r hale geliyor. Cinsiyetçi sistem her yerde yaflam› zehirleyen temel faktördür. Her ne kadar biçimleri de¤iflik olsa da Kürdistan’daki kad›nla Amerika’daki kad›n›n yaflad›klar› özünde ayn›d›r. Kad›n, dünyan›n her yerinde ayn› kimliksizlefltirilme ve katledilme politikas› ile karfl› karfl›yad›r. Eflitsiz ve özgürlüksüz yaflam, dünyan›n geneli-
ne yay›larak eflit bir biçimde sömürüyü getiriyor. Elbetteki ‘bu sorun her yerde var, bizde de var, normaldir’ biçiminde yaklaflm›yoruz. Kad›n ezilmiflli¤inin ulusu, s›n›f› yoktur. Her kad›n bu cenderenin içindedir. Bizim karfl› durmam›z gereken boyut; bir yandan milliyetçi bir yaklafl›mla halk›n geriliklerini körükleyen, di¤er yandan da bu durumu küçümseyen yaklafl›mlar› teflhir etme, tüm kesimleri bunlara karfl› mücadeleye teflvik etme politikas›d›r. Buna karfl› da mücadele etmeli ve esasta da kendi toplumsal gerçekli¤imizde gelenekler ad›na ortaya ç›kan gerilikleri, afliretsel al›flkanl›klar›, klasik namus anlay›fl›n› aflmal›y›z.
ne te we .c om
ve yoksul b›rakt›r›lan bölge, 1990’lar sonras› zorla göç ettirme politikas› ile daha da yoksullaflt›r›lm›flt›r. Bu yoksullu¤un karfl›s›na bir de burjuva yaflama özendirme politikas› geçirilince, fuhuflun önü daha da kolay aç›lmaktad›r. Özel savafl güçleri bu anlamda fuhuflu gerçekten özel bir uygulamayla, kad›nlar› tek tek ya zorla düflürerek ya da özendirerek örgütlendirmektedir. Ve fuhufla bulaflanlar›n say›s›n› ço¤altt›kça, suç ortakl›¤›n› da ço¤altmakta, kad›n› özgürleflme idealinden uzaklaflt›rmaktad›r. Alt› bin kad›n›n fuhufl yapmas› onbinlerce insan›n fuhufla al›flarak yaflamas› demektir ki bu, korkunç bir gerçekliktir.
71
Fuhufl ataerkil sistemin en çarp›c› yönüdür
ww
w.
Yap›lan baz› araflt›rma çal›flmalar›nda kad›nlar fuhufla nas›l bulaflt›r›ld›klar›n› anlatm›fllard›r. Hemen hemen hepsi ya zorla evlendirildi¤i kocas›n›n, ya tan›d›k bir erke¤in ya da hiç tan›mad›¤›, zor kullanan birtak›m erkeklerin kurban› olmufltur. Baz›lar› da severek kaçt›¤› erke¤in onlar› ortada b›rakmas› sonucu, törelerden de korkarak ailesine geri dönememifl ve bu yola düflmüfltür. Daha birçok örnek verilebilir, fakat bu örneklerin hiçbirinde isteyerek fuhufla bulaflan kad›na rastlamak mümkün de¤ildir. Çeflitli biçimlerde fuhufla sürüklenen kad›nlar, sonras›nda art›k iflin içinden ç›kamaz hale gelmifllerdir. Ama hangi biçimde bu iflin içine sokulmufl olurlarsa olsunlar hepsinin ortak yan›, bulaflmadan önceki alternatifsizlikleri,
Namusu kad›n bedeninde yarg›lamak toplumu yaralar
Mücadelemiz, kendi ba¤r›nda gelifltirdi¤i kad›n özgürlük mücadelesi ve ideolojisi ile bu özgürlüksüzlü¤ün ve eflitsizli¤in panzehiri konumundad›r. Tabii bu panzehirin toplumun, kad›n›n ve erke¤in damarlar›na tam enjekte edilememesi, bizim aç›m›zdan bir zay›fl›kt›r. Yaflanan sorunlar bu anlamda kad›n özgürlük hareketimiz kadar genel hareketimiz aç›s›ndan da çok yönlü bir sosyal dönüflüm mücadelesine a¤›rl›k vermeyi, daha fazla yo¤unlaflma ve örgütlenmeyi gerekli k›lmaktad›r. Kad›n örgütleri olarak, bu gerçekli¤i daha fazla gündeme al›p somutlaflt›rma politikas›n› belirledi¤imizi belirtebiliriz. Mutlaka aflmam›z gereken bir boyuttur bu. Çünkü biz do¤ru ve yo¤unluklu bir
SERXWEBÛN
Sistem karfl›s›nda gösterdi¤imiz direnci içimizde de vermeliyiz
Mücadelemiz ulusal de¤erler kadar demokratik sosyalist de¤erleri de çok büyük ve anlaml› emekler sonucu yaratm›flt›r. Bu de¤erlerle büyüyen, geliflen bir neslin içindeyiz. Tabii ki özgürlü¤e bu denli büyük bedeller ödemifl bir hareket olarak özgürlü¤ümüze yönelmifl bu çirkin sald›r›lar› asla kabul edemeyiz. Halk›m›z da bunu kabul edemez. Özgürlük gelene¤imize sald›ran bu sistemden, bu sistemi yürüten erkek ve kad›nlardan hesap sormal›y›z. Belirtti¤imiz gibi fuhufl iki tarafl›d›r, kad›n da erkek de bunun içindedir. Cinsleraras› iliflkinin, sevginin, aflk›n böyle kirletilmesine, kad›n› da erke¤i de birbirine yabanc›laflt›rarak kifliliksizlefltirmesine izin vermemeliyiz. Özgürlük ölçülerinde cinsellik, sevgi, aflk asla pazarl›k konusu olamayacak kadar
w.
ww
kutsal ve anlaml›d›r. Bu gerçekli¤in böylesine düflürülmesi ve kirletilmesi, kad›n hareketimizin en baflta gelen mücadele gerekçelerindendir. Kad›nlar gerekirse ölümü de göze al›p buna izin vermemeli, her fleyi göze alarak direnmeli, erkekler de cinsel ihtiyaçlar› için kifliliklerini satmamal›, fuhuflun teflvik edici taraf› olmamal›d›r. Namuslu olman›n bir yönü de bedenlerin ve kifliliklerin al›m sat›m konusu olmaktan ç›kar›lmas›d›r. Bu bilinçle yaklaflmak çok önemlidir. Bu sistemin kaynaklar›n› kurutmal›y›z. Birincisi; demokratik mücadelemizi en güçlü ve en zengin biçimlerde yürüterek, ikincisi de asla bu fuhufl sektörüne, yozlaflt›ran döngüye prim vermeyerek bu sistemin kaynaklar›n› kurutabiliriz. Kimse bu suça bulaflmamal›, bulaflanlar› da kendi içinde kabul etmemeli, d›fllamal›, hatta bunlara yönelmelidir. Öncelikle kendi penceremizden sorunu ele al›p zay›fl›klar›m›z› aflmak, bu politikan›n alt yap›s› olmaktan ç›kmak gerekir. E¤er önce kad›nlar ve çocuklar vuruluyorsa, önce kad›nlar›m›z ve çocuklar›m›z do¤ru e¤itilmeli, bilinçlendirilmelidir. Kendi yaflam›n› örgütleyebilecek ve mücadeleci bir kimlik sahibi olarak yetifltirilmelidir. K›z çocuklar›m›za sadece evlenecek bir nesne gözüyle bak›lmamal›d›r, onlar gelece¤in ve özgürlü¤ün tohumudurlar. Elbetteki bir halk›n güncel yaflam›nda geleneklerin çok önemli bir yeri vard›r, bunlar tümden inkar edilemez. Ancak baz› geleneklerin toplumsal yaflamdan neleri götürdü¤ü veya neleri kazand›rd›¤› sorgulanmal›d›r. Ça¤lar öncesinin de¤er yarg›lar› ile gencecik k›zlar›n hiçbir iradesi olmadan evlendirilmeleri, kendi kaderini tayin etme hakk›n› hiçbir biçimde tan›madan bir erke¤e kurban edilmeleri, gerçekten ömür boyu hapis cezas› vermek gibidir. Müebbet hapsi kabul etmedi¤inde ölüm cezas›na yat›r›lmas› ise baflka korkunç bir boyuttur. Kad›nlar›m›z gerici de¤er yarg›lar› ile ya babas›, kocas›, abisi taraf›ndan öldürülüyor ya da intihara sürükleniyor. Kad›nlar bu ölüm çemberine mahkum edilmemelidir. Ailelerimiz özellikle bu konuda eski gelenekleri, al›flkanl›klar› aflmal›d›r, özellikle
ew e. c
lular› bulmak ve yarg›lamak çok önemlidir. Esas suçlu demokratikleflmemifl miliyetçi oligarflik sistem ise o zaman fuhufla ve toplumsal yozlaflmaya karfl› mücadelemizde bu oligarflik sistemi hedeflemeli, aflmal›y›z. Kürt’e karfl› uygulanan inkar ve imha politikas›n›n bu inceltilmifl ve çirkinlefltirilmifl boyutunu deflifre etmek ve yaflam iliflki alternatiflerimizi yayg›nlaflt›rmak çok önemlidir. Bu sistemi de, bu sistemin a¤lar›n› ören objektif subjektif ajanlar› da teflhir etmeli, gerek kad›n inisiyatifleri ile gerekse de halk insiyatifleri ile yarg›lamal›y›z. Baflta fuhuflu gelifltirenleri, çocuklar› cinsel istismar konusu haline getirenleri, uyuflturucu al›flkanl›¤›n› gelifltiren pazarlamac›lar›, çocuklar› h›rs›z olarak kullananlar›, kad›n pazarlayanlar›, kad›nla böyle çirkin iliflki ortam› yaratan kad›n ve erkekleri teflhir edelim ve yarg›layal›m. Devlet zaten bu suçu gelifltirmektedir, devletten önleyici tavr› beklemek safl›kt›r. Bu nedenle baflta kad›nlar olmak üzere tüm halk›m›z kendi yerel inisiyatif birimlerini oluflturarak, sosyal dönüflüm komünlerini kurarak, yarg›lama ve tav›r alma örgütlenmelerini oluflturmal›d›r.
ne t
biçimde ele al›p etkili çözümler üretemedikçe, devlet bu konuya de¤iflik biçimlerde el atmaya devam edecektir, ediyor. Nitekim Türk bas›n›nda töre cinayetleri, intiharlar vb sorunlar sürekli gündemde tutularak, bu sorunu Kürtlükle eflde¤er tutma, önyarg› yaratma politikas› bunun bir yönü olarak örnek verilebilir. Yine bir yandan sorunu kendisi üretirken, bir yandan da kendisini bir kurtar›c› edas› ile halk›m›z›n önüne koymas› da çarp›c› bir durumdur. Önce düflürüp sonra kendisine muhtaç hale getirme politikas›, kad›n sorununda da böyle yans›mas›n› bulmaktad›r. Bir di¤er boyutu ise medyan›n bu sorunu iflleyifl politikas›d›r. Medya, sorunu çözmek bir yana, adeta artmas› için teflvik edici, özendirici bir rol oynamaktad›r. Bunu ola¤an bir durum olarak de¤erlendiremeyiz. Özel savafl güçlerinin tarif etti¤i yeme¤i, medya kendi organlar›nda iyi piflirmektedir. Gerek bu tip haberlerin verilifl biçimi, gerekse de televizyonlarda baz› geri gelenekleri, töreleri dizilerde iflleyifl biçimi, tamamen durumu meflrulaflt›rmaya ya da sadece seyirlik bir hale getirerek ‘ah vah’ ettirme amaçl›d›r. Baz› dizilerde törenin ifllenifl biçimi ile modern a¤al›k sistemi ve ‘törede de aflk yaflanabilir’ imaj› yarat›larak özendirilmektedir. Yani gerilikler modern k›l›flara sokularak, tekrardan halka empoze edilmektedir. Bunlara kesinlikle aldanmamak, medyaya karfl› da güçlü bir mücadele vermek durumunday›z. Kad›n hep lanetlenir. Tafllanmas›, öldürülmesi, intihar etmesi gereken kad›nd›r. Namusunu ancak kan temizleyecektir. Oysa burada toplumsal bir kirlenme vard›r, toplumu kirletenler vard›r. As›l yok edilmesi gereken, bu tecavüzcü ve fuhuflçu sistem ve onu yaratanlard›r. Namusu ve gelene¤i kad›n bedeninde ifadelendirmek ve yarg›lamak, esas kayna¤› görmeyi engeller ve toplumu daha da yaralar. Kad›n yaraland›kça toplum yaralan›r, toplum yaraland›kça kad›n yaralan›r. Müdahale edilmemesi durumunda binlerce y›l bu k›s›r döngü devam eder durur. Bu durumun yarat›c›s›n›, esas suç-
Ocak 2007
om
72
Ocak 2007
SERXWEBÛN
gütlerimizin oynayaca¤› rol çok önemlidir. Gerekli bilinci oluflturacak e¤itim ortamlar›n› haz›rlamak, geliflen olaylarda h›zla örgütlü tav›r gelifltirmek, kad›n› koruyacak organik örgütlülükler oluflturmak, fuhufla karfl›, cinayetlere, intiharlara, yine çocuklara yönelik uygulamalara karfl› ayr› ayr› örgütlenmeler oluflturmak flartt›r. Ayr›ca düflürülen kad›nlar› bulunduklar› durumdan ç›karabilmek, yaflamlar›n› yeniden örgütleyebilecekleri zeminleri açabilmek, fuhuflun kökünü kaz›ya-
ya ç›kan sorunlar, çeliflkiler karfl›s›nda bu kurumlar bazen sözlü, bazen yaz›l› uyar›lar yapar, bu uyar›lar da dikkate al›nmazsa, farkl› uyar› biçimleri devreye sokulur. Kad›n e¤er toplumumuzun vazgeçilmez gerçek anlamda bir öznesi ise o zaman kad›na gerekli de¤eri vermek ve her yönlü sahip ç›kmak gerekir. Bu sorun sadece kad›n›n sorunu de¤il, bir toplumun sorunu ise o zaman tüm toplum bu duyarl›l›k içinde olmal›d›r. Elbetteki baflta kad›n bu duyarl›l›kta olmal› ve birbirine sahip ç›kmal›d›r. Hiçbir kad›n yaln›z kalmamal›, kendini yaln›z hissetmemelidir. Örgütlülü¤ümüz bu güveni her kad›na vermelidir. Özellikle Türkiye’deki kad›n özgürlük hareketi, bu sorun karfl›s›nda daha duyarl› olmal› ve ortaya ç›kan bu olumsuz tabloyu aflmak üzere daha yo¤un çaba sarf etmelidir. Kad›n mücadelemiz için esas olan üç temel boyut, ideoloji, örgüt ve çal›flmad›r. Önderli¤imiz son görüflme notlar›nda “çal›flmayanlara selam göndermiyorum” diyordu. Her zamankinden daha fazla çal›flarak, Önderli¤imizin selam›n›, kad›nlar›m›z›n yüre¤ini ve çocuklar›m›z›n gelece¤ini kazanmay› hak etmeliyiz. Böylelikle yaratmak istedi¤imiz yeni toplum paradigmas›n›n salt siyasal de¤il, sosyal yap›s›n›n da sa¤lam zeminlerini oluflturabiliriz. Uzun soluklu bu mücadelede, sa¤lam zeminlerimizi yaratmadan baflar›ya ulaflmam›z mümkün de¤ildir. Güçlü yürüyebilmek, koflabilmek için aya¤›m›z›n bu sa¤lam zemine basmas› gerekir. Baflar›ya böyle ulaflabiliriz. Ki nihayetinde yürüttü¤ümüz mücadelenin felsefesi özgürlük çizgisine dayanmaktad›r. Bu felsefe do¤rultusunda iradeleflmifl kad›nla toplumsal kuruluflu ve kurtuluflu yaratabiliriz. Bir fliirin dizelerinde geçti¤i gibi, ‘özgürlük düflleri, çocuklar›n umut dolu bak›fllar› Amed flehrinde sakl› kalmamal›.’ Amed ve tüm Kürdistan, kiflilikleriyle güzel kad›nlar›n ve do¤ru erkeklerin, yüre¤i safl›k ve umut dolu çocuklar›n özgürce, eflitçe ve adaletlice yaflad›¤›, düflleri saklamayan, yaflamsallaflt›ran bir co¤rafya olsun.
ne te we .c om
de analar›m›z k›z ve erkek çocuklar›n› bu bilinçle eflitlikçi ve özgürlükçü tarzda e¤itmelidir. Bunlara dur denmedikçe ne kad›n intiharlar› ne de töre namus ad›na ifllenen cinayetler son bulur. Esas suçlu dimdik ayakta dururken, kad›nlar›n suçlu ilan edilmesi ve katledilmesi ne kadar do¤rudur? Ve çocuklar›m›z... H›rs›zl›ktan, uyuflturucudan, her türlü kötü al›flkanl›ktan, yoksulluktan bahsedilirken, Amed’deki çocuklar› manflet yapmak, Türk medyas›n›n bir al›flkanl›¤› oldu art›k. Yeni yaflam›n umudu çocuklar›m›z› habire çöp tenekeleri içerisinde göstermek, yoksullu¤u, h›rs›zl›¤› ile ifllemek psikolojik bir savafl ayn› zamanda. Yoksullaflt›rma ne kadar bilinçli uygulan›yorsa, bu yoksullaflmay› medyatik yapmak da o kadar bilinçli. Bunun sorunu çözme ile hiçbir alakas› yok. Buna karfl› da bilinçli bir mücadele yürütmeliyiz. Çocuklar›m›z› yoksullu¤undan muhtaç ve çaresiz olmufl bir biçimde de¤il, yoksullu¤a karfl› amans›z mücadele eden bir biçimde yetifltirelim.
73
Kad›n toplumumuzun vazgeçilmez öznesidir
“Kad›n e¤er toplumumuzun
vazgeçilmez gerçek anlamda
bir öznesi ise o zaman kad›na gerekli de¤eri vermek ve sahip ç›kmak gerekir.
Bu sorun sadece kad›n›n
sorunu de¤il, bir toplumun sorunu ise o zaman tüm
toplum bu duyarl›l›k içinde olmal›d›r. Elbetteki baflta
kad›n bu duyarl›l›kta olmal› ve birbirine sahip ç›kmal›d›r”
cak tarzda bilinçlenmeyi sa¤layabilmek gerekir. Bunun için antifuhufl örgütleri kurabiliriz. Yine kad›n etraf›nda geliflen toplumsal sorunlar karfl›s›nda adaleti sa¤layacak kad›n adalet oluflumlar› yerelden örgütlenmelidir. Esas yarg›lamay› bu oluflumlar yapmal› ve ceza vermelidir. Evlerde, mahallelerde, afliretler bünyesinde, flehir merkezlerinde bu konuyla ilgili olarak çok çeflitli örgütlenmeler oluflturulmal›d›r. Demokratik, özgürlükçü ve eflitlikçi temelde sosyal dönüflümü sa¤lamak üzere e¤itimden sa¤l›¤a, siyasete, kendini savunmaya, ekonomiye, kad›n›n adalet sistemine kadar yelpazesi genifl bir kurumlar a¤› yarat›lmal›d›r. Bürokrasiye de bo¤madan, ihtiyaçlara yaflamsal cevaplar oluflturmak üzere bu kurumlar rahatl›kla gelifltirilebilir. Orta-
ww
w.
Toplum olarak yanl›fl ve yersiz olan tüm de¤er yarg›lar›na karfl› amans›z mücadele etmeli ve en baflta kendimizden bafllayarak düzeltmeliyiz. Yarataca¤›m›z her yeni bafllang›ç, bize karfl› siper alm›fl güçlerin de parçalanmas› olacakt›r. Bizler miting alanlar›nda karfl›t güçlere karfl› slogan atmak, mücadele etmek, polisin ataca¤› mermiye karfl› direnç göstermek kadar, özgürlük ve eflitlik de¤erlerini kendimizde infla ederek de direnç göstermeli, yeniyi yaratmal›y›z. Toplumun yeniden inflas› böyle olabilir ancak. Bu toplumsal çöküntüyü kesinlikle ortadan kald›rmal›y›z. Bu konudaki güçlülü¤ümüz bize kazand›racak olanken, karfl› tarafa geri ad›m att›racakt›r. Yani asker, polis karfl›s›nda sergiledi¤imiz direnci, geri geleneklerimize, egemen sisteme zemin sunan zay›fl›klar›m›za karfl› da göstermemiz gerekiyor. Sorunun temel halkas›ndan tutabilmek gerekir. Bu konuda kad›n ör-
SERXWEBÛN
74
Ocak 2007
T
ne t
endürek’te Newroz günüydü. Biliyorduk ki da¤lar› mesken eyleyenler, bulunduklar› bütün yerlerde hummal› bir haz›rl›k içindeler bugün. Özgürlük da¤lar›nda Demirci Kawa’n›n örse çekiç vurufl ritmiyle halaya tutuflur gerilla, sonra ‘Ez xelefim’le z›lg›tlar at›l›r, her yürek bir atefl olur ve Newroz atefli yang›na döner. Kawa selam gönderir özgürlük savafl›n› devralan gerillalara... Bunlar asl›nda tüm Newrozlarda yaflad›klar›m›zd›, ama flimdi anlatt›klar›m, sadece geçmiflin bir düflünden ibaret. Tendürek’te operasyon haz›rl›klar›n›n yap›ld›¤› o süreçte, büyük Newroz ateflini yakmak da da¤›n zirvesine ç›k›p halaya durmak da imkans›zd›. Leyla’n›n da¤daki ilk Newroz’u. O sabah bayram coflkusuyla uyand›¤›nda, arkadafllar›n ‘serkeftin’ dilekleriyle odun toplamaya gider. “Oduna gitti¤imiz yer, korucu köylerinin yak›n›nda bir yerdi. Köyden köpek sesleri geliyordu odunlar› toplarken. Ö¤leye do¤ru ç›km›flt›k, döndü¤ümüzde ise saat akflam›n sekiziydi. Sisli bir akflamd› ve dönüflümüz çok zaman alm›flt›, yorgunduk. Kar sulu oldu¤undan iliklerimize kadar ›slanm›flt›k, çorbalar›m›z› içtik, sonra battaniylerimize sar›nd›k. Görev dönüflü s›cak mercimek çorbas› içmenin tad›na doyum olmuyordu. O anda bu tad› baflkaca bir fleyde bulmak zordur. Hele yoldafllar›n çorba getirmeleri, üstümüzü de¤ifltirmemize sevecenlikle yard›m etmeleri, iflte as›l içimizi ›s›tan ve Newroz atefli kadar ›s›tan bu duygudu, bu sevgiydi...” Newroz atefli içimizde alevlenmeye bafllam›flt› ki, yönetimden Suat arka-
dafl geldi ve hepimizi aya¤a kald›rd›. Ne de olsa bizim bayram›m›zd›. D›flar›da, Tendürek’in zirvesinde yakamasak da atefli, içimizdeki yang›nlarla o gece belki de sessiz türkülerimiz, sessiz 盤l›klar›m›zla kutlayacakt›k Newroz’u. Dilandayd›k iflte, türküdeydik, Newroz’dayd›k. Firaz arkadafl›n tek türküsü yine dilindeydi iflte: ‘Günefl yine do¤acak da¤lar›n doruklar›nda...’ O geceden çok sonra, Kas›m ay›n›n an›msayamad›¤› bir gününde, yirmi dört yoldafl›n›n Dersim’e giderken flehit düfltü¤ünü ö¤rendi¤inde o türkü tak›lacakt› Leyla’n›n diline. Sonra bir yol yürüyüflünde, Firaz hevalin ans›z›n gelip heyecanla, “günefl yine do¤acak” dedi¤i günü an›msayacakt›. Yirmi dört can›n aras›nda Firaz hevalin de
“Newroz atefli içimizde alevlenmeye bafllam›flt›. Bizim bayram›m›zd›. D›flar›da, Tendürek’in zirvesinde yakamasak da atefli, içimizdeki yang›nlarla o gece belki de sessiz türkülerimiz, sessiz 盤l›klar›m›zla kutlayacakt›k Newroz’u. Dilandayd›k iflte, türküdeydik, Newroz’dayd›k”
w.
ww
ad›n› duydu¤unda, saz›n› al›p, yine o bildik türküsünü söyledi¤i Newroz gecesini an›msayacak ve Dersim yolunda kana bulanan yüzünün günefle dönüflünü görecekti. “Newroz sonras›, bütün Tendürek gücü fiehit Ferhan Kamp›’na toplanm›flt›. Hat›ralar›n yaz›ld›¤›, hediyelerin verildi¤i günlerdi. Operasyon bafllad› bafllayacakt› ve bizler kamplara ayr›l›yorduk. O gün 330 yürek tek bedende at›yor, dü¤üne haz›rlan›yorduk. Dü¤ünümüz vard›. B›y›klar› yeni terlemifl delikanl›lar ’intikam’ yaz›yorlard› namlular›n›n ucuna, savafl›n s›cakl›¤› bedenlerimizi yak›yordu. Ve raxtlar›m›z› takarken, özgürlük fliar›n› ekiyorduk Tendürek da¤lar›na. Heyecan, merak ve sevinç Tendürek doruklar›na yükseliyordu sanki. Son haz›rl›klar ta-
ew e. c
Onlar yaflflaama sevdal› özgürlükle niflflaanl› ölüme nikahl›yd›lar
om
fieehitlere yemin ettim fi
Ocak 2007
SERXWEBÛN
75 Nöbetçinin, beyaz kar giysileri giyindikleri için zor ay›rt etti¤i düflman›n geliflini haber vermesi üzerine, telaflla haz›rl›klara girifltiler. Düflman›n amac› s›¤›na¤› tümden imha etmekti, onlara do¤ru ilerliyordu. O gün k›sa bir çat›flma yaflanm›fl ve düflman fazla ›srar etmeden geri çekilmiflti. Çünkü bir süre orada olacakt›, o gün bafllayan operasyon, on iki gün sürecekti. Operasyonun üçüncü günü ilk flehit verilecekti. Henüz on yedi yafl›ndaki Agit’in derin sessizli¤e gömülmüfl gövdesi, sar›nd›¤› gri battaniye ile s›¤›na¤a getirildi¤inde, bafl›ndan oluk oluk akan kana tak›l›p kalacakt› Leyla’n›n öfkeli bak›fllar›. Agit’in son nefesini verirkenki inleyifli, bir u¤ultu olacakt› kulaklar›nda ta ki yeni bir flehidin 盤l›¤›na kadar. O zaman u¤ultunun yerini derin bir hayk›r›fl alacakt›. Agit’in flehadetinden sonra her fley daha da anlam kazanmaya bafllam›flt›. Tek fleyin önemi vard›; o da yoldafllard›… Geçmiflin al›flkanl›klar›ndan, gerilla yaflam›n› zorlayan yanlar›ndan nefret etmeye bafllam›flt›. Eskiye dair her fley bir anda anlam›n› yitirmiflti art›k. Çünkü savafl, yak›c›l›¤›n› hissettirmeye bafllam›flt› Leyla’ya. “Bu kinle tepeye ç›k›p düflmana binlerce kurflun s›kmak istiyordum, ama b›rakm›yorlard›. Tepeye, düflmanla çarp›flmaya, tecrübeli arkadafllar gönderiliyordu. Operasyon öncesi, alanda hareketli savafl› tart›fl›yorduk. Alanda hareketli savafl›n haz›rl›klar›
ne te we .c om
“Agit’in son nefesini verirken ki inleyifli, bir u¤ultu olacakt› kulaklar›nda, yeni bir flehidin 盤l›¤›na kadar. U¤ultunun yerini derin bir hayk›r›fl alacakt›. Agit’in flehadetinden sonra, her fley daha da anlam kazanmaya bafllam›flt›. Tek fleyin önemi vard›: YOLDAfiLAR”
r›yorduk. Bu arada biz de k›fl e¤itimine devam ediyorduk. O günlerde herhangi bir durumda gitmeyi planlad›¤›m›z, yirmi dört saat uza¤›m›zdaki Çald›ran’a iki kez erzak tafl›d›k. Oraya de¤iflik yollar açm›fl, stratejik tepeleri tutmufltuk.” Düflman ilk operasyonunu bizden bir saat uzakta olan fiehit Kemal Kamp›’na düzenlemiflti. Sald›r› beklendi¤i için haz›rl›klar yap›lm›fl, kar f›rt›nas›yla birlikte düflman pusuya düflürülmüfltü. On kiflilik kay›p verdikten sonra, gerillan›n karfl› koyufluna ve f›rt›naya dayanamayarak geri çekilmiflti. Bu baflar›dan sonra, bu havay› göze alarak, gelemezler diye yorumlar yap›yorduk birbirimize. Bu düflüncenin yerleflti¤i günlerden biriydi ve hiç beklenmedik bir anda, düflman karfl›m›zdayd›: “Sisli bir ö¤le üzeriydi. Etraf› kontrol etmek üzere d›flar› ç›kt›m, hiçbir fley göremedi¤im için geri döndüm.” Oysa düflman, y›l›n oniki ay› kar› erimeyen, ayaz› dinmeyen ‘Cehennem Deresi’nden kampa do¤ru ilerliyordu.
ww
w.
mamlan›rken, inceden ya¤an kar, tan›k oluyordu o güne.” Düzenlemeler sonucunda, bütün güç befl kampa ayr›lmak üzere haz›rlanm›flt› ve her kampa bir bölük güç gönderilecekti. Leyla ve Bêrîtan’›n en büyük istemleri yerine gelmiflti; savafla, hareketli bölüklerde kat›lacaklard›. Birlikte son yemeklerini yedikten sonra, bölük bölük yola ç›kt›lar. “Yola ç›kacak son bölük bizimkiydi. Yoldafllar› u¤urlarken her birinde ayr› ayr› sevinçleri ve ayn› hüzünleri yaflam›flt›k. A¤r›’dan bu yana beraber oldu¤um Beritan’la vedalaflt›¤›m an›, hiçbir zaman unutamad›m. ‘Amaç, güzel yaflam hevalim’ demiflti vedalafl›rken, sonra çok sevdi¤i raxt›n› göstererek, ‘flehit düfltü¤ümde sana gönderece¤im’ demiflti. Ve kula¤›ma f›s›ldam›flt› en son. ‘Y›ld›zlardan haber gönderece¤im sana, baflar› haberlerimi’...” Ve bir y›l sonra, Dersim yolunda can veren yirmi dört yoldafltan biri de Beritan olacakt›. Leyla, o gece gökyüzünden parlak bir y›ld›z›n kay›fl›n› hayra yormam›flt›. Yüre¤i s›zlam›flt› y›ld›z›n kay›fl›yla beraber. Raxt›n› göndermemiflti Beritan, gönderemezdi... Yaln›zca beyaz gülüflü kalm›flt› geride, bir de asil durufluyla sureti... Yirmi kad›n savaflç›dan oluflan son tak›m, fiehit Do¤an Kamp›’na gitmek üzere yola ç›km›flt›. Yaln›zca bir saat uzakl›ktaki kampa dört saatte ulaflabilmifllerdi. Her taraf› beyaz sise bo¤an korkunç kar f›rt›nas›yd› buna neden olan. ‹klimin co¤rafyaya savafl›yd›, kar›n gerillay› s›namas›yd›. O y›l kar masallardaki gibi, hedefe ulaflmak için afl›lmas› gereken bir beyaz bir canavard›, “fiehit Do¤an Kamp›’nda altm›fl erkek arkadafl da vard›. Ulafl›r ulaflmaz s›¤›na¤›m›z› haz›rlad›k. Operasyon her an bafllayabilirdi. Her gün tepeci ç›ka-
SERXWEBÛN
Ölüme do¤ru akarken bir ›rmak gibi, yar› bayg›n bedeniyle durmadan say›kl›yordu ayn› fleyi. Ve silah›n›n sevgisiyle, onun tutkusuyla yummufltu gözlerini. Leyla o an sessizce BKC’nin yan›na gitmifl ve s›ms›k› tutmufltu, s›ms›k› tutup b›rakmam›flt›. BKC’yi kavrayan eller onun de¤il, fiervan’›n elleriydi sanki, ellerine bakarak bir türkü geçti dilinden; ‘Serok Apo, bilind Apo, Apê me...’ Leyla, fiervan’›n bildi¤i tek türküyü söylüyordu, fiervan bildi¤i tek türküyü söylüyordu BKC’sine. Sonra, her zamanki sessizli¤i ile çekiliyordu içindeki bilinmez sarn›ca... “Ma¤arada topland›¤›m›z günün gecesinde, Çald›ran alan›na gitmek üzere yola koyulduk. Düflman bütün stratejik alanlar› tutmufltu, amac› bizi imha etmekti.” Bir günlük yolun yar›s›na, gecenin
ne t
“Eskiden inanmazd›m yürürken uyumalara, ama flimdi en güzel düfllerimi yürüyüfllerde görüyordum. Bunun bir bedeli de vard› tabii; düflmek. Tepedeysen yuvarlanmak, patikadaysan ovalara dalmak, serin bir ›rmak yata¤›na sapmak ya da flimdi oldu¤u gibi kayalardan yere düflmek”
sabah›na gelmifllerdi. Ölesiye yorgunduk. Gidece¤imiz noktaya daha sekiz saatlik yol vard›. Ama dinlenmeye karar verdik. ‹ki metre yüksekli¤indeki kar›n üzerine naylonlar›m›z› serdik. Bir naylon da üzerimize serdikten sonra, karla kapand›k ve uykuya dald›k. Yaklafl›k iki saat kadar kar yata¤›nda düfllerimize dalm›flt›k ki, komutanlar›n ba¤›r›fllar›yla uyand›k. Düflman gelmiflti ve bu bana an›msamaya çal›flt›¤›m rüyam›n bir devam› gibi geliyordu. Ellerim ise telaflla çantaya, klefle yöneldi, flimdi de zamanla büyük bir yar›fl veriyorduk. Saniyeler hayati önemdeydi. D›flar› ç›kt›¤›m›zda günefl açm›flt› ve karlar eridi¤inden, ilerlemekte zorluk çekiyorduk. Üzerimizde çok alçaktan kobra geçiyordu. Tek bir tarama ile üç yüz kifli imha olabilirdik. Yerimizde öylece kalma talimat›n› alm›flt›k ve oldu¤umuz gibi donakalm›flt›k hepimiz. Ölümü bekler gibiydik, gözü-
ww
w.
flan keçede oturdu¤umuz günler, günlü¤üme kapand›¤›m ya da türküye durdu¤um, fliire dald›¤›m günler. Sonra otuz flehidimizin suretleri tek tek geçiyordu ateflin içinden. Kamp› terkederken, an›lar›m›z kalm›flt› geride, birer parçam›z, bir parça öfkemiz, gülüfllerimiz, sevgi dolu bak›fllar›m›z, yaflam› daha da anlaml› k›lan yoldafllar›m›z›n sessizli¤i kalm›flt› geride. Seslerini biz götürüyorduk beraberimizde. Bir de gizli depolarla, ateflin külü kalm›flt› geride.” Büyük flikefte geldiklerinde, bütün güç oradayd›; Tendürekler’in doruklar›na ç›kan flehitlerin d›fl›nda. Batmakta olan güneflin k›z›ll›¤›n› görmeksizin, düfllere dalm›flt› ma¤aran›n içinde Leyla. Üç gün öncesindeydi; fiervan yoldafl›n s›rt›ndaki kurflunla kampa gelifliydi. ‹flte Agit’in iniltilerinin yerini alan sesti, konuflmayd›, gözlerdi, dahas› her bir flehidin birleflimiydi. Tek fleyi say›kl›yordu: “Ka BKC’a min, ka?”
müzü bile k›rpm›yorduk. Böylesi bir ölüm korkutuyordu, çarp›flmadan ve çaresizce koskoca bir gücün imhas›, tek kelimeyle felaket. Cihaz aç›kt›, pilotlar›n konuflmalar›n› duyuyorduk. Konuflmalar›ndan, bizi kendi güçleri sand›klar›n› anlad›k. Geri çekilmifllerdi. Olay s›ras›nda so¤ukkanl›l›¤›n› koruyan komutanlar›n en az bizler kadar korktuklar›n›, sonradan ö¤renecektik. Bu kurtuluflu, yaflamlar›nda atlatt›klar› en büyük tehlike olarak nitelendireceklerdi. Karadan bizi aramaya ç›kan güç de bofl kamplar›m›za do¤ru yol alm›flt›. Olay›n geçti¤i noktan›n ad› o günden sonra ‘Kurtulufl alan›’ olarak an›ld›. Ayn› gece fliddetli bir ya¤mur bafllad›. Ya¤murla beraber kar da eriyor, kayalar yürüyüflü daha da zorlaflt›r›yordu. Kayalardan yuvarlanmayan tek kifli kalmam›flt› aram›zda. Hepimiz yara bere içindeyken en kötü olan da; yürürken dald›¤›m›z uykular›m›zd›. Eskiden inanmazd›m yürürken uyumalara, ama flimdi en güzel düfllerimi yürüyüfllerde görüyordum. Bunun bir bedeli de vard› tabii; düflmek. Tepedeysen yuvarlanmak, patikadaysan ovalara dalmak ya da bir serin ›rmak yata¤›na sapmak ya da flimdi oldu¤u gibi kayalardan yere düflmek... ‹lkbahar›n gelmekte oldu¤unu Çald›ran’da ayr›msad›m. Hava yumuflam›fl, karlar erimifl ve yeflillik boylu boyunca uzan›yordu vadiler boyunca. Burada kald›¤›m›z on gün içinde, iyice dinlenerek eski gücümüze kavufltuk. Gordi noktas›na giden keflifçiler geri döndüklerinde, düflman›n alandan ç›kt›¤›n› söylemifllerdi. Çald›ran’da iki bölük gücümüz kalm›flt›, biz de iki bölük olarak Gordi’ye do¤ru yola ç›kt›k. Öncesinde, düflman›n yönelimlerinin bu kadar uzun süreli ve a¤›r olaca¤›na hiç ihtimal vermemifltik. Geçen y›l yirmi gün kald›ysa, bu y›l en fazla k›rk gün kalabilir Serhat’›n ayaz›nda diye düflünüyorduk. Gücümüzü, kapasitemizi, düflünce gücümüzü çal›flt›rm›yorduk. Düflman is stratejik tepelerdeki konumunu her geçen daha da güçlendiriyordu. Böylesi bir operasyonu komuta kademesi bile düflünememiflti. Bu durum hesaba kat›lmad›¤›ndan dolay› zorluklar
ew e. c
yap›lacak, savafl›m›m›z da öyle olacakt›. Oysa flimdi, on üç gün sürecek mevzi savafl›ndayd›k ve bunun bir intihar oldu¤u ortadayd›. fiehit Do¤an tepesi, alan›n en stratejik yeriydi, oradan bütün alan denetim alt›na al›nabiliyordu, bu yüzden buray› düflmana b›rakmak istemiyorduk. Ancak düflman›n gücü s›n›rs›zd› ve alan› eninde sonunda terk etmek zorundayd›k. Her gün birkaç arkadafl›m›z flehit düflüyordu ve tepenin yar›s›n›n düflman›n eline geçti¤i gün, say› otuza yükselmiflti. Art›k tepeyi terk etme zaman› gelmiflti, yoksa imha olmam›z kaç›n›lmazd›. Kamptan son ç›kan grubun içindeydim. Depolad›¤›m›z erzaklar›n d›fl›nda kalan eflyalar› toplayarak yakt›k. Eflyalar›m›zla tutuflan atefle bakarken, yaflad›¤›m›z günlerin an›s› geçiyordu alevlerin aras›ndan. fiu tutu-
Ocak 2007
om
76
Ocak 2007
SERXWEBÛN
te diretenlerdir, da¤lardaki günefl yüzlü, rüzgar saçl›, ›rmak bak›fll› çocuklard›r onlar... Operasyonun bu sürecine kadar komutan Suat (Tekin K›z›lay) çok zorlanm›flt›. Kiloluydu, uzun y›llar zindanda kald›¤› için, da¤daki hareketli gerilla yaflam›na uyum sa¤lamada zorluk çekmiflti. Bu yüzden Do¤u’ya geçmesi önerildi¤inde fliddetle karfl› ç›km›fl ve öfkeyle, “Do¤u’ya geçifl ihanettir” demiflti. O s›ralar Do¤u’ya geçen A¤r› güçleri s›n›rda büyük kay›plar vermifl, TC ile birlikte Do¤u birlikleri de gerillaya atefl açm›fl ve ellerine geçen sekiz yaral› arkadafl› TC’ye teslim etmifllerdi. Çok zorunlu olmad›kça Do¤u’ya geçmemek, Parti Önderli¤inin de talimat›yd›. Suat arkadafl, partiye ilk süreçlerde kat›lanlardand›. Gençli¤inin en körpe döneminde Diyarbak›r Zindan›’na düflmüfl, orada büyük direnifl göstererek, dört duvar aras›nda düflman› altetmiflti. Zindanda hep da¤lar›n özlemiyle yan›p tutuflmufltu, hep o günü beklemiflti; zindandan ç›k›p da¤lara t›rmanaca¤›, Kürdistan topraklar›nda direnifle, savafla gidece¤i günleri... Zindandan ç›kt›ktan sonra bir süre Do¤u faaliyetlerinde yer alm›flt›, ard›ndan Tendürek’e gelmifl
ve iflte gücünün son kertesine kadar kendisini zorlayarak uyum sa¤lamaya çal›fl›yordu. Parti Önderli¤ine ba¤l›l›¤›yla, zindan›n kör hücresinde bile düflmana yenik düflmemiflti. “Beni Tendürek’e O getirmiflti. En çok çat›flt›¤›m ve en iyi anlaflt›¤›m arkadafllardan biriydi” dedikten sonra, Leyla’n›n yüzündeki tebessüm çizgilerinin yerini bir garip hüzün ve öfke çizgileri al›yor belirsiz. Ve iflte yine b›çak gibi söylüyor: “fiehit düfltü¤ü s›rada en zorlu ve en coflkulu zamanlar›ndaki hayk›r›fl›n› yinelemifl: ‘Bijî Serok Apo!’” Bunu söylerken gözlerinden anlafl›l›yor ki alm›fl bafl›n› yine gitmifl Tendürek’e ve bulmufl orada Suat yoldafl›n›, oturmufl kendisini bekleyenin yan›na. Suat arkadafl, Dersim yolunda flehit düflen yirmi dörtlerden biriydi. Yirmi dört hançer yaras›, yirmi dört ay parças›, yirmi dört kan k›rm›z›s›, yirmi dört direniflçi, yirmi dört yi¤it... Yirmidörtlerden Suat’›n karda yürürken aln›nda biriken ter damlac›klar›na ald›rmaks›z›n anlatt›¤› direnifl öyküleri geliyor Leyla’n›n usuna ve “flehitlere yemin ettim” diyor, düflüncelerinin ve nefesinin doru¤unda.
ww
w.
ne te we .c om
bafllam›flt›, fazla erza¤›m›z yoktu, olan yerlere de biz ulaflam›yorduk. Tek amac›m›z vard›, o da hayatta kalabilmek, di¤er yandan alan› düflman›n eline b›rakmamak... Gordi, Tendürek’in en so¤uk noktalar›ndan biriydi. Alan› terk ettikten sonra, düflman›n noktada konaklad›¤›n›, çevredeki bal, konserve, meyvesuyu kutular›ndan anlam›fllard›. Operasyon süresince, Kürt tarihinin iki z›t gerçe¤i de bafla bafl gitmiflti. ‹hanet, yeni yaz›lan direnifl tarihini silmek istercesine diretmiflti. ‹hanet, gölgesi olmaya devam etmiflti Kürtlerin. Ve savaflta direniflin, kahramanl›¤›n destanlar› yaz›l›rken, ihanet en üst boyutuyla yaflatm›flt› kendini. Ço¤u yeni kat›l›mlardan oluflan otuza yak›n kaç›fl yaflanm›flt› operasyon sürecinde. Savafl›n yak›c› atefli, ölüm, açl›k, kara k›fl iklimine bir de Serhat’›n zorlu ço¤rafyas› eklenince, yi¤it olmayanlar dökülmüfllerdi tek tek. Umutsuzca kaçm›fllard›, asl›nda kendilerinden kaçm›fllard›. Düflman›n kendi eliyle gönderdi¤i birkaç ajan d›fl›nda, di¤erleri ajanlar›n da etkisiyle, gerilla yaflam›na, özgürlük da¤lar›ndaki zorlu yaflama gelememifllerdi. Özgür yaflam›n bedeli vard›. Bu bedel canlar› pahas›na özgürlük-
77
Sak›n ölüme geç kalmay›n K›zmay›n çanlar› erken çalana Ölü evlerinde toplanmay›n Hele yaflflaad›ysan›z Hiç korkmay›n Ölüm el sürmez yaflflaayana
SERXWEBÛN
78
Ocak 2007
om
fifiiimdi Cudi’de esen rüzgarlar tar›yor saçlar›n› or musun;; “Seeni k›zd›¤›ndaa, ac› çeektti¤indee, özlledi¤indee gördüm Agiri.. Amaa tuhaaf olan nee billiyo
Ad›, soyad›: Rahime DO⁄AN Kod ad›: Agirî J‹NE Do¤um yeri ve tarihi: Midyat 1976 Mücadeleye kat›l›m tarihi: 1995 Almanya fiehadet tarihi ve yeri: 2 May›s 1998, Cudi/Botan
A
rin kirletilmeye, onu kutsal k›lan anlamlardan uzaklaflt›r›lmaya çal›flt›¤› bu ça¤dan ne kadar yal›t›lm›fl; bu ça¤›n, bu kirlenmelerin ne kadar uza¤›nda bu kelime ve ne kadar sana yak›fl›yor bu hitap.
ww
w.
ne t
c›lar›m›z›, yani yüre¤imizi binbir parçaya bölen ac›lar›m›z› ölçecek bir takvim; özlemlerimizi, yani nefes ald›¤›m›z zamanlar boyunca dinmeyen bir s›z› gibi içimizi kavuran özlemlerimizi ya da an›lar›m›z› unutturacak bir zaman dilimi var m›d›r? Sizleri yazmaya, anlatmaya çal›fl›rken, kalbimizin bir flelaleden afla¤› düfler gibi çarp›fl›n› durduracak, gözkapaklar›m›z›n bentlerini zorlayan yafllar›n› durduracak kadar uzun bir zaman m›d›r sence aradan geçen 104 ay, 418 hafta, 3139 gün? Bu sorular› yine sana soruyorum sevgili yoldafl›m Agiri? Kelimele-
ew e. c
belle¤imdee heep güllümseeyeen bir yüz vaar saanaa daair.. 1044 ay, 4188 haaftta, 3139 günün sillemeedi¤i bir incee tebessüm vaar.. fiimdi ac›m araadaan geeçeen 1044 ay, 4188 haaftta, 3139 günü sillip, o günün tazeeli¤indee ürpeerttiyoor beni”
‹çimden bir tek sana ulaflan o derin 盤l›kla ça¤›r›yorum seni. Yoldafl›m! fiimdi ac›m aradan geçen 104 ay, 418 hafta, 3139 günü silip, o günün tazeli¤inde ürpertiyor beni. Parmak uçlar›ma do¤ru yay›l›yor sensizli¤in ve sende toplanan tüm yoldafllar›m›n yoklu¤unun sessiz 盤l›¤›. fiimdi, zaman›n belle¤imden silip atamad›¤›, ac›lar›m›n bafllang›ç noktas› oldu¤u kadar, umutsuzluklar›m›n direnç noktas› olan o günlere gidiyorum; may›s ay›n›n o ilk günlerine. Ya da önce seninle birlikte yaflad›¤›m›z güzellikleri anlatmal›y›m. Ne de olsa bizler, ölümü gerekti¤i zamanda sofras›na buyur etmeyi bir kavga kanunu gibi bellemifl insanlard›k. Hat›rl›yor musun çok iddial› bafllam›flt›k o y›la. Haftanin’den Cudi’ye geçerken, ad›mlar›m›z› kanatlanm›fl gibi at›yorduk. Hele senin yüzündeki o coflku neydi öyle. Narinli¤inden beklenmeyecek bir çeviklikle s›ran› bozup BKC’ci arkadafl›n yard›m›na koflup tekrar tak›m›n aras›na süzüldü¤ün anlar› hat›rl›yorum. Seni k›zd›¤›nda, ac› çekti¤inde, özledi¤inde gördüm Agiri. Ama tuhaf olan ne biliyor musun; belle¤imde hep gülümseyen bir yüz var sana dair. 104 ay, 418 hafta, 3139 günün silemedi¤i bir ince tebessüm var. Mardin’i, darac›k sokaklar›n›, sonra halklar›n kardeflli¤ini öyle güzel anlat›rd›n ki ilk seninle sevdim o kenti ben. Yani ilk seninle fark ettim bu kentin büyüsünü. Senden çok sonra keflfetti sanatç›lar, flairler. O zamanlar ben insan›n yüre¤ine kaz›nan ac›lar görmemifltim henüz. Sen-
Ocak 2007
SERXWEBÛN
Savafl›n koflullar› h›zl› yemek yeme¤i bir kural haline getirmiflti, sen bu kurala hiç uygulamad›n. Herkes h›zl› yerdi. Sen, sana ayr›lan yeme¤i yerken utan›rd›n, erzaks›z oldu¤umuz için böyle bir hassasiyeti tafl›rd›n oysaki. Biz bilirdik kendinden önce yoldafllar›n› düflündü¤ünü. Son günümüzü hat›rl›yorum Agiri. Koca bir bölük, ölümle yaflam›n aras›ndaki o incecik çizgideydik. Karfl›m›zda, dürbünsüz bile görebildi¤imiz düflman, av›n› bekleyen bir hayvan gibi pençelerini keskinlefltiriyordu. Bitmek bilmeyen o saatlerde, nefes al›fl veriflimiz bizi ele verecek bir düflmand›. Konuflmuyorduk. Baflka zamanlarda bir solukta da¤lar›n ard›na çekilen günefl, o gün batmak nedir bilmiyordu. Ve sen, yüzünün resmindeki o zemini, gülümseyiflini hiç bozmuyordun Agiri. Yan yanayd›k. Ve gülümseyiflinle birlikte ölümle yaflam›n, ihanetle yi¤itli¤in amans›z savafl›n›n k›v›lc›mlar› s›çr›yordu bak›fllar›ma. ‹lerleyen saatlerde günefl belki de insafa gelmiflti de bat›ya yönelmiflti, kimbilir. Karanl›klardan korkmamay›
ö¤renmifltim gerilla olal›. Kimi zaman düflmanl›k yapt›¤› da oluyordu. Ama karanl›k o gün o saatlerde bize gün›fl›¤›ndan daha dosttu. Bundan sonraki zaman dilimlerinde hangi safta olacakt›, bunu da zaman gösterecekti. Karanl›k çöker çökmez hepimiz bo¤az›n a¤z›nda toplanm›flt›k. Bize ulaflmay› baflaran Hamza (Ziver Sar› y›ld›z) arkadafl› görünce, ne kadar da sevinmifltik. Hamza arkadafl bölük yönetimi ile bir araya gelerek, hemen düflman›n denetiminde olan araziden ç›kmak için neler yap›lmas› gerekti¤ini tart›flm›flt›. Bu sefer, her zaman kulland›¤›m›z geçifl hatt› olan Navser’den de¤il, Bespin vadisinden Bilika’ya geçecektik. Karanl›kta f›s›lt›lar ço¤ald› ve yola koyulduk. Art›k Hamza arkadafl›m›z da yan›m›zda oldu¤una göre, bu savafl› da yaflam kazanacakt›. Ama karanl›¤›n bize düflman oldu¤u saatler gelip çatm›flt›. Bölük yar›m saat ilerledikten sonra, bir yerde durduk. Öncülerimiz araziyi bilmedi¤i için bir uçurumun efli¤ine gelmifltik. ‹lerlemeye çal›flsak bile, fla-
w.
ne te we .c om
den dinlerdim bunlar›. fiehit düflen ablan Mizgin (Gülçin Do¤an)’i anlat›rd›n. Ve ilk kez senden dinledim insanlar›n çocukken intikam yeminleri etti¤ini. O co¤rafyada, çocuklar›n büyüyünce gerilla olma düflleri kurdu¤unu ve büyümeyi beklemeden düfllerinin ard›na tak›ld›klar›n› kara bir mizahla hep sen anlatt›n bana. Ve flehit Mizgin’den önce, içine bütün hüzünlerini s›¤d›rd›¤›n sesinle senden duydum ‘lo heval no’ türküsünü. Yoldafllar›na karfl› bir kelebek duyarl›l›¤›nda olan o güzel yüre¤inde kini, öfkeyi böylesi büyüten vahfletin, iflkencenin, bask›n›n s›n›r tan›maz pervas›zl›¤› kan›m› dondurdu ilk kez. Bir tek fley d›fl›nda her fleyini de¤ifltirmeyi baflard›n. O da sonradan kazan›lmayan, sat›n al›namayan ve öyle bilindi¤i gibi nesilden nesile geçmeyen asaletindi. Her durufluna yans›rd› bu. Uzun saçlar›n›n örgüsüne (sabun olmad›¤› için y›kayamasan bile), suda süzülür gibi incecik ad›mlar›na, bir fley anlat›rken dingin bir müzi¤e benzeyen sesine. Ve ne kadar uyar›lsan da de¤ifltiremedi¤in yavafl yemek yiyifline.
79
ww
karanfil çalm›fl biri gecesine illa ki karanfil dilemifl yitirdiklerini ancak böyle hissedebilmifl ve s›yr›lm›fl günahlar›ndan ve öyle beklemifl kaybettiklerimi bulurum diye gece gündüz dilenmifl oysa kaybettikleri yüre¤indeymifl karanfil kokusu gecede
Safine tepesi
SERXWEBÛN
karanl›¤› ile birlikte derin bir sessizlik kaplad› vadiyi, yüre¤imizi. Dilimizi lal eden bir sessizlikti bu. Hepimiz olanlar› tahmin ediyorduk, ama sözcüklere dökemiyorduk. Direniflinizle gurur duyarken, bu sessizlik içimizin ince s›z›s› oluyordu. Bu günün akflam›nda bizi bekleyen uzun bir yol vard›, hani karanl›¤›n çökmesiyle birlikte birleflip düflecektik yola. Hani an›lar›m›z›n en güzel mekan›, Cudi taburunun masallar kadar güzel günlerini yaflad›¤›m›z Bilika’ya gidecektik birlikte. Biz flimdi siz olmadan nas›l düfleriz yollara! fiimdi an›lar›n›z› toplay›p bütün patikalardan, Cudi’yi bafltan bafla nas›l dolafl›r›z yar›m! Hamza (Ziver Sar›y›ld›z), fi fieerif (Bekir Köyba¤a), Hamza Pir (Mehmet Osman), Mervan (Ahmet fieenkar), Amed (Said Kurt), Ayten (Mefi habat Gülaç), Berivan (Ayten Tekin), fieevin (Feride M›xo), Rozerin (Sevim fi Zengin), Nudem (Servet Aktaflfl)), Sipan (..../T›rbespili). ‹flte biriken ac›lar›m›za ve yar›mlar›m›za eklenen kanayan yanlar›m›z. ‹flte özlediklerimiz. ‹flte selam›n› rüzgarlara asan canlar›m›z. Sizlerin son merminize kadar çat›fl›p kalan grubu kurtarmaya çal›flt›¤›n›z›, senin ve Ayten arkadafl›n Cudi’deki ihanete karfl› direnme sözünü-
w.
ww
zü bombalar›n›zla verdi¤inizi de ö¤rendik daha sonra köylülerden. Düflman›n bask›lar› yüzünden Mardin’den ç›kmak zorunda oldu¤un o gün, otobüse binerken son kez arkana bak›p “sana böyle dönmeyece¤im Mardin” dedi¤ini anlatm›flt›n bir keresinde. Evet yeminin gibi döndün Mardin’e. Bafl›n dik, ölümsüzleflen bir yi¤it olarak döndün büyüdü¤ün o kente. Mardin’de de¤il, Bespin vadisinde bir kayal›¤›n gölgesinde belki yatt›¤›n yer. Ama sen Mardin’in darac›k sokaklar›nda koflturup duran çocuk kahkalar›ndas›n flimdi. Senden sonra Cudi’ye gelen savaflç›lar›n intikam yeminlerindesin. Ve Navser’in doruklar›ndan Bespin vadisine do¤ru esen rüzgarlar okfluyor uzun saçlar›n› flimdi. Kan›n› Cudi’nin berrak sular› y›k›yor. Sözünü tuttun Agiri. Yi¤itli¤in ve direniflin o kentin büyüsüne sinmifl flimdi. De¤il 104 ay, 418 hafta, 3139 gün, aradan bin y›l da geçse, solu¤unu, asaletini, yüzündeki resmin zemini olan gülümseyiflini silemeyecek aylar›n, haftalar›n, günlerin ac›lar›m›za ifllemeyen bilançosu...
ew e. c
“Ve Bespin vadisine do¤ru esen rüzgarlar okflfluuyor uzun saçlar›n› flfliimdi. Kan›n› Cudi’nin berrak sular› y›k›yor. Yi¤itli¤in, direniflfliin o kentin büyüsüne sinmifl flfliimdi. De¤il 104 ay, 418 hafta, 3139 gün, aradan bin y›l da geçse, solu¤unu, asaletini, yüzündeki resmin zemini olan gülümseyiflfliini silemeyecek zaman›n ac›lar›m›z› ölçemeyen bilançosu...”
ne t
faktan önce düflman›n denetiminde olan araziden ç›kmam›z imkans›zd›. Yeni bir günün akflam›nda ç›kacakt›k yola. Ama o gece orada kal›p bize oldukça yabanc› olan bu arazide saklanacakt›k. O gece, gün ›fl›¤› da, karanl›k da, dolunay da düflmana yatakl›k eden bir haindi. Ve biz, Navserimizin Cebrail kap›s›ndan afla¤› indi¤imizden beri, Cudi’de de¤ildik sanki. Çünkü biz Cudi’nin gerilla ile sözleflmifl da¤lar›nda, noktalar›nda kalm›flt›k o güne kadar. Karfl›m›zdaki tepenin yan›p sönen ›fl›klar›, hareket eden her fleye bir cellat gibi ölüm biçen bu termal ›fl›klar› bizim da¤lar›m›zda yoktu. Biz sadece Bilika’da, Gundike Ramo’da, Spindarok’ta halk›m›z›n yar›m kalm›fl hayatlar›n› toplard›k. Biz sadece köyün duvarlar›na yap›fl›p kalm›fl çocuk seslerini toplard›k, çeflme bafllar›nda genç k›zlar›n umutlar›n› toplard›k. Bizim hayallerimizde de ›fl›klar›na kavuflmufl bir Cudi vard›. Ama köy evlerinden s›zan, huzurlu soluk ›fl›klard› bunlar. fiimdi karfl›m›zda gördü¤ümüz ve gücünü o cellat b›ça¤›n›n par›lt›s›na benzeyen ›fl›klarla ispatlamaya çal›flan bu karakolun ›fl›klar›na hiç benzemiyordu hayal etti¤imiz ayd›nl›k Cudimiz. Grubumuz ikiye ayr›ld› sonunda. Aram›zda en fazla iki yüz metrelik bir mesafe vard›. Ve o akflam seni de flansl›lar aras›nda saym›flt›k Agiri. Çünkü sen varl›¤› ile bile insana zaferin garantisini veren Hamza arkadafl›n yan›na ald›¤› tak›mda idin. Biz ise Rubar arkadafl›n sorumlulu¤unda, di¤er tak›mla sizin afla¤›n›zda saklanacakt›k. Serkeftin dileklerimizdi ayr›lma vaktinde esen rüzgara kar›flan. Sabah› beklemeye bafllad›k. Art›k sonunu kimsenin bilmedi¤i, ancak kendimizin belirleyece¤i bir kavga bafllad› zamanla ve düflmanla. Ö¤le saatleri olmadan köpek havlamalar›na kar›flan asker sesleri, korucular›n korkakl›klar›n› gizlemeye çal›flan ba¤›rt›lar› iyice yak›nlaflm›flt›. Geriye, ihanetten hesap sormak için Cudi’ye geldi¤imiz gün içti¤imiz yeminlerin s›nand›¤› bir er meydan›nda savaflmak kalm›flt›. Düflmanla ilk temas› yaflayan siz oldunuz. Akflama kadar bomba ve silah sesleri ile inledi o derin vadi. Akflam
Ocak 2007
om
80
21 Ocak 2007 Mücadele arkadalar›
Özür Serxwebûn’un 299. say›s›nda (Kas›m 2006) flehit olarak verdi¤imiz Kassas (Halil Bor) arkadafl yaflanan çat›flmada flehit düflmemifl ve partimize ulaflm›flt›r. 300. say›m›zda (Aral›k 2006) fiehit fiiyar (Metin Do¤an) arkadafl›n künye bilgilerini düzelterek veriyoruz. Ad›, soyad›: Metin DO⁄AN Kod ad›: fiiyar Do¤um yeri ve tarihi: Nazimiye/ Dersim, 1971 Mücadeleye kat›l›m tarihi: 1994, Amed fiehadet tarihi ve yeri: 16 Kas›m 2006, Dersim
ne te we .c om
ww
w.
Gittikçe yaln›zlafl›yorsunuz insan kardefllerim -Ki bu en büyük kötülüktür sizeY›kanm›yor bir kez olsun yüre¤iniz ya¤murlarla Denizler bofluna devinip duruyor bir çarflaf gibi Gerip ufkunuza mavisini, çiçekler her bahar Uyan›fl›n türküsünü söylüyor da görmüyorsunuz. Sizin ad›n›za dünyan›n pek çok yerinde ‹nsanlar dövüflüyor ellerinde yürekleri birer ülke Anlam›yorsunuz inançlar›n› bir kez düflünmüyorsunuz. Ömrünüzü güzellefltirecek bir fley almadan hayattan Bir fleyler b›rakmadan ard›n›zda gelecek ad›na Koflar ad›m tükeniyorsunuz insan kardefllerim Koflar ad›m Duymadan bir gün olsun dünyay› iliklerinizde...
ew e. c
ne t
w.
ww om