SER XWEBÛN
ne te we .c om
JI SERXWEBÛN Û AZADIYÊ BI RÛMETTIR TIfiTEK NÎNE Sal: 26 / Hejmar: 305 / Gulan 2007
ww
w.
Tüm çabam toplumsal bar›fl içindir
RÊBER APO DE⁄ERLEND‹R‹YOR
KÜRD‹STAN’DA RESM‹ ‹DEOLOJ‹
om
söylemezler, ama özde idealar bunlard›r. Gerisi atasözü haline getirilen “alavere dalavere, Kürt Mehmet nöbete,” “Kürt ne bilir bayram›, hor hor içer ayran›” tekerlemesidir. Resmi ideolojiler bu temel idealar›n› uzun tarih, ekonomi, siyaset, edebiyat, hukuk, di¤er sanatlar, askerlik, hatta din ve ahlak›n bilimi olarak resmi okullarda vermeyi temel görevden sayarlar. Böylece toplumsal meflruiyetin sa¤land›¤›na inan›rlar. ‹deoloji burada katliamdan daha tehlikeli bir ifllev içinde olmaya çal›flmaktad›r. Bir toplumun halk›n›n zay›f düflürülmüfllü¤ünden veya yenilmiflli¤inden yararlan›p kendisini yads›mak sadece hak ihlali olmay›p, özünde tüm dinsel, felsefi ve bilimsel gerçeklerin hilaf›na inkar etmektir. Bundan daha tehlikeli bir toplumsal bir sorun olamaz. ‹nkar eden yok edebilir de. Kürdistan üzerinde etkili resmi ideolojinin biraz daha somut biçimleniflini göz önüne getirdi¤imizde, dincilikle milliyetçilik egemen olmaktad›r. Kürdistan’›n dört parças›nda islam bir devlet ideolojisi olarak ifllev görmektedir. Her ne kadar laiklik tart›flmalar› yap›l›yorsa da, tümünde islam›n siyasal bir rol oynad›¤›, bireyle allah aras›nda –özünde bireyle devlet, iktidar aras›nda– bir iliflkinin aldatmaca oldu¤u iyi bilinmelidir. Kürdistan’da ideoloji ve politikan›n geçerli olan resmi biçimlerinde bu ifllevleri sürekli göz önünde bulundurmak gerekir. Aksi halde Kürt olgusunu çözmek, Kürt sorununa çözüm aramak zor de¤ilse bile, ancak daha karanl›k ve yumak olmufl biçimlere tafl›r. Tarih tasla¤›m›zda zorun ve iktidarlar›n k›sa bir geliflimi verilmeye çal›fl›lm›flt›. Bu verilerce belirlenen güncel iktidarlar› çözümledi¤imizde, yürürlükteki tüm rejimler sadece kaba bir fetih hakk› fetiflizmine –fetih tap›nc›, bununla her fleyi izah etmek, öyle sanmak– dayanarak varl›klar›n› tan›mlamakta ve savunmaktad›r. ‹flin özünde bir zamanlarda atalar›ndan baz›lar› Kürt ve Kürdistan denilen olgular› zorla, savafl yoluyla ele geçirmifller. O günlerden beri atalar›ndan devrede devrede, günümüzde kendilerine kadar bu hak ulaflm›fl oluyor. Savafl›n, zorun tüm haklar›n biricik kayna¤› oldu¤unu, yani fetih hakk›n›n kutsal olup tüm haklar› bahfletti¤ini baz›lar› inanç olarak benimseyebilir. Ama sosyolojik olarak bu sadece ç›plak zorun, savafl›n, iktidar›n yegane kayna¤› olarak yorumland›¤›n› kan›tlar.
ww
w.
ne t
ew e. c
Resmi ideoloji varolan devlet iktidar›n›n toplumda geçerli k›ld›¤› statükoyu savunma, meflrulaflt›rma arac›d›r; devlet iktidar›n›n tek tarafl› kendini onaylatmak, sürdürmek için zihniyet yarat›m› ve uygulamas›d›r. Örneklendirirsek, Sümerlerde mitoloji, Greklerde felsefe, modern Avrupa’da bilim, ortaça¤ dünyas›nda din esasta ideolojik araç olarak ifllev görürler. Uygulanmalar› (ibadet ve ritüel olarak) tali düzeyde bir ifllevdir. Ana zihniyet kal›plar› olmas› belirleyicidir. Resmi ideolojilerin Kürdistan’daki temel ideas› Kürt denen olgunun pek olmad›¤›, olsa bile önemli olmad›¤›, önemli olsa da a盤a vurulmas›n›n çok tehlikeli oldu¤u biçiminde bir savlar zinciri oluflturur. Bunun için bin dereden sular getirilir. Kimisi buz gibi, kimisi kaynar su gibi bafla dökülür. Yürürlükteki iktidar ve onunla ilgili her fley kabul ve onay görünceye kadar bu ifllev ›srarla sürdürülür. Bu ifllevin alt›ndaki temel gerekçe ise, Kürdistan’›n çoktan fethedildi¤i ve Kürtlerin de bununla birlikte teslim oldu¤u biçimindedir. ‹flin tuhaf›, Kürtler bu idealar›n hiç fark›nda de¤ildir. Bir Türk, Arap ve Fars iktidar sahibi kendi bünyesindeki Kürt ve Kürdistan’› hangi anl› flanl› savafllarla fethetti¤ini gayet iyi anlatabilir. Hatta bu fetihlerin kahramanl›k öykülerini de anlatmaktan zevk al›r. Kürt ise –e¤er varoldu¤unu iddia edecek yüzü ve yüre¤i varsa– bu hikayeleri aval aval dinleyebilir. Fethedilenin ne, kim oldu¤unu sorgulayabilecek pek az yetenek gösterir. Toplumsal zihniyet ve ba¤lant›s› olarak ahlak›n bitti¤i yerdir mevcut konumu. Resmi ideolojiler yüzy›llardan beri farkl› biçimler alt›nda günümüze kadar uzan›rlar. Hem de bir zincirin halkalar› gibi. Kopukluk tan›mazlar. Örneklendirirsek, Araplar zaten islam›n fetihleri gibi ellerinde bir tanr› belgesi oldu¤unu en temel kan›t olarak ileri sürerler. “Fethettik, o halde bizimdir.” Tanr› ad›na fethetmekten daha büyük hak m› olur? ‹dea budur ve halen çok güçlü ileri sürülür. Farslar biraz daha ileri giderek, Kürtleri bir kademe afla¤› akrabalar› olarak görüp her fleylerine çoktan sahip olduklar›ndan, onlar›n da bunu çoktan onaylad›klar›ndan emindirler. Öyle uzun boylu gerekçe s›ralamay› gereksiz bulurlar. Büyük devlet ideolojileri ve iktidarlar› karfl›s›nda Kürtlük de bir idea m› olabilir der gibidirler. Türkler ayn› fetih senaryolar›n› ileri sürerler. Anadolu’nun bir parças› olarak biny›l önceden fethettiklerini hiç sorgulamaks›z›n ileri sürerler. Sanki fethetmek mutlak hak do¤ururmufl gibi bir idean›n yan›lmazl›¤›ndan emin konuflurlar. Resmi ideolojiler formüle etti¤imiz hususlar› o kadar aç›k
* Bu yazı Rêber Apo’nun “Bir Halkı Savunmak” kitabından alınmıştır.
‹çindekiler Şehitler mücadele ve başarının gerekçesidir
ne te we .c om
Mayıs ayı şehitler ayı, 18 Mayıs da şehitler günüdür. Bu ayda büyük mücadeleler ve büyük şehadetler yaşanmıştır. Bu ayın şehitler ayı olarak kararlaştırılması... (12’de) 18 Mayıs kararlılık ruhuyla görevlerimize sahip çıkalım direnişi yükseltelim
Hakiler, Haliller, Salihler, Cumalar, PKK’nin ve Önderlik gerçeğimizin doğuş döneminin şehitleri oldular. Kürt halkının özgürlük kıvılcımı olarak etrafa saçıldılar. İnkarcı ve imhacı sistemin... (23’te) Dünden bugüne 1 Mayıs
1 Mayıs denince akla esas olarak da sosyalizm tarihi, sosyalizm anlayışı, insanlığın demokrasi, özgürlük ve sosyalizm için verdiği mücadeleler gelmelidir. Bunlardan çıkaracağımız ideolojik... (33’te) Onlar Türkiye toplumunun özlemi ve idealidir
Tüm çabam toplumsal bar›fl içindir
“Savunmamda yazdım, çok tehlikeli bir
Önderliğimiz Denizlerin idam edildiği gün, şu sözü vermiştir: Biz öyle bir hareket başlatmalıyız ki, bu devrimci gençlerin uğradığı sonla karşılaşmasın, düşmanın istediği koşullarda... (45’te)
süreçteyiz. Artık gelişecek savaş sadece
Anlamın ve hissin yaşattığı insan ÖNDER APO -II-
Kürtler ve devlet arasında olmaz,
buna engel olmaya çalışıyorum. Bu
Önderliksel gelişmede doğal doğuştan sonra gelen ikinci doğuş dönemi, Önder Apo’nun kendisini PKK biçiminde örgütlediği ve bu biçimde doğru temelde bir toplumsallaşmayı başarmaya... (52’de)
tehlikeye işaret edince, bana ‘Apo savaş
Tarihe geri dönüş
istiyor’ diyorlar. Öyle değil. PKK’nin kendi
Kürt özgürlük mücadelesinin büyük bir felsefe ve düşünce hareketi olduğu, bu doğrultuda önemli değerler ve eser yarattığı bir gerçek... (59’da)
toplumsal bir savaş gelişir. Özellikle
w.
vurguluyorum toplumsal savaş gelişir! Ben
özgür önderlikleri var, bu kararı onlar
ww
alacaklar. Savaşırlar mı barışırlar mı, ölçerler biçerler, kararlarını kendileri
Özgür yurttaşı nasıl tanımlayacağız
verirler. Cephede savaşan PKK’dir, PKK de sürdürüyor. Ben ise burada dört duvar
Her yurttaş bir bireydir. Bireylerin oluşturacağı coğrafyadan hareketle, bireyin coğrafya ile bağının kurulmaması... (73’te)
arasındayım. Savaş kararı verme
Şehit yazıları
pozisyonum olamaz.” (2’de)
Şehit Faik (Jehat Binici), Şehit Rozerin (Şefika Çetiner), Şehit Mahir (Bayram Çimen) arkadaşların anı yazıları (89’da)
dağdadır, özgürlük mücadelesini orada
SERXWEBÛN May›s 2007
2 Abdullah Öcalan
om
Tüm çabam toplumsal bar›fl içindir
Kürt halk›n›n üzerine gidilirse çat›flmalar artar
may› mutlaka al›n. Bu savunmalar›m kitap haline getirilebilir. Bir nüshas›n› bana da getirirsiniz. 8 gündür tecritteyim. Radyo ve kitaplar›m her zamanki gibi al›nd›. Gazete, kitap, radyo hiçbir fley verilmiyor. Beyaz duvarlara bakmaktan baflka bir fley yok. Geliflmeleri izleyemiyorum. Söyledi¤im gibi bu savunmay› mutlaka al›n, hayatidir. Bu savunmada, son 14 y›ll›k, 1993’ten, Özal döneminden beri, yani devletin benimle iliflkiye geçti¤i tarihten bugüne olan süreci özetledim. Bar›fl, demokratik çözüm çabalar›m›z›, PKK’ye yönelik tasfiye giriflimlerini belirttim. Bu tasfiye çabalar›n›n çözüm olmad›¤›n› ve olamayaca¤›n› geçmifl deneyimleri belirterek anlatt›m.
ne t
Yapt›¤›m›z görüflmelerdeki iki cümle nedeniyle hücre cezas› verildi. ‹nfaz hakimli¤i, a¤›r ceza mahkemesine itirazda bulundum, bilgi vermeleri gerekiyordu. Ceza bana tebli¤ edildi. 8 gündür uygulan›yor, 8 gündür tecritteyim. 12 gün daha sürecek. Ben itirazlar› yapt›m. Bursa 2. A¤›r Ceza Mahkemesi’ne 125 sayfal›k bir savunma yazd›m. Hücre cezas› verilmesi yasal olarak avukatlarla görüflmemize engel de¤il. Aileyle görüflme yap›lam›yor. Bu cezan›n gerekçesi ise önceki hücre cezalar›nda oldu¤u gibi, örgüt üyelerinin e¤itimini yapt›rmak, propaganda yapmak maddesi ve ayr›ca savafl karar› vermek, ordu, AKP ve turistik tesisleri hedef göstermek... Ama alakas› yok. Yapt›¤›m›z bütün görüflmeler kayda al›n›yor. Benim görüfllerim merak edildi¤i için bunlar yetkili makamlarca da inceleniyordur. Dün askeri bir heyet de gelmiflti. Cezaevi içinde birtak›m incelemeler yapt›lar, bir çeflit teftifl yapt›lar galiba. Daha önce de zaman zaman böyle askeri heyetler geldi. ‹lginçtir, hep bu tür heyetler geldikten sonraki gün siz geliyordunuz. Ben bir ba¤lant› kuramad›m. Gelen heyet hiçbir flekilde benimle görüflmedi. Ama ‹mral› görüflleri onlar için önemli, hangi noktada oldu¤umu merak ediyor olabilirler. Söyledi¤im gibi, ben hiçbir zaman öyle savafl karar› vermedim, vermem de. Haz›rlam›fl oldu¤um 125 sayfal›k savun-
ew e. c
“Bana verilen bu hücre cezalar› benden intikam almaya dönüktür. Türkiye’nin, Kürt sorununun bu noktaya gelmesinden bunlar sorumludur. Çok s›k›flm›fl durumdad›rlar ve bana yöneliyorlar. Bu hücre cezas› da gelen askeri heyetten ba¤›ms›z de¤ildir. Adeta bir günah keçisi ar›yorlar ve beni günah keçisi gibi sunuyorlar. Beni bir cani, bir öcü gibi topluma gösterip, tüm sorumlulu¤u bana y›kmaya, kendilerini kurtarmaya çal›fl›yorlar. Halbuki bütün bu politikalardan, bu statükodan bunlar sorumludur”
ww
w.
Hücre cezas› hukuki de¤il idari ve siyasi bask›d›r
18 May›s yaklafl›yor, Haki Karer yoldafl›n flehadetinin 30. y›l› oluyor. Ben Elaz›¤’dayd›m. O zamanlar Befl Parçac›lar vard›. KUK da o s›ralar ortaya ç›kt›. Hatta o zaman Malatya, Elaz›¤, Diyarbak›r, Mardin’den afla¤›ya do¤ru bir hat çizmifller ve ‘PKK bunun do¤usuna geçemez’ diye bir iddialar› vard›. Bu tasfiye sürecinden sonra, Sar› Baran, Selim Çürükkaya, Süleymanlar ve fiemdin Sak›k’la bu tasfiye çabalar›n› gördük. Bunlar çok tahribat yaratt›lar. Birçok insan›n ölümüne sebep oldular. Kuflkuculu¤un geliflmesine neden oldular. Harekete çok zarar verdiler. En son, 2003 dönemindeki
tasfiye süreci yafland›. Osman, Nizamettin onlar hareketi tasfiyeye götürüyorlard›. O dönem yüzlerce kiflinin ayr›lmas›na neden oldular. Hareket o dönem çok tehlikeli bir süreçten geçti. Bunu flimdi daha iyi anl›yorum. ABD’nin plan› da bu yöndeydi. Türkiye’den bir af yasas› ç›karmas› istendi. Bu konuda tam uzlaflamad›lar. Sonuçta ç›kan yasa piflmanl›k yasas› gibi bir fley oldu. Talabani de o süreçte onlara kucak açt›. Buna paralel olarak Türkiye’de de Sertaç Bucak, fierafettin Elçi onlar bunun Türkiye aya¤›n› oluflturmak için parti kurdular. Leyla onlar› da bu çerçevede ön plana ç›karmaya çal›flt›lar. Bugün de YNK, yine bin kifli gelsin siyaset yaps›n gibi bir ça¤r› yapm›fl fleklinde bir haber vard›. Sonradan bu haberin do¤ru olmad›¤› bas›na yans›d›. ‹flte 2003-2004’de bu flekilde hareket tasfiye edilecekti. Osman alça¤› ve di¤erlerine baz› imkanlar sunuldu. Onlar da bu plana geldiler. Hatta benim de bu çizgiye gelece¤imi düflündüler. Ama ben duruflumla bu planlar›n bozulmas›na neden oldum. Zaten bundan sonrad›r ki hücre cezalar› gündeme gelmeye bafllad›. Hücre cezas› uygulamalar› hukuki de¤ildir, idari ve siyasi bask›d›r. Ben bu uygulamalarla cezaland›r›lm›fl oluyorum. fiimdiki hücre cezas›n›n da as›l gerekçesi budur. Yoksa benim savafl de¤il, bar›fl istedi¤imi, 14 y›ld›r bar›fl için çabalad›¤›m› herkes bilir. Her f›rsatta bunu ifade ettim. Bütün savunmalar›mda demokratik bar›flç›l bir çözüm için yön gösterici olmaya çal›fl-
May›s 2007 SERXWEBÛN t›m. ‘Apo savafl istiyor’ diyorlar. Hay›r, ben savafl istemiyorum, savafl naras› falan atm›yorum. Muhtemel tehlikeye dikkat çekiyorum.
fl›l›k verildi. Fakat nihayet bu tasfiyeden de bir sonuç elde edilemeyece¤i, Kürt halk›n›n tasfiyeyi kabul edemeyece¤i, benim çizgimi sonuna kadar destekleyecekleri anlafl›l›nca, benimle tekrar bir diyalog süreci bafllat›lmak istendi. Hem sivil toplum örgütlerinin, hem ayd›nlar›n, hem halklar›n hem de devletten bir kesimin bar›fl talepleri oldu¤u bana bildirildi. Son süreçte DTP üzerinden yap›lan görüflmelerde de bu tür taleplerin oldu¤unu siz bana bildirdiniz. Bunun üzerine ben de bir kez daha PKK’den ateflkes karar› almalar›n› rica ettim. Bütün bu çabalar›m ortadayken, nas›l Öcalan savafl istiyor denilebilir! Bu son Newroz da devlet içindeki savafl yanl›lar›n› bir ayaklanma olur mu diye ürküttü. Halk›n gündeminde benim sa¤l›k durumum vard›. Devlet yetkilileri sa¤l›k sorunumun bile Newroz’da provakasyon yaratmak amaçl› ortaya at›ld›¤›n› iddia ettiler. Ama Kürt halk› her yerde Newroz’u kitlesel ve sa¤duyulu olarak kutlad›. Newrozlar afla¤› yukar› geçmifl y›llarda kutland›¤› gibi geçti. Ba¤›ms›z heyet talebi buralarda da dillendirildi. Söyledi¤im gibi, devletin içerisinde bir kesim diyalogtan yanayken, kirli savafl, özel savafl yanl›lar›n›n oldu¤u da aç›k. Aralar›nda bir çat›flma ve gerginlik var.
m›? Daha öncede belirtmifltim, ba¤›ms›z adaylar m› belirlerler, ittifak m› yaparlar, bunu en iyi flekilde de¤erlendirip karar verirler. Bu konuda daha önce de örnekler vermifltim; ‹spanya, ‹talya örnekleri incelenebilir demifltim. fiimdi de gerçek solcular, demokratlar, yurtseverler bir araya gelebilir. Bu f›rsat de¤erlendirilebilir. Hatta dürüstçe yaklafl›lacaksa, DYP’yle, AKP’yle de ittifaka gidilebilir. Bu süreç 1946-50 aras› sürece çok benziyor. O dönemde DP listelerinde solcular da yer alm›flt›. Fakat o süreç tamamlanamad›. Gerçek demokrasiye geçilemedi. ABD aç›kça desteklemezse darbe olmaz. AKP, büyük bir destekle iktidara geldi. De¤iflim yapaca¤› beklentisini de yaratt›. Fakat bir yandan da devlet yönetimini islami bir temelde flekillendirmeye çal›flt›. Nakflibendi gelene¤i önceleri bize karfl› desteklendi. Sonralar› AKP nakfli kadrolar›n› devletin bütün kademelerine yerlefltirdi. AKP cumhurbaflkanl›¤› konusunda devleti, genelkurmay› uyutabilece¤ini düflündü, ama yan›ld›. Bu çabalar› muht›rayla sonuçland›. Genifl bir anayasa de¤iflikli¤i yap›laca¤›na, 1982 anayasas›n› tamamen de¤ifltirip tam demokratik bir sivil anayasa yapal›m diye görüfl bildirenler de var. Bizim de önerimiz asl›nda demokratik bir cumhuriyettir. Demokrasi cumhuriyetle çeliflmez, cumhuriyet demokrasinin devlet biçimidir. Demokrasi olmadan cumhuriyet ne sorunlar›n› çözebilir ne de devaml›l›k arz eder. M. Kemal’in de as›l düflüncesi buydu, demokratik bir cumhuriyetti. Ama o zamanki koflullar nedeniyle bu düflüncelerini hayata geçiremedi. fiimdi kendilerini kemalist olarak de¤erlendirenlerin M. Kemal ile hiçbir alakas› yoktur. M. Kemal, Kürtleri bir unsur olarak kabul etmifltir. Kürtler ile ittifak yaparak iflgalcileri kovmufltur. Kürt isyanlar› ve ‹ngilizlerin bölgedeki emelleri, M. Kemal’in kafas›ndaki planlar› ertelemesine neden olmufltur. M. Kemal’in o zamanlar muhtariyet dedi¤i fley asl›nda bir tür demokratik özerkliktir. O zamanki koflullar› iyi de¤erlen-
ne te we .c om
Toplumsal savafl geliflir
3
Taraflar CHP AKP kutuplar›nda bir araya gelirler
w.
Savunmamda yazd›m, çok tehlikeli bir süreçteyiz. Art›k geliflecek savafl sadece Kürtler ve devlet aras›nda olmaz, toplumsal bir savafl geliflir. Özellikle vurguluyorum toplumsal savafl geliflir! Ben buna engel olmaya çal›fl›yorum. Bu tehlikeye iflaret edince, bana ‘Apo savafl istiyor’ diyorlar. Öyle de¤il. PKK’nin kendi özgür önderlikleri var, bu karar› onlar alacaklar. Savafl›rlar m› bar›fl›rlar m›, ölçerler biçerler, kararlar›n› kendileri verirler. Cephede savaflan PKK’dir, PKK de da¤dad›r, özgürlük mücadelesini orada sürdürüyor. Ben ise burada dört duvar aras›nday›m. Savafl karar› verme pozisyonum olamaz. Savunmamda flunlar› da yazd›m: 1993’te, Özal döneminde bafllayan diyalog sürecini bugüne kadar getirdim. Özal’la bafllad›, sonra Erbakan’la devam etti. Buradayken Ecevit’in özel temsilcisiyle görüfltüm. ‹mral›’ya geldikten sonra bafllatt›¤›m, savunmalar›mla daha da yetkinlefltirdi¤im bar›fl süreci biliniyor. Fakat bütün bunlardan bir sonuç al›namad›. Bu bar›fl sürecine, az önce bahsetti¤im tasfiye giriflimleriyle kar-
ww
“Çok tehlikeli bir süreçteyiz. Geliflecek savafl sadece Kürtler ve devlet aras›nda olmaz, toplumsal bir savafl geliflir. Özellikle vurguluyorum toplumsal savafl geliflir! Buna engel olmaya çal›fl›yorum. Bu tehlikeye iflaret edince, ‘Apo savafl istiyor’ diyorlar. Öyle de¤il. PKK’nin kendi özgür önderlikleri var, bu karar› onlar alacaklar. Savafl›rlar m› bar›fl›rlar m›, kararlar›n› kendileri verirler. Cephede savaflan PKK’dir, PKK de da¤dad›r, özgürlük mücadelesini orada sürdürüyor”
Cumhurbaflkanl›¤› seçiminin ilk turunun yap›ld›¤› günün gecesi, genelkurmay baflkanl›¤›nca bir muht›ra yay›nlanm›fl. Bu muht›ra laiklik eksenli, cumhurbaflkanl›¤› seçimine yönelik bir muht›rayd›. Oluflan gerginlik sonucunda erken seçim karar› da alabilirler. Bu konuda bir paket haz›rlama çal›flmalar› sürüyor san›r›m. Bu arada, baraj›n indirilmesi pakete konulmam›fl herhalde. Herhalde art›k taraflar CHP ve AKP kutuplar›nda bir araya gelirler. Ulusalc›lar, k›z›l elmac›lar CHP cephesinde bir araya gelebilirler. Muhtemelen seçim ittifak pazarl›klar› bafllar. DTP ne yap›yor, seçime haz›rl›kl›
SERXWEBÛN May›s 2007
w.
ww
Laiklik kayg›s›yla yarat›lan gerginlik sunidir
Bu felaket senaryosunu ciddi ciddi bir çözüm seçene¤i olarak Türkiye’nin önüne getirmek isteyenler var.
Mümtazer Türköne ile Radikal’de yap›lan bir röportaj›n› okudum. Orada flunu diyordu: Savafl yanl›lar› o kadar korkunç yap›lanm›fllar ki, Evren bile aç›klamalar›n› yapt›ktan sonra korkup sindi. Biliyorsunuz M. Türköne de eski bir milliyetçidir. Fakat flimdi benim de kat›ld›¤›m görüflleri var. Geçmiflte de Erbakan, hükümeti zaman›nda bizimle diyaloga girdikten sonra tasfiye edildi. Öncesinde de Özal aç›l›m yapmak istedi¤inde, flaibeli bir flekilde hayat›n› kaybetti. Yine emekli bir askerin gazetede bir yaz›s›n› okumufltum. O da zaman›nda en fliddet yanl›s› askerlerdendi, bizimle en çok savaflanlardand›. O da art›k silahla sorunun çözülemeyece¤ini ifade ediyordu. M‹T müsteflar›n›n aç›klamas› vard›. Mevcut kat› ulus devlet anlay›fl›n›n esnetilmesi gerekir diyordu. Yine eski M‹T’çi Cevat Önefl bu düflünceleri daha da detayl› bir flekilde ifade etmiflti. Bu düflüncelerin ço¤una ben de kat›l›yorum. Yine Mehmet A¤ar’›n da aç›klamalar› ortada. Onun da gerçekçi bir noktaya geldi¤i görülüyor. Hatta Benelüx modelinden söz ediyordu galiba. Görüldü¤ü gibi devletin içerisinde Kürt sorunu konusunda aç›k bir ikilem var. Cumhurbaflkanl›¤› seçimlerinde de bu t›kanma görüldü. Laiklik kayg›s› nedeniyle yarat›lan gerginlik de biraz sunidir. As›l mesele Kürt sorununa yaklafl›m biçimidir. Özel savafl yanl›lar›n›n as›l kayg›land›¤› AKP’nin Kürt sorunu konusunda reform yapma ihtimalidir.
ew e. c
Ama bunun yan›nda Evren gibi bizimle y›llarca savaflm›fl, ama art›k savafl›n çözüm getirmeyece¤ini anlam›fl olanlar da var. Gazetelerde benim Evren’e dahi diyerek övdü¤üm yaz›yordu. Bu do¤ru de¤ildir. Benim kastetti¤im fluydu: Askeri anlamda çok deneyimlidir, bizimle 30 y›l savaflm›flt›r. Kürt sorununda birinci dereceden taraf oldu¤u için, bu sorunun geliflimini ve geldi¤i noktay› iyi bilir, tehlikeyi de görmüfltür. Evren böyle düflünüyorsa, askeriye içinde onun gibi düflünen bir kesim mutlaka vard›r. Evren askeriye içinde önemlidir. O bile bu noktaya gelmiflse, bu önemlidir ve gerçekleri görmek gereklidir.
ne t
dirmek gerekir. Cumhuriyet henüz çok gençti, yeni kurulmufltu ve parçalanma, bölünme paranoyas› çok büyüktü. Hilafetin, saltanat›n, Vahdettin’in geri gelme tehlikesi vard›. Musul-Kerkük meselesi vard›. Bu süreçte Kürt isyanlar› patlak verince, M. Kemal cumhuriyeti ayakta tutma telafl›na kap›ld›. Cumhuriyetin ayakta kalmas› için Musul ve Kerkük bile feda edildi. Biliyorsunuz onlar da Misak-› Milli s›n›rlar›na dahildi. Misak-› Milli önemlidir. Savafltan yeni ç›km›fl cumhuriyet bir savafl› daha göze alamad›. M. Kemal Kürtlerin yine kendisiyle birlikte hareket edece¤inden emin olsa, yedi düvelle savafl›rd›. M. Kemal Kürtlerle birliktelikten yanayd›. Kürtlerin o dönem güçlü bir önderlikleri olmad›¤› için, sorunu demokratik diyalog kanallar›yla birliktelik temelinde çözme imkan› oluflmad›. Bu diyalog eksikli¤inden geliflen isyanlar da sert bir flekilde bast›r›ld›. M. Kemal’e yönelik önyarg›lar da bu nedenledir. Bugün ise gelinen noktada söyledi¤im gibi, art›k gerçekleri görüp demokratik bir çözümden yana olanlar oldu¤u gibi, özel savafl yanl›lar› da var. Orduda böyle çözümden yana olanlar oldu¤u gibi, özel savafl yanl›lar› da vard›r. Bugün, zaman›nda Ermeni ve Rumlara uygulanan politikalar›n Kürtlere uygulanmas›n› isteyenler var. Aç›k aç›k Kürtlerin güneye sürülmesini teklif edenler var. Bunlara göre Kürtlere karfl› büyük bir imha politikas› yürütülecek; bir k›sm› yok edilecek, asimile olanlar asimile olacak, geriye kalan büyük kitleler de güneye sürülecek. Bu korkunç bir pland›r ve gerçekleflmesi mümkün de¤ildir. Kürtlerin durumu, konumu farkl›d›r. Kürtler art›k kendilerini savunabilecek bir pozisyondad›rlar.
om
4
Türkiye’nin Güney’e girmesi felaketini getirir Bir ayl›k çat›flma bilançosu bas›nda yer ald›. Bu süreçte 62 çat›flma yaflanm›fl. 119 asker, 22 gerillan›n hayat›n› kaybetti¤i söyleniyor. Her bölgede operasyonlar devam ediyor. fi›rnak’ta s›zmalar› engellemeye dönük tampon bölge oluflturuluyormufl. KKK yapt›¤› aç›klamada, bundan sonra tek muhatab›n benim oldu¤umu belirtiyor. ABD ve Güneyli güçler de felaket
May›s 2007 SERXWEBÛN
“Avrupa’n›n Türkiye ile bir anlaflmas› var. Hem de iddia ediyorum bu resmi bir anlaflmad›r. Bu anlaflmaya göre, biz, yani PKK gözden ç›kar›lm›flt›r. Herkes bunu böyle bilmelidir. Bütün bunlar›n karfl›l›¤›nda, Türkiye’ye AB’ye al›naca¤› vaat ediliyor. Ayr›ca AB’nin PKK’yi gözden ç›karmas›yla, Türkiye bütün ekonomisini Avrupa ülkelerine açt›. Türkiye ekonomisini yabanc›lara açmakla Düyun-u Umumiye döneminden 4 kat daha fazla borçlanm›fl durumda”
Bu durum, Bakanlar Komitesi’nin benim yeniden yarg›lanmam konusundaki son karar›nda aç›k bir flekilde görüldü. A‹HM’in adil yarg›lanmad›¤›ma iliflkin karar›na ra¤men Bakanlar Komitesi’ne tepeden gelen merkezi ve siyasi bir kararla, yeniden yarg›lanmam›n önü kesildi. Bakanlar Komitesi benim için, suçlar›n› itiraf etmifl diyor, bu kesinlikle do¤ru de¤ildir. Benimki, çözüme yönelik samimi çaba ve tutumlard›. Bunun itiraf olarak adland›r›lmas› alçakçad›r. Ben bütün bunlar› demokratik çözüm ve bar›fl için yapt›m. Hatta son süreçte Hakikatleri Araflt›rma ve Uzlaflma Komisyonlar›n› önermifltim, bunlar› inceleyin demifltim. Devlet içinde suça kar›flanlar›n da bu komisyonlara gelerek samimi bir flekilde suçlar›n› kabul edip özelefltiri yapmalar› gerekir demifltim. Bir çeflit flartl› af gibi olacakt›. Güney Afrika’da çok büyük suçlara kar›flanlar gelip öz elefltirel yaklafl›mla ifade vermifllerdi. Türkiye’de de Tansu Çiller, Mehmet A¤ar gibi isimler böyle yaklaflabilir. Savvas Kalenderidis’in bir aç›klamas› olmufl. ABD taraf›ndan Yunanistan eliyle Türkiye’ye teslim edilip Türk-Yunan bar›fl›n›n sa¤lanmaya çal›fl›ld›¤›n› söylüyormufl. Do¤rudur. Tarihi Türk-Yunan düflmanl›¤›n›n giderilmesi için benden daha iyi bir hediye olamazd›. Rusya’ya da 10 milyar dolar para verdiler. Ayr›ca Mavi Ak›m Projesi’nde de anlaflmaya var›ld›. Rusya’n›n müthifl paraya ihtiyac› vard›. Benim teslim edilmemle sonradan çok aç›k flekilde anlafl›ld› ki Barzani ve Talabani’nin önü de aç›lm›fl oldu. Bunlar›n hepsini çok iyi düflünmek gerekir. Söyledi¤im gibi, benim savafl istedi¤im kesinlikle do¤ru de¤ildir. Bunu özellikle Türk kamuoyuna çok iyi anlat›n. Türk ayd›nlar›, Türk solu da bunun iyi bilsin ve bu konuda çabalas›n. Benim bütün çabalar›m demokratik bar›flç›l bir çözüm içindir. Ben bu konuda elimden gelen her fleyi yapt›m. Fakat bu flekilde PKK’nin ve Kürtlerin üzerine gidilirse, onlar›n ne yapaca¤›na kar›flmam. Bu konuda karar› kendileri verecektir. Bu uyar›y› yapmay›
ne te we .c om
olaca¤›n› söylüyorlar de¤il mi? KKK konusunda daha önce KCK’nin daha uygun olaca¤›n› belirtmifltim. Daha önce KCK sistemini açm›flt›m. Üçlü bir yap› öngörmüfltüm. Savunmamda bunlar› detayl› bir biçimde anlatt›m. Bu sistem cumhuriyete karfl›t de¤ildir, aksine cumhuriyeti bu ç›kmazdan ç›karacak bir reçete olabilir. Financial Times gazetesinde yer alan bir yaz›da da Türkiye’nin K. Irak’a girmesi halinde, ‹srail’in Lübnan’da u¤rad›¤› yenilgiye benzer bir stratejik yenilgiye u¤rayaca¤› belirtiliyor. Bu, kesin böyledir. Türkiye’yi felakete götürür. ABD bile böyle düflünüyor. DTP eflbaflkanlar› ve S›rr› Sak›k Talabani ve heyetiyle bir görüflme gerçeklefltirmifl san›r›m. Ayr›nt›lar yans›mad›, ama Kürt sorununun karfl›l›kl› dialogla çözülmesi gerekti¤i ifade edilmifl. Do¤ru, olmas› gereken de budur. Demokratik dialogun önemini daha önceleri defalarca vurgulad›m. DTP’ye yönelik bask›lar devam ediyor. Gündem gazetesi sürekli kapat›l›yor. Belediye baflkanlar›n›n Roj TV’ye yazd›klar› mektup nedeniyle aç›lan davada mütalaa verilmifl. Yine ba¤›ms›z bir sa¤l›k heyeti talep ettikleri için bütün belediye baflkanlar› hakk›nda yeni davalar›n aç›ld›¤›n› duydum. Bask›lar devam ediyor.
5
w.
Türkiye’nin Avrupa ile anlaflmas› sonucu PKK gözden ç›kar›lm›flt›r
arkadafllar, Türkiye’dekiler, Avrupa’dakiler ve di¤er taraftakiler kendilerini çok iyi korusunlar. Ben de burada elimden geleni yap›yorum. Herkesin sorumlu davranmas› gerekiyor. Geçti¤imiz günlerde Erdo¤an Almanya’y› ziyaret etti¤inde, Almanya’da Kürtlere karfl› operasyonlar yap›ld›. Ayn› fley baflbakan›n Suriye ziyareti s›ras›nda da oldu san›r›m. fiunun çok iyi bilinmesi gerekiyor: Avrupa’n›n Türkiye ile bir anlaflmas› var. Hem de iddia ediyorum bu resmi bir anlaflmad›r. Bu anlaflmaya göre, biz, yani PKK gözden ç›kar›lm›flt›r. Herkes bunu böyle bilmelidir. Bütün bunlar›n karfl›l›¤›nda, Türkiye’ye AB’ye al›naca¤› vaat ediliyor. Ayr›ca AB’nin PKK’yi gözden ç›karmas›yla, Türkiye bütün ekonomisini Avrupa ülkelerine açt›. Almanya bütün büyük ihaleleri almaya bafllad›. Daha sonra bunu ‹ngiltere, Fransa, ‹talya gibi di¤er Avrupa devletleri takip etti. Onlar da pastadan pay almaya bafllad›lar. Bu flekilde aç›kça Kürtleri satt›lar. Kürtlerin sat›lmas› demek, Türklerin sat›lmas› demektir. Türkiye ekonomisini bu flekilde yabanc›lara açmakla Düyun-u Umumiye döneminden 4 kat daha fazla borçlanm›fl bir durumda. Mustafa Kemalciyiz diyorlar. M. Kemal olsa böyle mi yapard›. Düyun-u Umumiye borçlar› onun zaman›nda silinmedi mi? Arazilerin yabanc›lara peflkefl çekildi¤i söyleniyor, ama bununla kalsa iyi, bütün Türkiye sat›l›yor.
ww
‹kinci bir heyet gelerek saç tellerimden yeni örnekler ald›. Hala Türkiye’deki cezaevleri ve Avrupa’da bu konuda açl›k grevleri yap›l›yor. Avrupa’da Remzi Kartal’›n da içinde yer ald›¤› bir grubun süresiz açl›k grevine bafllad›¤›n› duydum. Hepsini sevgiyle selaml›yorum. Açl›k grevindeki arkadafllar için flunu söylüyorum: Kesinlikle hayatlar›n› tehlikeye atacak, kendilerine zarar verecek bir noktaya getirmesinler. Bu hücre cezas›na tepki olarak da kimse kendini yakma gibi eylemlere giriflmesin. Buna kesinlikle karfl›y›m. Yaflayarak, çabalayarak direnmek gerekir. Bu arada, sürecin ne kadar tehlikeli oldu¤u ortada. Askeri ve sivil
SERXWEBÛN May›s 2007
Çözüm istemeyenlerin Türklükle zerre kadar alakalar› yok
Yeni savunmam bir manifesto niteli¤indedir
Yunanistan, Türkiye’ye teslim edilmemle benden yararlanmak istedi, Türk-Yunan iliflkilerini gelifltirmek istedi. Ayn› flekilde Rusya da teslim edilmemden faydalanmak istedi, milyarlarca dolar kazand›. Savunmamda AB ile ilgili çarp›c› aç›klamalar var. Türkiye’ye teslim edilmemde AB, Yunanistan, Rusya, Kenya hepsi hukuku çi¤nemifltir. Savvas Kalenderidis yalan söylü-
ww
w.
ne t
Hemen sa¤l›¤›ma iliflkin k›sa bir aç›klamada bulunay›m. Bo¤az›mdaki ak›nt›n›n sinüzitten kaynakland›¤›n› söylüyorlar. Bunun için ilaç verdiler. Kullan›yorum. Solunuma iliflkin ilaçlar... Kula¤›mdaki ç›nlama halen devam ediyor. Ç›nlama ve u¤uldama var. Sadece sol kula¤›mda ç›nlama var. Neden kaynakland›¤›n› bilmiyorum, siz iyi bir doktora sorun, neden böyle oluyormufl ö¤renirsiniz. Son dönemlerde vücudumda mantar oldu¤unu söyledikleri fleyler ç›kt›. Kar›n bölgesinde, kas›klar›mda ve omuzlar›mda ben tarz› lekeler var. Vücudumun de¤iflik yerlerinde 7-8 yerde var. Bu benler ve vücudumdaki kafl›nt›lar için bana sprey verdiler. fiu anda onu kullan›yorum. Kullan›nca kafl›nt› azal›yor, spreyin etkisi geçince tekrar eski hale geliyor. Özellikle havayla temas edince ortaya ç›k›yor. Doktorlara neden kaynakland›¤› sorulabilir. Savunmam avukatlar›ma iletilmemifl galiba. Mutlaka al›nmal›. 2. A¤›r Ceza Mahkemesine verilen ceza ile ilgili itiraz ettim, reddetmifl, bana öyle söylediler. Böyle olmaz! Onu mutlaka almal›s›n›z. Zaten itiraz ettim. Asl›nda ben imzalamayacakt›m. Biraz bofllu¤uma geldi. Söz vermifllerdi, geciktirmemeleri laz›m. ‹mzalamasayd›m kesinlefl-
meyecekti herhalde. Bunu A‹HM’e götürmek laz›m. Hatta bir ihtiyati tedbir karar› ald›r›lmal›. Sadece A‹HM de¤il, hukukla ilgili kurumlara da götürülmeli. Burada yarg›s›z infaz yap›l›yor. Böyle giderse ne olacak? Benim durumum uluslararas› alana da tafl›nmal›. Kendi hukuki hakk›m›z› dahi art›k kullanam›yoruz. Bu nas›l hukuktur! ‹nfaz yasas›ndan kaynakl› haklar›m var, onlar› dahi kullanam›yoruz. Ben 125 sayfa savunma haz›rlam›flt›m. Bir sayfa da ekti, bana mektup verilmemesine iliflkindi. Bana gelen mektuplar›n üzeri çiziliyor, karalan›yor. “Say›n” dedikleri için mektuplar› çiziyorlar, karal›yorlar. Tabii ki say›n diyecekler. Rica ediyorum, bana mektup verilmemesi, savunmam›n al›nmas› konusunda gerekli tüm hukuksal baflvurular› yap›n. Yunanistan’daki davan›n da aç›lmas› laz›m. Çok önemli.
yor, konuflmaz. O alçak birisi, korka¤›n biridir. Rica ediyorum, çok önemlidir Yunanistan davas›. fiu ana kadar aç›lmas› gerekiyordu. Bu savunmam sadece bizler için de¤il, asl›nda devlet için de önemli. Savunmam› son derece iyi yazd›m. Görüfllerimi önemli derecede aktard›m. Bir manifesto niteli¤indedir. Bir kitap halinde bas›labilir. Savunmam ayn› zamanda teorik bir çerçevedir. Herhalde sol çevrelerde de epey ra¤bet görür. ‹. Wallerstein, Bookchin gibi çözümlemeler yapt›m, ama Wallerstein daha çok tahlil yap›yor ben ise hem tahlil ediyorum hem de çözüm önerileri sunuyorum. Çok acele yazd›m. Toplumsal bir bar›fl nas›l sa¤lan›r, bu sorunun en iyi çözüm yolu nedir, bunlar› yazd›m. Savunmam›n bir nüshas› devlete de gidiyordur herhalde. Bu savunmam devlet içinde epey tart›flma yaratm›flt›r. Çünkü bu savunmamda çok say›da kifli teflhir ediliyor. Baflta cezaevinde çok kifliyle görüflmeler yap›ld›, çok çaba gösterdik. Devlet içinde savafl› sürdürmek isteyenler var, hareket içerisinde de uzant›lar› var. Politikac›lar ve bürokratlar›n sorumlulu¤u var. Böylece savunmamla birçok durum a盤a ç›kar›l›yor. Bu, baz›lar›n› zora sokabilir. Bu nedenle baz›lar› savunmam› vermek istemiyor olabilir. Savunmamda Özal’dan beri 14-15 y›ld›r bar›fl ve diyalog sürecini, bu sürecin nas›l baflar›s›z hale getirilmeye çal›fl›ld›¤›n› anlatt›m. Çözüm önerilerini ve olas›l›klar› sekiz madde halinde 1,2,....8, a,b,...e fleklinde, çözüm olmas› halinde olabilecek geliflmeleri, olmamas› halinde de olas› geliflmeleri tek tek dile getirdim. Demokratik çözüm için ad›m at›lmas› halinde gerillan›n s›n›r d›fl›na ç›kar›lmas› gündeme gelebilir, ama ad›m at›l›rsa. Yani ben tespitlerde bulunuyorum, sonra çözüm yollar›n› öneriyorum, ama bu söylediklerimi talimat fleklinde alg›l›yorlar. Hay›r, ben
ew e. c
görev biliyorum. Geliflecek olan toplumsal bir savaflt›r. Bu konuda onlar›n da kendilerine göre haz›rl›klar› vard›r herhalde. San›r›m kat›l›m da sürekli oluyordur. E¤er Kürt halk›n›n üzerine gidilirse çat›flmalar artar. Toplumsal savafl geliflir. Ama benim bütün çabam toplumsal bar›fl› sa¤lamak içindir. Bunu herkes böyle bilmeli. Anlafl›l›yor ki, fiilen çat›flmalar bafllam›fl durumda. Herkesin sa¤duyulu olmas› gerekir.
om
6
May›s 2007 SERXWEBÛN öngörüde bulunuyorum; böyle giderse flöyle olur ya da böyle olur.
Savunmam bir ç›k›fl kap›s›d›r
Çevik Bir denen kifli gelmiflti. Geçmiflten bahsediyorum. Beni bask› alt›nda tutmaya çal›fl›yordu. Yine yan›ma bir yüzbafl›, albay ve sivil yetkililer gelmiflti. Bunlara da söyledim, biz toplumsal bar›fl istiyoruz diye. Bunlar›n hepsi gitti, ama sorun hala çözülemedi. Ben bar›fla iliflkin görüfllerimi demokratik cumhuriyet teziyle dile getirdim. Bar›fltan bahsetti¤im zaman ‘Apo korkuyor’ diyorlar, ‘oyuna geliyor’ diyorlar. Hay›r, ben korkmuyorum, hiç kimsenin oyununa da gelmiyorum. Ben savafla siyaseten de, ahlaken de karfl›y›m. Bunlar PKK’yi bitiremediler. fiimdi de ‘Apo’ya bask› yaparsak, PKK’yi bitirebiliriz’ diye düflünüyorlar. Ben halk›m›za ve kamuoyuna aç›kça söylüyorum. Bu flekilde bana PKK’yi tasfi-
cisi, pasif savunma, yani flimdiki durum gibi üzerlerine gidildi¤i zaman kendini savunma. ‹kincisi, aktif savunma; kendini savunman›n yan›nda bir sald›r› olmadan da kendini korumak için harekete geçebilir. Üçüncüsü, topyekün savunma, art›k tamamiyle size imha amaçl› yönelirlerse, siz de kendinizi korumak için topyekün mücadele edersiniz. Ben böyle olsun demiyorum, ben tahlil yap›yorum, onlar ne yapacaklar›na kendileri karar verirler. Ama bu duruma gelinmesi, kimsenin yarar›na olmaz. Bir savafl için 400 milyar dolar harcad›lar, 400 milyar dolar daha harcamak istiyorlar anlafl›lan. fiayet herhangi bir ad›m at›lmaz ve imha dayat›l›rsa, bu ölüm, ölüm, ölümdür ölüm çözüm de¤ildir. O zaman topyekün savunma yap›l›r.
ne te we .c om
Benim savunmamdan rahats›zl›k duymalar›na gerek yok. Bu onlar için de bir ç›k›fl kap›s›d›r. Bu sorunu y›llard›r çözmek istemiyorlar. Ben ulus devlete karfl›y›m. Çözüm istemeyenler devlet içinde az›nl›k bir gruptur. Bunlar›n zerre kadar Türklükle alakalar› yok. Bunlar›n içinde baz› Kürtler de var. Türk halk› Kürt halk›n›n k›y›m›na kesinlikle raz› de¤il. Bizim de Türklere düflmanl›¤›m›z yok. Nenem Havva Türkmendi, çok da vefakar bir kad›nd›. Bu grup ›srarla Kürtlere soyk›r›m yapmak istiyor. Ermenilere ve Rumlara yapt›klar›n› Kürtlere de yapmak istiyorlar. Sorunu bu flekilde halletmek istiyorlar. Ermeni ve Rumlara yapt›klar›n›z› Kürtlere yapamazs›n›z. Kürtleri yok edemezsiniz. 25 milyonu nereye süreceksiniz! Güney’de gerekli bütün haz›rl›klar yap›lm›fl, Kürtler örgütlenmifl. Amerika Kürtlere her türlü silah› ve deste¤i vermifl, bunlar anlam›yorlar. Türkiye’yi büyük bir tuza¤›n içine çekiyorlar. Time gazetesi Türkiye’nin Güney’e girmesinin stratejik bir hata olaca¤›n› belirtmifl, çok do¤ru... Büyük hata olur. Sorun böyle çözülmez. Bu flekilde çözmek isteyenler en büyük zarar› veriyor. Bunlar içerisinde Çerkezler var, Araplar, Kürtler, Balkan kökenliler, Sabetayistler var, ki bunlar en tehlikeli gruptur, ama Anadolu Türk’ü yok. Bunlar aynen Osmanl›’daki yeniçeri oca¤› gibi Türk kökenli olmayanlard›r. Bunlar zaman›n ittihatç›lar›d›r, neoittihatç›lard›r.
7
ww
w.
Türk halk›yla bir sorunumuz yok
Toplumsal bar›fl› istiyoruz
Biz y›llard›r büyük bir sab›r ve olgunlukla çözüm üretiyoruz. Yan›ma
ye ettireceklerini düflünüyorlar. Ben nas›l PKK’ye ‘silah b›rak›n, teslim olun’ derim. Daha önce de söyledim, bir çözüm yolu olursa, tabii ki silah b›rak›l›r, bu mesele de¤il. Ben PKK’ye ateflkes ça¤r›s›nda bulundum, hiçbir ad›m at›lmad› ve operasyonlarla PKK’nin üzerine gidildi. Hiçbir ad›m at›lmad›. Hiçbir fley yapmad›lar, ad›m da atmad›lar. Çözüm için f›rsat da vermediler. Üzerimize bu flekilde gelinmesin. Ben PKK’yi ve di¤er birimleri serbest b›rak›yorum. Meflru müdafaa çizgisinde hareket etsinler. Meflru müdafaa tüm hukuklarda var. ‹nsanl›k hukukunda da var. PKK’de üç tür savunma anlay›fl› var: Birin-
Görüfllerim bas›nda yer ald›¤› için rahats›z olanlar var. Benden ateflkes talep ettiler, ben ateflkes ça¤r›s›nda bulundum. Ama üzerimize geldiler. Ralston gibilerinin de bunda rolü var. Sadece askeri kesim de¤il, hükümet de çözüm istemiyor. Ateflkesin uzamas›n› isteyen çevreler var san›r›m. Ama üstümüze geliyorlar, sürekli imha operasyonlar› yap›yorlar. Her tarafta gerilla av›na ç›km›fllar. Olumlu bir ad›m ats›nlar, niye olmas›n! Bizim için ateflkes sorun de¤il. Bir y›l da olur, iki y›l da olur. Yeter ki bir çözüm yolu bulunsun. Gerilladan sadece ateflkes istemekle olmaz, çözüm önerileri nedir, onu da ortaya koysunlar. Seçimler konusunda duruma göre art›k nas›l hareket edilece¤ine kendileri daha iyi karar verirler. Ben bu konuda bir iki fley söyleyeyim. Bat›da kazan›labilecek noktalarda EMEP Genel Baflkan›, SDP’den Ak›n Birdal, ÖDP Genel Baflkan› Ufuk Uras gibi seçilebilecek dostlar›m›z›n de¤erlendirilmesi iyi olur. Adaylar illa Kürt olsun demiyorum. Birçok Kürt’ten da-
SERXWEBÛN May›s 2007
“Hücre cezas› siyasi bir karard›r. Amaç siyaseten cezaland›rmad›r. Yoksa buradan talimat vermem söz konusu olamaz. Üstelik ateflkes süreci de benim ça¤r›mla bafllad›. Bu hücre cezas› verilmeden hemen önce askeri bir heyet geldi, burada inceleme yapt›. Büyük ihtimalle ceza bu askeri heyetin gelifliyle ba¤lant›l›d›r. Bu ceza askeri kesimin en üstüyle ba¤lant›l›d›r, tesadüf de¤ildir. Bütün amaç PKK’nin tasfiyesidir”
ne t
Anadolu halk› düflmanl›k yapmaz
farkl›d›r. M. Kemal baflta Kürtlerle ittifak yapt›. Düyun-u Umumiye’yi kald›rd›, Kurtulufl Savafl›’n› kimseden para almadan yürüttü. Bana cezaevinden gelen bir mektupta belirtiliyor; M. Kemal’in çevresini ittihatç›lar sarm›fl, adeta M. Kemal’i etkisiz k›lm›fllar. Onu bo¤maya çal›fl›yorlar. O zaman da bir grup çözüm istemiyor ve Kürtlerin üzerine çok gidiyorlar. Hatta daha sonralar› birisi K›l›ç Ali’ye, acaba fliddette çok mu ileri gittik diye bir cümle sarfetmifl. Mustafa Kemal’e ittihatç›lar ‹zmir’de ve baflka yerlerde suikast düzenlediler. Ömer Lütfi Mete ve Mahir Kaynak kitaplar›nda bunlar› belirtiyor, do¤ru tespitleri var. Mümtazer Türköne de bu konuda önemli tes-
ww
w.
Mitingleri organize edenler k›z›lelmac› denen gruplard›r. Bunlar›n ço¤u Türk de¤il, Türklükle zerre kadar alakalar› yok. Ben bunlara neoittihatç› demifltim. San›yorum bu kavram›m›z epey tart›fl›l›yor, literatüre girdi. Bunlar, sivil bürokratlar ve ç›kar peflinde olan baz› politikac›lard›r. Savunmamda bunlar› genifl olarak aç›klad›m. Biliyorsunuz, bunlar Kurtulufl Savafl›’nda da etkindiler. Hatta Çerkez Ethem yandafllar›yla Ankara’ya gelip meclise bask›n bile yapm›flt›. Hatta Mustafa Kemal için, ‘o buraya gelirse, onu yok ederim’ diyordu. Bunlar›n say›lar› çok azd›r, ama çok örgütlüler. Talat Aydemir de darbe yapmaya kalk›flm›flt›. ‹smet ‹nönü o zaman bunlar için, ‘Kurtulufl Savafl›’nda da bafl›m›za bela oldular, halen de bela olmaya devam ediyor. Bunlardan kurtulamad›k’ demifltir. Bunlar çok azd›r, ama örgütlü ve darbecidirler. Ben Mustafa Kemal’i ayr› tutuyorum. Mustafa Kemal’in anlay›fl› biraz
Türklükle alakas› yok. Anadolu halk› düflmanl›k yapmaz. Bizim de kimseye düflmanl›¤›m›z yok. Bahsetti¤im durumu Avni Özgürel de dile getiriyor, biliyor. Yaflanan geliflmelerden sonra Erdo¤an’›n prestiji düflmüfltür. Barzani de askeri çözümden yana olmad›klar›n› aç›klam›fl herhalde. Savunmamda KCK sistemini genifl aç›klad›m. K›saca belirteyim; KNK ve KONGRA GEL birleflerek yeni bir isim alabilirler: Kongreya Neteweya Gel olabilir. KNK’den “neteweya” ve Kongra-Gel kelimelerinin birlefliminden ç›kard›m. KNK’de, YNK’liler de vard› biliyorsunuz. ‹brahim Ahmed’i biliyorsunuz, KNK’de yer alm›flt›. Talabani ile yol arkadafl› ve kay›npederi. Yine YNK’liler, di¤er Kürt partileri, ‹ran’dan, Suriye’den her yerden kat›l›m sa¤lanabilir. Benim söylemek istedi¤im, böyle bir oluflum halinde bir diplomasi bürosu fleklinde çal›fl›rlar. Bunlar›n icra yetkisi olmaz. Devletin PKK ile masaya oturmas› zordur. Yani bu ifl PKK ile olmaz. Bu ifl Barzani ve Talabani ile olmaz, onlar milliyetçidir. Her taraftan kat›l›mla bir diplomasi bürosu fleklinde örgütlenilirse, tüm Kürtler ad›na hareket edebilir. Böylece kar›fl›kl›k ortadan kalkar ve muhatap belli olur. Dünyan›n birçok ülkesinde bu tarz oluflumlar vard›r. Böylesi bir durumda bu diplomasi bürosu Kürtlerin isteklerini bölge devletlerine iletir. Kürtler ad›na hareket eder. Böyle bir olufluma gidilebilir. Gidilmesi biraz da zorunludur. Buna karfl› olanlar›n oluflumda yer almamalar› sa¤lanabilir. ‹yi çal›flmalar yap›l›rsa, önümüzdeki dönem ‹ran’da yeni geliflmeler olabilir. Baz› gerekçelerle ayr›lanlar olmufl. Birçok gerekçe de makul olabilir. Bu vesileyle hepsi için söylüyorum, bu savunmamda aç›k belirttim. Bu do¤rultuda özelefltiri vererek bu flekilde kitleme gelebilirler. Benim fikirlerim, duruflum biliniyor, ortadad›r. Remzigillerin yapt›¤› açl›k grevi var. Bu konu önemli, ama bu tecrit çerçevesinde ele al›nmal›, benim içinde bulundu¤um koflullar bir bütün
ew e. c
ha hay›rl› Türk olabilir. Mihri Belli’nin sa¤l›k sorunlar› vard›. fiu an durumu nas›l, müsait mi? Art›k yafll› de¤il mi? Sa¤l›¤› aday olmaya elveriflli mi? Her halde art›k biraz zor. Bizim Türkler ile bir sorunumuz yok. Demokratik iflbirli¤i olabilir. Bundan sonra galiba bir parti çat›s› alt›nda giremiyorlar. Adaylar erkek ve kad›n olsunlar. Bir bölgeden iki aday olacaksa, biri kad›n biri erkek olabilir. Üç aday olacaksa, iki erkek bir kad›n olabilir. Art›k onlar ayarlarlar, fakat muhakkak kad›n olmal›. Kad›n›n olmas› önemli, ancak her tarafta ifl yapabilecek, yetenekli insanlar›n aday olmalar›na dikkat edilmelidir. Bir yöntem olarak kad›nlar kad›nlara, erkekler erkeklere veya tersi veya bölge bölge, art›k bunlar› da biz söyleyecek de¤iliz. Onlar daha detayl› kendileri ayarlarlar. Herhalde bölgede 40 milletvekili seçilebilir. Bat›daki demokrat adaylarla birlikte bu say› ço¤alt›labilir. Bat›da da 20 kadar seçilebilir herhalde.
om
8
pitlerde bulunuyor. Bu önemlidir, çünkü kendisi milliyetçidir. Ben Nihal Ats›z onlar› da okudum. Ats›z kültür milliyetçisidir, 80 y›l yaflam›fl bunun k›rk y›l›n› cezaevinde geçirmifltir. fiimdiki neoittihatç›lar günümüzdeki envercilerdir. Biraz önce söyledi¤im gibi bunlar devlet merkezini ele geçirmifl, elde ettikleri konumu ve rant› paylaflmak istemiyorlar. Bunlar sivil bürokratlar ve birkaç politikac›d›r. Gazetelerde bu konu manfletlerle ifllenebilir, halk›n bunlar› bilmesi laz›m. Evet, bu neoittihatç›lar›n içinde Türk olmayan tüm unsurlar var. Bunlar Araplar, Kürtler, Çerkezler, Balkan kökenlilerdir. Bunlar›n
May›s 2007 SERXWEBÛN Bu müdahaleler 1999’un, komplonun devam›yd›. Osman ve Nizamettin bu oyuna geldiler. Belki benim de burada bu oyuna gelmemi isterlerdi, ama bunun mümkün olmad›¤›n› onlar da biliyor. Bu nedenle o dönem burada biraz sürecin d›fl›nda b›rak›lmak istenildim. Önceki avukat arkadafllar, bilemiyorum o dönem beni neden yeterince bilgilendirmediler! Oysa benim bütün geliflmelerden haberdar olmam gerekirdi. Benim o sürece iliflkin biraz bilgiye de ihtiyac›m var. Bana verilen bu hücre cezalar› benden intikam almaya dönüktür. Türkiye’nin, Kürt sorununun bu noktaya gelmesinden bunlar sorumludur. Çok s›k›flm›fl durumdad›rlar ve bana yöneliyorlar. Bu hücre cezas› da gelen askeri heyetten ba¤›ms›z de¤ildir. Adeta bir günah keçisi ar›yorlar ve beni günah keçisi gibi sunuyorlar. Beni bir cani gibi, öcü gibi topluma gösterip, tüm sorumlulu¤u bana y›kmaya, kendilerini kurtarmaya çal›fl›yorlar. Halbuki bütün bu politikalardan, bu statükodan bunlar sorumludur. 1925’li y›llardan bugüne yürütülen inkar politikalar› bizi bu noktaya getirmifltir. Ben son yazd›¤›m savunmalar›mda da biraz bu konulara de¤indim.
bu yaflananlar III. Dünya Savafl›’d›r. I. Dünya Savafl›’ndan sonra yar›m b›rak›lan politikalar flimdi hayata geçiriliyor. Syces-Pycot anlaflmas› bugün yeniden uygulanmaya çal›fl›l›yor. Fakat bunlar bunu bile göremiyorlar. ABD, I. Dünya Savafl›’ndaki cepheleflmeyi, ittifak› bugün tamamlama aflamas›nda. Almanya’dan sonra, Fransa da ABD’nin cephesinde yerini al›yor gibi görünüyor. Almanya Merkel ile, Fransa da Sarkozy’nin seçimiyle ABD’nin güdümüne girdi say›l›r. ‹ngiltere ve ‹srail zaten ABD’nin müttefiki durumunda. Irak savafl› öncesinde Schröder, Chirac ve Putin henüz bu çizgiye gelmemifllerdi, ABD’ye karfl› direniyorlard›. Çin ve ‹ran da böyle say›l›rd›. Ama flimdi, Almanya ve Fransa bu çizgiye gelmifl durumdalar. Rusya’n›n direnecek hali yok. Ortado¤u’da flu anda Kürt-‹srail-ABD ittifak› söz konusudur. ABD realitesi ortadad›r. ABD’nin güdümüne giremeyiz, çizgisine gelemeyiz. Ama bu, ABD’yi karfl›m›za alaca¤›z anlam›na da gelmez. Çözüme dönük iliflkiler kurulabilir. ABD söyledi¤im gibi, Syces-Picot anlaflmas›n› hayata geçiriyor. ‹flte Suriye’de rejime karfl›t olanlar ABD taraf›ndan destekleniyor. Haddam, Brüksel ayakl›, R›fat ise ‹spanya’da ABD taraf›ndan destekleniyor. ‹ran’›n çevresi sar›lm›fl, zor durumda. Irak’ta zaten bir Kürt devleti kurduruldu. Bu devlete karfl› olmad›¤›m›z› daha önce de söyledim. Ama bu devletin ikinci bir ‹srail olma ihtimali çok yüksektir. Ona bu misyon yüklenecek gibi görünüyor. Güney’deki devlet ABD’ye dayanmamal›, kendi özgücüne dayanmal›, çünkü ABD bir gün bölgeden gidecek. Acemler, Türkler, Araplar bu durumda Kürtlere yöneleceklerdir. Biz demokrat ve sosyalistlerin çözüm tarz› bu de¤ildir. Bizim çözüm önerimiz KCK sistemidir. E¤er bu sistemi uygulamaya geçirirken, tasfiyeyle karfl›lafl›rsak, çat›flma kaç›n›lmaz hale gelebilir.
ne te we .c om
olarak ele al›nmal›d›r. Üzerimde uygulanan genel bir tecrit var. Böyle ele al›nmal›d›r. Ba¤›ms›z heyet talebini de ancak benimle görüflmeler bafllarsa kabul ederim. O durumda da ben üç ayr› heyetin gelmesini isterim. Birisi iflkenceyi ‹zleme Kurumu, biri devletin görevlendirdi¤i doktorlar, di¤eri de sivil toplum kurulufllar›ndan, bu da TBB olabilir.
9
Verilen hücre cezalar› benden intikam almaya dönüktür
ABD I. Dünya Savafl›’ndaki ittifak› tamamlama aflamas›ndad›r
Asl›nda Afganistan ve Irak’ta yaflanan savafl, I. ve II. Dünya savafllar›n›n devam›d›r. Aç›kça söylüyorum,
ww
w.
Bana verilen hücre cezas› dün sona erdi. Radyoyu ald›m. Bu hücre cezas›na iliflkin geçen hafta da söylemifltim, bu siyasi bir karard›r. Amaç siyaseten cezaland›rmad›r. Yoksa konufltuklar›m›n hepsi kay›tl›d›r. O iddialar›n hiçbiri gerçekçi de¤il. Benim buradan talimat vermem söz konusu olamaz. Üstelik ateflkes süreci de benim ça¤r›mla bafllad›. Bu hücre cezas› verilmeden hemen önce askeri bir heyet geldi, burada inceleme yapt›. Büyük ihtimalle ceza bu askeri heyetin gelifliyle ba¤lant›l›d›r. Bu ceza askeri kesimin en üstüyle ba¤lant›l›d›r, onlar›n iste¤iyle olmufltur. Tesadüf de¤ildir. Bizim üzerimizde büyük oyunlar oynand›¤›n› flimdi daha iyi anlayabiliyor, ç›karabiliyorum. Bütün amaç PKK’nin tasfiyesidir. 1999’da benim teslim edilmemde Türkiye adeta masaya kondu, adeta peflkefl çekildi. Bu söylediklerim ütopya de¤il, abartm›yorum. Rusya’n›n çok acil paraya ihtiyac› vard›. Mavi Ak›m Projesi bununla ba¤lant›l›d›r. Suriye, birden Türkiye’nin iyi dostlar›ndan oldu. ‹ran’la Türkiye’nin çeliflkileri bir kenara b›rak›ld›. ‹talya’da biraz mevzimiz vard›, dostlar›m›z vard›, onlar› da etkisiz hale getirdiler. YNK’nin ve KDP’nin önü aç›ld›. Talabani cumhurbaflkan› oldu, Barzani Kürdistan’›n baflkan› oldu. Benim ve PKK’nin tasfiyesi süreci 1999’dan sonra da devam etti. Daha sonra içeriden oynamaya bafllad›lar.
SERXWEBÛN May›s 2007
w.
ww
Yapay Türkçülük ve Kürt milliyetçili¤i yükseltilmifltir
Bugünkü noktaya aflama aflama gelinmifltir. Bir yandan Türkiye’deki ta ittihatç›lar döneminden kalma yapay Türkçülük son y›llarda iyice yükseltilmifl, bir yandan da Kürt milliyet-
“Ucuz bir suçlama peflinde de¤iliz. Devleti zan alt›nda b›rakmaya çal›flm›yoruz. Ama gerçe¤in ortaya ç›kar›lmas› gerekir. Daha önce bir yönlendirme ihtimali olabilece¤ini bile söyledim. Yani her ihtimali düflünüyorum. Benim sa¤l›¤›m gerginlik sebebi olabiliyor, buna tepki gösterenler olabiliyor. Bana burada bir fley olursa, olabilecekleri önceden söylemeye çal›flt›m. Bu uyar›lar›m› talimat olarak de¤erlendirdiler, hücre cezas›na gerekçe yapt›lar”
ew e. c
çili¤i yükseltilmifltir. Türkiye’de Türkçülük yapanlar›n Türklükle iliflkileri yoktur ve zorlama bir say›yla 100 bin civar›ndad›rlar. Balkan göçmenleri, Kafkas kökenliler ve baz› Kürtlerdir. Bunu kabul eden Kürtlere her türlü imkan sa¤lanm›fl, kimli¤ini reddeden Kürtlere bakanl›k, milletvekilli¤i ve kredi imkanlar› sonuna kadar verilmifltir. Bu iflin teorisini yapan ittihatç›lar›n ço¤u da Türk de¤ildir. Bunu daha önceleri çokça belirtmifltim. Örne¤in Ziya Gökalp Kürt’tür, ama Türkçülü¤ün teorisini yapm›flt›r. Anadolu halk› bize düflmanl›k yapmaz. Yeri gelmiflken 301’le ilgili de birkaç cümle söyleyeyim. Bu 301’i savunanlar yapay Türkçülerdir. Türklük öyle kanunla korunacak, utan›lacak bir fley de¤ildir. Türklük veya Kürtlük onurlu bir fleydir. Neden yasayla korunma ihtiyac› duyulsun ki! Gerçek Türkler, Anadolu Türkleri, korunmaya ihtiyaç duymazlar. Kanunla korunmak istenen Türklük, Anadolu Türklü¤ü de¤il, yapay ve sonradan üretilmifl Türklüktür. Yoksa normal Türklük neden korunmaya ihtiyaç duysun ki! Korunmak istenen, zorla yarat›lm›fl, yapay Türklüktür. Hatta bu Türkçülü¤ü Nihal Ats›z’›n Türkçülü¤ünden de ay›r›yorum. Bugün Türkiye e¤er bölünecekse, bu statükocular›n aç›l›m yap›lmas›n› engellemeleri yüzünden bölünecektir. Mümtazer Türköne, Korkmaz Ta¤ma ve daha bir çok Türk milliyetçisi de bu yapay Türkçülü¤ün fark›ndad›rlar. Benim düflündüklerime benzer fleyler söylüyorlar. Bahsetti¤im bu yapay Türkçülü¤ün kökeninde yahudilerin de rolü vard›r. ‹ttihat Terakki içindeki yahudilerin rolü biliniyor, özelikle Selanik çevresinde çok güçlüdürler. Abdülhamit daha sonralar› fiazeli fleyhine yazd›¤› mektupta, yahudilerin bugünkü ‹srail topraklar› için 1,5 milyon alt›n önerdi¤ini, bunu kabul etmeyince de tahttan indirildi¤ini söylemiflti. Bu mektubu okudum, araflt›r›labilir. Soner Yalç›n, ‘Efendi’ isimli kitab›nda k›smen bunlara de¤iniyor. Hatta Barzani ailesinin yahudilikle iliflkisi konusunda da bir kitap yazabilir. Son y›llarda Güney’de kurulan Kürt devletine ‹srail’in deste¤i biliniyor.
ne t
Barzani ailesinin Yahudilikle iliflkisinden söz ediliyor. Bu olabilir, Yahudi kökenli Kürtler vard›r. Irak’ta 150 bin kadar Yahudi Kürt vard›r. Bunlar Kürt’türler, ama musevili¤i seçmifllerdir. ‹srail’de de Yahudi Kürtler vard›r. Yanl›fl anlafl›lmas›n, ben Yahudili¤e de, ‹srail devletine de karfl› de¤ilim. Onlar›n da bu co¤rafyada yaflama haklar› var. Barzani, ABD ve ‹srail taraf›ndan tam destekleniyor. Talabani de yedekte tutuluyor. Türkiye hala bunu görmüyor. Ama onlar› bu duruma getiren zaten Türkiye de¤il miydi! Onlar› bana karfl› siz desteklemediniz mi? Neden flimdi bütün bu olanlar›n sorumlulu¤u bana aitmifl gibi davran›yorsunuz! Bütün kamuoyuna da böyle yans›t›l›yor, sanki bütün olanlardan ben sorumluymuflum gibi. Oysa bütün bu s›k›flm›fll›¤› açacak somut çözüm önerisini ben yap›yorum. Ortado¤u içinde demokratik komünalizmi bir model olarak önerdim. Asl›nda önerdi¤im bu sistem evrensel bir sistemdir. ABD’nin dayatmas›na karfl› alternatif bu sistem olabilir. Ben KCK sistemini en makul ve tek çözüm yolu oldu¤unu bildi¤im için gelifltirdim. Geçen hafta Kongra Neteweya Gel’i bu ba¤lamda önermifltim. Bunu tüm Kürdistanl›lara ve Türkiye’ye öneriyorum. Aksi takdirde Türkiye parçalanmaya gidecek. Bu kaç›n›lmaz görünüyor. Bundan Kürtler ve Türkler, hepimiz zarar görece¤iz. ABD ve ‹srail’in destekledi¤i Kürt ulus devletiyle, Türk ulus devleti çat›flacakt›r. Kurtulufl Savafl› döneminde nas›l ki cumhuriyet tek ç›k›fl yoluyduysa, bugün gelinen noktada da demokratik cumhuriyet tek ç›k›fl yoludur. Mustafa Kemal nas›l ki tek ç›k›fl yolu olarak cumhuriyeti önerdiyse, ben de bugün demokratik cumhuriyeti savunuyorum.
om
10
Benim için kimsenin ölmesini istemiyorum
Cumhuriyetin kuruluflundan itibaren Kürtçülük Nakfli tarikatlar›nda geliflme imkan› bulur. Said-i Nursi, M. Kemal’le anlaflamad›, ama karfl› karfl›ya gelmeyi de göze alamad›. Çal›flmalar›n› Türkiye genelinde Nakflilik tarikat› vas›tas›yla sürdürdü. Bugün de Fethullah Gülen onu devam ettiriyor ve adeta bir siyasi parti gibi çal›fl›yorlar. Neredeyse AKP kadar güçlüdürler. Barzani ve Talabani’nin de bu tarikatlarla iliflkileri biliniyor. Söylemeye çal›flt›¤›m flu: Bir yandan yapay Türk milliyetçili¤inin flekillendirdi¤i Türk ulus devleti, di¤er yandan yine temelinde benzer bir yapay Kürt milliyetçili¤i olan Kürt ulus devleti çat›flt›r›lacak. Ad›m ad›m ona do¤ru gidiliyor. Bütün halklar bundan büyük zarar göreceklerdir. Hewlerde de mi patlama olmufl? Oradakiler, Maxmur’daki halk›m›z çok fazla dikkatli olsunlar. Daha fazla nöbetçi koysunlar. ‹çeriye kamyon vb araçlar›n giremeyece¤i duvarlar infla edilmeli. Oradaki halk›m›z en iyi flekilde korunmal›. Ben daha önce, Bradost bölgesinde kamp yap›lmas›n› iflte bu yüzden de istemifltim. BM ile görüflülerek deste¤i al›nmal›. Bradost bölgesi Kürt bölgesinde, daha iç k›s›mda kald›¤› için daha güvenlidir. Oradaki tüm halk›m›za geçmifl olsun dileklerimi ve selamlar›m› iletin.
May›s 2007 SERXWEBÛN dayanaca¤›m› bilmiyorum. Beyaz bir s›v› geliyor. Ne oldu¤unu bir türlü çözemedim. Bir de gözlerimde son zamanlarda müthifl bir yanma var. Sol kula¤›mda ç›nlama, u¤ultu var. Bazen sa¤ kula¤›mda da a¤›rl›k hissediyorum. Buraya gelen doktorlara da söyledim. Ayr›ca bir kulak burun bo¤az uzman›n›n gelmesi için dilekçe yazd›m, yar›n gelecek galiba. Her gece bir kap dolusu o s›v›dan geliyor. Bunlar doktorlarla konuflulabilir. Hangi madde böyle bir beyaz s›v›ya sebep olabilir? Stronsiyum ya da krom denilen maddelerden kaynakl› olabilir mi? Yoksa bu hücrenin kötü havas›ndan m›, d›flar›dan gelen yiyeceklerden mi, duvar›n yap›s›ndan m› oluyor, bilemiyorum. Kimseyi zan alt›nda b›rakmak da istemiyorum. Biz ucuz bir suçlama peflinde de¤iliz. Devleti zan alt›nda b›rakmaya çal›flm›yoruz. Ama gerçe¤in ortaya ç›kar›lmas› gerekir. Daha önce bir yönlendirme ihtimali olabilece¤ini bile söyledim. Yani her ihtimali düflünüyorum. Buraya gelecek heyetin Avrupa’dan olmas› flart de¤il, Türkiye’den, Türk Tabipler Birli¤i’nden de olabilir. Benim sa¤l›¤›m gerginlik sebebi olabiliyor, buna tepki gösterenler olabiliyor. Bana burada bir fley olursa, olabilecekleri önceden söylemeye çal›flt›m. Bu uyar›lar›m› talimat olarak de¤erlendirdiler, hücre cezas›na gerekçe yapt›lar. Benim turizm bölgelerini hedef gösterdi¤imi iddia ettiler. Ama bunlar›n hiç biri gerçe¤i yans›tm›yor. Ben olabilecekleri söylüyorum. Herhalde son savunmam hala verilmedi. Al›n›rsa daktilo edilip, noktalama iflaretlerine çok önem gösterilir. Bu görüflmede ve öncesinde konufltu¤umuz fleyler de ek yap›labilir. Bir tanesi üç sayfa, bir tanesi bir sayfa, bir tane de 125 sayfal›k yazd›m. Bu savunmalarda çok önemli tespitler, de¤erlendirmeler yapt›m. Bu de¤erlendirmelerden rahats›zl›k duyanlar olabilir. Onun
için geciktiriyor, vermek istemiyor olabilirler. Ben muht›radan haberdar de¤ildim, ama bu savunmay› verdikten sonra Abdullah Gül ve muht›ra meselesi gündeme geldi, tam o s›ralara denk geliyor. Savunmada bugün gelinen noktan›n gerçek sorumlular›n› aç›kça yazd›m. Yeniden yarg›lamaya iliflkin dava önemlidir. Çünkü orada aç›k bir hukuksuzluk var. Son hücre cezas›na iliflkin A‹HM ve Avrupa Konseyi’ne bilgi verilebilir. Savunmalar›m› A‹HM’e de göndermek gerekebilir. Benim de savunma yazma imkan›m var m›? Atina davas› aç›lacak m›, bir sonuç ç›kacak m›? Bu dava bizim için önemlidir. ‹yi haz›rlanmak laz›m. AB hukuku çi¤nenmifltir, bunun ortaya ç›kar›lmas› gerekir. Ba¤›ms›z adaylar seçim pusulas›na nas›l eklenecek? Galiba okur yazar oran› çok düflük oldu¤u için seçmenin kendi ba¤›ms›z aday›n›n ismini bulmakta güçlük çekece¤i, böylelikle daha az milletvekili seçilece¤i hesaplan›yor. Bu afl›l›r, bir yöntemi bulunur. O zaman dört kat daha fazla çal›fl›lacak. 30-35 milletvekili ç›kmas› gerekir. Parlamentoda böyle bir grubun olmas› çok önemli. ‹çinde sol demokrat adaylar da yer alabilir. Ufuk Uras, EMEP Genel Baflkan›, Ak›n Birdal gibi isimler ‹stanbul, Ankara, ‹zmir gibi büyük flehirlerden gösterilebilir. Bu adaylar, dürüst, etkili olabilecek, yetenekli, diplomatik faaliyetler yürütebilecek flah›slardan oluflmal›; matematikçi gibi, bir mühendis gibi çal›fl›lmal›. Önceki oy oranlar› gözetilerek e¤er bir bölgeden üç tane ç›karma olana¤› varsa, iki taneyle yetinilmesin. Yine bir tane ç›kar›labilecek yerden iki tane gösterilip, o bir taneden de olunmamal›. Kad›nlara da a¤›rl›k verilmeli. Geçen seçimdeki % 6’l›k oy oran› bu sefer artar herhalde. AKP’nin % 40 kadar oy oran› alabilece¤ini zannetmiyorum. En fazla % 30 olur. Sa¤l›k meselesini netlefltirmek üzere ba¤›ms›z bir heyet gelmedikçe, biz resmi olarak muhatap al›nmad›kça benim herhangi bir ça¤r›m olmayacakt›r.
ne te we .c om
Strasbourg’da, Türkiye’deki cezaevlerinde ve d›flar›da açl›k grevleri sürüyor, ba¤›ms›z bir heyetin ‹mral›’ya gelmesi talep ediliyor herhalde. Buras› çok önemli! Ben geçen görüflmede de söyledim. Hayatlar›n› tehlikeye atacak bir noktaya kesinlikle getirmesinler. Benim için kimsenin ölmesini kabul etmiyorum. Bunun sorumlulu¤u size aittir, bir fley olursa sizi sorumlu tutaca¤›m. Remzi ve Cömert onlar varm›fl galiba. Süresiz
11
w.
açl›k grevi olmaz, kabul etmiyorum! Kabul etmiyorum! Süreli dönüflümlü bir flekilde kamuoyu oluflturma aç›s›ndan olabilir. Kesinlikle sa¤l›klar›n› tehlikeye atmas›nlar! Hepsine selamlar›m› iletiyorum.
ww
Sa¤l›¤›mla ilgili gerçe¤in ortaya ç›kar›lmas› gerekir
Biraz sa¤l›¤›m ile ilgili konuyu açmak istiyorum. Eski flikayetlerim artarak devam ediyor. Gün geçtikçe kötüye gidiyor. Uyku problemi var. Gecede birkaç defa uyan›yorum, uyuyam›yorum, bo¤ulacak gibi oluyorum. En kötüsü de bu yanma. Bu bir maddeden mi kaynaklan›yor, bir gazdan m›, odam›n koflullar›ndan m› kaynaklan›yor, bilemiyorum. A¤z›mda, bo¤az›mda ve dama¤›mda dayan›lmaz bir yanma var. Ne kadar
SERXWEBÛN May›s 2007
12
om
fiEH‹TLER MÜCADELE VE BAfiARININ GEREKÇES‹D‹R
Özgürlüksüz yaflanamayaca¤›na karar k›lm›fl›z. Bizim için tek bir yaflam var o da özgür yaflamd›r. Bunun “Ö d›fl›nda bir yaflam›n olmayaca¤›na ve kabul edilemeyece¤ine de karar k›lm›fl›z. Karar› öyle olanlar›n bu
kararlar›nda ›srarl› olduklar› takdirde yenemeyecekleri hiçbir zorluk, baflaramayacaklar› hiçbir görev yoktur. Özgürlük kavgas›n› yürütmek ve bu kavgay› baflar›ya götürmek için çok büyük gerekçelerimiz vard›r”
PKK tarihi direnme tarihidir
Kürdistan’da tarih, 1970’ler sonras› Apocu grubun ortaya ç›kmas›yla bafllayan direnmenin geliflmesiyle yeni bir anlam kazan›r. Kürt halk›n›n tüm de¤erlerinin soyk›r›mdan geçirildi¤i ve bunun neredeyse sonuca götürüldü¤ünün düflünüldü¤ü bir anda bu direnifl geliflir ve giderek bir yaflam tarz›na dönüflür. Teslimiyet ve ihanet afl›larak, Kürt halk›n›n soyk›r›ma u¤rat›lma süreci yerini tamamen direnifle b›rak›r. Bundan sonra Kürdistan tarihi art›k bir direnme, Kürt halk›n›n kendini direniflle yaratma tarihidir. PKK tarihin rotas›n› tersine çevirmifl, yanl›fll›klar› do¤rultmufl, tarihin do¤rultusuna özgürlük ve demokrasi ekseninde yön vermifltir. Kürdistan halk›n›n özgürlü¤ü için ortaya ç›kan direnifl hareketimiz, onun militanlar› hiç kimsenin deste¤ini almadan, tamamen kendi özgüçlerine, bilinç ve yüreklerine dayana-
w.
ww
Dirilifl kendini adamakla olur
Direnifl hareketimiz, vahfli bir düflman›n Kürt halk› üzerinde çok ac›mas›zca ve her yöntemle yok edici uygulamalar›n› gelifltirdi¤i, sonuca ulafl›ld›¤›n›n söylendi¤i, uluslararas› güçlerin dünya siyasal arenas›nda varl›¤›na yer vermedi¤i, yaflam olana¤› tan›mad›¤›, hatta Kürt halk›n›n da bir kadermifl gibi bütün bu olup bitenleri neredeyse kabul etti¤i bir ortamda ç›k›fl yapm›flt›r. Tarihin ve ça-
rak ortaya ç›km›flt›r. Bugünkü düzey böylesi bir ç›k›flla sa¤lanm›flt›r. PKK militanlar› bütün yetersizliklere, engellere ra¤men Önder Apo’nun verdi¤i bilinç ve yürekle mücadeleye at›larak, görevlerini baflar›yla yerine getirmeye çal›flm›flt›r. Kürdistan’da direnifl hareketinden önce insanlar çok anlams›z fleyler u¤runa birbirlerini vururlard›. Yaflam ve ölüm adeta anlam›n› yitirmiflti. Yaflam›n kutsall›¤› kaybolmufltu. Yaflam ile ölüm aras›ndaki ayr›m ortadan kalkm›flt›. Ölüm ile yaflam aras›nda kal›nm›fl, her gün adeta ölümlerden beter yaflam sürdürülüyordu. Ne için yafland›¤›, ne için ölündü¤ü belli de¤ildi. Kendisi için mi yafl›yor, düflman için mi yafl›yor, kendisi için mi ölüyor, düflman için mi ölüyor belli de¤ildi. Çok çal›fl›r, ama bir türlü açl›ktan kurtulamazd›. Kürdistan denilen ve tarih içinde büyük emeklerle yurt haline getirilen vatan unutulmufltu. Kürt halk› nerede yaflayaca¤›n›, neye ba¤lanaca¤›n› bilemez hale gelmiflti. Yaflam ad›na savrulma do¤al hale gelmiflti. Kore’de, K›br›s’ta, flurada burada, kendi ç›karlar›ndan uzak, vatan millet ad›na yürütüldü¤ü söylenen savafllarda sömürgeci güçlerin askerleri olarak savafl›yordu. Kendi de¤erlerinden ve ça¤›n de¤erlerinden habersiz olan böyle bir halk›n özgürlük için mücadele etmesi ve yaflam›n› ortaya koymas› kolay de¤ildi. Önder Apo, yaflam ve ölümü ilk defa Kürdistan’da anlaml› k›lan bir önderdir. Ölüm nedir, yaflam nedir, nas›l yaflan›l›r, nas›l yaflan›lmaz, nas›l ölünür, nas›l ölünmez, tüm bunlar› ilk kez gerçek anlamda ortaya koyan
ew e. c
¤›n hükmünün böyle oldu¤u bir halk ve toplum için geliflmeyi sürdürmek çok zor, zor oldu¤u kadar da gereklidir. Böyle bir gerçeklik alt›nda yaflam mücadelesi veren halk›n dirilmesi de ancak büyük bir cesaret, fedakarl›k, sorumluluk, dürüstlük ve kendini adamakla olur. Büyük duygu ve düflünceleriyle kendilerini adam›fl flehitler flahs›nda ortaya ç›kar. Bu büyük duygu ve düflünceyle örgüt ve eylemini gelifltirmek de bedel ödemeyi gerektirir. fiehadetler yaflanmadan, özgürlük a¤ac› sulanmadan, bir halk›n diriliflini ortaya ç›karan geliflmeleri yakalamak mümkün de¤ildir.
ne t
May›s ay› flehitler ay›, 18 May›s da flehitler günüdür. Bu ayda büyük mücadeleler ve büyük flehadetler yaflanm›flt›r. Bu ay›n flehitler ay› olarak kararlaflt›r›lmas› bundan dolay›d›r. 18 May›s’›n flehitler günü olarak ilan edilmesi de büyük önder Haki Ka rer’in flehadet günü olmas› nedeniyledir. May›s ay›nda Haki Karer’in, Meh met Karasungur’un, Halil Çavgun’un, ‹brahim Bilgin’in, kendilerini isyan meflalesi haline getiren Dörtler’in ve ozan Mizgin’in flehit düfltü¤ü bilinmektedir. Türkiye halk›n›n seçkin önderleri Deniz Gezmiflfl,, Hüseyin ‹nan, Yusuf Aslan, ‹brahim Kaypakkaya da bu ayda flehit düflmüfltür. Dünyan›n birçok ülkesinde may›sta flehadetler yaflanm›flt›r. fiehadet gerçe¤i, hareket ve ulusumuzun dirilmesi, flekillenmesi, geliflmesi ve baflar›s›n›n temel halkalar› ve hamle güçleridir. Bu flehitler, her flart alt›nda ba¤l› kald›¤›m›z ve kalaca¤›m›z, güç ald›¤›m›z esas yaflam kaynaklar›m›z ve onurumuzdur. fiehitler ay›nda onlar› bir daha sayg› ve minnetle an›yoruz. Onlarla birlikte yafl›yor ve yaflayaca¤›z.
May›s 2007 SERXWEBÛN
ne te we .c om
Halil Çavgun
13
‹brahim Bilgin
yaflanan böyle bir gerçeklikti. Kahramanl›k ve flehadet gerçe¤i böylesi bir yer ve zamanda olmazsa olmaz yaflamsal bir ihtiyaçt›. Kürdistan özgürlük devriminin karakterini belirleyen, onu kuflatan ortam ve koflullar›d›r. Bu özgürlük devriminin önderli¤ini, örgütünü, militanl›¤›n›, savafl ve yaflam tarz›n› belirleyen böylesi bir gerçekliktir. Önder Apo’nun ve mücadele yoldafllar›n›n yapt›¤›, bunun gereklerini yerine getirmedir. Önder Apo, özgürlük için yaflama ve mücadele ahlak›n› kavratabilmenin büyük çabas› içinde olmufltur. Ölünecekse bunun için ölmenin bir görev oldu¤unun bilincini, karar›n›, kiflili¤ini, duygular›n› hem yoldafllar›na, hem topluma yans›tabilmenin büyük çabas›n› sergilemifltir. Kürdistan’da insana yak›flan›n nas›l bir yaflam ve ölüm oldu¤unu kavratm›flt›r. Kürdistan halk› tamamen böylesi bir ideoloji ve felsefeyle yarat›lm›flt›r. Direnifl ile varolma bilinci bu halk›n yaflama biçimi haline getirilmifltir. Kürt halk› ça¤› böyle yakalam›flt›r. Önderli¤imizin ‘serkeftin halk›’ dedi¤i bugünkü düzey böyle gerçekleflmifltir. Özgürlük için bütün ac›lara katlanmak, bu ac›lar› özgürlü¤ün büyütülmesinin gerekçesi yapmak ve böyle yaflamak, Kürt halk› aç›s›ndan büyük bir gerçekleflmedir. Bundan daha büyük bir gerçekleflme olabilir mi? Özgürlük hareketinin esas gücü burada yatmaktad›r. Kahramanl›k, yok olma, kaybetme koflullar›nda geliflir. Herkesin yapamad›¤›n› baflarma biçiminde ortaya ç›kar. Dolay›s›yla ola¤anüstü bir duruflu ve pratikleflmeyi ifade eder. Halklar›n tarihinde böyle
ww
w.
önderliktir. Böylece yaflam ile ölüm aras›ndaki çizgiden ç›k›lm›fl, yaflam›n ne demek oldu¤u kavranm›fl ve yaflam u¤runa gerçek bir mücadeleye girilmifltir. Ölünecekse vatan için, özgürlük için ölmek, baflka tür bir ölümü kabul etmemek, Apocu hareketin yeni de¤er yarg›lar›n› toplumda yerlefltirmesiyle birlikte belleklerde yerini bulmufltur. Kürdistan’da ulusal ve toplumsal yaflama sahip ç›kmak tamamen bunun sonucunda geliflmifltir. Bu, ayn› zamanda ça¤dafl ölçülerde halk ve insan olman›n gerçekli¤ini yakalamakt›r. E¤er Kürdistan’da halk olma, insan olma bilinci ve bunun mücadelesi geliflmiflse, bu tamamen Önder Apo’nun var olan yaflam› ve ölümü sorgulamas›, buna gerçek anlam›n› kazand›rmas›yla gerçekleflmifltir. Bu, Kürt kahramanl›¤›n›n da yarat›lmas›d›r. Kahramanl›k bilindi¤i gibi ola¤an dönemlerde geliflmez, gerçekleflmez, ola¤anüstü durumlarda geliflir ve gerçekleflir. Kahramanl›k bir ulusun, halk›n, s›n›f›n, cinsin veya bireyin tarihsel politik bir rolü oynamas›d›r. Gösterilen cesaret, fedakarl›k, duygu, bilinç, örgüt, eylem ve emek, kahramanl›¤›n tan›m›n›, içeri¤ini ifade eder.
Özgürlük için ac›lara katlanma büyük bir gerçekleflmedir
Bir halk›n düflman› oldukça vahfli, dostlar› ise az ve vefas›z, bireyleri ise kendine karfl› oldukça yabanc›laflma içinde bulunuyorsa, burada ac›mas›z ve ça¤ d›fl› bir yaflam›n var oldu¤u kendili¤inden anlafl›labilir. 1970’li y›llar›n bafl›nda Kürdistan’da
Mehmet Karasungur
Gurbet Ayd›n(Mizgin)
dönemlere damgas›n› vuran kahraman kiflilikler vard›r. Kahramanl›k dönemleri topluluklar›n halklaflt›¤›, halklar›n uluslaflt›¤›, bir halk›n yok olufltan kurtuldu¤u büyük bir devrimsel dönemdir. Böylesi dönemler cesaret, fedakarl›k, bilinç, savaflan kiflilikleri gerektirir. Özgürlük ve yeni de¤erler bunlarla kazan›l›r. Halklar kendilerini var eden böylesi dönemleri ve böylesi dönemlere damgas›n› vuran kiflilikleri kahraman olarak görür, kendilerini onlarla ifade eder ve onlarla yaflam gücü bulur.
Bir halk kahramanlar›na sahip ç›kt›¤› oranda onurunu korur
Kürt halk›n›n ulusal kahramanl›k dönemini yaratan Önder Apo ve gelifltirdi¤i örgütüdür. Kürt halk›n›n kahramanlar› da özgürlük ve demokrasi flehitleridir. Önder Apo, Kürt tarihindeki direniflleri ve kahramanl›klar› kendinde birlefltiren, bunlara anlam kazand›ran ça¤dafl direnifl ve kahramanl›¤›n ad›d›r, sembolüdür. Bir halk de¤er yarg›lar›n› ve yeni yaflam ölçülerini yaratan kahramanlar›na sahip ç›kt›¤› oranda varl›¤›n›, gelece¤ini, onurunu korur. Kökleflme böyle gerçekleflir. Aksi halde da¤›l›r, yok olur, zay›flar, güçsüzleflir. Hatta varl›¤› tamamen ortadan kalkabilir. Kürdistan’da insanlar›n bütün zorluk ve tehlikelere ra¤men mücadeleye at›lmalar›, insan›n flerefli bir varl›k oldu¤u ve direnmesi gerekti¤i gerçe¤i Önder Apo taraf›ndan Kürt insan›na kavrat›ld›. Tarihte insan yaflam›na, halklar›n yaflam›na, günümüzde ise demokratik, özgür, eflit, bar›flç›l yaflama kaste-
SERXWEBÛN May›s 2007
PKK halk ve yurt sevgisini gerçek de¤erine kavuflturdu
ratmada büyük çaba gösterildi¤i için Kürdistan’da hiç kimsenin tahmin etmedi¤i geliflmeler ortaya ç›km›flt›r.
Kürt halk›n›n tüm kazan›mlar› flehitlerin ürünüdür
Özgürlük mücadelesi, tamamen fedai ruhla yaflam›n› ortaya koyan flehitlerin mücadelesidir. Bafllang›c›ndan günümüze kadar yürütülen zorlu mücadelede tarihsel de¤erde rol oynayan flehadetler yaflanm›flt›r. Kürdistan’da ulusal ruh, bilinç, duygu, yurtsever kiflilik, örgütlülük ve eylem binlerce kahraman›n direnifliyle gerçekleflmifltir. Kürt halk›n›n kendisini tan›mas›, kendisi için varolmas›, kendini yeniden yeniden yaratmas› yine bu direnifllerin sonucudur. PKK ve Kürdistan’da yarat›lan bütün geliflmeler, insan yaflam› gibi kutsal bir de¤erin feda edilmesiyle ortaya ç›km›flt›r. Tüm bu geliflmelerin temeline yaflam›n hiç tereddüt edilmeden feda edilmesi konulmufltur. Bunun üzerinde geliflmeler ve de¤erler yarat›lm›flt›r. Kürdistan gerçe¤inde ortaya ç›kan bütün geliflmelerin temelinde yatan flehadet gerçe¤ini görmeme, anlamama ve bununla oynama asla ve asla zaman kabul edilemez. Kim ki bunu anlamaz, görmez, hele hele bununla oynamaya kalkarsa bu gerçeklik onu yakar, kül eder. Kürt varl›¤›n›n geliflmesi, kendini kabul ettirmesi ve kendi ad›na de¤erler yaratmas›, Kürdistan tarihinin en zor koflullar›nda en az donan›mla, büyük engellemeler, dengesizlikler ortam›nda tamamen insan›n erdemlerine dayan›p, insan›n en temel de¤erleri diriltilerek
ww
w.
ne t
Halklar›n varl›¤›na, geliflmesine yönelen güçlere karfl› mücadelenin bafllang›ç tarihi, yine baflar› tarihleri ve bu do¤rultudaki önemli dönemsel geliflmeler halklar›n bayram› olarak kutlanm›flt›r. En soylu destanlar böylesi dönemlerin ürünüdür. Halklar özgürlük için direndikleri, bunu zafere götürdükleri oranda büyük düflünme, moral ve inanç gücü elde etmifllerdir. Böylece ahlaki ve kültürel geliflmede üstün bir durumu yakalarlar. Örgütlü toplum olma gerçe¤i de bu de¤erlerle derinleflmifl ve kapsaml›laflm›flt›r. Bütün sald›r›lara ra¤men özgürlük direniflini sürdürmesi bu gerçeklikle ba¤lant›l›d›r. Kürt halk› bugün ayaktaysa ve herkes taraf›ndan dikkate al›n›yorsa, böyle bir yaflam ve mücadele felsefesine sahip oldu¤u içindir. Özcesi, halklar›n aya¤a kalk›fl›n› sa¤layan, onlara gerekli duygu, düflünce ve yürek gücü veren, mücadele olana¤› ve koflullar› sa¤layan böylesi kahraman kiflilerdir. Böyle kahramanl›klar› ortaya ç›karan örgütler de gerçek anlamda kahraman örgütler-
dir. PKK, Kürt insan›nda köreltilen mertli¤e, dürüstlü¤e, yi¤itli¤e ve cesarete yeni bir anlam kazand›rarak halk ve yurt sevgisini gerçek de¤erine kavuflturdu. Bunu da PKK militanl›¤› biçiminde somutlaflt›rd›. PKK militanl›¤›n›n gücü burada yatmaktad›r. Bu militanl›k giderek tüm halka mal edildi. Militan bir halk gerçekli¤i böyle yarat›ld›. PKK militanl›¤›, bütün yaflam›n› özgürlük için yaflayan, baflka türlü yaflam› ve ölümü kabul etmeyen, yaflan›lacaksa da ölünecekse de özgürlük için yaflay›p ölen militanl›kt›r. Zapt edilmesi bu aç›dan neredeyse imkans›z olan, teslimiyeti, ihaneti, iflbirlikçili¤ini asla kabul etmeyen bir duruflta ›srar eden, özgürlü¤e tutkuyla ba¤l› olan bir militanl›kt›r. Baflka halklarda çok istisnai ve dönemsel olarak gerçekleflen bu tarz militanl›k PKK somutunda toplumsallaflt›r›lm›fl ve halk›m›z›n her dönemde yaflayan ruhu haline getirilmifltir. Önder Apo bu tarz, üslup ve tempoya sahip binlerce militan› yaratarak, PKK’yi ve Kürt halk›n› yenilmez k›lm›flt›r. PKK militanl›¤› ve Kürt halk militanl›¤›, Önder Apo’nun bu çal›flmas› sonucunda oluflmufltur. Tarihsel de¤eri olan dönemlerde amac› do¤ru belirleyip bunu güçlü inanca dönüfltürmek, bunun duygular›n›, bilincini gelifltirip örgütünü, eylemlili¤ini, kiflili¤ini ve mücadele tarz›n› ortaya ç›karmak büyük baflar›lara götürecek temel çal›flmalard›r. Kürdistan’›n tarihsel, toplumsal geliflmesinde Önder Apo taraf›ndan amaçlar do¤ru ortaya konulup, bu amaçlar› gerçeklefltirecek duygu ve düflünce, militanl›k ve örgütü fedai düzeyde ya-
ew e. c
dilmesini istemeyen, buna karfl› mücadele eden kifli ve örgütler kahramanl›k s›fat›na ve flehadet onuruna lay›k görülürler. Kürdistan’da da Önder Apo, PKK ve PKK militanlar› böylesi bir yüceli¤i yakalam›flt›r. Bu aç›dan Kürdistan halk›n›n kahramanlar› Önder Apo, PKK hareketi ve PKK militanl›¤›d›r. Bütün bunlar›n ete kemi¤e bürünmesini sa¤layan flehitlerdir.
om
14
Ferhat Kurttay
Necmi Öner
Mahmut Zengin
Eflref Anyik
May›s 2007 SERXWEBÛN
15
fiehit yeni yaflam ölçüsü ve halk›m›z›n en temel de¤eridir
Kürt art›k eskisi gibi kendisi için neyin do¤ru neyin yanl›fl oldu¤unu anlamayan, baflkas›na hizmet eden köle Kürt de¤ildir. Kürtler art›k öz-
Mahfuz Uluca(Abbas)
özgürlükçü Kürt’e b›rakm›flt›r. Özgürlük savaflç›l›¤›, do¤ru yaflam için inkar ve imhaya karfl› kendini var etme, kendi gelece¤ini yaratma, bu temelde yaflam gücü ve yetene¤ini ortaya koyma eylemidir. Kürdistan’da özgürlük anlay›fl› tamamen bu çerçevede geliflmektedir. fiehadet, inkar ve imhaya karfl› var olma ve yaflam›n kazan›lmas› için yaflam›n en üst düzeyde ortaya konulmas›n› ifade ediyor. fiehitlik, büyük fedakarl›¤›n, cesaretin, duygunun, bilincin ve prati¤in ortaya konulmas›n› ifade ediyor. PKK gerçekli¤inde flehitlik, demokratik ulusal bilinç, duygu, ruh, örgütlülük, birlik, eylem ve baflar› yaratma gücü oluyor. Yaflam umudu vermek, bu umudu güçlendirmek, en güzel yaflam› yaratmak için ölümü aflma gücünü ortaya
nun iradesini gelifltiren gerçeklik oluyor. Bu temelde flehitlere ba¤l› kalmak insan olman›n bafllang›c› oluyor. fiehitlere ba¤l›l›k, ulusal duygu ve bilinçle sömürgecili¤e ve her türlü istismara karfl› kin ve öfke duyarak, bunu örgütlülü¤e, birli¤e, eyleme yans›tmak anlam›na gelmektedir. Yaflam›n› tamamen buna göre düzenlemektir. fiehadetler büyük fedakarl›k, cesaret ve örgütlülü¤ün ortaya ç›k›fl›d›r.
ne te we .c om
ve bunlar ayakland›r›larak gelifltirilmifltir. Dolay›s›yla ‘serkeftin halk›’ bu büyük duygu devrimiyle gerçeklefltirilmifltir. Kürdistan’daki bütün geliflmeler, milyonlar›n eme¤i, çekti¤i ac› ve binlerin flehadeti sonucu yarat›lm›flt›r. Kürdistan’da onlarca y›ld›r yaflanan kahramanl›¤›n ve bu temelde ortaya ç›kan geliflme ve de¤erlerin temelinde böylesi büyük emekler, flehadetler, ac›lar, öfkeler, iflkenceler söz konusudur.
Ayd›n Pervane(Ahmet)
ww
PKK çok say›da büyük flehadetin yafland›¤› bir harekettir. Büyük flehitlerle birlikte yeni yaflama gözünü açmak çok büyük bir do¤ufltur. PKK’nin flekillendirilmesi tamamen bu temel-
Metin Kan(Akif Tendürek)
koymak oluyor. Büyük flehit Kemal Pir’in de belirtti¤i gibi, “yaflam› u¤runa ölecek kadar sevme” gerekirse yaflam› kazanmak için yaflam›n› ortaya koymay› ifade ediyor. Ancak yaflam› seven, yaflama ba¤l› olan, yaflam› kazanmak isteyenler yaflam›n› ortaya koyabilir. Kemal Pir’in bu sözlerinde ifadesini bulan yaflam ve mücadele felsefesi PKK militanl›¤›nda ve halk›nda somutlaflm›fl bir gerçeklik oluyor. Bu, ölümü anlams›zlaflt›rma, aflma, ölümde yaflam› yaratma oluyor. fiehit, yeni yaflam ölçüsü ve halk›m›z›n en temel de¤eridir. Partimizin ve halk›m›z›n güç kayna¤›d›r. fiehit, halk›n› dirilten, her alanda sürekli gelifltiren, baflar›ya götüren güç kayna¤› oluyor. fiehit, güzel ile çirkini, iyi ile kötüyü, yurtseverlik ile ihaneti, red ile kabul ölçülerini vs ortaya koyan, bu-
w.
gürlü¤üne tutkulu, gelece¤ine ba¤l›, demokratik ulusal ruhla kendine güvenen mücadeleci bir halkt›r. Bu Kürt de Önder Apo taraf›ndan yarat›lan bir Kürt’tür. Onun için ‘Apo Kürt’ü’ denilmektedir. Apo Kürt’ü, köleli¤in her biçimini red eden Kürt’ü ifade etmektedir. Bu teslim olmayan, iflbirli¤ine yatmayan, ihaneti red eden, zapt edilmesi kolay olmayan, tamamen özgürlü¤e koflan Kürt’tür. Art›k sömürgeci egemenlerin yaratt›¤› Kürt ölmüfltür. Art›k herkesin olan, kendisi için olmayan Kürt afl›lm›flt›r. Kendisi ve insanl›k için yafl›yor, tamamen bunun için ölüyor, bunun d›fl›ndaki bir yaflay›fl› ve ölümü kabul etmiyor. Bu, yeni Kürt’ün, yeni toplumun ve kiflili¤in ortaya ç›k›fl› oluyor. Kürdistan’da örgütsüz, bireyci, keyfi Kürt yerini tamamen toplumcu,
PKK’nin gerçek sahipleri flehitlerdir
Ahmet Yusuf(Ali)
dedir. Kürdistan halk›n›n PKK’yi desteklemesi, her fleyini PKK’ye yat›rmas›, PKK’yle birleflmesi, PKK benim demesi de bundand›r. PKK tarihi flehitler tarihidir. PKK bir flehitler partisidir. PKK flehitler kan›yla temizlenmifl tertemiz bir partidir. Önder Apo bir flehitler önderidir. Kürt halk› flehitler halk›d›r. Bu aç›dan büyük bir önderlik, hareket ve halk söz konusudur. PKK’nin gerçek sahipleri flehitlerdir. Bunlar gerçek PKK militanlar›d›r. PKK önderlik gerçe¤inin bu militanlarda gerçekleflmesidir. PKK yaflayan flehitler gerçe¤idir. fiehitlerin PKK biçiminde yaflamas›d›r, yaflat›lmas›d›r. PKK böyle anlafl›l›rsa do¤ru anlafl›l›r. PKK’yi baflka türlü anlamak yetersiz, hatta yanl›fl bir anlama biçimidir. PKK bu tarzda anlafl›l›rsa, PKK ile do¤ru birleflme gerçekleflebilir. Baflar›dan baflar›ya koflulabilir.
SERXWEBÛN May›s 2007
16
ne t
Kürdistan’›n her kar›fl topra¤› flehit kan›yla sulanm›flt›r. fiehit kan›n›n sulamad›¤› neredeyse toprak parças› kalmam›flt›r. Her da¤›nda, her tafl›n›n alt›nda, her a¤ac›n›n dibinde ve her kar›fl topra¤›nda bir flehit yatar. Kürdistan bu flehitlerin kan›yla yaflan›l›r hale gelmifltir. Bir Kürt flairinin dedi¤i gibi, “e¤ bafl›n› de¤dir aln›n›, iflte
Lokman Konepos(Berxwedan)
Mehmet Okatan(Berxwedan)
ww
May›s ay› da flehitlere ba¤l›l›¤›n derinleflerek geliflti¤i bir ayd›r. Bu temelde Önderlikle, partiyle, halkla, insanl›kla do¤ru birleflmenin gerçeklefltirildi¤i, birli¤in, düflüncenin, örgüt ve eylemin güçlendirildi¤i, yeni hamlelere girildi¤i bir ayd›r. Kendimizi yenileyip, yeniden yeniden yaratt›¤›m›z ve mücadele öfkesini yükseltti¤imiz, baflar›dan baflar›ya kofltu¤umuz bir ayd›r. 18 May›s büyük önder Haki Karer’in flehadet günü, flehitler günüdür. Bugün ayn› zamanda PKK ve partileflmenin gelifltirildi¤i tarihi bir bafllang›ç gününü ifade ediyor. Önder Apo, Haki yoldafl›n an›s›na ba¤l›l›¤›n bir gere¤i olarak PKK’yi yaratm›flt›r. PKK program›n›n tart›fl›lmas›, partileflmenin kararlaflt›r›lmas› ve bütün
Ali Akman(Botan Dengizi)
¤imize, varl›¤›m›za, güç kayna¤›m›za sahip ç›kmak demektir. Kürdistan’da do¤ufl, geliflme, baflar› tamamen flehit kanlar›yla gerçekleflmifltir. Onun için flehitlerimize mutlaka her koflul alt›nda sahip ç›kmam›z, onlar› yaflatmam›z gerekiyor. E¤er bugün Kürdistan’da kurutulan toplum canlanm›flsa, bu tamamen flehit kanlar›yla gerçekleflmifltir. Kürdistan’da yaflam›n canlanmas›, bu yaflam›n meyve vermesi flehadet gerçe¤iyle ba¤lant›l›d›r. Sömürgeciler karfl›s›nda savaflmak ve yaflamak, tarihin tan›d›¤› en yüksek fedakarl›k ve cesareti ortaya ç›karmakla mümkün olmufltur. Önderli¤imizin büyük çabas›yla insan›n yetenekleri ayakland›r›larak bu gerçeklefltirilmifltir. Büyük flehadetlerin yaflanmas› sonucu bu gerçeklefltirilmifltir.
w.
oras› meçhul asker an›t›d›r.” Her a¤aç, da¤, tepe, vadi ve ova dibi flehit mezarlar›yla doludur. Sömürgeciler ve kapitalistler taraf›ndan y›k›lan, yak›lan, talan edilen, her yönüyle imha edilen, çoraklaflt›r›lan, adeta yaflan›lamaz, nefes al›namaz hale getirilen Kürdistan’da e¤er yaflam geliflmiflse, nefes al›nabiliniyorsa, yaflam anlaml› olmuflsa, güzellikler çirkinliklerin yerini alm›flsa, bu tamamen bu flehadetlerin sayesindedir. fiehitler kanlar›yla bir halk›n kurumufl kan damarlar›n› canland›rarak, binlerce y›ld›r Kürt’ün yurdu olan bu çorak, viran edilen topraklar› gübrelemifl, sulam›fl ve yaflan›l›r hale getirmifltir. Düflman bu aç›dan flehitlere sald›rmaktad›r. fiehitlerimizi paramparça etmekte, hakaret etmekte, kurda kufla yem et-
May›s ay› flehitler ay›d›r
om
Kürdistan’da her fley flehadetlerle anlam kazanm›flt›r
mekte, belirsiz yerlere gömmektedir. Bununla bir halk›n bilincini, ruhunu paramparça etmeyi, kurda kufla yem ettirmeyi esas almaktad›r. Her fley Kürdistan’da flehitlerle anlam buldu¤undan, anlams›zl›¤› gelifltirmek için flehitlere bu denli hakaret etmektedir. Çünkü flehitler halk›m›z›n güç ve yaflam kayna¤›d›r. fiehit, halk›m›z› aya¤a kald›ran güçtür. Düflman, halk›m›z› bu güç kayna¤›ndan mahrum b›rakmak için flehadetleri bütün gücüyle anlams›z k›lmaya çal›flmaktad›r. Düflman›n bu yaklafl›mlar› karfl›s›nda flehitlerimize her koflul alt›nda sahip ç›kmak, kendi gelece¤imize sahip ç›kmay›, gerçek güç kayna¤›m›za sahip ç›kmay› ifade etmektedir. Bugün birçok flehidimizin nereye gömüldü¤ü bilinmiyor. Bunlar› bulup ç›karmak, sahip ç›kmak gelece-
ew e. c
Kürdistan’da Önder Apo, PKK, Kürt halk gerçe¤i ve bu temelde gerçek ça¤dafl insanl›¤›n do¤uflu, geliflmesi çok zor flartlarda, büyük fliddet ve katliamlar alt›nda, engellemeler içinde büyük flehadetler yaflanarak sa¤lanm›flt›r. Bu, çok büyük bir gerçekleflmedir, büyük bir do¤uflu ifade eder.
Aziz Askol(Çavrefl)
bu çabalar›n PKK biçiminde somutlaflt›r›lmas› Haki Karer yoldafl›n an›s›na ba¤l›l›¤›n gere¤i olarak gerçeklefltirilmifltir. Bu büyük flehadet böylesi büyük tarihi bir ad›m›n at›lmas›na ve bugünkü düzeyin yakalanmas›na yol açm›flt›r. Haki yoldafl›n an›s› böyle karfl›lanm›fl ve yaflat›lm›flt›r. Önderlik gerçe¤imizde her flehadet mücadele etmenin, bunu baflar›ya götürmenin, bu temelde hamleleri gerçeklefltirmenin gerekçesi olmufltur. Her flehadet bu anlamda tarihi bir ad›m›n, hamlenin bafllang›c›, gelifltiricisi olmufltur. Önder Apo nas›l ki Haki Karer yoldafl›n an›s›na ba¤l›l›¤›n bir gere¤i olarak partileflmeyi yarat›p gelifltirmiflse ve bununla Haki’yi ölümsüzlefltirip yaflatmay› bilmiflse, ayn› fleyi zindan direniflçileri için, Agit yoldafl için esas alm›fl
May›s 2007 SERXWEBÛN
17 ve derinlefltirme günü olarak ele al›n›r. 18 May›s, Apocu kültür ve ahlak› büyütme, yenilmez k›lma günüdür. Haki Karer’i anmak tamamen partileflmeyi ve önderlik gerçe¤ini bütün yönleriyle anlamak ve yaflamak demektir. Baflka türlü Haki Karer ve flehitler an›lamaz. Baflka türlü flehitleri anmak ve yaklaflmak Haki Karer’e, flehitlere, Önderli¤imize, kendimize en büyük hakaret olur. 15 A¤ustos ise ikinci partileflme hamlesidir. Mazlum, Kemal ve Hayri’nin, zindan direniflinin yaflat›lmas›d›r. Teslimiyet ve ihanete karfl› öfkenin, kavgan›n ortaya konulmas›d›r. Hem de ç›plak bedenleriyle ihaneti yenme ve kendini, halk› yenilmez k›lmad›r. 15 A¤ustos at›l›m›yla bu flehadetlerin anlam› kökleflmifl ve yenilmez k›l›nm›flt›r. fiehadet gerçe¤ine bu ba¤l›l›k, Kürt özgürlük tarihinin yenilmez k›l›nmas›d›r; Kürt halk›n›n, özgürlük savaflç›lar›n›n seslerini, 盤l›klar›n› tüm dünyaya duyurmas›d›r. fiehadetler Kürt halk›n›n kahramanl›k döneminin yarat›lmas›d›r. fiehadetlere dayanan kahramanl›k dönemi yepyeni ve köklü bir tarihin yarat›lmas›d›r. PKK tarihinde hareketin temellerini atma, partileflme aflamas›na ulaflt›rmada yaflanan flehadetler vard›r. Bu tür süreçlerin görevlerinin baflar›lmas›n› gerçeklefltiren bu flehadetlerdir. Partileflme baflar›lm›flsa bu flehadetler sayesindedir. Yine gerillay› yaratma, gelifltirme ve yenilmez k›lmada yaflanan flehadetler vard›r. Bu sürecin kazan›lmas› da tamamen bu flehadetlerle mümkün olmufltur. Berivan, Kamuranlar’da somutlaflan ve ulusal dirilifli yaratmada
yaflanan flehadetler vard›r. Bu ulusal diriliflin yarat›lmas›nda gerilla ve halk cephesinde yaflanan büyük flehadetler vard›r. Ulusal dirilifl tamamen bu büyük flehadetler sayesinde gerçekleflmifltir. Baflar›lan ulusal dirilifl üzerinden kurtuluflu gerçeklefltirme mücadelesinde de büyük rol oynayan flehadetler vard›r. Mehmet Karasungur direniflçili¤i de ulusal birli¤in tahrip edildi¤i, çat›flmalar›n yafland›¤›, ulusun duygu ve bilinciyle oynand›¤› bir ortamda, ulusal duygu ve bilinçle, onun iradesine, örgütlülü¤üne, baflar›s›na sahip ç›kma, ulusal birli¤i esas alma, onun için her fleyini ortaya koyma direniflçili¤idir.
ne te we .c om
bir önderliktir. Önder Apo, Amed zindanlar›nda vahflete, teslimiyete ve ihanete karfl› büyük direnifli ortaya koyan, bu direniflleriyle de düflman› yenilgiye u¤ratan, büyük bir hamlenin gelifltirilmesinin gerekçesi olan, ölümde zaferi yaratan Mazlum Do ¤an, Hayri Durmuflfl,, Kemal Pir’in an›s›na ba¤l›l›¤›n bir gere¤i olarak ülkeye dönme, ülkede kökleflme ve 15 A¤ustos tarihi eylemini bafllatarak, bu büyük önderleri, flehitleri ölümsüzlefltirerek yaflamsal k›lm›flt›r. Yine önder flehitlerimizden Mah sum Korkmaz yoldafl›, ordulaflma ve savafl› gelifltirerek ölümsüzlefltirmifltir. Bu, bir önderlik gerçekli¤idir. Bu, önderli¤in gerçekleflme biçimidir. Yani her flehadeti geliflmenin bir basama¤›, bir halkas› yapmak, bir tarihi hamlenin bafllang›c› yapmak, kavgan›n, baflar›n›n gerekçesi yapmak ve bu temelde baflar›y› gerçeklefltirerek flehitleri ölümsüzlefltirip sürekli yaflar k›lmakt›r. PKK’nin geliflmesinde bu önderlik tarz›n›n gerçekleflmesi çok büyük rol oynam›flt›r. Denilebilir ki PKK’nin geliflmesinde ve baflar›s›nda bu gerçeklik en önemli realiteyi ifade eder.
fiehadet gerçe¤ine ba¤l›l›k özgürlük tarihinin yenilmez k›l›nmas›d›r
Yeni zihniyet ve vicdan devrimini gelifltirmede yaflanan flehadetler vard›r. Dikkat edilirse bütün süreçlerin flehadetleri söz konusudur. Bütün bu süreçler flehadetlerle gelifltirilip, baflar›lm›flt›r. Bu süreçlerin görevleri, sorumluluklar› bu flehadetlerle yerine getirilmifltir. Tarihimiz bir bütün olarak ele al›nd›¤›nda, flehadetlerle yarat›lan çok görkemli ve yenilmez bir tarih oldu¤u görülecektir. Bu tarihle, dolay›s›yla flehitlerimizle ne kadar övünsek azd›r. Serhildan direniflçili¤i, Önderli¤e, partiye, flehitlere, de¤erlere, özgürlü¤e sahip ç›kma, bunun kararl›l›¤›n› en üst düzeyde net bir biçimde ortaya koyma, gerekirse istendi¤i kadar bedel ödemeyi ifade ediyor. ‹flte bütün bu süreçleri flehadetler bafllatm›fl, gelifltirmifl ve gurur duyaca¤›m›z kahraman bir tarih ortaya ç›karm›flt›r.
ww
w.
18 May›s partileflmenin güç kayna¤›, bafllang›ç at›l›m›d›r. Partileflmede bugün her güne içirilerek, yeni bir bafllang›ç yapma günü olarak ele al›n›r. Haki ile birleflme, tutkuyla partileflmeyi, mücadeleyi gelifltirme günü olarak ele al›n›r. Apocu ruhu, duygu ve düflünceyi, kiflili¤i, yaflam› yaratma
Tüm süreçlerin flehadetleri vard›r
Özgür Altan(Çekdar)
Kadwan Sadi(Ciwan)
Halil Akan(Deniz Hamza)
Nezire Kas›m(Dicle Firat)
SERXWEBÛN May›s 2007
Zindan direniflçili¤i insanl›¤› temsil etme dirençili¤idir
ww
w.
Mazlum, Kemal, Hayri, Akif ve Fer hat Kurtaylar’›n direniflçili¤i vard›r. Bu direniflçilik, 12 Eylül koflullar›nda Amed zindanlar›nda büyük bir vahfletin, teslimiyetin ve ihanetin dayat›ld›¤› ortamda, teslimiyete, ihanete karfl› örgütü, halk›, insanl›¤›, onuru ve iradeyi çi¤netmeme, özgürlük savaflç›l›¤›n› en üst düzeyde temsil etme direniflçili¤idir. 12 Eylül karanl›¤›n› y›rt-
gerçekli¤ine s›k› s›k› ba¤l› kalma direniflçili¤idir. Mazlum, Hayri ve Kemallerin Amed zindan koflullar›nda ihanet ve teslimiyete, iflbirli¤ine karfl› ‘direnmek yaflflaamakt›r’ gerçekli¤inin ilkel milliyetçili¤in Kürt halk›na dayatt›¤› ihanet ve teslimiyete karfl› görkemli fiiilan direnifltarzda sergilenmesidir. fi çili¤i, komplonun içimizdeki uzant›s› olan tasfiyecili¤e, çetecili¤e karfl› durma, Önderli¤i, örgütü, hareketi, halk›, de¤erleri koruma, bu konuda endiflesiz yürüme, gerekirse can›n› ortaya koyma direniflçili¤idir. Dikkat edilirse PKK’nin direnifl tarihinde çok önemli süreçlere damgas›n› vuran, rollerini oynayan, kazan›lan tarihsel, toplumsal geliflmeyi özgürlük çizgisi temelinde gelifltirip bunun güvencesini yaratan flehadetler söz konusudur. Bu aç›dan Önder Apo direniflçili¤i, bunun PKK militanlar›ndaki pratikleflme biçimi, her dönemde çok önemli bir geliflmeyi, bunun güvencesini ortaya koymaktad›r. Özgürlük tarihi bu tarihe damgas›n› vuran böylesi kifliliklerle bilinmekte ve an›lmaktad›r. Komploya karfl› gelifltirilen direniflçilik, kendini atefl topu yapma, Önderli¤i, hareketi, özgürlü¤ü sahiplenme direniflçili¤idir. Komployu, her türlü ihaneti, teslimiyeti kendi bedeninde yakma kül etme direniflçili¤idir. Bu, tarihte hiçbir önderlik ve hareket için gerçeklefltirilmeyen, tan›k olmad›¤›m›z bir direniflçilik biçimidir. Tarihte birçok peygamber, din adam›, bilim adam› yaflam›flt›r. Hiçbirisi için insanlar›n kendini atefl topu yapt›¤›, kendinde her türlü gerili¤i, baflar›s›zl›¤›, ihaneti, komployu yakt›¤› görülmemifltir. Tarih ilk kez Önder Apo için, onun önderlik etti¤i özgürlük hareketi
ew e. c
ma, faflizmin göbe¤inde gedik açma ve hareketi, halk›, insanl›¤› çi¤netmeme, özüne ba¤l› kalma, bunu büyütmenin direniflçili¤idir. Bu direniflçilik, hareketimizi Amed zindanlar›nda ezdirmeme, yaflatma direniflçili¤idir. ‹flte bu direniflçilik 15 A¤ustos at›l›m›n› yaratt›. Tüm halk›n güven duygusuyla bu hareketin yan›nda yer almas›n› sa¤layan bir direniflçiliktir. Önderlik gerçe¤i, ideolojik grup döneminde Haki direniflçili¤i flahs›nda, 12 Eylül sonras›nda da Amed zindan›n›n vahflet koflullar›nda Mazlum, Kemal, Hayri flahs›nda pratikleflmifltir. Önderlik gerçe¤i, Agit direniflçili¤i ile 12 Eylül faflist sömürgecili¤ine karfl› mücadelecili¤i gerilla cephesinde gelifltirmifltir. Partiyi hem düflmana hem de içteki geri, çeteci anlay›fllara karfl› koruma, büyütme ve baflar›ya götürme biçiminde somutlaflm›flt›r. Gerilla e¤er Kürdistan’da tutulmuflsa, yenilmemiflse ve büyümüflse, bunda Agit direniflçili¤inin çok önemli pay› vard›r. Zilan direniflçili¤i, sömürgecili¤in, Önderli¤i, hareketi, halk› imha etme giriflimlerine karfl›, bütün de¤erleri koruma direniflçili¤idir. Bunun için her fleyini ortaya koyma ve kendisine ait hiçbir fley b›rakmama direniflçili¤idir. Gerillada, öncülükte ortaya ç›kan gerili¤i aflma direniflidir. Bu da tamamen fedai çizgisindeki bir direniflçiliktir. Önder Apo’nun yaflam ve mücadele felsefesinin yeni koflullarda gerçekleflmesidir. Beritan direniflçili¤i, ihanete, teslimiyete ve iflbirlikçili¤ine karfl› durma, bunu reddetme, özgürlükte ›srar, ruhunu satmama, kendini kirletmeme, özgürlük ruhunu temiz tutma, Önderlik gerçekli¤ine, PKK
ne t
Bu kahramanl›k tarihi, görkemli direniflçilerle yarat›lan bir tarihtir. Özgürlük mücadelesi, kararl›, net, görkemli bir durufl, büyük bir duygu, düflünce, ruh yüceli¤i, cesaret, fedakarl›k, inanç, örgütlülükte ›srar ve baflar›y› gerektirir. Sömürgeci ve komplocular›n buna karfl› bütün olanaklar›yla duraca¤›, bütün yöntemleri kullanaca¤›, bunun da bedeller isteyece¤i aç›kt›r. Düflmana karfl› ancak özgürlükte ›srar etmekle sonuca gidilece¤i aç›kt›r. Tarihimiz bunun çarp›c› örnekleriyle dolu görkemli bir tarihtir. Buna yarafl›r bir tarzda bütün süreçleri karfl›lamak, süreçlerin görev ve sorumluluklar›n› yerine getirmek baflar› için vazgeçilmezdir. Haki direniflçili¤i, Önderli¤i anlama, pratiklefltirme, ideolojik grup döneminin görev ve sorumluluklar›n› ne pahas›na olursa olsun yerine getirme, bunun için her fleyini ortaya koyma direniflçili¤idir. Bu direniflçilik sayesinde ideolojik grup dönemi baflar›yla yürütülmüfltür. Bu dönemin görevleri Haki direniflçili¤iyle, kiflili¤iyle, ruhuyla baflar›lm›flt›r.
om
18
Erkan Karakaya(Dilovan)
Zeynel Çetin(Diyar Kaya)
Mahmut M.Emin(Do¤an Destan) Nadir fiex Muradi(Erdelan)
May›s 2007 SERXWEBÛN
ne te we .c om
19
Mesut Tekin(Ferhat Siirt)
Abdurrahm Birahiso(Ferhat)
için, onda dile gelen insanl›k için kendini bu düzeyde feda etmeye tan›k oluyor. Bu büyük bir tan›kl›k oluyor. Özcesi güç kayna¤›m›z flanl› tarihimizdir, flehitlerimizdir ve bütün bu tarihe damgas›n› vuran, flehitlerde gerçekleflen Önderli¤imizdir. fiehitleri anlamak demek, onlar›n duygular›n›, düflüncelerini, kifliliklerini, yaflamlar›n›, umutlar›n›, çabalar›n› ve isteklerini iyi anlamak, onlarla do¤ru birleflmek demektir. fiehitleri anlamak demek, Önderli¤i, örgütlülü¤ü anlamak ve yaflatmak demektir. Her türlü örgütsüzlükle, bireycilikle, keyfiyetçilikle, baflar›s›zl›kla, gerilikle, çarp›kl›kla mücadele etmek demektir.
fiehitlerimiz tüm de¤erlerimizin bileflkesidir
¤›n› veya yaflanmayaca¤›n›, baflar›n›n nas›l elde edilece¤ini, örgütsüzlü¤ün kaybetmenin ne anlama geldi¤ini bilir. fiehitler gerçe¤ini esas alan biri bunu rahatl›kla görebilir, anlayabilir. Anlamak da yapmak oldu¤una göre, flehidi anlamaya çal›flan birinin baflar›s›z olmas› mümkün de¤ildir. Önder Apo flehitlerin gerçek yoldafl›d›r. Yine PKK militanlar› flehitlerin gerçek yoldafl›d›r. fiehitlerin gerçek yoldafl› olanlar›n da baflar›s›zl›¤› yaflayamayaca¤›, baflar›dan baflar›ya koflaca¤› aç›kt›r. Onun için Önder Apo’nun gerçek yoldafl› olmak flehitlerin yoldafl› olmakt›r. PKK’nin gerçek militan› olmak demektir. Bu da sürekli baflar›y›, örgütlülü¤ü, eylemlili¤i yaflamak demektir. Böylesi bir militanl›kta gerilik, çarp›kl›k, karars›zl›k, baflar›s›zl›k kesinlikle yaflanmaz. Yaflan›yorsa, bunun Önder Apo’nun ve flehitlerin yoldafll›¤›yla, PKK militanl›¤›yla alakas›n›n olmad›¤›n›, bununla çeliflki içinde yaflad›¤›m›z›, bu de¤erlere ihanet etti¤imizi görmemiz gerekir. Böylesi durumlara düflmemek için sürekli flehitler gerçe¤ini esas al›nmal›. Bu gerçe¤i derinli¤ine anlamal›, onunla birleflme esas al›nmal›d›r. fiehitler gerçe¤i bütün yönleriyle esas al›n›rsa, flehitlerin kendilerini nas›l çözüm gücü haline getirdi¤i, nas›l olanak yaratt›¤› rahatl›kla görülebilir. Bu olanaklar› nas›l kulland›klar›, hangi koflullarda, hangi olanaklarla, hangi duygu ve bilinçle, kiflilikle direndikleri rahatl›kla anlafl›labilir. Böylece en zor koflullarda bile baflar›y› elde etmenin militanl›¤› yap›l›r. Bu aç›dan flehitleri anlamak, Önderlik ve PKK ile birleflmek, Önderlik ve PKK gerçe¤ini yaflamak, baflar›l› olmak demektir.
ww
w.
fiehitleri anlamak demek, Önderlik, örgüt, yoldafll›k, halk ve insanl›k gerçekli¤inin gerçekleflme, flekillenme ve geliflme realitesini anlamak, yaflamak ve yaflatmak demektir. Her yönüyle bu gerçekliklerle birleflmek, bütünleflmek ve bunu her koflul alt›nda pratiklefltirmek demektir. fiehit gerçe¤i tamamen Önderlik gerçe¤idir. Onun duygu, düflünce, örgütlülük, kiflilik, yaflam ve mücadele gerçekli¤idir. fiehitlere ba¤l› olan, onu esas alan, ona ters düflmek istemeyen, onunla bütün yönleriyle bütünleflmeye çal›flanlar, örgütsel gerili¤i, örgütsel baflar›s›zl›¤› asla ve asla kabul etmezler. fiehitler flahs›nda Önderlik gerçe¤ine ba¤l› olanlar, örgütlülü¤ü en üst düzeyde yaflar ve yaflat›r. Amans›z bir örgütçü olur. Örgüt gücünü en üst düzeyde yerli yerinde kullan›r. Nerede, ne zaman, nas›l yaflanaca-
Ferhat Akansel(Ferman)
Kawa Teyyar(F›rat Ferman)
fiehitler gerçe¤i en üst düzeyde Önderlik gerçekli¤inin pratikleflmesi oluyor. Önderlik gerçe¤i, kazanma, gelifltirme, mücadele ve baflar›y› yaratma gerçe¤idir. Önderlik gerçe¤inde kazanmama, gelifltirmeme, baflar›y› yakalamama yoktur. Bu suçtur. fiehitlere do¤ru yaklafl›m Önderli¤e do¤ru yaklafl›md›r, do¤ru yoldafl olmad›r. Do¤ru birleflmedir. Her türlü geri, çarp›k, sahte ve yetersiz yoldafll›ktan ç›kma, gerçek yoldafll›¤› yakalamad›r.
Onlar kaybedilmemifl bir halk›n yaflayan gerçek de¤erleridir
fiehitler bireysel, ailesel yaflam arac› de¤ildir. Suistimal ve istismar edilecek de¤erler de de¤ildir. fiehitler karfl›s›nda a¤lamak, s›zlamak da do¤ru de¤ildir. Ancak flehitler karfl›s›nda kendi halimize a¤lanabilir. Onlar kaybedilmemifl bir halk›n yaflayan gerçek de¤erleridir. Bir halk›n yaflam de¤erleridir. Bir halk›n ruhu, düflüncesi, gelece¤i, özgürlük abidesidirler. Sürekli güç ald›¤›m›z, güçlendi¤imiz, beslendi¤imiz baflar› kaynaklar›m›zd›r. Sürekli kendimizi kirden ar›nd›rma, temizleme ve kendimizi yeniden yaratma de¤erleridirler. fiehitlere do¤ru yaklaflmak onlar›n özlemlerini pratiklefltirerek ölümsüzlefltirmektir. Onlar›n flahs›nda kendimizi yarat›p ölümsüzlefltirmektir. Her türlü çirkinlikten ar›n›p kendimizi güzellefltirmektir, sevilir k›lmakt›r. Bu da özgürlük mücadelesinin ihtiyaçlar›n› sürekli tespit etmek, onun hedeflerine kilitlenmektir. Bu hedeflere ulaflmada, ihtiyaçlar› yerine getirmede ›srar etmek ve özgürlü¤ü ad›m ad›m gerçeklefltirmektir.
SERXWEBÛN May›s 2007
20
om
halk›m›z›n ve partimizin gurur kaynaklar›d›r. PKK’nin güzel de¤erlerle yaratt›¤› verimli topraklar›nda yefleren, meyveler veren çok de¤erli fidanlar› vard›r. Bu fidanlar ço¤alarak, Kürdistan’›n yaflam›n› güzellefltirmifltir. Kürdistan’› yaflanacak bir ülke haline getirmifltir. Bu fidanlar›n yetifltirilmesinde, büyütülmesinde ve ülkenin bu fidanlarla donat›lmas›nda Önder Apo’nun çabalar› çok özgün bir yer ifade eder. fiehadete giden her yoldafl›n tereddütsüzlü¤ü ve son nefesinde ‘yaflas›n Önder Apo’ demesi, bundan ötürüdür.
Bu hareket flehitlerin emekleri al›n teri ve kan›yla yarat›lm›flt›r
fiehitlerimiz, partide yükü omuzlayarak, güç vererek, yaflam gücü olarak, sürekli mücadele koflul ve olanaklar›n› yarat›p gelifltirerek geliflmeyi yaratm›fllard›r. Dolay›s›yla parti kiflili¤i, kültür ve ahlak›n› gelifltirmenin en büyük yarat›c›lar›, katk› sunanlar›d›rlar. Özgürlük hareketimizde her türlü hata gerilik ve yetmezli¤e karfl› amans›z mücadele verip, sürekli baflar›y› yaratarak, her türlü kirlenmenin önüne geçmifllerdir. Bu hareketi emekleriyle, durufllar›yla, mücadeleleriyle, ruhlar› ve duygular›yla temiz tutmufllard›r. PKK’nin kirlenmeyi kabul etmeyip temiz kalmas›ndaki ›srar› bundand›r. PKK’nin halk içinde itibar bulmas›, halk›n güvenip her fleyini bu harekete vermesi bu gerçeklikle ba¤lant›l›d›r. PKK dünyan›n en temiz hareketidir. Binlerce büyük flehidin kanlar›yla, emekleriyle, duygular›yla ve dü-
ww
w.
ne t
fiehitler ay› ve günü, yeni sürece, flehitlere, Önderliğe, halka, özgürlü¤e, demokrasiye do¤ru yaklaflma, kendimizi tamamen koflulsuz katma, bu temelde ihtiyaç duyulan hamleleri gelifltirme temelinde an›lmal›d›r. Ruhumuzu temizleme, bilincimizi derinlefltirme, kararl›l›¤›m›z› keskinlefltirme, kendimizi her yönüyle netlefltirme, örgütle eylemi, baflar›y› gelifltirme, mücadele olanaklar›n› sürekli büyütmenin günü ay› ve süreci olmal›d›r. Önderlik, örgüt, halk ve flehitler ile aram›zdaki mesafeyi giderme, onlarla do¤ru birleflme, kendimizi eritircesine onlar›n gerçe¤inde yaflatma muhasebesini yapma ay› olmal›d›r. Bu temelde görevlere kendimizi do¤ru katman›n ay›, günü ve sürecidir. Direnifl mücadelemizi yenilmez k›l›p düflmana, Önderli¤i, hareketi, Kürt halk›n› kabul ettirme ve çözüme ad›m atmas›n› sa¤latma ay›, günü ve süreci yapmal›y›z. Bu kadar büyük flehidi olan bir hareket ve halk›n görev ve sorumluluklar› da çok büyük olacakt›r. fiehitlerimiz, partimizin tüm olumlu özelliklerini kendilerinde birlefltirmifl ve yenilmez k›lm›fl, içimizden ç›km›fl kahraman yoldafllar›m›zd›r. fiehitlerin sahibi olmak demek, kavgan›n sahibi olarak bunu büyütmenin ve baflar›ya götürmenin sahibi olmak demektir. fiehit bunun gerekçesidir. fiehit yoldafl› olmak demek, büyük görev ve sorumluluklar›n sahibi olmak demektir. Bu görev ve sorumluluklar› her flart alt›nda baflar›yla yerine getirmek demektir. Baflka türlü flehit yoldafl› olu-
namayaca¤› aç›kt›r. fiehit yoldafll›¤› baflar›s›zl›¤›, mücadelesizli¤i, sorumsuzluğu, duygusuzlu¤u, bilinçsizli¤i asla ve asla kabul etmez. Bunu kesinlikle ihanet sayar. fiehit yoldafll›¤› demek büyük duygular›n, düflüncelerin, hedeflerin, kifliliklerin, kavgan›n, baflar›n›n sahibi olmak demektir. fiehit yoldafll›¤› demek, Önderlik, örgüt, halk ve insanl›¤›n beynini ve yüre¤ini temsil ederek, onlar›n kiflilik ve yaflam›n›, örgütlü mücadelesini kendinde birlefltirmek, bu de¤erleri kendinde içlefltirmektir. fiehitlerin gerçe¤ine ulaflmak, yüceli¤e ve yi¤itli¤e ulaflmak demektir. Buna lay›k olmak demektir. Dolay›s›yla basitlik, gerilik, baflar›s›zl›ktan kesinlikle bahsedilemez. fiehadet gerçekli¤inde art›k ölüm anlams›zlaflt›r›lm›fl, afl›lm›fl, ölümden yaflam yarat›lm›flt›r. Yaflam, Önder Apo’nun tan›m›yla, evrenin sonsuz kavran›fl› ve insan soyunun geliflim halkas›n›n sonsuzlu¤u olarak ele al›nmaktad›r. Yaflam› böyle soylu kavrayan, kiflili¤inde bunu abidelefltiren biri ölümsüzdür. Böyle kifliliklere sahip olan partimiz ve halk›m›z, bu kifliliklerin flahs›nda flanl› bir dirilifle, çözüm gücüne ve ölümsüzlü¤e ulaflm›flt›r. fiehitler, büyük inanç, moral, coflku ve duygunun örgüte, örgütün de eyleme ve eylemin de baflar›ya dönüflmesinde en soylu duruflun sahipleridirler. fiehitlik, yurtseverlik ile enternasyonalizmi (flimdi ulusüstücülü¤ü), bilinçle iradeyi, teoriyle prati¤i, olgunlukla atakl›¤›, alçak gönüllü¤ü, yüceli¤i, ba¤l›l›¤›, kabul ve red ölçülerini gelifltiren PKK’nin gerçek militanlar› ve Kürt halk›n›n eflsiz evlatlar›d›r. Böylesi çok say›da flehidi olan PKK ve Kürt halk› yenilmezdir. Bu flehitler
ew e. c
fiehitlerin sahibi olanlar kavgay› baflar›ya götürenlerdir
Sami Çomak(F›rat)
fiirvan Kamil(Kadir)
Kawa Emin(Kendal Amude)
Abdulaziz Ürün(Kendal)
May›s 2007 SERXWEBÛN
21 mam›flt›r. Bu imhay›, Önderli¤imizi zehirleyerek, yine gerillay› imha ederek, halk›m›z›n üzerinde bask›y› art›rarak sonuca götürmek istemektedir. Bunun için bask›, fliddet, hakaret, linç ve katletmeyi gelifltirerek, her türlü demokratik örgütlenme ve mücadele etme olana¤›n› elinden almaya çal›flmaktad›r. Operasyonlarla Kürdistan’› bafltan bafla iflgal ederek, ekonomisini, kültürünü, do¤as›n› tahrip ederek, dili, kültürü, kimli¤i üzerinde yasaklamay› gelifltirerek, asimilasyonu derinlefltirmek ve bir bütün olarak bir halk› soyk›r›mdan geçirmeyi hedeflemektedir. ‹çine girilen süreç, tek yanl› fedakarca gelifltirmek istedi¤imiz Kürt sorununun demokratik bar›flç›l çözüm çabalar›na karfl› imhayla cevap verme ve bunu soyk›r›mla tamamlama sürecidir. Çok net ortaya ç›km›flt›r ki, sistemi de yan›na alarak Önderlikten bafllayarak hareketi imha etmeyi, halk› soyk›r›mdan geçirmeyi esas almaktad›rlar. Bunu da baflaracaklar›na inanmaktad›rlar.
lay imhadan vazgeçmeyece¤i, çözüme yanaflmayaca¤› aç›kt›r. Bize düflen, nas›l ki 1993’lerden beri demokratik bar›flç›l çözüm için büyük bir çaba ortaya koyduksak, bugün de meflru savunmay› gelifltirmede, bunun yenilmezli¤ini ortaya koymada bütün çabalar›m›z› yo¤unlaflt›rmam›z ve baflarmam›z gerekiyor. Baflka türlü çözümün yakalanamayaca¤› ve varl›¤›m›z›n korunamayaca¤› çok net bir biçimde ortaya ç›km›fl bulunuyor. ‹çine girdi¤imiz süreçte, meflru savunman›n gerillada, serhildanda, diplomaside ve propaganda cephelerinde çok güçlü biçimde yürütülmesinin ve yenilmezli¤inin ortaya konulmas› gerekmektedir. O aç›dan içine girilen süreç çok zorlu, tehlikeli ve a¤›r bedelleri olacak olan, ama bir o kadar da içinde baflar›y› tafl›yan bir süreçtir.
ne te we .c om
flünceleriyle y›kand›¤›ndan böylesi bir hareketin kirlenmesi, kaybetmesi neredeyse imkans›z k›l›nm›flt›r. fiehitler en zor flartlarda, büyük olanaks›zl›klar içinde kararl› davranarak, baflar›da ›srar ederek, baflar›s›z yaflanmayaca¤›n› göstererek, Kürt insan›na baflar›s›zl›¤› lay›k görmeyerek geliflmenin motoru olmufllard›r. E¤er bugüne gelinmiflse, tamamen bu flehitlerin kararl› mücadelesi ve ortaya ç›kard›klar› çok büyük de¤erler sayesindedir. Baflar›n›n, Önderlik gerçe¤ini, PKK çizgisini bütün yönleriyle yetkin kavramak ve uygulamaktan geçti¤i aç›kt›r. Bunu flehadet gerçekli¤imizde görmekteyiz. May›s ay›nda büyük flehadetlerin ortaya koydu¤u mücadele gerçekli¤iyle büyük baflar›lar›n yafland›¤›, bu nedenle bu ayda flehadetlerin ortaya ç›kard›¤› büyük duygu, düflünce, örgüt ve eylemle bütün bu kay›plar›n baflar›l› sonuçlara dönüfltürülmesi Apocu militanl›¤›n bir gere¤idir. Apoculuk, ac›lar› büyük duygu, düflünce, örgüt ve eyleme dönüfltürme demektir. PKK ve Kürt halk› 1977’lerden beri May›s ay›n› ve 18 May›s’› hep böyle ele almakta, böyle yaklaflmakta ve böyle yaflamaktad›r. 1977’lerden bugüne kadar hemen hemen her dönemde büyük flehitler verilmekte, bu flehitlere sayg›n›n, yoldafll›¤›n bir gere¤i olarak onlar› ölümsüzlefltirmek için büyük kavgalar verilmektedir. Tüm geliflmeler bu temelde yarat›lmaktad›r. Bugün de partimiz ve halk›m›z yeni bir döneme giriyor. Önder Apo’nun 1993’lerden beri büyük fedakarl›kla gelifltirdi¤i Kürt sorununu demokratik bar›flç›l yöntemle çözme süreci, sömürgeciler taraf›ndan imha ile karfl›lanm›fl, çözüme yanafl›l-
‹mhaya karfl› meflru savunma direniflini gelifltirelim
‹mhaya karfl› var olma, özgür olma mücadelesini yürütme ve gelece¤ine bu temelde sahip ç›kmak çok onurlu bir görev ve sorumluluk olmaktad›r. Aksi takdirde imhada ›srarl› olanlar›n imhay› gerçeklefltirebilece¤ini anlamak gerekiyor. Biz imhaya karfl› güçlü bir direnifli ortaya koyamazsak, onurumuza, gelece¤imize, varl›¤›m›za bu temelde sahip ç›kmazsak, her fleyimizi ortaya koymazsak sömürgeciler imhada kararl›d›rlar ve sonuç almalar› mümkündür. E¤er meflru savunmay› yenilmez bir biçimde gelifltirirsek, Türkiye’nin içinde bulundu¤u durum bu amac›n› gerçeklefltirecek güçte de¤ildir. ‹mha-
ww
w.
fiu gerçeklik çok net ortaya ç›km›flt›r ki, imhaya karfl› durmam›z, direnifl hareketini yenilmez k›lmam›z, bunun için yeniden meflru savunmay› güçlü bir tarzda yürütmemiz gerekiyor. Onlar›n irade k›rma, baflar›l› olamayaca¤›m›z› göstermek için yürüttükleri yo¤un sald›r› karfl›s›nda, meflru savunmay› yürütebilece¤imizi ve yenilmedi¤imizi ortaya koymam›z gerekiyor. Bunu ortaya koymadan sömürgecilerin ve arkas›ndaki sistemin kolay ko-
Özgürlük mücadelesini yürütme onurlu bir görevdir
Vedat Da¤dö¤en(Lafler)
Nadir Güzingil(Nadir Gabar)
Feridun Sar›(Orhan)
fiirin ‹smail(Peyman)
SERXWEBÛN May›s 2007
fiahan Muhammedi(Reber)
da ne kadar umutlu olsalar, bunu baflaracaklar›n› sansalar da Türkiye’nin içinde bulundu¤u gerçeklik direnifl gösterilirse b›rakal›m sonuç almay›, çözülüp da¤›lmalar›yla sonuçlanacakt›r. Dolay›s›yla direndi¤imiz takdirde baflarma imkanlar› eskisinden daha fazlad›r. Belki bizim için zorluklar ve bedeller olacakt›r, ama Türkiye’nin zorluklar›, ödeyece¤i bedelleri bizimkinden pek de afla¤› de¤ildir. Buna inanmak gerekiyor.
netlefltirip kararlaflt›rmak ve bunun gerektirdi¤i cesareti, fedakarl›¤›, duygu ve düflünceyi gelifltirmek, bu temelde kendimizi oldukça örgütlü k›lmak göreviyle karfl› karfl›yay›z. Baflar› bu görevleri yerine getirmede ›srarla gerçekleflecektir. Dolay›s›yla kendimizi tamamen sürecin görev ve sorumluluklar›n› gerçeklefltirecek düzeyde örgütleyip pratiklefltirmemiz gerekiyor. E¤er bunu ihmal etmezsek, zaman›nda, do¤ru ve yeterli gerçeklefltirebilirsek baflar›y› elde edece¤imiz kesindir. ‹çine girdi¤imiz sürecin görev ve sorumluluklar›n› yerine getirmek, sadece hareket ve halk›m›z aç›s›ndan yaflamsal de¤il, Ortado¤u halklar› ve tüm insanl›k için de yerine getirilmesi gereken bir görev olmaktad›r. Bunun duygu ve bilincine, kiflilik ve yaflam mücadelesi tarz›na sahip olmak gerekiyor. Bu dönemdeki sorumluluk düzeyimiz ayn› zamanda insanl›¤›n yüre¤ini ve vicdan›n› yaflamak oluyor. ‹nsanl›¤›n zihni ve vicdan›n›n köreltilmeye çal›fl›ld›¤›, ayaklar alt›na al›nd›¤› bir dönemde böylesi görev ve sorumluluklar› üstlenmek, gereklerini yerine getirmek insanl›¤› ve onun vicdan›n› kurtarmak oluyor. Bundan daha onurlu bir görev olamaz.
ne t
Baflarmak dönemin görevlerini iyi kavramakla mümkündür
Ronahi Mağmuk (Roni)
ww
w.
Özgürlük mücadelemizi gelifltirmek baflar›ya götürmek için zay›f bir konumda olmad›¤›m›z aç›kt›r. Belki geçmifle oranla baz› zorluklar›m›z daha fazla olabilir. Ama Özgürlük hareketinin ulaflt›¤› düzey dikkate al›n›r ve Türkiye’nin sömürgecili¤ini bu tarzda yürütemeyece¤ini, Kürt sorununun çözülmesi gerekti¤i gerçe¤ini iyi anlarsak, do¤ru ve yeterli bir direniflin bütün dengeleri de¤ifltirip çözümü gelifltirebilece¤ini de görürüz. O aç›dan içine girdi¤imiz süreç, meflru savunmay› hem gerilla, hem serhildan hem de diplomaside ertelemeksizin güçlü bir tarzda gelifltirmeyi zorunlu k›lmaktad›r. Bu mücadele süreci ayn› zamanda kendi sistemimiz olan demokratik konfederalizmi gelifltirmeyi olanakl› hale getiriyor. Dönem görevlerinin ne kadar büyük ve önemli oldu¤u görülmektedir. Böylesine zorlu ve görkemli görevleri baflarmak, ancak sürecin görev ve sorumluluklar›n› çok iyi kavramakla mümkündür. Kendimizi bu temelde
Ciwan Bilo(fiorefl Afrin)
ödeyebiliriz. Önderli¤imiz ve flehitlerimiz yaln›z güç kayna¤›m›z de¤il, ayn› zamanda borçlu oldu¤umuz gerçekliklerimizdir. fiehitlerine büyük borçlar› olan militanlar olarak hem baflar›y› gerçeklefltirmek hem de borçlar›m›z› ödemek için kendimizi ola¤anüstü k›lmam›z gerekiyor. Biz, Önderli¤i, örgütü, militanlar› ve halk›yla özgürlükte karar k›lm›fl›z. Yaflam ve mücadele felsefemiz böyledir. Özgürlüksüz yaflanamayaca¤›na da karar k›lm›fl›z. Bizim için tek bir yaflam var o da özgür yaflamd›r. Bunun d›fl›nda bir yaflam›n olmayaca¤›na ve kabul edilemeyece¤ine de karar k›lm›fl›z. Karar› öyle olanlar›n bu kararlar›nda ›srarl› olduklar› takdirde yenemeyecekleri hiçbir zorluk, baflaramayacaklar› hiçbir görev yoktur. Özgürlük kavgas›n› yürütmek ve bu kavgay› baflar›ya götürmek için çok büyük gerekçelerimiz vard›r. Bu da çok büyük flehitlere sahip olmam›zd›r. Çok say›da büyük flehitlere sahip olmak, onlar›n yoldafl› olmak demek, kavgan›n, baflar›n›n sahibi olmak demektir. fiehitler ay› olan May›s ay›na, 18 May›s flehitler gününe ve yeni sürece tamamen bu gerçeklik temelinde yaklafl›yoruz ve bu temelde pratiklefliyoruz. Bütün özgürlük flehitleri ölümsüzdür. Ne mutlu ki bizler çok say›da büyük flehidin yoldafllar›y›z. Ne mutlu ki bizler Önder Apo gibi bir öndere sahibiz. Ve ne mutlu ki Önder Apo’nun ve flehitlerin yoldafllar›y›z.
ew e. c
Hüseyin Davut(Reber)
om
22
Güç kayna¤›m›z Önderli¤imiz ve flehitlerimizdir Yeni dönemin böyle kapsaml› görev ve sorumluluklar› üstlenilir, bunlar›n gereklilikleri yerine getirilirken, güç kayna¤›m›z Önderli¤imiz ve flehitlerimizdir. Önderli¤imiz ve flehitlerimize olan borçlar›m›z›, yeni dönemin görev ve sorumluluklar›n› yerine getirerek
– Yaflflaas›n Önder Apo! – Yaflflaas›n Özgürlük Mücadelemiz! – Kahrolsun Her Türden Egemenlik, ‹hanet ve Teslimiyet!
May›s 2007 SERXWEBÛN
23
18 Mayıs kararlılık ruhuyla g ö re v l e r i m i z e s a h i p ç ı k a l ı m d i re n i ş i y ü k s e l t e l i m
ne te we .c om
Halk Savunma Komitesi
“Özgürlük mücadelemizin her aşaması büyük çabalarla, kahramanlıklarla kazanıldı.
Her aşamasını, gözünü kırpmadan Önder Apo’nun çizgisinde yaşamını ortaya koyan, kahraman şehitlerimizin kanı üzerinde gelişti. Haki Karer ile başlayan ve günümüzde Kürdistan’ın doğusunda, güneyinde, kuzeyinde, batısında yani dört parçada kahramanca direnerek şehit düşen yoldaşlara kadar gelen şehitler kervanıyla yaratıldı. Önder Apo’nun deyimiyle, özgürlük mücadelemizin yaşayan gerçekleri oldular onlar” liflmeler yafland› ve may›s ay›, flehitler ay› oldu. Kölelik ve yok olufl tarihine dur denilerek, özgürlük ve demokrasi tarihi bafllat›ld›. Bu otuz y›lda Kürt özgürlük destan› yaz›ld›. May›s ay›n›n her bir gününe onlarca kahraman flehidin kan› imzas›n› att›. Bu otuz y›l boyunca özgürlük ve demokrasi mücadelemiz her 18 May›s’ta yeni bir kararlaflmay›, yeni bir at›l›m› ve sürekli bir büyümeyi yaflad›. Kürt tarihinin en karanl›k dönemini özgürlük k›v›lc›mlar› olarak ayd›nlatmay› baflaran kahraman flehitlerimiz, Kürt halk›n›n özgür iradeli ve ulusal temelde yeniden do¤uflunu, diriliflini yaratt›lar. Özgürlü¤ü için her fleyini feda etmeye haz›r, insanl›¤a coflku ve heyecan yayan yeni bir halk›, Kürt halk›n› ortaya ç›kard›lar. 21 yüzy›l›n bafl›nda, özgür, eflit ve demokratik bir dünyan›n yarat›lmas›n›n öncü mücadeleci gücü haline getirdiler.
ww
w.
De¤erli yoldafllar Haki Karer yoldafl›n katlediliflinin otuzuncu y›ldönümünü yafl›yoruz. Özgürlük k›v›lc›m›m›z Haki Karer yoldafl flahs›nda, tüm özgürlük mücadelesi flehitlerimizi sayg› ve minnetle an›yoruz. Say›lar› onbinleri bulan flehitler ordusuyla, halk›m›z›n özgürlük ve demokrasi mücadelesini sa¤lam bir komutaya kavuflturmufl olan Önder Apo’yu selaml›yoruz. Kürt halk›n›n 18 May›s flehitler günü otuzuncu y›l›n› doldurmufl bulunuyor. Bu otuz y›l içinde Kürdistan’da tarihi ge-
De¤erli yoldaflflllar Bu otuz y›l›n her dönemi, çok iyi biliyoruz ki büyük zorluklar ve imkans›zl›klar ortam›nda kahramanca bir çaba ve mücadele ile kazan›ld›. ‹nsan soyunun tafl›d›¤› tüm olumlu özellikler ayakland›r›larak, canland›r›larak, adeta ölüye can verircesine Önder Apo taraf›ndan yeniden yeflertilerek, özgürlük a¤ac›m›z gelifltirilerek, dall› budakl› yaflama iddias› olan ve insanl›¤a heyecan veren bir konuma getirildi. Bu büyük mücadelenin her
aflamas› büyük özverilerle, çabalarla, kahramanl›klarla kazan›ld›. Her aflamas›, Önder Apo’nun çizgisinde halk›m›z›n ba¤›ms›zl›¤›, özgürlü¤ü ve demokrasisi için gözünü k›rpmadan yaflam›n› ortaya koyan kahraman flehitlerimizin kan› üzerinde geliflti. Hakiler, Haliller, Salihler, Cuma lar, PKK’nin ve Önderlik gerçe¤imizin do¤ufl döneminin flehitleri oldular. Kürt halk›n›n özgürlük k›v›lc›m› olarak etrafa saç›ld›lar. ‹nkarc› ve imhac› sistemin karanl›klar›n› o parlak k›v›lc›mlar›yla ayd›nlatt›lar. PKK’nin do¤uflunu ve kuruluflunu gerçeklefltirdiler. Önderliksel do¤uflu yaratt›lar. Herkesin, ‘ne olaca¤›m’ kayg›s›na düfltü¤ü, inkar ve imha sisteminin Kürt toplumu için yok olufltan baflka bir yol b›rakmad›¤› bir ortamda, gerçek birer özgürlük ve demokrasi k›v›lc›m› olarak gelece¤i do¤ru bir biçimde görmenin ve bunu yaratma gücünü, enerjisini, cesaret ve fedakarl›¤›n› ortaya ç›kartman›n abideleri oldular. Dolay›s›yla da PKK’nin ve Önderlik gerçe¤inin do¤uflu temelinde, Kürdün bafl afla¤›ya gidiflini durdurarak, özgür ve demokratik yürüyüflünü ve yükseliflini bafllatt›lar. Kölelik tarihine son vermenin ve özgürlük tarihini bafllatman›n sembolleri oldular. Mazlumlar, Kemaller, Hayriler, Ferhatlar, yine o büyük zindan direniflinin yarat›c›s› olan di¤er kahramanlar, Önderli¤e sahiplenmenin, partiye sahip ç›kman›n, Önderlik çizgisine sahiplenip koruman›n sembolleri olmay› ve bu bayra¤› zafer çizgisinde baflar›yla tafl›may› gerçeklefltirdiler. Onlar, 12 Eylül
SERXWEBÛN May›s 2007
“Özgürlük devrimi, Kürt kızlarının ve oğullarının kahramanca mücadelelesi ve sadece kendi öz güçlerine dayanma temelinde yürüttükleri mücadele ile gerçekleşti. İnkar ve imha sisteminin parçalanması, Kürt halkının özgürlük bilinci, iradesi ve örgütlülüğü bu otuz yılın kahramanlık mücadelesiyle gerçekleşti”
ew e. c
baflar›s›n› yaratt›lar. Dolay›s›yla da ba¤›ms›z ve özgür iradeyle demokratik bir yaflam sürdürmek isteyen yeni Kürt ulusunun do¤uflunu gerçeklefltirdiler. Bu büyük kahramanl›klar sonucu Kürt gençli¤inin ve halk›n›n fedaice mücadele dönemi geliflti. Binlerce flehit verme pahas›na da olsa, bir yandan yarat›lan devrimci de¤erlerin, ulusal demokratik birikimin korunmas› için di¤er yandan ise bu geliflmeler temelinde, Kürt sorununun bar›flç›l ve demokratik birlik çözümünün gerçekleflmesi için, binlerce flehit vermeyi göze alan, gerillan›n yenilmezli¤ini defalarca kan›tlayan, gerilla ile halk serhildan›n› birlefltirerek Kürt sorununun çözümünü gerçeklefltirmeye çal›flan büyük mücadele dönemi yafland›.
Otuz yılın her anı şehitlerimizce yaratıldı
ne t
karanl›¤›n› ayd›nlatt›lar. Faflist askeri rejimin, Kürdistan’› yeniden iflgal edercesine inkar ve imha siyasetini baflar›ya götürmek için her türlü vahfleti, katliam› gelifltirdi¤i bir ortamda, bu zulmün en çok geliflti¤i yerde, adeta kalesi olan zindanlarda, 12 Eylül rejiminin dayand›¤› inkar ve imha sistemini büyük bir öngörü ve kahramanca direniflle yenilgiye u¤ratt›lar. Önderlik çizgimizin, parti çizgimizin, Kürdistan özgürlük ve demokrasi mücadelesinin ideolojik zaferini yaratt›lar. 15 A¤ustos kahramanl›k at›l›m›n›n yarat›c›lar› olan Agitler, Erdallar, Be ritanlar, Önder Apo’nun ifadesiyle, Kürt ulusal kahramanl›k döneminin sembolleri oldular. Mazlumlar›n gerçeklefltirdi¤i büyük zindan direniflini da¤a tafl›yarak ve gerillada somutlaflt›rarak, 12 Eylül faflist askeri rejimin pratik yenilgisini yaratt›lar. 12 Eylül zulmünün kol gezdi¤i kentleri, kasabalar›, köyleri, da¤lar›, ovalar› gerillan›n kurflunuyla ayd›nlatt›lar. Kürt özgürlük gerillas›n› ortaya ç›kartarak, Kürdistan da¤lar›n› her türlü zulme ve gericili¤e karfl› özgürlük mücadelesinin kaleleri haline getirdiler. Her türlü inkarc›l›¤›, teslimiyeti, ihaneti yerle bir ederek, Kürt ulusal diriliflinin özgürlük çizgisinde geliflmesini sa¤lad›lar. Ulusal dirilifl devrimimizin
Zilanlar, Semalar, Rüstemler, Er dallar, fi fiiilanlar, Nucanlar, Mahirler, Serxwebunlar, Viyanlar ve daha binlerce kahraman flehidimiz, Önderlik çizgisini uygulaman›n, Önder Apo’ya sahiplenip koruman›n, binlerce kahraman flehit kan›yla yarat›lan devrimci demokratik de¤erleri koruman›n ve Kürt sorununun bar›flç›l demokratik çözümünü gerç e k l e fl t i r m e n i n sembolleri oldular. Türk devletinin topyekün savafl halinde tüm gücünü ortaya koyarak sald›rmas› karfl›s›nda, gerillan›n yenilmezlik ve zafer çizgisinde tüm bu sald›r›lar› bofla ç›kartan ve Kürt Cuma Tak sorununun de-
w.
ww Cemil Do¤u(Zafer Aslan)
mokratik çözümünü siyaset gündemine getirip zorlayan bir mücadelenin yarat›c›s› oldular. ‹nkar ve imha sisteminin her türlü komplo, entrika ve oyunlar›na ra¤men, yine Önder Apo’ya yöneltilen uluslararas› komplo dahil çok çirkin sald›r›lara karfl›n, en karanl›k ve zor ortamlar› büyük cesaret ve fedakarl›kla ayd›nlatmay› baflararak, bu temelde Kürt özgürlük ve demokrasi hareketinin yenilmezli¤ini her alana dayatan bir gerçekli¤i ortaya ç›kard›lar. K›saca bu otuz y›l›n geçen her an› büyük kahramanl›klara sahne oldu. Her gününe kahramanca mücadeleler s›¤d›r›ld›. Neredeyse her saatinde, her dakikas›nda Kürt halk› en de¤erli evlatlar›n› flehit verdi. ‹flte tüm bu kahramanca durufl ve mücadele temelinde Kürt halk›n›n özgür, demokratik duruflu, örgütlülü¤ü ve yaflam› ortaya ç›kart›ld›. Bu büyük özgürlük devrimi, Kürt k›zlar›n›n ve o¤ullar›n›n kahramanca mücadeleleriyle ve sadece kendi öz güçlerine dayanma temelinde yürüttükleri mücadele ile gerçeklefltirildi. ‹nkar ve imha sisteminin parçalanmas›, Kürt sorununun çözümünün Ortado¤u ve dünya siyaseti gündemine dayat›lmas›, Kürt halk›n›n özgürlük ruhunun, bilincinin, iradesinin ve örgütlülü¤ünün ulusal düzeyde ortaya ç›kmas›, bunlar›n hepsi bu otuz y›l›n kahramanl›k mücadelesiyle gerçekleflti. Tüm bunlar, Haki Karer ile bafllayan ve günümüzde Kürdistan’›n do¤usunda, güneyinde, kuzeyinde, bat›s›nda, yani dört parçada kahramanca direnerek flehit düflen yoldafllara kadar fiiiyarlara, Cihatlara, Jehatlara, gelen, fi Ronahilere kadar uzanan flehitler kervan›yla yarat›ld›. Önder Apo’nun deyimiyle, “Onlar, özgürlük mücadelemizin yaflayan gerçekleri oldular.” Her zaman ve her yerde en temel güç kayna¤›m›z› oluflturdular. Do¤ru yaflam› ortaya ç›kard›lar ve de¤ifltirilemez temsilcileri oldular. Onlar›n açt›¤› yoldan, yaratt›klar› köprüden geçerek, ortaya ç›kard›klar› ruh ve iradeyle donanarak yürüyen Kürt halk›, bugün özgürlük mücadelesini en önde sürdüren ve gericili¤i ödünü patlat›rcas›na korkutan bir güç haline geldi.
om
24
May›s 2007 SERXWEBÛN keslerle geçti. Uluslararas› komploya, a¤›r iflkencelere, yine tek yanl› sald›r›larda çok fazla kay›p vermemize ra¤men, çizgimizde ›srarl› olduk. Sab›rla, ›srarla bar›flç›l, demokratik çözümün gerçekleflmesi için elden ne geliyorsa, ne imkan›m›z varsa onu devreye koyduk. Buna ra¤men gördük ki inkar ve imha sistemi bu tutumumuzu do¤ru de¤erlendirmiyor. Bar›flç›l ve demokratik çözüm aray›fl›m›z› bir zay›fl›k olarak görüyor. Gerçeklefltirdi¤imiz tek yanl› ateflkes süreçlerini, bir taktikmifl gibi ele al›p öyle de¤erlendiriyor. Pasif savunma konumumuzda bulunmam›zdan, tek yanl› ateflkes uygulamam›zdan yararlanarak, yine demokratik çözüm istememizi f›rsat bilerek, bizi imha etmek için elinden gelen her türlü çabay› harc›yor.
ne te we .c om
De¤erli yoldaflflllar Otuz y›l önce, Haki Karer yoldafl›n flehadeti üzerine Önder Apo’nun verdi¤i partileflme ve direnme karar›n›n ne kadar öngörülü, uzak görüfllü, tarihi ve do¤ru bir karar oldu¤u, bu otuz y›lda yarat›lan geliflmelerle a盤a ç›km›flt›r. Bu büyük flehadetin otuzuncu y›ldönümünde, hareket ve halk olarak yine böyle tarihsel bir karar sürecindeyiz. Özgürlük ve demokrasi mücadelesini ilerletmenin yeni bir dönemecindeyiz. Otuz y›l önce gösterilen öngörü ve kararl›l›k iradesi, bugün de bizim için örnek oluflturan, yol gösteren bir gerçeklik oluyor. Önder Apo’nun ve hareketimizin, Kürt sorununun bar›flç›l ve demokratik birlik yaklafl›m› içerisinde çözülmesi için 15 y›l boyunca tek yanl› ortaya koydu¤u irade ve çaba, muhataplar›m›z taraf›ndan do¤ru alg›lanmamakta ve de¤erlendirilmemektedir. 15 y›l boyunca bar›flç›l ve demokratik çözüm için tek yanl› her türlü özveride bulunmam›za, büyük bedeller ödenmemize, hatta uluslararas› komplo gibi bir sald›rganl›¤›n gelifltirilmesine ra¤men, bundan vazgeçmedik. Bunda sonuna kadar ›srar etti¤imiz, bar›flç›l, demokratik ve birlik çözümünden yana oldu¤umuz nettir, kan›tlanm›flt›r. Gerçekten de gerilla ve halk olarak, en önemlisi de Önderlik, bu dönemde büyük özverilerde bulunduk. En zor koflullarda, iflkenceli ‹mral› yaflam›na ra¤men, büyük bir direnifl göstererek, bar›flç›l, demokratik çözüm çizgisinin gerçekleflmesi için çaba harcad›k. Bu konuda 5 kez tek yanl› ateflkes ilan ettik. Bu sürecin yar›dan ço¤u tek yanl› atefl-
25
Erdal (Engin Sincer)
ww
w.
Biz barış dedik onlar zehir gönderdiler
Erdal (Mustafa Yöndem)
Nitekim Önder Apo’nun daha 1993 Mart›’nda gelifltirdi¤i ilk ateflkese Türkiye devleti topyekün savaflla karfl›l›k verdi. 1993-94 y›llar›nda binlerce köyü yak›p y›kan, boflaltan, binlerce faili meçhul denen katliam› gerçeklefltiren, yine tank, top, uçak, bütün savafl araçlar›n› kullanarak gerillaya karfl› topyekün sald›r› yürüten bir savafl durumunu gelifltirdi. 1995 sonundaki ikinci ateflkes sürecine Türkiye yönetimi, 6 May›s sald›r›s›yla karfl›l›k verdi. 1 Eylül 1998’de gelifltirilen üçüncü ateflkes sürecine ise uluslararas› komployu harekete geçirerek, 15 fiubat sald›r›s›n› gerçeklefltirerek karfl›l›k verdi. Geri çekilme sürecine karfl›l›k, çürütme politika-
Salih Kandal
s›n›, provakatif tasfiyeci e¤ilimleri gelifltirmeyi dayatt›. 1 Haziran at›l›m›m›z›n gerçekleri bir kere daha gösteren, çürütme politikalar›n› yenilgiye u¤ratan, yan›lg›lar› konusunda muhataplar›m›z› uyaran gerçekli¤ine karfl›, 23 A¤ustos 2005 tarihli MGK karar›yla topyekün savafl› dayatt›lar. Nitekim gelifltirdi¤imiz 1 Ekim 2006 tarihli beflinci tek yanl› ateflkes sürecini, Önder Apo’yu zehirleyerek, yine yönetimimizi zehirleme ve komplolarla imha etmeyi, gerillay› operasyonlarla ezmeyi, içeride ve d›flar›da tüm kadro yap›m›z› tutuklamay› ve halk› sindirmeyi, böylece Özgürlük hareketimizi imha ve tasfiye etmeyi hedefleyen bir sald›r› plan›yla karfl›lad›lar. Biz ateflkes dedik, onlar askeri operasyon ve sald›r›lar›n› a¤›r k›fl koflullar›na ra¤men birkaç kat art›rd›lar. Biz bar›fl dedik, onlar zehir gönderdiler, imhay› dayatt›lar. Biz kardefllik dedik, onlar bizi cumhuriyet düflman› ilan ettiler. Biz demokratik çözüm dedik, onlar tek fert kalmay›ncaya kadar savafl›larak yok edilecekler dediler. Dolay›s›yla inkar ve imha sisteminin 15 y›ld›r Önderli¤imizin ve hareketimizin gelifltirdi¤i bar›flç›l, demokratik çözüm çabalar›na cevab› net olarak a盤a ç›kt›. Hareketimizin bar›flç›l çözüm çabalar›na karfl› Türkiye cumhuriyeti yönetiminin yaklafl›m› netlik kazand›. ‹nkar ve imha zihniyetinden bir milim sapmak istemedikleri, Kürt soyk›r›m›n› her türlü komplo ve entrikalarla baflar›ya götürmek için ellerinden gelen bütün çabay› harcamada ›srarl› olduklar›n› ortaya koydular. K›saca
SERXWEBÛN May›s 2007
26
Türkiye’de yaflanan son siyasi krizin cumhurbaflkanl›¤› seçimiyle a盤a ç›kt›¤›, görünen bir gerçektir. Rejim yeniden cumhurbaflkan› seçemez duruma düflmüfltür. Oysa 12 Eylül 1980 askeri darbesinin de gerçekleflme gerekçesi, meclisin cumhurbaflkan› seçemiyor olmas›yd›. 6 ay boyunca, 124 tur
Rüstem (Yücel Zeydan)
Nudem (Uta Schneiderbanger)
ww
Amara (Ekin Ceren Do¤ruak)
oylama yap›lmas›na ra¤men cumhurbaflkan›n› seçilememesi 12 Eylül cuntas›n›n askeri darbe yapmas›n›n temel gerekçesini oluflturmufltu. 12 Eylül cuntas›n›n temel iddias›, cumhurbaflkan› seçemeyerek krize düflen sistemi düzeltme noktas›yd›. 12 Eylül darbesiyle oluflturulan yeni sistem art›k cumhurbaflkan› seçememe gibi nedenlerle rejimin krize girmesini aflan, önleyen bir karakter tafl›yacakt›. Oysa 27 y›l sonra gelinen nokta, tekrar bafla dönüfltür. Bugün on birinci cumhurbaflkanl›¤› seçiminde aç›kça görülmüfltür ki, Türkiye cumhuriyeti sisteminde de¤iflen bir fley yoktur. 12 Eylül darbesi gibi rejimler de¤il, kim olursa olsun rejim krizini giderecek bir sistem yaratamamaktad›r. Demek ki her ne kadar cumhuriyet rejiminin krizi cumhurbaflkanl›¤› seçimi sürecinde a盤a ç›ksa da kriz, cumhurbaflkanl›¤› seçiminden kaynaklanmamaktad›r.
w.
yine ciddi bir kriz içinde oldu¤unu, derin bir bunal›m› yaflad›¤›n›, adeta bir kaos ya da ç›kmaz içinde debelendi¤ini görüyoruz. Deniliyor ki, cumhuriyet rejimi kriz içinde bulunuyor. Bunu biz söylemiyoruz, kendileri söylüyorlar. Bu devleti yönetenler söylüyorlar. Eskiden rejimin kriz içinde oldu¤unu ve bunal›m› yaflad›¤›n› solcular söylerlerdi, rejimin muhalifleri dile getirirlerdi. fiimdi cumhuriyet rejiminin tarihinin en derin krizi içinde bulundu¤unu, genelkurmay baflkan› söylüyor, cumhurbaflkan› ifade ediyor. Baflbakan dile getiriyor. Yani devletin en üst yöneticileri bunu söylüyor. Onlarca y›ld›r sosyalistlerin, devrimcilerin, Kürt özgürlükçülerinin söyledi¤i bu gerçe¤i bugün devleti yönetenler itiraf etmek zorunda kalm›fl bulunuyorlar. Peki, anlafl›ld› cumhuriyet rejimi a¤›r bir kriz içinde. Bunu zaten geçen dönemde tüm sol güçler, Önderli¤imiz, hareketi-
Asl›nda kriz yap›sald›r. Cumhuriyet rejiminin yap›lan›fl›nda vard›r. Yoksa ne 12 Eylül 1980 öncesinde a盤a ç›kan güncel bir durumdu, ne de flimdi 11. cumhurbaflkanl›¤› seçiminde a盤a ç›kan güncel bir durumdur. Hay›r. Kriz yap›sald›r ve süreklidir. fiimdi cumhurbaflkanl›¤› seçimi sürecinde a盤a ç›kan ise bu yap›sal krizin bir çat›flma durumunu yaratm›fl olmas›d›r. Peki, bu çat›flma durumu neden yarat›ld›? Bu konuda da Temmuz 2006’dan itibaren, özgürlük hareketimizi imha ve tasfiye etmek üzere haz›rlanm›fl olan sald›r› plan›n›n baflar›s›z kalm›fl olmas›n› gösterebiliriz. Asl›nda bugün cumhurbaflkanl›¤› gerçekleflemiyor, taraflar uzlaflam›yor ise bunun
om
Krizin nedeni cumhuriyetin yapısıdır
ne t
De¤erli yoldaflflllar Otuzuncu flehitler günü ve ay› dolay›s›yla güncel siyasal durumun baz› temel özelliklerini de¤erlendirmek gerekiyor. Haki Karer yoldafl›n katlediliflinin otuzuncu y›l dönümünü yaflad›¤›m›z bu süreçte, Türkiye siyasetinin
miz hep söyledi. Bugün devleti yönetenler de itiraf ediyorlar; öyleyse bu kriz nas›l ortaya ç›kt›? Nereden ortaya ç›kt›? Krizin düzeyi nedir? Bu kriz nas›l afl›labilir? Elbette bu sorulara da do¤ru cevap vermeyi bilmek gerekiyor. Sadece kriz var demek yetmiyor.
ew e. c
nas›l ki otuz y›l önce 18 May›s günü Antep’te Haki Karer yoldafl› katleden sald›r› geçen sürecin geliflme yönünü tayin ettiyse, bugün de 18 May›s katliam›n›n otuzuncu y›ldönümünde, inkarc› ve imhac› güçlerin bizi düflman ilan ederek, tek neferimiz kalmay›ncaya kadar imha sald›r›lar›n› sürdürmedeki ›srarlar› ve sald›rgan tutumlar›, önümüzdeki sürecin nas›l geliflece¤inin yönünü çiziyor.
fiiyar (M.Ali Kaynun)
temel nedeni, PKK’yi imha ve tasfiye plan›n›n baflar›s›z kalm›fl olmas›d›r.
PKK’nin imhası karşılığında iktidar hesapları yapılmaktadır Öyle görülüyor ki, PKK’yi imha ve tasfiye plan› üzerinde, genelkurmay ile hükümet, K›z›lelmac›lar ile AKP statükocular› bir uzlaflma yapm›fllar, Önder Apo bunu, neo-ittiahatçilerle statükocular›n uzlaflmas› olarak tan›mlam›flt›. Her iki tarafta bu plan›n baflar› üzerinde kendi amaçlar›n› flekillendirmifller. AKP hükümetinin, Tayip Erdo¤an’›n hesab›; PKK’nin imha ve tasfiye edilmesinin baflar›s› üzerinden cumhurbaflkanl›¤›n› ele geçirmekti. Genelkurmay baflkanl›¤›n›n, Yaflar Büyükan›t’›n hesab› ise; PKK’nin imha ve tasfiye edilme baflar›s› üzerinden, AKP hükümetini t›pk› geçmiflte Ecevit hükümetine yap›ld›¤› gibi, iktidardan
May›s 2007 SERXWEBÛN
“Genelkurmay başkanlığının politik kararı, cumhurbaşkanlığı ve MGK eliyle sivil kurumlara aktarılmaktadır. Sözde sivil kurumlar da politikayı belirliyormuş gibi, karar süreçleri işletilmektedir. Oysa sivil kurumların karar verme gücü ve yetkisi yoktur. Onların sadece genelkurmayın belirlediği politikaları uygulama görev ve sorumlulukları vardır”
ne te we .c om
uzaklaflt›rman›n, gerekçesi yapmak oluyor. Yani bir uzlaflma temelinde haz›rlanm›fl olan, PKK’yi imha ve tasfiye plan› baflar›lm›fl olsa, AKP cumhurbaflkanl›¤›nda daha fazla ›srarl› olurken, genelkurmay ise AKP’yi hükümetten, iktidardan uzaklaflt›rma da hatta siyaset dünyas›ndan uzaklaflt›rmada, t›pk› Menderes’e, Özal’a, Erbakan’a yap›lan›n bir benzerini, Tayip Erdo¤an ve arkadafllar›na yaparak onlar›n da siyasal yaflam›na son verip, cumhuriyeti irtica dedikleri bu güçten kurtarmay› hesaplad›¤› anlafl›l›yor. Çok farkl› amaçlar temelinde, özgürlük hareketimize karfl› bir uzlaflman›n var oldu¤u ortaya ç›k›yor. PKK’yi imha ve tasfiye etme plan› baflar›s›z kal›nca, taraflar böyle bir plan›n baflar›s› üzerine oturttuklar› hesaplar›n› uygulayamad›lar. Dolay›s›yla çat›flma k›smi kald›, aralar›ndaki çeliflki k›smen derinleflti, geliflti. PKK’ye karfl› yeni bir uzlaflma yaratmak üzere, yeniden bir mevzilenme ortaya ç›kartman›n mücadelesine girdiler. Madem PKK’yi imha ve tasfiye baflar›lamad›, o zaman AKP kurmaylar› cumhurbaflkanl›¤›n› hak etmemifltir ve cumhurbaflkan› olamazlar denildi. Di¤er yandan ise madem PKK’yi imha ve tasfiye plan› baflar›ya gitmemifltir, o zaman AKP’yi iktidardan tamamen uzaklaflt›rmak, çeliflki ve çat›flmay› bu düzeyde derinlefltirmek do¤ru de¤ildir. Bu, cumhuriyet rejiminin zarar›na olur denilerek, çat›flma düzeyi k›smi tutulup, Tayyip Erdo¤an Yaflar Büyükan›t görüflmesinde ortaya ç›kt›¤› gibi, yeni bir uzlaflman›n aray›fl› içerisine girdiler.
27
birinci nedeni olarak laiklik ilkesinin tehdit edilmesini, kendi deyimleriyle irtican›n varl›¤›n› gösteriyor olsalar da bu, gerçek de¤ildir. Türkiye cumhuriyeti rejiminin yap›sal krizinin alt›nda Kürt olgusunu, Kürt gerçe¤ini inkar zihniyeti, politikas› vard›r. Kürt’ü inkar eden ve imha etmek isteyen anlay›fl ve politika vard›r. Çünkü bu, toplumsal realiteyle uyuflmamaktad›r. Antibilimsel, tekçi, despotik bir yaklafl›md›r. Buna ba¤l› olarak, din gerçe¤ini inkar eden mevcut laiklik anlay›fl› da cumhuriyetin yap›sal krizinin önemli bir nedeni olmaktad›r. Nitekim Türkiye cumhuriyet rejimi toplumu bu biçimde düflman ilan etmektedir. Baflta Kürtler olmak üzere, Türk olmayan bütün milliyetleri ve kültürleri düflman ilan ederken, ayn› zamanda dini kesimleri de düflman saymaktad›r. Dolay›s›yla geriye fazla bir toplumsal güç kalmamaktad›r.
Cumhuriyetin ideolojik yapılanışı Türkiye toplum gerçeğine terstir
w.
Cumhuriyet, toplumu kendine düflman sayan ve onunla savaflmay› öngören bir rejim olmaktad›r. Böyle bir rejimin istikrar bulamayaca¤›, sürekli kriz yaflayaca¤› aç›kt›r. Bunun da alt›nda demek ki inkarc› zihniyet, mant›k vard›r. Din gerçe¤ini inkar eden zihniyet ile Kürt ve di¤er kültürler gerçe¤ini inkar eden zihniyet vard›r. Burada, çok kaba materyalist bir laiklik anlay›fl›yla, floven ›rkç› bir milliyetçilik anlay›fl› söz konusudur. Cumhuriyetin felsefik, ideolojik ya- Ronahi (Filiz Ürün)
ww
Krizin arkasında PKK’yi tasfiye planının uygulama düzeyi vardır
Demek ki cumhuriyet rejiminin yaflad›¤› güncel krizin arkas›nda, PKK’yi imha ve tasfiye plan›n›n uygulanma düzeyi vard›r. Dolay›s›yla cumhuriyet rejiminin yap›sal krizi de buna dayanmaktad›r. Neden güncel kriz PKK’ye karfl› mücadeleye ba¤l›d›r? Çünkü cumhuriyet rejiminin yap›sal krizi, Kürt olgusu ve sorununa yaklafl›mla ba¤lant›l›d›r. Her ne kadar baflta CHP ve genelkurmay baflkanl›¤› olmak üzere birçok çevre, cumhuriyet krizinin
p›lan›fl›, Türkiye toplum gerçe¤ine terstir. Onunla çeliflki ve çat›flma halindedir. Dolay›s›yla da sürekli savafl halini ifade etmektedir. Kriz içinde yaflamay› ve savafl halinde toplum üzerinde bask› ve savaflla yönetim olgusunu icra etmeyi içermektedir. Peki, cumhuriyet rejimi yaflad›¤› bu yap›sal krizleri hangi yöntemlerle aflmaktad›r? Baz›lar› iddia ediyorlar ki anayasa mahkemesi verdi¤i kararla Türkiye’nin önünü açt›. ‹flte onun ard›ndan TBMM’si erken seçim karar› verdi. Bu gerçekten böyle midir? Hay›r, böyle olmad›¤› çok nettir. Evet, anayasa mahkemesi bir karar verdi. TBMM de, 22 Temmuz’da erken seçim karar› ald›, ama anayasa mahkemesine söz konusu karar› kim verdirtti? TBMM flimdiye kadar neden böyle bir erken seçim karar› almad› da flimdi ald›? Bütün bunlar›n, 27 Nisan akflam› genelkurmay baflkanl›¤›n›n verdi¤i muht›raya dayand›¤›, inkar edilemez bir gerçektir. Genelkurmay muht›ras›n›n da cumhurbaflkanl›¤› seçimine dayand›¤› ortadad›r. Demek ki anayasa mahkemesi ve meclis gibi sivil kurumlar›n göstermelik kararlar›, esas olarak genelkurmay baflkanl›¤›n›n muht›ralar›yla gerçeklefliyor. Rejimi krizden ç›kartman›n yolu, ordunun muht›ras› oluyor. Yoksa ne anayasa mahkemesinin karar› ne de
Sait (Mehmet Bayram)
SERXWEBÛN May›s 2007
w. Türkiye’de askeri bir diktatörlük mevcuttur
ww
Genelkurmay baflkanl›¤›n›n verdi¤i muht›ran›n bir yüzü de söz konusu mitingler olmaktad›r. Bütün bunlar neyi gösteriyor? Çok aç›k ki karfl›m›zda sivil demokratik bir cumhuriyet de¤il, kaskat› bir askeri yap›lanma ve rejim vard›r. Buna cumhuriyet demek bile mümkün de¤ildir. Kat› bir tekçi, askeri despotizm mevcuttur. Dolay›s›yla asl›nda cumhurbaflkanl›¤›ndan bafllamak üzere meclis, hükümet ve di¤er bütün sivil kurumlar, askeri yap›lanman›n üzerine geçirilmifl k›l›f olmaktad›r. Esas olarak devlet, ordu ve onun etraf›nda örgütlenen kurumlaflmalard›r.
Demek ki Türkiye devletinin gerçek karar ve yönetim gücü ordudur ve onun genelkurmay›d›r. Özellikle cumhuriyetin yap›sal krizini ifade eden temel hususlarda, bu tart›flmas›z böyledir. Dolay›s›yla Türkiye devletinin Kürt sorunu karfl›s›ndaki tutumunu genelkurmay baflkanl›¤› belirlemektedir. Nitekim AKP hükümetinin ve baflbakan›n kendilerine göre politika oluflturma amaçl› 2005 ve 2006 y›l›ndaki baz› giriflimleri, askeri güçler ve genelkurmay baflkanl›¤› taraf›ndan derhal durdurulmufltur.
ew e. c
Bütün karar gücünü genelkurmay baflkanl›¤› ele geçirmifltir. Öyle ki cumhurbaflkanl›¤› seçiminde bile ne meclisin ne de halk›n seçmesine izin veriyor. ‹lla kendisi atayacak ve kendi dedi¤i olacak. Kendi dedi¤ine, plan›na biraz ters bir geliflme olunca, son dönemde görüldü¤ü gibi, hemen muht›ra veriyor ve askeri müdahalede bulunuyor. Böylece kendi plan›na ters bir geliflmenin önünü almaya çal›fl›yor. Bütün bu geliflmelerle bir kere daha Türkiye cumhuriyeti devletinin gerçek niteli¤i apaç›k ortaya ç›km›fl oluyor. Kaskat› bir askeri yap›lanma vard›r. Karar ve yetki genelkurmay baflkanl›¤›n›n elindedir. Her ne kadar cumhuriyet dense de baz›lar›n›n ifade etti¤i gibi bu cumhuriyet, askeri vesayet alt›ndaki cumhuriyet bile de¤ildir. Gerçekte bir askeri diktatörlük mevcuttur. Ancak bu yap›lanma, çeflitli sivil kurumlarla kendini örtmekte, maskelemektedir. Genelkurmay baflkanl›¤›n›n politik karar düzeyi, cumhurbaflkanl›¤› ve MGK eliyle bu sivil kurumlara aktar›lmaktad›r. Bunun ard›ndan sözde sivil kurumlar politikay› belirliyormufl gibi, karar süreçleri iflletilmektedir. Oysa baflta cumhurbaflkanl›¤› ve MGK olmak üzere, hiçbir sivil kurumun karar verme gücü ve yetkisi yoktur. Onlar›n sadece genelkurmay baflkanl›¤›n›n belirledi¤i politikalar› ekonomik, siyasal, sosyal, kültürel alanda uygulama görev ve sorumluluklar› vard›r. Türkiye cumhuriyeti denen olgu gerçekte böyle bir yap›dad›r. Sözde cumhuriyeti temsil eden sivil kurumlar, askeri gerçekli¤i örtecek asma yapra¤› gücünde bile de¤ildir. Bu durum, cumhurbaflkanl›¤› seçimi sürecinde çok net bir biçimde a盤a ç›km›flt›r. Meclisin ne kadar karar gücü oldu¤u, partilerin ne kadar ifllevselli¤e sahip bulundu¤u, çeflitli sözde sivil dernek ya da devlet kurumlar›n›n ne kadar sivil iradeyi temsil etti¤i netçe görülmüfltür. Bütün bunlar›n hepsinin genelkurmayca yönlendirildikleri aç›kt›r. Nitekim genelkurmay baflkanl›¤›n›n son dönemlerdeki politik aktiviteleri, tümüyle bu politik yönlendirmeyi sa¤lamak amaçl› olmufl ve bunu da gerçeklefltirmifltir.
ne t
TBMM’nin yeni bir seçime karar vermifl olmas› de¤ildir. Dolay›s›yla yap›sal bir krize sebep olan cumhuriyet rejimi krizden kurtulam›yor, ama krizi hafifletme ve geçifltirme yöntemi olarak askeri darbeleri ya da muht›ralar› uyguluyor. Geçmiflte, ordunun yönetime aç›kça el koymas› biçiminde olurdu bunlar. fiimdi, 12 Eylül sistemi alt›nda art›k buna gerek olmuyor. Onun yerine, askeri muht›ralar, tehditler yetiyor. Baz›lar› buna postmodern darbe diyor. Bu bak›mdan rejimin krizden ç›k›fl yöntemi olarak gördü¤ü seçim ya da herhangi bir sivil uygulama de¤il, tersine, askeri darbe ya da muht›rad›r. Bu konuda baz› çevreler, son dönemlerde yap›lan cumhuriyet mitinglerini çözüm yöntemi olarak gösteriyorlar. Oysa o mitingler de ordu d›fl›nda de¤ildir. Dikkat edilirse, hiçbir parti ya da ciddi bir kurulufl arkas›nda yoktur. Baz› dernekler sözde bu büyük mitingleri organize ediyorlar. Ama flu aç›kça biliniyor ki tüm bu derneklerin arkas›nda Türk ordusunun özel kuvvetler komutanl›¤› vard›r. Bu komutanl›¤›n halkla iliflkiler bölümü ya da bu komutanl›ktan emekli olmufl subay ve generaller, o kuvay› milliyeci derneklerin, Atatürkçü derneklerin vb ad›na sivil toplum kuruluflu denen derneklerin örgütleyicileridirler. Dolay›s›yla söz konusu mitinglerin hepsi asl›nda ordunun gelifltirdi¤i, arkas›nda askeri gücün bulundu¤u mitinglerdir.
om
28
Seçim gerçeğine stratejik bir anlam yüklemeyeceğiz
Cumhurbaflkanl›¤› seçimi üzerinden gelifltirilen mücadele, asl›nda AKP’yi daha fazla ordu yönetiminin denetimine alma giriflimidir. Bu bak›mdan seçimler, Türkiye’de ciddi bir politika de¤iflikli¤ine yol açmayacakt›r. Biz elbette onu da gözetiyoruz. Mümkün oldu¤u kadar seçim süreçlerini, hatta imkan olursa meclisi bir mücadele alan› olarak de¤erlendirmeye çal›flaca¤›z, ama buras›n›n hiçbir zaman stratejik nitelikte olmad›¤›, politik karar süreçlerinde belirleyici yan›n›n bulunmad›¤› aç›kt›r. Dolay›s›yla seçim gerçe¤ine stratejik bir anlam yüklemeyece¤iz. Zaten devletin kendisi de mevcut seçim sürecini gündemlefltirirken, sivil yönetim yap›lan›fl›nda çok fazla de¤ifliklik öngörmemektedir. Seçimlere mevcut yasalarla gidilmektedir. Meclis aritmeti¤inde yönetimi de¤ifltirecek düzeyde bir de¤iflimin olmayaca¤› herkesçe kabul edilmektedir. AKP belki biraz gerileyebilir, baflka bir partiyle koalisyon yapma durumuna düflürülebilir. Öyle de olsa, yine birinci parti, hükümeti elde tutan güç AKP olacakt›r. Cumhurbaflkan›n› AKP seçemedi diye Türkiye’yi yeni bir erken seçime götürmek, asl›nda cumhurbaflkan›n› seçebilecek bir meclisi ortaya ç›kartmayacakt›r. O zaman böyle bir seçim sürecinin dayat›lmas›ndaki temel amaç nedir? Demek ki bu amaç, AKP’yi mecliste zay›flatmak ya da AKP’nin d›fl›nda yeni bir partiyi mecliste birinci parti haline getirmekten çok, AKP üzerinde
May›s 2007 SERXWEBÛN d›r. Yaflar Büyükan›t ile ‹lker Baflbu¤’un düflmana karfl› savaflmakta s›k s›k söyledikleri esas al›nmaktad›r: ‘Tek bir nefer kalmay›ncaya kadar bu savafl sürdürülecektir.’ Güya da¤da tek bir nefer kalmayacakm›fl gibi ima ediyorlar, ama esas olarak Kürt’ü düflman ilan etmifl durumdalar. Dolay›s›yla bir tek Kürt neferi kalmay›ncaya kadar imha sald›r›lar›n› sürdüreceklerdir. Türkiye cumhuriyeti devletinin Kürtlere ve Kürt özgürlük mücadelesine karfl› tutumu budur. Bu, netleflmifl, kesinleflmifl bir tutum olmaktad›r. Kuflkusuz toplum içinde farkl› düflünenler, bu politikalar› do¤ru bulmayanlar vard›r, ama devleti ve toplumu yöneten, yönetimi elde tutan güç genelkurmay baflkanl›¤›d›r ve mevcut genelkurmay baflkanl›¤›n›n görüflünün bu oldu¤u da sabittir. Bunu gizleme zahmetine bile katlanmamaktad›rlar. Hem Yaflar Büyükan›t hem de ‹lker Baflbu¤ her f›rsatta aç›kça, Kürt düflman› olduklar›n›, Kürt inkar ve imha politikas›n› sonuna kadar sürdüreceklerini ifade etmektedirler. Dolay›s›yla beflinci ateflkes sürecine karfl› Türkiye devletinin tutumu böylece netlik ve kesinlik kazan›yor. Baz› çevreler buna karfl›t olsa da, hatta ordu içinde bile buna karfl› güçler bulunsa da, AKP bile baz› farkl› aray›fllar› geçmiflte sürdürmüfl olsa da genelkurmay karfl›s›nda hiçbir güç duramamaktad›r. fiu netçe ortaya ç›k›yor ki mevcut genelkurmay›n inkarc› ve imhac› zihniyeti darbelenmedikçe, bu zihniyetten kaynaklanan politikalar yenilgiye u¤rat›lmad›kça, Kürt sorununun demokratik çözümü, Türkiye’nin demokratikleflmesi, cumhuriyetin bir demokratik cumhuriyet haline gelmesi, askeri vesayetin
ortadan kalkmas› gerçekleflmeyecektir. Genelkurmay›n bu kaba materyalist, inkarc› ve ›rkç›, floven, milliyetçi zihniyeti ancak güçlü bir özgürlük ve demokrasi mücadelesiyle k›r›l›p, politikalar› yenilgiye u¤rat›ld›kça, Türkiye’nin demokratikleflmesinin ve Kürt sorununun demokratik çözümünün önü aç›labilir. Böyle bir süreç geliflebilir. Bunun d›fl›nda art›k bar›flç›l demokratik çözümün gerçekleflmesi için herhangi bir f›rsat, imkan kalmam›flt›r.
ne te we .c om
bask› uygulayarak, onu Kürt özgürlük hareketine karfl› devlet politikas›yla daha fazla bütünlefltirmektir. Daha çok AKP’nin politikas›n› de¤ifltirme ve orduyla, yani mevcut cumhuriyet politikalar›yla daha fazla uzlafl›r hale getirme çabas›d›r. Nitekim bask› uygulayan güç olarak genelkurmay baflkanl›¤› bu mesaj› aç›kça vermifl, AKP yönetimi de mesaj› alarak buna uygun davranm›flt›r. Yaflar Büyükan›t ile Tayyip Erdo¤an görüflmesi böyle bir mesajlaflma ard›ndan gerçekleflmifltir. Bu, güçlerin birbirlerini biraz sarsarak, yeni bir uzlaflma yaratma aray›fl› olmaktad›r. Böyle bir uzlaflman›n PKK’ye karfl›, Kürtlere ve Kürt özgürlük hareketine karfl› yeni bir ittifak aray›fl› oldu¤u, yeni bir imha ve tasfiye plan› haz›rlama giriflimi oldu¤u kuflku ve tart›flma götürmez bir gerçektir.
29
‘Ne mutlu türküm’ demeyen herkes düşman ilan edilmiştir
ww
w.
K›saca, genelkurmay›n yönlendirmesi alt›nda yeni bir uzlaflma ittifak› devlet yönetimi içinde sa¤lanmaya çal›fl›lmaktad›r. T›pk› 2005 A¤ustosu’nda oldu¤u gibi. fiimdi de yeni bir topyekün savafl plan›, imha ve tasfiye plan› haz›rlanmaya çal›fl›lmaktad›r. Seçim süreciyle asl›nda bu gerçek örtülmek, gizlenmek istenmektedir. Gerçekte ise yap›lan, gizliden gizliye yeni bir hükümet-genelkurmay uzlaflmas› ve ona dayal› PKK’yi imha ve tasfiye plan› olmaktad›r. Nitekim bu konuda hepsi birlefliyorlar. En son ba¤›ms›z adaylar konusunda da mecliste tüm partiler birlik halinde DTP’ye karfl› ortak tutum belirlediler. Kendileri aç›kça, hiçbir konuda birleflemeyen meclis, DTP’ye karfl› birleflti diyorlar. Bu birli¤i yaratan genelkurmay mesajlar›d›r, politikalar›d›r. Genelkurmay›n Kürtlere karfl› politikas› da nettir. Genelkurmay muht›ras›yla, ‘ne mutlu türküm’ demeyen herkes düflman ilan edilmifltir. Bunun anlam›, Kürtler, Türkiye cumhuriyetinin düflman› olmakta- Rohat (Ulafl Gökel)
Nucan (Cennet Dirlik)
Sadece Kürt tarafının istemiyle demokratik çözüm olmuyor
De¤erli yoldaflflllar 18 May›s’tan itibaren Özgürlük hareketi ve halk olarak, yeni bir mücadele sürecine girmekte oldu¤umuz tart›flma götürmez bir gerçektir. 15 y›ld›r Kürt sorununun bar›flç›l demokratik çözümü için Önder Apo ne gerekiyorsa yapm›flt›r. Her türlü zorlu¤a, uluslararas› komploya, yine ‹mral› imha ve iflkence sistemine ra¤men bar›flç›l ve demokratik çözümde ›srarl› olmufltur. Hareketimiz ve halk›m›z da Önder Apo’nun bu çabalar›n› eksiksiz desteklemifltir. Ancak gelinen noktada çok aç›kça görülüyor ki, sadece bizim istememizle, Kürt taraf›n›n istemiyle bar›fl ve demokratik çözüm olmuyor. Bunun gerçekleflmesi için iki tarafl› irade ve yaklafl›m gerekiyor. Oysa k›smen ifade etti¤imiz gibi, Türkiye cumhuriyeti yönetimi bizim bu çabalar›m›z› hep bir zay›fl›k, zafiyet, biraz daha bast›r›l›rsa teslimiyete ve imhaya aç›k bir tutum olarak de¤erlendirmektedir. Kürtleri imha etme çabalar›ndan vazgeçmemektedir. Önder Apo’nun ifade etti¤i gibi, Türkiye yönetimi alt›nda olan Kürdistan’da askeri iflgal vard›r, siyasal sömürgecilik mevcuttur, ekonomik olarak ya¤ma, talan, sömürü, aç b›rakma vard›r. Kültürel olarak ise soyk›r›m sürmektedir. Bu kadar kapsaml› bir imha sald›r›s›n›, Türkiye cumhuriyeti yönetimi halk›m›z üzerinde uygulamaktad›r. Bunun sonucunda Önder Apo, 18 May›s’tan itibaren art›k aktif politik giriflimlerde bulunmayaca¤›n›, Kürt özgürlük
SERXWEBÛN May›s 2007
30 ketimizin ve halk›m›z›n karar› flüphesiz direnme olacakt›r. Bu bak›mdan, genelkurmay›n netçe ortaya koydu¤u ve erken seçimle birlikte yeni bir imha konseptini haz›rlamaya çal›flt›klar› bu süreçte, hareket ve halk olarak bizim de kendimizi savunmak üzere aktif mücadele konumuna geçece¤imiz kesindir. Mart 1993’ten bu yana var olan pasif savunma süreci ya da tek yanl› ateflkese dayal› bar›flç›l demokratik çözüm süreci son bulacakt›r. Elbette meflru savunma çizgisinde demokratik konfederalizmi örgütlemek ve infla etmek üzere, hareket ve halk olarak aktif savunma direnifli içerisine girece¤iz. Art›k tek yanl› ateflkes süreçleri son bulacakt›r. Olursa çift tarafl› ateflkes ve bu temelde bar›fl aray›fllar› gündeme gelebilecektir. Beflinci ateflkes süreci, pratikte Türk ordusunun yaklafl›mlar› nedeniy-
ww
w.
ne t
ew e. c
om
diye bir fley b›rakmam›flt›r. Tam bir savafl konumunu hakim k›lm›flt›r. Yeni bir çift tarafl› ateflkes süreci geliflmedikçe, mevcut durumun art›k ateflkes say›lamayaca¤› aç›kt›r. Belli ki bu yeni süreç aktif savunma ve direnme süreci olacakt›r. Türk genelkurmay›n›n topyekûn imha sald›r›lar›na karfl›, hareketimiz ve halk›m›z özgür, demokratik yaflam›n› gelifltirebilmek için aktif savunma direnifli içinde olacakt›r. Hareket ve halk olarak fiunu herkes çok iyi bilmeli ki, Kürdistan’da ya Önder Apo’nun yürüttü¤ü kararımız direnmektir bar›flç›l demokratik çözüm süreci iflleyecek ve Kürt sorunu bu temelde çözüme Gelinen noktada ateflkesin stratejik kavuflacak ya da meflru savunma çizgibaflar› kazanmad›¤›, Türkiye yönetimisinde aktif savunma savafl› geliflecek ve nin tek yanl› ateflkesten yararlanarak Kürt demokrasisi böyle bir savafl içeriKürt sorununun bar›flç›l demokratik sinde örgütlenip yürütülecektir. Bunun çözümünü gerçeklefltirmek yerine, d›fl›nda üçüncü bir yol kesinlikle olmaÖnderli¤imizi, hareketimizi ve halk›yacakt›r. Önder Apo’suz ve PKK’siz bir m›z› imha etmek için sald›r›lar›n› her Kürt sorununun demokratik çözümü alanda kat kat artt›rd›¤› yaflanan bir asla gerçekleflmegerçek olmufltur. yecektir. Olacaksa Bundan dolay› “Hareketimize dayatılan imha, halkımıza dayatılan inkar ve yok sayma e¤er bir bar›flç›l deÖnder Apo, bar›fl ve demokratik olduğuna göre, var olmak için direnmekten başka çare yoktur. Nasıl ki otuz mokratik çözüm, çözüm çizgisinde yıl önce Haki Karer yoldaşın katliamına karşı direnme kararı verilmiş ve bu, sadece ve sadece Önder Apo’yla politika belirlebu karar büyük tarihsel gelişmelere yol açmışsa, şimdi de dayatılan gerçekleflecektir. mede aktif olmatopyekün imha saldırısına kararımız direnmek olacaktır” Halk›m›z ve hareked›¤›n›, Kürt haltimiz bar›fl›n elçisik›n›n ve özgürlük hareketinin kendi karar›n› kendi- le bir ateflkes süreci olmam›flt›r. Her ne nin ‹mral›’da oldu¤unu, Türk-Kürt birlisinin vermesi gerekti¤ini belirtmifltir. kadar gerilla ateflkese s›k› s›k›ya ba¤l› ¤ine dayal› bir demokratik çözümün an18 May›s’tan itibaren geçerli süreç kalm›flsa da Türk ordusu a¤›r k›fl ko- cak Önder Apo taraf›ndan gerçeklefltiriflullar›na ra¤men askeri operasyonla- lebilece¤ini ilan etmifltir. Hareketimiz böyle bir süreç olmaktad›r. Önder Apo, bar›flç›l demokratik çö- r›n› iki-üç kat artt›rarak sürdürmüfl- bu konuda çok somut bir deklarasyon züm çizgisinde durmaktad›r. E¤er ta- tür. Daha önceki süreçten çok daha yay›nlam›flt›r. Biz hiçbir zaman bar›flç›l raflar baflvurur yard›m talep ederlerse, yo¤un bir çat›flma dönemi bu ateflkes demokratik bir çözümü yads›mad›k. Biz, elli y›l da, yüz y›l da, iki yüzy›l bar›flç›l ve demokratik çözüm çizgisinde sürecinde yaflanm›flt›r. 2007 bahar›yla arabuluculuk görevini yapmaya haz›r birlikte ise tümüyle bir savafl durumu da devam etse, meflru savunma savafl›nda ›srarl› olaca¤›z. Önder Apo’nun bir konumda olaca¤›n› ifade etmifltir. Kürdistan’da hakim hale gelmifltir. ve özgürlük çizgisinin militanlar› ve Onun d›fl›nda özgürlük ve demokrasi Çözüm sadece Önder Apo ile askerleri olarak direnifl mücadelesini mücadelesini yürütmenin art›k harekegelifltirece¤iz. Biz bunun taraf›y›z. Öntimizin ve halk›m›z›n karar› temelinde gelişecektir der Apo da bar›fl ve demokratik çözüolaca¤›n› ortaya koymufltur. Bu noktada hareketimize dayat›lan imha, halk›Önder Apo’nun ça¤r›lar›na uyma te- mün taraf›d›r. Önder Apo’suz ve m›za dayat›lan inkar ve yok sayma ol- melinde, gerilla kendisini 18 May›s’a PKK’siz Kürt sorununun çözülebilecedu¤una göre, var olmak için direnmek- kadar tek yanl› ateflkes konumunda ¤ini düflünenler büyük yan›lg› içindeten baflka çare yoktur. Nas›l ki otuz y›l tutmufltur. Fakat Türk ordusu Bo- dirler. Ya Önder Apo’nun bar›flç›l deönce Haki Karer yoldafl›n katliam›na tan’da, Zagros’da, Amed’de, Erzu- mokratik çözüm çizgisi iflleyecek ya da karfl› direnme karar› verilmifl ve bu ka- rum’da, Dersim’de, Amanos’ta, Ser- yüzlerce y›l da devam etse, örgütlü rar otuz y›lda bu büyük tarihsel gelifl- hat’ta Kürdistan’›n dört bir yan›nda halk olarak biz, aktif savunma direnimelere yol açm›flsa, flimdi de bu tarih- yürüttü¤ü operasyonlar›yla, Güney flinde kesin kararl› olaca¤›z. Özgürlük sel olay›n otuzuncu y›ldönümünde, yi- Kürdistan’a yönelik tehditleriyle, ‹ran hareketi ve Kürt halk› olarak, böyle bir ne hareketimize ve halk›m›za dayat›lan ordusuyla birlikte gelifltirdikleri ortak direnifli sürdürme gücümüz ve imkatopyekun imha sald›r›s›na karfl› hare- sald›r›lar›yla asl›nda pratikte ateflkes n›m›z vard›r. Asl›nda Türkiye devletihareketini ve halk› kendi kaderi hakk›nda karar almak üzere serbest b›rakt›¤›n› ilan etmifltir. Zaten 1 Ekim 2006 tarihli beflinci ateflkes ça¤r›s› yap›l›rken de bu ateflkesin art›k tek tarafl› ateflkeslerin sonuncusu oldu¤u, baflar›l› olursa demokratik çözümün gerçekleflece¤i, baflar›l› olmazsa art›k 1993 Mart ateflkesiyle bafllat›lan sürecin sona erece¤i ilan edilmiflti.
May›s 2007 SERXWEBÛN dir. Bu bak›mdan Türkiye yönetimi için ne tür imkanlar varsa, ayn› düzey Kürtler aç›s›ndan da mevcuttur. Çok iyi biliniyor ki Türkiye yönetimi, Türkiye toplumu savaşın yükünü 1990’l› y›llarda PKK’ye karfl› savafl›m›n› kaldıramamaktadır ABD ve Güneyli güçlerin deste¤ine dayanarak yürütebildi. E¤er ABD ile KDP Dikkat edilirse, Türkiye toplumu bu ve YNK deste¤i olmasayd›, Türkiye yösavafl›n yükünü daha fazla çekeme- netiminin bu kadar uzun vadeli savafl mekte, savafla karfl›t olanlar her geçen sürdürmesi asla mümkün olamazd›. gün artmaktad›r. Buna karfl›l›k Kürt fiimdi ne ABD’den ne de KDP ve toplumu özgürlük ve demokrasi için YNK’den geçmiflteki gibi destek almas› aktif savunma direniflini gelifltirmek- mümkün de¤ildir. Nitekim alamamakten baflka çaresinin kalmad›¤›n› gör- ta, stratejik olarak çeliflki ve karfl›tl›k mektedir. Di¤er yandan Türkiye eko- düzeyi gittikçe daha fazla geliflmektedir. nomisi ve ordusu daha fazla uzun sü- Daha da ötesi, flimdiki genelkurmay reli savafla dayanma gücüne sahip ol- baflkan› Yaflar Büyükan›t, 1990’l› y›llarmazken, Kürt halk›n›n özgürlük güçle- daki gibi ABD’den, KDP ve YNK’den desri, gerillas› ve demokratik kurumlafl- tek alma, PKK’ye karfl› onlarla iflbirli¤i mas› direnifl mücadelesini y›llarca yapma politikas›n› yanl›fl bulmaktad›r. sürdürecek bir güce ve potansiyele sa- Derler ya, kedi ulaflamad›¤› ci¤ere munhiptir. Türk inkarc› ve imhac› sistemi- dar dermifl, Yaflar Büyükan›t’›n tutumu nin dayand›¤› Ortado¤u statükosu da ona benzemektedir. KDP ve ABD’yle Irak’ta parçalanm›flt›r ve bir kere daha daha çok iflbirli¤i yapmak için yan›p tueskiye döndürmek mümkün de¤ildir. tuflmas›na ra¤men, bunu elde edemeBu nedenle Türkiye yönetimi, ‹ran ve yince, bu sefer iflbirli¤i politikas› yanl›flt› Suriye ile ne kadar ittifak yapmaya ça- demektedir. Ne kadar kar›fl›k ve çeliflki l›fl›rsa çal›fls›n, ayn› ittifak› Irak ve Gü- içinde oldu¤unu ancak bu durum gösney Kürdistan federe yönetimiyle sa¤- terir. E¤er f›rsat, imkan ve ortam bulsa, layamayacakt›r. En az›ndan geçmiflte- ABD’yle ve KDP, YNK’yle daha fazla iflki gibi bir iç çat›flma durumu Kürtler birli¤i yapmaya çal›flacakt›r. Ancak aras›nda olmayaca¤› gibi, Özgürlük mevcut uluslararas› ve bölgesel koflulhareketimiz Kürdistan’›n tüm parçala- larda Türkiye yönetiminin Kürt inkar› r›n› harekete geçirecek güce ve etkinli- ve imhas› politikas›na geçmiflteki gibi ¤e ulaflm›fl durumdad›r. destek bulmas›, ABD’yi, AB’yi, bölge Türkiye’nin AB’ye girifl serüveni iyi- devletlerini, daha çok da KDP ve YNK gice ç›kmaz içine düflmüfl görünüyor. bi güçleri eski düzeyde katmas› art›k AB, AKP’ye destek verirken, ordunun imkans›zd›r. Her ne kadar ABD’nin bölyaklafl›mlar›ndan rahats›zl›k duyuyor. gede Türkiye’ye ihtiyaç duyma gibi bir Türkiye’yi tek yanl› ve daha ileri dü- durumu olsa da, ayn› düzeyde Kürtlere zeyde desteklemesi mümkün de¤ildir. de ihtiyaç duyma durumu vard›r. KürtGeleneksel politikay› AB sürdürmekte- lerin de politika yapmas›n›n önü, bölgede ve uluslararas› alanda aç›lm›flt›r. Dolay›s›yla inkar ve imhada ›srarl› olan ve genelkurmay etraf›nda toparlanan kli¤in uzun vadeli savafl yürütme gücü ve imkan› yoktur. Her ne kadar ‹lker Baflbu¤ her f›rsatta Dersim (Medine Ifl›kl›) Mezin Hüseyin(Welat) mezardan geçe-
nin ›sl›k çalmas› gibi, tek nefer kalmay›ncaya kadar savafl› sürdürece¤iz dese de, asl›nda bu onun ne kadar korku içinde oldu¤unu göstermektedir. Nitekim Kenan Evren baflta olmak üzere çok say›da emekli subay›n, savaflla sonuç al›namayaca¤›n› ifade eden görüflleri kamuoyuna yans›m›flt›r. Ordunun savafl gücü eskiye göre çok düflmüfltür. Teknik donan›mla bu zay›fl›k azalt›lmaya çal›fl›lmaktad›r. Bunun da uzun vadeli bir savafl› sürdürmeye yetmeyece¤i aç›kt›r.
ww
w.
ne te we .c om
nin Kürtlere karfl› imha savafl›n› yürütme gücü kalmam›flt›r.
31
Despotik yaklaşımda ısrar sistemin çöküşü olacaktır
Çok net görülüyor ki hareketimizin ve halk›m›z›n özgürlük ve demokrasi için aktif savunma direniflini sürdürme potansiyeli ve imkanlar›, Türkiye’ye göre çok daha güçlüdür. ‹çte ve d›flta zay›f olan, daralan, derin krizler yaflayan Türkiye devletinin kendisidir. ‹yice daralt›lm›fl ve zay›flat›lm›flt›r. Asl›nda bu k›z›lelmac› ya da neoittihatç› denen klik, iyice daralt›lm›fl, s›k›flt›r›lm›flt›r. Afl›lmas› imkan dahilindeydi. fiimdi bu s›k›fl›kl›k bir yandan Yaflar Büyükan›t ve ‹lker Baflbu¤ gibi gerçekten de Mustafa Kemal’den çok, Enver Pafla’ya benzeyen kifliliklerin genelkurmaya getirilmesiyle, yine AKP ve benzer di¤er güçlerin rantç› nitelikleri gere¤i savafl payandas› yap›lmas›yla, bu kli¤in ömrü uzat›lmaya çal›fl›lmaktad›r. Öyle anlafl›l›yor ki nas›l ki Enver Pafla serüvenci yaklafl›mlar›yla koskoca Osmanl› imparatorlu¤unu çöküfle götürdüyse, Yaflar Büyükan›t ve ‹lker Baflbu¤ ikilisi de benzer yaklafl›mlar›yla Türkiye cumhuriyetini daha fazla rejim krizine, bunal›ma götürecektir. E¤er akl› bafl›nda, Türkiye gerçe¤ini gören ve demokratik yaklafl›m› esas alan liderlikler geliflmez ve iradesini ortaya koymazsa, belki de bunlar da benzer serüvenci yaklafl›mlar›yla Türkiye devletini krizler içerisinde çözülüfle ve çöküfle götüreceklerdir. Nitekim bu denli kaba materyalist, inkarc› ve milliyetçi yaklafl›m›n Sovyetler’de bile yaflamad›¤›, çözülüfle gitti¤i aç›kt›r. Sovyetler gibi güçlü bir devlet bile bu zihniyetle ayakta kalamad›¤›na göre, bu kadar daralt›lm›fl, askeri mant›k içine hapsedilmifl bir yaklafl›m
SERXWEBÛN May›s 2007
Mücadelede temel güç kaynağımız şehitlerimizdir
Bunu sürdürmede elbette temel güç kayna¤›m›z her zaman oldu¤u gibi yine flehitlerimizdir. Böyle bir mücadeleyi yürütmede baflar› çizgisini flehitler gerçe¤i vermektedir. Kahraman flehitlerimizin direnme ruhu, fedai çizgisi, Önderli¤e ve halka ba¤l›l›k düzeyi görevlerimizi baflarmada temel kayna¤›m›zd›r. Halk ve gerilla olarak görevlerimizi bu çizgide baflar›yla yürütece¤iz. Gerillay› ve halk serhildan›n› etkili bir biçimde ve birlikte gelifltirerek, aktif savunma direnifli içerisinde Kürt demokrasisini örgütlemeyi sürdürece¤iz. Kürt sorununun çözümünü gelifltirece¤iz. Bu çizginin baflar› getirece¤i, zafer getirece¤i otuz y›ll›k direnifl içerisinde ortaya ç›km›flt›r. Özgürlük ve demokrasi birikimlerini katbekat ilerleterek, hem Kürt halk› hem de bölge halklar› için özgür ve kardeflçe yaflam sürecini ilerletece¤i ortadad›r. Elbette yeni süreç aktif savunma direniflinin kendine has özellikleri olacakt›r. Özellikle gerilla cephesinde bu gerçekleri görmek büyük önem arz etmektedir. Düflman›n inkar ve imhadaki bu ›srar›n›n getirdi¤i yeni taktikler,
w.
ne t
De¤erli yoldaflflllar Düflman, inkar ve imhada kararl›d›r. Kolay kolay bu yoldan kendi r›zas›yla vazgeçmeyece¤e benzemektedir. Dolay›s›yla ayn› kararl›l›k, hatta daha fazlas› özgürlük ve demokrasi mücadelesini gelifltirmek için bizde olmak durumundad›r. Özgürlük ve demokrasi mücadelesini gelifltirmede, aktif savunma direniflini ilerletmede hareket ve halk olarak çok kararl› ve ›srarl›y›z. Esas zor olan, pasif savunma konumunda olmakt›. Gerilla için, halk için zor olan tek yanl› ateflkesi sürdürebilmekti. Biz on befl y›ld›r o zorlu süreçlerden baflar›yla geçip bugüne geldik. En zoru, büyük bedeller ödemifl olsak da, baflar›p bugüne ulaflt›k. Gerilla büyük tecrübe edindi, dersler ç›kard›. Tek yanl› ateflkesi y›llarca sürdürme gücünü gösterdi. fiimdi bu kadar zorlu süreçleri baflar›yla yürütebilen, onun deney ve tecrübesini edinmifl olan bir gerillan›n, halk›n aktif savunma direniflini gelifltirmesi elbette daha çok mümkündür. Geçmiflten daha zor olmayacakt›r. Zor süreçler afl›lm›flt›r. Özgürlük için, demokrasi için, demokratik komünalizmi örgütlemek için, Kürt halk›n›n özgür, demokratik komünal yaflam›n› konfederalizm çizgisinde gelifltirebilmek için aktif direnifli yürütme gücü ve imkan› vard›r.
Bar›fl ve demokratik çözüm elbette tercihimizdi. Önderli¤imizin istemi ve büyük çabayla gerçeklefltirmek istedi¤i husustu. Do¤ru buldu¤umuz ve inand›¤›m›z için onda ›srar ettik. Fakat e¤er bu karfl›lanm›yorsa, karfl› taraf çözüme gelmiyorsa, o zaman Kürt halk› kendi özgür demokratik örgütlülü¤ünü gelifltirip iradesini ortaya ç›kartarak, kendi çözüm alternatifini gerçeklefltirebilir. Bunu sa¤lama sürecine giriyoruz. Elbette mücadele etmek dinamizm getirdi¤i gibi, bedel de ister. Biz bu bedeli geçmiflte verdi¤imiz gibi, flimdi de özgürlük için, demokrasi için, eflitlik için, halklar›n kardeflli¤i ve birli¤i için, insanl›k için ödemeye haz›r›z. Binlerce, on binlerce kahraman flehit verdik. fiimdi de bu mücadelenin istedi¤i bedeli ödemeye haz›r›z. Yeter ki, insanl›¤›n özgür, eflit, demokratik yürüyüflü gerçekleflsin. Kürt halk›n›n özgür ve demokratik gelece¤i garanti alt›na al›ns›n.
Kürt halkı ve hareketimiz alternatifsiz değildir
ww
Önder Apo’nun yürüttü¤ü bar›fl ve demokratik çözüm çizgisi muhataplar› taraf›ndan olumlu karfl›lanmaz ve pratiklefltirilmezse, hareket ve halk olarak bizim de gelifltirece¤imiz, aktif savunma savafl› içerisinde Kürt demokratik konfederalizmini örgütlemek, direnifl içerisinde Kürt halk›n›n özgür, ba¤›ms›z, demokratik yaflam›n› örgütleyip sürdürmektir. Bu da hareketimizin ve halk›m›z›n çözüm alternatifidir. Demek ki Kürt taraf›, Kürt halk›, hareketimiz alternatifsiz de¤ildir. Çözümsüz de¤ildir.
tarzlar dikkatle incelenip, ona göre tedbirler gelifltirilmelidir. Yine aktif savunma duruflu elbetteki hareket tarz›nda, örgütlenmede, eylem çizgisinde her bak›mdan yenilikler istemektedir. Bu bak›mdan tüm arkadafllar›m›z›n, gerilla komutanl›klar›n›n, birliklerinin yeni sürecin özellikleri üzerinde yo¤unlaflmas›, tart›flmas›, taktik ve tarz bak›m›ndan gerçeklefltirmemiz gereken yenilikleri bularak prati¤e geçirmesi gereklidir. Bir yandan düflman›n ortaya ç›kard›¤› yenilikleri çözüp onlar› bofla ç›kartacak tedbirler gelifltirirken, di¤er yandan yeni mücadele sürecinin özelliklerine uygun bir üslenme tarz›, hareket tarz›, vurufl tarz› gelifltirmek görevlerimizi baflarmak için esas olmal›d›r. Bu da her alandaki komuta ve savaflç› gücünün kendi görevidir. Tüm yoldafllar›n yüksek bir sorumluluk duygusuyla bu görevlerine sahip ç›kacaklar›, yarat›c› bir yaklafl›mla mücadeleyi baflar›yla yürütecek tarz ve takti¤i yakalayacaklar›na dair inanc›m›z güçlüdür. Yeter ki yo¤unlaflal›m, sorumlu davranal›m. Görev ve sorumluluklar›m›za sahip ç›kal›m. Yeter ki Önderlik çizgisini, flehitler çizgisini iyi kavrayal›m. Onlar›n güçlü takipçileri olmay› bilelim. Böyle yapan herkes her yerde kesinlikle baflar› kazan›r. Zorluklar› yener. Engelleri aflar. El att›¤› tüm görevleri baflar›yla yürütür. Otuz y›ll›k mücadele prati¤imizin kan›tlad›¤› gerçeklik budur. Bu gerçek bundan sonra da mücadelemizi baflar›yla gelifltirmede temel güç kayna¤›m›zd›r. Bu bak›mdan da zorluklar geçmiflte kalm›flt›r. Zor görevleri baflaranlar kahraman flehitlerimiz olmufltur. Onlar›n yaratt›¤› büyük birikim, yine sa¤lad›klar› tecrübe bizim yeni süreç görevlerini baflar›yla yürütmemiz konusunda en temel dayanaklar›m›zd›r. Onlara dayanmay› bildikçe baflaraca¤›m›z kesindir. fiehitler çizgisini özümseyen ve prati¤e aktaran herkes her yerde kesinlikle baflar›l› olacakt›r. Bu temelde, Haki Karer yoldafl›n ve tüm kahraman flehitlerimizin an›lar› ölümsüzdür diyoruz.
ew e. c
ile Türkiye’nin ilerlemesi, kendini demokratiklefltirmesi mümkün de¤ildir. E¤er genelkurmay bu dar, bask›c›, despotik yaklafl›m›nda ›srar ederse, gidifl Türkiye’deki sistemin çöküflü, farkl› patlamalar›n ortaya ç›k›fl› olacakt›r.
om
32
– Yaflflaas›n özgürlük ve demokrasi mücadelemiz – Bijî Reber Apo! 12 May›s 2007
May›s 2007 SERXWEBÛN
33
Dünden bugüne 1 May›s
ne te we .c om
“Yeni paradigma ve yap›lanma gerçe¤imiz, sistem karfl›s›nda mücadelesiz kalmama gerçe¤ini ifade etmektedir. Yeni paradigman›n teorisi de, ideolojisi de, kiflili¤i de, örgüt anlay›fl› da bu çerçevede de¤erlendirilmelidir. Böyle de¤erlendirmeyen her türlü yaklafl›m ya inkarc›d›r ya milliyetçidir ya burjuva e¤ilimdir. Bizler ne Kürt milliyetçi e¤ilim ne de burjuva liberal e¤ilim içinde olaca¤›z. Sistemden nas›l kopaca¤›z sorusunu kendimize sorarak mücadelemizi etkili biçimde sürdürece¤iz” enternasyonal çat›s› alt›nda buluflmas› giderek dünyan›n birçok ülkesinde emekçilerin daha da örgütlü mücadele vermesini beraberinde getirmifltir.
Kapitalizm esas baflar›s›n› 19. yüzy›lda ilan etmifltir
O zaman›n ABD’si ayd›nlanma ça¤›ndan sonra kapitalizmin zafer kazand›¤› bir ülkedir. Kapitalizm, sistem olarak baflar›s›n› esas olarak da 19. yüzy›lda ilan etmifltir. Devletçi gelene¤e ve iktidar olma tecrübesine sahip egemen sömürücü s›n›flar, burjuvazi flahs›nda da kendini hakim k›lmak, bask›y› ve eline geçirdi¤i devlet araçlar›n›, imkanlar›n› sömürücü düzenlerini kal›c›laflt›rmak için kullanm›fllard›r. Bu çerçevede 19. yüzy›lda kendisini siyasi olarak tamamen hakim hale getiren kapitalizmin sömürüsü çok derin ve kapsaml›d›r. Kad›nlar›n ve çocuklar›n bile 16-18 saat çal›flt›r›ld›¤›, emekçilerin iliklerine kadar sömürüldü¤ü bir sistem haline gelmifltir. fiimdi ise b›rakal›m sekiz saatlik ifl gününü, Avrupa’da haftada befl gün ve yedi saatlik çal›flma gerçe¤i ortaya ç›km›flt›r. Emekçilerin kesintisiz iki yüz y›ld›r süren sekiz saatlik çal›flma ve eflit ifle eflit ücret mücadelesinin sonucu böyle bir düzey yakalanm›flt›r. Bu mücadelenin yan›nda, bilimsel teknik geliflmenin ortaya ç›kmas›yla birlikte ifl saatlerinin azalt›lmas› imkanlar› do¤mufl, eflit ifle eflit ücret ödeme konusunda da önemli mesafeler kaydedilmifltir. Tüm bu geliflmelerin öyle kolay olmad›¤›n›, emekçilerin her y›l 1 May›s’ta bedel vermesiyle ortaya ç›kt›¤›n› bilmek gerekir. 19. ve 20. yüzy›lda örgütlenen iflçiler, emekçiler kapitalizmi geriletmek ve aflmak için büyük mücadele vermifltir.
ww
w.
1 May›s, dünyan›n her taraf›nda iflçiler, emekçiler, sosyalist dünya özlemini dilendirenler ve bu özlemlerle yaflayan emekçilerin mücadele ve dayan›flma günü olarak kutlanmaktad›r. 1 May›s 1886’da, Chicagolu iflçiler 12 ile 16 saat aras› olan çal›flma saatlerini 8 saate düflürme talebiyle grev yaparlar. Bir y›l sonra yine Chicago’da olaylar yaflan›r. Olaylar dört iflçi önderin idam edilmesiyle sonuçlan›r. 1899’da II. Enternasyonal taraf›ndan dünya emekçilerinin mücadele ve dayan›flma günü olarak 1 May›s kabul edilir. 1 May›s, bir sürecin ve sekiz saatlik ifl gücü için verilen mücadelenin sembolü haline getirilir. 19. yüzy›l ile 20. yüzy›l›n bafl›nda Amerika Birleflik Devletleri’nde emekçilerin mücadelesi yükselifltedir. Kad›n hareketi de belli bir geliflmeyi ve yükselifli yaflamaktad›r. Nitekim 8 Mart Dünya Emekçi Kad›nlar Günü de ABD kaynakl›d›r. Bu tür günler do¤al olarak kapitalizmin en fazla geliflti¤i ve iflçi mücadelesinin en yo¤un oldu¤u Amerika’da ortaya ç›k›yor. Amerika önceleri bugünkü gibi sessiz, emekçilerin mücadelesiz oldu¤u bir ülke de¤ildi. O zamanlar emekçilerin mücadelede öncülük etti¤i bir ülkeydi. Böyle bir ülkede 1 May›s ortaya ç›k›yor. Daha sonra bütün dünyada kutlan›yor. 1 May›s Emekçiler Günü’nde ifadesini bulan emekçilerin mücadelesi ve sosyalizm hedefi esas olarak da Önderli¤imizin sosyalizmin peygamberleri dedi¤i Marks ve Engels’in, I. Enternasyonali örgütleyerek iflçileri sadece tek tek ülkelerde de¤il, uluslararas› alanda dayan›flma içine sokan bir bilinç ortaya ç›karmas›yla yayg›nlaflm›flt›r. ‹flçi örgütlerinin gelifltirilmesi ve bunlar›n
Kapitalist sisteme karfl› mücadelenin 19. yüzy›l›n ortalar›nda Marks ve Engels’in önderli¤inde, sosyalizmin bayra¤› alt›nda yap›ld›¤›n› biliyoruz. Eksi¤i, yanl›fl› bir yana, kapitalizmin sömürüsünün bask›n oldu¤u bir süreçte emekçileri, iflçileri bir ideolojiye, teoriye, örgütlü güce, mücadele stratejisi ve taktiklerine kavuflturmak gerçekten de tarihi bir sorumlulu¤u yerine getirmekti. Bu sorumlulu¤u çok ciddi bir biçimde duyarak, ciddi yaklaflarak, iflçilerin eline ideolojik, teorik, örgütsel güçlü bir silah vermifllerdir. 19. yüzy›lla birlikte ABD ve Avrupa’da emekçilerin mücadelesinde önemli ilerlemeler yaflanm›flt›r. ABD de iflçilerin, emekçilerin büyük mücadele verdi¤i bir ülke olmufltur. Hala zevkle okunan Jack London, John Steinbeck ve Haward Fastlar gibi yazarlar, o dönem ABD’sinin nas›l oldu¤unu, emekçilerin mücadelesini, sistemin de bask›c›, sömürücü yönünü anlatan de¤erli edebi eserler yaratm›fllard›r. O dönemdeki mücadeleleri anlatan filmler de vard›r. ABD’de sar› sendikac›l›¤›n ortaya ç›kmas›, burjuvazinin emekçileri sat›n al›p sistem içi bir s›n›f haline getirmesiyle birlikte bu yönlü mücadeleler de gerilemifltir. Teorinin sisteme yanl›fl yaklafl›m›, sistemi tarihsel bütünlü¤ü ve geliflim evreleri itibariyle köklü ele alamay›fl›, yine kendini darlaflt›ran bir yaklafl›m içinde olmas›, sistemin emekçiler ve toplum üzerindeki hakimiyetini k›rmada rolünü oynayamamas›na sebep olmufltur. 1 May›s denince akla esas olarak da sosyalizm tarihi, sosyalizm anlay›fl›, insanl›¤›n demokrasi, özgürlük ve sosyalizm için verdi¤i mücadeleler gelmelidir. Bunlardan ç›karaca¤›m›z ideolo-
SERXWEBÛN May›s 2007
“Ortado¤u’da halklar›n demokrasi, kardefllik, dayan›flma ve özgürlük bilinci oluflmad›¤› müddetçe Kürtlerin özgürlük ve demokrasisi tehlikede olacakt›r. Kürtlerin kendi özgürlük, demokrasi ve yaflamlar›n› sa¤lamak aç›s›ndan bile Ortado¤u’da sosyalizm ve özgürlü¤ün geliflmesine öncülük etmeleri gerekir. Sosyalist düflüncenin geliflti¤i Ortado¤u’da flovenizm, milliyetçilik, halklar›n kültürlerine sayg›s›zl›k olamaz”
ew e. c
münü’dür. Paris Komünü ile iflçi s›n›f› hareketlerinin ve sosyalizmin güç kazand›¤›n› söylemek gerekir. Sosyalizm ve 1 May›s aç›s›ndan Paris Komünü iyi irdelenerek sürekli okunmas›, ö¤renilmesi gereken baflucu kitab›d›r. Belirtti¤imiz gibi II. Enternasyonal, 1 May›s’› resmilefltirmifltir. Böylece 1 May›s ruhuyla kapitalizme karfl› mücadelenin daha ideolojik, teorik ve örgütlü yürütülmesini beraberinde getirmifltir. Bu örgütlülük ve mücadele, dünyan›n her co¤rafyas›nda en fazla insan›n kat›l›p kutlad›¤› bir günü ortaya ç›karm›flt›r. Art›k inkar edilemeyecek ve yasaklanamayacak 1 May›s gerçe¤i, dünyada kendisini herkese kabul ettirmifltir. h›ristiyan’› da, müslüman’› da, budist’i de, her türlü toplum da bu bayram› kutlamaktad›r. Yani insanlar› 1 May›s kadar kucaklayan, insanlar›n özlemlerine en genifl biçimde cevap veren baflka bir gün yoktur. Bu da özünde var olan demokratik özgürlükçü yan› ve sosyalizm hedefi ile ilgilidir. 1 May›s adalet, eflitlik, özgürlük duygusuna ve insanl›¤›n binlerce y›ld›r mücadele verdi¤i özlemlere cevap verdi¤i için en büyük gün ya da bayram olarak kutlanmaktad›r. 1 May›s’ta bütün dünyada meydanlar doludur. ‹flçiler, emekçiler büyük bir coflkuyla her yerde yürümektedir. Bugünde yaln›z insanlar›n de¤il, sokaklar›n ve meydanlar›n yüzü de s›cakt›r. Bugün dolu meydanlar ve sokaklar umutla dünyaya bakt›¤› gibi, insanlar›n da özlemi ve umudu bugün en yüksek düzeyde kendini d›fla vurmaktad›r.
ww
w.
ne t
jik, teorik, örgütsel ve pratik derslerle gelece¤e bak›fl›m›z› daha net ortaya ç›karmak akla gelmelidir. Önderli¤imiz tüm 1 May›s de¤erlendirmelerini kapsaml› bir sosyalizm çözümlemesi fleklinde yapm›flt›r. PKK’nin sosyalizm anlay›fl›n› ortaya koymufltur. Dünyada da 1 May›s sadece iflçilerin, emekçilerin bayram› olarak ele al›nmaz, ayn› zamanda sosyalizm bayram› olarak kutlan›r. Sosyalizmin kendini ve mücadelesini ele al›p de¤erlendirdi¤i bir gündür. Dolay›s›yla da sosyalistlerin mücadele ve dayan›flma günüdür. Geçmiflteki mücadele biçimini biraz açmam›z gerekiyor. 19. yüzy›lda Avrupa’da kapitalizmin geliflmesi de yüksek düzeydedir. Bu yönüyle Marks ve Engels’in mücadele vatanlar›d›r. Almanya’da, daha sonra Fransa ve ‹ngiltere’de mücadele yürütmüfllerdir. Emekçilerin mücadelesi belli düzeyde teorik ve örgütlü güce dönüflmüfltür. 1871’de Paris Komünü’nde oldu¤u gibi, Paris halk›n›n Paris’te burjuva devleti y›karak, kendisini ayr› bir sistem olarak ilan etmesi sosyalizmin önemli bir deneyimidir. Komünlerin örgütlenmesi, mahalle ve semt komünlerinin kurulmas› üzerine kurulmufl bir sistemdir. Komünler hem siyasal, hem sosyal yan› olan kurumlard›r. Bir nevi meclis rolünü de oynamaktayd›lar. Bu komünler ayn› zamanda her yerde tabandan ekonomik ve sosyal düzeni kurarak sosyalizmi gelifltirmek için oluflturulmufllard›r. Komünlerle birlikte sosyalizmin hedefi ya da 1 May›s’›n içeri¤i daha da önemli hale geliyor. Sosyalist düflüncenin geliflmesine, sosyalizmin dünyada itibar kazanmas›na, gelece¤e güvenle bakmas›na Paris Komünü bir ivme kazand›r›yor. Paris Komünü ile birlikte sosyalizm bütün dünyada önemli geliflme gösteriyor. Dünya emekçiler gününü ortaya ç›karan sekiz saatlik ifl günü grevleriyle Paris Ko-
gün, verilen büyük mücadeleler sonucu emekçilerin, halklar›n özgürlük, demokrasi, sosyalizm umudu artt›¤› gibi, sömürücü güçlerin emekçilerin gücünü görerek gelece¤e kayg›yla bakt›¤› bir gündür. Kapitalistler geleceklerinin öyle parlak olmad›¤›n›, özgürlük ve demokrasi yanl›lar›n›n er geç dünyaya hakim olaca¤›n› görüyorlar. Çünkü bugün emekçiler bütün mücadele tarihini, insanlar›n özgürlük ve demokrasi için neler yapabilece¤ini daha iyi anl›yorlar ve gelece¤e güven duyuyorlar. Nas›l ki Newroz’da Kürtler ulusal demokratik duygular›n›n, kimliklerinin en fazla fark›na vararak, bu u¤urda verdikleri mücadeleyi hat›rlayarak kendilerini güçlü görüyorlarsa, 1May›s’ta da dünya emekçilerinin, halklar›n›n enerjilerinin ve güçlerinin fark›na vard›¤›n›, özgüvenlerinin artt›¤›n› söylemeliyiz. Nas›l ki bugün Önderli¤imiz ‘serkeftin halk›’n›n olufltu¤unu belirtiyorsa ve bunun ortaya ç›kmas›nda en temel gün de Newroz ise, özgürlü¤e ve demokrasiye yönelmifl bir insanl›¤›n ortaya ç›kmas›nda da 1 May›s gününde verilen mücadelelerin pay› önemlidir. 1 May›s tarihine bak›l›rsa öyle s›radan bir gün olmad›¤› anlafl›l›r. Herhangi birisinin haydi flu günü bayram ilan edelim, haydi bugünü önemli gün ilan edelim demekle günler önemli olmaz. Onlar› önemli yapan arkalar›ndaki tarihtir, mücadeledir. Nas›l ki Newroz’un içeri¤ini bizim mücadelemiz ve arkas›ndaki tarih belirliyorsa, 1 May›s’›n içeri¤ini ve büyüklü¤ünü de halklar›n ve emekçilerin mücadelesi belirliyor. 1 May›s dünyan›n her taraf›nda ayn› heyecan ve coflkuyla kutlanm›yor. 1 May›s’›n coflkuyla kutland›¤› yerler özgürlük ve demokrasi bilincinin, yine örgütlülü¤ün yüksek düzeyde oldu¤u yerlerdir. Yani her yerde 1 May›s’›n ayn› düzeyde kutland›¤›n›, ayn› düzeyde anlafl›ld›¤›n›, ayn› derinlikte sosyalizm, demokrasi ve özgürlük günü haline getirildi¤ini düflünmemek gerekir. Newroz’u ‹ran, Türkmenistan, Tacikistan da kutluyor, ama Kürtlerin kutlad›¤› Newroz ile di¤er halklar›n kutlad›¤› Newroz aras›nda fark vard›r. Çünkü Kürtler Newrozlarda büyük mücadele verdiler, fedakarl›k yapt›lar. Bu yönüyle de Newroz Kürtler aç›s›ndan her
om
34
1 May›s’› önemli yapan tarihi ve mücadelesidir 1 May›s özellikle emekçilerin, ezilenlerin, sosyalist dünyaya özlem duyanlar›n umutlar›n›n yükseldi¤i gündür. Bu-
May›s 2007 SERXWEBÛN
35
zaman mücadele ve özgürlük günü olacakt›r. 1 May›s’›n çeflitli halklar aç›s›ndan anlam› ve yeri de arkas›ndaki mücadele tarihiyle ilgilidir.
ne te we .c om
Sosyalizmi temsil etme bizim için zorunluluktur
y›s›yla hem güncel, hem tarihsel olarak özgürlük ve demokrasiyi, sosyalizmi temsil etme bizim için bir zorunluluktur. Ya da ahlaki tarihsel bir görevdir. Çeflitli Kürt milliyetçilerinin, burjuvalar›n, feodallerin söyledi¤i gibi, bize ne sosyalizmden, bize ne dünya insanl›¤›ndan biçiminde bir yaklafl›m›m›z olamaz. Onlar sosyalizmi savunmay›, böyle bir iddiada bulunmaya Kürtler için lüks görüyorlar. Halbuki tersi do¤rudur. Sosyalizmi savunmamak, halklar›n kardeflli¤ine, dayan›flmas›na, özgürlü¤üne dayal› bir sistemi savunmamak Kürtler için çok tehlikelidir. Sosyalizmi savunmamak Kürtler için bir gaflettir. Ortado¤u dünya dengelerinin olufltu¤u yer oldu¤undan, Ortado¤u’nun özgürleflmesi ve demokratikleflmesi dünyan›n demokratikleflmesi ve özgürleflmesini çok yak›ndan ilgilendirmektedir. Karfl›l›kl› bir etkileflim söz konusudur. Ortado¤u’da halklar›n demokrasi, kardefllik, dayan›flma ve özgürlük bilinci oluflmad›¤› müddetçe Kürtlerin özgürlük ve demokrasisi tehlikede olacakt›r. Kürtlerin kendi özgürlük, demokrasi ve yaflamlar›n› sa¤lamak aç›s›ndan bile Ortado¤u’da sosyalizm ve özgürlü¤ün geliflmesine öncülük etmeleri gerekir. Sosyalist düflüncenin geliflti¤i Ortado¤u’da flovenizm, milliyetçilik, halklar›n kültürlerine sayg›s›zl›k olamaz. Çünkü sosyalizm milliyetçili¤i törpüleyen, onu ortadan kald›ran bir ideolojidir.
ww
w.
Bizim aç›m›zdan da 1 May›s gününün büyük de¤eri vard›r. Çünkü bugün dünya insanl›¤›n›n, emekçilerinin, sosyalistlerinin öncü gücü oldu¤umuzu düflünüyor ve söylüyoruz. Biz özgürlük ve sosyalizm tarihi aç›s›ndan Önderli¤imizin rolünü Marks ve Engels’in rolü gibi görüyoruz. Tabii onlar›n teorilerinde, ideolojilerinde önemli yan›lg›lar vard›. Ama Önderli¤imizin vurgulad›¤› gibi, sorumluluk ve ciddiyet anlam›nda onlar sosyalizmin peygamberleriydi. Ç›k›fllar› bu düzeyde tarihsel de¤erdedir. O dönem eksik ve yanl›fll›klar›yla ç›k›fllar›n› yapt›lar. Yak›n zamana kadar da emekçilerin önderi olarak kabul edildiler. fiimdi biz 1800’lerde ortaya ç›kan sosyalizmin paradigmas›n› ve teorisini aflarak, olumsuzluklar›n› at›p olumluluklar›n› alarak, bunu derinlefltirerek büyük bir iddiayla, en iyi temsil ederek sosyalizmin öncü ideolojik gücü olarak tarihteki yerimizi al›yoruz. Kendimize biçti¤imiz rol, önümüze koydu¤umuz hedef budur. Biz sadece Kürtlerin siyasal sorunlar›n› çözen bir hareketi de¤iliz. Hatta sadece Ortado¤u’nun ve bu çerçevede Kürtlerin özgürleflmesini düflünen bir hareket de de¤iliz. Biz bütün insanl›¤›n özgürleflmesini sa¤lamak için mücadele eden bir hareketiz. Bu yaklafl›m›m›z tarihimize lay›k olman›n da bir gere¤idir. E¤er neolitik toplum ilk burada kurulmuflsa, insanlar komünal demokratik, yani sosyalist yaflam› ilk bu topraklarda yaflam›flsa, Sümerlere ve M›s›r’a karfl› halklar›n komünal demokratik yaflam›n› temsil etmiflse, onlar›n Kürdistan’a do¤ru kendini geniflletme, sömürücü uygarl›klar›n› yaymaya karfl› ilk özgürlük savafl›n› veren halk olmuflsa, Kürtleri tarihsel olarak ilk özgürlük savafl› veren halk olarak görüyorsak, tabii ki tarihimize ba¤l›l›¤›n gere¤i olarak bu mücadeleyi öncü güç olma ruhu ve sorumlulu¤uyla sürdürece¤iz. Dola-
Önderlik Mark ve Engels’in özlemlerinin gerçeklefltiricisidir Önderli¤imiz sosyalizmin teorisini ve iki yüzy›ll›k prati¤ini elefltiriyor. Bu
elefltiriyi yerine yenisini koymak için yap›yor. Yoksa onu yerle bir etmek için de¤il. Marks’›, Engels’i elefltirmesi, kendisini olumlu olumsuz anlamda onlar›n mirasç›s› olarak görmesi nedeniyledir. Onlar›n özlemlerine ve sosyalizm idealine sayg›n›n gere¤i olarak, olumsuzluklar›n› at›p, yerine olumluluklar› koyarak, onlar›n özlemlerini gerçeklefltirmek için bu kadar elefltiri özelefltiri yap›yor, de¤erlendiriyor. Tabii ki Marks’a, Engels’e sayg›, onlar› oldu¤u gibi uygulamak de¤il, onlar›n eksikliklerini ortaya koyup, esas olarak özlemlerini gerçeklefltirmektir. Eflitlik, adalet, sosyalizm onlar›n temel özlemleridir. Aç›kt›r ki sosyalizm eksikli¤i ve yetersizli¤i ile 20. yüzy›lda önemli bir rol oynam›flt›r. En az›ndan milliyetçili¤e karfl› durufluyla insanl›¤a önemli hizmetlerde bulunmufltur. Enternasyonalizm, halklar›n kardeflli¤i demifl, milliyetçili¤i lanetli bir olgu olarak de¤erlendirmifltir. Böylelikle sosyalizm, milliyetçilik ve flovenizmi k›ran, ortadan kald›rmak için çabalayan, bu konuda düflünce oluflturan, insanlar› belli düzeyde e¤iten bir ideolojidir. Halklar›n dayan›flma bayra¤›n› yükseltmede, insanl›k tarihi boyunca hiçbir bireyin, toplumun ve ideolojinin yapamad›¤› bir evrensel düzeyi ortaya ç›karm›flt›r. Belki ‹sa’da ve di¤er dinlerde bu tür fleyler var, ama Marks ve Engels kadar bunu teorik olarak ortaya koyan, sosyalistler kadar bunu savunan bir hareket olmam›flt›r. Bu önemlidir. Sosyalizmin flovenizm ve milliyetçili¤e karfl› duruflu gerçekten anlaml›d›r. Ortado¤u’da sosyalizm geliflirse, –bizim flu an tan›mlad›¤›m›z demokratik sosyalizm ya da Önderli¤in bilim-
SERXWEBÛN May›s 2007
Kürtler sosyalizmi bilinçlice savunmal›d›r
ne t
Önderli¤imiz, Kürt toplumunu, Kürdistan’› ve Ortado¤u’yu demokrasiden, özgürlükten uzak görmemek, aksine bunlar› demokrasi ve sosyalizme en yak›n topluluklar olarak görmek gerekir demifltir. Bu gerçekler ›fl›¤›nda sosyalizm Kürtler için bir lüks de¤il, bir zorunluluktur. Ortado¤u da ancak böyle huzura kavuflturulabilir. Yoksa bugün ABD, yar›n AB destekler, öbür gün de çeker gider, yüz üstü b›rak›r. Halklar›n kardefllik bilinci, demokrasi, özgürlük bilinci, sosyalist bilinç olmad›¤› müddetçe flovenizmden kurtulamayacaklar›ndan, f›rsat bulduklar›nda birbirini bo¤azlayacaklard›r. Halklar›n birbirlerini bo¤azlamas›n› engellemek, flovenizmin kökünü kurutmak aç›s›ndan sosyalizm, demokrasi ve ö0zgürlük Kürtlerin temel stratejisi olmal›d›r. Kürtler sosyalizmi bilinçlice savunmal›d›r. Çünkü Kürtler için en gerekli sistem budur. Örne¤in, islamc›lar›n ve milliyetçilerin do¤ru olmayan, ama içinde gerçeklik pay› bulunan bir de¤erlendirmesi vard›r. Sosyalizmi yahudiler ortaya ç›karm›flt›r, yahudilerin icad›d›r demektedirler. Bilindi¤i gibi Marks yahudidir. Rosa da öyle. Sovyetler’deki partinin merkez üyelerinin önemli bir bölümü de yahudidir. Sosyalizmin ortaya ç›k›fl›yla birlikte bu partiler halklar›n kardeflli¤i, özgürlük dediler. Hem toplumlardaki milliyetçili¤i hem de fanatik dincili¤i
törpülediler, yumuflatt›lar. Böylelikle kendilerine dünyada yaflama imkan› sa¤lad›lar. Sadece Ortado¤u’da de¤il, Avrupa faflistleri taraf›ndan da sosyalizmin ç›k›fl› böyle de¤erlendiriliyor. Bu bir yönüyle do¤rudur. E¤er Avrupa’da ve dünyada özgürlük, sosyalizm, demokrasi yerleflse, yahudiler ve Kürtler gibi halklar bask›dan kurtulur. Bilindi¤i gibi yahudiler ilk önce Babiller sonra Romal›lar, yak›n ça¤da da flovenist ulusal burjuva güçleri taraf›ndan zulüm ve katliama tabi tutulmufllard›r. Görüldü¤ü gibi sosyalist anlay›fl olsa, onlara hoflgörüyle yaklafl›lacak, onlar da tarihsel, toplumsal birikimleriyle kendilerini etkin k›lacakt›r. Yahudilerin sosyalizmi yahudi zihniyetiyle ortaya ç›kard›¤› do¤ru de¤ildir. Ne Marx, ne Rosa bu niyetle sosyalizme önderlik etmifllerdir. Ezilmifl ve milliyetçilikten çok çekmifl bir topluluk olduklar› için, sola yatk›nl›k, özgürlük ve demokrasi sistemine yatk›nl›klar› olabilir. Bu nedenle sosyalizme daha fazla sahiplenme ve öncülük etme düzeyine ulaflm›fllard›r. Kürtler de Ortado¤u’da en çok ezilen, flovenizm ve milliyetçilikten zarar görmüfl bir topluluk olarak sosyalizmi bilinçlice savunmal›d›r.
Sosyalizm Kürtler için bir zorunluluktur
PKK kuruluflunda sosyalizm aç›s›ndan flu de¤erlendirmeyi yapt›: Sosyalizm Kürt özgürlük hareketi aç›s›ndan bir tercih de¤il, bir zorunluluktur. Tabii biz tercihimizi sosyalizmden yana yapt›k. Tercih yapmak da de¤erlidir, ama Kürtler aç›s›ndan sosyalizm bir zorunluluktur. PKK bu bilinçle mücadeleye bafllad›. PKK, sosyalizm bilincini böyle ele ald›. Sosyalizmi mutlaka savunulmas› gereken bir ideoloji olarak ele ald›. E¤er böyle olursa Kürtler, Ortado¤u ve dünya özgürleflir, Kürtler aleyhlerine iflleyen mevcut egemenlik sisteminden kurtulabilirdi. Bugün de PKK’nin ve Önderli¤imizin ayn› bilinci devam ediyor. PKK bu düflüncesinden zerre kadar vazgeçmemifltir. Bunun yan›nda, neolitik toplumun ve komünal demokratik de¤erlerin yafland›¤› ilk co¤rafya olmas› aç›-
w.
ww
s›ndan da tarihsel ve ahlaki sorumluluk olarak sosyalizme sahiplenmeyi kendisine görev bilmifltir. Önderlik ve PKK böyle bir yaklafl›m içindedir. Sosyalizm, özgürlük ve demokrasi tarihinin kapsaml› bir biçimde de¤erlendirilmesi, sonuçlar ç›kar›lmas›, do¤ru teori ve prati¤in tespit edilmesi önemlidir. O aç›dan Marks ve Engels’i derinlikli de¤erlendiriyoruz. Neden elefltiriyoruz? Yanl›fll›klar› görmezden de gelebiliriz. Burjuvalar Marks ve Engels’i kötülemek için elefltirir. Marks ve Engels’in, yine Lenin’in taktiklerini derinlikli bir biçimde inceleyen Önderlik onlar› kötülemek için de¤il, do¤ru bir sosyalist ve özgürlük anlay›fl›n› ortaya ç›karmak için elefltirmektedir. Önderli¤imiz, kapitalizm çözümlemesine a¤›rl›k veren sosyalizm anlay›fl›n› do¤ru görmemektedir. Tarihsel olarak sosyalizmin yaflayan biçimi olan komünal demokratik de¤erler, köleci, feodal, kapitalist sisteme ve onlar›n yaratt›¤› toplumsal bask›ya karfl›, özgürlük ve demokrasi mücadelesini ve gelene¤ini temsil etmektedir. Etnisitenin tarih boyunca imparatorluk ve devletlere karfl› özgürlü¤ü temsil etmesini do¤ru anlayarak, bugün temsil etmek istiyoruz. Bu aç›dan kendimizi gerçek sosyalist, sosyalizmin öncüsü olarak tan›ml›yoruz. Dolay›s›yla sosyalist ideoloji ve teoriye karfl› Kürt milliyetçili¤i ve burjuvalar› gibi uzak davranmak bizim iflimiz olamaz. Onlar s›rtlar›n› ABD’ye dayam›fl, dolay›s›yla sosyalizmle iflleri olamaz. Sosyalizmin Kürtlere neler kazand›raca¤›n› düflünmezler. Ama s›rt›n› halka dayayan ve güvencesini burada görenler için sosyalizm zorunluluktur. Dolay›s›yla sosyalist ütopyay› ve ideali tafl›mak bizim için çok önemlidir.
ew e. c
sel sosyalizm dedi¤i sosyalizm– halklar art›k birbiriyle kavga etmeyecek, birbirini bo¤azlamayacakt›r. Böyle bir Ortado¤u’da da Kürtler her bak›mdan yükselifle geçen bir halk haline gelecek, yeni bir uygarl›¤›n yerleflmesinde öncülük rolünü oynayacaklard›r. Tarihsel ve toplumsal olarak Kürtlere en yak›n sistem, özgürlükçü demokratik sistem oldu¤undan, daha do¤rusu demokratik komünal de¤erleri tarihsel olarak, neolitikten bugüne en fazla Kürtler yaflad›¤›ndan, bu tarihsel temele dayanarak sosyalizm, özgürlük ve demokrasiyi de güçlü biçimde Kürtler gerçeklefltirebilir.
om
36
Ekim Devrimi ezilenler için büyük bir umuttu Marks ve Engels bütün ömürlerini sosyalizm için verdiler, son nefeslerine kadar sosyalizm ve özgürlük idealleriyle yaflad›lar. Duygular›nda bask›n›n, zulmün, sömürünün olmad›¤› sosyalist sistem d›fl›nda bir fley yoktu. Beyinlerini onun için bitirdiler. Kafalar›n› bunun için çal›flt›rd›lar. Yani asla farkl› düflünce biçimleri ol-
May›s 2007 SERXWEBÛN mi y›k›l›p yerine hemen yenisi kurulmad›. Ya da y›k›lan, art›klar› kalm›fl iktidarc›, devletçi sistem gerçe¤i kendisini hemen kurumlaflt›ramad›¤› için halklar aç›s›ndan özgürlük ve demokrasinin yafland›¤› bir dönem olmufltur. Devrim dönemleri biraz böyledir. B›rakal›m Ekim Devrimi’ni, Paris Komünü’nü, Türk halk› aç›s›ndan 1908 Jön Türk Devrimi, Osmanl›’da gelmifl geçmifl en özgürlük y›l›d›r. Tam bir özgürlük havas› vard›r. Yaln›z di¤er halklar de¤il, Kürtler de istedikleri kadar dernek açm›fl, gazete ç›karm›flt›r. Bu y›llarda emekçiler ve tüm etnik topluluklar örgütleniyor, sansürsüz yay›n ç›kar›yor, konufluyor, ama kimse kar›flm›yordu. Padiflah tahttan indirilmifl, Jön Türkler yerine geçmifl, ama daha tam örgütlenememifllerdi. Kendi sistemlerini kuramad›klar›ndan, bast›r›lan toplum geçifl
d›¤› özgüveni bu örnekle anlat›r. ‹flçilerin, köylülerin, emekçilerin büyük bir özgürlük havas› içinde yaflad›¤›n›, a¤as›n›, beyini, kimseyi kendisinden üstün görmedi¤ini ortaya koyar. Tüm devrimlerin do¤as›nda bu vard›r. Önderli¤imiz elefltirirken, hiçbir zaman inkarc› duruma düflmemifl, do¤rular›n› da, yanl›fllar›n› da hakkaniyet içinde ortaya koymufltur. Sosyalizm için mücadele veren insanlar› elefltirirken, onlar›n yanl›fllar›n› ortaya koyarken, inkarc› yaklafl›mla her fleyi tukaka edip, bilimsel ölçülerle yaklaflmamak, duygularla hareket etmek do¤ru olmaz. Marx’›n, Engels’in, Lenin’in yanl›fll›klar› elefltirilirken, baz› çevreler bizim geçmiflte düfltü¤ümüz yanl›fll›klara düflmektedir. 1970’lerde biri Troçkist düflünceleri savundu¤unda onu d›fllard›k. Anarflist düflüncelere sahip
ne te we .c om
mad›. Lenin bunu Sovyetler’de pratikleflerek, önemli bir umut verdi. Ekim Devrimi ezilenler ve emekçiler aç›s›ndan büyük bir umut verdi. Ezilenler Ekim Devrimi ile birlikte özgürlü¤ü, demokrasiyi sosyalizmi kazanacaklar›na inand›lar. Belki de tarihte ilk defa emekçiler böyle örgütlenerek, mücadele ederek, devleti kapitalistlerin denetiminden ç›kard›lar. Kapitalistleri devirmediler, alafla¤› etmediler diyemeyiz, onlar› alafla¤› etmifllerdir. Ama pratikte sistemden tümden kopmad›lar. Felsefede, ideolojide, teoride ve yap›lanma gerçe¤inde devletçi, iktidarc› sistemin tüm flifrelerini çözemedikleri için öngördükleri sistemi yaratamad›lar, hatta sömürücü sistemin mezhebi konumuna düfltüler. Sömürücü, devletçi sistem gerçe¤i o kadar derinleflmifl, örgütlenmifl ve inceltilmiflti ki devlet ve iktidar›n çekicili¤inden ve tuza¤›ndan kurtulamad›lar. Sistem gerçe¤ini teorik olarak do¤ru çözümlemeye tabi tutmadan sistemin etkisinden ç›kmak kolay de¤ildir. Sovyet prati¤inin kuruluflunda eme¤i olanlar›n özlemlerinin tersine bir sistem haline gelmesini böyle izah etmek gerekir. Özcesi, devlet ve iktidar teorisini çözemedikleri için sistemin parças› haline gelmifllerdir. Teoride tümden sistemden kopulmad›¤› halde, fiziki ve fiili olarak koparak sosyalizmi kuracaklar› yan›lg›s› ve yanl›fl› içine düflmüfllerdir. Nerede bir a¤a, bir burjuva varsa, tümünü öldürmek istediler. Hepsini öldürerek sömürücü bask›c› s›n›flar›, devleti ortadan kald›racaklar›n› sand›lar.
37
“Sosyalizm Kürt özgürlük hareketi aç›s›ndan bir tercih de¤il, zorunluluktur. Tabii biz tercihimizi sosyalizmden yana yapt›k. PKK bu bilinçle mücadeleye bafllad›, Sosyalizmi mutlaka savunulmas› gereken bir ideoloji olarak ele ald›. E¤er böyle olursa Kürtler, Ortado¤u ve dünya özgürleflir, Kürtler aleyhlerine iflleyen mevcut egemenlik sisteminden kurtulabilir”
w.
sürecinde nefes al›nca, hemen örgütlemeyle kendisini ortaya koymufltur. Osmanl›’da emekçilerin ilk grevleri, ilk örgütlenmeleri bu döneme rastlar. Tabii ki Ekim Devrimi daha kapsaml›d›r. Dünyadaki tüm halklar› etkileyen ve ilk dönemlerde toplumun örgütlülü¤üne dayanan bir demokratik yaflam gerçe¤inin var oldu¤u inkar edilemez. Troçki devrimin lideridir. Devrimin s›cakl›¤›n›n sürdü¤ü, beyazlara karfl› savafl›n yürütüldü¤ü dönemde Sovyetler’in bir karargah› var. Girenin ç›kan›n haddi hesab› yok. Bu nedenle karargah›n kap›s›nda nöbet düzeni kuruyorlar. ‹zni olmayanlar› alm›yorlar. O s›rada Troçki izin belgesi olmadan kap›ya geliyor. Troçki rahat biçimde içeri girmek isteyince, nöbetçi onu engelliyor. Troçki kendisinin kim oldu¤unu söyleyince, sen Troçki de olsan izinsiz giremezsin diyerek, bir mujik asker coflkulu tutumunu ve devrime sahiplenme iste¤ini ortaya koyar. Amerikal› gazeteci John Read, bu mujik askerin devrimle yafla-
ww
Osmanl›’da ilk grev Jön Türk devrimi dönemine rastlar
Ekim Devrim’ini yapanlar›n, egemenleri, sömürücüleri, bask›c›lar› ortadan kald›rmaktan baflka duygular yoktur. Gorki’nin romanlar› tamamen toplumun duygular›n› yans›t›yor, özlemlerini dile getiriyor. Yazd›klar› devrimci dönemin özlemlerinin roman›d›r. Önderli¤in dedi¤i gibi, devrimin ilk dönemlerinde demokratik bir yaflam da var, bir demokrasi de var. Çünkü hiyerarflik devletçi sistemin eski örgütlenme biçi-
birisi bizim bulundu¤umuz alandan geçemezdi. Tümden reddeden bir yaklafl›m›m›z vard›. fiimdi de sosyalizmin teorik tezlerinin yan›lg›lar›n› ve eksikliklerini ortaya ç›kard›k diyerek, bu defa da Marx ve Engels’i tukaka yapmak olsa olsa burjuvazinin kötüleme kaynakl› elefltirisinden etkilenmekle izah edilebilir. Bizler de dahil milyonlarca insan bunu bir özgürlük sistemi olarak gördü ve bu yanl›fll›klar›n peflinde gittik. Her fley bir yana, onlar›n temiz duygular›n› ve özlemlerini yok saymak, olsa olsa burjuvazinin tutumu olabilir. 1 May›s’›n anlat›ld›¤› bir günde onlar› böyle de¤erlendirmek gerekir. Çünkü 1 May›s’› anlamland›ran da onlar oldu. 1 May›s’›n anlam›n› derinlefltiren, bu konu içinde mücadele vermeyi örgütleyen de geçmiflteki sosyalist anlay›fl ve örgütler oldu. Onlar›n olumlu yanlar›n› inkar edemeyiz. Bu yönüyle 1 May›s için mücadele veren herkesi sayg› ile an›yoruz.
SERXWEBÛN May›s 2007
1 May›s bugün dünyada burjuvalar taraf›ndan bile art›k kabul ediliyor. Türkiye’de bile önemli bir gün olarak kabul ediyor. Tabii ki kabul etseler de son 1 May›s’ta oldu¤u gibi zihniyet de¤iflmemifltir. Art›k yaln›z sosyalistler ve sol sendikalar de¤il, TÜRK-‹fi de, çal›flma bakan› da, baflbakan da 1 May›s’› kutlamaktad›r. Sadece Taksim’de kutlayamazs›n›z diyorlar. Hatta biraz zaman geçse, 1 May›s’› resmi tatil haline getireceklerdir. Tabii bu geliflmeler kendili¤inden olmad›, büyük bir emek ve çabayla oldu. Türkiye’de ve dünyada 1 May›s ruhuyla verilen mücadeleler önemli kazan›mlar ortaya ç›karm›flt›r. Bu mücadelelerin tümünün sosyalizmin prati¤ine ve onun ideolojik teorik olgunlaflmas›na katk›s› olmufltur.
k›fltaki özgünlü¤ünü korudu. Baz› konularda kendisinde bafllatarak, klasik sosyalist anlay›fla farkl› yaklaflt›. Farkl› bir gerçeklik ortaya ç›kard›. Bu özgünlü¤ü, düflünme tarz› ve yaflam›nda ortaya ç›kard›. fiunu rahatl›kla söyleyebiliriz: PKK’nin bafllang›çtan beri ortaya ç›kard›¤› yaflam ve iliflkiler sosyalisttir. PKK’nin ve Önderli¤in yaflam duruflu, komünal yan›ndan bafllayarak iliflkilere kadar tamamen eflitlikçi, özgürlükçü, adaletçi ve sosyalisttir. Sadece teoride de¤il, yaflamda da öyledir. ‹liflkilerde tamamen sosyalist, eflitlikçi bir yaflam› esas alm›flt›r.
Haki ve Kemal’in Önderli¤in ilk arkadafllar› olmas› tesadüf de¤ildir
Hareketimizin ilk ç›k›fl›ndan bugüne kadar Önderli¤imizin sayg›nl›¤a dayanan bir otoritesi oldu. Önemli imkanlar yarat›ld›, kazan›mlar ortaya ç›kt›. Bu
ne t
“Ezilenler Ekim Devrimi ile birlikte özgürlü¤ü, demokrasiyi sosyalizmi kazanacaklar›na inand›lar. Belki de tarihte ilk defa emekçiler böyle örgütlenerek, mücadele ederek, devleti kapitalistlerin denetiminden ç›kard›lar. Ama pratikte sistemden tümden kopmad›lar. Devletçi, iktidarc› sistemin tüm flifrelerini çözemedikleri için öngördükleri sistemi yaratamad›lar, sistemin mezhebi konumuna düfltüler”
nedenle Önderlik bir otorite oldu gibi yan›lg›lar görülmektedir. Bu, kesinlikle do¤ru de¤ildir. Önderlik ilk günden bafllayarak tarz›, temposu, yöntemi ve verdi¤i büyük emekle etkinli¤ini göstermifltir. Dolay›s›yla güçle ya da herhangi bir yetki, mevki ile iliflkili olan bir otorite söz konusu de¤ildir. ‹lk günden itibaren bütün arkadafllar üzerinde etkisi, otoritesi, sayg›nl›¤› vard›. O zaman imkanlar› olmayan küçük bir grup söz konusuydu. Sadece düflünce vard›, durufl vard›, yaflam vard›. Bu yaflam da demokratik, eflitlikçi, sosyalist yaflamd›. Bu bak›mdan hareketimizin en de¤erli öncü kadrolar› olan Haki ve Kemal’in Önderli¤in ilk arkadafllar› olmas› tesadüf de¤ildir. Önderli¤in yaflam›ndan, iliflki tarz›ndan, duruflundan etkileniyorlar. Önderli¤imiz tamamen özgürlükçü, demokratik, sosyalist bir kiflilik oldu¤u
ww
w.
Sosyalizmin teorisini ve prati¤ini ortaya ç›kan gerçekler ›fl›¤›nda çözümleyip elefltirerek, olumsuzluklar› ortadan kald›r›p özüne uygun hale getirmek tarihsel sorumlulu¤umuzun gere¤idir. Sosyalizme sahiplenmenin geçmifl sosyalist önderlerin her söyledi¤ini yerine getirmek, elefltirmemek anlam›na gelmedi¤ini bilerek, do¤ru bir sosyalist anlay›fl› ve prati¤i ortaya ç›karmam›z gerekiyor. Hareketimizin bu çerçevede bafl›ndan beri özgün bir yan› vard›r. PKK gerçekli¤i Önderlik flahs›nda bafltan beri belli yönleriyle reel sosyalizmin prati¤inden uzaklaflmak istedi. Tabii ki Marks, Engels, Lenin bizi etkiledi. Daha çok onlar›n literatürüyle sosyalizmi ö¤rendik, kendi teorimizi olufltururken onlar› esas ald›k, ama bunun yan›nda Önderlik de elefltirel yaklafl›m ve kendine has tarz›yla sosyalizme ba-
için hareketimizin sosyalizmi ve demokrasiyi temsil etmede en önde olan öncü kadrolar› Haki ve Kemal Önderli¤in yan›nda yer alm›fllard›r. Önderlik hep özgün düflündü. Kendisini hiçbir zaman formüllerle s›n›rlamad›. Önderlik Marx’›, Engels’i, Lenin’i hepimizden çok okurdu, ama biz tart›fl›rken hep yan›m›zda Marx’›n, Engels’in, Lenin’in kitaplar› olurdu. Hangi sayfada ne dediklerini kesinlikle ezbere bilirdik. Pasajlarla, al›nt›larla tart›fl›yorduk. Önderlik çok zorunlu olmad›kça al›nt›lara, pasajlara baflvurmazd›. Bu sosyalist önderleri en fazla okuyand›, ama kendi de¤erlendirmesini yapard›. Marx’tan, Engels’ten, Lenin’den anlad›¤›n› özü itibariyle kendi zihniyetinden geçirerek bir de¤erlendirmeye giderdi. Eski de¤erlendirmeler al›n›p okunursa, tamamen bir farkl›l›k ve özgünlük olarak düflüncelerini ortaya koydu¤u görülecektir. Bir yandan Marx’a, Engels’e, Lenin’e çok büyük bir ahlaki ba¤l›l›k, ideolojik sistemi yaratmada ba¤l›l›k görülür, di¤er yandan kendi teorisinin ve düflüncelerinin özgünlü¤ü ile farkl› duruflunu gösterir. Hareketimizin h›zl› geliflmesini bir yönüyle de Önderli¤imizin bu özgün durumuyla aç›klamak mümkündür. Kürt sorununun özgünlü¤ünde Ortado¤u gerçekli¤i üzerinde yo¤unlaflmas› da Önderli¤imizi, dünyay›, insanl›¤›, s›n›f gerçekli¤ini daha iyi tan›maya götürür.
ew e. c
1 May›s mücadeleleri önemli kazan›mlar yaratm›flt›r
om
38
Önderlik tarihsel sistemi her zaman bütünlüklü ele ald› Kürdistan, Ortado¤u gerçekli¤inde yo¤unlaflmak, uluslararas› sistemi bütünlüklü ele almay› getirir. Önderlik onun için en büyük avantaj›n›n tarihsel sistemi bütünlüklü ele almak oldu¤unu belirtti. Önderlik Afrika’da veya Uzakdo¤u’da yaflasayd›, olgular› bu düzeyde tarihsel, toplumsal bütünlü¤ü içinde ele alamazd›. Bütünlüklü ele almas›, Ortado¤u ve Kürdistan gerçekli¤iyle ilgilidir. Kürt sorununun uluslararas› bir sorun oldu¤undan söz edilir. Dünya dengeleri burada olufltu¤u için, dünyan›n omurilik so¤an› da denir. Dolay›s›yla
May›s 2007 SERXWEBÛN
39 Sosyalist ideolojiye ba¤l›l›k temel geliflme dinami¤idir Önderli¤imiz her zaman özgür ve özgün düflündü. Ama reel sosyalizmin varl›¤› koflullar›nda kendi özgür ve özgün düflüncesini ortaya koyma f›rsat› bulam›yordu. O dönemin ideolojik ve siyasi atmosferi alt›nda özgünlü¤ü ve farkl›l›¤› tümden ortaya koymak zordu. Reel sosyalist hareket Önderli¤imizin düflünce alan›n› daraltm›fl, özgür ve özgün düflünmesini s›n›rlam›flt›r. Bunun en büyük s›k›nt›s›n› Önderlik çekmifltir. Tabii ki sosyalizmin teorisini Marx, Engels ve Lenin’den ö¤rendik. Devletin gereksizli¤ini ve sönmesi gerekti¤ini o teori içinde ö¤rendik. Yani bu önderlerden sosyalist teorik temelleri ö¤rendi¤imiz aç›kt›r. Ama dar yaklafl›mlar›na, ideolojik, felsefi, teorik ve yap›lanma gerçekliklerine, mücadele strateji ve taktiklerine yap›lacak birçok elefltiri de vard›r. Önderli¤imiz, hareketimiz bunu bafl›ndan itibaren yapabilirdi, ama o dönemin koflullar› bunu engelledi. Bu da yan›lg› ve yanl›fllarla yürümemizi beraberinde getirdi. Biz bir özgürlük ve demokrasi hareketiyiz, toplumun dinamik rüzgar›n›, o dönemin en özgürlükçü ideolojisini arkam›za almak istiyoruz. Çünkü halklar o ideolojiye yöneliyordu, biz de özgürlük ve demokrasi isteyen bir halk olarak, bu ideoloji ile özgürlü¤ü kazanmay› hedeflemifltik. Sosyalist ideolojiye ba¤l›l›k hareketimizin temel geliflme dinami¤iydi. O dönemde sosyalizme ba¤l›l›k temelinde de olsa, flu anki mevcut de¤erlendirme ve elefltirileri yapmak zordu. Çünkü yükselen ve itibar edilen ideoloji olan sosyalizm, teorik gücünü ve moral kayna¤›n› Marx, Engels ve Ekim Devrimi’nden al›yordu. Reel sosyalizmin prati¤i ve baflar›s›zl›¤› tam ortaya ç›kmam›flt›. Aksine, 1970’lerde hala belli bir yükselifl vard›. Ulusal kurtulufl hareketleri Latin Amerika, Afrika ve Uzakdo¤u’da geliflirken, böylesi bir siyasal ortamda elefltiriler yapmak mümkün olmuyordu. Sosyalizmde var olan dogmatizm, Önderli¤imizin elefltiri noktas›nda aç›l›m yapmas›na imkan vermiyordu. Ön-
ne te we .c om
vutluk Komünist Partisi’ni ya da Sovyetler Birli¤i’ni esas alma vard›. PKK üçünü de esas almad›. Ne Moskova’y›, ne Pekin’i, ne de Tiran’› merkez gördü. O zamanlar sosyalist düflünceyi en tutarl› ve en fazla bizler savunuyorduk. Yan›m›zda sosyalizmin s’ sine bile olumsuz yaklafl›lamazd›. Mao’ya da, Marx’a da, Engels’e de, Lenin’e de, Enver Hoca’ya da sayg› duyuyorduk. Ama üç merkezden birini esas alman›n da yanl›fl oldu¤unu belirtiyorduk. Bu temelde hepsine mesafeli duruyor, özgün ve ba¤›ms›z tutumumuzla hareket ediyorduk.
Özgün duruflumuz tüm toplumu kucaklamam›z› sa¤lad›
Bu, önemli avantajlar da sa¤lad›. Çekiflmelerin içine girmedik. Üç merkeze ba¤l› olanlar, köklü ideolojik kamplaflma nedeniyle birbiriyle çok fazla çat›flt›. Bizim de birçoklar› ile gerilimlerimiz oldu, ama hepsiyle oturup konuflabilirdik. ‹deolojik olarak ba¤›ms›z ve özgün duruflumuz bizim tüm toplumu kucaklamam›z› sa¤lad›. Ortado¤u ve kendi toplum gerçe¤imizden kopmad›k. Dolay›s›yla kendi toplumumuza hiç yabanc›laflmad›k. Türkiye’deki sol çevreler, özellikle dindar çevrelere gitmiyordu. Biz her çevreye oldu¤u gibi, dindar çevrelere de rahatl›kla gidiyorduk. Kimsenin dindarl›¤›na bakmadan her eve giriyorduk. Herkesle ortak noktay› bulabiliyorduk. Bu, özgün yaklafl›m›m›z›n bir gere¤iydi. Etkiliyordu. Baz› imamlar, dindar aileler vard›, ‘bir namaz›n›z, niyaz›n›z eksik, o da olsa gerçek müslümanlar sizlersiniz’ diyordu. Bizi, asr-› saadet döneminin müslümanlar› olan sahabelere benzeten yaklafl›mlar vard›. Eflitlik, özgürlük, adalet taleplerine iyi seslendi¤imiz için toplumun bütün kesimlerini kucakl›yorduk.
ww
w.
Ortado¤u ve Kürt gerçekli¤inde yo¤unlaflmak, Önderli¤imizin daha özgün derinleflmesini beraberinde getiriyor. Bu nedenle dar s›n›f anlay›fl›na bafltan düflülmedi. Ortado¤u’nun farkl› kültürler mozai¤ini tan›mas›, Ortado¤u’nun köklü tarihi ve kad›n›n tarih içindeki yerinin görülmesi, Önderli¤imizi dar s›n›f yaklafl›m›ndan uzak tuttu. Toplumsall›¤›n parçaland›¤› yerde s›n›flar›n ve tabakalar›n farkl› tutumlar›n›n olaca¤› aç›kt›r. Bunlar› dikkate alman›n yan›nda, Kürt gerçekli¤inde yo¤unlaflma ister istemez dar s›n›f yaklafl›m›ndan belli düzeyde uzak durmay› beraberinde getirmifltir. Tabii ki kendimizi iflçi partisi olarak de¤erlendirdik. Ama Kürdistan gerçekli¤i nedeniyle köylüler baflta olmak üzere özgürlük ve demokrasiden yana olan tüm toplumsal kesimleri de mücadelemizin bileflenleri olarak de¤erlendirdik. Özgürlükten ve demokrasiden yana olan tüm toplumsal kesimleri ilkesel yaklafl›m›m›z› koruyarak özgürlükçü ve demokratik çerçevede ele almay› esas ald›k. O dönemde kapitalizmin çok fazla geliflmemifl olmas› dar s›n›f anlay›fl›na düflmemizi engellemifl olabilir. Öte yandan Kürdistan ve dünya gerçekli¤ini do¤ru anlamak da buna götürmüfltür. Apocu hareketi ve Önderlik gerçe¤ini böyle görmek gerekiyor. O dönemde birçok ideolojik e¤ilim vard›. Çin Komünist Partisi’ni, Arna-
SERXWEBÛN May›s 2007
Reel sosyalizm köklü elefltiri ve de¤erlendirmeye tabi tutuldu
ww
w.
ne t
Reel sosyalizmin y›k›l›fla do¤ru gitmesi, Önderli¤imiz afl›s›ndan önemli bir düflünce aç›l›m›n› da beraberinde getirdi. O güne kadar reel sosyalizme yap›lan elefltiriler vard›, bunlar da anlaml› hale geldi. Troçkistlerin ve anarflistlerin sosyalizmin teori ve prati¤ine yönelik elefltirileri de anlafl›lmaya ve anlam kazanmaya bafllad›. Özellikle 1950’li y›llardan sonra çevreci hareketler, kad›n hareketleri, bar›fl hareketleri reel sosyalizmin teorisinde, ideolojisinde olan eksikliklere elefltiriler gelifltiriyorlard›. Yeni bir durufl, daha ba¤›ms›z, daha demokratik, daha özgürlükçü bir sistemi oluflturacak durufllar ortaya ç›kt›. Tabii bunlar sistemli hale getirilip, teorik düzeye ulaflmam›flt›. Dolay›s›yla do¤ru bir sosyalist teori, bunun strateji ve takti¤ini ortaya koymufllard› denilemez. Öyle
nitelikleri ve iddialar› yoktu. Daha çok elefltiren hareketlerdi. Dar s›n›f çeliflkisini aflan, yeni sorunlar› ve çeliflkileri ortaya koyan, daha demokratik ve özgürlükçü durufllar›n geliflmesine zemin sunan bir süreci ortaya ç›kard›klar› söylenebilir. Özgürlük ve demokrasi duruflunda farkl› renklerin de ortaya ç›kmas›n› sa¤layan, bu yönüyle de reel sosyalizmin dar yaklafl›mlar›n› aflan e¤ilimler ortaya ç›kt›. Sovyetlerin y›k›lmas›ndan sonra bu tür görüfller ve de¤erlendirmeler daha çok tart›fl›lamaya baflland›. Böylelikle 1864’te I. Enternasyonal’den bafllay›p bugüne kadar gelen sosyalizm tarihi çok köklü bir elefltiri ve özelefltiri sürecine girdi. 150 y›ll›k bir pratik ortada oldu¤u için, neyin do¤ru neyin yanl›fl oldu¤unu ortaya koyabilece¤imiz verilere sahip bulunuyorduk. Böyle bir dönemin kendi do¤as›na has olumsuz etkileri de ortaya ç›kt›. Sosyalizmin y›k›l›fl› ile birlikte emekçilerde ve halklarda gelece¤e yönelik kayg›lar artt›. Kapitalizmin zafer kazand›¤› yönündeki ideolojik ve teorik sald›r›lar insanlar› önemli düzeyde etkiledi. Kapitalist sistem, ‘Sovyetler y›k›ld›, ben kazand›m’ biçiminde çok güçlü bir propaganday› her tarafta dillendirdi. Bu durum yaln›z halklar› de¤il, sol ve sosyalist hareketleri de olumsuz etkiledi. Önder Apo önderli¤indeki PKK ise, reel sosyalizmin y›k›lmas›ndan olumsuz etkilenmekten çok, daha yarat›c› düflünerek, t›kanman›n önünü nas›l al›r›z biçiminde bir çaban›n sahibi oldu. Yetersiz ve eksikte olsa ideolojik, teorik ve programatik aç›l›mlar yapt›. Bu aç›l›mlar tabii ki sistemin hamlelerini bofla ç›karacak, daha etkili mücadele etmemizi sa¤layacak düzeyde olmam›flt›. Zaten uluslararas› komplo bu gerçeklik ortam›nda kendisini pratiklefltirdi. Halbuki ideolojik ve teorik olarak karfl› sistemi daha derinlikli çözümleyip, anlayabilirdik.
Hareketimiz sosyalizm inanc›n› hiçbir zaman kaybetmedi IV. ve V. Kongreler Önderlik aç›s›ndan aç›l›m kongreleridir. Yeni sosyalist paradigman›n oluflturulmak için kafa yoruldu¤u ve ipuçlar›n›n ortaya ç›kt›¤› y›llard›r. Hareketimiz sosyalizme olan inanc›n› hiçbir zaman kaybetmedi. Sosyalizmin halklar›n ve insanl›¤›n kurtuluflu için tek ideolojik sistem oldu¤una dün oldu¤u gibi bugün de inand›. V. Kongre’de sosyalist anlay›fl›m›z› düzelten ve prati¤in önünü açacak baz› de¤ifliklikler yap›lsa da olumsuzluklar›n önünü tümüyle alacak bir etkisi olmad›. Aç›l›mlar yap›ld›, ama yeterli olmad›. Önderlik mücadeleyi ilerletmek aç›s›ndan örgüt ve kadro duruflunda, yeni yaflam anlay›fl›nda çözümlemeler yap›yordu. Teorik ve ideolojik olarak bugünkü düzeyde olmasa da sosyalizmin ideolojisini oluflturmada, bunun topluma ve bireye yans›t›lmas›nda çok önemli de¤erlendirmeler ve aç›l›mlar yapt›. En fazla da kad›n özgürlük hareketi ve kad›n ordulaflmas›n›n geliflmesi do¤rultusunda çözümlemelere a¤›rl›k vermifltir. Derin ve radikal demokrasinin, hiyerarflik devletçi sistemden kopacak gerçek sosyalizmin yarat›lmas›n›n esas halkas›n›n kad›n özgürlük çizgisi oldu¤unu çok önceden fark etmifltir. Sosyalist teorideki yanl›fll›klar›n giderilmesi ve gerçek sosyalizm ruhunun yakalanmas›n›n toplumsal cinsiyetçi erkek egemen sistemin afl›lmas›yla sa¤lanabilece¤ini çok erkenden görmüfltür. Bu yönüyle Önderli¤in kad›n özgürlü¤ü konusundaki aç›l›m› önemlidir. Bu aç›l›m›, reel sosyalizmin yanl›fll›klar›n› aflman›n en önemli hamlesi olarak görmek gerekir. Yine çevre ve do¤ayla belli düzeyde ilgilenmifltir. Önderli¤in çevre ve do¤a yaklafl›m› da yeni de¤ildir. Do¤al toplumun o iç içeli¤ine, bütünlüklü haline ilgi duymufltur. Kad›na verilen de¤er, do¤adan ve do¤al toplumdan kopmaman›n ve sistemle bütünleflmek istememenin en önemli kan›t›d›r. ‹mral› süreci, Önderli¤imiz aç›s›ndan insan›n özünde bulunan bütün
ew e. c
derli¤imiz aç›l›m yapmaya yatk›n sosyalist bir kiflilikti, ama 1970’lerin siyasi ortam› Önderli¤imizdeki bu potansiyeli s›n›rl›yordu. Bunu yeni söylemiyoruz. Bir Halk› Savunmak ve A‹HM savunmalar›ndan önce de Önderli¤imiz 1970’lerde böyle bir zorlanmay› yaflad›¤›n› belirtmifl, bunu parti yay›nlar›ndaki yaz›lar›nda ortaya koymufltur. Önderli¤imizin 1980’li y›llarda reel sosyalizmin teori ve prati¤ine yönelik elefltiri ve de¤erlendirmeleri vard›r. Apocu hareket ve Önderlik gerçe¤i reel sosyalist ortamda yeterince özgür düflünemiyordu. Her fleyi özgürce tart›fl›p de¤erlendiremiyordu. Baz› s›n›rlar vard›.
om
40
May›s 2007 SERXWEBÛN temden köklü kopuflu yaflayan bir durufl olarak ifade etmifltir. Önderli¤imizin çözümlemelerine sistemle daha etkili mücadele etmek, sistemden koparak yeni bir yaflam oluflturmak biçiminde bakmak do¤ru olan›d›r.
miz yeni paradigma temelinde devletçi, sömürücü, ataerkil olmayan, do¤ayla ba¤lar›n› koparmayan sosyalist anlay›flla bu dünyadaki sömürüye ve bask›ya son vermek istemektedir. Hem mücadele etmek hem de mücadele içinde özgür toplum ve yaflam› kurmak isteyen bir teorik yaklafl›m halklar›m›z›n eline verilmifltir. Önderli¤imizin teorik yaklafl›m› böyle bir iddiay› tafl›maktad›r. Bu yönüyle 1 May›s’›n de¤erlerine, Marks’›n özlemlerine, Denizlerin, Hakilerin, Kemallerin özlemlerine ba¤l›l›¤›n ve sayg›n›n ortaya ç›kard›¤› bir paradigma olarak görülmelidir.
ne te we .c om
de¤erlerin ça¤dafl düzeyde yeniden ifadelendirilip yaflamsallaflt›r›ld›¤›, sisteme karfl› güçlü mücadele eder hale getirildi¤i bir do¤ufludur. Önderli¤imiz buna üçüncü do¤ufl dedi. ‹mral› y›llar›, yaflanan tecrübeler ›fl›¤›nda sisteme karfl› en iyi nas›l mücadele edilir, en do¤ru sosyalist yaklafl›m nas›l olmal›d›r sorusuna rafine cevaplar›n verildi¤i bir süreçtir. Önderli¤imiz hareketimizin uluslararas› komployla karfl›laflmas› ve kendisinin esaret alt›na al›nmas›n› bir özelefltiri konusu olarak ele alm›flt›r. Yanl›fll›klar yapt›k, eksiklikler içine girdik ki böyle bir komployu engelleyemedik. Komplonun ayak sesleri duyulurken örgütü ve kadroyu çok yönlü güçlendirerek, yetersiz yoldafll›k ve vefas›z dostluklarda somutlaflan zay›fl›klar› neden gideremedim diyerek, ‹mral› öncesi prati¤ini sorgulama konusu yapm›flt›r. Güçlü elefltiri özelefltiri düzeyi ve yeni paradigmasal geliflme bu temelde ortaya ç›km›flt›r. Önderli¤in savunmalarda ortaya koydu¤u yeni sosyalist yaklafl›m› ve devrimci duruflu, baz›lar›n›n belirtti¤i gibi kapitalist sistem hakimiyeti alt›nda oluflan dünyaya ayak uydurmak de¤ildir. Önderli¤in yaklafl›m›nda bu sisteme karfl› en etkili nas›l mücadele verilir sorusuna cevap verme vard›r. Ne kapitalist sistem 1900’lerin sistemidir ne de bu sisteme karfl› art›k eski klasik sosyalist teorilerle mücadele verilebilir. Bu çerçevede kapitalist sistem gerçekli¤inin geldi¤i düzeyi ve dünyadaki di¤er tüm geliflmeleri do¤ru de¤erlendirip kendimizi yenilememiz gerekti¤i ihtiyac› aç›kt›r. Dolay›s›yla kapitalist sistem hakimiyeti alt›nda yaflanan de¤iflimlere ayak uydurmak istedi¤imiz biçimindeki de¤erlendirmeler yaland›r, demagojidir. En hafif deyimle anlamamakt›r. Dünyaya ayak uydurmak bir yana, ne dün ne bugün dünyaya ayak uydurma iste¤i ve hedefi vard›r. Önderlik, “ne bu dünyan›n adam› oldum, ne köyün, ne ailenin, ne de burjuva sistemin adam› oldum” diyerek, bu gerçe¤i ifade etmektedir. “Bunlardan uzak durdum, bunlara yabanc› kald›m” diyerek, kendi gerçekli¤ini b›rakal›m sisteme ayak uydurmay›, sis-
41
Hedef sistemin mezhebi olmayan demokratik sosyalist sistemdir
Marx, Engels ve Lenin’in teorik çözümlemelerinin gerçekleflen sosyalizmi sistemin mezhebi haline düflmekten kurtarmad›¤›n› görerek, ezilenlerin mücadelesinin, daha do¤rusu u¤runa
“PKK’nin bafllang›çtan beri ortaya ç›kard›¤› yaflam ve iliflkiler sosyalisttir. PKK’nin ve Önderli¤in yaflam duruflu, komünal yan›ndan bafllayarak iliflkilere kadar tamamen eflitlikçi, özgürlükçü, adaletçi ve sosyalisttir. Sadece teoride de¤il, yaflamda da öyledir. ‹liflkilerde tamamen sosyalist, eflitlikçi bir yaflam› esas alm›flt›r”
ww
w.
bedeller verilen sosyalizmin bir daha benzer olumsuz ak›bete düflmemesi için bu çözümlemeleri gelifltirmifltir. Marx, Engels ve Lenin’in niyetleri kapitalizmi ortadan kald›r›p sosyalizmi kurmakt›. Ne var ki sonuçta özlemlerinin tersi bir durumla karfl›laflt›lar. Önderli¤imizi yeni sosyalist yaklafl›m ve kuraca¤› toplumla mezhep olmayacak bir demokratik sosyalist sistem gerçekli¤ini ortaya koymufltur. Yeni sosyalist yaklafl›mla birlikte ruhumuzla, duygular›m›zla sistemden köklü kopaca¤›z, bir daha onun yede¤i olup, ona hizmet etmeyece¤iz. Önderli¤in dedi¤i gibi, Marks flehir yaflam›ndan kopmam›flt›r. Mücadele etti¤i burjuva sisteme fark etmese de birçok kanaldan ba¤›ml›yd›. Baflar›l› olmamalar›n›n alt›nda bu gerçeklik yatmaktad›r. Önderli¤imiz bu nedenle sisteme karfl› mücadele etmek isteyen kadrolar›n gerekirse k›rk y›l bir ma¤arada yaflayarak kendilerini olgunlaflt›r›p prati¤e girmelerini söylemektedir. Hatta k›rk y›l ma¤arada yaflayan dervifller, inzivaya çekilen ermifller ancak s›n›rl› geliflmeler ortaya ç›kar›rken, kendilerine sosyalist kadro diyenlerin neden baflar›s›z oldu¤u daha iyi anlafl›lmaktad›r de¤erlendirmesinde de bulunmufltur. Önderli¤i-
Önderli¤imiz hiçbir zaman baflar›s›zl›¤› kabul etmemifltir. Önderli¤imizin yeni paradigma çerçevesindeki teorik çözümleri de halklar aç›s›ndan baflar›s›zl›¤›n ve yenilginin önünü kapatmak olarak anlafl›lmal›d›r. Yeni paradigma ve yap›lanma gerçe¤imiz, sistem karfl›s›nda mücadelesiz kalmama gerçe¤ini ifade etmektedir. Yeni paradigman›n teorisi de, ideolojisi de, kiflili¤i de, örgüt anlay›fl› da bu çerçevede de¤erlendirilmelidir. Böyle de¤erlendirmeyen her türlü yaklafl›m, ya inkarc›d›r ya milliyetçidir ya burjuva e¤ilimdir. Bizler ne Kürt milliyetçi e¤ilim ne de burjuva liberal e¤ilim içinde olaca¤›z. Sistemden nas›l kopaca¤›z sorusunu kendimize her gün sorarak mücadelemizi etkili biçimde sürdürece¤iz. 1 May›s’› da sosyalizm özlemleri için yaflam›n› verenlerin an›s›na ba¤l›l›¤›n gere¤i olararak bundan sonra da etkili biçimde yaflataca¤›z. Önderli¤imiz emekçilerin, iflçilerin, köylülerin, gençlerin, kad›n›n ve ezilen tüm toplumsal kesimlerin özlemlerine bugün en iyi cevab› veren bir sosyalist önderliktir. Önderli¤imizi sosyalizmin yeni peygamberi olarak de¤erlendirebiliriz.
SERXWEBÛN May›s 2007
lendirememek, onu do¤ru çözümleyip oradaki demokratik ö¤eyi do¤ru ele alamamaktan kaynakl› yan›lg›lar vard›. Sosyalist teoriye yan›lg›l› yaklafl›mlar böyle ortaya ç›km›flt›. 150 y›ld›r komünaliteye, eflitli¤e, özgürlü¤e çok vurgu yapan, ama demokrasiyle paylafl›mc›l›¤›n çok iç içe olgular oldu¤unu, biri olmadan di¤erinin olmayaca¤›n› anlamayan reel sosyalizm prati¤inde bu gerçe¤i çok iyi gördük. Demokrasi olmadan paylafl›m›n da, komünalitenin de olamayaca¤› anlafl›ld›. Nitekim baz›lar› zengin oldu, burjuva oldu, bürokrat oldu. Ama demokrasi olmad›¤›ndan adalet de, eflitlik de iyi savunulamad›. Bozulmalar bafllad›. Sosyalizmde komünalite ile demokrasinin iç içe olaca¤›n›, biri olmadan di¤erinin de olmayaca¤›n› büyük ac› ve tecrübelerle gördük.
w.
ww
Di¤er yandan devletli zihniyetten kopmak çok çok önemlidir. Marks ve Engels de devletin kötü oldu¤unu söyledi. Devlet, bir s›n›f›n baflka bir s›n›f üzerindeki bask› arac›d›r dediler. Ne var ki bu arac›n kim taraf›ndan olursa olsun kullan›lmas›n›n sömürü ve bask›y› beraberinde getirece¤ini aç›kça ortaya koyup sosyalistlerin devlet bata¤›na girmesini engelleyen bir teorik temel ortaya koyamad›lar. Özellikle Lenin’in devlet tuza¤›na düflmesi, devlet teorisindeki boflluk sonucu ortaya ç›km›flt›r.
Devletten uzak bir zihniyete ulaflmak en büyük kazan›md›r
70 y›ll›k reel sosyalizm prati¤i kan›tlam›flt›r ki egemenlerin araçlar› kullan›lamaz. Egemenlerin örgütsel yap›lanmalar› kullan›lamaz. Zaten sömürücü sistemi egemen hale getiren devlet olmufltur. O bak›mdan anti devlet dedi¤imiz, devletin araçla-
“Kürdistan, Ortado¤u gerçekli¤inde yo¤unlaflmak, uluslararas› sistemi bütünlüklü ele almay› getirir. Önderlik onun için en büyük avantaj›n›n tarihsel sistemi bütünlüklü ele almak oldu¤unu belirtti. Önderlik Afrika’da veya Uzakdo¤u’da yaflasayd›, olgular› bu düzeyde tarihsel, toplumsal bütünlü¤ü içinde ele alamazd›. Bütünlüklü ele almas›, Ortado¤u ve Kürdistan gerçekli¤iyle ilgilidir”
ne t
Kürtler, siyasal çeliflkilerin en fazla yafland›¤› bir co¤rafyada yaflad›klar› gibi, sosyal ve kültürel olarak da tarihsel derinli¤i ve zenginli¤i olan bir halkt›r. Komünal demokratik de¤erleri köklü yaflayan bir halkt›r. Ortado¤u’da sömürgeci egemenlik alt›nda imha tehditi alt›nda yaflayan bu halk›n Önderli¤i de uluslararas› bir komployla karfl›laflm›flt›r. Önderli¤imiz böyle bir toplumsal ve siyasal gerçeklik ortam›nda derinleflmifl ve kapsaml›laflm›fl demokratik sosyalist teoriye ulaflm›flt›r. Önderli¤in ortaya att›¤› düflünceler, halklar›n yaflad›klar›n›n tarihsel toplumsall›k içinde süzülmüfl halidir. Önderlik kendisini tarihin parças› olarak görüyor. Atina Savunmas›’nda, “geçmifli ve gelene¤i ne kadar anlarsan, anlay›p da üzerine ne kadar katarsan o kadar rolünü oynam›fl olursun” diyerek, bu gerçekli¤i ifade etmektedir. Tarihi, geçmifli anlamak ve halklar›n yaflad›¤›na anlam vermek çok önemlidir. Önderli¤imiz çöllerin derinliklerinde, orman›n kuytuluklar›nda, da¤lar›n zirvelerindeki en küçük bir direnifle bile anlam vermifltir. Dolay›s›yla ‹sa’ya da, Marks’a da, Engels’e de en do¤ru anlam› veren önderliktir. Baz› sosyalist dostlar›m›z var. Bunlar Önderli¤i klasik yaklaflarak anlayamama durumuna düflüyorlar. 150 y›l önceki fleylerin ayn›s›n› söylemek sanki çok büyük ba¤l›l›km›fl, bir erdemmifl gibi yanl›fl yaklafl›mlar var. Önderli¤in elefltirilerini yanl›fl de¤erlendirenler var. Bunlar yanl›fl, kesinlikle sosyalizme kazand›rmayan yaklafl›mlard›r, ideolojik tutuculuktur. Önderli¤imiz bunlar› aflm›flt›r. Önderli¤in ortaya koyduklar›nda eksiklikler, yetersizlikler olabilir, hiçbir fleyde mutlak do¤ru yoktur. Reel sosyalizmin y›k›lmas›yla ortaya ç›kan ideolojik, teorik bulan›kl›k, karmafl›kl›ktan sonra günümüzde giderek yeni bir ideolojik netlik sürecine girilmifltir. Önderli¤in çözümlemeleri de sosyalizmin teorik yenilenmesine çok
büyük bir katk›d›r. Art›k sosyalistler k›lavuzsuz de¤ildir, ideolojisiz de¤ildir. Yani ideolojik ve teorik yol göstericilikten yoksun de¤ildir. Art›k geçmiflteki yanl›fll›klar›n› çözememifl ve bunlarda ›srar eden bir sosyalist dünya yoktur. Bu sosyalist dünya içinde do¤rular› gören bir sosyalist önderlik de vard›r. Bu 1 May›s’ta belki de üzerinde en fazla durulmas› gereken, Önderlik gerçe¤i ve Önderli¤imizin ortaya koydu¤u sosyalizmin özüne ve felsefesine uygun bu teorik yaklafl›mlar› olmal›d›r. Önderli¤imizin sosyalizm yaklafl›m›, sosyalizmin temel de¤erlerine vurgu yapmas› aç›s›nda da de¤erlidir. Geçmiflte görüldü¤ü gibi, sadece komünaliteyi önemsemek, ama demokrasiye yeterince yer vermemek, sadece eflitli¤i ya da paylaflt›rmay› sosyalizm olarak görmek ciddi yanl›fll›klar ortaya ç›karm›flt›r. Bu duruma düflmek, neolitik toplumu iyi çözememekten kaynaklan›yordu. Sosyalizmin esas›n›n orada oldu¤unu de¤er-
ew e. c
Kürtler komünal demokratik de¤erleri yaflayan bir halkt›r
om
42
r›ndan, yöntemlerinden uzak bir sistem zihniyetine ulaflmak, sosyalistlerin en büyük kazan›m›d›r. Bu konuda anarflistlerin elefltirisi vard›, ama onlar da sistemli bir teorik yaklafl›m gösterememifllerdir. Tepkisel bir yaklafl›mlar› vard›. Komünal demokratik sistem nas›l infla edilecek, komünlerden meclislere ekonomik, sosyal örgütlenmeler nas›l kurulacak bunlar sistemli ifade edilmemifltir. Önderli¤imiz bütün bu tecrübeleri de¤erlendirerek, yeni bir yaklafl›m› benimsemifltir. Yeni paradigmas›n›, demokratik ekolojik, cinsiyet özgürlükçü toplum olarak tan›mlad›. Öngördü¤ü sistemi, do¤ayla sürdürülebilir iliflkiyi sa¤lam›fl, kendi içinde tahakküme dayanmayan, do¤rudan demokrasiyi ve kad›n özgürlü¤ünü esas alan ahlaki bir toplum olarak ifade etti. Hukuku
May›s 2007 SERXWEBÛN esas yaklafl›m›m›z, olgular› köklü de¤ifltirme temelinde olmal›d›r. Köklü de¤iflim dönüflüm yapmak, reformlar› da bunlar›n yöntemlerinden biri olarak ele almak gerekir. Kad›n özgürlük çizgisinde ataerkilli¤i köklü bir biçimde ortadan kald›rmak istiyoruz. Bu süreçte mücadelenin sonucu toplumda önemli yumuflamalar da ortaya ç›k›yor. Bunlar› köklü de¤iflimler aç›s›ndan de¤erlendirebiliriz, ama biz kad›n konusunda radikal dönüflüm perspektifimizi kaybetmeden özgürlük çizgisini hakim k›lmak istiyoruz. Ayn› flekilde ideolojimizde her zaman k›smi düzeltmeler yapabilece¤imiz gibi, gerekti¤inde çok köklü de¤iflimler yapmak da felsefi yaklafl›m›m›z›n gere¤idir. ‹deolojik ve teorik yaklafl›m›m›z› zenginlefltiren yeni bir felsefi yaklafl›m›m›z bulunmaktad›r. 19. yüzy›lda Engels ve Marx felsefi yaklafl›mlar›n› olufltururken mevcut bilimsel verileri esas alm›fllar, pozitif bilimlerden yararlanm›fllard›r. Do¤an›n diyalekti¤ini de incelemifllerdir. Takdir edilmelidir ki o dönemin bilim teknik geliflmeleri yetersizdi. Kimse kalk›p, Engels’e, Marks’a ‘sen niye kuantumu bulamad›n’ diyemez. Onlar› suçlayamaz. O zaman öyle bir bilimsel bulufl yoktu. O dönemdeki bilimsel geliflmeler ne ise onlar› inceleme sorumlulu¤unu duymufllar. Biyolojiyi, fizi¤i, kimyay›, astronomiyi inceleyerek, elden geldi¤i kadar sistemlerini bilimsel temelde oluflturmaya çal›flm›fllard›r. Tabii ki veriler çerçevesinde yapt›klar› de¤erlendirmeler eksik ve yetersiz kalm›flt›r. Onlar› hem elefltirmek hem de yan›lg›l› ve inkarc› yaklafl›mlara düflmemek gerekir. De¤erlendirme ve çözümlemeleri o dönemin koflullar›na göre yapmak en do¤rusudur. Bu tür yanl›fl e¤ilimler oldu¤u için bunlar› belirtiyoruz. ‹leride böyle bir de¤erlendirmeye ihtiyaç duymadan da onlar› elefltirebiliriz.
bilgiler çok yetersizdi. Bu nedenle toplumlar tarihi ve devlet kapsaml› irdelenmemifltir. Veriler eksik olunca, de¤erlendirmelerde yan›lg›lar ortaya ç›km›flt›r. Bugün bilimin ve tekni¤in çok h›zl› geliflti¤i bir ça¤day›z. Öyle ki bilginin iktidar oldu¤u bir ça¤day›z. Yani bilimin s›n›rlar› geniflledi. Bu aç›dan yeni sosyalizm anlay›fl›m›zda flu yaklafl›m da önemlidir: Sistemin ufkunu bilmeli, sistemi iyi çözmeliyiz. Sistemin ufuklar›nda bilgiye ulaflmam›z laz›m. Bu bak›mdan kapitalist sistemi anlamak, çözmek önemlidir. Kapitalist sitemi anlamadan onun egemenli¤inden kurtulmak zordur. Bugün de emekçiler, ezilen topluluklar ve halklar demokratik sosyalizm mücadelesi vermektedir. Ancak bu mücadelenin geçmiflten daha zor oldu¤u görülmektedir. Kapitalizmin gelifltirdi¤i bioiktidarla topluluklar sisteme birçok bak›mdan ba¤›ml› hale getirilmifltir. Art›k geçmiflteki gibi dar s›n›f yaklafl›m› ya da sekiz saatlik ifl günü mücadelesiyle, emekçilerin patrondan ald›¤› ekonomik imkanlarla sosyalizm mücadelesi yürütülemez. Nitekim günümüzde iflçilerin sendikalaflma oran› çok düflmüfltür. Sendikalar tamamen devletin, kapitalist sistemin denetimine girmifltir. O bak›mdan geçmiflteki sendikalist yaklafl›mlarla, genel grevle sosyalizmi kurmak mümkün de¤ildir. Art›k bu tür grevleri önemseyen yaklafl›mlar› b›rak›yoruz. Tabandan örgütleniyoruz. Bütün toplumsal kesimleri örgütleyerek sosyalizme ulaflmak istiyoruz. Sosyalizmi kurma anlay›fl›m›z› öncelikle böyle ele almal›y›z. Toplumun tümünü tabandan örgütlemeyen dar s›n›f yaklafl›mlar›n›n sosyalizmi getirmedi¤i görüldü. ‹flçi s›n›f› ekonomik yaklafl›m› b›rakmad›¤›ndan sistemin parças› haline geliyor. Tüm dünyada böyledir. fiu anda en radikalleri bile a¤›zlar›na bir parmak bal sürüldü mü susuyor. Kapitalist sistem içinde iflçiler neredeyse tümüyle aristokrat kesim haline gelmifltir. Önderlik onun için iflsizleri, kad›n›, çevrecileri ve di¤er toplumsal kesimleri daha önemli gördü. Yani sistemden rahats›z olan toplumun tümünü esas almak, iflçileri de emek ve sosyalizm mücadelesinin bileflenle-
ww
w.
ne te we .c om
de¤il, esas olarak ahlak› temel alan bir sistem oluflturman›n önemini vurgulad›. Yeni sosyalist anlay›fl›m›z bu çerçevededir. Buna demokratik sosyalizm diyoruz. Önderli¤imiz eskisi gibi bilimsel sosyalizm de denilebilir dedi. Tüm bunlar, ideolojiyi de¤ifltirdi¤imiz anlam›na gelmemelidir. Ancak geçmifl hatalara düflmemek için demokratik sosyalizm diyoruz. Demokratik sosyalizm derken, Fransa’daki, Avusturya’daki gibi bir demokratik sosyalist yaklafl›mdan söz etmiyoruz. Biz burjuva demokratik bir sistemi de¤il, komünal demokratik de¤erlere dayal› demokratik özgürlükçü sistemi hedefliyoruz. ‹deolojik de¤ifliklik yaflamadan, eflitlikçi, özgürlükçü, sosyalist bir ideolojiye ba¤l› kalarak, ama onu zedeleyen ve ideolojinin öngördü¤ü yaflama ulafl›lmas›n› engelleyen paradigmadaki yanl›fll›klar› afl›yoruz. Klasik reel sosyalizmde var olan devletçi, iktidarc› genleri atarak kendimizi yeniliyoruz. Bu yönüyle bir de¤iflim dönüflüm ve yenilenmeyi yafl›yoruz. Kavramlar› yerli yerine koymad›¤›m›z takdirde ‘de¤ifltin de ne oldun’ derler. Yani eskiden de eflitlikçi, özgürlükçü, demokratik ve kimsenin kimseyi sömürmedi¤i, bask›n›n olmad›¤› bir sistemi hedefliyordunuz, flimdi yine benzer fleyler söylüyorsunuz denilebilir. Zaten ideolojik bir de¤iflimden de¤il, paradigma de¤iflikli¤inden söz ediyoruz. Tabii ki hiçbir ideoloji de¤iflmez ve mutlak de¤ildir, de¤iflecektir. De¤iflim her zaman olacakt›r, bugün ortaya koyduklar›m›zda da eksik ve yetersizlikler olabilir. Bunlar da pratik içinde ortaya ç›kacak ve zamanla yenilenecektir. Devletçi iktidarc› zihniyeti b›rak›yoruz. Bu önemli bir elefltiri, özelefltiridir. S›radan bir yaklafl›m de¤ildir. Önderlik bunun için kendisi ve PKK gerçekli¤i aç›s›ndan flunu söyledi: Nas›l ki sistemi de¤ifltirmede radikal isek, kendimize de radikal yaklaflaca¤›z. Kendimizin de¤iflim dönüflümüne oldu¤u gibi, toplumsal de¤iflime de her zaman radikal yaklaflmal›y›z. Yani reformist olmayaca¤›z. Tabii ki demokrasi, özgürlük ve sosyalizm mücadelesinde reformlar için de mücadele edilir. Reformlar›n hepsi kötüdür demiyoruz. Öyle bir yaklafl›m›m›z yoktur, ama
43
Sistemin ufkunu bilmeliyiz Bilindi¤i gibi Sümer ve M›s›r uygarl›klar›n›n verileri 20. yüzy›lda bulunup ortaya ç›kar›ld›. 19. yüzy›lda bu yönlü
SERXWEBÛN May›s 2007
44
m›flt›r. Önderli¤imiz Atina savunmas›n›n son sayfas›n›n bile çok fley ifade etti¤ini belirtmektedir.
Bizim aç›m›zdan art›k kafa kar›fl›kl›¤› diye bir fley söz konusu de¤ildir. Ancak yeniyi ö¤renmek için yeterince çaba göstermiyoruz. Boflluklar oluyor, kafa kar›fl›kl›¤› oluyor. Kafa kar›fl›kl›¤›n›n nedeni kendi yetersizli¤imizdir. Çabas›zl›¤›m›zd›r, ö¤renme isteksizli¤imizdir. Çünkü Önderlik en rafine düflünceye ulaflt›¤›n› belirtiyor. “‹nanç olarak en köklü ve huzurlu dönemi yafl›yorum” dedi. Bizler de Önderlik hareketinin savaflç›lar›, militanlar›, izleyicileri olarak tabii ki ayn› durumda olmal›y›z. Ayn› yaklafl›m içinde, ayn› moral, duygu ve heyecan› yaflamal›y›z. Bunu gerçeklefltirmek için de sistemden her gün kopmak, sosyalist kiflili¤i her gün kendimizde gerçeklefltirmek ve bunun için mücadele vermemiz gerekir. Bu onurlu ve kutsal bir ifltir. ‹nsanl›¤a böyle bir hizmet yapmak kadar de¤erli bir fley olamaz. Herhalde büyük düflünce ve inanç sahipleri kadar insanl›¤a hizmet eden kimseler olmam›flt›r. Duygu, düflünce verenler, ideoloji üretenler bu dünyan›n en de¤erli insanlar›d›r.
w.
ww
PKK’liler sosyalizmin öncü kadrolar› olarak insanl›¤›n en de¤erli evlatlar›d›r. Böyle bir öncülük etraf›nda sosyalizm ve demokrasi mücadelesi yürütmek, böyle bir örgütün parças› haline gelmek gurur ve onur vericidir. Bunun gururu ve onurunu yaflamak için de demokratik sosyalizm bayra¤›n›, demokratik ekolojik cinsiyet özgürlükçü paradigmayla yükseltmemiz gerekir. Böyle bir sorumlulu¤u onurluca tafl›mak ve gereklerini yerine getirmek gerekiyor. Kendimizi küçümsememek gerekir. Hani derler ya ayn› köyden peygamber ç›kmaz. Kürtleri dünya küçümsüyor, biz de kendimizi küçümsemeyelim. Kürtler de art›k insanl›k tarihinde özgürlük yaratacak bir toplum oldu¤unu göstermelidir. Kendimize ve Önderli¤imize inanmal›y›z. Bu tarihsel rolü yerine getirmeliyiz. Önderlik böyle bir önderliktir, PKK böyle bir partidir. Biz de böyle bir partinin üyeleriyiz. Eksikliklerimiz yok mu? Tabii ki vard›r. Bunlar› gidermeliyiz, önemli olan samimiyet, ciddiyet ve inançt›r. Bunu derinden hissetti¤imizde, baflarmam›z önünde hiçbir engel olamaz. Bu temelde böyle bir sosyalist ideolojiyi bize veren Önderli¤imizi tekrar sayg›yla selaml›yoruz. Önderli¤imize lay›k olacak ona her gün ba¤l› olacak, onun de¤erlerini her gün pratiklefltirecek çaba içinde olaca¤›m›za dair tekrardan söz veriyoruz. Tüm de¤erlerimizi yaratan ve güçlendiren flehitlerimizdir. Bu temelde flehitlerimizi de sayg›yla ve minnetle an›yoruz. Önderli¤imize ba¤l›l›¤›m›z› yenilerken, flehitlerimizin an›lar›na ba¤l›l›¤›n gere¤i olarak ba¤l›l›k sözümüzü verirken, bu temelde tüm dünyadaki emekçilerin 1 May›s Dayan›flma ve Mücadele Günü’nü kutluyoruz. Bu temelde bütün gelece¤in sosyalizmle olaca¤›na inan›yoruz, sosyalizm mücadelesi veren herkese flimdiden baflar›lar diliyoruz.
ew e. c
Önderlik en rafine düflünceye ulaflm›flt›r
om
“1 May›s gerçe¤i, dünyada kendisini herkese kabul ettirmifltir. h›ristiyan› da, müslüman› da, budisti de, her türlü toplum da bu bayram› kutlamaktad›r. Yani insanlar› 1 May›s kadar kucaklayan, insanlar›n özlemlerine en genifl biçimde cevap veren baflka bir gün yoktur. Bu da özünde var olan demokratik özgürlükçü yan› ve sosyalizm hedefi ile ilgilidir”
ne t
rinden bir olarak görmek gerekir. Bu bak›mdan en fazla kad›n›n, gençli¤in demokratik özgürlükçü, adil, eflit yaklafl›m›ndan, potansiyelinden, enerjisinden faydalanmak, sosyalizmi hem gerçeklefltirmek hem derinlefltirmek hem de kal›c›laflt›rmak aç›s›ndan önemli hale gelmifltir. Bu nedenle biz vurguyu kad›n ve gençli¤e yap›yoruz. Tabii ki sömürülen emekçiler de, köylüler de var. Biz bir emek hareketiyiz. Sosyalizm eme¤e dayal›d›r. Dar s›n›f yaklafl›m› içinde de¤ildir. Sosyalizmin özünde var olan eme¤e de¤er vermeyi, 1 May›slarda daha fazla de¤erlendiriyoruz. 1 May›s, emekçi bayram›d›r. Hatta ondan öte, sosyalizm bayram› olarak de¤erlendirmek daha do¤ru bir tan›mlama olur. Sonuç olarak 1 May›s’› kutlad›¤›m›z bugünde, Önderli¤imizin yeni paradigmas› çerçevesinde demokratik sosyalizmi derinli¤ine anlamak, bunun heyecan›n› ve coflkusunu yaflamak çok önemlidir. Yeni düflünceler, yeni inançlar her zaman coflku ve heyecan verir. Önderli¤in sosyalist çizgisine ve paradigmas›na baflta Kürtler olmak üzere halklar sahip ç›kacak, bu çizginin baflar›s› ilk önce Kürdistan’da gerçekleflecektir. Kürdistan’›n özgürleflmesi Ortado¤u’nun demokratik ve özgür hale gelmesi anlam›na gelecektir. Buna kesinlikle derinli¤ine inan›yoruz. Önderli¤imiz, bizim inanc›m›z›n derinleflmesi için tarihsel bir çözümleme yapm›fl, inanc›m›zda boflluk b›rakmayacak her türlü de¤erlendirme ve çözümlemeyi yapm›flt›r. Bu konuda büyük bir sorumluluk duygusu ile hem bizler aç›s›ndan, hem insanl›k aç›s›ndan yeni moral de¤erimizi vermifltir. ‹deolojik ihtiyac› karfl›layarak manevi de¤erimizi, güç kayna¤›m›z› vermifltir. Dolay›s›yla Önderli¤imizin yeni paradigmay› ortaya koymas›yla birlikte b›rakal›m coflkusuz ve heyecans›z kalmay›, aksine, daha çok heyecan ve coflku duymak gerekir. Önderlik, bunun heyecan›n› ve coflkusunu duyuyor. Bu heyecan ve coflkuyu savunmalar›n bütün sayfalar›nda görebiliriz. Önderli¤imiz bu savunmalarla Kürt halk›na, Ortado¤u insan›na yeni bir do¤rultu vermenin heyecan›n› yafla-
PKK’liler sosyalizmin öncü kadrolar› olarak insanl›¤›n en de¤erli evlatlar›d›r Günümüz dünyas›nda kültürcülere, sanatç›lara de¤er veriliyor. Çünkü onlar toplumun moral ve inanç dünyas›n› yükseltirler. Bu nedenle inanç ve ideoloji do¤rultusunda koflanlar da insanl›¤›n en de¤erli evlatlar›d›r. Bu yönüyle
May›s 2007 SERXWEBÛN
45
Onlar Türkiye toplumunun özlemi ve idealidir
ne te we .c om
“Denizler, hala Türkiye’de bir efsanedirler. Türkiye’de her zaman Denizlerin rolü olacakt›r. Denizlerin ruhunu ortadan kald›rmak mümkün de¤ildir. Onlar sürekli yaflam›n içindedirler, çünkü yaflam›n bir de¤eri olmufllard›r. Toplumun de¤er yarg›lar›n›n bir parças› olmufllard›r. Onlar› idam edenleri kimse bilmez, ama onlar art›k Türkiye toplumunun bir özlemi ve idealidir. Nas›l ki fieyh Bedrettin hala an›l›yorsa, Denizler de özgürlükçü ve demokratik durufllar›yla daha fazla unutulmazlar aras›na girecektir” laflmas›n, düflman›n istedi¤i koflullarda de¤il, kendi istedi¤imiz koflullarda bu mücadeleyi sürdürelim. Öyle bir hareket bafllatmal›y›z ki, Denizler, Yusuflar, Hüseyinler gibi k›sa sürede kesintiye u¤ramas›n. Önderli¤imizin bu devrimcilerin idam›ndan ç›kard›¤› en temel ders bunlard›r. Ç›kard›¤› bu dersin yan›nda, bu devrimcilerin idam› ile birlikte yeni bir devrimci mücadele bafllatma sözünü de orada vermifltir. Bu devrimcilere ba¤l›l›¤›n gere¤inin mutlaka yap›lmas›n› kendisi aç›s›ndan bir borç bilmifltir. Dolay›s›yla Önderli¤imizin daha sonraki mücadelesinde ve hareketimizin bugüne kadar sürmesinde Denizlere verilen bu sözün ve onlar›n devrimci ruhunun etkisi de bulunmaktad›r. Zaten Denizlerin idam sehpas›ndayken devlete meydan okumas› ve “yaflas›n Kürt ve Türk halklar›n›n kardeflli¤i” slogan›n› atmas›, hem Önderli¤imizi etkilemifl hem de daha sonra mücadeleye kat›lan Kürt gençlerini etkileyen önemli bir söz ve durufl olmufltur. Biz bugün halklar›n demokratik birli¤ini, kardeflli¤ini dillendirirken ya da bu çizgiyi bugüne kadar izlerken, bunda tabii Denizlere, Mahirlere verilen sözün rolü önemlidir. Biz bu çizgimizle onlar›n özlemlerini de
ww
w.
6 May›s hem Önderli¤imize yap›lan suikast girifliminin y›ldönümü hem de 1972’de idam edilen devrimcilerin fleDeniz hadetinin y›ldönümüdür. Gezmifl’in, Yusuf Aslan’›n ve Hüseyin ‹nan’›n idam edildikleri gündür. Bu üç devrimci gencin özgürlük mücadelemizde de çok anlaml› yerleri vard›r. Bizim mücadelemizi de etkileyen ve bugüne kadar da hala etkileri süren bir mücadelenin sembolleridir onlar. Mamak Cezaevi’nde, Önderli¤imizin bulundu¤u bölümden al›n›p idama götürülmüfllerdir. Önderli¤imiz, bu idam gününün tüm duygular›n›, an›lar›n› bugüne kadar yaflatan ve devrimci mücadelesinde örgütlülü¤e ve eyleme dönüfltüren bir Önderlik gerçe¤idir. Önderli¤imiz Denizlerin idam edildi¤i gün, flu sözü vermifltir: Biz öyle bir hareket bafllatmal›y›z ki, bu devrimci gençlerin u¤rad›¤› sonla karfl › -
yerine getirmifl oluyoruz. Bu tutumumuz hem sosyalist kimli¤imizin bir parças› hem de ahlaki olarak onlara karfl› sorumlulu¤un bir gere¤i oluyor.
Denizler k›sa yaflflaamlar›na büyük anlamlar› yüklediler
Bu hareket, 1960’lar›n sonunda dünyada geliflen 68 Gençlik Hareketi’nin Türkiye’deki bir devam›, parças›yd›. Hatta dünyadaki 68 Gençlik Hareketi’nin en radikal, en devrimci, sömürüye, zulme, bask›ya karfl› kararl›l›kla isyan eden ve halka derinden ba¤l› olan bir parças›yd›. Türkiye’deki gençlik hareketini, Denizlerin mücadelesini böyle görmek gerekiyor. Bu devrimcileri anmak, tan›mak çok önemlidir. Onlar s›radan insanlar de¤ildir. Genç yaflamlar›na çok büyük anlam veren, idam sehpas›na giderken bile bu yaflam›n anlam›n› derinden yaflayan ve onun onurunu, gururunu yaflayan insanlard›r. Denizlerin mahkemedeki savunmalar› flimdi kaset yap›lm›fl ve birçok kesim taraf›ndan dinleniliyor. Hala dinlenildi¤inde, heyecan veren bir duruflu, coflkuyu, kararl›l›¤› yans›tan bir üslubun etkisini görüyoruz. Ölümü yenmifl, ona meydan okuyan bir tav›rla kendi düflüncelerini ortaya koyuyor. Düflüncelerinde eksiklikler olabilir. Türkiye gerçe¤ini derinlikli kavrad›klar›n›, Türkiye gerçe¤ine uygun bir ideolojik teorik yaklafl›m gösterdiklerini tümden söylemek mümkün de¤ildir. O yönüyle belli yan›lg›lar ve yanl›fllar var. Ama inançlar›yla, kararl›l›klar›yla her türlü eksikli¤i aflabilecek, her türlü eksikli¤in üzerinde yerleri olan bir kiflilikleri var. ‹deolojik teorik yaklafl›mlar›nda devleti
SERXWEBÛN May›s 2007
‹dam sehpas›nda yenilen 12 Mart darbesidir
Onlar›n flehadeti ile asl›nda 12 Mart darbesi yenilgiye u¤rat›lm›flt›r. 12 Mart belki onlar› idam etmifltir, ama o idam sehpas›nda yenilgiye u¤rayan onlar olmam›flt›r. Nitekim k›sa bir süre sonra 1973’te seçimler olmufl, Ecevit birinci parti olmufltur. Ecevit’in birinci parti olmas›n› sa¤layan Ecevit’in öyle çok büyük sözler söylemesi, Karao¤lan olmas›, flu veya bu olmas› de¤ildir. Oylar›n al›nmas›nda, Ecevit’in birinci parti olmas›nda Denizlerin, Mahirlerin flehadetinden sonra etkilenen devrimci gençli¤in faflizme karfl› duydu¤u büyük öfke vard›r. Gençlik ve etkilenen toplum, radikal söylem dillendiren, ‘ne ezen, ne ezilen insanca hakça düzen’ diyen Ecevit’in peflinde gitmifltir. Bu söylemler gençlerin de özlemlerini dile getiriyordu. 1973 seçimlerine giderken, Ecevit’in birinci slogan› ‘ne ezen, ne ezilen insanca hakça düzen’dir. Böyle bir sol ve halkç› yaklafl›ma sahip Denizlerin, Mahirlerin yaratt›¤› gençlik, tüm dinamizmiyle meydanlarda, sokaklarda, her yerde CHP’ye çal›flm›fl ve
w.
ww
Ecevit’i birinci parti yapm›flt›r. Hala 1970, 1973, 1977’lerde Ecevit’in toplumda büyük bir etki yapt›¤› söylenir. Bu, asl›nda Ecevit’in bu gençlerin yaratt›¤› de¤erleri bir rantç› olarak kullanan f›rsatç› bir lider oldu¤unu göstermektedir. Kesinlikle çok faydac› bir yaklafl›mla, bilinçli bir biçimde Türkiye’deki bu sol e¤ilimi kullanm›flt›r. 68 Türkiye gençlik hareketi, bu kufla¤›n dünyadaki en radikal koluydu. Bu nedenle Türkiye’de militan devrimcili¤i tetiklemifltir. O güne kadar Türkiye’de TKP, T‹P gibi illegal ya da legal partiler vard›, ama pasifist reformistlerdi. Türkiye’deki rejimi sars›nt›ya u¤ratacak bir örgütlülü¤e ve siyasal yaklafl›ma sahip de¤illerdi. Küçümsememek gerekir, T‹P belli yönleriyle etkili olmufltur, ama Denizlerin, Mahirlerin, ‹brahimlerin içinde bulundu¤u 68 kufla¤›, Türkiye’de solun, sosyalizmin yükselen de¤er haline gelmesini sa¤lam›flt›r. 1960’lar›n sonu 1970’lerin bafl›nda Türkiye’de sol, sosyalizm yükselen bir de¤erdi. Türkiye’de yükselen bu sol ve sosyalizm, dünyadaki 68 kufla¤›n›n etkisiyle Sovyetler’e mesafeli, reel sosyalizme karfl› kuflku duyan, onun kendi özgürlük ve demokrasi özlemlerini karfl›lamad›¤›n› gören, Sovyetler’e mesafeli ve elefltiren bir tutumla yaklaflm›fllard›r. Daha sonra bizim hareketimizin de Sovyetler’e mesafeli durmas›, revizyonist demesinde, bir yönüyle de bu gençlerin o özgürlükçü, militan durufllar›ndaki sorgulay›c› ya da reel sosyalizmin kendilerini tatmin etmeyen uygulamalar›na karfl› bir tutum, durufl göstermesinin etkisi fazlad›r. Bu durum daha sonra Sovyetler Birli¤i’nin Türkiye’de çeflitli gruplar taraf›ndan daha fazla sorgulanmas›n› beraberinde getirmifltir.
ew e. c
harekete geçmifltir. Durufllar› bile bafll› bafl›na gençli¤e büyük bir özgüven vermifltir, heyecan kazand›rm›flt›r. Yani daha sonraki gençlik hareketinin ister Türk, ister Kürt olsun, gösterdikleri militanl›k, o gençlerin anas›n›n babas›n›n verdi¤i özellikler de¤ildir. O devrimci gençlerin hem mücadele s›ras›nda hem de flehadete giderkenki durufllar› Türkiye’de Kürt Türk demeden bütün gençleri derinden etkilemifltir. Bu aç›dan Türkiye ve Kürdistan’da yeni bir gençlik kufla¤›n›n yetiflmesini beraberinde getirmifltir. Bunun alt›n› kal›n bir çizgiyle çizmek gerekiyor.
ne t
tam çözememifllerdir. Ama Türkiye cumhuriyeti tarihinde sömürücülü¤e, gericili¤e ve bask›ya karfl› ilk büyük isyand›r. Türkiye gerçe¤indeki en kararl› en inançl› isyand›r. Bu isyan o kadar köklüdür ki flehadetleri, ölümleri ile Türkiye’de büyük bir devrimci mücadelenin, devrimci sürecin geliflmesini sa¤lam›fllard›r. Ölümleri yaflamlar›ndan kat kat daha fazla Türk devleti için tehdit oluflturmufltur. Nitekim bir süre sonra okullarda, mahallelerde, fabrikalarda, üniversitelerde onlar›n ruhu gezmifl, onlar›n idamdaki durufllar›yla Türkiye’de gençlik hareketinin büyük boyutlara ulaflt›¤› görülmüfltür. Onlar›n gençli¤i nas›l etkiledi¤ini çok iyi biliyoruz. Onlar›n durufllar›, duygular› bizleri de çok derinden etkiledi. Onlar bizim aç›m›zdan bir nevi zulme, bask›ya, iflkenceye karfl› isyan eden efsanelerdi. Kimsenin yapamayaca¤›n› baflarm›fl insanlard›. Bizim içimizdeki ezikli¤i, yapamad›¤›m›z baflkald›r›y› bizim dile getiremedi¤imiz özlemleri en iyi biçimde onlar dile getirmifltir. Onlar bu duygular› dile getirdi¤i için onlara sempati duyan gençler, onlar›n durufllar›nda verdikleri özgüvenle
om
46
Denizler demokrasiye ve özgürlü¤e tutkuyla ba¤l›l›¤›n ifadesidir Denizlerin en fazla irdelenmesi gereken yan› militanl›klar›, mücadeleye katt›klar› ruhtur. Bu ruhu önemsemek gerekiyor. Yani duygu ve heyecan› hiç küçümsemeyeceksiniz. Devrimcili¤i ya da militanl›¤›, demokrasi, özgürlük savaflç›l›¤›n› sadece baz› do¤ru-
May›s 2007 SERXWEBÛN yüzde doksan dokuz idam edilen arkadafllar›n hepsi Deniz Gezmifl gibi sehpaya bafl› dik gidip, kendi sandalyesini kendisi çekecek kadar kararl›yd›lar. Bunu rahatl›kla söyleyebiliriz. Diyarbak›r Cezaevi’nde hiç kimse idam› düflünmüyordu. Bunun temelinde de Denizlerin idam sehpas›ndaki durufllar›n›n önemi ve etkisi vard›r. Zaten Deniz’in bir taraf›n›n Kürt oldu¤u söylenir, ama Hüseyin ‹nan Kürt genciydi. Denizlerin idam›n› sadece Türk gençlerinin idam› olarak görmemek laz›m. Türkiye gençli¤i deniyor ama o dönemlerde Türkiye devrimci gençlik hareketinin en önemli militanlar› Kürtlerdi. Mahir’in yan›nda flehit düflen Hüseyin Cevahir de Dersimli bir gençti. Hüseyin ‹nan, Sivas’›n Gürün ilçesinin bir Kürt köyündendir. Kürtlü¤ünü bilen, onu inkar etmeyen biridir. Bu aç›dan sadece Türkiye’deki militan ruhu de¤il, Kürt devrimci hareketinin de ruhunu etkilemifltir. Bu gençlerin Kürt oldu¤u bilindi¤inden, Kürt gençleri de etkileniyordu. Kald› ki belirtti¤imiz gibi, o dö-
nemde en fazla ezilen halk Kürtler oldu¤u için, özellikle de Kürt yoksul gençleri Türkiye’deki gençlik hareketlerinde yo¤un biçimde yer alm›fllard›r. Denizlerin, Mahirlerin yaratt›¤› hareketlerde yer alm›flt›r. O dönemde bir k›s›m Kürt gencinin oluflturdu¤u DDKO çok pasif olmas› yüzünden yoksul, ezilmifl Kürt gençli¤i aç›s›ndan çekici olmam›flt›r. 1973’lerden sonra Apocu hareket ç›kar ç›kmaz geçmiflte Türk soluna kayan militan gençler hareketimize meyil etmifltir.
w.
ne te we .c om
lar› bilen, bilimsel bilgilerle donanan insanlar olarak düflünmek ya da sadece bilimsel bilgilerle bu iflin yürüyece¤ini sanmak yan›lg›d›r. Zaman zaman böyle e¤ilimler de ç›k›yor, do¤ru de¤il. Bilimsel bilgiler, gerçekleri, sömürüyü, zulmü, bask› gerçekli¤ini bütün boyutlar›yla gözler önüne serer. Bu da tabii ister istemez özgürlük ve demokrasi yanl›lar›n›n önünü görmesini, do¤ru yol ve politika oluflturmas›n› beraberinde getirir. Ama ne kadar do¤ru bilgiye ulafl›rsan›z ulafl›n, bir de o tespitlere uygun karfl›t güçlere karfl› mücadele etmek, özgürlük ve demokrasiye kilitlenmek belirli yönleriyle de bir heyecan, tutku ister. Bu aç›dan Denizlerin durufllar›n› özgürlü¤e ve demokrasiye tutkunun, bunu elde etme kararl›l›¤›n›n sembolü olarak görmek gerekiyor. Onun için hala kasetleri elden ele dolafl›yor. Yapt›klar› sözlü savunma hala etki yap›yor. Mazlum’un, Hayri’nin, Kemal’in de böyle sözleri var. Kemal de gerçekten Deniz Gezmifl gibi konuflurken etkili olan, duygusunu, heyecan›n› yans›tan bir yoldafl›m›zd›. Hatta yürüyüflüyle bile Denizlerin o mahkemede yürüyüflüne benzer bir yürüyüflün sahibiydi. Deniz’in yürürken bile meydan okuyan, neredeyse oradaki bütün askerleri, polisleri koluyla da¤›tan, mahkemedeki heyet üzerinde üstünlük kuran bir yaklafl›m›, duruflu vard›. Kemal de öyleydi; konufltu¤u veya yürüdü¤ü zaman kesinlikle karfl› taraf›n her türlü egemenlikçi yaklafl›mlar›n› k›rard›, o ruhu etkiyi ortadan kald›r›rd›. Kemal’in mahkemedeki konuflmalar› Deniz’inki gibi kaset haline getirilse, benzer etkiyi gösterir.
47
ww
Onlar yoldaflflllar toplulu¤u olarak birbirlerine s›ms›k› sar›lm›flflllard›
Denizleri anarken, onlar›n o inanc›n›, ba¤l›l›¤›n›, halk ve yoldafl sevgisini çok iyi de¤erlendirmek gerekiyor. Mahkemede de, idam sehpas›na giderken de, önceden de her zaman yoldafllar toplulu¤u olarak birbirine s›k› s›k›ya sar›lm›fllard›r. 1980’lerde Diyarbak›r Cezaevi’nde onlarca insan idam edilseydi,
Denizlerin en do¤ru temsili PKK’de ifadesini bulmuflflttur
Sosyalizme ba¤l›, özgür ve demokratik ülke isteyen bir anlay›flla ortaya ç›kt›¤›m›zdan, belli yönleriyle bu gençlik hareketiyle ortak e¤ilimler içinde oldu¤umuz söylenebilir. Di¤er Kürt örgütlülüklerinin hepsi flöyle veya böyle DDKO ya da KDP’nin etkisinde kalm›fllard›r. PKK DDKO’nun, KDP’nin ideolojik etkisiyle ortaya ç›kmayan, onun siyasi etkisi ile mücadeleye bafllamayan tek harekettir. Önderlik bir ara ‹stanbul’da DDKO’ya gitmifltir, ama bu, öyle süreklili¤i olan bir iliflkilenme de¤ildir. Hem siyasal bilgiler fakültesinde hem de girdi¤i cezaevinde Mahir Çayan’›n kurucusu oldu¤u THKP-C’ye daha yak›nd›r. Yine bizim hareketimizin kurucular›n›n önemli bir bölümü Türk soluna sempati duymufl veya oradan gelmifl arkadafllard›r. Böyle bir etkisi var. Hareketimizi Türkiye’deki devrimci gençlik hareketinin yaratt›¤› etkiden etkilenen gençlerin kurdu¤u bir grup olarak de¤erlendirmek yanl›fl olmaz. Önderlik zaten defalarca Apocu hareketin, Türkiye’deki gençlik hareketinin ve Vietnam ulusal kurtulufl hareketinin etkisiyle kuruldu¤unu belirtir. Ulusal kurtulufl hareketlerinin o dönemde yükselifli
ew e. c
ne t
ve Türkiye devrimci gençlik hareketi, Apocu grubun ruhunu ve militanl›¤›n› belirleyen temel etkendir. Öte yandan flunu rahatl›kla söyleyebiliriz: Denizlerin idam›na karfl› en do¤ru duruflu gösteren hareket de bizim hareketimiz olmufltur. Türkiye’deki di¤er sol hareketler de Denizlerin, Mahirlerin, ‹brahimlerin an›s›n› pratiklefltirmek istemifltir. Zaten onlar da esas olarak bu hareketin etkisiyle güç olmufllard›r. Bunlar›n toplumda yaratt›¤› etkiye dayanarak kendilerini örgütlemifllerdir. Hatta en fazla onlar faydalanm›flt›r. Ama en iyi ve do¤ru temsilini Apocu harekette bulmufltur.
iliflkileriyle, militanl›¤›yla bunu yapm›flt›r. Bugüne kadar yürüttü¤ü mücadele de bunun bir kan›t›d›r. Denizler, Filistin’de e¤itim görüp ülkeye geri gelmifl ve da¤larda gerilla savafl› yürütmek istemifllerdir. Ama bunu bugüne kadar baflaran sadece PKK’dir. Etkili biçimde bunu yapan PKK’dir. Bizim d›fl›m›zda Türkiye’de, Kürdistan’da gerilla yaratan hareket yoktur. Dev Sol ve T‹KKO zaman zaman da¤lara ç›k›p gerilla savafl› vermek istemifltir, ama flu kesindir: Biz gerilla hareketi bafllatmasayd›k, onlar hiçbir zaman da¤larda kalamazd›. Bizim yürüttü¤ümüz gerilla mücadelesinin yaratt›¤› askeri ve siyasal ortamda onlar ayakta kalm›flt›r. Bizim yaratt›¤›m›z mücadele ortam› onlar› o da¤larda tutabilmifltir. Türkiye’deki devrimci hareketlerin ayakta kalmas›n›n zeminini de yine bizim mücadelemiz yaratm›flt›r. Asl›nda çok önemli güç ve imkan da verilmifltir. Fakat Türkiye’deki sol ve sosyalist hareketler bizim verdi¤imiz deste¤i 1980’lerde Faflizme Karfl› Birleflik Demokratik Cephe’den bafllayarak bugüne kadar do¤ru de¤erlendirememifllerdir. Zaten Faflizme Karfl› Birleflik Demokratik Cephe de Denizlerin, Mahirlerin, ‹brahimlerin özlemini gerçeklefltirmek için bizzat Önderli¤imizin öncülü¤ünde ve bizim hareketin yazd›¤› program çerçevesinde oluflturulmufltur. Ne var ki do¤ru cevap verememifllerdir. Do¤ru cevap veremedikleri için de hareketimiz kendi yolunu çizmek zorunda kalm›flt›r.
w.
Denizlere en iyi cevab› Apocu hareketin kurucular› vermiflflttir
ww
Apocu hareketin kurucular›, militanlar› Denizlerin, Mahirlerin o heyecan ve coflkusunu hiçbir an eksiltmeden ve yere düflürmeden, o duyguyu, tempoyu geriletmeden, devrime, özgürlü¤e ba¤l›l›klar›n› gevfletmeden, düzenle ba¤lar›n› kopararak onlara en iyi cevab› vermifllerdir. Apocu hareket tümüyle her fleyi özgürlük ve demokrasi mücadelesine veriyordu. Çünkü bu harekete ba¤lan›nca okul da, aileyle iliflkiler de, düzen hayalleri de sona eriyordu. Bu yönüyle Apocu hareket o devrimci gençlerin militanl›¤›n›, ruhunu en iyi temsil eden hareket olmufltur. Bunu rahatl›kla söyleyebiliriz. Durufluyla, yaflam›yla,
om
SERXWEBÛN May›s 2007
48
Önderli¤imiz flfleehitlere verdi¤i sözü yerine getirmiflflttir
Devrimcileri temsil etmek, onlar›n özlemlerini temsil etmek sadece onlara kuru kuruya ba¤l›y›z demekle olmaz. Onlar flöyle yi¤it insanlard›, flöyle güzel ütopyalar› vard› demek de yetmez. Do¤ru ba¤l›l›k, onlar›n özlemlerini, ütopyalar›n› örgüte çevirmek, eyleme çevirmekle olur. Örgüte ve eyleme çevirmek de yetmez, Önderli¤imizin belirtti¤i gibi, bu örgütü ve eylemi kesintisiz ve etkili sürdürmek gerekir. S›n›rl›, etkisiz kalan de¤il, etkili bir biçimde ve düflman› sarsacak, halk›n özlemlerini yerine getirecek düzeyde siyasal
güç haline gelen bir duruma getirmek do¤ru ba¤l›l›¤›n kofluludur. Önderli¤imiz bu yönüyle Denizlere, Mahirlere, ‹brahimlere, flehit düflen devrimcilere, idam sehpas›nda can veren bu devrimcilere verdi¤i sözü yerine getirmifltir. Daha Mamak’tayken bu devrimcilerin an›s›na verdi¤i sözü yerine getiren tek liderdir. Mamak Cezaevi’nde Denizler idama giderken, onlar›n yak›n›nda yaflayanlar›n içinde, onlar›n an›s›na sonuna kadar ba¤l› kalan tek kiflidir. Belki o dönemde orada kalanlardan daha sonra flehit düflen Türkiyeli devrimci gençler de olmufltur. Fakat bir örgüt yaratarak mücadeleyi bu noktaya getiren bir baflkas›n›n olmad›¤› da kesindir. Bu nedenle 6 May›slar bizim aç›m›zdan anlaml›d›r, de¤erlidir. Bizim de¤erlerimizdir, bizim parçam›zd›r. Onlars›z kendimizi tan›mlayamay›z. Onlars›z kendimizi ifade etmek, tan›mlamak inkarc›l›k olur. Tarihimizin köklerinin bir kesimini bilmemek olur. Kürt özgürlük mücadelesinin bu düzeyde militanca geliflmesindeki rollerini görmezlikten gelmek olur. Önderli¤imiz her 6 May›s’da yapm›fl oldu¤u çözümlemelerde mutlaka Denizleri anm›flt›r. Onlar›n an›lar›n› de¤erlendirme temelinde hem Kürt halk›n›n devrimci görevlerini hem de Türkiye halk›n›n devrimci görevlerini hat›rlatm›flt›r. Her 6 May›s’ta Türkiye halk›na, halklar›n birli¤i çerçevesinde
May›s 2007 SERXWEBÛN ce bir iki yüzlülük oldu¤u aç›kt›r. Onlar›n sözleri ortadad›r. ‹dam sehpas›ndaki özlemleri, Kürt ve Türk halk›n›n kardeflli¤idir. Sen Kürtleri inkar edeceksin, yok etmeye çal›flacaks›n, ama Denizleri de anma ikiyüzlülü¤ünü göstereceksin. Denizleri idam ettiren ordu bile onlar› flimdi yurtsever gençler olarak görüyor. Hatta ünlü faflist Hüseyin Üzülmez bile, ‘ben asl›nda o zaman onlar› seviyordum, elimde imkan olsa onlar› kaç›r›rd›m’ diyerek, o büyük devrimcilerin amaçlar›n›, inançlar›n› sapt›r›p çarp›tarak sistem içi bir derekeye düflürüyor. Bunlar Denizlere en büyük sayg›s›zl›kt›r. Onlar e¤er Türkiye’de flovenizmin bu kadar geliflti¤ini görseydi, bizden daha fazla Türkiye’deki bu gericili¤e karfl› bir durufl gösterirlerdi. Çünkü yaflamlar›, tutumlar›, durufllar› öyledir. Zaten bu mücadeleyi de Kürtlerle birlikte yapmaktad›rlar. THKO’nun militanlar›n›n önemli bölümü Kürt’tür. Bu nedenle bunlar kesinlikle kabul edemeyece¤imiz, teflhir edilmesi gereken tutumlard›r. Denizleri böyle ele almay› onlara yap›lm›fl en büyük sald›r› olarak görmeliyiz. Tabii ki onlar anti Amerikanc›yd›lar, iflbirlikçili¤ine karfl›yd›lar. Çünkü onlar›n ruhunda, duygusunda iflbirlikçilik yoktur. Onlar saç›ndan t›rna¤›na kadar özgür ve ba¤›ms›z duruflun abideleridirler. Onun için istinas›z her türlü bask›, ba¤›ml›l›k ve zulme karfl›d›rlar. Ama Türkiye gerçekli¤i söz konusu oldu¤unda, bugün hala en büyük bask›
ve zulüm Kürtler üzerinde uygulanmaktad›r. Bu yönüyle Denizlerin ruhu, onlar›n duruflu her fleyden önce de kendi ülkesi içindeki Kürtlere karfl› uygulanan bask›ya karfl› bir durufl içinde olurdu. Tabii ki ABD’nin, AB’nin fluanki politikalar›n› kabul etmez, reddederlerdi. Türkiye’nin daha ba¤›ms›z, daha özgür bir durufl içinde olmas›n› savunurlard›. Bunun yan›nda Türkiye’nin demokratikleflmesini, Kürdistan’›n özgürlü¤ünü sonuna kadar savunurlard›.
ne te we .c om
mücadele etme, Türkiye’yi demokrasiye kavuflturma, Kürdistan’› özgürlefltirme ça¤r›s›n› yapm›flt›r. Bunlar belgelidir. Bunlar› hiç kimse inkar edemez. Önderli¤imiz her zaman bu duygular›n› dile getirmifl ve gereklerini yerine getirmeye çal›flm›flt›r.
49
Denizlerin özleminin önündeki engel flflo ovenizmdir
ww
w.
Türkiye’de flovenizmin yükseltildi¤i, Türkiye halk›n›n Kürt halk› üzerine sürülmek istendi¤i, hatta yeni flovenist örgütlenmelerle Kürtlerin soyk›r›ma tabi tutulmas›n›n gündemde oldu¤u bir dönemde, tabii ki yine de biz Denizlerin, Hüseyinlerin, Yusuflar›n halklar›n kardeflli¤i özleminin, flovenizmden daha üstün gelece¤ine, mücadelemizle Türkiye’deki bu flovenizmin k›r›laca¤›na inan›yoruz. Bizim flovenizmi k›rma mücadelemiz, ayn› zamanda Denizlerin halklar›n kardeflli¤ini gerçeklefltirme mücadelesidir. Denizlerin Türk halk›na verdi¤i “Kürt halk›yla kardefl olun” mesaj›n›n mücadelemizle gerçeklefltirilmek istenmesi söz konusudur. Bugünlerde hem Kürdistan’da hem Türkiye’de Deniz’lerin bu özlemini anmak çok de¤erlidir. Bunlar› anarak flovenizme karfl› halklar›n duruflunu gerçeklefltirmek çok önemlidir. Bugün Türkiye’de çeflitli televizyonlarda, radyolarda, gazetelerde mutlaka Denizleri anan yaz›lar ve programlar yer alacakt›r. Bunlar›n çok piflkin-
Denizlerin ruhuna uygun olmayan bir Türkiye gerçe¤i var
Türkiye’de 1970’lerde Denizlerin ruhu ile büyük bir özgürlük ve demokrasi mücadelesi bafllad›. Türkiye’deki sol da önemli mücadeleler yürüttü, birçok flehit de verdi. Ama bugün gelinen aflamada ne yaz›k ki Denizlerin özlemlerine uygun olmayan bir Türkiye gerçe¤i var. Bunu da rahatl›kla söyleyebiliriz. Denizlere, Hüseyinlere, Yusuflara ba¤l›l›k sapt›r›ld›¤› için, onlara gerçek ve militan ba¤l›l›k gerçekleflemiyor. Çok fanatikçe, ama do¤ru stratejik ve taktik belirlemeyen, süreklili¤i olan bir mücadele örgütü ortaya ç›karmayan baz› küçük gruplar var. Bunun d›fl›nda Denizlerin özlemlerini gerçeklefltirecek bir örgüt ve eylem gerçe¤inden söz etmek mümkün de¤ildir. Bu da bizim aç›m›zdan gerçekten ac› verici bir durumdur. Denizlerin, Mahirlerin, ‹brahimlerin ve birlerce yi¤it devrimcinin yetiflti¤i Türkiye topra¤› böyle olmamal›yd›. Denizlerin an›lar›n›n bile daha sonralar› nas›l bir gerçeklik ortaya ç›kard›¤›n› biliyoruz. Yine yarat›labilir, ama bunun koflulu, duyguda, düflüncede sistemden kopmakt›r. Bugün Türkiye’deki sol hareket, duyguda, düflüncede sistemden kopmam›flt›r. Yaflam anlay›fl›nda sistemden kopmam›flt›r. ‘Yavuklu yerine mavzere sar›ld›k’ söyleminde oldu¤u gibi, bütün yaflamlar›n› veren, kendini adayan bir durufl yoktur. fiu aç›kt›r ki, Türkiye’de devrimcilik yapmak kolay de¤ildir. Hatta onurlu, ilkeli, demokratik bir durufl bile ortaya koymak kolay de¤ildir. Nas›l ki Kürdistan’da devrimcilik Latin Amerika,
SERXWEBÛN May›s 2007
Denizlerin özlemine sonuna kadar ba¤l› kald›k
Böyle bir boflluktan dolay› önümüzdeki dönemde art›k demokratik birlik çizgisi diyemiyoruz. Demokratik siyaset yürütüp, demokratik mücadele vererek Kürt sorununu çözme yaklafl›m›m›z› art›k sürdüremiyoruz. Denizlerin özlemlerine sonuna kadar ba¤l› olduk. Boynumuz kopar›lacak aflamaya gelene kadar sab›rla biz çözüm niyeti orta ç›kar düflüncesiyle bekledik. Son ana kadar da bu umudumuzu yitirmedik. Ama görüldü¤ü gibi soyk›r›mla karfl› karfl›ya getirilmek isteniyoruz. Bu nedenle de yak›n zamanda yeni bir yaklafl›mla Türkiye’ye karfl› mücadele verece¤iz. Biz art›k esas olarak Kürdistan halk›n›n özgürlü¤ünü gerçeklefltirmek için mücadele verece¤iz. Tabii yine Türkiye’nin demokratik güçleriyle iliflkide oluruz, ama esas olarak kendi gücümüze dayanarak mücadelemizi yürütece¤iz. Bu tutumumuz, Denizlerin özlemlerine ters bir yaklafl›m de¤ildir. Aksine, onlar özgürlükçüydü, her türlü zulme baflkald›ran bir durufllar› vard›, bu yönüyle Türki-
w.
ww
ye’nin inkarda ›srar ederek her türlü özgür ve demokratik birlik yaklafl›mlar›m›za cevap vermemesi karfl›s›nda, onlar da bu oyuna gelmez, direnirlerdi. Kürtler tabii ki inkarc› sisteme karfl› hiç tereddüt etmeden özgürlük mücadelesini yürütecektir.
Hareketimiz insanl›¤›n sosyalizm özlemini gerçekleflflttirmeye çal›flfl››yor
Denizlerin idam›ndan bu yana onlarca y›l geçti. Zaman sosyalizmin teori ve prati¤inde önemli eksikliklerin var oldu¤unu gösterdi. Paradigmatik yetersizlikleri ortaya ç›kt›. Hareketimiz bunlar› yeniliyor, de¤ifltiriyor. Yeni bir sosyalist paradigmayla Denizlerin ve sosyalizm özlemi tafl›yan tüm insanl›¤›n özlemlerini gerçeklefltirmeye çal›fl›yor. Hala sosyalizme, özgür ve eflit dünyaya büyük ba¤l›l›k var. Bu özlemlerin ortada kalmamas› için, marjinalleflmeden ya da sadece söylem devrimcili¤i yapmadan, kapitalist sistemden kopan bir sosyalist yaklafl›mla onlar›n sistemine meydan okumas›n› bugün kendi flahs›m›zda gerçeklefltiriyoruz. Sistemin her türlü de¤erinden koparak, mezhepleflmeden, sistemin yede¤ine düflmeden binlerce y›ld›r özgürlük, eflitlik, adalet ve demokrasi isteyenelerin umudunu gerçeklefltirmek istiyoruz. Bizim yeni paradigmam›z tamamen onlar›n duruflunun ideolojiklefltirilmesidir, onlar›n sistemden kopma yaklafl›m›n›n sisteme karfl› meydan okumas›n›n teorik olarak ortaya ç›kar›lmas›d›r. Bu yönüyle bizim ideolojik teorik duruflumuz, bütün özgürlük ve demokrasi savafl›m› verenlere oldu¤u gibi, Denizlerin de özlemlerine cevap verir niteliktedir. Bugün bizim Önderli¤imiz de cezaevindedir, bask› alt›ndad›r. Ama Denizlerin, Mahirlerin, ‹brahimlerin özlemlerini yeni bir duruflla yürütmeye çal›flmaktad›r. Önderli¤imiz bir defa idam edilmekle de¤il, her günü idama bedel bir bask› ve zülüm karfl›s›nda, kendi duygu ve düflüncelerini korumakta ve Denizlerin, Mahirlerin özlemlerini gerçeklefltirmeye çal›flmaktad›r. Önderli¤imizin duruflu, bu yönüyle Denizlerin idam
ew e. c
rüyle asl›nda Bat›’n›n parças›d›r. Ortado¤u, Bat› için çok önemli oldu¤undan, Türkiye’nin kontrol d›fl›na ç›kmas›n› istemezler. En önemlisi de Türkiye’deki inkarc› sömürgecilik, Kürtleri fiziki dahil her yolla, her biçimde yok etmek istemektedir. Dolays›yla böyle bir ülkede mücadele etmek, s›radan yaklafl›mlarla olamaz. Türkiye’de Denizlerin, Mahirlerin özlemleri olan Kürtlerle kardefllik yap›lmadan, Kürt sorununda do¤ru çözüm gerçekleflmeden Türkiye’de devrimci hareket geliflemez. Nitekim Kürt sorununun demokratik temelde çözümüne sahip ç›kacak bir siyasi hareket ortaya ç›kmad›¤›ndan, Türkiye’de her fley t›kanm›fl ve karmakar›fl›k hale gelmifltir.
ne t
Uzakdo¤u ve Afrika’daki gibi bir devrimcilik de¤ilse, Türkiye’deki de öyle olmak durumundad›r. Baflka yerdeki devrimcilikle Kürdistan’da mücadele yürütülemez. Dünya dengeleri burada kuruluyor, III. Dünya Savafl› burada gerçeklefliyor. Dünyan›n en eski devletleri ve en etkin sömürgeci güçleri buradad›r diyorsan›z, tabii buna uygun bir militan duruflun da gerçekleflmesi gerekiyor. Kürdistan’da da, Türkiye’de de devrimcilik ancak böyle yürür. Çünkü Türkiye, ABD ile AB’nin kulland›¤› bir güçtür. ‹srail’in kulland›¤› bir güçtür. Kendi sistemlerinin d›fl›na ç›kmas›n› istemiyorlar. Ortado¤u aç›s›ndan kullan›lacak bir güç olarak görüyorlar. Onlar›n da halklar›n eflitli¤i, özgürlü¤ü, kardeflli¤i için bir düflünceleri olamaz. Ya da islam›n gericili¤ini ortadan kald›rmak gibi bir hedef ve kayg›lar›n›n oldu¤unu da sanmamak laz›m. Ortado¤u’da tamamen hakimiyetleri için kullanmak istedikleri bir Türkiye’yi görmek istemektedirler. Türkiye, Bat› dünyas› için önemli bir ülkedir, çünkü yüz elli y›ld›r Bat› de¤erlerinin denetimine girmifltir. 1830 Gülhane Hatt› Hümayun’dan bu yana Bat› de¤erleriyle haflir neflirdir. Türkiye’de belki türban giyimi ve geleneksellikte bir artma var, ama ordusuyla, ekonomisiyle, sosyal y a fl a m › y l a , kültü-
om
50
May›s 2007 SERXWEBÛN edilmesinin de önemli bir etkisi olmufltur. Bunun için bugünü flehitlere ba¤l›l›k, onlar› anlama, kavrama, nas›l bir örgüt ve eylem gerekiyor, bunlar›n üzerinde yo¤unlaflma ve onlar› da aflan, onlardan da daha ileride bir devrimcilik ortaya ç›karma sorumlulu¤umuz var. Onlar›n ilerisinde olmam›z gerekiyor, onlardan daha ileride duygulara sahip olmam›z gerekiyor. ‹nsanl›k mücadelesi de¤erlere de¤er katmakt›r. Güzel de¤erleri daha büyütmektir. Yoksa befl yüz y›l önceki birinin duygular›n›n ayn›s›n› yaflayamay›z. Daha da anlaml› zengin k›lmam›z gerekiyor. Bu aç›dan flehitlere ba¤l›l›k, bütün flehitlerde olan de¤erleri anlay›p onlar› kendimizde sentezlememizle mümkündür. Bütün may›s ay› flehitlerini hat›rlayarak, onlarda ne varsa al›p her bak›mdan beslenmemiz gerekiyor. Onun için Önderli¤imiz “PKK flehitler partisidir” dedi. PKK gerçekten en güzel de¤erleri kendisinde somutlaflt›ran bir harekettir. Hiçbir çirkinli¤i kendisine lay›k görmüyor. fiehitlerin en de¤erli yanlar›n› al›yor. Çünkü onlar en güzel fleyler için flehit düfltü. Zay›fl›klar› olsa bile onlar› yenerek, güçlü yanlar›n› öne ç›kararak yaflamlar›n› ortaya koymufllard›r. Zay›fl›klar› onlarda baflar›l› olsayd›, flehit düflmezlerdi. Herkesin eksikli¤i ve güçlü yanlar› vard›r. Onlarda güçlü yanlar hakim olmufl, özgürlük ve halk için yaflamlar›n› vermifllerdir. Bu aç›dan tabii ki de¤er, özgürlük, parti deyince bunlar›n bütün özlemlerini anlayarak kendimizde somutlaflt›rmam›z gerekir.
ratik durufllar›yla daha fazla unutulmazlar aras›na girmifllerdir. 1970 devrimcili¤i Türkiye demokratik kültürünün bir parças› haline gelmifltir. Sadece Türkiye’nin de¤il, Ortado¤u halklar›n›n direnifl ve demokrasi kültürünün bir parças›d›rlar. Zaten Deniz de, Hüseyin de Filistin’de e¤itim görmüfltür. Bu yönüyle daha bafltan özgürlükçü olan, milliyetçi olmayan, halklar›n kardeflli¤i kültürü içinde yetiflen bir yaklafl›mlar› olmufltur. Bu 6 May›s gününde, Denizlere hareketimize yapt›klar› katk›lar›ndan dolay› minnet ve borç duygular›m›z› belirtiyoruz. PKK militanl›¤›nda onlar›n katk›s› vard›r. Bir Ortado¤u direnifl hareketi olarak bu direniflçilikte Kerbela’n›n da, Mazdeklerin de, Hürremilerin de, Filistin direniflinin de katk›s› vard›r. Öte yandan Kürtlerin tarih boyu zulme ve bask›ya karfl› direniflçi durufllar› vard›r. Da¤lara çekilerek teslim olmamalar› vard›r. Bu gerçekler ›fl›¤›nda militan ruhumuzun evrenselli¤ini de görebiliyoruz. Bunlar› kendimizde somutlaflt›rmaya çal›fl›yoruz. Bütün insanl›¤›n en güzel de¤erlerini somutlaflt›rmaya çal›fl›yoruz. Denizler kald› ki bizden uzak de¤il, bizim co¤rafyan›n parças›d›r; Erzurumludur, Kürdistanl›d›r, Hüseyin ‹nan Kürdistanl›d›r. Bu dönemdeki birçok flehit de Kürdistanl›d›r. Kürdistan kültüründen beslenmifllerdir. Kürdün de¤erlerinden beslenmifllerdir. Bu yönüyle hem onlardan beslenen hem de ona de¤erler veren ülkenin çocuklar› olarak bundan sonraki mücadelemizde de onlar› yaflatmaya çal›flaca¤›z. Bu yönüyle hem Türkiye’deki hem de Ortado¤u’daki flovenizme karfl› mücadelede onlar› bayrak edinece¤iz. Sosyalist kimli¤imizi koruyarak, milliyetçi e¤ilimlere kaymayarak, onlara karfl› görevlerimizi yerine getirece¤iz. Bu temelde onlar› bir daha sayg›yla an›yoruz. Önderlik, halk ve hareket olarak onlara bugüne kadar gereken ba¤l›l›¤› gösterdik, gereklerini yerine getirdik. Bundan sonra da 6 May›s flehitlerine ba¤l›l›¤›n bir gere¤i olarak özgürlük, demokrasi ve sosyalizm mücadelesini yükseltece¤imizin sözünü veriyoruz.
ww
w.
ne te we .c om
sehpas›ndaki duruflunun bir parças›d›r, onlar›n duruflunun daha da etkili ve geliflmifl biçimidir. Gerçekten de flu anda o hücrede, o biçimde yaflamak kadar zor bir fley yoktur. En zor koflullarda cezaevinde kalanlar bile Önderli¤imize uygulananlar›n ne anlama geldi¤ini bilir. Diyarbak›r Cezaevi’nde bile tutsaklar çevresini ve arkadafllar›n› görür, bundan moral al›rlard›. Yoldafllar ve örgüt gerçe¤i bir devrimci için büyük bir güç kayna¤›d›r. Önderli¤imiz dört duvar aras›nda, ama idam edemiyorlar, ölümlerden ölüm be¤en biçiminde bir yaklafl›mla ‹mral› zulüm sistemini uyguluyorlar. Bugüne kadar 6 May›s’›n an›s›na hareketimiz ve Önderli¤imiz taraf›ndan gereken de¤er verilmifl ve gerekenler yerine getirilmifltir. Ve getirilmeye devam etmektedir. Bugün zaman zaman söyledi¤imiz militan ruh, adanm›fll›k, sistemden kopma, örgüt yaratma, güçlü eylem yaratma, militanl›k ortaya ç›karmak ve bunlar›n çabas›n› en üst düzeyde vermek, bu büyük devrimcilerin an›s›na ba¤l›l›¤›n bir gere¤idir. Baflka türlü özgürlük mücadelesinin yürümeyece¤ini bildi¤imiz gibi, baflka türlü ne Denizlere, ne Mahirlere ne Marks ne Engels’e laik olabiliriz. Baflka türlü ne binlerce y›ld›r çöllerde, da¤larda, kuytularda ne de Kürt isyanlar›nda bask›ya karfl› direnen insanlar›n özlemlerine cevap verilebilir. Ancak PKK gerçekli¤inde ortaya ç›kan böyle bir militanl›kla bu özlemlere, mücadelelere karfl›l›k verilebilir. 6 May›s’› bu aç›dan her fleyden önce bir militanl›k günü, halka ba¤l›l›¤› hat›rlama, bireycilikten, bencillikten uzaklaflma ve halk›n› düflünmenin günü olarak de¤erlendirmek gerekiyor. Bu flehitleri böyle ele almak gerekir.
51
May›s ay› flfleehitler ay›d›r
Biz May›s ay›n› ayn› zamanda flehitler ay› olarak da de¤erlendiriyoruz. Bu ayda Denizler d›fl›nda ‹brahim Kaypakkayalar, Hakiler, Halil Çavgunlar, Karasungurlar gibi di¤er flehitlerimizde vard›r. Bu ay›n flehitler ay› olarak kabul edilmesinde Denizlerin idam
Denizler bir efsanedir
Denizler, hala Türkiye’de bir efsanedirler. Türkiye’de her zaman Denizlerin rolü olacakt›r, onlar› unutturamazlar. Denizlerin ruhunu ortadan kald›rmak mümkün de¤ildir. Onlar sürekli yaflam›n içindedirler, çünkü yaflam›n bir de¤eri olmufllard›r. Toplumun de¤er yarg›lar›n›n bir parças› olmufllard›r. Onlar› idam edenleri kimse bilmez, ama onlar art›k Türkiye toplumunun bir özlemi ve idealidir. Nas›l ki fieyh Bedrettin hala an›l›yorsa, Denizler de özgürlükçü ve demok-
SERXWEBÛN May›s 2007
52
ANLAMIN VE H‹SS‹N YAfiATTI⁄I ‹NSAN
om
ÖNDER APO -II-
devlet ve iktidar benimsenirken, yöntem olarak da kurtulufla kadar savafltan söz edilir. Oysa zorunlu meflru savunma hali d›fl›nda, savafl esas itibariyle bir cinayettir. Bu aç›dan sosyalizmin zoru, özgür toplumu do¤uran bir ebe olarak tan›mlay›p savafla baflvurmas›, son derece ciddi bir eksikli¤i ve yetersizli¤i anlat›r. Egemenlerin diliyle konuflmay› esas ald›¤›n› gösterir. O aç›dan bu kendi içerisinde zaaflar ve zay›fl›klar› olan bir sosyalizm türüdür.
Parti ortak dava için bir araya gelen fedailer toplulu¤udur
ne t
Önderliksel geliflmede do¤al do¤ufltan sonra gelen ikinci do¤ufl dönemi, Önder Apo’nun kendisini PKK biçiminde örgütledi¤i ve bu biçimde do¤ru temelde bir toplumsallaflmay› baflarmaya giriflti¤i sürecin ifadesidir. Bunun ön koflullar› da esasta Önder Apo’nun sosyalizmle tan›flmas›yla bafllar. Sosyalizmle tan›flmak önemlidir. Sosyalizmin tan›m› bile Önderli¤in sorusuna cevap verme anlam›nda ciddi de¤er tafl›r. Sosyalizm, toplumsallaflman›n bilimidir. ‹nsan›n mücadelesinin özünde hep toplumsallaflmay› daha ileri düzeylere tafl›rmak oldu¤u göz önüne getirilirse, sosyalizmin insan kadar eski oldu¤u rahatl›kla görülebilir. Sosyalizm insanl›k kadar eskidir. Bu nedenle Önderli¤in deyifliyle “sosyalizmden kuflku duymak, insandan ve onun toplumsal gerçekli¤inden kuflku duymakt›r.” ‹nsan toplumsal bir varl›ksa, toplumsall›k insanl›¤›n var olufl tarz›ysa, toplumsallaflman›n bilimi olan sosyalizmden de kuflku duyulamaz. Fakat bu tan›flma döneminde sosyalizmin kendi içinde birçok eksikli¤i ve yetersizli¤i vard›r. Bu sosyalizmin temel hatas›, devleti ve iktidar› amaçlar›na varmada kullanaca¤› silahlar olarak benimsemesidir. Sosyalist gerçekleflmeye do¤ru gider, özgürlük, eflitlik, adalet ve paylafl›m üzerinde yükselen yeni bir toplumsallaflmay› yaratmak isterken, bunun araçlar› olarak devleti ve iktidar› kullanmak istemesidir. Bu, sosyalizmde kirlenmeye yol açan, ayn› anlamda reel sosyalizmi sistemin bir mezhebi olmaya götüren temel nedendir. Burada amaç yeni bir toplum ve yeni bir dünya yaratma olarak konulur, bunun araçlar› olarak
ew e. c
“Parti, özünde bir arkadafl toplulu¤udur, dava arkadafllar› birli¤idir, bir yoldafllar toplulu¤udur, ortak bir davay› gerçeklefltirmek üzere bir araya gelen öncü insanlar›n fedai toplulu¤udur. Önderlik buna giriflmifltir. Önderlik yeni bir toplumu kurmakta son derece samimi ve kararl›d›r. Toplumun ç›karlar›na, halk›n özgürlü¤üne sonuna kadar ba¤l›l›k vard›r. Yani halklaflma esast›r, toplumsallaflma esast›r”
ww
w.
Önderlik yeni bir toplumsallaflman›n yarat›lmas›na, bunun önkoflulu olarak da gerçek arkadafll›klar›n birli¤i olan ve bu haliyle toplumsall›¤›n çimentosu olarak de¤erlendirilmesi gereken bir partileflmeye yönelmifltir. Parti, özünde bir arkadafl toplulu¤udur, dava arkadafllar› birli¤idir, bir yoldafllar toplulu¤udur, ortak bir davay› gerçeklefltirmek üzere bir araya gelen öncü insanlar›n fedai toplulu¤udur. Önderlik buna giriflmifltir. Burada alt› özenle çizilmesi gereken bir husus vard›r: Önderlik yeni bir toplumu kurmakta son derece samimi ve kararl›d›r. Toplumun ç›karlar›na, halk›n özgürlü¤üne sonuna kadar ba¤l›l›k vard›r. Yani halklaflma esast›r, toplumsallaflma esast›r. Türkiye gerçe¤inde di¤er sol gruplar mezheplefltikleri halde, Önderlikteki bu kararl›l›k Kürdistan’da PKK hareketini halklaflmaya götürmüfltür. Daha sonraki süreçte Önderli¤in aray›fllar›n›n kendisini kesin bir çözüme götürmesine neden olan durum da budur.
Yani kendi içerisinde reel sosyalizmin baz› zaaflar› ve zay›fl›klar›n› tafl›sa da halklaflmas›, bu zaaflar ve zay›fl›klar›n etkisini en aza indirgeyen bir durum ortaya ç›karm›flt›r. Bu durum Kürdistan gibi bir ülkede, mezar suskunlu¤una gömülmüfl bir toplumu and›ran Kürt toplumu içerisinde mucizevi bir geliflmeyi ortaya ç›karm›fl; Önderli¤in kendi deyifliyle, adeta üzerine dökülen betonun çatlat›lmas› tarz›nda mezara gömülen insan› aya¤a kald›r›p, mücadele eder bir konuma yükseltmifltir. Bu gerçekten de bir mucizedir. Burada esas rol oynayan, halk›n ç›karlar›na sonuna kadar ba¤l›l›kt›r. Halka ve ülkenin davas›na sonuna kadar ba¤l›l›k vard›r; Kürdistan’›n özgünlü¤ü içerisinde evrenselli¤i yakalama olgusu vard›r. Bunlar olmaks›z›n bu durumlar gerçekleflemez. Kuflkusuz bir sistemi reddedebilirsiniz. Ama bu onu aflt›¤›n›z› göstermez. Bir sistemi aflmak demek, onu bütün özellikleriyle çözmek, sistemin bilme düzeyini yakalay›p onun ötesine geçmek demektir. Sistemi bütün geliflim süreci içerisinde yerli yerine oturtarak anlamak, dolay›s›yla onun çözümsüzlü¤ünü ilan etmek ve bunu aflacak çözümü ortaya ç›karmak önemlidir. Mevcut sistemi çözüp aflmadan, sadece onu reddederek, ona alternatif olunan sisteme ulafl›lamaz. Önderli¤in bu yönlü çabalar› vard›r elbette. Bu sistemi çözme çabas› vard›r. Fakat gerçek anlamda bir çözümün yarat›ld›¤› söylenemez. Önderli¤in deyifliyle hala do¤ru tam bulunabilmifl, kendisiyle birlikte yaflam›n var olabilece¤i gerçek hala yakalanabilmifl de¤ildir. Bu süreç yine gerçe¤in aray›fl sürecidir. 15 fiubat komplosuna gelindi¤inde, bu komplo-
May›s 2007 SERXWEBÛN Onun özgünlü¤ünün içerisinde daha bafl›ndan beri evrensellik vard›r. Sosyalizm evrenselli¤i yakalamakt›r. Sosyalizm sadece uluslar›n kurtulufl davalar›yla de¤il, bütün insanl›kla ilgilenir. Yani insanl›¤›n bir özgürlük yürüyüflü varsa, bunun için ilk ad›mlar›n at›ld›¤› yerde elbette sosyalizmin inflas›na da giriflilir. Ama tüm insanl›k sosyalizmle buluflmad›kça, insanl›¤›n gerçek kurtuluflu ve özgürlü¤ü de mümkün olamaz. Amaç esas itibariyle budur. Bu aç›dan Önderlik verili sistemle hep çeliflki halindedir ve onu kesinlikle kabul etmemektedir. Bu da Önderli¤i hep özgün bir durufla yöneltir. Önderli¤in duruflu özgün bir durufltur. Özellikle PKK hareketinin devletleflme do¤rultusunda ilerledi¤i ve bunun olanaklar›n›n artt›¤› bir dönemde, Önderlik kendi kiflili¤inde bir anlam afl›nmas›n›n bafllad›¤›n› hisseder. Kendi temel devrimci özünden bir fleylerin koptu¤unu, bir fleylerin kendisini rahats›z etti¤ini duyumsar. Kendisi belki büyümüfltür, ama karfl›s›ndaki insanlar cüceleflmektedir. Onlar› cücelefltiren bu sistemin kendisidir; bu devletlefltiren, hiyerarflilefltiren, iktidarlaflt›ran sistemdir, bu egemenlik sistemidir. Bu, s›n›flaflma yaratan bir sistemdir. Önderlik kiflili¤i itibariyle en çok bundan rahats›zl›k duyar ve aray›fllar›n› sürdürür.
leriyle çözmeyi flart k›lar. Çözdü¤ünüzde onu aflacak sistemin iskeletini de oluflturur ve temellerini atars›n›z. Önderlik iflte bunu yapt›. Halbuki 15 fiubat komplosuna gelindi¤inde, Önderlik aç›s›ndan her fley adeta donmufl gibiydi. Bu, asl›nda bir çözümsüzlük noktas› olarak da alg›lanabilir. Felaket budur ve burada bir uçurumun kenar›na gelifl vard›r. Bu uçurumun kenar›na gelifl sadece fiziksel olarak bir kaybedifl, bir idam tehdidiyle yüz yüze gelmek de¤ildir. Kürt halk›n›n daha ç›lg›nca bir savaflla karfl› karfl›ya gelmesi de de¤ildir. Burada flu fark edilmifltir: Çözüm hala bulu-
ne te we .c om
nun öngününde mevcut durum, hala bir sistemin yarat›lamamas› ve bu anlamda gerçek bir çözümün yakalanamamas› durumudur. Önderli¤in Atina Savunmas›’nda, 15 fiubat komplosu öncesinde Avrupa’ya ç›k›fl maceras›n› de¤erlendirirken söyledi¤i fleyler aç›kt›r: “Benim Kürt halk› için özgürlük aray›fl›m ve bu temelde Avrupa’ya ç›k›fl›m, tam da dünya çap›nda bir maceraya dönüflmüfltü. Ama ne yaz›k ki hala kendimi bile tan›yamam›flt›m. Özgürlük anlam›nda bu halka ne verebilecektim?” diye sorar. Yani Önderli¤in 15 fiubat komplosunun öngününde bulundu¤u nokta, esas itibariyle budur. Do¤rudur, Önderlik o sistemi karfl›s›na alm›fl, o sistemden kopmufltur. Sistemin temsilcileri de bunu çok iyi bilmektedir. Çünkü bu sistem Önderlik kiflili¤inde hiçbir zaman vücut bulmam›flt›r. Bu aç›dan Önderli¤i kabul etmemektedir.
53
Önderli¤in özgünlü¤ünde evrensellik vard›r
“‹nsan ancak uçurumun kenar›nda kanatlan›r”
ww
w.
Buradan flu sonuç ç›k›yor: Önderlik bir çözüm aray›fl›na girifliyor. Bu dar anlamda bir Kürt çözümü de¤ildir. Bunu her zaman ak›lda tutmak zorunday›z. Önderlik için Kürt Devrimi bir araçt›r. Amaç, tüm insanl›¤›n kurtulufludur. Bunu göz önünde bulundurmayan biri, Önderlikten zerre kadar bir fley anlam›yor demektir. Bu da pefli s›ra bir gerçe¤i beraberinde getirir: PKK’ye gelen insan kendisini tüm insanl›¤›n özgürleflmesine adamak zorundad›r. Çünkü bir tane insanl›k var; Kürtler, Türkler, tüm halklar toplum olarak bu insanl›¤›n bir parças›d›r. ‹ki tane insanl›k yoktur. Bugün insanl›k kendisini primata yaklaflt›ran bir sisteme mahkum edilmiflken, dünya bir kenef haline gelmiflken, do¤a korkunç bir flekilde tahrip edilmiflken, Kürdistan’da tecrit edilmifl özgür bir ada oluflturmakla yetinmek batakl›¤›n içerisinde kendisine küçük bir yaflam alan› açmak anlam›na gelir ki, bunun kabul edilir bir yan› olamaz. Bu aç›dan Önderli¤in itiraz› bütün bir dünyaya, bütün bir sistemedir. Bafl›ndan beri bu böyledir.
Devam eden bu aray›fla ba¤l› olarak, Önderlik 1996’dan itibaren esas itibariyle kad›n gerçe¤i üzerinde yo¤unlafl›r. Aray›fllar› Onu kad›n sorunu üzerinde derinleflmeye yöneltir. Çözümü en fazla burada arar; burada büyük bir yo¤unlaflma ve derinleflmeyi yaflar. Buna ra¤men hala sistemi bütünlüklü olarak çözmekten uzakt›r. Çünkü sistemi çözerek aflamam›fl, dolay›s›yla kendi sistemini de yaratamam›flt›r. Diyorum ya, sistemi reddedersiniz, ona kat›lmazs›n›z ve bu mümkündür; sistemi reddetmek, en iyimser haliyle ona kat›lmamakt›r. Ama bu durum sistemi aflt›¤›n›z› göstermez. Sistemi aflmak öncelikle o sistemi anlamay›, onu bütün özellik-
“Önderlik için Kürt Devrimi bir araçt›r. Amaç, tüm insanl›¤›n kurtulufludur. Bunu göz önünde bulundurmayan biri, Önderlikten zerre kadar bir fley anlam›yor demektir. Bu da pefli s›ra bir gerçe¤i beraberinde getirir: PKK’ye gelen insan kendisini tüm insanl›¤›n özgürleflmesine adamak zorundad›r. Bir tane insanl›k var; Kürtler, Türkler, tüm halklar toplum olarak bu insanl›¤›n bir parças›d›r”
namam›fl, gerçek çözüm hala yakalanamam›flt›r. Bunu fark edifl, gerçekten de yaflam›n adeta donma noktas›d›r. Önderlik bunun bilincine ulaflm›fl ve bu noktadan itibaren kendisine müthifl bir biçimde yüklenmifl, müthifl bir çabaya ve düflünsel yo¤unlaflmaya yönelmifltir. Bu düflünsel yo¤unlaflma sistem gerçe¤i üzerine yo¤unlaflmad›r; bir bütün olarak sistemi do¤ru bir biçimde çözme, onu do¤ru tan›mlama ve kendisini aflacak sistemi ortaya ç›karmaya çal›flmad›r. Burada Önderli¤in mucizevi tarz› bir kez daha kendini kan›tlam›flt›r. Sürecin karakteri ve ortaya ç›kan gerçekler dehflet vericidir. Ama Önderli¤in büyüklü¤ü ve dehas› da burada kendisini gösterir. Önderlik, “beni öldürmeyen
SERXWEBÛN May›s 2007
Gerçe¤in flifresi çözülmüfltür
ww
w.
ne t
Önderlik burada öncelikle doğru toplum tan›m›na ulafl›r; doğru toplum tan›m›ndan yola ç›karak asl›nda devlet olgusunu çözer. Devlet yeni bir toplum demektir. Ama bu toplum, insan›n var olufl halini anlatan doğal toplumdan kopuflu ifade eden bir toplum biçimidir; bir köle toplumudur. O zaman toplumu doğru tan›mlay›p, doğal topluma dönüfl yapmak insan› özgürlefltirmenin en önemli yoludur.
Önderlik, uygarl›k temelinde oluflan yeni toplumun insanl›ğ›n var olufl halini anlatan toplumdan bir sapma olduğunu aç›kl›ğa kavuflturmufl; bu aç›dan bak›ld›ğ›nda gerçeğin flifresini çözmüfltür. Çözülen, toplumun flifresidir. Elbette bizim de bu flifreyi çözmemiz gerekir. fiifrenin çözümü, uygarl›ğ›n veya hiyerarflik ve devletçi toplumun bir sapma olduğunu, bunun insanl›ktan uzaklaflmay› anlatt›ğ›n›, bunun eseri olan s›n›flaflman›n da insanl›ktan bir düflüfl anlam›na geldiğini bilince ç›karmak ve bu temelde bundan kopuflu sağlamakt›r. S›n›flaflmaya dayal› bir sosyalizm anlay›fl› sakatt›r. Öncelikle bundan vazgeçilmektedir. Çünkü iyi s›n›f yoktur. Çünkü kölelik de, serflik de, proleterlik de esas itibariyle köleliğin birer biçimidir. Her kölelik türü en temel insani gerçekliklerden kopmay› anlat›r. Devletçi toplum bir kölelik toplumudur. Devlet odakl› uygarl›k sisteminin özü budur. Bu anlamda özgürleflmek isteyen, öncelikle bu uygarl›k sisteminden kopmak zorundad›r. Önderlik 15 fiubat ile bafllayan ve sonuna kadar öyle gidecek olan üçüncü yaflam dönemini çok net bir flekilde tan›mlad›. Bu, üçüncü doğufl dönemiydi. Belki her kifli kendi yaflam›nda yeniden doğufllar yaratabilir. Ancak Önderlikteki bu doğufl, insanl›k için bir doğufltur ve bir çözüm dönemidir. Belirgin niteliği genelde devlet odakl› yaflamdan, özelde kapitalist modern yaflamdan kopuflla bafllamas›d›r. Önder Apo, “tekrar yaban yafla-
ma koflmuyorum, on bin y›l öncesine gidecek değilim. Ama insanl›ğ›n baz› temel değerlerinin o y›llarda gizli olduğu da kesindir. Uygarl›ğ›n bin bir hile ve zorbal›kla kestiği o dönem insanl›ğ› bilimsel teknik seviyeyle bütünlefltirilmedikçe, insanl›ğ›n gerçek kurtuluflu ve özgürlüğü mümkün olamaz” dedi. Uygarl›k ve devlet odakl› yaflamdan kopman›n bir gerileme olmad›ğ›n› söyledi. Hiyerarflik ve devletçi s›n›f uygarl›ğ›ndan kopman›n en büyük özelefltiri olduğunu ifade etti. Önderlik “bunu baflaracağ›ma inan›yorum” diyor ve bizim de bunu baflarmam›z› istiyor. Yeni paradigman›n ç›k›fl noktas› budur.
ew e. c
fley beni güçlendirir” der. “‹nsan ancak uçurumun kenar›nda kanatlan›r.” 15 fiubat komplosu, her aç›dan bir uçurumun kenar›na var›fl an›d›r. Bu uçurumdan aflağ›ya düflmek de olas›l›k dahilindedir. Ama Önderlik bu noktada kanatl› düflünmesini bilir; sistemi bütün özellikleriyle çözerek, kendi sisteminin özelliklerini de ortaya koyar. Burada yakalanan sadece bir Kürt çözümü değildir. Bu tarz bir alg›lama sakatt›r, yakalanan bütün bir insanl›k için çözümdür. Befl bin y›ll›k devletçi uygarl›k sisteminin bütün kirlerinden, bütün insans›zlaflt›rma eylemlerinden, onun pratiklerinden kopman›n çaresi bulunmufltur. Bu çare ekolojik, demokratik ve cinsiyet özgürlükçü toplumdur. Bu sadece Kürt toplumuna özgü bir çözümü değil, bütün insanl›ğa ait çözümü içinde bar›nd›ran bir toplum biçimidir. Dolay›s›yla Önderliğin yakalad›ğ› çözüm yüzeysel değil derinliklidir, bölgesel değil evrenseldir, parçal› değil bütünlüklü ve kapsaml›d›r.
om
54
Demokratik uygarl›k s›n›fs›z uygarl›k sistemidir
Biz demokratik uygarl›ğ› yaratmak istiyoruz. Bu, bir s›n›fs›z uygarl›k sistemidir. Asl›nda neolitik de bir uygarl›k olarak tan›mlanabilir ve neolitik toplumu günümüzün bilimsel teknik temeliyle bütünlefltirdiğimizde demokratik uygarl›ğ› yakalayabiliriz. Bu uygarl›k devlet odakl› bir uygarl›k değildir. Bu anlamda hiyerarflik ve devletçi toplumdan, onun yaflam›ndan, onun bütün özelliklerinden, onun kifliliğinden kopmak, onun bütün özelliklerinden kopmak en büyük özelefltiridir. Önderlik çözümü böyle koydu ve bu çözümü yakalamak heyecan vericidir. Nitekim insanl›ğ› aray›fl yürüyüflünün de ac›l› olduğu kadar heyecan verici olduğunu belirttik. Bir insan›n yaflayabileceği en yüksek heyecan, özgürlüğü mümkün k›lacak bir sistemsel çözümün yakaland›ğ› and›r. Ne yaz›k ki Önderliğin bize en büyük heyecanlar› yaflatmak istediği, “Kürt halk›n›n demokratiklefltirilmesi projesi heyecan veriyor, Kürt teflisi dönüyor” dediği koflullarda, hareketimiz içinde Önderlik sisteminden tümüyle kopufl ve Nizamettin ile Osman hainleri flahs›nda dörtnala kapitalizme koflufl gerçekleflti. Bunlar bütün örgütü ve hareketi kapitalist sisteme eklemleme çabas›na girifltiler. Uygarl›ğ›n derin bir krizi yaflad›ğ›, bu krizin kaosa dönüfltüğü, bunun da insans›zlaflmay› anlatt›ğ›, in-
May›s 2007 SERXWEBÛN
Yaflam› zehirlenme tehdidiyle karfl› karfl›ya olan bir hareketiz fiunu hiç unutmayal›m: Biz yaflam› zehirlenme tehdidiyle karfl› karfl›ya olan bir hareketiz. Önderli¤in bedensel varl›¤›n›n zehirlenmesi sadece bunun bafllang›c›d›r. Zehirlemenin en temel noktas› buras›d›r. Zehirlenmek istenen bütün bir yaflam›m›zd›r. Örne¤in sizi yans›tmas› gereken görsel medya, Newroz kutlamalar› öncesinde bir Newroz jeneri¤i haz›rlam›flt›r. Fakat herkese bir mesaj ileten bu jenerikte sergilenen bayrak KDP bayra¤›d›r, devletçi ve milliyetçi sistemin bayra¤›d›r. O bayra¤›n üzerinden “Newroz piroz be” diye yazar. Oysa Önderlik kendi sistemini kurduktan sonra onun sembolü olarak kendi bayra¤›n› da netlefltirdi. Sistemini demokratik konfederalizm olarak tan›mlad›, bayra¤›n› belirledi ve kendisini izleyecek olanlar›n eline tutuflturdu. Devrimcilik bayra¤› yere düflürmemektir, devrimcilik o bayra¤› gönderden indirmemektir. Öncülük bayrak tafl›y›c›l›¤›d›r. Ne ac›d›r ki, Newroz gibi tarihimizin en kutsal direnifl gününde, bizim bayra¤›m›z›n yerinde, bizim en temel mevzimizin olmas› gereken bir yerde KDP’nin bayra¤› dalgalan›yor. Peki, bu nedir? Bu, öyle basite al›nacak bir fley midir? Haber bültenlerinde bile baflkalar›n›n bayra¤›n› adeta gözümüzün içine sokuyorlar. Baflka görüntü olmad›¤› için mi KKK Yürütme Konseyi Baflkan›’n›, önünde KDP bayra¤› ile göstermekte ›srarl› davran›yorlar? ‹lkel milliyetçili¤in PKK hareketi üzerinde hesaplar yapt›¤› aç›k de¤il midir? Uygarl›¤a kap›lanmak isteyenler bizde KDP’ye koflmuyorlar m›? Bu tarzda bir ayr›ma gitmemek, kan ve emek üzerinde yükselen mevziler bu biçimde iflgal alt›ndayken bile hiç t›nmamak korkunç bir fleydir, bir ars›zl›k durumudur ve asla kabul edilemez. Burada bir iflgal giriflimi vard›r ve bu bir mücadeledir, bu bir direnmedir, bu bir dayatmad›r. Bize dayat›lan sadece KDP de de¤ildir, kapitalizmin ta kendisidir. Dayat›lan metalaflmad›r. Bunlar kad›n›n metalaflmas›n› istiyorlar. Metalaflan kad›n ayn› zamanda metalaflan erkektir. Belki eflyalaflm›fl haliyle kad›n
daha pahal› bir metad›r, daha fazla para eden bir metad›r. Meta olarak erke¤in fiyat› daha ucuzdur. Kad›n paramparça edilip her parças›na bir fiyat biçilir. Erkek ücretli köle olarak yaflar, en tortu ifllerde çal›fl›r ve karn›n› doyurmas›n› sa¤layan bir ücretle yetinir. Belki kad›n daha fazla bir fiyata bilmem nerede pazarlan›r. Ancak iflin özü ayn›d›r. Her ikisi de insanl›ktan düflmedir ve kapitalizm budur.
ne te we .c om
sans›zlaflman›n kaos olgusunun ta kendisi oldu¤u, buradan insan› bulmak için do¤ru bir ç›k›fl›n yap›lmas› gerekti¤i, Önderli¤in de onun ç›k›fl›n› gösterdi¤i bir noktada kapitalizme koflma yafland›. Kaçk›nlar sürüsü bunu yapt›.
55
Komplonun ilk dayana¤› düflürülmüfl kad›nd›r
ww
w.
Bu komplo iki etkene dayan›yordu. Dayand›¤› ilk unsur kad›n›n düflürülmüfllü¤üydü. Bilindi¤i üzere daha devletçi toplumun bafllang›ç döneminde kad›n fahiflelefltirilerek kölelefltiriliyor, erkek kölelerin önüne bir yem ya da ya¤l› bir kemik parças› gibi at›l›yordu. Sümer rahibinin yapt›¤› buydu. Bugünkü sistem de ayn› fleyi yap›yor. Erkek egemen sistem, metalaflm›fl eflya kad›n› sisteme öfkelerini yat›flt›rmak istedi¤i erkek kölelerinin önüne bir yem gibi at›yor. Erkek köleyi uysallaflt›rma arac›, onu basit yaflam›n zevkleriyle buluflturma arac› olarak kad›n› bu flekliyle sunuyor. Sistemin erkek kölelerini yat›flt›rmada kulland›¤› di¤er bir unsur da parad›r. Kapitalist sistem bu iki unsurun müthifl kullan›m› üzerinde vücut buluyor. Hainler oltan›n ucundaki bu iki yeme kofltular ve bizi bu duruma düflürmek istediler. Yani cinselli¤e ve açl›k güdüsüne kenetlenmifl düflkün bir insan tipini ortaya ç›kartmak istediler. Onlar›n gerçeklikleri buydu. Oysa Önderli¤in savafl› buna karfl›yd›. Hayk›r›fl› bunayd›. En büyük ac›y› yaflad›¤› zehirlenmeden de¤il, buradan duyuyordu. Yaflam zehirlendi¤i için, kurmak istedi¤i özgür yaflam zehirlendi¤i için, özgürlü¤e gelmifl insanlar bu flekliyle savrulduklar› için ac› duyuyordu. Çarm›ha çivilendi¤i, Prometheus gibi ‹mral› kayal›¤›na gerildi¤i, bir tabutlukta yaflamaya mahkum edildi¤i için de¤il, en büyük ac›y› buradan hissediyordu. Önderli¤e en büyük ac›y› tatt›rd›¤›m›z an, “bana gerçekten ne yapt›¤›n› bilen, çizgiye gerçekten ba¤l› olan bir kad›n veya bir erkek kals›n, yeter” dedi¤i and›r. Onun en büyük ac›y› hissetti¤i an budur ve bu ac›y› Önderli¤e yaflatanlar bizleriz.
Devlet odakl› yaflamdan kopmak Önderlik sistemine giriflin bafllang›ç noktas›d›r
Yineliyorum: Genelde devlet odakl› yaflamdan, özelde kapitalist modern yaflamdan kopmak, Önderlik sistemine giriflin bafllang›ç noktas›d›r. Daha do¤rusu Önderlik paradigmas›n›n hayata geçirilmesinde ya da onun sisteminin inflas›nda bafllang›ç noktas› budur. Bu olmazsa olmaz bir ilkedir. Buna karfl›l›k demokrasiyi temsil etmesi gereken kurumlara bak›n: Genelde görece¤iniz tablo sars›c›d›r. Ekranda görünen Zilan de¤ildir. Ekrana ç›kart›lmak istenen, metalaflm›fl eflya kad›nd›r; Zilan’›n z›tt› olan kad›n tipidir. Baz›lar› Zilan’› görünmez k›lmak istiyorlar. Ön plana ç›kart›lmak istenen kad›n tipi görüntüsüyle, tavr›yla, davran›fl›yla, havas›yla erke¤e ayarlanan metalaflm›fl eflya kad›nd›r. Burada ilkin kad›na vurularak Önderli¤e vuruluyor. Önderli¤in öngördü¤ü ve yaratmak istedi¤i toplum, anal›k hukukunun gerçekten yaflamsallaflt›¤› toplumdur. Toplumsallaflma ana etraf›nda geliflir, toplumsallaflman›n esas gücü anad›r. Özgür toplum, anay› yeniden bu seviyeye getiren bir toplumdur. Anaya gerçekten hakk›n› veren, anan›n temel ekseni oldu¤u özgür toplum böyle gerçekleflir. Cinsiyet özgürlükçülü¤ünün önemli bir yönü de budur. Anal›k hukukunun, anal›k hakk›n›n kabul görmesi kadar, onun kabul görece¤i zeminin de ortaya ç›kar›lmas› flartt›r. Her yönüyle bunun duygusu ve düflüncesinin yarat›lmas› kaç›n›lmazd›r. Bunun kiflili¤inin ortaya ç›kar›lmas› vazgeçilmez bir gerekliliktir. Bunun için de öncelikle tüm zaman-
SERXWEBÛN May›s 2007
“‹nsanl›k varl›¤›n›, temel insanl›k de¤erleriyle donanm›fl ve bunlar için mücadele eden insanlara borçludur. Dolay›s›yla do¤ru olan, buradaki her arkadafl›n kendi de¤erinin fark›na varmas›d›r. De¤ersizlik bizim de¤erimiz olamaz. De¤ersizlik sistemin bize yak›flt›rmak istedi¤i fleydir. O zaman kendimizi de¤er haline getirmeliyiz. De¤er olmak Zilanlaflmakt›r, de¤er olmak Kemalleflmektir. Baflka türlü de¤er olunamaz”
w.
ww
Devrimcilik yeni bir dünya insan›n›n özetidir
Önderlik, “biz bu harekete bafllarken, kad›nlar ve erkekler olarak birbirimize eflitlik ve özgürlük sözü verdik. Bu sözün de ancak ba¤›ms›z bir ülke ve özgür bir toplumda gerçekleflebilece¤ine inand›k” dedi. Eflitlik ve özgürlük sözüne gerçek ba¤l›l›k, ba¤›ms›z bir ülke ve özgür bir toplum yaratma yolunda sars›lmadan, umut ve inanç erozyonuna u¤ramadan, yüksek bir cesaret ve ka-
bu malzemeyi de¤ifltireceksiniz, bunu de¤ifltirebilmek için de sonuna kadar kendisine ihtimam göstereceksiniz, onu e¤iteceksiniz, do¤ru yaflama gelmesi için ikna edecek ve de¤ifltirip dönüfltüreceksiniz. Onun içindeki mücevhere ulaflacak, ondan yeni birer Kemal ve Zilan yaratacaks›n›z. Yoldafll›¤›n da özü budur. Yoldafll›k birbiriyle u¤raflmakt›r, yoldafll›k birbiriyle do¤rularla buluflmak için mücadele etmektir. Yan›ndaki insana bak›p düzen erke¤ini veya kad›n›n› özlemek, Önder Apo’ya yap›labilecek en büyük hakarettir. Buradakinden daha güzel insan› hiçbir yerde bulamazs›n›z. Gerçe¤in kendisi budur. Bu haliyle bile e¤er insanl›k hala ayaktaysa, hala insan tümüyle yitip gitmemiflse, hala insanl›ktan baz› k›r›nt›lar varsa, insans›zl›¤› dayatan kapitalizm alt›nda hala insan olmaktan tümüyle piflmanl›k duyulmam›flsa, evrensel insanl›k çap›nda bu biraz da PKK gibi mücadele eden güçler var oldu¤u içindir. ‹nsanl›k varl›¤›n›, temel insanl›k de¤erleriyle donanm›fl ve bunlar için mücadele eden insanlara borçludur. Bu dünya onlar sayesinde hala ayaktad›r. Dolay›s›yla do¤ru olan, buradaki her arkadafl›n kendi de¤erinin fark›na varmas›d›r. De¤ersizlik bizim de¤erimiz olamaz. De¤ersizlik sistemin bize yak›flt›rmak istedi¤i fleydir. O zaman kendimizi de¤er haline getirmeliyiz. De¤er olmak Zilanlaflmakt›r, de¤er olmak Kemalleflmektir. Baflka türlü de¤er olunamaz. Önderlik, kendi tarz›n›n asla bir dayatma olmad›¤›n›, bu tarza kat›l›m›n büyük bir inanç ve bilgelikle beslendi¤ini dile getiriyor. Bu yönlü gücü bulunmayanlar›n, yani inançs›zlar›n ve yaflam›na anlam katamayanlar›n bu Önderlikten uzak durmalar› gerekir. Önderli¤in dedi¤i gibi, ça¤›m›z›n hasta etti¤i bireyler –ki ça¤›m›z kapitalizm ça¤›d›r, hastal›¤› yayan yine odur– bu tarz Önderli¤e kat›lamazlar; kat›lsalar bile sonuç alamazlar. Kat›l›m›n nas›l olmas› gerekti¤i ve neye kat›l›m sa¤lanaca¤› Önderlik taraf›ndan net olarak ortaya konulmufltur: “Benim bedenen diri veya ölü olmam belirleyici de¤ildir. Belirleyici olan ulafl›lan anlam, irade ve ahlakt›r. Bu yaln›z ben de¤il, bende dile gelen tüm bir evren, var olan in-
ew e. c
rarl›l›kla yürüme temelinde gerçekleflir. Bu hedefe ulaflmadan, baflka türlü flöyle eflit iliflki, böyle özgür iliflki kurulabilece¤ini sanmak kendini kand›rmakt›r. Tamam, devrimcilik elbette yeni bir dünyan›n ve bu dünyan›n insan›n›n bir özetidir. Parti ortam› belki de böyle bir dünyan›n kendisidir. Ama biz bir mezhep de¤iliz, biz mezhepleflmifl dar bir grup oluflturmakla yetinmek istemiyoruz. Biz sözümüze ba¤l›l›¤›m›z› özgür toplum yaratarak, oradan evrenselli¤i yakalay›p tüm insanl›¤a mal ederek kan›tlamak istiyoruz. Bu aç›dan öyle bir yaflam ancak ba¤›ms›z bir ülke ve özgür bir toplumda geliflir.
ne t
lar›n tanr›ça kutsall›¤›n› ve onun sadeli¤ini temsil eden Zilan kiflili¤inin her ortama ve her mücadele alan›na damgas›n› vurmas› gerekir. Tanr›çalaflan ana kad›n, bu hakl› kutsallaflmas›n› eme¤ine ve yarat›c›l›¤›na, bu eme¤i ve yarat›c›l›¤› temelinde bir dünya kurmas›na borçludur. ‹nsanl›¤› sürdüren tüm temel de¤erleri yaratan odur. G›dan›n kayna¤›nda ana eme¤i vard›r. Taneleri seçmesini bilen, topra¤› ekip hasad› devfliren, hayvanlar› evcillefltiren, yerleflik yaflama geçen, evcil düzeni kuran, uygarl›¤› sürdürecek tüm araçlar› yaratan odur. ‹nsan› beslenme boyutuyla hayvandan ay›ran odur. Bu çerçevede toplumu kuran odur. Bugün de kad›n yarat›c› eme¤iyle bu tarzda yeni toplumun kurulufluna yön vermek durumundad›r. M›zm›zl›k yapmadan, flikayette bulunmadan, insan olma mücadelesinde ana tanr›ça kad›n›n yarat›c› tarz›n› yakalamada en ufak bir sars›nt› bile geçirmeden bu yürüyüflte baflar›y› gerçeklefltirmedikçe, Zilan kiflili¤ine ulafl›lamaz. Kuflkusuz bizde bu yüceli¤e ulaflmay› baflaran eflsiz örnekler vard›r. ‹nkarc›l›k, gerçekleflen bu görkemli örneklere gözünü yummakt›r. Nihilizm Zilan’› görmemektir, nihilizm Beritan’› görmemektir, nihilizm fiilan’› görmemektir, nihilizm tam da Y›ld›z’›, Nucan’›, Sorxwin’i, Viyan’› görmemektir. Çünkü onlar tüm zamanlar›n tanr›ça kiflili¤ini yakalam›fl kad›nlard›r. PKK onlar›n partisidir. PKK ayn› zamanda böylesi kad›nlarla yoldafll›k yapmas›n› bilen erke¤in, yani Haki’nin, Kemal’in, Hayri’nin, Agit’in ve öteki flehitlerimizin partisidir. PKK kad›nla do¤ru temelde yoldafll›k yapanlar›n partisidir.
om
56
Yoldafll›k birbiriyle do¤rularda buluflmak için mücadele etmektir
fiuna inanmak durumunday›z: Biz kendi ortam›m›zdaki insan› küçümseyebiliriz. Küçümserken de PKK’nin ölçülerine bak›p da küçümsüyoruz. Kemal’in ve Zilan’›n ölçülerine bak›yoruz, ard›ndan bu insan küçüktür diyoruz. Oysa bizdeki insan düzendeki insanla karfl›laflt›r›lamayacak bir insand›r. Kürdistan’›n en güzel insan› gelmifl burada toplanm›flt›r. Baflka bir insan malzememiz yoktur. Baflka yerden kadro ithal edip onunla devrim yapamay›z. Eldeki
May›s 2007 SERXWEBÛN
57 günün insan›ndan çok daha sade ve net olan, anlafl›l›r olan, zihniyeti kirlenmemifl olan, bilinci tecavüze u¤ramam›fl olan insand›r. Devletçi toplum zihniyeti, egemen erkek zihniyeti, devlet odakl› sistem zihniyeti, insan›n düflünme gücünün tecavüze u¤rad›¤› bir zihniyeti anlat›r. Bu kirlenmifl ve yalana dayal› bir zihniyettir. Öncelikle ondan kurtulmak gerekir. Bilinçlenme ve ayd›nlanma bu iflin bafl›d›r. Buras› bir ayd›nlanma zeminidir ve biz bu zeminden kaçamay›z. Bu zeminden kaçmak Önderlik gerçe¤inden kaçmakt›r.
ne te we .c om
üst noktaya ç›kar›yor, bu tarzla varl›¤›n› sürdürmek istiyor. Uygarl›¤›n köleci karakterine asla dokunmadan, onun özünü hiç de¤ifltirmeden, biçimde baz› de¤iflimlere giderek kendisini uzun ömürlü k›lmay› deniyor.
Önderlik demek çözüm demektir
sanl›k ve toplumsal gerçekli¤imizdir. Ona dayal› halk›m›z›n demokratik, özgür ve eflitlik içinde yeniden yap›lanmas›d›r.” Demek ki Önderlik gerçe¤i salt fiziksel bir olguya indirgenemez. Belirleyici olan Önderlikte ulafl›lan anlam düzeyi, yarat›lan irade ve yakalad›¤› ahlakt›r. Bunlar belirleyicidir. Bizim de kendimiz aç›s›ndan esas almam›z gereken budur.
Önder Apo uygarl›k sistemini yenmifl insand›r
ww
w.
Önder Apo uygarl›k sistemini yenmifl insand›r. Önderlik bunu herhangi bir meydan savafl›nda yenmemifltir. Öncelikle onu kendi bütünlü¤ü içerisinde çözmüfltür. Çirkinli¤ini ve insanl›ktan sapm›fll›¤›n› tüm insanl›¤›n gözleri önüne sermek, buradan yola ç›k›p onu aflan bir sistemi ortaya ç›karmak flimdiye kadar bu sisteme tatt›r›lm›fl en a¤›r yenilgidir. Sistem yenilmifltir ve bu yenilgi sistemin ölümünün ilan›d›r. Sistem kaostad›r ve kaos asl›nda sistemin çözümsüzlü¤ünün kan›tlanmas›, art›k onun eskisi gibi yaflayamayaca¤›n›n anlafl›lmas›d›r. Art›k kapitalizm mevcut biçimiyle yaflayamaz. Ancak yine de kapitalizm her fleye ra¤men kendisini yaflatmak istiyor. Zor kullanarak, e¤lenceye dayal› baya¤› bir kültür ve sanat› gelifltirerek, insan› insanl›ktan ç›karan bir kültürü tüm topluma pompalayarak, sanatç›y› da bunun aktörü haline getirerek kaos ortam›nda ömrünü uzatmaya çal›fl›yor. fiiddeti en
Burada kutsal insanl›k gerçe¤iyle yeniden buluflmay› Önderlik çözümünde buluyoruz. Önderlik, sistemin bu insans›zlaflt›ran karakterini ortaya koymufl, insan› yeniden tan›mlam›fl, insan›n insan olarak içinde yaflayabilece¤i özgür toplum sistemini kurmufl ve bütün insanl›¤a sunmufltur. Belki günümüzde bu sistem bütün insanl›¤a mal olmam›flt›r. Belki bugün Önderlik çözümüne kat›ld›klar›n› söyleyenler o çözümü yeterince do¤ru anlaman›n uza¤›ndad›r. Ama yine de sistem yenilmifltir. Bu, sistem için sonun bafllang›c›d›r. Devrimcilerin görevi yeni yaflam› kurarak alternatif dünyay› ortaya ç›karmak, sistemin kokuflmufl cesedinin daha fazla mikrop yaymamas› için onu bir an önce mezara gömmektir. Bu anlamda Apocu sistem, gerçek mezar kaz›c›s› olan bir harekettir. Sistemin ölümünü ilan etmifl ve mezar›n› kazmaya giriflmifltir. Onun mezar› üzerinde yepyeni bir dünya kurulacakt›r. fiunu çok net söylemek istiyorum: Önderlik çözümse e¤er, çözüm de orta yerdedir. Çözüm nettir. Bu çözümü anlam›yorum demek, ben insan olmaktan bir fley anlam›yorum demektir. O aç›dan Önderli¤in çözümüne hem evet denilmeli hem de o çözüm en ince detay›na kadar bilince ç›kar›lmal›d›r. Önderli¤in çözümü sadedir. Bunu kavramayan kiflinin zihniyet yap›s›d›r. Eskinin zihniyetiyle düflünüldü¤ü ve Önderlik zihniyetine girilmedi¤i için Önderlik kendisine karmafl›k gelmektedir. Oysa Önderlik, en sade insand›r. Önderlik, en sade insana ulaflman›n ad›d›r. Önder Apo flunu söyledi: “‹nsanl›¤›n geçmifli daha gerçektir. Ben oraya dönece¤im, insan› orada arayaca¤›m ve orada bulup yeniden bafllataca¤›m. Gelecek, bu çabalar›n iflleyifl halinden baflka bir fley de¤ildir.” Dolay›s›yla bafllang›ca dönüp arad›¤›n›z insan en sade insand›r. Bu-
Yaflad›¤›m›z trajedinin kayna¤›nda yetersiz yoldafll›k vard›r
Önderlik, sistemi yendi. Buna ra¤men sistem Önderlikten kurtulmak istiyor. Bu haliyle Önderli¤imizi zehirliyor ve zehirlenme bir gerçektir. fiöyle de denilebilir: Önderli¤in kalbine b›çak saplanm›flt›r. Bunun nedeni bizim kollar›m›zdaki gevflekliktir. Bizim 9 Ekim komplosu öncesi gevflekli¤imiz Önderli¤i ‹mral›’ya, ikinci gevfleme ise zehirlemeye götürdü. Önderli¤in yaflam›n› mümkün oldu¤u kadar›yla k›saltma ve en erkenden bedensel çözülüfle sürükleme tarz›ndaki bu u¤ursuz giriflimde kendi sorumlulu¤umuzu görmemiz gerekir. Böyle bir günde asl›nda belki de en baflta hat›rlamam›z gereken olgu budur. Yetersiz yoldafll›k hala var ve Önderli¤in yaflad›¤› zehirlenme biçimindeki trajedinin kayna¤›nda da yine yetersiz yoldafll›k bulunuyor. Oysa Önderlik flunu söyledi: “Siz ne denli büyük bir savafl gücü oldu¤unuzu kan›tlamad›kça bar›fl gerçekleflmeyecektir. Karfl› taraftakiler öncelikle sizdeki o büyük savafl gücünü görmelidir. Onu gördükleri zaman ancak bar›fla gelebilirler.” Ne var ki bu halk›n düflmanlar›n›n bizde gördükleri bu de¤ildir. Yüzeysel olsa da bizde gördükleri da¤›lmad›r, kendine göre yaflamd›r; bizde gördükleri belki de kendi sisteminin uzant›s› olan ve onun özelliklerini tafl›yan s›radan insand›r. Sistem iflte bu noktadan bafllayarak gerekti¤inde bizi kazanabilece¤ini ummaktad›r. O aç›dan savafl
SERXWEBÛN May›s 2007
“Devlet askeri sonuç almak istiyor”
Ne kadar savafl o kadar bar›fl
ww
w.
“Biz bar›fl istiyoruz.” fiu anda toplumda hayk›r›lan slogan odur. Hay›r, herkes savafla haz›rlanmak zorundad›r. Zaten Ana Karargah›m›z da ifade etti: “Biz bar›fl olabilir mi, böyle bir ihtimal var m›, sistem bar›flç›l bir çözüme gelir mi sorusunu tart›flm›yoruz. Cevap arad›¤›m›z soru bu de¤ildir. Biz savafl› daha nas›l güçlendirebiliriz sorusuna cevap ar›yor, bunu tart›fl›yoruz” dedi. Bu bizim de sorunumuzdur. Biz en fliddetli savafl› nas›l gelifltirebiliriz sorusunu tart›flmal›, bunun cevab›n› bulmal› ve uygulamaya dökmeliyiz. Bunu baflard›¤›m›zda Türkiye’ye bar›fl› gerçekten getirece¤iz. Türkiye’ye gelen bar›fl bölgeye gelen bar›flt›r. Böylesine büyük bir savafl ancak böyle bir bar›fl› getirebilir ve mevcut durumda Önderli¤e ba¤l›l›¤›m›z› ancak ve ancak böyle kan›tlayabiliriz.
fiunu hiç unutmayal›m: fiu anda Amerika’n›n bize dayatt›¤› fley savafltan vazgeçmektir. Savaflmayaca¤›z da ne yapaca¤›z? Önderlik de ifade ediyor iflte, Güney’de kalaca¤›z, silah b›rak›p sözüm ona siyaset yapaca¤›z! Önderli¤in büyük öfkesi bunad›r. Hay›r, silahlar›m›z› b›rakmayaca¤›z. Hatta daha güçlü bir biçimde silah kuflanaca¤›z, düflman› en iyi vurabilecek silahlarla donanaca¤›z. Sadece maddi silahlar› da de¤il, her türlü silah›m›z› kullanaca¤›z; bu tarzda bütün özgürlüklerin odak noktas› olan, onun merkezi olan, ana ekseni olan Önderli¤imizin özgürleflmesine kenetlenece¤iz. Önderli¤i özgürlefltirmenin baflka yolu yoktur. Toplumu bile diri tutman›n, toplumsal zeminde olumlu anlamda bile eylemde bulunman›n, Kürdistan’da demokrasiyi kurman›n da baflka yolu yoktur. Yegane ve en ciddi yol savafl yoludur, hem de en ç›lg›ncas›na savafl yoludur. Önderlik bu anlamda PKK’liler ç›lg›nd›r dedi. Kuflkusuz bu ç›lg›nl›k bafl›n› tafllara vuran birinin ç›lg›nl›¤› de¤ildir. Ne yapt›¤›n› bilen, imkans›z olana göz diken, savaflan ve baflaran insan›n ç›lg›nl›¤›d›r. Dev gibi bir orduya karfl› koyan ve onu yenilgiye u¤ratmas›n› bilen insan›n ç›lg›nl›¤›d›r. Kar›nca örne¤i gibi, filin karn›n› deflen yi¤itlerin ç›lg›nl›¤›d›r. O kendisine çok güvenenlerin asl›nda kof bir güç olduklar›n› eylemiyle kan›tlayan, en büyük gücün anlam›n ve duygunun yaratt›¤› insandan geçti¤ini bilen, bunun da PKK’nin ta kendisi oldu¤unun fark›nda olan, PKK insan›n›n bu oldu¤unu kan›tlayan insan›n ç›lg›nl›¤›d›r. Bu tarzda gelifltirece¤imiz bir savafl bizi Önderli¤imizin özgürlü¤üne, özgür bir Kürdistan’a, özgür topluma, özgür bir bölgeye, özgür insanl›¤a tafl›yacakt›r. Bu temelde Önder Apo’yu büyük önderliksel gerçekleflme do¤rultusunda ilerleten, daha sonra kendisini tüm insanl›k için özgürlü¤ü mümkün k›lacak bir sistem çözümüne götüren o soylu geliflmenin bafllang›ç noktas› olan Önderli¤in do¤um günü tüm insanl›¤a, halk›m›za, kad›nlara ve Onun tüm yoldafllar›na kutlu olsun diyoruz. Bu temelde diyoruz ki zafer, ba¤›ms›zl›¤› ve özgürlü¤ü için savaflan Kürt halk›n›n ve halklar›n olacakt›r.
ew e. c
“Benim durumum pratikleriniz için belirleme yapacak konumda de¤ildir. Tamam›yla özgücünüzle, stratejik ve taktik gücünüzle sonuç almak isteyeceksiniz. Aksi halde evliyadan keramet beklemek olur ki, ça¤›m›z buna uygun de¤ildir. Savafl ve bar›fl gücü olman›z önemlidir. Devlet ya da devletler gerçek savafl gücünüzü görmedikçe bar›fl için ad›m atmazlar. Ne kadar savafl o kadar bar›fl gibi bir formül söz konusudur. Karfl› karfl›ya oldu¤umuz formül budur. Bu ac› ama bir gerçektir. Ben tek bir asker ve gerilla ölmesin istemifltim. Bu, çok insani bir yaklafl›md›. Ama devlet ciddiye alm›yor. Askeri sonuç almak esast›r.” Bunlar benim belirlemelerim de¤ildir; Önderli¤imiz Bir Halk› Savunmak adl› kitab›nda aynen bunlar› söylüyor. Önderlik bunlar›, AKP’nin iktidara gelifliyle birlikte, bar›flç›l demokratik çözüme hay›r dedi¤inde ortaya koydu. Ama Osman ve Nizamettin çetesi buna gelmedi. Onlar bu kesin belirlemeleri gördükten sonra kaçt›lar. Buna karfl›l›k bizim en küçük bir karars›zl›¤a düflmeden 1 Haziran At›l›m›’na benzer bir at›l›m› gelifltirmemiz ve savafl› en üst düzeyde t›rmand›rmam›z gerekiyordu. Tamam, ateflkesi Önderlik istedi, ama flunu da ekledi: “E¤er devlet çözüme gelmezse, bir daha asla benden ateflkes biçiminde bir ça¤r› gelmeyecektir. Karar ve çözüm gücü olan d›flar›dakiler olacakt›r. Siz gücünüzü kan›tlayacaks›n›z. Benden keramet beklemeyin.” Süreç budur, gerçek budur. Böyle bir do¤um gününde o soylu do¤ufla, gelinen aflamada O’nda gerçekleflen Önderlik dünyas›na, O’nun kiflili¤ine, özgürlü¤üne ve toplumuna kat›lmak, öncelikle böyle bir savafl› vermekten geçiyor. Bize Önderli¤imizin sa¤l›¤›n› yeniden kazand›racak olan da, O’nu yaflamda tutacak olan da, O’nu halk›yla özgür bir ortamda buluflturacak olan da, Kürdistan’› kazand›racak olan da budur. Baflka yol yoktur, baflka çözüm biçimleri yanl›flt›r. Yanl›fl olman›n da ötesinde, e¤er ›srar olursa bu tam bir sap›kl›k anlam›na gelir. Zaten herkes bizi buraya çekmek istiyor.
ne t
gücümüz düflmana geri ad›m att›rmaya yetmiyor demektir. Mevcut durumda ortaya ç›kan gerçeklik fludur: Biz art›k flöyle bar›fl, böyle bar›fl yapaca¤›z deme dönemi geçmifltir. E¤er gerçekten bar›fl istiyorsak, bunu yolu kesinlikle savafltan geçiyor. Ne kadar savafl, o kadar bar›fl. Bu, Önderli¤in de formülüdür. Ne kadar o sistemi geriletecek ve gerekti¤inde onu yerle bir edecek bir savafl gücü oldu¤umuzu kan›tlarsak, o kadar bar›fla yaklaflm›fl olaca¤›z. Baflka yol yoktur. Öyleyse herkes kendisini böylesi büyük ve sonuç al›c› bir savafla göre haz›rlamak durumundad›r. Buna haz›rlanmayan biri halk›m›za dayat›lan soyk›r›ma evet dedi¤i gibi, Önderli¤in zehirlenmesiyle yaflam›n›n k›salmas›na ve ölümüne ‘evet’ diyor demektir. O zaman biz de bütün hücrelerimizle, bütün varl›¤›m›zla, her fleyimizle düflmana dünyay› dar edece¤iz. Onun sistemini gerçekten de çökertecek hem de en cehennemi savaflla çökertecek bir durumu ve savafl› ortaya ç›karaca¤›z. Hepimiz k›yameti koparaca¤›z. Sistemin anlayaca¤› dil ancak budur. Ne kadar savafl›rsak o kadar bar›fl› getirebiliriz. Biz savaflmak istemiyoruz demek art›k kesinlikle do¤ru de¤ildir.
om
58
May›s 2007 SERXWEBÛN
59
TAR‹HE GER‹ DÖNÜfi
ne te we .c om
“Hiyerarflik devletçi toplum geliflimi do¤al komünal toplum özellikleriyle uyumlu de¤il, terstir. Dolay›s›yla insanl›¤›n geliflimi aç›s›ndan, do¤al komünal toplumsal varolufl karfl›s›nda bir sapmay› ifade etmektedir. Do¤al komünal varolufla karfl› mücadele halinde varolup geliflmifltir. Tarih sadece devletlerin, s›n›flar›n tarihi de¤ildir. ‹nsanl›k geliflimi de sadece bundan ibaret de¤ildir. Dolay›s›yla da tarih sadece devletlerin tarihi de¤ildir. ‹nsanl›k tarihini böyle ifade etmek bir sapt›rmad›r” Serxwebûn: Apocu hareket büyük bir felsefi, düflünsel birikim ve eser sahibidir. Kürt halk›n›n özgürlük mücadelesinin bu kadar düflünsel eser sahibi olmas›na ihtiyaç var m›yd›?
ww
w.
Duran Kalkan: Kürt özgürlük mücadelesinin büyük bir felsefe ve düflünce hareketi oldu¤u, bu do¤rultuda önemli de¤erler ve eser yaratt›¤› bir gerçek. Bu, bir ihtiyaçtan kaynaklan›yor. Kürt özgürlük mücadelesinin özgünlü¤ü de kendini zaten biraz burada gösteriyor. Felsefe ve düflünceyle bu kadar u¤raflmas›, bir yandan Kürdistan üzerindeki egemenli¤in, Kürt halk›n› kölelefltiren etmenlerin çok yönlülü¤ünü ifade ediyor, di¤er yandan böyle bir mücadelenin zorluklar›n› içeriyor. Kürtlük ve Kürdistan inkar edilen, imha sürecine al›nan, yok say›lan, baflka kimliklerle tan›mlanmaya çal›fl›lan bir gerçeklik haline getirildi¤inden, bunun bertaraf edilmesi, çürütülmesi, Kürt ve Kürdistan gerçe¤inin ortaya ç›kar›lmas› çok yönlü bir yaklafl›m› ve derin bir felsefi bak›fl› gerektiri-
yor. Bu yönüyle de 20. yüzy›ldaki ulusal özgürlük hareketlerinin ötesine geçti¤ini ve onlar› aflt›¤›n› gösteriyor. Kürdistan’da yürütülen özgürlük mücadelesi, 20. yüzy›lda dünyan›n dört bir yan›nda yaflanan ve baflar›lar kazanan ulusal özgürlük mücadeleleri gibi de¤ildir. Onlardan önemli farkl›l›klar› vard›r. Çünkü Kürdistan’›n yaflad›¤› koflullar, di¤er ülkelerin koflullar›ndan önemli farkl›l›klar içermektedir. 20. yüzy›l›n ulusal özgürlük hareketleri esas olarak emperyalizmin ekonomik sömürü amac›yla ülkeleri egemenlik alt›na almas›ndan do¤mufltu. Emperyalist ve sömürgeci güçler, siyasi ve askeri egemenliklerini bu ülkelerin yeralt› ve yerüstü zenginliklerini, yine emek güçlerini sömürmek amac›yla gelifltirmiflti. Dolay›s›yla da sömürge ya da yar› sömürge, halklar›n ulusal kurtulufl hareketleri, bu sömürüyü ortadan kald›rmak amac›yla gelifliyor ve onlar› var eden siyasi as-
keri egemenliklere karfl› mücadele ediyordu. Yani ulusal kurtulufl hareketleri, büyük ölçüde siyasi ve askeri mücadeleler içeren hareketlerdi. Kürdistan’›n koflullar›, söz konusu sömürge ya da yar› sömürge koflullar›n›n çok ötesindedir ve farkl› özelliklere sahiptir. Evet, Kürdistan da bölünüp parçalanm›fl, yabanc› devletlerin egemenli¤i alt›na al›nm›flt›r. Fakat bundan daha öte egemenlikler de vard›r. Bu parçalama ve egemenlik alt›na alma Kürdistan’›n sadece yeralt› zenginliklerini ve Kürt insan›n›n emek gücünü sömürmeyi de¤il, ondan da öteye, Kürt’ü inkar ederek asimile etmeyi, Kürdistan’› bir ulusal yay›lma alan› olarak görmeyi içermektedir. Sadece zenginlik kaynaklar›n› sömürmek için Kürdistan’› parçalay›p egemenlik alt›na alma de¤il de Kürt toplumunu katliam ve asimilasyon politikalar›yla yok ederek, eriterek, de¤ifltirerek baflkalaflt›rma, baflka ulusal kimlikler alt›na alma, dolay›s›yla Kürdistan’› farkl› uluslar›n yay›lma alan› olarak görme hedefini içermektedir. Böyle olunca, Kürdistan üzerinde kurulan egemenlik sadece siyasi ve askeri boyutlarla s›n›rl› kalmamaktad›r. Bunu çok aflarak, sosyal, kültürel, ideolojik, düflünsel, felsefi bütün boyutlara varmaktad›r.Kölelefltirme, her fleyden önce düflüncede bafllamaktad›r. Düflünsel sömürgecilik diyebilece¤imiz bir durum yarat›lmaktad›r. Dolay›s›yla da daha kapsaml› ve derinlikli olmak zorundad›r. Kürdistan özgürlük hareketinin siyasi ve askeri boyutlar› aflan yönlerinin olmas› zorunludur. Nitekim bu,
SERXWEBÛN May›s 2007
“Apocu devrimin en temel özelli¤i kiflilik devrimidir. Kiflilik dönüflümünü sa¤l›yor. Felsefede, yaflama bak›flta, yaflam› ele al›flta, yaflam ilkelerinde köklü bir de¤iflimi getiriyor. Yaflama bakmada, anlamada, kabul ret ölçülerinde köklü bir de¤iflim ortaya ç›kart›yor. ‘Kiflilik devrimi’ dedi¤imiz olay budur. Düflünsel hareket bunu ortaya ç›kar›yor”
◆ PKK düflünceyi özgürlefltirme hareketidir
ew e. c
– Tarihte farkl› hareketlerde ve di¤er halklar›n özgürlük hareketlerinde de Apocu hareket gibi düflünsel bir hareket olma durumu var m›? Uygarl›klar tarihinde düflünce ve felsefenin nas›l bir rolü olmufltur?
– Belirtti¤im gibi, di¤er ülkelerde ulusal özgürlük mücadeleleri de¤iflik boyutlarda geliflmifltir ya da mücadelenin alanlara göre dozajlar› farkl› olmufltur. Bu, o ülkelerdeki yabanc› egemenli¤in özelliklerinden, yine toplumlar›n içinde bulundu¤u durumdan kaynaklanm›flt›r. Çok geri olan ya da üzerinde geliflen yabanc› egemenli¤in ekonomik, siyasi askeri boyutlar› aflarak asimile ve soyk›r›ma yöneldi¤i toplumlarda, özgürlük mücadeleleri çok boyutlu ve derin içerikli olmufltur. Ekonomik sömürürün de farkl› boyutlar› vard›r. Sadece pazar ya da zenginlik kaynaklar›n› sömürmek ile tümüyle toplumun emek gücünü, beyni de dahil, sömürmek üzere kurulan egemenlikler farkl› olmaktad›r. Dolay›s›yla da yabanc› egemenliklerin durumuna göre ulusal özgürlük mücadeleleri yürütülmüfltür. Bu durum, egemenlik kuran gücün amaç ve yöntemleriyle iliflkilidir. ‹flgal edip egemenlik alt›na ald›¤› bir toplumu tümüyle yok etmek istiyorsa, toplumsal yaflam›n bütün alanlar›nda bask› ve yok etme uyguluyor demektir. Yok, baz› alanlar› sömürmek için yap›yorsa, bunu gerçeklefltirmek için uygulad›¤› egemenlik düzeyi farkl›d›r. Bu bak›mdan da halklar›n yabanc› egemenliklere karfl› gelifltirdi¤i mücadele düzeyleri farkl› olmaktad›r. Yabanc› egemenliklerin, baz› alanlarda stratejik yaklafl›m, yine sömürüdeki çok yönlülük nedeniyle halklar üzerinde daha kapsaml› egemenlik kurmay› hedefledikleri olmufltur. Bunlara karfl› öz-
ww
w.
ne t
PKK hareketi taraf›ndan bafltan itibaren k›smen de¤erlendirilmifltir. Bu bak›mdan Kürdistan özgürlük mücadelesi siyasi ve askeri bir hareket olmaktan öteye, bir felsefe ve düflünce hareketi, bir ideolojik mücadele, sosyal, kültürel hareket olmal›yd›. Kürt toplumuna dayat›lan inkar ve imha sistemini, yine Kürdistan’da uygulanan düflünsel, kültürel, siyasi askeri egemenli¤i aflabilmek için, çok boyutlu bir mücadele gerekliydi. Hem Kürdistan üzerindeki inkar imha sisteminin boyutlar›n› ortaya ç›kar›p aflmak, hem Kürt ve Kürdistan gerçe¤ini tarihsel, güncel özellikleriyle a盤a ç›karabilmek hem de Kürdistan’a dayat›lan inkar imha sistemini aflarak, Kürt halk›n› her bak›mdan özgürlefltirecek, örgütlü ve iradeli bir halk durumuna getirecek bir mücadeleyi örgütleyip yürütebilmek için, yo¤un bir düflünsel faaliyet, araflt›rma inceleme, do¤ru bir bak›fl aç›s›, kapsaml› bir tart›flma ve e¤itim kesinlikle gerekli olmufltur. Dolay›s›yla felsefe ve düflünceye öncelik verilmifl, Kürt gerçe¤ini tan›ma, kabul etme, bunu kendine kabul ettirmek için de güçlü bir felsefi bak›fl aç›s›na ve çok derin bir düflünsel çerçeve ihtiyaç duyuluyordu. Önce düflüncede ba¤›ms›zl›k, yine kendi gerçe¤ini görme, kimli¤ini kabul etme, özgürlükçü ç›karlar›n› fark etme, özgür iradesini kendini örgütleyerek yaratmak gerekiyordu. Birey ve toplum buna ulaflt›kça, askeri ve siyasi güç a盤a ç›km›fl, dolay›s›yla da bir özgürlük hareketi yarat›labilmifltir. Ancak tüm toplumsal yaflam alanlar›n› içerince Kürdistan özgürlük kücadelesi geliflebilmifltir. Bu da düflünsel yan›n öne ç›kmas›na, felsefe ve düflünce alan›nda derin aray›fllar, tart›flmalar ve yo¤unlaflmalar›n yaflanmas›na, bu konuda ciddi eserlerin ortaya ç›kar›lmas›na yol açm›flt›r.
gürlük mücadelesini gelifltirirken, askeri ve siyasi boyuttan öteye, ideolojik mücadeleler de gerekmifltir. Özgürlük mücadelesini siyasi ve askeri alanda gelifltirebilmek için, çok yo¤un bir ikna ve e¤itim gerekli olmufltur. Böyle durumlarda halklar›n özgürlük mücadeleleri düflünsel çerçeveyi de önemli ölçüde içermifltir. Böyle hareketler varolmufltur, fakat say›sal olarak azd›rlar. Onlar›n da esas olarak siyasi askeri alanda zafer kazanmaya ba¤l› olma durumlar› var. Kürdistan özgürlük hareketi kadar felsefi, düflünsel alan› öne ç›karan yoktur, olanlarda da askeri ve siyasi mücadele daha a¤›rl›ktad›r. Kürt özgürlük mücadelesinde ise bu durum çok özgündür. Düflünsel bir ak›m gelifltirme, ideolojik mücadele verme, bir düflünsel hareket olma, sadece siyasi askeri alanda mücadele etme, örgütlenme yaratmak için de¤ildir. Tam tersine, bir özgürlük düflüncesi oluflturma, Kürt bireyini ve toplumunu özgür bak›fla ulaflt›rma, bu temelde kendini tan›yan, özgürlü¤ü anlayan, ç›karlar›n› gören, buna ba¤lanan birey ve toplumu yeniden yaratarak bu temelde yabanc› egemenli¤e karfl› ç›karan bir yan› var. Buna düflünce devrimi, düflünsel ba¤›ms›zl›k hareketi de diyebiliriz. Kendisi için düflünme, düflünsel kölelefltirmeyi, sömürgecili¤i k›rma hareketi de diyebiliriz.
om
60
Kürt toplumunda gerçekleflen bir kiflilik devrimidir Buradan do¤an bir kiflilik devrimi var. Her türlü bask› alt›nda kölelefltirme, baflkalaflt›rma ve eritmeye karfl›, yine her türlü geri, köleci özelliklere karfl› kendini özgür birey ve toplum olarak yeniden yaratma, yeni bir kiflilik ve kimlik kazanma hareketi olarak görebiliriz. Bu sadece bir düflünce durumu de¤il, birey ve toplumda gerçekleflen bir flekillenme, bir yeniden yarat›lma oluyor. Apocu devrimin en temel özelli¤i, asl›nda bu kiflilik devrimidir. Kiflilik dönüflümünü sa¤l›yor. Felsefede, yaflama bak›flta, yaflam› ele al›flta, yaflam ilkelerinde köklü bir de¤iflimi getiriyor olmas› itibariyle öyledir. Yaflama bakmada, anlamada, kabul ret ölçülerinde köklü bir de¤iflim ortaya ç›k›-
May›s 2007 SERXWEBÛN kazand›rd›. Bu, 19. ve 20. yüzy›l›n özgürlük hareketlerinin teorik çerçevesine önemli bir teorik elefltiriyi gerektirdi. Bunu da Önderli¤imiz yeni paradigma ile cesaretli bir biçimde yapt›. Toplumsal geliflmede sadece ekonomik alan›n esas al›nmas›n›n, geliflmelerin buna göre tan›mlanmas›n›n do¤ru ve yeterli olmad›¤›n›, bunun son derece ekonomist, maddiyatç› bir bak›fl aç›s› oldu¤unu, hep objektiviteye dayand›¤›n› de¤erlendirerek, bu görüflü yetersiz buldu ve elefltirdi. Bunun toplumsal geliflmede, uygarl›klar›n geliflmesinde düflünce ve felsefenin rolünü önemsiz gördü¤ünü ifade ederek, eksik buldu ve elefltirdi. Kürdistan’da yaflanan mücadelenin de çok net gösterdi¤i gibi, toplumsal geliflmede ekonomik sosyal alan kadar, düflünsel felsefi alan da önemlidir. Düflünce alan›nda geliflmeyen, derinleflmeyen, düflünceyle önü ayd›nlat›lmayan bir devrimsel ad›m da toplumsal geliflme de söz konusu olamaz. Düflünceyi, sadece mekanik bir bak›fl aç›s›yla maddi olan›n yans›mas›ym›fl gibi de¤erlendirmek do¤ru de¤ildir. Her fley düflünceyle ifade edilebilir, bununla s›n›rl›d›r diyemeyiz. Bu ikisinin bütünlü¤ünü, diyalektik birli¤ini ve iç içeli¤ini görmemiz gerekiyor. Bu bak›mdan uygarl›k gelifliminde düflünce ve felsefe alan›n›n temel ve önemli bir yeri var. De¤iflim ve geliflme her zaman öncelikle düflünce ve felsefe alan›nda oluyor. ‹nsanlar›n düflünceleri gelifliyor, ret kabul ölçüleri farkl›lafl›yor, istek ve ihtiyaçlar› de¤ifliyor, bu da giderek maddi yap›da de¤iflimlere yol aç›yor. Elbette felsefe ve düflüncede de¤iflim maddi yap›yla ba¤lant›l› gelifliyor, ama iyi biliniyor ki daima düflünsel de¤iflme önde geliyor. Ne kadar güçlü, yenilikler içeren, iddial› bir düflünsel geliflme yaflan›yorsa, ekonomik ve sosyal geliflmeler de o denli çok yönlü ve kapsaml› oluyor.
Önderlikte düflünce her zaman ön plandad›r – Önderli¤imiz, marksizmin aksine, ekonomiden daha fazla düflünceye önem veren bir yaklafl›m›n sahibidir. Düflünce de ekonomi gibi, hatta kimi zaman ekonomiden daha fazla tarihi oluflturan ve yürüten bir etkiye sahipse, Önderlik, toplumun alt ve üst yap›lar›n› nas›l ele al›yor?
w.
ne te we .c om
yor. ‘Kiflilik devrimi’ dedi¤imiz olay budur. Düflünsel hareket bunu ortaya ç›kar›yor. Dikkat edilirse bu düflünsel ve ideolojik geliflme sadece siyasi askeri bir güç ortaya ç›karmak ve bu alanlardaki mücadeleyi gelifltirmek için de¤il, özgür birey ve toplumu yaratabilmek için gerçeklefltiriliyor. Yani siyaset, sadece siyasal ve askeri bir güç yaratmaya endeksli de¤il. Tam tersine, ayr› bir alan gibidir. Siyasal askeri örgütlenme ve eylem bunun ard›ndan, bunun do¤al bir sonucu olarak ortaya ç›k›yor. Bu yönleriyle Kürt özgürlük mücadelesinin felsefi, düflünsel çerçevesi, di¤er toplumlarda yaflanan ulusal özgürlük mücadelelerinin boyutlar›n› afl›yor. Sadece ulusal özgürlük mücadelelerini de¤il, asl›nda sosyal, s›n›fsal kurtulufl hareketlerinin, devrimlerin düflünsel s›n›rlar›n› da afl›yor. Bafllang›çtaki geliflmesinin içinde, ulusal ve s›n›fsal kurtulufl mücadelelerinin çerçevesini birlefltirme, kendi bünyesinde ortaklaflt›rma durumu vard›r. PKK hareketinin geliflimi bu çerçevededir. Bafltan itibaren hem bir ulusal kurtulufl hareketi olmay› hem de bir sosyal kurtulufl ve özgürlük hareketi olmay› hedefledi. Ne kadar sosyal, s›n›fsal kurtulufl hareketi olabilirse, ulusal özgürlük mücadelesinin de o kadar geliflebilece¤ini düflünüyordu. Ulusal özgürlük mücadelesine dayanmadan da herhangi bir sosyal, s›n›fsal kurtulufl mücadelesinin verilemeyece¤i anlay›fl›ndayd›. Bu anlamda bütünlüklü, içerikli, çok boyutlu bir harekettir. S›n›fsal, sosyal kurtulufl boyutu giderek düflünsel boyutu da içermifltir. Ulusal özgürlük boyutu da böyledir.
61
ww
Toplumsal geliflmelerde sadece ekonomik alan›n›n esas al›nmas› do¤ru de¤ildir
21. yüzy›l›n bafl›ndan itibaren bu, çok daha fazla geliflme gösterdi. Ulusal, s›n›fsal kurtulufl hareketlerinin yaflad›klar› hatalar› görüp düzeltme, geliflen dünya koflullar›na uymayan yanlar› görüp aflma temelinde daha derin bir içerik kazand›. Bu yönüyle de özgürlük hareketlerine ulusal ve sosyal bak›mdan yeni bir teorik çerçeve
– Bu, marksizmin alt yap›, üst yap› tan›mlamalar›na dayan›yor. Bu, önemli bir formülasyondu. Birçok düflünsel geliflmeye ve tart›flmaya yol açt›, fakat günümüzde yaflananlar› tan›mlamaya, geliflmelere yön vermeye yetmedi. Önderlik bu nedenle bunu reddetmemekle birlikte, yeterli görmedi. Alt yap›, üst yap› tan›m›n›, ekonomi, din ve siyaseti tümüyle reddetmifl de¤il. Bunlar siyasi sisteme yön veren, onun ba¤l› oldu¤u temeller olarak geçmiflte de tan›mlanm›flt›. fiimdi de baz› tan›mlar yap›labilir, ama bu tan›m geçmiflte çok flematik hale getirildi. Üretim araçlar›, üretim güçleri, aletleri, objektivite, maddi yap›, her fleyi belirleyen olarak konuldu. Bunlar›n yan›nda felsefenin, ideolojinin, siyasetin toplumsal geliflme üzerindeki etkisi tam görülemedi ve çok geri planda ele al›nd›. Alt yap› üst yap›y› belirler denilerek, geçildi. Bu, do¤ru de¤ildi. Bu konuda bir denge var. Maddi geliflme, üretim araçlar›, teknikteki geliflmeler toplumsal yaflam üzerinde etkili oluyor. Felsefe, ideoloji ve siyasetin de etkisi var ve bunlar üst yap›, alt yap› taraf›ndan belirlenen bir alan de¤ildir. Tersine, kendi geliflimi içinde ortaya ç›kan, tarihsel süreci olan ve birbirine eklenen bir geliflme alan›d›r. Bu bak›mdan toplumsal geliflmede, felsefe ve düflüncenin de üretim araçlar› ve maddi yap› kadar rolü var. Bunlar› birlikte ele almak gerekiyor.
◆ “Maddi geliflme, üretim araçlar›, teknikteki geliflmeler toplumsal yaflam üzerinde etkili oluyor. Felsefe, ideoloji ve siyasetin de etkisi var ve bunlar üst yap›, alt yap› taraf›ndan belirlenen bir alan de¤ildir. Tersine, kendi geliflimi içinde ortaya ç›kan, tarihsel süreci olan ve birbirine eklenen bir geliflme alan›d›r. Bu bak›mdan toplumsal geliflmede, felsefe ve düflüncenin de üretim araçlar› ve maddi yap› kadar rolü var”
SERXWEBÛN May›s 2007
Tarihsel geliflmeyi s›n›f çeliflkisinin belirledi¤i do¤ru de¤ildir – S›n›fsal çat›flmalar›n yerini kültürel çat›flmalar alacaksa, yeni s›n›fsal çat›flmalar› nas›l tan›mlayabiliriz?
ne t
– S›n›fsal çat›flmalar›n yerini kültürel çat›flmalar alm›yor. Asl›nda her ikisi de vard›. Kapitalist devletçi sistemin gelifliminin bir aflamas›nda s›n›f çeliflkileri öne ç›kt› ve çat›flmaya dönüfltü. Bunlar çeflitli aflamalardan geçti. Biliyoruz, önce üretim araçlar›na sald›rd› iflçiler. Olmad›, sosyalist bilinç olufltu, örgütlendiler ve grevlere gittiler. Bu yetmedi, partilefltiler, Ekim Devrimi gibi büyük devrimler ortaya ç›kard›lar. Bunlar, hep bir mücadelenin geliflim aflamalar›yd›, bir çeliflkiye dayan›yordu. S›n›f çeliflkisi, kapitalist geliflmenin bu aflamas›nda keskinleflmifl ve öne ç›km›flt›. Kültür çat›flmalar› da vard›. Fakat o s›n›f çeliflkilerinin keskinli¤i çat›flmaya dönüflünce, o öne ç›kt›. Bu, asl›nda geçici bir durumdu, bir süreci ifade ediyordu. Marksizm buna dayanarak bir geçmifl ve gelecek tan›m› yapt›. Döndü, ‘tarihin hepsi bununla olmufltur’ dedi. Bütün çeliflkileri s›n›f çeliflkisine indirgedi; ‘bütün tarih, s›n›f mücadelesi temelinde gerçekleflti ve bundan sonras› da s›n›f çeliflkisi temelinde gerçekleflecek’ dedi. O dönemdeki çat›flmalar de¤il, ama ondan ç›kar›lan bu tespit do¤ru ve gerçekçi de¤ildi. S›n›f çeliflkisi, çeliflkilerden bir tanesiydi. Bir dönemde öne ç›km›fl ve çat›flmaya yol açm›flt›. Baflka dönemlerde baflka çeliflkiler öne ç›k›yor çat›flmaya yol aç›yordu. S›n›f çe-
liflkisi yine var, olacak da. Hiyerarflik, devletçi, s›n›fl›, cinsiyetçi toplum sistemi varoldukça, çeflitli toplumsal kesimler aras›ndaki çeliflki ve çat›flmalar olacakt›r. Bugüne kadar bir mücadeleye yol açm›flt›r. Bundan sonra da açacakt›r, ama her fleyi bu çeliflkiye ba¤lamak do¤ru de¤ildir. Tarihsel geliflmeyi s›n›f çeliflkisinin belirledi¤i do¤ru de¤ildir. Bütün toplumsal iliflkiler s›n›f çeliflkisine göre flekilleniyor, bütün mücadeleler s›n›f çeliflkisine göre oluyor, dolay›s›yla bütün özgürlük, eflitlik talepleri s›n›f çeliflkisine göre olacak demek do¤ru de¤il. Onun yan›nda kültür çeliflkileri var. Yine toplumun s›n›flardan ayr› kesimleri var. Örne¤in kad›n sorunu öne ç›kt›. Tarihin baflka dönemlerinde bundan kaynakl› bir mücadele yaflanm›fl. Cins çeliflkisi oldukça önemli ve giderek mücadelenin gelifliminde etkili oluyor. Hatta öyle bir noktaya gelindi ki kad›n özgürlü¤ü ve eflitli¤i bütün eflitlik ve özgürlüklerin temeli oldu. Dolay›s›yla toplumsal özgürlü¤ün ve demokrasinin temelinde kad›n özgürlü¤ü olmal›d›r. Böyle olunca, s›n›f çeliflkisini aflan bir çeliflki olarak ortaya ç›kt›. Demek ki s›n›f çeliflkisi kadim çeliflki de¤il. Farkl› biçimlerde her zaman varolmufl, ama her zaman belirleyen bir çeliflki de¤ildir.
Önemli olan ayr›mc›l›¤› ortadan kald›rmakt›r
Bir de s›n›f çeliflkisinden do¤an mücadelenin flöyle yanl›fll›klar› var; bir s›n›f› çok kötüleme, di¤erini çok övme. Övüleni yerilenin yerine geçirme gibi. O zaman fark kalmaz ki, o da egemen s›n›f gibi olur. Böyle yönleri de var ve yanl›fll›k arz ediyor. Kad›n özgürlü¤ü de öyle ele al›n›rsa yanl›fl olur. Mesela cins çeliflkisi var, kad›n kölelefltirilmifl. Kad›n kölelikten kurtulmal›, bunun mücadelesi önemli. Ama ‘kad›n erke¤in yerine geçsin’ denirse, bu, bir anlam ifade etmez. S›n›f mücadelesinde böyle oldu. ‹flçi s›n›f› ad›na hükmeden siyasi yap›lar, egemenlikler ortaya ç›kt› ki bu, s›n›f›n anlam›n› aflt›. Yap›lmak isteneni aflt›, eflitlik ve özgürlük ölçülerini yaratman›n d›fl›na ç›kt›. Yine bir ayr›m ortaya ç›kt›. Ayr›m olduktan sonra se-
w.
ww
nin olmufl benim olmufl fark etmiyor. Önemli olan, ayr›m› kald›rmakt›r. S›n›f mücadelesinin o denli abart›l› ele al›nmas›, bir yerde böyle bir ayr›m durumunu ortaya ç›kard›. Bunun sonun vermedi¤ini reel sosyalizm prati¤inde gördük. hiyerarflik devletçi toplum sistemi var oldukça s›n›f çeliflkeleri sürecektir, fakat öyle her zaman ve her koflul alt›nda yönlendiren çeliflki de¤ildir. Bunlardan saece bir tanesidir. Belki baz› dönemlerde farkl› toplumlarda keskinlik arz ediyor, ama her zaman da bu biçimde sürmüyor. Örne¤in 20. yüzy›lda ulus çeliflkileri öne ç›kt›. fiimdi bu da afl›l›yor, ulus yerine kültürel kaynaflma, bütünleflme giderek daha öne ç›kan bir olgu oluyor. S›n›f çeliflkisi eski önemini ve a¤›rl›¤›n› kaybediyor.
ew e. c
Önderlik tan›mlamas›na göre düflünce daha önceliklidir. Çünkü maddi etkileflim gücüyle bile olmuflsa, düflünce yine de yön verici oluyor. Yani ayd›nlanma olmadan, bir sistem, düflünce ortaya ç›kmadan, düflünce durumu geliflmeden, insan›n bilinçli, planl›, sistem yaratan eylemi ortaya ç›km›yor. ‹nsan eylemi oluyor da bu, kal›c›, örgütlü bir sisteme yol açm›yor. Bu nedenle de Önderlik, eski tarz flematik s›n›fland›rmalar› yeterli görmüyor.
om
62
“Tarih bilimi bütün bilimlerin anas›d›r”
– Önderlik, düflüncesinin ve felsefesinin gelifliminin her aflamas›nda mutlaka tarihe bir geri dönüfl yaflan›yor. Gerçeklere ulaflmak, bugünü anlamak ve gelece¤i kurabilmek için tarihe s›k s›k dönüfl yap›l›yor. Önderli¤in tarih felsefesi ya da tarihe iliflkin felsefi görüflleri ana hatlar›yla nedir?
– Her fleyden önce flunu ifade etmeliyim: Önder Apo’nun görüflüdür diye belirtece¤im her fley kendi görüfllerim oluyor. Bunu flunun için belirtiyorum: Yeterince anlamam›fl olabilirim. Önder Apo böyle bak›yor diye ifade edece¤im hususlar do¤ru olmayabilir, hatal›, eksik olabilir. Elbette tümüyle do¤ru ve yeterli anlama çabas›yla görüfl belirtiyorum, ama yinede Önder Apo’nun düflünce ve felsefesine dair söyleyeceklerim anlayabildiklerimdir. Dolay›s›yla benim görüfllerimi içerir, ifade eder. Bunun böyle bilinmesinde yarar var. Önder Apo’nun düflünce ve felsefesinin gerçek anlamda ö¤renilmesi, elbette kendi de¤erlendirmelerinden olur. Yine kiflili¤ine, mücadelesine bakarak Önder Apo’nun gerçekli¤i daha do¤ru ve tam anlafl›l›r. Soruyu bu temelde ele ald›¤›m›zda flunu belirtebilirim: Önderlik her zaman, “tarih bilimi bütün bilimlerin
May›s 2007 SERXWEBÛN birey ve toplumunu özgürlük amac›na ba¤lamak için ise güncel ortam›n az olan verileri karfl›s›nda dayanacak veriler daha çok geçmiflte, tarihte vard›. Önder Apo bu nedenle tarih bilincini çok önemsedi. Kürt ve Kürdistan gerçe¤i bugünden çok tarihte var oldu¤u için, ancak güçlü bir tarih bilinci yaratarak, bugünün tarihi çarp›tan inkarc› ve imhac› sisteminin deflifre ve teflhir edilmesini sa¤lad›, onun zorunlu bir gerçek olmad›¤›n› gösterdi. Bu bak›mdan da tarih bilincini a盤a ç›karmay›, özümsemeyi, bugünü kavramak ve gelece¤i kazanmak iddias› yaratma aç›s›ndan gerekli gördü. Bu noktada her zaman tarihe baflvurdu¤u do¤rudur.
ne te we .c om
anas›d›r” dedi. Bu, genelde kabul görüyor, ama Önder Apo bunu söz olmaktan ç›kard›. Kürdistan ulusal özgürlük mücadelesini gelifltirirken, tarih bilimini bütün bilimlerin anas› haline getirdi. Öyle ki siyaset bilimini, askerlik bilimini, yine sosyolojiyi oraya dayand›rd›. K›saca bir özgürlük hareketinin ihtiyaç duydu¤u her türlü bilimsel geliflmeyi tarih biliminin do¤ru incelenmesi ve kavranmas›ndan ç›kard›. Bu önemlidir. Gerçekte insanl›¤›n ilerleyiflini de ifade ediyor. Bilimin, düflüncenin tarihle olufltu¤u, insanl›¤›n bir fleyler yapabilmesi, gelece¤e dair bir fleyler b›rakabilmesiyle olufltu¤u bilinen bir gerçektir. En do¤ru ve gerçekçi biçimde bugünü anlamak ve yar›na haz›rl›kl› olmak, geçmiflten ders ç›karmayla oluyor. Çünkü toplumsal geliflmede bir bütünlük ve süreklilik var. Bu nedenle sübjektif fleylere kaymamak, yine toplumsal gerçeklikten kopmamak için tarih bilincini ortaya ç›karmak gerekli. Bir de Önder Apo’nun tarihi bu denli önemsemesi fluradan geldi: Kürdistan gerçe¤i 20. yüzy›lda bölünüp parçalanarak, yok say›lma, inkar edilme sürecine sokuldu. Bu inkar ve imhaya dayanan anlay›fla karfl› Kürt insan›n› ayd›nlatabilmek, bilinçlendirebilmek, kendi kimli¤ini ve özgürlü¤ünü sahiplenebilir hale getirmek için elbetteki verilere ihtiyaç vard›. Güncel olanlar bunun için çok fazla imkan sunmuyordu. Tam tersine, güncel durum, inkarc› ve imhac› sistem taraf›ndan yönlendiriliyordu, onlar için veri oluyordu. Kürt gerçekli¤ini kabul ettirmek, Kürt kimli¤ini esas almak, Kürt
63
S›n›fl› toplum bir zorunluluk de¤ildi
ww
w.
Önüne ç›kan her engel karfl›s›nda çözümü tarihte arad›. Tarihe baflvurarak, tarihten ders ç›kararak sorunlara çözüm yaratmay› öngördü. Fakat flunu da bilmek gerekli: Her zaman var olan› tekrarlamad›. Çünkü varolan sorunlar ayn› sorunlar de¤ildi. Farkl› sorunlarla karfl›laflt›kça, tarihe baflvurdu¤u do¤rudur, ama sorun farkl› oldu¤u için tarihe baflvurma da farkl› aç›lardan oldu. Tarih çözümlemesini her defas›nda derinlefltirdi. Her defas›nda tarihin farkl› yönleri üzerinde yo¤unlaflt› ve farkl› dersler ç›kard›. Böylece tarihsel bak›fl aç›s›n› ve çözümlemelerini derinlefltirdi, zenginlefltirdi. Bu noktada geldi¤i aflama önemlidir. Savunmalarda gelifltirdi¤i tarih teziyle flunu ortaya koydu: S›n›fl› toplum uygarl›¤› denen tarihsel süreç zorunlu bir geliflme süreci de¤ildir. Tarihsel süreç farkl› biçimlerde de geliflebilirdi. hiyerarflik devletçi topluma geçifl, insanl›¤›n gelifliminin zorunlu bir aflamas› de¤ildir. Çe-
flitli nedenlerle gerçekleflmifl bir aflamad›r. Yoksa ortaya ç›kan verilere dayanarak, insanl›k tarihi farkl› yönde de ilerleyebilirdi. ‹kinci tezi; hiyerarflik devletçi toplum geliflimi do¤al komünal toplum özellikleriyle uyumlu de¤il, terstir. Dolay›s›yla insanl›¤›n geliflimi aç›s›ndan, do¤al komünal toplumsal varolufl karfl›s›nda bir sapmay› ifade etmektedir. Bu noktada da hiyerarflik toplumsal geliflme süreci ya da s›n›fl›, cinsiyetçi toplumsal geliflme dönemi ya da s›n›fl› uygarl›k dedi¤imiz uygarl›k süreci, insanl›k gelifliminin tek süreci de¤ildir. Bu, do¤al komünal varolufla karfl› mücadele halinde varolup geliflmifltir. Tarih sadece devletlerin, s›n›flar›n tarihi de¤ildir. ‹nsanl›k geliflimi de sadece bundan ibaret de¤ildir. Dolay›s›yla da tarih sadece devletlerin tarihi de¤ildir. ‹nsanl›k tarihini böyle ifade etmek bir sapt›rmad›r. Tam tersine, s›n›fl› toplum uygarl›¤›n›n geliflim sürecinde geliflmenin bir yönü hiyerarflik devletçi toplum olurken, di¤er yönü de do¤al komünal toplum de¤erlerinin buna karfl› demokratik direnifli olmufltur. Bu bak›mdan da devletler tarihi ile toplumlar›n demokratik komünal var olufl tarihi ayr›d›r. S›n›fl› toplum süreci böyle iki ayr› tarihten oluflmaktad›r. Birisi do¤al komünal toplumsal var oluflun yaflam›, mücadelesi ve direnifliyken, di¤eri de bask› ve sömürüye dayanan hiyerarflik devletçi toplum sisteminin geliflimidir. Önder Apo’nun tarihe böyle bir bak›fl› vard›r. Bu iki tarihi birbirinden ay›rm›flt›r. Bu anlamda da demokrasiyi devlet tasallutundan kurtarm›flt›r. Demokrasiyi ger-
SERXWEBÛN May›s 2007
“Tarih günümüzde biz tarihin bafllang›c›nda gizliyiz” – Önder Apo, “tarih günümüzde gizli, biz tarihin bafllang›c›nda” söylemi ile tarihe iliflkin derin bir aray›fl ve genifl bir araflt›rma yapt›¤›n› ortaya koyuyor. Yeni paradigmayla da uygarl›klar› yeniden tasnife tabi tutuyor. Yeni paradigman›n tarih ve uygarl›klara dönük temel yaklafl›m› nedir?
◆
“Tarihi iyi anlayan, do¤ru ve
yeterli bir tarih bilincine sahip olanlar bugünü de iyi anlarlar. Geliflmeleri ve günceli iyi
de¤erlendirirler. Bugünü iyi
çözenler, tarihi de iyi anlam›fl, ondan ç›kar›lmas› gereken
dersi ç›karm›fl olurlar. Bu, flu anlamda önem arz ediyor:
ne t
– Önder Apo’nun, “Tarih günümüzde gizli, biz tarihin bafllang›c›nda gizliyiz” deyimi, çok önemli ve derin anlam içeren bir tan›mlamad›r. Tarihin günümüzde gizli olmas›, insanl›k taraf›ndan tarihin günlük olarak yap›lmas› anlam›na geliyor. Biz her gün tarih yap›yoruz. Tarih yapan, gelifltiren konumunday›z. Bu bak›mdan da flunlar söylenebilir: Tarihi iyi anlayan, do¤ru ve yeterli bir tarih bilincine sahip olanlar bugünü de iyi anlarlar. Geliflmeleri ve günceli iyi de¤erlendirirler. Bugünü iyi çözenler, tarihi de iyi anlam›fl, ondan ç›kar›lmas› gereken dersi ç›karm›fl olurlar. Bu, flu anlamda önem arz ediyor: Tarih bugünden kopuk de¤il. Baz›lar› güncel ile geçmifli fazlas›yla kopar›yorlar, dolay›s›yla bilimi ters yüz ediyorlar. Tarihi, bilimlerin anas› olarak tan›mlad›k. Böyle yaparak bilimleri kendi gerçe¤inden koparm›fl oluyorlar. Bu yaklafl›mlar hem do¤ru de¤il, hem sak›ncal›. Günlük olaylar›n analizini iyi yapan birisi, tarihte yaflanm›fl olaylar›n mant›¤›n›, iç iflleyiflini, içerdi¤i dersleri de anlayabilir. O nedenle bugünden kopuk bir tarih yoktur. Günlük olarak yap›lanlardan oluflmaktad›r tarih. Bizim tarihin bafllang›c›nda gizli olmam›z ise çok daha önemli oluyor. Asl›nda buradaki tarih tan›m› biraz da yaz›l› tarihin bafllang›c›, yani bir yerde hiyerarflik devletçi toplum sisteminin ortaya ç›k›p geliflmesi sürecini ifade edi-
yor. Tarihin bafllang›c›ndan kas›t, bunun öncesi oluyor. Tarihin bafllang›c›, s›n›fl›, cinsiyetçi toplum sisteminin ortaya ç›k›fl›ndan önceki do¤al komünal toplum gerçe¤ini ifade ediyor. Toplumun demokratik yap›s›, duruflu, özellikleri, insanl›¤›n temel özellikleri, duruflu ve ç›kar iliflkileriyle bozulmayan ruh hali, anlay›fl›, yaflam esaslar› asl›nda do¤al komünal toplumda sakl›, o da tarihin bafllang›c›nda. Biz s›n›fl›, cinsiyetçi, hiyerarflik devletçi toplum sisteminin kirletti¤i bütün insan ve toplum özelliklerini aflmak isteyen bir anlay›fla sahip oldu¤umuz için –Önder Apo’nun ve PKK hareketinin temel amac› budur, bu da demokratik sosyalizm anlay›fl›n› olufltu-
Bugünden kopuk bir tarih yoktur. Günlük olarak yap›lanlardan oluflmaktad›r tarih”
◆
ruyor– esas ald›¤›m›z özellikler s›n›fl›, cinsiyetçi toplum öncesinde, toplumun do¤al komünal tarzda yaflad›¤› dönemde sakl›. Bu özellikleri içeriyor.
w.
ww
re dayal› demokratik toplum diyoruz. Bu anlamda da tarihin bafllang›c›nda gizli olmam›z, do¤al toplumun özelliklerini esas al›yor, bugüne tafl›yor ve yeni bir demokratik toplum olarak yaratmay› öngörüyoruz anlam›ndad›r. Önderlik, tarihi bu temelde tasnif etti. Toplumun do¤al komünal duruflunu, günümüze kadar süren bir durufl olarak tan›mlad›. Buna yönelen sald›r›lar karfl›s›ndaki direnifli de demokrasi mücadelesi, demokratik tutum olarak tan›mlad›. Böylece halklar›n do¤al komünal durufllar›n›n günümüze kadar tafl›nd›¤›n›, geldi¤ini, bunun bir demokrasi mücadelesi, demokratik bir toplumun var oluflu oldu¤u ifade etti. Bir de bunun karfl›s›nda hiyerarflik devletçi toplum duruflu var. Bask› ve sömürüye dayan›yor, bir üst toplum olmay› ifade ediyor. Kendine ait özellikleri, bütün toplum ve do¤a üzerinde hükmetmeyi içeren bir duruflu var. Önderli¤imiz, bu iki tarihi birbirinden ay›rd›. Her iki tarihsel geliflmenin de kendine göre aflamalar› oldu¤unu, her aflamada birbirleriyle iliflki ve çeliflki içinde bulunduklar›n›, bu iki toplumsal durufl aras›nda sürekli bir mücadelenin var oldu¤unu savunmalarda ayr›nt›l› bir biçimde izaha kavuflturdu. Böylece yeni bir tarih anlay›fl› ortaya koydu. Marksizm’in tek ve determinist, birbirine eklenen ve süreklilik arz eden tarih anlay›fl›n› elefltirdi. Bu tarih tezinin yeterli olmad›¤›n› ortaya koydu. Hiyerarflik devletçi sistemin yarat›l›fl›yla birlikte bu tek tarih duruflunun ortadan kalkt›¤›n›, hiyerarflik devletçi toplumun kendini yaratmas› ile tarihin ikili bir seyir izlemeye bafllad›¤›n›, hiyerarflik devletçi toplumun yan›nda do¤al komünal toplum duruflunun bir demokratik durufl ve demokrasi mücadelesi biçiminde günümüze kadar kendi tarihini yaratt›¤›n› ortaya koyarak, tarihi süreci yeni bir bak›fl aç›s›na ve çözümlemeye kavuflturdu.
ew e. c
çek tan›m›na kavuflturmufl ve insanl›¤›n do¤al komünal varolufl gerçe¤iyle birlefltirmifltir. Devletçi tarih karfl›s›nda bir de insanl›¤›n demokrasi tarihinin var oldu¤unu kapsaml› bir biçimde çözümleyip izah etmifl, böylece tarih bilincimizi gelifltirmifltir.
om
64
Tarih ikili bir seyir izlemifltir
Bunlar belki bir zay›fl›¤›, ilkelli¤i ve geri kalm›fll›¤› da ifade ediyor, ama insani ve toplumsal özellikleri var. Do¤a üzerine hükmetmeyen, do¤a insan uyumunu sa¤layan, yine toplumun kendi içinde birbiri üzerinde ç›kar egemenli¤i ve çat›flma sürdürmedi¤i ortak, komünal, paylafl›mc›, dayan›flmac› bir yaflam dönemini ifade ediyor. Demokratik sosyalizm, bu özelliklerin günümüzde ortaya ç›kar›lan geliflme düzeyiyle birlefltirilmesidir. Bu temelde yeni bir toplum yaflam›n›n gelifltirilmesini ifade ediyor. Buna, özgürlükle-
Uygarl›ksal geliflme mekana ba¤l›d›r – Uygarl›klar ve tarihe dönük bu aray›fllar›nda, Ortado¤u ve Mezopotamya’n›n yerini neresi olarak görüyor?
May›s 2007 SERXWEBÛN gibi, demokratik toplum da ilerleyebilirdi. Yani hiyerarflik devletçi toplumun geliflmesi zorunluydu denemez. Benzer bir durum Rönesans döneminde de vard›r. Rönesans, insanl›¤›n gelifliminde neolitik devrim gibi bir kültürel hamle yaratt›. Bunun üzerinde kapitalist devletçi toplum sistemi bir dünya sistemi haline gelebilece¤i gibi, sosyalizm de geliflebilirdi. Marks’›n sosyalizm tan›m› biraz da oradan beslendi, Marks, sosyalizm anlay›fl›n› biraz da oraya dayand›rmak istedi. Dolay›s›yla kapitalist devletçi sistemin bu biçimde geliflmesi yaflanmadan, yeni devrimsel geliflmeye ve onun giderek sanayi biçimindeki üretim gücüne dayanarak sosyalizm de geliflebilirdi. Eflitlik ve özgürlükçülü¤e dayal› toplum sistemi de ortaya ç›kabilirdi.
tamya’da oldu. Bu büyük geliflmenin üzerinde s›n›fl›, cinsiyetçi toplum geliflti. Bunun ilk gelifliminin Sümerlerde oldu¤u biliniyor. Sümerler de Afla¤› Mezopotamya’da geliflen bir uygarl›k. Dicle F›rat havzas›n›n en alt ucundan bafllayarak geliflen bir sistem oluyor. Neolitik devrim Mezopotamya’n›n da¤l›k alan›nda olurken, hiyerarflik devletçi sistem afla¤› Mezopotamya’da gelifliyordu, yani oval›k alanda oluyor. Dicle F›rat havzas›n›n üst kesimi neolitik devrime, alt ucu da hiyerarflik devletçi sistemin do¤ufluna mekan oluyor. Bu bak›mdan da insanl›¤›n befli¤i olarak tan›mlan›yor. Bu yanl›fl de¤ildir. ‹nsanl›k oluflumu, toplumsal geliflme, kültür birikimi, ekonomik üretim ve insanlar aras›nda yeniden üretime dayal› iliflkiler Mezopotamya’da oluflup flekilleniyor ve dünyan›n di¤er alanlar›na yay›l›yor. Sümer sisteminin do¤uda ‹ran’dan Çin’e, bat›da da M›s›r ve Yunanistan’a, oradan Akdeniz havzas›na, yani Güney Avrupa’ya yay›ld›¤› biliniyor. Böyle olunca, Mezopotamya’n›n merkezinde yer ald›¤› Ortado¤u, neolitik devrimin befli¤i olarak hem her türlü uygarl›k gelifliminin beslendi¤i ana konumunu ifade ediyor hem de s›n›fl› toplum uygarl›¤›n›n geliflip kökleflti¤i ve yay›ld›¤› kök hücre gibi oluyor. Ana yer, bafllang›ç yer oluyor. Bütün s›n›fl› toplum uygarl›¤› hem do¤uya Asya’ya, hem bat›ya Avrupa’ya hem Güneye Afrika’ya do¤ru buradan yay›l›yor. Köleci Sümer, M›s›r, Grek sistemleri, ard›ndan geliflen feodal sistem, Ortado¤u orijinlidir. Bunun ard›ndan geliflen kapitalist devletçi sistem de buraya ba¤-
ne te we .c om
– Elbette insanl›k tarihinin gelifliminin önemli aflamalar› var ve bunlar›n tarihin de¤iflik mekan ve zamanlar›nda oluflmas› durumu söz konusudur. Özellikle de s›n›fl› toplum uygarl›¤›n›n çok daha fazla mekana ba¤l› oldu¤u bilinen bir gerçek. Çünkü bir yerde yerlefliklik temelinde gerçeklefliyor. Bunu, ‘yerlefliklik, do¤al ya da zorunlu olarak s›n›fl› topluma yol aç›yor’ biçiminde anlamak yanl›fl olur. S›n›fl› toplum bunun üzerinde geliflti¤i gibi geliflmeyebilirdi de. Fakat s›n›fl› toplum uygarl›¤› bir anlamda yerlefliklik temelinde geliflmifl. Yerlefliklik olmasa s›n›fl› toplum uygarl›¤› do¤mayabilirdi. Baflka biçimde geliflmeler olabilirdi. Bu nedenle de uygarl›ksal geliflme mekana ba¤l›d›r. Zaman ve mekan kavram› içinde oluflup geliflen bir olgu. Önderlik savunmalarda, “uygarl›k geliflimi, mekana ba¤l› yan›n› önemli ölçüde aflt›. Mekan›n uygarl›ksal geliflme üzerindeki etkisi azald›” dedi ve bunun yerine kültürü koydu. “Yeni uygarl›ksal geliflme, ancak bir kültürel geliflme üzerinde olabilir. Bir kültür birikimi, yeni bir uygarl›¤› ortaya ç›karabilir” dedi. ‘Yeni Uygarl›k’ olarak öngördü¤ü, ‘Demokratik Ekolojik, Cinsiyet Özgürlükçü Toplum Sistemi’ oluyor. Yani s›n›fl› cinsiyetçi toplum sisteminin afl›lmas›n›, kad›n özgürlü¤üne, demokrasiye, toplum do¤a dengesinin gözetilmesine dayal› yeni bir toplumsal geliflmeyi öngörüyor ki bunun maddi ve teknik imkanlar üzerinden de¤il, tersine, kültür birikimi üzerinden olabilece¤ini, bir anlay›fl ve yaflam gücü üzerinden geliflebilece¤ini öngörüyor. Bu nedenle, demokratik uygarl›¤›n bundan sonraki ilerleyiflini, geliflimini, demokratik sosyalizme do¤ru gidiflini mekandan çok, kültürel birikime ba¤l› olarak tan›mlad›. Fakat geçmifl aç›s›ndan mekan›n yeri çok önemlidir. Bu noktada flunlar› net tan›ml›yoruz: Ne kadar kendisi öyle olmasa da s›n›fl› ve cinsiyetçi toplum, neolitik devrimin yaratt›¤› birikimler üzerinde oldu. S›n›fl› ve cinsiyetçi toplumu neolitik devrim mi yaratt›? Hay›r. Ama neolitik devrim, insanl›¤›n kültür biriktirmesi sürecini gelifltirdi. Bu, di¤er yan›yla maddi geliflmeyi de ifade ediyor. Bunun üzerinde hiyerarflik devletçi toplum geliflti¤i
65
Mezopotamya hem neolitik hem de devletçi sistemin do¤ufl mekan›d›r
ww
w.
Neolitik devrimin ana yurdu, yukar› Mezopotamya; Zagros ve Toros etekleridir. Bunda hiçbir kuflku yoktur. Daha özgün olarak söylersek; Dicle F›rat havzas› diyebiliriz. Dicle F›rat k›y›lar› olarak tan›mlamak da mümkün. Neolitik devrimin burada geliflti¤i, bu birikimin burada olufltu¤u bir gerçek. Dolay›s›yla en büyük uygarl›ksal geliflme, kültür birikimi ve hamlesi neolitik devrimle ve bu Mezopotamya’da oldu. Bütün temel icatlar, topra¤a yerleflme, yeniden üretim, tohum ekme biçme ve daha birçok fley burada oldu. Ekmeden bu¤day›n yetiflti¤i tek yer Karacada¤ etekleridir. Baflka yerde tohum tutmuyordu. Yani bu¤day F›rat k›y›lar›nda yetiflmifltir. Bu nettir. Zaten arkeolojik kaz›lar da bu durumu ortaya ç›kar›yor. Kad›n devrimi olarak da de¤erlendirilen neolitik devrim, Yukar› Mezopo-
SERXWEBÛN May›s 2007
Emperyalist güçler tarihe sahip olmak istiyorlar
¤u’ya sahip olduklar›nda kendilerini dünya imparatorlu¤u görebiliyorlar. Geçmiflte de böyleydi bugün de böyledir. Söylemiyorlar, ama biraz güçlenince, hemen Ortado¤u’ya gözlerini dikiyorlar. Avrupa biraz güçlenince öyle yapm›flt›r. Örne¤in ‹ngiltere ile Fransa bir Ortado¤u savafl›na girdiler. Ard›ndan ABD biraz güçlendi, o da Ortado¤u savafl›na girdi. Bunu petrole, di¤er kaynaklara sahip olma temelinde tan›mlamak yeterli de¤ildir. Tarihe sahip olmak istiyorlar. Do¤ru cevab› tarihe ve kültür birikimine sahip olmakt›r. Böylece kendine rakibi, alternatifi ortadan kald›rm›fl oluyor. Kendisini tarihin sahibi olarak gösterecek bir konum kazan›yor. Öyle olmazsa kendini dünya gücü sayamaz. Dünyaya hükmeden, insanl›¤a yön veren bir konumda göremez. Çünkü baflka alternatifler ç›kar ortaya. Dolay›s›yla bugün de Ortado¤u’ya yönelimin alt›nda esas olarak bu tarih ve kültür birikimi yat›yor. Bunu
w.
– Neoliti¤in ve s›n›fl› devlet uygarl›¤›n›n gelifliminde Ortado¤u’nun co¤rafyas› m› baflat rol oynam›flt›r, yoksa kültürel birikimi ve zenginli¤i mi?
ww
– Kültürel zenginlik belirleyicidir. Esas olarak kültür buna yol aç›yor. Kültürel birikim ve geliflme bunu getiriyor. Bir birikim olmazsa da¤›lamaz ve etkili olamaz. Fakat Ortado¤u’nun co¤rafyas› da buna uygun. Ana k›talara da¤›labiliyor. Bat›ya, do¤uya, güneye aç›labiliyor. Asya’ya, Avrupa’ya, Afrika’ya aç›labiliyor. Bu anlamda co¤rafyas›n›n da bir avantaj› var. Yollar aç›l›yor, ‹pek ve Baharat Yolu gibi büyük yollar aç›l›yor, ama bütün bunlar uygarl›ksal geliflime ba¤l›. Geliflme olmazsa ne da¤›tacak? ‹stenildi¤i kadar yol yap›ls›n, co¤rafya uy-
böyle aç›ktan söylemiyorlar, baflka nedenlere ba¤l›yorlar, ama temel etken bu kültür birikimidir.
Her güç kendini merkez görmek istiyor
– Bu bak›mdan Bat›’n›n felsefi ve düflünsel anlay›fl›, özellikle sentralizm (kendini merkeze alan) ve kendini orijinal görmesi, Ortado¤u ve Mezopotamya uygarl›klar›n›n ve tarihi gerçeklerinin görülmesi önünde nas›l bir engelleyici rol oynad›?
ew e. c
gun olsun, yarat›lan bir fley yoksa, verecek bir fley yoksa hiçbir yere hiçbir fley ulaflt›ramaz. Güncel duruma gelince, bunu kimileri petrolüne ba¤l›yor. Diyorlar ‘petrolü var,’ kimisi yollar›na ba¤l›yor, hareket imkan› yüksek, kimisi sular›na ba¤l›yor. Bunlar çok ekonomist yaklafl›mlar. Bunlar›n hepsi var, ama birer etken. Birinci ve temel etken kültürel birikimidir. Hiyerarflik devletçi toplum tarihine bakal›m, bu tarih içinde kim güçleniyorsa, gözünü Ortado¤u’ya dikiyor. Ortado¤u’ya sahip olmazsa kendini güvende hissedemiyor. Neden? Çünkü Ortado¤u’da kendine hemen bir rakip geliflebilir. Ancak Ortado-
ne t
l›d›r. Avrupa’da gelifliyor ve oradan yay›l›yor, ama hiyerarflik devletçi sistemin bir bütünlü¤ü var. Kapitalist devletçi sistem ayr› bir sistem de¤il, onun içinde bir aflamad›r. Kökleri feodalizmde ve köleciliktedir. Devletin böyle bir süreklili¤i var. Onun da binlerce y›ll›k bir geliflim içinde do¤du¤u ve flekillendi¤i yer Ortado¤u’dur. Bu anlamda hem neolitik devrime hem de devletçi hiyerarflik sistem uygarl›¤›n›n do¤ufluna befliklik eden alan Mezopotamya’yla, Ortado¤u oluyor. Bunun yeni bir aflamas› olarak kapitalist devletçi sistem Avrupa’da gelifliyor. “Demokratik uygarl›k ise çok fazla mekana ba¤l› olmadan, kültür birikimine dayal› olarak gerçekleflebilir” diyor Önderlik ve Ortado¤u’yu, di¤er alanlardan daha fazla demokratik uygarl›¤› yaratacak kültür birikimine sahip olarak görüyor. “Ancak bu denli zengin ve sa¤lam bir kültür birikimi, Ortado¤u gibi insanl›k tarihinin tümünü yaflam›fl bir alanda vard›r ve ancak buradaki kültür birikimi yeni bir uygarl›k geliflimine temel teflkil edebilir, dayanabilir, onun yarat›c›s› olabilir” diyor.
om
66
– Engelleyicilik konumunu flöyle tan›mlayabiliriz: Ortado¤u’ya her hakim olma girifliminde, kaynaklar tahrip ediliyor. Belki bu, bir dinamizm yarat›yor, yeni geliflme etmenleri ortaya ç›kar›yor, ama birçok birikimin tahrip edildi¤i de bir gerçek. Özellikle hiyerarflik devletçi sistemin gelifliminde flu mant›k var: Her güç kendini merkez görmek istiyor. Sadece bugünün dünyas›n›n de¤il, tarihi yarat›n›n da kendisi oldu¤unu iddia ediyor ve böyle bir konum kazanmak istiyor. Hep flöyle bir iddia içinde oluyorlar; ‘sonsuza kadar yaflayaca¤›m.’ Sonsuza kadar yaflayabilmesi için bafllang›c›n da sahibi olmas› gerekli. Yoksa inand›r›c› olmaz. O nedenle bu sonsuza kadar yaflama düflüncesi, istemi bafllang›c› da kendinden bafllatmak gibi bir anlay›fla yol aç›yor. Bu nedenle de böyle bir iddiayla ortaya ç›k›l›yor. Bunun tutarl› olmas›, alternatifinin kalmamas› için tarihin ve uygarl›¤›n bafllang›c› olan alanlar›n ele geçirilmesi, buralara hükmedilmesi gerekiyor. Bunun için de Ortado¤u ve Mezopotamya’ya sald›r› oluyor. Her fatih, her dünyaya hükmetmek isteyen dünya gücü, gözünü Ortado¤u’ya dikiyor. ‹lk Do¤u-Bat› savafl› da ‹skender döneminde gerçekleflti ve ‹skender’e bu nedenle ‘büyük’ denildi. ‹lk defa Ortado¤u’ya girebilen, Ortado¤ulu olmayan ilk egemen oldu¤u için. Bunu baflard›¤› için ‘büyük’ diyorlar. Daha sonra Asya’dan da böylesi sald›r›lar geliyor. Örne¤in Mo¤ollar öyledir. Yine Ba-
May›s 2007 SERXWEBÛN korudu, asla yakmaz. Baflkalar› yapm›flt›r, onun üzerine atm›flt›r’ biçiminde savunuyorlar. Ama birçok çevre de ‹skender’in yakt›rd›¤›n› söylüyor. Düflünür Zerdüflt’ün eserlerinin yak›ld›¤›, yok edildi¤i, de¤ifltirildi¤i bir gerçek. Yine Mo¤ol sald›r›lar›yla Mezopotamya’da tafl üstünde tafl b›rak›lmad›. Ba¤dat en çok y›k›lan flehirdir. 21. yüzy›l›n bafl›nda yine y›k›ld›. Ba¤dat tarihi hep böyledir. ‹flte, ‘tarih günümüzde gizli.’ Dört befl y›ll›k tarihe bakal›m, bir bütün alt› bin y›ll›k tarihin neredeyse ayn›s›d›r. Tekerrür de¤il, farkl›l›klar arz ediyor, ama benzer fleyler yaflan›yor. Mo¤ol istilalar›n›n Ba¤dat etraf›na insan bafl›ndan surlar çektirdi¤ini tarih yaz›yor. O kadar katliamlar yap›lm›flt›r.
Med çeliflkisine Do¤u-Bat› çeliflkisi deniliyordu. Fakat bu Pers-Grek çeliflkisi olarak bilinir. Bence birincisi daha do¤rudur. Genelleflmesi, Pers-Grek çeliflkisiyle oluyor, ama öncesinde Med uygarl›¤› Pers uygarl›¤›n› do¤uruyor. Pers-Med çeliflkisi var. Asurlar› da Grekler devam ettiriyor. Onlar temsil ediyorlar. Öyle bir tan›mlama yapabiliriz. Ortado¤u’nun geri kalm›fll›¤› için belirttim bunu. Esas olan tarihsel geliflmenin befli¤i ve bunun ele geçirilmesi gerekiyor. Kendini sa¤lam k›lan bütün sistemlerde bu var. Osmanl›lar da gittiler ‹stanbul’u ald›lar. Kendilerini Avrupa’ya aç›lacak bir dünya gücü konumunda görünce, tüm Ortado¤u’yu ele geçirmek istediler. Oradan Avrupa’n›n bat› k›y›lar›na sald›rmay› öngördüler. Tabii bir yerde durdular. Bu sadece benmerkezci anlay›fl de¤il. Bu bir yand›r. Di¤eri ise Ortado¤u’nun merkezi olmas›d›r. Uygarl›¤›n merkezidir, befli¤idir. Çeliflkinin ana kayna¤› budur.
ne te we .c om
t›’dan da sürekli bu sald›r›lar geliyor. 20. yüzy›l›n bafl›nda bir yanda ‹ngiltere Fransa, di¤er yanda Almanya güçlenince, Ortado¤u’yu ele geçirmek için savafla girifliyorlar. 21. yüzy›l›n bafl›nda ABD de öyle yapt›. Ad›na III. Dünya Savafl› dedi¤i savafl› Ortado¤u da yürütüyor. Ortado¤u’yu ele geçirme savafl› yürütüyor ve bunu gizlemiyor da. Dünyada herkes biliyor. Ne için? ABD imparatorlu¤unu yaratabilmek için. ‹ddialar› flu: ‘ABD hegemonyas›, öncülü¤ü sonsuz olacak. Art›k dünya ABD’nin komutas›nda yaflayacak, böyle bir sistem oluflacak ve bu sonsuza kadar devam edecek.’ Buna da Yeni Dünya Düzeni ad›n› verdiler. Bunun mant›kl› olabilmesi, yer tutmas› için en baflta Ortado¤u’ya hükmetmesi laz›m. Çünkü tarih Ortado¤u’da ortaya ç›km›fl. Herkes biliyor, ABD’nin 200 y›ll›k bir tarihi var. Bununla 10 binlerce y›ll›k tarihi olan insanl›¤a nas›l hükmedecek. Uygarl›k tarihine nas›l hükmedecek, edemez. Dolay›s›yla Ortado¤u’yu ele geçirmesi gerekli. Bu da bir savafla yol aç›yor. Bu anlamda benmerkezcilik hiyerarflik devletçi sistemin özünde var. Onun bask› ve sömürü karakterinden ileri geliyor. Hükmedici, egemen olucu yönünden geliyor. Sadece bugüne de¤il, sadece maddi, ekonomik kaynaklara de¤il, insanl›¤a, tarihe, kültüre her fleye hükmetmek istiyor. O yüzden de uygarl›¤› yaratan alanlara sald›r›yor. Benmerkezcili¤i bu düzeydedir. Ortado¤u’ya sald›r› bu temeldedir. De¤erleri tahrip ediyorlar. Bu sald›r›lar, yeni geliflme dinamiklerini ortaya ç›kar›yor denilebilir. Böyle bir yan› da olabilir, ama bu zay›ft›r. Ana eksen bu de¤ildir. Ana eksen, benmerkezci, tarihi kendinden bafllatmak isteyen, bu anlamda da tarihin ve uygarl›¤›n geliflti¤i alanlara sald›ran güçlerin yapt›¤› esas fley, tahrip etmek oluyor. Ortado¤u’daki uygarl›k birikimi tahrip ediliyor. Tarih boyunca da edildi. ‹skender’in, Zerdüflt’ün kitaplar›n› yakt›rd›¤› iddia ediliyor. Gerçi Yunanl›lar bunu fliddetle reddediyor, ama böyle. Avrupa’da bir Yunanl›yla tan›flm›flt›m, s›radan bir insand›, ama bu iddiay› fliddetle reddediyordu. ‘Büyük ‹skender e¤itime, kültüre çok önem veren, alimleri çok seven bir kifliydi. Güvenceye ald›,
67
Ortado¤u uygarl›¤›n befli¤idir
ww
w.
Avrupa’n›n I. Dünya Savafl›’ndaki sald›r›lar› belki Osmanl› dura¤anl›¤›n› ve dogmatizmini, yine kapal›l›¤›n› k›rd›, ama Ortado¤u’nun dinamiklerini de çok ezdi. I. Dünya Savafl›’nda ne kadar insan öldü belli de¤ildir. Herkes kendi kay›plar›na sahip ç›k›yor, ama Ortado¤u toplumlar›n›n ne kadar kay›p verdi¤i bilinmiyor. Sadece Osmanl›n›n kayb› milyonlarcad›r. Bir de askeri olmayan toplumlar›n kayb› var. Kültürel olarak da bu uygarl›k alanlar›n›n tahribi var. Son ABD sald›r›s›nda da önemli kültür eserlerinin yok edildi¤i ifade edildi. Tafl›n›yor, çal›n›yor, yaralan›yor. Kendi yerinden kopar›l›yor ve benzer anlam› kalm›yor. Bu anlam›yla tahrip ediliyor. Ortado¤u biraz da bu sald›r›lar› engelleyemedi¤i için geri kald›, ilerleyemedi. Sald›r›lar› önleyebildi¤i ölçüde geliflecek. Tabi tersi de do¤ru. Güçlü, bütünlüklü durabilse, en az›ndan sald›r›lar karfl›s›nda öz savunmas›n› yapabilse, büyük geliflme sa¤layacak. Bu gün de böyle bir duruma gelmeye ihtiyac› var.
– Do¤u-Bat› çeliflkisinin kayna¤› için ne diyebilirsiniz? – Bir kaynakta, Do¤u-Bat› çeliflkisinin Asur-Med çeliflkisiyle bafllad›¤› belirtiliyordu. Yani Mezopotamya’n›n içinden ç›kt›¤› iddia ediliyordu. Asur-
– Önder Apo savunmalar›nda tarihin derinliklerinden bugüne kadar süren bir özgürlük e¤iliminden bahsediyor. Bugün PKK, kendisini bu e¤ilimin temsilcisi olarak tan›ml›yor. Bu temsiliyetin esaslar› nedir? Bunu pratikte ne kadar yerine getiriyor?
– Tarihin derinliklerinden gelen bir özgürlük e¤iliminin oldu¤u do¤ru. Fakat bu özgürlük e¤iliminin ne oldu¤u konusu önemli. Bu konuda de¤iflik dönemlerde farkl› görüfller ortaya ç›km›fl bulunuyor. Bir zamanlar özgürlük, insan›n do¤aya hükmetmesi olarak de¤erlendiriliyordu. Do¤aya hükmetmek, tabii do¤adaki bütün canl›lara hükmetmeyi getiriyordu. fiimdi ekoloji, buna çok insan merkezli, do¤ay› tüketen, dolay›s›yla da toplumsal çeliflkilerin kayna¤› olan bir düflünce olarak bak›yor. Bu bak›mdan, tarihin derinli¤inden gelen özgürlük e¤ilimini do¤ru tan›mlamam›z laz›m. Bu e¤ilim nedir? Bu e¤ilimi, toplumun do¤al komünal duruflu olarak tan›mlamam›z laz›m. Ne do¤adaki farkl› canl›lara hükmetme istemi, onlara dayand›rarak kendini egemen k›lma anlay›fl› ne de birbiri üzerinde bask› ve sömürü kurma anlay›fl›. Özgürlük e¤ilimini bunlardan uzak,
SERXWEBÛN May›s 2007
68
“Bat›ni kavram›, hiyerarflik devletçi mant›¤›n üretti¤i bir kavramd›r. Bu mant›¤a göre, kural d›fl›, ters, uygun olmayan anlam›ndad›r. Oysaki neyin uygun oldu¤u tart›flmal›d›r. Acaba Bat›ni olan Do¤u’da yaflanm›fl, geliflen düflünce ak›mlar› m›, onlar›n yaflama dönüfltürülmesi mi, yoksa
PKK dünyadaki özgürlük e¤iliminin bir temsilcisidir
tan›mlar› kendine göre gelifltiriyor. Bu, günümüz için de geçerlidir.”
◆
ww
toplum e¤ilimlerinin ortadan kalkmas›n›, afl›lmas›n› öngörüyoruz. PKK kendini bu özgürlük e¤iliminin temsilcisi olarak görüyor. Bunu da pratikte esas olarak kendi örgütlülü¤üyle gelifltiriyor. Kürdistan’da yürüttü¤ü mücadele bu anlay›flla, böyle bir öncülük temelinde geliflen bir mücadeledir. Her fleyi tümüyle uyguluyor diyemeyiz, ama parti yap›lanmas› içinde bunu uygulamaya çal›fl›yoruz. Yetersizlikler, buna ters yaklafl›mlar var, buna uygun bir toplum modeli yarat›lam›yor, ama mevcut hiyerarflik sistemden kopan demokratik sosyalizm anlay›fl›na göre kendini flekillendirmeye çal›flan, öyle bir komünal yaflama kendini ulaflt›rmay› öngören bir yaflam modelini de kendi içimizde yaratmaya çal›fl›yoruz.
ew e. c
manlara ve hayvanlar alemine do¤ru yaklafl›lm›yor. Tüketicilik var. Bütün bunlar› sadece insan›n ç›kar›n› dikkate alarak de¤il de do¤al ortam› oluflturan her yap›n›n özelli¤ini dikkate alan, buna göre denge yaratan, insan› da bunun içinde tan›mlayan bir anlay›fla ihtiyaç var. Bir anlamda do¤atoplum dengesi ve bütünlü¤ünün kurulmas› bu oluyor. Toplumsal ekoloji de bu oluyor. Özgürlük e¤iliminin bir de bu yan› var. Bu olmadan olmaz. Günümüzde hakim olan anlay›fl, insan›n ‘bana göre’ dedi¤i, kendini merkeze koydu¤u, her fleyi kendine hizmet temelinde alg›lad›¤› bir anlay›flt›r ve kesinlikle afl›lmal›d›r. Do¤aya karfl› da birbirine karfl›da öyledir. Hiyerarflik devletçi sistemin esas mant›¤› budur ve y›k›lmas› gereken mant›k budur. Demokratik sosyalizm dedi¤imiz de bu mant›¤›n y›k›lmas›d›r. Bunun d›fl›nda insanlar›n kendi içinde özgürlüklerinin sa¤land›¤›, insan-do¤a iliflkisinin özgürlü¤e kavuflturuldu¤u bir anlay›fl oluyor. Bu temelde oluflan sisteme, demokrasi diyoruz. Toplumun demokratik bir sistem kazanmas› bu oluyor. Bu özellikler do¤al toplumda vard›. hiyerarflik devletçi geliflme bunu sapt›rd›, çarp›tt›. fiimdi dünyay› tehdit eden, insanlar aras›nda çeliflki ve çat›flma yaratan, asl›nda bu do¤al komünal özelliklerin kaybedilmesidir. hiyerarflik devletçi toplum anlay›fl›, benmerkezci, bencil, sömürücü anlay›fl oluyor. Demokratik sosyalizm bunun afl›lmas›d›r. Bunu aflmak için, Önderlik toplum tan›m› da yapt›. Eskiden sosyalist toplum olarak tan›ml›yorduk. Bugün bu toplumsal yap›ya ulaflman›n demokratik ekolojik, cinsiyet özgürlükçü toplumla gerçekleflece¤ini ifade ediyoruz. Sosyalist topluma götürecek yol olarak bu ortaya konuluyor. Bununla do¤al komünal toplum özelliklerini bugüne tafl›y›p, insanl›¤›n gelece¤e yürüme yolu haline getiriyoruz. S›n›fl›, cinsiyetçi
w.
Önemli bir özgürlük e¤ilimi bu. Di¤er yandan do¤ay› da ayn› saymam›z gerekli. Mesela do¤a üzerinde hükümranl›k, tüketme, katliam, ya¤ma, ayn› insan›n insan üzerindeki bask› ve sömürüsü gibi bir fley ve bu kesinlikle bask› ve sömürü sistemiyle, yani hiyerarflik devletçi sistemle ba¤lant›l› ve do¤ay› tüketiyor. Bilim insanlar› 2040 y›l›nda mevcut insanl›¤›n yaflayabilmesi için bu dünya gibi bir dünyan›n daha gerekli oldu¤unu belirtiyorlar. Bunun için y›ld›zlara, gezegenlere gitmeye imkan bulmaya çal›fl›yorlar. Kapitalizm bunun için çal›fl›yor, ama nafile, bulamaz. Dünyay› s›n›rs›zca tüketiyorlar, bu kadar do¤a katliam› var, ölçüsüzdür. Do¤an›n her fleyine yaklafl›m böyle. Topra¤a, suya, or-
om
devletçi sistemin kendisi mi? Tarih içinde hiyerarflik devletçi sistem bütün
ne t
do¤adaki di¤er canl›larla bar›fl›k, onlar›n da yaflam hakk›n› gözeten, kendi içinde bask› ve sömürüye yol açmayan bir e¤ilim olarak tan›mlamam›z gerekir. Bu, günümüzde nas›l tan›mlanabilir? Temelinde kad›n özgürlü¤ünün yatt›¤› bir toplumsal özgürlük anlay›fl›d›r. Cins çeliflkisinin ortadan kalkt›¤›, kad›n köleli¤inin ortadan kald›r›ld›¤›, kad›n›n toplum yaflam›na özgür ve eflit düzeyde kat›l›m gösterdi¤i, bir de cinslerin sosyolojik özelliklerine göre bir toplum yaflam›n›n flekillendi¤i bir özgür durufl. Mutlak eflitlik, kad›n›n erkekleflmesi de¤il, bunlar yanl›flt›r. Ya da erke¤in bugünkü durufluna göre kad›na haklar vermek de¤il. Kad›n cinsinin kendi özgünlü¤üne, toplum içinde ifade etti¤i anlama göre toplum yaflam›na özgürce kat›lmas›. Toplum yaflam›n›n kad›n ve erke¤in do¤as›na göre, herhangi bir ç›kara, ç›kar mücadelesine ve egemenli¤e dayanmaks›z›n flekillenmesi. Buna, toplumsal özgürlük diyoruz. Böyle oldu¤u zaman mutlak eflitlik kalk›yor. Kad›n› erke¤e benzefltirmek, cins ayr›m›n› hiç görmemek oluyor. Di¤er yandan s›n›f çeliflkileri kalk›yor. Sömürü ve bask›n›n, s›n›f ve cins ayr›mlar›n›n giderilmesi gerekiyor. Yani birey ve toplum özgürlü¤ü dedi¤imiz nokta gelifliyor burada.
Bat› devletçili¤i Do¤u ise kominalizmi temsil ediyor
– Tarihte kimi kiflilikler ve ç›k›fllar var. Örne¤in Bat›ni hareketi, Babek, Hallac-› Mansur, Mazdek, fieyh Bedrettin, Mutezile hareketi vb. Bunlar› insanl›¤›n özgürlük e¤ilimi içinde nereye oturtuyorsunuz? – Bat›ni kavram›, hiyerarflik devletçi mant›¤›n üretti¤i bir kavramd›r. Bu mant›¤a göre, kural d›fl›, ters, uygun olmayan anlam›ndad›r. Oysaki neyin uygun oldu¤u tart›flmal›d›r. Acaba Bat›ni olan Do¤u’da yaflanm›fl, geliflen düflünce ak›mlar› m›, onlar›n yaflama dönüfltürülmesi mi, yoksa devletçi sistemin kendisi mi? Tarih içinde hiyerarflik devletçi sistem bütün tan›mlar› kendine göre gelifltiriyor. Bu, günümüz için de geçerlidir. Önceki dönemlerde de devletçi sistemler buna göre tan›mlar gelifltirdiler. fiöyle bir olgu var asl›nda: Devletçi sistem daha çok Bat›’da geliflti. Do¤u ise demokratik e¤ilimin, do¤al komünal
May›s 2007 SERXWEBÛN lerdir. Bu yanl›fl, tarihe böyle bakamay›z. Do¤ru olan, Do¤u’da yaflananlard›r. Ayr›ks› gibi görünen bu e¤ilimler daha çok birey ve toplum özgürlü¤ünü ifade ediyor, daha demokratik bir yaflam› ifade ediyor. Dolay›s›yla da asl›nda esas sapma Bat›ni diye tan›mlananlar de¤il, devletçi sistemdir. Önderlik böyle tan›mlad› ve devletçi sistemi tarihsel geliflmenin sapmas› olarak de¤erlendirdi. Bu tür özgürlükçü, eflitlikçi e¤ilimleri Bat›ni olarak görenler devletçi sistemin sahipleridir.
luluk diyelim, alt›nda iktidarc›l›k yat›yor. fiu anlamda iktidarc›l›k yat›yor: Kendisine boyun e¤dirtmek için bu veriler öne sürülüyor. Yaflanmas› gereken bir zorunluluk, insanlar›n kaderi, kabul edilmesi gereken bir olgu gibi gösteriliyor. Buna dayan›larak kendilerinin bafltan beri varolduklar›, sonuna kadar da var olacaklar› insanlara vaaz ediliyor. Böylece toplumda mevcut sisteme boyun e¤me ve onu kabul etme gelifltiriliyor. Bu da tabii ki toplum üzerinde egemenlik kurmaya, bask› oluflturmaya, dolay›s›yla da toplum de¤erlerini, zenginlik kaynaklar›n› bu biçimde kolayl›kla sömürmeye olanak sa¤l›yor. Bu da iktidarc›l›k demektir. Yani toplum üzerinde hakimiyet kurabilmek, bunu uzun süreli k›lmak, buna dayal› olarak de¤er kaynaklar›n›, zenginlikleri ele geçirip sömürmek için bu yaklafl›mlar ortaya at›l›yor. Kadercilik de bunun için ortaya at›lm›flt›r. ‹nsanlar da buna inand›r›l›yor. Baflka yol yok. Bask› ve sömürü sistemi alt›nda yaflamaya adeta raz› ediliyor. Bu anlafl›l›rd›r. Marksizmin tarihsel zorunluluk tespiti de kendi niyetleri d›fl›nda buraya, kaderci anlay›fla götürdü. Sosyalizmi bir kader gibi gösterdi. ‹radeyle, bilinçle yarat›lmas› gereken bir yaflam biçimi olarak de¤il, bir zorunluluk, bir kader, zorunlu olarak geliflecek bir süreç alarak de¤erlendirdi ve tabii özünden boflaltt›. Marksizm, sosyalizm ad›na iktidarc› e¤ilimlerin,
ne te we .c om
e¤ilim özelliklerinin daha canl› oldu¤u, daha canl› yafland›¤›, bu temelde mücadelelerin sürdü¤ü bir alan oldu. Mesela Ortado¤u, ‹ran, Asya’n›n belli kesimleri, özellikle çevresiyle birlikte ‹ran böylesi düflünsel geliflmelerin alan›d›r. Yine demokrasi mücadelesi alan›d›r. Demokratik toplum özelliklerinin en çok korundu¤u, yaflat›ld›¤›, mücadeleye dönüfltü¤ü alanlar buralar. Buralarda tarih boyunca hep özgürlükçü düflünceler ve e¤ilimler geliflmifltir. Örne¤in Zerdüfltlük bunun temelini oluflturuyor. Zerdüflt ahlak›, özgürlük ahlak›d›r. Öncesinde de var, Zerdüflt’ten sonra daha da köklü oluyor. Birçok e¤ilim var. Horasan bu e¤ilimlerin merkezi alan›d›r. Yine Kafkasya böyledir. Birbirleriyle de iliflkilidirler. Bat›’dan ve Sümer alan›ndan gelen devletçi e¤ilime karfl› özgürlük alanlar›n›n kendini korudu¤u alanlar oluyor. Toplum özgürlü¤ü, etnik özgürlük, din özgürlü¤ü, yani belirtti¤imiz özgürlük e¤ilimlerinin yaflat›ld›¤› alanlar. Bunun için de toplum yaflam›nda daha çok özgürlükçü, eflitlikçi kavramlar öne ç›k›yor. Mazdekiler, Hürremiler, Babekiler var. Bunlar daha çok islam imparatorlu¤unun geliflti¤i dönemlerde, halklar›n eflitlik ve özgürlük e¤ilimlerini koruma çabas› oluyor. Da¤lara çekilmifl mezhepler var. ‹smailiye mezhebi böyle, Hasan Sabbah böyle. Bunlar giderek sistemli düflünceye de dönüflüyorlar ve onlarca y›l toplum yaflam›na hükmediyorlar. Toplumsal yaflam yarat›yorlar. Da¤larda hala bu tür düflünceler ve buna dayal› toplum yaflamlar› var. Bu yaflam› sürdüren etnik, dini, mezhep topluluklar› var. Bunlar hep bu özgürlük e¤ilimini ifade ediyor ve do¤al komünal toplum de¤erlerinin günümüze kadar tafl›nmas›n› sa¤l›yorlar. Bu bak›mdan asl›nda özgürlük e¤ilimi düflünsel olarak da yaflamsal olarak da Do¤u’da yaflat›lm›flt›r. Bat› ise devletçili¤i temsil ediyor. Günümüzde de kapitalist devletçi dünya e¤ilimi Bat› egemenli¤idir. Baflka bir fley de¤il. Bu bak›mdan bunlar› kötülemek için afla¤›lay›c› kavramlar kullan›l›yor. Asl›nda bu tan›mlamalar da ifadeler de hep Bat› merkezli devletçi toplumu esas alan tan›mlamalard›r. Kendini yücelten, karfl›tlar›n› kötüleyen deyim-
69
Kadercilik insanlar›n bask› ve sömürü sistemi alt›nda yaflamaya raz› edilmesidir
– Dinlerde kader anlay›fl›, marksizmde ise tarihsel zorunluluklardan bahsedilir. Bu, bir kördü¤üm olarak sosyal bilimleri ve tarihe bak›fl aç›s›n› farkl› bir yola sürükledi. Kürt Halk Önderi bu kördü¤ümü çözerek, tarihin okunmas›nda yeni bir yol açt›. O anlay›fllar›n arkas›nda kendisini saklayan fley neydi? Bunlar iktidarc› yaklafl›m›n yaratt›¤› ya da yol açt›¤› yaklafl›mlard›r diyebilir miyiz?
ww
w.
– Dinlerin kadercili¤i ile marksizmin tarihsel zorunlulu¤u, determinizmi birbirine tekabül ediyor. Çok karfl›tm›fl gibi görünüyor, ama ayn› kap›ya ç›k›yor. Tarihsel zorunluluk tezini bir yerde marksizmin kadercili¤i ifadelendirmesi olarak da tan›mlayabiliriz. Önderli¤imiz tarihin böyle bir ilerleme zorunlulu¤unun bulunmad›¤›n›, bu görüflün yanl›fl oldu¤unu ortaya koydu. Bu görüfle göre, devletçi hiyerarflik toplum sisteminin geliflimi önemli ve zorunlu bir geliflme aflamas› olarak görülüyordu. Önderlik bunun do¤ru olmad›¤›n›, bir sapma oldu¤unu gösterdi. Bunun önemi flurada: E¤er bir zorunluluksa, kabul etmek ve onun içinde çareler aramak laz›m. Bu nedenle marksizm, hiyerarflik devletçi sistemin alternatifi olan bir sistem gelifltiremedi. Onu aflamad›, d›fl›na ç›kamad›. Bütün radikalizmine ra¤men, sonunda yine –reel sosyalizm örne¤inde oldu¤u gibi– onun bir mezhebi olmaktan kendini kurtaramad›. Buna ister kadercilik, ister tarihsel zorun-
SERXWEBÛN May›s 2007
ww
w.
– Bugünlerde insanl›¤›n yaflad›¤› kaos içinde felsefenin sonundan bahsediliyor. Felsefe de¤erini yitirdi deniliyor ve insan art›k bir amaç olarak görülmüyor. Fakat Önderli¤inizin felsefesi ve mücadelesinde felsefe yeniden anlam kazan›yor ve bu felsefe içinde insan da bir amaç olarak görülüyor. ‹nsan›n yaflad›¤› bu kaostan kurtulmas›nda felsefe yeniden bir rol sahibi olabilir mi?
nun, ruhun düflünce üzerinde etkisi var. ‹nsan›n bir ruh ve duygu dünyas› var, bir de maddi dünyas› var. Bunlar aras›nda da bir denge var, insan› böyle tan›mlamam›z gerekli. Bunun için de bir, kaba materyalizmin afl›lmas› laz›m. ‹kincisi, Önderlik buna denk düflecek biçimde dogmatik diyalekti¤in afl›lmas›ndan söz etti. Art›k her fleyi zaman ve mekana göre tan›mlayan diyalekti¤in yetmedi¤ini, insanl›k sorunlar›n› anlama ve çözmede onu aflan bir yönteme ihtiyaç oldu¤unu belirtti. Dogmatik diyalektik dedi¤imiz, zaman ve mekana göre her fleyi mutlaklaflt›ran zihniyet kal›pç›l›¤a götürdü. Bu afl›r› bilimsellik ya da bilimsel klifleleflme diyebilece¤imiz bir durumu ortaya ç›kard› ve her fleyi formüle etmeye götürdü. Düflünce zenginli¤ini, dolay›s›yla yaflam ve eylem zenginli¤ini, çeflitlili¤ini ortadan kald›rd›. Buna karfl› Önderlik kuantumik yöntemi öneriyor. Yani belirsizlikler ve çok olas›l›l›k. Do¤rusu buydu. Diyalektik de metafizi¤i elefltirirken, mekani¤i aflarken, bu iddialarla ortaya ç›km›flt›. Oysa kendisi de ayn› hataya düfltü, onun için hem bu belirsizlikler, olas›l›klar yaklafl›m›n› sonsuz düzeyde ele alan bir yönteme hem de kaba materyalizm dedi¤imiz bilime çok yer veren, afl›r› derecede maddeye ba¤layan, ruh, duygu, düflünce dünyas›n›n önemini görmeyen felsefi anlay›fl›n afl›lmas› laz›m. Önderlik bu anlamda felsefede bir yenilenmeyi öngörüyor, gelifltiriyor ve insan› öne ç›kar›yor. ‹nsan› bütünlefltiriyor.
ew e. c
– Bilimsel geliflme baz› afl›r›l›klara yol açt›, aç›yor. Günümüzde tehlikeli e¤ilimler de bu bilimsel geliflmeler içinde ortaya ç›k›yor. Önderli¤imiz bunu, “bilimsel softal›k” olarak tan›mlad›. Do¤a ve toplumu tehlikeli süreçlere tafl›ma olarak da ifade etti. Dolay›s›yla bilimin kontrol alt›na al›nmas›n›, do¤ru kullan›lmas›n› istedi. Özellikle pozitif bilim buraya gidiyor. Teknik do¤ru kullan›lmazsa, insanl›¤›n ve do¤an›n gelece¤ini tehdit ediyor. Di¤er yandan hiyerarflik devletçi sistemin kontrolündeki bilim, insan› çok merkeze koydu, çok bireycilefltirdi, çok abartt›, çok bencil k›ld›, çok tüketici k›ld›. Maneviyat› öldürdü, maddi tüketicili¤i, maddi iliflkileri, maddi yaflam› çok öne ç›kard› ve insan› adeta robotlaflt›rd›. Ruhsuz, maneviyats›z, duygusuz, sadece makine gibi yaflayan, çal›flan, bir fleyler kazanan, tüketen, sonra yeniden çal›flan, benzin kullanan bir makine haline getirdi. Felsefede de kaba materyalizm bilimin bu özelliklerine onay verdi, veriyor. Dolay›s›yla tehlikeli bir tüketicilik, insan›n robotlaflmas›, her fleyin insanda merkezilefltirilmesi, toplumsal çeliflkilerin ve çat›flman›n artmas›, toplum-do¤a aras›ndaki dengenin afl›r› bozulmas› ve do¤a tahribat›n›n h›zlanmas› gibi bir durumu ortaya ç›kard›, ki bu tehlikeli. Bu, insanl›¤›n gidiflini ciddi bir biçimde tehdit ediyor. Tüketicilikte ileri düzeyde bir afl›r›laflma ortaya ç›km›fl durumda. Bunun giderilmesi gerekiyor. Bunun için felsefeye dönüfl ve kaba materyalizmin afl›lmas› gerekiyor. Tarihsel zorunluluk gibi yaklafl›mlar, objektiviteye çok fazla bel ba¤layan yaklafl›m, insan› robotlaflt›ran, düflünceyi tümüyle maddenin yans›mas› olarak gören anlay›fl› afl›lmal›d›r. Düflünce maddenin yans›mas›ysa, o zaman insan organizmas› sadece düflünen bir varl›k. Duygu, ruh dünyas› yok burada. Bir düflünce var, bir de maddi yaflam, düflünce de maddi yaflamdan do¤uyor, geriye bir fley kalm›yor. Oysaki duygu-
ne t
ç›karc›l›¤›n, kolay yöneticili¤in ortaya ç›kmas›na yol açt›. Bu da giderek bir s›n›flaflmaya, bürokratizme yol açt›. Reel sosyalizm prati¤i bunu gösterdi. Bunlar inceltilmifl bir biçimde devletçi, iktidarc› zihniyetin kendini özgürlük, eflitlik alan› içinde yeniden var etmesi ve ad›m ad›m hakim hale getirmesi oluyor. Demek ki özgürlük, eflitlik sistemini, sosyalizmi gelifltirebilmek için bu tür e¤ilimlere karfl› hep mücadele etmek gerekiyor. Lenin’in bir sözü var; ‘küçük üretim her zaman, her gün küçük burjuvaziyi do¤urur.’ Al›flkanl›klar, küçük imkanlar, özellikler veya bir kültürel durum, onu gidermek için bilinçli mücadele edilmezse bir duygu, bir düflünce, bir örgüt olarak kendini yeniden var eder. Nitekim var oluyor ve bu düflünceler Sovyet sistemi içinde böyle bir tersinden geliflmeye götürdü. Bu, esas olarak bu anlay›fltan kaynakland›. Zihniyette aflamad›lar bunu. Zihniyette aflamamak ve sürekli mücadele edememek, giderek tekrar ad›m ad›m eski zihniyetin hakim hale gelmesine, Sovyet toplumunu kapitalizme endekslenmeye, onun bir parças› haline gelmeye götürdü.
om
70
Önderlik felsefede bir yenilenmeyi öngörüyor Dinler, manevi anlay›fl›, özellikle de görünmeyen, ne oldu¤u bilinmeyen, olas›l›klara dayanan yaflam anlay›fl›n›, öbür dünya tan›m› içinde afl›r› gelifltirdi. Bilim ise buna tepki olarak bunu tümden reddederek, ama onun benzeri bir biçimde bu sefer bugünü, bu dünyay›, maddiyat› ayn› düzeyde öne ç›kard›. Bunlar›n ikisi de do¤ru de¤il. ‹nsan›n bir ruhsal ve duygusal yan› var. Manevi dünyas›, bir de maddi dünyas› var. Bunlar birbiriyle dengeli
May›s 2007 SERXWEBÛN
71 Önderli¤in düflünceleri hem bir anti tez hem de sentezdir
olmak durumunda. Böyle olursa insan kendi içinde dengeli olur. Böyle olursa o zaman toplum içinde özgürlük ve eflitlik sa¤lanabilir ve toplumla do¤a dengesi sa¤lanabilir. Dolay›s›yla insan›n bütünlüklü yaflad›¤› bir süreç ortaya ç›kar ve bu kadar çeliflki ve çat›flma olmaz. Mevcut ç›kmaza ve kaosa yol açan etmenler en az›ndan düflünce dünyas›nda ortadan kalkar. Düflünce dünyas›nda böyle bir düzeltme olmazsa, mevcut kaosun düflünsel düzlemde afl›lmas› sa¤lanmazsa, toplum yaflam›nda siyasi, sosyal, kültürel alanda kaos ortadan kalkmaz. Onun ortadan kalkmas› için, bak›fl aç›s›nda, felsefede düzeltme gerekiyor. ‹nsan› teklefltiren, tek yanl› k›lan anlay›fllar›n afl›lmas› laz›m. Bu ister maneviyat› öne ç›kars›n maddiyat› reddetsin, ister maddiyat› öne ç›kar›p maneviyat› tümden reddediyor olsun. Her ikisinin de afl›larak insan› maddi ve manevi bütünlü¤ü içinde ele alan, yaflama bütünlük içinde kat›lmas›n› savunan, do¤an›n bir parças› olarak görüp do¤a ile bütünlefltiren bir düflünsel düzeye ulaflmak son derece önemli. Böyle bir bak›fl aç›s›na, anlay›fla fliddetle ihtiyaç var. Bu, günümüzde ortaya ç›kan kaosun afl›lmas›na yol açar. Böyle bir zihniyet de¤iflimi, insan›n kendini de kendi d›fl›n› da (do¤a ve evren gibi) anlamas›n› ve tan›mas›n› daha gerçekçi ve bütünlüklü k›lacakt›r. Bu biçimde de insan, rolünü daha çok oynayacakt›r. ‹nsan mevcut durumda rolünü oynayam›yor. Ya her fleyi kendine ba¤l›yor, tüketiyor ya da tükeniyor. Her ikisi de yanl›fl. Kendisi de var olmal›, ama hep bir fleyler de katmal›, üretmeli, yaratmal›. Bunu sa¤layan bir zihniyete ihtiyaç var. ‹nsan› çevresiyle birlikte ele alan bir felsefi yaklafl›ma ihtiyaç var. ‹flte Önderli¤imizin felsefi yo¤unlaflmalar› esas olarak bunu, insan› afl›r› abart›lardan, tek yanl›l›klardan kurtarmay›, bütünlüklü bir tan›ma kavuflturmay› amaçl›yor.
ne te we .c om
– Önderli¤in bu felsefi mücadelesi nas›l bir statü ve yer kazanm›flt›r? Yani bir tez mi, antitez mi yoksa sentez olarak m› tan›mlanmal›d›r?
vunmada demokratik ekolojik, cinsiyet özgürlükçü toplum, yani demokratik sosyalizm kavram›n› gelifltirdi. fiimdi baz›lar› diyor, ‘herhalde bunun ikisi ayn›d›r’ Baz›lar›, ‘görüflünü de¤ifltirdi, demokratik uygarl›k ve demokratik cumhuriyet kavram›ndan vazgeçti’ diyor. Yani düflüncesini de¤ifltirdi diyorlar. Böyle de¤il. Kesinlikle de¤ifltirmedi, gelifltirdi. Ayn› düflünceleri savunuyor. Demokratik uygarl›¤› mevcut uygarl›k düzeyine bir anti tez olarak sundu. Ama demokratik sosyalizmi de bu tez ve anti tezin birleflmesinden do¤acak bir sentez olarak tan›ml›yor. Buradan bakt›¤›m›zda, kad›n özgürlü¤üne, ekolojiye dayal› özgürlükçü, eflitlikçi bir toplumsal sistem oluyor. Onu da teorik olarak öngörüyor. Bu, demokratik uygarl›¤›n do¤rultusunu belirledi. Demokratik uygarl›kla insanl›k nereye ilerleyecek, daha ilerisini de gösterdi. Bu anlamda o, bir yerde sentezdir de. Sosyalizmi bunun sentezi olarak görmemiz laz›m. Dolay›s›yla Önderlik düflüncelerini hem bir anti tez hem de bir sentez olarak görmek gerekiyor. Önderli¤in toplumsal sistem olarak öngördü¤ü bir anti tezdir. Demokratik cumhuriyet siyasal alanda; demokratik uygarl›k ekonomik, sosyal, kültürel alanda kapitalist devletçi uygarl›¤›n anti tezidir. Önderli¤in öngördü¤ü uygarl›ksal geliflim aflamas› esas bunu formüle ediyor. Bir de teorik olarak daha dar, ama ilkesel düzeyde ortaya koydu¤u demokratik sosyalizm teorisi var. Bu, henüz tam olarak toplumsal sistem biçiminde yeterince formüle edilmemifl ve toplumun hemen içine çekilmesi gereken bir olgu olarak görülmüyor. Bir do¤rultu olarak konuluyor. Demokratik uygarl›¤›n yönünü belirledi¤i do¤rultu olarak belirtiliyor. Bu da asl›nda sentezi oluflturuyor. Yani e¤er gerçekleflirse, oraya do¤ru giderse, bir sentez ortaya ç›kacak. Bir yerde toplumun do¤al komünal özelliklerinin özgürlük, eflitlik, demokrasi çizgisiyle birleflerek s›n›fs›z, cinsiyet ayr›ms›z bir toplum yap›s›n›n ortaya ç›kmas›n› sa¤layacak. ‹flte toplumsal sentezden kast›m›z bu. Önderlik bunu ideolojik olarak demokratik sosyalizm biçiminde tan›mlad›.
ww
w.
– Çok tasnifçi olmak düflüncenin anlafl›lmas›n› kolaylaflt›r›yor, ama çok bilimsel de olmuyor. Önderlik düflünceleri yeni düflünceler olarak öne sürülüyor. Yeni bir fley öne sürmeye tez deniliyor. Yeni bir tez sundu. Mevcut dünyan›n hepsi e¤er bir olgu olarak ele al›n›rsa, bunlara karfl› bir tez ileri sürmüfl oluyor. Fakat mevcut olanlar›n hepsiyle çelifliyor, onlardan ayr› bir fley ileri sürüyor o zaman anti tez oluyor. E¤er bugün varolanlar›, sa¤ sol ad›na, uygarl›k ad›na söylenenlerin hepsini bir bütünlük içinde tez olarak tan›mlarsak Önderlik düflünceleri bir anti tez oluyor. Yani onlara alternatif sunuyor. Onlar›n d›fl›nda yeni fleyler söylüyor. ‹nsanl›k için yeni bir yaflam ölçüsü sunuyor. Onun için alternatif bir yaflam sunuyor ve anti tez oluyor. Bu anlamda anti tez olma özelli¤i tafl›yor, ama Önderlik düflünceleri sadece var olan›n anti tezini yaratmak da de¤il, demokratik sosyalizmde derinleflmifltir. Demokratik uygarl›k düflüncesi bir anti tez. Mevcut uygarl›¤› bir sa¤ uygarl›k olarak tan›mlarsak, demokratik uygarl›k düflüncesi bir anti tezdir. Fakat Önderlik sadece demokratik uygarl›k ölçüsünde kalm›yor, onun da afl›larak demokratik sosyalizme ulafl›lmas›n›, yani özgürlük, eflitlik ve demokrasiye tam ulafl›lmas›n› öngören bir düflünce formülasyonu gelifltiriyor. Teorik çözümlemelerinde bu da var. Her ikisi de var. Zaten bu biraz tart›flmaya da yol açt›. Birinci savunmada demokratik uygarl›k, demokratik cumhuriyet tezini gelifltirdi. Son sa-
◆
“Önderlik demokratik uygarl›¤› mevcut uygarl›k düzeyine bir anti tez olarak sundu. Ama demokratik sosyalizmi de bu tez ve anti tezin birleflmesinden do¤acak bir sentez olarak tan›ml›yor. Buradan bakt›¤›m›zda, kad›n özgürlü¤üne, ekolojiye dayal› özgürlükçü, eflitlikçi bir toplumsal sistem oluyor. Bu, demokratik uygarl›¤›n do¤rultusunu belirledi”
SERXWEBÛN May›s 2007
ne t
– Önder Apo’nun felsefi, düflünsel mücadele tarihini nas›l tasnif etmek gerekir? Yani hangi aflamalardan geçmifltir? – Bu konuda Önder Apo’nun gelifltirdi¤i tasnifler var. Hem Demokratik Uygarl›k Manifestosu dedi¤imiz savunmada var, hem Bir Halk› Savunmak adl› kitab›nda var; “Apo kimli¤i klandan halk olmaya do¤ru.” Yine Bir Halk› Savunma kitab›nda “Do¤ru tan›mlanmak istenen bir kimlik” bölümlerinde, daha çok kendi kiflisel geliflimini tan›ml›yor, formüle ediyor. Bu, bir kifliyi de ifade etmiyor. Bir tarihsel sürecin çözümlenmesi oluyor. Kendi flahs›nda, kendi çevresiyle birlikte Kürt toplumunun afliretçi feodal toplum yap›s›ndan, özgürlük, demokrasi peflinde koflan bir halk haline gelme sürecini, bunu yaratan de¤iflim dönemini çözümlüyor. Dolay›s›yla biraz da herkesin hikayesi bu. Her Kürt için geçerli. Kürdistan’›n her alan› için az çok geçerli. Aynen olmasa da benzer özellikler yaflanm›flt›r. Herkes benzer de¤iflim durumunu yaflam›flt›r. Oradan bak›labilir. Anlad›¤›m kadar›yla Önderli¤in düflünsel, felsefi gelifliminde üç aflamadan bahsedebiliriz. Birincisi; köy toplumu içinde dinle, mitolojiyle ilgili oldu¤u dönem. Bu konu üzerinde çal›fl›yor, okuyor, ö¤reniyor. Dini felsefeyi ö¤reniyor ve bu düflünsel gelifliminde önemli bir yer ediyor. ‹kinci aflama; bilimle, siyasi anlamda devletle tan›flt›¤› ve bu yönlü bir geliflme sa¤lad›¤› süreç. Bu, ulusal geliflme sürecidir ayn› zamanda. Sadece üniversitede de¤il, ondan önce devleti tan›yor. Kapitalist devletçi sistemi ve Kürdistan üzerindeki egemenli¤i tan›yor. Buradan ulusal bilinç ve eylem ihtiyac› ortaya ç›k›yor. Dolay›s›yla sosyalizmle, ulusal kurtuluflçulukla tan›fl›yor ve kendini o temelde bir devrimci eyleme sevk ediyor. Bu süreç 1990’lar›n sonuna kadar devam edi-
yor. Devletçi paradigma içinde sosyalizm ve ulusal kurtuluflçuluk mücadelesi verdi¤i bir dönem. Felsefe ve bilimle bu düzeyde tan›flt›¤›, birleflti¤i, bunu özümseyerek kendini yaratt›¤› ve bu temelde eyleme geçti¤i bir dönem. Bu çerçevede PKK’nin kuruluflu, geliflimi yaflan›yor. Büyük bir mücadele ortaya ç›k›yor. Gerçekten de ulusal demokratik hareket ve bu temelde bir toplumsal geliflme yarat›l›yor. Üçüncü aflama; kendisinin de “Üçüncü Do¤uflfl”” dedi¤i, hem birinci hem ikinci aflamalar› yeni bir felsefe ve yöntemle elefltirdi¤i, insanl›k için ev-
rensel düzeyde bir özgürlük düflüncesini ortaya ç›kard›¤› –ki buna yeni paradigma diyoruz– yeni bir düflüncesel geliflme sürecidir. Felsefi ideolojik gelifliminde bu aflama önemlidir. Burada iktidarc›, devletçi sosyalizmi elefltiriyor ve afl›yor. Yine devlete ba¤lanan ulusal kurtuluflçulu¤u elefltiriyor ve afl›yor. Onun yerine düflüncede ve yaflamda demokrasiyi ve özgür ba¤›ms›z düflünmeyi esas alan bir demokratik düflünce ve demokratik uluslaflma sürecini gelifltiriyor. Bu da felsefi düflünsel gelifliminde üçüncü bir aflamad›r. Bunu yeni bir süreç, “Yeniden Do¤uflfl”” olarak tan›mlad›k. Yine insanl›k için yol gösteren bir aflamad›r. Önderli¤in ulusall›¤› da aflarak, insanl›¤a hitap eder hale geldi¤i bir süreç. Ulusall›ktan kopmadan, milliyetçili¤i afl›p demokratik uluslaflma temelinde halklar›n demokratik birli¤i ve kardeflli¤ini esas
w.
ww
alan, özgürlükçü ve eflitlikçi toplum yaflam›n›n öngörüldü¤ü bir düflünsel geliflme dönemi. Birinci aflamada daha çok dini yön ve maneviyat a¤›rl›kl›d›r. ‹kinci aflamada daha çok maddi, bilimsel yan a¤›rl›kl›d›r. Daha çok objektif geliflmelere dayan›yor. Alt yap› çözümlemelerine dayan›yor ve buna dayanarak siyasal askeri mücadele gelifltirmeye çal›fl›yor. Üçüncü aflamada bunun her ikisini de elefltirerek, bir sentez yarat›yor. Hem maddiyat›n, hem maneviyat›n abart›lmas›n› do¤ru bulmuyor. ‹nsan› maddi manevi bütünselli¤i içinde ele almay›, dolay›s›yla da toplumsal eylemi düflünceden ekonomiye kadar bütün alanlarda böyle bir bütünlük içinde de¤erlendirmeyi öngörüyor. Bu anlamda felsefede yeni bir geliflim düzeyini ifade ediyor. Kendine göre bir bak›fl aç›s› var, yaflam ölçüleri ve ilkeleri var. Bir ideolojiyi temsil ediyor. Yaflam sistemini ifade ediyor. Her fleyi kendisinin yaratt›¤› anlam›nda söylemiyorum, felsefe yaratm›yor. Önderli¤in söyledi¤ini, bak›fl aç›s›n› baflkalar› da parça parça öngörüyorlar, onlardan al›yor, ama birçok yerden alarak, kendisi üreterek yeni bir sentez yarat›yor. Yeni bir felsefi yaklafl›m ortaya ç›kar›yor. ‹deolojide de öyle, dinlerin özgürlük anlay›fl›n› da al›yor, bilimin, sosyalizmin özgürlük anlay›fl›n› da al›yor, reel sosyalizmden de al›yor, ulusal kurtuluflçuluktan da al›yor. Fakat yeni bir ideolojik ilkeler bütünlü¤ünü de yarat›yor. Onlar›n do¤ru olmayan yanlar›n› atarak, örne¤in devlete, iktidara ba¤l› yanlar› atarak, özgürlük eflitlik e¤ilimlerine demokratik içerik kazand›r›yor, demokrasiyle bütünlefltiriyor. Böylece yeni bir ideolojik bütünlük ve yeni yaflam ölçüleri ortaya ç›kar›yor. Felsefe ve düflüncesi bunlardan olufluyor. Yeni paradigman›n böyle bir yan› var. Bu yönüyle de hem Kürt halk›na hem de insanl›¤a hitap eden yeni yaflam ölçüleri getiriyor.
ew e. c
Önderli¤in hikayesi tüm toplumunun hikayesidir
om
72
sürecek...
May›s 2007 SERXWEBÛN
73
ne te we .c om
ÖZGÜR YURTTAfiLI⁄I NASIL TANIMLAYACA⁄IZ
“Özgür yurttafll›k ve özgür yurttaflla toplumsallaflma, toplumsallaflman›n düzeltilmesidir. Bafl afla¤› edilmesidir. Devlet taraf›ndan ele geçirilmifl toplumsallaflma gücünün, yeniden devletin elinden al›n›p topluma geçmesidir. Devletin ele geçirdi¤i bireyin, devletin elinden al›nmas›d›r. Ulusun, devletle olan gayri meflru evlili¤inin bozulmas›d›r. Ulusu yeniden kendi formuna oturtmakt›r” Yurttafl kavram› ve as›l tan›m
ww
w.
Genelde klan veya afliret ba¤lar›ndan uzaklaflm›fl, siyasal bir ba¤la idari ve toplumsal sisteme ba¤lanm›fl bireye yurttafl deniliyor. Temel ölçü böyle konuluyor. Toplumsal kategori olarak yurttafll›k, hemen hemen kavimleflme dönemine denk geliyor. Siyasal ve hukuki literatürü kabul eden birey olarak ele al›n›yor. Demek ki belli bir dönem sonraki toplumsal üyelik, yurttafll›k olarak tan›mlan›yor. Yani klan ve afliret döneminin üyeli¤i henüz yurttafll›k olarak tan›mlanm›yor. Afliret konfederasyonunun devletleflmeye do¤ru gitti¤i dönemler için, belki yavafl yavafl bu tan›mlama gelifltirilebilir. Ama esas olarak s›n›f›n oluflumu, kentlere dayan›p kalabal›klar›n olufltu¤u ve bunun bir yönetim organizasyonuyla, yani devletle düzenlendi¤i döneme, devlet üyeli¤i denmeye bafllan›yor. Bu haliyle yurttafl, bir klan üyeli¤inden, afliret veya köy toplulu¤u üyesinden farkl›laflmaya bafll›yor. Buradaki yurttafll›¤›n en belirgin fark›, art›k bir devlet üyesi olmas›d›r. Böylece devletin kanunlar› yaz›l› olsun olmas›n, yurttafl, kanunlar karfl›s›nda bir tan›mlamaya kavufluyor. M. Bookchin, Latince’ye dayal› yurttafll›k kavram›na izah getiriyor. Yurttafl›n ‘civitas’tan geldi¤ini söylüyor. Latince’de civitas, yurttafllar›n oluflturdu¤u birlik anlam›nda kullan›l›yor. City (kent), citizen (yurttafl), citizenship (yurttafll›k) ve civilization (uygarl›k) bu kelimeden türemifltir. Bafl-
ka bir deyiflle, genel kan›n›n tersine, kentli anlam›nda yurttafl kent kavram›ndan de¤il, kent kavram› yurttafllar toplulu¤undan türetilmifltir. Kent, bütün yurttafllar›n yaflad›¤› yere denilmeye bafllanm›fl ve nüfus üzerinden co¤rafya tan›mlanm›flt›r. Yani insan özne olmufl, öyle bir tan›mlama yap›lm›flt›r. Tabii ondan sonra da yurttafllar›n oluflturdu¤u yere kent, o kente ba¤l› olana da o kentin yurttafl› denilerek karfl›l›kl› bir ba¤ içinde ele al›nm›fllard›r. Yani Atina polisinin citizeni (yurttafl›) fleklinde tan›mlanm›flt›r. Kuru bir beton yuma¤›na aitlik biçiminde tan›mlamam›fllard›r. Canl› bir organizma olarak insana ba¤l› bir tan›mlama yapm›fllard›r. Yurttafll›k ilk resmi tan›m›n› Yunan kent sitesinin üyesi fleklinde alsa da biz biliyoruz ki devlet ilk defa Yunanistan’da ç›kan bir olgu de¤ildir. Devletin ilk ortaya ç›kt›¤› yer, Sümerlerdir. Yunanl›lar kadar net ve tarihe geçen flekilde olmasa da, Sümerler de yurttafll›k tan›mlamas› yapm›fllard›r. Yine M›s›rl›larda, Akadl›larda da yap›lm›flt›r. Sümerlere iliflkin baz› kaynaklardan al›nt›lar yap›lm›flt›r. Örne¤in, yap›lan arkeolojik kaz›larda, ‘Sümerli Luding›rat’ diye bir ö¤retmenin yaflam›n› anlatan tabletler ç›kar›lm›flt›r. Muazzez ‹lmiye Ç›¤’›n yazd›¤›na göre, bu tabletlerde bir ö¤retmen kendi yaflam›n›, gelenek ve göreneklerini anlatm›flt›r. Bu yaz›larda Sümerlerin yaflam›n›n çok küçük bir kesitini veriyor, ama ona ra¤men, o tabletlerde bir yurttafl›n devlete nas›l yaklaflaca¤›, haklar› ve ödevlerinin neler ol-
du¤u belirtilmifl. Adam›n yaflay›fl›ndan anlafl›l›yor ki, Sümerlerde de bir sistem, iflleyifl var. Yani bir devlet organizasyonunun oldu¤u görülüyor. Hatta vergiden bile bahsediyor. Sümerlerde ortaya ç›kan kent devleti kendi üyesini tan›mlamaya bafll›yor, kendi üyesinin ana haklar›n›, görevlerini koyuyor. O nedenle yurttafl kavram›n› bilinen anlam›yla da olsa Yunanl›larla s›n›rl› tutmamam›z gerekir. Çünkü belirtti¤imiz gibi ilk kent devleti Yunanl›larda de¤il, aksine, Ortado¤u’da Sümerlerde oluflmufltur.
Halk için demokrasi birey için özgür yurttafll›k
Peki, kent devletlerini ve onlarla bafllayan kavramlar› kutsamak do¤ru mudur? Böyle yap›l›rsa s›n›fsall›k, ataerkillik, erkek akl› ve do¤aya karfl›tl›k haliyle kabul edilmifl olmaz m›? Birçok yazar gibi Bookchin de bu hataya düflüyor. Demokratik Konfederalizm Önderli¤i, devletçi yap› ve tan›mlamalar›n hiçbirini kabul etmiyor ve tan›mlamalar›n› topluma dayand›rarak tekrardan gelifltiriyor. Bu nedenle “demokratik özgür eflit yurttafl” diyor. “Tarihsel geliflme içinde bakt›¤›m›zda, ilk kabile üyeli¤inden tutal›m ilk kent devlet üyesi olmaya, oradan imparatorluk vatandafll›¤›na, ayn› din ve tarikat üyeli¤ine kadar farkl› üyelik konumlar›n› yaflayan birey, ancak burjuva devlet düzeninde en kapsaml› uygulamaya tabi tutulmufltur. Cumhuriyet yurttafll›¤› olarak yayg›n bir biçimde kullan›lmaya bafllayan bu
SERXWEBÛN May›s 2007
Her yurttafl bir bireydir
Eflit özgür yurttafll›¤› ele ald›¤›m›zda ise yurttafll›¤› sadece kan ba¤›n›n afl›l›p, siyasal ba¤lara kavufluldu¤u dönemle birlikte ele almay› yeterli görmüyoruz. Do¤ru yaflayan bireyi tan›mlama aray›fl›m›z› kök topluma kadar götürüyoruz. Demokratik Konfederalizm Önderli¤i kök toplumdan alarak bireyi de¤erlendiriyor. Böylece yurttafll›¤› yepyeni bir tan›ma kavuflturuyor. Her yurttafl bir bireydir. Bireylerin oluflturaca¤› co¤rafyadan hareketle, bireyin co¤rafya ile ba¤›n›n kurulup kurulmamas› tart›flmalar› var. Ancak
ww
w.
ne t
kavram, özünde bir devlet üyeli¤i anlam›na gelmektedir. Do¤rusu da budur. Yoksa afliret üyesi olma, bir din ümmetinden say›lma, bir imparatorluk kulu olma yurttafll›kla ba¤daflmaz. Yurttafll›¤›n asgari bir gere¤i, en az›ndan hukuki eflitli¤i varsayar. Di¤er tüm topluluklar›n üyeliklerinde bu eflitlik kolay kolay tan›nmamaktad›r. ‹çeri¤i özgürlük do¤rultusunda fazla geliflme göstermemifl de olsa, yurttafl olmak son derece ileri ve olumlu bir ad›md›r. Sorun, bunun içeri¤ini cumhuriyet de¤erleriyle dol-
durmakt›r. Bunlar bireysel özgürlük, ayd›nlanma, siyasal kat›l›m gibi temel konularda kendini yetifltirmeyle sa¤lan›r. Halk için demokrasi, birey için özgür yurttafll›k en temel kavram olarak güncel siyasal önemi artan konular›n bafl›nda gelmektedir.” Demokratik Konfederalizm Önderli¤i devlete dayal› yurttafll›k kavram›n› do¤ru bulmuyor, elefltiriyor. Çünkü yurttafll›k eninde sonunda bir devlet üyeli¤ini aflmaz, en son gelip dayand›¤› nokta kapitalist devlete üyelik biçimidir. Devletin üyelerinin çeflitli zamanda çeflitli isimler almas› bir farkl›l›k yaratmaz. Devletin niteli¤ine göre de haklar› az veya çok olabilir. Ama yine nitelikte bir de¤ifliklik olmaz.
bireyin co¤rafya ile ba¤›n› kurmak gerekir. Ekolojiye dayanmayan bir yaflam olamayaca¤›na göre, her bireyin yaflad›¤› bir zemin vard›r. Yine bir birey nas›l tan›mlan›r; inan›fllar›, yönetimle iliflkileri, birbiri ile ve toplumla iliflkileri nedir tart›flmalar› yap›l›yor. Dikkat edilirse, böylece eflit özgür yurttafl› tart›fl›rken, yurttafll›k kavram›ndaki baz› ortak noktalar› al›yoruz. Aidiyet biçimi olarak ele almam›z bu durumu do¤uruyor. Fakat tüm bu kavramlara kendi tan›mlamalar›m›z› gelifltirerek yaklafl›yoruz. Bu noktada flöyle bir sonuca ulafl›yoruz: Tart›flt›¤›m›z özgür eflit yurttafll›k, insanl›¤›n bütün toplum ve tarih sürecinde oluflan, birey kavram›na daha yak›n gelen bir tan›ma ve aidiyete ulafl›yor. Bu anlam›yla özgür eflit yurttafl, bir toplum üyeli¤i tan›m› olarak bütünüyle devlet üyeli¤i tan›m›n›n d›fl›nda bir izaha kavuflmufl oluyor. Bireyin tarihsel oluflumu gözden geçirilerek do¤ru yanlar›n›n al›n›p, kötü yanlar›n ay›klanmas› anlam›nda geliflen bir özgür eflit yurttafll›k tart›flmas› yap›yoruz. Bu anlamda bilinen tan›mlamay› çok çok aflan daha genifl bir tart›flmaya var›yor. Biz yurttafll›¤›, bireyin yönetim organizasyonlar›yla olan iliflkisini yeniden düzenlemek istiyoruz. O nedenle klasik yurttafll›¤› da kapsayan her dönemin tarihsel bireyini ele almal›y›z. Yoksa insan›n bir devletin üyesi olmad›¤› dönemi bir yere yerlefltiremeyiz. Bizim tart›flt›¤›m›z bu üyeli¤i de kapsayan özgür yurttaflt›r. Bu aç›dan tart›flmalar›m›z gelip devletle s›n›rl› kalamaz. Çünkü biz, insan›n birey olma, toplum kurma, bireyle toplum iliflkilerini düzenleme deneyimini tart›flmak istiyoruz. Dolay›s›yla özgür yurttafl bizim yapaca¤›m›z toplumsal birey tart›flmas›na daha fazla denk düflüyor.
ew e. c
“Özgür eflit yurttafl, asl›nda art›k bir toplum üyeli¤i tan›m› olarak bütünüyle devlet üyeli¤i tan›m›n›n d›fl›nda bir izaha kavuflmufl oluyor. Bireyin tarihsel oluflumu gözden geçirilerek do¤ru yanlar›n›n al›n›p, kötü yanlar›n ay›klanmas› anlam›nda geliflen bir özgür, eflit yurttafll›k tart›flmas› yap›yoruz. Bu anlamda bilinen tan›mlamay› çok çok aflan daha genifl bir tart›flmaya var›yor”
om
74
Özgür yurttafl sosyalist insand›r Komünalite alt›nda yaflayan bireye özgür yurttafl denilir. Devletten beklemeyen, kendisini yeniden özgür, eflit kurmufl (yap›land›rm›fl) bireye özgür yurttafl diyoruz. Demokratik Konfederalizm Önderli¤i, ‘Bir Halk› Savun-
May›s 2007 SERXWEBÛN yan›flma özelli¤i özgür yurttafl›n bir niteli¤i olarak geliflmektedir. Toplumsal rekabet de¤il, toplumsal dayan›flma. Hiç çekiflme olmaz denilemez, ama bu çekiflmelerin eflitlik ve özgürlük temelinde çözülmesi esas al›n›r. Yurttafll›k tan›m›nda temel özeliklerden biri de inan›flt›r. ‹nan›fl bireyi köle yapabilir. Bir devletten korktu¤unuz için, tanr›dan korktu¤unuz için köle olabilirsiniz. Bu, bireyi özgür yurttafl yapmaz. Bu nedenle biz özgür eflit yurttaflta inan›fl›n demokratik özgür olmas› gerekti¤ini söylüyoruz. Sosyalist inan›flla bir ba¤› olmas› gerekti¤ini söylüyoruz. Yani inan›fl›n özgürlü¤ü artt›rmas› gerekmektedir. Görülüyor ki özgür eflit yurttafll›k tan›mlamas› içerisinde devlet yurttafll›¤› çok cüzi bir yer al›r, belki de hiç yer almamas› gerekir. S›n›fsall›kla tan›mlanm›fl yurttafll›k, yurttafll›¤›n özüne ters düflmektedir. Bu nedenle kök toplumdaki do¤ru toplumsallaflm›fl bireyi temel alarak yeni bir tan›mlamaya gidiyoruz. Demokratik Konfederalizm Önderli¤i, eflit özgür yurttafl›, 21.yüzy›lda demokratik ekolojik toplumun kurulmas› için temel yap› tafl› olarak ele al›yor. Bunun ismine de “özgür eflit yurttafl” dedik. Bilincine de “özgür eflit yurttafl bilinci” diyoruz. Yine “acaba özgür bireye bu flekilde ulafl›labilir mi?” tart›flmalar› var. ‹çimizde bireyin iradesel geliflimi yafland›, ama bu yetmedi. Toplumla al›fl verifli olmayan bireyin çok özgürleflemedi¤ini gördük. Bunu, kendi deneyimlerimizden gördük. Bireyin bütünüyle topluma dahil edildi¤i biçimi de denenmifl, ama tutmam›flt›r. Toplumu bir tarafa b›rakmak da denenmifl, olmam›flt›r. Mesela milliyetçi yanlar bar›nd›r›l›yor ve bu durum bireyi özgür eflit yurttafl yapm›yor. Duygu ve düflünce dengesini oturtamam›fl›z, hala bütünlüklü bir birey olmada zorlanma var, bu flekilde de özgür eflit yurttafl olunam›yor. Sonra üretim sisteminde yetene¤ine göre kat›l›p, ihtiyac›na göre alma sistemi kurulam›yor. Biraz yetene¤ini gelifltiren çok h›zl› s›n›flafl›r. Bu yetene¤ini biraz da yetkiyle kamufle etti mi s›n›flaflma normal görülür. Halbuki bireyin yetene¤i ne olursa olsun hiç kimseden üstünlü¤ü olmamal›. Ama hala yetenekli,
yeteneksiz ayr›m› yap›l›yor, bir konuda uzmanlaflma hemen di¤eri üzerinde bir farka dönüflüyor. D›fllanan birey hemen üretimden kopuyor. Gittikçe üretim azal›yor. Herkesin yetene¤ine göre bir fleyler yapt›¤›n› düflünün, bu mu iyidir, yoksa 500 kifli içinde dar bir yönetim biriminin mi çal›flmas› daha iyidir? Demokratik konfederalizmin bireyi, bu söyledi¤imiz ba¤larla yarat›lacak bireydir. Toplumsal organizasyona nas›l kat›laca¤›n› bilir. Toplumsal dayan›flmac›d›r. Sorumluluklar› kadar haklar›n›n dengesini tutturmufltur. Böyle bir birey politika yapabilir, kendisini yürütebilir. Bu hale gelmifl bir bireyin toplumu kurmada rol oynayaca¤› aç›kt›r. Ama bireyi ve toplumsallaflmay› bir daha tan›mlamak gerekir.
w.
ne te we .c om
mak’ adl› kitab›nda kapitalist yurttafll›k anlay›fl›n› tan›mlarken, yurttafll›¤a karfl›t görüfller belirtiyor. Çünkü Demokratik Konfederalizm Önderli¤i, özgür yurttafll›k taraftar›d›r. Yurttafll›¤›n bize verebilece¤i bir fley yok. Devlet üyeli¤iyle nereye kadar gidebilirsiniz? Biz devleti kabul etmiyoruz, niye devlet üyeli¤ini kabul edelim ki? Özgür yurttafll›k, öncelikle devletle ba¤› olan birey de¤ildir. Topluma do¤ru kat›lan, toplumdan güç alan, toplumun eflitlikçi niteli¤ine göre yaflamak isteyen bireydir. Bu tan›mlar daha da artt›r›labilir. Ama özü fludur: Toplumla hukuku olan bireydir. Ayr›ca üretimlere göre tan›mlama vard›r. Yurttafll›¤› hangi s›n›fa göre tan›ml›yorsunuz? Size göre, devlete en iyi üretimi yapan birey yurttafl olabilir. Bize göre do¤ru yurttafl, baflkas›n› sömürmek için üretim yapmayan yurttaflt›r. Toplumsal sisteme kendi yetene¤i ve üretimi üzerinden kat›lan bireydir. Yurttafl, eskiden toplulu¤a ve kente göre tan›mlan›rken, flimdi ise yurda göre tan›mlan›yor. Bu konuyu Demokratik Konfederalizm Önderli¤i de tan›ml›yor. Di¤er bir tan›mlama ise topluma karfl› sorumluluk tafl›nmas›d›r, devlete karfl› de¤il. Bunun da toplum birey iliflkisi üzerinden tan›mlanmas› yap›lmal›d›r. Yine toplumsal sorumlulu¤un bir devam› olarak toplumsal da-
75
ww
“‹lk olarak, hem do¤adan geliflini hem de do¤adan farkl›l›¤›n› anlayan kad›nd›r. Üretimsel ve biyolojik –biyolojinin kendisi de zaten toplumsald›r– farkl› üretimi ile baflka bir deyiflle toplumsal üretim fark› ile bu durum gerçekleflir. Kad›ndaki üretim fark› tür içinde ilk defa kendisini fark etmeye götürür. Yine çocu¤un kad›ndan gelmifl olmas›, ilk topluluk yaratmada öncelik yarat›r.”
Özgür yurttaflla toplumsallaflma devletçi toplumsallaflman›n düzeltilmesidir
Önderlik, özgür yurttafll›¤› savundu¤u için yurttafll›¤› elefltiriyor. Devlet üyeli¤iyle nereye kadar gidilebilir? Biz devleti kabul etmiyoruz. Niye devlet üyeli¤ini kabul edelim. Devlete üye vatandafl, birey yurttafl olarak tan›mlan›r. Do¤ru görmüyoruz bu yaflay›fl biçimini ve bu yaflay›fl biçiminin yeterli olaca¤›na inanm›yoruz. O aç›dan Özgür yurttafl tan›mlamas›n› yap›yoruz. Özgür yurttafl tan›mlamas› resmi yurttafll›k tan›mlamalar›n› da kapsayan, bütün tarih ve toplum sürecinde, insanl›¤›n birey olma evrelerini içeren bir tan›mlamad›r. Madem özgür yurttafl tan›mlamas›n› yurttafl› da kapsayan, ama onunla yetinmeyen, klan toplumun ilk oluflumunda yer alan insan›n üyeli¤ine kadar giden bir üyelik topluluk, üyelik yönetim organizasyonu, üyelik inan›fl, yaz›l›fl kurallar iliflkisine vb tan›mlamas›na kadar götürmek istiyoruz, o zaman devlet üyeli¤i de dahil olmak üzere bir bütün insanl›k tarihine göz atmal›y›z. Toplumsallaflma ve birey nedir, nas›l oluflmufltur? Yönetimlerin gönüllü otoriteler döneminde birey yönetim iliflkisi, yine bireyi birey yapan özellikler ele al›nmal›d›r. Baz› kaynaklarda “protoyurttafll›k”
SERXWEBÛN May›s 2007 meyiz. ‹nsanlar büyük kentlerde yaflamaya devam edecek, çok büyük co¤rafi alanlar› kullanacak, üretim biçimleri müthifl geliflmifl olacakt›r. O zaman bu seyir içindeki bireyi izlemeye devam etmeliyiz. Seyri yurttafll›kla devam ettirebilir, fakat devlet yurttafll›¤›n› s›n›rland›rabilirsiniz. K›sacas› özgür yurttafll›¤›, özgür birey kapsam›nda ele al›yoruz ve bu tarihin taa bafl›na kadar götürülebilir. Ama bir soyut kavramlaflt›rma olarak birey toplum tart›flmas› yapm›yoruz. Yine yurttafll›k d›fl› topluluk üyeliklerini, örne¤in dini üyeli¤i, mezhep veya parti üyeliklerini vb esas alamay›z. “Köken olarak her üyelik özgür yurttafl tan›m›na denk geliyor” denilemez. Bu noktada bizim yurttafll›k kavram› ile bir ba¤›m›z var.
ew e. c
birey anlay›fl›n› düzenlemek istiyorsan›z, Sümer kent devletine, hatta onun öncesine kadar gitmeniz gerekir. Marksizm sadece s›n›fl› toplum tarihini ele ald›¤›, onun öncesine gidemedi¤i için tarihe hatal› bir bafllang›ç yapm›flt›r. Yine kent devletini de Yunan sitesi ile bafllatt›¤› düflünülürse, bu yaklafl›m›n ne kadar eksik oldu¤u daha iyi anlafl›lacakt›r. Özgür yurttafl tan›mlamas›, özgür birey tan›mlamas›na dayanmak istiyorsa, o zaman bütün toplumsal süreçleri göz önünde bulundurmal›d›r. fiöyle bir hataya da düflmemek laz›m: ‘Madem özgür yurttafl› tart›fl›yoruz, özgür yurttafl asl›nda özgür bireydir. O zaman bütün birey olma süreçlerini özgür yurttafl olarak tan›mlayabiliriz.’ Böyle dersek de yanl›fl olur. Top-
ne t
denilmifl. Protoyurttafll›k Yunan sitelerinde de de¤il, Sümer sitelerinde ve sitenin bafllang›ç aflamas›nda ortaya ç›km›flt›r. Asl›nda büyümüfl köylerde ve flehirlerde geliflmifltir. Ama büyük oranda tar›msal üretim biçimleri, buna dayal› aile ba¤lar›, dayan›flmac›l›k henüz afl›nmam›fl ve varl›¤›n› çok güçlü sürdürmektedir. Sümerliler, M›s›rl›lar ve Yunanl›lar da öyle yaflanm›flt›r. Yurttafl topluluklar› hiyerarfliyi aflan organizasyonlar alt›nda bir araya gelmifltir. Yavafl yavafl k›rdan kopup s›n›fsal iflbölümüne tabi oldu¤u kentler oluflmufltur. Bu bir anlamda protoyurttafll›kt›r. Bizim tan›mlad›¤›m›z özgür yurttafll›k anlam›nda, bunun nüvesini oluflturan birey için daha geriye gidiyoruz. Devlete ba¤l› birey anlam›nda yurttafl için gitmiyoruz. Bu aray›fl bizi en fazla bir alt basama¤a, yani hiyerarfliye götürür. Devletin en küçük biçimi hiyerarflidir. Devlet hiyerarflinin büyütülmüfl halidir, netleflmifl halidir. Hiyerarflinin yönetiminde yaflayan bireylerin de yurttafll›¤› vard›r. Hukuki baz› tan›mlamalara kadar gidilmifltir. fiamanlar yönetici olmufllard›r. Herkes onlara hizmet eder. Belli oranda bir iflleyifl sa¤lanm›fl, uymayan korkutulmufltur. Bir küçük devlet iflleyifli bafllam›flt›r. Yine flamanlar›n, hiyerarfliyi kullananlar›n elinde bireyler flekillenmeye bafllam›flt›r.
om
76
w.
Özgür yurttafl özgür bireydir
ww
Yurttafll›k tan›m› bir kent devleti döneminde, bir de kapitalizmde vard›r. Ama köleci ve feodal dönemde yurttafl yoktur. O devletlerin uygun gördü¤ü kanunlarla düzenlenen bir üyelik biçimi vard›. Tabii özgün olarak feodal dönemde tebaa anlay›fl›na dayanan bir yurttafll›k anlay›fl› vard›, ama çok ileri bir düzeyde de¤ildi. ‹leriye do¤ru böyle bir seyir izleyen yurttafll›¤›n devlet öncesi birey oluflum sürecine de göz atmakta faydal› olabilir. Bireyin toplumla, bireyin bireyle iliflkisi, bireyin bir yönetim organizasyonuna kavuflmas›n›n daha genifl bir tarihi vard›r. Onun için do¤al topluma da bakmak gerekir. Bir devlet kurmak, onun haklar›n›, yönetim ve
tanc› bir tan›m yapm›fl oluruz. Her bireyleflme sürecini de¤il, konumuzu yurttafll›k kavram›n›n temel özellikleri üzerinden ele almaya devam etmeliyiz. Yani bireyi yönetim organizasyonuyla, yaflad›¤› toprakla, kültürel sistemle, inan›flla, üretim biçimiyle iliflkisi üzerinden tan›ml›yoruz. Günümüzde nas›l ki erkenden devleti yok sayarak bir tan›mlama yapamayacaksak, tan›mlama kolayl›¤› aç›s›ndan insan› klan dönemine de döndüremeyiz. Varolan tekni¤in hepsini silip bütün üretim biçimlerini kald›ramay›z. Hatta insanlar nüfus olarak milyonlara varm›fl, onlar› küçük topluluklar fleklinde yaflamaya mecbur ede-
Baflta da dedi¤imiz gibi, Önderlik yeniden özgür yurttafl› tan›mlarken asl›nda, eflit özgür birey olma aray›fl›ndaki insan› tan›mlamak istemektedir. Böylesi bir bireyleflmenin tarihi de toplumsallaflman›n tarihi kadar eskidir. Bu anlamda do¤al olarak özgür yurttafll›k, insanl›k tarihi içerisinde oluflan bütün birey oluflum süreçlerine dayan›r. ‹nsan, ömrünün % 98’i klan, kabile, afliret üyeli¤i olarak yaflam›flken, % 2’lik bir k›sm›n› da devletli yap›lar alt›nda geçirmifltir. O nedenle her iki dönemi de incelemek özgür yurttafll›k tart›flmalar› için oldukça önemlidir. Devletli sistem geliflip hakim oldu¤unda nas›l ki komünal aray›fllar bit-
May›s 2007 SERXWEBÛN 1- Yaflad›¤› yerle iliflkisi (ekolojik ilke) 2- Üretim biçimiyle iliflkisi 3- Yönetim organizasyonuyla iliflkisi 4- ‹nan›fl sistemleriyle iliflkisi 5- Kendi toplulu¤uyla iliflkisi Bütün bunlar› tan›mlad›¤›m›zda ortaya bir birey tan›m› ç›k›yor. Ayn› zamanda bir toplum kavramlaflmas›na ulafl›yoruz. Hayvan topluluklar›ndan insan›n ayr›flmas› bilinir. Evrimsel bir süreç yaflan›yor. ‹nsan türü hem akli hem de duygular› ve duyumlar› ile fiziki yap›da bir evrim yaflar. Sonuçta bir tür olarak farkl›laflmaya gidiyor ve bu bir zemin oluflturuyor. Yaflad›¤› tabiat parças›yla sa¤l›kl› iliflki kuruyor. Hatta kendisinin tabiat›n bir parças› oldu¤u bilinci hakimdir. ‹ster hareketli olsun isterse yerleflik, do¤ayla iliflkisini sa¤l›kl› ayarl›yor. Yani bu dönemde co¤rafya ile iliflki, bir devletin s›n›rlar› olan co¤rafyaya ba¤l›l›k fleklinde de¤ildir. Günümüzdeki vatan kavram›, o vatan› kapsayan siyasal s›n›rlar anlam›nda devlete indirgenmifltir. Art›k ba¤l› olunan vatan, yani co¤rafya ve yaflan›lan kültürel alan de¤il, devlete ba¤l›l›kt›r. Mesela Türkiye’de, Türkiye Cumhuriyeti devletine ba¤l›l›kt›r söz konusu olan. Yine Kürdistan devleti yoktur, ama Kürdistan diye bir toprak vard›r. Neye ba¤l› olmal› Kürdistanl›lar? “Co¤rafyay›, suyu, topra¤›, tüm güzellikleri ifade eden Kürdistan’a ba¤l› olmak en iyisidir. Bu Kürdistan üzerinde devletçi bir yönetim organizasyonu olmufl beni ilgilendirmez, ben topra¤›na ba¤l›y›m.” ‹lk insanlar böyle düflünüyorlard›. O nedenle de yaflad›¤› co¤rafyaya ba¤l›l›k anlam›nda yurt (vatan) kavram› gelifltirilmifltir. fiimdi yurt kavram› yönetebildi¤in s›n›rlara deniliyor, ama o dönem, yaflanan topraklara yurt denmifltir.
ni bireyselleflme oluflmaya bafll›yor. Kendisinin fark›na var›yor. Yani ilk insan topluluk olarak do¤adan ayr›flt›¤›n›, hayvanlardan farkl› oldu¤unu anlamaz. Sonradan bu durum de¤iflir. Diyorlar ki ilkel topluluklarda bireysellik var m›d›r? Tabii ki vard›r. ‹nsan bir hayvan toplulu¤undan farkl› oldu¤unu önce topluluk olarak de¤il, bireysel olarak anlam›flt›r. fiöyle denmez; “Bak biz bir topluluk olarak flu fleyden farkl›y›z.” Yani fark›ndal›k önce kendinden bafllar. Baflka bir deyiflle toplumsallaflman›n bafl›nda bireyselleflme de vard›r. Bireyselleflen ve toplumsallaflan bireylerin bu ‘do¤al’ gelifliminin bir yönetim organizasyonu ile sömürüye tabi tutulmamas›, topluca gönüllü yaflam›n oluflmas›na yol açar. ‹nsan evriminin bu ilk dönemleri ortak yaflamay› gelifltirmifl, bireyin kendinin fark›na varmas›, çevresinin fark›na varmas› yavafl yavafl çevresiyle ortak yaflamas›n›, birlikteliklerini gelifltirmifltir. Burada birey topluluk dengesinin sa¤l›kl› olufltu¤undan bahsedilebilir. Yönetim organizasyonunun geliflmesi, nitelikleri böyle geliflen bir toplumsallaflmadan sonrad›r. Artan topluluk, içinden bir yönetim ç›kararak ifllerini düzenler. ‹lk topluluk içerisinde yönetimin bask›c›, otoriter yönü yoktur; daha çok gönüllü düzenlenifle dayal›d›r ve büyük oranda da bu güç anad›r. Zaten ana de¤erleri tafl›yan do¤a de¤erleri de yönetim organizasyonu ile ve inan›flla iç içe kabul görmüfltür. Birçok inan›fl, totem, yönetim organizasyonu gibi görülmüfl, yasa koydu¤u düflünülmüfl, onun kurallar›na uyulmufl, yasalar› yerine getirilmifl, böyle bir gönüllü otorite geliflmifltir. Ana kökenli oldu¤u nettir. Bu çok do¤ald›r, çünkü toplumsallaflma da ana kökenlidir. ‹lk olarak, hem do¤adan geliflini hem de do¤adan farkl›l›¤›n› anlayan kad›nd›r. Üretimsel ve biyolojik –biyolojinin kendisi de zaten toplumsald›r– farkl› üretimi ile baflka bir deyiflle toplumsal üretim fark› ile bu durum gerçekleflir. Kad›ndaki üretim fark› tür içinde ilk defa kendisini fark etmeye götürür. Yine çocu¤un kad›ndan gelmifl olmas›, ilk topluluk yaratmada öncelik yarat›r. Sonuçta kad›n etraf›n-
ne te we .c om
“2006 y›l› çok kapsaml› bir mücadele y›l› oldu. Serhildan, meflru savunma savafl› y›l› oldu. Taktikler savafl›n›n yafland›¤› bir y›l oldu. Sonuçta kaybeden inkar ve imha sistemi olmufltur. Yenilen bu sistemin topyekün savafl konsepti oldu. Bu konsept parçaland› ve baflar›s›z k›l›nd›. Buna karfl›l›k bu kapsaml› mücadele y›l›nda kazanan Kürt halk› olmufltur. Özgürlük ve demokrasi hareketimiz olmufltur. Ortado¤u halklar›n›n özgürlük ve demokrasi aray›fllar› olmufltur”
77
w.
memifl ve alttan alta sürmüflse, devlet yurttafll›¤› geliflip hakim oldu¤unda onu kabul etmeyen, alttan alta varl›¤›n› koruyan özgür birey durufllar› da olmufltur. Özgür birey durufllar› ve günümüz yaflayan komünalitesi her ne kadar günümüzde istedi¤i oranda bir sistemleflmeye kavuflamam›flsa da önemli bir geçmifl tarihe sahiptir. O nedenle toplum içindeki bireyi bu tarihsel kökeni ile birlikte ele al›rsak, komünalite içerisindeki birey aray›fllar›na güç vermifl oldu¤umuz gibi devleti de s›n›rland›rm›fl oluruz.
Özgür yurttafl kimdir ve nas›l flekillenir
ww
Özgür yurttafl kavram›m›z komünalite içerisindeki bireyin durufludur. Biz bu nedenle kesinlikle alttaki damar› izlemeliyiz, yani insanl›¤›n toplumsallaflmaya bafllad›¤› dönemdeki bireye giden bir aray›fl›m›z olmal›. Burada sorun bireyin tarihini s›n›flaflman›n bafl›na kadar götürüp b›rakmak ve buradaki duruflunu protoyurttafll›k olarak tan›mlamak de¤ildir. Özgür yurttafl›n kökenini ar›yor, bu nedenle toplumsallaflman›n bafllang›c›na kadar gitmek gerekti¤i sonucunu ç›kart›yoruz. Bireyi birey yapan temel özellikler nelerdir:
Toplumsallaflma ana kökenlidir Di¤er türlerden ayr›flan insan, bir zemine dayanarak toplumsallafl›yor. Yavafl yavafl topra¤a yerleflmeye bafll›yor. Daha sonra kendi toplulu¤uyla aras›ndaki fark› görmeye bafll›yor, ya-
SERXWEBÛN May›s 2007 r›na el koyma, bir kesimin di¤er kesim üzerinde üretim güçlerini yasaklay›p sömürü gelifltirmesi düflünülmez. Çünkü zaten yaflam ortakç›l›¤› içerisinde ürünler paylafl›l›yor ve yönetim organizasyonu, inan›fl ve üretime kat›l›m sistemleri böyle düzenlenmifltir. Hem belli oranda bolluk ihtiyac›n› giderme, gittikçe topluluk ihtiyaçlar›n›n daha iyi karfl›lanmas› yaflan›yor hem de bunlar›n sömürü getirmeden düzenlenmesi yap›l›yor.
‹nsan› ayakta tutan toplumsal dayan›flmac›l›kt›r
Bütün sistemler bir yönetim organizasyonu getiriyor
Di¤er bir temel özellik ise toplumsal dayan›flmac›l›¤›n gelifltirilmifl olmas›d›r. Arkeologlar, neolitik döneme ait yüz yirmi yafl›nda bir erkek iskeleti bulmufllar. Onu yaflatan toplumda-
w.
ne t
‹nan›fllar herhangi bir otoriterli¤e, korkuya dayanm›yor, büyük oranda yaflamdan ç›kar›lan inan›fl güçlerine dayan›yordu. Üretim stratejik görülüyor, emek de¤erleri kutsan›yordu.
ww
Hayvandan kopman›n, üretime dayand›¤› fark edildi¤i gibi, yaflamda kal›fl›n da üretimden kaynakland›¤› anlafl›lm›flt›. Üretim yap›lmasa ayakta kal›namayacak, hayvandan farkl› üretilmese de topluluk kurulamayacakt›r. Toplulu¤u sürdürmek için üretimin devam etmesi flartt›r. O aç›dan üretimle iliflki, önce toplulu¤u yaflatmak için flart, yoksa s›n›flaflma, yani kendi üretiminden dolay› di¤erini sömürmek hiç düflünülmez. Do¤ru toplumsallaflmaya dayanan anaerkil sistem içerisinde, üretim güçlerinin mülkiyetine gerek duyulmuyor. Refah için üretim araçla-
may›z, ama herkes ayn› oranda bu yarat›lan ortak de¤erlerden hiçbir yetene¤ine, fark›na, rengine, yafl›na, cinsiyetine bak›lmaks›z›n ihtiyac›n› karfl›lama hakk›na sahiptir.’ Do¤al toplumdaki emek de¤er teorisi böyle oturtulmufltur. Bu ilke de insan›n toplumla iliflkisini, yönetim organizasyonuyla olan iliflkisini düzenlemifltir. Sömürüyü engelleyen temel ilkesel de¤erler oturtulmufltur. ‹nan›fl sistemi ise toplulu¤un ortak ruhuna hizmet eder bir flekilde toplumcu inan›fl olarak oturtulmufltur. Devlet egemenlikli inan›fllar›n, allahlar›n, tanr›lar›n, peygamberlerin korkutucu güçlerin kurulmas› de¤ildir. O aç›dan e¤er özgür yurttafl de¤erlendirmesini yapacaksak, do¤al toplumdaki veya toplumsallaflman›n bafl›ndaki birey olma özeliklerini önemle gözden geçirmeliyiz. Buradan alaca¤›m›z çok fley var. Buradaki tan›mlamalar flunu a盤a ç›kar›yor ki yurttafll›¤›n öz tan›m›nda, yaflad›¤› co¤rafyaya ba¤l›l›k, toplumsallaflma içerisinde bireyleflme, yurdu düzenleyen yönetim organizasyonuyla iliflki ve bu yönetim organizasyonuyla, içinde yaflayan belli bir co¤rafyaya oturmufl toplulu¤un ortakç› yaflam özelliklerini bireyi aflmadan, bireyi de kabul eden bir tarzda ortakç› dayan›flmac› yaflam özellikleriyle gelifltirilmesi belirleyici yer tutmaktad›r. Günümüz özgür yurttafl›n›n temel alaca¤› bütün özellikler o dönem oluflmufl gibidir. Belli bir zemine dayanm›fll›k, –ekoloji– birey olma ve toplum olma özelliklerini ortak tafl›ma, birbirini aflmayan bu bireyin ve toplumun yönetim organizasyonuyla iliflkisini iyi kurmas›, sisteminin, s›n›fl› bir üretim yap›s›na de¤il, eflitlikçi, özgürlükçü bir ekonomik mekanizmaya dayanmas› önemlidir. Bir özgür yurttafl bu iliflkileri düzenlemek zorundad›r. Yoksa özgür yurttafl olamaz. Köksüzmüfl, bir topra¤a dayanm›yormufl, tabiat›n içinde yaflam›yormufl gibi, bu tabiata istedi¤ini yans›tan bir bireyseniz özgür yurttafl olamazs›n›z. ‹çinde yaflad›¤›n›z toplulukla do¤ru iliflkiler kuramam›flsan›z, toplumsallaflman›n bafl›nda kurulmufl, toplumu ayakta tutan,
ew e. c
da toplumsallaflma olufltu¤u gibi, gönüllü otorite de kad›n etraf›nda geliflir. Kad›n›n hamilelik döneminde koydu¤u yasaklar, ilk yasaklar olur. Kad›n›n bedenini tan›mlamas›ndan kaynakl› konulan kurallar ve bu kurallara uyum sadece kad›n› de¤il, erke¤i de ilgilendirir. Yoksa yaflam olmaz, hatta üretimi etkiler, topluluk olmay› da etkilerdi. Bu gönüllü otorite daha sonra tüm toplumun düzenlenifline dönecektir. Buna ‘anaerklilik’ denilecektir.
om
78
ki dayan›flmac›l›k de¤il de nedir? Sistem içerisinde dayan›flmac›l›k de¤il de sömürme, d›fltalama, zay›f›n ezilmesi a¤›rl›k kazansayd›, yüz yirmi yafl›na kadar ayakta kal›namazd›. Baflka bir toplumsal dayan›flmac›l›k örne¤i de, o dönemin yirmi kiflilik gruplar›ndan günümüze ulafl›lmas›d›r. Sekiz, on kiflilik gruplarla binlerce y›l nas›l ayakta kalabildiler? Dayan›flma olmasa ayakta kalamazlard›. Do¤al topluluklarda emek de¤er iliflkisi flöyle kurulmufltur: ‘Herkes toplumun yaflam›na, üretimine kat›lmak zorundad›r, yoksa ayakta kala-
May›s 2007 SERXWEBÛN di olarak dayan›flmad›¤›, ne toplumsallaflma, ne birey iliflkisinin oturdu¤u bir ortamda da siz özgür yurttafl olamazs›n›z. O toplumdan bir dayan›flma göremez, o topluma kat›lamazs›n›z. Sizi besleyen, özgürlü¤ü eflitli¤i sa¤layan bütün ba¤lar olmay›nca ayakta durulamaz. Sonuçta toplumsall›k, bir sevgi sayg› iliflkisi, bir dayan›flmac›l›k iliflkisidir. Toplumsall›k öyle bafllam›flt›r. Özü, ana etraf›ndaki birikmedir. Anaya vermedir, almad›r. Onun için ana sevgisi olmadan çocuk yetiflemez. Bu toplumsal bir ba¤d›r. ‹nsan tek, bu sevgi sayg› sistemati¤inin d›fl›nda, di¤er insanlara ihtiyaç duymadan yaflayam›yor. Onun için ‘ba¤›ml›l›¤›n fark›ndal›¤› içinde kendin olma’ deniliyor. Yani herkes birbirine ba¤l›d›r, ama hiç kimse kendisi olmaktan ç›kmamal›d›r. Bütün toplumun, sevgi, sayg› ortakl›klar›na, düflünce paylafl›m›na ihtiyac› vard›r. K›sacas› toplumu toplum yapan bütün de¤erler, ortak dayan›flmac›l›k içerisinde geliflir. Bunlar›n baz›lar›n› kopar›n ya birey ya da o toplum sakat kal›r. O aç›dan dayan›flmac›l›k yoksa toplumsallaflma özünü yitirmifltir. ‹flte birey toplum dengesini iyi kurmufl bir iliflki sistemati¤i, o aç›dan özgür yurttafl›n temel tan›mlamalar›ndan biridir. Demek ki do¤al toplum bireyinden ö¤renece¤imiz çok fley var. Do¤al toplum dönemindeki do¤ru toplumsallaflmay› sa¤layan birey olma özelliklerini al›p günümüz ilkeleriyle birlefltirmeliyiz. Art›k özgür yurttafll›¤› daha rahat tan›mlayabiliriz. Temel flartlar›n› ortaya koyabiliriz.
yurttafll›¤› de¤ildir tan›mlanan. 2- Yaflad›¤› yere ba¤l›l›k (ekolojisi ile bar›fl›k insan.) Bunu da devlet s›n›rlar› olarak de¤il, co¤rafi kültürel kavram olarak yaflan›lan yer anlam›nda; köye, kasabaya, flehre ve nihayetinde ülkeye ba¤l›l›k fleklinde yorumlayabiliriz. Mesela Kürdistan. Kürdistan devlet s›n›r› de¤ildir, ama Kürdistan diye bir co¤rafya vard›r. Yani demek ki Kürdistan yurttafl› dendi¤i zaman, s›n›rlar› belli bir devlete ba¤l›l›k belirtilmiyor. Bireyin köyü de onun topra¤›, bu anlamda köyü onun vatan›d›r. fiimdi Türkiye Cumhuriyeti içerisinde bir tane köyün, Türkiye Cumhuriyeti olarak say›lmas›n› düflünebilir misiniz? Çünkü Türkiye Cumhuriyeti vatandafl› dedi¤imiz, Türkiye Cumhuriyeti’ne ba¤l›l›k iliflkisidir. Halbuki vatan kültürel co¤rafik bir kavram olarak tan›mlan›rsa, yaflan›lan mezra da, köy de, kasaba da, flehir de, ülke de vatand›r. 3- Devlete karfl› görev sorumlulu¤u de¤il, toplumsal sorumluluk. 4- Toplumsal ortak ruh anlam›nda dayan›flma. 5- Devletten beklemeden, kendi ekonomik üretimini sa¤lamak. Metalaflmaya, merkezi sermaye üretimlerine karfl›, toplumsal üretim biçimleri ve yerleflim yeri ortak mülkiyeti. 6- Merkezi, resmi inan›fl ve ideolojiler yerine demokratik bilinç. 7- Kamu yönetimi olarak devletin demokrasiye duyarl› k›l›nmas› ve gittikçe devletin koordinasyonu haline dönüfltürülmesi. ‹flte bu kavramlar› bir bütünlük içinde düflünürsek, demokratik konfederalizmin yurttafll›k tan›m› olan özgür yurttafll›k tan›m›na ulaflm›fl oluruz. Ayn› temel nitelikler üzerinden günümüz yurttafl›n›n temel sorunlar›n› da ele almak mümkündür. Yurttafll›¤›n krizi de ayn› kavramlar üzerinden tan›mlanabilir. Öncelikle bireysellik bozulmufl, bir insan›n özgür, eflit, demokratik yaflay›fl düzeni b›rak›lmam›flt›r. Bireyselleflmesi daralt›lm›fl insan, neyin do¤ru, neyin yanl›fl oldu¤una bile karar vermekte zorlanmaktad›r. Hatta özgürlük ideallerini benimsemesi, bunun için mücadele etmesi, özgürlük ideallerini orta-
ne te we .c om
“Toplumu toplum yapan bütün de¤erler, ortak dayan›flmac›l›k içerisinde geliflir. Bunlar›n baz›lar›n› kopar›n ya birey ya da o toplum sakat kal›r. O aç›dan dayan›flmac›l›k yoksa toplumsallaflma özünü yitirmifltir. ‹flte birey toplum dengesini iyi kurmufl bir iliflki sistemati¤i, o aç›dan özgür yurttafl›n temel tan›mlamalar›ndan biridir”
79
ona do¤ru temelde veren, do¤ru alan bir iliflki sistemini kuramam›flsan›z özgür yurttafl olamazs›n›z. Bütün sistemler bir yönetim organizasyonu getiriyor. Toplumsallaflman›n öz nüvesinde yönetim var. Ama bu yönetim hiçbir flekilde % 98 insan ömrünün kan›tlad›¤› gibi s›n›fsal olmak zorunda de¤il, gönüllü iflbölümüne dayal›, koordine eden flekilde olabilir. Siz bunu kuramazsan›z, iliflkinizi kul köle iliflkisi de¤il, devlet yurttafll›¤› iliflkisi de¤il, özgür yurttafl ve öz yönetim iliflkisi fleklinde kuramazsan›z, özgür yurttafl olam›yorsunuz.
w.
Ba¤›ml›l›¤›n fark›ndal›¤› içinde kendin olma
ww
‹nan›fllar›n›z sizi korkutuyor, sizi yönlendiriyorsa, bir flekilde devletin bir uzant›s› gibi sizi özgür birey olmaktan al›koyuyorsa, siz inan›fllar›n›za yön veremiyorsan›z, inan›fllar›n›z yaflam›n›za daha iyi yön vermenize hizmet etmiyorsa siz, özgür yurttafl olamazs›n›z. Yine ortak bir topluluk kurulmufl, ama kalabal›¤› aflm›yorsa, hiçbir dayan›flmac› ruh içermiyorsa, insanlar birbirini tamamlam›yor, ya kalabal›k bütün bireyleri yads›yarak onun ad›na hareket ediyor ya da bireyler atomize olmufl, kimsenin kimseyi takmad›¤›, hiç kimsenin bir komflusuyla bile cid-
Yurttafll›¤›n krizi ilkelerinin çarp›t›larak uygulanmas›ndan kaynaklan›r
Bu anlamda özgür yurttafll›k tan›m› için yedi tane ilke belirtilebilir: 1- Toplumsal birey ba¤lam›nda birey toplum dengesi içinde ele al›nan birey. Yani devlet aidiyeti, devlet birey dengesi ile ele al›nmas› ve tan›mlanmas› yap›lmaz. Özgür yurttafl tan›m› bu kapsama ulafl›yor. Birey toplum iliflkisi anlam›nda bireydir bu, yoksa devlet birey iliflkisi anlam›nda devlet
SERXWEBÛN May›s 2007
ww
w.
ne t
dan kald›ran gerekçeleri tespit edip bunlar›n kald›r›lmas› için mücadele etmesi çok zorlaflm›fl durumdad›r. Bunun temel sebebi ise bireyselleflmesi ile oynanm›fl insan›n, gerçekleri, do¤rular›, eflitli¤i, özgürlü¤ü, demokrasiyi tespit etmesinin zorlaflmas›d›r. Di¤er bir çarp›tma ise yaflad›¤› co¤rafyan›n, do¤al do¤as›n›n, bir devlet parças› haline getirilmifl olmas›d›r. Yaflad›¤› co¤rafya ister kültürel alan, ister yaflad›¤› ülke topra¤›, isterse dünyan›n kendisi olsun, yani en küçü¤ünden en büyü¤üne, yerleflim yeri ile olan iliflkisini do¤ru kurmas›na izin verilmemektedir. Bu alandaki bilinç çarp›t›lm›flt›r. fiimdi dünyada yaflad›¤› yere iliflkin sorumluluk duyan insan yok gibidir. Yaflad›¤› topraklar› gerçek bir yurtseverlik temelinde, herhangi bir ç›kar sa¤lamadan, do¤ru bir iliflkiyle ele alan azd›r. Genel olarak oturtulan bilinç; ‘faydaland›¤›n topraklar senindir’ fleklindedir. Vatan kavram› bile o kadar çarp›t›lm›fl ki, siyasi otoritenin s›n›rlar› vatan olarak tan›mlanm›flt›r. ‹nsanlar›n yaflad›¤› co¤rafyaya karfl› sorumluluk çarp›t›lm›fl, duyars›zl›k gelifltirilmifl ya da siyasal çerçeveden yaklafl›p ç›kar iliflkisine dönüfltürülmüfltür. Yurttafl için ekolojik dengenin bozulmas› esas›nda bu noktadan itibaren bafllam›flt›r.
Yine birey toplum dengesi bozulmufltur. Yurttafll›¤› yurttafll›k yapan temel kavramlardan biri olan, bireytoplum iliflkisi, ya müthifl bir bireycili¤in kabulüne indirgenip hiç kimsenin hiçbir fleyden sorumlu olmad›¤›, her istedi¤ini yapt›¤› bir duruma ya da toplumsallaflma ad› alt›nda birey gerçekli¤ini görmemeye vard›r›ld›. ‹nsan bir toplumsal varl›k oldu¤una ve sürekli bir topluluk içinde yaflad›¤›na göre, toplumun, do¤ru kurallar temelinde bir araya gelmesi oluflmal›d›r. Sa¤l›kl› bireysel kriterler oluflmal›d›r. Do¤ru bireysel davran›fl, ahlakla, sa¤l›kl› bilgiyle oluflacakt›r. fiimdi öyle bir zorlanma var. Çünkü yurttafll›¤›n toplumla al›p veren özelli¤i kopart›lm›flt›r. O nedenle yurttafl› sömürmek kolaylaflm›flt›r. Yine bütün bir yurttafl toplumu, götürülüp siyasal organizasyona ba¤lanarak iradesizlefltirilmifltir. Gittikçe pasif, kendi haklar›n› savunamaz bir konuma düflürülmüfltür. Bu art›k pasif yurttafll›kt›r. Yine klasik cumhuriyet yurttafll›¤›d›r ki, görevleri fazla, haklar› sözde olan yurttafll›kt›r. Yaflam›n her alan› devletin kontrolü alt›ndad›r. Deyim yerindeyse tebaalaflt›r›lm›fl, sürülefltirilmifl, iradesinden kopar›lm›fl, pasif kitle durumuna düflürülmüfltür. Bir di¤er özellik olan yönetim organizasyonlar›yla iliflkisinin gönüllülük esas›na dayanmas›, toplumsall›¤›n bir öz faaliyeti olarak yönetimlerini kendi içlerinden ç›karmalar›n› ele alal›m. Hatta yönetim faaliyetleri toplum içinden ç›kt›¤› için hiçbir zaman toplum üstü, onu yönlendiren bir etken durumuna gelmiyordu. Yönetim, toplumun faaliyetine, yönlendirmesine tabi oluyordu. Toplum meclisleri öyledir; meclisten ç›kan yönetim organizasyonlar› bütünüyle meclise ba¤l›d›r. Bunlar ilk toplulukta vard›r. fiimdi ise durum tam tersi, yani bütün toplum devletindir. Bir zamanlar yönetim organizasyonunu bütünüyle kontrol eden, içinden ç›kartan, yaflam›n her alan›n› denetleyen bir top-
lumsal yap›lanmadan flimdi bütünüyle yönetime tabi olan bir toplumsal yap›lanmaya geçilmifltir. Örne¤in deniliyor ki ulus devlet... Bu kavramda da görüldü¤ü gibi, ulus ile devleti birlikte an›yorlar. Ulus, devletin oluyor. Gerçeklik de o hale getirilmifltir. fiu anda Türk ulusunun hepsi Türkiye devletinindir. Onun içindir ki ‘vatan›n milletin bölünmez bütünlü¤ü’ bir kural olarak s›kça dile getirildi¤i gibi anayasan›n temel, de¤ifltirilemez bir maddesi haline de getirilmifltir. Ulus ile devletin evlili¤i böylece anayasallaflt›r›lm›flt›r. Türkiye’de “ben bu devlete laf söylerim, devletin ç›kar› benim ç›kar›m de¤ildir” diyemezsiniz. Devletin ç›kar› ile ulusun ç›kar›n›n birleflti¤i söylenir ve devletin oldu¤u kadar ulusun davran›fllar› da o hale getirilmifltir. Yaflay›fl biçimleri, refleksler öylece oluflturulmufltur. Devlete gelen zarar, ulusa gelmifl gibi tepki gösterilir. Milli birlik, bütünlük, homojenlefltirme yan›lsamas› yarat›lm›flt›r. Devletle toplum s›k› s›k›ya iç içe geçirtilmeye çal›fl›lm›flt›r. Ve orada toplum ulus devletin k›l›nmaya çal›fl›lm›flt›r. Ve bunda da önemli mesafe katedilmifltir. K›sacas› bütün toplum, devlet organizasyonu için, her fley devlet ç›kar›na ilkesi devrededir. Ulus devlet bu demektir. Bütün toplumsal iliflkiler, davran›fllar, mülkiyetler, yaflay›fl biçimleri devletin gelece¤i içindir.
ew e. c
“Yaflad›¤› topraklar› gerçek bir yurtseverlik temelinde, herhangi bir ç›kar sa¤lamadan, do¤ru bir iliflkiyle ele alan azd›r. Genel olarak oturtulan bilinç; ‘faydaland›¤›n topraklar senindir’ fleklindedir. Vatan kavram› bile o kadar çarp›t›lm›fl ki, siyasi otoritenin s›n›rlar› vatan olarak tan›mlanm›flt›r. ‹nsanlar›n yaflad›¤› co¤rafyaya karfl› sorumluluk çarp›t›lm›fl, duyars›zl›k gelifltirilmifl ya da siyasal çerçeveden yaklafl›p ç›kar iliflkisine dönüfltürülmüfltür”
Toplum ulus devletin mali haline getirilmifltir
om
80
‹nan›fllar› özgür olmayan›n beyni ve kalbi özgür olamaz Baflta bir yurttafl› yurttafl yapan özellik, kamu yönetimiyle iliflkisini do¤ru ayarlamakt›. Kamu yönetimi gerçekten ortak yönetim olarak toplumun içinden ç›k›yordu ve toplumun denetimine tabiydi. Ama öyle bir noktaya vard› ki bütün bireyler ve toplum, devlete ba¤l› oldu. Demek ki yurttafl› yurttafl yapan temel kavramlardan biri daha bu flekilde dejenere edildi, çarp›t›ld›, bozuldu. Di¤er bir özellik üretim ile yurttafl›n iliflkisi konusudur. ‹lk dönemler yurttafl olmada kendi özgür üretimi önemli yer tuttu. Onu hayvandan ko-
May›s 2007 SERXWEBÛN
ne te we .c om
partan da emekti. Ama s›n›flaflma ile birlikte art›k eme¤ine sahip ç›kamaz oldu. Üretti¤i de¤erler baflka s›n›flar›n hanesine yaz›ld› ve gittikçe de s›n›f eme¤inin lehine, toplumsal emeklerin bütünün gelifliminin yads›nd›¤› bir toplumsal gerçekli¤e ulafl›ld›. fiimdi insanlar›n büyük bir k›sm› kendi eme¤inden uzakt›r. Ne yaratt›¤›n›n, ne yaratmad›¤›n›n, kendisine faydas›n›n ne kadar oldu¤unun, yine olmad›¤›n›n fark›nda olmamaktad›r. Kendi eme¤ine sahip olmayan bir insan bireyselleflemeyece¤i gibi, topluma da do¤ru kat›lamaz, sa¤l›kl› bir yönetim organizasyonu da oluflturamaz. Eme¤ini kapt›rd›¤› yere ba¤l› kal›r. ‹flte buna s›n›fsallaflma deniliyor. O aç›dan özgür yurttafl geliflmiyor. Demek ki emek, sömürüsüz üretim olgusu da çok köklü bir flekilde çarp›t›lm›flt›r. Yurttafll›¤› tan›mlad›¤›m›z inan›fllar›n do¤ru oturtulmas› çok önemlidir. ‹nan›fllar ya do¤rudur bireyi yönlendiriyordur, özgürlü¤e, eflitli¤e, komünal demokratik yaflama, do¤al toplumsal evrime sevk ediyordur ya da inan›fllar korkutuyor, ataerkilli¤e, tek tanr›l› dincili¤in çeflitli inan›fl biçimlerine veya devlete ba¤lanmam›z› sa¤l›yordur. Korkular›n, inan›fllar›n büyük k›sm› ataerkil ve devletçidir. Peki, böyle bir inan›fl›n›z varsa nas›l özgür olabilirsiniz? Olamazs›n›z. ‹nan›fllar, devleti, ataerkilli¤i ve tek tanr›l› dinleri onaylamaya götürüyor. Bu anlamda inan›fl› özgür olmayan birinin, beyni ve kalbi özgür olam›yor. Günümüz insan›n›n, özgürlük tutkular›n›n zay›fl›¤› da buradan kaynaklan›yor. ‹deolojik yaflamsal yap›lanman güçlüyse, inan›fl›n özgürlükçü, eflitlikçi, ütopik oluyor. ‹yi oluyor. Ama güçlü de¤ilse, belirtilen bu noktalarda, bireyi birey yapan temel özelliklerde zay›fl›k ç›k›yor. Örne¤in karamsar, gelecek hayali olmayan, yaflad›¤› günü nas›l yaflad›¤›n› bilmeyen, aray›fllar› olmayan bir insan, bir güç taraf›ndan rahat yönlendirilebilir. Bireye, topluma do¤ru inanç sistemi ile yaklaflmak, bu aç›lardan çok önemlidir. Bireyin, toplumun her türlü inan›fl› var, ama kendi ideolojik özü yok. Demokratik sosyalist bilinç ve demokrasi inan›fl› zay›f.
81
‹nsan›n en büyük de¤eri toplumsallaflmad›r
ww
w.
Toplumlardaki ortak ruh dedi¤imiz dayan›flma ruhu, asl›nda, öz yönetim, öz yeterlilik, tamamlay›c›l›k ilkelerinin hepsini bar›nd›ran önemli bir özellik olmas›na karfl›n, en zorda olan durumu yaflamaktad›r. Toplumsal dayan›flma, yani toplumsallaflman›n bafl›ndaki ortak ruh zedelenmifltir. Yurttafll›¤›n temel dayan›flmas›, a¤›rl›kla ortadan kald›r›lm›fl veya çok zor duruma getirilmifl ki bu da, yurttafll›¤›n temel formlar›ndan, tan›mlamalar›ndan birinin bozulmas›d›r. Tüm bu nedenlerle yurttafll›k, genel olarak krizdedir. Önderlik tarz›yla, özgür yurttafll›k sa¤l›kl› tan›mlan›p bir daha oturtulursa, baz› verilere ulafl›labilir. Yoksa bu haliyle, ne birey, ne devlet, ne devletin sa¤l›kl› bir iflleyifli var ne de toplumsallaflma güçlü ayakta tutulabiliyor. Gerçekten, inan›fllardan tutal›m ataerkilli¤e, toplumsal yap›lanmalardan yönetim sistemlerine, hepsi çok köklü bir de¤iflim halinde. Bu do¤al olarak ‘bir fley’ getirecektir. Özgür yurttafll›k ve tan›m›, toplumsallaflman›n do¤ru tan›mlanmas›, sayd›¤›m›z sorunlar› giderebilir. Baz› olgular›n gerçekli¤ini a盤a ç›kart›p yerli yerine oturtabilir. Toplumsallaflman›n gücünü devletin ele geçirmesinin meflrulaflt›r›lmas› için, bu yalanlar›n gelifltirilip ö¤retildi¤i a盤a ç›k›yor. S›n›fs›z, hiyerarflisiz, belli bir bi-
rey toplum dengesine dayanan, toplumsal cinsiyetçili¤in oluflmad›¤›, otoriter de¤il, gönüllü yöneticili¤e dayanan ve do¤an›n göbe¤inde kurulan toplumsallaflman›n, hiyerarfli, s›n›fsall›k ve devletçilik ad›na ele geçirilmesi yaflan›r. Özgür yurttafll›k bilinci bunun fark›na varmakt›r asl›nda. Özgür yurttafll›k ve özgür yurttaflla toplumsallaflma, toplumsallaflman›n düzeltilmesidir. Bafl afla¤› edilmesidir. Devlet taraf›ndan ele geçirilmifl toplumsallaflma gücünün, yeniden devletin elinden al›n›p topluma geçmesidir. Devletin ele geçirdi¤i bireyin, devletin elinden al›nmas›d›r. Ulusun, devletle olan gayri meflru evlili¤inin bozulmas›d›r. Ulusu yeniden kendi formuna oturtmakt›r. En önemlisi de toplumun hepsi devletin k›l›nm›flt›r. Öyle bir aflamaya varm›fl ki bütün toplum devletin olmufl, çeflitlili¤i devlete benzefltirilerek ortadan kald›r›lmak istenmifltir. Bu çok daha tehlikeli bir aflamad›r. Kapitalist toplumun etkisinde olmayan kimse yoktur. ‹nsan›n en büyük de¤eri olan toplumsallaflma, yönetim organizasyonlar› taraf›ndan ele geçirilmifltir. ‹flte bunu düzeltmenin tek biçimi olan (ki bu düzeltilmeden, ne eflitlik, ne de özgürlük olur, ne do¤al inanç, do¤al dil ve kültür ne de do¤al örgütlülük olur) bu de¤erlerin devletin elinden kurtar›lmas› faaliyetidir özgür yurttafl bilinci ve özgür yurttafl toplumsallaflmas›.
SERXWEBÛN May›s 2007
82
Bir türkünün anlat›m›d›r Zap yaflam›
om
“Akflam›n son ›fl›klar› vuruyor defterime. Oturdu¤um büyük kayadan güneflin bat›fl›n› izleyebiliyo-
rum. Gri bir sis çökmüfl Amediye Bo¤az›’na. Bahar›n vazgeçilmez rüzgar› bulutlar›n alt›ndan esiyor. Zap alan›n› bir bafltan bir bafla geçip gidiyor Kuro Jaro’nun zirvelerine”
ww
w.
ne t
13 May›s fiehit Kahraman noktas›ndan ayr›l›yoruz. S›k orman› ve elma a¤ac› bol olan bu noktaya daha karlar yerdeyken gelmifltik. Mangalar›m›z›, k›fl ile bahar mangalar›ndan esinlenerek yapt›k. Bahar›n Zap’a nas›l yavafl yavafl geldi¤ini buradan izledim; a¤açlar›n tomurcuklan›fl›n›, çiçeklerin renkleniflini, vadide sakince akan suyun kar sular› ile coflup coflup kabard›¤›n›, kufllar›n, sincaplar›n, kar›ncalar›n, kurtçuklar›n hareketleniflini... Darac›k vadinin giriflinde y›k›k, boflalt›lm›fl bir ermeni köyü vard›. Noktam›z bu köyün on befl dakika afla¤›s›nda, meyve, kezvan ve palamut a¤açlar›n›n aras›ndayd›. Bahara buradan ‘merhaba’ dedik. Fazla uzak olmayan, hatta oturdu¤um yerden bile görebildi¤im Hakkari tepesinin eteklerinde olan yeni noktaya gidece¤iz. Bu noktan›n tüm bölük için ayr› bir yeri, anlam› vard›. fiehit Kahraman ismini bu noktaya bölü¤ümüz verdi. Daha önce ad› yoktu diye de¤il, Kahraman›m›z› burada flehit verdi¤imiz için. *** Kahraman, uzun, ince boyluydu. Esmer teninde kara gözleri ›fl›l ›fl›l yanard›. Yafl›n› bilmiyordu, fakat sade yüzüne ve davran›fllar›na bakt›¤›n›zda, 15’ten yukar› demezdiniz. Do¤u Kürtlerindendi. Kendisinden bahsetmeyi sevmedi¤inden, devrime nas›l kat›ld›¤›n› çok az kifli bilirdi. Ben de sicilini al›rken ö¤renmifltim; gazetede partiye iliflkin bir haber okuyor. Parti hakk›nda daha fazla bilgi ö¤renmek isterken, Kürt oldu¤unu, komflu ülke dedikleri yerlerde de Kürtlerin yaflad›¤›n› ve bunlar›n ezildi¤ini vs ö¤reniyor. Partiye 1997 ilkbahar›nda, s›n›r tan›mayan asi da¤ olan Zagroslar’da kat›l›yor. As-
keri ve siyasi e¤itimini almas› için O’nu Zap alan›na gönderiyorlar. O günden bu yana da Zap alan›ndaki askeri faaliyetlere kat›lm›fl. Kahraman arkadafl› tan›mak güç oldu¤u gibi, sevmek de bir o kadar kolayd›. Kapal›l›¤› ve utangaçl›¤› yüzündeki gülümseyifline yans›d›¤›nda muzip bir fleyler düflünüyor san›rd›m, ama hiç k›zamazd›m. Fedakar, atik, at›lgan m›yd›, bilemiyorum. Bildi¤im, çok disiplinli olufluydu. Yapt›¤› ifle son derece duyarl› yaklafl›r, en iyisini yapma iste¤i duyard›. Ufak bir hatay› bile asla affetmez, bafl›n› önüne e¤erek, “dikkat bike” derdi incitmeden. Bir gün O’nu, yefleren çimenlere dikkatle bakarken gördüm. Ne düflünüyordu, hiç tahmin edemedim. Ama öyle sade, çocuksu gülümsüyordu ki... Yeflili seviyordu. Hiç kimse, hatta kendisi bile bilmiyordu yeflili ne çok sevdi¤ini. 11 Mart sabah› saat 04:00’te büyük bir patlama ile sars›ld› kamp›m›z. Önce nokta bask›n› zannedip, silah ve çantalar›m›z› al›p h›zla mangalardan ç›kt›k. Bizim mangan›n hemen üst taraf›na kurulmufl olan Rençber arkadafl›n mangas›ndan, karanl›¤›n henüz sökülmedi¤i gökyüzüne alevler yükseliyordu. Yak›n mangadaki arkadafllar ile nöbetçiler, yang›n› fazla ilerlemeden söndürdüler. Biz de oraya do¤ru kofltuk. Herkes koflturuyordu. Yüzler kayg›l› ve gergindi. Neden oldu¤unu bilmiyorum, ama bir türlü a¤z›m› aç›p soram›yordum da çünkü duyuyordum. ‘Bomba patlad›! Kan kaybediyor! Acele edin!’ Kimde patlad›, kim kan kaybediyor diye soram›yordum. Birden Kahraman’›n sesini duydum. “Karker kurtar beni, ölüyorum” diyordu. Demek yaralanan Kahraman arkadaflt›. Hava yavafl yavafl ›fl›yordu. Gök-
yüzünde ufuk pembe renge bürünüyordu. Rüzgar vadiden h›zla geçti gitti. Dilan arkadafl sorunlar›, olumsuzluklar› kolay kolay yüzüne yans›t›p savaflç›lar›n› pani¤e sokmazd›. E¤er a¤layacak kadar üzgünse ve bunu saklayam›yorsa, çözümsüz kalm›fl demektir. Yutkundu, ellerini önünde birlefltirmiflti. Kimseye bakmadan konuflmaya çal›fl›yordu. “Arkadafllar, biliyorsunuz Rençber arkadafl›n mangas›nda bomba patlad›. Saat 02:00’de, Rençber arkadafl›n mangas› tepe nöbeti için kalkm›fl. Kahraman arkadafl rahats›z oldu¤unu söyleyince, O’nun yerine baflka bir arkadafl› kald›rm›fllar. Kahraman arkadafl›n raxt›n› alm›fl ve O’na, iki bombal› palaskas›n› vermifl. Kahraman arkadafl tepeciler gittikten sonra sobay› iyice odun doldurmufl ve çok yak›n›na uzanm›fl, soban›n ›s›s›yla bombalardan biri patlam›fl. Doktoru ça¤›rd›k, ama durumu çok a¤›r” deyip gözyafllar›na bo¤uldu. Kahraman arkadafl, bayan tak›m›n›n en çok sevdi¤i gençlerden biriydi. Raperin arkadafl›n a¤lad›¤›n› gördüm. Di¤erleri ise suskun oturuyorlard›. “Heval Dilan, Kahraman arkadafl› görmek istiyorum” dedim. Sesinde aç›klayamad›¤›m, ama do¤rulu¤una inand›¤› bir hava ile “görmezsen daha iyi olur” dedi. Dilan arkadafla duydu¤um güvenden mi, yoksa Kahraman arkadafl›n haf›zamdaki görüntüsünün bozulmamas›n› istememden mi bilemiyorum, kabul ettim. Dilan arkadafl ile birlikte çat›s› uçmufl, ön duvar› az da olsa y›k›lm›fl mangan›n› yan›ndaki koca palamut a¤ac›n›n dibine oturduk. Mangan›n önündeki az önceki kofluflturma yoktu. Sakin, sessizdi her fley. ‹lk defa her fley bu kadar renksiz görünüyordu gözüme. Biri daha gitmiflti. Henüz 15’indeydi Kahraman. Kahra-
ew e. c
“Yol gelip geçti yan›mdan upuzun”
May›s 2007 SERXWEBÛN sem dahi ne sallant›dan dolay› ses ç›kar›r ne de beni rahats›z ederdi. Bir yandan da yük yapma biçimini bana ö¤retmeye çal›fl›yordu. Nafile, benim gözüm daha farkl› bir fleydeydi. BKC tafl›mak istiyordum, ama yeni oldu¤um için vermediler. Ben de önerim ile BKC yard›mc›s› oldum. BKC’ci arkadafla uzun yol yürüyüfllerinde yard›mc› olacakt›m ve görevimin de sadece bununla s›n›rl› oldu¤unu düflünüyordum. Ancak küçük bir ayr›nt›y› unutmuflum; BKC yard›mc›s› 200 mermi de tafl›yormufl. Keflke bunu öneriyi yapmadan önce ö¤renmifl olsayd›m. Neyse, gelifliyorum galiba. Yeni noktam›za ulaflt›¤›m›zda, hava kararmak üzereydi ve ya¤mur çiseliyordu.
Ve kimse bilmeyecek yeflili ne çok sevdi¤ini Seyredemeyeceksin sular›n narin ak›fl›n› Güneflin do¤uflunu izleyemeyeceksin”
ne te we .c om
man, ruhunu tafl›d›¤› topraklar› için tutmufltu da¤lar›n yolunu. Kimsenin disiplinsizlik yapmas›na müsaade etmez, an›nda uyar›rd› kurallar› ihlal edenleri. Savaflta ilk hatan›n son hata olabilece¤ini bilecek kadar eskisiydi hayatta. Keflke O’na bu sefer ben, “dikkat bike” deseydim. Saatime bakt›m, 05:30’a geliyordu. Ufkun pembeli¤i, yerini sar›ya b›rakm›flt›. So¤uk, ya¤mur kokulu rüzgar esiyordu. Baz› mangalar›n bacalar›ndan ç›kan duman, gökyüzüne kara bir çizgi gibi uzan›yordu. Ac› bir 盤l›kla içiminden dünyas›ndan gerçe¤e döndüm. Gökyüzünde, sar›n›n hükmünü icra etti¤i o vakitte Kahraman›m›z flehit düfltü. Yamaca kurulu kamp›m›z›n üst taraf›nda duran iki koca kezvan a¤ac›n›n aras›na derince kazd›¤›m›z mezara gömdük Kahraman›m›z›. Bütün noktalar›n isminin bir hikayesi vard›r ya, fiehit Kahraman noktas›n›n hikayesiydi buydu iflte. *** Nokta de¤ifltirece¤iz. Manga naylonumuzu söktük ve fazla eflyalar›m›z› saklad›k. O gün, gerillan›n bir yönünü daha keflfettim; ihtiyac›n›n d›fl›ndaki hiçbir fley tafl›m›yordu. Eskiden, insan›n en do¤al ihtiyac› olarak düflündü¤üm eflyan›n gerillada fazla anlam ifade etmedi¤ini gördüm. Bunu anlams›z k›lan ise zaman kavram›na yükledi¤i manayd›. Planlamas›n› yaparken ne çok uzun bir zaman dilimini düflünüyor ne de k›sa. Küçük s›rt çantas›na s›¤d›rd›¤› tüm eflyalar›n› da buna göre düzenliyor ve tedbirini al›yordu. Herkesin tafl›yaca¤› yükler belirlendi. Raperin BKC’yi, Berbang daha uzun sürece¤e benzeyen bahar ya¤murlar›ndan korunmak için manga naylonunu, di¤er arkadafllar da öbür eflyalar›. Bana da lojistik çantas›n› verdiler. Çantam›n içinde bir anda kara çaydan›, taba¤›, bardaklar›, flekeri, tuzu buluverdim. Dilan arkadafl bu lojistik eflyalar›n› tüm hamaratl›¤›yla çantama öyle bir dizdi ki aylarca yürü-
83
ww
w.
Sabah ilk uyar›lar yap›ld›. ‘Dumana dikkat edin, dumans›z atefl yak›lacak’ deniliyordu. Nas›l olacaksa! ‘Nöbetler duyarl› tutulacak,’ demek operasyonun ç›kma ihtimali yüksek. Genç Rozerin arkadafl aniden rahats›zland›. Ona bahar›n ilk kekiklerinden ekflili pirinç çorbas› yapt›m. Tabii atefli ben yakt›m. Duman ç›k›yordu, ama kimse uyar› yapmad›. Sonra sordum. Hava kapal› oldu¤u için duman ve sis iç içe giriyormufl, bu nedenle fazla bir zarar› yokmufl. Ucuz atlatt›m. Dün Kahraman arkadafl› düflündü¤üm için olsa gerek, bugün s›k s›k an›ms›yorum. Ayr›ca nöbetimde O’nun için fliir yazd›m.
“Yeni filizlenirken yaflam umudun Kimse anlamad› sessizli¤e vurgunlu¤unu
16 May›s Yeni noktam›zdan 1,5 saat uzakl›kta olan Cudi tepesine geldik. Karfl›da Amediye bo¤az› ve bahar tepesi var. Sa¤daki Hakkari tepesi, Metina-Zap s›n›r› say›l›yordu. Hakkari ismini de orada kalan muhabere grubunun kodundan al›yordu. Solda ise gri bir pusa bürünmüfl yalç›n kayal›klar› ve dalgal› gibi duran ete¤iyle Kuro Jaro ya da gerilla diliyle Kure Jahro. Cudi tepesi, Zap’ta savafla en uygun araziye sahip. S›k orman›, kayal›kl› tepeleri ile labirenti and›r›yor. Her yer birbirine benziyor ve yolu kaybetmemek büyük bir ustal›k istiyor. Do¤a burada bir baflka canl›. Sabah çiseleyen ya¤mur damlac›klar› kalm›fl yapraklar›n üzerinde. K›r çiçeklerinin henüz aç›lm›fl sar› turuncu yapraklar› taptaze. Islak toprak kokusuna kar›flm›fl taze ot kokusu geliyor. Gökyüzü bugün flaka yapar gibi önce çiseledi, sonra bulutlarla kapand›, ha b›rakt› ha b›rakacak derken, birden bire aç›ld›, günefl sar› s›cak ›fl›nlar›n› yayd›. Temiz ve kuru yapraklardan yapt›¤›m›z mangam›z›, ya¤mur ya¤maya bafllar bafllamaz naylonu a¤aç dallar›n› ba¤layarak kuruca¤›z. Geceleri so¤uk olur düflüncesiyle, mangan›n uygun bir yerine çarber yapt›k. 17 May›s Sabah so¤uktan titreyerek uyand›m. Gece kenarda uyudu¤um için s›rt›m buz kesmiflti. Arkadafllar›n her gece ‘gel ortam›zda yat’ demelerinin nedenini böylece anlad›m. Sabah atefli için haz›rl›k yapt›k. Odunlar, gerilla atefli düzenine göre dizildi. Çaydanl›k haz›r, çakmak elde, biz sab›rs›z ve donuyoruz. Atefli yakmadan önce günefl görünmüyor ise de oldukça yükseldi¤ini, Hakkari tepesinin zirvelerine vu-
SERXWEBÛN May›s 2007
84
w.
ww
18 May›s Ruken arkadafl ile sabah atefli bafl›nda bafllad› sohbetimiz. Sohbetin ak›fl›na öyle kapt›rm›fl›z ki kendimizi, günefl Zap’a tepeden bak›ncaya kadar oturdu¤umuz yerde kala kalm›fl›z. “Okuma yazma biliyor olsayd›m, tüm gerilla yaflam›m› yazard›m” dedi en son. Kaç kad›n onun gibi yaflam›fl bilemiyorum, ama anlat›rken, insan›n flaflk›nl›k içinde kalmamas› mümkün de¤il. Her biri bir roman konusu olan k›sa an›lar›n› öyle sade ve s›radan anlat›yor ki, sanki her kad›n›n bafl›ndan böyle fleyler geçebilirmifl ya da yaflad›klar› her zaman, her yerde tekrar yaflanabilirmifl gibi. 1988’de, Botan eyaletinden ablas› ile kat›lm›fl mücadeleye. Garzan ve Zagros’da kalmas›na ra¤men, her kayal›¤›, her patika k›vr›m›n› Gabar’a benzetirdi. Gabar’a adeta afl›kt›. Yaflam› köyün s›n›rl›, hatta a¤a babas›n›n evinin s›n›rlar›n› aflmam›flt›. Bu nedenle, “yaflam› partide ö¤rendim” diyordu. “Hem de düfle kalka.” ‹nisiyatifli oluflu ile tan›yor herkes O’nu. Ruken Silopi denince, ‘inisiyatifli komutan’ deniliyor. Takip etti¤im kadar›yla da öyle. K›sa bir süre önce, beraber lojistik birimine gitmifltik. Orada çal›flan arkadafllar› öyle bir elefltirdi ki, birim komutan› y›ll›k erzak da¤›t›m listesini O’na okudu ve bölü¤ümüze fazladan üç teneke ya¤ gönderdi. Oldukça zorlanm›fl. Baz› kiflilik özellikleri nedeniyle çevresini de oldukça zorlam›fl. Ama ba¤l›l›¤›ndan hiç flüphe duyulmuyor. Hatalar›n›n kayna¤›nda yatan nedenin kendisindeki dönüflmeyen yönler oldu¤unu iyi biliyor ve bunu anlatt›¤› her an›s›na çekinmeden ekliyor, “bilmedi¤im için bu hatay› yapt›m.” YAJK e¤itim devresinde oldukça yo¤unlaflm›fl
ew e. c
avuçta veriyor insana. Pet flifleleri h›zla doldurup haz›rlad›k. Mutfakç› erkek arkadafllardan yük yap›m› için yard›m istedik. Yard›ma Diyar arkadafl geldi. Önce söylendi, sonra kendi kendine yard›m etmeye geldi. Onun da huyu böyleydi. Bir o kadar da ifline hassas ve özenli yaklafl›rd›. Karakoçanl›yd›. Avrupa’dan kat›lm›fl, Önderlik e¤itimini ald›ktan sonra gerillaya gelmiflti. ‹lkeli ve çok flakac›yd›. Her sözü kahkahalara neden olurdu. Yükümüzü ba¤lad›ktan sonra, bir saatlik yokufla do¤ru yol ald›k. Raperin yine önde, ben ise so¤uk su ile y›kad›¤›m saçlar›m›n kirlenmemesi için arkada. Diyar arkadafl ise tepe ç›k›fllar›nda zorland›¤› için, daha da arkada yürüyor. Yokuflun dik olan k›sm›nda yükümüz düfltü. Yükü tekrar ba¤lamaya çal›fl›rken tek yapt›¤›m›z fley gülmekti. Noktaya geldi¤imizde, akflam çay› için bekleniyorduk. Akflam›n son ›fl›klar› vuruyor defterime. Oturdu¤um büyük kayadan güneflin bat›fl›n› izleyebiliyorum. Gri bir sis çökmüfl Amediye Bo¤az›’na. Bahar›n vazgeçilmez rüzgar› bulutlar›n alt›ndan esiyor. Zap alan›n› bir bafltan bir bafla geçip gidiyor Kuro Jaro’nun zirvelerine.
om
“Akflam›n son ›fl›klar› vuruyor defterime. Oturdu¤um büyük kayadan güneflin bat›fl›n› izleyebiliyorum. Gri bir sis çökmüfl Amediye Bo¤az›’na. Bahar›n vazgeçilmez rüzgar› bulutlar›n alt›ndan esiyor. Zap alan›n› bir bafltan bir bafla geçip gidiyor Kuro Jaro’nun zirvelerine”
ne t
ran sar› ›fl›¤›ndan anlayabiliyorduk. ‘Atefli yakabilirsiniz’ komutu gelince iki sonuç ç›kar›yorduk. Birincisi, atefli yak›p ›s›nabilir, kara çaydanl›kta demlenen çay› yudumlayabilirsiniz. ‹kincisi, ‘bugün operasyon yok.’ Bana göre olmamas› veya gecikmesi sevindirici. Ama eski gerillalar öyle düflünmüyor. Raperin, ‘operasyon stresini yaflamaktansa, operasyonun içinde olmay› tercih ederim’ diyor. Bu tercih öyle bir iki arkadaflla da s›n›rl› de¤il. Tüm arkadafllar böyle düflünüyor, benim d›fl›mda. Herhalde ben de birkaç operasyon geçirirsem durumu daha iyi anlar›m. Su tafl›yoruz. Noktam›z çeflmeden bir saat uzakl›kta. Günde iki kez suya gidiyoruz. Yedekte birkaç flifle su bulunduruyoruz. Bölü¤ümüzün yaklafl›k 200 pet fliflesi var. Bunlar› lojistikçi arkadafl eflit oranda mangalara da¤›t›yor. Her manga oldukça tedarikli kullan›yor. Her gün dört arkadafl su getirmek için görevli oluyor. Bugün ben ve Raperin arkadafl görevliyiz. Raperin arkadafl Afrinli ve eski bir gerilla. ‹nflaat mühendisli¤ini okumufl. Uzun boylu, zay›f ve düz saçlar› hep örülü. Raperin’i Raperin yapan temel özelli¤i ise sessizli¤i. Onunla 20 y›l yan yana kalsan dönüp bir fley sormaz, bir duygusunu paylaflmaz. Söyleneni yapar ve köflesine çekilir. Çok elefltirilmifl bu sessizli¤i, ama art›k herkes taraf›ndan kan›ksanm›fl. Sessiz, ama mangada olmad›¤›nda yeri öyle belli oluyor ki. Kimseyi incitmiyor ve kendisinin de incinmesine izin vermiyor. Bazen tekmillerde de beklenmedik çok radikal elefltiriler yap›yor. Aksi kara kat›rla, 200 pet flifle dolusu su ve önceden yap›lm›fl ekmekleri getirecektik. Gidifl yolumuz hep inifl oldu¤u için fazla zorlanmad›k. Raperin kat›r›n ipini tutmufl önde, ben de ç›kan tozdan daha fazla kirlenmemek için oldukça arkada. Yol boyunca radyodan haberleri dinledim. Yeni açan ceviz yapraklar›n›n genzi yakan keskin kokusundan anlad›m çeflmeye ulaflt›¤›m›z›. Çeflmenin buz gibi suyu, do¤an›n huzurunu bir
May›s 2007 SERXWEBÛN kararmas›n› beklemeye bafllad›k. Uçurumun Zap taraf›na bakan yüzünde oturduk. Buras›, köy görevlerine geldi¤imizde bekledi¤imiz ve köyden ayr›ld›¤›m›zda uzun ara verdi¤imiz yerdi. Çay yap›yor, bazen birkaç saatli¤ine uyuyor ve görevde bafl›m›zdan geçenleri anlat›p gülüflüyorduk. Uçurumun görkemine, önünden akan küçük çay efllik ediyor. Kar sular›n›n erimesiyle oldukça coflmufl, neredeyse gürüldeyerek ak›yordu. Hava karar›r kararmaz, iki uçurum kayal›klar›n›n aras›ndaki dönemeçli, çak›l tafll› yoldan indik. Bahçelerin içerinden iz ç›karmadan geçtik. Yolun en zor yeri, Amediye flehrine giden büyük cadde. Buray› geçmek çok riskliydi. Cadde, Amediye flehrinde kurulmufl olan lazerli tanklar›n denetiminde. En ufak bir harekette bile atefl aç›l›yor. Bazen yolunu flafl›ran bir köylü ya da sürüden ayr›lan bir koyun geçse, yo¤un top at›fllar›na tutuluyordu. Bu-
fiaflk›n flaflk›n bak›yordu. Neden flafl›rd›¤›n› biz de anlamad›k. Hemen sordu, “ne taraftan geliyorsunuz?” Grup sorumlusu Hejar arkadafl bafl›n›n üzerinde daire çizerek, “fluradan geliyoruz” dedi. Genelde nereden geldi¤imizi söylemezdik. Kad›n ›srarla sorunca, ‘neden soruyorsun’ dedik. “Bugün peflmergeler topland›. Yar›n operasyona ç›kacaklar” dedi kad›n. Gelen siparifllerimizi al›p h›zla yola koyulduk. Zikzakl› uçurum yolundan gecenin karanl›¤›na kar›flt›k. Kad›n›n haz›rlad›¤› ekme¤e sar›lm›fl peynir dürümlerini yemek için her zaman suya indi¤imiz çeflmenin bafl›nda durduk. Heja arkadafl küçük cihaz› ile farkl› farkl› kanallar› dinlemeye bafllad›. Bir ara baz› konuflmalar› uzun uzun dinledi ve “toparlan›n, hava ayd›nlanmadan tepeye ç›kmal›y›z, operasyon bafll›yor” dedi. Saate bakt›m, havan›n ayd›nlanmas›na yar›m saat kalm›flt›. Ama yürümemiz gereken yol, en az bir saatlik yokufltu, ayr›ca biz çok yorgunduk. Hejar arkadafl öyle acele ediyordu ki, talimat oldu¤u için kofluyoruz (ya da koflam›yoruz) nefesim kesiliyor, biraz bekliyorum, sonra tekrar koflmaya bafll›yorum. Silah›m› Gaffur arkadafl ald›. Daha rahat koflmam için yapt›¤› bu centilmenli¤i hiç unutmayaca¤›m. Hani derler ya k›l pay› kurtulmak, Cudi tepesinin labirent kayal›klar›na ulaflt›¤›m›zda, tam karfl›m›zdaki Bahar tepesinin bulutlu zirvelerinde KDP peflmergeleri atefl yakt›. Görüntü vermeden arkadafllar›n yan›na gittik. Hepsi moralliydi. Asl›nda biraz panik olmufllard›r diye bekliyordum, ama oldukça moralliydiler ve espriler devam ediyordu. Diyar arkadafl› gördü¤ümde, “Gözün ayd›n, bekledi¤in operasyon bafllad›” dedim. fiimdi atefl yakmak daha hassas bir ifl. Sadece odun toplama ile yetinmeliyim. Operasyon süresince flu dumans›z atefl nas›l yak›l›r, ö¤renece¤im.
ne te we .c om
ve belli oranda dönüflmüfl de. Yaflam›ndan kesitler yazmak isterim. Dünyan›n hiçbir yerinde ve hiçbir devriminde kad›nlar böylesi olaylar yaflamam›fllard›r. Zaten çantas›nda tafl›d›¤› bofl defteri s›k s›k ç›kart›p bana gösteriyor. “Çantam ne kadar a¤›r olsa da defterimi atmayaca¤›m. Yazacaks›n de¤il mi” diyor. Tak›m komutan›m Ruken. Savafl› ondan ö¤reniyorum. Bana savaflta yön gösteriyor. fiimdi ise küçük bir k›z çocu¤unun bir fley isterken ki masumlu¤u var yüzünde. Ruken arkadafla yazaca¤›m› söylemedim, ama operasyon -e¤er bafllarsa- bitti¤inde yazaca¤›m. Ona yazaca¤›m› söylemesem daha iyi olur. Çünkü herhangi bir engel ç›karsa hayal k›r›kl›¤›na u¤ramas›n› istemiyorum. Ya¤mur ya¤aca¤a benziyor.
85
20 May›s Nihayet, uzun zamand›r bekledi¤i-
“Akflam ya¤an ya¤mur topra¤› ve kuru otlar› oldukça kayganlaflt›rm›fl, rüzgar toprak kokusuyla dolmufltu. Gökyüzünde bulutlar toplan›p da¤›lmalar›na ra¤men, berrak bir mavilik vard›. Verimli topra¤› olan Bahar tepesinde, üzerinde flebnem olan çiçeklerin sar›, turuncu renkleri daha bir parl›yordu”
nun için de köylüler gece evlerinden ç›kmaz yol trafi¤e kapan›rd›. Biz nas›l m› geçiyoruz? Bu da gerillan›n s›rr›... Bu yoldan geçerken, flehit düflen arkadafllar›n an›lar›n›n gere¤i, kay›p vermeden ayr›lmam›z gerekiyor buradan. H›zla caddeyi geçtik ve birkaç saat sonra, Gare s›n›r›nda bekleyen di¤er kurye arkadafllarla bulufltuk. Grubu onlara devrettikten sonra, h›zla döndük. Dönüfl daha kolay oldu. Bas›k daml› evlerin pencerelerinden fanus ›fl›klar› görünüyordu. Köylüler çoktan uyumufl, genzi yakan tezek kokusunun kar›flt›¤› ›slak toprak kokan bir sessizlik çökmüfltü köyün üzerine. Ne garip, ayn› havay› soluyoruz, ama ne kadar da farkl› dünyalarday›z. Kap›y› çald›ktan iki dakika sonra, bizi her zaman karfl›layan evin genç o¤lu açt› kap›y›. Uykulu gözleri gülümsüyordu. Biraz sonra kap›n›n çal›nd›¤›n› duyup uyanan orta yafll› kad›n geldi.
ww
w.
miz, rüyalar›m›za giren, esprilerimize konu olan operasyon bafllad›. Dün sabah erkenden ... köyüne, rutin görevimize gittik. Küçük bir gruptuk. Temel amac›m›z, Metina’dan gelen Gare’ye geçecek olan gruba kuryelik yapmakt›. Köy yolumuzun üzerinde oldu¤u için, siparifllerimizin gelip gelmedi¤ini de soracakt›k. Gare’ye gidecek grup bize ulaflt›¤›nda, saat 10’a geliyordu. Akflam ya¤an ya¤mur topra¤› ve kuru otlar› oldukça kayganlaflt›rm›fl, rüzgar toprak kokusuyla dolmufltu. Gökyüzünde bulutlar toplan›p da¤›lmalar›na ra¤men, berrak bir mavilik vard›. Verimli topra¤› olan Bahar tepesine ulaflt›¤›m›zda, burnumuza meyve a¤açlar›n›n keskin çiçek kokular› çarpt›. Üzerinde flebnem olan çiçeklerin sar›, turuncu renkleri daha bir parl›yordu. Geçece¤imiz yolun keflfi için iki arkadafl bizden ayr›ld›. Biz de her zamanki bekleme yerimizde havan›n
22 May›s Hakkari tepesine hava sald›r›s› yap›l›yor. Oturdu¤um yerden izleyebiliyorum. Uçaklar ard arda dal›p vuruyor. Geçen y›lki 14 May›s operasyonunu yaflayan Rençber arkadafl, “bomba-
SERXWEBÛN May›s 2007
25 May›s Dün tepeciydik. Hava karar›r kararmaz noktaya geldik. Bayan arkadafllar
bizim için yemek ve çay haz›rlam›fllard›. Mangam›z›n portatifini arad›m. Ayfer arkadafl sade yüzündeki masum ifadeyle, “eyleme gitti” dedi. Biz tepedeyken eylem düzenlemesi yap›lm›fl, tak›m›m›zdan Baran (Fatma Arslan), Rozerin ve Ruken arkadafl gitmiflti. Baran arkadafl›n içinde oldu¤u grup, Bahar tepesinden gelebilecek güce müdahale edecekler. Bir grup, Amediye tepesindeki çeflmeye pusu atacak. Ruken, Rozerin ve Serhat arkadafllar da hem eylemi koordine edecek hem de sald›r› grubunun savunmas›n› yapacaklar. Sabah saatlerinde eylem çat›flmaya dönüflmüfl, ayr›ca planlanan saatten çok önce bafllam›flt›. Herkes çok kayg›l›. Çemberin içindeler, ama operasyonun ilk günlerinde yap›lacak eylemin düflman üzerindeki olumsuz etkisi, riski göze almaya de¤iyordu. Vak-
w.
ww
23 May›s Tüm gün düflman› izledim. Hakkari tepesinde Türk ordusu var. Bizim sa¤›m›za düflüyor. Bahar ve Amediye tepelerinde ise KDP peflmergeleri var. Asl›nda bilinçli bir konumlanma. Eylem yapaca¤›m›z› tahmin ediyorlar ve eylem yap›labilecek yerlere peflmergeler yerlefltiriliyor. Askerler ise sald›r› ihtimali vermedikleri Hakkari tepesinde. Arkadafllar›m›z bu durumu gözeterek eylemi planlayacaklar.
tinden önce bafllamas› herkesi kayg›land›r›yordu. Bölük komutan›m›z Karker arkadafl en yüksek kayaya ç›km›fl, hiç hareket etmeden eylem yerini gözlüyordu. Cihaz ile onlara talimat veriyordu. Biz ise dün gece hiç uyuyamaman›n verdi¤i yorgunluktan olsa gerek, buldu¤umuz gölgelikte dinlenmeye çal›fl›yorduk. Ama eyleme giden arkadafllar› düflündükçe, sohbet onlara kay›yordu. Rozerin gitmeden önce, defterini küçük Sarya’ya bana vermesi için b›rakm›fl. Bu defteri çok yak›ndan tan›yorum. Okuma yazma ö¤retti¤im defterdi. Rozerin Spêrtî.. Ailesi Maxmur kamp›na gitmek istemifl, ama bir türlü olmam›fl. Böylelikle Rozerin arkadafl›n yaflam› 12-13 yafl›na kadar yollarda, sürgünde geçmifl. Bu nedenle okula gidememifl ve çocuklu¤unu yaflayamam›fl. O’na okuma yazma ö¤retiyorum. Kendisi çok s›k›l›yor. Bir gün içinde ö¤renip, okumak ve yazmak istiyor. Bazen de b›rak›p gidiyor. Ama tak›mdaki arkadafllar›n zorlamas› ile tekrar yan›ma geliyor. Defterin son sayfas›na tak›ld› gözüm. “Sen bir sorunkeflsin” yaz›yordu. Bana, “kendi kendime bir fleyler yazd›m, sonra kontrol etmeni istiyorum” demiflti. Demek buymufl yazd›¤›. Gelince, O’na bir flaka da ben yapaca¤›m. Gitmeden önce Baran arkadafl› görmek, eylem heyecan›n› paylaflmak isterdim. O’nun eyleme gitme isteminin büyüklü¤ünü biliyordum. Baran arkadafl Serhatl› bir tiyatrocu. Sar› saçlar› ve narin endam› ile güzel bir gerilla. Gerillac›l›¤›n her yönünü ö¤reniyor, en ‘yap›lamaz’ denilene bile kofluyor. Da¤lara ve gerillac›l›¤a afl›k. O’nun bir de çocuk yönü var. Ruken arkadafl bu y›l beni de Baran arkadafl› da tüm eylemlere kataca¤›na söz vermiflti. Ne yaz›k ki eylem düzenlemesi yap›l›rken tepeciydim.
ew e. c
Cihazda sesi gelen peflmerge avaz avaz ‘aç›z, ekmek istiyoruz’ diye ba¤›r›yordu yar›m yamalak Türkçesiyle. Türk subay› önce sessiz kald›, sonra ‘kes sesini, afla¤›l›k herif’ dedi. Ve cihazdan bir daha ses duyulmad›. Basit bir konuflma de¤ildi. Karfl›l›kl› söylenen bu iki cümle içinde Kürtlerin makus tarihini derinden hissedebiliyordum. Kendi onurunu iki ekme¤e ba¤layanlar, halk›n›n onuru için da¤lara ç›kan bize karfl› savafl›yordu. E¤er sorun ekmekse, parti onlar› doyurabilirdi. Ama sorun, onur, irade ve özgürlük sorunu olunca, iki ekme¤in ötesinde düflünmeleri gerekiyordu.
ne t
lamay› bitirdikten sonra, kobra ile indirme yapacaklar” dedi. Bu bombalama tedbir amac›yla yap›l›yordu. Yakmadan, y›kmadan da¤lara ç›kam›yorlar. Ya ormanlar› yak›p o alana girecekler ya da böyle 40-50 kazan bombas› at›p, tozu dumana katarak o tepede birkaç gün yaflayacaklar. Dürbün ile Amediye tepesindekileri izleyebiliyorum. Çok küçük bir alan› kullan›yorlar. Bir de hep ayn› patikadan sadece ceviz a¤ac›n›n alt›ndaki çeflmeye gidip geliyorlar. Daha önce biz de orada kalm›flt›k. Ama biz o tepenin her yerinde kal›yorduk. Çünkü oras› bize ait. Art›k su getirmeye gidemiyoruz. Yaln›zca geceleri, üç arkadafl kat›rla bir sefer gidip su getirebiliyor. Nöbetçiler daha duyarl›. Bölük komutan›m›z Karker arkadafl sabaha kadar uyumuyor. Sabah keflfini yapt›ktan sonra, bir iki saatli¤ine kamp›n orta yerinde, bir kaya gölgesinde küçük battaniyesine sar›narak uyuyor. Nöbetçiler ve bölük yönetimindeki arkadafllar düflman› sürekli olarak takip ediyor. Söylemiyorlar, ama eylem planlamas› oldu¤unu zannediyordum. Fakat bu operasyon içerisinde eylemin nas›l olaca¤›n› merak ediyorum do¤rusu. Raxt›m›z›, yele¤imizi ve ayakkab›lar›m›z› hiç ç›karm›yoruz. Çoraplar›m› en son, köye su getirmeye gitti¤imizde, Gare’ye geçecek olan grubu beklerken y›kam›flt›m. Çoraplar›m›n durumunu düflünmek bile istemiyorum.
om
86
26 May›s Dönmediler. Dün gece hep onlar› bekledim. En ufak bir h›fl›rt›da uya-
May›s 2007 SERXWEBÛN
87 n›n tam ortas›na gelmek için mi kofluyoruz’ diyesim geldi, ama bir an susmam›n daha iyi olaca¤›na karar verdim. Dilan arkadafl ayn› sevimli gülümsemesi ile “onlarla kovalamaca oynuyoruz” dedi. Savafl›yor muyuz, yoksa oyun mu oynuyoruz anlamad›m. Akflama kadar orada kald›k. Hava karar›r kararmaz yola koyulduk. S›k Metina orman› içerisinde görüfl mesafesi üç ad›m. Gidece¤imiz yolu bu karanl›kta nas›l bulaca¤›m›z› merak ediyorum. Üstelik gökyüzü ya¤muru b›rakt› b›rakacak. Gece zifiri... Ya¤mur birden bire b›rakt›. Bardaktan boflan›rcas›na sözü az gelir böylesi bir ya¤›fla. S›r›ls›klam olduk. Sonra ya¤mur h›z›n› kesti ve yavafl yavafl durdu. Bulutlar da¤›l›nca, tek tük görünen y›ld›zlar ›fl›ldamaya bafllad›. Bitmez diye düflündü¤üm yol bitti. Bir yerde durduk. S›r›ls›klam olmufl elbiselerime ve çamura ald›rmadan kendimi yere att›m. Uyuduktan bir saat sonra kalk saatimiz olan 3.30’ta kalkt›m.
ne te we .c om
dim. Hiçbir fley söylemeden kalk›p mangaya döndüm. ‹çimi büyük bir öfke sard›. fiu peflmergeler birkaç ekmek parças› için s›kt›klar› mermilerin hangi canlara gitti¤ini biliyorlar m›yd›?
n›yordum. Hatta bir iki defa nöbetçinin yan›na gidip sordum, ama hep ayn› cevab› ald›m. Ne oldu acaba? Raperin arkadafl›n uyan›r uyanmaz anlatt›¤› korkunç rüya, içimdeki s›k›nt›y› daha da artt›rd›. Üç arkadafl flehit düflmüfl. Kampa çöken sessizli¤in nedenini flimdi anl›yorum. Gerillada baz› alametler vard›r. Bunlar her fleyi anlat›r, söze gerek yoktur. Bir eylem geri çekilmesi sadece bir gün sürerken, onlar›n hala dönmeyifli ve Karker arkadafl›n yüzündeki solgunluk her fleyi anlat›yordu asl›nda. Ruken Silopi, Rozerin Spêrtî ve Serhat arkadafl... ‹nanam›yorum. Bir daha onlar› göremeyece¤im. K›zg›n alevlerin önünde oturup yüzlerine, ›fl›ldayan gözlerine bakamayaca¤›m.
ww
w.
27 May›s Eylem gruplar› bize ulaflt›. Moralleri çok bozuktu. A¤›zlar›n› b›çak açm›yor. Hejar arkadafl›n yan›na gidip, olay›n nas›l oldu¤unu sordum. “O gün düflman›n tepelerden vadiye inece¤ini tahmin etmemifltik. KDP peflmergeleri avc› kolu fleklinde araziye yay›l›nca, biz de önümüzdeki s›rt› afl›p di¤er vadiye girmek istedik. H›zl› yürümemiz gerekiyordu. Ancak Ruken arkadafl grubun arkas›nda kald›. Rozerin arkadafl da O’nu bekledi. ‹kisinin arkada kald›¤›n› gören Serhat arkadafl da onlar› beklemeye bafllad›. Biz s›rta ulaflt›ktan sonra vadiye indik, böylece menzillerinden ç›kt›k. Onlar s›rta ç›kmak yerine, karfl›lar›ndaki uçuruma ç›kmaya bafllam›fllar. Ruken arkadafl suikast ile flehit düflerken, Rozerin ile Serhat arkadafllar da kendilerinde bomba patlatm›fllar.” Daha fazla dinleyeme-
28 May›s Daha gün a¤armam›flt›. ‘Herkes yürüyüfle haz›r olsun’ talimat› geldi. Aradan yar›m saat geçmemiflti ki yürüyüfle geçtik. Düflman, peflmergeler öncülü¤ünde bulundu¤umuz Cudi tepesine girdi. Bir grup arkadafl düflman›n gelifl yolu üzerine pusu att›. Biz ise geri çekiliyoruz. Nereye mi? Metina’ya. Yürüyüfl oldukça zorlu geçti. Uzun bir mesafeyi koflarak ald›k. Tepeleri bile koflarak ç›k›yorduk. Sonra ‘kamuflaj yap›n’ talimat› gelince, yeni açm›fl taze yaprakl› dallar› koparmaya bafllad›k. Yürüyen a¤açlar gibi olduktan sonra mesafeli, bazen e¤ilerek, bazen sürünerek yürümeye bafllad›k. Metina’n›n en stratejik yeri olan Tepê Sor’a konumlanm›fl olan tank›n karfl›s›nda yürürken zorland›k, ama hiç görüntü vermeden geçtik. Buna oldukça flafl›rd›m. Çünkü lazerli tanklar gece gündüz fark› koymadan menzilindeki en ufak bir hareketlili¤i vuruyordu. Biz bir bölük arkadafl yeflil yapraklarla kamuflaj yaparak, tank›n yak›n menzilinden geçmifltik. Menzilden ç›kt›ktan sonra bir arkadafl, ‘iflte gerillan›n mucize yan›’ dedi. Gerçektende gerilla olmak, su gibi akmaya benziyor. Kayal›k ve s›k ormanl›kl› bir yerde durduk. Ne için durdu¤umuzu bilmiyordum. Sanki sonsuza kadar koflacakm›fl›z gibi geliyordu bana. Konuflmak ve soru sormak yasak de¤ildi, fakat kendili¤inden bir sessizlik çöküyor insan›n üzerine. Dilan arkadafla sordum. Belki de duymak istedi¤im en son fleyi söyledi. “Düflman›n bulundu¤u alan›n tam ortas›nday›z.” ‘Ne yani, sabahtan beri onlar›n bulundu¤u ala-
1 Haziran Zap’a dönüyoruz. Keflif için bir grup arkadafl gönderilmiflti. Onlardan olumlu cevap gelmifl olmal› ki biz de dönüyoruz. Tüm gün hiç hareket etmeden bekledi¤imiz yerden ç›k›p yürüyüfle geçtik. Sakland›¤›m›z yerde su içme imkan›m›z olmam›flt›. Bu nedenle bir çeflme bafl›nda mola vermeyi düflünüyoruz. Orada kana kana su içme karar›n› çoktan vermifltim. Gün boyunca gözümü her kapad›¤›mda, hayat›mda gördü¤üm tüm çeflmeler tek tek gözümün önünden geçiyordu. Hiç bu kadar susad›¤›m› hat›rlam›yorum.
SERXWEBÛN May›s 2007
w.
Dünyay› verelim çocuklara hiç de¤ilse bir günlü¤üne all› pullu bir balon gibi verelim oynas›nlar oynas›nlar türküler söyliyerek y›ld›zlar›n aras›nda dünyay› çocuklara verelim kocaman bir elma gibi verelim s›cac›k bir ekmek somunu gibi hiç de¤ilse bir günlü¤üne doysunlar bir günlük de olsa ö¤rensin dünya arkadafll›¤› çocuklar dünyay› alacak elimizden ölümsüz a¤açlar dikecekler...
ww
4 Haziran Sabah erkenden konumland›¤›m›z yerin üst taraflar›n› askerler tuttu. Çabucak haz›rlan›p oradan ayr›ld›k. Bu arada ekmekçilerin yo¤urdu¤u hamur mangalara paylaflt›r›ld›. Mayalanan hamur çantalardan tafl›yordu. Peflmergeler öyle h›zl› geliyordu ki oldu¤umuz yerde oturduk. Sonra çevredeki kayal›klarda konumland›k. Ben tek bafl›ma koca bir kayal›¤›n alt›na girmifltim. Di¤er arkadafllarla birbirimizi koruyabilece¤imiz biçimde mevzilendik ve bekledik. Araziye yay›lm›fl, arama yap›yorlard›. Ba¤›r›yor, ‘biz geldik’ diyorlard›. Peflmergeler türkü söylüyorlard›. Bizim o alanda oldu¤umuzu tahmin etmiyorlard› herhalde. Bir asker tam bulundu¤um kayal›¤›n üzerine ç›kt›. Silah›m› düzeltmeye çal›fl›rken, flark›n›n yar›da kesildi¤ini fark ettim. Ne oldu¤unu merak edip bafl›m› yukar› do¤ru kald›rd›¤›mda, askerle göz göze geldik. fiaflk›n flaflk›n bak›yordu. Elim tetikteydi. Bafl›n› yana çevirip, ‘burada kimse yok’ diye ba¤›rd›. Kumral, temiz yüzlüydü. Çok genç görünüyordu. Tekrar bana bakt› ve arkas›n› dönüp gitti. Onu vurmayaca¤›m› nas›l anlad›, bilemiyorum.
ew e. c
kayal›klar› öyle ayd›nlat›yordu ki görünmememiz imkans›z gibiydi. Saatlerimizi ve tokalar›m›z› ç›kard›k. Kefiyelerimizi silahlar›m›z›n üzerine örttük. S›rayla yukar› ç›k›yorduk. Bir ç›kan di¤erinin silah›n› al›yor, elini tutuyordu. En ufak bir ses ç›k›nca herkes uyar›yordu. S›rta ç›kt›k ve oturduk. Bir manga bayan arkadafl kaybolmufltuk. Hepimiz birbirimizin yüzüne bak›yorduk. Ne yapaca¤›m›z› düflünüyorduk. Berbang içimizde en karamsar olan›yd›. Suçlu arayan bak›fllar›yla çevresine bak›yor ve kendi kendine söyleniyordu. Sert bir uyar› ile sessizli¤i tercih etti. Raperin arkadafl BKC’sini s›k›ca tutmufl, al›nacak bir karar› uygulamay› bekliyor. Mardin gözlerini h›zl› h›zl› aç›p kap›yor, flaflk›nl›¤›n› saklayam›yor. Baran arkadafl ise çeflitli öneriler gelifltiriyor, ama Berivan arkadafl›n engin tecrübelerinden yararlanmaya çal›fl›yordu. ‘Yürüyelim’ dedi. ‹çimizde araziyi tan›yan yoktu. Nereye mi gidiyoruz, tabii ki saklanabilece¤imiz herhangi bir yere. Bulundu¤umuz yer hiç de fena de¤ildi, ama yine de yürüdük. Yaklafl›k bir saat sonra gerillan›n kendine has iletiflim seslerinden duyduk. Hemen cevap verdik. Gelip bizi ald›lar. Noktadan sadece 20 dakika uzaktaym›fl›z. Ucuz atlatt›k. Noktaya geldi¤imizde herkes flaka yap›yor, gülüyordu. Onlara ulaflamasayd›k bafl›m›za nelerin gelece¤ini kim bilebilirdi ki.
ne t
Akflam hava kararmadan az önce yola ç›kt›k. Bir s›rtta ara verdik. Karker arkadafla yan›ndakiler düflman›n pusu att›¤› yerleri ve çeflmeden su içtikten sonra hangi yoldan gidece¤imizi anlat›yordu. ‹stemeden onlar› dinledim. ‘Bo¤azda düflman pususu var. Çeflmeden ayr›ld›ktan sonra, bo¤aza ç›kmadan çeflmenin üzerindeki kayal›klara ç›k›p karfl› s›rta ulaflaca¤›z’ diyordu. Mangalar birer birer çeflmeye do¤ru iniyor, su içiyor, çantalar›nda saklad›klar› pet flifleleri doldurup yukar› ç›k›yordu. S›ra bizim mangaya geldi. Afla¤› indik. Berivan arkadafl›n mangas› çoktan suyunu içip uzaklaflm›fl, geride sadece Baran arkadafl kalm›flt›. Suya ulaflt›¤›m›zda önce avuç avuç içtim, doymad›m. Pet flifleyi kafama diktim, yine doymad›m. A¤z›m› akan suya dayad›m. ‹çtim, içtim, içtim... Yola koyulduk. Bo¤aza do¤ru ç›k›yorduk. Dönmemiz gerekiyordu, ama bir türlü dönmüyorduk. Önümde yürüyen Mardin arkadafla yetiflebilseydim, onlara Karker arkadafl›n bo¤azda pusu oldu¤unu söyledi¤ini söyleyecektim. H›zl› h›zl› yürümeye çal›fl›rken, Berivan, Baran, Raperin, Berbang, Mardin ve Ayfer arkadafllar h›zla bana do¤ru geliyordu. ‘Yukar›da düflman var’ dediler. Onlara ‘Kayal›klara ç›kal›m’ dedim. Zaten onlar da öyle düflünüyormufl. Dolunay karfl›ki tepenin arkas›ndan yavafl yavafl ç›k›yor ve aflaca¤›m›z
om
88
5 Haziran Gittiler. Tüm tepelerden iniyorlar. Kobralar geldi, askerleri al›p gitti. Eylem yapacakt›k, ama di¤er bölüklerle olan iletiflimsizlikten dolay› olmad›. 15 günlük operasyon bitmifl oldu böylece.
May›s 2007 SERXWEBÛN
89
ne te we .c om
Yaflam s›nav›ndan baflar›yla geçen bir yüre¤in hikayesi
“O, sevdas›na ulaflabilmenin atefliyle tutuflurken, hayalleri gerçek olmufl ve ald›¤› güçlü e¤itimle bu sahaya ulaflm›flt›. Dersim’e, Munzur’a sevdal› yüreklerden birisiydi. Geride b›rakt›¤› arkadafllar›n›n da özlemlerini yükleyip yüre¤ine, selamlar›n› doldurup çantas›na gelmiflti Dersim’e. Hepsinin özlemiyle, hayaliyle yürüdü Dersim’in patikalar›ndan türküler söyleyerek. Pusulara girdi gecenin orta yerinde, çat›flmalar yaflad› günlere yay›lan”
Ad›, soyad›: Jehat B‹N‹C‹ Kod ad›: Faik SURUÇ Do¤um yer ve tarihi: Suruç 1979 Mücadeleye kat›l›m tarihi: 1996, Suruç fiehadet tarihi ve yeri: 14 Nisan 2007/Dersim
ww
w.
Hüznün yüzü gene döndü kendi içime. Nice yi¤it evlad› kaybetmiflti bu topraklar. Nice gencecik bedenlerin kanlar›yla sulanm›flt› bu topraklar. Akan her bir kan›n ard›ndan sel olup gelen gözyafllar›yla beslenmiflti bu topraklar. Bu topraklar›n da¤lar›nda yaflayan her bir a¤aç, bu direnifllere flahitlik yaparcas›na savrulur rüzgarda. Bu topraklar›n flahitli¤i mefle a¤ac›na b›rak›lm›flt› adeta. Dinmeyen ac›lar› ifller gibi büyütmüfltü kendini mefle a¤ac›. Mefle a¤ac› dik ve ma¤rur. Mefle a¤ac› görkemli ve heybetli. Her bir mefle a¤ac› kendi evlatlar›n›n hüznüyle tarihe inat ayakta kalman›n s›rr›n› tafl›r içinde. Kendi ba¤r›ndan adeta f›flkar›rcas›na do¤urmufltur evlatlar›n›. Bir ana sevgisinin anlat›lamaz duygusall›¤› içinde, düflmana inat kendi heybetiyle tafl›m›flt› yüreklerini. Kürdistan’da anlat›lan tüm kahramanl›klar›n en canl› tan›kl›¤›n› yapard› mefle a¤ac›. Böyle bir tan›kl›¤› Suruç’lu Faik için yaparken, gözyafllar› gibi ak›tt›¤› öz suyunu, etrafa savurdu¤u yapraklar›n› gördü¤ümde flafl›rmam›flt›m. Yine yitirilen bir evlad›n ac›s› anlat›l›yordu akan suda, sallanan her bir yaprak dal›nda. Dokuz kahraman›n öncülü¤ünü yaparken kaybetmiflti O’nu. Asi, yürek yang›n› o¤lunu kaybetmenin ac›s›n› anlat›rken bize, adeta topraklar›nda bitmeyen bu zulme, bask›ya, fliddete ve savafla dur demekteydi. ‹flte flim-
di Faik arkadafl›n hikayesini anlat›rken, topraklar›m›z›n, a¤açlar›m›z›n ve tüm canl›lar›n yitimlere al›flamad›¤› bir direnifl öyküsünü anlataca¤›m size. Uygarl›klara befliklik etmifl bir co¤rafyada, tarihsel bulgular›n en çok iflaret etti¤i yer olan Urfa’n›n zengin miras› ve gelenekleriyle büyüyen Faik yoldafl, Apocular yuvas› olan Suruç
ovas›n›n k›zg›n güneflinde kavrulmufl esmer teninde ve siyaha çalan gözlerinde tarihin yazm›fl oldu¤u kaderi kabul etmeyece¤ini belli ederdi. Derin bir sessizli¤i yaflasa da iç dünyas›, gelecekte büyük ifller yapaca¤›n› belli ettiriyordu. Çocuklu¤unda hüznün bir baflka yüzü yaflan›rd› Faik hevalde. Yitimlere al›flt›r›lmak istemenin öfkesiyle büyüdü¤ünde, verilecek yeni kararlar›n kendi hayat›nda yarataca¤› de¤iflimlere gebe oluflunu sessizli¤iyle yafl›yordu. Kendisinden önce mücadeleye kat›larak flehadete ulaflan amca çocuklar›n›n yaratt›¤› etki ve onlara olan ba¤l›l›¤›, Faik yoldafl› erken yafllarda da¤lara çeker. Da¤lara verilmifl sözlerin yerine getirilmesi için adanm›fl bir yürek gibi kendini haz›rlar. Mücadeleyle tan›flma süreci ve kat›l›m› erken olur. 17 yafl›nda saflara kat›lan Faik yoldafl, Parti Merkez Okulu’na giderek Önderli¤in e¤itimini al›r. Mücadelenin beyin gücünün a盤a ç›kar›ld›¤› bir sahada e¤itim alman›n daha sonraki mücadele hayat›nda ne de¤ifliklikler yapaca¤›ndan habersiz, ama bir insan›n bilgiye olan susuzlu¤unu adeta giderercesine kendini yetifltirir. Ülke sahas›na yöneldi¤inde yaflam, mücadele ve savafl konusunda ö¤rendiklerini hemen uygulayamaz. Kavrama düzeyinin, deneyim ve tecrübelerden geçirildikten sonra güçlü bir prati¤i ortaya ç›kard›¤›n› görür. ‹lk dura¤› en zor alanlardan biris olan Zagros olur. Zagros eyaletine
SERXWEBÛN May›s 2007
sa¤lam›flt›. Belirlenmifl bir zamanda yap›lmas› gereken ifller olmad›¤›nda, k›sacas› belirginli¤in fazla ortaya ç›kmad›¤› süreçlerde bile Faik heval yaflam içerisinde büyük küçük demeden her ayr›nt›da titizdi, disiplinliydi. O yaflam› seviyordu. Ve böyle yaflanmas› gerekti¤ine inan›yordu. Bu disipline olufl O’nda o kadar do¤allaflm›flt› ki, söyledi¤i ve yapt›¤› her çal›flmada O’na kat›lmaktan kendimizi alam›yor, ‘O gerekenleri zaten düflünmüfltür, haydi yapal›m’ diyerek, çal›flmalar› bitiriyorduk. ‹nsani özün kendisinde ne kadar derin oldu¤unu keflfetti¤imde, aram›zda güzel, güçlü ve derin bir arkadafll›k bafllam›flt› bile. ‹nsana verdi¤i de¤er, duydu¤u sayg› bak›fllar›na yans›rd›. Ayn› mücadelede ayn› amaç için savaflan yoldafllar›na yaflam›n gerekliliklerini ö¤retmede keskin, ama onlar› kollay›p koruyabilmenin, asla yolda b›rakmaman›n, en küçükten en büyü¤üne kadar yaflam›n her ayr›nt›s›n› paylaflman›n sevgisini ve alçakgönüllü¤ünü de sergilerdi. Ya çok ciddi ve sert bak›fll› ya da esprili ve kahkahaya bo¤ulmufl bir Faik bulurduk etraf›m›zda. Kahkalar›n belki de en içten, en temiz, en hesaps›z at›ld›¤› bir mekan› paylaflman›n coflkusundayd›. Bu anlamda PKK, sistemin insan› küçülten cenderesinde özgürlük arayan gençlerin ‘ben de var›m’ diyerek, hem kendi iradesini hem de halk›n onurunu buldu¤u yer oluyor. PKK’nin kadro yetifltirmesi y›llara ve büyük emeklere dayan›yor. PKK’de hem kendini hem de toplumsall›¤›n› bulan genç yürekler, bafllang›çta zorlansalar da inatlar› ve ›srarlar›yla gelifltiler ve büyük komutan oldular. Faik heval, savafl›n ve yaflam prati¤inin soluksuz yafland›¤› Zagros’ta askeri durufluyla örnek olan komutanlardan oldu hep. Zor görevlerde bile çok içten bir kat›l›m› yaflad›¤›ndan, çok rahat ve ola¤anüstü durumlara haz›r bir konumdayd›. Savafl› iliklerine kadar yaflayan binlerce yi¤it k›z ve erkek, özgür yaflam›n büyük savafl›m›n›n bilincini ve düzeyini yükseltmek için Mahsum Korkmaz Akademisi’nden
cu¤uydu. Do¤ayla yaflaman›n kanununu daha küçük yaflta ö¤renmiflti. Do¤an›n, bir evlad› ba¤r›na basar gibi O’nu da her türlü zorluktan koruyaca¤›n› biliyordu. Çünkü yaflad›¤› topraklarda en iyi ö¤retmen toprakt›. Düflman›n tank›, topu ifllemezdi kendi ülkesinin topraklar›na, da¤lar›na. O da¤lar ki hep bafl kald›rm›flt›. Hep direniflin meskeni olmufltu. Faik heval att›¤› her ad›mda, aflt›¤› her tepede, kana kana içti¤i her p›nar›n bafl›nda, soldu¤u her nefeste bunun bilincindeydi. Faik hevalin eylemlerdeki baflar›s› ve yaflam içindeki at›lganl›¤› gurur duyulacak derecedeydi. Faik demek yepyeni bir ruh demekti. Faik hevali ilk gördü¤ümde, güçlü, keskin, zorluklarla mücadelede hep galip, gerillac›l›kta piflmifl, iradesi s›nam›fl, hayat›n s›nav›ndan baflar›yla geçmifl biri oldu¤unu anlam›flt›m. Birbirinden çok da uzak olmayan alanlardayd›k. Ama hem pratik hem de savafl boyutunda birçok özgünlü¤ü olan Zagros eyaletinde kalan arkadafllara karfl› bir önyarg›m›z vard›. Acabalar ve üst üste birikip, yaflamda görmeden cevab›n› bulamad›¤›m›z sorular olufluyordu kafam›zda. Yaflam›n çekinenlerinin olmad›¤›n› bilmeyerek, çekine çekine adapte olmaya çal›fl›yorduk yaflama. Bu çekingenli¤imizi fark eden Faik heval, aniden att›¤› kahkahas›yla çok k›sa sürede bu çekingenli¤i aflmam›z›
ww
w.
ne t
geçti¤inde, eyaletin savafl prati¤i ve yaflamda güç ve kudret isteyen koflullar›na al›flmak için çabalar. Al›flt›kça sevilir, al›flt›kça baflar›r. Parti Merkez Okulu’nda ald›¤› askeri yaflam dersleri, O’nu yaflam› boyunca koruyacak ve kollayacakt›. Ac›mas›z gerçekler savafl sahnesinde yüzüne vurdu¤unda, bu dersleri, edindi¤i yaflam felsefesini, aileden ald›¤› terbiye ve kendi karakteriyle de birlefltirecek ve hiçbir fleyden korkmayacak kadar kudret sahibi oldu¤unu anlayacakt›. Özgürlü¤e susam›fl bir halk›n tarihi görev ve sorumluluklar› önünde durdu¤unda, on binlerce can hevali gibi Faik hevalin de bunu hissetmesi ve harekete geçmesi gecikmeyecekti. 17 yafl›nda uzun yollara düflerek, ideallerini ve hayallerini gerçeklerle yo¤urdu. Duygular›n›n ve istemlerinin ancak böyle bir mücadele ile anlam bulaca¤›n› hissetti ve hislerinin arkas›ndan koflar ad›mlarla yürümeye bafllad›. Faik heval, konu yenilik ve ö¤renme oldu¤unda, h›z› kesilmeyen, her zaman bir tempoda olmaya haz›r bir yo¤unlaflmay› yaflad›. Da¤ yaflam›nda ö¤renilen her bir gerçekli¤i tarihten gelen bir ders gibi beynine ve yüre¤ine iflledi. Belki de ondand› da¤ yaflam›na al›flmakta hiçbir zorluk çekmemesi. Susuzlu¤una, açl›¤›na, zemheri so¤uklara, yak›c› s›caklara al›flm›flt›. Çünkü bu topraklarda her fley tüm yak›c›l›¤›yla yaflan›rd›. O zaten güneflin insan tenini yakarcas›na karart›¤› Mezopotamya’n›n ço-
ew e. c
om
90
May›s 2007 SERXWEBÛN nürken, Dersim da¤lar›nda hayallerine ulaflman›n çoflkusuyla dolmufltu. Ne çok istemiflti Dersim da¤lar›n›n gerillas› olmay›! Tan›mad›¤› bu alan›n ad›n› ilk duydu¤unda, sevdas›n› saklayan bir delikanl› gibi ulaflabilmenin yürek yang›n›yla dolmufltu. O, sevdas›na ulaflabilmenin atefliyle tutuflurken, hayalleri gerçek olmufl ve ald›¤› güçlü e¤itimle bu sahaya ulaflm›flt›. Dersim’e, Munzur’a sevdal› yüreklerden birisiydi. Geride b›rakt›¤› arkadafllar›n›n da özlemlerini yükleyip yüre¤ine, selamlar›n› doldurup çantas›na gelmiflti Dersim’e. Hepsinin özlemiyle, hayaliyle yürüdü Dersim’in patikalar›ndan türküler söyleyerek. Pusulara girdi gecenin orta yerinde, çat›flmalar yaflad› günlere yay›lan. Ard›nda b›rakt›klar›n›n öncüsüydü. Arkadafllar› O’nu Dersim’e u¤urlarken öyle söylemifllerdi. Yürürken keflfetmesi bundand› Faik hevalin. Munzur ile çarpan deli bir yürekti art›k Suruçlu Esmer çocuk. Sevdas› yar›m kalanlardan de¤ildi. Gönlünde yan›p tutuflan hasreti gidermenin çoflkusuyla savafl›yordu flimdi bu yeni meskeninde. Daha önce kald›¤› yerlerde oldu¤u gibi yine birlikte hareket etti¤i arkadafllar›na bu sevdan›n yaratt›¤› güven
ve morali afl›lad›. Bölük komutan› olarak yürüttü¤ü çal›flmalarda bölü¤üne yekvücut olman›n gereklili¤ini afl›lad›. Bir mefle orman› gibiydiler. Faik, Azzizz, Bottan, Cemflitt, Ayyd›n, Diyyar, Erdal, Kawa, Rojhatt ve Seyyittxan hevaller flehadetleriyle, Önderlik etraf›nda kenetlenen Kürt halk›n›n direnen militanlar› olduklar›n› bir kez daha gösterdiler. Onlar, PKK’nin direnifl gelene¤inin yeni bir halkas› oldular. Ve onlar yeni bir söz oldular ard›llar›n› yüre¤inde. And içerek kat›ld›klar› bu onurlu yolda en de¤erli varl›klar› olan canlar›n› hiç tereddüt etmeden verdiler. 14 Nisan günü girdikleri fliddetli çat›flmada var güçleriyle direndiler ve flehadete ulaflt›lar onlar. Biz ard›llar›na umut, özlem ve yar›nlar› b›rakt›lar. Yüre¤i mefle a¤ac› gibi büyük ve yüce bir insan› u¤urlaman›n hüznüyle bu sat›rlar› yazarken, yüre¤imizdeki ac›ya tek teselli O’nu, onlar› tan›m›fl olmam. Onlar›n arkadafl› olmam. Dünyan›n en güzel yaflam›n› birlikte paylafl›yor olmam›z. Onlar kendilerine yak›fl›rcas›na direndiler ve kendilerine yarafl›rcas›na z›lg›tlarla, halaylarla u¤urland›lar.
ww
w.
ne te we .c om
geçti. Yeni ve bambaflka bir sürecin arifesinde, 2002 y›l›nda, Halk›n Savunma Güçleri’ni e¤itecek olan Mahsum Korkmaz Askeri Akademisi, geleneklerine sahip ç›karak, modern gerilla ve savafl taktikleri konusunda e¤itim vermek üzere bu kez Kandil’de aç›ld›. Bu akademide e¤itim görmeye hak kazananlar birisi de Faik hevaldi. E¤itim devresinde gösterdi¤i performans ve askeri derslerdeki baflar›s›yla ön plana ç›kt›. Askeri e¤itimdeki aktifli¤inden dolay› baz› dallarda birinci seçildi. ‹natç›, dik kafal›, sert bak›fll›, tuttu¤unu koparan ve ifl bitirici özellikleriyle tan›d›¤›m›z Faik heval, bu e¤itim sonras›nda kuzey sahalar›na geçmek üzere öneride bulunur. Ald›¤› e¤itimi, edindi¤i tecrübeleri en iyi aktarabilece¤i alanlar›n kuzey alanlar› oldu¤unu bilir. Önerisi kabul edilir Faik hevalin ve Dersim da¤lar›n›n yolunu tutar bir grup arkadafl›yla birlikte 2003 y›l›nda. Birçok badireyi atlarak Dersim’e ulaflmay› baflar›rlar. Gider gitmez atikli¤i ve zekas›yla alan›n koflullar›na adapte olur tüm prati¤i Dersim’de geçirmifl gibi. Sanki asl›nda hep oradayd› da bir süreli¤ine ayr›lm›fl gibiydi. Dersim’de gerilla olmak ulafl›lmaz bir hayal gibi görü-
91
Mücadele arkadafllar› ad›na Rodan Kurejaro
SERXWEBÛN May›s 2007
92
Asi yürekli Liceli k›za oluflturdu¤u bir bütün. Her sorunun karfl›l›¤› bazen ceKod ad›: Rozerin fier vap de¤il sessizlik oluyor, o sorunun Do¤um yeri ve tarihi: Amed, 1969 cevab› yokmufl gibi. Belki de gerçekten yoktur baz› sorular›n cevab› ya Mücadeleye kat›l›m tarihi: 1992 da var da ben bilmiyorum. Bazen de fiehadet tarihi ve yeri: 5 Nisan 1995 sordu¤um sorular›n cevab›n› buldu¤um anda yeni bir soruyla karfl›lafl›yor ve yeni bir cevab›n aray›fl›nda Bir volkan patlamas› m›d›r yaflam, ki insan her an ve her nefes al›fl veri- buluyorum kendimi. Biliyorum ki bütün bu sorular flinde iliklerine kadar yan›yor. kendimi bulman›n aray›fl›n›n bire Bir mücadele midir yaflam, her zaman içinde coflkun sular gibi güm- parças›. Bazen insan ‘kendimi buldum’ derken, bir de bak›yor ki benlibürdeyen. Bir bilmece midir yaflam, insan ¤inin içerisinde durmak nedir bilmearay›fl›n›n, yüre¤inin sesinin ard›n- yen bir aray›flta. Yaflam aray›fllar›n toplam›ysa, kendimizi buldu¤umuzu dan koflarak gidiyor. Bir sevda m›d›r yaflam, bahar yü- düflündü¤ümüz anda yeni bir yolcurekli gençler uzun yollar›n yolcusu lu¤a ç›kar›z fark›nda olmadan. ‹nsaolup, gölgelerini ve an›lar›n› b›rak›- n›n yüre¤inde, düflüncelerinde, nefes al›fl veriflinde bir anlam aray›fl› ve yorlar dört bir yana. Belki de hepsinin toplam›d›r yaflam. dur durak bilmeyen bir mücadele. ‹çim mevsimler misali... Ve daha sayaSen gideli 12 mevsim döndü, 12 k›fl mad›¤›m yerini bahara b›rakt›, 12 bahar yerini birçok yaza b›rakt›, 12 yaz yerini k›fla b›rakt›. parçaZaman›n dilimleriyle ölçeceksem bu n › n demi tam 4380 gün geçti aradan. Ama içimizin s›z›lar›n›, özlemlerimizi, hayallerimizi ölçebilecek bir ölçü var m› bilmiyorum. Tek bildi¤im fley seni kelimelerin ötesinde özledi¤im Rozerinim. Bak yeni bir bahar geldi, yine durmadan ya¤murlar ya¤›yor. Sular mecralar›n› geniflleterek güneye ak›yor aceleyle. Turnalar sürüler halinde gelmeye bafllad›, doruklar henüz beyazla örtülüyse de yamaçlar ve vadilerin kuytuluklar› yeflile büründü. Biz de her zamanki gibi k›fl noktalar›yla veda-
lafl›p prati¤e ç›kt›k. Sen ne çok severdin bu demleri. Her baharda yüre¤imde an›lar›n›n deprefli, koyu bir özlemin bei sarmas› bundand›r iflte. Ve ben hala seni ar›yorum bütün yürüdü¤ümüz patikalarda, konaklad›¤›m›z yerlerde, molalarda. Gecenin karanl›¤›nda ç›nlayan gülüflünü, nöbet yerinde hala seni ar›yorum. Yeni bir nisan›n ya¤murlar›n› böyle karfl›l›yorum iflte. Bahar›n yeni tomurcuklar› gibi akarken yüre¤ime damlac›klar, saçlar›m ›slan›rken nisan ya¤murlar›nda, sen geldin gözlerimin önüne, yüre¤imin derin s›z›s›, düfllerin asi k›z›, rüyalar›m›n ayr›lmayan konu¤u. Do¤an›n canlan›fl›nda, k›rlar›n renk cümbüflünde yüre¤imde yeniden do¤dun nisan ya¤murlar›yla. Hani insan›n kendisinden koparamad›¤›, hiçbir kudretin söküp atamad›¤› izler var ya iflte öylesin asi k›z... Seni nisan ya¤murlar›n›n durmadan ya¤d›¤› bir zamanda tan›d›m Liceli k›z. Ve seni yine nisan ya¤murlar›n›n deminde kaybettim. Nisan ya¤murlar›na bunca sar›lmam bundan. Sen gideli nisan ya¤murlar› avuttu sensizli¤in tüm zamanlar›n›. Hem beni var eden hem de bir yan›m› yaral› k›lan nisan ya¤murlar›yd›. Ve yaral› yan›m hala kan›yor nisan ya¤murlar›yla. Bu duyguyla karfl›l›yorum bu nisan ya¤murlar›n› ve yüre¤imdeki 盤l›klar› bu hislerle ak›t›yorum sabahlara. Belki bir sabah seni görürüm diye selaml›yorum her flafa¤› nisan ya¤murlar›nda. Gücüm ve güçsüzlü¤üm, sevincim ve hüznüm, nefle ve ac›m hepsi bu t›pk› özlem ve ba¤l›l›k duygular›m gibi. Dal›p giderken nisan ya¤murlar›na, sen oluyor her fley, Rozeriiiin diye sesleniyorum ana tanr›ça diyarlar›na. Belki birileri duyar da bir fleyler söyler sana dair di-
ww
w.
ne t
ew e. c
Ad›, soyad›: fiefika ÇET‹NER
om
“Do¤an›n yans›malar›nda sen vars›n, sadeli¤in, yi¤itli¤in ve cesaretin. O içten gülüflünü ve gülerken ak›tt›¤›n gözyafllar›n› hiç unutmam. Daha senin gibi yaflama böyle içten bakan, içten gülen ve sevinçlerine gözyafl› ak›tan kimseyi tan›mad›m Rozerinim”
May›s 2007 SERXWEBÛN yoklu¤unun verdi¤i ac› ile. 12 y›l, yani aradan geçen 4380 günün ard›ndan sana seslenmek öyle zor ki tüm zamanlar›n içime ak›tamad›¤› damlac›klar gibi. Dicle kadar asi yüre¤ini hissediyorum flimdi. Ba¤lar’›n o çamurlu
sokaklar›n› birlikte arfl›nlad›¤›m›z, yaz›n kavurucu s›ca¤›nda yedi¤imiz karpuzu, çarfliya flewitî’de bir fleyler almaya çal›flt›¤›m›z, tarih dolu surlar›n zirvelerinden Dicle’ye uzand›¤›m›z ve Lice’nin dolunayl› gecelerinde fiîro’ya ç›kt›¤›m›z günleri an›ms›yorum flimdi. Hat›rl›yor musun fiîro da¤›na ç›kmak için yar›flt›¤›m›zda da aylardan nisand›. Bahar›n yeni yeni filizlendi¤i dönemdi. 1993 Lice katliam›ndaki duruflunu hele hiç unutamam. Asi k›z›, yüre¤i da¤lara sevdal› ceylan›, h›rç›n Dicle k›z›n› hiçbir fley y›ld›ramad›, bunu da çok iyi bilirim. fiimdi nisan ya¤murlar›na gözyafllar›m kar›fl›yor. Nisan ya¤murlar›yla sana do¤ru ak›yorum, ellerini tutmaya çal›fl›yorum Rozerinim. Seni öyle çok özlüyorum ki anlatamam. “Suskunluk sevmekten do¤sa da kanat›r iflte” diyor umut yoldafl›m. Bugün 5 Nisan Rozerinim. Bugün senin kahramanl›¤›n›n zirveleflti¤i gün. Bugün senin günün. Dicle ak›tt› bize haberlerini, görkemli direnifli öykünü. Seni Dicle’den dinledik Rozerinim. Bir nehir de anlatabilir insan›n hikayesini t›pk› seninkini anlatt›¤› gibi. Bugün nisan ya¤murlar› ne kadar h›rç›n, öfkeli ve inatç› t›pk› senin gibi Rozerinim. Coflkun akan munzurunu sevgi dolu insanl›¤›n› hayk›r›fl›n›, isyan›n›, yani seni çok özledim Rozerinim.
ne te we .c om
ye. Ama her fley koyu bir sükunete bürünüyor. Do¤a bile ölüm sessizli¤ine bürünüyor o anda. Sadece nisan ya¤murlar› ya¤›yor durmadan ve ben ›slan›yorum. Gerilere dönüp gidiyorum bilinmez yollar›n bilinmez labirentinde. Bütün yollarda senin izlerin var. Biliyorum, görüyorum ve tan›yorum. Ve takip ediyorum izleri, ilerliyorum büyük inatla t›pk› senin gibi Lice’nin inatç› k›z›. Do¤an›n yans›malar›nda sen vars›n, sadeli¤in, yi¤itli¤in ve cesaretin. O içten gülüflünü ve gülerken ak›tt›¤›n gözyafllar›n› hiç unutmam. Daha senin gibi yaflama böyle içten bakan, içten gülen ve sevinçlerine gözyafl› ak›tan kimseyi tan›mad›m Rozerinim. Y›l 1995. Aylardan nisan, takvimler 5’i gösteriyordu. fiimdi ise takvim yapraklar› 2007’nin 5 Nisan’›n› gösteriyor. Aradan geçen ömrümün en uzun zaman›nda sen hep ilk günkü gibisin. Saatlerin ibresi hep seni seni gösteriyor. Ve biliyorum ki geçecek tüm zamanlara inat hep ayn› yerinde duracaks›n benli¤imde. Seni unuttu¤um gün, benli¤imi kaybederim, bunu da biliyorum. An›lar›m›n›z doyumsuzuyum ve sen benim en eriflilmez yan›ms›n Rozerinim. Küçükken oynad›¤›m›z oyunlar geliyor akl›ma. En çok saklambaç ve bayrak oyununu oynard›k bir gün bu oyunlar›n yaflam›m›z›n gerçe¤i olaca¤›n› bilmeden. Sen hep saklanan oluyordun, ben ise arayan, t›pk› flimdiki gibi. Bayrak yar›fl›nda da bayra¤› eline al›p koflar giderdin ulaflabilece¤in yere. Sen bayra¤› ald›n ve bana devrettin, ama ben hala kofluyorum ulaflabilece¤im duraklara do¤ru. Senin yan›na gelinceye kadar koflmaya devam edece¤im Rozerinim. T›pk› çocukluk hayallerimizdeki gibi. Hayallerimiz gerçekleflti belki, ama ben hala hayallerin gerçekleflti¤i yere ulaflamad›m Rozerinim. Var olufl ve yok oluflun, ölüm ve yaflam›n çat›flt›¤› son zirve. Uzakl›klar ve doruklar insan› öyle derinden yaral›yor ki... fiimdi de uzakl›klar›n derinliklerinde karfl›l›yorum nisan ya¤murlar›n›. Yine bitmeyen özlem duygular›yla ve bir türlü ifade edemedi¤im
93
ww
w.
hani zamana yüklesem sevdan› hani yüre¤e s›¤d›rsam aflk›n› bilmem ki! bir tek bildi¤im flu belirsizlik yüre¤imi gölgeler ve ac›rs›n ben de kanar›m seninle ve a¤lar›m... seni düflünürken bir kufl gelir nisanlarda yüre¤ime konar hüzün ›rma¤›yla gözyafl› ›zd›rab› aras›na... sen gittin gideli t›pk› deniz dalgalar›n›n öfkeyle kabar›p k›y›lara vurdu¤u an gibi yüre¤im hani binlerce kum taneci¤i kat›l›r bu enginli¤e ve nas›l ki kum tanecikleri dalgalarla buluflup dansedercesine denizin mavi gülüflü oluyorsa ben de bu kaos f›rt›nas› içinde bulufluyorum seninle...
Mücadele arkadaflflllar› fiE ER Jiyan fi
SERXWEBÛN May›s 2007
94
Ad› yaflam olan bir davalar› vard› O topraklarda yaflflaam, yola düflfleenlerin bildi¤i gibiydi sadece. ‹flfltte bunun için, düflflllerini k›z›l bir “O
om
bayrak gibi dalgaland›rmak için tutarlard› genç k›z ve erkekler da¤lar›n yolunu. Hiç umudunu yitirmezdi o topraklardaki insanlar. En çok o topraklarda insanlar ac›lar›na sar›larak yaflflaama tutunurlard›. Bu sebeple en çok o topraklardaki insanlar özgürlü¤e aflfl››kt›”
ww
Y›ld›zlar sel olup akard› o co¤rafyada. Da¤lar›n doruklar› bulutlar› delerdi. Gündüzler yap›lmas› gerekenleri tafl›yamayacak kadar k›sa, geceler pusularla bölünürdü. O topraklarda yaflam, yola düflenlerin bildi¤i gibiydi sadece. ‹flte bunun için, düfllerini k›z›l bir bayrak gibi dalgaland›rmak için tutarlard› genç k›z ve erkekler da¤lar›n yolunu. Hiç umudunu yitirmezdi o topraklardaki insanlar. Hep umudu kat›k eylerlerdi ekmeklerine. Herkes en çok o topraklarda benzerdi birbirine.
oldu¤u tecrübeleri olsun. Sadece geçmiflin ve gelece¤in anlams›zlaflt›r›lmaya çal›fl›ld›¤› bir co¤rafyada, gelece¤in kiflinin kendi iradesiyle yarat›lmas› gerekti¤ini daha küçük yafl›nda ö¤renmesini sa¤layan bir kaos içinde büyümüfl olsun. Bu topraklardaki insanlar›n hikayeleri de birbirine benzerdi. En çok da¤lara gönül vermifllerin hikayeleri anlat›l›r bu topraklarda. Hikayesi anlat›lanlardan birisi de Nurhaklara gönül vermifl, Nurhaklar›n umuduyla yüre¤ini büyütmüfl, orada hayat›n ilk nefesini solumufl olan Mahir hevaldi. Mahir heval daha küçük yafl›nda yüre¤inde tutuflan k›v›lc›mla mücadelenin gereklili¤iyle tan›flm›flt›. Çünkü bir gelecek gerekliydi bu topraklara ve bu gelecek, bilenen irade gücünün eseri olmal›yd›. ‹rade, bazen tank paletlerini parçalay›p dört bir tarafa savuraca¤› gibi, bazen de diz çöktürürdü. ‹rade, bazen de ölümün üzerine gülümseyerek, halaya dururcas›na yürüyerek düflman›n› hem kahreder hem de kendisine hayran b›rak›rd›. Dostunun ve yoldafl›n›n yüre¤ine de onulmaz bir ac›y› iflledi¤i gibi, yaflam azmini de güçlendirirdi. Orada yaflam, yitip gitmenin en anlams›z k›l›nd›¤› anlarda ölüme en keskin bak›fl›yla bir hançer gibi saplan›rd›. Bu hançer, bir a¤ac›n k›raçlaflm›fl toprak içinde çürümeye bafllad›¤› ve yaflama umudunun bitti¤i noktada, köklerinin keskin b›çak darbesiyle topra¤› yararcas›na en derine ulafl›p, hayat suyunu kendi çabas›yla bulup, suyu kanarcas›na içmesinin ve yeniden yeflermesinin ad› olmaktad›r. Bu topraklardaki dire-
ew e. c
w.
ne t
Ad›, soyad›: Bayram Ç‹MEN Kod ad›: Mahir Do¤um yeri ve tarihi: Nergele köyü Elbistan, 1973 Mücadeleye kat›l›m tarihi: 8 Ekim 1991 fiehadet tarihi ve yeri: 15 Nisan 1992, Binbo¤alar/Güneybat›
En çok o topraklarda insanlar ac›lar›na sar›larak yaflama tutunurlard›. Bu sebeple en çok o topraklardaki insanlar özgürlü¤e afl›kt› iflte. Bir davas› vard› o topraklardaki insanlar›n, ad› yaflam olan. Bir davas› vard›r o topraklar›n, u¤runda ölümlere gidilirken bile göz k›rp›lmayan, tereddüt geçirilmeyen, ikirciklik yaflanmayan. Ölümüne ba¤l›d›r birbirine bu dava etraf›ndaki insanlar. Bayra¤› yere düflürmeden birbirine devreden insanlar› vard›r bu davan›n. Bir dava düflünün ki yaflam›n yolunu flehadet mertebesine eriflerek ölümsüzleflenlerin yaflam tutkusu eylemlerine yol açs›n... Ve bir dava düflünün ki bütün bunlar›n yarat›c›s›, Kürdistan denilen koyu karanl›¤›n yafland›¤› bir ülkede, ›fl›¤›n gücüyle ayd›nl›klar› yaratan bir flehitler partisinin gür sesiyle, ça¤r›s› ve hayk›r›fl›yla gelece¤e sert ve çelik ad›mlarla yürüyüfle yol açs›n. O topraklarda çocuklar, çocuk yürekleriyle, çevresine anlam vermekte zorlanan bak›fllar›yla çeliflkiler yuma¤›na dönmüfl Kürt’ün yaflam›yla erkenden bir sorgulama içine girer. Yani o topraklarda çocuklar önce yaflam› sorgulamay› sonra umudu ö¤renir. Bir insan düflünün iç ve d›fl dünyas›nda yaflanan tüm zay›fl›klara ra¤men gücü yakalayaca¤›na olan tutkusunu, özlemini ve ruhunu yitirmeksizin gelece¤e, önündeki tüm engelleri zor da olsa aflaca¤›na dair umudu olsun. Ne özel yetenekleri ve becerileri ne de baflkalar›ndan alm›fl
May›s 2007 SERXWEBÛN
leri taraf›ndan korku ve endifle kar›fl›m› bir hayranl›kla ve tehlikeli görülürdü. Tehlikeli bulunurdu çünkü, kader bilinene karfl› bir de¤ifltirme eylemiydi. Hayranl›k uyand›r›rd› çünkü, kader bilineni de¤ifltirmeye cesaret etmiflti. Dolay›s›yla Mahir heval de hem tehlikeli bulunurdu hem de cesur bilinirdi. Bu yap›s›ndan dolay› birçok arkadafl› aileleri taraf›ndan uzaklaflt›r›l›rd›. Bu nedene O’nun mücadelesi, hem düflmana karfl› hem de toplumun geriliklerine, düflürülmüfllüklerine karfl› sürdürülen çok yo¤un bir savafl›n ad›d›r. Mahir heval hem zindandaki arkadafllarla hem de da¤daki gerillalarla iliflkideydi. Büyük bir coflkuyla çal›flma yürütüyordu. Çal›flmalar› k›sa sürede ürün vermeye bafllam›flt›. Birçok insan› kazanarak, sempatizan çevrenin oluflmas›n› sa¤lad›. Çal›flmalarda baflar›lar› artt›kça, dikkat çekiyordu. Bir dönem ça¤dafll›k maskesini takm›fl, kemalizmin imbi¤inden geçmifl, kendini ilerici demokrat gören, ancak kar cehaleti yaflayan geri anlay›fll› kimseler taraf›ndan k›smi de olsa kuflat›lmaya al›nd›. Bir abisinin ve ablas›n›n da partiyle iliflkide olmas›, bu kuflat›lm›fll›k durumundan ailesinin de pay›na düfleni almas›n› beraberinde getirdi. Marafl katliam›n›n tan›¤› olan anne ve babas›, çevrenin dayatt›klar›n› neredeyse hakl› buluyor ve bu durumdan Mahir heval ile kardefllerini sorumlu tutuyordu. Onlar Marafl olaylar›n›n bir benzerini daha yaflamaktan korkuyorlard› sadece. Ama bu korku çemberi, Mahir heval için ikinci bir kuflatma anlam›na geliyordu. Ancak O, bu kuflatmalar› y›rt›p, bilinci ve cesareti oran›nda inand›¤› dava u¤runa çal›flmalar›n› sürdürüyordu. Yürüttü¤ü çal›flmalar meyve vermeye bafllam›flt›, ancak deflifre de olmufltu.
ne te we .c om
nifl, kökleri hiçbir zaman kurutulamayan bir yaflam›n anlam›n› oluflturmaya benzer. Mahir heval, böyle bir iç sorgulaman›n en derin yafland›¤› süreç olan 1973 y›l›nda, yoksul bir ailenin en küçük çocu¤u olarak Elbistan’›n Nergele köyünde dünyaya gelir. Abisinin cezaevinde olmas›ndan dolay›, daha küçük yaflta zindandaki arkadafllarla yapt›¤› görüflmelerle, hayatta sorgulamalar›n en deriniyle tan›fl›r. Anlam veremedi¤i tutsakl›klar›n ve yasaklar›n flifresini çözmeye çal›fl›r çocuk yüre¤iyle. Kendi aidiyetlerine sahip olmak isteyen bu insanlar›n nedensiz mahkumiyetleri karfl›s›nda, en sars›lmaz gibi duran devlet olgusunun alt›nda yatan egemenlikli yaflam›n sömürüsünü çözmeye çal›fl›r. Ailesinin yoksul olmas›ndan dolay› küçük yafllardan itibaren hem çal›fl›r hem de okula gider. Okulda çok baflar›l›d›r. Alm›fl oldu¤u takdirnamelerin devletin bireye olan inanc›n› beyan eden ve bu inanc›n› pekifltirmek için verilen bir ödül oldu¤unun sonucuna var›r. Bu durum, su yüzeyine vuran ilk çeliflkisini de oluflturur. Devletle ilk çat›flmas› da bu anda bafllar. ‹lk etapta disiplin vb cezalar› al›r, sonra bu cezalar katlan›r ve okuldan uzaklaflt›r›lmaya kadar var›r. Ancak bunlar sadece bir sorgulaman›n derinleflmesine, ‘ben kimim’ aray›fllar›n›n k›z›flmas›na sebebiyet verir. Emek olgusuyla tan›flmas› ve devam eden ‘ben kimim’ aray›fl› kendi çap›nda bir mücadele yürütmesinin ve kararlaflmas›n›n ilk ad›m› olur. Yaflad›¤› topraklar›n derin tarihsel kökleri yaflam›n her olgu ve olay›nda karfl›na ç›karken, nefessiz b›rak›lmak istenen kendi toplumunun ac› gerçekleriyle yüzleflir. Bu ac› gerçeklik, mücadele etmeyi kendisine bir ilke edinen yaflam savaflç›lar›na
95
ww
w.
gittikçe ilgisinin geliflmesini sa¤lar. Egemenlikli güçlerin kan, ac›, gözyafl›yla beslenen tarihlerinde toplumlar› sindirmenin bir arac› olarak baflvurduklar› darbe gerçekli¤i kendisini hissettirdi¤inde, art›k çocuk yaflta olgunlaflman›n ac› kay›plar›yla yüzleflmifltir. 12 Eylül sonras›nda büyük oranda korkutulmufl, sindirilmifl kendi gerçekli¤inden uzaklaflt›r›lm›fl, yabanc›laflmay› ruhta, duyguda, insan iliflkilerinde ve kimlik sorununda yaflam›fl, kendi öz de¤erlerinden kaçmay› kurtulufl bilecek kadar düflürülmüfl bir toplumda, Apocu olman›n gururuyla dolaflmaya bafllar. Apoculuk, bütün bu yaflananlara karfl› bir isyan, bir karfl› koyufl, bir savafl, bir lanetleme ve bir direniflti. Kendi kimlikleriyle yaflayabilmenin gururuydu. Apoculuk onu yaflama, yaflam demenin ad› olmufltu. ‹flte bundand›r hayat› ›rmak gibi ak›flkan, ça¤layanlar gibi coflkulu, rüzgar gibi s›n›rs›z k›lan. O, di¤er-
SERXWEBÛN May›s 2007
96
ama sevincini Nurhaklardan ö¤renmiflfltti. Nurhaklar›n “O umudu, yaflfla çocu¤uydu. Y›ld›zlar›n nas›l sel olup akt›¤›n› görmüflflttü Nurhaklarda. fifiiimdi daha iyi biliyordu o topraklarda neden y›ld›zlar›n akt›¤›n›. Ama kabul etmeyecekti düflflm man›n yaflflaam diye belletmeye çal›flfltt›¤›n›. O, kendi bildi¤i gibi yaflflaayacakt›”
de yoldafllar› taraf›ndan üslupta aç›k ve keskin, yürüyüflte kararl› ve ba¤l›, kendinden emin, düflüncede yarat›c› ve sürükleyici, kendini tan›mada ve çözmede cesur, ruhta isyanc›, intikamc› yoldafllar›na sevgi ve sayg› dolu, halka emek ölçüleriyle yaklaflan özelliklerle tarif edilirdi. Ve Mahir onlar için hep böyle kalacakt›. O umudu, yaflama sevincini Nurhaklardan ö¤renmiflti. Nurhaklar›n çocu¤uydu. Y›ld›zlar›n nas›l sel olup akt›¤›n› görmüfltü Nurhaklarda. fiimdi daha iyi biliyordu o topraklarda neden y›ld›zlar›n akt›¤›n›. Yaflam› iliklerine dek hissettikten sonra vars›n O da vurulsayd›. Ne olursa olsun kabul etmeyecekti düflman›n yaflam diye belletmeye çal›flt›¤›n›. O, kendi bildi¤i gibi yaflayacakt›. 15 Nisan 1992 tarihinde Binbo¤a da¤lar›nda girdi¤i bir çat›flmada Hüseyin, ‹smet ve Battal ismindeki yoldafllar›yla birlikte direnerek Nurhaklarda akan y›ld›z seline kat›l›r. Düflmana karfl› direnifle duran, kendi bedenlerini yeni yaflam kiflili¤ini yaratma u¤runda feda eden, Önderli¤e, partiye, halka ba¤l›l›¤›n gücüyle her türlü tereddüdü, ikirciklili¤i ret eden, eylemleriyle ba¤l›l›klar›n› ilan eden flehitlerimize lay›k olmak, onlar› en yüce de¤er bilmek, insanl›¤›m›z› onlarda bulmak ve yürüttükleri, kendilerini adad›klar› davay› yürütmekle mümkün olacakt›r. Bu yap›ld›¤› sürece flehitlerimizin an›s›na karfl›l›k verilebilir. Mahir hevali dirilifl, direnifl ve kurtulufl savafl›m›z›n her an›nda yaflatarak an›s›na lay›k olaca¤›z.
ew e. c
Mahir heval, yaflad›¤› köyde daha önce iliflkide oldu¤u dört arkadafl›yla birlikte, 8 Ekim 1991 y›l›nda gerilla saflar›na kat›l›r. Gerillada kald›¤› süre içerisinde mücadele arkadafllar› taraf›ndan sevilen, say›lan bir konum edinir. Çünkü O, daha çok küçük yaflta ‘nas›l yaflamal›’ sorusuna cevap aram›flt› ve flimdi yaflam›n bir ezgi tad›nda yafland›¤› özgürlük da¤lar›nda, yaratmak istedi¤i yaflam tarz›n›n bir kurucusuydu. Yafl›n›n küçüklü¤ünd, fiziksel zorlanmalar›na ra¤men, 1992 k›fl› gibi çok çetin bir süreçte bile en zor görevlere gitmede tereddüt geçirmedi, tüm görevlere gönüllü gitti. Ve bilinçle yo¤urdu¤u iradesine yüklenerek üstesinden geldi tüm zorluklar›n. 1991-92 k›fl sürecinde, Engizek da¤lar›nda görülen fiehit Hasan Vural E¤itim Devresi’nde yaklafl›k befl ay teorik ve askeri e¤itim gören Mahir heval, k›sa dönemde büyük geliflmeler kaydetti. E¤itimi bir savafl gibi ele ald›. Gerek yo¤unlaflarak yeni yeni sonuçlara ulaflmada, gerekse de kendini tan›mada, çözmede ve kat›l›m sa¤lamada gerekli olan tüm çabay› sarf etmekte tereddüt etmedi. O, art›k bir yaflam savaflç›s›yd› ve bu savafl›n gereklili¤ine göre yaflamada tam bir kararlaflman›n sembolü olmufltu. Mahir heval gerilla saflar›nda bulundu¤u süre içerisin-
w.
ww
om
Yaflflaam› iliklerine dek hissettikten sonra vars›n O da vurulsayd›.
ne t
17’sinde yard›m yatakl›ktan ve devlete karfl› gelmekten gözalt›na al›n›r. Ak›l almaz iflkencelerden geçirilir. ‹radesi daha fazla bilenir, kavgaya olan inanc› daha da büyür iflkence tezgahlar›nda. Ve tövbekarl›¤›n imbi¤inden de geçiremezler. O’nun iradesi keskin tarih bilinciyle bilendi¤inden, lanet ya¤d›ramazlar kendi gerçekli¤ine. Bunu çok iyi anlayan iflkenceciler sonunda pes eder. Mahir heval yaflad›¤› bu a¤›r iflkenceler ve üç ay tutuklu kald›¤› Malatya zindan›ndan daha çelikleflmifl ve düflman gerçekli¤ini daha iyi tan›yarak ç›kar. Bu süreç, daha büyük bir savafl›m›n gereklili¤i noktas›nda ant içmenin zemini olur. Güçlü, ama ç›plak olan iradesini bilinçle donat›r. Art›k verili koflullarda bir çal›flma yürütemeyece¤ini anlar. Kendini tüm yo¤unlu¤uyla aktif mücadeleye kilitler. Edindi¤i bilinç birikimiyle içinde bulundu¤u ortam› sorgular, kendisiyle daha köklü bir hesaplaflma içerisine girer ve 1979’da faflistler taraf›ndan Marafl olaylar›nda yak›lan evlerinin hesab›n› sormak, köksüzlefltirmeden, iflkencelerden intikam›n› almak için gerillaya kat›lma karar› al›r. Bireysel öfke ve intikam alma duygular›n›n bir sonucu olarak al›nm›fl gibi görünen partiye kat›lma karar›n›, Kürdistan ve halk sevgisiyle daha bilimsel bir ifadeye kavuflturur. ‹ntikam duygusunu, halka ve partiye duymufl oldu¤u sevgi oran›nda daha da biler.
An›s› mücadelemizde yaflayacakt›r.
Mücadele arkadafllar›
Halil Çavgun
ne te we .c om
w.
ww
Haki Karer
ew e. c
ne t
w.
ww om